DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 51
8inci
Birleşim
20 Ekim 2009 Salı
(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, siyasi iktidarın
yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti
ilkelerini zedeleyici tutum ve davranışlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Lokman Ayvanın, özürlülerin temel hak ve özgürlüklerine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme
Merkezinin yapmış olduğu sınavlara ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul Milletvekili Lokman
Ayvanın gündem dışı konuşmasına ilişkin
açıklaması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin,
(2/372) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınması önergesi üzerinde açıklaması
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, hazırlığı
yapılmış olan Hal Yasasıyla ilgili tasarı üzerinde
biraz daha çalışılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Afganistan
Senato Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi Parlamento
heyetinin ülkemizi resmî ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/983)
2.- Pakistan
Ulusal Meclisi Keşmir Özel Komisyonu Parlamento heyetinin ülkemizi resmî
ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/984)
3.- Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi ve Batı Avrupa Birliği Geçici Avrupa
Güvenlik ve Savunma Asamblesi; Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Parlamenter Asamblesi; Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu;
Avrupa Akdeniz Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil
edecek grupları oluşturmak üzere, siyasi parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelerin
isimlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/985)
4.- Azerbaycan
Millî Meclisi Uluslararası ve Parlamentolararası Komisyonunun vaki
davetine Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento
heyetinin icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/986)
5.- Brezilya
Temsilciler Meclisi Başkanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinden oluşan Parlamento heyetini davetine icabet edilmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/987)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı ve 19 milletvekilinin, çocuklarını
yetiştirme yurtlarına terk eden ailelerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/438)
2.- CHP Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol,
Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay ve İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, GAP kapsamındaki sulama projelerinin
durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/439)
3.- Hatay
Milletvekili Fuat Çay ve 25 milletvekilinin, Antakya başta olmak üzere
Hatay ilinin turizm sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/440)
C) Önergeler
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu
Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı
İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanunda ve 3194 Sayılı
İmar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/372), doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/153)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/45,
10/79, 10/107, 10/167, 10/188, 10/197, 10/207, 10/225, 10/389, 10/394 ile
10/418) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 20/10/2009 Salı günkü birleşiminde
birlikte yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Merkezi Uzlaşma Komisyonuna
yapılan müracaatlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/544) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat Organize Sanayi Bölgesindeki
yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/757) ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Taşköprü Organize Sanayi
Bölgesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/807) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
4.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, yabancı bir firmanın teşvikten
yararlanarak yatırım yapmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/820) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, açılan hipermarket ve süpermarket
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/835) ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
6.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Niksar OSBdeki tapu sorununa
ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
7.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, esnaf ve KOBİlerin kredi
kullanımında sicil affına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/930) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
8.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, fıstık ürünündeki alım
politikasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/954) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, asansörlerin denetimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1050) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı
10.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, alışveriş merkezlerine
yönelik düzenleme ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1089) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
11.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki OSBlerin çevre denetimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1106) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı
12.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki OSBlerde çevre birimi
kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1107) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
13.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, imalat sanayisine yönelik
tedbirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1110) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
14.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, tekstil sanayisinin desteklenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1112) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı
15.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, tekstil ve hazır giyim
sektörünün sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1113) ve Sanayi
ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
16.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, otomotiv sektöründeki daralmaya
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1122) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı
17.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, hipermarketlere yönelik tasarı
taslağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1134) ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
18.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, can suyu kredilerine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1152) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı
19.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, bazı sektörlerin
canlandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1185) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
20.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Millî Prodüktivite Merkezinin
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1212) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
21.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Ankarada şebekeye verilen
Kızılırmak suyunun kombi arızalarına neden olduğu
iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1230) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
22.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Çin malı tekstil ürünlerinin
terzileri mağdur etmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1233) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
23.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, kredi borçluları
kayıtlarıyla ilgili kanunun uygulanmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1289) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı
24.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, KOBİ kredilerine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1316) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı
25.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, ekonomik kriz nedeniyle
alınacak tedbirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1327) ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
26.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, Ege Bölgesinde pamuk ve tekstil sektörünün
desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1388) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
27.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, can suyu kredisine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1389) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
28.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, bazı yasa çalışmalarına
ve OSBlerin desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1436) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
IX.- MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön Görüşmeler
1.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbulda depreme
yönelik çalışmaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/60)
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner ve 26 milletvekilinin, deprem riskinin ve
alınması gereken önlemlerin araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/63)
3.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 31 milletvekilinin, Bursa ve çevresinde
yaşanacak muhtemel bir deprem felaketine yönelik alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/99)
4.- Yalova
Milletvekili İlhan Evcin ve 20 milletvekilinin, deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/242)
5.- Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve 23 milletvekilinin, deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/243)
6.- İstanbul
Milletvekili Nusret Bayraktar ve 20 milletvekilinin, özellikle İstanbul ve
Marmara Bölgesindeki deprem riskinin araştırılarak deprem
yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/244)
7.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 19 milletvekilinin, deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/245)
8.- İstanbul
Milletvekili Mithat Melen ve 20 milletvekilinin, başta İstanbul olmak
üzere ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246)
9.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve 21 milletvekilinin, İzmirdeki deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/254)
10.- Kocaeli
Milletvekili Muzaffer Baştopçu ve 30 milletvekilinin, ülkemizdeki deprem
riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/256)
11.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal ve 26 milletvekilinin, taşkömürü üretimindeki
sorunların ve Türkiye Taşkömürü Kurumunun durumunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/67)
12.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/75)
13.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, altın
madenciliğinin bütün yönleriyle araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/82)
14.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 34 milletvekilinin, bor
madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor
kaynaklarının etkin ve verimli değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)
15.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa-Turgutlu-Çaldağ
nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/141)
16.- Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama
çalışmaları konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/180)
17.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, mermercilik sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/193)
18.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/208)
19.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 milletvekilinin, taş ocaklarının
çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/216)
20.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin,
mermercilik sektöründeki sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/229)
21.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, madencilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/304)
22.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, bor
madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor
kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/309)
23.-Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, Batmandaki petrol tesislerinin
çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/320)
24.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahyadaki Seyitömer
ve Garp Linyit İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/324)
25.- Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmen ve 20 milletvekilinin, maden kaynaklarının
araştırılarak madenciliğe dayalı sanayinin
oluşturulabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/336)
26.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 20 milletvekilinin, ülkemizdeki
maden kaynaklarının araştırılarak etkin ve verimli
değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/337)
27.-
Eskişehir Milletvekili F. Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, lüle
taşının değerlendirilmesindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/342)
28.- Siirt
Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/374)
29.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu-Çal
Dağında yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin
çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/377)
30.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, Tarsustaki
şantiye ve maden ocaklarının yol açtığı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/388)
31.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, kömür üretimi ve ticaretindeki
yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursadaki hastane yangınına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı (7/8280)
2.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursada yanan hastaneye
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı (7/8366)
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, akaryakıttaki ÖTV
artışına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/8914)
4.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bir ailenin yardım ihtiyacına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/8921)
5.- Adana
Milletvekili Recai Yıldırımın, Türkiye Tarım
Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli Projesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı (7/8925)
6.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, akaryakıt sektöründe vergi indirimi
uygulanmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/9077)
7.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, turizm alanında yapılan
bir KDV artışına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/9086)
8.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, akaryakıttaki ÖTV zammına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/9087)
9.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, akaryakıta yapılan
ÖTV zammına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/9088)
10.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, bir hastanenin
internet sitesine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/9127)
11.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın,
Şanlıurfadaki bir hastanede yaşanan bebek ölümlerine
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı (7/9138)
12.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Kırklarelideki TOKİ
projesinin durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/9196)
13.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Giresun Doğankentteki TOKİ projesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/9201)
14.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, TOKİnin
İstanbuldaki faaliyetlerine ve Ataköy sahilindeki tasarruflara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/9231)
15.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, TOKİnin bazı
faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/9248)
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, emeklilere farklı zam
yapılmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/9305)
17.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, kanser riski taşıyan maddeler
kullanılan ürünlerin denetimine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/9572)
18.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Kars esnafının desteklenmesine,
Şırnak
esnafına destek sağlanmasına,
Ardahan
esnafının desteklenmesine,
İlişkin
soruları ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
(7/9503), (7/9573) ,(7/9574)
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Van Kevenli TOKİ konutlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/9655)
20.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, katıldığı törenlerin
organizasyonlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/9678)
21.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresun TOKİ konutlarının yer
seçimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/9698)
22.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, kadın yönetici sayısına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayanın
cevabı (7/9772)
23.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, dağıtılan hediye ve
harçlıkların kaynağına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/9937)
24.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, tören ve
açılış organizasyonlarını alan bir firma ile ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/9939)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.03te açılarak dokuz oturum yaptı.
Düzce
Milletvekili Celal Erbay, Azerbaycanın bağımsızlık
yıl dönümüne,
Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür, tekstil sektörünün sorunlarına,
Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Denizli ilinin ekonomik ve sosyal
sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Bursada oynanan Türkiye-Ermenistan millî
maçında Azerbaycan Bayrağına yasak konmasını
kınadığına ilişkin bir açıklamada bulundu.
İstanbul
Milletvekili Canan Kalsının, Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Anayasa,
Millî Savunma,
İçişleri,
Dışişleri,
Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor,
Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm,
Tarım, Orman
ve Köyişleri,
Çevre,
Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler,
Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji,
Dilekçe,
Plan ve Bütçe,
Kamu
İktisadi Teşebbüsleri,
İnsan
Haklarını İnceleme,
Komisyonları
geçici başkanlıklarının, komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkereleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu.
İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan ve 21 milletvekilinin, tarımsal sulamadan
kaynaklanan elektrik borçları sorununun (10/435),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 22 milletvekilinin, aile içi şiddet konusunun
(10/436),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 milletvekilinin, orman yangınları
konusunun (10/437),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Küresel Eylem
İçin Parlamenterler isimli uluslararası kuruluşun Washingtonda
20-22 Ekim 2009 tarihlerinde gerçekleştirilecek 32nci Genel Kurul
toplantısına, ismen davet edilen milletvekillerinin davete icabet
etmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Avrupa
Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubuna düşen 2 üyeliğe,
Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna düşen 4 üyeliğe,
Gruplarınca
aday gösterilen milletvekilleri seçildiler.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321) görüşmelerine devam olunarak
birinci bölümünün 22nci maddesine kadar kabul edildi.
Konya
Milletvekili Faruk Bal, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
şahsına, sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
20 Ekim 2009
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 19.58de son
verildi.
|
|
|
Sadık YAKUT |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Murat ÖZKAN |
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
|
Giresun |
|
Burdur |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
|
|
|
Konya |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 9
II.- GELEN KÂĞITLAR
16 Ekim 2009 Cuma
Teklif
1.- Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün; 10.6.1983 Tarihli ve 2839 Sayılı
Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/511) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.10.2009)
Tezkereler
1.- Ankara
Milletvekili Önder Savın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/976) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/977) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)
3.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/978) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)
4.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/979) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)
5.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/980) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)
Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt, Ardahan İl Çevre Müdürlüğünün bir
ihalesine ilişkin (7/9734) esas numaralı yazılı soru
önergesini 16/10/2009 tarihinde geri almıştır.
No.: 10
19 Ekim 2009 Pazartesi
Tasarı
1.- 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/759) (Plan ve
Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.10.2009)
Teklif
1.- Bilecik
Milletvekili Fahrettin Poyrazın; Sayıştay Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/512) (Plan ve
Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.10.2009)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, RTÜK Başkanının
istifasının istendiği haberlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8234)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, azınlıklar ve
sözde Ermeni iddiaları konularında komisyon kurulup
kurulmadığına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/8241)
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Primsiz Ödemeler Genel
Müdürüne ve bazı proje işlemlerine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/8244)
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, Davutpaşadaki patlamanın
mağdurlarına ve olayın soruşturmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8253)
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Aydın ve Muğladaki parti
kongrelerine katılımına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8267)
6.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Ispartada Aile Hekimliği
uygulamasında yaşanan sorunlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8279)
7.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Bursadaki hastane yangınına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8282)
8.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbuldaki hastanelerin
denetimlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8284)
9.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, bir operasyonda
gözaltına alınan kamu görevlilerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8286)
10.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, Türk Eximbank yönetim kurulu üyelerinin
yapamayacakları faaliyetlere ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/8301)
11.-
İstanbul Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, KEY ödemelerinde sorun
yaşayanların durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/8302)
12.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, İhlas Finansın
oluşturduğu mağduriyete ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8314)
13.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, Mardin Valisinin karma eğitimle
ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/8317)
14.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, gelir artışına ve
dağılımına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/8325)
15.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Akmerkezdeki kaçak alana ve
olaylı yıkımlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8342)
16.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yargıda dosyası bulunan
belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8343)
17.-
İstanbul Milletvekili Necla Aratın, Olimpiyat Parkına otopark
ve ticaret alanı yapılacağı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8345)
18.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, sözleşmeli
sağlık çalışanlarının becayiş ve eş
durumu tayinlerinin ertelenmesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8368)
19.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Şarkikaraağaç Devlet
Hastanesinin doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8369)
20.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, Ziraat Bankasında bazı
personele emeklilik baskısı yapıldığı
iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/8388)
21.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, dış politikada gizli
anlaşmalar yapıldığı açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8396)
22.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, dış politikada gizli anlaşmalar
yapıldığı açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8398)
23.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Göcek koyundaki bir yapıya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8400)
24.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, sözleşmeli personel
istihdamına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8427)
25.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin, SPK Başkanının şirket
hisselerini devretmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/8438)
No.: 11
20 Ekim 2009 Salı
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı ve 19 Milletvekilinin, çocuklarını
yetiştirme yurtlarına terk eden ailelerin sorunlarının
araştırılarak ailelerin korunması için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/438)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2009)
2.- CHP Grubu
adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol,
Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay ve İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, GAP kapsamındaki sulama projelerinin
durumunun araştırılarak hayata geçirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/439) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2009)
3.- Hatay
Milletvekili Fuat Çay ve 25 Milletvekilinin, Antakya başta olmak
üzere Hatay İlinin turizm
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/440)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2009)
20 Ekim 2009 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8inci
Birleşimini en iyi dileklerimle açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, siyasi iktidarın yargı
bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkelerini
zedeleyici tutumlarda bulunduğu iddiaları üzerine söz isteyen
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepeye aittir.
Buyurunuz
Sayın Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, siyasi
iktidarın yargı bağımsızlığı ve hukuk
devleti ilkelerini zedeleyici tutum ve davranışlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer
üyeler; siyasi iktidarın yargı bağımsızlığı
ve hukuk devleti ilkelerini zedeleyici tutum ve davranışları
üzerinde gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
üyeler, geçenlerde, Adalet Bakanlığı tarafından Yargı
Reformu Stratejisi adında bir belge kamuoyuna sunuldu. Bu belgeyi
dikkatle izlediğimizde şunu görüyoruz: Yargı
bağımsızlığını bozucu, yargıya olan
güveni zedeleyici eylemlerin, fiillerin hukuk kuralları içine çekilmek
istendiğini görüyor ve fark ediyoruz. Bunlardan bir tanesi, Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulunun üye seçiminde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üye
seçilmesi, Teftiş Kurulunun Adalet Bakanlığına tekrar
bağlı olarak kalması. Yani, yargıyı siyasi erkin içine
çekecek hükümlerin olduğunu görüyoruz. Bu yargı reformu stratejisi,
Avrupa Birliği ilerleme raporlarına da uyum göstermemektedir.
Örneğin, yargıç ve savcıların Adalet
Bakanlığına idari yönden bağlı olmamaları
gerektiği bildirildiği hâlde bununla ilgili bir düzenleme yoktur.
Örneğin, yargıç adaylığı mülakatlarında Adalet
Bakanlığının etkili olduğu, kendisini bu kurumun
yargıç alımlarında dışarıda tutması
talepleri raporlarda belirtilmesine rağmen bu gene
kaldırılmamaktadır, Bakanın ve Müsteşarın
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu içinde üye olarak kalması gene
devam ettirilmektedir. Bu Yargı Reformu Stratejisi, yandaş yargı
yaratma doğrultusunda hazırlanmıştır. Bununla iktidar,
yargıyı kendi otoritesi içine çekmeye çalışmaktadır.
Hâlbuki amacımız, yandaş yargıyı değil,
bağımsız, tarafsız yargıyı yaratmak
olmalıdır. Bu tür yargılama işlemlerinde hukuk
dışı uygulamaların yoğun olarak
tartışıldığı bir dönemi yaşıyoruz.
Örneğin, Ceza Yargılama Yasamızın en önemli ilkelerinden
birisi açık yargılama kuralıdır. Açık yargılama
kuralı sanıklar için en önemli güvencelerden biridir. Ayrıca,
toplumun da davayı takip etmesine ve adil yargılanma
hakkının ihlal edilip edilmediğini görmesine olanak tanır
açık yargılama. Örneğin, son günlerde, adına kamuoyunda
Ergenekon denilen dava İstanbul dışında, hatta Silivri
ilçesinin de dışında, cezaevinin yerleşkesinde
yapılmaktadır. Tüm Türkiyedeki mahkemeler görevlerini adliye
binaları içinde yaparken, olağanüstü bir mahkeme yaratılarak bu
dava cezaevinin içinde görülür bir hâle getirilmiştir. Yargılamaya
katılan avukatlar, yargılamayı izleyen yurttaşlar bu
davanın mahkemesine girerken adliyeye girişte tabi tutulan usullere
tabi değildir, cezaevine giriş usullerine tabidir. Bu ise adil
yargılanma hakkını ihlal eden en önemli faktördür. Türkiyede,
bugün, olağanüstü yöntemle yapılan bir yargılama, cezaevinde
yapılan başka bir yargılama var mı? Niçin, bunu bir
cezaevinin içine çekerek -hukuk dışı kuralları- açık
yargılamayı ihlal ediyoruz? Açık yargılamanın en
önemli özelliklerinden birisi ise toplumun davayı izleyebilmesidir, hukuka
güveni görebilmesidir. İstanbula
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Devamla) Sayın Başkan, bağlamaya
çalışıyorum.
Ceza
Yargılama Yasası ihlal edilmektedir. Örneğin, Ceza
Yargılama Yasamızın 170inci maddesinde iddianame belirlenmiştir.
Nedir iddianame? Yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle
ilişkilendirilerek açıklanır. Açıkça belirtiliyor. Biz ne
yapmışız? Hikâyeleri anlatmışız orada, özel
görüşmeleri anlatmışız. Dört aya yakın bir dönemdir
burada yargılama devam etmesine rağmen, dört aydır hiçbir
sanık daha sorgulamasını yerine getirememiştir.
Sorgulanamayan sanık, tutuklu olan sanık açıkça
sorgulanmaması yönünden dolayı sanki ceza almış gibi yargılanmaktadır.
Öncelikle, hukuk sistemimizin temel özelliklerinden birisi: Tutuklama bir
tedbirdir, cezaya dönüşmemelidir. Bir sanığın veya
sanıkların dört ay süreyle ifadelerinin alınmaması, ciddi
bir hukuk devleti açısından endişeler yaratmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ünlütepe, lütfen sözünüzü tamamlayınız.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Devamla) Sayın Başkan, hemen bağlıyorum.
Değerli
üyeler, geçen hafta içinde bu bölgeye gittik, bu bölgede incelemelerde
bulunduk. Bir hukukçu olarak gördüğüm şeyleri üzüntüyle sizlerle
paylaşma ihtiyacı duydum. Açıkçası şunları tespit
etmek istiyorum:
Silivride dava
görülüyormuş gibi yapılarak görülmemesi için çaba harcanıyor.
Silivride hukuk
sistemimizin dışında yeni bir Silivri hukuku yaratılmaya
çalışılıyor.
Silivride
yargılama adına komedi oynanıyor.
Adil bir
yargılanma yoktur.
Tüm bu
davranışlar sonucu yargılananlar yargılayanlara güven
duymadıklarını açıklıyorlar.
Açıkçası,
herhâlde Sayın Başbakanın savcısı olduğu bir dava
Türkiyede böyle görülecek ama Türk hukuk sistemi buna müsaade etmez. Bu
davanın sonucunda Avrupa Birliğinden çok ciddi oranda tazminatlarla
karşı karşıya kalabiliriz. Bu davanın
yargılamasının sonucunda, pek çok suçlu olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ünlütepe, lütfen son cümlenizi alayım.
HALİL ÜNLÜTEPE
(Devamla) Cümlemi bağlıyorum efendim.
Bu davanın
içinde pek çok suçlu olan insanlar var, pek çoğu beraat edebilecek bir
konumda. Suçlu olanlar da tutum ve davranışlarının sonucu
aklanabilecek bir hâle gelmiştir. Ceza Muhakemesi Kanununa
aykırı olan torba yasaların yerine torba davaları
yarattınız. Bu, hukukun ne kadar zedelendiğinin bir
göstergesidir diyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle hukuk dışı bir uygulamayı yüce Meclisin
gündemine getirme ihtiyacı duydum. Sizlere saygı ve sevgilerimi
sunarken Sayın Başkan size de hoşgörünüzden dolayı
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ünlütepe.
Gündem
dışı ikinci söz, özürlülerin temel hak ve özgürlükleri
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Lokman Ayvaya aittir.
Buyurunuz
Sayın Ayva. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Lokman Ayvanın,
özürlülerin temel hak ve özgürlüklerine ilişkin gündem dışı
konuşması
LOKMAN AYVA
(İstanbul) Sayın Başkan, aziz milletimizin kıymetli
vekilleri; hepinizi yüreğimden gelerek saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biliyorsunuz,
özgürlük konusu, yeryüzü tarihinin en önemli konularından birisidir ve
özgürlüğü ben elbette ki bu çatının altında sizlere
anlatma, haddini aşma lüksüne sahip değilim. Özgürlük için canlar
verilmiş, özgürlük için pek çok mücadeleler verilmiştir. O yüzden de
bütün insanların özgürlüklerinin son derece kutsal, son derece
savunulası bir şey olduğunu buradaki siz değerli
milletvekillerimize anlatmak ancak bizim kendi haddimizi aşmak kabilinden
açıklanabilir. Burada özgürlük deyince bütün insanların
özgürlüğünü esas almak gerekiyor. Burada özgürlük derken
kadınların erkeklerin, yaşlıların gençlerin,
fakirlerin zenginlerin veya köylü şehirli, kim olursa olsun, özürlü ve
özürsüzlerin de özgürlüklerini kutsamak, kutsal kabul etmek gerekiyor.
Burada tarihin
değişik süreçlerinden geçen özürlü vatandaşlarımız,
özürlü insanlar, değişik özgürlük sıkıntılarıyla
karşı karşıya kaldılar. Bu, en başta, yaşama
özgürlüğü. Ta Ispartalılardan -hatta modern zamanlarda- Hitlere
kadar çeşitli sıkıntılar yaşandı. Ancak şu
günde özgürlüklerimizin çektiği temel sıkıntı, birey olarak
tanınmak, irademizin var olarak kabul edilmesi meselesidir. Yani biz
özürlüler de ne yapacağımıza kendimiz karar verebilme
özgürlüğünü talep ediyoruz. Bunun hayata geçmesi için her alanda
çalışmaların yapılmasını talep ediyoruz.
Mesela, biz bir
misafirliğe gittiğimizde çayımıza kaç şeker
istediğimizin yanımızdakine değil, bize
sorulmasını talep ediyoruz. Sadece burada değil, nereyi okumak
istediğimiz, nerede çalışmak istediğimiz konusunda da bizim
düşüncelerimizin esas olması en temel haklarımızdan
birisidir diye düşünüyoruz. O yüzden, biz özürlülerin aleyhine -son
zamanlarda gelişen özgürlüklerin tersine- birtakım şanssız,
talihsiz gelişmelerin olduğunu da gündeme getirmeyi arzu ettim.
Geçen
perşembe günü, 15 Ekim yani Dünya Körler Günü. O gün, Parlamento
çalışma saatinin bitmesine yakın, Borçlar Kanunu 15inci
maddeyle ilgili bir önerge verildi. Önergede körlerin imza atabilmesi için
metinden haberdar olması şartı aranıyor -özellikle
borçlanma kısmıyla ilgili- fakat uygulamada bu, şu anlama
geliyor: Körler kendi imzalarını atarken mutlaka durumun
delillendirilebilmesi için şahit gerekliliği gündeme geliyor. Yani
herhangi bir insanı ele alalım. Mesela özürsüz bir
vatandaşımız, alıyor eline kâğıdı
Onun
özgürlüğü ne? Kâğıdı okuyabilir, okumayabilir; birine
okutabilir, okutmayabilir; metni anlayabilir, anlamayabilir; bir avukatı
aracılığıyla okuyabilir veya güvendiği bir
insanın aracılığıyla okuyabilir. Bütün bu haklara
sahip ama ben bu haklara sahip değilim eğer bu hüküm hayata geçerse.
Neden? Nedenini ben de bilmiyorum. Yani özgür olarak yaşamak için benim
şu özgürlüğümün olması lazım: Bu kâğıtta ne
olduğunu bilmek ya da bilmemek. Kime okutturacağım, kime
okutturmayacağım; bunu imzalayacak mıyım, imzalamayacak
mıyım. Özgürlüğümün benim de olması lazım.
İşte
bütün kör arkadaşlarımızı üzen, kör
vatandaşlarımızı üzen bu gelişme. Ama inşallah
güzel bir şekilde, olumlu bir şekilde devam edecek gibi görünüyor
çünkü federasyonlarımız, derneklerimiz grup başkan
vekillerimizle görüştüler, son derece olumlu birtakım tepkiler
alındı. Gerek Adalet ve Kalkınma Partisinden gerekse Milliyetçi
Hareket Partisinden arkadaşlarımız olumlu bakıyorlar.
Sizden talebimiz, çok kıymetli vekillerimiz, tekriri müzakere
noktasında bu değişikliğin yapılmasında destek
olmanız çünkü temel hak ve hürriyetler anlamında bu özgürlüğün
de körlere tanınması lazım. Bunun yansımaları çok kötü
oluyor. Ben Antalyada 25 lira para çekemedim bankadan, sırf imzam geçmedi
diye, 2 şahit bulamadım diye.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
LOKMAN AYVA
(Devamla) Ben cep telefonu alamadım, sırf 2 tane şahit
gerektiği, onları bulup da iki saat noterde bekletemediğim için,
vekâlet veremediğim için.
Bu güzelim
memleketi, güzelim vatanı, sadece körlere değil, bütün
vatandaşlarımıza yaşanabilir hâle getirmemiz gerekiyor.
Sadece ekonomik anlamda, sadece fiziksel anlamda değil, hukuki anlamda
özgürlüklerin, hürriyetlerin, hakların tam olarak
yaşanmasını sağlayarak bunu başarabiliriz.
Ben,
anlayışınız için, bundan sonra vereceğiniz destekler
için şimdiden şükranlarımı sunuyorum. Bu mücadelede çaba
sarf eden federasyonlarımıza, derneklerimize de
huzurlarınızda teşekkür ediyorum. İnşallah yarın
herkes için, özürlü ve özürsüzler için daha güzel olacak.
Çok teşekkür
ediyorum efendim. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ayva.
Sayın Vural,
sisteme girmişsiniz.
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
İstanbul Milletvekili Lokman Ayvanın gündem dışı
konuşmasına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim Lokman
Beyin belirttiği hususla ilgili olarak ifade etmek istiyorum ki Borçlar
Kanunu görüşülürken bu konuda verilmiş önerge AKP Grubunun da
oylarıyla ve tasvipleriyle kabul edildi. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
görme engellileri koruyacak şekilde bir düzenleme yapılmasından
yanayız. Eğer bu konuda bir düzenleme gerekiyorsa -ki bir ihtiyaç
olduğu belirtilmiştir- Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konunun
tekriri müzakere ya da komisyona geri çekilmesi suretiyle yeniden tezekkür
edilmesinde fayda gördüğümüzü belirtmek istiyorum.
Arz ederim
efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
Gündem
dışı üçüncü söz, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme
Merkezinin yapmış olduğu sınavlar hakkında söz isteyen
Yalova Milletvekili Muharrem İnceye aittir.
Buyurunuz
Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin yapmış olduğu
sınavlara ilişkin gündem dışı konuşması
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepimiz çok
çeşitli isteklerle karşılaşıyoruz. Tayin isteniyor,
iş isteniyor, yurt isteniyor, burs isteniyor, Ehliyetimi
kaptırdım, geri al. deniyor, Beni karakoldan kurtar. deniyor ama
hiçbir milletvekiline Benim çocuğumu üniversiteye sok. denmiyor, Benim
çocuğum tıp fakültesini kazansın, bana torpil yap. denmiyor.
Hiçbirimiz, 550 milletvekilinden hiç kimse bu tür bir istekle karşılaşmıyor.
Bu neden biliyor musunuz? Bu, ÖSYMye duyulan güvenden. Bu kurum saygın
bir kurum olduğu için bu sınavların adil
yapıldığına, bilimsel yapıldığına
inanıyor vatandaşlarımız, doğru değerlendirildiğine
inanıyor. Bu yüzden bizden böyle bir talepte bulunmuyorlar.
1974ten beri
ÖSYM bu sınav ve yerleştirme işini yapıyor. Sayın
milletvekilleri, ne yazık ki ÖSYMnin bir kuruluş kanunu yok. YÖK
Başkanı atıyor ÖSYM Başkanını, görev süresi iki
dudağının arasında. Çalışmalarını YÖKe
bağlı olarak sürdürüyorlar ve YÖK Başkanı ne zaman isterse
görevden alabilir. Örneğin ÖSYMde daire başkanlıkları yok.
ÖSYM Başkanının maaşı, kendi hocalık
maaşından ayrı olarak, 525 TL. Yani Türkiyede kırk
çeşit sınavı yapacaksınız, milyonlarca hâkimin,
kaymakamın, doktorun, üniversiteye girmek isteyen öğrencinin
sınavlarını yapacaksınız, bu kadar saygın
olacaksınız, bu kadar güvenilir olacaksınız,
uluslararası düzeyde bir saygınlığa sahip
olacaksınız ve ÖSYM Başkanının maaşı 525
lira.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) RTÜK Başkanının kaç?
MUHARREM
İNCE (Devamla) 280 kadrolu personeli, 38 sözleşmeli personeli var
ÖSYMnin. Bu kadar personelle harikalar yaratan bir kurumdan söz ediyoruz ve
işin ilginç yanı, bu 318 personelle ilgili -maaşlarını
da topladım, onları da biraz sonra sizlere arz edeceğim- ÖSYM Başkanı
hariç, ÖSYMdeki en üst düzey bürokratın maaşı 1.650 lira. Bu
ÖSYMnin tüm personelinin maaşını topladım, hepsini. Fatih
Terimin maaşı da 230 milyar. Yani bütün bu personelin bir yılda
aldığı parayı Fatih Terim tek başına iki
yılda alıyor.
TANSEL BARIŞ
(Ankara) İki ayda
MUHARREM
İNCE (Devamla) Değerli arkadaşlarım, işin ilginç bir
tarafı daha var, çok daha ilginç: Bu kurum devletten bir lira yardım
almıyor. Kendi kendini finanse eden bir kurum bu. 2007 yılı
gelirleri 163 milyon, giderleri 112 milyon TL. 51 milyon TL fazla vermiş
2007de. 2008de ise ilk kez farklı bir şey olmuş, ÖSYM
tarihinde ilk kez olmuş bu: 245 milyon geliri var, 253 milyon gideri var,
8 milyon açık vermiş. Neden? Çünkü 2008 yılında,
28/6/2008de, değerli AKP milletvekilleri, ÖSYMnin mali
yapısını bozdunuz. Çıkardığınız bir
kanunla ÖSYMnin parasını YÖKe aktardınız, Finansman
fazlasının yüzde 25i YÖKe aktarılır. diye. Bu kanunla
bozulma sürecine girdi ÖSYM. 2008de aktarılan para 81 milyon lira.
Bakınız, bir kurum ÖSS, KPSS, KPDS, ALES, tıpta uzmanlık
sınavı, kaymakamlık, hâkimlik sınavları gibi kırk
çeşit sınavı yapıyor, devletten 1 lira almıyor,
sınavların adil, bilimsel ve güvenilir yöntemlerle
yapıldığı herkes tarafından kabul görüyor ve devlet
geliyor, bu kurumun parasına el koyuyor. ÖSYMnin parası YÖKe
aktarılmamalıdır. Bu yanlıştır ve bu
yanlıştan vazgeçilmelidir. Finansman fazlası iki şey için
harcanmalıdır: ÖSYMnin teknik altyapısı
geliştirilmelidir ve personelin ücretlerinin iyileştirilmesine
gidilmelidir.
Bu gidişle
sadece kurumun mali yapısı bozulmayacak, önümüzdeki günlerde bu kurum
saygınlığını da yitirecek. ÖSYMye olan güven yok
olursa, saygınlığını yitirirse bu kurum, tuz
kokmuş demektir. Türk eğitim sistemi gerçekten temelinden
sarsılır ve eğitim sistemimiz çöker.
Bunun en güzel
örneği, 13 Eylül 2009 tarihinde yapılan Polis Meslek Yüksekokulu
sınavları iptal edildi biliyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Çünkü sınav soruları önceden ele
geçirilmişti ve bazı dershaneler deneme sınavı adı
altında bu soruları yayınlamışlardı.
Politize
olmamış, saygınlığı herkesçe kabul gören bu
kurumu koruyalım, bu kurumu hırpalamayalım ve Yüce Meclis bu
kurumun kuruluş kanununu bir an önce geçirmelidir diyorum.
ÖSYMyi ele
geçirerek başarısız birini başarılı kılmak
haksızlıktır. YÖKe partinizden aday olmuş birini
atayabilirsiniz, doktorunuzu rektör yapabilirsiniz ama ÖSYM teknik bir
kurumdur. Burayı bir bozarsanız, mali yönden bozdunuz ama
güvenilirlik, saygınlık yönünden de bozarsanız çok tehlikeli bir
gelişme olur. Burada bu tehlikeleri nereden görüyorsun diye bana
sorarsanız, eğer bir ülkede kaymakamlık sınavında ilk
20ye giren, ÖSYMnin yaptığı sınavda ilk 20ye giren
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü bağlayınız.
Buyurunuz.
MUHARREM
İNCE (Devamla)
kaymakam adaylarının 16 tanesi mülakatta
kaybediyorsa akla şu soruyu getirir
Yani Kadrolaşmada
hızımızı alamadık. Genel müdürler, müsteşarlar
bizi kesmedi. Memurlar
Hepsini hallettik. İşi başından
halledelim, sınavlarda bizim adamlara soruları önceden verelim.
mantığı çok tehlikeli bir mantıktır. Gidişat ÖSYMde
oraya doğrudur diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) ÖSYMde bu olursa sorumlusu siz olacaksınız
Sayın Vekil, akıllarına getirdiniz. Orayı unuttulardı,
onu da akıllarına getirdiniz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Nihat Ergün gündemin Sözlü Sorular kısmında
yer alan sorulardan 1, 22, 28, 33, 38, 53, 93, 103, 161, 187, 200, 201, 204,
206, 207, 214, 222, 238, 259, 275, 290, 293, 341, 366, 374, 422, 423 ve
464üncü sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Şimdi,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Afganistan Senato Meclisi
Uluslararası İlişkiler Komitesi Parlamento heyetinin ülkemizi
resmî ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/983)
16.10.2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Başkanlık Divanının 05 Ekim 2009 tarih
ve 52 sayılı Kararı ile Afganistan Senato Meclisi
Uluslararası İlişkiler Komitesi parlamento heyetinin Türkiye
Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere
ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 7. Maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
2.- Pakistan Ulusal Meclisi
Keşmir Özel Komisyonu Parlamento heyetinin ülkemizi resmî ziyaret
etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/984)
16/10/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Başkanlık Divanının 05 Ekim 2009 tarih
ve 52 sayılı Kararı ile Pakistan Ulusal Meclisi Keşmir Özel
Komisyonu parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu
olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun
bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanununun 7. Maddesi
gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
3.- Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi ve Batı Avrupa Birliği Geçici Avrupa Güvenlik ve Savunma
Asamblesi; Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi;
Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu; Avrupa Akdeniz
Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek
grupları oluşturmak üzere, siyasi parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelerin
isimlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/985)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı
Kanunun 2. maddesine göre Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Batı Avrupa
Birliği Geçici Avrupa Güvenlik ve Savunma Asamblesi (AKPM Türk Grubu
üyeleri temsil etmektedir), Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu, Karadeniz
Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi ve Avrupa-Akdeniz
Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek
grupları oluşturmak üzere üyelerinin isimleri Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve
Batı Avrupa Birliği Geçici Avrupa Güvenlik ve Savunma
Asamblesi Türk Grubu
Asıl Üyeler
Yıldırım Tuğrul Türkeş Ankara MHP
Ruhi Açıkgöz Aksaray AK
PARTİ
Mevlüt Çavuşoğlu Antalya AK
PARTİ
Ertuğrul Kumcuoğlu Aydın MHP
Lokman Ayva İstanbul AK PARTİ
Birgen Keleş İstanbul CHP
Mesude Nursuna Memecan İstanbul AK
PARTİ
Özlem Piltanoğlu Türköne İstanbul AK
PARTİ
Mehmet Sayım Tekelioğlu İzmir AK
PARTİ
Mustafa Ünal Karabük AK PARTİ
Erol Aslan Cebeci Sakarya AK
PARTİ
Ahmet Haluk Koç Samsun CHP
Yedek Üyeler
Vahit Kirişci Adana AK
PARTİ
Ali Rıza Alaboyun Aksaray AK
PARTİ
Nesrin Baytok Ankara CHP
Yusuf Ziya İrbeç Antalya
AK
PARTİ
Suat Kınıklıoğlu Çankırı AK
PARTİ
Necdet Budak Edirne AK
PARTİ
Abdullah Çalışkan Kırşehir AK
PARTİ
Behiç Çelik Mersin MHP
Metin Ergun Muğla MHP
Yüksel Özden Muğla AK
PARTİ
Orhan Ziya Diren Tokat CHP
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi
(KEİPA)
Türk Grubu
Zeki Ergezen Bitlis AK
PARTİ
Mehmet Altan Karapaşaoğlu Bursa AK
PARTİ
Mehmet Sevigen İstanbul CHP
Ali Topuz İstanbul CHP
Avni Doğan Kahramanmaraş AK PARTİ
Eyüp Fatsa Ordu AK
PARTİ
Reşat Doğru Tokat MHP
Kemalettin Göktaş Trabzon AK
PARTİ
Mehmet Çiçek Yozgat
AK
PARTİ
Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu (TR-AB KPK)
Türk Grubu
Nevingaye Erbatur Adana CHP
Burhan Kayatürk Ankara AK
PARTİ
Yusuf Ziya İrbeç Antalya AK
PARTİ
Bengi Yıldız Batman DTP
Onur Öymen Bursa CHP
Yaşar Yakış Düzce
AK
PARTİ
Fazilet Dağcı Çığlık Erzurum AK PARTİ
İbrahim Kavaz Erzurum AK PARTİ
Mustafa Öztürk Hatay AK
PARTİ
Mehmet Sait Dilek Isparta AK
PARTİ
Mehmet Beyazıt Denizolgun İstanbul AK
PARTİ
Şükrü Mustafa Elekdağ İstanbul CHP
Algan Hacaloğlu İstanbul CHP
Halide İncekara İstanbul AK
PARTİ
Mithat Melen İstanbul MHP
Taha Aksoy İzmir AK
PARTİ
Ahmet Kenan Tanrıkulu İzmir MHP
Lutfi Elvan Karaman AK PARTİ
Musa Sıvacıoğlu Kastamonu AK PARTİ
İsmail Hakkı Biçer Kütahya AK
PARTİ
Cüneyt Yüksel Mardin AK
PARTİ
Osman Çakır Samsun MHP
Afif Demirkıran Siirt AK
PARTİ
Nuri Uslu Uşak AK
PARTİ
Osman Coşkunoğlu Uşak CHP
Avrupa Akdeniz Parlamenter Asamblesi (AAPA) Türk Grubu
Zeynep Dağı Ankara AK
PARTİ
Metin Yılmaz Bolu AK
PARTİ
Reha Çamuroğlu İstanbul AK
PARTİ
Abdullah Çalışkan Kırşehir AK
PARTİ
Akif Akkuş Mersin MHP
Faik Öztrak Tekirdağ CHP
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tekirdağ Milletvekili
Kemalettin Nalcı ve 19 milletvekilinin, çocuklarını
yetiştirme yurtlarına terk eden ailelerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/438)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çocuklarını Yetiştirme Yurtlarına terk eden
ailelerin (özellikle babaların) sonraki süreçte
yaşantılarının incelenmesi, dağılmış da
olsa aileyi korumaya yönelik gerek kanunlar ile, gerekse aileler nezdinde
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi, sorunların tespit
edilip çözüm yollarının belirlenmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin
yapılması amacıyla Anayasanın 98. TBMM
İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
16.06.2009
1) Kemalettin Nalcı Tekirdağ
2) Beytullah Asil Eskişehir
3) Mustafa Kalaycı Konya
4) Abdülkadir Akcan Afyonkarahisar
5) Alim Işık Kütahya
6) Mithat Melen İstanbul
7) Ahmet Kenan Tanrıkulu İzmir
8) Emin Haluk Ayhan Denizli
9) Ahmet Bukan Çankırı
10) Osman Durmuş Kırıkkale
11) Ertuğrul Kumcuoğlu Aydın
12) Süleyman Nevzat Korkmaz Isparta
13) Erkan Akçay Manisa
14) Münir Kutluata Sakarya
15) Mehmet Şandır Mersin
16) Ahmet Orhan Manisa
17) Metin Çobanoğlu Kırşehir
18) Murat Özkan Giresun
19) Mustafa Enöz Manisa
20) Mehmet Ekici Yozgat
Gerekçe:
Yetiştirme Yurdunda yetişen çocukların ailelerinin
sosyal, psikolojik ve ekonomik durumlarının incelenmesi
gerekmektedir. Zira çocuklarını ekonomik, psikolojik ve sosyal
sebeplerden dolayı Yetiştirme Yurtlarına bırakan aileler
(özellikle erkek ebeveynler) çocukları ile ilgili tüm
sorumluluklarını üzerlerinden attığını
zannetmektedir. Kaldı ki çocuk büyüyüp okul çağına geldiği
zaman mevcut durumunu sürekli olarak sorgulamakta ve okul arkadaşları
ile kendisini ve durumunu kıyaslamaktadır. Bu sorgulama ve
kıyaslamalar neticesinde maalesef birçok evladımız
yanlış çıkarımlar yapmakta, ebeveynlerini ve dünyayı
suçlar duruma gelmektedir.
Evlatlarımızın Devletimizin imkânları
dâhilinde kendilerini yetiştirme, geliştirme ve Vatanımıza
hayırlı bir insan olma gayreti takdire şayandır. Tüm bu
şartlar altında yetişen evlatlarımızın
ailelerinin durumları dikkatle incelenmelidir. Bu aileleri
suçlamanın, yıpratmanın veya teşhir etmenin doğru
olmayacağı aşikârdır, ancak bu kişilerin
çocuklarını yetiştirme yurduna bıraktıktan sonraki
yaşamları mercek altına alınmalıdır. Bu
kişilerin tekrar evlendiği, çocuk sahibi olduğu, bir
kısmının çocuklarına tekrar bakmadığı veya bakamadığı,
bir kısmının çocuklarına bakabildiği bilinmektedir.
Tüm bu ihtimaller maalesef düşündürücüdür.
Çocuğunu herhangi bir sebeple Yetiştirme Yurduna
bırakan kişinin-kişilerin tekrar evlenmesi, çocuk sahibi
olması sosyal ve psikolojik olarak incelenmektedir. Daha önce
evlenmiş, çocuk yapmış ve herhangi bir sebepten dolayı
boşanmış, çocuğunu Yetiştirme Yurduna
bırakmış ve çocuğuyla bağlarını
kopartmış kişiler bu sorumluluklarından feragat
etmemelidir. Bu konuda yasal çerçevede gerekli önlemlerin alınması
gerekmektedir. Önceden bir çocuk sahibi olmuş ve çocuğuna
bakamayacağına kanaat getirerek Yetiştirme Yurduna teslim eden
ebeveynlerin, tekrar evlenme ve çocuk yapma konusu sosyal, psikolojik ve
ekonomik açıdan incelenmelidir. Bu kişilerin ilk çocuklarında
başarısızlıkla sonuçlanmış anne babalık
girişimlerinin ikinci denemelerinde bunu düzeltme
olasılığı çok düşüktür. Çünkü bu
başarısızlığın nedeni çocukları değil
kendileridir. Çocukların büyütülmesi ve yetiştirilmesi konusunda
yaşanan başarısızlık Türk aile kavramına, gelenek
ve göreneklerimize ters durumlar ortaya çıkarmaktadır. Çocuklar açısından
da hak kaybının olduğu gözlenen bu durumlar ülkemiz
açısından zaman zaman hayırlı sonuçlar
doğurmamaktadır.
Bu sebeplerle, çocuklarını Yetiştirme
Yurtlarına terk eden ailelerin (özellikle babaların) sonraki süreçte
yaşantılarının incelenmesi, dağılmış da
olsa aileyi korumaya yönelik gerek kanunlar ile, gerekse aileler nezdinde
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi, sorunların tespit
edilip çözüm yollarının belirlenmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin
yapılması amacıyla Anayasanın 98. TBMM İçtüzüğünün
104. ve 105 maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
2.- CHP Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay ve İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, GAP kapsamındaki sulama projelerinin
durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/439)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
GAP kapsamında yapılması planlanan sulama projelerinin
tamamlanamamasının nedenlerinin tespit edilmesi, sulama projelerinin
tamamlanması ve yöre halkının ekonomik ve sosyal gelişimine
katkısının artırılması için alınması
gerekli olan önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
|
|
K. Kemal Anadol |
Hakkı Suha
Okay |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
|
|
(İzmir) |
(Ankara) |
(İstanbul) |
|
|
CHP Grup
Başkanvekili |
CHP Grup
Başkanvekili |
CHP Grup
Başkanvekili |
Gerekçe:
Türkiye'nin arazi ve nüfus büyüklüğünün yüzde 10unu
oluşturan Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis,
Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerimizi kapsayan
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Türkiyeyi ve bölgeyi dönüştürecek
entegre bir kalkınma projesidir.
Ekonomik krizin etkilerinin atlatılmasına
karşın Güneydoğu Anadolu Projesine 2002-2007 yılları
arasında yeterli yatırım yapılmamış, ayrılan
kaynaklar 1990lı yıllardaki yatırım tutarlarının
altında kalmıştır.
Güneydoğu Anadolu Projesine yapılan
yatırımların bölge halkının gelirlerine
yansıması sulama yatırımlarının
tamamlanmasına bağlıdır. 2008 yılı
itibarıyla GAP bölgesinde toplam 272 bin hektar alan sulamaya
açılmış, yani ancak hedeflerin yüzde 15i
gerçekleştirilebilmiştir. Bu açıdan 2002-2007 yılları
arası sulama yatırımları açısından tam bir
duraklama devridir.
Tarım ve Köyişleri Bakanının Ama 2001 krizi
ardından IMF ile yapılan anlaşmalarda sulama
yatırımları bütçe disiplini kapsamına
alınmış. Yani buraya bütçeden para ayırmak çok zor
sözleri
sulama projelerinin nasıl ihmal edildiğinin bir itirafı
niteliğindedir.
Elektrik üretimine ilişkin yatırımlar öncelikle
yapılırken, sulama kanallarının tamamlanamaması,
GAPın bölge halkının refahına hizmet etmesini
engellemiştir. Sulanabilir arazilerin ancak yüzde 15inin sulanabilir hale
getirilebilmesi, sulamaya açılmayan yöreler ile açılan yöreler
arasında da yeni adaletsizliklerin ortaya çıkmasına neden
olmuştur. Bu yönüyle bir barış projesi olması gereken proje
yeni adaletsizlik ve eşitsizliklerin kaynağı haline
gelmiştir.
Siyasi iktidar yıllardır yeterli yatırım
yapmadığı Güneydoğu Anadolu Projesi için 27.5.2008
tarihinde yeni bir eylem planı açıklamıştır. Söz
konusu bu planda, nihai sulama hedefinin 1 milyon 820 bin hektar olduğu
belirtilmiş ve 2012 yılına kadar 1 milyon 060 bin hektarlık
alanın sulamaya açılmasının hedeflendiği
söylenmiştir. Açıklanan GAP Eylem Planının finansman
tablosunda da sulama projeleri en çok kaynak aktarılacak kalem olarak
öngörülmüştür.
2008 yılında açıklanan GAP Eylem Planında
sulama projelerine ağırlık verilmesi doğru bir
yaklaşımdır. Ancak, 2002 yılında
Toprak ve su kaynaklarının kullanımı günümüzün
en önemli ve stratejik konularının başında gelmektedir.
Çokuluslu şirketlerin az gelişmiş ülkelerde yeni tarım
alanlarına sahip olmak için yaptığı girişimler
bilinmektedir. Buna karşın, siyasi iktidarın bazı
girişimleri benzer gelişmelerin Türkiye'de
yaşanmasının zeminini oluşturmaktadır.
Mayınlı arazilerin temizlendikten sonra çokuluslu
şirketlere verilmesi ile sulama projelerinin yap-işlet-devret
yöntemiyle tamamlanması gibi girişimler siyasi iktidarın yöre
halkının çıkarlarını
dışladığını, resmin tamamını
göremediğini ortaya koymaktadır.
AKP hükümetinin çıkardığı 9.5.2008 tarihli ve
5762 sayılı Yasa ile sulama projelerinin yap-işlet-devret modeli
ile yaptırılmasına yönelik yeni düzenlemeler
yapılmıştır. Kamu kaynakları ile tamamlanması
gereken yatırımların kar amacı güden özel sektöre
devredilmesi ülke ve yöre halkının çıkarları ile
bağdaşmadığı açıktır.
Yine, mayınlı arazilerin temizlenerek tarımsal üretime
açılması konusu siyasi iktidarın tarımsal projelere
bakışını ortaya koymuştur. Siyasi iktidar tarıma
açılacak alanla ilgili olarak yöre halkını dışlayan
bir çizgi izlemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle GAP bölgesindeki sulama
projelerinin yöre halkının çıkarları doğrultusunda
planlanması ve bir an önce hayata geçirilmesi konusunun yüce Meclis
tarafından ivedilikle ele alınması doğru olacaktır.
3.- Hatay Milletvekili Fuat Çay ve
25 milletvekilinin, Antakya başta olmak üzere Hatay ilinin turizm sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/440)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tarih kaynaklarına göre Antakya, M.Ö. 300 civarında
Büyük İskenderin komutanlarından Seleucus Nicator tarafından
kurulmuştur. 300.000 bin nüfusuyla Roma İmparatorluğunun 3.
dünyanın 4. büyük kenti olmuştur. Antakya civarının tarihi,
şehrin kuruluşuna göre çok daha eskidir. Değişik
kaynaklarda belirtildiğine göre, Tell-Açana höyüğündeki kazılar
Kalkolitik Çağdan (M.Ö. 5000-4000) itibaren yörenin yerleşim için
kullanıldığını göstermektedir.
Türkiye Cumhuriyetinin kozmopolit kentlerinden birisi olan
Antakya, yüzyıllardır bir arada yaşamayı
öğrenmiş, etnik kökenleri, dinleri farklı birçok topluluğa
ev sahipliği yapmıştır. Çok kültürlü
yapısını tarih boyunca korumuş olan ilimiz farklı din
ve mezhebe mensup insanların yan yana hoşgörüyle bir arada
yaşadığı örnek bir dünya kentidir. Arap, Türk, Kürt, Alevi,
Süryani, Katolik, Ortodoks, Protestan, Ermeni, Yahudi ve diğer küçük
topluluklar Hatayın çok kültürlü yapısının dinamiklerini
oluşturmuşlardır.
Nüfusunun tamamı Ermeni ve Türkiye'nin yaşayan tek
Ermeni Köyü olan Vakıflı Köyü Hatayın Samandağ
İlçesindedir.
Hıristiyanlık isminin ilk kez burada verilmesi ve
Havarilerin tüm tanıtım seyahatlerinin rotalarının burada
hazırlanmış olması ve St. Pierrenin Antakyaya
geldiğinde ilk konuşmasını yaptığı ve
Hıristiyanlığın en önemli tarihî kiliselerinden olan ve hac
yeri olarak kabul edilen St. Pierre Kilisesi ve Manastırının
burada olması şehrin tarihî önemini daha da arttırmaktadır.
Ezan, Çan, Hazan simgesiyle neredeyse duvar duvara duran ve
ezanın çana, çanın hazana karıştığı Ortodoks
Kilisesi, Sermaye Cami ve Havra, Habib-Ün Neccar Cami (Merkez), Sokullu Mehmet
Paşa Külliyesi (Payas), St. Simon Manastırı (Samandağ),
Aziz Hanna Kilisesi (İskenderun), Markirkos Ortodoks Kilisesi
(İskenderun) gibi birçok eserin, milletimizin İslami
anlayışı paralelinde derin saygı ve hoşgörüsü
içerisinde günümüze kadar korunarak ulaşmış olması,
ayrıca, üç semavi dinin merkezi olma özelliği ile Medeniyetler
Buluşmasının Hatayda yapılması, Türkiyeyi
diğer ülkelerden daha avantajlı duruma getirmektedir.
Tarihî ve turistik mekânlar açısından zengin olan
Antakyada dünyanın ikinci büyük mozaik koleksiyonunu barındıran
Hatay Arkeoloji Müzesi, Harbiyede bulunan antik çağın ünlü Daphne
kenti, Samandağ Çevlik Titus Kaya Tüneli, kaya mezarları,
mağaralar ve kalıntıları günyüzüne çıkmayı
bekleyen Antakyanın Akdenize açılan çok önemli ve tarihte ilk Roma
ile düzenli ve karşılıklı seferlerin
yapıldığı Seleucia Pieria limanı, yine Antakyada
günyüzüne çıkarılmayı bekleyen ve Roma dönemine ait sportif
amaçlar için kullanılan arena gibi birçok kalıntı
bulunmaktadır.
Ayrıca, Antakyanın etrafının Seleukus
döneminde yüksek surlarla çevrili olduğunu bilmekteyiz. Surlar üzerinde
360 nöbetçi kulesi ve Habib Neccar Dağında hâlen
kalıntıları olan bir iç kale bulunmaktadır. Habib Neccar Dağı
ile Haçdağını birbirinden ayrılan derin ve dar vadi
üzerinde ise surların devamı niteliğinde yüksek ve sağlam
bir duvar yapılmıştır. Aynı zamanda şehrin
giriş kapılarından biri olarak kullanılan bu duvar
günümüzde hâlâ ayaktadır.
Asırlardır birçok medeniyete ev sahipliği yapan
Hatay; yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan
depremlere, doğal afetlere yenilmeden günümüze kadar
taşıdığı tarihine, yeteri kadar önem verilmemesi ve
tanıtımının yapılmaması dolayısıyla
gelişememiştir.
Hatay, inanç turizmi merkezleri, antik kentleri, denizi, hanları,
hamamları, yemekleri ve yaylalarıyla turizm potansiyeline sahip bir
il olmasına rağmen; çarpık yapılaşma, altyapı
yatırımları ile turizm yatırımlarının
yetersizliği nedeniyle ne yazık ki kendi kaderine terk
edilmiştir.
Antakyanın bir inanç turizmi merkezi hâline getirilmesi,
tarihi dokusunun korunması, şehrin tarihine, kültürüne
yakışan yeni düzenlemelerin yapılması, turizm
potansiyelinin arttırılması, şehrin kaybolmaya yüz
tutmuş tarihî ve turistik yapısının korunması ve
yeniden düzenlenmesi bakımından sorunlarının tespiti ve
çözüm önerilerinin ortaya konulması için Anayasanın 98inci,
İçtüzüğün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz. 18.06.2009
1) Fuat Çay (Hatay)
2) Sacid Yıldız (İstanbul)
3) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
4) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
5) Ahmet Küçük (Çanakkale)
6) Mehmet Ali Susam (İzmir)
7) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
8) Yaşar Tüzün (Bilecik)
9) Gürol Ergin (Muğla)
10) Nesrin Baytok (Ankara)
11) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Vahap Seçer (Mersin)
14) Şevket Köse (Adıyaman)
15) Bayram Ali Meral (İstanbul)
16) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
17) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
18) Ali Arslan (Muğla)
19) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20) Ahmet Ersin (İzmir)
21) Turgut Dibek (Kırklareli)
22) Tansel Barış (Kırklareli)
23) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
24) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
25) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
26) Tekin Bingöl (Ankara)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
A)
Tezkereler
(Devam)
4.- Azerbaycan Millî Meclisi
Uluslararası ve Parlamentolararası Komisyonunun vaki davetine
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetinin
icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/986)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Azerbaycan Millî Meclisi Uluslararası ve
Parlamentolararası Komisyonunun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri
Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyeti, 25-28 Ekim 2009 tarihleri
arasında Azerbaycana resmî bir ziyarette bulunacaktır.
Sözkonusu ziyaretin gerçekleştirilmesi hususu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 Sayılı Kanunun 6. Maddesi uyarınca Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yok.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.49
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.02
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 8inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı;
şimdi tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
5.- Brezilya Temsilciler Meclisi
Başkanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden oluşan
Parlamento heyetini davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/987)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Brezilya Temsilciler Meclisi Başkanı, Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerinden oluşan Parlamento heyetini, 01-07 Kasım
2009 tarihleri arasında Brezilyaya davet etmektedir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- (10/45, 10/79, 10/107, 10/167,
10/188, 10/197, 10/207, 10/225, 10/389, 10/394 ile 10/418) esas numaralı
Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 20/10/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 20/10/2009 Salı günü (Bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
TBMM Genel Kurul gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan tarım sektöründeki çeşitli
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan 10/45, 79, 107, 167,
188, 197, 207, 225, 389, 394, 418 esas numaralı Meclis
araştırması önergelerimizin görüşmelerinin 20/10/2009
Salı günü birlikte yapılmasını İç Tüzükün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
BAŞKAN Evet, kura çekeceğiz.
Biliyorsunuz, iki lehte, iki aleyhte, sayın
milletvekillerimiz görüşlerini bildireceklerdir.
Lehte olanlar için kura çekme işlemi devam ederken, aleyhte
söz isteyen Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, buyurunuz efendim.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Geçen hafta AKP grup önerisi aleyhinde konuşurken Türkiye'nin
gündeminin çok çok farklı olduğunu ama AKP tarafından belirlenen
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin çok çok farklı olduğunu
söylemiştim.
Yine, geçtiğimiz salı günü,
insanlarımızın, halkımızın ciddi bir ekonomik
krizle karşı karşıya kaldığını,
artık yoksulluğun açlık sınırına
dayandığını, işçinin, köylünün, emeklinin,
tüccarın, sanayicinin durumunu, içler acısı durumunu kısa
sürede de olsa anlatmaya çalışmıştım.
Değerli arkadaşlarım, elimde bulunan gündemde genel
görüşme ve Meclis araştırmasına ilişkin üç yüz seksen
üç önerge bulunmaktadır.
Bugün aleyhinde söz aldığım Milliyetçi Hareket
Partisinin grup önerisinde de çok önemli bir konu gündeme getirilmektedir. Bu
konu, tarım sektöründeki çeşitli sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin birden fazla
önergenin birleştirilerek bugün görüşülmesi istenmektedir.
Evet, değerli arkadaşlarım, her ne kadar aleyhte
söz aldıysam da bu önerge gerçekten çok çok önemli.
Yine, bu önergeler arasında bulunan işsizlikle ilgili,
ekonomik krizin sebepleri ve alınması gereken önlemlerle ilgili,
yoksulluk ve yolsuzlukla ilgili vesaire birçok önemli, Türkiye'nin gündemini
gerçekten meşgul eden, öncelikli sorunlarından olan birçok konu bu
gündemde, elimde tuttuğum gündemde bulunmaktadır, ama her nedense AKP
tarafından belirlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde biz
bunları konuşamıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, Anayasamızın
98inci, İç Tüzükümüzün 101 ve 102nci maddeleri genel görüşmenin ne
olduğunu, hangi hâllerde Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
alınacağını çok açık bir şekilde ifade
etmektedir. İç Tüzükümüzün 101inci maddesinde genel görüşme Toplum
ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir. şeklinde
tanımlanmaktadır. Aynı tanım Anayasamızın
98inci maddesinde de bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, buraya gelmeden bütün
gazetelere göz attım, İnternet sitelerindeki öncelikli haberlere
bakıyorsunuz, Türkiye'nin gündemiyle ilgili önemli haberlere göz
atıyoruz. Bu nedir? İki aydır, üç aydır Kürt
açılımı adı verilen bir açılımın
yansımasını, içler acısı, içimizi yakan yansımalarını
dün Haburda hep birlikte gördük. Günler öncesinden yapılan propagandayla,
dün PKK terör örgütünün propagandası, müthiş propagandası bütün
televizyonlarda, gazetelerde Türk halkının gözlerinin önüne kondu.
Terör örgütünün özel giysisini giymiş insanlar ve önceden çektirilmiş
silahlı fotoğraflar, arkasından terör örgütünün
bayrağı, beyefendiler, hanımefendiler Türk
sınırına gelecekler, Türkiye Cumhuriyetinin valisi, 4
savcısı ve yargıcı ayaklarına götürülecek oraya.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Müsteşar da var,
Müsteşar; İçişleri Bakanlığı Müsteşarı
var.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Müsteşar da var.
Değerli arkadaşlarım, demokratik açılım,
Kürt açılımı, ne adını verirseniz verin, tenha
köşelerde -bugün Sayın Baykalın grup konuşmasında
ifade ettiği gibi- konuşulmaz, kapalı kapılar ardında
konuşulmaz. Eğer gerçekten bir açılım yapılacaksa ve ülkenin
yararınaysa, halkın yararınaysa -işte biraz evvel Anayasa
ve İç Tüzükte ifade ettiğim gibi- bu konular Yüce Mecliste
görüşülür. Şehit vermiş Türk Emniyet
Teşkilatının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sanki gözüne
sokarcasına devletin himayesinde PKK propagandası yapılıyor
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri olarak bizim hiç bu olaydan
haberimiz yok. Nerede pişirilmiş? Nerede
olgunlaştırılmış? Nerede dayatılıyor? Tarih
bunları yazıyor. Yarın tarih hepimizin yakasına
yapışacak, suskunluğumuzdan dolayı yapışacak.
Bakıyorsunuz af konuşuluyor. Bildiri veriyorlar,
diyorlar ki: Bölücübaşı muhatap alınsın. O rapor
açıklansın. Köylerimizi Türk Silahlı Kuvvetleri bombaladı.
vesaire vesaire
Onların propagandasına da alet olmak istemiyorum.
Beyler, şunu sormamız lazım: Bu arkadaşlara
-bilemiyoruz tabii, Türk yargısı devreye girecek- yarın bir gün,
Türkiyedeki barışa katkılarından dolayı devlet
şeref madalyası da mı vereceğiz? Soruyorum: Devlet
şeref madalyası da mı vereceğiz? Peki, o 30 bin-40 bin civarındaki
şehitlerimizin kemikleri sızlamıyor mu? Ve bizler susuyoruz.
Medya organları, bir korku salmış, onlar da hep bir
ağızdan -büyük bir çoğunluğu- PKK propagandasına alet
oluyorlar. Neymiş? Adı barışmış. Evet,
barışsa burada konuşulur, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
konuşulur. Buradaki arkadaşlarımız, 550 kişi, elini
kaldıran, indiren insanlar değildir. Hükûmet buraya hesap vermek
durumundadır. Öncelikli gündem budur.
Ermenistan açılımı. Tek millet, iki devlet.
diyorduk, Sayın Başbakan da söylüyor, Sayın
Cumhurbaşkanı da söylüyor. Bugün gazetelerde görüyorsunuz,
Azerbaycanda Türk Bayrağı tepki olarak indiriliyor. Bu, çok önemli,
bunlar çok önemli. Hani tek millettik? Geçin
Yine gazetelerde, İnternette haber: Sayın Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Başbakanı Talatla olan telefon görüşmeleri. İnternette,
gazetelerde yayınlanıyor: Denktaşı yok et, onu muhatap
alma, iki devletten vazgeç.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi
bunu konuşmayacak mı? Burada -eğer doğruysa- Sayın
Başbakanın açıklama yapması lazım. Devlet ciddiyetiyle
bağdaşır mı böyle bir açıklama, böyle bir
yaklaşım?
Başka bir konu İsrail meselesi, uluslararası.
Sayın Dışişleri Bakanı çok büyük çaba sarf ediyor. Bir
sürü Türkiye'nin aleyhine gelişmeler var. Bunlar genel görüşmenin
konusu değil midir değerli arkadaşlarım? Bunlar genel
görüşmenin konusudur.
Evet, 500 milyon dolar para ödemek suretiyle domuz gribi
aşısı getiriyormuşuz ve bugün okullarda zorunlu, bütün
evlatlarımıza, herkese aşılanması için büyük bir
baskının olduğu, Hükûmet tarafından baskının
olduğu söyleniyor. Doğrudur yanlıştır
Peki, Türk halkının sağlığını
ilgilendiren bu derece önemli bir konuda -Türkiye Büyük Millet Meclisi bir
genel görüşme açıp- Sağlık Bakanı burada milletvekillerine
ve halka hesap vermek durumunda değil midir, zorunda değil midir
değerli arkadaşlarım?
Evet, Türkiye'nin
Bunları sıralayabiliriz,
işsizlik, yoksulluk, tarım, sanayi, ticaret, eğitim,
aklınıza gelebilecek her konu, dış borcumuzun 600 milyar
doları aşması filan
Peki, biz kimiz değerli
arkadaşlarım, biz milletvekili olarak? Bunlara sesimizi
çıkartmayacağız da, bu konularda bilgi sahibi olmak için çaba
sarf etmeyeceğiz de ne zaman sarf edeceğiz? Seçim zamanı
mı? Seçim zamanımızda birbirimizi yemek, birbirimizle
uğraşmak demeyeceğiz, işte Türkiye'nin menfaati bunlar.
Bunlar siyasi partilerin menfaatini ön plana getiren sağ-sol yol
ayrımları değil, bu ülkenin, halkın, ulusun menfaatini
gerektiren konular.
Evet, biz bu konuda bir şey bilmiyoruz, Hükûmet bize bilgi
vermiyor, sayın bakanlar bize bilgi vermiyor, biz medya
aracılığıyla öğreniyoruz, A gazetesi, B gazetesi, A
televizyonu
Hepsi de maniple edilmiş, uluslararası güçler
tarafından da maniple edilen medya organları tarafından
başta biz milletvekilleri olmak üzere halkımız maniple ediliyor.
İnanın, sokaktaki halk sizi de çeviriyordur. Gelmiyor mu elektronik posta? Açın. Elektronik
postalarda vatandaşların milletvekillerine gönderdiği zehir
zemberek yazıları okumuyor musunuz?
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemi bu olmalı. Böyle tabii ki kendine göre gündemi
vardır. Seçimler olacaktır, sunuşlar olacaktır.
Azerbaycana Sayın Meclis Başkanı giderken yanında
götürdükleri milletvekilleriyle ilgili, seyahatle ilgili tabii ki oylama
olacaktır. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi gerektiğinde gece gündüz
çalışmak suretiyle bu konuları görüşecektir. Halk bizi onun
için buraya seçti. Asiller vekillerini adam gibi çalışsınlar
diye seçti. Aldığımız parayı her gün hak etmek
durumundayız. (AK PARTİ sıralarından İyi
çalış. sesi)
İyi çalışacağız, iyi
çalışacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Yani laf atmaktan bu kadar keyif alıyorsunuz da bu söz
ettiğim konuşmalardan hiç mi içiniz sızlamıyor, hiç mi
acı çekmiyorsunuz? Acı çektiğinize inanıyorum. Onun için
bundan sonraki Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarında
-özellikle gündemi belirleyen AKP Grubunun- halkın gündemini Türkiye Büyük
Millet Meclisine getirmesi lazım. Öyle kamerasız görüşürüm,
kameralı görüşürüm, telefonla görüşürüm, gizli tenha
köşelerde görüşürümle değil. Benimle de görüşeceksin. Ben
milletin vekiliyim burada. Sizler de milletin vekilisiniz. Ayrıcalık
yok. Tabii ki ana muhalefet partisinin Sayın Genel Başkanı çok
saygındır, Milliyetçi Hareket Partisinin Sayın Genel
Başkanı çok saygındır, birçok siyasi partinin genel
başkanı çok saygındır. Ama milletvekilleri de
saygındır. Çünkü onlar da aslında bir milletvekilidir diyorum.
Hepinize sabrınız için teşekkür ediyor ve
saygılar sunuyorum. (DSP, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın İçli.
Grup önerisinin lehinde, Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Her defasında ifade ettiğimiz gibi, Genel Kurulumuzun,
Meclisimizin çalışma gündemini veya önceliklerini belirleme
hakkı, takdiri Sayın Hükûmete aittir. Geçen hafta belirlediğimiz
gündemin görüşülmesine devam edilmelidir. Madenciliğin
sorunlarını görüşeceğiz. Bu konuda verilmiş on dokuz
tane araştırma önergesinin gerekçelerini, önerge sahiplerinin
konuşmaları, sonra da bir komisyon kurulmasını
görüşeceğiz. Ancak geçen hafta da ifade ettiğim gibi, biz burada
Hükûmetin belirlediği önceliklere göre gündemi belirlerken, insan
öncelikli bir gündem de belirlemek mecburiyetindeyiz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak kendi grubumuzda verdiğimiz
kararın gereği bugün huzurunuza, bir önergenin gündeme
alınması teklifiyle gelmiş bulunuyoruz. Bize göre, her gün
Türkiye Büyük Millet Meclisi veya haftada bir gün en azından, denetim günü
olan salı günü, toplum kesimlerinin birinin sorunlarını burada
tartışmaya açmak, bu konuda, Mecliste grubu bulunan veya tüm
milletvekillerinin duyarlılıklarını ifade etmek imkânı
verilmelidir. Halkımız bizden bunu beklemektedir, kendi
sorunlarının Mecliste kendi temsilcileri vasıtasıyla
tartışıldığını, konuşulduğunu
görmek istemektedir. Buna hakkı vardır. Bu gereklilik
doğrultusunda Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, her haftanın
başında, belirlenmiş gündeme rağmen, grup önerisi olarak
toplum kesimlerinden birinin sorununun araştırılmasıyla
ilgili vermiş olduğumuz araştırma önergelerinden birinin
gündeme getirilmesini ve burada görüşmeye açılmasını temin
etmeye çalışacağız. Bu şekilde, kırk dakika,
böylelikle ülkenin bir sorununu burada konuşmuş olacağız. Meselemiz,
vatandaşımızın kendini çaresiz, sahipsiz hissetmemesi,
kendi dertleriyle boğuşurken, Meclisin, işte, ülke gündemi
olabilir ama kendi sorunu olmayan konularda konuşup
tartışmasından dolayı bir kızgınlık, öfke
duymasının önünü kesmek ve gerçekten, halkımızın
sorunlarını burada tartışmanın yolunu açmak istiyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak her hafta bu türde bir önergeyi gündeme
getireceğimizi tekrar ifade ediyoruz.
Bu kapsamda bugün, tarım sektörünün, çiftçilerimizin
sorunlarının konuşulmasını arzu ediyoruz. Çünkü,
değerli milletvekilleri, bugün Türkiyenin birçok bölgesinde hasat
mevsimidir, ayrıca birçok bölgesinde de ekim mevsimidir. Hasadı ve
ekimi birçok sorunla birlikte yaşayan çiftçimizin sorunlarını
burada konuşmamız lazım. Geçen hafta bir talihsizlik olarak
Sayın Tarım Bakanının sorulara verdiği cevaplardaki
anlaşılmazlık, o hız, o -bana göre yani- soruları
ciddiye almamak, soranları ciddiye almamak, ötesinde çiftçiyi ciddiye almamak
anlamında bir yaklaşımla, maalesef ne söylediğini de
anlamadık, hangi soruna nasıl cevap oluşturduğunu da
öğrenemedik ve çiftçi bundan dolayı bu hafta sonu birçok
milletvekilimize bu anlamda tepkilerini dile getirdi.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, görüşmeye
açılmamış on bir tane, bu konuda araştırma önergemiz
var, Türk tarımının hemen her kesimiyle ilgili. Şeker
pancarıyla ilgili, yaş sebze meyveyle ilgili, pazarlamasıyla
ilgili, efendim, sorunlarıyla ilgili birçok soru önergemiz var.
Bunların gerçekten buraya, gündeme alınarak incelenmesi, mümkünse de bir
komisyon kurularak araştırılıp tespitlerin
yapılıp tedbirlerin belirlenmesi yönünde bir gayret gösterilmesini
istiyoruz. Bu anlamda -kendi bölgem için söylüyorum, Türkiye geneli için de
söyleyebilirim- Türk çiftçisi gerçekten sorun içerisinde.
Değerli milletvekilleri, kendi bölgeleriniz için de
söyleyelim.
Ben, Mersin Milletvekiliyim. Mersinde şimdi yaş sebze
meyvede hasat mevsimi. Domates bakın, burada rakamları aldım
gelirken- 20 kuruş ile 30 kuruş arasında satılıyor.
Çiftçi bu domatesi en az 400-500
Yani 40-50 kuruşa mal ediyor,
toplamıyor. Tarlalar kıpkırmızı
Kendim gördüğüm
için söylüyorum, toplamıyor
Toplama ücretini karşılamıyor.
Topladığı domatesi pazara götürme, hale götürme ücretini
karşılamıyor aldığı para. Aynı şey
diğer ürünlerde de var. İnanınız ki aranızda Mersin
milletvekilleri var, sorabilirsiniz- bizim yaylalarımızda belki de
Türkiyenin en lezzetli elması yetişir, yayla elması.
Dalında kaldı, sapsarı
Toplamıyor çiftçi -dibine
dökülüyor- çünkü satamıyor. Elmanın kilosu bugün 20 kuruştan
gidiyor. Kullandığı gübrenin, ilacın, elektriğin,
mazotun karşılığı değil. Her üründe böyle.
Salatalık derseniz çiftçi ikinci sera dönemine geçecek,
örtülü ürün dönemine geçecek, ekim dönemine geçecek. Şimdi, salatalık
15 kuruşa satılıyor, 20 kuruşa satılıyor. Ekip
ekmemekte tereddüt ediyor.
Değerli milletvekilleri, bakınız, içinizde ziraat
mühendisi olanlar var, hocamı karşıda görüyorum. Tarlalar
ekilmeyince çok hızla çölleşiyor. Türkiyenin bulunduğu
coğrafya, iklim kuşağı, eğer tarlayı ekip sürmezseniz,
işlemezseniz hızla çölleşir ve elden çıkıyor. Toplumun
nereden baksak yarıya yakını, en az üçte 1i bu topraklarda
geçimini temin ediyor. Ekemediği, süremediği, çoluk çocuğuyla
kendi ekmeğini kazanamadığı bu topraklara bağlı
kalmasını beklemeyiniz. Sonuçta, çoluk çocuğu, dişi
tırnağıyla, kendi onuruyla, doğduğu toprakta geçimini
temin edemeyen insan dengini sırtına vuruyor ve büyük şehirlerin
karanlık sokaklarında kayboluyor. Türkiye böylelikle hızla
üretimden çıkıyor.
Birçok yerde duymuşluğum vardır, sizler de
duymuşsunuzdur: Köy yerlerinde mezar kazacak kırk beş
yaşın altında insan kalmadı. deniliyor. Bu sorun,
Türkiyenin bana göre en acil sorunu. Üretmeyen bir Türkiye, üretip kendi
karnını doyuramayan bir Türkiye, hangi soruna karşı dik
durabilecek, birliğini koruyabilecek? Bugün Türkiye kendi kendine yeterli
ülke olmak durumundan hızla çıktı. Söylenildiğine,
yazılıp çizildiğine göre, 4 milyar dolar tarımda
dış ticaret açığı yaşıyoruz.
Topraklarımız bize bakıyor, sularımız denize
akıyor ama çiftçimiz kendi toprağında kendi karnını
doyuracak tarım yapamaz duruma geldi.
Şimdi, yine sezonu geliyor. Rusyayla yaş sebze meyve
ticaretinde her sene yaşadığımız sorunun yine mevsimi
geliyor. Geçen sene sorun yaşadık. Hükûmet üyesi bakanlar
birbirlerine düştüler. Yine aynı sorun kapımızda. Yaş
sebze meyve üretimimiz kendimizden daha fazla, kendi tüketimimizden daha fazla.
Ürettiğimizi tüketemiyoruz. Satmamız gerekiyor.
Dışarıya satmamız gerekiyor, satamıyorsunuz.
Dış ticaret pazarlamasında Hükûmetin yapması gereken,
alması gereken tedbirler yeterince ve zamanında
alınamayınca çiftçinin ürünü maalesef tarlasında kalıyor.
Girdiler çok pahalı. Yani çiftçinin ürününü üretirken, hasat
ederken, ekerken kullandığı tüm girdiler uluslararası
piyasalara göre karşılanamaz, rekabet edemez düzeyde. Rusya
pazarında İspanya domatesi satılıyor ama Türkiye oraya
domates satamıyor.
Verilen teşvikler yeterli değil. Teşvikler hem
uygun tespit edilemiyor
Şu teşviklerde
kararlaştırılan havza politikaları henüz netleşmedi.
Çiftçi şimdi ekim mevsimine girecek, hangi bölgede, hangi ürünü ekerse
teşvik alacağını bilmiyor. Tarım Komisyonu
Başkanı Hocamız burada. Bu çok önemli bir sorun. Şimdi
mısıra, soyaya, ayçiçeğine hangi bölgede teşvik
vereceğiz, ne miktarda teşvik verilecek, bu belli değil.
Narenciye, turunçgillerin sezonu başladı. İhracatçı
piyasaya girecek, ton başına ne kadar teşvik alacağını
bilmiyor, ne zaman alacağını bilmiyor.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin birçok sorunu olabilir ama
temel sorun insanımızın sorunu. Eğer insanın sorunu
dikkate alınmazsa, insan ciddiye alınmazsa, onun sorununa biz
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Hükûmet, iktidar
partisi-muhalefet partileriyle ciddiyetle eğilmezsek bu vatandaş ne
yapacak? Dişi tırnağıyla
Mersine davet ediyorum hepinizi.
Ekmeğini taştan çıkartmak dediğimiz hadiseyi gelin
Mersinde seyredin. Taşları kırıcı makinelerle kırıyorlar,
önüne duvar örüp, toprak taşıyıp üzerine sera yapıyorlar.
Orada belki de Türkiye'nin, dünyanın en güzel sebzesini, meyvesini
üretiyor insanlar ama satamıyorlar. Ellerinde kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Çiftçinin sorununu on dakikalık sürede anlatabilmenin mümkün
olmadığını biliyorum. Bütün mesele, kendi tarlasında,
köyünde, dağın başında çığlık
çığlığa bağıran çiftçinin bu
çığlığını bir nebze olsun işte bu
ekranlardan dile getirebilmek, onlara sözcülük yapabilmek. Ben inanıyorum
ki tüm siyasi partilerimiz bu çığlığa katılıyor.
Bu mesele, hükûmet, siyasi parti, siyaset meselesi, hükûmet-muhalefet meselesi
değil.
Bu insanlar -bizim Karadenizliler gözümün içine bakıyor-
fındıkta her sene zarar eden o çiftçi hangi ürünü ekecek? Nereye
göçüp de çoluk çocuğunu besleyecek? Bu soruna çözüm üretmek buranın
görevi değil mi? Dolayısıyla benim meselem, burada, çiftçinin
adına sizin dikkatinizi, Türkiyenin dikkatini, Hükûmetin dikkatini
çekebilmek yani açılımların peşinde koşarken
insanı orada sahipsiz, çaresiz bırakmak hakkına sahip
olmadığımızı ifade etmek. Ümit ediyorum ki sizler de
buna katılırsınız, bu anlamda Hükûmeti uyarır, bu
yönde bir gayret içerisinde olmasını temin edersiniz. Bunu ümit
ediyorum. Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Aleyhte, Adana Milletvekili Vahit Kirişci. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kirişci.
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi
Hareket Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, elbette ki tarım gerçekten
ülkemiz açısından son derece önemli bir sektör, gerek
sağlamış olduğu istihdam -ki son yıllarda yüzde 23,7
mertebesine gerilemiş olsa bile oldukça önemli sayılabilecek bir
istihdam potansiyeli olan bir alan- gerekse üretim olarak gayrisafi millî
hasılamızın yaklaşık yüzde 10unu,
ihracatımızın ise yine bir yüzde 10unu oluşturan bir
sektör. Ve bu sektörün geçmişten günümüze birtakım sorunları
olmuştur ama bu sorunlarıyla ilgili, izniniz olursa, ben, 3
Kasım 2002 sonrasını yeni bir dönem olarak değerlendirmek
istiyorum. Çünkü bu değerlendirmeme de altlık oluşturacak
hususları bilgilerinize sunmaya çalışacağım.
Değerli arkadaşlar, her şeyden önce bu memlekette
bütün siyasiler bir tekerlemede bulunurlar idi: Enflasyon adında bir
canavar vardı ve bu canavar bu memleketin çiftçisini, köylüsünü,
işçisini, memurunu, dulunu, yetimini bitirirdi ve dolayısıyla
aslında ekonomik anlamda kendince bir faaliyette bulunmaya
çalışan üretici, bu sistemden en fazla etkilenen kesimi
oluşturuyor idi. Bakın, ben size enflasyonla ilgili birkaç rakam
vermek istiyorum: 1983-1994 yılları arasında, değerli
arkadaşlar, enflasyon ortalama yüzde 62,7; 1995-2001 yılları
arasında ise bunun üzerine bir 10 puan daha koyun, yüzde 71,6.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Gübre fiyatlarını da
verecek misiniz?
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) 2002-2008
yılları arasında ise, değerli arkadaşlar, bu enflasyon
rakamları yüzde 13,3e geriledi ve eylül 2009 itibarıyla da
yıllık enflasyon yüzde 5,3e düştü.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Çiftçi ürün fiyatlarını da
verecek misiniz? Mazotun fiyatı kaç?
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Dolayısıyla eğer Türkiyede Türk çiftçisine bir hizmet varsa, bu
hizmetin en başta enflasyonla mücadelede otuz altı yıllık
canavarı yenmede olduğunu kabul etmemiz lazım. Biz iktidara
geldiğimizde bu ülke enflasyon sıralamasında 8inci idi,
bakınız, 155 ülke arasında 8inci sıradaydı ama bugün,
yüksek enflasyon sıralamasında biz 62nci sıraya çok şükür
geldik.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Dünyada kaçıncı
sıradasınız işsizlikte?
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, elbette ki 155inci sırada olmak bizim için bir hedeftir.
Ancak bunu bilgilerinize bu vesileyle sunmuş olayım.
Diğer taraftan, değerli arkadaşlar, Türk
tarımının önemli problemlerinden bir diğeri de sektörün
finansman problemiydi. Yüzde 59 kredi faizi kullandıran bir Ziraat
Bankası, bir tarım kredi o üreticiye Sen güzelce üretim yap, bu
üretimini de götür, pazarla. deme şansına sahip değildi. Çünkü
bu kadar yüksek enflasyonda köpüklü bir kazanç vardı.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Faiz, enflasyonun
altındaydı.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bankalara ödenmeyen kredi
borçları ne kadar?
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Ama, bugün
itibarıyla artık enflasyonun da düşüşüne paralel olarak
kredi faizleri yüzde 7, yüzde 13 aralığına çekilmiştir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Geri dönmeyen kredi borçları ne
kadar?
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Ve
kullanılan kredi miktarı -Ziraat Bankası için söylüyorum- 227
trilyon iken o gün, bugün 6,5 katrilyon mertebesine
ulaşmıştır. Bunu da kullanan aziz Türk çiftçisidir, Türk
köylüsüdür.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Et fiyatı ne oldu?
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bir başka yönü itibarıyla, bakınız,
sektörün ilk defa kavuştuğu yasalar, 2002 sonrası bizim
çıkarmış olduğumuz yasalar oldu. Müsaade buyurursanız,
bunları bir kez daha Genel Kurulun huzurunda, Genel Kurulda arz etmek
istiyorum. Örneğin, üretici örgütlenmesini biz canıgönülden istedik,
yürekten istedik çünkü üretici örgütlendiğinde -o biraz önce bahsedilen-
birtakım sıkıntılarını daha kolay
aşabileceğini düşündük, bu çerçevede de Üretici Birlikleri
Yasasını çıkardık değerli arkadaşlar.
Bu ülkenin ihtiyacı olan her türlü damızlık
materyal, her türlü tohum, fide, fidan bu ülkede değil, bu ülkenin
dışında üretilir iken, bu ülkede, 1980 sonrası gündeme
getirilen liberalizasyona paralel olarak tohumculuk yasası
çıkarılmamıştı, Tohumculuk Yasasını bu
iktidar çıkardı.
Yine aynı şekilde, Tohumculuk Yasasıyla paralel
olarak, bu alanda faaliyet gösteren araştırıcıların
haklarının teslimi adına, Islahçı Hakları Kanunu
çıkarıldı.
Bu ülkenin, değerli arkadaşlar, toprak, olmazsa
olmazıdır ama toprakla ilgili, toprağı koruyan bir kanun
yoktu; bu kanun, bu İktidar döneminde çıktı.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sattınız!
Sattınız!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Yine aynı
şekilde, tarım sigortası Atatürkün döneminde, cumhuriyetin
kurulduğu ilk yıllarda konuşulmaya başlanmış ama
bizim İktidarımız döneminde artık yasal bir mevzuat
kazandırılmış ve bugün, bu ülkede tarım sigortası
adına 299.300 -bugün itibarıyla- poliçe kesilmiştir değerli
arkadaşlar. Sigortalanan ürün miktarının parasal
karşılığı 2,5 milyar Türk lirasıdır.
Şimdi, 2006 yılının Haziranında başlayan ama
dünyayla mukayese edildiğinde oldukça yeni olduğu söylenilebilecek
olan bu mevzuatın bile ne kadar mesafe katettiğini rahatlıkla
görebiliyoruz.
Bir diğer yönü itibarıyla, değerli arkadaşlar,
bakınız, bu ülkede hepimiz konuştuk, tarım adına
hepimiz söyledik, dedik ki: Bu ülkenin
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Boş konuşuyorsun
kardeşim! Boş konuşuyorsun!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) ... bu kadar
önemli bir sektör olmasına rağmen bir tarım kanunu bile yoktur.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Yem fiyatlarından
bahseder misiniz, yemden!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Ama bu
Tarım Kanunu 18 Nisan 2006 tarihinde yüce Parlamentodan geçti değerli
arkadaşlar ve bu Tarım Kanununun içerisinde
Bakınız
-bugün, beğenirsiniz, beğenmezsiniz, ama ben öğretim
üyeliğim döneminden de biliyorum, o zaman üniversite camiasında
bunlar sıkça konuşulurdu- değerli arkadaşlar, ürün
konseyleri
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Eyvah! Eyvah, öğrettiğin
bilgiye! Yazık öğrenciye!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
bu Tarım
Kanununun içerisinde ifade edildiğinden dolayıdır ki bugün ürün
konseyleri var ürün ve ürün grupları bazında.
Yine aynı şekilde, bugün, Sayın Şandır
ifade etti -yani bir an önce hayata geçmesini arzuladığını
da biliyorum- özellikle havza bazlı destek uygulamaları konusunda
Değerli arkadaşlar, bu, bizden önceki hükûmetler
döneminde keşke gündeme gelmiş olsaydı.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Kirişci, buğdaya
gel, buğdaya!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Bu yasalar
keşke bizden önceki iktidarlar döneminde çıkmış
olsaydı da biz de bu yasaları artık on yıllık, yirmi
yıllık, otuz yıllık yasalar olarak görmüş
olsaydık.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yedi yıldır ne
yapıyordunuz, yedi yıldır?
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Dolayısıyla, bizim gerek finansman anlamında gerek üretici
örgütlenmesi anlamında gerekse de üreticinin pazarlamaya ilişkin
-çünkü bir kısım araştırma önergelerinin de o konularda
olduğunu biliyorum- özellikle ürün pazarlamaya ilişkin birtakım
önerilerini ortadan kaldıracak olan yasal düzenlemeler yapıldı;
bir lisanslı depoculuk... Ha, bugün belki fiilen hayata geçmedi, belki bu
manada arzulanan bir noktaya ulaşılamadı ama unutmayalım ki
bu mutlaka hayata geçirilecek ve bu konudaki sıkıntılar da
giderilmiş olacak.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Çiftçi iflas etti, iflas!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bir ekstrem yılın rakamlarını vererek
tarımda net ithalatçı olduğumuzu söylemek sektöre büyük bir
haksızlık olur. Bakınız, bugün itibarıyla, tarım
sektörü, bizim ihracatımızda gerileme olmasına rağmen
-maalesef geçmiş yıllarda o eleştirilen yönünden farklı
olarak- bugün artı vermiştir; tarım sektöründe ihracat fazla,
ona karşılık ithalat daha az.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Lale Devri yaşıyor
çiftçi!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Dolayısıyla bunu da görmemek mümkün değil değerli
arkadaşlar.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Çiftçi asrısaadet dönemi
yaşıyor sayenizde!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, yine gündeme getirildi, yaş meyve ve sebze
ihracatıyla ilgili konulara değinildi. Değerli arkadaşlar,
bakınız -meslek adamları bilir- bu ülkede yıllarca
konuşuldu; reçeteli tarım ilk defa bu İktidar döneminde hayata
geçirildi. Bunun birtakım zorlukları var, kolay bir şey
değil ancak bu zorlukları aşacağız ve gerek iç
piyasada gerekse dış satıma yönelik yapmış
olduğumuz üretim faaliyetlerinde kullanmış olduğumuz bütün
kimyasalları kayıt altına alacağız ve bunların
hangi miktarda, ne zaman, hangi alette kullanıldığını
zapturapt altına almış olacağız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Tarımda açılım,
tarımda açılım!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) İşte,
bu uygulama başlamıştır. Şu anda bu uygulama
çerçevesinde yetiştirilen ürünlerin ihracatı yapılmaktadır.
Ben bundan yaklaşık üç dört hafta önce Moskovada yaş meyve ve
sebzeyle ilgili bir fuara katıldım. Herhangi bir problemimiz
gerçekten yok ve bu konuda bizim üreticilerimiz kendilerine gösterilen yolda
doğru bir şekilde ilerlemektedirler.
Değerli arkadaşlar, bizlerin, bu
anlattıklarımdan sonra tarıma kayıtsız
kaldığı, tarımın sorunlarıyla ilgilenmediği
veyahut da buna yeterince kulak asmadığı şeklindeki
değerlendirmeler gerçekten AK PARTİ hükûmetlerine haksızlık
olur çünkü bunu, müsaade ederseniz söyleyeceğim.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Hayal, hayal! Boş konuşuyorsun!
RECEP TANER (Aydın) Teoriyle pratik çok farklı Hoca!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Müsaade
ederseniz söyleyeceğim değerli arkadaşlar.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Boş konuşuyorsun
kardeş! Gel, çiftçinin karşısına beraber gidelim!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Bakınız, biz 3 Kasımda iktidara geldiğimizde bu memlekette
Ziraat Bankasına -6,5 katrilyon da değil haa- o 227 trilyonluk borcu
ödeyemediği için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lüften, sözlerinizi tamamlayınız.
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Şu anda borç ne kadar?
Çiftçinin borcu ne kadar?
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
haciz
kıskacında kalan üreticilerin sayısının 765 bin
olduğunu biliyoruz değerli arkadaşlar ve bunların toplam
borcu 2,7 katrilyondu. Bunların 1,5 katrilyonu silindi, geri kalan 1,2
katrilyonu da üç eşit taksite, üç yıla yayıldı.
Peki, şimdi Ziraat Bankasının ve tarım
kredinin tahsilat oranı nedir? Ben size söyleyeyim: Tarım kredininki
Ziraat Bankasına göre nispeten düşük ama yüzde 95in üzerinde. Bunu
açık söylüyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kimse kredi talep edemez hâle geldi,
ödeyemiyor.
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Dolayısıyla, bu kadar, Türk çiftçisine hizmet etmiş bir
iktidarın bu şekilde değerlendirilmiş olması çok
doğru değil.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Boyunuzun ölçüsünü
alacaksınız!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Kaldı ki
gerek 22nci Dönemde gerekse de 23üncü Dönemde, değişik alanlarda,
patates, zeytin, zeytinyağı başta olmak üzere, kayısı
ve diğer ürünlerimizle ilgili, bu Mecliste araştırma
komisyonları kuruldu. İktidarıyla muhalefetiyle, bu komisyonlar
gayet güzel çalışmalar yürüttü ve bu çalışmaların bir
kısmı Meclis Genel Kurulunda da görüşüldü ama bir
kısmının da raporları verildi veya görüşülme
aşamasını bekliyor diyebilirim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kirişci, lütfen
tamamlayınız.
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) Çok
teşekkür ediyorum Başkanım.
Bu vesileyle, bir kez daha tarım gündeme gelmiş oldu.
Biz, tarımın gündeme gelmesinden asla rahatsız değiliz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Oy verin o zaman!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Tarımın gündeme gelmesinden rahatsız değiliz. En
azından, biz tarımcıları, Genel Kurulumuz başta olmak
üzere aziz milletimiz bir kez daha dinlemiş oluyor ama bizim
geçtiğimiz haftadan belirlenmiş bir gündemimiz olduğu için,
Meclisimizi meşgul etmemek adına, bu gündeme sadık kalmak
adına
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Millet televizyondan izliyor!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Çiftçi sorunları mı Meclisi
meşgul ediyor?
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
bu önergenin
aleyhinde olduğumuzu belirtiyor
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Kirişci,
söylediklerine sen de inanmıyorsun!
VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Adana çiftçisine beraber
gidelim Sayın Başkan!
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kirişci.
Grup önerisinin lehinde, Muğla Milletvekili Gürol Ergin.
Buyurun Sayın Ergin. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜROL ERGİN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP grup
önerisi lehine söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken siz
değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce, Sayın
Profesör Kirişciyi dinledik. Bu ulusun kimi atasözlerinin ne kadar
doğru olduğunu siz de ben de saptadık. Lafla peynir gemisinin
yürümediğini ama böyle zannedenlerin olduğunu da burada görmüş
olduk, tebrik ederim.
İkinci bir tebrikim, AKP İktidarınadır. Burada
günlerce bir savaş verdiniz, Güneydoğu Anadolunun
topraklarını İsraile vermek için, verebilmek için ama Anayasa
Mahkemesinden -bütün muhalefet gruplarının konuyu Anayasa Mahkemesine
göndermesiyle- çıkan kararla o konu iptal edildi. Onu
başaramadınız ama sizi kutlarım, başardınız:
O topraklarda şimdi rengârenk PKK bayraklarını
sallandırıyorsunuz. Vatan size minnettardır!
Değerli arkadaşlarım, Sayın Kirişci 2002
ile bugünü karşılaştırıyor da, söylediği sözler
tamamen enflasyon üzerine. Sayın Kirişci, ben bu sözlerinize,
eğer parti grubum bana görev verirse, 2010 bütçesinin görüşmeleri
sırasında bu kürsüden gerekli yanıtları vereceğim. Ama
şunu özellikle söylemek istiyorum: Tarım Toprağını
Koruma Kanununu çıkardınız fakat maalesef kötüye kullanarak,
aynen mayınlı arazilerde olduğu gibi, tarım
topraklarının tarım dışında
kullanılması için elinizden gelen her şeyi yaptınız.
Bir örnek: Bugün, değerli arkadaşlarım,
Muğlanın yalnız Marmarisinin yüzde 48i madenciliğe
açılmış durumdadır, ruhsatlı madencilik alanı
olmuştur. Tarım diyorsunuz. Marmaris Türkiye'nin en önemli
arıcılık merkezidir. Nasıl yapılacak o
arıcılık orada? Onun dışında, Türkiye'nin hemen
her yöresindeki topraklar, yalnız madencilik değil, değişik
amaçlarla kullanılmak üzere tarım dışına
çıkarıldı. Bu muydu getirdiğiniz kanun?
Tarım Kanunu diyorsunuz. Tarım Kanunu gelmeden önce
2002 yılı diyorsunuz- tarım destekleri gayrisafi millî
gelirin binde 5i. Siz bunu on binde 45e düşürdünüz, Tarım
Kanunuyla düşürdünüz. Siz değil miydiniz, o kanuna, biz Millî
gelirin en az yüzde 2si tarım desteklerine ayrılsın.
dediğimiz zaman, Hayır, fazladır, yüzde 1 yapalım. diyen
ve bunu yapan. Yüzde 1i yaptınız ama yüzde yarımda da
duramadınız. Önce yüzde 0,49 destek gösterdiniz, sonra onun da yüzde
10unu alarak yüzde 0,45e bağladınız. Çiftçiyi desteksiz
bıraktınız.
Değerli arkadaşlarım, atarken bile destekli
atın. Desteksizsiniz.
Şimdi, gelelim gene 2002 ile bugünün
karşılaştırmasına. Diyorum, ayrıntılar
sonra, ama 2002 yılında
Türkiye gelişme hızı, büyüme açısından 149 ülke
arasında 29uncu ülke. Bugün -2009da- büyüme hızı
açısından bu 149 ülke içerisinde 136ncı sıradayız
değerli arkadaşlarım. İşte, getirdiğiniz Türkiye
bu, tablo bu.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, Türkiyede
Çinli çiftçiyi konuşuyoruz, çiftçiyi
Ha, bu arada, tabii, satıp
savmadığınız hiçbir şey bırakmadınız,
onu da söyleyelim.
Değerli arkadaşlar, bu milletin namusu olan
toprağı da sattınız yabancılara. Her şeyini
sattığınız gibi, onu da sattınız. Ve
geldiğimiz nokta bu.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Borçlar?
GÜROL ERGİN (Devamla) Borçların durumu da:
Biliyorsunuz, iç-dış borç 500 milyar doları
aşmıştır bugün.
Şimdi, çiftçinin durumuna gelelim.
Değerli arkadaşlarım, çiftçi bu toplumun en yoksul
kesimi. Türkiyede ortalama yoksul oranı yüzde 16, çiftçide yoksulluk
yüzde 34 ve 2003le (Nerede Sayın Kirişci?) 2008 arasında
millî gelir toplam olarak yüzde 34,8 artmış,
bu beş altı yıllık sürede tarım millî gelirindeki
toplam artış yalnız yüzde 1,1 olmuş. İşte, sizin
çiftçiyi getirdiğiniz de bu.
Değerli arkadaşlarım, bakın, tek tek ürünleri
kısaca söyleyeyim: Kotaları artırarak sürdürdünüz, şeker
pancarını 2002 yılında 20 milyon ton iken bugün maalesef
13-14 milyon tonlara indirdiniz. Tütün: 2002 yılında 405 bin üretici
tütün üretiyordu, bunu bugün 200 binin altına düşürdünüz, 160 bin ton
olan tütün 80 bin tonun altına düştü.
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Nereye satıyordunuz onu?
ÜNAL KACIR (İstanbul) El insaf! 400 bin ton tütün depolarda
mıydı, değil miydi? Nereye satıyordunuz?
GÜROL ERGİN (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
laf atıyorlar Nereye satıyordunuz? diye. Ben şimdi soruyorum:
Tütünü nereden alıyorsunuz? Bana bunun yanıtını verin.
Pamuğu nereden alıyorsunuz? Utanmanız gereken bir durum!
Yunanistandan pamuk alan Türkiye ve onun milletvekilleri utanmak
zorundadır! (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Yunanistandan
pamuk alıyorsunuz, tütün alıyorsunuz; bunu söyleyin. Nereye
sattığını değil, nereden aldığını
bugün konuşacaksın. Dün nereye satarız diye düşünüyordun,
bugün nereden alırızın hesabı içerisindesin ve bana soru
soruyorsun Nereye satıyorduk? diye. Sen bugün nereden alıyorsun?
ÜNAL KACIR (İstanbul) 400 bin ton depoda var
mıydı yok muydu?
GÜROL ERGİN (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
tütün böyle, pamuk böyle. Türkiyede 600 bin hektardan fazla alanda pamuk
üretiliyordu, bugün kaç yüz bin hektara düştü? 300 bin hektarın
altına düşürdünüz.
Değerli arkadaşlarım, bugün Egede pamuk yok.
Türkiye bugün Kazakistana yalvarıyor, Amerikaya yalvarıyor ve
Yunanlıya yalvarıyor Bana pamuk ver. diye. Türkiye bu duruma
gelmiştir.
Tarımda -biraz önce- dış ticaret rakamları
verildi. Onlar tarım rakamları değil arkadaşlar, tarım
ve işlenmiş tarım ürünü rakamları. Sırf tarım
rakamına bakarsanız, ürün üretimiyle elde edilen gelire, bunun
iç-dış ticaretine bakarsanız şunu görürsünüz: Değerli
arkadaşlarım, 2008 yılında maalesef, Türkiye, cumhuriyet
tarihinin en büyük tarımsal dış açığını
vermiştir, en büyük dış açığını
vermiştir ve Türkiye bugün tarımsal ürünlerde doğrudan
doğruya ithalatçı ülke durumundadır. Buğdayı
dışarıdan alıyorsun, ayçiçeğini
dışarıdan alıyorsun, pamuğu dışarıdan
alıyorsun, tütünü dışarıdan alıyorsun. Şimdi
aklıma gelmeyenler de sizin aklınıza geliyordur ey AKPliler!
Onları da evet dışarıdan alıyorsunuz ve siz
haksız ticaret yaparak ülkeyi büyük zarara sokuyorsunuz. Siz, çayın
dışarıdan kaçak gelmesine göz yumuyorsunuz
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) Yok, yok
GÜROL ERGİN (Devamla) ...şekerin
dışarıdan kaçak gelmesine göz yumuyorsunuz. Çay üreticisi
perişan, pancar üreticisi perişan. Bunları konuşmamız
gerekiyor. Yoksa buraya gelip de, 2002de enflasyon buydu, bugün bu
Çiftçinin
durumun ne, çiftçinin? Çiftçi niye kan ağlıyor? Bunu
konuşmanız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, Doğu Anadoluya gelince:
Doğu Anadoludaki bütün üretimler düştü, şimdi Türkiye'nin
şeker fabrikaları satılmaya çalışılıyor.
Türkiyede siz şeker fabrikalarını satışa
çıkardınız. Bugünkü satışa
çıkardığınız fabrikaları satarsanız,
değerli arkadaşlarım, Çarşamba, Çorum, Kastamonu,
Kırşehir, Turhal, Yozgat fabrikalarını satarsanız,
Malatya, Elâzığ, Erzincan, Erzurum, Muş, Kars, Ağrı,
Erciş fabrikaları kapanır. Çünkü onlar, Türkiye'nin en yüksek
maliyetle şeker üreten fabrikalarıdır, doğadan ötürü,
üretim koşullarından ötürü. Devlet, biraz önce, ilk
saydığım fabrikalarda elde ettiği kârla o zararı
denkleştiriyor, 3 trilyon da kâr ediyor; 2008 rakamı.
Şimdi, siz, bunları sattınız. O fabrikaları
kimse almadı, kaldı devletin üstüne. Devlet ya o zararı çekecek
ya da devlet kapatacak bu fabrikaları. O zaman ne olacak? İşte
Güneydoğuda yaşanan bugünkü ciddi sorunun asıl ve temel nedeni
budur. Süt fabrikaları kapatılmıştır.
Özelleştirdik dediniz, bütün süt fabrikaları kapalıdır
bugün. Tekeli özelleştirdiniz. Güneydoğuda Tekel fabrikası
mı kaldı? Ee, orada çalışan insanlar ne oldu? Eli
silahlı, başı külahlı oldu, dağlara çıkmak
zorunda kaldı. Şimdi, siz, şeker fabrikalarını bu
şekilde haraç mezat sattığınızda, Güneydoğuda ve
Doğuda yaşanacak olan budur.
Tarımda işler iyiye gitmiş!.. Bakın, size bir
gazete haberi, 3 Ekim 2009: Adananın Adana, arkadaşlar, dikkat
edin, Türkiyede tarımın kalbi- Kozan ilçesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
GÜROL ERGİN (Devamla)
yirmi beş yıldır
zirai alet imal eden bir firma, tarım sektöründeki
sıkıntılar nedeniyle satışları azalınca
başlattığı klimalı, şofbenli cenaze bekletme ve
yıkama aracı imalatıyla sıkıntıdan
kurtulmayı başardı.
Çiftçiyi bu duruma getirdiniz. Çiftçi o duruma düşünce,
çiftçiye makine üretenler, şimdi onun için cenaze arabası üretmeye
başladı değerli arkadaşlarım. Olay budur.
Şimdi, size bir iki rakam vererek sözlerimi tamamlamak
istiyorum. Bakın, traktör satışları, traktör, traktör
satışı
Değerli arkadaşlarım, 2009da dokuz
aylık sürede traktör satışı 5.085 -Otomotiv Sanayicileri
Derneğinin rakamı- 1998de on iki ayda satılan 48.568.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü bağlayınız Sayın
Ergin.
GÜROL ERGİN (Devamla) İşte, çiftçiyi
getirdiğiniz durum bu. Lütfen çiftçinin durumunu görün. Bu sıralarda,
bu güzel ceylan derisi koltuklarda bir süre daha oturabilirsiniz ama ülkemin
bugün yaşadığı, sizin görmezlikten geldiğiniz gerek
siyasal ve uluslararası durumlar gerekse çiftçinin durumu ileride sizin
çok pişman olmanıza, milletin sizi lanetle anmasına neden olur.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ergin.
III.- YOKLAMA
(MHP ve CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, toplantı
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı istiyorsunuz.
Sayın Vural, Sayın Akcan, Sayın Akçay, Sayın
Kutluata, Sayın Çalış, Sayın Akkuş, Sayın
Özensoy, Sayın Tankut, Sayın Asil, Sayın Paksoy, Sayın
Bulut, Sayın Taner, Sayın Coşkun, Sayın Tanrıkulu,
Sayın Çelik, Sayın Torlak, Sayın Emek, Sayın
Yıldız, Sayın Güner, Sayın Coşkuner.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.59
20 Ekim 2009 Salı
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.14
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 8inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi oylanmadan
önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Bu nedenle yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/45, 10/79, 10/107, 10/167,
10/188, 10/197, 10/207, 10/225, 10/389, 10/394 ile 10/418) esas numaralı
Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 20/10/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Önergeler
1.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin, 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu
Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı
İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanunda ve 3194 Sayılı
İmar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/372), doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/153)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/372) Esas numaralı Kanun Teklifimin İçtüzüğün
37. Maddesine göre görüşülmesini saygılarımla arz ederim.
Şevket
Köse
Adıyaman
BAŞKAN Teklif sahibi olarak, Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse.
Buyurunuz Sayın Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Alevilerin ibadet yerleri olan cemevlerinin
ibadet yeri sayılması amacıyla çeşitli yasalarda
değişiklik yapılmasını önerdiğim yasa teklifiyle
ilgili söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
sevgi ve saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Anayasanın 10uncu maddesi
şöyle der: Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce,
felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Yine Anayasanın 24üncü maddesi şöyle der: Kimse
ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini
açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı
kınanamaz ve suçlanamaz.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde 20 milyona yakın Alevi
yurttaşımız yaşamaktadır. Aleviler, Kerbela
olayından bu yana yüzyıllardır ezildi, öldürüldü ve
yakıldı. Aleviler, bir umut olarak gördükleri cumhuriyetin
kuruluşunda büyük emek harcadılar ve bedel ödediler. Cumhuriyet ile
kötü kaderlerine son verileceğine inandılar. Şüphesiz Aleviler,
cumhuriyetin ilanı ile rahat bir de nefes aldılar. Yalnız,
Alevilerin bu iyi günleri uzun sürmedi. Sistemli bir biçimde sindirilen
Aleviler kimliklerini yaşatamadılar. Düşünün ki,
yazılı bir eser bırakmayacak kadar baskı altında
yaşadılar. Kahramanmaraşta öldürüldüler. Çorumda ve Sivasta
yakıldılar. Ne yazık ki, devlet bu insanlara sahip
çıkmadı. Hükûmet ise Ceza Kanununda yaptığı
değişiklik ile Sivasta insanları cayır cayır
yakanları serbest bıraktı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Hükûmet
Aleviler için iftar yemekleri vermektedir ve Alevi çalıştayı
düzenlemektedir. Hükûmetin bu gibi uygulamalarla açılımlar yapma
niyetinde olduğunu anlamaktayız. Fakat şu bir gerçek ki, somut
olarak bir uygulama ya da düzenleme hâlâ yapılmadı. Bu
sunduğumuz yasa teklifi ise Hükûmetin samimiyetini test edecektir.
Hükûmet, eğer Alevilerin yaşadığı
sıkıntıları çözme niyetinde ise, buyursun ibadetle ilgili
ve tüm Alevilerin sıkıntı çektiği konuyu çözsün.
Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi olarak böyle
bir teklifi sunduk. Eğer Hükûmet istiyorsa, Sayın Genel
Başkanımızın da dediği gibi, bir saatte Alevilerin
ibadetle ilgili yaşadığı bu sorun çözülür ama yeter ki,
iktidar samimi olsun. Ama görünüyor ki, görüyoruz ki, Hükûmetin yaptığı
ise samimiyetsiz, içi boş girişimlerden başka bir şey
değildir.
Sayın milletvekilleri, Aleviler yıllarca
ayrımcılığa uğramış, yerlerinden
yurtlarından edilmiş, kimliğini gizleyerek yaşamak zorunda
bırakılmışlardır. Hatta bir dönem devlette işe
bile alınmamışlardır. Daha da ötesi, devlet, Diyanet
İşleri Başkanlığı eliyle tek bir mezhebin
temsilcisi konumuna gelmiştir, getirilmiştir.
Sizlere sormak isterim: 100 binden fazla personeli olan Diyanette
kaç tane Alevi personel var? Yine size sormak istiyorum: Mevcut seksen bir ilin
valileri ve emniyet müdürleri içinde niye bir Alevi müdür yahut da vali yok? Bu
mu eşitlik? Bu mu tarafsızlık? Alevi köylerine zoraki cami
yapılıyor. Hükûmet demokratik açılım diyor. Bu mu
Hükûmetin demokrasi anlayışı? Seksen bin caminin elektriği,
suyu ücretsiz olarak karşılanıyor da az sayıda cemevinin
elektriği, suyu mu devletin sırtına yük oluyor? Üstelik
camilerin elektriğinin, suyunun karşılandığı vergilerin
içinde Alevilerin de ödediği vergiler var.
Değerli arkadaşlarım, halkın inançlarıyla
alay edilmemelidir. Açılım böyle olmaz. İnsanların
yüreğindeki inancı ve ibadeti alay konusu yapmak açılım ya
da ilericilik olamaz.
Şimdi size Alevi bir yurttaşın dediğini sunmak
istiyorum: Benim bildiğim ve herkesin bildiği bir Tanrı
buyruğu var. Allah kullarına, müminlerine Küçük günahlarından
arınıp temizlendikleri zaman cennete girerler ama ehli cennetten
hiçbirinin, üzerinde kul hakkı olduğu hâlde cennete girmesi helal
olmaz. diye buyurmuştur. Ben kul hakkımı helal etmediğim
sürece Tanrının bu buyruğu gereği ne yaparsanız
yapın cennete gidebilecek misiniz? Alevisiyle Sünnisiyle milyonlarca
insan kul hakkını helal edecek mi? Demek ki cennetin anahtarı bu
yanlış uygulamaya karşı olan milyonlarca
insanımızın elinde. Tanrı böyle buyurmuş, bu,
Tanrının buyruğu. Bunu önemli bir hatırlatma olarak
sunmak istedim ben sizlere.
Sayın milletvekilleri, Alevilik müstakil bir inanç ve ibadet
düzeni olarak tanınmalı ve bu doğrultuda cemevleri ibadethane
statüsüne kavuşturulmalıdır. Ayrıca zorunlu din dersleri
seçmeli hâle getirilmelidir. Son olarak, daha önce yasa teklifini
sunduğumuz gibi Madımak Oteli ise müze hâline getirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ŞEVKET KÖSE (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın milletvekilleri, iktidar bu talepleri samimiyetle
yerine getirdiği zaman Cumhuriyet Halk Partisi olarak sonuna kadar destek
veririz. Bu böyle bilinmelidir.
Biliyorsunuz, 1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar
Kanununda yer alan cami ibareleri 2003 tarihinde ibadet yeri olarak
değiştirilmiştir. Yapılan bu değişikliklerde
ibadet yeri ifadesi bir açıklık taşımadığı
gibi Alevilerin ibadet yeri olan cemevleri bu statünün dışında
tutulmuştur. Uygulamada doğan bu sorunun önüne geçebilmek
amacıyla yasada yer alan ibadet yeri ifadesinin
açıklamasının yapılması gerekmektedir. Bu nedenle,
ilgili yasalarda ibadet yeri olarak belirtilen ibareler cami, cemevi, mescit,
kilise, sinagog ve havra olarak değiştirilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetin
samimiyetini ölçecek olan bu yasa teklifinin kabul edilmesini 20 milyon Alevi
adına rica ediyorum.
Sözlerime son vermeden önce sizlere bir dörtlük okumak istiyorum:
Eğer mümin isen inat eyleme,
Kâmile teslim ol, eyle itaat.
Nefs ile ömrünü berbat eyleme,
Kötü amellerden eyle feragat.
Sözlerime son verirken destek vereceğinizi umuyor,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.
Şahsı adına Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolat.
Buyurunuz Sayın Özbolat. (CHP sıralarından
alkışlar)
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 2/372 esas numaralı
Kanun Teklifiyle ilgili olarak şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi en içten dileklerimle selamlıyorum.
Anayasamızın 10uncu maddesi Herkes, dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu
eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz
tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar. demektedir.
Yine Anayasamızın 24üncü maddesi, herkesin vicdan,
dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu, 14üncü madde hükümlerine
aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî ayin ve törenlerin
serbest olduğunu açıkça dile getirmiştir.
Değerli milletvekilleri, bizlere daha ortaokul
sıralarında vatandaşlık bilgisi derslerinde,
anayasaların temel yasa olduğu, hiçbir yasa ve uygulamanın
anayasada belirlenen esaslara aykırı olamayacağı
öğretilmişti.
Ben bu kanun teklifi vesilesiyle, Alevilerin anayasal güvenceye
rağmen yaşadığı bir haksız uygulamaya dikkatinizi
çekmeye çalışacağım. Bu arada Hükûmet de bir samimiyet
sınavından geçmiş olacak.
Biliyorsunuz, son bir yılda günlük yaşamımızda
en çok kullandığımız sözcüklerden birisi açılım
oldu. İşte bu açılımlardan birisi bugün
görüşeceğimiz konuyla ilgili. Alevi açılımı dendi
kısaca, bununla ilgili iftar yemekleri verildi, çalıştaylar
düzenlendi; en sonuncusu eylül ayındaydı, galiba bu ay da bir yenisi
düzenlenecek.
Son çalıştayda Devlet Bakanı Sayın Faruk
Çelikin ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Profesör
Doktor Hamza Aktanın düşüncelerini dikkatinize sunacağım.
Sonra da işin esas sahipleri yani Aleviler yani onların kanaat
adamları ne istiyor, kısaca, yalın olarak söyleyip sözlerimi
bitireceğim.
Sayın Bakan konuşmasında İhmaller ve göz
ardı etmelerin ortaya çıkardığı pek çok problem bugün
neredeyse kalıcı sayılabilecek bir gerilim kaynağı
olmuştur. Alevilerin giderek müzminleşen, yer yer içinden
çıkılmaz husumetlere yol açan sorunlarının tespiti ve bütün
bunların giderilmesi amacıyla gerçekleştirilen
çalıştaylarda kayda değer mesafeler alınmaya
başlandı. Toplumun kimlik ve beyan
farklılıklarının siyasallaşmasına
ayrıştırıcı düzeyde prim verilmeyecektir.
Farklılıklar kuşkusuz olacaktır. Farklı inançlar,
farklı kültürler, farklı pratikler birbirine kendilerini
açıklamak zorunda kalmaksızın, bir açıklamaya muhtaç
kılınmaksızın yaşama hakkına sahip olmalıdır.
Şimdi, hiç vakit geçirmeksizin hep birlikte sorunları ortadan
kaldırmayı göze alıcı adımlara, aktivitelere ihtiyaç
duymaktayız. diyor.
Yine aynı çalıştayda Profesör Doktor Hamza Aktan ne
diyor, bir de ona bakalım: Alevilerin somut talepleriyle ilgili olarak
Diyanetin hiçbir menfi tavrı olamaz. Ancak cemevlerinin ibadethane olarak
kabul edilmesinde tereddütlerimiz var. Müslümanım diyenlerin ibadet yeri
camidir. Bunun dışında diğer yerler olsa olsa kültürel,
dinî, mistik, ilmî faaliyetlerin icra edildiği mekânlar olabilir.
Eğer biz cemevlerini caminin alternatifi olarak görürsek, o zaman,
İslam dışında başka bir şeyin mi
tartışması gündeme getiriliyor gibi bir endişe
taşıyoruz. Cemevi inşa ederken arsa ve maddi yardım
istiyorlarsa alsınlar, buna hiçbir mâni yok ama bu mekânlar camiye
alternatif, Alevi Bektaşilerin mabedi denirse bunda sakınca
görüyoruz.
Sevgili Hocamız çerçeveyi çizmiş, Hükûmet de bu zamana
kadar Hocamızın çizdiği çerçeveye uymuş ama benim
ortaokuldaki vatandaşlık bilgisi hocam, ülke yönetimiyle ilgili
kararların Mecliste alınacağını, yöneticilerin de bunu
uygulamak zorunda olduklarını öğretmişti, ben de hep öyle
anlattım. Sayın Bakanım, benim hocam mı haklı, sizin
hocanız mı haklı, takdir yüce Meclisin.
Değerli milletvekilleri, ben Alevi kökenli bir
milletvekiliyim. Aleviler de ibadet ederler. Alevilerin ibadetlerine cem,
ibadethanelerine de cemevi denir. Türk Dil Kurumunun sözlüğü de böyle ve
Aleviler yüz yıllar boyunca bu şekilde ibadet etmişlerdir ama
çoğu kez gizli. Çünkü, baskı ve korku vardı. Sizden ricam: Allah
aşkına, girin Alevi yurttaşlarımızın arasına
ve sorun; onlar cemevini nasıl görüyorlar, cemevi denince
akıllarına ne geliyor.
İktidar partisinin değerli milletvekilleri,
Anayasamızın yukarıda referans gösterdiğimiz 10uncu ve
24üncü maddelerini eminim ki her tartışmada altını
kırmızı kalemle çizerek örnek gösteriyorsunuz.
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
DURDU ÖZPOLAT (Devamla) İbadet ve din ve vicdan
özgürlüğü en çok üzerinde durduğunuz kavramlar. Gelin, bunu toplumun
tüm kesimleri için kabul edelim.
Sayın Bakan, Alevi çalıştaylarında
yaptığı konuşmalarda, sorunları ortadan kaldırma
konusunda kayda değer mesafeler alındığını
belirtti, Bu konuda daha cesur adımlara ve aktivitelere ihtiyaç
duymaktayız. dedi. Ben de sizin gibi düşünüyorum Sayın
Bakanım, Kabinenizi ve Meclis Grubunuzu ikna ettiyseniz, gelin, ilk somut
adımı bugün burada atalım. Yapacağımız şey,
17/12/2003 tarihli ve 5006 sayılı İmar Kanununun 2nci
maddesindeki ibadet yeri kavramına açıklık getirip cami, cemevi,
mescit, kilise, sinagog, havra şeklinde detaylandırmak.
Değerli milletvekilleri, siz kabul etseniz de etmeseniz de,
Aleviler, Alevi toplumu, cemevlerini kendilerinin inanç ve ibadet merkezi
olarak görüyorlar. Eğer, bu kanun teklifi burada değişmeyecek ya
da bu şekilde devam edecek olsa bile bu ibadet biçimi ve inanç
değişmeyecektir.
Ben bütün AKPli milletvekillerini bu konuda cesur olmaya ve bu
sorunu birlikte çözmeye davet ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özbolat.
Sayın Genç, sisteme girmişsiniz, niçin acaba?
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben de bu konuda yerimden 60ıncı
maddeye göre çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Genç.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, (2/372) esas
numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınması
önergesi üzerinde açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım, daha önce,
benim de bu konuda bir kanun teklifim var. Cemevlerinin ibadet yeri sayılmasına
ilişkin olarak İmar Kanununda ve Köy Kanununda değişiklik
yapılmasına ilişkin verdiğim teklif daha önce Genel Kurula
geldi, maalesef gündeme alınması reddedildi.
Şimdi AKP Hükûmeti Alevi açılımından
bahsediyor. Alevi açılımında, hiçbir kimseye zararı
olmayan, çok objektif bir kural var, cemevlerinin ibadet yeri
sayılmasına ilişkin olarak bu teklif gündeme alınmalı,
gündemde de kalmamalı ve öncelikle de Genel Kurul gündemine gelip müzakere
edilmesi gerekiyor. Eğer hakikaten AKPliler samimilerse, işte
bakanlarıyla çalıştaylar düzenleyeceklerine önce Alevilerin hiç
olmazsa bir tek isteklerini kabul etsinler ve bunu gündeme almayı kabul
etsinler. Ben bunu vurgulamak istedim.
Daha önce benim teklifimi reddettiniz. Zaten bana karşı
çok ön yargılılar. Bari hiç olmazsa CHPli arkadaşların
teklifini gündeme alsınlar.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Önergeler
(Devam)
1.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin, 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu
Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı
İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanunda ve 3194 Sayılı
İmar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/372), doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/153) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Çalıştay
malıştay niye topluyorsunuz yahu?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi gündemin
Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Merkezi Uzlaşma Komisyonuna yapılan müracaatlara
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/544) ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokat Organize Sanayi Bölgesindeki yatırımlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/757) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun, Taşköprü Organize Sanayi Bölgesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/807) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı
4.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, yabancı bir firmanın teşvikten yararlanarak
yatırım yapmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/820) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
5.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, açılan hipermarket ve süpermarket sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/835) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
6.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Niksar OSBdeki tapu sorununa ilişkin sözlü soru önergesi
(6/866) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
7.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, esnaf ve KOBİlerin kredi kullanımında sicil
affına ilişkin sözlü soru önergesi (6/930) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
8.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, fıstık ürünündeki alım
politikasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/954) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
9.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, asansörlerin denetimine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1050) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
10.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, alışveriş merkezlerine yönelik
düzenleme ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1089) ve Sanayi
ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
11.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki OSBlerin çevre denetimine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1106) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
12.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki OSBlerde çevre birimi kurulmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1107) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı
13.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, imalat sanayisine yönelik tedbirlere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1110) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı
14.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, tekstil sanayisinin desteklenmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1112) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı
15.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, tekstil ve hazır giyim sektörünün
sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1113) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
16.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, otomotiv sektöründeki daralmaya ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1122) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı
17.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, hipermarketlere yönelik tasarı taslağına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1134) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı
18.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, can suyu kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1152) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
19.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, bazı sektörlerin canlandırılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1185) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı
20.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Millî Prodüktivite Merkezinin çalışmalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1212) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı
21.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, Ankarada şebekeye verilen
Kızılırmak suyunun kombi arızalarına neden olduğu
iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1230) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
22.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, Çin malı tekstil ürünlerinin terzileri
mağdur etmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1233) ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
23.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, kredi borçluları kayıtlarıyla ilgili
kanunun uygulanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1289) ve Sanayi
ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
24.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, KOBİ kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1316)
ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
25.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, ekonomik kriz nedeniyle alınacak tedbirlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1327) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı
26.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, Ege Bölgesinde pamuk ve tekstil sektörünün desteklenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1388) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı
27.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, can suyu kredisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1389) ve Sanayi
ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
28.- Antalya Milletvekili Osman
Kaptanın, bazı yasa çalışmalarına ve OSBlerin
desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1436) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı
BAŞKAN Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat
Ergün, gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 22,
28, 33, 38, 53, 93, 103, 161, 187, 200, 201, 204, 206, 207, 214, 222, 238, 259,
275, 290, 293, 341, 366, 374, 422, 423, 464üncü sıralardaki soruları
birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: 2005-2006-2007 yıllarında
Bakanlığınız bünyesindeki Merkezi Uzlaşma Komisyonuna
yıllar itibarıyla;
- Kaç adet mükellefin Şahıs, Şirket, vb.
uzlaşma için müracaatı olmuştur?
- Uzlaşma için müracaat edilen toplam matrah nedir?
- Müracaat eden mükelleflerden kaç adediyle uzlaşma
yapılmıştır?
- Uzlaşmaya varılan mükelleflerin müracaat tutarı
ile uzlaşma tutarı nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat Organize Sanayi Bölgesine son 5 yılda hangi
yatırımcılar gelerek yatırım yapmışlardır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 06.06.2008
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
Organize Sanayi Bölgeleri, istihdam artışı
sağlayan, işsizliğe çare olan dolayısıyla özellikle
Anadoludaki göçü önleyerek, bölgesel kalkınmanın
altyapısını oluşturmaktadır.
Bu düşünce ile, 2000 yılında programa alınan
Kastamonu Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi için bugüne kadar bir
faaliyette bulunulmamıştır. 8 yıldır yer tespitinin
bile yapılmadığı Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi,
2008 yılı yatırım programında da yer
almamaktadır.
Soru1.- 2000 yılında programa alınan Kastamonu
Taşköprü Organize Sanayi Bölgesinin 8 yıldır yer tespitinin
yapılmayışının nedenleri nedir? Açıklar
mısınız?
Soru2.- 2000 yılında programa alınan Kastamonu
Taşköprü Organize Sanayi Bölgesinin Müteşebbis Heyetinde kimler
veya hangi kurumların temsilcileri vardır?
Soru3.- Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili bundan
sonraki süreçte ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bu konudaki program ve
hedefleriniz nelerdir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğini saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Gaziantepte halıcılık sektörü, 200 firmayla tüm
dünyaya ürün ihraç ederek, dünya pazarının % 20sini elinde tutan
Belçikayla rekabet etmeye çalışmaktadır.
Sanayicilerimiz bu kadar emek verirken, haksız teşvik
rekabet gücümüzü zayıflatıyor. Türk üreticileri ile rekabet edemeyen
Belçikalı üreticiler, Balpa Firması gibi çareyi Türkiyede
teşvikli illerimize yatırım yapmakta bulmuştur.
Bu çerçevede;
1- Balpa firmasının teşvikten yararlanarak
Türkiyede yatırım yaptığı doğru mu?
2- Bakanlık olarak, haksız rekabete yol açan bu
teşvik uygulamasını gözden geçirmeyi düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Eylül 2007 tarihinden 31.05.2008 tarihine kadar Ülkemiz
İl ve İlçelerinde kaç adet hipermarket ve süpermarket
açılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Niksar Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yatırım
yapmakta olan yatırımcılarımızın tapuları
verilmemektedir, bu durum yatırımcılarımızın
sıkıntı çekmesine sebep olmaktadır, bu problemin çözülmesi
için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Esnaflarımız ve Küçük Ölçekli
İşletmelerin içinde bulundukları
sıkıntıların aşılması için kredi
kullanmalarında kolaylık sağlanması amacıyla sicil
affı çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Seçim bölgem Gaziantep ve İlçelerinde bu yıl
yaşanan yoğun kuraklık çiftçilerimizi ekonomik olarak
mağdur etmiştir.
Tarım ürünlerimizin yanı sıra bölgemizde
Fıstık ve Zeytin üretimi de yapılmaktadır. Yoğun
sıcak hava koşullarına rağmen Fıstık rekoltesi
200.000 tonun üzerinde beklenmektedir. Fıstık ürünü toplanmaya ve
piyasaya gelmeye başlamıştır.
1. Kentimizde kurulu Güneydoğu Tarım Satış Kooperatifleri
Birliği aracılığıyla, destekleme alımı
yapmayı, taban fiyat açıklamayı düşünüyor musunuz?
2. İhracattaki tıkanıklık, rekolte
yüksekliği ve piyasada oluşan düşük fiyat seyri üreticilerin
mağduriyetine yol açacağından geç kalınmadan önlem
alınması için düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Makine Mühendisleri Odasınca asansörler konusunda
yapılan ve gazetelerde yer alan açıklama, okuyucuların
kanını dondurmuştur. Oda tarafından hazırlanan rapora
göre; günlük hayatımızda sıkça kullandığımız
160 bin asansörden geçen yıl sadece 13 bini kontrol edilmiştir.
Ayrıca bu asansörlerin yüzde 54ünün kesinlikle hiç kullanılamaz
olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Hemen hemen hepimiz tarafından günlük
hayatımızda çok sık kullandığımız
asansörlerin denetimi yapılmakta mıdır? Yapılıyor ise
hangi resmi kurum ve kuruluş tarafından, kaç günde bir
yapılmaktadır?
2. 2004-2007 yılı içinde toplam kaç asansörün denetimi
yapılmıştır? Yapılan bu denetimler sırasında
kaç asansör, kullanılabilir kaç asansör, kullanılamaz raporu
almıştır?
3. Vatandaşların can güvenliğini yakından
ilgilendiren asansörlerle ilgili bir standart var mıdır? Var ise bu
standartlara uyulmakta mıdır? Ülkemizde kullanılan hali
hazırdaki asansörlerin yüzde kaçı standartlara uygun değildir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Tüm dünyada yaşanan global finans krizi, doğal olarak
ülkemizde de etkili olmaktadır.
Çoğu sektörlerde üretimin düşürülmesi, işten
çıkarmalar ve işsizlik yaşanırken,
1. İç pazar satışlarının odak
noktası ve tüketiciler için cazibe merkezleri olan AVMlerde yaşanan
Kepenk kapatma eylemi hipermarketler yasasının acilen
çıkarılması gerektiğini göstermiyor mu?
2. Plansız, programsız ve küçük esnafı yok edecek
konumlarda yapılmasına belediyelerce izin verilen AVMler için acil
bir düzenleyici ve önleyici tedbir düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili ve ilçeleri OSB de sanayilerden kaynaklanan
kirlilikler Çevre ve Orman Bakanlığınca izlenip denetlenmekte
midir? En son denetleme hangi tarihte yapılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: 4562 Sayılı OSB Kanunu Uygulama
yönetmeliğinin 107. maddesine göre OSB Çevre Yönetim sistemini
oluşturacaktır, hükmüne göre Tokat, Erbaa, Niksar Çevre birimleri ne
zaman kurulacaktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu
(TİSK) tarafından yapılan çalışmaya göre, özel imalat
sanayinde istihdam artışı durma noktasına gelirken,
bazı sektörlerde istihdam kaybı derinleşmiştir. En fazla
istihdam kaybı tekstil ve hazır giyim sektöründe ortaya
çıkmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Özel imalat sanayi genelinde 2007 yılının 1.
döneminde yüzde 2,7 seviyesinde olan istihdam artış oranı, 2008
yılının 2. döneminde yüzde 0,3e gerilemiştir. Önemli
oranda gerilemiş bulunan istihdamı artırmak için
çalışma yapmayı planlıyor musunuz? Bu amaçla
yapmış olduğunuz bir çalışma var mıdır?
2. Küresel krizden çok önce elektrik ve doğalgaz gibi
zamlarla etkilenmeye başlayan imalat sanayi, küresel krizin de etkisiyle
durma noktasına gelmiştir. Rekabet gücü azalan bu sektörlerden
başlayarak, büyüme ve istihdam odaklı tedbirler almayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda bakanlık olarak bir girişiminiz var
mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Son elektrik ve doğalgaz zammı nedeniyle pek çok fabrika
sistemlerini kömüre dönüştürmüştür. Böylece son zamlarla
boyahanesinde 300 milyar liraya buhar üreten bir fabrika, kömürle aynı
buharı 100 milyar liraya üretmeye başlamıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1. İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları
Birliği (İTHİB) vatandaşlara dağıtılan
bedava kömürün kendilerine de verilmesini istemektedir. İTHİBnin
bu teklifini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sanayicilerimize bedava
kömür sağlama konusunda bir çalışmanız olacak mı?
2. Zamlar ihracatı da etkilemiştir. Tekstil
alanında ortaya çıkan ihracat düşüşü yüzde 22yi
bulmuştur. İhracatı yeniden artırmak için herhangi bir
tedbir alınmış mıdır? Alınmış ise bu
tedbirler nelerdir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Üretim ve istihdamın
lokomotifi durumunda olan tekstil ve hazır giyim sektöründe sanayi üretimi
sürekli gerileme gösterirken, kapasite kullanımı da geçen yıla
oranla oldukça azalmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Tekstil ve hazır giyim sektöründe, geçmiş
yıllara oranla gerileme ve kapasite kullanımında azalma söz
konusu mudur? Söz konusu ise bu nereden kaynaklanmaktadır?
2. Tekstil sektöründe, takibe düşen kredi oranının
yüzde 11.75 gibi oldukça ciddi bir miktara ulaştığı
doğru mudur? Bu doğru ise sektör bazında hangi tedbirleri
almayı planlıyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Krizin etkileri, tüm sektörde olduğu gibi otomotiv sektöründe
de kendini hissettirmeye başlamıştır. Son verilere göre
otomotiv pazarındaki satışlar önemli ölçüde düşmüştür.
Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) sektörde günden güne daralma olduğunu
açıklamıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Üretimin neredeyse yüzde 80ini ihraç eden otomotiv sektöründe
meydana gelen bu daralmayı önlemek için herhangi bir
çalışmanız var mıdır? Bu konuda çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
2. OSD verilerine göre Ekim ayında toplam taşıt
pazarında yüzde 37.3 otomobil pazarında ise yüzde 39.2 oranında
azalma ortaya çıkmaktadır. İşçi çıkarmayı önleme
konusunda, sektöre yönelik hangi teşvikler ve destek
çalışmaları uygulanmaktadır?
3. Daralma karşısında sektör
çalışanlarını işsizlik endişesi
sarmıştır. İşlerini kaybeden ve kaybedecek olan sektör
çalışanlarını mağdur etmeyecek bir girişiminiz
var mıdır? Bu konuda adım atmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
sayılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Son yıllarda yabancı sermayenin de desteği ile
hızla artan hiper/süper marketlerin fiyat avantajı ve ürün
çeşitliliği gibi nedenlerle şehir merkezlerindeki küçük
esnafı yaraladığı bilinmektedir.
Buna göre;
1) 59. Hükümet döneminde de gündeme gelen ve kamuoyunda
Hipermarket Yasası olarak bilinen Tasarının bugünkü
akıbeti nedir? Bakanlığınız gündeminde bu içerikte bir
Tasarı hazırlanması var mıdır? Ekonomik kriz sürecinde
konunun aciliyeti göz önüne alınmakta mıdır?
2) 59. Hükümette Tasarının gündeme geldiği günden
bugüne kadar geçen yaklaşık 1 yıllık sürede büyük
marketlerin yoğun olduğu şehir merkezlerinde kaç esnaf
işyerini kapatmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Küresel finans krizin etkilediği ülkemizde kobilerin de
sıkıntılı bir süreçten geçtiğini belirleyen
Bakanlığınızın,
Sıkıntıya ekonomik katkı olsun diye uygulamaya
koyduğu Can suyu kredileri seçim bölgem Gaziantepteki KOSGEB mensubu
küçük işletmeler arasında önce memnuniyetle
karşılanmış, uygulamadaki yanlışlık ve
yaratılan engellemelerle sonunda hüsrana
uğramışlardır.
1. İkinci can suyu krizi başvuru süresi 17-19
Aralık olarak neden kısa ilan edilmiş, sistem bir saat içinde
kapandığı için başvurular anlaşmalı bankalarca
neden alınmamıştır?
2. Anlaşmalı bankalar Gaziantepte yapılan
başvurulardan kaç tanesini sisteme kaydetmiş, değerlendirmeye
kaç müracaatı almıştır?
3. Gaziantepte kaç işletme başvurmuş, kaç
işletme can suyu kredisi almıştır?
4. Bundan sonraki süreçte çokça sayıda işletmenin
faydalanması ve anlaşmalı bankalarca yaratılan ipotek
işletme gibi diğer engellerin kaldırılması için tedbir
almayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
İçerisinde bulunduğumuz ekonomik kriz sürecinde Türk
ekonomisinin yeniden yükselişe geçmesi için üretim sektörünün
canlanması makroekonomik bir gerekliliktir. Bu doğrultuda
birtakım vergi indirimleri gibi düzenlemelerle otomotiv sektörünün
canlanması için girişimlerde bulunulmuştur. Ancak 6 milyar
dolara ulaşan cirosuyla beyaz eşya sektörü ile ülke
istihdamının ciddi bir bölümünü oluşturan tekstil sektörünün
canlanması için herhangi bir program şimdiye kadar ortaya
çıkmamıştır.
Buna göre;
1) Yukarıda bahsedilen sektörlerin canlanması için bir
tür Önlem ve Kurtarma Paketi bakanlığınızın strateji
gündeminde bulunmakta mıdır? Varsa bu içerikte bir paket ile ne gibi
düzenlemeler hedeflenmektedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Millî Prodüktivite Merkezi tarafından ülkemizde
verimliliği arttırıcı hangi projeler desteklenmiş,
hangi bölgelerde çalışmalar devam etmektedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
İçme ve kullanma suyu olarak Ankaralıların
hizmetine sunulan Kızılırmak suyu, kombilerde meydana gelen
arıza nedeniyle yeniden tartışma konusu haline gelmiştir.
Kombi arıza teknik servisleri, Kızılırmak suyu ile birlikte
kombi arızalarının da arttığını belirtmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1. İçerdiği ağır metaller nedeniyle toplumun
pek çok kesimlerinde halen tartışması süren
Kızılırmak suyunun, ısınma ve sıcak su
amaçlı kullanılan kombilerin sıcak su eşanjörlerinde
arızalara neden olduğu doğru mudur?
2. Kızılırmak suyuyla birlikte Ankarada
artış gösteren kombi arızaları ile ilgili yapılan bir
araştırmanız var mıdır? Var ise bu araştırma
ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmayı düşünüyor
musunuz?
3. Sık sık meydana gelen kombi arızalarına
karşı tüketicileri nasıl korumayı planlıyorsunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye genelinde yaklaşık 10 bin terzici esnafı
kaldığını belirten Türkiye Terziler, Konfeksiyoncular ve
Giyim Sanatkarları Federasyonu Genel Başkanlığı;
Çinden ülkemize getirilen kalitesiz ve sağlıksız tekstil
ürünlerinin terzi esnafını mağdur ettiğini
açıklamaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Çin malı tekstil ürünleri karşısında terzi
esnafımız mağdur olmuş mudur? Olmuş ise bu
mağduriyet kalıcı bir mağduriyet midir?, yoksa geçici
midir?
2. Çin malı ürünler karşısında, terzi
esnafımızın rekabet gücü kalmış mıdır?
Kalmamış ise terzi esnafının mesleklerini sürdürebilmeleri
konusunda nasıl bir çalışma yapmayı düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Çek Senet ve Kredi kartı borçlarına ilişkin
taahhütlerini yerine getiremeyen Vatandaşlarımızın Merkez
Bankası kara listesine alınmaları, taahhütlerini yerine
getirmeleri koşulu ile Merkez Bankasında tutulan
kayıtların silinmesi TBMMde çıkarılan 5834
sayılı yasa ile sağlanmış olmasına rağmen;
1. Seçim Bölgem Gaziantepte borçlarını yerine getiren
Vatandaşlarımız, Tüketici Kredisi başvurusu
yaptıklarında isimleri kara listeden silinmediği için yeni kredi
alamamaktadırlar.
Merkez Bankasınca Sicil Affı diye bilinen Yasa
Hükümleri neden hala uygulanmamaktadır?
2. Ekonomik krizin derinleştiği günümüzde
sıkıntı içerisinde olan Esnafımızın,
Emeklilerimizin, Çalışanlarımızın yeni kredi
taleplerinde neden Bankalarca halen Kara liste engeli çıkarılmaktadır.
3. Sicil Affı diye bilinen 5834 sayılı yasanın
Merkez Bankasınca uygulanması için ilgili Bakanlıklarca ortak
bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Sanayi Ticaret
Bakanı tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
1- 2008 yılı itibariyle KOBİ'lere ne kadar kredi
verilmiştir?
2- Tokat ili olarak bundan ne kadar
faydalanılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sanayi
ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak
yanıtlandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Ekonomik gidişatın hiç de iyi
olmadığını işsizlik ve ihracat rakamlarından
sonra açıklanan sanayi üretimi rakamları açık bir şekilde
ortaya koymuştur. Aylık sanayi üretim endeksi, 2009 yılı
Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre
yüzde 23,7 azalarak 84,8 olmuştur.
Bu bilgiler ışığında;
1- Sanayi bu ülkenin can damarıdır. Sanayi olmazsa,
iş olmaz, aş olmaz. Sanayi sektöründe her geçen gün
işsizliğin artması ve üretimin azalması, açılan
ekonomik paketlerin yetersiz olduğunu mu göstermektedir? Şu ana kadar
açılan ekonomik paketleri yeterli görüyor musunuz?
2- İşsizliği
önleme ve üretimi artırma konusunda yeni tedbirler almayı
düşünüyor musunuz? Sanayi sektörüne nefes aldıracak yeni bir paket
konuda çalışmanız var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Nihat Ergün tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular:
1 - Yerli pamuk
kullanımını özendirmek amacıyla bu pamukları kullanan
sanayicilere destek verilmesi ile ilgili Bakanlığınızca bir
çalışma yapılmakta mıdır?
2 - Ege Bölgesi kaliteli
pamuk üretimi açısından ve bunu işleyen kalifiye tekstil sektörü
açısından özel bir bölgedir. Son yıllarda pamuk üretiminden
vazgeçen üreticinin tercihleri bölgenin ürün desenini de olumsuz
etkilemektedir. Bu nedenle bölgedeki pamuk ve tekstil sanayini teşvik için
özel destekler geliştirilmesini planlıyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Nihat Ergün tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular:
1- Verilmesi düşünülen cansuyu kredisinden kaç tane
işletmeninin faydalanması hedeflenmiştir?
2- Verilecek olan kredi tutarının miktarı nedir?
3- Manisa ilinde bu krediden faydalanan işyeri
sayısı kaçtır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Nihat Ergün tarafından sözlü olarak
yanıtlanması için gereğini arz ederim. 28.05.2009
Osman
Kaptan
Antalya
1-
Bakanlığımızca; önceki yıllarda hazırlanıp
Başbakanlığa gönderilmiş olan "Sebze ve Meyve
Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Tasan
Taslağı ile ilgili gelişmeler hangi aşamadadır? Sebze
ve meyve ticaretinin düzenlenmesi ve toptancı haller ile ilgili yasal
düzenlemeler TBMM'de ne zaman görüşülüp yasalaşacaktır?
2- Büyük Mağazalar
Kanunu ile ilgili çalışmalar hangi aşamadadır? TBMM'de ne
zaman görüşülüp, yasalaşacaktır?
3- Doğalgaz aboneliklerinde Organize Sanayi Bölgelerinden
alınan abonelik bedellerinin ve teminatlarının düşürülmesi
yönünde bir çalışmanız var mıdır?
BAŞKAN Sayın Bakan, yalnız bir şey rica
edeceğim: Sorulara cevap verirken soru sahibi milletvekillerini ve hangi
sorularına cevap verdiğinizi belirtirseniz daha uygun olacak çünkü
Genel Kurulda bulunan soru sahibi milletvekillerine ek açıklama
olanağı tanıyacağım.
Şimdi, buyurunuz efendim.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tokat Milletvekili
Sayın Reşat Doğru, Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar
Ağyüz, Karaman Milletvekili Sayın Hasan Çalış, Gaziantep
Milletvekili Sayın Hasan Özdemir, Manisa Milletvekili Sayın Mustafa
Enöz, Antalya Milletvekili Sayın Osman Kaptan ve Kastamonu Milletvekili
Sayın Mehmet Serdaroğlunun sözlü sorularını cevaplamak
üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önce, Sayın Reşat Doğrunun sormuş olduğu
soruları cevaplamak istiyorum.
Maliye Bakanımıza sormuş olduğu soruda
Sayın Reşat Doğru, Uzlaşma Komisyonundaki durumu
sormaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı
Uzlaşma Komisyonunda 2005, 2006, 2007 yılları toplamı
olarak uzlaşmaya konu olan dosya sayısı 169 olmuş,
uzlaşılan dosya ise 96 olarak gerçekleşmiştir. Uzlaşma
öncesi vergi tutarı 1.6 milyar iken uzlaşılan vergi
tutarıysa 564 milyon lira şeklinde gerçekleşmiştir.
Yine Sayın Reşat Doğru, Tokat ilindeki organize
sanayi bölgeleriyle ilgili:
Tokat Organize Sanayi Bölgesinde atık su arıtma
tesisleri Tokat Belediye Başkanlığı tarafından
31/03/2010 tarihinde işletmeye alınacaktır ve Tokat ilindeki
çevre konuları organize sanayi bölgelerinde Çevre İl
Müdürlüğünce denetlenmekte olup en son denetim 14 Nisan 2009 tarihinde
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, sanayicilerden doğan herhangi
bir çevre kirliliği olmadığı için Tokat Organize Sanayi
Bölgesinde çevre yönetim sistemi oluşturulmamıştır. Gerek
duyulduğunda bu yönetim sistemi de oluşturulabilecektir.
Tokat Niksar Organize Sanayi Bölgesinde henüz üretime geçmiş
bir sanayi kuruluşu olmadığından kirlilik söz konusu
değildir.
Erbaa Organize Sanayi Bölgesinde ise, Erbaa Belediyesiyle
birlikte, Organize Sanayi Bölgesi sınırları içinde yer alan
arıtma tesisi Eylül 2008 tarihinde faaliyete geçirilmiştir. Erbaa
Belediyesi tarafından, faaliyet gösteren fabrikaların çöpleri ve
bütün atıkları da günlük olarak toplanmakta, herhangi bir çevre kirliliği bulunmamaktadır. Tokat
İl Çevre Müdürlüğü de zaten sanayi tesislerinin denetimini de bu
açıdan yapmaktadır.
Turhal Organize Sanayi Bölgesinde üretimde olan sadece üç firma
bulunmaktadır. Bu firmalar için de Çevresel etki değerlendirme
gerekli değildir. raporu bulunduğundan Tokat İl Çevre
Müdürlüğünce Turhal Organize Sanayi Bölgesi 2008 15 Nisan ve 28 Mayıs
tarihlerinde denetlenmiş ve herhangi bir kirliliğe
rastlanmamıştır.
Zile Organize Sanayi Bölgesinde ise imar planları
onaylanmış olup etüt proje ihalesi 2008 15 Nisanında
gerçekleştirilmiş, Tokat Zile Organize Sanayi Bölgesinde üretime
geçen sanayi kuruluşu bulunmadığından herhangi bir
denetleme işlemi de yapılmamıştır.
Yine, Tokat Merkez Organize Sanayi Bölgesinde son beş
yıl içerisinde toplam dokuz farklı sektörde 63 sanayici
yatırım için müracaat etmiştir. Bu sektörler: 11 sanayici makine
endüstride, 11 sanayici mobilya ahşapta, 28 sanayici gıdada, 8
sanayici tekstilde, 4 sanayici diğer sektörlerde -plastik, PVC, kozmetik,
beton yapı, inşaat ve benzeri sektörlerde- yatırım
gerçekleştirmişlerdir.
Niksar Organize Sanayi Bölgesinin kamulaştırma
işlemleri ise hâlihazırda devam etmektedir. Bölgenin imar
uygulaması mülkiyeti alınan yerlerde etaplar hâlinde
yapılmaktadır. Bölgedeki yatırım faaliyetlerinin gecikmeden
yürütülmesi için imar uygulaması yapılan yerlerde bulunan
katılımcıların OSBye karşı
sorumluluklarını, yükümlülüklerini yerine getirmesi hâlinde
tapuları ve yapı izinleri de verilebilecektir.
Sayın Reşat Doğru alışveriş
merkezleriyle ilgili bir soru yöneltmiş.
Alışveriş merkezleri, 2007-2008 yılları
itibarıyla market sayıları çeşitlerine göre şu
şekildedir:
2.500 metrekarenin üstündeki büyük hipermarketler 2007
yılında 178 iken 2008 yılında 183 olmuş, toplam 5 adet
artış göstermiş.
1.000-
400 ila
Küçük süpermarketler, 400 metrekarenin altında olan
süpermarketler 4.763ten 5.544e çıkmış ve 781 adet
artış göstermiş.
Orta nitelikteki marketler ise -50 ila
Hatırlayacağınız gibi, kamuoyunda sicil
affı diye bilinen kanun, 28/1/2009 tarihinde Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunun
uygulanmasında bankalarda birtakım zorluklar yaşanmaktadır.
Merkez Bankası ve bankalar ile özel finans kurumlarınca
kayıtların silinmesinden sonra bankalar ve özel finans
kurumlarınca yapılacak kredilendirme, çek karnesi verilmesi ve
diğer bankacılık işlemlerinde silinmiş kayıtlar
dikkate alınmayacaktır. Elbette, bu konuda bankalar sırf bu
gerekçeyle kredi vermiyorlarsa, o zaman kanuna karşı sorumluluk
altında olacaklardır ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kuruluyla problem yaşayacaklardır. Ancak bankalar kredi verip vermeme
konusunu, kredi sözleşmesi yapıp yapmama konusunu başkaca
kriterlerle de değerlendirdiklerinden, kredi verilmeyenlerin hangi sebeple
verilmediklerinin ayrıca araştırılması gerekmektedir.
Millî Prodüktivite Merkezi çalışmalarına gelince:
Millî Prodüktivite Merkezi ilk defa 1998 yılında verimlilik
artırma projelerini Gaziantep ilinden başlatmış ve bugün il
sayısı elliye yaklaşmıştır. Bu projelerde
götürülen hizmetler dört ana başlık altında toplanabilir.
Verimlilik danışmanlığı, verimlilik eğitimleri,
verimlilik araştırmaları, toplumda verimlilik bilincini
geliştirme ve yaygınlaştırma programlar şeklinde
programları sürdürülmektedir Millî Prodüktivite Merkezi tarafından.
İllerin talep ve özelliklerine bağlı olarak bu
hizmetler her ilde farklı kapsam ve yoğunlukta uygulanmaktadır.
Projeler Millî Prodüktivite Merkezinin yıllık iş
programları bazında planlanmakta ve uygulanmakta olup 2009
yılında ise Kırıkkale, Kırşehir, Nevşehir,
Karabük ve Kastamonu illerinde verimliliği artırma projeleri
uygulanmaktadır. Önümüzdeki yıllarda da bu projenin ülkemizin
farklı bölgelerinde ve illerinde uygulanmasına devam edilecektir.
Sayın Reşat Doğru KOBİlerle ilgili ne kadar
kredi verildiğini sormuştu.
Değerli arkadaşlar, 2008 yılında
başlattığımız, KOBİlerin 1.000+1.000 KOBİ
makine teçhizat destek kredisi: 941 işletme Türkiye genelinde bu
kredilerden yararlandı ve 224 milyon 743 bin 123 TLlik kredi hacmi
oluşturuldu.
İmalatçı esnaf destek kredisi: Bu krediden yararlanan
5.108 işletme 129 milyon 242 bin Türk lirası kredi hacmine
ulaştı.
İhracat destek kredisi: Bundan 3.191 işletme
yararlandı, 465 milyon 187 bin 500 lira kredi hacmi oluşturuldu.
İstihdam endeksli can suyu kredisinden ise 12.428
işletme yararlandı ve 618 milyon 502 bin 424 lira kredi hacmi
oluşturuldu.
Böylece, bu desteklerden Türkiye genelinde 21.668 işletme
yararlanmış oldu, 1 milyar 437 milyon 675 bin 47 lira kredi hacmi
KOSGEB destekleriyle sağlanmış oldu.
Tokat iline bunun yansımaları:
1.000+1.000 KOBİ makine teçhizat destek kredisinden Tokat
ilinde 9 işletme yararlandı, 1 milyon 887 bin 292 lira kredi hacmi
oluştu.
İmalatçı esnaf destek kredisinden 60 imalatçı esnaf
yararlandı, 1 milyon 530 bin lira kredi hacmi oluştu.
İhracat destek kredisinden 1 işletme 75 bin lira olarak
yararlandı.
İstihdam endeksli can suyu kredisinden ise 153 işletme
Tokatta yararlanarak 6 milyon 332 bin lira kredi hacmine ulaştı.
Böylece, Tokat ilinde KOSGEB desteklerinden 223 işletme, 9
milyon 824 bin 292 Türk lirası kredi hacmine ulaşmış oldu.
Şimdi, Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar
Ağyüzün sorularını cevaplıyorum: Bilindiği gibi,
tarım satış kooperatifleriyle ilgili 1994 yılından
itibaren uygulamaya konulan ekonomik istikrar tedbirlerinin bir sonucu olarak
destekleme alımları durdurulmuştur. Bu dönemden sonra,
tarım satış kooperatifleri ve birlikleri,
alımlarını, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu
kaynaklarından sağlanan düşük faizli kredilerle ve öz
kaynakları ile gerçekleştirmişlerdir. Bu dönemden sonra,
birlikler ürün alımı, satımı, fiyat politikaları ve
ürün bedellerinin ödenmesi gibi konular da dâhil faaliyetlerini yetkili
organların almış oldukları kararlar çerçevesinde
yürütmektedirler. Birliğin ne kadar ürünü hangi fiyattan alacağı
tamamen birlik yönetim kurulunca belirlenmekte, yapılan işlemlerin
tüm sorumluluğu da birlik yönetim kuruluna ait bulunmaktadır. Bu
çerçevede, Antep fıstığında da destekleme alımı
yapılması ya da taban fiyat açıklanması konularında
zaten Bakanlığımızın herhangi bir yetkisi de
bulunmamaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre, 2008-2009
sezonu Antep fıstığı rekoltesi 116 bin ton olarak tahmin
edilmekteydi. Güneydoğubirlikten alınan bilgilerden, rekoltenin,
yaşanan kuraklığın etkisiyle boş dane oranının
yüzde 30 seviyesinde gerçekleşeceği ve bu nedenle rekoltenin 80-90 bin ton seviyelerinde
olmasının beklendiği ifade edilmektedir.
Gaziantep Ticaret Borsası verilerine göre, 2007
yılında ortalama 5,9 ila 6,3 TL/kilogram olan kırmızı
kabuklu Antep fıstığının fiyatı, 2008
yılında 7,6 TLye yükselmiştir. 2008-2009 sezonu
başlangıcı olan, eylül ayı ortalaması 6,6 TL olan
kırmızı kabuklu Antep fıstığı
fiyatları, sezon ortalaması itibarıyla 7,5 TL seviyelerinde
gerçekleşmiştir. Ayrıca, diğer ürünlerde olduğu gibi
Antep fıstığı üreticileri de mazot, gübre desteklerinden
istifade etmekte olup, sertifikalı Antep fıstığı
anacı ile bahçe tesis edilen üreticilere, dekara 27 TL destek sağlanmaktadır.
Dünyada yaşanan finansal kriz ve ekonomik durgunluk nedeniyle
alışverişlerdeki azalma zaman zaman büyük
alışveriş merkezlerinde kiraların yüksek oluşuyla
ilgili alışveriş merkezi yönetimleri ile kiracılar
arasında da gerçekten sıkıntılar yaşanmasına
sebep olmuştur.
Ülkemizde, 90lı yılların başlarında ivme
kazanan marketleşme süreci zaman içerisinde büyük bir gelişim
gösterdi. Her türlü tüketim maddesi ve ihtiyaç malzemesinin perakende
ticaretinin yapıldığı ve büyük mağaza diye
adlandırılan bu alışveriş merkezlerinin
sayılarındaki artış, beraberinde bazı problemleri de
ortaya çıkarmıştır. Alışveriş merkezleri ve
büyük mağazalar ve zincir mağazalar kanun tasarısı
taslağı hazırlanmış ve Bakanlar Kuruluna sevk edilmek
üzeredir. Bunu arkadaşlarımızla paylaşmak istiyorum.
Ayrıca, bu tasarıyla mevcut ve ileride doğması muhtemel
olan sorunlara çözüm getirilmesi amaçlanmıştır. Dünya örnekleri
ülkemiz gerçekleri kapsamında değerlendirilerek, kamu
yararını ön planda tutan ve serbest piyasa şartlarıyla
uyumlu düzenlemeler yapılmaya da özen gösterilmiştir.
Diğer taraftan, esnaf ve sanatkârımızın
dünyadaki değişim ve dönüşüme intibakları ve
olumsuzluklardan etkilenmelerinin önüne geçilmesi amacıyla Esnaf ve
Sanatkârlar Değişim, Dönüşüm, Destek Strateji Belgesi ve Eylem
Planı da hazırlanmıştır. Bu eylem planıyla
yapısal değişim ve dönüşümün sunduğu fırsatlardan
esnaf ve sanatkârların azami ölçüde yararlandırılması,
değişim ve dönüşümün bu kesim üzerindeki olumsuz etkilerinin
belirlenen stratejik hedef ve eylemlerle azaltılması
amaçlanmaktadır.
Sayın Yaşar Ağyüzün KOSGEBle ilgili bazı
soruları vardı. KOSGEB, kredi faiz destekleri için KOBİlerin
kamu ve özel bankalardan kullanacakları yatırım, işletme ve
ihracat amaçlı kredileri, geri dönüşsüz faiz desteği uygulamalarını
yürütmekle görevlendirilmiş olan bir kurumdur. Bu itibarla, 27/7/2009
tarihi itibarıyla, Gaziantep ilinden, KOSGEB can suyu kredi
programları kapsamında değerlendirilen beş ayrı
program için Gaziantep ilinden protokole taraf bankalar
aracılığıyla 798 işletme 99 milyon 128 bin 962 Türk
lirası tutarında kredi kullanma imkânına sahip olmuştur.
1.000+1.000 KOBİ makine, teçhizat, kredi desteğinden 45 işletme
10 milyon 321 bin 962 TL; imalatçı esnaf kredi desteğinden 152
işletme 3 milyon 850 bin TL; ihracat destek kredilerinden 117 işletme
16 milyon 953 bin Türk lirası; istihdam endeksli can suyu kredisinden 273
işletme 12 milyon 630 bin Türk lirası; KOBİ ihracat, finansman
destek kredisinden ise 211 KOBİ 55 milyon 374 bin Türk lirası
tutarında kredi kullanmıştır Gaziantep ilimizde.
Değerli arkadaşlar, benzer bir soruyu Sayın
Yaşar Ağyüz de sormuş sicil affıyla alakalı. Eğer
bankalar Sicil Affı Kanunu çıkmış olmasına
rağmen, söz konusu silinmiş kayıtları gerekçe göstererek
çek karnesi ve kredi başvurularını reddetmeleri söz konusu ise
haksız fiil oluşturan ve kanuna aykırı bir
davranış sergilemiş olacaklardır. Bu da kendilerinin
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından
denetlenmelerini gerektirecek bir durumdur. Bununla birlikte Borçlar Kanununun
sözleşme serbestisi hükümleri çerçevesinde bir kredi talebinin
değerlendirilmesi aşamasında kredi politikaları ve risk
yönetimi açısından hangi kriterleri kullanacağı ve bu
kriterlere bağlı olarak kredi talebinin karşılanıp
karşılanmayacağı kararı da başvuruda bulunulan
bankanın kendi yetkisi çerçevesindedir. Kredileri hangi kriterlerle
verdiğini sözleşmelere göre kendisi belirlemektedir.
Karaman Milletvekili Sayın Hasan Çalışın
sorularını cevaplandırmak istiyorum:
Bakanlık olarak hedefimiz, girişimcinin önünü açmak,
yoluna çıkabilecek engelleri temizlemek, Türkiyeyi geleceğe
taşıyacak yolda destekler sağlamaktır. Bu nedenle, kriz
atmosferine girildiği andan itibaren, hatta daha öncesinden, 26/5/2008
tarih ve 26887 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan -Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı- İş Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile,
istihdam üzerindeki yüklerin hafifletilmesi amacıyla SSK primlerinde 5
puanlık indirim yapılmış; bunun yanında, kadın
eleman çalıştırma, genç çalıştırma gibi istihdam
indirimleri de devreye sokulmuştur. Buna ilaveten, yeni teşvik
sistemine ilişkin yatırımlarda devlet yardımları
hakkındaki kararın açıklanmasıyla da önümüzdeki dönemde
yatırımların artırılması, istihdam üzerindeki yüklerin
azaltılması ve yeni iş imkânlarının meydana
getirilmesiyle ilgili çalışmalar önümüzdeki süreç içerisinde
gerçekleştirilmiştir.
Elbette, imalat sanayisinde maliyetleri etkileyen en önemli
hususlardan birisi de enerji fiyatlarıdır. Enerji fiyatlarıyla
ilgili gelişmeler de Bakanlık olarak tarafımızdan
yakın bir şekilde takip edilmektedir.
KOBİlerin finansman sorunlarına çözüm bulmak
amacıyla, az önce de ifade ettiğim gibi, KOSGEB tarafından
Bakanlığımız bünyesinde kredi faiz destek programları
uygulanmış ve 26 binin üzerindeki işletmeye 2 milyar 745 milyon
liralık kredi hacmi oluşturulmuştur. Şimdi yeni dönemde,
tekrar, özellikle KOBİ kavramının içerisine hizmet sektörleri ve
küçük esnaf da girdiği için yeni bir destek paketi daha
açıkladık. 100 bin işletmeye, 25 bin lira üst limitli, bayan
olursa 30 bin lira üst limitli bir kredi, yüzde 75i faizinin KOSGEB
tarafından karşılanacak ve yüzde 25i işletme
tarafından karşılanacak, 2,5 milyarlık bir kredi hacmi
açıklanmıştır.
Yine, 2009 yılında afete maruz kalmış olan
işletmeler için 100 bin liraya kadar, faizinin tamamı KOSGEB
tarafından karşılanacak bir kredi paketi
açıklanmıştır.
Yine, GAP bölgesinde, GAP Eylem Planı çerçevesinde 300 bin
liraya kadar olan, limitli makine ve teçhizat kredisi, otuz altı ay
vadeli, altı ay ödemesiz, faizinin yüzde 75i KOSGEB tarafından
karşılanan bir kredi paketi açıklanmıştır.
Daha büyük işletmeler ve daha büyük krediler için Kredi
Garanti Fonu yeniden yapılandırılmış, sermayesi
artırılarak bankalar ortak edilmiş, 60 milyon olan sermaye 240
milyona çıkarılmış, 1 milyar hazine desteğiyle
beraber, Kredi Garanti Fonundan alınacak kredilerin yüzde 65i hazine
tarafından garanti edilmiş ve yüzde 35lik risk, bankalar
tarafından üstlenilerek 22 bin işletmeye her bir işletme için
1,5 milyona kadar kredi alabilme imkânı da geliştirilmiştir.
Ayrıca, bu çerçevede, 2010 yılında KOBİler
için KOSGEB desteklerini daha çok, ölçek büyütme, ARGE, inovasyon
çalışmaları, teknolojiye uyum, dışa açılma ve
ihracatlarını artırmalarına yönelik desteklemelere
yoğunlaştıracağımızı da buradan ifade etmek
istiyorum.
Sayın Çalışın asansörlerle ilgili sorusuna
gelince: Bakanlığımızca, Asansör Yönetmeliği
kapsamında seksen bir il müdürlüklerimiz personelince şikâyet, ihbar
ve resen denetimler yapılmaktadır. Asansör Yönetmeliğince
belediyeler veya valilikler de yılda en az 1 kere denetim yapmakta veya
yaptırmaktadırlar. Türkiyede asansörler için faaliyet gösteren
onaylanmış kuruluşlar veya temsilciler tarafından da her
yıl haberli veya habersiz olarak asansörler denetlenmektedir.
Bakanlığımızca 2004 yılından 2009
yılına kadar 946 adet asansör denetlenmiştir. Bunlardan 595
adedi uygun, 185 adedi ise aykırı bulunmuş olup 25 adet asansör
için cezai yaptırım getirilmiştir. Asansörler için
onaylanmış kuruluşlar veya temsilcileri tarafından, 2004
yılından bu yana, dokuz yüz asansör firmasının
yaptığı asansörlerden, her firmanın, haberli ve habersiz
olarak, asansörleri denetlenmektedir, riskli olanlar için yöneticiler
uyarılarak işletmeye kapattırılmaktadır.
Bunun dışında, yukarıda bahsedilen Asansör
Yönetmeliğinin yanı sıra Avrupa Birliği üye ülkelerinin
EN standartları TSE tarafından kullanılmakta ve TSE
tarafından bir ürünün teknik düzenlemesi var ise standartlar ihtiyari
olarak uygulanmaktadır. TS EN 81-1 ve TS EN 81-2 standartları gibi
temel standartlar asansörler için uygulanmakta, bununla birlikte on altı
adet de ihtiyari standart bulunmaktadır. Şu ana kadar standart
dışı üretilen bir asansörle ilgili veri
Bakanlığımıza ulaşmamıştır.
Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma
Vakfının ihtiyaç sahibi ailelere dağıttığı
kömür yardımından sanayicilere kömür yardımı
yapılması söz konusu değildir, böyle bir
çalışmamız bulunmuyor.
Tekstil sektörü ihracatımızda, 2008 yılında
2007ye göre yüzde 4,5 civarında artmış olmasına
rağmen, geçmiş yıllar
artış oranı incelendiğinde bir yavaşlamanın
olduğu çok açıktır. Hazır giyim ihracatımız 2008
yılında 2007ye göre yüzde 2,3 azalmıştır.
Tekstil ve hazır giyim sektörünün küresel ekonomik kriz
koşullarından olumsuz yönde etkilenmemesi için
Bakanlığımız ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı tarafından Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa
Birliği yükümlülüklerimize uygun olarak hâlihazırda yürütülmekte olan
faaliyetler de vardır, onları da ifade etmek isterim.
Tekstil, hazır giyim, deri, deri ürünleri stratejisi
uygulamaya konulmuş olup sektöre yönelik çalışmalar devam
etmektedir. Stratejide alınan tedbirler ile pamuktan nihai ürüne kadar
sektörde üretim zincirinde bulunan sektörün değişik bölümlerine
yapılan destekler ile ülkemiz tekstilinin rekabet seviyesine olumlu
katkı sağlayacak olup en önemli avantajımız durumunda olan
tedarik hızımız korunmuş olacaktır. Bu kapsamda:
Kümelenme çalışmalarının yapılması, sektörün
finansman temininin kolaylaştırılması, pamuk üretiminin
desteklenmesi, çevresel maliyetlerin azaltılması, tekstil iş
geliştirme modellerinin yaygınlaştırılması ve
uygulanması, ARGE yardımı, yurt dışı fuar ve
sergilere katılım desteği, pazar araştırması
yardımı, eğitim yardımı, istihdam yardımı,
yurt dışında ofis, mağaza açma, işletme ve marka
tanıtım yardımı, Türk ürünlerinin yurt
dışında markalaşması yardımı, pazarlama gibi
desteklerin yanında sektördeki firmaların ihtiyaç duyduğu
konularla ilgili bilgi ve danışmanlık hizmetlerinin
sunulması da bu çerçevede amaçlanmaktadır.
İhracatla ilgili uygun devlet yardımı destekleri de
devam etmektedir. Ülkemizde devlet destekleriyle ilgili kararlar, ihracata
yönelik devlet yardımı kararları kapsamında
gelişmiş ülkelerin uygulamalarına paralel bir şekilde ve
bir faaliyetin yapılması şartına bağlı olarak
gerçekleştirilmektedir. Söz konusu uygulamalar uluslararası
yükümlülüklerimiz çerçevesinde yalnız tekstil sektörü için değil tüm
sektörlere yönelik olarak devam edecektir.
Yine, tekstille alakalı Moda ve Tekstil İş Kümesi
çalışmaları devam ediyor. Bu projede de ARGE merkezi,
danışmanlık merkezi fiilen faaliyete başlamış
olup söz konusu birimlerin resmî olarak konuşlandırılıp
faaliyet göstereceği teknoparkın kurulmasına yönelik
çalışmalar da sürdürülmektedir. İstanbul Tekstilpark adı
altında kurulacak olan yapının, Teknopark Projesi
kapsamında İstanbul Halkalıda önümüzdeki dönemde gerekli
altyapı ve donanım çalışmaları tamamlanarak faaliyete
geçmesi planlanmaktadır.
Tekstil sektöründe sanayi üretimindeki krize bağlı
olarak genel düşme ve kapasite kullanım oranlarındaki genel
düşme 2008 yılı ortalarından 2009 yılı mart
ayına kadar devam etmiştir ama 2009 yılı Mart ayından
itibaren, rakamları dikkatle takip edenler göreceklerdir ki hem kapasite
kullanım oranlarında hem de sanayi üretim endeksinde bir
yükseliş trendi devam etmektedir. 2009 yılı Mart ayından
Eylül ayına kadar kapasite kullanım oranları kademeli olarak
artmıştır. Yüzde 82-83lerde olan en iyi zamandaki kapasite
kullanım oranları yüzde 60lara kadar gerilemişken şimdi
yüzde 70i aşmış, yüzde 71-72 gibi rakamları
yakalamıştır. Tekstil sektöründe dokuzuncu ay itibarıyla
yıllık bazda da düşüş eğilimi artık durmuş,
bir durağanlık ve yükseliş dönemi tekstil sektöründe de
başlama noktasına gelmiştir.
Otomotiv sektörüyle ilgili: Biliyorsunuz, ekonomik krizden en çok
etkilenen sektörlerimizden birisi de otomotiv sektörüdür çünkü üretimin yüzde
80i ihracata çalışmaktadır ve bu ihracatın büyük bölümü de
Avrupa Birliği pazarlarına yapılmaktadır. Avrupa
Birliği pazarları global mali krizin etkisiyle daraldığında,
dolayısıyla otomotiv sektöründe de ciddi bir daralma, üretim
kaybı meydana gelmiştir. Ancak vergi indirimleri yoluyla altı ay
boyunca devam ettirilen desteklemeler iç pazarda bir genişleme meydana
getirmiş, bu altı ay içerisinde dış pazardaki yeni
açılımlarla beraber, bir miktar genişlemeyle beraber otomotiv
sektöründeki üretim devam etmiş ve otomotiv sektöründe 2009
yılının ilk dokuz ayında geçen yılın
tamamından daha fazla otomobil satışı
gerçekleştirilebilmiştir. Dolayısıyla sektörler,
dış pazarlara her açıdan müdahale etme imkânımız
olmadığından, iç pazarların genişletilmesi
şeklinde desteklemelerle desteklenmiş ve 2009 yılının
altı ayı boyunca sektörlerimiz de özellikle otomotiv sektörümüz de
ciddi bir ivme kazanmış, üretim, ihracat kaybı daha fazla
olmasına rağmen otomotiv sektörümüzde neredeyse istihdam kaybı
olmamıştır. Ayrıca, sektörde istihdamla alakalı süre
uzatımının gerçekleştirilmiş olması da sektörün
istihdam kaybının önüne geçen önemli unsurlardan bir tanesi
olmuştur.
Bundan sonra otomotiv sektörüyle ilgili elbette yeni
çalışmalara da ihtiyaç olabilir. Bunlardan bir tanesi, Türkiyede iki
milyonun üzerinde yaşlı otomobil bulunması -otomobilde çevre
şartları da düşünülerek- önümüzdeki yıllarda bir hurda
mekanizmasının oluşturulmasını da zorunlu hâle
getiriyor ancak bugün itibarıyla bu konuda bir çalışma söz
konusu değil. Bugün itibarıyla otomotiv sektörü yeni pazarlama
sistemleri, yeni fiyat politikaları ve bankaların yeni kredi, ucuz ve
uzun vadeli kredi politikalarıyla bir girişim başlatmalarıyla
otomotiv sektörünün çarkını çevirmeye devam etmeleri mümkün
olabilecektir.
Ankarada Kızılırmak suyunun
kullanılmasıyla birlikte kombi arızası var mıdır?
Bakanlığımıza bu çerçevede herhangi bir bildirimde
bulunulmamıştır. Kombi arızaları olabilir ama bunun
Kızılırmak suyundan kaynaklandığına dair bir veriye
rastlanmadı şimdiye kadar, dolayısıyla
Bakanlığımıza böyle bir veri ulaşmadı.
Kombi cihazlarıyla ilgili olarak: Ülkemizde piyasaya arz
edilen her bir kombi cihazı ilgili yönetmelik çerçevesinde
değerlendirilmektedir. Piyasaya arz edilen kombi cihazlarının
ilgili yönetmelik hükümlerine uygunluklarının kontrolü ithalat
aşamasında ve iç piyasada yürütülen piyasa denetim ve gözetim
faaliyetleri sırasında gerçekleştirilmektedir. Eğer
Bakanlığımıza ulaşan bir şikâyet varsa piyasa
denetim ve gözetim faaliyetleri çerçevesinde bu şikâyetler
değerlendirilmekte, ayrıca tüketici haklarının
korunmasıyla ilgili kanun çerçevesinde de gereken yaptırımlar
uygulanabilmektedir.
Türkiye genelinde terzilerin Çindeki tekstile karşı
rekabet edemedikleri ifade ediliyor Sayın Çalış tarafından.
Bu tekstil sektörüyle ilgili söylense daha doğru olur ama terzilerle
ilgili konu çok farklı bir konu. Terzilik mesleği tekstil sektörünün
gelişmesiyle, hazır giyim sektörünün gelişmesiyle elbette eski
popülaritesini kaybetti. Dolayısıyla sayıca terzilerimizde bir
azalma söz konusu oldu. Terzilik artık bir yönüyle sanata dönüşüyor
bir yönüyle de tamir hizmetlerine dönüşüyor. Yani bu kadar,
insanların giyim konusundaki tüketim alışkanlıklarının
değişmesini sadece terziler yoluyla karşılama imkânı
herhâlde söz konusu olmayacaktır. Terzilerimizdeki bu kaybın Çindeki
gelişmelerle ilgili olmadığını, hazır giyim
sektöründeki gelişmelerle ilgili olduğunu biz şahsen
düşünüyoruz.
Terzi sayısı, ayrıca, 10 bin değil. Şu
anda Türkiyede esnaf sanatkâr veri tabanına göre 21.221 terzi
bulunmaktadır, 480 adet de terzi malzemesi satıcısı olmak
üzere toplam 21.701 terzilikle uğraşan esnaf ve
sanatkârımız vardır.
OKTAY VURAL (İzmir) 2009 tarihi itibarıyla mı
Sayın Bakanım?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla)
Evet, 2 Eylül 2009 tarihi itibarıyla terzi sayısı bu kadar.
Değerli arkadaşlar, Sayın Hasan
Çalışın da sanayideki canlandırma paketleriyle ilgili
soruları var.
Yaşanan küresel kriz neticesinde gerek dış talep
gerekse iç talepteki gerilemeye bağlı olarak üretimde, ihracatta ve
işsizlik göstergelerinde bazı olumsuz gelişmeler vardır.
Küresel finans krizinin olumsuz etkilerini en aza indirmeye yönelik olarak
yılın ikinci yarısından itibaren likidite gibi, vergi, prim
gibi, üretim, ihracat, finansman odaklı olmak üzere çeşitli tedbirler
alındığını az önce de ifade etmiştim. Alınan
tedbirlerin de etkisiyle sanayi üretimi 2009 yılı Mart ayından
itibaren -biraz önce söyledim- bir toparlanma eğilimine girmiş ve
kapasite kullanım oranlarında da sanayi üretiminde de önemli
ilerlemeler mart ayından itibaren gözlemlenmeye
başlamıştır.
Ayrıca, ihracat pazarlarımızın
çeşitlendirilmesiyle ilgili çalışmalarda, bizim Avrupa
pazarlarında ihracatımızda önemli bir gerileme söz konusu ama
buna mukabil Orta Doğu, Afrika ve Asya pazarlarında da
ihracatımızda yeni bir atılım içerisinde olduğumuzu
görüyoruz. Pazar çeşitlendirmesinin bazı sektörlerimiz
açısından çok önemli avantajlar sağladığını
da burada görmüş bulunuyoruz.
Krizin ülkemiz üzerindeki etkileri, bir miktar üretim kaybı,
bir miktar ihracat kaybı ve bir miktar istihdam kaybı şeklinde
gerçekleşecektir, belki de en kalıcı etkisi istihdam üzerindeki
etkisi olacaktır. Üretim ve ihracat kaybını daha kısa
vadede ortadan kaldırabilecekken, istihdam üzerindeki etkilerini biraz
daha uzun vadeli, daha hızlı bir büyüme hızıyla ortadan
kaldırma imkânına sahibiz.
Türkiye'nin bu dönemdeki ihracat kaybı değer olarak
yüzde 30lar civarında görünüyor, ama bu, miktar olarak yüzde 10lar
civarındadır. Fiyatların azalmasından dolayı,
rekabetten dolayı yüzde 30lar civarında bir ihracat kaybı
gözlenmektedir, miktar olarak 2008 yılında
yaptığımız ihracat ile 2009 yılında
yaptığımız ihracat arasında miktar bazında yüzde
10lar civarında bir kayıp söz konusudur.
Elbette istihdam üzerindeki etkilerini azaltmaya dönük de daha
büyük bir büyüme hızına ulaşarak, bu çerçevede yeni KOBİ
destekleri, yeni yatırım teşvik sistemiyle istihdam üzerindeki
etkilerini azaltacak bir yaklaşımı da ortaya koymuş
olacağız.
Şimdi de Sayın Hasan Özdemirin sorularını
BAŞKAN Sayın Ergün, Sayın Çalış sisteme
girmiş.
Buyurunuz Sayın Çalış.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, sorularımıza gösterdiğiniz
ilgi için teşekkür ediyorum, ancak maalesef Sayın Hükûmetimizin
Meclisimizin önemli bir denetim faaliyeti olan sorularımıza zamanlama
ve diğer yönlerden gösterdiği ilgi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
denetim yetkisini âdeta sulandırmaktadır.
Bir diğer husus da, yatırımın teşvikinden
bahsettiniz. Doğrudur, ama sanayicimiz şu ana kadar alınan
tedbirleri gerçekten pansuman tedbirler olarak görmektedir ve Biz ayakta durma
derdine düştük, Sayın Hükûmetimizin yapacağı bir şey
varsa işletmeye, bizim ayakta durmamıza teşvik versin. diyorlar
Sayın Bakanım.
Asansörlerle ilgili husus da
Bu konuda gerçekten ciddi bir
boşluk var kaliteli mal kullanımında ve denetimde, buna dikkat
çekmek istemiştik. Nitekim, siz de cevabınızda diyorsunuz ki:
Makine Mühendisleri Odasının tespitine göre 161 bin asansör var.
Siz 900 küsur asansör denetlemişsiniz ve bu denetimde ciddi bir arıza
ve diğer problemler ortaya çıkıyor. Bu konuda tedbir
alınırsa önemli bir faaliyet olur diye düşünüyorum.
Kızılırmak suyunu şimdilik kestik, problemi
taca attık gibi görünüyor, ama bu problem Ankaranın önünde duruyor.
Ne olur bu konuya eğilin, bu konu ciddi bir konu Sayın Bakanım.
Çin mallarının terzilere bir zararı yok.
diyorsunuz. Bakınız, 50 liraya takım elbise, 5 liraya Çin
malı pantolonların satıldığı yerde ve üstelik
bunlarda da insan sağlığına zararlı kimyasalların
kullanıldığı ortadayken, o konuda da bir yasal boşluk
varken Terzilerin ayakta durmasına Çin mallarının bir
zararı yoktur. görüşüne ben katılamıyorum. Bunun
kayıtlara geçmesini istedim.
Bir diğer husus, gerçekten yurt dışından gelen
özellikle tekstil ürünlerindeki insan sağlığına
zararlı kimyasallarla ilgili ve kontrolleriyle ilgili yasal boşluk
vardır. Bunun bu dönem doldurulması faydalı olacaktır diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çalış.
Buyurun Sayın Bakan.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla)
Ben de teşekkür ediyorum.
Ben Çin mallarında zararlı ürünler yoktur. demedim.
Çin tekstil ürünleriyle bizdeki terzilik mesleği arasında, terzi sayısının
azalması arasında bir ilişki olmayacağını ifade
ettim.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Bakanım, dikiş
fiyatına pantolon satılırsa
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) -
Elbette Çin mallarının denetimi konusunda, özellikle
sağlıkla ilgili denetimi konusunda piyasa denetim ve gözetim
faaliyetlerinin hem Bakanlığımız tarafından hem
Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından daha da
yoğunlaştırılması lazım. Çünkü, kamuoyundan
niteliksiz malların, standart dışı malların Türkiye
piyasalarına girebildiğine dair önemli şikâyetler de
alıyoruz ve bu konuda denetim faaliyetlerini, piyasa denetim ve gözetim
faaliyetlerini de sıklaştırdık,
yoğunlaştırdık. Önümüzdeki günlerde belki de bu konuda daha
ciddi rakamlarla sizlerin önüne gelme imkânına sahip olabileceğiz.
Piyasa denetimi ve gözetimi faaliyetleriyle standart
dışı ürünlerin bizim piyasalarımıza girmesini mutlaka
önlemeliyiz. Çünkü sanayicimiz her zaman bize şunu söylüyor: Diyor ki:
Ben nitelikli ürünlerle rekabet etmeye hazırım. Avrupa sanayicisi
ile rekabet etmeye hazırım ama kalitesiz mallarla rekabet
edemiyorum. Haklı. Kalitesiz malla kimse rekabet edemez. Kim rekabet
edebilir? Ortada bir kalitesizlik varsa o kalitesizlikle hakikaten rekabet
etmek imkânsız bir şeydir.
Bu nedenle, piyasa denetim ve gözetim faaliyetlerini
yoğunlaştırmamız icap edecektir. Yoksa Çinden gelen
malların kalitesi üzerinde bir tartışma yapmaya gerek yok.
Onunla ilgili zaten kamuoyunda oluşmuş belirli bir kanaat söz
konusudur diye düşünüyorum.
Evet, Sayın Hasan Özdemirin sormuş olduğu yine
tekstil sektörüyle ilgili soru var. Az önce de ifade ettim. Bu çerçevede
strateji çalışması var ve bu strateji
çalışmasıyla hem yatırım teşvikleri hem
arıtma tesisi bulunan tekstil ve deri işletmeleri için enerji
destekleri hem Eximbank kaynaklarının artırılması hem
KOSGEB kredi, faiz desteklerinden yararlanılması hem de Kredi Garanti
Fonunun kaynaklarının artırılması yoluyla tekstil
sektörüne de ciddi manada desteklemeler gelebilecek, avantajlar ortaya
çıkmış olacaktır.
Yine, Sayın Özdemir büyük marketler yasası ile ilgili
benzer bir soru sormuştu. Bu benzer soruda da az önce ifade ettim. Büyük
mağazalar, zincir mağazalar kanun tasarısı,
alışveriş merkezleri kanun tasarısı hazırlanmış
ve Başbakanlığa sunulacak ve Parlamentoya sevk edilecek
aşamaya gelmiştir, onu ifade etmek istiyorum.
Bu sorunun içerisinde Ne kadar iş yeri kapandı, büyük
illerde, esnaf kapandı? diye bir bölüm de var ve onu da ifade etmek
isterim. Adana ilinde 2009 yılı içinde açılan esnaf
sayısı 3.127, kapanan 2.216; Ankarada açılan 4.867, kapanan
3.240; Antalyada 5.692 açılan, 2.545 kapanan; Bursada 4.840 açılan
esnaf, 3.159 kapanan; Eskişehirde 1.208 açılan esnaf, 1.042 kapanan
esnaf; Gaziantepte 2.094 açılan esnaf, 567 kapanan esnaf;
İstanbulda 10.046 açılan esnaf, 6.563 kapanan esnaf; İzmirde
9.061 açılan esnaf, 5.706 kapanan esnaf; Konyada 3.363 açılan esnaf,
2.159 kapanan esnaf, büyük şehirlerle alakalı
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Bırakıp gidenler
hariç değil mi? Bırakıp gidenler hariç, dükkânının
içini bırakıp gidenler hariç.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla)
Hepsi dâhil.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Olur mu Sayın Bakan!
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla)
Hepsi, terk eden, kapanan, ölüm
sebebiyle, mesleği bırakma sebebiyle, muhtelif sebeplerle
TAYFUR SÜNER (Antalya) Gayrifaal durumda olan
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla)
Bunlar Türkiye'nin yıllık
ortalamalarına uygun. Belirli dönemlerde artış gösteren
grafikleri de ifade edebilirim ama bu rakamlar, 2007, 2006, 2005, en iyi
olduğumuz zamanlarda bile açılan kapanan esnaf sayılarına
baktığımızda bu veriler birbiriyle uyumlu veriler olarak
görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, Sayın Hasan Özdemir
Belçikalı bir firmanın teşvikten yararlanıp Türkiye'de
yatırım yaptığını söylüyor. Hayır, böyle bir
firma yok. Bir Balpa firması var ama bu Belçikalı bir firma
değil. Balpa İnşaat Tekstil Sanayi Ticaret Anonim Şirketi
firmasının olduğu tespit edilmiştir ancak anılan
firmanın pamuk ipliği, konut ve hazır beton konularında
beş adet yatırım teşvik belgesi düzenlenmiş fakat
bahsi geçen konuda bir teşvik almadığı ortaya
çıkmıştır.
Eski teşvik sistemiyle alakalı Gaziantep ilinden önemli
şikâyetler gelmişti ve yeni teşvik sistemi biliyorsunuz
yayınlandı. 16/7/2009 tarihinden itibaren de yeni teşvik
sistemine göre bölgesel ve sektörel teşvik sistemine geçilmiş, eski
teşvik sisteminin uygulamaları da yıl sonu itibarıyla sona
ermiş olacaktır. 2009 yılı sonu itibarıyla eski teşvik
sisteminin bir hükmü ve uygulaması kalmayacaktır.
Şimdi de Manisa Milletvekili Mustafa Enöz
arkadaşımızın sorularına geçiyorum.
BAŞKAN Bir dakika Sayın Bakan.
Sayın Özdemir, ek açıklama isteyebilir belki.
Buyurunuz.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
Sayın Bakanın benim sorduğum sorulara verdiği cevaplar için
teşekkür ediyorum.
Ben Gaziantepte iki yüz firmayla Gaziantep
halıcılık sektörü dünya pazarının yüzde 20sini elinde
tutuyor ve Belçikayla rekabet ediyor. demiştim. Bunun Balpa
firmasıyla -bu sorduğum sorunun- bir alakası yok. Ancak
şunu söylüyorum: Bu Balpa firması belirli yerlerde, teşvikli
yerlere gidip oralarda üretim yapıyor, Gaziantepin -buradaki- esnafı
mağdur oluyor. demiştim, şimdi bunu düzeltmek istiyorum.
Bunun dışında, hipermarket ve süpermarketlerin hem
Gaziantep ve birçok yerde şehirlerin içerisinde kuruldukları ortada
ve küçük esnafı bir Sanayi Bakanı olarak gezdiğiniz zaman
göreceksiniz, benim ilim Gaziantepte küçük esnaf, siftah etmeden
birçokları gerçekten dükkânlarını kapatıyorlar. Hem
ekonomik krizin hem de bu büyük hipermarket ve süpermarketlerin son derece
büyük zararlar verdiğini görüyoruz.
Bir de şunu söylemekte yarar var: Benim bu sorduğum
soruları soralı tahmin ediyorum bir, buçuk, iki yıl oldu ve
üzülerek söylüyorum, zatıaliniz için değil diğer
bakanlarımız zamanında da oluyor, tabii bu soruların
tamamen tesirleri geçtikten sonra cevap veriliyor. Bunların da
düzeltilmesinde bir yarar vardır diye değerlendiriyorum ve şunu
diyorum: Bu sorular sorulduktan sonra, böyle birkaç ay içerisinde cevap
verilirse son derece faydalı olur diye düşüyorum.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.
Buyurunuz Sayın Bakan.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla)
Ben de teşekkür ederim.
Gerçekten, bazı sorular güncelliğini kaybedebiliyor.
Tabii, Parlamentonun çalışma takvimi ve hızı da hepimiz
tarafından biliniyor. Yoksa, sorulara cevap vermekten kaçınan bir
bakan arkadaşımız olacağını zannetmiyorum.
Sorular her zaman, gerçekten cevaplanmaya değer nitelikte sorular. Hem
bizim göremediğimiz şeyleri bu sorular vasıtasıyla
arkadaşlarımız bize göstermiş oluyorlar hem de bazı
soruların cevapları çalışılırken bazı
eksiklikler de görülerek giderilmiş oluyor böylece ve kamuoyu da bilgilendirilmiş
oluyor bu vesileyle. Önemli, yani bu soru mekanizması Parlamentoda sadece
bir denetim mekanizması olmanın ötesinde birçok şeyi birden
restore eden, tamir eden bir mekanizma
olarak da önemli.
Küçük esnafı mağdur eden büyük alışveriş
merkezleri, zincir mağazalar gibi konuların bir düzene tabi
tutulması lazım, bir kurala bağlanması lazım. Biz de
bu çerçevede bir hazırlık yaptık. Dünyada nasıl oluyorsa
bizim ülkemizde de öyle olmalı. Ama bu yasa çıkana kadar,
şehirlerde yerel yönetimlerin, büyükşehir belediyeleri veya ilçe
belediyelerinin şehri bir bütün olarak düşünmesinde fayda var.
Şehir bir bütündür. Şehir, esnafıyla, oturan ahalisiyle,
işçisiyle, memuruyla, kuşuyla, ağacıyla,
yaprağıyla bir bütündür. Bunların hepsini bir bütün olarak
değerlendirmeleri ve kısa günün kârı olarak görmemeleri
gerekiyor bazı şeyleri. Plan tadilatlarını yaparken,
alışveriş merkezlerinin yerlerini dizayn ederken, şehre
getireceği otopark yüklerini, şehrin alışverişine,
ekonomik canlılığına sağlayacağı olumsuz
veya olumlu etkileri, katkıları göz önüne alarak birtakım
ruhsatlandırmalar yapmalılar. Yani burada hepimiz, bu yasa
çıkana kadar, şehirlerimizde belediyelerimizin de -her partinin
belediyesi var, her partinin büyükşehir belediyeleri de var- buralarda uygulamalar konusunda daha dikkatli
davranarak sürece olumlu katkı sağlamaları da mümkündür.
İlk etapta, bence, bu konuyu hep birlikte ilgili yerlerle görüşmekte
fayda var.
Sayın Mustafa Enöz pamuk kullanımının özendirilmesiyle
ilgili bir soru soruyor. Yine az önce ifade ettiğimiz gibi, tekstil
strateji belgesinde yerli pamuk kullanımıyla ilgili ve Ege
Bölgesinde ve Türkiyenin diğer yerlerinde akıllı, çok
fonksiyonlu tekstil yatırımlarının desteklenmesiyle ilgili
teşvik mevzuatı bu konuda önemli etkiler meydana getirecektir diye
düşünüyorum şahsen.
Sektörün temel stratejik hammaddesini oluşturan pamuk ürünü,
tekstil, hazır giyim, konfeksiyon ve deri sektörleri strateji planı
kapsamına alınmıştır. Pamuk üretiminin artırılması
ve sektörün pamuk ihtiyacının giderek daha fazla iç üretimle
karşılanması, strateji planının temel hedefleri
arasında yer almaktadır.
Ayrıca, kütlü pamuk destekleme primi ödemesi
miktarının, uluslararası Dünya Ticaret Örgütü normlarına
yükümlülüklerimiz çerçevesinde artırılarak devam ettirilmesi de
vardır. Destekleme primi miktarı, aynı yıla ait pamuk
ekiminden önce belirlenerek ilan edilmesi tedbirine de yer verilmiştir bu
stratejide. Böylece, 2007-2011 döneminde kütlü pamuk, yağlık
ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve
zeytinyağı üreticilerine destekleme primi ödenmesi de
öngörülmüştür. 2008 yılında kütlü pamuk için 27 kuruş,
sertifikalı olan için 32 kuruş olan prim desteği, 2009
yılında sertifikalı için 42 kuruşa, sertifikasız için
ise 35 kuruşa yükseltilmiştir.
Yine, Sayın Mustafa Enözün KOBİlerle ilgili
sormuş olduğu soruya
Daha önceki arkadaşların sorusunu
cevaplandırdım. KOSGEB tarafından 26.660 işletme 2 milyar
739 milyon 402 bin 246 liralık kredi hacmine ulaşabildikleri,
beş başlık altında, 2008 ve 2009 yıllarında
desteklenmişlerdir.
Manisa ili bu desteklerden nasıl
yararlanmıştır? 1.000+1.000 KOBİ makine desteğinde 9
işletme, 2 milyon 300 bin Türk lirası; imalatçı esnaf kredi
desteğinde 101 işletme, 2 milyon 570 bin Türk lirası; ihracat
destek kredisinde 58 işletme, 8 milyon 397 bin Türk lirası; istihdam
endeksi can suyu kredisinde 232 işletme, 11 milyon 441 bin Türk
lirası; KOBİ ihracat finansman destek kredisinde ise 75 işletme,
20 milyon 641 bin 500 Türk lirası kredi hacmine
ulaşmıştır. Manisa ili de KOSGEB desteklerinden
yararlanmıştır.
Sayın Osman Kaptanın sorusuna geçiyorum.
BAŞKAN Bir dakika efendim.
Sayın Enöz, buyurunuz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Bakana,
vermiş olduğu açıklamalardan dolayı.
Hem katkı olması bakımından da
Sayın
Bakan, Ege Bölgesinde son altı yıldır pamuk üretiminde -yok
denecek kadar- azalma bulunmaktadır. İstatistiklerden de
görebilirsiniz bunu. İşçilik ve temel girdilerin aşırı
yüksekliği üreticiyi pamuk ekiminden uzaklaştırmıştır,
çırçır fabrikaları kapanmıştır. Oysa ülkemizde
arz açığı bulunmaktadır. Yurt dışından her
yıl aşağı yukarı 1 milyar dolarlık bir alım
yapmak zorundayız.
Aynı zamanda tekstil sektörünün de içinde bulunduğu
sıkıntılara bir çözüm olması noktasında bu
soruları sormuştum.
Aynı zamanda kaliteli Ege pamuğunun yeniden gözden
geçirilmesi, teşvik edilmesi ve desteklenmesinin gereğine
inanıyoruz. Kütlü pamuğa yapmış olduğunuz prim
destekleri 2007ye göre gerçekten artırılmıştır ancak
yeterli olduğunu zannetmiyoruz. Bu üretim planlamasında, ürün
desenlemesinde bunların tekrar gözden geçirilmesinin son derece önemli
olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Enöz.
Buyurunuz Sayın Bakanım.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Sayın Osman Kaptanın hem sebze meyve ticaretiyle ilgili
hem de büyük mağazalarla ilgili bir sorusu var.
Sebze meyve ticaretinin düzenlenmesiyle ilgili kanun
tasarısı Meclise sevk edildi. Şu anda Sanayi Komisyonunda ilk
sıralarda görüşülecek ve Genel Kurula hızlı bir
şekilde indirilecek olan bir kanun tasarımızdır.
Bu tasarımızla rekabetçi bir yapının temin
edilmesini; maliyetlerin düşürülmesini; gıda güvenliğinin
sağlanmasını; kayıt dışılığın
önlenmesini; tedarik, dağıtım ve satışta
etkinliğin sağlanmasını; üreticinin emeğinin
karşılığını hızlı bir şekilde
alabilmesini; tüketicinin kaliteli, güvenilir, sağlıklı ve uygun
fiyatlı mal talebinin karşılanabilmesini; toptancı halleri
ile pazar yerlerinin çağdaş bir altyapıya
kavuşturulmasını ve meslek mensuplarının
faaliyetlerinin yeniden düzenlenmesini amaçlıyoruz. İnşallah,
hızlı bir şekilde Komisyondan bu tasarıyı geçirip
Genel Kurulda hep birlikte müzakere etme imkânına sahip olmuş
olacağız.
Perakende büyük mağazalarla alakalı açıklamayı
az önce yapmıştım. Bu açıklama çerçevesinde Sayın
Osman Kaptanın sorusuna da cevap vermiş oluyorum. Onunla ilgili
tasarı da hazırlandı ve Bakanlar Kuruluna sevk edilecek.
Organize sanayi bölgelerindeki doğal gaz abonelik bedellerini
de soruyor Sayın Kaptan. BOTAŞın bu bedelleri, abonelik
bedellerini yüksek tuttuğunu organize sanayi bölgelerinde
Evet, böyle
bir tablo var. BOTAŞla görüşmelerimiz devam ediyor ama BOTAŞ
dışındaki ithalatçı firmalar da gaz temin ediyor organize
sanayi bölgelerinde. Onlarla ilgili sorunlar çözüldü. BOTAŞla ilgili
görüşmeler de devam ediyor. Umarım, kısa zaman içerisinde
BOTAŞ ile organize sanayi bölgelerinin de abonelikle ilgili anlaşma
sorunları bir çözüme kavuşmuş olacaktır.
Son soru da Sayın Mehmet Serdaroğluna ait, onu
cevaplandırmak istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika Sayın Bakan.
Buyurunuz Sayın Kaptan, bir açıklamanız var
mı, ek istediğiniz?
OSMAN KAPTAN (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bu hal yasa taslağıyla ilgili olarak
aslında halciler memnun değil, Komisyonumuz azalıyor.
diyorlar; belediyeler memnun değil, Rüsumumuz azalıyor. diyorlar;
üreticiler ve tüketiciler de memnun değil.
Ben, Antalyada bu yıl bazı toplantılara
katıldım bu yasa taslağıyla ilgili. Bu taslak, acaba,
kamuoyunda taraflarca yeterince tartışılmadı mı?
Yeterince tartışılmadan, olgunlaştırılmadan
çıkacak yasa, sorunları çözer mi?
İkincisi: Bu küçük esnaf bittikten sonra mı bu büyük
mağazalar kanunu çıkacak Sayın Bakan?
Son sorum da şu: Sayın Bakan, Ekonomide işler iyi
gidiyor. diyorsunuz. Peki, bu ekonomide, sanayide işler iyi gidiyor da 18
tane iş adamamız niye intihar etti?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaptan.
Buyurunuz Bakanım.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla)
Ben teşekkür ediyorum.
Sebze meyve ticaretinin tarafı çok; tüketiciler bir taraf,
üreticiler bir taraf, dağıtıcılar, satıcılar,
komisyoncular, belediyeler. Kuşkusuz, tarafı çok olan bir yasa
tasarısında bütün tarafları aynı düzeyde memnun etme
imkânı yoktur, ama bu tasarı bütün taraflarla uzun uzun
tartışılarak ortaya çıkmış bir
tasarıdır. Bu tasarıdaki amaçlar üreticiyi, tüketiciyi, hallerin
düzenlenmesini, kayıt dışılığın önlenmesini,
daha sağlıklı ürünlere kavuşulmasını, ürünlerin
kaynağının belli olmasını, bütün bunları birlikte
sağlayan bir tasarı. Komisyonda tartışacağız,
elbette eksiklikler, yeni öneriler olabilir, Komisyon bu tartışmalara
kapalı bir yer değil. Genel Kurulda tartışacağız,
müzakere edeceğiz. Genel Kurul da bu tartışmalara ve önerilere
kapalı bir yer değil, ama amacımız sebze ve meyve
ticaretinin yeni bir düzene kavuşması, hallerin yeni bir düzene
kavuşması ve yüzde 70i kayıt dışı olan bir
alanın kayıt altına daha çok alınabilmesinin sağlanması
lazım. Çok büyük bir sebze ve meyve israfımız var. Önemli bir
bölümü satışa arz edilemeden gidiyor. Bütün bunların bir sisteme
bağlanmasını sağlayacak bir yaklaşım diye
düşünüyorum.
Elbette, iş adamlarımızın veya Türkiyede
herhangi bir kişinin şu veya bu sebeple hayatını
kaybetmesi, intihar etmesi hepimizi üzer. Bunların her birinin çok
farklı sebepleri olabilir, ekonomik sebeplerle de olsa, başka
sebeplerle de olsa intihar etmesi hepimizi üzen bir hadisedir. Ama sebeplerin
üzerinde ayrıca durmak lazım. Ben, her şey güllük
gülistanlık oldu, ne güzel, işler düzeldi, krizden çıktık,
bayram edelim havasını vermek istemiyorum, ama bizim 2008in ikinci
yarısından itibaren düşüş trendine girmiş olan sanayi
üretimimiz, kapasite kullanım oranımız, ihracatımız,
2009 yılının Mart ayından itibaren bir yükseliş
trendine ulaşmıştır, henüz 2008deki
kayıplarımızı, 2008 ikinci yarısından itibaren
ortaya çıkan kayıplarımızı telafi edecek bir boyuta,
ne sanayi üretim endeksinde ne kapasite kullanım oranlarında ne ihracatımızda
ne de istihdamımızda ulaştığımızı iddia
etmiyorum. Ama iyileşme bir süreçtir, iyileşme süreci
başlamıştır, bu süreci istikrarlı bir şekilde
devam ettirmek bizim kayıplarımızı da ortadan
kaldırabileceğimiz bir zemine ulaşmamızı
sağlayacaktır. Söylemek istediğim şey bu. Yoksa küresel
mali krizin etkilerinden sonra her şey güllük gülistanlık da demek
istemedim yani, ama karamsarlığa, birbirimizi kötümser duygulara
itmeye de gerçekten hakkımız olmadığını ve bunun
da kimsenin menfaatine olmadığını düşünüyorum
şahsen.
Sayın Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu Taşköprü
Organize Sanayi Bölgesinin yer tespitinin neden
yapılmadığını söylüyor. Kastamonu Taşköprü
Organize Sanayi Bölgesinin ilk yer seçim etüdü 2000 yılında yapılmış,
incelenen iki adet alternatif alanda da kurumların tasarrufları
olduğundan söz konusu alanlar uygun görülmemiş, Kastamonu
Valiliği tarafından da bildirilmiş. Daha sonra Kastamonu
Taşköprü OSB yatırım programından Yüksek Planlama Kurulu
kararıyla 2001 yılında çıkarılmış. Kastamonu
Valiliği tekrar yer seçimi talebinde bulunmuş ve 2005 tarihinde
toplanan yer seçimi komisyonunca incelenen Karapürçek köyü Yeniköy Mahallesi
mevkisindeki 70 hektarlık alan uygun görülmüş ve 2/11/2007 tarihinde
Kastamonu Valiliğine bu bildirilmiştir. 2007de yer seçimi
kesinleşen Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi müteşebbis heyeti il
özel idaresinden, Taşköprü Belediyesinden ve Taşköprü Sanayi ve
Ticaret Odasından oluşturulmuştur. Hazırlanan kuruluş
protokolü Bakanlığımıza sunulmakla birlikte
Bakanlığımız yatırım programı usul ve
esasları çerçevesinde yeni bir OSB projesine başlanabilmesi için,
kamulaştırma yapılabilmesi için, il genelindeki mevcut organize
sanayi bölgelerinin yüzde 75 doluluk oranına ulaşması gerekmektedir.
Kastamonu ilimizde ise organize sanayi bölgelerindeki doluluk oranı henüz
yüzde 23tür. Mevcut organize sanayi bölgelerinin doluluk oranı yüzde 23
iken yeni bir organize sanayi bölgesi yatırımını
yatırım planına almamız, kamulaştırması için
kaynak ayırmamız söz konusu olmayacaktır. Yüzde 75 doluluk
oranına ulaştığında elbette Taşköprü Organize
Sanayi Bölgesiyle ilgili çalışmalar da hızlı bir
şekilde gerçekleştirilmiş olacaktır.
Evet, benim cevaplarım bundan ibaret. Hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlarım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika rica edeceğim
sizden.
Serdaroğlu da sisteme girmiş. En son onun
açıklamasını da, size ek bir sorusu varsa alalım. Böylece
bitirelim sözlü sorulara cevaplarımızı.
Sayın Serdaroğlu, buyurunuz.
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Efendim, teşekkür
ederim.
Sanayileşmede belli bir altyapısı olan
Taşköprü ilçemizde organize sanayinin gerçekten çok önemli bir yeri haiz
olacaktı. Fakat yedi yıldır, yani yedi buçuk veya sekiz
yıldır İktidarınız döneminde bununla ilgili bir mesafe
alınamadı. Şimdi, Taşköprü ilçesi Kastamonunun ekonomi
bakımından en önemli ilçelerinden bir tanesidir. Atıl vaziyette
bulunan nakitleri vardır.
Bir diğer konu da şudur: Bunu da iktidarın gözden
geçirmesi temennimizdir bizim. Bir ilde bir organize sanayi belli bir seviyeye
gelmeden ikincisinin yapılmasına müsaade etmemek doğru bir karar
belki değildir, bunun gözden geçirilmesi lazım. Şu sebeple:
Sanayiyi bir yere yoğunlaştırmak ve dolayısıyla da
istihdamı bir yere yoğunlaştırmak iktidarın hakkı
olmaması lazım. Bu bakımdan Taşköprü insanı
mağdurdur ve sizden süratle Taşköprü Organize Sanayisinin hayat
bulması için temennide bulunmaktadırlar.
Teşekkür ediyorum.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla)
Evet, ben teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) Bu
konuyu da ayrıca inceleyelim Kastamonuda. Beraber de bir incelemede
bulunabiliriz.
Sağ olun.
BAŞKAN Çok teşekkür ediyoruz Sayın Ergün.
Sözlü soru görüşmeleri sona ermiştir.
Sayın Şandır, sizin söz talebiniz
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, İç Tüzük 60a göre
Sayın Bakanın açıklamalarının üzerine kısa bir
açıklamam olacak.
BAŞKAN Buyurunuz yerinizden.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, hazırlığı yapılmış
olan Hal Yasasıyla ilgili tasarı üzerinde biraz daha
çalışılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim.
Sayın Bakan, verdiğiniz bilgilere ben de teşekkür
ediyorum.
Bu yaş sebze ve meyve komisyoncularıyla ilgili, Hal
Yasasıyla ilgili hazırlıklarınızın öncesini de
biliyoruz, onlara da katkı verdik. Bu noktada çok yoğun
şikâyetler oluşmaya başladı. Demin bir arkadaşımızın
ifade ettiği gibi yeterince istişare yapılmadığı
gibi bir sonuç doğuyor. Özellikle ben kendi ilim için söylüyorum. Yaş
sebze meyve komisyoncuları çiftçi için önemli, üretici için önemli çünkü
verdiği avanslarla üretimi destekleyen çok temel bir müessese.
Çıkartılacağı hazırlığı
yapılmış olan bu kanun tasarısıyla komisyoncuların
çok zor duruma düşürüleceği, bitirileceği, bu anlamda
zararın daha çok çiftçiye yansıyacağı ifade ediliyor.
Meselenin belediyeciler yönü de var, başka yönleri de var. Bu konunun
biraz daha tartışılması gerektiği yönünde bir genel
talep var. Bu bilgiyi sizin takdirlerinize sunmak için söz aldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Sayın Bulut, sisteme girmişsiniz ama biliyorsunuz bu
soru-cevap işlemi değil, sadece sözlü soruları sormuş
olan sayın milletvekillerimizin
karşılıklı hakları var. Onun için teşekkür
ediyoruz Sayın Bulut.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.04
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.14
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 8inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmına geçiyoruz.
Bu kısımda öncelikle yarım kalan işlerin
sırasıyla görüşmelerine başlayacağız.
Deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergelerin
birlikte yapılacak görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
IX.- MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbulda depreme yönelik
çalışmaların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/60)
2.- Antalya Milletvekili Tayfur
Süner ve 26 milletvekilinin, deprem riskinin ve alınması gereken
önlemlerin araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/63)
3.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman ve 31 milletvekilinin, Bursa ve çevresinde yaşanacak muhtemel
bir deprem felaketine yönelik alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/99)
4.- Yalova Milletvekili İlhan
Evcin ve 20 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak
deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/242)
5.- Sakarya Milletvekili Ayhan
Sefer Üstün ve 23 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak
deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/243)
6.- İstanbul Milletvekili
Nusret Bayraktar ve 20 milletvekilinin, özellikle İstanbul ve Marmara
Bölgesindeki deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/244)
7.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel ve 19 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak
deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/245)
8.- İstanbul Milletvekili
Mithat Melen ve 20 milletvekilinin, başta İstanbul olmak üzere
ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/246)
9.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural ve 21 milletvekilinin, İzmirdeki deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/254)
10.- Kocaeli Milletvekili Muzaffer
Baştopçu ve 30 milletvekilinin, ülkemizdeki deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/256)
BAŞKAN Hükûmet? Yok.
Bir defaya mahsus olarak ertelenmiştir.
Şimdi, madencilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergelerin birlikte yapılacak görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
11.- Zonguldak Milletvekili Ali
Koçal ve 26 milletvekilinin, taş kömürü üretimindeki sorunların ve
Türkiye Taşkömürü Kurumunun durumunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/67)
12.- Muğla Milletvekili Metin
Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/75)
13.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, altın madenciliğinin bütün
yönleriyle araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/82)
14.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut ve 34 milletvekilinin, bor madenciliğindeki
sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin
ve verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/122)
15.- Yozgat Milletvekili Mehmet
Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa-Turgutlu-Çaldağ nikel
yatağının işletilmesi konusunun
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141)
16.- Trabzon Milletvekili
Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama
çalışmaları konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/180)
17.- Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, mermercilik sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/193)
18.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/208)
19.- Muğla Milletvekili Fevzi
Topuz ve 28 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/216)
20.- Balıkesir Milletvekili
Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/229)
21.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/304)
22.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, bor madenciliğindeki
sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin
değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/309)
23.-Mardin Milletvekili Ahmet Türk
ve 20 milletvekilinin, Batmandaki petrol tesislerinin çevre ve insan
sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/320)
24.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahyadaki Seyitömer ve Garp Linyit
İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/324)
25.- Zonguldak Milletvekili Polat
Türkmen ve 20 milletvekilinin, maden kaynaklarının
araştırılarak madenciliğe dayalı sanayinin
oluşturulabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/336)
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 20 milletvekilinin, ülkemizdeki maden
kaynaklarının araştırılarak etkin ve verimli
değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/337)
27.- Eskişehir Milletvekili
F. Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, lüle taşının
değerlendirilmesindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342)
28.- Siirt Milletvekili Afif
Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/374)
29.- Manisa Milletvekili
Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu-Çal Dağında
yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/377)
30.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 21 milletvekilinin, Tarsustaki şantiye ve maden
ocaklarının yol açtığı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/388)
31.- Mardin Milletvekili Ahmet
Türk ve 20 milletvekilinin, kömür üretimi ve ticaretindeki yolsuzluk ve
usulsüzlük iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404)
(x)
BAŞKAN Hükûmet burada.
Geçen hafta salı günü yapılan görüşmelerde CHP ve
MHP grupları adına konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi söz sırası Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Siirt Milletvekili Afif Demirkırana ait. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Demirkıran.
AK PARTİ GRUBU ADINA AFİF DEMİRKIRAN (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madencilik sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasıyla ilgili görüşmeler üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ulusal
ekonomileri oluşturan en önemli sektörlerden biri madencilik sektörüdür.
Madencilik sektörü bir taraftan, başta sanayi olmak üzere ekonominin tüm
sektörlerinin ihtiyaç duyduğu temel girdileri sağlarken diğer
taraftan özellikle kırsal bölgelerde yeni istihdam imkânları
yaratır. Bugünün gelişmiş sanayi ülkelerinin hemen hepsinde
madencilik sektörü ekonomik kalkınmayı başlatan bir öncü sektör
görevi yüklenmiştir.
Türkiye ekonomisi içinde de madencilik sektörünün büyük bir önemi
vardır. Yurdumuzda çok çeşitli, zengin maden rezervleri olmakla
beraber, maalesef bu kaynakların çoğu henüz işletmeye
alınamamıştır. Bu yönüyle Türkiye, maden kaynakları
açısından dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke
arasında üretim değeri itibarıyla 28inci, maden çeşitliliği
itibarıyla 10uncu sırada yer almaktadır. Ayrıca dünyada
ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77si Türkiyede bulunmakta ve 60
çeşit madenin de üretimi yapılmaktadır.
(x)
(10/67, 75, 82, 122, 141, 180, 193, 208, 216, 229, 304, 309, 320, 324, 336,
337, 342, 374, 377, 388, 404) esas numaralı Meclis araştırma
önergelerinin ön görüşmelerine 13/10/2009 tarihli 5inci Birleşimde
başlanmıştır.
MTAnın muhtemel rezerv ve araştırmalarına
göre Türkiyede yer altında bulunan en yüksek maden rezervi 15,8 milyar
ton ile dolomittir. İçinde kalsiyum karbonat ve sodyum karbonat
barındıran ve bu özellikleri yüzünden cam ve seramik endüstrisinin
vazgeçilmezleri arasında yer alan dolomit, nadir ve çok değerli bir
kireç taşı olarak biliniyor. Bunun yanı sıra ülkemizde 13,9
milyar ton mermer; 12,3 milyar ton linyit kömürü; 5,7 milyar ton kaya tuzu; 1,2
milyar ton yüksek kalorili taş kömürü; 3 milyar ton bor; 1,5 milyar ton
ponza; 1,9 milyar ton bllister bakır cevheri bulunmaktadır. Toplam
yer altı maden kaynaklarımızın bugünkü piyasa değeri
ise 2,5 trilyon doların üzerindedir. Bu arada, araştırmalar,
Türkiyede 700 ton görünür altın rezervi ki muhtemel rezerv olarak 6.500
ton olduğu iddia edilmektedir- ve 1.926 ton görünür gümüş rezervi
mevcuttur.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; dünya
metal maden rezervlerinin yüzde 0,5i; endüstriyel ham madde rezervlerinin
yüzde 2,5u; kömür rezervlerinin yüzde 1i ve jeotermal potansiyelinin yüzde
0,8i ülkemizde bulunmaktadır. Jeotermal potansiyeli itibarıyla
ülkemiz dünyada 7nci sırada, Avrupada 1inci sırada bulunmaktadır.
Ülkemiz 3,8 milyar metreküp işletilebilir mermer; 2,7 milyar metreküp
işletilebilir traverten ve 995 milyon metreküp işletilebilir granit
olmak üzere toplam 7,5 milyar metreküp doğal taş rezerviyle dünya
doğal taş potansiyelinin yüzde 40ına sahiptir. Ülkemizde
yapılan araştırmalarda 650ye varan renk ve dokuda mermer
olduğu belirlenmiştir. Dünya bor rezervlerinin yüzde 78ine sahip
olan Türkiye bu oranıyla dünyada ilk sırada yer almakta ve dünya
tüketimini en az dört yüz yıl karşılayabilmektedir. İktidarımızdan
önce 1,9 milyar ton olarak tespit edilmiş olan ülkemiz bor rezervi,
yapılan yoğun aramalar sonucu 3 milyar tonu aşmış
bulunmaktadır. Dünya feldispat rezervinin yüzde 23ü ve bentonit
rezervinin yüzde 20si ülkemizde bulunmaktadır. Dünyada ikinci büyük soda
külü rezervi olan Beypazarı trona yatağını işletmek
üzere kurulan tesis yılda 1 milyon ton soda külü, 100 bin ton sodyum
karbonat üretimiyle dünya tüketiminin yüzde 2,5unu
karşılamaktadır. Toplam trona rezervimiz de 233 milyon ton
olarak belirlenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anadolu
madenciliği cumhuriyet öncesi dönemde Batının bir yandan kendi
sınai ürünlerini satabilecek, öte yandan sınai üretim için ucuz ham
madde sağlayacak dış pazarlara açılma politikalarına
paralel olarak yabancıların kontrolünde kalmıştır. Bu
dönemde İngilizler Balıkesir Susurlukta pandermit madenini ve Murgul
Bakır İşletmesini, Fransızlar Balıkesir bölgesinde
boraks madenlerini, Muğla bölgesinde krom madenini, Balyada kurşun,
çinko madenini; İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve Almanlar
Zonguldak taş kömürü havzasını işlettiler. Cumhuriyetle
birlikte devletçilik politikası yanı sıra yerli müteşebbis
yetersizliği nedeniyle, birçok sektörlerde olduğu gibi madencilik
sektörünün de kurumsallaşmasını sağlamak ve bu sektörde
gerekli yatırımları yapmak üzere Maden Tetkik Arama Enstitüsü
(MTA) ve Etibank kuruldu ve madenciliğe dayalı sanayileşmenin
altyapısı hazırlandı. Bu dönemde demir çelik fabrikaları
kuruldu, krom ve kömür başta olmak üzere maden üretiminde önemli ölçüde
artış sağlandı. 1933 yılına geldiğimizde,
millîleştirme politikalarıyla çok sayıda maden işletmesi
yabancılardan geri alındı. Çok partili döneme geçişle
birlikte, 1954 yılında yerli özel sektörün ve yabancı sermayenin
de sıcak bakacağı bir maden kanunu çıkarıldı.
1960-1970 yılları arasında ülkenin siyasi ve sosyokültürel
yapısındaki gelişmelere paralel olarak gündeme gelen
sanayileşme politikaları doğrultusunda İskenderun ve
Ereğli demir çelik fabrikaları, Seydişehir Alüminyum,
Bandırma boraks ve borik asit, Antalya ferrokrom, Karadeniz Bakır
İşletmesi, Samsun blister bakır, ÇİNKUR -çinko kurşun,
Kayseri- KÜMAŞ Kütahya manyezit fabrikaları kuruldu veya kuruluş
çalışmaları başladı. 1970li yıllarda
yaşanan petrol krizleri sonrası 1978 yılında
çıkarılan 2172 sayılı Devletçe İşletilecek
Madenler Hakkında Kanun ile linyit ruhsatları birleştirilerek
havza madenciliğine dayalı termik santraller projelendirildi.
Ayrıca bu Yasa kapsamında tüm bor sahaları da Etibanka
devredildi. Bilahare bu Yasa ile ilgili uygulamalar 1979 yılındaki
iktidar değişikliği sonrası durduruldu. 1970li yıllar
ve sonrası dönemlerde uygulanan politikalardaki belirsizliklerin yanı
sıra madencilik yatırımları için kamu ve özel sektör
arasında tam bir tercih yapılamaması sonucu madencilik sektörü
arzu edilen gelişimi gösterememiştir.
Her ne kadar 1980-1990 arasında planlanan elektrik
santrallerinin tamamlanmasıyla birlikte linyit ve elektrik üretiminde
önemli ölçüde artışlar sağlanmış ise de genelde kamu
madenciliğindeki gelişmelerin olumlu olduğu söylenemez. Buna
mukabil özel sektöre dayalı mermer, seramik, cam, çimento ve endüstriyel
ham maddeler sektöründe önemli gelişmeler yaşandı. Özellikle
1984 yılında mermerin 3213 sayılı Maden Kanunu
kapsamına alınmasıyla mermer ihracatımız 25 kat
arttı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gayrisafi
millî hasıla içinde madenciliğimizin payı cumhuriyetin ilk
yıllarında yüzde 30 iken 1960lı yıllarda yüzde 5e,
günümüzde ise yüzde 1,5lara kadar düşmüş bulunuyor. Bu oran Almanya
ve Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 4, Kanadada yüzde 7,5;
Avustralyada yüzde 8,7dir. Gerçi cam, seramik, çimento, demir çelik ürünleri
ve elektrik üretimi gibi bazı ürünler sanayi ve kimya sektöründe
değil de madencilik sektöründe gösterilmiş olsaydı, ülkemiz
madencilik sektörünün gayrisafi millî hasıla içindeki payı yüzde 3,5
civarında olacaktı. Ancak bu seviyenin de ülkemiz madenciliği
için çok düşük olduğu kanaatindeyim. Ancak AK PARTİ
İktidarının madencilik sektöründe uyguladığı
politikalar sonucu 2002 yılında sadece 685 milyon dolar olan maden
ihracatı 2008 yılında 3,24 milyar dolara artmış olup
toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 2,37ye
çıkmıştır. Madencilik sektöründe ihracatın
ithalatı karşılama oranı ise 2008 yılında yüzde
68 dolayında gerçekleşmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ABD
kaynaklı olarak ortaya çıkan ve dünya genelinde etkili olan küresel
finans krizi tüm sektörlerde olduğu gibi sanayide önemli bir konuma sahip
olan ülke kalkınması ve refah düzeyinin yükselmesinde etkin rol
oynayan madencilik sektörünü de etkilemiştir. Son yıllarda ulusal
pazarlardaki talep ve fiyat artışları dolayısıyla yeni
maden sahalarının işletmeye alınması, mevcut maden
işletmelerinde üretim ve ihracat artışı
sağlanmasının ardından maden fiyatlarında dünyayı
etkisi altına alan küresel mali kriz nedeniyle önemli oranda
düşüş yaşandı. Küresel piyasalardaki olumsuz havanın
etkisiyle Türkiyenin maden ihracatında önemli yer tutan bakır,
çinko, alüminyum, kurşun, nikel ve kalay gibi madenlerin fiyatı da
ciddi şekilde düşerek üç dört yıl önceki fiyatlara geriledi.
Örneğin, 2005 yılında tonu 3.677 dolar olan bakırın
fiyatı 2008 yılı Nisan ayında 8.683 dolara kadar
çıkmış ancak bakır fiyatları 2008 yılı Ekim
ayı sonunda tekrar 3.742 dolara düşmüştür. Böylece, küresel
krizin etkileri maden sektöründe 2008 sonlarından itibaren kendisini
hissettirmiş olup talep daralması, iç pazarın yanı
sıra ihracat rakamlarında da önemli düşüşlere yol
açmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madencilik
sektörüne yön verirken uzun vadede bir madencilik politikası
oluşturmak şarttır. Bu politikanın kalıcı
olması yanında zaman içinde değişip yeni koşullara
uyacak esnekliği de göstermesi zorunludur. Ayrıca, bu politika tespit
edilirken maden potansiyelimiz sağlıklı bir şekilde
belirlenmeli ve doğal kaynaklarımızın tükenebilirliği
de göz önüne alınmalıdır.
Madencilik sektörümüzün gelişmiş ülkeler düzeyine
gelmesi ve ekonomimizde olması gereken yere ulaşması için
sektördeki belirsizliklerin en aza indirilmesi gereklidir. Ülkemizin
sınırlı kaynakları akılcı bir şekilde maden
aramaları yoğunlaştırılmalı ve sektörde gerekli
yatırımların yapılması teşvik edilmelidir.
Çalışmaların daha verimli olabilmesi için gerekli
yasal ve kurumsal düzenlemelerin yapılması ve bunlara işlerlik kazandırılması
da şarttır.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Kim yapacak onları?
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Hükûmet. Yapıyoruz
Onun için bu araştırma komisyonu şey ediliyor. Ama
yapılıyor.
Bir ülkenin refah seviyesi, birçok göstergenin yanı sıra
o ülkede tüketilen maden miktarıyla da doğrudan ilgilidir.
Araştırmalar göstermektedir ki bir insan yetmiş yaşına
kadar Amerikada 1.600 ton, Almanyada 1.000 ton fakat Türkiyede ise maalesef
sadece 300 ton maden tüketmektedir. Dolayısıyla refah seviyemiz
arttıkça tüketeceğimiz maden miktarı artacak olup bunu ithalat
yerine kendi yer altı kaynaklarımızdan temin etmek için gerekli
politikaları oluşturmalıyız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin
maden potansiyeli değişik kesimler tarafından farklı
algılanmakta ve ifade edilmektedir. Kimine göre Türkiye maden fakiri,
kimine göre ise trilyon dolarların üzerinde oturmaktayız. Türkiye,
gerçekten birçok endüstriyel maddeler ve metalik maddeler açısından
ihtiyacımızı karşıladığı gibi önemli
ihracat potansiyeli de oluşturmaktadır. Ancak linyit
dışındaki enerji ham maddeleri hâlen tespit edilmiş
rezervleri itibarıyla yetersizdir. Alüminyum, cıva, kurşun,
çinko gibi bazı madenler de yeterli üretim yapılmadığı
için veya kalite nedeniyle ithal edilmektedir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, ülkemizin maden
potansiyeli yeterince araştırılmış mıdır?
Mevcut madenler ekonomik olarak işletilebiliyor mu? Maden üretimi ve
işletmesinde teknolojik yeniliklere ve çevre şartlarına ne kadar
uyulmaktadır? Ülkemizde hâlen keşfedilmemiş madenler var
mıdır? Aramaları ve üretimi artırmak için mevzuat ve devlet
destekleri yeterli midir? Bu ve buna benzer birçok önemli sorunun yanıt
bulması ülke madenciliğinin geleceği açısından
gereklidir. Ayrıca, dünyada ve Türkiyede ekonomik kalkınmanın
en temel ve ağırlıklı enerji girdileri olan petrol ve
doğal gaza gün geçtikçe daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizin
enerji ham maddelerine yılda 40-50 milyar dolar ödemek zorunda olduğu
dikkate alındığında bu maddelerin ülkemizdeki
varlığının etüdünün ne kadar önemli olduğu ortaya
çıkmaktadır.
1945 yılında Raman petrol sahasının
keşfinden bugüne kadar yapılan çalışmalar, Türkiyede
petrol ve doğal gazın varlığını
kanıtlamıştır. 120 tane kadar irili ufaklı petrol ve
doğal gaz sahası mevcuttur. Toplam 1 milyar ton petrol
varlığı tespit edilmiş ancak bunun yüzde 15ine tekabül
eden 150-160 milyon tonu üretilebilir vasıftadır. Bunun şimdiye
kadar 110-120 milyon tonu zaten üretilmiş ve tüketilmiştir. Geriye
40-50 milyar ton rezerv kalmaktadır ki bu da Türkiyenin bir buçuk
yıllık bir tüketimine denk gelmektedir. Mevcut tespit edilmiş
olan doğal gaz rezervimizse maalesef sadece 8 milyar metreküp olarak
görülmektedir. Gerçi Karadenizdeki çalışmalar devam ediyor. Bu da
2008 yılında Türkiyenin tükettiği 33 milyar metreküp doğal
gazla karşılaştırıldığında üç
aylık bir ülke ihtiyacını ancak
karşılayacağı görülecektir.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ iktidara geldiği
günden itibaren tüm yer altı kaynaklarımızda olduğu gibi
petrol ve doğal gaz rezervlerimizin de artırılmasına
yönelik olarak arama faaliyetlerini artırmıştır. TPAOnun
2002 yılında 42 milyon dolar olan yatırım bütçesi 2009
yılında 10 misli artırılarak 460 milyon dolara, 32 adet ve
63 bin metre olan arama sondajı -yıllık- 80 adet ve 155 bin
metreye 2008 yılında, yurt içi ve yurt dışı petrol ve
doğal gaz üretim toplamı -ki doğal gazı petrolün eş
değeri olarak alıyoruz burada- 18,9 milyon varilden 30,6 milyon
varile yükselmiştir.
Karadenizin Sinop açıklarında TPAOnun Petrogras ve
Exxon Mobille birlikte yapacağı ve toplam bütçesi 800 milyon dolar
civarında olan aramalar Karadenizde önemli bir petrol
yatağının varlığını ortaya koyabilecektir.
Öte yandan AK PARTİ iktidarlarından önce yılda
15-20 bin metre olan MTA maden arama sondajları bugün yılda 200 bin
metreye, yılda 10-15 milyon TL olan yatırım bütçesi de 102
milyon TLye yükselmiştir. Bunun sonucunda yetmiş yılda 8,3
milyar ton olan linyit rezervimiz yüzde 50 artarak 12,3 milyar tonu
bulmuştur ki bunun çoğunluğu Afşin-Elbistanda
bulunmaktadır. Yapılacak yeni aramalar sonucunda bu rezervin yani
12,3 milyar tona çıkmış olan rezervin 25 milyar tona kadar
çıkabileceği varsayılmaktadır.
AK PARTİ İktidarına kadar 1,9 milyar ton olan bor
rezervimiz 3 milyar tona çıkmıştır. Bor
ihracatımız 2002de 186 milyon dolar iken 2008de 518 milyon dolara
yükselmiştir. Tabii ki Bor Enstitüsünün yaptığı
çalışmalarla uç ürün tespitleri yapıldıkça bor gelirlerimiz
artacaktır.
250-300 ton yılda altın ithal etmekteyiz. Gerçi bunun
150 tonunu işleyerek tekrar ihraç etmekteyiz ama altına yılda
5-6 milyar dolar ödeme yapmaktayız, döviz çıktısı oluyor.
Ancak öte yandan Türkiyede 650 ton görünür ve 6.500 ton muhtemel altın
rezervimiz var, dolayısıyla bunu bir an önce ekonominin emrine vermek
mecburiyetindeyiz değerli arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Hükûmetimizin madencilikle ilgili temel yaklaşımı, ülkemiz maden
kaynaklarını üretmek, üretilen bu kaynaklarımızı
ülkemiz sanayisine rekabet edebilir koşullarda ham madde olarak sunmak ve
ham madde olarak ihraç ettiğimiz maden kaynaklarımızın
kullanıldığı kendi sanayimizi kurmak, böylece ülkemizi ham
madde üretip satan bir kaynak ülke olmaktan çıkarıp sanayiyle entegre
olmuş, dünya pazarlarında katma değeri yüksek uç ürünlerde söz
sahibi bir ülke konumuna getirmektir. Hükûmetimizin temel hedefi,
politikası budur madencilik sektöründeki.
AK PARTİ İktidarında madencilik sektöründe
sağlanan tüm bu gelişmelere rağmen ülkemizdeki maden, doğal
taş, petrol ve doğal gazdan oluşan tabii yer altı
kaynaklarının sorunlarının tespiti, sektördeki
belirsizliklerin en aza indirgenmesi için etkin, kalıcı ve uzun
vadeli çözümlerin belirlenmesi, bu sektörün önünün açılması ve
teşvikinde nelerin yapılabileceğinin tespiti, bu konu
çerçevesinde dünya ölçeklerine göre yeterli araştırma
yapılıp yapılmadığı ve konuyla ilgili gerekli
önlemlerin alınması ve bu sektörümüzün teknik bilgi ve kurumsal
yapı da dâhil olmak üzere altyapı eksikliklerinin giderilmesi için
Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün
104 ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını AK PARTİ Grubu olarak desteklediğimizi
ifade ederek yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Demirkıran.
Gruplar adına, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına
Batman Milletvekili Bengi Yıldız söz istemiş ama kimse yok.
Şimdi, önerge sahiplerinin konuşmalarına geçiyoruz.
İlk söz Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Halil
Ünlütepeye ait.
Buyurunuz Sayın Ünlütepe. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
saygıdeğer üyeler; madencilik sektörünün sorunlarını
araştırmak üzere verilen önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bizim ilimizin en önemli maden
sektörü girdilerinden birisi mermerciliktir. Afyonkarahisar denilince akla
öncelikle mermer sektörü gelir. Mermercilik sektörünün geçmişi çok eskiye
dayanıyor mu? Yok. Yani elli-elli beş yıllık bir sektör,
geçmişi bu kadar. Fakat bugün ciddi sorunlarla karşı
karşıya olduğunu da belirtebiliriz. Nedir? Mermer sanayisinde en
önemli beş ana işletme modeli vardır. Bunlar: Mermer ocak
işletmesi, entegre mermer fabrika işletmesi, mermer kesme
işletmeleri, mermer torna atölye işletmeleri, mermer mozaik
işletmeleri.
Ben daha ziyade madenciliğin üzerinde de mermercilik konusu
üzerinde ilimizi de ilgilendirdiği için ağırlığı
o yöne yönlendirerek düşüncelerimi yüce heyetinizle paylaşmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün için görebildiğim
kadarıyla mermercilik sektörünün en önemli sorunlarından birisi
girdilerin çok pahalı olmasıdır. Sektörün ana girdileri enerji,
elektrik ve mazot, ayrıca işçilik ve sektör tamamen yüzde 100 yerli.
Enerji fiyatlarının son dönemlerdeki afaki yükselişleri, mazotun
yükselişleri dünya piyasalarında bizim rekabet
ortamımızı ciddi oranda geriye doğru itmektedir.
Örneğin Çin mermerin ana kültesini Türkiye'den almaktadır, ama dünya
piyasalarında işlenmiş mermeri Türkiye'den daha çok
satmaktadır. Türkiye, bu alanda, işlenmiş mermerin
ihracatında Çin ve Mısırla ciddi bir şekilde rekabet
içindedir, ama bu rekabet alanında Çin Türkiye'yi geçmiştir. Çin,
Türkiye'den mermerin ham kültesini alıyor -onlarda da petrol yok, onlar da
petrolü bizim gibi dışarıdan alıyor- ama uyguladıkları
teşvikler sonucu dünya piyasalarına hâkim hâle gelmişlerdir.
Bakın, bununla ilgili önergeler üzerinde konuşan
arkadaşlarım belirttiler. Nedir bu sıkıntılardan
birisi? Örneğin Antalyadan mermeri aldınız, Afyondaki
işletme fabrikalarına getirirken kara yolunu kullanıyoruz.
Antalyadan mermerin kültesini Afyona getirmek için ödediğimiz miktar,
Çinin denizcilik yolunu kullanarak Antalyadan Çine kadar götürdüğü
bedelle aynı. Buna ciddi bir çözüm yolu bulmak zorundasınız.
Nedir? Demir yolu taşımacılığını ön plana
getirmek zorundayız. Zaten şu bir gerçek, hani zaman zaman tonaj
yüksekliğinden yakınıyoruz, ama kara yolları
ağındaki tonaj yüksekliğine uyacaksınız.
Çin, dışarıdan bizim gibi aldığı
petrolde ciddi bir şekilde teşvik yaparken biz yapamıyoruz.
Türkiye'nin hemen hemen 500e yakın atölyesi ve fabrikasıyla birlikte
bir İscehisar bölgemiz var. Ekonomik tedbirlerin zamanında yeterince
alınamaması sonucu bu fabrikaların hemen hemen yarısı
bugün kapalı.
İşin çok daha ilginci, bundan beş altı
yıl önce bizim bölgemiz genellikle işlenmiş mermeri
dışarıya ihraç ederken ve oranı da yüzde 80i bulurken,
maalesef, bugün sektör işlenmiş mermer ihracatından ciddi bir
şekilde geriye doğru düşüş yaşamakta,
dışarıya ocaktan direkt mermeri satarak işletmeler ayakta
durmaya çalışmaktadır. Hâlbuki, o kurulu fabrikaların
atıl bir durumdan kurtarılarak ciddi bir şekilde
çalışması gerekir.
Zaman zaman iktidarın uygulamalarında ciddi
yanlışlıklar görüyoruz. Örneğin İlimiz mermer
sektörünün -zaman zaman yazarlar- başkenti. derler. Ama madencilik
teşvikinde Afyon yoktur. Neye göre, kim bu kıstası koyuyor, bu
kıstasları neye göre ayarlıyorlar, onu anlamakta da
zorlanıyorum. Mermerci işletme sahipleriyle konuşuyoruz, onlar
da bunun niçin böyle olduğunu anlamakta zorlanıyorlar. Hâlbuki, bölgesel
teşvik yerine sektörel teşvike yöneldiğiniz anda, Afyon,
madencilik sektöründe, mermer sektöründe o teşviki alır ve o
işletmeler, bugün çalıştırdıkları işçilerin
hemen hemen yarısını çıkarmazlardı. Hele hele,
mermercilik işletmesinde çalışan işçiler kalifiye
işçiler değil, ilkokul mezunu, mesleksiz kişiler, yani toplumun
en fazla ihtiyaç duyduğu alandaki işsizliği gideriyor,
işsizlik alanını gideriyor. Onlar da bu dönemde
yatırımdaki teşvikin yeterli oranda yapılmaması
nedeniyle, işçilerini çıkarmak zorundalar. Bölgemizde pek çok
yatırımcı fabrika yatırımlarını
durdurmuş durumda. Ekonomik krizden ciddi bir oranda etkilenmiştir.
Ne yapılması gerekiyor? Çinin yaptığı
uygulamanın bir benzerini biz de yapmak zorundayız. İhracata
teşvik uygulamak zorundayız. Yatırımcıyı ihracata
zorlamak zorundayız. Enerji girdilerinde özel tüketim vergisini almamak
zorundayız, almamalıyız. Çinde özel tüketim vergisi
alınmıyor, biz alıyoruz. Enerji pahalıya mal oluyor. Pek
çok fabrika bugün elektrik ücretlerini yatıramadığından
dolayı kapalı. Pek çok işletmeci borçlarını
ödeyemediğinden dolayı izini kaybettirmeye çalışıyor,
zaman kazanmaya çalışıyor. Her birinin ciddi
yatırımı var. Mal varlığının değeri çok
yüksek. Ama bu sadece oranın değil, Türkiyenin sorunu. Hele hele
Afyon işletmecileri
Düşünürseniz, Afyonu merkez
alırsanız, çevresinde, en az 400 kilometrelik bir çevrede tüm
ocakların işletmelerinin hemen hemen yüzde 50si Afyonluların
elinde. Fakat inanın, bugün çalıştırdığı
işçilerin ücretlerini ödemekte zorlanıyorlar.
Petrol ürünlerinde özel tüketim vergisi alınmamalı.
Bunun çıkış yolları bence bu olmalı. Teşviki
yaparsanız hem dışarıya ciddi oranda mermer ihraç edersiniz
hem de kalitesiz olan o alandaki işsizliğin de önüne geçmiş
oluruz diye düşünüyorum.
Görebildiğim kadarıyla, bu sorunlardan bir tanesi de
şu: Yani hemen hemen 2008 yılı ihraç miktarı
yaklaşık 1 milyar 250 milyon dolar. Çinde, demin söyledim, rekabet
koşullarında işçilik ücretleri ucuz. Çinde 100 dolar
civarında. Mısırda 200-250 dolar civarında. Türkiyede
işçilik ücretlerinin maliyeti 500-600 dolar civarında.
Dolayısıyla bizim bu işçilik ücretlerini de
aşağıya çekemeyeceğimize göre sosyal yaşam
gereği, elektrik ücretlerinde ve mazotta, girdilerde bir özel tüketim
vergisi kaldırılarak onların o alandaki eksiklikleri
giderilmiş olabilir diye düşünüyorum.
Ekonominin yanlış yönlendirilmesi sonucu bölgemizdeki
işletmelerin çoğunluğu demin de söylediğim gibi
kapanmış durumda. Önemli olan, bu işletmeler millî bir sermaye.
Onların öncelikle, yatırımın çalışır bir
hâle dönüştürülmesini sağlamak zorundayız. Mermerin ham bir
şekilde satılmasından ziyade işlenmişini satmak
zorundayız. Çünkü onu işlediğiniz anda hem istihdama hem
ihracata ciddi bir katkısı olacağı
tartışmasızdır.
Böyle bir ortamda bu konunun yüce Mecliste gündeme getirilmesinin
ne kadar haklı olduğunu bugün görüyoruz.
Ben sözlerimi daha ziyade şöyle bağlayarak sona erdirmek
istiyorum: Bu bölgesel teşvik yerine mermer sektörünü içine alacak olan
sektörel teşviki madencilikte ön plana almak zorundayız. Elli
beş ilde hemen hemen teşvik uygulanıyor, bunların içinde
Afyon yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Çözemezsiniz çünkü
Türkiye'deki mermer
piyasasının fiyatları Afyonda tespit ediliyor ama o bölge
teşvikten yararlanamıyor.
Ocakların açılmasıyla ilgili bürokratik engellerin
çoğunluğunu hepimiz biliyoruz. Örneğin 2007 ile 2009u
karşılaştırmak istiyorum. Genellikle maden ocakları
açılırken, mermer ocakları açılırken
Örneğin bir
yer meradır. Mera Kanununa göre orada otlakiye bedeli verilmesi
lazım, teminat miktarı verilmesi lazım yani belirli
birtakım külfetler içine girecektir, bu da doğru bir işlemdir.
Fakat, örneğin 2007 yılında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, öncelikle bu sektörün topluma verimli bir şekle
getirilebilmesi için belirtmeye çalıştığım
eksikliklerin, benden önce konuşmuş olan
arkadaşlarımın belirttiği konuların bir Meclis
araştırması önergesi Genel Kurulca da kabul edilerek enine
boyuna araştırılmasını
Çünkü Türkiye'nin her
tarafı madendir, Türkiye'nin yer altındaki zenginliklerine sahip
çıkarsak Türkiye ekonomik krizini belki de en iyi şekilde
aşabilecek bir ortamı da yakalayabilir diye düşünüyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ünlütepe.
Muğla Milletvekili Metin Ergun.
Buyurunuz Sayın Ergun. (MHP sıralarından
alkışlar)
METİN ERGUN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben de Halil Bey gibi, rezervi bol ama derdi çok bir bölgenin
milletvekiliyim. Mermercilik açısından Muğla, rezerv
bakımından 1inci sırada yer alıyor artık.
Muhterem arkadaşlar, bilindiği üzere mermer, hem
yapı malzemesi hem de süsleme ve dekorasyon amacıyla birçok alanda
kullanılan değerli taşlardan biridir. Bilimsel anlamda mermeri,
kalker ve dolomit kalkerlerinin fay
kırıklarından ısınarak çıkan su ile fay hareketlerinin
yarattığı basınç altında başkalaşıma
uğrayarak kristalleşmesi sonucu oluşmuş metamorfik bir
kayaç olarak tanımlayabiliriz.
Hâl böyle olunca, faylardan dolayı Türkiye
topraklarının yüzde 95i deprem bölgesidir. Dolayısıyla bu
durum ülkemiz açısından bir külfettir ama bizler, Yaradanın her
külfete karşı bir nimet de verdiğine inanırız.
Fayların oluşturduğu deprem ülkemiz için nasıl büyük bir
külfet ise ve biz bu külfeti en ağır şekilde yaşıyor
ve bedel ödüyor isek yine fay hareketleri neticesinde oluşan doğal
taş, mermer ve termal enerji de Yaradanın, Cenabı Allahın
bize sunduğu nimettir. Ne yazık ki bu nimeti yeterince
değerlendiremiyoruz.
1985 yılında mermerin Maden Kanunu kapsamına
alınması ile birlikte yatırımcıya bu sektörde
beklenilen güven ortamı sağlanmıştır. Bu tarihten
sonra inşaat sektörünün canlanması ve iç talebin artmasıyla
birlikte doğal taş ve mermer üretim ve kullanımı hız
kazanmıştır. Bu dönemden sonra, özellikle büyük firmaların
yapmış oldukları yatırımlarla işletmecilikte
büyük boyutlu üretim sağlayan modern ekipmanların
kullanımına geçilmiş, böylelikle mermer üretim miktarı
ülkemizde artmıştır.
Ülkemiz, mermer çeşitliliği bakımından 290
çeşitle dünya ortalamasında ilk sırada yer almaktadır.
Ancak ticari anlamda sürekliliğini kanıtlamış 80in
üzerinde değişik yapıda ve 120nin üzerinde değişik
renk ve desende mermer rezervi bulunmaktadır.
Türkiye, 1980 yılından sonra, ihracata dayalı
büyüme modelini seçtikten sonra başta Amerika, Çin, İngiltere,
İspanya, İtalya gibi ülkeler olmak üzere dünyanın dört bir
yanına mermer ve doğal taş ihraç etmeye
başlamıştır. Dünya mermer rezervlerinin yüzde 40ına
sahip olan doğal taş cenneti ülkemizin 2008 yılında
yaptığı ihracat 1,5 milyar dolar civarındadır. 2009
yılı için 1,2 milyar dolar gerçekleşeceği beklenmektedir.
Dünya doğal taş ticareti 20 milyar dolar civarındayken bizim
yüzde 40lık rezervimizde yapmamız gereken 8 milyar dolarlık
mermer ihracatımız ne yazık ki çok düşük seviyelerde
kalmaktadır. Ancak bu sektördeki sorunlara ciddi bir şekilde yönelip
çözümleri sağlandığı takdirde, elbette bu oranı 8
milyar dolara çıkarmamız mümkündür.
Unutmayalım ki mermer sektörü yüzde 100e yakın yerli
girdi ile çalışmakta ve oldukça büyük oranda istihdam
sağlamaktadır. Mermer rezervleri bakımından son derece
önemli bir potansiyele sahip olan mermercilik ve doğal taş sektörü
uygulanan yanlış politikalar ve yoğun bürokrasi nedeniyle yeteri
kadar gelişme gösterememiştir. Eğer sorunlar giderilmezse
sektörün sıkıntıları gün geçtikçe büyüyecek ve içinden
çıkılmaz bir hâl alacaktır ve büyümeye de
başlamıştır. O kadar ki, 2002 yılında
Muğlada mermercilik sektöründe çalışan işçi
sayısı 13 bin iken yeni aldım, yeni rakam- 6 bine düşmüş.
Bu kısa süre içerisinde düşüş yüzde 50den fazla. Taş
bizde, üretim ve işletmenin tamamı emeğe
dayandığı için emek bizde, üretimle ilgili her türlü makine de
yurdumuzda yapılmakta -özellikle mermer sektörüyle ilgili her türlü
makine, artık, yurdumuzda yapılmakta- dolayısıyla o da bizdedir. Yani kısacası mermer
sektörüne, tek başına yüzde 100 katma değer sağlayan
Türkiye'nin tek sektörü diyebiliriz.
Genellikle işlenmeden ihraç edilen mermerlerimiz nihai
işlenmiş mamul olan mermer fayans ve plaka şeklinde ihraç
edilebilir ise ülkemiz ekonomisine yüzde 100
katma değer bırakarak çok daha fazla katkı
sağlayacaktır. Bunun için, sektörün önündeki engeller ortadan
kaldırılmalı ve yatırım yapması
sağlanmalıdır. Zira, bu alanda dünyada en önde gelen ülkeler,
mesela İtalya, mermeri bizden blok hâlinde alıp işleyerek
başka ülkelere işlenmiş -hem de kendi damgasını
vurarak- mamul, madde olarak satmakta ve bizden kat kat daha fazla gelir elde
etmektedir.
Mermercilik sektörü, sektörün dünyadaki rakipleriyle mukayese
edince işçi girdileri üzerindeki yüksek sosyal sigorta vergilerinin 5 veya
10 kat fazla olması, motorin ve enerji üzerindeki yüksek ÖTV ve benzeri
yüksek girdilerden dolayı rakipleriyle rekabet edemez duruma
gelmiştir günümüzde. Özellikle işçilik ve akaryakıt, sektör
açısından ciddi girdi maliyetlerini oluşturmaktadır. Bu
maliyetlerin dünyada rekabet ettiğimiz ülkelerle en az aynı seviyeye
indirilmesi ve ÖTV oranlarının düşürülmesi gerekmektedir.
Sektörde motorin ve enerji ciddi girdi maliyetlerini oluşturmaktadır
belirttiğimiz gibi. Mermercilik sektöründe dolaylı vergiler toplam
maliyetin içinde yüzde 63lük bir paya sahiptir. Bu enerji maliyetiyle sektörün
dünyada rekabet etmesi mümkün değildir. Enerji ve motorin girdi
fiyatlarındaki ÖTV oranlarının düşürülmesi sektörün en
azından önünü açacaktır.
Doğal taş ve mermer ocak fabrikalarını
başka bir ile taşıma imkânı bulunmadığı için
mermerler çıkarıldığı yerde işlenmelidir. Bu
nedenle, bölgesel teşvik değil, sektörel teşvik
desteklenmelidir. Bu husus acilen, yani sektörel teşvik acilen
uygulanmalıdır. Üstelik, bölgesel teşvik, firmalar arasında
da haksız rekabete sebep olmaktadır.
Akaryakıt fiyatlarının yüksek olması
nedeniyle, kara yolu taşımacılığından daha ucuz
maliyetli olan demir yolu taşımacılığına önem
verilmelidir. Petrole bağımlı kara yolu
taşımacılığından daha pahalı konumda olan
demir yolu taşıma ücretleri makul seviyelere indirilmelidir. Bu durum
kara yollarını da rahatlatacaktır.
Ocaktan demir yoluna taşıma sırasında tonaj
fazlalığı nedeniyle kesilen trafik cezaları, mermer ocak
sahibini işten bıktırır hâle getirmiştir. Unutmamak
gerekir ki mermer bloğu ne kadar büyük olursa mermerin kalitesi de o kadar
yüksek olmaktadır. Ancak, ne var ki, tonaj uygulamasından dolayı
bloklar parçalanmak zorunda kalmaktadır, bu da kalite kaybına sebep
olmaktadır. Bundan dolayı mermer bloklarının
taşınmasında yaşanan sıkıntıların
çözülmesiyle sektörün bu konudaki önü açılacaktır.
Çin malları, her sektöre girdiği gibi mermercilik
sektörüne de girmiştir. Ucuz olması nedeniyle, kalite
şartları aranmadan Çin granitine rağbet artmış, hatta
öyle bir hâl almıştır ki bu durum, kalitesi yüksek mermerlerimiz
bir tarafa itilmiş, kalitesiz Çin malı mermerler kamu kurum ve
kuruluşlarımızda dahi kullanılmaya
başlanmıştır. Mermerciliğimizin gelişimini
engelleyen bu ithalatın kısıtlanması gerekmektedir. Bu
durum, sektörü rahatlatmanın ötesinde ülke ekonomisi açısından
da önemli bir kazanç getirecektir.
Ayrıca, bu ucuz granitlerin insan
sağlığını tehdit eden boyutunun olduğu, sektör
temsilcileri ve uzmanlar tarafından sürekli gündeme getirilmektedir.
Sonuç olarak, mermer sektörünün içinde bulunduğu
sorunların hem yerinde görerek hem uzmanları dinleyerek
araştırılması ve dolayısıyla bir komisyonun
kurulması, bu sektörün önünün açılmasını sağlayacaktır
ve bizi bu alanda dünya lideri yaparak 2023te hedeflenen 500 milyar
dolarlık ihracatın gerçekleşmesinde katkı sağlayacak
nitelikte olması nedeniyle biz önemli görüyoruz.
Hepinize saygılarımı sunarım. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ergun.
Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri ile kanun
tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 21 Ekim 2009
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 19.58