DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 78
2nci Birleşim
5 Ekim 2010 Salı
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Sinop Milletvekili
Abdurrahman Dodurgalının, Camiler ve Din Görevlileri Haftasına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Isparta
Milletvekili Haydar Kemal Kurtun, Anayasa değişikliğine
ilişkin referandumun sonuçları ve Birleşmiş Milletler
İnsan Hakları Konseyinin Mavi Marmara Raporuna ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoyun, 4 Ekim Hayvanları Koruma Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Hükûmetin Alevi açılımına
ilişkin açıklaması
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, fahri imamlara kadro verilmesine
ilişkin açıklaması
3.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
4.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni yasama yılına
ilişkin açıklaması
5.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni yasama
yılına ilişkin açıklaması
6.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni
yasama yılına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Kosova
Cumhuriyeti Parlamentosunun davetine icabetle, Priştinede düzenlenecek
olan Bölgesel İşbirliği ve Avrupayla Bütünleşme konulu
Güneydoğu Avrupa Bölgesi Parlamentoları Dışişleri
Komisyonu Başkanları Zirvesine, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu Başkanvekili Mehmet Ceylanın
katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/303)
2.- Portekiz
Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun davetine icabetle, Lizbonda
düzenlenecek olan ulusal parlamentolar arasındaki diyaloğu
geliştirme amaçlı Avrupa Parlamenterler Toplantısına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
Başkanı Murat Mercanın katılmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/304)
3.- Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/305)
4.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahinin, Kazakistan
Cumhuriyeti Meclis Başkanı Ural Muhammedjanovun vaki davetine icabet
etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Kazakistana resmî ziyarette
bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1306)
5.- Belçika
Parlamentosu Temsilciler Meclisi tarafından, Brükselde düzenlenecek olan,
Dışişleri Komisyonu Başkanları Konferansına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
Başkanı Murat Mercanın katılmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1307)
6.- TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercanın, Çin
Halk Cumhuriyeti Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun vaki
davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Çine resmî
ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1308)
B) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, (6/2122, 6/2124, 6/2125, 6/2126,
6/2128, 6/2145, 6/2146) esas numaralı sözlü sorularını geri
aldığına ilişkin önergesi (4/230)
2.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Kamu Yatırımları
Nedeniyle Zarar Gören Esnaf ve Tacirlere Destek Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifinin (2/259) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/231)
C) Genel Görüşme Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak ve 25 milletvekilinin, İstanbulda yağan
yağışlar sonucu yaşanan sel felaketleri konusunda genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/15)
D) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 25 milletvekilinin, İsrailin Mavi
Marmara gemisine yaptığı saldırının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/853)
2.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemür ve 27 milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/854)
3.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, 57nci Hükûmet döneminde
Başbakana ve Hükûmete yönelik müdahale iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/855)
E) Duyurular
1.- Plan ve Bütçe
Komisyonunda grubu bulunmayan veya bağımsız
milletvekillerine düşen 1 üyelik
için aday olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin
müracaatına ilişkin duyuru
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurul çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; Anayasa Mahkemesine 1 üyelik için yapılacak seçimin Genel
Kurulun 6 Ekim 2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ve bu birleşimde seçimin tamamlanmasına; 510 sıra
sayılı Kanun Teklifinin, İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
VIII.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, sözleşmeli ve geçici personelin
tayinlerdeki sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1084) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyadaki sağlık
hizmetlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1423) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
3.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Şırnaktaki
kapalı veya personel eksikliği bulunan sağlık
ocaklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1482) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, sezaryen yöntemiyle yapılan
doğumlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1727) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
5.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, bir rapora ve domuz gribi
aşısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1754) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
6.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, aile hekimliği kapsamında
kapatılan sağlık ocağı ve sağlık evlerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1817) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Kahramanmaraşta
tüp bebek merkezi kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1915) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
8.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, taşeron şirket
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1953) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
9.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, domuz gribi aşısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1955) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
10.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki baz
istasyonlarının sağlığa etkilerine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1993) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
11.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokata ambulans helikopter
alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1994) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
12.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Zile Devlet Hastanesi binasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1995) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
13.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın, Tatvan Devlet Hastanesinden
kaçırılan bebeğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/2003) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
14.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, MS hastalarına yönelik
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2004) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
15.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın, Tatvan Devlet Hastanesi
personeline lojman alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2020)
ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
16.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Tokatta KKKA hastalığı
araştırma istasyonu kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2047) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
17.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, ilaç reklamlarına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2073) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
18.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki sağlık personelinin
yeterliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2096) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Çağlayancerit
Devlet Hastanesinin açılışına ilişkin sözlü soru
önergesi(6/2102) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
20.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki meslek
hastalığı vakalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2121)
ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
21.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, fizik tedavi ve rehabilitasyon
hizmetlerinin yeterliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2139) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
22.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, sağlık hizmetlerine ve
personele yönelik bir uygulamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/2140) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- Madencilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis
Araştırma Komisyonu Raporu (10/67, 75, 82, 122, 141, 180, 193, 208,
216, 229, 304, 309, 320, 324, 336, 337, 342, 374, 377, 388, 404) (S.
Sayısı: 544)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, iş müfettişlerinin Osmaniyedeki
denetimlerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/15249)
2.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, Silifke ve Erdemli ilçelerindeki bazı
sorunlara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/15291)
3.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Elmalı Devlet
Hastanesindeki doktor ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/15294)
4.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkunun, Osmaniyedeki münhal kadrolara yapılan
il içi atamalara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
(7/15296)
5.- Ankara
Milletvekili Mehmet Zekai Özcanın, İsrail ile ilişkilere
ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı M.Vecdi Gönülün
cevabı (7/15564)
6.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, Borçka ilçesi Aksu Mahallesinin
içinden geçen Balcı Irmağının suyunun azalması sonucu
ortaya çıkan sorunlara ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/15719)
7.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, ABD
Dışişleri Bakanının Ermenistan ziyaretine ilişkin
sorusu ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun
cevabı (7/15775)
8.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, TBMM Başkanının Almanya ziyaretine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/16323)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açıldı.
TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahin, yeni yasama yılının
ülkemize, milletimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisine hayırlı
olmasını dileyen bir konuşma yaptı.
Açış konuşmasını
yapmak üzere Genel Kurulu teşrif eden Cumhurbaşkanına,
Başkanlıkça Hoş geldiniz denildi.
İstiklal Marşı söylendi.
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, 23üncü Dönem Beşinci Yasama Yılı açış
konuşmasını yaptı.
5 Ekim 2010
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime 15.58de son
verildi.
|
Mehmet
Ali ŞAHİN |
|
Başkan |
|
Murat
ÖZKAN Fatih
METİN |
|
Giresun Bolu |
|
Kâtip
Üye
Kâtip
Üye |
No.:
2
II.-
GELEN KAĞITLAR
4
Ekim 2010 Pazartesi
Tezkereler
1.- Siirt Milletvekili Osman
Özçelikin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1293) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.9.2010)
2.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1294) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.9.2010)
3.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Atanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1295) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.9.2010)
4.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici, Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve
Tunceli Milletvekili Şerafettin Halisin Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1296) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.9.2010)
5.- Bitlis Milletvekili
Mehmet Nezir Karabaşın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1297) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.9.2010)
6.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1298) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.9.2010)
7.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1299) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.9.2010)
8.- Samsun Milletvekili Suat
Binicinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1300) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.9.2010)
9.- Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 146 ncı ve Geçici 18 inci Maddeleri Gereğince
Sayıştay Genel Kurulunca Gösterilen 3 Aday İçinden Anayasa
Mahkemesine Seçilecek Bir Üye İçin Yapılacak Seçime İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1301)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.10.2010)
Rapor
1.- Zonguldak Milletvekili
Ali Koçal ve 26 Milletvekilinin,
Muğla Milletvekili Metin Ergun ve 29 Milletvekilinin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 Milletvekilinin, Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 34
Milletvekilinin, Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 Milletvekilinin,
Trabzon Milletvekili Kemalettin
Göktaş ve 24 Milletvekilinin, Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 Milletvekilinin,
Denizli Milletvekili Ali Rıza
Ertemür ve 38 Milletvekilinin, Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 Milletvekilinin,
Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğan ve 20 Milletvekilinin, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 Milletvekilinin,
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
ve 24 Milletvekilinin, Mardin Milletvekili
Ahmet Türk ve 20
Milletvekilinin, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 Milletvekilinin,
Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen ve 20 Milletvekilinin, Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 20
Milletvekilinin, Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez ve 23
Milletvekilinin, Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 21 Milletvekilinin,
Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 Milletvekilinin,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 Milletvekilinin, Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin Madencilik Sektöründeki Sorunların
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis
Araştırması Komisyonu Raporu (10/67, 75, 82, 122, 141, 180, 193,
208, 216, 229, 304, 309, 320, 324, 336, 337, 342, 374, 377, 388, 404) (S.
Sayısı: 544) (Dağıtma tarihi: 04.09.2010) (GÜNDEME)
No.:
3
5
Ekim 2010 Salı
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası
Yük ve Yolcu Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/939) (Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.9.2010)
2.- Bozulabilir Gıda
Maddelerinin Uluslararası Taşımacılığı ve Bu
Taşımacılık Faaliyetinde Kullanılacak Özel Ekipmana
İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/940)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.9.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Mavi Marmara Gemisiyle ilgili bazı hususlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2165) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/07/2010)
2.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, sözleşmeli sağlık personelinin
sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2166) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
3.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, vize uygulamalarının
kaldırılmasına ilişkin Dışişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2167) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/07/2010)
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Başbakanlık korumaları ile koruma araç
ve gereçlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2168)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
5.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, YAŞ toplantısıyla ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2169)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
6.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, insani yardım taşıyan gemi konvoyuna
yapılan saldırıya ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2170) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
7.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, YAŞ toplantılarında bazı konularda teklifte
bulunulmamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2171)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/08/2010)
8.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köyün içme suyu sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2172)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
9.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köy yolunun asfaltlanmasına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2173)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
10.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Tuncelide 1937-1938 yıllarında yapılan askeri
harekata ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2174)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
11.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, KPSSdeki kopya iddialarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2175) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/08/2010)
12.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, HSYK toplantısını terk etmesine ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2176) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/08/2010)
13.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Posoftaki öğretmen açığına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2177)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
14.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Damaldaki köylere yönelik bazı çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2178)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
15.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Posoftaki kapalı sağlık ocaklarına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2179)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
16.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2180)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
17.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanın bazı köylerindeki haberleşme
santrallerindeki sorunlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2181) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/08/2010)
18.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bazı yolların kenarlarının
ağaçlandırılmasına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2182) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/08/2010)
19.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Çıldır Gölündeki kirliliğe ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/2183)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
20.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köydeki öğretmen lojmanlarının
bakım ve onarımına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2184) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/08/2010)
21.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köydeki yol ve su çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2185)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
22.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bazı köylerin yol sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2186)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
23.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, kamu çalışanlarının maaş
artışına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2187) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
24.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahan Merkez köylerindeki kapalı sağlık
ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2188) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
25.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Gölenin köylerindeki kapalı sağlık
ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2189) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
26.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanda eğitim ihtiyaçlarının
karşılanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2190) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/08/2010)
27.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanın Acil Eylem Planına göre
aldığı ödenek miktarına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2191) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
28.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, bir gazetedeki bir habere ilişkin Devlet Bakanından (Egemen
Bağış) sözlü soru önergesi (6/2192) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06/09/2010)
29.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Emine Erdoğanın, Pakistana yardım götürmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2193)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
30.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, bir köydeki asayiş olaylarına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2194)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
31.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, bir gazetecinin görevine son verilmesi ile ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2195)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, Hükümet üyelerine ve
müsteşarlara ödenen harcırahlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15782) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
2.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, kamuda kullanılan araçlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15783)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
3.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, YÖK Başkanı hakkında basına
yansıyan bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15784) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, istihdama ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15785) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
5.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, okulları ile ilişiği kesilen PMYO
öğrencilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15786) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
6.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, yeni yatırım teşvik uygulamalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15787)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, bazı şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15788) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası A.Ş.nin
mülkiyetindeki bazı gayrimenkullerin tesciline ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15789)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
9.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, özelleştirme gelirlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15790)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
10.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası arazisindeki
imar değişikliğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15791) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
11.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, 2010 ÖSYS kılavuzundaki hataya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15792)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
12.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkinin, Hataydaki madde
bağımlılığı tedavisine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15793)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
13.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkinin, Ak Parti Genel Başkan
Yardımcısının terör saldırılarına dair
açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15794) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
14.- Edirne Milletvekili
Bilgin Paçarızın, Trakya Üniversitesinde yeni fakülteler
kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15795) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
15.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, sözleşmeli veteriner hekimlerin
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15796) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
16.- Aydın Milletvekili
Recep Tanerin, kamudaki araçların kullanımına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15797)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
17.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Türk Şeker A.Ş. fabrikalarının
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15798) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
18.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, dikey geçiş kontenjanlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15799)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
19.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Osmangazi EDAŞın
özelleştirilmesinin çalışanlara etkisine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15800)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
20.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, uzman erbaşların bazı
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15801) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
21.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikasının
özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15802) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/07/2010)
22.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikasının
özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15803) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/07/2010)
23.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Atanın, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki bazı olaylara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15804)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
24.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, Bingöl mitinginde kullanıldığı iddia edilen
uçak ve helikoptere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15805) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
25.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, ÖSYMdeki hata iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15806) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/07/2010)
26.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanın afet kapsamına alınmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15807)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
27.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Türk Telekoma
ayrıcalık sağlandığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15808)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/07/2010)
28.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, arkeolog istihdamına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15809)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2010)
29.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbaturun, kadın erkek eşitliğiyle ilgili bir
açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15810) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2010)
30.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, Deniz Feneri Derneğiyle
ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15811) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/08/2010)
31.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, engellilere yönelik önlemlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15812)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
32.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, kişisel verilerin korunmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15813)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
33.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, kamu yararı statüsü taşıyan derneklere yapılan
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15814) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
34.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhanın, MİT Müsteşarının
İmralıda görüşme yaptığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15815) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/08/2010)
35.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, Dörtyolda meydana gelen olaylara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15816)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
36.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, faili meçhul cinayetlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15817)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
37.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, mitinglerde kullanılan araçlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15818)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
38.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, YAŞ görüşmelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15819)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
39.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, İnegölde meydana gelen olaylara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15820)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
40.- Bursa Milletvekili Onur
Öymenin, seçmen sayısına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15821) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/08/2010)
41.- İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağın, faili meçhul cinayetlerle
ilgili bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15822) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
42.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, İHH İnsani Yardım Vakfına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15823)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
43.- Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmakın, bölünmüş yol çalışmalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15824)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
44.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, Dörtyolda meydana gelen olaylara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15825)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
45.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, bazı olaylara yönelik soruşturma açılıp
açılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/15826) (Başkanlığa geliş tarihi:
10/08/2010)
46.- Konya Milletvekili
Atilla Kartın, Aydındaki bir mitinge ve Valiye yönelik bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15827) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/08/2010)
47.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, bir mitinge kamu çalışanlarının resmi
yazı ile çağrıldığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15828)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/08/2010)
48.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, bir açıklamaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15829)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/08/2010)
49.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, bir parti başkanının
yaptığı açıklamaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15830) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/08/2010)
50.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, Başbakanlık önünde bir kişinin
yaptığı protesto eylemine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15831) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/08/2010)
51.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, sosyal yardım faaliyetlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15832)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/08/2010)
52.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateşin, Türkiye Bilişim Vadisi projesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15833)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/08/2010)
53.- İstanbul Milletvekili
Şükrü Mustafa Elekdağın, Çukurca-Hantepede meydana gelen terör
saldırısının insansız hava aracı görüntülerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15834)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/08/2010)
54.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, kapanan fabrikalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15835) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/08/2010)
55.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, bazı elektrik dağıtım
şirketlerinin özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15836) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/08/2010)
56.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, kayıp çocuklara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15837) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/08/2010)
57.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, bir iftarın siyasi faaliyete
dönüştürüldüğü iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15838) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/08/2010)
58.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, sözleşmeli personele kadro verilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15839) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/08/2010)
59.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, emeklilikle ilgili basında yer alan
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15840) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
60.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, emekli bir silahlı kuvvetler mensubunun
bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15841) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
61.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, referandum propagandasında
asılan pankartlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15842) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
62.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, özelleştirme işlemlerinde
danışmanlık hizmeti alınan firmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15843)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
63.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, halk oylaması konusunda valilik ve kaymakamlık
personeliyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15844) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/08/2010)
64.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı köylerindeki yoğun
yağış ve hastalıktan etkilenen üzüm üreticilerinin
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15845) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
65.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, BAĞ-KUR emekliliğiyle ilgili
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15846) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
66.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateşin, zorunlu deprem sigortasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15847)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
67.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, KPSS sonuçları ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15848)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
68.- Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halisin, iskan belgelerinin imha edildiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15849) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
69.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Denizli Merkeze
bağlı köylerde yapılan çalışmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15850)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
70.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Bekilli İlçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15851) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
71.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Bozkurt ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15852) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
72.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çal ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15853) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
73.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çameli ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15854) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
74.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Kale ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15855) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
75.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Sarayköy ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15856) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
76.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Erdekteki bir mahallenin bazı
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15857) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/08/2010)
77.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, 2010 yılı KPSSye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15858)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/08/2010)
78.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, 2010 yılı KPSSye yönelik iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15859)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/08/2010)
79.- Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmakın, Abdullah Öcalan ile görüşme
yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15860) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/08/2010)
80.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, depreme hazırlık çalışmalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15861)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/08/2010)
81.- Konya Milletvekili
Atilla Kartın, mal varlığına ve mal
varlığındaki artışa yönelik iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15862)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
82.- Konya Milletvekili
Atilla Kartın, Harbiye Kongre ve Gösteri Merkezinin yapımına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15863)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
83.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, AİHMdeki Hrant Dink davasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15864)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
84.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, terör örgütünün bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15865)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
85.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, KPSS sorularının çalındığı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15866) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
86.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, 2010 KPSSde kopya çekildiği
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15867) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
87.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının, borçlu KOBİlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15868)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
88.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının, bir kişi ya da aileye ait köylere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15869)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
89.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bölünmüş yol ve 2. merhale sulama projesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15870)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
90.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, KPSS
sorularının sızdırıldığı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15871) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/08/2010)
91.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, bir şirkete ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15872) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/08/2010)
92.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, YÖK Başkanının bazı yargı
mensuplarına kol saati hediye etmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15873) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/08/2010)
93.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, 2010 KPSS ile ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15874)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
94.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının, Eskişehir İl Emniyet Müdürüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15875)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
95.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, referandumda camilerde oy kullanılacağı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15876)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
96.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, Gaziantepte yapılan TOKİ
konutlarının borç ödemelerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15877) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/08/2010)
97.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, bir emniyet müdürünün yazdığı
kitaptaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15878) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
98.- Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebinin, SGKnın yaptığı bir sınava
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15879)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/08/2010)
99.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, iş güvenliği olmayan yerlerde
çalışan çocuklara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15880) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/08/2010)
100.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, terör örgütü ile görüşüldüğü iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15881)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/08/2010)
101.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, SEÇSİS Programına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15882)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/08/2010)
102.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, bir jandarma sınır taburunun ismine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15883) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/08/2010)
103.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, TRTnin bir röportajına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15884)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/08/2010)
104.- Batman Milletvekili
Bengi Yıldızın, bir bölgedeki toplu mezar iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15885)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/08/2010)
105.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, sözleşmeli görevlendirilen bazı
öğretmenlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15886) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/08/2010)
106.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, KPSSdeki kopya iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15887)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/08/2010)
107.- Mersin Milletvekili
Akif Akkuşun, esnafa düşük faizli kredi verilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15888)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
108.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateşin, Ankarada tarım sektörünün sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15889)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
109.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateşin, emeklilerin maaşlarının evlere
dağıtılması halinde yaşanabilecek sorunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15890)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
110.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, örtülü ödeneğin kullanılmasıyla ilgili
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15891) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
111.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateşin, akaryakıt
kaçakçılığının önlenmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15892) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/08/2010)
112.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, Devlet Şeref Madalyası verilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15893)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
113.- Gaziantep Milletvekili
Akif Ekicinin, referandum kampanyasında yaşanan olaylara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15894)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
114.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köydeki tapu sorununa ilişkin Bayındırlık
ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/15895)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2010)
115.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, Karadenizde kıyı kenar çizgisini ihlal eden
yapılara ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15896)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
116.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, avukatlara yönelik bazı uygulamalara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15897)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
117.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binicinin, Şanlıurfa Kapalı
Cezaevindeki bazı uygulamalara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15898) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/07/2010)
118.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, Bursa Adliye binasının durumuna ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15899)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
119.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdalın, Zonguldak Kapalı Cezaevindeki bir
tutuklunun iple asılı olarak bulunmasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15900) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/08/2010)
120.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizli Merkezdeki proje ve yatırımlara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15901)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
121.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerindeki proje ve
yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15902) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
122.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerindeki proje ve
yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15903) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
123.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerindeki proje ve
yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15904) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
124.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerindeki proje ve
yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15905) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
125.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir partinin gençlik örgütlenmesine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15906)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/08/2010)
126.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, tutuklu bulunan çocuklara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15907)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/08/2010)
127.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Yargıtayda bekleyen ve zaman aşımına
uğrayan dosyalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15908) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
128.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, işçilere yönelik vergi düzenlemelerine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15909) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
129.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Sosyal Güvenlik Kurumundaki bir
kısım uygulamalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15910)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
130.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Sosyal Güvenlik Kurumunun bazı uygulamalarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15911) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
131.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, bir atama ve görevlendirme işlemine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15912) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
132.- Trabzon Milletvekili
Süleyman Latif Yunusoğlunun, emeklilere yönelik intibak düzenlemesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15913) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
133.- Trabzon Milletvekili
Süleyman Latif Yunusoğlunun, gemi çalışanlarıyla ilgili
yasa değişikliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15914) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/07/2010)
134.- Bitlis Milletvekili
Mehmet Nezir Karabaşın, 65 yaşını geçen ihtiyaç
sahiplerine aylık bağlanmasına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15915) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/07/2010)
135.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, Kocaelideki engelliler üretim merkezinde
işten çıkarılan çalışanlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15916) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
136.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, asgari ücret tespit komisyonunca belirlenen ücrete
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15917) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/08/2010)
137.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, SGKnın
stratejik plan hazırlamamasına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15918)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/08/2010)
138.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, asgari ücretlilerin durumuna ve kayıt
dışı ekonomiyle mücadeleye ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15919)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
139.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, İstanbulda yapılacak üçüncü köprünün
çevreye etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15920) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/07/2010)
140.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Tuzlada çevre
kirliliğini önlemeye yönelik çalışmalara ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15921) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/07/2010)
141.- Siirt Milletvekili
Osman Özçelikin, orman yangınlarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15922)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/07/2010)
142.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, Ispartada zehirli gaz çıkan bir kuyunun
kapatılmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15923) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/07/2010)
143.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın, askeri operasyonlarda
çıktığı iddia edilen orman yangınlarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15924)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2010)
144.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, Antalyadaki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15925)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
145.- Batman Milletvekili
Bengi Yıldızın, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki orman
yangınlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15926) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/08/2010)
146.- Trabzon Milletvekili M.
Akif Hamzaçebinin, Araklıdaki bir alan üzerindeki işlemlere ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15927)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
147.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın,
atık yağların toplanmasına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15928)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
148.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, küresel ısınmanın etkilerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15929)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
149.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Erdekteki bir sulama projesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15930) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
150.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Gönen Çayının
kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15931) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/08/2010)
151.- Amasya Milletvekili
Hüseyin Ünsalın, Çorum Mecitözü Merkez Baraj inşaatının
kanal projesinin tamamlanmasına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15932)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
152.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ormanların
korunması amacıyla orman köylülerine yönelik projelere ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15933)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
153.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ormanların
korunması amacıyla orman köylülerine yönelik Denizlinin bazı
ilçelerindeki projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15934) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/08/2010)
154.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerinde yürütülen projelere
ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15935) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
155.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ormanların
korunması amacıyla orman köylülerine yönelik Denizli Merkezde
yürütülen projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15936) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
156.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ormanların
korunması amacıyla orman köylülerine yönelik Denizlinin bazı
ilçelerinde yürütülen projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15937) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
157.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, Yedigöze Barajında zamanından önce su
tutulmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15938) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/08/2010)
158.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, parti haberlerinin yayınlanmasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru
önergesi (7/15939) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
159.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, TRTnin yaptığı bir protokole
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı
soru önergesi (7/15940) (Başkanlığa geliş tarihi:
30/07/2010)
160.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, TRTde yayınlanan bazı programlara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru
önergesi (7/15941) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
161.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, RTÜKün bir kanala verdiği para cezasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru
önergesi (7/15942) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
162.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, TRTyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru
önergesi (7/15943) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/08/2010)
163.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, ekonomideki bazı verilere ve krizin
etkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/15944) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/07/2010)
164.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, TMSF bünyesindeki bir televizyon kanalında
yayınlanan bazı programlara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/15945)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
165.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, yeni teşvik sistemi kapsamında yabancı
yatırımcılara sağlanan olanakların
tanıtımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/15946) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/08/2010)
166.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, ekonomik krizin etkisiyle haczedilen gayrimenkullerdeki
artışa ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/15947) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/08/2010)
167.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, büyüme ve istihdam verilerine ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi
(7/15948) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
168.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahandaki yatırım projelerinin
tamamlanmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/15949) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/08/2010)
169.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, hayvancılık sektörünün sorunlarına ve kaçak
et girişinin önlenmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/15950) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/08/2010)
170.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, tarımsal kredi borçlusu çiftçilerin
sorunlarının çözümüne ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/15951)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
171.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, Başbakanın kadın erkek
eşitliğiyle ilgili bir açıklamasına ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı
soru önergesi (7/15952) (Başkanlığa geliş tarihi:
30/07/2010)
172.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atayın, SHÇEKin unvan değişikliği
sınavına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/15953) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06/08/2010)
173.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Genel Müdürlüğünün bir sözleşmesine ilişkin
Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/15954)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
174.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Devlet memurları hakkında açılan davalara ve
neticelerine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/15955)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
175.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, Gümrük Eski Müsteşarıyla
ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru
önergesi (7/15956) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
176.- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcanın, patates ihracatının
teşvik edilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer
Çağlayan) yazılı soru
önergesi (7/15957) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
177.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanda sınır ticaret merkezi kurulmasına
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/15958)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
178.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrenci
yurtlarında yaşanan olaylara ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafız Özak) yazılı
soru önergesi (7/15959) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/07/2010)
179.- Aydın Milletvekili
Recep Tanerin, öğrenim kredisindeki bazı uygulamalara ilişkin
Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak)
yazılı soru önergesi (7/15960) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/07/2010)
180.- Tokat Milletvekili
Orhan Ziya Direnin, öğrenci kredi borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafız Özak) yazılı
soru önergesi (7/15961) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/08/2010)
181.- Konya Milletvekili
Atilla Kartın, Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin Almanyadaki
faaliyetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/15962)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
182.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, bir müftüye ilişkin Devlet Bakanından (Faruk
Çelik) yazılı soru önergesi
(7/15963) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
183.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, din görevlilerinin sayısına ve cemevlerine
yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk
Çelik) yazılı soru önergesi
(7/15964) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
184.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, bir soru önergesine verilen cevaba ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15965) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
185.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, insani yardım taşıyan gemi
konvoyuna yapılan saldırıya ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15966) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
186.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, insani yardım taşıyan gemi
konvoyuna yapılan saldırıya ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15967) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
187.- Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, İsrail ile askeri ilişkilere ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15968) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
188.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, misket bombaları konvansiyonuna
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15969) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
189.- Bursa Milletvekili Onur
Öymenin, bir devlet başkanının sözde Ermeni Soykırım
Anıtını ziyaret etmesine ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15970)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
190.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Aktaş Sınır Kapısı
inşaatının tamamlanmasına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15971) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
191.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, yurt dışı temsilciliklerin personel
sayısına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15972) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/08/2010)
192.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, TEDAŞtaki görevde yükselme
sınavlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15973) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
193.- Muğla Milletvekili
Metin Ergunun, taş kırma ve kum tesisi kurma ruhsatına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15974) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
194.- Bitlis Milletvekili
Mehmet Nezir Karabaşın, nükleer güç santralinde Türkiyenin rolüne
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15975) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
195.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin, ruhsatsız olduğu iddia edilen bir taş ocağına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15976) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/07/2010)
196.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, Ispartada zehirli gaz çıkan bir kuyunun
kapatılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15977) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/07/2010)
197.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, küresel ısınmaya yönelik önlemlere ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15978) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
198.- Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, Çarşamba Enerji Elektrik Üretimi Anonim
Şirketine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15979) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/08/2010)
199.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, maden arama ruhsatı
verilmesine ve ruhsat verilen firmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15980)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
200.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/15981)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
201.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, yenilenebilir enerji kullanımına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15982) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
202.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, artan enerji ihtiyacının
artırılması için alınacak önlemlere ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/15983)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
203.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, elektrik dağıtım ihalelerine ve elektrik
fiyatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15984) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/08/2010)
204.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, bir açıklamasına ve özelleştirilen elektrik
dağıtım bölgelerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15985)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
205.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, Azerbaycanla yapılan doğalgaz
anlaşmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15986) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/08/2010)
206.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, İznikteki bazı köylerin elektrikle ilgili
sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15987) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
207.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, taahhüt edilip alınmayan doğalgaz miktarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15988) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
208.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, uyuşturucu kaçakçılığıyla
mücadeleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15989) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/07/2010)
209.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Ankaradaki kent içi ulaşıma
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15990) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
210.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Nusaybin Belediye Meclisinin basında
çıkan bir kararına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15991) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
211.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahya 1 inci Jandarma Er Eğitim Tabur
Komutanlığının taşınacağı
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15992) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/07/2010)
212.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkinin, siyasi mesajlar içeren bazı afişlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15993) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
213.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycının, Selçuklu Belediyesi Başkan
Yardımcılığı kadrosuna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15994)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
214.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, korucuların özlük haklarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15995)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
215.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, Şarkikaraağaç Belediye
Başkanının görevine devam etmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15996)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
216.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Emniyet Teşkilatında GİH
sınıfında görev yapan personelin sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15997)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
217.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Atanın, Adıyamandaki boğulma vakalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15998) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
218.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köyün kanalizasyon sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15999)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
219.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhanın, Muhsin Yazıcıoğlunun vefat ettiği
kazayla ilgili bir bilgiye ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16000) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/07/2010)
220.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barışın, Abant Platformu
toplantılarının katılımcılarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16001)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2010)
221.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, Aydın Belediyesinin aşevi olarak
kullandığı bir binanın tahliyesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16002)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
222.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, Adanada minibüslerden alınan güzergah bedellerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16003) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
223.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, bazı orman yangınlarıyla
ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16004) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/08/2010)
224.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, Dörtyolda meydana gelen olaylara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16005) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
225.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, İnegölde meydana gelen olaylara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16006) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
226.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, Şırnakta öldürülen bir
kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16007) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/08/2010)
227.- Trabzon Milletvekili M.
Akif Hamzaçebinin, Arsin Belediyesinin bir ihalesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16008)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
228.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atayın, Aydın Valisinin bir açıklamasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16009) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
229.- Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmakın, silah ruhsatlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16010)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
230.- Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, Türkiyedeki Çeçen kökenli kişilere yapılan
suikastlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16011) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/08/2010)
231.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, bir kamu görevlisinin siyasi propaganda faaliyetine
karıştığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16012)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
232.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Üsküdar-Yavuztürk
Mahallesinin bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16013)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
233.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, yapılan bir açıklamaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16014) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
234.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, bir emniyet müdürünün atanmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16015) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
235.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Babadağ
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16016) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/08/2010)
236.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Akköy ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16017)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
237.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Acıpayam
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16018)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
238.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çardak ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16019)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
239.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çivril ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16020)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
240.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Baklan ilçesinde yapılan
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16021) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
241.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Beyağaç
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16022) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/08/2010)
242.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Buldan ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16023)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
243.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Güney ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16024)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
244.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Honaz ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16025) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
245.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Serinhisar ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16026) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/08/2010)
246.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, KÖY-DES Projesi kapsamında Tavas ilçesinde
yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16027)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
247.- Muş Milletvekili
M. Nuri Yamanın, Malazgirtte meydana gelen hırsızlık
olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16028) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/08/2010)
248.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köy yolunun yapımına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16029)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
249.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, Karacabeydeki bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16030) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
250.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köyde yapılan çalışmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16031)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
251.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Karsa gazilik ünvanı verilip verilmeyeceğine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16032) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
252.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, Tunceli Valisinin bir açıklamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16033)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
253.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, büyükşehir statüsündeki illerde yapılan
ihalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16034) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
254.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atayın, bir açıkhava toplantısının video
görüntülerinin istenmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16035) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/08/2010)
255.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atayın, Aydın Belediyesi flamasının
indirilmesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16036)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/08/2010)
256.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köyün su ihtiyacına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16037)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/08/2010)
257.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, Ankaradaki alt geçitlerin bakım, onarım ve
temizliğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16038) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/08/2010)
258.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdalın, bir parti yöneticisinin rahatsız
edildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16039) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/08/2010)
259.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulanın, İran sınırında hayatını
kaybeden bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16040) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/08/2010)
260.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, seçmen kayıt bilgilerinin
güncellenmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16041) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/08/2010)
261.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Van ilinin büyükşehir olmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16042)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
262.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, müze ve ören yerlerinin özelleştirilmesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16043) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
263.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, arkeologların
istihdamına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16044) (Başkanlığa geliş tarihi:
30/07/2010)
264.- Trabzon Milletvekili M.
Akif Hamzaçebinin, Araklıdaki bir
alanın değerlendirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16045) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06/08/2010)
265.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Edremit-Güredeki arkeolojik
kalıntılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16046)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
266.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
yurtdışına kaçırılan bir tarihi esere ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16047)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/08/2010)
267.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, elektrik borcundan dolayı içme suyu
kesilen yerleşim yerlerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16048) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/07/2010)
268.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, sulama birliklerinin TEDAŞa olan
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16049) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
269.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahya Belediyesine tahsisli bazı
taşınmazların kullanımına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16050)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
270.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, TEDAŞa ait elektrik dağıtım
şirketlerinin kayıp ve kaçak durumlarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16051) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/07/2010)
271.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Simav Gölü arazisinin kullanımına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16052)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
272.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası A.Ş.nin
vergi cezalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16053) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
273.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası A.Ş.ye
yönelik cezai işlemlere ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16054) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
274.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahya Belediyesine tahsis edilen bazı
taşınmazların kullanımına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16055)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
275.- Muş Milletvekili
M. Nuri Yamanın, Malazgirt ilçesindeki şehir içi yolların
aydınlatılmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16056) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/08/2010)
276.- Tokat Milletvekili
Orhan Ziya Direnin, ecri-misil bedellerinin düşürülüp
düşürülmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16057) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/08/2010)
277.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, işgal edilen Hazine ve vakıf arazilerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16058)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
278.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, kamu lojmanları ile eğitim ve dinlenme
tesislerinin satışına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16059) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/08/2010)
279.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, durdurulan yatırımların yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16060) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/08/2010)
280.- Mersin Milletvekili
Akif Akkuşun, öğretmen atama ve yer değiştirmelerinde il
emri uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16061) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
281.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, bazı öğretmen atamalarına ve
ilköğretimdeki geçiş sınavı uygulamalarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16062) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
282.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahya Valiliğinin taşımalı
ilköğretimdeki bazı uygulamalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16063)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
283.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, öğretmenlik sertifikası olduğu
halde atanamayan öğretmen adaylarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16064)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
284.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, ÖSYM sınavlarındaki hata iddialarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16065) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2010)
285.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, kimya öğretmeni açığına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16066) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/08/2010)
286.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının, İzmir İl Milli Eğitim
Müdürlüğünce hazırlanan rapora ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16067)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
287.- Batman Milletvekili
Bengi Yıldızın, Aydın-Söke İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğünün bir yazısına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16068)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
288.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, taşımalı ilköğretim
uygulamasındaki bazı işlemlere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16069)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
289.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, yükseköğretim kurumları yaz okulları
programları için alınan ücretlere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16070)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
290.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, okul yıl sonu başarı puanı
uygulamasına yönelik bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16071)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
291.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, ücretli öğretmenlik uygulamasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16072) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
292.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya
geçirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16073) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/08/2010)
293.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, sözleşmeli öğretmenlik
uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16074) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/08/2010)
294.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbul Selimpaşa
Lisesinin imam hatip lisesine dönüştürülmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16075)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/08/2010)
295.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16076) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/08/2010)
296.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, yapılan bir açıklamaya ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16077)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/08/2010)
297.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, genel liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesine
ve eğitim sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16078) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/08/2010
298.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, beş yılını
dolduran okul yöneticilerinin zorunlu görev yeri değişikliğine
tabi tutulmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16079) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/08/2010)
299.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atayın, Söke İlçe Milli Eğitim Müdürünün kurum
yöneticilerini siyasi mitinge davet ettiği iddiasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16080)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
300.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, KPSS ile ilgili bazı iddialara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16081)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
301.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, KPSS sonuçlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16082)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
302.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın, KPSS sorularının
çalındığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16083)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
303.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, eğitim fakültelerine ve öğretmen
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16084) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
304.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, 2010 yılı KPSSye yönelik
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16085) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
305.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, KPSSdeki kopya iddiasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16086)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
306.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, KPSSde kopya çekildiği iddiasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16087)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
307.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, sözleşmeli görevlendirilen bir
öğretmene ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16088) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/08/2010)
308.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, merkezi sistemle yapılan sınavlara ve
yerleştirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16089) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/08/2010)
309.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, KPSSdeki kopya iddialarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16090)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
310.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahandaki okulların ısınma sorununa ve
öğretmenlerin lojman ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16091)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
311.- Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, İsrail ile yapılan tatbikat ve operasyonlar
ile alımlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16092) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
312.- Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halisin, askerliğini yaparken öldürüldüğü iddia
edilen bir kişiye ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16093) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/08/2010)
313.- Bursa Milletvekili Onur
Öymenin, Suriye sınırındaki mayınların
kaldırılmasına yönelik kanunun işleyişine ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16094)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
314.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası A.Ş.
adına tescil edilen bazı gayrimenkullere ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16095)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
315.- Manisa Milletvekili
Şahin Mengünün, bir dizideki gizli reklam iddiası üzerine işlem
başlatılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16096) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/07/2010)
316.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, ithal ürünlerin uygunluk denetimine ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16097)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
317.- Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, boşaltılan bir binaya ve kiralanan katlara
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16098) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
318.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, organize sanayi bölgelerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16099)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
319.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Kars Küçük Sanayi Sitesindeki işyerlerinin kura ile
dağıtılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16100)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
320.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Van İlinin serbest bölge statüsüne
kavuşmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16101) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/08/2010)
321.- Kars Milletvekili
Gürcan Dağdaşın, bazı doktorların tayinlerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16102) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
322.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, tıp fakültelerinde ve hizmet içi eğitimde
HIV/AİDS tedavisi konusuna yer verilmesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16103)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
323.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, HIV pozitif gebeliğe ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16104)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
324.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, fuhuş ve genelevlerde HIV/AİDS denetimine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16105) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
325.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, hastalardan ameliyat öncesi istenen HIV testine
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16106)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
326.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, Yalvaç ilçesindeki doktor ve malzeme
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16107) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/07/2010)
327.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahyadaki mobil eczane uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16108) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
328.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, Çeşmedeki hastanenin yetersizliğine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16109)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
329.- Trabzon Milletvekili M.
Akif Hamzaçebinin, kalıtsal bir hastalığa ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16110)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
330.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Edremit Devlet Hastanesinin
yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16111) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/08/2010)
331.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, Alo 182 merkezi randevu hattı
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16112) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/08/2010)
332.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizli Merkezdeki proje ve yatırımlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16113) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/08/2010)
333.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerindeki proje ve
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16114) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
334.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerindeki proje ve
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16115) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
335.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerindeki proje ve
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16116) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
336.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerindeki proje ve
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16117) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/08/2010)
337.- Kırşehir
Milletvekili Metin Çobanoğlunun, Kırşehir Devlet Hastanesi
arazisinin TOKİye tahsis edilip edilmediğine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16118)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/08/2010)
338.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, yurt dışında yaşayan
vatandaşların sigorta belgelerini onaylatmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16119)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/08/2010)
339.- Sinop Milletvekili
Engin Altayın, Gerze Devlet Hastanesindeki boş kadrolara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16120) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/08/2010)
340.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahandaki sağlık hizmetlerinin
yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16121) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/08/2010)
341.- Trabzon Milletvekili M.
Akif Hamzaçebinin, Trabzon Numune Hastanesi Başhekimine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16122)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
342.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Sındırgı Devlet
Hastanesindeki uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16123)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
343.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, sözleşmeli veteriner hekim ve ziraat
mühendislerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16124) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/07/2010)
344.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycının, çiftçilerin bazı sorunlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16125) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
345.- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcanın, TMOnun
dağıttığı haşhaş tohumlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16126) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
346.- Isparta Milletvekili
Mevlüt Coşkunerin, TMOnun buğday fiyatı ödemelerindeki
kesintilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16127) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
347.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, Ispartadaki afet mağduru çiftçilerin
zararlarının giderilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16128)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
348.- Gaziantep Milletvekili
Akif Ekicinin, süt ve süt ürünlerindeki gıda güvenliğine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16129) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
349.- Mersin Milletvekili
Vahap Seçerin, gıda güvenliği denetimlerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16130)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
350.- İstanbul
Milletvekili Atila Kayanın, mikro ölçekli işletmelerde gıda
güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16131) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/07/2010)
351.- Edirne Milletvekili
Bilgin Paçarızın, Edirnede doludan zarar gören çiftçilere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16132) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2010)
352.- Mersin Milletvekili
Vahap Seçerin, domatesteki güve zararlısıyla mücadeleye ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16133) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
353.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, gıda maddelerinin denetimine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16134)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
354.- Batman Milletvekili
Bengi Yıldızın, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki ekili
ve dikili alanlardaki yangınlara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16135)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2010)
355.- Mersin Milletvekili
Vahap Seçerin, çiftçi borçlarıyla ilgili Bakanlar Kurulu Kararı
kapsamında Mersinin yer almamasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16136)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2010)
356.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, lokanta ve restoranlarda kullanılan
yağlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16137) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/08/2010)
357.- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcanın, patates ihracatının
teşvik edilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16138)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/08/2010)
358.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, tahıl üretim miktarına ve fiyatlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16139) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
359.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, Afyonkarahisardaki patates üreticilerinin
sorunlarının çözümüne ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16140)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
360.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, mısır alım fiyatının ne zaman
açıklanacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16141)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/08/2010)
361.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, kaçak et girişine ve işlenmiş süt
ithalatı miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16142) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/08/2010)
362.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, et ithalatı ve fiyatları
ile hayvancılığın geliştirilmesine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16143) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
363.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, GDOlu ürünlerin ithalatına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16144)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
364.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, Adanada TİGEMe bağlı işletmelere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16145) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/08/2010)
365.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, TİGEMe bağlı işletmelere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16146) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/08/2010)
366.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, EBKnın hayvan ithalatı için
Sırbistan ile yaptığı anlaşmaya ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16147) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/08/2010)
367.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, lifli pamuk ithalatına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16148)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
368.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, doğal afetlerden zarar gören ekili alanlara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16149) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
369.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Tarım Kredi Kooperatiflerince kullandırılan
kredilerin yeniden yapılandırılmasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16150) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
370.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, kırmızı et üretiminde yaşanan sorunlar
ve hayvan hastalıkları ile mücadeleye ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16151)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
371.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, hayvancılık sektörünün sorunlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16152) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
372.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, süt sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16153)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
373.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, çiftçi borçlarının
yapılandırılmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16154)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/08/2010)
374.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, İstanbulda yapılması planlanan
üçüncü köprü güzergahına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16155) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/07/2010)
375.- Ankara Milletvekili M.
Emrehan Halıcının, internet erişimine kapatılan
sitelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16156) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/07/2010)
376.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, Yalvaç-Akşehir yolunun yapımına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16157) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/07/2010)
377.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, Karayolları 11. Bölge Müdürlüğünün
fidan ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16158) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/07/2010)
378.- Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, kamu kurumlarına hizmet veren bir internet
güvenlik şirketine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16159) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/08/2010)
379.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, THYde uygulanan personel politikasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16160) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/08/2010)
380.- Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, Eskişehir-Vezirhan arasındaki tünel
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16161) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/08/2010)
381.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir yol yapımındaki kamulaştırma
bedellerinin ödenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16162) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/08/2010)
382.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atayın, bir tren kazasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16163)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/08/2010)
383.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, hızlı tren bileti satan bir internet sitesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16164) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/08/2010)
384.- İstanbul
Milletvekili Lokman Ayvanın, halkoylamasında özürlülere yönelik önlemlere
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/16165)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/07/2010)
385.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, TBMM tarafından gerçekleştirilen gezi
programlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/16166)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/08/2010)
386.- Gaziantep Milletvekili
Akif Ekicinin, bazı valiler hakkındaki iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16167)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2010)
387.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhanın, MİT Müsteşarının
İmralıya gittiği iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16168) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/09/2010)
388.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, Rizede yaşanan sel ve heyelanlar ile
alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16169) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2010)
389.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, esnaf ve sanatkarların prim ve vergi
borçlarının yapılandırılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16170)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2010)
390.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Allianoi Antik Kentine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16171)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2010)
391.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, demokratik özerkliğe ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16172)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2010)
392.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, Ankara Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği bir iftar
yemeğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16173) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
393.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateşin, YSKnın referandum için yapmaya
başladığı hazırlıklara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16174)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
394.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Alevilerin inanç özgürlüğüyle ilgili sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16175)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
395.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, KPSSdeki kopya iddiaları nedeniyle memur
alımının durdurulmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16176) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/09/2010)
396.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhanın, YSKnın
kullandığı SEÇSİS sisteminin güvenliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16177)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
397.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun,
Bodrum Yalıkavak Belediye Başkanının görevden
alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16178) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
398.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, KPSSdeki kopya iddilarına ve öğretmen
atamalarında yaşanan mağduriyete ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16179) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/09/2010)
399.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, İranda recm cezasına
çarptırılan bir kadının cezasının engellenmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16180)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
400.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, bir vatandaşın özürlü maaşının geri
istenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16181) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
401.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, e-devlet uygulamasında kişisel verilerin
korunmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16182) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
402.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, Pakistanda yaşanan sel felaketi için toplanan
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16183) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
403.- Gaziantep Milletvekili
Akif Ekicinin, bir program için ödenen ücrete ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16184) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/09/2010)
404.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, TOKİnin ilan ve reklam
ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16185) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
405.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bazı vatandaşların mağduriyetlerinin
giderilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16186) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
406.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın, 12 Eylül 1980 dönemine dair bazı
istatistiki bilgilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16187) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
407.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16188)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
408.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, KPSS ve YGSye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16189) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/09/2010)
409.- Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmakın, referandum harcamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16190)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/09/2010)
410.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, büyükbaş hayvancılığın
geliştirilmesine yönelik bir projeye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16191) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/09/2010)
411.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, ÖSYM tarafından yapılan sınavlara
yönelik iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16192) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/09/2010)
412.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, örtülü ödenekten yapılan harcamalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16193)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/09/2010)
413.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, referandum döneminde TRTnin yayın
politikasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16194) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/09/2010)
414.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, Basketbol Milli Takımı
oyuncularına verilen prime ve bazı harcamalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16195)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2010)
415.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, bir yabancı gazetede yer alan bir iddiaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16196)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2010)
416.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, imamlarla ilgili bir projeye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16197) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2010)
417.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, TEKEL depolarının bulunduğu
alanın TOKİye devredilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16198) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2010)
418.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, referandum çalışmalarında
yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16199) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2010)
419.- Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebinin, bir yabancı gazetedeki iddiaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16200)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2010)
420.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, Türk Cumhuriyetlerinden gelen yabancı
öğrencilerin harç ücretlerinin artırılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16201)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2010)
421.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, AİHMnin Hrant Dink davasındaki kararına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16202)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2010)
422.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, bazı telefonların dinlenmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16203)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2010)
423.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, bir yabancı gazetedeki iddiaya ve referandum
harcamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16204) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2010)
424.- Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
yaşanan bazı olaylara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16205) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/09/2010)
425.- İstanbul
Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin, TOKİnin bir iştirakinin
gayrimenkullerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16206) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
426.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, vergi ve prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16207) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/09/2010)
427.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, üniversite hastanelerine mali yardım yapılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16208)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
428.- Uşak Milletvekili
Osman Coşkunoğlunun, Anayasa değişikliğine
bağlı olarak çıkarılması gereken kanunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16209)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
429.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, 2010 KPSSdeki kopya olayına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16210)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2010)
430.- Mersin Milletvekili
Akif Akkuşun, ÖSYM Başkanının istifasına ve
sınavlarda yaşanan kopya iddialarıyla ilgili olarak
Başkanın sorumluluğuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16211) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/09/2010)
431.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, referandumda görevlendirilen bazı
polisler hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16212) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/09/2010)
432.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Patrikhanenin yasal statüsü ve patrik
seçimiyle ilgili basında yer alan iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16213) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/09/2010)
433.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün, nüfus artışına ve milli gelir
düzeyine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16214)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
434.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, Fethiye Eşen Çayı ve Karaçay üzerine kurulacak
hidroelektrik santrallerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16215) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
435.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, tutuklu ve hükümlü hastaların
durumlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16216) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2010)
436.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhanın, Adalet Bakanlığından bir yetkilinin
İmralıya gittiği ve bazı inşaat
firmalarının Bakanlık personelini yurt dışı
seyahatine götürdüğü iddialarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16217) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/09/2010)
437.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, siyasi parti propagandalarındaki sanal reklam
uygulamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16218) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2010)
438.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhanın, Diyarbakıra yeni cezaevi yapılmasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16219)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
439.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulanın, hükümlü ve tutukluların ziyaret edilebilmelerine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16220)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/09/2010)
440.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir cezaevinde yaşandığı
iddia edilen işkence ve kötü muameleye ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16221) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/09/2010)
441.- Sivas Milletvekili
Malik Ecder Özdemirin, eski bir il emniyet müdürünün kitabındaki
iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16222) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
442.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, KPSS Eğitim Bilimleri
sınavının iptal edilmesine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16223) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/09/2010)
443.- Mersin Milletvekili
İsa Gökün, HSYK üyeliği seçimine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16224) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/09/2010)
444.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, çocuk işçiliğinin önlenmesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16225) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/09/2010)
445.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, Bağ-Kura olan prim
borçları nedeniyle sağlık yardımından yararlanamayan
vatandaşların sorunlarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16226)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
446.- Ankara Milletvekili
Tekin Bingölün, SGKda gerçekleştirilen atamalara ve personel yönetimine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16227) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/09/2010)
447.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, SSKlı kadınlara tanınan doğum öncesi ve
sonrası hizmet borçlanması hakkının Bağ-Kurlu
kadınlara tanınıp tanınmayacağına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16228) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
448.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, referandum sürecinde siyasi partilerin sanal reklam
uygulamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/16229) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2010)
449.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, RTÜKün bir televizyon kanalına
uyguladığı cezaların silindiği iddialarına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16230)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
450.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki proje ve yatırımlara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16231) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07/09/2010)
451.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, televizyon yayınlarının referandum
sürecinde denetlenmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/16232) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
452.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, referandum sürecinde TRTde yayınlanan
programlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/16233) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2010)
453.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki yatırımlara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/16234) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/09/2010)
454.- İstanbul
Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin, Doğal Afet Sigortaları
Kurumunun faaliyetlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/16235) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
455.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, Dazkırıya banka şubesi
açılmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/16236) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
456.- Ankara Milletvekili
Tekin Bilgölün, gümrük müşavirliği ve gümrük müşavir
yardımcılığı sınavlarına ilişkin Devlet
Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/16237) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2010)
457.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki yatırımlara ilişkin
Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/16238) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
458.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbul 2010 Avrupa Kültür
Başkenti Ajansının ilan ve reklam ihalelerine ilişkin
Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/16239) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
459.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu
ile diğer devlet kurumlarının yaptıkları sosyal
yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/16240) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/09/2010)
460.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barışın, Basketbol Federasyonu
Başkanının bir ifadesine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/16241)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
461.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, 2010 FIBA Dünya Basketbol
Şampiyonasında gösteri yapan dans grubu ile ilgili iddialara
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı
soru önergesi (7/16242) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/09/2010)
462.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki yatırımlara ilişkin
Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi
(7/16243) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
463.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, üniversite öğrencilerinin yurt sorununa
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı
soru önergesi (7/16244) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/09/2010)
464.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki yatırımlara ilişkin
Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi
(7/16245) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
465.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Kemal Cengizin, Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik
Programları Merkezi Başkanlığı ve sunulan projelerin
değerlendirilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet
Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/16246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/09/2010)
466.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, TÜİKin enflasyon oranını
hesaplamasına ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz)
yazılı soru önergesi (7/16247) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/09/2010)
467.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, özürlü vatandaşların mesleki
rehabilitasyon uygulamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Selma
Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/16248)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2010)
468.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki yatırımlara ilişkin
Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/16249) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
469.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Atanın, SHÇEKe bağlı kreş ve gündüz bakım
evlerine ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/16250) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2010)
470.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki yatırımlara ilişkin
Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/16251)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
471.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Ahıska Türklerinin sorunlarına
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru
önergesi (7/16252) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
472.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köyün elektrik şebekesinin yenilenmesine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16253) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
473.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köyün elektrik şebekesinin yenilenmesine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16254) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
474.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, elektrik ve doğalgaz fiyatlarına zam
yapılmayacağı açıklamasının zamanlamasına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16255) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
475.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhanın, Adalet Bakanlığından bir yetkilinin
İmralıya gittiği iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16256) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01/09/2010)
476.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, Emniyet Teşkilatındaki kadrolaşma
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16257) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/09/2010)
477.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, 3 Ağustos 2010da MERNİS
Programının çalışmamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16258)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
478.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, Gaziantep Büyükşehir ve Merkez ilçe
belediyelerinin Ramazan ayındaki faaliyetlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16259)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
479.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateşin, Ankaradaki cadde ve sokakların ücretli otoparka
dönüştürülmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16260) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/09/2010)
480.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, referandumda görev yapacak sandık görevlilerinin sendika
üyelik bilgilerinin istenmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16261) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/09/2010)
481.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16262)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
482.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16263)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
483.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16264)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
484.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16265)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
485.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, İznik-Bilecik-Sakarya yolunun yenilenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
486.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16267)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
487.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir yayla yolunun onarılması ve göletin temizlenmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16268) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
488.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, bir belediye
başkanının görevine iadesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16269)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/09/2010)
489.- Isparta Milletvekili
Mevlüt Coşkunerin, bir mahallenin alt yapı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16270) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/09/2010)
490.- Muş Milletvekili
M. Nuri Yamanın, bir derenin ıslah edilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16271)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2010)
491.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, Bursada bir milletvekiline yapılan
saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16272) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2010)
492.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulanın, İran sınırında bir kişinin ölümü ile
ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16273) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2010)
493.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, iki köy arasındaki yolun yapımına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16274)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2010)
494.- Balıkesir Milletvekili
Ergün Aydoğanın, bir telefon şebekesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16275)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2010)
495.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir köyde yaşanan asayiş
olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16276) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/09/2010)
496.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, sandık seçmen listesinden düşürülen
vatandaşlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16277) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/09/2010)
497.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdalın, bir siyasi parti şubesine
düzenlenen operasyona ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16278) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/09/2010)
498.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, İstanbulda sanat galerilerine
yapılan saldırıya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16279)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
499.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, Ankaradaki amipli dizanteri
vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16280) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/09/2010)
500.- Eskişehir
Milletvekili Tayfun İçlinin, seçmen sayısına ve referandumla
ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16281) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/09/2010)
501.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, İstanbul Boğazı köprü
projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16282) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/09/2010)
502.- Sivas Milletvekili
Malik Ecder Özdemirin, eski bir il emniyet müdürünün kitabındaki
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16283) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
503.- Bursa Milletvekili
Abdullah Özerin, KPSSdeki kopya iddialarının
soruşturulmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16284) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/09/2010)
504.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, öğrenci servis araçlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16285) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
505.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, Adana Emniyet Müdürlüğünün
başlattığı iddia edilen bir projeye ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16286)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2010)
506.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Atanın, bir valinin bir açıklamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16287)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2010)
507.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulanın, İran sınırında öldürülen bir çocuğa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16288) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
508.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, referandumda bazı polislerin mükerrer oy
kullandığı iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16289)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
509.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, Beyoğlunda bir galeriye yapılan
saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16290) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/09/2010)
510.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, Ankara Kurtuluş Parkında çiftlere
uygunsuz oturma sorgusu yapıldığı iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16291)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
511.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, Demre-Myra Antik Kentinde eskiyen ahşap merdivenin
yenilenmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16292) (Başkanlığa geliş tarihi:
01/09/2010)
512.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, bazı kiliselerin ibadete açılmasına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16293) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2010)
513.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncelin, elektrik dağıtım özelleştirmelerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16294)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2010)
514.- İstanbul
Milletvekili Ümit Şafakın, referandum sürecinde vergi dairelerinde
yapılan incelemelerin durdurulduğu iddiasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16295)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2010)
515.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, yedek öğrenci kontenjanı
uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16296) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/09/2010)
516.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, okullarda zorunlu kayıt parası
istendiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16297) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2010)
517.- Muğla Milletvekili
Ali Arslanın, bir okula ad verme toplantısına katılanlara
verilen disiplin cezalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16298) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/09/2010)
518.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, zorunlu eğitim çağındaki çocuklara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16299)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
519.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, okullarda bedava dağıtılan ders
kitaplarının yeterliliğine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16300)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
520.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, bir yurda yerleştirilen öğrenci sayısına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16301) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
521.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, MEB tarafından yapılan sınavlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16302) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
522.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, yapılması planlanan Bucak Devlet
Hastanesinin yatak kapasitesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16303) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2010)
523.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, Ankaradaki amipli dizanteri
vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16304) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/09/2010)
524.- Eskişehir
Milletvekili Tayfun İçlinin, domuz gribi aşısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16305) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
525.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, hastanelere çiçek alınmamasına yönelik
genelgeye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16306) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2010)
526.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, şap hastalığına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16307) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/09/2010)
527.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, Adanadaki TMOnun depolarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16308)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2010)
528.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, piyasaya virüslü et sürüldüğü iddiasına ve
gıda güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16309)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
529.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, Dazkırı TMO şubesinin
kapatılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16310)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
530.- Gaziantep Milletvekili
Akif Ekicinin, bakteri içeren 12 ton etin kaybolmasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16311) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
531.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, bakteri içeren 12 ton etin kaybolmasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16312) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
532.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, pamuk üreticilerinin desteklenmesine ve sektördeki sorunlara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16313) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2010)
533.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulanın, Gümüşakar Jandarma Karakolunda hayatını
kaybeden bir askere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16314) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/09/2010)
534.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki proje ve yatırımlara
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer Çağlayan)
yazılı soru önergesi (7/16315) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/09/2010)
535.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki proje ve yatırımlara
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi
(7/16316) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
536.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki yatırımlara ilişkin
Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru
önergesi (7/16317) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2010)
537.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki yatırımlara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek)
yazılı soru önergesi (7/16318) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/09/2010)
538.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, bir köşe yazısında yer alan iddiaya
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16319) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/09/2010)
539.- Antalya Milletvekili
Osman Kaptanın, Saklıkent Milli Parkına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/16320) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/09/2010)
540.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, Dünya Basketbol Şampiyonasında gösteri yapan
dans grubuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16321) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2010)
541.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atayın, bir vali ile ilgili bir iddiaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16322)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/08/2010)
542.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, TBMM
Başkanının Almanya ziyaretine ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/16323)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2010)
Genel Görüşme Önergesi
1.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak ve 25 Milletvekilinin, İstanbulda
yağan yağışlar sonucu yaşanan sel felaketleri
konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/15) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.06.2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve 25 Milletvekilinin, İsrailin Mavi Marmara
gemisine yaptığı saldırının
araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/853)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.06.2010)
2.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemür ve 27 Milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/854) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.04.2010)
3.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulan ve 19 Milletvekilinin, 57 nci Hükümet döneminde Başbakana ve
Hükümete yönelik müdahale iddialarının
araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/855) (Başkanlığa
geliş tarihi: 09.06.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, kanser hastalarının ilaç erişimlerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14673)
2.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin, Tuncelideki hastanelerin depreme karşı
dayanıklılığına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14674)
3.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin, Şırnaktaki hastanelerin depreme karşı
dayanıklılığına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14676)
4.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin, Batmandaki hastanelerin depreme karşı
dayanıklılığına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14677)
5.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, domuz gribine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14678)
5 Ekim 2010 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 2nci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
vereceğim.
Sayın milletvekillerinin
oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu
süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda
hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna
rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını,
görevli personel aracılığıyla, üç dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle söz isteyen
Sinop Milletvekili Sayın Abdurrahman Dodurgalıya aittir.
Buyurun Sayın
Dodurgalı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Sinop Milletvekili Abdurrahman Dodurgalının, Camiler ve
Din Görevlileri Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
23üncü Dönemin Beşinci Yasama Yılının hepimiz
hakkında, ülkemiz hakkında hayırlara, uğurlara, bereketlere
vesile olmasını diliyorum. Hepimize iyi çalışmalar
diliyorum.
Camiler ve Din Görevlileri
Haftası sebebiyle bu konuşmayı yapmak üzere huzurunuzda yer
almış bulunuyorum.
Devlet
Bakanlığımızın 1986 yılında camilerimizin
çevresinin ve camilerimizin içlerinin senede en az 1 kere temizlenmesini, genel
ve umumi bakım yapılmasını sağlamak, camilerimizde
yapılan faaliyetler aracılığı ile toplumumuzdaki
birlik ve beraberliği pekiştirmek, kardeşlik
duygularını daha yüceltmek, millî bütünlüğümüzü canlı
tutmak amacıyla bu hafta ihdas edilmiştir.
Kelime anlamı toplayan,
bir araya getiren demek olan camiler, inananların yüce Rabbimiz huzurunda
saf tuttukları, rükûya varıp secde ettikleri kutsal mekânlardır.
Kuranın ifadesine göre insanlar için inşa edilen ilk mabet
Kâbedir. Diğer bütün camilerin ise Kâbenin birer şubesi durumunda
olduğu kabul edilir.
Kuranda geçen
Allahın mescitlerini ancak Allaha ve ahiret gününe iman eden, namaz
kılan, zekât veren ve Allahtan başkasından korkmayanlar imar
eder. (9uncu sure, Tevbe Suresi, 18inci ayet) Mealini verdiğimiz bu
ayeti kerime, inananların cami yapma ve yaşatma hususundaki
gayretlerine ve motivasyonlarına esas teşkil etmektedir. Bu gayretin
ilk ve en önemli örneği de Hazreti Peygamberimiz tarafından Mekkeden
Medineye hicretinden sonra kendisinin de bizzat bedenen yapımında
çalıştığı Mescidi Nebevînin inşası ile
verilmiş ve o günkü aşk ve şevk devam ettirilerek günümüze kadar
getirilmiştir.
Allah evi diye tanımlanan
camilerin yapımı ve yaşatılmasında ibadet
aşkı ve ruhu hâkim olmuş, bu husus insanlarca ilahi bir buyruk
olarak da kabul edilmiştir.
Camiler, inanan
insanların herhangi bir ayrıma tabi tutulmadan, sınıf
farkı gözetilmeden zengin-fakir, amir-memur bir araya geldikleri ve
hayatın günlük koşuşturmasından, yorgunluğundan
arınıp manevi huzura kavuştukları mekânlardır.
İz bırakan
mimarisiyle, minaresi ve kubbesiyle, bulunduğu her yerde
Müslümanların yaşadığına birer şahit gibidir
camiler. Cemaatle kılınan namazıyla, birlikte düzenlenen,
dinlenen vaaz ve hutbesiyle birer yaygın eğitim kurumu,
müesseseleridir camiler. İnsanı ferdiyetçiliğe sürükleyen
modernitenin karşısında, insanın sosyal bir varlık
olma hürriyetini yaşatan en önemli mekânlardır camiler. Günde
beş vakit Allahın en büyük, tek ve bir olduğunu, Hazreti
Muhammedin onun kulu ve elçisi olduğunu, gerçek mutluluğun ve
kurtuluşun ibadetle mümkün olabileceğini dünyaya ilan eden ve bir
nevi ilahî davet olan ezanın meskenidir camiler.
Bütün bunların
yanında, camilerimiz aynı zamanda birer medeniyet
mekânlarıdır. İnşa edildikleri mekânlar -birer külliye
olarak- bünyesinde okul, aşevi, çarşı, hamam, sağlık
merkezi gibi kurumların bulunduğu ve medeniyetimizin temelini
teşkil eden bu kurumların gelişmesinin
sağlandığı mekânlardır.
Gene sanat merkezi olarak
camilerimiz, birer mimari şaheser, birer mimari deha örneği olan ve
mimari sanatının gelişmesinde çok önemli yeri olan, aynı
zamanda içinde tezhip ve hat sanatlarının gelişmesine, ilahiler
vasıtasıyla musikimizin gelişmesine yardım eden sanat
merkezleridir. Aynı zamanda eğitim ve öğretimin
yapıldığı birer okuldur; tarih boyunca bu misyonunu da
devam ettirmiş, bugün yaz Kuran kursları vasıtasıyla
toplumumuzdaki mutedil din anlayışının oluşmasına
çok önemli katkıları vardır.
İbadet mahalli olarak da
Rab ile kul ilişkisini düzenleyen, hayatın gerçek sahibinin Yüce
Yaradan olduğunu öğreten, bir sığınma ve arınma
yeridir camiler. Kullar arasında da eşitlik duygularını ve
kardeşlik duygularını besler; sadece bununla kalmaz, aynı
zamanda bir toplantı yeri olarak, istişare mahalli olarak toplumun
sorunlarına, sosyal problemlere çözüm getirme konusunda birer
toplantı mahalli olarak görev yapmaktadır. Bütün bunların
yanında, modern hayatın getirdiği yalnızlık,
çaresizlik, güvensizlik gibi duygulara karşı paylaşımı
ve rahatlamayı sağlayan mekânlardır.
Bu camilerin
fonksiyonlarını kendi elleriyle yürüttüğümüz din görevlileri
konusunda da birkaç cümle sarf etmek istiyorum. Camileri fonksiyonel hâle
getiren din görevlilerimizdir. Tarih boyunca ibadetlerde rehberlik yapma ve
kanaat önderi olma sıfatlarını taşımış olan
bu çilekeş meslek mensupları bugün de toplumumuzun en ücra
köşelerinde görev yapmaktadırlar. Aşağı yukarı,
köylerimizde resmî görevli olarak, tek olarak bulunan din görevlilerimizdir.
Köylerin sorunlarından tabii bunlar da etkilenmektedir. Köy imamlarının
lojman sorunu muhakkak üzerinde durulması gereken bir sorundur.
Gittiğimiz yerlerde imamları, bu meslektaşlarımı
ziyaret ettiğimde görüyorum ki buradaki lojmanların çok şiddetle
ve çok acilen bakıma, onarıma ihtiyaçları vardır. Burada bu
arkadaşlarımız yaptıkları göreve uygun bir mekânda
bulunmamaktadırlar. Aynı zamanda, belki hepinize intikal ediyor,
köyde görev yapan bu din görevlisi arkadaşlarımızın
eşlerinin psikolojik sorunları yeterinden fazla olmaktadır. Köy
ortamında tek başlarına, bir nevi yalnız yaşamaya
mahkûm edilmiş gibi bir durumda hayatlarını geçirmektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ABDURRAHMAN DODURGALI
(Devamla) - Muhakkak bunların bu sorunlarına çözüm getirecek
birtakım tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Ben, süremizin sonunda
Diyanet İşleri Başkanlığımızın son
yapmış olduğu faaliyetler konusunda da küçük birkaç cümle
söylemek istiyorum. Bu Camiler Haftasında çeşitli konferanslar,
paneller, ziyaretler, çok geniş bir ziyaret şemsiyesi düzenlenmektedir.
Cezaevlerinden hastanelere kadar, okullardan türbelere kadar aç, açıkta
bulunan kişilere, gazilerimize, şehitlerimize bu hafta ile ilgili
ziyaretler yapılmaktadır.
Son olarak da burada Diyanet
İşleri Başkanlığı Teşkilat Kanununun
görüşülmesi esnasında Meclisimizin gösterdiği birlik,
beraberlik, bütünlük ve Diyanet İşleri Teşkilat
Yasasının çıkarılmasındaki çaba ve gayretler için,
özel olarak hem Başkanlığımızın hem Diyanet
mensuplarının teşekkürlerini burada dile getirmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ABDURRAHMAN DODURGALI
(Devamla) - Bu son faaliyetimizde, dinimizin ve
Başkanlığımızın asgari müşterekimiz
olduğu çok belirgin bir şekilde ortaya konulmuştur.
Bu duygularla, hepinizi
saygıyla selamlıyorum, haftamızın hayırlara vesile
olmasını niyaz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Dodurgalı.
Gündem dışı
ikinci söz, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin
Mavi Marmara Raporu hakkında söz isteyen Isparta Milletvekili Sayın
Haydar Kemal Kurta aittir.
Buyurun Sayın Kurt. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurtun, Anayasa
değişikliğine ilişkin referandumun sonuçları ve
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin Mavi Marmara
Raporuna ilişkin gündem dışı konuşması
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylül referandum
sonuçları ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları
Konseyinin Mavi Marmara Raporu ile ilgili değerlendirme yapmak üzere söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi bu vesileyle saygıyla
selamlıyorum.
Meclisin yeni yasama
çalışmalarının, siz değerli çalışma
arkadaşlarımla başarılı ve verimli geçmesini dilerken
milletimize hayırlara vesile olmasını Cenabıallahtan niyaz
ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
12 Eylül 2010 referandumunu milletçe huzur ve güven içerisinde
sonuçlandırdık. Aylardır tüm ülkenin gündeminde en önemli ulusal
konu olan 26 maddelik kısmi Anayasa değişikliği paketi
şu anda hayatiyet bulmuş durumdadır. Halkımız,
darbelerin ve bunun neticesinde oluşan vesayet rejiminin tarihe
karıştığını tescil etmiştir. Milletimiz için
gerekli olan değişimlerin demokrasi içinde çözüm bulacağı
bir kez daha görülmüştür. Demokrasiye olan inanç, demokrasiye olan güven
yinelenmiştir. Her türlü sorunun çözüm yerinin demokratik siyaset
olduğu, demokrasi içinde her meseleyi çözüm yoluna koyabileceğimiz
bir kez daha anlaşılmıştır.
Anayasada devletin temel
prensipleri olarak gösterilen demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti
özelliklerinin devleti oluşturan erkleri şekillendirip
şekillendiremediği hususunun referandum yolu ile ilk defa halk, yani
egemenliğin tek sahibi olan vatandaş tarafından
tartışıldıktan sonra karara bağlanması demokrasi
tarihimize düşürülen bir not olarak önemlidir. Ülke, referandumla
vatandaşına ait olma kararına ulaşmıştır.
İleri demokrasi ve
hukukun üstünlüğü mücadelesinde tarihî bir eşiği milletçe
aşmanın haklı gururunu yaşadık. Bu hususu yüce
Mecliste Anayasa değişiklik paketinin görüşmeleri esnasında
6ncı madde üzerine söz aldığımda İşte, biz,
bugün, çağdaş, demokratik devlet anlayışına
aykırı düşüncelere karşı bir gayret içindeyiz. Evet,
bu çalışma, bu ülkede kurucu irade kavramının yeniden
tanımlanmasını sağlayacak, halk iradesinin üzerindeki
mahcuriyet kararının ya bu Parlamentomuz ya da referandum yoluyla
bizzat vatandaş karar ve kararlılığıyla
kalkmasını sağlayacaktır. sözlerimle ifade etmeye
çalışmıştım. Hatta bu sözlerime ama iyi niyetli ama
kötü niyetli olarak başka anlamlar yükleyerek değerlendirmeler yapan
bazı muhalefet milletvekili arkadaşlarımız oldu. Şimdi
bu arkadaşlar algı ve anlamalarını halk iradesi yönünde
değiştirecekler ümidindeyim.
Referandum sürecinde
karşılıklı değerlendirmeler, ülkenin değerleri ve
siyasi rejim için o kadar ciddi manivela etkisi yapacağı yönünde oldu
ki, hiçbir vatandaşın konuyu es geçmesi mümkün değildi. Bunu
vatandaşımızın referandum oylamasına katılım
oranında da açıkça görüyoruz. Halkımız referanduma yüzde 77
oranında katılarak egemenlik hakkını kullanma isteğini
net olarak belirtmiştir ve bu halk oylamasının tek galibidir.
Tek kaybeden ise bu hakkın kullanımını engellemek
iradesinde olanlar ve darbeci anlayıştır.
Ispartamızda
referanduma katılım oranı yüzde 84,27 olup evet tercihi yüzde
57,88 olarak tescillenmiştir. Halkımız sandığa giderek
iradesini yansıtmak suretiyle demokrasimize güç vermiştir.
Cumhuriyetimiz, temellenmesi gereken halk ile arasındaki irtibatı
kurmuştur. Bundan sonrası, evet çoğunluğu ile Egemen
benim. diyen vatandaş tarafından şekillendirilecektir.
Sayın Başbakanımızın tarifiyle, önce seçim,
sonrası yeni Anayasa yapılması da buna işaret etmektedir. 73 milyonun
yapacağı ve içerisinde kendisini bulacağı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası ulusal görev ve sorumluluğumuzdur. Bundan
sonrası, öncesinden daha önemlidir.
Ülke idaresinde üzerine
düşen sorumlulukları yerine getirmeyenlerin kendilerini neyle ve kime
karşı görevli hissettikleri tüm toplumun bilmesi gereken en önemli
husustur. Eğer ülkemiz gelişmişlik ve kalkınmada mutabakat
sağlamış ise bu ciddi bir kazanımdır ama bunun nasıl
gerçekleştirileceğinde mutabakat yoksa önceki mutabakat
anlamsızdır.
Hukuk devletini ve demokratik
işleyişi içselleştirememiş bir muhalefet aynı
durumdaki bir iktidardan daha tehlikeli ve zararlıdır çünkü
alternatifin afet olduğu bir mamur olma aslında geçici bir durumdur.
Bu sebeple, ülkemizde asıl olan, muhalefetin hukuk devleti ve demokrasi
talep eder olmasıdır.
AK PARTİ olarak sonucu,
milletimizin değişime ve demokratikleşmeye verdiği önemli
bir destek olarak görüyoruz. Her platformda belirttiğimiz üzere,
Türkiyede artık vesayet rejimi tarihe
karışmıştır; Türkiyede artık darbe
heveslilerinin hevesleri kursaklarında kalacaktır; millî irade her
türlü kirli oyunu bozacak, değişim, demokratikleşme ve büyüme
engellenemeyecektir.
Ülke dışı
gündemi olarak, geçtiğimiz hafta yayınlanan Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Konseyinin Mavi Marmara Raporu çok önemli
sonuçları olan bir gelişmedir. İsrail devleti, kuruluşundan
bu yana ikinci kez kınanmış ve şoke olmuştur.
İsrailin uluslararası hukuku çiğneyerek gaddarca insanlık
suçu işlediği açıklanan raporda Türkiyeye tazminat ödenmesi
gerektiği vurgulanmıştır. Dünya basınında
geniş yankı uyandıran bu rapor İsrailin uluslararası
alanda yeni bir mahcubiyeti olarak değerlendirilmiş, Hükûmetimiz
tarafından da beklentilerimizi karşılayan bir rapor olarak beyan
edilmiştir.
31 Mayısta
saldırının gerçekleştiği andan itibaren Türkiye hep
uluslararası hukuk dilini kullanmış ve en doğal
hakkını rasyonel ve uluslararası normları yanına
alarak dile getirmiştir. Bu, ülkemizin haklılığı
yanında, gücü ve başta Filistinde büyük bir dram yaşayan
Filistinli kardeşlerimiz, 2 milyara yaklaşan Müslüman halk ve Mavi
Marmara gemisinde mazlum ve mağdur Gazze halkının yanında
olduğunu göstermek için çıktıkları yolda uluslararası
sularda hukuk tanımaz, zalim İsrail devletinin gaddarca
saldırısıyla hayatlarını kaybeden Cevdet
Kılıçlar, Necdet Yıldırım, İbrahim Bilgen, Ali
Haydar Bengi, Cengiz Akyüz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız.
HAYDAR KEMAL KURT (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Cengiz Topçuoğlu,
Cengiz Songür, Fahri Gündüz ve Furkan Doğan kardeşlerimiz için çok
önemli bir sonuçtur.
Bu vesileyle
hayatlarını kaybeden kardeşlerimizi rahmetle, saygıyla anarken
yakınlarına ve milletimize tekrar başsağlığı
diliyorum.
İsrail devletinin de
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin raporu
doğrultusunda acilen hem Türkiyeden hem de Gazze halkından özür
dilemesi gerekliliğini de bir kez daha dile getirmek isterim.
Son olarak, bu
uluslararası insanlık cinayetini işleyen katillerin de
yargılanıp cezalandırılmasını beklediğimizi
ve takip edeceğimizin bilinmesini ifade ediyor, heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kurt.
Gündem dışı
üçüncü söz, 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü münasebetiyle söz isteyen Bursa
Milletvekili Sayın Necati Özensoya aittir.
Buyurun Sayın Özensoy.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.- Bursa Milletvekili Necati Özensoyun, 4 Ekim Hayvanları Koruma
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
NECATİ ÖZENSOY (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4 Ekim Dünya Hayvan
Hakları Günü münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Yeni yasama
yılının hayırlı olması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum.
Hayvan hakları
dediğimizde ilk anda İnsan hakları daha hallolmadı ki
hayvan haklarına sıra gelsin. gibi tepkiyle
karşılaşıyoruz fakat hayvan haklarını savunmak,
hayvanların insanlardan daha önemli olduğunu savunmak veya
insanları ikinci plana atmak
değildir. Bilakis, hayvanların da içinde bulunduğu
ekosistemin sağlıklı işleyişi insan
sağlığı için çok önemlidir. Ayrıca felsefi olarak bu
tavır türcülük olarak tanımlanır ve her türlü
ayrımcılık gibi etik olmayan bir tutumdur.
Hayvan
sağlığı ve refahının insan
sağlığı ve refahıyla olan en belirgin ilişkisini
sokak hayvanları sorununda gözlemleyebiliriz. Sokak hayvanları,
toplum sağlığını tehdit etmenin yanında
uğradığı kötü muameleyle kamuoyu vicdanını
sızlatan, yıllardır çözülememiş bir sorundur.
Bu sorunun çözülmesi için
belediyelerin eş zamanlı ve kapsamlı
kısırlaştırma faaliyetleri yürütmesinin yanında, yurt
dışından gelen kaçak hayvan sorunu çözülmeli, bununla
bağlantılı olarak, hayvanların aşı ve
tedavilerini gerektiği şekilde yapmayıp halk
sağlığını tehdit eden pet-shop denen evcil hayvan
satış dükkânlarına belli kısıtlamalar getirilmeli, ev
hayvanı beslemek isteyen kişiler hayvan bakımevlerine
yönlendirilmelidir.
Okullarda sivil toplum
kuruluşları ve Millî Eğitim Bakanlığı iş
birliğiyle eğitim programları düzenlenmeli, çocuklara hem
kendilerini korumaları hem de sokak hayvanlarına zarar vermemeleri
için hayvanlara nasıl davranmaları gerektiği
anlatılmalıdır.
Bunun yanında,
hayvanların sokağa terk edilmelerine karşı
caydırıcı olması açısından hayvanlara çiplenme
zorunluluğu getirilmeli, terk edilen hayvanların sahiplerine
hayvanların kimlik ve sağlık bilgilerinin de yer
aldığı bu çipler vasıtasıyla ulaşılarak
yüksek cezalar ödetilmeli, bir daha hayvan edinmeleri
yasaklanmalıdır.
Yine
vicdanımızı sızlatan bir diğer konu, belediyelerce
yapılan itlaflardır. 5199 sayılı Kanunda yasak
olmasına karşın, Zabıta Kanunuyla belediyelere kuduzdan
sadece şüphe duyulması hâlinde bile zehirleme imkânı verilmesi
büyük bir çelişkidir. Oysa bilimsel çalışmalar göstermektedir ki
zehirlemelerle hayvan nüfusu ilk anda azalmakla birlikte, geride kalan
hayvanlar daha kolay beslenme ve üreme imkânı bulduğu için hayvan
nüfusu en kısa zamanda eskisinden daha büyük bir miktara ulaşmaktadır.
Bir çift köpekten beş yılda 60 bin köpek üreyebildiği göz önüne
alındığında, belediyelerde ve belediye
sınırları dışındaki tarım ve
hayvancılıkla geçinen il, ilçe ve köylerde etkin kısırlaştırma
uygulanması şimdiye kadar sokak hayvanı sorununu çözmekte hiçbir
şekilde etkili olmayan, aynı zamanda millî medeniyet düzeyimiz
açısından bir yüz karası olan zehirlemelerin acilen
durdurulması gerektiği çok net bir şekilde görülmektedir.
Gönüllülerin yardım ve
gözetiminde yavru ve sakat hayvanlara hizmet vermesi gereken bakımevlerine
gerekli ödenekler yapılmalı, hayvanlar belediye üzerine kaydedilerek
veteriner işleri müdürlüklerinden sorgulanabilmelidir.
Bunların yanında,
köpek dövüşlerine karşı, Telekomünikasyon Kanununda
yapılacak bir değişiklikle köpek dövüş siteleri yasaklanmalı
ve hayvanlara uygulanan vahşetin üstünden para
kazanılmasının önüne geçilmelidir.
Ülkemiz için diğer bir
utanç konusu ise yunus parklarıdır. Daha önce yunus ölümleri ve yasa
dışı yunus avcılığıyla ilgili verdiğim
soru önergeme verilen cevap dikkat çekicidir. Tarım ve Çevre
Bakanlıkları tarafından verilen cevaptan her iki
bakanlığın da bu tesislerin kurulmasında izin veren yetkili
kurum olmadığı anlaşılmaktadır. Bu çok önemli bir
sorundur. Yunus avcılığıyla ilgili Tarım ve
Köyişleri Bakanlığınca verilen cevapta, 1983
yılından itibaren yunus avcılığının
yasaklanmış olduğu belirtilmesine rağmen, 2006
yılı itibarıyla Omega limitet şirketine şartlı
avlanma izni verilmiş olmasını nasıl
açıklayacaksınız? Bize verilen cevapların çelişkili
olmaması gerekmektedir.
Bu kanunda
değişmesi hayati olan husus ise hayvanlara karşı
işlenen suçların Kabahatler Kanunu kapsamından
çıkarılıp Ceza Kanunu kapsamına alınmasıdır.
Otoyollarda veya şehir içinde trafik kazasına uğramış
veya hasta ruhlu kişiler tarafından işkence edilmiş hayvan
görüntüleri kamuoyunda tedirginlik yaratmaktadır. Birçok ünlü seri katil
ilk cinayetlerini hayvan öldürerek işlemişlerdir. Hayvana tecavüz
edip boğazını telle sıkan, yavrularını yakan
birinin, fırsatını bulduğunda engelli bir insana veya bir
çocuğa cinsel taciz veya şiddet uygulaması an meselesidir.
Dolayısıyla, toplum huzuru ve güvenliği için, hayvanlara
karşı işlenen suçlar, tıpkı gelişmiş
ülkelerde olduğu gibi, Kabahatler Kanunu kapsamından
çıkarılmalı, Ceza Kanunu kapsamına
alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla)
Unutulmamalıdır ki, Gandhinin dediği gibi Bir milletin
gelişmişliği, hayvanlara nasıl
davranıldığıyla ölçülür.
Son olarak, bir kıssayla
sözlerimi bitirmek istiyorum.
Kanunî, bir ağacı
saran karıncaları öldürmek için Şeyhülislam Ebussuud Efendiye
bir dörtlükle sual ettiğinde, ondan karıncanın mahşerde
Süleymandan davacı olacağını telmihen manzum bir cevapla
zarif bir gözdağı almıştı. Kanunî Sultan
Süleymanın manzum bir beyitle Topkapı Sarayının
bahçesindeki meyve ağaçlarına zarar veren karıncaların
itlafının dinen mümkün olup olmadığını sorduğu
Dirahta ger ziyan etse karınca günah var mıdır ânı
kırınca? beytine karşılık olarak, Yarın
Hakkın divanına varınca, Süleymandan hakkın alır
karınca. şeklinde ünlü bir beyitle cevap vermiştir.
Verdiğimiz
araştırma önergelerinin de dikkate alınarak bu konunun
araştırılması da önemlidir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özensoy.
60ıncı maddeye
göre pek kısa söz talepleri vardır, şimdi onları
vereceğim.
Sayın Köse
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Hükûmetin Alevi
açılımına ilişkin açıklaması
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yeni yasama
yılımızın hayırlı uğurlu olmasını
dilerken, öncelikle Camiler ve Din Görevlileri Haftasını tüm
samimiyetimle kutlamak istiyorum.
Sayın Başkan,
biliyorsunuz Hükûmet Alevi açılımı yapmak üzere birtakım
işler yapmaya çalıştı ama ne yazık ki somut bir
adım atılmadı. Önceden defalarca kez bu konuda yasa teklifleri
verdik, Meclis kürsüsünden konuşmalar yaptık. Eğer Hükûmetin bu
konuyu çözmek gibi bir niyeti varsa önerilere destek olsun dedik ya da Hükûmet
samimiyse, Alevi yurttaşlarımızın taleplerini dile
getirecek biçimde bir düzenleme yapsın, biz de Cumhuriyet Halk Partisi
olarak destek olalım. Bu düşüncelerimi iletmek istedim.
Saygılar sunuyorum,
teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Yaman
2.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın, fahri imamlara kadro
verilmesine ilişkin açıklaması
M. NURİ YAMAN (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de yeni yasama
yılının ülkemize ve Meclisimize hayırlı
olmasını dilerken, Din Görevlileri ve Cami Haftası nedeniyle bu
kurumda çalışan fahri imamların çok önemli bir sorununu yüce
Meclisin bilgisine sunmak istiyorum.
Her ne kadar bu Diyanet
İşleri Başkanlığı Yasası görüşülürken
bunu dile getirdikse de ne yazık ki bugüne kadar bir çözümün,
çalışmanın yapılmadığını görüyoruz.
Biliyorsunuz ki bu kadrolu imamlar Doğu ve Güneydoğuya
atandıklarında, genelde bir ay göreve başlayıp tekrar
oradan ayrılıyorlar. Bu nedenle köylü bu hizmetleri fahri imamlar
dediği, köy bütçesinden karşıladıkları ücretlerle bunu
gideriyorlar. Aslında geçmişimizde bir sürü kadrolardan, bu türlü
Bakanlar Kurulu kararlarıyla bunların kadrolara geçirilmesi
işçilerde mümkün oldu. Bu fahri köy imamlarının da en kısa
süre içinde yeterlilikleri, dini bilgileri
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Üçer
3.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, 5 Ekim Dünya Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
ÖZDAL ÜÇER (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yeni yasama
yılının, ben de ülkemiz için faydalı olabileceği bir
dönem yaşamak istediğimizi belirtmek istiyorum, hayırlı
olmasını diliyorum.
5 Ekim Dünya Öğretmenler
Günü bugün. Dünyada öğretmenlerin en zor koşullarda
yaşadığı bir ülkede, bütün eğitim emekçilerinin Dünya
Öğretmenler Gününü kutluyorum. Eğitim olgusu içinde en önemli role
sahip öğretmenlerin bugün içinde bulundukları yaşam
koşulları, ülkemizde öğretmenlere ve öğretmenlik
mesleğine yeterli duyarlılığın
olmadığının göstergesidir. Tüm olumsuzluklara rağmen,
öğretmenlik mesleği, meslek etiği çerçevesinde
çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimi için fedakârca
çalışan bütün öğretmenlerimizin sorunlarının çözümü ve
onların mesleki onuruna sahip çıkan fedakârca
çalışmalarının bedelini sağlamak için...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Birer dakika
veriyoruz.
Teşekkür ederim.
Sayın
Şandır...
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni yasama
yılına ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak yeni yasama yılının ülkemize, Meclisimize,
şahıslarımıza ve partilerimize hayırlı sonuçlar
getirmesini diliyorum.
Tüm grup başkan vekili
arkadaşlarıma, tüm milletvekili arkadaşlarıma, parti
yönetimlerine bu yasama yılında ülkenin gündemini
tartışmak, hukukileştirmek konusunda da başarılar
diliyorum, hayırlı bir yıl diliyorum, iyi çalışmalar
diliyorum.
Sayın Meclis başkan
vekili arkadaşlarıma da başarılar diliyor, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
Buyurun Sayın Canikli.
5.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yeni yasama yılına ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de yeni yasama
yılımızın hepimize, ülkemize, milletimize hayırlara
vesile olmasını temenni ediyoruz. İnşallah çok iyi bir
çalışma atmosferi olacak, ben ona yürekten inanıyorum.
Muhalefetiyle iktidarıyla birlikte, bütün arkadaşlarımızla
birlikte ve siz Başkanlık Divanını da üzmeyecek bir tarzda,
bir ortamda, inşallah karşılıklı hoşgörünün ve
sağduyunun hâkim olduğu bir ortamda çalışmalarımızı
yürüteceğimize ben yürekten inanıyorum.
Tüm arkadaşlara
çalışmalarında başarılar diliyorum, saygılar
sunuyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim.
Buyurun Sayın İnce.
6.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yeni yasama yılına ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak Büyük Millet Meclisine bu yasama yılında
başarılar diliyoruz. Toplumu germeyen, toplumu
kamplaştırmayan, toplumun gerilmesinden medet ummayan, toplumun bu gerilmesinden,
tırmanmasından rant elde etmeye çalışmayan bir siyaset
anlayışı diliyoruz.
Size de
saygılarımızı sunuyoruz.
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim, sağ olun.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri,
Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ, gündemin Sözlü
Sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 93, 120, 249, 267, 300, 358,
380, 381, 409, 410, 411, 417, 418, 431, 457, 476, 496, 502, 520, 538 ve
539uncu sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Bu istemi sırası geldiğinde yerine
getireceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Kosova Cumhuriyeti Parlamentosunun davetine icabetle, Priştinede
düzenlenecek olan Bölgesel İşbirliği ve Avrupayla
Bütünleşme konulu Güneydoğu Avrupa Bölgesi Parlamentoları
Dışişleri Komisyonu Başkanları Zirvesine, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanvekili
Mehmet Ceylanın katılmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/303)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Kosova Cumhuriyeti
Parlamentosu'nun davetine icabetle, Priştine'de düzenlenecek olan
"Bölgesel İşbirliği ve Avrupa'yla Bütünleşme"
konulu Güneydoğu Avrupa Bölgesi Parlamentoları Dışişleri
Komisyonu Başkanları Zirvesi'ne, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu Başkanvekili Sayın Mehmet
Ceylan'ın katılmasına ilişkin TBMM Başkanı ve
Siyasi Parti Grupları Başkanvekillerinin imzasıyla alınan 3
Ağustos 2010 tarihli karar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 11. maddesi gereğince Genel Kurul'un bilgisine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
2.- Portekiz Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun davetine
icabetle, Lizbonda düzenlenecek olan ulusal parlamentolar arasındaki
diyaloğu geliştirme amaçlı Avrupa Parlamenterler
Toplantısına Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri
Komisyonu Başkanı Murat Mercanın katılmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/304)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Portekiz Parlamentosu
Dışişleri Komisyonu'nun davetine icabetle, Lizbon'da
düzenlenecek olan ulusal parlamentolar arasındaki diyaloğu
geliştirme amaçlı "Avrupa Parlamenter
Toplantısı"na, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Murat
Mercan'ın katılmasına ilişkin, TBMM Başkanı ve
Siyasi Parti Grupları Başkanvekillerinin imzasıyla alınan
13 Eylül 2010 tarihli Karar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 11. maddesi gereğince Genel Kurul'un bilgisine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Başbakanlığın,
kanun tasarısının geri alınmasına dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
3.- Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının geri
gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/305)
25/8/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgide kayıtlı
yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan
"Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN Millî
Eğitim Komisyonunda bulunan tasarı Hükûmete geri verilmiştir.
Sözlü soru önergelerinin geri
alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, (6/2122, 6/2124,
6/2125, 6/2126, 6/2128, 6/2145, 6/2146) esas numaralı sözlü
sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/230)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular
Kısmının 521, 523, 524, 525, 527, 544, 545 sıralarında
yer alan 6/2122, 6/2124, 6/2125, 6/2126, 6/2128, 6/2145, 6/2146 esas
numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN Sözlü soru
önergeleri geri verilmiştir.
Genel görüşme
açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:
C) Genel Görüşme Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve 25 milletvekilinin,
İstanbulda yağan yağışlar sonucu yaşanan sel
felaketleri konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/15)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İstanbul'da hafta
sonundan itibaren gelmesi beklenen şiddetli sağanak
yağış karşısında İstanbul Büyükşehir
Belediyesince gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle
Kurbağalı Derenin taşması sonucunda sele kapılan bir
belediye işçisi hayatını kaybetmiş, özellikle Anadolu
yakasında yüzlerce ev ve işyeri kullanılamaz hale
gelmiştir. Geçtiğimiz eylül ayında yaşanan Ayamama
felaketinin yaraları henüz sarılmadan, İstanbul'da her
şiddetli yağış karşısında tekrar
yaşanan sel felaketinin nedenlerini, alınması gereken önlemleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirmek amacıyla, Anayasanın
98 ve TBMM İç Tüzüğünün 101, 102 ve 103'üncü maddeleri uyarınca
"Genel Görüşme" açılmasını
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
1) D. Ali Torlak (İstanbul)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
5) Osman Durmuş (Kırıkkale)
6) Faruk Bal (Konya)
7) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
8) Akif Akkuş (Mersin)
9) Rıdvan Yalçın (Ordu)
10) Mustafa Enöz (Manisa)
11) Ahmet Bukan (Çankırı)
12) Muharrem Varlı (Adana)
13) Süleyman Latif
Yunusoğlu (Trabzon)
14) Recai
Yıldırım (Adana)
15) Ertuğrul
Kumcuoğlu (Aydın)
16) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
17) Hasan Özdemir (Gaziantep)
18) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
19) Recep Taner (Aydın)
20) Mehmet Ekici (Yozgat)
21)H. Hamit Homriş (Bursa)
22) Şenol Bal (İzmir)
23) Hakan Coşkun (Osmaniye)
24) Necati Özensoy (Bursa)
25) Mustafa Kalaycı (Konya)
26) Alim Işık (Kütahya)
Gerekçe:
Meteoroloji Genel
Müdürlüğü'nün günler öncesinden yaptığı uyarıları
dikkate almayan AKP hükümeti ve İstanbul Büyükşehir Belediye
yönetiminin, sel felaketini âdeta izledikleri görülmektedir. 2010
yılında Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul yağan
şiddetli yağmurla âdeta çamur deryasına dönmüştür.
İstanbul'da 7 Mayıs
2010 akşamından bu yana şiddetli sağanak
yağış karşısında, İstanbul Büyükşehir
Belediyesince, her zaman olduğu gibi yine gerekli önlemlerin
alınmadığı görülmekte, bu nedenle her yıl yaşanan
bu sel felaketlerinin sebep olduğu can ve mal kayıplarına hükümetin
sessiz kalması kabul edilebilir bir durum değildir.
Yağışla
birlikte Avrupa yakasında ve özellikle Anadolu yakasının Kartal,
Maltepe, Ataşehir, Ümraniye, Kadıköy, Pendik ve Tuzla bölgelerinin
birçok bölümlerinde aşırı su baskınlarına, E-5'in ve
Boğaz köprüsü bağlantılarının olduğu
kavşaklarda aşırı su birikmeleri sebebiyle trafiğin
tıkanmasına, yüzlerce ev ve iş yerlerinin kullanılamaz hâle
gelmesiyle çok büyük maddi hasarlara ve vatandaşlarımızın
yollarda mahsur kalmasına sebep olunmuştur. Bu bölgelerde
sorunların üzeri örtülmüş ve günübirlik geçici önlemler nedeniyle
kalıcı bir çözüm sağlanamamıştır.
Tüm dünya kamuoyunun da
ibretle izlediği bu görüntüler, ülkemizin itibarının
sarsılması ve zedelenmesine neden olurken, ülke genelinde büyük
üzüntüye sebep olmuştur.
Sel felaketinin faturası
yine vatandaşa kesilmiş olup, neredeyse yağan her yağmurda
taşan ve son iki yılda 32 insanımızın ölümüne ve büyük
mal kaybına neden olan dere yataklarında, bugüne kadar gerekli ve
yeterli önlemlerin alınmadığı, sel felaketi yönünden riskli
olan bölgelerde risk haritalarının
çıkarılmadığı, çıkarılmışsa da,
risk bölgeleri ile ilgili gerekli önlemlerin alınmadığı
görülmektedir.
Türkiye'yi 8 yıldan,
İstanbul'u 17 yıldan bu yana yöneten ve kabul edilebilir hiçbir
mazeretinin bulunmadığı AKP iktidarı ve İstanbul
Büyükşehir Belediye yöneticilerinin, yaşanan bu son üzücü olayda
siyasi sorumluluklarının bulunduğu kamu vicdanında mahkûm
edilerek tescillenmiştir.
Bu nedenlerle, sel
felaketinin neden olduğu zararların araştırılması,
gereken önlemlerin alınması ve sorunların çözülmesi ile
sorumluların tespiti konusunda "Genel Görüşme"
açılarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmesi İstanbul
ile ilgili doğal afetlerde meydana gelen sorunların incelenmesi,
çözümüne yönelik politika ve önlemlerin en kısa sürede hayata geçirilmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemdeki yerini
alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki
ön görüşme sırası geldiğinde yapılacaktır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır; ayrı ayrı okutuyorum:
D) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 25
milletvekilinin, İsrailin Mavi Marmara gemisine yaptığı
saldırının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/853)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
31 Mayıs 2010 tarihinde,
Akdeniz'in uluslararası sularında seyreden ve Gazze'ye yardım
götüren Mavi Marmara gemisine İsrail ordusu tarafından yapılan,
9 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, 23
vatandaşımızın yaralanması ile sonuçlanan elim
olayın tüm boyutlarıyla araştırılması
amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105.
maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Faruk Bal (Konya)
4) Şenol Bal (İzmir)
5) Mustafa Kalaycı (Konya)
6) Ahmet Bukan (Çankırı)
7) Kürşat Atılgan (Adana)
8) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
9) İsmet Büyükataman (Bursa)
10) Mehmet Günal (Antalya)
11) Osman Durmuş (Kırıkkale)
12) Muharrem Varlı (Adana)
13) Rıdvan Yalçın (Ordu)
14) Atila Kaya (İstanbul)
15) Hasan Çalış (Karaman)
16) Yılmaz Tankut (Adana)
17) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
18) Murat Özkan (Giresun)
19) Metin Ergun (Muğla)
20) D. Ali Torlak (İstanbul)
21) Hasan Özdemir (Gaziantep)
22) Ahmet Orhan (Manisa)
23) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
24) Ahmet Deniz
Bölükbaşı (Ankara)
25) H. Hamit Homriş (Bursa)
26) Recai
Yıldırım (Adana)
Gerekçe:
İsrail işgali
altındaki Gazze'ye insani yardım taşıyan bir sivil toplum
kuruluşuna ait konvoya 31 Mayıs 2010 sabahı, Akdeniz'in
uluslararası sularında İsrail ordusu tarafından müdahale
edilmiş, operasyon sırasında 9 vatandaşımız
hayatını kaybetmiş 23 vatandaşımız
yaralanmıştır.
İsrail'in
uluslararası sularda bir sivil yardım konvoyuna müdahalede
bulunması ve sivilleri katletmesi her türlü uluslararası hukuk ve
insani değerlere karşı yapılmış bir devlet
terörüdür.
İsrail'in bölgede
yıllardır yürüttüğü saldırgan tutum ve
yaptığı katliamların son örneği olan bu
saldırının cezalandırılması için her türlü
uluslararası hukuki ve diplomatik girişim elbette yapılmalı
ve sorumluları ortaya konulmalı,
vatandaşlarımızın hukuku aranmalıdır.
Ayrıca, bölgede tarihten
gelen sorumluluğu olan ülkemizin, İsrail'in Filistin'deki
işgalinin sonlandırılması ve Gazze'ye yönelik
ablukanın kaldırılması noktasında sorumluluğu
olduğu, Gazze'de yaşayan Müslüman kardeşlerimize her türlü
insani yardımı ulaştırması muhakkaktır.
Bununla birlikte,
İsrail'in yardım gemilerinin Gazze'ye girişinin
engelleneceğini günler öncesinden ve defalarca açıklamasına ve
tehditlerine rağmen, konvoyun yola çıkarılması ve uluslar
arası sularda korunamaması, vatandaşlarımızın
hayatlarını kaybetmeleri, yaralanmaları ve zorla İsrail'e
götürülmesinin engellenememesi, Hükümetin konuya duyarsız
kalmasının yanında, farklı bir düşüncesinin olup
olmadığı noktasında kamuoyunda tereddütlere neden
olmuştur.
Yardım faaliyetinin sakıncaları
konusunda Dışişleri Bakanlığı'nın önceden
bir uyarıda bulunup bulunmadığı, bu vaki uyarı üzerine
bazı AKP milletvekillerinin konvoya dâhil olmaktan vazgeçtiği konusu
da, karanlıkta kalan başka bir noktadır. Sonuçta, İsrail'in
müdahale öncesi, tüm tehditlerine ve bütün emarelere rağmen, gemiler ve
vatandaşlarımız korumasız olarak, Allah'a emanet yola
çıkarılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetinin, açık denizde yapılan bu kanlı baskından sonra,
gemide bulunanların çağrı ve çığlıklarına
rağmen, İsrail'in gemileri kendi limanlarına çekmesi için geçen
açık denizdeki 12 saatlik bu süreçte, vahim duruma müdahale edememesinin
sebebi de mutlaka araştırılarak ortaya konmalıdır.
Hükümetin İsrail'le
planlanan 3 askerî tatbikatın iptal edildiğini açıklaması ise,
Davos'ta yaşananların planlı bir oyun olduğunu, Hükümetin
İsrail'le ilişkilerini kesmediğini, aksine daha da
artırdığını gözler önüne sermiştir.
AKP Hükümeti bir yandan,
Suriye sınırındaki mayınlı arazileri 49
yıllığına İsrail'e vermeye çalışırken,
diğer yandan Davos'ta şov yapmış, Gazze'ye yapılan
operasyonları iç politikada eleştirirken, Gazze'ye bomba
yağdıran uçakların topraklarımızda eğitim ve
tatbikat yapmasına izin vermiştir. Hükümet, İsrail'le ortak
askerî projelere girişmiş, tank modernizasyonundan, F-104'lerin
modernizasyonuna, insansız savaş uçakları alınmasına
kadar pek çok askerî ihaleyi İsrail'e vermiş, kısacası,
İsrail karşıtı gibi gözükürken, İsrail'le sürekli
işbirliği içinde olmuştur. Hükümetin İsrail'le
ilişkilerinin iyi mi, kötü mü olduğunu kimse
anlayamamıştır.
Örneği savaş
zamanında bile görülmeyen, Türk vatandaşlarının
yabancı bir devletin ordusu tarafından öldürülmesi, yaralanması
ve alıkonulmasına karşın, Hükümetimiz, planlanan 3 askerî
tatbikatın iptali, Genç Milli futbol takımının
İsrail'le olan karşılaşmasını iptali ve
İsrail Büyükelçisi'ni geri çekmekten başka elle tutulur hiçbir somut
eylemde bulunmamıştır. Sadece, meydanlarda hamaset
nutukları atmış, siyaset dışı olması gereken
bu meseleyi, iç siyasetin göbeğine yerleştirmiştir.
Neticede son olayla birlikte
gemilerimizin ve vatandaşlarımızın korumasız olarak
yola çıkarılması, uluslar arası sularda korunamaması,
öldürülen, yaralanan ve alıkonulan vatandaşlarımızın
İsrail topraklarına götürülmeden önce uluslar arası sularda kurtarılamaması,
kamuoyunda soru işaretleri oluşturmuştur.
Tüm bu nedenlerle, 31
Mayıs 2010 tarihinde, Akdeniz'in uluslararası sularında seyreden
ve Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail ordusu
tarafından yapılan, 9 vatandaşımızın hayatını
kaybetmesi, 23 vatandaşımızın yaralanması ile
sonuçlanan elim olayın tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla, Anayasamızın 98 ve
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
2.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 27 milletvekilinin,
yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/854)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Yoksulluk, işsizlik ve
yolsuzlukla beraber ülkemizin çözüm bekleyen en önemli sorunlarının
başında gelmektedir. 2002 yılında işsizlere iş,
yoksullara aş ve temiz siyaset yapma vaadi ile halktan oy alarak iktidar
olan AKP'nin söz konusu sorunların çözümüne yönelik herhangi bir
politikasının olmadığı ya da uygulamaya
çalıştığı politikaların başarısız
olduğu hem Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerince hem
de çeşitli işçi sendikalarının yayınlarıyla
ispatlanmıştır.
1923'ten 2002
yılına kadar, 80 yıldır Türkiye'nin toplam 220 milyar dolar
olan borcu 2009 sonunda 270 milyar dolar artarak 490 milyar dolara
çıkmıştır. 2010 yılında yeni doğan her bebek
7 bin dolar borçla yaşamaya başlayacaktır.
Dolayısı ile
ülkemizdeki yoksul vatandaşlarımızın
sayısını azaltmak ve onların insan onuruna
yakışır, asgari geçim standartlarının üzerinde
yaşamalarını sağlamak için hangi politikaların
uygulanacağını belirlemek amacıyla Anayasa'nın
98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
2) Zekeriya Akıncı (Ankara)
3) Tekin Bingöl (Ankara)
4) Ali Arslan (Muğla)
5) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
6) Gürol Ergin (Muğla)
7) Tansel Barış (Kırklareli)
8) Hüseyin Ünsal (Amasya)
9) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
10) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
11) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
12) Erol Tınastepe (Erzincan)
13) Rasim Çakır (Edirne)
14) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
15) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
16) Şevket Köse (Adıyaman)
17) İsa Gök (Mersin)
18) Ali Koçal (Zonguldak)
19) Mehmet Ali Susam (İzmir)
20) Atila Emek (Antalya)
21) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
22) Tayfur Süner (Antalya)
23) Hüsnü Çöllü (Antalya)
24) Metin
Arifağaoğlu (Artvin)
25) Ahmet Küçük (Çanakkale)
26) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
27) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
28) Fevzi Topuz (Muğla)
Gerekçe:
Yoksulluk kısaca,
insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama
durumudur. Aynı zamanda bireylerin gıda, giyim ve barınma gibi
olanaklarının yaşamlarını devam ettirmeye yettiği
hâlde toplumun genel düzeyinin gerisinde kalmasını ifade eder.
Türkiye'de yoksulluğu,
yolsuzluğu ve işsizliği bitireceği iddiasıyla iktidar
olan AKP, söz konusu sorunların hiç birini çözemediği gibi gerek
kendi belediyeleri gerekse İl Özel İdareleri eliyle dağıtılan
yardımlar sayesinde, halkımız yoksulluğu yenememiş
âdeta yoksulluğa alışmıştır.
Ankara Büyükşehir
Belediyesinin her yıl 400 bin aileye yardım yaptığı
yazılı ve görsel medyada yer almıştır. Ayrıca
2009 yılı yerel seçimler öncesinde Tunceli'de Valiliğin dağıtmış
olduğu beyaz eşyalar da Türkiye'de yoksulluğun geldiği
boyutları göstermesi açısından son derece düşündürücüdür.
Türkiye İstatistik
Kurumunun (TÜİK) verilerine göre, 2008 yılında Türkiye'de
fertlerin yaklaşık % 0,54'ü yani 374 bin kişi sadece gıda harcamalarını
içeren açlık sınırının, % 17,11'i yani 11 933 000
kişi ise gıda ve gıda dışı harcamaları
içeren yoksulluk sınırının altında
yaşamaktadır.
Son aylarda gıda
fiyatlarında görülen artışlar,
vatandaşlarımızın geçim koşullarını
doğrudan etkilemiştir. Gıda enflasyonunda yılın ilk 3
ayında meydana gelen artışın sonucunda, dengeli
beslenebilmek için gereken mutfak harcaması tutarı hâlen yürürlükte
bulunan asgari ücretin 1,5 katına çıkmıştır.
Türk-İş'in 25 Mart
2010 tarihli araştırmasına göre dört kişilik bir ailenin
yeterli beslenebilmesi için 2010 yılı Mart ayı itibariyle
yapması gereken harcama tutarı 845,11 liradır. Gıda
harcamasının yanı sıra giyim, konut, ulaşım,
eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapması gereken
toplam harcama tutarı 2.752,80 lira olmuştur.
Yine Türk-İş'in söz
konusu araştırmasına göre, 2009 yılının Mart
ayında anılan rakamlar açlık sınırı için 744,65
lira ve 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı için ise
2.425,55 lira olarak gerçekleşmiştir.
Bu koşullarda cari
asgari ücretin net 576,57 lira olduğu düşünüldüğünde insan
onuruna yaraşır bir geçim sürdürebilmek günümüzde ancak 6 gün için
mümkün olmaktadır.
Bunun yanında 2010
yılında brüt asgari ücret için artış oranı yüzde 5,2
net asgari ücret için yüzde 5,7'dir. Günlük artış miktarı 1
TL'dir. Aylık artış miktarı ise 31 TL'dir. Böylece asgari
ücrete, günlük 2 simitlik zam yapılmıştır.
AKP'nin
uyguladığı ekonomik politikaların sonucu olarak günlük 1
TL'lik sembolik asgari ücret artışı, halkımızın
yoksulluğa terk edilmesinden başka bir şey değildir.
Yukarıdaki
açıklamalar sonucunda görülüyor ki toplumumuzda AKP iktidarının
bedeli artan işsizlik olduğu kadar önlenemeyen yoksulluktur.
Sonuç olarak gelinen noktada,
yoksulluğu azaltmak ve insanların asgari geçim
standartlarının üzerinde yaşamalarını sağlamak
için hangi politikaların izlenmesi gerektiğinin belirlenmesi bir
zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
3.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, 57nci
Hükûmet döneminde Başbakana ve Hükûmete yönelik müdahale
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/855)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
57. Hükümet'in
Başbakanı merhum Bülent Ecevit'in 2002de kamuoyuna yansıyan
ağır hastalık durumunun, hükümetten
uzaklaştırılması için bir takım güç odakları
tarafından kullanıldığı, aynı odaklarca hükümete
yönelik siyasi bir müdahalenin gerçekleştirildiği yönündeki
iddiaların bütün yönleriyle araştırılması,
karanlıkta kalan noktaların aydınlatılması ve
sorumlularının açığa çıkartılması için
Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri
uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Fatma Kurtulan (Van)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş
(Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı
Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
İkinci Ergenekon
davasında mahkeme heyetinin 57'inci Hükümetin Başbakanı Merhum
Bülent Ecevit'in hastalığıyla ilgili tüm bilgi, belgelerin
istenmesine karar vermesi, o dönemle ilgili olarak karanlıkta kalan ve hâlen
aydınlatılamayan bir takım noktaları yeniden gündeme
taşımıştır. Kamuoyu Merhum Ecevit'in
hastalığının kullanılarak devlet içi bir takım
güç odakları tarafından siyasi iktidara yönelik örtülü bir siyasi
operasyon yapılıp yapılmadığının
aydınlatılmasını beklemektedir.
Türkiye'nin siyasi darbelerle
dolu yakın siyasi tarihi göz önünde bulundurulduğunda Ecevit
Hükümeti'ne dönük bu tür iddiaların araştırılıp,
aydınlatılması, demokratik hukuk devleti olmanın bir
gereğidir.
2002'de Ecevit Hükümeti'ne
yönelik bir siyasi müdahale gerçekleşmiş midir? Basın yayın
organlarında yer alan iddialar ve konunun Ergenekon soruşturması
kapsamına alınmış olması merhum Ecevit'i hükümetten
uzaklaştırmaya yönelik bir takım siyasi müdahalelerin o dönem
devreye konulduğuna dair kuşkuları
arttırmıştır.
Bilindiği üzere
Sayın Ecevit 4 Mayıs 2002'de aniden rahatsızlandı.
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu olarak yargılanan
Prof. Mehmet Haberal'ın kurduğu Başkent Üniversitesi
Hastanesi'ne kaldırılan Ecevit'e bağırsak iltihabı
teşhisi konuldu. Bir gün sonra hastaneden çıkan Ecevit, evinde
dinlenmeye çekildi. Ancak iki gün sonra evde sırtını çarparak
kaburgasını kırınca 17 Mayıs 2002'de yeniden aynı
hastaneye gitti. İddiaya göre 11 günde daha da kötüleşti. Ve 27
Mayıs 2002'de eşi Rahşan Ecevit'in telkinleriyle ani bir kararla
evine döndü. Bu tarihten sonra Başkent Hastanesi'nden evine gelen
doktorları kabul etmedi. Ecevit'in tedavisini bir başka doktor
üstlendi ve başbakan kısa sürede iyileşti. Ecevit, 11 Temmuz
2002'deki randevuya gitmeyerek Başkent Hastanesi ve Haberal ile
bağlarını kopardı.
DSP Milletvekili Emrehan
Halıcı, Ecevit'in bu randevuya gitmemesiyle ilgili olarak
"Gitseydi, kendisine 'çürük' veya 'iş göremez' raporu verilecek ve bu
rapora dayanılarak başbakanlıktan düşürülecekti"
iddiasını ortaya atmıştır. O dönem Ecevit'in
koruması olan ve Ergenekon savcılarına tanık olarak ifade
veren İzmir milletvekili Recai Birgün de Haberal'ın Ecevit'e
hastaneden çıkmaması yönünde telkinlerde bulunduğunu, tedaviyi
kestikten sonra bir süre daha hastanede tetkik yapılmasını
istediğini, tetkik için gitmeye hazırlanılırken parti
yetkililerinden "Gitmeyin, Ecevit'e iş göremez raporu verilecek"
denildiğini ve bu yüzden ilişkinin kesildiğini söylemiştir.
Ecevit'in
sağlığıyla ilgili olarak yaşanan gelişmelerin
akabinde koalisyon ortağı olan DSP'de peş peşe istifalar
meydana gelmiş ve hükümet ortağı parti kendi içinde çözülerek
siyasi gücünü yitirmiştir.
Bu gelişmelerin
ardından Türkiye 3 Kasım 2002'de erken seçime gitmiştir. Aradan
geçen 8 yıllık süre zarfında, Ecevit Hükümeti döneminde
yaşanan bu gelişmeler bir türlü
aydınlatılamamıştır.
ABD'nin Irak'a müdahale
planlarını yaptığı 2002'de yaşanan bu siyasi
çözülme ve sonrasında gelişen siyasi iktidar
değişikliğinin bütün yönleriyle
araştırılması, karanlıkta kalan noktaların
açıklığa kavuşturulması demokratik sistem
açısından bir zorunluluk olarak durmaktadır.
Eğer ülkemizde demokrasi
ve özgürlükler gelişecekse, bunun yolu, demokratik siyasal alana sürekli
olarak yapılan ve aynı zamanda halk iradesini hiçe sayan hukuk-demokrasi
ve siyaset dışı müdahalelerin ve sorumluların
açığa çıkartılıp, bunun karşısında
güçlü bir siyasal irade ortaya konulmasından geçer. 27 Mayıs, 12
Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerini yaşayan Türkiye'nin artık
bu darbeli demokrasi dönemini geride bırakması gerekmektedir.
Bu açıdan en büyük
sorumluluk halk iradesini temsil etme göreviyle karşı
karşıya bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne düşmektedir.
Derin devlet
yapılanmasının demokratik seçimlerle iş başına
gelen ve yine demokratik yollarla gitmesi gereken hükümetleri demokrasi
dışı yöntemlerle-müdahalelerle iktidardan düşürme
girişimlerinin Ecevit Hükümeti dönemine ilişkin dile getirilen
iddialar bağlamında araştırılıp, açığa
çıkartılması için bir Meclis Araştırması
açılması önem taşımaktadır.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
E) Duyurular
1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda grubu bulunmayan veya
bağımsız milletvekillerine
düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen bağımsız
milletvekillerinin müracaatına ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda bağımsız
milletvekillerine düşen 1 üyelik boş bulunmaktadır. Bu Komisyona
aday olmak isteyen grubu bulunmayan veya bağımsız
milletvekillerinin 8 Ekim 2010 Cuma günü saat 18.30a kadar Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak
müracaat etmelerini rica ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının üç tezkeresi vardır; ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
A) TEZKERELER (Devam)
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali
Şahinin, Kazakistan Cumhuriyeti Meclis Başkanı Ural
Muhammedjanovun vaki davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento
heyetiyle Kazakistana resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1306)
24/9/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin'in, Kazakistan Cumhuriyeti
Meclis Başkanı Ural Muhammedjanov'un vaki davetine icabetle,
beraberinde bir Parlamento Heyetiyle Kazakistan'a resmî ziyarette
bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı
Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
5.- Belçika Parlamentosu Temsilciler Meclisi tarafından,
Brükselde düzenlenecek olan, Dışişleri Komisyonu
Başkanları Konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercanın
katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1307)
30/9/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Belçika Parlamentosu
Temsilciler Meclisi tarafından, Brüksel'de düzenlenecek olan,
Dışişleri Komisyonu Başkanları Konferansına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
Başkanı Sayın Murat Mercan'ın katılması öngörülmektedir.
Söz konusu konferansa
katılım hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 9. maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
6.- TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat
Mercanın, Çin Halk Cumhuriyeti Parlamentosu Dışişleri
Komisyonunun vaki davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento
heyetiyle Çine resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1308)
4/10/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Sayın Murat Mercan, beraberinde bir heyetle,
Çin Halk Cumhuriyeti Parlamentosu Dışişleri Komisyonu'nun vaki
davetine icabetle, Çin'e resmî ziyarette bulunması öngörülmektir.
TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Sayın Murat Mercan ve beraberindeki heyetin
Çin'i ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurul çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Anayasa Mahkemesine 1 üyelik için
yapılacak seçimin Genel Kurulun 6 Ekim 2010 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ve bu birleşimde seçimin tamamlanmasına;
510 sıra sayılı Kanun Teklifinin, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
Tarihi:
05/10/2010
Danışma Kurulunun
yaptığı toplantıda, ekteki önerinin Genel Kurulun
onayına sunulması uygun görülmüştür.
|
Mehmet
Ali Şahin |
|
Türkiye
Büyük Millet Meclisi |
|
Başkanı |
|
|
|
Nurettin Canikli Muharrem
İnce |
|
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi |
|
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili |
|
|
|
Mehmet Şandır Bengi
Yıldız |
|
Milliyetçi Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi |
|
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili |
Öneri:
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan 523 ve 510 sıra sayılı
Kanun Tasarısı ve Teklifinin bu kısmın 3 ve 4 üncü
sıralarına alınması, diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
19 ve 26 Ekim 2010 Salı
günkü birleşimlerinde 1 saat süreyle sözlü soruların
görüşülmesinden sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi; 6, 13, 20 ve 27 Ekim 2010 Çarşamba günkü birleşimlerinde
ise sözlü soruların görüşülmemesi, 19 ve 26 Ekim 2010 Salı günkü
Birleşimlerinde saat 20:00'ye kadar; 6, 7, 13, 14, 20, 21 ve 27 Ekim 2010
Çarşamba ve Perşembe günkü Birleşimlerinde 14:00 - 20:00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi,
04 Ekim 2010 tarihinde
dağıtılan, 544 sıra sayılı Madencilik Sektöründeki
Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu raporu ile Milli Eğitim Eski Bakanı Hüseyin Çelik
Hakkında verilen 9/3 Esas numaralı Meclis Soruşturması
Önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler"
kısmına alınması, Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu üzerindeki genel görüşmenin 5 Ekim 2010 Salı günkü
(bugün) Birleşiminde, Meclis soruşturması önergesinin
görüşmesinin ise 12 Ekim 2010 Salı günkü Birleşiminde
yapılması ve bu birleşimlerde söz konusu görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,
Anayasanın 146 ncı
ve geçici 18 inci maddeleri gereğince Sayıştay Genel Kurulunca
gösterilen 3 aday arasından Anayasa Mahkemesine 1 üyelik için
yapılacak seçimin 6 Ekim 2010 Çarşamba günkü Birleşiminde
yapılması ve bu Birleşimde seçimin tamamlanması,
510 Sıra
Sayılı Kanun Teklifinin, İçtüzüğün 91. maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması,
Önerilmiştir.
|
510 Sıra
Sayılı 2/594 Esas Numaralı |
|
Sayıştay
Kanunu Teklifi |
|
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ
MADDE |
|
SAYISI |
|
1.
BÖLÜM 1-30 30 |
|
2.
BÖLÜM 31-60 30 |
|
3.
BÖLÜM 61-84 29 |
|
(81.
Maddeye ait 1. ve |
|
2.
fıkralar ile Geçici |
|
Madde
1, 2, 3 ve 4) |
|
Toplam
Madde Sayısı 89 |
BAŞKAN
Danışma Kurulu Önerisi hakkında lehte, aleyhte söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Kamu
Yatırımları Nedeniyle Zarar Gören Esnaf ve Tacirlere Destek
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/259) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/231)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/259) Esas numaralı
Kanun Teklifimin İçtüzüğün 37. Maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Ali Susam
İzmir
BAŞKAN Teklif sahibi
Sayın Mehmet Ali Susam, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
şahsım adına 5inci Yasama Yılının ülkemiz için,
ulusumuz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum, Parlamentonun
hayırlı kararlarla ülkemize katkı koymasını diliyorum.
Bu dileğim, diğer grup başkan vekilleri ve konuşan
arkadaşlarım tarafından da paylaşıldı. Yani
Parlamento bu yasama döneminde güzel şeyler çıkarsın
dileği, biraz önce arkadaşlarımız tarafından iletildi.
İşte size bir fırsat, bu dileği hayata geçirmek için çok
önemli bir fırsat. 37nci madde gereğince görüşülmesini
istediğim kanun teklifim 2008 yılının Mayıs
ayında sunuldu. Ancak komisyonlarda görüşülmediği için bugün
burada, komisyonlarda görüşülmeden Mecliste görüşülmesini
istediğim kanun beş maddeden oluşuyor. İki maddesi zaten
yürürlük ve prosedür maddesi olduğu için aslında üç maddeden
oluşan bu kanunu burada bir saat içerisinde rahatlıkla bitirme şansımız
var.
Ne istiyoruz bu kanun
teklifimizde? Kamu yatırımları sırasında zarar gören
esnaf ve tacirlerin bu zararlarının
karşılanmasını, onların devlete ve kamu
kurumlarına olan çeşitli yükümlülüklerinin o yatırım süresince
ertelenmesini istiyoruz. Bunun için de bu yatırımlarla ilgili üç
aylık bir süre içerisinde biten yatırımlarda herhangi bir
talebimiz yok ama yatırım üç aydan fazla süre devam ederse o bölgede
o yatırımdan dolayı zarar gören esnaf ve tüccarın
zararının giderilmesi için il bazında kurulacak bir komisyon
vasıtasıyla o zarardan etkilenme kriteri tayin edilsin ve etkilenme
kriterine göre o esnafın zararının
karşılanmasını istiyoruz.
Bunun için kurulacak komisyon
5 kişiden oluşacak. Başında ilin valisi, büyükşehir
belediye başkanı, ilçe belediye başkanı ve ticaret
odası, esnaf odaları birliğinin bulunduğu 5 kişilik
kurul, o kamu yatırımı nedeniyle zarar gören esnaf ve tacirin
zararının ne olduğunu tespit ederek o yatırım süresi
içerisinde ona destek verecek.
Bunu niye istiyorum?
Bazı pratik uygulamalardan örnekler vererek bunun gerekliliğini
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Arkadaşlar, bir
yatırım yapılıyor, o yatırım
yapıldığı süre içerisinde kamu belki o yatırım
nedeniyle bir hizmet alma fırsatını buluyor ama o
yatırımlar kısa sürede bitmiyor, ya yatırımın
süresi uzun oluyor ya kısa sürede başlanmış
yatırım çeşitli nedenlerle süresi uzuyor. Müteahhit
kaçıyor, yatırım yer altında yapıldığı
için beklenilmeyen, tahmin edilmeyen yer altında olaylar çıkıyor
ve ciddi sıkıntılar yaşanıyor. İzmir Hatayda
metro yatırımı nedeniyle üç buçuk yıldır böyle bir
sıkıntıyı çeken esnaf bugün iflas etme noktasında. Bu
sadece İzmirde mi? İstanbulda Sultançiftliğine gidin,
Adanaya gidin, Ankaraya gelin, başka illere gidin, her ilde bu
yatırımlar nedeniyle parasını pulunu, yapmış
olduğu yatırımı, iş yerini kaybeden insanlara devlet
şunu diyor: Kardeşim, sen iflas edebilirsin ama ben buraya
yatırım yapıyorum. Ya, biri hizmet alırken birinin iflas
etmesine göz yummak hangi adalet, hangi vicdan, hangi kamu yatırımında
eşitlik ve adalet ilkesine sığar?
Bu nedenle, bugün teklif
ettiğimiz bu kanun bu üç maddeden oluşuyor. Sizden, bütün gruplardan
rica ediyorum: Bu yüzden işini kaybetmiş, devlete
borçlarını, vergi borcunu ödeyememiş katlanmış,
sigorta borcunu ödeyememiş katlanmış, elektrik borcunu ödeyememiş, kira
borcunu ödeyememiş, yanında çalışan insanın
parasını ödeyememiş insanların
ıstırabını herkes vicdanında duyup, bu kanunun
çıkması için şurada bir saatlik süre ayıralım ve bir
saatlik süre içerisinde bu kanunu rahatlıkla çıkartırız ve
ondan sonra da illerde kurulan bu komisyonlarla objektif
değerlendirmelerle -zaten başında devletin o ile
atadığı vali var, büyükşehir belediye başkanı
var, kamu kurumu niteliğindeki kuruluşların temsilcileri var- o
insanlar da bir umut bulurlar. Yoksa bugün o insanları kendi kaderine terk
ediyoruz.
Değerli arkadaşlar
demokratikleşiyoruz diyoruz, biz sosyal devlet olma ilkesini her zaman
yerine getirdiğimizi iddia ediyoruz. Sosyal devletin birinci görevi,
yapmış olduğu bu kamu yatırımlarından zarar gören
kesimin zararını adil bir şekilde üstlenmek ve bu
yatırımlar sırasında onlara verecekleri küçük bir
katkıyı da yatırımın içerisinde değerlendirerek
bu şekilde bu işi götürmekten geçmektedir.
Onun için, bugün bu kanun
teklifini buraya indirirken amacım da şuydu: Uzun süredir bekliyor
ama o insanların bekleme kabiliyeti kalmadı, bekleme gücü
kalmadı, o insanların artık iflas etme noktasına
geldiği bir durumda bu Meclis bu konuda acil bir karar almalı. Bugün
hayırlısıyla uyum içerisinde bir Meclis yönetmeyi herkes
dileyerek bu yasama yılını başlattı. Hadi
hayırlı bir karar alalım, ellerimiz bu hayırlı karar
için kalksın, hep beraber bir saat içerisinde bu kanunu
çıkartalım ve bizi bekleyen, bizi dinleyen, bizi izleyen binlerce
insanın derdine derman, yarasına merhem olalım. Onun için bu
duyguları burada belirtmek için söz aldım ve bu duygularla sizlerin
huzurunuza geldim.
Değerli arkadaşlar,
eğer sizler bu kanunda bize verilen bu desteğinizle bu
insanların yüzünü güldürürseniz bu anlamıyla da onlara büyük destek
vermiş olacaksınız.
Ben bu duygularla hepinizi
bir kez daha saygıyla selamlıyor, önerime, kanun teklifime destek
vermenizi diliyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Susam.
Çanakkale Milletvekili
Sayın Ahmet Küçük. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben
de 23üncü Dönemin beşinci ve son yasama yılının ülkemize,
milletimize, Meclisimize hayırlı ve uğurlu olmasını
diliyorum ve umuyorum ki bu son düzlükte, bu son yasama döneminde ülkemizin,
memleketimizin, milletimizin çok yararına olan, onları mutlu ve mesut
ettiğimiz, beklentilerine cevap verdiğimiz başta esnaf kesimi
olmak üzere sorunlarını çözdüğümüz bir dönem olur.
Değerli
arkadaşlarım, ben de kamu yatırımı nedeniyle zarar
gören esnafımızın zararlarını tazmin etmek ve bu
gerekli desteği sağlamak üzere kurulacak bir kurumun
oluşmasıyla ilgili arkadaşımızın,
arkadaşlarımızın verdiği kanun teklifi hakkında
söz almış bulunuyorum, bu nedenle karşınızdayım.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, Mehmet Ali Susam arkadaşım burada bu çok
önemli kanun teklifiyle ilgili gerçekten çok güzel sözlerle,
anlaşılabilir, temiz bir dille düşüncelerini ifade etti. Bir
yeni döneme başlıyoruz, ilk oturumdayız, kimse dinlemiyor
arkadaşlar. Hadi, senenin sonunda, dönemin sonuna doğru
yorgunluğu, dikkat dağınıklığını,
milletin sorunlarına karşı duyarsızlığı anlayabiliyorum
ama yeni dinlenme döneminden geldik. Bakın, arkadaşımız
burada önemli şeyler bahsetti. Bu toplumun, 2 milyon esnafın, 10
milyon insanın yaşamını direkt ilgilendiren, çok önemli bir
kesitinin önemli sorununu dile getirdi ama hiç kimse bunun farkında
değil. Öyle anlaşılıyor ki bu dönem de bu ihtiyacı
olan ve gerçekten bu Meclisten bir şey bekleyen insanların boş
hayaller kurduğu ve beklentilerine cevap bulamadığı bir
dönem olacak. Böyle başlıyorum, böyle bir kanaat edindim çünkü
şu anda Meclisin içinde 200 civarında insan var, taş çatlasa 50
kişi dinliyor.
Değerli
arkadaşlarım, böyle bir duyarsızlık olabilir mi?
Bakın, burada elbette çok haklı bir nedenle, haklı sebeple, kamu
yatırımlarını yaparken ödenek yetersizlikleri,
beceriksizlikler, yönetimlerin beceriksizlikleri veya verilen müteahhitlerin
işi yapamaması, gerekli ödeneklerin verilememesi nedeniyle işler
uzuyor, tedbirler alınmıyor ve o bölgede iş yapan esnaf hiç hak
etmediği zararlarla ve sıkıntılarla karşı
karşıya kalıyor. Zaten esnaf toplumun dışına
itilmiş, sorunlarıyla ilgilenilmiyor. Bu toplumun bu toplumdan en
alacaklı kesimi olan ve bu topluma, ekonomisine, sosyal yapısına
en büyük desteği verdiği hâlde
devletten hiçbir destek göremeyen esnafa, BAĞ-KUR ödemesiyle, vergi
ödemesiyle, sosyal sigorta primi ödemesiyle, yanında
çalışanın harçlığını, efendim yevmiyesini
temin etme gayreti içinde çalışan esnafa, bir de hak etmediği,
hiç elinde olmayan bir sıkıntıyla karşı
karşıya kalması hâlinde o sıkıntının
giderilmesi yolunda ilaç gibi bir kanun teklifi hazırlamış
arkadaşlarımız ama dinleyen yok, sahiplenen yok. Biraz sonra
oylanacak, göreceğiz, kimse ilgilenmiyor.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bu ilgisizliğin sonucu bu toplumun en
sessiz ve bu toplumun, devletin kurallarına en uyumlu olan esnaf kesimi,
inanın, hiç ummadığınız yerde ummadığınız
patlamaları göstererek cezalandırır. Bunu unutmayalım.
Esnaf kesimi bu toplumun, gerçekten, en az 10 milyonluk, çocuklarıyla
beraber, hatta çalışanlarıyla beraber daha yüksek bir kesimini
temsil eder. Bu toplumdan en az yararlanan ve bu toplumun en çok zahmetini, sosyal
problemlerini çözen bir kesimi ve biz onun en haklı olduğu konudaki
böyle bir sorununa dahi duyarlı davranmaz, onu çözmekle ilgili en küçük
bir adımı bile atmazsak ve duyarsız kalırsak, ilgisiz
kalırsak
Böyle bir şey olabilir mi?
Değerli
arkadaşlarım, bakın, esnaflar bu toplumun, kesinlikle,
yönetilmesi önünde engel falan değildir. Onların gayreti,
kepenklerini açık tutma gayreti, köşeyi dönme niyetlerinden
değil. Onların niyeti, çoluğuyla çocuğuyla kimseye ihtiyaç
duymadan, devlete bile ihtiyaç duymadan bu toplum içinde yaşayabilme
gayretinden kaynaklanmaktadır ve esnaf, bu toplumun sorunlarının
çözümü önünde engel değil, kültürü, yaşam biçimi ve
yetiştirdiği elemanlarla kesinlikle bu toplumun
sorunlarının çözümünün sıçrama tahtasıdır. Meseleye
böyle bakmak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
AHMET KÜÇÜK (Devamla) Böyle
çok haklı olduğu bir konuda da kesinlikle bu meseleye olumlu
davranmak, olumlu yaklaşmak ve bu sorunun çözümüne katkı vermek lazımdır.
Bu duyarlılık
içerisinde, birçoğunuzun dinlemediği, ilgilenmediği bu soruna,
ben, ilgilenen arkadaşlarımın olumlu desteğini bekliyor ve
bu konuda desteklerinizle, esnafın bu çok haklı sorununun çözümüne
katkılarınızı bekliyorum.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Küçük.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.17
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin Sözlü Sorular
kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ gündemin Sözlü
Sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 93, 120, 249, 267, 300, 358,
380, 381, 409, 410, 411, 417, 418, 431, 457, 476, 496, 502, 520, 538 ve 539uncu
sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Şimdi bu soruları
sırasıyla okutuyorum:
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın, sözleşmeli ve
geçici personelin tayinlerdeki sorunlarına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1084) ve Sağlık Bakanı
Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Devlet Personel Başkanlığından sorumlu Devlet
Bakanı Sn. Murat Başesgioğlu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: 1- Hükümetinizin
uyguladığı personel rejimiyle, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 4/b veya 4/c maddesine göre sözleşme
imzalattırılarak istihdam edilen ve son yıllarda
sayıları hızla artan personellerin, yüksek öğrenim ve
eş durumlarında, tayinlerinin yaptırılamaması
nedeniyle yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi hususunda
bir çalışma yapmayı planlıyor musunuz?
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyadaki
sağlık hizmetlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1423) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Sağlık Bakanı Sayın Prof.
Dr. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Kütahya ili sağlık
personeli ve sağlık yatırımları açısından
bölgenin en geri kalmış illerinden birisi durumundadır. İl
genelinde birçok hastane ve sağlık ocağında personel
yetersizliği söz konusudur. Sağlık hizmetleri
açısından önemli sıkıntıların
yaşandığı Kütahya iliyle ilgili olarak;
1. Belirli sağlık göstergeleri açısından Türkiye
genelinde ve Ege Bölgesi içinde Kütahya ilinin durumu ne düzeydedir?
2. Sağlık göstergelerinin yükseltilmesi ve
geliştirilmesi için bakanlığınızın Kütahya iline
ait hangi projeleri vardır? Bu projelerin uygulama planı
nasıldır?
3. Kütahya ilinin doktor,
diş hekimi ve yardımcı sağlık personeli
ihtiyacının karşılanması için 2008 yılında
kaç kişinin ataması yapılmıştır? İle 2009
yılında ne kadar sağlık personeli atanacaktır?
3.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
Şırnaktaki kapalı veya personel eksikliği bulunan
sağlık ocaklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1482) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından, Anayasanın ve İçtüzüğün 98 nci maddesi
uyarınca sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
22.06.2009
Hasip
Kaplan
Şırnak
Şırnak ili Suriye
ve Irak sınırında nüfusu 450 bini aşkın olan Habur
sınır kapısı nedeniyle hareketli bir ilimizdir. Son
yıllarda, Cizre, İdil, Silopi, Şırnak gibi yerlerde
yapılan Devlet Hastaneleri ile alt yapı çalışmaları
sürmektedir. Ancak, bir çok beldede açılan sağlık ocaklarının personel ve araç
yetersizliği olduğu birçoğunun da kapalı olduğu
söylenmektedir.
Soru :
1- Kaç tane sağlık
Ocağı kapalıdır, kaçında personel eksikliği
vardır. Bunları faaliyete geçirmeyi düşünüyor musunuz?
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, sezaryen yöntemiyle
yapılan doğumlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1727) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini
arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Ülkemizde doğumlarda
sezaryen yöntemi son yıllarda çok yoğun olarak
kullanılmaktadır.
Ülkemizde son 1 yılda
sezaryen sayısı ve normal doğuma oranı nedir? Normal
doğumun uygulanması ve özendirilmesi için
Bakanlığınızın bir çalışması var
mıdır?
5.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın, bir rapora ve
domuz gribi aşısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1754) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
yazılı sorularımın, Sağlık Bakanı Prof. Dr.
Sn. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: 1-
Bakanlığınızda, A-H1N1 tipi virüse bağlı olarak
halk arasında "Domuz Gribi" olarak bilinen grip virüsü yüzünden,
dünyada büyük salgın olacağı ve ülkemizin de bundan büyük ölçüde
etkileneceği yönünde kanaat oluşturan bilimsel rapor var
mıdır? Var ise bu raporu, Bakanlığınız
uzmanları mı, yoksa başka bilim adamları mı
hazırlamışlardır?
Soru: 2- Dünyada bu grip
vakaları başladıktan sonra, bakanlık olarak, kaç adet firma
aracılığıyla, kaç liralık ve kaç doz "Domuz
Gribi" aşısı ithal edilmiştir?
Soru: 3- İthal edilen
aşılardan kaç adedi kullanılmış,
kullanılmayıp elde kalan aşılar ne
yapılmıştır veya ne yapılacaktır? Bu
kullanılmayan aşıların devlete maliyeti kaç TLdir?
6.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın, aile
hekimliği kapsamında kapatılan sağlık ocağı
ve sağlık evlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1817) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Aile hekimliği
uygulamasına geçilen illerde sağlık ocaklarının ve
sağlık evlerinin bir kısmı
kapatılmıştır. Bu yerleşim birimlerinde eski hizmet
sunumuna göre hizmet alma kültürü oluşmuştur. Yeni uygulamayla bu
vatandaşlarımız için enjeksiyon yaptırmak bile önemli
sıkıntı haline gelmiştir. Hizmet binaları atıl
kalmıştır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Aile hekimliği
kapsamında Türkiye genelinde kaç sağlık ocağı ve
sağlık evi kapatılmıştır?
2. Sağlık
ocakları ve sağlık evleri kapatılan bu yerleşim
birimlerinde, memnuniyet anketleri yapılmış mıdır?
Yapılmamışsa yapmayı düşünüyor musunuz? Anket
sonuçlarına göre, programı yeniden düzenlemeyi düşünüyor
musunuz?
3. Kaç adet hizmet
binası atıl hale
gelmiştir?
Bunları nasıl
değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Kahramanmaraşta tüp bebek merkezi kurulmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1915) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1- Toplam 1 milyonu
aşkın nüfusu bulunan seçim bölgem Kahramanmaraş'ta tüp bebek
merkezi bulunmamaktadır. Kahramanmaraş'a Adıyaman, Osmaniye gibi
komşu illeri de göz önünde bulundurarak bir tüp bebek merkezi kurmayı
düşünüyor musunuz?
2- Yaptığım
araştırma sonucunda yeni bir binaya gereksinim duyulmadan
Kahramanmaraş Devlet Hastanesi'nin mevcut durumunun bir tüp bebek ünitesi
kurmaya elverişli olduğunu öğrendim.
Bakanlığınızın bu konuda bir çalışması
bulunmakta mıdır? Yoksa yapmayı düşünüyor musunuz?
8.- Manisa Milletvekili Mustafa Enözün, taşeron şirket
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1953) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep
Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Taşeron şirketler
aracılığı ile hastanelerimizde görev yapmakta olan
sağlık çalışanları, asgari ücretle görevlerini
yapmaktadırlar. Söz konusu taşeron sağlık
çalışanları devlet hastanelerinin her yerinde
görevlendirilebilmektedirler.
Buna göre;
- Tamamen işverenin
vereceği emre göre çalışmak durumunda olan taşeron
şirket çalışanları ile ilgili olarak, iş güvencesi,
aldıkları ücretlerin ve çalışma şartlarının
iyileştirilmesi gibi özlük hakları ile ilgili olarak hükümetinizce
bir düzenleme yapma çalışması bulunmakta mıdır?
9.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, domuz gribi
aşısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1955) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. 16.03.2010
Murat
Özkan
Giresun
1) Domuz gribi
aşısı hangi firma tarafından ithal edilmiştir?
2) Bugüne kadar alınan
aşı miktarı nedir ve ne kadar ödenmiştir?
3) Kullanılan
aşı miktarı nedir?
4) Elde kalan aşı
miktarı nedir?
5) Kalan
aşıları ne yapmayı düşünüyorsunuz?
10.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki baz
istasyonlarının sağlığa etkilerine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1993) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini
arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Sağlık
Bakanlığı olarak Baz İstasyonlarının
sağlığa zararlı olup olmadığını ve
sağlık yönünden uygun yerlere kurulması ile ilgili bir
çalışmanız var mıdır?
11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokata ambulans
helikopter alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1994) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini
arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili hastaneleri,
Bölge hastaneleri konumundadır. Bölgedeki acil hastalar için devamlı
ilde kalacak Ambulans Helikopter almayı düşünüyor musunuz?
12.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Zile Devlet
Hastanesi binasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1995) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini
arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Zile Devlet Hastanesi
fiziki durumu itibariyle vatandaşlarımıza hizmet verememektedir.
Mağduriyetin giderilmesi açısından yeni bir hastane
yapılmasını
düşünüyor musunuz?
13.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın, Tatvan
Devlet Hastanesinden kaçırılan bebeğe ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2003) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim. 06/04/2010
Mehmet
Nezir Karabaş
Bitlis
25/01/2010 tarihinde Tatvan
Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Servisinden, iki günlük bebek
kaçırıldı.
1- İki günlük bir bebeğin devlet
koruması ve gözetimindeki bir hastaneden kaçırılması ile
ilgili olarak, bakanlığınızın zaaf içinde
olduğunu kabul ediyor musunuz?
2- Tatvan Devlet Hastanesinde
güvenlik kamera sistemi var mıdır? Yoksa gerekçesi nedir?
3- Kaçırma olayına
ilişkin inceleme yapılması amacıyla müfettiş
görevlendirdiniz mi? Görevlendirme yapmadıysanız gerekçesi nedir?
4- Kaymakamlıkça
yapılan idari soruşturma süresi içinde tamamlanmış
mıdır? Tamamlanmadı ise gerekçesi nedir?
14.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, MS hastalarına
yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2004) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini
arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde Multiple
Sclerosis ya da kısaca MS hastalığı tanısı
konmuş 40 binden fazla hasta bulunmaktadır. Ancak MS hastalarına
hizmet verebilecek tam teşekküllü MS hastaneleri, rehabilitasyon
merkezleri, aileleri bilinçlendirecek konferans salonları
bulunmamaktadır. Kurulmuş bulunan MS dernekleri de hasta ve yakınlarının
yaşadıkları sıkıntıları tam olarak
karşılayamamaktadırlar. Bu konuyla ilgili bir çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız
çalışmalarınız ne aşamadadır?
15.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın, Tatvan
Devlet Hastanesi personeline lojman alımına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2020) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim. 14/04/2010
Mehmet
Nezir Karabaş
Bitlis
1- Tatvan Devlet Hastanesi
personeli için kaç adet lojman alımı yapılmıştır?
İhale hangi yöntemle yapılmış ve hangi tarihte
tamamlanmıştır?
2- Lojman alımı
için satıcı firmaya kaç TL ödenmiştir? Bir lojmanın kuruma
olan maliyeti kaç TL'dir?
3- Alımın
yapıldığı bölgedeki emsal daire fiyatları ile Tatvan
Devlet Hastanesi personeli için alınmış olan daire
fiyatları arasında fark var mıdır? Varsa bu fark ne
kadardır?
4- Alımın
yapıldığı firma sahibinin, AKP ilçe başkanı
olduğu doğru mudur?
16.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta KKKA
hastalığı araştırma istasyonu kurulmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2047) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili ve çevresinde
Kırım Kongo Kanamalı Hastalık (kene
ısırmaları) hastalığı yıllardır
görülmektedir. Bu bölgeye bir araştırma istasyonu veya merkezi
kurmayı düşünüyor musunuz?
17.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, ilaç
reklamlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2073) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Son yıllarda
bazı ilaçların yanında reçetesiz ilaçlarda, tanıtım
amaçlı reklamları yapılmaktadır. Yasalara aykırı
bu durumla ilgili olarak Bakanlığınızca bir
çalışma var mıdır? Kaç firma tespit edilmiş ve ceza
verilmiştir? Cezanın miktarı nedir?
18.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki
sağlık personelinin yeterliliğine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2096) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Gaziantep ili bölge illerine
de sağlık hizmeti veren bir il pozisyonundadır. Bu nedenle
Gaziantep'teki hastaneler sağlık sektörüne olan talebi
karşılayabilecek bir seviyede değildir. Sağlık
personeli sayısı ile ilgili sorunlar da benzer nedenlerle ortaya
çıkmaktadır.
Buna göre,
1) Gaziantep'in
Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğine
göre, unvan itibariyle en alt grup olan (d) grubundan yükseltilmesi için bir
çalışma var mıdır?
2) Kişi başına
düşen hekim oranlarında OECD ülkeleri içerisinde hekim
ortalaması 3,1 iken Türkiye'nin ortalaması 1,5'tir. Sağlık
Bakanlığı Gaziantep'teki uzman ve pratisyen hekim
ortalaması 0,66 iken üniversite hastaneleri ve özel çalışan
hekimlerle birlikte oran 1,24 olmaktadır. Gaziantep'in hekim
sayısındaki bu olumsuzluğun giderilmesi İçin projeleriniz
nelerdir?
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Çağlayancerit Devlet Hastanesinin açılışına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2102) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1- Seçim bölgem
Kahramanmaraş ili Çağlayancerit Devlet Hastanesi inşaatı
tamamlanmasına rağmen açılışı
yapılmamıştır. Anılan hastanenin
açılışı ne zaman yapılacaktır?
2- Belde ve köyleri ile
toplam 26 bin nüfusu bulunan ilçede sağlık hizmetleri nasıl ve
kaç personelle yürütülmektedir?
3- Çağlayancerit
ilçemizde sağlık hizmetlerinin sunumunda bir aksaklık veya
yetersizlik olduğunu düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız ne
zaman düzelteceksiniz?
20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki meslek
hastalığı vakalarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2121) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilinde meslek
hastalıklarından dolayı kaç hasta bakanlık hastanelerine
müracaat etmiş ve tedavisi yapılmıştır?
21.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın, fizik tedavi ve
rehabilitasyon hizmetlerinin yeterliliğine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2139) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
yazılı sorularımın, Sağlık Bakanı Prof. Dr.
Sn. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: 1- Ülkemizdeki nüfusa
oranla, gerek hastanelerin fizik tedavi ve rehabilitasyon servisleri, gerekse
bağımsız fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanelerinin yatak
sayısı kapasitesi yeterli midir?
Soru: 2- Özellikle beyinsel
ve nörolojik rahatsızlıklardan dolayı rahatsızlanan ve
tedavi süreci çok uzun süren hastalarımızın tedavisi için sahip
olunan tedavi imkânları ve yatak sayısı yeterli midir? Bu tür
hastalarımız tedavi için bir hastaneye müracaat ettiğinde
kendilerine yataklı tedaviye çağırmak için, ortalama ne kadar
süre verilmektedir?
22.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın, sağlık
hizmetlerine ve personele yönelik bir uygulamaya ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2140) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı
sorularımın, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Sn. Recep
Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: 1- Hükûmet
yetkilileriniz tarafından sık sık Her hastanın doktorunu
seçme hakkını ve özgürlüğünü getirdik,
vatandaşlarımız bizim iktidarlarımız döneminde
kaliteli sağlık hizmetine kavuştu. şeklinde
açıklamalar yapılmaktadır. Ülkemizin bir bölümünü
geçirdiğiniz ve tamamını geçirmeye
çalıştığınız aile hekimliği sisteminde,
vatandaşlarımızın doktorunu seçme hakkını
nasıl kullanabileceğini ve kaliteli sağlık hizmetine
nasıl kavuşabileceğini açıklar mısınız?
Soru: 2- Ebe, hemşire,
teknisyen gibi yardımcı sağlık personelinin, hastanelerdeki
döner sermaye uygulamasından daha düşük gelir elde etmesine neden
olan ve bakanlığınız döneminde uygulamaya konulan kota
uygulamasını kaldırmayı veya bu kotaları
çalışanlarımız lehine geliştirmeyi düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Erzurum) Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
bugün Bakanlığıma yöneltilmiş olan soru önergelerini
cevaplamak için huzurunuzdayım. Ancak önce Sayın Hayati
Yazıcıya sözlü olarak cevaplandırması için iletilmiş
olan bir sual var, onunla başlayacağım. Gündemdeki
sırası 1 olan, Niğde MHP Milletvekilimiz Sayın Mümin
İnanın bir sorusu. Bu soruda sözleşmeli personelle ilgili
bazı hususların açıklanması istenmektedir.
Bilindiği gibi,
ülkemizin her köşesine hizmet sunabilmek için, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunundaki imkânlar kullanılarak sözleşmeli personel
çalıştırmaktayız. Bu şekilde ülkenin her köşesine
öğretmen, hemşire, ebe, sağlık teknisyeni dâhil olmak üzere
memur atamalarını yapabilmekteyiz. Sözleşmeli personelin 4/Bli
ve 4/Cli olarak istihdamı da Bakanlar Kurulunca belirlenen esas ve
usuller çerçevesinde yapılmaktadır.
Özellikle son zamanlarda
yaptığımız yeni düzenlemelerle sözleşmeli
personellerimizin eş durumlarıyla ilgili tayinlerine kolaylık
getirilmiştir. Ancak sonuç itibarıyla sözleşmelilik, ihtiyaç
olan bölgede personelin istihdamı esasına dayanan bir yöntemdir.
Dolayısıyla eş durumu tayinleri açısından pozisyon
bulunması durumunda mümkün olduğunca eş durumu tayinleri
yapılabilmekte ama bunun dışında da, yine
vatandaşın ihtiyacını karşılamak
açısından bu sözleşmelilik modelinin devamı uygun
görülmektedir.
Gündemin 93üncü
sırasında Kütahya MHP Milletvekilimiz Sayın Alim
Işıkın Kütahyadaki sağlık göstergeleri ve personelle
ilgili bir sorusu var.
Değerli Milletvekilimiz
Kütahyanın sağlık personeli ve yatırımları
açısından en geri iller arasında olduğu şeklinde bir
tespitle sorularını sormuş.
Aslında bunun böyle
olmadığını rahatça söyleyebilirim. Şöyle bir
kıyasladığımız zaman, örneğin pratisyen hekim ve
uzman hekimlerle kıyasladığımız zaman 2002
yılına kıyasla 2010 yılında pratisyen ve uzman hekim
sayılarında önemli artışlar var. 2010da Türkiye ortalamasına
baktığımız zaman pratisyen hekim açısından
Türkiye ortalamasından daha iyi durumda Kütahya ilimiz, uzman hekim
açısından da aşağı yukarı Türkiye
ortalamalarında ve 2002den 2010a gelinceye kadar, mesela uzman tabip
sayısı 153ten 252ye çıkmış, tabip sayısı
227den 263e çıkmış, toplamda da personel sayımız
1.519dan 2.485e çıkmış.
Sayın Milletvekilimiz
Kütahya iline 2008 ve 2009da yapılan atamaları da sormuş. 2008
yılında 44 uzman tabip, 74 tabip, 6 diş hekimi, 44 hemşire
olmak üzere 244 personel atamışız. 2009 yılında 25
uzman, 43 tabip, 8 diş hekimi, 46 hemşire olmak üzere 201
sağlık personeli ataması yapılmış
durumdadır.
Ama diğer sorularda da
ifade edeceğim değerli milletvekilleri, üzülerek ifade etmek
lazımdır ki geçmiş yıllarda ülkemizde uygulanan
yanlış politikalar sebebiyle Türkiye'de özellikle hekim
sayısı ve hemşire sayısı, bunun yanında
fizyoterapist sayısı nüfusumuza göre çok geridir. Avrupa ülkeleriyle
kıyasladığımız zaman, hekim sayısı
itibarıyla Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa bölgesine
baktığımız zaman 53 ülkenin 51inci
sırasındayız yani sondan 2nci sıradayız; hemşire
sayısında en sondayız ve Avrupa ülkelerinin ortalaması
hemşire sayısı olarak Türkiye'dekinin 5 katına yakın
bir hemşire sayısına işaret ediyor.
Tabii bu mutlak bir
yetersizlik. Dolayısıyla bütün milletvekillerimizin kendi seçim
bölgelerine ait ihtiyaçlar aslında yerinde ihtiyaçlardır. Biz
Türkiye'deki hekim
sayısını, hemşire sayısını, diğer
personel sayısını mümkün olduğunca dengeli
dağıtmaya çalışıyoruz ve ilk defa bizim
zamanımızda Türkiye'deki
sağlık personeli açığına işaret
edilmiştir. Ben bu kürsüden beş altı sene önce Türkiye'deki doktor sayısı eksikliğine
işaret ettiğim zaman bazı değerli milletvekilleri çok ciddi
tepkiler gösterdiler ama bugün bu noktada iyi yoldayız. YÖKle birlikte
yaptığımız çalışmalar, ortak çalışmalar
sayesinde, örneğin 2007-2008 öğretim yılında 5.300 olan
tıp fakültesi öğrenci kontenjanı, 2009-2010 yılında
7.700e yükselmiştir. Bunu daha da yükseltmemiz lazım. Türkiyenin
şiddetle daha çok hekime, daha çok hemşireye, daha çok fizyoterapi
uzmanına ihtiyacı var ve şuradan da anlayabiliriz: Bugün, belli
mesleklerden mezun olan, belli iş kollarında çalışmak
isteyen kişiler arasında işsizlik oranı en düşük olan
meslek, sağlık meslekleridir. Yüzde 3ün altında, o da
birtakım meslek mensupları ülkenin belli bölgelerinde
çalışmayı arzu etmedikleri için. Dolayısıyla büyük bir
ihtiyaç var. Bu ihtiyacı tabii ki karşıladıkça, Kütahya ilimize
de, diğer illerimize de sağlık personeli desteği vermeye
devam edeceğiz.
Tabii, Kütahyada çok ciddi
yatırımlar da yaptık. 400 yataklı bir devlet hastanesi,
Tavşanlı Devlet Hastanesi, Çavdarhisar, başka
yaptığımız yatırımlar var. Bu arada nisan
ayında ağız-diş sağlığı merkezimiz
hizmete açılacak ve Bakanlığımızın
yatırım planlanmasında Kütahyaya 500 yataklı bir hastane
yapımı, Tavşanlıya 100 yataklı bir ilave, âdeta yeni
bir hastane şeklinde, bir bina yapımı bunlarda yer
almaktadır.
120nci sıradaki
sorumuz, Şırnak BDP Milletvekili Sayın Hasip Kaplanın bir
sorusu, Şırnaktaki sağlık hizmetleriyle ilgili bir sorusu
var. Şunu özellikle ifade etmek isterim değerli milletvekilleri:
Hükûmetimiz döneminde Doğu, Güneydoğu, Orta Anadolu, Doğu
Karadeniz ve diğer illerimizin de biraz böyle dağ kasabaları
diyebileceğimiz kenar kasabalarında hizmet arzı çok ciddi ölçüde
artırıldı. Buna çok itina ettik. Çünkü bir ülkede
sağlık hizmetini dengeli biçimde ülkenin bütün insanlarına
sunmak, herkes için hak olan sağlığı insanımıza
götürmek çok önemlidir. Sağlıkta Dönüşüm Programında buna
çok itina ettik.
Şöyle ki,
Şırnak burada çok enteresan bir örnektir. Şırnak ili merkez
ve ilçelerinde, göreve geldiğimizde 26 sağlık ocağı
faaliyetteyken, bugün 56 sağlık ocağı ve 15
sağlıkevi faaliyettedir ve kasım ayına kadar yapılacak
yeni sağlıkevlerimizde 23 adet sağlıkevi hizmet verecektir,
kırsalı geniş olan bir ilimiz ve şöyle kıyasladığımız
zaman 2002 yılıyla: Şırnak ilimizde 2002 yılında
21 uzman tabibimiz varmış. Tabii, bu, çok, hakikaten felaket ölçüde
düşük bir sayı. Mesela, o ili, o tarihte benzer nüfuslu illerle
kıyasladığımızda: Osmaniyede 80 uzman var, Giresunda
110 uzman var, Kastamonuda 92 uzman var, Niğdede 84 uzman var,
Muşta 30 uzman var. Aşağı yukarı nüfuslar birbirine
benziyor.
Peki, 2010da durum nedir?
2010a baktığımız zaman: Şırnakta 430 bin nüfus
var, 137 uzmanımız var; Muşta 404 bin nüfus var, 126
uzmanımız var; Niğdede 340 bin nüfus var, 134 uzmanımız
var; Kastamonuda 359 bin nüfus var, 139 uzmanımız var; Giresunda
421 bin nüfus var, 161 uzmanımız var; Osmaniyede 471 bin nüfus var,
142 uzmanımız var. Bu, adaletli bir biçimde, dengeli bir biçimde
uzman hekimlerin nasıl dağıtıldığının
çok önemli bir göstergesidir. Hasip Bey burada yok, keşke olsaydı, o
da bunları işitseydi.
Sağlıkta
Dönüşüm Programının en karakteristik özelliği, ülkeye
sağlık hizmetlerini imkânlar çerçevesinde adaletle ve dengeli biçimde
dağıtmak şeklinde olmuştur.
Şırnak ilimiz aile
hekimliği uygulamasına aralıkta geçecektir. 48 aile
sağlığı merkezi kurulacak ve 112 aile hekimliği birimi
kurulacak. Bu planlamaya göre aile hekimi başına düşen ortalama
nüfus 3.500 olacaktır. Türkiye geneline baktığımız
zaman, Sinopta bu 3.700dür, Karabükte 3.400dür, Hakkâride 3.500dür,
Niğdede 3.500dür, Bilecikte 3.600dür.
Değerli milletvekilleri,
aslında yıllardır, Türkiyede -belki Osmanlının belli
bir döneminden itibaren sadece cumhuriyet döneminde değil- hizmet
arzında ülkenin Doğu Anadolusuna, güneyine, Orta Anadolusuna hizmet
arzı şu veya bu sebeplerle geri kalmıştır. Bunu
kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Bu bir fotoğraftır, bir resimdir
ama gerçekten, Hükûmetimiz döneminde, her alanda olduğu gibi,
sağlık alanında da bu dengesizliği büyük ölçüde giderdik;
tamamen giderdiğimizi söyleyemeyiz, özellikle Doğu ve
Güneydoğuda eleman çalıştırmak çok kolay değil.
İşte, onun için belli kanunlar yapıyoruz, belli teşvik
unsurları getiriyoruz. Bundan böyle de Şırnaka, bütün
diğer illerimize olduğu gibi, hizmete devam edeceğiz.
Gündemin 249uncu
sırasındaki soruda, Tokat MHP Milletvekilimiz Sayın Reşat
Doğru sezaryen yöntemiyle doğumların arttığına
işaret ediyor ve çok yerinde bir soru soruyor. Türkiye'nin bugün sezaryen
doğumla doğurtulan çocuk meselesi, önemli sağlık sorunlarından
biridir ve yüzde 40a yakın -bazı bölgelerde bunu da aşan-
sezaryenle doğum oranları var. Bu hususta çok ciddi bir program
başlattık, başlatmamız gerekiyordu ve dolayısıyla
son yılda, 2010 yılında, sezaryenle doğum oranları
artık artmadı oransal olarak, hafif bir aşağıya
dönüş de var. Bunun için, bu programı sıkı bir biçimde
takip edeceğiz. Bu sorusu için Sayın Doğruya teşekkür
ediyorum, böylece halkımıza da bir mesaj vermiş oluyorum, Türk
halkına da, Türk milletine de bir mesaj vermiş oluyorum.
Değerli milletvekilleri,
sezaryenle doğum bir normal doğum yöntemi değildir. Sezaryen bir
ameliyattır, ancak ihtiyaç durumunda başvurulmalıdır yani
böyle, keyfekeder Hadi, çocuk sezaryenle doğsun. demek yanlış
bir şeydir ama bu kültür, maalesef, yıllar içerisinde, Türkiyede hem
hekimlerimiz tarafında üzülerek ifade etmeliyim- hem de aileler
tarafında yerleşmiş bir kültürdür. Şimdi, bu kültürü
değiştirmeye çalışıyoruz. Bunun için bir program
yaptık ve programımızı sıkı biçimde takip
ediyoruz. Bir Doğum Eylemi Yönetim Rehberi yaptık, ilgili dernekler
ve uzmanlarla beraber bununla eğitim çalışmaları
yapıyoruz, kadın doğum uzmanlarımız başta olmak
üzere. İkincisi, kişisel sebeplerle sezaryeni tercih etmek isteyen
anne adaylarını normal doğum yapmaya yönlendirmek amacıyla
bir bilgilendirme kampanyasına başlıyoruz, bunun için ihaleleri
yaptık. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde bütün Türkiyede yaygın
biçimde bu farkındalığı artırmaya çalışacağız.
Üçüncüsü, sezaryen
oranı, özellikle elektif sezaryen dediğimiz, yani ihtiyaca
bağlı olmayan sezaryen oranı çok yüksek olan hekimleri
eğitime alıyoruz. Bugüne kadar 80 hekim
arkadaşımızı eğitime aldık. Bunun da ciddi
caydırıcı bir etkisi var.
YÖKle konuştuk,
sezaryen oranı çok yüksek olan üniversitelerde YÖK inceleme başlattı.
Doğum yaptırılan bütün hastanelerde doğumları hekim
bazında, sezaryen açısından dosya bazında inceliyoruz
Gerçek ihtiyaçla mı yapılmıştır? Ne için yapılmıştır?
diye.
Sezaryen için
bilgilendirilmiş yeni bir rıza formu hazırladık. Bu
rıza formu aileye ve sezaryenin yapılacağı kadına
açıkça sezaryenin ihtiyaç olmadığında yapılmaması
gereken bir yöntem olduğunu söylüyor, kendisini uyarıyor ve en
sonunda bilgilendirerek imzasının alınmasını şart
koşuyor.
Sezaryen oranının
düşürülmesi amacıyla yeni yapılan bütün hastanelerde doğum
salonu ve sancı odalarını tek kişilik olarak
planlıyoruz mahremiyeti kolaylaştırmak ve bu açıdan da
ameliyathanelere gidişleri önlemek için.
Bir anne dostu hastane
programı başlatıyoruz, izleme ziyaretleri yapıyoruz sezaryenin
en yüksek olduğu iller ve hastaneler için. Hekimler neden buna yöneldiler?
Hekimler arasında, kadın doğum hekimleri arasında bir
araştırma başlattık sezaryenle alakalı olarak. Bunun
analizlerini şu anda yürütüyoruz bu tutum ve davranış
çalışmasının.
Normal doğum ve sezaryen
doğumla ilgili olarak hekimlere ödenen ek ödeme puanlarında,
performans puanlarında normal doğumun lehine puanlamalar yaptık
ve bunu kasım ayından itibaren yürürlüğe sokacağız.
267 ve 381inci sıradaki
sorular: 267de Niğde Milletvekilimiz Mümin İnanın, 381de de
Giresun Milletvekilimiz Sayın Murat Özkanın soruları var. Domuz
gribi aşısıyla ilgili sorular. Bu sorularla, aslında
kamuoyunun da merak ettiği bir hususu hem değerli Meclisimize, siz
değerli milletvekillerimize hem de kamuoyuna ifade etmiş
olacağım. Domuz gribi aşısı ne kadar
alındı? Ne kadarı yapıldı? Ne kadarı elde
kaldı? gibi sorular bunlar.
Bildiğiniz gibi,
aşının yapılmasıyla ilgili kararlar Dünya
Sağlık Örgütü tarafından alınmış kararlardı.
Ülkemizde de 42 kişiden oluşan bir Pandemi Bilim Kurulu
oluşturduk, bu Bilim Kurulu aşıyla ilgili kararlar aldı. Bu
kararlara göre biz, 43 milyon doz aşı için bir bağlantı
yaptık. Bu, bir anlamda bu işin başında büyük bir
sigortaydı. Bu bağlantıyı birçok ülke yapmak istedi ama her
ülke başaramadı. Biz, 43 milyon doz bağlantısını
yaptık ve ülkemize getirilen aşı, aşının
kullanım oranı düşük olunca Türkiyede, 11 milyon doz oldu. 43
milyon dozun hepsini almadık, bağlantısını yaptık
ama yalnızca 11 milyon dozu Türkiyeye giriş yaptı. Daha sonra,
yine aşı kullanımı düşük kaldığı için
bu 11 milyon dozun 5 milyon dozunu da firmalarla görüşerek başka
aşılarla ve ilaçlarla değiştirdik yani onlara da bir ödeme
yapmamış olduk. Peki, ne kadar aşıya ödeme yaptık?
Toplamda 6 milyon doz aşıya ödeme yaptık. Bunun 3 milyon dozunu
kullandık. 3 milyon dozu da herhangi bir yeni virüs durumunda acilen
kullanılabilir düşüncesiyle stoklanmış durumdadır ve
stoklanan aşının bir özelliği var, antijeni
değiştirilebilir niteliktedir ve çok cüzi bir fiyatla, antijen
değiştiğinde, yeni bir pandemi meydana geldiğinde, bu
antijeni değiştirebilecek durumdayız. Yani sonuçta, 6 milyon doz
aşının 3 milyon dozunu kullandık, parasını
ödedik, 3 milyon dozunun da parasını ödeyerek onları stokta
tutuyoruz ama başlangıçta 43 milyon doz için bağlantı
yapmıştık, nihayetinde 6 milyon doz için ödeme yapmış
olduk.
Söylediğim gibi, şu
anda elimizdeki 3 milyon doz aşı da antijeni
değiştirilebilir nitelikte bir aşıdır ve çok cüzi bir
ücretle, yarım euro ücretle antijenini değiştirebilecek
şekilde de bir anlaşma yapmış durumdayız.
Hep soruldu: Hangi firma
bunu size getirdi? Birtakım dedikodular da yapıldı. Hâlbuki biz
aşıları doğrudan aşı üreticisi firmalardan
aldık. Dünyada bu aşıyı en çok satan üç firmadan doğrudan
aldık, firmaların kendilerinden aldık, aracı bir firma
falan yoktur ve alınan 6 milyon doz aşı bedeli olarak da
yaklaşık olarak 69 milyon Türk lirası para ödemiş
durumdayız.
300üncü sırada Karaman
MHP Milletvekili Sayın Hasan Çalışın, eski hizmet sunumuna
göre hizmet alma kültürü, sağlık ocakları ve aile
hekimliğiyle ilgili bir sorusu var. Aslında, değerli
milletvekilleri, aile hekimliği kapsamında Türkiyede
sağlık ocağı ve sağlıkevi kapatılması
diye genel bir uygulama yok. İhtiyaçlara göre, ihtiyaç bulunan her yerde
sağlık ocakları aile hekimliği merkezlerine
dönüştürüldü, bir kısmı sağlıkevlerine
dönüştürüldü, bir kısım yerlerde de yeni aile
sağlığı merkezleri kuruldu.
Sayılar şöyledir:
Bir defa, göreve geldiğimizde birinci basamak faal sağlık
kuruluşu -sağlık ocağı, ana çocuk
sağlığı, verem savaş dispanseri gibi- 5.840tı.
Şu anda 7.200 noktada aktif olarak birinci basamakta, sağlık
ocağı ve benzeri seviyede sağlık hizmeti veriyoruz. Yani
bu, aile hekimliğine geçmediğimiz şehirlerde sağlık
ocağıdır, AÇSAPlardır, verem savaşlardır; aile
sağlığına geçtiğimiz yerlerde aile
sağlığı merkezleri, toplum sağlığı
merkezleri ve diğerleridir. Sonuç itibarıyla bu birimlerin sayısı
azalmamıştır, artmıştır. İhtiyaca göre
açılanlar var, kapananlar var. Mesela biz 1.224 sağlık ocağını
sağlıkevine dönüştürmüşüz, 204 sağlık
ocağını kapatmışız ama 1.299 yeni aile
sağlığı merkezi açmışız eskiden
sağlık ocağı bulunmayan yerlerde. Dolayısıyla,
ihtiyaca göre, yeni sisteme göre bir değerlendirme
yapılmaktadır.
Peki, bu hizmetten vatandaşlar
memnun mu? Sağlık ocaklarıyla hizmet verilen illerimizde hizmet
arzından memnuniyet oranı 2003 yılıyla
kıyaslandığında yüzde 30lardan yüzde 70lere
çıkmış durumdadır. En son
yaptırdığımız bir ankette sağlık
ocaklarıyla hizmet verilen illerde memnuniyet yüzde 75tir, aile
hekimliğine geçilen illerde ise memnuniyet yüzde 86
civarındadır. Biraz sonraki bir soruda da işaret edeceğim,
aile hekimliğine geçilen illerde gerçekten memnuniyet artıyor, bunun
gerekçeleri de var.
358inci sıradaki soru
MHP Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mehmet Akif Paksoyundur.
Burada da Kahramanmaraşta bir tüp bebek merkezi ihtiyacından
bahsedilmektedir. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı
olarak görev yapan bir hekim altı ay süreli olarak bu tüp bebek
sertifikası için eğitim almış ve bu sertifikayı almaya
hak kazanmıştır çünkü bu sertifika olmadan tüp bebek merkezini
açamıyorsunuz. Ayrıca, adı geçen hastanede histoloji ve
embriyoloji kadrosunda bir personel vardır, bu personelin de laboratuvar
sorumlusu olarak sertifika alması gerekmektedir. Bu müracaatın bize
yapılmasını bekliyoruz. Eğitimli personel eksiğinin
tamamlanmasını müteakip Kahramanmaraş ilimizde bir tüp bebek
merkezi kurulmasını planlıyoruz ama burada aslolan eğitimli
personeldir, önce bu ihtiyacın karşılanması gerekiyor.
380inci sıradaki soru
MHP Manisa Milletvekilimiz Sayın Mustafa Enözün. Şirketler
aracılığıyla hastanemizde görev yapmakta olan
sağlık personeline ait bir sorusu var değerli milletvekilimizin.
Aslında bu hususta biz çok ciddi tedbirler aldık değerli milletvekilleri.
Bir defa, bu başlık altında çalışan bütün
işçilerimizin asgari ücretle çalışanları var ama asgari
ücretin üstünde kazananları da var. Özellikle eğitim seviyesi,
yaptığı iş gibi durumlar dikkate alınarak brüt asgari
ücretin üzerinde ücretler ödediğimiz personelimiz de var ve 05.06.2008
tarihindeki düzenlemelerle de bu işçilerimizin hukukunu dikkatle
koruyoruz. Bakınız, mesela, işçilerin yemek ihtiyaçları
hastane yemeklerinden bedelsiz karşılanmaktadır bu genelgeden
sonra, 2008den itibaren. Yol giderleri ayni olarak kendilerine ödenmektedir.
Hak ediş ödemesinin firmaya yapılmasını müteakip üç gün
içerisinde işçi ücretleri bankaya yatırılmak zorundadır
ihale şartnamelerine göre yani firma, parayı alıp da
işçisinin ücretini ödememek gibi bir uygulama yapamaz, bu banka dekontunu
kuruma ibraz etmek zorundadır. İlgili aya ait hak ediş ödemesi
yapılmadan önce bir önceki aya ait işçi SSK primlerinin
yatırıldığının hastanelerimize ibrazı
gerekmektedir. Bütün bu mecburiyetleri getirmiş durumdayız ve
işçilerimizin hukuklarını mümkün olduğunca koruyarak bu
şekilde çalıştırıyoruz. Tabii büyük bir istihdam
imkânı da oluştu. Biz göreve geldiğimiz zaman zannediyorum 15
bin civarında bu şekilde istihdam edilebilen personel vardı,
şu anda bu personel sayısı 110 binlere ulaşmış
durumda, 120 bine yaklaşmıştır. Böylece hastanelerdeki
hizmet kalitesi de ciddi ölçüde artmış durumdadır.
409uncu sırada
Sayın Reşat Doğrunun, Tokat MHP Milletvekilimizin bu baz
istasyonlarıyla ilgili bir sorusu var. Baz istasyonları, elektromanyetik
alan yayan yani iyonlaştırıcı olmayan radyasyona sebep olan
istasyonlardır. Burada uyulması gereken kurallar, Bilgi Teknolojileri
ve İletişim Kurumu tarafından yayınlanan bir yönetmelikle
ortaya konmuştur. Aslında bu Yönetmelik çok iyi bir yönetmelik
değerli milletvekilleri. Şöyle ki: Dünyada insan
sağlığı için zararlı olduğu düşünülen baz
istasyonu elektrik alan şiddeti 41 volt/metre olarak kabul edilmektedir.
Türkiyede bu değer 4 kat aşağı çekilerek ilgili
Yönetmelikte 10 volt/metre olarak belirlenmiştir. Bu değer dünyada
yüz yetmişin üstündeki ülkeyle kıyaslandığında
Türkiyeyi güvenlik açısından altıncı sıraya
yerleştirmektedir. Çok daha düşük bir limit değeri kabul ediyor.
Bu Üst Kurul, bu değerleri takip etmektedir. Ancak bir taraftan da Dünya
Sağlık Örgütü, Uluslararası Manyetik Alan Projesi diye bir proje
yürütüyor. Bu projenin insan sağlığı açısından
sonuçlarını biz de bekliyoruz. Bu sonuçları değerlendirerek
gerekli görülürse yeni önlemlerin alınması için de ilgili kurulla
görüşeceğiz.
410uncu sırada, yine,
Sayın Reşat Doğrunun -Tokat MHP Milletvekilimizin- bir sorusu
var. Bölgedeki acil hastalar için ambulans helikopter konacak mı? diyor.
Şöyle yapmış durumdayız değerli milletvekilleri:
Türkiyede on yedi merkezde helikopter ambulans sistemimiz 2008in 10uncu
ayından itibaren devam ediyor. Yaklaşık iki yıl oldu, iki
yılın tamamlanmasına bir ay kaldı ve bugüne kadar -6.400
hastayı ambulans helikopterle, 388 hastayı da uçakla- yaklaşık
olarak 7 bine yakın hasta taşımış durumdayız. Peki,
Tokat ilimiz bu hizmeti nasıl alıyor? Bu bölge
sınıflaması kapsamında Samsun ve Ankaradan alıyor.
Samsundaki helikopterlerimiz yaklaşık olarak yarım saatte Tokat
ilimize ulaşmaktadır. Bugüne kadar Tokat merkezinden 14, ilçelerinden
3 hastayı Samsuna, Ankaraya ve Kayseriye taşımış
durumdayız.
411inci sırada, yine,
Sayın Reşat Doğrunun Tokat MHP Milletvekilimizin- Zile Devlet
Hastanesiyle ilgili bir sorusu var. Fiziki durumunun yetersizliğinden
bahsediyor. Doğrudur. Zile Devlet Hastanemizin fiziki durumunu yetersiz
buluyoruz. Dolayısıyla yüz yataklı yeni bir hastane
yapımı Bakanlığımızın 2010 yatırım
programında yer almıştır. İl özel idaresine ait bir
arsa temin ettik, yirmi beş yıllığına
Bakanlığımıza tahsis edildi. Arsa üzerinde bulunan bina ve
müştemilatın yıkım kararları şu anda
alınarak bunların yıkılması planlanmış
durumdadır. Proje ve arsa imar bilgileri de TOKİdedir. Bu sene
içerisinde ihaleyi yapmayı planlıyoruz.
417nci sırada,
Sayın Mehmet Nezir Karabaşın, -Bitlis BDP Milletvekilimizin-
Tatvan Devlet Hastanesinde iki günlük bir bebeğin 2010
yılının birinci ayında hastaneden
kaçırılmasıyla ilgili bir sorusu var. Tabii ki bu çok üzücü
olayla ilgili olarak zamanında Kaymakamımız, il Valimizle
görüşme yapmış ve soruşturma istemiştik. Olayla ilgili
olarak Kaymakamlıkça yapılan idari soruşturma, süresi içerisinde
tamamlanmıştır. Soruşturma raporu sonucunda hastane
idaresinden 2 yardımcı sağlık personeli sekiz ay süreyle
açığa alınmıştır. Bahsi geçen güvenlik
elemanlarının işine de son verilmiştir. İdari
soruşturma bu şekilde tamamlanmıştır. Diğer
taraftan, başhekim dâhil olayda sorumluluğu bulunan bütün personel
hakkında adli süreç savcılık tarafından devam
ettirilmektedir.
BAŞKAN Sayın
Bakan, biraz hızlanırsanız yetiştirebileceğiz gibi
görünüyor.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) Tamam, hemen hızlandırıyorum Değerli
Başkanım.
BAŞKAN Tamam,
teşekkür ederim.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
418inci sırada
Sayın Reşat Doğrunun, Tokat MHP Milletvekilimizin sorusu var.
MS hastalığı için bir soru soruyorlar. Aslında MS
hastalarının Türkiyede 14 bin civarında olduğunu bilim
adamları tahmin ediyor. Bunun için gerekli ilaçlar çok pahalı
ilaçlar, devlet tarafından da tedavi için ödenmektedir, burada bir
sıkıntı yok.
Rehabilitasyonla ilgili
olarak, evet, sadece MSe yönelik bir rehabilitasyon merkezi yok ama Türkiyede
özellikle üniversitelerimiz ve eğitim hastanelerimizdeki rehabilitasyon
merkezlerinde bu hastalarımızın rehabilitasyonu yapılıyor.
Yeri gelmişken, rehabilitasyonla
ilgili olarak üniversitelerimizde, Sağlık
Bakanlığımızda, özel hastanelerde 7.319
yatağımız var. Bunların bir kısmı özel
hastaneler, bir kısmı hastanelerdeki özel klinikler. Bu
sayıyı 9.890a çıkarmamız gerektiğini planladık
ve bu planlamalar çerçevesinde de yeni binalar, yeni hastaneler
yapacağız.
Sayın Mehmet Nezir
Karabaş, Bitlis BDP Milletvekili, Tatvan Devlet Hastanesine alınan
bir lojmanla ilgili sorular sormuş. Bu lojman alımı, Kamu
İhale Kanununun 22/e maddesine göre yapılmıştır,
27/05/2009 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Alım öncesi İl
Bayındırlık Müdürlüğü elemanlarınca ekspertiz raporu
hazırlanmıştır çeşitli yerlere sorularak. Lojman satan
firmaya 1 milyon 830 bin lira, her bir dairenin maliyeti olarak 114 bin lira
artı KDV ödenmiştir. 175 metrekarelik lojmanlardır bunlar. Bir
mukayese olması için söylüyorum, Sayın Milletvekilimiz de bunu arzu
etmişler: 135 metrekarelik, TOKİnin bu ilçemizdeki satış
fiyatları 115 bin lira ile 132 bin lira arasındadır.
Dolayısıyla alım makul fiyatlar içinde yapılmış
görünmektedir.
Bitlis, hekim
istihdamında güçlük çektiğimiz bir il. Dolayısıyla bu
illerimize, benzer ilçelerimize mecburi hizmet veya benzer yollarla atanan
personelin buralarda çalışmasını teşvik için lojmanlar
yapmaya, lojmanlar almaya devam edeceğiz ancak bu illerimize, diğer
illerimizde lojman çalışmamız yok.
Ayrıca, bahsi geçen
firma sahibinin AK PARTİnin ilçe başkanı
olmadığını da soruda var- ifade etmeliyim.
457nci sırada
Sayın Reşat Doğrunun Kırım Kongoyla ilgili bir
sorusu var. Şimdi, Kırım Kongoyla ilgili olarak çok ciddi
çalışmalar yaptık gerçekten ve hastalığın
artık yükselme eğilimi ortadan kalktı, şükürler olsun,
bölge halkının farkındalığı arttı, ciddi
çalışmalar yaptık birkaç senedir.
Peki, bir merkez olarak
geliştirelim Tokatta bir yeri. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp
Fakültesi laboratuvarlarının akredite olması için
Hıfzıssıhha Merkezimiz tarafından gerekli destek
sağlanmıştır. Bu iki kurum arasında çalışmalarımız
devam ediyor.
Yine, Sayın Reşat
Doğrunun reçeteli ve reçetesiz
ilaçların tanıtımıyla ilgili bir sorusu var. Bu da çok
yerinde bir soru ancak Türkiyede reçeteli olsun, reçetesiz olsun,
ilaçların tanıtımı zaten yasaktır kanunda.
Tanıtılan ilaçlar aslında ilaç değil de -ilaç demeyelim,
daha ziyade beslenmeyi destekleyici- gıda takviyesi ismi altında
Tarım ve Köyişleri Bakanlığından ruhsatları
alınan birtakım ürünlerdir. Bunu fark ettiğimiz için yeni bir
yönetmelik hazırladık. Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler
Yönetmelik Taslağımız Başbakanlıkta yayınlanma
aşamasındadır. Buna göre, bu ürünlerin de belli prensipler
çerçevesinde ve ancak eczanelerde satılmasını kural hâline
getirmek üzereyiz.
496ncı sırada
Sayın Hasan Özdemir, Gaziantep Milletvekilimiz, MHP Milletvekilimiz,
Gaziantep iliyle ilgili sorular sormuş. Aslında Gaziantep (d) bölgesi
falan değil, (d) bölgesi olan Gaziantepin yükseltilmesinden bahsediyor.
Bu (d) bölgesi, (d) grubu denen şey, doktorların
yoğunluğuyla ilgili bir şey o ilde. Gaziantep bazı
alanlarda (a), bazı alanlarda (b), bazı alanlarda (c), bazı
alanlarda da (d) grubunda yer alıyor ama şunu söylemeliyim ki
Gaziantep ilimiz uzman hekim sayısı itibarıyla şu anda
Türkiyede 12nci sırada, pratisyen hekim sayısı
açısından 10uncu sıradadır ve diğer sağlık
personelleri açısından da ilk 15teki illerimizden birisidir. 2002
yılında uzman hekim sayısı Sağlık
Bakanlığında 301 iken bugün 600dür. Tabii ki yine ihtiyaçlar
mutlaka var. Bu ihtiyaçları da gidermeye çalışacağız.
502nci sırada
Sayın Mehmet Akif Paksoy, Kahramanmaraş MHP Milletvekilimizin
Çağlayancerit ilçemize yapılan hastaneyle ilgili bir sorusu var.
Sorunun sorulduğu zaman bazı problemlerden dolayı hastanenin
hizmete başlamamış olduğunu biliyoruz. Soru bunun için
sorulmuş. Bugün hastane hizmete başlamış durumdadır.
112 istasyonumuzda bu hastane de var. Hastanede 1 uzman, 4 pratisyen tabibimiz
var birinci basamakta, ayrıca hastanemizde de 2 pratisyen tabip var.
Hastaneye bir miktar daha pratisyen hekim ataması gerektiğini tespit
ettik. Onu da inşallah gerçekleştireceğiz.
520nci sırada Sayın
Reşat Doğrunun yine bir sorusu var. Bu soru çok önemli bir soru:
Tokat ilinde meslek hastalıklarından dolayı kaç hasta
bakanlık hastanelerine müracaat etmiş ve tedavisi yapılmıştır? 7
hastanın bu şekilde tedavisi yapılmış, 1 hasta da 19
Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edilmiş ama aslında
bu sayının çok daha fazla olması gerektiğini biliyoruz.
Bunu bildiğimiz için Çalışma Bakanlığıyla bu
hususta ciddi çalışmalar yapıyoruz. Türkiyede meslek
hastalıklarının önemli bir bölümünün teşhis edilmeden
kaldığını biliyoruz. Bu sebeple iş
sağlığı ve güvenliği alanında Çalışma
ve Sosyal Güvenlikle bir iş birliği protokolü yaptık. Bu
arada da biliyorsunuz en önemli meslek
hastalığı sebeplerinden kot kumlamayı yasak hâle getirdik
Türkiyede ama bu noktada gerçekten daha ciddi çalışmalar
yapmamız gerekiyor, farkındalığın da
artırılması gerekiyor.
538inci sırada
Sayın Mümin İnan Niğde MHP Milletvekilimiz, o da fizik
tedaviyle, rehabilitasyonla alakalı bir soru sormuş. Biraz önce ifade
ettim. Şu anda 7.319 yatağımız var. Bu yatak
sayımızı 9.890a yükseltmek üzere
çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.
539uncu sırada yine
Sayın Mümin İnanın bir sorusu var. Aile hekimliğiyle her
hastanın doktorunu seçme hakkını getirdik diyorsunuz, nasıl
kazanacak vatandaş bu hakkı? diye bir soru sorulmuş.
Değerli milletvekilleri,
aile hekimliği şöyle yürüyor: Biz, her ilimizde belli bir semtte,
mahallede bir adrese yakın olarak oturan vatandaşlara bir aile hekimi
ataması yapıyoruz. Bu aile hekimi, vatandaşlarla irtibat kurmak,
onları görmek, kaydetmek zorunda, aksi takdirde kendisine ödeme
yapmıyoruz kaydetmediği vatandaş için, ama
vatandaşlarımız istedikleri anda, ilk kayıt anından
itibaren aile hekimlerini değiştirme hakkına sahipler.
Doğrudan aile hekimine başvurarak -başka herhangi bir yere
gitmeleri de gerekmiyor- istedikleri aile hekimine başvurarak Ben sizi
aile hekimi olarak kabul etmek istiyorum, size kaydolmak istiyorum.
dediklerinde, o aile hekimi ilgili işlemleri yapıyor ve doğrudan
kaydı kendisine alabiliyor ve aile hekimi, hastanın veya kişinin,
bütün bireyin bilgilerini elektronik olarak kaydediyor, düzenli biçimde de
kendisini takip ediyor. Bu ilk kayıt işlemlerinden sonra da üçer
aylık aralarla vatandaşlarımız dilerlerse aile hekimlerini
değiştirebiliyorlar. Tamamen ücretsiz hizmetler veriliyor aile
hekimliğinde ve 63 ilimizde aile hekimliğine geçmiş
durumdayız, yıl sonuna kadar bütün illerimizde aile hekimliğine
geçmiş olacağız. Bu arada, vatandaşlarımız aile
hekimlerini www.ailehekimligi.gov.tr adresinden de öğrenebilirler, bu
soru vesilesiyle vatandaşlarımıza bunu da iletmiş
olalım.
Son olarak da ek ödemelerle
ilgili bir sorusu var Sayın Milletvekilimizin, sorunun son kısmı
bu.
Değerli milletvekilleri,
göreve geldiğimizde hekim dışı sağlık
personelinin bir ayda alabildiği ortalama ek ödeme 100 lirayı biraz
aşıyordu. Üç ayda bir ödenirdi bunlar, 300 lira, 400 lira
civarında ve zaman zaman da kesintiye uğrardı.
2009 rakamlarını
söylüyorum: Hekim dışı sağlık personelimize ortalama
olarak ayda 643 lira maaşlarına ilave ek ödeme ödemiş durumdayız.
Tam Gün Yasasıyla da bunu, mesai sonrasında çalışma
şartıyla yüzde 20 daha artırma imkânına sahibiz. Yani,
göreve geldiğimize kıyasla reel olarak, enflasyondan
arındırılmış rakamlarla hekim dışı
sağlık personelimizin ek ödemeleri yaklaşık 3 kat artmıştır.
İnşallah,
gelişen, büyüyen bir ekonomimiz var, bu ek ödemeleri önümüzdeki
yıllarda daha da artırabileceğimizi biliyoruz. Yeter ki ülkede
istikrar devam etsin, yeter ki biz birlik içerisinde ülkemizi
kalkındırmaya, geliştirmeye devam edelim.
Bu sorduğunuz sorularla
hem yüce Meclisimizi hem de halkımızı bilgilendirme
fırsatı verdiğiniz için siz değerli milletvekillerimize
tekrar teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Sayın Enöz
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Çok
teşekkür ederim.
Sayın
Bakanımızın vermiş olduğu bilgilere de ayrıca
teşekkür ediyoruz.
Ancak, tabii bilindiği
gibi, artık kamu hizmetlerinin büyük bir bölümü taşeron
şirketler eliyle yaptırılmaktadır. Öyle ki, artık
temizlik işleri için alınan ve
çalıştırılması gereken işçilere memurların
yapacağı işler yaptırılmakta ve bazı hastanelerde
hasta bakıcıların yapmış olduğu işler de
yine bu taşeron şirketlerindeki işçiler marifetiyle
yaptırılmaktadır. Tabii, önemli bir sorumluluk isteyen bu
görevleri yapan taşeron işçileri hem çoğu asgari ücretle
çalışmakta ve bir sendikaya üye olması da engellenmektedir -bu, özlük hakları yönüyle
sıkıntılı bir süreçtir- hem de bir başka boyutuyla
ciddi sorumluluğu olan görevler ehliyetsiz ve sorumsuz kişilere
yaptırılarak da kamu hizmeti alanlar yeterince
sağlıklı hizmete kavuşamamaktadır.
Bunlar üzerinde söz
aldım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
Çağlayancerit ilçemiz 872 ilçe arasında gelişmişlik
sıralamasında 768incidir. Şimdi, ben bugün de konuştum
orayla, 2 tane aile hekimi var diyorlar, uzman hekim ve O da geçici görevli,
aralık ayında gidecek. deniliyor. Bugün mesela, doktor poliklinik
muayenesi yapıyor, yanında hemşiresi yok. Yani bir hastane
olarak açılmış ama bir sağlık ocağı olarak
görev yapıyor. Bu konuda ben ilginizi bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
İnan
MÜMİN İNAN
(Niğde) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım,
verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyorum.
Bu arada yeni yasama
yılımızın aziz milletimize ve Meclisimize hayırlı
ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Sayın Bakanım,
sizin de bildiğiniz gibi Borda, Fizik Tedavi Hastanesinde uzman fizikçi
eksiğimiz var. Aslında çok kapasiteli bir hastane. Eksiklikleri
tamamlandığı anda bölge hastanesine dönüşebilecek
kapasitede ve şu anda bir kısmı atıl durumdadır.
Dolayısıyla bu konuda yardımlarınızı bekliyoruz.
Diğer taraftan,
Niğdede son günlerde 5-6 tane aile hekimi arkadaşımız
istifa etmek zorunda kaldı. Sebebi de, onların hizmet verdikleri
sağlık ocaklarında Millî Emlak Müdürlüğü çok yüksek ücret
talep etmektedir. Bu konu Millî Emlaki ilgilendirir ama ilgilenirseniz
sevinirim.
Ayrıca, yine farklı
statüde farklı ücret alan insanlarımız var biliyorsunuz
yardımcı sağlık personelinde. Bunların özlük
haklarının ve ücretlerinin düzeltilmesi konusunda da
yardımlarınızı talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana önergemize
vermiş olduğu cevaptan dolayı, her ne kadar bir buçuk yıl
aradan sonra da olsa yine de teşekkür ediyorum. Ancak önergede Kütahya
ilinin Ege Bölgesinin en geri sağlık göstergelerine sahip olan
illerinden birisi olduğu ifadesi yer almasına rağmen, Sayın
Bakan karşılaştırmaları Türkiye ortalamasıyla
yapmıştır ve Türkiye ortalamasında pratisyen hekim
açısından iyi olduğunu, uzman hekim açısından da
ortalamaya yakın düzeyde olduğunu ifade etmiştir. Doğrudur,
son rakamlar böyledir. Ancak bölgenin en kötü ilidir. Buna karşın
seksen bir il içerisinde millî gelire katkısı açısından
bulunması gereken sıraların çok üstünde yer alan bir il olan
Kütahyada, maalesef 5 tane ilçemizde şu anda devlet hastanesi yoktur,
birçok ilçemizde var olan sağlık ocaklarında ve
sağlıkevlerinde maalesef yardımcı sağlık
görevlimiz bulunmamaktadır. Örneğin Domaniç ilçemizin Çukurca
beldesinde bir ebe dahi yoktur. Buna karşılık, büyük
ilçelerimizin bazılarında heyet raporu dahi verilememektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Soruların üçte 1i
şahsıma ait olduğu için biraz fazla zaman istiyorum
affınıza sığınarak.
Sayın Bakan,
teşekkür ederim sorularıma vermiş olduğunuz cevaplardan
dolayı.
Aile hekimliği
uygulamasına geçilince birçok -belediye teşkilatı da bulunan-
yerleşim yerlerindeki sağlık ocakları,
sağlıkevleri kapanmıştır. Örneğin Tokat ili
Reşadiyede Kuzbağı, Nebişeyh, Almusta Dikili, Niksarda
Serenli, Erbaada Koçak, Yeşilyurtta Çıkrık, Sulusarayda
Dutluca sağlık ocakları kapanmıştır. Bu da
buralardaki insanları üzmekte, mağdur bırakmaktadır. En
azından belediye teşkilatı bulunan yerlerdeki sağlık
ocaklarının açık kalması noktasında bir, yönetmelikte
değişiklik yapabilir misiniz?
İkincisi olarak,
sağlık birimlerimizde -ülkemizin her tarafında olduğu gibi-
şirket elemanları çalışıyor.
Çalışanların, son zamanlarda, 4/C kapsamında
olacağı şeklinde bazı söylentiler vardır.
Bakanlığınızın
böyle bir çalışması var mıdır?
Ülkemizde son yıllarda
sezaryen sayısı çok artmıştır -biraz önce
açıkladınız- neredeyse normal doğum unutulmaktadır. Bu
konularda acil önlemler alınması gerekmektedir. Normal doğumun
özendirilmesi konusunda da çalışmalar yapılmasını
bekliyoruz.
MSli dediğimiz
multiple sklerozlu hastalar çok zor durumdadırlar. Kurmuş
oldukları dernek vasıtasıyla haklarını arıyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Ankara Sıhhiyede kök hücre nakline izin
verilmesi ve tedavi olmak istedikleriyle ilgili eylemler yaptılar.
Onların eylemlerini destekliyorum. Ne tür izin verilecekse verilmeli,
hastalara yardımcı olunmalıdır.
Baz istasyonları insan
sağlığına zarar veriyor. Toplu yerleşim yerleri,
camiler, okullar gibi çeşitli yerlerde baz istasyonlarına
rastlıyoruz. Bundan dolayı da buralarda ciddi manada sağlık
sorunlarının ortaya çıkmakta olduğu da ifade ediliyor. Bu
konuda da çalışmaların süratlenmesi ve süratli bir
şekilde toplu yerleşim
yerlerine yakın olan yerlerden çıkartılarak şehir
dışında başka yerlere bu istasyonların
taşınması gerekmektedir. Bu konudaki çalışmaları
da bekliyoruz.
Sayın Bakanım,
diğer sorum olarak, Kırım-Kongo hastalığıyla
ilgili mücadele çok önemlidir. Bu sene de yine çalışmalar ciddi
şekilde yapılmış olmasına rağmen, hastalık
devam etmiş ve kene ısırıkları ve ölümleri devam
etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN İki dakika
verdim ben size, herkese bir dakikaydı Sayın Doğru, yani
soruları bitirebilelim diye ve cevapları alabilelim diye.
REŞAT DOĞRU (Tokat)
- Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana da
teşekkür ediyorum cevapları için.
Gerçi benim sorum kapalı
sağlık ocaklarıyla ilgiliydi, ancak şunu ifade edeyim: Bir
acil servis sorunu yaşandı. Hastalar ilaç bulamıyordu, sonra
kendileri alıyordu. Sanıyorum bu konuda bir iyileştirme oldu ama
sistem, araç ve teknik konusunda sıkıntılar çok. Örneğin
gastroenteroloji uzmanı var ama endoskopi tamirli, kolonoskopi yok ve
Şırnakta sadece bir MR aleti var ve bunun için de, on gün
çalışıyor, yirmi gün tamir. Hastalar, Batman, Mardin ve
Diyarbakır gibi oldukça uzak yere gidiyor. Cizre gibi önemli bir merkezde
güzel bir hastane açıldı, oraya da bir MR şart. Bu konuda,
Sağlık Bakanlığının ilgisini bekliyor, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Karabaş
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Bakanın, biz,
bölgede özellikle sağlık ve eğitim, kamu personeli için lojman
alımı konusundaki şeyine katılıyoruz. Elbette,
Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Karadeniz Bölgesi gibi yerlerde
özellikle sağlık personeli ve eğitim personeline lojman
yapılması önemlidir, onların orada kalması için.
Ancak yine sorduğumuz
soru Tatvan kamuoyuna, Bitlis kamuoyuna yansıyan bir olay. O dönemdeki
inşaat fiyatlarının, birim daire fiyatlarının yüzde 50
fazlasına alınan bir lojman vardı. Sayın Bakanın
verdiği cevap TOKİ fiyatlarıyla ilgili. TOKİnin
fiyatları vadeli, on yıl, on beş yıl vadeli fiyatlarla
Sayın Bakanın belirttiği fiyatlardadır. Bu daire de o
şekilde satılmamış, peşin parayla
alınmış ve o gün mevcut fiyatların yüzde 50si
oranında fazla alınmış. Bizim sormamızın nedeni,
neden lojman alındığı değil, lojmanın neden yüzde
50 fazlasıyla alınmasıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bakan.
On dakika süre veriyorum size
ben.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Erzurum) On dakika yeterli olacaktır.
BAŞKAN Bir de süreyi
geçtik, on dakika benim inisiyatifimle... Onun için, o sürede
cevaplandırırsanız sevinirim.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım, on dakikada rahatça
cevap vereceğim, sağ olsun milletvekillerimiz net sorular sordular.
Şimdi, temizlik
işçilerine memurların işi yaptırılıyorsa, nerede
yaptırılıyorsa Sayın Milletvekilimizden bu hususta, lütfen,
bilgi istiyorum.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Her
yerde yapılıyor.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Devamla) Hayır, müsaade ediniz.
Bugün Sağlık
Bakanlığı hastanelerinde bir temizlik işçisine bir
sağlık personelinin işinin yaptırılması bizim
tamimlerimiz, eğitimlerimiz, şartnamelerimiz sebebiyle tamamen yasaktır.
Bunu herhangi bir yerde bir kimse yapıyorsa suç işliyordur. Lütfen
bize bildirin, gereğini yerine getirelim. Şunu ifade edebilirim:
Bazı üniversite hastanelerimizde bu eski alışkanlık
yoğun biçimde devam ediyor. Haklısınız, bu çok genel bir
alışkanlıktı ama artık kesinlikle genel uygulamalarda
böyle bir şey yok, bundan tamamen emin olabilirsiniz. Ben, meseleyi
yakından takip ediyorum. Ama herhangi bir yönetici böyle bir
yanlış yapıyorsa bir yerde, hiç kimsenin de gözünün
yaşına bakmayız, açık söylüyorum. Lütfen, bana, bunun
yapıldığı hastane, hastaneler, her nereden bilgi
aldıysanız veriniz, gereğini yapalım çünkü buna kesinlikle
müsaade etmiyoruz, bu konuda çok hassasız.
Çağlayancerit için
Sayın Milletvekilimizin söylediği hususları yeniden
değerlendireceğim, bir eksiklik varsa mutlaka o eksiklikleri
tamamlayacağız.
Değerli milletvekilleri,
şunu ifade etmeye çalışıyorum, bütün sorularınıza
cevap verirken zaman zaman buna işaret ettim: Türkiyede genel anlamda bir
sağlık personeli yetersizliğimiz var. Mesela fizyoterapistlerle
ilgili de diğer milletvekilimiz yine bir hususu eklediler, Bor Hastanesi
için. Biz fizyoterapist kadrosu açıyoruz ama fizyoterapistler gelmiyor.
MÜMİN İNAN
(Niğde) Döner sermayeyi düşük alıyorlarmış.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) Yani devlet işine, devlet memuriyetine, ayda
aşağı yukarı 2 bin liranın üzerinde bir gelire
gelmiyorlar efendim. Neden?
MÜMİN İNAN
(Niğde) Özlük haklarında bir takım eksiklikler olduğu
için.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) Hayır efendim, özlük haklarında hiçbir
sıkıntı yok. Sadece fizyoterapistler sayıca çok az
oldukları için, piyasada 4 bin lira, 5 bin lira para kazanıyorlar.
Öyle bir sıkıntı var. Onun için onları kamuya getirmekte
zorlanıyoruz. Bunun çözümü nedir? Bunun çözümü fizyoterapiste kamuda 5 bin
lira maaş ödemek değildir, bunun çözümü Türkiyede fizyoterapist
sayısını artırmaktır. Bunu da artırmaya
çalışıyoruz. Yani bu gerçekleri Meclis kürsüsünden
söyleyeceğiz, siz söyleyeceksiniz, biz söyleyeceğiz, üniversitelerimiz
gereğini yerine getirecekler, fizyoterapist yetiştireceğiz.
Türkiye'de geçmişte bu kadar fizyoterapist ihtiyacı yoktu. Hizmet
arzını ne kadar artırırsanız, hizmete ulaşma
imkânını ne kadar artırırsanız fizyoterapist
ihtiyacı bu kadar artıyor.
MÜMİN İNAN
(Niğde) Fizyoterapistlere mecburi hizmet uygulayın.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) Hangi aile hekimi yüksek kira talebinden dolayı
istifa etti, bunu da gerçekten bilmek istiyorum çünkü biz, tam tersine, Millî
Emlake diyoruz ki Sağlık ocaklarını biraz ucuza kiraya
veriyorsunuz. Bunun da rakamlarını bilmemiz lazım. Sonuçta
devletin binası. Biz o aile hekimlerine ciddi paralar ödüyoruz, devletin
binasında oturdukları için de elbette kiralarını da
ödeyecekler. O miktarları bilebilirsem o hususa da bir müdahalede bulunma
imkânım olabilir.
Farklı özlük
hakları olan personellerimiz var, sözleşmelilerle diğer
personellerimizin farklı özlük hakları var fakat bu
tartışılırken, size de bu şikâyeti
sözleşmelilerimiz getirirken uygulamalar hep sözleşmelilerin
aleyhineymiş gibi getiriliyor, bu böyle değil. Özellikle emeklilik
açısından 4/B sözleşmelilerin klasik devlet memuriyetine
avantajları var, daha yüksek maaşlarla emekli olma imkânları
var. Biz şunu yapıyoruz: Sağlık Bakanlığında
bir çatı kanun, çerçeve kanun hazırlıyoruz; bir, klasik devlet
memuriyeti; iki, sözleşmeli pozisyon
Bu sözleşme pozisyondan
vazgeçemeyiz. Sözleşmeli pozisyondan vazgeçersek Sayın Milletvekilim,
biz Türkiye'nin birçok bölgesine sağlık personeli gönderemeyiz ve
vatandaşlarımıza bu hizmeti sunamayız.
Şimdi Sayın
Işık Kütahya Egenin en geri ili. dedi. Tekrar
baktıracağım ona ama biz bir bölgeyi diğer bölgelerden
ayıramayız, Kütahyayı diğer bölgelerle kıyaslamak
zorundayız. Neden Ege çok ileride? Ege bizim dönemimizde sağlık
personeli açısından çok ileriye gitmiş değil ama İzmir
başta olmak üzere, Aydın başta olmak üzere Türkiye'nin belli
bölgelerinde, zamanında, uygun olmayan istihdam politikaları
sebebiyle ihtiyaç fazlası personel yığılmış
durumda. Bu personeli başka yerlere göndermek zor, öyle bir gayretimiz,
maksadımız da yok. Ama sonuç itibarıyla ne yapıyoruz?
ALİM IŞIK (Kütahya)
Devlete katkısı çok yukarıda ama hizmet alımında
geride.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) - Mümkün olduğu kadar Türkiyedeki 73 milyon
vatandaşa, birbirine eşit onurlu vatandaşlar olarak
sağlık hizmetini eşit biçimde ulaştırmaya
çalışıyoruz. Yapmaya çalıştığımız
budur. Siz de haklı olarak Egede Kütahyanın daha ileri gitmesini
istiyorsunuz, siz de kendi açınızdan haklısınız.
Sayın Doğru,
sağlık ocakları ve sağlıkevlerinin
kapatıldığından bahsetti aile hekimliğinden
dolayı. Aslında, aile hekimliği bunun sebebi değil. Biz
bunu nüfus bazlı çalışıyoruz. Bazı bölgelerde
gerçekten nüfusu hiç uygun olmadığı hâlde
yapılmış veya zamanında uygundu da bugün nüfus oradan
göçtüğü için artık orada bir sağlık binası olarak
bizim içerisine sağlık personeli koymakta
zorlandığımız yerler var. Bu, Türkiyenin bir gerçeği.
Özellikle kırsalda bu sıkıntıyı gerçekten
yaşıyoruz.
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Bilhassa belediye olan yerler Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) Bunu, gezici sağlık hizmetleriyle çözmeye
çalışıyoruz haftada bir veya iki gün, ama eğer il
içerisinde belli nüfuslarla alakalı planlamalarda zaman zaman da olsa
küçük eksiklikler kalabiliyor. Bu tip eksiklikler varsa, noktasal olarak bana
iletirseniz onlar için de yeniden çalışırız değerli
milletvekilim.
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Sayın Bakanım, belediye olan yerleri mesela yapsanız.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) İşte, belediyelik ama, öyle belediyelik yer
var ki nüfusu bin kişiye düşmüş. Ne yapalım, biz de ancak
3.500 kişiye bir doktor verebilecek kadar doktor sayısına
sahibiz, dolayısıyla oraya doktor verememiş oluyoruz, vermeyi
istediğimiz hâlde.
Şirket
elemanlarının 4/Cli olması gibi bir planımız yok.
Şirket elemanlarının hakkını ve hukukunu
olabildiğince korumaya devam edeceğiz. Bir değerli
milletvekilimiz de, sendikaya üyelik konusunda problemlerin olduğunu
söyledi. Aslında bu hususta bizim idare olarak herhangi bir
tavrımız yok. Mutlaka işçilerimiz kendi hukuklarına sahip
çıkmalılar, eğer sendikalılaşmak istiyorlarsa da,
İş Kanunu çerçevesinde haklarını aramalılar.
Kök hücre nakline izin
verilmesi için Bakanlık önünde eylem
Değerli milletvekilleri,
tabii ki herhangi bir hastalık için kök hücre nakli yapılacaksa,
Bakan olarak ve Bakanlık olarak biz onun yanında dururuz; ama takdir
edersiniz ki, buna karar verecek olanlar eylemi yapanlar ya da bakanın
kendisi değildir, buna karar verecek olan bilimsel kurullardır. Ben
bir çocuk sağlığı ve hastalıkları
uzmanıyım, kök hücre naklinin kendi doğasında,
tabiatında yerine göre nasıl mahzurları olabileceğini de
bilen bir kişiyim. Biz çocuklarımızı kobay yapamayız.
Dolayısıyla bu hususta bilimsel heyeti defalarca topladık. Türkiyede
konusunda yetkin olan 10un üstünde insanı topluyoruz her topladığımızda.
Onlar böyle bir şeye tamam dedikleri anda tamamdır. Bu bir etik
meseledir. Yani bir etik kurul onayına bakan talimat vererek şu
işi yaptırın derse zaten bu bilimsel etiğe aykırı
olur. Onun için kararı ben vermiyorum, bundan sonra da ben vermeyeceğim,
bunun kararını verecek olan bilim adamlarımızdır. Ama
tabii ki bu yavrularımıza veya bu durumdaki hastalarımıza
elimizden gelen her türlü desteği, her türlü yardımı göstermeye
devam edeceğiz. Yani her hastalığın tedavisi yok,
keşke olsaydı, ama tedavi olmasa bile biz hastalarımıza
palyatif tedavi dediğimiz destek tedavilerini mutlaka en mükemmel biçimde
vermeye çalışıyoruz, çalışacağız. Ama tekrar
ifade ediyorum: Kök hücre nakliyle ilgili kararı bilimsel etik kurullar
verecektir, bunun kararını ben veremem.
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Çok insan bekliyor Sayın Bakanım, bunu bir şeye
bağlasanız iyi olur.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) Ama işte etik kurullar şu anda bunun uygun
olmadığını düşünüyorlar. Bu, şöyle bir şey
Değerli Milletvekilim, yani etik değil derken şu anlamda etik
değil diyorlar onlar da: Kök hücre naklinin bu çocuklara, bu hastalara
yarayabileceğine dair hiçbir bilimsel kanıt yok.
Olmadığı zaman, nasıl biz bunu kobay olarak
kullanalım? Hakkımız yok ki böyle bir şeye. Aileler bir
şekilde böyle yönlendiriliyor olabilirler. Ailelere de anlatmamız
lazım, onları da desteklememiz lazım, çünkü onların durumu
da çok zor. Allah korusun, bir kas hastası çocuğunuz olsa, ben çocuk
hekimiyim, bunun ne kadar acı bir şey olduğunu, bir aile için ne
kadar zor olduğunu biliyorum.
Baz istasyonları için,
daha önce söyledim, limit değerler bellidir. Biz de bunu takip ediyoruz.
Limit değerlerin üzerinde iyonize olmayan radyasyon yayan her baz
istasyonu tabii ki yasaklanmalıdır ama limit değerlerin altındaysa,
Türkiyede de bu limit değerler gerçekten 170 ülkenin içinde 6ncı
sırada düşük değer olarak belirlenmişse bundan çok
endişe etmemek lazım. Ama meseleyi birlikte takip etmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ek süre
veriyorum ama lütfen tamamlayınız.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) Bir dakikaya ihtiyacım var efendim.
Sayın Kaplanın,
Şırnakta gastroenteroloji uzmanının olması, bu arada
kolonoskopi ve gastroskopi olmadığı ve arızalı
olduğu için yapılamadığı şeklinde, işi böyle
yakından takip etmesine çok sevindim. Bunu en kısa zamanda
tamamlarız. Eğer Cizreye bir MR lazımsa onu da tamamlarız.
Ona da bakmak lazım, aynı MR iki tarafın ihtiyacını
görebiliyor mu? Ama şuna çok seviniyorum: Şırnakta
gastroenterolog var, biz onun kolonoskopisinin bozulduğundan
bahsedebiliyoruz. Bu, hakikaten bir mutluluk ifadesidir.
Sayın
Karabaşın açıklamalarıyla bitiriyorum ben de
konuşmamı.
Değerli Milletvekilim,
yani 110 bin lira civarında alınan bir şey, 175 metrekare.
Piyasayı hepimiz biliyoruz yani. Bunu 50 bin liraya mı
alacaktık, 60 bin liraya mı alacaktık? Öyle bir şey mümkün
değil ki.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Bakan, tabii oradaki fiyatlar üzerinden soru
sorduk.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Devamla) Ben, dolayısıyla ilden gelen bu bilgiyi makul
karşılıyorum yani. İlden gelen bilgi bütün bu çerçevede
bana da makul gelmiştir.
Sayın Başkana ve
değerli Meclisimize sabırları için teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Soru önergeleri
tamamlanmıştır.
Gündemin Özel Gündemde Yer
Alacak İşler kısmına geçiyoruz.
Alınan karar
gereğince, bu kısma alınan madencilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulmuş bulunan Meclis
Araştırması Komisyonunun 544 sıra sayılı Raporu
üzerindeki genel görüşmeye başlıyoruz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler
1.- Madencilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu (10/67, 75,
82, 122, 141, 180, 193, 208, 216, 229, 304, 309, 320, 324, 336, 337, 342, 374,
377, 388, 404) (S. Sayısı: 544) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
İç Tüzükümüze göre
Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerindeki genel
görüşmede ilk söz hakkı önerge sahibine aittir. Daha sonra İç
Tüzükümüzün 72nci maddesine göre siyasi parti grupları adına birer
üyeye, şahısları adına iki üyeye söz verilecektir.
Ayrıca, istemleri hâlinde Komisyon ve Hükûmete de söz verilecek, bu
suretle Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerindeki genel
görüşme tamamlanmış olacaktır. (Madde 104-103)
Konuşma süreleri, komisyon,
Hükûmet ve siyasi parti grupları için yirmişer dakika, önerge
sahipleri ve şahıslar için onar dakikadır.
Komisyon Raporu 544 sıra sayısıyla
bastırılıp, dağıtılmıştır.
Rapor üzerinde ilk söz
(10/67) esas numaralı önerge sahibi olarak Zonguldak Milletvekili
Sayın Ali Koçala aittir.
Sayın Koçal
Yok.
(10/75) sayılı
önerge sahibi olarak Muğla Milletvekili Sayın Metin Ergun
Yok.
(10/82) sayılı
önerge sahibi olarak İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ufuk Uras
Yok.
(10/141) sıra
sayılı önerge sahibi olarak Yozgat Milletvekili Sayın Mehmet
Ekici
Yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan (10/122) esas numaralı önergeyi
atladınız.
BAŞKAN Affedersiniz.
(10/122) sıra
sayılı önerge sahibi olarak Balıkesir Milletvekili Sayın
Ahmet Duran Bulut.
Buyurun Sayın Bulut.
(MHP sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
yeni yasama yılının ülkemize hayırlı
olmasını dileyerek konuşmama başlamak istiyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz, madencilik
açısından dünyanın en zengin bölgesine sahip. Birçok ülkenin
değerli üç beş madeni var iken Türkiyede değerli maden
sayısı ellinin üzerinde.
Tabii ki biz öyle bir
stratejik bölgede yer almışız ki, tarih boyunca hep
düşmanımız olduğu gibi, bundan sonra da düşmansız
kalmamız mümkün değil. Bu kadar zengin madenlere sahip iken, bu kadar
zengin kaynaklara sahip iken sürekli bu madenleri, bu kaynakları ele
geçirmek için oyunlar kuran, projeler hazırlayan, senaryolar ortaya koyan
bu dış güçlerin içimizdeki çevirmiş oldukları
tezgâhları, oyunları millî bir hassasiyetle bilmek, anlamak ve bozmak
durumundayız.
Türkiyede zenginlik
kaynağımızın başında gelen en büyük, en
değerli madenlerimizden biri bor madenidir. Bor madeninde kaynak
itibarıyla dünyada en yüksek rezerve sahip bölgedeyiz. Dünya rezervinin
yüzde 70i Türkiyede bulunmaktadır.
(x) 544 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bu yaz Almanyada, Berlinde
bir otomobil firması bir fuarda büyük bir stant açmış ve kendi
markasının otomobillerini sergiliyor ancak en üstte bir platform
oluşturulmuş, o platformda farklı bir araç duruyor. Katılımcılara
birer kart dağıtıyorlar, diyorlar ki: Bu araç hangi tür
yakıtla çalışıyor? Bileni ödüllendireceğiz.
Katılımcılar yazıyorlar, kimisi Havayla
çalışır. diyor, kimisi Suyla çalışır., Gazla
çalışır., Doğal gazla çalışır., Benzinle
çalışır., Mazotla çalışır. diyor.
Bilemediniz. diyorlar, bir soket çıkarıyor, İşte bununla
çalışıyor. Bu bor. diyor.
Bor madeninin dünyada büyük
bir yeni alternatif enerji kaynağı olduğunu bilen, keşfeden
güçler
1978 yılına kadar Türkiyede yerli ve yabancı
şirketler tarafından işletilen bor madeni 1978
yılından itibaren Eti Bor şirketi tarafından, devlet
tarafından işletilmeye başlandı. Tabii ki bu süreden sonra
o güne kadar bor madenini ele geçirmek, bor kaynaklarını ele geçirmek
adına o günkü hükûmetlere de baskı yapan, çeşitli yollarla
sızmaya çalışan bu kaynaklar, bu güçler daha sonra bu
Yasayı, bu Bor Yasasını değiştirmek için
çeşitli çalışmalar içerisine girdiler. Zaman içerisinde bor
madenini bugün elinde tutan, çalıştıran Eti Madencilik Anonim
Şirketini küçük küçük şirketlere de ayırarak bunları teker
teker özelleştirme gibi bir yolla 2840 sayılı Yasayı
bozmaya çalıştılar.
Şimdi, bor madeninin
bildiğimiz 250nin üzerinde dalda sanayide
kullanıldığını biz bilmekteyiz. Bor madenine
Türkiye'nin bir ticari madde olarak bakması çok yanlıştır. Bor
madeni stratejik bir madendir. O yüzden çevremizde sürekli Türkiye belasız
kalmıyor, o yüzden Türkiye'nin başı dertten kurtulmuyor, o
yüzden çevremizde çeşitli örgütler kuruluyor; Kawa, Rizgari, sonra PKK,
sonra ASALA. İşte bu örgütlerin sürekli başımızı
ağrıtması, içimizde bizi içe kapanık, içe dönük, kendi
içimizde bir mücadelenin içerisine sokmalarının sebebi, enerjimizi
içeride tüketmek, öbür tarafta uğraşırken, bir tarafta bomba
patlatılırken öbür tarafta yapılan anlaşmanın,
Türkiyeye gelen ziyaretçinin kimlerle görüştüğünün o zaman
farkına varıyoruz.
Türkiye 300 milyon
dolarlık bor ihraç ediyor. Avrupa Birliği ülkeleri 200 milyon
dolarlık bor ithal ediyor. 200 milyon dolarlık bora
karşılık 78 milyar dolar para kazanıyor. Biz elimizdeki bu
kaynağı bir türlü değerlendirecek, bunu plakalar hâline
getirebilecek, endüstrinin ana malzemesi, ana kaynağı olan bu ürünün
uçak sanayisinde
Alüminyumla birleştiğinde dünyanın en sert ama
en hafif metali olan, hayatın her alanında bugün kullanılmaya
başlanan, ilaç sektörüne, kozmetiğe kadar giren bu önemli madeni
-buradan ifade ediyorum- son günlerde Hükûmetin özelleştirme adı
altında satma çalışmalarını duymaktayım. Böyle
bir harekete Parlamentonun dikkatini çekiyorum buradan. Eğer bor madenini
satarsak Türkiyeye en büyük ihaneti yapmış oluruz. Bor madenini
yabancıların kullanımına, çıkarmasına sunarsak
Türk milletine hesap veremeyiz. Vicdan sahibi, bu ülkenin bedelinin şehit
kanı olduğunu bilen ve bu vebalin altından
kalkılamayacağına inanan insanların önümüzdeki günlerde bir
şekilde delinerek başkalarına vermenin, satılmanın,
özelleştirmenin önünü açacak bu Yasanın, Maden Yasasının
getirilmesinde Parlamentonun, bilhassa iktidar milletvekillerinin dikkatli
olmalarını rica ediyorum.
Bu önemli madenin yanı
sarı tabii ki daha birçok değerli madenlerimiz var. Mesela Kaz
Dağlarında maden çıkarılmasına karşı olmak
gibi bir platform oluşturdular, dikkatinizi çekmiştir. Ben
Balıkesir Milletvekiliyim. Kaz Dağı tabii kendi başına
zaten bir zenginlik, bir altın, ama bakıyorum bu maden
çıkmasın diye ortaya dökülenlere, hep Almanyayla ilintili,
bağıntılı insanlar. Rahmetli Hablemitoğlunu
öldürdüler, Ankaranın ortasında. Bir bilim adamı. Neden
öldürüldü? Altını Türkiyede çıkarmasını istemeyen
Alman vakıfları var. dedi. Alman vakıfları, bu
çıkarmaya alternatif olarak eylemler yapan gruplara, bakın şu
makbuzlarla para gönderiyor. dedi, dekontlarını gösterdi, ifşa
etti, deşifre etti. Alman İstihbarat Örgütünün destekleriyle
Türkiyede böyle bir kamuoyu oluşturdular ama basınımız bu
millî duyarlılıktan uzak, siyasimiz işe rant açısından
bakıyor, olan, ülkemizi gerçeklerden, gerçekleri görmekten milletimizi
kaçırmaya, bilim adamlarımızın, bu gerçeği millete
sunan bilim adamlarımızın ölümüne sebep olmuş oluyoruz. Bu
bakımdan, her konuda olduğu gibi bu konularda da mutlak surette
hepimizin duyarlı olması gerektiğine inanıyorum.
Mayınların
temizlenmesi konusunda bir yasa geldi buraya. O zaman ifade ettik Niçin adrese
dayalı bu yasa çıkartılıyor? İhale yapılsın
veyahut da Türk Silahlı Kuvvetleri bu mayınları döşedi,
döşeyenler çıkarsın.
Hayır dedi Hükûmet, Hayır dedi İktidar, Böyle
çıkacak. Çıktı; Allahtan o zaman Anayasa Mahkemesinden geri
döndü.
Şimdi, tabii ki büyük
bir kızgınlıkla Neden bunu oradan bozdular, değiştirdiler?
diye, o mayınlık arazinin altında ne var, merak ediyorum. Niçin
bu kadar üzerinde durdular, niçin bu kadar inadına, Türkiyede bir sürü
problem varken, işsizlik varken, çaresizlik varken, açlık varken
niçin bu kadar üzerine düşüldü de inatlaşıldı, muhalefetle
anlaşılmadı, uzlaşılmadı?
Araştırmalarımda
gördüğüm uranyumdan daha yüksek radyoaktiviteye sahip taridyum denilen
bir madenin o mayınlık arazinin altında olduğu, 1946
yılında bulunduğu, çok önemli olduğu için Amerika ve Rusya
arasında
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
AHMET DURAN BULUT (Devamla) -
o günün şartlarında bir krizin meydana gelmesi
karşısında arazinin üstünün mayınlandığı ve
bu madenin uyutulmaya terk edildiği şeklinde bir iddia var. Bunun da
araştırılmasını, bu gerçeğin de ortaya
çıkartılmasını, dünyada sadece o bölgede bulunan bu
zenginliğin
Şimdi duyuyorum, bugün
gazetelerde okuyorum, NATO tarafından bu mayınların temizlenmesi
konusunda Hükûmetin anlaşma yaptığını. Bu temizlenme
noktasında kaç yıl çalışılacak, o arazinin
temizlenmesinin kontrolü Türkiye tarafından mı yapılacak?
Bu kontrolün de
yapılarak buna meydan verilmemesi, o madenin üzerinde oynanan oyunlara
fırsat verilmemesi konusunda yüce heyetinizin dikkatini çekmek istiyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bulut.
(10/67) esas sayılı
önerge sahibi Zonguldak Milletvekili Sayın Ali Koçal. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ KOÇAL (Zonguldak)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Taşkömürü Kurumunun
sorunlarının tespit edilerek çözüm önerilerini belirlemek ve bu çözüm
önerilerine yönelik değerlendirmeler yapmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi
olarak talep ettiğimiz Meclis araştırması
açılması önergemiz madencilik sektörünün sorunlarının
araştırılması kapsamında
değerlendirilmiştir. Bu çerçevede kurulan Komisyonun raporunun
önergemizle ilgili bölümüne yönelik önerge sahipleri adına söz
almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
hepinizin bildiği gibi ülkemizin kalkınması, ulusumuzun refah ve
mutluluğu için ekonomik kalkınma ön koşuldur. Ekonomik
kalkınmamızı sağlayabilmemiz için de ülkemizin yer altı-yer
üstü zenginliklerini ekonomiye kazandırma mecburiyetimiz vardır.
Dolayısıyla, Türkiyemize baktığımızda üç
tarafı denizlerle çevrili yer altı-yer üstü zenginlikleri oldukça
fazla, hepimize yetebilecek oranda zenginliklerimiz vardır. Bu
zenginlikleri eğer ekonomiye kazandırabilir, onların üretimini
sağlayabilir ve böylece de işsizliği giderme adına
istihdamı sağlarsak ülkemizin refah ve mutluluğunu sağlama
noktasında önemli adımlar atmış oluruz ve de diğer ülkelerle,
rakip ülkelerle rekabet edebilecek noktaya gelebiliriz. Ama, tabii,
madenlerimizi, zenginliklerimizi yeterince değerlendiremediğimiz
hepimiz tarafından bilinmektedir. Sorunlar çözülmeye
çalışılmakta ama her geçen gün aslında sorunlar artarak
devam etmektedir. Çünkü sorunların tamamını çözme anlamında
meselelere yaklaşılmamaktadır. Bu anlayışla devam
edersek bu sorunlar da sürekli devam ediyor olacaktır.
Tabii, Komisyon
çalışmalarımız devam ederken -bu konuda bir örnek vermek
istiyorum- Maden Yasasının çıkartılmasıyla ilgili
çalışmalar başlatılmıştır daha Komisyonun yarısında.
Yani bu şu anlama gelmektedir -O zaman da bunu bu kürsüden dillendirdik ve
Komisyonda da gerekli uyarılarda bulunduk biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak- bir taraftan madencilik sektörünün sorunları ve bunların çözümleriyle
ilgili bir araştırma komisyonu çalışmaktayken diğer
tarafta siz oturuyorsunuz, bir Maden Yasası hazırlamaya
çalışıyorsunuz. Meclisin iradesiyle bir komisyon kurulmuş,
o komisyon sorunları tespit edecek, sorunlarla ilgili öneriler getirecek,
öneriler paketi hazırlayacak, ona göre de siz bir yasa
hazırlayacaksınız. Daha bu beklenmeden, ne yazık ki AKP
İktidarı tarafından Maden Yasası hazırlanmış
ve bu Maden Yasası da Meclisten geçirilmiştir, böylece Meclisin
iradesi de yok sayılmıştır.
Değerli arkadaşlar,
tabii, madenlerimizle ilgili, biliyorsunuz, bir Maden İşletmeleri
Genel Müdürlüğümüz vardır. Bu Maden İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün başında bulunan arkadaşımız ne
yazık ki maden mühendisi değildir, yani tarihinde ilk defa böyle bir
şey olmuştur! Normalde bu birimin başında yetkili, etkili
uzman; birikimli, donanımlı kişi maden mühendisi olması
gerekirken yahut da madenlerle ilgili bir donanımı olması
gerekirken ne yazık ki işletme mezunu bir arkadaşımız
Maden İşleri Genel Müdürlüğünün başındadır.
Yadsımıyorum, belki yetenekli bir arkadaşımızdır,
olabilir, bu görevi yapabilir ama bunun etik olmadığını
hepimizin bilmiş olması gerekiyor çünkü sıradan bir genel
müdürlük değildir bu. Dolayısıyla, oradaki arkadaşımızın
meslek grubundan geliyor olması mutlaka biraz daha işlerimizi kolaylaştıracaktır.
Maden İşleri Genel Müdürlüğünün
işleri oldukça yoğun, yani bu işlerin üstesinden gelemiyor.
Kuruluşu, yapımı ve iş bölümü sorunların üstesinden
gelebilecek nitelikleri haiz değil. İşleri yürütemiyorlar, hem
parasızlıktan hem de personel eksikliğinden Maden
İşleri Genel Müdürlüğü çok zor durumdadır. Buna
bağlı olarak, hatırlayacaksınız, geçtiğimiz
aylarda Edirne-Keşanda bir kaza meydana gelmişti. Oradaki kazayla
ilgili aslında Maden İşleri Genel Müdürlüğü bir rapor
hazırlamış ama rapor zamanında yerine
ulaştırılamadığı için oradaki kaza meydana
gelmiştir. Raporda maden ocağının kapatılması söz
konusuydu. Maden ocağının kapatılmaması sonucunda,
tabii, bir iş kazası meydana geldi ve böylece de orada 3 madenci
yurttaşımızın ölümüne neden olunmuştur.
Şu anda MİGEMde,
yani Maden İşleri Genel Müdürlüğünde 10 bine yakın evrak
vardır, ilgililere iletilmek üzere 10 bine yakın evrak vardır.
Bu evraklar ne yazık ki personel yetersizliği nedeniyle yerine
ulaştırılamıyor çünkü bunların içerisinde iş
güvenliği ve işçi sağlığıyla ilgili bir sürü
kararlar vardır, komisyon kararları vardır, önemli kararlar
vardır ama bu kararlar ne yazık ki ilgili yerlere iletilmiyor.
Maden
ocaklarımızdaki iş kazaları dikkat ederseniz giderek
artmaktadır, azalmamaktadır. Bunun nedeni de yeterli iş
güvenliğinin alınmamış olmasıdır. Yani bu konuda
AKP İktidarı ne yazık ki duyarsızdır, Bakanlık bu
konuda duyarsızdır. Her seferinde, çeşitli nedenlerle,
işte, Bu takip edilecektir, bakılacaktır,
değerlendirilecektir, soruşturulacaktır. gibi sözlerle bu
kazalar geçiştirilmektedir. Onun için Bakanlığın bu konuda
daha aktif olması gerekiyor. Bakanlığın sadece kendi
uzmanlarından, kendi çalıştırdığı
kişilerden değil, özellikle meslek kuruluşlarından,
odalardan gelen talepleri, muhalefetten gelen talepleri, diğer birimlerden
gelen talepleri de irdelemesi gerekiyor, o taleplerin neler olduğuna
bakması gerekiyor ama tabii, sivil toplum örgütlerinden de gelen taleplere
bakması lazım fakat ne yazık ki, Bakanlığın böyle
bir çalışmasının olmadığını görüyoruz.
Dolayısıyla Maden İşleri Genel Müdürlüğü yeniden
yapılandırılmalıdır diye düşünüyoruz. Bu, özenle,
dikkatle yeniden ele alınmalı ve yeniden bir düzenleme yapılmalı.
Hatta daha önce de bunu önerdik- bir madencilik bakanlığı
Türkiyemizde kaçınılmazdır diye düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
tabii, bizim verdiğimiz önerge Türkiye Taş Kömürüyle ilgili.
Zonguldaktaki Türkiye Taş Kömürünün sorunlarının tespiti ve o
sorunlara yönelik çözüm önerilerini oluşturmak amaçlı önerge verdik.
Zonguldakı hepiniz
biliyorsunuz. Geçtiğimiz 17 Mayısta Zonguldakta, 30 maden
şehidimizi, biliyorsunuz, burada sık sık konuştuk, orada 30
yurttaşımızı kaybettik. Bu 30
yurttaşımızı kaybettiğimizde, buradaki
konuşmalarımızda bir ihmalin söz konusu olduğu, biraz daha
bu konularda dikkatli olunması gerektiğini anlattık ama buna
rağmen Sayın Başbakan bunun bir ihmal
olmadığını, bunun bir kader olduğunu,
Zonguldakın kaderi olduğunu, Zonguldaklıların kaderi
olduğunu ve bu iş kolunda çalışanların kaderi
olduğunu ifade etti. Ama sonuçta elimize gelen raporlar, yani
uzmanların, gerek Çalışma Bakanlığının gerek
Enerji Bakanlığının gerekse mahkemelerin,
komisyonların hazırladıkları raporlarda, burada bir kaderin
söz konusu olmadığı, gerçekten çok büyük ihmaller sonucu bu
kazanın ortaya geldiği ifade edilmiştir.
Örneğin bunlardan bir
tanesini, isterseniz bir iki maddesini sizinle paylaşayım.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş
müfettişleri bir değerlendirme yapıyor bu konuda ve bu
değerlendirmenin sonucunda, yüzde 30 oranında ihmalin TTKnın
kendisinde olduğunu, yüzde 70 oranında ihmalin de yüklenici alt
firmanın, yani taşeron firmanın olduğunu söylüyor ve
birçok, işte, burada olumsuzluklar ortaya koyuyor. Bunları görmezden
gelmemiz mümkün değil, Bakanlığın mutlaka bunları çok
iyi değerlendirmesi gerekiyor. Ve orada çok ilginçtir değerli
arkadaşlar, 30 yurttaşımızı yitirdik grizu
patlaması sonucu. 30 yurttaşımızdan 28i
çıkartıldı, 2si hâlâ içeridedir. Yani 2
yurttaşımız, 2 madencimiz hâlâ ocağın içindedir, daha
çıkartılamamıştır. O gariban vatandaşlar orada
yatarken, orada dururken Bakanlığın rahat etmemesi gerekiyor, bu
ülkenin sorumluluğunu taşıyanların huzur içerisinde
olmaması gerekiyor. Yani bu ülke bu kadar âciz mi? Bu ülkenin
imkânları bu kadar dar mı, kısıtlı mı? Hâlâ siz 2
tane yurttaşımızın ocağın içerisinde
durmasından rahatsız olmuyor musunuz? Bu ailenin durumunun ne noktaya
geldiğinin farkında değil misiniz? Ama konuşurken mangalda
kül bırakmıyorsunuz, atıp tutuyorsunuz! Ekonomiyi böyle,
işte, ayağa kaldırdığınızı; işte,
kalkınmayı sağladığınızı; işte,
kişi başına düşen millî gelirin 10 milyon dolarlarda
olduğunu atıyorsunuz, tutuyorsunuz! İşte, teknolojiye...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
ALİ KOÇAL (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İşte, birçok
konularda kendi durumunuzu ortaya koyuyorsunuz ama 2 tane madencimiz
değerli arkadaşlar, orada hâlâ duruyor. Bu, AKP
İktidarının bir ayıbıdır, ülkemizin bir
ayıbıdır, bu sektörün bir ayıbıdır. Derhâl, bu
konuda neler yapılmıştır
Niye bugüne kadar, aradan
beş ay geçmiştir- beş aydan bu yana o insanlarımız
öldükleri yerde duruyorlar? Oradan onları alıp cenazelerini yapma,
defnetme ve de ailelerine teslim etme
imkânı bulunamadı.
Bir şey daha oldu o
grizu patlaması sonucu değerli arkadaşlar, paylaşmak
istiyorum sizinle: 28 yurttaşımızın cenazeleri birbirine
karıştırıldı, biliyor musunuz! Cenazeler, 28
yurttaşımız defnedildi ama daha sonradan 6 tanesi tekrar yer
altından çıkartıldı, DNA testi yapıldı.
Cenazelerin birbirine karıştırıldığı tespit
edildi ve tekrar ailelere ikinci bir acı yaşatıldı. Buna
kimsenin hakkı yoktur.
Sonuç olarak şunu
söylüyoruz: Zonguldak Türkiye Taşkömürüne ihtiyacımız
vardır...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
ALİ KOÇAL (Devamla)
İzin verirseniz bitiriyorum.
BAŞKAN On bir dakika
oldu. Çok sağ olun.
ALİ KOÇAL (Devamla)
Peki, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN (10/75) esas
sayılı önerge sahibi Muğla Milletvekili Sayın Metin Ergun.
Buyurun Sayın Ergun.
(MHP sıralarından alkışlar)
METİN ERGUN (Muğla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben genel olarak madencilik sektöründen ziyade
mermer sektörü üzerinde durmaya çalışacağım çünkü mermer
sektörü benim ilimde oldukça önemli bir sektör, oldukça büyük istihdam
sağlayan bir sektör. Türkiye mermerciliğinin yüzde 40ı
Muğlada yapılıyor. Bu yüzden daha ziyade mermer sektörü
üzerinde durmaya gayret sarf edeceğim.
İlim adamları, ilmî
olarak mermeri, kalker ve dolomit kalkerlerinin fay
kırıklarından ısınarak çıkan su ile fay
hareketlerinin yarattığı basınç altında
değişime uğrayarak kristalleşmesi sonucu oluşmuş
metamorfik bir kayaç olarak tanımlayabilmektedirler. Yani mermerlerin
oluşumunda fay kırıkları oldukça önemli.
Ülkemiz baştan sona fay
kırıklarıyla dolu olan bir ülke. Bu yüzden Türkiye devletinin,
Türkiye coğrafyasının yüzde 95i deprem bölgesidir. Bu bizler
için bir külfettir. Deprem bölgesi olması bir külfettir fakat biz
inançlı insanlarız. İnancımız gereği Cenabı
Allahın verdiği külfetin karşılığında bir
nimet de verdiğine inanan insanlarız. Fayların
oluşturduğu deprem ülkemiz için nasıl büyük bir külfet ise ve
biz bu külfeti en ağır şekilde yaşıyor ve bedel ödüyor
isek, yine fay hareketleri neticesinde oluşan doğal taş, mermer
ve termal enerji de Cenabı Allahın bize sunduğu nimettir. Ne
yazık ki bu nimeti tam olarak yeterince değerlendiremiyoruz.
1985 yılında
mermerin Maden Kanunu kapsamına alınmasıyla birlikte bu sektörde
beklenilen güven ortamı yatırımcı için
sağlanmıştır. Bu tarihten sonra inşaat sektörünün
canlanması ve iç talebin artmasıyla birlikte doğal taş ve
mermer üretimi ve kullanımı hız kazanmıştır.
Bundan sonra özellikle büyük firmaların yapmış oldukları
yatırımlarla işletmecilikte büyük boyutlu üretim sağlayan
modern ekipmanların kullanımına geçilmiş, böylelikle mermer
üretim miktarı ülkemizde artmıştır.
Ülkemiz mermer
çeşitliliği bakımından 290 çeşit ile dünya
ortalamasında ilk sıradadır. Ne yazık ki ticari anlamda
sürekliliğini kanıtlamış olan bunların içerisinde
sadece 80in üzerinde değişik yapıda ve 120 değişik
renk ve desende rezerv bulunmaktadır.
Mermer sektörünün ülkemizde,
yaklaşık olarak, gelişmiş teknolojiyle işletilmesi
yirmi-yirmi beş yıllık bir geçmişe sahiptir. Yakın
zamana kadar mermer sektöründe kullanılan makineler ve bu makinelerde
kullanılan tüketim malzemelerinin tamamı Avrupadan ithal ediliyordu.
Fakat son on beş yılda, özellikle 1985 yılından itibaren
mermer sektöründeki ekipmanlarda da ciddi bir yerli üretim söz konusudur. Son
on beş yıldan bu yana ülkemizde, özellikle de Ege Bölgemizde çok
değerli mermer üretilmekte ve yurt dışına da ihraç
edilmektedir. Mermer, hem yapı malzemesi hem de süsleme ve dekorasyon
amacıyla birçok alanda kullanılan değerli taşlardan
biridir.
Dünyada son yıllarda
mermerlerin aranması ve çıkarılmasında büyük teknolojik
gelişmeler olmuş, ülkemizde de başta Ege Bölgemiz olmak üzere
birçok ilimizde mermer ocakları ve mermer ocaklarının bulunduğu
yerlerde de mermer fabrikaları kurulmuştur. Her geçen gün daha da
gelişen mermer sektörümüzde ise Muğla önemli bir merkez durumuna
gelmiştir. Az önce ifade ettim, ülkemizde tespit edilen rezervlerin yüzde
40ı Muğladadır. Fakat burada bir hususu belirtmek istiyorum.
2002 yılında Muğlada mermer sektöründe 13 bin kişi
istihdam edilir iken, bu istihdam günümüzde 6 bine düşmüştür.
Dünya mermer rezervlerinin
yaklaşık yüzde 40ına sahip olan ülkemiz, 1980 yılından sonra ihracata dayalı
büyüme modelini seçtikten sonra başta ABD, Çin, İngiltere,
İspanya ve İtalya gibi ülkeler olmak üzere dünyanın dört bir
yanına mermer ve doğal taş ihraç etmeye
başlamıştır. Mermer sektörü, ülkemizin lokomotif
sektörlerinden olan otomotiv ve tekstil sektöründen sonra dış ticaret
bakımından istihdam ve katma değer yaratan sektör
durumundadır. İstihdam ve katma değer yaratan, buna
karşılık dışa bağımlı olmayan, yüzde
yüz yerli, ara ve yatırım malı ithalatına gerek bulunmayan
mermer sektörümüzü, çok kısa zamanda, geldiği noktadan daha da
ileriye taşımak azminde olan mermercilerin önündeki engellerin bir an
önce kaldırılmasını beklemekteyiz.
Türkiye mermerciliğinin
daha da gelişmesi için önündeki sorunların çözülmesi gerekir.
Sektörün başlıca sorunlarını şu şekilde ifade
edebiliriz:
Mermercilik sektörü, sektörün
dünyadaki rakipleriyle mukayese edilince, işçi girdileri üzerindeki yüksek
sosyal sigorta vergilerinin 5 veya 10 kat fazla olması, motorin ve enerji
üzerindeki yüksek ÖTV ve benzeri yüksek girdilerden dolayı rakipleriyle
rekabet edemez duruma gelmiştir. Özellikle işçilik ve akaryakıt,
sektör açısından ciddi girdi maliyetleri oluşturmaktadır.
Bu maliyetlerin dünyada rekabet ettiğimiz ülkelerle en az aynı
seviyeye indirilmesi, düşürülmesi ve ÖTV oranlarının
düşürülmesi gerekmektedir.
Sektörde motorin ve enerji
ciddi girdi maliyetlerini oluşturmaktadır. Dolaylı vergiler
toplam maliyetin içinde yüzde 63'lük bir paya sahiptir. Bu enerji maliyetiyle
sektörün dünyada rekabet etmesi mümkün değildir. Enerji ve motorin girdi
fiyatlarındaki ÖTV oranlarının düşürülmesi sektörün önünü
açacaktır.
Doğal taş ve mermer
ocak ve fabrikalarını başka bir ile taşıma imkânı
bulunmadığı için, mermerler çıkarıldığı
yerde işlenmek durumundadır. Bu nedenle, bölgesel teşvik
değil sektörel teşvik desteklenmelidir. Bu hususun acilen
uygulanması gerekmektedir. Bölgesel teşvik firmalar arasında da
haksız rekabete sebep olmaktadır.
Akaryakıt
fiyatlarının yüksek olması nedeniyle, kara yolu
taşımacılığından daha ucuz maliyetli olan demir
yolu taşımacılığına önem verilmelidir. Petrole
bağımlı kara yolu taşımacılığından
daha pahalı konumda olan demir yolu taşıma ücretleri makul
seviyelere indirilmelidir. Bu durum kara yollarını da
rahatlatacaktır.
Ocaktan demir yoluna
taşıma sırasında tonaj fazlalığı nedeniyle
kesilen trafik cezaları, mermer ocak sahibini işten
bıktırır hâle getirmiştir. Unutmamak gerekir ki mermer
bloku ne kadar büyük olursa mermerin kalitesi de o kadar yüksek
olmaktadır. Ancak ne var ki, tonaj uygulamasından dolayı bloklar
parçalanmak zorunda kalınmaktadır. Bu da kalite kaybına sebep
olmaktadır. Bundan dolayı mermer bloklarının
taşınmasında yaşanan sıkıntıların
çözülmesiyle sektörün bu konuda önü açılacaktır.
Çin malları her sektöre
girdiği gibi mermercilik sektörüne de ne yazık ki girmiştir.
Ucuz olması nedeniyle kalite şartları aranmadan Çin granitine
rağbet artmış, hatta öyle bir hâl almıştır ki -bu
durumda- kalitesi yüksek mermerlerimiz bir tarafa itilmiş, kalitesiz Çin
malı mermerler kamu kurum ve kuruluşlarımızda dahi
kullanılmaya başlanmıştır. Mermerciliğimizin
gelişimini engelleyen bu ithalatın kısıtlanması
gerekmektedir. Bu durum sektörü rahatlatmanın ötesinde ülke ekonomisi
açısından da önemli bir kazanç getirecektir.
Ayrıca, bu ucuz
granitlerin insan sağlığını tehdit eden boyutunun
olduğu sektör temsilcileri ve uzmanlar tarafından sürekli gündeme
getirilmektedir.
Sonuç olarak, yukarıda
belirttiğim sorunları en aza indirgediğimiz takdirde, sahip
olduğu mermer renk ve desendeki birçok ürününün dünyada tutulması
dolayısıyla, engeller kalktığında ülkemiz dünyadaki
mermer üretiminde birinci sıraya taşınabilecek önemli bir merkez
olacaktır diyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ergun.
(10/193) esas no.lu önerge
sahibi İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam.
Buyurun Sayın Susam.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Madencilik Araştırma Komisyonunun hazırlamış
olduğu rapor ve bu konuda verilmiş önergelerle ilgili
görüşlerimizi belirtmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bir teşekkürü
yapmak gerekiyor, Araştırma Komisyonu titiz bir
çalışmayı gerçekleştirmiştir. Ülkemizin çok önemli
yerlerine, bölgelerine bizzat giderek, bu yerlerde maden işletmelerini,
ocakları ve firma yetkililerini bizzat ziyaret ederek, konuyla ilgili
objektif bir çalışma yapmaya gayret sarf eden ve bu konuda
hazırladıkları raporu bizlere bir kitap hâlinde sunarak bu
noktada, Meclisi bilgilendirme noktasında Araştırma Komisyonunun
üzerine düşen çalışmayı yapmış olmasından
dolayı Komisyonu tebrik ediyorum.
Şu ana kadar kitabı
ayrıntılı bir şekilde inceleme fırsatımız
olmadı; bize pazartesi günü kitap geldi, ancak kısa bir sürede
kitaptaki bazı ana başlıkları ve çalışmaları
gördüm. Ama çalışma aşamalarını takip etmiş biri
olarak, bu süreç içerisinde onlarla ilgili çalışmaları takip
etmiş biri olarak ve en önemlisi son çıkardığımız
Maden Kanunu sırasında bu çalışmalarla paralellik kurarak,
oralarda aldığımız bilgiler doğrultusunda bu
Komisyonun çalışmalarının önemi bizim için çok ön
plandaydı. Hatta madencilikle ilgili kanunun çıkarılmasında
Sayın Bakana ve değerli Komisyon üyelerine şunu önermiştik:
Alelacele bu Maden Kanununu çıkarmayalım. Meclis
Araştırma Komisyonu yapmış olduğu
çalışmaları kitap hâline getiriyor. Bu çerçeve içerisinde
değerlendirerek Kanuna bu çerçeve içerisinde daha geniş
kapsamlı bakalım, o günkü Kanunu yatırımcıların
istediği ruhsatlandırma sürecindeki
sıkıntılarını giderecek sınırlı
sayıdaki maddeyle sınırlı tutalım ve o maddeler
üzerinde hızla kanunu çıkarıp bu anlamıyla, Komisyon
çalışmalarının bilgisi ışığında
daha kapsamlı bir madencilik kanunu çıkarmaya ihtiyacımız
var.
Bunu söylememizin
altında yatan neden şuydu: Madencilik sektörü ülkemiz
açısından çok önemli bir sektör. Gerçekten, ülkemizde yapılan
ihracat ve ihracat kalemlerindeki rakamları bir incelediğinizde,
ihracattaki ilk üç kalemdeki rakamlar, toplam ihracatımızın
içerisinde yüzde 70lere yaklaşıyor. Ama otomobil, elektronik,
tekstil ve demir mamulleriyle ilgili bu kalemleri incelediğinizde,
ithalatla ihracat arasındaki girdi açısından ülkemiz ciddi bir
sorunu da beraberinde taşıyor. Ama madencilik sektörü bugün
geldiği 3 milyar dolarlık ihracat rakamıyla kesinlikle yüzde yüz
Türk malı ve katma değer üreten bir alan ama aynı zamanda ciddi
bir sektör yaratan bir konu. Bugün madencilik de artık yeni bir sektör
olmuş ve sektör makine, teçhizat ekipman ve ARGE
çalışmalarıyla ülkede bu ihracatı desteklemeye yönelik
diğer sektörlerle ciddi bir noktaya gelmiştir ve Türkiyenin
özellikle doğal taş, ihracat yaptığı toplam rakam
içerisinde yüzde 50ye varan doğal taş ve mermer noktasında
yaptığı bu ihracatta ciddi bir şekilde rezervi
bulunmaktadır. Dünya rezervinin yaklaşık yüzde 40ının
ülkemizde bulunduğu noktasında iddialar ve tespitler var. Böyle bir
konunun ciddi bir şekilde desteklenmesi, hem makine, teçhizat ve
ekipmanları ile hem de katma değeri yüksek, işletilmiş ürün
olarak ihraç maddesi hâline gelmesi noktasında üzerinde ciddi
durulması ve teşvikler verilmesi gereken bir sektör hâline
gelmiştir.
Bakınız, bugün bir
arkadaşımızın ricası, İZFAŞın
İzmirde düzenlediği fuarda mermerlerini teşhir etmek için fuar
alanı bulamaz noktadadır. Yani Türkiye, mermercilik konusundaki
geldiği nokta itibarıyla dünyanın ikinci büyük mermercilik
fuarını düzenleyen ülke olmuştur. Dünyanın her yerinden
insanlar bu fuarı ziyaret etmekte, İzmir fuar alanı yetmemekte,
İzmir Büyükşehir Belediyesi yeni bir fuar alanını,
hızla istimlaklerini bitirip yaparak madencilik alanında, özellikle
mermercilikte dünyanın birinci fuarı olmak için yeni alanlar yapma
noktasındadır. Böyle iddialı olduğumuz bir sektör konusunda
yapmamız gereken çok ciddi katkılara ihtiyaç var; bu anlamıyla
mevcut yapıdaki düzensizlikleri gidermemiz lazım. Bir kere,
madencilikle uğraşan arkadaşlarımızın bölgesel
teşviklerden çeşitli şikâyetleri var. Bölgesel teşvikler,
aynı mermer konusunda yüzde 20ye varan fiyat farklılıkları
yaratmakta. Diyelim Muğlada mermer üreten, Burdurda mermer üreten
Diyarbakırda mermer üretenle kıyaslandığında,
bölgelerin farklılığından dolayı -birinin üçüncü
bölge, birinin birinci bölge, ikinci bölge olması- teşviklerdeki bu
adaletsizlik nedeniyle imalatta, daha üretim aşamasında ciddi bir
farklılaşma yaratıyor, bu farklılaşmayı ortadan
kaldırmamız lazım. Bu, sektörün kendi içinde haksız bir
rekabeti barındırmakta ve bu yanlış bir noktadır.
İkinci konu: Tonaj ve
taşımacılık konusunda
karşılaştıkları ciddi sorunlar vardır. Bu
sorunların başında, yükledikleri kamyonların trafik
denetiminde durdurulup tonajda fazla yükledi diye ceza verilmesi; aynı
zamanda, bu işi yapabilmek için, yüksek
taşımacılığın yapılması için yeteri
kadar demir yolu ağı olmaması; limanların mermer
bölgelerinde yeterli kapasiteye ve verime ulaşmamış olması
Bu sektördeki taşımacılık anlamında, limanların
yetersizliği, demir yollarının yetersizliği anlamında
çok önemli sıkıntıları da içinde getirmektedir.
Enerji, aynı
şekilde, dünyanın en pahalı enerjilerinden bir tanesi. Bu
anlamıyla, enerjinin bu sektörün gelişmesindeki, rekabet edebilir
noktaya gelmesindeki önemini dikkate alarak bu tür teşviklerin yapılması
bizim görevimizdir.
Yani Araştırma
Komisyonunun yapmış olduğu çalışmalardan çıkan
sonuçlar içerisinde bunlar gibi, burada zaman yetersizliği nedeniyle
sayamayacağım daha onlarca şey var. Bunların Maden Kanunu içerisinde
yeniden bir teşvik noktasında değerlendirmeye tabi
tutulması gerekiyordu. Bizim çıkardığımız Maden
Kanununda belirli teşvikler gelmiş olmasına rağmen bu
teşvikler yetersiz, güncel bir değerlendirme içinde eksik kalan teşvikler
noktasındadır.
Değerli
arkadaşlarım, bu açıdan da bakıldığında,
Türkiye, bu sektörü ciddiye almalı, madencilik sektörüyle ilgili olarak
yapması gerekenler noktasında çok önemli teşvikleri bu alana
yatırmalıdır. Bunları yaparken bizim Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bakış açımız da bu
kaynaklarımızı hem çıkarmak hem katma değeri yüksek
ürünler olarak ihracatını teşvik etmek hem makine, ekipman
konusunda ülkemizi iddialı hâle getirip bunların makine ve
ekipmanının uluslararası satımını yapabilecek
noktaya gelmek hem de çevreye ve doğaya en az zarar vererek bu madencilik
sektörünü yaşatabilmenin altyapısını oluşturmaktan
geçmektedir. Çünkü biliyoruz ki bu konuda ayrım, Türkiyede hem
madenciliğin değerlendirilmesi, en üst düzeye
çıkartılması hem doğanın, çevrenin ve bu paralelde
madenciliğin gelişmesine katkı koyabilecek bir bakış
açısının da bizim yasalarımıza yansıması
gereğini ortaya koymaktadır. Bu anlamıyla biz bütün bu
çalışmalarda ortak bir bakış açısını
yakalamak, bir tarihsel yaklaşım ve tarihsel bakış
açısını görmek istiyoruz.
Burada bir noktanın
altını çizmek istiyorum: Çok tartışılan Allianoi
konusunda, Bergama konusunda da -bu ayrımı gözetmek için örneği
veriyorum- bir Sayın Bakanımız
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, lütfen tamamlayın.
MEHMET ALİ SUSAM
(Devamla)
Çevre Bakanı, bir sanatçının bu konudaki
duyarlılığını
Bıraksın, herkes işine baksın. Ben şarkı
mı söylüyorum! Sanatçılar ne karışıyor bu noktada?
diyerek bir açıklama yaptı. Sanatçılar, işimize
geldiğinde görüşlerine başvurulabilecek şeyler
değildir. Başka açılımlarda sanatçıları
dinliyorsak başka konularda da dinleyeceğiz. Onların tepkileri
doğrudur, haklıdır, haksızdır ama demokratik çerçeve
içerisinde sanatçıların özgür iradeleriyle bu toplumda
görüşlerini belirtme hakları olduğunu da hiç
unutmayacağız ve bu çerçeve içerisinde bakacağız.
Biz, bu çerçeve içerisinde,
özetle söylersek, madenciliğin bu ülke için gerekliliğine
inanmış, onun daha iyi noktaya taşınması için her
türlü teşviki, desteği vermeye hazır, doğaya ve çevreye
saygılı bir madencilik politikasını hayata geçiren bir
anlayışla, bu araştırma komisyonunda ve bu
çalışmalarda her türlü desteği vermeye hazırız.
Bu duygularla hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Susam.
(10/208) esas numaralı
önerge sahibi Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Durdu Özbolat
Yok.
(10/216) esas numaralı
önerge sahibi Muğla Milletvekili Sayın Fevzi Topuz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FEVZİ TOPUZ (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23üncü Dönem
Beşinci Yasama Yılının başlaması nedeniyle tüm
arkadaşlara başarılar diliyorum. Burada, halkımızın
sorunlarını çözecek yasaları hep birlikte çıkarmak
dileğiyle, hepinize saygılar sunarım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; madencilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun raporu
üzerinde söz aldı. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Taş ocaklarının
çevreye verdiği zararlardan dolayı 11 Haziran 2008 tarihinde
vermiş olduğumuz araştırma önergesi madencilik sektörü
hakkında verilen diğer araştırma önergeleriyle
birleştirilerek araştırma komisyonu oluşturulmuş ve
çalışmalarını tamamlayıp raporu hazırlanmıştır.
Yapılan çalışmada taş ocaklarının yer seçimi ile
kuralsız ve denetimsiz işletilmesinin ortaya
çıkardığı zararların araştırılması
ve değerlendirilip raporlaştırılması gerekirdi. Bu
çalışmada maalesef iddialarımız ortada
kalmıştır. Kısaca, araştırma önergemiz
incelenmemiştir. Başta Muğla olmak üzere ülkemizin her
bölgesindeki su kaynaklarımız, tarım alanlarımız,
ormanlarımız, yerleşim alanlarımız, turizm
alanlarımız, tarihî ve kültürel alanlarımız taş
ocaklarının işletilmesinden dolayı zarar görmeye devam
etmektedir. Böylece su kaynakları, orman ve ağaçlandırma
alanları, özel çevre koruma bölgeleri, tarım ve mera alanları,
sit alanları, turizm gelişim ve koruma bölgeleri, millî parklar dâhil
olmak üzere tüm coğrafya diğer tüm madencilik faaliyetleriyle
birlikte taş ocaklarına da açılmıştır. 2009
yılında Anayasa Mahkemesinin ve Danıştayın kararı ile Çevresel Etki
Değerlendirmesi Yönetmeliğine göre değerlendirilme
zorunluluğunun ortaya çıkmış olması bizim vermiş
olduğumuz Meclis araştırması açılmasındaki
haklı taleplerimiz bir anlamda onaylanmıştır. Bu noktada
sorunlar tam olarak çözülmemiş olup işletilmekte olan alanlarda ÇED
raporu istenmemektedir, doğaya ve insana verilen zararlar devam
etmektedir. Verilen zararların tespit edilmesi gerekirdi. Keşke
Komisyon, görevini tam olarak yapabilseydi biz de buradan teşekkür
edebilseydik.
Değerli
arkadaşlarım, biz, Araştırma Komisyonunda taş
ocağı ruhsatı verilen yerlerin nasıl ve kimler
tarafından belirlendiğini, söz konusu alanların yer seçiminde
hangi ölçütlerin esas alındığını bilmek
istemiştik. Ruhsatlar verilirken o bölgenin gerçeklerine göre değil
AKPye yandaş olan şirketlerin isteklerine göre biçimlendiğinin
araştırılıp bulunmasını talep etmiştik. Son
beş yılda taş ocaklarının ne kadar bir orman
alanında kaç adet ağacın yok olmasına neden olduğunun
bilinmesini istemiştik. Taş ocağı ruhsatı verilirken
alınan ağaçlandırma bedellerinin ve tazminatlarının
bölgenin yeniden ormanlaştırma çabalarında kullanılıp
kullanılmadığını, kullanılmış ise bu
ocakların hangi ruhsatlı alanlarda olduğunu ve hangi illerimizde
bulunduğunu öğrenmek istemiştik. Doğrudan çevrenin
bozulmasına ve dolaylı olarak insan yaşamına olumsuz etki
yapacağı gerekçesiyle çalışmaları mahkeme
kararlarıyla durdurulan taş ocaklarının sayısını,
mahkeme kararlarının kaç adedinin uygulandığını,
uygulanmayan mahkeme kararlarının uygulanmama nedenlerini
öğrenmek istemiştik. Ruhsatsız çalışan veya izinli
alanların dışına taşan, orman arazisinde ağaç
kestikleri tespit edilen taş ocaklarının varlığını
ve ruhsatsız taş ocaklarının sayılarını, bu
ocakların hangi bölgelerde bulunduklarını bilmek
istemiştik. 14/12/2007 tarihli Madencilik Faaliyetleri ile Bozulan
Arazilerin Doğaya Yeniden Kazandırılması
Yönetmeliğinin yürürlük öncesi ve sonrası kaç taş ocağı
sahasının rehabilite edildiğini öğrenmek istemiştik.
Değerli milletvekilleri,
yoğunluğu kendi bölgemde olmak üzere zarar gören ve
araştırılmasını istediğimiz alanlardan birkaç
örnek vermek istiyorum.
Muğla-Bodrum-Milas kara
yolunun 13üncü kilometresinde, denize sıfır noktada, turistik
tesislerin yanında, ÇED belgesi aranmaksızın, taş
ocağı işletilmek üzere 50 dönüm orman arazisinin tahsis
edildiğini biliyoruz. Çevreye ve doğaya vermiş olduğu
zararlar neden araştırılmamıştır?
Muğlanın Ortaca
ilçesine bağlı Okçular köyü yakınlarında özel çevre koruma
bölgesi sınırları içerisinde kalan, doğa yürüyüşü ve
ekolojik turların düzenlendiği Kocadere Vadisindeki 142 dönümlük
Kapız bölgesine taş ocağı izninin verilmesi normal bir olay
olarak görülemez.
İzmirin Menderes ilçesi
Özdere beldesine bağlı Ahmetli köyü sınırları içindeki
üç bin yıllık Klaros Apollon Tapınağının
yanı başında taş ocağı açılmasına izin
verilmiştir. Tarihî eserlerimizin korunması neden
araştırmaya gerek görülmedi, bilmek istiyoruz.
Yine, Bodrum ilçe
sınırları içerisinde ruhsatsız olarak
çalıştırılan taş ocaklarının bilinmesine
neden karşı çıkılıyor?
Yine, Bakanlar Kurulu
kararı ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edilen
Aydın ili Didim ilçesinde deniz manzaralı ormanlık alanda,
denize 700 metre mesafede taş ocağı ruhsatı niçin
verilmiştir?
Yine, Muğla ili Milas
ilçesi Yaşyer köyüne 300 metre mesafedeki işletilen taş
ocağının, patlatılan dinamitlerin evlere ve hayvanlara ve
taş ocağından çıkan tozların ise zeytin ağaçlarına
zarar vermesi yaşanan olumsuzluklardan sadece birkaç tanesidir. Neden
incelenmediğini merak etmekteyiz.
Değerli milletvekilleri,
sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da en önemli turizm merkezlerinden
biri olan Marmarisin toplam 878 kilometrekare olan yüz ölçümünün yüzde 48ine
denk gelen 451 kilometrekaresinde maden aranması planı
yapılabilmektedir. Gökova Körfezinin güneyinden başlamak üzere
Marmarisin büyük bir tehlike altında olduğu görülmektedir. Manganez
ve krom madenleri için verilen arama ruhsatları bir turizm ve
arıcılık kenti olan Marmarisin sonunu getirebilecektir.
Değerli milletvekilleri,
ormanlık alanlarımız çok zarar görmektedir. Ayrıca, turizm
alanları, tarım alanları ile yerleşim alanlarındaki
konutlar, okullar, sağlık tesisleri ve bunlara benzer yerler de
olumsuz etkilenmektedir. Eğer taş ocakları yaşam
alanının yakınında ise çevre sağlığı
açısından risk artmaktadır. Patlatmalar nedeniyle, ocak
yakınlarında yaşayan kişiler sürekli deprem korkusu
yaşamaktadırlar. Toz ciddi bir problem olarak ortaya çıkmakta
olup bölgede astım ve akciğerle ilgili hastalıklarda
artışa neden olmaktadır. Toz aynı zamanda tarımı
ve tarımsal verimi de etkiliyor, arıcılığı da
öldürüyor.
Değerli milletvekilleri,
bir proje değerlendirilirken çevreye vereceği sürekli ve geçici
etkilerini, sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini de içine
alacak şekilde analiz yapılması gerekmektedir. Planlanan
faaliyetin yol açabileceği bütün olumsuzluk ve zararların önceden
tespit edilip gerekli tedbirlerin alınması zorunluluk olmalıdır.
Bilindiği üzere, her
olayın geri planına bakmakta yarar vardır. Biliyorsunuz, Dünya
Bankası ve IMF madencilik sektörüne de el atmıştı. Dünya
Bankası ve ilişkili kurumların yönlendirmesiyle son on beş
yılda yüzün üzerindeki ülkede maden yasası değiştirildi,
bizde de bir gecede değiştirildi.
Değerli milletvekilleri,
taş ocağı ihtiyacında, her bölgede ve havzada, her ilde
hazırlanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni imar planı
hazırlanırken bir ilde ya da illerde kısa, orta ve uzun vadede
olmak üzere ne kadar konut ve yapının olacağının, ne
kadar ve ne tür yapı gereçlerine ihtiyaç olacağının
öngörülmesi, hesaplamasının ve planlamasının düzgün
yapılması gerekmektedir. Yine bu planlar hazırlanırken o il
veya il grubunun jeolojisinin, ham madde kaynaklarının ve bu arada
yapı taşı ve agrega kaynaklarının da incelenip
haritalanması gerekmektedir. Bu durumda 1/100.000 ölçekli çevre düzeni
planları, taş ocaklarıyla ilgili kaynak alanları ve üretim
planları ve programları daha ayrıntılı olarak
planlanmalıdır. Bu planlama ile birlikte denetim ve kontrol kamu
eliyle yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
taş ocağı bölgesi ilan edilen alanların etrafında
koruma alanları oluşturulmalıdır. Buralarda kaçak
yerleşime meydan verilmemelidir. Bu şekilde daha planlı kaynak
kullanımı ve daha planlı bir çevre
yaratılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
FEVZİ TOPUZ (Devamla)
Sağ olun, teşekkürler Sayın Başkan.
Taş
ocaklarının çevreye etkisini en aza indirgemek için, taş
ocağı kaynakları, ihtiyacımız tespit edilmelidir.
Dolayısıyla, tespit edilen bu verilerle ÇED kapsamına
girmiş, kontrollü ve denetim altına alınan sahalar ortaya çıkarılmalı
ve bu kapsamda taş ocağı ruhsatları verilmeliydi. Bu noktada
taş ocaklarının kuralsız ve denetimsiz işletilmesinin
verdiği zararların araştırılması bir
zorunluluktu. Hiç olmazsa sorunları net olarak tespit eder, çözüm için
uğraş verirdik.
Bu çalışmalar
yapılmadığından dolayı, bu Komisyonun tekrar -bu
yapılmayan, incelenmeyen araştırma önerisinin-
çalışmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Topuz.
(10/141) esas numaralı
önerge sahibi Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de öncelikle
23üncü Dönem Beşinci Yasama Yılının Meclisimize ve
ülkemize hayırlara vesile getiren bir yıl olmasını diliyor,
hepinizi grubum ve şahsım adına saygılarımla
selamlıyorum.
Toplam 21 adet Meclis
araştırması açılması amacıyla değişik
tarihlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
iletilmiş önergelerin birlikte değerlendirilmesi amacıyla
Meclisimizde kurulan Meclis araştırması komisyon raporunun içerisindeki
adımın da yer aldığı önergelerden birisi hakkında
söz almış bulunmaktayım. Toplam 754 sayfadan oluşan Meclis
araştırması komisyon raporunun maalesef sadece önergelerin yer
aldığı bölümler içerisinde 30uncu ve 31inci sayfada Meclis
araştırma önergemizin yer aldığı ve bununla ilgili de
Kütahyada yapılan gezilerin yer aldığı 72nci sayfada yer
alan bilgiler dışında bu toplam 754 sayfa içerisinde Kütahya
ilinde SLİ ve GLİ işletmelerinde yaşanan sorunların
araştırılarak çözüm önerilerinin getirilmesi amacıyla
vermiş olduğum önerge hakkında hiçbir bilginin yer
almamış olmasından üzüntü duyduğumu da konuşmamın
başında ifade etmek istiyorum.
Diğer taraftan,
madencilik sektörünün sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili böyle bir komisyon raporunun
görüşülmesi sırasında Sayın Bakanın bakanlık
koltuğunda oturuyor olmasından ayrıca memnuniyet duyduğumu
ifade etmek istiyorum çünkü daha önceki birçok konuda, enerji ve madenle ilgili
konuda Sayın Bakanı aramızda görememiştik ama şu anda
aramızda bulunuyor olması hakikaten önemli bir olaydır diyorum,
kendisine teşekkür ediyorum.
Ayrıca, gerek komisyon
raporunun hazırlanmasında gerekse bu komisyon raporuna her türlü
bilgi ve belgenin ulaştırılmasında emeği geçen herkese
ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum çünkü önemli bir bilgi
birikiminin yer aldığı rapor olarak değerlendiriyorum her
ne kadar benim önergemle ilgili bir işlem yapılmamış olsa
da.
Peki, söz konusu önerge hangi
amaçla verilmişti, bu konuyla ilgili Komisyon niçin bir çalışma
yapamadı ve komisyon raporunda bu konularla ilgili neden hiçbir bilgi yer
almamaktadır? Bu konularla ilgili sizleri daha önce değişik
vesilelerle bilgilendirmiş olmakla beraber özet olarak tekrar
bilgilendirmek istiyorum.
Önerge Kütahya SLİ ve
GLİde yaşanan bazı olumsuzlukların araştırılması
ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna mensup toplam 24 adet milletvekilinin imzasıyla
verilmişti. Diğer önergeler gibi bu Komisyonun çalışma
alanına bu söz konusu önerge de dâhil edildi. Bu önergede iki temel konu
vardı. Birisinde SLİde zaman zaman yapılan personel
alımı sınavlarında usulsüzlüklerin
yaşandığı iddiasıyla bize gelen bilgi ve belgelere
dayalı olarak bir bölüm vardı. İkinci bölümde de GLİ yani
Garp Linyit İşletmeleri bünyesinde 2005 yılında kömür
yolsuzluğu olarak basına da yansımış ve çok ciddi
iddiaların yer aldığı, dolayısıyla orada
çalışan üst düzey görevlilerin de adının karıştığı
böyle bir olaya karşın, Bakanlık müfettişlerinin raporu,
Tavşanlı Asliye Ceza Mahkemesinin kararına rağmen, 2005
yılından bu yana beş yıldır bu yolsuzlukta ve
usulsüzlükte adı geçen idarecilerin hâlen görevlerine devam ediyor
olması nedeniyle bu kurumda yaşanan bu çok ciddi olumsuzlukların
araştırılması ve buna göre bir tedbirin geliştirilmesi
gerektiği inancından yola çıkarak bu önergeler
hazırlanmış ama maalesef her iki konuda da Türkiye'nin ve
ilimizin çok önemli iki kurumunu derinden sarsan ciddi iddialarla ilgili yine
Komisyonumuzun Meclis bünyesinde yaptığı bir çalışma
toplantısına bizzat katılarak 10 Mart 2010 tarihli
çalışma toplantısında bu konuyu kendilerine, Komisyon
Başkanına iletmişim ve aynı gün, 14 Mart 2010 tarihinde
Komisyonun yapacağı Kütahya gezisine, söz konusu Seyitömer Linyitleri
İşletmesi ve Garp Linyitleri İşletmesinin de program dâhiline
alınması amacıyla kendilerine bir program taslağı da
önererek yazılı olarak müracaat etmeme rağmen maalesef
(GLİ) Garp Linyitleri İşletmesine Komisyonumuz
uğramamış ve bu önergenin gereği olarak bir
çalışma yapamamıştır, yapmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Bakana birkaç kez bu konularda önergeyle de sorunu iletmeme
rağmen, maalesef, aldığım cevapların hiçbirisi
inandırıcı ve tatmin edici olmamıştır. Size
sadece bu önergenin hazırlanmasında yola çıkış noktam
olan bir faksı okumak istiyorum: Türkiye İş Kurumunun TKİ
ile ilgili iş başvurusunun müracaat süresi 15 Aralık 2008 tarihi
itibarıyla son olduğu söylenmesine rağmen, İş
Kurumunun 16 Aralık 2008 tarihinde açıklanan kesin adaylar listesinde
yer almayan bir kişinin, Şaban Malkoç isimli şahsın listeye
daha sonradan eklendiği ve ne gariptir ki 9 Ocak 2009 tarihinde saat
17.10da ve 18.00de asılan listelerde asil 3üncü sırada bizim
adımız olmasına rağmen -adını da vereceğim
biraz sonra- gece saat 23.50de asılan listede, bu asil listede yer alan
oğlum Halil Kaya çıkarılmış, yerine Şaban Malkoç
ismi yer almıştır. Babası Alaattin Kaya.
Bunun
araştırılması, eğer bu konuda bir haksızlık,
usulsüzlük varsa bu haksızlığın giderilmesi amacıyla
bu önerge verilmiş. SLİ işletmesi için somut bir olay. Buna
benzer birçok başka iddialar da var. Belgelerde, gerçekten, İş
Kurumunun 16 Aralık 2008 tarihli adaylar listesinde Halil Kaya adı
var. Biraz önce ismini zikrettiğim Şaban Malkoç isimli bir aday yok
ama sınavlar yapılıyor. Hemen 9 Ocakta sınav bitmiş,
liste açıklanmış, 10 Ocak tarihli adaylar listesine 7nci
sırada yedeklerde Şaban Malkoç ismi sonradan eklenmiş.
Sayın Bakana
bunları söyledik. Bu önergeyi lütfen iyi araştırın. diye
Komisyon üyelerine bu bilgileri ilettik. Ama maalesef, Sayın Bakanımıza
bu konuda yazılı soru önergesi de vermiş olmama rağmen
cevap aynen şudur: Tarihlerde yanlışlıklar olsa da konuyla
ilgili iddialar asılsız bulunmuştur. Belge budur. Eğer bu
konu bir Bakan için önemsizse ya da yüce Meclisin çatısı altında
kurulan böyle bir komisyon için önemsizse, tabii ki o takdiri yüce
halkımıza ve sizlere bırakmak yine bizim
yapacağımız tek iştir.
Bir diğer konu, Garp
Linyitleri İşletmesi yani Tavşanlı GLİ
İşletmesinde, söz konusu kömür yolsuzluğuyla ilgili işletme
müdürünün de adı geçtiği bürokratların hâlen görevde
olması, Tavşanlı Asliye Ceza Mahkemesinin yargı
kararı, kesinleşmiş yargı kararı olmasına
rağmen, yine Bakanlığın Teftiş Kurulunun, söz konusu
idarecilerin görev yapamayacağına dair, görevden
alınmalarına dair komisyon raporu olmasına rağmen ve
TKİ Genel Müdürü bu raporla ilgili olur vermesine rağmen, beş
yıldır hâlen görevde tutulan idarecilerin acaba bir
bağlantısı mı var, tutulması mı gerekiyor, bu
konuda siyasi baskılar mı var bunların
araştırılmasıyla ilgili verilmiş bir önergeydi. Bu
konuyla ilgili 25 Haziran 2010 tarihinde bir gündem dışı söz
almış ve sizlerle tekrar bu konuyu paylaşmıştım
ve yirmi günlük süre içerisinde eğer bu konunun gereği yapılmaz
ise savcılığa suç duyurusunda bulunacağımı da
ifade etmiştim ama ne gariptir ve üzücüdür ki o günden bugüne...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, buyurun.
ALİM IŞIK (Devamla)
Çok teşekkür ediyorum.
...Sayın Bakan ve
maiyetindeki üst düzey idareciler bu konunun gereğini
yapmamıştır ancak ve ancak bu milletin bir vekili olarak benim
bu tarihten itibaren eğer Sayın Bakan bunun gereğini en
kısa sürede yapmaz ise... Temyizde olması nedeniyle bir işlem
yapılamamıştır. diye cevap gelmiştir. Daha fazla
bilgi veremiyoruz. diye kendisi bizi bilgilendirmiştir, önergeye cevap
olarak ama temyiz sonuçlanmıştır ve bu kişiler adına,
aleyhine, bu dava da sonuçlanmıştır fakat hâlen görevdedirler.
Sayın Bakanım,
lütfen, bunun gereğini yaptıysanız bize
açıklayınız, yapmadıysanız yapmanız
gerektiğini ben tekrar size hatırlatıyorum. Yapmazsanız
yasal işlem olarak bunu yerine getireceğimi de ifade etmek istiyorum.
Metin Akkaya isimli bu
yolsuzluğu Cumhurbaşkanına bir dilekçeyle ifade eden, aktaran
kişi bugün o işletmede sürgün durumundadır. Tuncay Akyüz
isimli bu kişinin yapmayıp da bu işlemi yapan kişi ise
işçiyken memur gibi ödüllendirilmiştir. Lütfen bunun üzerine
giderseniz çok iyi olur diyor, tekrar emeği geçen herkese teşekkür ederek
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Işık.
Birleşime yarım
saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.57
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
544 sıra
sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi söz
sırası (10/208) esas numaralı önerge sahibi Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Durdu Özbolatta.
Buyurun Sayın Özbolat.
DURDU ÖZBOLAT
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
madencilik sektörünün sorunlarını araştırmak amacıyla
kurulan Komisyon Raporu üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İnsanoğlunun
madenlerle olan ilişkisi uygarlık tarihi kadar eskidir. Bakır,
tunç ve demir çağları uygarlığın, uygarca
yaşamanın en önemli kilometre taşları olmuş, uygarlığın
günümüze ulaşmasında, yeni ufuklar açılmasında çok etkili
olmuştur.
Günümüzde yer altı
zenginlik kaynakları sanayinin en temel girdilerinden birisidir. 18inci
yüzyılın sonundan itibaren sanayi devrimini gerçekleştiren
Avrupa devletleri madencilik sektörüne büyük yatırımlar
yapmışlar, bu yatırımlar da onların daha da
güçlenmeleri ve dünyanın etkin gücü olmaları gibi bir sonuç ortaya
çıkarmıştır.
Madenlerin üretimi,
paylaşılması ve tüketimi dün olduğu gibi bugün de devletler
arası sorunların, çatışmaların, savaşmaların
en temel nedenlerinden birisidir. Maden kaynaklarının zenginliği
tarihin her döneminde ilgili ülkeye büyük avantajlar
sağlamıştır.
Madencilikle sanayiye gerekli
doğal ham maddeyi sağlamak, bir ekonomik değer yaratmak her
zaman çok güç koşullarda gerçekleşmektedir. Maden
yataklarının uzun ve risklerle dolu arama dönemleri, zor doğa
koşullarında gerçekleşen üretim faaliyetleri ve çıkarılan
madenlerin zenginleştirilmesi işlemleri bu sürecin zorlu
duraklarıdır.
Her üretim sürecinde
olduğu gibi maden üretimi de insan emeği ve teknolojinin
imkânlarıyla gerçekleşmektedir. Bu süreçte insan, madencilik ve çevre
ilişkisi önemli çevre sorunlarını da ortaya
çıkarmaktadır. Madencilik ve çevre ilişkisi, her ne kadar
günümüzde ilgi odağı olmuşsa da bu
duyarlılığın tarihi oldukça eskilere gitmektedir. Günümüzde
çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik yapmanın imkânı
kalmamıştır. Gerek madenlerin çıkartılması
gerekse işlenmesi sırasında ortaya çıkacak çevre
sorunlarının en aza indirgenmesi de madenleri işleme kadar
önemlidir. Ülkemiz madencilik sektörünün bu konuda yeterli
duyarlılığa sahip olduğunu söylemek güçtür. Sizlere çok
somut bir örnek vereyim: Hemen hemen her şehre gittiğimizde özelikle
kara yollarının kenarında görsel kirlilik oluşturan
taş ocaklarıyla karşılaşırız. Biz taş
ocaklarına karşı değiliz ancak buraları
işletenler açılan ocağı doğayla uyumlu hâle getirecek
çalışmaları da yapmalıdırlar. İdare de
onların bu çalışmaları yapmaları için gerekli
yaptırımları uygulamalı ve teminatları
almalıdır.
Madenciliğin ülkemizin
kalkınmasındaki önemi inkâr edilemez. Dünyanın
gelişmiş sanayi toplumlarının deneyimleri ve sonuçları
bunun en güzel kanıtıdır. Geçmişte Avrupa, Amerika ve
Japonyanın gerçekleştirdiğini, bugün kalkınmakta olan Çin
gibi ülkeler de gerçekleştirmektedir. Gelişmek ve kalkınmak için
madenciliği geliştirmek ve doğal ham madde
kaynaklarımızı en iyi şekilde değerlendirmek bir zorunluluktur.
Kişi başına
tüketilen maden miktarı o ülkenin gelişmişliğiyle
doğru orantılıdır. Amerikada yıllık maden
tüketimi 21 ton, Avrupa ülkelerinde yıllık 15 ton iken, bu rakam
ülkemizde 5 ton civarındadır.
Yine maden ve
madenciliğe dayalı sanayilerin ABD ekonomisi içindeki payı yüzde
16dır. Rusya 318 milyar doları bulan toplam ihracatının
yaklaşık yüzde 80inini madencilikten sağlamaktadır.
Ülkemizin maden ihracatı yaklaşık 3,5 milyar dolardır. 2009
yılının dokuz aylık dönemindeki gayrisafi yurt içi hasıla
değeri ise yüzde 1,4lük pay ile 6,4 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir. Bu oran diğer ülkelerle
kıyaslandığında oldukça düşündürücüdür.
Raporu kısa süre
içerisinde incelemeye çalıştım, yoğun emek verilmiş,
önemli birtakım değerlendirme ve tespitler yapılmış,
çözüm önerileri bulunmaya çalışılmış.
Katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.
Raporun bazı
bölümlerindeki rakamlara baktığımda hayrete düşüyorum.
Siz değerli
milletvekillerine birkaç çarpıcı tespitimi de aktarmak istiyorum.
Ülkemizde, MTA verilerine göre 700 ton altın rezervi var. Yıllık
altın üretimimiz ise 2009 itibarıyla 11 ton civarında. Yine
gümüş rezervimiz 6 bin ton civarında, yıllık üretim ise 294
ton. Yine çok iddialı olduğumuz mermer ve doğal taş
rezervimiz 5,1 milyar metreküp, yıllık üretimimiz ise 3 milyon
metreküp.
Peki sevgili
arkadaşlarım, üretimimiz ihtiyacımızı
karşılıyor mu? Kesinlikle hayır. Rapora
baktığımızda, son sekiz yılda maden ithalat ve
ihracatı arasındaki fark 6 milyar dolardır.
Bir milletvekili olarak
şunu merak ediyorum: Toplumda bir efsane hâline gelmiş olan yer
altı kaynaklarımızın üretilmesini kimi çevrelerin
engellediği iddiaları doğru mudur? Bu alanda da lobiler etkili
mi? Eğer bu iddialar doğru ise bu sorunları ortadan
kaldıracak çalışmalar yapılacak mıdır?
Bu raporda dikkatimi çeken
diğer bir çelişki de sürekli olarak maden rezervlerimizin
yetersizliğinden bahsedilmesidir. Raporun başka bir bölümünde ise
ülkemizde aramalara yeterince önem verilmediği ve yeterli
kaynağın ayrılmadığından söz edilmektedir.
Bana göre ülkemizde
madencilik sektörünün ülke ekonomisindeki payının
düşüklüğünün ana nedeni rezervlerin yetersizliği değildir.
Aslında bulunan rezervler ve üretilen madenler
kıyaslandığında büyük çelişki ortaya
çıkmaktadır. Ülkemizde maden aramalarına önem verilmemesi
sektörün ana problemidir. Maden aramalarında yapılan sondajların
ortalama derinliği 200 metre civarındadır. Derin gömülü
madenlerin bulunması için bu ortalamanın bin metre olması
gerekmektedir. Ülkemizde arama ve ARGE için
ayırdığımız kaynaklar yok denecek kadar azdır.
Dünyada maden aramaları için her yıl milyarlarca dolar risk sermayesi
harcanırken, ülkemizde tüm maden aramaları için harcanan risk
sermayesi yılda 40 ila 50 milyon doları geçmemektedir.
Değerli milletvekilleri,
madencilik sektörünü ve sıkıntılarını birazcık da
olsa bilen bir milletvekili olarak bazı çözüm önerilerini dikkatinize
sunarak konuşmamı tamamlayacağım.
Madencilikte hâlen diğer
sektörlere oranla 10-15 puan daha yüksek vergi yükü vardır. Bu hâliyle
madencilikteki vergi yükü yüzde 60ı geçmektedir. Madenciliğe özgü
yeni bir vergi kanunu yapılmalıdır. Madencilik yüksek istihdam,
yüksek katma değer yaratan ve kırsal kesimin kalkınmasında
en hızlı bir şekilde kullanılabilecek bir faktördür.
Yapılacak yeni kanuni düzenlemeyle arama ve yatırım
safhasında KDV muafiyeti sağlanmalıdır. Her tür vergi yükü
toplamı yüzde 28i aşmamalıdır. Madencilikteki
vergilendirme sanayide uygulanan vergi oranlarının en az 15 puan altına
çekilmelidir. Devlet hakkı oranı düşürülmelidir. Rezerv tüketim
payı uygulaması sağlanarak vergi yükü
azaltılmalıdır. Bunların yanı sıra arama
gayesiyle harcanan risk sermayesine özel vergilendirme avantajları
getirilmelidir. Arama yatırımları ciddi şekilde teşvik
edilmelidir. Sonuç olarak madencilik sektörünün hedeflerine
ulaşmasını kolaylaştırmak için uzun yıllar vergi
muafiyetine tabi tutulması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar,
bu sektöre çok önem vermeliyiz. En küçüğünden en büyüğüne tüm
madencileri desteklememiz ve teşvik etmemiz gerekiyor.
Ülkemizde ve dünyada, bugüne
kadar, yer altında ve yer üstünde, maden ocaklarında
hayatını kaybeden madencileri saygıyla anıyorum.
Ayrıca Şilideki maden ocağında kurtulmayı bekleyen
madencileri ve ülkemizdeki ve dünyadaki tüm madencileri buradan saygıyla
selamlarken, bu sorunları çözebilmek için Meclisimizin bütün hassasiyeti
göstermesi gerektiğine yürekten inanıyorum, göstereceğine de
inanıyorum. Bu duygularla yüce Meclisi en içten duygularımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özbolat.
(10/229) esas numaralı
önerge sahibi Balıkesir Milletvekili Sayın Ergün Aydoğan. (CHP sıralarından
alkışlar)
ERGÜN AYDOĞAN
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Memleketimiz baştan
sona kadar hazinelerle doludur. Biz o hazinelerin üstünde aç kalmış
insanlar gibiyiz. Hepimiz bütün bu hazineleri meydana çıkarmak, servet ve
refahımızın kaynaklarını bulmak göreviyle yükümlüyüz.
Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün yer altı
kaynaklarımızla ilgili bu değerlendirmesi, madencilik
sektöründeki sorunların araştırılması için kurulan
Komisyonun raporunda yazıyor.
Buradan da ifade
edildiği gibi Meclisimiz bu konuyu önemsemiş, 16 milletvekili ve
çeşitli kurumlardan görevli 15 uzman ile 13 Ocak 2010 tarihinde çalışmalara
başlamış, dört aylık bir süre ile çalışmalar
gerçekleşmiş ve bu çalışmalar maalesef Diyarbakırda
yarıda kesilmiş, Anayasa görüşmeleri nedeniyle
Diyarbakırda yarıda bırakılmış, rapor
tamamlanmış.
Gerçekten, bu Komisyon
olağanüstü çalışmalar yaptı, Cudiden Gabar
dağlarına kadar Türkiye'nin her yerinde maden kaynaklarını
yerinde inceledi, kurumların yetkilileriyle uzun görüşmeler
yaptı ve bu, gerçekten, Meclis tutanaklarına geçmesi gereken önemli
çalışmayı takdire sundu.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemiz, maden çeşitliliği ve rezervleri
açısından dünyada madencilikte adı geçen -toplam maden üretimi
itibarıyla- 132 ülke arasında 28inci, üretilen maden
çeşitliliği açısından dünyada 10uncu sırada yer
almaktadır. Dünyadaki altın oluşum modellerine dayanılarak
yapılan hesaplamalara göre Türkiye altın potansiyelinin, toplam 267
adet altın yatağı içerisinde, 6.500 ton olduğu tahmin
edilmektedir. Genel Müdürlük tarafından verilmiş ruhsat
sahalarında yapılan incelemeler sonucunda 700 ton görünür altın
rezervi ve 1.926 ton gümüş rezervi tespit edilmiştir. Bu yer
altı zenginlikleri, özellikle altınla ilgili, son günlerde
altının ons fiyatının olağanüstü yükselmesi nedeniyle
altın madeni çok daha değerli hâle gelmiş ve Balıkesirin
de Kaz dağları başta olmak üzere birçok coğrafyasında
altın arama faaliyetleri çevreyi gözetmeden hızla devam etmektedir.
Ülkemizde yapılan
araştırmalarda 650ye varan renk ve dokuda mermer çeşidinin
bulunduğu belirlenmiştir. Bugünkü verilere göre ülkemizde 3,8 milyar
metreküp işletilebilir mermer, 2,7 milyar metreküp işletilebilir
traverten ve 995 milyon metreküp işletilebilir granit rezervi olmak üzere,
toplam 7,495 milyon metreküp doğal taş rezervi bulunmaktadır. Bu
verilere göre de dünya doğal taş rezervinin yaklaşık yüzde
40ı Türkiyede bulunmaktadır. Peki, bu kadar değerli mermer
varlıklarına rağmen biz Türkiye olarak ne yapıyoruz?
Özellikle resmî kurumlarımız ithalat yoluyla mermer ve granit ihtiyaçlarını
karşılamakta. Gerçekten bu da ülkemiz ekonomisine devletimizin, resmî
kurumlarımızın ne kadar önem verdiğinin çok açık bir
göstergesi.
Dünya bor rezervinin yüzde
72si Türkiyede. Tabii, Balıkesir de bor rezervi açısından
önemli yer altı zenginliklerine sahip. Dünya feldspat rezervinin yüzde
23ü, bentonit rezervinin yüzde 20si ülkemizde bulunmaktadır. Dünyada
2nci büyük soda külü rezervi olan Beypazarı trona yatağını
işletmek üzere kurulan tesis, yılda 1 milyon ton soda külü, 100 bin
ton sodyum karbonat üretimi ile dünya üretiminin yüzde 2,5ini karşılamaktadır.
Bu da, yine biraz sonra değineceğim Maden Tetkik ve Arama
Enstitüsünün ortaya çıkardığı gerçekten çok önemli bir yer
altı zenginlik kaynağımız.
Madencilik sektöründe
altyapı yetersizliği, yeterli devlet desteğinin bulunmaması
ve bürokratik engeller sermaye girişine engel olmuştur. Bu
çalışmada da sektörün bütün temsilcileri bu bürokratik engellerden
şikâyetçi olmuşlardır. Mevcut yasal düzenlemeler ve
işleyiş ile madencilik sektöründe bir atılım yapmak mümkün
değildir. Görünen, günün değişen koşullarına uyacak,
esnek, ulusal değil, uluslararası kriterlere uygun bir madencilik
politikası düzenlenmelidir. Madencilik, yeterli desteği
görmediği gibi teknolojik açıdan diğer ülkelerle rekabet edecek
seviyeye de ulaşmamıştır. Doğası gereği
özellik arz eden ve bu nedenle bilgi, deneyim, uzmanlık gerektiren bu
sektörün en zor, riskli iş kolu olduğunu bilmekteyiz.
Yanlış ekonomi
politikalarından en fazla zarar gören sektörlerin başında
madencilik sektörü gelmektedir. Türkiye'de, 1940lı yıllarda toplam
yatırımlar içinde madenciliğe ayrılan pay yüzde 44 düzeyine
yükselmiş, 1950li yıllardan sonra giderek azalmaya
başlamış, 1960lı yıllarda planlı ekonomiye
geçişten sonra da bu azalma, gayrisafi millî hasıla içindeki
payı 1986da yüzde 2,1; 1990da yüzde 1,6; 1995te yüzde 1,3; 2000de ise
yüzde 1,2 değerlerine düşmüştür. 2005 yılında
özellikle dünyada metal
fiyatlarının artışı
nedeniyle madenciliğin gayrisafi millî hasıla içindeki payı biraz artış
göstermiş, yüzde 1,43e yükselmiştir.
Peki, gelişmiş
ülkelerde ise bu pay nedir diye baktığımızda ABDde yüzde 4,2; Kanadada yüzde 7,5; Avustralyada
yüzde 8,7; Almanyada yüzde 4,2; bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ise
Çinde yüzde 15, Hindistanda yüzde 15, ham petrol ihraç eden ülkelerde ise
yüzde 25lere ulaşmaktadır.
Cumhuriyetin ilk
yıllarında bile madenciliğin günümüzden daha
başarılı olduğunu görmekteyiz. Bugün sektör gerçekten
sıkıntılı durumdadır.
Madencilik ve sanayi sektörü
karşılıklı olarak birbirini besleyen sektörlerdir. Öz
kaynaklarımıza dayalı kalkınma modelleri uygulayarak
sanayileşmiş refah toplumu yaratmak öncelikli politikamız
olmalıdır. Siyasi iktidarlar madencilik yatırımlarına
yeterince kaynak ayırmayarak bugünkü tablonun sorumlusu
olmuşlardır. Bu ülkenin çocukları işsizlikten
kırılırken bu yatırımlar, maalesef, ortadadır.
Yer altı kaynaklarımız kamu yararı doğrultusunda
değerlendirilmelidir. Siyasi iktidarlar kamu kurumları ve
kuruluşlarında kadrolaşma çalışmalarını
pervasızca sürdürmektedirler. Son yıllarda yönetici kademelerine
yapılan atamalarda bilgi, beceri, liyakat aramasından
vazgeçilmiştir, bu sektörde de görüldüğü gibi. Atamalarda geçerli
olan ölçüt, sadece kendileri gibi düşünmek ya da kendilerinden
olmaktır. Yetersiz kişilerin uzmanlık gerektiren makamlara
getirilmesinin önü açılmış, kurumlardaki yozlaşma
hızlandırılmıştır.
Kamu
kuruluşlarındaki yönetsel yapılar verimsizdir. Bu
yapıların verimliliğine yönelik çalışmalar madencilik
sektörünün gelişimi bakımından son derece önemlidir.
Mevcut mevzuata
baktığımızda, sanki girişimci çıkmasın diye
ne kadar engel varsa hazırlanmış durumda. Madencilik
faaliyetleri ile ilgili ruhsatlar alındıktan sonra işletme
faaliyetine geçebilmek için on ayrı bakanlığın yirmi iki
ayrı biriminden izin almak gerekmektedir. Bu çalışmalar
içerisinde de sektör temsilcilerini dinlediğimizde, sektör temsilcilerinin
en çok şikâyetçi oldukları konu, maalesef bu konudur. Madencilik
sektörü tek bir yasal çatı altında toplanarak sektörün
arzuladığı tek mevzuat gerçekleştirilmelidir. Yine,
sektörün temsilcilerinin en önemli taleplerinden birisi budur. Tek bir yasal
çatı altında toplanarak sektörün arzuladığı tek
mevzuat gerçekleştirmek hedefi kesinlikle sağlanmalıdır.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; yenilenebilir enerji kaynaklarımız ve
ulusal maden kaynaklarımıza öncelik veren akılcı bir enerji
politikası zaman kaybedilmeden oluşturulmalıdır.
Maden aramaları uzun
yıllardır ihmal edilmiş durumdadır. Aramalarla ilgili
etkin, yasal ve yönetsel yapıların hızla tesis edilerek
girişimcilerin devlet tarafından desteklenmesi gerekmektedir.
Maden sahalarının
çalışmaları için özel idare ve bölgelerde belediyelerden
alınan GSM ruhsatları maden ruhsatlarından daha önemli hâle
gelmiştir. İşletme ruhsatı düzenlenen madenler için GSM ruhsatı
alınamadığından üretim faaliyetlerine
başlanılamamaktadır.
Maden Kanunu ile
işlevsiz hâle gelen Maden Tetkik Arama, geçmiş birikimi de göz önüne
alınarak yeniden yapılandırılmalıdır. Ülkemizde
madenler
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Maden aramanın çok
sermaye gerektirmesi sebebiyle yeterince aranmamaktadır.
Tabii, sektörün çok önemli
sorunlarını on dakikaya sığdırmak mümkün değil. O
nedenle madencilikle ilgili en önemli sorunlarımızdan birisi de bu
sektörde yaşadığımız iş kazalarıdır.
Maalesef bu sektörde her geçen gün inanılmaz kazalar yaşıyoruz.
Tabii, kazalara bakışımız da -önlem ve tedbir almak yerine,
bu sektörde çalışanlara bir kader olarak görmek- bizi bu acı
tabloyla karşı karşıya bıraktırıyor. Burada
baktığımızda, bu sektörde iş kazalarında dünyada
1inci, Avrupada 3üncü durumdayız. Bu dünyadaki 1inciliğimiz,
Avrupadaki 3üncülüğümüzü tabii başka alanlarda görmek istiyoruz.
Bu raporun madencilik
sektörünün sorunlarının çözümüne katkı sunmasını
diliyor, bu sektörde çalışan sektör temsilcilerine
çalışmalarında başarılar diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Aydoğan.
(10/309) esas no.lu önerge
sahibi Kırklareli Milletvekili Sayın Tansel Barış.
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 544
sayılı madencilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis araştırma komisyonu raporu hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin
çalışmalarına, yani beşinci yasama yılının
hayırlı olmasını diliyorum ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; madencilik sektörünün sorunlarını yurt
içinde ve dışında araştırarak bizlere bir rapor
hazırlayan Komisyon Üyelerimize teşekkür ediyorum. Şimdi
önümüzde bir rapor var.
Değerli arkadaşlar,
benim endişem bu raporun da bundan öncekiler gibi yine Meclisimizin tozlu
raflarında kalmasıdır. Gerçekten emek harcanarak, zaman
harcanarak değerli milletvekillerimizin yurt içinde ve yurt
dışında çok sayıda yere giderek hazırlamış
oldukları bu raporlar, maalesef, sanki âdet yerini bulsun da nasıl
olsa bürokratlar, bakanlık mensupları bu işleri hallediyorlar,
milletvekillerinin de yaptıkları yanlarına kâr kalsın gibi
bir hava yaratılıyor. Sayın bakanlar, yani milletvekillerini
nazarıdikkate almadan Bizler bu işi yapıyoruz, milletvekilleri
de arada bir böyle işler yapsınlar. havasıyla bu işi
yaptırıyorsanız, gerçekten bizlere, emeklerimize yazık
oluyor. Bu nedenle, bu raporların elbette nazarıdikkate
alınması, değerlendirilmesi gerektiğine ben
inanıyorum. İlgili bakanların, bu raporların en
azından akıbeti hakkında Meclise hiç olmazsa altı ayda bir
bilgi vermeleri gerekiyor. Bu raporlar ne oldu, ne yapıldı,
değerlendirildi mi veyahut da değerlendirilecek mi diye artık
bakanlarımızın da bizi hiç olmazsa gerçekten bir milletvekili
gibi görmeleri gerektiğine inanıyorum ve bunun da böyle
olmasını bakanlarımızdan ve yürütmeden istiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu raporlar hakkında gerçekten endişelerimiz
vardır. Ben buna bir örnek vermek istiyorum. 22nci Dönemde Ergene Nehri
kirliliğiyle ilgili bir komisyon kuruldu. Bu Komisyondan 16
arkadaşım bizim bölgeye geldiler, Trakya bölgesine. Orada Ergene
Nehrini gördüler, oradan numune aldılar; işverenlerle
görüştüler, köylü vatandaşlarımızla görüştüler,
çiftçilerle görüştüler, çalışanlarla görüştüler;
toprağa baktılar; ürünlere baktılar; belediye
başkanlarımızla görüştüler, Ergeneyi kirletenlerle bire
bir temas ettiler ve konunun nasıl çözülmesi gerektiği hususunda
gerçekten çok önemli ve ciddi bir rapor hazırlandı ama bu
arkadaşlarımın hazırladığı rapor
Aradan
altı yedi yıl geçmesine rağmen bugün bakıyorum, Ergene yine
zehir akıyor ve gittik sonra daha çok zehir akıtıyor. Biz
artık buna yeter diyoruz! Yedi yıl geçti arkadaşlar. Yedi
yılda bir raporun
Şu anda da hâlâ eminim ki Meclisimizin tozlu
raflarında bekletiliyor. Bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Oradaki
insanlar Ergenenin kokusundan, oradaki toprak Ergenenin kirliliğinden
nasibini hâlâ daha alıyor. Yazık ve günah! Oradan beslenen insanlar,
orada yaşayan insanlar hâlâ daha Ergenenin kirliliğini mi
çekecekler? Buna bir an önce el atılması lazım. Yani ben
şunu demek istiyorum: Bu raporlar bir şekilde tozlu raflardan
indirilsin ve hayata geçirilsin. Yoksa bu araştırma
komisyonlarının hiçbir önemi kalmayacak, hiçbir özelliği
kalmayacak ve yakında da tüm arkadaşlarımız bu komisyonlara
girmek istemeyecektir arkadaşlar. O nedenle, ben, bu konunun ciddi olarak
ele alınmasını ve bakanlarımızın bir şekilde
buna el atmasını istiyorum. Bizleri de gerçekten, bir milletvekili
olarak görmelerini talep ediyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten, bu komisyon raporları önemli ve şu
anda görüşmekte olduğumuz madencilerimizin sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili rapor da gerçekten önemli ama
önemli olan bir şey daha var. Biz teknolojiyi iyi kullanamıyoruz
arkadaşlar. Maalesef, teknoloji özürlü bir ülkeyiz. Bugün ürettiğimiz
bor madenini maalesef toprak olarak satıyoruz, bizim
kazandığımız 1 lira ama bunu alan bor madeni olmayan Avrupa
Birliği ülkeleri bizim 15 katımız, 20 katımız bordan
para kazanıyor. Bu nedenle, benim üzerinde durmak istediğim, biz bu
teknolojiyi muhakkak ülkemize kazandırmalıyız, teknoloji
üretmeliyiz. Biz teknoloji üretmezsek birileri bizim sırtımızdan
parasını kazanıyor ve benim halkım maalesef
ürettiğimiz bordan nemalanamıyor, bordan yararlanamıyor. O
nedenle bizler Türkiyede bir teknoloji bakanlığının
muhakkak kurulması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü bizler de
teknolojiyle beraber ürettiğimiz, mevcut yer altı
kaynaklarımızdan ürettiğimiz mamullerle, ürünlerle
halkımızın refahını sağlamak durumundayız.
Yoksa, ben toprak olarak bor madenini Avrupaya satıyorum, ondan sonra
onlar ürünleri işleyip bize misliyle satıyorlar. Böyle bir ekonomi
olmaz, böyle bir ekonomik politika da olmaz. O nedenle bizler yer altı
kaynaklarımızın hakkıyla, teknolojiyle kullanılarak bu
ülkeye kazandırılmasını, bu ülkenin ekonomisine katkı
sağlamasını istiyoruz. Bu nedenle otomotivde olduğu gibi
yani biz ithalata bağlı bir ihracat yapıyoruz. Bununla bir
ülkenin kalkınması mümkün değil arkadaşlar.
Tekstil sanayisi.
Dışarıdan makineleri alıyoruz, bizler burada montaj
sanayisi ile ülkemizi kalkındırmaya çalışıyoruz. Bir
kere, ithalata bağlı ihracatla bir ülke büyüyemez. Ne olur? Ancak ve
ancak 500 milyar dolar borcu olur arkadaşlar. O nedenle bizler teknolojiyi
üretmek zorundayız ve teknolojiyi üretmek için de arkadaşlar, elbette
üniversitelerimiz var, TÜBİTAK var, bakanlıklarımız var.
Bunların her birinin bu konuya eğilmesi gerektiğine
inanıyorum ve artık bu çağda tekstil makinesi yapamayan bir
ülke, motor yapamayan bir ülke, yalnız montaj sanayisiyle kalkınmaya
çalışan bir ülke dünyanın hiçbir yerinde
kalkınmasını ve
bağımsızlığını sağlayamaz
arkadaşlar. O nedenle, bizler bu ülkenin kalkınması için
teknoloji üretmek zorundayız, araba üretmek zorundayız, tekstil makinesi
üretmek zorundayız arkadaşlar. O nedenle, çok
çalışmamız gerekiyorsa çalışacağız ama
sayın bakanlarımın da, sayın Hükûmetin de ciddi olarak bu
konunun üzerine eğilmeleri lazım ve teknoloji
bakanlığının bir an önce kurulması gerekiyor.
Bizlerin, yani Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında teknoloji
bakanlığı muhakkak hayata geçirilecektir.
Teknolojisi olmayan bir ülke
asla bağımsız bir ülke olamaz, teknolojisi olmayan bir ülke asla
ve asla kalkınamaz. O nedenle, ekonomi de, teknoloji de şarttır
ve bu teknolojinin de bir an önce ülkemize kazandırılması
gerekiyor. Yalnız borla ilgili değil, yalnız otomotivle ilgili
değil, her alanda bizlerin teknolojiye sahip olmamız gerekiyor ve bu
konuda da ısrarlıyız. Bu konunun gündemde tutulması ve
sanayi ve teknoloji bakanlığının bir an önce hayata
geçirilmesi lazım geldiğini düşünüyor, hepinize saygı ve
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Barış.
(10/320) esas no.lu önerge
sahibi Bitlis Milletvekili Sayın Nezir Karabaş.
Buyurun Sayın
Karabaş.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz araştırma önergesiyle ilgili söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Maden konusu dünyada en
önemli alanlardan biri, hatta maden birçok gelişmiş ülke için, birçok
ülke için stratejik bir ürün. Madenin Türkiyede de hem verimliliği hem çevre
ve insan sağlığıyla ilişkisi, madenlerin
çıkarıldıktan sonra işlenmesi, ihracatı,
ithalatı, madencilik yapılırken bu konuda bilimsel bir
çalışmanın yapılması, maden mühendislerinin, jeoloji
mühendislerinin yeterince çalıştırılması ve denetimi,
mühendislik eğitimi ve benzeri her konuda önemli bir alan olduğu için
hem geçmiş hükûmetler döneminde Mecliste hükûmet olan ve muhalefet olan
hem de bu dönemde mevcut muhalefet partileri iktidar partisi de onlarca
araştırma önergesi verdi. Nitekim bunların sonucunda da herkesin
talebi olan bu sorunların madenle ilgili, madenciliğin detayda
araştırılması ve bu konuda gerekli tedbirlerin
alınmasıyla ilgili bir komisyon kuruldu. Bu Komisyon da uzun bir
süredir ciddi çalışmalar yürüttü. Diğer arkadaşlar da,
hatipler de belirtti. Komisyon raporunu hazırladı, sundu ama daha
önce Komisyonun çalışmasıyla ilgili, Komisyonda yer alan
arkadaşlarla ilgili, zaman zaman
onların çalışmasının basına yansıyan
yönlerinin dışında doğrusu bu araştırmayı
hazırladıkları raporu
detaylarıyla inceleyemedik.
Değerli milletvekilleri,
madencilik, belirttik, birçok ülke için stratejik bir ürün. Her zaman
belirtiyoruz. Nitekim verilen, Hükûmetin de getirdiği yasa
tasarılarında da genelde belirtilir. Madenlerin milyonlarca yıl
sonucu oluştuğu ve madenlerin çıkarıldıktan sonra bir
daha yerine konulma olasılığının,
olanağının da olmadığı belirtilir. Bu anlamda
madencilikle ilgili Türkiyenin de en çok öne alması gereken konulardan
biri madenlerin verimli kullanılmasıdır. Madenlerin
çıkarılması konusunda verimli çalışma
yapılması ve çıkarılan madenlerin de en verimli bir
şekilde ülke ekonomisinde kullanılmasıdır. Madenlerin
çıkarılmasındaki verimlilik şu anlamda önemli: Siz çok
önemli bir rezervde bile eğer gerekli bilimsel teknikler,
uluslararası mevcut kabul gören yöntemler ve gelişkin teknolojik
araçlarla çalışmazsanız, madende, bir defa,
çıkarıldığı dönemde,
çıkarıldığı anda büyük oranda bir kayba neden olan bir
çalışma biçimidir. Bu anlamda madenin çıkarılmasında
verimli çalışma esas alınmalı.
Yine maden
verimliliğinde en önemli göstergelerden biri -mademki bu kadar önemli bir
ürün, mademki stratejik bir ürün her ülke için- çıkarılan madenin
verimli kullanılması çok önemlidir. Eğer siz maden
çıkarıldıktan sonra nasıl hem hükûmet, devlet politikalarıyla
hem verilecek desteklerle nasıl işlenebilir en verimli şekilde,
bunu denetlemezseniz, Türkiyede olduğu gibi en önemli maden
kaynaklarınız en verimsiz şekilde çıkarılıp ham
bir şekilde diğer ülkelere ucuz fiyata ihraç edilir. Yani siz,
bugünün ve geleceğin ihtiyacı olan madenleri hem verimsiz bir
çalışmayla -birçok büyük oranda madende kaybın meydana gelmesi-
hem de madeni ham bir şekilde ihraç ederek ülke sanayisinin, ülke
ekonomisinin, ülke geleceğinin kayba uğramasına neden olursunuz.
Yine madencilikte en önemli
unsurlardan biri, tüm dünyada bugüne kadar önem verilen çevre ve insan
sağlığıyla ilgili bölümüdür. Tabii, hep belirtiyoruz,
madenlerimiz yer altında mı kalacak, zenginliğimiz olan bu
madenleri çıkarıp ülke ekonomisine katmamız, ülke ekonomisini
geliştirmemiz, sanayide kullanmamız gerekir diyoruz. Bu doğru.
Ama sonuçta her türlü üretim, her türlü sanayi insanın mutluluğu ve
geleceği içindir. Eğer siz bir işi yaparken, madencilik
yaparken
Madenin çoğunluğunun, yüzde 99unun hem çıkarma, üretim
aşamasında hem de işlenmesinde çevre ve insan üzerine etkisi
vardır ve her ülkenin de -özellikle gelişmiş, çağdaş
bir ülkenin, demokratik bir ülkenin- önünde madencilikle ilgili esas, madeni
çıkarırken ve işlerken çevreye ve insan
sağlığına zarar vermeyecek şekilde bu işlemin
gerçekleşmesidir. Yoksa, işte Bu madeni biz yer altında mı
çıkaralım? Elbette maden çıkarıldığı zaman
bazen çevre de zarar görür, insan da zarar görür. demek çağdaş
olmayan, insanı öne almayan, demokratik olmayan bir yöntemdir. Yani siz
Ben madenleri çıkarmak zorundayım. Ülkenin sanayisinin
gelişmesi için madenciliğin gelişmesi gerekiyor ve bu
madenlerimizi de yer altında bırakmayacağız ama bunu
yaparken ne yapalım, bazen çevre de zarar görür, çevre felaketlerine de
yol açar, insan sağlığına hatta ölümlerine de neden olur.
diyemeyiz. Çağdaş bir ülke, demokratik bir ülke, gelişkin bir
ülke böyle bakamaz. Maalesef, Türkiyede madenciliğe birçok zaman bu
alanda bakılıyor.
Yine, Türkiyede madencilik
zaten verimli yapılmıyorken, çok gelişkin değilken
Türkiyede çıkarılan madenlerin büyük bir kısmı
işlenmeden, büyük bir kısmı -Türkiyede sanayide üretilen
kısım hariç- ham bir şekilde ve çok ucuz fiyatla
alınıp ithal edilmektedir. Siz stratejik olan,
çıkarılması zaten sorun olan, çıkarıldığı
zaman çevreye bir şekilde olumsuz etkisi olan,
çıkarıldığı zaman insan sağlığına
olumsuz etkisi olan stratejik bir ürünü, bugünün ve geleceğin malı
olan, geçmişten bugüne kalmış olan, bugünün, sizinle birlikte
geleceğin de teminatı olan madenleri ucuz fiyatlarla ham bir
şekilde ithal ediyorsunuz. Bu konuda da Türkiye madenciliğinde hem
devletin genel politika olarak hem de Hükûmetin ciddi tedbirler alması
gerekiyor.
Tabii daha önce de belirttik,
madencilikle ilgili her yasa tasarısı, teklif, bu konuda
araştırma önergesi verildiğinde belirttik. Türkiyedeki en
önemli sorunlardan biri bilimsel ve çağdaş bir üretim
yapılması ve yine bu alanda başta maden mühendisleri, jeoloji
mühendisleri olmak üzere gelişkin teknik elemanların
kullanılması sorunudur. Daha önce de belirtmiştik, şimdi de
belirtmek durumundayız. Türkiye, dünyanın en fazla mühendis
yetiştiren, maden mühendisi, jeoloji mühendisi, jeofizik mühendisi
yetiştiren ülkesidir ama en az bu alandaki mühendisleri istihdam eden bir
ülkedir. Yani bu konuda şunu söyleyemeyiz: Elbette madencilik önemli.
Madencilik Türkiyenin coğrafik yapısından kaynaklı, birçok
zaman çok geniş ve verimli kullanılabilecek büyük işletmeler yok
ama bunları gerekçe göstererek madenciliğin bilimsel, teknik ve bu
işi bilen elemanlarla yapılmasını erteleyemeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Devamla) Tamamlıyorum Başkan.
Bu konuda gerekirse Hükûmet
gerekirse devlet kararlar alır, teşvikler verir, bu madenin
üretilmesi için her türlü desteği sunar ama bunun için üretimin bilimsel
yapılmasından ve bu konuda eğitim görmüş mühendislerin
çalışmasından feragat edemez, feragat edemeyiz, böyle bir
lüksümüz yok. Yine zaten başta da belirtmiştik: Madenciliğin
çıkarılması evresinde ve işlenmesinde en önemli sorun
çevredir.
Batmanla ilgili
verdiğimiz araştırma önergesiyle ilgili söz aldım.
Değerli arkadaşlar, Batman, nüfusu 300 bini bulan büyük bir kent.
Şu anda yapılan araştırmalarda, Batmanın başta
içme ve kullanım suyu olmak üzere, taşı toprağı
benzine ve mazota bulanmış bir kenttir. Bu konuda biz bir kenti, bir
kentte yaşayan yüz binlerce insanın yaşamını etkileyen
-sadece Batman değil, birçok kentte, maden üretilen kentlerde, ilçelerde bu
tür sorunlar var- bu konuda bu araştırma önergesinden sonra
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Devamla) -
ciddi çalışmaların yapılması
ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin
azaltılması konusunda ciddi çalışmalar yapılması
ve kararlar alınması gerektiğini düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Karabaş.
(10/324) esas no.lu önerge
sahibi, Kırıkkale Milletvekili Sayın Osman Durmuş. (MHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizin her yöresinde birçok maden zenginliğimiz bulunmaktadır. Bu
servetleri çıkarmak için, kapalı işletme veya açık
işletme yaparak az maliyetle çok maden çıkarmaya çalışmaktayız.
Bazen uluslararası güçler bu madenlerin fabrikalara nakline bile izin
vermemektedir.
Açık işletmelerde,
özel sektör işletmede maden çıkarırken iyi denetlenmezse, toprak
katmanlarını kaldırırken belirli kademe ilerlemesiyle
madenleri çıkarmak yerine, az hafriyat yaparak maliyeti aşağı
çekmeye çalışırken iş güvenliğini ve ocağın
güvenliğini göz ardı edebilmektedir. Bu durumda ortaya çıkan
güçlükler bazen madeni işlemez hâle getirebildiği gibi -bu,
Şırnak kömür madenlerinde olduğu gibi- bazen de ciddi can ve mal
kayıplarına sebep olmaktadır. Madenin verimi, ekonomik
değeri kadar, işletmenin devamlılığı ve üretimin
sürekliliği yanında, çalışanların can güvenliği
de en önemli sorumluluğumuzdur.
Değerli milletvekilleri,
kapalı veya açık işletmede tozuşma sonucu,
çalışanların solunum yolları ve akciğerleri kömür,
maden veya silisyum soluması sonucu meslek hastalığına yol
açmaktadır. Üretim tekniklerindeki gelişmişlik ve korunma
tedbirlerindeki aksesuar kullanımındaki özen bu
hastalıkların ortaya çıkmasını geciktirebilmektedir.
Pnömokonyoz veya silikoz gibi hastalıklar insan ömrünü kısaltan ve
yaşama kalitesini düşüren meslek hastalıklarıdır. On
yıl süreyle maden kömürü ocağında yer altında
çalışan işçimiz yer üstüne çıktığında ancak
on beş yıl daha yaşama imkânı bulabilmektedir. Genç
yaşta ölüme yol açan meslek hastalıklarının
dışında grizu patlaması veya göçükler bir anda ölümle
karşılaşmakta veya işçilerimiz ölmektedir.
Tozuşmanın
önlendiği, maskenin düzenli kullanıldığı yerlerde
meslek hastalığı çıkma süresi daha da uzamaktadır.
Havalandırma, patlayıcı ve yanıcı gazların
ortamdan uzaklaştırılması ile ölümlerin önlenmesi
sağlanabilir. Maalesef, çalışma müfettişlerinin düzenli
denetim yapmaması ve uyarıcı raporlarının gereklerinin
yapılmaması ile ilgili yaptırımlar yeterince etkin
uygulanamamaktadır. Bunun sonucunda, ülkemizde maden göçüklerinden ölümler
birçok ülkeden daha sık görülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde seyahat ettiğimizde en sık
karşılaştığımız manzara, ister orman ister
maki isterse kıraç arazi olsun arazimizin çok çirkin parçalanmış
görüntülerini görmekteyiz. Dünyanın birçok ülkesine gittiğinizde bu
görünüme rastlamamaktasınız. Hafriyatın
alındığı alanların tesviyesi ve
ağaçlandırılması, işletmenin bittiği arazi
yırtıklarının çirkin görüntüsünün göz estetiğine zarar
vermemesi çevrecilerin en önemli isteğidir. Rahmetli Âşık
Veyselin Karnın yardım kazmayınan, belinen/ Yüzün
yırttım tırnağınan, elinen, / Yine beni
karşıladı gülünen,/ Benim sadık yarim kara topraktır.
sözündeki bu toprağa gerekli saygıyı göstermiyoruz. Kara ve çirkin
atıklarla görüntüyü bozmaya hakkımız yoktur, çevresini bu kadar
bozan medeni bir ülke de yoktur.
Değerli milletvekilleri,
bir konuya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Sorumluluğumuz gereği
ve ülke çıkarları nedeniyle, 2001 yılında, Bergama
Altın Madeni İşletmesinde Danıştayın
kararıyla işletme durdurulmuştu. Siz televizyonlarda Asteriks
görüntülerini çok seyrettiniz. O günkü Hükûmetimiz Sağlık
Bakanlığı Hıfzıssıhha ve ilgili sağlık
müdürlüğünün verdiği raporlar doğrultusunda bölgenin toprak, su,
bitki örtüsü, hava ve siyanür havuzundaki siyanür oranlarını ölçerek
aylarca -ölçümler sonucu- bunun 2 miligramın altında olduğu
görüldüğünde Bakanlar Kuruluna bir teklif götürdüm. Bu maden bu
şartlarda işletilebilir, ülke çıkarları için bunu
işletelim dedim ve buradan minnet ve şükranla yâd ediyorum, o günkü Başbakan ve Bakanlar Kurulu
üyeleri bu talebimizi doğru buldular, Danıştay kararına
rağmen biz Bergama Maden Tesislerinin işletilmesine izin
vermiştik. O gün o karardan sonra
57nci Hükûmet Bakanlar Kurulu hakkında Yüce Divana gönderilme tezkeresi
hazırlandı.
Bu söylenenleri niye
söylediniz? derseniz bunu şunun için söyledim: Biz, tabii, ülke
yararına, birilerinin çıkarını gözeterek
yapmamıştık, ülke yararını düşünmüştük, onu
yapmıştık. Bugün o işletmenin sahipleri bir özdeyişi
haklı çıkarıyorlar: Hiçbir iyilik cezasız kalmaz. Bu
işletme sahiplerinden teşekkür beklemiyoruz. Her gün sahip
oldukları basın yayın organı
aracılığıyla bize iftira ve yalan kampanyalarını
sürdürüyorlar.
Değerli milletvekilleri,
yer altı zenginliklerimizin yer üstüne çıkarılmasının,
ciddi ekonomik değerlerin ülke kalkınmasına
katılmasının büyük önemi var. Bu sorumluluk nedeniyle tabii ki
madenlerimizi işleteceğiz ancak bu işlemi yaparken çevre
sağlığına, insan sağlığına, insan hayatına
gerekli özeni göstermemiz lazım. Bursadaki maden işletmesinde
Çalışma müfettişlerinin raporuna rağmen madende düzeltmeler
yapılmadan işletmenin hizmete açılmaması uyarısı
yapıldığı hâlde o işletme
çalıştırılmıştır ve orada insanlar gerekli
tedbirler alınmadığı için hayatlarını
kaybetmiştir.
Bugün sendikal hareket,
işçi sendikal hareketi sahipsizdir, savunmasızdır ve orada
hayatını kaybeden insanların mahkemede hakları bile
savunulamamaktadır. Madenci günlük çıkarını düşünerek,
günlük kârını düşünerek o insanların hayatının
heba olmasına ve bir kısım ailelerin yıkılmasına
sebep olmamalıdır. Bu bakımdan, Türkiyede Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş yeri sağlığı
hizmetleri, ilk yardım hizmetleri yanında madenin işletme
teknolojisi ve çalışanların hayatına vereceği
tehditleri bertaraf etmeyi sağlamalı, Türkiye bir üçüncü dünya ülkesi
gibi en fazla maden ocaklarında kazalara ve ölümlere sebep olan bir ülke
olma hüviyetinden çıkarılmalıdır.
Bu düşüncelerle,
özellikle ÇED raporlarının verilişi, Umumi
Hıfzıssıhha Kanunundaki ilgili maddelere dikkat edilmemesi ve
çevre kirlilikleri ciddi sıkıntılar oluşturmaktadır.
Özellikle şunu ifade edeyim: Bir dönem Söğüt Belediyesi Milliyetçi
Hareket Partisine mensuptu. Söğüt Şenliklerinin
yapıldığı o alanın hemen arkasında taş
ocağı işletmesi vardır ve Söğütün o tarihî görünümünü
bozmaktadır. O belediyeye ben yaptırım
uygulamıştım. Biz çevremizi korurken, insanımızın
sağlığını korurken benden/senden ayrımına
girmeden, tüm insanlar karşısında kuralları objektif
uygulamalıyız diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Durmuş.
(10/336) esas numaralı
önerge sahibi, Zonguldak Milletvekili Sayın Polat Türkmen
(10/342) esas no.lu önerge
sahibi, Eskişehir Milletvekili Sayın Fehmi Murat Sönmez, buyurun.
FEHMİ MURAT SÖNMEZ
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Raporu hakkında söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Meclis araştırma
komisyonlarında, pek çok yere gidilmekte, incelemeler yapılmakta,
birçok uzmanlar dinlenmektedir. Temennim, bu çalışmalar sonucu yedi
yüz elli dört sayfa olarak çıkarılmış bu rapora Hükûmetin,
ilgili bakanlığın gereken değeri vererek buradaki önerilere
uygun önlemler almasıdır.
Ülkemiz madencilik
açısından, özellikle maden çeşitliliği itibarıyla
zengin bir ülkedir. Ancak Türkiyede yer altı kaynakları, madenlerimiz
yeterince değerlendirilememektedir. Madenciliğin daha etkin ve
verimli şekilde işletilebilmesi ve madencilik faaliyetlerinin daha
etkin biçimde uygulanabilmesi gerekmektedir. Sürdürülebilir bir madencilik
faaliyeti bugün dünya ve Türkiye'nin gündeminde birinci sırada yer
almaktadır. Çevre ve madencilik birbirini dışlayan alanlar olarak algılanmaya
başlanmıştır. Çevre-madencilik etkileşiminin
doğru ve geçerli bir politik arka planla algılanması
gerekmektedir. Ancak bunun belli bir siyasi anlayışla ele
alınması ve toplumsal mutabakat konumunu elde etmesi bugünden
yarına başarılabilecek kolaylıkta değildir. Kurumsal
düzeyde hâlâ sektör temsilcilerinin kendi perspektiflerini dillendirdiklerine
tanık olmaktayız. Bir anlamda, sektörün bakışı, bu
konuda elimizdeki tek bakış açısı olarak kalmaktadır.
Çevre faktörü, madencilik
faaliyetlerini yürüten işletmeler için önemli bir maliyet unsurudur.
Özellikle rezervleri tükenmiş maden ocaklarının mevzuat
gereğince çevre düzenlemesi yapılarak madenci tarafından tekrar
doğaya kazandırılması gerekliliği komisyon raporunda
da karşımıza çıkmaktadır. Bu konunun üzerinde
hassasiyetle durulması gerekmektedir. Burada yapılacak bir hata,
iş bitmiş alanların çevreye kazandırılmaması
durumu ileride madencilik aleyhine gelişmelere sebep olacaktır.
Ülkemizde maden
çeşitliliği, konunun tek bir yaklaşım çerçevesinde ele
alınmasını son derece güç kılmaktadır. Her bir alt
sektör grubu kendi özgün sorunuyla gündemde yer almaktadır. Bu da ulusal
ve bölgesel perspektiflerin birbirleriyle uyumlu hâle gelmesini
zorlaştırmaktadır. Verilen önergelerde de hâkim
yaklaşımın bu olduğu gözlemlenmektedir.
Özellikle madenciliğin,
istihdam üzerinde diğer sektörlerle kıyaslandığında,
göz ardı edilemeyecek üstünlüğü, böylesi bir değerlendirmeyi bir
anlamda biz politikacılar için ana hedef hâline getirmektedir. Bu,
madenciliğin bir yaşam tarzı olarak ele alınmasından
ziyade doğrudan istihdam merkezli bir ekonomik uğraş olarak ele
alınmasına neden olmaktadır. Özellikle yeni dünya düzeninde
ulusal kalkınmacılık perspektifinin gözden düşmesi,
bölgesel olanın kendi başına çaresine bakmasını
zorunlu kılmaktadır.
Madencilik alanında
maalesef çalışma şartlarımız çok kötüdür. Madencilik
mesleğinden dolayı hastalık oranı dünya
ortalamasının çok üzerindedir. Bu yüzden madencilik çalışma
alanında şartların bir an evvel iyileştirilmesi
gerekmektedir. Çalışma koşulları ve alınan önlemlerle
ilgili olarak çalışmalarımıza
baktığımızda AKP İktidarının
sınıfta kaldığı ortadır.
Şilide 5 Ağustosta
meydana gelen maden kazasında mahsur kalan 33 madenci hayatta
kaldılar. Madende oksijen, gıda gibi ihtiyaçlarının
karşılanması için bir sığınak bulunduruldu. Yerin
700 metre altında mahsur kalan 33 madencinin video görüntüleri
yayınlanıyor. Bizde ise Zonguldakta 30 kişinin
yaşamını yitirdiği grizu patlamasıyla ilgili, Başbakan
kader yorumunu yapıyor. Göçük altında kalan 2 işçinin çıkarılmasına
ilişkin çalışmalara hâlâ devam edildiği söyleniyor.
İş
güvenliğinin yetersizliği nedeniyle işçilerimiz göçük
altında kalmakta. Maden işletmelerinde son yıllarda ortaya
çıkan ölümlü kazaların artış gösterdiği gözleniyor.
Kömür sektöründe, 1991-2008 döneminde iş kazaları ve meslek
hastalıkları nedeniyle toplam 2.554 kişi hayatını
kaybederken, sürekli iş göremez hâle gelenlerin sayısının
ise 13.087ye ulaştığı da istatistiklere yansıyor.
Dünyada ölümcül maden kazaları var ancak diğer ülkelerdeki kaza
sayısı ve kaza başına ölüm oranı bizde 5 misli daha
fazla.
Değerli milletvekilleri,
dünya ekonomisinde yer edinebilmek, öncelikle bölgesel düzeyde
kalkınmanın gerçekleştirilmesiyle mümkün olabilmektedir.
Ülkemiz, bor kaynakları itibarıyla dünyanın en zengin bölgesine
sahiptir. Dünya bor rezervinin toplamı 1 milyar 241 milyon tondur ve bunun
yüzde 72si Türkiyededir. Yalnızca Eskişehir, Balıkesir,
Kütahya illerinde 851 milyon ton bor rezervi bulunmaktadır. Ülkemizde
bulunan borun kalitesi de diğerlerine oranla daha yüksektir. Cam
sektöründe, oto, uçak, kamera, mercek camları, inşaatlarda
yalıtkan olarak kullanılan bor cam elyafları ve benzer
sahalarda, fotoğraf ve görüş sistemlerinde, kameralar, dürbünler,
çeşitli ileri görüş sistemlerinde, film imalinde, banyolarında
rafine bor ürünleri kullanılmaktadır. Birçok malzemenin imalinde
aranan bir maddedir. Elektronik, bilgisayar ve ileri teknoloji sanayisinde bor
rafine ürünleri olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. Bor ürünlerinden imal edilen
cam elyafı, ışık fotonlarının etkin biçimde
transferini sağlamaktadır. Savunma sanayisinde, askerî alanda yüksek
performanslı çeşitli silahların yapımında zaruri bir
katkı maddesidir.
Bor ihracatı 2008
yılında 518 milyon dolar, 2009 yılında 435 milyon dolar
olmasına rağmen, 2010 yılı içinde 600 milyon dolarlık
bir ihracat hedefi söz konusudur.
Burada, kamuoyunda bor madeni
konusunda oluşan, daha doğrusu oluşturulan şehir
efsanelerinin etkisinden kendimizi kurtarıp konuyu kurumsal platformda ele
almamız gerekmektedir. Özellikle bor madeninin girdi olarak son derece
geniş bir gamda yer alması iştah kabartıcı gözükmekle
birlikte ekonomik rasyonalitenin göz ardı edilmesine neden
olmamalıdır.
Türkiye'nin, cumhuriyetin
kuruluşuyla birlikte özellikle madencilik sektöründe getirdiği
perspektif bugün bizler için yeniden başvurulması gereken tecrübeyi
ve bilgi birikimini fazlasıyla ihtiva etmektedir. Elbette dönemin
bakış açısının bire bir güncellenmesi değildir
kastettiğim. Bir Etibank deneyimi bugün için bizlere hiç de
azımsanmayacak bir tecrübe kazandırmıştır.
Değerli milletvekilleri,
adı Eskişehir ile birlikte anılan lületaşı ve
lületaşı işletmeciliğinin içinde bulunduğu durum da
ortadadır. Bu konuda yaşanan sorunların araştırılması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasını
teklif etmiştim. İlgili Komisyon, 14-15 Mart tarihlerinde
Eskişehirde Odunpazarı Atlıhanda lületaşı
esnafını ziyaret etmiş ve Kırka Bor İşletme
Müdürlüğünde incelemelerde bulunmuştur.
Dünya lületaşı
rezervlerinin yüzde 70i Eskişehirdedir. Eskişehirde bulunan
lületaşı rezervinin 2,5 milyon ton civarında olduğu
hesaplanmaktadır. Başlangıçta tamamı ihraç edilen ham
lületaşları Avrupada işlenmekteyken günümüzde Eskişehirli
ustalar tarafından işlenmektedir. Lületaşı, Eskişehir
açısından önem taşımaktadır. Lületaşının
çıkarıldığı ocaklar küçük ve dağınık
olup bazıları da ruhsatsız olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.
Komisyon raporunda sanatsal
ürünlerin artırılması için meslek yüksek okullarının
kurulması önerilmektedir. Bu önerinin gerçekleşmesi bizim en büyük
dileğimizdir.
Konuşmama son verirken
biraz önce değinmiş olduğum bir konunun altını yeniden
çizmek isterim. Madenciliğin sadece bir ekonomik işletmecilik,
girişimcilik meselesi olarak ele alınmaması, madenciliğin
kendi tarihini, kendi yaşam tarzını üretmiş bir
uğraş olarak ele alınması gerekliliği her zaman
hatırlanmalıdır. En gelişkin teknoloji
kullanılmasına rağmen, madencilik en riskli meslek grubu
olmayı sürdürmektedir.
Dünya ölçeğinde durum bu
iken ülkemizde madencilik sektöründe teknolojik altyapının dünya
seviyesinin çok gerisinde kalması bu riski çok daha yukarılara
taşımaktadır. Maden kazalarının mesleğin
doğasıyla ilişkilendirilmesiyse hem vicdan hem de aklı
rencide etmektedir.
Sözlerimi bitirirken yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Sönmez.
(10/377) esas numaralı
önerge sahibi Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır.
Buyurun Sayın
Çakır.
RASİM ÇAKIR (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Önergeyle ilgili söz aldım.
Bizim vermiş
olduğumuz önerge Manisa Turgutlu ilçesi Çaldağdaki nikel madeninin
çıkarılmasıyla ilgili Meclisimizin bir araştırma
isteği ve talebi üzerine verildi. Tabii, bu görev Türkiye Büyük Millet
Meclisinin biliyorsunuz denetleme görevi -yani bir yasama görevi var, bir de
denetleme görevi var- denetleme adına yapmış olduğu bir
görev ama tabii zaman zaman özellikle biz muhalefet milletvekilleri bu
denetleme göreviyle ilgili ne kadar yararlı ve faydalı bir iş yaptığımız
konusunda tereddüt yaşamıyor da değiliz doğrusu çünkü
bugüne kadar denetleme adına yapmış olduğumuz işlerden
elde ettiğimiz sonuçlara baktığımızda denetleme için
harcanan emek, göz nuru ve para karşılığında düzelmesi
noktasında harcanan emek ve paraya baktığımızda arada
çok orantısız bir fark olduğunu hep beraber görüyoruz.
Evet, değerli
arkadaşlarım, Manisa Turgutluda, Çaldağda 25 milyar
dolarlık, dağın altında bir nikel var, bir servet var.
İnsanoğlu da, bizler de bu 25 milyar doları nasıl alırız,
nasıl ekonomiye, insan refahını artırmaya katarız diye
iştahlanmışız. Buna gücümüz yetmemiş, bunu yapabilmek
için sermayesinin yüzde 98i yabancı sermaye olan bir firmayı oraya getirmişiz.
Dünyada kullanılan en kötü teknolojiyi, sırf maliyeti ucuz olsun
diye, asitle ayrıştırma yöntemini benimsemişiz veya izin
vermişiz. Kazandığımız 25 milyar dolar,
kazanılacak toplam. Bunun ne kadarı Türkiyede kalacak, o da
ayrı bir soru. Kazanılanın ne kadarı
dışarıya gidecek, o da ayrı bir düşünülmesi gereken
konu. Ama bunu yaparken kaybettiklerimiz ve kaybedeceklerimizle ilgili oturup
doğru düzgün bir muhasebe içerisine girmemişiz.
Çaldağın
eteklerinde antik kalıntılar var. Bu, asitle
ayrıştırmada zarar görecek, önemsememişiz.
Gediz Nehrinde Ramsara göre
sulak alan olarak tespit ettiğimiz veya taahhüt ettiğimiz alanlar
var, zarar görecek, önemsememişiz.
Gediz Ovası 200 bin
dönümün üzerinde çok verimli mümbit bir tarım arazisi. Yılda 90
milyon dolarlık bir ekonomik katkı sağlıyor ülkemize ve 5
bin tarımla uğraşan aile buradan ekmeğini
sağlıyor, ekmeğini kazanıyor. Bunu da önemsememişiz.
Bu nikelin
çıkarılması için sülfürik aside ihtiyaç var, bir asit
fabrikası kurulmak zorunda. İthal asitle bunun çözülmesi rantabl
değil. 5 milyon ton bir tatlı su ihtiyacımız var bu asidi
üretebilmek için. Bunu da önemsememişiz.
Gediz Nehri, her geçen gün
kirleniyor, bereket yerine sağlık açısından insan
sağlığını tehdit eder, tarımı ve tarım
topraklarını tehdit eder hâle geliyor; önemsememişiz. Yani önemsemediğimiz
şeylere baktığımız zaman değerli
arkadaşlarım, bunların eşittir yanında parasal bir
değer yok. Yani bir tarafın değeri var 25 milyar dolar ama öbür
tarafın, eşittirin öbür tarafında parasal bir değer yok.
Yani Gedizin 200 bin dönüm verimli tarım topraklarının parasal
bir değeri yok. Çünkü onlar bir yıl, üç yıl, beş yıl,
on yıl değil, yüzlerce yıl insanlığa bereket
üretmişler, refah üretmişler ve bundan sonra da yüzlerce yıl
bereket ve refah üretmeye devam edecektir. Ama öyle bir
anlayıştayız ki, öyle bir anlayıştayız ki,
artık Güney Afrika ülkelerini bile, bu maden arama ve işletmede Güney
Afrika ülkelerini bile geçtik. Yani o geliri, o rantı nasıl, neye mal
olursa mal olsun alalım, bunun rantını yiyelim, ekonomiye
kazandıralım ama bizden sonrası tufan. Çevre ve doğa ne
kadar zarar görürse görsün o da çok önemli değil, o bizim sorunumuz
değil bizden sonraki kuşakların sorunu
anlayışıyla hareket eder hâle gelmişiz.
Güney Afrika ülkelerinde bile
doğaya karşı bu kadar insafsızca, bu kadar vahşice ve
duyarsızca saldırıların yapılabileceğini ben
düşünemiyorum, zannetmiyorum. Hele hele Türkiye gibi her tarafından
bereket fışkıran, doğal güzellik fışkıran
bir vatan toprağının sadece günlük, insanın rant
isteğinden kaynaklanan talepleriyle çarçur edilmesi, hercümerç edilmesi gerçekten
bizleri çok üzüyor.
Tabii, Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu ve bunun gibi konularda çok önemli çalışmalar yaptı
sadece madenlerle ilgili değil. Komisyondaki arkadaşlara çok
teşekkür ediyorum, ülkem adına minnet duyuyorum. Mükemmel bir çalışma
yapmışlar. Bu çalışmayı da bütün milletvekillerine
göndermişler. Ama bu Komisyon gibi bir sürü komisyon bu Parlamentoda
kuruldu gerek nehirlerin kirlilikleri, göller yani Türkiyede çevreyle ilgili
nerede bir sorun varsa bütün bu sorunlarla ilgili komisyonlar kuruldu, bütün
komisyonlar olağanüstü görevler yaptılar, iyi niyetli görevler
yaptılar, büyük emek harcadılar ve raporlarını Türkiye
Büyük Millet Meclisine sundular. Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu
raporları hep oy birliğiyle kabul etti -parti gözetmeksizin, siyaset
yapmaksızın- ama nedense bu raporlar buradan kalktı, Meclisin
tozlu raflarına ve raporların sonucunu getirmek, raporların
gereğini yapmak noktasında Bakanlar Kurulu, yürütme maalesef
duyarlı davranmadı.
Yani yeri geldiğinde,
şu millî irade diyerek, Sayın Başbakan çıkıyor
millî irade diyerek, her şeyi bu millî irade, temsil ettiği millî
irade adına yapacağını söyleyebiliyor ama bu aynı millî
irade, bu konularla ilgili önemli çalışmalar yapıyor, denetim
adına, denetim görevi adına ama maalesef yürütme, Bakanlar Kurulu bu
görevin, bu çalışmanın gereğini yerine getirmiyor.
İşte Ergene Nehriyle ilgili kirlilik, işte Gediz Nehriyle
ilgili kirlilik. Mecliste geçen dönem komisyonlar kuruldu, güzel
çalışmalar yapıldı ama nerede?
Yani bir, Meclis İç Tüzüğünde değişiklik
yapabilsek artık -Sayın Şandır da ifade etmiş, şu
bir buçuk yıl önce, bu konu görüşülürken- artık yapabilsek,
bizler medeni insanlarız. Bu komisyon raporları ile ilgili, hiç
olmazsa üç ayda bir, Sayın Başbakan veya ilgili bakan şu kürsüye
gelse Ey Türkiye Büyük Millet Meclisi! Bize, Bakanlar Kuruluna böyle bir görev
yüklemişsiniz. Biz de bu görevle ilgili şunları
şunları yaptık ama şunları şunları da
yapamadık, gücümüz yetmedi. dese yani günaha mı gireriz, suç mu
işleriz arkadaşlar? Yani, şu Türkiye Büyük Millet Meclisi bu
kadarcık bir sorunu aşabilecek, yapabilecek birikime sahip değil
mi? Ben inanıyorum ki sahip, bütün milletvekili arkadaşlarımın
bu yetenekte ve birikimde olduğuna inanıyorum ama nedense bir sihirli
el, nedense bir sihirli güç böyle bir olayın gerçekleşmesine maalesef
engel oluyor. Tabii öyle olunca da ne oluyor? Biz madenlerle ilgili mükemmel
bir araştırma yapıyoruz, yapılmasını sağlıyoruz
ama öbür taraftan bir muhalefet milletvekili çıkıyor, basın
açıklaması yapıyor, Türkiyede ortalığı birbirine
katıyor, diyor ki: AKP madenleri buldu, madeni buldu. Ve maden
ruhsatlarıyla ilgili, maden meselesinde yapılan yağmayla ilgili
çok önemli, çok ciddi açıklamalarda bulunuyor, belgeye dayalı,
bilgiye dayalı açıklamalarda bulunuyor yani bu iki süreç aynı
anda eş zamanlı yürüyor. Sonuca bakıyorsunuz, sonuç, ne
komisyonun raporuyla ilgili, Bakanlar Kurulu en küçük bir adım
atmış ne milletvekilinin yapmış olduğu
açıklamalarla ilgili cumhuriyet savcıları
işbaşına geçmiş onlarla ilgili en küçük bir soruşturma
açmış. Şimdi, öyle olunca biz milletvekili olarak, seçilmiş
milletvekili olarak, bizi seçen insanlara karşı sorumluluk hisseden
milletvekilleri olarak bu denetim görevini yapmakta tereddüt geçirmemiz
doğru değil mi, haklı değil mi arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Haksızlık etme, il başkanını görevden aldılar.
BAŞKAN - Buyurunuz
lütfen.
RASİM ÇAKIR (Devamla)
O bakımdan, ben yine iyi niyetimi koruyarak en kısa zamanda Meclis
İç Tüzüğünde bir değişiklik yapılarak bu
konuların İç Tüzüke geçirilmesini gönülden arzu ediyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Çakır.
(10/388) esas no.lu önergenin
sahibi Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, gerçekten önemli bir
konuyu, bir emeği tartışıyoruz ama maalesef yine ifade
etmek durumundayız, Meclisimizin bu konuya vermiş olduğu önem
koltuklarımızın yüzünü kızartıyor. Koltuklarda insanlar
olmadığı için koltuklara hitap ediyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
23üncü Dönem Beşinci Yasama Yılının ülkemize, milletimize,
Meclisimize, siyasi partilerimize ve milletvekillerimize hayırlı
sonuçlar getirmesini temenni ediyorum. Bu yönde gayretli, faydalı
çalışmalar yapılmasını arzu ettiğimi ifade
ediyorum. Bu konuda görevli olan arkadaşlarıma da başarılar
diliyorum. Ümit ediyorum ki, bu dönemin son yılı olan Beşinci Yasama
Yılında, Meclisimiz kendine yakışır bir
çalışma yapar, ülkenin ve halkımızın gerçek gündemine
döner, bizden beklenen sorunlara çözüm üretecek hukuk kurmamız
imkânını yakalarız diye temenni ediyorum, ümit ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu yönde gayret göstereceğimizi de
ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
gerçekten bugün Meclisimizin yüz akı bir çalışmayı
konuşuyoruz, sayımız az da olsa, bizim irademizle
oluşmuş bir Meclis komisyonunun raporunu tartışıyoruz;
16 sayın milletvekilimizin ve 15 uzman arkadaşımızın
on ay çalışarak hazırladığı yedi yüz elli dört
sayfalık madencilik sektörünün sorunları ve alınması
gereken tedbirlerle ilgili hazırlanmış olan raporu
konuşuyoruz. Raporu bütünüyle inceleyebildiğimizi söylemek mümkün
değil, ancak içindekilere de baktığımızda görüyoruz ki
gerçekten yoğun bir emek mahsulü. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, hatta
Meclisimiz adına, emeği geçen herkese, başta Sayın
Başkan olmak üzere tüm üyelerine çok teşekkür ediyorum.
Bu rapor, gerçekten önemli.
Diğer önergeler üzerinde konuşan arkadaşlarımın ifade
ettiği gibi Meclisin tozlu raflarında kalmamalı. Hükûmetin 2
Sayın Bakanı buradalar.
METİN ERGUN (Muğla)
Muhabbetteler.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
İnanıyorum ki bu temennileri dikkate alacaklar ve bu raporda
belirlenmiş hususları hayata geçirebilmek için bir gayret gösterecekler.
Benim söz almaktaki
amacım, arkadaşlarımın ifade ettiği hususların
dışında bir hususa dikkatinizi çekmek için.
Değerli milletvekilleri,
bu rapor, madencilik sektörünün gözüyle hazırlanmış, madencinin
gözüyle hazırlanmış. Böyle hazırlanmasın mı?
Hazırlansın, çünkü madencilik, ülkemizin katma değer üreten,
istihdam yaratan çok önemli bir sektörü, kaynağı bize ait olan önemli
bir sektör; asla vazgeçilmemesi gerekir.
Yapılan tespitler de
ortaya koymuştur ki madencilik sektörü sorun içerisindedir, problem
içerisindedir, mevzuattan kaynaklanan, işletmecilik tekniklerinden
kaynaklanan, finans açısından, birçok açıdan sorun içerisindedir
ve bu sorunların çözümü noktasında siyasi iktidarın, siyaset
kurumunun müdahalesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu raporu, ilgilisi
olarak madencilik sektörü ve bu konuya emek veren
çalışanlarıyla, yönetenleriyle tüm madenciler çok dikkatlice
izliyorlardır ama ne yazık ki bu rapor madencinin gözüyle
hazırlanmıştır. Buranın merkezi maden, madencilik
işletmesi. Bu raporda insan yok Sayın Öztürk. İnceleyiniz, bu
raporun sorunlar kısmını inceleyeniz, madenciliğe sorun
olarak insan algılanıyor, insanla ilgili konular, o konularla ilgili
mevzuatları madenciliğin sorunu olarak algılayan bir rapor.
Aslında bizim yönetim
anlayışımıza, hatta eğitim
anlayışımıza, hukuk anlayışımıza bir
bütün olarak baktığınızda merkezinde insan yok. Ben orman
yüksek mühendisiyim. Ormancılık yönetimi, ormancılık
hukuku, ormancılık eğitimi bütünüyle insanı ormanın en
büyük zararlısı olarak değerlendirir. Ormanları insanlardan
korumak için hukuk kurarız, bunun için insanları eğitiriz.
Yönetim anlayışımız da bu, orman idaresi. Ormancı
idare etmezse, orman içinde yaşayan köylünün burnunu kapısının
dışına çıkarması mümkün değil. Yani bu bir
handikap. Bu anlayış, bize maalesef,
yaşadığımız coğrafyayı,
yaşadığımız zamanı ve coğrafyayı
sahiplenmemek gibi bir sonuç getiriyor, çünkü insan yok.
Şimdi buradan şunu
sormak istiyorum: Tabii, Her şey insan için. diye çok klasik bir söz
söyleyebilirsiniz, bu çok anlamsız bir şey. Yani, maden
işletmeciliğinin tozunu yutan -benim bölgem olduğu için
bildiğim- Silifkenin Yeşilovacık, Taşucu,
İmamuşağı köylerinin insanı, Ahmet Efendi, Mehmet Dayı,
Fatma Bacı, oradaki maden işletmeciliğinden ne faydası var
tozundan başka? Devasa kamyonlarla taşınan madenlerin
onların emeğinin üzerindeki baskısını,
zararını dikkat almak mecburiyetinde değil miyiz? Toz içinde
yaşıyorlar. Çamaşırını asamıyor,
çocuğunu sokağa bırakamıyor. Bin bir emekle
yetiştirdiği sebzesi, narenciyesi, zeytini, oradaki maden
ocağının tozunun zulmü altında inliyor. O insanın o
madenden ne faydası var? Yapmayalım mı madencilik
arkadaşlar? Yapalım. Yapalım ama, insana, özellikle orada
yaşayan insana bir faydayı eğer önceliklemezsek, önemsemezsek
Şimdi, çok bildiğimden
değil ama tanıdığım tüm madenci dostlar, bu
madencilikten bir hayır görmediklerini hep ifade ederler, çünkü
insanın göz yaşı var o madencilikte, rızası yok,
helalliği yok. Taş ocağı işletmesi, mermer
işletmesi, maden işletmesi en yakınındaki insana zarar
veriyor. Ondan nasıl fayda hasıl edilebilinir? Mümkün mü? Mümkün
olmuyor değerli arkadaşlar. Böyle abat olan madenci yok. Çünkü onun
üzerinde helallik yok.
Tekrar ediyorum: İnsana
faydası olmayan, en yakınındaki insana faydası olmayan
hiçbir işten Allahın rızalığı olmaz,
insanın rızalığı olmaz, bir fayda olmaz. Ben bu
sebeple söylüyorum, özellikle Mersinde -yani benim gördüğüm,
bildiğim bölgeler için Mersini ifade ediyorum ki her bölgede- maden
işletmelerinden, maden ocaklarından o yakında yaşayan
insanların zararını ortadan kaldıracak tedbiri alma
sorumlusu siyasettir, iktidardır, Sayın Bakandır. Bunu dikkate
almadan Madenciliği geliştireceğiz. diye nutuk atmanın
hiçbir anlamı yok.
Değerli arkadaşlar,
belediyelerin bir faydası yok, yolunu bozuyor; köyün bir faydası yok,
yolunu bozuyor. Dolayısıyla bu rapor çok değerli, çok önemli,
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ama bu
anlayışımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Bu
işletme anlayışımızı, bu yönetme
anlayışımızı, merkezinde insanın
olmadığı
Hangi insan? Müşahhas insan. Ahmet, Mehmet
Efendi. Bir faydasının olmadığı hiçbir işletme,
hiçbir faaliyetin ülkeye de faydası yoktur.
Sayın Mustafa Kemal
Cengizin bir ifadesini burada tekrarlıyorum, rapora da geçmiş, diyor
ki: Çevreye saygılı bir madencilik
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, lütfen tamamlayın.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Tekraren söyleyeyim: Çevreye saygılı bir madencilik,
madenciliğe saygılı bir çevre anlayışı. Yine
insan. İnsan nerede? Onun için ben insanımız adına, yine bu
raporu yapanlara teşekkür ediyorum ama, insanımız adına,
size oy veren seçmenler adına, madenciliğin hatta tüm yönetim
anlayışının, tüm işletmecilik
anlayışının gözden geçirilmesini ve her şeyin
insanın, müşahhas insanın, Ahmetin, Mehmetin, şu köylü,
bu köylü insanın faydasına yeniden tanzim edilmesi gerektiğini
ifade ediyor, yüce heyetinize de saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
(10/304) esas no.lu önerge
sahibi Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürke şimdi söz
vereceğim ama aynı zamanda, Sayın Öztürk, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına da konuşacak; ikisini birleştireceğim.
Buyurun Sayın Öztürk.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakika.
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve
sevgili boş koltuklar; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, bundan on dokuz yıl on bir ay yirmi dokuz gün önce,
yani 6 Ekim 1990 günü hunharca katledilen Prof. Dr. Bahriye Üçoku
saygıyla anıyorum. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum ve bu
vesileyle faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde
yaşamlarını kaybeden herkese Tanrıdan rahmet diliyorum ve
Meclisimizin, bir an önce de, bu faili meçhul bırakılan siyasi
cinayetlerin kimler tarafından neden ve nasıl işlenildiği
konusundaki Meclis araştırması önergelerini kabul etmesini
diliyorum.
Sayın
Başbakanımız, Diyarbakırda, Ape Musadan bahsetti, faili
meçhul cinayetlerden bahsetti; Ape Musayı
tanıdığını, unutmadığını ve faili
meçhulleri bildiğini söyledi ama Mecliste Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin
araştırılmasına ilişkin Meclis araştırma
önergesi 2 kez AKP tarafından reddedildi. Umuyorum ve diliyorum ki,
Diyarbakırda Ape Musayı hatırlayan Sayın Başbakan,
milletvekillerine söyler, Mecliste de Ape Musayı hatırlarlar çünkü o
araştırma önergelerinin içerisinde Ape Musanın da kimler tarafından
nasıl ve neden katledildiğinin araştırılması talebi
yatıyor.
Yine, değerli
arkadaşlarım, bugün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü nedeniyle tüm
öğretmenlerimizin gününü kutluyorum. Bu da nereden çıktı
diyeceksiniz. 24 Kasım var iken 5 Ekim nereden çıktı
diyeceksiniz. Aslında dünyada kutlanılan Öğretmenler Günü 5
Ekimdir. Çünkü 5 Ekim 1966 tarihinde UNESCO Ortak Belgesinde öğretmenlerin
statüsüne ilişkin tavsiye kararı alınmış ve 5 Ekim
1994 gününde de, bu, Dünya Öğretmenler Günü olarak ilan edilmiştir.
Bizdeki 24 Kasım Öğretmenler Gününün ilan edilmesinin nedeni 12
Eylül 1980 askerî darbesinden sonra olmuştur. Binlerce öğretmeni
cezaevine gönderen, işkenceden geçiren, sürgün eden, dönemin en etkili
öğretmen örgütü olan TÖBDERi kapatan 12 Eylül rejimi, alay eder gibi 24
Kasımı Öğretmenler Günü olarak ilan etmiştir.
Öğretmenlerimiz de bu 24 Kasım gününü kuzu kuzu Öğretmenler Günü
olarak kabul etmişler, kutlamaya devam ediyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi gerçekten tarihsel denetim
görevlerinden birisini yapmış, elimdeki bu Meclis araştırma
raporunu hazırlamış madencilik sektörünün sorunlarıyla
ilgili. Bu Komisyonun oluşmasında şahsen çok büyük emek
verdiğim için raporu -belki tam titizlikle incelemedim ama- incelemeye
çalıştım. Rapora bir maden mühendisi gözüyle
baktığımda, ben, raporu hazırlayanlara, gerçekten
Komisyonda çalışan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Başta Komisyon Başkanı olmak üzere, bu Komisyonda görev yapan
arkadaşlarımız madencilik sektörünün sorunlarını
mümkün olduğunca objektif bir gözle masaya yatırmışlar,
sorunları tespit etmişler, çözüm yollarını önermişler,
şimdi ben bu konuşmamda eksik gördüğüm yönleri
söyleyeceğim. Tabii, burada Meclis görevini yapmış oluyor bu
komisyon raporuyla, artık bundan sonrası gerçekten kanunları
uygulama hakkına ve gücüne sahip olan yürütmenin yani Bakanlar Kurulunun
inisiyatifindedir. Bu arada, tabii, Komisyon Başkanı ve komisyon
üyelerinin bu raporun uygulanması konusunda ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarına başvuruda bulunmuş olmaları da ayrıca
teşekkür edilecek bir durumdur.
Değerli arkadaşlarım,
madencilik raporundaki madencilik sorunlarına geçmeden önce yine bu konuda
ve madencilik sektöründe özellikle meydana gelen iş kazalarıyla
ilgili söylemem gereken birkaç cümle var.
Şimdi, biliyorsunuz 17
Mayıs günü saat 13.10da Zonguldak Karadon bölgesinde bir grizu
infilakı oldu, orada 28 işçi, 2 maden mühendisi olmak üzere
yaşamlarını kaybetti insanlarımız. Bunlardan 2
tanesinin hâlen cenazesi çıkarılmadı, ölüler bulunamadı.
Bunun üzerine o günden sonra bazı tartışmalar oldu ve
Çalışma Bakanımız Sayın Ömer Dinçer bu kürsüden,
Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden O yüzden hiç kimse benim vizyonumla,
benim basiretimle, benim bilgimle kendisini ölçerek burada konuşma hakkına sahip değildir.,
İçinizden herhangi birisi madencilik sektöründe iş güvenliği
konusunda alınacak bir tedbir hakkında benden daha iyi bir şey
biliyorsa çıkıp onu konuşsun., Benim aldığım
tedbirler hakkında bir tane bilgin olsaydı bunu söylemezdin sen.,
Bu açıdan bakıldığında şunu açıkça
söyleyebilirim: Hükûmetimiz ve Bakanlığımız iş
güvenliği konusunda her türlü tedbiri almıştır. Çok
şükür orada hiçbir teknolojik altyapı eksikliği de yoktu. Belki
daha modern teknolojiler için konuşulabilir ama iş güvenliği
konusunda herhangi bir eksiklik yokken bu kaza meydana gelmiştir. diyor.
Efendim, oradaki iş güvenliği tedbirinin
alınmadığına dair herhangi bir belge, bilgi yokken
diyor
yine. Orada alınmamış bir tedbir varsa, onu söyleyin. Çünkü
orada her türlü ölçüm cihazı vardı, otomatik
çalışıyorlardı ve çalıştılar. Kaza esnasında
onların çalıştığına dair bilgisayar
kayıtlarımız da var. Öyleyse sorunu teşhis etmeden bu
meseleyi konuşmak başka bir acziyettir veya birisine günah keçisi
olarak sorunu yükleme çabasından başka bir şey değildir.
Ben biraz sabredin diyorum. Lütfen siz de sabredin, bütün sorun ortaya
çıkacak ve bugün burada söyledikleriniz yalanlanırsa o zaman
nasıl izah edeceksiniz? Yani muhalefet milletvekillerine yönelik olarak
söylüyor. Bu açıdan bakıldığında ben tekrar şunu
söylüyorum: Oradaki sorunlarla ilgili bir tek eksiklik varsa o eksiklik tespit
edilecek ve ilgililerden bunun hesabı sorulacaktır. diyor Sayın
Bakan. Ve ben o zamanki Meclis kürsüsündeki konuşmalarımda
Bakanın bu konuşmasından sonra çıkmışım
kürsüye, bunların nedenlerini, bu kazanın nedenlerini açık
açık anlatmışım değerli arkadaşlarım. Ve
şimdi de sizlere elimdeki Türkiye Cumhuriyeti Zonguldak
Başsavcılığına verilen bilirkişi raporunu
okuyorum. Şimdi Bakan diyor ya Her türlü tedbir alındı. Yalan
çıkarsa siz bu kürsüde ne yapacaksınız? diye. Şimdi ben
buradan söylüyorum: Bakan yalan çıkmıştır, tedbir
alınmadığı bilirkişi raporlarıyla sabittir.
Profesör Doktor Vedat Didari, Profesör Doktor Nuri Ali Akçın ve
Yardımcı Doçent Doktor Bülent Hanerin Cumhuriyet Savcısı
Ahmet Kozanla birlikte olay yerinde yaptıkları inceleme sonundaki
tespitleri söylüyorum değerli arkadaşlarım.
MUHARREM İNCE (Yalova)
O profesörler darbecidir, onları içeri atın!
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) İncelenen belgelerde olayın kaynağını
oluşturan gaz gelirinin meydana geldiği bu arında olay günü
sondaj yapılmış olmasına karşın kömürün tespit
edilemediği, degaj sondajları yapılmadığı ve olay
öncesinde atım yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu tartışılacak bir husustur. Ayrıca, aynı
istikametlerde daha önce sürülmüş olan lağımlarda kesilen kömür
damarlarıyla ilgili bilgilerin de değerlendirilmemiş oluşu
ciddi bir eksikliktir. Çalışan her iki arında da sesli
ışıklı alarm veren metan dedektörü bulunmamaktadır.
Devam ediyoruz değerli arkadaşlarım: Yerleri ne olursa olsun
tali vantilatörlerin ana hava akımının tamamını
kullanmaları tali havalandırma tekniği açısından
hatalıdır. Bu durum kısa devre oluşmasına neden
olmuştur. Patlamaya yol açan metan birikmesi arındaki
ateşlemeden sonra çıkan çok miktardaki gazın ve ince kömür
tozunun tali havalandırma vantilatörüyle 2 galerisine doğru
sürüklenmesi sonucu oluşmuştur. Bu gazın patlamasına yol
açan olay büyük olasılıkla bu galeri arınındaki
yüklenicinin elektrik donanımındaki bir elektrik arkıdır,
yükleyicide oluşan bir aşırı sıcaklık diğer
bir olasılıktır. Gaz birikmesinin ana nedeni ateşlemenin
ardında büyük bir metan gelirinin ve kömürün boşalmasının,
başka bir deyişle orta büyüklükteki bir ani gaz ve kömür
püskürmesinin oluşmasıdır. Degaj sondajlarını
yaptırmamış ve tali havalandırmayı tekniğine
uygun olarak tesis etmemiş olan ve iş yerinde sesli
ışıklı ikaz yapabilen metan dedektörü bulundurmayan
yüklenici ve denetimi gerçekleştirmeyen idare kusurludur. Atım
öncesinde arının ötesinde bir kömür damarı bulunduğunun
kestirilememiş olduğu yönündeki beyanlar kusuru ortadan
kaldırmamaktadır. Metan gazındaki yükselme konusunda oldukça
yeterli bir süre olmasına rağmen iş yerlerine gerekli
ikazın ulaşamaması bu altyapının sorumlusu olan idarenin
kusurudur, ancak bu konu açık olmadığından kusurun kişiselleştirilmesi
yönüne gidilememiştir. İncelenen, edinilen bilgiler gazın
ateşlemesine yol açan kaynak hakkında net bilgi edinilmesinde
yeterlidir, ancak patlama noktası arını olarak değerlendirilmiştir.
Bu arında yapılan tertibe göre ateşleyici unsur büyük
olasılıkla yükleyici makinenin elektrik donanımıdır.
Büyük olasılıkla alevsızdırmazlık özelliğini
yitirmiş bir donanım, bağlantı ve çalışmayan
devre kesici olayların nedenidir ancak ocakta yapılan tespitler
sırasında kablo bağlantılarının
yapıldığı kısımlarda bulunan ve sıkı
bir şekilde kapatılması gereken kapakların uygun
şekilde kapatılmadığı görülmüştür. Ayrıca,
yükleyici üzerinde aşırı sıcak bir yüzey oluşmuş
olması olasılığı da vardır.
Sensörlerin yerleştirme
konumları hatalıdır. Elektrik altyapısının
denetimindeki yetersizlikte idarenin ve yüklenicinin kusurları
bulunmaktadır. Galeri, lağım sürme, vesaire gibi
hazırlık faaliyetleri TTKnın asli işlerindendir.
Değerli
arkadaşlarım, burada Sayın Bakan yapılan eleştirilerde
buradaki taşeronlaştırmayı olayın sorumlusu olarak
gösteren anlayışın doğru olmadığını
söylemişti ama ben o zaman yaptığım konuşmada bunun
çok önemli sorunlardan bir tanesi olduğunu söylemişim ve bu, Meclis
kayıtlarına geçen tutanaklarda bilirkişi raporundaki
olayların bu kazanın meydana getirilmesinin muhtemel nedenlerinden
olabileceğini bu kürsüde belirtmişim, daha o tarihte söylemişim,
3 Haziran günü.
Şimdi devam ediyoruz
değerli arkadaşlarım: Elektrik altyapısının
denetimindeki yetersizliklerde idarenin ve yüklenicinin kusurları
bulunmaktadır. Galeri, lağım sürme ve buna benzer gibi
hazırlık faaliyetleri TTKnın asli işlerindendir. Bu
işlerin ihale yoluyla bir müteahhide verilmiş olması 4857
sayılı İş Kanununun 2nci maddesine göre irdelenmesi
gereken bir husustur.
Yılda 10-15 bin metre
galeri süren bu kuruluşun bu konudaki uzmanlığı
tartışma götürmez. Dolayısıyla TTKdan çok daha uzman
olmayan ve TTKnın kullanmakta olduğu ekipmanı kullanan bir
yükleniciye bu işin verilmesinde sistemden kaynaklanan bir zorlama
vardır. Karadon Müessese yetkililerinin ifadesinde de bu durum açıkça
görülmektedir. İşletmede bu yapılanmaya yol açan TTK üst
yönetimi ve ilgili bakanlıkların karar ve onaylarının
etkisi sorgulanmalıdır. diyor değerli arkadaşlar.
Sözleşme ve
şartnamelere göre havalandırma, nakliyat ve elektrik
yapısıyla uzaktan izlemeye yönelik sensörlerin kurulum, tamiriyle
patlayıcı madde alma hizmetleri idareye aittir. Bu durumda aynı
altyapıyı kullanan iki farklı kurum ve iki farklı statüye
sahip personel söz konusudur. Ben bunu bu konuşmamda aynı
kapıdan girilen bir evin odalarından birisinin kiraya verilmesi
olarak benzetmiştim ve denetim meselesinde ciddi sorunların
olabileceğini söylemiştim ve nitekim, kaza nedenlerinden bir tanesinin
de çok açık olarak o olduğu söylenilmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, raporun hepsine baktığımızda,
bakın, orada, yine söylemişiz, fennî nezaretçilik konusuna
konuşmamızda değinmişiz ve buradaki çalışan
mühendislerin teknik donanım bakımından, bilgi birikimi
bakımından yeterli bilgiye sahip olması gerektiğini
söylemişiz. Ama bu raporda diyor ki: Teknik nezaret görevinin idarede mi
yoksa yüklenicide mi olduğu belli değildir. Her durumda bir teknik
nezaretçi raporu defteri bulunmamaktadır. Yukarıda ayrıntılı
olarak belirtildiği şekilde oluşan bu ortam iş
güvenliği risklerine açık bir ortam olduğu gibi denetim
görevlileri sorumlulukları açısından bir karmaşa
yaratmaktadır. Bu nedenle, kurulan bu sistemde kusur bulunmaktadır.
İdareyi bu tür uygulamalara zorlayan yasal ve idari mevzuat gözden
geçirilmelidir. Keza, gerek idare ve gerekse yüklenici güvenli bir ortak
denetim mekanizmasını kuramadıklarından dolayı olayda
ortak kusurludurlar. Bu tespitler nedeniyle, hem idareye hem de yükleniciye
kusur izafe edilmesi yerinde olur. diyor. Yine Yüklenicinin istihdam
ettiği iş güvenliği uzmanının yer altı
çalışma koşulları konusunda herhangi bir öngörüsünün
olmaması ve yer altı çalışmalarıyla ilgili herhangi
bir denetim yapmamış olması dikkate değerdir
Yani şunu söylüyor
değerli arkadaşlarım: Bu müteahhidin
çalıştırdığı bu mühendis bu işi bilmiyor.
işin Türkçesi bu. Yani iş güvenliği konusunda hiçbir bilgisi
yok bu adamın diyor. Biz bunu o tarihte söyledik, yani hiçbir inceleme,
denetim yapmadan söyledik. Çünkü Amerikayı yeniden keşfetmiyoruz.
Oradaki kazanın meydana gelmesinin temel nedenlerinden bir tanesinin metan
gazının havanın içerisinde yüzde 2den fazla çıkması
olmadığını
Çünkü metan gazı isterse yüzde 10a
çıksın, patlama olmaz. Bunun bir ateşle temas etmesi lazım.
Bu ateşin muhtemelen ya kaynaktan olabileceğini ya da arında
yapılan bir patlamadan olabileceğini bu kürsüde söyledik ve bunun da en büyük nedeninin denetim
yetersizliği, eksikliği ve bu işin taşeronlaştırmaya
verilerek taşeronun da yetersiz bilgi birikimine sahip elemanlar
çalıştırması olduğunu söyledik.
Değerli
arkadaşlarım, Gerek idare gerekse yüklenici, yönetici kadrosu
güvenli bir ortak denetim mekanizmasını kuramadıklarından
dolayı ortak olarak sorumludurlar. Ayrıca degaj
sondajlarını yaptırmamış olmaları da kusur
nedenidir. diyor. Bu degaj sondajının ne olduğunu da bu kürsüde
çok ayrıntılı bir şekilde anlattık.
Şimdi ben Sayın
Bakana soruyorum. Çalışma yapılmış. Bu, bilirkişi
raporu. Siyasetçilerin düzenlediği bir rapor değil. Konusunda uzman,
Amerikada tahsil yapan profesörlerin hazırladığı rapor.
Acaba şimdi -hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına
soruyorum hem de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımıza soruyorum- bu
raporda adı geçen kişiler hakkında herhangi bir işlem
yapılacak mıdır, bu konuda ihmali olanlardan yani görevini
yapmayanlardan gerekli hesap sorulacak mıdır, ben doğrusu çok
merak ediyorum değerli arkadaşlarım.
Evet, değerli
arkadaşlarım, şimdi bu raporla ilgili de biraz
düşüncelerimi söylemek istiyorum. Şimdi Türkiye madencilikten
vazgeçebilir mi öncelikle buna bakmak lazım. Türkiye madencilikten
vazgeçemez çünkü dünyada kendi yer altı kaynaklarını
değerlendirmeyen hiçbir ülke yoktur ancak biz Türkler olarak hangi yer
altı zenginliklerinin üzerinde oturduğumuzun farkında
değiliz. Türkiyede maden aramacılığına harcanan risk
sermayesi çok az olduğu için yeni maden yataklarını
keşfedemiyoruz. Dışarıda da MTA Genel Müdürüyle
görüşmemizde de söyledik. Örneğin Kanada bir yılda 15-20 milyon
metre sondaj yapıyor. Türkiye seksen yıllık cumhuriyet tarihinde
ancak 20 milyon metre sondaj yapmış. Avustralya 15 milyon metre
sondaj yapıyor yani Avustralyanın ve Kanadanın bir yılda
yaptığı sondajları biz ancak seksen yılda
yapabiliyoruz değerli arkadaşlarım.
Madencilik, gerçekten,
baktığımız zaman herkesin gördüğü gibi güllük
gülistanlık bir meslek değil. Özellikle son yıllarda
birtakım kişi ve kuruluşlar özellikle madencilere
karşı gerçekten kışkırtılmaktadır ve
madencilere düşman muamelesi yapılmaktadır. Türkiyenin
gerçekten enerji ve maden gereksinimi her geçen yıl daha da fazla
artmaktadır ve bunların değerlendirilmesi, toplumun ekonomik ve
refah seviyesinin yükseltilmesi için yer altı kaynaklarının en
etkin bir şekilde değerlendirilmesi ve toplumun hizmetine
sunulması gerekmektedir ama bizim ülkemizde maalesef bu sektöre yatırım
yapanlar cezalandırılmaktadır. Sektör, buraya yatırım
yapanların cezalandırıldığı bir alan hâline
gelmiştir. Sektöre yatırım yapılmasını
kolaylaştırıcı tedbirler alınacağı yerde,
her geçen yıl, yatırım yapma şartlarını giderek
ağırlaştıran kanun ve yönetmeliklerle işin içinden
çıkılmaz bir mevzuat kargaşası
yaratılmıştır.
Burada, kürsüde,
sanıyorum Balıkesir Milletvekilimiz söyledi; gerçekten, madencilik
sektörüne yatırım yapanlar birbiriyle çelişen yirmi bir adet
kanun ve yönetmeliği aşma mecburiyetinde
bırakılmaktadırlar. Bu yirmi bir küsur iznin bir tanesi bile
iptal edilse madencilik faaliyetleri durdurulmaktadır. Bu ortamda
yatırımcıların gelip buraya yatırım
yapmalarını beklemek hayalciliktir.
Gerçekten, madencilik
sektöründe yatırım ortamı yatırımcılara güven
verecek bir yapıda olmadığı için bu alana büyük sermaye
girişi sağlanamamıştır. Çevre ve Orman
Bakanlığının çevre etkisel değerlendirme istatistiklerine
baktığımızda, Türkiyede madencilik sektörüne yapılan
yatırımların yüzde 98inin ÇED gerektirmeyen küçük
yatırımlar olduğu görülmektedir ancak bunların ÇED
raporlarına bağlanılması zorunluluğu
getirilmiştir.
Yine Maden Kanunu, madenciye
ne ruhsat güvencesi ne yatırım güvencesi ne üretim güvencesi
sunamamaktadır değerli arkadaşlarım. 2004 yılında
çıkan Maden Kanununa, bundan önceki Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanımız, bu kanunla madenciliğin uçacağını
söylemişti. Kulakları çınlasın Sayın Hilmi Gülerin,
madencilik uçmadı, madencilik daha geriye gitti. Sadece Maden Kanununda
belirtilen esaslara göre yürütüleceği hükmü yer almaktadır bizim
Anayasamızın 168inci maddesinde, yani Madencilik faaliyetlerinin
aranması, çıkarılması, işletilmesi sadece ve sadece
Madencilik Kanunu hükümlerine göre yürütülecektir. denilmektedir. Buna
rağmen, diğer bakanlıklar tarafından çıkartılan
kanun ve yönetmeliklerle, her bakanlık madenciliği kendine göre
tanımlamakta, her biri ayrı yaptırımlar getirmekte ve
birinin izin verdiğini diğeri yasaklamakta, Maden Kanunu madencilik
sektörünü adan zye düzenleyen, yöneten bir kanun olmaktan
çıkmaktadır.
Diğer
bakanlıkların müdahaleleri yetmiyormuş gibi bir de belediyelerin
kendi çıkardıkları yönetmelikler ve il mahallî çevre
kurulları tarafından alınan kararlarla madencilik faaliyetleri
kolayca engellenir hâle gelmiştir. Yıllarca emek ve para harcanarak
alınan maden ruhsatları ve izinler kolayca iptal edilmektedir. Maden
keşfedilen yerin arazi mülkiyetine ilişkin sorunları
yıllarca sürmekte, çoğu zaman da netice alınamadığı
için yatırımlar engellenmektedir.
Dünyanın her yerinde
madenler bulunduğu yerden çıkarılır değerli
arkadaşlarım. Madencilerin diğer sektörler gibi yer seçme
şansları yoktur. Yani, bu organize sanayi değil ki orada
değil şurada dükkân yapayım diye
Maden neredeyse oradan
çıkartılır. Ve son yıllarda ülkemizde madencilik
karşıtı eylemler hızla artırılmakta ve madenciye
izin veren devlet madenciyle halkı karşı karşıya
bırakmakta ve git, ne hâlin varsa gör şeklinde bir tutum izlemekte,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da olan bütün bu olayları
seyretmektedir. Çünkü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı enerji sorununun
altında yığılıp kalmıştır, o nedenle
madenciliğe bakacak hâli kalmamıştır. Buradan çıkacak
sonuç da şudur: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ikiye
bölünmelidir. Gerçekten yer altı kaynaklarımıza, madenlerimize
bakacak bir maden bakanlığı kurulmalıdır ayrı
olarak Enerji Bakanlığından.
Devletin
çıkardığı kanunlara uyarak, devletten alınan izinlerle
madencilik yapılamamakta, madenciler idareden alınan izinlerin iptali
için açılan davalarla uğraşmak zorunda kalmaktadırlar.
Büyük yatırımcılar on-on beş yıl sonra geri
dönüşü olacak olan bu kadar riskli bir alanda yatırım yapma
yerine, geri dönüşü iki üç sene sonra olan ve riski daha az olan alanlara
yatırım yapmayı tercih etmektedirler.
İzin alma sürecindeki
mükerrerliklerin ortadan kaldırılarak orman, mera, hazine, kamu
yararı kararı, patlayıcı depo izni, tarım
alanlarının tarım dışı amaçlarla
kullanılması için kamu yararı kararı, DSİ izinleri,
enerji nakil hattı izinleri ve kara yolu bağlantı izni ÇED
bünyesinde verilebilmesi sağlanırsa madencilik sektörü bir ivme
kazanabilir Sayın Bakanım. Madencilikte izin alma sürecindeki
mükerrerliklerin ortadan kaldırılabilmesi için bazı izinlerin
ÇED kapsamı içinde verilmesi sağlanmalı. İlgili kuruluşlar
adına ÇED toplantısına katılan uzmanların
yatırım hakkındaki olumlu kararı ve imzası ilgili
kurumun nihai karar olarak değerlendirilip
yatırımcının ilgili kuruluşlara tekrar kapı
kapı dolaşıp yeniden izin alması engellenmeli. Bugün,
maalesef, yatırımcı, ÇED toplantılarında kurumlar
adına karar veren uzmanların bağlı olduğu
kurumları kapı kapı dolaşarak yeniden izin almak zorunda
bırakılmaktadır. Arazi mülkiyet izinlerinin çözümünde çok büyük
zaman ve paralar harcanmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasamızın 168inci maddesinde madenler
devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu çok açık bir
şekilde belirtilmektedir ancak uygulamada ve mevzuatımızda
madenin bulunduğu arazinin sahibinden izin alma şartı
getirilmiştir. Bu uygulamada arazi sahipleri bu durumu istismar
etmektedirler. Araziyi mülkiyetinde bulunduranlar o arazinin altında
bulunan yer altı kaynakları için hak iddia edemezler aslında
Anayasa hükmüne göre çünkü Anayasa diyor ki: Ülkemizde yer altı
kaynakları devletin malıdır. Ancak araziyi elinde bulunduranlar
bugün izin vermezlerse burada madencilik yapılamamaktadır. Bunun
çözülmesi gerekiyor. Arazi mülkiyet sahibiyle gerekli anlaşma
sağlanamaması durumunda madenin işletilebilmesi için gerekli
olan kamulaştırma kararının alınmasında, bir an önce
çözümlenmesinde idare çok zayıf davranıyor bugün. Bunu terk etmeli.
Kamulaştırma işlemlerinde çok fazla zaman ve para harcansa da
çoğu zaman netice alınamamakta, devlet madenciye arazi mülkiyetiyle
ilgili izinlerin alınmasında taraf olmamaktadır. Normal
şartlarda iki üç senede bitmesi gereken bir madencilik
yatırımı Türkiyede sekiz on yıl sürmektedir.
Anayasamıza göre Maden
Kanunu özgün bir kanundur. Madenlerin bulunduğu yerde
çıkarılması zorunluluğu dikkate alınarak,
Kamulaştırma Kanununun yeniden gözden geçirilerek bir yere maden
işletme izni verilmişse Sayın Bakanım, burayı
dinlerseniz iyi olur- bu kararın kamu yararı kararı yerine
geçmesini sağlayacak yasal düzenleme yapılmalıdır.
Sermayeyi madencilik
alanına sokacak tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Madencilikle ilgili davalara
bakacak ihtisas mahkemeleri ve bilirkişi olabilmenin kurallarını
belirleyecek bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Madencilik faaliyetleri
nedeniyle ormanlarımızın tehdit altında
olmadığını Orman Bakanı çıkıp bu kürsüde açıklamalıdır.
Değerli
arkadaşlarım, bugün orman idaresinin kendisinin amenajman
planları çerçevesinde kestiği 17 milyon metreküp orman
alanlarının fotoğrafı çekilip sanki madencilik
faaliyetlerinde bu ormanlar kesilmiş gibi gösterilmekte ve
madenciliğe karşı olan birtakım çevreler madencilere
karşı kışkırtılmaktadır. Orman Genel
Müdürlüğü orman alanlarındaki madencilik faaliyetlerinden dolayı
ormanlarımızın tehdit altında
olmadığını açıklamalıdır. Aynı
şekilde Millî Parklar Genel Müdürlüğü de millî parklar içerisinde
bugün madencilik faaliyetinin olmadığını kamuoyuna
açık ve net bir şekilde söylemelidir. Yani millî parklarda madencilik
yapmak zaten mümkün değil, ama, şimdi, kamuoyunda, bakıyoruz,
duyuyoruz, sanki millî parklarda madencilik oluyormuş gibi bir algı
var. Yanlış bilgilendirmeler nedeniyle kamuoyunda madencilik
aleyhtarı hareketler her geçen gün artmaktadır.
Türkiyede maden
çıkarılan alanların yüzde 99u 1 kilometrekareden daha küçük
alanlardır. Esas, orman katliamını kurtarmıştır
madencilik faaliyetleri. Eğer madencilik olmamış olsaydı
bugün petrol bulunmayacaktı, benzin bulunmayacaktı, doğal gaz
bulunmayacaktı; dolayısıyla insanlar ormanı kesecekti.
Eğer orman katlinden bahsediyorlarsa, orman katlini görmek isteyenler
Antalya-Silifke arasındaki yol yapımını görsünler, Mutla
Silifke arasındaki yol yapımını görsünler. Orada orman
işletmesi olması gerekenden, yolun geçmesi gerekenden daha fazla bir
ormanı kesmiş. Hatta dozerler onunla yetinmiyorlar şimdi, orman
işletmesinin kesmediği ağaçları da deviriyorlar. Orman
katliamı nerede yapılıyor, bir gitsinler, oraya baksınlar.
Değerli
arkadaşlarım, madenciliğin gerçekten çok ciddi sorunları
var. Yani bu araştırma raporu bu sorunları tespit etmiş,
sorunların kendilerince gördükleri çözüm yollarını da önermişler.
Bu çözüm yollarının uygulanması gerekiyor. Bunları da
uygulayacak olan kanunları uygulama gücüne ve hakkına sahip olan
yürütme organıdır yani Bakanlar Kuruludur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) Bakanlar Kurulu da umuyorum
ve diliyorum ki, Sayın Bakanımızın da teşvikleriyle,
bu raporda önerilen öneriler doğrultusunda, yasal boşluklar varsa o
yasal düzenlemeleri yaparlar, uygulamadan kaynaklı yapılması
gereken konular varsa onu yaparlar. Yani bunlar, madencilik olayı parlak
nutuklarla olmuyor. Gerçekten, madencilik çok zor bir meslek. Yani
işvereninden de yatırımcısından da işçisinden de
mühendisinden de herkesin gerçekten orada emek verdiği bir sektör. Bu
sektöre saygılı olmak gerekiyor.
Bizim Cumhuriyet Halk Partisi
olarak öteden beri savunduğumuz şey, sürdürülebilir kalkınma
ilkelerine çevre ve insan odaklı madencilik politikalarının
uygulanmasıdır. Yani madencilikle çevre birbirine zıt kavramlar
değildir. Pekâlâ çevreyi tahrip edecek uygulamaların önüne geçilerek
madencilik etkin ve verimli bir şekilde yapılabilir.
Ben bu raporumuzun
hayırlı olmasını diliyorum. Tekrar bu raporda emeği
geçen, alın teri döken herkese bir maden mühendisi olarak teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Çanakkale Milletvekili Sayın Mustafa Kemal Cengiz... (MHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Bakanım, ulemaya soralım, bu bilirkişi raporu
yanlış galiba!
MUSTAFA KEMAL CENGİZ
(Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisince madencilik sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Maden Araştırma
Komisyonumuzun Raporu üzerine söz aldım. Bu vesileyle grubum ve
şahsım adına yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
gerçekten bu akşam Meclisimiz belki de tarihindeki en önemli
araştırmayı ve ekonomiye, istihdama ve geniş kesimlere,
sanayiye kadar uzanan, temel taşlarından biri olan madencilikle
ilgili geniş bir araştırmayı Meclise getirmiş, Meclise
sunmuş ve bu rapor üzerinde de görüşmeler devam etmektedir ve hep
birlikte bu raporla ilgili görüşlerimizi, önerilerimizi,
sıkıntılarımızı da aktarmaktayız.
Önce, tabii, bu Komisyonun
hem sözcüsü hem de Çevre Komisyonu üyesi olarak hem de Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına böyle ciddi bir raporun hazırlanmasında
emeği geçenlere teşekkür ediyorum. 16 tane milletvekili, 15 tane uzman
arkadaşımız ve diğer çalışanlarla birlikte
geniş bir araştırma, inceleme ve bunun yanında resmî
kurumlardaki bürokrat arkadaşlarımız ve sektör temsilcilerimiz,
özellikle bizleri bu akşam izlediğini bildiğim sektör temsilcilerimiz
de bu komisyon raporuna çok büyük katkılar sunmuş ve bu raporun
hazırlanmasında birçok kesimin ve Meclis
çalışanlarının emeği geçmiştir.
Dolayısıyla, 3
Aralık 2009da Mecliste karar kılınmış, komisyon
kurulmuş ve Komisyonumuz 13 Ocak 2010 tarihinde de çalışmalara
başlamıştır. Komisyonumuz dört ay görev yapmış ve
bu kapsamda yirmi üç tane toplantı gerçekleştirmiştir. Bu yirmi
üç toplantı içinde birçok resmî kurum, özel sektör, sektör temsilcileri,
sendikalar, resmî kurumlar, dernekler, çevreci kuruluşlar olmak üzere birçok
kesimi dinleme fırsatı bulmuştur, ilim adamlarını
dinleme fırsatı bulmuştur ve birçok tebliği de birçok
araştırmayı da ve çalışmayı da Komisyona
sunmaları hâlinde de okuma ve inceleme fırsatı yakaladım.
Gerçekten Komisyonumuzda
görev yapan 16 tane milletvekili arkadaşımız, uzman arkadaşımız
bununla birlikte 14 tane il ziyareti yapmış, 7 tane il ziyareti
Anayasa görüşmeleri dolayısıyla iptal edilmiştir. 1 tane de
ülke dışı olan Kanada gezisine katılarak, uluslararası
boyutta da bu madencilik sektöründe Türkiyenin eksiklikleri nelerdir,
Türkiyenin dışarıdan görünen eksiklikleri neler olabilir; hem
de kendimizi uluslararası düzeyde kıyaslama fırsatı bulduk.
Bunun yanında, uluslararası şirketlere ve yabancı ülkelerde
çalışan ve o konularda danışmanlık yapan bilim
adamlarının da dinlenmesi ve bu çalışmaya
katılmasıyla birlikte, Komisyonumuzun çalışmaları
gerçekten ulusal düzeyden uluslararası boyutlardaki bilgilere ve yeni
teknolojilere, yeni çalışmalara da uzanmış ve bunların
tespiti konusunda da çalışmalarını gezi düzeyinde de ve
bilimsel yayın üzerinde de gerçekleştirmiştir.
Değerli milletvekilleri,
gerçekten bu akşam çok önemli bir meseleyi burada
tartışıyoruz. Maden deyince, belki çevrecilerin direkt
karşı çıktığı, madencilerin yanlış
anlaşıldığı, maden sektöründeki insanların belki
yeterince anlaşılamadığı ve bu bağlamda da birçok
sıkıntıların ortaya çıktığını,
birbirini anlamamaktan, anlaşamamaktan dolayı da hep ülkemizde bu
sıkıntıları çözüm noktasında, çözüm üretme
noktasında ve kendimizi geliştirme noktasında ileri
götüremediğimiz ve böyle bir çalışmanın da geleceğe
bir ufuk sunma ve madencilik sektörüne ufuk sunma noktasında da çok ciddi
bir çalışma olduğunu, Mecliste bu zamana kadarki
araştırma komisyonları içinde en kapsamlı bir
çalışmayı da bugün Meclise sunmuş bulunuyoruz.
Yedi yüz elli dört sayfadan
oluşan bu komisyon raporumuz gerçekten bakıldığında
hem madencilik sektörü açısından hem madencilik mevzuatı
açısından hem uluslararası boyutu açısından ciddi bir
çalışmanın, verimli bir çalışmanın kurumlara da,
madencilik sektörüne yol veren, yön veren, kılavuzluk eden kurum ve
kuruluşlarımıza da, özel maden sektörü temsilcilerine de
kılavuzluk edecek bir rapor olarak görebiliriz.
Şöyle kısaca bir
geriye doğru baktığımızda, madencilikle ilgili kanuni
çalışmalar 1858li yıllarda Arazi Kanunuyla
başlamış, 1901 yılında Taş Ocakları
Nizamnamesiyle şekillenmiş, 1906 Maadin Nizamnamesiyle ileri bir
adım atılmış, 1954 yılında 6309 sayılı
Maden Kanunu çıkarılmış, 1985 yılında 3213
sayılı Maden Kanunu tekrar yenilenmiş ve 2004 yılında
5177 sayılı Maden Kanunuyla son şeklini almış iken,
yine, bu Meclisimiz, 23üncü Dönemde, 10 Haziran 2010 tarihinde 5995
sayılı Maden Kanunuyla, Maden Kanununa son şeklini
vermiştir.
İşte, böyle,
1858lerden bu yana maden sektörümüzün kanuni mevzuatı gelişim içinde
günümüze kadar gelmesine rağmen, birçok eksikliğin, birçok
aksaklığın ve yapısal ve yasal düzenlemelerin ihtiyaç
olunduğunu bugün hem uygulamada hem sektör çalışmalarında
hem madencilik ruhsat çalışmalarında hem de madencilerin
çalışma, işletme aşamasında birçok eksiğin,
birçok aksağın olduğunu da tespit etmiş bulunuyoruz.
Özellikle, Komisyonumuz,
Beypazarından başlayarak, Nallıhandan devam ederek Bursada,
Eskişehirde, Kütahyada, Zonguldakta, Bartında özellikle
Amasrada, daha sonra İzmirde Efemçukurunda, Bergamada, Kozak
Yaylasında, Somada, Manisada, Turgutluda, Salihlide, Uşakta,
Eşmede; Güneydoğuda Batmanda, Diyarbakırda, Mardinde,
Nusaybinde, Şırnakta, Cizrede ve Cudi Dağlarına kadar
çıkarak Cudi Dağlarındaki petrol arama faaliyetlerini bizzat
yerinde incelemiş ve bu bölgelerdeki maden
çalışmalarının bilgilerini ve o bölgelerdeki
aksaklıkları ve önerge sahiplerinin de o bölgelerle ilgili
sunmuş olduğu sıkıntıları yerinde görme, dinleme
ve bu hassasiyetleri Meclise taşıma fırsatı bulmuştur.
Aynı zamanda
Komisyonumuz çevreyi koruyan, kollayan, çevreye duyarlı bir
madenciliği ve bunları yapan madenciliğe de saygılı
bir çevre anlayışını da bu kitapta yansıtmaya
çalışmıştır. Özellikle önergeler içinde yer alan
çevreyle ilgili hassasiyetler de incelenmiştir. Özellikle Batman
ilimizdeki Batman Çayı, Batman Barajı ve Zilek Vadisindeki yer
altındaki kirlilik oranlarıyla ilgili yerinde bilgiler
almış ve bu bölgelerdeki, Güneydoğudaki hassasiyetleri ve
çevreci hassasiyetleri de bu raporunda yansıtmıştır.
Özellikle bizler tabii ki bu
raporu araştırırken milletvekillerimizin vermiş olduğu
önergeler üzerinden hareket etmiş, soruşturmacı değil
araştırmacı bir raporun araştırmayla ilgili kanadını
ağırlık kazandırmıştır. Bazı
milletvekillerimiz belki önergelerinin burada tam cevaplarını
bulamamış olabilirler. Komisyon sözcüsü olarak da daha önceki
günlerde bu konuda açıklama yapmıştık fakat gerçekten ciddi
bir çalışmayı -her ne kadar aksaklık da olsa- ortaya
koyduğumuzu ve bu raporumuzun aslında daha
araştırılması gereken ve daha ülkemizin birçok yerine
gidilerek yerinde tespitlerle gidemediğimiz noktalardaki sorunların,
tespitlerin ve birçok maden türlerinin ortaya çıkmasında da
eksiğimiz olduğunu biliyoruz ve bu raporun, her ne kadar ciddi bir
rapor olsa da eksikliklerinin olduğunu, önümüzdeki süreçte, 24üncü
Dönemde de mutlaka buna devam edilmesi ve bu madencilik sektörünün
sorunlarıyla birlikte
Bu sektörün daha da ülkemize ekonomik katma
değer kazandıracak, iş ve istihdam noktasında getirileri
yüksek bir alan olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bugün dünyaya
baktığımızda, gayrisafi millî hasıladaki payına
baktığımızda, ABDde yüzde 4,2; Kanadada yüzde 7,5;
Avustralyada 8,7; Türkiyede yüzde 1,5 oranında bir pay
aldığını görüyoruz. Türkiye -bu dünyadaki birçok
gelişmiş ülkeden ve maden zenginliğimizin onlardan daha fazla
olduğu ülkelerden ve millî hasıladaki payının en düşük
olması da gözlerden kaçmıyor- bu payı daha da çok artırabilir.
Bu örnek ve kendimizi kıyasladığımız ülkelerle de bu
payımızın daha da yukarılara çıkması
noktasında çalışmaların yapılması
gerektiğine inanıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak hem bu araştırma raporumuza önerdiğimiz hem de
tespitlerimiz noktasında, sorunlarımızı ve önerilerimizi
tespit ettik. Bu konudaki önerilerimizi de hemen sıralamak istiyorum:
1) Özellikle mevcut maden
kanunlarından kaynaklanan sorunlarımız devam etmektedir.
2) Diğer
bakanlıkların mevzuatlarından kaynaklanan sorunlarla birlikte bu
sorunlar devam etmektedir.
3) Madencilik sektöründeki
finans ve teşviklerin zor bulunması ve desteklenmemesi, özellikle
arama esnasındaki risk ve sonucunun çok uzun sürede
alınabildiği, bu arama risk sermayesinin Türkiyede yerel sektöre
verilmemesinden dolayı ve teşvikin yapılmamasından
dolayı yerel girişimcilerin de cesaretlenemediği ve bu alana
giremediğinden bir eksikliğimizi görmekteyiz.
4) Yerli sermayenin maden
sektöründeki riskleri göze alamamasından dolayı ve
desteklenmemesinden dolayı özellikle bu alandan yerel
girişimcilerimizin ve yerel sektörümüzün
uzaklaştığını görüyoruz.
5) Madenciliğimizi
yöneten, yönlendiren, denetleyen, arayan, hatta çıkaran ve pazarlayan
kurumların yeniden yapılandırılması,
hareketlendirilmesi acilen gereklidir.
6) MİGEM, MTA, Eti Maden
Genel Müdürlüğü, Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı
ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlayacak
istişare ve koordinasyon kuruluşunun mutlaka hayata geçirilmesi
lazım, madencilik sektörünün birliğini ve dirliğini
sağlayabilmek için.
7) Türk madenciliğinin
araştırma ve geliştirme stratejisini kurgulayacak güçlü, önder,
yönlendirici bir ARGEmizin olmayışı en büyük
eksikliğimizdir. Mutlaka bu konuda ARGE çalışmalarına çok
önem verilmesi lazım.
8) Üniversitelerimizin ve
bilim adamlarımızın madenlerimizin tespitinde, arama
tekniklerinde, çıkarma tekniklerinde, işletme aşamasında,
ham maddenin mamule ve ileri uç ürünlere ulaşmada, bilimsel
yaklaşımla maden mühendisi gençlerin yetişmesinde, sektörün
aynı zamanda bir eğitim ve yetiştirme yeri
anlayışının Türkiyede oluşmaması ve bilim
adamlarımızın sektöre fikir öncülüğü, rehberlik, yol
göstericiliği, eğitici ve öğretici rollerin yetersiz
kalması ve üniversitelerimizden ve bilim camiamızdan yeterli düzeyde
yararlanamayışımız.
9) Siyasal iktidarların
madencilik sektöründe irade ve idare yetersizliği ortaya
çıkmaktadır.
10) Türkiyenin maden
haritasının hâlen çıkarılmaması ve madenciliğin
bölgesel, hatta iller bazında planlarının yapılamaması
ve maden planlarının ortaya konulmaması en büyük eksikliklerimizdendir.
11) Madenlerimizin ve maden
çeşitliliğimizin envanter çalışmalarımızın
hâlen bulunmaması.
12) Maden ve çevre
ilişkilerini kuramadığımız ve
kurgulayamadığımız için çevre ile madenin çatışma
hâlini her gün izlemekteyiz.
13) Çevreyi, yaşam
alanlarını ve ekolojik dengeyi en çok tehdit eden ve
varlığı problem olan maden atıklarıyla ilgili,
hâlâ, maden atıklarının
bertaraf edilmesi, değerlendirilmesi ve depolanmasıyla ilgili, maden
atıklarımızın yönetmeliğinin ve mevzuatının
oluşturulmaması en büyük eksikliktir.
14) Güçlü bir ARGE ve dünyaya
akredite olmuş güçlü laboratuvarlarımızın olmaması
madenciliğimizin önündeki en büyük engel, en büyük altyapı
eksikliği ve bize yön veren bu kuruluşlarımızın,
kazanamamamızdan dolayı madenciliğin de hızla
ilerlememesine vesile olan bu kuruluşlarımızın mutlaka, bir
an önce Türkiyede yerini alması lazım diyoruz.
15) Madenciliği
yönetenlerle yönetilen sektörler arasında sağlıklı bir
iletişim kurulamadığını tespit ettik. İşte,
bu iletişimi kuran mekanizmaların mutlaka kurulması lazım.
16) Madencilik
bakanlığının mutlaka kurulması, madencilik
bakanlığıyla birlikte, bu yasal ve yapısal
değişikliklere hızla yön verilmesi, hız verilmesi ve bu
yasal ve yapısal değişikliklerin ciddi manada ele
alınması lazım.
17) Kyoto Protokolü ve 2012
sonrasında madencilik sektörünü ilgilendiren risk ve etki analizlerinin
yapılmamış olması, AB çevre faslının da
açılması ve bu sektörler noktasında, risk ve etki analizlerinin,
özellikle maden sektörünü ilgilendiren alanlarda ve diğer sanayi
sektörlerinde risk ve etki analizlerinin acilen yapılması lazım.
18) İş ve işçi
sağlığı güvenliği, iş yerinde alınacak
iş yeri güvenliğiyle ilgili yasal ve yapısal eksikliklerimizin
acilen giderilmesi lazım.
19) Maden arama ve
çıkarma faaliyetlerinde iş kazalarının önlenmesiyle ilgili
yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle grizu patlaması
ve çökükler gibi kazalarda, erken haber alma, erken uyarı ve yer altı
maden sığınaklarıyla ilgili çalışmaların hızlı
bir şekilde ve teknolojiye, ileri teknolojiye uygun bir şekilde
mutlaka yapılması gerekmektedir.
21) Madencilik
konularındaki anlaşmazlıkların hızlı ve çabuk
sonuçlanabilmesi için, ülkemizin ekonomik kaybının da önlenmesi
açısından, mutlaka madencilik konusunda ihtisas mahkemelerinin de
hayata geçirilmesi ve ihtisas mahkemeleri üzerinde de
çalışmaların devam etmesi lazım.
22) Madencilik sektörüne özgü
bir madencilik iş sağlığı ve güvenliği
teftiş birimi mutlaka kurulmalı ve bu teftiş birimlerinin de
takibi ve izlenimi hareketli bir şekilde yapılmalı.
23) Çevreye duyarlı,
çevreyi koruyan ve kollayan bir madencilik, insana ve aynı zamanda
madenciliğe de saygılı bir anlayışı da ortaya
koyan... Mutlaka bu kurguyu Türkiyede madencilik sektöründe, çevrede ortaya
koymalı ve yerleştirmeliyiz diyoruz.
Özellikle, değerli milletvekilleri,
bu zamana kadar, bilim adamlarının da ifade ettiği,
altmış yetmiş çeşit maden olduğu noktasında
görüşler vardır. Türkiyede birçok madenimiz hâlâ tespit
edilememiştir. Bu bağlamda, Maden İşleri Genel
Müdürlüğü ruhsat konusunda, idari konuda, idari takipler konusunda mutlaka
daha da yapılandırılmalı, yasal ve yapısal
düzenlemelere giderek hareketli bir birim hâline alınmalıdır.
Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğümüz, özellikle 80 öncesinde daha iyi sonuçlar almasıyla
birlikte son anda bir duraklamış, günümüzde de yine Maden Tetkik ve
Arama Genel Müdürlüğümüzü bir hareketlilik içinde görüyoruz. Özellikle
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğümüz yeniden
yapılandırılmalı ve bu konuda, prospeksiyon, maden
jeolojisi, ekonomik jeoloji, jeofizik etüt, uzaktan algılama, sondaj,
proses garantisi veren teknolojik etütler, maden tesis avam projeleri içeren
fizibilite etütleri, ÇED raporlarının hazırlanması gibi
yeniden yapılandırılacak Maden Tetkik ve Arama Kurumu
yapısal ve yasal düzenlemelerle bu şeyleri bağrında
barındırmalı. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğümüz,
özellikle bu yapılanma içinde kıymetli ve geleceğin madenleri ve
ileri uç madenler noktasında dünyada güç olabilmemiz için ülkemizde de
renyum, germanyum, galyum, indiyum, selenyum, telleryum, uranyum, toryum gibi
ileri teknolojik madenlerin potansiyelini tespit etmeli ve bu madenlerin
zenginleştirilmesi ve rafinasyonu konusunda da çalışmalar
yapılmalı ve özel sektör de bu konuda desteklenmelidir diyoruz. Özellikle
burada
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ
(Devamla) Bu duygu, düşüncelerimizle eksikliklerimizi ve raporumuzun da
anlatabildiğimiz bu bölümlerini sizlerle paylaşırken, bu gecede
bu kadar konuşmadan sonra, Komisyonumuzun, kapağında yer alan
şair Orhan Velinin sözleriyle konuşmama son vermek istiyorum.
Şair diyor ki:
Güneşli bir günde,
Masmavi göreceğiz
Karadenizi.
Balkayadan Kapuza kadar,
Karış
karış biliriz biz bu şehri;
EKİnin (Ereğli
Kömür İşletmeleri) çiçekli bahçeleri,
Rıhtıma kömür
taşıyan vagonlarıyla;
Paydos saatlerinde yollara
dökülen,
Soluk benizli
insanlarıyla.
Siyah akar Zonguldakın
deresi;
Yüz karası değil,
kömür karası,
Böyle kazanılır
ekmek parası.
Aziz maden şehitlerimizi
bu şiirle rahmetle yâd ediyorum ve hepsine şükran sunuyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Cengiz.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına, Şırnak Milletvekili Sayın Hasip
Kaplan, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 23üncü Dönem Beşinci Yasama Yılının
hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah, bu yasama
yılının, en geç haziran ayında gireceğimiz seçimlerle
Meclisimizin çok sesliliğinin daha da pekişeceği, demokratik bir
yapıya kavuşacağı günler diliyorum.
Bugün üzerinde
konuştuğumuz madencilik sektörünün sorunlarıyla ilgili
araştırılması, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırması komisyon
raporu üzerine Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve kapatılan Demokratik Toplum Partisi grubu
olarak o dönemde verdiğimiz araştırma önergelerimizin yer
aldığı bu çalışmada özellikle konulara bir daha
değinmek istiyorum.
Birincisi, İzmir
Ovacık-Bergama, Balıkesir Havran, Artvin Cerrahtepe, Uşak
Eşme-Kışladağ, Tunceli Ovacık, Erzincan İliç,
İzmir Efemçukuru, Çanakkale, Balıkesir Kaz dağları, yine,
yaşanan ekolojik kriz ile altın madenciliğinin ülkemize
kazandırdıkları ve kaybettirdikleri konusunda Gümüşhane,
Kırşehir il çalışmaları da dâhil bir
araştırma önergemiz, yine, Batman ilinde TPAO, TÜPRAŞ, Petrol
Ofisi gibi çevre ve insan sağlığı yönünden ciddi
sorunları olan ve Batmanda bir patlamaya neden olan, can kaybına
neden olan, ayrıca içme sularının kirlenmesi gibi bir konuda bir
araştırma önergemiz, yine (10/404) kömür üretimi, kömür ticareti,
kömür ticaretiyle ilgili yolsuzluklar ve özellikle benim ilim Şırnak
ilindeki kömürle ilgili konularda verdiğimiz bir araştırma
önergesi bu raporumuzun konusu.
Bunun dışında,
Barış ve Demokrasi Partisi olarak da enerjiler, nükleer santraller,
HESler, petrol, doğal gaz ithalatı vesair konularda 10u
aşkın araştırma önergemiz bulunuyor ve bu kadar
duyarlı davrandığımız bir konuda partim adına
Komisyonda üye olarak bu çalışmalarda grubumu temsil etme
şansını buldum.
Ancak, sözlerime
başlamadan önce bir şeyi de söylemek istiyorum, yüce Meclisin
dikkatini çekmek istiyorum: Zonguldakta hâlâ 2 maden işçimizin cesedine
ulaşılamaması, cenazelerinin çıkarılamamış
olmasının, sanıyorum bu raporda da çokça irdelediğimiz
maden kazalarında, özellikle taş kömürü maden ocaklarında grizu
patlamalarıyla ilgili konularda önemli çalışmaların da yer
aldığı bir gerçek. Biz o tarihlerde Kanadada Victoria
eyaletinde bir çalışma yapıyorduk.
Yaptığımız çalışmada, beraber,
arkadaşlarımızla, Komisyon üyeleri olarak 500 metrenin
aşağısında derinliklere inmiş, yine o dehlizlerde epey
kilometrelerce gezebilmiş, ama ilk gördüğümüz, orada Kurtarma
Odası diye tabir edilen o galerilerdeki odaların önemini bize zaman
çok kısa sürede hatırlattı. Eğer Zonguldakta maden
ocaklarımızda böylesi kurtarma odaları olsaydı, bu kurtarma
odaları, bu tedbirler, işçi güvenliği, iş
sağlığı konusunda bu kadar kayıp vermeyebilirdik.
Bugünlerde bütün dünya televizyonlarında Şilideki bir maden
kazasının gösterildiğini biliyoruz. Ne oluyor? Orada göçük
altında kalan işçilerin bu kurtarma odasına nasıl
geldiğini ve orada, kurtarma odasında nasıl hayatla
bağlarının kurulduğunu da biliyoruz. Bizim bildiğimiz
bu gerçeklik dünyanın gözü önünde. Oradan telefon
bağlantısı, su ve kanallardan insanlara yaşamsal
gıdaların nasıl aktığını ve 700 metre
derinliklere kurulan sondajların, tüplerle insanları kurtarma
çabalarının, ne kadar, insan sağlığı
açısından önem arz ettiğini görüyoruz.
Evet, madencilik sektörü çok
yönlü irdelenmesi gereken
Bir taraftan zenginliklerimizin yer altından
çıkarılması, bir taraftan da iş
sağlığı, insan sağlığı, insan
yaşamı, çevre sağlığı, ekolojik dengeyi
gözetmemiz gereken bir süreç yaşıyoruz. Bu süreç içinde biz ne
yaptık? Gerçekten bunu düşündüğümüz zaman, Türkiyede çokça
soru, çokça eksiklik, çokça yanlış, çokça yanlış uygulama,
çokça eskimiş mevzuat, çokça insanı hiçe sayan anlayış,
çokça vahşi bir kâr hırsı, çokça denetimsizlik gördük ve
Mecliste bütün bu çalışmaları 16 arkadaş da -CHPden 3
arkadaş, MHPden 2, çoğunluğu iktidar partisinden olmak üzere-
Türkiye'nin büyük bir coğrafyasında birçok noktada, birçok alanda, birçok
maden üzerinde yerinde görerek yaptık.
Şunu burada itiraf etmek
istiyorum samimiyetimle: Benim 2007de seçildiğim günden bu yana Meclis
çalışmaları içinde en verimli gördüğüm, Meclisimizin bütün
partilerinin ortaklaşarak, farklı düşüncelerdeki partilerimizin
Anadolunun, Türkiye'nin farklı illerine giderek, orada halkla bizzat
kaynaşarak, oradaki yetkililerle görüşerek, yerel yönetimlerle
buluşarak, sivil toplumla buluşarak, Meclisi, âdeta Meclisin
varlığını, çoğulculuğunu, demokratik
temsiliyetini, hayatın ta kendisi şiirlerine, yaşamlarına,
maden dehlizlerine, nükleer santrallerden tutun da maden suyu
fabrikalarına kadar, gittiğimiz, yerinde gördüğümüz,
incelediğimiz, yoğun bir tempoyla arkadaşlarımızın
yaptığı bir çalışma sonucu elinizde, işte gördüğünüz
bu rapor, genel tartışmaları, genel tespitleri,
yapılması gerekenleri şüphesiz oldukça fazla, kapsamlı bir
kaynak olarak sunuyor. Ama bir yanda, yine, bu çalışmanın
içindeki bizim Komisyonumuz, taleplerimiz konusunda her zaman duyarlı
oldu. Örneğin, EGEÇEPin kurultayı vardı İzmirde ve
Sayın Başkana bunu söylediğimiz zaman, her partiden bir
temsilcinin, bir heyet olarak, çevrecilerin bulunduğu bir kurultayın
bizzat yanlarına, ayağına giderek, bizzat onları
dinleyerek, bizzat onlarla birlikte konuşarak, onların
sorunlarını, CDlerini, raporlarını alarak Komisyona
getirmesi ve daha sonraki, bizzat yerindeki incelemelerde onların ne kadar
etkilerinin olduğunu bizzat yerinde görmenin de önemini ve etkisini
gördük.
Beni en çok etkileyen birkaç
olaya da değinmek istiyorum. Manisa ilinde kapatılan cıva ve
çinko maden ocaklarının hâlâ bölgeyi tehdit ettiği ve
çözülemeyen bu elementlerin kontrol edilemez bir şekilde insan
sağlığına ne derece zarar verdiğinin tespit
edildiği ve maalesef, bu tür ocakların hiçbir denetiminin
olmadığının görülmesi dehşet verici idi.
Çinko öyle bir metal ki,
eğer iyi kontrol edilirse çok iyi yararlanılabilinir de ama iş
sağlığı olarak baktığınız zaman bir
çinko fabrikasında iş rizikosu açısından en ağır
iş kolu olarak, en yüksek primi verip en kısa sürede emekliliğin
sağlandığı tek iş koludur arkadaşlar. Yani, bir
çinko fabrikasında bir işçinin on beş sene
çalışıp emekli olması gibi bir yoğunluğu olan
oldukça riskli bir iş alanı.
Tabii beni daha çok etkileyen
konulardan birisi de Turgutludaki Turgutlu Çevre Hareketinin
duyarlılığı, birlikteliği ve etkinliğiydi. Orada
ticaret ve sanayi odalarından, sivil toplum örgütlerine ve bütün siyasi
partilere kadar
Burada bütün siyasi partilerin birlikte örgütlendiği,
sivil toplumun, odaların, derneklerin bir arada
çalıştığı bir duyarlılığa tanık
oldum. Bu tanık olduğum duyarlılığı, bizim
Meclisteki çalışmalarımıza ışık tutan bu
yaklaşımlarını, çevreci anlayışın insan
sağlığına, ekolojik dengeye, tabiata olan
duyarlılığı karşısında -kapitalizmin
demeyeyim- vahşi kâr hırsının getirdiği tahribatı
nasıl dengelediğine de tanık olduk. Evet, yaşam ve güzel
bir yaşam için madenler çıkarılır, işletilir,
kazanılır. Güzel bir ülkenin ekonomisini canlandırmak için
Eğer bir yerden bunlar çıkarılıyorsa, maden
çıkarılıyorsa üç kişi zengin edilip 300 bin kişi
zehirleniyorsa burada kârı da zararı da yüce Meclisin düşünmesi
gerekiyor. Bütün duyarlılığımız bu.
Belki benim istediğim
kadar çevreci hareketlerin, örgütlerin istekleri ve talepleri bu raporda yer
almadı. Ben bunu bir eksiklik olarak görüyorum. Yani istediğimiz gibi
veya istediğimiz ölçüde buraya yansımadı ama bu
araştırma önergelerini veren bütün arkadaşlarımın,
bütün partilerde olan arkadaşlarımın Muğladaki mermer
ocaklarından İzmirdeki Efemçukurunda İzmirin
sularını kirleten yaklaşımına; Kaz
Dağlarından, İda Dağından, o güzelim yörelerden
Bartına, Zonguldaka; Zonguldaktan Bursa, Eskişehir, Afyon, Kütahya
ve hep beraber geldiğimiz Güneydoğuda Diyarbakır, Batman
Batmandaki petrol kuyularının -ki ilk petrolün
çıktığı, hâlen şu an en yoğun çıkarılan
yer Raman- hem yerinde incelemelerinden hem insan sağlığı
ve sosyal çevre üzerindeki etkilerinden Hasankeyfe hatıra resimleri çektik.
Belki sular altında kalacak yakın zamanda. Midyattaki taş
işletmeciliğinin sadece dizilerde kalmadığını,
Şırnakta asfaltit yatakların nasıl denetimsiz ve Türkiye
Kömür İşletmelerinin orayı 94te kapatıp gitmesinden sonra
birkaç tane müteahhide ihaleye nasıl verildiğini,
başıboş bir üretimin ve bu üretimin üzerinden yine nükleer
santral heveslerinin ne kadar canlandığını ve
Şırnak gibi bir ilde şu an mevcut bir nükleer santral varken
altı tane nükleer santral başvurusunun da olduğunu gördük.
İşte, bazıları Neden Silopide, Şırnakta 40 bin
kişi, 50 bin kişi çevre için yürüyor? diye sordukları zaman,
altı tane nükleer santral bir şehri nasıl boğar diye
düşündüğümüz zaman, o külün, o kirlenmenin getirdiği zararlara
bir dengenin oluşması gerektiğini biliyoruz.
Bizim bütün bu güzelliklerle
beraber Şırnakta Cudi Dağında petrol kuyusunda asfaltik
yatakların, kömürün altında 2.500 metrede petrol
yataklarının olduğunu bütün dünya haritaları veriyor. Ta
Abdülhamitten zaten çizilmişti. Sonra, beraber indiğimiz İpek
Yolunda, İdilin Kozluca, Nusaybinin Dinçer, Çamurlu mevkiinde, tam da
mayınlı arazide kuyularımızın olduğu yerde,
orada, hem de 1.400 metrede nasıl doğal gazın önce
çıktığını, 1.600 metrede petrolün nasıl
çıktığını, 2.200 metrede karbondioksitin nasıl
çıktığını gözlerimizle gördük ve oradaki genç
mühendislerin Ne olur bu sınırdaki mayınları temizleyin.
Temizleyin, buraya petrol kuyuları kuralım, doğal gaz
kuyuları kuralım. Bu kadar ithalata mahkûm olmuş bir ülkenin
üretimi için bunu yapalım. Suriye tarafından da sondaj kuruluyor.
Gerektiğinde de bu sondajlar yatay sondaj biçiminde, bizim de üzerinde
olduğumuz aynı kaynaklardan petrolün, doğal gazın
çekildiğini ifade ettiler.
Ve Mazıdağına
geldiğimiz zaman, bir şehrin, eğer bir sinema filmi, bir
tiyatro, bir edebiyat, bir sanat eseri yazılacaksa,
Mazıdağına devletin 1994te kurduğu fosfat
fabrikasına milyonlarca lira harcandığında, ki o
fabrikayı, Mazıdağı fosfat tesislerini kuran mühendisin
gözlerinin ıslanmasından, yaşlarından anladığım,
gördüğüm o hissiyatını sorgulamak gerekiyor. Neden 94
yılında fosfat işletmeleri kapatıldı? Onca sosyal
tesis, onca gölet, o sular; neden kurutuldu o ağaçlar ve niye sahipsiz? Ve
niye birileri gidip Fastan, Tunustan, Cezayirden fosfat ithalatı
yaptılar? Niye Samsuna, uzaklara azot fabrikaları kuruldu, oraya
kurulmadı? Ve yakında GAP projesiyle beraber orada 1 milyon 200 bin
hektar sulandığında bu fosfat fabrikasının, tesislerin
de yetmeyeceğini göremedi. Evet orada terk edilmiş bir devlet
yatırımının hüzünlü duruşundan, çöken ve göç eden bir
şehrin insanlarının oraya gelerek Bir umut olur mu Meclis
Komisyonumuz? deyişlerini gördü. Mermerdeki ithalatımızın
artışını da gördük; borun, anlatıldığı
gibi değil, çok zengin kaynakları dünyada yüzde 70i bizde
olmasına rağmen yüzde 20 kaynağa sahip ülkelerin asıl borun
ticaretini yaptığını gördük. Ve bir şey daha gördük
arkadaşlar, özelleştirmelerle devletin elindeki, Etibankın
elindeki bütün kıymetlerin, madenlerin nasıl özel sektöre
peşkeş çekildiğini ve nasıl ucuzdan elden
çıkarıldığını gördük. Ve bir şey daha gördük
arkadaşlar, madenin çıkarıldığı yerlerde, madenin
çıkarıldığı topraklara, şehirlere para
verilmezken redevans sistemiyle devlete katkı payı altında giden
paraların dahi oraya yatırım olarak dönmediğini gördük.
Yani çokça anlatılabilecek madencilik sektörünün sorunlarını
bire bir yerinde gördük. Bire bir gördük çünkü siz Seyitgazideki termik
santrali, Lalahandaki, Beypazarındaki tesisleri, bırakın onu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Bitiriyorum.
Bütün bunları
aldığınız zaman dünyada 178 ülkede 60 maden türüyle birinci
olan Türkiyenin -ki bütün dünyada 90 çeşit maden var- en zengin maden
yatakları ve çeşitliliği konusunda ilk 10a giren bu ülkemizde hâlâ
gayrisafi millî hasılanın yüzde 1,5 oranında, düşük
olduğunu gördük. Denizlerimizde sondajın hâlâ yüzde 1lerde
olduğunu gördük. Karada petrol yataklarının olduğu
özellikle Güneydoğu Bölgesinde özel sektörün nasıl ruhsat
kaptığını, ruhsat ticaretlerinin nasıl geliştiğini,
ruhsatta çantacılık döneminin nasıl
başladığını, bir şirkete 2300 tane ruhsatın
nasıl sorgusuz, sualsiz verildiğini, bu ülkenin nasıl soyulup
soğana çevrildiğini gördük. Bütün bunları gördük ama bunun
çözümlerini de burada yazdık. Bir maden bakanlığı
kurulmalı, merkezîleşmeli, denetim olmalı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Ben bu çalışmanın hayırlı olmasını diliyorum,
çok söylenecek sözler var, hayırlı olsun diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
544 sıra
sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, söz
sırası Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Zonguldak
Milletvekili Sayın Polat Türkmende.
Buyurun Sayın Türkmen.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Sayın Başkan, saygıdeğer
arkadaşlarım; AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslına bakarsanız
söylenilecek olan her şey söylendi. Ben şunları belirterek
geçmek istiyorum, tekrara düşmemek için:
Arkadaşlar, madenlerin
araştırılması konusunda belki Mecliste ilk defa bu kadar
kapsamlı, taraflarıyla bire bir
görüşerek sivil toplum örgütleriyle, kamuda bulunan
muhataplarıyla, TSKlarla, sendikalarla, iş güvenliğiyle,
çevreyle, aklınıza gelebilecek ne varsa, özel bu konuda ihtisas
yapmış olan üniversitelerle, onların hocalarıyla
görüşmeler yapıldı ve ortaya bir rapor çıktı, bunu
tartışıyoruz şu anda. Arkadaşlarımız
değişik konulara girdiler, söylendi. Evet, Türkiyeye
baktığınız zaman bugün dünyada geldiğimiz noktada,
Türkiye, madenler bakımından bir bakir alan. Bu bakir alanda
geçmişte sermaye birikimi olmayan ülkemizin, devletimizin bunu devlet
kanalıyla yaptığı görülmektedir, devlet eliyle
yaptığı görülmektedir. Bundan sonra dünyanın
gelişmesi, ülkemizin gelişmesi, dünyayla global ekonominin ve
dünyadaki araştırmaların, bilimin
ışığında getirdiği nokta bizi de madenlerimizi
doğru değerlendirmeye, çevreyi de göz önünde tutarak,
yaşanabilir bir çevreyi de göz önünde bulundurarak bu
kaynaklarımızı gerçek anlamda ortaya çıkarıp
değerlendirme konusunda böyle bir çalışmaya itmiştir.
Burada ben başta Meclis Başkanımız Mehmet Ali Şahin
Beye bize verdiği imkânlardan dolayı, Sayın Bakanımıza
bu fırsatları tanıdığından dolayı, bunda çok
fazlaca ilgisi bulunduğunu hissettiğimiz
Başbakanımıza, Komisyon Başkanımıza, Komisyonda
çalışan bütün arkadaşlarımıza, bürokratlara,
milletvekillerine, hepsine teşekkür etmek istiyorum. Tarafsız,
doğru, olması gereken, ülkemizin lehine bir çalışma
yapmışız; burada da bir rapor çıkmış, o kitap da
arkadaşlarımızın tümüne
dağıtılmıştır. Tabii eksiklerimiz,
noksanlarımız yok mudur, bunlar gözükmemiş midir; bunları
gerekli olan kurumlar ve Bakanlığımız göz ardı
etmeden, önemseyerek alacağına inanıyorum.
Tabii madencilik
dediğiniz zaman madenler, arkadaşlar, öyle istediğiniz yere
taşıyabileceksiniz değil, Cenabıhakkın
bahşettiği, olduğu yerde bahşettiği, oluşumu
böyle gelişen zeminlerde oluşuyor. Onların sıkıntıları
yok mudur? Evet, mali sıkıntıları vardır, ekonomik
sıkıntıları vardır, sermaye
sıkıntıları vardır. Bunların giderilmesi
adına Maliye Bakanlığıyla da bir çalışmanın
yapılması gerektiğine ben inanıyorum çünkü muafiyetlerin
verilmesi lazımdır. Dünyada akredite olmuş kurumların
artık oluşturulması lazımdır. Onun dünya
piyasalarına açılıp madenlerimizin bu şekilde
değerlendirilerek finans kaynaklarının elde edilmesi gerekiyor.
Bugün dünyada bütün bu rezervleri doğru tespit edilmiş, akredite
edilmiş kurumlar tarafından tespit edilmişlere sigorta
şirketleri tarafından büyük miktarlarda kaynaklar
aktarılmaktadır, borsaları oluşmaktadır.
İşte, biz de bunların tümünü olabildiğince geniş, bu
dar imkânlar içerisinde meydana getirdik, bir rapor hazırladık, o da
sizlerin huzuruna gelmiş, onu tartışıyoruz burada.
Evet, buralarda söylenecek,
özelde söylenecek çok şeyler vardır.
Arkadaşlarımızın bir kısmı üzücü olan
olayları, güvenlikten, iş güvenliğinden meydana gelen hatalardan
olan olayları anlattılar. Biz bu acıların hep içinde
yaşayan, komşuları olan, dostları olan,
arkadaşları olan, bizim arkadaşımız olan, benim
arkadaşım olan çok insan -Zonguldak kömür bölgesidir- orada biz bu
acıları hep yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz.
İnşallah bundan sonra böyle acıları yaşamayız,
tedbirlerini çok daha fazla alırız ama bazı şeyler
vardır ki, her ne kadar tedbir alırsanız alın, yer
altı işletmeleri dediğimiz, derinlere indikçe
Bunu bilen
arkadaşlarımız çok fazlaca bilir.
Burada -bir rapor veren-, 30
tane kardeşimizin vefatına sebep olan bir kazadan bahsedildi ve orada
rapor veren arkadaşlarımız, üniversite hocalarımız
vardır. Bunları ben çok iyi tanırım, bilirim, bizim de
dönemimizde asistandı bu arkadaşlarımız. Vedat Didari
Beyler olsun, evet, raporlarını doğru vermişlerdir.
İstanbul Üniversitesinden de aynı bir bilirkişi
istenmiştir. Orada olan olaylarda anlattıkları doğrudur.
80li yıllarda Vedat Bey -Vedat Didari, profesör olan bugün-
arkadaşımızın kendi çalıştığı,
mesul olduğu kartiyede de 14 kişi vefat etmiştir, ondan sonra
üniversiteye geçmiştir o Vedat Bey. Nuri Akçin Bey kardeşim de zaten
nakliyatçıdır, makine mühendisidir o, profesör olan. Evet,
raporlarına bir itirazım yok. Burada özellikle spesifik
söylendiği için söylüyorum, hepsini iyi bildiğimiz için söylüyorum.
Olabiliyor bunlar, olmasını arzu etmiyoruz. 1992 senesinde 275 tane
yine ocaklarda insanlarımız, Kozlu ocağında
insanlarımız ölmüştür. Burada da yine ocakların
elvermediği usullerde, yer altı işletmesinin
zorluklarını göz önüne alarak oradan insanlarımızı almamız
bir sene sürmüştür. Yine Taş Kömürü Kurumunda, Kozlu
Ocağında -Karadon demiyorum, Kozlu Ocağında- olanlar
vardır.
Evet, Ali Rıza Bey de
burada anlattı, bazen öyle şeyler olur ki, işte, oradaki
raporlarda da belli oluyor, lağımlar atıldıktan sonra,
yirmi beş dakika sonra toz toprak aşağıya indi mi diye bakıldığı
zaman, bakmaya gidilince ancak o gaz degajı olmuş ve o raporda da
belirttiği gibi grizu meydana gelmiştir. Ha bunlar olmayabilir miydi?
Olmayabilirdi de. İşte, kimin hatası varsa, kimin noksanı
varsa, o raporlar doğrultusunda, zaten hem savcılık hem
Bakanlığımız hem teftiş kurulları,
Çalışma Bakanlığımızın elemanları
bunlar hakkında verdikleri o raporlardan dolayı, kimin suçu varsa o
cezasını çekecektir. Bunlar ayrı şeylerdir. Tabii ki daha
çok önem verilmesi lazımdır, teftişlerin çok daha fazla
yapılması lazımdır. Eğitimlerin üniversiteler
tarafından iş birliği hâlinde çok daha fazla yapılması
gerekiyor. İşte, buradaki bu raporun, asıl meydana
çıktığı, hem finansının hem işletmesinin hem
araştırmasının hem pazarının hepsi
olabildiğince bugünkü şartlarda meydana getirilmiş ve ortaya
konmuştur. Onların da değerlendirileceğini umuyorum ve onu
düşünüyorum çünkü bizim dönemimize baktığınız zaman,
AK PARTİ döneminde bunların çok daha hareketli olduğunu, tüvenan
miktarının ve nihai ürünlerin çok daha fazla olduğunu, 3,5
milyar dolar bir ihracatımızın olduğunu, madenlerle ilgili,
görüyoruz. Bunlar hemen hemen 2 katına, 3 katına
çıkmıştır. Önü açılırsa, bugünkü, Avrupa
Birliğine girecek olan milletimiz, devletimizin o kuralları,
kaideleri de bir bütün hâline getirebilirsek çok daha önü açılacak, belki
yıllar içerisinde 30 milyar dolar civarında bu üretimi yapabilecek
seviyeye geleceğiz. Çok haklısınız, bir Amerika, tüvenan
dediğimiz, -ilk çıkan hâline tüvenan diyoruz madenin- o hâlinde 40
milyar dolarlık bir tüvenan meydana getiriyor, bunu analize tabi tutuyor
ve oradaki zenginleştirmeyle 360 milyar dolara çıkarıyor, nihai
ürün hâline getirdiği zaman da 2 trilyon millî gelir elde ediyor. Bu,
tabii ki çok önemlidir. Nihai ürüne doğru gitmemiz gerekiyor.
İşte, bu duygu ve
düşüncelerle ben şunu söylemeye çalışıyorum fazla
uzatmadan, tekrara da gitmeden: Bu raporun -Bakanlığımız
tarafından da önemle ele alınacaktır,
kurumlarımızın eksikleri varsa onlar da öne alınacaktır-
dolayısıyla milletimize, devletimize hayırlar getirmesini
diliyorum. Hepinizi bu geç saatlerde saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Hayırlı akşamlar diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Türkmen.
Komisyon Başkanı,
Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu.
(10/67, 75, 82, 122, 141,
180, 193, 208, 216, 229, 304, 309, 320, 324, 336, 337, 342, 374, 377, 388, 404)
ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET
ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben biraz uzunca konuşacağım.
Sebebine gelince, önemli bir konu, önemli bir eser meydana çıktı,
önemli de bir topluluk var burada çünkü bu topluluk dinliyor hakikaten. O
bakımdan, anlatmamız lazım.
Bugün ülkemiz maden
kaynakları ve kaynakların kullanılmasında
karşılaşılan güçlükler ve bu millî kaynakların ülkemiz
insanının refahı ve mutluluğunu tesis etmesini amaçlayan
sorunların giderilmesine ilişkin çözüm önerilerini içeren raporumuz
üzerinde görüşmelerimizi yapıyoruz. Bu konuda Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yer alan bütün grupların görüşlerini izledik. Ben de bu
Komisyonun Başkanı olarak düşüncelerimi ifade etmek üzere
huzurlarınızda bulunuyorum. Hepinizi en iyi dileklerimle ve
saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle, Komisyonumuzda
görev yapan bütün milletvekili arkadaşlarıma, özverili, uyumlu ve
yapıcı çalışmaları nedeniyle teşekkür ediyorum.
Bu ve bu neviden çalışmaların amacı, milletimizin
mutluluğu ve refahıdır. Bu misyon ile yola çıkan ve
çalışan Komisyonumuz ilk olarak konuyla ilgili bütün kamu
kuruluşları, üniversiteler, özel sektör kuruluşları, dernekler,
sivil toplum kuruluşları ve bu alanda ilgili tüm bireysel
çalışmaları da dâhil etmek üzere çok sayıda kişi ve
kuruluşlara yazılar yazarak Komisyona katkıda
bulunmalarını talep etmiştir. Bu içten davetimize icabet ederek
katkılarını esirgemeyen herkese ayrı ayrı
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Komisyonumuz dört ay süren
çalışmaları süresinde 23 ayrı gündemle toplanmış,
özel sektör ve kamuda görev alan 200den fazla kişi ve kuruluşun
görüş ve önerilerini dinlemiştir. Yurt içi ve yurt
dışında toplam 236 farklı yazı ile bilgi, belge ve
görüş talep etmiştir. Komisyonumuza bu kurum ve kuruluşlardan 96
ayrı cevabi yazı gelmiş ve önemli tespitler
yapılmıştır.
Komisyonumuzda yapılan
bütün toplantılar tam tutanak hâlinde kayıt altına
alınmıştır. Yurt içinde on dört ilde bulunan çok
sayıda maden yataklarına gidilmiş,
karşılaşılan sorunlardan ivedi olanların giderilmesi
için kamu kurum ve kuruluşlarına yazılar yazılmış
ve önerilerde bulunulmuştur. Kamu kurumlarından
bazılarının bu önerileri pozitif yönde değerlendirdikleri
de görülmüştür. Örneğin, Maden Yasası görüşülürken
Komisyonda, Sayın Şandırın da belirttiği gibi, bu
maden gelirlerinden köylerimizin yararlanabilmesi gerekiyordu, onun için yasal
düzenlemenin içine iş yeri açma ve çalışma ruhsatlarından
yüzde 50, devlet hakkında il özel idaresi payının da yüzde 25
artırılması, bu amaçla artırılması maddesi
konmuştur; bizim önerilerimiz doğrultusunda, sizin belirttiğiniz
konu.
Değerli arkadaşlar,
yurt dışında ise Kanadaya gidilerek Komisyonumuz
tarafından en dikkat çekici çalışma olarak değerlendirilen
rezerv ve kaynak güvenliği standartları ve bu standartların
madencilik yatırımlarına kaynak yaratma fonksiyonu
uygulaması yerinde gözlemlenmiştir. Avrupa Birliği bünyesinde
yürütülen madencilik çalışmalarına çeşitli seviyelerde
katılım sağlanmış, madencilik sektörünün
sorunlarına çözüm bulmak amacıyla sektörün yeniden
yapılandırılması, sektöre ilişkin mevzuatın
uluslararası literatürle uyumlu hâle getirilmesi, geleceğe yönelik
sektör araştırmalarına rehber olması amacıyla
raporumuzda önerge metinleri hariç Türk Dil Kurumu uzmanlarına da
yazılım noktasında görev verilmiştir.
Komisyonumuz
çalışmalarını çok yakından takip ederek gerekli
desteği veren Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız
Sayın Mehmet Ali Şahine, konuya ilişkin hassasiyetini her
aşamada belirterek yakın desteğini esirgemeyen
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana ve
çalışmalarımızın her aşamasına katkılar
sağlayan ve katkılar sunan Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanımız Sayın Taner Yıldız ile Çevre ve Orman
Bakanımız Sayın Doktor Veysel Eroğluna
teşekkürlerimizi iletmek istiyoruz.
Doğal kaynakların
insan ve toplum yaşamındaki önemi bilinmektedir. Yaşamı
fonksiyonel hâle getiren araç ve gereçlerin yüzde 99u doğal kaynaklardan,
özellikle de madenlerden sağlanmaktadır. Toplumların refah ve
gelişmişlik düzeyleri ile madencilik faaliyeti arasında çok
yakın bir ilişki bulunmaktadır. İnsan ve toplum
hayatında bu denli vazgeçilmez bir yer tutan madencilik,
gelişmiş ülkelerin bugünkü teknoloji ve refah düzeyine
ulaşmalarında en etkin rolü oynayan faktördür. Nitekim doğal
kaynaklardan yeterince yararlanamayan toplumlar bugün geri kalmış
veya gelişmekte olan ülkeler gibi sıfatlarla adlandırılmaktadır.
Özetle, maden varlıkları ülkelerin en önemli ekonomik güçleri olup
kalkınmanın dayandırılacağı gerçek
dayanaklardır.
Bugünün gelişmiş
sanayi ülkelerinin neredeyse tamamında madencilik sektörü ya ekonomik
kalkınmayı başlatan öncü sektör ya da ekonomik
kalkınmanın ana motorlarından biri olmuştur. Günümüzde
madenciliğin gayrisafi millî hasıla içindeki payı Amerika
Birleşik Devletlerinde 4-5 arasında, Kanadada 7-8
aralığında, Avustralyada 8-9 aralığında
seyretmektedir. Ülkemizde bu oranın 2010 yılında tahminî olarak
gayrisafi millî hasılamızın 1,7si oranında
gerçekleşme göstermesi bekleniyor. Ancak bu konuya ilişkin dünyada
madencilik yapılabilen ülkelerde madencilik potansiyelini
değerlendiren birçok bağımsız enstitü ve kuruluş
bulunmaktadır. Bunların önemli bir kısmı, dünyada
işletilebilir 90 çeşit madenin bulunduğunu, bunlardan 77sinin
ülkemizde çeşitli oranlarda bulunduğunu, bunlardan 50
civarındaki maden çeşidinde ise işletmeye değer
kaynaklarımızın bulunduğunu belirtmektedirler. Ancak bu
konuya ilişkin spekülasyonların sona ermesi ve etkin bir strateji
geliştirebilmesi için Türk maden varlığının net ve
tartışmaya yer vermeyecek ölçüde tespit edilebilmesine ihtiyaç
bulunmaktadır. Bu kapsamda ayrıntıları Komisyon raporumuzun
535 ve 731inci sayfasından başlayarak özetlenen projeler demetinde
rezerv ve kaynak güvenliği sisteminin madencilik
yatırımlarına kaynak sağlama fonksiyonu ve Türkiye
uygulaması çalışması içinde yer alan Türkiye
madenciliği, bilgi bankası ve Türkiye madencilik master
planının dünyaca kabul edilen lisanslı kişiler ve akredite
edilmiş kuruluşlar tarafından hazırlanmasına da gerek
duyulmaktadır.
Komisyon raporumuzun dördüncü
bölümünde Türk madencilik sektörünün sorunlarına ayrıntılı
bir şekilde yer verdik. Raporda görüleceği şekliyle Türk
madenciliği yasalar ve yönetmeliklerdeki birtakım eksiklikler,
kurumlar arasındaki yetki çatışmaları ve personel
eğitiminde karşılaşılan sorunlar, yapılan mineral
analizi ve sondaj gibi teknik incelemelerin eksikliği, yazılan
raporların uluslararası standartlara uygun olmayışı,
kurumlar arasında güvenli bilgi paylaşımının
olmayışı, elde edilen bilgilerin birtakım kişilere
menfaatler için kullanılması, sermaye yetersizliği, madenlerin
proje olarak pazarlanamaması, bankaların ve finans
kurumlarının kanıtlanmış maden rezervlerini teminat
olarak kabul etmemesi ve madenlerin iç ve dış borsalarda listeleme
imkânının kullanılamaması gibi ana başlıklarda
toplanabilecek irili ufaklı sorunları bünyesinde
barındırmaktadır.
Ana başlıklar
altında topladığımız bu sorunlara
bakıldığında görülmektedir ki madencilik sisteminin
bütününü tıkayan yüzlerce problem var. Bütün bunlar göstermektedir ki
Türkiyede madencilik sektöründe bir sistem sorunu bulunmakta ve Türk
madencilik sektörünün yeni bir sistemle tanımlanmasına ve yapılandırılmasına
ihtiyaç duyulmaktadır.
2002-2010 yılı
arası, madencilik sektöründen yeterli ve gerekli faydanın
sağlanabilmesi için Hükûmetimiz madencilikle ilgili bir dizi yasal ve
yönetsel değişiklikler yapmıştır. Yapılan bu
kapsamlı değişiklikler, 2002 yılından 2010
yılına kadar olan dönemde üretimde her yıl için ortalama yüzde
26lık bir nominal büyüme meydana getirmiştir. Buna rağmen Türk
madencilik sektöründeki bu gelişmeler ancak gayrisafi millî
hasılamızın 1,7si oranına ulaşmamızı
sağlamıştır. Oysa hedef aldığımız
gelişmiş ülkelerde bu oranlar bildiğiniz gibi daha üst
seviyelerdedir.
Dünya madencilik sektörü
madencilik faaliyetlerinde olasılık ve ihtimalleri minimum düzeye
indirmeyi amaçlayan yöntemler izleyerek konuya yaklaşmaktadırlar.
Buna göre daha mineral analizinin yaşandığı laboratuvar
aşamasından başlayarak maden yatağının ekonomik
bir kazanç aşamasına geldiği son noktaya kadar hemen her
aşamayı belirli kriterler altına almış ve kaynak
zenginleştirme aşamasına kadar her kademenin değer
tespitini önceden belirleyebilmiştir.
Dünya mineral analizi
konusunda ISO 17025 kalite ve güvenlik sertifikasına sahip olup, bu
laboratuvarlarda elde edilen verileri değerlendirecek lisanslı ve
akredite uzman mühendislerin değerlendirmede bulundukları
laboratuvarların raporları dışında hiçbir
raporlamayı üzerinde durulacak bir değerlendirme verisi olarak kabul
etmemektedir.
Madencilik sektörünün dünyada
önde gelen kuruluşları, yatırımcıların bu
risklerini minimum seviyeye indirmek için, rezerv kaynak tespiti konusunda
temel kriterleri birbirine benzeyen çeşitli standartlar sağlayarak,
bir maden havzasının değer elde edebilecek hâle
getirilebilmesini sağlayacak belirli denetim aşamasından geçmesi
gerektiği konusunda anlaşmışlardır. Buna göre, bir
maden havzası, temel raporlama kodunun geçerli olduğu rapor
sonuçlarını almadan ciddiye alınmamakta, veriler olumlu yönde
ise devamında JORC, SAMREC, SAMUAL ve VALMIN sondaj ve fizibilite
etütleri, uluslararası kodları ile değerlendirmeye ihtiyaç
duymaktadır.
Söz konusu raporlamaları
yapan uzman mühendisler, düzenledikleri bu raporlarda yer verdikleri verilerin
gerçekliğini garanti altına almak amacıyla,
yatırımcı tarafından kendilerine ödenen raporlama
ücretlerini sigorta ettirmektedirler. Sigorta şirketlerinin sigortalamaya
değer görmedikleri raporların ekonomik hiçbir anlamı
bulunmamaktadır.
Bu kapsamdaki düzenlenen
raporlara esas kodların her biri, bir maden havzası için ayrı
bir anlamı ve ayrı bir değeri ifade etmektedir. Temel raporlama
koduna sahip bir rezerv ile VALMIN koduna sahip bir rezerv arasında
değer bakımından ciddi farklılıklar bulunmakta ve her
iki kod ile de yatırımcı maden rezervi hakkında gerçek ve
belirli bir bilgiye sahip olabilmektedir.
Her bir uygulaması
ayrı detaylar içeren bu değerleme sistemi tüm dünyada belli ölçülerde
kabul edilmekte, bu değerleme sistemi ile yatırımcılar
sermayelerini bu alanlarda değerlendirebilmektedirler. Nitekim, Dünya
Madencilik Konferansında yapılan görüşmelerden yola çıkarak
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği de bu kodların
başlığı olan uygulamaları da içine alan kendi kodlama
sistemlerini geliştirmiştir.
Avrupa Birliği, PERC
ve Birleşmiş Milletler, CIRIRSCO olarak adlandırılan
kodlamalarını tüm bu kodlama sistemlerini içine alan bir
değerleme ölçütü hâline getirmiştir. Bu şekilde değerlenen
madencilik kaynakları dünya maden borsalarında işlem gören
yatırım araçları hâlini almakta ve menkulleşmektedir. Dünya
madencilik sektörünün uyguladığı bir yöntem Türkiyede bir
madencilik master planı ölçeğinde başlayarak uygulamaya
konulmalı, Türkiye bu alanda da dünyayla entegre olacak
koşulları sağlamalıdır. Hazırlanacak madencilik
master planı Türkiyeyi madencilik alanında baştan başa
dönüştürecek ciddi bir yeni yapılanma unsuru içerecektir. Her
aşaması birbiriyle koordineli bir şekilde yürütülecek bu plana
göre Türkiye öncelikle elindeki yer altı kaynaklarını tespit
edecek, verimlilik, uygulama, koordinat, miktar ve sair konularda kaynak
oluşturabilecek canlı, sayısal dijital sinirleri olan, raporlama
yapabilen bir bilgisayarlı veri tabanı oluşturmalıdır.
Bu veri tabanı gerekli veriler yüklendiğinde sonuçları harmonize
edebilecek ve raporlayabilecek düzeyde olmalıdır. Böylece ülkemiz
madenleri konusunda bilgi hazinesi taşıyacak bir veri bankası elde
edilmiş olacaktır.
Değerli arkadaşlar,
Avrupa Birliği müzakere başlıkları içerisinde yer alan
enerji faslı için gerekli hazırlıkların da böylece
tamamlanmış olabileceğini belirtmek istiyorum. Maden Tetkik
Aramanın anonim şirket statüsüne dönüştürülmesi gerekmektedir.
Anonim şirket statüsüne dönüştürülen Maden Tetkik Aramanın
iş birliğine gittiği bu enstitü, kuruluş ve
şahıslarla çeşitli sözleşmeler düzenlemeli, bu
sözleşmelerle hem kendi madenlerini raporlama uygulamalarını
gerçekleştirmeyi hem de bu kodlama sistemlerine göre raporlama yapabilecek
mühendisleri yetiştirmeyi temel amaç olarak algılamalıdır.
Değerli arkadaşlar,
arkadaşlarımızın kısa kes önerisine uyarak bir iki
konuyu ifade ederek konuşmamı tamamlayacağım.
Değerli
arkadaşlarımız, bu çalışmada bize çok büyük
katkıları bulunan 20ye yakın kurumların,
bakanlıkların uzmanlarına ayrıca teşekkür ediyoruz.
Bunun dışında,
burada gündeme getirilen konulardan bir tanesi Bursada, Manisada,
Uşakta, Muğlada, Anayasa çalışmaları sebebiyle,
yapılması gereken çalışmaları kısa kesmek
suretiyle Ankaraya döndük.
Ancak, taş
ocaklarıyla ilgili fasıl agrega üreticilerinin kapsamı içinde
raporumuzda vardır. Taş ocakları konusu, 270inci sahifesinde
-dikkatle okunursa- konu incelenmiştir ve hatta bir teklifte de
bulunulmuştur. Taş ocaklarının bulunduğu bölgelerde
bir taş ocakları organize bölgesi olması, bütün, taşa
ihtiyacı olan kimselerin, kuruluşların, kurumların o
bölgeden yararlanması, böylece sağda solda, ön görünümlü bölgelerde
delikler, görüntü kirlilikleri olmasının önüne geçilecektir. diye de
bilgi verilmektedir.
Kütahya Seyitömer ve Garp
Linyitleriyle ilgili önerge konusu, biraz önce de arkadaşımıza
ifade ettiğimiz gibi, soruşturma önergesi olsaydı
incelenebilirdi çünkü yasal birtakım cezaları içeren yahut da
tetkikleri içeren bir konuydu. Bu bakımdan, raporumuza
dercedilmemiştir. Ancak, bu kurumlardan Komisyonumuzda bilgi
alınmıştır, tutanaklara geçmiştir. Arzu eden arkadaşlarımız
bu tutanakları incelemek suretiyle de bu bilgilere ulaşabilirler.
Değerli arkadaşlar,
ben şunu umuyorum: Bu çalışma gerçekten çok önemli ve büyük bir
çalışma. Bu çalışmayı zamanla, inşallah, bütün
ilgili kimseler, kuruluşlar inceleyecekler, okuyacaklar ve ülkemizdeki
madenciliğin geliştirilmesi noktasında kendileri de
birtakım fikirler ilave etmek suretiyle, düşünceler ilave etmek
suretiyle, Bakanlığımızın da gayretleriyle bu konu ele
alınacak ve incelenecektir diyorum.
Saygılarımı
sunuyorum.
Bir dakika erken bitirdim.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Karapaşaoğlu.
Hükûmet adına Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız.
Buyurun Sayın
Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; ben de hepinize hayırlı akşamlar
dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Madencilik
Araştırma Komisyonunun hazırladığı rapor için
öncelikle Sayın Altan Karapaşaoğluna, Başkana ve bütün
milletvekili arkadaşlarıma, emeği geçen bütün teknisyenlere,
teknikerlere ve değişik, farklı kurumların hepsine
teşekkür ediyorum.
Bu raporun özellikle
madencilik sektörüyle alakalı hem Hükûmetimizin bu daldaki
görüşlerine ışık tutacağına olan inancım
tamdır ve bunun, bu raporun sektörümüze katacağı faydalar,
katkılar için de kısa bir tur yapmak gerektiği kanaatindeyim.
Yakın vadede neler oldu, bundan sonra neler yapmamız lazım, ne
tür katkılar sağlamamız lazım, bunların her birisini
kısaca bir açıklamak istiyorum.
En son
yaptığımız Maden Kanunu ile alakalı
değişikliklerin bile tarafımızdan daha fazla
anlatılması gerektiği kanaatindeyim. Sayın Şandır
son derece haklı olarak bir ikazda bulundu ve dedi ki: Köyün tozu
toprağı kalıyor. Evet, tozu toprağı kalmaması
lazım yalnızca. Bunun için en son hep beraber
çıkarttığımız ve iktidarıyla muhalefetiyle, her
birimizin katkısıyla beraber çıkartılan son Maden
Yasasının kanunlaşmasında bir değişiklik
yaptık. O değişikliği tekrar burada bir vurgulamak
istiyorum. 14üncü maddede, devlet hakkının geçtiği yerde
Ruhsat sahibi tarafından yatırılan devlet hakkının
yüzde 25i il özel idare payı olarak ruhsatın bulunduğu ilin
özel idaresine, yüzde 25i ruhsatın bulunduğu bölgeye
sınırlı olarak altyapı yatırımlarında
kullanılmak üzere doğrudan ilgili ilçe veya ilçelerin köylere hizmet
götürme birlikleri hesabına, yüzde 50si de Hazineye
yatırılır. diye değiştirdik. Bu doğru bir
işti. Tabii ki orada, külfetini, zahmetini çekenlerin bir kısım
oradan pay almaları doğru idi. Aynı zamanda, GSM ruhsat
bedeliyle alakalı 7nci maddeyi düzenlerken
Maden üretim faaliyetleriyle
ilgili faaliyetlere dayalı ruhsat sahasındaki tesisler için, iş
yeri açma ve çalıştırma ruhsatları bildiğiniz gibi il
özel idaresi tarafından veriliyor. Bu ruhsatların verilmesinde, 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanunu hükümlerine göre, belediyelerin
tahsil ettiği iş yeri açma izni harcı il özel iradesi
tarafından tahsil ediliyor. Bu bedelin yüzde 50si, ruhsatın
bulunduğu bölgeyle sınırlı olarak, altyapı
yatırımlarında kullanılmak üzere, doğrudan ilgili ilçe
veya ilçelerin köylere hizmet götürme birlikleri hesabına
aktarılır. Bu da 7nci maddede düzenlediğimiz
Bu alanların
belediyelerin mücavir alanı içerisinde kalması durumunda tahsil
edilen harcın yüzde 50si ilgili belediyenin hesabına
yatırılır. Dolayısıyla
daha yerel, oluşan gelirin bizzat madenin
çıkartıldığı yerde kullanılmasına dönük bir
kısım düzenlemeler yapıldı. Bunları tabii ki bizim
daha farklı, daha detaylı anlatmamız lazım.
Değerli arkadaşlar,
borla alakalı hiçbirimizin şüphesi olmaması lazım ki borda
bir özelleştirme programı, tarafımızdan hiçbir şekilde
konuşulmadı ve böyle bir program yok; ne böyle bir düşünce var
ne böyle bir eylem var. Bor -zaman zaman bu örneği veriyorum- bırakın
dağda taşta, bayırda bulunmasını, sizin tapulu arazinizde,
villanın bahçesinde, köyün bahçesinde bulunsa dahi oradaki bor size ait
olmuyor. Gelse, sizin duvarla çevrili bahçenizin içerisinde bor bulsanız
ve o kazıyı siz yapsanız, devlet geliyor, diyor ki: Hayır,
bu bor sizin değil, bu bor benim. O yüzden, bununla alakalı,
stratejik olmasının ve yaklaşık, 300 milyon dolarlık
gelir iki üç yıl kadar önceydi, şu anda 650 milyon dolar gelir elde
ediyoruz... Dünyanın bu tarz işlenmiş bor cirosu 1 milyar dolar
civarındadır ve bunun 650 milyon dolarlık kısmı altı
yıl kadar önce US Borax diye bir Amerikalı firmanındı ve
Türkiye'nin 225 milyon dolar cirosu vardı. Şimdi, yer
değiştirdik arkadaşlarımızın gayretli
çalışmaları sonucunda, 650 milyon dolar ciro Eti Holdingin
dünyada birinci sıradadır- 250-300 milyon dolar civarındaki
ciro da US Boraxındır. O yüzden, Çinden Amerikaya varıncaya
kadar birçok ülkede satışını yaptığımız
borun tabii ki türev malzemelerine ulaşılmasıyla alakalı
yapıcı eleştirilere ben de katılıyorum. Mutlaka daha
uç ürünlere ilerleyebiliyor olmamız lazım ki bunların
değeri daha da çok artsın.
Şimdi, madende neler
yaptık, bundan sonra neler yapmayı düşünüyoruz? Bu
Araştırma Komisyonunun verdiği rapordaki uyumlu olanlar, şu
anda Kanunda dikkate alınanlar nelerdir, dikkate alınacağı
beklenen maddeler nelerdir; bunlar üzerinde biraz daha konuşmakta fayda
vardır diye düşünüyorum.
Bir kere, ülkemizde
madencilik yatırımlarının ülke sathına
yayılması, doğrudan ve dolaylı istihdama etkisi, sanayiye
ham madde olarak temin edilmesi, bulunduğu yerde işletme
zorunluluğu ve kaynak üreten özelliği gibi daha birçok
sayabileceğimiz özellikleri nedeniyle üzerinde hassasiyet gösterilmesi
gereken sektörlerin başında gelmektedir.
Bildiğiniz gibi 2004
yılında çıkarılan 5177 sayılı Kanun ile bir
kısım düzenlemeler yapılmıştı, bu düzenlemelerle
madencilik sektörü tek bir çatı altına toplanmıştı,
sektörün arzuladığı tek mevzuat gerçekleştirilmiş idi,
yatırımcıya daha fazla ruhsat güvencesi getirilmişti ve
bürokratik işlemler azaltılmıştı. Fakat bunun
yanında bir kısım, bu uygulamalar sonucunda ruhsat
sayılarında ciddi bir artış olmasına rağmen bu
ruhsatların işletmeye geçiş adetleri bu denli olmadı. Arama
ruhsat sayısı yaklaşık 32 binler civarında,
işletme ruhsatları da 12 binler civarında oldu, toplam ruhsat
sayısı kamu kurumlarına verilen ham madde teminiyle beraber 45
binlere kadar ulaştı. 2008 yılında 17.297 ruhsat
müracaatı yapılmıştı ama bunun ancak 2.004 tanesi
işletmeye alındı, 1.076 tanesi ise izinlerini tamamen
tamamlayabildi. 2004 yılında çıkardığımız
Kanunda arama faaliyetleri tadat edilmemişti, şu anda bu Kanunla
bunlar düzenlendi, belli dilimlere ulaştırıldı.
Çantacı diye tabir ettiğimiz spekülatif kazanca yönelik
çalışmalar ne yazık ki bir istismara dayalı olarak
gelişti.
Bu arada yargı
kararları oluştu. Anayasa Mahkemesinin, Maden Kanununun
-bildiğiniz gibi- 7nci ve 10uncu maddeleriyle ilgili 15 Ocak 2009
tarihli iptal kararıyla beraber, aynı zamanda
Danıştayın doksan üç maddelik Madencilik Faaliyetleri İzin
Yönetmeliğini iptali neticesinde, bu iptallerin doğurduğu
sonuçla beraber bir kanuni çalışmaya daha ihtiyaç hissedildi.
Bu arada bir Meclis
araştırma komisyonu kuruldu. 3 Aralık 2009 tarihli
Birleşimde son derece faydalı bir karar alındı. Komisyon,
sektörün kamu ve özel sektör temsilcileriyle beraber, üniversitelerle,
STKlarla birçok toplantı yaptı, yurt içi ve yurt
dışında birçok incelemelerde bulundu ve üç buçuk-dört aylık
bir çalışma yaptı. Raporda, madenciliğin bir ülke için ne
denli önemli olduğu ortaya kondu, dünya madenciliği içerisindeki
yerimiz, Türkiye madenciliğinin yasal, yapısal durumu analiz edildi;
madencilikte hedefler, strateji ve politikalara değinildi ve dış
ticaret ve teşvikle ilgili sorunlara dahi burada değinilmiş
oldu. Bu değerli çalışmalardan gerçekten son derece iyi sonuçlar
çıktı.
Şimdi, mevzuat
çalışmalarında geldiğimiz noktada, gerek iptallerle
alakalı konularda gerekse sektörün bütününü kapsayan ve değerlendiren
yeni bir bakış açısıyla beraber, yasal olarak yapısal
bir değişim çalışmaları sürdürüldü ve bundan sonra da
devam edecek. Bildiğiniz gibi, bu, bir paket hâlinde Mecliste de
değerlendirildi. Şu anda uğraştığımız
ve sonucuna geldiğimiz konu, yine madencilik faaliyetleriyle ilgili
uygulama yönetmeliğinin artık sonuna geldik ve bunu da imzadan
çıkarttık.
Bu süreçte Madencilik
Araştırma Komisyonunun, Meclisin Araştırma Komisyonunun
çalışmaları dikkate alındı ve bu süreç içerisinde,
özellikle tasarının kanunlaşmasıyla alakalı süreçte
dahi gerek Enerji Komisyonunda gerekse diğer bölümlerde ilgili
Komisyondaki arkadaşlarımız da Araştırma Komisyonunda,
burada görev yaptılar ve fikirlerini, olumlu fikirlerini bize
aktardılar ve bu Kanunda bir kısmı yer aldı.
Tabii ki özellikle bu Kanun
ve ilgili yönetmelikle gerçekleştirilmiş olacağı ve
önümüzdeki dönemde hangi programın uygulanacağından da
birazcık söz etmek istiyorum. Özellikle yeni yasal değişiklikle
beraber, müracaatlar ve aramalarla alakalı bir kısım
değişiklikler yapıldı. En önemlisi mali yeterlilik
şartı getirildi. Önceden çok cüzi bir parayla, yalnızca arama
ruhsatı müracaatıyla beraber yapılan bu işlemlerin biraz
mali yeterlilikle beraber bir eliminasyondan geçmesi lazım geldiği
üzerinde hep beraber karar kılmıştık ve bu
gerçekleştirildi. Özel alanlara ruhsat verilmeden önce ilgili kurumdan
izin alma şartı getirildi. İlgili kurumlar, bildiğiniz
gibi, millî park, birinci derecedeki sit alanları, askerî yasak alanlar,
özel çevre koruma alanları, muhafaza ormanları, yaban hayatı
koruma alanları, 1/5.000lik imar alanları ve enerji
yatırımı yapılan alanlar olmak üzere bir kısım
özel alanlarla alakalı izin alınması gerektiği kanaati
oluştu. Bu aslında devlette ortak dil tesis etme açısından
da son derece önemliydi. Zaman zaman bu konuyla alakalı problemlerle karşılaşıyorduk
ama şu anda, biraz sonra vereceğim rakamlarla beraber, bunun
doğru bir istikamete gittiğini hep beraber görmüş oluyoruz.
Özellikle Madencilik
Araştırma Komisyonu tarafından da önerilen, bu alanların
ilgili kurumlarla irtibata geçilerek Genel Müdürlüğümüze bildirilmesi
sağlandı. Bildirilen alanlar sistem kayıtlarına en seri şekilde
işlendi ve ruhsat müracaatlarında esas alınır duruma
getirilmiş oldu.
Ayrıca, sistematik
olarak da Özel Alanlar Şube Müdürlüğü kuruldu ve ataması
yapılarak bu arkadaşların, sırf bu konuyla alakalı
koordinasyonu sağlamak üzere görevlendirildi.
Arama dönemiyle alakalı
yalnızca önceden başla deyip de ondan sonra sonucunu
gördüğümüz yani on-off çalışan, başladığı ve
en son bittiği hâlinden başka sorgulamadığımız
kısım dört bölüme alındı; ön arama, genel arama, detay
arama ve en sonunda da yeterlik şartı getirilmiş oldu ve bu
arama bölümünün detaylandırılması, bizim daha önceden
çalışmayacak alanların kamuya tekrar dönüşüyle alakalı
olan süreci hızlandırdı. Yani, bir kimse spekülatif amaçla
almışsa veya gerçekten burada yatırım yapmamak
amacıyla almışsa, bir başka gaye ve gerekçeyle bunu
almışsa ve işlemiyorsa, bunun kamuya bir an önce dönmesi
sağlanmış olacak. Bu çok önemli bir şey. Eğer bir alan
işlenmiyorsa bunun en iyi saklama adresi kamudur, özel sektörün yedinde
kalmaması lazım. Çalışabilecek olanlara yeni alanların
açılması açısından da bu son derece önemli bir şey.
Bu şartlar, aslında
o dönemde yapılması gereken faaliyetlerin
yapıldığının ve bu faaliyetlere ilişkin
harcamaların belgelenmesi istenerek de kontrol altına
alınmış olacak. Yönetmeliğimizde bu husus daha da
detaylıca yer almaktadır. Artık çantacılık ve gereksiz
spekülatif ruhsat bulundurma da ortadan kalkmış olacak.
Ben, son, tarihle
alakalı bir kısım rakamlar vermek istiyorum, bunun tesirini
hemen görmeye başladık. Henüz yönetmeliği
çıkarmamış olmamıza rağmen, üç aylık
hazırlık dönemine rağmen yalnızca bu yazın elde
ettiğimiz rakamları sizinle paylaşmak isterim: Kanun,
bildiğiniz gibi, haziran ayının 24ünde
çıkarılmıştı. 30/9/2010 tarihine kadar yani iki buçuk
aylık süre içerisinde yapılan ruhsat müracaatları 685 adet oldu.
Aynı döneme ait geçen yıl bu rakam tam 5 katı, 3.108 adetti.
Yani daha hiçbir şey yapmamış olmamıza rağmen
beşte 1lik kadar bir verimlilik elde etmiş olacağız.
Yönetmelik devreye girdikten sonra -inşallah önümüzdeki aydan itibaren o
da girmiş olacak- bu rakamın daha da gerçekçi rakamlara döneceği
kanaatindeyiz.
Yine araştırma
komisyonu raporunda rezerv tespitlerine ilişkin uluslararası
standartların uygulanması önerisi dikkate alınarak arama dönemi
bu öneriye paralel olarak düzenlenmişti. Kuşkusuz bu durum, gerçek yatırımcıya
ve gerçek maden aramacılığı ile gerekli olan yeterli risk
sermayesini sağlayacak uluslararası standartlarda uygun bir
yatırım ortamı sağlayacaktır diye düşünüyoruz.
İzne tabi alanlarla
alakalı konularda ise tabii ki önündeki engelleri kaldırır nitelikli
olup madencilik yapılmasına imkân olmayan alanlarda ise ruhsat
düzenlemeyi önleyici bir niteliğe sahip hâle geldi. Eğer orada
madencilik yapmayacaksak bunun ruhsatlandırılmasının da
doğru olmadığı kanaatindeyiz.
Araştırma
Komisyonunun izinlerle ilgili düzenlemelerle alakalı kısmında
ise yine komisyon raporunda açık bir şekilde ifade edildiği gibi
çevreye duyarlı bir madencilik, madenciliğe duyarlı bir çevre
politikası ön plana alındı.
Değerli arkadaşlar,
bu itibarla şu hususlar da gerçekleştirildi: Özellikle hassas
alanlarda önce izin alınma şartıyla ruhsat düzenleme dönemine
geçilmiştir. Önceden, bildiğiniz gibi, bir kısım bu izinler
ruhsatlamadan daha sonraydı. Biz aslında Danıştayın enerji
sektöründe diğer gruplarda aldığı kararı da destekler
mahiyette ve aynen onun yaptırımlarını uygular mahiyette
önce ÇED izinleri alındıktan sonra lisanslamalara başladık.
Bunun daha doğru bir uygulama olduğunu sahada da görmüş olduk.
Ormanlık alanlardaki
madencilik faaliyetleriyle alakalı belirli kriterler yine belirlendi.
İş yeri açma ve
çalışma ruhsatlamalarıyla alakalı tek elden yine il özel
idareleri tarafından verilmesi sağlandı. Özellikle bu konuda
Muğla, Antalya ve İzmit bölgelerinde kum, çakıl ocaklarıyla
alakalı yapılan şikâyetlerin yine yerinde incelenerek oradaki
kurulan komisyon marifetiyle, valinin ve ilgili arkadaşların
bulunduğu bir ortamda, yine yaklaşma mesafelerini dikkate alarak,
görünürlük mesafelerini dikkate alarak bir düzenleme yapıldı. Bu
düzenlemeyle beraber, eğer varsa oradaki bir ruhsatlama, bundan sonra,
bizzat yerel yönetim tarafından verildiği de ancak Maden
İşleri Genel Müdürünün onayıyla beraber devreye girecek ama
bizzat yerindeki bir karar olarak düzenlenmiş oldu.
Tabii, kamu niteliği
taşıyan yatırımlar ile madencilik faaliyetlerinin
çakışması durumundaysa yine üç bakanlık beraber bir araya
gelecek ve o kurul tarafından verilen karar hangi yatırımın
ehem mühim olduğunu ve hangisinin daha öncelikle tercih edileceğini
belirlemiş olacak.
Yine, Araştırma
Komisyonunun önerisinde
Yani bu araştırma komisyonu raporunun daha
sonra yayımlanmış olması, kanunda bunların dikkate
alınmadığı anlamına gelmediğini bir kez daha
vurgulamak için bunları detaylandırıyorum.
Araştırma
Komisyonunun önerisinde yer alan çevreye uyum teminatı ilk defa Maden
Kanununda yer buldu ve teminat, madencilik faaliyetleri sonrası bozulan
arazinin düzenlenmesi için kullanılacaktır. Bunu da aynen dercettik.
İşletme
yapılmayan ve atıl durumdaki sahaların yeniden ekonomiye
kazandırılmasıyla alakalı ise, işletme ruhsatı
alarak, ruhsatları işletmeden, üzerinde tutmak amacıyla izin
süreçleri tamamlanmadan bekleyen ruhsatlar üç yıl içerisinde izin
alamadığı takdirde ruhsatların iptali kuralı
getirildi, atıl bırakılan sahaların gerçek
yatırımcıya yönlendirilmesi de sağlanmış oldu.
Ayrıca, beş yıl içerisinde üç yıl üretim yapmayan
ruhsatların da iptal edilmesi hükmü getirilmiş oldu.
Öte yandan, sanayi
tesislerimizin ham maddesini sağlayan ruhsatlara ise ruhsat güvencesi
-bunun tam tersi uygulamayla- sağlandı ve bu sahalar iptale konu
olmaktan çıkartıldı. Yani, bir kromla alakalı, alüminyumla
alakalı bir tesis kurdunuz. Bu tesisin ham maddesini tedarik edecek
ruhsatlar ise tam tersi güvence altına alınmış oldu,
oranın ham maddesiz kalmaması için. Bu durum, madenciliğimizde
özellikle katma değer üreten sanayicilerimize daha büyük bir destek
anlamına geldi.
Tabii ki özellikle son kanuni
düzenlemeyle projeye uygun faaliyette bulunması ve can ve mal
güvenliğinin sağlanması bakımından önemli düzenlemeler
yapıldı. Bunların fiilî uygulamalarına geçildi. Can ve mal
güvenliğini tehdit eden herhangi bir unsur
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) -
bir denetimle karşılaşılmışsa
bir süre vermeksizin o ocağın kapatılması bu sayede
sağlanmış oldu. Tabii ki bunun bedeli de 241 tane
ocağın yaklaşık 75 tanesi bu sayede kapatılmış
oldu. Gönlümüz bunu temenni etmiyor olmasına rağmen can ve mal
güvenliğini ön plana almış olmamızdan kaynaklanan sebepler
yüzünden böyle bir uygulama yapmış bulunuyoruz.
Daha tecrübeli
elemanların
Kazaların önlenmesi amacıyla TKİ, TTK gibi
kurumlar tarafından da aldığımız desteklerle beraber
bunlar daha iyi bir noktaya getirildi.
Sayın Başkanım,
eğer müsaade ederseniz son üç dört dakikada bir kısım
konuları toplamak istiyorum, önemli olduğuna
Yani,
araştırma komisyonu raporuyla, çıkarttığımız
Maden Kanununun içerisindeki uyumlu olan noktaların vurgulanması
lazım Sayın Başkanım. Ben hoşgörünüze
sığınarak böyle bir talepte bulundum.
BAŞKAN Ben size üç
dakika ekledim, buyurun.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Taş ocaklarıyla
alakalı aldığımız şikâyetlerde, değerli
arkadaşlar, gözden kaçırmamamız gereken önemli bir nokta var.
Şimdi, her şeyin stokunu yapabilirsiniz ama taş
ocağından çıkarttığınız
mıcırın stoku falan pek olmaz. Bunların her birisi duble
yollarda kullanıldı, inşaatlarda kullanıldı,
asfaltlarda kullanıldı. Yani bu bir ihtiyaçtı. Burada hep
beraber mutabıkız, esasta doğru bir işlem
yapılıyor ama usulde bunların nerelerden
çıkartılacağına dair önemli bir düzenleme tabii ki
yapmamız lazım. Bir kere taş ocakları ayrı bir grup
altında toplandı, bu yeni çıkan Kanunda ve hazırlanan
yönetmelikte. Bunların yerel kurulların temsilcilerinin
katıldığı bir komisyonda, burası çok önemli, özellikle
Antalya gibi çok fazla şikâyet aldığımız, Muğla
gibi, Kocaeli gibi illerde bir komisyon marifetiyle agrega ruhsatı
verilebilecek ve aynı zamanda verilemeyecek olanlar da yerlerinin tespiti
yapılacak ve Bakanlık onanıyla bunlar da yürürlüğe girecek.
Buralara verilemez. denilen yerlerin raporu da ilgili komisyonlar
tarafından, yine yerel yönetimler tarafından alınacak. Bu son
derece önemli. Eğer orada taş ocaklarıyla alakalı, kum
ocaklarıyla alakalı bir sıkıntı varsa bu tersine de
olabilir, malzeme ihtiyacından kaynaklanıyor olabilir veya tam tersi
malzeme vardır ama oradan çıkartılması uygun olmayabilir.
Bunlarla alakalı kriterler de yine yerel yönetimlerle beraber
yapılmış olacak.
Taşı alınan
alanların rehabilitasyonu titizlikle takip edilecek. Ön görünüm
alanı kavramı getirildi. Yani siz cepheden gördüğünüz,
özellikle Mersin ve Antalyada sahilden gördüğünüz yerlerin özellikle ön
görünümden en az 300 metre uzakta tutulması ve bir görüntü
kirliliğine de yol açmaması sağlanmış oldu.
Bunların her birisi aldığımız olumlu eleştiriler
sonucunda yaptığımız işlemlerdir.
Araştırma
Komisyonumuzun uzun vadede yapılmasını öngördüğü
önerilerden özellikle bu işin sistemiyle alakalı konularda da dikkate
alındı. Sürem otuz üç saniye kaldığı için bunları
atlıyorum ve özellikle belirtmem gereken
Bu önerilere paralel olarak
madencilik faaliyetlerinin yönetilmesiyle alakalı yeniden yapılanma
içerisinde olduğumuzu belirtmek isterim, ama şu anda 100 üzerinden
belki 85-90 alabilecek bir kanunla beraber mevcut sistemin yürümesini
sağlıyor olabilmemiz lazım, ondan sonra bu değişimi
yönetebiliyor, idare edebiliyor olmamız lazım. Bütün bunların
her birisine dikkat edildi.
Ben bütün bu duygu ve
düşüncelerle tekrar Araştırma Komisyonunun
hazırladığı rapor için Başkanımıza ve
milletvekillerimize bütün iktidarıyla muhalefetiyle teşekkür ediyorum
ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Şahıslar adına
Gümüşhane Milletvekili Sayın Yahya Doğan, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
Buyurun
YAHYA DOĞAN
(Gümüşhane) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; gecenin bu saatinde sabrınızı fazla
taşırmamaya çalışacağım, ancak birkaç kelime
bahsedeceğim.
Her şeyden önce yeni
yasama yılı hayırlı, uğurlu olsun. Ve maden
kazalarında ekmeğini kazanırken rahmetli olan işçilerimize
Cenabıhakktan rahmet diliyorum.
Bu yüce Meclisin
yaptığı çok hayırlı çalışmalardan birisi de
bu Madencilik Araştırma Komisyonu Raporu olmuştur. Hasbelkader
ben de içerisinde bulundum. Niye bulundum? Ben Gümüşhaneden geliyorum.
İsmini madenden alan bu şehirde maalesef madencilik
yapılmıyordu. Hep merak ederdim neden yapılmıyor diye. Bir
dilekçeyle bunun araştırılması konusunda girişimde
bulunduk, sonra kendimizi bu Komisyonun içerisinde bulduk, iyi ki de bulduk.
Bu Komisyonda
çalışırken muhtelif siyasi partilerden
arkadaşlarımızla tam bir uyum içerisinde ülkemizin dört bir
etrafını gezdik. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, Ege
Bölgesinde, İç Anadolu Bölgesinde çok enteresan olaylarla
karşılaştık. Bunlara girecek değilim ancak o yöreler
halkının göstermiş olduğu yakın alakadan dolayı
müteşekkiriz. Türk insanının, hakikaten kendisine el
uzatıldığı zaman ne kadar hoşgörülü olduğunu,
memnun olduğunu da görmüş olduk.
Gümüşhanede madenler
işlemeye başladı; altın işliyor, altın
çıkarılıyor, gümüş çıkarılıyor. Yakında
çinko ve bakır da çıkarılacak, özel sektör bu konuda teşebbüse
geçmiş durumda. Yani geçmişte Osmanlıya darphane görevi
yapmıştır gümüş madenleriyle. Bu vesileyle gidemedik ama
raporumuzda oraya da yer verdik.
Sayın
Başkanım, bu yüce Meclisin -konunun biraz dışına
çıkacağım- hazırlamış olduğu
araştırma-inceleme raporları gerçekten bir altın
değerindedir. Bundan önce de bu uyuşturucu ve uyuşturucuyla
mücadele konusunda fevkalade mükemmel bir rapor hazırlanmış idi.
Çok da yararlı oldu. Ben de çok şey öğrendim her iki raporu
hazırlarken de, ancak arz etmek istediğim bir husus, yüce Meclisin
hazırlamış olduğu bu raporlardaki önerilerin takibinin
yapılabilmesi. Artık bir büro mu olur, Mecliste mi, şeyde mi?
Çünkü hakikaten büyük emekler verilerek hazırlanıyor, ortaya çok
güzel fikirler konuluyor, bunların takibinin yapılarak
gerçekleştirilmesi önem kazanıyor.
Madencilik raporuyla ilgili
olarak bir arkadaşımız değindi. Bu, özellikle
Güneydoğu Anadolu Bölgesi maden yönünden oldukça zengin. Hele hele bu
Suriye sınırı bölgesinde, mayınlarla kaplı olan
arazide, sınırın tam karşısında -bunu
gözlerimizle de gördüğümüz için- petrol kuyuları faal vaziyette
çalışıyor, ancak bu tarafta yok. Oradaki genç
arkadaşların ifadelerine göre, bu mayınlı arazinin
temizlenmesi hâlinde o kuyular da açılırsa mutlak surette petrol
çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor. O sebeple bu
konunun bir an önce ele alınmasında yarar görüyorum bir öneri olarak.
Zaten raporumuzda büyük ölçüde var.
Diğer bir husus da: Bu
milletin otuz sene önce Mazıdağı fosfat yataklarında
kurmuş olduğu tesisler bugün maalesef çürümeye terk edilmiş
durumda. Hatta milyarlarca lira harcanarak dekapajı
yapılmış fosfat yatakları da atıl durumdadır.
Yöre halkının büyük arzusudur, bir an önce bunların faaliyete
geçirilmesi. Faaliyete geçsin de kim geçirirse geçirsin. Bir liraya verilsin
özel sektöre, ziyanı yok, özel sektör bunları
çalıştırsın çünkü hem üretim yapılacak hem de yöredeki
işsizlik sona erecektir. Benim inancım o dur ki yöre halkı
temizdir ve oradaki terörün temel kaynağı büyük ölçüde işsizlik
ve terör de bunu gördüğü için zaten müsaade etmiyor oralarda
yatırım yapılmasına. Ben bir an önce o bölgede
yatırımların yapılmasını, bu tesislerin devreye
sokulmasını arzu ediyorum.
Yine çok sevindirici bir
husus şudur: Ben eskiden zannediyordum ki sadece Gümüşhane ilinde
madencilik sorunu var ama bu Komisyon ile gördüm ki sorun Türkiye'nin
sorunudur.
Madenci değilim, ben
iktisatçıyım, maliyeciyim, olaya biraz da o gözle bakıyorum. Ben
şuna inanıyorum ki yapmış olduğumuz bu
çalışmayla, biraz önce Sayın Bakanımızın da ifade
ettiği gibi -Maden Kanununun hazırlanmasında Komisyonumuzun
çalışmalarından da yararlanması fevkalade memnuniyet
vericidir- Türkiyede madenciliğin önü açılmıştır,
kaynakların harekete geçirilmesinde artık bir engel
kalmamıştır. İyi niyetle bu sorunlar aşılacaktır.
Rakamlar çarpıcıdır. Kanadada, Avustralyada yapılan
sondajların, çalışmaların bir yılda
yapılanını biz seksen yılda yapmışız.
Türkiyede bu madencilik sektörünün önü de bu çalışmayla ve yeni
kanunla açılmıştır. Ben bu alanda ciddi yatırım
yapmak isteyenlerin başarılı olacağına
inanıyorum.
Sözlerimi daha fazla uzatmak
istemiyorum. Yüce Meclise bir kere daha teşekkür ediyorum. Bu Komisyonda
görev alan muhtelif siyasi partilerdeki arkadaşlarımızın
tam bir uyum içerisinde çalışması beni son derece mutlu etmiştir.
Özellikle Komisyon Başkanımız Bursa Milletvekili Sayın
Altan Karapaşaoğluna da üstün yöneticiliğinden dolayı
tekrar teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum Sayın
Başkanım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Doğan.
Madencilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulmuş bulunan Meclis
Araştırması Komisyonu Raporu üzerindeki genel görüşme
tamamlanmıştır.
Alınan karar
gereğince, Anayasanın 146ncı ve geçici 18inci maddeleri
gereğince Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden
Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üyenin seçimini yapmak ve kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 6 Ekim 2010 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.43