DÖNEM: 23 CİLT: 68 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
99uncu
Birleşim
2 Mayıs 2010 Pazar
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Gaziantep
Milletvekili Mahmut Durdunun, Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa
ettiğine ilişkin önergesi (4/207)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
eğitim sisteminde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/705)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
Şırnakta güvenlik güçlerine yönelik yaşam hakkı ihlali
iddialarının araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/706)
3.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
yeşil kart uygulamasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/707)
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/411) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 2/5/2010 Pazar günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Antalya
Milletvekili Atila Emekin, son günlerde 6 askerini terör
saldırılarına şehit vermiş bir milletin Meclisinde
oturum açılırken bu konunun dile getirilmemesini bir eksiklik kabul
ettiğine ve şehit olan askerlere Allahtan rahmet, ailelerine ve Türk
milletine başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, MHP grup önerisine ilişkin
açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, millet evlatlarının vatan
uğruna şehit düştüklerine, Hükûmetin sınır ötesi
harekât tezkeresine göre gereğini yapmasına ve Meclisin her bir
şehit için saygı duruşunda bulunmasına ilişkin
açıklaması
4.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, MHP grup önerisine ilişkin
açıklaması
5.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, son günlerde meydana gelen terör
olaylarını kınadıklarına; şehit olan askerlere
Allahtan rahmet, ailelerine ve Türk milletine
başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması
6.- Muğla
Milletvekili Mehmet Nil Hıdırın, son günlerde meydana gelen
terör olaylarını kınadıklarına; şehit olan
askerlere Allahtan rahmet, ailelerine ve Türk milletine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
7.- Konya
Milletvekili Ayşe Türkmenoğlunun, son günlerde meydana gelen terör
olaylarını kınadıklarına; şehit olan askerlere
Allahtan rahmet, ailelerine ve Türk milletine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
8.- Kâtip Üye ve
Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, bazı milletvekillerinin ismini
zikrederek önergeleri eksik okuduğuna, Anayasa oylamaları gibi ciddi
bir konuda Başkanlık Divanında görev almasının uygun
olmadığına dair ifadelerine ilişkin açıklaması
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkan Vekili Nevzat Pakdilin, son günlerde artan terör olaylarına
ve bu terör olaylarında şehit olanlara Allahtan rahmet, ailelerine
ve Türk milletine başsağlığı dilediğine ve
İzmir Milletvekili Canan Arıtmanın Genel Kurulda her bir
şehit için saygı duruşunda bulunulması önerisinin Başkanlık
Divanınca kararlaştırılması gerektiğine
ilişkin konuşması
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.- Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı:
496)
5.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep
Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497ye
1inci Ek)
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- TBMM
Başkanı olarak, daha önce görevlendirilmiş Başkan
Vekillerine rağmen, bu teklifin görüşmelerindeki oturumları
yönetmesi; oylamalarda uygulanan usullerin gizli oylama esaslarına uygun
olmadığı hâlde ikinci görüşme oylamalarında da
aynı şekilde uygulamaya devam edeceğini ifade etmesi nedeniyle
Oturum Başkanının tutumu hakkında
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, personel reformuna ve
araştırmacıların sorunlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/13310)
2.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, IMF ile
görüşmelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/13414)
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, toplum yararına çalışma programı
kapsamında çalıştırılan bazı işçilere
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı (7/13481)
4.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Kuruçaşiledeki
ağaç kesimi ve seyrekleştirmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/13559)
5.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, istisnai memuriyet
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/13627)
6.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Vanda serbest bölge kurulması ve
sınır ticaretine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/13690)
7.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, tasarruf tedbirlerine ve Ata
uçağının kullanımına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçekin cevabı (7/13766)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açıldı.
Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın (6/1939) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü
sorunun geri verildiği bildirildi.
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 26 milletvekilinin, eski hükümlülerin
istihdamındaki sorunların (10/702),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 20 milletvekilinin, tekstil sektörünün
sorunlarının (10/703),
Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, bazı lise ve
üniversitelerde bir kısım öğrencilerin
yaşadığı iddia edilen olayların (10/704),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve
ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, vefat eden Barolar
Birliği Başkanı Özdemir Özoka rahmet, ailesine, sevenlerine,
yakınlarına ve yargı camiasına
başsağlığı dileyen bir konuşma yaptı.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay ve
İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, bazı yabancı firmaların
Türkiyede rüşvet dağıttığı iddiaları
karşısında gerekeni yapmadığı iddiasıyla Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan hakkında bir gensoru açılmasına
ilişkin önergesinin (11/11) görüşmeleri tamamlandı; gündeme
alınmasının kabul edilmediği açıklandı.
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin, konuşmasında, söylemediği bazı ifadeleri
kendisine affetmesine,
Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, konuşmasında, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığıyla ilgili değindiği bazı
hususlara,
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin, yaptığı açıklamada,
kendisine yönelik olarak yaptığı eleştirilerin doğru
olmadığına, Meclisi yanılttığına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Alınan karar
gereğince, 2 Mayıs 2010 Pazar günü saat 12.00de toplanmak üzere
birleşime 17.36da son verildi.
Nevzat
PAKDİL |
Başkan
Vekili |
Gülşen
ORHAN Yusuf
COŞKUN |
Van Bingöl |
Kâtip Üye Kâtip
Üye |
No.: 134
II.- GELEN KÂĞITLAR
2 Mayıs 2010 Pazar
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin,
eğitim sisteminde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/705) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.03.2010)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin,
Şırnakta güvenlik güçlerine yönelik yaşam hakkı ihlali
iddialarının araştırılması amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/706) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.03.2010)
3.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin,
yeşil kart uygulamasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/707) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, 16 Mart 1978de gerçekleşen bir
olaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13312)
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Malazgirt ilçesinde kentsel dönüşüm
projesi uygulanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13313)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Ardahan-Gölede bir öğretmenin öldürülmesi
olayına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13315)
4.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, THYnın futbol
kulüpleriyle yaptığı sponsorluk anlaşmalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13316)
5.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Avrupa Futbol Şampiyonası için
hazırlanan görsel çalışmaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13319)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, Ermeni tasarısına ve ABD ile
ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13321)
7.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, TBMM heyetinin İsveç ziyaretine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13337)
8.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimiyle
ilgili basında çıkan bir iddiaya ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13338)
9.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, şüpheli bir ölüm olayına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13343)
10.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Ardahan-Gölede işlenen bir cinayetin
zanlısına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13344)
11.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Diyarbakır-Hazro Kaymakamı
hakkındaki bazı iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13345)
12.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, çipli pasaport
sistemine geçilmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13346)
13.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Batman
Beşiri Belediyesinde iş akitleri feshedilen işçilere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13347)
14.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, İstanbulda kaybolan bir
kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13348)
15.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, sivil toplum kuruluşlarına yapılan
yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13349)
16.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Keçiören Belediyesinin toplatılan
takvimlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13351)
17.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, bir arazinin imar
durumunda yapılan değişikliğe ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13352)
18.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, İstanbuldaki bir lisenin önündeki trafik
güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13353)
19.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Türkiyede kaçak çalışan yabancılara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13354)
20.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, TRTnin silah yüklü
kamyon haberine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13355)
21.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Danıştay
saldırısıyla ilgili açıklamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13356)
22.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Resim ve Heykel Müzesindeki kayıp
eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13357)
23.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, yayınlanacak bir kitap
için yapılan bandrol talebine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13358)
24.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, okul sayılarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13362)
25.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamandaki
öğretmenlerin ek ders ücretlerinin ödenmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13363)
26.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, yurt dışında
lise eğitimini tamamlayanların üniversitelere sınavsız
gireceği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13369)
27.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden
yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13378)
2 Mayıs 2010 Pazar
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 12.04
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 99uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Komisyondan istifa önergesi vardır, okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.- Gaziantep Milletvekili Mahmut
Durdunun, Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin
önergesi (4/207)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi olduğum Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa
ediyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. 23.04.2010
Mahmut
Durdu
Gaziantep
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, eğitim sisteminde
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/705)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiyede eğitim fakültelerinden mezun olan
öğrencilerin istihdamına yönelik Millî Eğitim
Bakanlığının politikalarının irdelenmesi ve
eğitim sistemindeki sıkıntıları, eğitim
sisteminin eksikliklerini ve ihtiyaçlarını araştırmak
amacıyla Anayasanın 98. İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Nüfus olarak gelişmekte olan Türkiyede 141 tane üniversite
bulunmaktadır. Bu üniversitelerin 97si devlet üniversitesi, 44ü ise
vakıf üniversiteleridir. Yeni açılan vakıf üniversiteleriyle bu
sayı gün geçtikçe artmaktadır. Üniversitelerden mezun olan
öğretmen adayları da bu orantıda artmaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığı 2009 iç denetim
raporuna göre Türkiyede 133 bin öğretmen açığı
bulunmaktadır ki bu sayı bağımsız kurum ve
kuruluşlara göre 250 binin üzerindedir. Öğretmen
ihtiyacının yüksek olduğu ülkemizde, eğitim sistemine ve
eğitim emekçilerine gereken önem verilmemiştir. İşsizlik ve
yoksulluğun sürekli artması geniş halk kitlelerini etkilediği
kadar eğitim sistemini ve bileşenlerini de etkilemiştir. Toplumun
en etkili yapılarından biri olan eğitim sistemi mali
politikaların kurbanı yapılmakta ve
çocuklarımızın eğitimi aksatılmaktadır.
Üniversiteyi bin bir zorluk ile bitiren öğretmen
adayları, mezuniyetle birlikte birçok sıkıntıyla
karşılaşmakta ve geleceklerine dair bir fikir bile
üretememektedirler. Ekonomik krizle her zaman boğuşan öğretmen
adayları, mesleklerinin dışındaki işlerle geçimlerini
sağlamaya çalışmaktadırlar. Türkiyede eğitim sistemi
ile ilgili sorunlar gün geçtikçe artmasına rağmen eğitime
ayrılan ödenek ise istenilen düzeye çıkarılmamakta ve
eğitim hükümet politikalarına kurban edilmektedir. Bu durum Türkiye
istatistik kurumunun (TÜİK) verilerine göre de şöyledir: 6 yaş
ve üstü Türkiye nüfusunu oluşturan 64 milyon 241 bin 226 kişinin 4 milyon
930 bin 12si hala okuma yazma bilmemektedir. Bu sayı okuma yazma
öğrenecek yaştakilerin % 7.68ine denk gelmektedir. Okuma yazma
bilmeyenlerin içinde kadınların oranı % 79.98dir.
İlköğretimde öğrencilerin 24 kişilik sınıflarda
normal eğitim görebilmeleri için gerekli olan derslik sayısı ise
125 bin 853tür. Ancak 2009 yılında 27 milyar 883 milyon TL olan
eğitim bütçesi, artan okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve
öğrenci sayısına rağmen, 2010 yılı için sadece 28
milyar 237 milyon 412 bin TL olarak öngörülmüştür. Bu verilerden de
anlaşılmaktadır ki Türkiyede eğitime gerekli önem
verilmemekte ve eğitim sistemi toplumun ihtiyaçlarına cevap
olamamaktadır.
Eğitim süreci, yeterli öğretmen
olmadığından aksamakta, nitelik düşmekte ve artan
sınıf mevcutları, öğretmenlerin iş yükünü de
arttırmaktadır. Milli eğitim bakanlığı da
öğretmenlerin mağduriyetinden faydalanarak sözleşmeli ve ücretli
öğretmen uygulamasını başlatmıştır.
Özellikle ücretli öğretmen uygulamasıyla eğitim emekçilerini
rencide etmektedir.
Bir kadrolu öğretmenin yaptığı her türlü
çalışmayı yapan ücretli öğretmen adeta üvey evlat muamelesi
görmektedir. Eğitimi ticarileştiren bu uygulamanın psikolojik
yansımaları da vahimdir. Bu durum Türkiyede atanamayan
öğretmenlerin sorunu olmaktan çok hükümetlerin kamburu olmaya
başlamıştır. Hükümetler de bu soruna çözüm bulmakla
yükümlüdür.
Türkiyede eğitim sistemine ayrılması gereken
ödeneklerin, eğitimdeki ihtiyaçların göz önünde bulundurularak
hesaplanmasının sağlanması ve eğitim sisteminin
ekonomik merkezli sıkıntılarının giderilmesi için
gerekli önlemlerin alınması aciliyet arz etmektedir. Ataması
yapılmayan öğretmenlerin mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik
Milli Eğitim Bakanlığının, bir an önce gerekli
çalışmaları yapması gerekmektedir.
2.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, Şırnakta güvenlik
güçlerine yönelik yaşam hakkı ihlali iddialarının
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/706)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son aylarda Şırnak ilinde güvenlik güçlerinin yol
açtığı yaşam hakkı ihlallerinin
araştırılması ve başka hak ihlallerinin
yaşanmaması için Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105.
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır
Şubesinin 2009 yılı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi
hak ihlalleri raporu incelendiğinde, çok çarpıcı tablolar göze
çarpmaktadır. Özellikle bir yıl içerisinde gerçekleştirilen
faili meçhul cinayet, yargısız infaz, silah kullanma yetkisinin
ihlali sonucunda, 91 kişinin yaşamını yitirdiği, 78
kişinin ise yaralandığı belirtilmiştir. 2010
yılının ilk üç ayında yaşanan hak ihlalleri de bu
rapora eklendiğinde ortaya çıkacak tablo daha vahim olacaktır.
Yaşam hakkı kişinin en kutsal hakkı
olduğu BM insan hakları evrensel bildirgesi, Avrupa insan
hakları sözleşmesi ve ulusal yasalar tarafından koruma
altına alındığı ve bu hakkın korunması,
ihlale uğradığında faillerin ortaya
çıkarılması ve hakkaniyete uygun cezalar verilmesi devletin bir
yükümlülüğü altında olduğu bilinmektedir.
Şırnakta son iki ay içerisinde güvenlik güçleri
tarafından, kaçakçılık yaptıkları gerekçesi ile Hecer
Uslu ve Kerim Gün isimli vatandaşlar, açılan ateş sonucu
yaşamlarını kaybetmişlerdir. Bu olaylardan ilki; 07.02.2010
tarihinde saat 23.00 sıralarında Şırnakın Uludere
ilçesi Ortasu köyünden Ortabağ Köyüne giden
Diğer olay ise, 11.03.2010 tarihlerinde,
Şırnakın Uludere ilçesinin Yemişli Köyünde askerler tarafından
döşendiği iddia edilen mayının patlaması sonucu Zahir
Ap adlı çocuk yaşamını yitirmiş, Nuh Ağın
ile Hamza Encü çocuklar da ağır yaralanmıştır.
Patlamadan sonra olayın meydana geldiği bölgenin, askerler
tarafından top atışına tutulduğu belirtilmektedir.
Konuya ilişkin, patlamadan önce tankların olayın
yaşandığı bölgede
konumlandırıldığı, yaşanan patlamanın
tankların güvenliği için bırakılan mayınlardan kaynaklı
olabileceği ileri sürülmüştür.
Yine diğer bir olay ise, 12.03.2010 tarihinde saat 18.30
sularında Şırnak Uludere ilçesine bağlı Şenoba
beldesinde 7 kişilik bir ailenin Milli Askeri Tabura yakın mesafede
minibüsten inerek, bir kayanın dibinde sigara paketini
hazırladıkları esnada karakoldan aydınlatma
fişeklerinin atıldığı olaydır. Olay
esnasında, karakoldan sürekli aydınlatma fişeklerinin
atıldığı ve grubun üzerine ateş
açıldığı belirtilmektedir. Bu esnada grupta bulunan Kerim
Gün adlı kişinin yaralandığı, yaralı halde
bekletildiği ve sonrasında yaşamını yitirdiği
belirtilmektedir.
Bu nedenle, son aylarda Şırnak ilinde güvenlik güçleri
tarafından gerçekleştirilen yaşam hakkı ihlallerinin
araştırılması ve başka hak ihlallerinin
yaşanmaması için Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105.
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
3.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, yeşil kart
uygulamasındaki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/707)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde uygulanan yeşil kart uygulamasında
halkımızın yaşadığı sorunların ortaya
çıkarılması, bu uygulamanın, yoksulluk oranları göz
önünde bulundurularak yaygınlaştırılması için gereken
önlemlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve
105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Ülkemiz cumhuriyet tarihi boyunca gelir uçurumunun ve
yoksulluğun yüksek düzeyde olduğu bir ülke olmuş ve bu yoksulluk
durumu ülkemize sosyal, siyasal ve ekonomik bir çok sorunu da beraberinde
getirmiştir. İşsizlik almış olduğu boyut ve
çalışanlar açısından da düşük ücret rejimi
yoksulluğu daha da derinleştirmektedir.
Yoksul kesimlerin yaşamış oldukları sorunlar
bir çok alanda kamuoyuna yansımış ancak bu sorunlardan
sağlıkla ilgili sorunlar trajik noktalara varmış olup
toplum vicdanını sarsan boyutlara ulaşmıştır. Bir
sosyal devlet ilkesi olarak öngörülen, yoksul yurttaşlara ücretsiz
sağlık hizmeti, ülkemizde de yeşil kart uygulamalarıyla
faaliyete konmuştur.
Sosyal devlet hizmeti olarak, 1992 yılında başlayan
yeşil kart uygulaması, sosyal güvenlik sistemi dışında
kalan ve sağlık hizmetlerini karşılayacak durumda
bulunmayan yoksul kesimlerin, sağlık güvencesi kapsamına
alınmasını amaçlamaktadır. Toplumun önemli bir kesiminin
sağlık hizmetlerinden faydalanmasında önemli bir uygulama
olmasına karşın, bu güvencenin gelir tespiti esasına
dayandırılması ciddi tartışmaları ve
şüpheleri de beraberinde getirmektedir. Yeşil kart verilmesi
sürecinde toplanan ve genelliklede birbirleriyle çelişen resmi ve gayri
resmi bilgilerin hangisinin karar aşamasında etkili olduğu,
yerel düzeydeki karar vericilerin kişisel kanaatlerine
bırakıldığı endişeleri
taşınmaktadır. Gelir tespiti şartının
yarattığı böylesi bir durumda, başka etkenlerin de etkili
olması kaçınılmaz hale gelmektedir.
Türkiyede yoksulluğun varmış olduğu boyutlar
ve sağlık sisteminin içine düştüğü ve düşürülmeye
çalışıldığı güncel durum göz önüne
alındığında, en temel insan haklarından biri olan
sağlık hizmetleri ve ulaşılabilirliği aynı
zamanda sosyal adaletin de kaynağını oluşturmaktadır.
Yoksul vatandaşlarımız için uygulamaya konulan yeşil kart
uygulaması yetersiz de olsa ülkemiz de üst boyutlarda olan sosyal
adaletsizliği gidermeye yönelik bir çaba olarak algılanmaktadır.
Bununla beraber yeşil kart uygulamalarında ortaya çıkan sorunlar
halkın sağlık hizmetlerine ulaşımını önünde
ciddi sorunlar oluşturmaktadır. Yeşil kartların
yenilenmesinden, mal beyanlarında ortaya çıkan
haksızlıklara, uzun kuyruklardan, zamanında verilmeyen
yeşil kartlara kadar bir çok sorun toplumsal sağlığı
tehdit etmektedir.
Aynı zamanda yeşil kart sahibi olmak ülkemizde bazı
potansiyel tehditlerle de karşı karşıya olmakla
eşdeğerdir Toplumsal muhalefetin en önemli ifade biçimi olan gösteri
ve yürüyüşlere katılmak, devlet bürokratları ve yerel
atanmışlar tarafından halk üzerinde bir tehdit gerekçesine
dönüştürülmekte ve yeşil kartlarının iptal edilmesi
durumuyla karşı karşıya bırakılmaktadır.
Yoksul olan halkın böyle bir durumla karşı karşıya
bırakılması temel insan haklarına da aykırı bir
durumdur.
Ülkemiz 10 milyon dolayında yeşil kartlı vatandaş
vardır. Bu sayı büyük bir rakam olmakla beraber, ülkemiz için
yoksulluk oranı göz önüne alındığında yeterli
değildir Bunun için yeşil kart uygulamasının ülkemizde
revize edilerek halkın daha fazla sağlık hizmetlerinden
faydalanacakları bir norma kavuşturulmalıdır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bilgilerinize
sunulmuştur. Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- (10/411) esas numaralı
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 2/5/2010 Pazar günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 02.05.2010 Pazar günü (bugün)
toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini,
İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan 10/411 esas numaralı, Son günlerde
toplumumuzda meydana gelen şiddet, yaralama ve öldürme
olaylarının artması toplumsal dokumuzun zedelenmesine yol
açmakta, insanlarımızda infial duyguları yaratmaktadır. Bu
nevi olayların her geçen gün toplumun her kesimine yayılması ve
artması bize neler oluyor sorusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince
Meclis Araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun
02.05.2010 Pazar günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde
Yılmaz Tankut, Adana Milletvekili.
Sayın Tankut, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son yıllarda endişe verici boyut kazanan ve toplum
yapımızı ciddi şekilde tehdit eder hâle gelen toplumsal
cinnet ve şiddet olaylarının araştırılması
için Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz grup
önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün ne yazık ki ülke ve
toplum olarak her manada çok tehlikeli badirelerden, çok ciddi bir dar geçitten
geçmekteyiz. Bugün Türkiye sadece ekonomik, güvenlik, bölücülük, üretim,
istihdam ve diğer temel konularda değil, toplum
yapımızın ve gelecek nesillerimizin korunmasına ve
devamına ilişkin hoşgörü, sabır, sempati, empati, millî ve
manevi dokumuz ile temel toplumsal bağlarımız konularında
da hızla kan kaybetmeye devam etmektedir ve maalesef, daha önce de buradan
sık sık ifade ettiğimiz gibi, bölücü emellerin artık
gizlenmediği, açıktan açığa kalkışma
hareketlerini andıran olayların yaşandığı, ihanet
provalarının yapıldığı, millî
bayramlarımızda bile bölücü ihanet çetelerinin sözde
marşlarının çalındığı, çok tarihî ve her
bakımdan ibret verici bir musibet dönemini hep birlikte
yaşamaktayız. Bugün bir yandan bölücü hainler polislerimizi,
Mehmetçiklerimizi, güvenlik güçlerimizi ve masum
vatandaşlarımızı katlederken, öbür yandan, ne
acıdır ki, bu alana gizliden ya da açıktan daha fazla özgürlük
verilmesi çabaları, bugünlerde görüşmekte olduğumuz yeni Anayasa
değişikliği maskesi altında olanca hızıyla ve
büyük bir gaflet anlayışıyla devam ettirilmektedir.
Buradan bir kez daha, vatanımızın ve milletimizin
bölünmez bütünlüğü için fedakârca görev yapan, dün ve önceki günlerde
bölücü hainlerce alçakça şehit edilen subaylarımıza,
askerlerimize ve diğer polis ve masum vatandaşlarımıza
Cenabı Allahtan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize
sabır ve başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün AKP yönetimindeki Türkiyede
gerçekten de insanlarımız maalesef mutlu ve huzurlu değildir.
Vatandaşlarımızın büyük bir kesimi yokluk ve açlıkla
boğuşmakta ve geleceğinden endişe duymaktadır. Toplumumuzun
hemen her kesimi çaresiz, huzursuz, umutsuz bir şekilde, baş
başa bırakıldığı sıkıntılarla
boğuşmaktadır. Bütün bu vahim gelişmeler neticesinde, bugün
âdeta her taraftan kuşatılmış bir vaziyette
insanlarımız umutsuz, hırpalanmış ve çaresiz bir
şekilde kendi hayatlarını idame ettirmeye
çalışmaktadır. Özellikle son yıllarda Türkiyede toplum
yapısını tehdit eden, istikbal adına derin kaygılar
uyandıran bazı gelişmeleri de bugün ne yazık ki, hep
birlikte ibretle izlemekteyiz. Türkiye nereye gidiyor? sorusunu
sormamıza neden olabilecek kadar vahim gelişmeler günlük
hayatımıza bir kâbus gibi çökmekte, toplum hayatımızı
âdeta kemirmektedir. Hemen her gün bir ilimizde, ilçemizde, hatta köyümüzde
cinayet, intihar, gasp, boşanma, aile içi şiddet, soygun,
hırsızlık, kapkaç, tecavüz, talan, vurgun, hortumlama gibi
hadiseler vahim boyutlar kazanarak yükselmektedir. Türk milletinin pek de
alışık olmadığı bu tip çeşitli hadiseler,
yine her gün basına yansımakta ve artık bütün bunlar
sıradan bir hâle gelmiş bulunmaktadır. Çoğu ferdî bazda,
bazen grup kimliği adı altında meydana gelen bu tür
olayların sayıca ve zaman bakımından giderek yoğunluk
kazanmış olması ise hadiseye çok ciddi bir sosyal boyut
kazandırmış gözükmektedir.
Hatırlayınız, geçtiğimiz yıl Mardinde
bir düğün evinin basılarak 7si çocuk 44 insanımızın
katledilip onlarcasının yaralanması hadisesi uzun yıllar
belleklerden silinecek gibi değildir. Adanada eski bir astsubayın
kendi ailesinden 8 kişiyi katletmesi, yine bir annenin 2 çocuğuyla
birlikte evinde katledilmesi; Adananın Karataş ilçesinde, 1i polis
memuru olmak üzere, 8 kişiyi silahla vurup 4ünü öldüren, 5ini de
yaralayan vatandaşın saçtığı dehşet hâlen
canlılığını korumaktadır. Siirtte ikiz
çocuklarını zehirleyen, eşini boğan ve sonra intihar eden
vatandaşın cinneti, Ankarada bir polis memurunun eşini,
çocuğunu, eşinin anne ve babasını öldürüp intihar etmesi
hâlen hafızalardadır. İstanbulda Gazi Mahallesinde 4
çocuğuyla birlikte toplam 5 kişiyi öldüren babanın cinneti de
unutulmuş değildir. Yine, İstanbul Pendikte cinnet geçiren bir
kişinin 4 çocuğunu ve kardeşini katlettikten sonra intiharı
da henüz unutulmamıştır. İzmirde mart ayında bir
annenin kız çocuğunu su dolu kovada boğarak intihara
girişmesi, Aydında geçtiğimiz mart ayında eski eşini,
kayınpederini ve kayınvalidesini sokak ortasında öldüren
adamın cinneti, Çanakkalede bir emekli yarbayın eşini ve 2
çocuğunu öldürüp intihar etmesi, İzmirde bir kahvecinin ailesinden 3
kişiyi öldürmesi toplum belleğinde iz bırakan travmalardan
sadece birkaç tanesidir.
Bugün ne yazık ki gençliğimiz büyük bir ahlak
buhranı içerisinde nereye gittiğini bilemez bir vaziyette
dolaşmakta ve amaçsız, ülküsüz bir şekilde toplumumuzun
geleceğini âdeta tehdit eder bir vaziyette hayatını devam
ettirmektedir. 1921 yılında şu anda kutlu çatısı
altında bulunduğumuz bu gazi Meclis bile tehlikeye
düştüğünde Kayseri Lisesinden 62 öğrenci Kurtuluş
Savaşına giderek hepsi şehit olurken, seksen dokuz yıl
sonra aynı topraklarda yaşayan gençlik nereye gidiyor diye hep
birlikte düşünmemiz icap etmektedir. Peki, Türkiye bu hâle son iki
yılda mı gelmiştir? Elbette ki hayır.
Değerli arkadaşlar, bakınız, iktidar
partisinin İstanbul için hazırladığı bir
araştırma, AKPnin daha ilk hükûmet olduğu yıllarla
birlikte suç sayısının nasıl patlama
yaptığını göstermektedir. Bu aynı zamanda da
çarpıcı bir itiraf raporudur. AKP tarafından hazırlanan
Türkiye nüfusunun yedide 1inin yaşadığı İstanbula
ilişkin asayiş raporundaki rakamlar suç sayısının
patlama yaptığını göstermeye yetmektedir. 2003 ve 2004
yıllarını kıyaslayan bu raporda İstanbuldaki kapkaç
olayları bir önceki yıla oranla yüzde 60
fazlalaşmıştır. Bunun yanı sıra öldürmeye
teşebbüs yüzde 100, kadın ticareti yüzde 98, rüşvet yüzde 90,
mala ziyan verme yüzde 351, zimmet yüzde 400, aile fertlerine kötü muamele
yüzde 300 ve müstehcenlik gibi diğer şeyler yüzde 363 oranında
yükselmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğünce hazırlanan asayiş
raporuna göre 2007 yılında bir önceki yıla göre mala
karşı suçlarda yüzde 50 ile yüzde 170, şahsa karşı
suçlarda ise yüzde 26 ile yüzde 160 oranında artışlar
olmuştur.
Değerli arkadaşlar, rakamlar gerçekten ürkütücü bir
boyut kazanmış olup artık Emniyet Genel Müdürlüğünün
istatistiki verileri açıklamaktan vazgeçmiş olması ise var olan
meselenin boyutunu gizlemeye kâfi gelmemektedir. Yaşanan hadiselerin
çoğunluğunun büyük şehirlerde olması, bu kentlerin
kozmopolit yapısına, ekonomik sıkıntılara,
çalışma hayatının zorluğuna ve diğer nedenlere
bağlanabilir ancak aile bağlarının, akrabalık
bağlarının daha güçlü olduğu, bireysel ilişkilerinin
daha sıcak olduğu en küçük yerleşim birimlerinde bile, Pervari
örneğinde olduğu gibi vahşeti andıran olaylar
yükselmektedir ki bu da bize sorunun lokal değil, genel, ulusal bir mesele
hâline geldiğini çok açık bir şekilde anlatmaktadır.
İşte bu sebepledir ki, bu yüce Meclisin değerli her üyesini ama
elbette başta Hükûmeti ve iktidar partisinin milletvekillerini önemli ve
tarihî bir görev beklemektedir. Bu meselenin her boyutuyla araştırılması,
sebep-sonuç ilişkisinin analiz edilmesi ve ona göre gereken önlemlerin
alınması bir mecburiyet olarak hepimizin önünde durmaktadır. Ama
önce ülkeyi yönetenlerin kendisine bir çekidüzen vermesi icap etmektedir.
Ülkeyi yönetenler, öncelikle, topluma sözleri ve fiilleriyle örnek olmalıdırlar.
Bir ülkede dershane parasını ödeyemediği için cezaevine
atılan bir anne varken, aynı annenin oğlu intihar ederken,
ülkeyi yönetenler oğluna 3 milyon dolarlık geminin nasıl
alındığını izah etmelidir ve etmek zorundadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; acaba
ekonomik kriz teğet geçerken kaç kişi ölmüştür, kaç kişinin
hayatı altüst olmuş, borçları yüzünden kaç
insanımızın psikolojisi bozulmuş ve bunalıma
girmiştir? Ülkemizde şu anda 13 milyon insanımız icra
takibindedir ve borçsuz aile hemen hemen yok gibidir. Ev kirasını
ödeyemeyen, dershane taksitine yetişemeyen, kredi borcunu bitiremeyen,
harç parasını bulamayan milyonlarca insan çaresizlik içinde ne
yapacağını bilememektedir. Bir yılda 100 binden fazla insan
boşanmış, 20 binden fazla insan intihara teşebbüs
etmiştir. Bugün, her 4 gencimizden 1inin işsiz olduğu
ülkemizde, bırakın vasıfsız iş gücünü, en iyi
üniversitelerden mezun olan gençlerimiz bile işsiz gezmektedir. Her
okuyana iş mi bulacağız? diyen Sayın Başbakan ise
hâlen Kriz bizi teğet geçti diyebilmektedir. Gelir
dağılımı altüst olmuş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tankut, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
YILMAZ TANKUT (Devamla) ...ve orta kesim artık neredeyse
yok olmuştur. Yoksulluk oranı kırsal kesimlerde yüzde
30ları aşmış, gerçek işsizlerin sayısı 6
milyonu aşmıştır. Ülkemizde yeni doğan her
bebeğimiz 7 bin dolar civarında borçla doğmakta, ancak kriz
bizi, değerli arkadaşlar, teğet geçmektedir! Bütün bu gerçeklere
rağmen, AKP Hükûmeti hâlen kendi ekonomi politikasını
başarılı bulabilmektedir. Yetkililere her yerde bunu
söylemektedirler. Ama bir yalanı bağırıp, kavga ederek
yüksek sesle söylemek o yalanı doğru yapmamaktadır.
Başbakan Erdoğanın siyah güneş gözlüklerinin
arkasından baktığı istikamette yeni ortaya çıkan
milyarderler olmalı ki cinnet getiren, kendini öldüren, intihara
teşebbüs eden, hatta kendisine bizzat intihar mektubu yazan insanları
görmemektedir. Derdini söylemek isteyenleri, durmadan, bilindik üslubuyla
azarlamaktadır. Sayın Başbakanın bilmediği çok
şey var ama hiç fikrinin olmadığına emin olduğumuz iki
terim vardır. Bunlardan birisi millet, diğeri ise teğettir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhinde Samsun Milletvekili Ahmet Yeni.
Buyurun Sayın Yeni. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Yine Samsunumuzda ki, benim kendi mahallemde de bir
şehidimiz var; Piyade Teğmen Ahmet Altunoğlu. Ona da Allahtan
rahmet diliyorum ve babası Mehmet Altunoğluna da
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bizim gündemimiz, Meclisimizin
gündemi daha önce belirlenmişti. Bu çerçevede Milliyetçi Hareket
Partisinin de bugün bir önerisi var. Meclis gündemi belli olduğu için bu
öneriye katılamadığımızı beyan etmek istiyorum.
Diğer taraftan, otuz iki yıl sonra, 1 Mayıs gününün
İşçi Bayramı olarak Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarı döneminde ilan edilmiş olması gerçekten bizi son
derece mutlu etmiştir. Otuz iki yıl beklendi, birçok iktidar geldi
geçti ama bu yine bize nasip oldu. O bakımdan son derece mutluyuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sekiz yıldır
neredeydiniz?
AHMET YENİ (Devamla) Dün de bu Bayramın bir bayram
şenliği içerisinde geçmiş olması bizi ayrıca mutlu
etmiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Biber gazını hastaneye
attınız.
AHMET YENİ (Devamla) Emeği geçen herkesi tebrik
ediyorum, kutluyorum; Hükûmetimizi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu,
İstanbul Valisini, Emniyetini ve tüm sendika başkanlarını
da tebrik ediyorum, kutluyorum. Orada ciddi güvenlik tedbirlerini hem
sendikalar aldı hem de emniyet güçleri, güzel bir şekilde
kutlanmış oldu. Bunu sahiplenmek isteyenler olabilir. Herkesin Bizim
katkımız var, emeğimiz var., bazı partililerin Zorla
aldık, ettik. gibi ifadeleri olsa bile, bu bize nasip olmuştur, o
bakımdan da son derece mutluyuz.
Ben, bu vesileyle, yine, İşçi
Bayramımızı tebrik ediyor, hepinize sevgiler, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde Harun Öztürk, İzmir Milletvekili.
Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce şehitlerimize Allahtan
rahmet, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve yüce
milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum.
Değerli milletvekilleri, terörle ilgili mücadeleyi
bırakıp terör örgütüyle uzlaşma yollarının aranmakta
olmasından duyduğum üzüntüyü belirtmek istiyorum. Yitirilen canlarda
Türk Silahlı Kuvvetlerini terörist ilan etmeye kalkanların vebalinin
büyük olduğunu ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, evet, Anayasa
değişikliklerinin ikinci tur görüşmelerine bugün
başlıyoruz. AKP Anayasası dediğimiz kadar, bu Anayasa bir
tombala anayasası olarak da anılacağı için, tombaladan
önergelerimize talihin gülüp gülmeyeceğini bilmediğimden, bu
vesileyle görüşlerimi bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu Anayasa
değişikliği, milletin ihtiyaçlarından
doğmamıştır. Değişikliğin içinde ne
işsize iş, ne yoksula aş, ne esnafa siftah, ne memur ve emekliye
zam, ne daha iyi sağlık, ne daha iyi eğitim, ne daha iyi
güvenlik, ne teröre çözüm, ne de iddia edildiği gibi demokrasi
vardır. Bu Anayasa değişikliği, kendisini mevcut anayasal
düzene uyduramayan AKPnin Anayasayı kendisine uydurma arzusundan
doğmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının
ifadesiyle, AKP, yeni bir kapatma davası açılabileceğini
hissetmiştir. Hissetmiş ve bir önceki kapatma davası
sonrasında Sayın Kılıçın Bu Anayasayla bir daha
karşımıza gelme. uyarısını
hatırlamıştır.
AKP, kapatılma korkusunu Demoklesin kılıcı
gibi görmekte ve bu korkudan tümüyle kurtulmak istemektedir. Bunun için,
Anayasa Mahkemesine yönlendirebileceği yargıçlar atamayı yeterli
görmemekte, Beni kapatacaksanız benim iznimi almak
zorundasınız. demektedir. Dünyanın neresinde suç
zanlısına Senin hakkında dava açabilir miyiz? diye sorulur?
AKP, bu değişiklikle dava açma izninin kendisinden
alınmasını istemektedir. Uzun uzun
yazıldığına bakmayın, parti kapatılmasına
ilişkin değişiklik, siyasi partiler kapatılamaz demeye
gelmektedir. İnsanlar için idam cezası
kaldırıldığına göre siyasi partiler için de
kaldırılmalıdır. denilerek demagoji yapılmaktadır.
Çünkü, aralarında hiçbir benzerlik yoktur. İdam edilen bir
insanı tekrar hayata döndürebiliyor musunuz? Ama kapatılan siyasi
partinin devamı niteliğinde bir parti kurabiliyorsunuz.
Geçmişte, yargıya güvenmediği için
dokunulmazlıkları kaldırmadıklarını söyleyenler,
bugün güvenecekleri yargıyı oluşturmanın peşine
düşmüşlerdir. AKP kendi yargıçlarını tayin ederek,
ayarlayarak, Başbakan, bakan ve milletvekillerini bekleyen suç
dosyalarından kurtarmak; yargıyı, muhalifleri üzerinde
baskı gücü olarak kullanmak istemektedir. İdari yargının
yerindelik denetimi engellenerek Hükûmetin ve belediyelerin özelleştirme
ve altyapı yatırımları başta olmak üzere pek çok
faaliyeti yargı denetimi dışına çıkarılmak
istenmektedir.
AKP, yargıyı tümüyle kontrolüne alarak Anayasaya
aykırı uygulamaları yaygınlaştırmak niyetindedir.
Yargıda değişiklik, barajların, santrallerin, doğal
kaynakların, kara ve demiryollarının, limanların istenilen
bedelden istenilen kişilere satılabileceği, kişiye özel
düzenlemeler yapılabileceği, kişiye özel aflar
çıkarılabileceği, ormanların ve sit alanlarının
tahrip edilebileceği, yolsuzluklara yasal kılıf
hazırlanabileceği anlamına gelmektedir. Yargının
yürütmenin kontrolüne girmesi, yargının özelleştirilmesiyle
eş değerdir.
AKP, devlette kadrolaşmanın önündeki yargı
engelinden tümüyle kurtulmak istemektedir.
AKP, bundan böyle, mahkemeye işi düşenlerin de kendisine
muhtaç olmasını istemektedir.
Değişiklikle, sözde, yargının
bağımsızlığının ve
tarafsızlığının sağlanmasının
amaçlandığı söylenmektedir. AKPnin kontrolüne geçecek bir
Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile nasıl olacak da yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
sağlanacaktır? Anayasa Mahkemesi üyesi sayısı 11 asil 4
yedek üyeden 17 asil üyeye çıkarılırken yüksek yargıdan
seçilenlerin sayısının 9dan 7ye indirilmesi mi
yargının bağımsızlığını
sağlayacaktır? Sayıştay ve YÖKten Anayasa Mahkemesine
seçilen üye sayısının 2den 5e çıkarılması
mı yargının tarafsızlığını
sağlayacaktır? Kırk beş yaşında üye seçilen, on
iki yıl görev yaptıktan sonra emekliliğine sekiz yıl kala
görev süresi biten ve Hükûmetin eline bakmak zorunda kalan yargıç mı
tarafsızlığı sağlayacaktır? HSYK üyesi
sayısı 12den 34e çıkarılırken, yüksek yargıdan
seçilenlerin sayısının 10da bırakılması mı
yargı bağımsızlığını
sağlayacaktır? Adalet Bakanı ve Müsteşarının
HSYKda konumları daha da güçlendirilerek tutulması mı
yargının tarafsızlığını
sağlayacaktır? Yürütmenin doğrudan vesayetine girecek olan yeni
6 üye mi HSYKnın tarafsızlığını sağlayacaktır?
HSYK kararlarının yargıya açık
olmadığından şikâyet ediyorsunuz. Niçin tüm disiplin
kararlarına yargı yolunu açmıyorsunuz? Yargı
bağımsızlığı için gerekli olduğu hâlde,
yargıçları niçin Bakanlığın vesayeti altında
tutmaya devam ediyorsunuz? Özlük işlerini niçin HSYKya
aktarmıyorsunuz? Yargıç ve savcıların denetimini niçin
tümüyle HSYKya bırakmıyorsunuz? Hâkim ve savcıların,
HSYKda görmek istedikleri asil ve yedek üye sayısı kadar adaya oy
vermelerini niçin engelliyorsunuz? Her seçmenin bir adaya oy vermesine
bazı tarikatların daha iyi organize olacaklarını mı
düşünüyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, AKP, bu düzenleme ile,
Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerini
başka maddelerde oynayarak işlevsiz bırakmaktadır. Kurucu
iktidar olan halk tarafından, değiştirilmesinin teklif dahi
edilmesi yasaklanan Anayasa maddelerinin, dolanarak da olsa etkisiz
kılınmaya çalışılması Anayasada izin verilmeyen
bir yetkinin yasama organınca kullanılması anlamına
gelmektedir ve yok hükmündedir. Yüksek yargıyla ilgili bu
değişikliklerin gerçekleşmesi hâlinde, sıranın,
değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddelerin doğrudan
değiştirilmesine geleceğinden kuşkunuz olmasın.
Güçler ayrılığı işliyorsa hukuk devleti
vardır, hukuk devleti varsa demokrasi vardır. Demokrasi, hukuk
devleti ve insan haklarının güvencesidir. Bu değişiklikte
yapıldığı gibi güçler ayrılığının
yok edilmesine göz yummak, hukuk dışı bir yönetime boyun
eğmek demektir.
Bu teklif, AKPnin 2nci kez Anayasayı ihlal
girişimidir. AKPnin bu eylemi, Anayasanın 153üncü maddesinin son
fıkrasına açıkça aykırılık teşkil etmektedir
ve AKP bunun sonucuna katlanmalıdır. Bu değişiklik dâhil,
bugüne kadar yapılan on yedi değişiklikten niçin sadece AKPnin
yaptığı iki değişiklik mahkemelik olacaktır? AKP,
bu soruyu kendi kendine sormalıdır. Uzlaşma aramadan,
dayatmacı bir anlayışla gerçekleştirilen bu
değişiklikler vesilesiyle, millet yüksek yargıyla
karşı karşıya getirilmek istenmektedir. AKP, referandum
ihtimalini dikkate alarak teklife millete şirin görünecek bazı
eklemeler yapmıştır ancak bu şirin görünen
değişikliklere daha yakından baktığımızda,
gerçekte yeni bir şey getirmedikleri fark edilecektir.
Gerçekten, Hükûmete sormak gerekir: Çocuklar, yaşlılar,
özürlüler, harp ve vazife malullerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gaziler
için ne yapmak istediniz de bu ifadelerin Anayasada yer almaması size
engel oldu? Bütün milletin özel hayatını Anayasada kişisel
verilerin korunması hükmünün olmaması nedeniyle mi dinlediniz? Büyük
vergi kaçakçılarının yurt dışına
çıkış yasağının kaldırılması
milleti o kadar mı çok ilgilendirmektedir? Çocukları her türlü
istismara ve şiddete karşı koruyamamanızın sebebi,
devletin buna ilişkin tedbirleri alacağını Anayasaya
yazmamasından mıdır? Grev hakkını içermeyen
düzenlemeyle memurları kandıracağınızı mı
zannediyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztürk, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
12 Eylül Anayasasına Evet diyen yüzde 92nin arasında
olan siz değil misiniz? Sanki 12 Eylüle karşı direnenler
arasındaymışsınız gibi, bugün demokratlığa
soyunmanız biraz sırıtmıyor mu? 12 Eylülcülerin Anayasaya
koyduğu koruma kalkanının benzerini kendiniz için getirmiyor
musunuz?
Değerli milletvekilleri, bu değişiklikler AKP
anayasası olarak anılacaktır. Bundan böyle, her gelen iktidar
kendi yargısını yaratma çabası içine girecektir. Gelin,
yargının siyasete çekilmesine hep birlikte izin vermeyelim. AKPnin bu
değişikliklerle hedefi, mevcut Anayasa treninden inip başka bir
trene binmektir. Sayın Başbakan yargı tarafından müdahale
edilemeyecek, astığı astık, kestiği kestik bir düzen
istemektedir.
Milletin bu oyuna gelmeyeceğine olan inancımı ifade
ederken yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili.
Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi
Hareket Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, dün Tunceli ve Diyarbakırda şehit olan
subay, astsubay ve erlerimize Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine
başsağlığı diliyorum. Bütün milletimizin
başı sağ olsun.
ENGİN ALTAY (Sinop) Hesabını verin,
hesabını!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bugüne kadar olduğu gibi, bundan önceki hükûmetler
döneminde olduğu gibi bugün de terörle mücadele konusunda hem milletimiz
hem de hükûmetlerimiz ellerinden gelen bütün gayreti göstermişlerdir bu
konuda ve bütün fedakârlığı yapmışlardır.
Özellikle geçmişte ve bugün hükûmetlerimiz, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri
terörle mücadele konusunda gerekli olan her türlü kaynağı,
imkânı hiç düşünmeden, tereddüt etmeden bu mücadelenin
başarıyla sonuçlanabilmesi için ortaya koymuşlardır. Bu
konuda hiç kimsenin kuşkusunun olmaması gerekir
CANAN ARITMAN (İzmir) Terörle müzakere etmek gibi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
ve bundan sonra da bu
kararlılık, her alandaki bu kararlılık terörle mücadele
konusunda elbette sürdürülecektir değerli arkadaşlar ve inşallah
bu millet bunu da başaracaktır, bunun da üstesinden gelecektir
CANAN ARITMAN (İzmir) Siz varken, siz iktidardayken asla
olmaz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
ve inşallah bu
acılar, yaşadığımız bu acılar bir daha gün
ışığına çıkmamak üzere tarihin sayfalarında
kaybolup gidecektir.
CANAN ARITMAN (İzmir) Ancak şehit cenazeleri gelir.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu vesileyle dün 1 Mayısın son derece
sağduyulu, sakin, barış ortamında
CANAN ARITMAN (İzmir) Tezkere elinizde, niye gidip bu
teröristlerin tepesine indirmiyorsunuz bombaları?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
gerçekleşmesi
nedeniyle memnuniyetimizi ifade etmek istiyorum ve bu ortamın
oluşmasına katkı sağlayan herkese, başta konfederasyon
başkanlarımıza, güvenlik güçlerimize, işçilerimize,
katılımcılara teşekkür ediyorum. Bunlar, hepimizin uzun
yıllardan beri görmesini arzu ettiğimiz görüntülerdir,
arzuladığımız görüntülerdir. İnşallah, hep bu
görüntülerle Türkiye anılır ve karşılaşırız.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemi belirlenmiş durumda ve Anayasa görüşmelerinin ikinci turuna
bugün devam edeceğiz.
CANAN ARITMAN (İzmir) İşiniz Yüce Divandan
kaçmak, başka işiniz yok!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Dolayısıyla,
bu, son derece önemli bir gündem, önemli bir süreç şu anda. Bu süreci
kesintiye uğratacak ve Meclis gündemini başka bir şekilde
yönlendirmeye yönelik olarak gelen MHP grup önerisinin aleyhinde olduğumu
konuşmamın başında ifade ettim. Yine, bütün bu
konuşmalar, bütün bu değerlendirmeler, bu öneriler, ancak bu Anayasa
görüşmelerinin tamamlanmasından sonra konuşulur, Meclisimizin
kararı, görüşü doğrultusunda bu çalışmalar yürütülür.
Değerli arkadaşlar, grup önerisinde belirtilen
hususların, Türkiyedeki gelir dağılımıyla çok
yakından ilgisi olduğu tartışmasızdır. Yani,
gerçekten, insanlar eğer adalet noktasında, adaletin tesisi
noktasında bir sıkıntı duyuyorlarsa, bir tereddütleri
varsa, bunların şiddet olaylarına yansıması
kaçınılmazdır ve şiddet olaylarıyla gelir
dağılımının yapısı arasındaki
ilişki doğrusaldır. Bu, bilimsel bir gerçektir. Gelir
azaldıkça ve gelir dağılımı bozuldukça,
insanların bunu dışa vurma şiddeti artmaktadır.
Şimdi, bu açıdan bakıldığında, AK
PARTİ hükûmetleri döneminde -biliyorsunuz, bunu yakinen herkes takip
ediyor zaten- millî gelirde hem reel bazda hem de nominal bazda çok önemli artışlar
ortaya konulmuştur son sekiz yılda. Tabii, gelirdeki artış
kadar önemli olan, en az onun kadar önemli olan, gelir artarken gelir
dağılımının da iyileşmesi,
iyileştirilebilmesi gerekir. Tek taraflı olarak sadece gelir
artışı sağlanıyor ama gelir dağılımı
hayata geçirilemiyorsa, iyileştirilemiyorsa, bu gelir
artışının, millî gelir artışının
toplumun tümüne yaygınlaştırılması
sağlanamıyorsa, çok anlamlı bir gelişme, zenginleşme
değildir bu. Dolayısıyla, gelir artarken bunun daha adaletli bir
şekilde toplumun bütün katmanlarına, bütün kesimlerine dengeli bir
tarzda dağıtılabilmesi gerekir. Bu açıdan
bakıldığında, bu açıdan da
bakıldığında son yedi sekiz yılda iyileşmeler
olduğu ortadadır.
Ben çok fazla zamanınızı almak istemiyorum ama iki
rakamı değerlendireceğim bu noktada, bu çerçevede. Bir tanesi
gelir dağılımı, yani toplumun yüzdelik dilimlerinin millî
gelirden aldığı payların değişimini gösteren
gelir dağılımı rakamlarını sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Toplumun en fakir, gelir düzeyi en az olan yüzde 20lik diliminin
millî gelirden aldığı pay 2002 yılında yüzde 5,2dir,
yani toplumun en fakir yüzde 20si millî gelirin ancak yüzde 5,2sini elde
edebilmektedir. Bu oran İktidarımız döneminde yüzde 6nın
üzerine çıkarılmıştır. Bu son derece önemli bir gelişmedir.
Aradaki yüzde 1e yakınlık bir artış çok ciddiye
alınması gereken bir artıştır çünkü toplumsal büyük
olayların bu şekilde dönüşümü son derece zordur ve rakamlara
yansıması son derece zordur ama bu başarılabilmiştir.
Yani millî gelir reel bazda, hem döviz bazında hem TL bazında reel
bazda artarken aynı zamanda gelir dağılımında da
iyileşme söz konusudur değerli arkadaşlar. Bunların hepsi
resmî rakamlardır.
Belki daha çarpıcı olan şudur: Yoksulluk
rakamları için de aynı eğilim geçerlidir. Bakın, 2002
yılında Türkiyede 18 milyon 872 bin fakir varken 2008
yılında fakir sayısı 11 milyon 977 bine
düşmüştür. (MHP sıralarından Sanal, sanal o. sesi) Ha, bu
rakamlar küçük demiyorum değerli arkadaşlar. Devletin resmî
rakamları, bunların hepsi devletin resmî rakamları, yani daha
önce hangi yöntemle belirleniyorsa şimdi de aynı yöntemle
belirleniyor. 11,9 milyon fakir sayısı da son derece yüksek bir fakir
sayısıdır, bunun da düşürülmesi gerekir. Elbette bu mücadelenin
devam etmesi gerekir, bunu inkâr etmiyoruz, bu önemli bir sorundur, Türkiyenin
çok önemli bir sorunudur ama bu sorunun varlığını ortaya
koyarken gelişimin de değerlendirilmesi gerekir, dönüşümün de
ortaya konulabilmesi gerekir ve rakamlara baktığımız zaman
da takdir edilmesi gerekir değerli arkadaşlar. Yani, son altı
yılda, 2002 ile 2008 yılı arasında Türkiyede fakir
sayısı 6,9 milyon azalmıştır, fakir
sayısında 6,9 milyon bir azalma mevcuttur. (CHP
sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Yalan söylüyorsun!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şeye gerek yok. Yani, bakın burada spekülasyon
yapmıyoruz, bir yorum, değerlendirme yapmıyoruz, devletin
rakamlarını okuyorum sadece. Yaptığım bu
arkadaşlar. O yüzden, lütfen
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Rakamları
çarpıtıyorsun, yalan söylüyorsun!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Hepsi uyumlu zaten.
Bakın, millî gelir dağılım rakamlarıyla uyumlu bu
rakam, fakir sayısında.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) İşsizlik
almış başını gitmiş.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Eğer millî
gelirde, dağılım rakamlarında iyileşme olmazsa fakir
sayısında azalma meydana gelmez.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ayıp be!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Aynı
şekilde, diğer rakamlara baktığımızda bunu teyit
ediyor değerli arkadaşlar. Sadece bir tane teyitle yetinmiyoruz,
bakın, diğer rakamlar da yine aynı şekilde.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) İşsizlik
rakamı ne, işsizlik rakamı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) 2002 yılında
toplam açlık oranı, gıda yoksulluğu sınırı
2002
yılında toplumun yüzde 1,35i açlık sınırında
iken bu oran 2008de yüzde 0,54e düşürülmüş, aşağı
yukarı yarı yarıya azaltılmış değerli
arkadaşlar. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Bakın, çok ilginç, bana ilginç gelen, size de
çarpıcı geleceğini umduğum bir rakam daha vermek istiyorum:
2002 yılında kişi başına 1 dolardan daha az gelir elde
edenlerin sayısı binde 2dir toplumda.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Dolar milyarderlerinin
sayısı kaç oldu, milyarderlerin?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) 2002 yılında
1 dolardan, günlük olarak hayatını 1 doların altındaki bir
gelir seviyesiyle idame ettirmeye çalışan insanların
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sen milyarder sayısı ile açlık
sayısını karıştırıyorsun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
vatandaşlarımızın oranı yüzde sıfır nokta
iken, binde 2 iken 2006dan itibaren sıfıra düşürülmüştür
değerli arkadaşlar, sıfırdır. Yani 2006, 2007 ve 2008
yılında günlük 1 doların altında gelir elde eden hiç kimse
yoktur, hepsi üzerindedir. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Yalan söylüyorsun, yalan!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bunların hepsi
devletin resmî rakamları. Hiç kimsenin itiraz etme imkânı,
şansı yok.
Diğer bütün rakamlara da baktığınızda
şu ortaya çıkıyor değerli arkadaşlar, bütün bu
bilimsel tespitler ışığında şunu
söyleyebiliyoruz: Türkiyede son altı yedi yılda millî gelir çok
büyük oranda artıyor, reel olarak katlanıyor, aynı zamanda artan
bu gelir de daha adil bir şekilde, toplumun bütün katmanlarına daha
dengeli bir şekilde aktarılıyor.
Aslında, bakın, hükûmetler nasıl
gerçekleştirir bu politikaları? Hükûmetlerin elinde bir tane araç
vardır, o da bütçedir. Her yıl millî gelirin yaklaşık yüzde
40ı toplumdan alınır, tekrar dağıtılır.
İşte bu dağıtım esnasında ortaya çıkacak olan
kriterler, hükûmetlerin tercihleri bunları belirler. Sosyal
politikalardaki tercihlerini de belirler.
Sadece bir örnek vererek sözlerime son vereceğim. Her zaman
ifade ediyoruz, burada hatırlatmakta fayda var değerli
arkadaşlar. Bunların konuştuğumuz konuyla çok yakın
bağlantısı var. İnsanlar gelir
dağılımının adaletsiz olduğuna inanıyorlarsa
bunu şiddet olarak dışa vuruyorlar. Bu da bilimsel bir gerçek.
Şimdi, bakın, 2002 bütçesinde faiz ödemelerinin yüzde
45lere ulaştığı bu oranın 2010 bütçesinde yüzde 19a
indirildiği yani rakamsal bazda sadece 2010 bütçesinde 60 milyar
liralık faizden tasarruf elde edildiği ve bunların toplumun
diğer kesimlerine aktarıldığı dikkate
alındığında bu sonuçların ortaya çıkması son
derece doğaldır değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Canikli, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Milliyetçi Hareket
Partisinin grup önerisine bu nedenle aleyhte oy vereceğimi ifade ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Kısa bir söz talebi için sisteme giren arkadaşlara söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Emek.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Antalya Milletvekili Atila
Emekin, son günlerde 6 askerini terör saldırılarına şehit
vermiş bir milletin Meclisinde oturum açılırken bu konunun dile
getirilmemesini bir eksiklik kabul ettiğine ve şehit olan askerlere
Allahtan rahmet, ailelerine ve Türk milletine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
ATİLA EMEK (Antalya) Sayın Başkan, dün Tuncelide
5 askerimizi, bugün Licede 1 üsteğmen subayımızı hain
terör saldırısına şehit vermiş bir milletin Meclisinde
oturum açılırken bu konunun dile getirilmemiş olmasını
bir eksiklik kabul ediyor, şehitlerimize Allahtan rahmet, aileleri
başta olmak üzere büyük milletimize başsağlığı ve
sabırlar diliyorum.
Bu Meclisten bu koşullarda bir tavır ve ses yükselmesini
öneriyorum, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Varlı
2.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlının, MHP grup önerisine ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Görüşülmekte olan toplumsal cinnetin en büyük sebebi
işsizlik ve ekonomik krizin getirdiği borçlanma, kredi
kartlarına aşırı yüklenilmesi, bunun sonucunda da icra
takipleriyle insanlarımızın aşırı
sıkıntı ve strese düşmesidir. Çiftçi, esnaf, işçi ve
memur zor durumdadır. Devri AKP İktidarında Adana işsizlikte
Şırnaktan sonra ikinci ilimiz olmuştur. Tabii, ben Gelin, bunu
kabul edelim veya araştıralım, Adanayı da bu işin
içerisinde ön plana alalım. diyecektim ama siz bana söz vermeden önce
oylattığınız için bunu söyleyemiyorum. Ama az önceki
konuşmacınız -AKP sözcüsü- yoksulların
azaldığını söyledi. Doğru, yoksullar açlığa
daha fazla dayanamayıp vefat ettiler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Arıtman
3.- İzmir Milletvekili Canan
Arıtmanın, millet evlatlarının vatan uğruna
şehit düştüklerine, Hükûmetin sınır ötesi harekât
tezkeresine göre gereğini yapmasına ve Meclisin her bir şehit
için saygı duruşunda bulunmasına ilişkin
açıklaması
CANAN ARITMAN (İzmir) Sayın Başkan, iktidar
partisi kendini Yüce Divandan kurtarmak telaşıyla Anayasa
değişikliği peşine düşmüş, bu amaçla Meclisi
aralıksız çalıştırırken bu milletin
evlatları bu vatan uğruna şehit düşmektedir. AKPnin
terörle mücadeleyi bırakıp terörle müzakere etmesinde işte
ülkenin geldiği nokta budur. Başbakanın elinde, Hükûmetin elinde
sınır ötesi harekât tezkeresi, bu Meclisin verdiği o tezkere süs
diye mi durmaktadır? Neden terör örgütünün tepesine inilmemektedir? Kandil
neden dümdüz edilmemektedir?
Sayın Başkanım, bir ricam var sizden: Lütfen,
Meclisimizi, milletvekillerini şehitlerimiz için saygı duruşuna
davet etmenizi rica ediyorum. Lütfen, her şehit için bu Meclis, milletin
Meclisi saygı duruşunda bulunsun. Belki terörle mücadele etme
gereğini Hükûmet bu şekilde unutmayabilir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Çelik
4.- Mersin Milletvekili Behiç
Çelikin, MHP grup önerisine ilişkin açıklaması
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Ben de Tuncelide ve Licede meydana gelen terör
çatışmasından dolayı kaybettiğimiz bütün
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine ve büyük Türk
milletine başsağlığı diliyorum.
Bu arada partimizin vermiş olduğu grup önerisinde
toplumsal cinnet ve şiddet olaylarının artmasının
iktidar partisi tarafından da önemsenmediğini çıkarıyorum.
Şunu ifade etmek isterim ki: Rakip her zaman ciddi olsun ve özü sözü bir
olsun, bunu isteriz. Münafıklık ve takiyecilikle hiçbir yere
varılmaz ve bu toplumsal cinnet ve şiddetin bütün toplum kesimlerini
sardığını bilmelerini istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özdemir
5.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, son günlerde meydana gelen terör olaylarını
kınadıklarına; şehit olan askerlere Allahtan rahmet,
ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Son bir hafta içerisinde 15e varan asker ve polis
şehitlerimize ben de Allahtan rahmet, yaralı gazilerimize acil
şifalar diliyorum.
AKP iktidarlarının terörle mücadele etmeyip terörle
müzakeresi terör örgütlerine cesaret vermiştir ve otuz seneye yakın
sokakta terörle mücadele eden, birçok yasa dışı örgütlerin
tamamen ölüm listesinde olan bir insan olarak söylüyorum, bu
yanlıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Hıdır
6.- Muğla Milletvekili Mehmet
Nil Hıdırın, son günlerde meydana gelen terör
olaylarını kınadıklarına; şehit olan askerlere
Allahtan rahmet, ailelerine ve Türk milletine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Muğlamızın Fethiye ilçesi Alaçat köyünden
yiğit evladımız Adem Şahin, değerli silah
arkadaşları Hasan Özüberk, Ahmet Eyce ve Kemal Koçyiğitle
beraber hakkın rahmetine kavuştular. Kendilerine, milletimiz
adına ailelerine başsağlığı diliyor, kendilerine
rahmetler niyaz ediyorum. Ümit ediyorum ki bu şehitlerimizin kanıyla
vatanımız, milletimiz ilelebet geleceğe dair var olacaktır.
Ailelerine de başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Türkmenoğlu
7.- Konya Milletvekili Ayşe
Türkmenoğlunun, son günlerde meydana gelen terör olaylarını
kınadıklarına; şehit olan askerlere Allahtan rahmet,
ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Ben de Tunceli, Hakkâri ve Licede şehit olan askerlerimize
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum. Yaralı askerlerimize de Allahtan acil şifalar diliyorum.
Bu olaylar bize demokratik açılımın ne kadar elzem
olduğunu bir kez daha gösteriyor. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler) Demokratik açılıma karşı olanların da
kimlerle aynı safta olduğunu da gösteriyor.
Şunu da belirtmek istiyorum: Dün 1 Mayıs büyük bir
coşku içinde kutlandı. Otuz üç yıl sonra Taksimde
kutlanmasına AK PARTİ vesile olmuştur. Bu konuda da Hükûmetimize
teşekkür ediyorum. İşçilerimizin 1 Mayıs Emek ve
Dayanışma Bayramını ben de kutluyorum.
Bizler halkın talepleri doğrultusunda
çalışıyoruz ve bugünlerde de yoğun bir çalışma
temposu içindeyiz. Bu vesileyle -yeni bir hafta başlıyor- tüm
çalışma arkadaşlarımıza iyi çalışmalar
diliyorum. Halkımıza da hayırlı olsun diyorum.
Teşekkür ediyorum.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin, son günlerde artan terör olaylarına ve bu terör
olaylarında şehit olanlara Allahtan rahmet, ailelerine ve Türk
milletine başsağlığı dilediğine ve İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın Genel Kurulda her bir şehit için
saygı duruşunda bulunulması önerisinin Başkanlık Divanınca
kararlaştırılması gerektiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, tüm şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli
ailelerine ve milletimize başsağlığı, gazilerimize de
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Sayın Arıtmanın söylediği hususun
Başkanlık Divanınca kararlaştırılması
gerekmektedir, dolayısıyla oturumu yöneten Başkanın tek
başına böyle bir karar vermesi söz konusu değildir, talep orada
yapılır. Defaatle de burada şehitlerimiz için saygı
duruşunda, tazimde bulunulmuştur. Onu bilgilerinize arz ediyorum.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.03
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.20
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 99uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu
ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın; Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları
(1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264
Milletvekilinin; 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun ikinci
görüşmesine başlayacağız.
5.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip
Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu(2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497ye 1inci Ek) (x) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, bu
ikinci tur görüşmelere başlarken İç Tüzük 63üncü madde
uyarınca çalışma usulleriniz hakkında, ona davet etmek
üzere bir usul tartışması açmanızı istirham ediyorum,
oylama ve zatıalinizin bu oturumları yönetmesiyle ilgili.
BAŞKAN Şimdi, ben oylamanın nasıl
yapılacağına dair geçmişte bu Genel Kurulda alınan bir
karardan bahsederek usulünü biraz sonra izah edeceğim. O sizin
söylediğinize, şimdi, tam ona sıra gelmişti.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, bugüne kadarki görüşmeler ve
özellikle de zatıalinizin oyunuzun rengini ve tavrını ifade
ederek daha önce programlanmış Meclis başkan vekillerinin
oturumu yönetmeye başlaması, ondan sonra ara verdirerek bizatihi
sizin böyle bir oylamaya katılmanız doğrudan doğruya oyla
ilgili bir irade beyanıdır. (AK PARTİ sıralarından Ne
alakası var? sesleri, gürültüler)
Dolayısıyla,
doğrudan doğruya Meclis Başkanlığının
tarafsızlığına, İç Tüzük ve Anayasa gereğince
konumuna uygun bir davranış değildir. Zatıalinizin
açıklamasından sonra bu konudaki usul
tartışmasının Genel Kurulda yapılması hususunu
arz ediyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, ben daha önce de ifade ettim.
Meclis Başkanı olarak İç Tüzükün 14üncü maddesinin bana
vermiş olduğu görevi yerine getiriyorum ama tabii, usul
tartışması talebinizi ayrıca değerlendireceğim
ama şimdi, belki de sizin bu beklentinize cevap verecek
açıklamayı izin verirseniz yapmak isterim.
Sayın milletvekilleri, Anayasanın 175inci ve İç
Tüzükün 94üncü maddeleri gereğince Anayasa değişiklik
tekliflerinin maddelerinin ve tümünün kabulü, üye tam sayısının
en az beşte 3 çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür. Yani teklifin
maddelerinin ve tümünün kabulü için en az 330 kabul oyu gerekmektedir.
(x) 497 S. Sayılı
Basmayazı 19/04/2010 tarihli 88inci Birleşim Tutanağına
eklidir.
(xx) 497ye 1inci Ek S.
Sayılı Basmayazı bu birleşim tutanağına eklidir.
Genel Kurulun 5/7/1995 tarihli 134üncü Birleşiminde
oylanarak kabul edilen Başkanlık Tezkeresi uyarınca, Anayasa
değişiklik teklifinin ikinci görüşmesinde:
1) Yapılan oylamada 330un altında oy alan madde,
birinci oylamada aldığı oy ne olursa olsun kesin olarak
reddedilmiş olacak ve düşecektir.
2) Yapılan oylamada 330un üzerinde oy alan maddeler, birinci
oylamada aldığı oy 330un altında da olsa kabul edilmiş
olacaktır.
3) Yapılan oylamada maddeler 330un ve 367nin üzerinde oy
almış olsalar da tümünün oylamasında 330un altında oy
alırsa, teklifin tümü kesin olarak reddedilmiş olacak ve
düşecektir.
4) Yapılan oylamada maddelerin bir kısmı 330un
üzerinde, fakat 367nin altında oy almış olsa, bir
kısmı da 367nin üzerinde oy almış olsa, tümünün
oylamasında teklif 367nin üzerinde oyla kabul edilirse, teklifin hiçbir
maddesi kendiliğinden halk oylamasına sunulmayacaktır.
Aynı durumda, tümünün oylamasında teklif 367nin
altında oyla kabul edilirse teklifin tümü kendiliğinden halk
oylamasına sunulacaktır.
Bunu değerli milletvekili
arkadaşlarımızın bilgilerine sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, teklifin birinci görüşmesi
29/4/2010 Perşembe günü saat 04.01de tamamlanmıştır.
Bilindiği gibi, Anayasa değişiklik tekliflerinin
ikinci görüşmesinde teklifin tümü ve maddeleri üzerinde görüşme
açılmamakta, yalnızca maddeler üzerinde verilmiş
değişiklik önergeleri görüşülmekte, birinci görüşmede
üzerinde değişiklik önergesi bulunmayan bir madde hakkında
ikinci görüşmede önerge verilememektedir. Teklifin birinci
görüşmesinde tüm maddeleri üzerinde değişiklik önergeleri
verilmiş idi.
Şimdi, teklifin birinci maddesini okutacağım,
ancak, Sayın Vuralın bir talebi vardı, bir usul
tartışması açılmasını istediler.
Sayın Vural, tabii, usul tartışmasına konu
olan usulsüzlüğün ne olduğunu henüz anlayabilmiş değilim.
OKTAY VURAL (İzmir) Anlatayım efendim.
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma
usullerine davet etmek için efendim. Gizli oylama yapılacağına
göre bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine
zatıalinizi davet etmek amacıyla usul tartışması
açılmasını istiyorum.
Dolayısıyla birinci oylama sırasında da
bunlarla ilgili hususları ifade etmiştik. Buradan tecrübeyle, bugün
Danışma Kurulunda da bunları arz ettik. Bu bakımdan, bu
konuda daha önce de sizin beyanınız vardı. Bu konuda bu usulün
uygulanması konusunda zatıalinizi davet ediyorum. Bir de ayrıca
zatıalinizin oturumu yönetmeyle ilgili daha önceden başkan
vekillerini görevlendirmiş olmanıza rağmen, bugün bu
oturumları yönetmek için oturmanızın da açıkçası
çalışma usulleri bakımından doğru olmadığını
ifade etmek için.
BAŞKAN Sayın Vural, gizli oylamanın nasıl
yapılacağı, İç Tüzükümüzün 94üncü maddesinde açıkça
belirlenmiş. Ben, her oylamaya geçmeden önce, gizli oylamanın
nasıl yapılacağını burada
arkadaşlarımıza defalarca izah ettim. Dolayısıyla,
benim Anayasa ve İç Tüzük çerçevesi içerisinde yürütmekte olduğum
görevimle ilgili usule aykırı bir husus ortada
olmadığı düşüncesindeyim. Ama siz, buna rağmen,
ısrarlısınız bir usul tartışması
açılmasında.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
zatıalinizin okumuş olması, bir şeyi okumuş
olması onun gerçekleşmiş olduğu anlamına
gelmemektedir. Dolayısıyla
BAŞKAN Başkanlık olarak hem İç Tüzükte
gizli oylamanın nasıl yapılacağı konusunu milletvekili
arkadaşlarımıza izah ettim hem de Başkanlık olarak bu
gizli oylamanın uygulamasını buradan büyük bir titizlikle takip ettim.
Gerek Anayasaya gerek İç Tüzüke aykırı herhangi bir husus
bizce tespit edilmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Bizce tespit edilmiştir.
BAŞKAN İç Tüzüke uygun
yapılmıştır birinci tur oylamalar. Bundan sonra da öyle
yapılacak ve Başkanlığımız bu konuda gerçekten
titiz bir uygulama içerisinde olacaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, o uygulanan usullerin gizli
oylama esaslarına uygun olmadığını, zatıalinizin
de bu konuda aynı usulle devam edeceğinizi ifade ettiğinize
göre, İç Tüzük gereğince, Anayasa gereğince gizli oylama
usullerine uymanız konusunda, davet etme konusunda
davranışınızı açıkçası, usul
tartışması
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bozdağ.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, şu
an itibarıyla Başkanlık Divanının
uyguladığı bir usul yok, ortaya koyduğu bir
davranış yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sizin adınıza o mu
yanıt veriyor?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Usul tartışması
açtınız mı da
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Olmayan bir davranışla
ilgili
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Müzakere açıldı mı?
BAŞKAN Peki efendim; iki lehte, iki aleyhte
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, olmayan bir
davranışla ilgili
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Aleyhte efendim.
BAŞKAN Tamam, usul tartışması açıyorum
ve üçer dakika süre vereceğim.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Aleyhte Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Usul
tartışması açıyorsanız aleyhte Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, lehinde
BAŞKAN Bir saniye
Bir saniye
Çok tartışma oldu
bu konuda. Arkadaşlarım lütfen tespit etsinler ve önüme koysunlar.
Kim aleyhte, kim lehte?
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Aleyhte.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Başkan aleyhte.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan,
Sayın Elitaş daha önce söyledi.
BAŞKAN Aslında bu tür taleplerin
Başkanlığımıza yazılı ulaşması tüm
tartışmaları da ortadan kaldırır. Çünkü aynı anda
birçok kişi söz isteyince doğrusu tespitte zorlanıyoruz. Onun
için zabıtları istememiz gerekiyor, zaman kaybı oluyor.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, biz daha önce
söyledik. Ayrıca, iki grup başkanvekili lehte, bir tanesi aleyhte.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Usul
tartışması açıyorsanız aleyhte söz istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Eğer AKP sizin tutumunuzun
aleyhinde söz istiyorsa, o zaman tartışmasız aykırı
bir işlem olduğunu onlar da kabul ediyor demektir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, usul
tartışması açıyorsanız, aleyhte söz istiyorum.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Usul tartışması
açmanızın aleyhinde.
BAŞKAN Efendim, şimdi usul tartışması
açtık. Üçer dakika iki aleyhte, iki lehte arkadaşımıza söz
vereceğim.
Aleyhte: Sayın Vural, Sayın Okay.
Lehte: Sayın Canikli, Sayın Bozdağ.
Sayın Vural, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- TBMM Başkanı olarak,
daha önce görevlendirilmiş Başkan Vekillerine rağmen, bu
teklifin görüşmelerindeki oturumları yönetmesi; oylamalarda uygulanan
usullerin gizli oylama esaslarına uygun olmadığı hâlde
ikinci görüşme oylamalarında da aynı şekilde uygulamaya
devam edeceğini ifade etmesi nedeniyle Oturum Başkanının
tutumu hakkında
OKTAY VURAL (İzmir) Süre ne kadar Sayın
Başkanım?
BAŞKAN Üç dakika efendim, uygulamam öyle.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet, çok önemli bir konuda, gerçekten
Anayasa gibi çok önemli bir konuda sizin milletvekillerinin söz
hakkını kısıtlamanız da bu konuyu ivedilikle
görüşme konusundaki bir kararınızdan geliyor. Bunu çok
yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. Tarihî bir konu,
dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniter ve ulus devlet
yapısını bozmaya yönelik birtakım altyapıların
hazırlandığı itiraf edilen bir konuda -milletimizin bu
konuda- açıkçası usule davet etme konusundaki taleplerimizi
kısıtlamanızı doğru bulmuyorum.
Sayın Başkan, sizin
dağıttığınız Meclis başkan vekilleriyle
ilgili görevde, görev dağılımını
İç Tüzükümüz
bu görev dağılımını sizlerin yapacağına amir
ve dağıttığınız görev
dağılımında da bugünkü oturumları yönetecek ve bu
hafta içerisinde yönetecek Meclis başkan vekilleri de belirlenmiş. E,
bu durumda sizin belirlemiş olduğunuz bir görevi yazılı bir
şekilde değiştirmeden burada bulunmanız doğrudan
doğruya bir oy hesabıyla buraya oturduğunuzu ortaya koyar. Bu da
gizli oylamada taraf olduğunuzu ifade eder. Oysa Anayasamıza ve
İç Tüzükümüze göre Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı oy
kullanamaz ve bu konuda görüş ifade edemez. Bu, eylemli bir şekilde
görüş ifade etmektir. Dolayısıyla bu konuda siz bir Meclis
başkan vekilini sadece ve sadece bir Sunuşlar kısmında
oturtmak ve oylamada sizin oturmanız suretiyle bu konuda Meclis
başkan vekilinin ve sizin oy temayülünü belirtmiş olduğunuzu
ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen değerli arkadaşlar, sakin
olalım.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkanım, tabii
burada isteğimiz şudur: Burada, değerli milletvekillerinin
iradelerini kullanırken ada göre buraya çağrılmasını
ve birikim temin edilmemesini, zarf açımının tek kişi
tarafından yapılmasını, kürsüde değil burada oy
sayımının ve açıkçası zarfların
açılmasının temin edilmesini, idare amirlerinin oylamaya hiçbir
şekilde müdahil olmamasını ve doğrudan doğruya da zarf
açılma yeri ile sayım yerinin ayrı bir şekilde
yürütülmesini istiyoruz; sade, çok sade. Taleplerimiz açık: Gizli oylama
olsun, bu gizli oylamada milletvekillerimiz, sadece çağırılan
milletvekillerimiz gitsin, oylar açık bir şekilde açılsın,
sayım da milletvekillerimizin huzurunda, görebileceği bir
şekilde temin edilsin ve bundan sonraki bölümlerde de bizim önergelerimizi,
içini boşaltarak milletin iradesini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Vural, verdiğim süre doldu ama Genel
Kurulu selamlamanız için mikrofonu tekrar açayım, lütfen
Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Burada, özellikle tutanaklara
yanlış irade beyanının girmesini sağlayan kâtip üyenin
de oylamalarda ve tespitlerde bulunmaması gerektiğini ifade
etmiştim. Bu konularla ilgili tedbir almanızı istirham ediyorum.
Dolayısıyla bu oylama, gizli bir oylama şeklinde tezahür
etmelidir. Açık oylama gizli tasnif usulünü biz onlarca yıl önce
bitirdik. Bu Mecliste de böyle bir şeye izin vermemenizi istirham
ediyorum.
Dolayısıyla bütün bunlarla ilgili de açıkçası,
bunca günden beri -telefonlar için, konuşulmasına izin verilmeyen
milletvekillerine- bir Anayasa oylaması sırasında
telefonların bile serbest bırakılmasının da, burada
oturuşunuzun da planlı bir organizasyonun sonucu olduğunu ifade
ediyor, hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Vural, teşekkür ederim.
Şimdi lehte, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin
Canikli.
Sayın Canikli, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz üç dakikadır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 63üncü madde
çerçevesinde açılan tartışmada Başkanın tutumunun
lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, İç Tüzükün 14üncü maddesi çok
açık. Bakın diyor ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının görevlerini sayıyor. İç Tüzük ün 14üncü
maddesinin 2nci fıkrasında Meclis Başkanının görevleri
çok net olarak sayılmış. Bir tanesi de Genel Kurul
görüşmelerini yönetmek. Meclis Başkanının en temel
görevlerinden bir tanesi Meclis görüşmelerini, oturumlarını
yönetmek.
Şimdi, birisi çıkıp da çok açık bir
şekilde en temel görevlerinden birisi olan bir görevi
yaptığı için Meclis Başkanını eleştirebilir
mi değerli arkadaşlarım? Bu doğru bir mantık
mıdır? Bu nasıl bir mantıktır Allah aşkına?
Yani siz diyorsunuz ki, çıkıp birisi diyor ki Meclis
Başkanına: İç Tüzükte verilen en önemli görevi niye yapıyorsun?
diyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) Şimdiye kadar niye
yapmadı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yani aslında
İç Tüzüke uymamaya davet etmek demektir bu. Yasal olan, hukuki olan bir
görevi yapmamaya davet etmek esas tartışılması gereken,
esas yanlış olan mantık budur değerli arkadaşlar.
Lütfen
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakın, birinci tur görüşmeleri, gerçekten son derece
sağduyulu, kurallara uygun bir şekilde, gizlilik kurallarına
riayet edilerek ve mevzuatımızda belirtildiği şekilde,
oradaki belirlenen kurallar harfiyen yerine getirilerek gerçekleştirildi.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Gazetelere yansıdı,
gazetelere!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) En ufak bir
sıkıntı ortaya çıkmadı değerli
arkadaşlarım. Biz ümit ediyoruz, öyle olacak ve bunun olması
için de bizler de hepimiz gereken her türlü hassasiyeti göstereceğiz. Yine
ikinci turdaki oylamaların da birinci turda olduğu gibi gizlilik
başta olmak üzere yazılı tüm kurallara harfiyen uygun bir
şekilde sonuçlandırılması, realize edilmesi için gereken her
türlü çalışmayı birlikte yapacağız, birlikte buradan
gereken ne yapılıyorsa gerçekleştireceğiz.
Bakın, değerli arkadaşlar, birinci tur oylamalarda
da bütün aşamalarında iktidara ve muhalefete mensup
arkadaşların gözetiminde ve tüm kameraların önünde, tüm
Türkiyenin gözü önünde aslında yapıldı bütün bu
çalışmalar. Bütün milletimiz bunu canlı canlı izledi,
canlı olarak izledi yani bütün bu oylamaları, her
arkadaşımızın oy kullanmasını, buradaki
sandığa atmasını, bütün bu süreç, sayım döküm ne varsa
hepsi bütün Türkiyenin gözü önünde cereyan etti, gerçekleştirildi.
Dolayısıyla, buna bütün milletimiz şahittir, bütün milletimizin
şehadeti altında, gözetimi altında bu gerçekleştirildi; en
ufak da bir sorun çıkmadı, bütün kurallara uyuldu. İkinci turda
da aynı hassasiyet devam edecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Canikli.
Sayın Okay, aleyhte, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sizin de süreniz üç dakikadır.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Parlamento, Anayasa değişikliğiyle ilgili
ikinci tur çalışmasına bugün başladı. Ancak bu Anayasa
değişikliğinde iki önemli husus var: Parlamento tarihinde ilk
kez Anayasa değişikliğinin başlangıcından bu yana
bu değişiklikleri Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı bizzat ve bilfiil yönetiyor, ilk kez. (AK PARTİ
sıralarından Ne var? sesleri)
AHMET YENİ (Samsun) Memnun olmanız lazım.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Ayrıca, yine ilk kez, bir siyasi
partinin milletvekilleri tarafından sanki partisinin tüzük
değişikliğiymişçesine Anayasa değişiklik teklifi
Parlamentonun gündemine getirildi ve tüm muhalefet partileri, diğer
milletvekilleri, teklif veren milletvekillerine destek vermediği hâlde bir
dayatmayla bu Anayasa değişiklikleri Parlamento gündeminde uzun bir
süredir yer alıyor.
SUAT KINIKLIOĞLU (Çankırı) Oy bile vermiyorsunuz,
kabine bile girmiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen hatibe söz
atmayın yerinizden.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Açıkçası, Sayın Başkan,
biraz evvel
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Baştan beri söylüyor.
Siz ilgisiz olduğunuz için, farkında değilsiniz.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Oylama, basına da
yansıdığı gibi, açık oylama hâline
dönüşmüştür.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Hayır.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Mevcutlu, refakatli, zimmetli, zimmet
alanların zimmetlediği milletvekillerini oy kabinlerine
götürdüğü bir süreç yaşanmıştır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, ilk oylamanın bir tek
önemi vardır; o da şudur: Kabul oyları ret oylarından
fazlaysa sorun yoktur ama ikinci oylama, 330 ve 367 gibi iki tane
çıtası olan oylamadır. Bu oylamada, ikinci oylamada, ilk
oylamada olduğu gibi aynı yöntemle oylama yapılırsa, bu
Anayasa değişikliğinin meşruiyeti
tartışılır hâle gelecektir ve meşruiyeti sürate feda
edemezsiniz. Açıkçası, siz o oylamayı yaparken, keşke
ikinci turda da birinci turda yaptığınız gibi açık
oylamaya devam edin. Biz ikaz ediyoruz, şimdiden ikaz ediyoruz sizi. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Sizi şimdiden ikaz ediyoruz;
birinci turda yaptığınız gibi, Parlamentonun
saygınlığına halel verecek yöntemden vazgeçin, bir. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) Oylamanın
saygınlığı oylamaya katılmakla olur.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) İki
Sayın Başkan
Sayın Başkan, sizi
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan niye
müdahale etmiyorsunuz?
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri, lütfen
Biraz
sonra sizin grup başkan vekiliniz çıkacak cevap verir, siz niye
yerinizden sataşıyorsunuz. Lütfen
Sayın Okay buyurun.
AHMET YENİ (Samsun) Oy bile kullanamayanlar konuşuyor.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Sayın Başkan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Efendim selamlamanız için mikrofonu
açıyorum Sayın Okay.
Buyurun.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Ayrıca Sayın Başkan,
birinci tur oylama sonrasında, yani ilk oylamanın birinci günkü
oylaması sonrasında, ikinci günden itibaren Meclis TV her nedense,
sadece oy verme sırasındaki milletvekillerini ve Başkanlık
Divanını gösterdi oysa kabinlerin önündeki milletvekillerini hiç
göstermedi. Sanki bir ayıp saklanıyordu, sanki bir şeyler
kamuoyundan saklanmak istendi ama medya hepsini resimledi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Şimdi, Sayın Başkan sizden
rica ediyorum; Meclis TVye bu kez bir kez daha talimat verin, lütfen,
oylamalarda kabinlerin önünü de, önünden geçenleri de, kabin içine girip
girmeyenleri de Türk halkı Meclis TVden izlesin, şeffaf bir
şekilde oylama yapılıyor mu yapılmıyor mu
halkımız onu çok net olarak görsün. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, teşekkür ediyor, heyeti saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Okay, ben de teşekkür ederim.
AHMET YENİ (Samsun) Oy bile kullanamıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Bozdağ, buyurun efendim, lehte.
AHMET YENİ (Samsun) Oy bile kullanamıyorsunuz, oy
kullanın.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, lütfen sakin
olun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sabahtan beri
konuşuyorsunuz! Adam konuşuyor orada yahu!
BAŞKAN Lütfen sakin olun. Lütfen
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Demin niye yapmıyordunuz onu?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; usul tartışmasında Divanın
lehinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, evvela bir hususu tespit
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Grubuna sahip
olmadığınız sürece buradan da aynı şekilde
lafı dinleyeceksin!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, sakin ol!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Efendim, süreme ilave ederseniz
memnun olurum.
Sayın Başkanım, evvela burada usul
tartışmasını açmayı gerektirecek bir husus yok.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) İnanıyor musun
sen bu konuşmana?
BAŞKAN Sayın Ekici, Sayın Aslanoğlu, niye
bağırıp duruyorsunuz yerinizden? Niye? Lütfen sakin olun
değerli arkadaşlarım. Bakın, bir partimizin Grup
Başkan Vekiline söz verdim, onu dinleyin lütfen.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Çünkü Meclis Başkanı
gündemi açtı, gündeme devam etti ve bu ana kadar yapılan
işlemlerde İç Tüzüke ve usule aykırı herhangi bir şey
yapılmadı. (CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Başkanım, bu gürültüyü susturursanız,
memnun olacağım efendim. Söylediklerim anlaşılmıyor.
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitap edin.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Bu gürültü senin gürültün, Grubunun
gürültüsü, hak ettiğin gürültü senin!
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Ekici, oturur musunuz yerinize lütfen.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bu nedenle, Sayın
Başkanım, açılmaması gereken bir usul
tartışmasını açtınız. Evvela onu ifade etmek
istiyorum. Sayın Elitaş ilk defa söz istedi aleyhte,
açılmaması gereken bir tartışma
açıldığı için ona da söz vermediniz, bunun altını
çizmek istiyorum.
ATİLA EMEK (Antalya) Açık oy
kullandığınız gazetelere manşet oldu.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Çünkü şu ana kadar
yapılan iş ve işlemlerin içerisinde İç Tüzükün ihlalini
gerektirecek Divan tarafından herhangi bir usule aykırılık
söz konusu olmamıştır, buna rağmen
tartışmanın açılması yanlıştır. Ancak Başkanlığın
bugüne kadar yaptığı uygulamalar ve devam eden uygulamaları
da İç Tüzüke uygundur.
Bakın, İç Tüzükün 14üncü maddesi, Sayın Canikli
okudular ama bir kez daha okuma ihtiyacı var.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Neyi okuyorsun?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Meclis
Başkanının görevleri: Genel Kurul görüşmelerini yönetmek.
Başkan görevini yapıyor. Peki, Meclis Başkan vekillerinin görevi
ne diye ona da bakıyorsunuz, 15inci madde düzenliyor, orada diyor ki: Başkanvekillerinin
görevi, Başkanın yerine Genel Kurul görüşmelerini yönetmek ve
yönettiği oturumlarla ilgili tutanak dergisi ile tutanak özetinin
düzenlemesini gözetmektir.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Meclis Başkanı,
bu telefonlar neden çalışıyor? Neden engellenmiyor? Neden
çalışıyor telefonlar?
BAŞKAN Sayın Ekici, bakın, deminden beri sürekli
yerinizden söz atıyorsunuz, lütfen
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Üç yıldır
çalışmıyordu telefonlar, şimdi neden
çalışıyor? Neden çalışıyor bu telefonlar?
Başkan, cevap ver!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Şimdi, Sayın
Başkan, dolayısıyla başkanın yönetmesi doğrudur,
başkan vekilleri başkan yerine burayı yönetir, asli olarak
yönetmek başkanın görevidir.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Meclis Başkanı,
bu telefonlar neden çalışıyor, neden, neden? Neden
çalışıyor bu telefonlar? Bu telefonlar neden
çalışıyor arkadaşlar?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bir başka şey
Sayın Başkanım: Bugüne kadar yapılan oylamaların hepsi
İç Tüzük ve Anayasaya uygundur ancak muhalefet partilerinin kimi
sözcüleri, burada, Anayasa ve İç Tüzük ihlali
yapıldığı gibi birtakım çarpıtma iddiaları
gündeme getirerek Anayasa Mahkemesine mektup yazmaktadırlar. Bunun da
herkes farkındadır.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Oy kullananların
görüntüsü var gazetelerde.
Neden çalışıyor bu telefonlar, cevap ver!
Başkan, cevap ver, cevap! Bu telefonlar neden çalışıyor? Bu
telefonlar neden çalışıyor arkadaşlar? Meclis
Başkanı, cevap ver, cevap, cevap!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) İş ve işlemler
İç Tüzüke, usule uygundur.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) AKP grup
başkanı!.. AKP grup başkanı!..
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bugüne kadar
yapılmış oylamaların hiçbirinde gizlilik ihlali, Anayasa
ihlali, İç Tüzük ihlali kesinlikle yapılmamıştır ama
bir şey kesinlikle yapılmıştır.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) AKP grup
başkanı, cevap ver, neden çalışıyor bu telefonlar?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Selam versin, selam; bitti.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) İç Tüzük ve Anayasaya
uygun bu oylamaların Anayasaya aykırı olduğunu söylemek
için defalarca söz alınıp tutanaklara geçirtilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Size de selamlama imkânı için mikrofonunuzu
açarak imkân sağlıyorum. Lütfen bitirin konuşmanızı
efendim.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Biz, bunun niçin tutanaklara geçirildiğini de biliyoruz,
herkes biliyor. O nedenle, gerçeği çarpıtmak, gerçeğin üzerini
örtmek, bunu tutanaklara geçirmek, bu konuda yaşanan gerçekliği
ortadan kaldırmaz. Gerçeklik tektir, oylamalar gizlidir, Anayasa ve
İç Tüzüke uygundur, bugüne kadar da hiçbir ihlal
yapılmamıştır.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Başlangıcından bu yana
ihlal edildi.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Meclis TVye gelince: Meclis
TV, benim bildiğim kadarıyla, Sayın Güldal Mumcuya
bağlı; yönetim ve denetimi, Başkan adına Sayın Güldal
Mumcu tarafından yapılıyor. (CHP sıralarından
gürültüler)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Bırak ya!
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Ne alakası var?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Şey yaparsanız, bütün
görüntüleri çeksinler, versinler. Bir yandan görüntü böyle, bir yandan
Başkanı suçlamak yanlış olur.
BAŞKAN Sayın Bozdağ, lütfen tamamlayın
efendim, lütfen tamamlayın, lütfen.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Selamlamak için söz verdiniz
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bir başka şey:
Parlamentonun saygınlığı, parlamenterlerin iradelerini özgür
bırakmakla olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Siz eğer Parlamentonun saygınlığını
istiyorsanız parlamenterlerin iradelerini özgür
bırakacaksınız ve herkes özgür iradeleriyle gelip oyunu
kullanacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamam Sayın Bozdağ, ek süreniz de doldu.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ben, bu vesileyle,
Başkanlığın yaptığı uygulamaların
Anayasaya ve İç Tüzüke uygun olduğunu bildiriyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Sayın milletvekilleri, tutumumda İç Tüzüke
aykırı bir husus olmamasına rağmen sayın milletvekili
arkadaşlarımızın ısrarları üzerine bir usul
tartışması açtım.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Başkan bu telefonlar
neden çalışıyor, buna bir cevap ver?
ATİLA EMEK (Antalya) Üç yıldır
kapalıydı bu telefonlar, ne oldu?
BAŞKAN Anayasa değişikliği gibi hassas bir
konuda oy kullanma hakkı bulunmayan Meclis Başkanının
birleşimi yönetmesinden daha doğal bir şey olamaz. (CHP
sıralarından gürültüler)
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Bırakın
konuşmayı ya! Ne konuşuyorsunuz?
BAŞKAN Üstelik hem iktidar grubunun hem muhalefet
gruplarının, böylesine hassas bir teklifin görüşülmesinde
Meclisi benim yönetiyor olmamdan dolayı bana teşekkür etmeleri
lazım. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ne teşekkür edeceğiz
size!
BAŞKAN Çünkü böylece tüm milletvekili
arkadaşlarımızın oy kullanmalarının yolunu da
açmış oluyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) O nedenle, benim oy kullanma hakkım yok, dolayısıyla
oyumun rengini belli etmem diye bir şey de düşünülemez. Oy kullanma
hakkım yok ki oyumun rengini belli etmiş olayım. (CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) AKPnin taşeronu olarak
yönetiyorsunuz Meclisi.
BAŞKAN Gizli oylama tamamen İç Tüzükün ilgili
maddesine göre cereyan etmiştir ve bundan sonra da edecektir.
Başkanlığımız bu konuda üzerine düşeni
yapmıştır, bundan sonra da yapacaktır. (CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yapacaksınız tabi;
AKPnin taşeronu olarak çalışıyorsunuz.
BAŞKAN Telefonlarla ilgili
arkadaşlarımızın bir sorusu oldu. Yoğun milletvekili
talepleri sebebiyle
(CHP sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hadi ya! O talepler daha önce yok
muydu?
BAŞKAN
telefonlarla ilgili konuşmayı engelleyici
sistem devreden çıkarılmıştır
ATİLA EMEK (Antalya) Üç yıldır
çalışmıyordu o telefonlar.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yalancının
BAŞKAN Kaldı ki İç Tüzükte telefonların
kapalı olacağına dair bir hüküm de yoktur, bu tamamen idari bir
tasarruftur. Eğer talep devam ederse, bundan sonraki oturumlarda da,
bundan sonraki Meclisin çalışmalarında da bu durum böyle devam
edebilir.
ATİLLA KART (Konya) Öyle bir gerekçe olamaz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şimdi, değerli arkadaşlarım,
tutumumda herhangi bir değişiklik olmamıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, 1inci maddeyi okutuyorum
CANAN ARITMAN (İzmir) Sayın Başkan, İç
Tüzükte yoktu, niye üç yıl kapatıldı?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Mehmet Ali
Şahin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak sizin
imzanız
BAŞKAN Ne diyor efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Bu hafta içerisinde hangi Divanda kâtip
üyelerin kimlerin olacağını ve Meclis başkan vekillerinin
görevlerini de yazmışsınız.
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla görevi veren
sizsiniz.
BAŞKAN Tamam.
OKTAY VURAL (İzmir) Buna ilişkin yazılı bir
görev emriniz olmadığını tutanaklara geçmesi
açısından ifade ediyorum. Sizin bu takviminizde burayı yönetecek
Meclis başkan vekiliyle ilgili görevinizi o Meclis başkan vekiline
devretmiş durumdasınız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Meclis Başkanı her zaman kürsüye
çıkabilir. Kürsüye çıktığında da başkan vekili
arkadaşımız görevini Meclis Başkanına devretmiş
olur. Meclisin açıldığı günden itibaren uygulama bu
şekildedir. Böyle bir konunun görüşülmesini bile zait addediyorum.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
Başkanlık Divanında bir arkadaşımızın
önergeleri eksik okuduğunu sizler de tespit ettiniz; aynı
arkadaşın Başkanlık Divanında görev alması
Anayasa oylamaları gibi ciddi bir konuda güvensizliğimizin
sürdüğünü gösteriyor.
İkinci bir önemli nokta: Sayın Muzaffer Baştopçu,
dört tane kabinin perdelerini açarak herkesin perde ler açıkken oy kullanmalarını
sağladı ve ben bu konuda zatıalinizi uyardım ve
zatıaliniz de bu konuda açıklama yaptınız ve doğru
olmadığını ifade ettiniz.
Bunların da tutanağa 2nci kez geçmesini istedim.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN Başkanlığımızca böyle bir
husus tespit edilmemiştir.
Buyurun Sayın Bozdağ.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım,
şimdi, Divan Üyesi Sayın Bayram Özçelik, bir kasta mahsus değil,
herkes orada okurken sehven bir yanlışlık yapabilir
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Sen inanıyor musun bu
söylediğine Bekir Bozdağ, sen inanıyor musun? Bu
söylediğine sen inanıyor musun?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
ama Anayasa gibi önemli bir
görüşme yapılırken bir hatanın kasıt gibi gösterilmesi
yanlıştır. Kaldı ki o önerge reddedilmiştir, önerge
kabul edilse belki tartışılırdı.
Bir de Sayın Baştopçuyla ilgili konu da gerçek
dışıdır. Sadece gerçek
(CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
ATİLA EMEK (Antalya) Sen neyi savunuyorsun Bekir Bey!
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ben gerçeği savunuyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Bırak kendisi
cevap versin. Sen onun avukatı mısın?
BAŞKAN Tamam efendim. Sayın Bozdağ, teşekkür
ederim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim, bir dakika Sayın
Kılıçdaroğlu, bir saniye.
Sözünü ettiğiniz milletvekili arkadaşımız,
Divan Üyemiz Sayın Özçelik, İç Tüzük 60ıncı maddeye göre
bir açıklama yapmak için söz istediler.
Yerinizden de konuşabilirsiniz. Kürsüden mi?
KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Evet, kürsüden
BAŞKAN Peki, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Arkadaşlarımız sizin isminizden çokça bahsettiler.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, yerinden mi?
Hangi maddeye göre
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) 60a göre söz verdiniz efendim.
BAŞKAN Efendim, Sayın Özçelik, bir
tartışmaya mahal vermeyelim, lütfen yerinizden, 60/4e göre. Herhangi
bir yere oturun lütfen.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, yerinden
verin efendim, 60a göre yerinden yapabilir.
BAŞKAN Kürsüden olmaz, haklı arkadaşlar. Kürsüden
olmaz, yerinize oturun -bir yere- efendim.
60/4e göre çünkü Yerinden açıklama yapabilir. diyor,
haklısınız.
Lütfen oturun bir yere, açıklama yapın.
GÜROL ERGİN (Muğla) Başkan, bu işin bir
yaptırımı yok mu?
BAŞKAN Sayın Özçelik, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Kâtip Üye ve Burdur
Milletvekili Bayram Özçelikin, bazı milletvekillerinin ismini zikrederek
önergeleri eksik okuduğuna, Anayasa oylamaları gibi ciddi bir konuda
Başkanlık Divanında görev almasının uygun
olmadığına dair ifadelerine ilişkin açıklaması
KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Saygıdeğer
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
birinci tur oylamalar sırasında -şu anda hangi maddede
olduğunu hatırlamıyorum- önerge sonrasındaki gerekçelerde,
malum, hepiniz biliyorsunuz, tam bir aynı, tüm maddelerde aynı
gerekçeler oldu. Geç bir vakitte bu gerekçeler okunurken sehven bazı
paragraflarda atlamalar oldu.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Aferin Bayram, aferin!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Atlama değil, zıplama!
KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Daha sonra bu
atlamalarla ilgili olarak burada gündeme geldi. Ben MHP Grup Başkan Vekili
Sayın Mehmet Şandırın kendisinden Mescitin önünde ricada
bulundum: Olayı çok fazla büyütmeye gerek yok. Ben özür diliyorum. dedim
kendisine. O da Tamam, bir şey yoktur. dedi ama hâlâ grup başkan
vekilleri bu olayın arkasında ısrarla duruyorlar. Zaten geç bir
vakitte, yoğun bir ortamda bu gerçekleştirildi. Bundan dolayı
ben yine Genel Kuruldan özür diliyorum. Fakat olayın bu kadar büyütecek
noktaya getirilmesinden dolayı
Özellikle kastım
olmadığını da ifade ediyorum. Ben, Oktay Vural Beyin bu
kadar ısrarcı olmasından dolayı teessüflerimi bildiriyorum.
Çok önemli tarihî görüşmeler yapıyoruz. Üzerimize düşen
misyonun, vizyonun ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Ondan dolayı ben de
kendisine bu noktada teessüflerimi belirtiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, tamam, teşekkür ederiz.
Sayın Vural, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, yani
gerçekten kendisine teessüf etmesi gereken teessüflerini bize bildiriyor. Bu
paragraflar bilerek atlanmıştır ve bir tanesinde değil,
onlarca örnek gösterebilirim. Dolayısıyla, şecaat eylerken
sirkatin söylemesin!
BAŞKAN Beyanınız zabıtlara geçti Sayın
Vural, teşekkür ederim, tamam.
Biz Başkanlık olarak Divan Katibimiz Sayın
Özçeliki daha dikkatli olması konusunda uyardık, görevimizi
yaptık.
OKTAY VURAL (İzmir) Kınama mı vereceksiniz?
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip
Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497ye 1inci Ek) (Devam)
BAŞKAN Şimdi değerli arkadaşlarım,
teklifin 1inci maddesini okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASASININ BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 10 uncu maddesinin ikinci
fıkrasına Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine
aykırı olarak yorumlanamaz. cümlesi ve maddeye bu fıkradan sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife
şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak
tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, madde üzerinde elli iki
önerge vardır. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi şimdi okutup
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 1 inci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10 uncu
maddesinin 2 nci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkrada
geçen malul ve gaziler ibaresinden sonra gelmek üzere gibi özel surette
korunması gerekenler ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Aşkın
Asan
Ankara
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 1 inci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10 uncu
maddesinin 2 nci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkrada
geçen malul ve gaziler ibaresinden sonra gelmek üzere gibi özel surette
korunması gerekenler ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Fatih
Öztürk
Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 1 inci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10 uncu
maddesinin 2 nci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkrada
geçen malul ve gaziler ibaresinden sonra gelmek üzere gibi özel surette
korunması gerekenler ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Abdurrahman
Arıcı
Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 1. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10.
maddesinin ikinci fıkrasının sonuna eklenen Bu maksatla
alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz. cümlesinin Bu amaçla alınacak geçici özel önlemler ve
yapılacak düzenlemeler ayırım ve imtiyaz sayılmaz. cümlesi
ile değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.
Hüsnü
Çöllü Nevingaye
Erbatur |
Antalya Adana |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 1. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10.
maddesinin ikinci fıkrasının sonuna eklenen Bu maksatla
alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz. cümlesinin Bu amaçla alınacak geçici özel önlemler ve
yapılacak düzenlemeler ayırım ve imtiyaz sayılmaz. cümlesi
ile değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.
Halil
Ünlütepe Rahmi
Güner |
Afyonkarahisar Ordu |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız M.
Nezir Karabaş |
Şırnak Batman Bitlis |
Ufuk
Uras |
İstanbul |
Madde :1
7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 10uncu maddesinin ikinci fıkrasına Bu
maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz ve kanunla düzenlenir. cümlesi ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Yerel yönetimlerde, il genel meclisi ve belediye meclisi ile genel
milletvekili seçimlerinde yüzde otuz kadın kotası uygulanır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi, maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1. Maddesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ederim.
Mehmet
Şandır Reşat
Doğru |
Mersin Tokat |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Şandır, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, müsaadenizle, değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak öncelikle, dün yaşanan
vahim hadiseyi ifade etmek istiyorum. Türkiyenin birçok yerinde bölücü terör
saldırılarını artırarak 5 tane askerimizi şehit
etmiştir. Öncelikle, bölücü terör örgütünü nefretle ve şiddetle
kınıyoruz. Ancak Hükûmeti de uyarıyoruz: Bölücü terör örgütüyle
müzakere yaparak, onun istekleri için açılımlar başlatarak, onun
için Anayasa değiştirerek akan kanın
durmayacağını, göz yaşlarının dinmeyeceğini
bir an önce görmenizi ve gerekli tedbirleri almanızı, sizi millet
huzurunda göreve davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP Anayasa Değişiklik
Teklifinin birinci tur görüşmelerinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak
şu üç hususu ısrarla söyledik:
Birincisi: Bu değişiklik teklifi Anayasa
değişikliği yapma hukukuna ve teamüllere uygun bir süreç ve usul
takip edilerek hazırlanmamıştır, toplumsal uzlaşma
aranmamıştır. AKPnin tek başına, uzlaşmadan
yapacağı bu Anayasa Değişiklik Teklifi toplumda bir
ayrışma ve kutuplaşmaya sebep olmaktadır. Bunun ilk
adımı da Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaşanmıştır.
Geçen hafta günde on beş saat çalışarak Meclisin
yaşattığı, yaşadığı manzaralar Türkiyeye
yakışmamaktadır ve ayrışmanın,
kutuplaşmanın yaşandığının en canlı
şahididir. Bu sonuç Anayasanın 2nci maddesinde tanımlanan
toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışına
zarar vermektedir. Dolayısıyla bu Anayasa Değişiklik
Teklifinin hazırlanması, Anayasanın değiştirilmez
2nci maddesine aykırıdır.
İkinci husus: Bu değişiklik teklifiyle getirilen
hususlar Anayasanın değiştirilemez maddelerinde belirlenen
devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit edecek
gelişmelere fırsat verecektir. Anayasa 69da yapılan
değişiklikle etnik bölücülüğe dayalı siyaset
yapılmasına Anayasa zemininde hukuk oluşturulmaktadır. Bu
sonuç, Anayasanın 2nci maddesinde tanımlanan ilkelere karşı
siyaset yapılmasına ve anayasal zeminde hukuk oluşturmaktadır.
Bu yönüyle de bu teklif mevcut Anayasamıza aykırıdır.
Milliyetçi Hareket Partisinin ısrarla dile getirdiği bu
Anayasa Değişiklik Teklifiyle getirilen üçüncü husus şudur:
AKPnin bu teklifiyle, kuvvetler ayrılığına dayanan
parlamenter sistemin denge ve denetim mekanizmaları AKP lehine, iktidar
lehine bozulmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak başta parti
kapatma, yargı bağımsızlığı ve hâkim
teminatı ile hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleri
zedelenmektedir. Parlamenter sistem yerine, ucu diktaya açık bir
başkanlık sistemi için zemin oluşturulmaktadır.
Başkanlık sistemi, biliyorsunuz, Sayın Başbakanın
birkaç gün önceki ifadelerinden ortaya çıkmıştır.
Başkanlık sistemi Sayın Başbakanın hayalidir ancak
başkanlık sistemi bir-iki ülke dışında diktatörlüğün
adıdır. Bu teklif, parlamenter demokrasi sistemine göre gerçekten
hukuka aykırıdır, Anayasaya aykırıdır.
Değerli milletvekilleri, anayasalar değiştirilmez
kutsal metinler değildir. Anayasalar değiştirilir, toplumun
sosyal ve siyasal ihtiyaçları doğrultusunda anayasalar
değiştirilir. Anayasalar bireyin, toplumun ve devletin ortak hukukunu
belirleyen temel ve çerçeve kanunlardır. Dolayısıyla mutlaka
olmazsa olmaz bir şart olarak Anayasa değişiklikleri, özellikle
de bu kapsamda sistemin temeliyle ilgili Anayasa değişiklikleri
mutlaka toplumsal uzlaşmayla yapılmak mecburiyetindedir. AKP maalesef
yedi buçuk yılını doldurdu, bugüne kadar Anayasa
değiştirmek noktasında herhangi bir uzlaşma aramamıştır,
Milliyetçi Hareket Partisinin bu yöndeki tekliflerine ve
çağrılarına da kulak tıkamıştır. Milliyetçi
Hareket Partisi 2 Ekim 2007 tarihinde, henüz daha Meclis yeni teşkil
edilmişken AKPye ve tüm siyaset kurumuna, tüm topluma, gelin bir
uzlaşma komisyonu kuralım, Anayasayı milletin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şandır, bir dakika içerisinde
konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Milliyetçi Hareket Partisi,
Anayasayı milletin beklentileri doğrultusunda değiştirmek
üzere AKPye teklifte bulunmuştur ama bugüne kadar AKP maalesef bu
teklife, bu çağrıya uymamıştır. Dönemin sonuna
gelindiği şu günde, seçimin önünde, yeniden Anayasa
değişikliğini kimseyle uzlaşma arayışı ve
ısrarı yapmadan getirip Meclise ve millete, siyasi partilere dayatmak
bir anlamda AKPnin genel klasiğidir. Anayasalar oy çokluğuyla
değiştirilemez, anayasalar oy birliğiyle değiştirilir.
Anayasalar milletin anayasasıdır, anayasalar partinin anayasası
olmaz. Bugün burada görüştüğümüz, AKPnin anayasasıdır,
onun ihtiyaçlarına karşılık vermek için yapılan bir
Anayasa değişikliğidir. Milliyetçi Hareket Partisi bu anlamda,
bu niyeti sorgulayarak, bu Anayasa değişikliğine hem usulden
karşı çıkmıştır hem içini sorgulamadan, esasının
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karşı
çıkmıştır.
Bu sebeple, değerli milletvekilleri, takdir sizindir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın Şandır, ek süreniz de
doldu.
Selamlamanız için açabilirim efendim tekrar.
Lütfen açın, sadece Genel Kurulu selamlamanız için.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın milletvekilleri, takdir
sizindir, ülke sizin, sorumluluk sizin. Millete karşı
sorumluluğunuzun gereği, özellikle vicdanlarınıza
karşı sorumluluğunuzun gereği, Anayasa Değişikliği
Teklifini irdelemenizi, sorgulamanızı ve doğru bir anayasa yaparak,
milleti kutuplaştırmayacak, ayrıştırmayacak, cephelere
düşürmeyecek ve milletin huzurunu bozmayacak bir anayasa
değişiklik teklifini birlikte uzlaşarak ve 24üncü dönemde
uzlaşarak yapmayı sizlere teklif ediyoruz ve sizi kendi
vicdanınızla baş başa bırakıyoruz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki Sayın Şandır, teşekkür
ederiz.
Değerli arkadaşlarım, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Madde :1
7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasına Bu
maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz ve kanunla düzenlenir. cümlesi ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Yerel yönetimlerde, il genel meclisi ve belediye meclisi ile genel
milletvekili seçimlerinde yüzde otuz kadın kotası uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kaplan, siz konuşacaksınız
herhâlde?
Buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün İstanbul Taksim Meydanında
toplanan yüz binleri, farklı renkleri, sesleri, düşünceleriyle yan
yana gelip ortak olarak güçlü bir şekilde seslendirdikleri 12 Eylül darbe
Anayasasının tümden değiştirilmesini umarım ki Hükûmet
de, AK PARTİ de anlamıştır bu mesajı çünkü emeğin
yoğun mücadelesi sonucu bugüne kadar işçilere, emekçilere sürekli gaz
veren Hükûmet, bu yoğun mücadele sonucu bu yıl izin vermekle
geldiği noktayı da olumlu buluyoruz. İnşallah, bu
barışçıl gösterilerin Türkiyenin özgürlüğüne yol
açacağına da inanıyoruz.
Arkadaşlar, toplumsal çatışmaların
kaynağı ayrımcılıktır. Bir devletin ya da
toplumun bazı üyelerinin ötekileri belli hak ve ayrıcalıklardan
yoksun bırakmasıyla çatışmalar başlar. Öteki, sözde
vatandaş, potansiyel suçlu kavramları bu devletin en önemli
kurumlarında ve en yetkili kişileri tarafından
kullanılmıştır. Bunun altını çizmek istiyorum.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesiyle kazanılan
haklar, soykırım suçunun önlenmesinden UNESCO açıklamalarına,
Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesine,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine kadar bütün bu
sözleşmeler Meclisimizde kabul edildi, onay gördü, tarafıyız.
Anayasanın 90ncı maddesine göre de tarafıyız. Şimdi,
bütün bunları yok sayarak getirilen değişiklikle kadın
hakları gibi temel haklarda, çocuklara cinsel istismarın
yasaklanması gibi çok temel hakları, kişisel hakları,
kişilik haklarını hiçbir parti, hiçbir güç referandum konusu
yapamaz.
Arkadaşlar, bunlar evrensel haklardır. Bunlar uzun
mücadeleler sonucu kazanılmış, İkinci Dünya Harbinin
arkasından, ikinci kuşak haklarıdır bunlar. Şimdi, siz
bunları kamuoyunda halka sunup Kadınlar erkekler eşit midir?
diye soracaksınız, bir taraf Eşittir. diyecek, bir taraf
Hayır, eşit değildir. diyecek. Bir taraf Özürlülerden, dul ve
yetimlerden, harp ve gazilerden, şehitlerden yanayım. diyecek, bir
taraf Yana değil miyim? mi diyecek? Bir taraf Çocuklara cinsel istismar
olsun. diyecek, bir taraf Olmasın. mı diyecek? Meclisin
düştüğü bu fotoğraf, bu ruh hâli dehşet vericidir!
Korkunçtur! Uyarıyoruz. Bu halk oylamasının konusu olmaz. Parti
olarak biz bunu sunduk. Bunu komisyonda dile getirdik ve sürekli dile
getiriyoruz. Yapmayın, bu ayıbı 72 milyon insanımıza,
50 milyon seçmenimize yaşatma hak ve hukukuna hiç kimse sahip
değildir. Henüz geç değildir. Gelin uzlaşın. Bu
konuları, bu ayıpları getirdiğiniz zaman üç büyük grubu
bulunan -ki, bizim grubumuz 20 milletvekili, biz tek başımıza
bunu geçirmek gibi bir gücümüz yok ama- üç partinin her üçünün bu
ayıbının yanında, AK PARTİ, CHP, MHPnin
ayıbının yanında asla olmayacağız.
Barış ve Demokrasi Partisi olarak meydanlarda bu
yanlışı anlatacağız.
Siz suçluların, çocukların tacizini nasıl halk
oylamasına sunarsınız? Bu, halk oylamasına sunulacak konu
değil. Kadın-erkek eşitliğini de sunamazsınız
arkadaşlar.
Şimdi ben soruyorum: Türkiyede Türkiye Büyük Millet
Meclisinde Mustafa Kemalin, İsmet İnönünün söylemlerinde yerini
bulan Türkiyede Meclis Türklerin, Kürtlerin Meclisi, Lozanda vaat edilen
ortak ev hayata geçirilebildi mi? Soruyorum. Birlikte devletler kuran,
direnen, aynı mevzide ölen Kürt kardeşin, Türk kardeşiyle
eşit yaşamayı isteme hakkının var olduğu
inancıyla bu Anayasanın başlangıcı
değiştirilmeden, bu Anayasa ideolojilerden
arındırılmadan, bu Anayasa evrensel hukuka kavuşturulmadan,
bu Anayasaya insan odağı oturtulmadan, insan hakları, hukuk,
demokrasi ve özgürlükler oturtulmadan, dün Taksim Meydanında otuz senedir
yasaklara bel bağlayan darbeci zihniyetin ve çetelerin aynı
tezgâhını ve rüzgârını sürdürmek isteyen, işine
geldiği zaman bunu sürdürenlerin, yüzde 10 barajında susanların
tarihe ve halkımıza karşı elbette verecek hesabı
olacaktır. Biz bu gerçekleri bıkmadan, usanmadan dile getirmeye devam
edeceğiz ve bir şey söylüyoruz, bir önerge veriyoruz. Evet, siz
kadın-erkek eşitliğinde 2004 yılında da
değişiklik yaptınız Avrupa Birliğinin isteği
üzerine, komisyon da kurdunuz, Fırsat Eşitliği. Peki, soruyorum
size: Bu Meclisteki erkek Meclisine bakın Allah aşkına! Bugün
bizim kadın milletvekillerinin hepsi bir kadın toplantısı
nedeniyle yok burada ama Barış ve Demokrasi Partisinin yüzde 40
milletvekili kadın milletvekilidir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan, size de bir dakika ek süre veriyorum,
lütfen konuşmanızı tamamlayın.
HASİP KAPLAN (Devamla) Toparlıyorum.
Türkiyede 1 il dahil olmak üzere 17 belediye
başkanlığından 14ü Barış ve Demokrasi Partisinin
üyelerinden seçilmiştir. Bu ayıp karşısında, bir
Barış ve Demokrasi Partisinin, bütün partiler
karşısında 5 katı temsil kabiliyeti
karşısında eğer gerçekten kadınlara eşitlik
istiyorsanız -dün Irakta seçim yapıldı, orada yüzde 25 kota
var, her ülkede kota var, Avrupada da var, İskandinav ülkelerinde de var-
kadın hakları mı diyorsunuz, buyurun kadın
haklarını, işte önerge, buyurun verin oyları, meydanlara da
beraber çıkalım. Ama siz, kadınların temsiliyetinin önünü
kesersiniz, istemezsiniz, kadın sesi istemezsiniz. Erkekler bugüne kadar
ülkeyi kötü yönetti, faşist zihniyetle yönetti, çete zihniyetiyle yönetti,
darbe zihniyetiyle yönetti, bırakın biraz da kadınlar yönetsin
bakayım, bu kavgalar eğer beşte 1e inmezse... Görürsünüz,
kadınların bulunduğu Mecliste bu kadar kavga da olmaz arkadaşlar.
Bu kadar kavga olmaz. Barış getirirler, özgürlük getirirler. Herkes
gözden geçirsin kendisini.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaplan, çok teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge de aynı mahiyettedir. Bu nedenle birlikte işleme
alacağım ve istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 1. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10.
maddesinin ikinci fıkrasının sonuna eklenen Bu maksatla
alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz. cümlesinin Bu amaçla alınacak geçici özel önlemler ve
yapılacak düzenlemeler ayırım ve imtiyaz sayılmaz. cümlesi
ile değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.
Hüsnü
Çöllü (Antalya) ve arkadaşları
Diğer önerge sahipleri:
Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
BAŞKAN Birlikte işleme aldığım
önergelere Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Erbatur, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
NEVİNGAYE ERBATUR (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
2004 yılından beri Anayasanın bu maddesinde
değişiklik yapıyoruz ama bütün bu yaptığımız
değişikliklere rağmen, Türkiyede kadın ve erkekler
arasındaki fiilî değişikliği sağlayamıyoruz.
Bütün bu değişikliklerin aslında kadınların eşit
temsilini sağlamak için yapıldığını biliyoruz ama
kadınlar eşit temsil edilemiyorlar. Neden? Çünkü, Anayasamızda
yapılan bu değişiklik, 10uncu maddede yapılan bu
değişiklik yeterli değil de ondan. Bu
değişikliğin gerçekten kadın ve erkek arasındaki fiilî
eşitliği sağlaması isteniyorsa, önergemizde
söylediğimiz gibi, alınacak özel önlemlerin imtiyaz ve
ayrımcılık olmadığının kabul edilmesi
gerekir, yani kadınlar için geçici özel önlemlerin mutlaka
alınması gerekir.
Arkadaşlar, daha önceki konuşmalarımda da hep
söyledim, şimdi tekrar söylüyorum: Biz bu Parlamentoda ve bundan önceki
dönemlerde, son on yılda, kadın ve erkeklerin eşitliğini
sağlamak için pek çok yasal değişiklik yaptık. Ama yaptığımız
bu yasal değişiklikler, bu hukuki düzenlemeler maalesef
kadınlarla erkekleri bu ülkede eşit hâle getiremedi, getiremiyor. O
nedenle, bizim daha özel önlemler almamız gerekiyor.
Hepimiz seçme ve seçilme hakkını Türkiyenin
kadınlara 1930lu yıllardan bu yana verdiğini biliyoruz ama
sadece bu yasal hakkın verilmesi kadınların eşit temsilini
de sağlamadı. Kadınların önünde bir cam engel var, bir
duvar var ve kadınlar hep bu duvara gelip çarpıyorlar ve maalesef bu
Parlamentoda temsil edilemiyorlar, yerel yönetimlerde temsil edilemiyorlar.
Evet, bugün Parlamentomuzun yüzde 91i erkeklerden oluşuyor,
o hâlde bunu değiştirmek gerekir. Bu Parlamentomuz yüzde 50
kadın, yüzde 50 erkeklerden oluşmalı çünkü nüfusumuz böyle.
Eğer biz, kadınların siyasette var olmasını
sağlamazsak kadın deneyimlerini, kadın bilgisini, kadın
duyarlılığını nasıl yaşama geçireceğiz
ve nasıl karar alma süreçlerine yansıtacağız?
İşte bunun için, kadınların kendi özel deneyimlerini,
bilgilerini siyasete yansıtmaları için, topluma
yansıtmaları için bu özel önlemleri almamız gerek.
Türkiye pek çok değişiklik yaptı. dedim ama buna
rağmen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde mahkûm oldu. Neden
mahkûm oldu? Kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğe
karşı önlem alamadığı için mahkûm oldu. Hâlâ,
ülkemizde namus cinayetleri, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz
devam ediyor ve bunlar hepimizin içini acıtıyor. Bunları ortadan
kaldırmak için kadınların fikirlerine, kadınların
deneyimlerine ihtiyacımız var. Umuyorum, bizim
yaptığımız bütün bu konuşmalar yerine ulaşır
ve Parlamentomuzda yapılacak bir düzenlemeyle bu geçici özel önlemler
hayata geçirilir.
Neden bu geçici özel önlemlere ihtiyacımız var? Bunlara
ihtiyacımız var çünkü nüfusun yarısını oluşturan
kadınların bu Parlamentoda temsil edilmesi gerekir. Politik temsil
bir hak ve adalet meselesidir dolayısıyla kadınlar da,
vatandaşlar olarak, eşit olarak bu Parlamentoda temsil hakkına
sahiptirler.
Kadınlar için alınacak özel önlemler
ayrımcılık değildir; aksine, kadınların önündeki
duvarları yıkmak için gereklidir, önemlidir. Eğer özel önlemler
alınmazsa, yine oluşturulacak listeler tamamen erkeklerden
oluşacaktır. Ancak bu tür özel önlemler alınırsa,
listelerde kadınların bulunması erkeklerle kadınların
eşit yarışmasını sağlayacaktır. Bu da,
seçmenlerin, listesinde kadın olan partilere, adaylara oy vermesini
sağlayacaktır, sağlamalıdır.
Kadınlar da en az erkekler kadar yeteneklidir, kalitelidir
ancak onların erkek egemen siyaset içinde görünmez olmalarının
önüne geçmemiz gerekir. Bunun için de bu özel önlemleri almalıyız, bu
özel ayrımcılıkları mutlaka yapmalıyız.
Kadınların deneyimlerini -tekrar ediyorum- bilgilerini, birikimlerini
siyasete yansıtmamız gerekiyor.
Kadınları en iyi kadınlar temsil eder. Niye bunu
söylüyorum? Çünkü, kadınlar eşitsizliğin ne olduğunu
bilirler. Erkekler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erbatur, size de bir dakika ek süre
veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
NEVİNGAYE ERBATUR (Devamla) Sağ olun
Başkanım, teşekkür ederim. Olumlu ayrımcılık
yapmıyorsunuz, keşke kadınlara yapsanız.
Evet, kadınlar tarafından bilinen
eşitsizliğin, erkekler tarafından hiç
yaşanmadığını biliyorum. O nedenle, bu
eşitsizliklerin önünü almak için kadınların mutlaka siyasette
var olması gerekiyor. Bunu yapabiliriz. Bu tür özel önlemleri dünyada 90
kadar ülke yapıyor, neden Türkiye yapmasın? Tekrar ediyorum: Türkiye
gelişmişlik endeksinde gayrisafi millî hasılasına göre
70li sıralarda, ama kadın-erkek eşitliğine göre
baktığımızda en arkalarda, 135 ülke içinde 129uncu
sırada; bu, benim içimi acıtıyor, sizin içinizi
acıtmıyor mu? (AK PARTİ sıralarından Önce oy ver.
sesleri) Anladığım kadarıyla bundan bir
rahatsızlık duymuyorsunuz. Sizin için bunun bir önemi yok.
kadınların var olması, yaşamın içinde olması, bir
birey olması, özgür bir birey olması bence hepimizin sorunu
olmalıdır. Onun için tekrar ediyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erbatur, ek süreniz de doldu ama
selamlama yapabilmeniz için mikrofonu tekrar açıyorum.
NEVİNGAYE ERBATUR (Devamla) Lütfen, teşekkür
edeceğim.
Ben, ülkemde kadın vali istiyorum, kadın müsteşar
istiyorum, daha çok, çok daha çok belediye başkanı istiyorum,
belediye meclisi üyesi istiyorum ve milletvekili istiyorum. Bu nedenle,
önergeme oy istiyorum.
Hepinize saygılar sunar, teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul)
Oy vermeye cesaret edebilecek kadın milletvekili istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Erbatur, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, birlikte işleme
aldığım diğer önergenin gerekçesini izah etmek üzere
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Halil Ünlütepe.
Sayın Ünlütepe, buyurun efendim; sizin de süreniz beş
dakikadır. (CHP sıralarından alkışlar)
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli üyeler; Anayasa değişikliğinin ikinci
görüşmeleri sırasında 1inci maddede vermiş olduğumuz
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde son günlerde terör yeniden
azmıştır. Her gün yeni cenazelerle karşı
karşıya kalıyoruz. Ülkemizin birlik ve bütünlüğü için
görevi esnasında yitirdiğimiz askerlerimizi saygıyla
anıyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerine, ailelerine
başsağlığı, Türk halkına da sabır diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Kürt açılımının
gündeme getirilişi, Haburdan PKK militanlarının elini kolunu
sallayarak geçişi, bunlar hakkında Terörle Mücadele Kanunu
hükümlerinin uygulanmayarak soruşturmalarının polis yerine cumhuriyet
savcılarınca mobil karakollarda yürütülmesi ve salıverilmeleri
PKK terör örgütünü tekrar öne çıkartmıştır.
On güne yakın bir süredir ilgili bakanlar her gün burada,
Anayasa değişikliği nedeniyle devlet işlerini yürütemez bir
hâle gelmişlerdir. Uzun bir dönemdir her gün teröre şehit veriyoruz.
Acaba ilgili bakan bu son terör olaylarıyla ilgili, artık
karakolların basılması durumuna geldiğimiz bir dönemde,
yüce Meclise terörle ilgili bir bilgi verme ihtiyacını niçin
duymuyor? Acaba terörü hâlâ hafife mi alıyoruz? Acaba Hükûmet var mı
yok mu? Anadoluda şehit cenazeleri ciddi bir şekilde tepkiyle
karşılanıyor. Böyle bir ortamda Anayasa
değişikliğiyle günümüzü yitirmememizin amacı nedir? Hâlbuki,
Türkiyenin bana göre en önemli sorunu, yoksulluk, işsizlik,
tarımdaki kötü gidişat, ekonomideki çöküntü, çek ve senetlerin
ödenmemesi ve terördür. Hükûmetin de yüce Meclisin de bana göre, asgari, bu
konularda önceliği tanıması ve bu konuların
tartışılması gerekirdi.
Peki, bu görüştüğümüz Anayasa değişikliği
bir teklif mi, tasarı mı? Önce o konuda durmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu bir tasarıdır. Bu Anayasa
değişikliğiyle ilgili görüşmelerin Türkiyede
tartışılmaya başlandığı anda, bu konudaki
ilk bilgiler, Hükûmetteki ilgili bakanlar tarafından kamuoyuna
sunulmuştur, Hükûmet içinde ciddi tartışmalar olmuştur.
Tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmesinden sonra
ilgili bakanlar siyasi parti gruplarını ziyaret ederek bu Anayasa
değişikliğini bizzat anlatma ihtiyacı
duymuşlardır, bununla da yetinilmemiştir, bu tasarının
Meclise sunulmasından sonra ilgili bakanlar bağımsız
milletvekillerini dahi ziyaret ederek destek istemişlerdir. Hâlbuki,
Anayasamıza göre tasarı, Anayasa değişikliklerinde mümkün
değildir, tekliftir; ama bugünkü, bu gelişi yönüyle
baktığımızda, bu bir tasarıdır
dolayısıyla Anayasanın temel ilkelerine
aykırıdır.
Peki, Anayasa değişiklikleri temel bir ihtiyaçtan
mı kaynaklanıyor? Bunu hemen kabul edebilmek pek
olasılıklı değildir. Elbette Anayasada
değiştirilmesi gereken Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
vardır, müfettişlerin konumu vardır; bunlar
tartışılabilmelidir, bunlarda olası değişiklikler
gündeme gelmelidir ama gündeme getiriliş şekli bu şekilde
değildir. Avrupa Birliği ilerleme raporlarında, 2002den bugüne
kadar, Adalet Bakanının ve Müsteşarın, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunda bulunmasının uygun
olmadığı belirtilmektedir, hatta bunun en basit bir örneği:
Kasım 2009 tarihinde, Adalet Bakanlığıyla
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ortak projesi içinde
yapılan bir ankette, 1.021 yargıç katılmış, bu
yargıçların büyük bir çoğunluğu Adalet Bakanının
ve Müsteşarın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda olmaması
gerektiğini belirtmektedir. Yani Bakanlığın kendi
yaptırdığı anketlerde dahi bunu görebilmekteyiz. Yani
açıkçası, Sayın Bakan, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunda Adalet Bakanı istenmiyor, istenmeyen bir Kurulda bulunmaktaki
ihtiyacınız, ısrarınız niyedir? Yargıya yeniden
müdahale edebilmek midir? Elbette, bugüne kadar yargıya ciddi müdahaleler
ettiniz. Sayın Bakan burada bir savcıyı arayarak o
soruşturmaya müdahale edebildi. Ceza İşleri Genel Müdür
Yardımcısı bir savcıyı arayarak o soruşturmadan
elini eteğini çekmesini istedi ve Genel Müdür Yardımcısı,
bugün Genel Müdür olarak taltif edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünlütepe, size de ek süre veriyorum.
Konuşmanızı tamamlayın lütfen.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Bağlamaya
çalışıyorum.
Elbette, bu Anayasa değişiklikleriyle bir şey getirilmeye
çalışılıyor. Nedir o da? Bir kişinin ihtirasları.
Kendisini Yüce Divandan kurtarabilmek için, Parlamentodan ısrarla bunun
geçirilmesinin üzerinde duruyor. Hâlbuki şu konu üzerinde durmak
zorundayız: Anayasa değişiklikleri toplumsal uzlaşmayla
çözümlenebilir. On güne yakın bir süreçtir bu Anayasa
değişikliği üzerinde tartışmalar yapıyoruz.
Sevgili arkadaşlar, Anayasa değişikliği
yalnızca bir siyasi partinin inisiyatifi içinde hazırlanmış
ve onun oylarıyla geçiyor. O zaman, demokrasiden bahsedebilmek, toplumsal
uzlaşmadan bahsedilmek mümkün müdür? Elbette mümkün değildir. Bu
Anayasa değişikliğiyle Türkiyede demokrasinin ivmesi
gelişmiyor, aksine demokrasi günden güne kan kaybediyor. Parti
diktatörlüğüne, parti devletine gidişatın izlerini görüyoruz. Sizin
gibi, 1950 ile 60 arasında da bunun denemeleri yapıldı
Türkiyede. Alınan sonuçlar bellidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünlütepe, ek süreniz de doldu. Sadece
selamlama yapabilmeniz için mikrofonunuzu açıyorum.
Buyurun.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Teşekkür ederek
bağlıyorum.
Çoğunluğun iradesine elbet saygı gösterilir ama
Anayasa değişikliklerinde çoğulculuk ön plana
çıkartılmalıdır diyorum, bu duygu ve düşüncelerle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünlütepe.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç
önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme
alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine söz
vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 1 inci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10 uncu
maddesinin 2 nci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkrada
geçen malul ve gaziler ibaresinden sonra gelmek üzere gibi özel surette
korunması gerekenler ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Aşkın
Asan
Ankara
Diğer önergelerin imza sahipleri:
Fatih Öztürk (Samsun)
Abdurrahman Arıcı
(Antalya)
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergelere efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Asan, konuşacak
mısınız efendim?
AŞKIN ASAN (Ankara) Evet.
BAŞKAN Ankara Milletvekili Sayın Aşkın Asan
önergesinin gerekçesini açıklayacaklar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AŞKIN ASAN (Ankara) Değerli Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Anayasa değişiklik teklifinin
1inci maddesiyle ilgili vermiş olduğum önerge hakkında söz
almış bulunuyorum ve bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10uncu maddesinin
ikinci fıkrasına göre Kadınlar ve erkekler eşit haklara
sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla
yükümlüdür. düzenlemesi, yasama ve yürütmeye eşitlik ilkesini zedelemeden
tedbir almayı görev olarak yüklemekte ancak eşitsizliği giderip
eşitliği sağlamak maksadıyla eşitlik ilkesine
aykırı yapılacak düzenlemeler ile alınacak tedbirlere,
diğer bir anlatımla da pozitif ayrımcılık
yapılmasına imkân vermemektedir. Yapılması öngörülen
değişiklikle, özel surette korunması gereken çocuklar,
yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve
yetimleri ile malul ve gazileri korumak ve toplumda kendilerine
yaraşır bir hayat seviyesi sağlamak için gereken her tür tedbir
almayı yürütmeye ve gereken her tür yasal düzenlemeyi yapmayı da
yasamaya bir yetki olarak tanımakta ve bu noktada yasama ve yürütmeye bir
görev de yüklemektedir. Yasama ve yürütme ile tüm idare organları, hem
kadınlar ve hem de adı geçen kesimler için pozitif
ayrımcılık yapabileceklerdir. Bu düzenlemeden sonra, pozitif
ayrımcılık yapmak, yasama, yürütme ve idare
organlarının insaf ve takdirine bırakılmamakta, hem
yasamaya hem yürütmeye ve hem de diğer idare organlarına bir vazife,
bir mecburiyet yüklemektedir. Böylece, devletin tüm toplum kesimleri
arasında bir yandan eşitliği sağlamaya, diğer yandan
da korunması gerekenleri korumaya yönelik özel tedbirler
alınabilmesinin önü açılmakta ve bu amaçla yapılan
düzenlemelerin eşitlik ilkesine aykırı kabul edilemeyeceği
anayasal güvenceye kavuşturulmaktadır. Bu nedenledir ki bu değişiklik
önemli bir adımdır.
Kadınları, çocukları, yaşlıları,
özürlüleri, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve
gazilerimizi korumak, bizim kültür ve medeniyet
anlayışımızın doğal gereğidir. Şimdi,
bu düzenleme ile tabii gereklilik yasal gerekliliğe
dönüştürülmektedir. Bu düzenlemeye karşı çıkmak, kadın
ve erkek arasındaki eşitsizlik ve adaletsizliklerin giderilmesine
karşı çıkmaktır. Bu düzenlemeye karşı
çıkmak, yaşlıların korunmasına itiraz etmektir. Bu
düzenlemeye karşı çıkmak, geleceğimizin teminatı olan
çocuklarımıza devletin daha büyük bir özenle sahip
çıkmasına engel olmaktır. Bu düzenlemeye karşı
çıkmak, bize emanet özürlülerimizin kendi kaderlerine terk edilmesini
istemektir, onların korunmasını ve daha iyi bir hayat
yaşamasını istememektir. Bu düzenlemeye karşı
çıkmak, harp ve vazife şehitlerimizin dul ve yetimleri ile malul ve
gazilerimize sahip çıkmaya ve onlar lehine düzenleme yapmaya
karşı durmaktır.
Anayasanın 10uncu maddesinde yapılan
değişiklik, millet iradesini Anayasaya yansıtan bir
değişikliktir. Sosyal devletin olmazsa olmazıdır, hukuk
devletinin gereğidir. Herkesi ve her kesimi eşit kılmak isteyen
demokratik bir anlayışın hayata geçirilmesidir.
Değişiklikteki iyileştirmenin daha da ileriye
götürülebilmesi için ben bu önergeyi verdim. Önergemin kabul edilmesini diliyor
ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Asan, teşekkür ederim.
Sayın Öztürk, konuşacak mısınız?
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Sayın Arıcı?
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okur musunuz lütfen.
Gerekçe:
Benzer durumda olanların da bu madde kapsamında istifade
etmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Çakma, çakma; önerge değil.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 1inci madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Teklifin 1inci maddesinin gizli oylamasını
yapacağız ama sayın milletvekilleri, lütfen herkes yerlerinde
otursun. Gizli oylamanın nasıl yapılacağını
şimdi bir kez daha izah etmek durumundayım. Lütfen büyük bir dikkatle
şimdi söyleyeceklerimizi dinleyiniz.
Komisyon ve hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden, komisyon sırasındaki kâtip üyeler Adanadan
başlayarak İstanbula kadar -İstanbul dâhil- hükûmet
sırasındaki kâtip üyeler ise İzmirden başlayarak
Zonguldaka kadar -Zonguldak dâhil- adı okunan milletvekiline 1i beyaz, 1i
yeşil, 1i de kırmızı olmak üzere 3 yuvarlak pul ile
mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde
işaretleyecektir.
Milletvekilleri, Başkanlık kürsüsünün sağında
ve solunda yer alan oy verme yerlerinden başka yerde oylarını kullanmayacaklardır.
Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul,
kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser
oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın üye, kâtip üyelerden 3 yuvarlak pul
ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten
sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu
burada zarfın içerisine koyacak, diğer 2 pulu ise ıskarta
kutusuna atacaktır.
Bilahare oy verme yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun
bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne
konulan oy kutusuna atacaktır.
Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf
verilmeyecektir. Tekrar ediyorum, altını çizerek: Oylamada adı
okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir. Sayın kâtip
üyelerimizden bu hususlara riayet etmelerini ve milletvekillerinin de pul ve
zarf aldıktan sonra adlarının ad defterine
işaretlendiğine dikkat etmelerini özellikle istirham ediyorum.
Şimdi, değerli milletvekili arkadaşlarım,
kâtip üye arkadaşlarımdan rica ediyorum, lütfen ağır
ağır okuyun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Dört, dört
Dört, dört
Dört orada,
dört burada.
BAŞKAN Sağ tarafta dört tane oy kullanma kabini var,
benim sol tarafımda da dört tane oy kullanma kabini var ve siz pul ve zarf
verecek olan arkadaşlarım, kabinlerin durumuna göre zarf vereceksiniz
milletvekili arkadaşlarımıza, pul vereceksiniz ve milletvekili
arkadaşlarımızın isimlerini okuyan Divan Kâtibi
arkadaşlarım, orayla da lütfen gözünüzle irtibat hâlinde olun.
Ben, milletvekilli arkadaşlarımın bu konudaki tüm
kurallara riayet edeceklerine inanıyorum ve Adana ilinden başlayarak
gizli oy kullanma işlemini başlatıyorum.
Lütfen ağır ağır okuyun.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN Bakın, komisyon sırasında oturan
milletvekili arkadaşlarımız var, idare amiri de olsa, lütfen
oradan uzaklaşın. Lütfen arkadaşlar
Orada kimse kalmasın
lütfen. (Gürültüler)
Orada görevli arkadaşlarımız var, onlar görev
yapıyorlar zaten. Lütfen
AYHAN YILMAZ (Ordu) Orada da var Sayın Başkan, orada
da var!
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Onları alın Sayın
Başkan, kâtip üyelerin dışında kimse olmasın.
BAŞKAN Milletvekili arkadaşlarım, lütfen
yerlerinize oturun.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, görevli
arkadaşlarımızın arkasındaki milletvekilleri -hem o
tarafta hem bu tarafta- niye bekliyorlar?
Niye bekliyorsunuz arkadaşlar?
Sayın Yıldız, siz niye oturuyorsunuz orada?
Yerlerinize oturun. Bu tarafta da
RECEP TANER (Aydın) Burada da var, burada da var.
BAŞKAN Lütfen
Lütfen değerli arkadaşlar
Niye
duruyorsunuz orada? Oyunuzu kullanın o zaman, buyurun. Buyurun sıraya
girin. Hadi buyurun
Lütfen
Lütfen oradan uzaklaşın değerli
arkadaşlar, lütfen
Lütfen orada bulunmayın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, idare
amirlerini göreve çağırın. İdare Amiri var orada.
İdare Amiri arkadaş görevini yapsın.
BAŞKAN Evet, devam edelim lütfen.
Arkadaşlar, lütfen kurallara uyalım. Orada görevli
arkadaşlarımız görevlerini yapıyorlar. Onların
denetime, müfettişe ihtiyacı yok.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Evet, idare amiri arkadaşlarım, lütfen
görevli arkadaşlarımızın dışında ve oy
sırasında bekleyen arkadaşlarımızın
dışında diğer arkadaşları
uzaklaştırın, yerlerine otursunlar. İdare amiri arkadaşlarımı
göreve davet ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İdare Amiri burada
bekliyor.
BAŞKAN Sayın Küçük, aslında sizin İdare
Amiri olarak orada asayişi sağlamanız lazım, orada bekleyen
arkadaşları uzaklaştırmanız lazım, kendiniz
dâhil, değil mi efendim? Yardımcı olacağız
birbirimize.
Bu tarafta da olmayacak. Sayın Öz, siz de uzaklaşın
oradan. Siz de, siz de, siz de uzaklaşın oradan, siz de.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, izin alınmadan bazı arkadaşların
fotoğrafları çekiliyor, bu arkadaşların rızası
olmadan, onlara sorulmadan.
BAŞKAN Efendim, ben de buradan gözlemliyorum, görüyorum.
Belki hatıra olsun diye çekiyordur diye düşündüm ama
CANAN ARITMAN (İzmir) Sayın Bakan da çekti burada!
Sayın Mehmet Şimşek çekerken izin mi aldı?
BAŞKAN Sayın Arıtman
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan
arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen oy kutuları kaldırılsın.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 1inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Oy Sayısı : 408 |
Kabul : 332 |
Ret : 75 |
Çekimser : 1 |
Boş : - |
Geçersiz : - |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Murat
Özkan Yusuf
Coşkun |
Giresun Bingöl |
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.49
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 99uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Önceki oturumda 1inci madde kabul edilmişti.
Şimdi, teklifin 2nci maddesini okutuyorum:
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20 nci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin
korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin
kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu
verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme
ve amaçları doğrultusunda kullanılıp
kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar.
Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin
açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin
korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 2nci madde üzerinde
elli bir önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup
şimdi işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 2 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20 nci
maddesine eklenen fıkranın 3 üncü cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya
kişinin yazılı muvafakatiyle işlenebilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 2 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20 nci
maddesine eklenen fıkranın 3 üncü cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dilek
Yüksel
Tokat
Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya
kişinin yazılı muvafakatiyle işlenebilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 2 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20 nci
maddesine eklenen fıkranın 3 üncü cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Sedat
Kızılcıklı
Bursa
Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya
kişinin yazılı muvafakatiyle işlenebilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 2. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20.
maddesine eklenen fıkranın 3. cümlesinde yer alan veya ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Tacidar
Seyhan |
Malatya
Adana |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 2. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20.
maddesine eklenen fıkranın 3. cümlesinde yer alan veya ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Enis
Tütüncü Haluk
Koç |
Tekirdağ
Samsun |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız Hasip
Kaplan Ufuk
Uras |
Batman
Şırnak İstanbul |
Özdal
Üçer |
Van |
Madde: 2
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20 nci maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir. Herkes, kendisiyle
ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına
sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler
hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların
düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda
kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi
de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya
kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişilik
haklarına aykırı olan tüm kayıtlar, kişinin
rızası dışında açıklanamaz. Kişisel
verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği
teklifinin, 2. maddesinin teklif metninden çıkarılmasının
gereğini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Oktay
Vural Mehmet
Şandır |
Konya
İzmir
Mersin |
Behiç
Çelik Şenol
Bal Osman
Çakır |
Mersin
İzmir
Samsun |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Bal
BAŞKAN Sayın Bal, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
Önergenizin gerekçesi için beş dakika süre veriyorum.
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasa değişiklik paketinin ikinci tur
oylamalarında 2nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, sayın milletvekilleri, dün
şehit verdiğimiz 5 vatan evladının ve bugün toprağa
vereceğimiz vatan evlatlarının ailelerine ve milletimize
başsağlığı, yaralılara da acil şifalar
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bu arada da devletin TRTsinde, TRT
1de şehitlerimizi kaybettiğimiz gün canlı müzik
yapılmasını da buradan şiddetle kınıyorum ve bu
arada, yine Kiliste Kilis Valiliğinin ve Kilis halkının bu
konudaki hassasiyetini de buradan takdirle
karşıladığımı ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, keşke, bugün burada, PKK
açılımı olan yıkım projesine anayasal, hukuki alt
zemin hazırlayan, yargı kurumunu yandaş hâle getirmeye
çalışan, gelecekte yürütmenin yargılanmasının önünü
kesmek üzere ve tek adamlığa, başkanlık sistemine giden
yolu açmak üzere süslenmiş, boyanmış bir Anayasa
değişiklik teklifi yerine, bölücü terör örgütünü bitirmenin hukuki
altyapısını ve yollarını burada birlikte
konuşabilseydik.
Yine, değerli milletvekilleri, TÜİKin son
açıklamasında Türk toplumunun yüzde 85 oranında gelecekten
umutsuz olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Bu kadar genç ve dinamik
bir nüfusa sahip olan Türkiyede yüzde 85 oranında,
insanlarımızın gelecekten umutsuz olmasının
anlamını burada, milletvekilleri olarak, milletin temsilcileri olarak
keşke değerlendirebilmiş olsaydık.
Yine, Türk milletini siyasi hesaplaşmalara, polemiklere ve
oyunlara, cepheleşme ve kutuplaşmalara kurban etmek üzere
hazırlanan bu Anayasa değişiklik teklifi yerine, Türk milletinin
problemlerini çözmek için burada gayret ve enerji sarf edebilseydik.
Keşke milletin vekilleri olarak, hem yargı
mensuplarının hem de Türk milletinin yargı konusundaki
problemlerini, sıkıntılarını giderecek yargı
reformunu burada hep birlikte tartışabilmiş olsaydık.
Değerli milletvekilleri, evet, bu Anayasa
değişiklik paketinin 2nci maddesinin konusu, biliyorsunuz,
kişilerin verilerinin korunmasıyla ilgili. Şimdi, kişilerin
verilerinin korunması konusu, yani kişilerin masuniyet karinelerinin
ihlali hiçbir dönemde olmadığı kadar bu dönemde ayaklar
altına alınmıştır. Bu konuyu lütfen iyi irdeleyelim.
Normal olarak, zaten, Türk Ceza Kanununun 135inci maddesi Hukuka
aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan
üç yıla kadar hapis cezası verilir. diyor. Kişilerin siyasi,
felsefi veya dinî görüşlerine, ırki kökenlerine, hukuka
aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına
veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri,
kişisel olarak kaydeden kimse bu hükme göre cezalandırılır.
diyor.
Şimdi, Türk Ceza Kanununun 135inci maddesi yine
Anayasamız,
biliyorsunuz, 90ıncı maddede, milletlerarası
anlaşmaları kanunların üzerinde tutar. Biz Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin taraftarıyız, tarafıyız
sayın milletvekilleri. 8inci madde zaten kişilik haklarıyla
ilgili. Yine, Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonunda bekliyor. Anayasaya bu şekilde
bir değişiklik koyarak mı kişilerin verilerinin,
kişisel verilerin korunmasını sağlayacağız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bal, süreniz doldu, bir dakika ek süre
veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız.
ŞENOL BAL (Devamla) Yani, değerli milletvekilleri, hem
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olmamız hem Türk
Ceza Kanununda bulunan 135inci madde, eğer kişilerin hakları
bunlara rağmen korunamıyorsa, bu, yönetim zaafıyla alakalı
bir şeydir diyorum.
Yine, değerli milletvekilleri, lütfen
vicdanlarınızın sesine kulak vermenizi ve yapılan bir
yanlışa alet olmamanızı, oynanan oyunu ve senaryoyu iyi
görmenizi ve gerçekten, bu ülkenin geleceğini düşünüyorsanız ve
demokratik parlamenter rejimden yanaysanız bu anayasal
değişiklik paketine evet diyemezsiniz diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bal, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız (Batman) ve arkadaşları
Madde 2.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20 nci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. Herkes,
kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme
hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel
veriler hakkında bilgilendirme, bu verilere erişme, bunların
düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda
kullanıp kullanılmadığını öğrenmeyi de
kapsar. Kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin
açık rızasıyla işlenebilir. Kişilik haklarına
aykırı olan tüm kayıtlar, kişinin rızası
dışında açıklanamaz. Kişisel verilerinin
korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Yıldız, buyurun.
Süreniz beş dakikadır efendim.
BENGİ YILDIZ (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; statükoya karşı çıkarak iktidar olanların,
zamanla statüko bataklığına saplandıklarını
siyasal tarihimizde çokça gördük.1950lerden itibaren milletimiz, İttihat
Terakki Partisi ve tek parti zihniyetinin ona biçtiği elbiseyi dar
bulmuş ve eline geçen her seçim fırsatını iyi
kullanmıştır. Demokrat Parti, daha sonra halka dayalı
politikaya önem veren rahmetli Sayın Bülent Ecevit, sonra rahmetli Turgut
Özal, halkımızın bu tercihine mazhar olmuş partiler ve
şahsiyetlerdir. Adalet ve Kalkınma Partisine
halkımızın verdiği oyları da aslında
değişim talebine verilen oylar olarak görmekteyiz. Bu nedenle,
halkımızın değişim taleplerinin önüne geçilemez, bu
değişim taleplerini kısmi, palyatif tedbirlerle geçiştirmeye
çalışan AKP, bu ihtiyaçlara cevap olamaz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın
Şandır, geçen hafta baraj meselesine değinmişti,
eleştirmişti ve adil olmadığını belirtmişti.
Cumhuriyet Halk Partisinden de birçok sayın parlamenter, bu konuda
görüşlerini açıkladı, ama Adalet ve Kalkınma Partisi hem
Parlamentoda halkın iradesine vurgu yapıyor, bunu önemsediğini
söylüyor hem de halkın iradesinin önüne geçen barajları korumaya
devam ediyor. Bu durum, AKPnin demokrasi anlayışının somut
örneğidir, samimiyet sınavıdır aslında ve ölçütüdür.
12 Eylül Anayasasını değiştiriyorum. diyen AKP Hükûmeti,
12 Eylül generallerinin ve yöneticilerinin
sığındığı kurumları korumaya devam ediyor.
AKP, yasamayı yürütme içerisinde eritmekte, yürütmeyi ise tüm kurumlarda
egemen kılmaya çalışmaktadır. Bu nasıl kuvvetler
ayrılığıdır? Bu nasıl demokrasi
anlayışıdır? İstikrarı, Kürtlerin iradesini
Parlamento dışında tutmakta arayan Adalet ve Kalkınma
Partisinin istikrarı sağlayamayacağı gün gibi
ortadadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2nci madde,
kişisel verileri düzenleyen bir maddedir. Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu Tasarısı yasalaşırsa, tüm
vatandaşların tüm özel bilgileri bir havuzda toplanacak ve istisnai
hükümlerle bu bilgelere erişim kolaylaşacaktır.
11 Eylül saldırılarından sonra başta ABD olmak
üzere tüm dünyada başlayan terörle mücadele çerçevesinde, kişisel
verilerin güvenlik amacıyla kullanılması
çalışmaları güvenlik ve özgürlük tartışmalarıyla
hızlandı. Türkiyede ise ilk önce vatandaşlık numarası
ve daha sonra bunların fişleme olarak değerlendirildiği
tartışma süreçleri devam etti.
E-devlet uygulamalarıyla, vatandaşlık numarası
bilinen herkesin, örneğin vukuatlı nüfus kaydı bilgilerine
erişmek mümkündü. Bu endişeler giderilmeden, uzmanlara
danışmadan, Hükûmet, Kişisel Verilerin Korunması Kanun
Tasarısını hazırlayıp Meclise sundu ancak
tasarının adı öyle olsa da aslında kişisel verileri
korumadığı, aksine tüm kişisel bilgilerin bir havuzda
toplanmasını ve bu havuza çok sayıda kurumların
erişmesini kolaylaştırdığı da ortadadır.
Devlet, düzenlemeyle şeffaflaşmıyor, aksine vatandaş
şeffaflaştırılıyor.
Tasarı, kişisel veriyi, kimliği belirlenebilir
gerçek ve tüzel kişilere ilişkin bütün bilgiler olarak
tanımlıyor ve bütün bilgilerin nasıl
toplanacağını, nasıl korunacağını,
nasıl kullanılacağını düzenliyor. Bütün bilgiler
ifadesinin sadece nüfus kütüğü, öğrenim düzeyi, adres, iş,
sabıka, vergi, pasaport gibi teknik kayıtlardan ibaret
olmadığı tasarıdaki maddelerden de
anlaşılıyor. Mesela, ırk, siyasal düşünce, felsefi
inanç, din, mezhep ve diğer inançlar, dernek, vakıf, sendika
üyeliği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldız, bir dakika ek süre
veriyorum, konuşmanızı lütfen tamamlayınız.
BENGİ YILDIZ (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkan.
sağlık ve özel hayata dair bilgiler bu kişisel
veriler arasında değerlendirilecek midir? Mesela, istisnayla bunlar
belirli kurumlara verilecek midir? Benim bu alanım devleti ve onun
organlarını neden ilgilendiriyor, mesela felsefi inancım,
siyasal düşüncem? Eğer devlet hâlen bu alanı bir
mayınlı alan olarak görüyorsa, ırkım, siyasi düşüncem,
inancım, mezhebim, hangi derneğe üye olduğum onu neden
ilgilendiriyor? Bu istisnayla aslında Millî İstihbarattan tutun da
Emniyete kadar, Jandarma İstihbarata kadar birçok kurumun bu
alanların görülmesini sağladığını da görüyoruz ve
bunu çok tehlikeli bir sürecin devamı olarak gördüğümüzü belirtmek
istiyoruz. Birçok uzman da, bu konuda, özellikle bu verinin başına
getirilecek insanların uzmanlıklarının dikkate
alınmadığı, daha çok Hükûmete yakın olacak
şahısların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldız, teşekkür ederim.
Selamlama için açabilirim mikrofonunuzu.
BENGİ YILDIZ (Devamla)
bu kurumun içerisinde yer
alacağı endişesini paylaşıyorlar, biz de bu
düşünceyi paylaşıyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyeti saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme
alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 2nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20nci
maddesine eklenen fıkranın üçüncü cümlesinde yer alan veya
ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Enis
Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları
Diğer önerge sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
Sayın Koç, siz konuşacaksınız herhâlde
önergeniz üzerinde?
HALUK KOÇ (Samsun) Evet.
BAŞKAN Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HALUK KOÇ (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 2nci maddesi üzerinde verilen
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu arada, son bir haftada, her gün, çok sayıda diyeceğim
artık, kirli terörün hedefi hâline gelerek kaybettiğimiz vatan
evlatlarına Allahtan rahmet diliyorum, tüm milletimize ve ailelerine
başsağlığı ve sabır diliyorum.
Değerli arkadaşlarımız, söz konusu düzenleme,
genel düzenlemenin gerisinde bir düzenleme, yasa ile her türlü
sınırlama getirilebilmesine olanak tanımaktadır.
Ayrıca, kişinin rızasıyla işlenebilmeye ilişkin
hüküm istismara açık bir hüküm niteliğindedir. Önerge, bunun önüne
geçmeyi amaçlamaktadır.
Tabii, burada bir samimiyet sorgulaması da var. Bakın,
daha öncesinde, 22 Nisan 2008 tarihinde, Sayın Başbakanın
imzasıyla Meclise sevk edilen kişisel verilerin korunması
hakkında bir kanun teklifi var. Bunu iki senedir gündeme getirmiyorsunuz,
Anayasanın bu noktasında bir adım atmak ihtiyacı
duyuyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, iktidarınız
döneminde, çarşaf çarşaf, insanların özel hayatları medya
gruplarına nasıl servis edildi, hiç düşündünüz mü? Siz,
Başbakan, sizler iktidar değil miydiniz bu dönemde?
Danıştay, Yargıtay santralleri nasıl, kimler
tarafından, kimlerin talimatıyla dinlendi? Tekel işçilerinin
direnişi sırasında, her gün kaç kişinin
tazminatını alarak direnişten çekildiğini bizzat Sayın
Başbakan, her gün, hava raporu gibi açıklıyordu.
Değerli arkadaşlarım, hangi kişisel veriyi,
hangi özel hayatı koruyacak girişiminizde inandırıcı
olabilirsiniz? Bu konuda samimiyeti bence en son sorgulanacak siyasi kadro
maalesef sizsiniz. Siz, 70 milyonun izlenmesi için MİTe ve Emniyete yetki
verdiniz mi vermediniz mi? Toplumu Biri Bizi Gözetliyor (BBG) dediğimiz
eve çevirdiniz mi çevirmediniz mi?
Değerli arkadaşlarım, görmeniz, dinlemeniz
gerekenleri görmediniz, göremediniz, dinlemediniz, dinleyemediniz. Toplumu
paranoyak hâle getirdiniz. Kendinize ait özel hukuk düzenlemesi çabasına
girdiniz. Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı
Belgesi, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi raporları ve önerileri ortada
duruyor. Maalesef, hiçbir noktada samimi değilsiniz. Engelli ve
bağımlı bir iç siyaset yaratıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, inanın
-konuşmamın başında da söyledim- insanın yüreği
burkuluyor, gencecik fidanların her gün ölüme yürüyüşlerini
görüyorsunuz, gazete haberlerini görüyorsunuz, o törenlerdeki canhıraş
feryatları görüyorsunuz, öte yandan hemen yanında 240 milyon dolara
ekmek peşinde koşan bakan çocuklarının haberlerini
görüyorsunuz. Ben, burada birçok arkadaşımı tanıyorum ve
ben birçoğunun da vicdanının burada
kanadığını görüyorum.
Değerli arkadaşlarım, çok farklı bir dönem
yaşıyoruz. Bakın, bu ülke III. Ahmet döneminde bir Lale Devri
yaşadı. Göksuda, Kâğıthanede kaplumbağaların
üzerine mum dikerek korkunç sefahat âlemleri yapıldı ama o
sırada imparatorluk itibar kaybediyordu, toprak kaybediyordu. Sonra 83-91
yılları arasında başka bir çiçek devri yaşadık
Papatyalar devri yaşadık. Burada zengin iş adamları,
kısadan köşe dönmeye çalışanlar güya sosyal etkinlik
adı altında har vurup harman savurdular. O sırada toplum
yoksullaşıyordu, sosyal haklar geriletiliyordu. Şimdi,
başka bir sahneye tanık oluyoruz, ben bunu da
vicdanlarınıza sunuyorum. Özel uçaklarda refikalar, yakınlar,
damatlar, mahdumlar, yine beklentisi olan çevrelerin yılışık,
yakışıksız, abartılı övgüleriyle
katıldıkları ne idiği belirsiz toplantılar, düğün
seferleri
Değerli arkadaşlarım, farklı bir
Türkiyedesiniz. Buna siz oylarınızla olanak sağlıyorsunuz.
Bir saltanat dönemine Türkiyeyi sokuyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, aranızda birçok
deneyimli arkadaşım var, başta Adalet Komisyonu
Başkanı Sayın İyimaya. Bir tane Anayasa
değişikliği gösterin ki tek bir partinin dayatmasıyla bu
Meclise gelmiş olsun, bugünkü teklif dışında. Yakın
siyasi tarihimizde böyle bir dönem yok. Anayasanın ne anlama
geldiğini hepimiz konuştuk ilk turda, söyledik.
Değerli arkadaşlarım, çok farklı, çok
sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Bu yeni saltanat
dönemine, hani Papatya devri dedik Lale Devri dedik, bir isim verebiliriz:
Hak geldi, batıl zail oldu. diyordunuz, şunu bilin ki bugünleri,
devri iktidarınızı ve uygulamalarınızı gören, iç
dünyasında huzur ve adalet arayan herkes, sekiz yılın sonunda
Batıl geldi, hak zail oldu. diyor artık.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan, önergeniz
üstünde konuşacaksınız değil mi efendim?
TACİDAR SEYHAN (Adana) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) Kalkıp
muhalefetten buraya gelsin de görelim! (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
Buyurun Sayın Seyhan, önergeniz üzerinde
konuşacaksınız.
Süreniz beş dakikadır efendim.
Buyurun
(Gürültüler)
Lütfen sayın milletvekilleri, böyle
karşılıklı
Lütfen
SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) Gocunmayın! Her
türlü lafı ediyorsunuz, konuşuyorsunuz!
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Ayağına mı
bastılar?
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
Buyurun Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; ilgili madde, Türkiyeyi biraz geriye
götürüyor, biraz değil, epeyce geriye götürüyor. Zaten Anayasada, temel
hak ve özgürlükleri belirleyen bir madde var. Siz, bu kanunla, aslında,
kanunla yeni kısıtlama getiriyorsunuz temel hak ve özgürlüklere.
Neyin kayıt altına alınacağı burada belirleniyor.
Nerede belirlenecek? Kanunda.
Bakın şimdi: Kamu için zorunlu hâller yok mu
arkadaşlar? Benim talebim olmasa da bazı özel bilgilerimi kamu
belirlemek zorunda değil mi? Bu kanunda, bu Anayasa teklifinde, kamu için
zorunlu hâller belirtilmemiş. Bir de kanuna bırakılırken
bir temel çerçeve konulmamış, Kişisel taleplerle belirlenir.
demesine rağmen konulmamış. Geçen konuşmamda da
söylemiştim, böyle bir kanun, bu şekilde eğer sonuçlanırsa,
geçerse, Anayasa değişikliği geçerse, eğer bu kanuna göre
biri yasa çıkarıp Etnisiteyi nüfus kâğıdına
işleyeceğiz. derse işlenir. Bu, Anayasaya
aykırılık teşkil etmez. Böyle, sınırı
çizilmemiş bir felaketi nasıl yasalaştırabilirsiniz?
Bakın, bütün mesele istismarda. Geçen, örnek vermiştim.
Ergenekon davasında 21 kişi gözaltına alınıyor,
serbest bırakılıyor. Bilgi edinme hakkından söz ediyor
Sayın Adalet Bakanı burada ama o kişinin CDsine ve
kayıtlarına el konuluyor. 7 kişiye -o gün 3 demiştim, daha
sonra araştırdım- CDniz kayıp. ve
Bilgisayarınız bozuk. diyorlar, iade etmiyorlar. Bu şu anlama
gelir: Ya onunla oynadınız, o bilgilerle oynadınız, bunun
anlaşılmasını istemiyorsunuz ya da bunlara el
koyduğunuzda sorumluluk kabul etmiyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, hep birlikte yasa
çıkaralım ama zaten önümüzde korunmamız gereken bir dolu örnek
var. Bakırköy Adliyesinde 3 hâkim için Adalet Bakanlığı bir
dinleme emri çıkarıyor. Emirde ne istiyor biliyor musunuz? Üç
yıl geriye dönük olarak arama kayıtlarının, yer, konum
bilgilerinin ve mesajlarının bildirilmesini istiyor.
Arkadaşlar, mahkeme kararı olmadan, kimsenin yer, konum
bilgileri saklanamaz. Adalet Bakanı hem
saklanamadığını söylüyor hem de müfettişlerin
yazmış olduğu yazıda üç yıl geriye dönük olarak bu
bilgileri istiyor. Dolayısıyla, eğer uygulamada bir eksiklik varsa
zaten temel hak ve özgürlüklere dokunmadan bunu düzeltmek mümkün. Ben
istismarın olduğunu söylüyorum.
Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de var. Hâlâ,
Başkanlığa verilmesine rağmen, bugün sabahtan beri
bulduğum doksan beş tane soru önergesine hiç cevap verilmemiş.
Hani bilgi edinme hakkı? 2002den bu yana sekiz yıl geçti
değerli arkadaşlarım.
Başkanın tutumu hakkında söz alan
arkadaşlarımız Mecliste telefonların yeniden
açılmasını eleştirdiler. Sayın Başkan dedi ki:
Biz gelen talep üzerine açtık.
Sayın Başkan, buraya bir IMSI catcher takıldı.
Üç tane baz istasyonu demek, sadece çıkışı yok. Ben size
iki ay önce mektup yazdım, Yer, konum bilgilerini kayıt ediyorsunuz,
buraya gelen yer, konum bilgileri dışında, kişinin IMEI
numarasını kaydediyorsunuz. İstismar edilerek ortam dinlemesi
yapılabilir, derhâl bunu genel kapamaya çevirin. dedim, siz, Genel
Sekreter Yardımcınızı bana göndermenize rağmen,
onları ikna etmeme rağmen bunu kaldırmadınız. Ama
bugün kaldırıyorsunuz. Bunu bana izah edemezsiniz. Eğer
duyarlıysanız, o gün verildiği anda direkt
kaldırmalıydınız. Milletvekillerinin giriş
çıkış yaptığı yere yüksek düzeyde ses kayıt
yapabilen mikrofonlar koydunuz. Siz, milletvekillerinin düşüncesini,
duygusunu almadan kişisel haklarımıza aykırı uygulamayı
yerine getirdiniz. Bundan sonra, anayasal değişiklikle, Kanunda
tanımlanır. diyerek vatandaşa neyin yüklenebileceğini
nereden bilelim değerli arkadaşlar? Siyasi istikrarın istismar
kabiliyetine bırakılamaz Anayasa, onun sadece düşüncesine
bırakılamaz.
Bakın, önümüzde zaman var. Cumhuriyet Halk Partisi size bir
şeyle geliyor, diyor ki: Seçim sonrasına bırakın. Ne
kadar var seçime? Bir yıl var. Bir yıl içerisinde
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Niye?
TACİDAR SEYHAN (Devamla) Arkadaşım Niye? dedi.
Nedeni şu: Anayasa hep, bugüne kadar toplumsal mutabakatla
yapılmışsa, mademki Adalet ve Kalkınma Partisi, istismar
edilmeden, bu işin mutabakatla çözülmesini istiyorsa bu zamanı neden
halka vermiyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Seyhan, size de ek süre veriyorum bir dakika,
lütfen konuşmanızı tamamlayınız efendim.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) Şimdi çıksın.
diyorsanız haksızsınız. Ben sizin iki Enerji
Bakanınızı da uyardım. Santrallerle ilgili denetleme
kanunu yok, bunu çıkarın. dedim. Sekiz yıldır bekliyor.
İnşallah çıkaracağız. dediler, sekiz defa
inşallah duydum. Ruhsat yönetmeliğiniz yok. Sekiz yıldır
her Komisyonda söylüyorum -işte, Komisyon üyesi arkadaşlar
karşımda oturuyor- sekiz yıldır niye yapmıyor,
bekletiyorsunuz? Türkiye için hayati önemi haiz bir Anayasa
değişikliğini bir yıl içinde çıkarmaya
çalışalım
Olsun kardeşim, mutabakat olmasa da olur.
diyeceksiniz ama 140 bin metrekare, Avrupa Birliği bütçesinin
yetmediği bir arama ruhsatı verilecek bir şirkete, Bunu
kısıtlayın, arama ruhsatı verilebilmesi için ruhsat
yönetmeliğini değiştirin. diyeceğim, sekiz yıl
bekleyeceksiniz. Bunu kimseye anlatamazsınız. Ben kamu
vicdanının sizde de olduğuna inanıyorum. Lütfen
duyarlılık gösterin, bu kanunu toplumsal uzlaşmaya
bırakın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyette
olduğundan birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerine
istemde bulunmaları hâlinde ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerinin imza sahiplerini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1inci ek sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 2nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20nci
maddesine eklenen fıkranın üçüncü cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kişisel veriler,
ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin yazılı
muvafakatiyle işlenebilir.
Sedat
Kızılcıklı |
Bursa |
Diğer önerge sahipleri: |
Dilek
Yüksel |
Tokat |
Azize
Sibel Gönül |
Kocaeli |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kızılcıklı,
konuşacak mısınız?
SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Sayın Yüksel?
DİLEK YÜKSEL (Tokat) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Sayın Gönül?
AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okur musunuz lütfen.
Gerekçe:
Kişisel verilerin korunmasının güvence altına
alınması açısından yazılı muvafakat
şartı getirilmiştir.
BAŞKAN Birlikte işleme aldığım
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 2nci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi maddenin gizli oylamasını
gerçekleştireceğiz.
Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinizde oturun.
Bilindiği gibi, size verilen pullardan beyaz olanı
kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise
çekimser oyu ifade etmektedir.
İsmi okunmayan milletvekili arkadaşımız lütfen
sıraya girmesin. Görevli arkadaşlarımızı, 1inci madde
görüşülürken yaptığım uyarılar istikametinde tekrar
uyarıyorum ve Adana ilinden gizli oylamaya başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
CANAN ARITMAN (İzmir) Açıkta oy kullandınız!
Sayın Başkan, açıkta oy kullandı Sayın
Vekil, açıkta oy kullandı.
BAŞKAN Sayın Arıtman, ben buradan takip ediyorum,
arkadaşlarımız İç Tüzüke uygun oylarını
kullanıyorlar. Lütfen siz müdahale etmeyin ve yerinize oturun siz. Ne
işiniz var orada, o grupta? Ne işiniz var? Sayın Arıtman,
sizin grubunuz o tarafta değil mi?
CANAN ARITMAN (İzmir) Sayın Başkan, nizami oy kullanılmıyor,
açıkta oy kullanıyorlar.
BAŞKAN Biz sizi Meclis Başkanlığı
olarak gözlemci olarak falan tayin etmedik, bizim böyle bir görevlendirmemiz
olmadı. Lütfen yerinize oturun.
CANAN ARITMAN (İzmir) Gerekli denetim
yapılmadığı için
BAŞKAN Elinizde makine sürekli arkadaşları
çekiyorsunuz. Kim verdi size bu görevi, kim verdi?
Lütfen yerinize oturun.
CANAN ARITMAN (İzmir) Milletvekilinin görevlerinden biri de
denetimdir.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan
arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi sona ermiştir.
Lütfen oy kutuları kaldırılsın.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 2nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Oy Sayısı : 408 |
Kabul : 334 |
Ret : 72 |
Çekimser : 2 |
Boş : - |
Geçersiz : - |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Murat
Özkan Harun
Tüfekci |
Giresun Konya |
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, madde kabul edilmiştir.
Şimdi 3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 23 üncü
maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma
hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması
sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 3üncü madde üzerinde
elli bir önerge vardır. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 23 üncü maddesinin 5 inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Aşkın
Asan
Ankara
Vatandaşın seyahat hürriyeti, ancak suç
soruşturması ve kovuşturması sebebiyle hâkim kararına
bağlı olarak sınırlandırılabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 23 üncü maddesinin 5 inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Abdurrahman
Arıcı
Antalya
Vatandaşın seyahat hürriyeti, ancak suç
soruşturması ve kovuşturması sebebiyle hâkim kararına
bağlı olarak sınırlandırılabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 23 üncü maddesinin 5 inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Vatandaşın seyahat hürriyeti, ancak suç
soruşturması ve kovuşturması sebebiyle hâkim kararına
bağlı olarak sınırlandırılabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyet Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 3. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Ali
İhsan Köktürk |
Malatya Zonguldak |
Madde 3- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 23. maddesinin
üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Seyahat hürriyeti, hâkim kararıyla, suç soruşturma ve
kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 7/11/1982 tarih ve 2709 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 3- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 23 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 23- Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve
ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli
kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve
suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma
hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması
sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.
Vatandaş sınır dışı edilemez ve
yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 3 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız M.
Nezir Karabaş |
Şırnak Batman Bitlis |
Ufuk
Uras |
İstanbul |
Madde 3- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 23üncü
maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma
hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması
sonucunda kesinleşmiş mahkeme kararı olmadıkça
sınırlandırılamaz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3. Maddesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ederim.
Metin
Çobanoğlu Reşat
Doğru |
Kırşehir Tokat |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Çobanoğlu, konuşacak
mısınız efendim?
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır efendim.
METİN ÇOBANOĞLU (Kırşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Değişiklik Teklifinin
ikinci turu, 3üncü maddesinde verilen bir önergeyle ilgili olarak Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dün ve bugün Tuncelide, Hakkâride
ve Diyarbakırda bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen 6
askerimize başsağlığı diliyorum. Türk milletine,
silahlı kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum; bu
tür olayların bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum ama
üzülerek görüyorum ki artık şehit haberleri, 6 askerin iki günde
şehit edilmesi haberleri bile son derece
alışılagelmiş, olağan olaylar hâline gelmiştir;
ne medyada ne Hükûmette bu konu yeteri kadar yer almamakta. Bunu da üzüntüyle,
esefle karşıladığımı ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Anayasa
değişikliğiyle ilgili ciddi endişelerimiz var. Maalesef bu
değişikliklerle ilgili kuvvetler ayrılığı
prensiplerinin, hukuk devleti ilkemizin bu değişikliklerden sonra göz
ardı edileceği, yok edileceği, özellikle yürütmenin yargı
üzerinde ciddi bir baskı uygulayacağı, hâkim
teminatının ortadan kaldırılacağı,
dolayısıyla da ülkemizde adaletin doğru dürüst
sağlanamayacağı endişelerini biz milletvekilleri ve vatandaşlar
olarak ciddi endişeler taşıyoruz.
Değerli milletvekilleri, bizi bu endişelere itecek olan
ciddi birtakım verileri de hep beraber Mecliste, bu kürsüde muhalefet
milletvekilleri olarak zaman zaman dile getirdik. Henüz bu
değişiklikler oluşmadan, bu değişiklikler ortaya
gelmeden yürütmenin yargı üzerine yönlendirme çalışmalarına
hep beraber şahit olduk. Eğer bu Anayasa değişiklikleri
gerçekleşecek olursa gerçekten yargımızın üzerinde ciddi
bir gölge düşeceği endişelerini taşıyoruz.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz görüşmelerde
burada, özellikle Adana Büyükşehir Belediye Başkanıyla ilgili
devam eden bir dava dolayısıyla Adalet Bakanımıza bazı
bilgiler vermiştik. Adana Büyükşehir Belediyesinin Belediye
Başkanının görevden alınmasıyla ilgili olarak Adana
İdare Mahkemesinde görülmekte olan bir davanın karar gününde Adalet
Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sayın
Mustafa Kökcan Bey Adanaya, oradan da Mersine gitmişti. Bu soruyu Sayın
Adalet Bakanımıza sorduğumuzda cevap olarak, Müsteşar Yardımcısının
Adanayı transit geçtiğini, Mersine gittiğini, görevi Adalet
Bakanlığında teknik işlerden sorumlu olduğunu ve
Mersine gidiş nedeninin Mersin Adliye Sarayının temeliyle
ilgili bir problem olduğundan dolayı oraya gittiğini ifade
etmişti. İşinin gücünün, Sayın Adalet
Bakanımızın söylediği gibi, inşaatlar olduğunu
ifade etmişti.
Değerli milletvekilleri, ama, bu cevaptan sonra Adanadaki
bazı gazetelerde Müsteşar Yardımcısıyla Adana Bölge
İdare Mahkemesi Başkanının Mersindeki resimleri
yayınlandı. Biz de buradan Sayın Bakana sorduk. Yine Sayın
Bakan, Bölge İdare Mahkemesinin bu davaya doğrudan
bakmadığını, İdare Mahkemesine
baktığını ve Müsteşarın da inşaat işleriyle
ilgili olarak Mersine gittiğini ifade etmişti.
Değerli milletvekilleri, ben Adalet
Bakanlığının sitesinden Sayın Mustafa Kökcan
Müsteşar Yardımcısıyla ilgili bilgiler aldım. Tabii,
teknik işlerle ilgili görevleri var ama burada çok ilginç,
Bakanlığın idari yargı ile ilgili tüm işlemlerinden
sorumlu Müsteşar Yardımcısı Sayın Mustafa Kökcandır.
Değerli milletvekilleri, ısrarla bunu niye söylüyorum?
Bağımsız yargıya diyeceğimiz hiçbir şey yok.
Kimin suçu varsa cezalandırılsın, bağımsız
mahkemelerin karşısına çıksın, kim suçluysa
hesabını versin. Buna hiçbir itirazımız yok ama bakın,
Adalet Bakanlığında idari yargıyla ilgili tüm
işlemlerden sorumlu Müsteşar Yardımcısı idari bir
davada Adana Büyükşehir Belediye Başkanıyla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çobanoğlu, ek süre veriyorum bir
dakika, lütfen tamamlayın.
METİN ÇOBANOĞLU (Devamla)
verilecek bir karar gününde
Adanayı transit geçti. diyor Sayın Bakan. Kiminle birlikte
Mersinde resimleniyor? Adana Bölge İdare Mahkemesi Başkanıyla.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Adanada o idari
mahkemenin verdiği karara itiraz edildi. İtiraz nereye
yapıldı? İtiraz, Adana Bölge İdare Mahkemesi
Başkanlığına yapıldı, 2010/556 itiraz
numarası ile.
Şimdi buradan sormak istiyorum: İdari yargının
bütün işlemlerinden sorumlu bir Müsteşar Yardımcısı
Adanaya gidiyor, Mersinde Bölge İdare Mahkemesi Başkanıyla
birlikte oluyor, görüntüleniyor, işte bugün de bu mahkemeyle ilgili, bu
itirazla ilgili dosya Sayın Mahkeme Başkanının huzuruna
geliyor. İşte, endişemiz burada, sıkıntılar
burada. Bağımsız yargıya diyeceğimiz bir şey yok
ama yargının yönlendirilmesi, yürütmenin yargı üzerinde
baskı kurması asla kabul edeceğimiz bir şey değildir.
Ben, bunları sizlerle paylaştım. Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çobanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 3 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Madde 3- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 23 üncü
maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma
hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması
sonucunda kesinleşmiş mahkeme kararı olmadıkça
sınırlandırılamaz.
BAŞKAN Sayın Kuzu, Komisyon katılıyor mu
önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyor Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın Kaplan, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu 12 Eylül darbe Anayasası
değiştirilmeden istediğiniz kadar madde değiştirin
tekrar dönüp dönüp madde değiştirmeye devam edeceksiniz.
Bakın, 1inci madde de aynıydı, bu da 2nci kez,
2001de değiştirilmiş bu fıkra. Şimdi ne ihtiyaç
doğdu tekrar değiştiriyoruz? Yani arkadaşlar, bunun özünü,
ruhunu, silsilesini değiştirmedikten sonra bu Anayasanın
İşte, 2001de değiştirirsiniz, yedi sene sonra gelirsiniz,
tekrar değiştirmeye kalkarsınız, bir şey
değişmez çünkü bu Anayasanın darbe ruhu girişindedir,
dibacesinde yazıyor. Şimdi Niye bu konu bu şekilde geliyor?
diye soruyorsunuz. Önerge verdik Kesinleşmiş mahkeme kararı
yoksa yurt dışı yasağı olmasın. dedik.
Basit birkaç örnek vereceğim. Bakın, bugüne kadar siyasi
yasaklar kime uygulanmış, şöyle birkaç örnek vereyim. 2007, çok
uzağa gitmeyelim, dönemimize ilişkin: 195.537, Türkiyeye giriş
yasağı olanlar. Kim bunlar söyler misiniz? Türkiyeye giriş
yasağı. Türkiyeden çıkış yasağının
32.417si mahkemelerce verilmiş; 284.913 tanesi de İçişleri
Bakanlığının verdiği yasaklılar. Şimdi, bunu
bırakın bir kenara, TMSF bile 40 bin kişinin yurt
dışı yasağını vermiş. Mahkeme bile
değil TMSF veriyor. Hatta, bankacıların üç aylık
bebeklerinin dahi yurt dışına çıkışı
yasaklanıyor. İnsan hakları, hukuk denen bir şey var, üç
aylık bebeğin yasak kapsamına alınmasının
mantığı ne? Velhasıl devlete borç nedeniyle yurt
dışı yasağı olanların sayısı 350 bin.
Şimdi buyurun, etti mi 1 milyon, 1 milyon yasaklı. Niye? Hani
masumiyet karinesi vardı, hani insanlar yargılanmadan, hüküm
kurulmadan, kesin mahkeme kararı olmadan masum
sayılırlardı? Al sana, daha yargılanmadan -çünkü çoğu
idari karar- soruşturma açılmadan, mahkeme aşaması olmadan
yasaklı durumuna getirip cezalandırıyorsunuz ya ekonomik suçtan
ya siyasi. Ama siyasi yasak
Nerede başlar aslında bu yurt
dışı yasakları? Hep solculara, hep muhalefete. Alın
Nazım Hikmeti, siyasi yasağı vardır; alın Abidin
Dinoyu, 1956da siyasi yasağı vardır; alın Ruhi Suyu,
kanserli olmasına rağmen yurt dışına
gidememiştir, siyasi yasağı vardır.
Yakın tarihe gelelim, sizin döneminizde, maşallah,
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanının savcı
ifadesini alıyor, Yurt dışına çıkışın
yasak. Kardeşim, bu 1 milyonluk Diyarbakır kentinin yüzde 70inin
oyunu alarak seçildi, geldi; yerel yönetimler için yurt dışında
gidip çalışması lazım, gelmesi lazım. Gelin, şart
koşalım, Türkiyenin bütün varlıklarını tapulayın,
eğer benim belediye başkanım Türkiyeden yurt
dışına çıkarsa o zaman haklısınız öyle bir
kaygı varsa. Öyle bir kaygı yokken niye bir belediye
başkanıma, Büyükşehir Belediye Başkanıma yasak koyma
ihtiyacını duyuyorsunuz?
Şimdi, burada getirmişsiniz bir öneri, diyorsunuz ki:
Soruşturma ve yargılama kapsamında hâkim kararıyla
Hâkimlerin nasıl matbu kararlar verdiğini bilmiyor
musunuz? Savcıların çekmecelerinde, nöbetçi hâkimlerin çekmecelerinde
hazır matbu kararlar var. O kararları da emniyete vermişler,
jandarmaya vermişler. Ellerinde, istediğine yazıyor,
basıyor, gönderiyor, ondan sonra e-devlet bilgisayarına gönderiyor.
Yapmayın arkadaşlar!
Biz burada bir önerge getiriyoruz. Hukuk istiyorsanız
buyurun, kesinleşmiş mahkeme kararıyla bu yasağı
koyalım; biz bunu diyoruz. Ama şunu açıklıkla söyleyeyim
ki, maalesef, bizim söylediklerimizi -bir türlü- algılama konusunda bir
sıkıntı var. Biz diyoruz ki: Bazı şeyleri
yapın. Önerilerimiz var, sizlere dosya verdik, teklifiniz geldiği
gün verdik; hem Anayasayla ilgili verdik hem Siyasi Partiler, Seçim
Yasasıyla.
Bize Pazarlık yapıyor. diyorlar. Biz pazarlık
yapmayız arkadaşlar. Demokratik ölçülerin pazarlığı
olmaz, demokrasinin pazarlığı olmaz, ilkelerinin
pazarlığı olmaz, demokrasinin ölçülerinin
pazarlığı olmaz, şeffaflığın,
çoğulculuğun, katılımcılığın
pazarlığı olmaz arkadaşlar. Bunu bir türlü
anlatamıyoruz, bunlar pazarlık konusu edilecek değerler
değildir.
Arkadaşlar, şimdi şunu ifade etmek istiyorum: Biz
ne demişiz? Yüzde 10 barajını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan, size de bir dakika ek süre
veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Biz ne diyoruz? Yüzde 10 seçim
barajı hiçbir demokratik ülkede yok, en yükseği Almanyada, yüzde 5e
indirin. Bu pazarlık mıdır, demokrasiyi, halkın özgür
iradesinin, seçmenin iradesinin Meclise gelmesini istemek? Milletin
egemenliğine çok saygılıysanız, o milletin
egemenliğinin önüne konan barajları kaldıracaksınız,
başka yolu yok. Öyle beleş milletvekilliğiyle bu kürsüleri
doldurmak, hiçbir siyasi partinin ahlakına yakışmaz. Açık
söylüyorum, kim ki yüzde 10 barajına sığınıyorsa anti
demokratik zulmün ta kendisini yapıyordur.
Bakın, bir şey daha söyleyeyim: Yüzde 7 hazine
yardımını geçen dönem sizden kopan ANAP Grubunu kuranlarla
ilgili getirdiniz. Peki, grubumuz Mecliste, niye hazine yardımı
alamıyor? Sizin ananız mı güzel, üç parti alıyor Hazine
yardımını da, Barış ve Demokrasi Partisi
alamıyor? Bu ayrımcılığın anlamı ne? Bu da
mı demokrasi pazarlık konusu? Yapmayın arkadaşlar!
Düşünce suçlarını, örgütlenme özgürlüğünü genişletin,
bu da pazarlık konusu değil. Taş atan çocuklar, bunlar da
pazarlık konusu değil. Bakın, MGK danışma
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan ek süreniz de doldu efendim.
BENGİ YILDIZ (Batman) Hasip Beyin sesi yetiyor Sayın
Başkan, mikrofona gerek yok.
HASİP KAPLAN (Devamla)
dönemi lider sultası
tartışılıyor.
BAŞKAN Sayın Kaplan, Genel Kurulu selamlamanız
için açabilirim ama böyle bir talebiniz olmadı.
HASİP KAPLAN (Devamla) Selamlayıp bitiriyorum.
Parti içi demokrasi işlesin, ön seçim olsun, ülkeme demokrasi
gelsin, hukuk gelsin, insan hakları diyoruz arkadaşlar, bunlar
pazarlık konusu değil. Demokrasinin mihenk taşlarıdır.
Bu duygularla hepinizi selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
MADDE 3- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 23 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 23- Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve
ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli
kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve
suç işlenmesini önlemek amacıyla kanunla sınırlanabilir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma
hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması
sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.
Vatandaş sınır dışı edilemez ve
yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyor Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Öztürk konuşacak
mısınız efendim?
Buyurun.
Süreniz beş dakika efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 3üncü maddeyle ilgili vermiş olduğum
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün, 7nci madde dâhil ilk yedi
madde için milletvekilleri tarafından verilen önergelerden hangilerinin
işleme alınacağı kurayla belirlenmiştir. Ben de bu ilk
yedi maddeden 1, 3, 5, 6 ve 7nci maddeler için değişiklik önergesi
vermeme rağmen talih kuşu sadece 3üncü maddeyle ilgili vermiş
olduğum önergeye konmuş bulunuyor. İşleme alınmayan
diğer önergelerimin de gerekçelerini beş dakika içinde sizlerle
paylaşmaya çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, 3üncü madde yani bu maddeyle ilgili
önergem, maddede fıkra karışıklığına son
vermek için verilmişti.
Kabul edilen 1inci maddeyle ilgili önergem Bu maksatla
alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz. hükmünün metinden çıkarılmasına ilişkindi
çünkü Anayasa Mahkemesi, kimi düzenlemelerin Anayasanın bu maddesinde
sözü edilen eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddiasıyla
açılan davalarını karara bağlarken eşitlikten ne
anladığını şu cümlelerle ifade etmiştir:
Anayasanın 10uncu maddesinde belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesi
hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilkeyle eylemli
değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin
amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar
karşısında aynı işleme bağlı
tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve
ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Yasa önünde
eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı
tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi
kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve
uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı,
ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa
Anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez. demektedir. Anayasa
Mahkemesinin eşitliğe bu şekilde bakışı bugüne
kadarki kararlarında istikrar kazandığından, kabul
ettiğiniz 1inci maddede söz konusu hükme ihtiyaç bulunmamaktaydı
diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, 5inci maddeyle ilgili verilen
önergemizde de 657 sayılı Kanunun 4/C maddesi uyarınca, geçici
personel statüsünde çalışanların kamu görevlileri kavramına
girip girmediği konusunda ortaya çıkacak tereddütlerin önlenmesi
için, bu ibare yerine kapsamı daha geniş olan kamu hizmeti
görevlileri ibaresinin kullanılması önerilmişti.
6ncı maddeyle ilgili verdiğim önergede ise maddede,
51inci maddeyle 53üncü madde arasında kavram birliğinin
sağlanması için memurlar ve diğer kamu görevlileri ibaresi
yerine işçi niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlileri
ibaresinin kullanılması önerilmişti.
Teklifle öngörülen toplu sözleşme hakkı kamu
görevlilerine yeni bir şey getirmemektedir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu
kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir. diyerek toplu
görüşmelere anayasal bir kesinlik kazandırılmaktadır ancak
bu ifadenin sadece Anayasa maddesinde kalma ihtimali vardır; zira, toplu
sözleşme hükmünde olduğu belirtilen Hakem Kurulu kararının
gereği için ya gerekli Bakanlar Kurulu kararlarının
çıkartılması ya da ek olarak yasal düzenleme yapılması
gerekecektir, gereğinin yapılmamasının
yaptırımı da bulunmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, teklifin 7nci maddesiyle ilgili
olarak verilen önergemde ise memurlara verilen toplu sözleşme
hakkının kâğıt üzerinde kalmaması için kamu
görevlilerine de grev hakkının tanınması önerilmiştir.
Önergelerimin çoğu işleme alınmadığı
için, ne yazık ki sadece 3üncü maddeyle ilgili desteklerinizi
isteyebiliyorum.
Tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Öztürk, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 3. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Madde 3- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 23. maddesinin
üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Seyahat hürriyeti, hâkim kararıyla, suç soruşturma ve
kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Köktürk, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 3üncü maddeye yönelik değişiklik
önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, barışta savaştan çok şehit veren, 5
bine yakın maden emekçisini yerin yüzlerce metre altında grizularda,
iş kazalarında yitiren, emeğin kenti, emeğin başkenti
bir Zonguldak Milletvekili olarak, tüm emekçilerimizin 1 Mayıs
İşçi Bayramını, Birlik ve Dayanışma Gününü bir
kez daha yürekten kutlamayı bir borç biliyorum.
Yine, değerli milletvekilleri, hain saldırı
sonucunda yaşamını yitiren şehitlerimiz, askerlerimiz için
ulusumuzun taşıdığı büyük acıyı yürekten
paylaşıyorum. Tüm ulusumuza ve şehitlerimizin ailelerine
başsağlığı diliyorum. Bölücü terörün hak ettiği
yanıtı alacağı inanç ve kararlılığı
içerisinde, bir kez daha şiddetle kınıyorum.
Değerli milletvekilleri önerge verdiğimiz 3üncü madde
yerleşme ve seyahat özgürlüğüne ilişkin Anayasanın 23üncü
maddesinde değişiklik içermektedir. Bu maddede, aslında üç temel
konu üzerinde şekillenen Anayasa değişiklik teklifi ve
aslında tasarısının, kamuoyunda halkımız
tarafından daha kolay hazmedilmesi için tavşan-havuç yöntemiyle
tasarıya yerleştirilen bir maddedir. Aslında bu madde üzerinde
tüm Meclis gruplarımızın, tüm milletvekillerimizin
uzlaşısı söz konusudur ancak tüm milletvekillerimizin, tüm
Meclisimizin üzerinde uzlaşısı söz konusu olan böyle bir maddeye
dahi, temel hak ve özgürlüklere yönelik bu maddeye dahi Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu gereken özeni göstermemiş, bu madde Anayasa Komisyonunda
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin yoğun çabaları sonucunda
kısmen de olsa düzeltilerek Meclis Genel Kuruluna getirilebilmiştir.
Değerli milletvekilleri, ancak bu değişikliklerin,
bu temel hak ve özgürlüklerin Anayasa metinlerinde soyut olarak yer
alması, bu temel hak ve özgürlüklerin somut olarak kullanılması
olanağını beraberinde getirmiyor. Özellikle gelir
dağılımının alabildiğince bozulduğu bizim gibi
ülkelerde bu temel hak ve özgürlükler maalesef toplumun çok sınırlı
bir kesimince oldukça geniş bir biçimde kullanılırken toplumun
büyük bir kesimi bu temel hak ve özgürlüklerden gerektiği gibi
yararlanamıyor. Burada büyük bir tezatlık oluşuyor.
Değerli milletvekilleri, daha geçtiğimiz aylarda
kendisi, çocukları, damatları ve kardeşleri için değeri
1-1,5 milyon dolar olan Çamlıca Kısıklıdaki beş adet
villaya yerleşen Sayın Başbakanın yerleşme
özgürlüğünün, Birleşmiş Milletler raporuna göre 31 bini sokakta
yaşayan, 500 bini yardıma muhtaç olan çocuklarımız için ne
anlam ifade ettiğini sorgulamak gerekiyor. Görev yaptığı
süre içerisinde 80i aşkın ülkeye 250nin üzerinde ziyaret
gerçekleştiren ve ekonomik kriz döneminde 61 milyon dolar vererek 3üncü
uçağını alan Sayın Başbakanın ve yine
geçtiğimiz günlerde çocukları, torunları ve 200e yakın
seçkin hanımefendi konuğuyla Brüksele gitme mutluluğunu
yaşayan Sayın Emine Erdoğanın seyahat özgürlüğünün
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Evet, Sayın Başbakanın Ananı da al git.
dediği tarım emekçilerimizin anneleri, Tekel işçilerimizin
cefakâr anneleri ve onların, tıpkı Emine Erdoğan gibi
kıymetli torunları için ne anlam ifade ettiğini de burada
tartışmak gerekiyor.
Evet, yine, değerli milletvekilleri, yarım ton kömüre,
iki paket makarnaya muhtaç hâle getirilen geniş halk kitleleri için, her
gün acaba bugün iş bulabilir miyim umuduyla evinden çıkan 7 milyon
işsiz için, acaba bugün dükkânımı açık tutabilecek miyim
kaygısı taşıyan esnaf ve sanatkârlarımız için, bu
seyahat özgürlüğünün, bu yerleşim özgürlüğünün de
kullanılıp kullanılamadığını,
yararlanılıp yararlanılamadığını, bu Meclis
kürsüsünde tartışmak, değerlendirmek gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak bu Anayasa
Değişiklik Teklifinde, halkımızın temel
sorunlarına yönelik çözüm önerileri ve anayasal güvenceler yoktur. Bu
Anayasa değişiklik paketi, toplumsal bir reform paketi değildir.
Bu Anayasa değişiklik paketi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
milletvekillerince ifade edildiği gibi, bir demokratikleşme, insan
temel hak ve özgürlüklerini yaşama geçirme projesi de değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köktürk, ek süre veriyorum bir dakika,
lütfen konuşmanızı tamamlayın.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) Tam tersine, bu
değişiklik teklifi, parlamenter demokrasilerin temel güvencesi olan
kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırarak
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesini Adalet ve
Kalkınma Partisinin kuyruğuna takmaya yönelik, yargıyı
yürütmenin egemenliğine sokmaya yönelik bir yasa teklifi, bir yasa
tasarısıdır.
Yine bu değişiklik paketi, hangi şart ve
koşullarda olursa olsun, hangi hedefler güdülürse güdülsün, hangi eylemler
gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, parti kapatmayı
olanaksız hâle dönüştürerek laik, demokratik, çağdaş
cumhuriyeti korumasız bırakma projesidir. Bu değişiklik
tasarısı, küreselleşme ve globalleşme denilen emperyalizmin
yeni biçiminin, son kale olan ulus devletimize yönelik sivil darbeyi, içerideki
taşeronları vasıtasıyla nihai amacına, nihai sonucuna
ulaştırma projesidir.
Ancak, değerli milletvekilleri, Meclisimize, ulus
devletimize, insan hak ve özgürlüklerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köktürk, ek sürenizde doldu.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) Bağlıyorum.
BAŞKAN Sadece selamlama yapmanız için mikrofonu tekrar
açıyorum. Lütfen Genel Kurulu selamlayınız.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) Ancak, yüce Meclisimizin,
anayasal denetim organımızın ve egemenliğin gerçek sahibi
olan halkımızın bu projeye geçit vermeyeceği inancı
içerisinde yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç
önerge de aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme
alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1inci ek sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 23 üncü maddesinin 5 inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Vatandaşın seyahat hürriyeti ancak suç
soruşturması ve kovuşturması sebebiyle hâkim kararına
bağlı olarak sınırlandırılabilir.
Diğer önerge sahipleri: |
Abdurrahman
Arıcı |
Antalya |
Aşkın
Asan |
Ankara |
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu önergelere?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Gönül, konuşacak
mısınız, gerekçe mi?
AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Sayın Arıcı?
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Sayın Asan?
AŞKIN ASAN (Ankara) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Seyahat hürriyeti, yurt dışına çıkma hürriyeti
de dâhil olmak üzere daha geniş kapsamlı olduğundan ifade tercih
edilmiştir.
BAŞKAN Birlikte işleme aldığım
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim? Affedersiniz.
CANAN ARITMAN (İzmir) Bir saattir ayakta.
BAŞKAN Yoklama talebi mi var?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
özellikle uzun süre ayakta bekledim ki lütfedip bakarsınız
Yoklama
istiyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, kusura
bakmayın.
Oylamadan önce yoklama talebi var. Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızı şimdi tespit ediyoruz:
Sayın Özyürek, Sayın Kaptan, Sayın Selvi,
Sayın Keleş, Sayın Paçarız, Sayın Köktürk, Sayın
Arıtman, Sayın Çöllü, Sayın Emek, Sayın Özdemir, Sayın
Diren, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Meral, Sayın Serter,
Sayın Tamaylıgil, Sayın Baytok, Sayın Koçal, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Oksal, Sayın Dibek.
İsimlerini okuduğumuz arkadaşlarımız
sisteme girmiyorlar.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum efendim.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip
Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497ye 1inci Ek) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 3üncü madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Biraz sonra maddenin gizli oylamasını
gerçekleştireceğiz ancak birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.56
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.03
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 99uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Teklifin 3üncü maddesinin gizli oylamasında
kalmıştık.
Şimdi teklifin gizli oylamasına Adana ilinden
başlayacağız ama değerli milletvekili
arkadaşlarım, daha önceki hatırlatmalarımı tekrar
ediyorum.
Bildiğiniz gibi, size verilen pullardan beyaz olanı
kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı
çekimser oyu ifade etmektedir.
İsmi okunmayan milletvekili arkadaşımız lütfen
sıraya girmesin. Daha önceki iki oylamada olduğu gibi intizam
içerisinde oylamamızı gerçekleştireceğimizi
düşünüyorum ve Adana ilinden gizli oylamaya başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan
arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutuları kaldırılsın.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 3üncü maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Oy Sayısı : 407 |
Kabul : 335 |
Ret : 71 |
Çekimser : - |
Boş : 1 |
Geçersiz : - |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Fatih
Metin |
Konya Bolu |
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime kırk dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.53
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.37
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 99uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Önceki oturumda teklifin 3üncü maddesi kabul edilmişti.
Şimdi teklifin 4üncü maddesini okutuyorum.
Buyurun.
MADDE 4- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci
maddesinin kenar başlığı I. Ailenin korunması ve
çocuk hakları şeklinde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek
yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla
kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına
sahiptir.
Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı
çocukları koruyucu tedbirleri alır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 4üncü madde üzerinde
elli önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci
maddesine eklenen 2 nci fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
İsmail
Bilen
Manisa
Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete
karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci
maddesine eklenen 2 nci
fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Kerem
Altun
Van
Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete
karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci
maddesine eklenen 2 nci
fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Veysi
Kaynak
Kahramanmaraş
Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete
karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci
maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete
karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4. maddesine
aşağıdaki şekilde bir fıkra eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Canan
Arıtman Birgen
Keleş Bihlun
Tamaylıgil |
İzmir İstanbul
İstanbul |
F. Nur
Serter Akif
Ekici Ali
Koçal |
İstanbul Gaziantep Zonguldak |
Çocuklar her halde Çocuk Mahkemelerinde yargılanır ve hüküm
giymeleri halinde cezalarını çocuklara özel, koruma ve rehabilitasyon
amaçlı kurumlarda çekerler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 4 ncü maddesinin aşağıda ki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özdal
Üçer Bengi
Yıldız Hasip
Kaplan |
Van Batman Şırnak |
M.
Nezir Karabaş |
Bitlis |
Madde : 4
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci maddesinin
kenar başlığı I. Ailenin korunması ve çocuk
hakları şeklinde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. Her çocuk, korunma ve
bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı
olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki
kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve
şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.
Çocuk hakları sözleşmeleri ve evrensel hukuk kuralları
uyarınca ana dile çekince konulamaz.
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği
teklifinin, 4. maddesinin teklif metninden çıkarılması için
gereğini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Oktay
Vural Mehmet
Şandır |
Konya İzmir Mersin |
Behiç
Çelik S. Nevzat Korkmaz Şenol Bal |
Mersin Isparta İzmir |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN İzmir Milletvekili Sayın Şenol Bal
önerge üzerinde konuşacaklar, süreleri beş dakikadır.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasa değişiklik paketi üzerinde, ikinci tur
oylamada, 4üncü madde üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, evet, biz hiç bıkmadan ve
usanmadan, bu Anayasa değişiklik paketi teklifiyle ilgili
görüşlerimizi sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Ben
umudumu yitirmedim hâlen. Hâlen bu ülkede, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi,
gazi Mecliste, Türkiyede huzur isteyen ve milletin bölünmez bütünlüğüne
inanan, yürütmenin yasama üzerindeki baskısından rahatsız olan
sayın milletvekilleri bulunduğuna inanıyorum.
Değerli milletvekilleri, yasama, yürütme ve yargı
erkleri arasında çatışma ve müdahale yaratacak bir anayasa
teklifine Hayır. demeliyiz. Demokratik parlamenter rejimin özüne
aykırı olan bu Anayasa değişiklik paketine Hayır.
demeliyiz. Yine, yasama, yürütme ve yargı arasında denge ve denetimin
bozulmasına sebep olacak bu teklife Hayır. demeliyiz. Yine, PKK
açılımına anayasal hukuki alt zemin hazırlayan bu teklife,
sayın milletvekilleri, Hayır. demeliyiz. Yandaş yargı
kurumu oluşturulmasına, sayın milletvekilleri, Hayır.
demeliyiz.
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Ne alakası var ya?
ŞENOL BAL (Devamla) Sayın milletvekilleri, evet,
gelin, bu Anayasa değişiklik teklifini milleti cepheleştirmede,
kutuplaştırmada kullanmayalım. Çünkü bu teklifin millete bir
hayrı yok değerli milletvekilleri. Bu teklifle muhtelif kesimleri
hoşnut edecek bazı maddeler konulmuş olsa da zarfa baktırıp
mazrufu gözden kaçırmaya çalışılıyor bu teklifle. Yani
bu teklifle sayın milletvekilleri, elmalar, armutlar bir araya
getiriliyor, Bunun adı ayvadır. deniliyor ve millete yedirilmeye
çalışılıyor.
Değerli milletvekilleri, bu milletin ve milletin temsilcisi
olan bizlerin bu enerjiyi ve çabayı bu milleti teslim almaya yönelik
konularla lütfen heba etmeyelim. Demokratik parlamenter rejimin özünü bozacak
bu teklife kesinlikle Hayır. diyelim.
Bakınız değerli milletvekilleri, siyasi partilerin
kapatılmasıyla ilgili, HSYKyla ilgili, Anayasa Mahkemesinin
yapısına ve üye seçimine ilişkin maddeler incelendiğinde
nasıl ince ince hesap yapıldığını görmemek mümkün
değil değerli milletvekilleri. Evet, anayasalar -daha önceki
konuşmamda da ifade ettim- çerçeveyi çizerler, kanunlar da detayları
ortaya koyar ama Anayasada, bu getirilen teklifte, öyle maddeler var ki Yüksek
Seçim Kurulu bildirgesi gibi oluşturulmuş maddelerle karşı
karşıyayız. Evet, bu maddelerin arasına serpiştirilen,
dağıtılan ve çok üzücüdür ki ikincil duruma düşürülen çocuk
hakları, insan hakları, işte kadın haklarıyla ilgili
maddeleri burada konuşmak gerçekten abesle iştigaldir. Şimdi,
insan hakları, çocuk haklarıyla ilgili maddeleri referanduma
sunduğunuzda eğer millet Hayır. derse bunları uygulamayacak
mıyız sayın milletvekilleri? İnsan temel hak ve
hürriyetleri uluslararası standartlarda artık her ülkenin Anayasaya
koyma ihtiyacı duymadan uyguladığı bir konu değil mi?
Bugün burada Çocuk Koruma Kanununda eksiklikler varsa onu
tartışmalıydık. Birleşmiş Milletler Çocuk
Hakları Sözleşmesine taraf olan bir ülke, Çocuk Koruma Kanununu
yapmış bir ülke, bugüne kadar çocuklarımıza eşit
fırsatlar sağlayabilmiş midir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bal, ek süre veriyorum bir dakika, lütfen
konuşmanızı tamamlayın efendim.
ŞENOL BAL (Devamla) Devletin koruması altında
olan çocuklarımızı koruyabildik mi sayın milletvekilleri?
Son günlerde işte Siirt olaylarında, Manisa olaylarında
Bunlar
basına yansıyanlar. Bu aksaklıkları ve toplumsal
problemleri niçin konuşmuyoruz değerli milletvekilleri?
Evet, yani, bu yapılanlar, yapılamayanlar
çocuklarımız için, Anayasamızda olmadığı için
midir yoksa yönetim zafiyeti ve zihniyetin tezahürü müdür? Bunları bir
değerlendirmek gerekir.
Değerli milletvekilleri, 21inci yüzyılda her kesimin benimseyeceği
bir anayasaya kavuşabilmenin yolu, bugün Meclise bir dayatmayla getirilen
bu Anayasa değişiklik paketi olamaz. Gelin, hep birlikte
dayatmacı olmayan, dikte ettirilmeyen bir anayasa için lütfen
oylarınızı ret olarak kullanın ve bir araya gelip bir
anayasa komisyonu oluşturarak, uzlaşma komisyonu oluşturarak
millet için anayasa yapalım değerli milletvekilleri.
Saygılarımla. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin aşağıda ki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız (Batman) ve arkadaşları
Madde : 4
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci maddesinin
kenar başlığı I. Ailenin korunması ve çocuk
hakları şeklinde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. Her çocuk, korunma ve
bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı
olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki
kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete
karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır. Çocuk
hakları sözleşmeleri ve evrensel hukuk kuralları uyarınca
ana dile çekince konulamaz.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Üçer, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
Sayın Üçer, süreniz beş dakika efendim.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlar; önergemiz lehine konuşmak üzere söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öyle bir anayasa olmalı ki bir Mecliste, çocukların
bütün haklarını temel insan hakları kapsamında güvence
altına alan ve vicdanen herkesi rahatlatan bir anayasa. Sadece bir
kıyısından, köşesinden yakalayıp da cüzi bir
çözümleyici yaklaşımla Anayasaya çocuk haklarını
serpiştirmek, anayasa etiği açısından uygun değildir.
Ülkemizde çocuklar, devlet koruması altında bulunan çocuklar istismar
edilmekte, şiddete maruz kalmakta; aile yükümlülüğünde bulunan
çocuklar istismar edilmekte, suça itilmekte; mevcut ekonomik koşullar
içerisinde ailelerin çaresiz olarak çocuklarını sahiplenemediği
bir ortamda çocuklar madde bağımlılığına, suça
itilmekte, eğitim hakkından yoksun bırakılmakta
-açlıktan ölen çocuklar var bu ülkemizde- açlıktan ölmeye mahkûm
edilmekte. Bütün çocukların yaşamış oldukları
sorunları düşündüğümüzde, herkesin kendi çocukluğunu gözden
geçirmesi, çocukken hangi hülyalarla, hangi duygu, düşüncelerle
büyüdüğünü tahayyül etmesi gerekmektedir. Bizim kendi dilimizde
yetişkinlerin dillerine ...(x) olmuş bir ağıt
niteliğinde, hatta geçmişe öykünen, her zaman çocukluk özlemini dile
getiren ...(x) gibi bir duyguyu şu an ne
kadar tercüme ederim bilmiyorum ama her çocuğun kendi ailesiyle
birlikte, anne-baba şefkatinde, eğitim hakkının,
sağlık hakkının, beslenme hakkının, barınma
hakkının, çocuk onuru, oynama hakkının güvence altına
alındığı medeni bir ülkeyi yaratmak amacıyla eğer
bir anayasa maddesi oluşturulacaksa buna biz koşulsuz Evet. deriz,
fakat sadece çocukların cezaevlerinde yargılanmasını
düzenlemeye dönük bir hedefi olan anayasa çalışmasıysa buna biz
Hayır. deriz.
Cezaevinde şu an hukuksuzluğa maruz kalan yüzlerce çocuk
tutuklunun, binlerce çocuk tutuklunun hangi duyguları
yaşadığını bu Hükûmet bize açıklayabilir mi?
YİBOlarda istismara uğrayan ve suça itilen çocukların
duygularının çözümsüz kalmasının ya da
duygularının, özlemlerinin giderilmemiş olmasının
sorumluluğunu üstlenen Hükûmet bu konuda bu Meclisi tatmin edecek bir
açıklamada bulunabilir mi? Çocuklar söz konusu olunca, yine bu Mecliste 82
Anayasasını oylayanlar, onaylayanlar, çocukken asılan Erdal
Erenin duygularının nesillere aktarılışı
boyutunda hangi çocukların, neler hissettiğini açıklayabilir mi?
Erdal Eren bir çocuktu ve idam edildi. Cumhuriyet tarihinde idam edilen tek
çocuk da Erdal Eren değildi ama son olması için, Erdal Eren ve Erdal
Eren ruhunu taşıyanların özgür ve mutlu bir yaşam
sürdürebilmesi için, çocuksu özlemlerin, çocuksu hayallerin bu ülkede
gerçekleşebilmesi için, Ceylan Önkolların ölmemesi, Uğur
Kaymazların ölmemesi, zindanların çocuklarla dolmaması,
YİBOlarda yüz binlerce çocuğun anne-baba hasretiyle eğitim dayatmasına
tabi kalmaması için eğer bir çözüm yaklaşımı varsa,
bunu elbette açık yüreklilikle destekleriz ama böyle bir ne samimiyeti
görmekteyiz ne de çocuk haklarına dönük bir olumlu adımı
görmekteyiz. Sadece kendini siyasal anlamda tatmin etmeye dönük, bir parti
anayasası oluşturmaya dönük bir çabaya bizim vicdanen rahat bir
şekilde Evet. dememizi beklemek vicdansızlık olur. Bu konuda,
lütfen, sayın milletvekilleri, hepinizi samimiyete davet etmekteyiz.
Eğer bir anayasa oluşturulacaksa Anayasanın 42nci maddesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Üçer, ek süre veriyorum bir dakika,
lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla)
ana dilde eğitim hakkını
engelleyen, antidemokratik 82 Anayasasını ortadan kaldıracak
adımlar atalım, eğer bir anayasa oluşturulacaksa,
çocukların infazını engelleyecek bir anayasaya ortak imzayı
atalım, eğer bir anayasa oluşturulacaksa zindanlarda
çocukların devlet baskısıyla ezilmesini engelleyecek bir
anayasaya ortak imzayı atalım ama bu ortaklığı
göremiyor, bu ortaklığı hissedemiyorsak, her sabah kalkıp,
çocuklarımızı okullarda askerî nizamiye usulü sıraya dizip
tek tipçi bir zihniyetle biz, varlığını Türk varlığına
armağan edecek bir zihniyeti devam ettirecek bir Hükûmetin programına
imza atacaksak Hayır.
O zaman, şunu birlikte hareket eden
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) Saçmalıyor!
(x) Bu bölümlerde, Hatip
tarafından Türkçe olmayan bir dille birtakım kelimeler ifade edildi.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Bu bir gerçekliktir. Her sabah bu ülkede
yedi yaşından on dört yaşına çocukların
varlığı Türk varlığına armağan ediliyor.
Oysa, dünya çocukları armağanı hak eder. Biz çocuklarımıza
armağanlar sunalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Üçer, ek süreniz de doldu efendim.
Teşekkür ederiz.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Varlığımız
çocuklarımıza armağan olsun.
Saygıyla hepinizi selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından
Taş atıyorlar. sesi, gürültüler)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ÖZDAL ÜÇER (Van) Siz çocukların ellerine taş verenleri
çok iyi bilmektesiniz.
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Çocukların
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Üçer, lütfen oturun yerinize.
Diğer önergeyi okutuyorum
ÖZDAL ÜÇER (Van) Çocukların ölümlerine ferman getirenler,
bir gün bu fermanda boğulacaklarını bilmeliler. Çocukların
ölümüne
(AK PARTİ sıralarından Otur yerine! sesleri)
BAŞKAN Sayın Üçer, lütfen oturun yerinize.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Ben ne yapacağımı senden emir
alacak değilim. Ne yapacağımı senden emir alacak
değilim.
BAŞKAN Lütfen
Arkadaşlar, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Siz hep baskı, hep dayatma güdüyorsunuz.
Taş atan çocukları panzerlerle ezen anlayışı protesto
etmelisiniz siz.
BAŞKAN Sayın Üçer, lütfen oturun yerinize.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Gaz mermisiyle, bombayla öldürülen Zeynep
Önkolun vicdanınızı sızlatmasını beklemek
ayıp değildir. Her konuda şey yapmayın. (AK PARTİ
sıralarından Otur yerine! sesleri) Sizden mi öğreneceğiz
oturup oturmayacağımızı? Haddinizi bilin! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RECEP KORAL (İstanbul) Elbette öğreneceksin!
BAŞKAN Sayın
Üçer, böyle bir usulümüz yok, lütfen yerinize oturun, lütfen
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4. maddesine
aşağıdaki şekilde bir fıkra eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Canan
Arıtman (İzmir) ve arkadaşları
Çocuklar her halde Çocuk Mahkemelerinde yargılanır ve
hüküm giymeleri halinde cezalarını çocuklara özel, koruma ve
rehabilitasyon amaçlı kurumlarda çekerler.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Arıtman, siz konuşacaksınız herhâlde, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır efendim.
CANAN ARITMAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çocuk suçluluğu, çocuğun ve toplumun geleceğini
ilgilendirir. Bu nedenle de önemli olan, suç işleyen çocuğu
cezalandırmak değil, onu topluma kazandırmaktır.
Önergemizin amacı bu olup, ayrıca taraf olduğumuz
uluslararası sözleşmelerin de gereğidir. Onun için Sayın
Bakanın, Sayın Komisyonun bu önergeye katılmamalarını
da esefle karşılıyorum.
Bakın, ülkemizin her köşesinden taciz ve tecavüze
uğramış, hakları korunmamış
çocuklarımızın yürek yakan feryatları yükseliyor.
Şimdi de siz onları koruyabilecek hukuk devletini yok etmekle
meşgulsünüz. Çocuklarımızın geleceğini dipsiz
karanlık kuyulara atıyorsunuz. Zaten, çocukları korumak gibi bir
amacınız da yok. Umurunuzda bile değil çocuklar.
Amacınız çocukları bir araç olarak kullanıp, milleti
çocuklarla kandırıp AKP diktası kurmak, çocukları yem
yapıp milleti avlamak derdindesiniz. Millete böyle tuzak kuruyorsunuz,
çocukların arkasına AKP darbesini saklıyorsunuz.
Amacınız Habur hukukunu, daha doğrusu hukuksuzluğunu ülke
geneline yaymak.
Hukukun yok edildiği, demokrasinin katledildiği bu
Anayasa değişikliği paketiyle cumhuriyet rejiminin, hukuk
devletinin temellerine bomba konmuş olacak. Bu tasarı hukuksal ve
siyasal kavramların içini boşaltıp bireyleri, devleti
darmadağın edecek, kaosa neden olacak. Bu tür politik yargı,
tarihte Nazi Almanyasında, Mussolini İtalyasında
yaşandı ve felakete neden oldu. Akıl, sağduyu ve vicdan bu
tasarıyı reddetmeyi emreder.
Değerli AKP milletvekilleri, sizlere sesleniyorum, sizlerin
aklına, vicdanınıza, sağduyunuza sesleniyorum: Gelin,
yetkinizi, oylarınızı kötüye kullanmayın, siyasi tarihe
ayıplı olarak geçmeyin.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Siz kendi oyunuzu kullanın.
CANAN ARITMAN (Devamla) Bakınız, bu tasarı
AKPnin tek başına, oy gücüyle çıkardığı bir
sivil dikta anayasası olarak tarihe geçecek ve daima en ağır
biçimde yerilecektir. Demokratik hukuk devletinin temelini oluşturan
kuvvetler ayrılığı ilkesine ve Anayasanın 2nci
maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olan bu
tasarıyla hukukun üstünlüğü, hukukun güvenirliği yok
edilmiş oluyor. İnsanımıza, ülkemize yazık olacak.
Gelin, vicdanlarınızı tutsak etmeyin; yargı erkini, yasama
erkinin tutsağı yapacak maddeleri kabul etmeyin. Gelin, vicdanlarda
sonsuza değin mahkûm edilmeyin. Milletin vekili olduğunuzu
göstermenin şimdi tam yeri ve zamanıdır.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Aynen öyle.
CANAN ARITMAN (Devamla) Gelin, 1 Mart Tezkeresinde
başardığımız gibi çok şerefli bir kararı
tekrar bu Anayasa değişikliğinde alalım.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Biz oy kullanarak
yapıyoruz.
CANAN ARITMAN (Devamla) Bu gazi Meclisi kuran
atalarımızın ruhları taciz olmasın. Onların
zorluklar ve yokluklar içerisinde kurduğu bu cumhuriyet, bu hukuk devleti,
sadece bizlere kalan bir miras değil, aynı zamanda
çocuklarımızın da emanetidir. Bu kutsal emanete hıyanet
etmeyin; aksi hâlde, çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek
nesillerimize bunun hesabını veremezsiniz, onların yüzlerine
bakamazsınız.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Kararı millet verecek.
CANAN ARITMAN (Devamla) Bakın, değerli
milletvekilleri, tüm mevkiler, tüm makamlar gelip geçicidir. Herkes önünde
sonunda evine, memleketine ve millete dönecektir. Önemli olan,
yaşamımızın geri kalan kısmında ailemizin,
dostlarımızın ve milletimizin yüzüne alnı ak,
başı dik bakabilmektir. Kaç dönem milletvekili olduğunuz da
önemli değildir. Vatanını, milletini gözetmiş, onun
hakkını, hukukunu korumuş, yüceltmiş bir milletvekili olup
olmadığınız önemlidir. Milletvekili olurken ettiğiniz,
burada ettiğiniz o yemine sadık kalmış olmak
çocuklarınıza bırakabileceğiniz en değerli
mirastır. Sakın, gaflet, dalalet ve asla hıyanet içerisinde
olmayın.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Kararı millet verecek, millet.
CANAN ARITMAN (Devamla) Hukukun gücünü yok edip güçlünün
hukukunun egemen olmasına izin vermeyin. Habur yargısını
Türkiyede genelleştirmeyin.
Bakın, Hitlerin sonu ne oldu? İntihar etti. Hem
yandaşlarını hem milletini ve dünyada milyonlarca insanı mahvetti.
Dünya var oldukça insanlık onu lanetle anacaktır. Bu arada, akıl
ve ruh sağlığı yerinde olan hiçbir siyasetçi tarih boyunca
lanetle anılmayı istemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arıtman, süreniz doldu. Size de ek
süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
CANAN ARITMAN (Devamla) Peki, teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Bu arada, savaş meydanlarında ülkesini düşman
işgalinden kurtarmış, çok partili rejime geçerek bu ülkeye
demokrasiyi getirmiş ülkemizin ikinci Cumhurbaşkanını,
ikinci Genel Başkanımız Sayın İsmet İnönüyü, onu
çok haksız bir şekilde Hitlere benzetmek hiç kimsenin haddi
değildir. Eğer günümüzün Hitlerini arayanlar varsa aynaya bakmaları
yeterlidir. (CHP sıralarından alkışlar)
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Bak aynaya.
CANAN ARITMAN (Devamla) Değerli milletvekilleri,
bakın, bugün, bu ülkenin dört bir köşesinde şehit cenazeleri
kalktı. Bu milletin yüreğine ateş düştü. Ben, demin,
kuliste, arada, çok değerli milletvekillerini gözyaşları
içerisinde gördüm o şehit cenazelerini seyrederken ama bir tane AKPli
yoktu içerisinde. Onlara bakan bile, o haberleri izleyen bile yoktu. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arıtman
CANAN ARITMAN (Devamla) Siz şehit cenazelerine bile
katılamıyorsunuz, o haberleri bile izleyemiyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Arıtman, ek süreniz de doldu, lütfen
Genel Kurulu selamlayınız.
CANAN ARITMAN (Devamla) Milletin derdi işsizlik, yoksulluk,
terör.
BAŞKAN Sayın Arıtman
CANAN ARITMAN (Devamla) Biz bugün burada ne konuşuyoruz? Ne
konuşuyoruz burada? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Arıtman.
CANAN ARITMAN (Devamla) Bugün sizi Yüce Divandan kurtaracak
Anayasa değişikliğini konuşuyoruz.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Hadi oradan!
BAŞKAN Sayın Arıtman, teşekkür ederiz.
CANAN ARITMAN (Devamla) Yazıktır, ayıptır,
günahtır!
Bu kürsüde, burada, milletin derdine derman olmamız
lazım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Arıtman, teşekkür ederiz.
CANAN ARITMAN (Devamla) Onun işsizliğini, onun
yoksulluğunu, terörünü
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Arıtman, teşekkür ederiz.
Lütfen
CANAN ARITMAN (Devamla) Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, yoklama
talebimiz var.
BAŞKAN Oylamaya geçmeden önce bir yoklama talebi
olmuştur.
Şimdi, yoklama talebinde bulunanların isimlerini
okuyorum: Sayın Şandır, Sayın Vural, Sayın
Çalış, Sayın Çakır, Sayın Bal, Sayın Aksoy,
Sayın Sipahi, Sayın Özdemir, Sayın Çelik, Sayın Akkuş,
Sayın Asil, Sayın Serdaroğlu, Sayın Yunusoğlu,
Sayın Akçay, Sayın Taner, Sayın Yalçın, Sayın
Nalcı, Sayın Uslu, Sayın Yıldız, Sayın Enöz,
Sayın Ural.
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
İsimleri geçen arkadaşlarımız sisteme
girmeyecekler. Bir kez daha hatırlatıyorum.
İki dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER ( Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri ( Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip
Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497ye 1inci Ek) ( Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım dört
önerge de aynı mahiyettedir. O nedenle, birlikte işleme
alacağım ve istemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci
maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete
karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.
Diğer önergelerin imza sahipleri:
Veysi
Kaynak |
Kahramanmaraş |
Kerem
Altun |
Van |
İsmail
Bilen |
Manisa |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Gönül, konuşacak
mısınız, gerekçe mi?
AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Gerekçe...
BAŞKAN Sayın Kaynak?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Gerekçe
BAŞKAN Sayın Altun?
KEREM ALTUN (Van) Gerekçe
BAŞKAN Sayın Bilen?
İSMAİL BİLEN (Manisa) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Çocukların korunması, bakım ve gözetimi
hususlarında devletin koruyucu tedbirler alması ve özellikle küçük
yaşta suça karışmasının önlenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Birlikte işleme aldığım
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 4üncü madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bildiğiniz üzere, size verilen pullardan beyaz olanı
kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı
çekimser oyu ifade etmektedir.
Şimdi gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ismi okunmayan milletvekili
arkadaşımız lütfen sıraya girmesin.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan başka
arkadaşımız var mı? Yok.
Sayın milletvekilleri, oy kullanma işlemi
tamamlanmıştır.
Lütfen oy kutularını kaldıralım.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 4üncü maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Oy Sayısı : 408 |
Kabul : 338 |
Ret : 69 |
Çekimser : - |
Boş : 1 |
Geçersiz : - |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Yusuf
Coşkun |
Konya Bingöl |
Teklifin 4üncü maddesi kabul edilmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, 5inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 51 inci
maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 5inci madde üzerinde
elli beş önerge vardır. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 5 inci maddesinde geçen dördüncü fıkrası ibaresinden sonra
gelmek üzere 1.9.2010 tarihinden itibaren ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederim.
Dilek
Yüksel
Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 5. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ergün
Aydoğan Fatma
Nur Serter Oğuz
Oyan |
Balıkesir İstanbul İzmir |
Madde 5.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 51inci
maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmış ve 5inci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
İşçi niteliği taşımayan kamu
görevlilerinin sendika kurma hakkının kullanılmasında
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 5. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 5.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 51.
maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmış ve 5. fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
İşçi niteliği taşımayan kamu
görevlilerinin sendika kurma hakkının kullanılmasında
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
Şevket
Köse Ali
Koçal |
Adıyaman Zonguldak |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ufuk
Uras Bengi
Yıldız Hasip
Kaplan |
İstanbul Batman Şırnak |
Özdal
Üçer |
Van |
Madde 5.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 51 inci
maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmış, aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
ILO Sözleşmesi hükümleri esas alınır,
kadınlar ve erkekler üye oldukları sendika ve üst
kuruluşların yönetim organlarında kendi
sayılarının en az üçte bir oranında temsil edilir.
BAŞKAN Şimdi okutacağım en aykırı
üç önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin
5. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini
arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Oktay
Vural Mehmet
Şandır |
Konya İzmir Mersin |
S. Nevzat
Korkmaz Behiç
Çelik İsmet
Büyükataman |
Isparta Mersin Bursa |
Mehmet
Ekici Ali
Uzunırmak |
Yozgat Aydın
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5. Maddesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ederim.
Ali
Uzunırmak Reşat
Doğru |
Aydın Tokat |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5. Maddesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ederim.
Mehmet
Ekici Mehmet
Şandır |
Yozgat Mersin |
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, şimdi, bu
önerge işlemlerinde yanlış yapıyorsunuz, önergelerin
hepsini okumak zorundasınız. İşleme alma konusu ayrı
bir olay, önergeleri okumak ayrı bir olay. 63üncü maddeye göre tutumunuz
hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN Yani, 55 tane önergeyi burada okuyacağız
öyle mi? Onu mu söylüyorsunuz Sayın Genç?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bakın, bir madde üzerinde 50
tane önerge verilmişse onları okutacaksınız.
Niye gülüyorsun ya, aklın eriyor mu senin buna?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Ya, buna gülünür!
KAMER GENÇ (Tunceli) Senin aklın erer mi buna? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Bu lafa gülünür!
KAMER GENÇ (Tunceli) Milletvekili çoban mıdır?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Sen ne anlarsın bu işlerden?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen kimsin, hadi be! Hadi gel sen! Gel sen
buraya! Bir de Anayasa Komisyonu Başkanısın! Sen gel buraya! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Buna gülünür, deliye pösteki
Sen gel buraya! Otur yerine!
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen gel buraya!
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, bu şekilde
konuşamaz, müsaade etmeyin!
BAŞKAN Sayın Genç,
yerinize oturur musunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, şimdi bak Sayın Başkan,
milletvekilleri önerge vermişse onları okutacaksınız
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Anlamazsın ki sen!
KAMER GENÇ (Tunceli)
ama işleme koyup koymamak ayrı
bir olay. Bütün önergeleri okutmak zorundasınız.
BAŞKAN Bakın,
İç Tüzükte her madde için kaç tane önergenin işleme
alınacağı bellidir. Şu ana kadar
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, o bütün önergeler okunur,
işleme ancak 7 önerge alınır
11 önerge koymanız
lazım. O 87nci maddeye göre
Ayrıca, bak, Anayasa
BAŞKAN Bu görüşünüz hiçbir zaman doğru
değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir dakika
efendim, bir şey söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir de Anayasada diyor ki, Kanunların
görüşme usulüne tabidir. ama ikinci görüşmede de 7 önergenin
işleme konulacağına ilişkin İç Tüzükte bir hüküm var
mı? Var mı, bir söyle bakalım?
BAŞKAN Tabii var,
tabii var.
KAMER GENÇ (Tunceli) Çünkü, siz Anayasa müzakeresini kendi
kafanıza göre yönlendiriyorsunuz. Anayasa müzakeresi
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Genç, sözlerinizin hiçbiri
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim?
BAŞKAN
Açıklamanızın hiçbiri İç Tüzük çerçevesi içerisinde
bir anlam ifade etmemektedir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen daha dün geldin buraya, sen İç
Tüzükün nesini bilirsin ya? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FARUK KOCA (Ankara) Ne biçim konuşuyorsun ya!
BAŞKAN Lütfen, yerinize oturun! Sayın Genç, Meclis
Başkanıyla böyle konuşamazsınız! Siz İç Tüzükü
ne bilirsiniz, daha dün geldiniz. denir mi Meclis Başkanına? Ben
dört dönemdir buradayım, Sayın Genç, oturun yerinize!
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Milletin Meclisinin Başkanına böyle hakaret edemezsin! Haddini bil, otur yerine! Edebini takın!
Ayıp!
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, böyle bir şey
olamaz! İdare Amirlerini göreve çağırın.
BAŞKAN Sayın Genç lütfen oturun yerinize. Sayın
Genç
İdare Amirleri, lütfen göreve davet ediyorum. Sayın
Genç, lütfen oturun yerinize! Bakın, şu andaki
davranışlarınız normal davranışlar değil
Genç, ilk defa
KAMER GENÇ (Tunceli) Çok normal, sizin
davranışlarınız anormal!(x) (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
sizi böyle normal olmayan davranışlar
içerisinde görüyorum. Yoksa, hiç yakışmaz bu! Bakın, Anayasa
Komisyonu Başkanına hakaret ediyorsunuz, kavga ediyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yanlış yapıyorsunuz
BAŞKAN Hayır, yanlış yapmıyorum, gayet
doğrudur
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın, bütün önergeleri ortadan
kaldırıyorsunuz.
BAŞKAN Hayır efendim, öyle bir usul
Lütfen oturun
yerinize.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ancak işleme yedi önerge
alabilirsiniz.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen oturun yerinize.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın, 87nci maddeyi okursanız
Yanlış yapıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Efendim, 87nci maddeyi filan okuduk, bunun
tartışmasını daha önce yaptık, birinci tur oylamalar
yapılırken bunun tartışmasını yaptık.
Uygulamamızda herhangi bir
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın, burada diyor ki: Komisyonun
çoğunluğunun katılmadığı önergeler işleme
alınmaz. Okunur, işleme alınmaz. O konuda bir usul
tartışması istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Hayır efendim, olur mu öyle şey? Yani
böyle her aklına esen Başkan hakkında Usul tartışması
istiyorum. diyebilir mi? Bunun makul bir nedeni olacak, İç Tüzükte
yazılı olan sebeplerden biri olacak.
KAMER GENÇ (Tunceli) Makul bir nedeni...
BAŞKAN Lütfen efendim, oturur musunuz yerinize.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben size diyorum ki
önergelerin hepsini okumak zorundasınız ama işleme yedisini
alabilirsiniz. Çok açık bir şey.
BAŞKAN Bakın Sayın Genç, İç Tüzük diyor ki:
Her siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin birer önerge verme
hakkı saklıdır.
(x) Bu ifadeye ilişkin
açıklama 03/05/2010 tarihli 100üncü Birleşim Tutanak Dergisinin
28inci sayfasında yer almıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama o birinci müzakerede, ikinci müzakerede
o usul uygulanacak diye bir şey yok.
BAŞKAN Verme hakkı, hakkı
Siz, bunların
tamamının okunacağını söylüyorsunuz. İç Tüzüke
asla uygun değil. Lütfen oturun yerinize. Lütfen
Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, Sayın Başkan,
bakın, yanlış yapıyorsunuz, bu konuda bir usul
tartışması açın.
BAŞKAN Sayın Genç, siz burada iki dönem Meclis
başkan vekilliği yaptınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) İki dönem değil, yedi sene o
kürsüde oturdum.
BAŞKAN Hep bunu böyle uyguladınız. Şimdi
çıkarır önünüze koyarım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Anayasa müzakerelerinde öyle değil.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Sus da dinle!
BAŞKAN Uygulamanızı önünüze koyarım, mahcup
olursunuz. Lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir ara verelim
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen yerinize oturun. Lütfen
Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, yanlış
yapıyorsunuz.
BAŞKAN Lütfen
Komisyona sormuştuk değil mi efendim?
Efendim, birlikte işleme aldığım önergelere
katılıyor musunuz?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz.
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Siz de katılmıyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yanlış yapıyorsunuz.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Kamer Genç,
başkasının maşası olma, otur yerine.
BAŞKAN Sayın Ekici, konuşacak
mısınız efendim?
MEHMET EKİCİ (Yozgat) Evet efendim.
BAŞKAN Sayın Ekici, buyurun.
Sayın Genç, lütfen
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Otur yerine!
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen kimsin?
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Ben idare amiriyim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen yerine git ya, ben yerime gitmesini
bilirim.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen yerinize oturur musunuz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, böyle bir usul
olabilir mi ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) İdare amiri olarak sana bir şey
diyen oldu mu? İdare amiriysen sen ne karışıyorsun? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) İdare amiriyim ben
BAŞKAN Sayın Genç, yerinize oturur musunuz efendim.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Yerine geç!
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen yerine geç ya!
BAŞKAN Sayın Genç, yerinize oturun lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN Sayın Genç, Parlamentomuzun en tecrübeli,
geçmişte bu kürsüyü iki dönem kullanmış olan bir
arkadaşımıza bu tavrınız hiç
yakışmıyor, hiç yakışmıyor. Gerçekten
yakışmıyor size. Size hiç yakışmıyor, gerçekten
yadırgıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) İdare amirinin milletvekilini kontrol
ettiği nerede var?
BAŞKAN Lütfen yerinize oturun.
BAŞKAN Lütfen yerinize oturun, lütfen
Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben bir fikir beyan ediyorum.
BAŞKAN Evet, Sayın Ekici, buyurun lütfen.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Ben İdare Amiriyim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, sana ne! Sen bana
karışamazsın ya!
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Olur mu, İdare
Amiriyim ben, sen kimsin!
KAMER GENÇ (Tunceli) Sana ne!
BAŞKAN Sayın Ekici, konuşmayacak
mısınız?
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, İç Tüzükü
uygulayın, atın dışarı.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Hadi geç yerine!
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, sen bana
karışamazsın.
BAŞKAN Sayın Kutlu
Sayın Kutlu
Tamam.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Sen bana ne
karışıyorsun? Ben İdare Amiriyim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben de milletvekiliyim.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Milletvekiliysen yerine
geç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen bana ne karışıyorsun?
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Geç yerine.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben yerime gitmesini bilirim.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Tamam, kal burada o
zaman.
BAŞKAN Sayın Genç, yerinize oturur musunuz lütfen.
Tamam, lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Sana ne! Sen bana
karışamazsın ya! Bir daha burnundan büyük işlere
karışma!
BAŞKAN Sayın Genç, yerinize oturur musunuz lütfen,
tamam.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Burnumun ne kadar büyük
olduğunu göstereceğim sana!
KAMER GENÇ (Tunceli) Tehdit mi ediyorsun?
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Tehdit etmiyorum.
BAŞKAN Hüsrev Bey
Sayın Kutlu
Siz de oradan
ayrılın.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani bu keyfî yönetimi protesto ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Peki efendim, tamam, teşekkür ederiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu kadar da militanca bu Meclisi yönetme.
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ederiz. Tamam,
buyurun, oturun yerinize.
Sayın Ekici, buyurun lütfen. Kusura bakmayın,
geciktirdik sizi. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Anayasa Değişiklik Teklifinin 5inci
maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, Tunceli, Hakkâri ve Diyarbakırda
şehit olan 6 askerimize Cenabı Allahtan rahmet dileyerek sözlerime
başlamak istiyorum. Onlar, şehit olmak yoluyla, analarının
ve babalarının evladı olmaktan çıktılar, milletin
evladı hâline geldiler. Dolayısıyla bu Meclis, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, birçok sıfatının yanı sıra Gazi
Meclis unvanını da taşıyan bir Meclis olması
münasebetiyle bu 6 tane Anadolu erini, Anadolu yiğidini en azından
bir saygı duruşuyla anmalıydı ve milletvekillerimizin
ikazına gerek kalmadan Başkanlık, bu saygı duruşunu talep
etmeliydi diye düşünüyorum. Bu noktada, Başkanlığa ve
Başkanlık Divanına olan
kırgınlığımı da ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Anayasa değişikliği
kimi çevrelerce bir reform olarak takdim ediliyor, özgürlük adına,
demokratikleşme adına, ancak bu Anayasa değişikliği,
halkın ekonomik hayatına katkı sağlayacak bir süreci
ateşleyecek bir formatta mıdır diye bakıyorsunuz,
göremiyorsunuz; sosyal hayatına katkı sağlayacak mı diye
bakıyorsunuz, göremiyorsunuz; gelirine bir etki sağlayacak mı
diye bakıyorsunuz, göremiyorsunuz; çağdaş normlara tam uygunluk
noktasında bir kriter yakaladı mı diye bakıyorsunuz, onu da
görmek mümkün değil. Peki, geniş bir mutabakat ile, toplumun tüm
kesimlerinin mutabakatıyla çıkarılan bir Anayasa mıdır
diye bakıyorsunuz, maalesef onu da göremiyorsunuz. Bu bir reform
çalışması. diye takdim edilen, bu kürsüden çok yüksek
dozajlı ajitasyonları da yaşadığımız bu
çalışma, reform olmaktan çok, Adalet ve Kalkınma Partisi ve onun
liderliğinin ihtiyacını karşılamak amacına matuftur,
dolayısıyla kabul edilemez.
Değerli arkadaşlar, benim konuşacağım
madde 5inci maddedir. 5inci madde de kaldırılan yani Anayasadan
çıkarılan bir maddeye ilişkindir: Aynı zamanda ve
aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz. hükmü Anayasamızdan
çıkarılıyor.
Bakınız, bizim çalışma hayatımız
sorunlu bir çalışma hayatıdır, hem demokratik ve
çalışma hakları bakımından sorunludur hem de
çalışma hayatının düzenlenmesi bakımından
sorunludur. 18 Şubat 2009 tarihinde, 5838 sayılı Yasayı
kabul ettik. Bu Yasayla, işçi bildirimlerine dönük bir karar aldık.
Bu teklif bir hükûmet tasarısıydı, bunun yönetmeliğini
çıkardık ama Çalışma Bakanlığı bunu
beceremedi, 2822 sayılı Kanunun 12nci maddesinin üçüncü
fıkrasını 18/2/2010 tarihinde tekrar değiştirdik.
Şimdi, yapılan işleme gerekçe olarak ILO sözleşmeleri
gösteriliyor, ILOdaki kayıtlar gösteriliyor ama bu bir prensip olarak
var, bir kural olarak böyle bir ILO sözleşmesine tanık değiliz.
Ayrıca, Çalışma Bakanlığı işçi
istatistiklerini düzenlemekten sorumludur. Peş peşe iki kanun
çıkarmak zorunda kalmış olan bir yürütme, aynı zamanda ve
aynı iş kolunda farklı sendikalara üye olanların yetkili
sendikayı tespitte bu üyeliği nasıl ayıracak? Yani son
derece anlamsız -aslında bir makyaj malzemesi olarak kullanılan
ama son derece anlamsız- bir düzenleme yapılıyor. Bu kadar
sorunlu çalışma hayatının içerisinde, kendi
çıkardığınız kanunlarla çalışma
hayatında iş ve işçi istatistiklerini düzenleyemiyorken,
aynı iş kolunda ve aynı zamanda farklı sendikalara üye olacak
insanların ayrımını nasıl yapacaksınız,
nasıl bir çalışma hayatı öngöreceksiniz, doğrusu bunu
merak ediyorum.
Taşeron işçiliğin bu kadar yoğun olduğu,
kayıt dışılık ve özelleştirme münasebetiyle
işsizliğin bu kadar arttığı ve ekonomik kriz nedeniyle
işsizliğin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ekici, ek süre veriyorum efendim bir
dakika, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
MEHMET EKİCİ (Devamla)
dev boyutlara
çıktığı bir dönemde sendikal hayatı Avrupa
Birliği standartlarına uymak adına
Aslında işinize
gelen standarda uyuyorsunuz. Yani işçiye grev hakkını
vermiyorsunuz. Sadece bir temenni kararını, bir ilke
kararını esas alarak, bir Anayasa değişikliği yaparak
çalışma hayatını gerçek bir çorba hâline getiriyorsunuz.
Lütfen, çok geç değildir, bu maddenin Anayasadan
çıkarılmasına engel olun.
Teknik bir maddedir, dolayısıyla, iktidarınıza
zarar vermez diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ekici, teşekkür ederim.
Birlikte işleme aldığım diğer önerge
üzerinde Sayın Uzunırmak, siz mi konuşacaksınız
efendim?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Evet.
BAŞKAN Aydın milletvekili Sayın Ali
Uzunırmak önergesi üzerinde konuşacak. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Uzunırmak.
Buyurun.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 5inci madde üzerinde verdiğimiz önerge
dolayısıyla hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, buradaki eleştirilerim,
kurumsal veya kişisel, hiç kimseyi incitmek maksatlı değildir.
Konuşmamın hemen başında bunu ifade etmek istiyorum.
Aksine, geçmişten ders çıkararak, bazı tespitleri ve bazı
tecrübeleri paylaşarak terennüme yöneltmek için sizlerle konuşmak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, anayasalar, duygusal tepki metinleri
değildir çünkü Machiavelli Duygular üzerine inşa edilen politikalar,
temelsiz kum yığınlarının üzerine inşa edilen
binalar gibidir. diyor. Bunun yanında, Türkiye Cumhuriyeti,
yaşadığı birçok tecrübeyle de duygusal tepki
anayasalarının neticede nasıl reddedildiğini, nasıl
değiştirildiğini, toplumla beraber yaşamış ve
görmüştür. İşte burada, hemen bir tespiti sizlerle
paylaşmak istiyorum: 1961 Anayasası, bütün hukukçuların ve
siyaset adamlarının kabul ettiği gibi, Türkiyedeki en
geniş özgürlükler anayasasıdır ama ona rağmen, içeriği
bu olmasına rağmen, 61 Anayasası, referandumda ancak yüzde 61,5
oy alabilmiştir ve böyle bir Anayasa, 1982de, tekrar bir tepki olarak
değiştirilmiş ve o, özgürlükleri daha
kısıtladığını iddia ettiğimiz 82
Anayasası, halktan yüzde 92,5 gibi bir oy alarak bugünlere gelmiştir
ve bugün, Adalet ve Kalkınma Partisindeki
arkadaşlarımızın, tekrar, 12 Eylül Anayasasını,
Darbe Anayasası. diyerek duygusal tartışmalardan uzak,
bilimden uzak bir anlayış içerisinde değiştirmek
isteyişi, bu toplumu doğru yöne götürmeyecektir değerli
milletvekilleri.
Parlamento
Akıl yönetmelidir Parlamentoyu. Parlamentoyu,
duygusal tepkiler yönetmemelidir. Parlamento, eğer halkın
tepkilerini, duygularını, kaynağını bilimden alan
akılla hukuksal çözümler üretebiliyorsa milletini
çağdaşlaştırabilir. Yoksa, o duygusal tepkiler, nasıl
ki bugün
12 Eylül Anayasasını yapanlar o gün iki gerekçeyle
alkışlanmıştır:
1) Toplum duygularında anarşiden
bıkmışlık; yüzde 92,5 oy vermiştir.
2) Bazı aklıselimler bir an önce demokrasiye geçilsin
gerekçesiyle yüzde 92,5 oy vermiştir.
Ve bugün, bugünkü bu çalışma içerisinde, Parlamentonun
geneli içerisinde bir uzlaşma olmadan, sadece AKP çoğunluğunun
geçirmek istediği bu Anayasa, bu duygusal tepkileri veya bazen, yeri
geldiğinde başka kesimlerin katılabileceği ama geneline
katılmadığı birtakım maddelerle yeniden duygusal bir
anayasa yapması demek, çok değerli milletvekilleri, yarınlarda
sizin de acaba, bu altında imzası olan sayın milletvekillerinin
12 Eylül Anayasasını yapanlara yönelttiği eleştirilere
muhatap olmanızı gerektirecek midir diye düşünüyorum ve buradan
uyarıyorum değerli milletvekilleri.
Onun için, anayasalar duygusal tepki metinleri
olmamalıdır, anayasalar kişisel veya zümresel veya bir grubun
çıkarlarına hizmet için başka sosyal katmanlara da âdeta
rüşvet verircesine kendine tabi kılma metinleri de
olmamalıdır. Eleştirim bir kurumsal yapıya değildir.
Burada tehlikede görülen bir maddede birtakım, grubun,
arkadaşlarımızın oy kullandığını gördük
ve işte burada birtakım katılımlarla, bu Anayasanın
eğer geneline karşı olup sadece kendini ilgilendiren maddelere
evet verdirerek toplumda böyle bir vaveyla yapılmak isteniyorsa, o
zaman, bu Anayasa gerçekten yaşayabilecek bir anayasa olmayacaktır
değerli milletvekilleri.
Değerli milletvekilleri, her konuşmamızda gazi
Meclisten bahsediyoruz. Burada bir olayı gündeme getiriyorum, hiç kimseyi
incitmek istemiyorum: Acaba aynı fiili işleyen 2 kişiden 1ine
uyarma cezası verilip 1ine uyarma cezası verilmeyişini gazi
Meclisin hangi temsilcileri hangi vicdanlarına sığdırarak
temin etmişlerdir? Gazi Meclisin isminin duvarlarda yaşaması
değil, gazi Meclisin temsilcilerinin vicdanlarda yaşaması gazi
Meclisin sürekliliğini kılabilir. Yoksa, o duvarlardan çıkan
ses, o vicdanları bir gün susturmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uzunırmak, bir dakika ek süre
veriyorum efendim, tamamlayın lütfen.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Bunu hangi adalet
anlayışına sığdırıyorsunuz değerli
milletvekilleri? Acaba yarınlarda bu çoğunluk başka
çoğunluk olduğunda adaletin gücü yeten yetene olmasını
kabulleniyor musunuz? Böyle bir ülke, böyle bir demokrasi
anlayışı acaba kime, nasıl fayda getirecektir? Hiç kimseye
bir faydası olmaz, ülkeye de faydası olmaz.
Yüce İslam Peygamberinin bir sözünü sizlerle
paylaşıp konuşmama son vermek istiyorum. Yüce Peygamber diyor
ki: Sizlerin en hayırlısı, ahiret hayatı için dünya hayatından
fedakârlık edebilenlerdir. Sizin en kötünüz, kendisinin ahireti için
başkalarının dünyalığını gözeten,
başkalarının dünyalığı için kendinin ahiretinden
vazgeçenlerdir.
Oylarınızla birilerinin dünyalığını
abat etmek için kendi ahiretlerinizi karartmayın değerli
milletvekilleri!
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Büyükataman, diğer önerge üzerinde
siz mi konuşacaksınız efendim?
İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Bursa Milletvekili Sayın İsmet Büyükataman
diğer önerge üzerinde konuşacaklar.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Anayasa Değişikliği Kanun
Teklifinin 5inci maddesinde değişiklik yapılması
hakkında verdiğimiz önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Heyetinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Ben de konuşmama başlamadan önce, bölücü terör örgütü
saldırısı sonucu kaybettiğimiz aziz şehitlerimize
Cenabıhaktan rahmet diliyorum, ailelerine ve milletimize
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta boyunca,
birinci tur oylaması sürecinde, Anayasa değişikliği
konusuyla alakalı, Milliyetçi Hareket Partisi olarak endişelerimizi
ve hassasiyetlerimizi sizlerle ve aziz milletimizle
paylaşmıştık. Taşıdığımız
sorumluluk gereği, ikazlarımızı yapmaya devam
edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, Anayasa değişikliği
bir siyasi parti ya da toplumun herhangi bir kesimine hizmet yapmak üzere
yapılamaz. Anayasa, milletin bütününü kapsayan, gelecek nesilleri de
ilgilendiren ve millî bir mutabakat gerektiren toplumsal bir sözleşmedir.
Toplumsal uzlaşma sağlanmadan çıkacak yeni Anayasa, hem kaos ve
memnuniyetsizlik oluşturacak hem de Anayasanın meşruiyetini her
zaman tartışmaya açık bırakacaktır.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
sunulan Anayasa değişikliği teklifine usulden ve esastan
karşı olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum çünkü
değişiklik teklifi, Anayasa değişikliği yapma usulüne
uygun bir süreç izlenmeden hazırlanmıştır. Teklif ile
getirilen hususlar, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü
tehdit edecek gelişmelere fırsat verecektir. Ayrıca
Anayasanın 2nci maddesinde bir amaç olarak belirlenen toplumun huzuru,
millî dayanışma ve adalet anlayışına zarar verecektir.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin
referanduma kadar götürmeyi hesapladığı Anayasa
değişikliklerindeki maksadı, ne ülkemizi çağdaş
anayasalara kavuşturma isteği ne de siyasi vesayet
tartışmalarına son verme arayışıdır. Adalet
ve Kalkınma Partisi ucuz hesapların ve nafile oyunların
peşindedir. Bütün gayreti, bütün mücadelesi ne demokrasi içindir ne de
millet hayrınadır. Yaklaşan seçimlere girerken demokrasi
arayanlar ve demokrasi karşıtları gibi sanal iki cephe
oluşturarak bu ayrışmadan yararlanmak niyeti
taşınılmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, partimiz, anayasaları
değişmez kurallar bütünü olarak görmediği gibi Anayasayı
değiştirme konusunda da millî hassasiyetler haricinde menfi
düşüncelere sahip değildir. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi
yirmi sekiz yıldır tartışma konusu olan böyle önemli bir
meseleyi iktidarından yedi buçuk yıl sonra ve hemen seçim öncesinde
âdeta bir oldubittiye getirmek istemektedir. Bu değişiklik teklifinde
Adalet ve Kalkınma Partisi samimi değildir. Bu teklifle Adalet ve
Kalkınma Partisi hukuku, demokrasiyi ve özgürlüğü kendisine maske
yapmak istemektedir. Uzlaşma kültüründen uzak olan bu teklif, milletin
ihtiyaçlarından değil Adalet ve Kalkınma Partisinin ihtiyaçlarından
doğmuştur. Bu teklif bu hâliyle tam bir dayatmadır, samimi
değildir, gayriciddidir, dürüst de değildir.
Değerli milletvekilleri, Türk milletinin gündemi Anayasa
değişikliği değildir. Milletin gündeminde, emeklinin
açlık sınırının altında yaşıyor
olması, her evde en az bir işsizin bulunması, çiftçinin gelir
desteğiyle yaşamaya mahkûm edilmesi, her gün binlerce iş yerinin
kapanması ve halkın yardımlarla yaşamaya mecbur
bırakılması bulunmaktadır. Yangın yerine
döndürdüğü memleketin içler acısı hâlini görmezden gelen Adalet
ve Kalkınma Partisi, Anayasa değişikliğiyle halkın
gerçeklerini, sefaletini, yokluğunu, dibe vuran hayat
şartlarını, işsizliğin ana babalara verdiği
acıları gözden kaçırmaya çalışmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, vakit henüz geçmiş
değil, hâlâ bir çıkış yolu var. Bu Anayasa
değişiklik teklifinizden, talebinizden vazgeçiniz. Eğer mutlaka
bir yerden değişikliğe başlanacaksa aziz milletimizin
özlemle umut ettiği ve beklediği temiz toplum, temiz siyaset, temiz
yönetimin sağlanması ve dokunulmazlıkların
kaldırılmasıyla işe başlayınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Büyükataman, ek süre veriyorum, lütfen
konuşmanızı tamamlayın.
İSMET BÜYÜKATAMAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sözlerime burada son verirken Anayasa değişikliği
için oy kullanacak milletvekili arkadaşlarıma tarih önündeki
sorumluluklarını bir kez daha hatırlatıyor, yüce heyetinizi
en derin saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birlikte işleme aldığım
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Ufuk
Uras (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 5.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 51 inci
maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmış, aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
ILO Sözleşmesi hükümleri esas alınır.
Kadınlar ve erkekler üye oldukları sendika ve üst
kuruluşların yönetim organlarında kendi
sayılarının en az üçte bir oranında temsil edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Uras, buyurun efendim. (BDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MEHMET UFUK URAS (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli vekiller; ben de, bu hafta içinde yitirdiğimiz gençlerimizin
yüreğimize düşürdüğü ateşle ailelerine
başsağlığı, yakınlarına sabır diliyorum.
Bir an önce şiddetten arınmış bir toplumu el
birliğiyle inşa etmemiz gerektiğinin altını
işaret ediyorum. Odunlar dışarıdan içeri,
yıldızlarsa içeriden dışarı yanıyor. O
yitirdiğimiz yıldızların geleceğimizi
aydınlatmasını diliyorum.
Diğer yandan, 1 Mayıs İşçi
Bayramının tıpkı Nevroz gibi bir şenlik, karnaval
havasında tüm yurtta kutlanmasının mutluluğunu da hep
birlikte yaşıyoruz. Nerede kalmıştık? deyip, İşte
Taksim, işte 1 Mayıs. diyen sevgili işçi
arkadaşlarımızı kutluyorum. Kontrgerillanın
kurbanlarını da bir kere daha sevgi ve saygıyla anıyorum.
Meydan yasağından bayram yasağına 12 Eylülün bir tabusunun
daha kalkmasında katkısı olan herkese, başta emek örgütleri
olmak üzere teşekkür ediyorum.
Murathan Mungan, Ne geçmiş tükendi ne yarınlar.
diyordu. Neoliberalizmin ağır sıkletle tüy sıklete
aynı kuralların uygulanması anlayışı bugün
küresel kriz ortamında daha da rahatlıkla sorgulanabiliyor. 1
Mayısta her yerde bunun sorgulandığını gördük. Sendika
hakkının en temel hak olduğunu biliyoruz. Siyasette
kuraldır, örgütlüler örgütsüzleri yönetir, örgütsüz olanların da
aslında şikâyet etmeye bile hakkı yoktur. En temel hak olan
sendikal örgütlenme ve seçimlerde siyasi tasallutun olmaması gerekiyor.
Bize gelen en çok şikâyetler, sendika üyeliği nedeniyle yaşanan
mağduriyetler üzerine. Dün 1 Mayısta Taksim Meydanında benzer
şikâyetleri aldık. O yüzden ILO sözleşmelerinin bu
değişikliklerde esas alınmasını diliyoruz.
III. Murad, zamanında Ziyade yevmiye talep edenlerin
hakkından geline. demişti. Bu gelenek bir şekilde bir
sınıf refleksiyle devam ediyor.
Dünya yalnızca kapitalistlere ait değil.
İnsanın hak edip de elde etmediği olan artı değer
sömürüsü sürdüğü, insanın insanı sömürmesi sürdüğü müddetçe
toplumların daha adil düzenlenmesi mücadelesi de, demokratik ve özgürlükçü
bir sosyalizm arayışı da sürecektir. Bu solculuğun,
mumyalanmış firavun solculuğuyla
karşılaştırılmaması gerektiğini biliyoruz.
Umutsuz insan mutsuz insandır. Bu toplumdan bir şey
olmaz. demek, Benden bir şey olmaz. demek anlamına gelir.
Umutsuzluk, insanı itiraz etmekten, muhalefet etmekten uzak tutar. Bu
ülkenin eşit yurttaşları olma mücadelesi önümüzdeki süreçte de
devam edecektir. Yoksulluğun ve işsizliğin alın yazımız
olmadığını biliyorum.
Ece Ayhan bir şiirinde Silgiler silerken de silinir.
diyordu. Bir şeyleri silerken kendimizin de silinme riskini
unutmamamız gerekiyor.
Var olan içinde çözüm arayışları,
arayışları da var olana tabi tutuyor.
Bildik olanı aşmak zor, bildik olana dönmek
kolaydır.
Biliyoruz ki Kopernik devrimiyle dünyanın evrenin merkezi
olmadığı anlaşıldı. Siyasette de bir Kopernik
devrimine ihtiyaç var, bu gözüküyor. Kendimizi siyasetin merkezine
koyduğumuzda herkesin ona tabi olduğunu zannetmeye başlıyoruz.
Anayasayı çöle benzetecek olursak, kumulların yer
değiştirmesi çölün kendisinin de değişmesi anlamına
gelmiyor.
Unutmayalım ki dolap beygirlerinin en büyük özelliği hep
aynı yerde döndükleri hâlde yol aldıklarını
sanmalarıdır.
Karanlıkta filin tarifi gibi, filin kıllarıyla,
ormanın salt ağaçlarıyla izah edilemeyeceğini de biliyoruz.
Siyasette Armut piş ağzıma düş. yoktur.
Tanpınar Hepimiz kendi masallarımızın
kurbanıyız. diyordu. Kendi masalımızı kendimiz
dinleme hâlinin dışına bir an önce çıkmamız gerekiyor.
Teller koptuktan sonra düğüm atsak bile sesler bozuluyor.
Kökler hasta olunca, dalları budamanın da yararı
olmuyor.
Siyasi gelenekler hep darbelerle iğdiş edildiğinde,
siyasette de Hep küllerimizden yeniden doğduk. diyoruz ama küllerden
artık doğmak istemiyoruz. Küllerden bir şey
olmadığını görüyoruz.
Balığın hafızası üç saniye
olduğundan, dördüncü saniyeye geldiğinde ilk saniyeyi unutuyor. Bu
unutkanlık yüzünden hep büyük balıklar küçük balığı
yutuyor.
Unutmayalım ki insanlar da derin sularda değil,
sığ sularda bulunuyorlar.
Hepinizin bildiği bir hikâyedir: Öksürüğü yüzünden
doktora giden hastaya müshil ilacı verince, hasta Ne alakası var?
diye sorduğunda, doktor Sıkıysa şimdi öksür. diyor.
Şimdi, siyasette de böylesine tersine süreçlerden meseleye
bakmamalıyız. Unutmamalıyız ki, parça, bütünün bir
bölümüdür ve parça, bütünden büyük olamaz. Dolayısıyla her bir parça
önemli olmakla beraber, bütününe bakmak gerek. Mizah dediğimiz şey,
insanın kural dışı şeylere gülmesi ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uras, ek süre veriyorum,
konuşmanızı tamamlayın lütfen.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Tamamlıyorum efendim.
insanlar kural dışı şeylere gülerken kendi
kurallarımızla gülebilseler, egemenlerin ve özellikle 12 Eylül
egemeninin işini daha da zorlaştırabilirdik diye
düşünüyorum.
Deniz sakinken dümeni herkes tutuyor. Siyasette, önemli olan,
fırtınalı ortamlarda nasıl
davranıldığıdır. Hep gördük, sistemden beslenenler
sistemi değiştiremiyorlar. Seçim Yasasını da bu yüzden
değiştiremiyorlar, Siyasi Partiler Yasasını da bu yüzden
değiştiremiyorlar. O yüzden, Marks, 18 Brumairede İnsanlar
kendi tarihlerini kendileri yaparlar ama keyifleri istediği gibi
yapmazlar. Kendi seçtikleri koşullar altında değil,
doğrudan bulunan verili ve geçmişten aktarılan koşullar
altında yaparlar. diyordu. Siyasette keyfî, keyfimizce
davranmayalım. Başta emek örgütleri olmak üzere, önerilere kulak
verelim. Sendikalar üzerindeki siyasi tasallut ve yönlendirmelere böylece hep
birlikte son verebiliriz diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Uras, ben de teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge de aynı mahiyettedir. Bu nedenle, iki önergeyi birlikte işleme
alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde, önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 5.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 51. maddesinin
dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve 5.
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
İşçi niteliği taşımayan kamu
görevlilerinin sendika kurma hakkının kullanılmasında
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
Şevket
Köse (Adıyaman) ve arkadaşları
Diğer önerge sahibi: Ergün Aydoğan (Balıkesir) ve
arkadaşları.
BAŞKAN Komisyon birlikte işleme aldığım
önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Koçal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, Anayasa Değişiklik
Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili olarak değişiklik önergemize
yönelik söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi iktidar, ana gündemden
uzaklaşmayı alışkanlık hâline getirdi ve böylece
işi gücü bırakıp, milleti oyalama ve kandırma peşinde
sürekli ve AKP iktidar olduğundan bu yana da halkımızın
iyiliği için bugüne kadar hiçbir atılım içerisinde
olamamıştır ne yazık ki.
Yurttaşlarımızın değil, kendi
çıkarlarını düşünür olmuştur sürekli.
Bugüne kadar çıkartılan yasa ve yönetmeliklerin AKPnin
ideolojilerini gerçekleştirmek ve yandaşlarını korumak
amaçlı olduğunu biliyorsunuz. Şimdi yapılmakta olan Anayasa
değişikliği de, Başbakanı ve çevresindekileri korumak
amaçlıdır. Vatandaşlarımızı ilgilendiren hiçbir
yanı yoktur ne yazık ki. Oysaki, esas olan
yurttaşlarımızın ihtiyaçlarını
karşılamak olmalıdır. İşsizlere iş
bulmaktır, aş bulmaktır. Yoksulluğu yenmektir.
Yolsuzlukları ortadan kaldırmaktır. Asıl olan üretmektir,
üreterek kalkınmaktır. Üreterek halkın refah ve mutluluğunu
yükseltmektir.
Peki, bu Hükûmet ne yapmaktadır? Bu Hükûmetin
yaptığı yolsuzluklara göz yummak, hatta, yolsuzlukları
teşvik etmek ve var olanları da durmadan babalar gibi satmak.
Bağımsızlığımız ve egemenliğimizin
garantisi varlıklarımız bir bir satıldı hepinizin
bildiği gibi ve üçüne beşine bakmadan satıldı, âdeta
yağmalandı, yandaşlara dağıtıldı. Her
şey satıldı da geriye, bu sıra, sadece biliyorsunuz termik
santraller kaldı, o termik santraller de artık yavaş yavaş
satılma noktasına gelmeye başladı.
Değerli milletvekilleri, AKPnin gözü doymadı bütün bu
satışlardan ve bütün bu yapılanlardan, pek doyacağa da
benzemiyor; kötü bir mirasçı gibi her şeyi satarak ülkeyi
iflasın eşiğine taşıyorlar ve bunu utanmadan,
sıkılmadan, vatandaşı kandırarak yapıyorlar.
Satamadığı kurumlarda ise yolsuzluklara alabildiğine göz
yummaktadır ve yolsuzluk yapanlar âdeta korunuyorlar, kollanıyorlar;
inceleme ve soruşturmalar zaman aşımına
uğratılıyor, olaylar mahkemeye intikal ettirilmiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bir tane örnek
versene.
ALİ KOÇAL (Devamla) Buna bir iki örnek vermek isterim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ver, birkaç örnek ver.
Ezbere konuşma!
ALİ KOÇAL (Devamla) Evet, Başkan, şimdi dinler
misin örneğimi.
Örneğin, BOTAŞla ilgili bir örnek vermek istiyorum.
Bunu iyi dinleyin ve cevabını da sizden bekliyorum.
En son, BOTAŞta Yönetim Kurulu, yetkisini aşarak,
gereken şartları taşımayan METOT ISKRA AVİGAZ
ortaklığına 62,2 milyon dolarlık iki doğal gaz kompresör
istasyonu ihalesi verdi. Mahkeme bu ihaleyi gündeme taşıdı ve bu
ihalede bu ihaleye fesat
karıştırıldığını ve birden çok evrakta
sahtekârlık yaptığını ortaya koydu ve 10 Şubat
2010da bu mahkeme kararı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Mahkeme devam ediyor,
yargıda; mahkeme devam ediyor.
ALİ KOÇAL (Devamla) Böylece, mahkeme kararına
karşı BOTAŞ, suçluları hiçbir şekilde
değerlendirmediği ve suçlarına yönelik hiçbir işlem
yapmadığı gibi bu suçlular hâlâ görevi başındadır
BOTAŞta, hâlâ görev yapıyor bunlar ve BOTAŞtaki bu ihale
yolsuzluğu bir tane de değil, iki tane ihale yolsuzluğu var. Bu
ihale yolsuzluğuyla ilgili soru önergelerime de bir yıldır
yanıt alamadım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Mahkemesi devam
ediyor. Ezbere konuşma, yanlış bilgi verme!
ALİ KOÇAL (Devamla) Tabii, bu suçu işleyenler hâlen
çalışmaya devam ediyorlar. Aynı zamanda burada Yönetim Kurulu
Ceza Yasasının 235inci maddesini de ihlal etmiş oluyor.
İhaleye katılma yeterliliğine ve bu koşullara sahip olmayan
kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak suçundan
yargılanmaları gerekiyor.
Bir başka konu, değerli arkadaşlar, Atatürk Orman
Çiftliğinde yaşanıyor. Biliyorsunuz, onunla ilgili bir yasa
var, yönetmelikler var. Atatürk Orman Çiftliği yandaşlara neredeyse
dağıtıldı, tamamen kapatıldı gibi görünüyor.
Çünkü orada bir şeyler kiralayanlar bugünkü kira rayiçlerinin tamamen
altında kiralarını yenileyerek, kiralarını tazeleyerek
yeni yeni iş ve işlemler yapmaktadırlar ve böylece bu kira en
son
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne zaman kiraya
verilmiş ilk defa, onu söyle!
BAŞKAN Sayın Koçal, size de bir dakika ilave süre
veriyorum. Lütfen konuşmanızı tamamlayın.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Süre tanırsanız
anlatacak arkadaş.
ALİ KOÇAL (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Şimdi, Atatürk Orman Çiftliğiyle ilgili önergelerimiz
var. O önergelere de henüz yanıt alamadık. Yanıt
aldığımız zaman tekrar bunları gündeme
taşıyacağız. Ama adı adalet olan, Adalet ve
Kalkınma Partisi olan AKPnin bu kadar adaletsizlik içerisinde olmuş
olması herhâlde hepimiz tarafından düşündürücüdür. Bu konunun
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Peki, yolsuzluklar sadece buralarda mı? Hayır.
TKİye bakıyorsunuz, enerji KİTlerine bakıyorsunuz, Devlet
Demiryollarına bakıyorsunuz, hepsinde usulsüzlük var, hepsinde
yolsuzluk var. Hepsindeki usulsüzlükler ve yolsuzluklar da yapanın
yanına kâr kalıyor ne yazık ki.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ezbere konuşma,
örnek ver örnek! Bir tane örnek veremiyorsun. Söylediğin şey
yargıda. Yargıya intikal etmiş bir konu.
ALİ KOÇAL (Devamla) Bu AKP İktidarı döneminde
yapılan yolsuzluk, arsızlık ve yanlışlıklar
herkesin yanına kâr kalıyor. Umarız bundan sonra kâr kalmaz.
Sadece burada Anayasayı değiştirmekle, Anayasadaki birtakım
maddeleri değiştirmekle bu işler olmuyor. Biraz
vatandaşın hangi durumda olduğuna, vatandaşın neler
yaptığına da bir bakın. Vatandaş sürünüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Koçal, ek süreniz de doldu efendim.
ALİ KOÇAL (Devamla) Eğer ayağa bir kalkarsa size
ne yapacağını çok iyi biliyor!
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Diğer önerge üzerinde İzmir Milletvekili
Sayın Oğuz Oyan.
Buyurun Sayın Oyan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır sizin de.
OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada iki haftadır bir demokrasi oyunu oynuyoruz. Bu
oynanan oyunun, aslında sözde
demokrasi oyununun hangi sonuçlara yol açacağı burada konuşan
hatipler tarafından muhalefet sıralarından dile getirildi. Ben
iktidar kanadında da, iktidar çoğunluğunda da bunun belli
kuşkular yarattığını sanıyorum. Nedir bu
sonuçlar? Bir kere hangi sonuçlar ortaya çıkacak?
Birincisi, Anayasa yargısının gerçek bir yasama
denetimini yapacak tarafsız bir kuruluş olmaktan
çıkacağı sonucudur.
İkincisi, Yüce Divan görevini yapan Anayasa Mahkemesinin bu
değişiklikler sonrasında yolsuzlukların, haksız
zenginleşmelerin, görevi kötüye kullanmaların, usulsüzlüklerin
üzerine şal çeken bir kurum hâline dönüşeceğini görüyoruz.
Üçüncüsü, HSYKnın teslim alınmasıyla Türkiyede
yargıç, savcı bağımsızlığının
artık tamamen son bulacağını görüyoruz, yürütmenin emrine
gireceğini görüyoruz.
Dördüncüsü, parti kapatmanın çoğunluk partisinin
vesayetine bırakıldığını görüyoruz ve bu tabii
Türkiyede özellikle de mevcut çoğunluk partisinin özellikleri bilinirse,
hülle partisi oluşturmadaki maharetleri bilinirse ne kadar tehlikeli
olduğunu da bize gösteriyor. Bakın ben size burada bir örnek vereyim:
2001 yılında Fazilet Partisinin kapatılması sürecini
biliyorsunuz. Fazilet Partisinin kapatılması sürecine en çok
kanıt taşıyanlar, o zaman Fazilet Partisi içinde iktidar
savaşını kaybeden, Recai Kutana karşı daha sonra
AKPyi kuracak olanlardı. Öylesine çok kanıt taşıdılar
ki, parti kapansın da biz de burada bir meşruiyet zemini elde edip
parti kuralım diye AKP yöneticileri daha sonra olacak olanlar,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ek iddianame
hazırlamak zorunda kaldı. Şimdi bu kanıt
taşıyanların biri Çankayada oturuyor birisi de Başbakan
Yardımcılığında, en bilinen isimleri.
AGÂH KAFKAS (Çorum) Ayıp, ayıp!
OĞUZ OYAN (Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu
süreç sonucunda bir parlamenter sistemden aşırı yetkili bir
Cumhurbaşkanlığına gidiyoruz. Bunun ne olduğu çok
belli değil, ne idiği belirli değil. Buna AKP usulü bir çeyrek
Cumhurbaşkanlığı rejimi diyoruz şimdi ama buradan ne
çıkar, bunu daha sonra herhâlde göreceğiz.
Altıncısı, kuvvetler
ayrılığından kuvvetler birliğine dönüşecek ve
bir tek adam iktidarına zemin hazırlayacak bir yapıya
doğru gidiyoruz. Bu da herkesin az-çok malumudur.
Peki, niye hâlâ bu ısrar, niçin bu ısrar? Çok gönüllü
olarak oy verenler yanında kerhen oy verenler de var. Niçin acaba bu
kararlılık?
Bir kere, birincisi, herhâlde burada tasarıya oy verenler
Ki
bu iktidar partisinin tasarısı, iktidar partisi getirdi, iktidar
partisi Evet oyu kullanıyor ve öyle gidiyor. Acaba nedir yani burada ne
yapıldığı sanılıyor? Burada tarih
yazdığını mı sanıyor
arkadaşlarımız? Burada bir tarih yazımının
baş aktörü olduğunu mu sanıyor yoksa figüran
olduklarının farkında değiller mi,
kullanıldıklarının acaba farkında değiller mi?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu soruyu sormak
hakkımız. Burada demokrasiyi otokrasiye çeviren bir sürecin
parçasısınız. Bunu anlayacaksınız ama
sanırım biraz geç olacak.
Tabii, ikinci bir neden daha olabilir, bunu da dikkate almak
zorundayız. Genel seçimlere bir yıla kala iktidar partisi yönetiminin
seçmenler üzerinde oluşturduğu seçilme baskısını da
tabii, hesaba katmamız gerekir. Yani olayın temelinde bir siyasi
oportünizm de var.
Ama değerli arkadaşlarım, bakınız,
şunu hatırlatayım: Geçen yasama döneminde de biz bulunduk. Geçen
yasama dönemindeki iktidar grubunun üçte 2si bu sıralarda bir daha yer
bulamadı. Bu, bu defa -sandalye sayısının azaldığını
dikkate alırsak- dörtte 3 düzeyinde olabilir. Bu
arkadaşlarımızın en azından yarısının,
ben ileride pişmanlık duyacağını düşünüyorum.
Aslında, Türkiyenin siyasi rejiminin temeline dinamit koymaktan
dolayı bir pişmanlık duyacaklarına eminim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) O yüzden, ben, bir an kendilerini tekrar
bugün bir muhasebe yapmaya, özellikle de bu Anayasa
değişikliğinin üç temel hükmü konusunda bir muhasebe yapmaya
davet ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu tabii, buradaki Anayasa
değişikliği bir planın, bir ana planın ilk
parçası gibi duruyor. Yani bu ana planın ne olduğunu geçenlerde
Başbakan ağzından kaçırdı -kaçırmadı
aslında gündemi yarattı, söyledi- bir başkanlık rejimi
olduğunu açıkça ifade etti; bugünkü oluşturulan bu çeyrek
başkanlık rejiminden bir tam başkanlık rejimine geçiş
olduğunu bir anlamda söylemiş oldu.
Şimdi, Türkiyedeki idari yapının, cumhuriyetle
kurulmuş toplumsal mutabakatın temeline dinamit koyacak bir
girişimdir bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oyan, lütfen konuşmanızı
tamamlayın, ek süre veriyorum.
OĞUZ OYAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Başkanlık sistemi, Türkiyenin ne tarihî, ne idari, ne
anayasal gelişimine uygun değildir. Amerika Birleşik
Devletlerinde, sadece, uygulanabilir bir sistemdir, çok güçlü bir kuvvetler
ayrılığı üzerinden yürür. Oysa burada sizin
yaptığınız kuvvetler ayrılığını
ortadan kaldıran bir düzenleme. Bu kuvvetler ayrılığını
ortadan kaldırdıktan sonra hiçbir freni, hiçbir dengesi olmayacak bir
yapıda bir başkanlık sistemine doğru yönelen sistem, ancak
seçimle gelen meşru diktatörler yaratma sistemi olur. Bunun gideceği
yer eski Şili diktatörlüğü türü Pinochet rejiminden başka bir
şey olmaz.
Dolayısıyla, böyle bir tarihî sorumluluk altına
girmemek, Türkiye cumhuriyetinin üniter yapısını da parçalayacak
bir süreci başlatmamak, buna katkı vermemek istiyorsanız, bugün
bir kez daha sizi düşünmeye davet ediyorum. Eğer bu konuda
katkıya devam edecekseniz, durmayın devam edin, bu yola devam edin,
ama bu yolda Türkiyenin esenliği yoktur. Bu davet bizimdir,
katılmaya hepinizi tekrar buradan çağırıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Yoklama
talebi mi var?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Oylamaya geçmeden önce yoklama talebi oldu.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızı
tespit ediyoruz: Sayın Okay, Sayın Özyürek, Sayın
Kılıçdaroğlu, Sayın Keleş, Sayın Kart, Sayın
Emek, Sayın Arıtman, Sayın Köse, Sayın Çakır,
Sayın Kaptan, Sayın Ekici, Sayın Koçal, Sayın Bayram,
Sayın Arifağaoğlu, Sayın Ünsal, Sayın Köktürk,
Sayın Tamaylıgil, Sayın Gök, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Yalçınkaya, Sayın Öztrak, Sayın Selvi.
Elektronik sistemle yoklama yapacağız. İki dakika
süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum efendim.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip
Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497ye 1inci Ek) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 5 inci maddesinde geçen dördüncü fıkrası ibaresinden sonra
gelmek üzere 01.09.2010 tarihinden itibaren ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederim.
Dilek
Yüksel
Tokat
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Yüksel, konuşacak mısınız?
DİLEK YÜKSEL (Tokat) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamada yaşanacak sıkıntıları gidermek
amacıyla bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 5inci madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi maddenin oylamasını gizli oylama
şeklinde gerçekleştireceğiz. Tekrar hatırlatıyorum tüm
milletvekili arkadaşlarımıza; size verilecek olan pullardan
beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil
olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Gizli oylamaya Adanadan başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 5inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Oy Sayısı : 409 |
Kabul : 335 |
Ret : 70 |
Çekimser : 1 |
Boş : 2 |
Geçersiz : 1 |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Yusuf
Coşkun Harun
Tüfekci |
Bingöl Konya |
Teklifin 5inci maddesi kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.37
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.44
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 99uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Önceki oturumda teklifin 5inci maddesi kabul edilmişti.
Şimdi teklifin 6ncı maddesini okutuyorum:
MADDE 6- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 53 üncü
maddesinin kenar başlığı A. Toplu iş sözleşmesi
ve toplu sözleşme hakkı olarak değiştirilmiş, üçüncü
ve dördüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmış ve
maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme
yapma hakkına sahiptirler.
Toplu sözleşme yapılması sırasında
uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem
Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları
kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.
Toplu sözleşme hakkının kapsamı,
istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu
sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, toplu
sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması, Kamu
Görevlileri Hakem Kurulunun teşkili, çalışma usul ve
esasları ile diğer hususlar kanunla düzenlenir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 6ncı madde
üzerinde elli üç önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi
okutup, işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 6 ncı maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 53
üncü maddesine eklenen 1 inci fıkrada geçen memurlar ve diğer
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederim.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 6 ncı maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 53
üncü maddesine eklenen 1 inci fıkrada geçen memurlar ve diğer
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederim.
Zekeriya
Aslan
Afyonkarahisar
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasanın bazı maddelerinde değişiklik
yapılması hakkında kanun teklifinin altıncı
maddesindeki sahiptirler. kelimesinden sonra Toplu sözleşmelerdeki
uyumsuzluk durumunda grev yapma hakkına sahiptirler. cümlesinin
eklenmesini arz ve teklif ederim.
Hasan
Erçelebi
Denizli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 6. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 53.
maddesine 3. fıkra olarak eklenen fıkrada yer alan görevlileri
ibaresinden sonra grevli ibaresinin eklenmesi, 4. fıkra olarak eklenen
fıkrada yer alan kesindir ve ibaresinin metinden
çıkarılması ve aynı fıkranın sonuna, Kamu
Görevlileri Hakem Kurulu kararları yargı denetimine
açıktır. Sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına
yargı mercilerine başvurabilir. cümlelerinin eklenmesi ile 5.
fıkra olarak eklenen fıkranın aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Bayram
Meral |
Malatya İstanbul |
Toplu sözleşme hakkının kapsamı,
istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu
sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü kanunla
düzenlenir. Kamu görevlileri toplu sözleşmelerinden elde edilen farklar
kamu emeklileri ücretlerine, kamu toplu iş sözleşmeleri sonucu elde
edilen farklar işçi emeklileri ücretlerine yansıtılır. Kamu
Görevlileri Hakem Kurulunda memurlar ve diğer kamu görevlilerini temsil
eden üyeler ile diğer grupları temsil eden üyeler aynı oranda
temsil olunur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 6. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 53.
maddesine 3. fıkra olarak eklenen fıkrada yer alan görevlileri
ibaresinden sonra grevli ibaresinin eklenmesi, 4. fıkra olarak eklenen
fıkrada yer alan kesindir ve ibaresinin metinden
çıkarılması ve aynı fıkranın sonuna, Kamu
Görevlileri Hakem Kurulu kararları yargı denetimine
açıktır. Sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına
yargı mercilerine başvurabilir cümlelerinin eklenmesi ile 5.
fıkra olarak eklenen fıkranın aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ensar
Öğüt Selçuk Ayhan |
Ardahan İzmir |
Toplu sözleşme hakkının kapsamı,
istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu
sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü kanunla
düzenlenir. Kamu görevlileri toplu sözleşmelerinden elde edilen farklar
kamu emeklileri ücretlerine, kamu toplu iş sözleşmeleri sonucu elde
edilen farklar işçi emeklileri ücretlerine yansıtılır. Kamu
Görevlileri Hakem Kurulunda memurlar ve diğer kamu görevlilerini temsil
eden üyeler ile diğer grupları temsil eden üyeler aynı oranda
temsil olunur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 6 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Nezir
Karabaş Bengi
Yıldız Ufuk
Uras |
Bitlis Batman İstanbul |
Hasip
Kaplan |
Şırnak |
Madde : 6
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 53 üncü maddesinin
kenar başlığı A. Toplu iş sözleşmesi hakkı
olarak değiştirilmiş, üçüncü ve dördüncü fıkraları
yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
Çalışanlar ve emekliler, toplu sözleşme yapma
hakkına sahiptirler.
Toplu sözleşme yapılması sırasında
uyuşmazlık çıkması hâlinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem
Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları
kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.
Toplu sözleşme hakkının kapsamı,
istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin
yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, toplu sözleşme
hükümlerinin emeklilere yansıtılması, Kamu Görevlileri Hakem
Kurulunun teşkili, çalışma usul ve esasları ile diğer
hususlar hakkın bağlı olduğu amaca ulaşmayı
zorlaştırmayacak şekilde kanunla düzenlenir.
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği
teklifinin 6. maddesinin teklif metninden çıkarılması için
gereğini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Oktay
Vural Mehmet
Şandır |
Konya İzmir Mersin |
Behiç
Çelik S. Nevzat
Korkmaz Mehmet Ekici |
Mersin Isparta Yozgat |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ekici, konuşacaksınız
herhâlde.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) Evet.
BAŞKAN Buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) Sayın Başkanı ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, gelişmiş, tam ve
mütekâmil bir demokrasi, belirli ayaklar üzerine oturan bir demokrasidir bu
demokrasi. Dolayısıyla, bu ayaklardan birisi parlamento ise, diğer
bir ayağı da örgütlü sivil toplum ve mesleki örgütlenmelerdir.
Şayet toplum hayatı örgütlü, hakkını aramayı bilen bir
toplum hayatı olarak düzenlenemezse o ülkede
katılımcılık adına gerçek, reel uygulanabilir bir
demokrasiden bahsetmek de mümkün değildir.
Örgütlü toplum ve mesleki grupların emeğin doğru
kullanılmasına, toplum şuurunun gelişmesine, mesleki
kariyerlerin geliştirilmesine faydaları olduğu kadar, bunlar
kadar önemli, en önemli faydası iş kolu ve meslek erbabının
hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek olmalı. Tabii, düzenlenen
6ncı madde memurlarla, özellikle emekçilerle ilgili, emekçinin, memuru
işçisi de olmaz, emek emektir, memurlar ve işçilerle ilgili
hakları tanzim ediyor. Birinci ve ikinci paragraflarda işçiler için
geçerli olan grev hakkı memurlar için tanınmıyor. Tabii,
Hükûmetimizin çalışma hayatındaki sicili son derece kötü.
Sayın Başbakan memur kuruluşlarına daha önce yapılan
toplu görüşmelerde grev hakkını vereceğini vaat etmiş
olmasına rağmen Anayasa gibi çok temel bir metinde bile grev
hakkını görememiş olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz.
Peki, memur hakkını nasıl koruyacak? İşçi için bir
problem yok gibi görünüyor, ama memurlar da Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna
başvuracak. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesin olacak ve toplu
sözleşme hükmünde olacak. Şimdi, grevsiz bir çalışma
hayatı, emek hayatı topal ördek gibidir. Grev olmadan memurla
yapacağınız toplu görüşme veya toplu sözleşme
nasıl uyuşmazlıkla sonuçlandığında bu konuda
karar verecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu yanlış karar verirse
bunu nasıl uygulamaya sokacaksınız, bir.
İkincisi, maşallah işinize geldiği gibi
Anayasa tekniği uygulamakta mahir bir grupsunuz. Şimdi grev gibi bir
hakkı tanımıyorsunuz. Bir önceki maddede bir temenni maddesini
uyguluyorsunuz, ama ILOnun olmazsa olmaz dediği grevi
tanımıyorsunuz. Hadi bunu da geçtik, daha önemli
yaptığınız bir iş var: Şu Anayasanın
bazı maddeleri tüzük gibi tanzim edilmiş, sanki bir tüzük yapar gibi,
iki günde adaylık müracaatı, iki günde adaylığın
kabulü iki günde
Ama diğer maddelerinin hepsi, yani Süs ve makyaj
maddeleri diye adlandırdığımız maddelerin hepsinde
şöyle bir hüküm var: Bu konudaki hususlar kanunla düzenlenir. Üç bin iki
yüz otuz beş sene sonra herhâlde bu kanunlar da çıkar bu
gidişle.
Dolayısıyla, ortaya konulan grevsiz toplu görüşme
hakkı vermek, kamu görevlilerinin talep ettiği bir husus
değildir. Türkiyede yanlı-yansız bütün memur
sendikalarının, ILOnun, uluslararası sözleşmenin ve
çalışma hayatıyla ilgili temel insan hakları
kavramlarının emrettiği hükmü unutmuşsunuz, o da grev
hakkı.
Dolayısıyla, bu, bir kâr getirecek, fayda getirecek,
memurun sosyal hayatına, çalışma hayatına fayda getirecek
bir düzenleme olmaktan çok, bir aldatma ve kandırma maddesi olarak
karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla, bu maddenin
böyle düzenlenmesinin Anayasaya bir fazlalık ve lüzumsuz bir teferruat
olduğu kanaatini taşıyoruz. Kanunu nasıl
düzenleyeceğinizi şimdiden merak ediyorum eğer bu Anayasa geçer,
kabul edilirse nasıl düzenleneceği de ayrı bir merak konusu. Bu
Hakem Kurulunun kararları hakkında yargıya gidilir mi, gidilmez
mi, bunların hepsi muamma ama bu tam bir aldatmacadır. Onun için, bu
maddenin bu ikinci tur görüşmelerinde bu metinden
çıkarılması gerekir. Eğer grev hakkı tanımayan,
grevi olmayan bir toplu görüşmede taraflardan her zaman yürütme güçlüdür,
her zaman, talep eden kamu görevlileri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ekici, ek süre veriyorum, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET EKİCİ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
bu yapılan toplu görüşmelerden zararla
çıkacaktır çünkü uzlaştırma dediğiniz Kurul da büyük
oranda yürütmenin emrindeki organizasyonlardan oluşacaktır.
Bu maddeye Uzlaştırma Kurulunun tespitiyle ilgili bir
norm koymuş olsaydınız, onun, Hükûmetin etkilerinden uzak
çalışabileceği bir normu koymuş olsaydınız bir
parça anlaşılırdı ama bu norm da yok.
Dolayısıyla, bu maddenin bu metinden
çıkarılmasını teklif ediyoruz. Dediğim gibi, makyaj
malzemesidir. Kamu görevlilerinin kalbini kazanmak, sempatisini kazanmak için
konulmuş bir maddedir ve lüzumsuz teferruattır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, yoklama
talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi oylamadan önce bir yoklama talebi var.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın
isimlerini tespit ediyoruz: Sayın Okay, Sayın Tamaylıgil,
Sayın Kaptan, Sayın Emek, Sayın Kart, Sayın Keleş,
Sayın Meral, Sayın Arifağaolu, Sayın Köktürk, Sayın
Köse, Sayın Çakır, Sayın Ayhan, Sayın Hamzaçebi, Sayın
Öztrak, Sayın Coşkuner, Sayın Yalçınkaya, Sayın
Öztürk, Sayın Günday, Sayın Ateş, Sayın Baytok. Evet,
tamam, şimdi oldu efendim.
Teşekkür ederiz.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
Demin isimlerini tespit ettiğimiz
arkadaşlarımız lütfen sisteme girmesinler.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip
Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497ye 1inci Ek) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497ye 1. ek sıra sayılı
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 6 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nezir
Karabaş (Bitlis) ve arkadaşları
Madde : 6
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 53 üncü maddesinin
kenar başlığı A. Toplu iş sözleşmesi hakkı
olarak değiştirilmiş, üçüncü ve dördüncü fıkraları
yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
Çalışanlar ve emekliler, toplu sözleşme yapma
hakkına sahiptirler.
Toplu sözleşme yapılması sırasında
uyuşmazlık çıkması hâlinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem
Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları
kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.
Toplu sözleşme hakkının kapsamı,
istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu
sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, toplu
sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması, Kamu
Görevlileri Hakem Kurulunun teşkili, çalışma usul ve
esasları ile diğer hususlar hakkın bağlı olduğu
amaca ulaşmayı zorlaştırmayacak şekilde kanunla
düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Karabaş, buyurun efendim, önerge
üstünde.
Süreniz beş dakikadır.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; verdiğimiz değişiklik önergesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii bu Anayasa değişiklik kanun teklifi üzerine uzun
bir süredir görüşmeler yapıyoruz ve bu teklifi verenlerin
iddiası demokratikleşme, demokratik bir zihniyetin gelişmesi,
özellikle kamu çalışanlarını, işçileri,
sendikaları ilgilendiren konularda da her anlamda örgütlenmenin önünü
açmak ve sendikaları etkin kılma iddiası var. Tabii mevcut,
yapılan kanun değişiklikleri, ister Anayasadaki
değişiklikler olsun, ister diğer yasalardaki
değişiklikler olsun, bu değişiklikler yapılırken
değişiklik teklifine imza atanların, bu konuda, şu anda
iktidar olan ve yasaları uygulamakla görevli olan yetkililerimiz,
Sayın Başbakanımız, Hükûmet yetkilileri, sayın
bakanlar örgütlenmeye, örgütlere, sendikalara nasıl bakıyor, hangi
mantıkla bakıyor, biraz ona bakmamız gerekiyor.
Sayın Başbakan Türkiyenin genelinde olaysız geçen
ve otuz iki yıldan sonra bu yıl Taksimde yapılan etkinlikle
ilgili, sendikaların, çeşitli sivil toplum örgütlerinin
yaptığı, işte Yıllardır verdiğimiz mücadele
sonucu Taksime çıktık. söylemine şöyle söylüyor, diyor ki:
Bunlar hepsi hava cıva. Bizim istemediğimiz, vermediğimiz
hiçbir şeyi kimse zorla alamaz.
Dünyanın her yerinde sivil toplum örgütleri, sendikalar,
dernekler ve her türlü sosyal, toplumsal örgütlenmelerin amacı taleplerini
dile getirmek, taleplerini savunmak, devlete, devleti yöneten hükûmetlere,
iktidarlara bu talepler yönünde baskı yapmaktır ve zaten sivil toplum
örgütlerine birçok zaman baskı kurumları söyleniyor. Eğer siz
kendiniz dışında hiçbir örgütlülüğün, istemezseniz, taleplerinin
geçmeyeceğini, taleplerini kabul ettiremeyeceklerini diyorsanız, siz
biraz padişah mantığı, hükümdar mantığı;
lütfeden, biz istersek olur, biz istersek bir yasayı buradan geçiririz;
biz istersek işçiye, emekçiye hak veririz; biz istersek Kürte, Aleviye
hak veririz; biz istersek çocuğa, kadına hak veririz
Yani böyle bir
mantığın gideceği yer örgütlülüğün
genişletilmesi, işçinin, emekçinin sendikal haklarının
genişletilmesi değil, tam tersine, mevcut, şimdiye kadar
kullanılan hakların bile yeri geldiği zaman, Tekel
işçilerinin direnişinde olduğu gibi, Hükûmetin, iktidarın,
devletin, devleti yönetenlerin istemine bağlı olduğu bir noktaya
gideriz.
Şimdi, biz, birinci tur görüşmelerde dile getirdik. Bu
konuda sendikaların, hem işçi sendikalarının, konfederasyonlarının
hem de kamu emekçileri sendikalarının, konfederasyonlarının
talepleri vardı; grevsiz bir sendikal düzenlemeyi kabul etmeyeceklerini ve
sonuçta o hakkı alıncaya kadar da mücadele edeceklerini
söylüyorlardı. Yani şimdi bizim bu teklifte yaptığımız
düzenleme sonucu, işçinin, emekçinin, hem örgütlenme hem de o örgütlülük
altında yıllardır dünyanın her tarafında verilen ve
demokratik ülkelerde yasal güvenceye alınan hakları için, bu teklif
yasalaştıktan sonra, Anayasaya geçtikten sonra da bu mücadele devam
edecek. Peki, biz neyin çabasını sarf ediyoruz burada? Bir teklif
getiriyoruz, Anayasayı değiştiriyoruz. Bu, tüm siyasi partiler
arasında, Parlamentoda bir gerilimin nedeni oluyor; tüm toplumda
tartışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karabaş, süreniz doldu. Bir dakika
ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın konuşmanızı.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkan.
Bu teklifin içinde işçi, emekçi kendisini bulmuyor, yeterli
bulmuyor. Kürt kendisini bulmuyor, Alevi kendisini bulmuyor, kadın, çocuk
kendisini bulmuyor ve zaten 82 Anayasası çıktıktan bu yana
yapılan değişiklikler de hep böyle oldu. Peki, bu dönem bunu
neden çıkarıyoruz? Yıllardır, bundan önceki, 82den bu yana
gelen tüm iktidarların, tüm hükûmetlerin, tüm siyasi partilerin
iddiası şu olmuştur: Anayasayı
değiştireceğiz. Bu vaatlerle halka gitmişler ve sonradan
da yaptıkları her değişiklikte şu anda mevcut iktidarın
getirdiği gerekçeleri getirmişler. Anayasayı tümden
değiştirmek istiyoruz. Bu bir darbe Anayasasıdır ama
koşullar buna elvermiyor. Biz şimdi birazını
değiştireceğiz. Bunu değiştirdikten sonra, önümüzdeki
bir seçimden sonra tümünü değiştireceğiz.
Daha önce söylemiştim, şimdi de iddia ediyorum: Hükûmet
bu teklifi kabul eden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karabaş, ek süreniz de doldu
efendim.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla)
grevsiz sendikayı
kabul eden işçi ve memur sendikasını burada ilan ediyor. Bu
işçinin talebi değil, işçinin talebini
karşılamıyor. Bu konuda bunun da teklife
alınmasını istiyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karabaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme
alacağım, istemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli
ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 6. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 53.
maddesine 3. fıkra olarak eklenen fıkrada yer alan görevlileri
ibaresinden sonra grevli ibaresinin eklenmesi, 4. fıkra olarak eklenen
fıkrada yer alan kesindir ve ibaresinin metinden
çıkarılması ve aynı fıkranın sonuna, Kamu
Görevlileri Hakem Kurulu kararları yargı denetimine açıktır.
Sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına yargı
mercilerine başvurabilir cümlelerinin eklenmesi ile 5. fıkra olarak
eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ensar
Öğüt (Ardahan) ve arkadaşları
Toplu sözleşme hakkının kapsamı,
istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu
sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü kanunla
düzenlenir. Kamu görevlileri toplu sözleşmelerinden elde edilen farklar
kamu emeklileri ücretlerine, kamu toplu iş sözleşmeleri sonucu elde
edilen farklar işçi emeklileri ücretlerine yansıtılır. Kamu
Görevlileri Hakem Kurulunda memurlar ve diğer kamu görevlilerini temsil
eden üyeler ile diğer grupları temsil eden üyeler aynı oranda
temsil olunur.
Diğer önerge sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
(Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN Birlikte işleme aldığım
önergelere Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ayhan, konuşacak
mısınız?
SELÇUK AYHAN (İzmir) Evet.
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır efendim.
SELÇUK AYHAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlayarak sözlerime
başlıyorum.
Biliyorsunuz, işçi sınıfının grevli,
toplu sözleşmeli sendika hakkı, Cumhuriyet Halk Partili rahmetli
Bülent Ecevit döneminde verilmiştir ve o günün Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı da bugün çirkin bir şekilde itham edilen rahmetli
İsmet İnönüdür.
Değerli arkadaşlarım, bugüne değin
yapılan oturumların tutanaklarını incelediğimde,
AKPnin üç nokta üstünde durduğunu görüyorum: Bir; biz sivil bir anayasa
getiriyoruz; iki, muhalefet 12 Eylül askerî darbe Anayasasını
savunuyor; üç, bizim getirdiğimiz Anayasa Avrupa standartlarına ve
Venedik Kriterlerine uygun.
Şimdi, değerli arkadaşlar, 12 Eylül askerî darbesi,
başta solcular, sosyal demokratlar olmak üzere Türkiyenin ulusal
bağımsızlığını savunan milliyetçi,
muhafazakâr birçok insana vurmuş ve 12 Eylül askerî darbe
koşullarında Türkiyede radikal siyasal İslam ve
ayrılıkçı terör örgütü güçlenmiştir. Türkiyenin son otuz
yılına baktığınızda bunun böyle olduğunu
görürsünüz. O dönemde hapishanelerde yatanlar, siyasi yasaklı hâle
getirilenler, işkence çekenler, ne kamu kurumlarında ne özel sektörde
uzun yıllar iş bulamamış; bir kısmı mafya
tetikçisi olmuş, bir kısmı ellerinde çantayla işporta
tezgâhı satıcılıklarını yapmış, bir
kısmı yeni doğmuş bebeklerini cam bölmeli aynanın
arkasında görerek içten içe ağlamışlardır. Bugün
kalkıp bazıları bize demokrasi, insanlık, sivil anayasa
dersi vermeye kalkarken, bunu yaşayan insanların yüreğindeki
acıyı da bilmeleri gerekir.
İkincisi, Sivil anayasa yaptık diyorsunuz. Sivil
anayasa sivil kıyafetle yapılmaz arkadaşlar. Sivil anayasa sivil
beyinle yapılır. Eğer beyninizde darbeci diktatörlük
mantığı varsa üzerinizdeki giysi ne olursa olsun sizden sivil
anayasa çıkmaz. Sizin yaptığınız Anayasa, kuvvetler
ayrılığı ilkesini tamamen ortadan kaldıran,
yargıyı da AKP güdümüne alan, yargıyı da
siyasallaştıran bir anayasadır. Bunun örnekleri çok açık.
Daha geçen haftaki oturumda Sayın eski Millî Eğitim Bakanı dedi
ki: Benim kararlarımı bozan hâkimi, üzerine müfettiş
gönderterek sürdürdüm. Sayın Bakan Yazıcı dedi ki: Bu Anayasa,
Adalet ve Kalkınma Partisi gibi halkın iktidara getirdiği bir
partiyi kapatmaya kalkmıştır. Diyorsunuz ki: Uluslararası
kriterlere, Avrupa Birliği kriterlerine, Venedik Kriterlerine uygun bir
anayasa yapıyoruz.
Değerli arkadaşlar, ne Venedik Kriterlerine referandum
anlayışı itibarıyla uyuyor ne de Fransa örneğinde
olduğu gibi, Avrupa Birliği kriterlerine uyuyor. Ama uyduğunu
kabul ederek size bir şey soruyorum: Eğer bir ülkede yolsuzluktan,
dolandırıcılıktan hakkında iddia olan bir kişi
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda, bir bakanın İstifa et. demesine
rağmen, Başbakan tarafından kollanarak hâlâ tutuluyorsa, hangi
Avrupa ülkesinde böylesi bir hükûmet ayakta kalabilir? TOKİ, bir
bakanın yakınına 400 milyarlık işi 1 trilyon 800
milyar liraya veriyorsa, o TOKİnin bağlı olduğu Bakan
nasıl Hükûmette istifa etmeden kalabilir?
HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) Başbakana
bağlı.
SELÇUK AYHAN (Devamla) Başbakana bağlıysa
Başbakanın istifa etmesi gerekir.
Evladına aldığı gemi için 3 trilyoncuk gemi
diyen, daha sonra da kızı için 25 milyarcık isteyen bir insan,
Avrupada hangi ülkede iktidarda kalabilir, hangi ülkede hükûmette kalabilir?
Değerli arkadaşlar, sizlerin getirdiği Anayasa AKP
anayasasıdır, sivil bir anayasa değildir, baskıcı bir
diktatörlük anayasasıdır. Bakın, Türkiyenin gerçekten
demokratik bir anayasaya ihtiyacı var. Birey özgürlüğünü
sağlayan, tüm kurumları sağlamlaştıran, insan
haklarını güvenceye alan bir anayasaya ihtiyacı var ama bu bir
intikamcı mantıkla, bu bir diktatörlük hevesiyle sağlanamaz.
Son olarak şunu söyleyeyim, zamanım azalıyor: Geçen
hafta size bir referandum yaptım. Tutanakları okudum. Şu
hayvanları seviyor musunuz? demiştim. Seviyoruz, seviyoruz.
demişsiniz. Sizi kutluyorum. Bayan milletvekilleri dâhil, salyangozu da,
solucanı da, fareyi de iğrenmeden benimseyebiliyorsunuz, kutluyorum.
Akrepten, yengeçten, yılandan ürkmüyorsunuz; aslandan, kaplandan korkmuyorsunuz.
Gerçekten cesur insanlarsınız, kutluyorum ama Anayasa
görüşmeleri sırasında önergelerle yapılan
değişiklikler sonunda bu kamuoyu araştırması son
şeklini aldı değerli arkadaşlarım, önergeler
demokratik bir şekilde tartışıldı, milletvekillerimiz
düşüncelerini sundu, yeniden şekillendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayhan, lütfen konuşmanızı
tamamlayın, ek süre veriyorum.
SELÇUK AYHAN (Devamla) Tamam Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Dört tane yeni madde ilave ettik arkadaşlar; at, eşek,
inek ve domuz ve referandumu değiştirdik. Bu hayvanların, daha
önce saydıklarımla beraber, etini yiyorsanız Evet. deyin,
yemiyorsanız Hayır. deyin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) Sen oyunu kullan, oyunu!
SELÇUK AYHAN (İzmir) Yarın tutanaklardan okurum ne
dediğinizi.
BAŞKAN Birlikte işleme aldığım ikinci
önerge üzerinde Sayın Bayram Meral, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan Anayasa
Değişiklik Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, sözlerime başlamadan
önce, bizleri derinden üzen şehitlerimize Allahtan rahmet,
yakınlarına sabır ve başsağlığı
diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, dün 1 Mayıs idi. 1
Mayısta bütün çalışanlar, daha doğrusu
halkımızın büyük bir bölümü Taksim Meydanını doldurdu
ve onurluca bir tablo sergilediler. Hepimizi mutlu eden ve bizi şu
kanıya da vardıran, yani insanlara özgürlük hakkını
tanıdığınız sürece sorun yaratmadan, sorun olmadan
orada bir bütünlük sağlıyorlar. Hangi yöreden gelirse gelsin, hangi sendikanın
üyesi olursa olsun orada bir birliktelik içerisinde bayramlarını
kutluyor ve dağılıyorlar. Yalnız, orada küçük denecek kadar
bir grup hırsına, kinine sahip olamadı, çok önemsiz bir
rahatsızlık yarattı, onları da onların
cahilliğine bağışlıyorum değerli
arkadaşlarım.
Muhterem arkadaşlarım, şimdi, sessiz sedasız
bir maddeyi kabul ettiniz, 5inci madde. Onun sendikalara getirildiğini
biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? Bir insanın iki
partiye birden üye olması gibi bir kural var mı? Bir işçiyi iki sendikaya
birden üye yapıyorsunuz! O, bir sendikanın altına dinamit
koymaktır, sendikaları bitirmektir, sendikaları birbirine
düşürmektir, işçileri işverenin zulmüne, baskısına
mahkûm etmektir. Bunu yaptınız, bunu yaptınız değerli
arkadaşlarım.
Şimdi, öyle maddeler getiriyorsunuz ki, sizi tebrik ediyorum,
12 Eylül Anayasasına savaş açtınız! Muhterem
arkadaşlarım, 12 Eylül Anayasasının unuttuğu
bazı şeyleri siz getirdiniz şimdi, getiriyorsunuz. Verdiğimiz
önergede ne istiyoruz onu bir izah edeyim size: Memura grev hakkı
verilsin.
Değerli arkadaşlarım, 12 Eylül, bazı
işkollarında grev yasağını getirdi, grev
yasağı sonrası bu insanlar toplu sözleşme yapamazsa Yüksek
Hakem Kuruluna gitti. Şimdi, siz de yeni bir kurul oluşturuyorsunuz
kamu kurulunda. Grev hakkı olmayanları, onları da oraya
gönderiyorsunuz, o kurulun verdiği kararı kesin
kılıyorsunuz. Kim atayacak oraya o insanları? Hükûmet. Hangi
babayiğit Hükûmetin dediğini yapmayacak! Siz milletvekilisiniz, Genel
Başkanınızın dediğini yapmıyor musunuz? Var
mı içinizde öyle bir babayiğit? Devletin memuru nasıl yapmayacak
bunu değerli arkadaşlarım? Getirdiğiniz o. Ne
getirdiğinizden haberiniz yok sizin! Bu bir. (AK PARTİ
sıralarından Oy ver, oy! sesleri, gürültüler) İkinci bir olay
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, Efendim, memurların yaptığı toplu
iş sözleşmesinden elde edilen haklar memur emeklilerine de
yansısın. Gayet güzel ama burada bir boşluk var değerli
arkadaşlarım. İşçilerin yaptığı toplu
sözleşme de işçi emeklilerine yansısın, talep
ettiğimiz teklifin biri de budur.
Üç: Bu kurulların verdiği kararlarda bir eksiklik varsa
yargıya gitsin. Yargı yolunu niye kapatıyorsunuz? Hani
yargıdan şikâyet ediyoruz ya hep birlikte. Niye kapatıyorsunuz
bunu?
Dört: Bu kurulda, memur sendikası, diğer, sizin
kurduracağınız kamu sendikasındaki sayılar eşit
olsun, oradaki başkanlık sırayla yapılsın. Adaletten
bahsediyoruz ya! Bunda çekinilecek ne var değerli arkadaşlarım?
Şimdi, bakınız, muhterem arkadaşlarım,
teklif ettiğimiz bu, sizden destek istiyoruz buna. Eğer hakikaten
memura, emekliye bazı haklar
CEMAL KAYA (Ağrı) Oyunuzu verin de yapalım
ağabey.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Oy vereceğim buna, evet.
Bunu kabul edin, önergeyi kabul edin, vereceğiz. Önerge veriyoruz, önerge.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, sizi tebrik
ederim. İktidar olmanın gücünü kullanarak gündem
değiştirmeyi çok başarıyorsunuz. Ya, arkadaşlar
memlekette dünya kadar sorun var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Meral, ek süre veriyorum, lütfen
tamamlayın efendim bir dakika içerisinde konuşmanızı.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Ya ne çabuk bitiyor bu beş
dakika da.
Değerli arkadaşlarım, bu Anayasa
değişikliğinin köylüye bir getirisi var mı? Yok. Çiftçiye
bir getirisi var mı? Yok. İşsize bir getirisi var mı? Yok.
Emekliye bir getirisi var mı? Yok. (AK PARTİ sıralarından
Var, var sesleri)
Bakınız, muhterem arkadaşlarım, 5 milyon 400
bin sigorta emeklisinin 4 milyon 200 bini açlık
sınırının altında ücret alıyor, BAĞ-KUR
emeklisinin tümü alıyor açlık sınırının
altında. Hangi sefadan, hangi saltanattan bahsediyorsunuz? Tablo bu!
Devletin kayıtları bunlar muhterem arkadaşlarım.
Şimdi, bunları bir tarafa bırakmışız
ama ne yapıyorsunuz? Çiftçiyi öldürdünüz, tarımı çökerttiniz,
hayvancılığı çökerttiniz. Sizi tebrik ederim. Hormonlu
etleri bir daha Türkiyeye getiriyorsunuz. Hani, bir zaman da domuz etiyle at
etini serbest etmiştiniz ya, onlar ne oldu bilmiyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) Yalan yanlış
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Onlar ne oldu acaba? Onlara da
kredi veriyor musunuz? Onlara verdiğiniz krediyi hayvan üretimi yapanlara
verseniz ya değerli arkadaşlarım. Neden bunları
yapmıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Meral, ek süreniz de doldu. Lütfen Genel
Kurulu selamlayın efendim. Lütfen
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Efendim, sonunda bir selam için
açıyordunuz, bana da açın lütfen Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Meral, ek süreniz de doldu, sadece Genel
Kurulu selamlamanız için mikrofonu açacağım ama.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Peki.
CEVDET ERDÖL (Trabzon) 1 Mayıs için de teşekkür edin
Sayın Başkan.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Bize teşekkür edin.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Ve değerli
arkadaşlarım, şu ismini saydığım emekli, çiftçi,
işçi, işsiz, köylü, bütün vatandaşlara selamlarımı
gönderiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Onlar
yanıldılar, bir yanlışlık yaptılar, AK
PARTİye oy verdiler, sakın ola bir daha yanılmasınlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birlikte işleme
aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin altıncı
maddesindeki sahiptirler kelimesinden sonra Toplu sözleşmelerdeki
uyumsuzluk durumunda grev yapma hakkına sahiptirler. cümlesinin
eklenmesini arz ve teklif ederim.
Hasan
Erçelebi
Denizli
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Erçelebi, konuşacak
mısınız efendim?
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) Evet.
BAŞKAN Buyurun Sayın Erçelebi.
Süreniz beş dakikadır.
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi Demokratik Sol Parti ve
şahsım adına selamlıyorum.
Dün ve bugün 6 yiğidimizi şehit verdik. Onları
vatan toprağıyla birlikte kalbimize gömdük. Hepsine Allahtan rahmet
diliyorum, milletimizin başı sağ olsun diyorum.
Bu terör olaylarında suçlular kesinlikle teröristlerdir ama
sorumlusu da kesinlikle AKP Hükûmetidir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Allah, Allah! Bu da nereden
çıktı?
HASAN ERÇELEBİ (Devamla) Değerli milletvekilleri, siz,
bu getirdiğiniz 6ncı maddeyle kamu sendikalarını ortadan
kaldırıyorsunuz. Nasıl mı kaldırıyorsunuz? Bu
Anayasanın 53üncü maddesinde üçüncü fıkrayı tümden
kaldırıyorsunuz. Üçüncü fıkra, Anayasanın 128inci
maddesine atıfla, kamu görevlileri sendikalarının
kuruluşuyla ilgilidir. Bunu tümden kaldırdığınız
zaman, kamu sendikalarını ortadan kaldırmış oluyorsunuz.
Eğer 51inci maddedeki Çalışanlar ifadesini Kamu görevlileri
ve işçiler. olarak algılıyorsanız, o zaman, bu
hazırladığınız değişiklik Anayasanın
54üncü maddesiyle çelişmektedir çünkü Anayasanın 54üncü maddesi
diyor ki: Toplu iş sözleşmesinin yapılması
sırasında, uyuşmazlık çıkması hâlinde
işçiler grev hakkına sahiptir. Peki, o zaman ya kamu görevlileri ne
olacak? Siz, bu sözde Sözleşme sözüyle aslında bir kelime oyunu yapıyorsunuz
ve kamu görevlilerini mevcut durumdan daha da geriye götürüyorsunuz çünkü bir
uyuşmazlık hâlinde, siz o zaman, uyuşmazlık komisyonuna
havale ediyorsunuz. Uyuşmazlık komisyonunda kim var? Sizin
atayacağınız kamu görevlileri var. Yani siz bu maddeyle, bu
madde ile bu değişiklik ile memuru memura kırdırmayı
düşünüyorsunuz. Bu çok yanlış. Gelin, bundan vazgeçiniz. Grevli,
toplu sözleşmeli olmayan bir sendika aslında yoktur. Siz, bu madde
ile kamu sendikalarını ortadan kaldırıyorsunuz, ILO
sözleşmelerine aykırı davranıyorsunuz, Anayasanın
90ıncı maddesine aykırı davranıyorsunuz.
Dolayısıyla, bu sizin düzenlediğiniz maddeye göre memurlar
nasıl toplu sözleşme yapacaklardır, birer birer mi
yapacaklardır yoksa sendika yoluyla mı, belli değildir.
İşte o nedenle, gelin, benim önergemdeki bu düzenlemeye
olumlu oy verin, siz de bir yanlıştan kurtulun. Yarın bu
önergedeki sözü çok arayacaksınız. Ben diyorum ki: Bu 6ncı
maddede sahiptirler ifadesinden sonra Toplu sözleşmelerdeki uyumsuzluk
durumunda grev yapma hakkına sahiptirler. ifadesini koyalım.
Eğer bunu koymazsanız inanın ileride çok
sıkıntıya gireceksiniz.
Dün 1 Mayıstı, bütün Türkiyede olduğu gibi
Taksimde de coşkulu bir kalabalık vardı. Gerçekten büyük bir
coşkuydu, gerçekten büyük bir dayanışmaydı. Emekçiler,
kendilerine karşı yapılan haksızlığı ve
hukuksuzluğu unutmuyorlar. Gelin, siz de bugün bu haksızlıktan
ve hukuksuzluktan vazgeçiniz. Dün Taksimde yüz binler özgürlük için, demokrasi
için, emek mücadelesi için hep beraber haykırdık. Sizler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erçelebi, size de ek süre veriyorum,
lütfen konuşmanızı tamamlayın.
HASAN ERÇELEBİ (Devamla) Evet, Taksim Alanı, özgürlük
alanı. Onun için, emekçilerin sizden bir talebi var. Lütfen, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanınıza bunu söyleyiniz. Diyorlar
ki: Taksim Alanının adı 1 Mayıs Alanı olarak
değiştirilsin. Bu haklı isteğe de olumlu cevap veriniz.
Eğer, emeğe karşı, emekçilere karşı
haksızlık yaparsanız onlar sizi referandumda, önümüzdeki seçimde
bekliyorlar. Siz istediğiniz kadar seçim barajları kurunuz,
barikatlar kurunuz, onları, emekçilerle, halkımızla omuz omuza
aşacağız, bunu göreceksiniz ve şu anda vermediğiniz
hakları, grev hakkını, mutlaka ama mutlaka, biz
düzenleyeceğiz. Çünkü biz, emek mücadelesinden gelen bir partiyiz. Sizlere
son defa şunu söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erçelebi, ek süreniz de doldu efendim.
Sadece selamlama yapabilmeniz için mikrofonu tekrar açıyorum.
Genel Kurulu selamlayıp lütfen yerinize oturun.
HASAN ERÇELEBİ (Devamla) Tabii, tabii.
Sayın milletvekilleri, gelin, emek tarihine kötü geçmeyiniz,
önergeme olumlu oy veriniz, gelecekteki birtakım hatalardan kurtulunuz
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erçelebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım son
iki önerge aynı mahiyettedir. Bu nedenle, birlikte işleme
alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 6 ncı maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 53
üncü maddesine eklenen 1 inci fıkrada geçen memurlar ve diğer
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederim.
Zekeriya
Aslan |
Afyonkarahisar |
Diğer önerge imza sahibi: |
Azize
Sibel Gönül |
Kocaeli |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergelere efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aslan, konuşacak
mısınız, gerekçe mi?
ZEKERİYA ASLAN (Afyonkarahisar) Gerekçe.
BAŞKAN Sayın Gönül?
AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Verilen önerge ile kamu görevlileri aynı zamanda
memurları da kapsadığından ayrıca memurlar ve
diğer ibaresinin metinden çıkarılması daha uygun
olacaktır.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 6ncı madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması, gizli oylama şeklinde
yapılacaktır.
Tekrar milletvekili arkadaşlarıma
hatırlatıyorum: Sizlere verilecek pullardan beyaz olanı kabul,
kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser
oyu ifade etmektedir.
Milletvekili arkadaşlarım isimleri okunmadan lütfen
sıraya girmesinler.
Adana ilinden gizli oylamaya başlıyorum.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN Ankara Milletvekilimiz Sayın
Yazıcıoğlu, geçmiş olsun efendim, bir sorununuz var
herhâlde. Hemen oyunuzu kullanınız.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz,
çalışma saatimiz on ikide dolacak ancak oylama işlemi devam
ederken sonucun alınmasına kadar çalışma süresinin
uzatılmasını oylayacağım. O nedenle, milletvekili
arkadaşlarımız hemen çıkmasınlar.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Yok öyle bir şey.
BAŞKAN Var efendim. İç Tüzük 55 bu imkânı veriyor
bize ve özellikle oylama işlemine başladıktan sonra yarım
bırakmanın İç Tüzükümüze uygun olmadığı
kanaatindeyiz. 55inci madde bu imkânı da veriyor. Şöyle:
Maddenin oylama sonucunun açıklanmasına kadar oturumun
uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, oyunu kullanamayan
arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Kutuları kaldırıyoruz.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Oy Sayısı : 409 |
Kabul : 338 |
Ret : 71 |
Çekimser : - |
Boş : - |
Geçersiz : - |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Yusuf
Coşkun Fatih
Metin |
Bingöl
Bolu
|
6ncı madde kabul edilmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 3 Mayıs 2010 Pazartesi günü saat 12.00de toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.14