DÖNEM: 23 CİLT: 65 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
83üncü
Birleşim
7 Nisan 2010 Çarşamba
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş
ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, Afyonkarahisar ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ali Özpolatın, Avukatlar Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Hakkâri
Milletvekili Rüstem Zeydanın, sınır ticareti ve Derecik
beldesinin ilçe olması gerektiğine ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin, Türk kadınının seçme ve seçilme
hakkını kazanmasında Türk Kadınlar Birliğinin rolüne
ilişkin açıklaması
2.- Konya
Milletvekili Ayşe Türkmenoğlunun, Avukatlar Gününe ilişkin
açıklaması
3.- Batman
Milletvekili Mehmet Emin Ekmenin, Avukatlar Gününe ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
basın, yayın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/658)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
balıkçılık sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/659)
3.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
pancar üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/660)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
Turgut Özalın ölümü konusundaki iddiaların
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/661)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/480) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 7/4/2010 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- (10/348) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 7/4/2010 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- (10/654) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 7/4/2010 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
AK PARTİ Grubu Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna
Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.- Ankara
Milletvekili Haluk İpekin, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve 18 Milletvekilinin, Afyonkarahisar Milletvekili Halil
Ünlütepe ve Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi ve 10 Milletvekilinin, Diyarbakır Milletvekili Gültan
Kışanak ve 19 Milletvekilinin, Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi ve 5 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri
ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/636, 2/123, 2/200, 2/288, 2/304, 2/342, 2/364,
2/474, 2/596) (S. Sayısı: 490)
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Kanun
teklifine, af niteliği taşıyan yeni madde ihdasına dair
önergenin oylamasında nitelikli çoğunluk aranıp
aranmayacağı hususunda
2.- Genel Kurulca
alınan kararın 7 Nisan 2010 Çarşamba günü 490 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bitimine kadar görüşülmesi
şeklinde olduğu, saat 24.00ü geçince 7 Nisanın bittiği ve
bu nedenle çalışmalara devam edilip edilemeyeceği hakkında
XI.-
OYLAMALAR
1.- Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
26ncı maddesinin oylaması
2.- Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
tümünün oylaması
XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantep Çocuk Hastanesindeki sorunlara
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
(7/12211)
2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepte yeni hastaneler
yapılmasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/12212)
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, bir erin ölümü olayına ilişkin
sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönülün cevabı (7/12235)
4.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir hastanenin tamamlanmasına ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
(7/12318)
5.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Mersinde eğitim ve araştırma hastanesi
açılmasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/12319)
6.- İstanbul
Milletvekili Atila Kayanın, Bağcılar Devlet Hastanesine
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı (7/12393)
7.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursa İl Özel İdaresi
yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/12891)
8.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına
yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı (7/13150)
9.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına
yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/13157)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, 90ıncı yıl kutlamaları
çerçevesinde yapılan bisiklet turunda kullanılan bisikletlere
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin cevabı (7/13384)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.03te açılarak dokuz oturum yaptı.
İzmir Milletvekili
Canan Arıtman, Türk kadınına belediye seçimlerinde seçme ve
seçilme hakkını tanıyan yasanın kabul edilişinin
80inci yıl dönümüne,
İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel, Öldürülen Gazeteciler Gününe,
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir, Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 165inci yıl dönümüne ve Polis Gününe,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Genel Kurulu
ziyaret eden Hollanda Senato Başkanı Rene van der Lindene
Başkanlıkça Hoş geldiniz denildi.
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Türk polis
teşkilatının kuruluşunun 165inci yıl dönümüne, Polis
Gününe ve Fenerbahçe Acıbadem Voleybol Takımının Avrupa
ikinciliğine,
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 165inci yıl dönümüne ve Polis Gününe,
Kütahya
Milletvekili Alim Işık, Kütahyada görevi başında
hayatını kaybeden polis memuruna ve polis teşkilatının
kuruluş yıl dönümüne,
Van Milletvekili
İkram Dinçer, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz
Baykalın, il kongresi nedeniyle Vana yaptığı ziyarette
meydana gelen olaylara,
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Deniz Baykala Vanda yapılan saldırının
bazı AKP mensupları tarafından organize edildiğine,
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Deniz Baykalın, Vanda kendisine karşı
yapılan saldırıyla ilgili olarak, henüz olay
araştırılmadan, doğrudan doğruya AK PARTİ
teşkilatına suçlamada bulunmasını
yadırgadıklarına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Sinop Milletvekili
Engin Altay ve 31 milletvekilinin, eğitim fakülteleri
mezunlarının istihdamındaki sorunların (10/654),
Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, askerlik hizmetini
Doğu ve Güneydoğu Anadoluda yapan kişilerin travma
geçirdiği iddialarının (10/655),
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 20 milletvekilinin, Edirnede yaşanan su
taşkınları sorununun (10/656),
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Bulgaristan
Türklerinin ülkemizde ve Bulgaristanda yaşadıkları sorunların
(10/657),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemde yerini alacağı ve ön
görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Madencilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/67, 75, 82, 122, 141,
180, 193, 208, 216, 229, 304, 309, 320, 324, 336, 337, 342, 374, 377, 388, 404)
esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin bir ay
uzatılmasına ilişkin tezkeresi okundu; Komisyona bir ay ek süre
verildiği açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (10/589) esas numaralı,
Doğu ve Güneydoğu Anadoluda Hançer Timi adlı grupların
var olduğu iddialarının belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergenin
görüşmelerinin Genel Kurulun 6/4/2010 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin BDP,
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 321 sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu
Tasarısının görüşmelerinin Genel Kurulun 6/4/2010
Salı günkü birleşiminde yapılmasına, bundan başka bir
konunun görüşülmemesine ilişkin MHP,
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (10/618) esas numaralı
Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun
6/4/2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
CHP,
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerinden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 476, 472, 474, 475 ve 279 sıra
sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 8, 13,
14, 15 ve 16ncı sıralarına alınmasına; diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun, 6 Nisan 2010 Salı günkü birleşiminde 490 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümündeki 17nci maddenin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 7 Nisan 2010 Çarşamba günkü
birleşiminde 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 8 Nisan 2010 Perşembe günkü
birleşiminde ise 479 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi.
Konya
Milletvekili Özkan Öksüz, Konya Milletvekili Faruk Balın, Cihanbeyli
Organize Sanayi Bölgesinin kurulmasına Sanayi Bakanlığınca
izin verilmemesi ve Cihanbeyli Belediyesinin katı atık borcunun
İller Bankası tarafından tahsil edilmesi konusunda
yanlış bilgiler verdiğine,
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, konuşmasında dile getirdiği esnaf, küçük
işletme sahiplerinin borçlarına,
İstanbul
Milletvekili Ahmet Tan, (10/618) esas numaralı önergeyle faili meçhul
siyasi cinayetler konusunda Meclis araştırması komisyonunun
oluşturulmasının, Anayasa tartışmalarının
yapıldığı bugünlerde zamanlaması bakımından
da yerinde olacağına,
Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Konya Milletvekili Ayşe
Türkmenoğlunun, Madımak katliamını kınıyor
olmasını teşekkürle karşıladığını
ancak Madımak katliamının faili meçhul cinayetlerden
sayılmasının doğru olmadığına, faillerinin
belli olduğuna, bu cinayeti işleyenlerin hâlâ yakalanamamış
olmasının Hükûmetin aczi olduğuna,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Konya
Milletvekili Faruk Bal, Konya Milletvekili Özkan Öksüzün şahsına
sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/526) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.
(2/650) esas
numaralı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin, bazı üyelerin imzalarını geri almaları sonucu
imza sayısı Anayasanın 175inci maddesinde öngörülen
sayının altına düştüğünden, ilk imza sahibine iade edildiği
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/914),
128inci (6/1395),
136ncı (6/1413),
144üncü (6/1426),
174üncü (6/1469),
176ncı (6/1473),
189uncu (6/1494),
190ıncı (6/1495),
191inci (6/1496),
192nci (6/1497),
193üncü (6/1498),
194üncü (6/1500),
195inci (6/1501),
196ncı (6/1503),
230uncu (6/1550),
231inci (6/1551),
297nci (6/1638),
307nci (6/1650),
309uncu (6/1654),
312nci (6/1658),
314üncü (6/1660),
349uncu (6/1703),
383üncü (6/1748),
389uncu (6/1755),
431inci (6/1806),
432nci (6/1807),
Esas
numaralı sözlü sorulara Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu cevap
verdi; soru sahiplerinden Niğde Milletvekili Mümin İnan ve Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş da cevaplara karşı
görüşlerini açıkladılar.
Van Milletvekili
Özdal Üçer, sözlü sorular cevaplandırılırken zaman
aşımına uğrayan konularla ilgili yapay cevaplar
verildiğine, dönemin Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik
tarafından atamaları yapılan Aslan Sinirle ilgili yolsuzluk
iddiasına ve Kızıltepedeki üniversite sınav
uygulamasının düzeltilmesine gidilip gidilmeyeceğine
ilişkin bir açıklamada bulundu.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/761) (S. Sayısı: 458),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan, Ankara Milletvekili Haluk
İpekin, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve 18 Milletvekilinin; Afyonkarahisar Milletvekili Halil
Ünlütepe ve Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün; Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi ve 10 Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Gültan
Kışanak ve 19 Milletvekilinin; Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın; Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın; Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi ve 5 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/636, 2/123, 2/200, 2/288, 2/304,
2/342, 2/364, 2/474, 2/596) (S. Sayısı: 490) 18inci maddesine kadar
(birinci bölümün tamamı) kabul edildi.
7 Nisan 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 04.01de son verildi.
|
|
|
Meral AKŞENER |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
Harun TÜFEKCİ |
|
|
Burdur |
|
Konya |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 117
II.-
GELEN KÂĞITLAR
7
Nisan 2010 Çarşamba
Rapor
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin; 351
Sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonları Raporları (2/371)
(S. Sayısı: 495) (Dağıtma tarihi: 7.4.2010) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, mezun olduğu fakülteye ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1974) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/03/2010)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, muhtarların çalışma yeri
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1975) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Et ve Balık Kurumunun et
alımına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1976) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta yapılan ihracat ve
ithalata ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) sözlü soru
önergesi (6/1977) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
5.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, SGK Teftiş Kurulu Adana
Grup Başkanlığının kapatılmasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1978) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
6.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, ATAK Helikopter Projesine
ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1979)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
7.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, yangın söndürme hava
araçları kiralama ihalesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1980) (Başkanlığa geliş tarihi:
30/03/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, yasama dokunulmazlığına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/13539) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/03/2010)
2.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, karma komisyonla ilgili bir dilekçesine
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/13540) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/03/2010)
3.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, tasarruf genelgelerine ve çiftçilerin borçlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13541)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
4.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Başbakanlık korumalarına
alınacak araçlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13542) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
5.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin, GAP Eylem Planı
çerçevesinde yapılacak organize hayvancılık bölgesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13543)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
6.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, çiftçilerin bankalara olan borçlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13544)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
7.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bir bölgenin kültür ve turizm
koruma ve gelişim bölgesi ilan edilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13545) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/03/2010)
8.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, prim borcu olanlara banka
kredisi verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13546) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
9.- Aydın
Milletvekili Recep Tanerin, 17 Ağustos depremiyle ilgili mali verilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13547)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
10.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, lokanta
işletmelerinden istenen bazı belgelere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13548) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/03/2010)
11.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, kamu sosyal
tesislerinin haksız rekabet oluşturduğu iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13549)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
12.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki TOKİ
konutlarının taksit artışlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13550)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
13.- Antalya Milletvekili
Hüseyin Yıldızın, Devlet sporcusu unvanı alan sporculara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13551)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
14.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, demokratik açılım
toplantılarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13552) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
15.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, turizm sektörünün desteklenmesine ve alınan
bir ücrete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13553) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
16.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Almanyadaki Deniz Feneri davası
kapsamında yapılan istemlere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13554) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/03/2010)
17.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, haciz ve keşif
işlemlerinde vakıf araçlarının kullanımına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13555)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
18.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Nevruz kutlamalarındaki bazı
eylemlerin soruşturulmasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13556) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/03/2010)
19.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, esnafın prim borçlarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13557) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/03/2010)
20.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, SGK ile TOKİ arasındaki protokole
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13558) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/03/2010)
21.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Kuruçaşiledeki
ağaç kesimi ve seyrekleştirmesine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13559)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
22.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Kulada kurulan tehlikeli atık bertaraf
tesislerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13560) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
23.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumdaki HES projelerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13561)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
24.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir gölet yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13562)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
25.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir gölet yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13563)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
26.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir gölet yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13564)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
27.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir gölet yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13565)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
28.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir baraj yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13566)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
29.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir baraj yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13567)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
30.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir gölet yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13568)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
31.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir gölet yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13569)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
32.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir gölet yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13570)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
33.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir gölet yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13571)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
34.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, bir baraj yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13572)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
35.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, bir baraj projesine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13573)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
36.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TRTdeki bazı sözleşmeli
personelin aldığı ücrete ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/13574) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/03/2010)
37.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TRT-2 kanalının TRT Haber
olarak değiştirilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/13575) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/03/2010)
38.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Irakta tutuklu bulunan
Türkmenlere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13576) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/03/2010)
39.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Suriye Turizm
Bakanlığının dağıttığı haritaya
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13577) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
40.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
bazı ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13578) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/03/2010)
41.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Beykozdaki bir villanın imar
durumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13579) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
42.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, bir cinayet failinin
yakalanmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13580) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/03/2010)
43.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, bir cinayetin faillerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13581)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
44.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta yakalanan uyuşturucuya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13582) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
45.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, TEKEL ruhsat
bedellerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13583) (Başkanlığa geliş tarihi:
30/03/2010)
46.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, belediyelerin denetlenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13584)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
47.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Şişli Emniyet
Müdürlüğünde yaşanan bir ölüm olayına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13585)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
48.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, belediyelere yardım
ödeneğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13586) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
49.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgat Defterdarlığı
binasının yıkımına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13587) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/03/2010)
50.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Simav Gölü arazisinin
kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13588) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
51.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, bir şube müdürü hakkında
basında çıkan haberlere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13589)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
52.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, ÖSYMnin sınav merkezi
belirlemesinde yaşanan sorunlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13590)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
53.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, bir ilköğretim okulunun
depreme karşı dayanıklılığına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13591)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
54.- İzmir Milletvekili
Canan Arıtmanın, okula gitmeyen bir çocuğun durumuna
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13592) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
55.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, bazı okulların askeri alanlara
yakınlığı nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13593)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
56.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, bir Anadolu lisesinin bina
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13594) (Başkanlığa geliş tarihi:
30/03/2010)
57.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Gaziantep Milli Eğitim İl Müdürüne
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13595) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
58.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, askerlik görevi sırasında
intihar ettiği öne sürülen kişilere ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13596)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
59.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, test uçuşunda düşen taarruz
helikopterine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13597) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
60.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, meme kanseri
tedavisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13598) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
61.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Bartındaki hava
ambulansı hizmetlerine ve bir olaya ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13599)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
62.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın,
Diyarbakır Göğüs Hastalıkları Hastanesinin
kapatılmasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13600) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/03/2010)
63.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Burhaniye Devlet Hastanesinin
ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13601) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/03/2010)
64.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, saha koordinatörlerine ve
ücretlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13602) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
65.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bir sendika şube
başkanı hakkındaki iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13603)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
66.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Türkiye Jokey Kulübünün damızlık
aygır alımına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13604)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
67.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, mevsimlik tarım
işçilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13605)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
68.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin, fındık üreticilerinin alan
bazlı gelir desteği başvurularına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13606)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
69.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, zeytin ve zeytinyağı
üreticiliği ile ticaretine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13607)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
70.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, zeytin ve zeytinyağı üretimine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13608) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
71.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgatta tarımsal faaliyetlerin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13609) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/03/2010)
72.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, tarım sektöründe bazı
çalışmalar yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13610) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
73.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, Manisadaki don afetine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13611)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
74.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, çiftçilerin çeşitli
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13612) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/03/2010)
75.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Siirt-Kurtalan ile Batman
Beşiri arasındaki bölünmüş yola ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13613)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
76.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Gevaş PTT şubesindeki personel
yetersizliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13614) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/03/2010)
77.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir baraj projesinin demiryolu
ağına etkilerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13615) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/03/2010)
78.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Ordu
ve Giresun illerine yapılacak havaalanına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13616)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
79.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, kurulacak küresel lojistik köylerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13617) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
80.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Avrupa Birliği Genel
Sekreterliği müşavirlerine ilişkin Devlet Bakanından
(Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/13618)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2010)
81.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Diyanet İşleri
Başkanlığı personelinin özlük haklarına yönelik
düzenlemelere ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik)
yazılı soru önergesi (7/13619) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/03/2010)
82.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, müze olarak kullanılan
bazı yerlerin ibadete açılmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13620)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
83.- Kars Milletvekili
Gürcan Dağdaşın, Karsta sel felaketine yönelik
çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13621)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
84.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, büyük marketlerin
şehir dışına taşınmasına ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/13622)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/03/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin,
basın, yayın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/658) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.02.2010)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin, balıkçılık
sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/659)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.02.2010)
3.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin,
pancar üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/660)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.02.2010)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin,
Turgut Özalın ölümü konusundaki iddiaların
araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/661)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.02.2010)
7 Nisan 2010 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83üncü Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine
basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulularını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Afyonkarahisar ilinin sorunları hakkında
söz isteyen, Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcana aittir.
Buyurun
Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, çok değerli milletvekilleri; sohbet etmek isteyenler, çay
eşliğinde dışarıda edebilir. Burada oturanlar daha
sakin, sessiz bir şekilde dinlerse hepimiz için iyi olacak.
Buyurun
Sayın Akcan.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın,
Afyonkarahisar ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve televizyon
aracılığıyla yüce Türk milletini saygılarımla
selamlıyorum ve sözlerime başlarken dün, Balıkesirin Dursunbey
ilçesinde toprağa verdiğimiz 21inci Dönem Balıkesir
Milletvekilimiz Sayın Doçent Doktor Hüseyin Kalkana şahsım ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Allahtan rahmet, camiamıza ve
aile efradına başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, Afyonkarahisar ilimiz, Anadolumuzun en önemli kavşak
noktalarından birinde yer almaktadır; cumhuriyetimizin kazanıldığı
topraklar üzerinde kurulmuş bir ildir. İnsanlarımızın
temel geçim kaynağı bitkisel ve hayvansal üretime dayanmaktadır.
Hayvansal üretimde yedi buçuk yıllık AKP İktidarında
nelerin yaşandığını, üretimin ne duruma
geldiğini, iktidar sözcülerinin basın önünde, Meclis
platformlarında söylediği şirin sözlere rağmen ne durumda
olduğunu hem üreticiler hem de tüketiciler daha iyi bilmektedirler.
Sekiz
yıllık AKP İktidarının ilk yedi yılında, bu
zaman zarfında gerçekleşen enflasyonun toplam düzeyde yüzde 150nin
üzerine varmasına, çıkmasına rağmen et
fiyatlarının sadece yüzde 20 düzeyinde artması, besiciliğin
terk edilmesine, süt fiyatlarının reel değeri olan 1 liraya
yaklaşırken birdenbire 35-40 kuruşlara inmesiyle sürdürülebilir
bir faaliyet olmaktan çıkmasına ve yetiştiricinin, doğumuna
bir ay kalmış damızlık ineklerini kesime sevk etmek zorunda
kalmasına neden olmuştur. Şimdi et ve süt fiyatlarında
yaşanan olumsuz gelişmelerin temel dayanağı budur.
Kendisini bu
durumu düzeltmek zorunda hisseden Hükûmet kararnameler çıkarmakta ancak,
maalesef bu destekleme kararnameleri hayvancılığın merkezi
konumunda olan illerden birisi olan Afyonkarahisarı kapsamamaktadır.
Bitkisel üretimde
durum daha vahimdir. 2008-2009 üretim sezonu başında, bitkisel
üretimin temel girdilerinden olan taban gübresi DAPın 110 TLye kadar
daha çıkmasına karşılık daha sonra 30-35 liraya inmesi
ve buna karşılık yine, iki ay önce bu fiyatlar seyrederken iki
ay sonra, şimdiki dönemde 60-65 liraya tekrar çıkması üreticiyi
ciddi şekilde üretimi terk etme noktasında düşündürmektedir.
Bu girdi fiyatlar
eşiğine karşılık üretilen ürünün değer
bulmaması başta Sayın Tarım Bakanı olmak üzere serbest
piyasa ekonomisinin hüküm sürmesiyle izah edilmekte, buna
karşılık, üreticinin ürün fiyatı yükseldiği zaman
piyasaya Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığıyla müdahale
edilebilirken, her nedense, girdilere müdahale edilmeyerek çiftçi perişan
durumda bırakılmaktadır.
Bu durumda olan
Türk ve Afyonkarahisar çiftçisi sulamadan kaynaklanan borçlarını
TEDAŞa ödeyememekte, Ziraat Bankası, tarım kredi ve TEDAŞ
bir önceki yıldan olan borçlarından dolayı ipotek ettiği
tarlaları peyderpey satışa sunmakta; bu, en son pazar günü
geldiğim Sandıklı ilçemizde de kendisini göstermekte, çiftçi
tarlasının, ipotek ettirdiği tarlanın icra yoluyla
satılmasından şikâyet etmektedir.
Eğer sadece
ve yalnızca düşüncesi üretmek ve üretmek olan Türk çiftçisini bu
şekilde, serbest piyasa ekonomisi şartları hüküm sürüyor diye
piyasanın kucağına atarsanız ve hiçbir tedbir
almazsanız, devletin TEDAŞı marifetiyle de mal
varlığını, tarlalarını satışa
çıkarırsanız yarın bunların ürettiği ürünü teker
teker başka ülkelerden satın alarak şimdi ödeyebileceğiniz
paraları başka ülkelerin üreticilerine ödeyerek, onları sübvanse
ederek onların ürünlerini sürekli üretilir hâle getirmek durumunda
kalırsınız, Türk çiftçisini perişan edersiniz, bunun sosyal
maliyeti de bu ülkeye çok pahalıya mal olur.
Değerli
milletvekilleri, Afyonkarahisarımızın en önemli gelir
kaynaklarından bir tanesi de mermerdir. Mermerimizi satmak, geçen hafta
açıklanan büyüme verilerinde inşaat sektörü yüzde 16,5 gerilemiş
iken buna tedbir almak yerine Çinden getirilen graniti mermerin başkenti
Afyonda Devlet Hastanesinde kullandırırsanız, o insanlar isyan
eder, perişan olduklarını haykırırlar ama maalesef,
1i bakan 5 tane AKP milletvekili de bu haykırışa kulak
tıkarlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Değerli milletvekilleri, Afyonkarahisarın en
önemli sorunlarından bir tanesi de eğitimdir. En son yapılan
2009 ÖSS sınavı sonuçlarına göre, Afyon, başarı
sıralamasında, 81 ilde 51inci sıradadır. Hiçbir doğu şehrinde,
imkânsızlıkların hüküm sürdüğü doğu şehirlerinde
bile bu manzaraya gönlümüz razı olmazken batıda
Afyonkarahisarın böyle bir başarısızlığa,
politik nedenlerle, politik baskılarla, öğretmen istihdam etmeyerek,
var olan öğretmenlerin gelir durumunu düzeltip onları aşkla
şevkle eğitime hizmet verir hâle getirmeyerek böyle bir
başarısızlığa mahkûm etmeye hiç kimsenin hakkı
yoktur.
Değerli
milletvekilleri, bir durum da, en önemli gelir kaynaklarımızdan bir
tanesi termal turizm. Termal turizme yurt dışından müşteri
getirebilmek için ihtiyaç duyulan havaalanı yılan hikâyesine
döndürülmüştür. Bu Hükûmetin sekiz yıllık beceriksiz
politikaları sonunda bir askerî havaalanını sivil amaçlı
kullanmaya hazır hâle getirmek bir yana yeni yeni havaalanı
arayışına girerek Afyonluyu perişan etmektesiniz.
Bu
düşüncelerle hepinize saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akcan.
Gündem
dışı ikinci söz 5 Nisan Avukatlar Günü münasebetiyle söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Özpolata aittir.
Buyurun
Sayın Özpolat. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolatın,
Avukatlar Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET ALİ
ÖZPOLAT (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bilindiği
gibi yargının üç kurucu unsuru vardır: Birisi iddia, savunma ve
hükümdür. Savunma hakkı kutsaldır ve hak arama özgürlüğünün
güvencesidir. Ancak bu önemli mesleğin üyeleri bugün son derece zor
koşullarda çalışıyorlar. Sorunlar, hukuk eğitimi
sırasında ve mesleğe giriş aşamasında
başlıyor. Siyasal nedenlerle açılan hukuk fakülteleri
eğitimin kalitesini düşürüyor. Meslek içi eğitim sosyal güvenlik
ve diğer özlük sorunları yasal güvence gerektiriyor. Stajyer avukatlar
sosyal güvenlikten yararlanamıyor. Güç şartlarda büyük yolsuzluk
davalarına bakan kamu avukatları yeteri kadar
bağımsızlığa sahip değildir. Avukatın can
güvenliği bulunmuyor, meslektaşlarımız kelle koltukta
çalışıyorlar. Ceza Muhakemeleri Kanunundan doğan sorunlar
yıllardır çözülemiyor, zorunlu müdafilik ücreti bunların
başında geliyor. Avukatlar hem alacaklarını zamanında
tahsil edemiyorlar hem de KDV borçlarına faiz yüklenmesinden mağdur
durumdular. Avukatlık kimliği bazı kurumlarca resmî belge olarak
sayılmıyor. Avukat dosya incelemek isterken engelleniyor,
savunmanın inceleme yetkisinin adil yargılama için önemli bir güvence
olduğu unutuluyor. Cezaevi ve adliye girişleri daima sorunlu,
müvekkille görüşme koşulları da aynı durumda.
Bütün
bunların yanında bir de Ulusal Yargı Projesi var. Avukatlar buna
ayıp yani avukata yargıda ızdırap projesi diyorlar.
Örneği sadece İsrail ve Singapurda bulunan proje, başlı
başına hukuksuzluk abidesidir.
Tüm bunların
ve süremize sığmayacak onlarca sorunun savunmanın elini kolunu
bağladığı ortadadır. Bu sorunlara barolarla birlikte
çözüm aranması yıllardır söylenen bir şeydir ama kimse buna
kulak asmamaktadır. Çağdaş bir avukatlık yasası hukukumuzun
en acil sorunudur. Ancak bugün siyasal iktidar hukukun ihtiyaçlarını
değil kendi ihtiyaçlarını giderme telaşındadır.
Dayatılan Anayasa değişikliği de bundan
dolayıdır.
Bugün,
yargı, tarihin en ağır saldırısı
altındadır. Yüce Meclisin çatısı altında cumhuriyet
tarihinin en kötü niyetli girişimi gerçekleştirilmek üzeredir.
Anayasa Mahkemesinin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
yapısının değiştirilmesi ve parti
kapatılmanın güçleştirilmesi demokrasimizin değil AKPnin
ihtiyacından doğmuştur. Bu girişimde yargı
bağımsızlığı ortadan kalkacaktır, güçler
ayrılığı ve hukukun üstünlüğü bitecektir. Askerî darbe
Anayasası yerini AKP anayasasına bırakacaktır. Bu
girişimle yargı teslim alınıyor,
kuşatılıyor, demokrasi ve hukuk ayaklar altına
alınıyor. Hedeflenen, AKPye hesap sormayacak bir yargı
oluşturmaktır. Yapılmak istenen, yüksek yargı ve idari
yargıyı tümüyle siyasetin emrine vermektir ve bunun sonu da sivil
dikta rejimidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; avukatlar ve onların meslek
örgütleri, hukukun katledildiği bu Anayasa değişikliğinden
endişelidirler. Yargının her türlü tehdit ve etkiden uzak, tam
bağımsızlık içinde görev yapması avukatların
temel isteğidir. Avukatlar ve tüm çağdaş hukukçular adına
diyorum ki: Geç değil, gelin, vazgeçin, yargının kodlarıyla
oynamayın, altında bulunduğumuz yüce Meclis
çatısını da bu suça vasıta yapmayın; hukukun
üstünlüğünü, yargının
bağımsızlığını ortadan
kaldırmayın. Unutmayın ki bağımsız mahkemelerde
adil yargılama hakkı bir gün gelecek size de lazım
olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu düşüncelerle ülkenin dört
bir yanında laik, demokratik, hukuk devleti için sadakatle görev yapan tüm
yargı mensuplarına minnet borçlu olduğumuzu ifade etmek
istiyorum.
Az önce,
keşke Adalet Bakanımız
Bildiğim kadarıyla kendisi de
bir avukattır. Hep yıllardır söylüyoruz: Siyaset bir meslek
değildir, yarın dönecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET ALİ
ÖZPOLAT (Devamla) Umarım, tekrar avukatlık yapmak zorunda kalmaz.
Herhâlde o zaman meslektaşlarına gittiğinde, o koridorlarda
dolaşırken, ben de göğsünü gere gere Ya, yargıya, hukuka
şu hizmetleri yaptım. der diye düşünüyorum. İnşallah,
onları bir gün yüzünün akıyla söylemek nasip olur kendisine.
Tüm
meslektaşlarımın, tüm hukukçuların Avukatlar Gününü
kutluyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, sınır ticareti ve Derecik
beldesi hakkında söz isteyen Hakkâri Milletvekili Sayın Rüstem
Zeydana aittir.
Buyurun
Sayın Zeydan.
3.- Hakkâri Milletvekili Rüstem Zeydanın,
sınır ticareti ve Derecik beldesinin ilçe olması
gerektiğine ilişkin gündem dışı konuşması
RÜSTEM ZEYDAN
(Hakkâri) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; yüce Genel Kurulu sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Bahse konu olan Derecik
beldesi ülkemizin Irak devletiyle sınırının
kesiştiği en uç köşede olan bir yerleşim birimidir. 8.670
nüfusa sahip olan bu ilçemiz hinterlandıyla birlikte 17 bin civarında
bir nüfusa hem yakınlık oluşturmakta hem de hizmet götürmeye
çalışmaktadır. 6 tane büyükçe mahallesi, 2 tane ana köyü, 29
tane de mezrası vardır.
Gerçekten de
Hakkâri ilimize
Maden
yatakları, zengin kömür yatakları ve çimentonun ana maddesi olan
klinger dediğimiz maden yataklarından zengin bir beldemizdir.
Gerçekten de
konumu itibarıyla ilçe olmayı fazlasıyla hak etmektedir. Neden
ilçe olmayı hak etmektedir? Hem stratejik anlamda hem ekonomik anlamda hem
sınai anlamında, bu anlamda eldeki verilerle de
karşılaştırıldığında ve
değerlendirildiğinde bölgeye ve orada yaşayan insanlara daha iyi
bir hizmet götürülebilme şansı olacaktır. Bu konuda Millî
Savunma Bakanlığımızın, Hakkâri Valiliğimizin ve
kadirşinas hemşehrilerimizin yoğun istek, arzuları ve
teknik kapasiteyi oluşturan, teknik vasıftaki arkadaşlarımızın
da bu anlamda talebi vardır.
Derecik beldesi
aynı zamanda bir sınır ticaret merkezinin yasal olarak
kapısının açık olduğu ama fiilî olarak, güvenlik
boyutunun sorunlarından dolayı, sınır ticaretinin daha
uygulanamadığı bir alandadır. Dolayısıyla da bu
belde hüviyetinden başka bir hüviyete geçirildiği takdirde, bu
altyapısına artı bir değer oluşturulacağı
gibi sınır ticaretine de ciddi anlamda bir katkı
sağlayacaktır.
Kendi seçim
bölgem olan Hakkâri ilinde Esendere Gümrük Kapımızın
İranla ticaret anlamında bir kapısı mevcuttur. Fakat
hepinizin malumları olduğu üzere, kapalı ve sorunlu bir
ekonomiye sahip olan İranı tercih etmektense, gerçekten
dışa bağımlı bile olsa, ama yüksek bir ticari
potansiyeli olan Irakla ticaretin geliştirilmesinde ciddi anlamda büyük
fayda vardır. Bunun içindir ki, Çukurca ilçemizin Üzümlü köyü ve
Şemdinli ilçemizin Derecik beldesinin sınır kapıları
yasal olarak bulunmasına rağmen fiili olarak faal değildir.
Hükûmetimizin üstün gayretleri vardır. Bu ayın sonuna doğru da
Sayın Devlet Bakanımız Zafer Çağlayan Bey Kuzey Irak
yönetimi ile görüşmelerde bulunmak üzere, özellikle de bu sınır
ticareti anlamında bir istişare toplantısı
gerçekleştirecektir. Umarım ki, ilimdeki bu sınır ticaret
kapılarına da bir hayatiyet kazandırılacaktır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sınır ticareti Irak devletiyle.
RÜSTEM ZEYDAN
(Devamla) Irak Devleti ile evet.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Kuzey Irak diye bir devlet yok, ona göre!
RÜSTEM ZEYDAN
(Devamla) Hayır, hayır, Kuzey Irak yönetimi ve Irak devleti ile. Evet,
evet, Irak devleti ile görüşmelerde bulunacak. Oradaki güvenlik boyutu
değerlendirilecektir Kuzey Irakla.
Dolayısıyla
da Derecik beldesinin bu anlamda da önemi çok büyüktür; hem ekonomik anlamda
hem stratejik anlamda hem de gerçekten siyasi anlamda komşularımızla
olan ilişkilerimiz ve münasebetlerimizi bu anlamda da perçinleyecektir.
Zaten
Hükûmetimizin yaptığı gayretler neticesinde de Vandan Hakkâri
ilimize kadar olan
Dolayısıyla
da Derecik beldemizin ilçe yapılması hususunda 6 Hazirandan beri
benim, yüce Meclis Başkanlığında bekleyen kanun teklifim
vardır. İnanıyorum ki yüce Meclisin vereceği değerli
katkılarıyla hem stratejik hem ticari hem ekonomik katma değer
anlamında oluşturulabilecek bir sonuç itibarıyla, ilçe
yapılması konusunda, bu anlamda ilin ekonomisine de ciddi katkı
sağlayacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
RÜSTEM ZEYDAN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Derecik beldesi
yoğun kış şartlarının
yaşandığı bir belde olmamakla birlikte, Şemdinliyle
olan 65 kilometrelik yol ağı çerçevesinde kışın
ulaşım problemi yaşamaktadır. Ciddi kış
şartları yoğunluk kazanmaktadır. Dolayısıyla da
Hükûmetimiz döneminde bu 65 kilometrelik yol devlet kara yolu ağına
aldırılmıştır. Bütün bu altyapılar ilçe
olmayı hak etmektedir. Bir lisesi mevcuttur, yatılı okulu
mevcuttur, yeterli sayıda derslikleri vardır, sağlık
ocağı vardır ve her türlü altyapısı bu işe
uygundur.
Dolayısıyla
da yüce Meclisin takdirleri mazhar olur ise Derecik beldemizin ülkemize,
milletimize, bölgemize ciddi katkıları olacaktır bu anlamda.
Şimdiden katkılarınıza teşekkür ediyor ve hepinizi
sevgi dolu saygılarımla selamlıyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Zeydan.
60ıncı
maddeye göre pek kısa söz talepleri vardır.
Sayın
Birinci
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Necat Birincinin, Türk
kadınının seçme ve seçilme hakkını kazanmasında
Türk Kadınlar Birliğinin rolüne ilişkin açıklaması
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
Meclis üyeleri; dün, Sayın Canan Arıtman, Belediye Seçimlerinde Seçme
ve Seçilme Hakkı Yasasının çıkmasının 80inci
yılında bir konuşma yaptı, kendilerine teşekkür
ediyorum. Ancak kadınlarımızın seçme ve seçilme
hakkını almasında bazı hareket noktalarını çok
iyi bilmek gerekir. Bu ortaöğretim bilgilerine yeni bilgilerimizi katmak
gerekiyor. Sayıyorum:
1) Cumhuriyetinin
kurulmasıyla kadınlarımızın siyasi talepleri
arttı. 1923te kadınlarımız Türk Kadınlar Halk
Fırkasını kurmak istedi fakat bu parti kurdurulmadı.
2) 1924
Anayasamızın 10uncu maddesi: Her Türk, milletvekili seçimine
katılır. şeklinde düzenlendi. Bu kabul görmedi, Her erkek
Türk şeklinde değiştirildi.
3) 1924te
kurulan Türk Kadınlar Birliği, kadınlara seçme-seçilme
hakkı talep eder ve kabul görmez 1924te.
4- 1927de, Türk
Kadınlar Birliği, kadınların yerel seçimlere
katılmasını talep eder; cevap olarak, Kadınlar çocuklarını
büyütürler. olur ve kabul görmez.
5- 1935te,
Avrupada yükselen Nazi tehlikesi karşısında Türk Kadınlar
Birliği bu durum karşısında ortak bir bildiri
yayınlamak ister, bu da kabul görmez ve üstelik Türk Kadınlar
Birliği kapatılır.
Şimdi, kadınlarımızın
bu büyük mücadelesini görmezden gelip, sadece okul dergilerinde gördüğünüz
1934te seçme ve seçilme hakkı demek yanlıştır.
Kadınlarımız, Atatürkümüzün, Atatürkün, dönemin yönetiminin ne
kadar üstünde olduğunu ve dönemin yönetiminin kadınlara bakış
tarzını bu beş, ona doğru sıralar ve gösteririz.
Bunların bilinmesi gerekir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) 24te Atatürk yok muydu?
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Anlamadık ki ne demek istiyorsun!
BAŞKAN Sayın
Türkmenoğlu
2.- Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlunun,
Avukatlar Gününe ilişkin açıklaması
AYŞE
TÜRKMENOĞLU (Konya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Ben de, 5 Nisan
Avukatlar Günü nedeniyle söz almış bulunuyorum. Tüm avukat
meslektaşlarımın 5 Nisan Avukatlar Gününü kutluyorum. Bu
vesileyle savunma mesleğinin ne kadar kutsal olduğunun da bir kez
daha altını çizmek istiyorum.
Sav, savunma,
yargı sacayağının vazgeçilmez unsurlarından birisidir
avukatlık mesleğimiz. Avukatlarımızın
sorunlarını biliyoruz ve bu konuda da çözüm yolları konusunda
barolarla iş birliği içindeyiz. Özellikle baroların meslek
örgütleri olarak toplumu yönlendirmede, toplumun temel hak ve özgürlükler
konusundaki duyarlılığı noktasında bir süzgeç ya da
bir görünüş olarak baroların da öne
çıktığını düşünüyorum. Bu konuda
barolarımızın özellikle çok büyük bir misyon üstlenmeleri
gerektiğini düşünüyorum çünkü burada, temel hak ve özgürlükler ve
demokrasinin tam olarak yerleşmesi noktasında evrensel standartlarda,
demokrasinin evrensel standartları noktasında baroların
işlev görmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendi kişisel
görüş ve düşüncelerimizden arınmış bir şekilde bu
örgütleri kullanmamız gerekiyor barolar olarak.
Tekrar, bu
vesileyle 5 Nisan Avukatlar Gününü kutluyor, tüm
meslektaşlarımıza çok daha güzel yarınlar ve çok daha güzel
bir Türkiye temenni ediyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Ekmen
3.- Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmenin, Avukatlar
Gününe ilişkin açıklaması
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ben de 5 Nisan
Avukatlar Günü kutlaması sebebiyle söz almış bulunuyorum.
Şüphesiz ki
yaşanılabilir bir devletin ve mutlu bir vatandaş profilinin en
önemli ayağı hukuk devletinin ve demokrasinin tahkim edilmiş
olmasıdır. Türkiyede avukatlar hukuk devleti mücadelesinde, insan
hakları mücadelesinde bir farkındalık oluşturulması ve
gerek bürokrasi uygulamalarında gerekse de mevzuatta gerekli
değişikliklerin yapılmasında her zaman öncü bir rol
oynamışlardır. Hepimiz avukatları yargı faaliyetinde
bir taraf olarak değil, yargı faaliyetinin bir unsuru olarak görmek
zorundayız ve iddia makamı ile statülerinin eşitlenmesi
noktası başta olmak üzere avukatlık mesleğinin
avukatlık onuruna yakışır bir şekilde icrası
noktasında gerekli tüm destekleri vermek zorundayız.
Türkiyede
barolar bazı istisnalara sahip olmakla birlikte demokrasi mücadelesinin,
hukuk devleti mücadelesinin, insan hak ve ihlallerine karşı
mücadelenin çok önemli bir ayağı olmuşlardır. Belki de
şu anda tartışmakta olduğumuz Anayasa taslağında
Barolar Birliğinin, daha doğrusu baro başkanlarının
HSYKya üye verecek olması da avukatlık mesleğini, yargı
faaliyetinin bir karşı tarafı değil, bir unsuru olarak
görme noktasında devrim niteliğinde bir zihniyet
değişikliğidir.
Ben bu vesileyle
mensubu olmaktan onur duyduğum avukatlık mesleğinin 5 Nisan
gününü -bütün meslektaşlarımın- kutluyor, hayırlı
günler diliyorum.
BAŞKAN
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş
ve 19 milletvekilinin, basın, yayın ve ifade özgürlüğünün
önündeki engellerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/658)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Düşünce
özgürlüğünün temel koşulu olan ifade özgürlüğü ve
basın-yayın özgürlüğü konusunda yasal ve siyasal olarak önemli
ölçüde engel olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte bunun ayrılmaz
bir parçası olarak bu engellerden dolayı önemli sayıda
gazetecinin hükümlü ve tutuklu olduğu da bilinmektedir. Bu engellerin ve
uluslararası anlaşmalara aykırı olarak yürürlükte yasal
hükümlerin saptanması ve tutuklu bulunan gazetecilerin durumunun araştırılması
için Anayasanın 98'nci, İçtüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını
dilerim. 24.02.2010
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
İnsan
hakları bir insanlık değeri olarak ortaya çıkıp kabul
edildiğinden beri düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve
basın-yayın özgürlüğü ile beraber değerlendirilmektedir.
Düşüncenin ifade edilmesi, açıklanması, basılıp
yayılması bir bütündür. Açıklanamayan, basılıp
yayılamayan bir düşüncenin özgür olması ya da böyle bir durumda
düşünce özgürlüğünden söz etmek olası değildir.
Ne yazık ki
ülkemiz belirtilen çerçevede yasal olarak anti demokratik bir çerçeveye
sahiptir. Ünlü 301. madde başta olmak üzere her toplumsal soruna
ilişkin düşünce açıklamak engellenmiş ve yasal olarak
cezalandırılmaktadır. Kökenini büyük ölçüde 12 eylül
anayasasından alan bu durum, her iktidar tarafından bilinse de
basın yayın kuruluşu ve gazeteciler üzerinde sindirme ve
bastırma politikalarının bir aracı olarak
kullanılabilmektedir.
Türkiye
Gazeteciler Sendikasının Eylül-Aralık dönemine ilişkin
izleme sonucuna göre, 31 Aralık 2009 itibariyle, cezaevlerinde 38'i
gazeteci, 6'sı basın çalışanı olmak üzere toplam 44
basın emekçisi bulunuyor. Cezaevlerindeki basın emekçisi
sayısı, 2009 yılının Ocak-Nisan aylarını kapsayan
ilk dört aylık dönemde 29, Mayıs-Ağustos aylarını
kapsayan ikinci dört aylık dönemde ise 35 idi. Eylül-Aralık döneminde
medya haberlerinin taranması ve medya kuruluşlarının hukuk
müşavirliklerinden doğrudan elde edilen bilgilere göre; halen gazetecilerle
ilgili olarak 688 ceza ve tazminat davası dosyası mahkemelerde
görülmektedir. Tespitlere göre, bunlardan 70'i beraatle sonuçlandı.
Mahkûmiyetle sonuçlanan 27 dosyadan 15'inde hapis cezası, 12'sinde
tazminat cezası verilirken, tazminat cezası verilen 2 davada
Yargıtay bozma kararı verdi. Bu dönemde gazeteciler ve medya
kuruluşları hakkında sürdürülen 139 soruşturmadan 54'ü
takipsizlikle sonuçlanırken, 85 soruşturma ve inceleme sürmektedir.
Uluslararası
kuruluşların yaptıkları basın özgürlüğü
değerlendirmelerinde Türkiye gün geçtikçe daha da geriye gitmektedir.
TRT'nin Kürtçe
yayın yapmaya başlamasından sonra, Kürtçe yayınlar üzerinde
baskının kalkması beklenirken tersine sürmüştür. Toplumu
doğrudan ilgilendiren davalarda bilgi alma ve kamuoyuna aktarma gizlilik
kaydı ile engellenmektedir. Sol sosyalist, muhalif basın yayın
kuruluşları ve gazetecileri üzerinde baskı ve engellemeler
gittikçe artmaktadır.
Oysa basın
özgürlüğü, Birleşmiş Milletler tarafından; İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi'nde ilan edilen, bir çok ülke tarafından
kabul edilen bir haktır. Gerek BM gerekse de Avrupa Birliği
bünyesinde basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü konularında pek
çok sözleşme hazırlanmış ve üye ülkelerce imzalanmıştır.
Bu anlamda ülkemizde bu tür pek çok sözleşmeye taraftır. Özgür,
tarafsız bir basın oluşturmada da iç hukukun bu
sözleşmelere uygun duruma getirilmesi gerekmektedir.
Özgür Basın,
demokratik sistemin korunması ve güçlendirilmesinde son derece önemli bir
unsur olma özelliğini taşımakta olup insan haklarına dayalı
barış içinde demokratik bir toplumsal ve siyasal düzenin
gerçekleşmesi yolunda önemli yapı taşlarından birini
oluşturmaktadır.
Bunun yanı
sıra demokratik siyasetin oluşturulmasının temel
koşullarından biridir. Siyasetin askerî vesayetten
kurtulmasının, demokratik açılımın çokça
kullanıldığı bu günlerde basın özgürlüğü, ifade
özgürlüğü gibi konularda da bir "açılım"
yapılması demokratik bir ülke olmanın temel koşulu olarak
durmaktadır.
Bu nedenle
basın yayın faaliyetlerinin önündeki engellerin
araştırılması, ifade özgürlüğünün yasal olarak
güvenceye alınması ve tutuklu gazetecilerin durumunun ve yasal
çerçevelerinin araştırılması için bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını dilerim.
2.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş
ve 19 milletvekilinin, balıkçılık sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/659)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki
balıkçılık sektöründe yaşanan sorunların araştırılması
ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98inci ve İçtüzüğün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz.
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Üç tarafı
denizlerle çevrili, gölleri, akarsuları ile zengin, coğrafi olarak
stratejik bir konumda; tarihî, turistik, tarım ürünleri, çeşitli
yeraltı-yerüstü zenginlikleri olan ülkemizde balıkçılık
sorunları artmış bulunmaktadır.
Küresel ekonomik
kriz sonrası, Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz'e olan 178 bin km
kıyı şeridi, 1 milyon hektarın üzerinde 200 göl,
Dünyada
balıkçılık sektörü hızla gelişirken, ülkemiz de AB
süreci ile birlikte yapılan mevzuat değişiklikleri
dışında, ulusal bir politika üretemeyen, planlaması
olmayan, farklı bakanlık, genel müdürlük ve müsteşarlıklarla
yönetilen sorunlar yaşamaktadır.
Bilinçsiz
avlanma, denetimsizlik, plansızlık, kültür
balıkçılığında yaşanan sorunlar, kaynakların
hızla tükenmesine yol açmaktadır Tuna nehrinin Karadeniz'e
taşıdığı ağır metaller, kirlenme tehdit
oluşturmaktadır.
OECD ülkelerinin
balıkçılık için ayırdığı harcamalar ile
ülkemizdeki kıyaslandığında arada uçurum olduğu
görülmektedir. Balıkçılık sektöründe Türkiye zenginliklerinin ve
değerlerinin farkında değil.
Hamsi avında
bereketli bir sezon yaşanmasına rağmen balıkçıların
yeterince kazanç sağlayamadığı, fiyatların
düştüğü görülmektedir. Avlanan hamsinin ancak 200 bin tonu
tüketilirken, geriye kalan 300 bin tonu aşkın miktarı da
balık unu ve yağ fabrikalarına yok denecek fiyattan
satılmaktadır.
Büyük bir ihracat
potansiyeline rağmen, iç tüketimi karşılayamayan
balıkçılık sektörünün yaşadığı sorunlar,
destek, teşvik ve bilinçli avlanma konularında yeni
politikaların hayata geçirilmesini zorunlu kılıyor.
Kıyı
balıkçılığının yanı sıra açık
denizlerde yapılan avlanmalarda komşu ülkelerle yaşanan sorunlar
nedeniyle birçok balıkçımız yaşamını
yitirmiştir.
Küçük
balıkçılığın özendirilmesi, korunması, su
ürünleri kooperatiflerinin geliştirilmesi, trol
avcılığının denetlenmesi konusunda mevzuatın
geliştirilmesi, üniversitelerde eğitime ağırlık
verilmesi, balık hallerinin, komisyonculuğun, vergi ve kredilerin
yeni esaslara bağlanması gerekmektedir.
Balıkçılık
ile sorunların giderilmesi için "Denizcilik
Bakanlığı" kurulması, sorunların bir elden ve
planlı olarak çözülmesi konusunda bir Meclis araştırması
açılması, araştırma komisyonu kurulması yararlı
olacaktır.
3.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş
ve 19 milletvekilinin, pancar üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/660)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Şeker Kurumu
verilerine göre pancar üreten çiftçi sayısı 2003 yılında
460 bin iken 2008 yılında 209 bine gerilemiş ve şekerin ton
başına fiyat artışı geçtiğimiz yılın
ocak ayına göre yüzde 116 artarak, 2010 yılı şubat
ayında 804 $ olmuştur. Pancar tarımı ve pancar
üreticilerinin içinde bulunduğu olumsuz durumun incelenmesi ve
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla,
Anayasamızın 98, TBMM İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Araştırma Komisyonu kurularak sorunun
araştırılmasını arz ve talep ederiz. 24.02.2010
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Dünya şeker
ihtiyacı yüzde 77 oranında şeker kamışından
karşılanırken geriye kalan kısmın büyük bölümü
şeker pancarından üretilmektedir. Pancardan elde edilen şekerin
maliyeti kamıştan elde edilene göre daha yüksektir. Ancak ülkemizde
ekolojik yapı şeker kamışı tarımına uygun
olmadığı için şeker üretimi pancara dayalı olarak
gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde Şeker pancarı tarımı
ve şeker üretimi Cumhuriyetin ilk yıllarında
başlamış ve şeker politikalarında kendine yeterlilik
esas alınmıştır. Ülkemiz, pancardan şeker üreten
ülkeler arasında dünyada dördüncü, Avrupa'da ise Almanya ve
Fransa'nın ardından üçüncü sırada gelmektedir.
Şeker
pancarı tarımı 2000'li yılların başlarında
yaklaşık 450 bin çiftçi ailesinin geçim kapısı
olmasının yanında yarattığı doğrudan ve
dolaylı olarak sektörle ilişkilenmiş milyonlarca
insanımıza istihdam alanları sağlamaktadır. Ne
yazık ki, 2001 yılında çıkarılan Şeker
Yasası ile kota kervanına şeker pancarı da eklenmiş ve
pancar çiftçisine sözleşmeli üretim yaptırılmaya
başlanmıştır. Şeker Kurumu verilerine göre 2003
yılında 460 bin çiftçi şirketlerle yaptığı
sözleşme sonucunda pancar ekerken, bu sayı 2004'te 391 bin, 2005'te
348 bin, 2006'da 312 bin, 2007'de 247 bin, 2008 ise 209 bine gerilemiştir.
Gerileme sadece çiftçi sayısıyla sınırlı
kalmamış, 2003 yılından itibaren günümüze kadar, 2005
yılı haricinde üretim miktarı, yapılan sözleşme
miktarının altında gerçekleşmiştir. Bu durum atıl
kapasite çalışan mevcut şeker fabrikalarından
bazılarının kapasitesini iyice düşürerek zarar etmesine yol
açmış ve babalar gibi satan zihniyet için özelleştirme
gerekçesini hazırlamıştır. Şimdilerde ortaya konan
senaryo ile planlanan, pancardan üretilen şekerin tüketiciye olan
maliyetinin yüksekliği gerekçe gösterilerek şeker
fabrikalarının özelleştirilmesi ve nişasta bazlı
şeker üretiminin önündeki engellerin kaldırılmasıdır.
Avrupa Birliği'nde Pancar şekerinin ülke ekonomilerine
sağladığı yüksek katma değer nedeniyle tercih ve
teşvik edildiği, bu tercih sebebiyle Nişasta Bazlı
Şeker üretiminde ortalama yüzde 2-3'lük kota uygulanırken ülkemizde
bu oran yüzde 10 olarak uygulanmaktadır.
Son yıllarda
tarımsal üretimde ve üretici sayısındaki düşüşlerin en
büyük nedeni çiftçilerimizin belini büken, dünyanın
tartışmasız en pahalı mazotunun yanında gübre
fiyatlarının da yüksekliği, pancar üreticilerinin de en temel
sorunudur. Pancar üreticileri, mazot, gübre, tohum, elektrik, sulama gibi
girdilere emsal üretim yapan diğer ülke üreticilerine göre 2,5-3 kat gibi
fazla bedel ödemek zorunda bırakılmaktadır. Ekim zamanı
geldiğinde, başrollerini rantçı ve fırsatçıların
paylaştığı oyun bu sene de sahnelenerek gübre
fiyatları yüzde 20 ile 45 arasında arttırıldı. Pancar
çiftçisinin kullandığı DAP gübre fiyatı 10 Kasım
2009'da 670 TL iken 10 Şubat 2010'da yüzde 37'lik artışla 920 TL
oldu. Pancardan şeker üreten ülkeler sıralamasında 17,1 milyon
ton ile birinci olan ve toplam bütçesinin yüzde 38'lik kısmını
tarıma destek olarak ayırdığı Avrupa Birliği ile
müzakerelere devam eden ülkemizde, bütçenin yüzde 2,48'inin tarımsal
desteğe ayrılması üzüntü vericidir. Çiftçi başına
tarımsal desteğin, AB ülkelerinde 1.670 iken ülkemizde 142
olması çiftçilerimizin nasıl bir açmaz içinde olduğunun
göstergesidir.
Şeker
pancarı tarımının ülkemiz ekonomisine
sağladığı katma değer oldukça fazladır.
Yıllık olarak, yaklaşık 25 milyonluk taşıma hacmi
yaratması, gübre tüketiminde yüzde 20'lik payı, münavebe bitkisi
olmasından kaynaklı toprağı verim açısından
zenginleştirmesi, çapa ve hasat döneminde 100 gün süreyle 200 bin
kişiye istihdam yaratması ve hayvan yemi olarak kullanılması,
pancar tarımının önemini arttırmaktadır. Pancar
tarımı, üretilen şekerin yanı sıra ekonomiye,
tarıma, tarımsal sanayiye, hayvancılığa,
taşımacılık, alkol, enerji, ilaç sanayine katkı
sağlayarak İstihdam yaratmaktadır.
Tarımsal
girdi maliyetlerinin yüksekliği ve ithalat seçeneğinin masada
tutulması sonucunda tarımdan koparılıp varoşlara
yığılan kitlelere belediyeler eliyle yardım yapmak
dışında yeni çözümler üretilmesi ve yeni tarım
politikaları oluşturmak zorunlu hale gelmiştir. Bu nedenle
pancar üreticilerimizin sorunlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin tespit edilmesi yerinde olacaktır.
4.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş
ve 19 milletvekilinin, Turgut Özalın ölümü konusundaki iddiaların
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/661)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Türkiye'nin 8. ve
aynı zamanda ilk sivil Cumhurbaşkanı, önemli siyaset adamı
merhum Turgut Özal'ın, ölümünün üzerindeki sır perdesinin
kaldırılarak, suikasta kurban gittiği yönündeki iddiaların
üzerine gidilmesi, ölümünün gerçek nedeninin araştırılarak elde
edilen bulguların kamuoyu ile paylaşılması için
Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri
uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe
Anavatan
Partisinin kurucusu, 1983 ve 1987 genel seçimlerinde çoğunluğu elde
ederek 45. ve 46. Hükümetin Başbakanlığını yapan
devlet adamı merhum Turgut Özal, Türkiye'nin geleceği ve
demokratikleşmesi açısından önemli kararlar almış ve
bu kararları istikrarlı bir şekilde hayata geçirme
aşamasında günümüz siyasetçilerine örnek teşkil edecek bir
cesaret ortaya koymuştu. Ancak görevi süresince, açık ya da
dolaylı tehditlere maruz kalmış ve 17 Nisan 1993
yılında arkasında binlerce soru işareti bırakan ölümü
ile aramızdan ayrılmıştı.
Merhum
Özal'ın aldığı açık tehditlerden en barizi,
Başbakanlığı döneminde 18 Haziran 1988 tarihinde,
partisinin 2.olağan büyük kongresinin düzenlendiği salonda, kürsüde
konuşma yaptığı sırada kendisine yönelik
gerçekleşen suikast girişimi olmuştur. Bu suikast girişimi
sonucu sağ elinden yaralanan Turgut Özal, ölümden kıl payı
kurtulurken, suikastı gerçekleştiren şahsın Kartal
Demirağ adlı kontrgerilla olduğu ortaya
çıkmıştı Aynı şekilde merhum Turgut Özal'ın
kardeşi Korkut Özal, kardeşinin kendisine olayın
arkasındaki hangi örgütün olduğunu söylediğini ancak abisine
verdiği sözden dolayı bu örgütün ismini
açıklamayacağını ifade etmişse de bu örgütün Ergenekon
Terör Örgütü olduğuna ilişkin güçlü iddialara ortaya
atılmıştı.
Merhum Özal,
Başbakanlığı döneminde, varılan aşama
itibarı ile kangrenleşen Kürt Sorununun, sadece güvenlik
politikaları ile çözülemeyeceğini anlamış ve bu konudaki
niyetini medya ve siyaset çevresinden olan yakın dostlarıyla paylaşmıştı.
Cumhurbaşkanlığı görevi süresince, bu konudaki niyetini
destekleyen görüşlerini daha açık bir şekilde ifade etmeye
başlamış ve Kürt Sorununun çözümüne yönelik "sorunu tüm
aktörleri ile ortaklaşan" bir çaba içerisine girmiştir. 1992'de
Başdanışmanı Kaya Toperi ve Başyaveri Albay Arslan
Güney'e bir Kürt raporu hazırlatarak, bu raporu MGK gündemine
getirmiş; sorunun çözümüne ilişkin olarak siyasi aktörlerin rol
alması gerektiğini belirterek, askeri ve güvenlik önlemeleri ile
çözülemeyeceğini kesin bir dille belirtmiştir. Türkiye'de bir
zihniyet devrimi ortaya çıkarma çabalarının yanında,
başta Kürt sorunu olmak üzere bugün bütün
yakıcılığı ile devam eden temel sorunlarla
yüzleşmemiz gerektiğini vurgulamış ve çözmek için çaba
harcamıştır. 1993 yılına geldiğimizde ise
Gazeteci Yazar Uğur Mumcu cinayeti, Orgeneral Eşref Bitlis'in uçak
kazasında ölmesi, Binbaşı Cem Ersever suikastı ve son
olarak "federasyonu tartışabiliriz" diyen Kürt liderlerle
ilişki kuran ve onları Türkiye'ye davet eden Sayın Turgut Özal'ın
şüpheli ölümü, Kürt Sorununun tekrar güvenlik eksenli bir sorun olarak ele
alınmasına sebep olmuştur.
Kürt Sorununun
barışçıl yöntemlerle çözülebileceğini,
çatışmalı ortamın ancak bu şekilde bitebileceğini
mülakatlarda dile getiren Turgut Özal, Barış için ilk adım
olarak operasyonların durması yönünde ciddi kararlar
alacağını belirtmişti. Bu sözler üzerine PKK 17 Mart
1993'te ateşkes ilan etmişti. PKK'nin ateşkes kararından
sonra merhum Özal "10 yıldır ilk defa rahat kafayla uyudum"
diyerek ateşkese yüklediği anlamı ifade etmiştir. Kürt
Sorununda barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözüme
yaklaşıldığı bir dönemde Turgut Özal'ın
kuşkulu ölümü gerçekleşmişti.
Turgut
Özal'ın eşi Semra Özal, bütün ısrarlara rağmen otopsi
yapılmadığını, ABD'de incelenen saç telinde
zehirlendiğine ilişkin bulgulara rastlandığını
ileri sürmüştür. Aynı şekilde, oğlu Ahmet Özal,
babasının saç ve kan örneklerinin incelenmesi için Hacettepe
Üniversitesi Hastanesine başvuru yaptığını, hastanenin
kan örneklerinin kendilerinde mevcut olduğunu ve inceleneceğini
bildirdiğini ancak daha sonra bir hemşirenin örnek tüpleri elinden
düşürerek kırdığı yönünde bilgilendirildiğini öne
sürmüştür.
Eski Parlamenter
Sayın Fikri Sağlar, konuya ilişkin bir röportajında, Turgut
Özal'ın kalp krizi geçirdiği sırada, GATA yerine Hacettepe
Tıp Fakültesine kaldırılması, köşkte ambulans
bulunmaması ve onu taşıyan aracın hastaneye giderken yolda
adres değiştirmesi iddialarının ölümün bir suikast
olduğuna dair görüşleri güçlendirdiğini ifade etmiştir.
Bütün bu iddialar
göz önünde bulundurulduğunda, 8.Cumhurbaşkanı merhum Turgut
Özal'ın ölüm nedeninin ortaya çıkarılması ve kamuoyu ile
paylaşılması için Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını uygun görmekteyiz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir grup önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/480) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
7/4/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
07.04.2010
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 07.04.2010 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, oy birliği sağlanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Ayla
Akat Ata
Batman
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler
Kısmının 384 üncü sırasında yer alan 10/480 Tutuklu ve
Hükümlülerin sağlık sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergelerin
görüşülmesini, Genel Kurulun 07.04.2010 Çarşamba günlü
birleşiminde birlikte yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi Grup önerisinin lehinde ilk söz
Diyarbakır Milletvekili Sayın Akın Birdala aittir.
Buyurun
Sayın Birdal.
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin sağlık sorunlarına
ilişkin bir Meclis araştırma önergesinde bulunmuştuk, bunun
üzerine söz almış bulunuyorum ve Barış ve Demokrasi Partisi
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 31 Ocak 2010 tarih itibarıyla cezaevlerinde kalan tutuklu
ve hükümlü sayısı 117.547. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez
cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı bu denli yükselmiştir ve
bunların 60 bini -yaklaşık- tutuklu ve diğerleri de hükümlü
ve tutukluluk süresinin ne kadar uzun sürdüğünü bilmekteyiz ve bunun cezaya
dönüştüğü de bilinmektedir. Örneğin, son bir yıldır
partimizin Genel Başkan yardımcıları, parti meclisi
üyelerimiz, Demokratik Toplum Kongresi üyeleri, insan hakları
savunucuları cezaevindeler ve yaklaşık bir hafta sonra bir
yıl oluyor. Bir yıl olmasına karşın hâlâ iddianameleri
hazırlanmış ve mahkemeye çıkmış değiller.
Şimdi, belki ilk duruşmada, düşünce ve ifade özgürlüğü
kapsamında arkadaşlarımızın tahliyesine karar
verilecek. O zaman, bu bir yıl cezaya dönüşmüş tutukluluğun
açıklaması nasıl yapılacak?
Ayrıca,
cezaevlerinin fiziki koşulları çok ağır. Örneğin, kimi
insan hakları kuruluşlarının yaptığı
açıklamalara ve tespitlere göre vardiya usulüyle yatıyor
kalkıyor hükümlü ve tutuklular. Örneğin, 2 kişilik ranzada 4
kişi yatıyor, 3 kişilik ranzada 5 kişi yatıyor ve
dönerli, altı saat onlar yatıyor, kalkıyorlar, diğer
altı saat diğer mahkûmlar yatıyor.
Koğuşların
ısınmadığı, havalandırmanın
sağlanmadığı, sıcak ve soğuk su gereksinmesinin
yeterli ölçüde karşılanmadığı ve benzeri sorunlardan
ötürü bu, ciddi, tutuklu ve hükümlülerin sağlık sorunlarını
tehdit ediyor. Oysa Türkiyenin taraf olduğu uluslararası ve bölgesel
birtakım belgeler var. Örneğin, Birleşmiş Milletler tutuklu
ve hükümlülere uygulanması gereken minimum standart kurallar ve Avrupa
Konseyi yine tutuklu ve hükümlülere uygulanması gereken minimum standart
kurallar Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından kabul edilmiştir ve
insan haklarına dayalı, insanlık onuruna bağlı
düzenlemeler yapılacağı yükümlülük altına girilmiş. Ne
yazık ki, böyle bir yükümlülük altına girilmişken, ne cezaevlerindeki
bu sayıyı artıran yasal düzenlemeler yapılmakta ve
insanların özgürlüğünden yoksun bırakılmasını
gerektiren ağır düzenlemeler giderilmekte ne de cezaevindeki fiziki
koşullar düzeltilebilmektedir.
Şimdi,
örneğin, geçtiğimiz günlerde gerek insan hakları
kuruluşlarına gerekse Türkiye Tabipler Birliğine ve gerekse
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna
yapılan başvuruların hızla artmış olması bu
soruna dikkat çekmeyi gerektiriyor. Şu anda, örneğin, İnsan
Hakları Derneği Diyarbakır Şubemizin 2009
yılındaki bölge raporuna göre 131 kişinin sağlık
sorunları ciddi şekilde ihlal edilmiş. 2008 ve 2009
yılında da sağlık koşulları giderilememiş
olması nedeniyle 52 kişi yaşamını yitirmiştir.
Tutuklu ve hükümlülerin gerek yaşamları gerekse de
sağlıkları devletin sorumluluğu altında ve demokratik
bir devletin yükümlülüğü altındayken ne yazık ki hiçbir önlem
alınamamaktadır.
Yine, İnsan
Hakları Derneğinin açıklamalarına göre cezaevlerinde
şu anda 49 kişinin sağlık durumu ciddi tehdit altındadır
ki geçtiğimiz günlerde buna ilişkin bir basın
toplantısıyla bu 49 kişinin durumuna dikkat çekmiş ve
özellikle de geçtiğimiz günlerde Sincan F Tipi Cezaevinde ziyaret
ettiğim Abdulsamet Çelik ile Gaziantep Cezaevinde Taylan Çintayın
durumuna da dikkat çekmiş ve bunların bir an önce tahliye edilmeleri
gerektiğini ve bu konuda gerek Cumhuriyet
Başsavcılığının ve gerekse de Sayın
Cumhurbaşkanının bu konudaki yetkisini kullanması gerektiğini
söylemiştim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuda yine en son Türkiye
Tabipler Birliği-KanserDAKın (Tabipler Birliği Kanser
Danışma Kurulu) hazırladığı bir raporu da özet
olarak bilginize sunmak istiyorum. Devlet, tutuklu ve hükümlülere
sağlık hizmetini vermekle ortaya çıkan hastalıkların
tedavisini üstlenmekle yükümlüdür. Devlet bu yükümlülüğünü yerine
getirirken cezaevi yönetimi ve kurum hekimi gibi görevlilerle iş
birliği hâlinde olması gerektiğini söyledikten sonra bir dizi
önerilerde bulunmaktadır ki bunlardan en son birkaç tanesini sizlere
sunmak istiyorum: Terminal dönemdeki hastaların bakımında
sağlık otoriteleri bu hastaların topluma sunulan
sağlık hizmetinden yararlanabilmeleri için serbest
bırakılmalarını savunmaktadır. F tipi cezaevlerinde
tecrit ve izolasyon ortamı insan ruh ve beden
sağlığına zararlıdır. Bu ortamlar kanser ve
diğer kronik hastalıkların ilerlemesine ve nüksetmesine zemin
hazırlamaktadır. İnsan haklarına aykırı bu
durumlar, bu uygulamalar kaldırılmalıdır denildikten sonra
toplumsal bir denetim için cezaevi sağlık koşulları gizli
ve özel bir alan olmaktan çıkarılarak kamuoyunun denetimine
açılmalıdır. Bu raporun Cumhurbaşkanlığı ve
Adalet Bakanlığı nezdinde dikkate alınması
gerektiğini ve gereğinin bir an önce yapılması
gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyoruz. Bu rapora göre cezaevlerinde
durumu çok ciddi olan ve ivedilikle önlem alınması gereken
hastaların sayısına ne yazık ki yeni hastalar
eklenmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda, örneğin, yine son
KCK operasyonu kapsamında cezaevine alınan Sur Belediye
Başkanımız Abdullah Demirbaşın da durumu vahimdir.
Bunu ilgili yerlere sunduk ama bugüne değin
başvurularımızdan ne yazık ki hiçbir yanıt
alamadık. Şimdi, bu çerçevede neler yapılabileceği konusuna
ilişkin, gerek Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları
Araştırma ve Uygulama Merkezinin ölümcül bir hastalığa
yakalanmış mahkûmlar konusundaki görüşü ve gerek TTB ve gerekse
de İHDnin ortaklaşa vardığı sonuçları, ne yapmak
gerektiği konusundaki görüşlerini sizlere sunmak istiyorum.
Birincisi,
durumlarının ciddiyeti bu kurumlarca saptanmış olan
hastaların derhâl tedavileri için uygun hastanelere sevki
yapılmalıdır. Hastaneye sevkler ayrıca bir işkenceye
dönüşmeden ambulansla yapılmalıdır ki örneğin, geçtiğimiz
hafta cezaevinde ziyaret ettiğim Abdulsamet Çelike -ki kan kanseri, her
yirmi günde bir ünite, üç ünite ve şu anda dört üniteye yükseldi- kan
verilmesi gerekiyor ve hijyenik koşullarda olması gerekirken, ne
hijyenik koşullarda oluyor ne de
Örneğin sekiz saat ring
aracında bekletildiği günler oluyor. Şimdi, bunları kim
düzenleyecek ve bu sorunları kim giderecek? Hastanelerde gerek bekleme
bölümlerinde gerekse de mahkûm koğuşları ivedilikle tedaviye
uygun hijyen koşullara sahip duruma getirilmelidir. Artık
hastalığı geri dönüşü olmayan hastaların hiç olmazsa
ailesi ve yakınlarıyla beraber olması son derece insani bir
istemdir. Bu istem de yerine getirilmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
bünyesinde derhâl bir araştırma komisyonu oluşturularak ne
yapılması gerekiyorsa -ki, ne yapılması gerektiği bu
raporların sonuçlarında var- bunu izleyerek ailelerinin
yanlarında son günlerini geçirmeleri, ev hapsine alınmaları -ki,
bu konuda örnekleri var- bu yollara başvurulması gerekiyor.
Kaldı ki,
bunların uluslararası hukukta da gerekçeleri var. Örneğin
referans olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 25/1inci
maddesine göre Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve
refahı için beslenme, giyinme, konut ve tıbbi bakım hakkı
vardır. Herkes işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk,
yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan
doğan geçim sıkıntısı durumunda da güvenlik
hakkına sahiptir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Yine,
Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
Sözleşmesinin 12nci maddesinde, hastalık hâlinde her türlü
sağlık hizmetinin ve bakımının sağlanması
için gerekli koşulların yaratılması öngörülmekte. Dünya
Tabipler Birliği Hasta Hakları Bildirgesinde -ki, 1981de kabul
edilip duyuruldu- her hastanın onurlu bir şekilde ölmeye hakkı
olduğu belirtilmektedir.
Avrupada Hasta
Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesi de, 1994 yılında
yayınlanan Bildirgede Hastalar yaşamlarının son döneminde
insanca bakılıp, onurlu bir şekilde ölme hakkına sahiptir.
deniliyor ve insan hakları merkezinin gerekçelendirdiği bu
uluslararası hukuka aykırı uygulamalara da örnekler veriliyor.
O nedenle,
sayın milletvekilleri, bu araştırma önergemizin dikkate
alınması ve insan onuruna bağlı bir düzenlemenin
yapılması ve hastaların bir an önce tedaviye
kavuşturulmasını diliyoruz ve bu umutla hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Birdal.
Barış
ve Demokrasi Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk söz Eskişehir
Milletvekili Sayın Tayfun İçliye aittir.
Buyurun
Sayın İçli.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grup Başkanlığının önerisi aleyhine
söz aldım. Grup önerisinde, tutuklu ve hükümlülerin sağlık
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılması isteniyor. İçerik olarak, evet, mutlaka tutuklu ve
hükümlülerin sağlık sorunlarının araştırılması
lazım. Benim eksik bulduğum konu, tutuklandıktan sonra,
haksız tutuklandıktan sonra onların sağlık
sorunlarıyla ilgilenmenin ötesinde, Anayasa ve yasalara aykırı
tutuklamalar, keyfî tutuklamalar konusunun da mutlaka ve mutlaka bir Meclis
araştırmasıyla araştırılması lazım.
Çünkü, özel yetkili savcıların, özel yetkili mahkemelerin, artık
Türkiyede -işte birazdan gireceğim o konuya- yaptıkları
keyfilikler artık çok ağır kokular vermeye
başlamıştır. Bir yargı mensubu olarak, bir hukukçu
olarak, bir milletvekili olarak bundan gerçekten çok büyük üzüntü
duymaktayım. Bu yaşananlar sadece Türkiyede izlenmiyor değerli
arkadaşlarım. Demokrasisi gelişmiş bütün ülkelerde bu
kepazelikler gün ve gün takip ediliyor, uluslararası raporlara
geçiriliyor. Bir kere, bunu belirteyim.
Değerli
arkadaşlarım, Barış ve Demokrasi Partisi adına
konuşan arkadaşımız birtakım örneklemelerde bulundu,
tutukluların sağlık sorunuyla ilgili. Ne yazık ki
doğrudur, gerçekten birçok cezaevimizde tutuklu ve hükümlülerin
sağlık sorunları çok ağır bir biçimde ihlal
edilmektedir. Ama şöyle çok fazla uzağa gitmemek lazım.
Ergenekon adı verilen davada, ben burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, daha Kuddusi Okkır ölmeden konuyu Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine getirmiş ve Sayın Adalet Bakanını
göreve davet etmiştim. Göz göre göre, Ergenekon örgütünün kasası
denilen kişi göz göre göre, devletin kontrolü altında
hayatını kaybetmiştir ve eşi bu konuyu Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine götürmüştür. Bu bir rezalettir, bu bir kepazeliktir. O zamanki
Adalet Bakanı da suçludur, bugünkü Adalet Bakanı da suçludur. Bunlar
için mutlaka Meclis araştırması açılması
gerektiği gibi, bu Hükûmetin başı Sayın Başbakan ve
Adalet Bakanı da bunun hesabını vermelidir.
Değerli
arkadaşlarım, bu soruşturmada içeri giren herkes hasta oluyor.
Birileri katakulli diye alay etmeye çalışıyor ama Türkiye'nin
çok değerli bir bilim adamı, Başkent Üniversitesinin Rektörü,
işte gördünüz, mahkeme kararıyla, telekonferansla mahkemeye ifade
veriyor. Bir yıldır tutuklu ve hastanede tedavi görüyor.
Başka?
Profesör Erol Manisalı, hastaneye girdi, kanser tanısıyla,
sağlık nedeniyle tahliye oldu. Ferit İlsever, İşçi
Partisi Genel Sekreteri. Profesör Hilmioğlu. Daha ismi aklıma
gelmeyen bir sürü bilim insanı sağlıklı bir şekilde
cezaevine girdikten sonra, tutuklandıktan sonra
sağlığını yitiriyor, kanser oluyor. Tabii, kanser bir
hastalık tanısı. Peki, ruhsal hastalıklar,
yakınlarının geçirdiği travmalar? Değerli
arkadaşlarım, hukuk devletinde olmaması gereken şeyler oluyor.
Bakın,
Anayasamızın 38inci maddesi Kimse, işlendiği zaman
yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı
cezalandırılamazlar. diyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, Türkiyede bir sürü kepazelik dönüyor,
dünkü konuşmamda ifade ettim. Burada, bir gece yarısı
önergesiyle, Ceza Muhakemeleri Kanununun 250nci maddesinin üçüncü
fıkrası değiştirilmeye kalkıldı. Anayasa
Mahkemesi iptal etti, yürürlüğü durdurdu. Anayasamızın 153üncü
maddesinin son fıkrası gereğince Anayasa Mahkemesi
kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare
makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Peki, Anayasa
Mahkemesi yürürlüğü durdurmuş, iptal etmiş, şu gazetede
bugün manşetlere giren olay ne kepazeliktir?
Değerli
arkadaşlarım, bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Anayasa teklifi veren
arkadaşlarımız da görmüş ki Anayasanın 145inci
maddesine -dün de aktardım- Devletin güvenliğine ve anayasal düzene
ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar adliye
mahkemelerinde bakılır. diye bir Anayasa hükmü getirmeye
çalışıyorlar.
Şimdi,
Anayasanın 145inci maddesinde yok, Ceza Muhakemeleri Kanununda yok.
Mevcut Anayasada askerlerin ne şekilde yargılanacağına
dair Anayasa 145te hüküm var ama 2003 yılındaki bir balyoz -ki
sahteliği konuşuluyor- olayından dolayı 2005te
yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunundaki
hükümleri 2003teki olaylara sirayet ettiriyoruz.
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Ölen solcuların kemiklerini sızlattın!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) İşte onu söyleyeceğim.
Bakın
değerli arkadaşlarım, listede 25 paşa; tutuklananlar var,
bilmem neler var. Soruşturulmasın demiyoruz ama bakın, sizin o
ruh hâliniz dahi neyi ortaya koyduğunu gösteriyor.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Yargıya müdahale etmeyin!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bakın, şimdi, Zaman gazetesi yazarı
Sayın Mümtazer Türköne ne demişti? Türk ordusunu lağvedelim,
Nizamı Cedit kuralım.
Ben önce bunu
şaka zannettim ama sizin gibileri buna o kadar çok inanmış ki,
sizin gibi, aslında yargıç olması, savcı, hukuka uygun
davranması gereken, sizler gibi -sizler derken bütün AKPlileri
kastetmiyorum, bana laf atanı kastediyorum- öylesine inanmış ki
Türk ordusunu lağvetmeye kalkıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, böyle peyderpey, dalga dalga tutuklamayın, hepsini
birden alın içeri ve Türk Silahlı Kuvvetlerini lağvedin, yerine
de aklınızdaki Nizamı Cedit gibi bir ordu kurun. Ama şunu
söyleyeyim: Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir emir komuta zinciri vardır,
böyle 25 generali, 50 generali almakla bu işi bitiremezsiniz. Türk
Silahlı Kuvvetleri Mustafa Kemalin ordusu. Türk Silahlı
Kuvvetlerinin fertleri Mustafa Kemalin askerleri.
SONER AKSOY
(Kütahya) Milletin ordusu!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) İçlerinde yanlış yapanlar olabilir,
içlerinde iş birlikçi olabilir, içlerinde korkaklar da olabilir ama Türk
Silahlı Kuvvetleri, o şanlı ordu, daha cumhuriyetten önce de çok
büyük şanlı zaferlere imza atmıştır.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gene imza atar!
SONER AKSOY
(Kütahya) Milletin ordusu, milletin!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Onun için, karnınızdan konuşarak laf
atmayın. Ben bildiğim bir şeyi söylüyorum, farklı bir
düşünceniz varsa buraya çıkarsınız. Bunu ben söylemiyorum.
Hâkim
tutukladı; değil mi? Başsavcı ne yaptı?
Savcıların yetkisini aldı, başka savcılara verdi.
Başka ne? İmza yetkisi. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
toplanamıyor. Adalet Bakanı Müsteşarı, önerge
verildiği zaman çantasını topluyor, terk edip gidiyor. Böyle bir
hukuk devleti olur mu? Yazık değil mi? Bizim dinimize göre, kul
hakkı yemeyeceksiniz, öyle takım tutar gibi yapılan
SONER AKSOY
(Kütahya) Biz yapmıyoruz, hâkim yapıyor!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Hukukçu değilsiniz, konuşuyorsunuz, laf
atıyorsunuz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Bırakın hukukçular işini yapsın
işte!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Evet, hukukçular
İşte bakın, al,
işte sizin hukukçularınız
Anayasa değişiklik
teklifinde 145inci maddeyi değiştirmeye kalkıyorsunuz!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) -
itiraz etmiyorsunuz, Adalet Bakanı kendisine
karşı verilen önergeye karşı çıkınca itiraz
ediyorsunuz!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakın,
itiraz etmiyoruz, bakın, suçlu varsa üstüne gidilsin.
Sayın Aykut
Cengiz ne yaptı? İki savcının yetkisini aldı mı?
Aldı mı arkadaşlar? (Aldı sesleri) İmza yetkisini
aldı mı? Demek ki ne oluyor?
SONER AKSOY
(Kütahya) Niye alıyor?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Ve bakın değerli arkadaşlar,
anlattım size, Anayasanın 38inci maddesi, 2003teki balyoz,
sahtecilik var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ya, değerli
arkadaşlarım, ayıptır ya, gerçekten, hukukçu
değilsiniz, hukukçu olan biri olarak söylüyorum. Bakın, ben burada
taraf tutmuyorum.
MEHMET DOMAÇ
(İstanbul) Ne oluyor hukukçu olunca?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Ben burada taraf tutmuyorum. Bak, bak, değerli
arkadaşlarım, karnınızdan konuşuyorsunuz,
karnınızdan. Açık olacaksınız, net
olacaksınız. Yanımda getirmedim. Bakın, Anayasa
Mahkemesinin AKPnin kapatılmasıyla ilgili davada verdiği
kararda bütün bu sizin attığınız sözle, demokrasi, bu tür
ilkelere, yargı bağımsızlığı, bunlara hep
işaret etmiş. Gerekçelerinde şöyle gerekçesi var. Ben sizi bir
dost olarak uyarıyorum, ben sizin düşmanınız değilim
ki. Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konular konuşulmayacak da nerede
konuşulacak?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Bizimle ne alakası var?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Bu gazetelerin bütün manşetlerinde,
televizyonlarında Türk ordusunun içindeki bütün generaller, korgeneraller,
paşalar, astsubayı, teğmeni
Değerli
arkadaşlarım, nedir, ne yapıyoruz; bu ordu kimin ordusu?
Yarın öbür gün bir savaş çıksa en
Bakın manşet:
Ordunun kilit isimleri
SONER AKSOY
(Kütahya) Ya, kardeşim ne yapalım?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Biz yapmıyoruz, onu yargı yapıyor!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) 25 general, amiral, 2 korgeneral, 2 koramiral
Değerli arkadaşlarım, yargılansın demek ayrı,
hukuka uygun demek ayrı. (Gürültüler)
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Yargıyla ne ilgisi var onu
söyleyin.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bakın -geliyorum, geliyorum- bu işin
arkasında siyasi iktidar vardır
SONER AKSOY
(Kütahya) Siz hukukçusunuz, hukukçular
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Diyorum ki Adalet Bakanı vardır, bu
işin arkasında Başbakan vardır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Başbakanı da yargılayacağız,
paşaları da.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
Bakın,
nisan ayına girdik daha güz kararnamesi çıkmadı. Neden? Neden
çantasını toparlayıp gidiyor Adalet Bakanıyla
Müsteşarı? Bana yanıtlayın bunu. Önerge veriliyor, neden
toplamıyor? Hâkimler bir Adalet Bakanı Müsteşarının
keyfî davranışına mı kalacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) Hepsini yargılayacağız inşallah;
Başbakanı da yargılayacağız, paşaları da
yargılayacağız.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Adaleti eğer yargıçlar, savcılar
sağlayacaksa, Anayasamıza göre Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu
var, onu değiştirmeye kalkıyorsunuz.
SONER AKSOY
(Kütahya) Öyle bir şey yok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Teşekkür ederim.
Yandaş
Bakın, bir yargıya virüs bulaşırsa o virüs sadece orada
kalmaz, sizlere de bulaşır.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ama yargıya siz de müdahale ediyorsunuz.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Adalet, adalet, adalet! Kul hakkı
yemeyeceksiniz. Neden korkuyorsunuz? Neden Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun toplantısını yapıp güz kararnamesini
çıkartmıyorsunuz? Neden? Bana onu söyleyin. Neden? Bugüne kadar,
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu hep
toplanmış, yaz kararnamesi, güz kararnamesi çıkmış.
Neden toplamıyorsunuz kardeşim? Bu bir suçtur, bu anayasal suçtur,
Ceza Kanununa göre suçtur. Ben bunu size söylüyorum, bakın -ya,
inşallah haklı çıkmam da- bakın,
ağlayacaksınız, ağlayacaksınız. Televizyonlara
çıkıp böyle gözyaşları dökecek kimileriniz çünkü Türk
halkı mağdurun yanında olur ya, mağdurun yanında
olacağını düşünerek öyle gözyaşı dökecek
birileriniz, ben buradan dökmeyin diye söylüyorum.
AVNİ
ERDEMİR (Anaysa) Tehdit mi ediyorsun?
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Bu tehditleri çok gördük, çok.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Ben parti kapatma davalarına
karşıyım ama şunu da savunuyorum: Demokratik rejimi ortadan
kaldırabilecek işlemlere de karşıyım, demokrasiler
buna izin vermez.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayal dünyasındasın.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İçli.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Korkuyorsunuz, korkuyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hiçbir şeyden korkmuyoruz.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Korkuyorsunuz, korkunun ecele faydası
yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 2011 seçimlerinde AK PARTİnin yine yüzde
50ye yakın oy alacağından korkuyorsunuz.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Hadi, göreceğiz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Beceremediğinizden dolayı
başkalarını haksız görüyorsunuz. Meydanda, halkın
huzurunda beceremiyorsunuz, başkalarına havale ediyorsunuz.
Çıkın halkın huzuruna, sandıkta her şey
hesaplaşılır.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinin lehinde söz isteyen
Denizli Milletvekili Sayın Ali Rıza Ertemür. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ERTEMÜR (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun vermiş olduğu grup
önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve
televizyonları başında bizleri izleyen değerli
yurttaşlarımızı saygı ve sevgiyle selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, insan hakları açısından çok önemli bir konuyu
konuşmaktayız. İnsan Hakları Komisyonunun bir üyesi olarak
bu konuya özellikle önem vermemiz gerektiğini söylemeliyim. Bu konuya
yaklaşırken unutmamamız gereken en önemli olay, insanların
her koşulda insan gibi davranılmayı hak etmesidir. Başka
bir ifadeyle, insan bir ceza aldığında da insandır; onun
can sağlığının, vücut bütünlüğünün ve
sağlıklı olarak yaşamasının sağlanması
mecburidir, devletin de görevidir. Aksi takdirde, devlet görevini
yapmış sayılmaz ve bir insan hakkı ihlali doğar.
İşte, insan hakları ihlallerinin en sık
yaşandığı yerlerden biri de cezaevleridir.
Değerli
milletvekilleri, cezaevlerinde hüküm süren olumsuz koşulların
düzeltilmesi amacıyla maalesef gerekli çalışmaların
yapıldığını söyleyemeyiz. Sağlık
koşullarının kötülüğü, denetimlerin gereğince
yapılmaması, cezaevlerinde mahkûmların yatacağı
yerlerin dahi bitmeye yakın olması, yemeklerden şikâyetler, kimi
yerlerde psikolojik ve fiziksel baskı yapılması ve peşi
sıra gelen ölümler cezaevlerinin içinde bulunduğu olumsuz
koşullara örnek olarak gösterilebilir. Bunlar yetmezmiş gibi,
haksız yere tutuklamalar ve yandaş basın yoluyla uygulanan
psikolojik baskılar da eklenince durumun vahameti ortaya
çıkmaktadır.
Hepimizin
bildiği gibi, Ergenekon kasası diye, beş parası olmayan
Kuddusi Okkırı cezaevine attılar, hastalığına
rağmen tedavisi bile yapılmadı. Yandaş basında,
tahliye olmak için mahsus hastalandığı iftiraları
çekinilmeden söylendi. Sonuçta ne oldu? Okkır tahliye edildi. Ne zaman?
Öldükten sonra. Bundan büyük bir insan hakkı ihlali var mıdır
değerli milletvekilleri? Üstelik kasa suçlamasıyla içeriye
alınan Okkırın cenazesini kaldıracak parası dahi
yoktu. Bunun hesabını şimdi kim verecek?
Değerli
milletvekilleri, Okkırı içeri alanların, ölümünü seyredenlerin,
mahsus hasta olduğunu söyleyenlerin vicdanları sızlıyor mu
çok merak ediyorum, hatta vicdanları var mı bunu da merak ediyorum.
Sivasta insan yakanları affedenlerin her nasılsa burada dilleri
tutuluyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; insan hakları ihlalleri
raporlarında cezaevlerinde yaşanan kimi uygulamaları hayretle
görmekteyiz. Örneğin, cezaevi idarelerince mahkûmların bireysel
başvuru ve bilgi edinme hakkından yararlanma hakları
engellenmektedir. İletişim hakkı idarece engellenmekte,
mektuplara el konularak imha edilmekte ve sansürlenmektedir. Mahkûmların
cezaevinde maruz kaldıkları sorunlara ilişkin mektupları
nedeniyle disiplin suçları cezalarına maruz kaldıkları
öğrenilmiştir. Haklarında mahkemece verilmiş toplatma ve
yasaklama kararları olmamasına rağmen, bazı muhalif
yayınlara cezaevi idaresince keyfî olarak el konulmakta ve mahkûmlara
verilmemektedir. Ortak yaşam alanlarından mahkûmların
yararlanması konusunda cezaevi idaresince zorluk
çıkartılmaktadır. Cezaevlerinde mahkûmlara gereken
sağlık hizmeti verilmemektedir. Bulaşıcı ve
devamlı bakım isteyen hastalıklar konusunda gerekli hassasiyet
gösterilmemektedir. Cezaevi idaresinin mahkûmların
sağlığı konusundaki duyarsızlık ve keyfiyetleri
mahkûmların tedavi edilemez derecede hastalanmasına neden olmakta ve
tedavileri aksatılmaktadır. Cezaevlerinde görevli doktorların, mahkûmları
tam anlamıyla muayene etmeden ilaç vermesi ve doktorlar hakkındaki
şikâyetlerin sonuçsuz kalması da mahkûmların dile getirdiği
önemli bir husustur. Mahkûmların içme suyu ve temiz su ihtiyacı
yeterince karşılanmamaktadır. Mahkûmların odalarında
üç kitaptan fazlasının bulundurulmasına izin verilmemektedir.
Mahkûmların spor yaparken boyunlarının altına
koydukları gazeteler gardiyanlarca Amaç dışı
kullanılamaz. gerekçesiyle verilmemektedir. Mahkûmların TV
sehpası ve çöp kovası olarak kullandığı pet şişelere
cezaevi yönetimince Amacı dışında kullanılamaz.
gerekçesiyle el konulmuştur. Cezaevi yönetimince sadece siyah, beyaz ve
gri renk iç çamaşırı giyilmesine izin verilmektedir.
Kırmızı iç çamaşırı bayrak
yapıldığından, yeşil iç çamaşırı asker
kıyafetinin rengini çağrıştırdığından,
lacivert iç çamaşırı gardiyan kıyafetinin rengi
olduğundan, bordo iç çamaşırı ise kırmızıya
yakın olduğu için, kimi cezaevi yönetimlerince sakıncalı iç
çamaşırı ilan edilmiştir. Şüphesiz bunlar bütün
cezaevlerinde yaşanan tablolar değildir ancak bizlerin bu konuda
sıfır toleranslı olmamız gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, daha önceden ülkemizin gündemine
taşıdığım bir konu vardı. Bir paket sigara
çaldığı için yedi buçuk yıl hapis cezasına
çarptırılan, Kayseri İncesu Çocuk Cezaevinde tutuklanan on
beş yaşındaki Osman Güneşin yazdığı mektup
üzerine harekete geçmiştik. Bu mektupların ardı kesilmemekte,
her gün onlarca mektup, cezaevlerinden, cezaevleri şartlarıyla ilgili
konularla ilgili, tarafımıza gönderilmekte. Ne yapmıştı
Osman Güneş? Bir paket sigara çalmıştı ve yedi buçuk
yıl hapis cezası aldı. Adam mı öldürdü, terör mü
yaptı, yolsuzluğa mı bulaşmıştı? Hayır,
sadece bir paket sigara çalmıştı. Elbette bunun bir suçu
vardı ancak bir de insaf vardır, insan hakkı vardır. Bu
konunun peşini de asla bırakmadan devam edeceğiz.
Değerli
milletvekilleri, cezaevlerindeki sağlık sorunu, ülkemiz gündemindeki
yerini önemli bir sorun olarak da korumaya devam ediyor. Tutuklu ve
hükümlülerden en zor durumda olanlar cezaevlerinde hastalananlardır.
Sağlıklı bir insan olarak girdikleri cezaevlerinde olumsuz
koşullar nedeniyle kısa süre içerisinde hastalanan tutuklu ve
hükümlülerin, zamanında tedavi edilmedikleri için hastalıkları
ilerlemekte, sonuç olarak da ölümlerine neden olmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, devlet, herkesin hayatını beden ve ruh
sağlığı içerisinde sürdürmesini sağlamak
zorundadır. Bu nedenle, devlet, tutuklu ve hükümlülere sağlık
hizmeti vererek buralarda ortaya çıkan hastalıkların tedavisini
mutlaka eksiksiz olarak üstlenmelidir. Bunun için de cezaevi yönetimleri ve
kurum doktorları duyarlı ve iş birliği içinde
olmalıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sorun, insan hakkı ve
cezaevleri olunca ülkemizde çok sayıda örnek bulmak olanaklıdır.
Konuşma süresi, bunları, bu dönemde, bugünde yetmeyecek, daha da uzun
bir ortam içerisinde bu cezaevleri koşullarının
tartışılması gerektiğine inanıyorum.
Bundan
dolayı, sözlerime burada son verirken yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ertemür.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu önerisi aleyhinde son söz Bitlis Milletvekili
Sayın Cemal Taşara ait.
Buyurun
Sayın Taşar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CEMAL TAŞAR
(Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, Millî
Eğitim Bakanlığının günümüz şartlarında,
yine, globalleşen dünyada meydana gelen sosyal ve ekonomik
gelişmelerin ışığında, bilim ve teknolojinin
gerekleri doğrultusunda ortaya konmuş vizyon çerçevesinde birçok
yenilikleri uygulamaya koyarak yarınımızın teminatı
sevgili gençlerimize ve çocuklarımıza, gelişmiş ülkelerdeki
akranlarının seviyesinde, hatta daha üst düzeyde imkânlar
oluşturmak için birçok ilki hizmete sunmuş bulunmaktayız.
Bilginin
hızlı değişimi, bilim ve teknolojideki gelişmeler,
nitelikli insan yetiştirme ihtiyacının daha yoğun
hissedilmesine neden olmuştur.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Elitaş, konumuz cezaevleri
değil miydi? Millî Eğitim Bakanlığı değil
konumuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
CEMAL TAŞAR
(Devamla) İktidarımız bu anlayıştan hareketle
bütçesinden sekiz yıldır büyük payı ve önceliği Millî
Eğitim Bakanlığına ayırmıştır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Arkadaşlar, konumuz cezaevleri değil mi?
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Ayrılan bu pay kuruşu kuruşuna yerinde,
zamanında, etkin ve verimli biçimde kullanılmıştır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Cemal Bey, gençleri cezaevine mi gönderiyorsunuz?
OKTAY VURAL
(İzmir) Yanlış oldu galiba.
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Okul öncesinden yükseköğretime kadar reform niteliğinde
köklü çalışmalar yapılmıştır.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Yanlış konuda konuşuyorsunuz Cemal Bey.
BAŞKAN
Sayın Taşar, öneriye dönerseniz iyi olacak.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, az önce konuşan öneriyle ilgili
mi konuştu? Öneriyle alakası olmayan şeyler söyledi az önce
konuşan arkadaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, az önce konuşan
milletvekilini uyarmanız gerekirdi. Farklı şeylerle ilgili
BAŞKAN
Şimdi
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Az önce konuşan sayın milletvekili gazete
kupürlerini burada gösterip hiç alakası olmayan şeylerden bahsetti.
BAŞKAN
Biliyorum, biliyorum, biliyorum, biliyorum
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Burada milletvekilleri özgür şekilde
kullanıyor demek ki.
BAŞKAN
Özgürlükleri kısıtlamak
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ya İç Tüzüke davet edin
BAŞKAN
Sayın Elitaş
Sayın Elitaş
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Farkında değil, Sayın Elitaş.
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Tabii, arkadaşlarımızın konuyla ilgili
söyledikleri malumdur ancak ben burada, bugün
çalışmalarımızı özetlemek istiyorum, kürsüyü kullanmak
istiyorum değerli dostlar.
İktidarımız,
bu anlayıştan hareketle, bütçesinde sekiz yıldır büyük
payı ve önceliği Millî Eğitim Bakanlığına
ayırmıştır. Ayrılan bu pay kuruşu kuruşuna yerinde,
zamanında, en etkin ve verimli biçimde kullanılmıştır.
[CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)]
Okul öncesinden
yükseköğretime kadar reform niteliğinde köklü çalışmalar
yapılmıştır. [CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar (!)] Teşekkür ederim.
Elli yılda
yapılamayan hizmetler son sekiz yılda
yapılmıştır. [CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar (!)]
Memlekete,
millete yapılan hizmetler sizi niye bu kadar kızdırıyor,
onu anlamıyorum. [CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar (!)]
ALİ ARSLAN
(Muğla) Kızdırmıyor, alkışlıyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Alkışlıyoruz, alkışlıyoruz...
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Yani, birileri buraya çıkıp sağdan soldan
yanlış şeyler anlattığında, birilerine iftira
atıldığında hoşunuza gidiyor ama Hükûmetimizin, ama
İktidarımızın yapmış olduğu
çalışmalar, güzellikler anlatıldığında da
zorunuza gidiyor. Ama vatandaş her defasında sandıkta bunu
yüzünüze şamar gibi de vuruyor, bunun da farkındasınız.
[CHP sıralarından alkışlar (!)]
ABDULLAH ÖZER
(Bursa) O şamarı siz yiyeceksiniz! O şamarı siz
yiyeceksiniz!
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Evet, her seferinde o mağlubiyeti, o güzelliği,
vatandaşımız size bu hazzı tattırıyor. Onun için,
siz burada bu alkışları çalmaya devam edin, Allah nasip ederse
bir daha bunları yaşayacaksınız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Allah aşkına, biz millet iradesiyle geldik, ne
şamarı?
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Vallahi, onu kendinize sorun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Millet bana oy verdi, geldim. Ben şerefli milletin
temsilcisiyim, ne şamarından bahsediyorsun Allahını
seversen?
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Onu kendinize sorun, onu kendinize sorun.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sen ne demek istiyorsun?
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Değerli arkadaşlar
OKTAY VURAL
(İzmir) Bize oy veren millet değil mi? Daha ne o zaman? Ne
şamarı? Allah Allah!
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Şimdi, bize de, size de oy veren millettir ama millete
yaptığımız hizmeti takdir etmeyip farklı yönlere
çekmenizi de yadırgıyorum işin doğrusu
OKTAY VURAL
(İzmir) Allah Allah!
CEMAL TAŞAR
(Devamla)
yadırgıyorum işin doğrusu. Onun için kusura
bakmayın.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sen gel de konunun üzerinde konuş!
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Kusura bakmayın, ben bugün bu kürsüden
İktidarımın yapmış olduğu güzellikleri anlatmak
istiyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Cezaevi
Cezaevi
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Evet, evet.
ABDULLAH ÖZER
(Bursa) Yanlış metin vermişler sana, yanlış metin!
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Ben bugün bunu hazırlamışım, bunu okuyorum,
halka bunu anlatacağım, evet. [CHP ve MHP sıralarından
gülüşmeler, alkışlar (!)]
OKTAY VURAL
(İzmir) İmzalar gibi
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Değerli milletvekilleri, tabii
BAŞKAN
Sayın Taşar
Sayın Taşar, bir saniye
Şimdi, gene
bunları anlatabilirsiniz ama bu arada da yani verilen önergeye de o
konuşmanız içinde atıf yaparak giderseniz en azından biraz
daha iyi olabilir.
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Şimdi, Sayın Başkan, tabii ki buraya çıkan
hatip
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, Sayın İçli hiç
konuşmadı önergeyle ilgili.
BAŞKAN
Yapmayın ya!
Sayın
Taşar, bir saniye, ben size ek süre vereceğim.
Şimdi
bakın, konu öyle değil. Sayın İçliyi ben dikkatle izledim
yani her bir cümlesini sonuçta getirdi, o önergeye bağladı. Çoğu
hatip aynı şeyi yapıyor.
MEHMET OCAKDEN
(Bursa) Üçkâğıtçılık yaptı yani.
BAŞKAN
Arkadaşımızı da ben incitmek istemiyorum, kimseyi de
incitmiyorum ama
MEHMET OCAKDEN
(Bursa) Üçkağıtçılık yaptı, işi
OKTAY VURAL
(İzmir) İmzalar gibi.
BAŞKAN
Yani hem oraya atıf yapıp hem bunları söyleyebilir. Onu
söyledim.
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Şimdi, Sayın Başkan tabii ki
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Genel Kurulu bile selamlamadı.
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Ben Genel Kurulu selamladım. Arkadaşlar, tabii ki
(MHP
sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ne zaman?
BAŞKAN
Yok, yok, selamladı. (Gürültüler)
Sayın milletvekilleri
Sayın milletvekilleri
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Notlarına devam et.
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Arkadaşlar, ben
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lehte ve aleyhte konuşanlar, birbirlerine laf
atanlar, lütfen susar mısınız.
Sayın Hatip,
devam edin siz, Genel Kurula konuşun, şahıslarla
konuşmayın.
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Şimdi, tabii ki ben anlatacaklarımı, ben bu kürsüden
Hükûmetimin yapmış olduğu çalışmaların -her
alanda- anlatılmasını gayet doğal görüyorum. Yani bunun bir
başkası tarafından Niçin bunu anlatıyorsun? Bugün niye
buradasın? denmesini de yadırgıyorum.
Buraya başka
zaman çıkan hatip -biraz önce söylendi- hiç alakası olmayan
konuları anlatırken hoşunuza gidiyor, ben de bugünü anlatmak
istiyorum.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Bu bir itiraf yani.
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Evet, şimdi, biraz önce söylediğim gibi elli yılda
yapılamayanları bizim bu Hükûmetimiz -Allaha şükürler olsun-
milletimize verdiği sözü yerine getirmiştir. Bu demokratik açılımdan,
insan haklarından, temel özgürlüklerden tutun bütün konularda
halkımıza verdiğimiz sözün arkasında olmuşuz,
hizmetimize devam ediyoruz. Bunun için buraya kalkan
arkadaşlarımıza veya bizlere farklı bir şekilde
söylemenize gerek yok. Biz bu önergenin karşısındayız.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından alkışlar [!])
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Taşar.
Barış
ve Demokrasi Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı istemiştik.
BAŞKAN
Arayacağım.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.33
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83üncü Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Grup önerisi reddedilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
2.- (10/348) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
7/4/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
Tarih:
07.04.2010
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 07.04.2010 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında, Siyasi Parti Grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan 10/348 esas numaralı Kanser
hastalığının boyutlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri
Gereğince Meclis Araştırması önergesinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 07.04.2010 Çarşamba günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde ilk söz Kastamonu
Milletvekili Sayın Mehmet Serdaroğluna ait.
Buyurun
Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanser hastalığıyla ilgili verdiğimiz
araştırma önergemiz hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım. Sizleri en iyi dileklerimle selamlıyorum.
Önergemiz gayet
açık ve nettir ancak her zaman olduğu gibi iktidarın ilgisini ne
derecede çekecektir bilmemekteyiz. Ülkemizde ve dünyada en önemli
sağlık problemlerinin başında gelen kanser
hastalığı her yıl artarak devam etmektedir. Bu vesileyle
dün kanser hastalığından hayatını kaybeden 21inci
Dönem Balıkesir Milletvekilimiz Hüseyin Kalkan Beye Milliyetçi Hareket
Partisi ve şahsım adına Allahtan rahmet, ailesine ve
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Kanser
hastalığının bölgeler ve iller bazında hangi boyutta
olduğunun tespiti, hasta sayısı, hastalığın
türleri, tanı, tedavi, ekipman ve hekim ihtiyacı gibi tüm
eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir ve bu konularda çok ciddi bir yol
haritasına ihtiyaç vardır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde her yıl 150 bin civarında kişinin
yakalandığı kanser hastalığıyla ilgili net
bilgiler bulunmamaktadır. Kansere yakalanan hasta sayısı her
geçen gün artarken hastaneler dolup taşmaktadır.
Dolayısıyla bu hastalıkla ilgili tüm eksiklikleri
araştırmak, önlem almak devletin, hükûmetin, milletvekillerinin ve
nihayetinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi değil midir? Böylesine
önemli bir konuda bir araştırma komisyonunun kurulması neden çok
görülebilir?
İlim
Kastamonudan her gün 10-15 kişi Demetevlerdeki Onkoloji Hastanesine
hasta ziyaretine gelmektedir. Bu bile, bu hastalığın ne kadar
ileri seviyede olduğunun en basit göstergesidir.
Değerli
milletvekilleri, kanser tedavi hizmetlerinin organizasyonunda en
çarpıcı ve önemli nokta, ülkemizdeki tıbbi onkolog ve
hematologların sayısal yetersizliğidir. Şu an
sayıları milyonlara yaklaşan kanserli hastaların tedavi ve
takibinin yetersiz sayıdaki tıbbi onkolog ve hematologlarla
götürülemediği ve sıkıntıların varlığı
açıkça ortadadır.
Ülkemizde en
sık görülen iki kanser türünden akciğer kanserine yılda 50 bin
kişi, meme kanserine yılda 16 bin kişi yakalanmaktadır.
Yine, ülkemizde 50 bini aşkın lösemi hastası takip edilmekte,
yılda 15 bini aşkın lenfoma ve 10 bini aşkın yeni
lösemi olgusu saptanmaktadır.
Gerekli uzman
ihtiyacının karşılanması için de üniversiteler ve
tıp fakülteleriyle birlikte ortak çalışmaların
yapılarak tespit ve çözümlerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Erken teşhis
ile kanserle savaş politikasına yön verilmesi, nüfus tabanlı
kanser kayıt sistemlerinin kurulması ve daha sağlıklı
veri toplanması sağlanmalıdır.
Dünyada kanser
hastalığının tedavisinde önemli gelişmelerin
olması, bizim de bu gelişmeler paralelinde çalışmalar
yapmamızı gerektirmektedir.
Medikal onkoloji
konusunda uzman yetişmesi seneler almaktadır. 11 milyon nüfuslu
Yunanistanda bile medikal onkolog sayısı bizden fazladır. Bu
konudaki yetişmiş eleman sayımız gerçekten yetersizdir.
Üstelik sadece onkolog yetiştirmek de yeterli olmamaktadır.
Patolojide uzmanınız yoksa yeterli onkolog olması da bir
şey ifade etmemektedir. O nedenle, radyolog, stolog ve patologların
yetiştirilmesine de önem verilmelidir ve insan kaynakları
yetersizliği mutlaka giderilmelidir.
Bakınız,
bir medikal onkolog ve hematolog, tıp fakültesini bitirdikten sonra on
dört-on beş yıl daha eğitim alarak ancak kırk
yaşında göreve başlayabilmektedir. Bu durum ise bu
uzmanlığın tercih edilmemesine neden olmaktadır. O yüzden
bu uzmanların yetiştirilmesi konusunda yeni idari ve yasal
düzenlemelere ihtiyaç olduğu aşikârdır.
İşte
tüm bu nedenlerle ülkemizin en önemli sağlık problemlerinden biri
olan kanser hastalığının hangi boyutlarda olduğunun
tespiti, araştırma merkezleri, tıbbi cihaz ve uzman hekim
ihtiyacı, hasta sayısının belirlenmesi, tanı ve tedavi
şekilleri dâhil tüm eksikliklerin giderilmesi için gerekli önlemlerin
ortaya konulması amacıyla bir Meclis araştırma komisyonu
kurulması mutlaka gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, AKP İktidarı muhalefetin her şeye muhalefet
ettiğini ve çözüm üretmediğini iddia ederek Türk siyasetine
muhalefete muhalefet anlayışını
yerleştirmiştir. Şimdi ben de iktidara soruyorum: Muhalefetin
önerileri, kanun teklifleri, araştırma önergeleri muhalefet olsun
diye mi veriliyor? Milliyetçi Hareket Partisi olarak gündeme getirdiğimiz
hemen hemen her konu bu ülkenin ve insanlarının gerçek
sorunlarıdır ve bu sorunlara çözüm önerileridir. Yaratılan sanal
gündemler değil, vatandaşımızın bizden beklediği
gerçek gündemlerdir ama üzülerek ifade ediyorum ki AKP İktidarı
insanların kafalarını karıştırarak suni
kavgalarla yarattığı gündemi bizlere ve vatandaşlarımıza
dikta ettirmeye çalışmaktadır. İktidar, her konuda ama her
konuda icraat, söylem ve suni gündemleriyle kamuoyunu ikiye bölmekte,
insanların kafasını karıştırmaktadır.
Böylece de doğrunun veya yanlışın ne olduğu konusunda
tereddütler yaratmaktadır. Özellikle kamuoyunu aylarca meşgul eden ve
insanları ikiye bölen ve fiyaskoyla sonuçlanan domuz gribi
aşısı da buna son örnektir. Bu konuda Sayın Başbakan
ve Sayın Sağlık Bakanı bile ikiye bölünmüş,
vatandaşın kafası baştan karıştırılmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi başından beri domuz gribi
salgını ve aşıları konusunda Sağlık Bakanlığının
yanlış politika izlediğini,
vatandaşlarımızın paniğe sevk edildiğini, domuz
gribinin diğer griplerden bir farkının
olmadığını ve aşılara verilecek paranın da
heba olacağını her platformda dile getirmiştir.
Geldiğimiz noktada Dünya Sağlık Örgütü Başkanı ve
Sayın Başbakanın da şahitlikleriyle domuz gribi meselesinin
sadece bir palavradan ibaret olduğu ortaya çıkmıştır.
Domuz gribi
olayına değinmemin sebebi ise ülkenin milyonlarca doları bir
palavraya heba edilirken her yıl 150 bin kişinin yakalandığı
kanser hastalığı gibi ciddi sorunlarımıza gereken
hassasiyetin ve önlemlerin mutlaka ve mutlaka alınması içindir. 4
Nisan 2010 tarihinde düzenlenen Kanser Kongresinde konuşan Sayın
Sağlık Bakanı bakınız manşette ne diyor:
Akdağ Türkiye'nin korkunç kanser raporunu açıkladı: Her
yıl 150 bin yeni hasta. Evet, her yıl Türkiyede 150 bin kişiye
kanser teşhisi konulmaktadır ve bu rakamın -Sayın Bakan
tarafından ifade ediliyor ki- 2011de hızla artarak 155 bin
olacağı söyleniyor.
Sayın
Bakanın bu açıklaması bile araştırma önergemizin
haklılığını desteklemekte, sizin de oy vermenizi
gerektirmektedir. Umarım bu konuda çelişkiye düşmeyeceksiniz.
Bakınız,
Kastamonuyu da içine alan başta Karadeniz Bölgesi olmak üzere tüm yurtta
kanser hastalığında ciddi artışlar görülürken
şayet reddederseniz, bu amansız hastalıkla ilgili gerekli
önlemlerin alınmasında, ciddi bir araştırmanın
yapılmasında ne gibi bir sakınca gördüğünüzü
açıklamanız ve bunu milletimizin bilmesi gerekmektedir.
Milyonlarca
insanımızın bugününü ve geleceğini ilgilendiren kanser
konusunda verdiğimiz araştırma önergemizin kabul edilmesi ve
kurulacak komisyonla bu sorunlara vakit geçirilmeden çare aranması ve
bulunması şarttır. Hiç olmazsa bu araştırma önergemizi
bir kerecik olsun muhalefetten gelen önerge ayrımından vazgeçerek,
öncelikle milletin vekilleri olarak, bu hastalığa
yakalanmış veya yakalanabilecek potansiyel hastaların vekilleri
olarak önergemizi desteklemenizi umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk söz Hakkâri Milletvekili
Sayın Rüstem Zeydana aittir.
Buyurun
Sayın Zeydan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RÜSTEM ZEYDAN
(Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisinin vermiş olduğu önerinin aleyhinde söz
almış bulunmakla birlikte, konunun özüne muhalefet yapmam söz konusu
değildir. Sadece çalışma sürelerimizin bir takvime
bağlanmış olmasından ötürü, bu çalışma takvimine
uygun olsun diye biz bugün bu önerinin tartışılmasının
tarafgiri olamayacağız. Onun için, yanlış
anlaşılmaktan korktuğumdan dolayı bu açıklamayı
size arz etmek istedim. Yoksa çok önemli bir konu, gerçekten çok anlamlı
bir konu, çok güncel bir konu.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Evet deyin, araştıralım.
RÜSTEM ZEYDAN
(Devamla) - Ülkemizin her köşesinden, muzdarip olan
insanlarımızın karşı karşıya bulunduğu
bir konu. Elbette ki önerinin özüne evet diyoruz, ama zamanlaması
itibarıyla
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Şimdi başlamıyoruz zaten, daha sonra
başlayacağız.
RÜSTEM ZEYDAN
(Devamla) Nevzat Bey, zamanlaması itibarıyla çok zamanında
gelmiş bir öneri olmadığını zannediyoruz.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Hastalığın zamanı mı olur?
RÜSTEM ZEYDAN
(Devamla) - Yoksa, kanser, sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek
olması nedeniyle gerçekten önemli bir sağlık problemidir.
Dünyada her yıl 11 milyon kişi kansere yakalanmakta ve 7 milyon
kişi maalesef kanserden ölmektedir. Üstelik gelişmiş ülkelere
özgü bir hastalık olarak bilinse de, kanser vakalarının yüzde
70i az gelişmiş ülkelerde görülmektedir.
Dünya
Sağlık Örgütü verilerine göre 2008 yılında tüm dünyada 12,4
milyon yeni kanser vakası, 25 milyon kanserle yaşayan hasta
sayısı ve 7,6 milyon kansere bağlı ölüm
gerçekleşmektedir. Kanser vakalarının yarıdan fazlası
ve ölümlerin yüzde 60ı az gelişmiş ülkelerde meydana
gelmektedir. 2000 ve 2007 yılları arasında kanserden ölen
kişi sayısında yüzde 32lik bir artış söz konusudur,
bu da gerçekten ürkütücüdür.
Ülkemizde en son
verilen rakamlara ve gerçekten değerlendirilen verilere göre kanser
insidansımızın her yıl 100 bin kişide 229 olduğu
gerçeğiyle maalesef karşı karşıyayız. Yani bunun
anlamı, her 100 bin kişinin 229 kişisi maalesef bu amansız
hastalığa yakalanmaktadır.
Genel olarak
kanser erkeklerde kadınlara göre daha sık görülmektedir. Ülkemizde en
sık görülen kanser türü akciğer kanserleridir ve yılda 50 bin
yeni olguyla karşı karşıya kalmaktayız. Çoğunuzun
bildiği gibi tıp alanında yaşanan gelişmeler kanserli
kişilerin konuya bakışı üzerinde büyük etki
yaratmıştır. Her zaman iyi sonuçlar alınmasa da, yeni bin
yılın başlangıcında eskiden beri çok daha az korkulan
ve diğer pek çok hastalıkla
karşılaştırıldığında birçok kanserli
hasta için gelecek daha umut vericidir. Bu olumlu gelişmelerin nedenleri
arasında erken tanı, daha etkili tedavi olanakları, daha
başarılı destekleyici tedaviler ve daha başarılı
sağlık örgütlenmesi bulunmaktadır.
AK PARTİ
Hükûmeti olarak, kanserle ilgili ulusal politikaların
oluşturulmasında, kanserden korunma önlemlerinin
alınmasında, kanserli hastaların tanı, tedavi ve
izlenmelerinde karşılaşılan sorunlara çözüm
aranmasında, kanserle ilgili konularda toplumun bilgilendirilmesi,
bilinçlendirilmesi ve eylem planları hazırlanmasında, tavsiye
niteliğinde görüş bildirmek üzere Ulusal Kanser Danışma
Kurulu oluşturulmuştur.
Sağlık
Bakanlığı Kanserle Savaş Daire
Başkanlığımız, ülkemizin önde gelen bilim
adamları ve sivil toplum örgütlerini bir araya getirerek, Dünya
Sağlık Örgütünün de katılımı ile birlikte, önümüzdeki
beş yıl içerisinde uygulanacak olan Ulusal Kanser Kontrol
Programımızı hazırlamıştır. Bu program,
oldukça geniş kapsamlı olup, kanser kayıtçılığı,
önleme, erken teşhis, tedavi ve palyatif bakım gibi başlıklar
altında bir dizi yapılacak eylem planı içermektedir. Kurumlar
arası iletişim ve iş birliği Kanser Kontrol
Programımızın başarısında oldukça anlamlı
ve önemlidir. Ülkemizde kanser konusunda yapılan sağlık
harcamaları pek çok Avrupa ülkesinin önünde yer almaktadır.
Değerli
milletvekilleri, kanser için yapılan harcama bazında ülkemiz Avrupa
Birliği ülkeleri arasında 3üncü sırada bulunmaktadır.
Burada AK PARTİ hükûmetleri adına, sosyal devlet
anlayışı içerisinde kanserli hastaların tüm
masraflarını karşılamamızın önemli bir rolü
olduğunu bilerek, kendilerine şükranlarımızı bir
insanlık borcu olarak ifade etmek istiyorum. Gelişmiş pek çok
Batı toplumunda kanserli tüm hastalar tedavi masraflarına aktif
katılım göstermekteyken, ülkemizde en ufak bir ücret talebi bu
anlamda yapılamamaktadır. Şu an ülkemiz kanser tedavisine
doğrudan harcamalarla yıllık 2,5 milyar dolar ödemektedir. Bu
çok önemli bir rakamdır. Eğer hiçbir önlem alınmaz ise 2030lu
yıllarda kansere harcanan para 12 milyar dolara kadar
çıkacaktır. Her ne kadar bu tür önlemler sonuçlarını en az
on beş senede gösterecek ise de ülkemizi bekleyen tablo bu tedbirlerin
hızla yaşama geçirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Hükûmet olarak bu
sene en önemli önleyici tedbir olarak tütün ve pasif içicilikle mücadele
konusunda yeterince gayret gösterilmiş, ülkemiz bu yasayı en önce
çıkaran ve uygulayan ülkeler arasına girmiştir. Bu yasa günü
kurtarmaya yönelik popülist yaklaşımdan çok, uzun dönem fayda
sağlayacak ve gelecek nesillerimize parlak ve temiz bir gelecek sağlayacak
bir atılımdır.
Dünya
Sağlık Örgütü tarafından tarama yapılması önerilen
kanserlerde toplum tabanlı tarama programlarını yürütmek üzere
kanser erken teşhis, tarama ve eğitim merkezleri, kısacası
KETEMleri Sağlık Bakanlığımız kurdu. Yurdun dört
bir yanında kurduğumuz bu kanser erken teşhis, tarama ve
eğitim merkezlerimiz uluslararası örnek model olarak
gösterilmektedir. Şu anda ülkemizde yüz yirmiye yakın KETEM merkezi
bulunmaktadır.
Bu merkezlerde
hastalarımıza ücretsiz kanser taraması yapılmakta, kanser
ve beslenme eğitimleri verilmektedir. Son iki yıl içerisinde ulusal
meme, serviks ve kolorektal kanser tarama standartlarımızı
Bakanlığımız yayınladı ve başta gelen
eleştirilere rağmen bugün pek çok ülkenin bizim
standartlarımıza yaklaştığını da memnuniyetle
müşahede etmiş bulunmaktayız. Bugün her ilimizde bulunan
KETEMlerimiz toplum bazlı kanser taraması için evlere mektup
göndererek halkımızı bilinçlendirmekte, bilgilendirmekte ve bu
merkezlere davet etmektedir.
2015
yılına kadar toplumun yüzde 70inin taranması bitmiş
olacaktır. 2010 yılı içerisinde yapacağımız
eğitimler ve sertifikalandırmalar neticesinde her bir KETEM
merkezimizi aynı zamanda ücretsiz hizmet veren bir sigara bıraktırma
merkezi hâline getirmeyi düşünmekteyiz.
Bu sigara içiciliğiyle
mücadele konusunda hakkını ödemek adına kıymetli
Başkanımız burada, tabii ki Profesör Doktor Cevdet Erdöl Beyin
Başkanlığındaki çalışmalar ve yüce Meclisin bütün
milletvekillerinin vermiş olduğu destekle gerçekten ülkemiz bir model
ülke hâline getirilmiştir. Bu anlamda bir milletvekili olarak, bir insan
olarak ve bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kendilerine ve
yüce Meclise içtenlikli şükranlarımızı, yoğun
desteğimizi, içimizde sigara içen milletvekili sayımızın
her ne kadar parmakla sayılacak kadar az olsa bile onların da bir an
önce bu alışkanlıklarından vazgeçmesini diliyor, yüce
heyeti sevgiyle, saygıyla selamlıyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Zeydan.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili Sayın
Sacid Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun kanser konusunda
araştırma önergesinin lehinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Benden evvelki
değerli konuşmacı AKP Grubu adına aleyhte söz aldım,
ama özünde karşı değilim. dedi. Gündemin yoğun olması
nedeniyle şeklen karşı olduğunu söyledi. Bu yoğun
gündemde mademki gündeme alındı bu konu, yani yoğun gündemin
bundan sonra bir şeyi yok, hiç olmazsa komisyonu kuralım geçsin
değerli arkadaşlar. Yani zaten gündeme alınmış, bundan
sonra fazla bir zaman harcanmayacak. Yaklaşık bir yıl evvel
Milliyetçi Hareket Partisi bu araştırma önergesini vermiş, 20
Nisan 2009 tarihinde ve bu içinde bulunduğumuz hafta da 1-7 Nisan
haftası Kanserle Savaş Haftası. Kanserin ne kadar önemli
olduğunu değerli konuşmacı da söyledi, bütün herkesin de
malumu. Bu kadar bir kanserin çok önemli olduğunu bilmemize rağmen bir
yıl içinde niçin gündeme gelmemiş, buna şaşırmak
lazım, bunu anlamak mümkün değil. Onun için, komisyonun
kurulmasını
Sonunda, inşallah, kendi özgür iradeleriyle hareket
ederler değerli AKP milletvekilleri, grup baskısı altında
kalmazlar ve bir komisyon kurulur mademki gündeme gelmiş.
Değerli
arkadaşlar, içinde bulunduğumuz hafta, 1-7 Nisan, dediğim gibi,
Kanserle Savaş Haftası, 7 Nisan (bugün) Dünya Sağlık Günü,
7-13 Nisan Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası. O nedenle, bu
haftalar önemli. Yine önümüzdeki hafta da 12-18 Nisan Kalp
Sağlığı Haftası. O nedenle, bu nisanın ilk
yarısı sağlığa ayrılmış haftalar
olmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, kanserin ne kadar önemli olduğunu hepimiz
biliyoruz dediğim gibi. Bu kanserde erkeklerde -bütün dünyada da öyle,
bizde de öyle- en fazla akciğer hastalığı, akciğer
kanseri, prostat kanseri, kalın bağırsak kanseri, rektum, mide
kanseri, daha sonra pankreas kanseri gelmekte; kadınlarda ise meme
kanseri, akciğer kanseri, rahim ağzı, kalın
bağırsak kanseri, rektum ve yumurtalık yani over kanserleri
gelmekte değerli arkadaşlar.
Bu kanserde üç
tane aşama var hepimizin bildiği gibi. Bunlardan bir tanesi
korunmadır değerli milletvekilleri. Neden korunma? Çevre,
sağlıklı bir çevre olacak, hava kirliliği olmayacak, su
kirliliği olmayacak, gıda güvenliği olacak. Geçtiğimiz
günlerde burada Biyogüvenlik Yasası konuşulurken GDO'ları
tartıştık. Bu GDO'lar da -araştırmalarda, hayvan
deneylerinde gösterilmiş- immüniteyi bozarak kansere yol açmaktadır
değerli milletvekilleri.
Aynı zamanda,
GDO'lar alerjik hastalıklara da yol açmakta, onu da burada belirteyim.
Bizim, eskiden -hepimiz tanığıyız- çocuklarda alerjik
olgular olmazdı ama son zamanlarda çocuk alerji olguları çok
arttı, bu GDO'lar sayesinde olmakta ve gene dediğim gibi, kanser
olgularını da artırmakta.
Gene, biraz evvel
değerli konuşmacı arkadaşımız dedi, Gündem
yoğunluğu. dedi ama sağlıklı yaşam hakkı,
daha doğrusu yaşam hakkı, Dünya Sağlık Örgütünün
üzerinde durduğu en kutsal haklardan biri değerli milletvekilleri. Bu
gündem ne kadar yoğun olursa olsun sağlıklı yaşam
hakkına her zaman yer ayırabilmelidir, zaman ayırabilmelidir bu
yüce Meclis.
Değerli
arkadaşlar, bazı, bu kanserde korunmada katkı maddeleri,
özellikle tarımda kullanılan katkı maddeleri -bunlar böcek
öldürücü ilaçlar, gübreler- bunların da Tarım
Bakanlığı tarafından çok iyi denetlenmesi lazım.
Sigara konusu,
tabii bu Meclisin oy birliğiyle geçirdiği bir yasa
tasarısıydı, yasalaştı. Sigara çok önemli, özellikle
akciğer kanserinde çok önemli, içenler için önemli, pasif içiciler için
önemli. Hatta son zamanlarda üçüncü grup, pasif içici değil de, işte
kahvede sigara içmeye maruz kalmış ama giysileriyle eve
götürmüş, o şekilde de geçişten bahsediliyor değerli
arkadaşlar. Bu çok önemli. Fakat, ne yazık ki, İstanbulda ve
Ankarada benim gözlemlerim -çok kimsenin de gözlemidir- bu yasaklara
uyulmuyor. Ben sorduğumda -kendim de sordum- işte belediyelerin veya
sağlık müdürlüklerinin göz yumdukları söyleniyor. Ben
gittiğimde lokantalarda sigara yasak olmasına rağmen, diyorlar
ki, burası sigaralı alanımız. Ya nasıl olur, izin
çıktı mı? Öyle diyorlar. Bu yasaklara dikkat
Meclis bir yasa
çıkarıyor, ama bunu denetleyemiyor.
Daha birkaç gün
evvel Bursada bir avukat arkadaşımız kendi iş yerinde
sigara içenleri uyardığı için bıçaklanarak öldürüldü
değerli arkadaşlar. Her zaman bu tip tartışmalar
çıkıyor, bu konuda da mutlaka bunun denetlenmesi ve uygulanması
lazım ya değilse Meclisin saygınlığına gölge
düşmüş olur değerli arkadaşlar.
İBRAHİM
YİĞİT (İstanbul) Nasıl olacak bu?
SACİD YILDIZ
(Devamla) İşte, bu, sıkı denetlenecek, denetlenme eksik,
ben onu söylüyorum. Belki seçim veya başka kaygılarla denetlenme
eksik.
Değerli arkadaşlar,
bu sigara konusu gelmişken sanatsal faaliyetlerde olan -benim şahsi
görüşüm- sinema ve tiyatro nedeniyle olan gösterilerde sigaraya sanat
anlamında izin verilmesi lazım. Mesela sigara aleyhinde bir program
yapılmış -geçen gün yine basında yer aldı- sigara
aleyhinde yapılan programda sigara gösterilmiş. Yahu, program sigara
aleyhine ve ceza yemiş. Bu olmaz.
CEVDET ERDÖL
(Trabzon) Örtülü reklam.
SACİD YILDIZ
(Devamla) Yani her neyse. Bu olmaz yani sigara konusunda. Geçtiğimiz
yıllarda bu sigara yasası çıkmadan evvel film çevrilmiş.
Mesela daha evvel de
Casablanca filminin çevrimi, Casablanca filminin her
sahnesinde sigara var. Yani İyi Şanslar İyi Geceler diye bir
film var, her sahnesinde
Yani bu sanatsal faaliyetlerde bu başka türlü
anlatılmaz. Bunlara izin verilmesi lazım değerli
arkadaşlar.
Kanserde ikinci
önemli konu erken tanı. Bu, sağlıkta erken tanı ve
sağlıkta normal tanı çok önemli. İyi bir sağlık
hizmetinde hızlı, nitelikli, ulaşılabilir, ücretsiz,
eşit sağlık hizmeti sunulmalıdır değerli
arkadaşlar. Günümüzde, bakalım, eşit sağlık hizmeti
sunabiliyor muyuz ülkemizde? Sunamıyoruz. Nitelikli sağlık
hizmeti çok farklı. Bazı yerler nitelikli, bazı yerler
değil. Çok heterojen sağlık hizmetleri sunumu var.
Ulaşılabilir mi? Ulaşılamıyor. Helikopterle hasta
taşıyoruz ama bir tarafta normal ambulansın lastiği bozuk,
şoförü mevcut değil, hasta getirilemiyor,
ulaşılamıyor. Ücretsiz mi? Değil. Daha bu Hükûmet
zamanında koruyucu sağlık hizmetlerine, birinci basamak
sağlık hizmetlerine ücret getirildi değerli arkadaşlar. Bu
bazı hastalıkların belki ilk basamakta kansere yol açması
mümkün olan bazı hastalıklar önlenecek ama buna ücret getirildi. Onun
için bu erken tanı konusu da çok önemli değerli arkadaşlar.
Diğer üçüncü
konu, kanserde tedavi. Tedavi tabii çok önemli ama her nedense Sağlık
Bakanlığı, Sosyal Güvenlik ve Çalışma
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı sık sık
tebliğler yayınlıyorlar ve bu vatandaşların, tabii bu
arada kanserli hastaların da mağduriyetine yol açıyorlar
değerli milletvekilleri. Daha geçtiğimiz günlerde, bir hafta-iki
hafta oldu olmadı, meme hastalıklarında kullanılan bir
tedavi ilacı -Sağlık Bakanlığı bir genelge
çıkarttı- elli iki haftayken dokuz haftaya indirildi. Bütün dünyada
elli iki hafta diye uygulanıyor bu ilaç. Bende de ismi,
karışık olduğu için söylemiyorum, yazılı. Ama
ülkemizde Hayır, elli iki hafta değil, dokuz hafta yeter. dedi
değerli milletvekilleri. Oysaki bu belki başlangıç hâlindeki
kanser hastalarına dokuz hafta yeter ama orta ve ilerlemiş meme
kanserlerinde bu ilerlemeye yol açıyor, ondan sonra sürekli kullanmak
gerekiyor, tedavide maliyeti artırıyor, hastanın konforunu da
azaltıyor değerli arkadaşlar.
Bir de dünyada
çıkan kanser ilaçlarının ülkemize hızla gelemediğinden
yakınıyorlar bu onkolojiyle uğraşan arkadaşlar. Mesela
Amerikada FDA onay veriyor ama ülkemizde hızla onay alamıyorlar.
Hatta şöyle yakınmalar var, doğru mudur bilmiyorum,
Sağlık Bakanlığı yetkilileri söylerler: Bazı
firmaların kolay ruhsat aldığı, bazı firmaların
ise kolay ruhsat alamadığını söylüyorlar değerli
arkadaşlar.
Ülkemizde
bazı bölgelerde özellikle bazı kanserler var, bunların üzerine
de eğilmek lazım. Mesela Doğu Anadoluda, gene
arkadaşlarım söyledi bu arada konuştuğumda, mide, yemek
borusu kanserleri daha fazla deniyor. Bunların niye olduğunun
araştırılması lazım. Orta Anadoluda asbestozis,
mezotelyomaya yol açan bir vaka. Bunların
araştırılması lazım değerli arkadaşlar.
Kanser de 1982den beri bildirimi zorunlu bir hastalık fakat nedense bu
bildirim konusunda da sıkıntılarımız var, yeterli
sayıda bildirim olmuyor değerli arkadaşlar.
Konum olduğu
için o kısmını söyleyeyim, şimdi vakit yetmez belki
söyleyemeyebilirim: Prostat kanserinde de erken tanı çok önemli, kendi
ülkemizde de önemli, bütün dünyada da. Elli yaşın üstündeki erkeklerde
en fazla görülen kanser türü prostat kanseri değerli arkadaşlar.
Ülkemizde de iki tane Cumhurbaşkanımızda -basına
yansıdığı için- prostat kanseri vardı ve gittiler,
ameliyat oldular geldiler. Yani oran yüzde 20 civarında ülkemizde,
cumhurbaşkanları arasında dersek. Bu konuda da PSA
taramalarının da önemi çok önemli. Son zamanlarda Türkiyede on iki
ilde yapılan yeni çalışmada, beş yıl öncekine göre
prostat kanserli vakalar iki kat artmıştır değerli
arkadaşlar. Bu, erken tanı ve PSA taramasıyla oluyor. Ben bundan
evvelki Meclis Başkanımıza, Mecliste de hem milletvekilleri hem
tüm çalışanlar arasında elli yaşın üstünde böyle bir
prostat kanseri taraması yapalım, PSA bakalım dedim -nasıl
ki böbrek sağlığına bakılıyor, kalp
sağlığına, tansiyonuna bakılıyor- ama pek kabul
görmedi. Bunu da dikkatlerinize sunuyorum değerli arkadaşlarım.
Şimdi, 1
Nisandan itibaren uygulanmaya başlanan Sağlık Uygulama
Tebliğinde de bazı hizmetlerde öğretim üyesi katkı
payı kaldırıldı değerli arkadaşlarımız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
SACİD YILDIZ
(Devamla) Teşekkür ederim.
Bunlar acil
sağlık hizmetleri, yoğun bakım hizmetleri, yanık
tedavisi ve aynı zamanda kanserde radyoterapi, kemoterapi ve radyoizotop
tedavilerinde de kaldırıldı. O zaman öğretim üyeleri
bunlara bakmıyor. Bu, tabii, öğretim üyesi katkısı
olmasın demek kolay ama öğretim üyesine de bir şey
olmadığı zaman bu hastalar mağdur olmakta ve
çalışma barışını da bozmakta, bu kanserle
uğraşan kimselerde bu tip şeylerin, katkıların
kalkması. Bu tebliğde mesela olumlu bir şey var, onu da burada
söylüyorum bu olumsuzluğu: Bir, organ naklinde uğraşan yerlerde
kadavradan nakil alanlara destek verildi. Eskiden ben bunda, organ nakli
konusunda da konuşmuştum gündem dışında, 12 bin lira
destek verildi. Bu sayede kadavradan organ nakilleri artacak. Bu olurken kanser
tedavisinde görev alanların bir çalışma barışı
bozuluyor, onların mağduriyetlerine yol açılıyor
değerli arkadaşlar. Zaten Türkiyede yeterli hematolog, onkolog
sayısı yok, bundan sonra bu kanser vakaları artarsa daha da
güçlük olacak değerli arkadaşlarımız.
Bu
düşüncelerle önerinin desteklenmesini canıgönülden istiyorum, AKP
Grubundan hele hele hekim milletvekili arkadaşları burada gözleyeceğim,
ne diyecekler.
Saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde son söz Trabzon Milletvekili
Sayın Cevdet Erdöle aittir.
Buyurun
Sayın Erdöl. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEVDET ERDÖL
(Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. 7 Nisan Dünya Sağlık Günü ve 1-7
Nisan Kanserle Savaş Haftası nedeniyle tüm hastalarımıza
Allahtan şifalar diliyorum. Bu vesileyle hepinize sağlık,
mutluluk, esenlik dilerken tekrar sizleri en kalbî duygularımla
selamlıyorum.
Tabii, kanser
korkulan bir hastalık. Gerek beklenen yaşın, ömrün uzaması,
diğer hastalıkların kolaylıkla tedavi edilebilmesi ve
erişimin, hastaların, hastanelere, hekime ulaşmasının
erişiminin kolaylaşması kanser insidansını
artırmaktadır. Tabii ki genetik faktörler, çevresel faktörler ve hele
beslenme ve tütün faktörleri çok ciddi kanser yapıcı faktörlerdir.
Bunlardan özelikle üç kanserden biri beslenme, bir diğeri sigaraya
bağlı olduğunu söyleyecek olursak eğer gerekli tedbirleri
aldığımız takdirde üç kanserden ikisini
önleyebileceğimiz anlamına gelir, bunu da dikkatlerinize sunuyorum.
Karadeniz
Bölgesine has olarak, özellikle son zamanlarda, son on yılda en çok iddia
edilen konu Çernobil felaketinin Karadenizdeki yaptığı etkidir
ve bir diğeri de son zamanlarda değerli mesai arkadaşım
Sayın Profesör Tahsin Yomralıoğlu ve
arkadaşlarının yapmış olduğu elektrik
hatlarının, yüksek gerilim hattının ve çevresinin insanlara,
insanlarda kanser yapıcı etkiye yol açtığına dair
bilimsel çalışmalarıdır. Tabii bizler bilim adamları
olarak kanıta dayalı konuşmalıyız, kanaate dayalı
olarak konuşmamalıyız, kanıtla kanaati birbirinden
ayırmamız lazım. Bu vesileyle ben de sizlere bilimsel
kanıtlarla ilgili bir doküman arz edeceğim.
Çernobil
vakası, malumunuz, 1986 yılı 26 Nisanında patlayan nükleer
santralde, muhtemeldir ki o zamanki Sovyetler Birliği Hükûmeti bunu çok da
duyurmak istememiş ve birkaç gün esen rüzgârlarla, kuzeye doğru esen
rüzgârlarla nükleer serpinti ulaşmış, taa İsveçe kadar ve
İsveçte ve Norveçte, o civarda yapılan ölçümlerde radyasyon miktarının
beklenenin 14 kat yükseğine çıktığı anlaşılınca
bir sızıntı olduğu, bir patlama olduğu
düşünülmüş ve araştırmalar sonucunda Çernobilde bir
nükleer kaza olduğu gözlemlenmiş ve ardından 5 Mayısta
ikinci bir patlama olmuş fakat rüzgâr bu arada yön değiştirerek
güneye doğru dönmüş ve Türkiyenin de içinde bulunduğu pek çok
ülkeye radyasyon serpiştirmiştir. Bunlardan en çok etkilenen bölge
Edirne Havsa bölgesi ve Rize, Hopa, Trabzon bölgesidir. Bu nedenle, buralarda
yapılmış ve yapılmakta olan araştırmalar bizim
Çernobille ilgili kanaatlerimizi kanıta dökmüş veya
dökmemiştir. Bununla ilgili çalışmalar epeyce
yapılmıştır.
Nasıl etki
ediyor radyasyon? Ya bulutlardan direkt ışınlamayla veya
bulutlardan solumayla veya toprakta olan radyasyonun serpişmesiyle veya
radyoaktif maddelerle kontamine yani bulaşan besinlerin gıdalarla
alınması. İşte, Türkiyede en çok bu gıdalarla
alınması ile bulaşma olduğu söylenmektedir ve bununla
ilgili maalesef çok kötü örnekler de... Hani, çayı içen İşte,
bak, bir şey olmuyor. diyen ve işi önemsemeyen, âdeta savsaklayan yetkili
kişiler de olmuştur.
Fakat elde edilen
bilimsel veriler Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun resmî rakamlarına göre
şöyle diyor, aynen okuyorum 7nci cildinden: Türkiyede Çernobil
kazası nedeniyle kazadan en fazla etkilenen Doğu Karadeniz
Bölgesinde kırsalda yetişkinlerin yaşam boyu alacakları
etkin doz değerinin ortalaması 4,49 milisievert olarak
hesaplanmıştır. Bu değer tek bir akciğer
tomografisinden alınan dozun yarısı civarındadır. Yani
biz Çernobil olayını küçümsemek taraftarı değiliz ama
bilimsel gerçek bu. Hatta ve hatta şunu size söyleyebilirim, ben bir
konuşmamda da söylemiştim: Bir paket sigaradan daha az tesiri
vardır bugünkü insanların üzerinde. Onun için, Siz mini Çernobilleri
cebinizde gezdirmeyin. diye vatandaşlarımıza söylediğimiz
budur.
Bir diğer
önemli konu, bununla ilgili pek çok üniversitemizde araştırmalar
yapılmıştır. Hacettepe Üniversitesi, bölgedeki
üniversitemiz olan, eski bir personeli olarak gurur duyduğum Karadeniz
Teknik Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Ege Üniversitesi, İstanbul
Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi hep bu konuyu
araştırmışlardı ve nihayet
Başkanlığını Rize Milletvekili Mustafa Parlak Beyin
yapmış olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma
Komisyonu zaten 1993te kurulmuş ve bu konuyu detaylı olarak araştırmıştır.
Bu konuya 2
milletvekilimiz muhalefet şerhi koymuştur. Birisi Mustafa
Ünaldıdır. Geçtiğimiz dönemde milletvekili
arkadaşımızdı Sayın Hocamız. O, içerik olarak
değil de teknik olarak bir, mahiyet olarak ciddi bir eleştirisi
olmamış ama diğer muhalefet şerhini de, bugün Cumhuriyet
Halk Partisi Milletvekili olan Sayın Algan Hacaloğlu muhalefet
şerhini koymuştur. Onun muhalefet şerhinin 7nci maddesinde
diyor ki: Ancak tüm bunlara rağmen, Hükûmetin ihmaline rağmen
ihmali vurguluyor- Çernobil kazasının ülkemizde sağlık
riski yaratabilecek bir radyasyon tehlikesi yarattığını
söyleyemeyiz. En azından elde bunu kanıtlayacak güvenilir tıbbi
veriler yoktur. 8inci maddede Aradan çok uzun zaman geçmiş olduğu
için Çernobil olayı nedeniyle yurttaşlarımızın
uğramış olabileceği sağlık riski
dışındaki zarar ve mağduriyetleri saptayabilmek mümkün
değildir. Ve nihayet Karadeniz Bölgesine mahsus 2006 yılında
yapılan çok büyük bir araştırmada Rize ve Edirne, en çok
radyasyon serpintisini alan bu iki ilimiz, hiç radyasyona maruz
kalmadığı düşünülen Isparta ile
karşılaştırılmış ve 19.211 hane üzerinde
yapılan araştırmalarda 73.470 kişi üzerinde
çalışma yapılmış -74 bine yakın- ve burada
denilmiş ki: Bu illerimiz arasında kanser görülme
sıklığı bakımından belirgin bir fark yoktur.
Şimdi, bu kadar çok çalışma yapılmış. Biz Meclis
olarak bunun neyini araştıralım? Araştıralım,
araştırılsın ama bilimsel araştırmaların belki
devam etmesi, genetik çalışmaların devam etmesi doğrudur.
Bu çalışılmasın demiyoruz ama bunu, Meclis olarak
araştırmaya... Zaten araştırılmış, her
şeyi yapılmış. Ben şunu söylüyorum, bunun da
-altını çizerek- akıllarda tutulması gerektiğine
inanıyorum; Çernobilin yapmış olduğu sağlık
etkilerinin yanında psikolojik etkileri çok çok çok daha fazladır.
Psikolojik olarak Çernobil hâlâ insanları etkilemektedir. Ama her nedense,
kalplerinin üzerine koydukları, ölüm sebeplerinden en birincisi olan, her
satılan müşterisinden yarısını öldüren sigarayı
ceplerinde insanlar taşımaya devam ediyor. Bakınız, hiçbir
ürün yoktur ki satın alanı, o iki kişiden birini öldürsün. Evet,
bu böyle. Onun için bu mücadeleye devam edeceğiz.
Değerli
arkadaşlar, bilinen sebepler içerisinde kalp damar hastalıkları
ve kanserler en çok ölüm sebebi. Bunları da önlemede bilinen birinci
sebep, dediğimiz gibi sigara. Bununla ilgili 22nci Dönem ve 23üncü Dönem
milletvekillerini, Sayın Başbakanımızı,
Sağlık Bakanımızı başta tabii ki ve değerli
bütün grupları tebrik ediyorum. Biz milletvekilleri olarak, kanserle
mücadelede, kanserle savaşta Meclis olarak üzerimize düşen en büyük
görevi yaptık, bundan sonraki nesillerin kurtulması
açısından.
Şimdi, tabii
ki KETEMler kuruldu, çalışıyor, onlarla ilgili gerekli
bilgileri arkadaşımız verdi. Hastanelerin altyapısı,
personelinin artırılması, elbette bunlar çok önemli şeyler.
Özellikle onkoloji uzmanlarını Sayın Serdaroğlu söyledi; on
dört-on beş yılda yetişiyor, doğrudur. Bunu, on dört-on
beş yıl önce hekim sayısı fazla, hekim sayısı
fazla diyen insanlara sormamız lazım hep birlikte. Bu tedbirler
alınmamıştır ama bugün, sizlerin, bizlerin sayesinde de
sağlık politikalarındaki yapılan gelişmeler ve
personel politikaları bu açığı önümüzdeki yıllarda
kapatacaktır inşallah.
Kanser
araştırma kurumu kurulmasını öneriyor Sayın
Serdaroğlu gerekçesinde. Ben gönülden katılıyorum. Bütün bu
çalışmaları koordine edecek kanser araştırma kurumu
mutlaka kurulmalıdır. El birliği yapalım, destek
olalım, bunu kuralım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gelin yapalım o zaman.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Kesinlikle yapalım, kesinlikle yapılmalıdır.
Bununla ilgili Sağlık Bakanlığı hukuki düzenleme
üzerinde çalışıyor. İnşallah önümüze geldiğinde
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Hocam, biz de katkı verelim.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Tabii ki efendim, tabii ki efendim.
Taslak
çalışılıyor. Hep birlikte çalışacağız
buna. İnşallah en verimli şekliyle bunu yapacağız.
Yalnız,
Serdaroğlunun gerekçesinden bir cümleyi tarihe not düşülsün diye
okuyorum, şunu söylüyor: Unutulmaması gereken diğer bir nokta
ise, göğüs hastalıkları uzmanlarının akciğer
kanseri takip ve tedavisini üstlenmedikleri, beş altı yıl
öncesinde bu hastalara -yani kanser hastalarına- onkoloji kliniklerinde
aylar sonrasına randevu verildiğidir. Şükürler olsun ki bunlar
beş altı yıl öncesindeki gibi değil. Şu anda daha iyiye
gidiyor. Elbette ki eksikler vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Hastaneleri kapattınız Erdöl, göğüs
hastalıkları hastanelerini kapattınız, hepsini
kapattınız.
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) İnşallah bununla ilgili diğer eksiklikler de
giderilecektir.
Sayın
Reşat Doğru Milletvekilimizin verdiği önergede de, gerçekten 250
kilometrelik yüksek gerilim hattının kanser vakalarına etkisini,
önemini vurgulamıştır. Bu çok ciddi olarak
araştırılması gereken bir konudur. Ancak, bu, Meclis
araştırmasından ziyade bilimsel olarak öncelikle
araştırılması gereken bir konudur.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Toplumsal duyarlılığı
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Toplumsal duyarlılığı artırıyoruz
Sayın Başkanım.
Şimdi,
elbette ki bununla ilgili Sayın Tahsin Yomralıoğlu ve
arkadaşları bir çalışma yapmışlar. Ama bir
çalışmaya bakarak karar vermemek lazım. Bu çok ciddi bir
konudur. Bunu diğer bölgelerdeki elektrik gerilim hatlarıyla
kıyaslamak gerekiyor ve ondan sonra, bunu yer altına alırsak
bundan kurtulur muyuz kurtulamaz mıyız gibi risklerini bilim
adamlarının araştırması gerekir. Meclisin
araştıracağı bir konunun ötesinde olduğunu
düşünüyorum.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Erdöl, Faraday Kafesinin neyini
araştıracaksınız bilimsel olarak?
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bilimsel araştırmalara
evet, ulusal kanser kurumu kurulmasına evet ama
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Sayın Başkan, tamamlıyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN
Yani, hiç yapmıyorum.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Ama
şimdi, çok uzun sürecek bugün. Onun için, sizinle başlarsak hepsine
devam eder, çok özür dilerim.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Peki efendim.
Ben bu vesileyle,
hepinizin bu konuda verdiği desteğe teşekkür ediyorum. Bunun
bilimsel bir konu olduğunu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdöl.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, iktidar partisinin
sözcüleri bizim vermiş olduğumuz bu araştırma önergesinin
çok doğru ve çok gerekli olduğunu ifade ettiler. Gerçekten, ülkemizin
sağlık alanında en önemli sorunu bugün kansere yakalanma riski
ile kanser hastalarının yaşadığı
sorunlardır, dolayısıyla toplum adına burada siyaset yapan
partiler olarak bir toplumsal duyarlılığı temsilen bir
komisyon kurulması, kabul edilen bir gerçektir. Madem böyle bu hadise,
Meclis bünyesinde bir araştırma grubunun kurulmasını ben kabul
edecekleri inancındayım arkadaşlarımın. Bu noktada
-Sayın Grup Başkan Vekili, sayın bakanlar burada- bir
araştırma grubu kurulsun, toplum adına
BAŞKAN
Anlaşıldı.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) - Bu hastalarımıza ve bu hastalığa
karşı yapılan ilmî çalışmaları da koordine
edecek, bir araya getirecek, bunu bir kuruma dönüştürecek bir
çalışmayı yapmamız gerekir. Bu
duyarlılığı ben iktidar partisi grubundan da bekliyorum.
Burada çok sayıda araştırma grubu kuruldu, faydalı
çalışmalar yaptı. Bu, bir iktidar-muhalefet çekişmesi
olmanın dışına taşınır ve bugün burada bir
araştırma grubunun kurulması kararı çıkar diye ümit
ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Elitaş, buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Şandırın önermelerine
katılmamak mümkün değil ama bizim grup önerimizle değerli
milletvekillerinin dün kabul ettiği bu haftanın gündemi var. O
gündemi bitirdikten sonra, gelecek haftalarda, salı günü
araştırma önergelerinin görüşülmesi esnasında bu konu
görüşülüp dikkate alınır. Zaten bizim AK PARTİ Grubundan
konuşan milletvekili arkadaşlarımız da bu önergelere itiraz
etmediklerini ifade ettiler. Biz, sadece gündem değiştirmek
maksatlı verilmiş bir önergenin gündem değiştirilmemesi
amacıyla aleyhinde olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan sadece Evet, Hayır diyeceğiz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani efendim, şu anda görüşmeler
tamamlandı, bir oylama yapılacak. Bu araştırma grubu
kurulsun mu kurulmasın mı, oylama bu.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, görüşmeler tamamlanmadı.
Görüşme yapmak istiyorsunuz, görüşmeler tamamlanmadı.
ALİ RIZA
ALABOYUN (Aksaray) Sayın Başkan, kürsüden konuşsunlar da ne
dediklerini duyalım!
BAŞKAN
Sizin duymanız gerekmiyor, ben duyuyorum yetişir. (Gülüşmeler)
Şimdi veririm yarım saat ara, ondan sonra görürsünüz! (AK PARTİ
sıralarından Verin! sesleri, gülüşmeler)
Tamam, hay hay,
hemen veririm. (AK PARTİ sıralarından Aman Başkan!
sesleri) Oturduğunuz yerden konuşmayın.
Evet, Sayın
Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Dolayısıyla, yani eğer ki, iktidar
partisi sözcüleri bu araştırma konusunun çok değerli ve önemli
olduğuna inanıyorlarsa, grup olarak araştırma grubunun
kurulmasına evet oyu vermeleri lazım.
BAŞKAN -
Evet, anladım, teşekkür ederim.
Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN -
Karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) İşte, yani samimiyet göstergesi
AHMET YENİ
(Samsun) Samimiyetimizi ölçme sen şimdi!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır hayır Sayın Şandır,
biz şimdi bunu kabul ettiğimiz anda gündem değişir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Önümüzdeki hafta yapalım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Onu görüşürüz.
BAŞKAN -
İki Kâtip Üye arasında anlaşmazlık olduğu için
elektronik cihazla oylama yapacağım.
Üç dakika süre
veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Öneri reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
3.- (10/654) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
7/4/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 07.04.2010 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Kemal
Kılıçdaroğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunun, 06.04.2010 Salı günlü, 82.
Birleşiminde okunan (10/654) esas numaralı Meclis Araştırma
Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun 07.04.2010 Çarşamba günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN -
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde ilk söz Sinop Milletvekili
Sayın Engin Altaya aittir.
Buyurun
Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
yaklaşık 1,5 milyon insanımızı doğrudan ya da
dolaylı olarak etkileyen ve maalesef sık sık çok trajik sonuçlar
doğuran çok büyük bir toplumsal sorunumuz var. İktidarı
devraldığınız Türkiyede sayısı 60 bin olan,
bugün itibarıyla 300 bine ulaşan atama bekleyen öğretmenlerin,
onların ailelerinin mağduriyetinden bahsetmek istiyorum. Bu çerçevede
verdiğimiz bir Meclis araştırma önergesinin bugün bu
Parlamentodan kabul görerek bu toplumsal trajik sorunun çözümüne katkı
sağlayacağınıza da gerçekten yürekten inanıyorum. Ve
yüce Meclisin sayın üyelerine, milletin yetkisini burada kullanan siz
saygıdeğer milletvekillerine, bugün bu trajik duruma bir son vermeniz
için bir öğretmen olarak, geçmişte de beş yıl işsiz
kalmış, atama beklemiş bir öğretmen olarak yüce heyetinize
yalvarıyorum. Gelin, bu trajik sorunu bugün burada el birliği içinde
çözelim sayın milletvekilleri.
Sayın
milletvekilleri, tablo şudur: Eğitimdeki tablo, maalesef biraz önce
konuşan iktidar partisi sözcüsünün söylediğinin tam tersidir. Bugün
itibarıyla Türkiye'nin 9.439 yerleşim biriminde okul yoktur. 667 bin
öğrencimizi -ki bunların içinde altı yaşında çocuklar
da var- her gün taşıyoruz. Öğretmen başına
İspanyada 14, Yunanistanda 10, Portekizde 12 öğrenci düşerken
Türkiyede öğretmen başına 34 gibi çok büyük bir rakamda
öğrenci düşüyor.
Sayın
milletvekilleri, bugün okul öncesinde 8.588 kurumda, ilköğretimde 7.540
kurumda, ortaöğretimde 962 kurumda ikili öğretim yapan bir millî
eğitim sistemiyle karşı karşıyayız ve daha
vahimi, 11.349 okulumuzda bugün, birleştirilmiş
sınıflı ilköğretim okullarında eğitim
öğretim yapılıyor. Meslek liselerinin, imam-hatipler hariç,
derslik başına düşen öğrenci sayısı 40,5tir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, Şubat 2010da yayımlanan Millî
Eğitim Bakanlığı İç Denetim Raporunda sistemde
olması gereken öğretmen miktarı 717.824tür, mevcut 584.507dir.
Millî Eğitim Bakanlığının kendi İç Denetim Raporu
133.317 öğretmen açığını işaret ediyor ama gelin
görün ki 2009 Kamu Personeli Seçme Sınavı öğretmenlik
sınavında 243 bin öğretmen adayı, eğitim fakültesi
mezunu genç arkadaşım, meslektaşım sınava giriyor ve
bu sistem bunlardan sadece 30.564ünü sisteme dâhil ediyor. 213 bin
öğretmeni kapı dışarı bırakan bir sistemle
karşı karşıyayız. Tabii ki bu sınava girenler
içinde, sistem içinde sözleşmeli ve vekil öğretmenler de var.
Sayın
milletvekilleri, aslında söze gerek yok. Şu tabloda gördüğünüz,
şu grafikte gördüğünüz mavi sütunlar Hükûmetinizin ve millî
eğitim politikanızın iflas çubuklarıdır ve bakın,
burada mavi sütunlarda, sınava giren öğretmen adaylarının
oranına ve şu kırmızı, sisteme giren,
öğretmenliğe alınan öğretmenlerin oranına. Bunu hiçbir
milletvekilinin vicdanen kabul edeceğine ben inanmıyorum. Çok basit
bir örnek vermek istiyorum: Sınıf öğretmenliğinde, 30.395
kişi sınava girmiş, 4.500 kişi öğretmen olarak
alınmış; fizikte, 7.098 kişi girmiş, 152 kişi
alınmış. Sınava girenlerden yüzde 2,1i öğretmen
olarak alınmış.
Sayın
milletvekilleri, bu tablo kabul edilemez. Bu manzarayı, bu 300 bin
insanın trajik durumunu bu Parlamento daha fazla seyredemez.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, sistem dışında 200 bine yakın
öğretmenimiz var. 73 bin sözleşmeli, 55 bin de ücretli
öğretmenimiz var. Sistem, okulları fiilen devre dışı
bırakmıştır. Pazar günü üniversite sınavı var,
liselerdeki öğrencilerin kırk beş gündür okula gitmediğini
biliyor musunuz? Biliyorsunuz. Sistem bunlara diyor ki, millî eğitim
bunlara diyor ki: Biz sana dört yılda veremedik, biz seni dört yılda
üniversiteye hazırlayamadık, sen git kırk beş günde
hazırlan. diyor. Böyle bir çarpık manzara içindeyiz. Öte yandan,
ilköğretimde, 6, 7, 8de, dershanelere gitmekten okullar şu anda
boş. Daha vahimi var, eğitim fakülteleri son sınıf
öğrencileri de KPSS sınavlarına hazırlandıkları
için okula gitmiyor. İlköğretim boş, ortaöğretim boş,
eğitim fakülteleri boş.
Şimdi,
gelelim Başbakana ve Başbakanın bu konudaki
yaklaşımına. Tarih: 2002 Mayıs. Yer: İzmit Merkez
Mitingi. Şu sisteme bakın hele, ülkede 72 bin öğretmen
açığı var, sen sınavla öğretmen seçiyorsun. Hangi akla
hizmet ediyorsun? Bırak da öğretmenlerimiz okul seçsin, göreve
başlasınlar, önüne niye engel koyuyorsun? diyor. Ama,
inşallah, biz hükûmetimizi kurduğumuzda, bütün öğretmenlerimizi
göreve başlatacağız ve öncelikli olarak eğitim sorununu
çözeceğiz. Recep Tayyip Erdoğan.
Yer: Gaziantep.
Tarih: Haziran 2000. Yahu -bu yahuyu çok kullanır- bir sürü bölüm
öğretmeniniz boşta geziyor. Resim öğretmeni matematiğe,
müzik öğretmeni beden dersine giriyor. Niye? Öğretmen ihtiyacı
var. Ama bakın ki işe bunlar bir de sınavla öğretmen
alıyor. O zaman niye okutuyorsun bu öğrencileri? Yazık
değil mi? Öğretmen almıyorum. de, bu evlatlarım
boşuna okumasın. Biz iktidar olunca inşallah boşta
öğretmen adayı olmayacak. Recep Tayyip Erdoğan.
Recep Tayyip
Erdoğan iktidar değil mi? Ya da iktidar da, iktidarsız mı?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sekiz yıldır.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Hangi sözünü tuttu ki bunu tutacak?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Tarih: 2002. Yer: Samsun Mitingi. Buradan sözüm -söz veriyor, sözü
er kişi verir, sözünde er kişi durur- tüm genç öğretmen
adaylarına. Siz merak etmeyin, biz geldiğimizde, üniversiteyi
bitirdiğinizde Ne yapacağım sınavı, ya kazanamazsam?
korkun olmayacak çünkü öğretmen sınavı olmayacak. Recep Tayyip
Erdoğan.
Daha böyle çok
var. Ama Sayın Başbakana buradan sesleniyorum: Sen bu vaatleri
millete verdin, bu sözleri millete verdin. Sen bu Türkiyeyi
devraldığında -bir tane bakan var orada- 60 bin işsiz
öğretmeni vardı bu ülkenin, şimdi 300 bin.
Sayın
milletvekilleri, şimdi bu olay trajik bir duruma dönüştü.
Vicdanlarınıza seslenmek istiyorum. Bakın, bir haber: KPSSde
yine intihar geldi. Bursada geçtiğimiz yılki KPSS
sınavında başarılı olamayan ve vekil öğretmenlik
yapan Fikret Ercan girdiği bunalım sonucu kendini asarak intihar
etti. KPSSyi kazanamayan öğretmen Artık yoruldum,
çalışıyorum ama olmuyor. Bu hoş bir şey mi?
HÜSEYİN
DEVECİOĞLU (Kilis) Sayın Altay
ENGİN ALTAY
(Devamla) Böyle bir şeye bir de orada laf atıyorsun!
Utanmıyorsun!
Şimdi,
başka bir trajik vaka: Merhabalar. Ben Emre Yılmaz. Müzik
öğretmeniyim ve dört yıldır atamam yapılmadı. Ücretli
olarak da çalıştırmıyorlar. Bu yüzden böbreğimin
tekini satmaya karar verdim. İlgilenen -falan mail adresiyle- bana
ulaşsın. diyor.
Sayın
milletvekilleri, burada siyaset yapmıyoruz. Bu tabloyu
vicdanınıza sunuyorum.
Daha vahim bir
manzara: Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu
Başkanı, AYÖP kurucularından Şafak Bay -öğretmen
adayı- beş yıldır atama bekliyor, beş yıldır
kemik kanseriyle savaşıyor, beş yıldır
Hepimizin
çoluk çocuğu var sayın milletvekilleri. Günah değil mi bu
çocuğa? Böyle adalet olur mu? Böyle devlet olur mu? Bu çocuğa sahip
çıkmayacağız da bu Meclis, bu devlet, bu Hükûmet, kime sahip
çıkacağız? Lütfen, vicdanınıza sesleniyorum. Hepimiz
okullardan geldik, hepimiz çocuk okutuyoruz. Birisi kanserle savaşır,
birisi intihar eder, birisi böbreğini satışa çıkarır,
daha değişik trajik, ailevi vakalar var. Bu manzaraya
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Lütfen, ben hepinizden
Bir mesai arkadaşı olarak, bir
meslektaş olarak, milletin vekilleri olarak bu tabloya bu Parlamentonun
daha fazla seyirci kalması benim kabul edebileceğim bir şey
değildir. Eminim ve inanıyorum ki siz de bu vahim manzaraya, bu
trajik duruma daha fazla seyirci kalmayacaksınız.
Şunu
söylemek istemiyorum
Buna da seyirci kalırsanız şunu da
artık söyleyeceğim: Partinizin boyası döküldü,
Başbakanınızın cilası döküldü, üstünüzdeki
pulları da millet silkeler!
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Altay.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu tarafından verilen öneriyle ilgili olarak söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu
lehinde ve aleyhinde kelimesi biraz yanlış bir ifade. Bence
üzerinde diye bir ifade kullanmak lazım çünkü bir önerge, işte
aleyhinde denilince biraz ters anlaşılıyor. Geçenlerde ben,
Barış ve Demokrasi Partisinin sırf konuşmak için
önergesinin aleyhine bir söz almıştım, önerge de aslında
aleyhine söz alınacak bir önerge değildi ama gittim baktım
vatandaşlar bana diyorlar Yahu, sen nasıl o önerge aleyhinde söz
aldın? Yani böyle ilk görüntü maalesef şey değil.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Konuşmak mecburiyetinde değilsin ki.
KAMER GENÇ
(Devamla) Vatandaşlar tabii olayın inceliklerini bilmediği
için, Yahu, hakikaten niye yani bunun aleyhinde? diye
Bu, bence, işte
vatandaşlar konuyu yakından takip etmedikleri için yanlış
anlıyorlar.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Onlar çok iyi anlıyorlar.
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Aleyhimizde konuşursan Tunceliye sokmazlar seni(!)
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, AKPnin iktidara
gelmesiyle beraber devlet tefessüh etti, devletin organları
işlemiyor. İşte, millî eğitim neye bağlandı?
Otomatik pilot
Şimdi bir Millî Eğitim Bakanı
değişmesi oldu, o giden Millî Eğitim Bakanı dedi ki:
Otomatik pilota bağladık, gidiyor. Bu otomatik pilot bakalım
Türkiyeyi, eğitimi nereye getirecek, göreceğiz; felakete mi
götürecek, devirecek mi uçağı onu da göreceğiz.
Gerçekten, AKPyle
beraber ciddi bir eğitim erozyonu başladı. Âdeta eğitim,
ortaöğretimde, lisede ve fakültelerde, medrese öğretimine çevrildi.
İşte bir YÖK Başkanı, böyle nereden bulunduysa getirdiler
YÖKün başına atadılar ve Türkiyedeki belki yükseköğretim
kurumları içinde bin tane profesör varsa, son sırada dahi o makama
gelecek bir durumu yok, ne bilgisiyle ne becerisiyle ne kültürüyle.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sende onu ölçecek kapasite var mı?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ama hedef millî eğitimi yok etmek olduğuna göre onu yok
etmek için ne yapacaksınız? En kalitesiz kişileri getirip oraya
koyacaksınız.
Ben kendi ilimden
biraz bahsedeyim: Benim ilim, eskiden özellikle Tunceli ili çok zeki,
çalışkan, eğitimi seven, okumayı seven çok kaliteli bir
bölge, il. Geçmişte hep üniversitelerde, her yerde girilen
imtihanları birincilikle kazanıyordu, kadın-erkek
ayrımı yapılmadan kızlarımız okullara severek
gidiyorlardı. Gençlerimiz zeki fakat tabii bu bazı çevreleri rahatsız
etti ve bu rahatsız etme sonucunda eskiden Türkiyede yirminci sırada
yer alan Tuncelideki eğitim seviyesi, işte yetmiş bir,
yetmiş ikiye gitti. Çünkü, sebebi, doğru dürüst oraya bürokrat
atanmıyor, Tuncelide yerli öğretmenlerin hakkı verilmiyor, illa
yöneticiler dışarıdan getiriliyor. Dışarıdan
getirilen yöneticiler de maalesef bu eğitimin sağlıklı
oluşumuna, sağlıklı bir eğitimin gelişmesine
katkı sağlamıyor. İşte okullarımız, birçok
köy okullarımız kapalı. Bölge yatılı okullarda
sağlıklı bir eğitim yapılmıyor. İşte
genç yaşta, altı yedi yaşında çocuğu alıp da anasından
babasından ayırıp on beş gün bölge yatılı
okullarda okutmak da bence çok hatalı bir eğitim sistemi.
Dolayısıyla
eğitim sorunu çok ciddi bir sorun. Bu, devletin temel bir sorunu bana
göre. Öğretmenlerin maalesef maaşları çok düşük. Çok
çeşitli kademede öğretmen var. Hâlbuki öğretmen
öğretmendir. İlkokul öğretmenine belli bir maaş vereceksin,
ortaokul ve liseye ve bir de kıdemlerini hesaba katarak böyle bir sistem
uygulamak gerekirken bir bakıyorsunuz bilmem 4/C imiş, 4/B imiş
veya sözleşmeliymiş, yok çakılı öğretmenmiş
derken ve böylece çok tuhaf bir uygulamaya geçildi. Ayrıca da eş
durumundan dolayı birçok öğretmen maalesef kendi ailesinden uzakta
kalmak zorunda kalıyor. İşte bunları tabii
araştırmak lazım.
Eğitimin
sorununu çözmeyen bir toplumda, o toplumda sağlıklı bir sonuca
ulaşmak mümkün müdür? Eğitimi sağlıklı bir
eğitime kavuşmuş bir toplum, bana göre, en rahat içinde olan, en
hayatı rahatlıkla geçirebilen bir toplumdur. Ama AKP, tabii bunlarla
hiç ilgilenmiyor, işte Acaba ben bu devleti nasıl da kendi kafamdaki
tahayyül ettiğim veyahut da öteden beri propagandasını
yaptığım bir rejime kavuşturacağım? O rejim de
belli işte. Geçmişte bazı AKPli, eskiden tabii Saadet Partisi,
Fazilet Partisindeki milletvekilleriyle görüşüyorduk. Diyorduk Ya, biz
Müslüman değil miyiz? Kardeşim, Kurana göre yönetilelim.
diyorlar, dolayısıyla anayasaya ve hukuka ihtiyaç yok.
Şimdi,
burada, AKP zamanında işletilmeyen en önemli organlardan birisi de
yargı görevidir arkadaşlar. Şimdi, düşünebiliyor musunuz,
bir memlekette on binlerce, yüz binlerce dava karar bekliyor ama Adalet
Bakanı Müsteşarı ile Adalet Bakanı Hâkimler ve
Savcılar Kurulunu işletemiyor. Niye işletemiyor? Çünkü
onların kafasına göre belirlenmiş bazı hâkim ve
savcılar var, bunları -kendi istedikleri- atamak istiyorlar,
atamadıkları için de, onların dedikleri ille olsun diye
yargıyı etkisiz hâle getiriyorlar. Geçmişte, sizden önceki
bazı bakanları ben biliyordum. İşte, Hâkimler ve
Savcılar Kurulunu bir Kıbrısta topluyorlardı, bir
Antalyada topluyorlardı, böyle anlaşıyorlardı, pek de
aralarında bir ihtilaf da yoktu. Ama nedense, demek ki siz
Son Hâkimler
ve Savcılar Kuruluna gelen arkadaşlarımız çok objektif ve
iktidarın da emrine girmediği için ve böyle kişisel menfaatlere
de tenezzül etmedikleri için maalesef böyle bir sıkıntıya
giriyorlar. Bence, bu Adalet Bakanının en kısa zamanda görevden
alınması lazım çünkü adaleti işlemez hâle koyan
kişinin başında bu kişi geliyor.
Hele, geçen,
sizin -dün de burada ifade etmiştim- Sanayi Bakanınız diyor ki:
Çetenin maalesef nöbetçi hâkimi ve savcısı var. Yani bu Bakana
göre
Yani Bakan demek de bana göre çok yersiz bir paye vermektir buna. Bir
hâkim eğer objektif bir karar veriyorsa çetenin hâkimi oluyor. Böyle bir,
bakanlık sıfatı altında görev yapan bir kişinin böyle
bir pot kırması veyahut da böyle, hâkim ve savcılara hakaret
etmesi bence affedilmez. Çağdaş medeniyetlerde, sorumluluk duygusu
gelişmiş memleketlerde bu kesinlikle affedilecek bir suç değil.
Tabii, Tayyip
Bey
Kendisinin nere mezunu olduğunu da ben de hâlâ bilmiyorum. Kendisine
bir soru önergesi verdim: Ya, sen nereyi bitirdin? Hele bu diplomanın
tarihini, numarasını ver. Ne zaman okula gittin, ne zaman
çıktın, belli değil. Tutuyor, Yargıtay Başkanıyla,
Danıştay Başkanıyla hukuk tartışmasını
yapıyor.
Arkadaşlar,
herkes kendi seviyesini bilmeli. Daha senin hukukla ne ilgin var? Sen hangi
hukuk tahsilini yaptın da
Efendim, diyor ki: Cüppeni çıkar gel.
Yahu, yani Cüppeni çıkar gel
Yargıtay Başkanı, Danıştay
Başkanı, bunun görevi kendi meslek grubuna göre kendi mesleğini
korumak, onun haysiyetini korumak, sağlıklı bir adalet
işleyişini sağlamak için oraya gelmiştir. Sen
gelmişsin devleti maalesef çıkmaz hâle getirmişsin, devletin
bütün kaynaklarını yok etmişsin, bütün KİTleri kendi yandaşlarına
satmışsın, ortada, işte İstanbul Belediyesinde
yapılan soygunlar ortada, suistimaller ortada. Bir korku
imparatorluğu yaratmak suretiyle Türkiyede herkesi tehdit ederek siyasi
bir iktidar oluşturmaya çalışıyorsun, bunun
karşısında da yargı pekâlâ diyor ki: Kardeşim, sizin
bu yaptığınız şeyler hukuka aykırı,
Anayasaya aykırı. Benim görevimi yapamaz duruma sokuyor. Bir
yargı mensubunun yargıya yapılan bir saldırıya karşı
kendi kendisini savunmasından daha doğal ne olabilir? Bununla
çıkıp Cübbeni çıkar gel. demek kadar seviye itibarıyla
düşük bir ifade olur mu? Hayatın gerçeklerinden mahrum bir ifade
tarzı olabilir mi? Yani yargı demiyor ki: Ben seninle politika
yapacağım. Ben politikayı konuşacağım.
Yargıtay Başkanı diyor ki: Biz vicdanımızın
emrettiği doğruları söyleyeceğiz. Tayyip ne diyor? Yok,
vicdanının söylediği doğruları söyleyemezsin. Yahu,
hangi kişi bu lafı edebilir arkadaşlar? Hangi kişi laf
edebilir? Yani bir Yargıtay Başkanı diyor ki: Biz bundan sonra
vicdanımızın gerektirdiği doğruları
söyleyeceğiz. Tayyip Bey diyor ki: Yok, söyleyemezsin. Ya ne söyleyecek
Tayyip Bey? Senin kafana göre mi konuşacak?
ABDURRAHMAN
DODURGALI (Sinop) Hukuka göre konuşacak!
KAMER GENÇ
(Devamla) Böyle bir laf olmaz arkadaşlar.
Bu nitelikteki
kişilerin Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetmesi Türkiye için büyük bir
talihsizlik, büyük bir zaaf.
Bir
bakıyorsunuz
Yahu, sen şimdi Amerikanın dostu musun,
düşmanı mısın? Yahu, bir insanda bir istikrar olur, ya bir
devlete karşı düşman olursun ya dost olursun.
ABDURRAHMAN
DODURGALI (Sinop) Çarpıtma!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bir bakıyorsun, böyle, numaradan Amerikaya karşı
bir cephe almış gibi oluyor, İsraile karşı bir cephe
almış gibi görünüyor, arkasından da bir bakıyorsun
yelkenleri indirmiş, tıpış tıpış oraya
gidiyor. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar yahu? Bir devletin bir
haysiyeti var. Bu devleti yöneten insanlarda bir haysiyet olması
lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) - Aklının ermediği şeylere
karışma.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, akıl bende var, benim aklımı
kullansaydınız, benim o aklımla bu Türkiyeyi siz çok iyi yere
getirecektiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, lütfen
konuşmacıyı uyarınız. Bakınız, Hükûmet
hakkında, Hükûmet üyeleri hakkında haysiyetsizce sözler
kullanıyor. Lütfen uyarınız. Biraz önce bir milletvekiliyle
ilgili, gündeme gelmesini davet ettiniz ama şu anda hiç alakası
olmadan Hükûmeti, Sayın Başbakanı haysiyetsizlikle itham ediyor.
Lütfen sözlerini geri almasını söyleyin.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, sen otur Mustafa Bey, otur, otur! Otur, şimdi,
Kayseriyle ilgili şeyleri dile getirmediğime şey etme.
Bakın, o Kayseri Belediyesine verilen, o Sümerbank arsalarıyla ilgili
bir şeyler söylersem çok utanırsın. Otur bakalım yerine.
BAŞKAN
Sayın Genç
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Lütfen sözlerini geri almasını
söyleyiniz.
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, efendim, bakın
zamanımızı şey ediyor.
BAŞKAN
Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, sözünü geri alsın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bu Grup Başkanı
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Bu memleketi idare edenlerde haysiyet olması
gerekir. dedi. Haysiyetli konuşsun. Lütfen sözünü geri alsın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bakın, konuşulan lafları
anlayacaksınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Lütfen sözünü geri alsın Sayın
Başkan.
KAMER GENÇ
(Devamla) - İnsanlar kendi seviyesini bilmezlerse, yönettikleri devletin
seviyesine uygun hareket etmezlerse, onun konuşma seviyesinin
gerektirdikleri nitelikler kendisine izafe edilir. Bunu herkes biliyor ama siz
çok
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Sayın Başbakana hakaret ediyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Seviyesiz!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ben diyorum ki, yani ne yüksekokul okuduğu bile belli olmayan
bir kişi çıkıp da Yargıtay Başkanıyla, ben
seninle hukuk tartışmasını yapmak kadar doğru olmayan
bir şey var mıdır?
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Grup önerisiyle ne alakası var Başkanım?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Benim söylemek istediğim bu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ne söylediğin belirsiz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, ama benim sözümü bırakmadılar
BAŞKAN
Bakın, bir dakika da ek süre verdim. Lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşmacı, Grup
Başkanımıza, Hükûmet Başkanımıza, Genel
Başkanımıza hakaret etmiştir. O konuda söz almak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
Üç dakika süre
veriyorum.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, AK PARTİ Grubu Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aslında her
söze cevap vermek, iktidar partisinin söylediği söylemlerle ilgili
muhalefetin eleştirilerini, konularını değerlendirmesi
kadar olağan bir şey olmaz. Biz burada doğru söyleyebiliriz,
eksik söyleyebiliriz. Söylediklerimiz siyasi hareketimiz.
Yaptığımız işin doğru olduğu inancıyla
yaptığımız işlemin inanç çerçevesinde önünde,
arkasında dururuz. Muhalefet partileri de bunu eleştirebilirler,
yıpratmak adına eleştirebilirler, düzeltmek adına eleştirebilirler.
Bunlara cevap vermek, seçildiğimiz millet adına bunların
karşılığını Yok, sizin söylediğiniz
değil, bizim söylediğimiz... diye ifade etmek, bizim için bir
onurdur, şereftir çünkü milletin seçtiği temsilcilerin burada
konuşmaları hep milletin lehine, menfaatinedir diye düşünüyoruz.
En çok
sıkıldığım, en çok haz duymadığım,
birine cevap verirken, buraya gelip konuşan milletvekili adına cevap
vermek kadar, inanın üzüldüğümü hayatımda hiç hissetmedim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Pek üzülmüyorsun da
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Her sözün cevabı verilebilir, her sözün
muhakkak bir değeri vardır ama inanın iki buçuk yıldır
burada milletvekilliği yapan kişinin yaptığı
hakaretler, ağzı dolu pisliklerle yaptığı işi
ifade etmek ve onun seviyesinde bulunabilip onu benimle ilgili bir cevap verme
mahiyetine gelmek kadar sıkıntı içerisinde bulunduğum
durumu hissetmiyorum, yaşamıyorum.
Siz, nasıl
Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanını
60 hükûmet gelmiş, 60
tane başbakan gelmiş. Hepsi de haysiyetli, şerefli ve onurludur,
hiçbirinin haysiyeti ve şerefi seninle kantara konulacak kadar
değildir! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bir
Başbakana bu şekilde, Hükûmetin üyelerine bu şekilde ağza
alınmayacak ifadeleri kullanmak milletvekilliğine yakışmaz.
Öncelikle sen
saman duvarlarıyla yapmaya çalıştığın, Aksarayda
kurmaya çalıştığın, Tuncelideki insanlara ekmek,
aş vermek için gayret göstermek yerine, orada, Aksarayda
kuracağın fabrikayı git Tuncelide kur. O parayı nasıl
aldığınla ilgili hâlâ belge de yok. Alman ortaklardan hissenin
sana bedelsiz olarak devredildiğini ifade ediyorsun ama arkasından
hâlâ kalkıp aç açıkta olan, işsiz olan Tunceli
halkının meseleleri diye söylüyorsun. Şu günlerde senin
şirketinin genel kurulunun yapılması gerekir. O şirkette
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısısın. Yüzde 5 hisseyle
kim kime Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı
verir? Muhakkak senin nüfuzunu kullanarak, senin imtiyazını
kullanarak birileri senin üzerinden tüfek atmak istiyor olabilirler.
Onun için, önce
kendini bir temizle. Analarının ak sütü gibi milletin helal
oylarıyla seçilmiş iktidar partisinin milletvekillerini burada
lekelemeye kalkmak hiç kimseye yakışık almaz ama eleştiri
mübahtır, her türlü eleştiriyi yapabiliriz, ağır olabilir,
hakaret yakışmaz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, beni itham etti, yani fabrika
ortaklığında menfaat sağladığımı,
ayrıca Ağzı pislik kokuyor. falan dedi. Bu konuda
sataşma
BAŞKAN
Ağzı pislik kokuyor. demedi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öyle dedi efendim.
BAŞKAN
Hayır, hayır, öyle demedi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öyle dedi efendim.
BAŞKAN
Pislik kokuyor. demedi; Ağzından pislik akıyor. dedi; ben
öyle duydum. (Gülüşmeler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan doğrusunu duymuş.
BAŞKAN Ben
öyle duydum. Öyle mi dediniz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Doğru söylüyorsunuz Sayın Başkan,
tutanaklara bakın.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani, tutanağa da bakacağız efendim. Müsaade
ederseniz ben de cevap vermek istiyorum.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Ne müsaadesi ya, geç yerine otur!
BAŞKAN
Yapmayın!
Buyurun, üç
dakika süre veriyorum, bu sürede tamamlayın.
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi,
bu Mustafa Beyi ben iyi tanırım. Kayserili olduğunu da iyi
biliyorum. Benim Kayserililere çok saygım var ama nasıl bir Kayserili
böyle çıkmış, göndermiş buraya, ben onu
araştıracağım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Daha araştırmadın mı hâlâ? Her
çıktığında araştıracağım diyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri, evvela bu fabrika
meselesini konuşayım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 700 milyar lira borcun var.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, ben, bir arkadaşımız
Yani, bu
arkadaşlarımız, bazıları Niye samandan tuğla
yapıyorsunuz? diye hayıflanıyorlar. Yani, niye
hayıflanıyorlar?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayıflanmıyoruz, Tunceliye yap,
Tunceliye.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bizim kışlık yiyeceğimiz diyorlar. Tamam,
samanın bir kısmını tuğla yapacağız ama
kışlık yiyeceklerinizi biraz bırakacağız, onu
merak etmeyin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan!..
Önce sen bir
atıştır!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya, Mustafa Bey, onu hiç şey etme. Yani, bir kısım
samanı kışlık yiyeceğiniz olarak
bırakacağız.
Şimdi, bir
arkadaşımızla bir şirket
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sen yarısını yiyip yarısını
tuğla mı yapıyorsun?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yabancı ortakla bir şirket kurulmuş, ben yüzde 5
hissesini almışım. 12 milyar liraya ben yüzde 5 hissesini
almışım. Bir fabrika kuracaktık fakat fabrika olmadı.
Yani, ben sonradan ortak oldum, bedavaya da girmedim. İddianı ispat
etmezsen müfterisin! Ben oraya cebimden para verdim, biz başladık
inşaata. Olmadı, fazladan da 30 milyar lira para verdim, şimdi
fabrika iflas etti. Onu da söyleyeyim size. Olmadı. Yani, ondan sonra
Kayıtlar oradadır
ÜNAL KAÇIR
(İstanbul) Bir de ülkeyi sen yönetsen nasıl olur!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 700 milyar lira borç var.
KAMER GENÇ
(Devamla)
ama yabancı hissedar olduğu için onun da yönetim
kuruluna girmesi mümkün değildi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 1 trilyon borç takmışsın, 1
trilyon.
KAMER GENÇ
(Devamla) Beni rica etti, yönetim kuruluna girdim. Bunda anormal ne var
arkadaşlar?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 1 trilyon borç takmışsın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Siz her gün devletten o kadar soyguna dayalı ihaleler
alıyorsunuz ki, ben gitmişim bir fabrikaya ortak olmuşum,
cebimden para ödemişim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Müteahhit firmayı
batırıyormuşsun, müteahhit firmayı.
KAMER GENÇ
(Devamla) Fabrika da
Yani, devletten bir kuruş para
almamışım. Alsam da kredi almak herkesin hakkıdır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Devletten bedava arsa almışsın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Dolayısıyla bunu
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Devletten bedava arsa almışsın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani bak, olayı başka yere çevirme. Bak sen
iktidarsın, bütün inceleme
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tuncelide de bedava arsa var, niye gittin oraya?
KAMER GENÇ
(Devamla) Benim
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tuncelideki bedava arsaya niye gitmedin?
KAMER GENÇ
(Devamla) Sonra, bu fabrikanın, saman o bölgede olduğu için orada
yapılmasına karar vermiş. Daha fabrika da yapılsa
keşke
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tuncelide de bedava arsa vardı, oraya niye
gitmedin?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, seni ilgilendirmez o Mustafa Bey.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri)- Tuncelide bedava arsa vardı.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tuncelide de bedava arsa vardı, niye
gitmedin oraya?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ne davası yahu?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) O arsa bedava değil mi, Aksaraydaki arsa?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, varsa
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Arsa bedava değil mi?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, teşvik
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Arsa bedava değil mi, arsa?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben, bak
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Arsa bedava mı değil mi?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bak
Sayın
Başkan, devamlı müdahale ediyor ama.
BAŞKAN
Karşılıklı konuşuyorsunuz ama Sayın Genç.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Arsa bedava mı? Cevap ver.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, arkadaşlar, burada bir suistimal varsa suistimalin
üzerine gitmeyen şerefsiz, namussuzdur!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bursadaki arsalar, araziler ne oldu?
KAMER GENÇ
(Devamla) İktidar sizin elinizdedir, git hesapları incele ama bu
devletin malını talan eden de şerefsiz oğlu
şerefsizdir!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Bursadaki araziler, lokanta ne oluyor?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlarım, ayrıca da
bakın, bu Mustafa Elitaş çıkıyor, burada ağır
konuşuyor. Kendisinin burada kullandığı ifadeden
dolayı kendisini mahkemeye vereceğim. O lafları
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ver, ver.
KAMER GENÇ (Devamla)
Hem burada diyorlar ki Düzgün konuşun. hem de üzerime geliyor, yani
şurada en seviyesiz adamın ağzına almayacağı
küfürleri, hakaretleri yapıyor. Ben şimdi bunun seviyesine nasıl
ineyim arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ TEMÜR
(Giresun) Onu sen yaparsın.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sana seviyeli demek seviyeye hakaret olur.
KAMER GENÇ
(Devamla) İşte, bu kadar seviyen, sana cevap vermeyeceğim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sana bir seviye atfetmek seviyeye hakaret olur.
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.14
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
3.- (10/654) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
7/4/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Şimdi, öneri
üzerinde söz sırası, lehinde olmak üzere Eskişehir Milletvekili
Sayın Beytullah Asilde.
Buyurun
Sayın Asil. (MHP sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; eğitim fakültesini bitirerek Millî Eğitim
Bakanlığından hakları olan atamayı bekleyerek ömür
tüketen gençlerimizin içinde bulunduğu olumsuz sosyal, psikolojik ve
ekonomik koşulların, eğitim sisteminin öğretmen
gereksiniminin, YÖKün insan gücü planlamasının irdelenmesi ve acilen
bu sosyal vakaya çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisinin lehinde
görüşlerimizi ifade etmek için söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu konunun birinci öncelikli ayağı istihdam.
Ülkemizin de en önemli meselelerinden birisi istihdam meselesi. Değerli
arkadaşlarım, gençliğe istihdam yaratılması
kalkınma ve ekonomik istikrar açısından son derece gerekli.
Geçenlerde bir konuşmamda da ifade ettim, bu konuyla örtüştüğü
için tekrar etmek istiyorum, bir lise mezunu bayanın mektubundan bir
alıntı. Şöyle diyor: On altı yıl okuyor, birçok
aşamadan geçiyorlar ama onlar bile iş bulamıyor. Artık bu
gençler nasıl düşünsün? Bir insanın mantıklı ve
doğru dürüst düşünebilmesi için koşulların iyi olması
lazım. İnsanların kendi sorunlarını düşünmekten
ülkeyi kalkındırmak için proje ve fikirler üretmeye vakti
kalmıyor.
Değerli
arkadaşlarım, insanın ülkesini kalkındırmak için proje
ve fikirler üretebilmesi için önce bir işinin olması lazım. Biz
eğitim sistemi içerisinde YÖKün insan gücünü,
eğitim-öğretimdeki ihtiyacı planlayamamasından, eksik
planlamasından, yanlış planlamasından kaynaklanan bir
sorunla, Türkiye'nin kalkınmasına, gelişmesine, büyümesine,
refah ve huzurunun artmasına destek sağlayacak, katkı
sağlayacak gençlerimizi psikolojik sorunlar içerisine gark etmekle meşgulüz.
Bu acil ve çok önemli konunun Meclisin gündemine bir an önce alınıp
bunun üzerinde kafa yorulması lazım.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bu öğretmen
arkadaşlarımızın, ataması yapılmayan, şu
anda işsiz, başka da herhangi bir çaresi bulunmayan üniversite mezunu
bu genç kardeşlerimizin feryatlarını sizlere kendi
ağızlarından birkaç örnekle duyurmak istiyorum: Bizler,
yıllardır Öğretmen açığımız yok.
söylemleriyle bilinçli ve tercihli bir şekilde atamaları
yapılmayan öğretmenleriz. Bu genç kardeşlerimizde algı bu.
Bizler, kendi eğitim alanı dışında iş bulamayan,
tam gün kadrolu, iş güvencesinden yoksun, Ücretli öğretmen adı
altında 400-600 lira arasındaki asgari ücretle devlet okullarında
ve dershanelerde kölece çalıştırılanlarız. Algı
bu. Bizler, kurumsal bir hizmet olan eğitimin neoliberal politikalar
doğrultusunda piyasalaştırılmasının
getirdiği esnek çalışma biçimlerinin -öğretmenlerdeki
sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik mantığı ifade
ediliyor- doğrudan muhataplarıyız. diyor. Bu genç
kardeşlerimizdeki algı maalesef bu.
Değerli
arkadaşlarım, yine devam ediyorum: Bizler yıllarca bin bir
emekle okuyan, üniversite eğitimi sonrasında açıkta
bırakılan, yok sayılan, görmezden gelinen genç
eğitimcileriz. Bunlara bu algıyı vermemize sebep olan
ortamı ortadan kaldırmak için hiçbir çaba sarf etmeyecek miyiz?
Bizler her yıl hayallerimizi bir başka bahara erteliyoruz. Otuzlu
yaşlarımıza gelip evlenemiyor, ailelerimizden harçlık almak
zorunda kalıyoruz. İş bulamadığımız için
işportacılık, inşaat işçiliği, tezgâhtarlık
yapıyoruz. Her şeyden önce sağlık güvencesinden yoksun
yaşıyoruz. Atanamadığı için hayatını düzene
koyamayan, çeşitli psikolojik, fiziksel sorunlar yaşayan ve çözüm
yolu olarak intiharı seçen bir çok arkadaşımız mevcuttur,
bu sayı her geçen gün de artmaktadır. Değerli
arkadaşlarım tablo bu.
Yine devam
ediyorum: 243 bin insan sınava giriyor, 15 bin öğretmen
alınıyor, bunun 6 bini tek branştan, geriye kalan 230 bine
yakın insana ne yapmaları öneriliyor?
Değerli
arkadaşlarım, bu konu da son derece üzerinde durulması gereken
bir konu. Öğretmen alımını KPS sınavıyla
yapıyoruz, fakat sınav sistemi o kadar yanlış, o kadar
bozuk bir sistem ki âdeta eğitim fakültelerinde, liselerde üniversiteye
hazırlanacağız diye son sınıfta okula gitmeyen, çaresizlik
karşısında tedbir geliştiremeyip, çaresizlik
karşısında çocukları izinli saymaktan başka bir tedbir
geliştiremeyen bir millî eğitim camiasına sahibiz. Böyle bir
şey olabilir mi? Burada da aynı noktayla karşı
karşıyayız. KPS sınavına girecek; çocuk, eğitim
fakültesinde, beden eğitimi öğretmeni ama sınavda sorulan
sorular matematik, tarih, coğrafya, fizik, kimya, sosyal bilgiler. Bu
okul nasıl olsa bitecek. diyor. Ne yapmam lazım? Bu
sınavı hayat meselesi görüyor. Ondan sonra da son sınıfa
geldiğinde, çocuk, artık okulun telaşında değil,
eğitim ve öğretimin telaşında değil, KPSSye
hazırlanmak için çaba sarf ediyor.
Şimdi, böyle
bir eğitim sistemi olmaz. Bunlara mutlaka bir çare bulunması
lazım. İşte, bu çareyi geliştirecek tek yer de burası.
Bunları burada konuşacağız,
tartışacağız, verilen bu önergeleri fırsat
sayacağız, komisyonlar oluşturacağız ve bu
gençlerimizin hayatlarının baharında iş gücüne
katılımlarını sağlayacak tedbirler geliştirmek
zorundayız. Yoksa, az önce Sayın Engin Altay ifade etti Başbakanın
2002deki bu konu ile ilgili görüşlerini. Tekrara düşmemek için ifade
etmiyorum ama o gün için doğru söylenen bir sözün bugün sekizinci
yılındayız, hâlâ bir tedbir geliştirilememiş.
Başbakan tedbiri geliştirmemişse biz geliştirmek
zorundayız değerli arkadaşlarım, bu heyet
geliştirecek. İşte, o nedenle, bu fırsatı iyi
değerlendirip bu komisyonun kurulmasına lütfen destek verin.
Değerli
arkadaşlarım, bu arkadaşlarımızı, bu genç
kardeşlerimizi, önce sağlıklı bir birey olarak
yetiştirebilmemiz, onları bir iş sahibi yapabilmemiz
noktasında bir çaba gösterilmeyişini de, maalesef, buradan esefle
karşılıyorum.
Şimdi,
tabii, bu noktada hâlâ bir aymazlığın içerisindeyiz, hâlâ
öğretmen yetiştirme noktasında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
BEYTULLAH
ASİL (Devamla)
bir planlamanın içerisinde değiliz.
İşte, son bir ay içerisinde yaşanan olayı sizlerle
paylaşmak istiyorum. Üniversiteyi kurmak bu yüce heyetin görevi. Ama,
şu 487 sıra sayılı gündemin de ilk sırasını
alan vakıf üniversitelerinin kurulmasıyla ilgili yasa
tasarısı görüşülürken, burada da eğitim fakülteleri var bu
eğitim fakülteleriyle ilgili bir planlama yapılmış
mıdır? YÖK bunun bir projeksiyonunu çıkarmış
mıdır? Bununla ilgili görüşlerini lütfen bizlere iletsin. Bunu
parlamenter olarak bizler de görmek istiyoruz, bizler de duymak istiyoruz,
bizler de öğrenmek istiyoruz, buna dayanarak da çareler üretmek istiyoruz.
Hâlâ YÖK sağır sultan, Millî Eğitim Bakanı sağır
sultan. Böyle bir eğitim planlaması olmaz.
İşte,
değerli arkadaşlarım, bunu bir fırsat olarak
değerlendirelim ve bu komisyonun kurulmasına olumlu oy verelim diyor,
katkılarınızı bekliyor, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Asil.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde son söz Konya Milletvekili Sayın Ali
Öztürke aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Öztürk.
ALİ ÖZTÜRK
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında
gündemimiz çok yoğun. Özgür, eşit ve dürüst seçimler demokrasinin
temelidir. Gündemimizde Seçim Kanunu var. Gündemimizdeki bu Seçim Kanununun
bir an önce gerçekleşmesi ve Genel Kurulda görüşülüp
sonuçlandırılması bakımından ben Meclisimizin
yoğun gündemine bir an önce dönülmesi dileğiyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum,
karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında mutabakat olmadığından üç dakika süre veriyorum.
İşari oylamayı elektronik cihazla yapacağız ve
yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, öneri reddedilmiştir.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası
İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükûmete
Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası
İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete
Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S.
Sayısı: 458)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan Ankara Milletvekili Sayın Haluk İpekin;
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili
Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 18 Milletvekilinin;
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Halil Ünlütepe ve Denizli Milletvekili
Sayın Ali Rıza Ertemürün; Denizli Milletvekili Sayın Hasan
Erçelebi ve 10 Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Sayın Gültan
Kışanak ve 19 Milletvekilinin; Şırnak Milletvekili
Sayın Sevahir Bayındırın; Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural ve Mersin
Milletvekili Sayın Mehmet Şandırın; Tunceli Milletvekili
Sayın Kamer Gençin; Denizli Milletvekili Sayın Hasan Erçelebi ve 5
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Anayasa Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Ankara Milletvekili Haluk İpekin, Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hak-kında Kanun ile Milletvekili
Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Kasta-monu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 18 Milletvekilinin, Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe ve Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ve 10 Milletvekilinin, Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak ve 19 Milletvekilinin, Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındırın, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ve 5 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/636, 2/123, 2/200,
2/288, 2/304, 2/342, 2/364, 2/474, 2/596) (S. Sayısı: 490) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Dünkü
birleşimde teklifin birinci bölümünde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştı. Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz. İkinci bölüm geçici madde dâhil olmak üzere 18 ila
33üncü maddeleri kapsamaktadır.
(x)
490 S. Sayılı Basmayazı 01/4/2010 tarihli 81inci Birleşim
Tutanağına eklidir.
İkinci bölüm
üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya
Milletvekili Sayın Atila Emek, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz; şahıslar adına
Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz, Tunceli Milletvekili Sayın
Kamer Genç.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Atila Emek. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ATİLA EMEK (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Değişiklik Yapılmasına İlişkin 490 sıra
sayılı Teklifin ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Grubum ve şahsım
adına yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, seçim kanunları seçimlerin tam bir güven içinde
yapılmasını düzenleyen temel kanunlardır. Seçim
kanunlarında yapılacak değişikliklerin aceleye
getirilmemesi, üzerinde ciddi çalışma yapılması ve ilgili
toplum kesimlerinin kurum ve kuruluşların görüşleri
alınarak düzenlenmesi gerekir; ancak görüşmekte olduğumuz bu
teklif aceleye getirilmiş, her konuda yaşandığı üzere
seçim kanunu gibi temel bir kanunda AKP anlayışı duruma hâkim
olmuş, Anayasa Komisyonunda çok acele bir şekilde görüşülerek
Genel Kurul huzuruna getirilmiştir. Oysa, daha geniş bir zaman dilimi
içinde teklif görüşülebilir, ilgili kurum ve kuruluşların
katkılarıyla kamuoyunda tartışma ve endişe yaratan
sorunlara çözüm getirilerek daha çağdaş ve demokratik bir seçim
kanununa ülkemiz kavuşmuş olurdu.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna
mensup Komisyon üyeleri olarak Komisyonda ve alt komisyon
çalışmalarında teklifin sakıncalı olan maddeleri ve
düzenlemelerine karşı görüşlerimizi ifade ettik,
yanlışların teklif metninden çıkarılması ve
düzeltilmesi yolunda gerekli uyarıları yaptık. Ne var ki AKP
tarafından aceleye getirilen bu teklifin eksikliklerinin ve
yanlışlarının giderildiğini söylemek olanaklı
değildir.
Değerli
milletvekilleri, muhalefet şerhimizde de
açıkladığımız üzere teklifin çerçeve 18inci
maddesinde kolluk güçlerinin ve ulaştırma görevlilerinin oy
kullanmaları hakkında bu kişilerin kayıtlı
oldukları ilçe ya da oy kullanma zorunluluğu
netleştirilmemiş olup özellikle seçim sonucunu etkileyebilecek seçmen
hareketlerinden birinin yaratılma olasılığına
karşın özellikle mahallî idareler seçimlerinde sorun yaratabilme
olanağı olan bu yeni düzenlemenin hatalı olduğunu belirtmek
isterim. Yerel seçimlerde belediye başkanlarının bir oy
farkıyla seçildiğini düşündüğümüzde kolluk güçleri ve
ulaştırma görevlilerinin kullanacakları oylarla seçim
sonuçlarını doğrudan etkileyeceği açıkça
görülmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu sakıncalı
durumun çözüme kavuşturulmasını öneriyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin çerçeve 23üncü maddesinde,
müşahitlere verilmesi düşünülen sandık sonuç
tutanağının verildiğine ilişkin bir zorunlu tutanak
örneğinin basılı olarak sandık kurullarına verilmesi
hususunun metne dâhil edilmemiş olması eksiklik teşkil
etmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, seçimlerin kamu vicdanında rahatsızlık
yaratmadan ve kuşkulara neden olmadan demokratik bir şekilde
gerçekleşmesi esastır. Demokratik seçimlerde her seçmenin oyu
altın değerindedir. Seçimlerde seçmen oyunu her türlü baskıdan
uzak, özgürce kullanmalıdır. Seçmenin kullandığı bu oy
sandığa girdiği gibi çıkmalı, seçmenin ortaya
koyduğu irade üzerine gölge ve kuşku düşmemelidir.
Sayın
milletvekilleri, Yüksek Seçim Kurulunun seçimlerde kullandığı
SEÇSİS adı verilen bilgisayar işletim sistemiyle ilgili kamu
vicdanında rahatsızlık yaratan kuşkular nedeniyle toplumda
tartışmalar devam etmektedir. 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde
kullanılan bu sistem nedeniyle seçimlerde hile olduğuna ilişkin
iddialar toplumun her kesiminde dile getirilmektedir. Amerika Birleşik
Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde sakıncalı
bulunduğu için yasaklanmış ve uygulamadan
kaldırılmış SEÇSİS işletim sisteminin kamuoyunda
yarattığı tartışmaları göz önüne alarak bu
sistemin üzerinde bağımsız bir teknik grup tarafından
inceleme yapılması, düzenlenecek raporun kamuoyu ile
paylaşılması ve sistem üzerinde güvenliğin
sağlanması için, görüşmekte olduğumuz teklifte gerekli
düzenlemeler kamu vicdanını rahatlatmak için mutlaka
yapılmalıdır.
Değerli
arkadaşlarım, bu konu, hepinizce de hatırlanacağı
gibi, kamuoyunda tartışması ve özellikle
yurttaşlarımızın vicdanında rahatsızlık
yaratmaktadır. Bununla ilgili olarak bir soru önergesini Meclis gündemine
taşımıştım ama ne acıdır ki verilen cevapta
özellikle Adalet Bakanlığı konuyu Yüksek Seçim Kuruluna
göndermiş ve Yüksek Seçim Kurulu da bu konuda, konunun Yüksek Seçim
yargısal niteliği ve konumuyla bağdaşır
görülmediğinden cevap verilmemiştir.
Peki,
değerli arkadaşlarım, bu konu kamuoyunda
tartışılmaya devam edecek, vicdanları rahatsız edecek,
biz bir milletvekili olarak, milletin vekili olarak bu konuda bir cevap dahi
alamayacağız. Bu kuşku mutlaka giderilmelidir. Bu, seçimin, hem
demokratik olması hem de yurttaşın verdiği oyun yerini
bulması bakımından son derece önemlidir.
Değerli
arkadaşlarım, bu durumu sağlayacak olan iyi düzenlenmiş ve
kuşkuya neden olacak sorunları ortadan kaldırmış seçim
kanunlarıdır. Bunun gerçekleşmesi için, seçim kanunları
üzerindeki çalışmaların aceleye getirilmeden, soğukkanlı
ve geniş zaman dilimi içerisinde, ilgili tüm çevrelerin görüşleri
alınarak çalışmaların yapılmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, zamanla yarışırcasına bir temel kanun
üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Her konuda
olduğu gibi bu konuda da AKP anlayışını, kendisini
göstermektedir. AKP, her geçen gün, milletin gündeminden uzak kendi gündemini
yaratmakta; milletin geçimiyle ilgili sorunların çözümü ve
tartışılması yerine bunların üstünü örtecek gündem
yaratmaktadır. Bu Seçim Kanunu çalışmaları da AKP
gündeminin yansımasıdır. Toplumun bütün kesimleri, yoksulluk ve
işsizlik sıkıntılarıyla kıvranırken,
yolsuzluklar had safhaya çıkmış ve AKP çevrelerini
sarmışken, AKP İktidarı baskıcı ve yasakçı
anlayışıyla toplum üzerinde bir korku imparatorluğu
oluşturmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP İktidarı
yarattığı kendi gündemiyle devletin önemli kurumlarını
yönlendirmiş ve şekillendirmiştir, bu aşamada
yargıyı ele geçirmek ve AKP yargısını yaratmak üzere
yola çıkmıştır. Önümüzdeki günlerde bu gündemi
değerlendireceğiz. Görüşmekte olduğumuz seçim kanunu
yasalaştığında, yapılacak ilk genel seçimde uygulamaya
konulması amaçlanmıştır. AKP İktidarı halkın
çektiği sıkıntılar karşısında seçim
kanunlarından medet umar hâle gelmiştir. AKP İktidarı,
Seçim Kanununu kendi lehine düzenlemekle milletin kendisi aleyhine
vereceği kararı değiştirmeyi başaramayacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak, ülkenin ve milletin gerçek gündemine uygun düşmeyen AKP
dayatmalarına ne biz ne de milletimiz izin verecektir. AKP, milleti
canından bezdiren, artarak devam eden yoksulluğa,
işsizliğe, aşsızlığa çare bulacağı
yerde her gün yeni sorunlar yaratarak insanımızı
umutsuzluğa ve karamsarlığa sevk ediyor. Mille-timiz bunun
cevabını yapılacak ilk seçimde sandıkta verecek, AKP
geldiği gibi halkın oylarıyla iktidardan gidecektir.
Bu duygu ve
düşüncelerle, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Emek.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Nevzat
Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimi
açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Demokrasinin
tecellisi için olmazsa olmazlardan birisi ve en önemlisi, serbest, eşit ve
adil yarışma şartlarının
sağlandığı seçimlerdir. Bu alanda
karşılaşılacak yetersizlikler rejimi tehlikeye
sokacaktır, demokratiklik ve çoğulculuktan
uzaklaştıracaktır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü, Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu
gibi Türk siyasi hayatının bütününü ilgilendiren ve parlamenter
demokrasinin vazgeçilmezleri olan siyasi partilerin siyaset yapma zeminlerini
belirleyen yasalar düzenlenirken daha uzlaşımcı, daha
katılımcı ve Meclis çoğunluğunun getirdiği
kendini beğenmişlikten uzak, daha mütevazı olmak gerekir. Hem
hükûmet eden siyasi partilerin hem de sistemin
inandırıcılığı ve güvenirliliği buna
bağlıdır yani bu düzenlemeleri yaparken, kendine yontan
nalıncı keseri değil, adaletin terazisi olmayı bilmek
lazımdır.
Fazla söze gerek
yok. Bir zihniyetin demokratik olup olmadığının mihenk
taşına vurulduğu noktadır buradaki duruş. Ben yüzde
47 oy aldım, istediğimi yapar, istediğim düzenlemeyi Meclisten
geçiririm. diyemezsiniz. Eğer bu yola tevessül ederseniz -ki şu an
itibarıyla öyle görünüyor- yarın bir başka çoğunluğun
size dayatacaklarına da ses çıkarmamanız gerekiyor. Bir
başka deyişle, hem Kunta Kinteliğe hem de nemrutluğa
soyunamazsınız. Bu oylar size, barış, huzur, sosyal
mutabakat ve karşılıklı anlayış içerisinde ülkeyi
idare etmeniz için verilmiştir, yoksa Meclisteki diğer siyasi
partileri ve halkın seçtiği milletvekillerini yok saymanız,
kendi görüş ve siyasi tavrınızı onlara dayatmanız için
değil çünkü yarın iktidardan
uzaklaştığınızda bu yaptıklarınız
bumerang gibi size geri dönecektir. Adalet istiyoruz. dediğinizde
bugünkü söyledikleriniz önünüze mutlaka konacak ve bugün
yaptıklarınız size hatırlatılacaktır.
Uzlaşma
dendiğinde Efendim biz teklifimizi Komisyona, hatta alt komisyona getirip
tartıştırmadık mı? diyorsunuz değerli AKP
milletvekilleri. Yanlış biliyorsunuz, bunun adı uzlaşma
değil; bu, düşündüğünüzü,
tasarladığınızı karşınızdakine
dayatmadır, buna uzlaşma denmez. Uzlaşmada gruplar oturur,
konuşur, kendi zaviyelerinden eksiklikleri ve ihtiyaçları belirler,
ortaya bir metin çıkarırlar ve bu metin Genel Kurulun görüş ve
katkılarına sunulur. Acaba dedim, AKP sürekli Uzlaşıyoruz,
biz de uzlaşmacıyız. derken uzlaşmanın
anlamını bilmiyorlar mı diye bu açıklamayı zorunlu
hissettim.
Bakın, Türk
Dil Kurumunun Büyük Türkçe Sözlükünde uzlaşmak nasıl
tanımlanmış; bu tanımı AKP milletvekillerinin
bilgisine sunarken kamuoyu ile de paylaşmak istedim: Uzlaşmak:
Aralarındaki düşünce ayrılığını
karşılıklı tavizler vererek uyuşmak,
karşılıklı anlaşmak ve mutabık kalmak. Sözlük
anlamı bu, yani herkes bir adım geri çekilecek ve ortadaki
anlaşma zeminini, uzlaşma alanını büyüteceğiz. AKP, bu
seçim kanunu ve bundan sonra Genel Kurula getireceklerini söyledikleri Anayasa
değişikliklerini böyle mi yaptı? Hayır. Herhangi bir
uzlaşma arayışı içinde olmadan ya da izlediği tek
yönlü görüşme biçiminden en küçük bir rahatsızlık hissetmeden
kendi metninin Komisyonda görüşülmesini yeterli gördü. Unutmayalım ki
bu seçime AKP gibi diğer partiler de katılacak. Nerede onların
hakkı, hukuku? Onların sisteme güvenmesini temin edecek
eksikliklerinin giderilmesi gibi bir kaygıyı neden hissetmiyorsunuz?
Değerli
milletvekilleri, başından beri teklifin geneli ve birinci bölümü
üzerinde eleştiri ve endişelerimizi dile getiriyoruz, ikinci bölüm de
son derece sıkıntılı maddeler içermektedir. İşte,
18inci madde, ilçe seçim kurulu başkanı, seçim çevresi listesinde
olduğu hâlde görev yaptığı sandığa ait seçmen
listesinde olmayan güvenlik görevlileri ile sandık kurulu üyelerini
getirip götürmekle görevli şoförlerin o sandıkta oy
kullanmalarına cevaz veren madde. Bunların sayıları
çoğu zaman 60-70, hatta büyük yerlerde 250-300ü bulabilmektedir.
Şoförlerin sayısı da kabarık. Uygulamada, ilçe seçim kurulu
mülki amire yazar, sandık başlarında gereken güvenlik
tedbirlerinin alınmasını ister. Mülki amir, her
sandığın başında yeterli güvenlik elemanı
planlaması yapar ama bu görevlilerin isimlerini seçim kuruluna bildirmez.
Oy verme gününde bu görevlilerin sandık sandık
dolaştırılıp oy kullandırılması riski her
zaman mevcuttur. Siyasi partiler ya da adaylar, işleri güçleri yok da
güvenlik görevlileri sirkülasyonunu mu takip edecekler veya bunu ne kadar
denetleyebilecekler? Bu risk, milletvekili seçimlerinde, yerel seçimlerde de
var. Bu yoğunluktaki insanlar, görev yaptıkları yerlerde
oylarını kullandıklarında -hepinizin bildiği üzere-
sandık sonuçlarını doğrudan etkileyecek, belki de sonucu
değiştirecektir. Bunun, orada yaşayan seçmenlerin iradesine
saygısızlık olacağını hepimiz biliyoruz. Biz
demiyoruz ki sandık mahallinde görevli arkadaşlarımız oy
kullanmasın. Elbette, her vatandaş gibi kullanacak,
kullanmalılar ancak sandığın kurulduğu mahalde yeni
tartışmalara, yeni gerginliklere sebebiyet verilmemelidir.
Devletimizin güvenlik güçlerini bu tartışmaların içine itmemek,
sandıklardan istediği sonucu alamayan kesimlerin husumeti ile
karşı karşıya getirmemek lazımdır. Bu yüzden,
bunların eskiden olduğu gibi görev yerlerinden dönüşümlü olarak
ayrılarak kayıtlı oldukları kendi sandıklarında
oy kullanmaları sağlanmalıdır. Senelerce yönetimler bunu
sağlamışlar da siz neden sağlayamıyorsunuz? Bu,
yönetiminizin âcizliğinin bir ifadesi midir?
19uncu madde düzenlemesi,
üzülerek söylüyorum ki kargaları bile güldürecek cinstendir, oyların
2 defa sayılması şartı getiriliyor, iki sayım
arasında fark olursa, 3üncü sayım yapılacak. 3üncü
sayımdan elde edilen sonuca göre işlem yapılır. deniyor.
Değerli
arkadaşlar, önemli olan oyların 2 ya da 3 kez sayılması
değil, doğru sayılmasıdır. Örneğin, sayım
yapan görevli 3üncü kez de saydı ancak hata yaptığı
söylendi yahut kendisi de şüpheye düştü, 4üncü kere saymayacak
mı? Saydı, diyelim ki ikinci sayımdan farklı bir netice
ortaya çıktı. Birileri yargıya gidip Efendim, Seçim Kanununda
2 kez sayım esastır. Sonraki sayımın değil de 2nci
sayım sonucunun tescilini istiyorum. diyemez mi? Dese karmaşa ortaya
çıkmaz mı? Sayım görevlilerine sanki sayma özürlülermiş
gibi muamele yapıp bu kadar detaya inmek ne derece işlevseldir?
20nci maddede
getirilen hükümler, Yüksek Seçim Kurulunun 135 ve 138 sayılı
genelgelerinde düzenlenmiş. Eksikler varsa yine orada düzenlenir. Bunu bu
kadar ayrıntılı bir kanun maddesi hâline getirmek, kanun yapma
tekniğine aykırılık, işgüzarlık değil mi?
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Yüksek Seçim Kurulunun hareket
alanını bu kadar kısıtlaması doğru mudur?
21inci maddede
ve 22nci maddede noksanlıklar var, önergelerimizi vereceğiz.
24üncü maddede yeni
bir düzenleme yapılması gerekiyor. Siyasetin baş aktörleri,
siyasi parti teşkilatları ve onların yöneticileridir.
Oyların birden fazla bilgisayarda sayıldığı
durumlarda, her bilgisayarın yakınında siyasi parti
temsilcilerine uygun yer ayrılarak daha sayımın
başında onları sürece katacak rahat bir izleme imkânı
getirmek lazımdır. Sayım görevlilerinden ve oy
pusulalarından, âdeta, fersah fersah uzaklıkta kalan teşkilat
yöneticilerini tatmin etmek ve onları sonuçlardan emin kılmak zor
olacaktır. En fazla şikâyet edilen konu budur. Şimdi bunu
düzeltmenin tam zamanı. Yeni gerginlikler ve küskünlükler yaratmanın
zamanı değil.
25inci maddede,
ilçe seçim kurullarına itiraz etmede önce sandık kuruluna
başvurmak şartı kaldırılıyor. Buradaki
düşünce, bizce de çok yanlış değil. İtirazların
yargı mensubu olmayan sandık kurulu başkanının iki
dudağı arasından çıkartılıp bu konuda
uzmanlaşmış ve başkanlığının da bir
hâkim tarafından yapıldığı ilçe seçim kuruluna
bırakılması doğru bir yöntem. Ancak, buna bir eleme kriteri
getirmek lazım. Her önüne gelen itiraz dilekçesini alıp ilçe seçim
kurulunun önüne gittiği zaman ki bu sayıları binleri, on
binleri bulabilir büyük yerlerde- iki gün içinde bunlara cevap vermek mümkün
müdür?
O hâlde,
başından beri vurguladığımız mutabakat
gerekliliği burada da kendini gösteriyor. Grupların, uygun bir
çıkış yolu, bir tercihte bulunması lazım. Ancak, sizin
yasa yapmada bulduğunuz yöntem, üzülerek söylüyorum ki, deneme
yanılma yöntemidir. Denemeden, görüşmeden, illa ki kafanızı
duvara bir çarpacaksınız, Türkiye Büyük Millet Meclisine de hata
yaptıracaksınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Sırası
gelmişken, millî teknoloji şirketi HAVELSANın önerisini tekrar
değerlendirmenizi istiyoruz, gerçekten bu sıkıntıları
ortadan kaldırabilecek elektronik bir sistem öngörüyor.
Kıymetli
arkadaşlarım, biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
düzeltebileceklerimizi düzeltmek ve millî iradenin tecellisine verilecek
zararı en aza indirgemek adına hem alt komisyonlarda hem de esas
komisyonlarda gerekli katkıyı yaptığımızı
düşünüyoruz. Bir kısmını kabul etmiştir AKP komisyon
çoğunluğu ama büyük bir kısmını da reddetmiştir.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu gerekçelerle mevcut metnin bu hâliyle ülke
bütünlüğüne, millî birliğe, demokrasiye, çoğulculuğa ve
seçimlerin eşit ve adil şartlarda yapılmasına hizmet
etmeyeceğini düşündüğümüzden teklifi desteklemediğimizi
beyan ediyor, ret oyu vereceğimizi kamuoyuyla paylaşıyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Barış
ve Demokrasi Partisi adına Van Milletvekili Sayın Özdal Üçer. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlar; grubum adına ikinci bölüm üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlarım.
Aslında
seçim kanunlarında, seçmen kütükleriyle ilgili 298 sayılı Kanun,
milletvekilleri seçimiyle ilgili Kanun, yerel idarecilerle ilgili kanunlar,
Anayasanın seçimlerle ilgili hükümlerinde birçok değişiklik
yapılması gerekmekte. Şöyle tanımlayabiliriz: Ev
ihtiyacı olan birinin ev inşaatına başlarken terastan
başlaması gibi bir şey söz konusu burada.
Şimdi,
seçimlerle ilgili anayasal düzenlemeler yapılmaksızın, Siyasi
Partiler Kanunu düzeltimi yapılmaksızın, milletvekilleri ve
mahalle muhtarları, yerel, mahallî idarecilerle ilgili seçim
kanunları düzenlemesi yapılmaksızın seçmen kütükleriyle
ilgili bir düzenlemeyi çok öncelikli tutmak, bu işin esas, mihenk
noktasıymış gibi kamuoyuna lanse etmek aldatmacı bir
yaklaşım olur, kandırmacı bir yaklaşım olur.
Zaten 2002den bu yana AKP Hükûmetinin temelde esas aldığı
şey, kamuoyunu yanıltmak, kamuoyunun taleplerini istismar etmek,
beklentilerini istismar etmek, vizyonu söylemlerle güçlü tutarak kamuoyunu
müşkül durumda bırakmak, beklentilerini bir istismar aracına
dönüştürerek kendi rant alanını sağlayacak bir iktidar
pozisyonu oluşturmak. Hangi alanda yedi yıllık iktidarı
boyunca AKP Hükûmeti çözüm getirdi de seçim kanunlarıyla ilgili çözüm
getirecek? diye genel bir kanaat söz konusu. Eğitim alanında,
sağlık alanında bugün tartışılan, görüşülen
önergeler bile bunun en bariz örneği. Cezaevlerinin sorunlarıyla
ilgili, kanser tedavisiyle ilgili araştırma önergelerinin AKP
Hükûmetinin tamamı tarafından reddedilmiş olması ve
özellikle bu iki önerge aleyhine de, AKPnin, Erdoğanın Kürt
milletvekilleri diye basına yansıyan milletvekilleri tarafından
aleyhte konuşturulması da ilginç bir nüanstır.
Aslında,
burada CHP ve MHPyi de değerlendirmek lazım. Seçimlerde sırf
DTP milletvekili çıkarmasın diye zımni uzlaşı
alanlarını yapan il, ilçe teşkilatlarının da bunda
etkisi vardır. Eğer böyle bir tutum söz konusu olmamış
olsaydı bugün Meclis aritmetiği bu şekilde olmamış
olacaktı, bunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Güvenlik
güçlerinin baskısı, güvenlik güçlerinin sandığa müdahalesi
AKPnin aynı dönemde idare ettiği, Hükûmette bulunduğu idareler
çerçevesinde baskılanan bir seçim ortamı olmamış
olsaydı, antidemokratik bir seçim ortamı olmamış
olsaydı, bugün antidemokratik seçim yasaları olmamış
olsaydı Meclis aritmetiğinin bugün bu olmayacağını
hepimiz çok iyi bilmekteyiz.
Mevcut seçim
kanunlarından dolayı birçok ötekileştirilmiş kesim kendi
siyasi düşüncesini, sosyal politikalarını Meclise
yansıtabilme şansına sahip değil. Peki, yerel yönetim
seçimlerinden sonra güç kaybına uğrayan ve emekçiler tarafından
dışlanan, kendisine yakın olarak bir gecede kurduğu sendika
konfederasyonu tarafından bile reddedilen AKP Hükûmeti, artık
muhalefet edilen AKP Hükûmeti eğer kamuoyuna karşı çok
yürekliyse buyursun, 2010 yılı içerisinde bir erken seçim
yapalım da boyunun ölçüsünü alsın, diye halkın da söylemleri söz
konusudur.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Acele etme, geliyor, geliyor.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Gelecek, görüşeceğiz o zaman.
ASIM AYKAN
(Trabzon) İnşallah.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) İnşallah, inşallah.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Yaz bir tarafa.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Yazacağız ve şunu kesinlikle söyleyeyim ki sizin bu
kadar sandalyeniz olmayacak. Seçimlerle ilgili
Çok fazlası olmayacak
bundan eminim, yani bu kadar olmayacak derken fazlası olabilir
anlamında söylemedim.
Şimdi,
güvenlik güçlerinin seçim sandık kurulunda görev yapacak kişilerin
hangi sandıklarda oy kullanacağına ait düzenleme gerçekten sorun
alanıdır çünkü birçok ilçede birkaç oyla seçimler
kazanılabiliyor, birçok beldede birkaç oyla seçimler kazanılabiliyor.
Bununla ilgili güçlü bir denetim mekanizması olmazsa
sıkıntı yaşanır.
Zarfların
sayılması, efendim dökümün yapılması, sayımın
yapılması -bundan dün de bahsetmiştik- teknik mevzular.
Bunları, hiç, bu Genel Kurulu böyle yormaya da gerek olan şeyler
olarak görmüyoruz. Bununla ilgili komisyonlar vardır, komisyon
çalışır ama Meclis yasama faaliyetlerinin kalitesiyle ilgili
sorunu üç yıldır bizatihi gözlemledik. Ben yaparım, sayım
buna yeterlidir, herkes de buna riayet etmek zorundadır. gibi bir
yaklaşım söz konusu. Bunun çok da doğru
olmadığını ve mantıklı olan herkesin bunu
eleştireceğini, eleştirmesi gerektiğini ifade etmek
isterim.
Önemli bir konu,
memurların siyaset hakkının yine bu düzenlemede, Anayasada
engelleniyor olması. Şimdi, herkes siyaset yapabiliyor.
Memurların ideolojik düşünce geliştirme hakkı var. Tamam,
siyasi partilerin faaliyetlerine ya da memur sorumluluklarını
taşımak yükümlülüğü ayrı bir şeydir ama siyaset yapma
hakkı herkes için eşitlikçi olmalıdır. Neden bir memur
siyasi partiden aday olmak için ya da milletvekili adayı, muhtar
adayı veyahut da belediye başkanı adayı olmak için
görevinden istifa etmek zorunda kalsın? Bunun için daha makul bir çözüm
bulunamaz mı? Bulunabilir ama Benim memurum işini bilir. zihniyeti
ile bugüne kadar yansıyan Ben, kendi kadrolaşmamı nasıl
yaparım? zihniyetinin ortaklaştığı bir alan
bürokrasiye bu anlamda çok müdahale ediyor.
Ben de memur
kökenli biriyim. İşin aslı, memuriyet görevinden istifa edip de
salt ekonomik gerekçelerinden dolayı ya da görevime bir daha dönebilir miyim
kaygısıyla memuriyet görevinden istifa edip de siyasete girebilme
şansına sahip olmayan binlerce insan var. Eğer öyle olursa -biz,
tabii o ikili polemik sürecine dâhil olmak istemiyoruz ama Sayın
Erdoğanın bahsettiği gibi- böyle AKP politikalarına karşı
çıkıp da Ben, siyasete giriyorum. diyecek binlerce öğretmen
vardır, binlerce doktor vardır, binlerce mühendis vardır kamu
kuruluşlarında çalışan. O zaman siyaset nasıl
yapılır görürdü aslında ama mevcut yasalar buna müsaade etmiyor.
Acaba ben görevimden istifa etsem birkaç ay sonra görevime dönebilir miyim,
hükûmet bu konuda beni baskılar mı baskılamaz mı diye
tereddüt yaşayan ve görevinden istifa ettiği için başka bir
partiden, hükûmet yanlısı olmayan başka bir partiden ya da bir
düşünceden yana tavır geliştirdi diye görevinden olan,
soruşturma açılan binlerce insan var.
Şimdi,
siyaset ve toplumsal yaşam döngüsü itibarıyla
değerlendirdiğimizde, siyasetin temel sorumluluğu toplumsal
yaşamı düzenlemektir, toplumsal yaşamı kendi
çıkarlarına göre monte etmek rantçı bir
anlayıştır. Zaten yedi yıllık AKP Hükûmeti süresince
en çok üzerinde durulması gereken şey, bence rant ve hukuktur,
haksız rant ve hukuktur. Bu konuda şunu çok iyi bilmekteyim ki ve
bunun takipçisi olacağız: Bugün bu koltuklarda oturup da yarın
halka hesap verecek onlarca milletvekili vardır ve cezaevlerine ret oyu,
cezaevlerinin sorunlarının yerinden tespiti ve sorunlarının
giderilmesi için ret oyu verenlerin çoğu, yarın belki yolsuzluk
davalarından dolayı cezaevinde kalacaktır ve birilerinin kendi
sorunlarını Mecliste gündeme getirmesini temenni edecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) AKPnin yola çıkarken, Sayın Erdoğanın
söylediği, temelde söylediği iki şey vardı: Yolları
yapacağız, yolsuzluk yaptırmayacağız.
Yaptıkları yollar çukurlardan geçilmez oluyor. Yolsuzluk da
yaptırmadılar çünkü kimseye yolsuzluk yaptırmadılar, kendi
yakınları, kendi yandaşlarından başka kimseye
yolsuzluk yaptırmadılar.
Bunlar,
söylenmesi ve seçimlerle ilgili tartışılması gereken çok
şeyin, aslında ifade edilmesi gereken çok şeyin
varlığının göstergesidir. Yani bu sefer, değil
makarna, bulgur, fasulye, nohut, değil çamaşır makinesi,
buzdolabı, Sayın Başbakan oğlunun gemisini de hediye etse
insanlara, kimse oy vermeyecektir.
Saygılarımla
hepinizi selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Üçer.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Haluk
İpek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA HALUK İPEK (Ankara) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütün siyasi
partiler ve bütün bağımsız adaylarla ilgili seçim
yarışını düzenleyen ve bundan önceki seçimlere göre çok
daha sağlıklı, çok daha iyi seçimleri yapacağımız
düzenlemeleri getiren kanun teklifini düzenliyoruz. İlk bölümünü dün
tamamladık, şimdi ikinci bölümündeyiz; inşallah onu da bugün
tamamlayacağız ve bundan sonra seçimlerimizi daha güvenilir, daha
sağlıklı ve daha iyi yapacağız. Bunu hep birlikte, bu
kanun geçtikten sonra uygulamaya başladığımızda bütün
siyasi partiler ve adaylar bunu hissedecekler.
Esasen 298
sayılı Yasayı şöyle bir inceleyebilseydi
konuşmacılar, yani bunun felsefesini anlayabilseydi, kuralları
ve kavramları algılayabilselerdi, buradaki konuşmaları,
hazırlanan teklifi dikkatli okuduktan sonra buradaki konuşmaları
yapmazlardı. (MHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Vekilim, ayıp oluyor. Algılama
sorunumuz yok!
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Sayın Başkan, bu ne demek? Bizim algımızla ilgili
değerlendirme yapma hakkına sahip değil.
HALUK İPEK
(Devamla) Şimdi, 298 sayılı Yasanın ruhunda şu var:
Bütün seçimleri siyasi partilerle birlikte yapmak ve sonuçlandırmak,
siyasi partileri, seçimin her aşamasında, siyasi partileri aşama
aşama onun içine yerleştirmek.
Teklifi
incelediğiniz zaman 1inci maddeden başlayarak
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Senin bildiğin kadar bizim unuttuğumuz var
Sayın Vekilim.
HALUK İPEK
(Devamla)
şöyle bir incelediğiniz zaman, 1inci maddeden itibaren
siyasi partiler, seçim hukukunun, işleyen seçimin içine dâhil
edilmiştir ve bütün maddeleri, dün görüştüğümüz on yedi maddeyi
ve bundan sonraki maddeleri incelediğiniz zaman, teklif Anayasa Komisyonuna
geldiği andan itibaren alt komisyonda ve daha sonraki aşamalarda
bütün siyasi partilerin önergeleriyle aşama aşama bu hâle
gelmiştir.
Şimdi
sırasıyla tek tek saymak istemiyorum ama bu öğleden sonraki
görüşmeye baktığımız zaman iki tane önerge var,
hazırlandı veriliyor. Açın, gidin Anayasa Komisyonunun
tutanaklarını, bu önergelerin, bu hazırlanan önergelerin, bu
şekilde olmasını hangi parti arzu etti? Bir tanesi şu
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) O önergeleri de vermesek iyice kötü olacakmış Haluk Bey,
inan bak.
HALUK İPEK
(Devamla) Arkadaşlar, birlikte çok iyi bir aşamaya
getirdiğimiz kanunu burada konuşurken, benim de
algılayamadığım -mesela şimdi birazdan ona cevap
vereceğim- bir kısım cümleler kullandınız, kanunun
içinde yok. Sloganla konuşuyorsunuz, deseniz ki şu maddenin, şu
fıkrası buna yol açıyor, anlarım.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Dediğimizde anlamıyorsunuz,
değiştirmiyorsunuz, sonra, oradan Reddediyoruz, kabul etmiyoruz.
diyorsunuz. O zaman yazın bize verin ne
konuşacağımızı, onu konuşalım.
HALUK İPEK
(Devamla) Dolayısıyla, örneğin 23üncü maddede verilecek
önergeyle yine, Komisyonda gelmişti bu, Sandık sonuç
tutanağı verilen müşahit ve sandık kurulu üyelerinin ad ve
soyadları ile temsilcileri oldukları siyasi partinin adı veya
bağımsız adayın adı ve soyadı sandık kurulu
tutanak defterine yazıldıktan sonra tutanağın teslim
alındığına dair imzaları alınır
Arkadaşlar, bunu muhalefet partileri önerdi ve şu anda öneri olarak
birazdan oylanacak.
Dolayısıyla,
arkasından SEÇSİSle ilgili sisteme girişleri siyasi partiler
takip edemiyor. Bunu bütün siyasi partilerin takip edeceği bir hâle
getirelim denildi, öyle değil mi? Bu konu, oradaki MHPli bir
milletvekili arkadaşın önerisi sonucunda şu anda Genel Kurula
gelen teklifin içinde var ancak yeterli görülmedi, bakın, çok daha iyi bir
hâle getirildi. Onu da okuyacağım: İlçe seçim
kurullarından Yüksek Seçim Kuruluna elektronik ortamda gönderilen
sandık ölçekli seçim sonuçlarını talepleri hâlinde seçime
katılan siyasi parti genel merkezlerinin ve eş zamanlı olarak
izleyebilmeleri ve aynı formatta bilgisayar ortamında
saklayabilmeleri için gerekli her türlü tedbir Yüksek Seçim Kurulu
tarafından alınır. Siyasi parti genel merkezleri bu suretle elde
ettikleri seçim sonuçlarını Yüksek Seçim Kurlunca belirlenen süre
bitimine kadar kendi teşkilatlarına veya üçüncü şahıslara
gönderemez ve kamuoyuna açıklayamaz. Yüksek Seçim Kurulu siyasi parti
genel merkezlerinin kullanımına açılacak veri tabanlarıyla
ilgili her türlü güvenlik tedbirlerini alır. Arkadaşlar, talebinizdi
bak.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Bunu eleştirmiyoruz.
HALUK İPEK
(Devamla) Şimdi, biraz önce her üç siyasi partinin
konuşmacısı şunu söyledi, okuyorum: Kolluk güçleri seçimi
etkiler. Yine bir başka siyasi parti: Güvenlik kuvvetlerinin oy
kullanmaları seçimi etkiler. Değil mi? Yine, en son
konuşmacı: Güvenlik kuvvetlerinin durumu seçimi etkiler. Yani
söylediğiniz şu: Güvenlik kuvvetleri
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Bu sirkülasyonu takip edemeyiz.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Sandık kurulunun görevlileri
Algılayamamışsınız
Sayın Vekil, algılayamamışsınız!
HALUK İPEK
(Devamla) Arkadaşlar, dinlemesini bir öğrenirsen
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Ben öğrenmişim, sana öğretirim, senin gibilerine
öğretirim!
BAŞKAN
Sayın Üçer, lütfen
SONER AKSOY
(Kütahya) Ne öğrenmişsin?
HALUK İPEK
(Devamla) Şimdi, iddianız şu: Güvenlik kuvvetleri bu kanun
geldiği için oy kullanmaları gereken yerin dışında oy
kullanacaklar. Bu değil mi?
Arkadaşlar,
milletvekilliği seçiminde bir güvenlik görevlisi hangi
milletvekilliğine seçimde oy kullanacaksa orada kullanacak, belediye
seçimlerinde hangi belediyenin hizmet alanında bulunuyorsa orada oy
kullanacak. Peki, bu
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Mükerrer oy
HALUK İPEK
(Devamla) Bir saniye ya
Dinleyin arkadaşlar ya
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Senin bahsettiğin güvenlik görevlisi 3 defa yaraladı beni.
Milletvekiliydim, soruşturma açtım. İktidar partin yapsaydı
madem öyle! Yapsaydı onu
BAŞKAN
Sayın Üçer
Sayın Üçer, lütfen
HALUK İPEK
(Devamla) Bir anlayabilsem
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Anlatırım ben. Sen konuşmanı yap.
Başkasının söylemi üzerinden yorum yapma!
BAŞKAN
Sayın Üçer, lütfen
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) Başka bir emrin var mı?
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Var tabii!
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) Kimsin sen ya!
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Sana ne! Sen kimsin! Kimsin sen!
BAŞKAN
Sayın Üçer, lütfen
HALUK İPEK
(Devamla) Sayın Başkan, şimdi, bu bizim icat ettiğimiz
bir şey mi? Bakın, şimdi okuyorum: Güvenlik görevlileri ise
seçmen bilgi kartları bulunmak şartıyla görevli oldukları
sandıkta oy kullanabilirler. Tekrar ediyorum: Güvenlik görevlileri ise
seçmen bilgi kartları bulunmak şartıyla görevli oldukları
sandıkta oy kullanabilirler.
Yine, başka
bir kararı: Sandık kurulu üyeleri, bina sorumluları ve güvenlik
görevlileri oy kullanmış ise sandık seçmen listesinde oy
verenler toplamına dâhil edilir. Yüksek Seçim Kurulunun 2007 tarihli
kararı. Karar numarası burada.
Yine Sandık
kurulu başkan ve üyelerini köye getirip götürmekle görevli şoförler,
ilçe seçim kurulu başkanı tarafından verilecek belgeye istinaden
bu köyde oyunu kullanabilir. Yüksek Seçim Kurulunun kararı. 27/10/1982ye
405.
Arkadaşlar,
Yüksek Seçim Kurulunun kararını kanuna yerleştiriyoruz, yeni bir
şey icat etmiyoruz. Sonra
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Onda problem yok Sayın Vekilim, problem
uygulamanızda.
BAŞKAN
Sayın Yıldız, lütfen
HALUK İPEK
(Devamla) Arkadaşlar, şunu çok iddialı bir şekilde
söylüyorum: Bu kanun geçtiğinde siyasetin bütün aktörleri için seçimleri
çok daha sağlıklı, çok daha güvenli bir şekilde
yapabileceğiz.
Mesela, dedi ki:
Sandıktaki oyları niye 2 kere sayıyoruz, niye 3 kere
sayıyoruz? Seçmen iradesini tabelaya tam ve net olarak yansıtabilmek
için yapıyoruz. Ne olacak yeni gelen düzenlemeyle?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Şu anda
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, lütfen
HALUK İPEK
(Devamla) Oylar sayılacak. 2 görevli olacak, oyları sayacak, iki
sayım arasında eğer fark varsa oylar bir daha sayılacak
arkadaşlar. Bu bir seçim güvenliğidir, seçimin tam ve
sağlıklı olarak tabelaya yansıtılması için bir
önlemdir.
Eğer şu
teklifi baştan sona bütün arkadaşlarımız net bir
şekilde okuduğunda veya her şeyi bir kenara bırakın,
bu kanun geçtikten sonra uygulamada hepiniz çok daha rahat edecek, çok daha
sağlıklı bir şekilde seçim neticelerini alabileceksiniz.
Seçimin sağlıklı yapılması, daha güvenli
yapılması adına bir sürü önlemler alındı.
Mesela, bütün
oylar ilçe seçim kurulunda birleştirildikten sonra çıktılar
alınacak ve o çıktılar orada bulunan siyasi parti temsilcilerine
verilecek ve ilçe seçim kurulu hâkimi yüksek sesle birine seçim sandık
sonuçlarını okutacak ve bütün orada bulunan siyasi parti temsilcileri
sonuçları tek tek kontrol edecek ve bir denetim tutanağı
düzenlenecek. Bu, ilk defa getirilen bir husus.
O yüzden, ben bu
düzenlemenin demokrasimize, seçim sistemimize, seçimlerimize çok iyi
uygulamalar getireceğini ve seçimleri bundan sonra hepimizin çok daha
sağlıklı, çok daha güvenli yapacağımızı
biliyor, inanıyor, milletimize, demokrasimize hayırlı, uğurlu
olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, hatip siyasi parti grupları
adına söz alanların teklifi algılayamadığını
ifade etti. Zannederim konuşmalar iyi algılanamamış,
seçimin daha iyi nasıl yapılması konusundaki görüş ve
düşünceleri biz ilettik. Herhâlde kimseden icazet alacak değiliz.
Seçimlerin daha iyi olması konusunda atılması gereken
adımları paylaşmışlardır, düşüncelerini
paylaşmışlardır. Bunu çarpıtmanın bir anlamı
yoktur.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Şahıslar adına ilk söz Isparta Milletvekili Sayın Nevzat
Korkmazda.
Buyurun
Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin ikinci bölümü hakkında
şahsım adına görüşlerimi açıklamak üzere yeniden
huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi bir kez daha saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, farkında mısınız bilmiyorum ancak Türk
demokrasisinin yönünü tayin edecek önemde bir yasayı görüşüyoruz,
millî iradenin doğru bir biçimde tecellisinin kurallarını
koyuyoruz. Milletin gözünden kaçmıyor, yasa teklifi ya da
tasarısının olgunlaşarak gelip siyasi değerlendirme ve
tartışmasının yapıldığı yer olması
gereken Genel Kurulda, köşe bucak bir taraflarda hâlâ daha teklif
hakkında pazarlıklar yapılıyor, son dakika
değişiklik önergeleri veriliyor ve son dönemeçte yasa
şekillendirilmeye çalışılıyor. Milliyetçi Hareket
Partisinin, yasa teklifinin, hem hazırlanış hem de
görüşülme biçimine muhalefetinin gerekçesini anladınız mı
değerli milletvekilleri?
Bu yasa
hazırlanırken uzlaşılarak ve tüm siyasi partilerin ve kamu
kurum ve kuruluşlarının görüş ve katkıları
alınmalıydı; bu yapılmamıştır. Hukuk
alanında yapılan düzenlemelerde, ortalama çözümler, palyatif öneriler
olamaz; hele hele, kimilerinin hukuk alanını genişletirken
kimilerininkini daraltan Göç yolda düzelir. mantığıyla yasa yapılmaz.
Türk demokrasisinin kilometre taşı. diye
adlandırılabilecek kanunlardan biri olan Seçim Kanunu -bütün iyi
niyetlerine rağmen, öyle olduğuna inanıyorum- Sayın Haluk
İpek ve Sayın Ayhan Sefer Üstüne emanet edilmiş, Türkiye Büyük
Millet Meclisi de bu kurguya hizmet ediyor; gerçi, her tarafına dokunula
dokunula onların verdiği teklife de artık benzemiyor. Ancak,
temel kötü, üzerine bina kondurulamıyor, Devenin boynu misali, neresini
düzelteceğimizi artık biz de bilemiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu teklifin hem hazırlanış hem de komisyonlarda
görüşülme yöntemi, en basit tanımlama ile Meclis iradesine yönelik
bir kabalıktır; yeni marazlara sebep olacaktır. Ya
uzlaşmayı bu şekilde hayata geçirin yahut da anlamını
kaybettirdiğiniz bu kelime ile milleti kandırmaktan,
uzlaşıyor görünmekten vazgeçin.
Sayın
Hükûmet, bu metni teklif olarak değil de tasarı olarak getirseydiniz,
böylece, Genel Kurula gelmeden önce İçişleri ve Adalet
Bakanlıkları, Yüksek Seçim Kurulu gibi birtakım kurumların
yazılı görüş ve katkılarını alıp
onların özellikle uygulamada karşılaştığı
sıkıntılar ve önerilerini de metne yansıtsaydınız
-merak ediyorum- bundan kaybınız ne olurdu, neyiniz eksilirdi?
Türkiye Cumhuriyetinin resmî dili olan Türkçe dışında yerel dil
ve lehçelerle propagandayı delikanlıca, milletten kaçırmadan,
açık açık tasarıya iliştirseydiniz ve milletin de
görüşünü alsaydınız, son dakikada yangından mal
kaçırırcasına alt komisyonda verilen bir önerge ile yapmadan,
adam mı ölürdü? Bu teklifi, Başbakanın isteği, Sayın
İçişleri Bakanının işgüzarlığı üzerine
Sayın Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzunun Tiz yedi günde
tamamlayıp gelin. talimatıyla gönderdiği alt komisyonda ve
raporunu sunduğu esas Komisyonda sadece bir oturumda yapılan on-on
iki saat toplantılarla yeterli tartışma ortamı yaratmadan,
katkı ve eleştirileri almadan çıkarmasaydınız, bu
kadar önemli bir yasa teklifini telaşa ve aceleye boğmadan, daha
doğru olmaz mıydı? Tüm bunlar, sizin, milletin gözünden bir
şeyler kaçırmak istediğinizi göstermiyor mu? Millî ve üniter
devleti yakından ilgilendiren böyle bir husus, anlaşıldı ki
kargaşaya getirilecek ve bir oldubitti yaratılacak ve size bu
antidemokratik yöntemlerinizden dolayı güvenmemizi bekleyeceksiniz.
Değerli
milletvekilleri, anlaşılıyor ki AKP gözünü karartmış,
siyasi istikbalinin son dönemecine girerken peşinden sistemi de
kurumları da kaosa götürmek, milletimizi de birbirine düşürmek
istiyor. Bu teklif ile ilgili olarak seçim yargısıyla ilgili en üst
kuruluş olan Yüksek Seçim Kurulunun da ciddi itiraz ve eleştirileri,
hatta Türk demokrasisiyle ilgili gelecek kaygıları vardır. Bu
kaygılar ve eleştiriler mutlaka dikkate alınmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Yüksek Seçim
Kurulunun Komisyona gönderdiği bu satırlar da dikkate
alınmamıştır. AKP, kendisine hizmet edecek ve birçok
eksiklik, kayırmacılık içeren ve seçimlerde
çatışmayı körükleyecek bir düzenleme peşindedir. Bu,
açıkçası, AKPnin devleti yönetme anlayışının bir
tezahürüdür. Yine burada yeni bir film vizyona konulmaktadır. Bu filmin
adı kaostur, tozun toprağın birbirine
karışmasıdır. İnşallah, bu aziz millet, bu
karmaşaya, bu tozun toprağın birbirine
karışmasına müsaade etmeyecektir. İlk yapılan genel
seçimlerde de Şark kurnazı, emrivaki üstadına bir emrivaki
yapıp haddini bildirecektir. AKP diğer siyasi partiler için
kazdığı mezara kendisi düşecek ve her seçim kanununda
görülen son burada da görülecektir.
Bu düşüncelerle,
Seçim Kanununun bu hâliyle demokrasimize ve adalete hizmet etmeyeceğini,
bu bakımdan desteklenmemesi gerektiğini düşünüyor, heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Şahıslar
adına son söz Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Gençte.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra
sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Milletvekili Seçimi Kanununda
Yapılan Değişikliğe İlişkin Teklif üzerinde
ikinci bölüm üzerine şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, seçim tabii ki demokrasinin temel direğidir. Seçim,
dürüst, tarafsız, gerçek halkın iradesini ortaya çıkaracak
yöntemlerle yapılırsa, o seçim sonucunda teşekkül eden kurumlar
da sağlıklı olur, sağlıklı karar verir,
vicdanının sesini dinler ona göre karar verir ama bizim, getirilen bu
kanunla hiç temel sorunlar görüşülmemiş, ele alınmamış.
Mesela ön seçim veyahut da yüzde 10 baraj. Parti genel
başkanlarının iradelerini aşan bir seçim sistemi
getirilmemiş. Şimdi, halkın karşısına, önce genel
başkanlar bir aday çıkarıyorlar, halk da o genel
başkanların çıkardığı kişiye oy veriyor.
Ondan sonra, bu seçim sistemiyle gelen milletvekilleri, otuz senedir görüyoruz,
devamlı görüyoruz, burada maalesef kendi vicdanlarının sesi
yerine genel başkanlarının iradeleri doğrultusunda oy
kullanıyorlar. Bunu herkes için söylüyorum, herhangi bir kimse için de
söylemiyorum. Yani eğer buraya gelen milletvekilleri milletin menfaatinin
gerektirdiği doğrultuda oy kullanırlarsa, halkın
menfaatinin gerektirdiği doğrultuda oy kullanırlarsa, dürüst
hareket ederlerse o memlekete gelen parlamento o memleketin yönetimini
sağlıklı bir zemine taşır ve o memlekette çok ciddi
sıkıntılar olmaz; rejim sıkıntısı da olmaz,
soygun da olmaz, hırsızlık da olmaz, hiçbir şey olmaz. Ama
bu yönden gelmeyen, yani vatandaşın iradesiyle Türkiye Büyük Millet
Meclisine gelmeyen bir milletvekilinin burada sağlıklı hareket
ettiğini göremiyoruz. İşte, hep bir gensoru önergesi geliyor,
bir bakıyorsunuz ki iktidar partisindekilerin hepsi yüzde 100 suç
teşkil eden o gensoruda tutuyor parmak kaldırıyor, mesela Tayyip
Beyle ilgili. Gitti bankalardan 750 milyon dolarlık usulsüz kredi
aldı, hakkında gensoru verildi, bütün herkes Burada usulsüzlük yok
Ama o milletvekilleri Genel Başkanlıktan korkmasalar da
vicdanlarının sesini dinleselerdi yüzde 100ü o önergeye evet
verirdi. Yani bu gerçek, memleketin gerçekleri.
Şimdi,
barajı niye getiriyorsunuz? Barajı bırakın da, yani
getirdiğiniz barajın hiç olmazsa normal bir seviyede olması
lazım. Vatandaşın yüzde 30unun, yüzde 40ının
iradesinin dışarıda kaldığı bir Meclisten
sağlıklı bir Meclis olarak bahsedilebilir mi? Yani yüzde 3 irade
bile Meclisin dışında kalsa orada halkın iradesi
doğrultusunda maalesef bir irade beyanı gelişmiyor.
Değerli
milletvekilleri, özellikle bu bağımsız adayların
seçilmesinde de büyük bir hata yapılıyor. Bu geçen seçimde
bağımsız adaylar o kadar küçük harflerle
yazılmıştı ki, ben kendi ismimi okuyamıyordum.
Düşünebilir misiniz? Yani Yüksek Seçim Kuruluna da itiraz ettik. Burada
gerekirse, partilerin amblemleri var, bağımsız aday da kendi
parasını versin, ya resmini koysunlar oraya, en azından
isimlerin büyüklükleri de partiler gibi büyük olsun. Yani bunu bu kadar
bağımsızlığı burada siyaset yapamaz duruma
sokmanın bu memlekete çok büyük sıkıntı
yaratacağına inanıyorum. Hiç olmazsa öyle bir sistem
uygulayalım ki
Partilerde maalesef milletvekilleri, genel
başkanları ve genel merkezlerin iradeleri doğrultusunda
geliyorlar ama bağımsız hiç olmazsa buraya geldiği zaman
işte korkmuyor, ülkenin ve milletin menfaatine uygun olan her sorunu
burada pervasızca, korkmadan, gelecek korkusunu taşımadan dile
getiriyor ve bu, millet için, memleket için, Meclis için çok
sağlıklı bir davranış biçimidir.
Onun için,
bağımsızlar için Yüksek Seçim Kuruluna da özellikle rica
ediyorum: Mesela, bazen partileri böyle baştan aşağı
yazıyorsunuz, ondan sonra sonuna bir yer getiriyorsunuz, her parti bir
sütun ama bağımsızı
Mesela, bizim Tuncelide üç tanesini
yukarıya almıştı, üç tanesini de altına. Sanki hangi
bağımsıza oy verdiğini vatandaş kestiremiyor, onu
yapamıyor. Bu, gerçekten, bağımsızların seçim
kazanmasının önüne konulan çok önemli bir engel, bana göre
haksızlıktır değerli milletvekilleri.
Gerçekten,
getirilen bu yasa Anayasaya da aykırı. Bakın, Anayasanın
79uncu maddesine göre, seçimler, başlangıç ve bitimine kadar
yargı denetimindedir. Şimdi, burada getirmişsiniz,
yasakları inceleme yetkisini seçim gününe otuz gün kalıncaya kadar
mülki amirlere veriyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu, 79uncu maddeye tamamen aykırı çünkü
başlangıcından bitimine kadar denetim yetkisi, şikâyet
yetkisi hâkimlerde olması lazım.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bazı gerçekleri kabul etmemiz lazım.
Bakın, bir Anayasa değişikliğini getirdi, AKP verdi. Önce
getirdi, 184ü aşan bir iradeyle Meclise verdi. Arkasından gitti
-tabii, bunda çok büyük hata yaptıkları için- onun bir
kısmını aldılar, 61 kişiyi, düşürdük güya
dediler ama Anayasa Mahkemesinin bir kararı var. Sayın Suha Okay Bey
bugün basın toplantısında da onu söyledi, yani 61 kişinin
oradan imzasını çekmesi bu kolektif iradeyi
Tümüyle çekmesi
lazım yoksa bunu hükümsüz kılar. Mesela, yarın bir
cumhurbaşkanı seçimine gidildi, 20 milletvekili imza verdi,
milletvekili gitti cumhurbaşkanı adayı oldu. Güçlü olduğu
zaman, 2 milletvekili imzasını çekerse, o zaman, Senin
cumhurbaşkanı adaylığın düştü. mü
diyeceğiz? Yani bunun gibi yüzlerce misal vermek lazım. Gerçekten bu
konuyu becermediniz ve yarın öbür gün
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Müsaade ederseniz çok
BAŞKAN
Yani hiç yapmadım.
Çok teşekkür
ederim. Bir dakika ek süre vermiştim.
Sağ olun.
Soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın
Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
kanunun 86ncı maddesi ve 94üncü maddesi birbiriyle çelişmektedir.
Bu nedenle dört sorum olacak.
Çelişen
kanun maddelerini değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
Seçmen listesinde
kayıtlı olduğu yer dışında oy
kullanılması seçim sonuçlarını etkilemiyor mu? 2004-2009
yerel seçimlerinde bunu Adalet ve Kalkınma Partisi lehine çok iyi
kullandınız, sonucu değiştirdiniz. Yapılacak
seçimlerde yine aynı uygulamayı yapacak mısınız?
Bu yasayı
düzeltmeyi düşünüyor musunuz?
298
sayılı Yasanın görüşülmesinin başlamasından bu
yana pek çok bakan görev yaptı ama ilgili bakanı yine orada
görememekteyiz. Bunu bir tenezzül meselesi olarak değerlendiriyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Ünlütepe
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana şu soruyu yöneltmek istiyorum: Yapılan düzenleme
ile sandık kurulları iki sefer sayım yapma yükümlülüğü
altına sokuluyor. Önemli olan burada sandıkta meydana gelen iradenin
doğru bir şekilde yansıtılmasıdır. Hepimizin de
bildiği gibi, seçimlerde açık sayım ve döküm esası
vardır. Yurttaşların önünde yapılan sayımda kurul
üyelerinin de o sayım sonucunun doğru olduğu konusunda hiçbir
itirazı olmadığı hâlde ikinci bir sefer sayım
yapılmasında beklenen amaç nedir? Eğer daha doğruyu
yakalamak mantığı var ise, o zaman, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde de yasaları acaba iki sefer görüşmek daha doğru bir
yöntem mi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Birdal
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçtiğimiz
22 Temmuz seçimlerinde birleşik oy pusulasında
bağımsız adayların adlarına yer verilmeyişi nedeniyle
yurt dışına çıkanlar ya da yurt dışından
gelip sınırda oy kullanmak isteyenler bağımsız
adaylara oy veremediler. O nedenle bu seçimlerin adil ve eşitlikçi
olması konusunda da ciddi bir gölge düşürmüştür. Acaba bunu
düzeltmeyi düşünüyorlar mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Güvel
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Bakan,
seçim döneminde açılış yapmak, tapu dağıtmak, temel
atmak adı altında devletin olanaklarının
kullanılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu
törenlerin hepsinin seçimlerin hemen öncesine rastlaması tesadüfi midir?
Kamu kaynaklarının seçim propagandasında kullanılması
nedeniyle ceza alan belediye başkanı veya kamu kurum yöneticisi var
mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bir tek sorum var: Şu yüzde 10 barajında AK PARTİ, CHP ve MHP
çok iyi uyuşuyorsunuz, uzlaşıyorsunuz; bunun hikmeti hükûmetini
bir anlatır mısınız, sizi ne bir araya getiriyor? Çünkü
yüzde 10 barajı demek 4 milyon seçmen demek. 4 milyon seçmenin
altında oy alan bir parti, yüzde 3 oy alan bir parti Mecliste grup
kurabiliyor. Neden bu konuda bir değişiklik yapma gereğini
duymadınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
seçmen listelerinde kayıtlı olup oy kullanmayan seçmenlere
yaptırım miktarı ne kadardır? Bu ceza bedellerinden
tahsilat yapılmış mıdır? Yapılmamışsa
neden yapılmamıştır?
2007 ve 2009
seçimlerinde SEÇSİS ile ilgili ciddi şikâyetler olmuştur. Bu
şikâyetlerle ilgili bir araştırmanız olmuş mudur?
Seçmen
listelerinde seçmenin istemi dışında yer
değişiklikleri yapılmıştır, 2009 seçimlerinde
özellikle bu çok olmuştur.
Bu
şikâyetlerle ilgili bir araştırmanız olmuş mudur? Bu
uygulamaları devam ettirecek misiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
DEVLET BAKANI
FARUK ÇELİK (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarımıza da teşekkür
ediyorum.
Tabii, önemli bir
yasa teklifi görüşülüyor. Seçim güvenliğini artırmaya dönük bir
kanun, 33 maddeden oluşuyor ve bunun 30 maddesi 298 sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunu, 3 maddesi
ise 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununu içermektedir. Çok önemli
düzenlemeler dedim. Gerçekten çağdaş araç gereçlerin
kullanılması başta olmak üzere, bugüne kadar seçimlerde aksayan
birçok yönlerin, birçok hususların giderilmesi açısından son
derece önemli bir düzenleme. Ayrıca, bildiğiniz gibi, sekiz ayrı
teklif de bu teklifle bir arada ele alınmış, birleştirilmiş.
Dolayısıyla herkesin görüşü, hemen hemen her siyasi partinin
mensubu arkadaşlarımızın görüşleri de azami ölçüde
teklife yansıtılmaya gayret edilmiştir.
Burada sorulan
sorular çerçevesinde olaya baktığımız zaman, Sayın
Yıldız 86 ve 94üncü maddelerle ilgili bir değişiklik
düşünüyor musunuz? dediler. Bu maddelerle ilgili bir değişiklik
düşünmediğimizi ifade etmek istiyorum, yerinde bulduğumuzu ifade
etmek istiyorum. Kolluk kuvvetlerinin, güvenlik görevlilerinin oy
kullanmalarının bu derece tartışma konusu
olmasını, hatta bu kadar önemli düzenlemeler içeren bu yasayla ilgili
bu tartışmaların çok farklı zeminlere çekilmesini ben
doğrusu anlamakta zorlanıyorum. Bunlar gerekli düzenlemelerdir, gerekli
olduğu için zaten sekiz teklif Komisyona iletilmiş ve orada bunlar
birleştirilmiş. Mutlaka hiçbir düzenleme, hiçbir çalışma
mükemmel değildir, eksikleri vardır. Bunların bir hoşgörü
ortam içerisinde burada ele alınıp iyileştirilmesinin mümkün
olduğu inancı içerisindeyim. Kolluk güçlerinin oy kullanarak siyasi
dengeleri değiştireceği gibi bir yaklaşım veya
seçimlerin güvenliğini ihlal edeceği gibi bir yaklaşım da
doğru olmasa gerektir diye düşünüyorum.
İlgili bakan
arkadaşımızın burada olmamasını
değerlendirdiniz. Bu eleştirinizi saygıyla
karşılıyorum fakat çoğu zaman arkadaşımız
burada bulunmaya çalıştı, mutlaka çok daha önemli bir görevinden
dolayı, bu görev hepsinden önemli onu kabul ediyorum
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Az önce konuştunuz
DEVLET BAKANI
FARUK ÇELİK (Bursa) Hayır
Müsaade eder misiniz.
Hepsinden önemli,
fakat meşru bir mazeret olmamış olsa mutlaka
arkadaşımızın burada olması gerekir, yani
dolayısıyla bu eleştirinize saygıyla
baktığımı ifade etmek istiyorum.
Ayrıca yine,
Sayın Yıldız, oy kullanamayanlarla ilgili müeyyidelerin güncellendiğini
biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrıca bir düzenleme burada
gerekmiyor.
Bir diğer
önemli konu, sayımda, özellikle sandıklar açıldıktan sonra
yapılan değerlendirmelerde sayımda çift, iki tutanak
kullanılıyor -Halil Beyin sorusuydu yanılmıyorsam- iki tutanak
kullanıldığı için meydana gelecek olan
farklılıkta yeniden sayım söz konusudur burada. Yoksa
sayımda söz konusu bir farklılık tutanaklarda söz konusu
değil ise ikinci bir sayımın zaten gündeme gelmesi mümkün
değil. Bunu da bu şekilde izah etmeyi uygun buluyorum.
Yurt
dışındaki bağımsız adaylarla ilgili bir
düzenlemeyi bu teklif içermemektedir. Böyle bir talep, inanıyorum ki
Komisyonda değerlendirilmiştir veya ilgili kurullarda
değerlendirilmiş ve tekliflerin diğerlerinde de var mı,
şu anda bilemiyorum ama
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) İlgili Bakan olsaydı bilirdi Sayın Bakan.
Maalesef verdiğiniz cevaplar da
DEVLET BAKANI
FARUK ÇELİK (Bursa) Ona olan saygımızı size ifade ettik
Sayın Yıldız.
Yüzde 10
barajına gelince, yüzde 10 barajıyla ilgili uzun bir açıklama
istendi bizden. Gerçekten, bu konu çok derin ve herhâlde, bu soru-cevap
kapsamında ele alınmasının doğru
olmayacağını siz de takdir edersiniz. O genişlikte, belki
bir açık oturum konusu, belki bir ciddi tartışma konusu. O
boyutuyla o ortamlarda değerlendirilmesinin daha doğru
olacağı inancındayım.
Genelde sorular
bu çerçevede fakat yıllardır seçimlere hepimiz giriyoruz, seçimlerde
yaşadığımız çok önemli sorunlar var. Bu eksiklikleri
giderme açısından bu düzenleme son derece önemli. Sandık
başında bulunan arkadaşlarımız vardır mutlaka
-birçok arkadaşımız siyasetin içinden geliyor- sandık
tutanağını alamazsınız. Dolayısıyla,
sandıkların toplamında partinizin oyuyla ilgili merak
ettiğiniz neticede veya sağlamaya
çalıştığınız başarıda bir güven problemi
yaşanıp yaşanmadığı konusunda öteden beri hep
sıkıntı yaşardık ve burada, bu tutanakların
verilme zorunluluğunun getirilmesini son derece anlamlı ve yerinde
bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Her şeyin
ötesinde, bizim, bu yasayla ilgili birçok düzenlemenin, Yüksek Seçim Kurulu
genelgeleriyle böyle önemli yasanın yürütülmesi, böyle önemli bir
işlemin yürütülmesi, inancıma göre doğru olmasa gerek. Bunun,
mutlaka, bir yasal çerçeveye bütünüyle gelişen şartlar çerçevesinde
kavuşturulmasının doğru olacağı inancıyla bu
genelgelerdeki, YSK genelgelerindeki bu düzenlemelerin yasada yer
almasının son derece yerinde olduğunu da bu vesileyle ifade
ediyorum.
Hepinize çok
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
18inci madde
üzerinde üç önerge vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
18'inci Maddesi ile değiştirilen 94'üncü maddesinin birinci
fıkrası ikinci cümlesinde yer alan "meşruhat verilmek"
ibaresinin 'açıklama eklenmek" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Osman Özçelik |
|
|
Batman |
Iğdır |
Siirt |
|
|
Özdal Üçer |
Akın Birdal |
Sırrı Sakık |
|
|
Van |
Diyarbakır |
Muş |
|
|
Hamit Geylani |
Şerafettin Halis |
|
|
|
Hakkâri |
Tunceli |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 18. maddesi ile değiştirilen 298
Sayılı Kanunun 94. maddesinin (b) ve (c) bentlerinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
Behiç Çelik |
|
|
Konya |
Mersin |
Mersin |
|
|
S. Nevzat
Korkmaz |
Oktay Vural |
K. Erdal Sipahi |
|
|
Isparta |
İzmir |
İzmir |
|
|
|
Ertuğrul
Kumcuoğlu |
|
|
|
|
Aydın |
|
BAŞKAN
Şimdi, en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının çerçeve 18.
maddesi ile değiştirilen 298 sayılı yasanın 94.
maddesinin başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Şahin
Mengü |
Atilla Kart |
İsa Gök |
|
|
Manisa |
Konya |
Mersin |
|
|
Abdulaziz Yazar |
Ali İhsan
Köktürk |
Rahmi Güner |
|
|
Hatay |
Zonguldak |
Ordu |
Madde 18- 298
sayılı Kanunun 94 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 94-
İlçe seçim kurulu başkanı, seçimin yapıldığı
çevrede oy verme hakkına sahip olduğu halde, görev
yaptığı sandığa ait seçmen listesinde
kayıtlı bulunmayan sandık kurulu başkan ve üyeleri ile bina
sorumlularının her birine seçmen olduğunu ve hangi seçimde oy
kullanabileceğini gösteren ve sandık seçmen listesindeki bilgileri
kapsayan bir belge verir. Ayrıca, bu seçmenlerin esas kayıtlı
olduğu sandık seçmen listesine meşruhat verilmek üzere
kayıtlı bulunduğu sandık kurulu
başkanlığına durumu yazı ile bildirir.
Bu madde
uyarınca, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından kendilerine
oy kullanma hakkı bulunduğuna ilişkin olarak belge verilen
görevliler, bu belge ile görevli oldukları sandık bölgesinde oy
verirler.
Milletvekilleri
ile milletvekili adayları seçmen bilgi kağıdını
göstermek suretiyle kayıtlı oldukları seçim çevresi
dışında da oylarını kullanabilirler.
Sandık
kurulu, bu madde kapsamında oy kullanan kimselerin ilgili belgelerini, oy
verme işleminden önce alır. Bu belgeler, diğer seçim evrakı
ile birlikte ilçe seçim kuruluna teslim edilir.
Bu madde
uyarınca oy kullanan seçmenlerin ad ve soyadları ile kimlik
bilgileri, oy kullandıkları sandık seçmen listesinin sonuna
yazılarak, karşısına imzaları alınır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yazar. (CHP sıralarından alkışlar)
ABDULAZİZ
YAZAR (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 490 sıra sayılı kanunun 18inci maddesi
üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; değişiklik için önerge
verdiğimiz madde sandık seçmen listesinde kayıtlı olmayan
seçmenlerin oy kullanmasıyla ilişkilidir. Önergemizin amacı,
kolluk güçleriyle ulaştırma görevlilerinin görevli oldukları
sandık bölgesinde oy kullanmaları özellikle büyük şehirlerde
seçim sonuçlarını etkileyecek sonuçlar doğurabilir. Bu
açıdan kolluk güçleri ile ulaştırma görevlilerinin kendi
sandıklarında oy kullanması ilkesi getirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarının demokrasiye, hukukun gelişmesine
katkıda bulunmasını beklemek yanlış olacaktır.
Halkın gerçek, doğru, akılcı bir seçim yasası
isteği ile getirilmek istenen bu yasanın uzaktan yakından ilgisi
olmadığı anlaşılmaktadır. Bu
değişikliğin demokrasiyle, insan haklarıyla, özgürlüklerle
alakası olmadığı açıktır. İktidarın
yapmaya çalıştığı yasaların demokratik
olduğunu kabul etmek, bunu beklemek de hayalcilik olacaktır.
Bunun bir
örneği de görüştüğümüz Seçim Yasasıdır. Seçim
Yasasında getirdikleri değişiklikler hangi gerekçeyle, hangi ad
altında olursa olsun, getirilen değişikliklerin hiçbirinin
toplumun ihtiyacını karşılamadığı, ancak ve
ancak AKPnin ihtiyacını karşılamaya yönelik olduğu
çok açıktır. Seçme ve seçilme hakkı kullanılırken son
derece hakkaniyetli olunmalı ve evrensel hukuk kurallarına
uyulması temel hedef olmalıdır. Bir ülkenin demokratik bir ülke
olabilmesi, o ülkenin seçim kanunlarının demokratik olmasıyla
doğrudan ilişkilidir. Yani bir ülkenin seçim kanunları
demokratik hükümler içermiyorsa, o ülkede demokrasiden söz etmek mümkün
olmayacaktır.
Görüştüğümüz
kanun teklifi maalesef uzlaşmaktan uzak, dayatmacı bir tekliftir.
Devlet yetkilerini iktidarın emrine vererek seçmen iradesini iktidar
istekleri doğrultusunda gerçekleştirmeyi amaçlamıştır.
Bu teklif Genel Kurula gelmeden, devletin ilgili kurum ve
kuruluşlarının bilgisinden gerektiği kadar
yararlanılmamıştır. Bu teklif Komisyonda da alelacele
görüşülmüş, Komisyonda Hükûmet teklifi tek yanlı olarak
değerlendirilmiştir. Seçmen iradesi maalesef hiç dikkate
alınmamıştır. Dolayısıyla bu teklif, üzerinde
fazla çalışılmadan ve bir mutabakat sağlanmadan Genel
Kurula indirilmiştir.
AKP
İktidarı döneminde yasaların dolambaçlı yollarla kendi
çıkarlarına göre oluşturulmasına birçok kez şahit
olduk. Yine bu iktidar döneminde çok sıkça şahit olduğumuz
diğer bir konu da bazı valilerin tutum ve
davranışlarıyla AKP il başkanı gibi davranmaları
olmuştur. Bunun son örneği seçim bölgem olan Hatay ili ile ilgili
yaşanmıştır. Osmaniye Valisi Sayın Celalettin Cerrah
Hatay ili Dörtyol ilçesine bağlı Yeşilköy beldesine
yaptığı ziyaret sırasında yaptığı
açıklamada Hatay iline bağlı bazı ilçelerin Osmaniye iline
bağlanmasında fayda gördüğünü belirterek bu konuda ön
çalışma yaptıklarını ifade etmiştir. Yine aynı
ziyarette Sayın Cerrah gündemde olan Anayasa değişikliği
konusunda görüşlerini belirtmiş Mecliste muhalefette olan partiler
geçmişte 12 Eylül Anayasasının mutlaka
değiştirilmesini ifade ederlerken bugün maalesef sadece muhalefet
yapmak adına farklı hareket etmektedirler. diye
konuşmuştur. Özellikle Sayın Cerrah yaptığı bu
açıklama ve değerlendirmelerde yetkisini ve haddini
aşmıştır. Devletin valisi görev yaptığı ilin
sınırları içerisinde kendisine verilen görevlerden sorumludur.
İllerin sınırlarını değiştirmek, ilçeleri
istediği illere bağlamak diğer valilerin görevi
olmadığı gibi Sayın Cerrahın da görevi değildir.
Bazı ilçelerimizin il merkezine uzak olmasıyla ilgili bir sorun yaşanmakta
ise bunun çözümü ilçelerimizin başka illere bağlanması
değil İskenderun ilçemizin il yapılmasıdır.
Sayın Cerrah
ayrıca yukarıda belirttiğim gibi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ABDULAZİZ
YAZAR (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Anayasa
değişikliği konusunda yaptığı açıklamada
Muhalefet partileri bugün maalesef sadece muhalefet yapmak adına
farklı hareket etmektedirler. diyerek vali olduğu bilincini
unutmuş, siyasi bir partinin üyesi gibi yorum yapmış, haddini
aşmıştır.
AKP Hükûmeti
döneminde sıkça yaşanmaya başlanan bu durumdan
vatandaşlarımız rahatsızdır. Kamu görevlisi yani
devlet memuru olan kişiler politik taraf olamazlar. Sayın
Cerrahın açıklamaları ayrıca devlet geleneklerimize
yakışmamıştır. Önümüzde genel bir seçim vardır.
Bu seçimlere bu gibi davranışlarda bulunan bu gibi valilerle
nasıl gideceğiz? İllerinde seçimlerin sağlıklı ve
güvenli bir şekilde yapılmasını sağlamakla görevli
yöneticilerin başında gelen valilerin tarafsız olması
gerekmez midir? Seçim Yasası değiştirilmeden önce bu tür olumsuz
davranışların ortadan kaldırılması gereklidir.
Herkesi bir kez
daha görev ve sorumluluklarının gereğini yapmaya davet ediyor,
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Toplantı yeter sayısı
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı istiyorsunuz.
Yoklama talebi
vardır. İsimleri tespit ediyoruz.
Sayın
Kılıçdaroğlu, Sayın Gök, Sayın Bingöl, Sayın
Barış, Sayın Yazar, Sayın Diren, Sayın Küçük,
Sayın Paçarız, Sayın Anadol, Sayın Oksal, Sayın Arat,
Sayın Emek, Sayın Güner, Sayın Seçer, Sayın Köktürk,
Sayın Öztürk, Sayın Sönmez, Sayın Erten, Sayın
Yalçınkaya, Sayın Özkan, Sayın Tüzün.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
4.- Ankara Milletvekili Haluk İpekin, Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 18 Milletvekilinin,
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ve 10
Milletvekilinin, Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak ve 19 Milletvekilinin,
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ve 5 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/636, 2/123, 2/200,
2/288, 2/304, 2/342, 2/364, 2/474, 2/596) (S. Sayısı: 490) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 18. maddesi ile değiştirilen 298
Sayılı Kanunun 94. maddesinin (b) ve (c) bentlerinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 18inci maddeyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket
Partisinin vermiş olduğu önerge hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemizde
(b) ve (c) bentlerinin teklif metninden çıkarılmasını
teklif ettik. Açıkçası şudur: Seçimin güvenliğini
sağlamakla görevli kolluk güçlerinin ve ilçe seçim kurulu tarafından
sandık kurulu üyelerini görev yerine ulaştırmak için
görevlendirilmiş kişilerin kayıtlı oldukları
sandıklarda oy kullanmaları; görevlendirildikleri yerlerde oy
kullanmalarının özellikle iradenin tecellisine, millî iradenin tecellisine
zarar verebileceğini düşünerek biz bu öneride bulunduk. Hele büyük
şehirleri düşündüğümüzde...
Sayın
Başkanım, Genel Kurulda bir uğultu var efendim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Yoklama sayısı isteyip zorla bizi içeri
getiriyorsunuz, sessiz dinleyin diyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri...
Buyurun
Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Özellikle büyük
şehirleri düşündüğümüz zaman şoförlerin, bazı
sandıkların başlarında sayılarının
60ı, 70i bulduğunu ve güvenlik güçlerinin 250-300, hatta 500e
kadar çıktığını biliyoruz. Biz bunları
dillendirdiğimiz zaman teklif sahibi Sayın İpek bize
sinirleniyor biraz. Yani Sadece milletvekili seçimlerinde oy kullanacaklar,
mahallî seçimlerde yine kayıtlı oldukları yerlerde oy
kullanacaklar. diyor ama uygulamada değişen bir şey yok
kıymetli arkadaşlarım. Ben, eski bir mülki amir olarak, birkaç
seçimi yaşamış bir kardeşiniz olarak söylüyorum.
Güvenliği sağlamak üzere ilçe seçim kurulundan bir yazı
geldiği zaman biz bu güvenlik görevlilerinin planlamasını yapar
ve ilçe seçim kuruluna bilgi veririz, ama bu bilgilendirmede güvenlik
görevlilerinin isimleri sayılmaz. Yani, Şu TC kimlik numaralı,
işte filan polis memuru, feşmekan sandıkta
görevlendirilmiştir. denmez. Dolayısıyla, bu sirkülasyonu takip
etmekte ciddi güçlükler vardır. Ben bunun özellikle düzeltilmesi
gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, artık bu klasik
yöntemlerden bütün çağdaş ülkeler gibi vazgeçmemiz gerektiğini,
bütün yine uygar, medeni ülkelerde uygulamada olan elektronik oy kullanma
sistemlerinin bir şekilde ülkemize adapte edilmesi gerektiğinin
zamanı gelmiştir diye düşünüyorum. Eğer böyle olursa da,
özellikle seçim huzurunun sağlanması ve milletin birbirine
düşmesinin de önüne geçilecektir diye düşünüyorum.
Millî teknoloji
şirketimiz HAVELSAN, bu seçim kanunu görüşülmeden önce bizleri
özellikle ziyaret ettiler ve oy kullanmada iradenin tecellisinde mahremiyeti
tesis etmede hata payını neredeyse sıfıra indirecek bir
sistemi tanıttılar, elektronik seçim programını
tanıttılar. HAVELSANın bu önerisi, gerçekten bizlere de çok
makul geldi ve birçok sorunu ortadan kaldıracağını
düşünüyoruz. Cam sandıklar, oy verme kabinleri gibi şekle,
görüntüye hizmet edecek ancak millî iradenin tecellisinde dürüstlük ve
hakkaniyete belki de hiçbir katkısı olmayacak, yine depolarda
bekleyen trilyonlarca liralık malzemenin de
kullanılmayacağını düşünürsek, devlete trilyonlarca
liralık ek külfet getirecek bu sistemden vazgeçip bu elektronik seçim
programlarını görmek, varsa eksikliklerini birlikte gidermek daha
doğrudur diye düşünüyorum.
SEÇSİSle
ilgili önergemizi verdik. Kabul edileceğini düşünüyoruz.
SEÇSİSte zaten büyük bir şayia, büyük bir dedikodu türemişti.
Doğrusu, merak ediyorum, bundan sonra, bu şayialardan sonra gerek
Yüksek Seçim Kurulunun gerekse Adalet Bakanlığının bu
konuları araştırıp, bir rapor hâline getirip
getirmediğini merak ediyorum. Böyle bir şey varsa da doğrusu
Meclisimizle paylaşmanın, milleti aydınlatmanın bir
gereği olduğunu düşünüyorum.
Önergemize destek
vermeniz gerektiğini ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
18'inci Maddesi ile değiştirilen 94'üncü maddesinin birinci
fıkrası ikinci cümlesinde yer alan "meşruhat verilmek"
ibaresinin 'açıklama eklenmek" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Halis.
ŞERAFETTİN
HALİS (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben de görüşülmekte olan tasarı üzerine Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Tabii tüm dünyada
seçimler, artık hukukun, adaletin ve demokrasinin birer ölçümetresi hâline
gelmiştir ancak Türkiyeye bakıldığında ne yazık
ki bu ölçümetre, toplumsal sorunları konuştuğumuz her cümlenin
başında ne yazık ki dedirten bir durumdadır. Özellikle
burada konuşan milletvekili arkadaşlarımızın, halkın
iradesinin temsiliyeti üzerinde söz söylemeleri üzerine şunu söyleme
gereği duyuyorum: Teknik iyileştirmelerle halkın iradesinin
Parlamentoya yansıtılmasının bir yol ve yöntemi bulunamaz.
Halkın iradesinin Parlamentoya yansıtılmasının tek bir
yolu var, o da seçim barajının düşürülmesi.
Tabii bu yasa
tasarılarıyla, yeni düzenlemelerle yeni iyileştirmeler
yapılmak isteniyor ancak bugüne kadar AKPnin yapmış olduğu
iyileştirmelerde ne yazık ki her iyileştirmeden sonra bir önceki
durum aranır hâle gelmiştir. Örneğin, bu tasarıyla ilçe
seçim kurulu başkanı seçimin yapıldığı çevrede oy
verme hakkına sahip olduğu hâlde, görev yaptığı
sandığa ait seçmen listesinde kayıtlı bulunmayan, seçimin
güvenliğini sağlamakla görevli kolluk kuvvetlerinin, yine ilçe seçim
kurulu tarafından sandık kurulu üyelerini görev yerine
ulaştırmak için görevlendirilmiş kişilerin ilçe seçim
kurulu başkanının vermiş olduğu imzalı,
yazılı bir kartla, bir kâğıtla, bir pusulayla oy
kullanmaları sağlanacak. Şimdi, kimin bir yazısıyla,
imzasıyla oy kullanılacak? Yasaların ötesinde, bir ilçe seçim
kurulu başkanı tarafından verilecek. Tabii, bu, yasaya
bağlanacak.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bugüne kadar Türkiyede askerin, güvenlik
güçlerinin kendisini toplum üzerinde bir erk gördüğü ve yine bu ülkenin
doğusunda, kararnamelerle idare edilen bu ülkenin doğusunda askerin
ve kolluk güçlerinin kendisini bir baskı gücü hâline getirdiği bir
yerde, yine askerin ve kolluk kuvvetlerinin belli yargı mensuplarıyla
bir konsept oluşturduğu bir yerde böyle bir uygulamanın
sonuçları ne olur bir bakalım: Bugüne kadar bu ülkenin
doğusunda, özellikle Kürtlerin Parlamentoya gelmek için 1995 seçimlerinde
HADEP adıyla seçimlere girmesiyle beraber kolluk kuvvetleri
tarafından uygulanan bir yığın engel vardı. Neydi
bunlar? Sandık güvenliğini sağlamakla görevli olan kolluk
kuvvetleri, sandıklara
Şimdi, böyle
bir durumda, bunlar yaşanmışken, bu yeni düzenlemeyle,
sandık güvenliğini sağlamak için, o sandık bölgesine
gönderilen ama orada oy kullanma hakkı olmayanlara oy kullanma hakkı
veriliyor. Şimdi, küçük ilçelerde ve Türkiye'nin beldelerinde, büyük
oranda, 50 oyun, 40 oyun, hatta 30 oyun kader belirlediği bu alanlarda,
100 tane, 200 tane güvenlik mensubunun orada oy kullanmış
olabileceğini düşünün. Bu hesabın altında biz çok iyimser
bir niyetin olduğuna inanmıyoruz. Bugüne kadar hiç
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ŞERAFETTİN
HALİS (Devamla) Daha önce de küçük beldeleri oy oranı
itibarıyla kapatıp belli beldeleri birleştirerek kendileri
üzerine lehte bir denge yaratmak için hesap tutanların da böyle bir yasa
tasarısıyla güvenlik güçleri üzerinden sonuç almaya
çalıştığını herkesin bilmesi gerekir.
Ve ben diliyorum
ve umuyorum ki halkın iradesini Parlamentoya yansıtabilecek bir seçim
yasası olsun ama bu, bundan uzak. Bizim verdiğimiz önergenin de yine
bu Meclisten, özellikle AKP sıralarından reddedileceğini
biliyorum ve bu yasa tasarısının, esası itibarıyla,
Türkiye demokrasisine, Kürtlere, Alevilere, ötekilere ve emekçilere bir yarar
getirmeyeceğine inanıyorum ve bu inançla sizleri tekrardan
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19uncu madde
üzerinde üç önerge vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 Sıra
Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 19'uncu Maddesi ile
değiştirilen 98'inci maddesinin dördüncü fıkrası birinci cümlesinde
yer alan "...tamamı yırtılmış..." ibaresinin
"bütünlüğü bozulacak şekilde yırtılmış veya
koparılmış" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Osman Özçelik |
|
|
Batman |
Iğdır |
Siirt |
|
|
Sırrı
Sakık |
Akın
Birdal |
Özdal Üçer |
|
|
Muş |
Diyarbakır |
Van |
|
|
Hamit Geylani |
Ufuk Uras |
|
|
|
Hakkâri |
İstanbul |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 19 uncu maddesiyle değiştirilen 298 sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 98 inci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Fehmi Murat
Sönmez |
Hulusi Güvel |
Ali İhsan
Köktürk |
|
|
Eskişehir |
Adana |
Zonguldak |
|
|
Ali Oksal |
Turgut Dibek |
|
|
|
Mersin |
Kırklareli |
|
Sandık, yukarıdaki maddelerde belirtilen iş ve
işlemler tamamlandıktan sonra, oy verme yönünde hazır
bulunanların gözü önünde, sandık kurulu başkanı ve
sandık kurulu üyeleri tarafından birlikte açılır.
BAŞKAN Şimdi en aykırı önergeyi okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 19. maddesinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
Rıdvan
Yalçın |
|
|
Konya |
Mersin |
Ordu |
|
|
Oktay Vural |
S. Nevzat
Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
|
İzmir |
Isparta |
Mersin |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar)
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
görüşülen tasarının 19uncu maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, önergemizle, maddede yapılan yeni düzenlemenin
mahzurlarına dikkat çekiyoruz. Öncelikle, özellikle oy
zarflarının iki defa sayılacağı, bu iki sayım
arasında fark olursa üçüncü kez sayım yapılacağı ve
sonucuna göre işlem yapılacağı belirtilmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bu ne anlama gelmektedir? Üçüncü kez sayımdan da
farklı bir sonuç çıkarsa, ilk iki sayımı teyit etmeyen bir
sonuç çıkarsa hangi sayım esas alınacaktır? Burada itiraz
olmadan ikinci bir sayım yapılmasını genel hukuk ilkelerine
aykırı buluyoruz. Madde metninde de bu üçüncü sayımın da
farklı çıkması hâlinde ne yapılacağı
belirlenmiş değildir. Hâlihazır uygulamanın daha doğru
olduğunu, itiraz üzerine tekrar saymanın daha doğru
olduğunu düşünüyoruz.
Sayın
Başkanım, arkadaşlarımızın sohbet etme
hakkına saygı duyuyorum ama dışarıda yapsalar da bizim
de konuşma hakkımıza saygı duysalar diyorum, ne dersiniz
acaba?
BAŞKAN Ben
de sizinle aynı fikirdeyim.
Sayın
milletvekilleri, sükûneti lütfen tesis edelim.
Buyurun
Sayın Hatip.
RIDVAN YALÇIN
(Devamla) Değerli milletvekilleri, ülkemiz bir seçim atmosferine
girmiş, iktidarın kendisi dışındaki hiçbir toplumsal
merkezin görüşlerine değer vermediği bir ortamda bu
görüşmeyi yapıyoruz. Seçim kanunları bir Parlamentonun
yenilendiği, meşruiyetinin
tartışılmadığı bir dönemde yapılmalıdır
diye düşünüyoruz. Bu sebeple bugünkü Parlamento yapısının
bir seçim kanunu yapmaya çok müsait olmadığı
inancındayım. Bu görüşmelerin sakin geçiyor olması, seçim
kanunları üzerinde bir değişiklik olmasına rağmen
sakin geçiyor olması -bana göre- getirilen teklifin
doğruluğundan değil içeriğinin boş olmasından
kaynaklanmaktadır. Tasarı uygulamada
karşılığı olmayan bir iki rötuş getirmektedir.
Seçim ve siyasi partiler alanında hiçbir tartışma alanı
tasarı içerisinde yer almamaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasanın 67nci maddesinde siyasi haklara
işaret edildikten sonra seçimler ve halk oylamasının usulü
gösterilmektedir. Buna göre seçimler serbest, eşit, gizli, genel oy,
açık sayım esaslarına göre yargı gözetimi altında
yapılacaktır. Demokrasi her şeyden önce birey bilinciyle
başlamaktadır. Cumhuriyetin en önemli turnusolü de bireydir.
Değerli
arkadaşlarım, cumhuriyet kitleden, tebaadan, müritten, mensupluktan
bireyliğe terfi edilen bir rejimin adıdır. Bu anlamıyla
demokrasi ise bu terfinin çerçevesini çizecek rejimin adıdır. Bu
noktada her şey yasa yapmak, yasada kazuistik yöntemlerle bunları
saymak yerine demokrasiyi içselleştirmekle ilgili bir problemle
karşı karşıyayız.
Şimdi,
Anayasada yazan ya da yasalarda yazan bu temel ilkelerin pratik hayatta ne
kadar karşılığının olduğuna bakmak gerekir.
Mesela, oyun gizliliği pratik hayatta ne kadar sağlanabilmektedir?
Oyun gizliliği de serbestlikle, seçimlerin serbestliğiyle
doğrudan ilgili olmasına rağmen bununla fiilî yaşamda ne
kadar karşılaştığımızı, karşı
karşıya kaldığımızı sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, oy neden gizlidir diye düşündüğümüzde, bunun
sebebi, seçmen iradesini, seçmen iradesi üzerinde baskı kurmaya meyilli
resmî, gayriresmî, legal, illegal yapılara karşı serbest tutmak
ve seçmenin vicdani bireysel kanaatini oyuna yansıtmasını temin
etmek adına bu gizlilik getirilmektedir.
Şimdi, 200
kişinin oy kullandığı sandıklar gizlilik için acaba
yeterli midir? Akraba ya da aynı sitede, aynı apartman içerisinde
oturan insanların aynı sandıkta oy kullandığı bir
atmosferde bu kişilerin seçim öncesi baskıya maruz
kaldıkları hepimizin karşılaştığı bir
vakıadır. Köylerde bu baskı daha barizdir. Bazen gönderilen bir
iş makinesinin tulum oy çıkmazsa geri alınacağı
tehdidi sonucu belirlemektedir, bazen tulum oyu çıkmasıyla
insanların hayatları tehlike altına girebilmektedir. Birey,
birçok açıdan özgür iradesiyle oyunu kullanamamaktadır. Birey,
çoğu zaman iktidarı elinde bulunduranların ya da artık
ölçüsü kaçmış, sayısız lokal iktidarcıkların
baskısı altındadır. Bu nedenle, samimi bir seçim kanunu ilk
önce oyun gizliliğini sağlamaya dönük olmalıdır. Bunun için
sandık seçmen sayıları artırılmalı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
RIDVAN YALÇIN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
en azından
aynı koridorda kullanılan oyların birlikte büyük bir masa
etrafında boşaltılarak sayımının birlikte
yapılması düşünülmelidir. Oy verme işlemi
dışında, değerli milletvekilleri, bütün seçim
işlemlerinin mutlaka kamera kaydı altına alınması
gerektiğini öneriyoruz. Bu şekilde yapılması hâlinde
vatandaşın oy kullanması dışındaki iradesini
etkileyecek bütün unsurlardan uzaklaştığı bir ortam söz
konusu olabilecektir. Tabii bu şekilde yapılan kayıtların
partilerin merkezlerinde de oluşturulacak sistemle canlı izlenmesi de
mümkün olabilecektir.
Yine değerli
arkadaşlarım, bir önerimiz daha, oyun gizliliği prensibi
doğrultusunda oyların mutlaka bir optik okuyucuyla okunması ve
siyasi parti temsilcilerine bir çıktı verilerek bu gizliliğin
temini hususlarıdır.
Tabii söylenecek
birçok husus daha var ama zamanım bitti. Ben bu duygularla yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınızı sunuyorum
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Karar yeter sayısı istiyorum efendim.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.33
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
490 sıra
sayılı Teklifin 19uncu maddesi üzerinde verilen Ordu Milletvekili
Sayın Rıdvan Yalçın ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Teklifin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 19
uncu maddesiyle değiştirilen 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 98 inci maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fehmi
Murat Sönmez (Eskişehir) ve arkadaşları
Sandık,
yukarıdaki maddelerde belirtilen iş ve işlemler
tamamlandıktan sonra, oy verme yönünde hazır bulunanların gözü
önünde, sandık kurulu başkanı ve sandık kurulu üyeleri
tarafından birlikte açılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, biraz uğultuyu kesersek iyi olacak.
Buyurun
Sayın Sönmez. (CHP sıralarından alkışlar)
FEHMİ MURAT
SÖNMEZ (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan yasa tasarısının 19uncu maddesine yönelik
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, hatibin sözlerini ben duyamıyorum.
Buyurun.
FEHMİ MURAT
SÖNMEZ (Devamla) Herhangi bir nedenle sandık açılımı
sırasında başkan yalnız kalabilir. Bu nedenle
sandıkların açılması sırasında muhakkak
sandık kurulunun da bulunması gerektiğini önermekteyiz ve bu
önerinin sizin tarafınızdan da desteklenmesini istiyoruz.
Biz seçim
kanunlarında düzenlemeler yapıyoruz. Acaba vatandaşın gönül
rahatlığıyla oy atmasını, oy kullanmasını,
kullandığı oyun da bir işe yaradığını
hissetmesini sağlayabiliyor muyuz? Vatandaş, derdine kulak
tıkayan anlayış içindeki iktidara -oy kaybettirecektir bu
anlayış iktidara- oyunu vermeyecektir ama milletvekilliğinin de
Parlamentonun da saygınlığını yitirmesine neden
olmayacak mıdır acaba? Biz bu görevleri yaparken aynı zamanda
sandıklarda her türlü düzeni sağlamak, düzenlemeleri yapmak görevini
yapıyoruz ama acaba iktidar olarak üzerimize düşen görevleri yapabiliyor
muyuz? diye bir gözden geçiriyor musunuz?
Şimdi, ben
Sayın Tarım Bakanımızın Hükûmet koltuğunda
oturduğunu görünce, fırsat bilerek bir sorunu, bir durumu kendisine
aksettirmek istiyorum: Eskişehirde Çifteler, Mahmudiye, Alpu, İnönü,
Seyitgazi, Sivrihisar ilçelerindeki çiftçiler aylardır çalmadık
kapı bırakmadılar. Eskişehirde biliyorsunuz şeker
pancarı tarımın lokomotifi durumundadır. 2010
yılında bölge çiftçisi Adapazarı Şeker Fabrikasıyla
pancar ekimi taahhütnamesi yaparak tarlalarını pancar ekimi için
hazırlamış, büyük oranlarda ekim yapacağını
düşünerek çoğu kredi kullanmak üzere ekipman almış, birçok
çiftçi pancar ekmek üzere tarla kiralamış ve icar sözleşmesi
yapmış, hatta peşin ve senetli ödemede bulunmuştur. Ancak
Adapazarı Şeker Fabrikasının 2009 yılında 60 bin
ton olan şeker üretim kotası 2010 yılında yarı
yarıya azaltılarak 30 bin tona düşürülmüştür. Bu
yapılırken fabrikayla taahhütname imzalamış binlerce
çiftçinin ekim yapma umuduyla borçlanması, gelecek yıl nasıl
geçineceği, tarla icar anlaşması yapanlar ile tarla sahipleri
arasında çıkacak ihtilaflar, pancar ekimi için hazırlanan
tarlaların boş kalacak olması ve daha birçok sakıncalı
sonuç hiç düşünülmemiştir. Ayrıca, Eskişehir bölgesinde
Adapazarı Şeker Fabrikasına pancar taşımamasından
dolayı birçok şoför esnaf da zarar görecektir.
Bu
sıkıntıları yöre çiftçisi, hem iktidar hem biz muhalif
milletvekillerine defalarca anlattılar. Ben -daha çok tabii ki iktidar
milletvekillerine düşecek- size de ulaştığına
inanıyorum bu sorunun ama maalesef hiçbir sonuç alınamadı ve biz
şimdi bu yörelere gittiğimizde milletvekili olarak Ya, bizim en
önemli derdimiz buydu. İktidar olarak, muhalefet olarak niye bir araya
gelip de bu sorunu çözemediniz? diye
Ben muhalefet milletvekili olarak bile
üzülüyorum oraya gittiğimde, herhâlde iktidar milletvekilleri daha çok
üzülüyordur ama sorunun size yansıdığına eminim ve şu
andaki durum aynen bu şekildedir ve çiftçi mağdur durumdadır
burada. Eğer biz milletvekilliğini hakikaten vatandaşın
derdine çare olacak makam olarak görüyorsak, parlamentoların özel ve
saygınlığını yitirmeyecek bir şekilde görevini
yapmasını istiyorsak bu feryatlara kulak vermemiz lazım ve çare
bulmalarının gerekliliğine de inanıyorum.
Ben sözlerime son
verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
19'uncu Maddesi ile değiştirilen 98'inci maddesinin dördüncü
fıkrası birinci cümlesinde yer alan "...tamamı
yırtılmış..." ibaresinin "bütünlüğü
bozulacak şekilde yırtılmış veya
koparılmış" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN - (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir
kere şunu peşinen söylemekte yarar görüyorum: Siyasetçiler iki
şeyden kaçamaz: Birisi sandıktır diğeri de mezardır,
ikisi de önündedir. Eğer bunun imkânını bulsalardı onun da
yasasını yaparlardı. Bakın, çok açık söylüyorum.
Şimdi,
yutturuyoruz halka, 72 milyon insana, 48 milyon seçmene: Mükemmel bir Seçim
Yasası yapıyoruz. Ne yapıyoruz? Ne yapıyoruz ki! Lider
sultasını yıkmışız, liderler artık
demokratik seçilecek, parti içi demokrasiyi gerçekleştirmişiz; halk,
üye, parti artık adaylarını seçecek, Hazine
yardımını getirmişiz, bütün siyasi partiler eşit
olacak; seçim barajını yüzde 10dan düşürmüşüz yüzde
3lere, 2 milyon oy alan da Parlamentoya girecek. Böyle
Daha da sayabiliriz.
Sonra, siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır, siyasi
haklar, seçme hakkı, seçilme hakkı temel haklardır.
Bunların hepsi yalan, vallahi yalan! Halkı kandırıyoruz
burada.
Bir de diyorlar
ki: AK PARTİ, CHP, MHP uzlaşamıyor Mecliste. Bu Seçim Kanunu
ortaya çıkardı ki bal gibi uzlaşıyorlar, yüzde 10 seçim
barajında uzlaşıyorlar. Nasıl uzlaşıyorlar?
99da Cumhuriyet Halk Partisi barajın altında
kalmıştı, sonra 2002de MHP kalmıştı. Acaba AK
PARTİyi de barajın altına düşürüp bir de onları
eşite çekebilir miyiz? diyorlar. Böyle bir anlayış hangi seçim
mantığıyla olur? 12 Eylül askerî darbesinin getirdiği yüzde
10 barajına herkes sarılmış, Meclisin çoğunluğu
sarılmış. Halkın adaletli temsilinin önüne geçmiş,
halkın özgür iradesinin seçilmesinin önüne geçmiş, ondan sonra
Mükemmel bir seçim yasası yapıyoruz.
Arkadaşlar,
halkı kandırmayalım ama kendimizi kandırmayalım.
Bakın, çoğunluk sistemini denedik, nispi temsili denedik,
barajlı dHondt usulünü denedik, barajsız dHondt usulünü denedik,
millî bakiye sistemini denedik, çifte barajlı dHondt sistemini
uyguladık, çifte barajlı dHondt artı kontenjan sistemini
uyguladık, sonra 91de tercih sistemini uyguladık. Geldik geldik
Kenan Evrenin yasasına sarıldık kaldık, yüzde 10
barajının şeyine sarılıyoruz burada.
Bunun
izahını yapabilir misiniz halka? Bunun vicdanını, bunun
halkın özgür iradesini, halkın kendi adayını seçme
hakkını, eşit olarak seçme hakkını, üstelik de Avrupa
Birliğinin demokratik değerlerini savunuyoruz. AGİTin seçim
denetleme sisteminde yer alan bir ülkeyiz, demokrat bir ülkeyiz. Müreffeh bir
ülke olacağız. Parlamentoda temsil edecek... Bu yalanlar, bu yalanlar
biz siyasilere yakışıyor mu acaba, gerçekten
yakışıyor mu? Bundan ne zevk alıyoruz? Yani demokrat
olmanın ölçütü nedir, söyler misiniz? Halkın özgür iradesinin
Parlamentoya yansıması.
Bakın, size
iki örnek vereceğim: Bu örnekler utandırıcıdır.
Şimdi, yüzde 10 barajı
Yüzde 10 barajı değil, sadece yüzde
10 değil. Geçtiniz mi yetmiyor. 5-6 milletvekili çıkaran yerde yüzde
20,4tür -fiilen böyle- 4 milletvekili çıkaran yerde yüzde 25,3tür, 3
milletvekili çıkaran yerde 33,3tür, 2 milletvekili çıkaran yerde
çoğunluktur, yüzde 50dir. Zaten baraj var. Zaten Türkiyenin her
tarafında, her şehrinde baraj var ama bu baraj olayını
arkadaşlar, Türkiye geneline yaymanın anlamı beleş
milletvekilliğidir. Bu beleş milletvekilliğini nasıl izah
edersiniz? Çok basit: 2002 Diyarbakır seçimlerini alın. DEHAP, bizim
önceki parti 236.689 seçmen oyu almış, AK PARTİ 67 bin, CHP 24
bin. Sonuç: DEHAP milletvekili çıkaramıyor, AK PARTİ 8 tane
çıkarıyor. 3 bin oyla milletvekili getirdiniz buraya. 236 bin
kişinin temsilcisi gelemedi bu Meclise. CHP de eşantiyondan, amorti 2
milletvekili çıkardı orada, 2 milletvekili çıkardı, AK
PARTİ 8.
Şimdi,
vicdanınız, temsiliniz, adaletiniz, eşitliğiniz bu ise
demokrat olmanın ölçüsü, halkın özgür iradesinin önündeki engeli
kaldırmaktır. Önce buna başlarsınız, sonra Anayasa
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın arkadaşlar, çok basit bir örnek vereceğim:
Yumurta hırsızlığı ile oy
hırsızlığı arasında bir fark var mıdır?
İkisi de hırsızlık. Ama yumurta
hırsızlığı gizli yapılıyor, yakalarsa
cürmümeşhut mal sahibi hâkimin karşısına
çıkarıyor ama oy hırsızlığı alenen
yapılıyor, açık yapılıyor, milletin gözünün içine
bakıla bakıla yapılıyor. Bunu artık Türkiye'de 72
milyon insanımıza reva görmek, bu korkular içinde yaşamak, AK
PARTİnin Saadetten, CHPnin Sarıgülden, MHPnin Büyük Birlik
Partisinden veya Demokrat Partiden veya bir başka partiden korkarak
barajların arkasına sığınması adalet
değildir, korkaklıktır, halktan korkmaktır, halktan.
Barajı savunanlar barajın altında kaldılar. O baraj da
vız geldi bize vız ve geldik ve yine geleceğiz. Ama halkla
oynamayın, iradesiyle oynamayın, kendinizle oynamış
olursunuz. Ha yumurta hırsızlığı ha oy
hırsızlığı; ikisinin farkı yok. Farkı olan
çıksın gelsin, televizyonda karşılaşıp
konuşalım. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
20nci madde
üzerinde üç önerge vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 20 nci
maddesiyle değiştirilen 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 100 üncü maddesinin son
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Necla Arat |
Hulusi Güvel |
Yaşar
Ağyüz |
|
|
İstanbul |
Adana |
Gaziantep |
|
|
Turgut Dibek |
Abdulaziz Yazar |
|
|
|
Kırklareli
|
Hatay |
|
Parti
müşahitlerinin tamamı, sayım masası başında yer
alabilir ve oy pusulalarını görebilirler.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 20nci
Maddesi ile değiştirilen 100üncü maddesinin yirmi üçüncü
fıkrası birinci cümlesinde yer alan Parti müşahitleri
ibaresinden sonra gelmek üzere ve bağımsız aday
müşahitleri ibaresinin eklenmesini, ikinci ve üçüncü cümlelerin de madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Osman Özçelik |
|
|
Batman |
Iğdır
|
Siirt |
|
|
Özdal Üçer |
Akın
Birdal |
Sırrı
Sakık |
|
|
Van |
Diyarbakır
|
Muş |
|
|
|
Hamit Geylani |
|
|
|
|
Hakkâri |
|
BAŞKAN
Şimdi en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 20. maddesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
Behiç Çelik |
|
|
Konya |
Mersin |
Mersin |
|
|
S. Nevzat
Korkmaz |
Oktay Vural |
K. Erdal Sipahi |
|
|
Isparta |
İzmir |
İzmir |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Sipahi
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sipahi. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, size ve yüce Meclise
saygılar sunarım.
490 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi
Hareket Partisi olarak verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine
söz almış bulunuyorum.
Bu
değişiklik önergemiz, görüşülmekte olan kanun teklifinin 20nci
maddesinin metinden tamamen çıkarılmasını içermektedir.
Kanunlar ana ilkeleri belirtirler; kısa, öz, açıkça
anlaşılır olmalıdır. Devlet geleneğinde,
kanunlarda belirtilen ana ilkelerin tüzük, yönetmelik, genelge gibi diğer
vasıtalarla teferruatlı olarak açıklanması gibi hususlar
vardır. Yüksek Seçim Kurulunun milletvekili ve mahallî idareler seçimleri
için hazırladığı ve Seçim Sandık Kurullarının
Görev ve Yetkilerini Gösterir Örnek: 135 ve 138 sayılı Genelgeler
yeteri kadar bu konuda açıktır ve teferruatlıdır. Eğer
bu teklif yasalaşırsa ve gerekiyorsa Yüksek Seçim Kurulu biraz önce
sıraladığım genelgeleri güncelleştirebilir veya
üzerlerinde uygun değişiklikleri yapar. Dolayısıyla ilgili
genelgelerde değişiklik yapılmasının bile gerekli olup
olmadığının tartışılır olduğu bu
durumda bir kanun maddesinin genelgeleştirilmesi gereksizdir, lüzumsuzdur,
fazladır, teferruat içerisine kanunu boğmaktır.
Kanunun bütünü
hakkında parti görüşlerimizi açıklayan Sayın Konuşmacımızın
ifadesiyle, seçim kanunları seçmen eğilimlerinin millî irade hâline
dönüşmesini sağlayan usul kanunlarıdır. Böylesine önemli
bir konu getirilen teklifle klasik iktidar zihniyetini yani dayatmacı, yasaklayıcı,
zorlayıcı, uzlaşmaya kapalı bir anlayışı
yansıtmaktadır. Çok önemli olan bu konu, millet iradesiyle âdeta alay
edercesine Hükûmetin bir tasarısı olmak yerine, bir AKPli
milletvekilinin teklifi hâlinde Meclise sunulan, diğer partilerin
görüşleri alınmış gibi gösterilmeye
çalışılan, aşırı bir telaş ve aceleyle,
anlaşılmaz ve art niyetli bir telaşla ve süratle Meclis
gündemine taşınmıştır. İktidarın seçim
anlayışında bağımsız ve tarafsız seçim
kurullarıyla millet iradesinin sandığa ve sandıktan Meclise
ve mahallî idarelere yansıması fazla önem arz etmemektedir. AKP,
millî irade ve vatandaş eksenli seçimler yerine, yandaş medyayla
pompalanmış, baskı ve nemayla yönlendirilmiş, sahte
anketler, seçmen kaydırmalar, sahte adreslerde seçmen yaratmalar, beyaz
eşya acentesi veya kömür kamyonlarının şoför muavini mülki
amirler, seçim gecesi dağıtılan paketler, bayanlara çeyrek
altınlar, bilgisayar oyunları
AHMET YENİ
(Samsun) Yalan konuşuyorsun, yalan!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yalan ve iftiradan başka hiçbir şey
yapmıyorsun!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) -
gece belli saatlerden sonra sadece AKP
oylarını artıran bilgisayar seçim programları
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yalan ve iftira!
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) İspatı var, ispatı!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İspatlayacaksın, vereceksin mahkemeye
yalan mı, gerçek mi?
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) -
sandıkta oy verirken cep telefonuyla
çekilmiş resimler ve ardından tutanak oyunları, o da olmadı
itirazlar
AHMET YENİ
(Samsun) İspat edeceksin! Yalan konuşuyorsun, yalan!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Şimdi, ispat edeceğim.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
sayın milletvekilleri, lütfen
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Her nasılsa AKPnin itirazları sonuçta
hep haklı, diğer partilerin itirazları ya geç
kalındığı için geçersiz ya da haksız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Elitaşa söyler misiniz Hatibe müdahale etmesin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hatip de iftira atmasın.
Yakışıyor mu hiç?
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) 2007 milletvekilleri seçimlerinde seçim bölgem
İzmirde Karşıyaka ilçesinde elli üç sandıkta, daha sonra
elli yedi sandıkta seçim hileleri ve yanlışları tespit
edildi, tescillendi. Tutanaklarla İlçe Seçim Kurulundaki kayıtlar
karşılaştırıldığında onlarca rakamdan
bir tane doğru rakam yok. Bir rakam hata olur, iki rakam hata olur; bir
tutanaktaki bütün rakamların yanlış olmasını nasıl açıklarsınız?
İRFAN GÜNDÜZ
(İstanbul) Onun için bu kanun çıkıyor zaten?
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) -
İtiraz, ispat
Sonuç: Geç kaldınız. Önemli olan, niyet,
seçmenin oyunun millî iradeye doğru yansıması değil.
İyi niyet yoksa, kafaların ardında hile, ihtikâr, yanıltma,
sahtekârlık, kazanalım da nasıl olursa olsun, her yol mübah
anlayışı varsa siz getirdiğiniz kanun teklifinin her
maddesini pehlivan tefrikasına çevirseniz ne olacak?
20nci maddede
teklif ediyorsunuz: Sandık kurul başkanı, 1 üyeyi sandıktan
zarfları kendisine vermek, 2 üyeyi sayım döküm cetvellerini
işlemek, 1 üyeyi de okunan pusulaları ve zarfları masa üzerine
yerleştirmekle görevlendirirmiş. Yani ne demek?
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Asker dediğin doğru konuşur!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Sen doğru konuş!
Yani biri açar,
ikisi yazar, birisi masaya zarf koyar. Aklımıza, ister istemez bir
çocuk tekerlemesi geldi: Biri tutar, biri keser, biri pişirir
İşte, hazırlanan kanun teklifinin mantığı bu
çocuk tekerlemesiyle aynı.
Anayasa
değişikliğinin 20nci maddesiyle ilgili dün bir hususu arz
etmiştim. 20nci maddede katsayılı, gösterge rakamlı bir
Anayasa; dünyada bir benzeri yok. Eğer Anayasa
değişikliklerinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Anayasa
maddelerinin göstergeli, katsayılı yazıldığı bir
ortamda bu kadar teferruatın bir tekerleme anlayışıyla
Seçim Kanununa gelmesine hayret etmemek gerekir. Bu tekerleme maddesinin
metinden çıkartılmasını teklif ediyoruz.
Ayrıca,
getirilecek Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili olarak dün
belirttiğim bir konu vardı. Sürekli olarak yargının AK
yargı hâline getirilmesi konusu gündeme getirildi ama bir konu hep
gündemden kaçırılmaya çalışılıyor, o da PKK
açılımının, bu Anayasa değişikliğiyle,
kapısının açılması tehlikesidir. Bu konuda yüce
milletimizi uyarmakta fayda görüyoruz.
Yüce Meclise
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sipahi.
RECEP KORAL
(İstanbul) Ağzından çıkanı kulağın
duymuyor!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sen kendi kulağına bak!
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 20nci
Maddesi ile değiştirilen 100üncü maddesinin yirmi üçüncü
fıkrası birinci cümlesinde yer alan Parti müşahitleri
ibaresinden sonra gelmek üzere ve bağımsız aday
müşahitleri ibaresinin eklenmesini, ikinci ve üçüncü cümlelerin de madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
Buyurun
Sayın Buldan.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci
maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
hakkında konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlarım.
Bildiğiniz
gibi, çok önemli ve doğru bir söylem vardır, seçimler masa
başında değil, sandık başında kazanılır
diye. Fakat maalesef ki ülkemizde yapılan seçimlerde zarfların
açılması esnasında zarfların değiştirilmesi,
oyların sayımında başvurulan hileler, seçim bölgesinde
oluşturulan baskı ortamı ve siyasi parti müşahitlerinin
dikkate alınmaması ve hatta baskı altına alınması
gibi olumsuz etkiler seçimlerin güvenilirliği üzerinde ciddi şaibeler
yaratmıştır ve yaratmaya da devam etmektedir.
Seçimlerin demokratik
bir şekilde yapılması önünde ciddi engeller oluşturan bu
olumsuzluklardan dolayı özellikle partimizin çok sayıda oyu
gasbedildi. Kapalı oy, açık sayım ilkesi sıklıkla
ihlal edildi. Seçimler istenilen doğrultuda gitmeyince açık oy,
kapalı sayım yegâne seçim yöntemi olarak belirlendi. Birçok seçim
bölgesinde askerlerin ve korucuların eşliğinde,
halkımız tehditler altında açık oy kullanmaya
zorlandı. Seçim bölgelerimizde partimize verilen sayısız oy
pusulalarını çöplerde bulduk, çok sayıda hatalı sayımı
tespit ettik, ölüler adına oy kullanıldığına
tanık olduk, oy dökümlerinde oy kullanması kanunen
yasaklanmış durumda olanların oylarına rastladık. En
son, 2007 yılında yapılan seçimlerde Hakkâride örneğini
yaşadık. Hakkâri il merkezinde partimizin kazandığı
milletvekilliği seçimi 72 oy farkla kaybettirildi ve
anlaşıldı ki sadece bizim belgelediğimiz 80 oy usulsüz
kullanıldı. Bu oylar içerisinde yaşamını yitirmiş
insanlar adına kullanılmış oylar, askerlerin
kullandığı oylar ve yurt dışında yaşayan
insanların oyları vardı. Aynı durum Mersinde de
yaşandı. Birleşik oy pusulasında kurulan oyun yetmedi, bir
önceki seçimlerin tam 4 katı oy iptal edildi. Aslında hak
kazanmış olduğumuz hâlde Mersinden milletvekili
çıkarmamız engellendi. Nitekim 1999 yılında Mersin yerel
seçimlerini kazanan HADEPin itirazlarında ne kadar haklı olduğu
Ergenekon davasında da ortaya çıktı. Çete üyesi Sedat Peker, bir
mahkemeye verdiği ifadede, 1998 yılında HADEPin seçimi
kazandığını ve bu sonuçları HADEPin aleyhine
kendilerinin değiştirdiğini itiraf etti.
Sayın
milletvekilleri, bu hukuksuzlukları daha yüzlerce örneği ile
sıralayabilirim ancak buna ne süre yeter ne de bu örneklerin sonu gelir. Ne var ki, antidemokratik
uygulamalar bu örneklerle sınırlı da değildir. Seçim
bölgelerindeki bu antidemokratik uygulamalar makro düzeydeki uygulamaların
sadece birer tezahürüdür.
Bilirsiniz ki
hukuk, yasaların tamamı temel hakları düzenler. Bu nedenle bu
kurallarda, yasal düzenlemelerde bir sorun varsa bu direkt olarak hak
ihlallerini doğurur ki işte yüzde 10 barajı bu ihlallerin en
bariz örneğidir ve demokrasi açısından utanç vericidir. Darbeci
cunta döneminin bir ürünü olan yüzde 10 barajının dünyada hiçbir
demokraside örneğine rastlayamazsınız. Çünkü demokrasiler,
halkın hür iradeleriyle temsilcilerini seçmesi ve parlamentoda adil bir
şekilde temsil edilmesini öngörür. Bizim demokrasimizde bu temsiliyet
sorunundan istikrar sağlamayı ümit eden, daha doğrusu istikrar
sağladığını iddia eden bir siyasi anlayış
var, hatta anlayışlar var. Her konuda çatışma içine giren
bu anlayışlar mesele halkın oylarının adil temsili
olunca tam bir uzlaşı içerisine girmektedirler.
İktidar bir
yandan Anayasayı değiştiriyorum, demokratikleşmeyi
hedefliyorum. derken diğer taraftan bu Anayasayı hazırlayan
darbecilerin zihniyetlerini sahiplenmekte, bu konuda en ufak bir
değişikliğe yanaşmamaktadır. Şunu söylemek
isterim ki, sizler bu tavrınızla en başta Atatürkün
belirttiği Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
felsefesine ters düşmektesiniz çünkü bugünün Türkiyesinde egemenlik
kayıtsız şartsız milletin değildir. Milletin
egemenliği yüzde 10 barajı kaydına bağlı
tutulmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
PERVİN
BULDAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütün bunlarla beraber bu yıl
içerisinde partimiz milletvekili Sayın Ahmet Türk ve Sayın Aysel
Tuğluka siyaset yasağı getirildi ve Parlamento
dışında bırakıldılar. Çok sayıda belediye başkanımız
seçildikten sonra senelerini dahi doldurmadan tutuklandılar. Binin
üzerinde parti yöneticimiz ve üyemiz tutuklu bulunmaktadır. Siz deyin ki
biz demokratik bir hukuk devletiyiz. Ne kadar inandırıcı olduğunuz
bütün bu antidemokratik uygulamalarla sabittir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 20 nci
maddesiyle değiştirilen 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 100 üncü maddesinin son
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necla
Arat (İstanbul) ve arkadaşları
Parti
müşahitlerinin tamamı, sayım masası başında yer
alabilir ve oy pusulalarını görebilirler.
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sa-karya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
- Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Arat. (CHP
sıralarından alkışlar)
NECLA ARAT
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile
Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 20nci maddesine ilişkin önerge üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, aslında seçim kanunlarında yapılacak
değişiklikler, Siyasî Partiler Kanunu ile birlikte ele
alınmalıdır. Bu tür çalışmalarda teknik
ayrıntılardan önce kanunun ruhu, özü, felsefesi, çağdaş
siyasal değerlere uyumu gözetilmelidir. Oysa, gerekçesinde Elli
yıldır uygulanmakta olan bu kanun, güncel gelişmeler
karşısında yetersiz kaldığı için
değiştirilmektedir. dendiği hâlde bu teklifte ön seçim, seçim
barajı, kota veya olumlu ayrımcılık yöntemlerine hiç
değinilmemektedir.
Sayın
milletvekilleri, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, önerge verdiğimiz
fıkranın Parti müşahitlerinin tamamı, sayım
masasında yer alabilir ve oy pusulalarını görebilirler.
şeklinde değişmesini öneriyoruz. Çünkü böyle bir
değişiklik seçim sırasında lüzumsuz tartışmaları,
seçim sonrasında da yaygın bir şekilde
karşılaştığımız olumsuz söylentileri
engelleyebilecektir. Ayrıca, parti müşahitlerinin 5 kişiyle
sınırlanması, kanımızca, hakkaniyet ilkelerine
uymamaktadır.
Sayın
milletvekilleri, bu vesileyle, yine seçimlerle ilgili olarak cumhuriyet
tarihimizin başlangıçlarına ilişkin bir değerlendirme
yapan AKP temsilcisi bir arkadaşımızın ileri sürdüğü
görüşlerde bir iki düzeltme yapma ihtiyacını duyuyorum. Bu
sayın milletvekili, kadınların yerel seçimlere katılma
hakkını kazanmalarının yıl dönümünde Cumhuriyet Halk
Partisi adına gündem dışı bir konuşmaya gönderme
yaparak 1920li ve 30lu yıllarda gerçekleştirilen kadın
haklarına ilişkin devrimleri ne yazık ki örtük bir biçimde
eleştirmiştir, bunu yaparken de bazı öncü kadınların
ve derneklerin çalışmalarını örnek göstermiştir. Hiç
kuşkusuz, o somut kadın hakları devrimini önceleyen
çalışmalar vardı. Örneğin daha 1927 yılında
Giresunda yapılan bir toplantıda Süreyya Hulusi Hanım
Kadınların ülke yönetiminde neden söz hakları yok? diye
sorabilmişti. Yine 1928de Nezihe Muhittin Hanım başkanı
olduğu Türk Kadınlar Birliğinin tüzüğünün amaç maddesine
Devrimler haklı taleplerden doğarlar. Kadınlar seçme ve seçilme
haklarını elde etmelidirler. ekini yaptırmıştı.
Ayrıca, Kadınlar Halk Fırkasının yani bir kadın
partisinin kurulması için girişimler
başlatılmıştı. Ne var ki 1920li yıllar
kadınlarımızın henüz yüzde 90,4ünün okuryazar olmadığı
ve geleneksel kültürün ağır baskısının hâlâ
kadınları ezmekte olduğu yıllardı. Uluslaşma
sürecinde yeni bir devlet kurarken bölünmek değil, birleşmek
gerekliydi. Bu nedenle bu girişimden kadınlar kendileri vazgeçtiler.
Yapmak
istediğim çok önemli bir düzeltme de Türk Kadınlar Birliğinin,
kimi ikinci cumhuriyet yanlısı sosyal bilimcilerin savunduğu bir
tez doğrultusunda kapatıldığı efsanesiyle ilgili. Tek
parti hükûmetinin böyle bir baskı uyguladığı söylencesi çok
yaygın ama dönemin tanığı olan aydın kadınların
günümüze bıraktıkları yazılı belgelerde ve onlardan
bir bölümüyle yapılan sözlü tarih çalışmalarında, bu
kapatma olayının ne yazık ki o birlik içerisindeki iç
çekişmelerden kaynaklandığı doğrultusunda veriler
vardır bugün elimizde. Sabiha Sertelin anılarına göz attığımızda
bu konunun ayrıntılarına değinilmektedir.
Sayın
milletvekilleri, AKP temsilcileri, cinsiyet eşitliği
politikasının ve siyasete katılımının
öncülüğünü Mustafa Kemal Atatürkün ve Cumhuriyet Halk Partisinin
yaptığını görmezlikten gelmekten vazgeçmeli, tarihsel durum
ve verileri saptırmamalıdır.
AKP, ne
yazık ki cumhuriyetin değerlerini, yerleşik kurum ve
geleneklerini yıkıcı bir yaklaşımı huy
edinmiş bulunuyor. Önce üniversiteleri, sonra silahlı kuvvetlerimizi,
şimdi de yargıyı hedef aldı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
NECLA ARAT
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yaygın bir
korkutma ve susturma politikasını uyguluyor AKP.
Değerli
milletvekilleri, AKP, kendisini bir milat olarak görmekten, sekiz yılda
elli yıldan daha çok ve başarılı işler
yaptığı megalomanisinden kurtulmalıdır çünkü tevazu
önemli bir erdemdir.
Sayın
milletvekilleri, çoğulculuk demokratik ilkelerden biridir ama demokrasiye
öncülük etme iddiasında olan bir parti liderinin, Sayın
Erdoğanın biz sözcüğünü lügatinden atıp hep ben ve
benim sözcüğünü kullanması demokrasiyle bağdaşıyor
mu? Bu konular üzerinde bir kez daha derin düşünmemiz gerektiği
inancındayım.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Arat.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Saat sekize kadar
birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.26
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
490 sıra
sayılı Teklifin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
21inci madde
üzerinde üç önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 21. maddesi ile düzenlenen 298 Sayılı Kanunun
101. maddesinin 6. bendinin "Birden fazla siyasi partiye ya da
bağımsız adaya ayrılan alana taşacak şekilde
basılan EVET mührü bulunan" şeklinde değiştirilmesini,
arz ve teklif ederiz.
|
|
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
Behiç Çelik |
|
|
Konya |
Mersin |
Mersin |
|
|
S. Nevzat
Korkmaz |
Oktay Vural |
M. Akif Paksoy |
|
|
Isparta |
İzmir |
Kahramanmaraş |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 21
inci maddesiyle değiştirilen 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 101 inci maddesinin birinci
fıkrasının (6) nolu bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Selçuk Ayhan |
Yaşar
Ağyüz |
Ali Oksal |
|
|
İzmir |
Gaziantep |
Mersin |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Hulusi Güvel |
|
|
|
Malatya |
Adana |
|
"6. Birden
fazla siyasi partiye veya bağımsız adaya ayrılan alana
taşmış 'EVET' mührü bulunuyor ve sandık kurulu 'EVET'
mührünün gerçekte nereye basıldığını tespit edemiyor
ise "
BAŞKAN
Şimdi en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
21'inci Maddesi ile değiştirilen 101'inci maddenin
başlığının Oy pusulalarının geçerlilik ve
geçersizlik halleri" şeklinde değiştirilmesini, dördüncü
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Osman Özçelik |
|
|
Batman |
Iğdır |
Siirt |
|
|
Özdal Üçer |
Akın
Birdal |
Sırrı
Sakık |
|
|
Van |
Diyarbakır |
Muş |
|
|
|
Hamit Geylani |
|
|
|
|
Hakkâri |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Birdal.
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
birleşik oy pusulasının hangi durumlarda geçerli ya da
değile ilişkin 21inci madde üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Yalnız,
bugünkü bir üzüntümü izninizle paylaşmak istiyorum. Şimdi, bugün,
cezaevlerinde bulunan hasta tutuklu ve hükümlülerin
sağlığına nasıl kavuşabileceğine
ilişkin bir Meclis araştırma önergesi verdik ve bu önerge, AKP
tarafından gerekçe gösterilmeden
Araştırma önergesi üzerine söz
alan değerli hatip, AKPnin hizmetlerinden falan söz etti yani biraz ciddi
olmak gerekiyor. Bakın, 2008 ve 2009 yıllarında 52 kişinin
öldüğünü söylüyoruz cezaevlerinde ve şu anda da 49 kişi,
gerçekten, ölümcül, ağır hasta. Kanayan bir yara, bunu nasıl
sarabilirizi konuşuyoruz, arkadaşımız kalkıyor,
verdiğimiz önergeyi bile ciddiye alacak bir şeyde değil ve
AKPnin yaptığı hizmetlerden söz ediyor. Yani şimdi, bence
bu ruh hâlinden kurtulmak gerekiyor.
Bunu söyledikten
sonra, seçim sisteminde dün ne ise, bence bugün bir nitelik
değişikliği var. Şimdi, anımsayacaktır arkadaşlarımız
yaş itibarıyla, yaşı uygun olmayanlar da sonradan
okumuşlardır belki birtakım, Türkiye siyasi tarihinin
tutanaklarından, anılarından. Örneğin, 1960 sonrası,
seçimlerde -yeni çıkmıştı düdüklü tencere- tencereyi
verdiler, kapağını vermediler. Belediye meclisi seçimlerinde,
muhtarlık seçimlerinde falan, eğer seçilirlerse
kapağını da vereceklerdi. Bu, seçmen için gerçekten bir cazibe
oluşturdu. Daha sonra, ayakkabının birini verdiler, diğer
ikincisini seçildikten sonra verdiler. İşte, kâğıt paralar
vardı, 5 lira, 10 lira, yarısını verdiler seçmene, geri
kalan diğer yarısını seçildikten sonra verdiler. E
şimdi de, örneğin Batman Sason ilçesinde geçen seçimlerde
buzdolabı verdiler elektriği olmayan yere ama dediler ki: Siz
eğer seçerseniz bu elektriği de vereceğiz. Yine Sasonun
başka bir köyünde çamaşır makinesi verdiler ve su yoktu ama
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Yok öyle bir şey. Sasona kim ne
dağıtmış?
AKIN BİRDAL
(Devamla) Hayır, o köylerin adlarını size getirelim, verelim.
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Sasona kim ne dağıtmış?
AKIN BİRDAL
(Devamla) Bakın, hayır, o köylerin adını verelim.
Mehmet Emin Bey,
yani, şimdi, özellikle o ilin milletvekili olarak, gerçekten
yurttaşların iradesinin kötüye kullanılmasına önce sizin
izin vermemeniz gerekir ve sonra da yüce Meclise getirip bunu burada hepimizin
müdahale etmesi gerekir.
Şimdi, bu
nedenle, ayrıca, dün, Yardımı, muhtaç olanlara verdik.
diyorlar. Sosyal devlet anlayışı seçimlerden önce mi akla
geliyor? Eğer gerçekten gereksinmesi varsa halkın, bunları seçim
öncesi verirsiniz. Sosyal devlet anlayışını da
Kızılayda Tekel işçilerine karşı tutumunuzdan da
gördük ve tanık olduk.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bölgenin, tabii, özellikleri açısından,
gerçekten Yargıtay Ceza Genel Kurulu hukuk dışı kararları
verirken, bölgenin özelliklerine ve bölgenin farklılıklarına
atfederken, doğru, yani seçimde de özellikler, farklılıklar var.
Örneğin birleşik oy pusulasında, gerçekten,
bağımsız adayların adlarını okumak, onlara
seçmenin kendi iradesi doğrultusunda oy kullanması o kadar güçtü ki
örneğin, rastlantı sonucu, benim birleşik oy pusulasındaki
sıram soldan da saysan sağdan da saysan 9uncu sıradaydı ve
ben o seçmenlerime, yaşlı annelere, babalara anlatmaya
başlamıştım
(x)
diye. 9uncu sırayı anlatabilmek için gerçekten sağdan ve
soldan saymalarını söyledim ve kurtardım ama başka
sırada olanlar büyük oy kaybına neden oldular.
BENGİ YILDIZ
(Batman) Kürtçeyi de öğrenmiş oldunuz böylelikle Akın Bey.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Bu nedenle, birleşik oy pusulasında, gerçekten,
bağımsızların da kendi seçmeninin iradesi
doğrultusunda haklarını kullanabilmesi şeklinde
düzenlemeler yapmak gerekir. Herkesin seçme ve seçilme hakkı olduğu
kadar yönetme hakkı da vardır. O nedenle, gerçekten, AKP getirdi
Bakın, tanık oluyoruz -umarız Anayasa konusundaki
yaklaşım böyle olmaz- dünden beri izliyoruz, ana muhalefet, muhalefet
partileri birçok görüş getiriyor.
Sayın
milletvekilleri, neden? Yani, bazen bunu değiştirme konusunda acaba
muktedir mi değiliz ya da örneğin, bu getirilen teklif konusunda
Hayır, aynen böyle çıkacak. diyen bir irade mi var?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Yani, bazen
muktedir olmalıyız, tartışmalıyız. Muhalefetin
getirdiği konu da toplumun bu seçimlerde demokratik, adil, eşit,
özgür olması konusunda gerçekten tercihini doğru koyabileceği
bir düzenlemeyse buna dikkat göstermeliyiz. Yoksa, birçok fiziki koşullar
var. Örneğin, seçimlerde, okullarda 3üncü, 4üncü kata engellilerin ve
yaşlıların çıkmasını istiyoruz. Bu olacak
şey değil. Yani, şimdi
Ya da bölgede
Şunu bir kez daha
söylüyorum: Seçimlerin demokratik, adil ve özgür olması için önce dilin
özgür olması gerekiyor, düşüncenin özgür olması gerekiyor ve en
önemlisi de bölgenin çatışma hâlinden kurtulması gerekiyor.
Barış,
demokrasi ve bununla ilişkilendirilen demokratik bir toplum projesi. Biz
buna varız, o nedenle bu doğrultuda gelecek önerilere de
açığız ve gerçekten toplumun gereksindiği bu sistemi onlara
armağan edelim.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 21
inci maddesiyle değiştirilen 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 101 inci maddesinin birinci
fıkrasının (6) nolu bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Selçuk
Ayhan (İzmir) ve arkadaşları
"6. Birden
fazla siyasi partiye veya bağımsız adaya ayrılan alana
taşmış 'EVET' mührü bulunuyor ve sandık kurulu 'EVET'
mührünün gerçekte nereye basıldığını tespit edemiyor
ise "
(x)
Bu bölümde Hatip tarafından, Türkçe olmayan bir dille birtakım
kelimeler ifade edildi.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ayhan.
SELÇUK AYHAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
görüşülmekte olan tasarının ikinci bölümünün 21inci maddesi
üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.
Bir önceki
oturumda Sayın Hasip Kaplan bir şey söyledi, dedi ki: Siyasetçiler
iki şeyden kaçamaz: Birisi sandık, birisi de mezar. Şimdi
mezardan kaçmak isterler ama kaçınılmaz son, bu doğru ama
siyasiler sandıktan da kaçabilirler. Eğer ellerindeki mutlak
sayısal hâkimiyeti tüm milletin kendilerine her şeyi yapma yetkisini
vermiş gibi algılarlarsa, önlerini tümüyle temizlemeye kalkarlarsa,
Anayasayı da istedikleri gibi biçimlemeye kalkarlarsa, yargıyı
da biz yapalım, her şeyi biz yapalım derlerse bunun sonunda siyasette
sandığı da ortadan kaldırabilirler, ondan sonra
sultanlıklar, krallıklar, padişahlıklar da oluşabilir.
Yani burada bir yanılgıya düşmeyelim diye bu
açıklamayı yapma gereği duydum.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi 2007 seçimlerini kısaca
anımsarsak, gerek bilgisayar sistemi gerekse diğer iddialarla ilgili
kuşkular hâlâ halkımızın belleğinden
silinmemiştir. Bu dönemde
İzmir gibi siyasi partilerin ve bizzat seçmenin bile doğrudan
seçimleri takip ettiği, sandık sonuçlarını takip
ettiği bir ilin Karşıyaka ilçesinde bile sadece 890
civarında CHP oyuyla bir miktar Demokrat Parti oyunun birleştirme
tutanaklarına AKP oyu olarak eklendiği belgelenmişti, bunu bir
anımsatmak istiyorum.
2009 seçimlerine
baktığımızda başka bir komediyle
karşılaştık. Adrese dayalı olarak
hazırlandığı iddia edilen seçmen listelerinde yirmi otuz
yıl önce ölen insanların isimlerini gördük. Otuz kırk
yıldır büyük kentlerde yaşayan insanların ve bu illerde oy
kullanan insanların son seçimde on beş-yirmi saatlik otobüs
mesafesindeki illerde isimlerinin seçmen olarak çıktığına
tanık olduk. Halkı menfaat ile satın alma
anlayışının bir sonucu olarak devlet kesesinden elektriksiz
köylere buzdolabı, susuz köylere çamaşır makinesi
dağıtılmaya kadar varıldığına tanık
olduk. Askerde, gurbette olan ya da oy kullanma ehliyeti olmayanların oy
kullandırıldığı yerler gördük. Seçim gecesi gecenin
ilerleyen saatlerinde tüm Türkiyede aynı anda elektriklerin
kesildiğine, bilgisayarların kilitlendiğine, sistemin çökme
tehlikesiyle karşı karşıya kaldığına
tanık olduk.
Hâl böyle iken
seçimlerle ilgili bu yasa tasarısının gündeme getiriliş
biçimi bile apar topar olması itibarıyla, tüm siyasi partilerin bilgi
edinme, araştırma, inceleme zamanı bile bulamaması
nedeniyle, birçok siyasi parti grubunun verdiği seçimlerle ilgili
önergeler olduğu hâlde, siyasi parti grubu dışındaki
milletvekili arkadaşlarımızın verdiği önergeler
olduğu hâlde komisyona bile sadece şu an görüştüğümüz
önerge getirilmiş, daha sonraki itirazlarla alt komisyonda diğer
önergelerin de değerlendirilmesi ve kısmen bunların olumlu
görüldüğü gözlenmiştir.
Şimdi,
işin özü şu değerli arkadaşlar: Niyetimiz bozuksa en iyi
kanun bile uygulayanların elinde yanlış kullanılabiliyor.
Türkiyede bunun ne yazık ki birçok örneğini görmeye devam ediyoruz.
Ben, sözlerimi
Mahatma Gandhinin yedi ölümcül günah listesiyle bitirmek istiyorum: Birincisi,
ilkesiz siyaset; ikincisi, emeksiz zenginlik; üçüncüsü, vicdansız haz;
dördüncüsü, niteliksiz bilgi; beşincisi, ahlaksız ticaret;
altıncısı, insaniyetsiz bilim ve yedincisi, özverisiz ibadet.
Bunun yorumunu, algılayana ve anlayana bırakıyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum, dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 21. maddesi ile düzenlenen 298 Sayılı Kanunun
101. maddesinin 6. bendinin "Birden fazla siyasi partiye ya da bağımsız
adaya ayrılan alana taşacak şekilde basılan EVET mührü
bulunan" şeklinde değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Paksoy (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Paksoy.(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21inci
maddesi hakkında verdiğimiz değişiklik önergesi
hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, bu teklifin, bir sefer, zamanlaması fevkalade
yanlış olmuştur. Öncelikle, Seçim Kanununda birtakım
düzenlemelerin yapılması için bugüne kadar niçin beklendiğini
şahsen ben anlamış değilim. Bunun yanında, yapılmak
istenen değişikliklerin ihtiyacı tam olarak
karşılamadığı noktasında ciddi tenkitlerimiz var.
Komisyonlarda gerek bizim arkadaşlarımız gerekse de diğer
muhalefet milletvekilleri tenkitlerini dile getirdiler. Bu tenkitlerin hiçbir
şekilde dikkate alınmadığını görüyoruz.
Mesela, niçin bu
kanunu bir temel kanun olarak getirdiniz? Niyetiniz gayet açık: Yeterince
tartışılmasın, bizim uygun gördüğümüz düzenlemeler
yasalaşsın. Öyle tartışmaya, ilgili kurum ve
kuruluşların fikrinin alınmasına ne gerek var? Sizin
bakış açınız bu.
Değerli
arkadaşlar, kendinizin dışındakilerin
varlığına da fikirlerine de, velev ki bu fikirler çok doğru
da olsa toptan karşı çıkıyorsunuz. Yedi buçuk
yıllık İktidarınız süresince gerilimden medet umma,
ben ve öteki şeklindeki çok tehlikeli ayrıştırmalı
politikalarınızdan bir türlü vazgeçmediniz. Ancak bir türlü, bu
ülkenin gerçek gündemi olan işsizliği, üretimi, bölücü terörü,
hırsızlığı, yolsuzluğu, hortumu,
yandaşı tartışmaya fırsat vermediniz, hep bu gerçek
gündemden kaçtınız. Güya devri İktidarınızda kişi
başına millî geliri 10 bin dolara çıkardınız. Peki,
böyle bir ülkede kayıt dışı istihdamı ne kadar
düşürdüğünüzü, işsizliği ne kadar
azalttığınızı, 15 milyonu bulan yeşil kartlı
sayısını, fakruzaruretin nasıl önleneceğini niçin bir
kez bile tartışma cesaretini gösteremediniz? Hep millete cambazı
gösterip yandaşlarınıza köşe döndürdünüz. Seçim
zamanlarında kamunun kaynaklarını oy aracı yapmaktan
çekinmediniz. Hep merak etmişimdir, acaba Tunceliye
dağıttığınız buzdolapları ve
çamaşır makinelerinden Kahramanmaraşın fakirlerine,
Mersinin Yörüklerine, Kastamonunun ihtiyaç sahiplerine, büyük kentlerin
varoşlarına da dağıttınız mı veya bu beyaz
eşyaların dağıtımı seçimden sonra da devam etti
mi? Bu konuda yetkili ağızdan bir açıklama yaparsanız
öğrenmiş olacağız.
Değerli
arkadaşlar, AKP bir gün iktidara geldi, hemen değişti. Acaba
sizin bu değişiminiz iktidardan gidince nasıl bir hâl alır,
doğrusu çok merak ediyorum. Bir zaman YÖK
düşmanıydınız, YÖKün varlığına toptan
karşıydınız. Şimdi YÖK sizden oldu, hiç bu
konuları konuşmaz oldunuz. Lise, hatta ilköğretim okulu
açmadığınız yerlere tabela üniversiteleri kurduk.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklifte biz, SEÇSİS
sistemiyle ilgili bir iyileştirme ve çalışma
öngörülmediğini görüyoruz. Her seçimden sonra ifrata varan birtakım
iddialardan geçilmiyor. Bu sistemin kamuoyunun tam güvenini sağlayacak,
şeffaf ve hızlı bir şekilde işlev görecek bir
yapıya kavuşturulması gerekirdi.
Bir başka
husus, seçimlere katılmak isteyen devlet memurlarının durumu.
Bildiğiniz gibi, seçim takviminin ilanıyla birlikte, seçimlere
katılmak isteyen devlet memurları görevden ayrılmak zorundalar.
Bu süre, geçmiş seçimlerde üç ayı geçiyordu. Bu süre zarfında
devlet memurları ve onların bakmakla yükümlü oldukları eş
ve çocukları sosyal güvenlik sisteminden yararlanamıyorlar.
Nasıl olsa yasal hakları var, seçimler tamamlandıktan sonra
görevlerine geri dönebiliyorlar
Seçimlere katılmak amacıyla istifa
eden devlet memurlarının seçim döneminde sosyal güvenlik
kurumlarıyla kesilen ilişkilerinin en azından sağlık
yardımından faydalanabilmeleri sağlanmalıdır.
Bunun ötesinde,
yoksul vatandaşlarımıza yapılan bir kısım ayni,
hatta nakdî yardımların seçim döneminde
dağıtılmasına bir düzen getirilebilirdi çünkü bu konu
kamuoyunca çok ciddi tartışmalara sebep oluyor. Şimdi, bu
yardımları açıkça yasaya aykırı bir şekilde
dağıttırdığınızdan dolayı mahkemece
ceza verilmiş bir valiyi siz ödüllendirdiniz. Valilerimizin, özellikle
seçim dönemlerinde hükûmetin değil, devletin valisi olduğunu
unutmamaları gerekir. Ancak Hükûmetin artık herkesçe malum
tavrından biz döneceğini düşünmüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Devamla) Teşekkür ederim.
Tıpkı
bundan önceki birçok teklif ve tasarıda olduğu gibi, bu teklifin de
bir oldubittiyle yüce Meclisten yasalaştırılmaya
çalışılmasını üzüntüyle karşılıyoruz.
Sağduyulu, vicdanının sesini dinleyen bütün
arkadaşlarımızı da önergemize destek vermeye davet ediyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Arayacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.26
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83üncü
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
490 sıra
sayılı Teklifin 21inci maddesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, maddeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Teklifin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
22nci madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22nci
Maddesi ile değiştirilen 102nci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan Zarfın içinden
ibaresinden sonra gelmek
üzere oy pusulaları haricinde ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Osman Özçelik |
|
|
Batman |
Iğdır |
Siirt |
|
|
Sırrı
Sakık |
Akın Birdal |
Özdal Üçer |
|
|
Muş |
Diyarbakır |
Van |
|
|
|
Hamit Geylani |
|
|
|
|
Hakkâri |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22
inci maddesiyle değiştirilen 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 102 nci maddesinin
beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Yaşar
Ağyüz |
Ali Oksal |
Turgut Dibek |
|
|
Gaziantep |
Mersin |
Kırklareli |
|
|
Vahap Seçer |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
|
Mersin |
Malatya |
|
Bir zarfta
birden fazla oy pusulası kullanılan seçimlerde, o zarfta
kullanılması gereken oy pusularının dışında
başka bir seçim türüne ait oy pusulası çıkmış
olması hâlinde, bu zarftan çıkan başka seçim türüne ait oy
pusulası hesaba katılmaz.
BAŞKAN
Şimdi en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 22. maddesiyle
değiştirilen madde 102nin 1. paragrafının sonuna; Ancak,
oy pusulasının katlanması nedeniyle karşı tarafta
belirgin bir iz bırakan EVET mührü, mührün vuruluş yönü dikkate
alınarak değerlendirilir. cümlesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Prof. Dr. Alim
Işık |
Prof. Dr. Akif
Akkuş |
Hakan
Coşkun |
|
|
Kütahya |
Mersin |
Osmaniye |
|
|
Recep Taner |
Necati Özensoy |
Hamit
Homriş |
|
|
Aydın |
Bursa |
Bursa |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
22nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
hakkında söz aldım. Bu vesileyle, yüce Meclisin siz değerli
üyelerini ve bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla
selamlıyorum.
Biraz önce
Sayın Kâtip Üyemizin de okuduğu gibi, bu önerge aslında
hepimizin seçim zamanlarında sandık başında yaşanan
kargaşaları bizzat gördüğümüz bir konunun giderilmesine yönelik
bir önerge. Bilindiği gibi, katlanan oy pusulalarında Evet mührünün
izinin karşı tarafa da çıkması nedeniyle birçok yerde iptal
sebebi sayılıyordu. İşte burada, oy pusulası
katlanması hâlinde Evet mührünün karşı tarafa geçmiş
olması durumunda sandık başındaki anlaşmazlıklara
neden olabilecek konunun çözümü amacıyla mührün vurulma yönü dikkate
alınarak bu tür durumdaki kargaşanın önlenmesini amaçlıyor.
Sayın
Komisyonun ve Bakanın hangi gerekçeyle bu önergeye
katılmadığını gerçekten merak ediyorum. Ama
şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da herhâlde birçok önergeye
katılmayacaklarını, iktidar tavrıyla bir kez daha
göstermiş olduğu için de Komisyona ve Bakana
şaşırmadığımı da ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle,
seçim zamanlarında sandık başlarında birçok kargaşaya
neden olan bu ve benzeri konuya ek olarak, son seçimlerde, 29 Mart yerel
seçimlerinde bir ilde yaşanan ama Türkiyede birçok ilde de benzerinin
yaşandığına inandığım bir konuyu sizlerle
paylaşmak istiyorum: İlin bir şirketi Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından yardıma muhtaç
ailelerin listesini ister. 1.200e yakın ailenin ismi resmî kanalla bu
şirkete iletilir. Şirketin yönetim kurulu ve yetkilisi 1.200 aileyi
yetersiz bulur, 6 bin adet, her biri 90 ya da 100 TLlik paketin
hazırlanarak bu yardıma muhtaç ailelere
dağıtılmasını karara bağlar. Ancak
dağıtılan paketler -üzülerek ifade ediyorum ve ismini kullanmak
zorundayım- Türk Kızılay adında, bu ülkenin resmî kurumu
kanalıyla dağıtılır. Dağıtımda
kullanılan araçlar şirketin özel araçlarıdır ve paketi alan
ailelere ertesi günü bir yetkili gider. Muhtar adayı ya da ilgili partinin
yetkilisi, bir gün önce kendilerine ulaştırılan paketin iktidar
partisi belediye başkanı adayı adına (x) şirketi
tarafından gönderildiğini ve bu paket
karşılığında oylarının lütfen iktidar
partisinin adayına verilmesini isterler.
Değerli
milletvekilleri, bu, bu ülkede yaşanan çok acı gerçeklerden
birisidir. Türk Kızılay buna alet olmuştur ve bu şirket,
hayır adı altında bunu dağıtır ve devletten,
vergiden de düşer.
Arz ediyorum, bu
seçim kanunu keşke bu tür olayların yaşanmasını
engelleyebilecek bir değişiklik içerseydi. Bunların hiçbirisi
maalesef bu teklifte olmadığı gibi, bundan sonra da hepimizin
yaşayacağı ve birçok insanımızın oy uğruna
istismar edileceği bir konudur.
Şirketin
adını ve ili vermeme gerek yok. Ama ben inanıyorum ki, bu yüce
Meclis bu tür olayların da önüne geçecek yasal düzenlemeleri önümüzdeki
zaman içerisinde yapacaktır.
Bu
düşüncelerle, vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin
yüce Meclis tarafından kabulünü arz ediyor, tekrar
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler. Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22
inci maddesiyle değiştirilen 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 102 nci maddesinin
beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yaşar
Ağyüz (Gaziantep) ve arkadaşları
Bir zarfta
birden fazla oy pusulası kullanılan seçimlerde, o zarfta
kullanılması gereken oy pusularının dışında
başka bir seçim türüne ait oy pusulası çıkmış
olması hâlinde, bu zarftan çıkan başka seçim türüne ait oy
pusulası hesaba katılmaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Ağyüz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 490 sayılı yasal değişiklik teklifi
üzerinde CHP Grubu adına söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Bizim önerimiz,
çokça zarfın bulunduğu sandıklarda kazara herhangi bir
değişik oy pusulası girmemesi gereken zarfa girmişse
asıl oyun kabulü, tesadüfen veya bilinçsizce giren oyun iptali
şeklinde. Buna desteğinizi istiyoruz.
Desteğinizi
isterken de bu yasa teklifi, değişiklik teklifi dokuz
değişik grup ve kişilerin imzasının bulunduğu
teklifler şeklinde sunulmuş. Mesela bir grubun teklifi yerel yönetim
seçimlerinden önce, diğer grupların veya şahısların da
öyledir ama ne hikmetse bu değişiklik teklifi AKP Genel Başkan
Yardımcısının 15/3/2010da verdiği ve Komisyonda
Çok
acube bir teklif, Komisyonca değiştirile değiştirile bir
şekle getirildi. Bir teklif, hız kazandırmış, ne
hikmetse! Bugünlerde siz yasal değişikliklerle çok
uğraşmaya başladınız ya yargıyla
Bu acelenizi de
anlamak mümkün değil.
Sonra, Komisyon
çok büyük şekilde çalışmış, 16da Komisyona
gelmiş, 25te alt komisyona gitmiş, 29da Anayasa Komisyonundan
çıkmış, 2/4te buraya gelmiş. Kaç gün serüven? Serüven on
beş gün bile değil. Peki, gündemde bekleyen alışveriş
merkezleri yasasının ne günahı var? Gündeminizde bekleyen
intibak yasasının, emeklilerin, bekleyen yasanın ne günahı
var?
Hepimiz adil,
dürüst, katılımcı seçimi istiyoruz.
Katılımcılığı artıran özelliği mi var?
Adaleti artıran özelliği mi var? Hayır. Siz öncelikle sosyal
dayanışmanın kaynaklarının seçim dönemi
kullanılmasını, gerek etik olarak gerek yasal olarak
kafanızdan geçirmelisiniz. Seçimlere yakın 200 milyon dağıtılan
nakitler, kaymakamların bire bir, kapı kapı dolaşarak
yaptığı yardımlar; bunlar adalet mi? Adaletsizlik. Sizin
adınızda adillik var, siz demokrat değilsiniz, siz adil
değilsiniz, siz kendinize demokratsınız.
FEVZİ
ŞANVERDİ (Hatay) Sen kendine bak!
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) O nedenle, bu yasal aldatmacalarla kamuoyunun gündemini
doldurup oyalamaya çalışıyorsunuz.
Bakın, her
iktidarın döneminde özellikler vardır. Bir iktidar gelir, bolluk
bereketlik olur, işsizlik ortadan kalkar, yatırım artar. Bir
iktidar da gelir, karabasan gibi çöker.
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Tam CHPyi tarif ediyorsun!
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) - Dershane parasını ödeyemeyen analar hapse
düşer, dershane parası ödenmediği için öğrenci intihar
eder, onur intiharları artar, işsizlik artar, yatırım
eksilir. Ne artar? Yoksulluk, döneminizde artar; yolsuzluk, döneminizde artar
ve siz, Yüce Divana gitmemek için, Cumhurbaşkanı
yaptığınız Sayın Güle geniş yetkiler vererek
Sayın Gülden ve Anayasa Mahkemesinden, Yüce Divandan kaçmak için
düzenlemeler yapıyorsunuz. Varsayalım ki bu divanda Yüce Divandan
kaçtınız, hesap vermediniz, öteki dünyada ne yapacaksınız,
öteki dünyada? (CHP sıralarından alkışlar) Aranızda
çok iyi insanlar var, çok güzel insanlar var aranızda.
MİTHAT
EKİCİ (Denizli) Kendine bak, kendine
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Onları tenzih ederek
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) CHP
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) CHPnin hiçbir günahı yok. Bugüne kadar, olsa hesap
verirdi. Biliyorsan buraya çıkar konuşursun! Yerinden konuşma!
Ücretli laf atıcı gibi laf da atma!
Şimdi, böyle
bir durumda, siz yargıyla uğraşıyorsunuz. Ekonomi
çökmüş, işsizlik, esnaf perişan, emekli perişan; bu
konuları düşünmüyorsunuz. Gündemde, Seçim Kanunu
değişikliği, Anayasa değişikliği; bununla
kamuoyundan ana gündemi gizleyerek zaman kazanmaya
çalışıyorsunuz, zaman kazanmaya.
Sizin, iyi
niyetli arkadaşlar olarak günahınız yok mu? Sizin de var.
Bakın, anneler hapse düştü, sesiniz çıkmadı. Çocuklar
intihar etti, sesiniz çıkmadı. Müslümanlar soyuldu Deniz Feneri
kanalıyla, sesiniz çıkmadı. Deniz Fenerinde ihaleler
peşkeş çekildi, 750 milyon dolar. Bir gecede kuralsız, kaidesiz,
sizin yandaşınız, sizin demeyeyim, partinizin
yandaşına verildi, sesiniz çıkmadı değerli
arkadaşlar. Sizin günahınız yok mu? Otobüs son durağa
geldi. Parmak kaldıranlara söylüyorum, parmak kaldırmaktan vazgeçin.
Bir daha gelme şansınız yok. Bari günahınızı
artırmayın, katkınızı artırmayın
değerli arkadaşlarım. Bunları söylerken tabii sizin bunun
tersini yapacağınız ve yapmayacağınız
inancındayım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) - Bu tür değişiklikleri getiriyorsunuz da
toplumun beklentisi olan, siyasetteki kirlenmeyi önleyecek olan
dokunulmazlığı kaldırmayı niye getirmiyorsunuz? Yürek
ister, yürek. Yürek ister. Çünkü, var olan dosyalarınızda yolsuzluk
var, irtikâp var, ihaleye fesat karıştırma var ama gariban
vatandaşların yanına gittiğiniz zaman da şeker
dağıtarak, buğday dağıtarak, irmik
dağıtarak, para dağıtarak oylarını
alıyorsunuz.
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Sen vatandaşımıza hakaret ediyorsun!
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) - Bu, siyasi etik değildir ve bu yasada da bu siyasi
etiği sağlayacak maddeler yoktur.
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Vatandaşın oyu sapmaz!
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) - Otobüs son durağa geldi. Ya kafanızı
çalıştıracaksınız, ülke yararına, halk
yararına olanlara öncelik vereceksiniz ya da önümüzdeki seçimde kaybolup
tarihin çöplüğüne gideceksiniz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22nci
Maddesi ile değiştirilen 102nci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan Zarfın içinden
ibaresinden sonra gelmek
üzere oy pusulaları haricinde ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Sakık, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinize iyi
akşamlar diliyorum.
Şimdi,
aslında nereden başlayacağımızı bilmiyoruz, yani
hep 12 Eylülün ürünü. diyoruz, noktalarla, virgüllerle, sözcüklerle oynayarak
kamuoyuna demokratik bir Seçim Yasası sunmaya çalışıyoruz.
Aslında, burada 12 Eylülün ürünü olan bu Yasa
12 Eylülde Kenan Evren ve
arkadaşları bir veto grubu oluşturmuşlardı, 4 general
Danışma Meclisini seçiyordu, kurulan, o dönemin partilerinden
SODEPten tutun ANAPa, Halkçı Partiye kadar bütün partilerin mimarları
kendileriydi.
Şimdi,
aslında o Konsey gitti, burada 4 tane lider
Bu liderler bu Parlamentoyu
oluşturuyor, bu liderler halkın bütün iradesini elinde bulunduruyor.
Şimdi, o günkü Kenan Evren demokrasisiyle bugünkü bu demokrasi
arasında bir fark var mı? İçinde halk var mı? İçinde
mahallesinden ilçesine, beldesine kadar örgütlü bir halkın iradesi var
mı? Yok. Adayları kim belirliyor? Siyasi aktörler. Yani, içinde
halkın olmadığı bir yerde demokrasiden bahsedilir mi? Onun
için, bir bütün olarak, burada, halkın içinde olmadığı bir
anlayış ve o dönemde, düşünün, Erdal İnönüyü bile veto
eden bir Konsey vardı, bugün de halkın içerisinden gelenler eğer
aktörlere, yani siyasi parti aktörlerine biat etmiyorsa hepsi veto ediliyor ve
bunun adına da demokrasi diyoruz.
Şimdi,
sevgili arkadaşlar, bu, demokrasi değil. 12 Eylülün demokrasisine,
adı neyse, işte ona sığınarak şeklen
demokrasicilik oynanıyor ve burada, geçen dönem, 2002 döneminde
halkın yüzde 47si size oy vermedi ama
seçim barajı, bu Siyasi Partiler ve Seçim Kanunundaki hileler,
halkın iradesi olan yüzde 47 Parlamentoya yansımadı.
Arkadaşlarımız belirtti, üç bin oyla insanlar burada parlamenter
olarak görev yaptılar. Allah aşkına, bu hilelerle, halkın
onay vermediği bir şeyi nasıl içinize sindiriyorsunuz? Buna
nasıl demokrasi diyorsunuz?
İsterseniz
şöyle bir küme oluşturalım: Gelin, gücünüz var, barajı
yüzde 10dan yüzde 25e çıkaralım, şu iki partiyi de içinden
çıkaralım, biz bağımsız geleceğiz, sizinle
oturalım. Buna demokrasi diyebilir miyiz? Var böyle bir gücünüz.
Şimdi, üç partinin yaptığı şeyin bundan farkı
yok. Siz, halkın büyük bir iradesini bu sayısal gücünüzle yok
sayıyorsunuz.
Bakın,
muhalefet size ne diyor: Gelin, uzlaşalım diyor, tankıyla,
topuyla, yargısıyla, ordusuyla siperlere yatıyor Gelin, teslim
olun. diyor ve siz de diyorsunuz ki: Biz de elimizdeki yüzde 47 oyla, 340
milletvekiliyle elimizdeki gücü acımasız bir silah gibi
kullanırız. Şimdi, içinde uzlaşı yok. Biz de dönüp
size diyoruz ki, bu iki uzlaşı da uzlaşı değil, gelin
oturalım, halkın ihtiyacına cevap verecek yasaları,
anayasaları yeniden dizayn edelim, korkmayalım, ürkmeyelim. Hâlen
burada -dün gece izledim- bir partinin temsilcisi çıkıp diyor ki:
Dil birliğimize zarar verir. Neymiş? Biz, efendim, Kürtçe
konuştuğumuz için bu, kutsal dile zarar veriyormuş. Niye zarar
versin Allah aşkına? İngilizce konuşulunca, Fransızca,
Almanca, Arapça konuşulunca...
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) İbranice.
SIRRI SAKIK
(Devamla) ...bu Türk diline zarar vermiyor da Kürtçe konuşulunca niye
zarar veriyor? Bunun adı niye zarar oluyor?
Bakın,
önümde bir sürü fezlekeler var. Su istendi diye dava açılmış,
çok yaşayın diye dava açılmış, biz vatanperveriz,
bu ülkenin bölünmesini istemiyoruz diye dava açılmış. Ama niye?
Kürtçe.
Şimdi, bir
dile bu kadar düşmanlık edilir mi, bir halk bu kadar yok
sayılır mı? Hayatın her alanında birlikten,
kardeşlikten bahseden aktörler, sorun Kürtlerin dili ve kültürü olunca
niye bu kadar kıyametler koparılıyor, niye bu kadar demokrasi
ayaklar altına alınıyor? Yani, eğer gerçekten
kardeşlik ve barışla ilgili bir adım atılacaksa, ilk
önce birlikte hayatı inşa ettiğiniz, birlikte mücadele
ettiğiniz, birlikte ülkenin harcında, temelinde emeği ve
kanı olan insanların hakkını, hukukunu yerli yerine
oturtmak zorundasınız. Bu bir lütuf değil.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Teşekkür ediyorum, sağ olun Sevgili Başkanım.
Şimdi, onun
için diyoruz ki, bu ne Kürtlere ne diğer halklara bir lütuf olarak
sunulmamalıdır. Herkesin doğuştan sahip olduğu haklara
bu halk da, bu ülkede yaşayan diğer halklar da sahip
olmalıdır. Yani bütün yasaların üzerinde bir yasa vardır, o
da vicdan yasasıdır. Eğer siz vicdan yasasını yok
sayarsanız, siz bu ülkede hak, hukuk ve adaleti yerli yerine
oturtamazsınız. Onun için, herkesin tabi olacağı bir yasa
vicdan yasasıdır. Bu vicdanınızla baş başa
kaldığınızda, yanı başınızdaki
kardeşlerinize ne kadar haksızlık ettiğinizi, Türkiye
demokrasi güçlerine ne kadar haksızlık ettiğinizi, 12 Eylül
Anayasasına, 12 Eylül yasalarına sığınarak kendi
iktidarlarınızı ne kadar sürdürdüğünüzü görürsünüz.
Ben hepinizin
gece uyurken vicdan muhasebesi yapmanızı diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
23üncü madde
üzerinde dört önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Temel kanun
olarak görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 23. maddesi ile düzenlenen 298 sayılı Kanunun 105inci
maddesinin 4üncü fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesi arz ve teklif olunur.
|
|
Haluk İpek |
Suat
Kılıç |
Abdullah Çalışkan |
|
|
Ankara |
Samsun |
Kırşehir |
|
|
D. Mehmet
Kastal |
Hayrettin
Çakmak |
Ünal Kacır |
|
|
Osmaniye |
Bursa |
İstanbul |
Sandık
sonuç tutanağı verilen müşahit ve sandık kurulu üyelerinin
ad ve soyadları ile temsilcisi oldukları siyasi partinin adı
veya bağımsız adayın adı ve soyadı sandık
kurulu tutanak defterine yazıldıktan sonra tutanağın teslim
alındığına dair imzaları alınır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının çerçeve 23.
maddesi ile değiştirilen 298 sayılı yasanın 105.
maddesinin 4. fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Şahin
Mengü |
Atilla Kart |
İsa Gök |
|
|
Manisa |
Konya |
Mersin |
|
|
Ali İhsan
Köktürk |
Rahmi Güner |
|
|
|
Zonguldak |
Ordu |
|
Bu maddede
öngörülen sandık sonuç tutanağını talepleri halinde
sandık kurulunun siyasi parti üyeleri ya da parti müşahidine vermeyen
görevliler hakkında bu Kanunun 138. maddesi uyarınca cezaya
hükmolunur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 23. maddesi ile düzenlenen 298 Sayılı Kanunun
105. maddesinin 2. fıkrasına 13. Saklanan zarf sayısı.
Bendinin eklenmesini ve bent numaralarının teselsül ettirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
|
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
Behiç Çelik |
|
|
Konya |
Mersin |
Mersin |
|
|
S. Nevzat
Korkmaz |
Oktay Vural |
Hüseyin
Yıldız |
|
|
Isparta |
İzmir |
Antalya |
BAŞKAN
Şimdi, son önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
23üncü Maddesi ile değiştirilen 105inci maddesinin dördüncü
fıkrasının üçüncü cümlesini teşkil eden Ancak bu halde o parti
müşahidine ayrıca tutanak verilmez. ifadesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Osman Özçelik |
|
|
Batman |
Iğdır |
Siirt |
|
|
Özdal Üçer |
Akın
Birdal |
Sırrı
Sakık |
|
|
Van |
Diyarbakır
|
Muş |
|
|
Hamit Geylani |
M. Nezir
Karabaş |
|
|
|
Hakkâri |
Bitlis |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Karabaş.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kanun teklifiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, AKPli hatip Sayın İpek konuşmasında
Kanun teklifinin felsefesini muhalefet anlamamış. dedi.
Şimdi, biz
de soruyoruz: Bu kanun teklifinin çeşitli maddelerinde yeni düzenlemeler
yapılmış. Kanunun 81inci maddesinde değişiklik yapan
12nci maddede sandık çevresi ve sandık alanı diyor.
Şimdi, yıllardır, on yıllardır Türkiyede seçimlerde
sandık alanı kullanılıyor; güvenlik güçleri sandık
alanının dışında kalıyor, seçmenler ve
sandık görevlileri de sandık alanının içinde. Peki,
soruyorum şu anda, bu tasarıyı hazırlayanlara, AKPnin
yetkililerine, Sayın Bakana: Bu konuda 2009, 2007, 2002, daha önceki
seçimlerde güvenlik anlamında güvenlik güçleri
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Ne mahzuru var?
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Devamla) Evet, mahzuru var. Biz diyoruz ki, iddia ediyoruz ki,
polisle, askerle seçim zamanında cebelleşiyoruz, siz bizi daha fazla
boğaz boğaza getiriyorsunuz ve yarın burada seçimler olduğu
za-man, o güvenliğin olmadığı, güvenlik gücüyle
vatandaşın birbirine girdiği yerde siz de zarar görürsünüz.
Orada aday olan, orada seçime giren her parti sıkıntı
yaşayacaktır diyoruz. Yani, sandık çevresi hangi ihtiyaçtan
doğmuştur? Yıllar-dır her seçimde uygulanan sandık alanı
neye yetmemiştir?
Şimdi, yine
bu teklifin felsefesine baktığımız zaman, şimdi, daha
önce, görev alan güvenlik güçleri hangi seçim alanında görev
yapıyorken aynı za-manda gidip kendi sandığında oy
kullanamadı? Bunun için bu teklifte Görev aldığı
sandıkta oy kullanır. diyor. Şimdi, şunu söylemek
istiyorum: Gidin, bölgede -ben kendi ilimi örnek veriyorum- polisin,
subayın oy kullandığı san-dıklarda denetim
sağlanamıyor, o sandıktaki görevli orada görev yapamıyor ve
iddia ediyorum, kendi görevli olduğu alanda oy kullanan polis ve
subayla-rın, askerlerin yüzde 80i gidip kendi sandığında
da oy kullanacaktır. Peki, bunu neden getirdiniz? Şimdiye kadar,
gerçekten, sandıklarda görev alan güvenlik güçlerimiz, yetkililerimiz,
polis ve askerler oylarını kullanamadı mı? Yani böyle bir
zafiyet mi doğdu? Biz seçimlere gidiyoruz, defalarca seçim kampanyası
yaptık, görevli olduğu için sandığında oy kullanmayan
tek bir tane polise, tek bir tane askere rastlamadık.
Yine, sandık
görevlilerini taşımakla görevli olanlar
Zaten şunu diyorsunuz
taşıma altında aracı olan, güvenlik görevlisini, oradaki
sandık kurulu görevlisini taşıyan kişi, altında da
aracı var, işi bu. Neden gelip oyunun bulunduğu seçmen sandığında
oyunu kullanamıyor da siz ayrıca kendisine kâğıt vererek oy
kullanmasını istiyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Devamla) Teşekkür ediyorum Başkan.
Şimdi bu tür
oy kullanmalar yarın öbür gün birçok seçim sandığında ve
çevresinde gerçekten ciddi sıkıntılara, oyların
kaydırılmasına ve halkla, siyasi partilerle yetkililer
arasında kargaşaya, seçim sonrasında da ciddi bir şekilde
şaibeye neden olacaktır. Bu tür düzenlemelere hiç ihtiyaç yokken
-yine soruyorum- Sayın İpek çıksın, teklif vermiş,
Sayın Bakan çıksın, desin ki Geçen seçimlerde
şunları, şunları yaşadık. Şu sandıklarımızda
görevliler, sandık kurulu görevlileri, güvenlik görevlileri
Hepinize
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 23. maddesi ile düzenlenen 298 Sayılı Kanunun
105. maddesinin 2. fıkrasına 13. Saklanan zarf sayısı.
bendinin eklenmesini ve bent numaralarının teselsül ettirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yıldız. (MHP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490
sıra sayılı Yasa Teklifinin 23üncü maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, demokrasinin temel ilkesi, halkın yöneticilerini
seçebilmesi, insan hak ve hürriyetlerinin güvence altında olması,
bütün partiler ve adaylar için eşit koşulların sağlanarak
seçimlerin gerçekleştirilmesi, halkın yönetimlere
katılmasının temin edilmesi ülkemizdeki demokrasinin en önemli
göstergelerinden bir tanesidir. Bu amaçla da seçim sistemimiz 298, 2839, 2972
ve 2820 sayılı kanunlar ile düzenlenmiştir. 490 sıra sayılı
Yasa Teklifi ile 298 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanunda yapılacak
değişikliklerle seçmen eğilimlerinin millî iradeye tam
yansımasını sağlayacağını, daha güvenlikli,
daha dürüst, daha adil, sonuçları itibarıyla da daha güvenli
olacağını ifade etmektesiniz. Yasa teklifini
incelediğimizde kabul edebileceğimiz maddeler olduğu gibi kabul
edemeyeceğimiz, sonuçları itibarıyla seçmen iradesini engelleyen
maddeler bulunduğunu
Milliyetçi Hareket Partisinin iyi niyetli
değişiklik tekliflerini değerlendirmenizi, eksikleri
giderilmiş bir yasanın çıkarılmasını dilemekteyiz
ancak şu ana kadar bunu gerçekleştirebilmiş değiliz.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa teklifi, seçimlerin başlangıcından
bitimine kadar seçmenlerin özgür eğilimlerinin millî iradeye
dönüştürülmesini gerçekleştirebilecek şekilde düzenlenmeli ve
seçimlerin demokratik kurallara uygun olarak yapılmasını, seçim
iş ve işlemlerine iktidarın müdahalesinin önlenmesini,
yürütmenin etkisinin ve yetkisinin azaltılmasını, ülkenin
tümünde seçim güvenliğinin sağlanmasını, seçim sürecinin
tüm aday ve partilerle dürüstlük kuralları içinde
gerçekleştirilmesini, seçim sürecinin tüm aday ve partilere adil olarak
uygulanmasını ve ayrıca da en önemlisi seçim
sonuçlarının güvenilir olmasını sağlamak
gerekmektedir. Ancak bu getirdiğiniz yasa bunları sağlamaktan
uzak, Adalet ve Kalkınma Partisinin gelecek seçimlerde yapılacak
başarısını amaçlamak üzere getirilmiş bir seçim
yasası teklifidir. AKPnin sekiz yıllık yasama faaliyetleri
sırasında yaşananlara bakıldığında, bu
getirdiğiniz yasadaki gizli amaçları çok iyi araştırmak
zorundayız. Her konuda olduğu gibi Adalet ve Kalkınma Partisinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasama faaliyetlerinde
çıkardığınız yasalara, 2004, 2007, 2009 seçimleri
sürecindeki söylemlerinize, uygulamalarınıza, tehditlerinize ve seçim
sonuçlarına baktığımız zaman sosyal konularda da Türk
milletini otuz altı etnisiteye ayırmanızı, Kürt, Roman,
Alevi, gayrimüslim açılımlarınızı
hatırladığımızda, yani sizin çok
kullandığınız cemaziyelevvelinize
baktığımızda, Adalet ve Kalkınma Partisine
güvenmememiz gerektiği bunun altında yatmaktadır.
AKP
iktidarları dönemindeki 2004, 2007, 2009 seçimleri, güvenliği
sağlanmış, dürüst, adil, sonuçlarına güvenilebilir seçimler
maalesef olmamıştır. Gerekçenizde siz de zaten bunu kabul
etmektesiniz. Adalet ve Kalkınma Partisini iktidara taşıyan 2002
tarihindeki Anayasa, seçim kanunları ve diğer yasaları, 2011de
yapılacak seçimlerde sizi tekrar iktidara
taşıyacağını umut ederek, AKPyi tekrar iktidara
taşıyabilecek yasaları, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
sayısal çoğunluğunuzla çıkarmaya
çalışmaktasınız. Çıkardığınız
yasalarla, ülkenin bir bölümünde sekiz yıldır
sağlayamadığınız sandık güvenliğini
sağlayıp o yörelere yapacağınız yardımlar,
baskılarla oy kayıplarınızın bir bölümünü telafi
edeceğinize inanmaktasınız ya da planlamaktasınız.
Aslında, farkınız yok ki, birileri silah ve tehditle, siz de
para ve iktidar gücünüzle seçmen iradesini etkilemeye
çalışmaktasınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sekiz
yıldır hiçbir siyasi partiye olmayan çoğunlukla Türkiye Büyük
Millet Meclisindesiniz. Grup başkan vekilleriniz, milletvekilleriniz,
özellikle Sayın Elitaş ve Başbakan, bazı siyasi partilerin
Sivastan öteye gidemediklerini ifade edecek kadar acziyet ve pişkinlik
içerisindesiniz. Bu ülkeyi sekiz yıldır siz yönetmiyor musunuz?
Yoksa, bu ülkeyi başkaları mı yönetiyor? Hükûmet yani AKP, her
siyasi partinin ve adayın ülkenin her köşesine gidilebilir
olmasını sağlamakla görevli değil midir? Bu nasıl
çarpık bir anlayıştır? Siyasi parti temsilcilerinin can
güvenliğini sağlamak Hükûmetin görevi değil midir? Ülkenin bir
bölümüne gidilemiyorsa burada utanması gereken Adalet ve Kalkınma
Partisi Hükûmeti değil midir? Yaptığınız ve
yapacağınız yasal değişikliklerle İktidarınızın
devamını sağlayabileceğinizi sanıyorsanız
yanıldığınızı erken ya da zamanında
yapılacak olan seçimde anlayacaksınız.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının çerçeve 23.
maddesi ile değiştirilen 298 sayılı yasanın 105.
maddesinin 4. fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin
Mengü (Manisa) ve arkadaşları
Bu maddede
öngörülen sandık sonuç tutanağını talepleri halinde
sandık kurulunun siyasi parti üyeleri ya da parti müşahidine vermeyen
görevliler hakkında bu Kanunun 138. maddesi uyarınca cezaya
hükmolunur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Köktürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 490 sayılı Yasa
Teklifinin 23üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi ve yine bu tasarının
genel gerekçesinde ifade edildiği üzere, özgürlükçü, çoğulcu
parlamenter rejimlerin temeli özgür seçimlere dayanmaktadır. Özgür,
eşit, dürüst seçimlerin yapılamadığı bir ülkede
demokrasinin varlığından söz edebilmek olanaklı
değildir ve yine biliyoruz ki özgür ve demokratik yönetimin temeli
sayılan serbest seçim hakkı, ancak her türlü etkiden uzak olarak
kullanılan oylarla bir anlam ve değer ifade eder. Bu anlamda, oy
kullanmayı tek yanlı olarak etkileyecek, seçmenin özgür iradesini
baskılayacak koşulların ve eylemlerin varlığı
hâlinde, seçimlerin serbest yani özgür iradeyle gerçekleştiğinin
kabulü olanaksızdır. Ayrıca, yine biliyoruz ki hepimiz,
seçimlerin serbest ve dürüstlük ilkeleri uyarınca gerçekleştirilmesi
devletimizin asli görevidir.
Değerli
milletvekilleri, bu değerlendirmeler teklifin genel gerekçesinde yer
alıyor ve bu değerlendirmeler herkesin üzerinde antant
kaldığı evrensel ilke ve doğrular içeriyor. Ancak hepimiz
biliyoruz ve takdir ediyoruz ki bu ilke ve değerlendirmelerin, bu
doğruların sadece yasa metinlerinde ve gerekçelerinde yer alması
bir anlam ifade etmemektedir. Aslolan, bu ilkelerin, bu doğruların
eylemsel olarak hayat bulması, eylemsel olarak yaşama geçmesidir. Bu
çerçeveden bakıldığında, sadece bu yasayla getirilen
düzenlemelerle, bahsettiğimiz bu ilkelere dayanan bir seçim
ortamını yaratabilmek acaba mümkün müdür?
Değerli
milletvekilleri, sosyal devlet anlayışının âdeta oy
avcılığına dayalı sadaka devlet
anlayışına dönüştüğü ve siyasal iktidar
tarafından bu anlayışın kalıcılaştırılmaya
çalışıldığı bir süreçte özgür seçimden bahsetmek
acaba olanaklı mıdır? Yine, seçim sonucuna bağlı
olarak dağıtılacağı sanısı yaratılarak
iktidar partisi yöneticileriyle birlikte hazırlanan listelerdeki yüzlerce,
binlerce kişinin seçimden bir gün sonra bir devlet bankası önünde
sosyal yardımlaşma bütçesinden dağıtılacak
paraları almak üzere uzun kuyruklar oluşturması herkesin gözü
önünde gerçekleşirken acaba demokratik bir seçimden ve demokratik bir
sonuçtan söz etmek olanaklı mıdır?
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan; yine, Yüksek Seçim Kurulunun karar ve
ihtarlarına rağmen Sayın Başbakan tarafından
azmettirilen, teşvik edilen devletin valisinin seçim yasaklarını
ihlal etmekten ceza aldığı bir ülkede seçimlerin adil bir
ortamda gerçekleşmesinin devlet tarafından güvence altına
alındığından acaba bahsedilebilir mi? Her türlü gerçek
bilgi kanallarının tıkandığı, dördüncü güç olan
özgür medyanın sansür edildiği, gerçekleri yazan gazetecilerin
iktidarın baskısıyla işlerinden
uzaklaştırıldığı, ağır yargılama
süreçlerinden geçirildiği, buna karşın medya yandaşı
kalemlerin TRT gibi bütçesinin yüzde 80ini halktan toplanan vergilerle
oluşturulan TRTde kadrolaştığı ve TRT bütçesinden
finanse edildiği ve yine -az önce Sayın Yaşar Ağyüzün
bahsettiği gibi- oğlunun 1.400 TL dershane ücretini ödeyemeyen
annenin cezaevine girdiği ve bu sorumluluğu aslında üzerine
almaması gereken gencecik bir evladımızın
yaşamına kıydığı bir süreçte, bu paralarla
ölçülemeyecek kadar büyük miktardaki paraların, tam 750 milyon
doların yandaş medya yaratabilme gayesiyle damat holdinglerine
transfer edildiği, peşkeş çekildiği bir süreçten geçerken
bu yasayla getirilen düzenlemelerin genel gerekçede bahsedilen amaçları
gerçekleştirmesi acaba mümkün müdür?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) Yine, din ve dince kutsal sayılan
şeyler istismar edilerek siyasete bulaştırılıyorsa
hepimizce ortak değerlerin oya dönüştürülmesi çabası içine
giriliyorsa bırakın özgür ve serbest seçimi, kısmi bir demokrasiden
söz etmek bile acaba olanaklı mıdır?
Değerli
milletvekilleri, sonuç olarak bütün bu yaşananlara iktidar temsilcileri
sadece seyirci kalmakla yetinmeyip aynı zamanda bu sürecin kurucusu ve
yöneticisi oluyorlarsa o ülkede yasalar nasıl çıkarsa
çıksın, hangi gerekçeler yer alırsa alsın dürüst,
demokratik, adil bir seçim ortamından söz etmek olanaklı
değildir.
Ancak ben yine de
katkı sağlayacağı inancıyla önergemizin kabulünü
diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köktürk.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Toplantı yeter
sayısının
BAŞKAN
Evet, yoklama talebi var.
Sayın
Kılıçdaroğlu, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özkan,
Sayın Hacaloğlu, Sayın Köktürk, Sayın İçli, Sayın
Ergün, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Tütüncü, Sayın Dibek,
Sayın Sönmez, Sayın Ağyüz, Sayın Okay, Sayın Oksal,
Sayın Karaibrahim, Sayın Seçer, Sayın Küçük, Sayın
Çakır, Sayın Altay, Sayın Koçal.
Üç dakika süre
veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
4.- Ankara Milletvekili Haluk İpekin, Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 18 Milletvekilinin,
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ve 10
Milletvekilinin, Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak ve 19
Milletvekilinin, Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi ve 5 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/636, 2/123, 2/200, 2/288, 2/304,
2/342, 2/364, 2/474, 2/596) (S. Sayısı: 490) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Temel Kanun
olarak görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin
Çerçeve 23. maddesi ile düzenlenen 298 sayılı Kanunun 105 inci
maddesinin 4üncü fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesi arz ve teklif olunur.
Haluk
İpek (Ankara) ve arkadaşları
Sandık
sonuç tutanağı verilen müşahit ve sandık kurulu üyelerinin
ad ve soyadları ile temsilcisi oldukları siyasi partinin adı
veya bağımsız adayın adı ve soyadı sandık
kurulu tutanak defterine yazıldıktan sonra tutanağın teslim
alındığına dair imzaları alınır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum)- Katılıyoruz efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Verilen önerge
ile müşahit veya sandık kurulu üyelerine verilecek sandık sonuç
tutanaklarının bu kişilere imza
karşılığında verilmesi öngörülerek uygulamada
yaşanabilecek problemlerin önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü madde
üzerinde üç önerge vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
24üncü Maddesi ile değiştirilen 108inci maddesinin üçüncü fıkrasının
birinci cümlesinde yer alan
almakla beraber
ibaresinin
almak suretiyle
şeklinde ve yine aynı cümlede yer alan
işlemek suretiyle
ibaresinin
işleyerek
şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Hamit Geylani |
|
|
Batman |
Iğdır |
Hakkâri |
|
|
Sırrı
Sakık |
Şerafettin
Halis |
Akın
Birdal |
|
|
Muş |
Tunceli |
Diyarbakır |
01/04/2010
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra nolu yasa teklifinin 24üncü maddesinde yer alan;
Kanunda
belirtilen usul ve esaslara uygun olmak şartıyla, Yüksek Seçim
Kurulunca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde, bilgisayar ortamında
yapılabilir. ifadesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.
|
|
Osman
Coşkunoğlu |
Algan
Hacaloğlu |
Şevket
Köse |
|
|
Uşak |
İstanbul |
Adıyaman |
|
|
Hulusi Güvel |
Bilgin
Paçarız |
Tansel
Barış |
|
|
Adana |
Edirne |
Kırklareli |
Değişiklik Metni:
Kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olmak
şartıyla, Yüksek Seçim Kurulunca belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde, bilgisayar ortamında yapılır. Seçim sonuçlarının
ilçe seçim kurullarınca birleştirilmesi ve denetlenmesi sürecinde
sandık kurullarından gelen sonuç tutanaklarının, bilgisayar
ve iletişim teknolojilerinin sağladığı tüm olanaklardan
yararlanılarak, doğrudan bilgisayar ortamına
aktarılması ve anında büyük elektronik ekranda izlenebilmesi
sağlanır. Bu konudaki uygulama esasları Yüksek Seçim Kurulu
tarafından düzenlenir.
BAŞKAN Şimdi, en aykırı önergeyi okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 24. maddesi ile düzenlenen
298 Sayılı Kanunun 108. maddesinin; 1. fıkrasından sonra
gelmek üzere Sandık kurullarından gelen sonuçların birden fazla
bilgisayar ile kabul edildiği hallerde ilçe seçim kurulu başkanı
her bilgisayar girişinin yapıldığı yerde siyasi parti
temsilcileri veya müşahitleri ile bağımsız aday
müşahitlerine seçim sonuçlarının teslimini izlemelerine imkân
sağlayacak yeri ayırır. Cümlesinin eklenmesini, arz ve teklif
ederiz.
|
|
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
|
Konya |
Mersin |
Isparta |
|
|
Rıdvan
Yalçın |
Oktay Vural |
|
|
|
Ordu |
İzmir |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
Buyurun
Sayın Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar)
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
görüşülen teklifin 24üncü maddesine ilişkin verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, verdiğimiz değişiklik önergesiyle birinci
fıkradan sonra gelmek üzere Sandık kurullarından gelen
sonuçların birden fazla bilgisayar ile kabul edildiği hallerde ilçe
seçim kurulu başkanı her bilgisayar girişinin
yapıldığı yerde siyasi parti temsilcileri veya
müşahitleriyle bağımsız aday müşahitlerine seçim
sonuçlarının teslimini izlemelerine imkân sağlayacak yeri
ayırır. ibaresinin eklenmesini önermekteyiz. Şimdi, Komisyonu
temsil eden arkadaşımız katılmadı, Hükûmet önergeye
katılmadı.
Değerli
arkadaşlarım, bu önerge, bana göre, bu teklife getirilmiş en
makul önergelerden bir tanesi. Şunu teklif ediyoruz
Yani seçim
sonuçları birden fazla bilgisayar ile takip edilecekse her
bilgisayarın başında siyasi partilerin ya da
bağımsız adayların bu bilgisayar girişlerini takip
etmelerini istemekten daha doğal ne olabilir ki buna karşı
çıkılmaktadır? Açıkçası,
arkadaşlarımızın takdirini anlamakta zorlanmaktayım.
Değerli arkadaşlarım,
biliyorsunuz, ülkemizi tekrar kamplaştıran, kutuplaştıran
bir Anayasa paketi üzerinde görüşmeler yakın zaman sonra
başlayacak. Şimdi, bu pakette Hükûmetin temelde yargıyı
kuşatma altına almak isteği gözlerden kaçmayan bir gerçektir.
Burada acaba yargının kuşatılma isteği,
yargının efendim, daha demokratikleştirilmesi gerektiğine
ilişkin iddianız acaba biraz siyaset kurumuyla
karşılaştırıldığında ne ölçüde
gerçekçidir diye düşünmek zorunda değil miyiz?
Değerli
arkadaşlar, bugün, milletimizin gönlünde en saygın kurum olması
gereken yer bu Parlamentodur; çünkü milletimizin Türkiyede belki bürokrasiyi
direkt tayin etme imkânı bulunmamaktadır ama bu yüce Meclis
milletimizin iradesiyle oluşmaktadır. Öyleyse bu milletin gönlünde
saygınlığı en fazla olması gereken kurum da bu Meclis
olmalıdır, en başta bu Meclis, en itibarlı kurum
olmalıdır. Peki, biliyorsunuz, birçok kamuoyu
araştırmasından çıkan sonuçlar ne yazık ki
milletimizin doğrudan seçtiği bu Meclis saygınlık
sıralamasında çok geri sıralarda kalmaktadır. Parlamento
olarak, bu Parlamentoda milletimizin yüce iradesini temsil eden milletvekilleri
olarak ve parlamenter sistemi partiler eliyle yürüten insanlar olarak acaba bu
sonucu hep birlikte tartışmak durumunda olmamalı mıyız?
Neden milletin doğrudan seçtiği bu yüce Parlamento, bu gazi Meclis
acaba milletin gönlünde yeter derecede saygın değildir? Bunun
sonuçlarını hep beraber düşünmek durumunda değil miyiz
acaba değerli milletvekilleri?
Değerli
arkadaşlarım, seçim kanunları ve siyasi partiler kanunları
üzerinde bir değişiklik görüşüyoruz. Tabii, bu teklifi biraz da
hayretle karşılıyorum. Bu kadar içi boş, bu kadar
rötuşlarla dolu bir teklifle burada Meclisin zamanını harcamak
belki milletimize de haksızlık diye değerlendiriyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin öteden beri savunduğu, Türkiye'nin en büyük
ihtiyacı olan bir siyasi etik yasasını burada
tartışıyor olmayı arzu ederdim.
Hepiniz
taşrada siyaset yaptınız. Bulunduğunuz yerlerde siyasi
rakiplerinizin hangi yöntemlerle mücadele ettiğini görüyorsunuz.
Bakıyorsunuz, bazı adayların peşinde olağanüstü
paralarla, devasa bütçelerle yapılan seçim kampanyalarıyla
karşılaşıyoruz. Şimdi, bakıyorsunuz
televizyonlarda seçim dönemi siyasi partilerin reklamının yasak
olduğunu görüyoruz. Bir yanda bakıyorsunuz haberlerin
reklamlaştırıldığı bir kampanya dönemini hep
beraber görüyoruz, gözlemliyoruz. O hâlde değerli milletvekilleri, bu
Meclisin siyaset adına ilk gündem maddelerinden birisi siyasetin
finansmanını gözden geçirmek olmamalı mı diye
düşünüyorum.
Burada, bir
kısım konuşmacılar da söyledi değerli
arkadaşlarım, bir dönem önceki Parlamentoda gerçekten de milletimizin
yarıya yakınının oyunun bu Mecliste temsil edilemediği
günler oldu. O hâlde hep beraber yüce milletimizin temsilcileri olarak seçmen
iradesini bu Mecliste temsilde adalete uygun ölçülerle nasıl yapabilirizi
oturup daha dingin zamanlarda konuşmayı başarmalı
değil miyiz diye açıkçası sormaktan kendimi alamıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
RIDVAN YALÇIN
(Devamla) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, söz almışken bir üzüntümü sizlerle
paylaşmak istiyorum. Bu necip milletin gönlünde, zengininden yoksuluna her
kesimdeki insanın çok temel bir anlayışı vardı ve Oy
namustur. diye tanımlanırdı. Bu benim çok saygı
duyduğum bir anlayıştır, kutsanacak bir
anlayıştır, fakat birçok seçim kampanyasında içim
acıyarak müşahede ettiğim durumlarla
karşılaştım. Gidip insanlarımıza, o muhtaç
insanlarımıza partimizin propagandalarını anlatmak
istediğimizde, mutlaka o dinleyenlerden bir kısmının Ya,
bu propagandaları geçin, siz ne veriyorsunuz? dediğine şahit
oldum. Bu benim yüreğimi acıtan bir durumdur, ne Türk siyaseti ne
yüce Türk milleti bu aşağılayıcı duruma layık
değildir.
İnşallah
milletimizin onurunu hep birlikte yüceltmek bizlere nasip olur diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
01/04/2010
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra nolu yasa teklifinin 24üncü maddesinde yer alan;
Kanunda
belirtilen usul ve esaslara uygun olmak şartıyla, Yüksek Seçim
Kurulunca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde, bilgisayar ortamında
yapılabilir. ifadesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.
Algan
Hacaloğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Değişiklik
Metni:
Kanunda
belirtilen usul ve esaslara uygun olmak şartıyla, Yüksek Seçim
Kurulunca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde, bilgisayar ortamında
yapılır. Seçim sonuçlarının ilçe seçim kurullarınca
birleştirilmesi ve denetlenmesi sürecinde sandık kurullarından
gelen sonuç tutanaklarının, bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin
sağladığı tüm olanaklardan yararlanılarak,
doğrudan bilgisayar ortamına aktarılması ve anında
büyük elektronik ekranda izlenebilmesi sağlanır. Bu konudaki uygulama
esasları Yüksek Seçim Kurulu tarafından düzenlenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hacaloğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALGAN
HACALOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekilleri olarak vermiş olduğumuz bu
değişiklik önergesinde temel amacımız, seçim
sonuçlarının ilçe seçim kurullarında toplaştırılma
sürecinde, aşamasında insan hatasından veya hilesinden
kaynaklanan yanlışlıkları giderebilmek amacıyla
teknolojiden yararlanılarak doğru sonuçları elde edebilmek ve bu
çerçeve içinde, halkın iradesinin sandıkta doğru ortaya
çıkmasına katkıda bulunmak.
Ben, tabii,
burada, Sayın Bakanın ve Komisyonun Ret demesini anlamakta zorlukla
karşılaşıyorum, Belki ne olduğu
anlaşılmadı. diyorum. O nedenle, bir iki cümleyle bunu
açıklamak ve değerlendirmede bulunmak istiyorum.
Bildiğiniz
gibi, sandıklarda sonuçlar tutanaklara yansıtılır. Bu
tutanaklar her parti temsilcisine verilir. Partilerin seçim
sonuçlarını sandıklarda takip edebilmesinin tek
dayanağı budur. O aşamadan sonra, bu tutanaklar bir şekilde
sandıklarla beraber ilçe seçim kurullarına intikal ettirilir ve orada
partilerin temsilcilerinin nezdinde okunarak ve sonuçlar
toplulaştırılarak ilçe seçim kurulları düzeyinde sonuçlar
elde edilir. Biliyoruz ki, yıllardır buralarda son derece vahim
hatalar yapılabilmektedir, insani hatalar yapılabilmektedir. Bu sürecin,
bir şekilde, ideali, sandıktan başlayarak, sandıkta
elektronik oy tespitiyle ve o sonuçların elektronik ortamda, bilgisayar
ortamında, dijital ortamda ilçe seçim kurullarına
yansıtılmasıdır. Ama bunu yapacak noktada değiliz.
Dolayısıyla, elden getirilen sandık sonuçlarının ilçe
seçim kurullarında toplaştırılması amacında,
değerli arkadaşlarım, sandıklardaki tutanakların uygun
formatlarda hazırlanarak, bunların scanner dediğimiz, optik
okuyuculu bilgisayar teknolojisinin olanakları kullanılarak, doğrudan
doğruya ilçe seçim kurullarında bilgisayara aktarılması ve
bu sonuçların anında elektronik büyük ekrana
yansıtılması.
Böylelikle iki
yarar ortaya çıkacaktır: Hem ilçe seçim kurullarında mevcut olan
parti temsilcileri anında bunları izleyebilecekler,
denetleyebilecekler. Aynı zamanda, sonuçlar doğrudan doğruya,
insan eli değmeden ve insanların orada okuyarak
yanlışlıklar yapabilme olasılığını
engelleyerek, doğrudan doğruya bilgisayar ortamına
aktarılması ve HAVELSAN tarafından denetlenen, sürdürülen o
ortamda doğrudan doğruya Yüksek Seçim Kuruluna aktarılması.
Bunun için Türkiye genelinde bin adet bilgisayara, bin adet optik okuyucu
scannera, bin adet de büyük ekrana ihtiyaç vardır. Bu, son derece
kolaylıkla altından kalkılabilecek bir harcamadır. Demokrasimiz
bunu hak etmektedir.
Ancak,
değerli arkadaşlarım, gerek burada Sayın Bakanın ve
Komisyonun otomatikman, yaptığımız teklife soğuk
bakması ve gerekse son zamanlarda genel seçim yaklaşırken
iktidarda, AKPde genel bir telaş ve tedirginliğin ortaya
çıktığını görmekte oluşumuz bizi bu teklif
konusunda da karamsarlığa götürmektedir.
Özellikle son bir
yıldır, ülkemizde inanılmaz boyutta kurumların bir
çatışma sürecine çekilmekte olduğunu görmekteyiz. Artık,
yaratmakta olduğunuz, iktidarın yaratmakta olduğu bu kaos ve
çatışma ortamında burada yasa çıkarma
çabalarımızın da bir nafile çabaya dönüşmekte olduğunu
görmekteyiz. Biz burada istediğimiz kadar seçimlerin daha adil, daha
güvenilir, daha açık ortamda yapılmasını sağlamak
amacıyla yasalar çıkarma çabası içinde olalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ALGAN
HACALOĞLU (Devamla) Bağlıyorum. Ancak bir şeyi
unutmaktayız: Doğru, dürüst seçimler, halkın iradesini
doğru yansıtan seçimler ancak yargı sistemine halkın tam
güvendiği ortamlarda olabilir. Bunun için de yargıç, yargı
bağımsızlığının ve
tarafsızlığının tam olarak sağlanması gerekir.
Keza, hukuk devleti normlarının eksiksiz bir şekilde
uygulanması gereklidir ve onun ötesinde, hepsinden önemlisi,
sağlıklı seçimler, ancak halkın tüm kurumlara yeterince
güven duyması ile sağlanabilir.
Ne yazık ki
iktidarın, özellikle son zamanlardaki davranışlarıyla,
özellikle Anayasa üzerinde getirmek istediği dayatmalarla Türkiye'de
demokrasimizi bekleyen kökler kurutulmakta ve halkımızın bu
iradesinin önüne engeller çıkartılmaktadır. Ben burada iktidar
partisini bir kez daha sağduyuya çağırıyorum.
Bu duygularla
sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
24üncü Maddesi ile değiştirilen 108inci maddesinin üçüncü
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
almakla beraber
ibaresinin
almak suretiyle
şeklinde ve yine aynı cümlede yer alan
işlemek suretiyle
ibaresinin
işleyerek
şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Hayır,
katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Geylani. (BDP sıralarından alkışlar)
HAMİT
GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
okunan değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizin seçim hukukuna baktığımızda,
başta 82 darbe Anayasası olmak üzere bütün yasal düzenlemelerde
antidemokratik hükümlere rastlamaktayız. Seçimlerin demokratik ve adil bir
yarış içinde yapılmasına engel Siyasi Partiler Yasası,
Seçim Yasası ve Milletvekili Seçimi Yasasının çokça sayıda
haksız ve hukuksuz maddeleri ne yazık ki şu an görüşmekte
olduğumuz yasa teklifinde de çözümsüz kalmaktadır. Oysaki en az
Anayasa kadar önemli olan bu yasaların evrensel hukuk normları
standartlarına çekilmesi artık günümüzde kaçınılmaz bir hâl
almıştır. Görüştüğümüz yasa teklifi, kuşkusuz, az
da olsa önemli düzenlemeler de içermektedir. Ancak, az önce de söz ettiğim
yasaların özüne yani antidemokratik ruhuna dokunulmadan yapılacak
düzenlemelerin uzun vadeli hiçbir kıymeti harbiyesi olmayacağı
açıktır.
Değerli
arkadaşlar, seçim hukuku bir bütündür ve çok geniş bir alanı
kapsamaktadır. Seçme ve seçilme yeterliği, adaylığa
ilişkin kurallar, oy verme yöntemleri, seçim çevreleri, seçim ilkeleri,
seçimlerin düzenlenmesi, seçimlerin yönetim ve denetimi, seçmenler
tarafından kullanılan oyların Mecliste sandalyelere
bölüştürülmesi veya dönüştürülmesi, seçimlere katılan siyasi
partiler ve özgürlükleri, her dilde propaganda yapma özgürlüğü, baraj
sistemi, azınlıkların temsili, siyasi partilere ödenen hazine
yardımı, seçim yasakları, seçimlerin güvenliği ve çokça
daha sayacağımız çok sayıda hadise seçim hukukunu bir bütün
olarak ortaya koymaktadır. Örnek olarak sunduğumuz bu konulardan
sadece bir tanesinin bile eksik ya da haksız bir şekilde
düzenlenmiş olması hâli, haksız ve adaletsiz bir seçimin
yapılmasına neden olacaktır.
Ne yazık ki
Türkiyede hiçbir zaman adil ve demokratik bir seçim bugüne kadar
yapılmamıştır. Seçmenin iradesi sandıklara
yansımadığı gibi sandıklardan çıkan sonuçlar da
hiçbir zaman demokratik bir şekilde Mecliste temsiliyetini
bulamamıştır. Bu anlamda, Türkiye'nin atması gereken çokça
adım ve katetmesi gereken uzun bir yol vardır.
Değerli
milletvekilleri, kuşkusuz, seçimlerde kullanılan oy pusulaları
sayılmaları ve hesaba katılmaları ya da geçersiz
sayılmaları çok önemli konulardır. Oy pusulalarının
düzenlenmesi iki bakımdan çok önemlidir. Oy pusulası, seçmenin
seçimlerde yarışan parti ya da adaylar arasında tercihini
rahatlıkla yapabilmesi ve bu tercihini geçerli bir şekilde
belirtmesinde tereddüde yer vermeyecek biçimde olmasına olanak
sağlamalıdır. Ayrıca, oy pusulası oy
sayımının doğru yapılmasını sağlayacak
nitelikte olmalıdır. Kötü düzenlenmiş, örneğin küçük ve
birbirine yakın tercih bölmelerine yer verilmeyen bir oy pusulasında,
seçmenin hangi parti ya da adaya oy verdiğini belirlemekte güçlük
çekilmektedir. Oy pusulasında kullanılan yazı biçimi,
fotoğraf, işaret ve sembollerin en uygun büyüklük ve aralıklarla
yerleştirilmesi ve pusula baskısının da çok net, kaliteli
olması gerekmektedir. Ülkemizde çok sayıda partinin seçime
katılması karşısında oy pusulasının
elverişsiz olması nedeniyle seçmenlere kullanılmasını
güçlendirmekte, hatta geçersiz oyların artmasına bile yol
açmaktadır. 99 milletvekili genel seçimlerinde ortaya çıkan geçersiz
oy sayısı 1 milyon 470 bin 500dür, yaklaşık oyların
yüzde 4,5u demektir. 2002 seçimlerinde ise bu sayı ve oran 1 milyon 270
bin küsurdur
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HAMİT
GEYLANİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
yani bu da
yaklaşık yüzde 4 olarak gerçekleşmiştir. Geçersiz oy
oranlarının ülkemiz seçimlerinde bu kadar yüksek olmasının
oy pusulasının düzenlenmesi ve oy kullanma yöntemindeki sorunlarla
ilişkili olduğu da bir gerçeklik.
Oy
pusulalarının doğurduğu sorunların başında,
oy pusulalarında partilere ayrılan yerlerin küçük olması ve
mühür kullanılarak oy verilmesi, çok sayıda geçersiz oyun ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. Ayrıca, yapılan
haksız bir değişiklikle bağımsız adayların
da birleşik oy pusulasında yer alması pusulaların daha
karmaşık hâle gelmesine neden olmuştur, bu da çok ciddi bir
soruna neden olmaktadır. Bu konuda da değişiklik önergemiz
verilmiştir, ne yazık ki bu ana kadar kabul edildiği
görülmemektedir.
Kısaca arz
ettiğim nedenlerle değişiklik önergemizin kabul edilmesini
saygıyla dilerim.
Teşekkür
ederim. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
25inci madde
üzerinde üç önerge vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
25inci Maddesi ile değiştirilen 128inci maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
imzalanmasına
kadar
ibaresinden sonra gelmek üzere
düzenlenecek bir tutanak ile
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Akın
Birdal |
Pervin Buldan |
|
|
Batman |
Diyarbakır |
Iğdır |
|
|
Hamit Geylani |
Şerafettin
Halis |
Osman Özçelik |
|
|
Hakkâri |
Tunceli |
Siirt |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin temel hükümleri ve seçmen
kütükleri hakkında kanun ile milletvekili seçimi kanununda
değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin Madde 25in
1. fıkrasında geçmekte olan ilçe seçim kuruluna itiraz olunabilir
ibaresinin yerine il ve ilçe seçim kuruluna itiraz olunabilir ibaresinin
getirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Hüseyin
Yıldız |
Nevzat Korkmaz |
|
|
İzmir |
Antalya |
Isparta |
|
|
Kadir Ural |
M. Akif Paksoy |
Mustafa Enöz |
|
|
Mersin |
Kahramanmaraş |
Manisa |
BAŞKAN En
aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesi ile değiştirilen
298 sayılı Kanunun 128 inci maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Vahap Seçer |
Engin Altay |
Orhan Ziya
Diren |
|
|
Mersin |
Sinop |
Tokat |
|
|
Ali İhsan
Köktürk |
Turgut Dibek |
Necla Arat |
|
|
Zonguldak |
Kırklareli |
İstanbul |
Bu itirazlar,
sandık sonuç tutanağının düzenlenip başkan ve üyeler
tarafından imzalanmasına kadar sözle veya yazıyla, sandık
kurulları vasıtasıyla yapılabileceği gibi, oy verme
gününden sonraki Perşembe günü saat 17.00a kadar doğrudan ilçe seçim
kurullarına yapılabilir. Sözle yapılan itirazlar yazı ile
yinelenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Hayır,
katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Seçer, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER
(Mersin) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 25inci maddesinde verdiğimiz değişiklik
önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Değerli
arkadaşlarım, verdiğimiz değişiklik önergesi,
sandık kurullarının kararlarının, oyların
sayım ve dökümü ile tutanakların düzenlenmesine ilişkin iş
ve işlemlerin aleyhine ilçe seçim kuruluna itirazlarla ilgili.
Verdiğimiz değişiklik önergesi, bu itirazların sandık
sonuç tutanağının düzenlenip başkan ve üyeler
tarafından imzalanmasına kadar sözle veya yazıyla, sandık
kurulları vasıtasıyla yapılabileceği gibi, oy verme
gününden sonraki perşembe günü saat 17.00ye kadar doğrudan ilçe
seçim kurullarına yapılabilir; ayrıca sözle yapılan
itirazlar yazıyla yinelenebilir şeklinde. Yasa metninde bu süre, oy
verme gününden sonraki salı günü saat 15.00e kadar. Ancak, biz, bu verdiğimiz
önergeyle, oy verme gününden sonraki perşembe günü saat 17.00ye kadar bu
itirazların yapılmasını talep ediyoruz. Tabii bunun
gerekçesi, seçim sonuçlarının incelenmesi, değerlendirilmesi,
edinilen bilgilerin tutanaklara geçirilmesi belirli bir süreç alıyor. Bu
nedenle, itiraz süresini daha uzun tutarak seçim sonuçları hakkındaki
değerlendirmelerin daha sağlıklı yapılmasını
burada amaçlamaktayız. Ayrıca, sözlü olarak yapılan itirazların
da, daha sonra tereddütlere sebebiyet verilmemesi için, yazılı olarak
da ilenmesi amaçlanmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, tabii burada geçtiğimiz hafta başladı bu
yasa değişikliğiyle ilgili çalışmalarımız.
İki gündür de, salı ve çarşamba, bu haftanın
çalışma günlerinde bu yasa üzerinde
çalışmalarımız devam ediyor. Buradaki tabii ki temel amaç,
seçimlerde, daha adaletli bir seçim, halkın iradesinin, seçmenin
iradesinin sandığa doğru bir şekilde
yansımasını, halkın, milletin etki altında ya da
baskı altında kalmadan iradesini sandığın
başına giderek, oyunu kullanarak yerine getirmesini sağlamak.
Yasaları
yapabiliyorsunuz ama yaşadığınız toplumda, hem
toplumsal anlamda hem de bu yasayla ilgili siyasi anlayış, mantalite
farklı boyutlardaysa ne kadar yasa yaparsanız yapın ne kadar bu
konuda ciddi birtakım buraya maddeler de koyarsanız koyun, yine
seçimlerde yolsuzlukların, haksızlıkların,
hukuksuzlukların önünü almanız mümkün değil. Geçtiğimiz son
seçimlerde, 2009 yerel seçimlerinde olsun, daha önce 2007de yapılan genel
seçimlerde olsun, özellikle bu konudaki şaibeler, seçime hile
karıştırıldığına dönük birtakım
şaibeler ayyuka çıkmıştır. Benden önceki hatip
arkadaşlarım da bu konuya değindiler ama iktidar
sıralarından itirazlar yükseldi. Bulunduğumuz seçim bölgelerinde
gerçekten bu konularla karşı karşıya geldik. Oy pusulalarının
ya da oy sandıklarının çöplerden
toplandığını biliyoruz ya da seçimlerden hemen önce
iktidarda bulunan partinin iktidar erkini kullanarak, devlet
organlarını kullanarak, devletin memurunu kullanarak, devletin kolluk
güçlerini kullanarak ya da siyasi erkin kendine verdiği yetkiyle, güçle,
seçim öncesi halka, millete ya da toplumun belirli kesimlerine birtakım
menfaat sağlayarak şu ya da bu şekilde, oylamaların ya da
seçimlerin kendi lehine sonuçlandırılmasını sağlama
gayreti içerisinde olduğunu görüyoruz.
Daha önceden hep
yadırgardık, özellikle 1980li yıllardan önce toplumun büyük bir
kesimini oluşturan çiftçi kesiminin oylarını alabilmek için
-şimdi adını buradan zikretmeyeceğim- geçmişte de
Cumhurbaşkanlığı yapmış bir liderimiz, seçimlerin
tarihine bakarak hemen o seçim tarihinden önce Türkiyede hangi bölgede hangi
ürün hasat ediliyorsa onun taban fiyatını yüksek vererek o kesimin,
çiftçilerin, üreticilerin oylarını kendi partisine kanalize etme
gayretleri içerisinde olurdu. Ben bunu 2007 seçimlerinde yaşadım.
Bakıyorum, o günleri hatırladığımda, seçim öncesinde
Hükûmetin, özellikle yine tarım sektörüne dönük birtakım tedbirleri
oldu ya da onlara avantaj sağlama yönünde birtakım eylemleri oldu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Hep buradan, kürsüden çıkar bağırırız,
üreticilerin destekleme primlerini ya da verdiğiniz ürün primlerini
geciktiriyorsunuz, gübre desteklerini geç ödüyorsunuz, mazot desteklerini geç
ödüyorsunuz diye ama 2007 seçimlerinden önce baktım, ödenmesi gereken
tarihten üç ay önce, dört ay önce bu üreticilerimize ait olan primler Hükûmet
tarafından ödenmiş. Tabii, herkesin de konuştuğu, gıda
paketlerinin dağıtımı, kış ortasında
dağıtılan buzdolapları vesaire vesaire.
Gerçekten,
21inci yüzyılda modern Türkiyeye, çağdaş Türkiyeye, hak,
hukuk devleti Türkiyeye iktidar iradesiyle gerçekleşen bu tip
birtakım tavır ve hareketlerin
yakışmadığını ve bunu yadırgadığımı
da buradan ifade etmek istiyorum.
Önergemiz
konusunda bizlere destek vereceğinizi umut ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Seçer.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika
(AK PARTİ sıralarından Komisyondakileri
saymadınız. sesleri)
Pardon
Tamam
Tamam
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Arkadaşlar, niye
bağrışıyorsunuz? Saydırıyorum işte.
Sayar
mısınız
Kâtip Üyeler
arasında mutabakat olmadığından, üç dakika süre veriyo-rum,
işari oylamayı elektronik oylamayla yapıyorum.
Oylamayı da
başlatıyorum:
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel hükümleri ve seçmen
kütükleri hakkında kanun ile milletvekili seçimi kanununda
değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin Madde 25in
1. fıkrasında geçmekte olan ilçe seçim kuruluna itiraz olunabilir
ibaresinin yerine il ve ilçe seçim kurullarına itiraz olunabilir
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Hayır,
katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Ural, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
KADİR URAL
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesi hakkında vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde konuşmak üzere
huzurlarınıza gelmiş bulunmaktayım. Genel Kurulda bulunan
sayın milletvekillerini ve televizyonları başında bizleri
bu saate kadar dinleyen, izleyen bütün milletimizi saygı ve sevgilerimle
selamlıyorum.
Her ne kadar
vermiş olduğumuz değişiklik önergelerimize
uzlaşmacı olmayan tavrınızla ret vereceğinizi tahmin
etsek de bıkmadan, usanmadan, kanunu doğru yola getirmek ve düzeltmek
için bu değişiklik önergelerini vermeye devam edeceğiz.
Vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle kanunun
bütünlüğüne uyum sağlanması amaçlanmıştır çünkü
değiştirdiğiniz 298 sayılı Kanunun bundan sonraki
maddelerinde il seçim kurullarına da itiraz edilebileceği
belirtilmekte, ayrıca itirazlar ilçe seçim kurulunda incelenirken
aynı zamanda il seçim kurulu da bu itirazların ve incelemelerin
takipçisi olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; benden önce Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına konuşan ve önergelerle bu kanun
değişikliklerini, bu kanun teklifini düzeltmeye çalışan
değerli milletvekillerimizin de belirttiği gibi, bu kanunun
çıkmasına ve değişikliklerin yapılmasına
karşı bir parti değiliz hatta birçok maddesinde alt komisyondaki
Milliyetçi Hareket Partisi temsilcisi büyüklerimizin, milletvekillerimizin çok
büyük katkılarının da olduğunu biliyoruz ve bu
katkılarından, iktidar partisi milletvekillerinin de memnuniyetlerini
bu kürsüden belirttiklerini müşahede ettik. Biz de bu
çalışmalardan dolayı bütün Komisyon üyelerine ve
milletvekillerine teşekkür ediyoruz. Ayrıca, dün gece Genel Kurulda
sabaha karşı saat dörde kadar çalışan milletvekillerimize
de teşekkür ediyoruz fakat sayın iktidar milletvekilleri, bu
çalışmalarınıza saygı duymakla birlikte, teklif
kamuoyunun beklentileriyle örtüşen bir kanun teklifi
olmadığı için birçok eleştirilerin odağı olma
durumuna geliyor. Mesela, yürütme gücünün seçim iş ve işlemlerine
ilişkin yetkileri bu kanunla genişletilerek yürütmenin yani
iktidarın seçim iş ve işlemlerine müdahalesi sağlanmaya
çalışılmaktadır. Yürütme yani iktidarın seçimlere
müdahalesi demokratik toplumlarda ve yönetimlerde olmaması gereken bir
durum iken mülki idare amirlerine verilen yetkilerin bazı iktidar
yanlısı kaymakam ve valiler tarafından art niyetli bir
şekilde kullanılabileceği göz ardı edilmemelidir ki bu son
dönemlerde, özellikle AKP İktidarı döneminde çok rastlanan bir durum
hâline gelmiştir. Bu mülki amirlerin iyi bir şeklide denetlenmesi ve
gereken cezai işlemlerin de uygulanması gerekmektedir.
Ayrıca, bin
yıllık kardeşlik hukukumuzu bozacak art niyetli bölücülere
fırsat olarak verilmeye çalışılan yerel dillerde propaganda
yapılabilmeye olanak tanıyan madde üzerinde de çok
konuşulmuş, muhalefet partilerinin, özellikle Milliyetçi Hareket
Partisinin çekincilerinin anlatılmasına rağmen madde AKPli
milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyuna
çıktığınız zaman, halkın içerisine
girdiğiniz zaman aslında Mecliste çıkartılan bu tür
yasaların vatandaşı pek ilgilendirmediğini de
söyleyebiliriz. Seçim kanunları, Anayasa değişikliği,
İller Bankasının şirket olması gibi konular toplumun
genelinin ilgisini çekmemektedir. Sanal gündemler yaratılarak Türk
milletinin esas gündemi gözden kaçırılmaktadır. Özellikle
iktidar partisi AKP, kamuoyu yoklamalarında vatandaşın derdinin
işsizlik, yoksulluk, enflasyon, ücretlerdeki azlık gibi konular olduğunu
gördükçe -ki, özellikle kamuoyu yoklamaları diyorum çünkü kendilerinin
tuzu kuru olduğu için pek vatandaşın içine girip de derdini
sormadıklarını zannediyorum çünkü sorsalar vatandaşın
derdinin işsizlik, yoksulluk, fakirlik olduğunu göreceklerdir- sanal
gündemler yaratarak gerçek gündemle uğraşmıyorlar.
Sayın
Hükûmet ve iktidar yetkilileri; geçen hafta Mersin ili Aydıncık
ilçesinde değişik toplum kesimleri ile bir araya geldik, özellikle
tarımla uğraşan vatandaşlarımızın
sıkıntılarını dinledik. Millet ağlıyor
sayın yetkililer. Çiftçi, tarım kredisine olan borçlarını
ödeyememiş durumda. Almış krediyi vatandaş inadına
üretim demiş, domatesi, patlıcanı, salatalığı
üretmiş fakat tarlasında kalmış, satamamış, alan
yok. Almaya gelen de 1,5 liraya ürettiği malı 70-80 kuruşa
almaya çalışıyor. Ne yapsın vatandaş, 1 liraya
ürettiği sebze meyvesini 50-60 kuruşa satıyor. Tabii, sezon
sonunda da ne elektrik parasını ne su parasını ne de
bankalardan ve tarım krediden çektiği parayı ödeyemiyor ve daha
sonra da gelsin haciz memurları. Vatandaş, çiftçi haciz
kıskacında. Esnaf, siftah yapmadan dükkânı kapatıyor.
Memur, işçi ay sonunu kredi kartına yüklenerek getirmeye
çalışıyor.
Mersinin Mut
ilçesinin Göksu beldesindeki milletimiz sıkıntısını
anlatacak iktidar yetkililerini arıyorlar. Diştaş ve
Gökçetaş köylüleri iktidar yetkililerini köylerine bekliyorlar. Muhtarlar
kendilerini dinleyecek yetkili istiyorlar; velhasıl vatandaşlar
işsizliğe, yoksulluklarına, fakirliklerine çare olacak kanunlar,
yasalar istiyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
KADİR URAL
(Devamla) - Yoksa burada çıkardığınız, yandaş
medyayla el ele vererek gündem değiştirmek için
yaptığınız yasa teklifleri, tasarılar falan vatandaşın
çok da umurunda değil. Vatandaş sizleri seçerken kendi problemlerine
çözüm bulacak, işsizliği, yoksulluğu, terörü bitirecek, huzurlu
ve mutlu, müreffeh bir Türkiyeyi yaratacak yönetim kadroları olarak seçtiler.
HSYKnın ve yüksek yargının gücü ile oynayın, Türk
Silahlı Kuvvetlerini vatandaşın gözünde yıpratmaya yönelik
çalışmalar yapın, çiftçiyi bitirin, işçiye cop ve biber
gazı sıkın, terör örgütü mensuplarını kırmızı
halılarla Haburda karşılayın diye iktidara getirmedi.
Herkesle kavga edin diye de seçmediler. Esnafla kavgalı, memur, işçi,
emekliyle kavgalı, çiftçiyle artık kavga etme gereği bile
duymayan, devletin üst kademesinde Anayasanın güçler
ayrılığı ilkesini çiğneyip bütün yetkileri eline
geçirmek için orduyla, yargıyla kavga eden, muhalefetin söylediklerini
kulak ardı eden Benim gücüm var, Mecliste istediğim gibi oylama
yapıp kanunları çıkartırım. diyen bir zihniyet, her
yeri ele geçirse bile Türk milletini ele geçiremeyecektir. Bu kanunun
uygulanacağı ilk seçimlerde de Türk milleti gereken cevabı
verecektir.
Önergeye
desteklerinizi bekliyoruz. Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
25inci Maddesi ile değiştirilen 128inci maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
imzalanmasına
kadar
ibaresinden sonra gelmek üzere
düzenlenecek bir tutanak ile
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Hayır,
katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özçelik.
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının çerçeve 25inci
maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ,
içselleştirilmiş bir demokrasi anlayışından yoksundur,
bu nedenledir ki darbe Anayasasıyla yaşamaya devam ediyor, yine bu
nedenledir ki darbe Anayasasına uygun hazırlanmış
yasaları yürürlükte tutmaya devam ediyor. Kimi yasalarda makyaj
mahiyetinde teknik düzenlemeler yaparak demokratikleşmenin sağlanamayacağı
çok açıktır.
Söz konusu yasa
tasarısı, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanun, teknik konuları ağırlıklı olarak
içermekte ve bu tasarıyla kimi, gerçekten küçük de olsa makyaj mahiyetinde
teknik düzeltmeler yapılmaktadır. Seçimlerde yurttaşın,
seçmenin özgür iradesinin önce sandığa sonra da Parlamentoya
yansımasının -önündeki engel- bu yasadaki kimi teknik
düzeltmelerle sağlanamayacağı açıktır.
AK PARTİ
girmiş olduğu bütün seçimlerde darbe Anayasasının bu
ülkeye demokratikleşme getiremeyeceğini, sivil, demokratik bir
anayasaya ihtiyaç olduğunu ve bunu en kısa zamanda
gerçekleştireceklerinin sözünü vermişti ancak sekiz yıldır
iktidarda olmasına rağmen hâlâ 1982 Anayasasıyla yaşamaya
devam ediyoruz çünkü gerek bu Anayasa gerekse bu Anayasa
mantığına uygun düzenlenmiş yasalar, iktidar partilerine
kimi avantajlar, olanaklar sağlıyor. İşte AK PARTİ bu
olanakları kullanmak istiyor ve bu olanaklara
sığınıyor. Yoksa, demokratikleşme kaygısı
olmuş olsaydı bu halkın beklentisi doğrultusunda
Anayasayı ve yasaları kökten demokratikleştirme yolunda bir
çaba içinde olurdu ve biz de bu çabalarını sevinçle, istekle
desteklerdik.
Seçimlerde
seçmenin özgür iradesinin sandığa yansımasının
önündeki temel eksikler yasalardaki antidemokratik hükümlerden
kaynaklandığı gibi, gerek iktidarın gerekse seçimde görev
alan sandık kurulu başkanlarının, ilçe seçim kurulu
başkanlarının, il seçim kurulu başkanlarının
yanlı tutumu da engel olmaktadır. Yine, vatandaşın,
seçmenin özgür iradesini engelleyen diğer bir husus da: Kimi valiler AK
PARTİnin il başkanları gibi, kimi ilçelerde kimi kaymakamlar AK
PARTİnin ilçe başkanları gibi, hatta kimi güvenlik görevlileri
de AK PARTİnin komiserleri gibi seçimlerde bire bir çalışma
yapmaktalar. AK PARTİye oy verilmemesi hâlinde yeşil
kartlarının iptal edileceği tehdidi yapılıyor, AK
PARTİye oy verilmemesi hâlinde o köye su götürülmeyeceği, o köyün
yollarının yapılmayacağı tehdidinde bulunuluyor.
ABDULLAH
ÇALIŞKAN (Kırşehir) İspatla!
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) Bunlar bir bakıma sonuç veriyor ama buna
rağmen halkımız büyük ölçüde bu tehditlere kulak asmıyor ve
oy vermek istediği siyasi partiye oy vermeye devam ediyor.
Bunlar
ispatlanmış şeylerdir, bunlar çok kolay
Defalardır
söylüyoruz, bunlar bir polemik konusu da değildir. Bunu Meclis kürsüsünden
defalarca ifade ettik, bunlar tartışılacak konular
değildir.
Evet, AK
PARTİ, seçim yasalarında ve Anayasada değişiklik
yapmayarak, seçim barajını düşürmeyerek, seçimlerde siyasi
partilerin ittifak kurmaları önündeki yasal engelleri kaldırmayarak
temsilde adaletten çok yönetimde istikrar ilkesine sarılmış
durumda.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) Yönetimde istikrar da sağlanabilmiş
değil. Temsilde adaletin olmadığı bir seçim sisteminde,
temsilde adaletin sağlanmadığı bir ülkede demokrasiden
bahsetmek söz konusu değildir.
Sayın
milletvekilleri, önümüzde hâlâ bir fırsat var, hâlâ demokratik bir Anayasa
yapma imkânına sahibiz. Böyle değilse bile, bütünüyle demokratik bir
Anayasa değilse bile, Anayasanın kimi maddelerinde
değişiklik yapma gücü vardır bu Parlamentonun. Eğer
gerçekten demokratikleşmeden yana, eğer gerçekten bu ülkenin
barışına, huzuruna, kalkınmasına katkıda
bulunabilecek yeni düzenlemeler, hazırlıklarınız varsa bunu
hep birlikte gerçekleştirebiliriz.
Böyle umutlarla
bu seçim çalışmalarının her şeye rağmen
hayırlı olmasını diliyoruz. Umarım güzel günleri
birlikte yaşama umudumuzu korumaya devam ederiz.
Saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özçelik.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları
olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu
kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç
Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle,
önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 13 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin Çerçeve 25
inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin yeni
madde ihdas edilerek 26 ncı madde olarak teklif metnine eklenmesini ve
sıradaki maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Suat
Kılıç |
Ahmet
Aydın |
Ali
Bayramoğlu |
|
|
Samsun |
Adıyaman |
Rize |
|
|
Safiye
Seymenoğlu |
Ayşe Nur
Bahçekapılı |
|
|
|
Trabzon |
İstanbul |
|
Madde 26 298
sayılı Kanunun 151 inci maddesinin 2 nci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu Kanunun 58 inci maddesinin birinci
fıkrası ile 60 ve 61 inci maddelerinde yazılı yasaklara
aykırı hareket edenler, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Sayın Başkan, Komisyonumuzun çoğunluğu vardır ve salt
çoğunlukla katılıyoruz önergeye.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tespit edebilir miyiz efendim?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Var var, 15
BAŞKAN
Evet, vardır.
Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN
Önce, gruplar adına söz isteyen var mı?
Şahıslar
adına Sayın Genç
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Şey için söylüyorum, tabii bu, açıkçası belli bir
cezai hükmü affeden bir şeydir. Dolayısıyla oylamasında 330
milletvekiliyle
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İlgisi yok Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL
(İzmir) -
kabul edilmesi gerektiği hususunu Yüce
Başkanlığınıza arz etmek istiyorum. Çünkü
60ıncı maddedeki cezai hüküm sadece bir fıkrayla
sınırlandırmaktadır. Dolayısıyla
60ıncı maddede hüküm almış olanlarla ilgili bir af söz
konusudur. 330 tane oyun aranması gerektiğini düşünüyorum. Ona
göre
BAŞKAN
Şimdi Sayın Vural ve diğer saygıdeğer grup başkan
vekillerini kürsü arkasına davet ediyorum ve birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.17
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83üncü
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
490 sıra
sayılı Teklifin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bir buçuk saattir birleşime ara
vermişsiniz. Bu Meclis oyuncak bir Meclis değil, ciddiyetle
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Genç, bir saniye
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Eski Başkan Vekili niye gitti, siz geldiniz? (AK PARTİ
sıralarından Sana ne! sesleri) Biz bir buçuk saattir burada
bekliyoruz. Bu Meclisin bir kişiliği olması lazım. Bir
buçuk saattir biz burada neyi bekliyoruz Sayın Başkan? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Neyi bekliyoruz burada, öğrenmek istiyorum
sizden. Niye değiştiniz burada?
BAŞKAN
Sayın Genç, sözleriniz tutanaklara geçti efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öteki Başkan Vekili gitti de siz niye geldiniz?
BAŞKAN
Yeni madde üzerinde şimdi söz sırası
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bir cevap verir misiniz. Öteki Başkan Vekili gitti,
siz niye geldiniz?
BAŞKAN
Gruplar adına söz talebi? Yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben milletvekiliyim, size soru soruyorum.
BAŞKAN
Sayın Genç, sözlerinizin tutanaklara geçtiğini söyledim ben.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sizin diliniz var herhâlde değil mi, konuşabiliyorsunuz.
BAŞKAN
Cevap verdim Sayın Genç size.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Böyle bir şey olur mu Sayın Başkan? Bu Meclisi
oyuncak hâline getiriyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri
Şahısları
adına Ahmet Aydın, Harun Öztürk.
Ahmet Aydın,
Adıyaman Milletvekili.
Buyurun
Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın
Aydın, süreniz beş dakikadır.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ihdas edilecek madde üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, dün de gecenin ilerleyen saatlerine kadar görüşmüş
olduğumuz 298 sayılı Seçim Kanununa yönelik teklifte, verilen
bir önergeyle, teklifin çerçeve 7nci maddesinin 298 sayılı Kanunun
58inci maddesini değiştirecek bir önergeyle birlikte bugün
verdiğimiz önergede de ona paralel bir düzenleme getiriyoruz.
Değerli
arkadaşlar, mevcut yasada, yürürlükte olan 298 sayılı Kanunda
Türkçe dışında başka dil ve yazı
kullanılması propagandalarda yasaktı. Aynı şekilde dün
verilen önergeyle birlikte Siyasi parti ve adayların yapacakları
propagandalarda Türkçenin kullanılması esastır. dedik.
Dolayısıyla yasak yerine esastır geldi. Esas bu olmakla
birlikte iletişimin kurulabilmesi adına başka dillerde de, yerel
lehçelerde de propaganda yapılabilecek.
Bu düzenlemeyle
beraber şu anda mevcut 151inci maddesinin ikinci paragrafı, bu
Kanunun 58, 60 ve 61inci maddelerinde yazılan yasaklara aykırı
hareket edenler altı aydan bir yıla kadar
cezalandırılıyor. Getirdiğimiz önergeyle ise, değerli
arkadaşlar, dünkü önerge doğrultusunda yine bu önergede 58inci
maddenin birinci fıkrası ile 60 ve 61inci maddelerinde
yazılı yasaklara aykırılık hâlinde altı ayla bir
sene arası ceza verilecek.
Bu önergeyle,
özellikle 58in birinci paragrafı olan, propaganda için kullanılan el
ilanları ve diğer her türlü matbualar üzerinde Türk
Bayrağı, dinî ibareler bulundurulması yasaktır. Bu
yasağın ihlali hâlinde bu ceza uygulanabilecek. Dolayısıyla
bu düzenleme, getirdiğimiz önergeyle, madde ihdasıyla 298
sayılı Kanunun 58inci maddesinin ikinci fıkrasının
ihlali hâlinde 151e göre suç oluşmayacak ve burada ceza indirimi ya da
cezayı ortadan kaldıran bir durum yok. Burada bir eylemin suç
olmadığına yönelik bir önerge var. Ben bu önergenin Türk
demokrasi tarihi için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
Söz
sırası şahsı adına söz isteyen Harun Öztürk,
İzmir Milletvekili.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, birinci sözü ben istedim. Yani bakın
tutanaklara, kişisel sözü ben istedim. Bakın tutanaklara.
BAŞKAN
Sayın Genç, yazılı olarak dört tane talebin olduğu, kura
çekilmesi sonucu Sayın
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kura yok. Ben daha o önerge okunur okunmaz söz istedim. Ama böyle
bir şey olmaz ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Hayır, hayır.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) - Biz daha önce verdik.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Böyle bir şey olur mu? Yani bunu vicdan da kabul etmez.
BAŞKAN
Sayın Genç, taleplerin aynı anda geldiği ifade edilmekte
Kanunlar tarafından.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - İlk sözü ben istedim, tutanaklara bakın Sayın
Başkan, sen burada yoktun. Böyle bir şey olur mu ya!
BAŞKAN Söz
taleplerinin aynı anda geldiğini sayın kâtip üyeler ifade
ettiler.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, aynı anda değil.
BAŞKAN
Bilemem Sayın Genç, bilemem ki yani ben.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - İlk sözü Sayın Genç istedi, hiç kimse
istemedi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, önerge okunur okunmaz ilk sözü ben istedim.
Böyle bir şey olur mu? Böyle keyfîlik olmaz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Biz yazılı olarak söz talebimizi
Komisyon sırasından kalktık ve verdik.
BAŞKAN
Sayın Genç, ben sayın kâtip üyelerin sözlerine itibar etmek zorundayım.
İkinci söz
sırası Harun Öztürk, İzmir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çerçeve
25inci maddeden sonra ihdas edilmesi için verilen, 26ncı madde olarak
verilen önerge üzerine şahsım adına söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dün ve bugün yapmakta olduklarımızı bir kez daha sizlerin ve milletin dikkatine
-eğer izleyenler varsa- getirmek istiyorum. Görüştüğümüz kanun
teklifinin 7nci maddesi 298 sayılı Kanunun 58inci maddesini
değiştirmekteydi ve aynen şöyle denmekteydi: Propaganda için
kullanılan el ilanları ve diğer her türlü matbualar üzerinde,
Türk Bayrağı, dinî ibareler bulundurulması yasaktır. Radyo
ve televizyonda yapılacak propaganda yayınlarıyla, diğer
seçim propagandalarında Türkçenin kullanılması esastır
ancak siyasi partiler ve adaylar seçim döneminde cumhuriyetin Anayasada
belirtilen temel niteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne aykırı olmamak şartıyla Türk vatandaşlarının
günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları yerel
dil ve lehçelerde de sözlü propaganda yapabilirler.
Dün verilen bir
önergeyle bu teklifin ancakla başlayan ifadesi metinden
çıkarılmış bulunuyor ve radyo ve televizyon ibareleri de çıkarılıyor
ve ne hâle geliyor şey? İki fıkraya ayrılıyor madde
yani bugün yaptığımızın hazırlıkları
dün yapılmıştı. İkinci fıkra Siyasi partiler ve
adayların yapacakları propagandalarda Türkçe kullanılması
esastır. deniyordu, madde bu şekilde bitiyor. Türkçe
kullanılması esastır. demek
radyo ve televizyon ibarelerinin
de buradan çıkarılmış olması Meclis
tutanaklarında var, raporda var. Dolayısıyla ileride bir
şekilde gündeme geldiğinde zaten madde diyor, esas Türkçe
kullanmaktır ama bunun dışında da her dili
kullanabilirsiniz demektir.
Değerli
milletvekilleri, diğer dillerde kullanılmak için özel koşullar
öngörülüyordu. Bu koşulların kaldırılmış
olmasını da önümüzdeki haftalardan itibaren görüşeceğimiz
Anayasa değişikliklerinde, parti kapatılmasıyla ilgili
69uncu maddedeki bir değişikliğe dikkatlerinizi çekmek
istiyorum. 69uncu maddede parti kapatmanın nedenleri arasında bir
fıkra var, bir atıf vardı ki 68inci maddenin dördüncü
fıkrasına yapılan atıftı bu ve bu atıf teklifte
kaldırılıyor.
Kaldırılınca
ne demektir? Şimdi okuyacağım hükümler siyasi partilerin tüzük
ve programlarında yer alabilecek ve eylemleri arasında yer alabilecek
ancak kapatılma nedeni olarak değerlendirilmeyecek ve aynı
hükümleri biz de paralel olarak buradan yavaş yavaş ayırmaya
başlıyoruz.
Siyasi
partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin
bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti
ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine
aykırı olamaz. Olabilecek, yani bundan sonra bir siyasi parti bu
hükümlere aykırı, tüzüğüne ve programına, hükümler
koyabilecek. Dahası
sınıf veya zümre diktatörlüğü veya
herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi
amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez. Bunların hepsini
bir siyasi parti tüzel kişilik olarak yapacak ancak o siyasi partinin,
anayasal düzenimizi korumak açısından, kapatılmasını
bir şekilde yargı isteyemeyecek ve kapatma nedeni olamayacak.
Değerli
milletvekilleri, bu önergeyle de -tekrar ediyorum- yapılmak istenen
Siyasi partiler ve adayların yapacakları propagandalarda Türkçe
kullanılması esastır. ibaresine, hükmüne aykırı
olarak propaganda yapılması hâlinde, bu fiil herhangi bir ceza
yaptırımına çarptırılmayacak diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
On dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır. Ancak soru
olmadığı için soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, az önce kürsüde
Hatip çok ciddi iddialarda bulundu. Yani, bu teklifi veren arkadaşlar bir
açıklama yapma ihtiyacı duymayacaklar mı acaba?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Açıkladılar.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yani, bu iddialar
BAŞKAN
Şahısları adına söz isteyen arkadaşlar açıklama
yaptılar anladığım kadarıyla Sayın
Kılıçdaroğlu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ama, efendim, 68/4e yollama yaptı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Sayın Başkan, tutanağa bakar mısınız.
Şahısları adına kim söz istemiş?
BAŞKAN
Sayın Genç, ona cevap verdim. Benden önce 4 sayın milletvekilinin
müracaatta bulunduğu ve aynı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, dört mört yok.
İlk defa,
önerge oylandıktan sonra ben yerimden kalktım Kişisel söz
istiyorum. dedim. Orada
Bakın
Sayın Başkan, biz burada kaba kuvvete mi başvuralım İç
Tüzükü mü uygulayalım? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Benim burada tek milletvekili olmam
BAŞKAN
Sayın Genç, ne münasebet! Yani, şimdi
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Sizin burada beni susturmaya hakkınız var mı? Bir
defa, sen oraya sonradan geldin. Nasıl geldin oraya? Niye geldin? Bir
bakalım. İzah et bakalım. Orada bir Meclis Başkan Vekili
vardı, o niye gitti de siz yerine geldiniz?
BAŞKAN
Doğru. Benden önce Sayın Başkan Vekili buradaydı.
Sayın Başkan Vekili
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, niye geldiniz?
Yani, Sayın
Başkan, bakın, insanları gayrimeşru yollarla mücadeleye
zorlamayın. Siz, burada, insanları gayrimeşru yollarla
mücadeleye zorluyorsunuz.
BAŞKAN Lütfen
Sayın Genç
Söylediğiniz konuların hiçbirisi hukuki
değil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Söz hakkı benim. Tutanağı açıklar
mısınız. Önerge oya sunulduktan sonra ben Söz istiyorum.
dedim, daha hiç kimsenin söz hakkı yoktu. Yani, buna hakkınız
var mı?
BAŞKAN
Anladım da Sayın Genç, o benim sorunum değil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Açıkla
O zaman, özür dile.
BAŞKAN
Benden önceki Sayın Başkan Vekilinin
KAMER GENÇ
(Tunceli) O zaman özür dile. De ki: Ben yanlış yaptım.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Yazılı istekler Divana ulaşmıştı o
sırada Sayın Başkan.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Biz yazılı gönderdik.
BAŞKAN
Benden önceki dönemde Sayın Başkan Vekili idare ederken müracaat
etmişsiniz ve
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim.
BAŞKAN -
Sayın kâtip üyelerin ifadesine göre dört müracaatın da aynı anda
geldiği söylenmektedir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tutanak
Bakın, önerge oylamaya sunuldu yeni madde. 87nci
maddeye göre diyor ki: Önerge işleme konunca yeni bir madde olarak
müzakere edilir. Ben de kişisel söz istiyorum. Bakın, tutanağa
bakın. Onun üzerine, ben Kişisel söz istiyorum. dedikten sonra
öteki arkadaşlar yazılı gönderdiler.
BAŞKAN
Anladım da Sayın Genç, bu saatten sonra, 2 sayın milletvekiline
söz verdim, daha düzeltecek herhangi bir şey söz konusu değil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın, o kürsüde oturmak onurlu ve
şerefli bir görevdir.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) O onurlu ve şerefli göreve uygun hareket etmek gerekir. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN -
Lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Eğer bizi, beni milletvekili kabul etmezseniz, taleplerimi
dikkate almazsanız, kaba kuvvete başvurursanız, bu bir kaba
kuvvete başvurmak demektir
BAŞKAN
Sayın Genç, kaba kuvvete başvuran yok burada.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Bu, benim İç Tüzükten doğan hakkımı gasbetmek
demektir. Bu benim hakkımı gasbederseniz, bunun sonunun nereye
varacağı belli olmaz. Kaba kuvvete başvurduğunuz zaman
kimin ne yapacağı belli olmaz. Yani böyle bir
Ben utanıyorum
yani sizin yerinize girmekten. Çünkü benim söz hakkımı gasbettiniz.
BAŞKAN
Hukuki ve tüzüğe uygun olmayan her türlü söz sahibine aittir Sayın
Genç, lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) Gasbettiniz. Tutanağı açıklayın. Lütfen
tutanağı açıklayın bakalım.
BAŞKAN
Tutanağı getirir misiniz? Verin tutanağı, getirin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tutanağı açıklar mısınız,
tutanağı? Açın bakın, tutanağı okuyun
bakalım. Tutanağı okuyun efendim. En azından ben haklı
mıyım haksız mıyım? (AK PARTİ
sıralarından Haksızsın, haksız sesleri) Ve sizin
arkanızdaki o arkadaşlar da sizi yanlış yönlendiriyorlar.
Böyle bir şey olur mu ya?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, AK PARTİ Grubuna
mensup milletvekili Sayın Ahmet Aydın 2 kişi hakkında söz
isteme dilekçesi vermiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, daha gelmeden
Tutanağı açalım,
tutanağı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Orada, Komisyon sıralarında oturup,
arkasından Sayın Harun Öztürk
KAMER GENÇ
(Tunceli) Mustafa, sen bu işleri
bilmiyorsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) -
kavasla birlikte söz talebini yazılı
olarak göndermiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Efendim, tutanağı açıklayalım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Meclis Başkan Vekili
BAŞKAN
Sayın Genç, istedim tutanağı. Tutanağı istedim,
bekliyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, tutanağı açıklayalım.
Açıklayın.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Genç
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın Meclis
Başkan Vekili, iki ve Sayın Harun Öztürkün yazılı
dilekçesi kavas tarafından getirildikten sonra Sayın Genç Söz
istiyorum. demiştir ve dörde çıkmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, öyleyse, ben milletvekilliğinden istifa ediyorum; bu
milletvekilliğinden istifa etmeyi göze alıyor musun?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ediyorum. Etmeyen şerefsizdir, etmeyen
şerefsizdir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tutanağı açıkla bakalım, tutanağı
açıkla.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İşte bunlar
Komisyon
sıralarından çıkıyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Açıklayalım, tutanağı açıklayalım.
Eğer ben sonradan söz istemişsem
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yazılı talep tutanağa girmez.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Söz istiyorum efendim ben.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yazılı metinle oldu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Daha oylama yapılır yapılmaz ben söz istedim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bu arkadaş yazılı metinle istedi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, sonradan istedi onlar.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Harun Öztürk kavasla gönderdi.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır efendim, onlar sonra istedi. Harun Öztürk de benden sonra
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Orada
arkadaşınız, çıksın şereflice konuşsun. O
arkadaşınız benden sonra pusula gönderdi.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Efendim, ben, önerge okunur okunmaz 2
arkadaşımızla birlikte söz istemini yazılı olarak
vermiştik.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Ahmet Aydın adına, önerge
BAŞKAN
Lütfen Sayın Aydın
Bir oturur musunuz Sayın Aydın.
Sayın Genç,
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tutanağı açıklayalım efendim.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Genç... Her iki sayın kâtip üye de sözlü taleplerde
tutanak tutulmadığını belirttiler.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim?.. Ya, sesin bir çıksın, gür konuş ya! (AK
PARTİ sıralarından Ayıp, ayıp sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Lütfen,
Sayın Genç, şu hitap tarzınızı bir düzeltir misiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kimse Başkanlık makamına hakaret
edemez.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, sesinizi gür duyalım, duymuyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Siz
doktor musunuz Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, ne diyorsunuz? Ayıp yapan sizsiniz. Benim söz
hakkımı nasıl kısarsınız ya! Ben bir
milletvekiliyim. Benim söz hakkımı nasıl
kısarsınız! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ
(Samsun) Kurada çıkmadı.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır, efendim, tutanağı açıklasın.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Kurada çıkmadı. Zorla mı alacaksın?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tutanağı açıklasın.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Kurada çıkmadı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kura değil kardeşim, ben önce söz istedim.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Kura çekti Divan üyeleri.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, açıklasın, tutanağı okusun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, eğer görüntüleri,
Meclis Televizyonu görüntülerini getirirseniz Ahmet Aydının orada
ilk verdiğini, arkasından Harun Öztürkün önergesi, söz talebi
gelirken Kamer Gençin çıktığını görürsünüz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ben yerimden kalktım, Söz istiyorum. dedim.
BAŞKAN
Sayın Genç, tamam da benden önceki Sayın Başkan Vekilinin
yönetiminde olan bir hadise.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Meclis görüntülerini
inceleyin, ondan sonra istifa etsin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, izlemeye gerek yok.
BAŞKAN
Şimdi, sayın kâtip üyeler ve
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Görüntüleri incelesin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Görüntülerin gereği yok.
Bak, sözünde
duracaksın ha! Sözünde duracaksın, ya sen istifa edeceksin ya ben
istifa edeceğim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Görüntüleri inceleyeceksin, görüntüleri
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, görüntüleri inceleyeceğim, ya sen edeceksin ya ben
edeceğim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tamam, görüntüleri inceleyeceksin sen.
BAŞKAN
Madde üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, teklifin 26ncı maddesinin açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir önerge vardır, önergeyi okutup imza
sahiplerini arayacağım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, Görüşmeler tamamlanmıştır.
Oylamaya geçiliyor. diye bir ifadeniz olmadı. Bundan önce, 330
milletvekilinin iradesinin aranması gerektiğini ifade ettim.
Başkanlığınızın bu konuda bir beyanı
olmalıdır. Bu bir aftır. Bunun 330 milletvekiliyle kabul
edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bununla ilgili irade
beyanınızın olması gerekiyor.
BAŞKAN
Sayın Vural, madde üzerindeki görüşmelerin
tamamlandığını açık oylama talebinden önce söyledim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Duymadım.
BAŞKAN
Tutanakları getirdiğimizde, incelendiğinde
anlaşılır bu konu.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ha, bu gürültüde duymamış olabilirim.
BAŞKAN
Aynı zamanda Açık oylama şeklinde bir talep vardır, önerge
vardır, okutup imza sahiplerini arayacağım. diye söyledim.
Şimdi, daha
önce, 330la ilgili
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, önce onunla ilgili
BAŞKAN
talebiniz varsa Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Vardı ki
BAŞKAN
-
ki var, oylama sırasında
arayacağım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, bakın, bir şey söyleyeyim.
BAŞKAN
Oylama sırasında düşüncemi belirteceğim.
Kaldı ki
bugüne kadar yaptığımız uygulamalarda bir düzenlemeyi af
olarak nitelendirebilmek için yürürlükteki kuralda bir
değişikliğin olmaması, kuralın
OKTAY VURAL
(İzmir) Değişiklik yok zaten, yok.
BAŞKAN
Evet, ben de onu söylüyorum zaten. Bugüne kadar yaptığımız
uygulamalarda -tekrar ediyorum- bir düzenlemeyi af olarak nitelemek için,
yürürlükteki kuralda bir değişikliğin olmaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet.
BAŞKAN -
kuralın geçmişe yönelik uygulamalarından kaynaklanan cezalarda
indirim yapılması
OKTAY VURAL
(İzmir) Yapılıyor, suç olmaktan çıkarılıyor.
BAŞKAN -
ya
da cezanın ortadan kaldırılması gerekmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kaldırılıyor.
BAŞKAN -
Ceza Kanununda
OKTAY VURAL
(İzmir) Kaldırılıyor.
BAŞKAN - Bir
sözümü tamamlayayım Sayın Vural.
Ceza Kanununda
OKTAY VURAL
(İzmir) 330u aramanız gerekiyor.
BAŞKAN -
Hayır, tamamlanmadı ama; sözüm tamamlansın Sayın Vural.
Ceza
kanunlarında, cezanın indirilmesi ya da kaldırılmasına
yönelik düzenlemeler af kapsamında sayılmamıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, ceza
BAŞKAN - Bu
nedenle, maddenin
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır efendim, değil.
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Dinle ya, dinle!
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, bununla ilgili uygulama örneğinizi gösterin.
BAŞKAN -
af
kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir Sayın Vural,
af kapsamında.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim?
BAŞKAN
- Bu nedenle, izah ettiğim
sebeplerle
OKTAY VURAL
(İzmir) Hangi konuda Başkanlığın böyle bir
duruşu olmuştur, ifade eder misiniz, hangi tarihte?
BAŞKAN -
Uygulamaları çıkartalım Sayın Vural o zaman. Evet.
OKTAY VURAL
(İzmir) E çıkartmadan, afaki söylenir mi?
BAŞKAN -
Şimdi, Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu, gelip geçilecek bir konu değildir.
BAŞKAN
- Hayır.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Bakın, bir şey söyleyeyim.
BAŞKAN
Buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Burada, Anayasamıza göre ve Siyasi Partiler Kanununa
göre, Türkçenin bir propaganda ve iletişim dili olduğu esastır.
Bunu ortadan kaldırmaya yönelik ve bunlarla ilgili yasaklar
karşısında yaptırımı ortadan kaldırmaya
yönelik bir fiil af niteliğindedir. Dolayısıyla, 330u
aramanız gerekmektedir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Ne alakası var?
BAŞKAN - Bir
saniye sayın milletvekilleri, lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Aramanız gerekiyor, Başkanlık olarak bunu
aramanız gerekiyor. Eğer sizin Başkanlık olarak bunun
hilafında bir tutumunuz olmuş ise hangi tarihte, ne zaman böyle
olmuştur, bunu lütfen bizimle paylaşırsanız, burada
BAŞKAN -
Sayın Vural, ben bu konudaki görüşlerimi, düşüncemi belirttim.
Eğer bu konuda bir tartışma istiyorsanız, buyurun,
tartışma açıp tartışmanın sonunda
kararımı veririm.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, bakın Ben kararımı verdim. diyorsunuz,
tartışmanın sonuna bırakıyorsunuz.
BAŞKAN -
Hayır, Düşüncemi söyledim. diyorum. Değil. Düşüncemi
söyledim, sonunda kararımı veririm. diyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, bakın Sayın Başkan
BAŞKAN -
Düşüncemiz zaten tutanaklara geçti Sayın Vural biraz önce.
Kararımı değil, düşüncemi okudum, tüm Genel Kuruldaki
sayın milletvekilleri dinlediler ve tutanaklara geçti. Onu belirtiyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, kararınız nedir?
BAŞKAN
Efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) - 330 arayacak mısınız?
BAŞKAN -
Hayır, aranmayacağı şeklinde. Bunun bir af kapsamında
olmadığını biraz önceki izahatta anlattım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, o zaman usul tartışması
Sayın
Başkan, Anayasaya ve İç Tüzüke aykırı işlem
yapıyorsunuz. Bununla açıkçası birtakım suçları
yaptırımsız bırakmak suretiyle, birtakım kimselerin
emellerine açıkçası burada zemin hazırlanmaktadır.
Anayasamızın, Siyasi Partiler Kanununun ve Seçim Kanununun
emredici hükümlerine aykırı bir şekilde, dolanılmak
suretiyle burada, açıkçası, bir boşluk oluşturulmak
isteniyor. Buna lütfen izin vermeyiniz. Bu, doğrudan doğruya yasak
devam etmesine rağmen yaptırımı ortadan kaldırmak
suretiyle bir dolanmadır. Buna lütfen izin vermeyin. Suç devam etmektedir.
BAŞKAN
Sayın Vural, Başkanlık olarak af olmadığı
kanaatindeyiz. Maddeye ilişkin açık oylama talebi vardır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, usul tartışması açıyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun)
Tutumunuzun lehinde söz istiyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Aleyhinde
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, tutumunuzun lehinde
Ayşe Nur Bahçekapılı, Suat Kılıç.
BAŞKAN
Usul tartışması açtım.
Usul
tartışmasının lehinde, tutumumun lehinde söz isteyen Samsun
Milletvekili Suat Kılıç.
Buyurun
Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Kanun teklifine, af niteliği taşıyan
yeni madde ihdasına dair önergenin oylamasında nitelikli
çoğunluk aranıp aranmayacağı hususunda
SUAT KILIÇ
(Samsun) - Sayın Başkan, çok
saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, yapmakta olduğumuz düzenleme, Türkiye'de yaşanacak
seçimlere ilişkin güvenliği tesis etme, seçimlerin demokrasisine katkı
sağlama, seçimlerin demokratik bir ortamda açık, şeffaf bir
şekilde yürütülmesine imkân sağlamaya yönelik bir düzenlemedir.
İki gündür bu düzenlemeler üzerinde tartışıyoruz.
Esasında, bakıldığında, yapılan düzenlemeler
madde madde ele alındığında görülecek olan şey
şudur: Değişiklik teklifinin içindeki maddelerin hiçbiri ne bir
partinin doğrudan lehindedir ne de herhangi bir siyasal partinin
doğrudan aleyhindedir. Ama iki günden bu yana devam etmekte olan
tartışmalarda, sanki seçimlerin sonuçları üzerinde doğrudan
değişiklik teklifinin sahipleri lehine hükümler icra edecek
birtakım düzenlemeler yapılıyormuşcasına bir hava
yaratılmak isteniyor.
Değerli
arkadaşlar, yapılmakta olan kanun son derece açık ve şeffaf
bir kanun; bütün maddeleriyle, bütün hükümleriyle, bütün unsurlarıyla
apaçık ortada. Bütün önergelerimiz apaçık ortada. Hiçbir şeyin
Genel Kuruldan gizlenmesi, dikkatlerden kaçırılması zaten mümkün
değil.
İstediğimiz
şey nedir? Çoğulculuk adına, katılımcılık
adına, demokratik olgunluk adına, şeffaflık adına ve
demokrasi hayatımızın kazanmakta olduğu nitelikli bir çizgi
adına, Türkiye'nin Seçim Yasasını günün ihtiyaçlarına
uygun hâle getirebilmektir ve bütün bunlar yapılırken her şeyden
evvel Yüksek Seçim Kuruluyla kapsamlı değerlendirme ve istişarelerde
bulunulmuştur. Her seçim döneminde, gerek genel seçimlerde gerekse yerel
seçimlerde Yüksek Seçim Kurulunun uygulamada karşılaşmakta
olduğu bütün sıkıntılar nazarı dikkate
alınmıştır. YSKnın talep ve beklentilerine bu
değişiklik teklifiyle cevap verilmeye gayret edilmiştir. Bunun
dışında, Türkiye'nin doğusunda, batısında, AK
PARTİlisiyle, CHPlisiyle, MHPlisiyle, diğer siyasal partileriyle,
bütün siyasi hareketlerin, seçimlerin güvenliği, seçim sayımları,
sandık sonuçları, sonuç tutanakları, kurul raporları gibi
unsurlar altında bugüne kadar gündeme getirmekte oldukları bütün
kaygılara cevap vermeye ve bu kaygıları ortadan kaldırmaya
yönelik bir düzenlemedir. Sandık güvenliğini sağlamak,
sandık alanını belirlemek, sandık çevresini belirlemek,
seçim kabinine girilirken oy kullanma kabinine hangi koşullarda
girileceğinin kurallarını ortaya koymak, sandığın
bile şeffaf olmasını sağlamak adına yapılan çok
kapsamlı ve Türkiyenin demokratik seçimleri adına son derece büyük,
reform sayılması gereken bir düzenlemedir. Ama iki günden bu yana
yapılan tartışmalara baktığımız zaman, sanki
kendimiz için bir şey yapmaya çalışıyormuşuz gibi bir
gayret var ortada.
Değerli
arkadaşlar, biz, 2002 seçimlerine kendi yaptığımız
Seçim Kanunuyla girmedik. 2004 seçimleri öncesinde Seçim Kanunuyla ilgili bir
düzenlememiz olmadı, 2007de olmadı, 2009da olmadı. 17 Temmuz
2011 tarihinde yapılacak seçimler öncesinde hazırlanan bu
değişikliklerin tamamı, siyasal partilerin tamamına fayda
sağlayacaktır. Herkesin oyuna sahip çıkması, herkesin oyunu
doğru ve güvenli bir ortamda kullanması, her parti için
sandığa yansıyan iradenin sonuç tutanaklarına da
yansıması amaçlanmaktadır. Vatandaşın iradesi
sandığa ne şekilde giriyorsa, yerel seçimlere yöneticileri
belirleme noktasında da o şekilde yansısın; kim, hangi
parti, kaç milletvekili kazanacak, buraya da bu şekilde yansısın
arzusuyla hareket ediyoruz.
Bütün bu paketin
içerisinde propaganda süreçlerini etkileyecek diğer bir düzenleme,
propagandanın diliyle alakalı olan düzenlemedir.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Kılıç,
Başkanın tutumu hakkında konuşacaksınız, yasayla
ilgili değil.
SUAT KILIÇ
(Devamla) Efendim, Sayın Kılıçdaroğlu, oraya geldim.
Sabırlı olun. Benim on dakikam var, ne şekilde
kullanacağıma...
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır ama biz usul
tartışması yapıyoruz.
SUAT KILIÇ
(Devamla) Kapsam içerisinde
kalıyorum, üzerinde konuşuyorum, Başkanın tutumunun lehinde
ben görüşlerimi ortaya koyuyorum.
BAŞKAN
Sayın Kılıç, Genel Kurula hitap ediniz lütfen.
SUAT KILIÇ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, propagandanın dili
noktasında yürütülen tartışmalara bakıldığı
zaman şu görülecektir: Yargı kararları, Türkiyedeki seçim
mevzuatının önüne geçmiştir ve yargının ortaya
koyduğu kararlar yasalardaki yasakları, artık Türkiyenin
parlamenter demokratik rejimi ve seçimlere yansıyan demokratik
meşruiyet açısından tartışılır hâle
geldiğini göstermektedir. Dolayısıyla, yargı
kararlarının gereği olan özgürlükçü düzenlemeleri yapmak
Türkiye'nin huzuruna ve demokrasisine sadece katkı
sağlayacaktır. Burada yapılmakta olan düzenlemenin af
niteliği kesinlikle söz konusu değildir. Yapılmakta olan
düzenleme yine, propaganda dili olarak Türkçenin kullanılmasının
esas olduğunu vurgulayan bir düzenlemedir. Yaptırımlarıyla
alakalı hususun kişilerin lehine olmak üzere geriye
yürüyebileceği konusundaki yaklaşım, kesinlikle bir af
mahiyetinde düşünülemez, değerlendirilemez, telakki edilemez.
Türkiye'nin ceza
kanunlarını yaparkenki yaklaşımları bellidir. Hukuku
bir bütünlük içerisinde ele almak lazım. Seçimlerle ilgili mevzuat
üzerinde değişiklik yapılırken Türk Ceza Kanunundan
bağımsız, mevzuatın diğer unsurlarından
bağımsız düşünebilmek kesinlikle mümkün değildir. Dolayısıyla,
buradaki düzenlemenin af kapsamında değerlendirilmesi söz konusu edilemez.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bu konuyla
ilgili tutumu yerindedir, olumludur ve doğrudur. 330 aranması
gerektiğine ilişkin yaklaşım hukuki temellerden ve
Parlamentonun uygulamalarından bakıldığı zaman, yersiz
ve gereksiz bir değerlendirmedir.
Bu nedenle,
Başkanlığın tutumunun lehinde olduğumuzu beyan ediyor,
sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Tutumum aleyhinde
söz isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, bugün burada aslında gerçekten
görüştüğümüz konu, özellikle Anayasamıza göre, dili Türkçe olan
bir milletin ve Siyasi Partiler Kanununa göre de propaganda alanında
Türkçeden başka dil kullanamayacağına amir hükümlerin
delinilmesi ve dolanılması ve devam eden bir yasağın
yaptırımsız hâle dönüştürülmesi suretiyle hukukun ve
Anayasanın koruduğu öz değeri tahrip etmektir.
Dolayısıyla amaç ve hedef budur.
Bu bakımdan,
Sayın Başkanın 330 milletvekilinin iradesini araması
gerektiğine ilişkin tereddüt Başkanlıkta hasıl olacak
ki
Bundan önce Meclisi yöneten Sayın Başkan tereddüt içerisinde kalmıştır.
Dolayısıyla bu konuda Başkanlığın bir görüşü
de yoktur, uygulaması da yoktur. Biraz önce
Başkanlığınızın bu konuda vaki bir
tartışma neticesinde ortaya koyduğu bir irade hangi tarihte
olmuştur? Ne zaman olmuştur? diye sordum, belirtilmedi.
Belirtilmediğine göre, genel mahiyet itibarıyla Başkanlığın
bu konuda afaki bir görüş ifade ederek 330u aramaktan imtina etmesini
doğru bulmuyorum.
Değerli
milletvekilleri, Siyasi Partiler Kanununun İkinci Bölümünün
başlığı Millî Devlet Niteliğinin
Korunmasıdır. Bunun içerisinde 81inci maddede azınlık
yaratılmasının önlenmesi hükmü vardır. Burada
açıkçası Siyasi partilerin açık veya kapalı salon
toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında Türkçeden
başka dil kullanamazlar. hükmü bulunmaktadır. Dolayısıyla
bugün yine Seçim Kanununa göre 58inci maddede Türkçeden başka dil ve
yazı kullanılması yasaktır. hükmü yerine Türkçe
esastır. demek suretiyle, esas itibarıyla esasın
dışında kullanımı suç sayan bir fiil devam etmektedir.
Yapılan nedir? Suç devam ediyor ama yaptırımsız
bırakılıyor. Bu, doğrudan doğruya kanunun
dolanılmasıdır. Burada çıkın, mertçe, biz bu konuda
devletin dili Türkçe olmaktan, kamusal alanda Türkçenin
kullanılmasından sarfınazar ediyoruz diye bununla ilgili irade
beyanı getirin, daha doğru olur. Dolayısıyla bir fiil yasak
olmasına rağmen yaptırımsız hâle dönüştürülmesi
doğrudan doğruya Siyasi Partiler Kanunu ve Anayasamızın
koruduğu öz değeri korumaktan uzaktır.
Bu konuda
Anayasanın 87nci maddesinde afla ilgili yapılan bazı
değerlendirmeler var. Bunu sizlere okumak istiyorum: Anayasa Mahkemesinin
18 Temmuz 2001 tarih, 2001/4 esas, 2001/332 sayılı Kararı.
Anayasa Mahkemesi bu kararında affı, suç teşkil eden fiiller
için ceza vermek hakkını ortadan kaldıran
Kaldırıyor
mu? Kaldırıyor. Suç devam ediyor mu? Ediyor. Verilmiş olan
cezaların, kısmen/tamamen infazını önleyen
Yaptırım kaldırıldığına göre infaz hâlinde
olanları ya da mahkûm olanların bütün dosyaları
kaldırılmış olacaktır, yaptırımsız
kalmaktadır. Hem suç vardır ama yaptırımsız
bırakmak suretiyle, suç tarif ediliyor ama yaptırımsız
bırakılmaktadır. O bakımdan af, bazen sadece
kesinleşmiş cezaları kaldıran, hafifleten veya
değiştiren, bazen de kamu davasını düşüren veya
mahkûmiyeti bütün sonuçlarıyla birlikte yok sayan bir kamu hukuku
tasarrufudur. Bunun adına af dersiniz, demezsiniz, başında af
var mı, yok mu önemli değildir.
Bakın,
Anayasa Mahkemesinin 28 Mayıs 2002 tarihinde verdiği bir karar var. O
zaman çıkarılmış olan, özellikle şartla
salıvermeyle ilgili bir kanun çıktığı zaman,
Cumhurbaşkanı bununla ilgili, bu Kanunun, 4754 sayılı
Kanunun af niteliğinde olduğunu, bu nedenle de nitelikli
çoğunlukla kabul edilmesi gerektiğini vurguluyor. Anayasa, Türkiye
Büyük Millet Meclisi ise söz konusu kanundaki düzenlemenin şartla salıverme
olduğu, af niteliğinde olmadığı düşüncesiyle
aynı kanunu, gönderilen kanunu 4758 olarak kabul ediyor ve Anayasa
Mahkemesi 1inci maddenin (2) numaralı bendinin şartla salıverme
olmayıp af niteliğinde olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla,
burada aranması gereken husus, bir ceza affediliyorsa, ceza, suç devam
etmesine rağmen yaptırım ortadan kaldırılıyorsa
ki, bu kaldırıldığına göre zannederim bundan sonra bu
yasağa aykırı fiillerde hareket etmiş olanların mahkûmiyetleri
de tamamlanmışsa ortadan kalkacaktır, burada da dosyaları
varsa gönderilecektir. Bu, fiilen bir af hükmündedir. Dolayısıyla,
burada aranması gereken husus 330 sayın milletvekilinin iradesidir.
Nasıl yeni madde için üçte 2 çoğunluk arıyorsak burada da bunu
aramamız gerekmektedir. İşin özü budur. Bir taraftan Türkçenin
esas olduğunu ifade edeceksiniz, diğer taraftan bu esası
korumayıp yaptırımsız bırakacaksınız. Bu bir
aftır değerli milletvekilleri, buna hayır dememiz gerekir.
Şimdi, biz,
Türkiyenin her yerinde, eğer, bundan sonra herkes birtakım etnik
kimliklere göre, siyasi partiler televizyonlarda ya da başka yerlerde
farklı dillerde, lehçelerde propaganda yaparsa birliğimizi, aynı
mesajımızı nasıl vereceğiz? Bu doğru bir şey
değildir. Vatandaşlarımızın kendi arasında,
mahalli seviyede kullandığı dillere hiçbir diyeceğimiz yok
ama seçim ve propaganda gibi kamusal özellikli olan bir konuda iletişim
dilimizin Türkçe esas olması ve yaptırımsız
bırakılmaması gerekiyor. Bu bakımdan,
yaptırımsız bırakmak suretiyle Türkçe esas olmaktan
çıkarıldığına göre, bu konuda kesinlikle 330 milletvekilinin
iradesinin aranması gerektiğini düşünüyorum. Gelin, hep beraber,
birlikte
Hiç kimsenin diline hiçbir diyeceğimiz yok ama eğer biz
Türkiye milletvekiliysek, hepimiz, hep birlikte, propagandamızı ve
mesajlarımızı hepimizin anladığı şekilde
verelim. Bunu böyle geçirirseniz, bundan sonra televizyonlarda, radyolarda, her
yerde, her türlü farklı dil ve lehçelerde propaganda
yapılmış olmasının önünü açmış
olacaksınız ki sizlerin de milletvekili olarak yemin ettiğiniz
esaslara uygun olmadığı kanaatindeyim.
O bakımdan,
Sayın Başkanım, bu konuda
Başkanlığınızın daha önce yapılmış
bir uygulaması da olmadığına göre, bence bu konuda
yapılması gereken husus, 330 milletvekilinin iradesini arayalım,
eğer 330 milletvekilinin iradesi varsa bununla ilgili şey açıkçası
yürürlüğe girmiş olur ve böylelikle hukuku da dolanmamış
oluruz. Suç olmasına rağmen bu suçu yaptırımsız hâle
getirmenin bir anlamı yok.
Samimiyetle
söylüyorum değerli kardeşlerim, Türkçe esastır. deniyor. Niye
kandırıyoruz birbirimizi? Esastır. Peki, esasa aykırı
olunca ne olacak? İstediği gibi yapar. O zaman esastır demenin
anlamı ne? Yani doğrusu bizim hiçbir şeyden anlamayan insanlar
yerine konulmamızı doğru bulmadığımı
belirtmek istiyorum değerli kardeşlerim. Yani esastır
Ee,
esassa ne olacak? Yaptı. E, yok, ne isterse yapsın. E, olmaz böyle,
böyle hukuk düzenlenmez değerli arkadaşlarım. O bakımdan,
bu konudaki düzenlemenin bu şekilde yaptırımsız
bırakılması koruduğumuz değer açısından
bence son derece yanlıştır. Hiç olmazsa -siyasi partileri ve
adaylarımızı- bu konularla ilgili, Türkçe esasında
propaganda yapması konusunda öngördüğünüz esasın
dışına çıkanlarla ilgili bir yaptırım olmalı
ki hepimiz aynı çerçevede buluşabilelim. Bu çoğulculuk
değildir, bu açıkçası milletimizi birbirinden ayırmak ve
kopartmaktır.
Bu bakımdan,
böyle koparıcı dillerle propaganda yapılmasını ve buna
da af getirilmesini doğru bulmadığımı ifade ediyor;
Sayın Başkanım, tutumunuzu yeniden gözden geçirmek suretiyle kesinlikle
-Anayasa Mahkemesinin de kararları böyle olduğuna göre- nitelikli
çoğunluk aramanız gerektiğini ifade ediyorum. Çünkü Anayasa
Mahkemesinin kararlarında idari ve cezai konular ikiye
ayrılmıştır: İdari cezalarda Bunlarla ilgili
yapılan düzenlemeler af kapsamında değildir. demiştir ama
cezai olduğu zaman Af kapsamına girer. diye söylemiştir. O
bakımdan, bu konu da cezai olduğuna göre, bununla ilgili cezai bir
konu da yaptırımsız bırakıldığına göre
-gelin, hep beraber, birlikte- bu konuda -birbirimizi acıtmamıza da
gerek yok- 330 milletvekili aranması gerektiğini düşünüyorum.
Yoksa bu teklifin kabul edilmemiş, bu önerinin kabul edilmemiş
olması gerekmektedir.
Hepinize
saygılarımı arz ediyorum efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Şimdi,
tutumumun lehinde söz isteyen Ayşe Nur Bahçekapılı,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bahçekapılı.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar;
gecenin bu saatinde hepinize iyi çalışmalar diliyorum.
İki gündür,
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkındaki Kanunun değişiklik teklifini görüşüyoruz. Dün
akşam da hep birlikte sabahın erken saatlerine kadar bu konuda mesai
verdik. Dileğimiz, elbette ki kanunun isminde ifadesini bulduğu gibi,
seçimlerin düzenli ve güvenli bir ortamda yapılmasını
sağlamaktır. Bizim de milletvekili olarak görevimiz elbette ki bu
anlamdaki çalışmalara, bu anlam içeriğinde olan bir kanuna
destek vermektir, oyumuzu onun lehine kullanmaktır.
Şimdi, bu
Kanunun 151inci maddesini görüşürken bu maddenin AK PARTİ Grubu
olarak ikinci fıkrasını değiştiren bir önerge verdik.
Bu önerge yeni bir madde ihdası şeklinde belirdi. Usule uygun olarak
Anayasa Komisyonunun çoğunluğunu sağlayan üyeler yerini
aldı ve madde görüşülmeye başlandı ancak burada, Milliyetçi
Hareket Partisinin Sayın Grup Başkan Vekili Oktay Vuralın bir
itirazı oldu. Sayın Oktay Vural bu değişiklik önergesinin,
madde ihdasının içeriğinin -Anayasaya bir af kanunu- afla
ilişkisini kurarak 330 milletvekilinin imzasını istedi.
Şunu
öncelikle söylemek isterim ki 151inci maddenin ikinci fıkrasında
yapmak istediğimiz değişikliğin veya madde
ihdasının af ile hiçbir ilgisi yoktur. Biz buradaki düzenlememizde
bir eylemi, suç olarak sayılan bir eylemi yürürlükten
kaldırıyoruz. Oysa af, genel hükümler çerçevesine
baktığınız zaman ve kısaca tanımlamaya
kalktığınızda, afta, suç sayılan eylem yani suç
yerinde durur, ortadan kaldırılmaz ancak o suçun
karşılığı olan ceza belli miktarlarda indirilir, bu
nedenle tutuklu bulunanlar salıverilir, hükümlü bulunanlar salıverilir.
Af budur. Oysa biz suç olarak tanımlanan bir eylemi yürürlükten
kaldırıyoruz. Dolayısıyla, bunun afla bir ilgisi yoktur.
330 tane milletvekilinin oy kullanmasına da ihtiyaç yoktur. Şunu da
belirtmek istiyorum ki konusu suç olan sözler ve beyanlar, zaten Ceza
Yasasında karşılığını bulacaktır.
Dilleri yasaklamayalım, biz birlikte kardeşiz diyelim ve hepinize
saygılarımı sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bahçekapılı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, aleyhte söz istiyorum.
BAŞKAN -
Tutumum aleyhinde söz isteyen Kamer Genç, Tunceli Milletvekili.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bir
Meclis Başkanlık Divanı yok ki ben onların tutumunun
aleyhinde veya lehinde söz isteyeyim.
Şimdi,
bakın, biraz önceki olay. Önerge Mecliste şey ediliyor. Bakın,
diyor ki:
Anayasa
Komisyonu Başkan Vekili Ayhan Sefer Üstün (Sakarya) Sayın
Başkan, Komisyonumuzun çoğunluğu vardır ve salt
çoğunlukla katılıyoruz önergeye.
Oktay Vural (İzmir) Tespit
edebilir miyiz efendim?
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
Var var, 15
Başkan Evet, vardır.
Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen?
Kamer Genç (Tunceli) Sayın
Başkan, şahsım adına söz istiyorum.
Başkan Önce, gruplar adına söz
isteyen var mı?
Şahıslar
adına Sayın Genç
Bakın, çok
açık ve net yani.
Ondan sonra, Oktay
Bey söz istiyor Efendim, 330 milletvekili gerekir. diyor. Bunun üzerine,
Mustafa Elitaş, her zamanki gibi yerinden hemen Sayın Başkan,
ilgisi yok. diyor ve onun üzerine Şahıslar adına Kamer Genç.
diyor. Başkan oturumu kapatıyor, birleşime ara veriyor.
Şimdi,
Mustafa Elitaş, seninle bahse girdik, milletvekilliğinden
istifayı artık hak ettin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Görüntüler
Görüntüler
KAMER GENÇ
(Devamla) Bak, şeref üzerine söz verdin.
BAŞKAN
Sayın Genç
Sayın Genç, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla)
Bakın, burada, söz verdik
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen, Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Görüntüler
Görüntüler
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, bakın, işte bu tutanağı
okuyun ve size yanlış bilgi veren o Kanunlar Müdürü var ya, bir daha
onu oraya getirmeyin.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Orada Yazılı verilir. yazmış mı?
Yazılı müracaattan bahsediyor mu orada?
KAMER GENÇ
(Devamla) Hep yanlış bilgileri o arkadaş veriyor size. Böyle
bir şey olur mu? Tutanak açık. Ben söz istedikten sonra, Harun Öztürk
arkadaşımız da kâğıt gönderdi buraya, başka da
yoktu.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Yani kâğıt gönderme senin sözünden önce mi, sonra
mı?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani beni konuşturup konuşturmamak meselesi önemli
değil değerli arkadaşlarım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Görüntülere bakacaksın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bu kadar keyfî, bu kadar kine, nefrete dayalı bir
uygulama ve Başkanlık Divanı idaresi olmaz. Şimdi, onun
için
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Senden fazla konuşan var mı bu Mecliste?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya, sana ne! Ben fazla konuşuyorum, sen de gel konuş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yarın görüntülere bakacaksın, yarın
görüntülere.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Sen de konuş, bilgin
varsa, görgün varsa, kişiliğin varsa, yurtseverliğin varsa
çık burada konuş ama ben sizin yaptığınız
yolsuzlukları, soygunları, keyfîlikleri dile getirdiğim için
beni konuşturmamakla bir yere varamazsınız. Millet zaten bizi
dinliyor.
Şimdi,
burada bir önerge verildi. Şimdi, ceza hukukunun bir genel kuralı
var. Bir fiil geçmiş bir kanunda suç sayılıyorsa, yeni
çıkan bir kanunda suç olmaktan çıkarsa, benim de kanaatime göre bu,
af değildir. Yani nedir bu? Eski kanunda suç
sayılmıştır, yeni kanun bunu suç olmaktan
çıkarıyorsa otomatikman Ceza Kanununun genel ilkeleri gereği
yeni kanun uygulanır buna.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Helal olsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Dolayısıyla burada bana göre bir af yok çünkü yeni bir
ceza kanunu çıkıyor ve bu yeni ceza kanununa göre işlem
yapılacaktır. Onun için, benim şahsi kanaatim budur ama bu
Mecliste maalesef AKP daima keyfî, hukuku tanımaz kurallar uyguluyor.
Bunları yapmayın. Bu Meclisi size
Bakın, bir
buçuk saat ara verdiniz. Bu Meclis oyuncak değil. Orada, Meclis Başkanlığı
makamında oturan arkadaşımız kişilik sahibi olacak ve
iradesini kullanacak.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Ne demek istiyorsun? Terbiyenle konuş!
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, şimdi senden ders alacak değilim. Sen bir dakika
sus. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ondan sonra keyfî hareket ediyorsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkanlık makamına hakaret
edemezsin.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Ayıp, ayıp!
BAŞKAN
Sayın Genç, sizi temiz bir dille konuşmaya davet ediyorum, lütfen!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, orada eğer bir önergeyi işleme koyacaksa
koyar, koymazsa orayı terk etmekle bir yere varılmaz.
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Hiç kimseye saygın yok!
KAMER GENÇ
(Devamla) Meclis yönetimi böyle yapılmaz.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Kim terk etti?
KAMER GENÇ
(Devamla) Meclisi böyle her isteyen terk eder, onun yerine gelen, gruba
yaranmak için Meclisi yönetmeye kalkarsa bu Mecliste sağlıklı
bir sonuca varılmaz.
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Bozuk plak gibi aynı şeyleri konuşup
duruyorsun, sinirleniyoruz sana.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Sayın milletvekilleri, ben bu Meclis kürsüsünü yedi sene idare
ettim ve burada en çıkmaz olayları oradaki dirayetli yönetimle
sağladım. Anayasa değişiklikleri önündeki
Bakın,
geçmiş tutanakları eğer incelerseniz, burada birçok Anayasa
değişikliklerinin önü tıkandığı zaman,
koyduğum sağlıklı irade ve yönetim sayesinde bunları
çıkardık. Bunu, bu tutanakları okuyanlar bilirler. Ama sizin
benimle anlaşmadığınız bir tarafınız var,
sizin İktidarınız zamanında çok soygun var, çok talan var,
ben bunların üzerine gittiğim için siz bana karşı
çıkıyorsunuz. Onun için
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Bir tanesini ispat et.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Yani, benim elimde belgeler var. Bundan sonra daha da
müşahhas, hangi olaylarda nasıl soygun
yapıldığını, bunları getireceğim tek tek
buraya. Buraya getireceğim ve göreceksin
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Bir tanesini ispat et, bir tanesini
SUAT KILIÇ
(Samsun) Saman tuğla fabrikası ne oldu?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Suat Kılıç, seninle de ilgili getireceğim, merak
etme, görüşeceğiz.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Saman tuğla fabrikası ne oldu? Doktor Brechmann nerede?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Onun için, Sayın Başkan, bu kadar basit bir meseleyi bu
kadar uzatmaya gerek yok. Bana göre, hukukun genel ilkelerini bilmeyen, Ceza
Kanununun genel ilkelerini bilmeyen kişiler burada çıkıp
kendilerine göre birtakım fikirler söylüyorlar. Ben özellikle şu
Başkan benim söz hakkımı gasbettiği için bunu dile getirdim.
Bakın, 1993
yılında RTÜK Kanunu, Radyo Televizyon Kanunu müzakere edilirken ben
burada bir önerge verdim. Radyo ve televizyonlarda mahallî lisanlarla
yayın yapılır. dedim 1993 yılında. Daha sizler
yoktunuz, birçoğunuz daha çocuktu. Ben o zaman o önergeyi verdim.
Ben demokrasiden
yanayım, temel hak ve özgürlüklerden yanayım. Ben istiyorum ki
şu memlekette insanlarımız kardeşçe yaşasın. Ben
1997lerde Tunceli'nin dağlarında seçim propagandası yaparken
ATV geldi, benimle gezdi. Yaşlı bir kadın rast geldi. Dedim ki:
Bak, teyze, sen
Benim ilimde, Tuncelide Dersimce konuşuluyor ve bu ne
Kürtçedir ne de Zazacadır, özel bir dil. Baktım, kadın bilmiyor.
Ben o zaman Doğru Yol Partisinin adayıydım, Teyze, bak, bu
(x)dur,
(x)un altına mührü vur.
(x) Biliyor musunuz bunu? Bilmiyorsunuz.
Onun için, ta o zaman dahi, bakın, o zaman dahi
Çünkü insanların
anladığı lisanda insanlara dert anlatmak, onlara fikirlerini
söylemek gerekli. Yani eğer yürürlükteki kanunlar gerçeklere uymuyorsa
bizler politikacı olarak bunun önünü açmaktan korkmamalıyız.
Onun için ben bunları 90larda, 96larda yaptım ama maalesef siz
birtakım şeyler yaparken yüzünüze gözünüze
bulaştırıyorsunuz. Olmaz böyle şey ya.
Evet,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, tutanaklara girmesi açısından
bir cümleyle bir şey arz etmek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Biraz önce Ayşe Nur Hanım da söyledi, Kamer Beyle Ayşe Nur
Hanım aynı noktada birleşiyor, Suç sayılan eylem ortadan
kalkıyor. diyor. Hayır, kalkmıyor. Madde 58 Propaganda
Yayınlarına İlişkin Yasaklar. Kalkmıyor.
Dolayısıyla eylem kalkmıyor, yaptırım ortadan
kalkıyor. Dolayısıyla benim dediğime gelmeleri
açısından
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Anayasa Mahkemesine müracaat eder Sayın
Başkanım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dolayısıyla bununla ilgili suç ortadan
kalkmamaktadır, sadece yaptırım değiştirilmektedir.
Dolayısıyla yaptırımın değiştirilmesi de
cezai hükme tabidir.
Bunun tutanaklara
girmesi açısından ifade etmek istedim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Sayın
milletvekilleri, usule ilişkin konuşmalar sonunda tutumumda herhangi bir değişiklik
olmamıştır.
Yeni maddeyle
getirilen düzenlemenin af niteliğinde olmadığına yönelik
tutumumu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(x)
Bu bölümlerde Hatip tarafından, Türkçe olmayan bir dille birtakım
kelimeler ifade edildi.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
4.- Ankara Milletvekili Haluk İpekin, Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 18 Milletvekilinin,
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ve 10
Milletvekilinin, Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak ve 19
Milletvekilinin, Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi ve 5 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/636, 2/123, 2/200, 2/288, 2/304,
2/342, 2/364, 2/474, 2/596) (S. Sayısı: 490) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi teklifin yeni 26ncı maddesinin oylanmasının
açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge
vardır.
Önergeyi okutup
imza sahiplerini arayacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclis Başkanlığına
298
sayılı Kanunun 151inci maddesinde değişiklik öngören
önergenin açık oylamasını arz ederiz.
Nevzat Korkmaz,
Isparta? Burada.
Mehmet
Şandır, Mersin? Burada.
Oktay Vural,
İzmir? Burada.
Rıdvan
Yalçın, Ordu? Burada.
Beytullah Asil,
Eskişehir? Burada.
Şenol Bal,
İzmir? Burada.
Hüseyin
Yıldız, Antalya? Burada.
Behiç Çelik,
Mersin? Burada.
Kemalettin
Nalcı, Tekirdağ? Burada.
Kadir Ural,
Mersin? Burada.
Alim
Işık, Kütahya? Burada.
Ahmet Orhan,
Manisa? Burada.
Mehmet
Serdaroğlu, Kastamonu? Burada.
Mehmet Akif
Paksoy, Kahramanmaraş? Burada.
Mustafa
Kalaycı, Konya? Burada.
Mehmet Günal,
Antalya? Burada.
Hakan
Coşkun, Osmaniye? Burada.
Durmuş Ali
Torlak, İstanbul? Burada.
Metin Ergun,
Muğla? Burada.
Abdülkadir Akcan,
Afyonkarahisar? Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin
yeni ihdas edilmesi öngörülen 26ncı maddesinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 259
Kabul :
236
Ret :
23(x)
Kabul
edilmiştir.
Böylece teklife
yeni 26ncı madde eklenmiş ve diğer madde numaraları
teselsül ettirilmiştir. Ancak görüşmelerde kolaylık
sağlanması açısından bundan sonraki önerge işlemlerini
teklifteki mevcut madde sıralaması üzerinden sürdüreceğiz.
Kanunun yazımı esnasında madde numaraları teselsül
ettirilecektir.
Teklifin mevcut
26ncı maddesi üzerinde iki adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 26 ncı maddesi ile
değiştirilen 298 sayılı Kanunun 153 üncü maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Halil Ünlütepe |
R. Kerim Özkan |
Abdullah Özer |
|
|
Afyonkarahisar |
Burdur |
Bursa |
|
|
Rahmi Güner |
Bilgin
Paçarız |
|
|
|
Ordu |
Edirne |
|
Seçim günü, sandık seçmen listesinde kayıtlı olan
seçmenin, sandık alanına girmesine veya oy kullanmasına, kanuna
aykırı biçimde engel olan kimse, üç yıldan 9 yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. Engelleme işleminin
silah ile yapılması halinde bu süre iki katı olarak
uygulanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 26ncı Maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bu maddede tanımlanan suçların bir tüzel kişinin
faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında
bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Hamit Geylani |
|
|
Batman |
Iğdır |
Hakkâri |
|
|
Hasip Kaplan |
Şerafettin
Halis |
Akın
Birdal |
|
|
Şırnak |
Tunceli |
Diyarbakır |
|
|
|
Osman Özçelik |
|
|
|
|
Siirt |
|
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde konuşacak mısınız?
BENGİ YILDIZ
(Batman) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninde
ifade edilen suç ve cezaların aynı zamanda tüzel kişiler için de
düzenlenmesi gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 26 ncı maddesi ile
değiştirilen 298 sayılı Kanunun 153 üncü maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar) ve arkadaşları.
Seçim günü,
sandık seçmen listesinde kayıtlı olan seçmenin, sandık
alanına girmesine veya oy kullanmasına, kanuna aykırı
biçimde engel olan kimse, üç yıldan 9 yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır. Engelleme işleminin silah ile
yapılması halinde bu süre iki katı olarak uygulanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Halil Ünlütepe konuşacak.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Halil Ünlütepe, Afyonkarahisar Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar)
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer
üyeler; verdiğimiz önerge üzerinde düşüncelerimizi paylaşmak
üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
üyeler, seçim hukuku kamuoyunda hep
tartışılmıştır ve seçim hukukunda çok sık da
değişiklikler yapılmaktadır. Seçmen iradesinin tespitinden
ziyade, iktidar partisinin kendileri açısından olumlu sonuç verecek
bir düzenleme yapmaya çalışılmaktadır. Elbette seçim
hukukunda istikrar önemlidir ama seçmen iradesinin de göz ardı edilmemesi
gerekmektedir.
Bu yasa
tasarısı, aceleci bir ortamda, günde on üç-on dört saat
çalışarak çıkartılmaya çalışılıyor. Bu
acelece davranışın nedenini anlamakta da zorlanıyorum.
Elbette, yangından mal kaçırırmış gibi, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Yasasında
değişiklik yapıyoruz. Hâlbuki seçim yasaları, ülkedeki
demokrasinin gelişmişliğiyle yakın ilişkilidir,
Parlamento içindeki siyasi partiler kadar Parlamento dışındaki
partileri de ilgilendirmektedir. Bu nedenle kamuoyunda yeterince
tartışılmadan, ivedilikle, öncelikle görüşülerek bu yasa
taslağının kamuoyundan kaçırılır gibi
tartışılmasını uygun bulmadığımı
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Elbette seçme
hakkı, seçilme hakkı ve siyasi faaliyette bulunma hakkı Anayasa
teminatı altına alınmıştır.
Anayasamızın 67nci maddesinde seçme, seçilme ve siyasi faaliyette
bulunma hakkı yurttaşlarımız için anayasal bir teminat
olarak görülmüştür ama seçimler ayrıca Anayasamızın
79uncu maddesinde de yargı organlarının yönetimi altında
yapılır denilmektedir. Şimdi, son verilen Anayasa
değişikliklerini de dikkate aldığımızda
yargı üzerinde yapılacak olan kuşatmanın yapılacak
olan seçimler üzerinde ciddi bir etkisi olduğunu da düşünmeden
geçemeyeceğim.
Örneğin,
olan bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum: İlimin, Afyon
ilinin Şuhut ilçesinde son yapılan yerel seçimlerde İlçe Seçim
Kurulu Başkanının verdiği bir karar var. O da şudur:
Bildiğiniz gibi, ilçe seçim kurulları bir yargıcın
başkanlığında siyasi partilerin temsilcileri ve 2 bürokrat
üyeden oluşur. Ortak bir irade belirlenir. Yargıç seçim günü
akşamı siyasi partilerin temsilcileriyle birlikte
yaptığı bir toplantıda seçimin sonucunu açıklıyor
ve o sırada toplantıyı erteliyor, bir belediyeyle ilgili. Ertesi
gün aynı yargıç ilçe seçim kurullarında asıl olan üyelerle
bu görevi yürütemeyeceğini belirterek asıl üyeleri lağvediyor,
yedek üyelerle çalışıyor.
Şimdi, zaman
zaman benden önce konuşma yapan arkadaşlarımız şu
konuda partizanca kadrolaşmaların seçim güvenliğini
sağlayamadığını iddia etmişlerdir. Bunlar
doğru bir olaydır ama ya yargıç güvencesi? İşte, biraz
önce söylediğim gibi, bir yargıç siyasi partilerin temsilcilerinin
üzerinde dahi tasarrufta bulunarak onları görevden azledebiliyor. Bu
yargıdaki kadrolaşmanın önümüzde yapılacak olan seçimlerde
çok daha sıkıntısını çekeceğimizi, bunu
belirtmeden geçemeyeceğim.
Sevgili
arkadaşlar, bu verdiğimiz önergeyle oy kullanmaya engel olmada
seçmenin oyunu verebilmesini sağlayabilmek amacıyla cezaların
artırılması yönünde bir talepte bulunulmuştur. Amaç, seçmen
listesinde kayıtlı olan seçmenin sandık alanına girmesine
ve oy kullanmasına engel olunmasının önüne geçmektir. Bu
nedenle, cezai yaptırımın artırılmasından hem
seçmen iradesinin daha sağlıklı bir şekilde ortaya
çıkması sağlanmış
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ünlütepe, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Devamla)
hem de seçimlerdeki sandık güvenliğinin
sağlanmasında etkili bir güç olacağı inancıyla bu
önergeyi vermiş bulunuyoruz.
Tüm gruplardan
önergemize destekçi olmalarını rica ediyor, hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ünlütepe.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
27nci madde
üzerinde dört adet önerge vardır, geliş sırasına göre
okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 27nci
Maddesiyle eklenen EK MADDE 9da yer alan
siyasi partilerin genel
merkezlerine
ibaresinden sonra gelmek üzere
ve bağımsız
adaylara
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Akın
Birdal |
|
|
Batman |
Iğdır |
Diyarbakır |
|
|
Şerafettin
Halis |
Hamit Geylani |
Osman Özçelik |
|
|
Tunceli |
Hakkâri |
Siirt |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 27. maddesi ile 298 Sayılı Kanuna eklenen Ek 9.
Maddesinin 2. ve 3. Fıkraları olarak aşağıdaki
fıkraların eklenmesini saygılarımızla arz ve teklif
ederiz.
Yüksek Seçim
Kurulu 33. Madde çerçevesinde belirlenen yurt içinde bulunan
vatandaşların TC Kimlik numarası
aracılığıyla elektronik ortamda oy kullanabilmeleri
amacıyla gerekli teknik alt yapıyı kurmaya; güvenli oy
kullanılabilmesi amacıyla seçmenler için şifre ve benzeri
güvenlik tedbirleriyle mükerrer oy kullanılmasını engelleyecek
önlemler almaya yetkilidir.
Teknik alt
yapı sürecinin yurt geneline yaygınlaştırılması
amacıyla gerekli ödenek Yüksek Seçim kuruluna aktarılır ve
eklenir.
|
|
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
|
Konya |
Mersin |
Isparta |
|
|
Kemalettin
Nalcı |
Beytullah Asil |
Oktay Vural |
|
|
Tekirdağ |
Eskişehir |
İzmir |
|
|
Mehmet
Serdaroğlu |
Behiç Çelik |
|
|
|
Kastamonu |
Mersin |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Temel Kanun olarak görüşülmekte olan 490 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 27 nci maddesiyle düzenlenen 298
sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 9un aşağıdaki
şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.
|
|
Haluk İpek |
Suat
Kılıç |
Abdullah
Çalışkan |
|
|
Ankara |
Samsun |
Kırşehir |
|
|
Hayrettin
Çakmak |
D. Mehmet
Kastal |
Ünal Kacır |
|
|
Bursa |
Osmaniye |
İstanbul |
Ek Madde 9-
İlçe Seçim Kurullarından Yüksek Seçim Kuruluna elektronik ortamda
gönderilen sandık ölçekli seçim sonuçlarını, talepleri halinde
seçime katılan siyasi parti genel merkezlerinin de eş zamanlı
olarak izleyebilmeleri ve aynı formatta bilgisayar ortamında
saklayabilmeleri için gerekli her türlü tedbir, Yüksek Seçim Kurulu
tarafından alınır. Siyasi parti genel merkezleri bu suretle elde
ettikleri seçim sonuçlarını, Yüksek Seçim Kurulunca belirlenen süre
bitimine kadar kendi teşkilatlarına veya üçüncü şahıslara
gönderemez ve kamuoyuna açıklayamaz.
Yüksek Seçim
Kurulu, siyasi parti genel merkezlerinin kullanımına açılacak
veri tabanları ile ilgili her türlü güvenlik tedbirlerini de alır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27 nci maddesi ile 298
sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 9a aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Harun Öztürk |
Hüseyin
Pazarcı |
Tayfun
İçli |
|
|
İzmir |
Balıkesir |
Eskişehir |
|
|
Emrehan
Halıcı |
Kamer Genç |
|
|
|
Ankara |
Tunceli |
|
Seçmen
kütüklerinin oluşturulması, seçimlerde kullanılan oyların
sayımı, döküm ve birleştirme işlemlerine ait geçici ve
kesin sonuçların ilanına kadar kullanılan bilgisayar
yazılım programları ve bu programlarda yapılan
değişiklikler seçim takvimi başlamadan önce Yüksek Seçim Kurulu
tarafından oluşturulacak bir bilim kuruluna incelettirilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAŞKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Harun Öztürk, İzmir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490
sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 27nci maddesiyle ilgili
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz
aldım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, temsilde adaleti sağlamaktan uzak yüzde 10
barajının gündeme getirilmemesi, partilerin ve adayların seçim
bütçelerine ilişkin düzenlemeler içermemesi, kadınların siyasete
katılımını artıracak düzenlemelere yer verilmemesi,
AKP döneminde devlet memuru anlayışının parti memuru
anlayışına dönüşmesi nedeniyle, seçimlerde güvenlik
güçlerinin seçim sonuçlarının güvenilirliği üzerine gölge
düşürebileceği yönündeki eleştiri ve endişelerin
karşılanamaması, Türkiye Büyük Millet Meclisine aynı konuda
teklif veren teklif sahiplerine haber verilmeden teklifin görüşülüp Genel
Kurula indirilmesi, kanun tasarısı şeklinde düzenlenmesi gereken
hususların, Bakanlar Kurulunda görüşülmeden, ilgili kurumların
görüşleri alınmadan ve kamuoyunda tartışılmadan teklif
hâlinde doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması gibi
olumsuzluklar ne yazık ki bu teklifte de giderilememiştir.
Değerli
milletvekilleri, 298 sayılı Kanunda kısa aralıklarla
yapılan değişikliklere de dikkatlerinizi çekmek istiyorum:
08/02/2008 tarihinde 33, 22/03/2008 tarihli kanunla da 22 maddesi
değiştirilen Kanunun bu teklifle 31 maddesi daha
değiştirilmektedir. AKP Hükûmeti yapmak istediği
değişikliklerin tamamını bütünlük içinde yapmayı niçin
bir türlü becerememektedir, doğrusu merak ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bundan önceki düzenlemelerde olduğu gibi bu teklifin de
seçmenin iradesinin seçim sonuçlarına doğru ve şaibesiz bir
şekilde yansımasını sağlayacak mekanizmaları
bünyesinde tam olarak barındırmadığı, bu nedenle
seçimlerden sonra ortaya çıkacak seçimlere hile
karıştığı şeklindeki suçlamaları ortadan
kaldırmayacağı kanaatindeyim. 22/03/2008 tarih ve 5728
sayılı Kanunla 298 sayılı Kanunda yapılan
değişiklikler görüşülürken, seçimlerden sonra açıklanan
sonuçların seçmenin sandıkta ortaya koyduğu iradesiyle
paralellik taşıdığına seçmeni ikna edebilecek bir
mekanizmaya ihtiyaç olduğunu bu kürsüden dile getirmiştik. Sadece dile
getirmekle yetinmemiştik, bugün burada verdiğimiz önergenin
aynısını o zaman da vermiştik.
O gün
verdiğimiz ve bugün de tekrarladığımız
değişiklik önergemiz şudur: Seçmen kütüklerinin
oluşturulması, seçimlerde kullanılan oyların sayım,
döküm ve birleştirme işlemlerine ait geçici ve kesin sonuçların
ilanına kadar kullanılan bilgisayar yazılım
programları ve bu programlarda yapılan değişiklikler seçim
takvimi başlamadan önce Yüksek Seçim Kurulu tarafından
oluşturulacak bir bilim kuruluna incelettirilir. Ne var ki o gün
önergemiz oylarınıza sunulmadan önce, Hükûmet adına Sayın
Cemil Çiçek daha sonraki maddelerde bu konuyla ilgili Yüksek Seçim Kuruluna
verilmiş yetkiler olduğundan bahisle -ki bu ifade doğru
değildi- önergeye katılmadıklarını belirtmiş,
sizler de önergemizi reddetmiştiniz.
Değerli milletvekilleri,
şimdi yukarıda sözü edilen amacı tesis etmek üzere, teklifin
27nci maddesiyle 298 sayılı Kanuna eklenen ek 9uncu maddeye
aynı hükmün eklenmesini öneriyoruz. Önergeyle ilgili olarak 13 Mart 2008
Perşembe günü 77nci Birleşimde ifade ettiğim düşüncelerimi
sizlerle bir kez daha paylaşmak istiyorum.
Seçimlerin
yargı denetiminde ve tarafsız bir şekilde
gerçekleştirildiği konusunda yasal düzenleme olarak bir
eksikliğimiz bulunmamaktadır. Ancak Yüksek Seçim Kurulunun
kullandığı bilgisayar yazılım programlarının
güvenilirliği konusunda zaman zaman tereddütler ve endişeler dile
getirildiğini de hepimiz biliyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kamuoyunda
oluşan bu tereddüt ve endişeleri gidermek üzere Yüksek Seçim Kurulu
tarafından kullanılan yazılım programlarının
uzman bir kurula denetlettirilmesi uygun olacaktır. Seçimler
yapıldıktan sonra seçim sonuçları üzerindeki her türlü tereddüt
ve endişenin giderilmesi, toplumu ve siyaseti rahatlatacaktır. Bu
nedenledir ki hiç değilse bu kez önerimize destek vermenizi
beklediğimi ifade ederek yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Oylamaya sunuyorum, aynı zamanda karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Var, var Sayın Başkan, var.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Elitaş
Burada Sayın Kâtip Üyeler sayıyorlar.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Başkan, evdekileri falan da saysak daha iyi olur!
Evdekileri de say!
BAŞKAN -
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bugün mesai bitmiştir,
çalışmaya devam edemeyiz. Bir dakika, bakın
Şimdi,
bakın, Genel Kurulun
(AK PARTİ sıralarından Oku sesleri)
Müsaade eder misiniz Sayın
Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, okuma işlemi devam
ediyor.
BAŞKAN Bir
dakika sayın milletvekilleri
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Müsaade eder misiniz efendim.
BAŞKAN -
Dinliyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Diyor ki: Genel Kurulun; 07 Nisan 2010 Çarşamba günkü
birleşimde 490 sıra sayılı kanun teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, dünkü grup önerisinin
BAŞKAN Bir
saniye sayın milletvekilleri
Lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Çok bildiğini söyleyerek yanlış
şeyler söylüyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bakın, Sayın Başkan, 8 Nisan Perşembe günü de
şu sayılı kanunun tamamlanmasına kadar
Şimdi,
Sayın Başkan, bugün gün nerede başlamıştır? 24.00te
bitmiştir. Daha önce biz aldığımız kararlarda diyorduk
ki: O günkü birleşimde tamamlanmayınca ertesi gün de devam
edilmesine
şeklinde karar alıyorduk. Ben hatırlatma
yapıyorum. Bugünkü, çarşamba günkü birleşim 24.00te
bitmiştir. Ertesi gün devam edeceğine dair de burada,
Danışma Kurulunda veya grup önerisinde bir karar
olmadığı için, bana göre bugünkü mesai saatimiz bitmiştir
ama takdir sizin.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Bitmiştir.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Genç,
tabii ki o size göre. İç Tüzükün 1inci maddesinde Birleşim, Genel
Kurulun belli bir gününde açılan toplantısı olarak
KAMER GENÇ
(Tunceli) Belli bir gün ama belli bir gün
Gün, çarşamba günü
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen, bir sabredin. İç Tüzük hükmünü okuyorum burada.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir de bizim lehimize bir yorumlasanız.
BAŞKAN
Birleşim, Genel Kurulun belli bir gününde açılan
toplantısı olarak tanımlanmıştır. Genel Kurulun
6/4/2010 tarihli kararıyla, 7 Nisan 2010 Çarşamba günkü
birleşiminde 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmaların
sürdürülmesine karar verilmiştir. Bugünkü birleşim saat 13.00te
açılmış ve birleşim hâlen devam etmektedir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Gün bitti. 24.00te kapanıyor Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Birleşimin devamına kadar demiyor efendim,
Çarşamba günkü birleşim diyor.
BAŞKAN Bir
saniye
OKTAY VURAL
(İzmir) - Yorumlayamazsınız öyle!
BAŞKAN - Bu
nedenle, bugüne kadarki uygulamalarımızda olduğu gibi
alınan karar gereğince
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, hayır
BAŞKAN -
Sayın Vural, bir saniye müsaade edin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yani burada yazıyor, çarşamba günkü birleşim
diyor.
BAŞKAN - Ben
konuşmamı bitireyim, ondan sonra tekrar size söz vereyim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hep böyle nalıncı keseri gibi o tarafa şey
yapmayın.
BAŞKAN
Hayır, hep o tarafa yapmıyoruz ki Sayın Vural. Ben görüşümü
söylüyorum size.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Başkanlık yapın Sayın Başkan!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, gün bitmiştir ama siz keyfî devam
ederseniz o takdirinizde.
BAŞKAN
Çalışmalarımızın 490 sıra sayılı
Teklifin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar devam etmesi
zorunludur, benim görüşüm.
OKTAY VURAL
(İzmir) Çarşamba günü olarak
sınırlandırmış, açılan demiyor efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Grup önerisi çarşamba günü başlayan
birleşimde 490 sıra sayılı
Başlayan birleşim
denilmiş olsaydı, İç Tüzükün 1inci maddesindeki o yorum
doğruydu.
BAŞKAN
Sayın Şandır, Birleşim, Genel Kurulun belli bir gününde
açılan toplantısıdır. diyor İç Tüzükün 1inci
maddesinin üçüncü fıkrası. Eğer bu konuda da tartışma
istiyorsanız, buyurun. Bizim buradaki maksadımız, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalıştırılması. Ama
tartışma istiyorsanız, usul tartışması
diyorsanız, buyurun Sayın Şandır. Benim görüşüm bu,
çalışmalar devam edecek.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, dün gece dört, bu gece
beş olur mu? Böyle bir çalışma olur mu Sayın Başkan?
BAŞKAN - O
ayrı bir konu, o benim sorunum değil Sayın Milletvekilim. Genel
Kurulun karar alması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, sizin yorumlamanız mümkün
değil. Çarşamba günkü birleşim diyor, açılan
birleşim demiyor. Gün olarak belirlenmiştir, sizin yorumunuza
ihtiyaç yok. Danışma Kurulunun kararı, yüce Kurulun kararı,
çarşamba günkü birleşim
Açılan demiyor başlayıp ve
sonu belli olmayan
demiyor. Takvim günü olarak belirlenmiş. Dolayısıyla,
bunu uygulayın diyoruz.
BAŞKAN
Lütfen
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) On ikiden sonra perşembe başlıyor Başkan, en
azından bize göre. (AK PARTİ sıralarından Devam Sayın
Başkan, durmak yok. sesleri)
OKTAY VURAL
(İzmir) Yok yani, açık hüküm var ya çarşamba günü diyor.
BAŞKAN
Sayın Vural Birleşim, Genel Kurulun belirli bir günde açılan
toplantısıdır. diyor ve kapatmadan bahsetmiyor bakın.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, bakın
BAŞKAN
Buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Açılan demiyor Danışma Kurulunda zaten
çarşamba günkü
diyor. Açılan deseydi haklısınız,
bir diyeceğim yok. Çarşamba günkü toplantı, 7 Nisandaki
toplantı diyor.
BAŞKAN
Sayın Vural, ben uygulamaya devam edeceğim. Eğer
istiyorsanız, tutumum hakkında yine tartışma açarım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yani bugüne kadar siz Meclisi yönetmek yerine çoğunluk
iradesine Meclisi mahkûm ettirmek istiyorsunuz.
BAŞKAN
Değil Sayın Vural, sizin yorumlamanız o şekilde.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bugüne kadar hangi konuda objektif bir karar verdiniz?
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) - Dün de aynısı
oldu, Meral Hanım aynısını yaptı. Niye itiraz
etmediniz?
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, burada yazılanları
okumuyor musunuz, anlamıyor musunuz siz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, lütfen Sayın Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, sizin düşüncenize göre karar
veremezsiniz!
BAŞKAN
Benim okumam ve anlamam için sizin yardımınıza ihtiyacım
yok. Ben görüşümü söyledim. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Sizin de Başkanlığa o şekilde
hitap etme hakkınız yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Milletvekillerinin hangi saatte ve nasıl
çalışacağı hususuna riayet etmek sizin göreviniz.
BAŞKAN
Sayın Vural, benim görevim burada Meclisi çalıştırmak.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Senin görevin, Meclisi kanuna göre
çalıştırmaktır.
BAŞKAN Bu
tavırla durduramazsınız!
OKTAY VURAL
(İzmir) Milletvekili sizin memurunuz değildir.
BAŞKAN
Eğer tutumum hakkında tartışma istiyorsanız, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Hitap ederken saygılı hitap edin!
BAŞKAN
Sayın Vural, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu
çalıştırmak Başkanlığın görevi.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, İç Tüzüke göre hareket etmek
zorundasınız, alınan kararlara göre hareket etmek
zorundasınız. Sizin keyfinize göre burayı
çalıştıramazsınız!
BAŞKAN Biz
burada bunu yapıyoruz.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Çalıştıramazsınız burayı
keyfinize göre. Tüzüke göre, alınan kararlara göre hareket etmek
zorundasınız.
BAŞKAN
İç Tüzüke göre hareket ediyoruz efendim.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) İç Tüzüke göre hareket etmiyorsun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar çarşamba günü diyor. Sayın Başkan
çarşamba günü diyor, bugün perşembe.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, böyle keyfî hareket edemezsiniz!
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Temel Kanun
olarak görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 27 nci maddesiyle
düzenlenen 298 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 9un
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.
Haluk
İpek (Ankara) ve arkadaşları
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Danışma Kurulunda alınan kararlara göre
yönetmek durumundasınız. Sizin görüşleriniz bizi
ilgilendirmiyor.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Milletvekilim. Görüşümü bildirdim ben
zaten.
Okumaya devam
edin
Ek Madde 9-
İlçe Seçim Kurullarından Yüksek Seçim Kuruluna elektronik ortamda
gönderilen sandık ölçekli seçim sonuçlarını, talepleri halinde
seçime katılan siyasi parti genel merkezlerinin de eş zamanlı
olarak izleyebilmeleri ve aynı formatta bilgisayar ortamında
saklayabilmeleri için gerekli her türlü tedbir, Yüksek Seçim Kurulu
tarafından alınır. Siyasi parti genel merkezleri bu suretle elde
ettikleri seçim sonuçlarını, Yüksek Seçim Kurulunca belirlenen süre
bitimine kadar kendi teşkilatlarına veya üçüncü şahıslara
gönderemez ve kamuoyuna açıklayamaz.
Yüksek Seçim
Kurulu, siyasi parti genel merkezlerinin kullanımına açılacak
veri tabanları ile ilgili her türlü güvenlik tedbirlerini de alır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, siz bizi burada var saymıyor
musunuz?
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Milletvekilim, ben görüşümü belirttim.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sizin görüşünüzle burayı yönetemezsiniz Sayın
Başkan. Bakın İç Tüzükte ne yazıyor?
BAŞKAN
Efendim, lütfen Sayın Milletvekilim.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Lütfeni yok.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe...
KADİR URAL
(Mersin) Burası Sadık Yakutun Meclisi değil Sayın
Başkan!
BAŞKAN
Lütfen Sayın Milletvekilim.
KADİR URAL
(Mersin) Sadık Yakut Meclisi değil burası!
BAŞKAN
Değil tabii ki. Öyle bir iddia yok Sayın Vekilim.
KADİR URAL
(Mersin) Türkiye Büyük Millet Meclisi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Verilen önergeyle
siyasi parti genel merkezlerinin sandık ölçekli seçim
sonuçlarını izleyebilmeleri ve saklayabilmeleri ile bu verilerin
güvenliğini sağlayabilmesine ilişkin hususların Yüksek
Seçim Kurulu tarafından düzenlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Biraz önce kabul
edilen önergeyle 27nci maddeye bağlı ek 9uncu madde tümüyle
değiştirildiğinden, ek maddede değişiklik öngören
Konya Milletvekili Faruk Bal ve arkadaşlarının önergesi ile
Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve arkadaşlarının önergesini
işlemden kaldırıyorum.
Maddeyi kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, almış olduğunuz bu
kararların hepsi sakıttır. Bakınız, çalışma
saatlerinin dışında çalışma yapıyorsunuz. Olmazsa
siz evinizde bir çalışma yapın, onları da getirin burada
kabul edin ya da AKP Grubunda yapın.
BAŞKAN
28inci maddede üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre
okutup aykırılıklarına göre işleme alıyorum.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, sesim gelmiyor mu?
BAŞKAN Siz
devam edin, okuyun:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 28 inci maddesinde geçen 7
günlük sürenin on gün olarak belirlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ali Koçal |
Hulusi Güvel |
Turgut Dibek |
|
|
Zonguldak |
Adana |
Kırklareli |
|
|
Ali Oksal |
Ali İhsan
Köktürk |
|
|
|
Mersin |
Zonguldak |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 28inci maddesinde yer alan
Yükseköğretim Kurulu
ibaresinden
sonra gelmek üzere üyeleri ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Hamit Geylani |
|
|
Batman |
Iğdır |
Hakkâri |
|
|
Akın
Birdal |
Şerafettin
Halis |
Osman Özçelik |
|
|
Diyarbakır |
Tunceli |
Siirt |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 28inci maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen, 2839 sayılı Kanunun 18inci maddesinin sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Emin Haluk
Ayhan |
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
Denizli |
Antalya |
|
|
Nevzat Korkmaz |
Rıdvan
Yalçın |
|
|
|
Isparta |
Ordu |
|
Görevinden
ayrılmadan seçilenlerin belirlenmesi durumunda, tutanağı iptal
edilir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, hâlâ kararımda
ısrarlıyım.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kalaycı.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, kararımda ısrar ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, Milletvekili, çalışma
usullerine davet ediyor sizi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Usul tartışması açın.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dolayısıyla, çalışma usullerine davet
ederken milletvekilini dinlememeniz ve bu konuda bir şey söylememeniz
doğru değil. Çalışma usullerine davet ediyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, her şeyin bir adabı var, bir
usulü var.
BAŞKAN
Sayın Vural, ben sayın milletvekillerini de sizi de dinledim. Usul
tartışması açıyorsanız buyurun, yoksa benim
görüşüm
OKTAY VURAL
(İzmir) Davet ediyor, daha ne demek? İşte burada diyor.
BAŞKAN E,
buyurun Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Diyor ki: Davet etme:
Önce konuşulur. diyor, davet ediyor.
BAŞKAN
Buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Davet ediyor.
BAŞKAN
Tamam, Buyurun. diyorum ben de.
OKTAY VURAL
(İzmir) Biz söylemeseydik ne olacaktı?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Öyle azarlar gibi konuşma Sayın Başkan!
BAŞKAN Ben
çalışmanın devam etmesi düşüncesindeyim ve kanaatindeyim,
bu irademi beyan ettim ve Başkanlığın görevi de Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu çalıştırmaktır. diye
söyledim. Sayın Vural, eğer usul tartışması
istiyorsanız buyurun diyorum.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) İstiyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu keyfî yönetim demek değildir.
BAŞKAN
Sayın Vural, keyfî yönetmiyorum. Usul
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Milletvekillerinin keyfî olarak
Başkanlık Divanını rahatsız etmeleri de keyfîliktir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bizi de çalıştırmıyor şeklinde
ithamınız tamamen hangi zihniyette olduğunuzu ortaya koyuyor.
Biz burada mıyız? Buradayız.
BAŞKAN
Sayın Vural, şimdi ne yapalım biz? Ne yapalım şimdi,
onu söyleyin o şekilde yapalım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz ne yapmak istiyorsunuz? Tarafsız olun.
Çıkartın şu AKP şeyini. Meclis Başkan Vekilisiniz.
(MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler ve Bravo! sesleri)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, usul
tartışması açmıyorlar, devam edin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Divanda muhalefeti temsil eden bir
arkadaşımız da yok. Lütfen
BAŞKAN O
benim sorunum değil Sayın Vural.
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Gitmeseydiniz, Başkanlığı niye
bıraktınız?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Otursaydınız, Divan boşluğu
olmaz diyor, muhalefetten biri gitsin. Yani İç Tüzükü yeniden
yazalım.
BAŞKAN
Evet, Sayın Kalaycı, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bugün çarşamba mı, perşembe mi Sayın
Başkan?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, ben usul tartışması
açılmasını istiyorum, siz hâlâ devam ediyorsunuz!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bugün çarşamba mı, perşembe
mi? Hayır, şimdi ben onu öğrenmek istiyorum, bugün çarşamba
mı, perşembe mi?
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Kalaycı
Sayın
Yıldız, tartışma mı istiyorsunuz usul hakkında?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Evet.
BAŞKAN
Buyurun, söz veriyorum.
Sayın
Kalaycı, müsaade eder misiniz lütfen.
Buyurun
Sayın Yıldız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, tutumunuzun lehinde söz
talep ediyorum. Tutumunuzun lehinde söz talep ediyorum.
BAŞKAN
Lehinde mi aleyhinde mi?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Aleyhinde.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hüseyin Yıldız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bugün perşembe mi, çarşamba mı Sayın
Başkan?
Ben de aleyhte
istiyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, tutumunuzun lehinde
arkadaşlar söz talep ediyor.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Sayın Başkanım, tutumunuzun lehinde söz istiyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, tutumunuzun aleyhinde söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Yıldız, aleyhte istediniz, buyurun.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Genel Kurulca alınan kararın 7 Nisan 2010
Çarşamba günü 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin bitimine
kadar görüşülmesi şeklinde olduğu, saat 24.00ü geçince 7
Nisanın bittiği ve bu nedenle çalışmalara devam edilip
edilemeyeceği hakkında
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben aleyhte söz istedim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, istemedin.
BAŞKAN
Sayın Yıldız, buyurun.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Sayın Başkan, söz verdiniz mi?
BAŞKAN
Buyurun açtım, tabii ki.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Sizin tutumunuzdan dolayı ben ne zaman söz
vereceksiniz, ne zaman vermeyeceksiniz çok anlayamıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkanın,
Meclis Başkanımızın taraflı tutumu üzerinde aleyhinde
söz aldım. Sayın Meclis Başkan Vekilimiz her Meclisi
yönettiğinde aynı yöntemle yönetiyor. Burada Meclis Başkanı
kendi görüş ve düşüncelerini milletvekillerine zorla kabul ettirmek,
buradaki Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun sayısal gücüyle kabul
ettirmek durumunda değil. Sayın Meclis Başkanı açacak, İç
Tüzüke bakacak, yasalara bakacak, Anayasaya bakacak, bu Meclisi ona göre
yönetecek. Bir de Danışma Kurulunun almış olduğu
kararlara göre bu Meclisi yönetmek mecburiyetinde. Bizim size yönetiminizle
ilgili yapmış olduğumuz itirazlar orada devam ederken, keyfî
olarak buradaki görüşmeleri sürdüremezsiniz. Orada başlamış
bulunan bir tartışmanın sonuçlanmasını
sağladıktan sonra, elbette düşünceniz öyleyse, yanlı
tutumunuzda devam etmek istiyorsanız
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
- Arkadaşlar, lütfen
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) - Arkadaşlar,
bakın, ben otuz beş yıldır siyasetin sahasından,
arazisinden geliyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, lütfen
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Geç onu, geç!
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) - Bende sana da çok laf
var, sana da verecek cevap var, o laf atanlara da çok var. Onun için
hesabınızı kitabınızı ona göre
yapacaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Öyle mi!
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Hatibe müdahale etmesin AKP
milletvekilleri!
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Tehdit ediyor!
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, lütfen, Hatibe müdahale etmeyin. (MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Biraz önce kendilerini uyarması gereken
Başkanlık Divanını uyaranlar, kendilerini kontrol etmesi
gerekenlerdir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) - Evet, Sayın
Başkanım, biz oradan sizin tutumunuzla ilgili itiraz ediyoruz.
Diyorum ki, İç Tüzükte birleşim, Genel Kurulun belli bir gününde
açılan toplantıdır.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Hüseyin Bey, sesiniz gelmiyor.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Sayın Başkan, duyamıyoruz!
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) - Yani, biz
çarşamba günkü toplantıyı, saat 13.00te bugünkü
toplantıyı açtık, Danışma Kurulu da bir karar
almış, siz de bize bu kâğıtla iletmişsiniz. Burada
diyorsunuz ki Sayın Başkan: Genel Kurulun 7 Nisan 2010 Çarşamba
günkü birleşiminde 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
Açık seçik, net. 8 Nisan
2010 Perşembe günkü birleşiminde ise
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Birleşim kaçta başlıyor?
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) 13.00te başlıyor.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Saat 13.00e kadar devam edecek yani.
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) - Ya, sen ne akıllısın ya! Vallahi helal olsun
sana!
Şimdi, bu durumda,
Sayın Başkan, yapmanız gereken, bu İç Tüzük ve
Danışma Kurulu kararını uygulamaktır. Bunun
dışında yapmış olduğunuz her türlü uygulama,
Adalet ve Kalkınma Partisi rozeti yakanızda burada Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekilliğini idare etmeniz demektir. Böyle bir
uygulama bugüne kadar bu Mecliste olduysa bile yanlış olmuştur,
yanlışın deva-mında bir
OKTAY VURAL
(İzmir) İç Tüzükü bir daha oku, duymayanlar var.
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Meral Hanımın yönetimine niye itiraz etmediniz?
CEMAL KAYA
(Ağrı) Sabah dörde kadar çalıştık.
OKTAY VURAL
(İzmir) Müdahale etmesinler.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Meral Hanım
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Bakın, Meral Hanım öyle yönettiyse Meral
Hanımın yönetiminde böyle bir karar yok,
okumamışsınız. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
KADİR URAL
(Mersin) Sayın Yıldız, muhatap alma onları, devam et.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Eğer bir yanlış da varsa bu yanlış
devam edecek değildir arkadaşlar.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Meclisin teamülünü bozmayın.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Teamülle bu işler yönetilmez Değerli
Milletvekilim, bu Tüzükü o zaman iptal edelim, sizin teamüllerinizle, AKPnin
yukarıdan aldığı emirleri Sayın Başkan Vekilimiz
uygulasın.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Hüseyin Bey, Meral Akşener yukarıdan mı
emir aldı?
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Burada Sayın Başbakan Meclis Başkan Vekilini
azarlarken hiç sesiniz çıkıyor muydu? Sesiniz çıkmaz. Neden
çıkmaz?
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) İki kişi arasına girmeyiz biz.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Biat etmişsiniz, biat.
ABDULLAH
ÇALIŞKAN (Kırşehir) Çarpıtma olayı, konuya gel.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Biraz da bu vicdanınızı
kullanacaksınız, doğrulara doğru demesini bileceksiniz.
Sayın
Elitaş bire bir konuşmamızda bunun böyle olduğunu kabul
ediyor ama iş buraya, mikrofona geldiği zaman bunu kabul etmiyor. Bu
doğruları ne zaman söyleyeceksiniz? Mezarda mı söyleyeceksiniz?
Sizin mezar taşınıza mı yazacaklar Doğruları
söyleyemeden gitti. diye Sayın Elitaş?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sen ne dediğinin farkında
mısın? Başka dünyada mısın?
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Ben buradayım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ben seninle bunu ne zaman konuştum?
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Ben duyuyorum konuşmalarınızı.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bire bir konuşuyor musun?
Başkasıyla konuştuğumu mu duyuyorsun?
BAŞKAN
Sayın Elitaş
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Neyse, Sayın Elitaş, doğruları yapmak
gibi bir huyunuz yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ben seninle bu konuyu bire bir
konuşmadım.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Doğruları yapmak gibi bir huyunuz yok.
Sayın
Başkan, ilk defa bir millî olun, buradaki İç Tüzükü,
Danışma Kurulu kararını alın, uygulayın, bir ilke
imza atın. Bugüne kadar bütün kararlarınız yanlıydı.
CEMAL KAYA
(Ağrı) Genel Kurula bak.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Duyamıyoruz Hatibi.
BAŞKAN
Genel Kurula hitap edin Sayın Yıldız lütfen.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Bütün kararlarınız yanlıydı, ilk defa
yanlı olmayan bir karar verin.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. [MHP ve CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
alkışlar (!)]
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yıldız.
Tutumum lehinde
söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Herhâlde Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarihinde ilk defa birleşimin nasıl
açıldığı, kapanacağıyla ilgili önemli bir
toplantı yapıyoruz. Aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi
kurulduğu günden, doksan yıldan bu tarafa birleşimin
tanımı burada tartışılmamış, ne zaman
açılıp kapanacağıyla ilgili doksan yıl sonra bazı
milletvekillerinin aklına gelmiş.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Böyle bir yönetimde daha çok tartışmalar olacak.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bakın, az önce Hüseyin
Yıldızın okuduğu madde 1inci madde, İç Tüzükün;
birleşimin tanımını yapıyor, diyor ki: Birleşim,
Genel Kurulun belli bir gününde açılan toplantısıdır.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) Sayın Elitaş, bana sayın diye hitap edeceksin, ben
size sayın diye hitap ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Birleşim, Genel Kurulun belli bir gününde
açılan toplantısıdır. Arkasından, İç Tüzükün
55inci maddesi var. Bak, bak, 55inci madde, sayfa 42.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Oku, oku.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Başkan oturumu açar ve gerekirse
kapatır. Oturumun devamınca Başkanlık makamı ve kâtip
üyelikler boş kalamaz
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Gerekirse sabaha kadar devam eder. ekle oraya.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
Zorunlu hâllerde, o birleşim için geçerli
olmak kaydıyla ve sona ermek üzere olan işlerin tamamlanması
amacıyla oturumun uzatılmasına Genel Kurulca karar verilebilir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Alalım o hâlde.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Biz ne karar almışız?
OKTAY VURAL
(İzmir) Tamam, evet.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Karar alındı mı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğru diyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Oktay Vuralın 6 Nisan 2010
tarihli grup önerisi: Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin, sözlü
sorulardan sonra kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işler kısmında yer alan
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Elitaş, kabul edilen önergeyi okusanız ya.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
321 Sıra Sayılı Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı görüşmelerinin Genel Kurulun
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Elitaş, kabul edilen önergeyi okusana.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
6 Nisan 2010 Salı, 7 Nisan 2010
Çarşamba ve 8 Nisan 2010 Perşembe günlü birleşimlerinde
yapılması. Nerede bunun açılması?
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Beyefendi, bu kabul edildi mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, Sayın Hüseyin Yıldız,
benim senin grup başkan vekilinle konuşurken orada dinlediğin,
kulak misafiri olarak dinlediğin ama bire bir diye ifade ettiğin
meseleyi söyleyeyim. Sayın Şandır dedi ki: Benim verdiğim
de yanlıştı. Ama ben iddia ediyorum, benim verdiğim
yanlış değil. Eğer siz 6 Nisan tarihli, dünkü grup
önerisini okumuş olsaydınız
Ne diyor? 06 Nisan 2010 Salı
günkü birleşiminde 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
bölümündeki 17nci maddenin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
Birleşim kapandı mı? Kapanmadı. Birleşimin
açılmasının
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Çarşamba günü bitti.
OKTAY VURAL
(İzmir) Çarşamba bitti.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
tanımını ve 55inci maddeyi
OKTAY VURAL
(İzmir) Çarşambayı sel aldı!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
okumadığınızdan -ama gecenin
bu saatinde normal olabilir- dolayı gün bitmemiştir
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Bizim saat sorunumuz yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
birleşim bitmemiştir, birleşim
aynı şekilde devam etmektedir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Çarşamba günü bitti.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ortada hiç olmayan bir şeyi
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Biz hangi gündeyiz Sayın Elitaş, söyler misin?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bugüne kadar -aslında Meclis
tutanaklarını incelemek gerekir- birleşimin açılıp
kapanmasıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde hiç olmuş
mudur diye bakmak gerekir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Olmaması, olmayacağı anlamına gelmez
Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) İlk yapan arkadaşlar eğer bu
arkadaşlarsa -onlara da- bunun mükâfatı ve hakkı kendilerine
teslim edilmelidir.
Sayın
Başkanın tutumunun yerinde olduğu kanaatindeyim.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Sayın Elitaş, haksız görseydin
şaşardım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkan, İç Tüzüke göre,
bugüne kadarki olan Meclis başkan vekillerimiz Sayın Akşener,
Sayın Yakut, ve Sayın Pakdil gerçekten tarafsız bir şekilde
Türkiye Büyük Millet Meclisini yönetmek için gayret gösteriyorlar.
Sayın
Başkanın tutumunun olumlu olduğunu ifade ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Bizimkini niye saymadın Mustafa Bey?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Mumcu da dâhil.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
Tutumum aleyhinde
söz isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, aleyhte ben istedim. (Gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Geç kaldın, geç.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, istedi aleyhte.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, aleyhte ben istedim. İnsaf yahu!
OKTAY VURAL
(İzmir) İnsaf yahu!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
burası millî iradenin temsil edildiği yer, mekân ve saygın bir
kürsü.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu fikri ortaya atan benim. Hayır, Sayın Başkan,
sizin kulaklarınız duymuyorsa ben ne yapayım!
AHMET AYDIN
(Devamla) Gecenin bu saatinde diliyorum ve umuyorum ki asil milletimiz
bizleri, bu Meclisi izlemiyorlardır. Hakikaten tiyatrovari bir oyun
sergileniyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Evet, evet, aynen.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kevin Costner de var!
S. NEVZAT KORMAZ
(Isparta) Başrolde siz varsınız.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Ne alakası var?
AHMET AYDIN
(Devamla) Burada, millî iradenin temsil edildiği bu mekânda bizler
gecenin bu saatine kadar ve inşallah daha da sonuna kadar, çıkarana
kadar
Millî iradeyi doğru ve sağlıklı bir şekilde
sandığa yansıtacak olan bu güzelim -demokratik, özgür, adil seçimleri
sağlayacak olan- kanunun çıkması adına bu kadar gayret sarf
ederken birileri Meclisin önünü tıkamak
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Tamam Ahmet, yeter, yeter.
AHMET AYDIN
(Devamla)
kanunları
çıkartmamak adına olur olmadık yerlerde usul tartışması
açılıyor ki
OKTAY VURAL
(İzmir) Hiçbir dayatmanıza evet demeyeceğiz.
AHMET AYDIN
(Devamla) Maalesef az önceki usul tartışmasında Sayın
Başkanım, sizler oylamaya geçtikten sonra usul
tartışması istendi ve haksız bir şekilde usul
tartışmasını açtınız. Bundan dolayı, ben bu
haksız usul tartışmalarından dolayı tutumunuzu
kınıyorum.
Sizleri
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Ahmet Bey, Tüzükte olmayan bir hakkı mı
kullanıyorum ben?
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Ahmet Bey, biz de seni kınıyoruz.
BAŞKAN -
Lehinde söz isteyen Agâh Kafkas, Çorum Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kafkas. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Neye göre istedi? Neyi istedi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, biraz önce istendi. Şu söz
dağılımı neye göre yapılıyor?
BAŞKAN
Sayın Kafkas, buyurun
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kameraya bak, kameraya! Hani demin Yazılı var dedin,
şimdi ne var?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Kamerin avukatı mısın sen?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, daha önce bizim burada
aldığımız kararlar var, aldığımız
Danışma Kurulu kararları var. O gün bitmezse ertesi gün devam
eder. diyor. Böyle bir ibare yok burada.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Kafkas.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanlığın tutumu lehinde söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu
saatinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak demokrasimizin daha
sağlıklı işlemesi, halkın iradesinin daha
sağlıklı yansıması konusunda, uzun bir
çalışma sonucunda oluşturulmuş seçim kanununu
tartışıyoruz. Demokrasi, hepimiz için gereken ve hepimizin
mutabık olduğu bir düzenleme, bir davranış biçimi, bir
yaşam biçimi. Demokrasi başıboşluk değil, demokrasi
bir disiplin rejimi ve hiçbirimiz geçerken buraya gelmedik, halkın
iradesiyle geldik ve halkın iradesini ve rolünü Türkiye Büyük Millet
Meclisinin hiçbir üyesinin küçümseme hakkının olmaması
gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi
burada, değerli konuşmacılar çıkıyorlar: Sayısal
gücünüz
Sayısal güç dediğiniz, milletin gücü, milletin iradesi. Biz
geçerken Şu kadar sayıda milletvekili olalım diye karar verip
de şu kadar sayıda milletvekili bir araya gelip burada oturmadık
ki. Halkın iradesi, bu Mecliste hangi sandalyede kaç kişinin
ŞENOL BAL
(İzmir) O iradeye layık olun.
FAZLI
ERDOĞAN (Zonguldak) Sen muhalefete layık ol da
AGÂH KAFKAS
(Devamla) -
kaç kişinin oturacağına
ŞENOL BAL
(İzmir) Biz layığız.
AGÂH KAFKAS (Devamla)
-
yüce millet karar verir. Cumhuriyet tarihimiz boyunca böyle olmuştur.
Bundan sonra da bu sıralara oturma hakkını -kim kaç tane
sıraya oturacaksa- milletin iradesi belirler ve milletin iradesine hepimiz
saygılı olmak durumundayız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ŞENOL BAL
(İzmir) İyi yolda kullanın bu iradeyi.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) Bu iradenin doğru kullanılıp
kullanılmaması konusunda herkesin özgürlüğü vardır. Bu
millet, iradesini doğru kullanmayan, kendisine verdiği emaneti
doğru kullanmayanlara her zaman anladığı dilde
cevabını vermiş, tasfiye etmiştir; Bu benim
koltuğumdur, sen burada oturamazsın, kalk. demiştir ve
kaldırmıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Millî irade sana verdi, yolsuzluk yapacaksın, değil
mi?
ŞENOL BAL
(İzmir) Hukukun arkasından dolaşacaksınız.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) Onun için, değerli milletvekilleri, hepimiz demokrasinin
kodları konusunda, yüce Meclisin mehabeti konusunda daha duyarlı
olmak durumundayız. Parlamentoya olan saygınlık, bu yüce
Meclisin çatısı altındaki her milletvekilinin temel görevidir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tabii, tabii. İmzalarla onu sağladınız
zaten, çakma imzalarla Anayasa değişikliği getirdiniz.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) İmzayla Anayasa değişikliği getiriyorsunuz, ondan
sonra saygıdan bahsediyorsunuz!
AGÂH KAFKAS
(Devamla) Bu yüce Mecliste kimin nasıl hareket edeceğine dair de
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sahte oy pusulaları gönderdiniz
kardeşim! Daha ne konuşuyorsunuz ya? Sahte oy pusulası
göndermediniz mi? Mehabetten bahsediyor.
AGÂH KAFKAS (Devamla)
Her milletvekili, milletin vekilleri tarafından belirlenmiş Anayasa
ve İç Tüzükteki kurallar çerçevesinde davranmak zorundadır ve Meclis
Başkanlık Divanı da bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra
da yasaların ve İç Tüzükün kendisine verdiği haklar
çerçevesinde yüce Meclisi yönetmek durumundadır.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Ne zaman yönetti? Cumhurbaşkanlığı
Vekilliği yaparken geldi burada Meclisi yönetti!
AGÂH KAFKAS
(Devamla) Şimdi, tabii, milletin iradesi konusunda, Meclisin iradesi
konusunda, gerçekten bunu hazmetmek durumundayız. Hazmetmek
durumundayız, yoksa
İSA GÖK
(Mersin) Bir şey söyleyeyim mi? İyi bir iş yapmak istiyor
musun? Teşekkür et, geç, otur Allah aşkına! Bu saatte iyi bir
iş yap, hadi!
AGÂH KAFKAS
(Devamla) Gerçekten bu milletin ölçüsü şaşmaz ve mutlaka ölçüsü
doğrudur. Onun için, milletin iradesini küçümsemeye kimsenin hakkı
yok; milletin vermediği hakkı da kimsenin kullanmaya hakkı yok.
O nedenle,
Sayın Başkan, ben tutumunuzu alkışlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL
(İzmir) Oh, oh! Alkışlayın, alkışlayın!
Bravo!
AGÂH KAFKAS
(Devamla) Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu tutumunuzun, bu
Mecliste bütün milletvekillerine güven veren bu tutumunuzun devamını
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kafkas.
Tutumumda bir
değişiklik olmamıştır.
KADİR URAL
(Mersin) Demokrasi anlayışınız bu işte! Meclis
Başkanının demokrasi anlayışı bu! AKPnin Meclis
Başkanı işte bu! AKPnin Meclis Başkanı bu işte!
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
4.- Ankara Milletvekili Haluk İpekin, Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 18 Milletvekilinin,
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ve 10
Milletvekilinin, Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak ve 19
Milletvekilinin, Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi ve 5 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/636, 2/123, 2/200, 2/288, 2/304,
2/342, 2/364, 2/474, 2/596) (S. Sayısı: 490) (Devam)
BAŞKAN 490
sıra sayılı Teklifin görüşmelerine devam ediyoruz.
28inci madde
üzerinde biraz önce okuttuğum önergeyi işleme
almıştım.
Şimdi,
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önerge üzerinde söz
isteyen Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı.
Buyurun
Sayın Kalaycı.
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 28inci maddesiyle ilgili önergemiz hakkında
görüşlerimizi açıklamak üzere huzurlarınızda bulunmaktayım.
Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Anayasanın
Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları
başlıklı 67nci maddesinde vatandaşların kanunda
gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız
olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk
oylamasına katılma hakkına sahip olduğu
belirtilmiştir.
Kamu hizmeti ifa
eden kamu görevlilerinin de siyasete katılmaları kendilerine
tanınan bir hak olarak karşımıza çıkar. Bununla
birlikte, bir kamu görevlisinin belli şartları yerine getirmedikçe bu
haktan yararlanması düşünülemez. Bu şartların
başında çekilme, yani istifa gelir çünkü kamu görevlileri için
siyaset yapma yasağı mevcuttur ve aksi davranışta
bulunanlara disiplin cezası uygulanır. O hâlde, kamu görevlilerinin
seçimlerden belli bir süre önce görevlerinden çekilmeleri Anayasa ve Seçim
Kanunu hükümleri gereğidir.
Milletvekili
seçimlerine katılan kamu görevlilerinin seçimden belli bir süre önce
görevlerinden çekilmeleri öngörülmekle, kamu görevlisi statüsünden
yararlanmaları, diğer adaylar karşısında
avantajlı konuma gelmeleri, seçmenler üzerinde kendi yararlarına bir
durum sağlamaları, sahip oldukları yetkileri kişisel
çıkarları yönünde kullanmaları önlenmek istenmiştir. Kamu
görevi statüsünden kaynaklanan idari gücün, oy temini için siyasi bir güç
olarak kullanılması önlenmeye
çalışılmıştır. Anayasanın 76ncı ve
Milletvekili Seçimi Kanununun şu an değişikliğini görüşmekte
olduğumuz 18inci maddesiyle, kamu görevlerinde uzun yıllar
çalışılarak elde edilen bilgi ve deneyimden yasama
faaliyetlerinde de yararlanılması ve seçmenlerin daha çok aday
arasından seçme haklarını kullanmalarını
kolaylaştırmak amacıyla kamu görevlilerinin görevlerinden çekilerek
milletvekili seçimlerine katılmalarına imkân
tanınmıştır.
Aday olmak
isteyen kamu görevlisinin seçimden belli bir süre önce görevinden çekilmesi
gerekir. Hatta çekilme, müracaatla değil işlemin tamamlanması
ile sonuç doğurur. Kanunun öngördüğü belli sürede görevlerinden
çekilmeyenlerin, adaylıklarını koymamaları, aday
gösterilmemeleri ve seçilmemeleri esastır. Görevinden çekilmesi gereken
bir kamu görevlisinin çekilmeden seçilmesi durumunda Yüksek Seçim Kurulu
kararları, süresi içinde yapılacak itiraz üzerine tutanağın
iptal edilmesi, itiraz olmaması hâlinde iptal edilmemesi yönündedir. Bu
durumun kanunla düzenlenmesi ihtiyacı bulunmaktadır. Milletvekili
seçimlerine katılan kamu görevlilerinin
seçimden belli bir süre önce görevlerinden çekilmeleri esasına
uygun olarak görevinden ayrılmadan seçilenlerin belirlenmesi durumunda her
hâl ve zamanda tutanağının iptal edilmesinin uygun
olacağı düşünülmektedir. Önergemiz de bu hususu düzenlemektedir.
Değerli
milletvekilleri, seçim kanunlarında yapılan değişiklikleri
görüşüyoruz. Esasen ülkemizde siyaset
sisteminde sorunlar
bulunmaktadır. Siyasette ahlaki kirlilik had safhada
yaşanmaktadır. Siyaset kurumunun faaliyetlerini ahlaki süzgeçten
geçireceğine, siyasete etik bir temel ve form
kazandıracağına inandığımız siyasi ahlak
yasasının Meclisten acilen çıkartılmasını
tekraren teklif ediyoruz. Siyasi parti gelir kaynaklarının ve
harcamalarının şeffaf hâle getirilmesi ve etkin denetlenmesi
düzenlenmelidir.
Milletvekilleri,
belediye başkanları ve üst siyasi yönetim kadrolarının
görev öncesi ve görev sonrası mal bildirimleri kamuoyuyla
paylaşılmalıdır.
Siyasetteki
kirliliğin çözümünün yegâne kaynağı Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bu konuda büyük bir erdem göstererek sorumluluk alacak olanlar ise
milletimizin temsilcileri olan milletvekilleridir. Başta sayısal
çoğunluk açısından iktidar partisinin milletvekilleri olmak
üzere hepimize temiz siyasetin, temiz yönetimin ve nihayet temiz toplumun
tesisi için büyük bir vebal ve sorumluluk yüklenmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kalaycı, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Bunu
gerçekleştiremediğimiz takdirde, temizlikle hesap sorma ve
kirlenmeyle hesaba çekilme arasında çok yakın ve kaçınılmaz
bir ilişkinin bulunduğunu herkese hatırlatmak isterim.
Demokrasilerde bu hesabın bir gün hukuk içinde ve adalet önünde tecelli
edeceğinin bilindiğini ümit ediyorum.
Teşekkür
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Kalaycı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
28inci maddesinde yer alan
Yükseköğretim Kurulu
ibaresinden sonra gelmek
üzere üyeleri ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
SIRRI SAKIK
(Muş) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metnine
yapılan ekleme ile anlatım bozukluğunun giderilmesi ve anlam
bütünlüğünün sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 28 inci maddesinde geçen 7
günlük sürenin on gün olarak belirlenmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Koçal (Zonguldak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Komisyon katılmıyor, Hükûmet katılmıyor.
Önerge üzerinde
söz isteyen Ali Koçal, Zonguldak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Koçal. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 28inci
maddesine yönelik Cumhuriyet Halk Partisi önergesi hakkında söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten, bugün bu Meclisin yaşadığı bu
ortam, bugün buradaki manzara, bu fotoğraf, Türkiye Büyük Millet Meclisine
ve milletvekillerine yakışmamaktadır. Esasında bu
ortamı yaratan, bilinmelidir ki herkes tarafından, AKP İktidarı
tarafından gerçekleştirilmektedir. Çünkü AKP İktidarının
beceriksizliği, yeteneksizliği, işi bilmezliği, işi ne
yazık ki bu noktaya taşımıştır. İktidar
mensupları ne bir kanun teklifi hazırlayabilmektedir ne bir tasarı
hazırlayabilmektedir ne de bir irade ortaya koyabilmektedir. O nedenle bu
sıkıntılar oluyor.
Bakın,
bugün, önemli bir zaman dilimini boşuna yitirmiş olduk, kaybettik.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Boş olur mu?
ALİ KOÇAL
(Devamla) Boşuna gitti, bugünkü günümüzün büyük bölümü boşuna.
Niye? Burada iktidarın getirdiği öneriler yalan yanlış
Zaman zaman korsan önergelerle, korsan eklemeler, çıkarmalarla, milletin
ne olduğunu bilmediği konularla bizi oyalamış oldular.
Burada tabii esas olan, yasalarda bir eksiklik varsa, bir
sıkıntı varsa bu eksiklikleri, sıkıntıları
gidermek elbette Meclisin görevidir. Biz de zaten o nedenle burada bulunuyoruz.
Gelen teklif de bu mahiyette bir tekliftir. Biz de muhalefet olarak katkı
vermeye gayret ediyoruz.
Katkı
vermeye gayret ediyoruz ama ne yazık ki iktidarın böyle,
başkalarından bir öneri alma, başkalarının düşüncelerini
değerlendirme, önemseme gibi bir anlayışı yok, böyle bir
yaklaşımı yok. Ne talimat alıyorsa, uzaktan kumandalı
televizyon kumandası gibi ne talimat alıyorsa aldığı
talimatları yerine getiriyor.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) O talimatları almayı siz bilirsiniz.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Onun ötesinde ortaya koyabildiği ne akılcı ne
milleti düşünceye sevk edebilen ne de herkes tarafından
benimsenebilen bir anlayış yok.
Biraz önce
iktidar partisi Grup Başkan Vekili Suat Kılıç diyor ki: Biz
Yüksek Seçim Kurulundan, işte, görüş aldık. Yüksek Seçim
Kuruluyla ilgili istişarelerde bulunduk. Bu istişarelerde bulundunuz
da teklifi veren milletvekilleri mi istişarede bulundu, Hükûmet olarak
mı siz bir istişarede bulundunuz yoksa Komisyon mu istişarede
bulundu?
HALUK İPEK
(Ankara) Anayasa Komisyonuna yazılı olarak bildirdiler.
ALİ KOÇAL
(Devamla) O zaman bu bir teklif midir, bir tasarı mıdır,
nedir? Ne olduğu belli değil.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Anayasa Komisyonuna yazılı olarak bildirdiler.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Yani, böyle, kendi kendinize yeni yeni işler
yaratıyorsunuz. Bunların hiçbiri doğru değil
arkadaşlar.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Tutanaklara sağlam geçsin. Anayasa Komisyonuna yazılı
gönderildi.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Yani, bu sizin beceriksizliğiniz, bu sizin
yeteneksizliğiniz, bu sizin liyakatsizliğiniz durumu bu noktaya
getirmiştir. Bundan sonra bu tür davranışlardan kaçınmaya
davet ediyorum sizi.
Değerli
arkadaşlar
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Anayasa Komisyonu diye bir komisyon var, haberiniz var
mı?
ALİ KOÇAL
(Devamla) Evet, komisyon var.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Bravo!
ALİ KOÇAL
(Devamla) Komisyon ne olmuş? Bu Komisyon ne yapmış?
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Komisyon yazmış.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Yani, ne yapmış? Yani, şimdi diyor ki
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Yani bunu bile bilmiyorsunuz, çıkıp kürsüde
konuşuyorsunuz.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Siz ne biliyorsunuz kardeşim? Siz neyi biliyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyin.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Siz neyi biliyorsunuz? Bu, teklif midir, tasarı
mıdır, nedir?
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Komisyon var kardeşim.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Teklif olduğunu söylüyoruz, milletvekilleri getirmiş
bunu.
BAŞKAN
Sayın Koçal, lütfen Genel Kurula hitap edin.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Ben diyorum ki Yüksek Seçim Kuruluyla istişare
etmişsiniz, bu istişareyi milletvekilleri mi yaptı?
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Komisyon var kardeşim, komisyon diye bir şey
var.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Komisyon mu yaptı Hükûmet mi yaptı? Kim geldi? Bu
istişareleri muhalefetle niye yapmadınız? Muhalefetle niye
yapmadınız bu istişareleri?
SUAT KILIÇ
(Samsun) Yüksek Seçim Kurulu Anayasa Komisyonuna yazılı görüş
bildirdi.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Evet, bu anlayışınız doğru bir
anlayış değildir arkadaşlar.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Bu kadar hazırlıksız konuşma olur mu
ya!
ALİ KOÇAL
(Devamla) Her zaman siz bu ve buna benzer şeyleri yapıyorsunuz
zaten. Zaten bu konuda da siciliniz var. Sicilinizi siz kendiniz biliyorsunuz,
sürekli yasaların arkasından dolanarak bir şeyleri yapmaya gayret
ediyorsunuz, bu konuda da tescillisiniz; bu, herkes tarafından biliniyor.
Korsan önergelerle hareket ediyorsunuz. Değişiklik yapmayı,
böyle, yasa teklifi yahut tasarısı verildikten sonra
değişiklik yapmayı, farklı farklı maddeler ilave
etmeyi bir alışkanlık hâline getirdiniz her nedense; bunu
anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu, tabii, aslında bir ciddiyetsizliktir,
değerli arkadaşlar, yani Hükûmetin, iktidarın bir ciddiyetsizliğidir. Ciddi olunması
gerekiyor, biraz daha dikkatli olunması gerekiyor, bu Meclise, bu ülkeye,
bu insanlara layık olunacak hareketler içerisinde bulunmak gerekiyor.
Böyle, sıradan davranışlarla, sokak insanının
davranışlarıyla hareket etmemesi gerekiyor iktidarın.
Bunlara dikkat edin lütfen.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Koçal, lütfen tamamlayınız sözlerinizi.
Buyurun.
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Sokak çok mübarek bir sokak.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Ve bir başka arkadaşımız çıkıyor,
işte, milletin iradesi şöyle, milletin iradesi böyle
Değerli
arkadaşlar, sayılı günler tükenir, sayılı günler
yakındır, tükenir ve tükendiği zaman da, yer
değiştirdiğinizde o zaman gününüzü daha iyi görmüş
olursunuz.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Biraz çalış da gel kürsüye.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Burada esas olan
Değerli arkadaşlar, kamuoyunda hâlâ
yaygın bir kanı var, seçimlerle ilgili, hile
yapıldığına yönelik yaygın bir kanı var. Önce bu
kanıyı değiştirmekle ilgili bir çaba içerisinde olun, 2007
ve 2009 seçimleriyle ilgili hile yapıldığına yönelik
yaygın kanıyı ortadan kaldırmaya çalışın.
Bu önergenin
kabulünü diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Koçal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.14
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 01.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83üncü
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
490 sıra
sayılı Teklifin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Teklifin 29uncu
maddesi üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
29uncu maddesinde yer alan en yüksek derecedeki Devlet memuruna mali haklar
kapsamında yapılmakta olan her türlü ödemelerin bir aylık brüt
tutarını ifadesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
en yüksek
derecedeki Devlet memuruna ödenen brüt aylığı kadar para ile
brüt aylığın haricinde mali haklar kapsamında yapılan diğer ödemelerin brüt
toplam tutarı
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Hamit Geylani |
|
|
Batman |
Iğdır |
Hakkâri |
|
|
Osman Özçelik |
Akın
Birdal |
Şerafettin
Halis |
|
|
Siirt |
Diyarbakır |
Tunceli |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 29uncu maddesinde yer alan en yüksek derecedeki devlet memuruna
mali haklar kapsamında yapılmakta olan her türlü ödemelerin bir
aylık brüt tutarını ibaresinin en yüksek devlet memuru
aylığının (ek gösterge dâhil) yüzde 200ünü şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Harun Öztürk |
Hüseyin
Pazarcı |
Tayfun
İçli |
|
|
İzmir |
Balıkesir |
Eskişehir |
|
|
Emrehan
Halıcı |
Kamer Genç |
|
|
|
Ankara |
Tunceli |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 29 uncu maddesi ile değiştirilen 2839 sayılı
Kanunun 21 inci maddesinin son fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Engin Altay |
Vahap Seçer |
Durdu Özbolat |
|
|
Sinop |
Mersin |
Kahramanmaraş |
|
|
Orhan Ziya
Diren |
Derviş
Günday |
|
|
|
Tokat |
Çorum |
|
Bağımsız adaylık için başvuranlar, en
yüksek derecedeki Devlet memuruna brüt bir aylığının dörtte
biri kadar parayı ilgili mal sandığına emaneten
yatırıp makbuzunu milletvekili seçilebilmek için gerekli
başvurma belgelerine eklerler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 29. Maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
|
|
Ahmet Orhan |
Nevzat Korkmaz |
Alim
Işık |
|
|
Manisa |
Isparta |
Kütahya |
|
|
K. Erdal Sipahi |
Mümin İnan |
|
|
|
İzmir |
Niğde |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Hayır,
katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Ahmet Orhan, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Orhan.
AHMET ORHAN
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
2839
sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 21inci maddesinde
bağımsız milletvekili adaylığının maddi
şartları düzenlenmektedir. Vermiş olduğumuz
değişiklik önergesiyle, ilgili maddenin değiştirilmeden
muhafaza edilmesini teklif etmekteyiz.
Demokrasi ve
seçimler birbiriyle iç içe girmiş, birisi olmazsa diğeri olmaz
kavramlardır. Dünyada demokrasi gelişim sürecinde değişik
dönemler yaşanmış ve bu alandaki gelişmeler de dinamik bir
şekilde sürmektedir. Türk demokrasi tecrübesi de ciddi birikime sahiptir.
Bizim demokrasi tarihimizde aleni oy, gizli sayım gibi ucubelikler olsa
da her şeye rağmen halk iradesinin ortaya sağlıklı bir
şekilde çıkması için, mücadeleler sonunda olumlu ilerlemeler
temin edilmiştir. Ancak, halk iradesinin üzerinde tehditler hiçbir zaman
ortadan kaldırılamamış, zamana bağlı olarak yeni
tehlikeler ortaya çıkmış, çıkmaya devam etmektedir.
İlk özel
televizyonun Mayıs 1989da teknolojinin yarattığı
imkânlarla yayına başlaması haber alma hürriyetinin tüm
unsurlarıyla ülkemizde yerleşeceği beklentisini
yaratmıştır. Bu durumun bir süreliğine olumlu etkileri olsa
da içinde bulunduğumuz AKP İktidarı döneminde demokrasimiz
üzerinde medya kökenli tehditler daha çok artmıştır. Yine bu
dönemde söz dağarcığımıza yeni sözcükler
girmiştir. Bunlardan biri de yandaş medya ifadesidir. Yandaş
medya ifadesi, her ne surette olursa olsun iktidarın
yaptıklarında keramet arayan, kamuoyunu bu yönde oluşturmak için
çaba gösteren, karşılığında da sistemden nemalanan
kuruluşları ifade eder. Esasında, basının
demokrasilerde fonksiyonları itibarıyla sorgulayan, eleştiren
bir tutum içinde olma zorunluluğu vardır. Bu sebeple, illa bir isim
verilecekse muhalif basın modern demokrasilerde basına daha
yakışan ifade olacaktır. Oysa, Türkiyede durum öyle mi?
Maalesef, hayır.
Bugün, AKP
İktidarı dönemindeki Türkiyede, dünyanın en büyük hayır
yolsuzluğu olarak kayıtlara geçmiş, insanımızı
cümle âleme mahcup etmiş olan, mütedeyyin Türk insanının
hayırları, rızaları hilafına, iktidar sözcüsü gibi
hareket eden televizyonlara aktarılmış, onlar da
yayınlarıyla insanımızı yönlendirmeye
çalışmışlardır. Bu konuyla ilgili Türk milleti
işin sorumlularının bulunup
cezalandırılmasını hâlâ sabırla beklemektedir. Önceki
yıllarda örnekleri görülmekle birlikte, içinde bulunduğumuz
dönemlerde iktidar imkânlarından faydalanmak beklentisi içinde olan medya
kuruluşlarının sayısı hiç görülmediği kadar
artmış durumdadır.
Bahsettiğim
bu türlerden daha tehlikeli olan bir grup medya kuruluşu vardır ki,
bunlar devlet bankalarınca krediyle desteklenerek bir şekilde devlet
kontrolüne geçmiş, sonra da özelleştirilmesi yapılmış
olan medya kuruluşlarıdır.
Tüm bunların
dışında, kanunla kurulmuş olan, Milliyetçi Hareket Partili,
CHPli, DSPli, Türkiye Partili, AKPli, Mecliste temsil edilsin veya edilmesin
tüm partilere gönül vermiş vatandaşlarımızın
vergileriyle görev yapmak durumunda olan TRT, şu günlerde
yandaşlıkta gemi iyice azıya almış durumdadır.
Neresinden bakarsanız bakın ele alınacak durumu
kalmamıştır. TRT her dönem
tartışılmıştır. Ancak bugünkü kadar
pervasızlık içerisinde olmamıştır. Kurumun
başındakiler AKP İktidarının mutlak olarak
süreceğini düşünüyorlarsa, bilsinler ki, onların da sonu gelecek
ve o gün kanun tanımazlıklarının hesabını
vereceklerdir.
İşte,
bu vasat üzerinde demokrasimizin tüm unsurlarıyla ülkemizin ve
insanımızın gelişmesine hizmet etmesini beklemekteyiz.
21inci yüzyılda kamuoyu oluşturmanın en önemli
unsurlarından biri şüphesiz medya kuruluşlarıdır.
Ancak takdir edersiniz ki, gerçekleri ters yüz etmeyi görev edinmiş
olanlarla sağlıklı bir kamuoyu oluşturulması mümkün
değildir.
Yandaş
medyanın neleri ters yüz ettiğini şöyle bir gözden geçirecek
olursak: Yolsuzluğu, yoksulluğu yok edeceğiz. dediniz,
yarattığınız tablo ortadadır. ABye giriyoruz.
dediniz, Merkel, yüzünüze ve tüm dünyaya ortak
olamayacağımızı Ankarada ilan etti. Kıbrısta
Denktaşın bütün uyarılarına rağmen, Annan
Planının kabulü hâlinde hemen ABye alınacakları izlenimi
yaratılarak, Yes be annem sloganları arasında Türkler
tarafından kabul edilmiş olmasına rağmen, Rumlar
hayır oyu vermişti. Sonuç; Rumlar ABye alınmış,
Türkler dışarıda kalmıştı, yani fiyasko.
Türban
yasağını kaldıracağız. dediniz, sonuç ortada.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Orhan, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET ORHAN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir de
açılım fiyaskolarınız var. Kürt açılımı,
Ermeni açılımı, Alevi açılımı, papaz okulu
açılımı.
Ekonomiye ne
demeli? AKP İktidarınızın teğet geçti söylemlerine
rağmen Türk ekonomisi, iflas ettiği söylenen komşu yüzde 2
seviyesinde küçülürken, yüzde 4,7 küçülmüştür. Çok övünmenize rağmen,
yönetimi devraldığınız 2002 yılı yüzde 6,5luk
kalkınma hızının ne kadar gerisinde olduğunuzu görüyor
musunuz? İşte, işsizlik 2001 kriz dönemini bile
aşmış durumda.
Kısacası,
her alanda tam bir bozgun ve başarısızlık içinde
olmanıza rağmen, yandaş medya kriz bitti manşetleri atabilmekte.
Türk milleti büyük bir bilgi kirletme operasyonuyla karşı
karşıyadır. Millet iradesinin sağlıklı bir
şekilde ortaya çıkabilmesi için ifade edebilme eşitliği
sağlanmasını temin etme mecburiyetimiz vardır. Ancak adil
şartlarda yapılacak seçimlerde halk iradesinin iktidara
taşınması mümkün olacaktır.
Bu vesileyle aziz
Meclisi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Orhan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29 uncu maddesi ile
değiştirilen 2839 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin son
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Engin
Altay (Sinop) ve arkadaşları
Bağımsız
adaylık için başvuranlar, en yüksek derecedeki Devlet memuruna brüt
bir aylığının dörtte biri kadar parayı ilgili mal
sandığına emaneten yatırıp makbuzunu milletvekili seçilebilmek
için gerekli başvurma belgelerine eklerler.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Engin Altay, Sinop Milletvekili.
Buyurun
Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Anlıyorum ki
bu saatte Genel Kurulun böyle bir kanun için burada mesai harcaması size
de çok doğru ve mantıklı gelmiyor.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Geliyor canım!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Geliyor, geliyor ki herkes burada!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sayın milletvekilleri, yani Allah için konuşun; geçen
hafta perşembe günü saat üçte bu Meclis kapandı, gündüz üçte. Niye
kapandı? Şu anda gecenin ikisinde burada
sağladığınız çoğunluğu
sağlayamadınız, şu Parlamentoyu kapattınız. Dün
sabah dört buçuğa kadar
Bugün de muhtemelen öyle olacak. Bu ne perhiz bu
ne lahana turşusu! Yani böyle bir yasama anlayışı, böyle
gayriciddi bir mantık, yaklaşım
Ben bu
Parlamentoyu çocuk yaşımdan beri izlerim yani siyasete hevesli
olduğumuz için hep izledik. Biraz önce, son iki saattir yaşananları
şurada oturduğum yerde izlerken
Eminim siz de üzüldünüz, hiç
hoş bir şey değil.
Biraz önce
Sayın Kafkas bir şeyler söyledi. Bilinmelidir ki, bu Parlamentonun
şu sıradan bu tarafı millet iradesinin buraya
yansıması da şu sıradan bu tarafı başka bir iradenin
yansıması değil. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY
(Devamla) Orası da ne kadar millet iradesinin yansımasıysa,
orada öyle. Siz, orayı da gördünüz, burayı da gördünüz. Ama,
yakın siyasi tarihimizde, böyle çoğunluk
şımarıklığı mı diyelim, ne diyelim; buna
düşenlerin siyasi sonlarını Türk milleti de bilir, aslında
siz de bilirsiniz.
Bakın,
sayın milletvekilleri, Anayasamızın Başlangıç
bölümünün sanıyorum üçüncü paragrafında şöyle hüküm vardır:
Kuvvetler ayrılığı, devlet organları arasında
üstünlük sıralaması anlamına gelmez. Belli devlet yetki ve
görevlerinin kullanılmasından ibarettir. der ve devamında der
ki: Medeni bir iş bölümü ve iş birliğidir. Üstünlük bir
şeyde aranacaksa Anayasada aranır, kanunlarda aranır. der.
Bunu şunun
için söylüyorum: Şimdi, Seçim Kanunu görüşüyoruz. Bu ülkede
parlamenter demokrasi üç sacayak bacağı üzerinden idare edilen bir
sistemdir.
Sayın
milletvekilleri, hepimiz köylü çocuğuyuz, sacayak deriz biz; üç ayaklı
bir şeydir, altında ateşi yakarsın, üstüne kazanı
koyarsın, bir şeyler pişirirsin, su
ısıtırsın, vesaire, vesaire. Şimdi, bu
sacayağının bir ayağını
kırdığınız zaman onun üstünde bir daha aş
pişiremezsiniz. Şimdi, yasama, yürütme ve yargı... Şimdi, getirmek
istediğiniz Anayasa değişikliğiyle niyetinizi,
zihniyetinizi, çeşitli vesilelerle siyasi parti genel başkanları
da bizler de söylüyoruz -onu konuşmuyorum- ama yahu, bir yürütme
organının bir yasama organını bu kadar, böyle zapturapt
altına alıp yasamanın yürütmenin bir manivelası hâline
çevrildiği bir parlamento dünyada da yoktur. Elbette, yani Hükûmetin
mensubu olduğu partinin milletvekili olarak tabii ki Hükûmetinizden gelen
kanun tasarılarını ya da Hükûmetinizin istediği çerçevede
kanun tekliflerini vererek burada bir yasama işi göreceksiniz, bunda bir
tereddüt yok. Ama şu iki saattir yaşananlar
Yani dün gece dört
buçuğa kadar burada oturmak, kanun yapmak -bana göre bir sürü eksiği,
gediği de var- caiz midir? Günahtır! Böyle bir şey olmaz.
İşte bu yanlış. (Gürültüler)
SUAT KILIÇ
(Samsun) Fetva makamı mısın?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Bu yaptığınız, bak şu tavır,
işte o çoğunluk şımarıklığı diyorum ya,
bu, odur. O sırıtmalar falan odur, o sırıtmaları,
sonra ben bu gözlerden birer ikişer damlaları akıtan
siyasetçileri gördüm bu ülkede. Bu şımarıklığı
yapmayın bence. Şurada laf konuşuyoruz, kanunla ilgili de
konuşacağız.
BAŞKAN
Sayın Altay, lütfen
ENGİN ALTAY
(Devamla) Şimdi, sayın milletvekilleri, seçimleri konuşuyoruz.
Başkanım,
iki dakika ek süre verir misiniz bana?
BAŞKAN
Vereceğim bir dakika ek.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Yani ikisini bir alayım da!
Şimdi,
seçimle ilgili birkaç not aldım ama
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Altay, iki dakika veriyorum.
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi
arkadaşlar, seçim demokrasinin mihengidir. Seçim olmasa demokrasi olmaz.
Demokrasiyi bir şeyle ifade edeceksek seçimle edeceğiz. Ama seçim
sürecinde insanların karşısına çıkıp -hangi dille
olursa olsun o beni ilgilendirmez- insanlara bir şeyler vadedeceksiniz,
insanların güvenine mazhar olacaksınız, şu ya da bu
şekilde; kandırarak, aldatarak, yalan söyleyerek, yanlış
söyleyerek ya da doğru söyleyerek insanların güvenine mazhar
olacaksınız, insanlardan bir yetki alacaksınız ve sonra o
yetkiyi o insanların aleyhine kullanacaksınız! Bu olmaz. Ya da
bugün Genel Kurulda söylediğim gibi beş mitingde; Gaziantepte,
Samsunda, Adanada, İzmitte insanların umuduyla oynayıp Biz
iktidar olunca bütün işsiz öğretmenleri işe alacağım.
diyeceksiniz, sekiz yıl sonra da işsizlik patlaması
yapacaksınız. Bu kadar insanın yüzüne nasıl
bakacaksınız? Aslında bu kanuna bence bir şey koymak
lazım; demek lazım ki kardeşim, seçim kampanyasında halka
vadettiklerini gerçekleştiremeyenler, noterce bunun tespiti hâlinde, bir
sonraki seçimde aday olabilemez diye bir kanun! Koysanıza buraya! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Yaa!. Yaa! Yaa!
Şimdi,
seçim dersiniz
Eskiden, ben çocukken seçim kamyonları vardı,
nafıa derdik biz, peşinden koşardık. Benim biraz gençlik
yıllarımda seçim asfaltları vardı. Bunlar biraz, hani, yani
devlettir mevlettir
Yahu şimdi sizle birlikte
(AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler, alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Altay, teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Teşekkür etmek için Sayın Başkan
BAŞKAN
İki dakika verdim zaten Sayın Altay!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkanım bir dakika daha verin.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sizle birlikte
kamyon, asfalt işi bitti. Daha üzücü bir şey var: Şimdi seçim
torbaları, seçim poşetleri var. Sosyal devlet olmak tabii güzel bir
şey, olması gereken bir şey ama sosyal devlet aç açık
bırakmaz da
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ
(Samsun) Yakakent-Gerze yolundan bahset Engin Bey.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lüften
ENGİN ALTAY
(Devamla) Geçen sene 10 tane aç doyuruyordum, şimdi 15 tane
doyuruyorum. diye övünen devlet sosyal devlet olamaz. O devlet, olsa olsa, tarlaları kurutan,
fabrikaları kapatan, milleti ezen, ülkeyi soyan devlet olur.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. [CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından alkışlar
(!)]
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Altay. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinde yer
alan en yüksek derecedeki devlet memuruna mali haklar kapsamında
yapılmakta olan her türlü ödemelerin bir aylık brüt
tutarını ibaresinin en yüksek devlet memuru
aylığının (ek gösterge dâhil) yüzde 200ünü şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 29uncu maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemin
gerekçesini açıkladıktan sonra -herhâlde- Sayın Bakan ve
Komisyon Başkanının, katılmadıklarından
mahcubiyet duyacaklarını zannediyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu önergemin dışında teklifin geçici maddesi
üzerinde bir değişiklik önergemiz daha olacaktır. Teknik
düzenlemeleri içerdiğini düşündüğüm bu önerge üzerinde
ayrıca konuşmayacağım, konuşmayacağım için
veriliş amacını aşağıda kısaca bilgilerinize
sunacağım. Yeri gelene kadar Hükûmet ve Komisyonun gerekli incelemeyi
yaparak bu önergemize katılabileceklerini umuyorum.
Değerli
milletvekilleri, şimdi bu maddeyle ilgili olarak verdiğimiz önergeye
ilişkin düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Teklifin 29uncu
maddesinde yer alan en yüksek derecedeki devlet memuruna mali haklar
kapsamında yapılmakta olan her türlü ödemelerin bir aylık brüt
tutarını ibaresinin en yüksek devlet memuru
aylığının (ek gösterge dâhil) yüzde 200ünü şeklinde
değiştirilmesini önerdik. Çünkü mali mevzuatta yerleşmiş
olan tabir, önerdiğimiz tabirdir. Teklifte aylığına
atıfta bulunulan kamu görevlisi Başbakanlık
Müsteşarıdır. Başbakanlık Müsteşarı, kadro
karşılığı sözleşmeli çalışması
durumunda sözleşme aylığı, sözleşmeli statüyü tercih
etmediğinde de baremin kendisi için öngördüğü aylığı
almaktadır. Teklifte tarif edilen tutar bizim önerdiğimiz yüzde 200ün
üzerinde bir rakama karşılık geliyorsa ya da
aşağısına, yüzde 200ü 250 ya da 300 şeklinde
değiştirebiliriz. Amacımız, mali mevzuatta genel olarak
kullanılan tabirin kullanılmasını sağlamaktır,
yoksa öngörülen ödemenin azaltılması ya da artırılması
gibi bir amacımız bulunmamaktadır. Değerli milletvekilleri,
bu değişikliği yapmaz iseniz, yazdığınız
hükmün kaç liraya tekabül ettiğini Maliye Bakanlığından
sormak zorunda kalacaksınız.
Diğer bir
değişiklik önergemiz, üzerinde ayrıca
konuşmayacağımı ifade ettiğim geçici maddenin üçüncü
fıkrasıyla ilgilidir. Bu fıkra Bu Kanun gereğince
hazırlanacak oy verme araç ve gereçlerinin alımı veya imali için
gerekli ödenek ayrılır. şeklindedir. Eğer bu kanun teklifi
2011 yılı bütçesini görüşeceğimiz döneme rastlasaydı,
kullanılan bu ifade doğru olurdu. Bu hükme dayanarak 2011
yılı bütçesinde sayılan işler için ödenek
ayırırdık. Ancak, teklifi mart ayında görüşüyoruz ve
yasalaştıktan sonra sayılan işler için 2010 yılı
bütçesinden harcama yapmak durumundayız. Bu nedenle, ödenek
ayrılır ibaresi yerine ödenek aktarılır ibaresinin
kullanılması daha doğru olacaktır. Bu amaçla, söz konusu
fıkranın Bu kanun gereğince hazırlanacak oy verme araç ve
gereçlerinin alımı veya imali için gerekli ödenek Maliye
Bakanlığınca Yüksek Seçim Kurulu bütçesine aktarılır.
şeklinde değiştirilmesini öneriyoruz.
Düzenlemenin
hayırlı olması dileğiyle yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
29uncu Maddesinde yer alan en yüksek derecedeki Devlet memuruna mali haklar
kapsamında yapılmakta olan her türlü ödemelerin bir aylık brüt
tutarını ifadesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
en yüksek
derecedeki Devlet memuruna ödenen brüt aylığı kadar para ile
brüt aylığın haricinde mali haklar kapsamında yapılan
diğer ödemelerin brüt toplam tutarı
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Madde
metnine yapılan değişiklik ile yapılacak olan ödemelerin
kapsamının netleştirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
30uncu madde
üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 30 uncu maddesi ile
değiştirilen 2839 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Atila Emek |
Halil Ünlütepe |
Ali Oksal |
|
|
Antalya |
Afyonkarahisar |
Mersin |
|
|
Sacid
Yıldız |
Turgut Dibek |
Orhan Ziya
Diren |
|
|
İstanbul |
Kırklareli |
Tokat |
c) Siyasi parti
sütunları arasında (
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 30'uncu Maddesinin çerçeve hükmüne
"birinci fıkrasının" ibaresinden sonra gelmek üzere
'"(a), (b)" ibaresinin eklenmesini, maddeye (a) ve (b) bentlerinin ilave
edilmesini ve bu maddeye bağlı (c) ve (d) bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
M. Nezir
Karabaş |
|
|
Batman |
Iğdır |
Bitlis |
|
|
Şerafettin
Halis |
Hamit Geylani |
|
|
|
Tunceli |
Hakkâri |
|
" a) Oy
pusulaları, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin (1) numaralı bendindeki esaslara
uygun olarak, kağıdında "Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim
Kurulu" filigranı bulunan kâğıtlara Yüksek Seçim Kurulu
tarafından bastırılır.
b) Birleşik
oy pusulasının en üstüne "Siyasi Partiler" ibaresi
yazılır. Bu ibarenin altına seçime katılan siyasi parti
temsilcileri huzurunda Yüksek Seçim Kurulu tarafından çekilen kura
sırasına göre, en başta ve ortada partinin özel işaretinin
altında kısaltılmış adı, onun altında da tam
yazı hâlinde adı, onun altında koyu renkli harflerle parti genel
başkanının adı ve soyadı, belirli bir aralık veya
çizgiden sonra çapı iki santimetre olan bir boş daire
basılır ve bütün bunların altı çizilir. Bu
c) Siyasi parti
sütunları arasında yarım (0,5) cm ve iki çizgi ile
belirlenmiş bir aralık bırakılır.
d)
Bağımsız adaylar oy pusulalarını Yüksek Seçim
Kurulunun tayin edeceği ebat, şekil ve miktarda kendileri
bastırarak ilan edilen süre içerisinde il seçim kurullarına teslim
ederler."
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 30. maddesinin madde metninden çıkarılarak
madde numaralarının bu değişikliğe göre teselsül
ettirilmesini saygılarımızla arz ve teklif ederiz
|
|
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
Necati Özensoy |
|
|
Konya |
Mersin |
Bursa |
|
|
Oktay Vural |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
|
|
İzmir |
Isparta |
|
OKTAY VURAL
(İzmir) Önergeyi geri çekiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Okunan önerge geri çekildiği için
geri verilmiştir.
Diğer
önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 30'uncu
Maddesinin çerçeve hükmüne "birinci fıkrasının"
ibaresinden sonra gelmek üzere '"(a), (b)" ibaresinin eklenmesini,
maddeye (a) ve (b) bentlerinin ilave edilmesini ve bu maddeye bağlı
(c) ve (d) bentlerinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
" a) Oy
pusulaları, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin (1) numaralı bendindeki
esaslara uygun olarak, kağıdında "Türkiye Cumhuriyeti
Yüksek Seçim Kurulu" filigranı bulunan kâğıtlara Yüksek
Seçim Kurulu tarafından bastırılır.
b) Birleşik
oy pusulasının en üstüne "Siyasi Partiler" ibaresi
yazılır. Bu ibarenin altına seçime katılan siyasi parti
temsilcileri huzurunda Yüksek Seçim Kurulu tarafından çekilen kura
sırasına göre, en başta ve ortada partinin özel işaretinin
altında kısaltılmış adı, onun altında da tam
yazı hâlinde adı, onun altında koyu renkli harflerle parti genel
başkanının adı ve soyadı, belirli bir aralık veya
çizgiden sonra çapı iki santimetre olan bir boş daire
basılır ve bütün bunların altı çizilir. Bu
c) Siyasi parti
sütunları arasında yarım (0,5) cm ve iki çizgi ile
belirlenmiş bir aralık bırakılır.
d)
Bağımsız adaylar oy pusulalarını Yüksek Seçim
Kurulunun tayin edeceği ebat, şekil ve miktarda kendileri
bastırarak ilan edilen süre içerisinde il seçim kurullarına teslim
ederler."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Hayır,
katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Milletvekili
genel seçimlerine katılan bağımsız adayların,
birleşik oy pusulasında yer almasından kaynaklı meydana
gelen olumsuzlukların önlenmesi amacı güdülmektedir. Birleşik oy
pusulasında yer alan bağımsız adayların, sadece isim
ve soy isimlerinin yanı sıra kendilerini tanıtıcı
hiçbir ibarenin olmaması, okuma-yazma bilmeyen vatandaşlar
bakımından ciddi bir sorun teşkil edecektir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 30 uncu maddesi ile
değiştirilen 2839 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Atila
Emek (Antalya) ve arkadaşları
c) Siyasi parti
sütunları arasında (
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Ferit Mevlüt Aslanoğlu; Malatya Milletvekili, söz istemiştir.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu. (Alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Sayın Başkan önce bir çift lafım size: Deminden
beri diyorsunuz ki Benim görevim Meclisi çalıştırmak.
Doğrudur ama milletvekillerinin sağlığını
düşünmek de sizin görevinizdir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Milletvekillerinin çalışma
koşullarını bilmek bir kere Meclis
Başkanlığının görevidir. Hangi koşullarda
çalışacaklar, hangi koşullarda bu hizmeti verecekler,
bunları da bilmek Meclis Başkanlığının görevidir.
Şahsınıza söylemiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Meclis Başkanlık Divanının
görevidir.
Değerli
arkadaşlarım, birtakım şeyleri doğru
konuşalım, doğru tespit yapalım. Biz dün gece buradan dört
buçukta gittik. Benim sorumluluğum, benim milletvekilliği
anlayışım, burası ne zaman bitecekse, ben o zaman
gitmeliyim. Bu benim anlayışım, bu benim
anlayışımı kimse değiştiremez, benim görev anlayışım
bu. Bugün de dört buçukta gideceğim, muhtemelen yarın da dört buçukta
gideceğiz, muhtemelen
Şimdi
değerli arkadaşlarım, sabah ben randevu vermiştim, sabah
dokuzda bir sürü insan gelecek. İki, bugün 11.00de komisyon vardı.
Şimdi, milletvekillerinin çalışma koşullarını,
özellikle milletvekillerinin içinde olduğu koşulları gerek
sosyal gerek psikolojik olarak bilmek Meclis
Başkanlığının görevidir. Bu nedenle, Meclis
Başkanlığı, istediği kadar gruplar karar alsın,
bu konuda görevini yapmıyor. Milletvekillerinin çalışma
koşullarını ve çalışma zeminlerini yeterince dikkate
almıyor. Bu nedenle benim ilk lafım sizeydi; yani sizin
şahsınıza değil Meclis Başkanlığına ve
özellikle çalışma koşulları konusunda insanların
sağlığını, insanların psikolojik ortamını,
insanların görev anlayışları gereği diğer
yapacağı tüm diğer sosyal hizmetleri de gözden geçirmek Meclis
Başkanlığının görevidir. Bu nedenle ben burada grup
başkan vekillerine de gine bir çift laf ediyorum: Ey, özellikle iktidar
grup başkan vekilleri
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Muhalefet de dâhil.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla)
siz de milletvekillerinin sorumluluk duygusunu,
sağlığını ve diğer koşullarını
dikkate almadan insanları bir makine gibi
çalıştırıyorsunuz. Buna hakkınız yoktur.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Bu kararı beraber aldık.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Buna
hakkınız yoktur. Çok çalışalım. Sabah sekizde gelelim.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Değiştirelim İç Tüzükü.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Tamam, çok çalışalım. Ben Niye çok
çalışıyoruz? demiyorum.
Arkadaşlar,
insanların fiziki bir şeyi vardır. Gecenin belli saatinden sonra
insan vücudunun -ben hekim değilim ama hekimler karar versin-
tartacağı, insan vücudunun taşıyacağı belli
yükler vardır yani bu nedenle illa sabaha kadar değil; bilmem
sabahın sekizinde koyun, bilmem akşamın yedisinde bitirelim.
Hakikaten bu sabaha kadar çalışma, Sayın Elitaş da hepsi
de
İnsan vücudunun arkadaşlar, belli bir taşıma yükü
vardır, bu yükü aşarsa hepimiz sağlıksız oluruz.
Bu nedenle, bir
sözüm de grup başkan vekillerine. Bu konuda sizler de milletvekillerinin
sağlığını, milletvekillerinin psikolojik
yapısını bozacak hareketler yapıyorsunuz, buna
hakkınız yoktur, buna hakkınız yoktur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi yine
bakıyorum, herkes birbirine güvensiz ve inançsız.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Bak ama biz seni seviyoruz ya niye öyle diyorsun?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Ben bu ülkeyi seviyorum Suat Bey.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Ben de seni seviyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Ben bu ülkeyi seviyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bu ülkeyi de seviyorum, seni de seviyorum.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Bu ülkeyi sevmek seni sevmemize mâni değil ki.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Ancak sizin bana, benim size inancım
gitmiş, bitmiş
Bitmiş
SUAT KILIÇ
(Samsun) Bitmedi ya, bitmedi; olur mu ya!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Bir görüş farkımız var,
anlayış farkımız var
Anlayış farkımız
var; neden? İzah edeyim, neden.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Neden?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, bu ülkedeki tüm
vatandaşlar
Bu ülkede kim yaşıyorsa bizim
vatandaşımızdır, bizim başımızın
tacıdır.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Eyvallah, o kadar.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Ancak bir şeye karar vermemiz lazım, bu
ülkede sadaka devleti mi yaratacağız, sosyal devlet mi?
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sosyal devlet.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Haa, işte farkımız burada
Farkımız burada
SUAT KILIÇ
(Samsun) Biz, sosyal devleti savunuyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Siz, sosyal devleti eylemle yaratmıyorsunuz,
söylemle yaratıyorsunuz. Haa, hayır, sosyal devlet olmak sadaka
devletten geçmez. Sosyal devlet olmak, bu ülkedeki kaynakları daha da
artırmaktan, bu ülkedeki tüm insanların mutlu edilmesinden geçer.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, sözlerinizi tamamlar mısınız lütfen.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Onun için, birbirimize karşı samimi
olalım, birbirimize karşı açık olalım. Ben bunu
görmüyorum.
Sayın
Başkan, Meclis Başkanlık Divanına da serzenişim aynen
devam ediyor.
Grup başkan
vekillerine de milletvekili sağlığına dikkat
etmediğiniz için, milletvekili sağlığını hiçe
saydığınız için hepinizi esefle
karşılıyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Sayın Aslanoğlu, milletvekillerimizin sağlığıyla
ilgili bu anlamlı ve güzel konuşmanızdan dolayı
teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekillerimize de sağlıklı günler diliyorum efendim.
(Alkışlar)
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı
veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya
teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açılacağı İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü
fıkrası hükmüdür. İç Tüzükün 91inci maddesine göre de yeni bir
madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle, önergeyi
okutup komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla,
13 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 30uncu
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve
diğer maddelerin buna göre teselsül edilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Hamit Geylani |
Pervin Buldan |
|
|
Batman |
Hakkâri |
Iğdır |
|
|
Emine Ayna |
Osman Özçelik |
Akın
Birdal |
|
|
Mardin |
Siirt |
Diyarbakır |
Madde 31-
10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 33
üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan % 10u ibaresi % 3ü,
üçüncü fıkrasında yer alan yüzde onluk ibaresi yüzde üçlük
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Sayın Başkan, Komisyonumuzun salt çoğunluğu
olmadığından katılamıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış
olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
31inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 31. maddesinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Hakan
Coşkun |
Hüseyin
Yıldız |
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu |
|
|
Osmaniye |
Antalya |
Trabzon |
|
|
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
|
|
Mersin |
Eskişehir |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Hayır,
katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hakan Coşkun, Osmaniye Milletvekili söz istemişlerdir.
Buyurun
Sayın Coşkun. (MHP sıralarından alkışlar)
HAKAN COŞKUN
(Osmaniye) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci
maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu düzenlenen kanun teklifiyle seçimlerde halkın
iradesinin, millî iradenin daha dürüst, daha adil, daha eşit ve daha
güvenilir olması için çaba sarf ediyoruz. Bu milletin iradesinin tam
olarak yansıtılması gereken bu kanunda, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bulunan milletvekillerinin iktidarıyla muhalefetiyle
kafalarında soru işareti kalmaması gerekmektedir. Ancak her
zamanki AKP anlayışı ile Biz uzlaşmaya
yanaşmayız. diyerek muhalefet partisinin vermiş olduğu önerileri
dinlemeden reddediyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, 2007 genel seçimlerinde, bildiğiniz gibi, 1inci seçmen
listesi, 2nci seçmen listesi ve daha sonra da 3üncü seçmen listesi
açıklandı ve 3üncü seçmen listesiyle 22 Temmuz 2007 tarihinde bu
listeye uygun olarak iradesini yansıtabilmek için halk sandığa
gitmiştir.
Osmaniye ilimizde
karşılaştığımız bazı
sıkıntıları sizlerle paylaşmak istiyorum: 1inci ve
2nci seçmen listesinde bulunup da 3üncü seçmen listesinde bulunmayanlar:
Emine Şahin, İbrahim Çevik, Ayşe Alçı, Zübeyde
Beycioğlu, Süleyman Karatekin. Emine Şahin, Doğubeyazıt;
hayatı boyunca Doğubeyazıta gitmemiş. İbrahim Çevik,
Gaziantep; hayatı boyunca Gaziantepe gitmemiş. Ayşe Alçı,
Kayseri; hayatı boyunca Kayseriye gitmemiş. Zübeyde Beycioğlu,
Siirt çıkmış; hayatı boyunca Siirte gitmemiş.
Süleyman Karatekin, Malatya; hayatı boyunca Malatyaya gitmemiş. Ne
yazık ki bunların 3üncü seçmen listesinde oyları bu illerde
çıktı. Bunu çoğaltmak mümkün. Hatta size çarpıcı bir
örnek vereceğim: Yirmi yıldan bu yana Osmaniye ilimizin Muhtarlar
Derneği Başkanı Ahmet Demirin -hatta 2009 yerel seçimlerine
kadar da, yirmi yıldan beri Osmaniye merkezde bulunan Doktor İhsan
Göknel Mahallesinin muhtarı- 3üncü seçmen listesinde oyu
Kahramanmaraş
Bunun gibi birçok örnekleri var. İncelediğimizde,
Osmaniye ilimizde 1inci seçmen listesi ve 2nci seçmen listesinde olup da
3üncü seçmen listesinde olmayan 30 bin seçmenimiz var, yani 30 bin Osmaniyeli
hemşehrimizin millî iradesi sandığa
yansıtılmamış.
Bu
sıkıntıların diğer illerde de olduğunu biliyorum.
Yani, şöyle bir düşünürsek, Osmaniye ilimizde 30 bin oy,
yaklaşık yüzde 12ye tekabül eden bir seçmenimizin oyu. Türkiye'nin
diğer illerinde de bu yanlışlıkların
yapıldığını varsayarsak, Türkiyede bulunan yüzde 12
vatandaşımızın iradesi 2007 seçimlerinde ne yazık ki
sandığa yansımamıştır.
Değerli
milletvekilleri, bunun yanında 2007 genel seçimlerinde
kullandığımız program. Bunu Yunanistan, ihalesini
almasına rağmen, şaibeli diye kullanmadı ama biz, yine bunu
da kullandık, bununla da ilgili bir sürü şaibe söz konusu.
Sayın milletvekilleri,
bizim buradaki görevimiz vatandaşımızın temel hakkı
olan seçme ve seçilme iradesinin şaibesiz bir şekilde
sandığa yansımasını sağlayabilmektir ama hiçbir
zaman unutulmamalı ki bu millet için öngördüğünüz hak ve adalet bir
gün size de lazım olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, İktidarınız döneminde Türk milletinin
faydasına olan kanunlarda da, bu millete sıkıntı
yaşatacak kanunlarda da sığındığınız üç
kelimeye rastlıyoruz: Daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük ve daha
fazla insan hakları. Kanunlar için
sığındığınız bu kelimeleri Türk milletine
uygularken nasıl uyguluyorsunuz, sizlere bir hatırlatmak istiyorum:
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı, demokrasinin kılıcı
ama İstanbul, Ankara, Diyarbakır Belediye Başkanına
demokrasinin ödülleri. Gözünüzü toprak doyursun, Ananı da al git.
özgürlüğü çiftçimize; gemicik, mısır ithalatı, Ofer kazanç
özgürlüğü yandaşlara. Tekel işçilerine ve memurlarına
coplu, biber gazlı insan hakları; Haburda kırmızı
halılı, mobil mahkemeli karşılamalı insan hakları
teröriste. AKP İktidarının ne yazık ki şu sekiz
yılda reva gördüğü
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Coşkun.
HAKAN COŞKUN
(Devamla) Değerli milletvekilleri, yaptığınız yasal
değişikliklerle bu saltanatın devamını sağlayacağınızı
sanıyorsanız Türk milleti sizin zulmünüzden kurtulmak için ilk
seçimde AKP zihniyetini sandığa gömeceği günü iple çekmektedir.
Bu kadar
eksikliklerine rağmen bu kanunumuzun milletimize ve ülkemize
hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Coşkun.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Geçici madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici Maddesinin üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Harun Öztürk |
Hüseyin
Pazarcı |
Tayfun
İçli |
|
|
İzmir |
Balıkesir |
Eskişehir |
|
|
Emrehan
Halıcı |
Kamer Genç |
|
|
|
Ankara |
Tunceli |
|
Bu kanun gereğince hazırlanacak oy verme araç ve
gereçlerinin alımı veya imali için gerekli ödenek Maliye Bakanlığınca
Yüksek Seçim Kurulu bütçesine aktarılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin Geçici maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Geçici Madde - Yüksek Seçim Kurulu nezdinde mevcut oy
sandıkları, evet mührü, oy kabinleri ve oy zarfları, bu Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ilk seçimde veya
halkoylamasında kullanılabilir. Daha sonra mevcut oy
sandıkları ilgili mevzuat gereğince terkin işlemi
yapılarak Maliyeye, Evet ve Tercih mühürleri ise Darphane ve Damga
Matbaası Genel Müdürlüğüne devredilir.
|
|
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
|
Konya |
Mersin |
Isparta |
|
|
Şenol Bal |
Oktay Vural |
Behiç Çelik |
|
|
İzmir |
İzmir |
Mersin |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Hayır,
katılmıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şenol Bal Hanımefendi
BAŞKAN
Önerge üzerinde Şenol Bal, İzmir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin
geçici maddesi hakkında vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, önergemizin gerekçesinde de olduğu gibi, getireceği
mali yükün 150 milyon Türk lirası olduğu göz önüne
alındığında, sandıkların, oy verme kabinlerinin
hemen değiştirilmesi yerine Yüksek Seçim Kurulunun teklifinde
olduğu gibi peyderpey bir değişikliğin yapılması
daha doğru gözükmektedir.
Sayın
Başkan, lütfen ikaz eder misiniz sayın vekilleri.
BAŞKAN
Hayhay Sayın Bal.
Sayın
milletvekilleri, lütfen
Buyurun.
ŞENOL BAL
(Devamla) Sayın milletvekilleri, her malzemenin bir miadı var, bir
ömrü vardır. Kullanılabilirlik kabiliyetini kaybetmemiş
malzemelerin terkin işlemine tabi tutulması ne gerekçeyle
yapılırsa yapılırsın israftır. Bu maliyetin yine vatandaşlarımızın
sırtına yükleneceği de ortadadır. Bu malzeme
beytülmaldır, yani kamunundur, yani millet malıdır. Bu malzemeyi
çöpe atmak gibi bir lüks içerisinde değiliz hiçbirimiz.
Evet,
değerli milletvekilleri, siyasi iktidarların da bir miadı
vardır. Hizmet etme kabiliyetini kaybetmiş bir iktidarı millet
terkin işlemine tabi tutacaktır.
Sayın
milletvekilleri, hâlen Yüksek Seçim Kurulu nezdinde bulunan oy
sandıkları, oy kabinleri, evet mühürleri, oy zarfları
kullanılabilirlik ömürleri tamamlandıktan sonra peyderpey terkin
işlemine tabi tutulmalıdır.
Evet, seçim
sandıklarının camdan olmasını hepimiz arzu ederiz,
tercih ederiz ama camdan olması demokrasimize seviye kazandırmaz.
Keza, kabinler kumaşla kaplanarak demokrasi standardımız
yükselmez. Demokrasi seviyesini ve standardımızı,
vatandaşımızın hür iradesiyle oyunu kullanabileceği
vasatı sağlamak, bu şekilde kullanılan oyların
sağlıklı şekilde sayımının yapılarak
doğru şekilde ilgili ve yetkili mercilere
ulaştırılmasının şartlarını
oluşturmak yükseltecektir. Yani sayın milletvekilleri, zarfla
uğraşmayalım, esas olan mazruftur.
Demokrasi
konusunda haklı olarak toplumun bütün kesimleri yüksek bir hassasiyete
sahiptir. Aslında bu sevindiricidir ama AKP İktidarı bu
hassasiyeti kötüye kullanmaktadır. Bu iktidar, demokrasiyi tahrip eden,
demokrasi dışı olan her konuyu demokrasinin
kuralıymış gibi lanse etme, gösterme kabiliyeti konusunda
gerçekten büyük bir başarı kazanmıştır yani tam bir
takiye sanatı sergilenmektedir. Aslında, demokrasiye inanmayanlar,
demokrasiyi araç olarak kullananlar, demokrasiyi ağızlarına
sakız edenler, birçok evrensel değer gibi demokrasi
kavramının içini de boşaltmayı
başarmışlardır. Gerçek demokrasi yanlıları
demokrasi karşıtı gibi gösterilmekte, demokrasi
karşıtları da demokrasi havarileri gibi boy göstermektedir.
Uygulamalar ortadadır sayın milletvekilleri. Bugün burada
görüşülen bu kanunla ilgili verilmiş olan değişiklik de
bunun bir örneğidir.
Sayın
milletvekilleri, demokrasinin temelini seçim oluşturur. Halk kendini
yönetecek, temsil edecek kişileri kendisi seçer. Her dönemde seçim
şaibeleri yaşanmıştır. Ülkemizde münferit olaylara
geçmişte de rastlanmıştır. Ama özellikle 2007 ve 2009
seçimlerinde oyların hilesiz bir şekilde sonuçlara
yansımadığı kuşkusu vatandaşlarımızda
artarak büyüyor. Bir anket yaptırın lütfen bu konuda,
vatandaşların görüşlerinin ne olduğunu göreceksiniz. Bu
şaibe konusu bir korku hâline dönüştüğünde, demokrasi
kuralları işlemez sayın milletvekilleri.
Mevcut teklifte
görüyoruz ki böyle hassas teklifler ve hile olarak düşünülen konular cevap
bulmuyor, tam tersine yürütmenin, yani Hükûmetin sandıklara âdeta tam
hâkimiyetini sağlamaya matuf bir teşebbüsüyle karşı
karşıyayız. Bu durum grubumuzdan daha önceki konuşmacılarımız
tarafından dile getirildi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bal, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
ŞENOL BAL
(Devamla) O bakımdan tekrara girecek zamanım yok ama şunu
belirtmeliyim ki demokrasimizin birinci müessesesi olan seçimlerin her
bakımdan daha yoğun şaibelerle malul hâle gelmesinden
endişe ediyoruz çünkü her ne kadar
tartıştığımız konu bir kanun teklifi ise de
arkasında Hükûmetin olduğu açıktır. Dolayısıyla,
Hükûmet sandıklara hâkim olma planını bu kanun teklifiyle
gerçekleştirmek düşüncesi içindedir. Bu ise demokrasiyle hiçbir
şekilde bağdaşmayan antidemokratik bir uygulamadır.
Bütün bu
tedbirleri oluşturmak mecburiyeti hisseden Hükûmetin seçim
sonuçlarından oldukça endişeli olduğu da ortadadır. AKP
İktidarına karşı vatandaşın göstermeyeceği
kesin olan teveccühünü kendi lehineymiş gibi göstermenin bir tedbiri
olarak mı bu kanun değişikliği getirilmiştir, diye
sormak istiyorum. Eğer iyi niyetli olunsaydı süreç içindeki teklif ve
tavsiyelerimize kulak verip adaletli bir sandık düzeni konusunda gayret
gösterilirdi.
Evet, önergemize
desteklerinizi bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici Maddesinin üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Bu Kanun
gereğince hazırlanacak oy verme araç ve gereçlerinin alımı
veya imali için gerekli ödenek Maliye Bakanlığınca Yüksek Seçim
Kurulu bütçesine aktarılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yılı
içinde ihtiyaç duyulması hâlinde, ilgili yıl bütçesinden ödenek
aktarılmasının daha uygun ifade olacağı
düşüncesiyle işbu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Teklife yeni bir
geçici madde ilave edilmesine ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı yasa teklifine aşağıdaki
şekilde geçici maddenin eklenmesini arz ederim.
Geçici madde:
2011 yılında yapılacak genel seçimlerde hâlihazır 2010 olan
ülke barajı 2005 olarak uygulanır.
Kamer
Genç
Tunceli
İSA GÖK
(Mersin) Yüzde 10 olan, yüzde 5
Ne 2010u? Yüzde 10, yüzde 5.
Yanlış okuyor önergeyi. Ne 2010u, ne 2005i?
Sayın
Başkan, önergeler doğru okunsun, zabta yanlış geçiyor
önergeler. Yüzde 10, yüzde
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kamer Genç Tunceli Milletvekili.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çok keyfî bir
Meclis yönetimiyle karşı karşıya bulunuyoruz. Aslında
Başkan bile demek, hitap etmek de hata ama neyse.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, seçim bir ülkenin hayatı kadar önemlidir,
demokrasinin de her şeyin yolu seçimden geçer.
Şimdi, son
AKP İktidarıyla beraber seçimlerde kömür para ediyor, makarna para
ediyor, ondan sonra buzdolabı para ediyor, çamaşır makinesi
ediyor, yani aklınıza gelen her türlü menfaat ilişkisi
kullanılıyor bu yolda.
Bana göre
doğru bir seçim yapılmak isteniyorsa buraya bir hüküm koymamız
lazım:
Her kim ki, parti
veya bağımsız aday, oy almak amacıyla vatandaşa
menfaat temin ederse
Ona bir hakaret cümlesini kuralım.
İki:
Ayrıca, her kim ki veya siyasi parti ki, bir seçim bölgesinde menfaat
karşılığı oy aldığı
kanıtlandığı takdirde o siyasi partiyi ve o
bağımsız adayı oradan, seçimden men edelim eğer doğru
dürüst bir seçim yapılmasını istiyorsanız.
Yine, buraya bir
şey ilave edelim, bir hüküm getirelim, diyelim ki: Seçim, oy
vatandaşın şerefi ve haysiyetidir. İnsanların
şerefi ve haysiyetiyle oynanamaz. Bunu oynayanlara yine bir cezai
müeyyide getirelim, vatandaşlara da hitap edelim: Ey vatandaş, oyunu
makarnaya, kömüre satma. Makarnaya ve kömüre sattığın oy senin
memleketini satma anlamına gelir. biçiminde bir ifade de kullanalım
ama tabii ki, kimse daha doğrusu halkın karşısına
açık alınla, temiz yüzle gitme durumunda olmayan kişiler ve
siyasi güçler böyle bir dürüst seçim yapılmasını istemezler
çünkü onların temel hedefi halkı kandırmak, halkı
kandırarak oy almak.
Sonra tabii,
seçimlerde yayın organları var. Ayrıca da seçimlerde devlet
gücünü kullanmak var. Şimdi, düşünün iktidarda olan partiler devletin
otobüslerini kullanıyorlar, uçaklarını kullanıyorlar;
icabında gidiyorlar, valilere kendilerini davet ettiriyorlar, orada
yiyeceklerini yiyorlar, içeceklerini içiyorlar; ondan sonra kendi seçmenlerine
devletin, bizim o vatandaşların orada verdikleri vergileri getirip
maşallah çok iştahla yiyorlar. Böyle bir seçim olmaz. Bunun da önünü
almak lazım eğer doğru dürüst bir seçim yapılması
isteniyorsa. Ama benim gördüğüm kadarıyla böyle bir anlayış
bugünkü siyasi iktidarda yok.
Ayrıca
barajı niye
Hiç olmazsa indirelim yüzde 3e. Benim önergem bu, 3e
indirelim. Ne olacak yani? Burada, yüzde 3 oy alan vatandaş gelsin
halkı temsil etsin. Bundan niye kaçıyorsunuz? Bundan kaçan insanlarda
halka karşı saygı var mı? Yok. Yani gidip, halkı
kandırıp da belli bir oy aldıktan sonra öteki insanları burada
bana göre alıkoymak, insanlara, vatana, millete, dürüstlüğe
karşı saygısız bir davranış
anlamındadır.
O bakımdan,
doğru bir seçim yapmak gördüğüm kadarıyla içinizden gelmiyor,
dürüst bir seçim yapmak içinizden gelmiyor. Böyle bir, yani
vatandaşları, insanları kandırmak için de bence bunlara da
gerek yok. Zaten Başkanlık makamında olan Başkan Vekili
tamamen keyfî davranıyor; biz burada söz istiyoruz -tutanaklar burada- söz
vermiyor.
Mustafa
Elitaş, söz verdik
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Görüntüler var, görüntülere bakacağız.
KAMER GENÇ
(Devamla)
bak, istifa edeceksin; ya sen edeceksin ya ben edeceğim,
çünkü görüntülere bakacağız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ahmet Aydın görüntüleri oraya verdi,
görüntülere bakacağız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Görüntülere bakacağız. Bak, şeref sözü veriyoruz!
Bak şeref sözü!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Görüntülere bakacağız!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bak şeref sözü, herkes sözünde duracak. Ya sen istifa
edeceksin ya ben edeceğim. Tamam, göreceğiz.
Onun için,
değerli milletvekilleri, tabii, bu kürsü bana göre çok kutsal bir
kürsüdür. Bu kürsüde görev yapan kişilerin çok tarafsız olması
lazım, çünkü burası milletin kürsüsüdür; milletin kürsüsünde görev
yapan insanların dürüst davranması lazım, tarafsız
davranması lazım. Biz tartışmayı
başlatıyoruz, bize söz vermiyor. Arkadaki özel birtakım AKPnin
grubunun etkisi altında kalan bir tane kamu görevlisi var, bu görevli bunu
devamlı AKPnin lehine kullanıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) AKPliler size de samimi, dostça bir tavsiyem var. Evvela şu
grup başkan vekillerinizi değiştirin. Neden değiştirin
biliyor musunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın,
getirdikleri önerilerin hepsi yanlış. Ayrıca, bu Hükûmeti de
değiştirin ya! Bakın, bir tek bakan bile yok. Bakın, yani
yazık bu memlekete, gerçekten bu millete bunların saygıları
yok. Şimdi, bir tane bakan
Şimdi, bu bakan burada
sıkışırsa ne olacak? Ne olacak şimdi, kim kalacak
burada? Yani böyle bir şey olmaz arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Millete, vatandaşa saygısı
olan Hükûmet gelir, buradaki en azından müzakereleri takip eder; bu
vatandaş ne diyor, milletvekilleri ne diyor
Onun için,
bakın, burada getirdiğiniz öneriler yanlış. Eskiden biz diyorduk
ki: O birleşimde şu müzakereler tamamlanmadığı
takdirde ertesi gün de devam eder. Ama, yok. Okuma yazması mı yok?
Herhâlde
Kayserililer zeki olur ama hiç olmazsa bir, Kayserilisin, doğru
dürüst bir okuma yazma öğrenseydin.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
32nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, gelişlerine göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 S. Sayılı Kanun Teklifinin 32. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 32. Bu
Kanun yayımı tarihinden bir ay sonra yürürlüğe girer.
|
|
Nevzat Korkmaz |
Hüseyin
Yıldız |
Mehmet
Serdaroğlu |
|
|
|
Isparta |
Antalya |
Kastamonu |
|
|
|
Ahmet Duran
Bulut |
Kemalettin
Nalcı |
|
|
|
|
Balıkesir |
Tekirdağ |
|
|
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 sıra sayılı yasa teklifinin 32. maddesinde geçen
(yayımı tarihinde) ibaresinin (yayımı tarihinden üç ay
sonra) biçiminde değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sizin keyfî yönetiminizi protesto etmek için önerge üzerinde
konuşmuyorum. [AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar(!)]
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun
özelliği gereği 3 ay sonra yürürlüğe girmesi daha uygundur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 490 S. Sayılı Kanun Teklifinin 32. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 32. Bu
Kanun yayımı tarihinden bir ay sonra yürürlüğe girer.
Nevzat
Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Serdaroğlu konuşacak.
BAŞKAN
Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu Milletvekili.
Buyurun
Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) Değerli Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin 32nci
maddesinde verilen önerge üzerine söz aldım. Sizleri en iyi dileklerimle
selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan Kanun Teklifine benim ve Milliyetçi Hareket Partili milletvekili
arkadaşlarımca verilen 2839 sayılı Milletvekili Seçim
Kanununda değişiklik yapan teklifimizin de birleştirilmesi ve
bunun 28inci maddede yer alması nedeniyle öncelikle duyduğumuz
memnuniyeti dile getiriyor, hepinize ayrı ayrı teşekkür
ediyorum.
2839
sayılı mevcut Milletvekili Seçimi Kanununa göre, aday olacak ya da
gösterilecek kamu görevlileri, siyasi parti yöneticileri ve Türk Silahlı
Kuvvetleri mensuplarının görevlerinden ayrılmaları gerekirken,
kamu görevi yapan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları
ile sendikalar, kamu bankaları ve üst birlikleri ve bunların üst
kuruluşlarının katıldıkları teşebbüs ve
ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev
alanların görevden ayrılma zorunluluğu bulunmamakta idi. Hatta
3069 sayılı Kanunla, milletvekili seçildikten itibaren görevlerinden
ayrılmaları için kendilerine altı aylık da süre
tanınmaktaydı.
Değerli
milletvekilleri, bu durum, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birlikleri ve
bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları
teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında
görevli adayların kurumlarının teşkilat ve
imkânlarını seçimlerde kullanmalarına, dolayısıyla
haksız bir rekabete yol açmaktaydı.
Ayrıca,
milletvekili seçilemeyenlerin görevine devam etmesi de içinde bulundukları
kurumu siyasallaştırmakta ve temsil kabiliyetini
zayıflatmaktaydı. Milletvekili seçilenlere tanınan altı
aylık süre ile de özellikle bu kurumların
başkanlıklarından gelenler için yeni yönetim kurulunu tanzim
etme, bir nevi o kurumda varlığını ve
ağırlığını devam ettirme yolunu açmaktaydı.
İşte,
sıra sayısında 28inci madde olarak yer alan ve sizlerin çok
değerli oylarıyla kabul edilen teklifimiz ile Milletvekili Seçim
Kanununun 18inci maddesinin başlığı Adaylık
İçin Görevden Çekilmesi Gerekenler şeklinde
değiştirilmiş ve kapsamı genişletilmiştir.
Böylece kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
sendikalar, kamu bankaları ve üst birliklerinin ve bunların üst
kuruluşlarının yönetim ve denetim kurullarında görev
alanların da aday olmak için kamu görevlileri, siyasi parti yöneticileri
ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları gibi görevlerinden
ayrılmaları öngörülmüştür.
Değerli
milletvekilleri, uzatmadan kısaca ifade edersek: Seçimlerde adaylık
için görevden çekilmesi gerekenlere yukarıda belirttiğim kurum
mensuplarının da bu kapsama alınmasıyla adaletsizlik
ortadan kaldırılmış olacaktır. Ayrıca bu
değişiklikle 2972 sayılı Kanunun 36ncı maddesi gereğince
mahallî idare seçimlerinde de aynen bu uygulanacaktır.
Kanun teklifimize
28inci maddede yer vererek kabul edilmesini sağlayan Anayasa Komisyonunun
Başkanına ve Komisyon üyelerine ve siz değerli sayın
milletvekillerine şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına teşekkür ediyorum.
Kanunun seçim
sistemimize ve büyük milletimize hayırlara vesile olmasını
dileyerek sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Serdaroğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
33üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi
İçtüzükün 86ncı maddesi gereğince, oyunun rengini belirtmek
üzere ve lehte olmak üzere Nurettin Akman, Çankırı Milletvekili söz
istemişlerdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Akman.
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında, oyumun rengini belli
etmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Seçim, bir
ülkede, yönetilenlerin yani vatandaşların kendilerini yönetecek ve
temsil edecek kişileri seçip onları iktidara
taşımalarıdır. Bu seçim sadece ve sadece iktidarla
sınırlı kalmamaktadır, demokrasinin diğer vazgeçilmez
unsurları olan Parlamento yapısı içerisindeki diğer
kanatları da belirlemektedir.
Demokratik
sistemlerde esas olan, halkın yönetim yetkisini bizzat
kaynağından almasıdır. Tabii, bu arada sözü edilen halk,
belli bir sınıfı veya zümreyi temsil eden halk değil,
vatandaşların tamamıdır. Aslolan da bir bütün olarak
vatandaşların hepsinin katılacağı bir seçimdir. Ancak
gerçek bir demokrasinin varlığını böylece hissedebiliriz.
Demokrasi tarihi
boyunca seçimler pek çok aşamadan geçmiştir. Günümüz çağdaş
demokrasilerine ulaşıncaya kadar, bu süreçte önemli
değişimler kaydedilmiştir. En son, günümüzde ise seçimler
artık belirli evrensel ilkelere ve değerlere sahip bir demokratik
araç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan yasayla ilgili olarak sona gelmiş
bulunuyoruz. Yüce Meclis, Seçim Kanunundaki bu değişikliklerle
bazı yeniliklere daha imza atmaktadır. 298 sayılı Yasa
yaklaşık elli yıldır uygulanmaktadır. Zaman zaman
değişiklikler yapılmış, ancak bu süreçte bugünkü
değişimlerin mutlaka yapılması da gerekmektedir.
Esasen, bugünkü
düzenlemeleri özetle belirtecek olursak, bu düzenlemeler Yüksek Seçim Kuruluna
intikal eden şikâyet ve itirazlar sonucu alınan
bağlayıcı kararları da içermektedir. Genel ve yerel
seçimlerde açılan seçim büroları bu kanunla yasal hâle
getirilmektedir. Seçimlerde çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla
kamuyu rahatsız edecek şekilde bayrak, flama, reklam vesaire
asılmasının önüne geçilmekte, bu husus belli yerlerle
sınırlanmaktadır. Açık yerlerdeki sözlü propaganda süresi
güneş battıktan sonra iki saat uzatılmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir
parçası hâline gelen İnternet, cep telefonu, billboardların
kanun kapsamına alınması öngörülmüş, propagandada bu
vasıtalardan yararlanılması esas alınmıştır.
Genel ve yerel seçimlerde adayların seçmenlere hediye olarak
dağıttıkları şapka, kalem, anahtarlık gibi
malzemelerin değerlerine 5 Türk lirasıyla sınır
getirilmiştir. Sandık ve oy kullanma kabinleri yeniden
düzenlenmiştir. Dikkat etmişsinizdir, Mecliste Sayın
Cumhurbaşkanı Demirelin Başbakan olduğu dönemde çöp
kutusuna oy kullanılmaktaydı. Artık bu kanunla bunlar ortadan
kalkacak, ağaç sandıklar tarihe karışacak, şeffaf
sandıklar
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye geleceğe koşuyor. Konuşmamı
kısa kesmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bugün bir
köşe yazarının yazısı çok dikkatimi çekti. Seçim
Kanunu nasıl ilklere imza atmışsa -bir köşe yazarı
öyle diyor- vergi barışıyla 7,1 milyar Türk lirası beyan
edilen bir ülke; İsrailin sınırlarını çizen bir
Türkiye; Hindistanın, Pakistanın yetkililerini bir araya getiren ve
etkileri Hindistana kadar ulaşan bir Türkiye. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye, her geçen gün kabuğunu
yırtmaktadır. Bu Seçim Kanunuyla da ben ümit ediyorum bütün siyasi
partilerimiz bundan istifade edecektir.
Ben, bu
yasanın hazırlanmasında emeği geçen Değerli Genel
Başkan Yardımcısı Haluk İpek Bey başta olmak
üzere tüm milletvekillerimize
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
AKMAN (Devamla) -
bu saate kadar Genel Kurulda emek sarf eden değerli
milletvekillerimize huzurlarınızda şükranlarımı
sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tasarının, partilerimize, Meclisimize, ülkemize,
milletimize hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akman.
İç Tüzükün
86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belirtmek üzere ve aleyhte
söz isteyen Kamer Genç, Tunceli Milletvekili
Yok.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, pusulaları da okursanız, açık oylama
olduğu için verenlerin olup olmadığını kontrol ederiz.
Pusuluların okunması gerekiyor, salonda olup
olmadıklarını kontrol için.
Pusulalar geçerli
değil herhâlde, değil mi Sayın Başkan?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bakanlara vekâleti var.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, buradalar mı? Vekâlet veren bakanlar buradaysa
KÂTİP ÜYE
HARUN TÜFEKCİ (Konya) Sayın Recep Akdağ Tamer
Yıldıza vekâleten, Sayın Ali Babacan Beşir Atalaya
vekâleten, Sayın Mehdi Eker Cevdet Yılmaza vekâleten.
EYÜP AYAR
(Kocaeli) Harun Bey, ben de verdim, benim de var, Eyüp Ayar da var.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 490 sıra sayılı Kanun Teklifinin
açık oylama sonucu:
Kabul : 197
Ret : 3
Oy sayısı : 200
(x)
Böylece teklif
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Kanun tasarı
ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 8
Nisan 2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.41
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.