DÖNEM: 23 CİLT: 80 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
12nci
Birleşim
27 Ekim 2010 Çarşamba
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin uzun vadeli
finansman ihtiyacına ve kiralama şirketlerine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin, Türkiyede adil yargılanma ve savunma
hakkı alanında yaşanan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, cumhuriyetin 87nci kuruluş
yıl dönümünün anlam ve önemine ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçlinin, Lozan
Anlaşmasının azınlıklarla ilgili 39uncu maddesine
ilişkin açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, cumhuriyetin 87nci kuruluş yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılının, cumhuriyetin 87nci
kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
4.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, cumhuriyetin 87nci kuruluş
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-TBMM
Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun, Başkanlık
Divanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
olarak cumhuriyetimizi kuran Atatürke, silah arkadaşlarına ve tüm
halka teşekkürlerini sunan konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, Kelkit
Irmağı üzerinde kurulacak HESlerin çevreye olası etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/893)
2.-
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil ve 41 milletvekilinin, sınava
dayalı eğitim sisteminin yol açtığı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/894)
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata ve 19 milletvekilinin, Kürt sorununun siyasi, sosyal
ve ekonomik sebeplerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/895)
4.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/896)
B) Tezkereler
1.- Kanser
Hastalığı Konusunun Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
Amerika Birleşik Devletlerinde inceleme çalışması
yapmasına, gidecek komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme
süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit
edilmesi kaydıyla TBMM Başkanlık Divanının 26 Ekim
2010 tarih ve 81 sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1331)
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin;
Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak altı oturum yaptı.
Ordu Milletvekili
Rahmi Güner, Ordu ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına ilişkin
gündem dışı bir konuşma yaptı.
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonu yardımlarının
dağıtımında yaşanan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşmasına Devlet Bakanı Hayati
Yazıcı,
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, İzmir Seferihisar ilçesi
Sığacık Körfezinde kurulmak istenen orkinos yetiştirme
tesisinin yaratacağı çevre sorunlarına ve milletvekillerine gönderilen
mektupların ilgili idare amiri tarafından kendilerine
iletilmediğine ilişkin gündem dışı
konuşmasına Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu,
Cevap verdi.
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman, sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarının işleyişine,
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt, esnafın vergi, BAĞ-KUR ve SSK
borçlarının çözümüne,
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonunun yaptığı
yardımlara,
Adana
Milletvekili Mustafa Vural, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonu tarafından yapılan
yardımların dağıtım zamanına,
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir, konuşmasında geçen birçok konuya Devlet
Bakanı Hayati Yazıcının değinmediğine,
Bursa
Milletvekili Necati Özensoy, sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıflarının dağıttığı
kömürleri TKİnin dışarıdan satın
aldığına,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, milletvekillerine gelen mektupların idare
amiri tarafından engellendiğine ve bu konunun incelenerek
Başkanlık Divanınca açıklama yapılmasına,
İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras, kendisine ve milletvekillerine gelen birçok
yazılı metnin kendilerine ulaşmadığına,
Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz, orkinos yetiştirme tesisi
kurulmasına, Gaziantep Yamaçoba mevkisindeki taş ocaklarına,
İkizdere Vadisine kurulması düşünülen HESe
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Devlet
Bakanı Hayati Yazıcı, Muş Milletvekili M. Nuri Yaman,
Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve Bursa Milletvekili Necati Özensoyun,
şahsına sataşmaları nedeniyle bir açıklamada bulundu.
Kenya
Parlamentosu Yerel Yönetimler ve Fon Hesapları Komisyonu Başkanı
Pollynis Anyango ve beraberinde bir parlamento heyetinin ülkemizi ziyaretine,
CHP Grup
Başkanlığınca, NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubunda
boş bulunan asıl üyeliğe aday gösterilen Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcı ve Parlamentolararası Birlik Türk
Grubunda boş bulunan üyeliğe Ankara Milletvekili Emrehan
Halıcının, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunda boş
bulunan üyeliğe de BDP Grup Başkanlığınca aday
gösterilen Mardin Milletvekili Emine Aynanın üyeliklerine,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 23 milletvekilinin, hayvancılık
sektörünün sorunlarının (10/889),
Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 25 milletvekilinin, millî eğitim
sınav sistemindeki değişikliklerin etkilerinin (10/890),
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, terör örgütünün malî
kaynaklarının (10/891),
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, mahkûmların
uyuşturucu kullanımı ve bunun yarattığı
sorunların (10/892),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
(10/348, 551,
666, 667, 668) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, süre uzatımına ilişkin
tezkeresi okundu; daha önce verilen üç aylık çalışma süresini
doldurması nedeniyle, İç Tüzükün 105inci maddesine göre, Komisyona
bir aylık kesin süre verildiği bildirildi.
Türkiye
Cumhuriyeti ile Finlandiya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının yeniden incelenmek üzere geri verilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Dışişleri
Komisyonunda bulunan tasarının Hükûmete geri verildiği açıklandı.
Bazı
milletvekillerine, Başkanlık tezkeresinde belirtilen sebep ve
sürelerle izin ve Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındıra
ödenek ve yolluklarının verilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 395 sıra sayılı Kanun Teklifinin bu
kısmın 10uncu sırasına alınmasına, diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun, 2, 9, 23 ve 30 Kasım 2010 Salı günkü birleşimlerinde 1
saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesine; 3, 10 ve 24 Kasım 2010 Çarşamba
günkü birleşimlerde ise sözlü soruların görüşülmemesine; Genel
Kurulun, 26 Ekim, 2, 9, 23 ve 30 Kasım 2010 Salı günlerinde
15.00-21.00 saatleri arasında, 3, 4, 10, 11, 24 ve 25 Kasım 2010
Çarşamba ve Perşembe günlerinde ise 14.00-20.00 saatleri
arasında çalışmasına ilişkin Danışma Kurulu
önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.
Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/451) İç Tüzükün
37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Tunceli Milletvekili
Kamer Genç, 8 Martta Elâzığda meydana gelen depremden sonra
vatandaşların yaşadıkları sorunlara ilişkin bir
açıklamada bulundu.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/1094),
2nci (6/1095),
4üncü (6/1108),
11inci (6/1141),
13üncü (6/1159),
14üncü (6/1160),
16ncı (6/1165),
17nci (6/1166),
19uncu (6/1169),
24üncü (6/1209),
27nci (6/1231),
28inci (6/1235),
29uncu (6/1237),
54üncü (6/1312),
63üncü (6/1339),
68inci (6/1365),
137nci (6/1553),
191inci (6/1647),
199uncu (6/1669),
200üncü (6/1671),
211inci (6/1690),
242nci (6/1744),
254üncü (6/1773),
259uncu (6/1786),
263üncü (6/1794),
288inci (6/1840),
289uncu (6/1848),
297nci (6/1856),
308inci (6/1872),
326ncı (6/1902),
334üncü (6/1920),
336ncı (6/1923),
338inci (6/1928),
347nci (6/1942),
362nci (6/1966),
378inci (6/1996),
380inci sırasında bulunan (6/1999),
389uncu (6/2014),
396ncı (6/2024),
450nci (6/2091),
480inci (6/2132),
482nci (6/2134),
491inci (6/2147),
Esas
numaralı sözlü sorulara, İçişleri Bakanı Beşir Atalay
cevap verdi; soru sahiplerinden Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse de cevaplara ilişkin görüşlerini
açıkladı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci sırasında
bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının (2/594) (S. Sayısı: 510) birinci bölümünün
8inci maddesine kadar kabul edildi.
27 Ekim 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 20.58de son verildi.
|
|
Şükran
Güldal MUMCU |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
Fatih
METİN |
|
Yusuf
COŞKUN |
|
Bolu |
|
Bingöl |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 18
II.- GELEN KÂĞITLAR
27 Ekim 2010 Çarşamba
Teklifler
1.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 9 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/763) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.10.2010)
2.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri M.
Akif Hamzaçebi ve Muharrem İnce ile 4 Milletvekilinin; 2985
Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/764) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.10.2010)
3.- Karaman Milletvekili
Mevlüt Akgünün; Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım
Reformu Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Teklifi (2/765) (Plan ve Bütçe ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2010)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynakın; Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/766) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.10.2010)
Tezkereler
1.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1326) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.10.2010)
2.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1327) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.10.2010)
3.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylani ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin
Demirtaşın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1328) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.2010)
4.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1329) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.2010)
5.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1330) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.10.2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 Milletvekilinin, Kelkit
Irmağı üzerinde kurulacak HESlerin çevreye olası etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/893) (Başkanlığa geliş tarihi:
02.07.2010)
2.-
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil ve 41 Milletvekilinin, sınava
dayalı eğitim sisteminin yol açtığı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/894) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.07.2010)
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata ve 19 Milletvekilinin, Kürt sorununun siyasi, sosyal
ve ekonomik sebeplerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/895)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.07.2010)
4.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/896) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.07.2010)
27 Ekim 2010
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN : Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 12nci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayımız yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.07
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.18
BAŞKAN : Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 12nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Açılışta yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, küçük ve orta büyüklükteki
işletmelerin uzun vadeli finansman ihtiyacı ve kiralama
şirketleri hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğluna aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olalım,
konuşmacıyı dinleyelim.
Buyurunuz Sayın Aslanoğlu.
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin uzun
vadeli finansman ihtiyacına ve kiralama şirketlerine ilişkin
gündem dışı konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, konuştuğum konu bu
ülkenin üretim istihdamını -çok önemli- ilgilendiren bir konudur.
Hepinizin bu nedenle dikkatle dinlemesini arz ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu ülkede üretim ve istihdam
en büyük sorunumuz. Türkiyede, özellikle KOBİlerin, küçük, orta
işletmelerin veya işletmelerin uzun vadeli fon bulması
olanaksız yani Türkiyede bankacılık sistemi kesinlikle iki
yıl, üç yıl, dört yıl ve hatta beş yıllık bir
finansman yapmıyor. Ben size birkaç rakam vermek istiyorum. Yani finansal
kiralama şirketleri ve KOBİler, küçük işletmelerle ilgili bu
konuşmam. Finansal kiralama şirketleri yani leasing şirketleri
hakkında birkaç rakam vermek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, 85 yılında leasing
kanunu yürürlüğe girmiş, o günden bu yana yaklaşık yirmi
beş yılda 45 milyar dolarlık fonlama yapmış,
yatırıma para vermiş, altını çiziyorum, leasing
şirketleri 45 milyar dolar yirmi beş yılda fonlama
yapmış. Değerli arkadaşlarım, bu rakamın içinde
286 bin tane sözleşme yapmış ve 250 bin
yatırımcıya ve bu rakamların ortalaması da,
yaptığı sözleşmenin ortalaması da 157 bin dolar yani
157 bin dolar ortalamayla kiralama yapmışlar. Yani kimlere
fonlamışlar? Küçük ve orta işletmelere.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede
bankacılık sistemi kesinlikle uzun vadeli kredi vermiyor. Küçük, orta
işletmeler, bir, bankalardan kredi alamıyorlar bunlar yani kısa
vadeli kredi de olsa alamıyorlar. Neden? Bilançoları çok uygun
değil ama finansal kiralama şirketleri mal kendisinin olduğu
için yani kendisinde kaldığı için bu işletmelere çok
kolaylıkla üç yıl vadeli, dört yıl vadeli, aylık eşit ödemeli
veya değişik ödeme planıyla kredi verebiliyorlar yani bunları
fonluyorlar. Türkiyede kesinlikle bankacılık sisteminin
yapmadığını bu kurumlar yapıyor değerli
arkadaşlar, bunun altını çiziyorum. Bu kurumların
yaptığı hizmeti size sunmak istiyorum. Genelde istihdam yaratan
kurumlar bunlar; genelde 3 işçi, 5 işçi, 10 işçi, 20 işçi,
100 işçiye kadar çalıştıran kurumlar bunlar
arkadaşlar. Bu nedenle, değerli arkadaşlarım, özellikle
finansal kurumların yani leasing şirketlerinin önünü açmamız
gerekiyor ancak 2008 yılına kadar, yaklaşık 2008
yılı rakamı 8,2 milyar dolara ulaşmasına rağmen,
2008de alınan bir kararla, özellikle leasing şirketlerinin
kiraladığı araçlar gereçler, yatırım
mallarının KDV oranı yüzde 1den yüzde 18e
çıkarıldı.
Değerli arkadaşlarım, olan
yatırımcıya oldu, olan küçük işletmeye oldu. Leasing
şirketleri fonlama maliyetlerine yüzde 20yi koydular,
yatırımcıya bu maliyetle verdiler.
Yatırımcının maliyeti çok yükseldi değerli
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, büyük şirketlere
teşviklerinde, yani leasing yapmayan şirketlere teşvikli
mallarda KDV oranı yüzde 1 olmasına rağmen, bu şirketlerin,
KOBİlerin teşvik belgeleri olmadığı için veya
teşvik belgeleri olmadığı için maalesef yüzde 18den
fonlama zorunda kalıyorlar. Teşvik belgesi olmasına rağmen
eğer -büyük şirketler dâhil- bu malları lease ediyorsa, yani
finansal kiralama şirketinden kiralıyorsa, maalesef teşvik
belgesi bile geçmiyor arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, bu ülke bizim, bu ülke
hepimizin. Bu ülkede üretim ve istihdamı, ekmeği ortaya
çıkarmamız lazım, lütfen
Bu KOBİler yumurtlayan tavuklardır.
Siz KDV alacağını yüzde 20ye çıkararak bunların önünü
kesemezsiniz. Rica ediyorum, ekmek için, istihdam için, lütfen
Uzun vadeli
kredi tek veren kurum Türkiyede, başka hiçbir kurum vermiyor. Özellikle
küçük, orta işletmeler buralardan kolaylıkla kredi alabiliyor. Yine
söylüyorum, neden alıyorlar? Çünkü mallar leasing şirketlerinin
kendisinde. Onun için, eğer malı alan kişi parayı ödemezse,
leasing şirketi malını kolaylıkla geri alabiliyor, bunun için
veriyorlar.
Değerli arkadaşlarım, leasing şirketleri uzun
vadeli fonlayan tek kurumdur Türkiyede. Gelin, bunların önünü açın.
Eğer bir işletme
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Yüzde 18 KDVyi baştan alırsanız önünü
kapatıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bunlar yumurtlayan
tavuklardır, KOBİlerdir, istihdam yaratan kurumlardır. Leasing
şirketlerinin KDVsini yüzde 18e çıkarmakla üretimin önünü kestiniz.
Üretim yapan insanların önünü kesiyorsunuz. Gelin... Bu hepimizin sorunu,
bu ülkenin sorunu, ekmek sorunu, aş sorunu. Ben dün Sayın Maliye
Bakanına ilettim. Gelin, leasing şirketlerinin KDV oranını
yüzde 1e indirerek, kira bedellerinden yani üretim yapsın ki KDVyi
ödesin, kira bedellerinden ödesin arkadaşlar. Başta yüzde 20lik bir
fon önünü kapatıyor arkadaşlar bu kurumların. Türkiyede uzun
vadeli finansman yapan bu leasing şirketlerinin önünü kesmeyelim.
Özellikle leasing şirketinin önünü kesmek değil, KOBİlerin
önünü kesmek; KOBİlerin yatırım yapmasının, insan
çalıştırmasının önüne geçiyorsunuz. Ben tüm Meclisten
yardım istiyorum. Bu yumurtlayan tavukların mutlaka
yumurtlamasına devam edelim. Değerli arkadaşlarım, bu
nedenle ben
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen Genel Kurulu selamlayınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
Arkadaşlar, çok önemli bir konu. Türkiyede istihdam için,
üretim için yapacağınız hemen hemen önünü açacak tek
şeydir. Bunu bir keza daha dikkatlerinize sunuyor, hepinize saygılar
sunuyorum. Leasing kanununun, öncelikle komisyonda bekleyen kanunun
görüşülüp bu konunun KDV Kanunuyla birlikte çözülmesi elzemdir
arkadaşlar. İçinizde bir sürü leasing yaptıran insanlar var,
bunun kolaylığını biliyorsunuz ama maalesef hiç biriniz
buna çözüm getirmiyorsunuz. Gelin, hep birlikte bu sorunu çözelim.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP, AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Gündem dışı ikinci söz, adil yargılanma ve
savunma hakkıyla ilgili söz isteyen Hakkâri Milletvekili Hamit Geylaniye
aitir. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Geylani.
2.- Hakkâri Milletvekili Hamit
Geylaninin, Türkiyede adil yargılanma ve savunma hakkı
alanında yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede
adil yargılanma ve savunma hakkı alanında yaşanan sorunlara
ilişkin gündem dışı söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, insan olmanın gereği olan
hak aramanın en son ve en etkili yeri yargıdır. Bu nedenle, hak
arama ve adalete ulaşma konusunda son yetkili yer olan yargının
ve onun özneleri olan yargıçlar önünde kişilerin adil yargılama
hakkı vardır. Bu hak oldukça kutsal bir haktır.
Ayrıca, anılan bu haklar uluslararası belgelerde de
yer alarak tüm dünyada kabul gören evrensel bir norm hâline gelmiştir.
Adalet de her bireyin haklarına saygı gösterilmesine dayanır.
Martin Luther Kingin Herhangi bir yerdeki adaletsizlik adaleti her yerde
tehdit eder. sözünden anlaşıldığı üzere -yani kötü
bir örnek olması noktasında ele alıyor- söz konusu amaca sadece
bireylerin haklarına saygı göstermekle sınırlı
değil her alanda adalete ulaşma gayretiyle ulaşılabilir.
Öyle ki bir kimse, hakkında bir suç isnadıyla mahkeme önüne
çıkarıldığında bütün devlet aygıtıyla
karşı karşıya gelmektedir. Devletin herhangi bir
şüpheliye muamele şekli o devletin bireysel insan haklarına ne
ölçüde saygılı olduğunun somut bir göstergesidir ve devlet her
ceza yargılamasında insan hakları açısından bir
sınavdan geçmektedir ancak ne yazık ki Türkiyede devlet bu
sınavlardan hep sınıfta kalmıştır. Adil
yargılamanın ihlali nedeniyle Türkiye aleyhine Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine binlerce başvuru yapılmış, bu
başvurular hâlâ hız kesmeden devam etmektedir. Ayrıca, adil
yargılama yapılmadığı gerekçesiyle Türkiye çok
sayıda mahkûm edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, adil yargılama ana dil
hakkıyla başlar. İnsan adalet ararken ana dilinde kendisini
savunması temel insan haklarından en önemlisidir. Oysaki Kürtler, tüm kamu kurumlarında
olduğu gibi, mahkeme salonlarında da ana dillerinden başka bir
dilde konuşmaya zorlanmaktadırlar. Yaşamın herhangi bir
alanında yurttaşların kendilerini sadece ve sadece resmî dil ile
ifadeye zorlanmaları kabile yönetimlerinde bile rastlanmayan bir
zorbalıktır diye düşünüyoruz. Bireylerin ana dillerinde savunma
yapma haklarının ellerinden alınması tıpkı ana
dilde eğitim hakkının yasaklanması gibi farklı etnik
kökenlere sahip aidiyetlere yönelik olarak gerçekleştirilen asimilasyon ve
inkâr politikalarının bir başka biçimi ve bir başka
devamı şeklinde tezahür ediyor. Üstelik de savunma hakkının
açık ihlali bizzat, eşit, adil ve tarafsız davranmakla yükümlü
olan mahkemeler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, Barış ve Demokrasi
Partisinin seçilmiş belediye başkanları ve partinin her
kademesindeki yöneticilerinin yargılandığı ancak sistem
tarafından kamuoyuna KCK davası olarak empoze edilmeye
çalışılan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde
yargılanmaları devam eden tutuklu
arkadaşlarımızın ana dilde savunma taleplerinin mahkeme
heyetince reddedilmesi bir hakkın gasbı ve uluslararası sözleşmelerin
de ihlalidir.
Bakınız, hâlen yürürlükte olan Anayasanın
90ıncı maddesinin son fıkrasına göre, temel hak ve
özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler en üst norm olup
Anayasanın üzerindedir. Türkiye Cumhuriyetinin temelini oluşturan
Lozan Antlaşmasının 39/5inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının mahkemelerde ana dilde savunma yapabilmeleri
taahhüt edilmiştir. Ayrıca ticarette ve yaşamın diğer
her alanında kendi aidiyetini ifade etmekle ana diliyle kendisini
savunabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HAMİT GEYLANİ (Devamla) Mahkeme heyeti
aldığı bu haksız ve hukuksuz kararlarıyla başta
Anayasa suçu işlediği gibi Türkiyenin altına imza
attığı çok sayıda uluslararası sözleşmeyi de hiçe
saymıştır.
Değerli arkadaşlar, bundan daha vahimi de devletin, daha
doğrusu AKPnin resmî kanalı TRT, yayınında -parantez içine
alıyorum- Türkiyeyi kana bulayanların davası
başladı duyurusunu yapmıştır. Böylesi bir suçlama
iddianamede dahi bulunmazken devletin resmî kanalı, yargıyı
etkileme ve yargıya müdahale ile suç işlemiştir. Hükûmetin bu
kurum hakkında ve bundan ötürü yasal işlem başlatmaması
nedeniyle aynı suçu mükerrir bir şekilde Hükûmet de
işlemiştir. Kaldı ki şu an yargılanan
arkadaşlarımızın hiçbirinin üzerinde ya da evinde bir tek
çakı dahi bulunmamıştır.
Değerli arkadaşlar, hiçbir hukuk normuna
sığmayan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Geylani, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
HAMİT GEYLANİ (Devamla) Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, hiçbir hukuk normuna
sığmayan bu davanın siyasi olduğu tüm dünya kamuoyu
tarafından bilinmektedir. Bu dava, sadece toplumsal barışı
ve demokratikleşmeyi engellemekle kalmamakta, aynı zamanda çatışma
ve şiddet kültürünü besleyerek tetiklemektedir. Bu nedenle Parlamentoyu
göreve çağırarak hukuksuzlukların son bulmasına katkı
sunmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim efendim. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Geylani.
Gündem dışı üçüncü söz, cumhuriyetimizin 87nci
kuruluş yıl dönümünün anlam ve önemi hakkında söz isteyen
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüze aittir.
Buyurunuz Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, cumhuriyetin 87nci kuruluş yıl dönümünün
anlam ve önemine ilişkin gündem dışı konuşması
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu hafta cumhuriyetimizin 87nci kuruluş
yıl dönümünü tüm Türkiyede coşkuyla kutluyoruz.
29 Ekim 1923, çökmüş, çağ dışı bir
devletten, yepyeni, tam bağımsız, dünya devletleriyle eşit
hakta ve millet egemenliğine dayalı Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşudur ve büyük bir devrimdir. Bu Ulusal Kurtuluş
Savaşı, tüm Türkiyede değişik yörelerde verilen
savaşların bütünüdür. En son İzmirde, Çanakkalede,
Gaziantepte, Kahramanmaraşta, Karadeniz Bölgesinde ve diğer
illerimizde verilen çok anlı şanlı bir mücadelenin sonucudur. Dünyada
bağımsız, çağdaş, özgür tek Müslüman ülkenin doğuşudur.
Cumhuriyetin ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlamak için çevremizdeki
ülkelere, özellikle Afganistana, İrana, Pakistana, Cezayire bakmak
durumundayız. Ayrıca, bugün burada bulunmamızı cumhuriyete,
cumhuriyetin değerlerine ve cumhuriyetin kurucusuna borçlu olduğumuzu
unutmamak zorundayız. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün silah
arkadaşlarıyla birlikte kurduğu, bütün dünyaya örnek olan
cumhuriyetimizin 87nci yıl dönümü bu nedenle çok önemlidir, bu nedenle
iyi kutlanmalıdır, okullarımızda Millî Eğitim üzerine
düşen görevi yapmalıdır ama görüyoruz ki Millî Eğitimin bu
işlerle uzaktan yakından alakası yok değerli
arkadaşlarım.
Atatürk devrimleri bir bütündür, aydınlanma devrimidir ve
ileriye dönüktür. Geriye bakmamıştır Atatürk,
bakmamızı da önermemiştir. Hep ileriye dönük, yenileşmeye
açık ve ideali, çağdaş bir toplum yaratmak olmuştur. Onun
için, bugün bu aydınlanma devriminin ilkeleri bizi aydınlatacak,
ulusumuzu esenliğe kavuşturacak ilkelerdir. Ama bugün, cumhuriyete,
cumhuriyet değerlerine sahip çıkmış gibi görünenlerle
cumhuriyetçi, Atatürkçü geçinenlerin bazı baskılara
uğradığını da göz ardı edemeyiz. Atatürkçülerin,
cumhuriyetçilerin evleri, dernekleri aranınken, tutuklanırken sessiz
kalanlar bugün -cumhuriyetin, özellikle dünkü yapılan konuşmasında-
Bu cumhuriyet çıtkırıldım bir cumhuriyet değildir.
deme lütfunu göstermişlerdir. Peki, bu cumhuriyeti kuran kim? Atatürk ve
silah arkadaşları, bu işe katılan Alevisiyle, Sünnisiyle,
Çerkeziyle toplumun bütünü değil mi? Niye bu önderlerden tek laf
edilmiyor? Çıtkırıldım bir cumhuriyet değildir.
diyenlere Günaydın. diyoruz. Neden Günaydın. diyoruz? Çünkü
bakın neler denmiş zamanında: Demokrasi amaç değil,
araçtır. Binersin, durağa gelince inersin. Laiklik elden
gidiyor... Millet isterse elbet gider.
Bakın, Onuncu Yıl Marşını okumakla
Türkiye raylarla donanmıyor, bu işler lafla olmuyor, marşı
oku, demir ağlarla ör. Bugün cumhuriyet değerlerini bu kadar
görmezlikten gelen bir anlayış, Türkiye Cumhuriyetinin
Başbakanı olarak varlığını cumhuriyete, Atatürke
ve Cumhuriyet Halk Partisine borçlu olduğunu bilmeden Onuncu Yıl
Marşını, demir ağlarla ören Atatürkü gizli kapaklı
eleştirme durumunda kalıyor değerli arkadaşlarım. Bu
bir çelişkidir. Cumhuriyetin değerlerini iyi algılamak, iyi
algılatmak zorundayız. Bugün ulusumuzun bütünlüğünü
sağlamak için Atatürkün çizdiği aydınlanma devriminin
çizgisinden devam etmek durumundayız değerli arkadaşlarım.
Cumhuriyet hukuktur. diyebilmeliyiz. Hukukun üstünlüğünü
sağlamak için mücadele etmeliyiz. Hukuku ele geçirmek değil,
yargının bağımsızlığını
sağlamalıyız. O nedenle Atatürk İleriye bakın, hep
ileriye bakın. demiştir değerli arkadaşlarım ve son
sözlerinde de Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. demiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu sözlerin anlamı çok
önemlidir. Milliyetçiliği özümseyen ve Türk toplumunun bütünlüğünü
kavrayan bir anlayışta bütünlüğü sağlamak için çaba
gösteren Ulu Önder Atatürk ne acıdır ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözleriniz tamamlayınız.
Buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla)
son, ölümüne yakın
yıllarda Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti
şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru
yol uygarlık yoludur. demiştir ve bu söz bugünün Türkiyesinde,
bugünün koşullarında çok büyük anlam taşıyor.
Ben cumhuriyetimizin 87nci yıl dönümünü kutlarken 100üncü
yıl dönümünün de Türkiye Cumhuriyetinin 100üncü yıl dönümü olarak
kutlanmasını, içte ve dışta Türkiye Cumhuriyeti
adının yerine başka bir cumhuriyet kurmaya
çalışanların, ismini değiştirmeye
çalışanların cumhuriyetçilerin bu ülkenin yüzde 95 nüfusunu
teşkil ettiklerini, cumhuriyetin yüreklerinde küllenmiş bir kor
olduğunu, bu kora dokunmanın çok büyük yanılgı
olduğunu belirtiyor, cumhuriyetimizin ilelebet yaşaması,
yaşatılması dileğimle hepinize saygılarımı
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.
Sayın İçli, sisteme girmişsiniz. Ne için acaba?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın Hatip Lozan
Anlaşmasının 39uncu maddesinden söz etti, bir açıklamada
bulundu. İzin verirseniz Lozan Anlaşmasının 39uncu
maddesiyle ilgili kısa bir açıklamada bulunmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın İçli.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Eskişehir Milletvekili H.
Tayfun İçlinin, Lozan Anlaşmasının azınlıklarla
ilgili 39uncu maddesine ilişkin açıklaması
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Efendim, Sayın
Hatip, bir önceki Hatip, Lozan Anlaşmasının 39uncu maddesinden
söz etti. Lozan Anlaşmasının en önemli mücadelesi akalliyyetler
yani azınlıklarla ilgili olmuştur. Lozan
Anlaşmasının 36 ila 39uncu maddesindeki azınlık
tanımı gayrimüslim azınlıklarla ilgilidir, özetle Rum,
Ermeni, Yahudi vatandaşlarımızı kapsayan akalliyyetlerin
himayesiyle ilgili maddelerdir. Bunun tutanaklara geçmesi için söz aldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın İçli.
Sayın Güvel, siz ne için acaba?
HULUSİ GÜVEL (Adana) Cumhuriyetle ilgili
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, bir
şey ilave edebilir miyim. Yani dil özgürlüğü konusunda
azınlıkların dışında herkesi kapsıyor, bence
arkadaş onu anlamamış.
BAŞKAN Peki efendim.
Sayın Güvel, siz?..
HULUSİ GÜVEL (Adana) Cumhuriyetin 87nci yılı
münasebetiyle yerimden çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
2.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin, cumhuriyetin 87nci kuruluş yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HULUSİ GÜVEL (Adana) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, cumhuriyet ile birlikte dil, din,
inanç ve cinsiyet farkı gözetmeyen bir yurttaşlık modeli
oluşturulmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi
eşit yurttaşlık temeline dayanmaktadır. Bu
yurttaşlık modeli ve yurttaşlık bilinci en büyük ortak
paydamızdır ancak Mustafa Kemal Atatürkün Türk milletinin karakter
ve âdetlerine en uygun idare diye tanımladığı cumhuriyetimizin
87nci yılında cumhuriyet kavramının içinin boşaltılmaya
çalışıldığını üzüntüyle
yaşamaktayız. Cumhuriyet değerlerini savunmanın âdeta suç
hâline getirildiği, demokrasinin temeli olan kuvvetler
ayrılığı ilkesinin zedelendiği, temel hak ve
özgürlüklerin, basın özgürlüğünün tehdit altında olduğu
bugünlerde dahi cumhuriyet, yurttaşlarımız için vazgeçilmez tek
yönetim biçimidir.
Yurttaşı olmaktan gurur duyduğum cumhuriyetimizin
87nci yılının tüm halkımız için umut ve mutluluk
getirmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Güvel.
Sayın Bahçekapılı, siz?..
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Cumhuriyetin 87nci
yıl dönümüyle ilgili kısa bir açıklamam var.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
3.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, cumhuriyetin 87nci kuruluş
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi, her unsuru kucaklayan,
onları Millî Mücadeleye katan, ortak hedef ve idealleri tarif ve tayin
eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesiyle şekillenmiştir.
Cumhuriyet, milletimizin istiklal aşkının aslında açık
bir tezahürüdür. Millî iradeyi, hâkimiyetimilliyeyi ön plana çıkaran
anlayış da işte bizzat bu istiklal
anlayışıdır. Cumhuriyet erdemli bir yönetim biçimidir,
erdemli bir toplum inşa etmek için ortaya konmuş bir iradenin ve
vizyonun sonucudur. Bu iradeye zincir vurmak, otoriter eğilimleri ve
bunlar vasıtasıyla baskı altına almak isteyen yönetimler bu
milletten her zaman gereken dersi almışlardır. İstiklal,
hürriyet ve demokrasi bu milletin değiştirilemeyecek karakteri hâline
gelmiştir.
Cumhuriyet ve demokrasi bu yüzden milletimizin karakterine ve
engin tarihî birikimine uygun, en uygun yönetim biçimidir. Cumhuriyet,
kuruluşundan nice zaman sonra ortaya çıkan, tarihine ve
coğrafyasına yabancılaşmış zümrenin iddia ettiğinin
tamamen aksine, sözde elitler tarafından yani seçkinleri kendilerinden
menkul belli bir zümre tarafından değil, bizzat bu millet
tarafından, bu milletin tüm unsurları tarafından
kurulmuştur. Cumhuriyet asla ve asla belli bir zümrenin, belli bir
kitlenin, belli bir grubun rejimi değil, bu milletin rejimidir ve sahibi
yalnızca bu aziz millettir. Cumhuriyetin sahibi olmak noktasında hiç
kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur ve olamaz. Bu ülkenin bürokratı,
hâkimi, savcısı, askeri, polisi ne kadar bu cumhuriyetin sahibi ise
bu ülkenin işçisi, köylüsü, esnafı, sanatkârı, sokaktaki
vatandaşı da cumhuriyetin en az o kadar sahibidir ve
sevdalısıdır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın
Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Bitiyor efendim,
bağlamak istiyorum.
BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Belki Atatürkün
adını anabilir Sayın Başkanım, söz verin.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul)
Bağlayacağım efendim, bitirmek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından Söz verin. sesleri)
BAŞKAN Tamam. Arkadaşlar, açınız lütfen, çünkü
iki dakikayla...
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Şimdi
bağlıyorum son cümlemi: Bu okuduğum söylemler, dün Grup
Başkanımız ve Sayın Genel Başkanımızın
grup toplantısında yaptığı konuşmanın bir
alıntısıdır. Bundan önceki konuşmacı
arkadaşlarımın bilgisine sunuyorum.
Ben de bu bağlamda grubum adına Türk ulusunun Cumhuriyet
Bayramını kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere cumhuriyetin kuruluşuna emek veren herkesin
karşısında saygıyla eğiliyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Bahçekapılı.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Kendi görüşünü niye
söyleyemedin, kendi görüşünü?
BAŞKAN - Sayın Şandır, siz de aynı
konuda?..
Buyurunuz Sayın Şandır.
4.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, cumhuriyetin 87nci kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, tüm Milliyetçi
Hareket Partisi yöneticileri, camiası adına, başta Sayın
Genel Başkanımız Doktor Devlet Bahçeli olmak üzere,
cumhuriyetimizin 87nci kuruluş yıl dönümünü yürekten coşkuyla
kutluyoruz. Bu cumhuriyetin kuruluşuna emek veren, kanlarıyla
katkı veren, hayat veren şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.
Cumhuriyet, bir millî mücadele sonrasında bir millî devletin
kuruluşunun ismidir, rejiminin adıdır. Cumhuriyet, Türk milleti
üzerine kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti devletinin rejimidir ve bu millete
aittir. Bu millet, bu topraklarda yaşayan halkın adıdır. Bu
devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan
halkın adıdır. Dolayısıyla, yeni bir yüz
yılın ilk çeyreğinde cumhuriyetimizin 87nci yılında
hiçbir farklılığı bir ayrılık olarak görmeden,
birliğimizi dirliğimizin teminatı olarak görüp cumhuriyetimize
sahip çıkmak ve cumhuriyeti kuran başta Büyük Atatürk, Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere tüm gazilerimize, şehitlerimize şükranlar sunarak
sahiplenmemiz gerekiyor.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, cumhuriyet
değerlerinin sorgulandığı, ikinci cumhuriyet
arayışlarının, cumhuriyeti değiştirmek,
dönüştürmek gayretlerinin siyasallaştığı şu
süreçte, milletimizin kimliğine, devletimizin, cumhuriyetimizin üniter ve
millî yapısına ve milletimizin birliğine daha çok sahip
çıkmak adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu cumhuriyet
törenlerine, bu cumhuriyet kutlamalarına coşkuyla
katılacağımızı ifade ediyor; tekrar, cumhuriyetimizin
bu millete kutlu olmasını, kıyamete kadar
yaşamasını diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili
Şükran Güldal Mumcunun, Başkanlık Divanı ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı olarak cumhuriyetimizi kuran
Atatürke, silah arkadaşlarına ve tüm halka teşekkürlerini sunan
konuşması
BAŞKAN - Başkanlık Divanı olarak ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı olarak biz de Türkiye Büyük
Millet Meclisine ve bugünlere bizi getiren, cumhuriyetimizi kuran Atatürke ve
onun silah arkadaşlarına ve tüm halkımıza, cumhuriyeti bize
armağan ettikleri için ve bundan sonra yaşatacakları için
şu andaki aziz Türk milletine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
(Alkışlar)
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 19 milletvekilinin, Kelkit Irmağı üzerinde kurulacak
HESlerin çevreye olası etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/893)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kelkit Irmağı üzerine kurulacak olan HES Santrallerinin
çevreye yapacağı etkilerinin araştırılarak,
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla,
Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince
bir Meclis Araştırması yapılmasını arz ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
3) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
4) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
5) Hasan Özdemir (Gaziantep)
6) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
7) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
8) Mehmet Şandır (Mersin)
9) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
10) Recep Taner (Aydın)
11) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
12) Mithat Melen (İstanbul)
13) Behiç Çelik (Mersin)
14) Kürşat Atılgan (Adana)
15) Yılmaz Tankut (Adana)
16) Rıdvan Yalçın (Ordu)
17) Mustafa Kalaycı (Konya)
18) Ahmet Bukan (Çankırı)
19) Metin Ergun (Muğla)
20) Osman Çakır (Samsun)
Gerekçe:
Kelkit Irmağı üzerinde yapılması
düşünülen HES projeleri bu ovalarımızdaki ekolojik dengenin
bozulmasına sebep olacaktır. Bu durum, telafisi güç, geri
dönüşümü mümkün olmayan zararlara sebep olacaktır. Irmak
yatağı boşaltılacaktır. Kilometrelerce uzunluktaki
kanala alınan su, iklim üzerindeki eski etkisini gösteremeyecek,
bölgemizdeki nem dengesi değişecektir. Bu sadece tarımsal
üretimi değil, burada yaşayan insanlarımızın
sağlığını da olumsuz yönde etkileyecektir.
Bölgeye yapılacak HES projelerinden sonra ovalardaki sulayan
sağ ve sol sahil sulama kanallarına su verilip verilmeyeceği
veya verilecek su miktarının sulamaya yetip yetmeyeceği, bölgede
tarım yapan çiftçimizin sıkıntısı hâline
gelmiştir. Çünkü küresel ısınmanın da etkisiyle
ırmaktaki miktarı yarı yarıya azalmıştır.
Projelerin yapılması ve suyun tutulmaya başlamasıyla tarımsal
bölgelerde ciddi sulama problemlerinin yaşanması kaçınılmaz
olacaktır.
HES projesindeki kanalların geçtiği yerlerde 50-60 metre
genişliğinde tarım arazisi kullanılamayacaktır.
Kanallar etrafındaki iki yönlü yolla beraber arazisi tamamen ortadan
kalkacak, tarım yapılamaz konuma gelecektir.
Ayrıca Kelkit Irmağının geçtiği havzada
su çok azalacağından mikro klima özelliği kaybolacak ve bitki
örtüsü tamamen yok olacaktır. Kelkit havzasında dünyanın en
önemli bitkileri bulunmaktadır. HES'in yapılmasıyla ortaya
çıkacak bu durum, çevrenin ekolojik dengesini büyük oranda
değiştirecektir.
Kelkit Vadisi aynı zamanda Kuzey Anadolu Fay Hattı
üzerinde bulunduğundan 1. derece deprem bölgesidir. Yapılacak proje
çevreye yapacağı yıkımın yanında, ileride devleti
de zarara uğratacaktır.
Bölgedeki HES projeleri gerçekleştirildiği takdirde, su
debisinde oluşacak azalma ile taban suyu seviyesi düşecek, nem
dengesinin değişmesi ile de çiftçilerimizin yapmış
olduğu tarımsal üretim olumsuz etkilenecektir. Küresel iklim
değişikliklerinin de etkisiyle bu olumsuzluklar hem yöre
halkımızın yaşamını etkileyecek hem çiftçilerimizin
girdi maliyetlerini artırarak, kıt kanat üretimini sürdüren
çiftçilerimizi güç durumda bırakacaktır.
2.- Eskişehir Milletvekili
Beytullah Asil ve 41 milletvekilinin, sınava dayalı eğitim
sisteminin yol açtığı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/894)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlköğretimden Ortaöğretime geçişte,
Ortaöğretimden de Yükseköğretime geçişte uygulanan
sınavlar; okulları, öğrencileri, bu okullarda görev yapan
öğretmenleri ve bu öğrencilerin velilerini baskı altına
almış, okul dışında sınavlara hazırlık
çalışmaları okuldaki eğitimin önüne geçmiştir. Bu durum
Türk Milli Eğitiminin genel amacı olan, Türk Milletinin bütün
fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan
Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki,
insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve
geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima
yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın
başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve
sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline
getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek; beden, zihin, ahlak, ruh
ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı
şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve
bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan
haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer
veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı,
yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek; ilkesi ile
bağdaşmamaktadır. Bu durumun sürdürülmesi geleceğimiz için
tehlikeli sonuçlar doğuracaktır. Bu ve ekteki gerekçelerle; Anayasamızın
98'inci; Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünün 104'üncü ve 105'inci
maddeleri uyarınca meclis araştırması açılması
için gereğini önemle arz ve teklif ederiz.
1) Beytullah Asil (Eskişehir)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Mehmet Günal (Antalya)
5) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
6) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
7) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
8) Recep Taner (Aydın)
9)Ali Uzunırmak (Aydın)
10) Reşat Doğru (Tokat)
11) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
12) Alim Işık (Kütahya)
13) Mümin İnan (Niğde)
14) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
15) Hüseyin Yıldız (Antalya)
16) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
17) Osman Ertuğrul (Aksaray)
18) Kadir Ural (Mersin)
19) Şenol Bal (İzmir)
20) Yılmaz Tankut (Adana)
21) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
22) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
23) Mustafa Kalaycı (Konya)
24) Ahmet Orhan (Manisa)
25) İsmet Büyükataman (Bursa)
26) Necati Özensoy (Bursa)
27) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
28) Muharrem Varlı (Adana)
29) Hakan Coşkun (Osmaniye)
30) Hasan Özdemir (Gaziantep)
31) Behiç Çelik (Mersin)
32) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
33) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
34) Kürşat Atılgan (Adana)
35) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
36) Rıdvan Yalçın (Ordu)
37) Akif Akkuş (Mersin)
38) Mithat Melen (İstanbul)
39) Mustafa Enöz (Manisa)
40) Erkan Akçay (Manisa)
41) Cemaleddin Uslu (Edirne)
42) Hasan Çalış (Karaman)
Gerekçe: İlköğretimden Ortaöğretime geçişte,
Ortaöğretimden de Yükseköğretime geçişte uygulanan
sınavlar, ilk ve ortaöğretimi baskı altına alarak okullarda
eğitim ve öğretimin tamamen sınav merkezli olarak
yapılmasına neden olmaktadır. Öğretmen çaresizlik içinde
derslerde, sınavda çıkacak soruları göz önüne alarak
konuları belirlemekte, asgari ortak bir genel kültür vermek suretiyle
onlara kişi ve toplum sorunlarını tanımak, çözüm
yolları aramak ve yurdun iktisadi, sosyal ve kültürel
kalkınmasına katkıda bulunmak bilincini ve gücünü
kazandırmak gayesini ve öğrencilerin bir bütün olarak gelişimini
göz ardı etmek zorunda kalmaktadır. Öğrenciler hayatlarına
yön verecek kararları sınavlardan alacakları puanlara
dayandırmakta, çaresizlik içinde sınavlara odaklanmaktadırlar.
Sosyal, sportif, sanatsal ve kültürel bir etkinliğe zaman
ayırması güçleşmektedir. Sınav kazanmak öğrencilerden
çok ailelerin önceliği haline geldiğinden bu tür etkinliklere
çocuklar yönlendirilmemekte, çocukları yönlenmek istediklerinde de onlara
engel olmakta bu da öğrencilerin sosyal ve psikolojik gelişimlerini
olumsuz etkilemektedir. Pek çok öğrenci yüksek düzeyde kaygı, stres,
çaresizlik, bitkinlik, fiziksel ve psikolojik rahatsızlık,
davranış bozukluğu gibi sorunlar yaşamaktadırlar.
Ailelerin çocuklardan tek beklentisi sınavlara hazırlanmaları
olduğundan çocukların evde rutin olarak yapmaları gereken,
beslenmeleri, odalarının düzen ve temizliği de dahil olmak üzere
pek çok iş, anneler tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle
öğrenciler, hayatları boyunca gerekecek ev ve el işleri ile
ilgili becerileri kazanamamaktadırlar. Sorumlu bir yetişkin olmak
için gerekli beceriden yoksun kalmaktadırlar. İlköğretim okullarımızın
başarısı öğrencilerinin ne kadarının fen liselerine
ne kadarının Anadolu liselerine yerleştirdiği ile
ortaöğretim okullarımızın başarısı da kaç
öğrencisini üniversiteye yerleştirdiği ile ölçülmeye
başlamıştır. Hatta bu da yeterli olmamış hangi
üniversitelere öğrenci yerleştirdiği ile ölçülür hâle gelmiştir.
Hâl böyle olunca okullarda öğrencilerini sınavlara hazırlık
amacı ile kurulan özel dershanelere erken yaşlardan itibaren
yönlendirmeye başlamışlardır. Velilerin de birinci
önceliği çocuklarının en iyi okulları kazanmasını
istemeleri olunca bunun üzerine de ilköğretim, ortaöğretim ve
yükseköğretimdeki yapısal dengesizlikler, eşitsizlikler ve
yetersizlikler eklendiğinde, örgün eğitim sisteminin
dışında kocaman bir sınava hazırlık sektörünün
oluşmasına ve her geçen gün biraz daha büyümesine neden olmaktadır.
Bu sektörün öğrencileri sınava hazırlamaktan başka bir
gayesi olmadığından öğrencilerin gelişmesine ciddi bir
katkı vermemektedirler. Buna rağmen örgün eğitim için harcanan
kamu kaynağına yakın bir kaynak bu alana harcanmaktadır.
Sınava hazırlık, ailelerin ekonomik güçlerine bağlı
olarak satın alabildikleri ya da satın alamadıkları bir
eğitim hakkı hâline gelmiştir. Toplumun bu sınav sisteminin
adil ve eşit olmadığı yönündeki algısı, toplumun
adalet ve eşitlik duygularını ve değerlerini olumsuz etkilemektedir.
Toplumun adalet duygusunun korunması ve geliştirilmesi devletin temel
görevleri arasında olmasına rağmen bu görevin devlet
tarafından yerine getirilmemesi aleyhlerine oluşan eşitsizlikler
nedeni ile, dar gelirli kesimlerde ve genel olarak sınav sisteminden zarar
gören kesimlerde adalet ve eşitlik duygularının zedelenmesi ile
eğitim sistemine ve devlete olan güven zaafa uğramaktadır.
Sınavlarda başarılı olamayacağını ve eleneceğini
düşünen öğrenciler arasında okuldan ayrılmalar artmakta ve
bu öğrenciler eğitim sisteminin dışına
çıkmaktadır. Okullarımızın ve öğretmenlerimizin
başarısının, sınav kazanan öğrenci
sayısıyla ölçülüyor olması nedeni ile bütün öğrencilerin
kurtarılamayacağı bir düşünceye kapılıp seviye
grupları oluşturarak, yüksek puan alacak öğrencilere
odaklanır ve çoğu zaman daha alt başarı düzeyindeki
öğrencileri göz ardı etmelerine neden olmaktadır.
Öğrenciler de ilköğretim ve orta öğretim programlarında yer
alan, fakat sınav soruları içinde yer almayan görsel sanatlar,
teknoloji ve tasarım, müzik, beden eğitimi gibi derslerin gereksiz
olduğunu ya da bu dersleri gerekli görseler bile, sınava
hazırlık amacıyla bu derslerin yapılmaması
gerektiğini düşünmeye başlamışlardır.
3.- Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata ve 19 milletvekilinin, Kürt sorununun siyasi, sosyal ve ekonomik
sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/895)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
87 yıllık Cumhuriyet tarihinde, resmî kaynaklara göre 29
Kürt İsyanı'nın çıkmasına sebep olan ve özellikle son
30 yıllık çatışmalı süreçte sonuçları
ağır bir şekilde hissedilen sorunun çözümsüzlüğün sebebiyet
verdiği ağır insan hakları ihlalleri ve insanlık
dışı suçlarla yüzleşebilmek, çözüm yerinin halkın
iradesinin tecelli yeri olan TBMM olduğu inancıyla yaşanan
sorunun kaynağının hangi sosyal siyasal ve ekonomik gerekçelere
dayandığının tespiti ve sorunun çözümü için ortak bir
siyasi iradeyi açığa çıkarabilmek amacıyla Anayasa'nın
98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Ayla Akat Ata (Batman)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Bir yanı ile tarihsel bir yanı ile güncel bir boyut
taşıyan, kökleri Cumhuriyetin kuruluşundan öncesine kadar
uzanan, Cumhuriyetin ilanından sonra da varlığını
koruyan ve zamanla giderek daha da ağırlık kazanan Kürt sorunu
yıllardır sistemsel düzeyde ağır tahribatlara ve toplumsal
travmalara yol açmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'ndan cumhuriyete geçişle
birlikte Türkiye'nin, Osmanlı toplumunun çoğulcu-heterojen toplum
yapısını aynen devraldığı tarihsel ve sosyolojik
bir gerçekliktir. Osmanlı Devleti'nin, farklılıklardan oluşan
toplum yapısını kendi anayasa sistemi içinde nispeten
tanıdığı ve bu durumun daha sonrasında kuruluş
anayasası olarak kabul edilen 1921 Anayasasına da
yansıtıldığı bilinmektedir. Dönemi içerisinde
demokratik içeriği güçlü olan 1921 Anayasası, tüm etnik ve toplumsal
kesimleri kucaklamış, çoğulcu ve bütünleştirici bir role
sahip olmuştur. Ancak bu durum Cumhuriyetin ilanı sonrasında
kabul edilen 1924 Anayasası ile birlikte değişmiş,
farklılıkların birlikte yaşama iradesi yerini
farklılıkları reddeden, tekçiliği merkeze alan bir
anlayışa bırakmış, bunun sonucu olarak da günümüze
kadar devam ede gelen çatışmalı bir süreç
yaşanmıştır. 1924 Anayasasıyla başlayan ve
günümüze kadar devam eden bu süreçte Şeyh Sait, Sason, Ağrı,
Koçuşağı, Mutki, Oramar, Dersim İsyanı gibi çok
sayıda Kürt isyanı yaşanmıştır. Nitekim 1925-1940
yıllarını kapsayan dönemde Ziya Gökalp'in "Kürt
aşiretleri hakkındaki tetkikler" araştırması,
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın raporu, Başbakan
İsmet İnönü'nün raporu, İktisat Vekili Celal Bayar'ın
"Şark Raporu"nda sorun genellikle asayiş eksenli ele
alınmış ve asimilasyona varan baskıcı yöntemler
sorunun çözümü için önerilmiştir. Bütün bu isyanlar ve hazırlanan
raporların sonucu isyana öncülük ettiği belirtilen kişiler,
dönemin İstiklal Mahkemelerinde hukuksuz bir biçimde yargılanarak
idam edilmiş, binlerce sivil insan uygulanan politikalar sonucu
yaşamını yitirmiş, binlercesi de sürgün edilmiştir.
Bugün ise gelinen aşamada Türkiye'nin son 30 yılına
damgasını vuran çatışmalı süreç beraberinde 40 bin can
kaybını, binlerce faili meçhul siyasi cinayeti, binlerce köyün
boşaltılmasını, onlarcasının
yakılmasını, üç milyon insanın zorla göç ettirilmesini,
yine bu kapsamda onlarca sınır ötesi operasyon
yapılmasını, milyarlarca dolar kaynak ayrılması
sonucunu getirmiştir. Cumhuriyetin kuruluş döneminde olduğu gibi
bu dönemde de Kürt Sorununa ilişkin olarak değişik tarihlerde,
farklı kesimler tarafından pek çok rapor
hazırlanmıştır. Cumhuriyetin kuruluş döneminde
hazırlanan raporlardan farklı olarak bu dönemde hazırlanan
raporlar soruna salt asayiş eksenli yaklaşmamış farklı
boyutları ile sorun ele alınmaya
çalışılmıştır. Yine son dönemde Türkiye'de
yaşanan gelişmeler Kürt sorunu ekseninde yapılan
tartışmaların giderek daha da derinleşmesi gerekliliğini
ve ihtiyacını doğurmaktadır. Zira konu ile ilgili bugüne
kadar yapılan ve ortaya konan çalışmalar Kürt sorununa
bakışı ve yaşananların ancak kısmi bir boyutunu
ortaya koyabilmektedir. Cumhuriyetle yaşıt sayılan ve on
yıllarca çözümsüz bırakılan bu sorun bugün gelinen aşamada
siyasi, ekonomik, sosyal alandan askeri alana kadar toplumsal yaşamın
bütün alanlarını etkisi altına almıştır.
Bu kapsamda 87 yıllık Cumhuriyet tarihinde, resmi
kaynaklara göre 29 Kürt İsyanı'nın çıkmasına sebep
olan ve özellikle son 30 yıllık çatışmalı süreçte
sonuçları ağır bir şekilde hissedilen sorunun çözümsüzlüğün
sebebiyet verdiği ağır insan hakları ihlalleri ve
insanlık dışı suçlarla yüzleşebilmek, çözüm yerinin
halkın iradesinin tecelli yeri olan TBMM olduğu inancıyla
yaşanan sorunun kaynağının hangi sosyal siyasal ve ekonomik
gerekçelere dayandığının tespiti ve sorunun çözümü için
ortak bir siyasi iradeyi açığa çıkarabilmek amacıyla
Anayasa'nın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
4.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/896)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'deki giderek artan işsizliğin nedenleri ve
gerekli çözüm yollarının bulunması hususunda Anayasanın 98
inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) M. Nuri Yaman (Muş)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı
Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye'de işsizlik sorunu can yakıcı bir biçimde var
olmaya devam etmektedir. Resmi işsizlik oranları yıllarca yüzde
10'lar seviyesinde yapısal bir özellik kazanmışken, krizin
etkisi ile birlikte yüzde 14-15 düzeylerine çıkmış
durumdadır.
8 Haziran 2010 tarihinde gerekleştirilen Ekonomi Koordinasyon
Kurulu toplantısında (EKK) "Ulusal İstihdam
Stratejisi" taslağında işsizliğin yüzde 10'luk
kısmının yapısal bir olgu olduğu kabul edilmektedir.
Kısa vadeli amaç konjonktürel etkinin giderilmesi olarak -ki bu oran yüzde
4'tür- belirlenmiştir.
Bu durum hükümetin
başarısızlığının itirafı olduğu
kadar krizin teğet geçtiği söyleminin de gerçeklerden ne kadar uzak
olduğunun bir göstergesidir. Hükümet 2 milyon 200 bin işsizi
yapısal işsiz olarak görmekte; bu durumu adeta kanıksatmaya
çalışmakta; krizin yarattığı bir olgu olarak
açığa çıkan 1 milyon 264 bin işsizi ise dönemsel bir olgu
olarak kabul etmektedir.
2010 dönemini Mart dönemi kapsayan Hanehalkı İşgücü
Anketi sonuçlarına göre işsizlik oranı yüzde 13,7 olmuştur.
2008 yılında ilgili dönemde yaklaşık 2,5 milyon olan
işsiz sayısı, yine son açıklanan resmi verilere göre
yaklaşık 3,5 milyondur. İşsiz sayımız 2
yılda yüzde 35 artış göstermiştir.
Geçici bir işte çalışanların sayısı
aynı dönem için 2009 yılında 1 milyon 35 bin iken, 2010
yılında 1 milyon 255 bin düzeyine ulaşmıştır.
Güvencesiz ve geleceğinden endişeli olan bu kesimin
sayısındaki artış ise 220 bindir.
Türkiye'de her 10 kişiden sadece 1'i geçici bir işte
çalıştığı halde, işsizlerin yüzde 31'ini geçici
işlerde çalıştığı için işsiz kalanlar
oluşturmaktadır. Bu halde olanların sayısı 1 milyon 83
bindir. İşten çıkartıldığı için işsiz
kalanların toplam içindeki payı azalmakla birlikte hâlâ 653 bin
kişi işten atılmış ve iş
bulamamıştır. Yine bu dönemde işten ayrılanların
oranı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 346 binden
360 bine yükselmiştir.
TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi Mart dönemi
verilerine göre eksik istihdam rakamlarında da artış
görünmektedir. Buna göre esas işinde ve diğer
işinde/işlerinde toplam olarak 40 saatten daha az süre çalışmış
olan ve 1 saat çalışmış olsa bile istihdamda
sayılanlarla, aynı nedenlerle istihdamda görünen ancak iş
bırakanların yani gizli işsizlerin de sayısında 154
bin kişilik artış gerçekleşmiştir.
İşsizlik verilerinin düşük görünmesinin
nedenlerinden biri de, çaresizlik nedeniyle kentten kırsal alana
işgücündeki kaymadır. Mart 2010 dönemi için kırsaldaki istihdam
geçen yılın aynı dönemine göre 610 bin kişi artış
göstererek 7 milyon 375 bine ulaşmıştır.
İşsizlerin arasında 1 yıldan fazladır
işsiz olanların
sayısında da artış yaşanmıştır.
Geçtiğimiz yıl 820 bin olan kronik işsizlere bu yıl, kriz
döneminde işsiz kalmış 124 bin kişi daha
katılmış ve toplam işsizler arasında kronik
işsizlerin oranı yüzde 21'den yüzde 28'e
ulaşmıştır.
Yine 2004 yılında sayısı 1 milyon 100 bin olan
işe başlamaya hazır olup son 3 aydır çeşitli
nedenlerle iş arama kanallarından birini kullanmayan ve bu nedenle
işsiz sayılmayanların sayısı, 2010
yılının Mart döneminde 2 milyon 225 bin düzeyindedir.
Tanımlama nedeniyle işsiz sayılmayan, söz konusu 2
milyon 225 bin işsizi dahil ettiğimizde, geniş tanımlı
işsizlik oranlarına ulaşılmaktadır. Bu hesaplamaya
göre işsiz sayısı 3 milyon 438 binden 5 milyon 663 bine
yükselmekte, işsizlik oranı ise yüzde 13,7'den yüzde 20,66'ya
çıkmaktadır.
Geniş tanımlı işsizlik verilerine çeşitli
nedenlerle tam zamanlı çalışamayanlardan oluşan, eksik
istihdam sayılarını ilave ettiğimizde, işsiz ve
yetersiz istihdam edilenlerin, toplam istihdama oranı yüzde 25,51'i
bulmaktadır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
B) Tezkereler
1.- Kanser
Hastalığı Konusunun Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
Amerika Birleşik Devletlerinde inceleme çalışması
yapmasına, gidecek komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme
süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit
edilmesi kaydıyla TBMM Başkanlık Divanının 26 Ekim
2010 tarih ve 81 sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1331)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kanser Hastalığı Konusunun
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının yurt dışı inceleme
çalışması yapma talebi sonucunda; Komisyonun Amerika
Birleşik Devletleri'nde inceleme çalışması yapması,
gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi
kaydıyla TBMM Başkanlık Divanının 26 Ekim 2010 tarih
ve 81 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Genel Kurulun onayına
sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili
Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(2/594) (S. Sayısı: 510) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Burada.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen teklifin birinci bölümünde yer alan 7nci
maddesi kabul edilmişti.
Şimdi, 8inci madde üzerinde önerge işlemleri
yapılacaktır.
Madde üzerinde üç tane önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 8'inci maddesinin birinci
fıkrasında geçen "Kamu idarelerinin" ibaresinden sonra
gelmek üzere "gelir, gider ve mal" ibarelerinin ve "muhasebe
yetkilileri" ibarelerinden sonra da "veya ilgililer" ibarelerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Manisa |
Denizli |
|
Süleyman Latif
Yunusoğlu |
Mustafa Enöz |
M. Akif Paksoy |
|
Trabzon |
Manisa |
Kahramanmaraş |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay kanun teklifinin 8 nci
maddesinin (4) ncü fıkrasında kamu idareleri ibaresinden sonra ve
bağlı tüzel kişilerin ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Nuri Yaman |
Ufuk Uras |
|
|
|
|
Şırnak |
Muş |
İstanbul |
|
|
|
|
Akın
Birdal |
M. Nezir
Karabaş |
|
|
|
|
|
Diyarbakır |
Bitlis |
|
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 8 nci
maddesine dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın beşinci fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Akif Ekici
Trabzon Malatya Gaziantep
"(5) Usulüne uygun biçimde görevlendirilmediği halde
kendiliğinden veya verilen emir üzerine gelirleri tahakkuk ettiren,
toplayan, harcayan ve bu işlemeleri onaylayanlar, malları muhafaza
eden ve idare edenlerle her türlü mali iş ve işlemleri yürütenlerin
işlemleri bir hesaba dahil edilmediği takdirde, sorumluluk bu
kişiler hakkında da uygulanır Bu durum yöneticilerin
yazılı emirleri üzerine meydana gelmiş ise sorumluluğa
yöneticiler de ortak olur."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, hesap vermek ve hesap sormak
bir erdemliliktir, insanın kendisinde olmalı. Namuslu, şerefli,
onurlu insan hesap verir, namuslu, şerefli insan hesap sorar. Bu,
hepimizde olması gereken, bir ülkede, bir kurumda, bir kişide
olması gereken bir özelliktir arkadaşlar, mutlak hesabını
vermeliyiz, hesabını da sormalıyız.
Değerli arkadaşlarım, size bir örnek
vereceğim. Kamu malı hepimizin malı, tüyü bitmemiş yetimin
hakkı var kamu malında.
Değerli arkadaşlarım, yüzde 49u kamuya ait yerler
var, yüzde 51i bir şekilde kamunun değil ama, yüzde 49u kamuya ait
yerler var, ama o kurumu kamu yönetiyor, çünkü genel kurullarında yüzde 49
ne diyorsa, hem yöneticisini hem denetçisini kamu seçiyor. Altını
çiziyorum. Yani böyle kurumlar var. Yani Özelleştirme İdaresi listeyi
verirse, o liste, kamu adına siz onu atıyorsunuz. Burası anonim
şirket, burası şirkettir. demeyin, onu siz atıyorsunuz,
onu oraya kamu seçtiriyor, Özelleştirme seçtiriyor, bunun da
hesabını vermek zorundasınız.
Değerli arkadaşlarım, bu şirketler denetim
dışı kalıyor, sadece kamunun sermaye payını
inceleyebiliyor bu kurumlarda. Dikkatinizi çekerim, sermaye kâr oranı
doğru mu yanlış mı diye bir işleve bakabiliyor
Sayıştay, başka bir şeyini denetleyemiyor.
Arkadaşlar, bu insanları siz atıyorsanız, bu
şirketleri atadığınız insanlar yönetiyorsa -size kaç
tane kurum ismi vereyim- kamunun malını, kamunun hakkını da
denetlemek; iki, geri kalan yüzde 51, yüzde 1, yüzde yarım, on binde 1,
yüz binde 1 hissesi olan insanların da hakkını korumak sizin
göreviniz ama maalesef, bu kanunla bunu da yok ettiniz. Bir önceki maddelerde
dediniz ki: Yüzde 51
Değerli arkadaşlarım, burada tüyü bitmemiş
yetimin hakkı var. Size birçok kurum ismi verebilirim. Siz
atıyorsanız, bunlar bu şirketleri yönetiyorsa bunun
hesabını vermek sizin göreviniz. Bırakın, denetlesinler ya!
Niye engel oluyorsunuz? Niye denetlemekten kaçındırıyorsunuz ya?
Niye denetletmiyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Belediyeler
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Hangi birini
söyleyeyim.
Şu anda Özelleştirme İdaresinde olan, genel
kurullarında Özelleştirme İdaresinin listeyi verip, el
kaldırıp
Yüzde 49 el kaldırınca yönetimi onlar
kazanıyor, denetimi onlar kazanıyor. Denetimini de atıyorsunuz.
Denetimini de siz atıyorsunuz. Yönetim kurulu bu., Denetim kurulu bu.
diyorsunuz, atama yapıyorsunuz.
Arkadaşlar, bu insanların hesabını vermek
zorundasınız. Bundan kaçmayın. Kaçıyorsunuz.
Atıyorsanız, atadığınız insanın
hesabını vermek zorundasınız ama vermiyorsunuz. Böyle bir
şey olmaz arkadaşlar.
Burada Belediye diye laf edildi, belediyeye gelene kadar
Özelleştirmenin Özelleştireceğim. diye yıllarca
oyaladığı ve bir kısmını, 51i düşürmek için
halka açıyorum falanca şirketi diye yüzde 3ünü, yüzde 5ini halka
açıp, o oranı yüzde 49a düşürüp, yüzde 50nin altına
düşürüp ondan sonra da bunun hesabını vermiyorsunuz
arkadaşlar.
Arkadaşlar, eğer hak varsa, hukuk varsa
atadığınız, göreve getirdiğiniz insanların
hesabını vermek sizin namus borcunuzdur. Lütfen, hesap vermekten
kaçmayın. Siz sorumlusunuz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı sizin
elinizde ama siz hepten daraltıyorsunuz. Bırakın onu bir de
performans denetiminden kaçırdınız. Bundan sonra Allah rast getire!
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM BAŞKANLIĞINA
Görüşülmekte olan Sayıştay kanun teklifinin 8 nci
maddesinin (4) ncü fıkrasında kamu idareleri ibaresinden sonra ve
bağlı tüzel kişilerin ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon okuttuğum önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak acaba?
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kamu idarelerine ait veya ortak oldukları tüzel
kişiler de kapsama dahil edilmiştir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum bu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddolunmuştur.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 8'inci maddesinin birinci
fıkrasında geçen "Kamu idarelerinin" ibaresinden sonra
gelmek üzere "gelir, gider ve mal" ibarelerinin ve "muhasebe
yetkilileri" ibarelerinden sonra da "veya ilgililer"
ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Süleyman Latif Yunusoğlu
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Yunusoğlu, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon)- Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Sayıştay Kanun Teklifinin 8inci maddesinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri; Sayıştay, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bütçe hakkının kullanımına ve denetim
görevini yerine getirmesine katkılar sunan çok önemli bir anayasal
kuruluşumuzdur. Sayıştay, kamu kaynakları üzerindeki
denetim yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisi adına kullanmaktadır.
Demokrasilerin olmazsa olmazı, hesap verebilirlik ve şeffaflıktır.
Sayıştay, yapılan harcamaların kamu harcama ilkelerine
uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığını
denetlediği için önemli bir kurumdur. Sayıştayın
işlevi, tüyü bitmemiş yetimin hakkının yenilip
yenilmediğini denetlemektir.
Sayıştay Kanunu Teklifinin 8inci maddesi kamu
idarelerindeki muhasebe yetkilerini düzenlemektedir. Biz önergemizle, hem kamu
idarelerinin ibaresinden sonra gelmek üzere gelir, gider ve mal ibarelerinin
eklenmesi ve muhasebe yetkilileri ibaresinden sonra ise veya ilgililer
ibaresinin eklenmesini öneriyoruz. Bu önergemizle maddeyi daha
anlaşılabilir ve uygulanabilir hâle getiriyoruz.
Sayıştay denetimi, hükûmetleri denetlemenin de bir
aracıdır. Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti başta
dokunulmazlıkların kaldırılmaması olmak üzere, birçok
istisna hükümle, yargıdan ve denetimden kaçma eğilimindedir.
Denetleme yapmak, Hükûmetin hoşuna gitmeyen konularda denetim görevini
yerine getirmek neredeyse imkânsız hâle gelmiştir.
Bunun bir örneği geçtiğimiz günlerde Trabzonun Arsin
ilçesinde yaşanmıştır. Arsinde kanalizasyon ihalesinde
usulsüzlük yapıldığı, Arsin Belediyesinin bazı
işlem ve uygulamalarının yasalara uygun olmadığı
iddiaları gündemi işgal etmiştir. Cumhuriyet
savcılığının iddialar üzerine soruşturma
açması üzerine, iddialar konusunda çok duyarlı olan kaymakam, henüz
göreve başlayalı sekiz ay olmasına rağmen, özel idare
müdürünü görevden almış, bu tasarruf özellikle AKP çevrelerinde büyük
bir rahatsızlık yaratmış, görevden almanın ihalelerle
ilgili olabileceği düşünülmüştür. Akabinde, kendisi Trabzondan
uzaklaştırılarak Elâzığa vali
yardımcılığına getirilmiştir. Söz konusu
kanalizasyon ihalesi ile ilgili olarak Trabzondaki siyasi partilerin il ve
ilçe teşkilatları kamuoyu nezdinde, birtakım, duyurulan
yolsuzluk iddialarını dile getirmelerine rağmen, maalesef Adalet
ve Kalkınma Partisi il yönetimi ve milletvekilleri, duymamayı ve
görmemeyi tercih ettiler. AKP Arsin İlçe Başkanının sahibi
olduğu firmaya en düşük teklifin neredeyse 2 katına verilmek
istenen ihale, komisyon başkanı mühendisin korkusuz, vatansever
tavrı ve Kaymakamın dik duruşu, dirayeti ile istedikleri gibi
sonuçlanmadı. Epeyce sürüncemede kalan ihale, karara bağlandı ve
en düşük teklif veren firmaya verildi. Konu ile ilgili olarak Trabzon
Cumhuriyet Başsavcılığı, Arsin Belediye
Başkanı ve Arsin AKP İlçe Başkanı hakkında
soruşturma başlattı, soruşturma devam ediyor. Bizim
endişemiz odur ki ilk Savcılar Kararnamesinde başsavcı da
sürgün edilir.
Değerli milletvekilleri, Arsin ilçemizde yapılan bu
ihalelerdeki yolsuzluk ve çok büyük rakamlarla ifade edilen vurgun herhâlde
Hükûmeti, herhâlde milletin temsilcileri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerini ve herhâlde denetim görevi yapmak olan Sayıştay
ilgililerini de çok yakından ilgilendirmektedir. Köye Hizmet Getirme
Birliği tarafından yapılan taşıma ihalesinde bu
kanalizasyon ihalesinde kilometre başına 22 TL olarak ihale
gerçekleşiyor. Kilometre başına 22 TL! Sayın Kaymakam,
kendi ilçelerinde, daha evvella görev yaptığı yerlerde bu
ihalelerin 3-4 TLye yapıldığını bildiği için
derhâl bir soruşturma başlatıyor ve ihale iptal ediliyor.
Yapılan ikinci ihalede firmaya kilometre başına 5 TLye ihale
veriliyor. Düşünebiliyor musunuz, 5 TL nerede, 22 TL nerede!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SÜLEYMAN LÂTİF YUNUSOĞLU (Devamla) Yolsuzluğun
boyutu nereye kadar çıkıyor ve sonunda, Sayın Kaymakam, Arsin
ilçesinde 2005 yılı ile 2009 yılı arasında
yapılan bütün ihaleleri inceliyor, inceleme sonucunda suistimal
rakamı ortaya çıkıyor, 1,5 milyon TL yani eski rakamla 1,5
trilyon! Arsin ilçesi ayağa kalkıyor, sürgün edilen
kaymakamlarına sahip çıkıyor, muhtarlar deklarasyon
yayınlıyor ama neticede, bu fakir fukaranın hakkını
gözeten, hayvancılığın gelişmesine katkı
sağlayan, mesleki gelişmeye önem veren, eğitim ve kültürel
çalışmalarıyla öne çıkan Kaymakama Arsinliler sahip
çıkmasına rağmen yine de tayini engelleyemiyorlar.
Bütün bu gelişmeler de bize gösteriyor ki yolsuzluk
açısından diğer pek çok gelişmekte olan ülkeler gibi
Türkiye de kötü bir karneye sahiptir. Siyasette ve bürokraside yolsuzluk
sıkça görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun tamamlayınız efendim.
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Devamla) Son cümlem.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli milletvekillerinin bu
önergemizi dikkate alacaklarına ve Sayıştay görevlilerinin
denetim yapma görevi olan ilgililerin de temiz toplum, temiz siyaset
anlayışı içerisinde görevlerini yerine getireceklerine
inanıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Yunusoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: 8inci maddeyi kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin üçüncü
fıkrasının başında geçen Hesabı ibaresinin,
Haklı bir sebebe dayanmaksızın, hesabı şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Manisa |
Denizli |
|
M. Akif Paksoy |
Mustafa Enöz |
Mehmet
Şandır |
|
Kahramanmaraş |
Manisa |
Mersin |
|
|
Behiç Çelik |
|
|
|
Mersin |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunun 9 ncu maddesinin
(4) ncü fıkrasının sonuna Göstermeyenler hakkında,
Sayıştayın talebi üzerine kovuşturma açılır
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Ufuk Uras |
M. Nezir
Karabaş |
|
Şırnak |
İstanbul |
Bitlis |
|
Akın
Birdal |
Sırrı
Sakık |
|
|
Diyarbakır |
Muş |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 9 ncu
maddesinin madde başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M.Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Gökhan Durgun
Trabzon Malatya Hatay
"Üst Yöneticiler, sorumlular ve muhasebe yetkilileri ile
diğer ilgili görevlilerin sorumluluğu
Madde 9- (1) Sorumlular veya diğer ilgili görevliler,
denetçilerin isteyecekleri bilgi, kayıt ve belgeleri vermeye, işlem,
faaliyet ve malların fiili ve fiziki durumunu geciktirmeksizin göstermeye
mecburdurlar.
(2) Sorumluların yanında bulunmayan belgeler ilgili kamu
idarelerinden istenir. Sorumlular belgelerin asıllarını ve
aslı gösterilemeyen belgelerin ikinci nüshalarını göstermek
zorundadırlar.
(3) Yukarıdaki hükümlere uymayanlar ile 6 ncı maddenin
birinci ve ikinci fıkralarının gereklerini haklı bir sebebe
dayanmaksızın tam olarak ve zamanında yerine getirmeyen ilgili
görevliler hakkında Sayıştay'ın istemi üzerine ceza ve
disiplin kovuşturması yapılır.
(4) Hesabını kanun hükümlerine göre zamanında ve
tam olarak vermeyen muhasebe yetkilileri ile Sayıştay denetimine
giren kamu idareleri görevlilerinden, denetleme ve yargılama
sırasında, istenilen her çeşit bilgi, belge ve defterleri
vermeyen ve denetleme ve yargılamayı güçleştirenlerin aylıkları,
Sayıştay'ın istemi üzerine ilgili kamu idarelerince,
hesabını veya istenen bilgi, belge ve defterleri eksiksiz verinceye
kadar yarım olarak ödenir. Yarım aylık kesildiği tarihten
itibaren muhasebe yetkilileri en çok üç ay, diğer görevliler ise
Sayıştay'ca belli edilen süre içinde yine hesabını veya istenilen
bilgi, belge ve defterleri vermez veya denetleme ve yargılamayı
güçleştiren sebepleri ortadan kaldırmazlarsa bu defa ilgili kamu
idarelerince atanmalarındaki usule göre işten el çektirilerek
haklarında gerekli kovuşturma yapılır.
(5) Sayıştay ilamlarının infazını
izlemeyen ve gereklerini yerine getirmeyenler hakkında da dördüncü
fıkradaki hükümler uygulanır.
(6) Emeklilik, Bakanlık emrine alınma ve benzeri
sebeplerle hesabını devretmeden temelli veya geçici olarak görevden
ayrılmış bulunan muhasebe yetkilileri hesaplarını
verinceye kadar, aylık ve diğer hakedişlerinin ödenmesi
geciktirilir.
(7) Başka göreve naklen atanan muhasebe yetkilileri de
devrini vermedikçe yeni görevlerine başlayamazlar. İstifa suretiyle
ayrılan muhasebe yetkililerinden devrini zamanında vermeyenler,
Sayıştay denetimine tabi kamu idarelerinde bir göreve atanamazlar.
(8) İlgili kamu idareleri dört, beş, altı ve
yedinci fıkralar hükümlerinin uygulanış ve sonucu hakkında
Sayıştay'a bilgi vermeye zorunludurlar.
(9) Sayıştay'ın istemi üzerine dört, beş,
altı ve yedinci fıkralar hükümlerini uygulamayanlar hakkında
ilgili kamu idarelerince disiplin kovuşturması yapılır.
(10) Üst yöneticiler ve askeri amirler ile daire üstleri
yönetimleri altındaki muhasebe yetkililerinin, hesaplarını kanunla
belirtilen süreler içinde tam ve noksansız olarak hazırlayıp
hazırlamadıklarını izlemek, inceleme görevi ile mahalline
gelen Sayıştay denetçilerine gereken yardım ve
kolaylığı sağlamak ve görevin gereklerine uygun ve düzenli
bir şekilde yapılmasını sağlayacak tedbirleri almakla
yükümlüdürler."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gökhan Durgun
konuşacak efendim.
BAŞKAN Sayın Durgun, buyurunuz efendim.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin
9uncu maddesinin değiştirilmesi üzerinde verilen
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Öncelikle Sayın Başkan sizi ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu değişiklik önergesinin amacı, teklifin 9uncu
maddesindeki eksikliklerin, tutarsızlıkların, hukuki
karmaşanın ortadan kaldırılmasıdır.
Sayıştay denetçileri, savcılar ile
kıyaslandığında daha az soruşturma yetkisine sahip
olmasına rağmen, tek dezavantajı denetledikleri kurumların
hesaplarını iyi biliyor olmalarıdır. Açıkça
görülmektedir ki yolsuzlukla mücadelede en iyi sonuç
sayıştayların ve savcıların birlikte
çalışmaları hâlinde elde edilebilir. Teknik bilgilerde
uzmanlaşmış, savcıların geniş soruşturma
yetkileriyle bağlantılı olarak çalışan
sayıştaylar yolsuzlukla mücadelede kullanılabilecek en güçlü
silahtır. Sayıştaylar, yolsuzluğun önlenmesi konusunda
desteklenmeli ve aynı zamanda yolsuzluğun ortaya
çıkartılmasında başarılı bir rol oynayabilmeleri
için de güçlendirilmelidir.
Bürokratik yapımızdaki siyasallaşma, siyasal
kayırmacılık, üst düzey yöneticilerin her iktidar
değişikliğinde değiştirilmesi, kamu yönetimimizdeki
örgütlenme yetersizlikleri, devletin siyasal yapısındaki bozukluklar
için uygun bir ortam hazırlanmıştır. Toplumsal
yapımızdaki aile, akraba, hemşehri ilişkilerinin bürokratik
süreçlere taşınması, devlet yapımızın genelde
otoriter ve merkeziyetçi olması, ülkenin yönetiminde yeterli ve yetenekli
insanların yer almamış olması, hızlı nüfus
artışı ve çarpık kentleşmenin getirdiği
işsizlik ve yaşam şartlarının zorlaşması
yolsuzluklara uygun zemin hazırlamaktadır.
AKP dönemine yolsuzluk iddiaları damgasını
vurmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerini belirleyen
Anayasanın 87nci maddesinde yasama ve diğer görevlerinin yanı
sıra Bakanlar Kurulunu, bakanları denetlemek, bütçe ve kesin hesap
kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek de görevleri
arasında sayılmaktadır.
AKP İktidarı döneminde sayıştaylar,
müfettişler yıldırılmakta, iktidarın
yanlışlıklarıyla ilgili düzenlenen raporlarda yer alan
önerilerin yerine getirilmesiyle değil, bu konudaki denetim
elemanlarıyla uğraşılmaya devam edilmektedir.
AKPnin iktidar dönemi hem merkezî idarede hem de mahallî idarede
yolsuzluk iddialarının arttığı, bu iddiaların
parti yönetimine taşındığı
AKP İktidarı
döneminde bakan ve başbakanlar, milletvekilleri, belediye
başkanları, parti yöneticileri, bürokratlar, yandaş partili
iş adamlarıyla birlikte her geçen gün yeni bir yolsuzluk iddiası
içinde yer almışlardır. Özelleştirme adına atılan
adımların gerisinde daha önce özel ilişkilerle
oluşturulmuş bir altyapı olduğu görülmektedir.
AKP İktidarında Oferler, Ögerler, Ali Dibolar, Deniz
Feneri, Başbakan ve bakanların çocuklarının gemileri, yaptıkları
işler, ATV ve Sabah gazetesinin satışından sağlanan
krediler, sahte faturadan ve hayalî ihracattan aklanmalar hiçbir zaman
unutulmayacaktır ve bunların hesabı da günü geldiğinde
sorulacaktır.
Eğer bu ülkenin Başbakanı 9 milyar lira ile
geçinemediğini söylüyorsa, eğer bu ülkede naylon fatura düzenlemekten
sanık birisi Maliye Bakanı oluyorsa ve bu Bakanın oğlu hiç
çalışmadan, yorulmadan, oturduğu yerde, bir kalemde
mısır ithalatındaki gümrük vergisini yüzde 45ten yüzde 20ye
indirerek 366 milyon lira kazanıyorsa, yine bu Maliye Bakanının
oğlu pastörize yumurta işine girerek 2,5 milyon liralık
teşvik belgesi alıyor ve daha işe başlamadan pastörize
yumurtada KDV oranları yüzde 18den 8e iniyorsa, eğer
ortaklarından biri AKPnin Bakırköy eski İlçe Başkanlığını
yapmış olan ve sözleşme tarihinden sadece bir hafta önce
kurulmuş olan bir şirkete İzmir Limanı on beş
yıllığına 2 milyar 100 milyon liraya ihalesiz olarak sözleşmeyle
veriliyorsa, gerçek değeri 51 milyon dolar olan SEKA Kâğıt
Fabrikası 1,1 milyon dolara AKP yandaşı Albayraklar AŞye
satılıyorsa ve daha sonra mahkeme kararıyla iptal edildikten
sonra bunun 10 milyon dolarlık varlık kaybı olduğu tespit
ediliyorsa, bir eski bakan Türkiye Jokey Kulübü hakkında önce inceleme ve
soruşturma açtırdıktan sonra Türkiye Jokey Kulübü bu
bakanın avukat oğlunu aylık 7,5 milyar liraya danışman
olarak tutuyorsa, Millî Eğitim Bakanlığı 7 Haziran 2004
tarihinde 135 ilköğretim okulu inşaatı için 62 ihale açıyor
ve bu ihalede yapılan yolsuzluklar nedeniyle Kamu İhale Kurumu
Başbakanlığa resmen başvurarak dönemin Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik hakkında soruşturma
açılmasını istemesine rağmen soruşturma
açılmıyor, yolsuzluk yapanlar özenilerek korunuyorsa, bakan olmadan
önce genel müdürü olduğu bir Alman şirketine bakan olduktan sonra
Türkiye Denizcilik İşletmesine ait bir gemiyi ihalesiz olarak
kiralayan ve daha sonra bu bakanın oğlu bu Alman şirketinden 200
bin avroya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
gemi satın alıyorsa bu ülkede isterseniz
Sayıştay Kanununu değiştirin isterseniz Ceza Kanununu
değiştirin hiçbir sonuç elde etmek mümkün değildir.
Sizlere saygı ve sevgi sunuyorum. Önergemize destek
bekliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Durgun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunun 9 ncu maddesinin
(4) ncü fıkrasının sonuna Göstermeyenler hakkında,
Sayıştayın talebi üzerine kovuşturma açılır
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Sakık, buyurunuz.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında biraz önce içeri girdim bütün gruplar cumhuriyetle
ilgili düşüncelerini ifade ettiler, bizim de cumhuriyetle ilgili
söyleyecek birkaç sözümüz var ama tabii bir dakikalık süreye
sığmaz söyleyeceklerimiz. Onun için, biz, yarın, iki gün sonra
cumhuriyetin 87nci yılını birlikte kutlayacağız. Bu
Cumhuriyet hepimizin ortak cumhuriyeti ama cumhuriyetin kuruluş
felsefesiyle bugünkü yönetim arasında ciddi bir çelişki var. Çünkü
1921lerde cumhuriyet kurulurken cumhuriyet herkesin ortak cumhuriyetiydi yani
bütün kimliklerin, renklerin o 1921 Anayasasında kendisini özgürce ifade
ettiği bir süreci yaşıyorduk ama ne yazık ki 1924ten
bugüne kadar cumhuriyet teklik üzerine şekillendi, bütün kimlikler, Türk
kimliğine kilitlendi ve bugüne kadar kavganın devamı da odur.
Şimdi, sorunlarımızı çözemedik, cumhuriyetin,
1924ten bugüne kadar temel sorunlarımızı yani derin dondurucuya
alıp koyduk, zaman zaman siyaset dünyası Kürt sorunundan nemalanmak
için derin dondurucudan Kürt sorununu masaya çıkardı ama sorunu
çözmedi. Yine, türban sorunu da aynı şekilde. Onun için bu
cumhuriyet, önümüzdeki yıllar -yani 2011 yılı seçim
yılıdır, yeni bir yıldır, yeni bir süreçtir- bu derin
dondurucudan bu sorunları çıkararak sorunları artık çözme
dönemi, çözüm dönemi, hep birlikte demokratik bir cumhuriyet
yaratmalıyız. Bu demokratik cumhuriyet bütün renklere, bütün
kimliklere eşit şartlarda olmalıdır. Başta Anayasa bu
şekilde şekillenmelidir. Yani 2011 yılı yeni bir seçim
yılıdır. Onun için, kurucu meclis ruhuyla hareket edecek bir
mecliste Meclisin adil olabilmesi için ilk önce 12 Eylülün getirdiği bu
antidemokratik Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu, yüzde 10luk baraj bu Meclis
tarafından derhâl ele alınmalıdır; halkın iradesi 2011
yılında bu Meclise özgürce yansımalı ve bu Meclis 2011
yılında kurucu meclis ruhuyla hareket etmelidir ve
sorunlarımızı çözebilmelidir. Ama ne yazık ki Adalet ve
Kalkınma Partisi bir taraftan 12 Eylül generallerinden hesap
soracağını söyleyenler, bir taraftan da 12 Eylülün
yasalarına ve Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanununa -yüzde 10luk
baraja- sığınarak yeniden 12 Eylülün ruhuyla iktidar yaratmaya
çalışıyor. İşte, bu ülkeye yapılabilecek en büyük
haksızlık budur. Eğer gerçekten halkın iradesiyle
oluşacak bir demokratik cumhuriyette, demokratik bir parlamentoda
sorunların çözüleceğine inanıyorsak
Biz Barış ve
Demokrasi Partisi olarak bu inancımızı yitirmedik ve buna uygun
adımların atılması gerektiğini hep söylüyoruz ama ne
yazık ki bu sorunlar bir türlü çözülmüyor.
Mustafa Kemal Cumhuriyet, kimsesizlerin cumhuriyetidir. diyor.
Ama bu söz sadece sözde kalmamalıdır, kimsesizler, evet, Anayasada
yerini bulabilmelidir. Yani bugüne kadar haksızlık ettiğimiz
bütün kimliklere bir özür borcumuz vardır. Çünkü bu, cumhuriyetin
göreviydi. Yani eğer türban sorununu çözememişse, türban konusunda
hassas olan kesimlere bir özür borcu vardır; Kürt sorununu
çözememişse Kürtlere karşı bu cumhuriyetin bir özür borcu vardır.
Yani bu borç hepimizin boynunun borcudur ve ilk önce bu ülkeyi yönetenlerin,
siyasi aktörlerin borcudur.
O vesileyle, bu cumhuriyetin demokratikleşmesi için
Parlamentoya önemli görevler düşüyor. Hepimizin ortak vatanı
eğer Türkiye Cumhuriyeti ise
Çünkü kuruluş gününde herkes ortak
vatan için birlikte mevzilere, siperlere yattı ve bedel ödeyerek geldiyse
bugün bu hakkın verilmesi de bir lütuf değildir. Onun için, kendimize
göre bir demokratlık değil, kendimize göre bir demokrasi değil,
herkesin eşit şartlarda yaşadığı bir ortak
cumhuriyeti oluşturmamız gerektiğine inanıyor, bu
duygularla hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin üçüncü
fıkrasının başında geçen Hesabı ibaresinin,
Haklı bir sebebe dayanmaksızın, hesabı şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Çelik. (MHP
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 510 sıra sayılı Teklifin 9uncu
maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım.
Hepinize bu vesileyle saygılar sunuyorum.
Sayıştay, devletimizin en önemli organlarından
biridir. Anayasanın 160ıncı maddesine göre
Sayıştayın, merkezî yönetimin, sosyal güvenlik
kurumlarının, yerel yönetimlerin gelir ve gider ve
mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetleme yetkisi
mevcuttur.
Yine Sayıştay, sorumluların hesap ve
işlemlerini kesin hükme bağlamaktadır. İnceleme ve
denetleme görevini de yerine getirmektedir.
Sayıştay, tüm bu görevlerini yerine getirirken acaba
denetlenen kurum ve kuruluşlarda etkinlik, verimlilik sağlanabiliyor
mu? Acaba Sayıştayın bütün kurum ve kuruluşlardaki denetim
oranı nedir?
Bildiğimiz kadarıyla, gerek merkezî idare ve gerekse
mahallî idarelerde denetim oranının oldukça düşük olduğu
yönündedir. Denetlenemeyen kurum ve kuruluşların
fazlalığı âdeta yolsuzluğa davetiye
çıkarmaktadır. Bu bağlamda Sayıştayın etkin
denetim yapabilmesi hâlinde kamu vicdanında rahatlama
sağlanabileceğine de işaret etmek istiyorum.
Sayıştay dairelerinin ve denetçilerinin kariyer ve
liyakatinin arttırılması diğer önemli bir husustur.
Sayıştayın partizanlaştırılması,
militanlaştırılması milletimizin hayrına
değildir. Üç yıl önce Sayıştay üyeliği seçimini
hatırlıyoruz; Sayıştay Genel Kurulunun seçtiği üye adayları
için Türkiye Büyük Millet Meclisinde engelleme yapılmıştır
ve Meclis, Komisyon görev ifa etmemiştir. Neticede, AKP kendisine uygun
bir seçim yöntemini kanun çıkararak tamamlamıştır. Keza,
427 sıra sayılı Kanun Teklifi -sonradan 5924 sayılı
Kanun hâline dönüştü- geldikten sonra anladık ki yine 57
Sayıştay denetçi yardımcısı sınavı
iktidarın yüzüne, gözüne bulaşmış. Buna benzer onlarca
örnek gösterebiliriz. Biz Sayıştayın partizanlaşması
derken kastımız da budur. Yandaş denetim mekanizmasını
kurduktan sonra artık denetim denetim olmaktan çıkar, hükûmetin
muhaliflerini yok etmek için fırsat kollayan uygulamalarla bir ucubeye
dönüşür.
Değerli arkadaşlar, Sayıştayın denetimi
temelde mali niteliklidir, mevzuata uygunluk takip edilir ancak Türk denetim sistemine
son yıllarda giren performans denetimi de önemli denetim alanını
teşkil eder. Harcamalarda göze çarpan usulsüzlük ve yolsuzluklar
hakkında hesap yargılaması da ciddi bir denetim yoludur. Ne var
ki, AKP Grubunun önergesiyle performans denetiminin sulandırılarak
etkisizleştirilmesi Sayıştayın var oluşunu dahi
tartışılacak duruma getirmiştir. Sayıştay
denetimini önemsememiz, güçlendirmemiz, tüm iş ve işlevlere
teşmil etmemiz kaçınılmazdır. Fakat iktidarın
silahı hâline gelmiş bir Sayıştay, tabii ki asla kabul
edilemez.
Değerli arkadaşlar, 1050 sayılı Kanun
Türkiyede yaklaşık seksen yıl uygulandı ve 1/1/2006
yılından itibaren 5018 sayılı Yasa yürürlüğe sokuldu.
Gerçi, millî ihtiyaçlara uygun olduğu düşünülen bu Kanun belli
odakların da müdahalesine maruz kalarak çıkartıldı. Ama bu
Yasa yürürlüğe girdikten hemen sonra yapılması gereken en önemli
şey, 832 sayılı Sayıştay Kanununu tamamen
değiştirmekti, şimdi yapılandı. Aradan neredeyse
beş yıl geçiyor ve şimdi, biz, 510 sıra sayılı
Teklifi görüşüyoruz. Burada sormak lazım Beş yıldır
neredeydiniz? diye.
Değerli milletvekilleri, bir Sayıştay üyesi Anayasa
Mahkemesi üyeliğine seçildi. Bu süreci burada hep birlikte
yaşadık ve bu Sayıştay üyesinin Anayasa Mahkemesi üyesi
olmasındaki keyfî tutum ve davranışları da bu vesileyle
dikkatlerinize sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
İktidar, devlete hükûmet etmekle devleti işgal etmeyi birbirine
karıştırmaktadır ve bu menfur teşebbüsler Türk
demokrasisine öldürücü darbeler anlamına gelmektedir.
Tekrar Sayıştaya dönersek: Sayıştay, kendi
denetimine tabi kurum ve kuruluşları dahi bütünüyle denetleyemezken
-KÖYDES, BELDES, hizmet birlikleri denetim dışındadır- bu
arada belediye şirketlerini kim denetliyor? Bu da tabii ki, burada ifade
etmek lazım, doğal olarak denetlenemiyor.
Bu sona yaklaşmışken ben 9uncu maddeyle ilgili
önergemizin kabulünü yüce heyetinizden talep ediyor, hepinize tekrar
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Durgun, Sayın Hamzaçebi, Sayın Bingöl,
Sayın Akıncı, Sayın Keleş, Sayın Kaptan,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Köse, Sayın Özdemir, Sayın
Güvel, Sayın Güner, Sayın Koçal, Sayın Barış,
Sayın Günday, Sayın Gök, Sayın Paçarız, Sayın Sönmez,
Sayın Tamaylıgil, Sayın Baytok, Sayın Mengü.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.55
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.12
BAŞKAN : Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 12nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İstem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama işlemi için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(2/594) (S. Sayısı: 510) (Devam)
BAŞKAN Konya Milletvekili Sayın Kalaycı ve
arkadaşlarının verdiği önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Hükûmet ve Komisyon yerindedir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinde geçen mensupları ibaresinin
personeli şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Manisa |
Denizli |
|
M. Akif Paksoy |
Mustafa Enöz |
Mehmet
Şandır |
|
Kahramanmaraş
|
Manisa |
Mersin |
|
|
Necati Özensoy |
|
|
|
Bursa |
|
BAŞKAN Şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Birlikte işleme alacağım ama istemleri hâlinde
önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 10
uncu maddesinin birinci fıkrası (b) bendindeki Başsavcı ve
savcılar ibaresinin Sayıştay Başsavcı ve
savcıları olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Şevket
Köse
Trabzon
Adıyaman
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanununun 10 uncu
maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinde yer alan ibarenin
Sayıştay Başsavcı ve Savcıları olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Ufuk Uras |
Nuri Yaman |
|
Şırnak
|
İstanbul |
Muş |
|
M. Nezir
Karabaş |
Akın
Birdal |
|
|
Bitlis |
Diyarbakır |
|
BAŞKAN Aynı mahiyette olan son okuttuğum iki
önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Köse, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüştüğümüz yasa
tasarısının 10uncu maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, emperyalizmin zulmüne
karşı baş kaldırmanın, ülkemizde yaşayan herkesin
güvencesi olan ve bilhassa kimsesizlerin kimsesi olan cumhuriyetimizin,
cumhuriyetin bayramını en içten duygularımla kutluyor ve
cumhuriyeti kuranların mücadelesi önünde saygıyla eğiliyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi
Sayıştay, Anayasada 160ıncı maddede düzenlenmiş ve
yüksek mahkemelerin içinde sayılmıştır. Oysa
Sayıştayın nitelikleri itibarıyla bir mahkeme görevi
görmediği genel olarak kabul edilmektedir.
Anayasada Sayıştayın görevleri şöyle
sıralanmıştır:
1) Merkezî yönetim bütçesi kapsamında kamu idareleriyle
sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleriyle
mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek.
2) Sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme
bağlamak.
3) Kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama
işlerini yapmakla görevlidir Danıştay.
Sayın milletvekilleri, 10uncu madde için verdiğimiz
değişiklik önergesine dikkat edecek olursak, yasa teklifi
yasalaştıktan sonra baş ağrıtabilecek noktaları
düzeltmeyi amaçladık. Mevcut düzenlemede 10uncu maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı sırasında
Sayıştay denetçileri ibaresi geçmektedir. Anayasaya göre
Sayıştay, bir anlamda denetim ve hesap yargılaması görevini
yapmaktadır, üstelik bu görevi Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
yapmaktadır. Teklifte hesap yargılamasının yargılama daireleri
üyelerince yapılacağı belirtilmiştir. Söz konusu
yargılamanın raportörlük hizmetleri ise raportörlerce
yürütülmektedir. Bu itibarla mevcut düzenlemedeki Sayıştay
denetçileri ibaresinin değiştirilerek Sayıştay denetçi ve
raportörleri biçimine getirilmesi uygun olacaktır.
Değerli milletvekilleri, benzer bir duruma, yine 10uncu
maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde de rastlamaktayız.
Bu maddedeki Başsavcılar ve savcılar ibaresi
Sayıştay başsavcı ve savcıları
olmalıdır. Böylece adli ve idari yargı kurumlarının
başsavcı ve savcıları ile olan ayrıma nokta
konulmuş olacaktır.
Değerli arkadaşlar, AKP İktidarı
yaptığı son değişiklikle Sayıştayın
başına çuval geçirmiştir. Sayıştay, Meclis adına
denetim yaptığına göre aslında Meclisin başına
çuval geçirmiştir. Bu üzüntü verici bir durumdur. Böylelikle
yolsuzlukların ve israfın önü açılacaktır.
Açıkçası, hırsızlara ve yağmacılara gün
doğacaktır.
Sayın milletvekilleri, denetimin etkili yapılabilmesi
için denetim sonuçlarının çok iyi irdelenmesi gerekir diye
düşünüyorum ve yazılan bu rapor sonuçlarına göre
yaptırım uygulamak da gereklidir. Yıllarca Tekeli denetlediniz,
raporlar yazdınız, rapor sonuçlarına göre ne önlem
alındı? Hiçbir önlem alınmadı. Yıllarca
sorumlularına hesap sormadınız. Bunun sonucunda Tekeli yok
pahasına peşkeş çektiniz ve Tekel fabrikalarını elden
çıkarttınız ve tütün üreticisini perişan ettiniz.
Sayın milletvekilleri, tüm bunlardan dolayı
Adıyamanda ve yirminin üzerinde ilde tütün üreticileri
yoksullaştı. Tütün üreticileri mecburi ihtiyaçlarını bile
karşılayamayacak bir duruma getirildi. Bu konuda Meclis
araştırması açılsın. dedik, dinlemediniz. Alternatif
ürün projesi yerleşene kadar tütünü destekleyin diye yasa teklifi verdik,
kulaklarınızı tıkadınız. Şimdi ise tütün
üreticisi ne hâle geldi görmüyor musunuz? Eğer Sayıştay
raporlarını dikkatle incelemiş olsaydınız belki de
sonuç çok farklı olacaktı. Yine bu raporlara göre sorumlular
cezalandırılsaydı Tekel şimdi çok iyi bir durumda olurdu.
Neticede Tekel çalışanı mutlu, tütün üreticisi ise daha rahat
bir yaşam sürecekti.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet Tekel ve tütün konusunda
sınıfta kaldı, iyi niyetli davranmadı. Bütün Türkiye bu
olaya şahit oldu. Tütün sorunu konusunda Hükûmete defalarca kez seslendim,
bir kez daha sesleniyorum: Hükûmet eğer samimi ise tütünle ilgili
hazırladığımız son yasa teklifine destek versin ve bu
sorun bir saatte çözülsün, yeter ki tütün üreticilerimiz mağdur edilmesin.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve
düşüncelerle, verdiğimiz önergenin kabul edilmesini diliyor, hepinize
en derin saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.
Diğer önerge üzerinde Sayın Kaplan, buyurunuz. (BDP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, seksen yedi yıl önce
cumhuriyetimizin ilanı demek, padişahlığa son verip tebaa
olmaktan yurttaşlığa geçiş ve aradan seksen yedi yıl geçti. İlk Meclis
kuruldu, sonra cumhuriyet ilan edildi ve yüce Meclisin çatısı
altında Türkiye'nin bütün renkleri, farklılıkları,
çoğulcu yapısıyla, Meclisimizin ilk tutanaklarına
baktığımız zaman, kürdistan mebuslarından Lazistan
mebuslarına kadar, Türkiye halkı kavramından en önemli, 1921
Anayasasının eşit yurttaşlık kavramında,
etnisiteye vurgu yapmayan anlayışı cumhuriyetimizin kuruluş
felsefesi ve tüm yurttaşlarımızı eşit ve özgür
yurttaş yapma mücadelesinin bugünlere evrilerek gelmesidir.
Seksen yedi yılda cumhuriyet demokratikleşebildi mi?
Bugünkü Sayıştay Kanununa baktığımız zaman,
gizli yönetmelikle -bunu istedim, hâlâ verilmedi, ulaşamıyorum bir
Meclis üyesi olarak- yine de askerî harcamaların ileriki maddelerde yine
bir yönetmelikle denetleneceği fikri dikkate alındığı
zaman, Meclisin denetleyemediği harcamalar eğer bütçenin en büyük
kalemini oluşturuyorsa Sayıştay da asli görevini yapmıyor
demektir. Ve bugün hâlâ seksen yedi yıl sonra geldiğimiz noktada
bakıyoruz, darbe anayasasından kurtulabildik mi cumhuriyetin seksen
yedi yılında? Hayır, Kenan Evrenin ruhu, 82 Anayasası yamalı
bir şekilde olduğu gibi duruyor. Peki, temsilin önündeki engeli
kaldırdık mı? Yüzde 10 barajı olduğu gibi duruyor.
Bütçe görüşmelerine başladık, seçim yılına girdik, üç
siyasi parti, AK PARTİ, CHP, MHPye hazine yardımı
yapılacak seçimlerde ama grubu olan partimize bir kuruş hazine
yardımı yapılmıyor. 12 Eylül Kenan Evren yasalarında
dahi grubu olan partilere hazine yardımı yapılıyordu ama bu
ayıp hâlâ devam ediyor. Eşit yurttaşlık sağlanıyor
mu? Sağlanamadı. Başörtülü üniversitede özgür mü? Değil.
Kürtçe ana dilinde eğitim-öğretim özgür mü? Değil. Düşünce,
örgütlenme özgürlüğü özgür mü? Değil, yasaklar, Terörle Mücadele
Kanunu ve Türk Ceza kanunlarıyla baskı altına
alınmış.
Peki, cumhuriyetin seksen yedi yılında en önemli
kotalardan birisi, kadın temsiliyetinde seçme seçilme hakkını
veren bu cumhuriyet, seksen yedi yıl sonra eğer Iraktan, Afrika
ülkelerinden -kadın kotası olarak- Mecliste daha geriyse bu
cumhuriyet ilerlemiş midir? İlerlememiştir. Bu cumhuriyetin bu
Mecliste seksen yedi yılda bir kadın kotası dahi yoktur.
Mecliste, yine, azınlıklarımızın temsili konusunda,
renklerimizin temsili konusunda bir kota yoktur. Bugün bütün bunları
gördüğümüz zaman, bütün bu çerçevede baktığımız zaman
sanki cumhuriyetten geriye dönüşle ilgili -seksen yedi yıl içinde-
bir süreç yaşanıyor, sanki padişahlığa bir özlem,
sanki otoriter bir yapı, başkanlık sistemine bir özlem, sanki
çoğulcu yapıyı yadsıyan bir yaklaşım, sanki hukuk
devletini yadsıyan bir yaklaşım önümüzde; maalesef
geleceğimize umutla bakmamızı engelliyor.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetin seksen yedi
yılı içinde hâlâ yirmi yedi yıldır çatışma
sürecini Türkiye yaşıyorsa, 31 Ekimde
çatışmasızlık sürecinin risk altında olduğu biliniyorsa,
hâlâ Kürt siyasetçiler kelepçeli, belediye başkanları ve Kürt sorunu
mahkemelerde yargılanıyorsa cumhuriyette bir arpa boyu adım
atmamışız demektir, önümüzde çok ciddi sorunlar var demektir.
Bunları bilerek, cumhuriyete elbette sahip çıkalım ama
demokratikleşmesini de sağlamak bizim temel görevimiz
olmalıdır diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şimdi, cumhuriyetin 87nci yılında
Cumhurbaşkanlığı resepsiyonu var, tek resepsiyona dönecek,
bunu hâlâ tartışıyoruz arkadaşlar. Ülkemizin renkleri bir
araya gelemeyecek kadar birbirimizi anlayamıyoruz, Türk Kürtü
anlayamıyor, Kürt Türkü anlayamıyor; başörtülü birisi
başörtüsüz birini anlayamıyor; Alevi Sünniyi anlayamıyor, Sünni
Aleviyi anlayamıyor. Böylesi bir toplumun yaratılmasında
siyaset kurumunun, Meclisimizin hiç mi günahı yok, hiç mi vebali yok? Hiç
mi vicdanımız bu konuda sızlamıyor? Ne zaman, özgür bireyi,
örgütlü toplumu, çoğulcu demokrasiyi, katılımcı
demokrasiyi, demokratikleşmiş bir cumhuriyeti, insan
haklarını, insanı onurlarıyla yaşatacağız?
Benim bütün temennim bu.
Cumhuriyetin 87nci yılı barışa vesile olsun,
kardeşliğe vesile olsun, eşitliğe, hukuka vesile olsun.
diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Önergeleri birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinde geçen mensupları ibaresinin
personeli şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necati Özensoy (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özensoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; verdiğimiz önergeyle ilgili söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 87nci yılında Türkiye
Cumhuriyeti, kuruluş felsefesiyle birlikte, Büyük Atatürkün dediği
gibi ilelebet payidar kalacaktır. Bu inançla bugün buradayız.
Yine, Orhanelinde maalesef elim bir maden kazası oldu, 2
vatandaşımız vefat etti, onlara Allahtan rahmet,
yakınlarına da başsağlığı diliyorum,
yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Bugün Sayıştay kanununu görüşüyoruz.
Sayıştay kanununda biz beklerdik ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin
denetim yetkisi biraz daha etkin hâle getirilsin ama burada verilen önergeden
sonra performans kelimesinin içi boşaltılınca,
tanımı boşaltılınca maalesef Meclisin denetim yetkisi
elinden alınmaya çalışılıyor bugün.
Bakın, bunların ışığında, yine
bu özelleştirmeler kapsamında yapılan hukuksuzluklar devam
ediyor. Türk Telekom özelleştirildi. Kamuoyunda çok tartışıldı.
Beş yıllık kârıyla, beş yıl vadeyle verildi ama
Türk Telekomu alanların hâlâ gözleri doymadı. Bakın, bu
günlerde çıkan ilanlarla Bilecik, Bursa, Düzce, Isparta, Kütahya, Manisa,
Mersin, Şanlıurfa ve Trabzonda 11 adet gayrimenkulü satışa
çıkardılar. Bunun hukuksuzluk boyutu şurada, bu
özelleştirmede, sözleşmenin 38inci maddesinde şu ifadeler yer
alıyor: Sözleşmenin sona ermesi veya yenilenmesi hâlinde Türk
Telekom, sistemin işleyişini etkileyen tüm teçhizatı bütün
fonksiyonlarıyla çalışır vaziyette ve teçhizatın
kurulu bulunduğu taşınmazların kuruma bedelsiz olarak
devrini ifade ediyor bu madde. Oger şerh koydu ancak Danıştay
iptal etti. Bugün yapılan bu satışlar hukuksuzdur. Bunun önüne
geçilmesi, bir an önce tedbir alınması gerekiyor.
Bakın, bu tür satışlarla ortaya çıkan, yine
rantları, sadece Bursadaki rantları -daha önceki önergemde de ifade
ettim- bugün, vicdanlara sığmayan bir satışla ortaya
çıkan durumu sizlerle paylaşmak istiyorum: BOTAŞa ait 142
dönümlük arazi Bursada imarsız bir şekilde satışa sunuldu.
Daha sonra, hemen satışın akabinde, bir ay sonra bir imar
çıktı Belediyeden, tam 169 bin metrekare alışveriş
yeri inşaatı ve tam 1.200 adet daire. Bakın, bununla ilgili de,
Bursada 169 bin metrekare alan üzerinde inşa edilen Türkiyenin üçüncü
büyük alışveriş merkezi kapılarını 5 Eylülde
açıyor, resmî açılışı Başbakan Sayın Recep
Tayyip Erdoğan tarafından 8 Eylülde yapılacak diye, Korupark
Konut ve Alışveriş Merkezi Projesi tamamen bittiğinde 400
milyon dolara mal olacak şeklinde ifadeler var. Bu ifadeleri bu
firmanın Yönetim Kurulu Başkanı bizzat söylüyor. Tabii, bu
açılışa Sayın Başbakan katılmadı.
Katılmayışının gerekçesini biz biliyoruz. Daha fazla
bu konu üzerinde spekülasyon yapılmasın, yapılan yolsuzluk daha
fazla ayyuka çıkmasın diye Sayın Başbakan
katılmadı. Oysa, Sayın Başbakanın Bursada
katıldığı açılışları biliyoruz. Çok
küçük özel bir şirket bir yatırım yaptığı zaman
bile Sayın Başbakan gelip buralarda açılışlara
katılıp boy gösteriyor ama bakın, kendi ifadeleriyle, 400 milyon
dolarlık yaptıkları yatırım ki bu firmanın
bilançolarına bakın -alışveriş merkezinin 150 milyon
dolar olduğu ifade ediliyor- bilançolarında kaça olduğunu bizzat
görün. Ancak şunu da ifade edeyim: Bu firma bugünlerde gazetelere ilan
veriyor 2,65 milyarlık portföyümüzü halka açıyoruz. diye. Bu 2,65
milyarlık portföyün içerisinde bu alışveriş merkezi ne
kadar yer tutuyor? Lütfen, o bilançolara bakın ve hatta iktidar partisi
Bursa milletvekillerine, bu firmanın yaptığı
yatırımın bedelinin ne olduğunu ve arsanın nasıl
peşkeş çekildiğini sorun ve vicdanlarınıza da ondan
sonra sorun, bir değerlendirin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) Bakın, bu 142 dönümlük arazi
yine rekabetsiz bir şekilde ihaleye açıldıktan sonra kaça
satıldı biliyor musunuz? Yalnızca 17 trilyona yani 12 milyon
dolara satıldı. Dünyanın neresinde -bu rakamlara göre bile
baksanız- yüzde 3lük bir arsa payı vardır? Bu
satışı, sayın iktidar partisi milletvekilleri ve Sayın
Başbakan vicdanen neresine sığdırmıştır? Ama
belki bir tesellisi, bu yatırımı yapan -yüzde 3 gibi- sadece
maliyetin arazi payını alan bu firmanın sahiplerinin
Başbakanın ve bir kısım bakanların da kırk
yıllık arkadaşı olduğudur herhâlde. Ama yeri
geldiğinde bunların hepsinin hesabı sorulacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özensoy.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 11inci maddesinin madde
başlığının Sayıştayın Organları
şeklinde değiştirilmesini ve birinci fıkrasının
başlık cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
M. Akif Paksoy |
|
Konya |
Manisa |
Kahramanmaraş
|
|
Mustafa Enöz |
Yılmaz
Tankut |
Mehmet
Şandır |
|
Manisa |
Adana |
Mersin |
|
|
Emin Haluk
Ayhan |
|
|
|
Denizli |
|
(1) Sayıştayın organları
şunlardır:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 11
inci maddesinin madde başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Zekeriya
Akıncı
Trabzon Ankara
Sayıştayın yargı ve karar organları
Madde 11- (1) Sayıştayın kuruluşuna dâhil
yargı ve karar organları şunlardır:
a) Daireler,
b) Genel Kurul,
c) Temyiz Kurulu,
ç) Daireler Kurulu,
d) Başkanlar Kurulu,
e) Yüksek Disiplin Kurulu,
f) Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin Kurulu,
Hazine temsilcisi sıfatıyla Başsavcılık
bu kuruluşa dahildir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçe mi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Akıncı...
BAŞKAN Sayın Akıncı, buyurunuz.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 11inci madde üzerindeki önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken de tam bir siyasal bilinç temelinde
oluşmuş, üniter devlet yapısı üzerinde
şekillenmiş, süreç içerisinde laik, demokratik kimliğini
pekiştirmiş, seksen yedi yıl boyunca hiç kuşkusuz her
aşamada farklı çevrelerin saldırısına maruz
kalmış ve bütün bu saldırıları atlatabilme basiretini
gösterebilmiş, bugün de AKPnin hoyrat ellerinde yıpratılmak
istenen cumhuriyetimizin 87nci yılının sizlere ve ulusumuza
kutlu olmasını diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sayıştayın
yargı ve karar organlarının düzenlendiği teklifin 11inci
maddesinin (a) bendinde Başkanlık denilmiş ve 20nci
maddesinde de Başkanlık düzenlenmiştir.
Başkanlık, Sayıştayda bir karar organı
değil, idari bir makamdır. Arkadaşlarım, sizler de
biliyorsunuz, başkanlık, yargı yetkisine sahip olmayan
Anglosakson ülkelerinde ofis tipi diye tanımlanan
sayıştaylarda karar organı olarak yer almaktadır. Kıta
Avrupası modelinin yargı tipi sayıştaylarında ise
başkanlık idari bir makamdır. Yargı tipi
sayıştaylarda karar organları kurullardır.
İdari bir makam olan Başkanlığın,
Sayıştayın yargı ve karar organlarının
sıralandığı teklifin 11inci maddesi ile 20nci maddesinden
çıkarılmasının ve Danıştay ve Yargıtayda
örneği bulunduğu üzere- bir karar organı olarak
Başkanlık Kurulunun ihdas edilmesinin uygun olacağı
değerlendirilmektedir.
Benzer şekilde, teklifin 11inci maddesinin (e) ve (g)
bendinde yeni düzenlemeler öngörülmekte, yine maddenin (h) bendinde yer alan
Başsavcılık adli ve idari yargıdaki
başsavcılıklardan farklı olarak, Sayıştayın
yargı ve karar organlarında hazinenin çıkarlarını
korumak amacıyla ve hazinenin temsilcisi sıfatıyla
bulunmaktadır.
Dolayısıyla yanlış anlaşılmalara yol
açmamak için, 832 sayılı Kanunda olduğu üzere, maddenin Hazine
temsilcisi sıfatıyla Başsavcılık bu kuruluşa
dâhildir. biçiminde düzenlenmesi gerekmektedir.
Ayrıca, sevgili arkadaşlarım, bir konuyu daha
dikkatinize sunmak isterim. Kamu mali yönetiminin anayasası kabul edilen
ve 2003 yılında çıkarılan 5018 sayılı Kanunda
sıkça kullanılan ve günümüz kamu yönetiminde revaçta olan
saydamlık, hesap verilebilirlik ve katılımcılık
ilkelerine bu teklifte de sıkça yer verilmiştir ancak bu ilkelerin amaçlananlar
doğrultusunda bir altyapısı
oluşturulmamıştır. 5018 sayılı Kanundaki
düzenlemeler, bu kanun teklifinde sadece tekrar edilerek geçilmiştir.
Yine teklifin bir başka gerekçesinde,
Sayıştayın asli görevlerinden olan adına denetim
yaptığı Türkiye Büyük Millet Meclisine rapor verme görevinin
yasal dayanağının düzenlendiği belirtilmektedir. Oysa
yürürlükte bulunan 832 sayılı Sayıştay Kanununda da zaten
Sayıştayın Türkiye Büyük Millet Meclisine rapor sunmasına
ilişkin değişik düzenlemeler bulunmaktadır. Günümüz kamu
yönetiminde sıklıkla kullanılan performans denetimi ve kamu
denetimi 1996 yılında 832 sayılı Kanuna eklenen maddeler
uyarınca zaten Sayıştayca yapılmaktadır. Söz konusu düzenleme
sonucu bugüne değin Sayıştayca on beş adet performans denetimi
raporu Meclis Başkanlığına sunulmuştur. Bugüne kadar
bu raporların uluslararası standartlara uygun olmadığı
ileri sürülmemekle birlikte, anılan raporlar Meclis gündemine
alınmış da değildir. Düzenlenen performans raporları
hakkında idari yöneticilerce raporların gereğinin yerine
getirilip getirilmediği yönünde bir değerlendirmede de bugüne kadar
bulunulmamıştır.
Öte yandan yine teklif gerekçesinde yargı yetkisine
işlerlik kazandırılmış bir Sayıştayın
oluşturulmasının amaçlandığı belirtilmekte ise de
bu amacın altını dolduracak düzenlemelere de yeterince yer
verilmemektedir. Zira, teklif, 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununun genel felsefesi ve günümüz kamu yönetiminin moda ilkeleri
uyarınca Sayıştayın kamu mali yönetimi hakkında
Türkiye Büyük Millet Meclisine rapor sunması ve kamuda performans
esaslı denetim sistemine geçilmesini amaçlamaktadır. Bu
yaklaşımın bir sonucu olarak düzenlilik denetimi ve bu denetim
sonucu düzenlenecek yargı raporlarının kesin hükme
bağlanması da göz ardı edilmektedir.
Gerçi, iktidar bugüne kadar zaten istediği kalıba
soktuğu bu köklü kurumu şimdi de geçen günler içerisinde vermiş
olduğu tek bir önergeyle asıl işlevinden, ana görevinden koparma
marifetini göstermiştir ama biz yine de büyük tepkiler alan bu girişiminizden
vazgeçmenizi diliyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Akıncı.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan,
yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz. Peki, arkadaşlar.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özkan,
Sayın Ersin, Sayın Akıncı, Sayın Kaptan, Sayın
Köse, Sayın Barış, Sayın Küçük, Sayın Güner,
Sayın Paçarız, Sayın Günday, Sayın Genç, Sayın Serter,
Sayın Tamaylıgil, Sayın Kart, Sayın Ünsal, Sayın
Altay, Sayın Öztürk, Sayın Topuz, Sayın Özyürek.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(2/594) (S. Sayısı: 510) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 11inci maddesinin madde
başlığının Sayıştayın Organları
şeklinde değiştirilmesini ve birinci fıkrasının
başlık cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yılmaz Tankut (Adana) ve arkadaşları
(1) Sayıştayın organları şunlardır:
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tankut, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayıştay Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sözlerime başlamadan, cuma günü
idrak edeceğimiz, Türk milletinin çelikleşmiş iradesinde sonsuza
kadar yaşayacak olan cumhuriyetimizin 87nci yıl dönümünü de
kutluyorum.
Sayın milletvekilleri, Sayıştay hepinizin malumu
olduğu üzere kamu idareleri ve sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetleyen
ve hükme bağlayan çok önemli bir anayasal kuruluşumuzdur ancak ne
yazık ki bu çok önemli anayasal kuruluşumuz da AKP'nin kendi siyasi
ikbal ve çıkarları doğrultusunda tanzim edilerek âdeta AKP
hükûmetlerinin sekiz yıllık iktidarı süresince yapmış
olduğu ve bundan sonra yapacağı bütün haksız ve hukuksuz
uygulama ve yolsuzluklarını onaylama kurumu hâline getirilmek
istenmektedir.
Bugün ne yazık ki bizzat Sayın Başbakanın ve
bakanlarının yakınları yolsuzluk ve haksızlık
konularında en fazla itham edilen kesimler hâline gelmiş ve
vatandaşımızın da bu manada Hükûmete hiç güveni
kalmamıştır. Devletin bütün devasa ekonomik kurum ve kaynakları
özelleştirme maskesi, adı altında ya yabancılara ya da
yandaşlara peşkeş çekilmiştir. Diğer taraftan, daha
düne kadar çok önemli ölçüde istihdam sağlayan,
insanlarımızın sosyal huzur ve refahına hizmet eden,
ülkenin göz bebeği konumundaki kurumların da benzer şekilde içi
boşaltılmış ve on binlerce çalışanı
kapı önüne konulmuştur.
Kamu kaynaklarının verimli ve etkin bir kazanç
ilkesine göre kullanımı esas iken özellikle son sekiz
yıllık dönemde uygulanan yanlış politikalar ve istihdamlar
ile bu kaynaklarımız ne yazık ki heba edilerek elden
çıkarılmıştır. Dolayısıyla sekiz
yıllık AKP döneminde devlet borç sarmalının içine
sokulmuş ve kaynaklarımızın etkin kullanılmamasından
dolayı ne yazık ki pek çok kurumumuz ve kaynağımız
israf edilmiştir. Açıklarımızı kapatmak için de
yabancı banka ve finans çevrelerine hesapsızca
borçlanılmış ve bu borçları da çevirebilmek için ne var ne
yok satma anlayışı hâkim kılınmıştır.
Değerli arkadaşlar, normalde özelleştirme
anlayışının zarar edenlerin satışına yönelik
olması gerekirken, yani ziyan eden kuruluşların
satışına öncelik verilmesi icap ederken maalesef, özellikle de
AKP döneminde tam tersi yapılmış ve gözünün yaşına
bakılmadan, âdeta altın yumurtlayan kuruluşlarımız
özelleştirme kılıfı, adı altında
peşkeş çekilmiştir.
Örneğin, Türk Telekom satışa
çıkarıldığında 29-30 milyar dolar edecekken "Cep
telefonunun yaygınlaşmasıyla değeri çok düştü, satamazsak
elimizde kalacak." denilmiş ve sanki kaynak hortumlayan bir öcü gibi
tanıtılmıştır. Oysa, Türk Telekom, özelleştirilinceye
kadar, hem yatırım yapıp teknolojisini yenileyen hem de 52 bin
insanımıza istihdam sağlayan, çok değerli bir
kuruluşumuz idi. Aynı zamanda, bugünkü rakamlarla milyarlarca lirayla
ifade edilen kazanç açıklayıp hem vergisini hem de katma değerini
vermek suretiyle bütçeye de çok önemli katkılar sağlamakta idi. Fakat
bugün ne yazık ki AKP zihniyeti ve ona çanak tutanlar, Türk Telekom'un
değerini, sözde ekonomik analiz ve fizibilite raporu
senaryolarıyla, üç yıllık net kazancıyla ödenebilecek bir
seviyeye düşürmüşlerdir.
Türk Telekom, hepinizin malumu olduğu üzere,
yaklaşık 6,5 milyar dolara; 1,1 milyar doları peşin olmak
üzere, geri kalanı beş yıl vadeli olarak
özelleştirilmiş ve Oger denilen bir yabancı firmaya âdeta altın
tepsi içerisinde sunulmuştur.
Değerli arkadaşlar, bakınız, Türk Telekom
özelleştirildiğinde 52 bin personele sahip iken bu personelin 17 bin
adedinin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilmesi devlete
yaklaşık o günün parası ile 800 trilyon ilave bir yük
getirmiştir.
Şimdi özelleştirme sürecini yeniden şöyle bir
hatırlayalım: Alıcı peşin olarak 1,110 milyar dolar
ödemiştir. Bir yıl içerisinde 3,5 katrilyon yani 2,3 milyar dolar kâr
elde ederek peşin ödediği parayı ve iki yıl için de
ödeyeceği miktarı elde ettiği kazanç ile
sağlamıştır. Peki, bu kazancı elde etmek için ne
yapmıştır? Bize göre hiçbir şey yapmamıştır.
Ne yatırım, ne düzenleme, ne de herhangi gözle gözükür bir
iyileştirme yapmamıştır. Sadece bol ve etkileyici
yoğun reklâm ve pazarlama faaliyetinde bulunmuştur. Yani tabiri
caizse esasında taş üstüne taş konulmamıştır ve
zaten kâr eden bir kurumun 17 bin personeli de gidince, ilaveten bu personel
maliyeti de Telekom'u alan Oger firmasına hediye edilmiş
olmuştur. Keza Türk Telekom'un tahakkuk etmiş yüzlerce trilyon tutan
geçmiş alacakları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
YILMAZ TANKUT (Devamla)
ve sağlık yardım
sandığında biriken meblağlar da söz konusu bu şirkete
kalmıştır.
Sayın milletvekilleri, geçenlerde ve geçtiğimiz
dönemlerde gazetelerde ballandıra ballandıra Türk Telekom'un personel
çıkartmadan kaynak meydana
getirdiği ve 3 bin kişiyi işe alacağı şeklinde
haberler yer almıştır. Buradan üzülerek ifade etmeliyim ki bu ve
benzer haberler tam bir aldatıcı ve teslimiyetçi zihniyetin
mahsulüdür çünkü sırada başka devlet kurumlarına gitmeyi
bekleyen 15 bin mevcut personelin varlığından bahsedilmemektedir
ve esasen 3 bin kişinin işe alınacağını varsaysak
bile diğer kurumlara gönderileceklerin maliyeti dikkate
alındığında yapılan hesaplamalara göre bugünkü
değer ile yaklaşık 500 milyon TL'nin daha Ogerin kasasına
aktarılacağı hiç söylenmemektedir.
İşte bütün bu acı gerçekler
ışığında denetim görevini millet adına yapan
Sayıştay ile ilgili bu kanun teklifini görüşmemizin AKP'nin
-ifade etmeye çalıştığımız- kapkaççı
anlayışı değişmediği sürece hiçbir
manasının olmadığını yüce milletimizin ve
sizlerin takdirlerine sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Tankut.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde üç önerge vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 12'nci maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkralarında geçen "toplam bir yıl" ibarelerinin,
"en az üç yıl" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Manisa |
Denizli |
|
Mehmet
Şandır |
Mustafa Enöz |
Reşat
Doğru |
|
Mersin |
Manisa |
Tokat |
|
|
M. Akif Paksoy |
|
|
|
Kahramanmaraş |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 12 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Osman
Kaptan
Trabzon Antalya
"Madde 12- (1) Sayıştay Başkan ve üyelerinin
hukuk, siyasal bilgiler, İktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler
fakülteleri veya öğrenim itibariyle bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından onanmış yurt içinde veya
yurt dışındaki en az dört yıllık fakülte veya
yüksekokulların birinden mezun olduktan sonra kamu idarelerinde en az
yirmi yıl çalışmış olmaları gerekir.
(2) Sayıştay
Başkanlığı için birinci fıkrada sayılan
nitelikler ile birlikte;
a) Sayıştay üyeliği,
b) Bakanlık,
c) Müsteşarlık ve müsteşar
yardımcılığı,
ç) Rektörlük,
d) Maliye Teftiş Kurulu
ile Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı, görevlerinde en
az üç yıl çalışmış olmaları gerekir.
(3) Üyelik için birinci
fıkrada sayılan nitelikler ile birlikte;
a) İkinci fıkrada sayılan görevlerde,
b) Birinci sınıfa
ayrılmak şartıyla Sayıştay denetçiliği,
Sayıştay başsavcı veya savcılığında,
c) Başbakanlık ve
Bakanlık genel müdürlüğünde
ç) Profesörlükte,
d) Birinci sınıfa
ayrılmak şartıyla idari veya adli yargı hakimliğinde
veya savcılığında,
e) Maliye
Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı merkez
denetim elemanlığı görevlerinde, en az iki yıl
çalışmış olmaları gerekir.
(4) Sayıştay
dışından üye seçilenler, son görev yaptıkları idare
ile ilgili işlere üç yıl süre ile bakamazlar."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanun Teklifinin 12 nci
maddesinin 4. fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Fatma Kurtulan |
Pervin Buldan |
Ayla Akat Ata |
|
Van |
Iğdır
|
Batman |
|
Nuri Yaman |
Hamit Geylani |
|
|
Muş |
Hakkâri |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet de katılmıyor.
Sayın Yaman, buyurunuz efendim.
M. NURİ YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayıştay Kanununun 12nci maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Tabii, üç yılı aşkın bir süredir -dördüncü
yılında- birçok muhalefet milletvekilinin vermiş olduğu
önergeler burada, bu kürsüde dile getirildi. Bizim de Sayıştay kanunu
ile ilgili çok önemsediğimiz, önemli gördüğümüz önergelerimiz ne
yazık ki haklı gerekçelerine ve Türkiye gerçeklerine uymasına
rağmen bu yüce Mecliste yine oy çokluğuna dayalı olan sayın
AKP milletvekillerinin ret oylarıyla işleme konmadı. Öyle
sanıyorum ki bu konuyla ilgili de haklı gerekçemiz yine gündeme
alınmayacak ama ben bu değişiklik önergesinin önemini
vurgulamadan önce, bununla ilgili görüşlerimi belirtmeden önce ülkemiz
için önemli bulduğum, sizin de bilginize sunmak istediğim bir konuyu
burada dile getirmek istiyorum.
Bugün ülkemiz gerçekten çok hassas bir dönemden geçiyor ve en ufak
jestlerin, en ufak iyi adımların
Yıllardır bu ülkede
kangren hâline gelmiş olan önemli bir sorunu, Kürt sorununu çözmeye ve
sonuçlandırmaya çok büyük katkı sunacak bir konumdayız ama ne
yazık ki bu güzel yurdumuzun birçok yerinde pompalanan
aşırı milliyetçi duyguların ve Hükûmetin aşıladığı
umutların da bir sonuç vermemesinin yarattığı bir stresle,
bir bunalımla Anadolunun çeşitli yerlerinde yine Kürt
işçilerine, Kürt insanlarına karşı böyle bilinçli ve geleceği
de iyi olmayan birtakım girişimlerle karşı
karşıyayız.
En son bana ulaşan bilgide, 20 Ekim 2010 tarihinde, Giresuna
bağlı Yağlıdere ilçesinin hidroelektrik santralinde
çalışan Kürt işçiler aynı gece saat 19.30da bir grup
tarafından basılıyor ve bu grup ilgili kişilere, burada
çalışamayacakları, burayı derhâl terk etmeleri ve gerekirse
tanınan süre sonunda burayı terk etmedikleri zaman her türlü sonucuna
katlanmaları gerektiğini bildiriyorlar. Bu duyumu alan grubun
temsilcisi olan kişi hemen ilçe jandarma komutanını ve
Kaymakamı arıyor. Bakın, ilgili Kaymakam ve ilgili jandarma
komutanı bu gruba ne cevap veriyor: Biz dışarı
çıkamıyoruz çünkü biz akşam saat 19.30dan sonra güvenlik
gerekçesiyle resmî kıyafetli askerlerimizi dışarı
çıkaramayız. diyorlar ve ertesi gün hemen yakınındaki köy
muhtarı geliyor kendilerini ziyarete. Köyün ismini de söyleyeyim size.
Kanlıca köyünün muhtarı şantiyeye gelip
Arkadaşlarımız bu akşam burayı basmış,
geçmiş olsun ama eğer muhtar olmasaydım ben de onlarla
gelirdim. deyip baskın yapan grubu âdeta teşvik ediyor. Bakın,
bu söylediğim sözler, devletin temsilcisi durumunda olan ilçenin
Kaymakamına ve ilçenin jandarma komutanına ve oraya yakın olan
köy muhtarına aittir.
Eğer bir ilçe kaymakamı kendi hudutları içindeki
güvenliği sağlayamıyorsa, eğer bir ilçe jandarma
komutanı o ilçesi, bölgesi içindeki, kendisine haber verilmesine
rağmen Biz sizin, bu akşam saat 19.30dan itibaren resmî
kıyafetle sizin can güvenliğinizi sağlayamıyorum. diyorsa,
bu ülkede içişleri bakanı ikide bir çıkıp bu kürsüden Bu
memlekette asayiş normaldir, ben can ve mal güvenliği
sağlıyorum. diyemez. Böyle bir ülkenin içişleri bakanı,
böyle bir jandarma komutanının sözleri karşısında,
böyle bir kaymakamın kendi vatandaşına sahip çıkmaması
karşısında o ülkede içişleri
bakanlığını yapamaz. Bakın ertesi gün ne oluyor biliyor
musunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
M. NURİ YAMAN (Devamla) -
O HES inşaatının
yöneticileriyle ilçe Kaymakamı ve ilçe jandarma komutanı birlikte
karar alıyorlar, toplantı yapıyorlar ve orada o
çalışan işçilerin, Kürt işçilerinin grup
başkanına ne tür bir tebligat yapıyorlar biliyor musunuz?
Açık ve net olarak Biz tırmanan bu ortamda sizin burada can
güvenliğinizi sağlayamıyoruz, buradan ayrılmanız
lazım. diyorlar. Bu ülkede hukuk var mıdır? Bu ülkede adalet
var mıdır? Bu ülkede idareciler bu yaklaşım içinde olursa
bu ülkeye huzur nasıl gelecek? Ben bunu İçişleri Bakanına
soruyorum. O nedenle maalesef Yağlıdere HES Elektrik Santralinde
çalışan o Kürt işçiler oradaki inşaat sahibiyle, firma
sahibiyle hesaplarını kesip oradan ayrılmak zorunda
kalıyorlar. Bence onların değil, oradaki Kaymakamın,
oradaki ilçe jandarma komutanının ve hatta hatta İçişleri
Bakanının böyle bir durum karşısında o görevde
kalmaması gerekiyor diyor, bu konuda duyarlı
davranılmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yaman.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 12 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
"Madde 12- (1) Sayıştay Başkan ve üyelerinin
hukuk, siyasal bilgiler, İktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler
fakülteleri veya öğrenim itibariyle bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından onanmış yurt içinde veya
yurt dışındaki en az dört yıllık fakülte veya
yüksekokulların birinden mezun olduktan sonra kamu idarelerinde en az
yirmi yıl çalışmış olmaları gerekir.
(2) Sayıştay
Başkanlığı için birinci fıkrada sayılan
nitelikler ile birlikte;
a) Sayıştay üyeliği,
b) Bakanlık,
c) Müsteşarlık ve müsteşar
yardımcılığı,
ç) Rektörlük,
d) Maliye Teftiş Kurulu
ile Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı, görevlerinde en
az üç yıl çalışmış olmaları gerekir.
(3) Üyelik için birinci fıkrada sayılan nitelikler ile
birlikte;
a) İkinci fıkrada sayılan görevlerde,
b) Birinci sınıfa
ayrılmak şartıyla Sayıştay denetçiliği,
Sayıştay başsavcı veya savcılığında,
c) Başbakanlık ve Bakanlık genel müdürlüğünde,
ç) Profesörlükte,
d) Birinci sınıfa
ayrılmak şartıyla idari veya adli yargı hakimliğinde
veya savcılığında,
e) Maliye
Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı merkez
denetim elemanlığı görevlerinde, en az iki yıl
çalışmış olmaları gerekir.
(4) Sayıştay
dışından üye seçilenler, son görev yaptıkları idare
ile ilgili işlere üç yıl süre ile bakamazlar."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Osman
Kaptan.
BAŞKAN Sayın Kaptan, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; kimsesizlerin kimsesi olan, bir hukuk
projesi olan, bir siyaset projesi olan, bir eğitim projesi olan, bir
kılık kıyafet projesi olan, bir aydınlanma projesi olan ve
sonsuza kadar yaşatma azim ve kararlılığında
olduğumuz cumhuriyetimizin 87nci yılını kutlayarak
sözlerime başlamak isterim.
Sayın arkadaşlarım, görüşülmekte olan kanun
teklifinin 12nci maddesinin değiştirilmesini istedik. 12nci madde
Sayıştay Başkanı ve üyelerin nitelikleri, atamaları,
atanmaları, süreleriyle ilgili.
Ben şimdi, bizim Sayıştay Başkanına
bakıyorum. Sayın Sayıştay
Başkanı 2001 yılında kaymakamlıktan istifa
etmiş. 2001 ile 2003 yılları arasında Albayraklarda
çalışmış. Bu Albayraklar Balıkesir SEKAnın, 50
milyon dolarlık SEKAnın 1 milyon dolara verildiği kurumdu
sanıyorum. 2003 yılında tekrar kaymakamlığa dönüyor ve
2007 yılında Tokat Vali Vekili oluyor, altı ay vekâlet ediyor,
bir buçuk yıl valilik yaptıktan sonra da 25/6/2009 tarihinde
Sayıştay Başkanı oluyor. Onun için biz bu teklifi verdik ki
belli sürelerde belli yerlerde çalışılma zorunluluğu olsun
diye.
Sayın arkadaşlarım, Sayıştay Kanunu
Teklifinin 14/10/2010 tarihinde geneli üzerindeki görüşmeler
sırasında, Sayın Kamer Genç, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin Gölbaşı istikametinden gelirken yolun sağ
tarafında bulunan ve Millî Kütüphanenin karşısında ve
Eskişehir yolu üzerinde Büyükşehrin yapmış olduğu
inşaatlar hakkında Sayıştay tarafından bir inceleme
yapılıp yapılmadığını, yapıldıysa
akıbetinin ne olduğunu sormuştu.
Sayın Sayıştay Başkanı bu soruya,
Sayıştayın şu anki mevzuatına göre böyle bir denetim
yapma yetkisinin olmadığı, bu teklif yasalaşır ise bu
tür denetimleri yapabileceği şeklinde yanıt verdi, tutanaklardan
görülebilir.
Sayın arkadaşlarım, Sayıştayın sevk
ve idaresinden sorumlu Sayıştay Başkanının Genel
Kurulda sorulan soruya böylesine tam tersi bir yanıt vermesi
düşündürücüdür, çünkü Sayın Başkanın Yetkimiz yok.
dediği yürürlükteki 832 sayılı Sayıştay Kanununun ek
10uncu maddesine göre, Sayıştay 1996 yılından bu yana
performans denetimi yapmakta iken şimdi içi boşaltılıyor.
Ayrıca, 832 sayılı Kanunun 25inci maddesine göre,
Sayıştayın anlam, uygulama ve sonuçları
bakımından Hazineyi zarara uğratan mevzuat hakkında,
28inci maddesinde ise mali işler, hesap usulleri ve gelir tahakkuk
sistemleriyle ilgili gördüğü diğer hususlar hakkında ve 87nci
maddesine göre devlet malları hakkında, 88inci maddesine göre de
inceleme ve denetlemeler sırasında mevzuata uygun görülmeyenler
Sayıştay Genel Kurulunca gerekli görülenler hakkında Türkiye
Büyük Millet Meclisine rapor sunma görevi vardır. Oysa görüşmekte
olduğumuz Sayıştay Kanunu Teklifinin 2nci ve 36ncı
maddelerindeki performans denetimi performans ölçümüne indirgenerek, içi
boşaltılarak veya kaldırılarak demek daha doğru olur,
yüksek denetim kurumları teşkilatının denetim
standartlarına uygun denetim yapılması imkânsız hâle
getirilmiştir.
832 sayılı Kanunda Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulması öngörülen raporlar görüşmekte olduğumuz teklifle
ortadan kaldırılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
OSMAN KAPTAN (Devamla) Teklifin 7nci maddesinin 6 no.lu
fıkrasında Sayıştay tarafından gerçekleştirilen
performans denetimleri mali ve hukuki sorumluluk doğurmaz. denilerek
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkından kaynaklanan yetkisine
müdahale edilmiştir.
Yine Sayıştay tarafından yerindelik denetimi
yapılamaz. diyerek 35inci maddede de bu ortaya konulmuştur.
Sayın arkadaşlarım, Sayıştay
Başkanının söylediğinin aksine, Sayıştayın
yürürlükte bulunan mevzuatına göre, Sayın Kamer Gençin sorduğu
bu soruya verilen yanıttan ötürü, eğer bunu bilmediği hâlde
böyle bir cevap veriyorsa bilinmemesi büyük bir sorundur, onun için Sayın
Başkanın istifa etmesi lazım; bilerek böyle bir yanıt
verdiyse o zaman da Genel Kurulumuzu yanıltmaya yöneliktir, yine bu da bir
hukuki sonuç doğurur, Sayın Başkanın yine de istifa etmesi
lazım, eğer istifa etmiyorsa Hükûmetin istifa ettirmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız.
Buyurunuz.
OSMAN KAPTAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Eğer Hükûmet de istifa ettirmiyorsa, o zaman
Sayıştayı kaldırmak lazım sayın arkadaşlar.
KAMER GENÇ (Tunceli) Raporlar var
OSMAN KAPTAN (Devamla) - Sayıştayın zaten içi
boşaltıldı. Sayıştayın içi
boşaltıldı. Bunu işte, TÜRMOBa verin bu denetimleri.
Onları daha da bağımsızlaştırın, daha da
yetkilerini verin, onlar bu denetimleri yapabilirler.
Sayın arkadaşlarım, diyeceksiniz ki Biz
Sayıştay Başkanımızdan memnunuz, onu görevden
almayız.
Evet, bu konuda Sayın Demirel, zamanında Başbakan
iken Kinyas Ağa, Kinyas Kartal, Van Milletvekili Sayın
Başbakanım, bizim valiyi görevden alın. der Demirele.
Sayın Demirel inceler ve on beş yirmi gün sonra veyahut bir ay sonra
Kinyas Ağa, sizin valiyi inceledim. Sizin vali iyi insanmış.
der. Bunun üzerine Kinyas Ağa der ki: Sayın Başbakanım,
ben bizim vali kötü vali demedim ki, bizim valiyi alın da Ispartaya vali
yapın dedim. der.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN KAPTAN (Devamla) - Onun için sayın arkadaşlar, bu
Sayıştay Başkanını da alın kendinize
başbakan yardımcısı yapın, milletvekili yapın,
bakan yapın ama Sayıştay, Parlamento adına denetim yapan
saygın bir kurum olarak kalmalıdır.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaptan.
Önergeyi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, karar yeter
sayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.12
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.26
BAŞKAN : Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 12nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Bu karar yeter sayısını elektronik cihazla
arayacağım.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır ve önerge
reddolunmuştur.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 12'nci maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkralarında geçen "toplam bir yıl" ibarelerinin,
"en az üç yıl" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Doğru, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Sayıştay Kanunu Teklifinin 12nci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında 87nci yılını
kutladığımız 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını tebrik
ediyorum, nice cumhuriyet bayramları kutlamamızı niyaz ediyorum.
Bu millet birlik ve beraberlik içerisinde bulunduğu sürece hiç kimse
cumhuriyeti ortadan kaldıramayacak ve bu birliğimizi ve
dirliğimizi bozamayacaktır diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, önergemizdeki amacımız
toplam bir yıl ibaresinin üç yıl şeklinde
değiştirilmesinin yeterli deneyim kazanılmasında etkili
olacağı ve Sayıştayın daha iyi
çalışacağı şeklindedir.
Yolsuzluk, kamu vicdanını yaralayan en büyük
olaydır. İnsanlar, düzgün ve dürüst
çalışılmasını ve yetim hakkının
korunmasını istemektedir. Yolsuzluğun engellenmesine yönelik
oluşturulacak stratejinin başarısı, kamu yetkisini ve
gücünü elinde bulunduran kişilerin başarısına ve devletin
kurumlarının hesap verme sorumluluğunun
artırılmasına bağlıdır. Dolayısıyla,
etkin bir denetim sistemi oluşturulması gerekir. Bu noktada
parlamentolar adına dış denetim yapan Sayıştayın
önemi ortaya çıkar. Böylece Sayıştay, halk adına denetimi,
görevi gereği en iyi şekilde, tarafsız bir şekilde yapmak
mecburiyetindedir. Sayıştay yıpratılmamalıdır.
Sayıştay Sayın Başkanı Recai Akyel eski
Tokat Valisidir. Kendisini yakinen tanıyoruz. Yapmış olduğu
bir buçuk yıllık Tokat Valiliği süresince düzgün
çalışmış, dürüst çalışmış ve
Tokatımıza çok güzel hizmetlerde bulunmuştur, inanıyorum
ki, önümüzdeki dönemde de, yine şu andaki vasfıyla,
Sayıştay Başkanlığı görevini en iyi şekilde
yapacaktır.
Sayın milletvekilleri, tabii, Sayıştay, sadece
şimdiki durumu değil geçmişi de yakından takip etmeli ve
olayları değerlendirmelidir. Geçmişte
araştırılması ve kamuoyunun bilmesi gereken birçok
yolsuzluk hadiseleri vardır. Bunlar da unutulmamalı ve kamu
vicdanı mutlaka rahatlatılmalıdır. Bunlardan bir tanesi de
Tokat Sigara Fabrikasında yaşanan yolsuzluk olayıdır.
Tekel, 10 Haziran 2004 tarihinde Tokat Sigara Fabrikasında sert paket
kutulu sigara paketleme makineleri alımı için ihale
açmıştır. Sözleşme şartnamesinde makinelerin
kullanılmamış ve yeni olması koşulu bulunuyordu.
İhale yapılmış ancak makinelerin şartnameye göre
alınmamış olduğu ortaya çıkmıştır. Bu
ihalede de yaklaşık olarak 13 milyon 840 bin euro civarında para
harcanmıştır. Daha sonra makinelerin bazılarının
yeni bazılarının ise kullanılmış olduğu
tespit edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Tekele 1,7 milyon euroya satılan
makinelerin Beyaz Rusyaya 570 bin euroya satıldığı
görülmüştür. Bu durum halkta infiale sebep olmuş, bunun üzerine, AKP
İktidarı her zaman yaptığı gibi torba yasası
çıkartmış, Tekel tarafından, kullanılmış
makinelerin de satın alınmasına izin verilmesini isteyen kanun
çıkarılmıştır. Böylece 24 trilyon civarında -mal
olan- para İspanyol firmasına geçmiştir. Bunun üzerine,
halkın infialine sebep olan bu ihale yolsuzluğu üzerine Tekel geri
adım atmak mecburiyetinde kalmıştır. Tütün, Tütün Mamulleri
ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu ihaleyi iptal
etmiştir. Tekel Yönetim Kurulu da makinelerin iade edilmesi
kararını almıştır. Makineler sökülmüş, acaba geri
iade edilmiş midir veya ne olmuştur?
Ancak kamuoyu bu olayları unutmamıştır. Tokat
halkı, bütün Türkiye gibi, bu olayla ilgili bir tahkim davası oldu
mu, tazminatların miktarı neydi, soruşturma nasıl
yapıldı ve sonuçlandı, bunu öğrenmek istiyor. Kamuoyu, bu
ihaleyi kim yaptı, İspanyol firmasına tazminat ödendi mi,
sorumlular hakkında herhangi bir cezai işlem uygulandı mı,
bunları da öğrenmek istiyor. Yine kamuoyu Sigara fabrikası
özelleşince kapanmayacak, çalışacak. denilen fabrikanın
neden kapatıldığını, kapanma sebeplerinin ne
olduğunu da öğrenmek istiyor. Ayrıca Tokat Sigara Fabrikası
kapatıldıktan sonra bir firmaya satılmıştır. Özel
sektör araziyi tamamen satın almış ve yaklaşık olarak
200 bin metrekare kapalı alanı olan bu fabrika özel sektörün eline
geçmiştir. Tabii, Tokat Sigara Fabrikası çalışırken
yaklaşık olarak burada 1.200 civarında, zaman zaman da 1.500
kişinin çalışmış olduğu bir ortam vardı.
Yani insanlar buradan aş temin ediyor, iş temin ediyorlardı.
Özel sektöre satılan bu fabrika yerinin acaba ne olacağı
noktasında da beklentiler vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
REŞAT DOĞRU (Devamla) Bitiriyorum.
Yaklaşık olarak 200 bin metrekare kapalı alanı
bulunan burası mutlaka iyi bir şekilde değerlendirilmelidir.
Tokat ilinin tam ortasında bulunan burası toplu konut alanı
hâline getirilmemelidir, halkta bu yönlü olarak büyük bir beklenti vardır.
Yani, özel sektöre verildiyse, öyleyse buraya sahip çıkılmalı.
Tokat, tarım noktasında önemli mesafeler almış olan illerin
başında gelmektedir. Tarımla ilgili yatırımların
yapılmış olduğu bir alan hâline, fabrikalar hâline
getirilebilir.
Tabii, aynı tabloyu şu anda Tokatımızda
Turhal Şeker Fabrikasıyla ilgili olarak da yaşıyoruz.
Turhal Şeker Fabrikası özelleştirme kapsamı içerisinde
satılma durumuyla karşı karşıya
kalmıştır. Şu anda gerçi satılması
durdurulmuştur ama, satılmasının durdurulmuş
olması, tamamen ortadan kaldırılmış olduğunu
göstermemektedir. Acaba diyor Tokat halkı, Tokat Sigara
Fabrikasının başına gelenler Turhal Şeker Fabrikasının
başına da gelecek mi? Yani burası da özelleştirme
kapsamı içerisinde satıldıktan sonra kapanacak mı ve
beraberinde de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
REŞAT DOĞRU (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
pancar üretimi duracak mı şeklinde bir beklenti
içerisindedir. Yani, Turhal Şeker Fabrikası, Tokat Sigara
Fabrikasındaki gibi bir duruma gelmek istememektedir ve Tokat halkı
da bunu bekliyor diyor, yüce Meclisi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 13 ncü
maddesinin üçüncü fıkrasının, (3) Sayıştay
Başkanı seçilebilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi üye
tamsayısının salt çoğunluğunun oyu aranır.
şeklinde;
dördüncü fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin
ise,
Sayıştay Başkanının görev süresi yedi
yıldır. Bir kimse üst üste iki defa başkan seçilemez.
şeklinde;
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Bihlun
Tamaylıgil
Trabzon İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Tamaylıgil konuşacaklar.
BAŞKAN Sayın Tamaylıgil, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
87nci yılını kutladığımız cumhuriyetimiz ve
cumhuriyetimiz için onun kuruluş ve kurtuluş mücadelesinde emeği
olan başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizin ve kurucu
ulus güçlerinin önünde saygıyla eğiliyorum ve diliyorum ki,
cumhuriyet ve demokrasi, her zaman demokrasinin taçlandırdığı
bir cumhuriyet olarak yarınlara ulaşsın, cumhuriyetin ilke ve
değerleri her zaman bu güç ile aydınlık yarınlara
yürüyüşüne devam edebilsin.
Değerli arkadaşlar, şu an 510 sıra
sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde
verilmiş olan önergemiz adına söz aldım. Bu madde neyi içeriyor?
Bu madde, Sayıştay Başkanının seçim yöntemini ve görev
süresiyle ilgili düzenlemeyi içeriyor. Bu Sayıştay Kanun Teklifi
geldiği zaman, gerekçesine baktığımızda, gerekçesinin
sürekli olarak INTOSAI
Yani INTOSAI deniyor, nedir dediğinizde,
Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Organizasyonu, yani buna
Sayıştayın da üye olduğu bir organizasyon ve o organizasyon
içinde denetim standartları bu maddenin içeriğini aslında
ilkesel olarak belirlemiş ve bunun içerisinde gayet net deniyor ki:
Sayıştay Başkanının görev süresine ilişkin
şartlar kurumun yürütme organından
bağımsızlığına katkı sağlar. Bu husus,
atamanın uzun ve sabit süreli olması veya belirli bir emeklilik
yaşına kadar sürmesi hâliyle temin edilir. Bunun aksine,
Sayıştayı, yürütmeyi memnun etme baskısı altına
sokan görev süresine ilişkin şartlar kurum
bağımsızlığı üzerinde zedeleyici bir etki yapar.
Tekrar söylüyorum, Kurum bağımsızlığı üzerinde
zedeleyici bir etki yapar.
Şimdi, baktığımız zaman, görev süresiyle
ilgili düzenlemenin 5+5 olarak gündeme getirilmesi, siyaset ve siyasetin ve
sürecin etkilerinden ne yazık ki bağımsız olması
gereken Sayıştay, Sayıştay denetçileri ve
Sayıştayın yapısı üzerinde bir siyasi baskı
sürecini işletecektir. Eğer burada INTOSAInin tavsiyeleri ve
kararları dikkate alınıyorsa neden bu maddede gözden
kaçırıldı?
Diğer taraftan, Sayıştayın görevi,
parlamentolar adına ve parlamentoları seçen yüce irade milletin bütçe
hakkı adına gerekli denetimi ve bu denetimin sonucunu ortaya
koymayı emreden bir yapıdır ve bunun bağımsız
olması şarttır.
Peki, bütçe hakkını kullanan milletimiz bir Parlamento
oluşturmakta ve bu Parlamento 550 milletvekilinden oluşmakta ancak
görüyoruz ki Sayıştay Başkanının seçimiyle ilgili
olarak istenen oylama miktarı, bu milletvekillerinin dörtte 1inin bir
fazlası oy verse yeter noktasında. Yani iktidarların seçim
başlığı altında atamasıyla seçilecek
bağımsız bir Sayıştay Başkanı mı
olacaktır? Bu noktada nitelikli bir çoğunluk oyunu ortaya koyacak seçim
yöntemini de biz bu ilgili önergemizde dile getiriyoruz. Önergemizde, hem görev
süresi hem de seçim yöntemiyle ilgili
bağımsızlığını gerçek anlamda
yansıtacak bir değişiklik talep ediyoruz.
Diğer taraftan, Sayıştay Başkanı,
geçtiğimiz hafta, bağımsız Sayıştay
Başkanımız, Sayıştayın performans denetimi
tanımında yüz elli yıllık varoluş temelini ortadan
kaldıran bir teklife ses çıkaramamıştır. Neden
Sayın Başkan bu sesi çıkaramadınız? Temsil
ettiğiniz Sayıştaydaki çalışma
arkadaşlarınız hiç mi sizi eleştirmedi bu konuda?
Sayın Başkan, sizin yedi aydır bir kısmını ilgili
kuruluşlara göndermediğiniz, bir kısmını ise Genel
Kurula indirmediğiniz, önünüzde performans raporları var. Bunların
içeriğinde bir kamu zararı mı vardır? Bunların
içerisinde kamuoyuna ve Meclise bilgi verilmemesini isteyenlerin olduğu
raporlar mı vardır? Lütfen bunları açıklayınız.
Açıklamadığınız takdirde siz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla)
Parlamento yetkisiyle
verilmiş olan görevi yerine getirmeme suçuyla karşı
karşıya kalırsınız. Neden getirmiyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, Sayıştayın çok önemli
raporları var. Bir taraftan hazinenin alacak rakamlarının eksik
gösterildiği, 13,1 milyar lira eksik, yani, 13 katrilyon eksik
gösterildiğini ortaya koyan raporlar var. Tahsil edilemeyen TOKİ
alacakları var hazine üzerinden. Bunlarla ilgili yapılan hiçbir
şey olmadıktan sonra...
Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakan RTE
damgasını tescilletti biliyorsunuz. RTE tescillenmiş damgayla
bir denetim ve bu denetimin getirdiği mekanizmayı işletme
tercihinde olabilecek bir yönetimle Sayıştayı nasıl idare
edeceğiz, nasıl hak arayacağız, bunu da yüce milletin
takdirlerine sunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Tamaylıgil.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Arayacağız efendim.
Önergenin oylamasını elektronik cihazla
yapacağım.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.45
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 17.58
BAŞKAN : Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 12nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
HALUK ÖZDALGA (Ankara) Cihaz takıntı yaptı. Bir
dakika olur mu! Ayıp ya!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Başkan, bu acele nedir?
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) On dakika ara diyorsunuz, on
beş dakika gelmiyorsunuz Başkan!
ENGİN ALTAY (Sinop) Mehmet Ali Şahine niye
sormuyorsunuz, Mehmet Ali Şahine!
HALUK ÖZDALGA (Ankara) Başkan, çok ayıp oluyor yani!
Cihazlar zaten hiç çalışmıyor. Sayın Başkan, Meclisi
kapatmaya çalışmak sizin göreviniz değil! Sizin görevleriniz
arasında bu yok!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Gel de buradan
konuş!
HALUK ÖZDALGA (Ankara) Bir dakika ayıp ya!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Gel de buradan
konuş, ayıp olan ne, biz de bilelim!
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır, önerge
reddolunmuştur.
510 sıra sayılı Teklifin görüşmelerine devam
ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde bir önerge vardır:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 14 ncü
maddesinin ikinci fıkrasındaki Daire başkanlarının
görev süresi dört yıldır. cümlesinin Daire
başkanlarının görev süresi üç yıldır. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Engin
Altay
Trabzon Sinop
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak acaba?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Altay
BAŞKAN Sayın Altay, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayıştay Kanunu üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde
konuşacaktım ancak biraz önce, barışın, sevginin,
huzurun, huzur ortamının en yoğun yaşandığı
Sinop ilinde de bölücü terör örgütünün muhtemelen, jandarmamıza
yaptığı bir hain pusu nedeniyle son derecede üzgünüm. Öncelikle,
yaralanan Silahlı Kuvvetler mensuplarımıza acil şifalar
diliyorum.
Ancak, cumhuriyet tarihi boyunca bu, Sinopta bir ilktir ve bu çok
düşündürücüdür sayın milletvekilleri. Karadenizin en uç
noktasına bölücü terör örgütlerinin ya da onların taşeron
örgütlerinin girip jandarma kuvvetlerimize böyle hain bir saldırı
gerçekleştirebilmiş olmaları, Hükûmetinizin çok övündüğü
terörle mücadele politikasının da bütünüyle iflas ettiğinin
açık bir ifadesidir. Hükûmeti, bu meselede daha dikkatli, daha
duyarlı, daha makul olmaya davet ediyorum, daha doğrusu, Hükûmeti
göreve davet ediyorum.
Cumhuriyetin 87nci yılını yarından sonra
coşkuyla kutlayacakken Türkiye'nin özellikle bu en kuzey noktasından
bu tür haberlerin alınması bütün milletin de moralini
bozmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bugün bu kürsüye gelen herkes
cumhuriyetimizle ilgili birkaç kelime söyledi. Müsaade ederseniz ben de
söylemek istiyorum.
Türkiye Cumhuriyetini kuranların, cepheden, savaştan
Parlamentoya, Parlamentodan cumhuriyete bu milleti taşıyanların anılarının
önünde minnetle ve şükranla eğiliyorum, onları rahmetle,
minnetle anıyorum. Ancak, cumhuriyetle ilgili yeni kavramlar, yeni
terimler ortaya koyuluyor. Sayın Başbakanın Bu cumhuriyet böyle
çıtkırıldım bir şey değildir. ifadesini de çok
yadırgadığımı söylüyorum.
ALİ KOYUNCU (Bursa) Kötü bir şey değil.
ENGİN ALTAY (Devamla) Tabii, tabii, Başbakanın
söylediği yanlış değil, yanlış değil. Yani,
cumhuriyete kurulduğu gün de karşı olanlar vardı,
karşı devrimciler vardı, şimdi de var. Fark şurada:
Kurulduğu gün karşı olanların, yani karşı
devrimci anlayış içinde olanların başında fes,
ayaklarında cizlavet vardı, şimdikilerin yakalarında kravat
var, ayaklarında iskarpin var, başka da bir fark yok. Kafa seksen
yedi yıl önceki kadar örümcekli bir kafadır, bunu belirtmek
istiyorum. Gene
ALİ KOYUNCU (Bursa) Doğru, doğru
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet, evet
Cumhuriyet, Başbakanın tabir ettiği gibi bir
şey değildir. Cumhuriyet sapasağlamdır ve çok diktir ve çok
güçlüdür, onu yıkacak hiçbir tank, top, bomba, füze, zihniyet de yoktur,
bilinmelidir. Bir şey daha bilinmelidir ama, Cumhuriyet seksen yedi
yıl önce karşıtlarına ne yaptıysa bugün de onu yapacak
muktedirattadır, güçtedir, kapasitededir, bunun da bilinmesi lazım.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) İyi işler, hayırlı
işler!
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, sayın milletvekilleri,
Anayasanın 163üncü maddesiyle ifade edilen, tarif edilen
Sayıştay Kanunu hakkında görüşüyoruz. Biz de bir
değişiklik önergesi verdik. Dikkat ederseniz her maddesiyle ilgili
veriyoruz. Bunu sizin dikkatinizi biraz daha çekmek, kamuoyunun dikkatini biraz
daha çekmek için veriyoruz.
Bakın, 2010 Temiz Toplum Sıralamasında 178 ülke
içindeki sıralamada 56ncı sıradayız. Yani bizden daha
temiz, bizden daha iyi, bizim olmamız gereken yerde, üstümüzde 55 tane
ülke var. Her şeyle bu kadar övünüyorsunuz, Türkiyeye çağ
atlattık, mağ atlattık. diyorsunuz da bu tablo sizi hoşnut
ediyor mu sayın milletvekilleri? Şimdi Malezyayla, Namibyayla
aynı kategorideyiz şu anda. Onun için Sayın Hükûmet yani laf yapacağına
biraz iş yapsın.
Şimdi, bir iktidar partisi milletvekilimiz -gerekirse ismini
de veririm- Türk Ceza Kanununun 257nci maddesinde değişiklik kanun
teklifi verdi bu Meclise. Verdi mi? Verdi. Ne diyor bakın orada, AK
PARTİ milletvekilinin kanun teklifi şunu getiriyor: Sayın
milletvekilleri, görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine uygulanan hapis
cezasında indirim getiriyor. Sayıştayın görevi ne?
Sayıştayın görevi de kamu harcamalarını denetlemek. Ne
adına? Türkiye Büyük Millet Meclisi adına. Bu ne perhiz, bu ne lahana
turşusu! Böyle şey olur mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi siz ne yapmaya
çalışıyorsunuz bunu anlamak mümkün değil. Ben çok merak
ediyorum, bu kanun teklifi hangi kamu görevlisi için hangi sebeple
getirilmiştir bunu çok merak ediyorum. Bu Sayıştay Kanununda
yaptığınız manipülasyonlarla Türkiyede bu yolsuzluğun
önlenmesi mümkün değildir. Eğer bu çok iddialı olduğunuz 3Y
meselesinde hakikaten samimiyseniz, samimi olsanız -ya da sizler mutlaka
büyük çoğunluğunuz samimisiniz de Hükûmet bu konuda samimi
değil, ondan eminim- yani bu siyaset-bürokrat-tüccar
sacayağını, üçgenini kırıversek bu Yolsuzluk
dediğiniz şey kendiliğinden ortadan kalkar.
Sırtını siyasetçiye dayamadan yolsuzluk yapabilen bir tüccar ya
da bu tüccarla iş birliği içinde devleti soyan bir bürokrat olabilir
mi? Bunların arkasında siyasetçi olmasa kim devlete halel
getirebilir, kim beytülmale el uzatabilir? İşte buradayız.
Bakın, bunun bir tane yolu var. Yani bu sacayağını
kırmak için, bu şeytan üçgenini ortadan kaldırıp Türk
milletini hak ettiği o refah seviyesine, refah düzeyine, huzur, mutluluk
seviyesine ulaştırmanın yolu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın
Altay, sürenizi aştınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın milletvekilleri, şu
Parlamentoda millet adına iş görüyoruz. Hepinizden rica ediyorum,
vicdanınıza sesleniyorum: Bunun bir tane yolu var, bu şeytan
üçgenini kırmak lazım; bu bürokratın, bu tüccarın, bunların
siyasete dayadığı sırttaki duvarı düşürmek
lazım. Kimsenin sırtını siyasetçiye dayayarak beytülmale el
uzatmaması lazım. Bunun yolu hep belli: Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın ve Sayın Deniz Baykalın ta 2002de verdiği
sözün yerine getirilmesi lazım, yani dokunulmazlığın
kalkması lazım. Bu Sayıştay kanunlarında
yaptığınız manipülasyonlar sadece bu şeytan üçgeninin
daha rahat etmesini sağlar. Allah aşkına, bu Sayıştay
iki yüz senedir var da, ne iş yaptığı belli değil!
Sayıştay denetçisi Malatyada bir rapor hazırlıyor, raporu
AKP İl Başkanı denetçiden önce okuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın milletvekilleri, hepimiz
vatanseveriz, hepimiz bu milletin evladıyız.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Bu duruma
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Teşekkür edeceğim müsaade ederseniz.
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Başkan, müsaade
ederseniz teşekkür edeceğim.
BAŞKAN Sayın Altay, teşekkür ederiz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu duruma daha fazla seyirci kalmak
vicdanınız açısından sakınca yaratmıyorsa, benim
size diyecek hiçbir sözüm yok.
BAŞKAN Sayın Altay, lütfen yerinize geçiniz, süremiz
fazlasıyla geçti.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 15inci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen yedi gün ibaresinin, beş işgünü
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Manisa |
Denizli |
|
M. Akif Paksoy |
Mustafa Enöz |
Mehmet
Şandır |
|
Kahramanmaraş |
Manisa |
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 15
inci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesindeki dörder
ibaresinin ise üçer şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Mustafa
Özyürek
Trabzon İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özyürek. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun
teklifinin 15inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi
nedeniyle söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, öncelikle cuma günü
kutlayacağımız Cumhuriyet Bayramının Türk milletine
kutlu olmasını diliyorum. Son zamanlarda cumhuriyet üzerinde
yoğun bir tartışma yaşanıyor. Cumhuriyeti gözden
düşürebilmek için, cumhuriyeti kuranları; Mustafa Kemal Atatürkü ve
arkadaşlarını gözden düşürebilmek için yoğun bir
yıpratma kampanyası yaşanıyor. Televizyonlarda belli
zihniyette insanlar çıkıyor, cumhuriyetin ne kadar despot bir yönetim
olduğunu, cumhuriyetin demokrasiden yana olmadığını
anlatmaya çalışıyorlar.
Değerli arkadaşlarım, kan ve barut içinden
kurulmuş olan bu cumhuriyet, zaman içinde gelişmiş, Türkiyenin
bütün sorunlarını çözmeye çalışmış ve daha sonra,
gene cumhuriyeti kuranlardan, Cumhuriyet Halk Partisinin İkinci Genel
Başkanı İsmet İnönü zamanında çok partili düzene
geçilmiştir. Hiçbir mecburiyet yokken sırf demokrasiye, halkın
yönetimine, millî iradeye bağlılığı nedeniyle çok
partili demokrasiyi getirmiş olan insanları, şimdi, aradan bunca
zaman geçtikten sonra kötülemek gerçekten son derece
yakışıksız bir durumdur. Bütün uluslar, geçmişlerine,
tarihlerine sahip çıkarlar. Elbette, geçmişte yaşanan
acılar varsa onlar da değerlendirilir, anılır ama sanki
hiçbir şey yapılmamış gibi cumhuriyetin bütün eserlerini
kötüleyen bir anlayışla yaklaşmak son derece
yanlıştır.
Sayın Başbakan diyor ki: Cumhuriyet
çıtkırıldım değildir. Elbette cumhuriyet
çıtkırıldım değildir. Cumhuriyetin sahipleri
vardır. Cumhuriyetin sahipleri de bu millettir, halkımızdır.
Halkı gruplara ayırarak, işte Bürokratlar, askerler, polisler
cumhuriyete sahip, onun dışındakiler sahip değildir. demek
ne kadar yanlışsa, bu şekilde nitelemeler yapmak, bazı
kesimleri cumhuriyetten yanaymış gibi gösterip bazı kesimleri
cumhuriyet düşmanıymış gibi ilan etmek son derece
yanlıştır. Tarihteki bütün olaylar o günün şartlarıyla
değerlendirilir. Otuz sene, kırk sene, elli sene geçtikten sonra,
bugün olduğu gibi, seksen yedi sene geçtikten sonra O gün şöyle
yapılsaydı, bugün böyle yapılsaydı. demek insafsızlıktır.
Değerli arkadaşlarım, cumhuriyet güçlüdür. Cumhuriyet,
bazılarının zannettiğinden daha da güçlüdür ve cumhuriyet,
onun temel değerleriyle uğraşanları, onun laik, demokratik
kimliğini yıpratmaya çalışanları çarpar.
O nedenle, herkes, cumhuriyeti yıpratmak yerine, cumhuriyeti
kuranları yıpratmak yerine cumhuriyete sahip
çıkmalıdır, cumhuriyeti kuranları da büyük bir
saygıyla, sevgiyle anmalıdır. Eğer cumhuriyet
olmasaydı bu Meclis olmayacaktı, cumhuriyet olmasaydı millî
hâkimiyet iktidarda olmayacaktı, padişahlık sistemi devam
edecekti. Bunlara dikkat etmek lazım.
Değerli arkadaşlarım, görüşmekte
olduğumuz 15inci maddeyle ilgili kısaca şunu söylemek
istiyorum: Bu Sayıştay üye seçiminde, hepimizin bildiği gibi,
burada bir partinin ilçe kongresinde ilçe yöneticilerini seçermiş gibi
burada anahtar listeler dağıtılır, iktidar partisi kimi
isterse onları biz üye olarak seçeriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) Oysa, hem Plan ve Bütçe Komisyonundaki
seçimlerde üçte 2 çoğunluk aranmalıdır hem de Genel Kuruldaki
seçimlerde üçte 2 çoğunluk aranmalıdır. Deniliyor ki bu
teklifte, önce salt çoğunluk aranır, arkasından yoksa
katılanların çoğunluğu aranır. Yani son derece
düşük bir çoğunlukla Sayıştay gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına denetim yapacak üyeleri seçiyoruz. Bu son derece
yanlıştır. Ama her nedense hem Anayasa Mahkemesine üye
seçilmesinde hem diğer kurullara üye seçilmesinde AKP hiçbir zaman
nitelikli çoğunluk aramıyor hep salt çoğunluk arıyor. Öyle
olunca da Sayıştaya seçilenler de AKPnin memurları konumuna
düşürülüyor, Anayasa Mahkemesine seçilenler de bu duruma düşürülüyor.
Bundan kaçınılması ve mutlaka nitelikli çoğunlukla
seçilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 15inci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen yedi gün ibaresinin, beş işgünü
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Paksoy, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerinde verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlar, kamudaki denetimin asıl
amacı usulsüzlük ve hukuksuzluklara mâni olmak, varsa kamuyu zarara
uğratanları tespit ederek haklarında gerekli işlemleri
yapmaktır. Ancak Hükûmetin denetim müessesesine
bakışının bunun tam tersi olduğunu görmekteyiz.
Hükûmet, denetim kurumlarından korkmakta, kamuoyu baskısından
dolayı kaldırmaya cesaret edememekte, ancak fonksiyonunu etkisizleştirme
cihetine gitmektedir.
Şimdi söylediklerime itiraz edebilirsiniz. Nasıl
hukuksuzluğa ve yolsuzluğa davetiye
çıkardığınızı biraz sonra belgesiyle
açıklayacağım. Benim amacım, yüce Türk milletinin hak ve
hakikati öğrenmesi ve adında Adalet bulunan bir partinin,
yapılan adaletsizlikler üzerine gerekli mekanizmaları
çalıştırmamasını dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Kıymetli arkadaşlar, Yüksek Denetleme Kurulunun Atatürk
Orman Çiftliği için hazırladığı 2008 yılı
raporundan bir bölüm okuyacağım: Çankaya Balgat-Çukurambarda
Atatürk Orman Çiftliğine ait 396.312 metrekare arazi 2823 sayılı
Kanun kapsamında Gazi Üniversitesine devredilmiştir. Kanunda arazinin
devir bedelinin Bakanlık ve Üniversite arasında tespit edilecek bedel
üzerinden yapılması da hükme bağlanmıştır. Bu
arsalar Gazi Üniversitesine Tıp Fakültesi ve Hastanesinin
genişletilmesi amacıyla tahsis edilmiştir. Tahsis edilen
arazinin Gazi Üniversitesine devri amacıyla Ankara Büyükşehir
Belediyesinden metrekare birim fiyat tespit etmesi istenilmiş. Belediye 41
TL, AOÇ ise 45 TL birim fiyat tespiti yaparak bu bedel üzerinden
satış yapılmıştır.
Şimdi, kanunda devir bedelinin bakanlıkla üniversite
arasında kararlaştırılacağı amir hüküm
olmasına rağmen, buna uyulmayarak belediyeden birim fiyat istenmesi,
bu fiyata da cüzi bir ilaveyle satışın yapılması
gerçekten izanları zorlayan bir husustur. 2007 yılında
metrekaresi 45 TLye satılan yerin aynı yıl Çankaya Belediyesi
emlak vergi beyannamesindeki asgari metrekare değerinin 311.070 TL
olduğu belirtilmektedir.
Şimdi, asıl püf noktasına geliyoruz. Bakın
kıymetli arkadaşlar, lütfen dikkatle dinleyin. Yukarıda
zikrettiğim Kanun çerçevesinde, tamamen Gazi Üniversitesi Tıp
Fakültesinin ihtiyaçlarında kullanılmak amacıyla devri
yapılan arazinin 132 dönümünün bedeli, Gazi Üniversitesi yerine, Kuzu
Toplu Konut İnşaat ve Limitet Şirketi ile Park Gazi
İnşaat Yatırım AŞ tarafından ödenmiştir. Bu
alan üzerinde, tahsis amaçlarına aykırı olarak, bahse konu
şirketlerin konut inşaatı yapma girişimi nedeniyle
Sayıştay Başkanlığınca başlatılan
incelemelerin sonuçları konusunda bilgi edinmek amacıyla,
Sayıştay nezdinde girişimde bulunulması ve söz konusu
arazilerin tahsis amacına uygun olarak kullanılıp
kullanılmadığının takip edilmesi Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulunca önerilmiştir.
Bu araziye söz konusu firmalarca konut yapılacaktır.
Tahminî olarak 2 bin konutluk bir projelendirme yapıldığı
ve bunun yüzde 50sinin kat karşılığı verildiği
düşünüldüğünde bile bin konut düşmekte, her konutun anılan
yerde 400 bin TL olduğu hesaplandığında -eski parayla- 400
trilyon liralık bir rant ortaya çıkmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bir
taraftan yaklaşık 6 trilyon liraya verilen arsa, diğer
tarafta 400 trilyon. Bunun kumarda da, bahiste de
karşılığı yok. Bunun hesabını AKP Hükûmeti
vermelidir. AKP sözcüleri çıkıp, bu işlemin
doğruluğuna inanıyorlarsa doğruluğunu savunmalı,
yok haksız, adaletsiz buluyorlarsa bu işlemin iptali için gerekli her
türlü mekanizmayı çalıştıracaklarına yüce kürsüden söz
vermelidir.
Şimdi şu sorulara cevap bulunması gerekiyor: Tescil
işlemi bu şirketler adına yapıldı mı, yoksa Gazi
Üniversitesi adına mı yapıldı? Tescil işlemi para
ödenmeden önce mi, para ödendikten sonra mı yapıldı?
Konuşmamın başında da söyledim, denetimin
olmadığı yerde bütün kamu kaynakları fütursuzca
peşkeş çekilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET AKİF PAKSOY (Devamla) Ben, gidişatın o
yönde olduğunu düşünüyorum. AKP sözcüleri çıkarlar, bu kürsüden
yanlış düşündüğüm konusunda benim aziz milletimi ikna
ederler. Beytülmalin, yetimin hakkını gasbedenleri, gasbedilmesine
göz yumanları önce aziz milletimizin, nihayetinde Cenabıallahın
adaletine havale ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Paksoy.
Önergeyi oylarınıza
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı istiyorum efendim.
BAŞKAN Karar yeter sayısı istiyorsunuz
Peki, karar yeter sayısını arayacağım,
bunu elektronik cihazla yapacağım.
Bir dakika süre veriyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sayın milletvekili arkadaşlarım, süreyi
başlatıyorum, bir dakika
HALUK İPEK (Ankara) Bir dakikada nasıl oy
kullanacağız?
BAŞKAN Burada olan arkadaşlarımızı
oyluyoruz biz, lütfen
. Bir dakika
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Reddolmuştur, karar yeter sayısı
vardır.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı yasa
tasarısının 16. maddesinin 2. fıkrasındaki Plan ve
Bütçe Komisyonu Başkanı ifadesinden sonra gelmek üzere grubu
bulunan partilerden komisyon üyesi birer kişi ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla
|
M. Akif Hamzaçebi
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Tansel
Barış |
|
Trabzon |
Malatya |
Kırklareli |
|
Bilgin
Paçarız |
Engin Altay |
Ali Rıza
Öztürk |
|
Edirne |
Sinop |
Mersin |
TBMM Başkanlığına
510 sayılı Sayıştay Kanunu Teklifinin 16.
maddesi Anayasanın 95. maddesine aykırı olup teklif metninden
çıkarılmasını saygıyla arz ederiz.
|
Tayfun
İçli |
Necla Arat |
Malik Ecder
Özdemir |
|
Eskişehir |
İstanbul |
Sivas |
|
Fehmi Murat
Sönmez |
Kamer Genç |
Harun Öztürk |
|
Eskişehir |
Tunceli |
İzmir |
|
|
Halil Ünlütepe |
|
|
|
Afyonkarahisar |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özyürek, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 16ncı maddeyle ilgili önergemiz
nedeniyle söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, devamlı, yoklamalarla, yeterli
çoğunluğu sağlayarak sağlamayarak bir görüşmeyi
götürüyoruz. Bizi izleyenler zannederler ki burada gerçekten kamunun denetimi
için, halktan toplanan vergilerin harcanmasının denetimi için önemli
bir yasa görüşülüyor. Oysa geçen gün burada verilen bir önergeyle bu yasanın
içi boşaltılmıştır. Performans denetimi yapma
imkânı Sayıştayın elinden alınmıştır.
Oysa Sayıştay on beş-on altı yıldır performans
denetimi yapıyordu. Bir yasa çıkarıyorsanız daha iyiyi,
daha güzeli, daha mükemmeli gerçekleştirmek için yasa
çıkarırsınız. Oysa biz, eskisinden daha geriye gitmiş,
yetkileri elinden alınmış, sıradan denetim yapan bir kurum
hâline getiriyoruz Sayıştayı. Ne yapacak Sayıştay?
İşte, bir harcama yapılmışsa, bu harcamalarla ilgili
fatura var mı, fiş var mı, sözleşme var mı, ihale
usulüne uygun yapılmış mı, yapılmamış
mı? Ama o harcama etkin şekilde yapılmış mı, o
harcama verimli şekilde yapılmış mı, o harcama bütçede
öngörülen hedeflere uygun yapılmış mı? Bunu denetleme
imkânı performans denetimiyle vardır ama ne yazık ki, burada
iktidar partisinin verdiği ve iktidar partili
arkadaşlarımızın oylarıyla kabul edilen önergeyle
artık performans denetimi yapılamaz hâle gelmiştir ve böylece
Sayıştay, yüzlerce insanın çalıştığı bu
hazineden büyük harcamalar yaptığımız,
başkanları, başkan yardımcıları ile büyük bir
devlet dairesi hâline getirdiğimiz ama fonksiyonu olmayan, görevi olmayan
bir kurum hâline gelmektedir.
Değerli arkadaşlarım, buna hiçbirimizin hakkı
yok, bu doğru değil. Çünkü vatandaşın vergisinin nereye
harcandığı, nasıl harcandığı, amacına
uygun harcanıp harcanmadığını denetlemek, parlamento
adına denetleme dünyanın her tarafında
sayıştayların görevidir. Bu yasa bu şekliyle geçerse
dünyada ilk kez sadece ve sadece Türkiyede performans denetimi yapmayan bir
Sayıştay olacak ve bu da bütün literatüre geçecektir.
Değerli arkadaşlarım, ben yıllarca denetim
görevi yapmış bir geçmişten geliyorum. Dünyada bütün
denetimlerin özü performans denetimidir. Uzun uğraşlardan sonra, hem
Uluslararası Muhasebeciler Örgütü hem Uluslararası Sayıştay
Örgütü performans denetimine geçmiştir ve bu olmazsa olmazıdır
Sayıştayın ama ne yazık ki geldiğimiz noktada,
Sayıştayın kolunu kanadını kırıyoruz,
elinden denetim yapma yetkisini alıyoruz. Bunu niçin yapıyoruz? Bunun
belli nedenleri var, biraz önce Bihlun Tamaylıgil arkadaşım da
bahsetti, daha dün grup toplantısında Genel Başkanımız
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da bahsetti, şu anda,
Sayıştay Başkanının önünde bekleyen bazı raporlar
var. Bu raporlar, mesela Türkiye İçme Suyu Yönetimi Raporu, Türkiye
Gıda Denetimi Raporu, TÜBİTAKın ARGE destekleme faaliyetlerine
ilişkin raporlar yedi aydır Sayıştay
Başkanının önünde duruyor. Bir kamu görevlisinin, bir muhalefet
partisinin lideri bunu açıkladığı zaman hemen bir cevap vermesi
lazım Biz bunu hayır tutmuyoruz, böyle bir şey yok. veya
Tutuyoruz, şu nedenle tutuyoruz. demesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) Ama ne yazık ki şu ana kadar
böyle bir açıklama gelmedi, umarım ve dilerim ki burada benim bu
konuşmamdan sonra Sayıştay Başkanı bu noktada bir
açıklama yapacaktır.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi
eğer görevini yapmıyorsa yani yaptığı
eleştirilere, Hükûmet, Hükûmeti temsil eden kurumların
başkanları Anlat, anlat, heyecanlı oluyor. havasında
dinliyor ve hiç tepki vermiyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi görevini
yapmıyor demektir, Türkiye Büyük Millet Meclisine o zaman kimse itibar
etmez. Onun için bu konularda Sayıştay Başkanından net,
kapsamlı, somut açıklamalar bekliyoruz ve dediğim gibi,
performans denetimi olmadığı sürece de bu
Sayıştayın göstermelik olarak kalacağını ifade
etmek istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı yasa
tasarısının 16. maddesinin 2. fıkrasındaki Plan ve
Bütçe Komisyonu Başkanı ifadesinden sonra gelmek üzere grubu
bulunan partilerden komisyon üyesi birer kişi ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla,
M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Akif Hamzaçebi, buyurunuz efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; seksen dört maddelik
Sayıştay Kanunu Teklifinin daha 16ncı maddesini
görüşüyoruz, bir hayli maddeyi daha görüşeceğimiz anlaşılıyor.
Fakat bu görüşmede iktidar partisinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin
teklifin tümüne olan yaklaşımı, maddelere ilişkin olarak
Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı önerilerdeki
yaklaşımı maalesef Sayıştay gibi önemli bir kurumun
yasa görüşmesine yakışmıyor.
Teklifin tümü üzerindeki görüşlerimizi ifade ederken de
belirtmiştim, bir kez daha ifade etmek istiyorum: Pozitif muhalefet
anlayışıyla yaklaştığımız bir kanun
teklifidir Sayıştay Kanunu Teklifi. Seksen dört maddelik bu kanun
teklifinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak düzeltilmesini veya daha iyi bir hâle
getirilmesini arzu ettiğimiz toplam beş madde vardır. Bunun da
en önemli maddesi Sayıştaya girişi düzenleyen sınav
maddesidir ancak teklifin görüşmeleri yapılırken 2nci madde
üzerinde yapılan değişiklikle Sayıştayın 96
yılından beri yapagelmekte olduğu performans denetimi ortadan
kaldırılmıştır, Sayıştaya bir darbe
vurulmuştur. Buraya çıkan birçok arkadaşımız bunu
ifade ediyor.
Elimde bir tablo var. İngiltere
Sayıştayının yapmış olduğu bir
araştırma sonucunda, 2009 yılında düzenlediği bir
raporun ekinde yer alıyor bu tablo. Yirmi beş Avrupa Birliği
ülkesinin hangisinde, sayıştaylar hangi tür denetimleri yapıyor?
Harcama öncesi denetim belli ülkelerde var, birçoğunda yok; bizde bir
dönem vardı, daha sonra kaldırıldı ki doğru
yapıldı. Harcama sonrası denetim bütün ülkelerde var. Yargı
yetkisi var mı sayıştayların? Bazı ülkelerde var,
bazılarında yok; olabilir, ülkelerin tercihleri farklı olabilir.
Harcama sonrası denetim, yirmi beş ülkenin sadece birisinde yok, o da
Yunanistan. Yunanistanın son yaşadığı krizin
gerisinde, hesaplarını doğru tutamayışının
yani saydam olmayan mali yapısının, muhasebe sisteminin, kamu
muhasebe sisteminin yer aldığını hepimiz biliyoruz. Kamu
borcu yüzde 160lara gelmişken bunu kamu muhasebe sistemi yüzde 110
gösteriyorsa siz, ekonomideki riskleri göremiyorsunuz demektir.
Yunanistanın krize girmesinin gerisinde böyle bir neden vardır.
Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti de, çok şükür, Adalet ve Kalkınma
Partisinin yapmış olduğu bu düzenlemeden sonra, iktidar partisi
grup başkan vekilinin imzasını taşıyan önergenin
kabulünden sonra, Yunanistanın yoluna girmeyi
başarmıştır. Yani Türkiyedeki Sayıştay
artık performans denetimi yapmayacaktır.
Şimdi, teklifin tümüne yaklaşım yanlış.
Dün bir madde görüştük burada, teklifin 6ncı maddesi, örneğin Sayıştayın
yetkilerini düzenliyor, diyor ki: Sayıştay bütün kamu
kurumlarının her türlü evrakını, belgesini görmeye
yetkilidir. Tabii ki görmelidir. Bunları dilediği yere getirtmeye
yetkilidir. Dedik ki: Bu dilediği yere olmasın, bu bir keyfîlik
taşıyor, görev mahalline
Basit bir şey örneğin, çok
basit. İktidar partisi grup başkan vekilimize bu öneriyi söylüyorum
Biz karar aldık bunların hiçbirisini görüşmeyeceğiz,
hepsine hayır diyeceğiz. Bu belki mantıklı bir öneri,
basit bir düzeltme. Örneğin bu düzeltmeyi yaparken belki şu
fahiş hatayı da düzeltme imkânı bulabilirdik. 6ncı madde
diyor ki: Sayıştay, işte her türlü bilgiyi, belgeyi, defteri,
kaydı görmeye yetkilidir. Bunları dilediği yere getirtmeye
yetkilidir, mallar hariç. Malları getirtme yetkisi zaten yok, belgeleri,
defterleri, kayıtları getirtme yetkisi var, malları getirtemez.
Malları saymamış ki zaten ama iktidar partisi Hayır, biz
karar verdik muhalefet partilerinden gelen hiçbir öneriyi kabul etmeyeceğiz.
İktidar partisinin genel konulardaki yaklaşımı da budur.
İşte Anayasa değişikliği mi diyoruz, iktidar partisi
Hayır, muhalefetin önerilerine kapalıyız., Falan konu mu
diyoruz, Kapalıyız., Bu konuda bir kelime düzeltelim.,
Kapalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Evet,
hayırlı olsun ama çok fahiş hatalar da yapılıyor. Bu
şekilde Sayıştay gibi bir anayasal kurumun yasasına
yakışmayacak bazı böyle hatalar da yapılıyor. Yani
bunu, uluslararası platforma bu tasarıyı, bu teklifi
götürdüğümüzde, bu yasayı götürdüğümüzde bu maddeyi okuyanlar
Allah Allah, Türkiyedeki Parlamentonun kalitesi bu kadar düştü mü?
diyecekler. Parlamentoda kalitenin düştüğü kanaatinde değilim
ama bazı yönetici arkadaşlarımızın, iktidar partisi
grubu yöneticisi arkadaşlarımızın gereksiz ısrarı
bu kaliteyi düşürmeye neden oluyor ama Sayıştay
açısından gördüğüm üzüntü verici bir durumu da ifade etmeliyim:
Parlamentoya bağlı, bağımsız bir kuruluş olan
Sayıştayın Sayın Başkanı da bu teklif konusunda
titizlenmiyor. Görev sadece Parlamentonun değildir, Parlamentonun
olduğu kadar Sayıştay Başkanınındır da.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısını
arayacağım efendim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Elektronik cihazla oylama yapacağım.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur, on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati : 18.41
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.55
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 12nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Önerge reddolunmuştur, karar yeter
sayısı vardır.
510 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı madde kabul olmuştur.
17nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 17nci maddesinin beşinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Manisa |
Denizli |
|
M. Akif Paksoy |
Mustafa Enöz |
Mehmet
Şandır |
|
Kahramanmaraş
|
Manisa |
Mersin |
(5) Yazılı sınav, zorunlu olan; İktisat,
Maliye, Hukuk, Muhasebe ile Kompozisyon konularından oluşur.
Yazılı sınav sonucunda, yetmiş puandan az olmamak üzere, en
yüksek puandan başlayarak eleme sınavı ilanında belirtilen
kadronun üç katına kadar aday mülakata çağrılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 17 nci
maddesinin: Üçüncü fıkrasının, "Giriş
sınavı; eleme sınavı, yazılı sınav ve sözlü
sınavdan oluşur. Eleme ve yazılı sınavlar,
Sayıştay Başkanlığı ile imzalanacak protokole
göre Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından
yapılır." şeklinde;
Dördüncü fıkrasının, "Eleme sınavı;
alan bilgisi, genel kültür ve genel yetenek ile yabancı dil bilgisi
sorularından oluşur. Alan bilgisi testi, iktisat, maliye ve hukuk
bilgisi sorularını; yabancı dil bilgisi testi ise adayın
tercihine göre İngilizce veya Almanca veyahut Fransızca dil bilgisi
sorularını kapsar. Eleme sınavı değerlendirmesi yüz
tam puan üzerinden yapılır. Alan bilgisi yüzde elli, genel kültür ve
genel yetenek yüzde otuz, yabancı dil bilgisi yüzde yirmi oranında
değerlendirmeye dahil edilerek ağırlıklı puan
hesaplanır. Eleme sınavı sonucunda soruların en az yüzde
yetmişini doğru yapmış olmak kaydıyla en yüksek
puandan başlayarak sınav ilanında belirtilen kadronun üç
katına kadar aday yazılı sınava
çağrılır." şeklinde;
Beşinci fıkrasının, "Yazılı
sınav, zorunlu olan; İktisat, Maliye, Hukuk ve Kompozisyon ile
seçimlik olan Ticaret Hukuku veya Muhasebe konularından oluşur ve
yazılı sınav her konu için ayrı ayrı
yapılır. Yazılı sınav sonucunda, yüz tam puan
üzerinden her sınav konusunda en az elli puan almak şartıyla
ortalama en az yetmiş ve üzeri puan alanlar sözlü sınava
çağrılır." şeklinde;
Altıncı fıkrasının,
"Yazılı sınavı kazananlar sözlü sınava tabi
tutulurlar. Sözlü sınav, kompozisyon ve seçimlik grup konuları hariç
beşinci fıkrada belirtilen İktisat, Maliye ve Hukuk
konuları çerçevesinde yapılır. Sözlü sınavda,
adayların zeka intikal sürati ile ifade ve temsil yeteneği de dikkate
alınır. Değerlendirmede adayların bilgisi yüzde
altmış, bilgisi üzerinden zeka intikal sürati ile ifade yeteneği
yüzde yirmi ve temsil yeteneği yüzde yirmi ağırlığa
sahiptir. Komisyon üyeleri adayları söz konusu faktörlerin
ağırlıklarına göre değerlendirir ve verdikleri
puanları ayrı ayrı tutanağa geçirirler. Sözlü
sınavın belgelendirilmesinde ayrıca teknolojik olanaklardan
yararlanılabilir." şeklinde;
Yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen,
"en az yetmiş" ifadesinin, "en az elli" şeklinde;
Sekizinci fıkrasının ilk cümlesinde geçen
"mülakat" ibaresinin, "sözlü sınav" şeklinde;
değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Kamer
Genç
Trabzon Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Kamer Genç
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayıştay kanununun 17nci maddesi üzerinde verdiğimiz
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum.
17nci madde, denetçi ve denetçi
yardımcılarının göreve alınmasıyla ilgili usul ve
esasları belirleyen bir madde.
Şimdi, sayın milletvekilleri, aslında böyle bir
maddeye ihtiyaç da yok, bunlar yönetmelikle düzenlenebilecek şeyler ama
AKPnin, öteden beri Tayyip Erdoğanın dediği bir laf var,
Yargı benim ciğerimi kanatıyor. diyor. Tabii,
yargının bir ülkede hak ve adalet kurallarına uygun olarak kamu
hizmetine alınmada gözettiği objektif, genel kuralları yok etmek
için AKP diyor ki: Bir kişi çok dürüst olabilir, bilgili olabilir,
kültürlü olabilir ama benim felsefemde değilse o yoktur. Yani o ancak
bilgisiz olabilir, geçmişi karanlık olabilir ama yeter ki beni
benimsesin diyor, dolayısıyla ben o tip insanları seçerim. Bunun
da en büyük göstergesi burada, mülakatı getiriyorlar.
Arkadaşlar, bakın, Danıştay imtihanı
yapılıyor, hâkim ve savcı, personel alım imtihanı
yapılıyor, orada kaymakamlık da var, üst düzey bürokratlar da
var. Şimdi, yazılıda en büyük puanı alıyor, 1, 2, 3
veya ilk 3, 5, 10da insanlar kazanıyor, çalışkan, dürüst,
ülkesini seven insanlar. Fakat sözlüye gidiyor, soruluyor: Ananın
adı ne? Babanın adı ne? Ondan sonra Memleketin ne? Hadi yahu,
git. diyor. Şimdi, Danıştay ne yaptı? Diyor ki:
Kardeşim, o zaman burası bir hukuk devleti ise sen sözlüyü de bir
kasete geçireceksin. Ben seni denetleyeyim.
HALUK İPEK (Ankara) Eskiden nasıl olmuş?
KAMER GENÇ (Devamla) Bu kasette sen bu kişilere ne soru
soruyorsun?
HALUK İPEK (Ankara) Eskiden nasıl hâkim olmuşlar?
KAMER GENÇ (Devamla) Bakalım, ana baba ismiyle mi
geçiyorsun yoksa ki hakikaten bu çocuğun gerekli olan bilgisini ölçüyor
musun? Hayır, ölçmüyor.
HALUK İPEK (Ankara) O nasıl hâkim olmuş? Kendisi
nasıl hâkim olmuş?
KAMER GENÇ (Devamla) Dolayısıyla bu yönde,
Danıştayın verdiği iptal kararlarını ortadan
kaldırmak için kanunlara, buraya diyor ki: Bunun dışında,
mülakatla ilgili herhangi bir kayıt ve işlem tutulmaz.
HALUK İPEK (Ankara) O hâkimler nasıl hâkimmiş?
KAMER GENÇ (Devamla) Bu Hâkimler Kanununda da böyle, her
tarafta
OSMAN KILIÇ (Sivas) Konuyu çok iyi biliyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Geçen gün Gelir İdaresi imtihanı
yapıldı. Bakın, Gelir İdaresinde ilk 1, 2, 3, 4üncü
sırada kazananlar sözlüde eleniyor. İçeriye girenler niye elendi?
diyoruz. Efendim, anamızın babamızın ismi, memleketimiz
soruldu. diyorlar.
Arkadaşlar, bu, bu ülkeye yapılacak en büyük
aşağılıkça bir muameledir. Bir memlekette eğer bu
insanların, gençlerin bilgisi, görgüsü, hukuk bilgisi veyahut da o
mesleğin gerektirdiği bilgiler yerindeyse sırf belli bir
inancın veyahut da belli bir geleneğin adamları değilse
HALUK İPEK (Ankara) Bölücülük yapma!
KAMER GENÇ (Devamla)
onlar göreve alınmıyorsa o en
alçakça bir davranış biçimidir.
AHMET YENİ (Samsun) Doğrudur, en alçakça
KAMER GENÇ (Devamla) İşte bu alçakça
davranışı maalesef son zamanlarda görüyoruz.
RECEP KORAL (İstanbul) Hadi canım sen de!
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, arkadaşlar, bir memlekette dürüstlük
varsa, dürüstlüğün kuralları bellidir yani her şeyin açık
olması lazım, şeffaf olması lazım. Niye, peki, bu
gençlerimizi daha imtihana alırken ille Sen böyle bir inancın
insanısın. demeye hakkınız var mı, kimin hakkı
var? Bunun göstergesi de bu. Niye siz şeffaflıktan çekiniyorsunuz?
Tabii zamanımız da çok az olduğu için,
arkadaşlar, bunu kısaca izah ettikten sonra, yarın da
cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümü
Cumhuriyet, Yüce Atatürkün,
dünyanın bütün liderlerinin büyük bir saygı duyduğu, büyük bir
devrimcinin kurduğu yüce bir, soylu bir, erdemli bir yönetimdir. Hâlâ bu
cumhuriyetin erdemlerini kavramamış, zavallı,
aşağılık insanlar, bu cumhuriyete karşı maalesef
karşı düşünceler öne sürmektedirler. Devletin, dün televizyonda
birisi çıkmış diyor ki: Cumhuriyeti ve laikliği
yıktık, Kemalizmi yıktık.
Ulan geri zekâlılar, siz bu cumhuriyeti
yıkamazsınız, bu cumhuriyet kan üzerine kurulmuştur. Bu
cumhuriyeti kuran insanlar asil ve soylu, yurtsever insanlardır. Sizin
gücünüz ne? Bir gün bir kısa zamanda belki bir siyasi iktidarın
yarattığı, bu ülkeye, cumhuriyete düşmanlık, Atatürke
düşmanlığın yarattığı hava içinde bundan
yararlanabilirsiniz ama sizin gücünüz bu cumhuriyeti yıkmaya yetmez. En
kısa zamanda bundan dönmeniz lazım.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Söylediğin kim ya?
KAMER GENÇ (Devamla) Uşaklar, başkasının
kölesi olmaya layık olan insanlar, cumhuriyete karşı
olanlardır. Uşaklar ve başkasına köle olmaya layık
olan insanlar, başka bir devletin egemenliğinde yaşamak
isteyenler, laik Türkiye Cumhuriyetinin getirdiği erdemli yönetime
karşı olan insanlardır.
OSMAN KILIÇ (Sivas) Cumhuriyete karşı olan vatan
hainidir, vatan!
KAMER GENÇ (Devamla) Bunu herkesin bilmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın
Genç.
OSMAN KILIÇ (Sivas) Kamer Bey, cumhuriyete karşı olan
vatan hainidir, vatan!
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam, işte, onu kabul edin. Sizin
liderleriniz söylesin evvela. Sizin liderleriniz söylesin onları; onlar
gelsin, burada söylesinler. Bu cumhuriyet kan üzerine kurulmuştur, erdemli
bir yönetimdir. Bu yönetimi sırf Amerikanın veya bazı
devletlerin verdiği, onlara köle olmak için, sırf bu memleketi
Afganistana, Suudi Arabistana, İrana benzetmeye çalışan
bedbahtlar bilsinler ki bu Türkiye Cumhuriyeti devleti hiçbir zaman o seviyeye
gelmeyecektir. Sizin liderlerinizin Türkiyeyi getirmek istedikleri
çağdaşlık seviyesi
Afganistandaki çağdaşlık
seviyesini esas alıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Utanmaz herif! Utanmıyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) İrandaki çağdaşlık
seviyesini esas alıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Utanmaz adam!
KAMER GENÇ (Devamla) Suriyedeki, Arap devletlerindeki bugünkü
yönetimi çağdaşlık kabul ediyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Utanmaz!
KAMER GENÇ (Devamla) Yoksa Türkiye Cumhuriyeti devletinin bugün
çağdaşlığının hedefi bellidir.
ALİ KOYUNCU (Bursa) Cumhursuz cumhuriyet olmaz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ayıp! Ayıp!
KAMER GENÇ (Devamla) Bu devleti kuranların ilk hedefi
belirtilmiştir ama maalesef dün televizyonlarda çıkıp da bu
memlekette
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Otur yerine, otur!
KAMER GENÇ (Devamla) Sana ne!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Otur!
KAMER GENÇ (Devamla) Sana ne! Senden mi emir alacağım!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Utan!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, böyle hitap edemezsiniz.
KAMER GENÇ (Devamla) Kimin uşaklığını
yapıyorsun? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen yerinize geçiniz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Twitter günlüğünün
ağzıyla konuşuyorsun be! Müslüm Gündüzün ağzıyla
konuşuyorsun! Ayıptır be!
BAŞKAN Sayın Genç, gayet net anlaşıldı
sizin söyledikleriniz. Lütfen yerinize geçiniz.
KAMER GENÇ (Devamla) Cumhuriyete karşı hareketlere
karşı gelmek de onurlu ve soylu bir davranıştır. Niye
rahatsız oluyorlar?
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen yerinize geçiniz.
ALİ KOYUNCU (Bursa) Cumhuriyet sizin tekelinizde mi ya?
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen yerinize geçiniz.
ALİ KOYUNCU (Bursa) Cumhursuz cumhuriyet olmaz.
KAMER GENÇ (Devamla) Anlayan anlıyor. (AK PARTİ
sıralarından Git sokakta konuş ya! sesi)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen nerede konuştuğunun
farkında bile değilsin be!
KAMER GENÇ (Devamla) Cumhuriyete karşı olanlar bu
tepkiyi gösteriyor.
BAŞKAN Sayın Genç, çok rica ediyorum, yerinize
geçiniz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen nerede konuştuğunun
farkında bile değilsin, yürü!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri, kürsüde olan bir arkadaşımıza da öyle hitap
edemezsiniz, çok rica ederim. Otur yerine diyemezsin. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) O da öyle hitap edemez. Sayın
Başkan, kürsüden öyle konuşamaz, sizin ikaz etmeniz lazım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, düzeltme
yapmanız lazım. Sayın Başkan, kürsüde Türkiye
Cumhuriyetinin aleyhinde söz konuşamaz, ikaz etmeniz lazım.
BAŞKAN Önerge reddolunmuştur.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İkaz etmesi lazım Sayın
Başkanın.
BAŞKAN Diğer önergeyi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, o konuşan arkadaşımız, hitap eden Sayın
Gençe iftira ediyor efendim. Sayın Kamer Gençin Türkiye Cumhuriyeti
aleyhinde konuştuğu gibi bir iftiraya muhatap kılıyor
Sayın Gençi.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Aleyhinde konuştu, ne var!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Bu cümleyi iade
ediyorum kendisine.
MEHMET OCAKDEN (Bursa)- Aleyhinde konuştu, dinlemediniz
galiba.
AHMET YENİ (Samsun) Yani Kamer Gençi müdafaaya
kalktınız ha Sayın Başkan, Kameri müdafaaya
kalktınız.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Cumhuriyeti babanızın malı
zannediyorsunuz herhâlde!
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 17nci maddesinin beşinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları
(5) Yazılı sınav, zorunlu olan; İktisat,
Maliye, Hukuk, Muhasebe ile Kompozisyon konularından oluşur.
Yazılı sınav sonucunda, yetmiş puandan az olmamak üzere, en
yüksek puandan başlayarak eleme sınavı ilanında belirtilen
kadronun üç katına kadar aday mülakata çağrılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Kanun teklifinde, denetçi yardımcılığı
yazılı sınavında muhasebe konusu seçimlik konular
arasında yer almaktadır. Sayıştayın görevlerinden
birisi de mali denetimdir. Takdir edersiniz ki muhasebe bilgisi olmayan birinin
mali denetim yapması mümkün değildir, o nedenle muhasebe konusunun
yazılı sınavda zorunlu konular arasına alınması
önerilmektedir.
Değerli milletvekilleri, AKP grup yönetimi ile performans
denetimi konusunda anlaşamıyoruz, hem de tanımında. AKP
grup başkan vekillerinin kürsüde de izah ettikleri gerekçeleri, mevcut,
değiştirilmeden önceki tanıma göre Sayıştayın
yerindelik denetimi yapabileceği endişesi.
Şimdi, teklifin 7nci maddesine -ki kabul edildi- bakarsak
diyor ki: Performans denetimleri mali ve hukuki sorumluluk doğurmaz.
Yine 35inci maddesinde de Sayıştay tarafından yerindelik
denetimi yapılamaz, idarenin takdir yetkisini sınırlayacak ve
ortadan kaldıracak karar alınamaz. diyor. Kaldı ki eski bir
denetim elemanı olarak ben bu hükümlerin bile kanuna konulmasına
karşıyım çünkü bu, Sayıştaya bir güvensizlik içerir ve
performans denetiminin gerçek manasını bilmemek anlamına gelir.
Şimdi, ne yapıldı Genel Kurulda geçen hafta?
Verilen önergeyle tanım değiştirildi ve tanımda yer alan
Kamu kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli olarak
kullanılıp kullanılmadığının incelenmesi
ibareleri performans tanımından çıkarıldı. Performans
denetimi idarelerce belirlenen hedef ve göstergelerle ilgili olarak
faaliyetlerin ölçülmesiyle sınırlandırıldı.
Değerli arkadaşlarım, 5018 sayılı
Kanunun 9uncu maddesinde bu konu kamu idarelerine stratejik plan
hazırlanırken verilen bir görev yani bu denetim değil performans
ölçme işlemi. Aslında 5018 sayılı Kanun biliyorsunuz kamu
mali yönetimi ve kontrolü alanında reform bir düzenleme ve bu Kanunun üç
sacayağı var: Performans esaslı bütçeleme, performans
esaslı kamu mali yönetimi ve performans esaslı denetim. Aslında
yapılan bu değişiklikle 5018 sayılı Kanun dahi
anlamsız bir hâle getirilmektedir. Şimdi, 5018 sayılı
Kanunun hangi maddelerinde bu husus düzenleniyor, kısaca sizlere bilgi
vermek istiyorum. Daha Amaç maddesinde Bu Kanunun amacı
kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde
edilmesi ve kullanılması, hesap verebilirliği ve malî
saydamlığı sağlamak... olarak
sayılmıştır.
Yine, 3üncü maddesinde, mali kontrol tanımında Kamu
kaynaklarının belirlenmiş amaçlar doğrultusunda, ilgili
mevzuatla belirlenen kurallara uygun, etkili, ekonomik ve verimli bir
şekilde kullanılmasını sağlamak
demiştir.
Yine, 8inci maddede, Hesap verme sorumluluğu maddesinde,
her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve
kullanılmasında görevli ve yetkili olanların, kaynakların etkili,
ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden,
kullanılmasından sorumlu olduğunu belirtmektedir.
Yine, 11inci maddesinde, kamu kaynaklarının etkin,
verimli ve ekonomik kullanılmasından bakanların, Başbakana
ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sorumlu olduğu, yine üst yöneticilerin
bakana karşı sorumlu olduğu düzenlenmektedir.
Peki, sizlere soracağım: Bu görev veriliyor kamu
görevlilerine, bakanlara bu sorumluluklar konuyor, bunun denetimini kim
yapacak? Bu konuda da yine 5018 sayılı Kanunun 68inci
maddesinde,Dış denetim başlıklı maddesinde Kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığının belirlenmesi, faaliyet
sonuçlarının ölçülmesi ve performans bakımından
değerlendirilmesi Sayıştay tarafından gerçekleştirilir.
diyor.
Dolayısıyla, eğer kafalarda başka bir hesap
yoksa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) - Yani çağdaş denetim olarak
tüm dünyaca kabul edilen performans denetiminin uluslararası denetim
standartlarında yer alan, 5018 sayılı Kanunda yer alan
tanımını değiştirmenin... Bilmiyorum ki bu teklifi
veren, altında imzası bulunan değerli arkadaşımız
da uzunca yıllar kamu mali yönetiminde ve denetiminde bulunmuş grup
başkan vekili arkadaşımız, ben anlamakta güçlük çekiyorum.
Bu düzenlemenin Sayıştayı etkisiz hâle getirmek anlamına
geleceğini açıklıkla söylüyorum eğer başka bir
düşünce yoksa burada çünkü dünyayı yeniden keşfetmiyoruz,
performans denetiminin tanımı bellidir. Yani bunu
değiştirmekten ne amaçlanıyor? Açıkçası bu
değişikliği yadırgadığımı ve bu inattan
AKP grup başkan vekillerinin vazgeçmesini diliyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
17nci madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 18 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer
alan onaltı ibaresinin onbeş şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Nurettin
Canikli Ayhan
Sefer Üstün
Giresun Sakarya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 18inci maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinde geçen en az onaltı yıl
çalışmış olmak, ibaresinin Sayıştay
Başsavcısı için en az onaltı yıl, savcılar için
en az on iki yıl çalışmış olmak şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Manisa |
Denizli |
|
Mehmet
Şandır |
Mustafa Enöz |
Yılmaz
Tankut |
|
Mersin |
Manisa |
Adana |
|
|
M. Akif Paksoy |
|
|
|
Kahramanmaraş |
|
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Beş imzalı
olması gerekir, iki imzayla verilmiş. İşleme
koyamazsınız efendim.
BAŞKAN On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.17
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 19.29
BAŞKAN : Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 12nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
510 sıra sayılı Teklifin görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi teklifin 18inci maddesi üzerinde önerge
işlemlerini yapacağız.
Madde üzerinde dört önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanun teklifinin 18inci
maddesindeki onaltı ibaresinin on olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Fatma Kurtulan |
Pervin Buldan |
Ayla Akat Ata |
|
Van |
Iğdır |
Batman |
|
Hasip Kaplan |
Hamit Geylani |
|
|
Şırnak |
Hakkâri |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 18inci maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinde geçen en az onaltı yıl
çalışmış olmak, ibaresinin Sayıştay
Başsavcısı için en az onaltı yıl, savcılar için
en az on iki yıl çalışmış olmak şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Manisa |
Denizli |
|
Mehmet
Şandır |
Mustafa Enöz |
Yılmaz
Tankut |
|
Mersin |
Manisa |
Adana |
|
|
M. Akif Paksoy |
|
|
|
Kahramanmaraş |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 18 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer
alan onaltı ibaresinin onbeş şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Nurettin
Canikli |
Ayhan Sefer
Üstün |
Ayşenur
Bahçekapılı |
|
Giresun |
Sakarya |
İstanbul |
|
Ahmet Yeni |
Abdurrahman
Arıcı |
|
|
Samsun |
Antalya |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 18
inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Yaşar
Ağyüz
Trabzon Gaziantep
Madde 18 - Sayıştay Başsavcısı,
Sayıştay Başkanının görüşü alınmak suretiyle
birinci sınıfa ayrılmış ve bu sınıfta üç
yılını doldurmuş Sayıştay savcıları
arasından, Sayıştay Başkanının görüşü
alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca yapılacak teklif
üzerine ortak kararname ile atanır. Sayıştay
Başsavcısının görev süresi dört yıldır. Süresi
dolan Sayıştay Başsavcısı yeniden atanabilir. Görevi
sona eren Sayıştay Başsavcısı boş kadro
şartı aranmaksızın Sayıştay savcısı olarak
görevine devam eder ve boşalan ilk savcı kadrosu kendisine tahsis
edilir.
Sayıştay Savcıları ise;
a) Hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve
idari bilimler fakülteleri veya Yükseköğretim Kurulu tarafından
bunlara denkliği kabul edilen yurt içindeki veya yurt
dışındaki en az dört yıllık fakülte veya
yüksekokullardan birini bitirmiş olmak ve yüksek öğrenimden sonra
mali, iktisadi veya hukuki konularla ilgili kamu hizmetinde en az oniki
yıl çalışmış olmak,
b) Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde denetim
elemanlığı, müşavir, Hazine avukatlığı veya
daire başkanlığı ve üstü görevlerde bulunmuş olmak,
niteliklerini taşıyanlar arasından Sayıştay Başkanının
görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca
yapılacak teklif üzerine ortak kararname ile atanırlar.
Savcıların intibaklarında Sayıştay
dışındaki hizmet sürelerinin üçte ikisi dikkate
alınır. Başsavcı ve savcılar; aylık, ödenek,
mali, sosyal, emeklilik ve diğer hakları ile disiplin, ceza
kovuşturması, sicil ve teminatları bakımından kendi
derece ve kıdemindeki denetçiler hakkındaki hükümlere tabidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Yaşar
Ağyüz
BAŞKAN Sayın Ağyüz, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; geçen haftadan beri Sayıştay
yasasının, 510 sayılı yasanın yeniden düzenlenmesini
görüşüyoruz. Kaç yoklama istendi, kaç karar yeter sayısı istendi
onu ben unuttum. Hem ciddi bir yasa diyorsunuz hem de üzerinde durmuyorsunuz.
Bu televizyonu vatandaşlar seyrediyorlar. Vatandaşlar görevini
yapmayan partiyi, iktidar partisini de görüyorlar açık ve net. Ama ne
hikmetse, işinize gelen maddelerde düzenleme yapmak zorunluluğu
talimat olarak size bildirildiğinde grup başkan vekilleriniz
değişiklik önergesini veriyor ve performans denetimi dışında
kamu kurumlarının kalmasını sağlayabiliyorsunuz.
Şimdi bakın, biz verdiğimiz önergeyle
katılımı sağlamak, özlük haklarını düzenlemek ve
çalışma yılını on iki yıla çekmek için bu
önergeyi verdik. Katılımcı bir önerge, sosyal ve özlük
haklarını koruyan bir önerge.
Şimdi, bu önergeye Sayıştayın bütününün
katıldığı inancındayım ben ama ne var ki
iktidarın baskısı altında bulunan Sayıştay
Başkanı, denetim, performans denetimi dışında
kaldığı zaman nasıl ses çıkaramamışsa bugün
de buna sessiz kalacak ve sizin değerli oylarınızla bu önerge
reddedilecek.
Günümüzün çağdaş demokrasilerinde, çoğunlukta
bulunan siyasi iktidarlar her istediğini yapar diye bir kural yoktur ama
görüyoruz ki siz, çoğunluğunuza güvenerek her şeyi yapmaya
çalışıyorsunuz.
Peki, dün Sayın Genel Başkanımızın
söylediği yedi aydır bekleyen dosyalar için -bugün yirmi dört saat
geçti- niye bir açıklamanız yok? Günlerdir Türk Telekomun
şerhli olan anlaşması Danıştayca bozulmasına
rağmen gayrimenkuller satılıyor. Niye sesiniz
çıkmıyor? Niye bakanlarınız açıklama yapmıyor?
Niye sessizsiniz yani bir ortaklık mı var Telekomla? O
aklımıza geliyor bizim.
Hani 2002de seçilirken siz çok idealdiniz. Üç Y diye bir
şey çıkarmıştınız, Üç Y. Halkı aldatan,
kandıran Üç Y. Yolsuzluklar bitecek, yoksulluklar bitecek, yasaklar
kalkacak. diye. Yoksulluk eksildi mi? Arttı. Bakın, Sosyal
Dayanışma Vakfı rakamlarınız teyit ediyor bunu. 343
bin aile artmış, 2007den bugüne kadar kömür yardımı yaptığınız.
Kömür yardımınız artmadı, 500 kilo. Gıda
yardımında aktardığınız ödenekler yüzde 100
artmış. Fakirliği bu tür yollarla
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Çıkar burada konuşursun! Çıkar burada
konuşursun! Bu tür rakamları çalışma raporunuzdan
alıyoruz biz, kafamızdan konuşmuyoruz burada ama
bakanlarınız maalesef demagoji yaparak olayı geçiştirmeye
çalışıyorlar.
Şimdi, bugün geldiğimiz bu noktada da belediyeleriniz
vesaire kurumlar denetim dışı kalacak. O zaman bunun adı
hukuk düzeni değildir, bunun adı kendin pişir kendin ye
düzenidir ve diktatörlüktür bunun adı. Yani sizler bile bu olayda
görüşlerinizi açıklayamıyorsanız, grup başkan
vekilinin verdiği önergeden 5 kişi, imzalayan 5 kişi bile
haberdar değilse ve talimatla birtakım şeyler yaptırılıyorsa
bunun adı parlamenter demokrasi olmaz, şekil yönünden parlamenter
demokrasi olur ama güdümlü demokrasi olur. Güdümlü oylarla kalkan önergeler de
halkın yararına değildir, ülkenin yararına değildir.
Siz denetimden kaçıyorsunuz. Niye kaçıyorsunuz? Hani
şeffaftınız? Hani katılımcıydınız?
Bunun hiçbiri yok ki. Üç Ynin üç tanesinde bile batağa
battınız bugün. Önemli yasalar duruyor, Sayıştayla
oyalıyorsunuz.
Bakın, şimdi, referandumda Sayın Başbakan söz
vermedi mi? Esnafın prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasını niye getirmiyorsunuz? Çiftçinin elektrik
borçlarını niye getirmiyorsunuz? Niye getirmiyorsunuz?
AHMET YENİ (Samsun) Gelecek, gelecek. Acele etme!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) -
İntibak yasasını niye getirmiyorsunuz emeklilerin? Niye?
Getiremezsiniz, getiremezsiniz. Ekonomik yük ağır geliyor,
taşıyamıyorsunuz. Sizin yerinizde olsam ben, ben milletvekili
olarak erken seçim kararına imza atarım. Bitti, miadınız
bitti, miadınız bitti. Yoruldunuz, yoruldunuz,
taşıyamıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bakın, yoklamalardan geçilmiyor. Yoklamalardan geçilmeyen bir
Meclis görevini yapmıyorsa halkın lehine hiçbir şey
çıkaramaz. Zaten bugüne kadar halkın lehine hiçbir şey
çıkarmadınız. O nedenle, bırakın Meclis yenilensin,
yenilensin. Zaten gidicisiniz, Abbas yolcu da bunu
çabuklaştıralım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) 12 Eylülde dersini
almamışsın!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Size iki örnek vermek istiyorum,
bakın, iyi dinleyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın
Ağyüz.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) 500 milyon maaşla
çalışırken bütün uzunluğu 95,54 metre olan 4.300 tonluk
geminin sahibi hangi siyasetçinin oğlu? Bilin bakalım, bilin
bakalım!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Zor sorular sorma!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Peki Ne yapacaklardı,
oturup gelip gideni mi seyredecekti? diyen siyasetçi kim? Bunun da
cevabını verin. Veremezsiniz, veremezsiniz! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Cevabını millet verdi, 12
Eylülde verdi.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Veremezsiniz, veremezsiniz!
Pırlanta şirketine ortak olan kimin oğlu? ATV,
Sabahı beleş verdiniz. Kim vardı başında?
Yolsuzluk batağına batmış bir iktidar.
Şimdi denetimden kaçıyorsunuz ama halktan kaçamazsınız,
kaçamazsınız! Onun için Abbas yolcu. Dikkat edin, halk yararına
çalışın. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Ağyüz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 18 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer
alan onaltı ibaresinin onbeş şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
HASİP KAPLAN (Şırnak) Benim önergem daha
aykırıdır, daha önce okunması gerekir.
BAŞKAN Evet, yanlış.
HASİP KAPLAN (Şırnak) On daha
aykırıdır. Daha önce on varken onbeş, onaltı
diyor. Hangisi daha aykırı? Çok açık Sayın Başkan.
BAŞKAN Ne yaptınız arkadaşlar?
HASİP KAPLAN (Şırnak) On varken onbeş
önce okunuyor, olmaz. İktidar önergesi önce okunuyor, olmaz
arkadaşlar. Yanlış yapmayın, hele ben varken yapmayın.
BAŞKAN Önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanun Teklifinin 18inci
maddesindeki onaltı ibaresinin on olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Değerli
milletvekilleri, sizinle samimi olarak bir şeyi paylaşmak istiyorum,
Meclisin saygınlığı için, görüştüğümüz
Sayıştay Kanunu Türkiye'nin, ülkemizin geleceğini çok
yakından ilgilendirdiği için. Şimdi okuyorum, Türkiye'de önemli
bir gazete, iktidara taraf, diyor ki: Mecliste korsan bir önerge
dolaştırıldı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerî
mallarının denetimi önlenmek, engellenmek istendi ve AK PARTİye
de bu yaptırılmak istendi. Manşet haber ve bu haber öyle
kısa bir haber olsa hani gözden kaçmış, hani TRT 3 canlı
yayın yapmasa, burada 73 milyon ve bütün dünya açık ve şeffaf
olarak Meclisteki tartışmaları izlemese bunu da anlarım.
Şimdi soruyorum: Burada, bu haberde AK PARTİ
İktidarına Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerî
mallarının denetlenmesinin engellenmesi için korsan önerge
dağıtıldı. deniliyor. Arkadaşlar, şu önergeler
İç Tüzüke göre, Başkanlık Divanına gelir, beş imzayla
gelir; burada bütün gruplara dağıtılır, stenograflara da
bırakılır, komisyona ve sayın bakana, Hükûmete de
bırakılır. Şimdi soruyoruz: Nasıl bir korsan önerge
dolaştı Meclisin içinde arkadaşlar? Bu korsan önerge nereden
çıktı? Bu korsan önergeyi kim dolaştırdı Mecliste?
Meclisin hangi üyesini etkileyip kandırabilecek veya tehdit edip baskı
altına alabilecek bir anlayış bu Mecliste korsan önerge
dağıtabilir? Medyanın biraz sorumlu olması lazım
arkadaşlar. Kimin için yapıyorsa, ne için yapıyorsa bu Meclise
karşı -cumhuriyetin 87nci yılını kutluyoruz- bir özür
borcu var, aynı manşette, aynı büyüklükte Meclisten özür
dilemesi lazım. Böyle şey olmaz. Biz biliyoruz ki Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yerinde denetimi komisyon toplantılarımız, alt
komisyon ve üst komisyon döneminde çıkarıldı. Yerinde denetim
çıkarıldı. Şimdi buradaki habere bakıyorsunuz, korsan
önergeli askerî malları denetimden kaçırma girişimi ve Türk
Silahlı Kuvvetlerinin mallarının gizlilik arz etmesi nedeniyle
ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin görüşünün alınması suretiyle
bunun AK PARTİye kabul ettirilmek istendiği ifade ediliyor. Şimdi
soruyorum: Sayın grup başkan vekilleri böyle bir önerge gördünüz mü?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Görmedim.
HASİP KAPLAN (Devamla) CHP gördünüz mü böyle bir korsan
önerge, Mecliste dolaştı mı? MHPye de soruyorum. Biz de
görmedik.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Biz de size
soruyoruz: Var mı böyle bir önerge?
HASİP KAPLAN (Devamla) Ben zaten görmediğim için ve
sürekli içinde olduğum için
Ancak şunu ifade edeyim: Alt komisyondan
üst komisyona, Genel Kuruldan şu ana kadar o 44üncü maddeyle ilgili
şimdiden, ilk günden vermiş olduğumuz bir önerge var. Bu, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin, güvenlik güçlerinin ve istihbarat
makamlarının askerî harcamalarının, silah
alımlarının, tank, top ve gayrimenkul
alımlarının, rüşvet olayları dâhil hepsinin denetlenmesinin
Sayıştay tarafından yapılması gerektiğini,
Meclisin, milletin egemenliğinin denetimi açısından şart
olduğunu ama bunun da bir yönetmelikle olacağını bütün
gruplar ısrar ettiği zaman şunu söylemiştim: Bu yönetmelik
Yine Meclis adına Sayıştay, eğer bunun denetimini yapacaksa
Sayıştay yapmalı veya Meclis yapmalı, Meclis
Başkanlığı yapmalı. O maddede Bakanlar Kurulu
yönetmelik yapar. deniyor. Bakanlar Kurulu yürütmedir. Yürütme yasamaya
müdahale edemez arkadaşlar. O 44üncü maddeyi şimdiden uyarın,
daha zamanı gelmeden. Yürütme yönetmelik yapamaz arkadaşlar. Yürütme
yasamaya, yönetmelik denetimi alanına girip
Yürütmeyle yasama
ayrıdır. Yasama adına, Meclis adına Sayıştay
denetim yapacaksa kendi yönetmeliğini kendisi yapar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bağlıyorum efendim.
Şimdi, gizli bir yönetmelik var diyorum. İlk gün
konuştum, istedim, gizli yönetmeliği alamadım. Hükûmetten
istiyorum yine, bakanlarımızdan istiyorum yine, Millî Savunma
Bakanından istiyorum yine, Başbakan Sayın Erdoğandan
istiyorum bu gizli yönetmeliği. Meclis üyesi olarak bu gizli
yönetmeliği görme hakkım var bu Mecliste. Bu gizli yönetmeliği
görmeliyiz ki Bakanlar Kurulu nasıl bir yönetmelik düzenleyecek, onun
kaygılarını giderelim.
Şimdi, benim burada verdiğim önerge çok basit. On
yıl çalışmış kişilerin başsavcı veya
savcı olması
Zaten kırk beş yaşına geliyor,
staj, okul, üniversite, master. On altı yıl da
çalıştırdınız mı elli yaşına geliyor.
Elli yaşından sonra
başsavcı veya savcı Sayıştayda. Arkadaşlar, bu
olmaz. On yılda kırk yaşını doldurmuş oluyor,
dinamik, bilgili. Onları alabiliriz, on yıl yeterlidir. O
sınırlamanın kalkmasını istiyorum ve Meclisin bütün
gruplarının bu korsan önerge haberi nedeniyle itirazlarını
yükseltmelerini ve özre davet etmelerini Meclisin
saygınlığı açısından uygun görüyorum, talep
ediyorum.
Saygılarımla. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanunu Teklifinin 18inci maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinde geçen en az on altı yıl
çalışmış olmak, ibaresinin Sayıştay
Başsavcısı için en az on altı yıl, savcılar için
en az on iki yıl çalışmış olmak şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yılmaz Tankut
(Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Tankut konuşacak.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Tankut. (MHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayıştay Kanunu Teklifinin 18inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, az önce ifade edilen ve bugün de
bazı basın organlarında yer alan bu korsan önergeyle ilgili
olarak Meclis Başkanlığını ve Başkanlık
Divanını, kamuoyunu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini tatmin
edecek bir açıklama yapmaya davet ediyorum.
Sayın milletvekilleri, daha önce de pek çok kez ifade etmeye
çalıştığımız gibi, AKP İktidarı bu
zamana kadar ortaya koyduğu çapsız ve şeffaf olmayan politika ve
uygulamalarını her zemin ve zamanda denetimden ve hesap vermekten
uzak tutmak için her yola fütursuzca başvurmaktan çekinmemektedir.
İşte bunun en tipik örneklerinden birini de bugün,
Sayıştayı daha etkin çalıştıracağını
iddia ettikleri ve haklı hiçbir öneriyi ve katkıyı kabul
etmedikleri bu kanun teklifinin görüşmelerinde de hep birlikte
yaşamaktayız.
Bugün, siyasi tarihimizde çok ender bir şekilde Meclis
çoğunluğunu elinde bulunduran AKPnin maalesef ayakları yerden
kesilmiştir. Sandalye sayısının çoğunluğunun
verdiği şımarıklık ile yüce Meclisi âdeta AKP genel
merkezine bağlı bir birim olarak çalıştırmak
istediğini de ibretle izlemekteyiz.
Kamunun bütün kurumlarının gelir ve giderlerini
denetleyen böylesine önemli bir kuruluş, ne yazık ki AKPnin gizli
emelleri doğrultusunda, diğer devlet kurumlarında da olduğu
gibi siyasallaştırılmaktadır.
Sayın milletvekilleri, hepinizin yakinen bildiği gibi,
bizim inancımıza göre devletin malına yani beytülmale ziyan
verenlerin, ona halel getirenlerin her iki cihanda da iflah olması elbette
ki mümkün değildir. Bugün sadece ve sadece siyasi ikbal ve
iktidarları için bu milletin yıllardan beri dişinden,
tırnağından keserek meydana getirdiği cumhuriyet
Türkiyesinin devasa ekonomik ve stratejik varlıklarını yani beytülmali
kendi yakınlarına, yabancılara dolayısıyla ehlisalibe
peşkeş çeken AKP, elbette ki ne yaparsa yapsın hem bu dünyada
hem de öbür dünyada bu yaptıklarının hesabını mutlaka
verecektir. Başta Telekom, Tekel, TÜPRAŞ olmak üzere
limanlarımızı, madenlerimizi, enerji ve sanayi tesislerimizi,
şeker, kâğıt ve sigara fabrikalarımızı,
bankalarımızı, verimli tarım arazilerimizi ve saymakla
bitiremeyeceğimiz varlıklarımızı özelleştirme
maskesiyle haraç mezat satan ve buna göz yumanların affedilmesi tabiidir
ki imkânsızdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkeyi
yönetenler geçmişte verdikleri sözleri unutmadan yerine getirip milletin
kendisine olan güvenini, dolayısıyla devletine olan
itimadını zedelememelidir. Bu noktada çok küçük bir örnekle
Sayın Başbakanın ve AKP Hükûmetinin dikkatini çekmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, hem seçim bölgem olan Adanada hem
de bütün ülke genelinde, çok değil, daha geçtiğimiz yıl Tekel
işçilerinin hak arayışına ve bunun
karşılığında onların büyük dramına hep
birlikte şahit olmuş idik. Peki, bu insanlarımız macera
olsun diye mi, yoksa haksız birtakım taleplerle mi belleklerimizden
hâla silinmeyen ve asla da silinmeyecek olan, Ankaranın buz gibi
havasında eylemlerini yaptılar, yoksa 2007 seçimlerinden önce
kendilerine AKPli vekiller ve Sayın Başbakanın verdiği
sözlerin yerine getirilmeyip aldatılmanın o müthiş
çaresizliği içerisinde mi Hükûmetin sert ve acımasız
tokadını yeme pahasına haklarını aradılar?
Sayın milletvekilleri, şimdi size sadece AKPli 2 Adana
milletvekili arkadaşımızın basına yansıyan
sözlerini aktarmak istiyorum.
Adana Tekel kapatılmayacak. (Şubat, 2006)
Özelleştirme İdaresinin kapatma kararı verdiği Tekel Adana
Sigara Fabrikasında bir ayı aşkın süredir direnişte
olan işçileri ziyaret eden AKP Adana Milletvekili Abdullah
Çalışkan, Başbakan Tayyip Erdoğanın Maliye
Bakanı Kemal Unakıtana Tekelin kapatılmayacağı
yönünde talimat verdiğini bildirdi. Başbakan Tayyip
Erdoğanın Türk-İş Mali Sekreteri Ergün Atalay ve
Tekgıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel ile
görüşerek Maliye Bakanı Kemal Unakıtana Tekelin sorununu
çözün, işçilerin lehine sonuçlandırın. şeklinde talimat
verdiğini aktaran Çalışkan Tekel yeniden üretime geçecek ve
burada makineleri hep birlikte çalıştıracağız. sözünü
verdi.
Yine AKP kurucularından olan ve uzun dönem çok etkili
konumlarda bulunan ve hâlen de etkili konumda olduğuna
inandığımız bilmiyorum, şu anda bu salonda mevcut mu-
AKPnin Adana Milletvekili Sayın Dengir Mir Mehmet Fıratın 6
Temmuz 2009 tarihinde Adıyaman Gazeteciler Cemiyetinde söylediği
ifade edilen şu sözleri de sizlerin ve aziz milletimizin takdirlerine
sunuyorum. Bakınız, Sayın Fırat Tekel
çalışanlarıyla ilgili neler söylemiş: Biz Hükûmet olarak
hiçbir zaman hiçbir çalışanımızı mağdur etmedik
ve bundan sonra da etmeyeceğiz. Tekel çalışanları havuza
alınacaktır. Bu olayı kimse 4/C ile
karıştırmasın. O, bir dönem bazı mağdur olan
vatandaşlarımız için çıkarıldı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
YILMAZ TANKUT (Devamla) -
ancak Tekel çalışanları kesinlikle bu statüye
alınmayacak. Onlar havuza alınacak, kendilerinden bir tercih
sorulacak ve Nerede, hangi kurumda çalışmak istiyorsun? denecek ve
uygun olan bir kurumda çalışması sağlanarak
emekliliğini orda tamamlayacak. Yani özelleştirmenin içerisinde bulunan
bütün Tekel memur ve işçileri kesinlikle mağdur edilmeyecek, her
türlü özlük hakları devam edecek. demiştir.
Değerli arkadaşlar, benzer sözleri Tekel sigara ve
yaprak tütün işletmelerinin bulunduğu diğer illerimizin, Adalet
ve Kalkınma Partisine mensup arkadaşlarımız da
söylemişlerdir. Fakat ne acıdır ki verilen bütün bu sözler
tutulmamış ve hak arayan işçilerimiz ne yazık ki
acımasızca mağdur edilmiştir.
Netice olarak, kendi vatandaşına verdiği sözü
tutmayan, hatırlamayan bir iktidarın denetimden kaçarak hesap
vermemek için her yola başvuracağını söylemek için kâhin
olmaya ihtiyaç yoktur diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederiz Sayın Tankut.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 18 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer
alan onaltı ibaresinin onbeş şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurunuz
Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada yapılan bazı konuşmaları gerçekten
hayretle ve ibretle izliyorum değerli arkadaşlar. Hükûmetimizi,
partimizi denetimden kaçmakla suçlayan açıklamaların gerçekle hiçbir
alakası yoktur. Şu proje, şu Sayıştay projesi,
Sayıştay Kanununu yeniden dizayn eden, düzenleyen şu proje
bile, denetimin etkinleştirilmesi ve şu andaki dağınık
yapının ortadan kaldırılması, tüm kamu kurum ve
kuruluşlarının denetim kapsamına alınmasının
en somut ifadesidir değerli arkadaşlar. Bakın, bugün 832
sayılı Sayıştay Kanunu yürürlükte ve etkinliği
tartışılıyor ama o kadar çok kamu kurumu istisna
kapsamında ki. Mesela belediyelerin şirketleri şu anda denetim
dışında, hem KİT Komisyonu denetimi dışında
-3346 sayılı Kanunda bir istisna hükmü var- hem de
Sayıştay Kanunu kapsamı dışında. Bugün, özel
fonlara baktığınız zaman -kamu kaynaklı fonlara- büyük
çoğunluğunun kendi özel kuruluş kanunlarında 832
sayılı Sayıştay Kanununa tabi olmayacağına dair
hükümler vardır. Bakın, bununla bütün istisnalar
kaldırılıyor değerli arkadaşlar. Bugün denetim
dışında olan, kamu kaynağı kullanan ya da sermayesinde
kamu payı olan tüm kuruluşlar denetim kapsamına
alınıyor. Gerçekten çok yazık. Şu yorumlara
Çok
yanlış, eksik bilgiyle burada çıkıp önemli yargılar
ihtiva eden açıklamaların yapılmaması gerekir değerli
arkadaşlar.
Bakın, BİTlerin denetimi
Uzun yıllardan beri
denetim dışında. Onun kuralını biz getirmedik. 1982
Anayasasından sonra getirilen kanunla BİTler denetim kapsamı
dışına çıkartıldı, denetime tabi hâle
getirilmedi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Elinizi tutan mı vardı?
Yapsaydınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yıllardan beri,
otuz yıldan beri denetim dışında değerli
arkadaşlar, ilk defa biz denetim kapsamına alıyoruz şu anda
bu kanunla.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sekiz yıldır ne
bekliyordunuz o zaman?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde denetimin etkinleştirilmesi noktasında gerçekten reform
mahiyetinde bir düzenlemedir bu. Bakın, çok basit bir örnek vereyim:
Bazı bakanlıklarda teftiş kurulları
kaldırıldı. Teftiş kurullarının
yaptığı denetim vardı. Onları kim yapacak bundan sonra?
Sayıştay yapacak değerli arkadaşlar. Hükûmet, kendi
bakanlarının yetkisinde ve kontrolünde olan bir denetim
mekanizmasını, denetim yetkisini kapatıyor ve
Sayıştaya devrediyor, kendi dışında, özerk bir
yapıya sahip olan Sayıştaya devrediyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hangi yetkiyle
yapacaksınız Sayın Canikli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Gerçekten çok
yazık arkadaşlar, çok yazık, çok ayıp! Bunu hak etmiyor.
Burada doğruların konuşulması gerekir. Bunların hangi
birine yanlış diyebilirsiniz değerli arkadaşlar?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Gizli yönetmeliği
istiyoruz, gizli yönetmeliği verin.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sekiz yıldır
neredesiniz?
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Yetkiyi,
boşalttıktan sonra devrediyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Dolayısıyla,
şimdi, bakın, performans denetimi konuşuluyor. Biz, 12 Eylülde
bir Anayasa değişikliği oyladık ve orada
değiştirdiğimiz maddelerden bir tanesi de Anayasanın
125inci maddesiydi ve yargının denetim sınırını
çizerken orada, yerindelik denetimi yapamayacağını, kendisini
idarenin yerine koyarak takdir yetkisini ortadan kaldırıcı bir
denetim yapamayacağını çok net bir hüküm olarak koydu ve
milletimiz tarafından da kabul edildi.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Hani, söyledin mi? Millete
bunları söyledin mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bu yapılan
düzenleme, şu anda 2nci maddede benim verdiğim önergeyle
yapılan düzenleme, 12 Eylül günü referandumda değiştirilen
Anayasa değişikliğine paralel bir mantığın buraya
hâkim olmasını sağlamaktır, hepsi bu kadar. Bakın,
isterseniz okuyalım değerli arkadaşlar, çok net burada
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Anayasa teklifini üç günde
getirdiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Diyor ki, bakın,
Anayasanın 125inci maddesi: İdarenin her türlü eylem ve
işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) İptal etme
işlemleri farklı.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Pardon, Yargı
yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimiyle
sınırlı olup hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde
kullanılamaz. Bunu yeni değiştirdik daha, 12 Eylülde değiştirdik.
AHMET YENİ (Samsun) Haberleri yok, haberleri.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Milletimiz
tarafından benimsendi ve takdir edildi. Devam ediyor -bu hükümler 1982
Anayasasının orijinal hükmü değerli arkadaşlar- diyor ki:
Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak
yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem
niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı
kararı verilemez. Çok açık Anayasa kuralı ve 1982
Anayasasının kuralı.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yerindelik denetimi
yapılamayacağı Sayıştay Kanununda zaten var.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi, bunu savunan arkadaşlar şunu istiyorlar:
Bugün biz varız, yarın yokuz.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) İnşallah.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Hükûmet bir karar
alacak, diyelim ki -herhangi bir yatırım- bir yerde otoyol yapma
kararı aldı, herhangi bir güzergâhtan geçirdi. Şimdi, burada bir
denetim elemanı gelecek, diyecek ki Hayır, bu güzergâh
yanlıştı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayıştay
yargı yeri midir Sayın Canikli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Yanlıştı. diyecek değerli arkadaşlar, bunu kabul
ediyor musunuz? Bu doğru mu? Aynen olacak budur.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) 35inci maddede zaten öyle bir yetki
olmadığı yazılı.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın, yine, bu
konu konuşulurken Sayın Özyürekin burada yaptığı bir
açıklama var. Aynen ifade şu
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayıştay
Anayasada yüksek yargı organları arasında yer almaz Sayın
Canikli, önce Anayasaya bir bak.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
diyor ki Sayın
Özyürek: Artık bundan sonra hidroelektrik santrallerinin yeri ve konumu
konusunda Danıştay da Sayıştay da eleştiri,
değerlendirme yapamayacak. Elbette yapamayacak. O, idarenin, yürütmenin
takdirindedir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Var zaten Sayıştayda,
35inci maddede yerindelik denetimi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Hem Anayasayla
sabittir hem de uluslararası standartlara, kurallara uygundur değerli
arkadaşlar.
Eleştirirken arkadaşlarımızın neyi
eleştirdiğini bilmesi gerekir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Performans denetimi
yapıyor mu Sayın Canikli?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bu, ilk defa,
Sayıştay tarihinde hiç olmadığı kadar etkin hâle
getirilmektedir ve yürütmeyi denetlemek üzere etkin hâle getirilmektedir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Canikli, gizli
yönetmeliği getirmediğiniz sürece ne deseniz boş. Gizli
yönetmeliği getirin, Meclise sunun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Arkadaşlar,
bakın, eksik bilgiyle burada konuşulduğunun en önemli delili
şudur: Deniliyor ki Performans denetimi, efendim, işte bu
yapıldı, yolsuzluklar artacak. Değerli arkadaşlar, bunun
performans denetimiyle ne alakası var? Onun denetimini sağlayan
uygunluk denetimidir, hukuka uygunluk denetimidir. Hukuka uygunluk denetiminde
en ufak bir problem var mı? Yok.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Zaten öyle yapıyoruz mu
diyorsun yoksa?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bütün yasalara, mevzuata,
ihale mevzuatına, Türk Ceza Kanununa uygunluğu açısından
bütün bu işlemler denetlenecek Sayıştay tarafından. Bunda
herhangi bir problem yok.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Kendin bile inanmıyorsun!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Niye kaldırdınız o
iki yetkiyi Nurettin Bey? Onu da söyleyin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Performans denetimini,
yerindelik denetimini tartışıyoruz biz değerli
arkadaşlar. Elma ile armudu bazı arkadaşlarımız
karıştırıyor, lütfen bunu yapmayalım.
Şimdi, bakın, son olarak şunu söyleyeyim: Biz
verdiğimiz sözleri yerine getirdik. Yoksulluk konusunda da, yolsuzluk
konusunda da daha önceki dönemlerle kıyaslanamayacak kadar iyileşme
var. Rakamlarla konuşulması gerekir.
Bakın, yolsuzluk konusunda bu işleri ülkeler
bazında takip eden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Sınıfta
kaldınız, sınıfta!
BAŞKAN Sayın Canikli, çalışma süremizin
sonuna geliyoruz.
Lütfen Sayın Canikli
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Uluslararası
Şeffaflık Örgütünün yayınladığı en son rapora
göre, Türkiye yirmi basamak birden atlamıştır değerli
arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın Canikli, çalışma süremizin
sonuna geldik.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ezbere
konuşmayın, bilerek konuşun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
18inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri ile alınan
karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 2 Kasım
2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.01