DÖNEM: 23 CİLT: 81 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
15inci
Birleşim
4 Kasım 2010 Perşembe
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, esnaf ve sanatkârların sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, yabancı bankalardan kredi alan
çiftçilerin durumlarına, İzmirin Foça ilçesi Kozbeyli köyündeki
beş yüz yıllık caminin satılığa
çıkarıldığına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, tarım ve
hayvancılığın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, esnafın sorunlarının
incelenmesi konusunda bir araştırma komisyonu kurulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, uygulanan yanlış tarım
politikaları sonucu çiftçilerin devlet, özel ve yabancı bankalardan
kullandıkları krediler nedeniyle yaşadıkları sorunlara
ilişkin açıklaması
3.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan
yapılandırma tasarısından çiftçilerin çok
faydalanamayacağına ve Aydın ilinde üretilen incir, pamuk ve
zeytin üreticilerinin sıkıntılarına ilişkin
açıklaması
4.- İzmir
Milletvekili Taha Aksoyun, Foça Kozbeylide satılığa
çıkarıldığı söylenen camiyle ilgili haberin
asılsız olduğuna ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, 3-9 Kasım Organ Nakli
Haftasına ilişkin açıklaması
6.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, tarım ve
hayvancılığın sorunlarına ilişkin
açıklaması
7.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Foça Kozbeylide bulunan cami ve
taşınmazlarla ilgili satış bilgilerinin doğru
olduğuna ve haftaya Meclisi belgelerle bilgilendireceğine
ilişkin açıklaması
8.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın konuşmasına ilişkin
açıklaması
9.- Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin konuşmasına ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Kanser
Hastalığı Konusunun Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığınca tespit
edilen komisyon üyelerinin 9-13 Kasım 2010 tarihlerinde Amerika
Birleşik Devletlerinde inceleme ve araştırmalarda bulunma
talebinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1335)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, yerel yönetimlerde
yaşanan yolsuzluk olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/905)
2.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin, demokratik
açılım sürecinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/906)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, organ nakli ve organ
bağışı konusunun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/907)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, meslek
hastalıkları konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/908)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin;
Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)
4.- Kamu Hastane
Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439) (S. Sayısı: 493)
5.- Kütahya
Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(2/340) (S. Sayısı: 395)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın, Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması
2.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıçın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
Başbakana ve Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Samsun Milletvekili Suat Kılıçın,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıçın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
Hükûmete ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, referandum çalışmalarında
yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
(7/16199)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bir yabancı gazetedeki iddiaya ve
referandum harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/16204)
3.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, bir köşe yazarının işine
son verilmesi karşılığında bir medya grubuna
imtiyazlar sağlandığı iddiasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/16405)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.04te açılarak iki oturum yaptı.
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman, 12 Eylül mağduru memurların Anayasa
Mahkemesinin vermiş olduğu son karar karşısındaki
durumlarına,
Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut, Adana ilinin sorunlarına,
Ardahan
Milletvekili Saffet Kaya, Ardahan kırsal kalkınma projesine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul
Milletvekili Özlem Piltanoğlu Türköne, Küresel Eylem İçin
Parlamenterler Organizasyonuna,
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Tarım Bakanlığınca Burdur
ve ilçelerinde fiğ destekleme paralarının ödenmediğine,
Mersin
Milletvekili Behiç Çelik, Türkiyede, son sekiz yılda Ardahan, Kars ve
Iğdır illerinde tarımın yok edildiğine, doğudan
batıya hızlı bir göçün olduğuna,
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir, Ardahanda modern besiciliğin, organik
tarımın artırılmasına ve Kafkas arı
ırkının Ardahanda
yaygınlaştırılmasına,
Ardahan
Milletvekili Saffet Kaya, Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin Ardahan ili hakkındaki görüşlerine,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Almanya Federal
Cumhuriyeti Dilekçe Komisyonunun vaki davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu üyelerinden kurulacak Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine,
İlişkin
Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 31 milletvekilinin, TOKİnin faaliyet ve
uygulamalarının (10/901),
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 31 milletvekilinin, kamu avukatlarının
sorunlarının (10/902),
Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe ve 29 milletvekilinin, kiraz üreticilerinin
sorunlarının (10/903),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 32 milletvekilinin, ataması
yapılmayan öğretmen adaylarının ve istifa eden öğretmenlerin
sorunlarının (10/904),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (Faili meçhul cinayetlerin
aydınlanması) (10/618) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 03/11/2010
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP
Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunçun, partisine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3
Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (2/594) (S.
Sayısı: 510),
4üncü
sırasında bulunan, ve İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesi kabul edilen, Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporlarının (1/439) (S. Sayısı:493),
5inci
sırasında bulunan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoyun; Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun (2/340) (S.
Sayısı: 395),
6ncı
sırasında bulunan, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporunun (1/869) (S. Sayısı: 521),
7nci
sırasında bulunan, Mali Kural
Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/891) (S.
Sayısı: 525),
8inci sırasında
bulunan, İller Bankası Anonim
Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/371, 1/101) (S.
Sayısı: 477),
9uncu
sırasında bulunan, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun (1/820) (S.
Sayısı: 502),
10uncu
sırasında bulunan, Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Tebligat Kanunu ile
Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporunun (1/742, 2/546) (S.
Sayısı: 474),
28inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türk Kültür ve
Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) Arasında Türksoya İlave Arsa
Tahsisi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun (1/423) (S. Sayısı: 532),
29uncu
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası
Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Arasında Evsahibi Ülke
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/866) (S. Sayısı: 534),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
11inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal
İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/694) (S. Sayısı:
465),
12nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti
Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/722) (S. Sayısı:
466),
13üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/723) (S.
Sayısı: 467),
14üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında
İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/791) (S. Sayısı:
470),
15inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/345) (S. Sayısı: 478),
16ncı
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/732) (S. Sayısı: 480),
17nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela
Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/799) (S. Sayısı: 515),
18inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile
Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/364) (S.
Sayısı: 518),
19uncu
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma
Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı
Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT)
İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/358) (S. Sayısı:
529),
20nci
sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/409) (S. Sayısı:
531),
21inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso
Hükümeti Arasında Genel İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/413) (S. Sayısı: 547),
22nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti
Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/611) (S. Sayısı: 548),
23üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Hükümeti
Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş
Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun (1/925) (S. Sayısı: 559),
24üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin
Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/854) (S. Sayısı:
561),
25inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/849) (S. Sayısı:
564),
26ncı
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer
Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/850) (S. Sayısı:
539),
27nci
sırasında bulunan, Nükleer Enerjinin Barışçıl
Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya
Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/842) (S. Sayısı: 541),
Görüşmeleri
tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi.
4 Kasım 2010
Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşime 18.51de son
verildi.
|
|
Meral
AKŞENER |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
Gülşen
ORHAN |
|
Konya |
|
Van |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 23
II.-
GELEN KÂĞITLAR
4
Kasım 2010 Perşembe
Teklifler
1.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/778) (Plan ve Bütçe ile Milli Savunma Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2010)
2.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın; Çalışanların Doğum
İzninin 20 Haftaya Çıkarılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/779) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler;
Avrupa Birliği Uyum; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.10.2010)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Yaşlı ve Özürlü Maaşlarının Artırılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/780) (Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.10.2010)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 Milletvekilinin, yerel yönetimlerde
yaşanan yolsuzluk olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/905)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09.07.2010)
2.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 Milletvekilinin, demokratik
açılım sürecinin araştırılarak
çatışmalı ortamın sona erdirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/906)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.07.2010)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 Milletvekilinin, organ nakli ve organ
bağışı konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/907)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.07.2010)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 Milletvekilinin, meslek
hastalıkları konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/908)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.07.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Abdullah Öcalanın avukatları
aracılığıyla yaptığı açıklamalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15054)
2.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, köy korucularının
karıştığı suçlara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15061)
3.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, İsrailli şirketlerin
iletişim hatlarını kontrol ettiği iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15610)
4.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, atıl kamu binalarının ve
malzemelerinin değerlendirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15614)
5.- İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağın, BM Güvenlik Konseyinin
İsrail saldırısıyla ilgili açıklamasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15635)
6.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, yardım gemilerine saldıran
İsrailden istenenlere ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15637)
7.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, gözaltındaki kayıp vakalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15641)
8.- Mardin
Milletvekili Emine Aynanın, teröristlerin cesetlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15642)
9.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, Elazığ Belediyesine yönelik yolsuzluk
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15643)
10.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, trafik cezalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15644)
11.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Samsundaki bazı kamu arazilerinin
bazı kişi veya firmalara verileceği iddialarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15647)
12.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, sosyal tesislerin
satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15648)
13.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, sosyal tesislerin satışına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15649)
14.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, yüksek hızlı trene ve bazı
demiryolu hatlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15679)
15.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Adapazarında arazi tahsis edilen bir
şirkete ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15680)
16.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Atanın, sağlık sorunları bulunan bir hükümlüye
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15681)
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, SHÇEK personeline ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/15684)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, istihdama ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15785)
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, okulları ile ilişiği
kesilen PMYO öğrencilerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/15786)
20.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yeni yatırım teşvik
uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15787)
21.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bazı şeker
fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15788)
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası
A.Ş.nin mülkiyetindeki bazı gayrimenkullerin tesciline ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15789)
23.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, özelleştirme gelirlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15790)
24.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası
arazisindeki imar değişikliğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15791)
25.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, 2010 ÖSYS kılavuzundaki hataya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15792)
26.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, AK PARTİ Genel Başkan
Yardımcısının terör saldırılarına dair
açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15794)
27.- Edirne Milletvekili
Bilgin Paçarızın, Trakya Üniversitesinde yeni fakülteler
kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15795)
28.- Aydın
Milletvekili Recep Tanerin, kamudaki araçların kullanımına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15797)
29.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Türk Şeker A.Ş.
fabrikalarının satışına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15798)
30.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Osmangazi EDAŞın
özelleştirilmesinin çalışanlara etkisine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15800)
31.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker
Fabrikasının özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15802)
32.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikasının
özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15803)
33.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki
bazı olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15804)
34.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, ÖSYMdeki hata iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15806)
35.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Türk
Telekoma ayrıcalık sağlandığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15808)
36.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın erkek eşitliğiyle
ilgili bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15810)
37.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Deniz Feneri
Derneğiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15811)
38.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Mertin, engellilere yönelik önlemlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15812)
39.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, kamu yararı statüsü taşıyan
derneklere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15814)
40.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Dörtyolda meydana gelen
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15816)
41.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, faili meçhul cinayetlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15817)
42.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, YAŞ görüşmelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15819)
43.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, İnegölde meydana
gelen olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15820)
44.-
İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağın, faili
meçhul cinayetlerle ilgili bir açıklamaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15822)
45.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, İHH İnsani Yardım
Vakfına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15823)
46.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, bölünmüş yol
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/15824)
47.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Dörtyolda meydana gelen
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15825)
48.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Aydındaki bir mitinge ve Valiye
yönelik bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15827)
49.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, bir mitinge kamu
çalışanlarının resmi yazı ile
çağrıldığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15828)
50.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, bir açıklamaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15829)
51.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, bir parti
başkanının yaptığı açıklamaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15830)
52.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Başbakanlık önünde bir kişinin
yaptığı protesto eylemine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15831)
53.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, sosyal yardım faaliyetlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15832)
54.-
İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağın,
Çukurca-Hantepede meydana gelen terör saldırısının
insansız hava aracı görüntülerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15834)
55.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, kapanan fabrikalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15835)
56.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, bazı elektrik
dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15836)
57.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, kayıp çocuklara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15837)
58.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, bir iftarın siyasi faaliyete
dönüştürüldüğü iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15838)
59.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, emeklilikle ilgili basında
yer alan bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/15840)
60.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, referandum
propagandasında asılan pankartlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15842)
61.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, özelleştirme işlemlerinde
danışmanlık hizmeti alınan firmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15843)
62.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, halk oylaması konusunda valilik ve
kaymakamlık personeliyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15844)
63.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, KPSS sonuçları ile ilgili
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15848)
64.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Denizli
Merkeze bağlı köylerde yapılan çalışmalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15850)
65.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Bekilli
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15851)
66.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Bozkurt
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15852)
67.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çal
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15853)
68.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çameli
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15854)
69.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Kale
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15855)
70.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Sarayköy
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15856)
71.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Erdekteki bir mahallenin
bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15857)
72.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, 2010 yılı KPSSye
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15858)
73.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, 2010 yılı KPSSye yönelik
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15859)
74.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, Abdullah Öcalan ile görüşme
yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15860)
75.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, terör örgütünün bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15865)
76.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, KPSS sorularının
çalındığı iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15866)
77.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, 2010 KPSSde kopya çekildiği
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15867)
78.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, borçlu KOBİlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15868)
79.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, bir kişi ya da aileye ait
köylere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15869)
80.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bölünmüş yol ve 2. merhale sulama
projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15870)
81.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, KPSS sorularının
sızdırıldığı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15871)
82.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir şirkete ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15872)
83.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, YÖK Başkanının
bazı yargı mensuplarına kol saati hediye etmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15873)
84.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, 2010 KPSS ile ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15874)
85.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Eskişehir İl Emniyet
Müdürüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15875)
86.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, bir emniyet müdürünün
yazdığı kitaptaki iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15878)
87.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin, iş güvenliği olmayan
yerlerde çalışan çocuklara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15880)
88.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, terör örgütü ile görüşüldüğü
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15881)
89.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, SEÇSİS Programına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15882)
90.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bir jandarma sınır taburunun
ismine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15883)
91.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, bir bölgedeki toplu mezar
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15885)
92.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, sözleşmeli görevlendirilen
bazı öğretmenlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15886)
93.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, KPSSdeki kopya iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15887)
94.- Mersin Milletvekili
Akif Akkuşun, esnafa düşük faizli kredi verilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15888)
95.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankarada tarım sektörünün
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15889)
96.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, referandum kampanyasında yaşanan
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15894)
97.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, işçilere yönelik vergi
düzenlemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15909)
98.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, Kocaelideki engelliler üretim
merkezinde işten çıkarılan çalışanlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15916)
99.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, asgari ücret tespit komisyonunca
belirlenen ücrete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15917)
100.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, asgari ücretlilerin durumuna ve kayıt
dışı ekonomiyle mücadeleye ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15919)
101.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyadaki hava kirliliğine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15925)
102.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve
ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik
projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15933)
103.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve
ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik
Denizlinin bazı ilçelerindeki projelere ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15934)
104.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerinde yürütülen
projelere ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15935)
105.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve
ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik Denizli
Merkezde yürütülen projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15936)
106.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve
ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik
Denizlinin bazı ilçelerinde yürütülen projelere ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15937)
107.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ekonomideki bazı verilere ve
krizin etkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/15944)
108.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, yeni teşvik sistemi kapsamında
yabancı yatırımcılara sağlanan olanakların
tanıtımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/15946)
109.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, büyüme ve istihdam verilerine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/15948)
110.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki yatırım projelerinin
tamamlanmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/15949)
111.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, hayvancılık sektörünün
sorunlarına ve kaçak et girişinin önlenmesine ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/15950)
112.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, tarımsal kredi borçlusu çiftçilerin
sorunlarının çözümüne ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/15951)
113.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Başbakanın kadın erkek
eşitliğiyle ilgili bir açıklamasına ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/15952)
114.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, SHÇEKin unvan
değişikliği sınavına ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/15953)
115.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün bir
sözleşmesine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/15954)
116.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Gümrük Eski
Müsteşarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet
Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/15956)
117.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrenci
yurtlarında yaşanan olaylara ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafız Özak) yazılı
soru önergesi (7/15959)
118.- Aydın
Milletvekili Recep Tanerin, öğrenim kredisindeki bazı uygulamalara
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/15960)
119.- Tokat
Milletvekili Orhan Ziya Direnin, öğrenci kredi borçlarının
yeniden yapılandırılmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Nafız Özak)
yazılı soru önergesi (7/15961)
120.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Diyanet İşleri Türk İslam
Birliğinin Almanyadaki faaliyetlerine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Çelik) yazılı soru
önergesi (7/15962)
121.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir müftüye ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Çelik) yazılı soru
önergesi (7/15963)
122.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, din görevlilerinin sayısına ve
cemevlerine yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Çelik) yazılı soru
önergesi (7/15964)
123.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, bir soru önergesine verilen cevaba ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15965)
124.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, insani yardım taşıyan
gemi konvoyuna yapılan saldırıya ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15966)
125.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, insani yardım taşıyan
gemi konvoyuna yapılan saldırıya ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15967)
126.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, İsrail ile askeri ilişkilere
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15968)
127.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, misket bombaları
konvansiyonuna ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15969)
128.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TEDAŞtaki görevde yükselme
sınavlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15973)
129.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, İznikteki bazı köylerin elektrikle
ilgili sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15987)
130.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, uyuşturucu
kaçakçılığıyla mücadeleye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15989)
131.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Ankaradaki kent içi
ulaşıma ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15990)
132.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Nusaybin Belediye Meclisinin
basında çıkan bir kararına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15991)
133.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya 1 inci Jandarma Er
Eğitim Tabur Komutanlığının
taşınacağı iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15992)
134.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, siyasi mesajlar içeren bazı
afişlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15993)
135.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Selçuklu Belediyesi Başkan
Yardımcılığı kadrosuna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15994)
136.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, korucuların özlük haklarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15995)
137.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Şarkikaraağaç Belediye
Başkanının görevine devam etmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15996)
138.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Emniyet Teşkilatında
GİH sınıfında görev yapan personelin sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15997)
139.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Adıyamandaki boğulma
vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15998)
140.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün kanalizasyon sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15999)
141.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, Muhsin Yazıcıoğlunun vefat
ettiği kazayla ilgili bir bilgiye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16000)
142.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Abant Platformu
toplantılarının katılımcılarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16001)
143.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Aydın Belediyesinin aşevi olarak
kullandığı bir binanın tahliyesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16002)
144.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Adanada minibüslerden alınan güzergah
bedellerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16003)
145.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, bazı orman
yangınlarıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16004)
146.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Dörtyolda meydana gelen
olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16005)
147.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, İnegölde meydana
gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16006)
148.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Şırnakta
öldürülen bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16007)
149.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin, Arsin Belediyesinin bir ihalesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16008)
150.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, Aydın Valisinin bir
açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16009)
151.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, silah ruhsatlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16010)
152.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Türkiyedeki Çeçen kökenli kişilere
yapılan suikastlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16011)
153.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, bir kamu görevlisinin siyasi propaganda
faaliyetine karıştığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16012)
154.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Üsküdar-Yavuztürk Mahallesinin bazı sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16013)
155.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, yapılan bir
açıklamaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16014)
156.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bir emniyet müdürünün
atanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16015)
157.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında
Babadağ ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16016)
158.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Akköy
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16017)
159.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında
Acıpayam ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16018)
160.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çardak
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16019)
161.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çivril
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16020)
162.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Baklan ilçesinde yapılan
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16021)
163.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında
Beyağaç ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16022)
164.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Buldan
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16023)
165.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Güney
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16024)
166.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Honaz
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16025)
167.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında
Serinhisar ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16026)
168.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Tavas
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16027)
169.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Malazgirtte meydana gelen
hırsızlık olaylarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16028)
170.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köy yolunun yapımına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16029)
171.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Karacabeydeki bir köyün bazı
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16030)
172.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyde yapılan çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16031)
173.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Karsa gazilik unvanı verilip
verilmeyeceğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16032)
174.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Tunceli Valisinin bir açıklamasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16033)
175.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, büyükşehir statüsündeki illerde
yapılan ihalelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16034)
176.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, bir açıkhava
toplantısının video görüntülerinin istenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16035)
177.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, Aydın Belediyesi
flamasının indirilmesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16036)
178.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün su ihtiyacına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16037)
179.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Ankaradaki alt geçitlerin bakım,
onarım ve temizliğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16038)
180.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, bir parti yöneticisinin
rahatsız edildiği iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16039)
181.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, İran sınırında
hayatını kaybeden bir kişiye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16040)
182.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, seçmen kayıt bilgilerinin
güncellenmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16041)
183.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Van ilinin büyükşehir olmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16042)
184.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, elektrik borcundan dolayı
içme suyu kesilen yerleşim yerlerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16048)
185.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Belediyesine tahsisli
bazı taşınmazların kullanımına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16050)
186.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TEDAŞa ait elektrik
dağıtım şirketlerinin kayıp ve kaçak durumlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16051)
187.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Simav Gölü arazisinin
kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16052)
188.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası
A.Ş.nin vergi cezalarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16053)
189.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası
A.Ş.ye yönelik cezai işlemlere ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16054)
190.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Belediyesine tahsis edilen
bazı taşınmazların kullanımına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16055)
191.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Malazgirt ilçesindeki şehir içi
yolların aydınlatılmasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16056)
192.- Tokat
Milletvekili Orhan Ziya Direnin, ecri-misil bedellerinin düşürülüp
düşürülmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16057)
193.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, işgal edilen Hazine ve vakıf
arazilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16058)
194.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, öğretmen atama ve yer
değiştirmelerinde il emri uygulamasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16061)
195.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, bazı öğretmen
atamalarına ve ilköğretimdeki geçiş sınavı
uygulamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16062)
196.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Valiliğinin
taşımalı ilköğretimdeki bazı uygulamalarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16063)
197.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, öğretmenlik sertifikası
olduğu halde atanamayan öğretmen adaylarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16064)
198.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, ÖSYM sınavlarındaki hata
iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16065)
199.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kimya öğretmeni açığına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16066)
200.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, İzmir İl Milli
Eğitim Müdürlüğünce hazırlanan rapora ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16067)
201.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, Aydın-Söke İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğünün bir yazısına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16068)
202.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, taşımalı
ilköğretim uygulamasındaki bazı işlemlere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16069)
203.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, yükseköğretim kurumları yaz
okulları programları için alınan ücretlere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16070)
204.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, okul yıl sonu başarı
puanı uygulamasına yönelik bazı iddialara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16071)
205.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, ücretli öğretmenlik
uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16072)
206.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, sözleşmeli
öğretmenlerin kadroya geçirilmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16073)
207.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, sözleşmeli
öğretmenlik uygulamasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16074)
208.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbul
Selimpaşa Lisesinin imam hatip lisesine dönüştürülmesine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16075)
209.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, sözleşmeli öğretmenlerin
sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16076)
210.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, yapılan bir açıklamaya
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16077)
211.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, genel liselerin Anadolu liselerine
dönüştürülmesine ve eğitim sorunlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16078)
212.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, beş
yılını dolduran okul yöneticilerinin zorunlu görev yeri
değişikliğine tabi tutulmasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16079)
213.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, Söke İlçe Milli Eğitim
Müdürünün kurum yöneticilerini siyasi mitinge davet ettiği iddiasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16080)
214.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, KPSS ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16081)
215.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, KPSS sonuçlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16082)
216.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, KPSS
sorularının çalındığı iddialarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16083)
217.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, eğitim fakültelerine ve
öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16084)
218.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, 2010 yılı KPSSye
yönelik iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16085)
219.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, KPSSdeki kopya iddiasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16086)
220.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, KPSSde kopya çekildiği iddiasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16087)
221.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, sözleşmeli görevlendirilen
bir öğretmene ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16088)
222.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın, merkezi sistemle yapılan
sınavlara ve yerleştirmelere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16089)
223.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, KPSSdeki kopya iddialarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16090)
224.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki okulların ısınma
sorununa ve öğretmenlerin lojman ihtiyacına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16091)
225.- Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, İsrail ile yapılan tatbikat ve operasyonlar
ile alımlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16092)
226.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, askerliğini yaparken
öldürüldüğü iddia edilen bir kişiye ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16093)
227.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Suriye sınırındaki
mayınların kaldırılmasına yönelik kanunun
işleyişine ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16094)
228.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, sözleşmeli veteriner hekim ve
ziraat mühendislerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16124)
229.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, çiftçilerin bazı
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16125)
230.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, TMOnun
dağıttığı haşhaş tohumlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16126)
231.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, TMOnun buğday fiyatı
ödemelerindeki kesintilere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16127)
232.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Ispartadaki afet mağduru
çiftçilerin zararlarının giderilmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16128)
233.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, süt ve süt ürünlerindeki gıda
güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16129)
234.- Mersin Milletvekili
Vahap Seçerin, gıda güvenliği denetimlerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16130)
235.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, mikro ölçekli işletmelerde
gıda güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16131)
236.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirnede doludan zarar gören
çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16132)
237.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, domatesteki güve zararlısıyla mücadeleye
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16133)
238.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, gıda maddelerinin denetimine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16134)
239.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, Doğu ve Güneydoğu
Anadoludaki ekili ve dikili alanlardaki yangınlara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16135)
240.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, çiftçi borçlarıyla ilgili Bakanlar Kurulu
Kararı kapsamında Mersinin yer almamasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16136)
241.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın, lokanta ve restoranlarda
kullanılan yağlara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16137)
242.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, patates
ihracatının teşvik edilmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16138)
243.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, tahıl üretim miktarına ve
fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16139)
244.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, Afyonkarahisardaki patates
üreticilerinin sorunlarının çözümüne ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16140)
245.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, mısır alım
fiyatının ne zaman açıklanacağına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16141)
246.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, kaçak et girişine ve işlenmiş
süt ithalatı miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16142)
247.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, et ithalatı ve
fiyatları ile hayvancılığın geliştirilmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16143)
248.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, GDOlu ürünlerin ithalatına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16144)
249.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada TİGEMe bağlı
işletmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16145)
250.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, TİGEMe bağlı işletmelere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16146)
251.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, EBKnın hayvan ithalatı
için Sırbistan ile yaptığı anlaşmaya ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16147)
252.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, lifli pamuk ithalatına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16148)
253.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, doğal afetlerden zarar gören ekili
alanlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16149)
254.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Tarım Kredi Kooperatiflerince
kullandırılan kredilerin yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16150)
255.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, kırmızı et üretiminde
yaşanan sorunlar ve hayvan hastalıkları ile mücadeleye
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16151)
256.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, hayvancılık sektörünün
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16152)
257.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, süt sektörünün sorunlarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16153)
258.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, çiftçi borçlarının
yapılandırılmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16154)
259.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, İstanbulda yapılması
planlanan üçüncü köprü güzergahına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16155)
260.- Ankara
Milletvekili M. Emrehan Halıcının, internet erişimine
kapatılan sitelere ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16156)
261.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, Yalvaç-Akşehir yolunun yapımına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16157)
262.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Karayolları 11. Bölge
Müdürlüğünün fidan ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16158)
263.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, kamu kurumlarına hizmet veren bir
internet güvenlik şirketine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16159)
264.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, THYde uygulanan personel
politikasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16160)
265.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Eskişehir-Vezirhan arasındaki
tünel çalışmalarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16161)
266.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir yol yapımındaki
kamulaştırma bedellerinin ödenmesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16162)
267.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, bir tren kazasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16163)
268.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, hızlı tren bileti satan bir
internet sitesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16164)
4 Kasım 2010 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını, görevli personel aracılığıyla, üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.06
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.-YOKLAMA
BAŞKAN
Yapılan ilk yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
elektronik cihazla yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz esnaf ve sanatkârların sorunları
hakkında söz isteyen Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzüne
aittir.
Buyurun
Sayın Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün, esnaf ve
sanatkârların sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; yaklaşık sayıları 2 milyonu bulan,
toplumumuzun ve ekonomimizin istikrar unsuru olduğunu kabul ettiğimiz
esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarını dile getirip
sizlerle paylaşmak üzere gündem dışı söz aldım.
Değerli
arkadaşlarım, Esnaf ve sanatkâr kavramı, ekonomik olmaktan
ziyade sosyal bir anlam içerir. Bu meslek grubu, daha çok ekonomideki mikro
kaynakları kullanarak israfı önleyen bir meslek grubudur.
Ekonomimizin ve toplumumuzun orta direğidir. Ekonomi ve toplumun denge
unsuru, vatandaşlık görevlerini yerine getirmede duyarlı, hassas
2 milyon esnaf, eş ve çocukları düşünüldüğünde nüfusumuzun
üçte 1ini oluşturan sessiz topluluk esnaf ve
sanatkârlarımızın sorunlarına maalesef iktidar olarak,
Hükûmet olarak, iktidar partisi olarak kulaklarınızı
tıkadınız. Başınız
sıkıştığında aklınıza gelen
esnafımızın sorunlarını görmemezlikten geldiniz.
AKP
İktidarının yetkilileri ve Sayın Başbakan, bu kürsüde
ya da ellerine geçirdikleri mikrofonlarda KOBİlere şunları
yaptık, KOBİlere bu imkânları sunduk. diyerek övünüyorlar
ancak KOBİ dediğimiz küçük ve orta ölçekli işletmeler, imalat
sanayi sektöründe faaliyet gösteren ve sayıları 200 bin
civarında olan sanayi işletmelerini kapsamaktadır.
KOBİlerin
yüzde 3lük bir kısmı esnaf ve sanatkâr konumundadır.
Diğerleri, KOBİlere sağlanan olanaklardan maalesef esnaf ve
sanatkârımız faydalanamamaktadır.
Esnaflarımızın
çok ciddi sorunları vardır, sıkıntıları
vardır. Esnaf kredi kefalet kooperatiflerine, Halk Bankası
aracılığıyla kredi veriliyor, alacak esnaf maalesef
bulunamıyor. Esnafımızın vergi dairelerine, kamu kurum ve
kuruluşlarına borcu varsa bankalardaki hesaplarına elektronik
posta yoluyla el konuluyor, hesaplarına el konulunca esnafımız
da kooperatiflerden kredi alamıyor ya da herhangi bir sebeple çok eskiden
çeki protesto olmuş, bankalarla icralık olmuş, bu konuda
kırmızı kalemle işlem görmüşse, bugünkü şartları
ne olursa olsun kredi kullanamıyor. Siz düşük faizli kredi vermişsiniz,
kullanacak esnaf olmayınca neye yarar.
Bir taraftan
ekonomik sıkıntılar, diğer taraftan haksız rekabetin
sağlandığı bakkalı, kasabı, manavı,
kamyoncusunu yok eden -maalesef- marketler zinciri de Türkiyenin
gündemindedir. Esnafımız gerçekten çok zor durumdadır.
Bu konuda
şahsıma gönderilen, Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi
Başkanımızın mektubunun bir kısmını sizlerle
paylaşmak istiyorum. Yaşar Tüzün, Bilecik Milletvekili diye,
tarafıma gönderdiği mektup: Şu anda kooperatif olarak kredi
verir hâldeyiz. Kredi kullanacak esnaf kalmadığından, mevcut
esnaf ve sanatkâra da Bilecik Halk Bankası tarafından kredi
taleplerimizin büyük bir bölümü, fi tarihinde senedi protesto olmuş, çeki
karşılıksız çıkmış vesaire sebeplerle kredi
kullandıramıyoruz. Esnaf ve sanatkâra zaten yok gözüyle bakan Hükûmet
esnafa da hiçbir şey vermemeye herhâlde yemin etti. Esnafın siciliyle
ilgili gerekli girişimlerin etkili bir şekilde
yapıldığı kanısında değilim. Hükûmet
tarafından etkili bir girişim yapılsaydı, fi tarihindeki
protestolu senet ve çekler sorulmaz, vatandaşa layık olduğu
krediler Halk Bankası tarafından verilirdi.
Esnaf ve
sanatkârlarımız üçkâğıtçı değildir, vatanına
ve milletine azımsanmayacak topluluklardır.
İnsanlarımıza akıl fikir versin de, öncelikle yüce Rabbim
bu Hükûmetten kurtulmayı nasip etsin. diyerek, bir kooperatif
başkanımızın tarafıma göndermiş olduğu
yazılı dilekçesi değerli arkadaşlarım.
Kooperatiflerimizin
genel durumuna baktığımızda, kuşkusuz onlar da kredi
vermek istiyorlar. Bütçeleri mevcuttur, limitleri vardır fakat bölgesinde
ve kooperatif üyelerinde maalesef esnaf ve sanatkârlarımız daha
önceden borç, çek, kamu borcu, sigorta, banka haczi gibi işlemlerinden
dolayı kredi kullanamamaktadır. Bu durumu göz ardı etmemize
gerek yok. Bu durumu Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, kuşkusuz iktidar
partisi mensupları olarak çözmek zorundasınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz diğer bir
konu, marketler zincirinin artması demek binlerce
esnafımızın piyasalardan çekilmesi demektir. Bunun
getireceği ciddi sıkıntıları şu anda yaşıyoruz
ve görüyoruz. Önümüzdeki süreçte daha da farklı bir şekilde
göreceğiz.
Yine,
değerli arkadaşlarım, bu büyük AVMlerin kurulması, Avrupa
Birliği ülkelerinde, başta İtalyada 1971de, yine Almanyada
1980li yıllarda, yine Fransada 1990lı yıllarda şehir
merkezlerinin, kent merkezlerinin dışına
çıkarılması noktasında yasa çıkartıp,
bunların, alışveriş merkezlerinin kent
dışına çıkması noktasında karar
almışlardır. Oysa bizim ülkemizde, örneğin
Ankaramızda bile hemen Meclisimizin yanı başında,
Eskişehir Yolu üzerinde son iki yıl içerisinde sekiz tane
alışveriş merkezi kurulmuş ve hayata geçmiştir.
Böylesine önemli
.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tüzün.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Son söz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Verdim ama.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Teşekkür edeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Açtım, sadece teşekkür edeceksiniz ama. Yani devam etmeyin.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, Türkiyede 2 milyon
insanımızı oluşturan esnaf ve sanatkârımıza, AKP
Hükûmeti, İktidarı tarafından bakış tarzının
ne olduğunu burada da gözlemliyoruz çünkü böylesine önemli bir konuda
Sanayi ve Ticaret Bakanının burada bulunmayıp esnaf ve
sanatkârlarımıza ne tür katkı vereceğini
anlatamadığı gibi Hükûmet yetkililerinin de buna cevap
veremediğini gözlemliyoruz.
Sayın
Başkana teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı ikinci söz yabancı bankalardan kredi alan
çiftçilerin durumlarıyla ilgili söz isteyen İzmir Milletvekili
Sayın Kamil Erdal Sipahiye aittir.
Buyurun
Sayın Sipahi. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
yabancı bankalardan kredi alan çiftçilerin durumlarına, İzmirin
Foça ilçesi Kozbeyli köyündeki beş yüz yıllık caminin
satılığa çıkarıldığına ilişkin
gündem dışı konuşması
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, size ve yüce Meclise
saygılar sunarım.
Biraz önce
belirttiğiniz konuya geçmeden önce, Meclisin ilgisini çekeceğini
umduğum önemli bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.
İzmirin
Foça ilçesi Kozbeyli köyündeki beş yüz yıllık cami satılık.
Şu anda bilirkişi tarafından fiyat tespiti yapılıyor.
Evet, bu haber yalan değil. Şu anda Foça ve İzmirin en önemli
gündem maddelerinden bir tanesi. 1638 yılında köyün kurucusu bir Türk
beyi, Kuzu Bey tarafından yaptırılmış olan bu cami
şu anda satılık. Evet, Vanda Akdamar Ermeni Kilisesi,
Trabzonda Sümela Rum Ortodoks Kilisesi ayin için peşkeş çekilirken
İzmir Foça Kozbeylide beş yüz yıllık cami
satılık.
Eğer bu cami
satılırsa alternatifler ne olacak? Yandaş bir müteahhit
alırsa tarifesi ne olacak? Eğer bir yabancı tarafından
alınırsa kilise hâline mi çevrilecek? Halk merak içerisinde, infial
içerisinde bunun cevabını AKP Hükûmetinden bekliyor. Döneminde 37 bin
kilise ve kilise ev açan AKP Hükûmeti, beş yüz yıllık Kozbeyli
Camisini satılığa çıkarmış durumda. Yüce Meclisin
bilgilerine sunarım.
Konumuza dönelim.
AKPnin yanlış tarım politikalarıyla tarım ve
hayvancılık alanında Türkiye genelinde olduğu gibi
İzmir ilinde de sorunlar yaşanmaktadır. Birçok özelliğinin
yanında tarım kenti de olan İzmirin bereketli ovalarında,
tarih boyunca tüm uygarlıklarda refah içerisinde yaşayan insanlar,
bugün Egenin, İzmirin çiftçisi ve besicisiyle fakirlik
sınırından açlık sınırına
itilmişlerdir. 2008 ve 2009 yıllarında 1 kilogram yem
fiyatı neredeyse 2 kilogram süt fiyatına çıkmış,
besicinin feryatları duyulmazdan gelinmiş, iflasa mahkûm olan besici
damızlık hayvanları kesime göndermiş. İzmir Ticaret
Borsası, Egeli üreticiler adına, besiciler adına, Doğu ve
Güneydoğu Anadoluda uygulanan besicilikle ilgili hibe desteğinin
Türkiye geneline yaygınlaştırılmasını talep
etmiş, o da duymazdan gelinmiş. Et fiyatları artmış,
İzmirli besiciden esirgenen destek, et ithali için yabancılara
ödenmiş. Tarımda çiftçinin girdileri sürekli artmış. 3
liranın üzerine çıkan mazot alınamaz, tarla sürülemez hâle
gelinmiş; İzmir çiftçisi tarımda ilaç ve gübreyi kullanamaz hâle
gelmiş. Bildiğiniz gibi gübre fiyatları son bir yılda yüzde
30 arttı. Derken kuraklık baş göstermiş, su kuyuları
elektrik tüketmeye başlamış. Ama elektrik ucuzlayacağına,
çiftçiyi âdeta soymak için gecikme zamlarıyla canından
bezdirmiş.
Geçen yıl
gene bu Mecliste gündem dışı konuşma ve soru önergesiyle
gündeme getirdiğim bir konu vardı: Menemen Doğaköyde ziyaretim
esnasında bir elektrik faturası elime geçmişti. Çiftçinin
elektrik borcu 50 lira ama gecikme zammı tahakkuku 805 lira 98 kuruş.
Yanlış işitmediniz, çiftçinin borcu 50 lira, gecikme zammı
805 lira 98 kuruş. Cereyan eden yer, İzmir Menemen Doğaköy.
Ödeyemeyenlerin elektrik saatleri sökülüyor ki şu anda Egede elektrik
saatlerinin sökülmesine devam ediliyor ve bir de, ayrıca açma parası
isteniyor.
Zor duruma
düşen İzmirli çiftçi ve besici ne yapmış? Borç
batağına düşmüş. Eskiden bu ülkenin Ziraat Bankası ve
tarım kredi kooperatiflerinden borç alan İzmirli çiftçi, AKPnin
yabancıya sattığı bankaların tuzağına
düşmüş. Menemenli, Kınıklı, Bergamalı,
Kirazlı, Tireli, Ödemişli, Bayındırlı çiftçi ve
besici, yabancı iştirakli bankaların âdeta zorla,
kandırarak, bin bir reklam ve aldatmayla verdikleri borç verme tuzaklarına
düşmüş. İzmirin çiftçileri, dedelerinin yabancılardan
kanla kurtardığı topraklarını, aynı
yabancıların bankalarına ipotek
karşılığı borçlanmışlar. Yunan bankası
hâline getirilen Finansbank, yine aynı şekilde Denizbank, aylık
yüzde 3leri, 4leri bulan faizleriyle, İzmirin kendilerinden
kurtulmuş topraklarını şimdi Türk çiftçisinden ipotek
karşılığı hacizle almaktalar.
Tirenin elli
dört köyünde çiftçilerin büyük kısmı tarlalarını
yabancı bankalara ipoteklemiş; Derebaşı, Alacalı,
Dibekçi, Eğridere, Mahmutlar, Somak, Büyükkale, Topalak, Akmescit ve daha
onlarcası.
Kiraz ilçesinde
52 köyden 31 tanesinde yine tarlalar yabancı bankalara ipotekli. Karaburç,
İğdeli, Akpınar, Haliller, Ören ve Çayağzı köylerinde
ise neredeyse köylerin tamamı şu anda yabancı bankalara ipotekli
durumda.
Gelelim Gediz
Ovasındaki Menemen ilçesinin köylerine
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, bir dakika ek süre verdim.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Menemen ilçesinde ise başta Tuzçullu, Emiralem,
Seyrekköy, Ulucak, Koyundere, Çavuşköy, Musabey, Kesikköy, Maltepe ve
Yanıkköy, Foçanın Gerenköy sakinleri, yabancı bankaların
ipoteğiyle topraklarının çoğunu yabancılara haciz
karşılığı vermenin ıstırabını
yaşamaktalar.
İşte,
Türkiyenin değil, dünyanın en bereketli topraklarında Küçük
Menderes havzasında, Gediz Ovasında, Bakırçay havzasında
İzmirli çiftçinin, besicinin durumu bu.
Şimdi,
İzmirin çiftçileri, besicileri, süt ürecileri AKP İktidarına
soruyorlar:
Bizden esirgenen
destek neden yabancıya verildi?
Kanla
yabancıdan kurtarılan Ege topraklarının -ipotek
karşılığı- aynı yabancılara ipotek edilmesi
ve haczi karşısındaki tavrınız ve tepkiniz nedir?
Özellikle
İzmirde yaygınlaşan bu ipoteklerin, bu hacizlerin ardında
topraklarımız üzerindeki yabancı emellerin, siyasi hedeflerin
payı var mıdır? Varsa Hükûmet nerede?
Evet, ben Ege
çiftçisinin feryadını burada dile getirdim.
Sayın
Başkan, söz verdiğiniz için size teşekkür eder, yüce Meclise
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Sipahi.
Gündem
dışı üçüncü söz hayvancılık sektörünün sorunları
hakkında söz isteyen Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet
Serdaroğluna aittir.
TAHA AKSOY
(İzmir) Sayın Başkan, söz istemiştim.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, Taha Bey sisteme girdi ama görmediniz.
BAŞKAN
Şimdi, 4 kişi sisteme girdi. Biliyorsunuz, ben, üç gündem
dışı konuşmanın sonrasında 60ıncı
maddeye göre söz veriyorum. Sırayla hepinize söz vereceğim.
Buyurun
Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun,
tarım ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarım ve hayvancılığımızın
sorunları hakkında gündem dışı söz aldım. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle ifade
etmeliyim ki ülkemiz tarımda ithal cenneti olmuştur. 2002
yılında 3,5 milyar dolar ithalat yapan Türkiye, bugün 10,5 milyar
dolar tarım ürünleri ithalatı yapmaktadır. Hep söylediğim
gibi, geçen sekiz yılda 56 milyar dolar yabancı çiftçinin cebine
gönderilmiştir. Bu 56 milyar dolar çiftçimizin cebine girseydi borcu ve
harcı olmayacaktı.
Dünyada
tarımın önemi artarken Türk tarımını dışa
bağımlı hâle getiren Tarım Bakanının mutlaka ve
acilen istifa etmesi gerekir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin yanlış tarım ve hayvancılık
politikaları sonucunda sekiz sene önce et ve canlı hayvan ihraç eden
Türkiye bugün canlı hayvan, et ve hatta süt ithal eder duruma
gelmiştir. Bütün ikazlarımıza rağmen, açılım
zırvasının bir ayağı olarak Doğu ve
Güneydoğu Anadoludaki toplam yirmi beş ile
hayvancılığa hibe desteği getirip diğer
bölgelerimizdeki hayvancılığa en büyük darbeyi bizzat Tarım
Bakanı vurmuştur. Dolayısıyla, hayvancılık
üzerinden bölgecilik yapan, hayvancılığı teröre kurban eden
Tarım Bakanının derhâl istifa etmesi gerekir.
Değerli
milletvekilleri, hangi birini anlatalım şaşırmaktayız.
Kurban Bayramı öncesinde şap hastalığı bahane edilerek
Anadoludan Trakyaya hayvan nakli durdurulmuştur. Oysa şap Trakyada
da görülmüştür. Bu karar her sene İstanbulun kurban
ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan başta
Kastamonu ve Anadoludaki hayvan üreticilerini mağdur etmiştir.
Şap bahanesiyle Anadolu çiftçi ve besicisine büyük kazık atan,
ithalatla dövizin dışarı gitmesine, birilerinin çıkar
sağlamasına vesile olan Tarım Bakanının derhâl istifa
etmesi gerekir. Sayın Bakan bilmelidir ki şap bahanesiyle ithal
edilen kurbanlıklardan kimin nemalandığını, kimin çıkar
sağladığını didik didik
araştıracağız, biz bu işin peşini de bırakmayacağız.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan Hayvan varlığımızda
eksilme yok, spekülasyon var. diyor. Lâmı cimi yok, hayvan
varlığımız AKP döneminde ciddi bir şekilde
azalmıştır. Şayet hayvan varlığımızda
azalma yoksa, soruyorum: Neden 450 bin kurbanlık, binlerce angus ve hatta
dondurulmuş et ithal ediliyor? Azalma yok. diyen Bakanın elindeki
rakamlar gerçek hayvan sayısını değil, devletten destek
alan küpe sayısını göstermektedir. Yıllardır
yaptığımız uyarılar kulağınıza küpe
olmadı ama hayalî küpeler maalesef bu ülkede teşvik oldu. Küpeler var
ama küpelerin takıldığı hayvanlar ortada yok. Doğu ve
güneydoğuda küpe üzerinden büyük yolsuzluklar yapılmaktadır.
Örnek mi? İşte, Iğdır Tarım İl Müdürü küpe
yolsuzluğundan dolayı görevinden alınmıştır,
tutuklanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan besicileri spekülasyonla suçlayarak
başarısızlığını örtmeye
çalışmaktadır. Soruyorum: Ülkeyi ete, süte, sebzeye, meyveye,
tahıla muhtaç eden bir bakan istifa etmek için daha neyi bekler?
Değerli milletvekilleri, tarımsal ithalat yoluyla 56 milyar
doları yabancı çiftçinin cebine aktaran bir Tarım Bakanına,
Bulgaristanın 7 liralık etini vatandaşına 35 liradan
yediren bir Tarım Bakanına, halkına domatesi bile taneyle
aldıran bir Tarım Bakanına İstifa et. demekten başka
ne söyleyebiliriz? Ve yine, narenciyenin yollara dökülmesine neden olan bir
Tarım Bakanına, Kurban Bayramı için ne idiği belirsiz 450
bin hayvan ithal eden bir Tarım Bakanına
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
MEHMET
SERDAROĞLU (Devamla)
hayvancılık destekleri yoluyla bölgeler
arası ayrımcılık yapan bir Tarım Bakanına,
Kastamonulu pancar üreticisinin pancarını fabrikaya teslim etmek için
günlerdir kuyrukta gâvur eziyeti çekmesine göz yuman bir Tarım
Bakanına söylenebilecek bir tek söz vardır: Sayın Bakan, durmak
yok, yolun sonu, derhâl ama derhâl istifa edin. diyor, yüce heyetinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.
60ıncı
maddeye göre pek kısa söz talepleri vardır. Kendilerine söz
vereceğim.
Sayın Köse
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin,
esnafın sorunlarının incelenmesi konusunda bir
araştırma komisyonu kurulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Esnafın
sorunları başlı başına incelenmesi gereken bir konudur
ve bu konuda mutlaka bir araştırma komisyonu da kurulması
gerekir. Tüm Türkiyede olduğu gibi Adıyaman esnafı da bu konuda
krizden en çok mağdur olanların başında gelmektedir.
Esnafımız
hâlâ toparlanamadı. Bu süreçte, esnaf, Hükûmetten yeterli desteği de
göremedi. Cansuyu kredisi de bu anlamda yetersiz kalmıştır. Kriz
dönemlerinde bankaların kara listesine giren esnafın, yeniden borç
yapılandırmasından yararlansa bile kredi alması
kolaylaşmıyor. Başka bir ifadeyle, esnafımız sicil
affı bekliyor. Hükûmetin bir an önce çalışma yapması
gerekmektedir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek vermeye
hazırız.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Sayın
Güvel
2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, uygulanan
yanlış tarım politikaları sonucu çiftçilerin devlet, özel
ve yabancı bankalardan kullandıkları krediler nedeniyle
yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, uygulanan yanlış tarım politikaları
sonucunda girdi maliyetlerindeki artışları karşılamak
çiftçilerimiz için artık olanaksız bir hâle gelmiştir. Pek çok
üreticimiz devlet bankalarına ve özel bankalara ciddi miktarlarda borçlu
durumdadırlar. Bu bankalar arasında yabancı sermayeli bankalar
da bulunmaktadır. Söz konusu bu bankaların
kullandırdıkları tarımsal kredilerin miktarı, yerli,
özel sermayeli bankaların kullandırdıkları kredilerden daha
fazladır. Ancak önemli olan, çiftçilerimizin bu ya da şu bankadan
kredi kullanmasından öte, bu kredilerin ödenebilmesi sorunudur.
Üreticilerimiz bu kredileri geri ödeyememektedirler çünkü dünyanın en
pahalı mazotunu, en pahalı gübresini kullanmaktadırlar. Üreticilerimiz
bu nedenle topraklarını kaybetme tehlikesiyle karşı
karşıyadır. Bu konuda acilen önlem alınması
gerekmektedir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak
3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın,
Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan yapılandırma
tasarısından çiftçilerin çok faydalanamayacağına ve
Aydın ilinde üretilen incir, pamuk ve zeytin üreticilerinin
sıkıntılarına ilişkin açıklaması
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle,
Hükûmetin önünde, Plan ve Bütçeye gelen yapılandırma
tasarısı var. Tabii ki Türk çiftçisi bundan çok faydalanamayacak
çünkü çok perişan bir durumda.
Ben, Tarım Bakanının burada
olmayışını hayretle karşılıyorum. Aydın
olarak da üç önemli ürünü gündeme getirmek istiyorum.
Bunlardan en
önemli problemi olan, incir: Dünya pazarlarının yüzde 60ı
Türkiye'nin elindedir ve Türkiye'nin de üretiminin yüzde 80i Aydında
yapılmaktadır ama incircimiz perişan hâldedir.
Bakanlıklardan günlerdir problemin çözümüyle ilgili randevu talep
etmelerine rağmen, nasıl ki Bakan burada bulunmuyorsa onlar da Bakana
ulaşamamaktadırlar.
Pamuk: Önemli bir
üründür, dünyadaki gelişmelerden dolayı Türkiyede fiyat biraz yüz
güldürmüştür ama odalarımız şikâyetçidir; tüccarın
aldığı pamuğa prim verilmemektedir. Tüccarın aldığı
pamuğa primin verilmemesi, kontrol mekanizmasının
kurulamayışı âdeta çırçırcıyı fiyatta tekel
durumuna getirmektedir çünkü primi alabilmek için çırçırcıya
teslim etmek zorunda kalmaktadır üretici. Bunun düzeltilmesi gerekmektedir.
Zeytin:
Sayın Başbakan referandum sürecinde Altı yıldır 3,5
liradan zeytinyağı yiyor, raflarda, Türk milleti. Bundan halkım
memnun. dedi ama zeytinyağı üreticisinin ne durumda olduğunu
hiç düşünmedi. 3,5 liraya yeniyor zeytin ama bunu üreten nasıl
üretiyor, kaça üretiyor, hangi zorluklarda? Tabii ki tarım tabiata
açık yapıldığı için, bir sinek tebelleş oldu
zeytinin başına, zeytin üretimimizde de çok büyük
sıkıntılar var.
Dolayısıyla
böyle bir gündemde Tarım Bakanından randevu
alınamamasını ve çözüm bulacak diğer bakan
arkadaşlardan randevu alınamamasını, Aydın ziraat
odaları adına, ben, tekrar sayın bakanlardan talep ediyorum ve
ısrarla, tarımın problemlerinin çözülmesini diliyorum.
Teşekkür
ediyorum söz verdiğiniz için.
BAŞKAN
Sayın Aksoy
4.- İzmir Milletvekili Taha Aksoyun, Foça Kozbeylide
satılığa çıkarıldığı söylenen camiyle
ilgili haberin asılsız olduğuna ilişkin
açıklaması
TAHA AKSOY
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Gündem
dışı bir konuşma yapan İzmir Milletvekili Sayın
Erdal Sipahi, yurt içinde ve yurt dışında bütün kültür
mirasımıza büyük bir duyarlılıkla sahip çıkılan
AK PARTİ İktidarı döneminde, İzmirin Foça ilçesindeki
Kozbeyli tarihî camisinin satılığa
çıkarıldığını söyledi. Ben de bu haberi büyük
şaşkınlıkla karşıladım, derhâl İzmir
Valisini aradım ve bu bilginin tamamen yanlış bir
bilgilendirmeye dayandığını öğrendim. Bunu yüce
Meclisin bilgilerine sunuyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Sayın Yıldız
5.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, 3-9 Kasım Organ Nakli Haftasına
ilişkin açıklaması
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, içinde bulunduğumuz hafta, 3-9 Kasım, Organ Nakli
Haftası. Bu vesileyle ben söz almış bulunuyorum.
Türkiyede ilk
böbrek naklini 1975 yılında, yani otuz beş yıl evvel 3
Kasımda Sayın Profesör Doktor Haberal yaptı. Ondan sonra, 3-9
Kasım Organ Nakli Haftası olarak kutlanıyor ama ne yazık ki
Profesör Mehmet Haberal şu anda hapiste ve bu hizmetten yoksun
bırakılmış durumda. Gene, organ naklinde
çığır açan Malatya Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu da
tutuklu, bunu da bilgilerinize sunuyorum.
Organ naklinde
asıl sorun, kadavradan nakil olmasıdır. Bütün dünya kadavra
nakillerini artırdı, bunun için yeni düzenlemeler yaptı. Bu
nedenle, beyin ölümlerinin bildirilmesi gerekir, Hükûmetin, Sağlık
Bakanının veya ilgili kuruluşların beyin ölümlerinin
bildirilmesi için yeni düzenlemeler yapıp, organ nakillerini, kadavra
nakillerini artırmak gerekir. Bu nedenle, milyonlarca dolarlık
tasarrufta bulunacağız çünkü diyalizde harcanan malzemeler, diyalizde
kullanılan malzemeler ithalle geliyor. Eğer nakil olursa biz
milyonlarca dolar tasarrufta bulunmuş olacağız.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Varlı
6.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının,
tarım ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin
açıklaması
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Az önceki
konuşmacı arkadaşlarımız hem çiftçilerimizin hem
hayvancılık yapan üreticilerimizin
sıkıntılarından bahsettiler. Yıllardan beridir burada
özellikle hayvancılıkla ilgili girdilerin çok pahalı
olmasından dolayı, hayvancılığın çok
gerileyeceğini, hayvan sayısının çok
azalacağını söyledik ama Tarım Bakanı her
defasında, hayvancılığın çok iyi gittiğini, süt
üretiminin arttığını, et üretiminin
arttığını söyleyerek âdeta bizi yalanladı ama gelinen
nokta ortada, şu anda Türkiye et ithal ediyor ne yazık ki,
kurbanlık koyun ithal ediyor ne yazık ki.
Şimdi
önümüzde bir tehlike daha var. Gübre fiyatları buğday ekim döneminde
aşırı derecede artıyor, birdenbire pahalanıyor.
Şu anda Çukurova çiftçisi buğday ekmiyor, İç Anadoluda belki
mecburiyetten dolayı ekim fazlalılığı olabilir ama
Çukurova çiftçisi buğday ekmiyor. Önümüzdeki yıl eğer bir
tahıl sıkıntısı da yaşarsa Türkiye bu çok ağır
maliyetlere mal olur. Onun için, gübre fiyatlarının ve mazot
fiyatlarının bir an evvel çiftçinin lehine kontrol altına
alınması gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Kanser Hastalığı Konusunun
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığınca tespit edilen komisyon üyelerinin 9-13
Kasım 2010 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletlerinde inceleme ve
araştırmalarda bulunma talebinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1335)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kanser Hastalığı Konusunun
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun yurt
dışında inceleme çalışması yapabilmesi, gidecek
Komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla
Genel Kurulun 27/10/2010 tarihli 12 nci Birleşiminde
kararlaştırılmıştı.
Adı geçen Komisyonun aşağıda adı,
soyadı ve seçim bölgesi yazılı üyelerinin, 09-13 Kasım 2010
tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri'nde inceleme ve
araştırmalarda bulunma talebi Başkanlığımızca
uygun bulunmuştur.
Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı Seçim
Bölgesi
Kemalettin Aydın Gümüşhane
Gönül Bekin Şahkulubey Mardin
Tansel Barış Kırklareli
Fatoş Gürkan Adana
Abdurrahman Arıcı Antalya
Cafer Tatlıbal Kahramanmaraş
Sacid Yıldız İstanbul
Osman Durmuş Kırıkkale
Hamit Geylani Hakkâri
BAŞKAN Bilgilerinize
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bunlar ne
incelemesi yapacaklarmış?
BAŞKAN Kanser incelemesi yapacaklarmış.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama çok gidiyor yani herhâlde çok büyük bir
para gidecek.
BAŞKAN Vallahi yani daha evvel, Sayın Genç, siz burada
oturdunuz, ben bunları sadece okutmak zorundayım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama, devlete yazık yani devletin
parasının bu kadar harcanmaması lazım.
BAŞKAN Bir şey demiyorum da ben okutmak
mecburiyetindeyim biliyorsunuz.
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Siirt Milletvekili Osman
Özçelik ve 19 milletvekilinin, yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzluk
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/905)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzlukların bütün
boyutlarıyla araştırılıp açığa
çıkartılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırmasını arz
ederiz.
1) Osman Özçelik (Siirt)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Usulsüzlük, genel anlamıyla maddi bir çıkar
sağlamak amacı ile görevin kötüye kullanılması,
yasaların çiğnenmesi ve kimi yakın çevrelerin fırsat
eşitliğini bozacak biçimde desteklenmesi gibi unsurlardan oluşan
suçların genel tanımıdır.
Belediyelerdeki yolsuzluk iddiaları son yıllarda
sıkça basının gündeminde yer almaktadır. Kamuoyunda
"Belediyeler" ve "Yolsuzluk" kavramları neredeyse
birbirini tamamlayan kavramlar haline gelmiştir.
İçişleri Bakanlığı
Müsteşarlarından Zekeriya Şarbak, katıldığı
bir toplantıda Belediyelere ait bazı yolsuzluk istatistiklerini
şu şekilde açıklamıştır.
2006 yılında belediyelere yönelik 7 bin 817 yolsuzluk
ihbarı yapıldı.
Belediyelere yönelik yolsuzluk ihbarları, 2000-2007 döneminde
en yüksek seviyeye ulaştı.
2007 yılında yapılan 10 bin 245 yolsuzluk
şikâyetinin 346'sı ön incelemeye tabi tutulurken, 168 yolsuzluk
iddiası için soruşturma izni verildi. Geçen yıl, belediyelere
yönelik 7 bin 817 yolsuzluk ihbarı geldi. Bunlardan 487'si ön incelemeye
alındı. 157 iddia için soruşturma izni verildi.
Geçen 7 yıldan seçilen örnek dosyalar göz önüne
alındığında, belediyelere yönelik yolsuzluk soruşturma
konularının başında imar izinleri geldi.
Soruşturmaların yüzde 40'ı imar, yüzde 23'ü ihale
ve yüzde 11'i personel işlemleri konusundadır.
Basına da yansıyan dikkat çekici gelişmelerden
bazıları ise şu şekildedir.
Elazığ Belediye Meclisi Raporunda, bazı firmalara
ihalelerde öncelik tanındığı, belediyeye gelen 3 milyonluk
Avrupa Birliği Fonu'nun nereye harcandığı gibi konularla
ilgili denetim sonuçları savcılığa intikal etmiştir.
Bolu Belediye Başkan Yardımcısı İhsan
Ağcan ve Zabıta Müdürü Mahmut Kaya, Sincan Cumhuriyet
Başsavcılığının talimatı üzerine Etimesgut
Belediyesi'nin düzenlediği park ve bahçe ihalelerinde yolsuzluk
iddiaları kapsamında yapılan operasyonda gözaltına
alınmıştır.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin "Ahmet
Piriştina" adına verdiği eğitim bursunda yolsuzluk
yapıldığı iddiaları üzerine başlatılan
soruşturmada, ilk belirlemelere göre 165 öğrencinin hak etmeden
burstan faydalandırıldıkları tespit edilmiştir.
Ankara Emniyet Müdürlüğünün 'Bazı İhalelerde
Yolsuzluk Yapıldığı' iddiasıyla
başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına
alınan Etimesgut Eski Belediye Başkanı Serhat Kemal Yılmaz
tutuklanmıştır.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak,
hakkındaki yolsuzluk soruşturması nedeniyle İçişleri
Bakanlığı tarafından görevinden
alınmıştır.
Çankaya Belediyesinde çalışanların
maaşlarından elde edilen "promosyon üzerinden yolsuzluk
yapıldığı" iddiası ile 15 kişi
gözaltına alınmıştır.
Tuzla'ya bağlı Akfırat belde belediyesindeki
yolsuzluk iddialarına ilişkin gözaltına alınan 19
kişi, savcılığa sevk edilmiştir.
Trabzon Belediyesi'nin 2006 ve 2007 yılı kira
gelirlerinin bir kısmının belediye hesaplarına
girmediği, Meclis Denetim Komisyonu'nun denetiminde yolsuzluğun
ortaya çıkarılmasıyla birlikte paranın faizleriyle belediye
hesaplarına geçirildiği ortaya çıkmıştır.
Kars Belediye Meclisi Komisyonu yaptığı denetim
sonucuna göre, ihalelerde usulsüzlük yapıldığı, alınan
malın maliyetinin değerinden çok gösterildiği, ihtiyaçtan fazla
mal alımına gidildiği, personelin aktif
çalıştırılmadığı, personelden
bazılarına fazla mesai yazıldığı tespit
edilmiştir.
Manisa Belediye Başkanı, kendilerinden önceki yönetimin
(2005-2009 yılları arası) usulsüzlüklerini ortaya
çıkardıklarını iddia etmiş, konu ile ilgili olarak
internet sitesinde yaptığı açıklamada, Gelir Servisi'nde
234 bin TL tutarında zimmete para geçirme olayı ortaya
çıkarıldığını ve sorumlu personeller
hakkında soruşturma talebiyle Manisa Valiliği'ne yazı
gönderildiğini, Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç
duyurusunda bulunduklarını kamuoyuna duyurmuştur.
Benzer örneklerin daha da çoğaltılabilmesi mümkündür. Bu
gelişmeler doğrultusunda yerel yönetimlerde yaşanan
yolsuzlukların bütün boyutlarıyla
araştırılmasına, önleyici yeni yasal düzenlemelerin
tespitine ihtiyaç vardır. Bu amaçla Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
2.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin, demokratik açılım sürecinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/906)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hükümetin geçen yıl başlattığını açıkladığı
açılım sürecinin bir türlü açılıma dönüşememesi,
demokratik adımların atılamaması ve
çatışmalı ortamın yeniden başlamasının
nedenlerinin bütün boyutlarıyla araştırılarak,
alınacak önlemlerin ve yürütülecek politikaların belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Hasip Kaplan (Şırnak)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün "güzel
şeyler olacak" demesi ile başlayan, AK Parti Hükümetinin
önceleri "Kürt Açılımı" sonra da "Demokratik
Açılım" "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi"
olarak adını değiştirdiği, proje nedeniyle koordinatör
olarak görevlendirilen İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalay'ın emek ve meslek örgütleri, aydınlar, sanatçılar,
siyasetçiler, siyasi partilerle yaptığı görüşmeler
sonrası kapsam ve içeriği belirlenemeyen ve zamana yayılan
çalışmalar tıkanma noktasına gelmiştir.
"Dağdakileri indireceğim" derken, Habur'dan
gelen "Barış gruplarının" önce serbest
bırakıldığı, sonra tutuklandığı,
DTP/BDP üye, yönetici ve belediye başkanları dahil 1600 kişinin
KCK soruşturmaları adı altında tutuklandığı,
operasyonların hız kesmediği, Doğu ve Güneydoğu
bölgesinde yaygın insan hakları ihlalleri
yaşandığı bir süreç sonucunda PKK'nın tek taraflı
ateşkes sürecini sona erdirmesi ile ülke çapında yaygın
çatışmaların çıktığı tehlikeli bir sürece
gelinmiştir.
12 Eylül askeri darbe Anayasasının tamamının
değiştirilmesi yerine, kısmi yama bir değişikliğe
gidilmesi, militarist kurumların lağvedilmemesi, MGK'nın, YÖKün
ırkçı, tekçi anlayışın kaldırılmaması,
Kürtçe ana dilde yayın/eğitim yasağının sürdüğü,
anayasal vatandaşlığın tanımının etnisiteden
arındırılmadığı, farklı kültür, inanç
gruplarına ayrımcılığın sürdüğü dikkate
alındığında;
Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında
değişikliğe gidilmediği, yüzde on seçim barajı, yüzde
yedi hazine yardımı barajının korunduğu, AB
reformlarının uygulanmadığı Terörle Mücadele Kanunu,
TCKnın 215, 216, 220, 301 gibi maddeleri ile yasakların
sürdüğü, bölgesel dengesizliklerin giderilmediği görülmüştür.
Askeri vesayetin yanı sıra yargı vesayetinin
geliştiği, demokratik toplum olmanın gereklerinin yerine
getirilmediği, hükümetin milliyetçi propaganda sonucu yaklaşan
seçimler nedeniyle geri adım attığı, beceriksizliğini,
kırılan basiretini, diyalog süreçlerini kapatarak sorumluluğu
BDPye atmaya çalıştığı dikkate
alındığında; Osmanlı'dan Cumhuriyete miras kalan
"Kürt Sorunu" "asayiş sorunu" olarak ele
alındığı, teşhisinde yanılgıya
düşüldüğü, sorunun çözümünün askere havale edildiği, çözümün
demokratik siyaset ve Meclis dışında dışarıda
arandığı ülkenin acılı bir sürece girdiği
dikkatleri çekmektedir.
İnsan hakları, hukuk, temsil, demokrasi sorunu olarak
Kürt sorununun çözümü tarih, sosyoloji, kültür/kimlik, ekonomi ve siyasi
platformlarda aranması gerekirken, çözüm projeleri sunamayan partilerin,
tezkere/operasyon, inkâr, yanlışında ısrar ettikleri
görülmektedir.
Açılım süreci neden açılamadı? Paketin içi
neden doldurulamadı? Neden çözüm bulunamadı? Sorun neden Mecliste
tartışılmıyor? Neden acılı bir sürece gidildi?
Hükümet nerede hata yaptı? Kısa, orta ve uzun vadede ne yapmak
lazım? İşte tüm bu soruların cevaplanması,
acılı çatışma sürecinin sona erdirilmesi için meclis
araştırması açılması ve bir araştırma komisyonu
kurulması gerekmektedir.
3.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 19 milletvekilinin, organ nakli ve organ
bağışı konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/907)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde organ nakillerinde ve organ
bağışındaki sorunların araştırılarak,
alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
4) Hüseyin Yıldız (Antalya)
5) Hasan Çalış (Karaman)
6) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
7) D. Ali Torlak (İstanbul)
8) Rıdvan Yalçın (Ordu)
9) Ahmet Orhan (Manisa)
10) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
11) Beytullah Asil (Eskişehir)
12) Recep Taner (Aydın)
13) Akif Akkuş (Mersin)
14) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
15) Yılmaz Tankut (Adana)
16) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
17) Cemaleddin Uslu (Edirne)
18) Mehmet Günal (Antalya)
19) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
20) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
Gerekçe:
Organ nakli; vücutta görevini yapamayan bir organın yerine
canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı
görevi üslenecek bir organın nakledilmesi işlemidir.
Organ bağışı ise, bir kişinin hayatta
iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku
ve organlarının başka hastaların tedavisi için
kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesidir.
Tıp 20. yüzyıla gelene kadar pek çok değişim
ve gelişme göstermiştir. Uygulamalar sırasında pek çok da
olağanüstü hâllere tanık olundu. Ama artık bir konu çok iyi
bilinmektedir. O da yaşam ve ölümün ne olduğu. Ölüm konusunda
artık bir tereddüt taşımıyoruz. Hele de bazı testler
yapıldıktan sonra ölümün kesinliği kuşku götürmez bir
gerçektir. Defnettiğimiz bir insan ne kadar ölüyse beyin ölümü
gelişmiş bir insan da o kadar ölüdür. Bugüne dek ölmüş,
defnettiğimiz bir insanın yaşama geri dönmesi gibi bir mucize
nasıl gerçekleşmediyse, bundan sonra da böyle bir mucize
gerçekleşemez. Tıpta mucizelerin gerçekleştiği pek çok alan
olmasına rağmen ne yazık ki ölüm bunlardan birisi değildir.
Bugüne kadar basında bazı spekülasyonlara zaman zaman rastlanmasına
rağmen hiçbir beyin ölümü ve ölüm vakasının yaşama dönmesi
söz konusu olmamıştır.
İyilik yapmanın belki de en açık
karşılığıdır organ bağışı
yapmak. Yaşamımızda davranışlarımızı
yönlendiren itkilerin içinde en önemlilerinden birisi belli bir yarar
ummaktır. İyilik yaparken bile bir yanımızla bu
iyiliğin bize bir şekilde dönmesini umarız.
Yaptığımız iyilikten karşımızdakinin ve
diğer insanların bir şekilde haberdar olması ve bize borçlu
hissetmesi karşı konulamaz bir istektir. Oysaki bir
davranışın tam anlamıyla iyilik sayılabilmesi için
hiçbir şekilde karşılığının olmaması ve
habersiz olması gerekir.
Ülkemizde yakınını kaybedip organ
bağışı ile ilgili soruyla karşılaşan
insanlardan neredeyse yarısı yakınlarının
organlarını bağışlama cesaretini ve olgunluğunu
göstermişlerdir. Bu durum her konuda başta giden ABDnin bile organ
bağış oranının üzerindedir.
Bu bizim insanımızın sağduyusunu ve
yüreğini en açıklıkla ortaya koyan bir değerdir. Ülkemizde
asıl yetersizliğin beyin ölümlerinin tespiti konusunda olduğunu
artık anlamış bulunmaktayız.
Organ bağışı konusunun bir diğer yönü ise
sosyoekonomik düzeyi düşük kesimde bağış
oranlarının çok daha yüksek oranda gerçekleşmiş
olması. Hiçbir maddi çıkar olmamasına karşın böyle bir
sonucun ortaya çıkması da hayli ilginçtir. "Acaba ekonomik
yönden iyi durumda olup, daha yüksek eğitim imkânları buldukça,
insanlıktan uzaklaşılıyor mu?" sorusu ister istemez
insanların aklına geliyor.
İnanıyoruz ki; güven ve bilgilenme sorunu
halledilebilirse, ülkemiz dünyada organ bağışı konusunda en
gelişmiş ülke olacaktır.
Diğer bir gerçek de ülkemiz sağlık
çalışanlarının bu konuda tam bilgi sahibi
olmamalarıdır. Ülkemizin kadavradan organ bağışı
ve nakli konusunda en zayıf noktası ne yazık ki bu. Bugüne kadar
tıp ve sağlık personeli eğitiminde teknik unsurları ön
plana çıkarıp sosyal yönden yeterli bilgilenmenin
sağlanamamış olması bunun en önemli nedeni. Bir
şekilde organ nakli merkezlerinde çalışmış olanlar
dışında, beyin ölümü tespitlerinin önemini kavramış ve
bu konuda hassasiyet gösteren hekim sayısı ne yazık ki çok az.
Doktorlar karşılarında görmedikleri ve kendi takipleri
altında olmayan bir hastanın yaşamı konusunda henüz yeterli
duyarlılığı göstermekten uzaklar. Bu nedenle
çalışmaların ve eğitim programlarının ilk
basamağında halktan önce sağlık çalışanları
yer almalıdır.
Konunun TBMM tarafından da araştırılması
organ nakli ve organ bağışı konusunda ülkemizi ve
halkımızı çok daha iyi yerlere getirecektir.
Önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.
4.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 19 milletvekilinin, meslek hastalıkları konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/908)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde son yıllarda Meslek Hastalıklarındaki
hızlı artışından meydana gelen ölümlere
karşı alınması gereken tedbirler amacıyla
Anayasanın 98. İçtüzüğün 104. ve 105. Maddeleri gereğince
Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
4) Kürşat Atılgan (Adana)
5) Ali Uzunırmak (Aydın)
6) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
7) Mithat Melen (İstanbul)
8) Necati Özensoy (Bursa)
9) Yılmaz Tankut (Adana)
10) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
11) Şenol Bal (İzmir)
12) Mümin İnan (Niğde)
13) Zeki Ertugay (Erzurum)
14) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
15) Hasan Özdemir (Gaziantep)
16) Rıdvan Yalçın (Ordu)
17) Recep Taner (Aydın)
18) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
19) Alim Işık (Kütahya)
20) Akif Akkuş (Mersin)
Gerekçe:
Meslek hastalıkları, bazı iş kollarında
çalışan kişilerde, işin niteliğine ya da
çalışma koşullarına bağlı olarak ortaya
çıkan hastalıklardır. Günümüzde meslek
hastalıklarının ve bu tip hastalıklara yol açan iş
kollarının sayısı oldukça fazladır. Bu alandaki
çalışmalar sürdürüldükçe bu sayı daha da artmaktadır. Bugün
doktorlar, bir insanın mesleğinin tanı açısından
önemli bir ipucu olduğunu bildiklerinden, kendilerine başvuran
hastalara mutlaka ne iş yaptığını da sorarlar.
Maalesef ülkemizde meslek hastalığına yakalanan insan
sayımız çok fazladır.
Tarım işçilerinde, güneşe aşırı
maruz kalmaktan, deri epiteliyoması veya kanseri; tahılla
uğraşmaktan aktinomikoz; at ve büyükbaş hayvanlarla
ilgilenmekten şarbon, verem; fiziki gerilmelerden ötürü de
sayısız ağrı ve sancı çeşitleri görülmektedir.
Dalgıçlarda caisson hastalığı (vurgun), cam
üfürücülerinde katarakt (göze perde inmesi) görülebilir. Endüstride
kullanılan ve işçilere zararlı olabilen zehirler
şunlardır: Arsenik, antimon, cıva, kurşun, nikel, fosfor,
karbon disülfit, karbon tetra klorür (elbise temizleyici ve
boyacılarında), katran türevleri ve çeşitli ensektisit ve
pestisitler (böcek ve fare zehirleri). Diğer önemli bazı meslek
hastalıkları: Silikoz, asbestoz, bissinoz, dermatit, krom
yaraları, tahriş edici kimyasal maddelerin sebep olduğu kanser,
tıpta ve atom araştırmalarında radioaktif maddelere
aşırı maruz kalmanın yol açtığı kan kanseri,
radyasyon hastalıklarıdır.
Mesleki hastalıklar
Fiziksel Etkenler
* Toz ve diğer hava kirleticilerine bağlı
hastalıklar
* Kas iskelet sistemi hastalıkları: Duruş
bozuklukları, tekrarlayan hareketler, belli kas, eklemlerin ve
yumuşak dokuların zorlanmaları, vibrasyona maruz kalma.
* Deri hastalıkları: Alerji, egzama, astım vs.
* Kanla temas eden mesleki gruplar: Sağlık personeli
* Çalışma ortamına bağlı
hastalıklar: Sıcak, soğuk, zemin durumu, gürültü,
ışık
Ruhsal Hastalıklar:
* Bankacılık, finans, mali sektörler
* Psikiyatristler, psikologlar
* Anestezistler, acil çalışanları, cerrahlar
* Depresyona eğilimi artıran meslekler
* Mesleki memnuniyetsizlik; düşük ücret, zor işler,
uzakta çalışma, sevimsiz yer.
Bunlar klinik olarak başlıca 3 grupta toplanabilir.
* Spesifik (özgün): Tendinit, KTS, el, kol vibrasyon sendromu.
* Az spesifik: Boyun ağrıları, bel
ağrıları
* Non spesifik: RSİ (tekrarlayıcı zorlanma
bozukluğu), CTD (birikici travma bozukluğu), overuse sendromu
(aşırı kullanım), servikobrakial sendromlar (boyun kol
ağrıları)
Kas İskelet Sistemi Hastalıkları
* Baş ağrıları
* Boyun ağrıları
* Omuz ağrıları
* Dirsek ağrıları
* El, el bileği tendinitleri, KTS (el bilek kanalı
sendromu)
* El, kol vibrasyon sendromu
* Psikosomatik problemlerle birlikte olan MFAS (miyofasial
ağrılar)
Kot taşlama işçilerinin durumları çok vahim ve
endişe verici boyutlardadır. Çalışan her işçi ölüm
tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
İşçilerin madencilikte olduğu gibi bu işte uzun yıllar
çalışmasına gerek yoktur. Bir yıl çalışan
işçilerde hastalık görünüyor.
Hastalık kısa sürede ilerliyor. Vücudun buna
gösterdiği tepki bünyeden bünyeye değişse de, az bir sürede
insanları çalışamaz, oksijen desteğine bağımlı
hâle getiriyor. Sonunda da, ne yazık ki, ölümlerine yol açıyor.
İnsanları doğrudan ölüme götüren bu çalışma
koşullarını sağlayan işverenler ve buna göz yuman
devlet kurumları maalesef hâlen gerekli tedbirleri almamakta
ısrarlılar.
Ülkemizdeki diğer bir meslek hastalıklarındaki en
büyük gruplardan biri de maden işçileridir. Madenlerde
çalıştırılan işçilerin sağlığı ili
ilgili hiçbir ciddi tedbir alınmaması, solunum yoluyla çok ciddi ölümcül
hastalıkların sayısı önemli rakamlardadır.
Büyük endüstri dallarının, kendilerine ait tıbbi ve
sosyal yardım servisleri vardır. Bunlardan görevleri, tehlikeyi
önleyici, işçi ve endüstri ürünlerini kullananları koruyucu özellikte
olduğu gibi, moral yükseltmeye yönelen endüstri psikolojisi
uygulamasını da içine almaktadır. Böyle bir fabrikanın
sağlık servisinin görevi, sadece işçiyi tehlikeden korumak
değil, ayrıca, işçinin organik ve psikolojik
sağlığını gözeterek, fabrika işverenlerine ve
fabrika ürünlerinin alıcısına da yardım etmektir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Sipahi, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahinin, Foça Kozbeylide bulunan cami ve taşınmazlarla
ilgili satış bilgilerinin doğru olduğuna ve haftaya Meclisi
belgelerle bilgilendireceğine ilişkin açıklaması
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Sayın
Başkan, çok teşekkür ederim.
Sizin izninizle yaptığım gündem dışı
konuşmada, Foça Kozbeylide bir caminin birçok taşınmazla
beraber satılık olduğunu ifade etmiştim. Bir sayın
milletvekili böyle bir şey olmadığını, bunun
İzmirde yalanlandığını ifade etmişlerdi. Tam
aksini iddia ediyorum. Foçadaki bütün emlakçılar bilirkişi olarak bu
fiyat tespitinin içerisinde yer almışlardır. Toplam 152 parça
tarla ve taşınmaz. Bunlardan 102 tanesi meskûn mahaldir.
Bunların içerisinde köy camisi de vardır. Hatta köy camisiyle ilgili
bilirkişi raporuna şu anda Cami olarak kullanılmaktadır.
diye şerh düşmüştür. Metrekaresine 4 bin lira rayiç bedeli
biçilmiştir. Gelecek hafta içerisinde de Meclisi, yüce Meclisi bu
konulardaki belgelerle bilgilendireceğim.
Söz verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ, Samsun
Milletvekili Sayın Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Sayın
Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3
Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(2/594) (S. Sayısı: 510)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Kamu Hastane Birlikleri Pilot
Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
4.- Kamu Hastane Birlikleri Pilot
Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporları (1/439) (S. Sayısı: 493)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili Sayın Soner
Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi
Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
5.- Kütahya Milletvekili Soner
Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi
Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340)
(S. Sayısı: 395) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 395 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin üzerinde söz isteyen ilk grup, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde CHP Grubu adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Ülkelerin toplumsal ve ekonomik gelişiminin en önemli
unsurlarından biri, malumunuz, enerjidir. Bugün, enerji, dış
politikanın da en önemli belirleyici unsuru hâline gelmiş
bulunmaktadır. Günlük yaşantımızın vazgeçilmez unsuru
olan enerjinin, yerli kaynaklardan, yeterli, kaliteli, sürekli, düşük
maliyetli ve çevreye uyumlu bir şekilde sağlanabilmesi gereklidir.
Ülkemiz açısından bakıldığında, bu ölçütlerin
neredeyse hiçbirinin gerçekleşmediğini söylemek yanlış
olmayacaktır. AKP Hükûmetinin bütüncül, verimli, ülke
çıkarlarını önceleyen bir enerji politikası olduğunu
söylemek güçtür. Ölçütler bellidir değerli arkadaşlar: Enerji yeterli
olacak, kaliteli olacak, sürekli olacak, maliyeti düşük olacak ve çevreye
duyarlı, çevreyi kirletmeyen yani sürdürülebilir olacak. Bu ölçütlerin
üzerinden gidersek bugün Sayın Enerji Bakanı koltuğunda rahat
oturabiliyorsa, elektrik kesintileri yaşanmıyorsa bunu
politikalarınızın başarısına değil,
milyonlarca vatandaşımızı işsiz, aşsız
bırakan, yoksullaştıran ekonomik krize borçluyuz. Kriz nedeniyle
talep daraldıkça kesintiler otomatik olarak otomatik zamlar ortadan
kalktığı için Sayın Bakan şimdi biraz rahattır.
(x) 395 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
Çok değil, 2008 yılını hatırlayalım
değerli arkadaşlar. Elektrik enerjisinde bıçak sırtı
bir dönem geçirildi. Kurulu güç tam kapasite
çalıştırılmasına rağmen talebin karşılanamadığı
seçim bölgem Antalyada turistlerin karanlıkta kaldığı
günler oldu maalesef. Neredeyse karaborsa olarak nitelendirilebilecek bir
yapı içerisinde 20-25 kuruşlardan elektrik alındı.
Vatandaşın sırtına yüzde 70lere varan zamlar yüklendi.
Bunları unutmak, yok saymak mümkün mü? Bunlar başarılı bir
politikanın sonucu olabilir mi? Serbest piyasa içerisinde sistem
işler, arz güvenliği de sağlanır, fiyat istikrarı da
sağlanır. deniyordu. Ne oldu? Tam tersi yaşandı, yedek
kapasite tüketildi, iki yılda yüzde 70i aşan zamlar oldu. Eğer
bir politika varsa bu sonuçları başarı olarak görmek mümkün mü?
Bunu takdirlerinize sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP, yaklaşık sekiz
yıldır hem de tek başına iktidardır. Bu dönemde
enerjide dışa bağımlılığımızı
azaltacak bir sonuç yaşandı mı? Hayır. Enerjide yüzde 70i
aşan oranda dışa bağımlıyız. Kendi
kaynaklarımızı, kömürümüzü, suyumuzu,
rüzgârımızı, güneşimizi değerlendiremiyoruz.
İthalata dayalı, pahalı, verimsiz bir enerji politikası
sürdürülüyor. Sanayicimize uluslararası alanda rekabet gücünü
artıracak bir maliyetle enerji sağlayabiliyor muyuz? Hayır.
Tarım sektörümüzde maliyetleri düşürebilecek, çiftçimize nefes
aldırabilecek bir enerji fiyatı sunabiliyor muyuz? Buna da
hayır. Belediyeler elektrik faturaları nedeniyle neredeyse
halkına su veremez duruma gelmiştir. Enerji talebinin düştüğü
2009 yılında bile elektriğe zam yapılmıştır.
Değerli arkadaşlar, ben merak ettim, 2005
yılında 5346 sayılı Kanun çıkarken ne olmuş,
neler yaşanmış, kim ne söylemiş diye şöyle bir
karıştırdım. Bu noktada, partim Cumhuriyet Halk Partisinin
hakkını teslim etmek isterim. O gün de bugün olduğu gibi yerli
ve yenilenebilir kaynaklara gerekli desteğin verilmesini savunarak
tutarlı bir duruş sergilemişiz. Hatta o zaman, verilen
desteğin az olacağını, ayrıntılı bir
inceleme yapılıp bu teşviklerin
artırılmasını ve bugün yapılmak istendiği gibi
kaynaklara göre de teşviklerin çeşitlendirilmesini önermişiz.
2005teki görüşmeler sırasında dönemin Bakanı, bu kürsüden
Devrim niteliğinde bir yasa çıkarıyoruz. demiş.
Görüştüğümüz teklifin sahibi Sayın Aksoy da Komisyondaki
görüşmelerde, bu teklifin de devrim niteliğinde olduğunu
söylüyordu. Yani, dört beş yılda bir devrim yapıyoruz AKP
döneminde, hem de aynı konuda. Dört beş yılda bir devrim olur mu
değerli arkadaşlar? Burada bir sorun yok mu? O nedenle, bu süreci iyi
anlamak gerekir. Beş yıl önce çok büyük umutla bir kanun
yapılmış ama bir mesafe alındığını
söylemek mümkün değildir.
Ben, aslında Sayın Bakana sormak isterim: Bu kanun
çıktıktan sonra yenilenebilir üretim lisansına sahip şirket
sayısı nedir? Yıllara göre bunlar ne kadar üretim
yapmışlardır? Bu üretimlerinin ne kadarını YEK belgesi
ile ne kadarını dengeleme ve uzlaştırma sistemi üzerinden
satmışlardır? Dengeleme ve uzlaştırma sisteminde 20
kuruşa ulaşan fiyatlar varken YEK belgesi ile kim
uğraşır değerli arkadaşlar?
Değerli milletvekilleri, bu devrimin niye
gerçekleşmediği konusunda gözlemlerimi de sizlerle paylaşmak
isterim. AKP 2001 krizinden sonra iktidara geldi. Yine bugünkü gibi ekonomik
krizin etkisiyle talepte bir daralma vardı o tarihlerde de. Hatta kamu
kendi elindeki santralleri durdurup özel sektörden alım garantileri
doğrultusunda elektrik alıyordu. Yani iktidarın eli güçlüydü. O
nedenle de bu devrim niteliğindeki adımların
atılmasında çok da istekli olunmadı. Ama bir gece
ansızın hem de on üç ilde birden elektrikler kesiliverdi ve bu büyü
bozuldu, tablo bir anda değişiverdi. Bu sefer özel sektörün eli
güçlendi ve bir dizi talep de beraberinde gündeme geldi. Dengeleme ve
uzlaştırma sistemi içinde 20-21 kuruşluk fiyatlar, otomatik
zamlar devreye girdi. Bence, bu tablonun sağlıklı ve doğru
okunmasının gelecekte izlenecek yönteme ilişkin faydaları
olacağını düşünüyorum. Yani konjonktürel gelişmelere
göre kimin eli güçlüyse onun dediğinin olduğu bir süreç
yaşandı. Bunun sağlıklı ve Türkiye yararına
olduğunu söylemek mümkün müdür değerli arkadaşlar?
Değerli milletvekilleri, bu teklifi, hatırlarsanız
geçen yıl haziran ayında görüşecektik, görüşüleceği
gün her nedense geri çekildi. Biz de buna bir anlam veremedik.
İktidarın getirdiği, muhalefetin de desteklediği bir
düzenleme bir gece yarısı operasyonuyla gündemden düşürüldü.
Yenilenebiliri bıraktık, araya, dışa
bağımlılığı artıracak, daha doğrusu
Rusyaya bağımlılığı artıracak nükleer
santral girdi. Bunun da nasıl girdiği çok
tartışmalıdır. Önce bir ihale yapıldı, tek
teklifle bu ihale sürdürülmek istendi. Komisyon üyelerine baskı
yapıldı, revize teklif alındı. Bunların hiç biri
mevzuata uygun işler değildi. Nitekim, bildiğim kadarıyla
komisyon üyeleriyle ilgili de yargılama var ama asıl
sorumluların onların olmadığını da hepimiz
biliyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi o kadar ısrarlı ki
nükleer konusunda, baktı olacak gibi değil, önümüze üç maddelik
uluslararası bir anlaşma metnini getirip ülkemizin elli
altmış yılını etkileyecek bir düzenlemeyi neredeyse
Türkiye Büyük Millet Meclisinden kaçırarak çıkarttılar. Bu
anlaşmada neler var, hep birlikte bir hatırlayalım.
Alım garantisi döneminde 70 milyar dolar düzeyinde bir
satış olacak. Altmış yıllık dönemde
yaklaşık 280 milyar dolar Rusyaya akacak. Rusya yaklaşık
120 milyar dolarlık bir kâr sağlayacak. Biz, kendi
kaynaklarımızı, kömürümüzü, rüzgârımızı,
güneşimizi bıraktık, Türkiyenin kaynaklarını Rusyaya
akıtacak, dışa bağımlılığı
artıracak, sınanmamış, teknoloji transferini öngörmeyen,
yerli ve yenilenebilir kaynaklara yatırımları tehdit edecek,
enerji ve arz güvenliği için ciddi riskler taşıyan, atık
sorunu nedeniyle Türkiyeye katbekat fatura çıkarabilecek nükleere öncelik
verildi. Bu tutumu ve bu anlayışı kabul etmek mümkün
değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi
ne olduysa bu teklif önümüze tekrar geldi. Bizim bu yasa teklifine
bakışımız olumludur. İki yıl önce de olumlu
şimdi de olumlu. Tabii ki önergelerimizin ve iktidar partisi
önergelerindeki taleplerimizin dikkate alınması da beklentimiz ve dileğimizdir.
Türkiyenin, enerjide dışa
bağımlılığını azaltabilmesi için yerli ve
yenilenebilir kaynaklara yönelmesi, bu alanda çaba göstermesi doğru bir
yoldur. Buna kimsenin itirazı olacağını sanmıyorum.
Çeşitli teşvikler getiriliyor. Yerli ürün kullanımına
artı destek verilmesi de olumlu bir adım olabilir ancak yenilenebilir
enerji alanının yalnızca özel sektörün inisiyatifine
bırakılması, küçük küçük santraller yapılması gibi
yöntemlerle geliştirilebilmesi gerçekten ülkemizin bu alandaki
potansiyelinin değerlendirilebilmesi için yeterli bir adım
değildir. Bu alanın gerçekten sağlıklı ve kamu
öncülüğünde bir planlamaya ihtiyacı vardır ancak bu teklifte
bunu içeren bir düzenleme yoktur.
Gelişmiş ülkeler yenilenebilir kaynaklar için
kendilerine yüzde 10luk, 2020 yıllar için ise yüzde 20-25lik hedefler
koymuşlardır. Birçok ülke bu hedeflerini gerçekleştirme
aşamasına gelmiştir.
Peki, bizde durum nedir? Hâlâ hidrolik
kaynaklarımızın üçte 1ini ancak kullanabiliyoruz.
Gelişmiş ülkeler ise, değerli arkadaşlar, hidrolik kaynaklarını
teknik sınıra yakın bir düzeyde kullanıyorlar, neredeyse
suyu döndürüp döndürüp tekrar kullanıyorlar.
Rüzgârda durumumuz ne? Bugün toplam kurulu gücümüz 48 bin megavat
düzeyinde, tüm enerjideki. Rüzgârda kurulu güç ise 1.202 megavat. Üretim ise 2
milyar 173 kilovatsaat.
Güneşi, rüzgârı, jeotermali, biyogazı
eklediğinizde, üretimde yenilenebilirin payı yüzde 1, yüzde 1,5
düzeyindedir ancak.
Güneş ise hiç yok değerli arkadaşlar. Almanya,
İspanya güneşten ciddi biçimde yararlanmaktadır. İspanya, 2.500
megavatı aşan bir kurulu güce ulaşmış durumdadır.
Biz ise güneşi sadece uzaktan seyrediyoruz. İşte,
arkadaşlar, devrim niteliğinde bir kanunla
aldığımız mesafe, üzülerek söylüyorum, sadece budur.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin enerji alanındaki öncelikleri
ne olmalıdır? Birinci öncelik, dışa
bağımlılığı olabildiğince azaltmak
olmalıdır. İkinci öncelik, çevreyi kirletmeyen, doğaya dost
bir teknoloji kurabilmek olmalıdır. Bu anlamda yerli ve yenilenebilir
kaynaklara yönelinmesi doğru bir yoldur ancak buradaki yöntemi doğru
saptamalı, gerçekten bu yatırımların gerçekleşebilmesi
için gerekli yapıyı da mutlaka doğru oluşturmak gerekir.
Son beş yılda yaşananlar ortadadır. Ben
teşvik veririm özel sektör yatırımını yapar.
anlayışının bizi getirdiği nokta ortadadır. Bu
sistemin işlemediği açık bir şekilde görülmüştür.
EPDKnın verilerine göre 70 bin megavatlık kurulu güç
için lisans verilmiştir. Bugün kurulu güç 48 bindedir değerli
arkadaşlar. Rüzgâra bakıyorsunuz 31 bin, 32 bin megavatlık tesis
için bir başvuru inceleniyor. Bugün kurulu güç 1.200 megavat. Yani
ortalık lisanstan geçilmiyor. Alınan lisansların ne
kadarının yatırıma dönüştüğü çok iyi takip
edilmelidir. Ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bir alanda Her türlü
lisans satılır, Kelepir lisans gibi ifadelerle yapılan lisans
tüccarlığının önüne geçilmelidir.
Geçen aylarda burada maden yasası görüşülmüştü.
Sayın Bakan çantacılardan şikâyet ediyordu. Madenlerde
çantacılar, nükleerde çantacılar, HESte çantacılar. Sayın
Bakan, sizin göreviniz şikâyet etmek değil, çözüm üretmektir. Bu
yatırımların yapılması zorunludur. Bu nedenle
yalnızca alım ve fiyat garantileri sağlanması yoluyla,
yalnızca teşvik anlayışına dayanan bir yapıyla
olumlu bir sonuca varılması mümkün değildir. Yenilenebilir
potansiyelimizin etkin şekilde kullanılmasını
sağlayacak yapıyı mutlaka kurmalıyız, ancak bu
teklifte bunu içeren bir düzenleme yoktur. Türkiye'nin 2023 yılı
hedefi 100 bin megavatlık bir kurulu güçtür. Bugün 48 bin megavat
düzeyindeyiz. Bu nedenle de önümüzdeki yıllarda neredeyse her yıl 10
milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyaç duyulmaktadır.
Yatırım aşamasında önceliğimiz yerli ve
yenilenebilir kaynaklar olmalıdır. Ancak, yenilenebilir
kaynakların arz güvenliği konusunda yarattığı riskler
de iyi hesaplanmalıdır. Yenilenebilir kaynakların kapasitesi
kadar bir yedek kapasitenin oluşturulması zorunluluğu da
ortadadır. Bu alanın da ihmal edilmemesi gerekir.
Kömür yakma teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte hem daha
temiz hem de daha verimli bir şekilde elektrik üretiminin mümkün hâle
geldiğini biliyoruz. Temiz kömür teknolojileri denilen yeni yakma
yöntemleriyle ve yüksek çevrim verimlerini mümkün kılan teknolojilerle
kömür önemli bir kaynak olma özelliğini koruyacaktır. Türkiye'nin bu
alanda gerekli çalışmaları yapması, mevcut santrallerin
rehabilitasyonu için harekete geçmesi büyük önem taşımaktadır
ancak Hükûmetin bu konuda hiçbir çabası olmadığını da
ayrıca görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, yenilenebilir kaynakları
tanımlarken hep bir yerli vurgusu yapıyoruz. Bu söylemin
gerçekleşebilmesi için öncelikle teknoloji üretiminin sağlanması
gerektiği açıktır. Yerli malzeme kullanımına ek destek
sağlanması olumludur ancak yeterli değildir. Türkiye bu alanda
teknoloji üreten uluslararası şirketlerin pazarı konumuna
düşürülmemeli, ciddi bir ARGE ve üretim çalışması
yapılması gerekmektedir. Lisans başvurularında teknoloji
başta olmak üzere kaynak türüne göre de değerlendirme
yapılmalıdır. Santral kurulsun da nereye, nasıl kurulursa
kurulsun, birinci kaynağın cinsi de beni ilgilendirmez. gibi bir
yaklaşımla hareket edilmemelidir. Lisans
alındığında bunun yatırıma dönüşme süreçleri
iyi takip edilmeli ve gerekli yaptırımlar mutlaka
uygulanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu teklifle birlikte sit
alanları, millî parklar, ormanlar, su koruma alanları gibi koruma
altındaki yerler yenilenebilir enerji yatırımları için
kullanılacak. Burada ölçünün doğru konulması gerekmektedir.
Yenilenebilir kaynakları harekete geçireceğiz. denilirken
başka kaynakları tüketmemeli, yok etmemeliyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hidroelektrik santralleri her bölgede tartışılmaktadır yani
kısa adıyla HESler. Benim seçim bölgem Antalyada da ciddi tepkiler
vardır; Rizede vardır, Tuncelide vardır, Tarım
alanları zarar görecek, doğal yapı zarar görecek
Biz HESlere
karşı değiliz, bunların yapılmasını
destekliyoruz ancak burada ciddi, sağlıklı bir ölçünün
konulması gerekmektedir. 1 megavatın altında, 2 megavatın
altında yani küçük küçük her yere bir türbin koyarak dere
yataklarını, doğayı katletmenin de bir anlamı yoktur.
Yani bu küçük santrallerden üreteceğiniz elektrik ne kadar olacaktır?
Toplam üretim içindeki payı ne olacaktır? O derelerin
akmasının sağlayacağı fayda ne olacaktır?
Bunların ölçümünün iyi yapılması gerekmektedir. Belki daha
doğrusu, rezerv alanı olan barajlı hidroelektrik santrallerin
yapılması gerekmektedir. Yani bu aşamada
attığımız taşın ürküttüğümüz kuşa
değmesi gerekmektedir. Benim yandaşlarım para kazansın,
rant sağlasın. diye Türkiye'nin her bölgesinde doğal yapıyı
bozmanın, binlerce vatandaşı mağdur etmenin bir anlamı
yoktur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin,
ulusal çıkarlarını gözeten yeni bir vizyonla enerji
alanını düzenlemesi gereği açıktır. Önümüzdeki dönemde
de büyük krizler yaşamak istemiyorsak, ülke kaynaklarının heba
edilmesini istemiyorsak sağlıklı ulusal bir politika ve strateji
oluşturmamız gereklidir. Acil çözümlerin çözüm
olmadığını, ülkenin kaynaklarını tükettiğini
iyi görmeliyiz.
Bakın, ülkemizin tasarruf potansiyelinin yüzde 20 düzeyinde
olduğu hesaplanmaktadır. Yani hiçbir yatırım yapmadan
enerjimizi verimli ve tasarruflu kullanarak nükleer santralin gücünden daha
fazla bir enerjiyi sağlayabiliriz. Elektrik enerjisi üretiminde
geleceğe ilişkin projeksiyonlarımızı kriz nedeniyle
gözden geçirmeli, gerçekçi bir arz talep hesaplamasını ortaya
koyabilmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız
lütfen.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) Yenilenebilir
kaynaklarımızı en iyi şekilde değerlendirecek
yapıyı kurabilmeliyiz. Daha önce de vurguladığım
yalnızca özel sektörün inisiyatifine bırakarak bu alanı
geliştirmemiz söz konusu değildir. Yenilenebilir yatırımlar
sürerken sistemin güvenliğini sağlayacak yedek kapasitenin
oluşturulması konusunda da adımlar atılmalıdır.
Aksi hâlde krizleri önlemek mümkün olmayacaktır.
Uyarılarımızın dikkate
alınmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çöllü.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili
Sayın Alim Işık.
Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kütahya
Milletvekili Sayın Soner Aksoyun 395 sıra sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere huzurunuza
gelmiş bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi enerji, her
ülkenin stratejik kaynağı olup ülkenin gelişmişliğiyle
doğrudan ilişkili önemli bir konudur. Ülkelerin gelişmişlik
sıralamasında artık diğer birçok kriterin yanında
kişi başına enerji tüketimleri de yer almaya
başlamış ve son dönemde önemli kriterler içinde sayılmaya
başlanmıştır. Dolayısıyla, bu açıdan
bakıldığında ülkemiz maalesef enerji tüketimi
açısından olması gereken yerin çok altında bir yerde
bulunan ülkeler arasındadır. Örneğin 2010 yılında
yaklaşık kişi başına enerji tüketiminin 3 bin
kilovatsaatin altında, 2.820 kilovatsaat düzeyinde olduğu
varsayılırsa ya da dikkate alınırsa, bu enerji tüketimiyle
ancak, eğer senaryolar tutarsa, gerek nüfusta gerekse enerjideki büyüme
oranları Bakanlık yetkililerinin dikkate aldığı
şekliyle gerçekleşecek olursa, örneğin 2030 yılında
ülkemizde kişi başına enerji tüketimi 8.250 kilovatsaat
dolayına çıkacak. Bu durumda, yani 2030 yılında biz,
şu anda Fransa, Rusya ve Almanya, İngiltere gibi ülkelerin düzeyine
ancak gelebileceğiz yani yirmi yıl sonra birçok Avrupa ülkesinin
bugünkü konumuna ancak gelebilecek bir durumdayız. Diğer yandan,
önümüzdeki on yılda, 2010 yılı son değerlerini dikkate
aldığımızda, bugünkü enerji üretiminin yaklaşık
iki katına yakın bir enerji üretimiyle ve tüketimiyle karşı
karşıya kalmak durumunda olan bir ülke durumundayız.
İşte bu gerçek ve ülkemizdeki nüfus
artışı, sanayileşmedeki artış da dikkate
alındığında, önümüzdeki dönemde enerji
ihtiyacının önemli bir kısmının ülkemizin yerli
kaynaklarından karşılanması zorunluluğu
açıktır. İşte bu amaçla, acaba ülkemizde yerli
kaynakları nasıl harekete geçirebiliriz, dolayısıyla yeni
ve yenilenebilir enerji kaynaklarını devreye sokarak ülkemizdeki
enerjinin dışa bağımlılık oranını
nasıl düşürebiliriz esasından yola çıkarak bu kanun teklifi
hazırlanmış ve 2008 yılı on birinci ayında
verilen bu kanun teklifi 2009 yılı Haziran ayında Komisyonda
görüşülerek, tüm Komisyon üyelerinin -parti ayrımı
gözetmeksizin- oy birliğiyle kabul ettiği bir metin hâline
getirilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu gündemine
inmiştir.
Sayın Bakanın o dönem yeni Bakan olduğu bir dönemdi
ve kendisinden de Komisyonda, özellikle bu kanun teklifinin
Bakanlığın da o günkü şartlarda gündeme getirdiği
birçok teklifini de içine katarak âdeta neredeyse bir ortak kanun
tasarısı hâline gelmiş şeklini bir an önce
yasalaştırabilir miyiz ricasında bulunduk. Kendisi de sağ
olsun, öncelikle görüşülecek yasalar kapsamına aldırma sözünü
verdi ve nitekim aldırdı. Gerçekten, geçen yasama yılı
sonunda biz bunun yasalaşmasını bekliyorduk, hatta Genel Kurul
gündeminde görev dağılımları bile neredeyse
yapılmıştı, konuşulacaktı ancak ne olduysa son
anda bunun görüşülmesinden vazgeçildi ve bu yasama yılına
kaldı ve bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu teklifi görüşür
duruma geldik. Sonuçta, kanun teklifinin verildiğinden bugüne
yaklaşık iki yıl geçti. Bu iki yılda dünyada birçok olaylar
değişti. Elbette Türkiyede de bazı değişiklikler oldu
ama olmayan bir konu var ki maalesef, yerli
yatırımcılarımızda, özellikle de yenilenebilir enerji
kaynaklarına dönük yatırımcılarımızda beklenen
artışlar olmadı. O zaman sıkıntı, mevcut yasal
mevzuatın bu yatırımları özendirecek düzeyde yeterli
olmadığıdır. İşte, bu kanun teklifindeki amaç da
acaba yatırımcıları, yerli ya da yabancı fark etmeden
özendirebilir miyiz, yenilenebilir enerji kaynakları olarak
saydığımız başta rüzgâr, enerji, hidrolik kaynaklar olmak
üzere biyokütle ve gelgit enerjisi gibi, dalga enerjisi gibi enerjileri devreye
sokabilir miyiz?
Şimdi, arada, tabii geçen zaman içerisinde özellikle
güneş enerjisinde teknolojik açıdan bazı gelişmelere
paralel olarak fiyatlarda önemli oranlarda düşmeler gerçekleşti. Bunu
belki bir avantaj olarak değerlendirebiliriz. Dolayısıyla 2008
yılında verilen teklifteki rakamlarla 2009 yılında
Komisyonun mutabık olduğu rakamlar bugün için bazı kalemlerde
yüksek kalmış durumda olabilir. Bunlar üzerinde bir anlaşmayla
bu kanunun makul bir değere çekilip çıkartılmasında yarar
görüyoruz.
Diğer bir konu, yine kanun teklifinde eğer yenilenebilir
enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlar yerli imalat ürünü
olur ise bunların da ayrıca kilovatsaat enerji başına bir
miktar desteklenmesini öngördü Komisyonumuz ve Bakanlığın o günkü
bürokratları. Buna ilişkin de bazı değerler yine kanun
teklifinin ek II sayılı cetvelinde yer almaktadır.
Şimdi, arada geçen süre içerisinde tabii
yatırımcıların neden Türkiyede bu alana yatırım
yapmadığı konusu elbette her bu ülke için yüreği çarpan insanı
yakından ilgilendirdiği gibi yatırımcıları daha
çok ilgilendirmiş ve Sayın Bakanı da bu sektörün
başında en yetkili kişi olarak çok daha fazlasıyla
ilgilendirmiştir. O günden bu güne yatırımcıların bu
alana kaymamasında en önemli gerekçelerden birisi mevcut kanunda 5-5,5
euro sent/kilovatsaat başına alım garantisinin yeterli
gelmediği, dolayısıyla bu fiyatlarla yapılacak
yatırımların ekonomik olmayacağı gerekçesi ileri
sürüldü. Diğer taraftan, tabii yerli imalatın
geliştirilememiş olması bir başka sıkıntı.
Bir başka konu da, 2008 yılı sonunda dünyada ve
Türkiyede ortaya çıkan ekonomik krizin etkisiyle ülkemiz sanayisindeki
daralma dolayısıyla da enerji ihtiyacının azalması
belki konunun bugüne kadar yeniden ele alınmasını geciktiren
sebepler olarak sayılabilir ama artık gerçek şu ki bundan sonra
bir taraftan ekonomik krizin etkilerinin bir şekilde atlatılmak
zorunda kalınması ve diğer taraftan gelişen teknoloji ve
büyüyen nüfusa ve gelişen sanayiye dolayısıyla da ek enerji
ihtiyacına karşılık bu yatırımların
artık mutlaka gerçekleştirilmesi gereği de
kaçınılmazdır.
Şimdi, bu aşamada zaman zaman niçin bu kanunun gündeme
alınıp çıkartılmadığı konusunda bizler de
Sayın Bakanı eleştirdik, sektör de eleştirdi; her
fırsatta bir an önce bu kanunun çıkarılması
gerektiğini söyledik, savunduk. Sayın Bakan da kendi cephesinden buna
zaman zaman gerekçelerle cevap verdi, zaman zaman da kendisini bu tür
ortamlarda bulamadığımız için arkasından
selamlaştık diyebilirim. Ama şu bir gerçek ki, bugün artık
bu kanun zaten Meclisin gündeminde ve görüşülüyor, biraz daha ertelenecek
bir vakti de olmayan bir kanun.
Sabah Komisyon üyelerinin gruplar temsilcisi olarak Sayın
Komisyon Başkanının odasında bir araya geldik, acaba ortak
bir mutabakat sağlayarak bu kanunu hızla geçirilebilir miyizin
arayışı içerisinde bulunduk. Hemen hemen de birçok konuda
anlaşarak gruplar olarak kendilerine destek vereceğimizi ve şu
şartlarla herhangi bir sıkıntı olmadan bu kanunun
geçirilebileceğini söyledik, anlaştık ama biraz önce Sayın
Bakandan ve Sayın Komisyon Başkanımızdan
aldığım bilgiler doğrultusunda, maalesef, bir araya
geldiğimiz toplantıda mutabık olduğumuz konuların
önergelerde yapılacak değişikliklerle bizim
anlaştığımız şekliyle buraya gelmeyeceğini
öğrendik. Bundan da üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Sabahki toplantıda Bakanlık yetkililerinin sunduğu
teklif hidroelektrik üretim tesisleri için on yıl boyunca kilovatsaat
enerji başına euro sent cinsinden alım fiyatı 5,5, rüzgâr
enerjisinde 5,5, jeotermal enerjide 8, biyokütleye dayalı üretim
tesislerinde çöp gaz dâhil 10, güneş enerjisine dayalı üretim
tesislerinde 10 euro sent olarak getirildi. Yapılan tartışmalar
sonucunda bunların zaten mevcut, yürürlükteki yasada hidroelektrik ve
rüzgâr enerjisine karşılık verilen teklifin var olduğu; 5,5
euro sent zaten yürürlükteki değer. Eğer bu fiyatlarla bu
yatırımlar cazip olsaydı zaten şimdiye kadar, 2005
yılından bu yana bu yatırımların
yapılmış olması gerekirdi. Buradan yola çıkarak bizler
6,5 euro sent hidroelektrikte, 7 euro sent rüzgâr enerjisinde, 8 euro sent
jeotermalde, 12 euro sent biyokütlede, 15 euro sent de güneş enerjisinde
teşvik verilmesi hâlinde ya da uygulanacak fiyatların belirlenmesi
hâlinde makul olacağını söyledik, kararlaştırdık
ve bu doğrultuda sektörün önünün açılacağı görüşümüzü
belirttik ve çoğunlukla da bu fiyatlar üzerinden anlaşma
sağlanmış gibiydi ancak Sayın Bakan -sanırım
biraz sonra kendisi de gerekçeleriyle beraber belki açıklayacaktır-
bu fiyatların değişmeyeceği yönünde daha çok fikir sahibi
olduğunu kendisi de beyan etmiştir.
Ben şimdi yüce Meclise şunu söylüyorum: Geçen yasama
yılının sonunda alelacele Rusya Federasyonu ile Türkiye
arasındaki uluslararası anlaşmada, Rusya Federasyonuna, nükleer
güç santrali kuruluş ihalesini ikili anlaşma kapsamında verdik
ve orada yaklaşık 15 dolar sent/kilovatsaat başına
alım garantisini on beş yıl boyunca verdik. Bu enerjiye,
Komisyonda görüşülmeden, Türkiyenin şartlarını dikkate
almadan, her türlü tesisi Rusya Federasyonu sahiplenmek kaydıyla biz 15,33
dolar sente varan fiyatlarla alım garantisini on beş yıl
vereceğiz ama diğer taraftan bu yerli kaynaklarımıza
dayalı enerjilere verilecek 0,5-1 euro sentlik fiyattan
kaçınacağız. Burada farklı yorumlar yapılabilir ama
ben şunu açık yüreklilikle söylüyorum ki eskiden beri de dile
getirdiğim bir konudur: O zaman, Sayın Bakanım, ya Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı adına ekonomiden sorumlu Sayın Bakan
karar veriyor ya da bu sektör sadece petrol ve doğal gaz lobisine teslim
olmuştur. Siz, bu hâliyle bu kanunu bugün görüşür ve iktidar partisi
grubunun çoğunluğuna dayanarak çıkarırsanız sadece
şunu yapmış olursunuz Sayın Bakanım: Biz, sektör
temsilcilerine, şimdiye kadar bize getirdikleri eleştirinin sonucunda
kanunu çıkardık, hayırlı olsun, buyurun yatırım
yapın dedik ama yatırım yapmıyorlar diyeceksiniz.
Hayır. Bu kanun bu hâliyle çıkar ise siz sektörün önünü
açmıyorsunuz, tam tersine, ülkenin doğal gaza
bağımlılığını ve petrole olan
bağımlılığını âdeta teşvik ediyorsunuz.
Lütfen, anlaştığımız şekliyle bu önergeleri
yeniden gözden geçirir de sektörün de önünü açacak, ona yardımcı
olacak bir şekle dönüştürürseniz biz de size minnettar oluruz bu
ülkenin bir evladı olarak. Aksi takdirde -doğal gaz ve petrol
lobisinin ne kadar etkin olduğu ve sırf bu lobinin emrine amade
olarak- böyle bir yasal zorunluluğu yerine getirmiş, ancak hiçbir
şekilde uygulamadaki sorunu çözmemiş oluruz.
Diğer taraftan, yerli imalata desteğin mutlaka
sağlanması gerekir. Gümrük Birliği Anlaşmasının
yapıldığı ülkelerle sorun çıkar
anlayışı öne sürülerek bu destekten vazgeçilmesini doğru
bulmuyoruz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak. Bir şekilde bu
teşviki yapmamız lazım, ama sanayi teşvikinde, ama organize
sanayi bölgeleri teşvikinde bu konuyu mutlaka bizim gündeme taşıyıp,
en azından bu ülkede var olan en büyük sorun olan istihdam sorununa
katkı sağlayacak bir şekle dönüştürmemiz lazım. Aksi
takdirde, sizdeki önergelerle bu kanun geçecek olur ise yerli teşviki
tamamen yok ediyoruz, rüzgârı ve hidroelektrik santrallerini yürürlükte
olan yasanın içindeki rakamlara çekiyoruz, hiçbir şeyi
değiştirmiyoruz. Tam tersine, diğerlerine sağlanacak
dolaylı teşviklerle diğer konularda avantaj sağlarken bu
sektörü maalesef sıkıntıya sokmuş olacağız.
Bir diğer konu, on yıl süreyle bu tekliflerin, yani
alım garantisinin verilmesiydi, bunu on iki yıla çıkaralım
şeklinde anlaştık. Tahmin ediyorum, eğer önergelerle
değişiklik olmayacaksa, bu yine on yıl olarak kalacak. Hâlbuki,
orijinal, şu anda görüştüğümüz yasa teklifinde, bazı
kalemlerde on yıla kadar, bazı kalemlerde yirmi yıla kadar
sağlanan alım garantileri söz konusuydu, şimdi bundan da
vazgeçiliyor. Bu kısıtlama, diğer taraftan fiyatlardaki
düşüş, bu iki konu bir araya geldiği zaman siz Hidroelektrik ve
rüzgâr, ayrıca güneş enerjisinde enerji üretmeyin. demenin bir
başka yolunu bu şekilde gündeme taşımış
oluyorsunuz.
Ben bu uyarıyı Sayın Bakanın samimiyetine de
inanarak yapmak zorundayım ve Genel Kurulun da bilgilerine sunmak zorunda
olduğumu hissediyorum. O açıdan bu konunun ele
aldığımız eleştiriler çerçevesinde -henüz daha
maddelere geçilmedi, birçok önergeyle bunları düzeltmek mümkün- ya da
mevcut hâliyle dokunmadan geçirilmesi hâlinde çözüleceğini
düşünüyorum.
Sayın Bakan, tabii, sekiz yıllık tek
başına AKP İktidarı döneminde siz son iki buçuk yıl,
yanılmıyorsam iki yıllık sürede Bakansınız,
sizden önceki altı-altı buçuk yıllık sürede de bir
başka değerli milletvekili Bakanlık yaptı. Oradan bu yana
sürdürülen politikaların bir bölümünde önemli yanlışlıklar,
eksiklikler olduğunu da bu fırsatta dile getirmek istiyorum. Her
şeyden önce bu dönemde, sekiz yıllık AKP İktidarı
döneminde yerli enerji kaynaklarımız etkin olarak
değerlendirilememiştir. Yerli ham petrol üretimi maalesef
artırılamamıştır. Türkiye ham petrol üretimi 2002
yılında 2,4 milyon ton iken, 2009 yılı sonunda da
artış göstermemiş ve aynı miktarda
kalmıştır. Doğal gaz ithalatı yaklaşık yüzde
120 oranında artmasına karşın, yerli üretimin tüketimi
karşılama oranı azalmıştır. Linyit
kaynakları yeterince değerlendirilememiş, taş kömürü
üretiminde azalma olmuş, hidrolik kaynaklar değerlendirilememiş
ve dışa bağımlılık artmıştır.
Rüzgâr enerjisinden maalesef yeterince
yararlanılamadığını hepimiz bilmekteyiz. Sadece bugün
toplam potansiyelin yaklaşık yüzde 2sine denk gelen 1.200
megavatlık bir güce ulaşılabilmiştir. Jeotermal kaynaklar
maalesef harekete geçirilememiş, yenilenebilir kaynaklara önem
verilmemiş ve ilgili teşvikler sağlanamamıştır.
Biraz önce bazı kalemlerdeki konuyu sizlerle paylaşmaya çalıştım.
Yine, birincil enerjide dışa
bağımlılık 2002 yılında yaklaşık yüzde
68 oranında iken 2009 yılı sonu itibarıyla yüzde 71,5e
yükselmiştir. Önceki yıllarda yüzde 75lere kadar yükseldiğini
biliyoruz. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa bu şekilde bu
bağımlılığın daha da artacağı
gerçeğini hepimizin kabullenmesi gerekir.
Petrol ya da doğal gazda maalesef
bağımlılık artmış ve dışa
bağımlılık petrolde yüzde 93, doğal gazda yüzde 97
oranına yükselmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız
lütfen.
ALİM IŞIK (Devamla) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Doğal gaz yönünden belirli kaynak ülkelere
bağımlılık artmış, özellikle Rusyaya, son
dönemde nükleer ile ilgili yapılan anlaşmayla, enerjide neredeyse
göbeğinden bağlı bir ülke hâline gelinmiştir. Bunun iyi
değerlendirilmesi ve gerekli tedbirlerin mutlaka alınması
gerekir.
Elektrik enerjisi üretiminde doğal gazın payı
artırılmış ve hidroelektrik payı
azaltılmıştır. Örneğin 2002de doğal gaz yüzde
40,6 oranındayken 2009da yüzde 48,5e yükselmiş; hidroelektrik
2002de yüzde 26 paydayken 2009 yılı sonunda yüzde 18,5e
düşmüştür.
Şimdi, bir taraftan biraz önce bahsettiğim
sakıncalar var bir taraftan enerji yönetiminde zamanında
alınamayan tedbirler var dolayısıyla bu sorunun çözülmesi için
mutlaka yenilenebilir enerji kaynaklarına sağlanacak teşvikin
artırılması ve bu yasanın beklenen amacı
gerçekleştirecek bir şekle dönüştürülmesi gerekir diyor,
hayırlı olması dileğiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yasa
Teklifi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün Midyat Barıştepe (Selhe) köyünde 6sı
kadın 7 yurttaşımız tandır toprağı
alırken göçük sonucu yaşamlarını yitirmişler. Onlara
Allahtan rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyorum.
Yine, Diyarbakırda bugün görülmekte olan, parti üyemiz,
yöneticilerimiz, genel merkez yöneticisi ve belediye
başkanlarımızın olduğu KCK duruşmasında
Lozanın 39uncu maddesinin amir hükmüne rağmen ana dilde savunma
hakkının engellenmesi sonucu ciddi sorunlar yaşanması bir
yana, bilinmeyen dilde tutanaklara sözlerin geçmesi bize Mecliste de benzer
durumları hatırlattı çünkü bu kürsüde de zaman zaman
söylediğimiz bazı kelimeler bilinmeyen dilde diye geçiyor. Artık,
Hükûmetin bir karar vermesi gerektiğini düşünüyoruz. TRT
Şeş bilinmeyen dilde mi yayın yapıyor? Eğer orada
yayın yapılan dil bilinmeyen bir dilse Ahmedi Haninin Mem ü Zinin,
Melaye Cızirinin, Fakiye Teyranın dili ya da Artuklu Üniversitesinde
açılan Yaşayan Diller Enstitüsündeki Kürtçe lisans eğitimi dili,
o da bilinmeyen bir dil ise buna bir karar versinler. Böyle, bir taraftan
bilinmeyen dil denilecek, bir taraftan da Hükûmet inisiyatif kullanıp
yayın yapacak; bu ülkeyi bu karmaşaya götürme hakkına hiç
kimsenin sahip olmadığını, bunu kınadığımızı,
Lozan Anlaşmasının 39uncu maddesine dahi sahip çıkmayan
bir ülkede kendi kuruluş felsefesine, sözleşmesine sahip
çıkmayan bir anlayışın da yanlış olduğunu
buradan ifade etmek istiyoruz.
Enerji konusunda en çok soru önergesi veren, en çok araştırma
önergesi veren, bu kürsüde en çok konuşan, en çok dile getiren bir parti
olarak, partinin milletvekili olarak burada tarihî olarak Hükûmetin enerji
politikalarındaki gelgitlerini,
başarısızlıklarını, zamlarını,
özelleştirmelerini, nükleer ihalelerini
Ki, demin NTVden bir cep
mesajı geçildi, Sinopta da Japonyanın Hiroşima
Firmasının nükleer santrale talip olduğu yönünde bir haber
geçildi. Yani, bu ülkemizi âdeta istediği gibi kullanabilecek,
istediği gibi iş yapabilecek, istediği gibi gelip geçebilecek,
istediği gibi boru hatlarını, Nabocco projelerini geçirebilecek
bir anlayışı sekiz yıldır sürdüren Hükûmetin
yanlış politikalarının bizi ithal enerjiye
bağımlı kıldığını defalarca dile
getirdik. Bunu söylüyoruz, çünkü enerji ve güvenlik, artık dünyada
birbirinden ayrılmaz iki kavram olarak gözüküyor. Orta Doğudaki
müdahaleler -Irak, Afganistan, birçok ülkede- yaşananların enerji
odaklı olduğunu, enerji kaynakları odaklı olduğunu
hepimiz biliyoruz ve burada AK PARTİ hükûmetlerinin dokuzuncu bütçesinde
dahi hâlâ şu ifadeler kullanılıyor: Türkiye, enerjide bir
geçiş ülkesidir. Yani, bir yandan hedeflenen, düşünülen, Katardan
gelecek doğal gazın Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattından
geçirilmesi, bir yandan Nabocco projesi, diğer yandan Rus doğal
gazının Azerbaycan ve İran üzerinden gelecek boru
hattının durumu. Bunları, tabii, Avrupa Birliği dikkate
aldığı zaman Türkiyenin önemi artıyor. Yine,
akıllı füzeler konusundaki, NATOnun son füze krizi de dikkate
alındığı zaman bu füzelerin de enerji politikalarıyla
bağlantısı olduğunu çok rahatlıkla görebiliriz. Böyle
olduğu zaman, Nabucco yerinde sayarken, Berlusconiyi bekleyen projeler de
var. Hazar gazının taşınmasıyla ortaya çıkan
İtalyan enerji şirketi Edison, İtalya-Yunanistan arasındaki
nakil kapasitesindeki yüzde 80lik kullanım hakkına sahip bir
şirket. Şimdi, Kafkaslardaki enerji koridorunda anahtar ülke Türkiye
ve bütün bunları aldığımız zaman, Türkiye, sonuçta,
enerji alanında yüzde 75 ithal enerjiye bağlı bir ülke ve
bütçemizin en önemli açıklarından birisi enerji ve durum böyle olunca
da ortalık darmaduman ve zam yağmurundan geçilmiyor.
Bir huyu vardır AK PARTİ hükûmetlerinin, bütçede bir
milat alırlar, derler ki: 2002 yılından önce, 2002
yılından sonra. Tavsiye ederim, Enerji Bakanlığı
bütçesi önümüzdeki günlerde görüşülecek 2002de AK PARTİ hükûmetleri
göreve geldiği zaman mazotun, benzinin, elektriğin, doğal
gazın fiyatı ne kadardı, bu geçtiğimiz süre içinde yüzde
500lerin üzerinde nasıl zam gördü, nasıl otomatik zamlara
bağlandı ve bu korkunç, sekiz yıl gibi uzun bir zamanda niye
bunun önlemi alınamadı? oturulup gerçekten düşünülmesi gereken
bir konu. Bunu mühendis odalarımız anlatıyor, uyarıyor,
sivil toplum örgütleri uyarıyor ama hiç fayda etmiyor. Bakın,
2008-2009 kriziyle beraber 1 kilovatsaat elektrik başına iletim
bedelinin, dağıtım bedelinin, perakende hizmet bedelinin
birdenbire 0,159 yeni kuruşa çıkarıldığı ve
çıplak elektrik fiyatının 10,244 yeni kuruştan 12,105
kuruşa yükseltildiği günler gördük.
Fonlar, vergiler hariç zam üstüne zam ama bunların da
ötesinde bu kadar ithal bağımlısı olduğumuz bir enerji
sorununda bu enerjiyle beraber elektrikte uygulanan bazı vergi türlerine
dikkatinizi çekmek istiyorum. Dünyanın en pahalı akaryakıtını
Türkiye tüketiyor. Türkiye tüketirse üretici, çiftçi -tarımda-
balıkçı, bunlar nereden kazanacak? Ürettiğini
karşılayamaz duruma gelecekler.
Devletin uyguladığı yüzde 18 KDV var. Hangi ülkede
yüzde 18 KDV uygulanıyor? İthal enerjiye bağlı olup da
yüzde 18 KDV uygulayan hangi ülke var? Avrupa Birliği ve komşu
ülkelere baktığımız zaman yüzde 8 ve 6
rakamlarını görüyoruz. Özel tüketim vergisini yüklüyorsunuz,
yükseltiyorsunuz. Sanıyorum, bütçe hedefleri içinde önümüzdeki dönemde
yine bunlar yer alacak. Özel tüketim vergileriyle petrole, benzine, doğal
gaza, elektriğe yine zam gelecek.
Sayın Bakan, Edisonun kemiklerini sızlatıyorsunuz.
Bu yanlış politikalarınızla 73 milyon
vatandaşımızın da kemiklerini sızlatmaya
başladınız. Asgari ücretle geçinen, kirasını
ödeyemeyen ve artık, tüketim toplumu olan Türkiyede, buzdolabı,
çamaşır makinesi, kurutma makinesi, bilgisayarı, televizyonu,
bütün hepsi elektrikle çalışan bu ülkede, artık, bunu bir
partiler üstü politika olarak görüp ulusal bir çözüm üretmek, birlikte tartışmak
ve konuşmak üzere bir politika belirlemenin zamanı gelmedi mi?
Şimdi, bakıyoruz, verdiğimiz önergeleri teker teker
reddediyorsunuz. Sonra bakıyoruz, Rusyayla el
sıkışıyorsunuz, güzelim Mersine nükleer santral
yapıyorsunuz. Dikkat ediyorum, Başbakan da bu tür şeylerde
ardılcı bir savunmanın içinde. Ilısu Barajına
gidiyor, kırt tane ev yapılmış bir köyde, orada üç yüz
seksenin üzerinde köy, bilmem kaç bin kişi, nüfus sular altında
kalacak. Bunların çoğunun tapusu yok, kadastro görmediği için,
zilyetlik olduğu için, para almayan köyler ama kırk tane ev teslim
ederken Sayın Başbakan oradan konuşuyor, diyor ki: Ilısu
Barajına karşı çıkanlar bölücüdürler. Sayın
Başbakan çevrecilere, tabiatı, doğayı, kültürü korumak isteyen
ve savunanlara, en doğal temel haklarını savunanlara
karşı terörle mücadelenin ardına sığınarak,
terörle mücadele adı altında, çevre haklarını
savunanları bölücülükle suçluyor. Sayın Başbakan, evet,
Hasankeyfin sular altında kalmaması için mücadele eden bütün
insanlarımız, bütün bölge halkı on bin yıllık tarihine
sahip çıkıyorsa, kültürüne sahip çıkıyorsa,
doğasına sahip çıkıyorsa, ekolojisine sahip
çıkıyorsa, belediyeleri sahip çıkıyorsa, milletvekilleri
sahip çıkıyorsa biz bölücüyüz ve bölücülüğe devam edeceğiz
diyoruz. Bu konuda öyle çifte standardın hiçbir gereği yok.
Bakın, Tarkan Hasankeyf sular altında kalmasın.
diyor. İmza kampanyası var: Sen de imza at. Umarım, AK
PARTİliler de atar. Sezan Aksu da imza atıyor, Şivan da
atıyor, Kibariye de atıyor, Yıldız Kenter de atıyor ve
bunlar bir kampanya başlatmışlar, ülkemizin
tanınmış sanatçıları, simaları. Yeri gelecek,
seçimde Şivan Perverin hasretini kullanıp oy
avcılığı yapacaksın Hasankeyf sular altında
kalmasın. dediği zaman da bölücü diyeceksin. Yeri gelecek, Sezen
Aksuyu referandumda evet oyu kullandığı için
alkışlayacaksınız Hasankeyf, Allianoi, Munzur,
Fırtına Vadisi, Uzungöl ve Gümüşhanenin güzelim dereleri sular
altında kalmasın. dediği zaman bölücü diyeceksiniz; el insaf,
el vicdan! Yani bölücülüğün standardı nedir Sayın Başbakan?
Allah aşkına, bu ülkede sizin gibi düşünmek, yani sizin gibi
herkes milliyetçi, muhafazakâr, Müslüman bir çizgide olmak zorunda
mıdır? Bu ülkede insan haklarından yana olmak da vardır,
hukuktan yana olmak da vardır, doğadan, yaşamdan, tabiattan,
millî parklardan, kültürden, ülkemizin geleceğinden ve dünya mirası
olarak çocuklarımıza, torunlarımıza devredeceğimiz bir
dünyadan yana düşünenler de vardır, bu ülkede insan gibi yaşamak
isteyenler vardır, bu ülkede vahşi kapitalizmi değil
çıkarı için o güzelim doğaları tahrip edenler gibi
düşünmeyenler de vardır. Allianoiyı kumlara gömüyorsunuz,
Vadim yemyeşil kalacak diyorsunuz. Şu güzelim sonbahar resimlerine
bakın.
Mahkemeler durduruyor HESleri. 3.338 tane HES ruhsatı
verdiniz, neye dayanarak verdiniz? Vicdan, insaf sınırları
vardır. HES çantacıları dolaşıyor. HES izin
belgelerini milyonlarca dolara taşeronlara satıyorlar, şurada
burada satıyorlar, dağıtıyorlar. Kim bunları kontrol
ediyor, kim bunlarla ortaklık yapıyor? Hangi yabancı
şirketler, hangi uzun vadelerde bu ülkenin teminatlarını,
garantilerini, on beş yıllığına üretilecek
elektriğini de garanti ederek Hükûmetten alıyor? Bunları birer
birer Hükûmetin açıklaması gerekiyor, birer birer bunların bilinmesi
gerekiyor.
ÇED raporları olmadan orada, sit alanlarını, tarih
alanlarını, doğa alanlarını sular altında
bırakacak ülkemizde. Biz hep bunu söyledik. Bu ülke, kendisi kendi
enerjisini üretmek zorundadır, petrolünü, kömürünü, suyunu, hepsini, ama
bunun da bir usulü, yordamı, yöntemi vardır. Barajlar
yapılmasın demiyoruz ama barajları getirip getirip Hasankeyf
gibi tarihî yerleri sular altında bırakmaktan başka çözüm
yolları da vardır. Allianoi gibi tarihi katleden anlayışlar
yerine, Bulgaristanda bir adacık hâline getirip orada baraj gölünün
içinde yaşatan anlayışla, bizim kuma gömen anlayış
arasında da anlayış farkı vardır. Munzur Vadisi ki
Munzur Vadisi, bir kutsal mabet gibidir Dersimliler için. Dersimin
katliamından beterdir Munzurda HESleri kurmak. Dersimli için, Dersim katliamından
beterdir Munzura dokunmak. Munzur kutsaldır onlar için, şiiridir,
destanıdır, romanıdır, kitabıdır,
hayatıdır, türküsüdür. Hangi türküsünü açar bakarsanız Dersimin
mutlaka Munzur geçer, hangi Lazca Karadeniz türküsünü açarsanız o
şırıltılı dereleri geçer. Kazım Koyuncuyu
dinleyin, Şevval Samı dinleyin ve inanın ki o güzelim derelerin
şırıltısını, o güzel doğayı, o
yeşilliği, onları, ama bir de sizin zamanınızda
dökülen betonları görün, sizin zamanınızda kahredilen dereleri
görün.
Arkadaşlar, yenilenebilir enerjiye, evet, sonuna kadar destek
veriyoruz, sonuna kadar da destek vermeye devam edeceğiz. Bakın, dün
Çevre Bakanlığı şunu gösterdi, dağıttı,
meteoroloji gösterdi arkadaşlar: Bu ülkemin seksen bir şehrinde
güneşin parlamadığı bir şehir var mı bana söyler
misiniz, bakın. Bütün coğrafyada, 800 bin metrekarede güneş
ışıldıyor, güneş var. Neden güneş enerjisi yok
arkadaşlar, neden? Neden güneş enerjisi konusunda çalışan
yerli yatırımcıları desteklemezsiniz, garanti vermezsiniz,
kredi vermezsiniz, teşvik vermezsiniz, neden? Portekizin üzerinden geçen
uçaklardan baktığınız zaman, Portodaki veya Lizbondaki,
futbol sahalarının 10 katı olan güneş enerjisi
tablalarını görmez mi gözleriniz? Neden İspanyadaki güneş
enerjisini görmez gözleriniz? Neden rüzgâr enerjisini, bu ülke
rüzgârını değerlendiremez? Türkiye ile Yunanistan arasında
ne kot farkı var, ne iklim farkı var? Ne oluyor da Yunanistanda
rüzgâr enerjisi benim ülkemin 5 katı oluyor? Orada üretiliyor ama benim
ülkeme geldiğim zaman Ruslar gözünü dikmiş Mersine, Japonlar gözünü
dikmiş Sinopa, herkes gözünü dikmiş ülkemizin her bir köşesine.
Bu bir ciddi vatanseverlik sorunudur, bu ülkeyi sevme sorunudur; bu,
insanını sevme sorunudur.
Elbette ki termal kaynaklarımızı
değerlendireceğiz, elbette ki biyoenerjiden de
yararlanacağız; bunları da teşvik edeceğiz.
Avrupa Birliği karar almış, diyor ki: Artık
yüzde 25 yenilenebilir enerjiye geçeceksiniz. Arkadaşlar, Avrupalı
böyle diyor diye, biz de böyle bir yasayı getiriyoruz diye bu ülkenin
enerji sorununu çözeceğiz! Bu ülkenin enerji sorunu bu şekilde
çözülmez. Biz enerjimizi boşa harcıyoruz. Biz ülkemizi boşa
harcıyoruz. Biz ülkemizin zenginliklerini boşa akıtıyoruz.
Gidiyor yabancı firmaların
Bir tespit edin lütfen: Kaç tane termik
santralde, kaç tane nükleer santralde, kaç tane kurulan şirkette
yabancı sermaye oranı ne kadardır? Hangi bankalar ne kadar kâr
ediyor ve bunun üzerine elektriği kullanan vatandaşım bunun ne
kadarını veriyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız
lütfen.
HASİP KAPLAN (Devamla) Tamamlıyorum efendim.
Şimdi, yenilenebilir kaynaklarla ilgili verileri
arkadaşlarımız açıkladı, tek tek bunları saymama
gerek yok. Enerji bu kadar pahalıyken, Allah aşkına, bu enerjiye
koyduğunuz özel tüketim vergilerinin içindeki vergi oranlarına ve
kalemlerine bir daha bakınız. Savunma Fonu için, TRT Fonu için, bilmem
ne için
Yani bu ülkenin bütün yükü vatandaşın sırtında.
Elektrik ödüyor, zaten pahalı ödüyor, bir de üstüne vergi koyuyorsunuz.
Yok, TRT payı, TRTye gitsin, TRT de Hükûmetin
borazanlığını yapsın! Herkes kendi ayağı
üzerinde duracak bu ülkede, hiç kimseden haksız vergi alınmayacak.
İşte, bu yenilenebilir enerjide de gerçekten -destek
vereceğiz- destek verilecekse, doğru destek verelim diyoruz,
doğru politikalar üretelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.20
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen
ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
395 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Teklifin tümü
üzerinde şimdi söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoyda.
Buyurun
Sayın Aksoy. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA SONER AKSOY (Kütahya) Sayın Başkan, muhterem
arkadaşlar; 395 sıra sayılı Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin geneli üzerinde söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken hepinize sevgiler,
saygılar sunuyorum.
Muhterem
arkadaşlar, yenilenebilir enerji konusu Türkiye'nin de, dünyanın da
enerji mevzusunda en önemli konusu. Yenilenebilir enerji konusunda mesafe
alamayanların önümüzdeki yıllarda büyük sıkıntılar
içerisinde olacağını şimdiden ifade etmektedirler.
Yenilenebilir
enerji konusunda gerçek bir vizyona ve gerçek bir anlayışa sahip
olmamız gerekir. Tahminlere göre, 2030 yılında dünya nüfusunun
yüzde 75i şehirlerde oturacaktır. Gece ve gündüz enerji tüketimi
katlanarak artacaktır. Şehirde oturmalar artarken, uzaklarda,
ormanlarda, dağ başlarında oturmak isteyenler de çoğalacaktır.
2008de, dünyada, 2020ye kadar hesaplanan 16 trilyon dolarlık enerji
yatırımı da 2ye katlanacaktır.
Ne yazık ki
şehirleşme ve enerji tüketimi arttıkça çevresel ve iklim
sorunları da artacaktır. Artık dünya şunu
öğrenmiştir de henüz içine sindirememiştir: Artık fosil
yakıtların tüketimiyle sağlıklı, modern ve huzurlu bir
yaşamın sürdürebilirliği yoktur; sürdürmede ısrar etmek,
sağlıklı, modern ve huzurlu bir yaşamdan vazgeçmek
demektir.
Burada temel soru
şudur: Sosyoekonomik kalkınmanın sürdürülebilinmesi için
enerjinin makul fiyatlarla güvenli ve çevreyle uyumlu olarak nasıl tedarik
edileceğidir. Bunun için üç temel öncelik vardır. Bunlardan biri, arz
güvenliğinin güçlendirilmesi; diğeri, rekabetin
artırılması ve çevrenin korunmasıdır.
Bunları çok
kısa ele alırsak, arz güvenliğinin güçlendirilmesi, kendi
kendine yetebilirlik konusunu maksimize etmek veya ithal
bağımlılığını minimize etmekten ziyade
ithalatın kesilme riskinin azaltılmasının nasıl
yapılacağının bilinmesidir veya bilinebilir
olmasıdır. Yerli kaynakların kullanımını
artırarak bu noktada belli mesafe alınabilir. Bir de enerji
arzının çeşitlendirilmesi gerekir.
İkincisi,
rekabetin artırılması önemlidir. Serbest pazar ekonomisi içerisinden
yatırımcılar için etkin finansal ve politik ortamın
sağlanması gerekmektedir.
Bir diğeri,
uluslararası anlaşmalara mutlaka katılmak gerekir.
Bir diğeri,
enerji şebekelerinin alt yapılarının mutlaka
güçlendirilmesi gerekir.
Daha sonra da çok
taraflı diyalog ve uluslararası ilişkilere itibar etmek ve
yakinen ilgilenmek gerekir.
Yenilenebilir
enerji konusunda mutlaka halkımızda, yöneticilerde belli bir bilincin
de olması gerekir. Gelişmiş ve bazı gelişmekte olan
ülkeler şu anda büyük bir heyecanla fosil yakıtlardan kurtulmaya ve
yeni yaklaşımı görmeye çalışmaktadırlar. Yeni
yaklaşım, yeni bir çağ gibi büyüyerek dünyayı
sarmaktadır. Bütün mesele buradaki vizyonu görebilmek ve fark edebilmektir.
Buradaki vizyon, yenilenebilir enerji kavramıdır; son zamanda
üzerinde çok düşünülen, çok konuşulan ve çok çalışılan
bir enerji türüdür.
Bu
yaklaşım, kısa bir geçmişi olmasına rağmen,
ülkelerin bilinç düzeyine bağlı olarak yaşamlarına tesir
etmekte, düşük karbon ekonomisi veya yeşil ekonomiye geçiş
diyebileceğimiz bir yeni olguyu doğurmaktadır. Bu yeni olgu,
yeni bir çağın işaretini veriyor.
Bilgi
çağını yakalamaya çalışırken kendimizi yepyeni
bir çağın eşiğinde bulduk. Bu çağ için farklı
ifadeler kullanılmaktadır. Mesela denilmektedir ki: Enerji ve iklim
çağı, yeşil enerji, yeşil ekonomi çağı,
düşük karbon ve yeşil enerji çağı. Her ne dersek diyelim,
farkında olalım veya olmayalım, dünyamız önemli bir
değişimin içine girmiş bulunmaktadır, bizim de
eşiğinde olduğumuz bu çağı mutlaka yakalamamız
gerekir.
Küresel
ısınma, bildiğiniz gibi atmosferde biriken sera
gazlarının yeryüzünden yayılan veya yansıyan
kızıl ötesi radyasyonu tutması ve bu radyasyonun uzaya
dağılmasını engellemesiyle oluşur.
1780
yılında atmosferde karbondioksit miktarı 280 ppm iken günümüzde
bu değer 382 ppmdir. Asli değerlerin bunların biraz daha
üstünde olduğu ifade edilmektedir. Bu artış mevcut hızla
eğer sürerse, yüzyılın sonunda 800 ppme ulaşması
mümkündür.
Birleşmiş
Milletlerin katkılarıyla kurulan IPCC (Intergovernmental Panel on
Climate Change), küresel sıcaklıkların gelecek yüzyıla
kadar 2 ile 3 santigrat derece artacağını tahmin ettiğini
ifade etmiştir.
Hava
sıcaklığının 2 derecelik bir artışın ne
anlama geldiğini, sellere, kıtlıklara, kitlesel ölüm ve kitlesel
göçlere ve bilinen canlı türlerinin yüzde 40ının yok
olmasına yol açacağını bilmeliyiz. Bugünden itibaren bu
gidişle yüzyılın sonunda dünyanın
sıcaklığının 5 derece daha artacağı fikri
yüzde 60 hâkimdir. Bu durumdan mutlaka korkulmalıdır.
Dünyanın
ısınması sera gazlarının artışıyla
doğrudan ilişkilidir. Karbondioksit, nitrooksit ve metan gazları
atmosferde bir izolasyon tabakası oluşturmakta ve yeryüzü
ısısının uzaya ulaşması engellenmektedir. Son
buzul çağından günümüze kadar geçen sürede dünyamız 5 derece
ısınmıştır.
Küresel
ısınmanın gerçek nedenleri daha ziyade elektrik enerjisi üretimi
yüzde 24 mertebesinde, sanayi faaliyetleri yüzde 14, ulaştırma
faaliyetleri yüzde 14, tarımsal faaliyetlerde yüzde 32 mertebelerindedir
ki, bunlar da toprak kullanımı, tarım, çöpler ve diğer
orman ürünlerinin yok edilmesi.
Toprak
kullanımı, ulaştırma, sanayi ve elektrik üretimi
yaklaşık yüzde 70tir. Şu anda dünyamızı etkileyen
işte bu yüzde 70 olan orandır ve bunun tamamı fosil enerjidir;
kömür, doğal gaz, petrol ürünleri.
Yoğun araç
kullanımının küresel ısınmaya etki eden önemli
faktörlerden biri olduğunu herkes, hepimiz biliyoruz. Egzoz emisyonu,
karbonmonoksit miktarını en çok arttıranlardır. 2020
yılında dünyadaki araç sayısı 1,2 milyar adedi geçecektir.
Küresel
ısınmanın asıl sebebi ise yüzde yüz insandır. O hâlde,
uzun yıllardır, yaklaşık yüz otuz yıldır
yaptıklarımızla yüzleşme zamanı gelmiştir.
Yüzleşmeye çok yakınız. Çekinmeden, başka suçlu aramadan
bir an önce yüzleşmeliyiz. Yüzleşmekten değil,
yüzleşmemekten korkmalıyız. Bir an önce küresel ısınma
sorunlarında çözüm aramalıyız. Sadece teknoloji tek
başına yeterli olmayabilir. Teknoloji kadar bilinçli insanlar,
bilinçli politikalar gerekmektedir. Sivil toplum örgütleri, bireysel ve örnek
davranışlar ve özendirici hükûmet politikaları gereklidir.
İnsanların değişime talip olmalarını
sağlayan ve bu değişme ve yönlendirme avantajlarını ön
plana çıkaran politikalar gereklidir. ARGE, ileri teknolojilerin ve
enerjide verimliliğin özendirilmesi ve
kolaylaştırılması felaket senaryolarından daha
etkindir.
Elimde bulunan
bir grafikteki -sanıyorum, görmek biraz zor olacaktır- apsis ve
koordinatlarda fiyatlar ile yıllar söz konusudur. Burada, yıllara
göre yenilenebilir enerji türlerinin tamamının yıllar içerisinde
fiyatlarının makul düzeylere doğru düşeceği, onun
yerine kömürden elde edilen enerjinin veyahut da petrolden elde edilen
enerjinin fiyatının da yıllara göre sürekli artış
kaydedeceği görülmektedir. Hiç kimse iddia edemez ki, önümüzdeki günlerde
fosil enerjinin fiyatı düşecektir. Bu iddiada bulunmak hemen hemen
mümkün değildir ama herkes şunu rahatlıkla söyleyebilir ki,
yenilenebilir enerjinin bugün için maliyetleri yüksek gibi görülse, bir
alım garantisiyle sübvanse edilme gibi bir ihtiyaç söz konusu da olsa,
verilen belli bir süre sonra -bu, beş sene olabilir, on sene olabilir-
hükûmetler çok daha ucuz enerji kaynaklarını ve nihayetsiz enerji
kaynaklarını elde edebilirler.
Türkiyenin hem
güneş yönüyle hem rüzgâr yönüyle bu nihayetsiz kaynakları elde
edebilme imkânları vardır. Mesela, Türkiyenin sadece yüzeyine
düşen, güneşten düşen enerji miktarı 80 milyon ton petrole
eşdeğer bir değerdir. Bu değer, bugünkü bizim üretmekte
olduğumuz enerjinin, toplam kapasitemizin 5 bin katıdır. Bunun
takriben Türkiye içerisinde güneş enerjisiyle yapılabilecek ekonomik
değerini düşünecek olursak, bu 80 milyon ton petrole
eşdeğerin dörtte 1ini eğer ekonomik ve yapılabilir bir
kapasite olarak düşünecek olursak -güneş enerjisini söylüyorum- bu
bile sadece mevcut şu anda kapasitemizin 1.250 katıdır. Yani
mevcut, şu andaki enerji üretim kapasitemizin 1.250 katını, yani
sonsuz bir noktaya doğru sadece güneşten üretebiliriz. Bunlar tabii
çok çarpıcı, insanı şaşırtan hususlar.
Burada bununla
ilgili çok başka daha değerler de verebilmemiz mümkündür ama çok
fazla detaylara girmek istemiyorum.
Sadece bir iki
örnek daha vereceğim: Mesela rüzgâr. Teknik olarak kullanılabilir
toplam, hazır, küresel rüzgâr kaynağının, tahmin edilen
toplam dünya elektrik talebinin 2 mislinden daha büyük olduğu ifade edilmektedir.
Türkiyede bulunan rüzgâr enerjisi potansiyelinin de 45 bin megavat
civarında olduğu ifade edilmektedir ki o da bugün bizim şu anda
kullanmakta olduğumuz kaynak kadardır. Avrupa Birliğinde rüzgâr
enerjisi sürekli büyüme göstermektedir. Bu büyüme eğer devam ederse her
yıl 100 milyon tonun üzerinde karbondioksit koruması
sağlanacaktır. Bunun 1 milyar adetlik bir ormanlık sahayı
ifade ettiğini söyleyebiliriz. Jeotermal de aynı şeydir,
biyokütle de aynı şeydir ve bunların üzerinde de çok büyük istihdam
imkânları vardır.
Bugün için
Türkiyede, yedi seneden beri söylemekte olduğumuz bir enerji
politikası vardır. Bu da 2020 veya 2023 yıllarında
Türkiye'nin 500 milyar kilovatsaatlik bir enerji tüketimine
ulaşacağıdır. Bunlar, yapılan normal senaryoların
ortalamaları şeklinde ifade edilebilir. Bazen 450 milyar veyahut da
500 milyar ifade edilmektedir. Şu anda, 200 milyar kilovatsaatlik bir
enerji üretiyoruz. Demek ki bunun 2,5 katı bir artış söz konusu
olacak 2023 yılına kadar. Bu şekliyle bir yükselme söz konusu
olduğu zaman, demek ki bizim 50-55 bin megavatlık bir potansiyele,
üretim gücüne sahip olmamız veyahut toplam itibarıyla da 100 bin
megavatlık bir enerji potansiyeline sahip olmamız gerekir. Bunun için
en az 50 bin megavatlık yatırım yapmamız gerekir. Eğer
1 megavatı 1 milyon dolarsa 50 bin megavatlık için 50 milyar
dolarlık yatırım yapmak gerekiyor. On sene içerisinde bunu
düşünürsek her yıl 5 milyar dolarlık yatırım yapmak
gerekmektedir. Bugün, hâlbuki şu anda, konuşma sırasında
veyahut da altı ayda, Türkiye altı ayda, takriben 25-30 milyar dolar
civarında bir rakamı doğal gaza ve petrole ödemektedir. Cari
açığımızın en büyük kalemi de enerjidir. Eğer
uzun vadeli hesap yapabiliyorsak, uzun vadeli düşünebiliyorsak yani bu
uzun vadeden maksadımız yine 2023 yılıdır, 2020
yılıdır, 2023 yılı içerisinde zaten bizim rüzgârdan 20
bin megavatlık bir potansiyele sahip olacağımız iddia
edilmektedir. Ama bu gidişle, bu teşvik imkânlarıyla şahsen
ben bu rakama ulaşacağımıza inanmıyorum ama
ulaşabileceğimizi eğer düşünecek olursak 20 bin
megavatı 1,8 milyon dolar kilovatla çarpacak olursanız
yaklaşık yine 30 milyar dolar civarında sadece rüzgârdan bir
yatırım yapmamız gerekmektedir. Bu rakamlara ulaşabilmemiz
için de mutlaka geçerli olabilen, bankaların kabul edebileceği bir
yatırım veya satın alma değerlerinde bir rakama
ulaşmamız gerekir. Eğer güneşte, rüzgârda bununla
alakalı gerekli satın alma değerlerini ortaya koyamazsak bizim
yatırım yapmamız ve bu noktada gelişmemiz mümkün
değildir.
Yenilenebilir
enerjiyle alakalı yapılan 395 sıra sayılı düzenlemede
komisyondan çıkan rakamlarla benim teklifim arasında büyük farklar
vardır. Ben, yalın olarak, orijinal teklifimde burada verilen
rakamlardan çok daha küçük rakamlar ortaya koymuştum. Mesela, zaman olarak
da burada on yıl ifade ediliyor, ben beş yıl olarak
değerlendirmiştim, ama Komisyonumuzun değerlendirmesi bu
şekilde oldu. Rüzgâr enerjisine dayalı üretim tesislerinden elde
edilecek elektrik için, ben orijinal teklifimde ilk beş yıl için 6
euro sent teklif etmiştim ama Komisyonumuzda, tabii o günkü Enerji
Bakanlığının uzmanlarının, komisyon üyelerimizin
takdiriyle bu 7 euro sente yükseltildi. İkinci beş yılda 5 euro
sent teklif etmiştim. Yani, bu sıra sayısıyla basılan
teklifin yarısı benim teklifimdir, yarısı Komisyonda kabul
edilen tekliftir. Komisyonda teklif edilen değerler, benim teklifimden çok
daha yüksek olan değerlerdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
SONER AKSOY
(Devamla) Teşekkür ederim.
Eğer
gerçekten benim teklif ettiğim değerler kabul edilmiş
olsaydı ve o orijinal hâlini muhafaza etseydik, sanıyorum şimdi
çoktan bu yasa çıkmış olacaktı. Fakat her ne hâl olursa
olsun, komisyonun takdir etmiş olduğu bir yasayı, komisyonda
uzmanların, çeşitli kişilerin, bakanlık
mensuplarının gelip konuşarak meydana getirmiş olduğu
bir çalışmayı, bir eseri, bir teklifi komisyondan
çıkardıktan sonra, Meclise getirdikten sonra
başkalarının komisyona gelip söylemediği şeyleri
dışarıda söyleyerek yasanın çıkmasını
durdurmalarının, bekletmelerinin çok da doğru olduğunu
söylemek mümkün değildir. Bu bakımdan, komisyon
çalışmalarının mümkün olduğu kadar özgürce
yapılması, herkesin eteğinde bir taş varsa komisyonda gelip
bunları dökmesi gerekir. Komisyonların bir kimliği vardır,
bir şahsiyeti, bir varlığı vardır; komisyonda
çalışan arkadaşlarımızın bir görüşü
vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
SONER AKSOY
(Devamla) Çok özür dilerim, bir dakika daha istirham ediyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
SONER AKSOY
(Devamla) Komisyonda bulunan arkadaşlarımız belki
yenilenebilir enerji konusunda uzman olmayabilirler, belki petrol konusunda
uzman olmayabilirler ama Komisyonda bulunan arkadaşların her biri,
oraya gelip bu konuda bilgi veren, fikir veren bilgi sahibi kişilerin
fikir ve düşüncelerini değerlendirebilecek kapasitede ve kalitede
insanlardır ve bunlar özenle -hem muhalefetten hem iktidardan-
çalışarak bu eseri ortaya koymuşlardır. Onun için, bu
özenli çalışmayı çok dikkatli bir şekilde, grubumuzun
değerlendirip yasalaştıracağına inanıyorum.
Bu vesileyle
tekrar saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aksoy.
Şahıslar
adına Rize Milletvekili Sayın Bayram Ali Bayramoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, Türkiye
açısından son derece önem arz eden ve hepimizi de çok yakından
ilgilendiren ve aslında sadece ulusal bazda veya siyasi bazda
bakılması gereken değil tam tersine uluslararası genel
perspektif açısından bakmamız gereken bir konuyu
değerlendiriyoruz, o konu hakkındaki kanun üzerinde görüşme
yapıyoruz. O nedenle, şahsım adına söz aldım. Hepinizi
saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Şimdi,
arkadaşlar, bu konu yaklaşık bir buçuk senedir gündemimizde. Bir
buçuk sene önce haziran ayında gündemde sırasını aldı
ve yenilenebilir enerjiyle ilgili kanunun görüşülmesinde prensip olarak
anlaşılmış idi. Fakat özellikle 2009 senesi içerisinde
dünya genelinde yaşanan, 2008i takip eden ekonomik krizler, ekonomik
krizlerin özellikle sanayi sektöründeki girdi malzemeleri üzerindeki maliyet
fonksiyonlarını değiştirmesi, dünyada teknolojiye yönelik gelişmeler
bizi biraz daha sağlıklı, biraz daha sabır ve sükûnetle
düşünmeye doğru ittiği için, kanunu da belirli bir süre
içerisinde beklemeye ve bu süre içerisindeki gelişmeleri gözlemleyip ona
göre karar almaya itmiştir. Yoksa, geçen sene içerisinde gündeme getirilen
konuların tamamı o gün için ihtiyaç olduğu gibi bugün de zaten
ihtiyaçlarımız olarak duruyor. Fakat, bu gelişmeler bize bir
noktada haklılık payımızı ortaya koydu. O da şu
oldu: 2009 senesinde başta Avrupa Birliği ülkelerindeki yenilenebilir
enerjiye yönelik hedeflenen yatırımların içerisinde yüzde 33e
yakın pay, kapasite olarak yatırımları durdurulan ve
yapılmayan, tam tersine Türkiyedeyse, bir tek dünya geneline
baktığımızda, kapasitesi ve hedeflerinden fazla
yenilenebilir kaynak üretimi yapan tek ülke olma özelliğini bize de
vermiş oldu.
Şimdi,
geçtiğimiz yıl içerisinde rakamlara baktığımızda,
özellikle hızlı teknolojik gelişme gösteren bir solar enerji
dediğimiz güneş enerjisiyle ilgili rakamları yakinen takip
ettiğimizde çok ciddi bir maliyet düşüşlerini yaşıyoruz
ve yaşadık. Hatta şu anda ben size bazı grafikleri
göstereyim, bu grafikler de sizin üzerinizde ciddi derecede bizim
haklılık payımızı çıkartabilir ve bunu siz de
daha rahat görebilirsiniz. Belki oradan görmek mümkün değil ama, şu
çizgiyi en azından görme şansınız var, eğri çizgisini.
Bakın, bu yıllar itibarındaki rakamlar, yatırım
rakamları, özellikle on yıllık süre içerisinde teknolojik
gelişmeyle beraber neredeyse yarı yarıyanın altına
maliyet unsuru olarak inecek şekilde planlama ve hedefleri ortaya konuyor.
Yani, dolayısıyla bugün yaptığınız 1 birimlik bir
yatırımın bundan on sene sonra 0,5 birime
yapılabileceği bir noktayı gözlemliyoruz ve bunu özellikle
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik batıdaki hızlıca
yatırımlarını yapan, yaklaşık 10 bin megavata
yakın güneş, 26-27 bin megavata yakın rüzgâr enerjisi
yatırımı yapmış Almanya ülkesinden de
öğrenebiliyoruz, İspanyadan da öğrenebiliyoruz.
Dolayısıyla bu noktadaki beklememizin getirmiş olduğu
kısmen dezavantajlar var gibi gözüküyorsa da bunların ciddi derecede
avantaj olduğunu da unutmamamız gerekiyor.
Özellikle enerji
konusunda, tabii muhalefetten arkadaşlarımız haklı olarak
çeşitli tenkitlerde bulunuyor. Benzer nitelikli tenkitleri ben de bir
iktidar milletvekili olarak hem Komisyonda hem de gerektiğinde
Bakanlıkta arkadaşlarımla yapıyorum ama bu tenkitlerin
yanında yapılanları da göz ardı etmememiz ve hedefleri de
buna göre ortaya koymamız gerektiği de muhakkak.
Şimdi size
net rakamlar vereceğim: Şu an itibarıyla, yani içinde
bulunduğumuz on birinci ay itibarıyla Türkiyedeki toplam kurulu güç
47.573 megavata ulaşmış ve sadece 2010 yılı içerisinde
yüzde 40ı yenilenebilir kaynaklardan olmak üzere yapılan ve üretime
geçen toplam santral miktarımız, sayımız kurulu güç olarak
3.300 megavat.
Bunların bir
dağılımına bakalım, neler var şu anda bu 47 binin
içerisinde: Hidrolik santraller, yani HESler kurulu güç olarak 15.248 megavat,
doğal gaz 18.104 megavat, kömür 11.242 megavat, rüzgâr 1.202 megavat, diğerleri
ve jeotermal de içinde olmak üzere toplam 1.780 megavat.
Peki, yüzdelerine
baktığımız zaman, hidroelektriklerin yüzde 32, doğal
gazın 38, kömürün yüzde 23,6; rüzgârın 2,5 diğerlerinin yüzde
3,5 olduğunu görüyoruz.
İşte
buradaki ince ayrıntı şu: Kurulu güç ile üretim gücü
arasındaki parite farklılığının getirdiği
bir sıkıntıdan kaynaklanıyor. Yani sizin doğal
gazınız yüzde 38 kurulu güç olarak ama üretim bazında
katsayı olarak çarptığınızda, yıl bazı
çalışma saati olarak değerlendirdiğinizde, çarpı 8 kat
sayısıyla 8 bin saat aldığınızda, onun toplam
üretim içerisindeki payı yüzde 49lara çıkıyor. Aynı
şekilde hidroelektriğin toplam kurulu güç içerisindeki payı
yüzde 32 iken, hesabında toplam ortalama çalışma saati olarak
3.500 saati aldığınızda da, onun toplam içerisindeki üretim
payı yüzde 25e düşmüş oluyor.
Peki, bu
rakamların önümüzdeki süreler içerisinde, bu dönem içerisinde nasıl
gerçekleşeceği konusuyla ilgili bir hedef çalışmayı da
beraberinde sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. Genelde enerji konusuyla
ilgili strateji belgelerine -2023 olarak, yani cumhuriyetin 100üncü
yılı olarak değerlendirildiği için, ben tam tersine, 2010
yılındayız, 2020 yılını nazarı itibara
alarak- bir on yıllık projeksiyon açısından bakıyorum.
Yani bu on yıl içerisinde dünya genelinde muhtemelen çeşitli dönemlerde,
işte her beş yılda bir bir ekonomik krizin de
yaşanabilirliğini de düşünürseniz, Türkiye'nin şu andaki
kurulu gücünün de -küsuratları kaldırın- 48 bin megavat
olduğunu konuşursak, demek ki, bizim mevcut eğriler, ekonomik
büyüme, Türkiye'nin dünyaya bakış açısı açısından
baktığımızda, 2020 yılında enerji olarak
ihtiyacımız, olması gereken kurulu güç miktarımız 80
bin megavat. Yaklaşık bunun üretim katsayısı da 340 ile 350
milyar kilovat saat arasında olmak zorunda. Böyle bir hedef var.
Peki, bu 30 bini
biz şu anda elimizdeki çalışmalarla, yenilenebilir kanun ve
diğer mevzuatla nelerden karşılayabiliriz? İşte, esas
kritik nokta o. Birincisi, 30 bin megavatı
karşılayabileceğimiz yerler şöyle değerlendirilebilir:
Elimizde devam eden projeler, bunların hayata geçmesi hidroelektrik
santraller açısından baktığımızda en az üçte
1lik kısmını hidroelektrik santraller oluşturabiliyor.
Yani 10 bin megavatımızı, minimum 10 bin megavatımızı
hidroelektrik santrallerden karşılayabiliyoruz. Bir 5 bin
megavatımızı, zaten yapılmış anlaşma
çerçevesinde yedi yıllık da periyotta üretime geçeceğini
düşünürsek, nükleerden karşılıyoruz; etti 15 bin. Şu
anda üzerinde, yenilenebilir kanununun yanında çalıştığımız,
Enerji Bakanlığı ve ilgili bürokrasiyle beraber
çalıştığımız en önemli kanunlardan bir tanesi
yerli kömür kaynaklarının enerji amaçlı değerlendirilmesi
konusudur ki buradan da bir 5 bin megavat temel olarak kömürden hedefliyoruz;
etti 20 bin megavat. Geriye 10 bin megavat daha ihtiyacımız
kalıyor. İşte, bu 10 bin megavatın yaklaşık 5 bin
megavatını diğer yenilenebilir kaynaklar, yani rüzgâr, solar,
jeotermal kaynaklardan, en fazla 5 bin megavatını da doğal
gazdan üretmeyi hedeflemeliyiz. Bizim de şu anda çalıştığımız
ana prensip bu. Yani dolayısıyla Türkiye'nin dışa bağımlılığı
açısından değerlendirdiğimizde, dikkat ederseniz, bizim bu
30 binin 20 binini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan, o da nükleer olmak
üzere, geriye kalan yüzde 33lük kısmının yarısını
doğal gaz, yarısını da diğer nükleer ham madde
kaynaklarından karşılamayı hedefliyoruz. Bu nasıl bir
yerli kaynağa veya yenilenebilir kaynağa karşı
olmaktır? Esas kritik anlayış veya eksiklik burada
kaynaklanıyor. Dolayısıyla gündemimizde olan şu andaki
yenilenebilir kanun bu perspektif nazarı itibara alınarak değerlendirilmiş,
özellikle uygulamadaki bütün aksaklıklar, aradan geçen bir buçuk
yıllık zaman zarfındaki ihtiyaç olan konularda gerekli
düzenlemeleri içermek kaydı şartıyla bu şekilde
düzenlenerek sunulmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bunun
içerisindeki önemli olan noktalardan bir tanesi fiyat politikasıdır,
çok doğru. Ama fiyat politikası konusunda biz de kendi aramızda
tartışıyoruz. Yani satın alma garantisi konusuyla ilgili
fiyatlar konusunda tartışıyoruz, biraz daha da
tartışmaya devam edeceğimizi düşünüyorum ama tek
taraflı düşünmememiz gerektiğini, olayın üretim bazı
olduğu kadar tüketicinin de haklarını nazarı itibara alarak
bir orta nokta bulunması hem yatırımcıyı teşvik
etmesi hem de tüketiciye iyi imkânlar sunması gerektiğini de
unutmamamız gerektiğini özellikle söylüyorum.
Umuyorum ki bu
kanun birçok kaynağın yeniden hayata geçmesi, harekete geçmesi ve
önemli bir teşvik unsuru olarak karşımıza
çıkacaktır ve Türkiye'nin de mümkün olduğu kadar dışa
bağımlılığını ortadan kaldırmaya çok
önemli destekler verecektir.
Bu
doğrultuda emeği geçen bütün herkesi tebrik ediyorum, teşekkür
ediyorum ve kanunun, ülkemize, milletimize,
yatırımcılarımıza ve tüketicilerimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bayramoğlu.
Şahıslar
adına ikinci söz Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhana aittir.
Buyurun
Sayın Seyhan. (CHP sıralarından alkışlar)
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
İktidar
partisi milletvekillerini dinlerken, gerçekten bu konuda yeterince
sorumluluklarını yerine getirdiklerini söylüyorlar, az kaldı ben
dahi buna inanıyordum.
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) İnan.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Biz bu kanunu beraber yaptık değerli
arkadaşlar, İnan. diyen arkadaşlar, bu kanuna çok
uğraştık. 18 defa Ali Bayramoğlu toplantı yaptı,
25 defa Bakanlık toplantı yaptı; aynı kanun 3 defa
değişti. 35 önergeyi verip Komisyonda 2 defa değişiklik
yapan sizsiniz; bu kanunu Genel Kurulun gündemine getirip,
Çıkaracağız. diyen sizsiniz; Üreticinin yararına
çıkaracağız, toplumun yararına çıkaracağız.
diyen sizsiniz ve Artık bu kanunda hiçbir eksik kalmadı. diyen
sizsiniz ve bugün kanunu çekecek olan yine siz olacaksınız, bugün
fiyatları düşürecek olan yine siz olacaksınız, bugün bu
kanuna yeniden yama önergelerle yeni bir kanun yapacak kadar olumsuz
sonuçları ekleyen kişiler siz olacaksınız.
Sabah lütfetti
Komisyon Başkanı ve Değerli Müsteşar
Yardımcımız bizi çağırdı: Kanun üzerinde konuşalım.
Baktık ki Komisyondaki önergeler kadar önerge var ellerinde. Peki, amenna.
Bakalım içerisinde ne var? Birlikte baktık. Komisyonda
görüştüğümüzde bu kanunun içinde olmaması gereken,
Çıkarın. dediğimiz ne varsa, orada anlaşıp
çıkardığımız ne varsa bugünkü kanunun içerisine
önergeyle dercedilmek üzere hazırlanmış. Olacak iş mi
arkadaşlar? Koca Komisyon kendisini yok mu sayıyor?
Siz benimle
birlikte bunu kabul etmediniz mi Sayın Bayramoğlu?
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Ettim.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Başka şey getirmeyeceğiz. demediniz mi?
Sayın Bakan,
siz kabul etmediniz mi? Genel Kurulda şimdi koymak istediğiniz
önergeleri siz Komisyonda çıkarmadınız mı? Şimdi, bize
getiriyorsunuz.
Ne bunlar?
Denetim yapamıyormuş EPDK bu yenilenebilir enerji üretim
tesislerinin, dağıtım tesislerinin lisans işlemlerinde, bu
denetim işini lisanslı denetim şirketlerine hizmet satın
alma yoluyla havale edecekmiş! Soruyorum: Türkiyede böyle bir şirket
var mı? Yok. Peki, bu şirketlerin niteliğiyle ilgili kanununuz
var mı? O da yok. Kime havale ediyorsun sen bunu? Önce Genel Kurula
saygınız varsa, bu şirketlerin, yönetmeliğe
bırakmayın, benim önüme sorumluluklarını getirin, ondan
sonra benden yetki isteyin.
Bugün siz
kınıyorsunuz koruma kurullarını Rizede santral
kapattı diye. Denetimsiz ruhsatları veren siz değil misiniz?
Binlerce ruhsatları verip bir dolu insanı çantacı yapan siz
değil misiniz? Bir derenin üzerine on üç ruhsat verilirken siz
neredeydiniz? Sayın Başbakan diyor ki: Koruma kurulu neredeydi? Siz
neredeydiniz? Değerli arkadaşlar, bunlar olacak şey mi? Bunlar
ciddi işler. Ortada vereceğiniz kurum yok, bu lisanslı denetleme
bürolarıyla ilgili kanun yok ama siz Biz devretme yetkisini kanunla
verelim. Niye yapıyorlar biliyor musunuz? Danıştay benzeri bir
yönetmeliği DSİde iptal etmişti, o iptalin arkasından
dolaşalım! Hukukun arkasından dolaşma fikrini muhalefetle
paylaşıp toplumun üstüne yük olarak göndermek. Böyle şey olmaz!
Arkasından, on iki yıllık garantiyi on yıl süreye
düşürelim! Neden? Yapılamasın.
Bunun
dışında, yine bir önerge var, diyor ki bu önergede
Hiç
konumuzla alakası yok. Biliyorsunuz, Eti Alüminyum, zamanında yok
fiyata, 305 milyon dolara bir firmaya satılmıştı. Hani bir
de burada espri yapılmıştı Alüminyum tesisi alana bir de
üstüne baraj veriyoruz. diye. Üstüne bir de Oymapınarı verdik. Ama
verirken dedik ki: Bu tesis sadece Eti Alüminyuma elektrik üretecek. Ancak
ürettiğinin yüzde 20 fazlasını serbest piyasaya satabilecek.
Sonra baktık ki yok fiyatına verdiğimiz tesis ürettiği
elektriği serbest piyasadan, EPDKnın aldığı kararla
miktar biraz yükseltilerek, satmaya başlamış. İyi, tamam,
sattı
Nereye kadar izin verdiniz? Ya, 25 yükselttik. Güzel
Sonra
rahatsızlık duyuldu, şimdi 20ye geldi bu.
E, bugün
önümüzdeki kanun, ürettiği bütün elektriğin fazlasını
Yenilenebilir Enerji Kanunundaki teşvik statüsü üzerinden satın
alacağız. O zaman aklınız neredeydi, niye bunu üretim
tesisi olarak satmadınız? Üretim tesisi olarak satsaydınız
bu ülkeye ayrıca en azından 300 milyon dolar kâr ettirecektiniz. Yani
siz, alüminyum tesisi için bir şirketi orada görevlendirip üstüne sonradan
Aman kapanmasın diye para vermek zorunda mısınız?
Kaldı ki
Danıştayın bu konuda kararı var, durdurmuş, aleyhte
karar vermiş, Özelleştirme bunu geri almak için işlem
başlatmış. Şimdi Hükûmet ne yapıyor ya da yetkilileri
Bakanlık? Aman, kardeşim, bu sonuçlanana kadar ben orayı
işleten kişinin cebine biraz para koyayım. Yazık! Bunu halkın
cebinden alıyorsunuz. Alın o tesisi, üretim tesisi olarak satın,
halkın alın terini, ekmek parasını birilerine vermeyin
kardeşim. Bu iş olmaz. Sakın öyle bir önerge getirmeyin! Bu
millete yapılacak en büyük ihanetlerden biri budur. Alın o tesisi,
kişinin zararı varsa tazmin edin ancak o tesisi birilerinin gelir
kaynağı hâline getirmeyin.
Bunun
dışında ne yaptınız? Bunun dışında
kanun geliyor, içine ha bire bir şeyler konuluyor ama en önemlisi,
fiyatlar nerede biliyor musunuz? Hükûmetin önerdiği fiyatı
silmişler, ilk fiyat aynen duruyor.
Sayın
Bayramoğlu, o zaman bu çalışmayı niye yaptınız,
niye komisyonu meşgul ettiniz siz? Bu kanunu biz mi getirdik? Bu kanun
Hükûmet tasarısı değil mi? Bu Müsteşar, bu bakanlar
değil mi oraya gelip bu fiyatları verdiler? Niye şimdi eski
yerine indiriyorsunuz? Siz gelince mi ucuzladı? Aynı ucuzluktan,
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya böyle mi yararlanıyor? Hiç yurt
dışına bakan gözler yok mu bize bakıyorsunuz da? Tek
mazereti kendinize mi işletiyorsunuz? Bunu, onu oraya
koyacağınıza çıkarmayalım diye açık bir
engelleme içerisinde olun, Biz yenilenebilir enerjiye destek
vermeyeceğiz. deyin, biz anlayalım nereye yöneldiğinizi. Ama,
bir yandan Sayın Bakan şikâyet ediyor, diyor ki: İşte,
yenilenebilir enerji devreye girmezse, doğal gaz santralleri, kömür
santralleri, bilmem neler devreye giriyor, paramız dışarı
gidiyor. Hatta Koruma Kurulu kararından sonra küçücük bir üretim tesisi
için Başbakanın o söyleminden de cesaret alarak doğal gaz üreten
firmalara Hayırlı olsun. dedi. Sayın Bakan, bu sözü söyleyecek
en son kişi sizsiniz. Doğal gaz üretim tesislerinin kaç megavat
açıldığına bakın son beş yılda ve 2015e
kadar kaç tane inşa edilecek, açılacak tesis olduğuna
bakın. Bu tesisler açılırken sizin hâlâ yenilenebilir enerjide, rüzgârın,
güneşin üzerine fiyat koymak yerine aynı fiyatla Genel Kurulu
oyalamanız size konuşma hakkını vermez, elinizden alır
bunu. Kaldı ki, siz, madem, Koruma Kurulu kararını
eleştiriyorsunuz
Bakın,
arkadaşlar -ya, böyle bir şey olur mu?- Başbakan dedi ki:
Koruma Kurulunun aklı neredeydi? Ben -Sayın Bayramoğlu da hatırlar-
gittim Rizeye araştırma yaptım, dedim ki: Bir dere üzerinde on
üç tane baraj var. -Sayın Hilmi Gülere de verdim, basına da
açıkladım- Bu barajlar havza planlaması yapmadan
yapılırsa doğal alanı, florayı, dengeyi, tarım
alanlarını tahrip eder, sit alanlarını tahrip eder, Koruma
Kurulu bunu durdurmak zorunda kalır. Yapmayın, bu ülkeye en büyük
katliam bu. Havza planlaması yapın, suyunuz varsa ruhsat verin. Önce
birer tane açın, iyi gidiyorsa yenisini açın. Hiç kimse dinlemedi.
Aradan altı yıl geçti.
Arkadaşlar,
Koruma Kuruluna Şimdiye kadar neredeydiniz? diyeceğine, siz
neredeydiniz desem ben Bakana, Başbakana ne olacak? Siz neredeydiniz?
Açın tutanaklara bakın, ben bunu anlattım. Neden tedbir
almadınız lisans verirken? Hani, daha denetleme kurulunuz yok,
denetleme kanununuz yok, kime denetleteceğiniz belli değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Bunlara seyirci kalacaksınız, denetleme kanununu
beş yıldır bu Hükûmet getireceğiz diyor, Özel firmalara
yetki vereceğiz, koşullarını ayıracağız,
barajların denetlemesini de üretim alanı için DSİye
vereceğiz. diyor. Niyette
Bu on günlük çalışma. Beş
yıldır yatıyorsunuz. Getirin, buna siz engel olun. Bunları
yapmadığınız sürece, bu kurulları, kurumları
eleştiremezsiniz. Kaldı ki, bu kurullar bu kararı verdi diye,
şimdi bölgesel kurulları cezalandırıyorlar, bölgesel koruma
kurullarını kaldırıp, sadece Yüksek Koruma Kuruluna, yani
buradaki merkeze işi veriyorlar. Neden? Oralar sivil toplum örgütlerinden
görüş alıyor, almak zorundalar ve ilgili bakanlıklarla harekete
geçmek zorundalar diye.
Değerli
arkadaşlar, biz bu anlayışı reddediyoruz. Bunu çekeceksiniz
ama
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Teşekkür edeyim efendim.
Ben de diyorum
ki, bunu çekmek hayırlıdır ama gelin, böyle göstermelik
çağırmalarla değil, bizimle iş birliği yapın,
muhalefetle iş birliği yapın. Yenilenebilir enerjiye bu ülkenin
ihtiyacı var, yerli enerji kaynaklarımızı
artıralım. Bu tartışmaları
yapacağımıza, ülkenin ithal enerji kaynağından
kurtulmasını sağlayacak yeni gelişmeleri birlikte
değerlendirelim ve işi keyfiyetle yapmayalım. Keyfiyetle devlet
yönetilmez arkadaşlar. Başkan çağırdı demiştim
ya, Müsteşar Yardımcısıyla; konuştuk, Önergelerinizi
bildirin. dedim, lütfedip bana önergeler konusundaki düşüncelerini bile
iletmediler, Biz katılmıyoruz. bile demediler, yeni örneklerini
bile vermediler. Bu anlayış tekdüze anlayıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, bütünlüğü, sağduyuyu temsil
ediyoruz. Bu nedenle, bu tür uygulamalara da, bu tür keyfiyet kanunlarına
da sonuna kadar karşı çıkıyoruz. Bu hâliyle çıkacaksa hiç
çıkmasın.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız,
Hükûmet adına.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla alakalı verilen kanun teklifi üzerinde Hükûmetimiz
adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir kere,
öncelikle, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı kanunun
tarafımızdan çekilmesi söz konusu değildir. Ancak, bir konu
üzerinde mutabık kalmamız lazım. Biz istiyoruz ki özellikle
ülkenin menfaatlerini yakinen ilgilendiren rüzgâr, güneş, jeotermal,
biyokütle gibi hepimizin mutabık kaldığı konuda hep beraber
mutabakatla çıkartalım, bütün grubu bulunan partilerle beraber bir
mutabakat içerisinde çıkartalım, ama temel kavramlar üzerinde mutlaka
mutabık kalmamız lazım. Bunun üzerinde mutabık kalmadan da
herhâlde genel bir konsensüs sağlama imkânımız olmayacak. Nedir
o? Şimdi, konuşmacı arkadaşları dikkatle dinledim,
Vatandaşımızın lehine ucuz elektrik elde etmemiz
lazımdır. dediler, çok doğru ama Her tarafı güneş
yapmamız lazım. dediler. Değerli arkadaşlar, bu cümlenin
her ikisini beraber açtığınızda aynı sonucu
doğurmaz. Biz istersek sevelim ister sevmeyelim güneş enerjisi
şu anda bulunan enerji kaynakları içerisinde, şu anki malzeme
bilimi çerçevesindeki en yüksek, pahalı enerji kaynağıdır.
Tamam, yani, Allahın güneşi bizim ülkemizde her zaman var ama
buradan elde edilecek getiriler kime gidecek? Bizim ülkemizin insanına
gidecekse hep beraber bunu yapmamız lazım.
Bakın,
şimdi size çok somut bir örnek vereceğim, bu kaynak nereye gidiyor?
Ben, altını kalın çizgilerle çizerek diyorum ki, güneş
enerjisini de, rüzgârı da, hidro kaynakları da, biyokütleyi de,
hepsini bizim kazandırmamız lazım ülkemize. Temel stratejimizin
içerisinde biz açıkça beyan etmişiz, Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşunun 100üncü yıldönümü olan 2023 yılında yerli ve
yenilenebilir enerji kaynaklarının her birinin mutlaka hizmete
alınması lazım. demişiz, üzerinde tartışma
doğurmaksızın. Peki, bunu hangi şartlarda devreye
alacağız?
Almanyanın
en büyük güneş yatırımcılarından bir firma geldi,
dediler ki: Biz Türkiyeye güneş kurmak istiyoruz. Hayhay, tabii... Biz
de yatırımcının gelmesini isteriz. Finans? Finansman
bizde var. dediler. Çok güzel. Ne kadarlık yatırım
yapmayı düşünüyorsunuz? dedik 3 milyar euro civarında
yatırım yapabiliriz. dediler. O da çok güzel. Hangi fiyattan
satmayı düşünüyorsunuz? dedik 28 euro sentten. dediler. Bir
dakika, bunu nereden belirlediniz? dedim, Biz Almanyada 28 euro sentten
satıyoruz. dediler. O zaman satmaya devam edin. dedim ben. Ve
pazarımızı genişletmek istiyoruz. dediler. O zaman
buyurun, ama hangi fiyatlarla?
Ben kendilerine
özel sektörden gelen birisi olarak, masanın diğer tarafında
bulunmuş birisi olarak dedim ki: Almanyada kaç saat güneş var?
Ortalama 800 saat, bir yılda 8.640 saat var. Türkiyede kaç saat
güneş var? 1.800 ila 2.200 saat civarında. Peki, o zaman siz
Almanyada kurduğunuz tesisleri bir yılda 800 saat faydalanmak
kaydıyla kaç yılda amorti ediyorsunuz? Ortalama yedi ila sekiz
yılda. dediler. Peki, Türkiyede ışınım daha fazla.
Aynı fiyattan satarsanız Türkiyede üç buçuk ila dört yılda
amorti etmez misiniz? Birbirine baktılar. Kusura bakmayın
arkadaş, o zaman siz Almanyada kazandığınız
paranın aynısını 2,5 katıyla beraber Türkiyede
kazanmak istiyorsanız aynı fiyata satmamalısınız.
dedim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Diyarbakır Güneşevi Projesi var örnek.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Şimdi, bu
güneş enerjisini Diyarbakırda da yapacağız, Mardinde de
yapacağız, İzmirde de yapacağız, Karamanda da
yapacağız ama arkadaşlar, hangi fiyatla yapacağız?
Ben, size, şimdi, 13 milyar euroluk yatırım getireyim; verelim
28 euro sentten getirelim, sonu da yok.
Arkadaşlar,
biz bir yandan vatandaşımıza, sanayicimize ucuz elektrik
getirmeyle alakalı işlemleri yapacağız, bir yandan da bu
üretim kaynaklarını artıracağız. Bunun makul
noktası nedir? Eğer biz makul şartlarda vermezsek özel sektöre
kârı, hiç kusura bakmayın sermaye transferi yapmış oluruz.
Eğer makulün daha altında bir şartta verirsek özel sektörü
yaşatamaz hâle geliriz. Bunun, ikisinin arasındaki denge nedir? Soru
bu.
Ve ben öyle
dedikten sonra Haklısınız. Siz bir fiyat verin. dediler. Ben
dedim ki: Siz hele bir 14 euro sente deyin de yarı fiyatına, ondan
sonraki kısmıyla alakalı pazarlık yapalım. Evet.
dediler. Ben bu aynı hesabı ve sizin Almanyadaki
kazanacağınız iç kârlılıkla (IRR) beraber aynı
hesabı çıkarttığımda ben size 10 euro sent
civarında vermem lazım. dedim. 10 euro sent verirseniz biz
Almanyada yatırım yaparız. dediler. Ee, buyurun Almanyada
yatırım yapın o zaman. dedim. Ama ben size şimdi daha
farklı bir şey söyleyeceğim. Financial Timesın dört gün
önce yayınladığı bir yazı var. Bu yazıda,
değerli arkadaşlar, diyor ki, İspanyadan, Portekizden bahsettik:
Bugün rüzgâr ve güneşle alakalı her ülke ortaya koyduğu
politikaları gözden geçiriyor. Niçin biz Amerikayı tekrar
keşfediyoruz? O yaşanmış hataları, eksiklikleri,
üretimi artırmak adına yapılan bu tür girişimleri tekrar
aynı yoldan biz de geçelim. Kestirmeden okuyoruz, izliyoruz,
bakıyoruz ve Türkiyede bu hataların tekrar yaşanmaması
adına bir politika çiziyoruz.
Bakın,
arkadaşlar, geçen yıl bunu yapmış olsaydık 28 euro
sentten anlaşma yapılmış olacaktı. Kusura
bakmayın. Hep beraber bütün gruplar olarak da buna evet dedik.
Şimdi, Portekiz ne yapmış, İspanya ne yapmış?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Portekiz gibi yapın, her aileye 3 bin dolar kredi
verin faizsiz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Bakın, aynen
oradan örnek veriyorum, taze bir yazıdır, bayat bir yazı
değildir, bir hafta öncesinin yazısı: Son iki yılda
düşük toptan satış fiyatlarıyla birlikte finansman
yetersizliği ve regülasyondaki belirsizlikler yüzünden bu sektördeki
yatırım hızlıca düşmüş ve şirketler
planlarını tekrar gözden geçirmek zorunda
kalmışlardır. Anlatıyor, bazı rakamlar veriyor, o
rakamlara boğmayacağım. 3.500 megatvatlık PV kapasitesinin
çoğu, yeni santraller için tarife garantisi kesilmeden önce, yani Ekim
2008 tarihinden önce kurulmuştur. Bu kesintiler artı finansman krizi,
kapasite kotası ve fiyatlama rejimlerindeki belirsizlik, sektöre yeni
yapılacak yatırımları frenlemektedir.
Devam ediyor:
Var olan PV tesislerinin, fotovoltaiklerin -yani güneşin-
yatırımcılara, hükûmetin, prim tarifesinde yükselen günlük
üretim saatlerini geriye dönük olarak sınırlandırarak, yani yaptığı
bir kısım işlemlerden tekrar vazgeçmeye çalışarak
fiyatları düşürme planının başarısız biçimde
muhalefet edildiğini görüyoruz. diyor.
Değerli
arkadaşlar, 26 Aralıkta Almanyada bir olay yaşandı. Ben,
tekrar tekrar araya bu cümleyi alarak söylüyorum: Bizler, biraz sonra
açıklayacağım rakamlarla beraber, yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarının önünü sonuna kadar açmamız lazım ama makul
fiyatlarla beraber açmamız lazım, makul fiyatın tarifini yaptım.
Almanyada 24 ile 26 Aralıkta bir olay yaşandı, 6 bin megavat
civarında rüzgâr santralinin 90 sentle alınma garantisi vardı,
böyle bir garanti vermişti rüzgârların teşviki için. Güzel bir
şey rüzgârların teşviki. Öncelikle bunların alınması
lazım. dendi ve Paskalyaya denk geldi. Meteorolojik veriler bir gün
önceden tespit etti, yarın büyük bir ihtimalle 6 bin megavat
civarında rüzgâr yapılması lazım diye. Ben gittim bizzat
bunun merkezinde araştırdım ve rakamları aldım. 6 bin
megavatı kime satacaklar? 90 sentten aldılar. Sanayici dedi ki: Ben
çalışmıyorum, yarın tatil var. Konut dedi ki: Ben
sınırlı oranda kullanacağım. 50 sente veriyorum.
dedi 90a aldığını, alan yok. 30, 20, 10
Sıfır
sente veriyorum. dedi, alan yok. Ama satması lazım, alması
zorunlu. Rüzgârdan elde edilen enerjiyi kullanan sanayiciye 20 euro sent
üzerinde para verdiler o gün kullan diye. Ne kadarla kapattınız o
gün? dedim, 50 milyon euro eksiyle kapattık. dediler.
Değerli
arkadaşlar, ben bu parayı kime tahvil edeceğim, kime tekrar
döndüreceğim ben bunu? Vatandaşa döndüreceğim değil mi?
Kusura bakmayın, o zaman ben dikkatli davranmak zorundayım, hangi
fiyatla, nasıl satılacağını yine aynı
gerekçelerle ortaya koymak zorundayım. Yani, rüzgâra vereceğimiz
fiyatın yatırımları önlemeyici ama fahiş kârlar
vermeyici bir noktada olması lazım. Bu söylediğim makul bir
şey değil mi benim? Aynı şekilde güneş için
söylüyorum. Güneşin önündeki yatırımları aşmamız
lazım, engelleri kaldırmamız lazım ama dünyadaki
gelişmeleri izleyerek.
Bakın, geçen
yıl bu anlaşmayı yapmış olsaydık 28 euro sent,
şimdi bana geldi iki tane firma, biri Amerikadan, biri Avrupadan, 10
euro sentler üzeriden tekrar konuşabiliriz. dedim. Malzeme bilimi çok
hızlı ilerliyor.
Bakın,
dikkatinizi çekiyorum, 100 megavatlık şu anda istemediğimiz ve
ithal kaynaklar olarak gördüğümüz doğal gazın kurulmasıyla
100 megavatlık güneşin kurulması arasında üretim gücü
açısından yaklaşık 4,5 katı kadar fark var. Biz bir
yandan diyoruz ki, doğal gazla alakalı kaynakları azaltalım
çünkü bu ithal, bir yandan arama faaliyetlerine devam edelim, ithal
kaynakları yerli kaynaklar hâline getirelim.
En son
geldiğimiz noktada özel sektöre de söyleyecek üç beş cümlem var.
Bakın, bugün itibarıyla, 4 Kasım 2010 tarihi itibarıyla
bizden başvurusu, inceleme değerlemesi uygun bulunanları, lisans
verilenleri dâhil, Türkiye'nin kurulu gücünün yaklaşık 45 bin, 46 bin
megavatlar civarında olduğunu, 48 bin megavatlar civarında
olduğunu -ki bu yıl içerisinde yaklaşık 3.500 megavat
devreye alıyoruz- düşünürsek 121.727 megavatlık bu dediğim
tanımlara uyan müracaat var. Yani başvuruda bulunanlar, inceleme ve
değerlemede bulunanlar, uygun bulunanlar ve lisans verilenlerin
toplamı 121 bin yani Türkiyenin kurulu gücünün yaklaşık 2,5
katı. O zaman, bizim zaman zaman madencilikte, zaman zaman da petrolde
söylediğimiz ve sıkça da rüzgârda söylediğimiz gayriciddi
yatırımcıların -lütfen tabirimi mazur görün- aradan
çekilmesi lazım. Ben çünkü bunlarla alakalı altı bin tane,
TEİAŞ bağlantı görüşü vermişim yani bunlar
yatırım yapacak diye. Yatırım yapmayacak olanlar lütfen
bizi meşgul etmesinler, sektörü de meşgul etmesinler, özel sektöre
mesajım bu. Para kazanmayı istemeleri normaldir, doğru bir
istektir ama makul oranlarda yapılması lazım.
Bir sanayicimiz
bunun fiyatının artırılmasını isterken -aynı
sanayi odasında bir toplantıya katıldık- hemen yanı
başında oturan diyor ki: Yüksek fiyat bunlar.
Değerli
arkadaşlar, sanayi odasının meclis toplantısına geldim
ben buraya. Şurada bir oylama yapılsa yarısı
yükseltilmesini isteyecek, yarısı düşürülmesini isteyecek. dedim.
Elektrik
dediğimiz kalem öyle bir kalem ki, her zaman tüketici tarafından
pahalı bulunmuş ve her zaman üretici tarafından da ucuz
bulunmuş bir metadır. O yüzden bizler bunun önlemini almamız
lazım.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Nükleerde düşüyor Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Ben o konuya
girmeyecektim ama mademki nükleer dediniz, o konuya giriyorum.
Dün özellikle
nükleerin barışçıl amaçlarla kullanılmasına ve
aynı zamanda, bir güvenlik içerisinde kullanılmasına dair
uluslararası anlaşmalar imzalandı, hepinize teşekkür
ediyorum ama orada bazı yanlış bilgiler verildi. Türkiyenin
nükleer güç santralleriyle alakalı yaptığı anlaşmalar
için burada yakıt zenginleştirilmesiyle alakalı bir talebin
olduğu söylendi, bir girişimin olduğu söylendi.
Değerli
arkadaşlar, bizim, uranyumun zenginleştirilmesi gibi, hele hele son
derece popüler olan ve Türkiyenin tarafı olmadığı bir
noktada böyle bir tartışmanın içerisine çekilmiş
olmasını ben manidar buluyorum, doğru bulmuyorum. Bir
arkadaşımız kalkıp diyebiliyor ki: Bakan oradaki bir genel
müdürle oturdu imzaya. Arkadaşlar, tam tersi, ben, Rusya Federasyonunun
Başbakan Yardımcısı ve kendi Karma Ekonomik Komisyon
Eş Başkanım olan Sayın Seçinle beraber biz
imzalaştık. Bir anlaşmayı da Enerji Bakanı Sayın
Şmatkoyla beraber yaptık. Şimdi, bunlarla biz ne yapmak
istiyoruz? Eğer siz bir mütekabiliyet, bir denklik açısından
bahsediyorsanız, kusura bakmayın, o zaman benim karşımda da
Başbakan Yardımcısının sizin dediğinizi söylemesi
lazım yani Ben Enerji Bakanıyla imzalamam, ben Başbakan
Yardımcısıyla imzalarım. demesi lazım. O yüzden,
değerli arkadaşlar, biz işin olmasına dikkat ediyoruz ve
yine KEK eş başkanları olarak bu çalışmayı,
sayın başbakanların bize gösterdiği hedef doğrultusunda
biz bu anlaşmaları imzaladık.
O açıdan,
ben bunların detaylarına çok girmek istemedim ama nükleer
dediğiniz için söylüyorum: Nükleer bugün, kırk yıl önceki
nükleer alışkanlıklarından çok farklıdır. Aynen,
güvenliğe harcanan para nükleerin kendisine harcanan para kadardır,
neredeyse o miktarlardadır ve açıkça söylüyorum: Güney Koreyle 11
Kasıma kadar da eğer Türkiye'nin öne sürdüğü şartlarda ve
uygun gördüğümüz şartlarda o noktaya gelemiyorsak biz bu anlaşmayı
yapmayız; uygun noktaya geliyorsak bu anlaşmayı yaparız.
Bütün bu müzakereler bizim, nükleer güç santrallerinin kurulumuyla alakalı
kararlılığımızı etkilemez. Biz, aynı
zamanda, bütün enerji kaynaklarının harekete geçirilmesini istiyoruz.
Bunların içerisinde -tekraren söylüyorum- yerli kömürümüz var, su
kaynaklarımız var, güneşimiz var, jeotermalimiz var,
biyokütlemiz var, çöp var, katı yakıtlar var, bitkiler var; her
birisinin nükleer güç santralleriyle beraber Türkiye'nin büyüyen,
değişen ve gelişen yüzüne yani beyniyle beraber büyüyen Türkiye'ye
hitap edecek şekilde bir arz güvenliğini sağlamış
olması lazım.
Ben, değerli
arkadaşlar, şunu hiçbir zaman söyleyemem Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetinin bir bakanı olarak, hele hele Enerji Bakanı olarak:
Arkadaşlar, biz
Hele hele sivil toplum örgütlerimizin içlerinde çok
samimi çalışanları var, yeşili korumada, turizmi korumada,
kültür varlıklarını, tabiat varlıklarını korumada
son derece samimi davranan sivil toplum örgütlerimiz var ama kusura bakmazsanız,
manipülatif davrananlar da var, bunları ayırt etmemiz lazım.
Ben şimdi
soruyorum, Niğdede bir gösteri yapılıyor, Sayın Valimize
soruyorum, Kim yaptı bu gösterileri Sayın Valim? Efendim,
İzmirden gelen, İstanbuldan gelen arkadaşlar yaptı.
Yöre halkımız yok muydu? Yöre halkımız da vardı ama
çok azdı. Peki, Rizede soruyorum, Kim yaptı? E
dışarıdan geldiler. Değerli arkadaşlar, ben bu
ülkenin bütün kaynaklarını kullanmak durumundayım ama
şartlarına uygun kullanmak zorundayım. Şöyle bir
eleştiriyi kabul ederim: Bir kısım müteahhitlerin içlerinde çok
vahşice, çok hoyratça iş yaptığını gördük,
bunların yapmasına biz de karşıyız ama kusura
bakmayın, bu ülkenin çevre şartlarını, ekolojik
şartlarını, yeşilini, suyunu, tabiat
varlıklarını, kültür varlıklarını, medeniyetin
kalıntılarının her birisini korumak bizlere düşüyor.
Bizler bakanlarımızla beraber bir tarafından çekiştiren,
diğer tarafından da başka bir varlığın
çekiştirdiği bir yapıda değiliz. Bizler her birisini rahatlıkla
koruyabilecek durumdayız. Önceki konuşmamda da bahsettim, ilkokulda bize
öğretilirdi, Türkiyenin üç tarafı denizlerle, dört tarafı
düşmanlarla kaplı diye, neyse dört tarafındaki
düşmanların hepsiyle dost hâldeyiz ama üç tarafı denizlerle
kaplı yerde, kusura bakmayın, 8.484 kilometre kıyı
şeridimiz var, 46 tane yatırım müracaatımız var,
46sına da itiraz var! Ben bunu kabullenemem arkadaş, ben bunu
doğru da bulmam. Her birisiyle alakalı itiraz geliyorsa,
bunların her birinin gerekçesinin teknik olmadığı
kanaatindeyim. Bu işte başka bir iş var derim.
Şimdi,
deniyor ki, Yeşilin yanında siz bunları bozuyorsunuz. Hiç
suyun geçip de yeşil yapmadığı yer gördünüz mü? Su
gittiği yeri yeşil yapar. Dünyadaki bütün barajlar, hidroelektrik
santraller yeşille beraberdir. Bunlar birbirine düşman olgular
değil ki, birbirinin yanı başında dost olgular. O
açıdan, değerli arkadaşlar, biz yenilenebilir enerji
kaynaklarını sonuna kadar destekliyoruz. Bu kanunun çıkması
için de bakın aylardan beri uğraşıyoruz. Önergeler
konusunda dinamik olmamız lazım. Önergeler, sabit ve donuk
kâğıtlar değillerdir. Sizin getireceğiniz bir önergeyi
tabii ki biz olgunlukla karşılarız, doğru yapmaya hepimiz
mecburuz ve hep beraber doğru yapalım.
Ben, bütün bu
duygu ve düşüncelerle
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz kimsiniz? Meclisin iradesinin üzerinde misiniz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Ben Meclisin
iradesinin üzerinde değilim arkadaşlar.
OKTAY VURAL
(İzmir) Milletvekilleri kabul ederse Siz, biz
Böyle bir ifade olur mu
Sayın Başkan? Sayın Bakan Meclis iradesini Siz, biz diye
Allah Allah! Amirimiz misiniz siz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Yanlış
anlamamanız için söylüyorum, benim iradem Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunun iradesinin üzerinde değildir, tam tersidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Meclis ne diyorsa onu yapacaksınız.
BAŞKAN
Sayın Vural, düzeltiyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) O yüzden, siz bir
önerge getiriyorsanız, sizden kastım, muhalefet partisi olarak
getiriyorsanız ve bu doğru bir şeyse bunun mutlaka geçerli
olması lazım ve yürürlükte olması lazım. Siz bana
bunları üç ay önce getirmediniz diye ben onu almamam lazım. O yüzden
dinamik düşünelim, ülkemizin yararına düşünelim. Ben
bunları fazlasıyla anlattığım kanaatindeyim.
Bütün bu duygu ve
düşüncelerle, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının
desteklendiği, önünün açıldığı ve enerji portföyünde
daha büyük paylara sahip olduğu ülke olmasını temenni ediyorum
ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Son söz
milletvekilinindir kuralı gereği Tunceli Milletvekili Sayın
Kamer Genç.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yenilenebilir
enerji kaynaklarıyla ilgili olarak bazı milletvekillerinin
verdiği kanun teklifinin tümü üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Evvela, bu
Hükûmet ciddi bir hükûmetse, bu kadar çok önemli bir kanunun bazı
milletvekillerinin teklifiyle gelmemesi lazım, bir hükûmet tasarısı
olması lazım. Dolayısıyla, biliyorsunuz, hükûmet
tasarısı olunca çeşitli kuruluşlardan bilgi
alınıyor. Bu kanunun hazırlanmasında çok değişik
devlet dairelerinden bilgi alınıyor, mütalaa soruluyor,
dolayısıyla bunları da baypas etmek için, daha ziyade birtakım
yandaş şirketleri, yandaş müteahhitleri büyük kazançlar
sağlamak için
E nasıl olsa burada getirip bir teklif veriliyor.
Şimdi, biz
bu Hükûmetin sicilini iyi biliyoruz. Bakın, geçen gün nükleer enerji
santraliyle ilgili burada bir anlaşma geçirdiniz. Bu anlaşmayı
kimin için getirdiniz? Çalık-ENI Grubuna yardım etmek için
getirdiniz. Çalık-ENI Grubunun kime ait olduğunu, Tayyip Beyin
yakını olduğunu bilmiyor muyuz? Ondan sonra, bu Akkuyu Nükleer
Santrali, daha önce 21,16 sent üzerinde size teklif verdi, siz kabul ettiniz.
Danıştaya gitti, Bu, serbest piyasa fiyatının 3
katıdır. dedi, Danıştay iptal etti. Danıştay
iptal edince Tayyip Bey dedi ki: Bu yargı benim ciğerimi
kanatıyor. Bu yargı benim ayağımın bağı
oluyor. dedi. E niye kanatıyor yargı Tayyip Beyin ciğerini?
Çünkü Tayyip Beyin tasarladığı paralar, devletin paraları,
vatandaşın paraları Tayyip Beyin yakınlarının
keselerine akmadığı için, kasalarına akmadığı
için, yargı buna engel olduğu için, dolayısıyla ciğer
kanıyor. Vah vah, ne ciğerler kanıyormuş!
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, elbette ki bu Parlamento, Türkiye'nin
menfaatlerini koruyarak
Türkiyede vatandaşın hava ve su gibi
kullandığı elektriğin en iyi fiyatlarla
sağlanması, en ucuz fiyatlarla sağlanması hepimizin
arzusudur ama özellikle siyasi iktidar bu halkın ekmek ve su kadar, hava
kadar doğal ihtiyacı olan bir maddesini, elektrik gibi temel maddeyi
fiyatlandırırken, üretime giderken, yatırım yaparken
birtakım yandaş kurumların menfaatlerini ön plana
çıkarırsa işte buna elbette ki muhalefet çıkıp
karşı çıkacak. Peki, niye getirdin ondan sonra nükleer enerjinin
anlaşmasını Parlamentodan geçirdin? Çünkü orada
yapacağın suistimale Parlamentoyu ortak etmek için yaptın. Bunu,
burada defalarca söyledik, anlaşmayı geri çekmediniz. Şimdi, ne
yapacaksınız yarına? Yahu, efendim, Türkiye ile Rusya
arasında nükleer enerji anlaşmasını yaptık, Meclisten
geçirdik arkadaşlar. Meclisin kanununu uygulamayacak mıyız?
Meclisin kanununu uygulamayınca suçlu olacağız. diyeceksiniz.
Biz, daha önce bunları gördük. Arkadaşlar, bunu buradan da ikaz
ettik, söylemediniz.
Şimdi,
Seydişehir tesislerini, getirdiniz, bir yakınınıza
sıfır değerle verdiniz. Yani öyle bir fiyatla verdiniz ki o
özelleştirme yapıldığı tarihte depolardaki mevcut
malzemenin değerini bile almadınız. Kime verdiğinizi
biliyoruz. Kimin adamı olduğunu biliyoruz. Tayyip Beyin
hemşehrisi olduğunu da biliyoruz. Bir de ona Oymapınar
Barajını getirdiniz verdiniz. Şimdi, getiriyorsunuz ona
Oymapınar Barajını da
Ayrıca da elektrik üretip
dışarıya satacaksınız, şimdi önergeyi
vereceksiniz burada. Yahu, arkadaşlar, bu Meclis, birtakım AKP
yandaşlarının özel getirdikleri keyfî kanunlarla kendilerine
özel kazanç kaynağı sağlayan bir kurum mudur? Bu Meclis, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin menfaatini, vatandaşların menfaatini korumak
için buraya gelmiş, toplanmış ve göreve başlarken de bunun
üzerine yemin etmiş arkadaşlar. İşte, milletvekili yemini
ortada. Bunları siz bir tarafa koyuyorsunuz, çıkıp çok genel,
konuya hiç değinmeden, konuyu başka noktalara saptırmak
suretiyle, burada hiç konuyla ilgisi olmayan, esas, can alıcı
noktaları başka tarafa çekmek suretiyle birtakım
Tamam,
yenilenebilir enerji kaynaklarına ülkenin ihtiyacı var. Ülkenin o
kadar rüzgârı var, ülkenin o kadar güneşi var, ülkenin o kadar su
kaynakları var, onları en rantabl şekilde kullanmak suretiyle
pekâlâ bunları yapabiliriz ama şimdi, ne yaptınız? Bir su
kullanma hakkını getirdiniz, herkes gitti, birtakım suların
kullanma hakkını aldı, milyon dolarlar kazanıyorlar
arkadaşlar, milyon dolarlar. Getirmiş, efendime söyleyeyim,
birtakım şeylerle
Yahu, bir kanun çıkarırken, tabii, bu
kanunları çıkarırken bu kanunlardan birtakım art niyetli
insanların, birtakım vurguncu insanların yararlanmaması
için de tedbir almak lazım, almıyorsunuz ki.
Şimdi, onu
bir tarafa bırakıyorsunuz, Türkiye'nin en doğal
kaynaklarını, en güzel vadilerini yok etmek için âdeta
yarışıyorsunuz. Bakın, mesela Munzur Nehri -benim ilimin
içinde- gerçekten dünya harikası bir vadi, bir Pülümür Vadisi var, bir
Ovacık Vadisi var, burası dünyanın en nadide vadilerinden
birisi. Buralarda kaç tane baraj ve hidroelektrik santrali yapma
kararını aldınız, şimdi soru soracağım, bize
açıklayacaksınız. Munzur Millî Parkı var. Munzur Millî
Parkının çevresel etüt planı yapılmadan hiçbir tesis
yapılamaz, Milli Parklar Kanununun temel ilkesidir bu ama siz, Munzur
Vadisi uzun devre gelişme planları yapıldı fakat bugüne
kadar tasdik etmiyorsunuz. Buna rağmen, orada baraj ve hidroelektrik
tesisleri yapmaya çalışıyorsunuz. Yahu, bir hukuk devletinde
eğer bir hükûmet hukuk devleti kurallarına uyuyorsa, bu kanunlar
yürürlükteyse, bu kanunları, efendime söyleyeyim, bu Hükûmet ezip de
suyunu içmek için mi çıkardı? Bu kanunları uygulamak için
çıkardı, niye uygulamıyorsunuz? Munzur Vadisi uzun devre
geliştirme planını bugüne kadar niye onaylamadınız? Bu
planı onayladığınız zaman zaten orada hiçbir baraj da
yapmayacaksınız, HES de yapmayacaksınız. Yani oralarda
insanları öyle zor duruma sokuyorsunuz ki, geçenlerde işte
biliyorsunuz böyle, birtakım, orada bir iki tane tesis yapıldı,
işte, gittiler, yaktılar. Yani insanların, tabii ki biz
yakmasını tasvip etmiyoruz ama o bölge insanının
duygularını eğer kale almazsanız, insanlar bakacaklar ki
ortada Hükûmet yok, kanun da yok, e ne yapalım? İhkakı hakka
gidiyorlar. Siz bu milleti bu duruma getirdiniz.
O bakımdan,
mesela Rizede, geçen gün, vatandaşım
Rizedeki İkizdere
Vadisi. Yani arkadaşlar, bazı vadiler, bazı tabiat
varlıkları, oradaki bitki örtüsü, o kadar iyi korunması
lazım ki orada üç beş kuruşluk para için veya büyük paralar için
de olsa o güzellikler yok edilemez. İşte, Rizenin İkizdere
Vadisinde yaptığınız bu. Orası sit alanı ilan
edildi. E şimdi, orada sit alanından çıkarmak için yeni bir
kanun getirdiniz. Kimin için getirdiniz? İki üç tane veya beş on
tane, büyük para kazanacak müteahhitleri zengin etmek için getirdiniz. Yahu,
böyle bir şey olur mu arkadaşlar! Devletin temel kaynakları,
güzellikleri, güzel vadileri, üç beş kişiye para kazandırmak
için bu hâle getirilebilir mi!
Şimdi, Munzur
Vadisinde yapılan Konaktepeyle ilgili, Danıştay yürütmenin
durdurulması kararını verdi. Şimdi, diyorsunuz ki:
Efendim, yargı bizim ciğerimizi kanatıyor. Yahu, yargı
niye sizin ciğerinizi kanatsın, sizin
çıkardığınız kanunlara uygun işlem yap diyor yargı.
Diyor ki: Kardeşim, sen burada, Munzur Vadisi uzun devreli
geliştirme planını tasdik etmemişsin,
yapmamışsın. Ayrıca, millî parklar çevresel etüt
planlarını yapmadan burada herhangi bir yapı yapamazsın.
Sen, bunları yapmadan yapıyorsun. E ne olacak? Hukuk devletinde
Danıştay da tabii gidip bunları araştırıyor
arkadaşlar. Diyor ki: Arkadaş, sen hukuk devletisin, işte
buyur, çıkardığın mevzuat burada, sen bu mevzuatı bir
yana bırakıyorsun, ona göre, aksine iş yapıyorsun.
O bakımdan,
bunların hepsi, üzerinde durulması gereken şeylerdir. Bunlar,
esas hukuku
Birtakım, devletin kaynaklarını kullanırken
hukuk kurallarına riayet etmek lazım. Hukuk kurallarına riayet
etmeden Efendim, ben yaptım, oldu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu itibarla, sayın milletvekilleri, burada yapılan
konuşmalar özellikle Hükûmet kanadı tarafından yapılan
konuşmalar gerçekleri ifade etmiyor, insanları kandırmaya
yönelik şeyler.
Mesela, bu arada,
tabii, Tunceli Barosu avukatlarından Barış
Yıldırım diye bir arkadaşımız var. Gerçekten, bu
konuda çok ciddi ve onurlu bir mücadele verdi ve bu Konaktepe, Munzur
Vadisinde yapılan birçok barajın da iptali için Danıştaya
dava açtı ve Danıştay yürütmenin durdurulması
kararını verdi.
Mesela, yine
Munzur Vadisinde Mercan Hidroelektrik Santrali 1985te yapılmış
ve 2003ten itibaren de enerji üretiyor ama bu, millî parklara aykırı
olarak yapılan bir hidroelektrik santrali. Bunu Çevre Bakanlığı
da kabul ediyor ama bir yandan kanun bir tarafa itilerek yapılan bu
vadideki bir hidroelektrik santrali bugün elektrik üretiyor. O bakımdan,
yani bu kanunlar uygulamak için eğer çıkarılmışsa önce
bu kanunları uygulayacağız, sonra milletin menfaatini
koruyacağız.
Saygılar
sunuyorum.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkanım, İç Tüzük 60a göre kısa bir
açıklama yapmak için yerimden söz talep ediyorum.
BAŞKAN
Şimdi, önce Sayın Bakan Hükûmete sataşma var. dediği için
kendisine sataşmadan dolayı söz vereceğim. Ondan sonra size de
söz vereyim.
Üç dakika süre
veriyorum.
Bizim usulümüz,
Sayın Bakan, üç dakikaya bir dakika artırmak değildir. Yeni bir
sataşmaya mahal vermeden konuşun.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bir kere, elimizde şu ana kadar
121.727 megavatlık müracaata
2.441 tane firma var müracaat eden. Bu
firmaların yaklaşık 2 bin küsur tane -onların net
rakamını şu anda çıkaramadım- ortağı ve
sahibi vardır en az. Yani siz şimdi şunu mu demek istiyorsunuz:
Başbakanımızın hemşehrisi olan Rizelileri buradan
ayıklayalım ve geri kalanlara projeleri verelim. Yani bunu mu demek
istiyorsunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, sit alanından niye çıkarıyorsunuz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Şimdi,
diyorsunuz ki: Bir kişi var, Başbakanın da hemşehrisi, ona
da peşkeş çektiniz.
Değerli
arkadaşlar, biz burada ciddi bir mesele konuşuyoruz. Böyle spekülatif
konuşmalarla
KAMER GENÇ
(Tunceli) Seydişehir Alüminyum kime verildi?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Ya, Seydişehir
dediğin işi sen biliyor musun kardeşim bir kere ya?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Biliyorum.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) 1960
yılından bu tarafa sürekli zarar etmiş ve en son,
yaklaşık 160 milyon, 180 milyon TLlik zarar devrederek
On iki tane
firmanın katıldığı bir ihale yapılmış
ve altı tanesi fiyat tekliflerini vermeye devam etmişler. Şu ana
kadar, kurulduğundan bu tarafa kâr edememiş bir kurumdan
bahsediyorsun ve hiçbir işçinin çıkarılmaması kaydıyla
ve yeni yatırım yapılmak kaydıyla yapılmış.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Seydişehir 4,5 milyar dolar ya; 4,5 milyar dolarlık
tesisleri var orada.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Bunu siz Konya
milletvekillerine, Seydişehirden gelen arkadaşlara bir sorun
bakalım, Bunun sosyal tarafı nedir? diye bir sorun.
Şimdi,
bakın, bizim objektif olmamız lazım. Sen kalkıp da
İtalyanları, Amerikalıları
Böyle, Sayın
Başbakanımızın gece gündüz demeden çalışan bir
yapısına leke kondurmaya kalkarsan, buna ben itiraz ederim
arkadaş! Böyle bir şey olmaz!
KAMER GENÇ
(Tunceli) İtiraz edeceğine doğru şeyler yap!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Biz burada ciddi bir
mesele konuşuyoruz. Biz Ülkenin kalkınması için ülkenin
kaynaklarını nasıl harekete geçirebiliriz? diye, bunu
konuşuyoruz. Varsa burada bir katkın, bunu söyleyeceksin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Oymapınar Barajını niye verdiniz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Şu anda
güneşle alakalı ettiğiniz teklif, bir kısım
arkadaşlar vasıtasıyla ettiğiniz teklif, nükleer güç
santralleriyle alakalı anlaştığımız fiyatın
üzerinde. Bunun farkında mısın sen? 12,35 doların üzerinde.
O yüzden bizler, burada ülkenin kalkınmasına katkı koyacak
fikirleri bekliyoruz. Bu tür, kafa bulandırmaya, zihinleri
karıştırmaya dönük yapıları biz bunun
dışında sayıyoruz. Bizim, hukukun verdiği kararlarla
alakalı saygın duruşumuz ortadadır.
İzmir
Aliağada ÇEDle alakalı rapor için yürütmeyi durdurma verdi, ilgili
yönetmeliklerin düzenlenmesini istedim ÇEDi olmayanın yatırıma
başlayamayacağına dair. Biz bu şekilde davranıyoruz.
Biz, hukuka rağmen değil, hukuk içerisinde bunları
yapıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Ben, bütün bu duygu ve
düşüncelerle, son derece ciddi yaptığımız işe
katkı beklediğimiz kanaatiyle görüşlerimi sundum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Kılıç
2.- Samsun Milletvekili Suat Kılıçın,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Başbakana ve Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Az evvel
konuşan milletvekili, bilgi ve fikir içermeyen, rasyonel olmayan,
gerçekçilikten tamamen uzak bir yaklaşım içerisinde, âdeti ve
alışkanlığı olduğu çerçeve içerisinde Sayın
Başbakana ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine ölçüsüz
saldırılarda, kabul edilmesi mümkün olmayan hakaretlerde
bulunmuştur. Öncelikle kendisinin bu tavrının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi kürsüsüne yakışmadığını ifade
ediyorum.
Saygıdeğer
Başkanım, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının Çalık-ENI
Grubuna verilmesinden bahsetmiştir. O projenin Çalık-ENI Grubuna
verilmesi kararının altında eski Cumhurbaşkanı Sayın
Ahmet Necdet Sezerin imzası vardır.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Olabilir.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Eğer bir bilgisi varsa bu kürsüye bir iddiayı getiren
-enerji işlerinde bir yolsuzluk iddiası varsa- belgesini ortaya
koymak zorundadır. Belgesini ortaya koyan, Cumhuriyet
Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmakla mükelleftir.
Bunu yapmayanı müfteri ilan etmek boynumuzun borcudur. Bunu ortaya
koyuyorum, bir.
Bir diğer
konu: Türkiyede bu yasal düzenlemelerle birlikte yapılmak istenen
şey enerji sektörünü bir nizama kavuşturmaktır. Alternatif
kaynaklara yönelmenin, bu ülkenin millî çıkarlarına aykırı
bir boyutu söz konusu değildir. Bizler milletvekilleri olarak burada,
elinde lisans bulunduran ve bunun ticaretini yapan çantacıların
değil Türk milletinin millî menfaatlerinin takipçisi olmakla mükellefiz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, efendim, sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, bir sataşma söz konusu değil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim ne demek? Sen mi karar vereceksin buna?
SUAT KILIÇ
(Samsun) Bir sataşma söz konusu değil.
BAŞKAN Bir
dakika
Bir dakika
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen mi karar vereceksin?
SUAT KILIÇ
(Samsun) Çok ağır hakaretlerde bulundunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim
Efendim, diyor
ki: Müfteridir bunu ispat etmezse. Ben onu ispat edeceğim efendim. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Evet, ispat edeceğim.
BAŞKAN Bir
saniye
Hep bir ağızdan konuşunca duymakta zorluk çekiyorum
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim?
BAŞKAN
Şimdi sataşma olduğunu söylediniz, hangi konuda? Nasıl
sataşıldı size?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim dedi ki: Bunlar iftiralardır. Efendim Eğer bu
iftiraları ispat etmezse müfteridir. dedi. Ben de müfteri
olmadığımı orada ispat edeyim.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, ben gerek Sayın
Kılıçtan gerek Sayın Gençten önce söz istedim İç Tüzük
60ıncı maddeye göre.
BAŞKAN
Yok, onu İç Tüzük 60a göre söylemediniz, ben onu soru-cevap için
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Hayır efendim.
BAŞKAN
Soru-cevap işlemine geçeceğim, öyle zannettim. Hayır,
iletmediğiniz için
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Ben söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Hay
hay, hay hay.
Sayın Genç,
bir saniye
Pek çok
arkadaşımız soru-cevap için sisteme girdiği için
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
konuşmasına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce
Sayın Bakan kürsüde enerji politikasına ilişkin olarak
çeşitli bilgiler verdi, değerlendirmeler yaptı. Sayın
Bakanın hidroelektrik santrallere yönelik olarak vatandaşın
ortaya koyduğu tepkileri ifade etmek amacıyla yaptığı
analizler ve verdiği örnekler tamamen yanlış ve
yanıltıcıdır. Vatandaşı, Türk halkını
küçümseyici, onun muhakeme gücünü göz ardı eden bir yaklaşıma
sahip Sayın Bakan. Niğde ve Rize örneklerini verdiler. Rizede
hidroelektrik santrallere karşı olduğunu sandığım
bir gösterinin Rizeliler tarafından yapılmadığını
ifade etti.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Hayır, öyle
demedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Bakan, cümleniz aşağı
yukarı budur.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Aşağı
yukarı değil.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın valilerden bilgi alıyorum. Rizede
kimler karşı çıkıyor? Rize dışından gelenler
karşı çıkıyor. Bunun adı
OKTAY VURAL
(İzmir) İzmirden de bahsetti.Taha Bey cevap verir herhalde.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Tutanaklarda bu var.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Bakan, ben gayet iyi dinledim. Eğer
emin değilseniz tutanakları lütfen alın, bakın.
Cümleleriniz budur. Rizede Derelerin Kardeşliği Platformu, uzun
süren mücadelelerden sonra İkizdere Vadisinin sit alanı ilan
edilmesini sağlamıştır, başarmıştır. Bu
platformu ve Rizelileri bunun için kutlamak gerekirken Rizelileri hafife alan,
onların yeşile olan tutkusunu, yeşile olan sevdasını
küçümseyen Su geçen her yer yeşildir. diyerek âdeta 2+2=4 gibi bir
alfabe bilgisini Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmayı marifet sayan bir
anlayışı kınıyorum.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Bir dakika
Hiç
başka tarafa çekmek yok. Çok ayıp oluyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Ben, Rizelileri kutluyorum, Derelerin
Kardeşliği Platformunu kutluyorum. O platformun...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkanım, maksadını aşan sözler var, cevap vermem
lazım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sataşmadan dolayı
OKTAY VURAL
(İzmir) Kanunlaşmayacak bir kanun üzerinde konuşup durun.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç. Birbirinize sataştıkça söz vereceğim.
Buyurun, buyurun,
buyurun.
Nasıl olsa
sabaha kadar vaktimiz var. Ben özellikle rica ettim her birinizden
sataşmaya yeniden mahal vermemek üzere diye, devam ettiriyorsunuz.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Samsun Milletvekili
Suat Kılıçın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, benim
kayınpederim şeyhülislam adıyla Başbakanın
yanında çok yüksek ücretlerle danışmanlık yapan bir
kişi değil. Benim karım da devletin bazı kurumlarında
çok yüksek ücret alan bir kişi de olmadığı için, ben de
AKPnin grup başkan vekili de olmadığım için elbette ki ben
AKPyi savunmam ama o imkânlar bana sağlansaydı, ben de sizi
savunurdum.
BAŞKAN
Sayın Genç, ama siz müfteri sözü
KAMER GENÇ
(Devamla) Evet ama nereye geleceğim Sayın Başkan
BAŞKAN Ama
lütfen
Bakın şimdi, bakın, lütfen
Yani hiç konuyu
kaydırmayalım. Siz dediniz ki: Bana iftiracı deniliyor, ben
bunu ispat edeceğim. Şimdi buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla)
E tabii ama bana müfteri diyen kişinin kişiliğini belirtmek
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Ama
yapmayın, bakın
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani kayınpederi, Tayyip Erdoğanın yanında çok
yüksek ücretlere çalışan ve ismi şeyhülislam unvanıyla geçen
bir danışman, başmüşavir. O bakımdan.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, böyle bir üslup yok. Bu, çok
kişiselleştiren, çirkin bir yaklaşım. Bu, çok
kişiselleştirmeye yönelik, çirkin bir yaklaşım.
KAMER GENÇ
(Devamla) İkincisi: Arkadaşlar, nükleer enerjinin burada
anlaşması geçtiği zaman söyledik. 21,16 sentten geçti. O zamanki
fiyatının 3 katı, piyasadaki fiyatın 3 katı. Bunun
neresi iftira? Bunu sırf oradan
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Ya bir dakika. 3
katı olur mu ya?
BAŞKAN Ben
size söz vereceğim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bunu sırf Danıştay iptal kararından kurtarmak
için getirdiniz, Türkiye Büyük Millet Meclisinden anlaşma geçirdiniz. Daha
önce ANAP zamanında yapılan bir olayı örnek aldınız.
Bunu burada da söyledik. Mavi Akım Projesinde
yapıldığı gibi Meclisi buna alet ettiniz.
Sonra,
Seydişehir Projesine gelince: Seydişehirin maliyeti 4,5 trilyon
lira. Siz 300 milyona verdiniz. Ayrıca da Oymapınar
Barajını da getirip verdiniz. Gidelim, bakalım, ben mi yalan
söylüyorum, Bay Bakan, sen mi yalan söylüyorsun! Gidelim, bakalım. Yani
bunları burada doğru söylediğimiz için
Sonra, alan
kişi kimin yakını? Bunları bilmiyor muyuz yani?
Dolayısıyla bunları hem yapıyorsunuz hem çıkıp da
bunları söyleyenlere müfteri diyorsunuz.
Savcı
diyorsun, İstanbul Belediye Başkanının seksen dokuz tane
ihalesinde suistimal yaptığına dair, görevi ihmal ettiğine,
suistimal ettiğine dair Danıştayın üçüncü ayda verdiği
karar
Hâlâ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından soruşturma açılmıyor. E ne yapalım peki?
Daha nasıl savcıya şey edeceğiz? Dolayısıyla
savcılar görevini yapmıyorsa biz burada söylemeyecek miyiz
bunları?
Bir de o
yetmemiş gibi şimdi kanun getiriyorsunuz. Belediye
başkanları görevlerini ihmal ve suistimal ederse cezayı
indiriyorsunuz. Diyorsunuz ki: Ey belediye başkanları, yiyin için,
çalın çırpın. Biz artık sizin peşinizdeyiz, size ceza
verilmeyecek. Size verilirse altı aylık ceza verilir, ne
yaparsanız yapın, ondan sonra o da tecil edilir. Böyle bir devlet
ayakta kalır mı arkadaşlar? Böyle bir parlamento
hırsızlara bu kadar destek verir mi arkadaşlar? O kanun buraya
gelince göreceğiz. İşte bizim karşı
çıktığımız bu Sayın Başkan. Belediye
başkanlarının yaptıkları
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Evet, teşekkür ederim Sayın Genç.
Buyurun
Sayın Bakan.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, Sayın Bakandan önce
Doğrudan
kişisel bir saldırıda bulundu.
BAŞKAN Hay
hay.
Üç dakika süreniz
var.
Buyurun.
4.- Samsun Milletvekili Suat Kılıçın,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Hükûmete ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzüğü apaçık ortadadır ve bellidir. Bu kürsüden konuşan
her milletvekili İç Tüzük çerçevesinde, temiz bir dille konuşmak
mecburiyetindedir.
Az önce tekraren
burada konuşan Milletvekili temiz bir dille
konuşmadığı için, Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanını, Hükûmetini, Kabinesinde görev yapan bakanları
doğrudan çirkin bir üslupla hedef aldığı için yerimden,
kürsüyü de özellikle kullanmayarak daha kısa bir süre içerisinde
meramımı anlatmak üzere yerimden söz aldım. Tekrar cevaben
kendisine söz verdiniz. Oysaki tartışmayı da başlatan,
İç Tüzükü de ihlal eden, Sayın Başbakana, bakanlara kabul
edilmesi mümkün olmayan iftira ve hakaretlerle saldıran kendisiydi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) O senin Başbakanın, benim Başbakanım
değil.
SUAT KILIÇ
(Devamla) Buna rağmen tekraren söz verdiniz Sayın Başkan.
Canınız sağ olsun, burada da problem yok. Tekrar kürsüye
geldiğinde, aile bireylerim hakkında ileri geri, ipe sapa gelmez
birtakım değerlendirmelerde bulundu.
Her şeye
rağmen şunu ifade ediyorum: Kimsenin özel hayatına, kimsenin
ailesine, kimsenin eşi ve çocuklarıyla ilgili durumuna yönelik bir
cümleyi bu kürsüye taşımama noktasındaki adap, ahlak ve aile
terbiyemi ben muhafaza etmenin gayreti içerisinde olacağım.
Diğer
noktada söylediğim cümle şudur: Söylediğim cümlede bir hakaret
kastı yok, söylediğim cümlede yanlış bir yaklaşım
da yok. Her kimin elinde -bu milletvekili de olmayabilir, milletvekili olabilir
olmayabilir, dışarıdan biri olabilir- Türkiye Cumhuriyeti
hükûmetinin bakanlarının, bakanların alt kadrosunda
çalışan bürokratların suç işlediğine, yanlış
yaptığına, bu milletin kaynaklarını istismar
ettiğine, ihale şartlarında tükettiğine ilişkin bir
bilgisi, belgesi, delili, kaynağı varsa -gene aynı şeyi
söylüyorum- bu bilgiyi, bu delili, bu kaynağı en yakın
cumhuriyet savcısına suç duyurusuyla iletmek hepimizin boynunun borcudur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Savcı görevini yapmıyor.
SUAT KILIÇ
(Devamla) Buradan hakaret edip, buradan iftira atıp, buradan çamur
üretip, buradan Başbakana, bakanlara, beraberlerindeki çalışma
arkadaşlarına ağza alınmayacak sözlerle saldırıp
sonra Belgesini açıklamaya geliyorum. deyip belge melge getirmeyip bu
kürsüyü iftiralara alet etmek hiçbirimizin hakkı da değildir, haddine
de değildir. Tekraren söylüyorum: Kimin elinde bir bilgi belge varsa
Hepimiz burada namus ve şerefimiz üzerine ettiğimiz yemine
sadığız. Bu milletin kaynaklarına, bu devletin imkânlarına
hiç kimsenin el uzatmasına rıza göstermemiz mümkün değildir.
Belgesi, bilgisi, delili olan buradan küfretmeyi, hakaret etmeyi, iftira atma
alışkanlığını bir tarafa bırakacak,
savcılığa gidecek, delillerini ortaya koyacak. Görevimizin
gereği budur.
Üç gündür uyum ve
uzlaşı içerisinde çalışmamıza rağmen bugünkü
maalesef konunun buraya gelmesinden dolayı ben de üzgünüm. Muhalefet
gruplarında çalışmalara destek veren milletvekillerine tekraren
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kılıç.
Buyurun
Sayın Bakan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben kimseye iftira atmadım, siz de
dinlediniz.
BAŞKAN
Sayın Genç, Allah rızası için şimdi müsaade buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama ben iftira atmadım efendim, var olan şeyleri
söyledim. Yalan mı söyleyeyim yani!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
konuşmasına ilişkin açıklaması
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle Sayın Gençin bu tarz
tutumuna cevap verdiğim için mahcubum ama burada bir şeyi ispat
edeceğim diye kalktı, hepimiz merakla bekledik, kalktı yine bir
iftira, yine bir yalanla buradan ayrıldı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hangi iftira?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Bakın, çok
açık bir şey söylüyorum: Bu Mecliste 21,16 sent imzalandı.
dendi. Burada 21,16 sent imzalanmadı arkadaş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) O Danıştayın iptal ettiği fiyat.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Burada, bakın,
Danıştayın iptal etme kararının da onunla alakası
yok, o da sizin bir yalanınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yalan söyleyen sensin. Danıştayın iptal ettiği
fiyat kaçtı?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Onun hiç alakası
yok. Usul yönünden Danıştay şu üç noktanın yönetmelikle
değil, başka şekilde düzenlenmesini istedi. Biz dedik ki: Biz
yargıya rağmen bir şey yapmayız. Kalktık hükûmetler
arası anlaşmayla bu tarzda devam ettik. Şimdi söylediğiniz
üç tane cümle, ikisi net yalan, bir tanesi iftira. Bu kadar da ayıp olmaz
ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hangisi iftira ya!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Biz sizinle mi
uğraşacağız kardeşim burada! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Özellikle,
bakın, ben şunu söylüyorum, bunu sizin şahsınıza
söylüyorum: Sayın Hamzaçebinin, Grup Başkan Vekilinin sizin
Rizelilerle alakalı, iş hayatından dışlamayla alakalı
gayretinizi bastırmak için Rizelileri hafife aldığı
ithamını da çok yadırgadım.
Ben çok açık
bir ifadeyle -tutanaklar burada- şunu söyledim: Vali beyleri aradım.
Niğde
Orada, yerel yönetimden... Onun başındaki sözümü niçin
söylemediniz? Son derece iyi niyetli, sivil toplum örgütlerinde bu ülkenin
yeşili için uğraşanlar var. dedim. Niye bu cümleyi tekrar
etmediniz de diğerini söylemeye kalktınız?
Ben o zaman
şunu söylüyorum açıkça: Ben, oradaki bir kısım
vatandaşlarımızın -Rizedeki, Niğdedeki, Bergamadaki,
İzmirdeki- son derece iyi niyetli yaklaşımlarının bu
şekilde bir cümleyle istismar edileceğini tabii ki düşünemezdim
ama dışarıdan gelen insanların, ciple gelen insanların
orada, köyde yaşayan insanlarmış gibi protestoya
katılmasını da ben görmemezlikten gelemem arkadaşlar.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Niye? Onların hakkı yok mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) O yüzden, Sayın
Hamzaçebinin Sayın Gençin hatasını, iftirasını
örtmeye dönük çalışmasını da çok gayretli buldum. Bu
açıdan da bunların, bu cümlelerin iadesini...
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yalan söylüyor efendim!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) ...özellikle Gençe
iade ediyorum. İftiralar ancak müfterinin kendisine aittir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yalan konuşan sensin, doğru konuşmayan sensin. Bu
kürsüye bakan sıfatıyla çıkıyorsun, bunları
söylüyorsun.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Siz bir şeyi
ispat edecekseniz... Sayın Grup Başkan Vekilim de bunu söylediler.
BAŞKAN
Sayın Bakan...
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Ben Meclisin
mehabetine, buranın seviyesine zede getirecek Sayın Genç gibi
konuşmacıların burada çok fazla devam etmeyeceği
kanaatindeyim.
Bu duygularla
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.11
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen
ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
395 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı:
395) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sözlü soru
önergelerini
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, biraz önce Sayın
Bakanın benim yapmış olduğum açıklamalara atfen
yapmış olduğu açıklama İç Tüzük madde 69a göre
BAŞKAN
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
burada yapmış olduğu açıklamalarda Rizede HESlere
karşı gösterilen olumsuz tepkileri, ortaya konulan tepkileri
yanlış ifade etti. Doğru söylemedi, Genel Kurula
yanlış bilgi verdi, Rizelileri küçümsedi. Bunu ifade ettim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Ben küçümsemedim
diyorum kardeşim! Daha niye ısrar ediyorsun?
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen
Sayın Bakan, lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Bakan, ben sizin kardeşiniz
değilim. Siz burada sınırsız bir şekilde konuşma
hakkına sahipsiniz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın Hamzaçebi,
küçümsemedim ben! Siz iftira atıyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Ben şurada çok sınırlı bir
konuşma süresini kullanıyorum. Ona rağmen, Hükûmet gücü
arkanızda, şu üç dakikaya bile tahammül edemiyorsunuz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) İftira
atıyorsunuz ama!
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Küçümsemedim diyorum
ben size.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Başkan, izin verirseniz
konuşmama devam etmek istiyorum, sükûneti sağlayabilirsek, Sayın
Bakan da dinleme lütfunu gösterirse görüşlerimi ifade edeceğim.
Sayın Bakan
benim konuşmamı Sayın Kamer Gençe destek olarak
algıladı. Onun, Sayın Başbakanın hemşehrilerine
yönelik olarak yaptığı değerlendirmeyi örtmek için
kullandığımı söyledi. Gerçeklerle ilgisi yok. Bütün
samimiyetimle ifade ediyorum: Hiç böyle bir şey aklıma gelmedi.
Ayrıca, Sayın Kamer Genç benim desteğime ihtiyaç duyacak birisi
de değil, böyle bir şeyin ihtiyacını duymuyorum.
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Desteksiz atıyor nasıl olsa!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) HESlere yönelik olarak benim Meclis
araştırma önergem vardır, Karadenizdeki HESleri yakinen takip
ederim, bölge insanının HESlere yönelik olarak ortaya koyduğu
tepkiyi izleyen, ona kulak veren bir milletvekiliyim. Bütün bunları küçük
gören, bunları yok sayan bir hükûmet anlayışı var burada.
Efendim,
neymiş? Şimdi düzeltmeye çıktı Sayın Bakan burada.
Rizeliler tepki gösterirken bir cipli adam da gelmiş oraya. Yani cipli adam
Şimdi, cipli adam
O vatandaş değil tabii, yani cipli bir adam
gelip o da tepkiye katılmışsa, bu cipli adam bu ülkenin çevresi
konusunda hassasiyete sahip değil. Sayın Bakanın
anlayışı bu. Siz orada mıydınız da o cipli
adamı gördünüz? Yani bir kalabalık var orada, binlerce insan, bir
tane de cipli adam gelmiş. Ee ne olmuş yani, bir tane cipli adam
gelmişse?
Yakışmıyor
Sayın Bakan. Siz, tam tersine, o İkizdere Vadisini sit alanı
ilan ettirmeyi başaran o bölge insanının bu mücadelesini
haksız çıkarmak amacıyla altında imzanız olan bir
kanun tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiniz,
bütün o sit kararlarını yeniden ele alıp onları sit
kapsamından çıkarmak için.
Enerji
politikasında durum budur. Burada ayaklarının üzerinde duramayan
bir hükûmet vardır enerji konusunda, enerji yatırımlarında
dibe durmuş bir Türkiye söz konusudur. Sekiz yılı, Türkiye, AKP
döneminde enerjide
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Bitti.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Son kelimemi söyleyeyim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bakın, ben üç dakika veriyorum, onu hiç kimseye de yapmadım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Peki, Sayın Başkan.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sözlü soru
önergeleri ile alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 9 Kasım 2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.21