DÖNEM: 23 CİLT: 63 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
71inci Birleşim
10 Mart 2010 Çarşamba
(Bu Tutanak Dergisinde yer
alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde
belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALARI
1.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındırın, 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Sivas Milletvekili Malik
Ecder Özdemirin, Alevilerin sorunlarına ve Erzurum Özel Yetkili
Savcısı tarafından hazırlanan iddianameye ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, işsizlik konusuna ilişkin gündem
dışı konuşması
V. - AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Birgen Keleşin, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Necla Aratın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe
ilişkin açıklaması
3.- Konya Milletvekili
Ayşe Türkmenoğlunun, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Halide İncekaranın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe
ilişkin açıklaması
5.- Samsun Milletvekili Suat
Kılıçın, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin,
yaptığı konuşmayla yürütülmekte olan bir
soruşturmanın içerisine girdiğine ve konuşmasının
Anayasanın ayrımcılığı reddeden kriterlerine
uygun düşmediğine ilişkin açıklaması
VI. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, yurt dışında
yaşayan Türklerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/611)
2.- Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukan ve 21 milletvekilinin, Çankırıda çiftçilik
ve hayvancılıkla uğraşanların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/612)
3.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemir ve 22 milletvekilinin, Gaziantepteki deprem riskinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/613)
4.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, kaçak et ve gıda üretimi
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/614)
VII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/90, 190, 210, 235,
312, 433, 438, 466, 474, 496, 531, 539, 558, 563, 564, 565, 566, 567, 568, 569,
570, 571, 572, 573, 574) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonuna üye seçimi
VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
3.- Milletlerarası Para
Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına
Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek
Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.- Sebze ve Meyve
Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa
Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları
(1/743) (S. Sayısı: 471)
IX.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma
Kurulu Önerisi
X.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, bazı kurumların üst yöneticilerinin yurt
dışına çıkışlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/12132)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, nükleer santral tesisi konusunda Rusyayla
imzalanan iş birliği beyannamesine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/12238)
3.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, bir kuruluştaki yolsuzluk iddialarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/12242)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, doğal gaz tüketimindeki
ücretlendirmeye ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/12283)
5.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bazı kişilere verilen
ihalelere,
İki şirkete verilen
ihalelere,
İlişkin
soruları ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/12300), (7/12301)
6.- Antalya Milletvekili
Hüseyin Yıldızın, bazı ilçelerdeki turizm
yatırımlarına ve bir kayak merkezi projesine ilişkin sorusu
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/12303)
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme
Kurumundaki bazı atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/12336)
8.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, enerjideki dış
bağımlılığa ve doğal gaz zammına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/12418)
9.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, Azerbaycanın doğal gaz vermeyeceği
iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/12420)
10.- Karaman Milletvekili
Hasan Çalışın, Ermenek HESe ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/12453)
11.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhanın, Çukurova Üniversitesi yurtlarındaki yönetime ve
öğrenci gösterilerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk
Nafız Özakın cevabı (7/12478)
12.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, Anadolu Ajansına atanan bir kişi hakkındaki
iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/12485)
13.- Muş Milletvekili M.
Nuri Yamanın, Alparslan II Barajı Projesine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/12501)
14.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, Perge antik kentine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/12515)
15.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, bir basın
toplantısında TRT muhabirinin yönelttiği bir soruyla ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/12529)
16.- Mersin Milletvekili
Kadir Uralın, üniversite öğrencilerinin barınma durumuna
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız
Özakın cevabı (7/12533)
17.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, kaçak akaryakıt denetimine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/12548)
18.- Giresun Milletvekili
Eşref Karaibrahimin, bazı enerji politikalarına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/12549)
19.- Muğla Milletvekili
Metin Ergunun, Yuvarlakçaya yapılacak hidroelektrik santralinin tabiat
varlıklarına etkilerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/12562)
20.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bir tiyatroya yardım yapılıp
yapılmadığına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/12563)
21.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Ankara 19 Mayıs Stadyumunun kapı
girişlerine otopark yapılmasına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Faruk Nafız Özakın cevabı (7/12638)
22.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, Anadolu Ajansı ile Basın-Yayın ve Enformasyon
Genel Müdürlüğü arasındaki personel hareketlerine ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/12691)
23.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, Adıyaman Kâhtada yaşanan bir olaya
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavafın cevabı
(7/12693)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.05te açılarak üç oturum yaptı.
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener, Divan olarak
Dünya Kadınlar Gününü kutladıklarına ilişkin bir
konuşma yaptı.
Genel Kurulu
ziyaret eden Pakistan Ulusal Meclisi Başkanı Doktor Fehmida Mirzaya
Başkanlıkça Hoş geldiniz denildi.
İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, TARİŞ ve tarım
satış kooperatifleri birliklerinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşmasına Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergün cevap verdi.
Ardahan
Milletvekili Saffet Kaya, Erzurum ili Şenkaya ilçesi Değirmenlidere
köyünün referandumla Ardahan ili Göle ilçesine bağlanmasına,
Niğde
Milletvekili Mümin İnan, işsizlik ve ekonomik sorunlara,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, Elâzığda meydana gelen depreme,
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, ABD Temsilciler Meclisi Dış
İlişkiler Komitesinde alınan sözde Ermeni
soykırımı kararına ve Elâzığda meydana gelen
depreme,
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, Hakkâride bir askerin şehit
olmasına, Elâzığda meydana gelen depreme ve Kemalpaşa
Organize Sanayi Bölgesinin genişletilmesi konusundaki
sıkıntılarına,
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu, tarım satış kooperatifleri ve
birliklerinin sorunlarına,
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman, Elâzığda meydana gelen depreme,
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Elâzığda meydana gelen depreme ve ABD
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde kabul edilen
sözde Ermeni soykırımıyla ilgili karara,
Muğla
Milletvekili Mehmet Nil Hıdır, Hakkâride bir askerin şehit
olmasına ve Elâzığda meydana gelen depreme,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Afganistan
Parlamentosu Temsilciler Meclisi Din, Kültür, Eğitim ve Yüksek
Öğrenim Komisyonu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin
ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/1820) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü
sorunun geri verildiği bildirildi.
Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkaya ve 27 milletvekilinin, olası bir afet
durumunda Kocaelideki sanayi kuruluşlarının çevreye
verebileceği zararların (10/607),
Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 28 milletvekilinin, domuz gribi
aşısı konusundaki iddiaların (10/608),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 26 milletvekilinin, Alevilerin
sorunlarının (10/609),
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Tokattaki
çiftçilerin sorunlarının (10/610),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/204) İç Tüzükün
37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
|
1inci sırasında bulunan (6/824), |
|
2nci
(6/849), |
|
4üncü
(6/884), |
|
6ncı
(6/894), |
|
7nci
(6/895) |
|
8inci
(6/896), |
|
9uncu
(6/897), |
|
13üncü
(6/995), |
|
19uncu
(6/1011), |
|
23üncü
(6/1021), |
|
44üncü
(6/1090), |
|
134üncü
(6/1299), |
|
184üncü
(6/1391), |
|
244üncü
(6/1477) |
|
311inci
(6/1560), |
Esas
numaralı sözlü sorulara Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan
cevap verdi; soru sahiplerinden Tokat Milletvekili Reşat Doğru,
Niğde Milletvekili Mümin İnan, Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü de
cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.
Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/761) (S. Sayısı: 458),
4üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasının Ana Sözleşmesinde Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/786) (S. Sayısı:
460),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
5inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum; Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporlarının (1/743) (S. Sayısı: 471)
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak bölümlerine geçilmesi kabul
edildi.
10 Mart 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 20.02de son verildi.
|
Meral AKŞENER |
|
Başkan Vekili |
|
|
|
Bayram
ÖZÇELİK Harun
TÜFEKCİ |
|
Burdur Konya |
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
|
|
No.: 97
II.- GELEN KÂĞITLAR
10 Mart 2010 Çarşamba
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, yurtdışında
yaşayan Türklerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/611)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.2.2010)
2.- Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukan ve 21 Milletvekilinin, Çankırıda çiftçilik
ve hayvancılıkla uğraşanların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/612) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.2.2010)
3.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemir ve 22 Milletvekilinin, Gaziantepteki deprem riskinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/613) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.2.2010)
4.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut ve 20 Milletvekilinin, kaçak et ve gıda üretimi
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/614) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.2.2010)
10 Mart 2010
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 71inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü münasebetiyle söz isteyen
Şırnak Milletvekili Sayın Sevahir Bayındıra aittir.
(BDP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
eğer uğultuyu kesebilirsek Sayın Hatibi dinleme imkânı
buluruz.
Buyurun Sayın
Bayındır.
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
SEVAHİR BAYINDIR
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8
Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, 8 Mart
1857 yılında Amerikanın New York kentinde dokuma
fabrikasında çalışan kadınların eşit işe
eşit ücret talebiyle yükselttikleri mücadeleleri sonucunda fabrika
ateşe verilerek 100den fazla kadın hayatını kaybetti ve
kadınların New Yorkta bedenleriyle ödedikleri bedel ve onların
bedenlerinden yükselen ateş, bugüne kadar kadınların
eşitlik, özgürlük mücadelesi için bir meşale rolünü
oynamıştır.
Bizler de geçmişten
bugüne direnen ve kadın özgürlüğü için bedenini veren bütün
kadınlar şahsında saygıyla eğiliyoruz ve
anılarına bağlı kalacağımıza söz veriyoruz
ve eşitlik sağlayana kadar dünyada ve dünyada barış tesis
edilene kadar bu mücadelemize bıkmadan usanmadan devam edeceğiz.
Kadın-erkek
eşitliği, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip
olma yolunda verdiği mücadelenin bir göstergesidir. Dolayısıyla,
dünyada kadın hak mücadelesi
Birleşmiş Milletlerde 1975-1985
arasında Kadın On Yılı ilan edilmiştir ve yine,
Türkiye'nin de imzaladığı pek çok konferans
yapılmış ve bildirgeler yayınlanmıştır.
Kadın insan hakları bildirgeleri İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi esas alınarak gerçekleştirilmiştir.
Yine CEDAW Sözleşmesi,
kadına yönelik her türlü ayrımcılığı ortadan
kaldırma sözleşmesidir ve Türkiye de bu sözleşmeye imza
atmıştır.
Yine en önemli
sözleşmelerden biri de Birleşmiş Milletler Pekin
Deklarasyonudur. Ben Pekin Deklarasyonunun sadece giriş bölümünü okumak
istiyorum. Çünkü bütün hükûmetler bu Pekin Deklarasyonunu da taahhüt
etmişlerdir ve diyorlar ki bütün hükûmetler, Türkiye de dâhil: Biz,
Dördüncü Dünya Kadın Konferansına katılan hükûmetler,
Birleşmiş Milletlerin kuruluşunun 50nci yıl dönümü olan
Eylül 1995 tarihinde Pekinde toplanarak; bütün insanlığın
yararı için her yerdeki bütün kadınlar adına eşitlik,
kalkınma ve barış hedeflerini ileri götürmeye kararlı
olarak; her yerdeki bütün kadınların sesine kulak veren ve
kadınların rollerinin ve koşullarının
farklılığını dikkate alan, dünya gençliğinde var
olan umuttan güç alan ve bu yolu açan kadınları saygıyla anarak;
son on yılda kadınların statüsünde bazı önemli konularda
ilerleme kaydedildiğini ama gelişmenin eşit
olmadığını, kadınla erkek arasındaki
eşitsizliğin devam ettiğini ve bütün insanların
iyiliği için ciddi sonuçlar doğurabilecek başlıca
engellerin varlığını sürdürdüğünü kabul ederek;
dünyadaki insanların çoğunluğunun özellikle de kadın ve
çocukların hayatını etkileyen, kökeni hem ulusal hem de
uluslararası alanlarda bulunan artan yoksulluğun bu durumu
şiddetlendirdiğini de kabul ederek; kendimizi koşulsuz olarak bu
sınırlama ve engelleri kaldırmaya ve böylece bütün dünyadaki
kadınların ilerlemesini ve güçlendirilmesini artırmaya
adadık ve bunun, şimdi ve bizi gelecek yüzyıla
taşıması için, kararlılık, ümit, iş birliği
ve dayanışma ruhuyla acil eylem gerektirdiğini kabul ederek çalışmalar
yapacağız. Türkiye Hükûmeti de bu deklarasyonları
imzalamış ve taahhütlerde bulunmuştur. Dolayısıyla biz
8 Martın 100üncü yılı sebebiyle Meclisimizi acil olarak,
Hükûmetin imzaladığı bu programları hızla hayata
geçirmeye davet ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
SEVAHİR BAYINDIR
(Devamla) Özellikle, iki buçuk yıllık 23üncü Dönem Parlamento
döneminde Meclis Başkanlığına sunduğumuz
kadınlara dair kanun tekliflerinin bir an önce Meclise getirilip,
artık bu taahhütlerin kâğıt üzerinde kalmasını
değil, bu taahhütlerin pratikleşmesini arzuluyoruz, istiyoruz.
Bu nedenle, kota için
verdiğimiz yasa değişikliği teklifi hızla bu Meclise
gelmeli çünkü bütün bu ayrımcılıkları ortadan
kaldırmanın en önemli aracı, kadınları siyasi
mekanizmalarda, karar mekanizmalarında ve en önemlisi yasama gücünde
etkili bir güç hâline getirmektir. Bu da ancak pozitif
ayrımcılık desteğini sunarak
Yine, kadına dönük
yaşanan katliamlar, kadın cinayetleri, kadın istihdamı ve
kadına dönük şiddete ilişkin verdiğimiz araştırma
önergelerinin de bir an önce Meclise taşınarak, en azından
100üncü yılında kadınlara olan saygının gereği,
toplumu, eşitlikçi düşünceyi savunan bir zihniyetin gereği
olarak ve bunu taahhüt eden devletin sorumluluğunun gereği olarak
Hükûmeti, Meclisi bir kez daha kadın hakları ve eşitliği
konusunda göreve çağırıyoruz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyor, 8 Martı, tüm dünya kadınlarını kutluyorum.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bayındır.
Sayın Keleş,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Birgen Keleşin, 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününe ilişkin açıklaması
BİRGEN KELEŞ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, Kurtuluş
Savaşında ve ondan sonra Atatürk ilke ve devrimlerinin
gerçekleştirilmesinde büyük rol oynayan kadınları saygı ve
sevgi ile selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum.
Bugün, kadın-erkek
eşitliği, ailede, eğitimde, çalışma
yaşamında, siyasette ve Türkiye'nin dış politikada temsil
edilmesinde kadınların erkeklerle eşit bir konuma gelmesidir.
Aslında kadın-erkek eşitliği, bir insan hakları ve
demokrasi sorunudur. İnsan haklarıdır çünkü çalışma ve
çalıştığından elde ettiği gelirle en temel
ihtiyaçlarını karşılama önde gelen bir insan
hakkıdır. Bu aynı zamanda bir demokrasi sorunudur çünkü kadınların
siyasi oluşum ve kararlara ağırlık vermediği,
yetkilerini kullanmadıkları bir ortamda çoğulcu ve
katılımcı bir demokrasiden bahsedilemez.
Tabii ki Kadınlara
Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Kaldırılması Sözleşmesinin gereği yerine
getirilmelidir ancak bununla birlikte Türkiyede yapılması gereken
başka işler de vardır. Bunlardan bir tanesi, evlilik
birliği sırasında elde edilen mallara katılımın
yasal bir rejim hâline gelmesinde 2002den sonra evlenenler için bunun geçerli
olması doğru bir yaklaşım olmamıştır,
kadınlar arasında ayrımcılık
yaratılmıştır ve de kadınlara büyük
haksızlıktır, daha önce evlenmiş olan kadınlara. Bunun
düzeltilmesi lazımdır.
İkincisi:
Kadın-erkek eşitlik komisyonu değil de Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu olarak kurulması da yeterli
değildir çünkü Avrupa ülkeleri gibi kadınla erkekler arasındaki
statüde çok az fark olan yerlerde fırsat eşitliği gerekli
işlevi yapabilir ama Türkiye gibi büyük uçurumlar olan ülkelerde bu
gerçekleştirilemez, sağlanamaz. Bunun yanında, kotalar, bütün
Avrupa ülkelerinde, kadınların başarılı olduğu,
siyasette yer aldığı Avrupa ülkelerinde etkin bir şekilde
kullanılmaktadır, hem de sadece siyasette değil
çalışma yaşamında kullanılmaktadır. Öyle ki
bazı Avrupa ülkeleri kotayı özel sektör için zorunlu hâle
getirmiştir.
Ayrıca, pek çok
kişinin ihmal ettiği bir diğer husus da şudur: Uygulanan
politikalar kadınları çok yakından etkilemektedir. Tabii ki
eğitim ve sağlık politikaları baştadır ama bunun
dışında, bütün uygulan politikalar, örneğin özelleştirme
politikası, ithalatın hızla ve sorumsuz bir şekilde
artırılması politikası, örneğin kamu sektörünün
daraltılması politikası, enerji politikası ve diğer
birçok politika kadınları doğrudan etkilemektedir.
Bakın, Avrupa
ülkelerinde, mesela Kuzey Avrupa ülkelerinde petrol bulunduğu zaman bunun
bir kısmını ayırıyorlar ve bunu da Gelecek
kuşakların da hakkı vardır. diyerek işleterek gelecek
kuşaklara
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Üç
dakikaydı yani normalde iki dakikaydı, üçer dakika verdim Sayın
Keleş.
BİRGEN KELEŞ
(İstanbul) Ama siz söylemediniz üç dakika olduğunu.
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Arat.
2.- İstanbul Milletvekili Necla Aratın, 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününe ilişkin açıklaması
NECLA ARAT (İstanbul)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
bildiğiniz gibi, 8 Mart, emekçi kadınların emeğin
değerlendirilmesinde güdülen kadın-erkek eşitsizliğine ilk
baş kaldırışının, canları karşılığında
verdikleri bir savaşımın simgesidir. 8 martlar,
kadınların ikinci sınıf insan olarak sayılmasına
son verilmesini ve çağdaş demokrasinin ön koşulu olduğunu
dünyaya bir kez daha duyurmaktır. 8 martlar, kadınlara
karşı her türlü ayrımcılığın
kaldırılmasının, örneğin inanç alanından
kaynaklanan kadın-erkek eşitsizliğinin üstesinden gelme yolunun
laik yaşam biçimi olduğunun dile getirilip vurgulanmasıdır.
Dolayısıyla Türkiye'nin İslam dünyasında bu
eşitliği yasal düzeyde sağlamış tek laik ülke olarak 8
Martı kutlaması yüz milyonlarca Müslüman kadın için bir umut
olabilmelidir. Ne var ki 8 Martın 100üncü yıl dönümünde, bugün
verilere baktığımız zaman, ilgili sayısal veriler,
yaşamın bütün alanlarına kadınların aktif olarak
katılmalarını ve eşit paya sahip olmalarını
önleyen çeşitli engellerin henüz ortadan kalkmadığını
gösteriyor.
Sayın milletvekilleri,
bu durumu düzeltmek, kadın haklarını belgelerden
çıkarıp yaşama yansıtmak üzere bu Meclisin de Mustafa
Kemalin Meclisine yaraşır biçimde büyük bir irade,
kararlılık ve çaba göstermesi gerektiğini anımsatıyor,
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun diyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Türkmenoğlu
3.- Konya
Milletvekili Ayşe Türkmenoğlunun, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe
ilişkin açıklaması
AYŞE TÜRKMENOĞLU
(Konya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle, sözlerime
başlamadan önce, iki gün önce Elâzığda yaşanan deprem
felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum. İnşallah,
onların yaralarına tabii ki bizler hep birlikte derman olmaya
çalışacağız ama giden canlar maalesef geri gelmeyecek.
Depremle ilgili duyarlılığımızın tekrar gündeme
geldiği bugünlerde, inşallah, gerekli önlemler de alınacaktır.
Öncelikle, ben,
kadınlarımıza ait sorunların ekonomik
kalkınmışlıklarla beraber çözüleceğine
inanıyorum. Şu anda Türkiye dünyanın 17nci büyük ekonomisi
durumunda. Ekonomik kalkınmışlıklarla beraber eminim ki
kadınlarımızın eğitim problemleri, sağlık
problemleri de daha hızlı bir şekilde çözülecek.
Dolayısıyla, bilinçli, sağlıklı bireylerin
düşünce yetisi, hayata duruşları da kendi sorunlarının
çözümünde çok önemli rol oynayacaktır diye düşünüyorum.
Şu ana kadar
yasalarımızda kadın-erkek eşitliği anlamında
gerekli düzenlemeler yapılmaya çalışıldı ve
yapılıyor da. Uygulamada bazı problemlerimiz var, bunun
farkındayız. Bu konuda kadınlarımızın kendi temel
hakları konusunda bilinçlendirilmeleri noktasında hepimize görev
düştüğüne inanıyorum. Bununla ilgili çalışmalarda,
Meclis ve STKlarla birlikte, inşallah, el birliğiyle bu problemleri
de çözmeye çalışıyoruz.
Şunu da belirtmek
istiyorum: Özellikle kadının siyasi anlamda temsili noktasında
tabii ki problemlerimiz var. Kadınlarımız siyasette yerelde
istenilen ölçüde temsil edilemiyor fakat 2009 yerel seçimlerinde bizler il genel
meclisi, belediye meclisi üyelikleri noktasında
kadınlarımıza erkeklerle eşit şanslar vermeye
çalıştık. Bu konuda da Türkiye'de olmayan bir oranı da
yakalamış durumdayız. Bunu da belirtmek istiyorum.
Tekrar, inşallah,
gelecek dönemlerde 8 martlarda kadınlarımızın
problemlerinin çözüldüğü, demokrasi ve barışa
katkıları noktasında kadınlarımızın
emeğinin de gözden kaçırılmadığı 8 martlar
diliyorum. Tekrar kadınlarımızın 8 Martını
kutluyorum.
BAŞKAN Sayın
İncekara
4.-
İstanbul Milletvekili Halide İncekaranın, 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününe ilişkin açıklaması
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de bütün
arkadaşlarımın Kadınlar Gününü kutluyorum. Lakin, arzu
ediyorum ki kadınların dışında bey arkadaşlar da
buralardan söz alsınlar istiyorum. Bir hanımefendinin yürüttüğü
Mecliste bu konuyu konuşmak benim için ayrıca bir gurur
kaynağı.
Şöyle başlamak
isterim ki bireylerin problemleri ülkenin genel demokratik problemlerinden
ayrı değildir ve ülkeyi demokratikleştiremediğimiz süre
içinde bir birey olan kadınımızın da sorunlarını
çözmek kolay olmayacaktır. Onun için, kadınlarımızın
problemlerini çözmek de, demokratikleşmenin ve bütün kurumların
demokratikleşmesinin yolundan geçtiğine inanıyorum.
Biz, tarih boyunca görüyoruz
ki, kadın ve erkeği omuz omuza yürüyen toplumlar
aydınlığa yürümüşlerdir. Siyasi hareketlere de
baktığımızda, hangi siyasi hareket içinde kadın gücünü
ağırlıklı olarak değerlendirmiş ve birlikte
yürümüşse bu aydınlık yolda başarıya
ulaşmışlardır.
Yalnız, dikkatinizi
çekerim ki kadın özgürlüğü dediğimiz zaman bazı
kadınların değil tüm kadınların özgürlüğü
hedefimiz olmalıdır diyorum, ama kadınlarımız
erkeklerin şiddetinden şikâyet ederken, üzülerek söylemek isterim ki,
hemcinsleri olan diğer kadınların şiddetlerine ve
saldırılarına muhatap olmaktadır. Onun için,
kadınıyla erkeğiyle aydınlık yarınlara yürüyen
bir toplumun bireyi olmak hepimizin hedefi olmalıdır.
Saygılarımı
sunuyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın İncekara.
Öncelikle şunu
söyleyeyim: Erkek arkadaşlarımızdan söz isteyen oldu, ama ben,
sadece bu kadın konusuyla ilgili kadın milletvekillerimize söz
vereceğimi söylediğim için onlar geri çektiler; haksızlık
etmemek için kendilerine, onu bildirmek isterim.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, ben de kadın
şiddetinden şikâyet ediyorum.
BAŞKAN Takdir yetkisi
bende olduğu için, dolayısıyla öyle takdir ettim.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Bazı yaşlı erkekleri hanımefendiler
tartaklıyorlar.
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz Alevilerin sorunları hakkında söz
isteyen Sivas Milletvekili Sayın Malik Ecder Özdemire aittir.
Buyurun Sayın Özdemir.
(CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Sivas Milletvekili
Malik Ecder Özdemirin, Alevilerin sorunlarına ve Erzurum Özel Yetkili
Savcısı tarafından hazırlanan iddianameye ilişkin
gündem dışı konuşması
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlamadan önce yüce heyetinizi en içten sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum.
Tam bu konuşmayı
yaptığım sırada şehitlerimizi toprağa veriyoruz,
şehit cenazeleri düzenleniyor. Şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, ulusumuza başsağlığı diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ne yazık ki karanlık bir süreçten geçiyoruz.
Bugün kimin suçlu, kimin suçsuz olduğu belli olmadığı, en
temel hukuk kurallarının ayaklar altına
alındığı bir süreçten geçiyoruz.
Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; elimde, sözüm ona, bir iddianame var, bir
hukuk garabeti -bu, iddianameden çok bir hukuk garabeti- var. Bu iddianame,
Erzurum Özel Yetkili Savcısı tarafından
hazırlanmış bir iddianame. Toplam altmış bir sayfadan
oluşuyor ve bu iddianamenin ilk sayfalarında sanıklar
sıralanmış: 1 no.lu sanık Orgeneral Saldıray Berk,
Üçüncü Ordu Komutanı. 2 no.lu sanık, şüpheli İlhan Cihaner,
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı. 3 no.lu şüpheli, sanık
Ali Tapan, Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı. 4 no.lu şüpheli Recep
Gençoğlu, Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanı. diye liste
devam ediyor.
İddianamenin daha
sonraki sayfalarında ise 12 tane gizli tanıktan ve bu
tanıkların kod adlarından bahsediliyor; Munzur, Efe,
Göyne, Kalem, Sokak lambası vesaire.
Yine, bu iddianamenin on
yedinci sayfasında, soruşturmanın gelişimi ve elde edilen
deliller bölümünde aynen şöyle deniliyor: Erzincan ili merkeze
bağlı Çatalarmut Baraj Gölünde 13 adet el bombası, çeşitli
çap ve nitelikte 350 civarında merminin bulunması üzerine
Başsavcılığımızca gerekli soruşturmalara
başlanmıştır. Yani değerli arkadaşlarım, bu
iddianamenin içeriğinde topu topu 14 tane sanık, 12 tane gizli
tanık ve 13 tane el bombası var.
Değerli
arkadaşlarım, bu nasıl hukuk anlayışı? Bu
nasıl adalet anlayışı? Emrinde 100 bin kişilik ordu
bulunan bir Ordu Komutanı, tankı, topu, uçağı olan bir Ordu
Komutanı ve 2 tane il jandarma alay komutanı, başka bir şey
bulamamış da, 14 kişi, 13 tane el bombasıyla darbe
yapıyorsa vay gele bu memleketin hâline, yazıklar olsun bu
iddianameyi düzenleyenlere ve bu ve buna benzer iddianameyi ciddiye alanlara
yazıklar olsun diyorum.
Bu iddianamenin ikinci bir
bölümünde bir başka vahim tablo daha var değerli
arkadaşlarım. Bir milletvekili olarak bunu bu kürsüden dile getirmek
boynumun borcu olduğu için bunları ifade ediyorum. Bu iddianamenin
elli birinci sayfasında, iddianameyi düzenleyen Sayın
Başsavcı, Orgeneral Saldıray Berkle ilgili olarak, suçları
tarif ederken aynen şöyle diyor: Çevredeki Alevi köylerine okul
yaptırıyor, hizmet götürüyor, onlarla çok içli dışlı.
Alevi dedeleri tarafından çok seviliyor.
Sayın Milletvekili,
gülme ve dinle!
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Malatya) Oraya konuş, oraya!
GÜROL ERGİN (Muğla)
Hükûmet de öyle diyor!
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Yani bu Başsavcıya göre Alevi köylerine hizmet götürmek,
bu Başsavcıya göre Alevi köylerine okul yaptırmak suç.
Değerli
arkadaşlarım, bu memlekette Alevi olmak ne zamandan beri suç olmaya
başladı? Devletten hizmet alma, bürokraside bir yerlere gelebilme,
devri iktidarınızda vali, kaymakam ve emniyet müdürü olabilme
konusunda Alevi mezhebinden olmanın zaman zaman kusur, zaman zaman kabahat
olduğunu biliyoruz ama Alevi olmanın suç olduğunu, hem de sözüm
ona, isminin önünde cumhuriyet savcısı diye adlandırılan
bir adam tarafından bir iddianameyle Alevi olmanın suç olduğunu
ilk defa devri iktidarınızda görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, buradan, bu kürsüden Alevi açılımı yapan
Sayın Başbakana, arka arkaya Alevi çalıştayları
düzenleyen Sayın Bakana bir davette bulunuyorum. Anayasamızın
2nci maddesi, Anayasamızın 10uncu maddesi, Anayasamızın
24üncü maddesi, hangi inançtan ve mezhepten olursak olalım hiç kimsenin
ayrımcılığa tabi tutulamayacağını, bunu
yapanların suç işlediğini söylüyor.
Geçen hafta Sayın
Cumhurbaşkanına mektup yazdım, Adalet Bakanına suç
duyurusunda bulundum, bir milletvekili olarak en son gelebileceğim,
yapabileceğim; bu kürsüden, milletin kürsüsünden açıkça bu Savcı
hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Açıkça Anayasadaki
ayrımcılık suçunu işlemiş olan bu Savcı
hakkında devletin harekete geçmesini bekliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlarım, televizyonlarda izledik, Erzincan
Başsavcısının makamının nasıl bir başka
savcı tarafından basılıp -benim söylemim değil,
Başsavcının söylemiyle, tırnak içinde söylüyorum-
nasıl eşkıyalıkla karşı karşıya
kaldığını hep birlikte gördük. Buradan Sayın
Başbakana ve sayın milletvekillerine söylüyorum: Sakın ola ki o
yazılı güvencenize, dokunulmazlığına
sığınmayın. Gözü kara bir başka savcı da
yarın gelip sizin makamınızı basıp, ensenizden tutup
Hadi kardeşim, topla pijamalarını, gidiyoruz. diyebilir bu
uygulama devam ettiği sürece.
SUAT KILIÇ (Samsun) Bu
nasıl bir konuşma!
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Bu ne demek ya!
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) - Ve buradan yine bu iddianameyi düzenleyen Sayın
Başsavcıya bir çağrıda bulunuyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun)
Sayın Başkan, böyle bir konuşmaya müsaade edilir mi?
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Konuyla ne ilgisi var Sayın Başkan?
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Dinle, dinle!
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) - İlhan Cihanerle ilgili hazırladığı
dosyada bu Başsavcı evrakta sahtekârlık, ihaleye fesat
karıştırmak suçundan bahsediyor. Bu Savcı, eğer
cumhuriyetin savcısıysa bu Savcı, bu suçtan arananları,
yani evrakta sahtekârlık yapanları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim, sağ olun.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) -
ihaleye fesat karıştıranları arıyorsa, bu
Savcı bu suçtan insanları arıyorsa, en çok bu Meclis
altında ihaleye fesat karıştıran var, evrakta sahtekârlık
yapan var, bu Savcıyı Türkiye Büyük Millet Meclisine davet ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Malatya) Böyle bir şey olmaz Başkanım ya!
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Nasıl oluyor? Çık da o zaman cevap ver.
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Malatya) Ayıp be ayıp! Bir kere Meclise saygılı olun.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Çık burada konuş, burada! Burada konuş! Buradan
konuşun, buradan konuşun!
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Malatya) Meclisin tamamını itham edemezsin.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Bu ayıp, bu rezalet sizin döneminizde yaşandı. Yüz
karası bu, yüz karası! Cumhuriyet tarihinde yüz karası!
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Malatya) Ayıptır! İnsan utanır!
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Bir savcı tarafından açıkça
(AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler, AK PARTİ sıralarından Size
göre öyle! sesleri)
BAŞKAN Sayın
Özdemir
BAYRAM ALİ MERAL
(İstanbul) Ne demek bize göre!
GÜROL ERGİN (Muğla)
Hırsız Mecliste de hırsızdır! İster
başbakan olsun ister bakan olsun,
hırsız hırsızdır!
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Malatya) Çok konuşma, kes sesini! (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Sayın Kılıç
BAYRAM ALİ MERAL
(İstanbul) Ayıp ya! Milletvekilisin bir de! Konuştuğuna
bak ya!
SUAT KILIÇ (Samsun) Bayram
Bey, bir saniye
O şekilde bir konuşma var mı
karşınızda?
BAYRAM ALİ MERAL
(İstanbul) Ne demek var mı? Konuştuğuna bak! Ayıp
ya, ayıp!
BAŞKAN Sayın
Kılıç, sisteme girdiniz.
CUMHUR ÜNAL (Karabük) Siz
itham edince oluyor da, biz böyle deyince zor mu oluyor!
BAYRAM ALİ MERAL
(İstanbul) Utan, milletvekilisin!
CUMHUR ÜNAL (Karabük) Evet,
siz de öylesiniz!
BAŞKAN Sayın
Meral, lütfen
BAYRAM ALİ MERAL
(İstanbul) Olur mu efendim? Sayın Başkanım,
konuştuğunun farkında mısın?
BAŞKAN Gürültüden
farkında olamadım.
BAYRAM ALİ MERAL
(İstanbul) Özür dilerim, kusura bakma. Bu kadar
saygısızlık olmaz. Ayıp ya!
BAŞKAN
İnanın farkında olamadım. Eğer biraz daha
konuşmaya devam edilecekse ben de seyrederim!
Sayın Kılıç,
sisteme girdiniz.
GÜROL ERGİN (Muğla)
O zaten cin olmadan adam çarpmaya kalkıyor!
BAŞKAN Önce, ben,
dinleyeceğim, ondan sonra ne olduğunu öğreneceğim, sonra açacağım veya oraya
çağıracağım. Bakacağız duruma.
BAYRAM ALİ MERAL
(İstanbul) Yaptığı yanlış. diyor. Size göre
yanlış, bize göre doğrudur. Öyle şey olur mu?
SUAT KILIÇ (Samsun)
Sayın Başkan, yapılan konuşma üzerine kısa bir
şekilde görüşlerimi, izninizle, açıklamak istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden mi?
SUAT KILIÇ (Samsun)
Kürsüden müsaade ederseniz.
BAŞKAN Hayır,
yani siz şimdi neye itiraz ediyorsunuz? (CHP sıralarından
gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Sataşma mı var Sayın Başkan?
GÜROL ERGİN (Muğla)
Sayın Başkan
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Başsavcının iddianamesi
SUAT KILIÇ (Samsun)
Yerimden Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır,
şimdi bakın, siz
OKTAY VURAL (İzmir)
Sataşma mı var Sayın Başkan?
BAŞKAN - Onu
öğrenmeye çalışıyorum.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Eğer bu iddianameyi siz hazırlattıysanız o zaman
üstünüze alın ve cevaplayın.
BAŞKAN - Şimdi, pek
kısa söz talebi isteyebilir, o başka bir şey; der ki Partimize
sataşma var, şahsımıza sataşma var. o başka bir
şey. Ben de kendisine meramının ne olduğunu sormaya
çalışıyorum fakat herkes bir ağızdan
konuştuğu için tek bir kelime dahi duyamadım.
SUAT KILIÇ (Samsun)
Sayın Başkan, Hatibin yaptığı konuşmayla
aynı konuda kısa bir açıklama yerimden yapmak istiyorum.
BAŞKAN Pek kısa
söz talebi istiyorsunuz.
Buyurun, iki dakika süre
veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
5.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıçın, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin,
yaptığı konuşmayla yürütülmekte olan bir
soruşturmanın içerisine girdiğine ve konuşmasının
Anayasanın ayrımcılığı reddeden kriterlerine
uygun düşmediğine ilişkin açıklaması
SUAT KILIÇ (Samsun)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Çok saygıdeğer milletvekilleri,
kürsüden gündem dışı konuşan milletvekili
arkadaşımızın konuşma başlığı
Alevi vatandaşlarımızın sorunları hakkında bir
söz talebi.
Gönül arzu ederdi ki
gerçekten bu konuşma Alevi vatandaşlarımızın
sorunları üzerindeki cümlelerden ibaret kalabilsin ama Alevi
vatandaşlarımızın sorunları noktasından konuya
girilmekle birlikte konunun getirildiği yer -tamamıyla ve
kasıtlı olarak- yürütülmekte olan bir soruşturmanın
devamına ilişkin usul ve esaslar hakkında bir nokta
olmuştur. Bu durum kaygı vericidir. Bu durum tedirginlik yaratan bir
durumdur.
Milletvekili olmamız,
devam eden soruşturmaların içerisine dilediğimizce girme
hakkını hiçbirimize vermiyor. Milletvekili olmamız,
soruşturmanın görüldüğü illerde, yürütüldüğü illerde
soruşturma konusu olan kişilerle baş başa görüşmeler
yapma hakkını da hiç kimseye, hiçbir siyasetçiye ve hatta hiçbir
hukuk adamına vermiyor.
Yapılan
konuşmaların çerçevesini belirlerken milletimizi kaygıya
düşürmeyecek, ayrımcılık yapmayacak cümlelerle hareket
edilmesini herkese tavsiye ederim.
AK PARTİ Hükûmetinin
konuya bakışına gelince: AK PARTİ İktidarı
bölgesel ayrımcılığı reddetmiştir, etnik
ayrımcılığı reddetmiş, dinsel
ayrımcılığı reddetmiştir. Türkler, Kürtler,
Araplar, Arnavutlar cumhuriyet Türkiyesinin eşit yurttaşlarıdır.
Alevi vatandaşlarımız, Sünni vatandaşlarımız ve
bu iki inancın dışında inancı ne olursa olsun tüm
vatandaşlarımız cumhuriyet Türkiyesinin eşit yurttaşlarıdır.
Yapılan konuşma bu yönüyle ve maalesef Anayasanın
ayrımcılığı reddeden kriterlerine uygun
düşmemiştir. Sadece düzeltiyorum ve bu düzeltmenin herkese emsal
olmasını yürekten arzu ediyorum.
Saygılar.
Teşekkür ediyorum.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Bir milletvekili olarak bu iddianame hakkında ne
düşünüyorsun? Ne diyorsun?
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, ülkemizdeki işsizlik sorunu hakkında
söz isteyen Giresun Milletvekili Sayın Murat Özkana aittir.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Ne diyorsun bu iddianame hakkında?
SUAT KILIÇ (Samsun) Benim
onun hakkında bir şey söyleme yetkim ve görevim yok.
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Özkan. (MHP sıralarından alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Bunlar bu yetkiyi sizden alıyor Suat. Alevi köyüne okul yapmak
suç mu?
SUAT KILIÇ (Samsun) Yetkim
ve görevim değil.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Sizi rencide etmiyor mu? (AK PARTİ ve CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Özdemir, Sayın Kılıç
Sayın Özkan bir hazırlık
yaptı, gündem dışı konuşma yapacak.
Sayın milletvekilleri
Sayın milletvekilleri,
herkes sözünü söyledi, ben de son derece toleranslı davrandım ama
Sayın Hatip hazırlık yaptı, gelip
konuşmasını yapacak. Lütfen
Buyurun Sayın Özkan.
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, işsizlik konusuna ilişkin gündem
dışı konuşması
MURAT ÖZKAN (Giresun) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye'nin gerçek gündemi konusunda maalesef gündem dışı
konuşabiliyorum. İşsizlik konusunda gündem dışı
söz aldım, sözlerime başlamadan önce yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Sayın milletvekilleri,
Elâzığda 51 vatandaşımızın ölümüne sebep olan
deprem nedeniyle Hakkın rahmetine ulaşan
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum, milletimize
başsağlığı temennilerimi iletiyorum.
Ayrıca Hakkâride
şehit olan Mehmetçikimize Yüce Yaradandan, Allahtan rahmet diliyorum,
yüce milletimize de başsağlığı diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
işsizlik konusunda maalesef gündem dışı söz aldım.
Sizin çok sevdiğiniz bir karşılaştırmayla
başlamak istiyorum konuya: İşsizlik neydi, ne oldu? 2001
yılında, hani o dillerinizden düşürmediğiniz kriz
dediğiniz dönemde işsizlik yüzde 8,4. 2010a girerken, 2009
yılındaki işsizlik rakamlarımız ne? Yüzde 14.
Artış yüzde 67. Değerli arkadaşlar, kentsel işsizlik
oranı yüzde 30 artışla yüzde 16,6ya çıkmış
vaziyette. Genç nüfusun işsizlik oranı yüzde 25,5; kayıt
dışı çalışan nüfus 9,5 milyon, tarım
dışı işsizlik yüzde 22. Peki İşsizlik Fonunun
kullanımı ne durumda değerli arkadaşlarım?
İşsizlik Fonu şu anda ancak ve ancak üçte 1 oranında
işsizlere yardım amacıyla kullanılmaktadır, diğer
kısmı farklı amaçlarla kullanılmaktadır.
Sayın milletvekilleri,
tabii ki bu dönemde, işsizliğin bu kadar yoğun
arttığı bu dönemde Hükûmetin önlem almaması çok manidar.
Gündemi başka konulara kaydırması ise, farklı gündem
maddeleri getirmesi ise ayrıca sıkıntılı bir durum ama
bunun bilinçsiz olduğunu zannetmiyorum.
Değerli arkadaşlar,
2001 yılında İşsizlik Fonunun kuruluş amacı
emekçinin, işçinin işverenle olan pazarlığında elinin
güçlendirilmesi, her işe evet dememesi amaçlanmıştı ama
bugün geldiğimiz noktada Çalışma Bakanı bile Tekel
işçilerine karşı Sizin istediğiniz ücretin
yarısına çalışacak milyonlar var. deyip o insanların
yapmış olduğu haklı eylemi bile insanların gözünde
haksız hâle getirmeye çalışıyor. İşsizlik
bilinçli bir şekilde önlenmiyor değerli arkadaşlar çünkü
kayıt dışı işsizlik, kayıt dışı
çalışma ve patrona karşı zayıf bir emek piyasası
kurulmaya çalışılıyor. Maalesef AKPnin neoliberal
politikalarının bir ürünü olarak bunu görüyoruz.
Sayın milletvekilleri,
tabii şu anda her 3 gençten maalesef 1i işsiz, her 4 kişiden
1i işsiz. Gerçek rakam 3,5 milyon değil, 6 milyon civarında. 6
milyon işsiz insanımızın
Çünkü çalışmak için
iş bulma noktasında umudunu kesen insanlarımızı da
düşündüğümüzde rakam 6 milyonu bile geçmektedir. Bunu
varsaydığımız takdirde yaklaşık 25-30 milyon
kişiyi etkileyen bir işsizlik mevzubahistir ve bu durumda biz
kalkıp Türkiyenin gündemini farklı konularla işgal ediyorsak bu
çok yanlıştır. Milletimizin gerçek gündemi ise işsizliktir
sayın milletvekilleri.
Hükûmet -şunu ifade
etmek istiyorum- şu anda yargıyla ya da açılımla
uğraşacağına, uğraşacağı tek konu
işsizlik konusudur. Milletin umudu kalmamıştır, millet
aşa, işe muhtaç hâle gelmiştir.
Peki, başka neler
yapıyorsunuz iş bulma işiyle uğraşmayarak, insanlara
istihdam yaratmayarak? İnsanları fişlemeye
çalışıyorsunuz. Bu işleri bırakın.
İnsanların emeğinin, insanların alın terinin,
hakkının verilmesi noktasında, çalışma
hayatının iyileştirilmesi için lütfen çalışın.
Lütfen insanlarımızın iş bulması için uğraş
gösterin. İşsize iş bulamayan bir ülkede sosyal
barışın sağlanması mümkün değildir. Nasıl
anayasa yaparsanız yapın, bunların hiçbir önemi yok, eğer
insanlarımız çalışmıyorsa sayın milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MURAT ÖZKAN (Devamla)
Sayın milletvekilleri, biraz önce belirttiğim rakamlardan ve
konuşmamın özeti şudur: Eğer siz işsizlik
oranını artırırsanız, işçinin pazarlık
gücünü azaltırsınız. Bu bir ters orantıdır. Bunu
bilmek için tabii ki iktisat bilmek, biraz olayları iyi idrak etmek
gerekiyor. Beni iyi dinlemişseniz bunu anlamış olmanız
gerekiyor.
Sayın milletvekilleri,
diğer bir husus da, bu işsizlik ortamında yerel
politikacıların baskısıyla insanlar işten
çıkartılmakta. Bunun bir örneğini de Giresun ili
Harşıt ilçesinde, Doğankent ilçesinde yaşıyoruz. Orada
bulunan bir belediye başkanımız insanları özel sektördeki
işlerinden bile çıkarttırmak için baskı uyguluyor,
tehditler savuruyor, iktidarım diye bu insanlara zulmediyor.
Bunları takdirlerinize,
bilginize sunuyorum. Hepinize en derin sevgi ve saygılarımı
iletiyorum. Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özkan.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, yurt
dışında yaşayan Türklerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/611)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Yurt dışında
yaşayan Türklerin karşılaştıkları ve
yaşadığı sorunların araştırılması
ve alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
|
2) Mehmet Şandır (Mersin) |
|
3) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu) |
|
4) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri) |
|
5) Mümin İnan (Niğde) |
|
6) Recep Taner (Aydın) |
|
7) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın) |
|
8) Cemaleddin Uslu (Edirne) |
|
9) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara) |
|
10) Kürşat Atılgan (Adana) |
|
11) Alim Işık (Kütahya) |
|
12) Yılmaz Tankut (Adana) |
|
13) Beytullah Asil (Eskişehir) |
|
14) Gürcan Dağdaş (Kars) |
|
15) Recai Yıldırım (Adana) |
|
16) Muharrem Varlı (Adana) |
|
17) Zeki Ertugay (Erzurum) |
|
18) Mustafa Kalaycı (Konya) |
|
19) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) |
|
20) Hasan Çalış (Karaman) |
|
21) Hüseyin Yıldız (Antalya) |
Gerekçe:
Şu anda milyonlarca
soydaşımız Türkiye dışındaki ülkelerde
yaşamaktadır. Resmi rakamlara göre 4 milyonun üzerinde insan yurt
dışındaki ülkelerde çeşitli nedenlerle yaşamaktalar.
Bunların %60'ı Avrupa'da, yaşamaktadır. Türkiye
dışında yaşayan bu 4 milyon insanımız yurt
dışında yaşamalarının en büyük nedeni öncelikle
ekonomik durumlarıdır.
II. Dünya
savaşının bitmesiyle birlikte, savaş döneminde binlerce,
hatta milyonlarca insanını kaybetmiş Batı Avrupa ülkeleri
çok acil biçimde yabancı işçiye ihtiyaç duydular. Başta Türkiye,
Yunanistan, Fas, Tunus, Cezayir, Yugoslavya olmak üzere yüz binlerce
insanı kendi ülkelerinde çalışmaya davet ettiler. İlk
başta, geçici olarak çalışmaya gelen ve belirli bir gelir elde
ettikten sonra ülkelerine dönmeyi düşünen bu insanlar, zamanla bu
ülkelerin sosyal ve ekonomik imkânlarını terk etmemek için ve de
ülkelerinde bu imkânların olmamasından dolayı geri dönmek yerine,
buralarda kalıcı olmayı tercih ettiler. Batı Avrupa
ülkelerinin de bu yabancı işçilere ihtiyaç duyması,
vatandaşlık hakkı vermesi gibi nedenler bu durumu daha da
pekiştirmiş oldu.
O zamanlardan bu güne kadar
dünya üzerinde gelişen teknolojiyle birlikte iletişim, eğitim,
ulaşım, inşaat ve sağlık gibi sektörlerin
gelişmesi ve bu sektörlere kalifiye eleman ihtiyacı, artık
dünyanın her yerinde neredeyse bir Türk insanının
yaşamasını zaruri kılmıştır.
Yurt dışında,
yaşayan vatandaşlarımızın sayısız sorunu
bulunmaktadır. Bunların bir kısmını ekonomik, bir
kısmını toplumsal, bir kısmını da eğitim
sorunları oluşturmaktadır. Örneğin çalışma
saatleri ve aldıkları ücretler, çifte vatandaşlık konusu,
ailelerin birleştirilmesi sorunu, vize ve yabancı
düşmanlığı ve eğitimde
karşılaşılan sorunlar Türk ailelerini rahatsız
etmektedir.
Konunun bir kez de Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılarak gerekli
düzenlemelerin yapılması Yurt dışında yaşayan
insanlarımızın daha rahat yaşamalarına imkân sağlayacaktır.
Araştırma önergemiz
bu amaçla hazırlanmıştır.
2.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan ve 21 milletvekilinin,
Çankırıda çiftçilik ve hayvancılıkla
uğraşanların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/612)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çankırı
İlindeki çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan
üreticilerimizin sorunlarının giderek artması ve üretimin durma
noktasına gelmesi nedeniyle, sorunların araştırılarak,
alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ahmet Bukan (Çankırı)
|
2) Mehmet Şandır (Mersin) |
|
3) Necati Özensoy (Bursa) |
|
4) Hamza Hamit Homriş (Bursa) |
|
5) Kamil Erdal Sipahi (İzmir) |
|
6) Akif Akkuş (Mersin) |
|
7) Alim Işık (Kütahya) |
|
8) Yılmaz Tankut (Adana) |
|
9) Beytullah Asil (Eskişehir) |
|
10) Hasan Çalış (Karaman) |
|
11) Recep Taner (Aydın) |
|
12) Mustafa Enöz (Manisa) |
|
13) Hasan Özdemir (Gaziantep) |
|
14) Metin Ergun (Muğla) |
|
15) Durmuş Ali Torlak (İstanbul) |
|
16) Cemaleddin Uslu (Edirne) |
|
17) Bekir Aksoy (Ankara) |
|
18) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara) |
|
19) Zeki Ertugay (Erzurum) |
|
20) Ali Uzunırmak (Aydın) |
|
21) Şenol Bal (İzmir) |
|
22) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri) |
Gerekçe:
Ülkemiz küçük ve
büyükbaş hayvan yetiştirilmesine müsait bir konumdadır. Her
bölgenin kendine has büyük ve küçükbaş hayvan çeşidi vardır. Ve
ülkemizin her bölgesinde her ilinde çeşitli küçük ve büyük baş hayvan
yetişmektedir.
Son yıllardaki
yanlış politikalar, ülkemizde ve Çankırı İlinde
hayvancılığı bitirme noktasına getirmiştir.
Gerekli Devlet desteği alamayan üreticiler mağdur edilmiş, yem
ve benzeri hayvan üretiminde önemli rol oynayan girdi maliyetlerinin
yükselmesi, üreticilerimizi üretimden vazgeçirmiştir.
Çankırı ilinde
bulunan mandıralar birer birer kapanmaktadır. Hayvancılıkla
uğraşan halkımız yavaş yavaş köylerinden
illerinden göç etmektedir. Tarımın bu kolunda çalışan vatandaşlarımız
maddi ve manevi olarak mağdur olmaktadır.
Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının 2009 yılı hububat destek primlerinin
birçok ilde ödemesi yapılmışken, Çankırılı çiftçi
adeta alacağı üç kuruş primin yolunu gözler hale gelmiştir..
Türkiye genelinde % 90 ödeme
yapılmışken
Çankırı'da yaklaşık 2.200 dosyadan ancak 800
dosyanın ödemesi yapılmış durumda. Ödemelerin nasıl ve
ne şekilde yapıldığına anlam veremeyen çiftçiler
"Aynı anda kayıt yaptırmamıza rağmen benim param
ödenmedi. Bu nasıl bir sistem? Nasıl bir anlayış
anlamış değilim." demektedir.
Bunların yanı sıra
diğer sorunları maddeler halinde açıklayacak olursak
1- Destekleme ödemelerinin
zamanında yapılmaması.
2- Yapılan ödemelerinin
tek kalemde Tüm Çiftçilere aynı zamanda aktarılmaması.
3- Çiftçilerimiz için önemli
bir sulama kaynağı olan Hamzalı ve Koyunbaba Sulama Projelerinin
hayata geçirilememesi.
4- Okap Bölgesi olarak
(Çankırı-Sinop-Kastamonu) Süt
Sığırcılığı Desteğinden bölgemiz 2010
programına dahil edilmemiştir.
İlimiz en çok göç veren
iller arasında bulunmaktadır. Bu projenin bölgemizde uygulanmasıyla
göç önlenmiş olup köylere dönüş gerçekleşecektir.
Üreticilerimizin problemleri
ivedilikle çözüme kavuşturulmalı ve bu geniş sektörün
desteklenmesi sağlanmalıdır. Bu hususta meclis
araştırması yapılması uygun olacaktır.
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 22 milletvekilinin, Gaziantepteki deprem
riski-nin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/613)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemiz büyük çaplı can
ve mal kayıplarına yol açan doğal afetlerle sık sık
karşılaşırken özellikle deprem hususunda
halkımızda ciddi bir tedirginlik vardır. Gaziantep ili de 1 inci
ve 4 üncü dereceden deprem bölgeleri arasında yer
aldığından Gaziantep ilinde bir deprem tehlikesine
karşın binaların durumu araştırılarak deprem
öncesinde ve sonrasında alınacak önlemlerin tespit edilmesi
amacıyla Anayasanın 98'inci ve TBMM İçtüzüğünün 104'üncü ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
1) Hasan Özdemir (Gaziantep) |
|
2) Akif Akkuş (Mersin) |
|
3) Mustafa Kalaycı (Konya) |
|
4) Cumali Durmuş (Kocaeli) |
|
5) Reşat Doğru (Tokat) |
|
6) S. Nevzat Korkmaz (Isparta) |
|
7) Durmuş Ali Torlak (İstanbul) |
|
8) Kürşat Atılgan (Adana) |
|
9) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) |
|
10) Zeki Ertugay (Erzurum) |
|
11) Hüseyin Yıldız (Antalya) |
|
12) Muharrem Varlı (Adana) |
|
13) Alim Işık (Kütahya) |
|
14) Süleyman Turan Çirkin (Hatay) |
|
15) İzzettin Yılmaz (Hatay) |
|
16) Mustafa Enöz (Manisa) |
|
17) Mithat Melen (İstanbul) |
|
18) Metin Ergun (Muğla) |
|
19) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon) |
|
20) Necati Özensoy (Bursa) |
|
21) Yılmaz Tankut (Adana) |
|
22) Şenol Bal (İzmir) |
|
23) Mehmet Şandır (Mersin) |
Gerekçe:
Ülkemiz, sahip olduğu
jeolojik, topoğrafik ve meteorolojik koşulları nedeniyle büyük
çaplı can ve mal kayıplarına yol açan afet olayları ile
sıkça karşılaşmaktadır. Son 58 yıl içerisinde
depremlerden, 58 bin 202 yurttaşımız yaşamını
yitirmiş, 122 bin 96 kişi yaralanmış ve yaklaşık
olarak 411 bin 465 bina yıkılmış veya ağır hasar
görmüştür. Bu yıkımlar sonucu, ülkemiz her yıl Gayri Safi
Milli Hasılamızın % 1-3'ü arasında ve maddi
karşılığı 3- 5 milyar dolar olan bir ekonomik kayba
uğramaktadır. Deprem Bölgeleri Haritası'na göre, yurdumuzun
%92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95'inin deprem
tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi
merkezlerinin %98'inin ve barajlarımızın %93'ünün deprem
bölgesinde bulunduğu bilinmektedir. Sonuç olarak, aktif bir tektonik
kuşak üzerinde yer alan ülkemizin çeşitli bölgelerinde
değişik büyüklüklerde depremler meydana gelmekte ve ülke
coğrafyamızın büyük bir kesiminin her an yıkıcı
bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya olduğu açık
bir gerçeklik olarak ortaya çıkmaktadır.
Gaziantep de Türkiye'nin en
önemli tektonik hatlarından biri olan Doğu Anadolu Fay
Hattı'nın etki alanı içinde bulunmaktadır. Gaziantep
merkezi söz konusu fay hattına yaklaşık 40-
Bu fay hattının
Gaziantep'e de yakın olan
Çağdaş
kentleşmenin bir gereği olan akılcı bir kent
planlaması, bu uygulama içerisinde yer alacak olan bina, yol, köprü,
sanayi tesisleri, su depoları, park yerleri, yeşil alanlar, atık
depolama alanları vb. değişik nitelikli yapılar için
yapılacak uygun yer seçimini etkileyen, topoğrafya, jeolojik
yapı, hidrojeolojik koşullar, iklim koşulları, yapı
malzemeleri gibi jeolojik ve jeoteknik etmenlerin ayrı ayrı ve
birlikte değerlendirilerek, öngörülen kent planlaması için gereksinim
duyulacak, bilimsel verilere dayalı tekniklerin kullanılarak
hazırlanmasını zorunlu kılmaktadır. Çağdaş
bir kent planlaması, aynı zamanda kent plancıları ile
inşaat mühendislerinin, jeoloji mühendislerinin ve diğer tüm ilgili
kişi ve kuruluşların da bu konuda sürekli bir diyalog ve
işbirliği içinde bulunmalarını gerektirmektedir.
Politik bazı çıkar
hesaplarından sıyrılarak, kentsel gelişmeyi ve kent
planlamasını, her şeyden önce bölgenin tüm jeolojik ve jeoteknik
koşullarının iyi değerlendirilmesi ve eldeki alanların
planlı bir şekilde kullanılması yönünden ele almak gerekir.
Yapılacak her türlü uygulamada, bölgenin doğal çevre dengesinin
korunması, kent halkının sağlığı, can ve mal
güvenliği ve ülke ekonomisi açısından büyük önem
taşımaktadır. Çağdaş bir kent planlamasının
ancak bölgenin jeolojik ve jeoteknik koşulları ile çevre
koşullarının değerlendirilmesi
bağdaştırılmasıyla olanaklıdır. Gaziantep'in
deprem tehlikesine karşı bina güvenliğinin ve deprem öncesinde
ve sonrasında alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi gerekmektedir.
4.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, kaçak et ve gıda üretimi
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/614)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son günlerde gündemden
düşmeyen ve ülkemiz gıda üretimini olumsuz yönde etkileyerek
endişelere sevk eden kaçak at ve eşek etinin gıda üretiminde
kullanılması vatandaşlarımızı had safhada
rahatsız etmektedir. Bu durum ilişkili diğer sektörleri de
olumsuz yönde etkilemektedir. İnsanlarımızın
sağlığını ve dürüst ticaret erbabını
doğrudan etkileyen bu ve benzer kaçak et ve gıda üretim
sorunlarının araştırılarak tespit edilmesi ve çözümü
amacıyla Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
|
1) Yılmaz Tankut (Adana) |
|
2) İzzettin
Yılmaz (Hatay) |
|
3) Recai
Yıldırım (Adana) |
|
4) Süleyman Turan
Çirkin (Hatay) |
|
5) Mustafa Kemal
Cengiz (Çanakkale) |
|
6) Mehmet
Şandır (Mersin) |
|
7) Sabahattin
Çakmakoğlu (Kayseri) |
|
8) Ali
Uzunırmak (Aydın) |
|
9) Reşat
Doğru (Tokat) |
|
10) Recep Taner (Aydın) |
|
11) Akif Akkuş (Mersin) |
|
12) Durmuş Ali
Torlak (İstanbul) |
|
13) Gürcan
Dağdaş (Kars) |
|
14) Necati Özensoy (Bursa) |
|
15) Kürşat
Atılgan (Adana) |
|
16) Hamza Hamit Homriş (Bursa) |
|
17) Muharrem
Varlı (Adana) |
|
18) Osman
Durmuş (Kırıkkale) |
|
19) Mehmet Günal (Antalya) |
|
20) Bekir Aksoy (Ankara) |
21) Zeki Ertugay (Erzurum)
Gerekçe:
Geçtiğimiz günlerde
Adana Çukurova Üniversitesi Hastanesi ile bir devlet yurdunda hasta ve
öğrencilere servis edilen yemeklere at ve eşek eti
karıştırıldığı ortaya çıkmış,
ayrıca Adana'nın dünya çapında tanınmasına vesile olan
kebap satışlarında da büyük oranda düşüş
yaşanmıştır. Kendini bilmez, kural tanımaz, gözünü
para hırsı bürümüş bazı insanların yaşattığı
bu olumsuz gelişmeler, sağlıklı ve hakkı ile iş
yapmaya çalışan tüm sektör işletmelerini de zor duruma
düşürmektedir.
Adana Tarım İl
Müdürlüğü'nün Adana Fevzi Çakmak Öğrenci Yurdu lokanta kantin
işletmesinden almış olduğu numunelerde, lokanta kısmında
satılan yemeklerin normal çıktığı, ancak kebap
yapılan çiğ kıymada tek tırnaklı hayvan eti
karışımının olduğu, 22 Aralık 2009 günü
yapılan kontroller sonucu hazırlanan rapordan
anlaşılmıştır. Yemek Sanayisi uzmanları bu
olayın sadece Adana'da yaşanmadığını, olayın
ülke genelinde vahim boyutlara ulaştığını öne
sürmektedirler.
Son yıllarda kötü
niyetli insanların artması, Bakanlığın ve
Belediyelerin yeterli ve etkin denetim yapmaması ile birlikte et
fiyatlarındaki artış nedeniyle, orta ölçekli, merdiven altı
ve kötü niyetli firmaların yemeklere at ve eşek eti koydukları
iddiaları ülkemizin gıda güvenliğini her yönüyle tehdit
etmektedir.
Tarım ve Köy
İşleri Bakanlığı izni ile yapılan bazı
gıda üretimleri ile merdiven altı işletmelerde miktarı ve
büyüklüğü tespit edilemeyen kaçak ve onaysız yapılan bazı
gıda üretimleri de vatandaşları korkutmakta ve endişelere
sevk etmektedir.
"Soya
Kıyması" adıyla satılan, yağı
alınmış soya küspesinin, et ürünleri ile kullanılması,
toz halinde unlu mamullerde kullanılması, hayvanlardaki sinirlerin
-40 derecede dondurulup, öğütülerek sosis imalatında
kullanılması, tavukların boyun, taşlık, kanat ucu vs
gibi ticari değeri olmayan her yeri kemikleriyle öğütülerek tavuk
sucuk ve salamlarında kullanılması gibi gayri sıhhi
gıda üretim sahtekârlıklarının sayısını
arttırmak mümkündür.
Bu tür üretimlerin
bazılarının Bakanlık izni ile yapılması da,
insanları endişeye sevk ederken, niçin bu izinlerin verildiği
konusunda kamuoyunu tatmin edici ve bilimsel açıklamalar
yapılmamaktadır.
Hamileler, çocuklar,
yaşlılar ve bazı hastalıklara sahip olan bireylerin
bağışıklık sistemi daha zayıf olduğundan
risk grubu oluşturmaktadırlar. İçinde mikrobiyolojik ya da
kimyasal etkiler taşıyan sakıncalı etler, her türlü
hastalığı beraberinde getirebilmekte, özellikle bebek ve anne
beslenmesi aynı paralelde geliştiği için annenin
aldığı tehlikeli gıdalar, bebek için de geçerli olmakta ve
ileride mutlak suretle zararlı bir durumun ortaya çıkacağı
belirtilmektedir.
Netice olarak;
Yukarıda
anlatılmaya çalışılan gerçekler çerçevesinde; son günlerde
tespit edilen kaçak at ve eşek etinin gıda üretiminde
kullanılması sonucu tüm sağlıksız ve insan
sağlığına zararlı gıda üretimi ve sorunlarının
araştırılarak tespit edilmesi ve çözümü amacıyla Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/90,
190, 210, 235, 312, 433, 438, 466, 474, 496, 531, 539, 558, 563, 564, 565, 566,
567, 568, 569, 570, 571, 572, 573, 574) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN Kayıp
çocuklar başta olmak üzere çocukların mağdur olduğu
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Genel Kurulun 16/2/2010 tarihli 61inci
Birleşiminde kurulan (10/90,190, 210, 235, 312, 433, 438, 466, 474, 496, 531,
539, 558, 563, 564, 565, 566, 567, 568, 569, 570, 571, 572, 573, 574) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasi
parti gruplarınca gösterilen adayların listesi
bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi listeyi okutup
oylarınıza sunacağım.
Kayıp Çocuklar
Başta Olmak Üzere Çocukların Mağdur Olduğu Sorunların
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri
Aday Listesi (10/90,190, 210, 235, 312, 433, 438, 466, 474, 496, 531, 539, 558,
563, 564, 565, 566, 567, 568, 569, 570, 571, 572, 573, 574)
|
Adı Soyadı Seçim
Çevresi |
|
AK PARTİ (10) |
|
Necdet Ünüvar Adana |
|
İlknur
İnceöz Aksaray |
|
Aşkın
Asan Ankara |
|
Mehmet Emin
Ekmen Batman |
|
Ali Koyuncu Bursa |
|
Halide
İncekara İstanbul |
|
Ahmet Öksüzkaya Kayseri |
|
Gönül Bekin
Şahkulubey Mardin |
|
Çağla
Aktemur Özyavuz Şanlıurfa |
|
Kerem Altun Van |
|
CHP (3) |
|
Akif Ekici Gaziantep |
|
Mehmet Sevigen İstanbul |
|
Canan
Arıtman İzmir |
|
MHP (2) |
|
Ahmet Bukan Çankırı |
|
Süleyman Turan
Çirkin Hatay |
|
BDP (1) |
|
Sevahir
Bayındır Şırnak |
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
13.56
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Kayıp çocuklar
başta olmak üzere çocukların mağdur olduğu sorunların
araştırılmasına ilişkin kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu üyelikleri aday listesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi listeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım:
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir.
Meclis
Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin 10/3/2010 Çarşamba günü (bugün) saat 17.30da B Blok, 2nci Kat,
4üncü Banko, 10 numaralı Meclis Araştırması
Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun toplantı yer
ve saati ayrıca plazma ekranda ilan edilmiştir.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk
Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan,
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan,
Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
4.- Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları
Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471)(x)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen birleşimde,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmış ve
tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz. Birinci bölüm 1 ila 10uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz
isteyen: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili
Sayın Gürol Ergin, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işık, Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Osman Özçelik;
şahıslar adına, Nevşehir Milletvekili Sayın Mahmut
Dede, Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçer.
Gruplar adına ilk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın
Gürol Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Ergin.
CHP GRUBU ADINA GÜROL
ERGİN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerine grubum
adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken Sayın
Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu yasa tasarısı ile biz ülkemizde üretilen 27 milyon tonun üzerindeki
sebzenin, 15 milyon tonun üzerindeki meyvenin ticaretini ve üreticilerin,
komisyoncuların, perakendecilerin, ithalat ve ihracatçıların,
sanayicilerin, tüketicilerin faaliyet ve yaşamını nasıl
daha düzenli, yararlı ve uygun hâle getirebileceğimizi
konuşuyoruz. Bu tasarıyla biz, aynı zamanda kamunun, özellikle
belediyelerin nasıl daha işlevsel, etkin ve hem üretici hem tüketici
yararına, kısaca halk yararına görev yapmalarının
sağlanabileceğini konuşuyoruz.
Sözlerimin başında,
bu yasanın bir ihtiyacı giderici olduğunu, getirilen
düzenlemenin, düzeltilmesi gereken hususları içermekle birlikte, özellikle
Komisyon görüşmelerindeki katkı ve değişikliklerle oldukça
yararlı bir düzenlemeye dönüştüğünü söylemek istiyorum.
Öncelikle söylemeliyim ki Hal
Yasası gelirken 100 binlerce esnafımızı yakından
ilgilendiren büyük mağazalar yasasının nerede
kaldığını, niçin getirilemediğini, bu
tasarının görüşülmesini hangi güç ya da güçlerin
engellediğini Sayın Bakandan öğrenmek istiyorum. Büyük
mağazalar yasasının daha da geciktirilmeden getirilerek esnafa
biraz rahat nefes aldırılmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
Komisyon çalışmaları sırasında gıda
güvenliği deyiminin gıda güvenirliliği olarak
değiştirilmesi doğru olmamıştır.
Uluslararası gıda literatüründe gıdaya ilişkin iki temel
kavram vardır. Bunlardan biri gıda güvencesidir. Gıda
güvencesi, toplumun ihtiyacına yeter miktarda gıda üretimini ifade
eder. İkinci kavram gıda güvenliğidir. Bu kavram da
gıdanın hijyenik olması, sağlığa zararlı
olmaması durumunu ifade eder. Bu nedenle gıda güvenirliliği
kavramının yeniden gıda güvenliği kavramına,
deyimine dönüştürülmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
tasarının geneli üzerindeki düşüncelerimizi Sayın Susam net
olarak açıkladı. Ben birinci bölümdeki madde bazında
görüşlerimi aktarmak istiyorum.
Tasarının 2nci
maddesine denetim elemanı tanımı eklenmelidir.
Tasarının 7nci
maddesinin 1inci fıkrasına belediyelerce kurulur ifadesinden önce
pazarcı esnafı odasının yoksa esnaf ve sanatkârlar odasının
görüşü alınarak ifadesi eklenmelidir. Aynı maddenin 4üncü
fıkrasının sonuna Üretici olmayanlar üretici pazarında
kesinlikle satış yapamaz. ifade eklenmelidir.
Tasarının 8inci
maddesinin 1inci fıkrası Bakanlar Kurulu, Bakanlığın
teklifi üzerine hal rüsumu oranlarını yüzde 50ye kadar azaltmaya
veya artırmaya yetkilidir. biçiminde değiştirilmelidir çünkü
tamamen kaldırmaktan çok da farklı bir anlamı olmayan yüzde 90a
kadar azaltmak, rüsumla sağlanan hizmetleri de ortadan kaldırmak
anlamına gelir.
Tasarının 9uncu
maddesinin 3üncü fıkrasında Devir işlemlerinin tabi
olacağı hükümler, devredilecek işletmelerde aranılacak
şartlar ile devir işlemlerine ilişkin diğer usul ve esaslar
Bakanlık ve İçişleri Bakanlığınca birlikte
belirlenir. ifadesine Belediyeler Birliğinin görüşü alınarak
ifadesi eklenmelidir.
Tasarının 10uncu
maddesinin 2nci fıkrasında hal hakem heyetinin kimlerden
oluşacağı belirtilmektedir. Yoruma yer bırakmamak
açısından ilgili mühendis odaları ifadesi yerine Ziraat
Mühendisleri Odası ve Gıda Mühendisleri Odası ifadelerinin
konması daha doğru olur.
Aynı maddenin 7nci
fıkrasında toptancı hali yönetimi ve personelinin
uygulamaları ile toptancı halleri ve pazar yerlerinin yönetim ve
işleyişlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da hakem
heyetinin görev ve yetkisi içine alınmaktadır. Bu fıkra,
belediyeler üzerinde denetim mekanizması oluşturması
anlamına geldiğinden madde metninden
çıkarılmalıdır. Eğer bu yapılmayacaksa pazar
yerlerinin ifadesi mutlaka metinden çıkarılmalıdır.
Aynı maddeyle
Toptancı Hal Konseyi adıyla bir konsey kurulması ise
kesinlikle gereksiz ve anlamsız bir tasarruf olduğundan konseye
ilişkin hükümler de tasarıdan çıkarılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
meyve-sebze ticaretinden söz ederken yurt dışına ihraç
ettiğimiz ancak zirai mücadele ilacı kalıntısı
taşıdığı, bu nedenle sağlığa
zararlı olduğu gerekçesiyle geri gönderilen meyve ve sebzelerden de
söz etmemiz ve bu kürsüden millet adına şunları sormamız
gerekir: Örneğin, 2 Şubat 2010 tarihli gazetelerde Avrupa
Birliğinin Türkiyeden ithal edilen domates, kabak, armut ve biberde
saptanan sağlığa zararlı yüksek miktarda ilaç
kalıntısı nedeniyle Türk ürünlerine daha sıkı denetim
getirdiği haberi yer aldı. Aslında bu haber yeni bir haber ya da
ilk haber değil. Maalesef, yıllardır, ihraç ettiğimiz sebze
ve meyve, özellikle narenciye ve domates sağlığa zararlı
ilaç kalıntısı taşıdığı nedeniyle geri
gönderiliyor. Bu olay yıllardır var ama AKP döneminde geçmişle
kıyaslanmayacak kadar arttı. Domates ve narenciyeye elma, armut,
kabak, biber eklendi. Bu durum neyi gösteriyor?
Birincisi: Bizim Tarım
Bakanımız istediği kadar övünsün, Tarım
Bakanlığı, onun döneminde ve AKP anlayışında
üretimde olduğu kadar denetimde de üst üste sınıfta
kalıyor, yakında belge alacak.
İkincisi: Rusun,
Almanın, Fransızın, Hollandalının, İngilizin,
özetle cümle Avrupalının zehirli olduğu için geri
gönderdiği ürünler Türk halkına fütursuzca yediriliyor.
Dışarıya gönderilen meyve- sebze zehirli olur da iç piyasaya
sürülen temiz, sağlığa uygun olabilir mi? Avrupalının
zehirli diye yemediği ürünler Türk halkına yedirilir mi? Bu
bakımdan Hal nasıl olmalıdır?dan önce, hale gelen
meyve-sebze nedir, nasıldır? Bu araştırılmalı, bu
milletin sağlığı da Avrupalının
sağlığı kadar dikkate alınmalıdır.
Değineceğim bir
başka husus, Sayın Başbakanın bir hafta önce, 2 Martta
Tohum Bankasını açarken söyledikleriyle ilgili. Sayın
Başbakan Bizim petrolümüz yok, uçsuz bucaksız altın madenimiz
yok ama belki bunlardan çok daha değerli, bereketli
topraklarımız var. diyor ve çok bilinen bir Kızılderili
atasözünü kendisini dinleyenlere aktarıyor. Sayın Başbakan diyor
ki: Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde ve son
balık öldüğünde, o zaman paranın yenmediğini
anlayacaksın.
İnsan kulaklarına
inanamıyor, bunu söyleyen Başbakan. Sayın Başbakanın
Kızılderililerden mülhem çevre sevgisi, dünyanın nimetlerine,
paraya pula boş vermişliği ifade eden sözleri bizleri acayip
şaşırtıyor. Altınımız, petrolümüz
yokmuş ama bereketli topraklarımız varmış.
Sanki, Cargille o canım
topraklarını katlettiren, İznik Gölünü kirlettiren benim.
Sanki, 86 bin hektar arazisi olan Marmariste, o cennet Marmariste, 28 bin
hektar ormanlık turizm alanına maden arama ruhsatını veren
benim. Sanki, Kaz Dağlarını, o güzelim İdayı, maden
aratacağım diye köstebek yuvasına çeviren benim. Sanki,
zeytinlikleri tarım dışı amaçlar için kullanmaya yönelik
kanun teklifini veren, onun 3 Meclis Komisyon Başkanı değil de
benim. Ve sanki, 216 bin dönüm mayından arındırılarak
tarıma kazandırılacak memleket toprağını bu
vatanın evladına değil de İsraillilere vermek için
amansız mücadele veren benim. Son ağaç kesildiğinde, son nehir
kirlendiğinde, son balık öldüğünde
diyor Sayın
Başbakan. Sanki, binlerce HES kuracağım diye doğaya,
ormana, nehirlere saldıran benim. Sanki, Doğu Karadenizde doğa
katliamı yapan benim. Sanki, Muğla Köyceğiz Yuvarlakçayda
binlerce köylünün suyuna, toprağına sahip çıkmak için gece
gündüz demeden, kar kış, yağmur çamur demeden nöbet
tutmasına karşın, Yuvarlakçayda HES kurma izni veren ve halka
rağmen inadını sürdüren benim.
Sayın Başbakan
Paranın yenmediğini görecesin. diyor. Sanki, çoluk çocuğu
gemiler alan, mücevherat ticaretine ortak olan, villa üzerine villa alan,
adı sayılı zenginlerle anılan ve ormanlık alana villa
kurduğu için mahkûm olan benim.
Dilerim, Sayın
Başbakan paranın yenmeyeceğini halkının
anlamasını istediği
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
GÜROL ERGİN (Devamla)
Teşekkür ederim.
kadar, bir gün kendisi de
anlar ve ona göre konuşur. Tarım arazilerini, ormanları,
zeytinlikleri ve güzelim nehirlerimizi katletmenin üzüntüsünü, dilerim, biraz
da olsa içinde hissetmeye başlamıştır.
Sayın Başbakana ve
siz değerli milletvekillerine bir de önerim var: Eğer gitmediyseniz
Avatar filmine gidin ve mazlum ve yoksul bir toplumun toprağına ve
suyuna sahip çıkmak için ok ve yaylarıyla verdikleri savaşta,
tankıyla, topuyla gelen varsıl ve kudretli, iktidarın gücünü
arkasına almış zalimleri nasıl yenilgiye
uğrattığını görün. Bu mücadele bugün benim ülkemde de
yaşanıyor ve asla kuşku duymuyorum ki bu mücadeleden galip
çıkacaklar, suyu, toprağı ve cennet doğası için
mücadele veren ülkemin her yöresindeki ve Yuvarlakçaydaki mazlum Türk
halkı olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GÜROL ERGİN (Devamla)
Teşekkürümü tamamlayayım izninizle.
BAŞKAN Buyurun.
GÜROL ERGİN (Devamla)
Sözlerime son verirken Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini
ve yüce Türk milletini bir kez daha içten gelen saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Hocam.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Sebze ve Meyve
Ticaretinin Düzenlemesi Hakkında Kanun Tasarısının birinci
bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Sözlerimin
başında yüce Meclisi ve bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde sebze ve meyve
ticareti ve toptancı hallerini düzenleyen 27 Haziran 1995 tarih ve 552
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve daha sonra yapılan kanuni
düzenlemelerde, sektördeki ilk ve son halka olan üretici ve tüketicilerin göz
ardı edilmesi nedeniyle mevcut mevzuatın günümüz ihtiyaçlarına
cevap veremediği ve yaş meyve-sebze sektörünün sorunlarının
artarak devam ettiği bilinen bir gerçektir.
Sebze ve meyve ticareti bir
sistem olarak incelendiğinde, yapılacak bir yasal düzenlemenin
üreticiler, komisyoncu, halci, market, belediye ve benzeri gibi gruplardan
oluşan aracılar ve tüketiciler ana bileşenlerinin aşağıda
özetlenen temel sorunlarına çözüm bulması beklenecektir.
Üretici
sorunlarının başında ürünün değeriyle
satılamaması ve düşük kâr gelirken tüketici
sorunlarının başında yüksek fiyatlı ve kalitesiz ürüne
sahip olma, aracı sorunlarının başında ise kayıt
dışılık, haksız rekabet, eksik denetim, düşük
ihracat, yüksek ürün kaybı ve benzeri gibi sorunlar gelmektedir.
Sistemin bu ve buna benzer
sorunlarının çözümü amacıyla, ülke ekonomisi ve istihdamı
açısından önemli bir yere sahip olan sebze ve meyve ticaretinde yeni
düzenlemeler zorunlu hâle gelmiştir.
Tasarının özünün
üretici ile tüketici fiyatları arasındaki uçurumun
kapatılmasını amaçlaması gerekirken maalesef bu
düzenlemeyle bu uçurumun kapatılamayacağı da açıktır.
Dört mevsimin
yaşandığı ve verimli arazilere sahip ülkemizin Avrupa
ülkeleriyle karşılaştırıldığında
sebze-meyve üretimindeki üstünlüğü tartışmasızdır.
Ancak dünya sebze-meyve üretiminin yaklaşık yüzde 3ünü üretmesine
rağmen bu üretimin sadece yüzde 5inin ihraç edildiği, aynı
oranın İsrailde yüzde 30lar, İspanyada yüzde 45ler
dolayında olduğu dikkate alındığında, sektörde
önemli bir ihracat sorununun bulunduğu açıktır. Başka bir
deyişle, yüzde 95i ülke içinde kalan yaş meyve ve sebzenin yaklaşık
dörtte 1inin tüketim merkezlerine ulaşmadan çürüdüğü dikkate
alındığında, sektörde fonksiyonel ve yapısal anlamda
birçok değişiklikler içeren ve günlük ihtiyaçlara cevap verebilecek
düzenlemelerin yer aldığı bir yasa, sektörün beklentilerini
karşılayabilecektir.
Tasarının
Bakanlık tarafından, daha çok sebze ve meyvenin toptancı
hallerinde işlem görmesi, hallerin birer borsa gibi
çalışmaları ve bu suretle spekülatif amaçlı fiyat
oluşumlarının engellenmesi, meyve ve sebze ticaretinde
toptancı hallerinin kuruluşunda ve işleyişinde kamusal
denetim etkinliğinin artırılması amaçlarıyla
hazırlandığı belirtilmektedir. Ancak tasarıda, 40
milyon tondan fazla üretim miktarı ve 40 milyar TL civarındaki cari
işlem hacmindeki bu sektörde yüzde 70ler oranındaki kayıt dışı
üretimin ve yüzde 25ler dolayındaki ürün kaybının önüne geçilmesiyle
ilgili olarak yapılması gereken düzenlemelerin maalesef yeterli
olmadığı dikkat çekmektedir. Tasarıda, meyve ve sebze
ticaretinde sağlıklı bir rekabet sisteminin
oluşturulması, sistemin ana bileşenleri konumundaki
üreticilerin, aracı durumundaki esnaf ve sanatkârların ve
tüketicilerin menfaatlerinin korunması temel ilke olarak dikkate
alınmamıştır. Bu konuda bazı düzenlemelere ihtiyaç
duyulmaktadır. Grubumuz milletvekillerince verilecek değişiklik
önergelerinin kabulüyle bu eksikliklerin giderilmesi sağlanabilecektir.
Umarım Bakanlık ve iktidar partisi yetkilileri her zaman
sergiledikleri Biz biliriz. anlayışını bu tasarıda
da sürdürmeyeceklerdir.
Değerli
milletvekillerim, tasarının 1inci maddesinde yer alan sebze meyve
ticareti yanında arz ve talep derinliğine göre belirlenecek
diğer mallar ifadesi, meyve-sebze sektörünün zamanla bu ihtisas
alanının dışına çıkarak diğer sektörlerin
gölgesinde kalma riskini doğurmaktadır. Sebze-meyve ticaretini esas
alarak düzenlenen bu yasanın, diğer sektörel alanları da
kapsaması, yasanın tekniği ve mantığıyla da
çelişmektedir. Tasarının alt komisyon ve komisyon
görüşmeleri sırasında, bu değişiklikle
amaçlananın aslında et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta,
kesme çiçek ve süs ürünlerinin yasa kapsamına alınması
olduğunun belirtilmesi de meselenin vahametini ortaya koymaktadır. Bu
nedenle, yasanın esas amacına ulaşılabilmesi için sektörel
bazda kapsanan ürünlerin net bir şekilde belirlenmesi ve uygulamada
yasayı amacından uzaklaştıracak bu tür muğlak
ifadelerin tasarı metninden çıkartılması
kaçınılmaz görünmektedir.
Tasarının 2nci
maddesinde ürün künyesi ve menşesi ile gerekli belgelerden
bahsedilmişken çiftçi kayıt sistemi ve iyi tarım
uygulamalarından bahsedilmemesi önemli bir eksikliktir. Üreticinin
emeğinin karşılığını almasına ve
tüketicinin kaliteli, güvenilir, sağlıklı mal talebinin
karşılanmasına dair amaçları açısından yasada bu
konuya da yer verilmeli ve yönetmeliğe atıf yapılarak daha
geniş düzenlemelerin sağlanması düşünülmelidir.
3üncü maddede hallerin
kurulması, arazi tahsisi ve taşınmasıyla ilgili kriterler
incelendiğinde, belli bir bölgede hal kurulmasının arza göre
sınırlandırılabilmesine dair kriterlerin somut olmadığı
görülmektedir. Gerekli değişiklikler yapılmaz ise gelecekte piyasada
rekabet gücünü elde tutmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, belli bir
bölgede arz kapasitesinin üstünde birçok hal kurmaya teşebbüs edebilecek
ve bunlar arasında doğabilecek kıyasıya rekabet mevcut ve
yeni kurulacak halleri olumsuz etkileyebilecektir. 5084 sayılı Kanun
kapsamındaki illerde de bedelsiz sağlanan hazine arazilerinin
tahsisinin üretici örgütleri için de sağlanması uygun olacaktır.
4üncü maddede
büyükşehir belediyesi, belediyeler, il özel idareleri, üretici birlikleri
yanında sermaye şirketlerine de hal kurabilme ve
yap-işlet-devret modeliyle devredebilme yetkisinin verilmesi, birincil
amacı kâr olan bu şirketlerin diğer tüzel kişilikleri
ikinci planda bırakarak tekelleşmelerine ve zımni olarak hallerin
özelleştirilmesine kapı açacaktır. Aslında bu
düzenlemelerin diğer bir tarafı olan ve 5200 sayılı Yasa
kapsamında birçok vaatlerle kurulan üretici birliklerinin mevcut hukuki
statülerinin bile belli olmadığı, ticaret yapıp
yapamayacaklarının mevzuatlarında açık
olmadığı ve her yıl yaptırmak zorunda oldukları
bağımsız denetimin ücretini bile
karşılayamadıkları bir konumda olduklarını
hatırlatmak isterim. Bu durumdaki üretici birliklerinin sermaye
şirketleriyle rekabet edebileceğini söylemek sadece iyi niyetlilik
olacaktır. Tasarı metninden sermaye şirketleri ibaresinin
çıkartılması mutlaka sağlanmalıdır.
Diğer yandan, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığından alacağı belgeyle üretici örgütü
kabul edilen kooperatif ve üretici birliklerinin denetime tabi olmaları bu
örgütleri kayıtlı ekonomiye zorunlu kılmaktadır. Ancak söz
konusu örgütlerin rakibi olan şirketlerin eksik denetimden dolayı
kayıt dışı ekonomiye kaymalarının engellenememesi
bu iki kesim arasındaki rekabet gücünü tarımsal örgütler aleyhine
etkileyecektir.
Bu bağlamda, meyve sebze
ticaretinin yapılacağı hallerde faaliyet gösteren tarımsal
örgütlere sağlanacak vergi ve harç muafiyetleri, istisna ve indirimler hem
tarımsal örgütlerin rekabet gücünü artıracak hem de sürekli
değişen piyasalara ayak uydurabilmelerini sağlayacaktır.
Ancak mevcut tasarıda bu hususun göz önüne alınmadığı
açıktır. Sebze-meyve ticareti ve hallerle ilgili, kurma, kapatma ve
tüm kontrol ve denetim yetkilerinin kendileri de hal kurabilecek tüzel
kişilikler arasında sayılan belediyelere verilmesi,
belediyelerin, rekabetçi piyasadaki rakiplerini de aynı zamanda denetlemesi
yetkisini alması anlamına geleceğinden, bu görevlerin
Bakanlığa verilmesi objektiflik ve verimlilik açısından
büyük önem taşımaktadır.
Tasarının geneline
ve gerekçelerine bakıldığında, arz ve talebin dengelenmesi,
arz ve talep derinliğinden sıkça bahsedilmesine rağmen, gerçek
arzın planlanması yani ürün planlamasından sorumlu Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı ile gerekli koordinasyonun ne
yazık ki sağlanamadığı görülmektedir.
Spekülatif hareketlerin önüne
geçilmesi amacıyla piyasa aktörlerinin birbiriyle yapacağı
ticareti engelleyen tasarının ilgili maddesinden üretici örgütlerinin
çıkartılması tüketiciler açısından da
sağlıklı bir karar olacaktır.
Öte yandan, toptancı
haline bildirmek kaydıyla, toptancı hali dışında
alım satım yapılabilmesi ve elektronik satışların
dahi bu kapsamda sayılması, zamanla, halleri meyve-sebze
piyasasındaki düzenleyici ve denetleyici rolünden çıkararak, daha
ziyade kayıt sisteminin tutulduğu istatistiki birer kuruluş
vasfına dönüştürecektir.
Kısaca özetlemek
gerekirse, ülkemizdeki sebze ve meyve ticaretinin Avrupa Birliği
mevzuatına uyumunun sağlanması amacıyla toptancı
halleri ve pazar yerlerinin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla)
Sayın Başkanım, bitireceğim.
BAŞKAN Buyurun, bir
dakika ek süre veriyorum.
ALİM IŞIK (Devamla)
-
yeniden yapılandırılması gereğinden yola
çıkılarak hazırlanan bu tasarı, gerekli
değişiklikler yapılmazsa, sektörde büyük sermaye
şirketlerinin tekelleşmesine yol açacak bir tasarı olmaktan
öteye geçemeyecektir.
Diğer yandan, Avrupa
Birliği Genel Sekreterliğinin tasarıyla ilgili olarak AB Uyum
Komisyonuna verdiği, tasarının AB müktesebatı esas
alınarak hazırlanmadığı yönündeki olumsuz
görüşüne karşın, Hükûmetin AB müktesebatına uyum
gerekçesinin inandırıcı olmadığı da
açıktır. Grubumuz milletvekilleri tarafından verilecek
değişiklik önergelerinin kabul edilmesiyle, belirtilen bu
olumsuzlukların önüne geçilebileceğini söylüyor, bu düşüncelerle
tasarının hayırlı olması dileklerimi sunarak tekrar
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Işık.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Osman Özçelik. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerine partimizin
görüşlerini sunmak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İnsanlık,
avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik yaşama
ilk olarak Yukarı Mezopotamyada geçti. Tarihte bilinen ilk buğday
taneleri Yukarı Mezopotamyada bulundu. Yerleşik yaşam, toprak
damlı, kerpiç evlerde başladı. Yukarı Mezopotamya
halkı, tarihin ilk çağlarında, kerpiç evlerde yaşamaya
başladılar. Yazar Ahmet Altanın dediği gibi: Osmanlı
İmparatorluğu kurulduğunda Yukarı Mezopotamya halkı
hâlâ kerpiç evlerde yaşıyorlardı. Birinci Meşrutiyette,
İkinci Meşrutiyette yine Yukarı Mezopotamya halkı kerpiç
evlerde yaşıyordu. Saltanat kaldırıldığında,
hilafet kaldırıldığında, cumhuriyet ilan
edildiğinde Yukarı Mezopotamya halkı hâlâ kerpiç evlerde
yaşıyorlardı. 1960, 1971, 1980 askerî darbeleri
yaşandığında ülkede Yukarı Mezopotamya halkı hâlâ
kerpiç evlerde yaşıyorlardı. 28 Şubat darbesinde, AK
PARTİ iktidara geldiğinde, Elâzığ halkı AK PARTİye
5 milletvekili verdiğinde Elâzığ halkı ve Yukarı
Mezopotamya halkı hâlâ kerpiç evlerde yaşıyorlardı ve bugün
hâlâ kerpiç evlerde yaşamaya devam ediyorlar. İşte bu nedenle 6
şiddetindeki deprem 51 vatandaşımızın
yaşamına mal oldu.
Deprem, bu şiddetteki
bir deprem birçok Avrupa ülkesinde, hatta Latin Amerika ülkesinde neredeyse hiç
ölümlere neden olmazken ülkemizde hâlâ
-küçük depremlerde bile- insan yaşamına neden oluyor.
Başbakan kerpiç evleri
sorumlu tutuyor. Evet, kerpiç evler sorumlu ama bu kerpiç evlerde yaşamaya
zorlanan insanlarımızın sorumluları kim? Tabii ki sadece AK
PARTİ Hükûmeti değil ama sekiz yıldır iktidarda olan AK
PARTİ Hükûmetinin de bu konuda sorumluluğu herhâlde yadsınamaz.
Bu nedenle, Elâzığ
halkına ve toprak damlı, kerpiç evlerde yaşayan bütün
yukarı Mezopotamya halkına başsağlığı
diliyorum; ölenlere Allahtan rahmet, yaralılara da acil şifalar
diliyorum.
Ayrıca, bu vesileyle 8
Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.
Değerli milletvekilleri,
üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa ülkelerinde
üreticiler ve tüketiciler arasında yoğun bir denge mevcuttur. Bizim
Avrupa Birliği ülkeleriyle rekabet edebileceğimiz tek alan tarım
alanı, sebze ve meyve ticareti olmasına rağmen, hâlâ biz bu
sorunları çözebilmiş değiliz. Bu sorunların çözümünün
başlıca ilk adımı, bizce, üreticilerin, tüketicilerin ve bu
alanda çalışanların örgütlü hâle getirilmesidir, örgütlü
çalışma yapmalarına olanak sağlanmalıdır.
Bakın,
gelişmiş ülkelerde, örneğin Avrupa ülkelerinden Hollandada her
10 çiftçiden 9u kooperatif üyesidir, yani örgütlü bir sistemin güvencesinde
üretim yapmaktadır. Çiftçiler kooperatiflerle eş güdümlü bir
çalışma yapıyor, kooperatif çiftçiye neyi, ne zaman, ne kadar
üreteceği konusunda bilgi veriyor, üretim garantisi ve pazarlama garantisi
neredeyse bütün çiftçilere sağlanabiliyor. Türkiyede ise çiftçinin
ürününü pazarlayabilmesi ciddi bir sorun olmakta, ürünlerin büyük bir bölümü
çürümeye terk edilebilmektedir. Yine bu alanda ciddi bir tekelleşme söz
konusu. Bu alandaki tekelleşmeler, yani asıl üreticinin
dışındakiler ciddi bir örgütlenmeye sahip olmaları
nedeniyle bu alanın kontrolünü ellerinde tutabiliyorlar.
Ülkemizde çiftçimizin
ürettiği bir ürün tarladan sofraya gelene kadar yüzde 100 oranında
fiyat artışına maruz kalıyor. Burada büyük market
zincirlerinin tekelleşmesi, piyasayı kontrollerine alması söz
konusudur. Yani örgütsüz üretici ve emekçi ile örgütlü sermaye karşı
karşıya bulunmaktadır.
1980 askerî darbesinin
vurduğu, darbelediği alanlardan bir tanesi de Köy-Kooplardı.
Köy-Kooplar, köylülerin kooperatifleşmesini sağlayarak üretim gücünü
garanti altına alma ve yaşamlarını daha
yaşanılır hâle getirme çabası içindeydiler. 12 Eylül askerî
darbesinin kapattığı ilk sivil toplum örgütlerinden biri de
Köy-Kooplar olmuştur.
AK PARTİ Hükûmetinin
karşısına aldığı kesimlerden bir tanesi de, bir
kesim de hal esnafıdır. Ülkedeki bütün hal komisyon sözcüleri mevcut
yasaya karşı tepkilerini ifade ediyorlar ve bu konudaki
görüşlerini kamuoyuyla paylaşıyorlar. Ancak, ne yazık ki,
hal esnafının sorunları bu yasa tasarısında dikkate
alınmamıştır. Komisyoncuların ürün fiyatını
etkilemesindeki payının yüzde 2 olduğu tespit edilmesine
rağmen, hal komisyoncularının sorunları, bu alanın
ciddi bir sorunu olarak görülmeye devam ediyor bu yasa tasarısında.
Türkiye genelinde 35 bin hal
komisyoncusu var. Bunların beşer kişi
çalıştırdığı varsayılırsa 175 bin
kişinin bu alanda istihdamı söz konusudur. Bunların da her
birinin 3-4 kişiye bakmakla yükümlü olması hesaba katılırsa
yarım milyondan fazla insanın bu alandan ekmek yediği, bu
insanların ekmek kapısı olduğunu hesaba
kattığımızda -ciddi bir işsizlik, milyonların
işsizliğine- yeni yüz binlerin işsiz kalması söz konusu
olacak.
Bugüne kadar belediyeler,
halleri iyi kötü idare ederlerdi. Şimdi serbest rekabet adı
altında tekelleşme gerçekleştirilmektedir. AK PARTİ bütün
alanlarda emekçiyi, üreticiyi bir kenara bırakıp, her alanda bir tekelleşmeye
ve sermayeye bu ülkenin bütün kaynaklarını vermekte ve
tekelleşmenin gerçekleşmesi için her türlü yasal düzenlemeyi Meclisin
gündemine getirmektedir.
Bu yasa geçerse bir süre
sonra hal komisyoncuları hipermarketlerin birer elemanı durumuna
düşeceklerdir. Bu yasa, üreticilere ve halka yarar
sağlıyormuş gibi görünen ama özünde bir özelleştirme
yasası olduğu çok açık görülmektedir. Tasarının
kazananı, AK PARTİ Hükûmeti ile el ele vermiş olan sermaye
olacaktır, kaybedeni ise üreticiler ve hal emekçileri olacaktır.
Belediye sınırları içerisinde malların toptan
alımı ve satımı toptancı hallerinde
yapılmalıdır. Yoksa, haller zamanla ortadan kalkacaktır.
Tasarı sadece üreticiyi
değil, küçük esnafı da vurmakta, küçük esnafı piyasa
dışına sürmektedir. Bu konuda, tasarının maddelerine
geçildiğinde, tasarının eksiklerinin giderilmesi amacıyla
önergeler vereceğiz. Umarım Genel Kurulumuzda üretici, tüketici ve
hal esnafı aleyhine düzenlenmiş tasarı maddelerinin sözünü
ettiğimiz kesimlerin lehine dönüştürülmesi, en azından bu
konudaki haksızlıkların giderilmesi yönünde
yapacağımız önergelerin destekleneceğini umuyoruz.
Her şeye rağmen,
yasa tasarısının yasalaşması hâlinde hayırlı
uğurlu olmasını diliyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özçelik.
Şahıslar
adına, Nevşehir Milletvekili Sayın Mahmut Dede. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT DEDE (Nevşehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlamadan önce, 8 Mart 2010 tarihinde Elazığda meydana gelen
depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve Hakkâri
Şemdinlide şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı, yaralanan
vatandaşlarımıza ve askerlerimize de acil şifalar diliyorum.
471 sıra
sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı üzerine şahsım adına söz almış
bulunuyor ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz bulunduğu coğrafya ve sahip olduğu iklim özellikleriyle
sebze ve meyve üretiminde ciddi rakamlara sahip bir ülke konumundadır.
2008 yılına ait rakamlara bakıldığında ülkemizde
yaklaşık 27,2 milyon ton sebze ve 15,6 milyon ton da meyve üretimi
gerçekleştirilmiştir. Üretilen bu sebze ve meyvenin işlem
değeri de yaklaşık 40 milyar Türk lirası
civarındadır. Bu rakamlar gösteriyor ki ülkemiz ciddi bir potansiyele
sahiptir. Sebze ve meyve üretimimizin yüzde 5ini ihraç ederken yüzde 95ini de
yurt içinde tüketmekteyiz. İşte, burada asıl sorun ise bu yüzde
95lik kısmın sadece ve sadece yüzde 30luk dilimi toptancı hallerinde
kayıt altında piyasaya sürülmektedir. Kalan yüzde 70lik
kısım ise hiçbir kayda girmeksizin pazarlanmaktadır. Yani
kayıt dışılık çok ciddi boyutlardadır. Hallerde
işlem görmesi gereken malın toplam üretimdeki payı dikkate
alındığında kayıt dışılık
oranı 16 milyar Türk lirası civarındadır. Burada amaç, bu
kayıt dışılığın önüne geçmek ve bununla
beraber ürünlerin daha kaliteli ve modern bir şekilde tüketiciye
sunulmasıdır.
Yine burada şunu
özellikle belirtmek isterim ki kayıt
dışılığın yanında ana
sıkıntılarımız şunlardır: Malların
haller üzerinden pazarlanma zorunluluğunun serbest rekabeti olumsuz yönde
etkilemesidir, iç piyasada standart uygulamalarının bulunmaması
ve üreticinin rekabet gücünün zayıf olmasıdır, üreticilerin
mallarını pazarlama imkânlarının yetersiz
olmasıdır, müzayede, depolama, tasnifleme ve ambalajlama tesisleri
ile laboratuvarları bulunmayan çok sayıda toptancı halinin
bulunmasıdır, sebze ve meyvelerin fiyat ile miktarlarına
ilişkin bilgilere ulaşılamamasıdır, malların
gıda güvenliği ve izlenilebilirliğinin sağlanmasına
imkân veren mekanizmaların bulunmamasıdır.
Anlaşmazlıkların kolay, hızlı ve düşük maliyetli
çözümüne olanak veren etkin bir mekanizmanın oluşturulamaması
gibi sorunlar yaşanmaktadır. İşte, bu sorunlara çözüm
bulmak amacıyla bu tasarı hazırlanmıştır. Daha
önce, 1995 yılında çıkarılan 552 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle sebze ve meyve ticaretinin düzenlenmesi için
çeşitli önlemler alınmak istenmesine karşın maalesef
istenen sonuç alınamamıştır.
Değerli milletvekilleri,
bugün hâlihazırda 195 toptancı hali ve bu hallerde faaliyet gösteren
9.774 iş yeri ve komisyoncu bulunmaktadır. İlk basamaktaki
üreticiden başlayıp son basamağa kadar olan süreç içerisinde
aradaki diğer tüm geçişleri de kapsayan ve mevcut sorunların
çözümünü kolaylaştıracak olan bu tasarıyla sektöre büyük
katkı sağlanacaktır.
Yine, hedefimiz olan Avrupa
Birliği ve müktesebatı çerçevesinde gerekli olan mevzuat
değişiklilerinin yapılması da hasıl olmuştu.
Bakınız, bugün Avrupa Birliği ülkelerindeki mallar,
toptancı halleri, büyük mağazalar ve üretici birlikleri olmak üzere
üç ana kanaldan tüketiciye ulaştırılmakta ve üreticilerin firma
düzeyinde faaliyet göstermesi nedeniyle de kayıt
dışılık yok denecek kadar azdır. Aynı ülkelerdeki
haller, tecrübe sahibi kişiler arasından oluşturulan yönetim
birimlerince idare edilmenin yanında, laboratuvarlara, atık ürünleri
değerlendirme ünitelerine ve diğer sosyal tesislere de sahiptir.
Gıda güvenliği ve hijyen konusunda da ciddi mekanizmalar
işlerliğini muhafaza etmektedir. Bu konu da çok hassasiyetle
durduğumuz bir konudur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MAHMUT DEDE (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Biraz önce de
bahsettiğim gibi, mevcut 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve
Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameyle mevcut sistem istenilen seviyeye ulaşamamış ve
altyapısal sistem tam manasıyla oturtulamamıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 471 sıra sayılı Sebze Meyve
Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının
şimdiden ülkemize, vatandaşlarımıza, ekonomimize ve
sektörümüze hayırlara vesile olmasını diler, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Dede.
Şahıslar adına
ikinci söz, Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçere aittir.
Buyurun Sayın Seçer.
(CHP sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının birinci
bölümü hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, benden önceki konuşan hatip
arkadaşlarımın da belirttiği gibi, sosyoekonomik anlamda
önemli bir yasa tasarısı. Türkiyede çok değişik meslek
gruplarını ilgilendiren, tarlada üretimden tüketime, toptancı
hallerine, marketlere, pazarlara kadar bu süreç içerisinde birçok meslek
grubunun bu sektörden ekmek yediğini düşünürsek, önemli bir yasa
tasarısı üzerinde çalışıyoruz. Tabii, bu yasa
tasarısı daha önce de, belki de yıllar önce bu
çalışmanın yapılması gerekiyordu. On beş
yıldır kanun hükmünde kararnameler ya da bunlar üzerinde yapılan
değişiklikler ya da ikincil birtakım mevzuatlar ile bu konu
bugüne kadar getirildi. Geç de olsa, olumlu bulduğumuz bir yasa
tasarısı.
Yasa tasarısı iki
bölümden oluşuyor. Maddeler üzerinde yaptığımız
incelemede genel anlamda birçok olumlu yönlerinin olduğunu burada
şahsım adına belirtmek istiyorum. Ancak, tabii ki, yine de
birtakım eksiklikleri müşahede ettiğimi belirtmek istiyorum.
Özellikle bu yasa tasarısı ilk hâliyle komisyonlara geldiğinde,
tasarının adı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısıydı ama daha sonra sebze ve
meyveyle yeterli arz ve talep derinliği bulunan diğer mallar ibaresi
eklendi bu yasa tasarısının ismine. Dolayısıyla burada
yeterli arz ve talep derinliği bulunan diğer mallar neyi ifade
ediyor, bunun net bir çerçeve içerisinde çizilmesinin daha doğru
olduğunu buradan belirtmek istiyorum, muğlak bir ifade olduğunu
düşünüyorum.
Ayrıca, 8inci maddenin
4üncü fıkrasında yine bu yasa tasarısının ilk,
orijinal hâlinde, hal rüsumunun yüzde 50sinin üretici hallerinin
bağlı olduğu belediyeler, kalan yüzde 50sinin de tüketici
hallerinin bağlı olduğu belediyeler arasında eşit
şekilde bölüneceği ibaresi vardı ama daha sonra komisyon
çalışmalarında, bunun yüzde 25 kısmının üretici
hallerinin bağlı bulunduğu belediyelere, diğer kalan yüzde
75 kısmının da tüketici hallerinin bağlı olduğu
belediyelere verilmesi yönünde bir değişikliğe gidildi. Burada
bir adaletsiz durum olduğunu buradan ifade etmek istiyorum. Türkiyede en
önemli, üç tane, üretici toptancı hallerinin bağlı
bulunduğu belediyeler var. Bunlardan bir tanesi Mersin Belediyesi, bir
tanesi Antalya Belediyesi, diğeri de İzmir Belediyesi. Burada aklıma
şu geliyor: Tabii bu üç belediye Cumhuriyet Halk Partili belediye.
Orijinal şeklinde yarı yarıya bu hal rüsumlarının
paylaşımı öngörülürken, niçin daha sonra bu üretici
toptancı hallerinin bağlı bulunduğu belediyeler
oranları üçte 1 oranına çekilmiştir? Burada tabii ki
düşündürücü bir durum vardır diye buradan sizlerle bu konuyu
paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, az önce de konuşmama başlarken
söylediğim gibi, önemli bir sektörün yasal düzenlemesini yapıyoruz.
Yasa içerisinde birinci bölümü incelediğimizde özellikle olumlu yönler
olarak baktığım bazı konular var. Tabii, bu meselelerin
gerçekten fiiliyatta uygulanabilmesi durumunda bunu olumlu olarak addetmenin
daha doğru olacağını da buradan ifade etmek istiyorum.
Neticede, biliyorsunuz
Türkiye, belki de, dünyanın parlamentolarıyla
karşılaştırdığınız zaman çok
sayıda yasa yapan, çok sayıda yasal değişiklik yapan bir
parlamento ama uygulamaya geldiğimiz zaman burada
sıkıntılar doğacağını düşünüyorum.
İşte buradaki endişelerimi
de belirtmeden geçemeyeceğim. Elbette ki, tabii ki burada özellikle bu
sektörün yüzde 70inin kayıt dışı olduğunu
düşünürsek, hal kayıt sisteminin geliştirilmesiyle, buradan
satılan ürünlerin kayıt altına alınması, gıda
güvenilirliği, gıda güvencesi konusu, hallerin fiziki
koşullarının düzeltilmesi, hepsi bu yasa içerisinde var ama
tabii ki önümüzdeki süreç içerisinde, bu yasa içerisinde yer alan bu maddeler
gerçekten hayata uygulanabilecek mi uygulanmayacak mı, bunu tabii ki
önümüzdeki günler bize gösterecek.
Bu yasa tasarısında
en önemli değişiklik, sanıyorum, daha önceki kanun hükmünde
kararnamede yer alan sebze ve meyvelerin sadece toptancı hallerde
pazarlanması şartı, toptancı haller dışında
da pazarlamasının önünü açıyor bu yasa tasarısı. Elbette
ki üreticilerimizin kendilerine daha geniş pazar yaratması
açısından, daha rekabetçi bir ortamda mallarını
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
VAHAP SEÇER (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
daha rekabetçi bir ortamda
ürünlerini pazarlaması açısından önemli bir değişiklik
olarak görüyorum ama siz de biliyorsunuz ki bu sektörün en önemli
sıkıntılarından biri kayıt
dışılık. Eğer ki gerekli merciler gerekli denetimi
yapmazsa bu sıkıntılar had safhaya ulaşacak ve önümüzdeki
süreçte de belki de bu değişikliği
yaptığımıza pişman olacağımız bazı
olumsuz neticeler doğurabileceği düşüncesi içerisindeyim.
Değerli
arkadaşlarım, yasanın elbette ki eksikleriyle beraber birçok
olumlu yönünün olduğunu sizlere söylemiştim. Diliyorum, umut
ediyorum, toplumun önemli bir kesimini ilgilendiren bu yasa
tasarısının bu sektörün sorunlarını çözme
açısından katkılar sunacağı ümidiyle hepinize sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Seçer.
Soru-cevap işlemine
geçiyorum.
Sayın Doğru
Yok.
Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, 8inci
maddenin 1 ve 4üncü bendiyle ilgili -size de az önce ifade ettiğim gibi-
uygulamada pek çok karışıklığa sebep
olacağından uygulamanın mümkün olmadığı
kanaatindeyim. Yasa çıkmadan bunun burada düzeltilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Örneğin, aynı bölgede bulunan dört ayrı halden
biner kilo domates alan bir tüccar, dört ayrı fiyattan
aldığı bu ürünü paçal yapıp dört ayrı, farklı
tüketici haline gönderdiği zaman, bu yüzde 1lik rüsumun yüzde 75inin
adaletli ve gerçekçi bir şekilde hesaplanması şu anda mümkün
gözükmüyor. Bunu yasada açıklığa kavuşturabilecek misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, yaş
meyve ve sebze fiyatlarının belirli dönemlerde fahiş bir
şekilde yükselmesinin en önemli nedeni nedir? Hal içerisine giren ürünlere
uygulanan rüsum ve komisyonlar, sebze ve meyve fiyatlarının
yükselmesine ne ölçüde etki etmektedir?
Sebze ve meyve
fiyatlarının belirli dönemlerde spekülatif bir şekilde
yükselmesi, söz konusu komisyon ve rüsumlardan dolayı mı, yoksa bir
türlü denetlenemeyen bazı kesimlerin piyasayı ellerinde tutmak
istemelerinden dolayı mı gerçekleşmektedir?
Bu tasarı
kanunlaştığı takdirde, sebze ve meyve
fiyatlarının belirli dönem ve zamanlarda fahiş ve spekülatif bir
şekilde yükselmesinin önüne geçilebilecek midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Uslu
CEMALEDDİN USLU (Edirne)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
2nci madde ile ilgili, zannediyorum, biraz sonra iktidar grubu bir önerge
verecek. Burada, arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer
malların neler olduğunu açıyorsunuz.
Şimdi ben sormak
isterim: Gerek alt komisyonda gerek asıl komisyonda bununla ilgili çok
tartıştık, ısrarla size bunların
açılımının ne olduğunu sorduk. Bundan vazgeçmediniz.
Ne oldu da şimdi, bugün bu önerge veriliyor ve bu açılımı
yapıyorsunuz?
Bir de, dün sormuştum,
yüz doksan beş adet halin, standartlarına, sınıflarına
göre, hâlihazırda, bu kanundan sonra, kaç tanesi kalabilecektir size göre?
Veya şu an kaç tane hal, standardına uygun hal sınıfına
girmektedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Öztürk
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 3üncü
maddenin 6ncı fıkrasında imar planlarında toptancı
hal yeri olarak belirlenen hazineye ait taşınmazların
belediyelere bedelsiz, üretici örgütlerine Harçlar Kanununun öngördüğü
bedel üzerinden, özel kişilere de rayiç bedel üzerinden
devredileceği, devredilen taşınmazların amacı
dışında kullanılması hâlinde ise geri
alınacağı hükme bağlanmaktadır.
Amacı
dışında kullanılan taşınmazlar geri
alınırken bir bedel ödenip ödenmeyeceğinin, ödenecekse
miktarının ne olacağının söz konusu fıkrada
belirtilmemesi bir eksikliktir. Bu boşluğu doldurmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin
Komisyona sunduğu raporda, tasarının, ABnin sebze ve meyve
sektörüne ilişkin ayrıntılı kurallar içeren tüzük
hükümlerine uyumuna yönelik herhangi bir düzenleme içermediği ifade
edilmektedir. Dolayısıyla -sizin genel gerekçede de ifade ettiğiniz
gibi- bir taraftan AB müktesebatına uyum amaçlanan bu tasarıda niçin
bu eleştiriler dikkate alınmadı? Bu eleştirileri nasıl
kapatmayı düşünüyorsunuz? Buna yönelik bir ek düzenleme söz konusu
mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan -dün de iletmiştim-
Türkiyedeki bazı hallerimizdeki standartlar bir facia. Orada hal
esnafına veya alışveriş yapan insanlara, insan onuruna
yakışmayacak hallerimiz var. Tabii Yasa dört yıl içerisinde
tamamlanacak. diyorsunuz ama dört yıl bekleyecek misiniz, yoksa yasa
çıktığı anda, en azından insan onuruna
yakışan, orada hal esnafının asgari bir şekilde fiziki
koşullara sahip olması için, bu uygulamaya dört yıl
beklemeksizin bir an evvel, en azından birtakım değerlerin
ortaya çıkması için bir an önce talimat verecek misiniz? Bir an önce
uygulamaya geçecek misiniz? Yoksa dört yıl
Sayın Bakan, çok geç dört
yıl.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Yaman
M. NURİ YAMAN (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana şu
hususu sormak istiyorum: Sayın
Bakanım, ülkemizde sebze ve
meyve üreticilerinin yıllık üretiminin yaklaşık yüzde
25inin her yıl tarlada toplanmadan çürümeye
bırakıldığı bir gerçektir. Yine toplanabilen bu sebze
ve meyvenin de ancak yüzde 4ü ihraç edilme olanağına
kavuşabiliyor.
Sormak istiyorum, Sayın
Bakanım, acaba Avrupa Birliğinin gıda güvenliğinin
sağlanmasında Birliğin belirlediği ihracat kriterlerindeki
ana ilkeler, bir bakıma ihracatın anayasası niteliğinde
olan ve HACCP diye değerlendirilen o kriterlere uyulması konusunda
ülkemizde Bakanlık olarak herhangi bir çalışmanız var
mı? Bununla ilgili, HACCP kriterlerinin sağlanması konusunda bir
projeniz yürürlüğe girecek mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Sakık
Yok.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Geçmiş olan zamanlarda
üretici birlikleriyle ilgili kanun çıkarılmıştı ancak
üretici birliklerinin hepsi bu kanundan çok fazla
faydalanılmadığını ve içerisinin de
doldurulmadığını ifade ediyorlar. Şu anda ülkemizde 43
milyon ton civarında sebze üretiliyor ve yaklaşık olarak da 5
milyar dolar civarında para da kayıt dışı konumda gibi
görünüyor. Üretici birliklerinin mensuplarının özellikle kanunun
içerisinin doldurularak daha aktif olmaları, daha faal olmaları
noktasında beklentileri var. Bu kanundan sonra bu üretici birlikleriyle
ilgili bir kanunda değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Bakan
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar,
Sayın Yıldız sorusunda malların paçal yapılması
hâlinde nasıl bunun haller arasında
dağıtılacağını -yüzde 75lik kısmın-
ifade ediyor. Aslında bu çok zor bir mesele değil ancak uygulamada
bazı sorunlar ortaya çıkarsa, biliyorsunuz, birtakım düzenlemeler
için, biz, yönetmelikte, altı ay içerisinde
çıkartacağımız yönetmelikte bu tür
ayrıntıların da hesaplanmasını dikkate alarak bir
yönetmelik hükmü ortaya koymuştuk. Dolayısıyla öncelikle hangi
halden aldıysa zaten rüsumu orada ilk defa o hal sistemi içerisindeki
belediyeye yatırmış olacaktır. Geri kalan yüzde 75in paçal
yapılması hâlinde bu fiyat açısından kendisinde farklı
bir tablo ortaya koyacak ama yüzde 75lik kısmın rüsumun dağıtılması
açısından çok fazla bir sorun teşkil etmeyeceğini biz düşünüyoruz.
Ama yine ayrıntıda bir sorun olursa yönetmelikte bunu
açıklayacak imkânımız vardır; orada onu göreceğiz.
Sayın Tankut, sebze ve
meyve piyasasında fiyatların yüksekliğinin en önemli
sebeplerinden birisi, bu sektörün mevsimsellikten çok etkileniyor
olmasıdır. Mevsim şartlarından en çok etkilenen
sektörlerden bir tanesi sebze meyve piyasasıdır. Yani, yarınki
pazar yerlerinde, eğer bugün don olsa, yarın toplanacak ürünlerin son
derece kıt olacağı, pazara ulaşamayacağı ve
fiyatların aşırı derecede yükseleceği bir tabloyu
görmüş olacağız. Bu nedenle, mevsimselliği bir kenarda
tutarsak, elbette spekülasyonlar varsa bunlar denetlenmeli ama bizim bu kanunda
özellikle hem işlem maliyetlerinin düşürülmesi açısından
-işlem maliyetleri düşürülüyor- hem de kayıt altına
alınması ve tüketici birlikleri vasıtasıyla malların
pazarlara ulaşabilmesine imkân vermesi açısından bir ucuzlama
meydana geleceğini, sebze meyve fiyatlarında işlem maliyetlerinin
azalması ve arzın piyasaya fazlalaşması nedeniyle bir ucuzlama
meydana geleceğini düşünüyoruz. Tabii ki, fiyat spekülasyonunu
yapanlar olursa bunlarla ilgili de yaptırımlarımız elbette
vardır.
Şimdi, Sayın Uslu
195 halin ne kadarı kalır? diyor. Bizim amacımız halin
sayısının az ya da çok olması değil, topluma
sağlıklı bir şekilde bu ürünlerin ulaşması,
sağlıklı hallerin ulaşması. Halini
sağlıklı hâle getiremeyen kişiler, elbette bu süre
içerisinde tasfiye olacaklardır. Bakın, Avrupa Birliği üyesi
ülkelerin tamamında -yirmi iki ülke mi var, yirmi üç mü- 76 tane hal var.
Siz sadece burada 195 halden söz ediyorsunuz. Yani hal sayısının
fazlalığı bu işlerin düzgün gittiği anlamına da
gelmiyor açıkçası.
CEMALEDDİN USLU (Edirne)
Ben de onu söylüyorum.
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Önemli olan burada -hallerin ne kadarı
sağlıklı hâle gelebilirse- topluma sağlıklı bir
şekilde bu ürünlerin ulaştırılabilmesidir. Umarız
herkes gayret eder, bütün haller sağlıklı olmak için imkânlarını
seferber ederler. Ama 195 halden sağlıksız bir şekilde
varlıklarını sürdürme şansı olmayanlar da
olacaktır. Hal sayısında muhtemelen azalma da meydana
gelebilecektir, ama o sayıyı şimdiden kestirme
imkânımız yok. Arzumuz bütün hallerin bu sağlık
şartlarına, yeni teknolojik şartlara ulaşmasıdır.
Sayın Harun Öztürkün
sorusunda
Bu, ihaleyle ilgili bir konu, yani ihalede nasıl fiyatlar
oluşacağını biz tahmin edemeyiz. Burada o arazi
bedelleriyle alakalı bir rakamı ifade etme imkânımız yoktu
açıkçası.
Sayın Işık,
Avrupa Birliği mevzuatına uyum konusu içermiyor diye
Bu bir eleştiri
değil. AB Komisyonundaki bu konu, yani bu tasarı Avrupa Birliği
mevzuatına uygun değil, yanlış bir tasarıdır
eleştirisi yok orada. Yani bu tasarıdaki bazı mevzularla Avrupa
Birliği mevzuatının ilgisi olmadığı tespitini
yapıyor ama Avrupa Birliği mevzuatıyla ilgisi olan yönleri de
var, bizim kendi koşullarımızı ilgilendiren tarafları
da var. Dolayısıyla -tasarının- Avrupa Birliği
mevzuatına aykırılığı şeklinde bir
eleştiri olduğunu şahsen düşünmüyoruz.
Aynı şeyi
Sayın Aslanoğlunun sorusu için de söyleyebilirim. Halleri dört
yıl bekleyecek misiniz sağlıklı hâle gelmesi için? Elbette
beklemeyeceğiz. Yani özellikle toplumun sağlıklı ürünlere,
güvenli ürünlere ulaşması amacıyla, mevcut hallerin yeni yasadaki
şartlara daha hızlı bir şekilde uyumunu sağlamak için
ya da var olan sistemdeki aksaklıkları, sağlıkla ilgili,
güvenlikle ilgili aksaklıkları ortadan kaldırmak amacıyla
bu çalışmaları da hızlandırmış
olacağız. Bu tasarı bize yeni bir ivme de
kazandırmış olacaktır, bunları gerçekleştirmek
adına.
Sayın Yamanın
sorusunda
Elbette ihracat kriterlerine uyumu daha çok Sağlık
Bakanlığı ve Dış Ticaret
Müsteşarlığındaki arkadaşlarımız takip
ediyorlar. Bize düşen roller olduğunda
Bakanlığımız da ihracat kriterlerine, sebze-meyve ve
diğer gıda ürünlerinin ihracatındaki uyumu takip etmek bizim
açımızdan da bir görev olacaktır ama esas takipçisinin
Dış Ticaret Müsteşarlığı olduğunu görmemiz
lazım.
Üretici birlikleri
Dün de
konuşmuştum sorulara cevap verirken. Bu tasarının
içerisinde aslında üreticiler birlikler vasıtasıyla ticaret
yapmaya yönlendiriliyorlar burada. Dolayısıyla birlikleri güçlendiren
bir yönü var bu tasarının. Eğer üretici birliklerinde bu
tasarıdan sonra yeni bazı düzenlemelere ihtiyaç olursa, birliklerin
güçlenmesini engelleyici bazı unsurlar görülürse elbette üretici
birliklerinin kanununda da bir değişiklik söz konusu olabilir.
Dolayısıyla üretici birliklerinin bu tasarıyla birlikte daha da
güçleneceğini biz bekliyoruz, ümit ediyoruz.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci madde üzerinde iki
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/743
Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında
bulunan,
ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer
malların kısmının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Orhan Ziya Diren Mehmet
Ali Susam Ahmet Küçük
Tokat İzmir Çanakkale
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rasim Çakır R.
Kerim Özkan
Malatya Edirne Burdur
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının adının
Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında
Kanun Tasarısı olarak değiştirilmesi ve
Tasarının 1. maddesinin 1 ve 2. bentlerinde yer alan ile arz ve
talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların ibaresinin
madde metninde çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Oktay Vural Mehmet Şandır Cemaleddin Uslu |
|
İzmir Mersin Edirne |
|
Ahmet Orhan Alim
Işık K.
Erdal Sipahi |
|
Manisa Kütahya İzmir |
|
M. Akif Paksoy Rıdvan
Yalçın |
|
Kahramanmaraş Ordu |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi mi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Ben konuşacağım.
BAŞKAN Mersin
Milletvekili Sayın Şandır, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten toplumun çok büyük
bir kısmını ilgilendiren çok önemli bir kanun
tasarısını görüşüyoruz. Yeterince komisyonlarda
tartışıldı mı? Bundan çok emin değilim çünkü
burada yapılan konuşmalarda bu konuda bir mutabakatın temin
edilmediği ortaya çıkmaktadır.
Bakınız, öncelikle
bir hususu ifade etmek istiyorum, AKP Grubuna veya Sayın Bakana ifade
etmek istiyorum. Bu kanun, bir temel kanun olarak 2 bölüm hâlinde ve 20 madde
hâlinde görüşülüyor. Hâlbuki bu kanun, değerli grup başkan
vekilleri, Sayın Bakan, bakın, bu kanun, 125 fıkra, 77 bentten
oluşan 202 fıkralık bir kanun. Bu 202 birbirinden farklı
hususu 20 maddede nasıl topluyorsunuz? Bunu da 2 bölüm hâlinde nasıl
müzakere ediyorsunuz? Bunun adına müzakere mi denir? Bir ortak payda
nasıl oluşturacaksınız Sayın Komisyon Başkanı?
Bu kanun, 202 fıkradan
oluşuyor; 125i fıkra ve bu fıkralara ait 77 tane bent.
Eğer böyle bir farklılık olmasa bu kadar
ayrıştırmazdınız. Bu kadar ayrışan bir
konuyu 20 maddede, 2 bölümde nasıl görüşüyorsunuz? Bunun adına
nasıl müzakere diyorsunuz? Bununla nasıl birleşim
yapıyorsunuz ve nasıl toplumun faydasına bir sonuç hasıl
edeceğinizi ümit ediyorsunuz? Öncelikle yasama kalitesi
açısından bunu şiddetle tenkit ediyorum. Bunu her defasında
da yapıyorsunuz. Bu, doğru
değil. Bir torba kanun usulünüz, bir de böyle, yani yönetmelik
çıkartır gibi kanun çıkartmanız hiçbir şekilde Türkiye
Büyük Millet Meclisinin kalitesine yakışmamaktadır. Hükûmetin
dikkatine, Sayın Bakanın, sayın grup başkan vekillerinin
dikkatine sunuyorum ve milletime sizi şikâyet ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, bu kanun, üreticileri ilgilendiriyor, tüccarları
ilgilendiriyor, komisyoncuları, perakendecileri, dış
satımcı, dış alımcıları, belediyeleri,
maliyeyi, nakliyecileri, ambarları, soğuk hava depolarını
ve her şeyden önemlisi tüketicileri ilgilendiriyor. Bu kadar çok
Yani bir
anlamda toplumun tamamını ilgilendiren bu konuda, bu usulle
nasıl bir optimum nokta buluyorsunuz, ortak faydayı temin etmeyi
umuyorsunuz, gerçekten bunu, burada ifade etmeniz lazım, yoksa bunun
adı milleti aldatmak olur, milletin aklıyla alay etmek olur.
Bir diğer husus: Dün
Sayın Bakanı dikkatlice dinledik, sorulara verdikleri cevapta. Ben
Sayın Bakanın iyi niyetini sorgulamıyorum ama Sayın Bakan
diyor ki: Yeni bir sistem kuruyoruz. Ben hemen soruyorum: Yeni kurduğunuz
bu sistemde hangi hususu merkeze alıyorsunuz? Üreticiyi mi? Demin
saydığım diğer faktörlerin hangisini merkeze
alıyorsunuz? Üreticilere göre, üretime göre mi yeni bir sistem
kuruyorsunuz, yoksa neye göre bir sistem kuruyorsunuz, bunu gerçekten anlatmanız
lazım Sayın Bakan.
Bir sistem kuruluyorsa, bu
sistemde önceliklerinizi belirlemeniz lazım. Burada önceliğiniz ne?
Üretici mi, tüketici mi, yoksa aradaki diğer unsurlar mı? Bu nokta
çok az
Ayrıca, şu husustan
da vazgeçmek lazım: Bu konuda bir müzakere yapıyoruz. Bu müzakereyi
yaparken Sayın Komisyonun ve Sayın Bakanın meşgul
edilmesini de hiç doğru bulmuyoruz arkadaşlar. Yani böyle
yapacağınıza, o zaman kanunları bir yerde getiriniz, bir
yerde onaylatınız ve ilgili yerlere tebliğ ediniz. Eğer
müzakere yapacaksak, bu müzakereye katılımı seviyeli yapmak veya
gerçekten samimiyetle yapmak gerekir. Burada bir şey konuşuyoruz,
Bakan meşgul, Komisyon Başkanı meşgul, zaten sıralarda
milleti 3 kişi dinliyor, perişan bir durum.
Şimdi, Sayın Bakan,
tekrar soruyorum: Yani bu konuda kurduğunuz bu yeni sistemde, siz
üreticiyi mi, üretimi mi destekliyorsunuz, merkeze alıyorsunuz? Kimi
merkeze alıyorsunuz? Eğer üretimi ve üreticiyi merkeze
alıyorsanız bu yaptığınız kanun yanlış,
çünkü bu kanunla, bu kanunu uygulamak için kuracağınız kurumlar,
şimdi, belediyelere, hal yönetimlerine büyük bir külfet yüklüyorsunuz.
Dün söylediğiniz söz:
Efendim, kendi kaynaklarıyla gerçekleştirecekler, gerekirse
finansman desteği vereceğiz. Nasıl yapacaksınız?
Bugün hallerin içerisinde bulunduğu durum ortada. Ürün künyesi sistemi
getiriyorsunuz. Bu ürün künyesini belirleyecek altyapıyı hallerin
kurmasını beklerseniz mümkün değil.
Dolayısıyla,
değerli milletvekilleri, bu kanun bence yeni bir kaosa sebep olacak, yeni
bir kargaşaya sebep olacak. 552 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin uygulamalarını arar duruma geleceğiz.
Üreticisiyle, tüketicisiyle ve tüm aradaki unsurlarla yeni bir sistem
kuralım derken
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
bir kaosa, toplumun bu kadar büyük kısmını ilgilendiren bir
konuda yeni bir kaosa sebep olacaksınız. Bu doğru değil. Bu
konuyu yeniden tezekkür edebilmek, yeniden gerçekten sorgulayabilmek için ben
bu kanunun komisyona tekrar çekilerek yeniden görüşmeye
alınmasını da teklif ediyorum bu anlamda. Çünkü, burada, bizim
kendi milletvekillerimiz arasında bile, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
milletvekilleri arasında bile üretici bölgelerin, yani Akdeniz Bölgesi halleri
veya illerin milletvekilleriyle diğer milletvekilleri arasında da bir
anlaşmazlık oluşuyor. Çünkü, bu kanunla üretici haller bitiyor,
üretici çok zor duruma, yani savunmasız, korumasız bir noktaya
düşüyor. Ama, amaçlanan tüketici fiyatlarının azalması,
üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatları arasındaki makasın
azalması amacını da gerçekleştirmeyeceği ortaya
çıkıyor. Onun için, doğru bir şey yapabilmek için bunun
üzerinde yeterince ve usulünce müzakere yapılmasını gerekli
görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
- Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum, ilkenizi
bozmayın benim için. Ama, Sayın Bakanın ve Sayın AKP Grubu
yöneticilerinin dikkatine bu hususları sunuyorum. Çünkü, gerçekten önemli
bir kanun. Bu kanun, böyle, iktidar-muhalefet çekişmesi
Mesela Sayın
Bakanım, benim verdiğim önergedeki bu arz ve talep derinliğine
göre belirlenecek diğer mallar konusunu düzenleyeceğinizi
söylüyorsunuz. Önerge veriyoruz, bunu reddediyorsunuz. Nasıl müzakere bu?
Ne zaman belirleyeceksiniz? Kanun çıkıyor. Ne zaman
belirleyeceksiniz? Buradaki istifhamı nasıl
kaldıracaksınız? Arz ve talep derinliğine göre
belirlenecek diğer mallar
Ne demek bu? Hangi mallar? Bunun içerisinde
uyuşturucu da var mı? Dolayısıyla, bunlar doğru
değil. Kanun yapıyoruz, hukuk yapıyoruz ve
yaptığımız bu hukuka dayalı bir uygulama olacak. Bu
uygulamanın sonucunda toplumun büyük kısmı etkilenecek.
Yanlış yapıyoruz.
Yanlış yapmaya
hakkımızın olmadığını ifade ediyor, bu
kanunun komisyona geri alınarak tekrar görüşülmesini takdirlerinize
sunuyor, teşekkür ediyorum efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Karar yeter sayısı istiyorum Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.25
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
471 sıra
sayılı Tasarının 1inci maddesi üzerinde verilen Mersin
Milletvekili Sayın Mehmet Şandır ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir;
karar yeter sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/743
Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında
bulunan,
ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer
malların kısmının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Anadol, kim konuşacak?
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Diren
BAŞKAN - Sayın
Diren, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN ZİYA DİREN
(Tokat) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
kısaca Hal yasası olarak görüştüğümüz tasarının
1inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
Türkiyemiz, dört mevsimi yaşayabilen, bu nedenle de sebze ve meyve
yetiştiriciliği açısından büyük potansiyele sahip bir
ülkedir.
Tasarı,
yıllardır gündemde olan ancak bir türlü yapılamayan malların
üretim yerlerini, cinsini, miktarını, hangi üretici ve işletmeye
ait olduğunun bilgilerini kapsayacak ürün künyesi uygulamasını,
üretici, tüketici ve meslek mensuplarının menfaatlerinin
korunmasını, hal ve semt pazarlarının fizikî altyapı
ve çevre düzenlemelerinin iyileştirilmesini, programlı arz ve talep
dengeleri gözlenerek üretici açısından kazançlı ve verimli,
tüketici açısından ucuz, kaliteli ve güvenilir ürün
sağlanmasını amaçlamıştır. Ancak
tasarının mevcut hâliyle, bahsini yapmış olduğumuz iyileştirmeleri
karşılamaktan çok uzak olduğu görülmektedir.
Sayın milletvekilleri,
Türk tarımının en önemli sorunlarından biri örgütlenme
sorunudur. Örgütlülük üretici açısından güç kazanmak demektir.
Üretici örgütleri etkin olduğunda ve mevcut örgütlerin önündeki engeller
kaldırıldığında birçok sorun kendiliğinden
çözülecektir. Üreten köylünün örgütlü olmadığı, tarım
işletme ve kooperatiflerinin devlet tarafından desteklenmediği
bir yapı içerisinde başarılı olmaları mümkün
değildir.
Tasarının
içeriğinde maalesef üreticilere dönük hiçbir düzenleme yoktur. Haller
Üreticinin malı değerlensin, alıcı ile satıcı
buluşturulsun, daha doğru fiyatlar oluşturulsun. diye
kurulmuş yerlerdir. Bugün piyasada hallerin devre dışı
bırakıldığı, sadece bildirim yapılarak sebze ve
meyvenin büyük marketlere satıldığı, pazar
sayılarının azaltılarak nihai tüketicinin ucuz mala
ulaşımının engellendiği tehlikeli bir sisteme
doğru gidişat tasarının içerisinde açık bir
şekilde görülmektedir.
Önergemizde de
bahsettiğimiz gibi tasarı başlığının Sebze
ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer
Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
olarak alt komisyon görüşmelerinde değiştirilmiş
olması ile tasarının kapsamı açık şekilde
sınırsız hâle getirilmiştir. Burada asıl amacın,
et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta, kesme çiçek ve süs ürünlerinin
yasa kapsamına alındığı alt komisyon
görüşmelerinde defalarca belirtilmiştir. Ancak, sebze ve meyve ticaretine
uygun düzenlenmiş olan yasa, kapsama dâhil edilen diğer gıda
maddelerinin ticaret şekillerine ve kanallarına uygun
olmadığı için bu sektörlerin yıkıma
uğrayacağı kaçınılmazdır. Bu durum ayrıca
zaten çok yüksek olan et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurta
fiyatlarını da daha da artıracak, tüketicinin zararına bir
uygulama olacaktır. Bu nedenle arz ve talep derinliği ifadesi bu
metinden mutlaka çıkartılmalıdır.
Yine tasarı metninde
toptancı hal yeri olarak belirlenmiş hazineye ait
taşınmazlar belediyelere ücretsiz olarak tahsis edilirken üretici
örgütlerine de 492 sayılı Harçlar Kanununun 63üncü maddesinde yer
alan harca esas değerinden verilebileceği belirtilmiştir. Bu
yasanın özünde üretici örgütlerinin desteklenmesi gerekliliği varken
böyle bir çelişkinin yasa metninden çıkarılması, belediyeye
ücretsiz tahsis edilen hazineye ait yerlerin üretici örgütlerine de bedelsiz
verilmesi şeklinde düzeltilmesi gereklidir.
Sayın milletvekilleri,
rüsum ve komisyon ücretlerindeki düşüşün meyve ve sebze
fiyatlarında düşüşe neden olacağı iddiaları da
gerçeği yansıtmamaktadır. Fiyat düşüşü ancak arz-talep
dengesi ve altyapı iyileştirmeleri ile mümkün olabilir.
Tasarıda Hallerin
temizlik, güvenlik, aydınlatma, bakım ve onarım
ihtiyaçlarının karşılanması, kapasite
artırımı, teknik donanım, laboratuvar, depolama,
ambalajlama ve diğer ortak tesislerin kurulması için belediye
hesabında biriken ve belediyeye gelir kaydedilen miktarın yüzde
10unu kullanabilir. denmiştir. Belli bir standarda getirmeye
çalıştığımız hallerin yüzde 10luk bir payla bu
iyileştirmeleri yapabilmesi pek olası gözükmemektedir. Bu sebeple,
miktar yüzde 10 yerine en az yüzde 20 olarak belirlenmelidir.
Tasarının ilgili
maddesinde ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak
amacıyla hal hakem heyeti oluşturulmuştur. Yasanın
kapsamına kesme çiçek, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünlerinin de dâhil
edildiği dikkate alındığında, maddenin belirtilen
heyete dâhil olan kurum ve oda temsilcilerinin teknik konularda
ihtilaflarını çözemeyeceği görülmektedir. Bu nedenle, hal hakem
heyetine girecek kişilerin teknik yeterlilikleri de açıkça
belirtilmelidir. Hal yöneticisinin devlet memuru niteliklerinde olma esası
belirlenmiş ve tahsil durumunun illerde üniversite, ilçelerde en az lise
düzeyinde olması gerektiği tasarıda belirlenmiştir, ancak
böyle önemli bir görevi ifa eden yöneticinin nitelikleri belirlenmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum. Tamamlayın lütfen.
ORHAN ZİYA DİREN
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yöneticinin, mühendislik
fakültelerinden ziraat veya gıda mühendisliği bölümü mezunu
olması ve hukuk, iktisat veya işletme alanında yüksek lisans
veya ikinci bir lisans mezunu olup Avrupa Birliği resmî dillerinden en az
birini iyi derece biliyor olması şartlarını da taşıması
gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri,
tasarıda toptancı hallerinin kuruluşuyla ilgili maddede
Koşullar yerine getirildiği taktirde gerçek ve tüzel kişiler
ile belediye sınırları içindeki belediyeler büyükşehir belediyeleri
sınırları içerisinde büyükşehir belediyeleri
tarafından kurulur. deniyor. Bu düzenlemede nüfusu 2 bini geçen ilçelerde
belediyeye toptancı hali kurma yetkisi verilirken nüfusu milyonları
aşan ve geniş bir coğrafyaya sahip büyükşehir belediyesi
sınırları içindeki ilçelere toptancı hali kurabilme
olanağı verilmemektedir. Bu tezatlığın ortadan
kaldırılması büyükşehir belediyesinin onayı ile büyük
ilçelere de toptancı hali kurabilme imkânı verilebilmelidir.
Tasarı, gıda
güvenliği piyasasının kayıt altında olması ve
kontrollü ticaret gibi çok iyi niyetle düzenlemeler getirmekle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Diren.
ORHAN ZİYA DİREN
(Devamla) Hemen bitiriyorum. Teşekküre izin verirseniz
BAŞKAN Yani
bakın, hep teşekkür için başka bir ikinci dakika dolduruluyor.
Son kez size de bu bir dakikayı verip
Bir daha sakın kimse
istemesin!
ORHAN ZİYA DİREN
(Devamla) Sağ olunuz efendim.
Özellikle üreticilerin
örgütlenmesine yönelik herhangi bir çalışmanın tasarıda
olmaması büyük bir eksikliktir. Örgütlü üretici yapımız
güçlendirilmeli, kayıt dışılık en azından kabul
edilebilir bir seviyeye çekilmeli, standartlaşma ve markalaşma
yönünden üreticimiz desteklenmelidir.
Yaş sebze ve meyve
üretiminde Çin, Amerika ve Hindistandan sonra 4üncü sırada yer alan
ülkemizde böyle bir sektörle ilgili düzenlemenin nokta sorunlara çözüm
getirmesi gerekliliğine olan inancımızla, bahsini
yaptığımız iyileştirmelerin yasada olması için
gerekli değişikliklerin görüşmeler sırasında
yapılacağını umuyor, önergemize destek vermeniz
dileğiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Diren.
Ama tekrar söylüyorum, bundan
sonraki konuşmacılar selamlama için ek bir dakika lütfen istemesin.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci madde üzerinde üç
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 inci maddesinin
(1) inci fıkrasının (ğ) bendinde yer alan diğer
malları ibaresinin et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ve su
ürünleri, bal ve yumurta gibi diğer gıda maddeleri ile kesme çiçek ve
süs bitkilerini, şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ayşe Nur
Bahçekapılı Nurettin
Canikli Veysi
Kaynak |
|
İstanbul Giresun Kahramanmaraş |
|
İbrahim Yiğit İhsan Koca Durdu Mehmet Kastal |
|
İstanbul Malatya Osmaniye |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 maddesinin k)
Pazarcı tanımında yer alan Mallar ifadesi yerine geçmek üzere
Yaş sebze ve meyveler ifadesinin yazılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
K. Erdal Sipahi Oktay Vural Cemaleddin Uslu |
|
İzmir İzmir Edirne |
|
Alim Işık Ahmet Orhan Nevzat Korkmaz |
|
Kütahya Manisa Isparta |
|
M. Akif Paksoy Rıdvan
Yalçın |
|
Kahramanmaraş Ordu |
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sebze ve Meyveler ile Yeterli
Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 2. Maddesi (k)
bendinde perakende olarak satan ibaresinden sonra gelmek üzere esnaf ve sanatkar
siciline kayıtlı ibaresinin getirilmesini;
2. Maddesi (ş) bendinden
sonra
t) Denetim elemanları:
Gıda bilimi konusunda lisans seviyesinde eğitim almış
Veteriner Hekim, ziraat, gıda mühendisi unvanını sahip denetim
elemanı ile gıda bilimi konusunda ön lisans seviyesinde eğitim
almış gıda ve meyve sebze teknikleri unvanına sahip
yardımcı denetim elemanını bendinin ilave edilmesini arz
ve teklif ederim.
|
Orhan Ziya Diren Ahmet Küçük Mehmet Ali Susam |
|
Tokat Çanakkale İzmir |
|
Ensar Öğüt R. Kerim Özkan |
|
Ardahan Burdur
|
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim
konuşacak Sayın Anadol? Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak
mısınız?
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Ramazan Kerim Özkan konuşacak.
BAŞKAN Buyurun.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
(k) bendinde
yapılmasını istediğimiz değişiklik gerekçesi,
pazara çıkan esnafın kayıt altına alınması
amacını taşımaktadır. Yasanın amacı
kayıt dışılığın önlenmesi olduğuna
göre, esnaf sicil kaydı aranması, aynı zamanda vergi
mükellefiyeti sağlaması açısından gereklidir. Bu anlamda
oda kaydı aranması kayıtlı ekonomik yapıyı
güçlendirecektir.
Yine (t) bendinin
eklenmesiyle de, pazar yeri gibi halkın yoğun
alışveriş yaptığı yerlerde veteriner hekim,
ziraat mühendisi ve gıda mühendislerinden oluşan bir denetim ekibi
kurulması Avrupa Birliği müktesebatına uygun olacaktır.
Bundan dolayı önergemizin desteklenmesini bekliyorum.
Değerli milletvekilleri,
bakın, üreticimiz yurt genelinde hâlâ tam örgütlü değildir. Yine
aynı şekilde, tüketicilerimiz de yurt genelinde hâlâ tam örgüte
kavuşamamıştır. Bundan dolayı ne gerçek üretici ne de
gerçek tüketici, ürünleri olması gereken fiyatlarda
değerlendirememektedir. Üretici hâlâ Eli hamur, karnı aç bir
şekilde üretimini sürdürmektedir.
Komisyon oranlarındaki
yüzde 2lik düşüşler hiçbir etki yaratmayacaktır çünkü bu
malların, yani domatesin, biberin, fasulyenin, patlıcanın,
elmanın, portakalın, muzun, değişik otların üretiminden
tüketiciye varıncaya kadar fiyatlarında yüzde 100, yüzde 400
düzeyinde bir artış şekillenmektedir.
Bu yasayla haller
özelleştirilmektedir. Bunlara kim hâkim olacaktır? Şüphesiz,
çoğu yabancı olan hipermarketler zincirlerine hitap etmiş
oluyoruz bu yasayla, yani sermayeyi tekrar ödüllendirmiş oluyoruz. Bugüne
kadar halleri belediyelerimiz iyi kötü idare ediyordu. Şimdi ise Serbest
rekabeti yaratıyoruz. etiketi altında özelleştirme
gerçekleştiriyoruz.
Yasa
gerçekleştirildiğinde, hallerde komisyonculuk yapanlar da bir süre
sonra hipermarketlerin elemanı düzeyine gelecektir, köylülerimiz bu
durumda mağdur olacaklardır.
Kooperatiflerimizi
güçlendiremediğimiz için -ancak mevcut Hükûmetimiz de kooperatiflere,
tarım satış kooperatiflerine destek olmayı yasa ile engellemiştir-
bu durumda vatandaş nasıl hallerde yüzde 20lik paydan
yararlanacaktır?
Yasa, üreticilere destek
oluyormuş gibi bir görüntü göstermektedir ancak burada da en önemli
şey, özelleştirmenin yapılmış olmasıdır.
Kaybeden köylüdür,
çiftçimizdir, tüketicidir ve hatta komisyoncudur. Kazanan ise yabancı ve
hipermarket zincirleri olacaktır. Eller iyisi, evler
ağısı konumunda bir durum sergiliyoruz. Kendi üreticimize
kötüyüz ama hipermarketler zincirine
Çünkü yabancı sermaye
-hipermarketler anlamında- Türkiyeye hâkim olmuştur, onlara gayet
iyiyiz. Bu vatandaş, bu domatesi, biberi, elmayı nasıl üretiyor,
kaç kere buduyor, kaç kere su veriyor, naylon seralarda ömrünü nasıl
tüketiyor; kış günlerinde o kömürü, yakıtı,
ısınmayı nasıl sağlıyor bunları hiç
düşündüğümüz yok. Bunların Ziraat Bankasına borçları
var mıdır yok mudur, onları düşünmüyoruz. Onlar bugünlerde
bizlerden bir iyileştirme bekliyor, yaş meyve-sebze üreticileri.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van)
Destek bekliyor.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) Evet o desteğin verilmesi gerekiyor.
Ziraat Bankasını
bir türlü çiftçinin, üreticinin bankası hâline getiremediniz değerli
arkadaşlarım. Ziraat Bankası şu anda kâr eden bir kurum
konumunda olması gerekir ama üreticinin de kâr etmesi gerekiyor. 4,5
katrilyon kâr etmiş, çok güzel. Bu kimden alındı? Türk
köylüsünden, Türk çiftçisinden. Bunun, bu kârın az olması çiftçinin
lehine bir gelişmedir. Ama bunu bir türlü başaramadınız.
Halk Bankasını esnafın bankası hâline getiremediniz, Ziraat
Bankasını da üreticinin ve çiftçinin bankası hâline
getiremediniz. Bunu sizlerden rica ediyoruz. Şu anda Türk köylüsü, Türk
çiftçisi, yaş meyve-sebze üreticisi Ziraat Bankası borçlarından
dolayı icra kapılarındadır, araçları yediemin
depolarındadır. Bunlar bizlerden, Hükûmet yetkililerinden iki
yıl faizsiz bir erteleme beklemektedir. Hükûmetimiz güçlü. diyorsunuz,
Ekonomi iyiye gidiyor. diyorsunuz, Kriz bizi etkilemedi. diyorsunuz, Krizi
fırsata dönüştürelim. diyorsunuz, o zaman bu krizi fırsata dönüştürmek
için bu çiftçilerin bu isteklerini yerine getirmek zorundasınız.
Çünkü üretim, üretim, üretim, üretim
Biz pazarlama yapacağız
değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüzde 5lik bir
ihracatımız var. Yüzde 25-30u tarlalarda çürüyor. Ne yazık!
Yüzde 5 ihracat yakışıyor mu böyle büyük bir ülkeye?
Aldıklarımız
Yurt dışından hâlâ yaş
meyve-sebze almaya devam ediyorsunuz; İrandan karpuz alıyorsunuz,
elma alıyorsunuz, yurt dışından muz geliyor. Bunlar
yaş meyve-sebze üreticisine bir kurşundur. Bunların
olmaması gerekiyor. Ceviz geliyor yurt dışından,
değerli arkadaşlarım, badem geliyor; bademin anavatanı
Türkiye. Bunları bir türlü engelleyemediniz. Bu ticareti yapmak
zorundasınız. Yani Ispartanın, Antalyanın, Burdurun,
Çivrilin elması varken, İtalya elması manavlarda olması
beni üzdüğü kadar sizleri de üzmelidir diyor, yüce Meclisi tekrar
saygıyla selamlıyorum. Önergemizin kabulünü rica ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim Sayın Özkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.53
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
471 sıra
sayılı Tasarının 2nci maddesi üzerinde verilen, Burdur
Milletvekili Sayın Ramazan Kerim Özkan ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.06
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 16.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
471 sıra
sayılı Tasarının 2nci maddesi üzerinde verilen Burdur
Milletvekili Sayın Ramazan Kerim Özkan ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 maddesinin k) Pazarcı tanımında yer alan
Mallar ifadesi yerine geçmek üzere Yaş sebze ve meyveler ifadesinin
yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Önergemizle ilgili konuşmak üzere söz
almış bulunuyorum.
Bugün burada milyonlarca
üreticimizi, esnafımızı ve yine 73 milyon tüketiciyi ilgilendiren
gerçekten çok önemli bir hususu tartışıyoruz.
Küreselleşmiş, büyükçe bir köy hâline gelmiş, iletişimin
sınır tanımadığı günümüz dünyasında ticaret
ve pazarlamanın önemi artmış, âdeta üretim faaliyetlerinin önüne
geçmiştir. Artık, Hollandalı Karadeniz fındığını,
Fransız Egenin çekirdeksiz üzümünü, Romanyalı Ispartanın elma
ve kirazını sorar hâle gelmiştir.
Ürünün tarladan
başlayıp tüketicinin sofrasına uzanan yolculuğunda sebze ve
meyve halleri özel bir önem arz etmektedir. Türkiyede halciliğin sorunları
vardır, konuşmacılar da belirtti, bu sorunlar çözülemeyen
sorunlar değil ancak üreticinin, esnafın sorunlarının sizin
önceliğiniz olması lazım. Kısaca, onların dertleriyle
dertlenmeniz gerekmektedir. Her bir açılan hipermarketin,
alışveriş merkezinin yüzlerce esnafın ocağına
incir ağacı dikmesine seyirci kalır, tanzim edici kanun
tasarısını fincancı katırlarını ürkütmeme
adına bir türlü Meclise getirmez iseniz, üstelik açılışlarında
yaptığınız konuşmalarda Bakkalların,
esnafın devri kapandı. der iseniz elbette bu sorunlar çözülmez.
Sonra ne olur? Sonra çiftçiler, esnaflar aç kalır, üretemez. Onlar
üretemezse ülke aç kalır. AKP için bu tedbirlerin o kadar da önemi yok
çünkü kafalarında millî ekonomiyi çoktan bitirmişler, Sermayenin
milliyeti olmaz. diye de ahkâm kesiyorlar. Dünya üzerindeki tüm siyasi
kavgaların temelinde ülkelerin ekonomik menfaatlerinin
yattığını unutuyorlar. Belki, unutmuyorlar da
dışarıda yabancılara verilen sözler akıllarına
gelmiyor, basiretlerini bağlıyor. Millî olan ne varsa, hangi firma
ayakta kalmışsa onlar birer birer tarih olurken piyasadaki
boşlukları yabancılar ve onlarla iş
ortaklığına soyunmuş doğuştan şanslı
AKP yöneticilerinin mahdumları, yeğenleri dolduruyor. Türkiyede olan
biten budur. 2 milyon çiftçi borçlanmış, üretememiş,
geçinememiş ve âdeta kahredercesine çiftini çubuğunu terk
etmiştir. Onlar yoksullaşıp açlığa mahkûm edilirken
akraba, hısım, cümle takım tarikatlardan zenginler
yaratılmıştır.
2009 yılı
Aralık ayı itibarıyla Ispartada banka borç takibine düşmüş
borç miktarı 50 trilyon liradır. Bunlar uydurulan rakamlar
değil, BDDK verileridir. Ne kadar pembe tablolar çizerseniz çizin
çiftçimiz, esnafımız açtır Sayın Başbakan.
Sayın Hükûmet,
Sayın Tarım Bakanı; insanlarımız geçinemiyor,
borçlarını ödeyemiyor. Türkçe söylüyoruz: Etrafınızdaki
yağcı, yağdanlık çemberinden kurtulup köylere gidin,
insanlarımızla konuşun; tehdit etmeden, müşfik, munisçe;
size methiyeler düzüp Her şey ne kadar da iyi! diyen yandaş
gazetelerdeki kalemşorları elinizin tersiyle itin, artık her
şeyi göze almış protestoculara bir kulak verin; bunların
önemli bir kısmı size oy vermişti, şimdi burunlarından
soluyorlar, öfkeyle sandıktaki hesap gününü bekliyorlar.
Bunları dile
getirdiğimizde 2002ye dönüyorsunuz, Hükûmetin üçte 1ini oluşturan
Milliyetçi Hareket Partisine iftira atıyorsunuz. Size verilen çuval çuval
oylar, 57nci Hükûmete iftira atmak için miydi? Milletin 1inci döneminizde
370, 2nci döneminizde 340 milletvekilliği verdiği bir parti olarak
kendinizi bir koalisyonun üçte 1ini teşkil etmiş ve koalisyon
protokolüne bağlı kalarak hizmet etmek zorunda kalmış bir
parti ile kıyaslamaktan yüzünüz kızarmıyor mu?
MUSTAFA CUMUR (Trabzon)
Yahu, Anayasanın 47nci maddesine bak bakalım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Ailenizin, bütün ülkenizi çözümden çözülmeye doğru götürürken oyunun son
perdesini oynadığınızın farkında
mısınız?
Değerli milletvekilleri,
Hal Kanununu toptan değiştirmek yerine, 552 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin aksayan yönlerinin düzeltilmesini talep etmektedir hal
esnafı ve onların kurduğu birlikler. Nedir bu talepler?
Toptancı hallerinin kurulması yetkisinin Bakanlıkta, hal içinde
tahsis, kiralama ve satış yetkilerinin belediyede kalmasını
istiyorlar. Ayrıca, hal dışındaki satışların
kayıt dışılığı artıracağından
endişe ediyorlar. Hayat pahalılığının günah
keçisi olarak ilan ettiğiniz hal komisyoncularının
aldığı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Sağ ol Başkanım.
yüzde 8 komisyon yerine,
yabancıların ellerinde olan hipermarketlerin yüzde 100, hatta yüzde
200e varan aşırı kârlarının engellenmesini
istiyorlar. Yine, eğer kiralama getirilecek ise ihale süresi sonunda
tarafların günün şartlarına göre sözleşmelerini
yenileyebilmelerini istiyorlar. Bu talepler, makul taleplerdir. Eğer bu
tasarı bu hâliyle yasalaşırsa bunlar ne olacak? Gecekondu
hallerinin sayısı artacaktır; hale giren ürün
miktarının azalmasına, bu da hallerin zamanla kapanmasına
sebep olacaktır; kayıt dışılık artacaktır,
yeri belirsiz, ticari geçmişi belirsiz aracıların artmasına
sebep olunacaktır. Bu gerekçelerle tasarı kamu yararına
değildir.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, tasarıya, ancak bu eksiklikler giderildikten sonra Meclise
getirildiğinde destek vereceğimizi söylüyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Korkmaz.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 inci maddesinin
(1) inci fıkrasının (ğ) bendinde yer alan diğer
malları ibaresinin et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ve su ürünleri,
bal ve yumurta gibi diğer gıda maddeleri ile kesme çiçek ve süs
bitkilerini, şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılıyoruz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metni ile Kanun
Tasarısının diğer maddelerinde geçen diğer mallar
ibaresine açıklık getirilmesine yönelik düzenleme
yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde üç
önerge vardır; önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3. maddesinin 1.
fıkrasının son cümlesi içerisinde yer alan
"Belediye'nin" kelimesinin çıkarılarak yerine
"Bakanlığın" yazılmasını ve 2.
fıkranın madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Oktay Vural Cemaleddin Uslu K. Erdal Sipahi |
|
İzmir Edirne İzmir |
|
Ahmet Orhan Alim
Işık M.
Akif Paksoy |
|
Manisa Kütahya Kahramanmaraş |
|
Rıdvan Yalçın |
|
Ordu |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin 1.
fıkrasında yer alan "... belediye sınırları
içinde belediyeler, Büyükşehir Belediye sınırları içinde
Büyükşehir Belediyeleri tarafından kurulur" ifadesinden sonra
gelmek üzere "Ancak Büyükşehir belediye sınırları
içinde nüfusu 100.000'i geçen belediyeler, Büyükşehir Belediyesinin
onayı ile toptancı hali kurabilir" ibaresinin getirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Tasarının 3 üncü
maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan "... ile arz ve talep
derinliğine göre belirlenecek diğer malların" ifadesinin
yasa metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata Nuri Yaman Hamit Geylani |
|
Batman Muş Hakkâri
|
|
Sevahir Bayındır Pervin Buldan |
|
Şırnak Iğdır
|
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/743
Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında
bulunan, "(...) belediye sınırları içinde belediyeler,
Büyükşehir belediye sınırları içinde Büyükşehir
belediyeleri tarafından kurulur", ibaresinden sonra gelmek üzere,
"Ancak Büyükşehir belediye sınırları içinde nüfusu
100.000'i geçen belediyeler, Büyükşehir Belediyesinin onayı ile
toptancı hali kurabilir" ibaresinin eklenmesini;
Tasarısının 3
üncü maddesinin (3) fıkrasında bulunan "(...) arz ve talep
derinliğinin bulunması kısmının madde metninden
çıkarılmasını;
Tasarısı'nın
3. Maddesi 6. Fıkrasının "İmar Planında
toptancı hal yeri olarak belirlenmiş alanda bulunan mülkiyet Hazineye
ait taşınmazlar toptancı hali kurulmak üzere belediyelere ve üretici
örgütlerine bedelsiz olarak, diğer gerçek ve tüzel kişilere ise rayiç
bedeli üzerinden doğrudan satış yoluyla devredilir. Bu
şekilde devredilen yerlerin, amacı dışında
kullanılması, hukuken geçerli bir mazeret olmaksızın
belirlenen sürede tesisin inşaatına başlanmamış olması,
inşaatı tamamlanmamış olması veya inşaatı
tamamlanmasına rağmen faaliyete geçmemiş olması hâllerinde
geri alınacağına yönelik tapu kütüğüne şerh konur ve
bu şartların gerçekleşmemesi durumunda taşınmazlar
geri alınır." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Yaşar
Ağyüz R.
Kerim Özkan Mehmet Ali Susam |
|
Gaziantep Burdur İzmir |
|
Ahmet Küçük Ensar
Öğüt Necla
Arat |
|
Çanakkale Ardahan İstanbul |
|
Onur Öymen |
|
Bursa |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Yaşar Ağyüz konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Ağyüz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 471
sıra sayılı yasanın 3üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yine Meclisimiz bir temel yasayla karşı
karşıya ve yönetmelik çıkarır gibi bir yasa çıkarma
uygulamasıyla yine karşı karşıyayız. Gerekçe: 552
sayılı Yasanın günümüz ihtiyaçlarına cevap vermemesi. Bunun
için yeni düzenlemeler gerekiyor. Bu düzenlemeler içerisinde, belediyelere
verilen yetkiler var, özel ve tüzel kişilere hal kurma konusunda verilen
yetkiler var. Tabii, belediyelerde, sadece büyükşehirlerde,
büyükşehirle sınırlandırmak bu yasanın içerisinde en
büyük adaletsiz maddelerden bir tanesi. Siz, 2 bin nüfuslu belediyelere bu
yetkiyi vereceksiniz; özel, tüzel kişilere hal kurma yetkisi vereceksiniz
ama metropol ilçe belediyelerine bu yetkiyi vermeyeceksiniz. Bunun
değişmesi gereken bir madde olduğunu kabul ettiğimiz için
bu önergemizi verdik.
Ayrıca da bu madde
içerisinde en büyük özellik, kent arsalarını ranta dönüştürmek
için haller de kapsam içerisine alınıyor. Herkesin dikkatle bu
yasayı incelediği zaman da görmesi gereken olay, belediyelere, kent
içinde kalmış, rant etmiş olan arsaları kent
dışına halleri çıkararak değerlendirme yetkisini yasal
olarak veriyorsunuz. Yap-işlet-devret yetkisini veriyorsunuz, halleri bir
başka yere taşıma yetkisini veriyorsunuz ve o arsaların -ki
bugüne kadar yapılan uygulamalar böyledir- kent rantına
dönüşmesi için bir yetkilendirme yapıyorsunuz. İşin özü,
üretici, haldeki komisyoncu, kabzımal arkadaşlarımız,
tüketici, vesaire olduğu kadar, belediyelere rant elde etme kokusu veren
bir yasadır. O nedenle, bu maddenin değişmesi gerekmektedir.
Tabii, bugüne kadar, hangi
yasal müeyyideyle hallerden alınan gelirleri belediyeler haller için
kullandı? Aynen Hükûmetiniz gibi; Hükûmetiniz de 99da çıkan deprem
vergisini -bugüne kadar özellikle iletişim vergisi devam ediyor ve
halkımızı canından bezdirmiş, yüzde 25 oranında,
dünyada sayılı en yüksek vergisi olan ülkeyiz- özel iletişim
vergisini bugüne kadar ettiriyorsunuz ve bunun, depremi önleyici, koruyucu veya
afet sonrası tedbirler için kullanıldığı meçhul. 27
katrilyon, 28 katrilyon para nerede? Bütçe açığını kapatmak
için kullanılmış, faiz ödemeleri için kullanılmış
ama bu paralar amacına uygun kullanılmadığı için, siz
şimdi diyorsunuz ki Belediyeler hallerden gelen gelirleri amacına
uygun kullanmıyor, kullanılır hâle getireceğiz. Önce siz
kullanılır hâle getirin. İktidar önce bu kurallara uyacak ki
belediyeler de bu kurallara uysun. Dolayısıyla, siz iktidar olarak
sekiz yıldır, doğal afetler konusunda bir şey yapmadığınız
gibi, doğal afetleri önlemek, tedbirini almak, koruyucu tedbirleri almak
amacıyla, planlama yapmak amacıyla vatandaşımızdan
topladığınız vergileri de amacı dışında
kullandığınız için suçlusunuz. Bu parayı ya vatandaşa
iade edeceksiniz ya amacı doğrultusunda kullanacaksınız.
Bu vesileyle,
Elâzığ depreminde hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum,
Elâzığ halkına geçmiş olsun diyorum. Bir daha bu
felaketlerle karşılaşmamak dilekle olmuyor. Sekiz
yıldır, bakın, Kadir Topbaş, Büyükşehir Belediye
Başkanı, Ah vah! ediyor. Bir deprem ucumuzda, 50 bin konut yıkılır.
diyor. Şikâyet etmekle olur mu? Büyükşehir Belediye Başkanı
iktidar partisinden değil mi?
Siz, ama,
uygarlığı rezidansları dikmekte görüyorsunuz; siz
uygarlığı yeşil alanları katletmekte görüyorsunuz; siz
uygarlığı ulaşımı sorun hâline getirmekte
görüyorsunuz, altyapıyı sorun hâline getirmekte görüyorsunuz ve ondan
sonra felaket geldiği zaman da diyorsunuz ki: Kerpicin faturası
ağır oldu. Bir Başbakan söylüyor bunu!
Ayamama Deresi
taşıyor, Ayamama Deresi intikam aldı. diyorsunuz. Deprem oluyor,
Kerpicin intikamı ağır oldu. diyorsunuz. Kerpiçte
yaşamayı reva gören iktidar neden bugüne kadar kerpiçli yaşamdan
kurtarmak için bir çaba göstermedi? Neden sadece İstanbul
dükalarını görüyorsunuz; Şişliyi, Mecidiyeköyü, Etileri
görüyorsunuz; Ankaranın Çankayasını görüyorsunuz? Kentimiz,
ülkemiz bu değil. Ülkemizin gerçekleriyle yüzleşin. Zaten
yüzleşemediğiniz için, seçimden seçime oylarını almak
amacıyla yüzleştiğiniz için bu gerçekleri görmüyorsunuz ve
ülkemizin sorunları da gittikçe artıyor, gittikçe kabarıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) Bu yasayla hal sorununu çözeceksiniz ama üreticinin Hükûmet
tarafından desteklenmesi gereken formasyonlarını niye
sağlamıyorsunuz? Övünüyoruz, Ziraat Bankası kârını
katlamış, Halkbank katlamış, Vakıfbank
katlamış. Esnaf niye kan ağlıyor?
Sayın Bakan, AVMlerden
bakkalları kurtaracaktınız. Bakkallarla beraber altmış
tane esnaf AVMlerin baskısı altında. Yazık, günah
değil mi? Bakkallar kapanıyor. 2-2,5 milyon esnaf bu. Bunların
yarasına merhem olmamız gerekirken biz ana sorunları ihmal
ediyoruz ve ana sorunları görmezlikten gelerek, kurumlar arası
kavgayı kışkırtarak, kurumlarla kavgayı -iktidar-
başlatarak maalesef ana sorunları görmezlikten geliyoruz.
Umarım bu tür felaketler
bir daha yaşanmaz, bu felaketler iktidara ders olur. Ama doğal
felaketler kadar, Türkiye'nin başına gelen en büyük felaket, sekiz
yıldır iş başında bulunan AKP
İktidarıdır. AKP İktidarından kurtuluş,
Türkiye'nin kurtuluşu olacaktır.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ağyüz.
III.- Y O K L A
M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN İşari
oylamaya geçmeden önce yoklama talebi vardır.
Sayın Anadol, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Özbolat, Sayın Seçer, Sayın Keleş,
Sayın Karaibrahim, Sayın Köse, Sayın Emek, Sayın Çöllü,
Sayın Güner, Sayın Tüzün, Sayın Ağyüz, Sayın Arat,
Sayın Küçük, Sayın Paçarız, Sayın Ünlütepe, Sayın
Ersin, Sayın Barış, Sayın Akıncı, Sayın
Kesici.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları
Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin 1.
fıkrasında yer alan "... belediye sınırları
içinde belediyeler, Büyükşehir Belediye sınırları içinde
Büyükşehir Belediyeleri tarafından kurulur" ifadesinden sonra
gelmek üzere "Ancak Büyükşehir belediye sınırları
içinde nüfusu 100.000'i geçen belediyeler, Büyükşehir Belediyesinin
onayı ile toptancı hali kurabilir" ibaresinin getirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Tasarının 3 üncü
maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan "... ile arz ve talep
derinliğine göre belirlenecek diğer malların" ifadesinin
yasa metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayla Akat Ata (Batman) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Buldan.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce, Elâzığ Karakoçan ve
Kovancılar bölgesinde gerçekleşen depremde yaşamını
kaybeden yurttaşlarımıza Allahtan rahmet diliyor, olaydan zarar
gören bütün yurttaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Ayrıca, dünya
kadınlarının bu yıl 100üncü yılı kutlanan 8 Mart
Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyor, kadın cinsinin
özgürleşmesini demokratikleşme sürecinin temel bir hedefi olarak
algıladığımızı, başta siyasi alan olmak
üzere, yaşamın tüm alanlarında mücadelemizi bu temelde
yürüteceğimizi bildirmek isterim. Bu düşüncemle tüm kadın
yurttaşlarımızı sevgiyle ve saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önemli bir tasarıyı görüşmekteyiz.
Zira, sebze ve meyve ticareti 40 milyon tondan daha fazla olan üretim
miktarı ile 40 milyar Türk lirası tutarındaki işlem
hacmiyle temel yaşamsal boyutta ve ekonomik alanda oldukça önemli bir
potansiyeli ihtiva etmektedir.
Tasarı, üreticileri,
aracı, komisyoncuları, üretici birliklerini, ürünü pazarlayan
tüccarları, tüketici konumunda bulunan halkın tamamını
ilgilendirmektedir. Bu pazarda pay sahibi olan tüm kesimlerin zarar görmemesi
bizim için önemli bir noktadır. Fakat en önemlisi ise bu konuya
yaşamsal bağlılığı bulunan tüketicinin lehine
olacak düzenlemelerin yapılmasıdır.
Meyve ve sebze ticareti, bir
türlü çözüme kavuşturulmayan birçok mühim sorunları içerisinde
barındıran bir sektördür. Üretici zarar etmekten
yakınırken, tüketici yüksek fiyatlardan dolayı
ihtiyaçlarını yeterli düzeyde karşılayamamaktadır.
Diğer taraftan, kayıt dışılık muazzam bir
düzeydedir ve bu kanun tasarısının esas amacının da bu
kanun dışılığı önlemek olduğu
bildirilmektedir. Ancak ne var ki yasal düzenlemeler yeterince
detaylandırılmamış, sebze ve meyve hallerine düzenlemeler
getirilirken, bu sektörün kamu denetiminin dışına
çıkarılması gibi bir durumun söz konusu olması işleri
daha da içinden çıkılmaz bir hâle getirmektedir.
Tasarı ile sebze-meyve
pazarı sermaye şirketlerinin denetimine terk edilmektedir. Sektörün
serbest piyasanın acımasız koşullarına terk edilmesi
durumunda bunun yükünü üreticilerin ve tüketicilerin
taşıyacağı aşikârdır, bu durum da bizim
açımızdan kabul edilemezdir. Nitekim geniş bir meyve-sebze
üretim potansiyeline sahip olan Türkiyede, hâlihazırda üretilen ürünlerin
büyük ve önemli bir kısmı heba olurken tüketici yüksek fiyatlarla bu
ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır.
Semt pazarları akşam saatlerinde toplanırken pazarın
çürükleri içinden rızkını çıkarmaya çalışan
yurttaşlarımızın durumuna hepimiz sürekli tanık
oluyoruz. Yine, çöplerden ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan
çok büyük bir nüfusumuz var. Halkımızın büyük bir
kısmı sağlıklı beslenme olanaklarından yoksundur.
Bu nedenle, yasal düzenlemeler yapılırken kamu yararı güdülmeli
ve öncelikli olarak büyük sermaye gruplarının değil halkın
menfaatleri gözetilmelidir. Dolayısıyla meyve ve sebze
fiyatlandırılması satıcının kararına
bırakılmayacak kadar önemli bir konudur.
Sonuç olarak şunu ifade
etmek isterim: Bizce de sebze ve meyve ticaretinde yasal düzenlemeler
yapılması gerekmektedir. Bu açıdan yasayı önemsiyoruz ve
yasa içerisinde olumlu bulduğumuz noktalar da bulunmaktadır fakat
mevcut eksiklikler ve özelleştirmeye olanak sağlayan maddeler
dolayısıyla bu yasayı onaylamadığımızı
ifade etmek istiyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Buldan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3. maddesinin 1.
fıkrasının son cümlesi içerisinde yer alan
"Belediye'nin" kelimesinin çıkarılarak yerine
"Bakanlığın" yazılmasını ve 2.
fıkranın madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Şandır
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Ahmet Orhan konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Orhan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET ORHAN (Manisa)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerimin başında öncelikle bugün kara
toprağın bağrına bıraktığımız, vatan
savunmasında şehadet şerbeti içmiş olan 2
evladımıza Allahtan rahmet, yakınlarına ve aziz Türk
milletine sabırlar diliyorum.
Ayrıca, geçtiğimiz
gün yaşadığımız Elâzığdaki elim olayda
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza yine rahmet ve
geride kalanlara ve aziz Türk milletine sabırlar temenni ediyor,
Allahın bizi böyle afetlerle bir daha karşı karşıya
getirmemesini diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle hiçbir
sınırlama olmadan, büyükşehir belediyelerine bağlı
belediyeler hariç tutularak tüm belediyelere verilmiş olan hal kurma
yetkisinin ilgili bakanlıkça kullanılması temin edilmek suretiyle
doğacak haksızlık ve karışıklığın
önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Hal Kanunu üzerindeki genel
değerlendirmelere geçmeden önce, konunun en önemli tarafı olan Türk
çiftçisi ve bu sektörde çalışan kişi ve kuruluşların
AKP iktidara geldiğinden beri kan kaybetmekte olduğunu ve bitirilmek
istendiğini ifade etmek isterim. AKP Hükûmeti, düşük ürün fiyatı
politikasıyla Türk çiftçisini mağdur etmiştir. Görünen odur ki
bu tutumla Türk çiftçisini de sonunda bitirecektir ancak buna rağmen
milletimizin mensuplarının düşük fiyatla tüketmesi temin
edilememektedir.
Geçtiğimiz 2009
yılındaki market fiyatları göz önüne
alındığında, tüketiciler çiftçilerin eline geçen bedelin
yaklaşık 5 katına domates, 4,5 katına elma ve
patlıcan, 4 katına biber satın almak durumunda kalmışlardır.
Netice olarak, çiftçiler ürettiklerinden elde ettikleri gelirle geçinemezken
tüketiciler, yani işçi, memur, emekli başta olmak üzere,
halkımız pahalıya tüketmek, hatta çoğu kez tüketememek
durumunda kalmıştır. Bu sorunun aşılabilmesi için
üretici ve tüketicilerin geniş bir zeminde örgütlenmesinden sebze ve
meyvelerin tüketiciye ulaştırılmasına kadar tüm zincirde
yer alanların gereken itinayı göstermesine ihtiyaç vardır.
İktidarın her
vesileyle demokrasi, haklar ve modernleşme adı altında
referans verdikleri AB raporlarına göre, Türkiye'nin köylüsünü, çiftçisini
en az destekleyen ülkeler arasında olduğu görülmektedir. Bu konudaki
bir rapora göre, çiftçiye sağlanan her türlü desteğin,
yetiştirilen tarım ürününün fiyatına oranının
yurdumuzda çoğu kez yüzde 5lerin bile altında olduğu
bilinmektedir. Bu oran, Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma
Örgütüne dâhil ülkelerde yüzde 32, AB ülkelerinde yüzde 35, Japonya, Norveç,
İsviçre gibi ülkelerde ise yüzde 60 seviyelerindedir.
Girdi desteklerinin,
gelişmiş ülkeler dâhil hemen her ülkede verildiği akıldan
çıkarılmamalıdır. Başka sektörlere sağlanan
avantajlar Türk çiftçisinden kıskanılmaktadır. Bu tutumunuza
çiftçilerin karşılık vermeyeceğini zannediyorsanız,
sandıkta cevabını alacağınızı biliniz.
Girdi desteklerine küçük bir
örnek verirsek her şeyin daha iyi anlaşılacağını
ümit ediyorum. Fransada tarımda kullanılan mazota yüzde 40 destek
verilmektedir.
Ülkemizde gıda
güvenliğinin en önemli ayağı olan tarım alanında
sorunlar büyüktür ve hâlâ çözümlenememiştir. Üretici birlikleri yeterli
etkinlik ve güçte değildir. Tarım satış kooperatifleri ise
tamamen tasfiye sürecine girmiştir. Sektörde çok fazla sayıda olan
küçük işletmelerin üretim ve pazarlama kooperatifleri şeklinde örgütlenmelerine
ihtiyaç vardır. Ürün işleme sektöründe de ARGE
çalışmalarına önem verilmeli ve daha fazla kaynak
aktarılmalıdır. Alternatif uç ürünler
oluşturulmalıdır.
Ülkemizde açıklanan
mazot ve gübre destekleri diğer tüm destekler gibi yetersizdir. Meyvede
dekar başına verilen 7,5 lira, kullanılması gereken
gübrenin KDVsi bile değildir.
Ülkemizde
aşırı oranda yükselen maliyetlerle rakiplerin düşük girdi
fiyatları ve büyük desteklerle düşen dünya fiyatları
karşısında Türk çiftçisinin ve Türk ürünlerinin rekabeti mümkün
değildir.
Bugün Türk çiftçisi, tüm
ekonomik kuralları hiçe sayarcasına, ar belasına, inadına
üretmeye devam etmektedir ancak neredeyse tüm bankalara olan borçları
nedeniyle de pes etmek üzeredir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir başka husus da sebze ve meyve üreticilerinin
tarımsal desteklerin verilmesinde daima ikinci planda
kalmalarıdır. Hâlbuki, ülkemizin tarımsal üretim
yapısı sebze ve meyve üretiminin öncelikli olarak desteklenmesini
gerektirmektedir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
AHMET ORHAN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
çünkü bu ürünler yüksek
katma değerli ürünlerdir.
Sonuç olarak, bu tür kanunlar
ele alınmadan, üreticilerin sorunlarında geliştirilecek çözümler
ve yapılacak düzenlemelerin, hem Türk ekonomisine hem Türk çiftçisine hem
de bu sektörde kazanç sağlamak durumunda olan kesimlere ve enflasyonun
düşmesine daha fazla katkısı olacağı
aşikârdır.
Zaman geçirilmeden ülkemiz
için hayati önem taşıyan tarım sektörü yeterli oranda
desteklenmeli, primler ve doğrudan gelir desteği
artırılarak zamanında ödenmelidir.
Çiftçimizin, köylümüzün
özellikle tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının
yapılandırılması temin edilmeli, enerji borçları
silinmelidir. Bundan böyle mazot, gübre, enerji ve zirai ilaç girdi
fiyatlarının düşürülmesi acilen sağlanmalıdır.
Çiftçilerimizin
sorunlarının çözümlenmesi hâlinde bu tür düzenlemelerden beklenenden
daha fazlasının temin edileceği görülecektir.
Kanunun çiftçilerimize,
ürünlerin tüketiciye kadar ulaşmasında yer alan tüm sektör
mensuplarına, satın alıcı olarak bedel ödemek durumunda
olan halkımıza hayırlı olmasını diliyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Orhan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Karar yeter sayısı...
BAŞKAN Karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.52
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 16.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
471 sıra
sayılı Tasarının 3üncü maddesi üzerinde verilen Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 4 adet
önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin
(5) inci fıkrasında geçen perakende ibaresinden sonra gelmek üzere
ya da toptancı halinde toptan ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ayşe Nur
Bahçekapılı Nurettin
Canikli Veysi
Kaynak |
|
İstanbul Giresun Kahramanmaraş |
|
Durdu Mehmet Kastal İbrahim Yiğit İhsan Koca |
|
Osmaniye İstanbul Malatya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 4. maddesinin 7.
fıkrasında yer alan
malların satışı
engellenemez. ibaresinin
malların perakende satışı
engellenemez. şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Oktay Vural Alim
Işık Ahmet
Orhan |
|
İzmir Kütahya Manisa |
|
Cemaleddin Uslu K. Erdal Sipahi Rıdvan Yalçın |
|
Edirne İzmir Ordu |
|
M. Akif Paksoy Erkan Akçay |
|
Kahramanmaraş Manisa |
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım,
önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/743
Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 4 üncü maddesinin (9) uncu fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Durdu Özbolat Ahmet Küçük R. Kerim Özkan |
|
Kahramanmaraş Çanakkale Burdur |
|
Mehmet Ali Susam Mustafa Özyürek |
|
İzmir İstanbul |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin 9 uncu
fıkrasının madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata Nuri Yaman Hamit Geylani |
|
Batman Muş Hakkâri |
|
Akın Birdal Osman Özçelik Pervin Buldan |
|
Diyarbakır Siirt Iğdır |
BAŞKAN Komisyon
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
sahipleri adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Durdu Özbolat.
Buyurun efendim.
DURDU ÖZBOLAT
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 4üncü maddesi için vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün burada sebze ve meyve
halleriyle ilgili düzenlemeleri ele alıyoruz. Bu yasayla sebze ve meyve
ticaretiyle arz talep derinliği bulunan diğer malların ticareti
yeniden düzenleniyor.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye'de sebze ve meyve ticaretindeki kayıt
dışılık oranı yüzde 70 civarındadır. Burada
devletin uğradığı vergi kaybı da 5 milyar doları
buluyor. Sebze ve meyvenin üreticiden tüketiciye ulaşması sürecindeki
fiyat hareketliliği ise yüzde 100 ile yüzde 300 arasında
değişiyor. Bütün bu veriler dikkate alındığında
ülkemizde yaş meyve ve sebze ticaretinin düzenlenmesi tabii ki bir
zorunluluktur. Ama bir ülke düşünün, o ülkenin son sekiz yılında
4 kez Hal Yasası değişsin.
Değerli
arkadaşlarım, doğru yasa nasıl hazırlanır biliyor
musunuz? Yasayla getirilmek istenen düzenlemelerle ilgili olarak önce işin
tarafları belirlenir, sonra tarafların beklentileri belirlenir,
tarafların görüşleri alınır, düzenlemeler böylece
vicdanları rahatlatır ve ortak paydalarda buluşulur.
Şimdiye kadar
yaptığınız düzenlemelerle bu işin üstesinden
gelemediğiniz açık çünkü bu işin tarafları yapacağınız
düzenlemelerden memnun değil. Üreticimiz de tüccarımız da yapmak
istediğiniz düzenlemelere karşı; üreticiler bu yasayla hallerin
özelleştirilerek sebze ve meyve fiyatlarının hipermarketlerin
insafına bırakılacağını savunuyorlar; tüccar da
yeni durumun kayıt dışını azaltacağını
değil, daha da artıracağını düşünüyor. Tüketici
de fiyatların hipermarketlerin insafına terk edileceğini, bu
nedenle yakın vadede fiyatların artacağını
düşünüyor. Yani değerli arkadaşlarım, bir kanun
hazırlıyorsunuz, taraflardan hiçbiri ikna edilmiş değil
hipermarket zincirleri hariç. Onlar durumlarından memnun çünkü bu yasayla
çoğu yabancı olan hipermarket zincirleri sebze ve meyve hallerine
hâkim oluyor.
Bu yasanın kabul
edilmesinden sonra en çok mağdur olacak kesimlerden biri de sebze meyve
komisyoncuları olacaktır. Zira, bir müddet sonra bu kişiler
hipermarketlerin elemanı durumuna düşeceklerdir. Bu yasa,
görünüşte üreticiyi koruma gibi bir düşünce ile çıksa da bir
özelleştirme yasasıdır. Kaybedenlerden biri de Türk köylüsüdür.
Şimdi, bu toplumun politikacıları, aydınları, çiftçi
kuruluşları, meslek odaları ve birlikleri yeni bir sınavla
karşı karşıyadır.
Yasanın 4üncü maddesi,
birçok ürün için toptancı haline bildirim yapmak şartı ile hal
dışında da satış yapılabilmesi hakkını
getiriyor. Peki, bu uygulama zaten yüzde 70ler düzeyinde olan kayıt
dışını artırmaz mı?
Değerli milletvekilleri,
bu düzenlemeleri getirirken etkin bir denetim mekanizması kurmak da
gerekmiyor mu? Bu işin tarafları bu kanunla kayıt
dışı ticaretin yüzde 90lara varacağını iddia
ediyorlar, isterseniz bir de onlara sorun. Getirdiğiniz düzenlemenin
sıkıntılı noktaları saymakla bitmiyor. Her zaman
olduğu gibi yine dersinize iyi çalışmamışsınız.
İşte size eksi puan getirecek sıkıntılardan biri de bu
kanunla hipermarketlerin büyükşehir belediyelerine yüzde 2 vergi ödeyerek
üreticiden ürün alabilmeleri. Komisyoncular buna tepkili, kendi vergi
giderlerinin yüzde 15 olduğunu belirtiyorlar, bu durumun haksız bir
rekabete yol açacağını savunuyorlar. Böylesi bir tabloda küçük
üretici ve komisyoncunun bu kişilere karşı fiyat belirleme
şansları sıfır olacak.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye genelinde 35 bin adet sebze ve meyve komisyoncusunun olduğu
söyleniyor. Bunların her birinin yanında en az 5 işçi
çalışıyorsa bu alanda 175 bin kişinin istihdamı söz
konusu. Bunların ailelerini de sayının içerisine katarsanız
mağdur ettiğiniz insan sayısı 1 milyonu bulacak.
Yabancı ortaklı büyük hipermarketler zincirlerini memnun edelim
derken birsürü insanı mağdur edeceksiniz. Bana öyle geliyor ki
Kızılay yakın gelecekte sebze ve meyve komisyoncuları ile
onların yanında çalışan insanları misafir edecek bu
kez.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bizim bu kürsüde dile getirdiğimiz
düşünceler, bu düzenlemelerden mağdur olacak kesimlerin
düşünceleridir. Bunlardan birisi de TESKin düşünceleri. TESK, bu
düzenlemeyle esnafın piyasa dışına çıkarılmak
istendiğini, fiyatların da büyük mağazalar tarafından
belirleneceğini savunuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özbolat, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
DURDU ÖZBOLAT (Devamla)
Esnaf piyasa dışına atılınca rekabet de ortadan
kalkacaktır.
İktidara
geldiğinizden bu yana yaptığınız düzenlemelerle
tarımı çökerttiniz. Tarımı çökertmenin faturası 2,5
milyon insanın tarımdan koparak işsizler ordusuna
katılması oldu. Şimdi bu sayı, öyle
anlaşılıyor ki, 3,5 milyona çıkacak. İşsizlerden
birilerinin de sizlerin yakınları olabileceğini unutmayın.
Tarım bu ekonominin yükü değil ülkemizin gücüdür. Verimli, rekabet
gücü yüksek, doğaya saygılı ve insan odaklı yeni bir
tarım düzeni oluşturmamız gerekiyor. Çevre dostu tarım
temel alınmalıdır. Tarımda üretim planlaması
yapılmalıdır. Bilgi ve teknolojiyle donatılmış
bir tarım yapısı
kurulmalıdır. Tarım ve sanayinin eş güdüm ve iş
birliği içinde çalışması sağlanmalıdır.
Bunlar CHP Programında tarımla ilgili düşüncelerden
bazılarıdır. Benim sizlere önerim, bu konularda
hazırlık yaparken açın biraz da bizim programa bakın.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özbolat, teşekkür ediyorum.
Sayın Ata, siz mi
konuşacaksınız, kim konuşacak?
AYLA AKAT ATA (Batman)
Akın Bey konuşacak.
BAŞKAN Akın
Birdal, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Tasarının
5inci maddesindeki değişikliğe ilişkin söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Yaklaşık iki gündür
bu tasarı üzerinde görüşülüyor ama işin, gerçekten, demokrasi
boyutu ve haklar ve özgürlükler boyutu pek dillendirilmiyor.
Şimdi, bu yasa
tasarısı hazırlanırken -doğrusu ben merak ediyorum- bu
konuda, örneğin sivil toplum örgütlerinin görüşü
alınmış mıdır? Çünkü demokrasi, insan haklarına
dayalı, hukukun üstünlüğünü temel alan, örgütlü, sivil bir toplum
rejimidir ve herkesi ilgilendirir. O nedenle, bu tür tasarılar
getirilirken, ki ben anımsarım, 1974-77 yıllarında, hatta
80 yılına değin Türkiye Mühendis Mimar Odaları Birliğine
her gün Meclisten muhalif milletvekilleri gelirdi, bazen iktidar partisinden
milletvekilleri gelirdi ve Mühendis Mimar Odaları Birliğinin
raporlarına, önerilerine, görüşlerine başvururlardı ama
şimdi ne iktidar ne de muhalefet bu örgütlü sivil yapıları
görmezlikten geliyorlar ve ben yaptım olur anlayışı ne
yazık ki hâkim oldu.
Zaten, hangi örgütler
açısından sorulursa -örgüt de bırakılmadı ya-
örneğin, 1980 askerî darbesine değin, gerçekten, üreticilerin
ekonomik, demokratik bir örgütü vardı, Köy-Koop. 1163 sayılı
Tarımsal amaçlı kooperatiflerin merkez birliğiydi ve üreticiler
bu sürece doğrudan dâhil olmuşlardır, ürettikleri üzerinde söz
ve karar sahibi ve yönetim hakkı edinmişlerdir. Şimdi gerçekten
bu sürece dâhil edilen üretici örgütleri var mı? Söz sahibi mi, karar
sahibi mi ya da bu işin planlamasını yaparken yönetim
hakkını edinebilmekte mi? Hayır. Örneğin, 1980 askerî
darbesi öncesi sıkça söylenen bir söz vardı Tarım ürünleri ve
gıda ürünlerinde kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyiz diye.
Şimdi ne oldu da son otuz yılda tarım ürünlerinin büyük bir
yüzdesini ve gıda ürünlerini dışarıdan almak durumunda
kaldık, bunun sorgulanması gerekmez mi? Çünkü, demokrasilerde,
üreticinin, işçinin kıymeti vardır. Demokrasilerde,
bakkalın, manavın ve kısacası demokrasilerde insanın
kıymeti vardır.
Örneğin, Sayın
Başbakan geçtiğimiz günlerde Bakkal dükkânı olayı bitti.
Ne yapacaklar? Belki marketler, belki süpermarketler hâlinde bunu
aşmanın gayreti içinde olacaklar. dedi. Nerede dedi? Büyük bir
hipermarketin açılışında dedi. İşte, mesele,
tercihimizin neden yana olup olmadığının belirlenmesidir.
Gerçekten, üreticiden yana mıyız, emekçilerden yana mıyız,
çalışanlardan yana mıyız yoksa hipermarketlerden,
süpermarketlerden ve onun arkasındaki uluslararası tekellerden yana
mıyız? Bu bile siyasi iktidarın ekonomik, politik tercihlerini
açığa koyması bakımından önemlidir.
Şimdi, kuşkusuz
bugün hukuk dışı yapıların sorgulanıyor
olması, yüzleşilecek olması umut verici gelecek
açısından, demokrasi açısından ama peki, 1980 askerî
darbesiyle var olan halkın örgütlerini kesintiye uğratan,
dağıtan ve yöneticilerini zindanlara atan 12 Eylül darbecileri neden
sorgulanmıyor, yargılanmıyor? Gerçekten, eğer bugün 12
Eylül askerî darbesi, halkın örgütlerine, emek örgütlerine, sendikalarına,
kooperatiflerine el koyan, gasbeden ve onları cezaevine tıkan
darbecilerle yargılanmış, yüzleşilmiş olsaydı,
bugün de söz konusu olan birçok darbe planları konusunda herhâlde cesaret
edemeyeceklerdi.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, işin bir de, tabii, haklar boyutu var. İnsan
hakları ne kadar evrenselse o kadar da bütünseldir, yani birinin yerine
diğerinin tercih edilmezliği ilkesi esastır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Birdal, buyurun efendim.
AKIN BİRDAL (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Örneğin, bugün,
gerçekten, önemli bir haftaya giriyoruz. Coğrafyamızdaki birçok halk
nevrozunu kutlayacak. Şimdi, örneğin, nevrozu kutlamak özellikle
bizim bölge halkı açısından, Kürt halkı
açısından, demokratik, barışçıl bu
toplantıyı kendi gelenekleriyle, görenekleriyle, kültürüyle kutlamak
bir haktır ve bunun dikkate alınmasını ister. Ve şu
anda gözaltına alınan birinin gerçekten işkence görmemesi,
insanlığa karşı olan o suçun orada işlenmemesi onun
için çok önemli ya da bugün bana ailesi gelen Taylan Çintay, Gaziantep
Cezaevinde, kendisinin, bir hafta sonra -3 kez ameliyat oldu, kanser- ameliyat
olacak, örneğin gerçekten Hipokrat yemini yapmış olan
sağlık emekçilerine güvenip güvenmeme konusunda bir sorunu var çünkü
kendisini terörist ilan ederek bugüne değin ilgilenmedikleri,
bakmadıkları söz konusu. Şimdi, bu nedenle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Birdal, tamamlayınız lütfen efendim.
AKIN BİRDAL (Devamla)
Peki, tamamlıyorum Sayın Başkan.
5inci maddede de
üreticilerin ve örgütlerinin bu yasa tasarısının
dışında bırakılmasına ilişkin bir madde
değişikliği var, orada görüşlerimi
tamamlayacağım.
Teşekkür ediyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Birdal.
Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 4. maddesinin 7.
fıkrasında yer alan
malların satışı
engellenemez. ibaresinin
malların perakende satışı
engellenemez. şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI EGEMEN
BAĞIŞ (İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Akçay, siz mi konuşacaksınız?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet.
BAŞKAN Buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 471 sıra
sayılı Tasarının 4üncü maddesinde verdiğimiz önerge
üzerine söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde yıllık yaklaşık 43 milyon ton sebze ve meyve
üretilmektedir. Üretilen ürünün yüzde 5i ihraç edilmekte, yüzde 25i ise
maalesef zayi olmaktadır. İç pazara sürülen yaş sebze ve
meyvenin yaklaşık yüzde 30u toptancı hallerinde işlem görmektedir.
Avrupa Birliği ülkelerinde toptancı hallerinde kayıt
dışı diye bir tabir yer almamasına rağmen ülkemizdeki
yaş sebze ve meyvenin yüzde 70i kayıt dışı
satılmaktadır. Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname bu sektörün
sorunları karşısında yetersiz kalmaktadır. Üretici
bölgelerinin köy ve beldelerde bulunması ve üretici hallerinin yetki
sınırlarının belediye ve mücavir alanlarıyla
kısıtlı olması, üretici bölge hallerinin fonksiyonlarını
yerine getirememesi sonucunu doğurmuştur.
Üretici, mahsul ticaretini
hal dışında gerçekleştirdiği için ticari güvenlikten
mahrum kalmakta, mahsulünün parasını almakta zorlanmaktadır ve
üretici sık sık dolandırılmaktadır. Ayrıca, tarladan
alınan malın gittiği yerde, toptancı haline girdi
çıktı oranının düşük olması da kayıt
dışı ekonomiyi ayrıca beslemektedir.
Mevcut mevzuatta olduğu
gibi, bu tasarıyla hal kurma izni belediyelerin yetkisine
bırakılmaktadır. Bazı hallerde toptancı hal
sayısı ve tüketici piyasasının büyüklüğü,
ulaşım ve coğrafi konumlar dikkate alınmadan ve
çoğunlukla çok yakın mesafelere hal kurulduğu görülmektedir.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının kayıtlarına göre
Türkiyede 195 adet toptancı hali bulunmaktadır, tüm Avrupa Birliği
ülkelerinde ise 76 adet toptancı hali bulunmaktadır. Bu ülkelerdeki
hallerin her türlü alt yapıları tamamlanmıştır.
Ülkemizdeki haller için bunları söyleyebilmek mümkün değildir.
Ülkemiz iklim itibarıyla
sebze ve meyve üretimine son derece elverişlidir. Küçük ölçekli arazilerde
yapılan ve çok çeşitli olan ürünlerin pazarlanabilmesi için hallere
büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde üreticiler sayıca çok olup
küçük arazilerde üretim yapmaktadır. Kapalı alanda üretim yapan
işletmeler yaklaşık 2-3 dekar, açık alanlarda ise ortalama
işletme büyüklüğü 50-60 dekar civarındadır. Avrupa
Birliği ülkelerinde üreticiler çok büyük arazilerde üretim yapmakta ve
ürettiklerini toptan olarak satabilmektedirler. Üretici birlikleri büyük ölçüde
organize olmuştur.
Sebze ve meyve üreticilerinin
rekabet gücü ürünlerin özelliğinden ve üretim planlamasının
yapılmamasından dolayı zayıftır. Daha vahim olanı
ise sebze ve meyve üreticileri hal komisyoncularının kredi ve
desteğiyle üretim yapabilmektedir. Hallere mal getirenler de hal esnafı
tarafından her türlü destek verilen üreticilerdir.
Bu tasarının
amaçlarından birisi de -güya- işlenmemiş gıda
fiyatlarındaki yüksek fiyat artışlarını engellemektir.
552 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede hal
komisyoncularının yüzde 8 komisyon ile hizmet vermesi
öngörülmektedir. Bu tasarıyla Komisyoncuların satış bedeli
üzerinden alacakları komisyon oranı, yüzde sekizi aşmamak üzere
taraflarca serbestçe tespit edilir. Bakanlık bu oranı yarıya
kadar indirmeye yetkilidir. denilmektedir. Hal komisyoncularının kârlarından
yapılacak birkaç puanlık indirimde hassasiyet gösteren AKP Hükûmeti,
yaş sebze ve meyvede kâr oranları yüzde 500lere varan perakende
zincir mağazalardaki fiyat belirlenmesine yönelik marketler kanunu
konusunda ise hiç acele etmemektedir. Marketler yasasının Meclisten çıkarılmasını
isteyen vatandaşlarımıza Alışveriş merkezlerinin
altında tekerlek mi var ki şehir dışına
çıkaralım. diyen Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanına buradan
sormak istiyorum: Demek ki bu düzenlemeleri yapınca büyük marketlerin
altında tekerlek var ki bunları hal dışına
çıkarıyorsunuz.
Bu tasarıyla, tahsis
şeklinde işletilen toptancı hallerindeki dükkânların
kiralama yoluyla işletilmesinin de önü açılmaktadır. Süresi
dolan dükkânlar, Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre, en yüksek bedeli
verene kiralanacaktır. Toptancı hal komisyoncularının en az
200-300 müstahsil ile birlikteliği bulunmaktadır. Her müstahsile
komisyoncular tarafından faizsiz finans ve girdi desteği
sağlanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Akçay, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Bu
destek yıl içerisinde mal teslimatı ile bir diğer yıla
aktarılarak sürdürülmektedir. Komisyoncular tarafından, üreticide
olduğu gibi satış yapan müşterilerle de veresiye satışlarla
süreklilik sağlanmaktadır. Komisyoncuların kiralamış
olduğu iş yeri süreli olarak verildiğinde, bu sürenin bitmesine
en az üç dört yıl kala komisyoncu vermekte olduğu finans
desteğini keserek, vadeli satışlardan doğan alacaklarını
tahsille uğraşacak ve bundan sonra da destek vermeyecektir. Çünkü
kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra iş yeri sahibinin
dükkânı tekrar alıp alamayacağı ihale sonucuna göre
belirlenecektir. Gerek üreticiler gerekse müşteriler bir süre sonra
kapanacağını bile bile bir komisyoncu ile ticari işlem
yapmayacaklardır.
Değerli milletvekilleri,
süremiz burada sona erdiği için diğer hususlara temas edemiyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Akçay.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Karar yeter sayısı, Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.24
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
471 sıra
sayılı Tasarının 4üncü maddesi üzerinde verilen Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Arkadaşlar,
oturalım lütfen, saymamıza müsaade edin.
Saygıdeğer
milletvekilleri, kâtip üyeler arasında ihtilaf vardır, elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Oylama için üç dakika süre
veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin
(5) inci fıkrasında geçen perakende ibaresinden sonra gelmek üzere
ya da toptancı halinde toptan ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayşe Nur
Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Piyasaya konu malların
pazarlanmasında önemli kanallardan biri olan toptancılık
sektörünün gelişmesi ve üreticilere mallarını toptancılar
üzerinden pazarlayabilme olanağının sunulması ve depolama,
ambalajlama ve taşıma gibi konularda üreticilere nazaran daha iyi
organize olan toptancıların piyasadaki faaliyetlerinin
etkinleştirilmesini teminen toptancılar tarafından üreticilerden
toptan olarak alınan malların toptancı hallerde yine toptan
olarak satılabilmelerine yönelik düzenleme
yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde dört
önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin
(7) nci fıkrasındaki "satış" ibaresinden sonra
gelmek üzere "bedeli ile satın alınan malların alış"
ibaresinin, 11 inci fıkrasındaki "içeren" ibaresinden sonra
gelmek üzere "ve Bakanlık ile Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca belirlenecek teknik özelliklere sahip"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ayşe Nur
Bahçekapılı Nurettin
Canikli Durdu Mehmet
Kastal |
|
İstanbul Giresun Osmaniye |
|
Veysi Kaynak İbrahim Yiğit İhsan Koca |
|
Kahramanmaraş İstanbul Malatya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 5. maddesinin 14.
fıkrasının son cümlesinde "
görüşleri
alınarak" ibaresinden sonra gelmek üzere "6 ay içinde"
ibaresinin yazılmasını aynı fıkrada geçen ilgili
bakanlıkların ibaresinin Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Oktay Vural Alim
Işık Ahmet
Orhan |
|
İzmir Kütahya Manisa |
|
Cemaleddin Uslu Erdal Sipahi M. Akif Paksoy |
|
Edirne İzmir Kahramanmaraş |
|
Mustafa Kalaycı Rıdvan
Yalçın |
|
Konya Ordu |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sebze ve Meyveler ile Yeterli
Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 5. Maddesi 6.
Fıkrasının; "satış tarihinden itibaren on
beş iş günü içinde üreticiye veya üretici örgütüne" ifadesinin
yerine, "satış tarihinden itibaren 10 işgünü içinde mal
sahibine" ifadesinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Nesrin Baytok Mehmet Ali Susam Mustafa Özyürek |
|
Ankara İzmir İstanbul |
|
Ahmet Küçük Ferit
Mevlüt Aslanoğlu R.
Kerim Özkan |
|
Çanakkale Malatya Burdur |
|
Zekeriya
Akıncı |
|
Ankara |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin 10 uncu
fıkrasında yer alan Üreticiler ve üretici örgütleri hariç
ifadesinin yasa metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Ayla Akat Ata Nuri Yaman Hamit Geylani |
|
Batman Muş Hakkâri |
|
Akın Birdal Osman Özçelik
Hasip Kaplan Pervin Buldan |
|
Diyarbakır Siirt Şırnak Iğdır |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Birdal, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 5inci maddesindeki Üreticiler ve üretici
örgütleri hariç deyimine karşı itirazımızı belirtmek
için söz almış bulunuyorum. Saygıyla selamlarım.
Şimdi, neden üreticiler
ve üretici örgütleri? Şimdi, üreticiler adına bir karar
alacağız ve üreticiler ve üretici örgütleri yok. Zaten şimdi
üretici örgütleri açısından, Türkiye Ziraat Odaları Birliği
var ve tarım meslek okulları kapatıldıktan sonra Türkiye
Ziraatçılar Derneği -ki onun tabanını oluşturan
okullar kapatıldı- Türkiye Ziraatçılar Derneğinin sağ
olan üyeleri -onlar da tarım konusunda zaman zaman görüşlerini
söylüyorlar- Köy-Koopun ne hâle geldiğini 12 Eylül darbesiyle, az önce
sizlere sunmaya çalıştım ve Ziraat Mühendisleri Odası var.
O da herhâlde muhalif olmuş olmaktan ötürü onun da görüşlerine
başvurma gereği duyulmamaktadır.
Şimdi, böyle bir
demokrasi anlayışı olur mu? Halka rağmen halk için yönetim.
Şimdi, üreticiler adına burada yasa çıkaracağız,
onların örgütleri adına bir şeyler söyleyeceğiz ve
onların bu konuda ne düşündüğünü sormuyoruz.
Değerli arkadaşlar,
örneğin, 1980 darbesine değin, 1163 sayılı bir Yasayla,
tarımsal amaçlı, tek tip ve çok amaçlı bir kooperatif modeli
vardı: Üretim kooperatifleri ya da diğer adıyla, demokratik halk
kooperatifçiliği. Bakın, bu kooperatiflerin işlevi
nasıldı: Örneğin, bu kooperatiflerin kurulduğu yerde bütün
üretim girdileri kooperatifler aracılığıyla
sağlanıyordu ortaklara: Tohumu, yemi, gübresi, ilacı, traktörü
ve hatta yedek parçaları.
Ortak makine parkları
öngörülüyordu. Yani herkesin evinin önünde bir traktör değil, her köyde
bir makine parkı, o köyün gereksinmelerini karşılayacak bir
makine parkı ve sonra, kredilerin sağlanması için de bir kooperatifler
bankası. Ne oluyordu? Aracısız, tefecisiz, üretim girdilerini
ortaklar, kooperatifçiler, üreticiler sağlıyorlardı. Sonra ne
oluyordu? Gerçekten en bilimsel, verimliliğe dair bilgi birikimiyle de
-eğitimiyle çünkü yapılıyordu onlar- üretim yapılıyor.
Bire üç alınırken bire beş alınmaya başlandı ve
sonunda ürünlerin doğrudan tüketim kooperatifleriyle birlikte
üretim-tüketim zinciri oluşturmasıyla halk kooperatifleri
kurulmuştu. Ama elbette ki küçük üreticilerin, yoksulların
çıkarlarını gözettiği için o da egemen güçlerin kadrine
uğradı ve onlar da komünist olarak yargılandı.
Köy-Koopta gerçekten,
ulusal, demokratik cephe
Sayın Anadol anımsar ya da gerçekten
ortaklaşa çalışma yapan insanlar bunu bilirler. Biz de
tarihimizin bu belleğini unutturmamak durumundayız. Eğer bir
şey yapacaksak üretici adına, halk adına, emek adına,
ezilenler adına, tarihi ve belleği unutturmamak gerekiyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Nedim Tarhanı söyle.
AKIN BİRDAL (Devamla)
Nedim Tarhanı, elbette, şimdi, bakın, anacağım. Adana
Milletvekili Nedim Tarhan Köy-Koop Genel Başkanımızdı.
Köy-Koop yöneticisi ve Barış Derneği yöneticisi olmaktan ötürü
arkadaşımız yargılandı, mahkûm oldu ve zindanlara terk
edildi ve sonra da tabii genç yaşta yüreği yetmedi ve aramızdan
ayrıldı ve onu da şimdi saygıyla anıyorum.
Yani, bir, tarihe de vefa
olması gerekir. Kemal Türkleri anmadan işçi sınıfı
mücadelesini anamayız. Nedim Tarhanı anmadan bir üretici
davasını ve gerçekten üreticinin hak ve özgürlüklerini, çıkarlarını
gözetmekten söz edemeyiz çünkü onları anmak demek, demokrasi bilincini
unutmamak demektir, unutturmamak demektir, üreticileri unutmamak ve
unutturmamak demektir. Bu da zaten unutmaya karşı bizi buraya
gönderdi halkımız. O nedenle unutmamak dileğiyle gerçekten
Örneğin şimdi üretici hallerinde bu işin
hamallığını yapanlar da yine yoksullar ve büyük bir yüzdesi
de Kürtlerdir. İsterseniz Zaro Ağayı da anayım. Yüz yirmi
bir yaşında ölen Zaro Ağa, gerçekten o halde bir hamaldı ve
Zaro Ağa bizim tarihimize geçmiştir. Şimdi halleri
konuşurken Zaro Ağayı da unutmamak gerektiğini
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Birdal, konuşmanızı tamamlayınız.
AKIN BİRDAL (Devamla)
Ve doğrusu, işte demokrasi örgütlü bir toplumdur, sivil bir toplumdur.
Üreticilerin ve onların örgütlerinin söz, karar ve önerilerini de dikkate
alırsak, burada murat edilen ne ise, demokrasi, insan hakları,
özgürlük, barış yolunda daha doğru kararlar almış
oluruz.
Bu umutla hepinizi
saygıyla
İBRAHİM
YİĞİT (İstanbul) Akın Özdemiri de unutma.
AKIN BİRDAL (Devamla)
Elbette. Akın Özdemiri nasıl unuturuz. Akın Özdemir de ziraat
fakültesi talebe cemiyetinin ve tarımcıların ve Köy-Koopun
önderlerinden. Akını da faşistler katletti 1978 yılında
ve -Sayın Başkanım izin verirse- Akının bir tarihî
anekdotuyla bitireyim: Her 10 Ocakta tarımsal öğrenimin yıl
dönümü kutlanır ve İsmet Paşa da gelirdi çünkü fakültemizin
kuruluşunda büyük emeği geçmişti ve yine İsmet
Paşanın katıldığı bir toplantıda Akın
Özdemir talebe cemiyet başkanı olarak şunu söylemişti:
Toprağı aç, insanı aç, hayvanı aç bir ülkede tarımsal
öğrenim yıl dönümü kutlanamaz, olsa olsa sorgulanır ve özür
dilenir. demişti.
Hepsini saygıyla
anıyorum.
Saygılar sunarım.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Birdal.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sebze ve Meyveler ile Yeterli
Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 5. Maddesi 6.
Fıkrasının; "satış tarihinden itibaren on
beş iş günü içinde üreticiye veya üretici örgütüne" ifadesinin
yerine, "satış tarihinden itibaren 10 işgünü içinde mal
sahibine" ifadesinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nesrin Baytok (Ankara) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Zekeriya Akıncı
BAŞKAN Sayın
Akıncı, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Partimizin ve grubumuzun da
desteklediği ve önemli düzenlemeler getireceği inancında
olduğu yasayla ilgili olarak da ben düzenleme sonrası da ortaya
çıkacak konularla ilgili kimi sıkıntıları dile
getirmek istiyorum. Bir kez daha hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepiniz biliyorsunuz
değerli arkadaşlarım, bu toptancı haller, her gün binlerce
üretici ve satıcılar ile alıcıların
buluştuğu borsalar olup oldukça hareketli ve anında
kararların alınması gereken yerler. Oysa belediye hal
yönetimleri de doğal olarak belediye yönetimi içerisinde daire
başkanı, genel sekreter yardımcısı, genel sekreter ve
belediye başkanı olmak üzere alınacak her kararı bu yolla
bir silsile içerisinde götürmektedir. Oysa toptancı haller,
yapısı itibarıyla daha pratik yetkili sistem içerisinde
olmalıdır diye düşünüyoruz ve bu hiyerarşik
tıkanıklığın aşılabilmesi için de bir çare
aranması gerektiği inancındayız.
Aynı zamanda bu haller
yirmi dört saat esasına göre çalışmak durumundadır. Denetim
noktalarında da yirmi dört saat görev yapılması zorunludur.
Hâlbuki hallerdeki personel kadroları günlük sekiz saatlik mesai de
uygulamalarına rağmen bu yetersiz kalmaktadır. Özellikle denetim
konusuyla ilgili olarak haller arası iletişim belirli bir saatten
sonra yapılamamaktadır. Kadroların -yasada var bir düzenleme-
hem sayı olarak hem de nitelik olarak bu çalışmaların, bu
iletişimin kurulabilmesine ve bu denetimin yapılabilmesine olanak
sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekiyor.
Ayrıca, biliyorsunuz,
yürürlükteki 552 sayılı Kararnameye göre de Hal müdürleri ziraat,
ekonomi, tarım ekonomisi, işletme ve pazarlama konularında dört
yıllık yükseköğrenim görmüş kişiler arasından
atanır. denilmesine karşılık bu 200e yakın
toptancı halinde bu koşullara uyan müdürlerin bulunduğunu
söyleyebilmek çok zordur. Sayın Bakan da bunu biliyordur. Peki, niye böyle
oluyor? Bu evsafta eleman mı yok? Hayır, var ama genellikle belediye
başkanları kendilerine yakın kesimlerden kadrolar atamakta ve
sistemi kilitlemektedir ve bunu da vekâlet sistemiyle götürmektedirler.
Dolayısıyla benzer biçimde toptancı hâl müdürlüğü
değil de zabıta şube müdürlüğü diye bir unvan
değişikliğiyle de kanuna arkadan dolaşıp yine
istenilen öğrenimi yapmış bir yakının hâl müdürü
olarak çalıştırılması da mümkün olabiliyor. Bu yasa
düzenlemesinde bunlara da özen gösterilmesini diliyoruz.
Yine toptancı haller,
değerli arkadaşlarım, üreticiyi, ticaret yapanı
ilgilendirdiği kadar halkı da sağlık açısından
yakından ilgilendiriyor, bütün tüketicileri yakından ilgilendiriyor.
Buralara yapılacak olan altyapı yatırımları, bu analiz
laboratuvarları, temizlik, bakım, onarım, otopark ve benzeri işler
de yönetimler tarafından düzgün bir biçimde planlanmalı ve zorunlu
hâllerde çok hızlı bir biçimde yaşama geçirilebilmeli.
Aslında mevcut, yine aynı kararnamede, satış
hasılatları üzerinden alınan belediye rüsumunun yüzde 10unun
toptancı hallerinin ihtiyaçları için harcanması hükmü
bulunmasına karşılık bu yaptırıma da
uyulmadığı bir gerçektir. Bu payların ayrılması
ve yatırım yapılması bir tarafa, mevcut hallerimizdeki
soğuk hava depoları dahi belediyelerin kimi ihtiyaçları için
kullanılabiliyor. Ankara Toptancı Halindeki soğuk hava
depolarının, belediyenin seçmenlere soğan ve patates
paketlediği bir alana dönüştürüldüğünü de dikkatinize sunmak
isterim.
Yine aynı şekilde
toptancı hallerinde çok çeşitli olaylara rastlanabilmekte, toplumsal
ve adli olaylar anlamında. Bazı hallerde polis karakolları var,
bazılarında ise yok. Hal zabıtası ise hem toptancı
hallerinin düzeninde hem de denetim noktalarında ciddi görevler
üstlenmektedir. Bundan dolayı yeterli sayıda hal
zabıtasının bulunması ve kanun gereği bunların
başka yerlerde çalıştırılmaması gerekmektedir.
Kadroların yetersiz kaldığı durumlarda özel güvenlik
elemanlarıyla bu hizmetin mutlaka yerine getirilmesi gerekiyor. Yasa buna
cevaz veriyor, yeni bir düzenleme de var. Dolayısıyla büyük
miktarlarda mal satılan ve büyük paraların döndüğü bu yerlerde
her türlü tedbirin alınması da gerekmektedir.
Yine aynı şekilde,
değerli arkadaşlarım, bir konuyu daha dikkatinize sunmak
istiyorum. Haberlerde, televizyon programlarında ne zaman meyve ve
sebzeyle ilgili bir haber izleyecek olsak mutlaka hallerin o çirkin manzaralarıyla
karşılaşıyoruz. Genellikle de günah keçisi olarak hal
komisyoncuları ekranlarda yer alıyor. Oysa bu yerler belediyelerindir
ve her türlü yetki ve sorumluluk da belediyelere aittir. Aslında temel
görevleri olan temizlik, güvenlik ve düzeni sağlamak da belediyelere
aittir. Yani çöplerden araç ve insan kargaşasına kadar yeterli önlem
almayan ve hallerdeki gerekli düzenlemeleri yapmayan belediye yönetimlerinin de
dikkatle izlenmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akıncı, konuşmanızı tamamlayınız.
ZEKERİYA AKINCI
(Devamla) Toptancı hallerinin her türlü imkânları olan, hijyenik ve
temizlik kurallarına uygun, bakım ve onarımları
yapılmış ticaret komplekslerine dönüştürülmesi gerekiyor.
Bizim dileğimiz,
değerli arkadaşlarım, eskiden Hal Yasası olarak bilinen bu
düzenlemenin yeni adı ile sektörün tüm paydaşlarına
hayırlı olmasıdır. Diğer taraftan, her maddeyle ilgili
olarak üzerine bir sürü yönetmelik düzenleme görevi üstlenen Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının da yasanın yürürlüğe girmesine
paralel olarak bu görevlerini hızla yerine getirmesi gerekiyor ancak bu
yönetmelik ve genelgelerin hazırlanmasında paydaşların
görüş ve uygulamalarından istifade ederek çalışmalar
yapılması da bir başka dileğimizdir.
Kanunu çıkarmak önemli
değildir, bunun uygulunabilirliği çok daha önemlidir.
Yazılanların kâğıt üzerinde kalmaması çok önemlidir. O
nedenle de kanun maddelerine takılan onlarca bent ve fıkradan sonra
yönetmelik ve genelgelerin daha sade, okuyanların da anlayabileceği
bir dilde ve problemleri çözmede faydalanabileceği şekilde
yayınlanması da ilgililerin bir başka temel dileğidir.
En büyük kaygılardan bir
tanesi de -sözlerimi tamamlamak isterken söylemek isterim- hallerin
işletilmesi sırasında meslek mensuplarının oluşturacağı
şirketlerin ve birliklerin öncelik alabilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKERİYA AKINCI
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Aksi hâlde
esnaflarımız perakende sektöründeki tekelleşmenin benzer biçimde
hallerin işletilmesi alanında da gerçekleşebileceğinden
ciddi olarak kaygı duymaktadırlar, bu kaygılarını bize
iletmektedirler. Ben de bu süre içerisinde sıkıntıları ve
kaygıları Sayın Bakana ve yetkililere aktarmakla onların da
ufkunu açacağımız umudundayım.
Yasanın tekrar
hayırlı olmasını diliyorum. Saygıyla sevgiyle hepinizi
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Akıncı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 5. maddesinin 14.
fıkrasının son cümlesinde "
görüşleri
alınarak" ibaresinden sonra gelmek üzere "6 ay içinde"
ibaresinin yazılmasını aynı fıkrada geçen ilgili
bakanlıkların ibaresinin Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın
Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan bu
tasarı ile üretici birliklerine dair yapılan düzenlemeler, üretici
birlikleriyle ilgili kanunlara aykırı hususlar içermektedir. Nitekim,
tasarının 18inci maddesinde birlikler ile ilgili kanunların bu
kanuna aykırı hükümlerinin uygulanamayacağı belirtilmek
zorunda kalınmıştır ancak hangi hükümlerin aykırı
olduğu konusunda uygulamada ihtilaflar ortaya çıkacağını,
birçok sorunla karşılaşılacağını
şimdiden ifade etmek mümkündür.
Tasarıda Sebze ve
meyvelerin toptan alım ve satımı toptancı hallerinde
yapılır. denmesine karşın sonraki hükümlerde
Toptancı haline bildirmek kaydıyla toptancı hali
dışında alım ve satım yapılabilir. deniliyor. Bu
düzenleme ile toptancı hallerin devre dışı
kalmasının amaçlandığı görülmektedir. Kanunun
adından bile toptancı halleri ibaresi
çıkarılmıştır.
Sebze ve meyvede kayıt
dışı ticaret yüzde 70ler seviyesinde iken kayıt
dışı ticarete bir çare bulunmadan ve gerekli altyapı
oluşturulmadan toptancı haller dışında sebze ve meyve
satışlarının serbest bırakılması doğru
olmayacaktır. Üreticinin ürünlerinin pazarlanması için vazgeçilmez
alternatif olan hallerin büyük ölçüde devre dışı
kalmasını kapsayan bu tasarı, hiper ve süpermarketlerin
ekmeklerine yağ sürmektedir.
Tasarı, hal
teşekkülleri dışında her türlü ticari birliktelik ve
dayanışma diğer ticaret erbaplarına serbest
bırakılırken hal esnafının kendi aralarındaki
birlikteliğinin konuşulmasını dahi yasaklar
konumdadır. Teknik ve hijyen açısından haller oluşturulmaya
çalışılırken tasarı sonucu oluşacak hal
dışında apartman altı, denetimsiz toptan alım
satımın yapılacağı gayriresmi hal benzeri
yapılanmanın tezatlığı dikkate
alınmamıştır. Hal Yasasının şu anki
uygulamasında bile kayıt dışı ticaret bu kadar yüksek
düzeydeyken hallerin devre dışı kalmasıyla bunun önünü
nasıl alacaksınız?
Tasarıyla, tahsis
şeklinde işletilen toptancı hallerindeki dükkânların
kiralama veya satış yoluyla işletilmesinin önü de
açılmaktadır. Haldeki komisyonculara tahsis edilmiş olan iş
yerlerinin kiralama ve satışı konusu, hal esnafını
endişeye sevk etmiştir. Boş olarak tahsis alınan ve
yıllarca emek verilerek çalıştırılan iş yerleri
kiraya çıkacak ve en yüksek kirayı verene kiralanacaktır.
Ömürlerini verdikleri dükkânın bir anda başka birine kiralanarak
kendilerinin bir kenara itilmesi, çaresiz bırakılması büyük bir
haksızlık olacaktır. Düşünebiliyor musunuz, yıllarca
çalışmışsınız, işçisiyle, ardiyesiyle,
sandığıyla, malzemesiyle büyük masraflar yaparak bir düzen
kurmuşsunuz, üreticiye güven vermişsiniz, ticari bir itibar elde
etmişsiniz, kurumsallaşmışsınız, marka
oluşturmuşsunuz ama bir anda her şeyinizi kaybediyorsunuz,
ortada kalıyorsunuz. Bir maddeyle otuz kırk senelik geçmişini ve
birikimlerini tek satırda ellerinden alıyorsunuz. Peki, sonra ne
iş yapacak bu insanlar? Bunu hiç düşünüyor musunuz? Böyle bir
düzenleme, hakka, hukuka, vicdana sığmamaktadır, kabul edilmesi
mümkün değildir. Bu uygulamanın on iki yıl sonraya atılması
da soruna çözüm getirmemektedir. Hal esnafı, kendilerine reva görülen bu
haksızlığın giderilmesini, bu
yanlışlığın düzeltilmesini umutla beklemektedir.
Tarımsal üretimde toptan satışın iş bölümü
çerçevesinde tüm toptancı hallerinin tahsis haklarının
olması gerekmektedir. Branşlaşmanın, markalaşmanın
ve kurumsallaşmanın daha kolay olabilmesi ve güvenilirlik arz etmesi
açısından bu gereklidir.
Bu tasarı,
hipermarketlere haksız kazanç elde edebilecek kapılar açarken hal
esnafının, çiftçinin, komisyoncunun ve ekmeğini halden kazanan
insanların ekonomik bir darboğaza sürüklenmesine neden
olacaktır.
Sebze ve meyve ticareti
konusunda sektör mensuplarının beklentisi, kayıt
dışı ticaretin önlenmesi, kayıtlı çalışan
hal esnafının durumunun düzeltilmesi ve toptancı hallerin fiziki
yapılarının çağdaş standartlara yükseltilmesidir. Bu
beklentilere karşılık, bu tasarıyla toptancı halleri
âdeta ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kalaycı, buyurun efendim.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
Buradan AKP Hükûmetine soruyorum: Allah aşkına, sizin esnaf ile
alıp veremediğiniz nedir? Sayın Başbakanın
geçtiğimiz günlerde bakkallıkla uğraşan
esnafımızla ilgili sözleri de hepimizi rahatsız etmiş, AKP
zihniyetinin esnaf kardeşlerimize nasıl baktığını
açıklıkla gözler önüne sermiştir. AKP, iyice niyeti bozmuş
ve kontrolünü kaybetmiş bir hâlde bakkallarla uğraşmakta,
manavlara göz dikmekte, hal esnafını, komisyoncuları
alaşağı etmenin planlarını yapmaktadır. Büyük
iş merkezlerinin, zincir marketlerin tezgâhladığı lobilerin
etkisiyle savunmasız bir duruma mahkûm edilen
esnaflarımızın ekmeklerine el uzatılmakta,
çocuklarının rızıklarına engel olunmak istenmektedir.
Ancak unutmayın ki hesap günü yaklaşmıştır.
İşini bitirmek istediğiniz, rızkına, ekmeğine göz
diktiğiniz esnafımız o günü sabırla beklemektedir.
Sandık önüne geldiğinde, o da sizi başından
alaşağı edecek ve tarihin derinliklerine sizi gömecektir, bundan
hiç şüpheniz olmasın.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kalaycı, teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oylamaya geçmeden
önce bir yoklama talebi vardır.
Yoklama talebinde bulunan
milletvekili arkadaşlarımın, imza sahiplerinin burada olup
olmadıklarını arayacağım:
|
Sayın Anadol? Burada |
|
Sayın Susam? Burada. |
|
Sayın Aslanoğlu? Burada. |
|
Sayın Seçer? Burada. |
|
Sayın Keleş? Burada. |
|
Sayın Güvel? Burada. |
|
Sayın Çöllü? Burada. |
|
Sayın Süner? Burada. |
|
Sayın Güner? Burada. |
|
Sayın Emek? Burada. |
|
Sayın Oksal? Burada. |
|
Sayın Köse? Burada. |
|
Sayın Kesici? Burada. |
|
Sayın Öztrak? Burada. |
|
Sayın Eşref Karaibrahim? Burada. |
|
Sayın Sönmez? Burada. |
|
Sayın Kulkuloğlu? Burada. |
|
Sayın Topuz? Burada. |
|
Sayın Koçal? Burada. |
|
Sayın Günday? Burada. |
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Evet,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, elektronik cihazla
yoklama talebini yerine getireceğim.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları
Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin
(7) nci fıkrasındaki "satış" ibaresinden sonra
gelmek üzere "bedeli ile satın alınan malların alış"
ibaresinin, 11 inci fıkrasındaki "içeren" ibaresinden sonra
gelmek üzere "ve Bakanlık ile Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca belirlenecek teknik özelliklere sahip"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı ile doğrudan
üreticiden mal alımına yönelik pazarlama kanalına işlerlik
kazandırıldığından üreticiden toptan mal alarak
perakende satışa sunan meslek mensuplarınca toptan alım
bedelleri üzerinden kanuni kesintiler dışında kesinti
yapılmaması hususunda ve ayrıca malların kap veya
ambalajlarında bulundurulması zorunlu olan künyelerin sahip
olması gereken teknik özelliklerinin Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca
birlikte belirlenmesi yönünde düzenleme yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 6. maddesinin 1.
fıkrasında Fiyatların ibaresinden sonra gelmek üzere ticarete
konu ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Oktay Vural Alim
Işık Ahmet
Orhan |
|
İzmir Kütahya Manisa |
|
Cemaleddin Uslu K. Erdal Sipahi M. Akif Paksoy |
|
Edirne İzmir Kahramanmaraş |
|
Rıdvan Yalçın
Hakan
Coşkun |
|
Ordu Osmaniye
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sebze ve Meyveler ile Yeterli
Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 6. Maddesine
aşağıdaki fıkranın ilave edilmesi arz ve teklif
olunur.
(6) Günlük satın alma
hacmi 25 bin liranın üzerinde olan şirketlerin, satın
almalarının en az yüzde 20sini üretici birliklerinden
yapılması gerekir.
|
Eşref Karaibrahim Mehmet Ali Susam Ahmet Küçük |
|
Giresun İzmir Çanakkale |
|
Mustafa Özyürek Birgen Keleş Ali Koçal |
|
İstanbul İstanbul Zonguldak |
|
R. Kerim Özkan Tayfur Süner |
|
Burdur Antalya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin 5 inci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(6) Günlük satın alma
hacmi 40 bin liranın üzerinde olan şirketlerin, satın
almalarının en az yüzde 20sinin üretici birliklerinden
yapılması gerekir.
|
Ayla Akat Ata Nuri Yaman Hamit Geylani |
|
Batman Muş Hakkâri |
|
Akın Birdal Pervin Buldan Osman Özçelik |
|
Diyarbakır Iğdır Siirt |
|
Hasip
Kaplan |
|
Şırnak |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Kaplan
(BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum ve şunu ifade etmek istiyorum:
Bizim önergemizin özü, bu alanda da tekelleşmeyi önlemeye yönelik bir
önerge. Ancak şunu ifade etmek istiyoruz: Gerçekten üreticiyi burada
güçlendirmek mi hedefleniyor, gerçekten tüketiciyi korumak mı
hedefleniyor, aracıyı arada yüzde 8den 6ya komisyonu düşürüp
vatandaşa ucuz sebze ve meyve yedirilmesi mi düşünülüyor, yoksa
başka bir şey mi düşünülüyor? Bence burada başka bir
şey düşünülüyor. Burada, dikkat ederseniz, yasanın gerekçesinde,
Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde bir düzenleme
yapılması, kayıt dışılığın
önlenmesi amaçlanan konulardan birisi.
Evet, sebze ve meyve üretimi,
nakliyesi, dağıtımı, ithalatı, ihracatı çok geniş
olan bir alan ve 40 milyarın üzerinde bir iç piyasası olan bir alan.
Şimdi, burada meslek kuruluşlarına bakıyoruz, ziraat
odalarına bakıyoruz, komisyoncu esnaf derneklerine, odalarına
bakıyoruz; bunların düşüncesi alınmamış. Yani
demokrasilerde çoğulcu, katılımcı bir anlayışla
bunlar ele alınır, konuşulur. Kolay iş değildir yani
sebze ve meyve hallerini yeniden düzenlemek, o kadar basit bir olay
değildir. Mersin Sebze ve Meyve Hali bugün Avrupanın bir
numarası, bırakın Avrupanın bir numarası, bütün Orta
Doğuya bakan bir kapı. Ben orada gördüm nasıl
örgütlendiklerini, sorunlarıyla nasıl ilgilendiklerini, oradaki hal
esnafının, hepsinin, komisyoncuların, kamyoncuların. Hal
Yasası deyip o kadar ucuz, üzerinden geçeceğiniz bir konu değil,
sadece bir rüsum olayı değil, sadece bir komisyon olayı
değil. Bir hal başlı başına komplikedir. Onun
soğutma depoları vardır,
taşımacılığı vardır, nakliyeciliği
vardır, alanından yerine alınması vardır. Ama bir
gelenek vardır, bunu da Hükûmetin çok iyi bilmesi lazım, hallerde hal
komisyoncularının Türkiye'deki bir geleneği vardır:
Üreticinin tarladan veya kamyonla gelen mallarının
değerlendirilmesini ve fiyatını borsa gibi sağlayan bir
mekanizma, bir sistem kurulmuş. Bu sistemin içinde -şunu çok
açık ifade ediyorum- sebze ve meyve hallerinin büyük
çoğunluğunda Siirtli hemşehrilerimiz çalışıyor.
Sayın Başbakan da Siirtin milletvekili, Siirt onu Başbakan
yaptı. Şimdi, enişte Başbakan olarak Siirtlilere sordu mu?
Yani ben bunu merak ediyorum, baktığım zaman bunu görmüyorum, orada
başka bir şey görüyorum: Özelleştirme kokuyor, hipermarketlere,
büyük marketlere yanaşılıyor, kayıt
dışılığı daha da özendirme var, direkt üreticiden
mal alınması var, yine Hal Yasasıyla haldeki esnafın
yerinden yurdundan edilme tehlikesi var, özel güvenlik sistemini getirmekle
başka şirketlere, güvenlik şirketlerine yol açma var. Bütün
bunları düşündüğümüz zaman neden böyle bir politika izleniyor?
İşte, buradaki politik yaklaşıma, buradaki stratejik
yaklaşıma bakmak lazım.
Bu küresel kriz
ortamında tarım endüstrisi neden çöktü? Tarımda işsizlik
neden arttı? Tarımda üreticinin ürünü neden tarlada kalıyor,
niye mazotunu karşılayamıyor, niye gübresini
karşılayamıyor? Niye o kadar tarlada ucuz olan bir ürün, yola
çıktıktan sonra tüketiciye varana kadar 5 katına fiyat
alıyor? Bunun çok iyi değerlendirilmesi ve
tartışılması gerekir ki burada milyonlarca ailenin buradan
geçindiğini söylemek lazım. Tabii bunu bilmek için şunu bilmek
lazım yani sebze ve meyve halini
Bakıyoruz karpuz halinin durumu ne
olacak? Yani bunlar bir bütün. Şimdi, bir karpuz tarladan
çıktığı zaman halde beş boya bölünerek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Bir karpuz, bostandan,
tarladan çıktıktan sonra İstanbula vardığı
zaman, karpuz halinde, oradaki hal esnafı, komisyoncular onu beş boya
ayırırlar. Birinci boyun fiyatı ayrıdır, ikinci boyun
ayrıdır, üçüncü boyun ayrıdır, dördüncü boya Çıkma
derler, onu başkalarının fiyatı ayrıdır. Birinci
sınıf lokantalara farklı sebze meyve satılır,
diğerlerine farklı satılır. Bunun değerlendirilmesi
senelerin tecrübesiyle oluşmuş bir alışkanlıktır.
Şimdi siz, bütün bunları değerlendirdiğiniz zaman, kaş
yapayım derken göz çıkardığınızın
farkında değilsiniz. Siz, üreticiyi güçlendirmiyorsunuz,
zayıflatıyorsunuz; tüketiciye de daha fazla pahalı meyve ve
sebze yedirmek üzere bir ortam sağlıyorsunuz. Keşke
kayıtdışılığı önleyebilseydiniz, keşke
ucuzlasaydı, keşke Sayın Bakanın dediği gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla)
yüzde 25-30 sebze ve meyve ucuzlayabilseydi.
Bir dahaki maddede bunun
nasıl olacağını anlatacağım.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sebze ve Meyveler ile Yeterli
Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 6. Maddesine
aşağıdaki fıkranın ilave edilmesi arz ve teklif
olunur.
(6) Günlük satın alma hacmi 25 bin
liranın üzerinde olan şirketlerin, satın almalarının
en az yüzde 20sinin üretici birliklerinden yapılması gerekir.
Eşref Karaibrahim (Giresun) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Eşref Karaibrahim konuşacak.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Karaibrahim. (CHP sıralarından alkışlar)
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 6ncı maddesinde verdiğimiz önerge
üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi selamlıyorum.
İlk önce, tabii ki
şehitlerimize ve depremde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine ve ulusumuza
başsağlığı, yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
6ncı maddenin (2)nci fıkrasında Meslek mensupları,
serbest rekabeti engellemek amacıyla kendi aralarında veya
üreticilerle ticarî anlaşmalar yapamaz. denilmektedir ve bunun
engellenmesi gerekmektedir, bu doğrudur. Bizim için şu anda en önemli
unsurlardan bir tanesi budur.
Üreticiden alınan
ürünlerin fiyatları nedense hale geldiğinde ikiye üçe katlanmakta ve
haldeki bütün satıcılar tarafından hemen hemen aynı fiyat
uygulanmaktadır. Bu gizli de olsa, açık da olsa aralarında bir
anlaşmanın olduğu varsayımını açıkça
göstermektedir. Tabii ki bunun önlenmesi için
Bakanlığımızın ve belediyelerimizin bu konuda
duyarlı olması gerekmektedir. Tabii ki üreticiden alınan
malların pazara ya da hale geldiğinde sistem altına
alınması çok önemlidir.
Bu önemli unsuru
bilgilerinize sunduktan sonra, tabii ki ben fındık bölgesinde
olduğum için, fındıkla ve FİSKOBİRLİKle ilgili
bazı şeyler söyleyeceğim. Peki fındık ne oldu, size
onu anlatmaya çalışacağım, fındığın
şu andaki durumunu anlatmaya çalışacağım.
Bildiğiniz gibi
FİSKOBİRLİK şu anda fındık alamamakta,
fındıkla ilgili durumunu değerlendirmekte ve elindeki
malları satarak borcundan kurtulmaktadır. Peki bu duruma neden geldi?
FİSKOBİRLİK içinde yaşanan yönetimi ele geçirme, AKPnin
yönetimi ele geçirme çabaları sonuç vermeyince bölgeye hızlı bir
şekilde TMO getirildi, fındık aldırıldı,
FİSKOBİRLİK baypas yapıldı. Ama ondan sonra nedense
FİSKOBİRLİKin yönetim kuruluna AKPli bir ilçe
başkanı getirilerek kendisi yönetimi devraldı ama
değişen bir şey olmadı. Demek ki FİSKOBİRLİK
devreden çıkarılacak, fındık serbest piyasaya
bırakılacaktı. Bunun aşamalarını yavaş
yavaş görmekteydik.
TMO bölgedeydi ama son sene
yani 2009da TMO bölgeden çekildi. Neden çekildi? Fındık
piyasasında fındık az olduğu için, rekolte az olduğu
için TMO bölgeden çekildi. FİSKOBİRLİK de alım
yapamamaktaydı. Bundan sonra ne oldu? Serbest piyasaya
bırakıldı ama serbest piyasaya fındık
bırakılırken fındığın ne borsası ne de
lisanslı deposu yoktu. Olmayan durumda, fındık da
olmadığına göre, olmayan fındığın
fiyatları Giresunda ve Karadeniz Bölgesinde en fazla -çünkü Giresunda
en kaliteli fındık yetişiyor diyeceğim, bazı
fındık bölgesindeki arkadaşlarım buna belki
alınganlık gösterecekler ama bu doğrudur, Giresun
fındığın başkentidir- 5 milyon liraya kadar
çıktı, olmayan fındığın fiyatıydı bu.
Peki arkadaşlar, peki bu sene fındık rekoltesinin biraz yüksek
olduğu -bugün Ziraat Odası başkanlarından
aldığım bilgilerle- varsayımından yola çıkarsak
ya yüksekse bu sene fındık rekoltesi -şu anda belli olmaz ama-
peki ne olacaktır, fındık fiyatları, nereye gidecektir ya
da fındığı kim alacaktır? Fındık Avrupada
bir üretici, Türkiyede birkaç üreticinin insafına
bırakılacaktır.
Bir önemli konu daha var:
Dönüm başına 250 bin lira fiyat verilmişti. Bunların bu ay
içinde ödeneceği bilgisi bakanlar tarafından açıklandı ama
bir şey hatırlatmak istiyorum, şu anda üreticilere bu ayın
23ünde veriliyor ama Ziraat Bankası ve tarım krediler şu anda
icra takiplerine başladı. Yani bu paraları bankada icra için
ellerinden gelen her ortamı değerlendiriyorlar.
Peki, ne olacak, üreticinin
eline bu para geçecek mi? Geçmeyecek. Peki, arkadaşlar, buradan sizlere
şu öneriyi yapıyorum: FİSKOBİRLİKi
batırdınız, fındığı
batırdınız ama gelin, 2010da şu dönüm başına
vereceğimiz fiyatları fındık üretimi başlamadan
verelim. Bu ne anlama gelecek? Bu şu olacak: Fındıkçı
üretimine başladığında elindeki para olacak ve bu sayede de
fındığını borçsuz toplayacak, ondan sonra da elindeki
fındığı bir miktar tutabilirse fındık
piyasasında fındık fiyatları bir miktar yukarı
çıkacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Karaibrahim, tamamlayınız.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Tabii, bununla ilgili çok
söyleyeceğim şeyler vardı ama not aldım. Herhâlde bu
beş dakika yetmiyor ama bir şey söyleyeceğim. Bizim bir
Eğribelimiz vardır, Şebinkarahisar
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Baharda
Baharda abi
EŞREF
KARAİBRAHİM (Devamla) Baharda yapılacaktır ama bu
ORGİ havaalanımızı da bekliyoruz, ondan da hiçbir haber
çıkmamaktadır.
Beni dinlediğiniz için
hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Karaibrahim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 6. maddesinin 1.
fıkrasında Fiyatların ibaresinden sonra gelmek üzere ticarete
konu ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Hakan Coşkun konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Coşkun, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
HAKAN COŞKUN (Osmaniye)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
471 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine verdiğimiz
önergeye ilişkin söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 6ncı maddesinin 1inci fıkrasında yer alan
Fiyatların ibaresinden sonra gelmek üzere ticarete konu ibaresinin
eklenmesi daha doğru bir anlam ifade edecektir.
Değerli milletvekilleri,
yıllardır üreticilerimizin, çiftçilerimizin ve ilgili diğer
sektörün âdeta dört gözle beklediği meyve-sebze ile hallerimizi
ilgilendiren bu düzenleme, mevcut hâliyle, üreticilerimiz başta olmak
üzere diğer ilgililerin beklentilerine cevaz vermeyecek nitelikleri
taşımaktadır. Tasarının mevcut hâli, üretici ve ilgili
diğer kuruluşların imkânlarının düzenlenmesine değil,
çoğunluğu yabancı sermayenin kontrolündeki şirketlere yeni
imkânlar sunmaktadır. Bu durumda üreticiden tüketiciye kadar olan
süreçteki, çalışarak evine ekmek götüren birçok
vatandaşımız kazançları, rızıkları global
şirketlere devrolacaktır.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarıyla anlaşılıyor ki ticaretten sorumlu Bakanlık
ile üreticiden sorumlu Bakanlık arasında koordinasyon eksikliği
bariz olarak görülmektedir. Bu da son yedi yıldır kendi hâline terk
edilen, sıkıntı içerisinde bulunan çiftçilerimizin Tarım ve
Köyişleri Bakanımız tarafından yine yalnız ve sahipsiz
bırakıldığı gözlenmektedir.
Ülkemizde tarımın
en önemli sıkıntılarından biri de üreticilerin bir araya
gelerek oluşturdukları üretici birliklerinin ve kooperatiflerinin
yasal düzenlemeler ile diğer sorunları etkin hâle getirilememesidir.
2004 yılında çıkarılan 5200 sayılı Üretici
Birliği Yasası, şu anda değiştirilmek istenen 552
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile diğer teknik eksiklikleri
nedeniyle zaten kör topal olarak çıkarılmıştı. Bu
eksikliğin en azından bu tasarı ile düzenlenmesi beklenirken ne
yazık ki tam tersine daha kötü bir durumları ortaya koyacak gibi
görünüyor.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarı üretici birlikleri kooperatifler çatısı altında
toplanmaya sevk etmesi beklenirken tam tersi düzenlemeler yapılarak
üreticinin rekabet gücü ortadan kaldırılmak isteniyor.
Birlik ve kooperatiflerin
rekabet gücü ile ilgili bir örnekle konuşmama devam etmek istiyorum.
Son zamanlarda süt üretici
birlikleri bölgesel olarak gelişme göstermektedir. Çanakkale bölgemizdeki
süt üretici birlikleri gelişmiş olması ve akıllı bir
yönetim anlayışı ile idare edilmektedir. Bu vesile ile
üreticilerinin ürettiği sütleri piyasaya 85 kuruşa satabilecek bir
rekabet gücüne sahiptir. Ancak, birçok bölgemizde aynı sütü
üreticilerimizin rekabet gücü olmadığından dolayı 65
kuruşa satabilmektedir ve bu iki sütü de biz marketlerden aynı fiyata
almaktayız yani buradaki kazanç çiftçimizin ucuz almasına rağmen
aynı fiyata aracının veya marketin cebine giren bir kazanç
şekline dönüşmektedir.
Değerli milletvekilleri,
aynı süt örneğinde olduğu gibi meyve ve sebze üreticilerimizin
de ABye uyum çatısı altında düşündüğünüz, toprak
toplulaştırılması, gıda güvenliğinin daha iyi
sağlanabilmesi, gelişmiş teknolojilere ulaşımdaki
kolaylık, bilgi paylaşımındaki kolaylık, maliyetteki
düşüklük, rekabet gücünün yüksekliği ve benzeri avantajlardan
dolayı üretici birliği ve kooperatif çatısı altında
bir araya gelmeleri gerekmektedir.
Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı bu tasarı ile, başarılamayan üretici
birliklerinin ve kooperatiflerinin özel bir teşvik sistemi
geliştirerek acil olarak uygulamaya koyması kaçınılmaz
görülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
son zamanda verilen GAP ve DAP Eylem Planı çerçevesinde bölge illerine
yapılan hayvancılık desteğinden, Anadolunun yıllarca
hayvancılıkla uğraşan diğer illerini de kapsayacak
şekilde geliştirilerek bu haksız rekabetin bir an önce ortadan
kaldırılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim.
HAKAN COŞKUN (Devamla) -
Bunu yapacağınız düşüncelerimizle, önergemizi kabul
edeceğinizi temenni ediyor ve tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Coşkun.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
18.31
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 18.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci Birleşiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutuyorum.
IX.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarihi: 10.03.2010
Danışma Kurulunun
yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin
Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
|
Mehmet
Ali Şahin Türkiye Büyük Millet
Meclisi |
|
Başkanı |
|
Ayşe
Nur Bahçekapılı K.
Kemal Anadol |
|
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili Grubu Başkanvekili |
|
Mehmet
Şandır Ayla
Akat Ata |
|
Milliyetçi Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili Grubu
Başkanvekili |
Öneriler:
Gündemin kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında
yer alan 370, 371, 372, 376, 377, 378, 379, 388, 389, 390, 391 sıra
sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 6, 7,
8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16ncı sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi
Önerilmiştir.
BAŞKAN
Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
471 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları
Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
7nci madde üzerinde üç
önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 7. maddesinin 1.
fıkrasının sonunda yer alan "göz önünde
bulundurularak" ibaresinden sonra gelmek üzere, "esnaf ve sanatkarlar
odasının görüşü alınarak" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Oktay Vural Cemaleddin Uslu Alim Işık |
|
İzmir Edirne Kütahya |
|
Ahmet Orhan K.
Erdal Sipahi M.
Akif Paksoy |
|
Manisa İzmir Kahramanmaraş |
|
Mümin İnan Rıdvan
Yalçın |
|
Niğde Ordu |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin 1 inci
fıkrasında yer alan " belediyelerce kurulur" ifadesinden
önce gelmek üzere, "pazarcılar esnafı odasının, yoksa
esnaf ve sanatkarlar odasının görüşü alınarak" ifadesinin
getirilmesini arz v e teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata Nuri Yaman Hamit Geylani |
|
Batman Muş Hakkâri |
|
Hasip Kaplan Pervin Buldan Osman Özçelik |
|
Şırnak Iğdır Siirt |
|
Akın
Birdal |
|
Diyarbakır |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/743
Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 7 inci maddesinin 1 inci fıkrasında
bulunan "belediyelerce kurulur" ifadesinden önce gelmek üzere, "pazarcılar
esnafı odasının, yoksa esnaf ve sanatkârlar odasının
görüşü alınarak" ifadesinin getirilmesini;
Tasarısı'nın
7. Maddesi 6. Fıkrasının "Pazaryerlerinin kurulması ve
kapatılmasına, işleyiş, yönetim ve denetimine, üretici ve
pazarcılarda aranacak niteliklere, bunların çalışmalarına,
yapacaklarına satışlara, haklarına uymakla yükümlü
bulundukları kurallara ve faaliyetlerinin yürütülmesine dair diğer
hususlara ilişkin usul ve esaslar Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
ile İçişleri Bakanlığı ile Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği,
Türkiye Ziraat Odaları Birliği, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası,
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası'nın uygun görüşleri
alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir." şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
|
Fevzi Topuz Mehmet Ali Susam Mustafa Özyürek |
|
Muğla İzmir İstanbul |
|
Ahmet Küçük Tayfur
Süner Birgen
Keleş |
|
Çanakkale Antalya İstanbul |
|
R.
Kerim Özkan |
|
Burdur |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Topuz, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
FEVZİ TOPUZ (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sebze ve Meyveler ile
Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların
Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 7nci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge için söz aldım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlarım.
Semt pazarları, toplumun
yüzde 90ının alışverişini yaptığı,
günlük zorunlu ihtiyaçlarının karşılandığı,
halkımızın taze sebze ve meyveye ulaştığı
yerlerdir. Pazar yerleri halkımız için son derece önemlidir.
Özellikle dar gelirli ailelerin haftalık gıda
ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli rol oynarlar.
Aynı zamanda yerel ve küçük üreticiler de semt pazarlarında kendi
ürettikleri ürünlerini tüketiciye sunarak tüketiciyle aracısız temasa
geçme imkânı bulur.
Pazarcı
esnafımızın diğer esnaflar gibi pek çok sorunu
bulunmaktadır. Yaz kış demeden sabahın erken saatlerinde
gelip tezgâh açan, gece yarılarına kadar çalışan,
kışın ayazında, yazın sıcağında
alışveriş ve satış yapmaya çalışan
pazarcı esnafı bugün muhatap alınmamaktan şikâyetçidir. Bu
konuda yine pazarcı esnafımız unutulmuştur. Pazarcı
esnafı, sokak arası olmayan, altyapısı
tamamlanmış, üstü kapalı, standart yükseklikte tezgâhları
olan, tuvalet ve lavaboları olan, birden fazla mahalleye aynı gün
hizmet verebilecek bir bölgede yer alan sabit semt pazarları
oluşmasını istemektedir. Bu işin merkezinde olan
pazarcı esnafının, üreticilerin, üretici kooperatiflerinin ve
meslek kuruluşlarının görüşü neden
alınmamaktadır?
Değerli milletvekilleri,
bu tasarı, üretici, köylü, komisyoncu, pazarcı ve belediyelerle o
işin organizasyonunu yapan kamu kurumlarıyla birlikte aslında
tüketicileri de etkilemektedir. Köylünün örgütlü olmadığı,
tarım işletme ve kooperatiflerinin devlet tarafından
desteklenmediği ve üreticilerin bizzat işin içinde
olmadığı sürece bu işte başarılı olmak
mümkün değildir.
Tasarının Sebze ve
Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer
Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
olarak adlandırılması, tasarının kapsamını
açık şekilde sınırsız bir hâle getirmektedir. Sebze ve
meyvenin ticaret kanallarına dönük düzenlemelerin bulunduğu bu
tasarı kapsamına alınmak istenen diğer gıda maddelerinin
ticaret şekilleri, düzenlemeleri ve işleyişinin
farklılığı dikkate alındığında bu
yapı ile diğer sektörler düzenlenemez, hatta buraya almayı
düşündüğümüz sektörlere zarar veririz. Ucu açık, ne olduğu
belirsiz gıdalar üzerinde düzenleme yapılmamalı ve kısaca
arz ve talep derinliği kavramı tasarıdan
çıkarılmalıdır.
Değeri 50 bin Türk
lirası ile üstündeki uyuşmazlıklarda hal hakem heyetinin
vereceği kararların asliye ticaret mahkemesinde delil olarak ileri
sürülebileceği düzenlenmiştir. 50 binin altındaki
uyuşmazlıklarda yargı yolu kapanmaktadır. Bu noktada
haksızlığa uğrayacak yurttaşlarımız için
yargı yolu kapanmamalıdır.
Tasarıda, hal
yöneticisinin tahsil düzeyi; illerde en az lisans, ilçelerde ise en az lise
mezunu olarak belirlenmiştir ancak hal yöneticisi gibi önemli bir görevi
ifa edecek kişinin nitelikleri konusunda bu düzenleme yetersiz düzeydedir.
Hal yöneticisinin, mühendislik fakültesinin ziraat ve gıda
mühendisliği lisans mezunu olması zorunluluk olmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
tasarı, belediyelere, kurdukları toptancı hallerini belediye
meclisince belirlenecek süre, bedel ve koşullarda devredebilme yetkisi
vermektedir. Bu durum, hallerin özelleştirilmesinin önünü açmaktadır.
Taslağın temelde bir özelleştirme yasası olduğu
dikkati çekmektedir. Alanda giderek güçlenen ve çoğu yabancı
hipermarketlerin zincirlerini oluşturan bu yapıyla, çiftçiler,
tüketiciler, hatta komisyoncular üzerinde güçlü bir hâkimiyet
kuracaklardır. Amerika Birleşik Devletlerinde çok güçlü olan bu
zincirler, sebze ve meyve üreticisi üzerinde tam bir hâkimiyet oluşturmuşlardır.
Bizim gibi bir ülkede bu etki altına alma daha da hızlı
olacaktır.
Bu yasa tasarısı,
tüketicilere fiyat düşüşü getirmeyecektir. Diğer taraftan,
çiftçiler de ürünlerini uzun devrede daha düşük fiyattan satmak zorunda
kalacaklardır. Hallerde ve semt pazarlarında üreticilere yüzde 20 pay
ayrılacak olması süreci engellemeyecektir, bunların aslında
pek etkileri olmayacaktır.
Geçici maddede Hallerde
boşalacak yerler, bu orana ulaşıncaya kadar üretici
kuruluşlarına ve semt pazarlarında ise özellikle üreticilere
verilir. denmektedir. Yüzde 20 oranlarına ulaşmak için yıllarca
beklemek gerekebilecektir. Belki de hiçbir zaman bu oranlara
ulaşılmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Topuz, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
FEVZİ TOPUZ (Devamla)
Teşekkürler.
Yer açılması, hemen
kullanılabileceği anlamına gelmez. Kooperatif
kuruluşları güçlenmez ise nasıl buraları tutacaklar?
Tarım satış kooperatiflerine karşı olunduğu
yerlerde tüketim kooperatifleri nasıl güçlü olabilir?
Şu anda sebze ve
meyveler çiftçinin elinden çıkıp tüketiciye ulaşıncaya
kadar yüzde 150 ile yüzde 400 arasında fiyatlar artmaktadır. Ancak,
çözüm özelleştirme değildir. Bugüne kadar hiçbir özelleştirme
halk için iyi sonuçlar vermemiştir. Bu da farklı olmayacaktır.
Gerek çiftçinin eline daha iyi bir fiyat geçmesi gerekse tüketicinin daha ucuza
sebze ve meyve alabilmesi için kooperatiflere destek verilmelidir. Neden bu
taslakta destek için bir tek cümle dahi yok? Belediyeler, üretici
pazarlarını destekleyebilmeli veya doğrudan satış
yerleri açabilmeli ki halkımızın üretici ile direkt
bağlantısını sağlayabilsin.
Üreticinin yanında olmak
gerektiğini belirtir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Topuz, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin 1 inci
fıkrasında yer alan " belediyelerce kurulur" ifadesinden
önce gelmek üzere, "pazarcılar esnafı odasının, yoksa
esnaf ve sanatkarlar odasının görüşü alınarak" ifadesinin
getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Kaplan, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergede biz şunu
diyoruz: Belediye başkanları, belediyeler yapar ama yaparken,
pazarcılar esnafı odası yoksa, esnaf ve sanatkârlar
odasıyla görüşsün, danışsın, öyle yapsın. Yani
bizim demokrasi anlayışımız bu, çoğulculuktan bunu
anlıyoruz ve hayatın içinde en önemli rolü de onlar oynuyor, o zaman
onlar da bu konuda görev alsınlar. Bu nedenle bir önerge verdik.
Tabii, kolay değil sebze
ve meyve ticaretini düzenlemek. Yani cumhuriyet boyunca, ondan öncesi bir
gelenek oluşmuş ülkemizde, yeni bir düzenleme yapacağız.
Avrupa Birliği bize bir standart getiriyor. Şimdi, Avrupa Birliğinin
standartlarıyla Türkiye'nin standartlarını birbirine uydururken,
uymuyor; ne numara uyuyor ne ölçü uyuyor. Farklı. Göreceksiniz, bu
tasarı yasalaştıktan çok kısa bir süre sonra tekrar gündeme
gelecek ve görüşeceğiz.
Şimdi, bizim bir
tarım politikamız yok, stratejimiz yok, planlamamız yok ülke
olarak. Olmadığı için Toprak Mahsulleri Ofisinin kaderine
bakacaksınız, Süt Endüstrisi Kurumunun kaderine
bakacaksınız, Et ve Balık Kurumunun kaderine
bakacaksınız, fındık üreticilerinin kaderine
bakacaksınız, zeytin üreticilerinin kaderine bakacaksınız.
Bunların hepsinde tekeller, özelleştirme, uluslararası sermaye
geldi; üretici yine zararda.
Peki, soruyorum: Bu yasayla
sebze ve meyve fiyatı ucuzlayacak. deniyor. Yani burada, gerekçede yüzde
25-30
Şimdi biz bize
konuşalım. Şimdi, domatesin tarladaki fiyatı -en çok
tükettiğimiz sebze domates, ondan başlayalım- ne kadar? 30
kuruş ile 50 kuruş arasında. Bazı zamanlarda üreticinin
elinde kalıyor, tarlada kalıyor bazen ürün. Şimdi, bu ürün yola
çıktı. Bir kamyonla çıkacak yola. Hemen buna bir nakliye biniyor
mu? Biniyor. Hale geldi, şimdi halde karşılama töreni
yapıyoruz domatese, yüzde 1 indirdik belediye rüsumu, hoş geldin;
yüzde 2 de hal rüsumu, vergimizi koyduk; yüzde 3 etti bu tabii. Hemen arkasından
yüzde 1,8 de KDV uyguladık. Sonra komisyoncuya geldiği için yüzde 6
komisyon parası da ekledik. Şimdi de etiketliyoruz, etiket
parasını da etiketledik üstüne ve halden tekrar yola
çıkardık domatesi. Geliyor, nereye gidecek? Manava, manavdan tüketiciye,
vatandaşa. Manavda ne olacak? Manav, elektrikti, kiraydı, bilmem
neydi, yüzde 20-30 arası bir kârını koyması lazım.
Alın size, 30 kuruş ila 50 kuruş arasında olan domatesin
üreticiden hale geliş fiyatını söylüyorum. Domates üç dört
fiyat, farklı farklı boylarda olduğu için. Demin telefonla
aradım sebze ve meyve halini İstanbulun, şu gün itibarıyla
dedim domates ne kadar halde? 1,2; 1,5; 2 TL, kaliteye göre
değişiyor, domatesin fiyatı bu. dediler. Yalnız
Antalyadan gelen etiketli olanların, sigara gibi, fiyatı
düşmüyor. dediler. Burada etiketin herhâlde bir önemi var, bakın
hakkını teslim ediyorum.
Şimdi buradan -manav
kârı da eklendiği zaman, yüzde 20, yüzde 25- vatandaşa bu
domates 2 ila 2,5 lira arasında sofrasına geliyor. Şimdi 30
kuruştan, 50 kuruştan bu yasa tasarısıyla, bu yasayla,
sofraya gelen domatesin öyküsü bu. Şimdi bu domatesin öyküsünde bu
yasanın akıbeti de ortada.
Şimdi, bu hâlde sebze ve
meyve hale gelmez. Nereye gider? Hâlden anlayana gider. Nereye gider? Tüketici
marketler, süper, gros
Bunlar daha tarladayken mazot parasını
üreticiye borç verecekler ki malı da, üretimi de önceden alacaklar,
bağlayacaklar önceden, tarlalar önceden kiralanacak. O zaman hâlden
anlayana gidecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Bağlıyorum.
Ne olacak? Kayıt
dışına kaçacak. Tarlada ucuz, sofrada pahalı bir sistem
doğuyor. Yani bu sistem karşısında gerçekten bunun çok
ciddi tartışılması gerektiğini söylüyorum ve sonra şunu
sordum sebze ve meyve halinde uzun yıllardır çalışan
birine: Bir yasa görüşülüyor, haberiniz var mı? Ne yasası?
dediler. Sebze ve meyve ticaretinin
Vallahi, haberimiz yoktur. dediler. Ee,
sorulmamış ki haberi olsun. Koskoca İstanbul Halinde kimsenin
haberi yok. Bugün Mecliste görüşüyoruz. Koskoca Mecliste görüşülen
yasadan sebze halinin haberi yok.
Burada bir enteresanlık
var arkadaşlar gerçekten. Sonra şunu sordum: Ne olacak dedim?
Ağabey, bu yasa zor uygulanır. Öyle bir yasa ki, buranın örfü
var, töresi var, geleneği var, sebze hallerinin, meyve hallerinin. Bu daha
uzun yıllar uygulanır. dediler.
Elbette değişim
kolay değil. İnşallah ileride değiştirme
şansımız olur, daha düzgün bir çarka oturturuz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 7. maddesinin 1.
fıkrasının sonunda yer alan "göz önünde
bulundurularak" ibaresinden sonra gelmek üzere, "esnaf ve sanatkarlar
odasının görüşü alınarak" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Buyurun
Sayın İnan. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜMİN İNAN
(Niğde) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 471 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 7nci maddesinde verdiğimiz önerge hakkında
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle
selamlarım.
Tasarının 7nci
maddesinin birinci fıkrasında, belediyelerce semt pazarları
kurulmasına yönelik düzenleme bulunmaktadır. Burada, tüketici
piyasasının büyüklüğü, pazar sayısı, altyapı ve
trafiğe etkisi gibi kriterler göz önünde bulundurularak belediyelere pazar
kurma yetki ve görevi verilmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, buna ilave, pazarlarda ticaret yapacak esnafın fikirlerinin de
alınmasının önemli olduğunu düşünmekteyiz.
Ayrıca, vatandaşın, kendisiyle ilgili konularda alınacak
kararlarda temsilcileri aracılığıyla yönetime
katılması, demokrasi kültürünün yerleşmesi ve gelişmesi
açısından son derece önemlidir.
Bu düzenleme, sabahın
köründen gecenin yarısına kadar çoluk çocuğuyla beraber ekmek
kavgasında olan esnafımızı ve onların temsilcisi esnaf
ve sanatkâr odalarını da memnun edecektir diye düşünüyoruz.
Bu önergeyle, semt
pazarları kurulması konusunda, esnaf ve sanatkârlar
odasının da temsil ettikleri kişiler adına konu
hakkında söz sahibi olmalarını sağlamak istemekteyiz.
Kanunun 4üncü maddesinin
7nci fıkrasındaki, Herhangi bir toptancı halinden satın
alındığı veya herhangi bir toptancı haline
bildirildiği belgelenen malların satışı engellenemez,
bu mallar üzerinden mükerreren hal rüsumu alınamaz ve bunlar toptancı
haline girmeye zorlanamaz. hükmü için de, kanunu hazırlayanlara,
şahsım, partim Milliyetçi Hareket Partisi ve Niğdeli
hemşehrilerim adına teşekkür ederim.
Geçmişte, 552
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 ve 17nci maddeleri, Ankara
Büyükşehir Belediyesi görevlileri tarafından üreticiler için âdeta
zulüm maddelerine dönüştürülmekteydi. Özellikle, Niğdeden satmak
için İstanbula elma, patates ve lahana götüren üreticilerimiz, Ankara
girişinde belediye ekipleri tarafından durdurulup, hiçbir belirti ve
emare olmadığı hâlde, mallarını Ankarada perakende
sattıkları için değil, satacakları gerekçesiyle hale
çekilip, orada 1-2 milyarı bulan cezalar kesilmekteydi. Üreticilerimiz,
alın teriyle, emekleriyle yetiştirdikleri ürünlerini acaba daha iyi
bir fiyata satabilir miyim umuduyla İstanbula götürürken, ürününün
yarı parasını ceza olarak Ankarada ödemekteydi. Bu, kabul
edilebilir bir durum değildir. Konu hakkında Sayın
İçişleri Bakanının cevaplaması talebiyle verdiğim
(7/11105) esas numaralı soru önergemin cevabını beklediğimi
de buradan Sayın Bakana ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; ülkemizin meyve ve
sebze üretiminde çok önemli rakamlara ulaştığı artık
bilinen bir gerçektir, ancak yanlış tarım politikaları neticesinde
üretimin çok önemli bir kısmı tüketiciye ulaşmadan yolda yok
olmaktadır. Aslında bu yok oluş, Türk tarımı ve Türk
çiftçisinin yok oluşudur. Bu durum, tüm ülkemizde olduğu gibi, benim
seçim bölgem olan Niğdede de üretim yapan çiftçi sayısını
her geçen gün azaltmaktadır. Bu nedenle topraktan kopan
vatandaşlarımızın, farklı alanlarda iş
bulamadıkları için, işsizliğe ve açlığa mahkûm
edildiğini görmekteyiz. Bu durumun vahameti, Sayın Maliye
Bakanımız Mehmet Şimşekin, Hazineden sorumlu Devlet
Bakanı iken Niğde'yi ziyaretinde, her yıl ülkemizde 1,5-2
milyona yakın vatandaşımızın köyünü,
toprağını bırakarak çiftçiliği terk ettiğini
itiraf etmesiyle kabul edilmiş durumdadır. Üretimini devam ettiremeyip
tarlasını, toprağını yok pahasına satıp veya
icra yoluyla kaptırıp ortada kalan insanların durumları,
işsizliğin bugün cumhuriyet tarihinin rekorlarını
kırmasına neden olmaktadır. Çiftçilerimiz, yüksek maliyetli
gübre, ilaç, mazot ve elektrik fiyatlarıyla üretim yapmanın
artık mümkün olmadığını ifade etmektedirler.
Bu feryat sadece
Niğde'de değil, Türkiye'nin her tarafından yükselmektedir.
Yıllardır hasat zamanı üreticilerimiz ürünlerini maliyetlerinin
çok altında satmak zorunda kalırken, yurt dışından
dengesiz bir biçimde tarımsal ve hayvansal ürünlerin ülkemize girmesine
müsaade edenler rekabet ortamını altüst edip Türk çiftçisini
perişan etmektedirler.
2009 yılı sonu
itibarıyla, TEDAŞ sulama ve zirai kredi borçlarından dolayı
Niğdede ve ülkemizin birçok bölgesinde icralık olan ve takibe
uğramayan çiftçi kalmamıştır. Tarımsal
üreticilerimizin ekimden pazarlamaya kadar birçok sorunu yıllardan beri,
büyük beklentilere rağmen çözüme hâlâ
kavuşturulamamıştır. Vatandaşlarımız, sulama
elektrik ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının
ödenebilir yapıya dönüştürülmesini hâlâ ümitle beklemektedirler. Bu
borçlardan dolayı icra takiplerinin en kısa sürede durdurulması
ve haczedilen üretim araçlarının çiftçimize iade edilmesi, ekonomiye
yeniden kazandırılması gerekmektedir.
Üreticilerin devletten
aldığı tarımsal destekleme paralarına bile haciz
yoluyla el konulması çiftçinin ne hâle düşürüldüğünün çok
açık bir göstergesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın İnan.
MÜMİN İNAN
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ülkemizin birçok yerinde
olduğu gibi, Niğde özelinde patates üreticisi ve
ihracatçılarımız mevzuattan ve bürokratik işlemlerden
dolayı sıkıntı yaşamaktadırlar. Bir
ihracatçı patatesini kamyonun üzerine yüklemeden ilgili laboratuvara
tahlil için mal gönderememektedir. Laboratuvar azlığı nedeniyle
numunenin Ankaraya gönderilip inceletilerek sonucunun alınması için,
ihraç edilecek patates kamyonun üzerinde üç gün beklemektedir. Niğdedeki
Patates Araştırma Enstitüsünde acilen bir laboratuvarın
açılması, Türkiye patatesinin dörtte 1ini üreten Niğde
çiftçisine büyük kolaylık olacaktır. Yurt içinde tüketilen patates
için ise her kamyonun mutlaka Tarım İl Müdürlüğüne
uğraması ve yol belgesi alması gerekmektedir. Bu belgenin
depolarda verilmesi ve belge için kamyon başına kuruma döner sermaye
katkı payı ödenmemesi gerekmektedir.
Ayrıca, özellikle
İç Anadolu Bölgesindeki birçok vatandaşımızın,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine tanınan süt hayvanı
besiciliği teşvik imkânlarına benzer teşviklerin kendi
bölgelerine de verilmesi konusunda talepleri vardır. Bunu da buradan
ilgililere iletmek istiyorum.
Bu önergenin pazar
esnafının yararına olduğu düşüncesiyle önergemizin
kabulünü bekler, kanunun hayırlı ve uğurlu olması
temennisiyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın İnan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.17
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 19.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 71inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
471 sıra
sayılı Tasarının 7nci maddesi üzerinde verilen Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Tasarının
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8inci madde üzerinde dört
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin
(4) üncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Bakanlar Kurulu,
Bakanlığın teklifi üzerine, bu oranı değiştirmeye
yetkilidir."
|
Ayşe Nur
Bahçekapılı Abdurrahman
Arıcı Nurettin
Canikli |
|
İstanbul Antalya Giresun |
|
Veysi Kaynak İbrahim Yiğit İhsan Koca |
|
Kahramanmaraş İstanbul Malatya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 sıra
sayılı tasarının 8. maddesinin 4. bendinde geçen
"yüzde yetmiş beşi" ifadesinin, "yüzde ellisi"
olarak değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.
|
Hüsnü Çöllü Mehmet Ali Susam Ramazan Kerim Özkan |
|
Antalya İzmir Burdur |
|
Derviş Günday Tayfur Süner |
|
Çorum Antalya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin 3 üncü
fıkrasında yer alan " yarısı oranında"
ifadesinin " onda biri oranında" şeklinde değiştirilmesini;
Tasarının 8 inci
maddesi 9 uncu fıkrasının "Cezalı hal rüsumundan, malları
taşıyan nakliyeciler yada depolayanlar mal sahibi ile birlikte
müteselsilen sorumlu oldukları gibi münferiden de cezalı hal
rüsumunun yüzde 50'si oranında suç vasıta olma cezası
öderler" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata Nuri Yaman Hamit Geylani |
|
Batman Muş Hakkâri |
|
Sevahir
Bayındır Pervin
Buldan |
|
Şırnak Iğdır |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına;
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı kanun tasarısının 8. maddesinin 1.
fıkrasının ilk cümlesinin yerine, Toptancı halinde
satılan mallardan yüzde iki, toptancı hali dışında
satılan mallardan yüzde dört oranında hal rüsumu tahsil edilir.
cümlesinin getirilmesini ve 8. maddesinin 4. fıkrasının kanun
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ahmet Bukan Recep Taner Kadir Ural |
|
Çankırı Aydın Mersin |
|
Akif Akkuş Behiç Çelik Rıdvan Yalçın |
|
Mersin Mersin Ordu |
|
Hüseyin
Yıldız |
|
Antalya |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Çöllü, siz mi konuşacaksınız efendim?
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Evet.
BAŞKAN - Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Hüsnü Bey, affedersiniz, en
son okuduğumuz önerge Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna mensup
milletvekili arkadaşlarımızın.
Sayın Ural, siz mi
konuşacaksınız, kim konuşacak?
KADİR URAL (Mersin)
Ben konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun.
Sayın Çöllü, kusura
bakmayın, özür dilerim.
KADİR URAL (Mersin)
Konuşabilir Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yok, sizin
önergenizdeydi sıra.
Hata bende oldu, kusura
bakmayın.
Sayın Ural, buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
KADİR URAL (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım ve
komisyon üyelerime, Allah rızası için bir tanesini de kabul etseniz
ne olur. diyeceğim ama yani bir tane de muhalefetten gelen bir şeyi
kabul etmenizi arz ediyoruz efendim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 471 sıra
sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun
Tasarısının 8inci maddesindeki bazı eksiklik ve
yanlışlıkların düzeltilmesi için vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde konuşmak için söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Öncelikle, Elâzığ
ilimizde meydana gelen ve 57 vatandaşımızın
hayatını kaybetmesine, çok sayıda
vatandaşımızın yaralanmasına sebep olan depremin
üzüntüsünü bütün Türk milleti olarak yaşamaktayız. Afette
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Cenabıallahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar
diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
üzerinde görüştüğümüz kanun tasarısı toplumun hemen hemen
her kesimini ilgilendiren bir kanun tasarısıdır. Üretici olarak
tarımla, hayvancılıkla uğraşan
insanlarımızı, çiftçilerimizi, bunların satılması
işiyle uğraşan komisyoncuları, tüccarları,
pazarcıları, marketçileri, manavları, tüketici olarak da bütün
milletimizi ilgilendiren bir kanun tasarısı üzerinde
konuşuyoruz. Bu kadar toplum kesiminin tümünü ilgilendiren bir konuda
yeteri kadar çalışma yapılıp
yapılmadığıysa ayrı bir konu. Böyle bir kanun
çalışması yapılmalıydı, evet,
yapılmalıydı. Bu konuda çalışma yapan Sayın Bakan
ve milletvekillerimize, Bakanlık bürokratlarına
çalışmalarından dolayı teşekkür ediyoruz fakat bu yasa
taslağı üzerinde çalışmanın eksik
yapıldığı kanaatindeyiz.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Genel Kurulda
bulunmak tabii ki güzel, bizleri de çok memnun ediyor ama lütfen biraz daha
sükûnet sağlayalım.
Buyurun.
KADİR URAL (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş, Sayın Başkanım.
MUZAFFER GÜLYURT (Erzurum)
Biraz bağır.
KADİR URAL (Devamla)
Yani şimdi bağıracağım, diyeceksiniz ki:
Bağırıyorsun. Bağırmayacağım,
Duyamıyoruz. diyorsunuz. Yoksa, benim mikrofona da sesime gerek yok ama
bağırdığımız zaman da Bağırdı.
diyorsunuz.
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Sayın Vekilim, sizi dinliyoruz.
KADİR URAL (Devamla)
Bu çalışmadan dolayı herkese teşekkür ediyoruz fakat bu
yasa taslağı üzerinde çalışmanın eksik
yapıldığı kanaatindeyim. Komisyon üyelerimizi, herkesi
dinledik; sivil toplum kuruluşlarıyla görüştük. diyorlar fakat
kimi dinlediklerini bilmiyoruz. Mesela üretici birlikleri dinlenildi mi?
Üreticilerin, çiftçilerimizin bu konularda yaşadıkları
sıkıntılar yeterince anlatılıp dinlenildi mi?
Komisyoncu, tüccar, pazarcı ve bu işin satışıyla
ilgilenenler dinlenildi mi? Bunların en önemlisi olan ve bu işin
kanuni haklara sahip uygulamalarını yapan belediyeler, özellikle
üretici belediyeleri, toptancı hallerine sahip olanlar dinlenildi mi?
Eğer üretici belediyeleri; üretici, toptancı halleri olan
belediyeleri dinlediyseniz duyduklarınız veya dinledikleriniz bir
kulağınızdan girmiş, diğer kulağınızdan
çıkmış. Neden? Çünkü hal rüsumlarını
düşürdüğünüz zaman belediyelerin hizmetlerini engellemiş
oluyorsunuz, belediyelerin yapması gereken hizmetleri engellemiş
oluyorsunuz. Biz kaçakları önlediğimiz zaman daha fazla rüsum alınacağı
için gelirlerinde azalma olmayacak. diyorsanız bu kaçakları
nasıl önleyeceğiniz noktasında Türkiye gerçeklerinde neler
yapacağınızı da duymak isteriz. Çünkü şu anda hal
dışında alımlara kanunla izin veriyorsunuz, sadece bildirim
yükümlülüğü getiriyorsunuz, doğru bildirilip bildirilmediğini,
mesela, nasıl kontrol edeceksiniz?
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; bu yasa taslağı ve 8inci madde böyle
çıkarsa belediyelerin gelirlerini yarı yarıya azaltmış
olacaksınız. Güya bu yasayı çıkarırken gerekçesinde
tüketiciye ucuz ürün yedirilmesi amaçlanmaktadır fakat üretici ve tüketici
fiyatları arasındaki farklara baktığınız zaman
yüzde 1, yüzde 2 gibi farklar, komik rakamlar olduğunu görürüz. Üreticiden
tüketiciye uzanan zincir içerisinde baktığınız zaman hal
rüsumlarının çok küçük miktarlarda kaldığını
görürsünüz fakat bu küçük rakamlar özellikle küçük belediyeler için çok büyük
rakamlar oluşturmaktadır. Belediyeler hizmetlerini bu paralarla
yapmaya çalışmaktadır. Siz bu yasayla hem belediyelerin
rüsumlarını yüzde 2den yüzde 1e düşürüyorsunuz hem de üretici
belediye toptancı halinden alınacak rüsum miktarını binde
25e, yüzde 0,25e düşürüyorsunuz. Bu maddenin en önemli sorusu burada.
Niçin üretici toptancı hallerinin belediyesinin alacağı rüsumun
yüzde 75i tüketici toptancı hallerinin belediyelerine veriliyor?
Şimdi burada bir şey söyleyeceğim Sayın Bakan buna da
kızacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
KADİR URAL (Devamla)
Acaba üretici bölgelerindeki belediyelerin çoğunluğunun muhalefet
partilerindeki belediyelerden olmasından mı kaynaklanıyor? Yani
MHPli veya CHPli belediyelerin olduğu yerler genelde üretici yerlerinde
de Ankara Büyükşehir, işte, ne bileyim, İstanbul Büyükşehir
gibi belediyelere giden tüketici hallerindeki yüzde 75leri buraya mı
vermek istiyorsunuz? Amaç bu mu? Eğer bu değilse, eğer her
belediyeye ortak bir şey yapılacaksa bu ortaklaşa işlem en
azından yüzde 50-yüzde 50 olması gerekiyor ama siz bunu üretici belediyelere
yüzde 25, tüketici belediyelere yüzde 75 şeklinde düzenliyorsunuz şu
andaki çıkan kanun tasarısında. Ama bu belediyeler, üretici
belediyeleri bu tarlaların yollarını yapıyorlar, üretici
belediyeleri bu arazilerin yollarını yapıyorlar, oralara hizmet
veriyorlar; laboratuvar yapıyorlar, soğuk hava depoları
yapıyorlar, yükleme, indirme, bindirme yerleri yapıyorlar ama bu
yüzde 25lerle de...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Ural, sizin konuşmanıza biraz müdahale etmiştim. Buyurun,
konuşmanızı tamamlayınız.
KADİR URAL (Devamla)
Efendim, bitirebilir miyim?
Yani bu konuda niye Kadir
Ural çok bağırıyor çünkü Sayın Bakanım, sayın
milletvekilleri; ben, hem üreticiyim hem tüketiciyim hem komisyoncuyum hem
geçmişte belediye başkanlığı yaptım ve bu konuları
da çok iyi biliyorum ama bu kanun bu şekilde çıkarsa siz
kaçakları önlemeyeceksiniz, kaçakları
fazlalaştıracaksınız. Belediyeler, üretici belediyeleri
özellikle de bir şekilde bu rüsumu da alırlar. Bu rüsumları bir şekilde
aldıkları zaman da konu daha sonra tüketiciye yansıyacağından
dolayı bu üretim bölgelerindeki bir şekilde alınan fazla
rüsumlar tüketiciye yansıyacağından dolayı hem kaçaklar
fazlalaşacak hem de tüketici vatandaşlarımız bu ürünleri
daha fazla paraya, daha yüksek paralara yiyecekler.
Bu kanundaki bu teklifimizi
eğer kabul ederseniz memnun olacağız. Teşekkür ediyorum.
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ural.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin 3 üncü
fıkrasından yer alan "yarısı oranında"
ifadesinin "onda biri oranında" şeklinde değiştirilmesini;
Tasarının 8 inci
maddesi 9 uncu fıkrasının "Cezalı hal rüsumundan,
malları taşıyan nakliyeciler yada depolayanlar mal sahibi ile
birlikte müteselsilen sorumlu oldukları gibi münferiden de cezalı hal
rüsumunun yüzde 50'si oranında suç vasıta olma cezası
öderler" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla Akat Ata (Batman) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Sayın
Özçelik, siz mi konuşacaksınız?
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt)
Evet.
BAŞKAN Buyurun
efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ bu yasada da
olduğu gibi üreticilerin, çalışanların ve tüketicilerin
çıkarlarını değil sermayenin, özellikle tekelci sermayenin
çıkarlarını savunan ve onların çıkarlarını
gözeten yasa hazırlıkları, yasa teklifleri getirmeye devam
ediyor.
Bakın, dünyanın en
kaliteli fıstığı Siirtte üretilmekte. Siirt
fıstığı gıda sanayisinde ve yemişlik olarak,
çerezlik olarak en çok aranan bir çeşit olma yolunda. Tabii, bunun
nedenleri var. Çünkü Siirt fıstığı yağ oranı
düşük, doğal çatlama oranı yüksek ve tadı da
harikadır. Siirt fıstığının tadı harika ama
Siirt fıstık üreticisinin tadı hiç yok çünkü fıstık
üretimi gerçekten çok zor bir üretim. Bugün fıstık üretmeye
kalksanız en az beş yıl, hatta on yıl beklemek
zorundasınız. Yani beş yıl, on yıl hiçbir gelir
sağlamadan sürekli emek vererek, sürekli sermaye yatırımı
yaparak fıstık üretimi yapmak zorundasınız. İlk ürünü
aldığınızda aradan belki on yıl geçmiş oluyor.
Siirt
fıstığının üreticileri kendi aralarında
birleşerek Siirt İli Fıstık Üreticileri Birliğini
oluşturdular ve bu birlik sayesinde üretimi daha düzgün, pazarlamayı
daha sağlıklı ve dünya pazarlarına açılma
girişimleri de giderek sonuç vermeye başladı.
Fıstık
üreticilerinin devlet yardımı, devlet desteği alma imkânı
olmadı bugüne kadar. Bununla da kalmadı, bildiğiniz gibi
geçtiğimiz kasım ayında çok ciddi bir sel felaketiyle
karşılaştı fıstık üreticileri ve fıstık
üreticileri kendi çalışmaları sonucu bir rapor
hazırladılar, bu raporu bize gönderdiler, biz de Bakanlığa,
Tarım Bakanlığına durumu bildirdik.
Arkadaşlarımızın, birlik yöneticilerinin tespitlerine göre,
Siirt merkezde 2 bin üretici, Aydınlar ilçesinde 600, Eruh ilçesinde bin,
Pervari ilçesinde 200, Kurtalan ilçesinde ve Baykan ilçesinde 40 üreticinin bu
sel felaketinden çok ağır bir şekilde zarar gördüklerini, 10 bin
dekardan fazla arazinin ve fıstık ağaçlarının zarar
gördüğünü, devletten yardım beklediklerini ifade ettiler. Biz de bunu
Tarım Bakanlığına bildirdik, üretici zararlarının
karşılanıp karşılanmayacağını -hiç
değilse bir bölümünün- faizsiz kredi sağlanıp
sağlanamayacağını ve bölgenin bir afet bölgesi ilan edilip
edilemeyeceğini sorduk. Sayın Bakanın soru önergemize
verdiği cevap geldi. İl Hasar Tespit Komisyonu karar vermiş bu
konuda. Siirt ili Aydınlar ilçesinde sadece 2 çiftçinin
zararının yüzde 40 oranında olduğunu ve sadece 2 çiftçiye
yardım yapılabileceğini belirtiyor.
Şimdi, binlerce
insanın bizzat üretim yaptığı, yine binlerce insanın
bu üretimde çalışan olarak yer aldığı ve dünya
piyasalarında çok ciddi bir ürün olma yolunda olan
fıstığımızın, Siirt
fıstığının ve üreticilerinin sorunlarına bu
şekilde yaklaşırsak ülke ekonomisine nasıl bir katkı
sağlayacağını gerçekten merak ediyorum.
Sayın
Başbakanımızın fıstık üreticilerine değil
sadece, fındık üreticilerine de yaklaşımı aynı
şekilde. Yani burada sadece bu işten büyük kârlar
sağlayanların çıkarlarını gözeten bir
yaklaşım var.
Bu yasa tasarısında
da, sebze ve meyve ticaretinde de yine gördüğümüz şudur ki, sadece bu
işten zarar görenler yine üreticiler, yine bu alanda çalışan
insanlar ve tüketiciler olacaktır.
Önergemizin kabulünü talep
ediyoruz.
Genel Kurula saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özçelik, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Karar yeter sayısı istiyorum Başkanım.
BAŞKAN Tamam.
Arkadaşlar, önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kâtip üyeler arasında
ihtilaf vardır, elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için iki dakika süre
veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır,
önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı tasarının 8. maddesinin 4. bendinde geçen
"yüzde yetmiş beşi" ifadesinin, "yüzde ellisi"
olarak değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Çöllü, buyurun, kusura bakmayın. (CHP sıralarından
alkışlar)
Evet, önerge sahipleri
adına Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemin gerekçelerini
açıklamak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaş sebze ve meyve
ticaretinde en önemli nokta üretim merkezlerindeki hallerdir. Fiyatların
belirlendiği, ihracatın büyük bölümünün
yapıldığı, malumunuz, üretim bölgesindeki hallerden
yapılmaktadır. Bu düzenleme ile üretici belediyelerin gelirlerinde
büyük düşüş yaşanacaktır. Bir yandan, bu belediyelerden modern,
altyapısı olan hal yapmasını isteyeceğiz,
arkasından da asıl işlerin yapıldığı bu
hallere ait belediyelerin gelirlerini azaltacağız. Arkadaşlar,
bu büyük bir çelişkidir. Üretici, yani emek veren iller bu yasadan
mağdur olacaklardır. Kimdir bu emek veren iller ve belediyeler?
Başta Akdeniz Bölgesidir, Ege Bölgesidir, Antalyadır,
Adanadır, Mersindir, Ispartadır, İzmirdir. Antalya,
malumunuz, Türkiye'nin en büyük sebze ve meyve üretim merkezidir
Kumlucasıyla, Demresiyle, Mavikentiyle, Sahilkentiyle ve
Turunçovasıyla. Yani bir anlamda, Antalya ve benzeri bölgeler üretecek,
Antalyalı ve diğer arkadaşlar çalışacak ama Antalya ve
Antalya Büyükşehir Belediyesi değil Ankara ve İstanbul
belediyeleri kazanacak çünkü en büyük tüketim noktası bu illerdir.
Tasarı taslağı
görüşülürken yüzde 50 oranı getirilmişti. Gerekçede de Hal
rüsumunun paylaşımında üretim bölgesi belediyeleri ile tüketim
bölgesi belediyeleri arasındaki dengesizliğin giderilmesi, hal
rüsumunun iki belediye arasında eşit paylaşılmasıyla
giderilmesi sağlanmış. deniyordu. Yani Bir dengesizlik var,
bunu eşit paylaşımla gideriyoruz. deniyordu. Sonra, neden
üretici belediyelere yüzde 25, tüketici belediyelere yüzde 75 yapıldı
bunu merak ediyorum. Bu değişiklik hangi hesaba göre
yapıldı? Kim, nasıl belirledi bu oranları değerli
arkadaşlar? Asıl yükü üretim bölgesi halleri çekmektedir, ihracat
-genelde ifade ettiğim gibi- bu noktalardan yapılmaktadır.
Şimdi, ben, Antalyadan
bir ürün aldım, hale bildirdim. İstanbulda ya da Ankarada hiç hale
sokmadan perakende satabilir ya da kendim kullanabilir miyim? Evet, bu yasaya
göre aynen kullanabilirim. Peki, bundan Ankara Belediyesi ya da İstanbul
Belediyesi niye para kazansın, hem de kaynağın büyük bölümünü
yani yüzde 75ini neden alsın? Bunda bir adalet, bir mantık var mı
soruyorum sizlere değerli milletvekilleri? Bu hâliyle bu hüküm, Melih
Gökçeki, Kadir Topbaşı kurtarma düzenlemesidir. Bu tasarıyla
Ankara ve İstanbul Belediyesine Antalyalı üretici üzerinden,
diğer üretici iller üzerinden ciddi bir kaynak transferi yapılacak
demektir. Antalya Büyükşehir Belediyesi, geçmiş yönetimin har vurup
harman savurmasıyla oluşturduğu borç yükünün altında
ezilirken, kaynak yaratmak için bir taraftan çabalarken, Antalyalı
üreticinin çabasıyla oluşan kaynak, Ankaraya, İstanbula akacak
demek oluyor. Ankara ve İstanbul Belediyesinin yandaşlara kıyak
ihalelerini hepimiz biliyoruz. Şimdi bu yandaşlara Antalya üzerinden
de bir anlamda aktarım yapılacak demek oluyor bu düzenlemeyle.
Bakın, Antalyalı
üreticilerimiz, 50 kuruştan, 1 liradan malını satıyor,
bazen de satamıyor, yollara ve denize döküyor değerli
arkadaşlar. Ankara ve İstanbulda, aynı ürün ise 2 lira ve 3
liradan satılıyor yani arada 4-5 kat fark var. Bu fark kimlerin
cebine gidiyor? Birileri, Antalyalı üretici üzerinden cebini dolduruyor
anlayacağınız. Şimdi aynı yöntemle belediyelerin cebi
doldurulmaya çalışılıyor. Fiyatların oluşumunda,
üreticilerle ilişkide ve ihracatta en önemli nokta, üretim bölgesindeki
haller diye bir kez daha altını çiziyorum. Bu hallere daha özenli
yaklaşılması gerekirken, tam tersi bir uygulamayla bu halleri
kapanma noktasına getirecek bir adım atılıyor bu yasayla.
Bu nedenle, bu hüküm yeniden düzenlenmelidir diyorum yani hiç hale girmeyen,
hiçbir işlem yapmayan belediyeye yüzde 75i vermenin anlamı, mantığı
yoktur ama amaç, kendi belediyenizi kurtarmak ve onun kazanmasıysa bu
madde aynen böyle kalmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Çöllü, konuşmanızı tamamlayınız.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) Adil
olanın, doğru olanın yapılması gerekiyorsa -ki milletvekilleri
olarak bizim görevimiz de budur- o zaman, üretim noktasındaki hallerin
payını mutlaka artırmalıyız diyor, önergemde teklif
ettiğim gibi, yüzde 50-50 paylaşımı bir kez daha dile
getiriyor, tüm milletvekillerine saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Çöllü, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin
(4) üncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Bakanlar Kurulu,
Bakanlığın teklifi üzerine, bu oranı değiştirmeye
yetkilidir."
Ayşe Nur
Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Malatya) Uygun görüşle takdire
arz ediyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Hal rüsumun üretim bölgesi
ile tüketim bölgesi belediyeleri ile hal işletmecileri arasındaki
dağılımına ilişkin oranda, önümüzdeki dönemde
yaşanması muhtemel değişiklikler çerçevesinde herhangi bir
mevzuat değişikliğine gerek olmadan kısa sürede
değişiklik yapılabilmesi yönünde düzenleme
yapılmıştır. Bu şekilde üretim bölgeleri ile tüketim
bölgeleri arasındaki hal rüsumu dağılımında dengenin
kurulmasını teminen Bakanlığın teklifi üzerine
Bakanlar Kurulunca gerekli düzenleme yapılabilecektir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, çalışma süremizin
tamamlanmasına çok az bir süre kaldığını da dikkate
alarak, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 11 Mart 2010 Perşembe
günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen
vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum.
Kapanma
Saati: 19.56