DÖNEM: 23 CİLT: 63 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
72nci
Birleşim
11 Mart 2010 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile
konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Çiçekin, İstiklal Marşının Türkiye
Büyük Millet Meclisince kabulünün 89uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, Balıkesir ili Dursunbey ilçesi Odaköyde bir
kömür ocağında meydana gelen grizu patlamasına ilişkin
gündem dışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
3.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumun düşman işgalinden
kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Burdur
Milletvekili Bayram Özçelikin, 12 Mart İstiklal Marşının
Kabulü ve Mehmet AkifErsoyu Anma Gününe ilişkin açıklaması
2.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Balıkesir ili
Dursunbey ilçesi Odaköyde bir kömür ocağında meydana gelen grizu
patlamasına ilişkin açıklaması ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
3.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, 12 Mart İstiklal
Marşının Kabulü ve Mehmet AkifErsoyu Anma Gününe ilişkin
açıklaması
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, 14 Mart Tıp Bayramına
ilişkin açıklaması
5.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, İsveç Parlamentosunun kabul
ettiği sözde Ermeni soykırımı tasarısına
ilişkin açıklaması
6.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadolun, İsveç Parlamentosunun kabul ettiği
sözde Ermeni soykırımı tasarısına ilişkin
açıklaması
7.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, İsveç Parlamentosunun kabul ettiği
sözde Ermeni soykırımı tasarısına ilişkin
açıklaması
8.-
Dışişleri Komisyonu Başkanı ve Eskişehir
Milletvekili Hasan Murat Mercanın, 15 Mart 2010 Pazartesi günü
yapacakları komisyon toplantısında, hem İsveç
Parlamentosunun hem de ABD Temsilciler Meclisi Dış
İlişkiler Komitesinin aldığı sözde Ermeni soykırımı
kararlarının enine boyuna tartışılacağına
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Zeyid Aslanın, İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/189)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
1930 yılında Vanın Erciş ilçesindeki Zilan Deresinde
yaşanan olayların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/615)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
kamuda geçici personel istihdamındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/616)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 34 milletvekilinin, Hrant Dink cinayetiyle ilgili
bazı hususların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/617)
4.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 34 milletvekilinin, faili meçhul siyasi
cinayetler konusunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/618)
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna
Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.- Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları
Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471)
5.- Milletlerarası
İmar ve Kalkınma Bankasının Ana Sözleşmesinde
Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/786) (S. Sayısı: 460)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında
Uluslararası Karayolu Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/565) (S. Sayısı: 370)
VIII.- OYLAMALAR
1.- Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının
oylaması
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, bir işletmenin kamuya olan
borçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/12131)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, öğretmenlerin ödüllendirilmesine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/12195)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, ceza alan ve ödüllendirilen
personele ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/12197)
4.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, sözleşmeli öğretmen
alımına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/12309)
5.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun, eğitim kurumlarına
yönetici atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı (7/12315)
6.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, esnaf ve sanatkâr
sicil hareketlerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergünün cevabı (7/12517)
7.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bazı denetim
faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergünün cevabı (7/12586)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.04te açılarak dokuz oturum yaptı.
Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci Oturum
Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününe,
Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Alevilerin sorunlarına, Erzurum Özel
Yetkili Savcısı tarafından hazırlanan iddianameye,
Giresun
Milletvekili Murat Özkan, işsizlik konusuna,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul
milletvekilleri:
Birgen
Keleş,
Necla Arat,
Halide
İncekara,
Konya
Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu,
8 Mart Dünya
Kadınlar Gününe;
Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin,
yaptığı konuşmayla yürütülmekte olan bir
soruşturmanın içerisine girdiğine ve konuşmasının
Anayasanın ayrımcılığı reddeden kriterlerine
uygun düşmediğine;
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, yurt
dışında yaşayan Türklerin sorunlarının (10/611),
Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukan ve 21 milletvekilinin, Çankırıda çiftçilik
ve hayvancılıkla uğraşanların sorunlarının
(10/612),
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 22 milletvekilinin, Gaziantepteki deprem
riskinin (10/613),
Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, kaçak et ve gıda
üretimi sorununun (10/614),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Kayıp
çocuklar başta olmak üzere çocukların mağdur olduğu
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/90, 190, 210, 235, 312, 433,
438, 466, 474, 496, 531, 539, 558, 563, 564, 565, 566, 567, 568, 569, 570, 571,
572, 573, 574) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
üyeliklerine gruplarınca aday gösterilen milletvekilleri seçildi.
Başkanlıkça,
Komisyonun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak
üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/761) (S. Sayısı: 458),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporlarının (1/743) (S. Sayısı: 471)
görüşmelerine devam olunarak birinci bölümünün 3üncü maddesine kadar
kabul edildi, 3üncü maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
Karar yeter
sayısı bulunamadığından birleşime 16.52de ara
verildi.
|
|
|
Meral
AKŞENER |
|
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
Bayram
ÖZÇELİK |
|
|
Konya |
|
Burdur |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
Altıncı, Yedinci, Sekizinci, Dokuzuncu Oturum
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporlarının (1/743) (S. Sayısı: 471)
görüşmelerine devam olunarak birinci bölümünün 9uncu maddesine kadar
kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 370, 371, 372, 376, 377, 378, 379, 388, 389, 390,
391 sıra sayılı kanun tasarılarının bu
kısmın 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16ncı
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
11 Mart 2010
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 19.56da son verildi.
|
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
|
Konya |
|
Burdur |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 98
II.- GELEN KÂĞITLAR
11 Mart 2010 Perşembe
Tasarılar
1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/820) (Plan ve Bütçe ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2010)
2.- Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/821) (Anayasa;
İçişleri; Çevre; Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03.03.2010)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Bilim ve Teknoloji Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/822) (Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.03.2010)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İçişleri
Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti
İçişleri Bakanlığı Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/823)
(İçişleri ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.03.2010)
Teklifler
1.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih
Atayın; 5682 Sayılı Pasaport Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/624) (İçişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2010)
2.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; 5682 Sayılı
Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/625) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2010)
3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Karayolları Trafik Kanunu, Gümrük Kanunu ile Özel Tüketim Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/626) (Milli Savunma; İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2010)
4.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekilleri Batman Milletvekilleri Ayla Akat Ata ve Bengi
Yıldızın; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/627) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.03.2010)
5.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin; 5102
Sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/628) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03.03.2010)
6.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza
Ertemürün; Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/629) (Plan ve
Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.03.2010)
7.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin; Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/630) (Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03.03.2010)
8.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin; Türk Ceza
Yasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Teklifi
(2/631) (Anayasa ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03.03.2010)
9.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/632)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.03.2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş
ve 19 Milletvekilinin, 1930
yılında Vanın Erciş İlçesindeki Zilan
Deresinde yaşanan olayların araştırılması
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/615) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.2.2010)
2.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin
Demirtaş ve 19 Milletvekilinin, kamuda geçici personel istihdamındaki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/616)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.2.2010)
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 34
Milletvekilinin, Hrant Dink cinayetiyle ilgili bazı hususların
araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/617) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.2.2010)
4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 34
Milletvekilinin, faili meçhul siyasi cinayetler konusunun
araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/618) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.2.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, Fransadaki Türkiye Mevsimi etkinliklerine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11711)
2.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkayanın, ödenmemiş kamulaştırma
bedellerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12134)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker
Fabrikasının değer tespitine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12139)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir Bakanlar Kurulu Kararındaki
bir değişikliğe ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12140)
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Polis Meslek Yüksek Okulları
yazılı sınavında sorulan sorulara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12141)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yeni yatırım teşvik
uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12142)
7.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, aldığı ödüllere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12144)
8.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantepteki bir greve ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12149)
9.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Vandaki kadın istihdamına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12150)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Ziraat Bankasındaki personel
yönetimine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/12167)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerdeki sigortacılık
hizmetlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/12168)
12.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki uyuşturucu madde kullanımının
tahliline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12171)
13.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir oluşum iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12172)
14.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdalın, bir derneğin faaliyetlerinin
engellendiği iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12173)
15.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir vakfa bağışlanan
gayrimenkulün satıldığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12174)
16.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köprülü kavşağın
düzenlenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12175)
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir sulama birliğinde işten
çıkarılan personele ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12176)
18.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Batmanın Sason ilçesine girişteki
yola ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12177)
19.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Batmanda görev yapan koruculara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12178)
20.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, bazı toplumsal olaylara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12179)
21.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, kamudaki araçlara ve kiralama
uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12183)
22.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki özelleştirmelerin
gelirlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12185)
23.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, motorlu taşıtlar vergisindeki
artış oranına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12186)
24.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada Hazineye ait
taşınmazların durumuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12187)
25.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, dolaylı ve dolaysız vergi
tahsilatına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12188)
26.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki okulların elektrik borçlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12189)
27.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir oluşum iddiasına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12190)
28.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, ilköğretime
özürsüz olarak devam etmeyen öğrencilere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12191)
29.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, bazı illerdeki eğitim
kurumlarına yönetici atamalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12192)
30.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Dumlupınar Üniversitesi Tıp
Fakültesine akademik ve idari personel alımına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12193)
31.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, PMYOlardan ilişiği kesilen
öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12194)
32.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yönetici atamalarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12196)
33.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, milli eğitim modellerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12198)
34.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, engelli öğretmen adaylarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12199)
35.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, bir öğrencinin ölüm olayına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12200)
36.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, bir okuldaki fizyoterapist
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12201)
37.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, yönetici atamalarında usulsüzlük
yapıldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12202)
38.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, internet yasaklarının yeniden
düzenlenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12203)
39.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, okullardaki zorunlu bağış
uygulamalarına ve bir iddiaya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12204)
40.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Vanda kız çocuklarının
okullaşma oranına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12205)
41.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, askeri karakol alanında bulunan bir okula
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12206)
42.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, üniversitelerde bildiri
dağıtan öğrencilere yönelik uygulamalara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12207)
43.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada esnaf ve sanatkarlar ile KOBİlerin
kullandıkları kredilere ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12218)
44.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyede esnaf ve sanatkar ile KOBİlerin
kullandıkları kredilere ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12219)
45.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, esnaf ve sanatkarlar ile KOBİlerin
kullandıkları kredilere ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12220)
46.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, demiryollarına ve tren seferlerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12231)
47.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Kars-Ankara tren seferlerinin
kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12232)
48.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, sinema
çalışanlarının sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12237)
49.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, TEKELin özelleştirilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12243)
50.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, vicdani red konusunda düzenleme
yapılıp yapılmayacağına ve bir tutuklunun durumuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12245)
51.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, yalın ADSL
bağlantısındaki ücretlendirmeye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12247)
52.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, ekonomi yönetimine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12249)
53.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, bazı illerde İŞKURla
sağlanan istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12262)
54.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, kamu kurumlarında
çalıştırılan taşeron firma personeline ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12264)
55.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Gönen ilçesindeki hava kirliliğine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12275)
56.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Muş Valiliğince
yapıldığı iddia edilen bir uygulamaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12284)
57.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
itfaiye hizmetleri ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12285)
58.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bir arsanın imar
tadilatına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12286)
59.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bir arsa
satışı ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12287)
60.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bir ihale şartnamesine
ve sözleşmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12288)
61.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bir inşaat ruhsatına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12289)
62.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Deniz Feneri Davası sanıklarına
ihale verildiği iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12290)
63.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Ankarada toplu taşıma
ücretlerine yapılan zamma ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12291)
64.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, bir belediyenin itfaiye eri
alımıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12292)
65.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, personel maaşlarını
ödeyemeyen belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12293)
66.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kocasinan Belediyesinin
bazı mali verilerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12294)
67.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseri Büyükşehir
Belediyesinin bazı mali verilerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12295)
68.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Talas Belediyesinin
bazı mali verilerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12296)
69.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Melikgazi Belediyesinin
bazı mali verilerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12297)
70.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun; motorlu bisiklet ve motorsiklet
kullanımındaki kask ve gözlük takma şartlarının
denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12298)
71.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın, Iğdırda yapılan bir
jandarma operasyonuna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12299)
72.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, TEDAŞın bir GSM şirketi ile
yaptığı protokole ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12304)
73.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, lojman kiralarına yapılan zamma
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12305)
74.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, petrol ve doğalgaz ürünlerinden beklenen
vergi gelirlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12307)
75.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, vergilerde artış yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12308)
76.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bazı öğretmenlerin
emeklilik işlemlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12310)
77.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbuldaki eğitim
kurumlarına yapılan yönetici atamalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12311)
78.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın, atama bekleyen öğretmen
adaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12312)
79.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın, Yabancı Uyruklu Öğrenci
Sınavının kaldırılmasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12313)
80.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın, pedagojik formasyon konusundaki YÖK
kararına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12314)
81.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Vanda şiddet gördüğü iddia
edilen öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12316)
82.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki çıraklık ve
yaygın mesleki eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12317)
83.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, hızlı trenlerdeki sefer
güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12327)
84.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, tren kazalarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12328)
85.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bir şirkete verilen
ihalelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12329)
86.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Bingöl-Kiğı yoluna ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12330)
87.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, demiryollarındaki
çalışmalara ve bazı tren seferlerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12331)
88.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, telefonla yapılan bir ihbarın
tespitine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12332)
89.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, uçak filolarına ve yolcu
kapasitelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12333)
90.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, bir karayolundaki çalışmalara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12334)
91.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, il özel idarelerinin karla mücadele
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12345)
92.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, dershanelerin özel okula
dönüştürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12347)
93.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bir su kanalının temizlenmesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12355)
94.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Toprakkale ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12356)
95.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Sumbas ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12357)
96.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Tufanbeyli ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12358)
97.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Aladağ ilçesindeki sulama ve
taşkın koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/12359)
98.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Kozan ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12360)
99.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Feke ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12361)
100.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Ceyhan ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12362)
101.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin,
İmamoğlu ilçesindeki sulama ve taşkın koruma
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12363)
102.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Karataş ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12364)
103.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Pozantı
ilçesindeki sulama ve taşkın koruma çalışmalarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12365)
104.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Yumurtalık ilçesindeki sulama ve
taşkın koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/12366)
105.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Saimbeyli ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12367)
106.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Bahçe ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12368)
107.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Kadirli ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12369)
108.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Hasanbeyli ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12370)
109.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Düziçi ilçesindeki sulama ve taşkın
koruma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12371)
110.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın,
Iğdırda polisin yaptığı iddia edilen bazı
uygulamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12382)
111.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelikin, defin masraflarından dolayı bir
kişinin nüfus cüzdanına el konulduğu iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12383)
112.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, kayıp çocuklara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12384)
113.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankaradaki
kentsel dönüşüm faaliyetlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12385)
114.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin,
kaçırılan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12386)
115.- Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin, bir
lisenin müdür yardımcısı hakkında yapılan
işlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12387)
116.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
bazı yönetici atamalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12388)
117.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, rektör seçimlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12389)
118.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseride takdir ve
teşekkür belgesi verilen memurlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12390)
119.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, okullardaki şiddet olaylarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12391)
120.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, okullardaki şiddetle ilgili bir forma
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12392)
121.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Marmara
Adasındaki ulaşım sorununa ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12401)
122.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Çanakkale ilindeki ulaşım
yatırımlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12403)
123.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, TCDD Genel
Müdürünün makam aracı kullanımına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12404)
124.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kaldırılan tren seferlerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12405)
125.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Demirköy
ilçesindeki elektrik kesintilerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12406)
126.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, Türkiye İş Kurumunun İstanbuldaki
istihdam faaliyetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12407)
127.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif
Yunusoğlunun, bölünmüş yol yapımına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12409)
128.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhanın, ortam
dinleme ve izleme aracı tanıtımı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12410)
129.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, IMF ile
görüşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12412)
130.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, istisnai memuriyet kadrolarına
yapılan atamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12413)
131.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12416)
132.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun,
danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12417)
133.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Telekomünikasyon
İletişim Başkanının atanma usulüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12419)
134.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, öğrenci servisi şoförlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12421)
135.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, belediyelerin borçlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12422)
136.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, sabıkalı öğrenci servisi
şoförlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12423)
137.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun, internet
kullanıcılarının tarife sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12424)
138.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
Balıkesirdeki atıl bir tarihi binaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12427)
139.-
Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, ormana karşı işlenen suçlara ve
küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12432)
140.-
Muğla Milletvekili Metin Ergunun, Hamzabey Çayının
ıslahına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12433)
141.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, ülkemizde yaşayan Ermeni ve Azerilere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12455)
142.-
İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, belediyelerin denetlenmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12456)
143.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, çocuk
kaçırma olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12457)
144.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın,
Ağrı-Patnosta çıkan olaylara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12458)
145.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, 1930 yılında
yaşandığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12459)
146.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin,
Romanlara yönelik bazı uygulamalara ve bir olaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12460)
147.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, bir greve yönelik emniyet güçlerinin
tutumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12461)
148.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bir koy bölgesindeki yapılaşmaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12462)
149.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamanda heyelan
nedeniyle oluşan mağduriyete ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12463)
150.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, Batman Belediyesinin internet
sitesindeki bazı resimlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12464)
151.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, öğretmenlerin istihdam
şekillerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12465)
152.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, öğretmen
aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12466)
153.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, norm kadro fazlası
öğretmenlerin il içinde değerlendirilmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12467)
154.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, öğretmenlerin becayiş
haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12468)
155.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhanın, sosyoloji
bölümü mezunlarının felsefe grup öğretmenliğine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12469)
156.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif
Yunusoğlunun, bölünmüş yol yapımına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12475)
157.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Yüksek Hızlı Trenin
sefer güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12476)
158.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Avrupaya açılan
sınır kapılarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12480)11 Mart 2010
Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine
basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla
üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Yapılan ilk yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Bu nedenle yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Eyüp Fatsa burada mı? Burada.
Ünal Kacır?
Burada.
Cemal Öztaylan?
Köksal Toptan?
Faruk Koca?
Fatma Şahin?
Hüsnü Ordu?
Burada.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, o pusulaları kim gönderdiyse ortaya
çıksın, kendileri yok.
BAŞKAN
Hüsnü Bey tamam, Ünal Bey tamam, Eyüp Bey tamam.
FEVZİ
ŞANVERDİ (Hatay) Köksal Toptan burada.
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz İstiklal Marşının kabulünün
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Yozgat Milletvekili Sayın Mehmet
Çiçeke aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben Sayın
Çiçekin mikrofonunu açmadan evvel sayın milletvekillerimizden rica
ediyorum, ya sohbetlerinize dışarıda demli çay
eşliğinde devam edin ya da arkadaşımızın
yaptığı hazırlığı dinleyebilecek bir
sükûneti sağlayalım.
Buyurun
Sayın Çiçek.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçekin, İstiklal
Marşının Türkiye Büyük Millet Meclisince kabulünün 89uncu
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET ÇİÇEK
(Yozgat) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; İstiklal Marşımızın Türkiye
Büyük Millet Meclisince kabulünün 89uncu yıl dönümü münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
16 cihangir Türk
imparatorluğunun sembolize edildiği 16 avizenin
ışığı altında Genel Kurul
çalışmalarını sürdüren siz değerli milletvekili
arkadaşlarım bu cihangir milletin yasama görevini üstlenmiş
kişilersiniz. Sizleri, bu tarihî misyonu yerine getirdiğiniz için
tebrik ediyorum.
Milletleri
birbirinden ayıran ve büyük millet hâline getiren şey onların
vazgeçilmez değerleridir. Elbette, her milletin tarihinde, o millete
düşünceleri, ilmi, irfanı, aklı, sanatı, ahlakı ve
müstesna kişiliğiyle yön vermiş insanlar vardır; bunlar
aynı zamanda vazgeçilmez değerlerimizdir.
Bütün ömrünü bir
veli sabrı ve tevekkülüyle milletine adamış, mevkiyi,
makamı, ikbali elinin tersiyle bir tarafa iterek milletinin ve ülküsünün
varlığı ve bekası ve muasır medeniyetler seviyesine
yükselmesini kendine iş ve ülkü edinmiş, hayatının her
saniyesini bu inancın uğruna kullanmış, isimlerini tarihe
altın harflerle yazdırmış olan bu kişiler ebediyen
unutulamazlar.
Mehmet AkifErsoy,
Türk tarihinin bu unutulmazlarından biridir. Cihangir imparatorluktan
sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürkün öncülüğünde yüce milletimizin
destanlaşan Millî Mücadelesi sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti
devletinin İstiklal Marşını o yazmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milleti var olduğu sürece millî
marş hâline gelmiş olan İstiklal Marşı şiiri,
gönüllere nakşedilerek okunmaya, söylenmeye devam edecektir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Mehmet AkifErsoy 1873 yılında İstanbulda
doğdu. Babası, tahsil için küçük yaşta Şuşisadan
İstanbula gelmiştir. Şuşisa, Osmanlı ülkesinin
Arnavutluk bölgesinde İpek kazasına bağlı bir köydür.
Tokatta doğan annesi ise aslen Buharalı olan bir aileye mensuptur. O
dönemde ilk sivil veterinerlik yüksek okulu olan Baytar Mektebinden mezun
olmuştur.
Saygıdeğer
milletvekilleri, beş yüz seneden fazla Rumeliye akmış ve
yerleşmiş Anadolu çocukları, evladı fatihan, idareleri
altında beş asırdır kurdukları, himaye ettikleri,
insanca yaşamalarını temin ettikleri Bulgar ve Yunanlıların
orduları ve haydutları tarafından çoluk çocuk demeden
katlediliyordu. Rumelide bir tek Müslümanın bile kalmaması için
köyler, şehirler yakılıyor, insanlar toptan öldürülüyor,
Müslümanların mezarları bile tahrip ediliyordu. Bu bölgede
Osmanlı ordu birlikleri içindeki çekişmeler ve siyasi parçalanmalar
sebebiyle Yunan ve Bulgar çetelerine karşı çoğu yerde
savaşmadan geri çekilmeye başlamışlardı.
1913
yılının başlarından itibaren gördüğü facialar
karşısında, dede yurdundaki katliamı gören Âkif, yazdığı
şu manzum şiirle milletimizin hislerine tercüman oluyordu:
Gitme ey yolcu,
beraber oturup ağlaşalım,
Elemim bir
yüreğin kârı değil, paylaşalım!
Şu mezarlar
ki uzanmış gidiyor ey yolcu,
Nereden
başladı yükselmeye, bak nerde ucu.
Azıcık
kurcala toprakları, seyret ne çıkar;
Dipçik
altında ezilmiş, paralanmış kafalar,
Bereden rengi
hüviyetleri uçmuş yüzler,
Kim bilir hangi
şenaatle oyulmuş gözler! dedikten sonra, Batı medeniyetinin
vahşetle sergilediği bu manzaraya karşı şu
mısralarla cevap veriyordu:
Tükürün milleti
alçakça vuran darbelere,
Tükürün onlara
alkış dağıtan kahpelere,
Tükürün
Ehlisalibin o hayasız yüzüne,
Tükürün
onların asla güvenilmez sözüne;
Medeniyet denilen
maskara mahluku görün,
Tükürün maskeli
vicdanına asrın, tükürün!
1920de Millî
Mücadele faaliyetlerinin başladığı günlerde, ilerleyen
Yunan kuvvetlerine karşı Anadoluda Ayvalık ve Balıkesirde
açılan ilk İstiklal Harbi cephesine koştu. Ocak ayı sonunda
Eşref Ediple birlikte Balıkesire gitti. Zağnos Paşa
Camisinde, Atatürkün daha önce hutbe okuduğu o camide, cuma
namazında hutbe okudu ve namaz kıldırdı. İşgal
kuvvetleri Bursayı işgal ettiğinde, İşgal Kuvvetleri
Komutanı Trikopisin Bursada Orhangazinin türbesini tekmelediğini
duyduğunda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ÇİÇEK
(Devamla)
hüzünle bir ağacın dalındaki bülbülü muhatap
alarak Türk milletinin hâlini şu dizelerle dile getiriyordu:
Eşin var,
aşiyanın var, baharın var ki beklerdin,
Kıyametler
koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüt tahta
kondun bir semavi saltanat kurdun,
Cihanın
yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun.
Evet, Anadolu
teşkilatlanmaktadır. 1920 Nisan başında, Âkif, Ankaraya
gelmeye karar verir, Artık burada duracak zaman değil. der ve 23
Nisan Cumartesi günü öğle vaktinde, Büyük Millet Meclisinin
açılış günü, ertesi gün, Ankaraya gelir. 5 Nisan 1920de, Âkif,
Burdurdan milletvekili seçilmiştir. 7 Kasım 1920de Maarif Vekâleti,
gazetelere verdiği ilanla yeni kurulan cumhuriyetin İstiklal
Marşı için müsabaka açtığını, güfte ve beste için
500er lira mükâfat konduğunu bildirir. Müsabaka haberi alınınca
Vekâletin bir genelgesiyle tüm okullara duyurulmuştur. Yedi yüz yirmi dört
şiir katılır, bu şiirler içerisinde millî
duygularımızı yansıtan bir eser
bulunmadığından Maarif Vekili Hamdullah Suphi ve bazı
arkadaşları Mehmet Âkife başvururlar. Akifise para için
şiir yazmayacağını söyler, Âkife kazansa da para
verilmeyeceği belirtilir.
Sayın
milletvekilleri, İstiklal Marşı, 1 Mart 1920de Türkiye Büyük
Millet Meclisinde okunur ve 12 Martta da resmen kabul edilir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, şimdi sizleri bir an gözlerinizi yummaya davet ediyorum;
kendinizi 1 Mart 1921de olduğunuzu, Atatürk ve silah
arkadaşlarının ve ülkemizin dört bucağından
toplanmış olan kurucu Meclisin milletvekillerinin yerinde
olduğunuzu hissediniz. Düşmanlarımız tarafından yok
edilmek istenen yüce Türk milletinin şarkından garbına,
cenubundan şimaline bütün illerin vatan kuruluşu, milletin istiklali
için el ele, gönül gönüle verdiği o millî kutsal mutabakat gününün içinde
bir nefer olarak kendinizi hissedin. Atatürk ve arkadaşlarının
ayağa kalkarak alkışları arasında Mehmet Âkifin bu
kürsüde İstiklal Marşını okumaya başladığını
hissedin. O muhteşem İstiklal Marşını Âkifin
sesinden sizlere arz etmek istiyorum:
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al
sancak,
Sönmeden yurdumun
üstünde tüten en son ocak.
O benim
milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o
benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban
olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman
ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz
dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır,
Hakka tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden
beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi
çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel
gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım
dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın
afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu
göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma!
Nasıl böyle bir imanı boğar,
Medeniyet
dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş!
Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni,
dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır
sana vadettiği günler Hakkın,
Kim bilir, belki
yarın belki yarından da yakın.
Bastığın
yerleri toprak diyerek geçme, tanı,
Düşün
altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit
oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme,
dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet
vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda
fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı,
cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek
vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden
İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin
mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki
şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun
üstünde benim inlemeli.
O zaman vecdile
bin secde eder, varsa taşım,
Her cerihamdan,
İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır
ruhumücerret gibi yerden naaşım,
O zaman
yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de
şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık
dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana
yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır,
hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır,
Hakka tapan milletimin istiklal.
Büyük Âkife
Yeniden İstiklal Marşı yazma düşüncen var mı? diye
sorulduğunda Allah milletimize yeni bir İstiklal Marşı
yazdırmasın. demişti.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ÇİÇEK
(Devamla) Evet saygıdeğer arkadaşlarım, Allah milletimizi
ebediyen payidar eylesin, ülkemizi ve milletimizi ebediyete kadar istiklal ve
hürriyet içinde yaşatsın diyor, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çiçek.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Vekil, yalnız sizin dönemde İstiklal
Marşını söylemiyorlardı Türkiyenin bazı
bölgelerinde!
BAŞKAN
Sayın Yıldız
Sayın Yıldız, lütfen
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sizin Hükûmetiniz döneminde!
BAŞKAN -
Sayın Yıldız, lütfen
Gündem
dışı ikinci söz Balıkesir ili Dursunbey ilçesinde meydana
gelen maden ocağındaki kazaya ilişkin söz isteyen, İstanbul
Milletvekili Sayın Hasan Macite aittir.
Buyurun
Sayın Macit. (DSP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin,
Balıkesir ili Dursunbey ilçesi Odaköyde bir kömür ocağında
meydana gelen grizu patlamasına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime
geçmeden önce yüce heyetinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti
adına saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün
kaybettiğimiz ünlü karikatüristimiz Turhan Selçuk ve kaybettiğimiz 2
şehidimize, Elazığ depreminde kaybettiğimiz
yurttaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Balıkesir
ili Dursunbey ilçesi Odaköy mevkisinde meydana gelen kömür ocağındaki
grizu patlamasından sonra 13 madenci yurttaşımız kaza
anında, daha sonra da 2 madencimiz tedavi gördükleri hastanelerde
yaşamlarını yitirmiştir. Yaşamlarını yitiren
bu madenci kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum ve
yaralı olan diğer madencilerimize de Allahtan şifalar
diliyorum.
Biz, tabii bu
maden kazasını duyduktan sonra Demokratik Sol Parti olarak bir heyet
oluşturduk ve kazanın bulunduğu yerde incelemeler yapmak üzere
ertesi gün oradaydık. Gerçekten, maden kazası içler acıtan,
yürekleri acıtan, büken bir olay, bir olgu ama orada daha da acı
veren bir manzarayla karşı karşıya geldik. Orada maden
kazasını insanlarımız unutmuş ve
muhtarlarımız, orada çalışan yurttaşlarımız,
ocağın kapanmamasıyla ilgili, olumsuz bir açıklama
yapılmamasıyla ilgili bizden ricada bulundular. Gerçekten, ekmek
kapısı olan maden ocağının kapatılmaması ve
yöredeki işsizliğe bir nebze olsun çare bulunmasıyla ilgili
kaygılarını dile getirdiler. Bu, işsizliğin hangi
boyutlarda olduğunun bir göstergesiydi. Yani yöre insanının o
maden ocaklarına ne kadar ihtiyacı olduğunu ve orada
çalışmak için ne kadar ihtiyaçlarının olduğunu oradaki
muhtarlarımız çok veciz sözlerle bizlere ifade ettiler.
Gerçekten, maden
ocağında gerekli önlemlerin alındığını,
iş sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili her
türlü tedbirin alındığını söylediler; doğrudur ve
daha önceden, kazadan önce yapılan denetimde tedbirlerin yeterli
olduğu raporunu almış ama Allahtan gelen bir kaza sonucu
insanlarımızı orada kaybettik.
Bu ilçemizde
madenlerin, maden ocaklarının çok olduğunu fakat bir
kısım maden ocaklarının da kapalı olduğunu
söylediler. Bu ocağın da kapatılmamasıyla ilgili
muhtarların söyledikleri gerçekten yürekler burkuyordu.
Bir diğer
anlamda, muhtarların söylediği sözlerin altı çizilmesi gerekir;
dediler ki: Bize Hükûmetten destek gelmiyor. Yollarımız,
gördüğünüz, geçtiğiniz yollar. Sağlık
ocaklarımızla ilgili, okullarımızla ilgili,
yollarımızla ilgili, köyün ihtiyaçlarıyla ilgili ne
ihtiyacımız varsa, biz, bu maden sahibinden alıyoruz. Onun
greyderleri buradaki yollarımızı yapıyor ve bizim köyümüzün
her türlü ihtiyaçlarını maden sahipleri karşılıyor. Hükûmetten
destek alamıyoruz. Burası çok önemliydi. Yani AKP
İktidarı, oradaki insanlarımızı oradaki
varlıklı insanların artık insafına terk etmiş bir
vaziyette.
Gerçekten, yollar
delik deşikti, biz oraya çıkıncaya kadar akla karayı
seçtik. Sayın Bakanımız oraya gitti, görmüşlerdir.
Milletvekillerimiz gitti. Maden Komisyonu üyeleriyle orada
karşılaştık, onlar da bu olaya vâkıftır.
Daha sonraki
köylerimizde ziyaret ettiğimiz ve başsağlığı
dilediğimiz yurttaşlar, birincil öncelikli olarak -kendi
canını toprağa vermiş, ondan önce- ocağın
kapatılmamasını dile getiriyordu. Yani işsizliğin ne
kadar can yaktığını, yürek yaktığını
orada insanlarımız söylemleriyle dile getiriyordu. Bu acaba gerçek mi
yoksa bize böyle mi bilgi veriliyor diye bizim yaptığımız
bir araştırmada, yani köylülerin, oradaki
yurttaşlarımızın söyleminin dışında
yaptığımız bir araştırmada, gerçeklerin ne kadar
vahim olduğunu Dursunbey Kaymakamlığının sitesinde
gördük. Yani sitede yazılanlar, durumun oradaki yöre
halkımızın anlattıklarından daha vahim olduğunu
gösterdi. Yani eğitimde her yıl öğretmen
değiştiği, öğretmen açıklarının olduğu,
okul ihtiyacının olduğu o sitede yazıyordu ve eğitimin
kalitesinin bu nedenle düştüğünü
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
HASAN MACİT
(Devamla)
yeni gelen öğretmenlere öğrencilerin uyum
sağlayamamasından dolayı eğitim kalitesinin
düştüğünü söylüyorlardı.
Daha sonra,
sağlık ihtiyacı, sağlık memurları, doktor
ihtiyaçlarının olduğu sitede yazılıyor ve ne
yazık ki, oradaki sağlık ocaklarında -yani maden
ocağında, maden çıkarılan yerde, yüzlerce insanın
çalıştığı köyde- sağlık personelinin
bulunmadığı görülüyor ve bu da yine İnternet sitesinde gösterilmiş.
Bunu söylememize
bile gerek yok, dünya gördü, orada kaybettiğimiz bir maden mühendisinin
cenazesi araba bagajında Denizliye nakledildi. Yani bu, orada Hükûmetin
bir ambülans dahi bulamadığının bir göstergesidir.
Altyapı
sorunlarıyla ilgili yine İnternet
sitesinde, köylere içme suyunun tamamlanmasının hedefler
arasında olduğunu yazıyor. Yani hani KÖYDES, BELDES projelerinin
olduğu köylerin içme suyu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika daha ekliyorum, tamamlayın lütfen.
HASAN MACİT
(Devamla)
ihtiyacının kalmadığı, içme suyu olmayan
köy kalmadığını her yerde anlatıyorsunuz ama
İnternet sitesinde içme suyu ihtiyacının
karşılanacağına dair veriler konulmuş.
Değerli
arkadaşlar, tarım, hayvancılık, madencilik sektörünün orada
gerçekten çok büyük sorunları var.
Bir şey daha
dikkatimizi çekti bu İnternet
sitesinde, yani oradaki insanlarımıza hizmet
götürülmediğinin bir göstergesidir. Yani oradaki
insanlarımızın doğduğu yerde
doyamadığının bir göstergesidir. Adrese dayalı nüfus
sayımında 2007 yılında köyleriyle birlikte ilçenin nüfusu
46.938 iken 2008 yılında 45.780, 2009 yılında 44.373 yani
yaklaşık 47 binden 44 bine bu ilçemizde nüfus düşmüş.
Doyamadıkları için, başka yerlere doymak için iş, aş
peşine gitmişler. Batıda olan bu ilçemizin -doğuda veya
güneydoğuda bile değil- bu kadar sorunlarının birikmiş
olması herhâlde Hükûmetin, yürütmenin öncelikle gündemindedir diye
düşünüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Macit.
Şimdi, ben
size söz vermeden evvel 60ıncı maddeye göre söz talebi var -belki
sizin konunuzla da ilgilidir- onları vereyim sonra size söz vereceğim
Sayın Bakan.
Sayın
Özçelik
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, 12 Mart
İstiklal Marşının Kabulü ve Mehmet AkifErsoyu Anma
Gününe ilişkin açıklaması
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Sayın Başkanım, çok teşekkür
ediyorum.
Türkiyemizin
yarın, 12 Mart, İstiklal Marşından dolayı onur ve
gurur günü. 12 Mart İstiklal Marşının Kabulü ve Mehmet
AkifErsoyu Anma Günü, Hükûmetimiz tarafından Bakanlar Kurulu
kararıyla bir anma günü olarak ilan edilmiştir.
1 Mart 2006
tarihinde yine Hükûmetimiz tarafından getirilen tekliflerle Türkiye Büyük
Millet Meclisinde ilk kurulan üniversiteler arasında Burdurdaki
üniversitemiz de vardır. Üniversitemizin ismi Mehmet AkifErsoy
Üniversitesi.
Mehmet AkifErsoy
Üniversitesi bu yıl 4üncü yaş yılını kutladı.
Aynı zamanda, hem İstiklal Marşının günlerinde hem de
Mehmet AkifErsoyun anılma günlerinde bundan sonra, öyle inanıyorum
ki, üniversitemiz öncülük edecektir. Zaten üniversitemiz bünyesinde Mehmet
AkifErsoy Araştırma Merkezi bu noktada çalışmalarına
başlamış olup, 2008 yılında da 1inci
Uluslararası Mehmet AkifErsoy Sempozyumu düzenlenmiştir. Bu
sempozyumda Orta Doğudan, Balkanlardan, Türk cumhuriyetlerinden yüz on
iki bildiri yayınlayarak gerçekten hem İstiklal
Marşımızı hem de Mehmet AkifErsoyumuzu güzel bir anma
noktasına geldik.
Ayrıca,
yarın Burdurun da bir onur günü olacak. İlk defa, otuz dokuz
yıl sonra bir cumhurbaşkanı Burdurumuzu ziyaret edecek. 1971de
Cumhurbaşkanımız Cevdet Sunay ziyaret etmiş, ondan sonra
maalesef hiçbir cumhurbaşkanımız ziyarette
bulunmamışlardır.
Burada,
üniversitemizde bir tören yapılacak ve Cumhurbaşkanımız
burada bu günün anlam ve önemiyle ilgili konuşmalar yapacak ve aynı
zamanda Türkiyede ismi Mehmet Akif Ersoy olan 195 tane ilköğretim ve
liseden öğrencilerimizi de misafir edeceğiz. Bunun yanında,
Kosovadan Mehmet Akif Ersoyun birinci derece akrabalarını da
Burdurda misafir etme imkânını bulacağız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET ERSİN
(İzmir) Sayın Başkanım, gündem dışı
verseydiniz!
BAŞKAN
İki dakika veriyorum herkese, şimdi sizin
arkadaşlarınıza da iki dakika vereceğim. İsterseniz
bundan sonra birer dakikaya indireyim.
AHMET ERSİN
(İzmir) Hayır, fazla konuştu da onun için.
BAŞKAN
Hayır, sadece iki dakika. Ben süreye bakıyorum, işte kesildi.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Tüm vatandaşlarımızı Burdurdaki bu
törenlere katılmaya davet ediyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN -
Sayın Aydoğan
2.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
Balıkesir ili Dursunbey ilçesi Odaköyde bir kömür ocağında
meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle,
İstanbul Milletvekilimizin Balıkesir ili Dursunbey ilçesinde
yaşanan elim kazayı gündeme getirmesinden memnuniyet duyuyoruz ama bu
konuyla ilgili bizim de Divana müracaatımız, talebimiz olmasına
rağmen bizim talebimiz değerlendirilmedi. Bunu doğru
bulmadığımı ifade ediyorum.
Gerçekten ilimiz
Dursunbey ilçesinde elim bir kaza yaşadık. Bu kaza sonrasında
Cumhuriyet Halk Partisi olarak gece saat üçte işletmede bulunduk. Tabii,
daha önce, dört yıl önce de aynı işletmede 17
yurttaşımız yaşamını yitirdi. Bu kazalar öncesi
ve sonrası diye ikiye ayırmanın daha doğru
olacağını düşünüyorum.
Bu
işletmenin gerçekten kendi kriterleri içerisinde çok iyi bir işletme
olduğu ifade edilmekle birlikte, yirmi gün önce Bakanlık
tarafından bu işletmede denetimin yapıldığı ve
denetimlerin aksatılmadığı ifade ediliyor. Şimdi ben
buradan soruyorum: Yirmi gün önce yapılan denetimde gerçekten denetim
elemanları ciddi bir denetim yapmış mıdır? Denetim
yapmış da işletmeye bazı öneriler sunmuş mudur?
Eğer sunmuşsa, işletme yapmamış mıdır? Yoksa
Bakanlık adına denetime gelenler yeterli denetimi yapmamış
mıdır? Bunu buradan -Sayın Bakanımız da o
acılı günümüzde bizlerle birlikteydi- kendisine buradan ifade
ediyorum.
Yine, bir
yıl önce Enerji Bakanlığının hem Balıkesir
Valiliğine hem de işletmeye bu bölgenin riskli bir bölge olduğu,
metan gazı üreten bir bölge olduğu, o nedenle üniversiteler
tarafından araştırma yapılması gerektiği yönünde
Enerji Bakanlığının Valilikle yaşadığı
yazısı var. Bir yıl geçmesine rağmen bu konuda valilik veya
üniversite aracılığıyla herhangi bir işlem
yapılmış mıdır, yapılmamış mıdır?
Bunu da buradan yine Sayın Bakanımıza ifade ediyorum ve kaza
sonrasında yaşanan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Lütfen Sayın Başkan
BAŞKAN
İkişer dakika.
Sayın Özkan
3.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, 12
Mart İstiklal Marşının Kabulü ve Mehmet Akif Ersoyu Anma
Gününe ilişkin açıklaması
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
İstiklal
Marşının kabulünün yıl dönümünde Burdur Milletvekili ve
bir veteriner hekim olarak ben de vatan şairi ve 1inci Dönem Burdur
Milletvekili Mehmet Akif Ersoya meslektaşı olarak
şükranlarımı sunuyorum. Adını Burdur Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesinde yaşattığımızı bilgilerinize
sunuyorum. Başarılı bir üniversitemiz mevcuttur. Mehmet Akif
Ersoy adına yakışan bir de Veteriner Fakültemiz vardır.
Öğrencilerimizi bu seçme
sınavlarında Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesini tercihlerini ve
Veteriner Fakültesinde okumalarını da tavsiye ediyor, söz
verdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben
teşekkür ederim.
Hükûmet
adına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Ömer
Dinçer.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin,
Balıkesir ili Dursunbey ilçesi Odaköyde bir kömür ocağında
meydana gelen grizu patlamasına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı (Devam)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
Balıkesir ili Dursunbey ilçesi Odaköyde bir kömür ocağında
meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
(Devam)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Sayın
Başkan, çok değerli arkadaşlar; sözlerime başlarken hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
İstiklal Marşımızın kabulüyle ilgili yıl dönümü
münasebetiyle yüce Meclisimizi tebrik ediyor, nice yıllara bu
mutluluğu, bu süreyi tekrarlamaksızın, ama aynı daimiyet
içerisinde, süreklilik içerisinde diliyorum.
Ayrıca,
Elazığda meydana gelen kaza sebebiyle tüm milletimize baş
sağlığı diliyor, ölenlere rahmet temenni ediyorum.
Benden önceki
konuşmacı arkadaşımın Dursunbeydeki kazayı dile
getirmesi sebebiyle bu konuyu tartışmak için bir fırsat verdi,
teşekkür ediyoruz. Hakikaten, konuyla alakalı olarak
baktığımızda, Dursunbey, bizim izah etmekte
zorlandığımız bir kaza olarak ortaya çıktı.
Son yıllarda
Çalışma Bakanlığı olarak biz özel bir proje
yürütüyorduk. Bu yürüttüğümüz proje, aslında, Türkiyedeki iş
kazalarıyla alakalı ve iş güvenliğiyle alakalı
kapsamlı bir çalışmanın parçası olarak vardı.
Şunu
belirtmekte yarar var: Bizim ülkemizin aslında çalışma
hayatıyla ilgili çok temel iki sorunu var. Belki bu sorunları
ayrıntılaştırmak, daha çok sayıda sorunu dile getirmek
mümkün ama çalışmayan insanlar açısından
baktığımızda, işsizler açısından
baktığımızda mesleksizlik diye bir sorunumuz var,
çalışan insanlar açısından baktığımızda
da iş güvenliğiyle alakalı bir sorunumuz var. Çok temel iki
nokta olarak ben bunu değerlendiriyorum.
Son
yıllarda, mesela yine bu meseleyle ilgili olarak
baktığımız zaman sorunun büyüklüğünü görebilmek
için şunu söylemek mümkün: 2009
yılı rakamları henüz netleşmedi ama 2008 yılında
biz bir milyon sekiz yüz altmış beş bin yüz on beş iş günü
kaybettik. Bu iş günü kaybının üzerine üretim
kayıplarını, meslek hastalığına tutulanları,
malullüğü ve ölümlü kazaları da ilave edecek olursak bu ülkenin
yaklaşık olarak dört milyara yakın bir kaybının
olduğunu söylememiz mümkün. Olayın büyüklüğünü görmek
açısından bu rakamın altını tekrar çiziyorum.
Tabii, eğer
sorun böyleyse o zaman bu sorunun çözümüyle alakalı da çok daha
kapsamlı birtakım tedbirler almaya ihtiyaç var. Mesela, yine bizim,
son yıllarda alınan tedbirler neticesinde iş kazalarında
ciddi birtakım azalmaların olduğunu da söylememiz mümkün. 2003
yılından 2008 yılı sonuna kadar, aşağı
yukarı yüzde 51 oranında iş yeri sayısının
artmasına, yüzde 57 oranında istihdam oranının
artmasına rağmen, iş kazalarının sayısında
yüzde 35 ila yüzde 37 arasında azalma söz konusu oldu ama bu azalmaya
rağmen, Giderek bu iş azalıyor. diyerek sevinecek bir hâlimiz
yok çünkü bu iş kazalarında ölüm oranları, maalesef,
gelişmiş ülkelere göre oldukça daha yüksek. Bir insanımız
ölüyorsa, iş kazası sebebiyle ölüyorsa, o zaman bütün insanlar
ölüyormuşçasına tedbirinin alınması ve
acısının yüreğimizde hissedilmesi gerekiyor. Bir
insanımız özürlü kalıyorsa veya meslek
hastalığına tutuluyorsa, bütün insanlarımız meslek
hastalığına tutulmuş gibi tedbir almak ve bu sorundan
ızdırap duymamız gerekiyor. Bu açıdan, belki
sıfırlamak mümkün değil ama, en kötü ihtimalle her ölümlü can
için, her hastalanacak can için bizim bir bütünlük içerisinde tedbir almaya
ihtiyacımız var. Biz, bunu, değişik aktörlere
değişik roller biçerek yürütebiliriz.
Çalışma
Bakanlığı olarak bizim konuyla ilgili üç birimimiz bulunuyor;
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı
ve ÇASGEM. İş Teftiş Kurulu Başkanlığında,
biz, son zamanlarda denetim sistemlerini önemli oranda değiştirmeye
başladık. Şunun farkındayız: Yaklaşık 600
civarında müfettişimiz var, tek tek işletmelere giderek kontrol
etmek bu işi çözmemize imkân vermiyor. Sayının
yetersizliğinden şikâyet olsun diye söylemiyorum, olayın
yaklaşım tarzıyla alakalı bir değerlendirme
yapıyorum. Bu rakamın 600 değil de 6 bin olması hâlinde de
yine bu sorunun üstesinden gelemeyeceğimizin farkındayız çünkü,
mesela, Almanyada 6 bine yakın iş müfettişi olmasına
rağmen, onların da tek tek işletmelere giderek denetim yapmakla
bu sorunun çözülemeyeceğini fark ettiklerini görüyoruz. Nitekim,
İş Teftiş Kurulunda Almanya ve Belçikayla, özellikle madencilik
sektöründe neler yapıldığına dair eşleştirme
projeleri yaptık. Alman uzmanları, bu bahsedilen maden
ocaklarında gelip incelemeler yaptılar bizim uzmanlarımızla
beraber. Ortaklaşa, Maden Mühendisleri Odasıyla birlikte, işçi
ve işveren sendikalarıyla birlikte Çalışma
Bakanlığının liderliğinde denetimler ve özel projeler
uygulandı. Sadece madencilik sektöründe değil
Çünkü bizim en çok ölümlü
kazaların olduğu sektör üç grupta toplanabilir: Bir, metal sektöründe
-metal sanayisiyle alakalı- ölümlü kazaların yüzde 15i bu sektörde
oluyor ve iş kazalarının önemli bir miktarı bu sektörde
oluyor; ikincisi, madencilik sektöründe, yüzde 10 oranında bir paya sahip,
üçüncüsü ise inşaatçılık sektöründedir, yüzde 7,6 oranında
bir paya sahip. Böyle olunca, bu üç sektör özel projelerle kontrol ediliyor.
Sadece Bakanlığın değil, ilgili bütün sivil toplum
örgütlerinin ve aktörlerin, sendikaların, meslek odalarının ve
ilgili diğer kamu kurumlarının bir araya geldiği özel
projeler yürütüyoruz. İşte, Dursunbeydeki maden ocaklarından
bir tanesi bu tip tedbirlerin özel olarak uygulandığı bir maden
ocağıydı. Ayrıca, işvereni de bu konulara gönül
vermiş, bilinçli bir şekilde iş güvenliği konusunda
çalışan bir işverendi. Nitekim belki de bunun en önemli
göstergelerinden birisi, daha önceden Bursa-Mustafakemalpaşada meydana
gelen maden ocağında ilk kurtarma ekibi olarak gelen ve ilk
müdahaleyi yapan ekip bu maden ocağından gelmişlerdi ama
maalesef o ekip burada bu kez can verdi. Tabii, biz belki resmî olarak
baktığımızda birtakım
sorumluluklarımızı yerine getirmiş olarak görünüyoruz ama
ölen insanlarımızın hiçbirisinin yerine tekrar
gelmeyeceğini görerek yüreğimiz sızlıyorsa, orada yaralanan
insanların artık bir daha belki de orada
çalışamayacağını görüyorsak ve nihayet o bölgedeki
insanlar da Bu maden ocağı açık kalmalı, bizim tek ekmek
kapımız. diyorlarsa bizim hakikaten meseleye bir başka bütünlük
içerisinde bakmaya ihtiyacımız var.
Ben buradan
şunu söylemek istiyorum: Bakın, Bakanlık olarak biz özel
projelerle bu mesele üzerinde duruyoruz. İş
kazalarımızın çok büyük bir bölümü, yüzde 81i KOBİlerde
meydana geliyor. Bugün özel bir başlangıçla KOBİlere yönelik iş
güvenliği projeleri başlattık Avrupa Birliğiyle beraber,
yine özellikli olarak madencilik sektörü, metal sektörü ve inşaat
sektörüyle birlikte. ÇASGEMde tüm Türkiyede bu sene planlama yaptık,
önümüzdeki aylardan itibaren tam kırk üç ilde yürüteceğimiz bir
iş güvenliği seferberliği başlatıyoruz. Meslek
odalarıyla ve sendikalarla birlikte iş güvenliği konusunda yeni
bir kültür yaratmak ve hem işçimizin hem de işverenimizin dikkatini
çekmek üzere program yürütmeye başladık. İş
güvenliğiyle ilgili eğitim programlarını
özelleştirdik, bütün kurumlara yaydık. Daha önceden sadece
Bakanlığın yaptığı programları şimdi
Bakanlığın ÇASGEM birimiyle birlikte, üniversitelere, Millî
Eğitim Bakanlığının kurumlarına, sivil toplum
örgütlerine, meslek odalarına yaygınlaştırmaya
başladık ve onlara, belirli şartlara sahip olmaları hâlinde
ve bir kapasite yaratmaları hâlinde özel belgelerle yetki vermeye
başladık ve bu maksatla, şu anda on yedi üniversitemizde iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili eğitim
programlarını başlatacak merkezler oluşturulmaya
başlandı. Ayrıca, YÖKle iş birliği hâlinde
mühendislik fakültelerinde zorunlu veya seçmeli -duruma göre- olmak üzere
iş güvenliği dersleri konulması konusunda mutabakata
vardık. Millî Eğitim Bakanlığında, anaokulundan liseye
kadar her kademede, çocuklarımızın henüz genç yaşta iş
güvenliği meselesine bilinç oluşturmak amacıyla eğitim
programları veya okullarda tedbirler alınmasıyla alakalı
eğiticilerin eğitilmesi programlarını başlattık
ama buradan şunu söylemeyi ben yararlı görüyorum: Aslında bu
sadece Çalışma Bakanlığının yapacağı
bir çabayla üstesinden geleceğimiz bir sorun değil, bu bir toplumsal
sorundur ve bu toplumsal sorunu toplumla bir bütünlük içerisinde yapmalıyız.
Ben şunu
söylemek istiyorum buradan, çok açık ve net olarak; nasıl
değerlendireceğinizi bilmiyorum, Bakan itiraf etti diyebilirsiniz,
ama eğer herhangi bir işçimiz motosikletine binerken
kaskını motosikletinin arkasına bağlıyorsa, hiçbir
güvenlik tedbiri, hiçbir bakanlığın alacağı önlem ve
hiçbir meslek odasının vereceği çaba fayda etmeyecektir. Bunun
odak noktasında önce kendi canına ve sağlığına
sahip çıkması gereken işçiyi oturtmalıyız.
Motosikletine binen işçinin kafasına kaskı koyması
gerektiğini yahut da inşaat sektöründe inşaata giren
işçinin kafasına bareti koyması gerektiğini, maden
ocağına inen işçinin elinde sigara olmaması
gerektiğini herkesten önce o işçinin biliyor olması ve bu
bilince sahip olması lazım. İş güvenliği tedbiri alınmayan
bir işletme ortamında, bir işçinin çalışmayacak kadar
bilinçli olması gerektiğini düşünüyorum. Hem bir tarafıyla
kot taşlama sektöründe çalışacak hem kayıt
dışı olmaya razı olacak hem orada kumlama işçisi
olarak görev alacak ama arkasından da biz meslek odalarını ve
Çalışma Bakanlığını sorumlu tutacak olursak,
burada bir eksiklik var demektir. İşçimizin kumlama yerinde
aslında gerekli tedbirler alınmadığı zaman
sağlığın ve canın her şeyden önemli olduğunu
bilecek kadar bilinçlendirilmesi gerekiyor ama bu yetmez. Aynı zamanda
işverenlerimizin de neme lazımcı, sorumsuz, ihmalci
tavırlarının önünün kesilmesi gerekiyor. Hallederiz
yaklaşımından, hangi gerekçeyle olursa olsun, yüksek kâr
amacıyla olabilir, ihmalkârlıkla ve sorumsuzlukla ilgili olabilir,
insan hayatını önemsememekle alakalı olabilir ama bunların
hepsinin bir hesabının sorulacağını onun biliyor
olması gerekir.
Bu açıdan
bakıldığında, işverenlerimizin de aslında iş
güvenliğiyle ilgili tedbirleri almak üzere yapacakları
masrafların onlar için bir maliyet ögesi olmadığını,
aslında ortaya çıkabilecek çok daha büyük maliyetleri önlemek için
bir erken uyarı çalışması olduğunu kabul edecek bir
yaklaşım. O yüzden, biz, mesela teftiş sisteminde bir zihniyet
değişikliğini de öngörmeye başladık. Gittiğimiz
yerlerde mutlaka ceza kesen, mutlaka karşımızdaki insanın
eksiklerini bulan değil; ona rehberlik eden, yol gösteren,
danışmanlık sunan ve karşı tarafın da
İşte, bu bize sunduğu hizmetle bir tarafıyla benim
başıma gelecek bir felaketi önlemeye çalışan bir
yardımcı. gibi algıladığı insanlar olmak
istiyoruz. Tabii, bu karşılıklı bir şey.
İşverenin böyle bir algılamasının olması bizim
Bakanlığın motivasyonunda artacak bir çabadır.
Sadece burayla da
yetmiyor. Meslek odalarının her kaza olduğunda gidip demeç
verdikleri bir algılama ve rolden çıkmaları, aslında her
meslek odasının kendi sektörüyle ilgili bir bilinç yaratacak
çabayı ortaya koymasını gerektiriyor. Biz, bu maksatla meslek
odalarımızla iş birliği yapmaya hazırız ve işlerini, hepsini
kolaylaştırmak istiyoruz. Üniversitelerimizle iş birliği
yapıyoruz zaten, Millî Eğitim Bakanlığıyla
yapıyoruz, sendikalarımızın yine bu konuda çaba sarf
etmeleri gerektiği kanaatini taşıyoruz.
Dursunbeyle
ilgili olarak tabii ki biz yaklaşık yirmi gün önce, bir ay önce
denetim yapmıştık. Yaptığımız denetimlerde
herhangi bir kapatmayı gerektirecek eksiklik bulmadık. Bizim için
gördüğümüz en büyük eksiklik havalandırma tahrik
motorlarının olduğu yerdeki motorlarda grizu önleyici
tedbirlerin olmamasıydı. Ancak bu, maden üretiminin yapıldığı
yerde değil maden ocağının girişindeki hava tahrik motorlarıydı,
kapatmayı gerektiren bir durum değildi. Bununla ilgili gerekli
ikazlarımızı yapmıştık. Yönetici de zaten grizu
tedbirli olan motorları getirttiğini bize ifade etmişti. Onun dışında,
o maden ocağında geçekten de çok büyük sorunlar oluşturacak bir
eksiklik görünmüyordu. Dediğim gibi, orada yapılan
çalışmalar bir tarafıyla da pilot niteliği
taşıyordu ama o kaza yine oldu. Yakında ön raporlar
çıkacak. Hem savcılığın tespit ettiği
bilirkişiler hem de Bakanlığımızın
uzmanlarının yapacağı raporlar ortaya çıkacak, biz
gerçek anlamda sorunun sebebini görebileceğiz. Umarım orada bir
ihmalden çok, beklenmedik bir durumun ortaya çıktığı
şeklinde olur. Ama bir ihmal varsa, burada herkes emin olmalı ki,
onun hesabını kendi nefsimden başlayarak herkese soracağımızdan
siz de emin olmalısınız.
Biz, bu
vesileyle, Türkiyede iş güvenliği konusunu toplumun temel
meselelerinden birisi olarak algılayacak bir çaba için sizlerden de destek
istiyor, hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkanım, yerimden bir cümle söylemek
istiyorum tutanağa geçmesi açısından.
Ocak, Enerji
Bakanlığı tarafından kapatılmıştır,
Çalışma Bakanlığı tarafından
kapatılmamıştır. Aradaki fark, Çalışma Bakanlığı
kapatsaydı işçiler ücret almaya devam edecekti, Enerji
Bakanlığı kapattığı için işçiler ücret
alamıyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Buna cevap
verebilir miyim?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Tabii tabii, cevap vermesi gerekir. Yanlış
bilgiyse
BAŞKAN Bir
saniye
Sayın
Aydoğan, siz sisteme girdiniz
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Evet.
BAŞKAN
Önce bana söyleyin, niye girdiniz?
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Bakanın
açıklamalarına katkı yapmak için.
BAŞKAN Ama
daha evvel siz konuştunuz, katkıda bulundunuz 60ıncı
maddeye göre.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Bakanın söylediklerine katkı yapmak
için.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, ilave katkısı
varmış.
BAŞKAN
Öyle bir hak yok Sayın Aslanoğlu.
60ıncı
maddeyi iyi niyetle benim kadar sık işleten kimse yok, doğru mu?
Doğru. Şimdi bu istismar hâline dönüştüğü zaman da, o zaman
ne olur? Olmaz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Yapmayız Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Aydoğan, sizinle konuşmuyorum. Biraz oturun bakayım.
Şimdi, ben,
Aslanoğluna söylüyorum.
Dolayısıyla,
bu sistemi milletvekillerinin lehine kullanmaya devam etmemiz için
istismarından uzak durmamız lazım.
Şimdi,
Sayın Aydoğan, siz ne diyorsunuz, önce bana onu söyleyin, verip
vermeyeceğime karar vereceğim.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Peki Sayın Başkan.
Söyleyeceklerimiz,
tabii, kaza sonrasında yaşananlarla ilgili çıkacak raporla
ilgili. Sayın Bakan, oradaki çalışanların güvenlik
önlemlerinin alındığını söylüyor. Ben de diyorum ki,
Türkiye olarak biz ILOnun 176 sayılı İşçi
Sağlığı
BAŞKAN
Şimdi ben size -normalde böyle bir hakkınız yok şu anda,
Sayın Anadol biliyor ama- iyi niyetimle bir dakikalık süre veriyorum.
Ona göre, konuyu yaymadan
GÜROL ERGİN
(Muğla) İki dakika
BAŞKAN
Hocam, Allah aşkına ya!
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ama gerçekten bu çok önemli.
BAŞKAN
Yani bakın, üçüncü dakikasını kullanmış olacak.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Tamam, tamam, bir dakika.
BAŞKAN
Dolayısıyla, konuyu yaymadan ne söyleyecekseniz söyleyin, ondan sonra
Sayın Bakana söz vereceğim.
Buyurun.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, konuyu yaymıyorum.
Sayın
Bakanımızın iş güvenliği ve işçi
sağlığıyla ilgili açıklamalarında, ILOnun 176
sayılı İş Güvenliği ve İşçi
Sağlığı Sözleşmesini imzalamayı düşünüyor
mu, düşünmüyor muyuz?
Bir de, o
işletmede kullanılan araç ve gereçlerin ATEX Yönetmeliğine
uygun olup olmadığını buradan açıklamanızı
diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Ben
teşekkür ederim bir dakikayı kullandığınız için,
güzel.
Sayın Bakan,
buyurun şimdi.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Teşekkür
ediyorum, sağ olun Sayın Başkan.
Sayın Anadol
aslında doğru söylüyor, Enerji Bakanlığı kapattı.
Bizim kapatmayla ilgili kararımızın gecikmesinin sebebi bizim
prosedürümüzü belirleyen hukuki düzenlemelerle alakalı. Biz bu tip
kazalardan sonra, kendi müfettişlerimizi gönderip belirli incelemeleri
yaptıktan sonra bize gelecek rapora göre kapatma yapıyoruz. O
açıdan, dikkat ederseniz Mustafakemalpaşadaki maden
ocağındaki problem şeyde
Kapatma kararı da daha sonradan
bizim tarafımızdan verildi. Bugünlerde raporumuz
tamamlanacaktır. Raporumuz tamamlandıktan sonra kararımızı
veririz ve bizim kapatmamız hâlinde de o işçiler işlerine devam
ediyormuş gibi ücretlerini alırlar. Dediğiniz doğru.
Şayet işten çıkarılırlarsa, biz o işçilerimize
işsizlik ödeneğinden ücret ödüyoruz ama bundan daha da önemlisi,
orada kazaya muhatap olmuş olan işçilerimizden ölenlere ve
yaralananlara yönelik Sosyal Güvenlik Kurumunun birtakım tedbirleri
vardı, onları aldık, bilmenizde yarar umuyorum. Özellikle, ölen
işçilerimizle ilgili hem cenaze masraflarının
karşılanması hem de ölüm aylığının ve ölüm
maaşının alınmasıyla ilgili tedbirlerimizi
tamamladık. Hatta orada örnek bir davranış da sergiledik: Bizzat
yöneticilerimiz ölenlerin ailelerine gittiler, işlemlerini evlerinde
yaptılar ve böylece, onlardan maaş alacak olanlar
maaşlarını alacak şekilde, ölüm aylığı
alacak olanlar alacak şekilde, her ikisini alacaklarsa her ikisini de
yapacak şekilde düzenlemeleri yapıldı. Orada bir eksiklik
olmadığını buradan, doğrusu, ifade etmekten de
mutluyum.
Öbür bahsedilen
ATEX standartlarına uygun muydu? sorusunun cevabını daha sonra
verebilirim, çünkü raporları bilmiyorum doğrusu, o kadar teknik
ayrıntısı bilmiyorum. Daha sonra
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Gündem
dışı üçüncü söz Erzurumun düşman işgalinden
kurtuluşunun 92nci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Erzurum
Milletvekili Sayın Zeki Ertugaya aittir.
Buyurun
Sayın Ertugay. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumun
düşman işgalinden kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Erzurumun
kurtuluş günü olan 12 Mart 1918 tarihi, Anadolunun kalbi Erzurumun bu
ülke uğruna nice canlar feda edilerek elde edildiği bir zafer
günüdür. 16 Şubat 1916dan 12 Mart 1918 tarihine kadar Rus ve Ermeni
işgali altında kalan Erzurumda Taşnak Ermeni çeteleri
tarafından yapılan insanlık dışı katliam, jenosit
ve Engizisyon mezaliminde dahi görülmeyen bir vahşet, 12 Mart 1918
tarihinde Birinci Kafkas Kolordusunun Erzuruma girişiyle son
bulmuştur.
Bugün, Erzurumda
hiçbir aile yoktur ki Rus ve Ermeni savaşlarında şehit
vermemiş olsun. Erzurum, Doğu ve Güneydoğu Anadoluda en fazla
Türk soykırımının yapıldığı
şehirlerin başında gelmektedir. 1916-18 yılları
arasında, vilayet sınırları dâhilindeki şehit
sayısı 50 bindir. Burada şu hususu bilhassa ifade etmek
istiyorum: Türk milleti, bu tarihî gerçeğe rağmen, olayları ters
yüz edip Türke soykırım iftirası atanların bu kin ve
iftira kampanyası altında asla ezilmeyecek, bütün engellere
rağmen dünya kamuoyunun gerçekleri öğrenmesini
sağlayacaktır.
Erzurum, büyük
Türk milletinin tarihî misyonunda ve alın yazısında her zaman
Anadolunun kilidi konumunu üstlenmiş tarihî bir Türk yurdudur. Dün
olduğu gibi bugün de bu tarihî şehir stratejik öneminden, tarihî,
kültürel ve siyasi cazibesinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Bu
konumundan dolayı da Anadolu tarihiyle uğraşan tarihçilerin
hemfikir oldukları yegâne nokta, Erzurum yaylasına hâkim olan
milletler bütün Anadoluya hâkim olurlar, bu yaylayı ellerinden
çıkaran milletler er veya geç Anadolunun öteki
kısımlarındaki hâkimiyetlerini de kaybederler; bu gerçek,
Anadolunun beş bin yıllık tarihinde hiç
değişmemiştir ve değişmeyecektir. Onun içindir ki
Büyük Önder Atatürk, yeni devletin ve cumhuriyetin kuruluşuna giden ilk
adımı Erzurum Kongresini yaparak atmıştır. Erzurum
Kongresine zemin hazırlayan sürecin başlangıcı,
şüphesiz ki hürriyet ve istiklal mücadelesinin kazanıldığı
12 Mart tarihi yani Erzurumun kurtuluşudur. Büyük Önderin Tarih bu
kongremizi ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir. dediği Erzurum
Kongresi, Kuvayımilliyenin amil, millî iradenin hâkim kılındığının
ilan edildiği bir kongredir. Bu kongre, yeni kurulacak
bağımsız Türk devletinin kuruluş felsefesini oluşturan
Azınlıklara imtiyazlar verilemez. Manda ve himaye kabul edilemez.
Vatan bir bütündür, parçalanamaz. kararlarının alındığı,
tarihin akışını değiştiren bir kongredir.
Yeri
gelmişken burada bir hususu yüksek müsaadelerinizle hatırlatmak
istiyorum: Erzurumda, 23 Temmuz 2003te, 59uncu AKP Hükûmeti, seksen dört
yıl önce yukarıda bahsettiğim tarihî kararların
alındığı, bağımsızlık meşalesinin
yakıldığı bu kutlu mekânda bir Bakanlar Kurulu
toplantısı yapmıştır. Bu toplantıda Yedinci Uyum
Paketi adı altında on tane yasanın çıkarılması
kararlaştırılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, bugün maalesef yürürlükte olan bu yasaların
bazıları Erzurum Kongresi kararlarıyla âdeta hesaplaşma
niteliğindedir ve bin yıllık kardeşliğimizi
dinamitleyen, millî birlik ve beraberliğimize zarar veren,
şehitlerimizin kemiklerini sızlatan bugünkü açılım denen
yıkım projelerinin de altyapısını
oluşturmuştur.
Türk milletinin
kurtuluşuna ve bağımsızlığına giden bu
günleri anarken şüphesiz ki amacımız tarihten
çıkarılan dersleri yeni nesillere aktarmanın yanında, o zor
şartlarda bu aziz vatanı işgalden kurtarıp bize emanet eden
Kuvayımilliye ruhuyla, bugün bu ülkeyi yönetenlerin millete ve devlete
bakışı arasındaki farkı ortaya koymaktır.
Günümüz
Erzurumuna gelince. Geçen sekiz yıllık zaman içerisinde bir taraftan
Erzurum ekonomik olarak kan kaybederken, yani küçük esnafı, çiftçisi yok
olurken, memuru, emeklisi dara düşerken, tarım ve tarım
dışı sektörlerde işsizlikte patlama yaşanırken,
diğer taraftan ilde yaşanan iki yönlü göç şehrin kültürel ve
sosyal dokusunu tamamen bozmuştur.
Sadece birkaç
rakam vermek istiyorum: Erzurumda 2009 yılı Temmuz ayında, 2008
yılı Temmuz ayına göre, kurulan şirket sayısında
yüzde 55, gerçek kişi ticaret işletmesi sayısında yüzde
41lik bir azalma olmuştur, tasfiye edilen kooperatif
sayısındaki artış ise yüzde 166dır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum.
ZEKİ ERTUGAY
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçen
yılın aynı ayına göre kapanan şirket sayısı
yüzde 50, kapanan kooperatif sayısı yüzde 133
artmıştır. Bu rakamlar Erzurumun sürekli kan kaybettiğini,
ekonomik olarak büyük bir sıkıntı içerisinde olduğunu ve
problemlerinin bir an evvel çözüm beklediğini açıkça göstermektedir.
Değerli
milletvekilleri, 12 Mart aynı zamanda İstiklal
Marşımızın da kabulünün 89uncu yıl dönümüdür.
Sözlerimi burada
bitirirken İstiklal Marşımızın yazılmasına
vesile olan kahramanlarımıza, millî şairimiz Mehmet Akif
Ersoya, millî mücadelede ve terörle mücadelede hayatını kaybeden
aziz şehitlerimize Cenabı Allahtan rahmet, milletimize
başsağlığı diliyor, aziz hemşehrilerimin kurtuluş
bayramlarını tebrik ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ertugay.
Sayın
Doğru, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, 14 Mart
Tıp Bayramına ilişkin açıklaması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Benim söz
talebim, 14 Mart Tıp Bayramının hafta sonuna gelmesiyle
ilgilidir. Ben, buradan, bütün tıp mensuplarının 14 Mart
Tıp Bayramını kutluyorum. Türk milletinin her ferdine hak
ettiği sağlık hizmetini sunabildiğimiz zaman, anlamına
uygun olacak bayram kutlamaları daha güzel olacaktır.
Hekimler
başta olmak üzere, bütün sağlık personeli fedakâr bir
şekilde çalışmakta ve görev yapmaktadır.
Çıkarılan son kanunlardan birçok şikâyetler vardır.
Sağlık çalışanları, özellikle, son çıkarılan
kanunlardan çok şeyler beklemişlerdir ancak beklentilerinin yerine
gelmiş olduğunu söyleyemiyoruz. Ancak yine de onlar, gecelerini
gündüzlerine katarak insanüstü gayretle çalışıyorlar. Devlet
olarak da onları takdir etmek mecburiyetindeyiz.
Ülkemizde en zor
şartlarda çalışan personel başta olmak üzere, bütün
hekimlerimize çalışmalarından dolayı takdir ve
şükranlarımı sunuyor, nice yıllara daha güzel
şartlarda ulaşmalarını ve bayram yapmalarını
temenni ediyorum.
Söz verdiğiniz
için teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları vardır.
Komisyondan
istifa önergesi vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Zeyid Aslanın, İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu üyeliğinden istifa
ettiğine ilişkin önergesi (4/189)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ak Parti Genel
Merkezi Teşkilat Başkanlığındaki görevimin
yoğunluğu nedeniyle, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu
üyeliğinden istifamın kabulünü arz eder, saygılar sunarım.
10/03/2010
Zeyid
Aslan
Tokat
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş
ve 19 milletvekilinin, 1930 yılında Vanın Erciş
ilçesindeki Zilan Deresinde yaşanan olayların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/615)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Vanın
Erciş İlçesinde 1930 yılında yaşanan Zilan
Katliamı araştırılıp, isyan dönemi yaşanan
olayların aydınlatılması amacıyla Anayasanın
98inci, İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
1930
yılında Ağrı ili ve civarında Ağrı
İsyanı adıyla anılan bir isyan gerçekleşmiş;
isyanın bastırılmasından sonra ise isyana
katılan-katılmayan birçok insan Van ili Erciş ilçesi
sınırları içerisindeki Zilan Deresi'ndeki köylere
sığınmıştır. Temmuz 1930 tarihinde ordu güçleri
tarafından Zilan Deresi'ne bir operasyon düzenlenmiş, köylerin büyük
bir kısmı yakılarak boşaltılmış ve isyana
katılıp katılmadığına
bakılmaksızın binlerce sivil vatandaş katledilmiştir.
Bu operasyonda; Hasanabdal, Aks, Şahbazar, Doğancı, Tendurek,
Çakırbey, Yılanlık, Harhus, Babazeng, Kömür, Şor,
Şorik, Mürşit, Mescitli, Karakilis, Kündük, Zorava, Aryutin,
Hallacköy, Koşköprü, Kuruçem, Mülk, Yekmal, Kilise, Gosk, A. Partaş,
Y. Partaş, Binesi, Bunizi, Pelexlu, Kerx, Söğütlü, Mığare,
Kardoğan, Kelle, Hostekar, Süvarköy, Kızılkılise, Ziyaret,
Hiraşen, Komik, Şeytanava, Birhan ve Yukarı Koçköprü Köyü
ateşe verilerek yakılmıştır. Operasyon sonrası
sivil ve silahsız olan 15.000'e yakın kişi öldürülmüştür.
13 Temmuz 1930
tarihli Cumhuriyet gazetesi operasyonu, "Ağrı Dağı
tepelerinde kovuklara iltica eden 1.500 kadar şaki
kalmıştır. Tayyarelerimiz şakiler üzerine çok şiddetli
bombardıman ediyorlar. Ağrı dağı daimi olarak infilak
ve ateş içinde inlemektedir. Türkün demir kartalları asilerin
hesabını temizlemektedir. Eşkıyaya iltica eden köyler
tamamen yakılmaktadır. Zilan harekâtında imha edilenlerin
sayısı 15.000 kadardır. Zilan deresi ağzına kadar
ceset dolmuştur... Bu hafta içinde Ağrı Dağı tenkil
harekâtına başlanacaktır. Kumandan Salih paşa bizzat
Ağrı'da tarama harekâtına başlayacaktır. Bundan
kurtulma imkânı tasavvur edilemez." şeklinde haber
yapmıştır.
1930 tarihindeki
sayısında Cumhuriyet Gazetesi Zilan Deresi'ndeki toplu katliamı
şöyle vermiştir: "Karaköse, 14 (Özel muhabirimiz bildiriyor)-
Ağrı eteklerinde eşkıyaya katılan köyler
yakılarak, ahalisi Erciş'e sevk ve orda iskân olunmuştur. Zilan
harekâtında imha edilen eşkıya miktarı, 15 binden
fazladır. Yalnız, bir müfreze önünde düşüp ölenler bin kişi
olduğu tahmin ediliyor. Zilan Deresi'ne sıvışan 5 şaki
teslim olmuştur. Buradaki harp, pek müthiş bir tarzda cereyan
etmiştir. Zilan Deresi, lebalep cesetlerle dolmuştur."
Dönemin
iktidarlarına göre ise; "İsyan mıntıkasında
işlenen fiiller suç sayılmaz"dı. Bölge, "serbest
atış alanıydı. 20 Temmuz 1931 tarih ve 1850
Sayılı Kanunla bu teyid edilmiştir.
Madde 1:
Erciş, Zilan, Ağrı dağ havalisinde vuku bulan isyanda, bunu
müteakip Birinci Umumi Müfettişlik mıntıkası ve Erzincan
Pülümür kazası dahilinde yapılan takip ve te'dip hareketleri
münasebetiyle 20 Haziran 1930'dan 1 Kanun-ı Evvel 1930 tarihine kadar
askeri kuvvetler ve devlet memurları ve bunlar ile birlikte hareket eden
bekçi, korucu, milis ve ahali tarafından isyanın ve bu isyanla
alakadar vak'aların tenkili emrinde gerek müstakilen ve gerekse
müştereken işlenmiş efal ve hareket suç sayılamaz..
Madde 3: Bu
kanunun icrasına Adliye ve Dahiliye vekilleri memurdur.
Katliam
sonrası binlerce insan köylerini terk etmek zorunda
bırakılmıştır. Boşaltılan köyler 1980
yılına kadar boş bırakılmış, bu yıldan
sonra ise köylere Afganlar yerleştirilmiştir.
1930
yılında yaşanan Zilan Katliamı ile ilgili olarak gerekli
araştırmaların yapılması ve dönemin
mağdurlarının ve varislerinin mağduriyetlerinin
giderilmesine yönelik çalışmalar biran önce
yapılmalıdır.
2.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş
ve 19 milletvekilinin, kamuda geçici personel istihdamındaki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/616)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde
yaygınlaşarak devam eden geçici personel rejiminin ücretler,
örgütlenme ve toplu sözleşme hakları üzerindeki etkilerinin
açığa çıkarılması, olumsuz etkilerin giderilmesi ve
üretim faktörlerinin başında gelen emek kesiminin
kaygılarını gidermeye yönelik yeni, alternatif,
uluslararası sözleşmelere ve insan hakları kriterlerine uygun
istihdam biçimlerinin ortaya çıkarılması, geçici personel
rejiminden kaynaklı mağdur olmuş vatandaşlarımızın
mağduriyetlerini açığa çıkarıp bunları telafi
etmenin yollarının ortaya çıkarılması amacıyla,
Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Ülkemizin
yıllardır devam eden yapısal sorunlarından biri de,
işsizlik ve yoksullukla mücadele etmek amaçlı doğru bir üretim,
bölüşüm ve istihdam politikasının olmamasıdır.
Geçmiş hükümetler tarafından uygulanan ekonomi politikaları, bu
sorunları çözememiş ve bu sorun AKP hükümetleriyle birlikte daha da
derinleşerek devam etmiştir.
Uygulanan ekonomi
politikaları sonucunda ülkemizde yoksul sayısı 20 milyona
yaklaşmış, resmi verilere göre işsizlik oranı tarihsel
rekorlara ulaşmıştır. İşçi sendikalarına
göre ise işsizlik oranı % 20'nin üzerine
çıkmıştır. Bu durumda ortaya çıkan başka bir
sorun ise, bu yoksulluk ve işsizlik durumuyla mücadele amaçlı ortaya
çıkan istihdam biçimleri olmuştur.
Özellikle Tekel
işçileri olarak bilinen yaprak tütün işletmeleri
çalışanlarının, eylemleriyle kamuoyunun yakından takip
etme olanağı bulduğu 4-C istihdam biçimi, emek sömürüsünü
derinleştirdiği iddiasıyla karşı çıkılan bir
istihdam biçimi olarak öne çıkmaktadır.
Sendikaların
belirlemiş olduğu açlık ve yoksulluk
sınırlarının altında bir ücretle emeğin
satın alınması anlamına gelen geçici personel rejimi,
aynı zamanda herhangi bir iş güvencesi de içermemektedir.
Sendikalaşma olanakları ve dolayısıyla da örgütlenme ve
toplu sözleşme haklarından da mahrum olan bu geçici personel
yasasına göre çalışanlar, en temel insan hakkı ve
emeğin tarihsel kazanımı olan toplu örgütlenme ve hak arama
hakkından da bizzat devlet tarafından mahrum
bırakılmaktadır.
Sosyal devlet
olmanın temel ilkelerinden biride vatandaşlarına aş,
iş bulmak ve bunu yaparken de emeğin haklarına saygı
göstermek gereğiyken, vatandaşlarına güvenceli iş ve
haklarını talep edebilecekleri yasal zeminleri yaratmak ve uygulama
özgürlüğü de sunmaktır.
Tekel
işçilerinin eylemleriyle beraber hükümetin 4-C geçici personel statüsünde
yapmış olduğu değişiklik, yılda 10 aylık
çalışma süresinin 11 aya çıkarılması olmuş ve
bunun dışında, bu çalışanların örgütlenme, toplu
sözleşme ve kıdem tazminatı haklarında herhangi
iyileştirici bir adım atmamıştır. Ücretlerde de yine
yoksulluk sınırının altında bir rakamda ısrar
edilmiştir. Çalışma süresinin 11 aya çıkarılması
aynı zamanda kamuoyunda geçici personel rejiminin hükümet eliyle
yaygın istihdam biçimi haline getirileceği kuşkularını
da artırmıştır. Kamuda çalışan ve Tekel
işçileriyle beraber sayıları 34 bine ulaşması beklenen
4-C de çalışacak olanların, 657 sayılı Devlet
Memurları Yasasının istihdam biçimlerini belirleyen 4.
maddesinin C fıkrasında da ifade edildiği gibi, ne işçi ne
memur ne de sözleşmeli personel statüsünde bulunmamaktadırlar. Bu durum,
çalışanlar düşük ücret ve kıdem tazminatsız
çalıştırıldıkları ve sözleşmeleri her
yıl yenilendiği için, bir geçici istihdam durumunu aşıp,
sürekli, ucuz ve kıdem tazminatsız çalıştırma
anlamına gelen bir istihdam biçiminin de yolunu açmaktadır. Bu uygulamalar,
ucuz ve yaygın istihdam biçiminin yaygınlaşmasına yönelik
kaygıları daha da güçlendirmektedir.
Şu an
sayıları 10 binleri bulan geçici personel statüsünde
çalışanlara, sırada bekleyen Şeker Fabrikaları
özelleştirmeleri ve devam edecek diğer özelleştirmelerle beraber
yenileri eklenecektir. Vatandaşlarımızda bu sayının
katlanarak devam etmesi durumunda emekçinin hakkı olan insanca yaşam
için gerekli ücret hakkı, sendika kurma ve toplu sözleşme gibi
yaptırım kanallarının tamamen kapanacağı
kaygısı hâkimdir. Bunun özellikle hükümet eliyle teşvik ediliyor
oluşu ayrıca sosyal devlet, hukuk devleti gibi olguları da
kökünden zedeleyici bir rol oynamaktadır.
Hükümetin,
ülkemizde yaşanan işsizlik ve yoksulluğun varmış
olduğu yüksek boyutları, Tekel işçilerinin eylemlerinden
vazgeçmeleri için tehdit unsuru olarak kullanması, bu durumu düşük
ücretle çalıştırma politikasının bir gerekçesi
yapması, işsizliği ve yoksulluğu önleyici politikalar
geliştirmemesi mevcut krizi daha da derinleştirmektedir. Bu krizin
aşılması amacıyla yapılacak
çalışmaların tespiti için Meclis araştırması
açılması elzemdir.
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 34
milletvekilinin, Hrant Dink cinayetiyle ilgili bazı hususların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/617)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Yaşam
hakkı, temel ve mutlak haklardandır ve gerek Anayasamıza ve
gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre, herkesin
yaşamı ve vücut bütünlüğü Devletin teminatı ve
yasaların koruması altındadır. Dolayısıyla,
diğer tüm hak ve özgürlükler gibi, yaşama hakkının da özüne
dokunulamaz ve kişinin kendisinden, üçüncü kişilerden ve toplumdan
gelen tehditlere karşı korunması gerekir. Bu konuda Devlet,
herkese etkin güvenceler sunmak zorundadır.
Gerek Anayasa ve
yasalarımız, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
gereği Devlet, yaşama hakkını korumak için gerekli
önlemleri almak ve bir saldırı vuku bulduğunda ise, fail veya
faillerini ve saldırıda ihmali olan kamu görevlilerini yargı
önüne çıkarmak, yargılanmalarını ve
cezalandırılmalarını sağlamak zorundadır. Yani
Devlet, yaşama hakkına saldırı olması hâlinde,
sorumluların kim olduğuna bakmadan etkin, resmi ve güvenilir bir
soruşturma yapmakla yükümlüdür.
Bilindiği
gibi, 19 Ocak 2007 tarihinde, Agos Gazetesi yayıncısı gazeteci
Hrant Dink, bir dizi ihmaller sonucu katledilmiştir.
Hrant Dink'e
yönelik tehlikenin varlığından, İstanbul Valisi ve
Emniyetinin 1 yıl öncesinden itibaren haberleri vardır. Türkiye
Ermenileri Patriği 2. Mesrob, 11 Ekim 2006 tarihinde İstanbul
Valiliğine yaptığı müracaatta, gelen tehditler ve duyumlar
nedeniyle Ermeni vatandaşlarımıza ait tüm kurumların
güvenliğinin sağlanmasını talep etmiştir. Ayrıca,
Hrant Dink, İstanbul Valiliğine çağrılarak uyarılmış,
ancak korunması için önlem alınmamıştır.
Keza, Trabzon
Emniyeti ve Jandarmasının haber elamanları, Hrant Dink'in
öldürüleceğini ve fiili kimin gerçekleştireceğine kadar
bilgileri vermişlerdir.
Dolayısıyla,
Hrant Dink'in öldürüleceği, Emniyet İstihbarat Dairesi ile Trabzon
Emniyeti ve Jandarması ve İstanbul Emniyeti tarafından önceden
bilinmesine rağmen, bir koruma önlemi alınmadığı gibi,
halen yargılanmakta olan sanıkların bu eylemi gerçekleştirmelerini
önleyecek tedbirler de alınmamıştır. Sonuçta, konuyla
ilgili her kademedeki sorumluların ihmali, Hrant Dink'in
yaşamını yitirmesine neden olmuştur.
Öldürülen
gazeteci Hrant Dink'in yakınlarının başvurusu üzerine,
Başbakanlık Teftiş Kurulunun yaptığı incelemede,
aralarında Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanlarından
Ramazan Akyürek ve Sabri Uzun'un da bulunduğu, İstanbul ve
Trabzon'daki 19 polis hakkında, ihmalleri nedeniyle soruşturma
açılması sonucuna varılmıştır. Ancak,
soruşturmayı yürüten İçişleri Bakanlığı
Müfettişleri ise, polislerin ihmalinin olmadığı sonucuna
vararak, istihbarat ve önlem almakla ilgili bütün sorumluluğu halen
yargılanmakta olan muhbir Erhan Tuncel'in üzerine
yıkmıştır.
Dolayısıyla,
aradan üç yıl geçmesine karşın, yurtiçi ve
yurtdışında halen dahi tartışılan ve Türkiye'nin
imajını ciddi ölçüde erozyona uğratan bu cinayetin
aydınlatılmasına katkı verebilecek bazı kayıt ve
belgelerin imha edilmiş olması yanında; ilgili kamu
görevlilerinin ihmal ve sorumluluklarına ilişkin,
Başbakanlık Teftiş Kurulu ile İçişleri
Bakanlığı Teftiş Kurulunun birbirine ters raporları
kamuoyunun kafasını karıştırmıştır.
Sorumlu bazı kişilerin korunmak istendiği kanaati
yaygındır.
Bu nedenle de;
gazeteci Hrant Dink'in 19 Ocak 2007 tarihinde öldürülmesinden önce
korunmasında ve bu cinayeti önleyecek tedbirlerin alınmasında ve
ayrıca cinayetin bağlantılarının ortaya
çıkarılmasında, Emniyet İstihbarat Dairesi ile Trabzon
Emniyeti ve Jandarmasının ve İstanbul Emniyetinin ve diğer
kamu görevlilerinin ihmal ve kusurunun olup olmadığının ve
varsa sorumlularının tespiti için Anayasanın 98 ve
İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereği bir Meclis
Araştırması açılmasını talep ederim.
1) Ahmet Ersin (İzmir)
2) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
3) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
4) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
5) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
6) Rahmi Güner (Ordu)
7) Fevzi Topuz Muğla)
8) Hüseyin Ünsal (Amasya)
9) AkifEkici (Gaziantep)
10) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
11) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
12) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
13) Ahmet Küçük (Çanakkale)
14) Faik Öztrak (Tekirdağ)
15) Eşref Karaibrahim (Giresun)
16) Orhan Ziya Diren (Tokat)
17) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
18) Şahin Mengü (Manisa)
19) Derviş Günday (Çorum)
20) Osman Kaptan (Antalya)
21) Bülent Baratalı (İzmir)
22) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
23) Gürol Ergin (Muğla)
24) Hulusi Güvel (Adana)
25) Şevket Köse (Adıyaman)
26) Erol Tınastepe (Erzincan)
27) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
28) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
29) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
30) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
31) Ensar Öğüt (Ardahan)
32) Hikmet Erenkaya Kocaeli)
33) Tayfur Süner (Antalya)
34) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
35) Sacid Yıldız (İstanbul)
4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 34
milletvekilinin, faili meçhul siyasi cinayetler konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/618)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'nin
tarihi, çok sayıda faili meçhul siyasi cinayetlerle doludur. Devlet,
hiçbir siyasi cinayetin sırrını çözmemiş, sonunda Türkiye,
adeta faili meçhul siyasi cinayetler mezarlığı haline
gelmiştir. 1948 yılında, sürekli izlendiği nedeniyle tüm
işlerini bırakarak kamyonculuk yapmaya başlayan Yazar Sabahattin
Ali'nin, Kırklareli üzerinden Bulgaristan'a geçmek isterken öldürülmesi
olayı hâlâ aydınlatılmadığı gibi mezarının
nerede olduğu dahi bilinmemektedir. 1970'li yılların ortasından
itibaren toplum tam ortasından sağ ve sol diye ikiye bölünmüştü.
Ülkenin tümünde
kan gövdeyi götürüyordu. Her gün sokak ortasında insanlar
kurşunlanarak öldürülüyordu. İşte böylesine karanlık,
sisli, kaotik bir ortamda hemen herkesi, uzlaşmaya, barışa
çağıran Gazeteci Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979 günü evine
giderken arabasının içinde kurşunlanarak katledilmiş ve
O'na sıkılan bu kurşunlar, Türkiye'yi karanlık günlere
savurmuştu. Abdi İpekçi, ölümünden bu yana 31 yılı
aşkın bir süre geçmesine karşılık, hâlâ ölümündeki
sırlar çözülememiştir. Abdi İpekçinin demokrasi ve özgürlük
anlayışı, bugünlere de ışık tutuyor. Abdi
İpekçi kızına yazdığı mektuplarında
"Benim inançlarımın temelinde 'özgürlükçülük' var.
Özgürlüğe, yalnız insanın en kutsal, en doğal bir hakkı
olduğu için inanmıyorum. Özgürlüğün aynı zamanda
gerçeklerin araştırılıp bulunmasında vazgeçilmez bir
amaç olduğunu düşünüyorum. İşte, ben, insanların özgür
olmalarını, düşüncelerini, inançlarını,
görüşlerini hiçbir baskı ile karşılaşmadan özgürce
açıklayabilmelerini istiyorum. Bu özgürlüğü, yalnız kendi
doğrultumdaki kimseler için değil, karşıtlarım için de
savunmak gereğine inanıyorum... Karşıtlarım dâhil
herkesin özgürlüğünü savunmayı ödev biliyorum." demiştir.
İpekçi'nin "Sağda ve solda körü körüne angaje olmamış
her gerçek aydının kaderi, her iki yandan gelen suçlamalara hedef
olmaktır" şeklindeki sözleri, aslında bugün Türk
basınına ve düşünce dünyasına hâkim olan bölünmüşlük
ve gerginlik ortamı içinde özel bir önem taşımaktadır.
Türkiye, 31 yıl önce İpekçi'nin şahsında simgeleşen
sağduyu ve uzlaşı çizgisine bu gün daha çok ihtiyaç
duymaktadır. Mehmet Ali Ağca'nın, kısa bir süre önce
serbest kalması, kamuoyunda İpekçi cinayetinin perde arkasıyla
ilgili olarak yeniden tartışmalar başlatmıştır.
Dönemin yetkili kişilerinin basında yer alan açıklamaları;
cinayet sonrasındaki ihmalleri, kusurları ve gariplikleri yeni
sorularla birlikte sarsıcı bir şekilde bir kez daha kamuoyunun
dikkatini çekmiştir. O dönemin İçişleri Bakanı Sayın
Hasan Fehmi Güneş, Milliyet Gazetesindeki açıklamasında;
cinayetin birçok ipucunu ele geçirdiklerini, çözüme gidebileceklerini
belirterek "Yol görünmüştü. Orada yürünüyordu. Heyecanla takip
ediyorduk. O yol kesildi. İsyanım o. O yol, kesilmemeliydi.
Soruşturma, cinayeti planlayan merkeze doğru gidiyordu. Bu acı
değil mi? Bu sarsıcı olayları teröriste
yaptırırlar. Amaçlanan şiddetin egemen olduğu ortamı
yaratmak. Darbe mi, otoriter mi. Bir düzene zemin hazırlamak. İpekçi,
önemli bir insandı. Senin babanın cinayetini tam
aydınlatmamızın önü kesildi. Acı değil mi? Niye
İpekçi'ye kıyıldığı, niye hedef seçildiğini
çözmek üzereydik..." diyor ve dönemin askerî yetkililerini suçluyor.
Mehmet Ali Ağca yakalandıktan sonra sorgulanırken
Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından gözaltı
için süre uzatımı verilmemesi, gözaltındayken diğer
faillerle görüşmesine izin verilmesi, üzerinden çıkan bazı
isimlerin incelenmemesi, para hareketlerine bakılmaması gibi pek çok
iddianın ve sorunun yanıtı, hâlâ bulunamamıştır.
Toplumda Siyasi Cinayetlere ilişkin kuşkular giderilmediği
sürece Abdi İpekçi cinayeti, diğer tüm faili meçhul siyasi cinayetler
gibi Türkiye'nin toplumsal vicdanında açık bir yara olarak
kalacaktır.
Gelinen
aşamada Devletin faili meçhul siyasi cinayetlere seyirci olmaktan
çıkması yeni bir anlayışla olayları
araştırması gerekir. Bugün Türkiyenin geçmişindeki
karanlık bölgelerine ışık tutulmasına,
karanlıkların aydınlatılmasına ihtiyaç vardır.
Karanlık bölgelere ışık tutarak aydınlatacak
ışık kaynağı da, hiç şüphe yok ki Milli
İradenin temsilcisi olan TBMM'dir. Faili meçhul cinayetlerle ilgili
soruların ısrarla yanıtını bulmak, demokratik hukuk
devletinin tarihsel görevidir. Bu nedenle TBMM'de araştırma komisyonu
kurularak başta Yazar Sabahattin Ali, Savcı Doğan Öz, Gazeteci
Abdi İpekçi, Yazar Ümit Kaftancıoğlu, Sendikacı Kemal
Türkler, Gazeteci-yazar Uğur Mumcu, Prof. Dr. Muammer Aksoy, Doç. Dr.
Bahriye Üçok, müzisyen Nesimi Çimen, şair Metin Altıok, gazeteci
Metin Göktepe, gazeteci Cihan Hayırsevener, Cevat Yurdakul, Musa Anter,
Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Behçet Aysan,
Hasret Gültekin, Turan Dursun, Sevinç Özgüner ve Cavit Orhan Tütengil, Hrant
Dink olmak üzere tüm faili meçhul siyasi cinayetlerin teker teker masaya
yatırılarak A'dan Z'ye mercek altına alınması,
demokrasimizin gelişmesinin ön koşuludur. Çünkü TBMM'de kurulacak bir
araştırma komisyonu, faili meçhul olaylara ilişkin bilgi ve
belgelere daha kolaylıkla ulaşabilecektir. Komisyon, bugün devletin
farklı birimlerinin arşivlerine dağılmış olan
dosyaları, belgeleri tek bir havuzda toplayarak, bunların
ışığında o dönemin yetkililerine sorular yönelterek,
konuya bütünlük içinde bir bakış geliştirebilme imkânına
sahip olduğundan yakın tarihimizin aydınlatılmayı
bekleyen ve çoğu hâlâ faili meçhul olarak kalan siyasi cinayetlerinin aydınlatılmasını
da tetikleyebilir.
Çocuklarımıza
tarihinde aydınlanmamış faili meçhul siyasi cinayeti olmayan
demokratik bir Türkiye bırakmak için siyasi cinayetlerin öncesindeki ve
sonrasındaki tüm olayların araştırılması, öldürenlerin
arkasındaki örgütlenmeyi ortaya çıkarmak, karanlıkları
aydınlatmak için Anayasanın 98. maddesi ve İçtüzüğün 104.
ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırma komisyonu
kurulmasını saygıyla arz ve talep ederiz.
1) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
3) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
4) Birgen Keleş (İstanbul)
5) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
6) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
7) Rahmi Güner (Ordu)
8) Fevzi Topuz (Muğla)
9) Hüseyin Ünsal (Amasya)
10) Akif Ekici (Gaziantep)
11) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
12) Sacid Yıldız (İstanbul)
13) Faik Öztrak (Tekirdağ)
14) Eşref Karaibrahim (Giresun)
15) Orhan Ziya Diren (Tokat)
16) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
17) Şahin Mengü (Manisa)
18) Derviş Günday (Çorum)
19) Osman Kaptan (Antalya)
20) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
21) Bülent Baratalı (İzmir)
22) Gürol Ergin (Muğla)
23) Hulusi Güvel (Adana)
24) Şevket Köse (Adıyaman)
25) Erol Tınastepe (Erzincan)
26) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
27) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
28) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
29) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
30) Ahmet Küçük (Çanakkale)
31) Ensar Öğüt (Ardahan)
32) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
33) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
34) Tayfur Süner (Antalya)
35) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası
İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete
Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası
İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete
Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
4.- Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporları (1/743) (S.Sayısı: 471) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde, İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının birinci bölümünün 8inci maddesi kabul
edilmişti.
9uncu madde
üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
(x)
471 S. Sayılı Basmayazı 9/3/2010 tarihli 70inci Birleşim
tutanağına eklidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9.
maddesinin 1. fıkrasında Hal yönetim biriminden sonra gelen
ibarelerin hal yöneticisi, ziraat mühendisi veya gıda mühendisi ile
mevcut zabıta personeli arasından görevlendirilen hal
zabıtası ve diğer personelden oluşur şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Alim Işık |
M. Akif Paksoy |
|
|
İzmir |
Kütahya |
Kahramanmaraş |
|
|
Ahmet Orhan |
Akif Akkuş |
Cemaleddin Uslu |
|
|
Manisa |
Mersin |
Edirne |
|
|
K. Erdal Sipahi |
Rıdvan Yalçın |
|
|
|
İzmir |
Ordu |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 9
uncu maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan "halin
büyüklüğüne ve işlem hacmine göre yeterli sayı ve nitelikte
toptancı hali zabıtası" ifadesinden sonra gelmek üzere
"kadrosunda denetim elemanları" ifadesinin getirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Nuri Yaman |
Hamit Geylani |
|
|
Batman |
Muş |
Hakkâri |
|
|
Osman Özçelik |
Pervin Buldan |
|
|
|
Siirt |
Iğdır |
|
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan
Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı'nın 9. Maddesi 2. Fıkrasının "halin
büyüklüğüne ve işlem hacmine göre yeterli sayı ve nitelikte
toptancı hali zabıtası" ifadesinden sonra gelmek üzere,
"kadrosunda denetim elamanları" ifadesinin getirilmesini;
Tasarısının 9 uncu maddesinin 6 ncı
fıkrasının "Hal yöneticisinin; 4857 sayılı
İş Kanununa tabi olması ve mühendislik fakültelerinin ziraat
veya gıda mühendisliği lisans mezunu ve hukuk, iktisat veya
işletme alanında yüksek lisans veya ikinci lisans mezunu olması
ve Avrupa Birliğinin resmi dillerinden en az birisini iyi derecede bilmesi
şartlarını taşıması zorunludur. Hal yöneticisi
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memur olamaz"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
|
|
Mehmet Ali Susam |
Zekeriya Akıncı |
Ramazan Kerim Özkan |
|
|
İzmir |
Ankara |
Burdur |
|
|
Tayfur Süner |
Ali Koçal |
Mustafa Özyürek |
|
|
Antalya |
Zonguldak |
İstanbul |
|
|
|
Ahmet Küçük |
|
|
|
|
Çanakkale |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz önergeye Sayın Başkan da Hükûmete ve Komisyona
sorarak Önergeye katılıyor musunuz? dediler.
Aslında
verdiğimiz önergenin amacı şu: Bu yasanın en büyük
zaaflarından bir tanesi, denetim konusunda nasıl bir işlem
yapılacağı, piyasanın serbestleştirme adı
altında özel sektöre açılması, hallerin özelleştirilmesi,
bildirimin elektronik ortamda yapılmasının önünün
açılması, hale girmeden malların bildiriminin
yapılması noktası, tümüyle gelip piyasadaki denetimin nasıl
yapılacağı, kayıp kaçağın nasıl
önleneceği ve bu denetimlerde hangi nitelikteki insanların görev
alacağı noktası. Bu, yasanın önemli noktalarından bir
tanesi. Bu noktada, hem hal yöneticilerinin niteliğini artıracak
ziraat mühendisleri ve benzeri okul mezunu arkadaşların görev
alması hem hal zabıtasının sayısının
artırılması ve niteliklerinin yükseltilmesi noktasında
verdiğimiz önergeye Komisyonun niye katılmadığını,
Hükûmetin niye katılmadığını, bu yasayı
çıkaran anlayışın neden buna karşı olduğunu
anlamakta zorluk çekiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bakın, muhalefet olarak, üç muhalefet partisi de bu
yasayla ilgili olarak çok olumlu bir yaklaşımla, hem komisyonlarda
hem alt komisyonda hem Mecliste çok önemli katkılar koydular ve bazı
değişiklik önergeleriyle de bu yasanın değiştirilmesi
gereken ortak teklifler verdiler. Eğer bu yasa tümüyle alt komisyon ve
komisyonda hiç eksiksiz geldiyse, Hükûmet bütün maddelerine Evet. diyebilirdi
ama görüyorum ki Hükûmet de bu yasanın yeterli
olmadığını görmüş, en az 8 tane değişiklik
önergeleri veriyor, muhalefet de değişiklik önergeleri veriyor; bütün
muhalefetin verdiği değişiklik önergeleri reddediliyor,
Hükûmetin verdiği önergeler kabul ediliyor.
Arkadaşlar,
bu nasıl bir anlayış? Bu muhalefette önerge verenlerin hepsi
yanlış önerge mi verdiler, hepsi eksik önerge mi verdiler? Hep sizin
verdiğiniz önergeler doğru, muhalefetin verdiği önergeler
yanlış mı?
Örneğin bir
önerge, pazar yeri açılırken açılacak pazar yerine belediyeler
yerin uygun olup olmadığını mevcut pazarcılar
odasından veya esnaf odasından sorsun diyor bütün muhalefet
partilerinin ortak önergesi. Buna niye karşı çıkıyorsunuz?
Bunu niye reddediyorsunuz?
ORHAN ZİYA
DİREN (Tokat) Muhalefet söylüyor diye.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Muhalefet söylüyor diye.
Değerli
arkadaşlar, bu anlayış Hükûmetin temel
anlayışıdır.
Bakın, biz
bu kanunda ne dedik? Bu kanunda üretici örgütsüz bir noktadadır. Örgütsüz
üretici serbest pazar ekonomisi içerisinde pazara hâkim olan büyük güçler
tarafından istediği gibi yönetilir. dedik. Bizim üreticinin
zayıf olduğu noktasındaki eleştirimize, ilk günkü genel
eleştirimize Hükûmet Hayır. demişti ama bir önerge verdiler.
Size okuyayım 4üncü maddenin beşinci fıkrasıyla ilgili önergelerini.
Gerekçelerini okuyorum. Gerekçeleri ne biliyor musunuz? Piyasa konu
malların pazarlanmasında önemli kanallardan biri olan
toptancılık sektörünün gelişmesi ve üreticilere malların
toptancılar üzerinden pazarlayabilme olanağının
sunulması ve depolama, ambalajlama, taşıma gibi konularda
üreticilere nazaran daha iyi organize olan toptancıların piyasadaki
faaliyetlerini etkinleştirmesini teminen toptancılar tarafından
üreticilerden toptan olarak alınan malların toptancı hallerinde
yine toptan olarak satılmasına yönelik düzenleme yapılması.
Ayşe Nur Bahçekapılı, Nurettin Canakli. Ne diyorlar bu
gerekçede biliyor musunuz? Üretici toptancı hallerinde mal
satamayacaktır çünkü örgütlü değildir, hiçbir kaynağı
yoktur. Toptancı daha iyi örgütlüdür. Onun için üreticinin
mallarını toptancı hallerinde toptancılar satsın.
Biz neyi
eleştirmiştik? Demiştik ki: Üreticilere toptancı hallerinde
verdiğiniz yüzde 20 payı, pazarlarda verdiğiniz payı
örgütlü olmayan üretici kullanamayacaktır. Dediğimizi siz bu gerekçede
aynen kabul ediyorsunuz ve bu yasada üreticiyi, örgütsüz üreticiyi büyük
satın alma gücü olan insanlar karşısında çaresiz
bırakıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın Sayın Susam.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu iktidar
anlayışıyla bir iş yapılmaz. Muhalefetin hiçbir
önerisini kabul etmeyen, kendi önerilerini hiç konuşmadan kabul eden
anlayış Benim çoğunlukla yaptığım yönetim
anlayışı, herkese kabul ettirilmesi gereken
dediği
çoğunluk diktatörlük anlayışıdır. Sizin bu
anlayışınızla ortak kanun çıkarma şansı
yoktur. Sizin anlayışınızla, Hal Kanununda bile ortak bir
noktayı bulup en haklı gerekçelerimize destek vermeyen bu iktidar
anlayışıyla biz nasıl anayasa değişikliği
yapmaya kalkacağız da Anayasayı değiştirmeye
kalkacağız?
Onun için, bu
anlayışınızı bu konuda bir kez daha, kesinlikle, bu
Meclisin önünde kamuoyunun dikkatine sunuyorum. Samimiyetle bir yönetim
anlayışı yapmadığınızı, işin
çözümü değil, kendi dediklerinizi dikte ettirme
anlayışını bu Meclise kabul ettirmeye
çalıştığınızı görüyorum. Bu nedenle bu
yasanın hatalarını söylemeye devam edeceğiz.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.49
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
471 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 9uncu maddesi üzerinde
verilen, İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 9 uncu maddesinin 2 inci
fıkrasından yer alan "halin büyüklüğüne ve işlem
hacmine göre yeterli sayı ve nitelikte toptancı hali
zabıtası" ifadesinden sonra gelmek üzere "kadrosunda denetim
elemanları" ifadesinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Yaman, buyurun.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sebze
ve meyve ticaretinin düzenlenmesiyle ilgili 9uncu maddenin 2nci
fıkrasına ilişkin verdiğimiz önerge üzerine söz
almış buluyorum. Bu nedenle hepinizi en içten duygularımla
selamlarım.
Evet, biraz önce
yakınan Hatibin aynı gerekçelerini burada yinelememe gerek yok. Fakat
ne yazıktır ki AKP Hükûmetinin iktidar olduğu yaklaşık
üç yıla yakın bir süredir, muhalefetin bundan önceki bir sürü
yasaların görüşülmesinde, maddi hata dâhil, çok önemli ve kamu
yararına olacağına inandığımız
değişiklik önergeleri dahi sırf muhalefet tarafından
verildiği için bugüne değin bu Mecliste olumlu
karşılanmamış ve gündeme alınmasıyla ilgili
komisyona ve Hükûmete sorulan sorularda da hep olumsuz yanıtlar
alınmıştır. Tabii ki bu konularda değerli milletvekillerinin
hepsinin belli yasalarla ilgili burada yapmaları ve kamu yararına
olan, halkın yararına olan, kendi bilgi birikimlerine, kendi
deneyimlerine dayanan çok güzel önerilerini de gördük. Şahsen, bu konuda
bundan önce Demokratik Toplum Partisi olarak ve şimdi de Barış
ve Demokrasi Partisinin milletvekilleri tarafından verilen bu tür çok
olumlu önergeler ve değişiklikler de sırf muhalefetten
geldiği için ne hikmetse daha komisyona sorulur sorulmaz ve Hükûmete
sorulur sorulmaz olumsuz bir yanıtla karşılaşınca,
tabii bu önergelerin verilmesinin bir anlamının olup olmadığı
konusunda da insanda bir tereddüt yaratılıyor.
Bu son önergemizi
de, konunun biraz da bu belediyelerin kurmuş oldukları halleri ve
buna benzer diğer işletmelerinin denetimini uzun süre bu ülkede yapan
bir kişi olarak da denetimin ne kadar etkin, ne kadar önemli olduğunu
bilen bir kişi olarak düşündük ve verdik. Hiçbir yönetim, iyi bir
yönetim denetimsiz olmaz. Denetimsizlik demek, o işin
başıboş ve alelusul bir biçimde yönetilmesi ve yürütülmesi
demektir. Nasıl ki bugün belediyelerin otobüs işletmeleri,
belediyelerin su ve benzer kurdukları çok farklı çeşitli
işletmeleri merkezî hükûmetin vesayet yetkisine dayalı olan
İçişleri Bakanlığının mülkiye teftiş kurulu
tarafından denetleniyorsa, yine bu hal yönetimlerinin de böyle bir
denetimden geçirilerek kamuya daha iyi hizmet üretmesi ve varsa bu konudaki
yanlışlıkların, bu konudaki olumsuzlukların ve hatta
diğer işletmelerde görülen yolsuzlukların da böyle uzman
kişiler tarafından denetlenmesi lazım.
Bana göre, hal
yönetimi çok büyük bir özellik isteyen bir yönetimdir. Tabii ki hal
yönetiminde, belediye başkanı, hal yönetiminin rutin genel denetim ve
gözetiminden sorumludur. Belki belediye başkanı, görev bölümü
dâhilinde başkan yardımcılarına veya ilgili birimin hal müdürüne
verdiği bu rutin denetimler yönetimsel denetimlerdir. Ancak
unutulmamalıdır ki hallere binlerce ton her gün meyve ve sebze
gelmektedir. Bu meyve ve sebzelerin belki fiyatları konusunda, belki
düzeni konusunda hal zabıtası üstüne düşen görevi
yapacaktır, ancak hale gelen bu meyve ve sebzelerin en azından
kalibrasyonunun ve Avrupa Birliğinin gıda güvenliği
bakımından bir bakıma anayasası sayılan ve artık
bizim de ileride uygulamak zorunda kalacağımız HACCP
kriterlerine uygunluğunun
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) -
araştırılıp bunun ilgili kişiler
tarafından rapora bağlanması da uzmanlık isteyen bir
şeydir ve meyve ve sebzelerle ilgili olarak da herhâlde sıradan bir
genel yönetim içinden gelen bir zabıta memurunun veya belediye başkan
yardımcısıyla hal müdüründen ziyade meyve ve sebzenin bu
niteliklerini bilecek olan da hiç şüphesiz ki bir ziraat mühendisi
olmalıdır. Bu nedenle -bu önergemizin- hem kamu yararına hem
halkın sağlığının korunmasına ve hem de bu
hal yönetimlerinin Avrupa Birliği normlarına uygunluğunun
sağlanması konusunda şimdiden bu düzenlemenin, bu yönetimsel
işlemlerin yerine getirilmesi gerektiğini bu önergeyle belirttik. Bu
önergeyi bu gerekçelerle uygun bulacağınızı düşünüyor,
yüce Meclisi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9.
maddesinin 1. fıkrasında Hal yönetim biriminden sonra gelen
ibarelerin hal yöneticisi, ziraat mühendisi veya gıda mühendisi ile
mevcut zabıta personeli arasından görevlendirilen hal
zabıtası ve diğer personelden oluşur şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Akkuş, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 471
sıra sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 9uncu maddesinde
verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, aşağı yukarı üçüncü güne girdi, eski Hal
Yasasını, bugün Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi adlı bu
yasayı görüşüyoruz. Ancak, bu üç günlük süre zarfında, bu
yasanın üreticiye çok da bir fayda getirmediğini, tüketicinin
faydalanamayacağını anlamış bulunuyoruz. Tabii, bu
ara, belediyeler var, halleri çalıştıran, bugüne kadarki halleri
çalıştıran belediyeler var. Belediyelerin de gelirleri
azaltılmakta. O zaman, bu işten kim kâr edecek diye düşünmekten
geri duramıyorum maalesef. Ha, kim kâr edecek? İşte, üreticiden
tüketiciye sebze ve meyveyi ulaştıracak kişiler ancak bu, nakliyeciler
değil, bunları toptan alıp toptan değerlendiren
kişiler kazançlı çıkacak veya rant sağlayacak gibi
gözüküyor bu yasanın gerçekleşmesiyle.
Şimdi, biz,
bu önergemizde, hal yönetiminin, yönetim biriminin başkanının
ziraat mühendisi yahut gıda mühendisi olması gerektiğini
belirtiyoruz. Elbette ki aynı maddenin 6ncı fıkrasında, bu
hal yöneticisinin illerde en az lisans, diğer yerleşim yerlerinde ise
en az lise mezunu olması zorunluluğu getiriliyor. Ama malumunuz, her
bilim dalının belli bir uğraşı alanı vardır.
Dolayısıyla bu uğraşı alanını en iyi yerine
getirecek olan ziraat mühendisleri veya gıda mühendisleridir diye
düşünüyoruz, böyle bir önerge vermiş bulunuyoruz.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz, işte hepimizin bildiği gibi ortaokul,
ilkokul, lisede öğrendik- orta kuşak içerisinde, Akdeniz iklim
şartları içerisinde bulunan bir ülke. Bu konumu, ülkemizi gerçek bir
sebze-meyve cenneti hâline getirmiş bulunmakta. Tabii bu sebze ve meyvenin
bolluğunda, vatandaşımızın
çalışkanlığı ve üretme arzusu da önemli bir rol
oynamaktadır.
Türk
insanının hoşgörülü, vefalı, cesur, ülke ve milletine
sadakatle bağlı oluşu da bu coğrafyanın kendisine
sunduğu imkân, fırsat ve güzellikleri değerlendirmesine oldukça
uygundur. Yani, bizim karakterimize de bu şartlar uygundur diye
belirtiyoruz. Dolayısıyla, fazla miktarda sebze ve meyve üretiyoruz.
Ancak, bakıyoruz ki bu üretilen sebze ve meyve maalesef gereği gibi
üreticiye kâr getirmiyor, fayda sağlamıyor, tüketiciye de bir ucuzluk
getirmiyor. Yani, son derece fazla ürünümüz var elimizde ama bu ürünü üreten de
tüketen de bundan istifade edemiyor diye belirtiyoruz. Bu ürünün büyük bir
kısmı tüketicinin elinden yok pahasına alınarak birilerinin
rantına ilave olmaktadır maalesef.
Değerli
milletvekilleri, yine, gerçekten hoş olmayan, üzücü bir durum; ülkemizde
her yıl üretilen sebze ve meyve miktarı, maalesef, tam olarak bir
türlü tespit edilememektedir. Yani, biz, bugün
İşte bu yasa
teklifinin bir yerinde bir tablo verilmiş, o tablo içerisinde diyor ki:
Yıllık şu kadar sebze, şu kadar da meyve üretiyoruz diye
belirtilmiş ama ben tabii bu belirtilen rakamları pek de
inandırıcı bulmuyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Teşekkür ederim efendim.
İstatistiklere
bakıyoruz, her yıl yaklaşık olarak 30 milyon ton
civarında sebze, 15-16 milyon ton civarında da meyve üretilmektedir.
Üretilen bu sebze ve meyve tam olarak değerlendirilebilse ülkemizin
dışarıdan birtakım borçlar aramasına da ihtiyaç
kalmayacak çünkü üretilen bu ürünün 40 milyar TLlik bir katma değer
sağlayabileceği dikkati çekmektedir. Ancak, biraz önce de
belirttiğim gibi, bu ürünün bir kısmı heba olmakta, tam olarak
kullanılamamakta ve bu miktarın yüzde 25 civarında olduğunu
görüyoruz.
Bir başka
özellik, üretilen sebze ve meyvenin ancak yüzde 5-6lık bir
kısmı ihraç edilebilmektedir. Dolayısıyla yeni pazarlar,
yeni pazarlama usulleri ve meyve ve sebzenin tazeliğini daha uzun
koruması için birtakım çalışmaların
yapılması gerekiyor. Bu şartlarda da bu çalışmayı
yapacak olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu madde
üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10.
maddesinin 15. fıkrasının sonunda yer alan diğer
hususlardan sonraki ibarelerin 6 ay içerisinde Bakanlıkça
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Alim Işık |
Ahmet Orhan |
|
|
İzmir |
Kütahya |
Manisa |
|
|
Cemaleddin Uslu |
K. Erdal Sipahi |
M. Akif Paksoy |
|
|
Edirne |
İzmir |
Kahramanmaraş |
|
|
|
Rıdvan Yalçın |
|
|
|
|
Ordu |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan
Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 10. Maddesi 2. Fıkrasında bulunan
ticaret ve sanayi odasının ayrı olarak kurulduğu yerlerde
ticaret odası ile esnaf ve sanatkarlar odaları birliği
tarafından ifadesinin yerine ticaret ve sanayi odasının
ayrı olarak kurulduğu yerlerde hem ticaret odasınca hem de
sanayi odasınca ve varsa Pazarcılar Esnafı Odası yoksa esnaf
ve sanatkarlar odaları birliğince şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
|
|
Mustafa Özyürek |
R. Kerim Özkan |
Mehmet Ali Susam |
|
|
İstanbul |
Burdur |
İzmir |
|
|
Ahmet Küçük |
Ali Koçal |
Zekeriya Akıncı |
|
|
Çanakkale |
Zonguldak |
Ankara |
|
|
Hüsnü Çöllü |
Tayfur Süner |
|
|
|
Antalya |
Antalya |
|
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10 uncu
maddesinin (2) nci fıkrasının aşağıdaki
şekilde, (9) uncu fıkrasında geçen en az beş ibaresinin
ise en az altı olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2)
Başkanlığı, sanayi ve ticaret il müdürü veya
görevlendireceği bir personel tarafından yürütülen hal hakem heyeti;
tarım il müdürlüğü, belediye, baro, ziraat odası, ilgili
mühendis odası, ticaret ve sanayi odası ile esnaf ve sanatkârlar
odaları birliği tarafından görevlendirilecek birer üye ve en
fazla üyeye sahip tüketici örgütü ile komisyoncu ve/veya tüccarların
oluşturduğu dernekçe seçilecek birer temsilcinin katılımı
ve o yerin mülki idare amirinin onayı ile oluşur. Ticaret ve sanayi
odasının ayrı olarak kurulduğu yerlerde, ticaret ve sanayi
odasından birer üye görevlendirilir. Esnaf ve sanatkârlar odaları
birliği tarafından yapılacak görevlendirmeler ihtisas
odalarının, ihtisas odası bulunmayan yerlerde ise karma
odaların üyeleri arasından yapılır.
|
|
Ayşe Nur
Bahçekapılı |
Nurettin
Canikli |
Durdu Mehmet
Kastal |
|
|
İstanbul |
Giresun |
Osmaniye |
|
|
Veysi Kaynak |
İbrahim
Yiğit |
İhsan Koca |
|
|
Kahramanmaraş |
İstanbul |
Malatya |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Hal hakem
heyetleri, üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek
mensuplarının kendi aralarında ortaya çıkan
uyuşmazlıklara çözüm bulmak üzere görev yapacağından ve
meslek mensupları içerisinde sanayi odalarına kayıtlı
sanayiciler de bulunduğundan sanayi odası temsilcisinin de hal hakem
heyetinde bulunması ve bu şekilde sanayicilerin de heyette temsil
edilebilmesi, ayrıca sanayi odası temsilcisinin de iştiraki ile
üye sayısı artan hal hakem heyetinin toplantı yeter
sayısının arttırılması yönünde düzenleme
yapılmıştır. Diğer taraftan yapılan bu
değişikliklere paralel olarak fıkra metni ifade bütünlüğü
açısından yeniden düzenlenmiştir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.37
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
471 sıra
sayılı Tasarının 10uncu maddesi üzerinde verilen
İstanbul Milletvekili Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Biraz önce kabul
edilen önergeyle, 10uncu maddenin (2)nci fıkrası tümüyle
değiştirildiğinden bu fıkrada değişiklik öngören
İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam ve
arkadaşlarının önergesini işlemden kaldırıyorum.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10.
maddesinin 15. fıkrasının sonunda yer alan diğer
hususlardan sonraki ibarelerin 6 ay içerisinde Bakanlıkça
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Paksoy (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Paksoy. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 10uncu maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu tasarının
gerekliliğine inanıyoruz. Ancak tespit ettiğimiz eksikliklerle
ilgili ilave edilmesinde fayda gördüğümüz hususların da tasarıda
yerini bularak yasalaşmasını diliyoruz. Aksi takdirde, bu
tasarı tıpkı bunlardan öncekilerde olduğu gibi bizim öneri
ve tenkitlerimiz dikkate alınmadan yüce Mecliste kabul edilirse amaçlanan
fayda hasıl olmayacaktır.
Yüce Meclisin
asli görevi elbette yasa yapmaktır. Ancak biz çok sayıda yasa
yapmamıza, bu yasalarımız da ayrıntılı
olmasına rağmen uygulamada bir türlü sorunları çözemiyoruz. Niye
çözemiyoruz? Yasaların uygulanabilirliğini sağlayan diğer
enstrümanlara önem vermiyoruz. Yasa yapıyoruz, sorunları metinlerin
çözmesini bekliyoruz. Bakın, biz diyoruz ki: Bu yasayla kayıt
dışılığı kayıt altına
alacağız, üreticiyi koruyacağız, ürünlere standart
getireceğiz, fiyatları kontrol altında tutacağız.
vesaire vesaire
Ancak biz şu ana kadar -tabii biz derken Hükûmeti kast
ediyorum- semt pazarlarında, marketlerde, manavlarda tüketiciye sunulan
ürünlerin standardı, güvenilirliği, hatta fiyat kontrolü konusunda
yapmamız gerekenlerin hangisini yaptık? El cevap: Hiçbirisini veya
çok azını. En basitinden, gidin bir semt pazarına, buradan
sorumlu kim? Belediye. Diğer sorunları bir yana bırakın,
temizlik ve ölçü tartı konusunda bir denetim var mı? Yok veya
yetersiz.
Başka bir
konu: Biz önemli oranda tarım ürünleri ihracatı yapan bir ülkeyiz.
Bir kısım ürünlerimiz Avrupa Birliği ülkelerinden, Rusyadan,
standartların üzerinde kimyasal kalıntı içerdiği için geri
çevriliyor veya uzun süre denetim adı altında bahse konu ülkelere
girişi engelleniyor. Bundan kim mağdur oluyor? Elbette üretici. Peki,
Tarım Bakanlığı bugüne kadar bahse konu engellemeleri
ortadan kaldırmak için ne yapıyor? Sadece seyrediyor.
Ondan daha
vahimini söyleyeyim: Fazla kimyasal içerdiği veya diğer gerekçelerle
ihracı engellenen bir kısım tarım ürünlerinin iç piyasaya
sürüldüğü konusunda medyada haberler çıkıyor. Üretici zaten bu
durumdan dolayı zora girmiş, bir de tüketicinin kafası
karışıyor. Tarım Bakanlığı bu konuda ne
yapıyor? Yine seyrediyor.
Marketlerde,
pazarlarda iyi gıda, organik ürün vesaire adlar altında ürünler
tüketiciye sunuluyor, hatta etiketlerle sunuluyor hem de benzerlerinden bir iki
katı pahalı olarak. Peki, tüketici bu ürünlerin iyi gıda,
organik ürün olduğunu nasıl anlayacak, nasıl sorgulayacak?
Kimseyi itham etmek istemeyiz ama kötü niyetli kişilerin istismarından
nasıl korunacak? Bu konuda Tarım Bakanlığı ne
yapıyor? Bana göre sadece seyrediyor. Nitekim, üreticinin ürününü alacak
olan yine büyük marketler, toplayıcı tüccarlar,
komisyonculardır. Kanundan beklenen faydanın sağlanması,
üretici ve tüketici arasındaki makasın azaltılması, ancak
ve ancak güçlü üretici birliklerinin ve tüketicilerin varlığıyla
mümkün olacaktır. Bu da Hükûmetin yapacağı çalışmalara
ve bu konuda göstereceği kararlı iradeye bağlıdır.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarının genelinde küçük üreticilerin
kollanmadığı göze çarpmaktadır. Türkiyedeki çiftçilerin çoğunluğu
küçük aile işletmeleridir. Bu yasada getirilen bir kısım
kıstaslara uyum sağlayabilmeleri için devlet tarafından
kollanmaları gerekmektedir. Biz, millet olarak ahi geleneğiyle
övünürüz. O zaman, yasa yapmadan önce esnafımızı, üreticimizi,
pazarcımızı bu gelenekle mücehhez kılmak için
çalışmalıyız. Tabii ki yasa da yapmalıyız ancak
toplumda değerler konusunda sivil algıyı güçlendirmeden ne kadar
yasa yaparsak yapalım haksızlık ve suistimalleri
önleyemeyeceğimizi iyi bilelim. Tasarıda üreticiden doğrudan mal
işlemi, özellikle büyük marketler tarafından fiilen
uygulanmaktadır. Ancak pazarda önemli bir rol oynayan aracıların
varlığı devam etmektedir. Üretici birlikleri ve kooperatifler
güçlendirilmediği sürece biz ne yaparsak yapalım genel anlamda
üretici açısından çok büyük bir değişiklik
olmayacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Devamla) Aksi takdirde bu yasa, tıpkı küçük esnafın
sizin çok övündüğünüz alışveriş merkezleri
karşısında ticari hayattan çekilmek zorunda
kaldığı gibi, kendi hâlinde üreten, bu sayede namerde muhtaç
olmadan geçimini temin eden küçük çiftçimizin de üretimden kopuşunu
hızlandıracaktır. Tasarı Hal hakem heyeti ve konseye
ilişkin diğer hususlar Bakanlıkça belirlenir. diyor, biz ise
altı ay içerisinde yönetmelik hazırlanarak uygulamaya bir an önce
başlanılmasını uygun mütalaa ediyoruz.
Bu
düşüncelerle önergemize desteğinizi bekliyor, yüce heyetinizi
saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm, geçici 1inci madde dâhil olmak üzere 11 ila 20nci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde söz isteyenler: Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın
Yılmaz Tankut; şahıslar adına, İzmir Milletvekili
Sayın Tuğrul Yemişci, Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
Abdülkadir Akcan.
İlk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllüye aittir.
Buyurun
Sayın Çöllü. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
471 sıra sayılı Kanun Tasarısının ikinci bölümü
üzerinde CHP Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün üçüncü gün,
bu tasarıyı görüşmeye hep birlikte devam ediyoruz. İki
gündür, gerek biz gerek muhalefet partisinin çok değerli milletvekilleri
tasarıya katkı koyma adına birtakım önergeler verdiler,
yasa tasarısının eksik ve noksanlarını gidermek için
çaba sarf ettiler ama görünen o ki verdiğimiz önergeler ve koymak
istediğimiz katkıların hiçbiri dikkate alınmadı. Bu
nedenle, şu an yapacağım konuşmanın bir anlamı
var mı yok mu onu da takdirlerinize sunuyorum.
Tasarıyla
ilgili, bu alanda, değerli arkadaşlar, hiçbir düzenleme yokmuş
gibi ve yeni bir sistem getiriliyormuş gibi bir sunum yapılmakta ama
gerçekte bu böyle değildir. 552 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle tasarı arasında sistemin işleyişine
ilişkin temelde köklü bir değişiklik yoktur ama sonuçlara
baktığımızda, 40 milyar liralık sektörde yüzde 25 ürün
kaybı var, yüzde 70 kayıt dışılık var. Yani sekiz
yıldır bu alanı benzer bir düzenlemeyle iktidar olarak
yöneteceksiniz ama böylesi bir tabloyu, yapılacak yeni düzenlemeye gerekçe
olarak önümüze koyacaksınız. Bunu anlamak mümkün değildir
değerli arkadaşlar. Mevzuatın uygulanması için gerekli gayretin
gösterilmediği ortadadır, bundan sonra uygulanacağının
da teminatı yoktur. Rüsum yüzde 2ye indirildi. Bunu ödemekten
kaçınılmaz gibi bir temenniyle sonuç alınması maalesef
mümkün değildir.
Bu yasayla
kayıt dışılığı önlemek söz konusu
değildir. Bildirim yönteminde denetim nasıl sağlanacak? Önceki
yıllarda yapılamayan bu denetimler yasayla birlikte nasıl
sağlanacak? Bakın, Antalyalı üreticimiz, 50 kuruştan, 1
liradan ürününü satıyor, hatta bazen satamıyor, denize döküyor,
yollara döküyor. Ankara, İstanbulda aynı ürün 2 lira ile 3 lira
arasında yani 4-5 kat farkla değer buluyor. Bu fark kimin cebine
giriyor? Soruyorum sizlere birileri Antalyalı üreticimizin
sırtından, emektar üreticilerimizin sırtından para kazanıyor,
hatta çok büyük paralar kazanıyor.
Dün, hal
rüsumunun eşit ve adil paylaşımı için verdiğimiz
önergeyi reddettiniz, kendi önergelerinizle Bakanlar Kuruluna yetki verdiniz.
Üretici iller üzerinden Ankara ve İstanbula, hem de belki hiçbir yük ve
sorumluluk üstlenmeden, yüzde 75 gibi bir pay vermenin vicdanları
rahatsız ettiği ortadadır değerli arkadaşlar, ama
nedense, bunu düzeltmek yerine kendinize yetki almayı tercih ettiniz.
Burada kanun yapılırken adil davranılmazken, Bakanlar Kurulunda
adil davranılacağının garantisi nerededir? Kendi belediyelerinizi
kurtarmak için bir sistemi mahvediyorsunuz. Üreticileri, bu sistemde en önemli
nokta olan üretici hallerini bu yasayla cezalandırıyorsunuz. Bu
düzenlemeden bu ülkeye de hayır gelmesi mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, toptancı hallerindeki iş yerlerinin
işletilmesiyle ilgili önemli bir düzenleme de tahsis yönteminin
kaldırılmasıdır. Bu noktada komisyoncuların ciddi
endişeleri ve kaygıları vardır. Komisyoncular, uzun
yıllar süren çabaları ile orada bir müşteri portföyü
oluşturmuşlardır, bir güven oluşturmuşlardır. Bu,
meslek sahiplerinin uzun süreli planlama yapmalarını
zorlaştıracak bir düzenlemedir. Hallerde tahsis
kaldırılırken pazar yerleri için tahsis esası
getirilmektedir. Şimdi, günlük işgaliye ödenirken tahsis sistemine
geçilmesi, pazarcı esnafı açısından da ayrıca
sıkıntılar doğuracaktır.
Değerli
milletvekilleri, tasarıyla en önemli değişikliğin hal
dışı satışlara kolaylık getirmesi olduğunu
söylemiştik. Bu süreç bir süre sonra hallerin devre dışı
kalmasına yol açacaktır. Bir yandan modern haller yapılsın
isteyeceğiz bir yandan halleri sadece kayıt merkezi durumuna
getireceğiz. Bu büyük bir çelişkidir. Bildirim konusunda kayıt
dışılığı önleyecek denetim ve yaptırım
sisteminin de etkin şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ancak bu noktada
da tasarının yeterli olduğunu söylemek maalesef mümkün
değildir. Denetim belediyelerden alınmakta,Bakanlığa
verilmektedir. Şehrin giriş ve çıkışında ve
kontrol noktaları kurulacak; peki, Bakanlığın denetimi
yapacak yeterli personeli var mıdır bu noktada arkadaşlar? Peki
vardı da denetim noktaları bu zamana kadar neden
oluşturulmadı? Soruyorum bunları.
Şimdi,
yasaklar ile ilgili bölüme de bir göz atalım: Hallere ve pazar yerlerine
ilişkin bir dizi yasak ve cezalar var. Hal dışı
satışlarda ise sadece hal rüsumunun cezalı olarak
alınması söz konusudur. Bu yaptırımın
caydırıcılığı da bence
tartışmalıdır. Komisyonculara bir dizi yasak ve cezalar
getirilirken ve bazı konularda iki kez aynı cezayı alanlara
iş yerini kaybetme gibi ciddi bir yaptırım getirilirken, hal
dışı satışlarda bildirim yapmayana yalnızca rüsum
cezası verilmesi adil ve caydırıcı olmayacaktır. Bu
tasarının amacı kayıt
dışılığın önlenmesi ise, o zaman hal
dışı satışların daha ciddi bir şekilde
denetlenmesi ve yaptırıma bağlanması gereklidir.
Bakın,
üretim noktasından tüketim noktasına kadar fiyatlar 3-4 katına
ulaşıyor. Peki, bu fark kimin cebine giriyor arkadaşlar? Aradaki
farkı cebine atanları 25 kuruşla, 50 kuruşla tatmin etmek,
yaptıkları hataları engellemek mümkün müdür? Yani, kilosu 1 lira
ise, ceza ödediğinde 1 lira 25 kuruşa çıkacak. Bu maliyet,
sistemin işleyişine baktığınızda, kayıt
dışını önlemeye yetecek bir maliyet değildir, 25
kuruşla kayıt dışılığı önlemek mümkün
değildir. Bu düzenleme böyle yasalaşırsa hal dışı
komisyoncular türeyecektir, büyük marketlerin komisyoncuları türeyecektir.
Komisyoncu bu durumda halde niye uğraşsın? Birileriyle
anlaşır, onlar adına alım yapar, bildirim konusunda da,
denetim sağlıklı olmazsa, istediği zaman istediği
miktarda bildirimi yapar. Bunu önleyecek,
caydırıcılığı sağlayacak
yaptırımların bu metne eklenmesi zorunludur, aksi hâlde, bir
mesafe almak bu konuda mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, tasarıyla getirilen gecikmiş düzenlemelerden birisi
de hal kayıt sisteminin kurulmasıdır. Ben sekiz yıldır
bu sistemin neden kurulmadığını da anlamakta zorluk
çekiyorum. Türkiye'de ciddi bir üretim planlaması ve pazarlama sistemi
olmadığı için meyve ve sebzeler yollara dökülmekte, denize
dökülmektedir. Bir yandan da yüzde 70 kayıt dışılık
var ama siz bu bozuk düzeni sekiz yıl seyredeceksiniz, bunu anlamak mümkün
değildir. Yani bize, tasarıya evet dememiz için sanki gerekli
gerekçeler oluşturulmuş gibi görünmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı bu hâliyle, sebze ve
meyve ticaretini istenilen düzeyde işletmesi, gerçekten üreticinin
hakkını alacağı, tüketicinin sağlıklı,
kaliteli ve uygun fiyata bu ürünlere ulaşabilmesini sağlayacak bir
yapıyı oluşturması konusunda ciddi endişeler
yaratmaktadır. Üretici örgütlerine yalnızca hallerde ve pazar
yerlerinde yer vererek üreticilerin haklarının korunması mümkün
değildir. Üretici birlikleri güçlendirilmeden, gerçekten, üreticilerden
tüketiciye ulaşan zincirdeki halka sayısını azaltmadan
fiyatların düşmesi maalesef mümkün değildir. Yalnızca hal
rüsumu düşürülerek kayıt dışılığın
önlenmesi mümkün değildir. 25 kuruş ile, 50 kuruş ile, yüzde 70
olarak açıklanan kayıt dışılığın
önlenmesi mümkün değildir. Yaş sebze ve meyve sektörümüzün
sorunlarının iki belediye başkanını kurtarmaya dönük
çabalarla çözülmesi mümkün değildir değerli arkadaşlar, her
şeyden önce üreticiye destek verilmesi zorunludur. Üretici bitmiştir,
üretici nefes alamaz noktaya gelmiştir. Üreticinin ürettiği para
etmez durumdadır. Bir dünya banka kredisi borcu vardır üreticilerin.
Bakın,
beş altı yıldır domatesin, salatalığın,
biberin üretici fiyatlarında bir değişim var mı? Soruyorum
sizlere bir Antalyalı olarak. Örtü altı sebzenin merkezi olan Demre,
Kumluca ilçelerimizden bugün aldığımız bilgi ve oradaki
vatandaşların telefonda bize haykırmasıyla söyledikleri söz
Sayın Vekilim, beş altı yıl önce, altı yedi yıl
önce domates 600 liraydı, yine aynı para. demektedir. Ama gelin,
bir bakın, tohumun, gübrenin, fidenin, ilacın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ
(Devamla) Domatesin fiyatı aynı kalmakla beraber, gübrenin
fiyatı o dönem, altı yedi yıl önce 12 lira, şu an ise 70,
80, 90 lirayı buldu, ona keza, mazotun, ilacın, fidenin fiyatı
da aynı oranlarda yükseldi. demiştir. Üreticinin emeğine
yazık değil mi değerli milletvekilleri? Emek bu kadar ucuz mu
olmalıdır?
Bu
tasarıyla, üretici, büyük marketlerin, tekellerin insafına terk
edilecek, emeği daha da ucuzlayacaktır diyor, buradan tüm üretici
kardeşlerimize selam gönderiyor, her ne kadar bu yasa geçse de Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarında değişeceğini kendilerine
müjdeliyor, bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çöllü.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Yılmaz
Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarı, günün ihtiyaçlarına göre üretici ve hal
komplekslerinden oluşan sebze ve meyve sektörüne birtakım yenilikler
getirmekle birlikte, bazı sakıncalı hususları da içermekte
olup ilgili kesimlerin endişelerini tam olarak giderememiştir.
Kayıt dışılığın daha da aşağıya
çekilmesi, sebze ve meyvelerin satıldığı hal ve açık
pazarların daha çağdaş ölçüler içinde faaliyet göstermesi,
tüketiciye kadar uzanan zincirde ek standartların getirilmesi gibi
birtakım düzenlemeler getireceği ifade edilen söz konusu tasarı,
üretici, hal esnafı ve belediyelerin haklı pek çok endişesini
maalesef giderememiştir.
Bu tasarıya
ilişkin ayrıntılara geçmeden önce, konunun önemine ve ilgisine
binaen, bazı hususları huzurlarınızda arz etmek istiyorum:
Kanun tasarısına ilişkin eldeki resmî veriler kullanılarak
paylaşılan bilgilere göre, ülkemizde 2008 yılı sebze
üretimi miktarı yaklaşık 27 milyon ton, meyve üretim
miktarı ise yaklaşık 15,6 milyon ton olarak
gerçekleşmiştir. Üretilen sebze ve meyvenin yaklaşık yüzde
5i ihraç edilebilirken yüzde 95i ülke içerisinde kalmaktadır. Bu
miktarın yaklaşık yüzde 25i ise tüketim merkezlerine
ulaşamadan pazarlama sürecinde zayi olmaktadır. İç pazara
sürülen sebze ve meyvenin yaklaşık yüzde 30u toptancı
hallerinde işlem görmekte, kalan kısmı ise hiçbir kayda
girmeksizin pazarlanmaktadır. Resmî rakamların ortaya koyduğu bu
bilgilere göre, tahıl, yağ ve endüstri bitkileri ile diğer
bağ bahçe ve tarla ürünleri dâhil edilmese bile, Türkiye iklimiyle,
toprağıyla, suyuyla âdeta bir besin deposu konumundadır. Bütün
imkânsızlıklara rağmen, çalışkan
insanımızın, üreticimizin, üretkenlikte son derece mahir ve
hırslı olduğu gözükmektedir. Sadece sebze ve meyve üretim
toplamına bakacak olursak, 73 milyonluk Türkiyede kişi
başına üretim yaklaşık 600 kilogramdır.
Sayın
milletvekilleri, işte, böyle bir tablo içerisinde, bazı detaylara
dikkatinizi çekmek istiyorum: Sebze ve meyvedeki üretim
toplamımızın bugün sadece yüzde 5ini ihraç edebiliyoruz yani
üretiyoruz ama satamıyoruz. İçeride kalan yaklaşık 40
milyon ton sebze ve meyvenin yüzde 25i olan 10 milyon tonu ise heba
olmaktadır. Yani üretiyoruz ama emeğimiz de paramız da ziyan
oluyor. Dışarıya satılamayan 40 milyon ton sebze ve
meyvenin üçte 2si olan 26 milyon tonu kayıt dışı olarak
işlem görmektedir. Yani üretiyoruz ama örtülü olarak, gizli ve denetimsiz
bir şekilde satıyoruz. Özetle, satamıyoruz, israf ediyoruz,
kontrolsüz ve sağlıksız bir şekilde resmiyetten
kaçıyoruz. Netice itibarıyla, milyonlarca üreticinin, esnafın,
pazarlamacının, işletmecinin yer aldığı dev bir
sektörde insanlarımızın alın teri, parası, pulu göz
göre göre kaybediliyor. Bu bakımdan, çiftçiyi destekleyen, tarladan,
bahçeden, son tüketiciye kadar uzanan zincirin halkalarında kaçağa
izin vermeyen ama mükelleflerle barışık, ihracatı ise
özendiren ve teşvik eden bir sistemin hayata geçirilmesi lazım
gelmektedir.
Değerli
arkadaşlar, özetle şunu demek istiyorum: Bu alandaki
fotoğrafı bir bütün olarak ele alıp, buna göre çağın
gereklerini gözetecek bir şekilde, nerede, neyin, ne zaman, nasıl
yapılacağını bilmemiz ve uygulamamız ve buna göre de
bir düzenleme getirmemiz gerekmektedir. Ben yaptım, oldu bitti.
mantığıyla hiçbir yere varamayız. Dolayısıyla,
tarlasına tohum ekemeyen çiftçiyi, bağına, bahçesine gübre
atamayan, pazara ulaşamayan üreticiyi, deposu mazota hasret kalan
nakliyeciyi, vergisini veremeyen komisyoncuyu, kur baskısı
altında ezilen ihracatçıyı, umudu tablasıyla
sınırlanmış esnafı, her geçen gün alım gücü daha
da azalan son tüketiciyi dinlemeden, onları anlamadan -düşünce ve
gerekçe ne kadar halis olursa olsun- yapılacak her düzenleme, var olan
sorunları ötelemekten ya da daha karmaşık hâle getirmekten
başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az önce de ifade ettiğim
rakamlar ışığında, bizim, mevcut üretimi dahi
gereği gibi değerlendiremediğimiz net bir şekilde ortada
durmaktadır. Bu durumda, mevcut potansiyeli dikkate alarak tarladan son
tüketiciye, yine tarladan gümrük kapısına kadar her kademenin ihtiyaç
ve sorunlarına gerçekçi bir yaklaşımı öngören, biriken ve
artan sorunların en kısa sürede çözümünü amaçlayan bir modeli hep
birlikte geliştirmemiz şarttır.
Diğer
taraftan, ülkemizin sahip olduğu tarımsal üretim potansiyeli ise
bilinmektedir ki mevcuttan çok daha fazladır. Sorunun temeline inersek,
öncelikle üretimin önündeki engellerin kaldırılması
gerekmektedir. Yani üreticiye daha ucuz tohum, fide ve fidan temini ile gübre,
ilaç, akaryakıt, elektrik ve sulama gibi girdiler üzerindeki maliyetlerin
de mutlaka aşağı çekilmesi icap etmektedir. Üretici ile son
tüketici arasındaki aracı sayısının
azaltılmasının yanında, küresel sermaye ve kartellerin,
üretici ve sektör esnafını insafsızca haksız rekabetle
boğmalarına da meydan verilmemelidir.
Diğer
taraftan, nakliyecinin memnun hâle getirilmesi, esnafın vergi yükünün
hafifletilmesi, tüketicinin alım gücünün yükseltilmesi ve ihracatı
tıkayan bürokrasinin basite indirgenmesi de mutlaka
gerçekleştirilmelidir ve hepsinden önemlisi, güvenli gıda üretimi ve
sebze ile meyvelerin son tüketiciye kadar yolculuğunda geçen her evrenin
yine güvenli hâle getirilmesi ve bunun devamının sağlanması
hayati önem taşımaktadır.
İşte,
bütün bunları tek kare bir fotoğraf içinde gören bir sistem hayata
geçirilmez ise, iyi niyetle, Meclisimizden toplumumuzun faydası için
çıkartmaya çalıştığımız bu ve benzer
kanunların hiçbir önemi olmayacak ve hedeflenen fayda da sağlanamayacaktır.
Ancak, bütün bu gerçeklere rağmen, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
yapıcı ve sorumlu muhalefet anlayışımız
çerçevesinde, görüşmekte olduğumuz bu tasarıya elimizden geldiği
ölçüde bütün samimiyetimizle katkı sağlayıp destek olmaya
çalıştık. Komisyon görüşmelerinde, ilgili sektör
temsilcilerinin mağduriyetinin önlenebilmesi ve daha kolay bir
şekilde pratik uygulamaların önünün açılabilmesi için, önemli
gördüğümüz hususlarda, önergelerle tasarıya gerçekten de sahip
çıkmaya çalıştık. Özellikle alt komisyonda görev yapan
arkadaşlarımız, hemen hemen sektörün bütün taraflarını
dinlemek suretiyle yoğun bir çalışma yaparak önemli
düzenlemeleri de gerçekleştirdiler. Buradan kendilerine teşekkür ediyorum.
Ancak, maalesef,
iyi niyet ve samimiyetle hem üretici hem hal esnafı hem de tüketicilerin
faydasına olacağına inandığımız pek çok
önergemiz, yine iktidar taassubundan kurtulamayan ve Her şeyi en iyi biz
biliriz. anlayışıyla hareket eden Hükûmet tarafından kabul
görmemiştir. Dolayısıyla, bugün ülkemizin ihtiyaç ve
sorunlarına siyasi taassup penceresinden bakma
alışkanlığından kurtulamayan Önce ülkem, sonra
partim, sonra ben. yerine Önce ben, sonra yakınlarım, daha sonra da
partim. diyen bir anlayıştan, üreticinin, esnafın,
ihracatçının, tüketicinin sorunlarına gerçekçi ve önerilere
açık bir bakış açısı kazanmak tek kelimeyle
beyhudedir. Beyhudedir çünkü Milliyetçi Hareket Partisi olarak, az önce de
ifade ettiğim gibi, bugüne kadar ülkemizin ve milletimizin pek çok
sorunuyla ilgili çok sayıda önerge sunup teklif verdiğimiz hâlde ne
yazık ki bunların hemen hemen hiçbirisi AKP tarafından dikkate
alınmamıştır. (MHP sıralarından
alkışlar)
İşte,
bu anlayış, kendisinden başkasını yok sayan,
başkasının görüş ve düşüncesine tahammül edemeyen bir
zihniyetin tezahürüdür ki Türkiye'nin önündeki en büyük engellerden birisi de
budur. Sorunların çözümüne dair samimiyeti olmayan bu anlayış,
ne acıdır ki kurumlar arası çatışmadan medet ummakta,
insanlarımızın manevi duygularını ve dinî
hassasiyetlerini siyasi rant alanı olarak görmekte, kutuplaşmayı
ve ayrışmayı ise zenginlik olarak kabul etmektedir.
Oysa bizler,
Milliyetçi Hareket Partisi mensupları olarak, kimden gelirse gelsin,
sorunları çözüm amacı güden her türlü teklifi değerlendirmeyi,
aziz milletimizin bizlere verdiği kutsal sorumluluğun gereği
olarak gördük ve bundan sonra da görmeye devam edeceğiz.
İçeriden ve
dışarıdan gelen her türlü saldırı ve dayatmalara
karşı bin yıllık kardeşliğimizi
bozdurmamanın onurlu mücadelesini veren bizler, millî hassasiyetlerimizle
örtüşmeyen ve temel konularda çok büyük
farklılıklarımız olan AKP İktidarının
Meclise getirdiği bu ve benzer kanun tasarılarını,
sorumluluk anlayışımızın omuzlarımıza
yüklediği kutsal bir görev içerisinde değerlendirmekteyiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az önce dile getirmeye
çalıştığım hususlar çerçevesinde yeniden tasarıya
dönecek olursak, etkili bir kamusal denetleme yapılamadığı
takdirde bu yasanın hiçbir anlamının olamayacağı gayet
açıktır. Yaş meyve ve sebzenin pazarlama sürecinde üreticiden
tüketiciye fiyatların yüzde 100 ile yüzde 300 arasında
artış göstermesi ve çoğu zaman anormal yükselmesi, sebze ve
meyvelerin hallere girme mecburiyeti veya hal komisyonlarının
yüksekliğinden ziyade, fiyatları belirleme gücüne sahip olan kesimin
denetim altına alınamamasından kaynaklanmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
YILMAZ TANKUT
(Devamla) Bu tasarıda gerek hal esnafının gerekse diğer
ilgili kesimlerin bazı şikâyet ve endişeleri, maalesef, tam
olarak giderilememiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biz,
tasarının pek çok maddesinde bu şikâyet ve endişeleri
giderecek önergelerle katkı sağlamaya çalışıyoruz ama
üzülerek görmekteyiz ki AKP Grubu, bu samimi tekliflerimizi dinleme zahmetinde
bile bulunmadan, otomatik el kaldırma ve indirme yöntemiyle, her zaman
olduğu gibi, reddetmekten vazgeçmemektedir. Her şeye rağmen, bu
bölümün maddelerinde de, sektörün faydasına olacağına inandığımız,
katkı sağlayıcı önergelerimizi sunmaya devam edeceğiz.
Son söz olarak:
Tasarının, ilgili tarafların dinlenerek, istişare edilerek,
üreticilerimizin, tüketicilerimizin, esnaf ve
ihracatçılarımızın beklenti, ihtiyaç ve taleplerini göz
önüne alacak şekilde, verilen önergelerin dikkate alınarak
düzenlenmesinin daha hayırlı olacağını bir kez daha
hatırlatıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Nuri
Yaman. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 471 sıra sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının ikinci bölümüyle
ilgili olarak Barış ve Demokrasi Partisi adına söz
almış bulunmaktayım. Bu nedenle, hepinizi sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum.
Kanun
tasarısıyla ilgili görüşlerimizi belirtmeden önce, ben de
Elâzığ ve ilçelerinde meydana gelen depremden dolayı tüm
Elâzığlı hemşehrilerime, hâlen orada yaşayan
yakınlarıma tekrar geçmiş olsun diyor, yaralılara acil
şifalar, ölenler için Allahtan rahmet dileklerimi iletiyorum.
Bilindiği
gibi, Türkiye, yaş sebze ve meyve
üretiminde tür ve miktar olarak güçlü bir potansiyele sahiptir ve bu
potansiyelin mümkün olan en yüksek verimle kullanılması da ülkemiz
için vazgeçilmez bir zorunluluktur. Hâlen ülkemizde sebze ve meyvelerin ticareti
552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve
Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde
yürütülmektedir. Şu an görüşmekte olduğumuz tasarının
kanunlaşması hâlinde söz konusu kararname yürürlükten kalkacak ve
Hükûmetin görüşüne göre de, sözüm
ona, hallerle ilgili yaşanan sıkıntıların tamamı
da ortadan kalkmış olacaktır.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizde maalesef şimdiye kadar gıda ürünlerini
üreticiden tüketiciye aralarında herhangi bir aracı
olmaksızın ulaştırabilecek düzenleme bir türlü
getirilememiştir. Bu yasa tasarısı ile üretici kooperatiflerine
hallerde yüzde 10 oranında dükkân verilmesi, rüsum oranının
örgütlü çiftçi lehine düşürülmesi, belediyelerce haftada bir gün sadece
üretici köylülerin ürünlerini getirip satabilecekleri pazar yeri
sağlanması ve bunun gibi bir kısım iyileştirmelere
gidildiği görülmektedir. Ancak tasarıyı dikkatli bir
şekilde incelediğimizde görmekteyiz ki bu kanunla belediyelere
halleri devretme yetkisi de bu arada tanınmış olmaktadır.
Tasarının 3üncü maddesinin (8)inci fıkrasında bu durum
açık bir şekilde belirtilmiştir. Maddenin ilgili
fıkrasını aynen okuyorum: İmar planlarında
ayrılmış hal yerleri toptancı hali kurulmak üzere
belediyeler tarafından yap-işlet, yap-işlet-devret ve üst
hakkı tesisi modelleri ile gerçek veya tüzel kişilere
devredilebilir. hâle dönüştürülmüştür.
İktidara
geldiğinden bu yana bulduğu her fırsatta devletin ve
dolayısıyla halkın malını özelleştirmeyi
kendisine görev edinen AKP Hükûmeti, belediyelere vermiş olduğu bu
devretme yetkisiyle özelleştirme konusundaki ihtirasını bir kez
daha gözler önüne sermektedir.
Yine,
tasarının gerekçe kısmında ifade edilen amaçlarla meydana
getirilecek sonuçlar arasında önemli zıtlıklar ve
çelişkiler bulunmaktadır. Denmektedir ki: Tüketicilerin,
üreticilerin ve sebze-meyve ticaretini meslek edinenlerin
çıkarlarını dengeli ve eşit şekilde korumak
amacını gütmekteyiz. Ayrıca, gerekçenin hemen hemen her
paragrafında sürekli olarak rekabetçi yapının
inşasından bahsedilmektedir.
Görünen o ki
Hükûmetin rekabetten anladığı
tek şey tekelci rekabettir, kartelleşmektir. Hepimiz
bilmekteyiz ki hallerin özelleştirilmesi hâlinde şirketler üretici
örgütlerine kesinlikle yer vermeyeceğinden, Hükûmetin sözüm ona bu
kesimlere vermiş olduğu haklar tamamen ortadan kalkacaktır.
Dolayısıyla arz ve talep dengesi, pazarda karşı
karşıya gelen üretici ile tüketici arasında değil, o hali
satın almış olan özel şirketler tarafından belirlenecektir.
Yine,
tasarı, iç pazara sürülen ürünlerin yüzde 70inin kayıt
dışı olduğunu söylemektedir. Haklıdır ancak
kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almanın
yolu, bu ticari faaliyetlerin getirisini büyük şirketlerin, mega
marketlerin kazanç hanesine yazmaktan mı geçmektedir? Ayrıca
kayıt dışılığı kayıt altına
alayım derken işleyen bir sistemi işlemez hâle sokabilecek bir
düzenlemeye hiç de ihtiyaç yoktur. Söz gelimi, üretim merkezlerinden ürünler
çıkmadan kayıt altına alınabilir. Bunun çeşitli
yolları vardır. Zaten belediyeler bu işi yapmaya
çalışmaktadırlar. Çünkü belediyelerin bu işten ciddi bir
gelirleri söz konusudur. Elbette kayıt dışının
kayıt altına alınmasına karşı çıkmak ve bunu
eleştirmek mümkün değildir.
Asgari ücretle
çalışan bir kişi vergisini verirken, senede 50-100 bin lira
gelir elde eden bir üreticinin de vergisini vermesi gerekir, ancak bunun yolu
halleri devreden çıkarmakla değil, özellikle üreticileri sadece
market zincirlerinin insafına terk etmek hiçbir şekilde
olmamalıdır. Örneğin, üreticiler, bundan sonra Migrosların,
Metroların, gros marketlerin veya Tansaşların insafına bu
yasayla terk edilmiş olacaklardır. Türkiyede yaş sebze ve meyve
ticaretinde görülen yüksek kayıt dışılığın
nedeni mevzuatın yetersizliği ya da var olan durumun
tekelciliğinden kaynaklanmamaktadır. Asıl sorun mevcut
mevzuatın uygulanmamasından ve haklı rekabetin
sağlanmamasından kaynaklanmaktadır.
Şimdi
yapılmaya çalışılan şey ise halleri tamamen kamunun
denetiminden çıkarmaktır. Hükûmet, tekelciliğe karşı
olmayı kamu yönetimini etkisizleştirme olarak anlamakta ve böylece
kimseye fark ettirmeden asıl tekelci piyasanın yolunu millete ve
halka açmaktadır.
Buradan bir kez
daha uyarıyoruz: Bu düzenleme, bazı aksaklıkları ortadan
kaldırmak pahasına, kurulu bir sistemin tamamen çökmesine yol
açabilecek nitelikteki bir düzenlemedir.
Hükûmet, bu kanun
tasarısıyla yine kimlerin temsilcisi olduğunu, hangi çıkar
gruplarına, hangi güç odaklarına hizmet ettiğini bir kez daha
göstermiştir. Siz, köylünün örgütlü olmadığı, tarım
sektörünün ve kooperatiflerin devletçe desteklenmediği bir sistemde hangi
eşitlikten ve hangi adaletten bahsediyorsunuz?
Değerli
milletvekilleri, tasarının genel gerekçesinde, malların haller
üzerinden pazarlanma zorunluluğunun serbest rekabeti olumsuz yönde
etkilemesi, sebze ve meyve ticaretindeki önemli sorunlardan biri olarak
sayılmıştır. Bu sorunu ortadan kaldırmak amacıyla
hal dışında da alım satım izni verilmekte, ancak bunun
hale bildirim yapılmak suretiyle gerçekleşeceği ifade
edilmektedir. Tasarının mantığı, fiyatlardaki anormal
artışı komisyon oranlarının yüksekliğine
bağlamakta, ancak ne hikmetse bunlarda sadece yüzde 2lik bir indirime
gidilmektedir.
Bu uygulama
hiçbir soruna çözüm getirmeyeceği gibi, sebze meyve fiyatlarında arzu
edilen ucuzluğu da sağlayamaz. Çünkü pahalılığın
gerçek kaynağı küçük ve orta esnaf durumundaki hal
komisyoncuları değil, hâlihazırdaki büyük tüccarlar ve
süpermarketlerin sahipleridir.
Bugün, zincir
marketler malları direkt üreticilerden almakta ve istedikleri fiyatlara da
satabilmektedirler. Dolayısıyla, yasa sayesinde üreticinin
emeğinin karşılığını alacağı,
tüketicinin hem güvenli hem de uygun fiyatlı ürünlere
ulaşacağı, maliyetlerin düşürüleceği ifadeleri
gerçekleri yansıtmamaktadır. Getirilmek istenen sistemle, zaten büyük
mağazalar tarafından belirlenen fiyat düzeyleri yine aynı
şekilde belirlenmiş olacak ve bunun yanında, ayakta kalmakta
zorlanan esnaf bir de en kısa zamanda piyasa dışına
itilmiş olacaktır. Başlangıçta optimum düzeylerde
oluşması muhtemel gözüken tüketici fiyatları, esnafın
piyasa dışına itilmesi sonucu zamanla oligopol piyasalarına
dönüşecek ve fiyat düzeyi, alım satım ortalamalarında büyük
mağazaların dayatmasıyla çok kısa sürede yükselişe
geçecektir. Üstelik rekabetin kalmadığı bir ortamda üretici fiyatları
artık doğrudan doğruya hâkim durumdaki mağazalar
tarafından belirlenmiş olacaktır.
Tüketiciler
açısından durum böyle iken, kanunun yürürlüğe girmesiyle
birlikte ve çok kısa bir süre içerisinde esnafımız
piyasanın hâkimi hâline gelen hipermarketlerin çalışanı
olacak, tarım kesimindekiler ise kendi tarlasında bu büyük
mağazaların sözleşmeli işçi konumuna
dönüştürüleceklerdir.
Tasarının
gerekçesinde, Avrupa Birliği mevzuatına uyum sağlanması
gerektiğine özellikle dikkat çekilmiştir. Sebze ve meyve
fiyatlarında gerçekten ucuzluk isteniyorsa, öncelikle AB ülkelerinde
olduğu gibi, ülkemizde de üretici örgütlenmesi bu anlamda teşvik
edilmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Değerli
milletvekilleri, tasarı tartışılmaya
başlandığından bugüne kadar, konuyla ilgili meslek
kuruluşları, özellikle TESK ve Türkiye Ziraat Odaları
Birliği, Türkiye Ziraatçılar Derneği ile Ziraat Mühendisleri Odası
ve esnaf ve sanatkârlar odalarının gerekli bütün uyarıları
yapmalarına rağmen Hükûmet bütün bu eleştirilere
kulaklarını tıkamıştır. Türkiye, sahip
olduğu yaş sebze ve meyve potansiyelini en verimli şekilde
kullanmak istiyorsa tasarının merkezine, üreticilerin rekabet
ortamından tam manasıyla yararlanmalarını sağlayacak güce
ulaşmaları için örgütlü bir yapıya kavuşturulması
maksadıyla yapılması gereken düzenlemelere bir an önce
başlamalı ve hayata geçirmeli ve tüketicilerin hem ucuz hem kaliteli
hem de sağlıklı ürünlere ulaşmasını baz alan ve
onları rekabet ortamının yaratacağı olumsuz
koşullardan koruyacak mekanizmaları yerleştirmelidir. Aksi
takdirde, ileride düzenlenmesi imkânsız sonuçlarla karşı
karşıya kalmak işten bile olmayacaktır.
Bu
eleştirilerimin, grubumuz tarafından verilecek olan önergelerle
düzeltileceğini belirtir, yüce Meclisi sevgiyle, saygıyla
selamlarım. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yaman.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Tuğrul Yemişci.
Sayın
Yemişci aynı zamanda şahsı adına da söz
aldığı için iki zamanı birleştirerek kendisine söz
veriyorum.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 471
sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında AK PARTİ
Grubu adına söz aldım. Sözlerime başlarken yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz yaş sebze ve meyve ticaretini düzenleyen yasa
tasarısını dünden beri görüşüyoruz. Yalnız burada bir
haksızlığı önlemek için sözlerimin başında ona
değinmek istiyorum. Alt komisyonda ve Komisyonda yapılan
çalışmalarda ben de bulundum. Komisyon üyesi milletvekili
değilim. Hele alt komisyonda sabahtan gecenin geç saatlerine kadar
40ın üzerinde, konuyla ilgili insanların fikirleri alındı
ve tasarı hakkında tartışma yapıldı. Bu
çalışmalarda muhalefetten ve iktidardan emeği geçen tüm
milletvekili arkadaşlarımın burada emeklerine
haksızlık yapmayalım diyorum ve hepsine de baştan
teşekkür ediyorum.
Kanunun bize göre
getirdiği en önemli konu, sebze meyve ticaretini düzenlerken, sebze ve
meyvede -bütün konuşmacılar da kısmen değindi- yüzde
25inin heba olduğu, zayi olduğundan bahsedildi; bunu önleyecek,
çeşitli maddelerinde fıkralar var. Bir de Bu yasa genel olarak
üreticiyi korumuyor. diye tenkitte bulunuldu. Aslında koruduğunu
şöyle söyleyeceğim: Üreticinin işi Türkiyede genelde
ürettiği ürünü tarlanın kenarına getirmekle bitiyor. Pazarlamada
mümkün olduğu kadar
Kendilerinin hallere kadar gelememesi, büyük çapta
-istisnaları tabii ki var- üreticinin işi tarla kenarında bittiği
için
Yani buralara, hallere ve pazar yerlerine üreticinin sokulmaması
diye bir şey yok ama genelde Türkiyede uygulamada bu işi yapan,
sistemin içinde toptan alım satım yapan tüccarların ve haldeki
komisyoncuların olduğunu biliyoruz.
Üreticilerin bu
satış yerlerinden, yani hallerden ve pazar yerlerinden istifade
etmesi için yasa, yüzde 20 kontenjan koyuyor. Bu, üreticileri ve üretici
örgütlerini koruyan bir madde. Hatta bunların herhangi bir şekilde
belediyeler tarafından başkalarına tahsis edilmemesi için de onun yeterli
tedbiri alınmış durumda.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Neden yüzde 50 değil? Yüzde 50 olsa
TUĞRUL
YEMİŞCİ (Devamla) Yüzde 20... Çünkü bakın, Türkiyedeki
halleri biz kendilerinden dinledik alt komisyonda ve şu şekilde bir
muamele yaptık: Gelen o 40 kişinin hepsini bir arada almadık,
alt komisyona tek tek girdiler ve bunlar çeşitli kesimleri -üretici dâhil-
temsil eden insanlarımızdı.
Türkiyedeki mevcut piyasa koşullarında hallerin ve pazar
yerlerinin nasıl çalıştığını
Hatta Belediyeler
Birliğini temsil eden, üretici örgütlerini temsil eden,
komisyoncuları temsil eden, odaları temsil eden -40a yakın
diyorum- çeşitli kimseler katıldı. Biz, tabii, tarafsız
olarak bütün bu fikirleri aldık. İktidardaki ve muhalefetteki
arkadaşlar hep birlikte tartıştık ve önümüze bu tasarı
geldi.
Şimdi,
bakın, burada, 2nci maddede neler var, ben onlardan da bahsedeceğim.
Zaten ikinci bölümle birinci bölüm birbirine geçmiş vaziyette bu yasada,
yani düzenlemeler var, birinci kısımdaki maddelere de atıfta
bulunuyor.
Dolayısıyla,
ikinci bölümde neler olduğuna bir bakalım: 11inci madde haller ve
pazar yerlerindeki satış yerlerinin işletmesiyle ilgili. 12nci
madde teminatları getiriyor. 13üncü madde yasaklar. 14 cezalar. 15 Bakanlığın
görev ve yetkilerini düzenliyor. 16ncı madde malların analizi,
kaydı ve izlenmesi. Bu, hallere yeni getirilen bir madde, birazdan
açacağım onu. 17nci madde bütün hatiplerin şikâyet ettiği
denetim mekanizmasını getiriyor. 18inci madde yürürlükten
kaldırılan daha önceki hükümleri zikrediyor. 19uncu madde yürürlük
maddesi. Ve bir de süreyi tahdit eden, belirleyen geçici maddemiz var. 20nci
madde de yürütme.
Şimdi,
maddelere geçtiğimizde -umumuyla da ilgili- işletmeyle ilgili
şunu söyleyebilirim: Hatipler bahsetti ama, hallerdeki mevcut statüko
devam edecek, yani halleri çalıştıran, içinde işletmesi
olan komisyoncular -on yıl süreyleydi- on iki yıl aynı tahsis
sistemiyle hak sahipleri devam edecekler, on iki yıl sonra belediyeler İhale
Kanununa tabi olarak ihaleyle bu iş yerlerini kiraya verecekler.
Ancak burada bir
yenilik, yüzde 50si bunların satış şeklinde de olabilecek,
mülkiyeti satılacak, bu satılan yerler de tapuya şerh konulmak
suretiyle satılacak, çünkü -yasaklar ve cezalar maddesinde söyleyeceğim-
aykırı hareket ederlerse bu maddelere, o yerleri, iş yerleri
satış yapılsa bile geriye alınabilecek.
Dolayısıyla, bu bir yenilik.
Ayrıca,
başka bir yenilik daha var. Bu gibi işleyen yerlerde mağaza,
iş yeri tahsisi alıp, kirasını verip keyfine göre
çalıştırmasın diye, on beş gün mazeretsiz olarak
dükkânını açmayan, bir yıl içinde de altmış günden
fazla dükkânını, iş yerini kapalı tutan insanların
elinden bu tahsis edilen haldeki iş yerleri geri alınabilecek.
Pazar yerleri
için de her ne kadar belediyeler düzenleme yapıyorsa da tahsis yoluyla
pazar yerleri pazarcılara tahsis edilecek, en fazla iki iş yerinden
fazla iş yeri olamayacak, orada da üç kez üst üste ve yılda sekiz
seferden fazla iş yerini açmayan pazarcıdan bu yerler geri alınacak.
Kanunun getirdiği özelliklerden bir tanesi de bu.
Ayrıca, en
önemlisi -burada da üreticileri koruyor- hiçbir ücret almadan, hiçbir
şarta tabi olmadan, hallerde ve pazar yerlerinde yüzde 20si üretici veya
üretici örgütlerine tahsis edilebilecek. Bu, işletmeyle ilgili.
Teminatla ilgili,
bakın, bu yeni geliyor: Bildiğiniz gibi, daha önce milletvekili
arkadaşlarım ifade ettiler, birinci kısımdaydı,
tüketicinin, üreticinin ve arada ticareti yapanın haklarını
düzenleyen yeni bir uygulama olarak hallere hakem heyetleri geliyor. Bu hakem
heyetleri
Bir de hal hakem konseyleri geliyor. Konseyler, Ankarada senede en
az bir sefer toplanacak. Diğerleri
Hal hakem heyeti ise, olan
ihtilafları çözmek için, asliye ticaret mahkemelerinin yerine ilk mahkeme
gibi hakem heyetine gidilecek ihtilafta. Ne yapacak? İşte bu teminat
müessesesi onun için geliyor, 50 bin liraya kadar olan ihtilafları bu
hakem heyeti çözme yolunda olacak. Peki, bu nedir? Doğrudan doğruya
ürünümü komisyoncuya verdim, parasını geri alamadım...
Haklı nedenleri varsa, bu hakem heyeti parayı derhâl teminattan
alıp kendisine verecek. Böyle bir, üreticiyi koruyan mekanizma da var.
Yalnız üreticiyi mi? Hayır, bu halden -künye sistemi gelmişti;
künye sistemi, yani hijyen şartında, standartta, düzgün mal olacak-
bu ürünü alan kişi aldatıldığını kabul ediyorsa
hakem heyetine itiraz edip, haklı gerekçeleri varsa, kazanırsa yine
tazminatını bu teminattan alabilecek. Hakem heyetlerinin
pratikliği burada. Bu yenilik
Teminat da doğrudan doğruya
belediye meclislerinin her yıl belirlediği bir rakam olacak ve bunlar
nakit gibi, nakdin dışında, devlet tahvili gibi vesair geçerli
finans araçları olabilecek.
Ayrıca,
yasaklarla ilgili
Bakın, bu da enteresan, kanunun içinde var yasaklar.
Yani, haldeki komisyoncunun, üreticinin, oraya ürün getirenin veyahut da oradan
ürün alanların ve orada, canlı, yaşayanların uyması
gerekli şartlar yasaya konmuş vaziyette. Bunlara uymazlarsa
-aynı zamanda pazar yerlerini- çeşitli cezalar getiriyor.
Bir de burada
konuşmalarda çok sıkça bahsedilmişti. Neydi o? İşte, anlaşıp
da üreticinin malının değerini fazla yaptırmamak, yani
manipülasyonla dilediği fiyatla mal alıp satmak, aralarında mal
satışı yapmak; bunları yasa tamamen önlüyor, bunların
yasak olduğunu belirtiyor ve bunlara para cezaları getiriyor.
Yasaklarla ilgili
bir de pazar yerlerinde dahi hem ortaya çıkan döküntülerin, kasaların
nereye konulacağı; nara, yüksek sesle alışveriş
yapılmaması gibi çeşitli kuralları da koyan ve
karşılığında da ceza veren bir yasa, cezaları
öngören.
Bakın, bu
cezalar da -bahsediyorum- 100 liradan başlayıp, 100 lira, 500 lira, 2
bin lira, 3 bin lira, 5 bin lira, 10 bin liraya kadar giden, kusurlu hareket
edenlere ve bu yasaklara uymayanlara verilecek olan cezalar.
Değerli
milletvekilleri, pazar yerlerinde ise bu cezaları yine yasa şöyle
uygun görüyor: Halde uygulanan cezanın üçte 1i aynı kusurlar
işlenirse pazar yerinde pazar yerinde, uygulanacak.
Şimdi,
dolayısıyla bu yasanın yenilikleri, birçok yeniliği var.
Ama neden endişe ediliyor ben anlamıyorum. Tabii ki ülkemizde iki tür
hal olduğunu da gözden çıkarmamak lazım. Üreticilerin
bölgesinde, ürünlerin çıktığı yerde daha çok
ağırlıklı olan üretici halleri, bir de büyük kentlerimizde
olduğu gibi, daha ziyade orada üretilen ürünler çok çok az yüzde olarak
baktığımızda ama diğer kentlerimizden gelen ürünlerin
satıldığı, alınıp satıldığı
tüketici halleri.
Bir yenilik de
-burada daha önce de tartışıldı- Bakanlığın
düzenlemesine bağlı ürünlerin, yeni ürünler katılabilecek,
derinliği olan ürünlerden bahsediliyordu, onların ismi
sıralandı, açıldı.
Bu ürünler neden
konulmak isteniyor -bana göre- onu anlatayım: Bu çalışmalar uzun
süredir Bakanlıkça devam eden çalışmalar yasa tasarısı
hazırlanmadan önce. Heyetteki milletvekilleriyle yurt dışındaki
benzer haller de dolaşılmış. Yurt dışına baktığımızda,
oradaki hallerde çok modern, her türlü ürünün düzen ve disiplin altında,
hijyen kurallarına uygun satıldığını görüyoruz.
Ola ki, önümüzdeki süreçte Bakanlığın yeni uygulamasıyla
izin verebileceği yerlerde bazı ürün çeşitlerinin
artırılması da gündeme gelebilir. Dolayısıyla bunun
için yasaya konulduğunu kabul ediyoruz.
Ayrıca, yine
yasanın getirdiği en önemli madde, bana göre, ucuzluktan ziyade,
ucuzluk o şekilde sağlanacak
Fiyatta yüzde 8den yüzde 6ya
inmekle, yüzde 1, yüzde 2 inmekle ucuzluk olur mu? diye tenkit ediliyordu; ben
de katılıyorum, doğrudur, yüzde 1lerle yüzde 2lerle ucuzluk
olmaz. Ancak, başka şeyle ucuzluk olur. Malın heba edilmesini,
yaş sebze ve meyvenin zayi olmasını önlersek o zaman -yüzde 25
rakamından bahsediyoruz; Türkiye için, millî ekonomi için büyük
kayıp- bunu sağlayabildiği takdirde -ki bu yasanın
maddeleri var- o zaman ucuzluğu sağlayacak.
Bir başka
bir şey de
Burada popülizm yapmayalım ama şu gerçeği de
görelim: Şimdiye kadar yurt dışına, Rusyaya, Almanyaya,
Fransaya satılan malda ilaç kalıntısıyla ilgili analizler
yapılırken bizim hallerimizin kaç tanesinde yapılıyordu?
İşte bu yasa modern hallerin belli süre içinde ortaya
çıkmasını sağlayacak.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sekiz senedir niye yapmadınız Sayın Milletvekili;
elinizden tutan mı vardı?
TUĞRUL
YEMİŞCİ (Devamla) Ayrıca başka bir şey daha var
hakem heyetinin bakacağı: Bir kasa veyahut elli kasa bir ürün
aldı. Bu ürünün üstü ile altının değişik
çıkmasını önleyecek; ceza var, standart getirecek. Ürün
kimliği olacak; ürünün nerede üretildiği, kimin
sattığı, hangi tip, hangi kalitede ürün olduğunu burada
düzenleyen bir yasa. Bu, nihayetinde tüketiciye dönük önemli bir uygulama ama
üretici için de, tabii onun için de gelen maddeler var, biraz evvel
söylediğim gibi teminatla ilgili madde...
Ben sözlerime
burada son verirken bu yasanın çalışmasında emeği
geçen tüm milletvekili arkadaşlarıma, Bakanlıktaki bürokratlara
teşekkür ediyorum. Bu yasanın, ülkemize, ilgililerine, ekonomimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum, yüce heyeti tekrar
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yemişci.
KADİR URAL
(Mersin) Uygulamada bunların yapılacağına inanıyor
musunuz Hocam, Sayın Vekilim?
TUĞRUL
YEMİŞCİ (İzmir) İlk önce inanacaksın, sonra
KADİR URAL
(Mersin) Helal olsun! Çıkardığınız yasayı
değiştirdiniz, 2007de çıkardığınız
yasayı değiştirdiniz.
BAŞKAN
Şahısları adına Afyonkarahisar milletvekili Sayın
Abdülkadir Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
471 sıra sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Genel Kurula getirilmiş olan Kanun Tasarısı
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken Hakkâride şehit edilen 2 gencimize ve Elâzığ
depreminde hayatını kaybeden 41 vatandaşımıza yüce
Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarıyı kamuoyuna hal yasası olarak takdim
ettik, oysa, tasarının başı Sebze ve meyve ticaretinin
düzenlenmesi. Sebze ve meyve ticaretinin düzenlenmesi bu amaçla kurulan
seraların kuruluşuyla başlar.
Tasarının
tümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz alan
Edirne Milletvekilimiz Sayın Camaleddin Uslu Bey,
konuşmasının son bölümünde tasarıyla ilgili altı madde
hâlinde özetlediği olumsuzlukları dile getirdi. Tasarıyı
Tarım Komisyonunda, alt komisyon olarak ele alan milletvekillerinden
birisi olarak, ana komisyonda ele alınması sırasında
Sayın Uslunun canhıraş, bu tasarıya katkı vermek
isteyen vekillerimizden birisi olduğunu biliyorum, detayına bu
tasarıyı ele alan milletvekillerimizden birisi olarak biliyorum ama
altı ayrı noktada çekinceleri ifade eden de Sayın Milletvekili.
Bunu, sırf muhalefet olsun diye söylemedi Sayın Milletvekili. Mesela,
tasarının benim üzerinde özellikle durmak istediğim hususu
üçüncü olumsuz madde olarak ifade ederken Tasarıyla birçok komisyoncu
sistemden dışlanmış olacaktır. ifadesini
kullandı Sayın Uslu. Tasarıyı incelediğimizde
gerçekten komisyoncuları sistemden dışlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, Tarım Komisyonumuzda Ziraat Bankamızın en üst
düzeyde, kredilerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı bir brifing
verdi. Bu brifingde Tarım sektöründe kullandırılan kredilerin 2
katrilyonu eski parayla, yeni parayla 2 milyar TLsi faizi tahsil edilerek
ötelenmiş paradır. diye bize takdim etti. Yani Türk çiftçisi o kadar
güç durumda ki kredi alabilecek durumda değil.
Şimdi,
komisyoncularla bunun ilişkisi ne? Serasına fideyi dikecek olan
üretici kendisi için pazar garantisi sunan haldeki komisyoncuya gidiyor fideyi
almak için ve bu komisyoncuyla temas hâlinde bulunan fideciden fideyi bedava
alıyor Sayın Bakan; ilacını bedava alıyor, gübresini
komisyoncunun kefaletinde bu işin tarımsal girdi satan tüccarlardan
harman veresiye alıyor. Bu sırada da sıfır faizli kredi
kullanıyor. Eğer siz bu tasarıyla -ki
dışlıyorsunuz- üreticiyi âdeta şemsiyesi altında
koruyan komisyoncuyu dışlarsanız, büyük marketlerin
kucağına atmış olursunuz. Bizim gördüğümüz endişe
de bu.
Sayın Bakan,
Sanayi ve Ticaret Bakanımız; Sayın Bakan ticareti düzenleyecek
ama üreticiyi inkâr ederek düzenlerseniz, sonucu alamazsınız.
Biz iki hafta
önce Enerji eski Bakanımız Sayın Hilmi Gülerle beraber
AGİT kapsamında Tacikistana gözlemci olarak gittik. Orada ciddi
iş adamlarımız var, aynı şekilde Kazakistanda da.
Sayın Bakan Kazakistanda, Tacikistanda sebze-meyve pazarında bir
tane limon 1 dolar! Dört tane sivri biber bir poşete konmuş, 2 dolar!
Ama niye bu orada öyle? Türkiyeden tırlar yüklüyor limonu; İranda
sorgusuz, sualsiz on beş gün alıkonuluyor Sayın Bakan.
Sıfır problemli komşumuz İrana yüzlerce tır
Türkiyeden aman bir an önce gitsin diye kolaylık sağlıyoruz.
Nerede mütekabiliyet esası? Sayın milletvekillerimiz de Alaattin
Büyükkaya da Hilmi Güler Bey de hep beraber bunu dinledik. Yanı
başımızdaki komşumuzla -pazartesi sabahı haber
portallarında- serbest ticaret bölgesi oluşturuyormuşuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Bizim ticaretimize haksız şekilde, rekabeti
engelleyecek şekilde, transit taşımacılık
kurallarına aykırı bir şekilde, İran, yanı
başımızdaki komşumuz engel koyuyor Sayın Bakan, buna
müdahale etmek zorundasınız. Sıfır problem lafla olmaz.
Türk cumhuriyetlerinde ticaret yapan, üretim yapan, ham maddesini Türkiyeden
temin eden tüccarlarımız, transit taşımacılık
kurallarına aykırı şekilde İran tarafından sabote
edilmektedir. Bunu hep beraber dinledik milletvekillerimizle.
Bu nedenle, bu
tasarının problem çözücü boyutunun olması lazım. Bu
tasarıda komisyoncuları dışlamakla üreticinin
sıfır faizli kredi desteğini elinden alıyoruz. Bunun üstüne
tekrar vurgu yaparak, tasarının, her şeye rağmen
hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akcan.
Soru-cevap
işlemine geçiyoruz on beş dakika süreyle.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
Dünya Bankası ve IMF politikaları çerçevesinde, görünen odur ki,
üreticiyi tasfiye etmeye çalışıyorsunuz. Artık
Balıkesirin Altınova, Gömeç, Burhaniye ovalarında pamuk
ekilmiyor çünkü Yunanistandan ithal ediyorsunuz. Bu yasada, Yol kenarında
üreticiler, tarlasında ürettiği ürünleri bulunduramaz, satamaz. diye
bir madde getirmişsiniz. Balıkesirden Havrana gidinceye kadar,
tarlalarında ürettikleri ürünleri tüccardan kurtulmak adına, evine
bir ekmek götürebilmek için peşin ticaret yaparak organik ürettiği
ürünleri satmaya çalışan insanlara neden engel oluyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tankut
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, toptancı hallerinin mevcut
işletmecilerine on iki yıl süreyle kiralanmış
sayılacağı öngörülmektedir. Bu on iki yıllık sürecin tespitinde
hangi kriterler göz önüne alınmıştır?
İkincisi:
Kanunda muğlak bir ifade hâlinde olan yeterli arz ve talep derinliği
bulunan ürünlerden maksat nedir? Mesela et, süt, zeytin, zeytinyağı,
arz ve talep derinliği olan ürünler midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, teşekkürler.
Sayın Bakan,
üreticiler alın terinin karşılığını
alamamaktan, tüketiciler ise pahalı sebze ve meyve tüketmekten
şikâyetçidir. Bugünkü yapısı ile üretici birlikleri ise etkili
olamamaktadır. Üretici birliklerini güçlendirerek üreticiden tüketiciye
direkt ürünün ulaştırılacağı, üreticinin alın
terinin karşılığını aldığı,
tüketicinin ise daha ucuz ürün tükettiği bir piyasa oluşturmak için
ne gibi çalışmalarınız vardır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
yıllardan beri iş yerini başarıyla sürdüren bir hal
esnafını düşünelim. Sağlık ve buna benzer sebeplerle
iş yerini kapatmak, devretmek istiyor ama buna imkân tanınmıyor.
Bu konuda imkân tanınması, devir hakkı verilmesi gibi bir
maddeyi yasaya koyabilir miyiz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
15inci maddenin (1)inci fıkrasının (e) bendinde bu kanunun
uygulanmasıyla ilgili olarak yönetmelikler çıkarma konusunda
Bakanlığa genel bir yetki verilmektedir. Tasarının 3, 5, 7,
9 ve 10uncu maddelerinde hangi konuların yönetmelikle düzenleneceği
hükme bağlanmıştır. 15inci maddede alınan genel
yetkiyle şu anda öngörülmeyen alanlarda da Bakanlığa
yönetmelikle düzenleme yapma yetkisi verilmektedir. Konusu ve içeriğine
ilişkin yasada hiçbir belirleme yapılmadan idareye yönetmelikle
düzenleme yapma konusunda sınırsız bir yetki verilmesi
doğru mudur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
yaş sebze-meyve ticaretinde haller gerçekten önemli bir yer tutuyor.
Hallerin işleticisi olarak belediyeler de çok önemli görevler
üstleniyorlar. Özellikle küçük bölgelerde, küçük şehirlerde, beldelerde
özellikle kurulu hallerin sahibi olarak, işleticisi olarak belediyelere bu
kanunla, geçici 1inci maddeyle önemli görevler yüklüyorsunuz; müzayede
salonları, depolama alanları, tasnifleme ve ambalajlama tesisleri,
laboratuvarlar, soğuk hava depoları ve buna benzer birtakım
altyapıların yapılması yükümlülüğü getiriyorsunuz.
Bunlar ağır bir şey. Sordum Kaynak gerekiyorsa tahsis
edeceğiz. dediniz ama tanıdığınız süre üç
yıl, hâlbuki getirdiğiniz tasarıda beş yıldı.
Yani üç yıl gibi kısa bir sürede bu altyapıyı yapamayan
belediyelere de 100 bin Türk lirasına kadar para cezası vermeyi
öngörüyorsunuz. Bu üç yılı beş yıla çıkarmayı
düşünür müsünüz veya belediyelerin bu konuda altyapı
masrafını Bakanlık olarak üstlenmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
yasa tasarısının hazırlanmasına ne zaman
başlanılmıştır?
Hallerdeki teknik
donanımları tamamlayabilmeleri için ekonomik katkı vermeyi
düşünüyor musunuz?
Kanun
tasarısının alt ve üst komisyon çalışmaları
yapılırken, Komisyon üyesi milletvekilleri sebze ve meyve ticareti
taraflarıyla yerinde inceleme ve tespitler yapmışlar
mıdır?
Sebze ve meyve
ihracatının artırılabilmesi için ihtisas halleri yani
ihracatın, üretimin en çok yapıldığı yerlerde ihracat
halleri kurulması öngörülmekte midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Uslu
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Bakanlığınızın bize verdiği
bilgilendirme notlarında Avrupa Birliğinde üretilen veya ithal edilen
malların yüzde 70inin büyük mağazalar tarafından
pazarlandığını söylemektesiniz. Bizde şu anki uygulama
nedir? Böyle bir tespitiniz var mıdır? Bu yasa bu yüzdeyi bizde
nasıl şekillendirecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
tasarıyla kurulması amaçlanan elektronik hal kayıt sisteminin
Bakanlığınız ilgili birimi ve haller arasındaki
bağlantısı nasıl sağlanacaktır? Bu sistem için
altyapı hazırlıkları ne durumdadır? Bu amaçla hangi
veri tabanı programı kullanılacak ve kayıt sisteminde veri
güvenliği nasıl sağlanabilecektir?
İkinci sorum
da, Bakanlığınızca meyve-sebze ihracatının
artırılmasına yönelik şimdiye kadar ne tür tedbirler
alındı, bundan sonra nasıl tedbirler alınması
düşünülmektedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Çok teşekkür ediyorum
değerli arkadaşların sorularından dolayı.
Öncelikle
şunu ifade etmeliyim ki, tarlasındaki ürünleri yol kenarında,
turistik bölgelerde veya diğer bölgelerde, kişilerin,
satışına dair bu tasarıda herhangi bir düzenleme yoktur.
RECEP TANER
(Aydın) 13üncü maddenin (i) bendi
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Varsa, çıkarın Sayın Bakan.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Hayır, o, o anlama gelen
bir şey değil.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Değiştirelim Bakanım.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Bu, haller ve pazar yerleriyle
ilgili bir düzenlemedir. Yani oraya atfedilecek bir yönü yok bunun. Yani öyle
bir yorumlamaya tabi tutulması doğru değil. O, bambaşka bir
alan.
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakanım, Yasaktır diyorsunuz.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) - İşyeri veya satış
yeri dışında ya da geçiş yollarında
Pazar yerindeki
geçiş yolu bu. Yani pazarda halkın yürüdüğü yerler yok mu?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Oraya Pazar yerindeki geçiş yolu diye ilave edelim
Sayın Bakanım.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Olabilir yani. Bu, pazar
yerini düzenleyen bir hadise. Pazar yerindeki, hal içindeki geçiş yolunun
işgal edilmesini önlemek için konulmuş bir madde. Yoksa,
kişinin, tarlanın kenarındaki ürününü halka arz etmesini engelleyen
bir madde değil. Dolayısıyla
Gerekçesinde de var bunlar.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, Balıkesirde bu üreticilerle
sürekli zor durumda kalıyorlar. Bunlar bizi arıyorlar. Sizin
vekilleriniz de bu konuda mağdur durumda.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Açıklık getirelim oraya.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Yani açıklık da
getirilebilir ama bu hal içinde ve pazar yerindeki halkın yürüdüğü,
kişilerin alışveriş yapmasını engelleyecek
yığılmaları önleme amacına dönük bir maddedir,
başka da bir madde değildir. Bir değişiklik de olabilir.
Yani buna kapalı değiliz. Bu noktaya geldiği zaman,
arkadaşlar bir hazırlık yaparlarsa açıklık
getirebiliriz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İlave pazar yerini de ekleyelim.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Diğer taraftan,
toptancı hallerinde komisyoncu arkadaşların
korunmadığına dair, onların haklarını
kaybedeceklerine dair endişeler çok oldu. Biz başlangıçta
otomatik olarak hal komisyoncusu arkadaşlara on iki yıl süre
veriyoruz. On iki yıl bir anlamda tahsisleri uzatılmış
oluyor bu kanunla, 11inci maddeyle.
On iki yıl
sonra, hallerde tahsis sistemi kalkıyor kiralama sistemi
başlıyor, ancak biz, gelen talepler doğrultusunda -bütün
partilerden milletvekili arkadaşlarımıza da geldiler, bize de
geldiler- bu arkadaşlarımızın on iki yılın
sonunda belediye encümeniyle anlaşmaları hâlinde ihaleye girmeden
kendilerinin de kiralayabilmelerine imkân veren önerge verdik. Cumhuriyet Halk
Partili arkadaşların da verdiği, başka arkadaşların
da benzer önergeleri var, bu önergeyle bir defa ondan sonraki kiralama
süresinde kendilerine öncelik verilebilmesine imkân veriyoruz.
Dolayısıyla hal komisyoncusu arkadaşlar
başkasının ihale baskısı altında kalmadan
belediyeyle anlaşarak kira sürelerini devam ettirebilecekler.
Bir de aynı
önergenin içerisinde ölüm, hastalık ve benzeri nedenler oluyor, bazen
hakikaten devir mecburiyeti olan hâller oluyor, yani onu devredebilmesine de
imkân veren bir düzenlemeyi de getirmiş oluyoruz, sizin zatıâlinizin
sormuş olduğu soruyu da bu önerge içerisinde cevabını bulma
imkânını bulmuş olacak. Devir imkânı da getirmiş
oluyoruz.
Şimdi
Bakanlığın yönetmelik çıkarma yetkisi, genel bir
yönetmelik. Genel yönetmelik
Bu kanunda ilgisi olmayan bir konunun
yönetmeliğini çıkarma imkânı yok. Yönetmeliklerin hangi alanda
çıkarılabilmesine bir önceki hüküm açıklık getirmişse,
Bakanlığın çıkaracağı yönetmelikler o konuyla ilgili yönetmeliklerdir. Zaten
Bakanlık başka bir konuda yönetmelik çıkarmaya kalksa bu kanuna
dayanarak o yönetmeliğin iptali gerçekleştirilir; yani yargı
yoluyla bunun kanuna uygun olmayan, kanunla ilgisi olmayan bir yönetmelik
olduğu iddiasını herkes kolayca ortaya koyabilir.
Dolayısıyla kanunun kapsamı dışında hangi
alanlarda yönetmelik çıkarılabilecekse o alanlarda yönetmelik
çıkarma imkânı vardır.
Biz bu kanunla
hallerin teknik açıdan güçlendirilmesini, fiziki şartların
iyileştirilmesini, donanımlı hâle gelmesini sağlamak
istiyoruz ve bu nedenle de belediyeler mevcut halleri üç yıl içerisinde
iyileştirsinler. Bunun uzatmasıyla birlikte belediyelerin önünde dört
yıllık bir süre var. Bu mart ayında birinci
yıllarını, bütün partilerden seçilmiş olan belediyeler
dolduruyor ama önlerinde dört yıllık bir süre var. Bu dönem herkes
kendi seçim dönemi içerisinde hallerine bir çeki düzen versin, bu teknik
şartlara uygun hâle getirsin. Dört yıllık süre az bir zaman
değil yani hali teknik bir hâle getirmek için az bir zaman değil ama
yine söylüyorum, bunun finansmanıyla alakalı ilave imkânlar
gerekiyorsa o imkânların oluşturulmasını, biz yine birlikte
bir finansman modeliyle onlara önerebiliriz, katkı sağlayacak
imkânlar oluşturabiliriz. Önemli olan, hallerin bu teknik donanıma
sahip hâle gelmesidir.
Ayrıca, yine
bir başka arkadaşımız
İhtisas halleri de
oluşabilecektir. Yani değişik, sadece bir ürünün veya birkaç
ürünün satıldığı haller de oluşabilecektir.
İşte, yönetmelikle haller arasındaki esnekliği de
sağlamış olacağız veya münhasıran ihracata dönük
ürünlerin oluştuğu haller de oluşabilecektir. Yani bu hallerin
niteliğini, sınıflandırmasını, yönetmelikle Bakanlığımız
yapabilecektir; ihracat halleri gibi, ürün ihtisas halleri gibi haller de
oluşabilecektir. Dolayısıyla yönetmelikler bize bu imkânı
vermektedir.
Bu yasa
tasarısıyla ilgili çalışmalar, benim
Bakanlığımdan önceki dönemde başlamış olan
çalışmalar. 2005-2006 yılından bu yana arazide veya
diğer kurumlarla görüşmeler şeklinde bu çalışmalar
devam ediyor ve nihayetinde, bugün, yasalaşmak üzere Parlamentoya
gelmiş bulunuyor. Yoksa çok değişik kesimlerle bu yasanın
görüşülmesi sağlanmış oldu.
Bu
tasarının en önemli bölümlerinden birisi hal kayıt sistemi.
Zaten bütün sektörün kayıt altına alınmasını ve
sağlıklı politikalar oluşturulabilmesi için
sağlıklı veriler oluşturulmasını sağlamak
istiyoruz. Bu konuyla ilgili, Bakanlığımızla bütün haller
arasında bir network oluşacaktır, bir ağ
oluşacaktır. Biz bunun elektronik altyapısını
sağlamış olacağız. Bu elektronik altyapıya göre
bütün hallerdeki tablo Bakanlık tarafından da görülebilecektir,
ilgili ticaret aktörleri tarafından da görülebilecektir. Bununla ilgili
elbette bir veri tabanı, esnaf veri tabanı, mevcut hallerle ilgili
bir veri tabanı var ama bu yeni bir program çerçevesinde bütün hal
kayıt sistemi elektronik ortamda izlenebilir bir sisteme dönüşecek,
veri güvenliği de Bakanlığımız tarafından
sağlanacaktır. Yani verilerin güvenliği, ana güvenlik sistemi de
Bakanlığımızın koordinasyonundaki
çalışmalarla sağlanmış olacaktır. Bu konuda
arkadaşlarımız zaten şimdiden bazı
çalışmalara başladılar, yani hallerle ilgili nasıl bir
program oluşabileceğine dair. Bununla ilgili, süresi içerisinde bu
çalışmaları tamamlamış olacağımızı
ifade etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
RECEP TANER
(Aydın) Arz ve talep derinliğiyle ilgili
çalışmalarınız
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Önergeyle
açıklamıştık arz ve talep derinliğini.
BAŞKAN
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
11inci madde
üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 11. maddesinin
1.fıkrasının ilk cümlesinin Belediyeler, toptancı
hallerini tahsis yoluyla işletebilecekleri gibi kiralama veya
satış yoluyla da işletir veya işlettirir. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Alim Işık |
M. Akif Paksoy |
|
|
İzmir |
Kütahya |
Kahramanmaraş |
|
|
Ahmet Orhan |
Cemaleddin Uslu |
K.Erdal Sipahi |
|
|
Manisa |
Edirne |
İzmir |
|
|
Rıdvan Yalçın |
Hüseyin Yıldız |
|
|
|
Ordu |
Antalya |
|
BAŞKAN Şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 11 inci maddesinin (1) inci fıkrasındaki
Kira süresi en fazla on yıldır. cümlesinden sonra gelmek üzere Bakanlıkça belirlenen esaslara uygun
olması kaydıyla, kira süresi sona erenlerle ihaleye çıkılmaksızın
yeniden kira sözleşmesi yapılabilir. cümlesinin, (6) ncı
fıkrasının (ı) bendindeki Kiraladıkları
işyerlerini ibaresinden sonra gelmek üzere Bakanlıkça belirlenen
sebepler dışında ibaresinin eklenmesini, (8) inci
fıkrasında geçen sözleşmenin feshine ya da tahsisin iptaline
ibaresinin fesih veya iptale olarak, (9) uncu fıkrasındaki
sözleşmenin feshine ibaresinin fesih ve iptale olarak, işyeri
kiralanamaz ibaresinin ise kiralama veya satış yapılamaz şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayşe Nur Bahçekapılı |
Nurettin Canikli |
İbrahim Yiğit |
|
|
İstanbul |
Giresun |
İstanbul |
|
|
İhsan Koca |
Veysi Kaynak |
|
|
|
Malatya |
Kahramanmaraş |
|
BAŞKAN Diğer önergenin imza sahiplerini okutuyorum:
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Vahap Seçer |
Atila Emek |
|
|
Malatya |
Mersin |
Antalya |
|
|
Hüsnü Çöllü |
Orhan Ziya Diren |
Malik Ecder Özdemir |
|
|
Antalya |
Tokat |
Sivas |
|
|
|
Tayfur Süner |
|
|
|
|
Antalya |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA CUMUR (Trabzon) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) İki önergeye de
katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Seçer.
VAHAP SEÇER
(Mersin) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
471 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 11inci maddesinde
verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım.
Değerli
arkadaşlarım, benden önce konuşan hatip arkadaşım
Sayın Akcan üreticilerle hal esnafı komisyoncular arasındaki
bağı buradan sizlere aktardı. Gerçekten, tarımsal üretimde,
sebze meyve üretiminde tarladan sofraya bu ürünler gelene kadar, bu zincir
halkası içerisinde belki de en önemli halkayı oluşturan kesim,
sektör içerisinde meslek grubu olarak hal esnafı. Dolayısıyla bu
değişiklik önergemizde Toptancı hallerinde ve pazar
yerlerindeki işyerlerinin işletilmesi başlığı
altındaki 11inci madde, buradaki, toptancı hallerindeki esnaf
arkadaşlarımızı ilgilendiren bir kanun maddesi.
Değerli
arkadaşlarım, mevcut mevzuatta belediyeler toptancı hallerini
tahsis, kiralama ya da satış yöntemleriyle işletiyorlardı.
Bu yeni tasarıda andığımız 11inci maddenin birinci
fıkrasında tahsis yöntemi kalkıyor ve kiralama ve
satış yöntemiyle artık bu iş yerlerini işletmesinin
önü açılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, Kanun Tasarısının geçici 1inci
maddesinde, ileriki maddelerden biri olan geçici 1inci maddenin dördüncü
fıkrasında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren -ki bu
yasanın 11inci maddesi on iki ay sonra yürürlüğe girecek- tahsisli
iş yerlerinin tahsis sahiplerine hiçbir işleme gerek
kalmaksızın on iki yıl süreyle kiralanmış
sayılacağı ibaresi var. Dolayısıyla, bu Kanun
Tasarısı on iki ay sonra, yürürlüğe girdikten sonra mevcut
tahsis sahipleri otomatikman on iki yıl süreyle bu işletmelerde
kiracı durumuna düşecekler. Ancak, o süre sonunda iş yerini
çalıştıran kiracılar 2886 sayılı Devlet
İhale Kanunu kapsamında, o hükümler içerisinde tekrar kiralamak
yöntemiyle bu işletmelerin işletmesini devam ettirmek durumunda
kalacaklar.
Değerli
arkadaşlarım, komisyoncu esnafı diğer meslek
gruplarıyla pek benzeşir bir ticari faaliyet içerisinde
değillerdir yani bir bakkal esnafı, bir tuhafiyeci, manifaturacı
esnafı belki günübirlik müşterileriyle alavere yaparlar ama
komisyoncu esnafının toptancı hallerindeki ticari faaliyetleri
onlardan çok farklı birtakım şekiller içerir. Düşünün ki
bir müteşebbis, yıllar süren toptancı halindeki
esnaflığı sonucu on yıl, yirmi yıl, otuz yıl;
işte, burada anıldığı gibi bu yasa tasarısı
yürürlüğe girdiğinden itibaren on iki yıl kiracı olarak
zaten burayı işletecek -geriye dönük bir yirmi yıllık da
burada bir ticari ömrünün veya yirmi yıl bir meslek hayatının
olduğunu düşünün- otuz iki yıl sonra biz bu insanın
karşısına geçiyoruz Evet, bu dükkânı, bu işletmeyi
tekrar sana tahsis edebiliriz ama biz bunu sana ihaleyle verebileceğiz.
gibi bir yaklaşımın yanlış olacağını
düşünüyoruz. Nihayetinde geriye dönük, üreticiyle ya da o üreticinin
malını pazarladığı marketle, manavla, hipermarketle bu
insanların geriye dönük ya da geleceğe dönük birtakım ticari
ilişkileri oluyor. Artık, orada o komisyoncu
markalaşmış oluyor; yılların emeği var, kadrosunu
orada dizmiş oluyor; kâtibi, hamalı, netice itibarıyla onlarca
insan da o dükkândan ekmek yemiş oluyor.
Bizim
verdiğimiz değişiklik önergesinde, işte bunun ihale
kapsamı dışına çıkartılarak
Bakanlığın belirlediği esaslara uygun olarak tekrar bu
tahsis sahiplerine karşılıklı belediyeyle uzlaşma,
anlaşma neticesinde kira sürelerinin uzatılmasını talep
ediyoruz.
Ayrıca, yine
11inci maddenin altıncı fıkrasının birinci bendinde,
kiraladıkları iş yerlerini başkalarına devredenlerin
ya da kiraladıkları veya satın aldıkları iş
yerlerini herhangi bir şekilde kullandıranların kira
sözleşmelerinin ya da satış sözleşmelerinin iptalini
öngörüyordu. Bu maddenin de... Bizim verdiğimiz önergeyle talebimiz:
Bakanlığın belirlediği sebepler dışında,
iş yerlerini bir başkasına devretmesinin ya da
kullanılmasının önünü açan işletme sahiplerinin
sözleşmenin iptali şeklinde değiştirilmesini talep
ediyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
VAHAP SEÇER
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, az önce de işaret
ettiğim gibi, sebze-meyve sektörü içerisinde bu halkanın en önemli
meslek gruplarından biri komisyoncular yani toptancı hal esnafı.
Tabii ki burada toptancı hal esnafının ne kadar çok
yaşamasına müsaade edersek, onların daha ne kadar çok
güçlenmesine katkı sunarsak üreticinin de güçlenmesini,
yaşamasını sağlamış durumdayız; zira onların
ilişkileri artık bir aile ilişkisi hâline gelmiş
yılın on iki ayı bu insanlar ilişki içerisinde. Girdilerde
sıkıntı yaşadığı zaman üretici
başvurduğu merci komisyoncusudur ya da toptancı halindeki
esnafıdır veya değişik sıkıntılarla
karşı karşıya kaldığı zaman yine
başvurduğu merci komisyoncudur. Bu iş gerçekten meşakkatli
bir iştir; gecenin saat dördünde alışverişler başlar
öğlenin saat on ikisine, saat birine kadar sürer. Stresli bir iştir
çünkü burası borsadır, alım satım yeridir, günlük arz-talep
dengesine göre fiyatlar oluşur. Onun yaratacağı bu esnaflar
üzerindeki stresi de göz önüne alırsanız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Selamlayıp hemen bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Bitirdik
süreyi.
Sağ olun,
çok teşekkür ederim.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Peki.
Ben teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninde,
kira süresi sona erenlerin yeniden ihaleye girmeksizin faaliyetlerine devam
edebilmelerine, kiralanan işyerlerinin Bakanlıkça belirlenen sebepler
dahilinde başkalarına devredilebilmesine ve kira sözleşmesi
feshedilenler ile satış işlemi veya tahsisi iptal edilenlere
farklı yollarla yeniden işyeri veya satış yeri verilmesini
engelleyecek mahiyette düzenleme yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 11.
maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinin Belediyeler,
toptancı hallerini tahsis yoluyla işletebilecekleri gibi kiralama
veya satış yoluyla da işletir veya işlettirir.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA CUMUR (Trabzon)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Gereken değişiklik
önceki önergeyle yapıldığı için katılamıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Yıldız konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yıldız. (MHP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 11inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Öncelikle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı da Adalet
ve Kalkınma Partisinin Ben yaptım böyle olacak. klasik
anlayışıyla getirdiği, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
alt ve üst komisyonlarda ve bugünlerde de Mecliste tespit ederek düzeltilmesini
istediğimiz ama Adalet ve Kalkınma Partisinin, sayısal çoğunluğuyla,
doğru olduğunu bile bile reddettiği bir yasa olarak Meclis
tarihi ve millet vicdanındaki yerini alacaktır.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 11inci maddesinin birinci
fıkrasındaki Belediye toptancı hallerindeki işyerleri,
kiralama veya satış yoluyla işletilir. hükmünün Tahsis yoluyla
da işletilir. şeklinde değiştirilmesini istemekteyiz ve
burada bu işletmecilere devir hakkının da verilmesi
gerektiğini söylüyoruz. Çünkü, komisyonculuk mesleği, babadan
oğula geçen bir meslektir. Komisyonculuk mesleği, Adalet ve
Kalkınma Partisinin Her konuda markalaşmak zorundayız.
dediği gibi markalaşmayı gerektiren bir meslektir. Komisyonculuk
mesleği, sebze ve meyve sektörünün kötü çocuğu değildir. Hal
komisyonculuğu ve çiftçilik mesleği, gemicilik armatörlükleri,
beş yıldızlı otel zincirleri, holdingler, market zincirleri
kuracak güçte üretim yapan, ticaret yapan iş yerleri değildir. Yine,
banka hesaplarında 2,5 milyon TL bulunan, 500 bin lira alacak bulunan
servetlere ulaşılabilecek kadar büyüklükte, büyük ölçekte bir sektör
değildir.
Komisyonculuk
mesleği, zaten sektörün ve ticaretin kuralları içinde kötülerini
temizlemektedir. Komisyonculuk mesleği, kadastrosu geçmemiş, tapusunu
almamış 2/B arazisi üzerindeki birkaç dönümlük arazilerde,
şartları gereği bankalardan kredi desteği alamayan ya da
diğer desteklerden yararlanamayan küçük çiftçimizin finans dâhil her türlü
ihtiyacını sağlayan bir meslektir. Komisyonculuk mesleği,
iflas eden tüccara karşı çiftçinin alacağını garantiye
alan bir meslektir. İş yerlerinin tahsis yoluyla da verilmesi, zor
duruma düşen komisyoncudan alacağı bulunan çiftçilerin
ayrıca bir garantisidir.
Bizim
değiştirilerek ilave edilmesini istediğimiz ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Sayın Bakanının ve Komisyonunun
reddedeceği değişiklik, zaten Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmetlerinin kararnameyle ilave ettiği tahsistir. Biz, ayrıca
burada bir de devir yetkisinin verilmesini arzu etmekteyiz. Bizim
istediğimiz tahsis, Adalet ve Kalkınma Partisinin getirmiş
olduğu tahsistir, başka bir tahsis değildir.
Değerli
milletvekilleri, yurt içinde veya yurt dışında sektörle ilgili
belediyelerle, komisyoncularla, tüccarlarla, çiftçilerle, nakliyecilerle ve tüm
ilgilileriyle yerinde inceleme ve görüşmeler yapmadan, fiilî gerçeklerden
uzak, ömründe hale girmemiş, işleyişi ve sektörün gerçeklerini
hiç yaşamamış, sebze ve meyveyi sadece sofralarında
görmüş bürokratlarca hazırlanan, sekiz yıldır
hazırlıyoruz dediğiniz ancak Mecliste de önergelerle
değiştirdiğiniz 471 sıra sayılı kanunla amacınız olan yaş
sebze ve meyve ticaretini düzenleyeceksiniz. Bu doğrudur ancak uzun vadede
bu tasarıyla belediyeler halleri kapatacaklar, birkaç dönem de üreticilik
yapan küçük çiftçiler, üreticiliği bırakacak, komisyoncular iş
yerlerini kaybedecek, hallerde çalışanlar, tüccarlar işlerini
kaybedecekler, diğer işsiz bıraktığınız
insanlarımız gibi işsizler ordusuna katılacaklardır.
Şimdiye
kadar yaptığınız gibi bazı yandaş Harunları
Karun yapacaksınız. Sebze ve meyve ticaretini marketler zincirine ve
onun insafına terk edeceksiniz. Sonuç olarak da bakkalları yok
ettiğiniz gibi manavları, semt pazarlarını ve halleri de
yok edeceksiniz.
Değerli
milletvekilleri, sekiz yıldır laboratuvarları niye
kurmadınız? Sekiz yıldır çiftçimiz ilaç
kalıntılı ürün mü üretti?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Bir dakikalık ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) - Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sekiz
yıldır yüzde 70i kayıt dışında dediğiniz
sektörü niye kayıt altına almayıp, kayıt altında
olanlarla haksız rekabete maruz bıraktınız? Sekiz
yıldır 72 milyona gıda güvenliği olmayan ürünler mi
yedirdiniz? Aklınıza gıda güvenliği yeni mi geldi?
Yıllık ihracatımızda -2002, Milliyetçi Hareket Partisi
Hükûmetini- sebze ve meyve ticaretinde nereden nereye geldiğinizi niçin
karşılaştırmıyorsunuz? Alışveriş
merkezleri büyüyüp halkın ve sektörlerin tepkisi azalınca mı
sebze ve meyve ticareti aklınıza geldi?
Çok değerli
milletvekilleri, sözlerimin sonunda bir vatandaşımızın
sorusunu iletmek istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren bir
vatandaşımız şöyle bir soru yöneltiyor: AKPye muhalefet
edenleri fişlemeye bakan Sayın Vekille tahlillere bakan Sayın
Vekilin disiplindeki durumunun ne olduğunu merak etmiş. Ben de burada
sizlere bu soruyu aktarıyor, hepinize teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
11inci maddeyi
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam, arayacağım.
11inci maddeyi
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
arayacağımı söylemiştim, karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.14
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
471 sıra
sayılı Tasarının 11inci maddesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi maddeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
12nci madde
üzerinde iki önerge vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep
Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 12 inci maddesinin birinci
fıkrasının Ticari güvenin ve tarafların
haklarının korunması amacıyla, hal dışında
yaş meyve sebze ticaretiyle iştigal eden tüccardan, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca belirlenen miktarda nakit, banka teminat mektubu,
hazine bonosu, devlet tahvili, hisse senedi, gayrimenkul rehini, sigorta
teminatı ve nakde çevrilebilir diğer kıymetler teminat olarak
alınır şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mehmet AkifPaksoy |
Cemaleddin Uslu |
Alim Işık |
|
|
Kahramanmaraş |
Edirne |
Kütahya |
|
|
Şenol Bal |
Necati Özensoy |
Yılmaz Tankut |
|
|
İzmir |
Bursa |
Adana |
|
|
|
Ahmet Duran Bulut |
|
|
|
|
Balıkesir |
|
BAŞKAN Diğer önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan
Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 12. Maddesi 1. Fıkrasının Ticari
güvenin sağlanması ve tarafların haklarının
korunması amacıyla; toptancı hallerindeki kiracılardan,
büyükşehirlerde 25.000 TL den az olmamak, diğer şehirlerde
tutarı belediye meclisince belirlenecek miktarda nakit, banka teminat
mektubu, hazine bonosu, devlet tahvili, hisse senedi, gayrimenkul rehni,
sigorta teminatı ve nakde çevrilebilir diğer kıymetler teminat
olarak alınır. Teminat tutarı yılda bir kez değerleme
oranında artırılabilir şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
|
Mehmet Ali Susam |
Ahmet Küçük |
Tayfur Süner |
|
|
İzmir |
Çanakkale |
Antalya |
|
|
Ali Koçal |
Birgen Keleş |
Mustafa Özyürek |
|
|
Zonguldak |
İstanbul |
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Süner.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısıyla
ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerine konuşma
yapacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bu
maddede Milletvekilimiz Sayın Osman Kaptan konuşacaktı ama
bölgede olduğu için, bana nasip oldu. Sayın Osman Kaptanı
herkes 1402lik olarak biliyordu ama kendisi uzun yıllar halcilik
yaptı. Onun için, onun fikirlerini burada dile getirmek bize düştü.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Mevcut Kanunda
Sebze ve meyvelerin toptan alım ve satımı toptancı halinde
yapılır. Hal dışında alım ve satım
yapılamaz. denmesine karşılık, yüzde 70lik kayıt
dışını sekiz yıldır kayıt altına
alamayan AKP Hükûmeti, bu kanunun kabulüyle birlikte kayıt
dışılığı daha da artıracaktır. Her
yıl görünen tabloda, çiftçi ürettiğini yollara ya da su kanallarına
dökmektedir. Bu oran daha da büyüyecektir.
Değerli
milletvekilleri, toptancı halleri, belediyelerce kurulan, üretici ve
tüccar mallarının pazarlanıp değerlendirilerek paraya
çevrildiği, fiyat bulduğu yerlerdir, yani bir bakıma sebze ve
meyve borsasıdır. Toptancı halleri aynı zamanda
belediyelerin rüsum, devletin ise stopaj toplama yerleridir.
Sebze ve meyve,
dayanıklı tüketim malı olmadığı için maliyet
esasına göre satılamamaktadır; raf ömrü kısa olan, çabuk
bozulabilen, çürüyebilen, fiyatları da günlük arz ve talebe göre
belirlenen mallardır. Mevcut uygulamada toptancı hallerine gelen
sebze ve meyvenin satış tutarının yüzde 8i halde komisyon
olarak, yüzde 2si belediyeye rüsum olarak, yüzde 2si de devlet stopajı
olarak kesilmektedir.
Sebze ve meyve
ticaretindeki en önemli halka ise hal esnafıdır. Bir komisyoncu ve
üretici için en önemli unsur karşılıklı güvendir. Üretici,
güvenmediği komisyoncuya malı sat diye göndermez. Komisyoncunun
diğer bir özelliği de malı gönderene avans,
sattığına da veresiye verebilmesidir; avans vermezse
dükkânına mal gönderen olmaz, veresiye vermezse de dükkânından mal
alan olmaz.
Tasarıda,
komisyon bedeli yüzde 8den yüzde 6ya, belediye rüsumu da yüzde 2den yüzde
1e indirilirken alt komisyonda komisyon oranı tekrar yüzde 8e
çıkarılmıştır. Örneğin, Finike Kumluca
havzasında seralardan çıkan yıllık bitkisel atık
toplamının 500 bin ton olduğu ve bu atıkların çevreye
zarar vermeden belediyelerce temizleneceği düşünüldüğünde
belediye rüsumunun azaltılmasının yerinde olmadığı
daha iyi anlaşılacaktır. Hele üretim bölgelerindeki hallerde
kesilen yüzde 1 belediye payının yüzde 75inin ürünlerin tüketime
sunulduğu yerin belediye hesabına gönderilmesi adil bir uygulama
olmayacaktır. Bu durum, Antalya ve diğer üretim bölgelerindeki
belediyeleri Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyelerine hizmet eder
hâle getirecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üretim bölgelerinde ve Antalyadaki
Kumluca ve Sahilkent beldeleri olmak üzere pek çok belediye başkanı,
rüsum oranının düşürülmesini, üretim ve tüketim halleri
arasında adil olmayan paylaşımı tepkiyle
karşılamaktadırlar.
Antalya
Büyükşehir Belediyesinin, mevcut uygulamayla, 2009 yılı baz
alınırsa 11 milyon lira olan rüsum geliri, yeni durumda 1,3 milyon
liraya inecektir. Kumluca Toptancı Hali 2 milyon lira gelir sağlarken
bu tasarıya göre 269 bin liraya düşecektir. Sahilkent Belediyesi
yüzde 1 komisyon alarak 460 bin lira gelir sağlarken bu para 115 bin
liraya inecektir. Bu kanun tasarısı hazırlanırken ilgili
kuruluşlardan görüş alınmamıştır.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarının kanunlaşmasıyla:
1) Kayıt
dışı artacaktır.
2) Belediyelerin
rüsum geliri azalacaktır.
3) Toptancı
halleri etkisizleşecek ve giderek kapanacaktır.
4) Belediyeler,
temizlik, aydınlatma, güvenlik, bilgisayar altyapısı, soğuk
hava deposu, laboratuvar ve bunun gibi görevlerini yapamayacaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
5) Üreticinin
malı piyasa ortamında değil tarlasında, bahçesinde, günlük
piyasadan bihaber olarak ucuz satılacağından üreticiler
kaybedecek, büyük zincir marketler kazanacaktır.
6) Belediye
rüsumunu yüzde 1 azaltmakla, sebze ve meyvenin tüketici fiyatı
ucuzlamayacaktır. Örneğin, Antalya Toptancı Halinde 1 Türk
lirası olan domates, İstanbuldaki bir markette en az 3-4, hatta 5
liradır.
Özellikle hal
konseyi oluşumunda ziraat mühendislerinin muhakkak yer alması
gerekmektedir.
Mevcut
uygulamada, tüketici bölgelerindeki hallerden manav, pazarcı gibi küçük
esnaf, bugün aldığı malı satmakta, parasını
yarın getirip vermektedir. Bu şekilde, hızlı para
dönüşü sağlanmaktadır. Büyük şehirlerdeki büyük marketler,
halden malın hepsini mutlaka
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Süner.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) Neyse, 15inci maddede tekrar sizlere hitap edeceğim.
Saygılar
sunuyorum Sayın Başkanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep
Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 12 nci maddesinin birinci
fıkrasının Ticari güvenin ve tarafların
haklarının korunması amacıyla, hal dışında
yaş meyve sebze ticaretiyle iştigal eden tüccardan, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca belirlenen miktarda nakit, banka teminat mektubu,
hazine bonosu, devlet tahvili, hisse senedi, gayrimenkul rehini, sigorta
teminatı ve nakde çevrilebilir diğer kıymetler teminat olarak
alınır şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Necati
Özensoy (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz önerge ile ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
verdiğimiz önergeleri de Sayın Bakan kabul etmezse, Komisyon kabul
etmezse, artık kabul edilemez hâle geliyor, bizim burada
konuşmamız da beyhude oluyor. Bunun için ben özellikle Karacabey ve
Kemalpaşada çiftçilerin başına gelen bir felaketten
bahsedeceğim.
Kemalpaşa ve
Karacabey Ovaları, toplamında yaklaşık 700-800 bin
dekarlık bir alanda sebze ve meyve üretilen önemli ovaların
başında geliyor. Bakın, size bazı resimler
göstereceğim, bunları kameralar da gösterebilir. Burası Nilüfer
Çayı değil, burası bir köy yolu. Burası Uluabat Gölü
değil, İznik Gölü de değil, buralar tarlaların
bulunduğu bölgeler. Dolayısıyla, buraları Ali Koyuncu Bey -biraz
önce buradaydı- görseydi çok iyi tanırdı, tam da köyünün
olduğu yerler, tam Ali Koyuncu Beyin köyünün olduğu yerler. Biz Ali
Beyin köyüne de gittik, orada incelemelerde bulunduk. Bu
fotoğrafları da ben çektim, Ali Bey teşekkür etti. Tabii, Ali
Bey iktidar milletvekili olarak -geldi kendisi de- mutlaka bu konuyla
ilgileniyordur ama muhalefet partisi milletvekilleri olarak bizler de bu konuya
gereken önemi verip bu konuyu iktidarın dikkatlerine sunmak
durumundayız.
Yapılan
ölçümlere göre -orada ifade edilenler- neredeyse metrekareye yaklaşık
Tarımın
ana geçim kaynağı olduğu bölgede çiftçimiz sezona büyük borçla
girmektedir. Bu olumsuz şartlar çiftçimizin borçlarının
ödenmesini zorlaştırmıştır. İnsanlar perişan
durumdadır. Satılığa çıkardıkları tarlalar,
değerinin çok altında faizcilere, tefecilere ve yabancı
yatırımcılara satılmaktadır. İkinci el traktör ve
ekipmanların ise hiç alıcısı bulunmamaktadır. Acil
tedbirler alınmazsa hayvancılıkta yaşananlar ne yazık
ki tarımda da yaşanacaktır. Bütün tarım ürünlerinde büyük
çapta ithalat yapılacaktır. Büyük bir iç ve dış borcu
bulunan ülkemizin bu durumun altından kalkamayacağı açıktır.
Bilindiği
üzere, sel ve su baskını afeti ilk defa bu yıl Tarım
Sigortaları Kanunu kapsamında yer almıştır. Sel ve su
baskını teminatı, çoğu ürün için 1 Ocak tarihi
itibarıyla başlamıştır. Bu yıl için çiftçilerimiz
henüz sel ve su baskınına karşı sigorta
yaptıramamıştır. Bu nedenle çiftçi mağduriyetlerinin
önlenmesi için 2090 sayılı Kanunda ürün bazında görülen
zararlar dikkate alınmalı, görülen zararların kısa sürede
ödenebilmesi için gerekli bütçe oluşturulmalıdır. Ayrıca,
bazı köyler dere yatağında olduğu gerekçesiyle tarım
sigortası yapılamamakta, bu da çiftçimizi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla)
yaşanan her felaket sonrası mağdur
etmektedir. Zarar gören çiftçilerimizin tarım kredi, Ziraat Bankası,
birlikler ve özel bankalara olan borçları ertelenmeli, taksitlendirilmeli,
sosyal güvenlik prim borçları da faizsiz ertelenerek kolaylık
sağlanmalı ve çiftçimiz bu anlamda rahatlatılmalıdır.
En kısa zamanda, ziraat
odaları başta olmak üzere, uygulamada bulunan kuruluşların
katılımı ile tarım çalıştayı
toplanmalı, bu çalıştayda millî politikalar tespit edilmeli ve
bunlar derhâl uygulamaya konulmalıdır. Hükûmet taşkınlarla
oluşan ağır mağduriyetin giderilmesi, tahribatın ve
mal kayıplarının telafisi konusunda derhâl harekete geçmeli ve
yöre, afet bölgesi ilan edilmelidir. Devlete ait imkânlar seferber edilerek
yardım bekleyen vatandaşlarımızın yaraları bir an
önce sarılmalıdır ve yerinde görmenin de çok önemli
olduğunu söyleyerek bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
13üncü madde
üzerinde üç önerge vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı yasa tasarısının 13.
maddesinin (ı) bendindeki Ölçü ve tartı aletlerinin hileli bir
şekilde kullanılması ifadesinden sonra gelmek üzere ve
kullandırılması ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Tansel
Barış |
Hüsnü Çöllü |
|
|
Malatya |
Kırklareli |
Antalya |
|
|
Mehmet Ali
Susam |
Birgen
Keleş |
Şevket
Köse |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Adıyaman |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 13 üncü
maddesinin (1) inci fıkrasının (i) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
i) Toptancı halinde ya da pazar yerindeki işyeri veya
satış yeri dışında ya da buralardaki geçiş
yollarında mal teşhir edilmesi, satılması, mal veya
boş kap bulundurulması,
|
|
Mehmet
Şandır |
Hasan
Çalış |
Recep Taner |
|
|
Mersin |
Karaman |
Aydın |
|
|
Cemaleddin Uslu |
Alim
Işık |
|
|
|
Edirne |
Kütahya |
|
BAŞKAN Şimdi en aykırı önergeyi okutup
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının
13 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (i) bendinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Hasip Kaplan |
Hamit Geylani |
|
|
Batman |
Şırnak
|
Hakkâri |
|
|
Akın
Birdal |
Pervin
Buldan |
Osman Özçelik |
|
|
Diyarbakır
|
Iğdır |
Siirt |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Şandır ve
arkadaşlarının verdiği önergede bu konuya açıklık
getirildiği için katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Geylani. (BDP sıralarından alkışlar)
HAMİT
GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan yasa tasarısının 13üncü madde
değişikliği üzerine Barış ve Demokrasi Partisi
adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye genelinde tarımla uğraşan çiftçi
kesimi, iktidarın yanlış politikaları yüzünden ciddi
sıkıntılar çekmektedir. Genel olarak tüm üreticiler, teğet
geçmeyen 2008 ekonomik krizinden sonra büyük bir ekonomik yıkım
yaşamışlardır. Çiftçi tarlasını sürüp ekmek için
tohum, gübre ve mazotu alamaz bir duruma gelmiştir. Tarlasını
ekenler ise Hükûmetin tarım ürünlerine koyduğu kotalar ve mahsule
verdiği düşük fiyat politikalarından dolayı tarlasına
yaptığı gideri dahi karşılayamaz duruma gelmiştir.
Kısacası, çiftçimizin feryadını AKP Hükûmeti
dışında herkes duymaktadır.
Daha önce dünyada
tarımda kendine yeten sınırlı ülkelerden biri olan ve
bununla da haklı olarak övünen ülkemiz, ne yazık ki IMFnin
talimatları ve ona boyun eğen hükûmet politikaları nedeniyle
bugün tarımda dünya ülkelerine bağımlı bir konuma
gelmiştir. Çiftçi lehine teşvikler ve destekler
kaldırılarak ya da azaltılarak onu rekabet edemez duruma
getirmiştir. Bununla birlikte, süreç içinde kurulan hükûmetler ve
onların politikalarından nemalanan yandaş birlikler, tarım
ürünlerini Türkiye çiftçisinden ve üreticisinden değil de yurt
dışından ithal etmeyi tercih etmişlerdir. Bunun doğal
sonucu olarak da üreticiler bu kez bir darbeyi de ithalat politikasından
yemişlerdir. Örnek mi istiyorsunuz; bakınız, Türkiye hangi
ürünleri hangi ülkelerden ithal ediyor: Kırmızı mercimeği
Kanada ve Amerikadan alıyor; kuru fasulyeyi İran, Bulgaristan,
Afganistan ve Çinden alıyor; barbunyayı Azerbaycan, İran ve
Çinden; baklayı Amerikadan; nohudu Meksikadan, ayçiçeğini
Bulgaristan ve Ukraynadan; susamı ise Hindistandan; cevizi
İrandan; pamuğu ise yine Amerika Birleşik Devletlerinden
alıyor.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye topraklarının yüzde 60ı tarıma
elverişli topraklardır. Ne yazık ki bu toprakların sadece
yüzde 20si ekilebilir topraklar olarak kullanılıyor ve bu yüzden
ancak yılda 150 milyon dolara yakın bir rakamla ihracattan gelir elde
edebiliyoruz. Oysaki Türkiye'nin ekilebilir topraklarının 4 katı
-altını çiziyorum, tam 4 katı- kadar küçük olan Hollanda 1
milyar dolar civarında tarım ihracatından gelir elde ediyor.
Bunun nedeni ise, her alanda özgürlükler ülkesi Hollanda modern
tarımı uygularken demokrasi ve toplumsal barış
sancısı çeken Türkiye geleneksel tarım ve çiftçilik yöntemlerini
kullanmaktadır. Onun için, Türkiye çiftçisini bu ilkel durumdan kurtarmak
için ilgili bakanlıklar ülke çapında makroekonomik tarım
politikalarını uygulamak zorundalar. Çağın modern üretim
politikalarıyla çatışan Türkiye, dünyanın en büyük
tarımı kalkındırma projesinden biri olan GAP projesi bile
yıllardır devam etmesine rağmen hâlâ istenilen potansiyele
ulaşmamıştır, bölgenin kalkınmasına ve
istihdamına da yanıt olmaktan oldukça uzaktır.
Değerli
arkadaşlar, sebze ve meyve ticareti öncelikle rantabl bir üretim
gerektirmektedir. Verimli üretim de demokratik ve barışçıl
yöntemlerin, iktidarların ve ülkelerin işidir. Demokrasisini
çağın ihtiyaçlarına göre inşa eden ülkeler toplumsal
barış ve çoğulcu kültür içinde yaşamın her
alanında verimliliği sağlamaktadırlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HAMİT
GEYLANİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Konuşmama
son verirken ülkemizin de böylesi standartlara ulaşması
dileğiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 13
üncü maddesinin (1) inci
fıkrasının (i) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
i) Toptancı
halinde ya da pazar yerindeki işyeri veya satış yeri
dışında ya da buralardaki geçiş yollarında mal
teşhir edilmesi, satılması, mal veya boş kap
bulundurulması,
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Üreticilerin
kendi ürünlerinin bahçe ve
tarlaları kenarlarından geçen yol boylarında
satabilmelerine imkân verebilmek için bu değişikliğin
yapılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı yasa tasarısının 13.
maddesinin (ı) bendindeki Ölçü ve tartı aletlerinin hileli bir
şekilde kullanılması ifadesinden sonra gelmek üzere ve
kullandırılması ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkanım,
burada, ölçü, tartı aletlerini denetleyecek olan zaten o mekânlarda
belediyedir. Dolayısıyla, kullandırıcı olanın da
kendisi olması durumu olmayacaktır diye düşünüyoruz. Bu nedenle
katılamıyoruz.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kullananların
yanında kullandıranları da kapsaması açısından.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge reddedilmiştir.
13üncü maddeyi
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
14üncü madde
üzerinde üç önerge vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı yasa tasarısının 14.
maddesinin 5. bendindeki belediye encümeni kararı ile ifadesinin yasa
metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Mehmet Ali Susam |
Birgen Keleş |
|
|
Malatya |
İzmir |
İstanbul |
|
|
Tansel Barış |
Hüsnü Çöllü |
Şevket Köse |
|
|
Kırklareli |
Antalya |
Adıyaman |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının
14 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinde yer alan 13
üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (ğ), (i), (j) ve (k)
ifadesinin 13 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (ğ), (j)
ve (k) şeklinde;
2 nci fıkrasında yer alan 13 üncü maddesinin 1 inci
fıkrasının (b), (h), (ı), (i), (j) ve (k) ifadesinin 13
üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b), (h), (ı), (j) ve
(k) şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Hamit Geylani |
Osman Özçelik |
|
|
Batman |
Hakkâri |
Siirt |
|
|
Akın Birdal |
Hasip Kaplan |
Pervin Buldan |
|
|
Diyarbakır |
Şırnak |
Iğdır |
BAŞKAN Şimdi en aykırı önergeyi okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve
Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer
Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 14 üncü maddesinin (1) inci bendinin (b)
fıkrasının (i) bendinin çıkartılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet AkifPaksoy |
Alim Işık |
|
|
İzmir |
Kahramanmaraş |
Kütahya |
|
|
Cemaleddin Uslu |
Ahmet Duran Bulut |
Yılmaz Tankut |
|
|
Edirne |
Balıkesir |
Adana |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik
teklifimizle söz konusu maddedeki (i) bendinin tasarıdan
çıkarılmasını talep etmekteyiz. Bu madde hükmüne daha çok
küçük üreticilerin bahçe ve tarlalarında ürettikleri ürünleri yol
kenarlarında, geçiş noktalarında, evlerinin veya
bahçe/tarlalarının yakınlarında açtıkları
sergiler girmektedir. Bu durum genel olmayıp daha çok mevsiminde ve
ürünleriyle meşhur olan yörelerde görülmektedir. Ayrıca bu ürünler
(limon, zeytin, incir, domates, biber, fındık, havuç vs)
çoğunlukla bizatihi üreticileri olan küçük çiftçiler tarafından
pazarlanmaktadır. Belirtilen madde bendinin tasarıda yer alması
aynı zamanda turistik özellik de taşıyan yöresel ürünlerini
pazarlayan çiftçilerimizin aleyhine olacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin 1 inci
fıkrasının (b) bendinde yer alan 13 üncü maddesinin 1 inci
fıkrasının (ğ), (i), (j) ve (k) ifadesinin 13 üncü
maddesinin 1 inci fıkrasının (ğ), (j) ve (k)
şeklinde;
2 nci
fıkrasında yer alan 13 üncü maddesinin 1 inci
fıkrasının (b), (h), (ı), (i), (j) ve (k) ifadesinin 13
üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b), (h), (ı), (j) ve
(k) şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) 13üncü madde
görüşülürken bu konu düzenlendiği için katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Buldan.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 471 sıra sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 14üncü maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine
Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye sebze ve meyve alanında
yılda 42 milyon ton üretim yapan bir ülkedir. Bu miktarın toplamda
yüzde 5i ihraç edilirken geriye kalan yaklaşık 40 milyon tonluk
önemli bir kısmı iç piyasaya sunulmaktadır.
Dolayısıyla, meyve ve sebze ticareti önemli bir işlem hacmine
sahiptir ve bu alanda yapılan düzenlemelerden satıcılardan
komisyonculara, üreticiden tüketiciye birçok kesim etkilenecektir. Bu nedenle,
yasanın dikkatle düzenlenmesi gerekmektedir. Şayet bu yasa
birtakım çevrelere rant sağlayacak içerikle düzenleniyorsa -ki, mevcut durum bunu gösteriyor- bu
durumda bu piyasanın içinde olan önemli bir kesime haksızlık
yapmış olursunuz. Zira, üretici temsilcilerinin, ilgili sivil toplum
örgütlerinin görüşleri alınmadan hazırlanan bu yasa var olan
sorunlara çözümler getirmediği gibi mevcut sorunların çözümünden de
oldukça uzak bir anlayışla hazırlanmıştır.
AKP Hükûmetinin
ana hedefleri doğrultusunda birçok yasada olduğu gibi bu yasada da
özelleştirme hedefleniyor. Öngörülen yasal değişikliklerle
mevcut haller özelleştiriliyor. Ayrıca, özel sektörde yeni kâr
alanları açılıyor.
Yine
belediyelere, kamu mallarının satılması yoluyla, yeni
kazançlar sağlanırken, bu yerlerin satıldığı
belli çevreler servetlerine servet katacaklar. Nitekim, belediye
sınırları içerisinde çok değerli araziler üzerine kurulu
toptancı hallerinin yapılan bu yasal düzenlemeyle satılması
veya devredilmesi olanağı getiriliyor.
Yasa
tasarısıyla belli kesimlere hak etmedikleri bir rant imkânı
sağlanıyor. Bunun maliyeti de yine üreticinin ve tüketicinin
sırtından karşılanacaktır. Üretici, ürününü şimdi
olduğundan daha ucuza satmak zorunda kalacaktır. Ancak ne var ki,
tüketici de bu ürünü daha pahalı bir fiyata satın almak durumunda
kalacaktır. Hâlihazırda zaten üretim maliyetiyle tüketim maliyeti
arasında ciddi bir fark mevcutken, tasarının
kanunlaşmasıyla bu fark daha da açılacaktır. Burada ortaya
çıkan fark ise rant çevrelerine yeni bir rant kapısı daha
sağlayacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin çok büyük bir üretim
gücüne sahip olduğu meyve ve sebze üretimi alanında yalnızca
ticari bir sorun varmış gibi yaklaşım sergilemek de büyük
bir eksiklik teşkil etmekte, sorunun bir bütün olarak ele
alınmasına engel oluşturmaktadır. Türkiyede bu alanda,
üretimden dağıtıma ürünlerin sahip olması gereken
niteliklere ve denetime kadar birçok sorun mevcuttur. İyi tarım
uygulamaları konusunda hâlâ ciddi bir çaba mevcut değildir. Üretici
uygun fiyata alamadığı meyve ve sebzeyi sağlıklı
niteliklere sahip olarak da elde edememektedir. Türkiyenin
dışarıya ihraç ettiği toplam sebze ve meyve
miktarının yüzde 5lik gibi ufak bir kısmında bile sık
sık zirai atıkların tespit edildiğine tanıklık
ediyoruz. Mevcut durum çok vahimdir. Ne yazık ki, Türkiyede üretilen 42
milyon tonluk meyve ve sebzenin sadece 2 milyon tonluk bir kısmı ilaç
kalıntısı analizine tabi tutulmaktadır. Yani iç piyasada
halkımızın tükettiği hiçbir meyve sebzeye ilaç
kalıntısı analizi yapılmamaktadır. Ancak, Hükûmet, üretimin
bu kısmıyla ilgilenmek yerine bu üretimden kimlerin
zenginleşebileceğiyle ilgilenmektedir.
Birinci
sınıf verimli tarım arazisi niteliğindeki arazilerde
Şirketler bu arazilere zarar vererek de olsa kâr etsinler. diye özel
yasalar, aflar çıkaran, yine tarım arazileri ve ormanlık
alanları her türlü maden arama şirketinin talanına açan,
ormanların tahrip edilerek ayrıcalıklı sınıflara
villalar yapılmasına göz yuman AKP Hükûmeti, bu yasayı da
aynı anlayışla çıkarmaktadır. Esnafa, bakkala, manava
büyük marketler zinciri karşısında şans tanımayan bu
Hükûmet, şimdi de bu yasa ile üreticileri büyük sermaye sahipleri
karşısında güçsüz bırakmaktadır.
Bu amaçla
hazırlanan ve değişiklik önerilerimiz hiçbir şekilde
dikkate alınmadan oylanan bu yasayı
onaylamadığımızı bildirir, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Buldan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı yasa tasarısının 14.
maddesinin 5. bendindeki Belediye encümeni kararı ile ifadesinin yasa
metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
İki kez
aykırı hareket edenlere verilen cezanın otomatik olması
gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
15inci madde
üzerinde üç önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep
Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin 1 inci
fıkrasının (ç) bendinin Mevzuatın uygulanmasında
birlik sağlamak amacıyla eğitim programları
hazırlamaya ve toplantı düzenlemeye şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Akif
Paksoy |
Alim
Işık |
|
|
İzmir |
Kahramanmaraş
|
Kütahya |
|
|
Yılmaz
Tankut |
Cemaleddin Uslu
|
Ahmet Duran
Bulut |
|
|
Adana |
Edirne |
Balıkesir |
|
|
|
Reşat
Doğru |
|
|
|
|
Tokat |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 15 inci maddesinin (1) inci
fıkrasının (e) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bendin (f) bendi olarak eklenmesini ve diğer
bendin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
(f) Arz ve talep derinliği bulunan diğer malları
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının uygun
görüşünü alarak belirlemeye,
|
|
Ali Koyuncu |
Nurettin Akman |
Tuğrul Yemişci |
|
|
Bursa |
Çankırı |
İzmir |
|
|
Orhan Karasayar |
Yılmaz Helvacıoğlu |
Veysi Kaynak |
|
|
Hatay |
Siirt |
Kahramanmaraş |
BAŞKAN Şimdi son önergeyi okutup işleme
alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı yasa
tasarısının 15. maddesindeki (f) fıkrasından sonra (g)
fıkrası olarak aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
M. Ali Susam |
Birgen Keleş |
|
|
Malatya |
İzmir |
İstanbul |
|
|
Hüsnü Çöllü |
Tansel Barış |
Şevket Köse |
|
|
Antalya |
Kırklareli |
Adıyaman |
|
|
|
Rahmi Güner |
|
|
|
|
Ordu |
|
g) Hallerin
denetimini en az her üç ayda bir yapmak veya yaptırmak.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Efendim, hallerin denetimi
yetkisi zaten Bakanlığımızda var, onun zaman
aralığı için herhangi bir sınır koymaya gerek
olmadığı düşüncesiyle katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Güner, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
RAHMİ GÜNER
(Ordu) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 471 sıra
sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 15inci maddesinde değişiklik önergemizin
lehinde konuşmak için söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısını inceledim. Benim düşüncem
şu yöndedir: Türkiyede gerçekten sebze ve meyve üretimini yapan
üreticinin lehine -Hükûmet tarafından- hiçbir iyileşme var
mıdır yok mudur? Bu çok önemli bir durumdur.
Değerli
arkadaşlarım, üretimin gelişmesinin en önemli unsurlarından
birisi gübre dağıtımıdır ve gübrenin üreticiye
verilmesidir.
Değerli
arkadaşlarım, bugün, kasım ve ekim aylarında üretici verim
gübresi vermekteydi; maalesef parası olmadığı için, destek
de görmediği için bu gübre verilemedi.
Yine,
değerli arkadaşlarım, Karadeniz Bölgesinin üretimde daha iyi
bir ürün alabilmesi için mart ve nisan ayları gübre verme
zamanıdır. Gübre fiyatlarını incelediğimiz zaman yüzde
60, yüzde 70 bir zam yapıldığı görülmektedir. Bu zam
karşısında üreticinin fındıklarına gübre verme
olanağı yoktur, çünkü tamamen mağdur olmuş, tamamen
parasızlık içinde kıvranan bir üretici nasıl gübre
alıp da fındığa verecektir? Bu konuda da Hükûmetin hiçbir
iyileştirmesi yoktur.
Değerli
arkadaşlarım, üreticinin kapısında icra takipleri
yapılmaktadır. Üreticinin neyi varsa bugün haczedilme noktasındadır.
Hükûmet dönüm başı 150 lira vereceğim diye bir karar
almış ve bunu dağıtması için bankalara belki talimat
verilmedi. Şimdiden bankalarda üreticinin bu parasının
haczedilmesi için icra takipleri başlamıştır. Üretici öyle
bir mağdur duruma düşmüştür ki yokluk içinde
kıvranmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, yine burada meyve ve sebzelerin pazarlanması
şeklinde -kanun tasarısının başında- bir ibare
vardır. Eğer üreticinin ürettiği ürün bir rekabet ortamına
gelmezse, tekelleşme noktasına gelmişse o üretici üründen para
alamaz.
Değerli
arkadaşlarım, ben fındık üreticisiyim. Benim
fındığıma, pazarlayacak olan komisyoncu, ihracatçı ve
tekelci bir sermaye tarafından el konulmaktadır. Üreticinin lehinde,
üreticinin hakkını koruyan, üreticinin emeğini koruyan hiçbir
kuruluş yoktur şu anda.
Değerli
arkadaşlarım, fındık üreticisini bu şekilde, belli
komisyoncuya karşı korumak için, bu üreticinin alın terini ve
emeğini alabilmesi için 1936 yılında FİSKOBİRLİK
kurulmuştur.
Değerli
arkadaşlarım, nerede FİSKOBİRLİK? Sekiz sene içinde
yok ettiniz. FİSKOBİRLİK mallarını satar duruma
gelmiştir, sizden hiçbir destek görmemektedir.
Değerli
arkadaşlarım -öyle bir noktaya getirdiniz ki- fındıkla
alakası olmayan, fındık ürünüyle, alım satımıyla
ilgisi olmayan Toprak Mahsulleri Ofisini gündeme getirdiniz. Toprak Mahsulleri
Ofisi konusunda Sayın Başbakana soru önergesi verdim. Bana
verdiği cevap şudur değerli arkadaşlarım: Toprak
Mahsulleri Ofisi fındıkla ilgilenmez. Peki değerli
arkadaşlarım, ilgilenmiyor da madem, neden
FİSKOBİRLİKi kenara ittiniz de Toprak Mahsulleri Ofisini
gündeme getirdiniz? Şimdi onu da çektiniz. Fındık, 3-4 tane
ihracatçının elinde oyuncak durumuna gelmiştir,
tekelleşmiştir ve ihracatı onlar tarafından
yapılmaktadır.
Üretici, gübre
fiyatlarının artmasıyla, işçi fiyatlarının
artmasıyla maliyetinin altında, çok altında
fındığı satma noktasına gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
RAHMİ GÜNER
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, birçok ürün olabilir, birçok
ürün üretiriz ama Türkiyeye döviz sağlayan, Türkiyeye gerçekten döviz
girdisi sağlayan ürün, fındık ürünüdür. Buna sahip
çıkmıyor bu Hükûmet.
Değerli
arkadaşlarım, fındığın para etmemesinden,
üreticinin alın terini, emeğini alamamasından bugün Karadeniz
boşalmıştır. Trabzon milletvekilleri burada değil mi?
Neden sekiz sene içinde 8 milletvekili 6ya düştü, neden Giresunda 5
milletvekili 4e düştü? Değerli arkadaşlarım, neden Orduda
7 milletvekilinden 6 milletvekiline düştük? Neden 970 binlerden sizin
İktidarınızda biz 700 binin altına düştük? Bunun
nedenini aramak durumundasınız. Tek geçim kaynağı
fındık olan
Bunu başkalarına peşkeş çektiniz,
sahip çıkmadınız; gençler hanımlarını,
yavuklularını, annelerini, babalarını terk ederek
Karadenizi terk ettiler, bugün büyük şehirlerde iş aramaya
başladılar. Sizin İktidarınız bu. İki tane il
var, birisi Ordu, birisi Giresun. Bugün tamamen terk edilmiş, ne devlet
sahip çıkıyor ne de Hükûmet sahip çıkıyor, kendi
başına kalmış iki il. Değerli arkadaşlarım,
bundan daha acı bir şey olmaz . Buna çok iyi dikkat edin.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 15inci
maddesinin (1) inci fıkrasının (e) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bendin (f) bendi olarak eklenmesini ve diğer
bendin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
(f) Ara ve talep
derinliği bulunan diğer malları Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının uygun görüşünü alarak belirlemeye,
Ali
Koyuncu (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Bir düzeltmeyle
katılıyoruz Sayın Başkan. Ara değil, Arz ve talep
derinliği
şeklinde
Katılıyoruz.
BAŞKAN
Önerge sahipleri
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Sanayi
ve Ticaret Bakanlığının, sebze ve meyveler
dışındaki yeterli arz ve talep derinliği bulunan diğer
malları belirleme yetkisinin, Bakanlığın görev ve
yetkilerini düzenleyen 15inci maddesinde de sayılması ve bu yetkinin
kullanımında Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının uygun görüşünün alınması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep
Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin 1 inci
fıkrasının (ç) bendinin Mevzuatın uygulanmasında
birlik sağlamak amacıyla eğitim programları
hazırlamaya ve toplantı düzenlemeye şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
AkifPaksoy (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu
değişiklikle tasarıdaki anlam
karışıklığının giderilerek yasa metninin
daha anlaşılır olması hedeflenmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
15inci maddeyi
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı madde
üzerinde üç önerge vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı yasa tasarısının 16.
maddesinin 2. fıkrasının sonundaki işlem tesis edilmek
üzere ilgili mercilere bildirilir ifadesinin ilgili mercilere gereğinin
yapılması amacıyla bildirilir şeklinde değiştirilmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Mehmet Ali Susam |
Tansel Barış |
|
|
Malatya |
İzmir |
Kırklareli |
|
|
Birgen Keleş |
Hüsnü Çöllü |
Şevket Köse |
|
|
İstanbul |
Antalya |
Adıyaman |
|
|
|
Tayfur Süner |
|
|
|
|
Antalya |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının
16 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan Tarım ve
Köyişleri Bakanlığınca yetkilendirilmiş kamu
laboratuvarlarında veya özel laboratuvarlarda ifadesinin Tarım ve
Köyişleri Bakanlığınca yetkilendirilmiş kamu
laboratuvarlarında şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Hamit Geylani |
Hasip Kaplan |
|
|
Batman |
Hakkâri |
Şırnak |
|
|
Osman Özçelik |
Akın Birdal |
Pervin Buldan |
|
|
Siirt |
Diyarbakır |
Iğdır |
BAŞKAN Şimdi son önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve
Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer
Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 16 ncı maddesinin 1 inci fıkrasının
Toptancı halleri, halde işlem gören malların gıda güvenliği
analizini, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca
belirlenecek usul ve esaslara göre yetkilendirilmiş kamu veya özel
laboratuvarlarda yaptırmakla görevli ve yükümlüdürler şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet AkifPaksoy |
Alim Işık |
|
|
İzmir |
Kahramanmaraş |
Kütahya |
|
|
Yılmaz Tankut |
Cemaleddin Uslu |
Ahmet Duran Bulut |
|
|
Adana |
Edirne |
Balıkesir |
|
|
|
Behiç Çelik |
|
|
|
|
Mersin |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Söz
konusu değişiklikle tasarıdaki anlam
karışıklığının giderilerek yasa metninin
daha anlaşılır olması hedeflenmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin 1 inci
fıkrasında yer alan Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca yetkilendirilmiş kamu laboratuvarlarında
veya özel laboratuvarlarda ifadesinin Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca yetkilendirilmiş kamu laboratuvarlarında
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Akın
Birdal (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Birdal.
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 16ncı maddesinin 1inci
fıkrasındaki değişiklik için söz almış
bulunuyorum. Ama bu vesileyle, birkaç gündür görüşülmekte olan bu yasaya
ilişkin bazı saptamalarımızı da izninizle yapmak
istiyorum.
Aslında bu
görüşülmekte olan yasa tasarısı biraz Tarım ve
Köyişleri Bakanlığının da kapsama alanına giren
konular. Keşke bu birleştirilseydi, birlikte bu ele
alınsaydı ve birlikte de çözüm önerileri getirilebilseydi. Ama ne
yazık ki olmamış bu.
Şimdi tabii
ben yine işi, insan, emek ve üretim yanıyla ele alacağım.
Ve üreticilerin ve bu üreticilerin üretim sürecindeki söz, karar ve yönetim
hakkından uzaklaştırılması ve de tüketicilerin tüketim
ve pazarlama sürecinden koparılması bence önemli sorun
yaratıyor. Aslında bazı sorunların çözümünde siyasi
kaygılardan ve çıkarlardan daha çok, ülkenin ve halkın
çıkarlarını eğer gözetebilsek ve bunu öne çıkarabilsek
burada birçok konuda belki ortaklaşma olanağı da bulunabilir.
Şimdi, kimi
kararlarda, örneğin, Türkiyenin 1988de imzalayıp 1991de
onayladığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı,
doğrudan konuya ilişkin halkın bilgisine ve oyuna
başvuruluyor ve referanduma gidiliyor, ama bu özerklik şartı
1988de imzalanıp 1991de onaylanırken bu referandum maddesine
Türkiye çekince koyuyor. Gerçekten bu, halkın yararına
mıdır değil midir? Halk bunu kentinde, mahallesinde istiyor mu
istemiyor mu? Ne düşünüyor? Onları bu sürece dâhil etme
olanağını ortadan kaldırıyoruz ve yine merkezî iktidar
Ben yaptım oldu. anlayışıyla onlara sunuyoruz.
Değerli
arkadaşlar, tabii biz hep sonuçlar üzerinde tartışıyoruz.
Gerçekten örneğin 1935 yılında 4753 sayılı Çiftçiyi
Topraklandırma Yasasından kaynaklanarak eğer toprak-insan
ilişkilerini demokratik olarak düzenleyebilmiş olsaydık ve
demokratik halk kooperatifçiliği, üreticilerin gerçekten söz ve karar
sahibi olmalarını mümkün kılacak örgütlenme araçlarını
yaratabilmiş olsaydık, belki bugün birçok sorunu burada tartışıyor
olmayacaktık.
Ayrıca
üreticileri özendirici ve ödüllendirici bir politika izlenmesi gerekiyor.
Örneğin, ben anımsıyorum, Diyarbakır karpuzuyla bir
semboldür, 50-60 kilo ağırlığında karpuzlar
yetişiyordu ve birtakım festivallerle karpuz üreticileri
özendiriliyordu, girdilerde kolaylıklar
sağlanıyordu ama şimdi ne yazık ki -ki o doğal
güvercin gübresiyle de önemli bir katkı ve lezzet de veriliyordu-
şimdi bu yok. Ben anımsıyorum, 1980 öncesi birçok ürünlerimizi
özendirmek açısından festivaller düzenleniyordu; örneğin,
Çorumun Yoğunpelit köyünde kiraz festivali, Niğdede elma festivali.
Şimdi, aile işletmelerini özendirici politikalardan uzak kaldık.
Ayrıca,
üretim planlaması yok. Bu yıl ürün değer buluyor, üreticiler
gelecek yıl da bunun değer bulacağını sanarak ona
yöneliyorlar ama bakıyorsunuz, bu kez de tarlalarda kalıyor.
Ayrıca,
tabii, bu Bakanlık ne düşünüyor acaba yine eş güdüm içerisinde
Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımız? Artık insan sağlığı
her şeyin önünde geliyor, insanca yaşama... Örneğin, bütün
ürünlerde kanserolojik maddelerin olduğu söz konusu ve artık bütün
insanlık yeniden doğal üretime yöneliyor ama ne yazık ki bu
konuda bizim bir politikamız olmadığı için doğal
ürünler çok fazla pahalıya mal oluyor ve halkın da bunu tüketme
olanağı ortadan kalkıyor. Örneğin, maydanoz diye maydanoza
benzer yeşil bir ot yiyoruz şimdi. Maydanozun tadı var mı?
Aynen demokrasimiz gibi; demokrasi diyoruz, gerçekten, halka rağmen
halkın yönetimi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Her şeyden
uzak, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünden uzak, her türlü,
halkın yönetime katılma hakkını önleyen bir sistem. O
nedenle, her şeyi kendimize benzetmişiz. Ama yine de ben sözü
bağlarken, üreticilerin örgütlenme özgürlüğü ve gerçekten üretim
sürecine katılmaları, tüketicilerin tüketim ve pazarlama sürecine
katılabilmesi için, demokratik halk kooperatifçiliğini yeniden
özendirici, kolaylaştırıcı yasal düzenlemeler yaparak insan
onuruna yaraşır bir toplum yaratılması konusuna da
katkıda bulunuruz çünkü insanlar iyi şeylere layıktır,
üreticiler, emekçiler ve insanlar iyi şeylere layıktır; Türkiye
halkı da emekçileri, yaratıcıları da buna çok daha
layıklar.
Bu konuda
onların da doğanın nimetlerinden en iyi şekilde
yararlanmasına olanak sağlayıcı düzenlemeler yapma umuduyla
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Birdal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı yasa tasarısının 16.
maddesinin 2 fıkrasının sonundaki işlem tesis edilmek
üzere ilgili mercilere bildirilir ifadesinin
ilgili mercilere gereğinin yapılması amacıyla
bildirilir şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) İşlem tesis etmek
cümlesi daha etkili bir cümle olduğu için katılamıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Süner. (CHP sıralarından alkışlar)
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüştüğümüz tasarının 16ncı maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada
sağlıklı ve uzun yaşamanın yolunun sebze ve meyveyle
beslenmekten geçtiği bilinmekte, görülmekte ve yaşanmaktadır.
İnsanoğlunun zorunlu ve birincil ihtiyacı olan sebze ve meyve
üretimi de önem ve öncelik
kazanmaktadır. Sebze ve meyvenin üretimiyle tüketiciler
arasındaki ara organizasyon toptancı halleridir. Yaş sebze ve
meyve üretiminde dünyanın 4üncü büyük üretici ülkesiyiz. Ülkemizde, 27
milyon tonu sebze, 16 milyon tonu meyve olmak üzere 43 milyon ton sebze ve
meyve üretilmektedir. Ancak, üretimimizin ancak yüzde 5ini ihraç etmekteyiz,
kalan yüzde 95i de ülke içinde tüketilmektedir. Bu miktarın
yaklaşık üçte 1i de pazarlama sürecine giremeden zayi
olmaktadır. İç pazara sürülen sebze meyvenin yaklaşık yüzde
30u toptancı hallerinde satılmaktadır.
Mevcut
uygulamada, tüketici bölgelerindeki hallerden manav, pazarcı gibi küçük
esnaf bugün aldığı malı satmakta, parasını
yarın getirip vermektedir, bu şekilde hızlı para
dönüşü sağlanmaktadır. Büyük şehirlerdeki büyük marketler halden malın hepsini
almakta, bu yolla üç beş veya altı aylık vadeli çek vermektedir.
Bu durum tüketici hallerini zaten bitirmiştir. Bu kanunun kabulüyle
birlikte şimdi de üretici halleri bitecektir. Büyük marketler üretim
bölgesinde çiftçiden doğrudan mal alacak, üretici malını
satabilmek için beş altı ay vadeli çek de almak zorunda
kalacaklardır. Çiftçi bu vadeye dayanamaz; alıcı firmanın
sağlamlığını, çürüklüğünü de bilemez,
araştıramaz. Komisyoncular, çiftçiye sezonda göndereceği mala
karşılık sezon başında, eylül ayında avans
vermektedir. Bazı halciler 500 bin-1 milyon lira arasında çiftçiye
para dağıtmaktadır. Bu parayla çiftçi serasına naylon,
tohum, fidan, fide, gübre, ilaç almaktadır yani çiftçi için devlet
babanın yapamadığını halci baba yapmaktadır.
Banka çiftçiye faizle para vermektedir. Oysa halci faizsiz, avans olarak
veriyor. Sezon iyi giderse üretici mal gönderip borcunu ödüyor; sel, don, dolu
gibi afetler olursa da mal gönderemiyor ancak selam gönderiyor.
Değerli
milletvekilleri, halci sabah namazından önce saat 04.00te
dükkânını açmak, çiftçinin malını tezgâha çıkarmak, o
mala gözü gibi bakmak, satmak zorundadır; üreticiye avans verebilmek için
ya bankadan ya da tefeciden yüksek faizle para bulmaktadır. Komisyoncu,
kullandığı kredinin faizini masraf olarak da gösterememektedir.
Devlet komisyoncuyu kaldırınca bu finansörlüğü kim
yapacaktır, devlet mi yapacaktır? Büyük marketler üretim bölgelerinde
sezon başından sezon sonuna kadar mal almıyor. İkinci
kalite ürünler üreticinin ve halcilerin elinde kalıyor.
Bu tasarı
kanunlaşırsa toptancı halleri Kamu İhale Kanununa göre
kiraya verilebilecek yani parası olan düdüğü çalacaktır. Çoluk
çocuğuyla ömrünü halde geçiren insanların otuz kırk
yıllık emekleri boşa gitmemeli, dükkân devirleri
kaldırılmamalıdır. Büyük mağazalar kanununu sekiz
yıldır çıkaramayan AKP İktidarı, üreticilerimizin,
tüketicilerimizin, halcilerimizin, belediyelerimizin aleyhine
çıkardığı bu kanunla büyük zincir marketlere yeni bir
destek vermektedir. Üretim bölgesinde bulunan belediyeleri de Melih Gökçek ile
Kadir Topbaşın tahsildarı hâline getirmektedir.
Zincir marketler
bu yasadan sonra, nasıl diğer sanayi ürünlerinde olduğu gibi,
helva üreticisinden İpana diş macununa, havlu kâğıda kadar
tezgâh parası, raf parası alıyorsa üretici halinden gelen
mallardan da raf parası alarak üretici hallerini bitirecektir. Zincir
marketler bu kanun çıktıktan sonra
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Bu yasa
çıktıktan sonra, zincir marketler diğer sanayi ürünlerinde
nasıl diğer sanayicilerden raf parası alıyorsa üretici
hallerinden de raf parası alarak üretici hallerini bitirecektir.
Dolayısıyla üretici de bu yasa tasarısından zarar
görecektir.
Bu tasarıya
karşı olduğumuzu belirtir, hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
16ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
17nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep
Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 17 nci maddesinin 3 üncü
fıkrasının Birinci fıkrada belirtilenlere, denetim
sonucunda Bakanlıkça gerekli görülmesi halinde yaptırım
uygulanabilir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Akif
Paksoy |
Alim
Işık |
|
|
İzmir |
Kahramanmaraş |
Kütahya |
|
|
Yılmaz
Tankut |
Cemaleddin Uslu |
Ahmet Duran
Bulut |
|
|
Adana |
Edirne |
Balıkesir |
|
|
|
Hasan
Çalış |
|
|
|
|
Karaman |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Madde metninin
daha anlaşılır olması hedeflenmiştir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep
Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 18 inci maddesinin 2 nci
fıkrasının tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Akif Paksoy |
Alim Işık |
|
|
İzmir |
Kahramanmaraş |
Kütahya |
|
|
Yılmaz Tankut |
Cemaleddin Uslu |
Ahmet Duran Bulut |
|
|
Adana |
Edirne |
Balıkesir |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Hükümetin teklif ettiği metin esas kabul edilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde iki
önerge vardır. İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı kanun
tasarısının geçici madde 1in (1) b) bendinde yer alan üç
yıl içinde ibaresinin beş yıl içinde olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mehmet Şandır |
Hasan Çalış |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Mersin |
Karaman |
Ordu |
|
|
M. Akif Paksoy |
Cemaleddin Uslu |
|
|
|
Kahramanmaraş |
Edirne |
|
BAŞKAN Şimdi son önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 471 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Geçici 1 inci maddesinin dördüncü
fıkrasına Bu işyerleri hakkında on iki yıllık
süre bitmeden hiçbir satış işlemi gerçekleştirilemez.
cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Ali
Oksal
Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, bir
açıklama yapmak istiyorum izin verirseniz.
Biz daha önceki
düzenlemelerle komisyoncuların haklarını koruyan önemli
açılımlar getirdik bu madde içerisinde. Öncelikle on iki yıl bir
güvence sağlandı. Sonra, verilen bir önergeyle tekrar bir on
yıllık kiralama imkânı getirilmiş oldu, ihaleye girmeden,
belediye encümeniyle anlaşarak. Ancak bu tasarıda haller içerisinde
belediyelere de en fazla dükkânların, iş yerlerinin yüzde 50sini
satabilme imkânı getirmiştik. Eğer bu şekilde olursa on iki
yıl boyunca hiçbir iş yeri satışı
gerçekleştirememesi belediyeler açısından büyük bir sorun
teşkil edecektir diye düşünüyoruz. Dolayısıyla on iki
yıl süreyle hiçbir iş yeri satışı yapılamamasını
uygun bulamayacağız. Bu nedenle katılamıyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ali Oksal konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Oksal. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ OKSAL
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçici 1inci
maddeyle ilgili verdiğim önergeyle ilgili görüşlerimi belirtmek için
buradayım. Yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Bakan
biraz evvel benim verdiğim önergeyle ilgili bir açıklama yaptı.
Geçici 1inci maddenin dördüncü fıkrasında diyor ki: Toptancı
hallerinde tahsisli işyerleri, mevcut tahsis sahiplerine Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren hiçbir işleme gerek kalmaksızın
on iki yıl süreyle kiralanmış sayılır.
Peki, aynı
kanunun 11inci maddesi ne diyor: Belediye toptancı hallerindeki
işyerleri, kiralama veya satış yoluyla işletilir. Ancak
satılan işyeri sayısı, o haldeki toplam işyeri
sayısının yüzde ellisini geçemez. Yani bu iki yasa birbiriyle
çelişki içerisinde. Bu nedenle ben bu önergeyi verdim.
Aslında,
zaten bizler tahsis istiyoruz. Tahsisin kaldırılmasıyla ilgili
on iki yıllık süreyi vermiş olmanız
Yarın bu
belediyeyle hal esnafı arasındaki çıkacak ihtilafta nerenin,
hangi tarafın haklı olacağına mahkemelerin karar vermesi
yerine, bir yasa çıkarken mahkemelik olmaktan çıkarmamız
lazım hal esnafıyla belediyeleri. Zira hal esnafı, kendileri bu
on iki yıllık süreyi güvence olarak kabul edecekler ve ondan sonraki
süreçte
Demin 11inci maddeyle ilgili verilen önergede elbette bir güzellik
yapıldı. 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale
Kanununa göre, dışarıdan herkes böyle bir ihale
açıldığı zaman buna girebilecekti ama orada iştigal
eden dükkân sahiplerinin alacaklarını toplamadan, süre bittikten
sonra hemen oradan çıkması gibi bir durumu engellemek adına,
belki de ihale kendine kalmayacaktı, böyle bir encümenle anlaşma
olayı iyi olmuştu, fakat benim verdiğim önerge de yerine
getirilecek olsaydı en azından toptancı hal esnafıyla
belediye mahkemelik durumuna gelmezdi.
Şimdi
toptancı hallerindeki dükkânların büyük bir bölümü, tamamına
yakını zaten tahsis değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri. Belediyeler hangi yüzde 50yi satacak, hangi dükkânları
satacak? Çoğu zaten tahsis. Tahsis olduğu için de on iki
yıllık kiraya verilmiş olacak. Böyle bir yanlış
anlaşılmayı ortadan kaldırmak için bu önergenin kabul
edilmesi gerekirdi.
Yine, demin
söylediğim gibi, İhale Yasasıyla açılacak, On yıldan
fazla verilmeyecek. deniyor. On yıldan fazla verilmeyecek ama o deminki
verdiğiniz önergeyle ilgili olarak Grubumuzun, AKP Grubunun ve MHP
Grubunun farklı vermiş olsa da kabul edilmiş olması önemli.
Değerli
arkadaşlar, bir de devir hakkı. Yıllardan beri gecenin saat
üçünden kalkıp işinin başına giden, güven tesis etmiş,
üreticinin bir yerinde garantisini almış, güvenini kazanmış
olan, babadan oğla geçen, sattığı malın zaman zaman
bedellerini alamayan, zaman zaman üç dört aylık çeklerle verebilen, sadece
üreticinin malını değerlendirmek için fedakârlık yapan bu
hal esnafını biz sanki öcü gibi görüyoruz. Bunun bu şekilde
olmadığını bu sektörden gelen arkadaşlarımız
bilir. Ben üreticiyim. Böyle hallerde falan dükkânım da yok ama
bunların nasıl zorluklar içerisinde
yapıldığını çok iyi bilen bir
arkadaşınızım. O nedenle, hal esnafını koruyacak
bazı kanunların geçirilmesi lazım. Devir hakkını demin
dolaylı olarak Sayın Bakanla özel konuştuğumuzda Verdik.
diyor. Aslında orası da müphem. Sayın Bakan dedi ki: Biz onu
yönetmeliğe mutlaka yazacağız ve devir hakkını da
vereceğiz. Tabii ki bunu görmek bizi de mutlu edecek. Çok iyi durumda
olan hal esnafı, bir zaman sonra bir bakıyorsunuz ki ödeme
sıkıntısı çekiyor, dükkânını devretmek zorunda
kalıyor. Ama devir hakkı olmayınca bütün yıllar boyu
yaptığı emek araya gitmiş olacak.
Değerli
arkadaşlar, bir de 8inci maddeyle ilgili görüşlerimi belirtmek
istiyorum. 8inci madde hal rüsumuyla ilgili. Onun 4üncü fıkrasında,
üretici toptancı hallerinde yüzde 1 belediye rüsumunun yüzde 25i üretici
hallerinde, yüzde 75i de o malın tüketileceği bölgedeki
toptancı halinin bağlı olduğu belediyelere
yatırılacak. 5inci fıkrası da diyor ki: Nerede olursa
olsun
Zira, 4üncü fıkrada, herhangi bir yabancı toptancı
halinden malı aldığı zaman malı nereye götürecek?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ALİ OKSAL
(Devamla) Kim biliyor bunu değerli arkadaşlar? Bunun da önüne geçmek
için 5inci fıkrada deniyor ki: Nereye giderse gitsin Bakanlık buna
yetkilidir. 6ncı fıkrada da yüzde 25in yüzde 10u
ayrılıyor. O yüzde 10 ile siz toptancı halinin
bakımını, onarımını yapmak
zorundasınız, aydınlatmasını, güvenliğini
sağlamak zorundasınız. Aynı zamanda, müzayede salonunu,
depolamayı, tasniflemeyi, ambalajlamayı, laboratuvarı,
soğuk hava depolarını bir biçimde yapmak zorundasınız.
Bu geçici 1inci maddenin 1inci fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinde zaman bir yılda ve üç yılda
İdari ceza size
verildikten sonra bunu eğer siz bir yıl içerisinde
tamamlamamışsanız, o zaman tamamen sizin faaliyetiniz
durduruluyor. Üreticiler ne olacak? Elbette bunlar yapılmalı ama
yüzde 25in yüzde 10uyla yapılmaz değerli milletvekilleri.
Denetim konusunda
da birtakım fikirlerimi ileri sürmek istiyorum. Sayın
Başkanım, bir dakika müsaade ederseniz, sektör için çok önemli.
Değerli
milletvekilleri, bundan önce Gölbaşında sürekli denetim
yapılıyordu. Tabii burada yapılan denetimlerde çok büyük
haksızlıkların olduğu da bilenen bir gerçekti. Yazılan
cezaların yarısının ikramiye olarak verilmiş
olması, zaman zaman ufak tefek şeyler mesele yapılarak ceza
yazılması zaten sıkıntı içerisinde olan üreticileri
bir biçimde bitiriyordu. İnşallah bu çıkan yasada böyle bir olay
olmaz. Sanayi Bakanlığı ve İçişleri
Bakanlığı şehirler arası yollarda denetim
noktalarında daha adil, daha yumuşak ve gerçekten üreticinin lehine
ama vergi kaybını engelleyen bir anlayışla denetim yaparsa
öyle zannediyorum ki bu sektöre daha çok katkı yapmış
sayılırlar diye düşünüyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 471 sıra sayılı kanun tasarısının geçici
madde 1in (1) b) bendinde yer alan üç yıl içinde ibaresinin beş
yıl içinde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, bu,
bizim Hükûmet tasarısında beş yıldı ancak Komisyonda
arkadaşlarla tartışırken üzerinde genel bir
yaklaşım oldu, belediyelerin hallerin yeni düzenini kendi seçim
dönemleri içerisinde kurmalarının uygun olacağı ve dört
buçuk yıl kadar bir zamanın var olduğu bu görüşmelerde dile
getirildi. Zaten üç artı bir yıl var, dört yıl şu andaki
Komisyonun kabul ettiği metinde. Eğer önergedeki gibi beş
artı bir yıl olursa altı yıl olacaktır. O zaman büyük
ihtimalle birçok belediye, kendi dönemi içerisinde, bu dört yıllık
dönem içerisinde, hallerin restorasyonu için ve yeni kurallara uyumu için
önemli bir adım atmayacaktır diye düşünüyoruz, bir sonraki
döneme birçok halin bırakılması ihtimali daha fazladır diye
düşünüyoruz. Dolayısıyla, dört yıllık süreyi yeterli
bulduğumuz için katılamıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Dört yıl değil Sayın Bakan, üç yıl.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Üç artı bir.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Şandır.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Gerçekten önemli,
toplumun çok büyük bir kesimini ilgilendiren bir kanun
tasarısının görüşmelerinin sonuna geldiğimiz için bir
genel değerlendirme yapmak arzusuyla söz aldım.
Tabii,
önergemizle ilgili Sayın Bakanla, daha önce soru da sorarak bu konuyla ilgili
görüşmelerimiz oldu. Gerekçesi tutarlı olabilir. Yani Seçilmiş
belediyeler kendi süreleri içerisinde bu konuyu tamamlasınlar, bir sonraki
döneme bırakmasınlar, böylelikle bu kanun tasarısıyla
amaçlanan, hedeflenen husus gerçekleşsin gerekçesiyle, üç artı bir
şeklinde, dört yıl içerisinde bunların tamamlanması
yeterlidir. deniliyor.
Ben bu arada
şunu da ifade ediyorum: Değerli milletvekilleri, bu kanun, gerçekten
toplumun üreticiden tüketiciye kadar birçok kesimini çok yakından
ilgilendiren yeni bir düzenleme. Sayın Bakanın ifadesiyle Yeni bir sistem kuruyoruz. Yeni bir sistem
kuruyoruz. dedi. Toplumun büyük kesiminin önemli bir meselesine yeni bir
sistem, hukuki sistem kuruluyor. Bu sistem kurulurken mutlaka eksiklikler
olacaktır, zamanla tamamlanacaktır. Birtakım aksamaların
olması ihtimali kabul edilebilir ama endişemiz odur ki
alışılmış bir sistemden, işleyen bir sistemden,
birçok öngörülemeyen soruları içinde barındıran, eksiklikleri de
barındıran yeni bir düzenleme yapıyoruz. İşleyen bir
sistemi bir kaos ortamına iteceğimiz endişesini burada tekrar
ifade ediyorum.
Çünkü
değerli milletvekilleri, ben başta sordum, kurulan bu sistemin
merkezine üreticiyi koyuyor musunuz, koymuyor musunuz diye. Böyle bir amaç yok.
Öyle bir amaç olmasa bile bu sistemin başlangıç noktası
üreticiler, çiftçiler. Çiftçi üretecek ki diğer aradaki kademeler görev
ifa edebilsinler. Sizler de kabul edersiniz ki çiftçinin her devirde çok sorunu
olmuştur, çok derdi olmuştur. Çiftçinin derdi bitmez ama şu
dönemde, gerçekten, görebildiğimiz kadarıyla -ben hafta sonu
Trakyadaydım- Trakyada bile çiftçi büyük sorunlarla boğuşuyor.
Kendi ilimden örnek verecek olursam, köy yerlerine icra memurları gider
oldu; üretim araçlarını haczediyor, seraları, traktörleri,
tarlaları haczediyor. Böyle bir sorun
Borcunu ödeyemiyor çiftçi.
Tarım krediye, bankalara sorun. Bir önceki seneye göre kredilerin geri
dönüş oranlarında çok ciddi düşüşler var, dönmüyor,
ödeyemiyor çiftçi.
Şimdi, bu
tasarıda, üreticinin, çiftçinin sorunlarını çözecek veya onu
destekleyecek yeni bir husus yok, yeni bir düzenleme yok. Artı,
denildiği gibi Çiftçinin değerlendiremediği yaş sebze ve
meyvesinin yüzde 25ini bu kanun tasarısıyla
değerlendireceğiz. sözü de çok havada kalıyor. Nasıl
değerlendireceksiniz? Satamayışının sebeplerini
ortadan kaldırmıyorsunuz. Dolayısıyla, bu tasarı,
çiftçiye, üreticiye, çok zor şartlarda üretim yapan insanımıza
bir şey getirmiyor, yeni bir şey getirmiyor.
İkinci bir
husus: Çiftçinin olmazsa olmaz destekçisi hal esnafını,
komisyoncuları bana göre çok zor duruma düşürecek bu tasarı.
Çünkü çiftçiye karşılıksız destek veren ve ürününün
pazarlanmasında sorumluluk yüklenen komisyoncular, sahip oldukları
dükkânlarının devrini bir hak olarak görüyorlar, onu bir gelir, bir
sermaye olarak değerlendiriyorlar, onun gücüyle çiftçiye destek
veriyorlar. Şimdi, burada, Sayın Bakan Koyduk, vereceğiz,
yönetmelikle belirleyeceğiz. diyor ama devir hakkını ortadan
kaldırıyorsunuz. Tahsisi getirdiniz ama Komisyonda -ne hikmetse-
kaldırdınız. Böylelikle çiftçinin destekçisi olan hal
esnafını da zor duruma düşürmüş oluyorsunuz. Yeni bir
belirsizlik, yeni bir imkânsızlık yaratıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Önergemizin gerekçesi olarak ifade ettiğimiz bir
başka husus: Üretici bölgelerdeki belediyeleri de zor durumda
bırakıyorsunuz. Birtakım yükümlülükler getiriyorsunuz ama o
yükümlülükleri karşılayacak bir kaynak bu yasayla verilmiyor.
Efendim, kayıt altına alacağız. diyorsunuz. Sayın
Bakan, gerekçenizi okuyacak olursanız virgülle, küsurları da
yazdığınıza göre yaş sebze ve meyve kayıt
altında. Hangi kayda alacaksınız? 27,2 milyon ton meyve ve
sebze var. diyorsunuz, 15,6 milyon ton meyve var. diyorsunuz. Yani
kayıt altına alınmayan bir varlık da yok. Şimdi,
belediyelerin gelirlerini, üretici bölgelerdeki belediyelerin halden, hal
rüsumundan gelirlerinin yüzde 75ini kalkıp tüketici belediyelerin hal
rüsumu olarak onlara aktarırsanız belediyeleri de zor duruma
getiriyorsunuz. Yani ben tekrar soruyorum: Bu yasa kime yarayacak?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkanım
Tüketiciye
yarayacağını söylemeyin. Manavdaki fiyatları
düşüreceğinizi söylemeyin, yarın önünüze getirirler.
Ankaradaki, İstanbuldaki meyve-sebze fiyatları bu yasayla
düşecek. derseniz yanlış yaparsınız, düşmez
çünkü.
Çiftçiye
yaramayan, komisyoncunun faydasına olmayan, belediyeleri zor duruma
düşürecek olan bu yasaya bir yeni sistem olarak burada hayırlı
olması dileğiyle destek de veriyoruz ama ben büyük endişe
duyuyorum. Çok tartıştık, çok konuştuk. diyorsunuz ama
yeterince konuşulmadığını ve gerçekten Türkiye'nin
gerçeğine -teoride doğru olabilir ama- realitede bir fayda
getirmeyeceği kanaatiyle bu yasanın eksik
çıktığı, bu noktada bir fırsat
kaçırıldığı kanaatindeyim ama emekleri olanlara,
emeği geçen herkese de teşekkür ederek yasanın yine de çiftçimize,
üreticimize ve diğer tüm kesimlere hayırlı sonuçlar getirmesini
temenni ederek saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Geçici 1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19uncu madde
üzerinde iki önerge vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/743 Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinin 1 inci
fıkrasına c) 11 inci maddesi
yayımı tarihinden itibaren beş yıl sonra, ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mehmet Ali
Susam |
Ali Koçal |
Birgen
Keleş |
|
|
İzmir |
Zonguldak |
İstanbul |
|
|
Şevket
Köse |
Ahmet Küçük |
Mustafa Özyürek |
|
|
Adıyaman |
Çanakkale |
İstanbul |
BAŞKAN Şimdi son önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve
Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer
Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 19 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının
(b) bendinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Akif Paksoy |
Alim Işık |
|
|
İzmir |
Kahramanmaraş |
Kütahya |
|
|
Cemaleddin Uslu |
Ahmet Duran Bulut |
Necati Özensoy |
|
|
Edirne |
Balıkesir |
Bursa |
|
|
Reşat Doğru |
Yılmaz Tankut |
|
|
|
Tokat |
Adana |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Efendim, standartların
belirlenmesiyle ilgili bir madde bu. Bu standartların belirlenmesi için üç
yıllık bir süreye ihtiyaç olduğu Komisyonda
görüşülmüştü. Bu nedenle, katılamıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Doğru.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının 19uncu maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu
kanunun, yıllar önce acilen çıkarılması gereken kanunlar
içerisinde olması gerekiyordu ancak neden bu zamana kadar
bırakıldığını anlayamıyoruz. Tabii, bu
kanundan çok geniş şekilde beklentilerin olduğunu da söylemek
mecburiyetindeyiz. Üreticiler, hal esnafı ve diğer birtakım
insanlar bu kanunu özlemle bekliyorlardı ama biraz da sanki acilen
çıkartıldığını ve Komisyonda tam olarak
görüşülmediğini de düşünüyorum. İnşallah, eksiklikleri
ilerdeki zamanlarda tamamlanır ama daha geniş bir şekilde
düşünülerek veyahut da tüm tarafların hepsinin görüşleri
alınarak çıkartılmış olsaydı daha farklı
olurdu diye de düşünmek durumundayız.
Sayın milletvekilleri,
çiftçiler, -sebze olsun, meyve olsun- üretimde çok büyük zorluklar
yaşıyor. 2009 tarım döneminde Anadolunun her tarafında
olduğu gibi Tokat ili Kazova, Kelkit Vadisi üreticileri
borçlarını ödeyemediler. Hatta öyle oldu ki tarımsal sulamada
kullanılan elektrik borçları bile ödenmedi. Bunun sonunda da
ırmaklarda su olmasına rağmen, kanallara su gelmedi ve su
verilmedi, ürünleri susuzluktan yandı, kavruldu. Birçok çiftçinin şu
anda maalesef kapısında icraları vardır. İcraya
düşmemiş çiftçi neredeyse yok denecek sayıdadır.
İşte böyle ağır şartlar içerisinde sebze ve meyve
üreten çiftçilerimiz ürünlerini değerinden satamamakta, zarar etmekte ve
mağdur olmaktadır.
Kanunlaşan
bu hal yasasından çok şeyler bekleniyor ancak kanun beklentilere de
tam cevap veremiyor. Üretici insanlar, tüketiciye kadar uzanan yolda büyük
oranda fiyat artışından çok rahatsızlar. Yani fiyat
artışı kendilerine yansımıyor, üretici de çok
pahalıya ürününü alıyor. Bu nedenle, direkt olarak üreticiye
ulaştıran sistemlere ihtiyaç vardır. Aracıların
spekülatif amaçlı alım, satım ve devir işlemlerinin
önlenmesi gereklidir.
Bu arada,
üretilen ürünün künyesi de çok önemlidir. Artık, genetiği
değiştirilmiş organizmalı ürünler ve hormonal amaçlı
kullanılan kimyasalların insan sağlığına
zararlı etkileri ortaya çıkmıştır. Üretilen ürünün
nasıl üretildiği, ne tür kimyasalların
kullanıldığı ya da organik tarımla mı
yapıldığını öğrenmek istiyorlar. Özellikle son
zamanlardaki genetiği değiştirilmiş organizmalardan elde
edilen, işte çeşitli noktalardaki yemler olsun veyahut da diğer
konular olsun, bunlar ciddi manada insan vücudunda rahatsızlıklar
meydana getirebiliyor. Hatta öyle olabiliyor ki mesela hastanelerdeki cildiye
polikliniklerine gitmiş olsak cildiye polikliniklerindeki alerjik rahatsızlıkların
birçoğunun yenen gıdalardan veyahut alınan gıdalardan
olduğunun ortaya çıktığı görülüyor. Bu manada da
üretilen ürünlerin menşesinin çok önemli olduğunu, hale gelen ürünlerin
esasında nasıl üretilmiş olduğunun veyahut da üretilirken
ne tür kimyasalların kullanılmış olduğunun da oraya
yazılmasının çok büyük bir manası olacağını
ifade etmek istiyorum.
Tabii, bunlara
aynı zamanda araştırma yapılması da gerekiyor. Yani,
şimdi, genetiği değiştirilmiş organizmalar,
insanımızın vücudunda veyahut da kalıtımsal olarak
çocuklarımızda, bebeklerimizde ne tür etkilere sebep olabiliyor
veyahut da ilerideki dönemlerde ne tür sıkıntılarla
karşılaşıyoruz, bunların bir bir ortaya konulması
lazım.
Sayın
milletvekilleri, ayrıca, toptancı hallerinde de yeterli denetim
yapılmamaktadır. Belediyeler, toptancı hallerinin
kuruluşunda daha dikkatli davranmalı ve bu amaçla da yeterli
şekilde denetimlerini yapmalıdır. Amaç burada, üreticiyi korumak
ve tüketiciye daha sağlıklı ve ucuz, kaliteli besin maddeleri
ulaştırmak olmalıdır. Esas işin temeli, üreticinin
korunması ve beraberinde de tüketiciye giderken tüketicinin de bu mealde
korunarak sağlıklı besinlere
ulaştırılmış olmasıdır.
Semt
pazarlarında üreticilere de yerler ayrılması önemlidir. Yani
burada, semt pazarlarındaki üreticilere ayrılan oran sanki biraz
düşük gibi görünüyor ama bence daha fazla ayrılmasının
faydası olacağı kanaatindeyim. Tüketici isterse üreticiden
direkt olarak ürününü satın alabilmelidir. Yani bunu sağlamak
durumundayız.
Alışveriş
merkezleriyle ilgili kanun da acilen çıkarılmalıdır.
Üretici birlikleriyle ilgili de kanun, geçmişte, 2004 senesinde
çıkarılmıştır ancak bunun da
Kanunun içerisinin
boş olduğunu, daha doğrusu doldurulması gerektiğini
üretici birlikleri ifade etmeye çalışıyorlar. Şu anda,
Üretici Birlikleri Kanununun tabii, uygulama aşamasıyla ilgili
olarak orada sadece bir tavsiye niteliğinde olduğu, üretici
birliklerinin bir noktada üretilen ürünler üzerinde, mesela, ilaç
kullanımında veyahut da çeşitli tohum kullanımlarında
veyahut da başka kullanımda, girdiler içerisinde üretici birlikleri
vasıtasıyla alınması, toptan alınması ve akabinde
de toptan alınmayla beraber üretim maliyetlerinin düşürüleceği
de göz önüne alınmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Özellikle üretici
birlikleri, çıkarılmış olan o kanunun içerisinin daha da
farklı boyutlarda doldurulmasını arzu etmektedirler. Gerçi bu
kanunla ilgili olarak Sayın Bakan Üretici birlikleri de bir noktada
desteklenmiş oluyor, üretici korunmuş oluyor. diyor ama üretici
birliklerinin yöneticilerini veyahut da bilfiil sahada bulunan
insanlarımızı şöyle bir dinlemiş olduğumuz zaman,
bu kanunun yer yer boşluklar içerisinde bulunduğunu ifade etmeye
çalışıyorlar. O manada da Üretici Birlikleri Kanununun süratli
bir şekilde yeniden göz önüne alınıp değiştirilmesi ve
üreticilerin bu yönde korunmasının da çok büyük faydası
olacağı kanaatindeyim.
Bugün, sebze ve
meyveler, köy komisyonları kurularak alışveriş merkezlerine
aktarılmaktadır. Bakınız, bu kanunla beraber
alışveriş merkezleriyle daha fazla bir üstünlük
sağlanacağı şeklinde bir görüntü vardır. Yani
süpermarketlerle ilgili kanunu çıkarmış olmamızın hem
manavları koruyacağı hem beraberinde çiftçilerimizi
koruyacağı düşünülürse köy komisyoncuları eliyle
alınan ürünlere verilen değerin daha da farklı olacağı
kanaatindeyim. Yani kanunları çıkarırsak en azından
çiftçimizi ve üreticimizi korumuş oluruz diye düşünüyorum.
Tekrar kanunun
hayırlı olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/743 Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinin 1 inci
fıkrasına
c) 11 inci
maddesi yayımı tarihinden itibaren beş yıl sonra,
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Şevket Köse
BAŞKAN
Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 471
sıra sayılı, Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 19uncu maddesi üzerine
verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken, yaşanan deprem nedeniyle Elâzığda kaybettiğimiz
vatandaşlarımızı rahmetle anmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, görüştüğümüz tasarının gerekçesinde
hepimizin dikkatini çeken bir rakam bulunmaktadır. Buna göre ülkemizde
2008 yılında sebze üretim miktarı yaklaşık 27 milyon
ton, meyve üretim miktarı ise yaklaşık 15,6 milyon ton olarak
gerçekleşmiştir. Üretilen sebze ve meyvenin yüzde 95i ülke içinde
kalmaktadır; başka bir ifadeyle, ihraç oranı yüzde 5
olmuştur. Türkiye gibi sebze ve meyveciliğe uygun bir ülke için bu
rakam oldukça düşüktür. Ayrıca, ülke içinde kalan sebze ve meyvenin
yaklaşık yüzde 25i, tüketim merkezlerine ulaşmadan pazarlama
sürecinde zayi olmaktadır. İç pazara sürüklenen sebze ve meyvenin
yaklaşık yüzde 30u toptancı hallerinde işlem görmekte,
kalan kısmı ise hiçbir kayda girmeksizin pazarlanmaktadır.
Rakamlara dikkat edecek olursak, iç pazara giren meyve ve sebzenin yüzde 70i
kayıtsız olarak satışa sunulmaktadır. Yani ülkemizde
sebze ve meyvenin toptan ticaretini bugüne kadar düzenleyen 552 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname istenen gelişmeyi
sağlayamamıştır.
Sayın
milletvekilleri, üzerinde görüşlerimizi belirttiğimiz 471 sıra
sayılı Yasa Tasarısı ise mevcut sorunu çözmekten uzak bir
görüntü çizmektedir. Üreticilerin ve tüketicilerin bu anlamda istekleri gayet
açık. Şöyle ki: Sebze ve meyve ticaretinin kaliteli standartlara ve
gıda güvenirliğine uygun tedarikinin,
dağıtımının ve satışının
sağlanmasını istiyorlar. Ayrıca, üretici ve tüketicilerin
hak ve menfaatlerinin korunması, meslek mensuplarının
faaliyetlerinin düzenlenmesi, toptancı halleri ile pazar yerlerinin
çağdaş bir sisteme kavuşturulması gerekmektedir.
Görmekteyiz ki hazırlanan tasarı bu istek ve amaçlardan uzaktır.
Bu tasarı üretici köylüyü, komisyoncuyu, pazarcıyı, tüketiciyi
ve belediyeleri olumsuz etkilemektedir.
Köylümüz örgütlü
değil. Tarım işletme ve kooperatifleri devlet tarafından
mutlaka desteklenmelidir çünkü bu desteklenmiyor. Aynı zamanda, üreticiler
devlet tarafından desteklenmeden pazarlama sürecinde nasıl başarılı
olacaktır?
Değerli
milletvekilleri, ülke içindeki sebze ve meyvelerin denetimi konusunda da büyük
bir boşluk bulunmaktadır. Daha önce hem bir soru önergesi hem de
Meclis araştırması önergesiyle gündeme getirdiğim bir konu
daha bulunmaktadır. Bu konu ise tarımsal ilaç
kalıntılarının meyve ve sebzelerde yoğun oranlarda
görülmesiydi. En son olarak Almanyaya ihraç ettiğimiz armutların
geri gönderilmesi bu sorunu tekrar gündeme getirmiştir.
Değerli
arkadaşlar, maalesef, ülkemizde bu gibi ürünlerin denetlenmesi konusunda ciddi
düzenlemeler bulunmamaktadır. Ayrıca iade edilen armutların yurt
içinde tüketicilere satıldığı iddiası da konunun daha
farklı boyutları olduğunu gözler önüne sermiştir.
Verdiğim önergeler için Tarım ve Köyişleri Bakanı
yanıtında bu gibi ürünlerin derhâl imha edildiğini
belirtmiştir. Yurt dışından tarımsal ilaç
kalıntısı nedeniyle iade edilen ürünler imha edilse bile yurt
içinde üretilip ihracatı söz konusu olmayan ürünlerde daha başka
tehlikeler kol gezmektedir. Örneğin, henüz tarımsal ilaçlama konusunda
iktidar Avrupa Birliğiyle uyum sağlayamadı, doğal olarak
halk sağlığı da
tehdit altındadır. İç piyasaya sunulan meyve ve
sebzelerin yüzde 70inin kayda geçmeden pazarlandığını da
düşününce yerli tüketicinin daha büyük tehlikeyle karşı
karşıya olduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda laboratuvarlara,
sıkı denetlemelere ve yoğun eğitime ihtiyaç vardır.
Hükûmet bu konularda harekete geçmelidir. Ayrıca, ürünleri kayda almak,
üretim miktarını artırmak yetmeyecektir çünkü insan
sağlığı her şeyden önemlidir ve her şeyden önce
gelir. Bu noktada acil çözümlere ihtiyacımız vardır.
Sayın
milletvekilleri, özellikle son günlerde yaşanan don ve sel olayları
nedeniyle üretimde büyük sıkıntılar yaşanacaktır.
Örnek vermek gerekirse yalnızca Adıyamanda don olayları
nedeniyle 500 bin hektar alan zarar görmüştür. Benzer biçimde Aydın,
Antalya, Çanakkale, Muğla, İzmir illerimizde de 500 bin dekarın
üzerinde alan zarar görmüştür. Hükûmetin bu bölgelerdeki çiftçilerimize
acilen destek olması gerekiyor. Eğer bu bölgelerdeki yaralar sarılmazsa
ticareti yapılacak meyve ve sebzeler kalmayacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ŞEVKET KÖSE
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu durumun
sonucunda ise yalnızca üretici değil,
tüketici de mağdur olacaktır ve ülke ekonomisi de büyük darbe
yiyecektir.
Değerli
arkadaşlar, tüketicinin kaliteli ve uygun fiyatla ürün alabilmesi için
düzenlemelere ihtiyaç vardır demiştim, ayrıca üretici de
mağdur edilmemelidir. Bakınız, Adıyamanda Alternatif Ürün
Projesi uygulaması sonucu tütün bitirildi. Bunun sonucunda üretici
mağdur duruma düştü ve mevsimlik tarım işçisi oldu. Bu
açıdan alternatif ürün projesiyle Adıyamanda sebze ve meyve üretimi
daha çok desteklenmelidir.
Sayın
milletvekilleri, Adıyamanda toprak var, su var, insan gücü var ancak su
tarlalara ulaşamıyor çünkü sulama konusunda yatırımlar
yetersizdir. İktidar tarafından bu potansiyel mutlaka yerine
getirilip değerlendirilmelidir.
Sözlerime son
verirken verdiğimiz önergenin kabul edilmesini diler, saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümünün oylanmasından önce oyunun rengini belirtmek üzere aleyhte Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç söz istemiştir.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
471 sıra
sayılı Yasa Tasarısının oylanmasından önce
oyumun rengini aleyhte belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Elbette ki tabii,
Türkiye coğrafyası sebze ve meyve yetiştirme
bakımından en zengin bir coğrafya ve burada dünyanın en
kaliteli sebze ve meyvesini yetiştirmek mümkün, bunu pazarlamak mümkün ama
tabii, bunları yapmak için sağlıklı bir bilgi birikimine
sahip olmak lazım, özellikle üreticiye destek vermek lazım.
Üreticinin sağlıklı ürün elde etmesi ve dünya pazarlarına
ulaştırması konusunda devlet destekli ciddi birtakım
desteklerin verilmesi lazım. Maalesef, AKP iktidara geldiğinden beri
emekten yana, üreticiden yana hiç sağlıklı bir tavır
koymamıştır. Bu, üreticiye ve emekçiye karşı
gösterdikleri davranışlardan bellidir. Tekel işçilerine
karşı davranışları, işte bir köylü, ziraatçı
vatandaşımızı, birine değil de birkaçına
İşte, Bülent Arınç Ben memnun değilim. diyen çiftçiyi
kovmuştur, Saygısızlık yapma! demiştir. Sanki
kendisi kraldır.
Ben, tabii, üç
gündür Tunceli ve Elâzığ bölgesinde deprem bölgesini geziyorum.
Şimdi, tabii, Elâzığda hayatını kaybeden değerli
hemşehrilerime Allahtan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar
diliyorum.
Şimdi,
Elâzığ bölgesinde büyük hasar olduğu gibi Tuncelide de var.
İşte, Tuncelinin köylerinde, Mazgirt ilçemize bağlı
köylerde, Nazımiyenin içinde ve köylerinde, Pertekin birtakım
köylerinde var, üç gündür oraları geziyorum. Sabah altıda
kalkmıştım. Bugün Paluya gittim, Kovancılara
Sabahleyin,
işte, o vatandaşlarımızın, deprem bölgesindeki
arkadaşlarımızın kendilerine
başsağlığı diledim, ondan sonra da tekrar Tunceli
üzerinden şimdi yeni geldim yani on dakika önce geldim.
Gerçekten benim
gördüğüm şu: Ya şu Türkiye Cumhuriyeti devleti içinde bir
Tunceli ili var. Bu ilden niye bu kadar habersizsiniz?
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bakın, ben
iddia ediyorum
Şimdi, köyleri geziyoruz. Köyden geliyorsunuz, grup
köyünden, altınızda bir pikap, arazi pikabı, dört çarpı
dört, grup köyünde çamurdan çıkmıyor. Yani bu kadar ilkel bir toplum
olur mu orada? Yani orada, maalesef, birtakım yöneticiler gidiyor...
İşte, bir tane vali götürdünüz, şimdi Giresuna gitti. Oraya
gitsin bakalım. Gidelim şu köylere de ne yol
yapılmış
Var mı, yok mu? Paralar harcanmış ama
yol ortada yok, hizmet yok arkadaşlar. İçinizde yüreği tutan varsa buyursun gidelim.
Bakın, bugün
yine Pertekin köylerini geziyoruz. Yani ana köy yolu, geçemiyorsunuz, çamur
yani normal bir stabilize yapılmamış. Yine Mazgirtin işte
dün Akdüven, Geçityaka, Yaşaroğlu, Ataçınar diye bir grup yolu
gidiyor ama çıkamıyorsunuz. Yani geldiğim yolda,
düşünebiliyor musunuz, diyorum ki işte arazi çekişli arabayla
çıkamıyorsunuz. Bu memlekette maalesef birtakım paralar
ayrılıyor ama o paralar yerine harcanmıyor, birilerinin cebine
giriyor. Birileri size dayanıyor, sırtını dayıyor ve o
paralar heba ediliyor. Buyurun, yiğitliği varsa -bakın ben
milletvekilliğimi de koyuyorum ortaya- gidelim benim Tunceli ilimde
birtakım köy yollarını gezelim, hem ana köy yollarını
gezelim. Eğer varsa hakikaten, ben milletvekilliğinden de istifa
ediyorum.
Şimdi,
arkadaşlar, bakın, Tunceli ili de bir vilayet, burada da deprem
olmuş. Burada da Mazgirtin içinde, Nazımiyenin içinde, köylerinde
-bütün şeyleri de gezdim- hasarlı çok bina var ama daha bugün bir iki
yere çadır gitti. Yani böyle bir şey olur mu? Politikacılar
gidiyor
Yahu bu Tunceli ilini de bir ziyaret edin. Bunlar da bu Allahın
kulu, bunlar da Müslüman vatandaşlarımız yahu! Bir de oraya
ayağınızı şey edin.
Şimdi,
Tayyip Bey de bugün gelmiş. Elâzığ Havaalanına gittim, VIP
salonunu kapatmış, tuvaleti de kapatmış. Yahu böyle bir
şey olur mu arkadaşlar ya? Yani bir tane Tayyip Bey gelecek
Elâzığa, VIP salonunu kapatacaksın, tuvaleti kapatacaksın!
Böyle bir şey olmaz arkadaşlar, böyle bir şey olmaz ya! Yani
onuruma dokundu. Sen de insansın kardeşim, biz de insanız. Sen
daha dünkü politikacısın, ben kırk senedir politikanın
içindeyim ya! Böyle bir şeyler olur mu arkadaşlar? Böyle bir
şeyler olmaz!
Sonra,
Elâzığa gidiyorsunuz, o arkadaşlarımızın tabii
ki acısı can kaybından dolayı fazla. Ne olur bir de bizim
Tunceliye de bir bakın ya! O köylere de bir bakın, oraya da bir
hizmet getirin, oraya da bir çadır dağıtın. Orada da o
insanlar muhtaç durumda.
Şimdi,
arkadaşlar, gittim, evin içine giremiyorlar, ikide birde sallanıyor,
evlerde çatlak var, hasar var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Köylerimizde
işte geziyorum, vatandaş diyor ki: Efendim, köy
okullarımız kapalı. İşte geldim, bugün Pirinççi,
Çimenli, sonra Akdüven köyleri. Orada yani okul binaları
yapılmamış. Eskiden bir olay geçmiş Pirinççi köyünde,
öğretmen şehit edilmiş -tabii ki biz hepimiz
karşıyız- hâlâ, yirmi sene geçmiş, aynı köyde okul
açılmıyor; yanında Çimenli köyü var, açılmıyor;
Akdüven köyünde var, açılmıyor.
Arkadaşlar,
yani bu köyde vatandaş diyor ki: Ben çocuğumu bölge yatılı
okuluna göndermek istemiyorum. Altı yaşında, yedi
yaşındaki çocuğumu bölge yatılı okuluna göndermek
istemiyorum. Çünkü çocuk altı yaşında gidip de on beş gün
ailesinden ayrı kalamaz. Bunları soru önergesiyle dile getiriyoruz,
maalesef bize cevap veren yok.
Rica ediyorum
Biz niye bu kadar buraya çıkıyoruz, bu kürsüde canımız,
içimiz yanarak hitap ediyoruz? Bu olaylar
Gerçekten keyfî bir yönetim var,
gerçekten oraya kimseler gitmiyor, gerçekten giden insanlar, maalesef, o
halkın dertlerine, sıkıntılarına çare bulmuyor
arkadaşlar. Yani adam diyor ki: Cenazem gelecek İstanbuldan, köyüme
getiremiyorum. Yani bu çağda da bu olur mu arkadaşlar? Onun için,
lütfen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Başkanım, özür dilerim. Bir şey ilave edeyim.
Yani bu ilimizin
de insanlarının sıkıntılarını görelim. Oraya
giden paraların yerine göre harcanıp
harcanmadığını kontrol edelim. İşte, Giresun
Valisi, maalesef, şimdi, bizim Tunceliden gitti, orada hem de mahkûm oldu,
Yargıtay tarafında
Keyfî yaptığı harcamalarda mahkûm
oldu, hâlâ orada vali.
BAŞKAN
Selam verecektiniz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, arkadaşlar, yani Türkiye Cumhuriyeti devleti
kanunlarına göre mahkûm olan insanları, keyfî davranan insanları
siz o makamlarda tuttuğunuz zaman burada kimse hizmet etmez.
Diyor ki: Ben
nasıl olsa birilerine kölelik yapıyorum, bana başka kimse
artık söz geçiremez. Yani ben, onu kastetmiyorum, genel konuşuyorum.
Onun için,
devleti yöneten insanların bu devletin hizmetini yapan insanlara objektif,
tarafsız, dürüst görev yapmaları için kendilerine telkinde
bulunmaları, yapmadıkları takdirde de gerekli cezaları
vermeleri gerekir.
Sayın
Başkanım, söz verdiğiniz için teşekkür ederim efendim.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN Ben
teşekkür ederim.
60ıncı
maddeye göre pek kısa söz talepleri vardır.
Sayın
Şandır, üç dakika süre veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
İsveç Parlamentosunun kabul ettiği sözde Ermeni
soykırımı tasarısına ilişkin açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce öğrendiğimize
göre İsveç Parlamentosu sözde Ermeni soykırım
tasarısını kabul etmiş. Bu kararı Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak şiddetle ve nefretle kınıyoruz.
Soykırım,
bir insanlık suçudur ve asla Türk milletine
yakıştırılamaz. Bu suçlamayı bizim milletimize
yapanlara bu suçu iade ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak ortaya bir
tepki, ortak bir tepki koymamız gerekiyor. Milletin Meclisinde,
milletimizin geçmişine, milletimize hakaret edilmesini
geçiştiremeyiz. Bu konuda Hükûmet Meclise bilgi vermelidir. Bunun
arkasının geleceği görülmektedir. Bir genel görüşme
açılarak bu çok önemli konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak bir
kararını tüm dünyaya ilan etmemiz gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türk milletinin hukukunu, onurunu korumak hepimizin görevidir
ama öncelikle milletin iradesinin emanet edildiği siyasi iktidarın
görevidir. Bu sebeple, Hükûmeti, dış politikasını
sorgulamaya, değiştirmeye, gerçekten onurlu Türk milletine, Türkiye
Cumhuriyeti devletine yakışır bir dış politika takip
etmeye de davet ediyorum.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Zaten öyle!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Öyle olsa böyle olmazdı.
Bu sebeple,
tekrar ediyorum, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Türk milletine hakaret
mahiyeti taşıyan İsveç Parlamentosunun aldığı bu
kararı tekrar şiddetle ve nefretle kınıyor, bu kararı
alanlara bu insanlık suçunu iade ettiğimizi buradan yüksek sesle
sizler adına da ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP, AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Anadol
6.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun, İsveç
Parlamentosunun kabul ettiği sözde Ermeni soykırımı
tasarısına ilişkin açıklaması
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce
İsveç Parlamentosunun aldığı kararı öğrendik.
İsveç Parlamentosu, seçimlerden önce aceleye getirerek 2008de
hazırlanan ve Türkiye'yi Ermeni soykırımı suçuyla itham
eden tasarıyı 1 oy farkla kabul etmiş durumdadır.
Şunu
söylemek istiyorum: Türkiye'yi bu konuda kınamaya kimsenin hakkı
yoktur, haddi de değildir ancak İsveçin hiç yoktur. İkinci
Dünya Savaşında komşusu Norveçi işgal etmesi için Hitler
ordularına koridor açan İsveçin ve onun Parlamentosunun böyle bir
karar alma hakkı yoktur. Dolaylı biçimde İkinci Dünya Savaşındaki
Yahudi soykırımına ortak olan bir devlettir İsveç; bu bir.
İkincisi:
Amerikadaki komisyon kararından sonra, İsveçte Parlamento
kararından sonra bu kararların arkası geleceğe benziyor.
Ayrıca, Ermenistan Anayasa Mahkemesinin aldığı kararla
Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokolün uygulanmasını
imkânsız hâle getirmesi ve Türkiyeyi zor durumda bırakması
karşısında, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Hükûmete
çağrıda bulunuyoruz, Ermenistanla ilgili imzalanan protokolün Meclis
gündeminden derhâl çekilmesini istiyoruz.
CHP olarak tekrar
bu kararı kınadığımı bildirir, yüce Meclise
saygılar sunarım. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Canikli
7.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, İsveç
Parlamentosunun kabul ettiği sözde Ermeni soykırımı
tasarısına ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de AK
PARTİ Grubu olarak İsveç Parlamentosunun aldığı bu
kararı lanetliyoruz, telin ediyoruz, reddediyoruz, kınıyoruz.
Türk milleti bunu hak etmiyor. Bunu, hepimiz, bütün dünya esasında çok net
olarak biliyor çünkü geçmişinde insanlık suçu konusunda en temiz
sayfaya sahip olan milletlerden bir tanesi Türk milletidir. Geçmişte
Hükûmetimiz ve bizden önceki hükûmetlerce bu konunun bütün detayıyla
üzerine gidilmesi, gerçeğin ortaya çıkarılması konusunda
çok cesur adımlar atıldı, önerilerde bulunuldu. Ancak, kendine
güvenemeyen ve gerçeğin ortaya çıkmasından rahatsız olanlar
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu önerilerine olumlu cevap vermediler.
Buradan tekrar
ediyoruz: Eğer gerçekten gerçeği öğrenmek istiyorsanız o
zaman bütün olayların ayrıntılı bir şekilde üzerine
gidelim ve elbette siyasi kurumlar tarafından değil, ilgili bilim
adamları tarafından bu konu araştırılsın ve
gerçek ortaya çıksın. Türk milletinin mazisi tertemizdir bu konuda, hiç
kimse aksini söyleyemez. Alınan kararlar siyasi kararlardır. Benzer
kararlar geçmiş dönemlerde, farklı parlamentolar tarafından,
farklı ülkelerin parlamentoları tarafından alındı ama
bunların hiçbir geçerliliği yoktur; hiçbir hukuki geçerliliği
yoktur, ahlaki geçerliliği yoktur; bilimsel geçerliliği yoktur.
Hiç kimsenin
morali bozulmasın. Elbette Hükûmetimiz, bugüne kadar olduğu gibi
bundan sonra da gereken onurlu adımları atacaktır,
duruşları ortaya koyacaktır. Bundan da hiç kimsenin kuşkusu
olmasın ve bu kararı da tekrar AK PARTİ Grubu olarak
lanetliyoruz ve Türk milletinin bu tür ithamları hak etmediğini,
haksız ithamlarla karşı karşıya
kaldığını buradan ifade ediyorum.
Teşekkür
ediyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Mercan
8.- Dışişleri Komisyonu Başkanı ve
Eskişehir Milletvekili Hasan Murat Mercanın, 15 Mart 2010 Pazartesi
günü yapacakları komisyon toplantısında, hem İsveç
Parlamentosunun hem de ABD Temsilciler Meclisi Dış
İlişkiler Komitesinin aldığı sözde Ermeni soykırımı
kararlarının enine boyuna tartışılacağına
ilişkin açıklaması
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir) Sayın
Başkan, ben de benden önce konuşan grup başkan vekili
arkadaşlarımızın duygularına katılıyorum. Sadece
yüce Meclisi bilgilendirmek için söz almış bulunuyorum, o da
şudur:
Bildiğiniz
gibi geçen hafta içinde Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi
Dış İlişkiler Komisyonunun aldığı karar
neticesinde, biz Dışişleri Komisyonu olarak önümüzdeki pazartesi
günü Sayın Dışişleri Bakanımız Ahmet
Davutoğlunu Komisyonumuza davet ederek Temsilciler Meclisi Dış
İlişkiler Komisyonunun aldığı kararla ilgili bir genel
değerlendirme yapacaktık. Bu son olaydan sonra eminim ki pazartesi
günü Dışişleri Komisyonumuzda yapacağımız bu
toplantıda hem İsveç Parlamentosunun aldığı karar hem
Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisinin aldığı
karar enine boyuna tartışılacaktır. Ben bunu yüce Meclisin
dikkatine arz etmek istedim. Daha sonra tabii -pazartesi olacak- önümüzdeki
haftaki gelişmelerle ilgili de eminim hem Bakanlık hem Komisyonumuz
yüce heyetinizi bilgilendirecektir.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471) (Devam)
BAŞKAN
Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin
teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 202
Kabul : 200
Ret : 2
(x)
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, kabulü söylediniz ama reddi söylemediniz.
BAŞKAN 2
ret dedim, belki hızlı okuduğum için
duyulmamıştır.
Teşekkür
etmek üzere Sanayi Bakanı Sayın Nihat Ergün. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle,
tasarının görüşmeleri sırasında katkı
sağlayan bütün milletvekili arkadaşlarımıza ve özellikle
siyasi partilerimizin grup başkan vekillerine ve komisyonlarda
katkılarını sunan bütün arkadaşlarımıza çok
teşekkür ediyorum.
Çok önemli bir
kanun tasarısını bugün yasalaştırdık. Bu
yasalaşan şekliyle, önergeleriyle de görüş ve
düşünceleriyle de katkı sağlayan
arkadaşlarımızın son şeklini verdikleri bu hâliyle hem
üreticilerimize bu tasarının neler getirdiğini hem
tüketicilerimize neler getirdiğini, pazar yerlerini ve halleri nasıl
düzenlediğini, sistemi nasıl kayıt altına
aldığını ve bundan sonra hükûmetlerin özellikle sebze meyve
ve gıda politikaları konusunda daha sağlıklı verilere
nasıl ulaşabileceklerini, hasılıkelam tasarının
bütün boyutlarıyla komisyonculara neler
kazandırdıklarını bir özet hâlinde bütün milletvekili
arkadaşlarımızla hazırlayacağız, takdim
edeceğiz çünkü birçok yönüyle önemli yenilikler getiren bir
tasarıdır. Bu yenilikler bazen sizlerin karşısına da
illerde çıkacaktır. Bunun hangi amaçla
yapıldığını ve ne sağlayacağını
mutlaka sizlere de soracaklardır. Özellikle uygulamalar
sırasında ortaya çıkan bazı sorulara daha net bir
şekilde cevap verme imkânını biz de Bakanlık olarak bütün
milletvekili arkadaşlarımıza takdim etmiş
olacağız.
Tekrar,
tasarının yasalaşmasında emeği geçen herkese,
başta tekrar Sayın Meclis Başkan Vekilimiz Meral Akşenere,
milletvekili arkadaşlarımıza ve grup başkan vekillerimize
çok teşekkür ediyorum.
Tasarının
hayırlı olmasının diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
5inci
sırada yer alan, Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasının Ana Sözleşmesinde Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasının Ana Sözleşmesinde Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/786) (S. Sayısı: 460)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Bahreyn
Krallığı Hükûmeti Arasında Uluslararası Karayolu
Taşımacılığı Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn
Krallığı Hükümeti Arasında Uluslararası Karayolu
Taşımacılığı Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/565) (S. Sayısı: 370)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonraki
işlerde de Dışişleri Komisyonunun olmayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan
gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 16 Mart
2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.33