DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 83
23üncü Birleşim
30 Kasım 2010 Salı
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak
içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün, Mevlânâ Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Mardin
Milletvekili Cüneyt Yükselin, Mardinde sağlık alanındaki
gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, Afyonkarahisar ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Mevlânâya ilişkin açıklaması
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Mevlânâya ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Libya lideri Kaddafi tarafından Başbakan
Recep Tayyip Erdoğana verilen ödüle ilişkin açıklaması
4.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun, aile hekimliğine
ilişkin açıklaması
5.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin konuşmasında belirttiği tütün kotasının
Hükûmetleri zamanında değil, daha önceki hükümetler döneminde
olduğuna ilişkin açıklaması
6.- Bilecik
Milletvekili Fahrettin Poyrazın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
konuşmasındaki BOTAŞa bağlı BIL şirketinin
Genel Müdürüne 500 dolar yevmiye verildiğine dair ifadesinin doğru
olmadığına ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin (6/2202) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/240)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, (2/444) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/241)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 23 milletvekilinin, ÖSYMnin
yaptığı sınavlarla ilgili usulsüzlük iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/929)
2.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 23 milletvekilinin, Ankarada turizm
sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/930)
3.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan ve 24 milletvekilinin, hayvancılık
sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/931)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin, Orgeneral Eşref Bitlisin
ölümü ile ilgili iddiaların araştırılması amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/932)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Yaş
sebze ve meyve üretimi ve ihracatıyla ilgili Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergenin, 30
Kasım 2010 Salı günkü
birleşimde Genel Kurulda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı birleşimde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- (10/327,
10/340, 10/456) esas numaralı Meclis araştırması
önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30/11/2010 Salı günkü
birleşiminde birleştirilerek yapılmasına ilişkin CHP
Grubu önerisi
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin bazı harcamalarına ve BOTAŞa borcuna ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1140) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, reel sektörün kredi ihtiyacına ve banka
borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1184) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, yabancı yatırımlara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1331) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
4.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, tekstil sektörünün desteklenmesine ve borçlu
üreticilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1390) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
5.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, KEY ödemelerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1442) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
6.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, bireysel kredilerin geri ödemesindeki
sıkıntılara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1456) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
7.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, alkollü içecek reklamlarını
düzenleyen tebliğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/1513) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
8.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantep ekonomisinin teşvikine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1570) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
9.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, kamu bankalarının kredi
ve mevduatlarını sigortalamalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1577) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
10.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, ekonominin iyileştirilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1587) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
11.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, işsizliğe yönelik
önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1595) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, KEY ödemelerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1602) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, KEY ödemelerindeki aksaklıklara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1626) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
14.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, tütün üretimine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1675) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
15.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat Yaprak Tütün
İşletmelerindeki duruma ilişkin sözlü soru önergesi (6/1681) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, TAPDK ile ilgili bir
iddiaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1695) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
17.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, TAPDKnın atıl
binasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1696) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, uluslararası fon ve
kuruluşlardan kullanılan krediye ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1697) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, tütün üretimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1739) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
20.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Tütün Fonuna ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1742) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
21.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, takibe düşen konut kredisi
kullanıcılarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1746) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
22.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, icra takibindeki kredi kartı ve
tüketici kredisi borçlularına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1751) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
23.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Hazine ihalelerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1758) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
24.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, İMKBnin yapısal sorunlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1760) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
25.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, takibe düşen kredi
borçlularına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1814) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
26.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, takibe düşen borçlu
KOBİlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1815) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, SPK eski
Başkanının THY Yönetim Kurulu üyeliğine atanmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1857) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu Anadoluda işsizliği
azaltacak bazı önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1873) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
29.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, işsizliği azaltmak üzere memur
alımı yapılıp yapılmayacağına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1876) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
30.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, gıda fiyatlarındaki
artışların dar ve sabit gelirlilere etkisine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1933) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
31.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, işsizliğe ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1934) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
32.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, çiftçilerin destekleme paralarının
bankada bloke edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1941) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
33.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Siirt-Kurtalana Halkbank şubesi
açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1959) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
34.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Sarıveliler ilçesinde Ziraat
Bankası şubesi açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1965) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
35.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, doğal afet sigortasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2035) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
36.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın, bankaların
aldığı hesap işletim ücretlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2060) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
37.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, bankalara olan tüketici
borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2137) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
38.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, TMSFnin elindeki medya
kuruluşlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2213) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin;
Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, YSKnın
kullandığı veri tabanı ve yazılımlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve
Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/14774) Ek cevap
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki icra takiplerine ve bazı davalara
ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/15574)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, yurt dışında
yaşayan vatandaşların sigorta belgelerini onaylatmasına
ilişkin Sağlık Bakanından sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/16119)
4.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, TRT 5 Anadolu kanalının
açılış törenine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/16414)
5.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, bir ören yerinin sorunlarına ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/16454)
6.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir okula yapılan
saldırıya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/16461)
7.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursadaki okullara yapılan
atamalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/16462)
8.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Suriye sınırındaki
mayınların temizlenmesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönülün
cevabı (7/16472)
9.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, doğum borçlanması
uygulamasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/16496)
10.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, bir gençlik ve spor il müdürünün
açıklamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk
Nafız Özakın cevabı (7/16497)
11.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, süt tozu ve tereyağı
ithalatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/16513)
12.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan
ayrılan personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/16536)
13.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TRTnin spiker olarak
aldığı personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/16538)
14.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
TRTnin spiker olarak aldığı personele ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/16539)
15.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, tarımsal amaçlı sulamada
kullanılan elektrik faturalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/16549)
16.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın,
bazı öğrencilerin okullarına ulaşmada
yaşadığı sorunlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/16573)
17.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan
ayrılan personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı (7/16610)
18.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, yapıldığı iddia edilen
bir görüşmeye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/16618)
19.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, TRT kanallarının iç yapımları,
izlenme oranları ve reklam gelirlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/16655)
20.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, bazı açıklamalarına ve
bazı istatistiki verilere ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/16662)
21.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, Edirnede yapıldığı
iddia edilen bir görüşmeye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/16686)
22.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, 2022 sayılı Kanuna göre
aylık alan kişi sayısına ve 2011 yılı aylık
miktarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/16715)
23.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, memurların tedavi
giderlerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/16808)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak iki oturum
yaptı.
Yapılan
yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yeter sayısı
bulunmadığı anlaşıldığından, 30
Kasım 2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime 14.15te son verildi.
Sadık
YAKUT |
Başkan
Vekili |
|
Yusuf
COŞKUN Yaşar
TÜZÜN |
Bingöl
Bilecik |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
No.: 34
II.- GELEN KÂĞITLAR
30 Kasım 2010 Salı
Tasarılar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında TİKA Program
Koordinasyon Ofisinin Faaliyetlerine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/969) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2010)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan Hükümeti Arasında Kara Gümrük
Geçiş Noktalarının Ortak Kullanımına İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/970) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.11.2010)
3.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/971) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, Adana-Ceyhanda Pasaport Şube
Müdürlüğü kurulmasına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2247) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/11/2010)
2.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, imalat sektöründe kapanan ve açılan
işyeri sayısına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2248) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/11/2010)
3.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, Aksarayda ithalat ve ihracat yapan
firmalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2249) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, ücretsiz kitap
dağıtımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2250) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/11/2010)
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta okul öncesi eğitimdeki
okullaşma oranına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2251) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/11/2010)
6.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki öğretmen
sayısına ve ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2252) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/11/2010)
7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokatta taşımalı eğitim kapsamındaki öğrencilere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2253)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Yeşilyurt İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğünün bina ihtiyacına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
9.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta okullarda madde
bağımlılığını önlemeye yönelik
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2255) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
10.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, okul öncesi eğitime
çocuklarını göndermeyen velilere uygulanan cezalara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2256)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köylerin yol, su ve elektrik
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2257) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/11/2010)
12.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köylerin yol, su ve elektrik
sorunlarının giderilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2258) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01/11/2010)
13.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köylerin yol, su ve elektrik
sorunlarının giderilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2259) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01/11/2010)
14.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, eğitim-öğretim
ödeneğinin öğretmenler haricindeki diğer kurum personeline de
verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2260) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
15.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki meslek hastalıklarına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2261)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
16.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepte öğrenci başına
gerçekleştirilen eğitim harcamasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2262)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
17.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, AB Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Hibe Programına Gaziantepin alınmamasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2263)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
18.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepte üreticilerin
kullandıkları kredilere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2264) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/11/2010)
19.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepte tarım sigortası
uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2265) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, bölücü terör örgütü lideriyle
görüşme yapıldığı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16851)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
2.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, bir gazetede çıkan bir habere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16852)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
3.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, CHP Genel Başkanı
hakkındaki bir karikatüre ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16853) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2010)
4.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, kadın istihdamına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16854)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
5.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Allianoi Antik Kentine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16855)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
6.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, kamuya alınması planlanan
taşıtlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16856) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
7.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Cumhuriyet tarihi ile ilgili
yaptığı konuşmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16857) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2010)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, şehit ve gazilerle ilgili
mevzuat ile şehit yakınları ve gazilerin
yararlandığı haklara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16858) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2010)
9.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, kaçak etlere ve et fiyatlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16859)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
10.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, uygulanması planlanan hızlı
tren güzergahlarına Doğu Akdenizin dahil edilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16860)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
11.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, öğrencilere ücretsiz
dağıtılan kitaplarda kullanılan baskı mürekkeplerinin
değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16861) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
12.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın, TOKİ
konutlarının yapıldığı bir bölgedeki kanalizasyon
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16862)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
13.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, çırak ve meslek lisesi
öğrencilerinin sağlık yardımından
yararlanamamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16863) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TMSF kapsamına alınan bir
şirkete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16864) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/11/2010)
15.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, Hayata Dönüş Operasyonu ile
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16865) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/11/2010)
16.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Isparta-Yakaören köyünde
yeraltından çıkan gaza ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16866) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/11/2010)
17.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, bazı devlet görevlilerinin terör
örgütü başı ile görüştüğü iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16867)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, şeker fabrikalarının
şeker pancarı alımına ve Kütahya Şeker
Fabrikasında uygulanan alım yöntemine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16868) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
19.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bir köyün afet kapsamına
alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16869) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
20.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, THYde yaşanan sorunlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16870)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
21.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, adı kopya skandalına
karışan adaylara bakan ve milletvekillerinin referans olduğu
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16871) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
22.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, emeklilerin özlük haklarının
iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16872) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
23.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, üniversiteyi kazanan
öğrencilere bir siyasi parti yetkilisinin elektronik posta gönderdiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16873) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
24.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, erişimi engellenen internet sitelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16874)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
25.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, TMSF yönetimindeki medya kuruluşlarına
ve bir sorunun ticari sır sebebiyle cevaplandırılmamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16875)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
26.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, işsizlik sorununa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16876)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
27.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Sürat Demiryolu Projesinin güzergahına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16877)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
28.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, terör örgütüyle görüşme
yapıldığına dair basında çıkan haberlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16878)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
29.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, İşsizlik Sigortası Fonuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16879)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
30.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, usulsüz oy
kullanıldığı iddialarına ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/16880)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/11/2010)
31.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, mera alanlarının tahsis
amacı dışında kullanılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16881)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
32.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, TÜİKde çalışan
geçici personelin sendika üyeliğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16882) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
33.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Diyarbakırda bir gölette
meydana gelen boğulma olayına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16883) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
34.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, Amasyada bir sözleşmeli
öğretmenle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16884) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2010)
35.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Niğdeye yapılan kamu
yatırımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16885) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
36.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Borda yapılan TOKİ
konutlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16886) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
37.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
İstanbulda bir semtteki yeşil alana okul yapılacağı
haberlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16887) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
38.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, 6008 sayılı Kanundan
faydalanan çocuklara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16888) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
39.-
Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlunun, görevi kötüye
kullanmak suçundan yargılanan kamu görevlileri ve belediye
başkanlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16889) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
40.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, idari dava sayısına ve türlerine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16890)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
41.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, son on yılda Başbakanların
gazetecilere açtığı tazminat davası sayısına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16891)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
42.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, HSYKnın toplantılarına ve üye
seçimine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16892) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
43.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Osmaniye T Tipi Kapalı Cezaevinde
tutuklu ve hükümlülerin yaşadığı sorunlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16893)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
44.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Tekirdağ F Tipi Cezaevinde
yaşandığı iddia edilen hak ihlallerine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16894)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
45.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, kadastro işlemlerinde alınan
ücretlere ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16895) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2010)
46.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Tavşanlıdaki mera
alanlarının tapu kayıtları ile ilgili iddialara
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16896) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
47.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, arazi
toplulaştırmalarındaki hatalı tescil işlemlerine ve
Kütahya Şeker Fabrikası adına tescil edildiği iddia edilen
bir araziye ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16897)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
48.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan ayrılan
personele ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16898) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2010)
49.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir kamulaştırma işlemi ile
ilgili iddialara ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16899)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
50.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, çalışanlarla ilgili bazı
istatistiki verilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16900)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
51.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, kayıt
dışı istihdamın önlenmesine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16901)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
52.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, Trakyadaki
tarım arazilerinde yaşanan kirliliğe ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16902)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
53.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, doğaya yeniden kazandırma
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16903) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2010)
54.- Amasya
Mliletvekili Hüseyin Ünsalın, DSİ personelinin ücretlerinin
iyileştirilmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16904) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2010)
55.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin, Allianoi Antik Kentinin
korunmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16905) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2010)
56.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, 2006-2010 yılları arası kum,
çakıl ve taş ocakları için yapılan ÇED raporu
başvuruları ve sonuçlarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16906) (Başkanlığa
geliş tarihi: 09/11/2010)
57.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, Loç Vadisi üzerindeki HES
inşaatına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16907) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
58.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, bir sulama kanalının tamiri
ve bir gölün temizlenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16908) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/11/2010)
59.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyedeki kum, çakıl ve taş
ocakları için alınan ÇED raporlarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16909)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
60.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir beldedeki sulama kanallarının
bakımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16910) (Başkanlığa geliş tarihi:
10/11/2010)
61.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, büyükşehirlerdeki hava kirliliğine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16911) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
62.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, İstanbul Çamlıcadaki verici
istasyon anten sisteminin yenilenmesine ve verici kulesinde meydana gelen
yangına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/16912) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
63.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bir televizyon kanalında
yayınlanan programa ve RTÜKün verdiği cezalara ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/16913) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2010)
64.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, örtülü ödenekten TRTye para
aktarılmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/16914) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
65.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, TRTde yayınlanan bir programın
konuğuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/16915) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
66.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TBMMdeki TRT bürosunda
çalışan personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/16916) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
67.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, reçetesiz
ilaçların reklamına izin veren kanun tasarısına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16917)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
68.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, TRTde yayınlanan bir programın
konuğuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/16918) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
69.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, TRTdeki programlara ve
bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/16919) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
70.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu
kesinti oranının tüketicilere yansıtılmaması için
alınan tedbirlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/16920) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
71.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, dış ticaret
açığı, bankacılıktaki yabancı sermaye oranı,
toplam borç stoku ve İMKBdeki yabancı sermaye oranına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/16921) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/11/2010)
72.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Almusun kapalı spor salonu ve
öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk
Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/16922)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
73.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Sütçü İmam Üniversitesi
öğrencilerinin yurt ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/16923)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
74.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, hayvan ithaline ilişkin Devlet
Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/16924) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
75.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, özürlü vatandaşların istihdamına
ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı
soru önergesi (7/16925) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2010)
76.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, ABnin vize politikasına
ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış)
yazılı soru önergesi (7/16926) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
77.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Türkiye-AB müzakere
başlıklarının açılması konusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Egemen
Bağış) yazılı soru önergesi (7/16927)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
78.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan
ayrılan personele ilişkin Devlet Bakanından (Egemen
Bağış) yazılı soru önergesi (7/16928)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
79.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Karstaki yatırım projelerine
ayrılan kaynağa ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet
Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/16929)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
80.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengizin, Bingöldeki bina ve yol yapım
ihaleleri hakkındaki iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet
Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/16930)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
81.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengizin, Bingöldeki TOKİ konutları
ihalesine ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz)
yazılı soru önergesi (7/16931) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
82.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan
ayrılan personele ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz)
yazılı soru önergesi (7/16932) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2010)
83.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Füze Kalkanı Projesine ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16933) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
84.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, resmi konut olarak kullanılmak
üzere kiralanan bir binayla ilgili bazı iddialara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16934) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
85.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Yunan basınındaki karasuları
sınırıyla ilgili bir habere ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16935)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
86.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan
protokollerin onay sürecinin canlandırılacağı
iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16936) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/11/2010)
87.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan
ayrılan personele ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16937) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2010)
88.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Akkuyuda kurulması
kararlaştırılan nükleer güç santraline ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16938)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2010)
89.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir beldenin elektrik şebekesinin yenilenmesine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16939) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
90.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, akaryakıt
dağıtımı yapan firmalar ve Niğdedeki petrol arama
çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16940)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
91.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Akkuyuda nükleer enerji santrali
kurulmasına dair anlaşmadaki devretme hakkıyla ilgili hükme
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16941) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
92.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Akkuyuda kurulacak nükleer santralde
kullanılacak VVER-1200 tipi reaktörlere ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16942)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
93.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Akkuyuda nükleer enerji santrali
kurulmasına dair anlaşmadaki üçüncü tarafın sorumluluğuna
ve santralin ticari ömrüne ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16943)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
94.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Akkuyuda kurulacak nükleer enerji
santralinde kullanılacak yakıt cihazlarının teminine ve
proje şirketine tahsis edilecek araziye ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16944)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
95.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, ziraat odası başkanlarının
silah taşıma ruhsatı harcından muaf tutulmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16945) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
96.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16946)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
97.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TMK kapsamında
hayatını kaybedenlerin yakınlarının kamu kurum ve
kuruluşlarında sınavsız olarak istihdamına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16947) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
98.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Bakanlığın bazı
etkinliklerinin aynı otelde yapılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16948)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/11/2010)
99.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Samsun-Ladikte iki polisin
şehit olmasıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16949)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
100.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, İstanbul
Bağcılarda gerçekleşen bir gözaltı olayına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16950) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/11/2010)
101.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, soruşturma izni istenen belediye
başkanlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16951) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
102.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, 2004-2010 yılları arasında Adana
İl Özel İdaresinden maden işletme ruhsatı alan
işletmelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16952) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
103.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir üniversitede
yaşandığı iddia edilen saldırı olayına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16953) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
104.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, il özel idareleri tarafından verilen kum ve çakıl
ocakları işletme ruhsatlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16954)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
105.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir beldenin bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16955) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
106.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16956) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
107.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresun kıyılarındaki
yapılaşmaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16957) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
108.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Yüksekovanın asayişiyle
ilgili bir köşe yazısına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16958)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
109.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, 2004-2010 tarihleri arasında
belediye başkanları hakkında yapılan ihbar ve
şikayetler ile soruşturma izni taleplerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16959)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
110.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepin alt yapı sistemine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16960) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
111.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Niğdedeki belediyelere yapılan
yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16961) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
112.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, çocukların gözaltına
alınmasında görevli kolluk kuvvetlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16962)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
113.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, bir tarihi çeşme kazısına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16963) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
114.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki turizm belgeli tesislere ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16964)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
115.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, il ve ilçe turizm müdürlüğü
personeline ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16965) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
116.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki taşınmaz kültür ve
tabiat varlıklarının intifa haklarına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16966)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
117.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan
ayrılan personele ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16967) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2010)
118.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, hava yolu
ulaşımındaki farklı fiyat uygulamasına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16968)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
119.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, 5811
sayılı Kanundan kaynaklanan bazı mağduriyetlere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16969)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
120.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TEMTAŞ ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16970) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/11/2010)
121.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, Kaynak Kullanımını
Destekleme Fonu kesinti oranının tüketicilere
yansıtılmaması için alınan tedbirlere ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16971)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
122.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, borçların
yapılandırılmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16972) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
123.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, tarımsal sulama elektrik abonelerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16973)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
124.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, Kaynak Kullanımı
Destekleme Fonu kesinti oranının tüketicilere
yansıtılmaması için alınan tedbirlere ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16974)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
125.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan
ayrılan personele ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16975) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2010)
126.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, kesintisiz eğitim
uygulaması hakkındaki iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16976) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2010)
127.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, iki veya üç yıllık
yüksekokul mezunu milli eğitim müfettişlerinin özlük
haklarının iyileştirilmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16977)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
128.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, hizmet içi eğitime ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16978)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/11/2010)
129.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, üniversitelere tahsis edilen
kadrolara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16979) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/11/2010)
130.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, güvenlik güçlerinin
öğrencilere müdahalesine ve üniversiteden atılan öğrencilere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16980) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/11/2010)
131.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta Ana-kız okuldayız
kampanyasına katılan ve sertifika alan öğrenci
sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16981) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
132.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, Anadolu Üniversitesi AÖF ile imzalanan
protokollere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16982) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/11/2010)
133.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, eğitim amaçlı bilimsel
araştırma konularına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16983)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
134.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, bir siyasi parti yetkilisince üniversiteyi
kazananlara elektronik posta gönderilmesine ve öğrencilerin iletişim
bilgilerinin nasıl elde edildiğine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16984)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
135.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, bir köy ilköğretim okulundaki fiziki
mekan yetersizliğiyle ilgili basında yer alan habere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16985)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
136.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbulda
satılması planlanan okullara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16986)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
137.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bir üniversitede bazı
öğrencilerin yerleşkeye girişlerinin yasaklanmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16987) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
138.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Valilik oluru ile
Bartın İl Özel İdaresinde görevlendirilen ve eski görev yerine
dönen personele ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16988) (Başkanlığa geliş tarihi:
10/11/2010)
139.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Bartındaki iki
okulla ilgili deprem güçlendirme projelerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16989)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
140.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Karstaki okulların öğretmen ve
araç-gereç ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16990) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
141.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Karstaki okulların ısınma
sorununa ve lojman ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16991)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
142.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, bir işitme engelliler anaokulu eski
müdürü hakkındaki iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16992) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
143.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, geçici görevle İstanbula yapılan öğretmen
tayinlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16993) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2010)
144.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, KPSSde yaşanan kopya olayına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16994) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
145.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, yeniden yapılan KPSS
Eğitim Bilimleri sınavına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16995)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2010)
146.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, askerlik görevi esnasında
hayatını kaybeden bir kişinin ölüm sebebine ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16996)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/11/2010)
147.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, kurulması planlanan Füze
Kalkanı Projesine ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16997) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
148.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan
ayrılan personele ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16998) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2010)
149.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, askerlik görevi sırasındaki
şüpheli ölümlere ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16999) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2010)
150.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Medula Provizyon sistemindeki sorunlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17000) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
151.- Bursa Milletvekili Abdullah Özerin,
hastanelerdeki idari kadrolara yapılan atamalara ve standart fazlası
idarecilerin mağduriyetine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17001) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2010)
152.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, kapatılması planlanan sağlık
ocaklarının sağlık merkezine dönüştürülmesine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17002) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
153.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bir beldenin sağlık
ocağının kapatılacağı iddialarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17003) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
154.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir beldenin sağlık ocağı
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17004) (Başkanlığa geliş tarihi:
10/11/2010)
155.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa Dörtçelik Akıl ve Ruh
Sağlığı Hastanesinin yapımına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17005)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
156.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, Bakanlığın
desteklediği yardım projelerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17006)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
157.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, güzellik salonları ve
poliklinikleri ile ilgili yapılan yeni düzenlemelere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17007)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
158.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, yapılması planlanan hastanenin
yatak kapasitesinin düşürülmesine ve sağlık personeli
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17008) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2010)
159.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyede KOBİlerin KOSGEB
aracılığıyla kullandığı kredilere
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17009) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
160.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, taklit ve sahte ürünlerin piyasadaki payına
ve marka ihlaline ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17010) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2010)
161.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Türk Patent
Enstitüsünün personel servisi ihalesine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17011)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
162.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Türk Patent Enstitüsünün yönetim kademesinde
çalışanların gelirlerine ve bunların siyasetçiler ile
yakınlığına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17012) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/11/2010)
163.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyedeki işletmelere KOSGEB
tarafından sağlanan desteğe ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17013)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2010)
164.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Niğdede ticarete başlayan ve
ticaretten ayrılan müteşebbis sayısına ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/17014)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
165.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgat Belediyesine ait olan Et Süt Entegre
Tesisinin Et Balık Kurumuna devredileceği iddiasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17015) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
166.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, TMOnun protein cihazı alımına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17016) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
167.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bir köyde meydana gelen sel
felaketine ve alınan önlemlere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17017)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
168.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, zeytinciliğin geliştirilmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17018) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
169.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, et ve süt ürünleri ile gıda üretim
yerlerinin denetlenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17019) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2010)
170.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, kaçak et girişlerinin önlenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17020) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
171.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, Manisadaki zeytin üreticilerine yapılan
desteğin yükseltilip yükseltilmeyeceğine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17021)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
172.- Ordu Milletvekili
Rıdvan Yalçının, illere göre hayvan sayıları ve
verilen teşvik miktarlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17022)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
173.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, damızlık hayvan
sayısına ve et ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17023)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/11/2010)
174.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Tavşanlıdaki mera
alanlarının imara açılacağı iddialarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17024) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
175.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Tavşanlıdaki mera
alanlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17025) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
176.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Tavşanlıdaki mera
alanlarının tapu kayıtları ile ilgili iddialara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17026) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
177.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Tavşanlıdaki mera
alanlarının tarım arazisi gibi gösterilerek tarımsal
desteklerden yararlanıldığı iddialarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17027) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
178.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, et fiyatlarındaki artış
ve et ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17028) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
179.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Niğdedeki hayvan varlığına
ve kullandırılan hayvancılık kredilerine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17029) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
180.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Ankara-Yozgat-Sivas hızlı tren
projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17030) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2010)
181.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, bir balıkçı
barınağındaki sorunlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17031)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
182.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, tren seferlerinin güzergahlarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17032) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2010)
183.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın,
İstanbul-İzmir otoyol projesi ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17033) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
184.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, bir demiryolu projesinin güzergahına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17034) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2010)
185.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın,
Balıkesir-Dursunbey-Harmancık-Tavşanlı yolu projesinin
tamamlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17035) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/11/2010)
186.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, bir telefon şirketinin kutsal kabul
edilen bir alana kurduğu baz istasyonuna ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17036) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/11/2010)
187.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul-İzmir
otoyol projesi Yalova güzergahındaki arazilerin projenin ilanından
önce Bakanlık bürokratlarınca ucuza alındığı
iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17037) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2010)
188.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Sürat Demiryolu Projesinin
güzergahına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17038) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
189.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Mersin-Antalya karayoluna ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17039)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
190.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Sürat Demiryolu Projesinin güzergahına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17040) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
191.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Sürat Demiryolu Projesinin güzergahına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17041) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2010)
192.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, yol güvenliği standartlarının
yükseltilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17042) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
193.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, PTT Merkez ve şubelerindeki
soygunlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17043) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2010)
194.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Niğde Havaalanı projesi ve
demiryolu hattına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17044) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2010)
195.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Karsta Sınır Ticaret Merkezi
kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer
Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/17045)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2010)
196.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, yüksek mahkemelerdeki iş
yoğunluğuna ve bazı istatistik bilgilere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17046)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/11/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 23 Milletvekilinin, ÖSYMnin
yaptığı sınavlarla ilgili usulsüzlük iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/929) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.10.2010)
2.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 23 Milletvekilinin, Ankarada turizm
sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/930)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.10.2010)
3.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan ve 24 Milletvekilinin, hayvancılık
sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/931)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.10.2010)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 Milletvekilinin, Orgeneral Eşref Bitlisin
ölümü ile ilgili iddiaların araştırılması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/932) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.10.2010)
30 Kasım 2010 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23üncü
Birleşimini açıyorum.
III.-Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz Mevlânâ Haftası münasebetiyle söz isteyen
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncüye aittir.
Sayın
milletvekilleri, biraz sessiz olursanız
Teşekkür
ederim.
Buyurunuz
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, Mevlânâ
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Mevlânâ Haftası 2 Aralık günü başlıyor. Bu
nedenle ben Mevlânâ Haftası arifesinde, Mevlânâ, Anadolu felsefesi ve onun
insancılık, yani hümanizma anlayışı konusunda gündem
dışı söz aldım. Sözlerime başlarken hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; insan kimdir; nereden gelmiş,
nereye gitmektedir? Doğa, tabiat, yaşam, dünya, ay, güneş, evren
nasıl oluşmuştur? Devran nasıl dönmektedir? Böylesi sorular
tarih öncesi çağlardan itibaren insanın iç dünyasının ana
sorununu oluşturmuş.
13üncü
yüzyıl Anadolu düşünürleri, yani Mevlânâlar, Hacı Bektaş
Veliler, Ahi Evranlar, Yunus Emreler, Şeyh Edebaliler, Nasreddin Hocalar
bu soruna insan, sevgi, bilgi ve aklın üstünlüğü bütünlüğünde
eğilmişler, insan sevgisini neredeyse Allah sevgisi gibi
görmüşler, insana hizmetin en büyük ibadet olduğunu ileri
sürmüşler; bu nedenle insana ve Allahın yarattığı her
şeye, ama özellikle de kimsesize, yoksula, ezilene sahip
çıkmasını sürekli savunmuşlardır.
Bakınız,
Mevlânâ insanın yüceliği konusunda ne demiş: Ey Allahı
arayan, aradığın sensin.
Anadolunun bir
diğer düşünürü Hacı Bektaş Veli aynı konuda Benim
Kâbem insandır. demiş ve eklemiş: Hiçbir milleti ve hiçbir
insanı ayıplamayınız.
Yunus Emre
Yaradılanı severim yaradandan ötürü., Bir ben vardır bende
benden içeri. diye insanın yüceliğini kendi iç dünyasını
yansıtarak dile getirmiş.
Yine Mevlânâ
söylemiş:
Gönlümdeki iç ve
dış odur, bende can o.
Gövdem,
damarım, ruhum odur, bende kan o.
Tek tanrıya
çok tanrıya tapmak bir midir?
Bak, benzeri yok
varlığımın, var olan o.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işte, bu dizelerle, bu
söylemlerle Anadolu düşünürlerinin Kur'anı yorumlarken nereden
hareket ettikleri, hangi felsefe sistemine dayandıkları bize göre
açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu felsefe sistemi milattan sonra
2nci yüzyılda ünlü filozof Plotinos tarafından geliştirilen
Yeni Eflatunculuk felsefe sistemidir. Bu sistem, vahdetivücut yani varlık
birliği düşüncesini ortaya atmıştır. Anadoluya
göçler, tasavvuf ve düşünce akımları gelmeye başlamadan
önce Plotinosun vahdetivücut düşüncesi Anadoludaki
Hıristiyanlığın ve Museviliğin o zamanki tasavvuf ve
düşünce açılımlarını esasen şekillendirmişti
ve yoğurmuştu.
Öte yandan, Ahmed
Yeseviden önce yaşamış -Maveraünnehirde, İranda- olan
Farabi ve İbni Sina bilindiği gibi eski Yunan felsefesi ile
İslam düşüncesini bağdaştırmaya
çalışmışlardır, yorumlarında özellikle
Eflatunculuk, Aristoculuk ve yeni Eflatunculuktan etkilenmişlerdir.
Yine
bilindiği gibi, Farabi ile İbni Sinanın yaptığı
yorumlar zamanın Hıristiyanlık dünyasını çok derinden
etkilemişti ama onun ötesinde ve de her şeyden önce
Maveraünnehirdeki düşünce ve tasavvuf akımlarını şekillendirmişti.
Ahmed Yesevinin
sözünü ettiği bilginlerin Farabi, İbni Sina, Beyazıdi Bestami ve
Hallacı Mansur gibi bilgin ve mutasavvıflar olduğunu
düşünüyoruz.
Şöyle
demiş Ahmed Yesevi:
Sünnet
imiş, kâfir de olsa incitme sen;
Huda
bizardır katı yürekli gönül incitenden.
Allah şahit,
öyle kula hazırdır siccin. Yani cehennem.
Bilginlerden
duyup bu sözü söyledim işte.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, ayrıca Endülüslü Muhyiddin İbni Arabi bir
dönem, anımsanacağı üzere, davet üzerine geldiği Konyada
yaşamıştır. Onun geliştirdiği Vahdetivücut
Mektebinin görüşleri de Anadolu felsefesinin oluşmasına büyük
katkı yapmıştır.
Anadolu
felsefesinde öylesine ileri düşünceler savunulmuştur ki, o zamanki
Batı dünyasında kilise baskısı ile engizisyon mahkemeleri
ve işkenceleri altında insan inim inim inletilmekteydi. Bu dönemde
Orta Çağ karanlığı bir güneş gibi
aydınlatılmıştı Anadolu düşünürleri
tarafından. Bu süreci biz insanlığın erken rönesansı,
erken aydınlanma dönemi olarak görüyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bunlara şunun için
değiniyorum: Anadolu felsefesindeki ve bizatihi Mevlânâdaki düşünsel
açılımlar, onun hümanizma anlayışları zaman sürecinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen bağlayınız sözlerinizi.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Sayın Başkanım, biraz daha istirham edeceğim bu
haftanın yüzü suyu hürmetine.
Evet, Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu söylediklerim kanımca çok
önemli. Meclisin zabıtlarına girmesi açısından da
düşünülenin ötesinde önemlidir diye düşünüyorum.
Bakınız,
Anadolu felsefesindeki ve bizatihi Mevlânâdaki düşünsel
açılımlar ve bu açılımların hümanizma
anlayışları zaman sürecinde Sünni İslam yorumunu
kabullenmiş geniş halk kitlelerini de etkilemiş ve onların
inançlarını yoğurmuştur. Böylece, Anadolu ve Rumeli
İslamiyet yorumu yani Türkiye Müslümanlığı
doğmuştur. Bu yorum, Arabistan yarımadası ve İran başta
olmak üzere dünyanın çeşitli yörelerinde yapılmış ve
sayıları bugün 100ü aşan İslamiyet yorumlarından
oldukça farklıdır ve kanımızca İslamiyetin bugün de
değerini giderek artıran, laiklik anlayışıyla
bütünleşen ve özgürce yaşanan en güzel ve tek yorumudur. Türkiyedeki
İslam yorumu Allah korkusuna değil, Allah sevgisine dayanıyor;
Allah sevgisiyle, insan ve doğa sevgisi bu dünyada bütünleştiriliyor.
Böylece, İslamiyetin bu topraklardaki hümanizma anlayışına
ulaşılıyor. Yunus Emrenin Dünya benim
rızkımdır/Halkı kendi halkımdır. dizeleri
Anadolu İslam yorumundaki hümanizma anlayışının en
muhteşem ifadesidir. Bunların değerini bilelim.
Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Değişik
İslam yorumlarıyla ve bazı tarikatlarla cemaatlerin farklı
anlatımlarıyla halkın kafasını
karıştırmayalım. Yüce İslam Dinini siyasete alet
etmeyelim. İyi bir Müslüman başkasının neden oruç
tutmadığını, neden namaz
kılmadığını, neden içki içtiğini sorgulama
hakkını kendinde göremez çünkü Allah ile kul arasına hiç
kimsenin girmeye hakkı yoktur.
Sözümü
Mevlânânın ünlü yedi öğüdünden sonuncusu yani yedincisiyle
bitiriyorum: Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Yani,
takiye asla yapma.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hepinizi tekrar,
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tütüncü.
Sayın Güvel,
sisteme girmişsiniz. Ne için acaba?
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Efendim, yerimden kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
60a göre söz mü istiyorsunuz?
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Mevlânâya
ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, gönüller sultanı Mevlânâ Celâleddin Rûmî, din, dil,
ırk ayırmadan tüm insanlığı barış içinde
kucaklayan, Anadolu toprağının yetiştirdiği en büyük
düşünürlerden birisidir. Mevlânâ, Anadolu insanının büyük
aydınlanmasının öncülerinden birisidir. Felsefenin temelinde yer
alan hoşgörü ve insan severlik, günümüzde tüm dünyaya yol göstermektedir.
Mevlânânın güzel ahlakı, topluma ilettiği en büyük mesajlardan
bir tanesidir. Çağları aşan bu güzel ahlak
anlayışı bugün de akılları ve gönülleri arındırmaktadır.
Günümüzde Mevlânânın hoşgörüsüne ve insanı yücelten
felsefesine, hem ülkemizde hem dünyada daha çok ihtiyaç duyulmaktadır.
Teşekkür
ediyorum Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Güvel.
Sayın Köse,
siz de 60 a göre
Buyurunuz.
2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin,
Mevlânâya ilişkin açıklaması
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yaşadığı
çağda Hacı Bektaş Veliler, Yunus Emreler gibi Anadoluya
aydınlık bir kişilik sergileyen Hazreti Mevlânâ, gerçekten
günümüzde ise yalnız Anadoluya değil, dünyaya örnek olmuş büyük
bir şahsiyettir. Şöyle ki yanlışa, çirkine, kötüye
karşı iyiliği, güzeli, doğruluğu savunmuştur.
Sevgide güneş gibi olmayı, kötülüklere karşı ölü gibi
olmayı ve her zaman insanlara güzellik yönünden, doğruluk yönünden
örnek olan bu güzel insanı unutmak mümkün değildir.
Dolayısıyla, çağımızda tüm insanlık bu güzel
insandan örnek almalıdır.
Saygılarımı
sunuyorum. Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.
Sayın Ersin,
buyurun.
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, Libya lideri
Kaddafi tarafından Başbakan Recep Tayyip Erdoğana verilen ödüle
ilişkin açıklaması
AHMET ERSİN
(İzmir) Sayın Başkan, Libya lideri diktatör Kaddafi,
Sayın Başbakana İnsan Hakları Ödülünü verdi.
Sayın
Başkanım, bazı terör örgütlerine yardım ettiği bilinen
ve Batılı ülkeler tarafından terörist olarak tanımlanan
diktatör Kaddafinin elinden bir ödül almak, hem de İnsan Hakları
Ödülünü almak Sayın Başbakanı onurlandırmış
olabilir ama bu ödülü kabul etmesi Türkiye'nin imajına çok zarar
vermiştir. Kendi vatandaşlarından insan haklarını
esirgeyen bir diktatörün elinden bu ödülü almış olması, maalesef
Türkiye'nin imajında ciddi bir sıkıntı
yaratmıştır. Bu nedenle diktatör Kaddafinin İnsan
Hakları Ödülünü kabul eden Sayın Başbakanı protesto
ediyorum. Bu ödülü derhâl iade etmesi lazım, kabul etmemesi lazım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ersin.
Gündem
dışı ikinci söz Mardinde sağlıkta dönüşüm
hakkında söz isteyen Mardin Milletvekili Cüneyt Yüksele aittir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Yüksel.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Mardin Milletvekili Cüneyt Yükselin, Mardinde
sağlık alanındaki gelişmelere ilişkin gündem
dışı konuşması
CÜNEYT YÜKSEL
(Mardin) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; bugün, burada, sizlere, halkımızın
etkili, hakkaniyetli, ulaşılabilir ve kaliteli bir sağlık
hizmeti alabilmesi için Hükûmetimizin sağlık alanında tüm Türkiyede
gerçekleştirdiği dönüşümü ve Mardinde sağlık
alanındaki gelişmeler hakkındaki görüşlerimi bildirmek
üzere burada bulunmaktayım. Hepinizi bu vesileyle, saygıyla, en kalbî
duygularımla selamlarım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimiz göreve geldiği
andan beri, vatandaşlarımıza hakları olan çağdaş
ve nitelikli sağlık hizmeti sunulması için her türlü
adımı atmıştır ve atmaya devam etmektedir. Bizim için
siyasetin de, icraatın da temeli insandır. Biz Her şeyin
başı sağlık. dedik. Annelerin sağlıklı
bebekler doğurması, evlatların anne babalarının
sağlıklarından emin olmaları için çabaladık. Biz dedik
ki: Adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun olarak herkese sağlık
güvencesi sağlanmalı. Cinsiyet, sosyal statü ve sosyal
sınıf gibi hiçbir ayırım sağlık hizmetinden
yararlanmaya engel teşkil etmemeli. Sağlık hizmetleri kolay
erişilebilir olmalı ve sunulan sağlık hizmetleri
çağdaş düzeyde ve etkili olmalıdır. İşte bu
düşünceyle, halkımıza Sağlığınız bize
emanet. dedik. AK PARTİ hükûmetleri ile sağlık hizmetlerinde
yeni bir dönem başlattık.
Hatırlarsanız
vatandaşımıza sağlık hizmeti ambargoları
konmuştu. Sen SSK hastanesine gidebilirsin., Sen ancak devlet
hastanesinden hizmet alabilirsin., Sen üniversite hastanesine
başvurabilirsin. denmişti. Bu, ne sosyal adalet ne eşitlik ne
de insan hakları ilkeleriyle bağdaşıyordu. Bizler tüm
hastanelerimizin kapılarını
vatandaşlarımızın tamamının hizmetine açtık.
Kurumlar, bölgeler ve hizmet dağılımı konularında da
eşitsizlikler vardı. Gerçekleştirdiğimiz sağlık
reformlarıyla bunları birer birer ortadan kaldırdık,
kaldırmaya da devam ediyoruz. Hiç kimseyi sağlıktan mahrum
bırakmadık. On yıllardır yapılamayanı yaptık,
Genel Sağlık Sigortasını hayata geçirdik, tüm
vatandaşlarımızı sağlık kapsamına aldık.
Birinci basamak hizmetlerini de ücretsiz hâle getirdik. Artık hastanelerde
rehin kalmak, kapıdan dönmek yok.
Dünyanın
bütün çağdaş ülkelerinde uygulanan aile hekimliği sistemini
kurduk. Şu an yetmiş üç ilimiz aile hekimliğine geçmiş
olup, 2010 yılı sonuna kadar tüm ülkemizde sisteme topyekûn
geçilmiş olacak. 1924 yılında, çocuklarımızın bir
pankartla Atatürkten istemiş oldukları bu uygulamayı hayata
geçirmek de çok şükür bizlere nasip oldu.
Sağlığın
her alanında olduğu gibi 112 hizmetlerinde devrim niteliğinde
gelişmeler yaşandı. 2002 ve öncesinde,
vatandaşımız zaten zor bulduğu ambulansa cebinden para
ödüyordu, ne sevindiricidir ki günümüzde artık, uçak ambulanslara bile tek
bir kuruş ödemeden sağlık hizmeti alabilme
ayrıcalığına kavuşmuştur.
Yaptığımız altyapı ve fiziksel yatırımlarla
halkımızın hak ettiği şekilde daha
sağlıklı ortamlarda, daha kaliteli hizmet almasını
sağlamış olduk. Önceleri hep şikâyet edilen reality
şovlara sürekli malzeme edilen sağlık hizmetlerindeki
kalitesizliği gidermek için çaba gösterdik. Sağlık hizmetini en
yaygın ve kaliteli sunmak için çalıştık.
İşte
bunun en önemli örneklerinden biri de memleketim Mardindir. Mardinde,
Güneydoğuda ve bütün Türkiye'de sağlık hizmetleri âdeta Orta
Çağdan Yeni Çağa dönüştü. 1995-2002 arası Mardine
sağlık alanında yapılan yatırımların
toplamı 40 milyon lira iken 2003-2010 yılları arasında bu
rakam 4 katından fazla artarak yaklaşık 170 milyon lira oldu.
2002de 792 olan sağlık personeli sayısı bu sene 2.152ye
ulaştı yani 3 kat arttı. Yine 90larda başlanıp
yıllarca tamamlanamayan Mardin Devlet Hastanesi ile
Mazıdağı, Derik, Dargeçit, Ömerli ilçe hastanelerini çok
kısa bir sürede biz hizmete açtık. 2003 yılından sonra
dokuz adet sağlık ocağı yatırımına
başlanıp tamamlandı. 200 yataklı Kızıltepe Devlet
Hastanesi tamamlandı ve 150 yataklı Midyat Devlet Hastanesi üç dört
ay içinde vatandaşımızın hizmetine girecek. 300
yataklı Mardin Devlet Hastanesi ile 150 yataklı Nusaybin Devlet
Hastanesinin inşaatlarına başlıyoruz. Bu hastanelerimizle
Mardinin otuz yıllık hastane ihtiyacı böylece
karşılanmış olacak.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak, geçtiğimiz hafta
aile hekimliği planlamaları tamamlandı ve ilimizde 22
Kasımdan itibaren 189 aile hekimi görev yapıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
CÜNEYT YÜKSEL
(Devamla) Ben buradan tüm Mardinli hemşehrilerime de sesleniyorum; aile
hekimleriyle tanışsınlar, kayıtlarını
yaptırsınlar ve en güzel şekliyle birinci basamak hizmetlerini
aile hekimlerinden almaya başlasınlar.
Bütün
bunların neticesinde sağlık hizmetlerine erişebilirlik
kolaylaştı, sağlık kurum, kuruluşlarına müracaat
sayısı 3,5 katına çıktı.
Vatandaşımızın memnuniyet oranları 2002ye
kıyasla bugün 2,5 kat artmış oldu. Tabii ki, medeniyetlerin
beşiği olan memleketin Mardine, insanlarımıza, ülkemize de
böylesi layık.
Ben, sözlerimi
burada bitirirken, başta Mardin olmak üzere tüm Türkiyede
çalışan fedakâr sağlık çalışanlarımıza
teşekkür eder, hepinizi en kalbi duygularımla selamlar,
saygılarımı sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yüksel.
Sayın
Durmuş, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun,
aile hekimliğine ilişkin
açıklaması
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Mardin ilimiz,
gerçekten turizm bakımından herkesin gidip görmesi gereken bir il.
2,5 ay evvel Urfadan Mardine giderken, o duble yolun her tarafı delik
deşikti ve arabamın amortisörü bozuldu, o kadar kötüydü.
Bir gecede
sağlık ocaklarında çalışan pratisyen hekimlerin hepsi
nasıl aile hekimi oluyor? Aile hekimleri dört yıllık
uzmanlık eğitimidir. Sağlık ocaklarımızda
doktorlar vardı, hemşireler vardı, ebeler vardı; üzülerek
ifade ediyorum, aile hekimliği uygulamasına başladıktan
sonra hemşireler çekildi, müstahdemler çekildi. 2 doktor kan
ağlıyor Ben müstahdemlik mi yapacağım, hekimlik mi
yapacağım, burayı nasıl yöneteceğim diye. Onları
kendi kaderlerine terk ettik.
Sağlık
ocaklarımız yıllardır var, Dargeçitte de var, Ömerlide de
var, her yerde var ama bir gecede levhalar değişti. Bir mühür, bir
müdürle nasıl üniversite açıyorsak aile hekimliğine de öyle
geçildi. İçler acısı bir durum; sevk sistemi yok, hekim hastanın
ayağına gidiyordu, şimdi hasta hekimin ayağına
gidiyor.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Durmuş.
Gündem
dışı üçüncü söz, Afyonkarahisar ilinin sorunları
hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepeye ait.
Buyurunuz
Sayın Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin,
Afyonkarahisar ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ilimizin sorunları
hakkında söz almış bulunuyorum. Daha ziyade sorunları
anlatırken somut bir iki örnek vererek de konuşmamı
sonuçlandıracağım.
Değerli
milletvekilleri, ilimizin ekonomisi tarım, hayvancılık ve hizmet
sektörüne dayanmaktadır. Uygulanan tarım politikaları sonucu
tarımdaki girdilerinin fiyatlarının çok yüksek olmasına
rağmen ürün bedellerinin düşük seyretmesi sonucu köylerimizden çok
ciddi bir şekilde -toprakları ekmeyerek- göç
başlamıştır. Bunun yanında hayvancılık
sektöründe ilimiz ilerlemiş iken, uygulanan politikalar sonucu artık
hayvancılıkla uğraşan esnafımızın da
sayısında ciddi bir azalma olmuştur. Açıkçası ilimiz
göç veren iller kapsamı içinde Ege Bölgesinde
ağırlıklı illerden biridir, daha doğrusu Ege Bölgesi
kapsamında en fazla göç veren ildir.
Şimdiye
kadar ilimizden insanlar, yurttaşlarımız ekmek bulabilmek
amacıyla göç verirken, son dönemlerde ilimize komşu sınır
illerine yakın köy ve kasabaların Afyondan hizmet alamadıkları
gerekçesiyle başka illere bağlandıklarını görüyoruz.
Bu tür taleplerin günden güne arttığını görüyoruz. Bu çok
acı bir olaydır. Şimdiye kadar insanların ekmek parası
için göç yaptıklarını içimize sindirebiliyorduk ama köy ve
kasabaların hizmet alabilmek amacıyla başka bir ile
bağlanma istekleri, ilimizde
yatırımsızlığın, ilimizde hizmetin gereklerinin
yerine getirilmediğinin bir kanıtıdır.
Değerli
arkadaşlar, öncelikle, 2004 yılında Dinar ilçemize
bağlı Çapalı kasabası vardı. Bu kasaba bizden, Afyon
ilinden yeterli hizmetleri alamadığı için ayrıldı.
Şimdi, Dinar ilçemize bağlı Çapalı köyünde de ilimizden
ayrılma gerekçesiyle bir referandum yapıldığını
duydum. Köye gittim, incelemelerde bulundum. Gördüğüm şey içler
acısı. Bir köy, hizmet alamıyor. Bundan on yıl önce
yurttaş-devlet iş birliğiyle hizmet binası
yapımına girişilmiş. 2000li yıllarda ne
yapılmışsa o günden bugüne kadar o binaya bir tane çivi
çakılmamış, devletin parası orada har vurulup harman
savrulmuş. Sekiz yıllık, hiçbir yatırımın o
alanda olmaması sonucu bina yıkılmakla karşı
karşıya. Bu binanın yapımının tamamlanması
yönünde ne kamu yöneticilerinden ne il genel meclisinden köye ciddi bir
uyarı gelmiş, köylülerin bu konudaki taleplerine de ne kamu
yöneticileri ne de il genel meclisi üyeleri sıcak bir ilgi
göstermemişlerdir.
Köyün
kanalizasyonu yapılmamıştır. Köyde ciddi eksiklikler
vardır. Biraz önce de söyledim, köy, bir tarım köyü. Bunun asıl
arazileri yaylada. O tarım toprağını işleyebilmesi
için tarlasına gidebilmek zorunda çiftçi. O yol yapılmıyor, yol
kullanılmamakta.
Köy
muhtarlığının talepleri kamu yöneticilerince yeterince
değerlendirilmiyor. Bunun üzerine köylü toplanarak Ben eğer bu ilden
hizmet alamıyorsam başka bir ile bağlanayım. diyor. Bu,
içler acısı bir olay. Bir köye 2002 yılından bu tarafa
hiçbir hizmet gitmiyorsa ve siyasi düşüncesi farklı olduğundan
dolayı da sanki cezalandırılıyorsa bu aklımıza
başka şeyleri de getiriyor. Bu nedenle bu köye hizmetin aksamadan
yürütülmesi gerektiği kanaatindeyim ve bunun da takipçisi olacağım.
Başka bir
örnek daha vermek istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Afyon 2002 yılında bir
deprem geçirmiştir. Afyon merkez ilçeye bağlı, 20 kilometre
mesafede Gebeceler kasabası vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Devamla) Bağlamaya çalışacağım efendim.
Bu Gebeceler
kasabasındaki deprem sonucu pek çok konut kullanılamayacak bir duruma
düşmüştür. Yapılan incelemeler sonucunda, bir teknik heyetin
raporu doğrultusunda köyden 3,5 kilometre uzaklıkta bir yere
yerleşim yeri yapılmıştır ve 2007 yılında bu
yerleşim yerine yurttaşlarımız geçmiştir.
Sevgili
arkadaşlar, yeni yerleşim yeri Gebeceler merkezine 2,5 kilometre
mesafededir ve burada okul yoktur. Bu yeni yerleşim yerindeki çocuklar
okula gidebilmek için günde 8 kilometre yol kat etmektedirler.
İlköğretim Anayasamız gereği mecburidir. İlköğretim
çağındaki çocukların yaşları çok küçüktür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü bağlayınız.
Buyurunuz.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkanım.
Bir
öğrencinin okula gidebilmek amacıyla günde 8 kilometre yol kat etmesi
kabul edilebilecek bir olay değildir. O öğrenciden ne verim
alabilirsiniz? Afyon gibi ikliminin soğuk olduğu bölgelerde
sabahleyin erken saatte çıkan bir çocuk okula gidecek, öğleüzeri
okuldan gelecek, yemeğini yiyecek, tekrar öğleden sonra öğretim
için okuluna gidecek, tekrar oradan geri dönecek. Bunun anlamı nedir?
Okutmayın demektir çocukları ve hâlihazırda 25e yakın
öğrenci ana okuluna uzaklıktan dolayı gidememektedir.
Sevgili
arkadaşlar, bu da eğitime bakış açımızın bir
göstergesidir. Ben, bu konularda biraz önce konuşan arkadaşım
gibi, hizmetlerin yeterli geldiği kanaatinde değilim. Hizmetler
yurttaşa ulaştırılmamaktadır.
Eğitim
hizmeti yadsınamayacak olan hizmetlerden biridir. Eğitime
yapılacak olan hizmet en önemli hizmetlerden birisidir. Bu nedenle,
Gebeceler kasabasında, bir an önce o bölgede okul yapılarak
çocukların eğitiminin sağlanması için gerekli düzenlemenin
yapılmasını rica ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ünlütepe.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Ondan önce,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali
Babacan, gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 4,
28, 37, 46, 51, 64, 94, 99, 100, 103, 105, 111, 135, 137, 143, 144, 145, 167,
170, 171, 175, 178, 179, 194, 195, 213, 220, 223, 245, 246, 250, 258, 264, 304,
325, 377 ve 445inci sıralarındaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini
sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin (6/2202) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/240)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının 434üncü sırasında yer alan (6/2202)
esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
BAŞKAN Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutacağım.
İlk okutacağım Meclis araştırması
önergesi beş yüz kelimeden fazla olduğu için önerge özeti
okunacaktır. Ancak, önergenin tam metni tutanak dergisine eklenecektir.
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbatur ve 23 milletvekilinin, ÖSYMnin yaptığı sınavlarla
ilgili usulsüzlük iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/929)
(x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'nin en önemli kurumlarından olan ve AKP hükümeti
öncesi Türkiye'nin en güvenilir kurumu olarak anılan ÖSYM'nin son
yıllarda sorumluluğunu aldığı sınav ve atamalar
esnasında kimi şaibelere yol açması ve bu şaibelerin
aydınlatılması yönünde isteksiz ve umursamaz bir tutum
takınması sebebiyle bu iddiaların uzman görüşler eşliğinde,
Meclis çatısı altında araştırılması ve
sorunların giderilmesi için, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105.
maddeleri ve Anayasanın 98. Maddesi gereğince bir meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Nevingaye Erbatur (Adana)
2) Rahmi Güner (Ordu)
3) Osman Kaptan (Antalya)
4) Ahmet Ersin (İzmir)
5) Hüsnü Çöllü (Antalya)
6) Rasim Çakır (Edirne)
7) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
8) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
9) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
10) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
11) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
12) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
14) Şevket Köse (Adıyaman)
15) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
16) Tayfur Süner (Antalya)
17) Atila Emek (Antalya)
18) İsa Gök (Mersin)
19) Mustafa Özyürek (İstanbul)
20) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
21) Engin Altay (Sinop)
22) Ali Arslan (Muğla)
23) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
24) Ahmet Küçük (Çanakkale)
(x) (10/929) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin tam metni tutanağa eklidir.
Gerekçe Özeti:
KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı), kamu
kurumlarında görev alacak personeli belirlemek amacıyla yapılan
bir dizi sınavın genel adıdır. Bu sınav, Genel
Yetenek, Genel Kültür, Yabancı Dil, Eğitim Bilimleri, Hukuk,
İktisat, İşletme, Maliye, Muhasebe, Çalışma Ekonomisi
ve Endüstri İlişkileri, Ekonometri, İstatistik, Kamu Yönetimi ve
Uluslararası İlişkiler sınavlarından
oluşmaktadır. Kamu Personeli Seçme Sınavına 2010
yılında 3 milyon 254 bin 86 aday başvurmuştur.
Başvuranlar arasında 835 bin 320 lisans mezunu, 1 milyon 812 bin 103
ortaöğretim mezunu ve 606 bin 663 adet de 2 yıllık yüksekokul
mezunu bulunmaktadır. Üniversite mezunu 835 bin 320 aday, genel kültür ve
genel yetenek sınavına girmiştir. Bunların 327 bine
yakını öğretmen olmak isteyen memur adaylarından
oluşmuştur.
KPSS sonuçlarının açıklanmasıyla başta
öğretmen adayları olmak üzere yüz binlerce üniversite mezununun
kafasında sınavdaki soruların yapısına, uygulanma
biçimine ve sonuçlarına yönelik kuşkular oluşmuştur.
Ayrıca adaylar arasında sınavda kopya çekildiğine dair iddialar
yaygın bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Bazı illerde kopya çekildiği iddiaları
bulunmaktadır.
En çarpıcı iddia ise, Eğitim Bilimleri
alanında çıkan soruların zor olmasına rağmen dikkati
çeken sayıda adayın 120 soruda 120 doğru cevap vermiş
olması, akla sonuçları değerlendiren bilgisayar programına
bile müdahale edilmiş olabileceği ve organize bir kopya eylemi
şüphesini getirmektedir. Oysa Genel Yetenek-Genel Kültür
alanlarındaki soruların çok kolay olmasına rağmen,bu
kısımdaki net doğru cevap sayısı, Eğitim Bilimleri
alanındaki doğru cevap sayısı kadar yüksek
çıkmamıştır.
Dört kez sınava giren bir öğrencinin önceki üç
yılında soruların yarısını bile doğru
cevaplayamamışken, 2010 KPSS sınavında bu öğrencinin
120 soruda 120 doğru cevabının olması ölçme ve
değerlendirme teorilerine bile ters düşmektedir. Benzer şekilde
bir karı-kocanın matematik dahil bütün soruları doğru
cevaplaması çok zor bir ihtimaldir. ÖSYM'ye bunun nedeni sorulduğunda
"Sorular kolay olduğu için bu kadar doğru yapan kişi
vardır ve güvenilir bir ölçmenin yapılabilmesi için soruların
tamamını cevaplayan öğrenci olmalıdır."
şeklinde bir açıklama yapılmıştır. O zaman LYS
sınavında felsefe sorularının tamamını doğru
yapan öğrencinin olmaması, LYS sınavının güvenilir bir
ölçmeyle yapılmadığını ortaya
çıkarmıştır.
Bu sene KPSS lisans sınav sonuçlarına
bakıldığında 350 adayın tam puan alması KPSS
tarihinde bir ilktir.
Bununla birlikte sınavda çıkan 4 soru hatalı
olduğu açıklanmasına rağmen, bu sorular iptal
edilmemiş, doğru kabul edilmiştir. Bu sorularının
cevaplarını işaretleyenlerin sorularının doğru
kabul edilip, boş bırakanların doğru sayılmaması
çok adaletsiz bir durumdur.
Soruların önceden çalınıp belli gruplara
dağıtıldığı iddiaları KPSS gibi, birçok
üniversite mezunu gencin iş bulabilmesini sağlayan bir sınav
için, çok önemli ve açığa kavuşturulması gereken
iddialardır. Birçok öğrenci bu sınav için çeşitli
dershanelere gitmiştir. Hem öğrenciler, hem de aileler maddi ve
manevi olarak çok büyük fedakarlıklarda bulunmuşlardır. Hatta
birçok öğrenci de geleceğini sadece bu sınava
bağlamaktadır.
2010 yılında yapılmış olan KPSS sonucunda
500 kişinin bütün soruları doğru cevaplaması ve bununla
başlayan birçok kopya çekme iddiasının ortaya çıkması,
adayların ÖSYM'ye olan güvenini ortadan kaldırıp,
sonuçlarıyla ilgili endişe ve kuşku duymalarına neden
olmuştur. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu iddialar
karşısında ÖSYM'nin kendi kendini incelemesi yerine, başka
kurumlar tarafından incelenmesi gerekmektedir. Tüm bu sorunların
incelenip çözüm önerilerinin uzman görüşleri eşliğinde
tartışılabilmesi amacıyla bu araştırmanın
açılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
2.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş ve 23 milletvekilinin, Ankarada turizm sektöründe
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/930)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Turizm, ülke ekonomilerine ciddi gelir sağlayan sektörlerin
başında gelmektedir. Dünya Turizm Örgütü'nün (WTO) verilerine göre
uluslararası turizm hareketlerine katılanların sayısı
2000 yılında 702 milyon kişi iken bu sayı 2009
yılında 880 milyon olarak gerçekleşmiştir. Aynı örgüt
tarafından hazırlanan "Turizm 2020 Vizyonu" adlı
raporda 2020 yılında dünya genelinde turist sayısının
1.6 milyar kişi, turizm gelirlerinin ise yaklaşık 2 trilyon
dolar olarak gerçekleşeceği tahminine yer verilmektedir. Raporda,
2020 yılında, turizm pastasından en çok pay alması beklenen
on ülke sayılmakta, ülkemiz sahip olduğu turizm potansiyeline
rağmen bu on ülke arasında yer almamaktadır.
Turizmde yaşanan sorunlar, önümüzdeki döneme ilişkin
tahminler, sektörde ivedi ve ciddi önlemler alınması gerektiğini
bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Turizmin gelişmesinde tarih, kültür, doğal güzelliklerin
yanında, konaklama imkânları, tanıtım gibi faktörler de
önemli rol oynamaktadır. Özellikle marka olmuş kentler turizm
açısından bulundukları ülkelere büyük avantaj
sağlamaktadır. Dünyada en çok turist çeken ülkelerin
başkentleri, turizm sektörünün de lokomotifi konumundadırlar.
Günümüzde Paris ortalama 14.8 milyon, Londra ise ortalama 14.1 milyon turiste
hizmet vermektedir. Başkentimiz Ankara ise yılda yaklaşık
335 bin turisti ağırlamaktadır.
Ankara, tarihi ve kültürel zenginlikleri, doğal
güzelliklerinin yanında modern Türkiye'nin kuruluş merkezi ve
başkentidir. Tüm bu özelliklerine karşın Ankara, uygulanan
yanlış ve pasif politikalar nedeniyle turizmden çok az pay
almaktadır. Bunun da ötesinde Ankara plansız ve hızla
değişmekte, kendine özgü pek çok önemli özelliğini yavaş
yavaş kaybetmektedir.
Ankara'da turizm sektöründe yaşanan sorunların tespit
edilmesi, var olan sorunların çözümü için yeni ve etkin politikaların
oluşturulması, turizmle ilgili önceliklerinin saptanması için
Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Yılmaz Ateş (Ankara)
2) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
3) Rahmi Güner (Ordu)
4) Ahmet Ersin (İzmir)
5) Hüsnü Çöllü (Antalya)
6) Rasim Çakır (Edirne)
7) Osman Kaptan (Antalya)
8) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
9) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
10) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
11) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
12) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13) Nevingaye Erbatur (Adana)
14) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
15) Şevket Köse (Adıyaman)
16) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
17) Tayfur Süner (Antalya)
18) Atila Emek (Antalya)
19) İsa Gök (Mersin)
20) Mustafa Özyürek (İstanbul)
21) Engin Altay (Sinop)
22) Ali Arslan (Muğla)
23) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
24) Ahmet Küçük (Çanakkale)
Gerekçe:
Turizm günümüzün en önemli ve sürekli gelişen sektörlerinden
biridir. Turizm sektörünün ülke ekonomilerine olan büyük katkısı ve
yarattığı istihdam benzer özelliklere sahip ülkeler
arasında kıyasıya bir rekabete yol açmaktadır. Türkiye
sahip olduğu tarih ve kültür mirası, doğal güzellikleri ile
turizm alanında ciddi bir üstünlüğe sahiptir. Tüm bu üstünlüklere
rağmen dünya turizm pastasından % 1.2 gibi çok düşük bir pay
almaktadır.
Turizm sektöründe başarı sağlayan ülkelerin;
tanıtım, turizm hizmetleri ve marka oluşturmak için ciddi kaynak
ayırdıkları görülmektedir. Turizm pastasından en büyük
payı alan ülkeler, özellikle başkentlerini bir marka haline getirmek
için ciddi tanıtım ve yatırım yapmışlar, bunun
olumlu sonuçlarını da hızla almışlardır.
Örneğin, Fransa 2009 yılı itibariyle 74,2 milyon kişi ile
dünyanın en çok turist çeken ülkelerinden biri olmuştur. Başkent
Paris'i yıllık ortalama 14.8 milyon kişi ziyaret etmektedir.
Paris'in sembolü sayılan Eiffel Kulesini ise yılda yaklaşık
8 milyon kişi gezmektedir. Yine 2009 yılında İngiltere'yi
yaklaşık 28 milyon turist ziyaret etmiştir. İngiltere bu
turist sayısı ile dünyada 6. Avrupa'da ise 4. sırada yer
almaktadır. Başkent Londra ise ortalama 14.1 milyon turiste ev
sahipliği yapmaktadır.
Aynı pencereden ülkemize bakıldığında,
Başkent Ankara'nın diğer Avrupa başkentleri gibi yeterince
turist çekemediği görülmektedir. Ankara'ya gelen yerli ve yabancı
turist sayısı yaklaşık 335 bin civarındadır. Bu
sayı diğer başkentlerle mukayese edildiğinde oldukça
düşüktür.
Başkent Ankara marka haline gelmiş pek çok Avrupa
başkentinden daha fazla tarih ve turizm zenginliğine sahiptir.
Hacı Bayram Camii, Augustus Tapınağı (Dünya Anıtlar
Vakfı tarafından dünyada korunması gereken 100 anıt
arasına alınmıştır) ve Polatlı İlçesinde
bulunan antik Gordion Şehri Ankara'da bulunan dünyaca ünlü eserlerden
sadece bir kaçıdır. Ankara; Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara
Kalesi, Etnografya Müzesi, Roma Harabeleri ve daha pek çok tarihi miras ile
tarih öncesi çağların tanıklığını yaparken,
Anıtkabir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ile de modern Türkiye'yi
yansıtmaktadır. Medeniyetlerin buluşma noktası olan Ankara,
kongre turizmi ve teknoloji fuarları için de önemli avantajlara sahiptir.
Ayrıca, Ayaş, Beypazarı, Çubuk, Haymana, Kızılcahamam
ilçelerinde bulunan termal kaynaklar Ankara'yı sağlık turizmi
açısından da dünyanın önemli merkezleri arasına
taşıyabilecek zenginlik ve büyüklüktedir. Elmadağ ilçesi
kış turizmi, Gölbaşı İlçesi ise Tuluntaş
mağarası ile mağara turizmi için elverişli konumdadır.
Ankara'nın Beypazarı İlçesi Karaşar Beldesi Eğriova,
Çamlıdere Benli, Nallıhan Andız, Güdül Sorgun,
Kızılcahamam Ulucak, Başköy ve Salın yaylaları
doğa ve yayla turizmi için değerlendirmeyi bekleyen alanlardır.
Ankara, yukarıda ifade edilen özellikleriyle Avrupa
başkentlerine yakın turizm hareketliliğine sahip olması
gereken bir kenttir. Hükümetin Ankara'nın içini boşaltmaya yönelik
politikaları, yanlış uygulamalar ve yerel yönetimlerin yetersiz
yatırımları, Ankara ve ülkemizi önemli bir turizm gelirinden
yoksun bırakmaktadır. Ankara'da turizmin gelişmesi, hem bölge
hem de ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır.
Sonuç olarak; Başkent Ankara'nın dünya ve ülke
turizminde hak ettiği yere gelmesi, Ankara'ya gelen turist
sayısının arttırılması, turizmle ilgili
yatırım ve önceliklerini saptaması, turizm konusunda yeni ve
etkin politikaları hayata geçirmesi için bir araştırma komisyonu
kurulması faydalı olacaktır.
3.- İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhan ve 24 milletvekilinin, hayvancılık sektöründe yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/931)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tarım ve hayvancılıkta uygulanan yanlış
politikalar, hayvancılık sektöründe ciddi daralmaya neden
olmuştur. Hayvan sayısında yaşanan azalma, et arzında
düşüşe neden olurken, et fiyatlarının artması,
arzın talebi karşılayamaması, kaçak ve
sağlığa uygun olmayan et ve et ürünlerinin piyasaya sürülmesine
yol açmıştır. Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, hayvancılık konusunda yaşanan
olumsuzluğu giderecek kalıcı çözümler üretmezken,
Bakanlığın denetim yapacak yeterli personele sahip
olmaması, sürekli ve etkin olarak denetim yapılamaması, kaçak ve
sağlıksız etlerin piyasaya sürülmesine sebep olmuştur.
Basınımızda, virüslü, sağlık dışı,
kaynağı ve menşei belli olmayan etlerin kamu kurumları
başta olmak üzere tüketime sunulduğu konusunda ciddi iddialar yer
almaktadır. Bu durum, insan sağlığı
açısından ne kadar ürkütücü bir noktaya gelindiğini
göstermektedir.
Hükümet et fiyatını düşürmek için, 2010
yılı içerisinde Et ve Balık Kurumu aracılığı
ile 6 ihale yapmıştır. Bu kapsamda bugüne kadar 38 bin baş
kasaplık canlı sığır ülkemize getirilmiştir.
Önümüzdeki günlerde 21 bin baş daha canlı sığırın
ülkeye girmesi beklenmektedir. Alınan önlemlere karşı
piyasalarda istikrarın sağlanamaması üzerine hükümet, son çare
olarak karkas et ithalatı yapmaya hazırlanmaktadır. 14
yıldan bu yana deli dana riski nedeniyle ithalata kapalı olan Avrupa
ülkelerinden et ithalatı yapılması yönündeki
çalışmaları sürmektedir. Ancak, hayvancılık sektörü
uzmanları bunun da işe yaramayacağını ve ithalatla et
fiyatının düşmeyeceği gibi,
hayvancılığın daha büyük darbe yiyeceği yönündeki açıklamaları
dikkat çekicidir.
Et ve et ürünlerinin sağlıklı bir biçimde piyasa
sunumunun sağlanması, kaçak ve sağlık dışı
et ve et ürünleriyle mücadele etmek amacıyla, etkin ve kalıcı
politikaların acilen oluşturulması ve hayvancılık
sektöründe yaşanan sorunların çözülmesine yönelik önlemlerin
saptanması için Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104
ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Selçuk Ayhan (İzmir)
2) Osman Kaptan (Antalya)
3) Rahmi Güner (Ordu)
4) Ahmet Ersin (İzmir)
5) Hüsnü Çöllü (Antalya)
6) Rasim Çakır (Edirne)
7) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
8) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
9) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
10) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
11) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
12) Nevingaye Erbatur (Adana)
13) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
14) Şevket Köse (Adıyaman)
15) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
16) Tayfur Süner (Antalya)
17) Atila Emek (Antalya)
18) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
19) İsa Gök (Mersin)
20) Mustafa Özyürek (İstanbul)
21) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
22) Engin Altay (Sinop)
23) Birgen Keleş (İstanbul)
24) Ali Arslan (Muğla)
25) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
Gerekçe:
Tarım ve hayvancılığımız, AKP
hükûmetlerinin uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle
tarihinde olmadığı kadar büyük bir yıkımla
karşı karşıyadır. Tarım ve hayvancılık
konusunda kendine yetebilen ülkelerden biri olan Türkiye, son yıllarda
tarım ve hayvancılıkta adeta bir ithalat cenneti haline
getirilmiştir. Yaşanan olumsuz tablo nedeniyle özellikle son
yıllarda hayvan sayısında yaşanan azalma, et arzında
düşüşe neden olurken, et fiyatlarının artması,
arzın talebi karşılayamaması, kaçak ve
sağlığa uygun olmayan et ve et ürünlerinin piyasaya sürülmesine
yol açmıştır.
Hükûmet et fiyatını düşürmek 2010 yılı
içerisinde Et ve Balık Kurumu aracılığı ile 6 ihale
yapmıştır. Bu kapsamda bugüne kadar 38 bin baş
kasaplık canlı sığır ülkemize getirilmiştir.
Önümüzdeki günlerde 21 bin baş daha canlı sığırın
ülkeye girmesi beklenmektedir. Alınan önlemlere karşı piyasalarda
istikrarın sağlanamaması üzerine hükûmet son çare olarak karkas
et ithalatı yapmaya hazırlanmaktadır. 14 yıldan bu yana
deli dana riski nedeniyle ithalata kapalı olan Avrupa ülkelerinden et
ithalatı yapılması yönündeki çalışmaları
sürmektedir.
Hayvancılıkta yaşanan çöküş, et
arzının var olan talebi karşılayamaması, virüslü,
sağlık dışı, kaynağı ve menşei belli
olmayan etlerin kamu kurumları başta olmak üzere tüketime
sunulmasına yol açmaktadır. Bu konuda yaşanan olaylar son
zamanlarda basınımızda geniş yer bulurken, toplumda da
ciddi endişeye neden olmaktadır. Sağlıksız et
tüketiminin yarattığı tehdidin ne kadar büyük olduğunu
gösteren örneklerden biri de, özellikle çocukların tükettiği
hamburger ve fastfood ürünlerinde ortaya çıkmıştır.
Kamuoyunda bilinen firmalardan biri olan Fasdat firması depolarındaki
rutin denetimlerde alınan 12 adet numunenin 8 adedinde virüs
saptanmıştır.
Virüs saptanan numunelerin tüketilmesi; insana bulaşan
listeria, salgınlar halinde enfeksiyonlara yol açarken, özellikle
yaşlılar, yeni doğanlar ve bağışıklık
sistemi çeşitli nedenlerle yetersiz olanlarda ölümcül enfeksiyonlara sebep
olmaktadır.
Piyasada menşei belli olmayan, halk
sağlığı açısından ciddi ve salgına yol
açabilecek et ve et ürünlerinin yoğun biçimde piyasaya sürüldüğü
iddialarına karşılık, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı bu konudaki denetimlerini sadece şikâyetlere
dayandırmaktadır. Nitekim kamuoyuna yansıyan virüslü et
olayı da iki firma arasında yaşanan rekabet nedeniyle
yapılan ihbar sonucu ortaya çıkmıştır. Bu durum,
toplumda büyük endişeye neden olmuştur. Yaşanan bu olumsuz olay,
et ve et ürünlerinin sadece şikâyetlere göre değil, etkin ve yeterli
olarak denetlenmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Ülkemizde
denetimlerin yetersiz olmasının yanında cezaların
caydırıcı olmayışı, yasal
yaptırımların etkisizliği sağlıksız
gıdaların piyasaya sürülmesine adeta davetiye
çıkartmaktadır.
Toplum ve insan sağlığının
korunması, gıda tüketimi nedeniyle ortaya çıkabilecek
salgınların ve yaşanacak can kayıplarının önüne
geçilmesi ve AB standartlarında gıda üretim ve sunumunun
sağlanması için ivedilikle etkin ve kalıcı politikalar
oluşturarak hayata geçirilmelidir.
Bu amaçla; et ve et ürünlerinin sağlıklı bir
biçimde piyasa sunumunun sağlanması, kaçak ve sağlık
dışı et ve et ürünleriyle mücadele etmek amacıyla etkin ve
kalıcı politikaların acilen oluşturulması ve hayvancılık
sektöründe yaşanan sorunların çözülmesine yönelik önlemlerin
saptanması için bir araştırma komisyonu kurulması büyük
önem arz etmektedir.
4.- İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin ve 23 milletvekilinin, Orgeneral Eşref Bitlisin ölümü ile ilgili
iddiaların araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/932)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Jandarma eski Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in,
17 Şubat 1993 tarihinde Diyarbakır'a gitmek üzere bindiği
Beechcraft B 200 tipi VIP uçağının, Güvercinlik askeri alandan
hareketinden 7 dakika sonra, Yenimahalle Posta İşleme Merkezi
bahçesine düşmesi sonucu şehit olması, aradan 17 yıl
geçmiş olmasına karşın tartışılmaktadır.
17 Şubat 1993 tarihinde, saat 12.19'da Güvercinlik'ten
hareket edip, saat 12.26'da düşen uçakta Orgeneral Bitlis'le birlikte, 1.
pilot Kurmay Albay Yaşar Erian ve 2.pilot Kurmay Yüzbaşı
Tuğrul Sezginler ile Uçak Makinisti Teknisyen Kıdemli
Başçavuş Emin Öner de şehit olmuşlardır.
Olaydan hemen sonra, enkaz üzerinde çıplak gözle yapılan
inceleme sonucu, uçağın pilotaj hatası ve buzlanma ile
düştüğü ileri sürülmüş ve Askeri Savcılık, aynı
gerekçelerle takipsizlik kararı vermişse de, bunlar kamuoyunu tatmin
etmemiş ve uçağın sabotaja uğradığı
kuşkuları aradan geçen 17 yıla rağmen
dağıtılamamıştır.
Bir kere uçuş ekibindeki şehit 1. ve 2. pilotlar, her
türlü donanıma sahip bu VIP uçağın, satın
alındığı ABD'den (Kansas) 1991 Aralık ayında,
kötü hava koşulları, kar ve tipiye rağmen 4 günlük uçuş
sonucu Türkiye'ye getirmişlerdir. Yani son derecede deneyimlidirler.
Uçağın buzlanma ile düştüğü iddiaları ile ilgili,
birbiriyle çelişen hatta birbirini çürüten bilirkişi raporları
mevcuttur. Kaldı ki, söz konusu VIP uçağın kalkış
saatinde Esenboğa'dan kalkan ve teknik olarak daha geri olan diğer
uçaklarda buzlanma görülmediği gibi, aynı gün Güvercinlikten kalkan
21 askerî uçak hiçbir sorunla karşılaşmadan seferlerini
tamamlamışlardır.
Dolayısıyla kamuoyunda, Eşref Bitlis ve uçuş
ekibinin şehit olduğu olayın gerek askerî ve gerekse sivil
yetkililer tarafından yeterince
araştırılmadığı kanaati vardır. Kürt
sorununda sertlik yanlısı olmayan, ayrıca Çekiç Güç'ün Türkiye
aleyhine ve yasadışı faaliyetlerde bulunduğu ve Kuzey
Irak'ta bir Kürt Devleti kurmaya çalıştığına
ilişkin tespitleri ve Devlet yetkililerine ilettiği raporları
olan Orgeneral Bitlisin uçağına yapılan sabotaj sonucu
şehit olduğu iddiaları yaygındır.
Bu nedenlerle, kurumları zan altında bırakan bu
kanaat ve kuşkuların giderilmesi amacıyla, Orgeneral Eşref
Bitlisin şehit olduğu 17 Şubat 1993 tarihinde düşen
uçağının, pilotaj hatası ve buzlanma ile mi
düştüğü, yoksa sabotaja mı uğradığının
tespiti için, Anayasa'nın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereği, bir Meclis Araştırması açılmasını
talep ederim.
1) Ahmet Ersin (İzmir)
2) Osman Kaptan (Antalya)
3) Rasim Çakır (Edirne)
4) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
5) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
6) Hüsnü Çöllü (Antalya)
7) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
8) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
9) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
10) Nevingaye Erbatur (Adana)
11) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
12) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
13) Şevket Köse (Adıyaman)
14) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
15) Tayfur Süner (Antalya)
16) Atila Emek (Antalya)
17) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
18) İsa Gök (Mersin)
19) Mustafa Özyürek (İstanbul)
20) Engin Altay (Sinop)
21) Birgen Keleş (İstanbul)
22) Ali Arslan (Muğla)
23) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
24) Ahmet Küçük (Çanakkale)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
öngörüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- Yaş sebze ve meyve
üretimi ve ihracatıyla ilgili Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergenin, 30 Kasım 2010 Salı
günkü birleşimde Genel Kurulda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı birleşimde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Tarih:
30.11.2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 30.11.2010 Salı günü (bugün)
toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini,
İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
30 Kasım 2010 tarih ve 56925 sayı ile vermiş
olduğumuz Yaş sebze ve meyve üretimi içinde yer alan narenciye
üretimimizin dış pazarlarda rekabet üstünlüğü sağlayarak,
aldığı payın yükseltilmesi bakımından başta
üretici ve ihracatçılarının yaşadığı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırma önergemizin
30 Kasım 2010 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin
Genel Kurulun 30 Kasım 2010 tarihli bugünkü 23. Birleşiminde
yapılmasını Danışma Kurulunun görüşlerine arz
ederim.
BAŞKAN Önerinin lehinde Mersin Milletvekili Kadir Ural
Buyurunuz Sayın Ural. (MHP sıralarından
alkışlar)
KADİR URAL (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, televizyon aracılığıyla bizleri izleyen
değerli vatandaşlarımız; bugün burada, ülkemizin sahip
olduğu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi ve
dış pazarlarda rekabet üstünlüğü sağlayarak
aldığı payın yükseltilmesi, başta üreticilerimiz ve
ihracatçılarımızın yaşadığı sorunlar
olmak üzere, narenciye sektöründe yaşanan tüm sorunların tespit
edilerek gerekli tedbirlerin alınması amacıyla, Anayasanın
98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması önerimizin lehinde söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemizin
gerekçesinde de belirttiğimiz gibi, başta üreticilerimiz olmak üzere,
ürünlerin işlenmesi, nakliyesi ve ihracatı gibi diğer unsurlar
da dikkate alındığında, narenciyenin ülkemiz ekonomisine ve
istihdamına oldukça yüksek miktarlarda katma değer sağlayan
büyük bir sektör konumunda olduğu daha sağlıklı
değerlendirilebilecektir.
Toplam yaş meyve ve sebze ihracatımız içinde
narenciye 2009 yılında miktar bazında yüzde 41 pay
almıştır. 2009 yılı itibarıyla narenciye
ihracatımızdan elde edilen döviz gelirimiz yaklaşık 802
milyon dolar olmuştur. Dolayısıyla, narenciye ülkemizin yaş
meyve ve sebze ihracatının da öncüsü konumundadır. Ancak, en az
altı, yedi yıllık bir emek sonrası meyve vermesini
sağlayan ve ürünü on beş yirmi yıl değiştirme
şansı bulunmayan narenciye üreticisinin sorunları AKP iktidarları
döneminde artarak büyümektedir. Narenciye ürünlerinden portakal, mandalina,
limon, greyfurt ya maliyetinin altında bir fiyatla alıcı
bulmakta ya da dalında kalmaktadır. Emek verdiği ürünü
maliyetini bile karşılayacak fiyatta pazarlayamayan çiftçi ürününü
çaresiz şekilde yollara dökmekte veya dişinden
tırnağından artırarak yetiştirdiği
ağaçlarını kesmek zorunda kalmaktadır.
Narenciye sektörüne yönelik bir politika
oluşturulamamasının yanı sıra, üretici ve
ihracatçıya sağlanan destek ve teşviklerin yetersizliği iç
pazardaki talebin gerilemesine ve dış pazar payının başka
ülkelere kaymasına sebep olmaktadır. Diğer taraftan ürünün
işlenmesini sağlayacak modern işleme tekniklerinin
kullanıldığı gerekli nicelik ve nitelikte tesislerin
kurulmasının teşvik edilmemesi, ürünün nakliyesinde
karşılaşılan bürokratik engeller, bilinçli bir üretim ve
örgütlenme sağlanamaması, ARGE çalışmalarına yeterli
önemin verilmemesi, fidan tedariki ve ürün çeşitlendirmesinde yaşanan
sorunlar nedeniyle sektör gelişememiştir.
Narenciye dünyada en çok üretilen meyve türüdür. Türkiye,
narenciye üreticisi durumunda bulunan 80i aşkın ülke içinde dünyada
12nci, Akdeniz havzasında 5inci sıradadır. Ülkemizde
yetiştirilen turunçgillerin en yaygın olanı portakal, limon ve
mandalinadır. Türkiye'de ortalama yılda 2,5-3 milyon ton
civarında narenciye üretimi yapılmakta ancak sadece 1 milyon ton
civarında narenciye ihraç edilmekte, kalan üretim ise iç piyasada
tüketilmeye çalışılmaktadır.
Mersin, Antalya, Adana, Osmaniye, Aydın ve İzmirde
narenciye üreticileri geçen sezon limonu 40, mandalinayı 30, portakalı
40 kuruşa satmıştır. Bu fiyatlar üreticinin maliyetini bile
karşılamamaktadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1
kilogram limon fiyatı şu anda
25-30 kuruş, eski parayla 250-300 bin lira. Buna bir de nakliye ve depo
ücreti maliyeti bindiği zaman bu rakam 550-600 bin liraya
çıkıyor ve bunu vatandaş kaça satacak diye beklediğinizde,
250-300 bin liradan alıcı bulamıyor.
Size bir şey söyleyeceğim. Limon ağaçları
meyve dolu ama 300 bin liraya yüzüne bakan yok. Vatandaş 400 liraya
limonunu satsa bile zarar. Bir de bunları meyvelerden kurtarmak, tekrar
ağacını budamak, ilaçlamak, sulamak gibi işlemleri de
yapması gerekiyor ki tekrar gelecek yıla ürün alınabilsin. Bütün
bu işlemleri yaptığı zaman yüzde 100 zararla bu sezonu
kapatacak, artı bir de bankalardan kullandığı kredilerle
boğuşacak yani bu yılın zararı vatandaşa dört
beş yıla mal olacak. Narenciyenin maliyetinin üzerinde
satılabilmesi ve ihraç edilebilmesi için ihracat priminin tonda 75 geriye
dönük olarak, 75 de nakit olarak, 150 dolara çıkartılması ve
nakit ödemesinin yapılması kararı mutlaka
alınmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, Türk
çiftçimiz zaten narenciyesini 1 liradan sattığı zaman
devletinden teşvik filan da istemiyor, ürünü para etmediği zaman
teşvik istiyor yani 60 kuruşa mal ettiği narenciyeyi 30-40
kuruşa satmak mecburiyetinde kaldığı zaman istiyor
teşviki.
Ayrıca, teşvikin kapsamı üreticiyi de içine alacak
şekilde tanımlanmalıdır. Bahçede kullanılan elektrik
ve çiftçinin BAĞ-KUR primi de teşvik kapsamına
alınmalı, soğutmalı konteyner ile özellikle Rusya ve
Ukraynaya yapılan gemi taşımacılığı da
teşvik edilmelidir.
Ayrıca, sabahın saat beşinde evinden çıkan,
buz gibi havada işçi kamyonlarının içerisinde, buz gibi bahçede
20 lira karşılığında akşamın
altısına kadar yorgun düşen tarım işçilerimizin
tarım sigorta primlerinin de teşvik kapsamına alınması
gerekmektedir.
Çiftçilerimiz gübre, zirai ilaç ve akaryakıtta yüzde 8 ila 18
oranında KDV ödemektedirler ve ürün satışlarında KDV
alamadıkları için bunu mahsup edememekte yani ödedikleri KDVyi de
devletten geri alamamaktadırlar.
Ayrıca, akaryakıtta yüzde 70 civarında ÖTV ile ürün
satışlarında peşin olarak yüzde 2 ila 4 oranında zirai
stopaj vergisi ödemekteler. Buralardan alınan vergiler ile 1 milyon ton
narenciye ihracatına ton başına 150 dolardan ödenecek prim
toplamı 150 milyon dolar veya 200 milyon lira civarında
olacaktır. Primi ödeyerek sadece on binlerce narenciye üreticisine fayda
sağlanmayacak, bunun yanında ülkeye daha fazla döviz girdisi, daha
fazla işçi çalıştırılması, daha fazla ambalaj
malzemesi kullanılması ve daha fazla nakliye hizmeti
yapılması sağlanarak birçok sektöre gerçek anlamda da fayda
sağlanacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; umut
ediyorum Hükûmet gerekli önlemleri alacak, narenciye ihraç ettiğimiz
ülkelerle ilişkilerini geliştirecek, Mersin, Adana, Osmaniye ve
diğer illerdeki narenciye üreticilerinin umutlarını
artıracaktır. Belki yeterli olmayacaktır ama en azından bir
umut olacaktır.
Mersin çiftçisi, özellikle Erdemli çiftçisi iktidar
temsilcilerine, her mitinginde "Limonunuzu 1 liradan aşağı
satmayın. diyen siyasilere önümüzdeki ilk seçimde,
kandırılmalarının cevabını da sandıkta
hatırlatacaktır.
Bu nedenle, gerek üreticinin hak ettiği geliri elde
edebilmesi, gerekse ihracatçının uluslararası pazardaki
katı rekabet koşullarında mücadele edebilmesi amacıyla
Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması önergemize
destek vermenizi, özellikle iktidar partisi Mersin milletvekillerimizin olumlu
oy kullanmalarını beklemekteyim.
Sözlerime son verirken yüce heyetinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Biraz önce soruyorlar Bu ne? diye; buna limon derler. Evet,
buna limon derler. Bu limonu 500-600 bin liraya üretiyor çiftçi fakat bunu 200-300
bin liraya satamıyor, şu anda alıcısı yok. Çiftçimizin
yanına gittiğiniz zaman, üreticimizin yanına gittiğiniz
zaman bu limonu alan yok, dökülüyor şu anda limon değerli
hemşehrilerim, değerli milletvekilleri; limon dökülüyor haberiniz
olsun.
Özellikle Mersin milletvekillerimize söylüyorum: Erdemliye,
Silifkeye, Atayurta, Anamura, Aydıncıka gittiğiniz zaman
limon üreticileriyle oturup sohbet etmenizi istiyoruz. Özellikle oturup onlarla
sohbet ederseniz limonun şu andaki durumunun ne hâle geldiğini çok
daha iyi bir şekilde görebilirsiniz.
Hepinize teşekkür ediyorum. Önergemize destek vermenizi
istiyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ural.
Aleyhte Mersin Milletvekili Ali Er.
Buyurunuz Sayın Er. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ER (Mersin) Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. Narenciyeyle ilgili verilen araştırma önergesiyle
ilgili AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinize
teşekkür ediyorum.
Muhterem arkadaşlar, tabii, narenciye de dâhil, yaş
meyve sebze ve bununla ilgili ürünü üreten insanlarımızın
sıkıntılarını hep beraber biliyoruz. Aslında
bakarsanız sıkıntı bugün değil, dün de vardı,
evvelki gün de vardı, daha evvelki gün de vardı. Çiftçilik öyle kolay
bir meslek değil, çiftçilik meşakkatli bir meslek. Çiftçilikle ilgili
meşakkati anlayabilmek için çiftçiliği yapmak lazım. Onun için
tabii, ben bir üretici olarak, çiftçi olarak da çiftçinin nerede, nasıl
zorluklar çektiğini iyi bildiğim kanaatindeyim. Bununla ilgili
görüşlerimi açıklayacağım.
Şimdi, muhterem arkadaşlar, efendim, geçen dönem
yaş sebze meyveyle ilgili, narenciyeyle ilgili bir araştırma
komisyonu kurmuştuk Türkiye Büyük Millet Meclisinde, daha yeni. Bu
konularla ilgili uzun uzun araştırmalar yaptık. Narenciyeyle de
ilgili ne problemleri var, hangi çözümlerin getirilmesi lazım; bunlarla
ilgili araştırmalarımızı yaptık, Türkiye Büyük
Millet Meclisine de teslim ettik. Bugün o raporu açar okursanız,
narenciyeyle ilgili bütün problemleri orada görebilirsiniz ama ondan sonra bir
şeyi daha takip etmeniz gerekli; peki, bu raporun arkasından,
narenciyeyle ilgili bu rapor düzenlendikten sonra neler yapılabildi, ne
yapıldı yaş sebze meyveyle ilgili derseniz, onu da eğer
Meclis gündemini takip ettiğiniz takdirde, üreticiyle
görüştüğünüz takdirde, onunla ilgili de neler
yapıldığını hep beraber görürüz.
Bir kere, muhterem
arkadaşlar, şunu söyleyeyim: O raporda bizim belirlediğimiz
birkaç ana konu var idi. Bir tanesi mutlaka ne yapıp yapıp
narenciyeyle ilgili çiftçinin yahut sebze meyveyle ilgili, yahut hangi üretim
olursa olsun çiftçinin eğitilmesi gerekliydi, onunla ilgili Türkiye'de
eğitimler hızla devam ediyor. Bununla ilgili, devamında neydi? Mutlaka
ne yapıp edip, cumhuriyet kurulduğundan bu yana getirilemeyen Sigorta
Kanununun çıkarılması gerekliydi, bu da
çıkarıldı. Bununla birlikte, arazilerin bütünleşmesi
konusunda da hukuki düzenlemeler yapıldı. Ama en önemlisi,
yıllardır çiftçiye Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri istenilen
desteği maalesef, üzülerek söyleyeyim ki verememişti. Şunu
hepimiz biliyoruz ki AK PARTİ İktidarıyla birlikte çiftçiye
gerçekten çok destek verilmeye başlandı. Ben, bundan dolayı da,
evet, AK PARTİ Hükûmetine çiftçilerimiz adına teşekkür ediyorum.
Şimdi mazota destek veriliyor, gübreye destek veriliyor, ihracata destek
veriliyor, fidana destek veriliyor ve çiftçinin kullandığı kredi
faizleri de bugün yüzde 8in altında, hatta yüzde 5 faizle kredi kullanan
çiftçiler var.
Şimdi, bunu yaşayanlar biliyor ama ben asıl
meseleye geleceğim, narenciyeye geleceğim.
Muhterem arkadaşlar, tabii, narenciye de dâhil çiftçinin
ürettiği her ürün mutlaka arz ve talebe, ihracata, üretime bağlı
bir mesele. Yani eğer dünyada üretim az oluyorsa bütün ürünler para
ediyor, dünyada arz ve talep fazla oluyorsa bütün ürünler para ediyor; üretim
fazla oluyorsa, arz ve talep az oluyorsa da -üzülerek söyleyeyim ki- ürünler
geçmişte de bugün de fiyatlarını bulamıyor. Narenciye, evet,
yazın iyi gitti, onu söyleyeyim yani mesela yatak limon 40 bin liraya
kadar çıktı ama sonradan belli bir düşüş yaşandı.
Bu sene domates altın yılını yaşadı, şeftali
altın yılını yaşadı, sebzeler gerçekten
altın yılını yaşadı ama narenciyede gerçekten
bugünlerde bir problem var, narenciyenin fiyatı
sıkıntılı. Bunun giderilmesi için de ihracata destek primi
verilmesi konusunda bizim talebimiz oldu. 75 dolarlık bir destek
biliyorsunuz daha önce verildi. Biz bu konunun yetmediğini, narenciyeyi
ayağa kaldırmayacağını Hükûmetimize ilettik. Pazar
günü Sayın Bakanımız Zafer Çağlayan beni aradı 50
dolar daha yazdık, 125 dolara çıkardık. dedi. Buradan narenciye
üreticilerine hayırlı olsun diyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi, muhterem arkadaşlar, bu 50 dolar, yani 125 dolar,
ihracata destek narenciyeyi istediğimiz noktaya getirecek mi, önümüzdeki
günlerde mutlaka göreceğiz, hep beraber göreceğiz. Ama muhterem
arkadaşlar, burada şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Bakın,
AK PARTİ İktidarıyla beraber -biraz önce söyledim- Türk çiftçisine
tarihinin en büyük desteklerini verdik yani bundan daha fazla vermemiz
lazım biliyorum çünkü Türkiye'nin nüfusunun yüzde 30u çiftçi, daha fazla
destek verilmesi lazım ama muhterem arkadaşlar, bunun hepsi de aniden
olmuyor.
Benim ilimde bu yıl 5 tane uygulamanın arkasından
73-74 tane proje uygulaması yapıldı. Yani bunlar nedir?
Paketleme fabrikaları, soğuk hava depoları. Sadece Mersinde, 73
tane, bu sene, programda, çiftçiyle ilgili destek alabilecek tesisler
yapıldı, bunun 56 tanesi de tamamlandı. Allahın izniyle,
inşallah, diğerlerini de, kalanlarını da
tamamlayacağız. Bu nedir peki? Diyorsunuz ki çiftçiye: Yap
kardeşim narenciye paketleme fabrikanı. Yap kardeşim soğuk
hava deponu. Yarısı senden yarısı benden. Muhterem
arkadaşlar, bunlar öyle kolay olmadı, bunlar kolaylıkla elde
edilmedi.
Onun için, tabii ki burada zaman kaybetmemize gerek yok
arkadaşlar. Narenciyenin de dâhil Türk çiftçisinin bütün problemlerini,
artık, Türkiye Büyük Millet Meclisi de, milletvekilleri de, milletimiz de
biliyor. Hele hele yaş sebzeyle, meyveyle ilgili geçen dönem
yaptığımız araştırmada da bunların hepsini
bir bir bir tespit ettik. Şimdi, merak eden arkadaşlarımız
o raporu açarlar, okurlar; ne varmış yaş sebzeyle, meyveyle
ilgili problem, ne varmış narenciyeyle ilgili problem? Onun
uygulamasını, gelirler, buradan, Hükûmetten isterler, biz de
uygulamak için elimizden geleni yaparız. Ve o rapor çıktıktan
sonra da -ben o komisyonun başkanlığını yaptığım
için de sürekli takip ediyorum, gerçekten Hükûmete teşekkür ediyorum- bu
konularla ilgili problemlerin çözülmesi için birçok hukuki düzenleme
yapıldı ve bunun arkasından çeşitli destekler verildi. Ama
muhterem arkadaşlar, dünyada bir üretim var, bizdeki üretim var.
Dünyanın üretiminin girdileri, doğrudur, daha ucuzdur, daha ucuza mal
ediliyor; bizdeki girdiler daha fazladır, bu da bir doğrudur. Biz de
o çerçevede onlarla yarışmak mecburiyetinde kalıyoruz. Bunlar
bir yılda, iki yılda, üç yılda, beş yılda çözülecek
meseleler değil. Gönlümüz isterdi ki AK PARTİ Hükûmetinden önceki
birçok hükûmet de AK PARTİ kadar hızlı hareket etseydi, Türk
çiftçisinin problemlerinin çözülmesiyle ilgili konuları daha
hızlı hareket ederek çözüme kavuşturmaya kalksalardı,
samimi söylüyorum ki bugün bu problemlerin hiçbirini konuşmazdık ve
konuşamazdık da çünkü birçok problem de çözülmüş olurdu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) İşte, o
hıza uyamadığımız için de bugün, AK PARTİ, o
kalan yılların gerilemişliğini, o kalan yılların
durağanlığını, daha ileriye götürmek için hızla
koşturuyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Kaç yıl gerekiyor Ali Bey?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) ANAP milletvekiliyken de aynı
şeyleri söylüyordun, hâlâ aynı şeyleri söylüyorsun!
ALİ ER (Devamla) Arkadaşlar, bakın, ben size bir
şey söyleyeyim.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Doğruyu söyle.
ALİ ER (Devamla) Ben üreticiyim. Ben bu kürsülerde
doğruyu söyleyecek kadar da cesur bir milletvekiliyim. Yirmi üç
yıldır bu kürsülerdeyim ben, her şeyi söylerim, açık
söyleyeyim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Başaramadınız ama.
ALİ ER (Devamla) Ama arkadaşlar, bakın, çiftçinin
hâlini anlayabilmeniz için, bir defa bugünkü problem narenciye mi? Narenciye.
Elinize makası alıp eğer ağacın arasında kuru
aldıysanız, makasla limon kestiyseniz, tezgâhta limonu boy boy
seçtiyseniz
KADİR URAL (Mersin) Ben yaptım, ben yaptım. Ali
Ağabey, ben yaptım onu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bu limon göstermeye benzemez!
ALİ ER (Devamla)
sandıkladıysanız,
çaktıysanız anlarsanız yoksa anlayamazsınız.
Onun için, ben çiftçinin hâlini bilen insanım, dününü de
biliyorum, bugününü de biliyorum, yarınını da kestirecek kadar
onların içinde yaşıyorum.
KADİR URAL (Mersin) Ali Ağabey, sen yirmi senedir
milletvekilisin, yirmi senedir buradasın ya! Gözünü seveyim ya! Yirmi
senedir sen yapmadın, ben yaptım onu.
ALİ ER (Devamla) Onun için, benimle ilgili, bu konuda
arkadaşlarımız oradan laf atarken şunu bilecekler: Ali Er,
omzunda telis ile sadır dağıtıp, domates yalaklarına
sadır dağıtmış adam, mecrefe ile o sadırı
karıştırmış adam, çitili kurmuş adam, onu dikmiş
ve yatırmış, yetiştirmiş, toplamış adam. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KADİR URAL (Mersin) Biz de yaptık, hâlâ da
yapıyoruz.
ALİ ER (Devamla) Onun için, bizimle konuşurken bu
konulara dikkat edin ama şunu da söylüyorum burada, beni narenciye
çiftçileri de dinliyor: Evet, bugünlerde narenciyede problem var, bunun
araştırması yapıldı, işte burada biraz evvel
söyledim, Türkiye Büyük Millet Meclisinde raporlar var, bununla ilgili
tedbirler alınmaya devam ediliyor. Baktık ki 75 dolar -ihracatta-
bunu ayağa kaldırmıyor, 50 dolar daha verildi ve inşallah
bundan sonra bu limon ayağa kalkar, narenciye ayağa kalkar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KADİR URAL (Mersin) Mümkün mü Ali Ağabey, sen onu
söyle ya?
ALİ ER (Devamla) Hem de sadece limona değil bütün narenciyeye,
olduğu gibi narenciyenin hepsine bu destek verildi.
KADİR URAL (Mersin) Ali Ağabey, mümkün mü onu söyle?
ALİ ER (Devamla) Onun için, muhterem arkadaşlar, benim
sizden ricam şu: Tabii ki problemi olan yerleri hep beraber
konuşacağız. Ben bugün burada Evet, narenciyede problem var,
bugünlerde fiyatta sıkıntı var. diyorsam, bunu ben söylüyorum
ama ben şunu da söylüyorum muhterem arkadaşlar: Evet, bunda
sıkıntı var ama yaptıklarımızda şunlar var,
bunun da inşallah içinden çıkacağız. Ya, bir gün insan
şunu buraya gelince söyler, ben hep buna üzülmüşümdür: Evet, AK
PARTİ İktidarı çiftçinin faizini yüzde 10un altına
düşürdü, Allah razı olsun. der insan, Yüzde 50 hibe veriyor
şunlara, şunlara, Allah razı olsun. der insan. Ya, bunları
yapmadık mı arkadaşlar? Yani bunları söyleyince size millet
hiçbir şey söylemez, Evet, bu adamlar, bu insanlar doğru
söylüyordu. Ben de burada Limon, narenciye, portakal vesaire bugünlerde
sıkıntılı. diyorum, bunu söylemekten de geri
kalmıyorum ama Bunun için de Hükûmetimiz tedbir aldı, 50 dolar daha
verdi, inşallah bu da ayağa kaldıracak. diyorum. Öyleyse hep
birlikte el ele vereceğiz, orada da burada da doğruyu
söyleyeceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum, iyi günler diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Er.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yirmi bir yıldır böyle
söylüyorsun Ali Bey.
BAŞKAN Önerinin lehinde Antalya Milletvekili Osman Kaptan.
(CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Aynı şeyleri yirmi
senedir söyledin Ali Bey, yirmi senedir. İnşallah emekli olursun da
bir daha söyleyemezsin. Doğruları bir sefer söylemedin yirmi senedir.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaptan.
OSMAN KAPTAN (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu araştırma
önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Sayın arkadaşlarım, ülkemizde yaş meyve ve
sebze sorunu, maalesef, ben iki dönemdir milletvekiliyim ama iki dönemdir çözülemedi,
çözülmesi için yapılan birtakım çalışmalar oldu fakat bu
çalışmalar da sonuç vermedi.
Şimdi, bizim dünyadaki önce potansiyelimiz ne sebze ve meyve
olarak ona bakmak istiyoruz. Bu potansiyele rağmen niye biz ihracat
yapamıyoruz?
Şimdi, değerli arkadaşlarım, ülkemizde
yaş sebze ve meyve üretimi, yılda 42-43 milyon ton. Çin, Hindistan ve
Amerika Birleşik Devletlerinden sonra dünyada 4üncü sıradayız.
Ülkemizde üretilen 42-43 milyon ton yaş sebze ve meyvenin 16 milyon tonu
meyve, 26 milyon tonu da sebzedir. Sebze üretiminde, dünyada yaklaşık
116 milyon ton domates üretilmektedir, bu miktarın yaklaşık 16
milyon tonu AB ülkelerinde, 8 milyon tonu da ülkemizde üretilmektedir. Dünya
domates üretiminin yüzde 7si, AB ülkeleri içinde üretimin de yarısı
ülkemizde yapılmaktadır. Domates üretiminde, AB ülkeleri içinde
1inci sıradayız. Yine aynı şekilde, patlıcanda,
biberde, salatalıkta 1inci sıradayız.
Meyve üretiminde, AB ülkeleri içinde, fındıkta,
kayısıda, incirde, kirazda, kavunda, karpuzda 1inci
sıradayız. Elmada, portakalda, mandalinada, limonda 3üncü
sıradayız. Tabii ki Finike portakalında ve kalitesinde dünya
1incisiyiz. Armutta, şeftalide, üzümde ise 4üncü sıradayız.
Ancak, ihracatta ne yazık ki aynı başarıyı
gösteremiyoruz. Peki, niye gösteremiyoruz? Bunda sorun niye? Çiftçide mi?
Sayın Ali Erin biraz önceki yaptığı konuşmaya
bakarsanız sanki çiftçide gibi gösteriyor. Peki, siyasal iktidarda
mı? Bize göre de siyasal iktidarda. Yoksa, ihracat yaptığımız
ülkelerde mi? Onlar kasti olarak bizim malımızı almıyorlar
mı?
Bu nedenle, önergenin lehinde söz aldım, önergenin
araştırılmasında yarar vardır. Bu konuda
gereğinin yapılması gerekir.
Sayın arkadaşlarımız, ihraç ettiğimiz
ürünlerin üçte 2sini AB ülkelerine, üçte 1ini de Rusyaya ihraç ediyoruz.
Rusyayla sık sık da sorun yaşıyoruz. Soruna
baktığımız zaman, Rusya Bizimle ilgili değil. diyor.
Bizim Hükûmete baktığımız zaman, Hükûmet Sorumlu biz
değiliz, Rusya. diyor. Peki, arkadaşlar, Rusya üzerine almıyor,
Hükûmet üzerine almıyor, sorumlu ne oluyor, çiftçi mi oluyor? Bunun
araştırılması gerekiyor. Çiftçi de değil.
Rakip ülkeler bir yıl önceden, ne satacaklarsa onu üretmeden
önce pazar bulmaya dönük bir planlama çalışması yapıyorlar,
planlama yapıyorlar. Biz ise üretiyoruz ama pazar bulamıyoruz, pazar
bulamadığımız için de ihracat yapamıyoruz. Biz o
yıl ne varsa onu üretiyoruz, satamıyoruz, elimizde kalıyor,
dalında kalıyor, döküyoruz veyahut da ürünü ucuza satıyoruz.
Üretici zaten Zarar ediyorum. diyor, bu sefer ürünü değiştirmek
zorunda kalıyor, örneğin pamuk ekimini bırakıyor, yerine
portakal ve limon fidanı dikiyor. Çiftçi dört beş yıl
toprağı sürüyor, suluyor, ilaçlıyor, gübreliyor, her türlü
bakımı yapıyor, ağaçlar dört beş sene sonra meyve
vermeye başlıyor, bu sefer de pazar yok, satılamıyor. Bu
kez de Narenciye para etmiyor. diye portakal ve limon bahçesini çiftçilerimiz
köklüyor, söküyor, sebzeye dönüyor, seraya dönüyor. Sebze de böyle üretilmiyor,
öyle kolay değil; camekânı var, serasıydı, naylonuydu,
kışın yağmuruydu, çamuruydu,
fırtınasıydı, doluydu, dondu, seldi derken çiftçilerimiz
perişan oluyor. Bu kısır döngü devam edip gidiyor. İlaç,
gübre, naylon, mazot, elektrik gibi girdilerin fiyatı sürekli
artıyor, yaş sebze ve meyve fiyatları ise sürekli ya yerinde
sayıyor ya geriliyor.
Şimdi, arkadaşlar, son dönemde -şu anda
sanırım bu önergenin verilmesinin nedeni de odur- 90-100 kuruşa
dalında limon alındı Mersinde, 90-100 kuruşa, şu anda
25 kuruş, 30 kuruş Mersinde, Silifkede, Erdemlide.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) 25 kuruşa zor alıyorlar.
OSMAN KAPTAN (Devamla) Sayın Ali Er herhâlde bu son
günlerde Mersine gitmemiş. Eğer Mersine gitmiş olsaydı,
orada Erdemlinin, Silifkenin limon üreticisi ona durumu yakından
söylerdi.
Şimdi, Hükûmetin gözüne girmek için burada konuşmalar
yapmak çok güzel. Hükûmetin eğitilmesi gerekir. diyor. Pardon
Allah
söyletiyor demek ki. Ali Er Bey diyor ki: Çiftçinin eğitilmesi
lazım. Yahu, sevgili arkadaşlar, çiftçinin değil, burada
Hükûmetin eğitilmesi lazım, Hükûmetin! Çiftçi konusunda Hükûmetin
eğitilmesi lazım! (CHP sıralarından alkışlar)
Yani Hükûmet bunları bilmiyor. Biz bunu Plan Bütçede de söyledik,
Hükûmetin dünyada ayak basmadığı yer yok, Başbakanın
da, efendim, bu ihracata bakan Sayın Zafer Çağlayanın da.
Dünyada ayak basmadığı yer olmadığı için
Türkiyede ayağı yere basmıyor, Türkiyede ayağı yere
basmadığı için de domatesin hastalığını
göremiyor, limonun dalında 100 kuruşa alınıp şimdi 25
kuruşa satılmadığının da farkına bile
varamıyorlar.
Sayın arkadaşlarım, bu meyvede de, sebzede de
Türkiyede sorun var, meyvenin de, sebzenin de sorunlarının çözülmesi
gerekiyor. Domatesin sorunu herhâlde çözülecek gibi, yani Plan Bütçede anladığımız
kadarıyla, bilgiler böyle.
Şimdi, son zamanda Rusya yine Novorossisk Limanından -24 tondu sanıyorum- 24
ton portakalı geri gönderdi? Bu portakal Türkiyeden giden portakal ama 24
ton değil, 24 tırın içinde belki, belki de 140 tırın içinde 24 ton lekeli
veyahut işte, Akdeniz sineği denen şeyler çıkabiliyor ama
bunlar konusunda çok hassas Rusya. Bulgaristan
Zaten Bulgaristanda şöyle
bir durum var sayın arkadaşlar: Tırlar iki gün, üç gün, dört gün
bekliyor. Armutta, domateste, kabakta, biberde, Türkiyede analizi yapılsa
bile Bulgaristanda tekrar analiz yaptırıyorlar. Onun için,
Bulgaristanda da sorun var, Rusyada da sorun var. Bizdeki bu paketlemede,
ilaçlamada, gübrelemede ve analizlerde daha dikkatli olmamız veyahut onlarla
daha iyi anlaşmamız gerekiyor. İspanya bu işi yapıyor
da Türkiye niye yapamıyor? Birtakım diğer rakip ülkelerin
durumunu da yakından takip etmemiz gerekiyor.
Sevgili arkadaşlarım, biz, geçen 22nci Dönemde bu
konuda, sadece narenciye konusunda Grup Başkan Vekili Sayın Kemal
Anadolun başkanlığında 22 milletvekili Seferihisardan
başladık ve Hataya kadar, Samandağına kadar gittik, bütün
üreticinin sorunlarını yerinde izledik, ondan sonra
araştırma komisyonu kuruldu sebze meyve üzerine. Bu
araştırma komisyonu kuruldu, burada, Yüce Meclise getirildi, kabul
gördü, komisyon kuruldu, tekrar aynı bölgeler gezildi, raporlar
hazırlandı ama o gün bugün bu raporlar maalesef raflarda duruyor.
Şimdi, sayın arkadaşlarım, İç Tüzükte
bir değişiklik yapılması gerekiyor. İç Tüzükte araştırma
komisyonları raporu her üç ayda bir Genel Kurula getirilmeli, o konuda
-çiftçiye yönelik ne yapılıp ne
yapılmadığını- o ilgili bakanlar Genel Kurula bilgi
vermeli. Şimdi biz hazırlıyoruz raporu,
hazırladığımız zaman dosyalara konuluyor, dosyalar da
raflara konuluyor, ilgili bakanın inisiyatifine kalmış bir
durum.
Biz bunun sonunun da böyle olmaması için İç Tüzükte de
gerekli değişikliğin yapılmasını istiyoruz.
Sadece bu konuda
Üreticinin evet birtakım eksiklikleri olabilir ama
aslında üreticinin desteklenmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
OSMAN KAPTAN (Devamla) Bu girdi fiyatlarının
ucuzlatılması gerekiyor, bunun yanı sıra ihracat
planlamasının ta önceden yapılması gerekiyor. Biz limonu
ihraç yapmadığımız sürece Mersinin limonu
ağacında kalmak durumundadır. Yine, Finike tarafının,
Antalya tarafının limonu iç piyasada belki tüketilebiliyor ama
İşte Ali Rıza Bey orada bakıyor, ayakta duruyor yani Beni
gör. diyor. Niye? Bizim Silifkenin limonu para etmiyor. Bu enterdonatı
daha sulanmadan kesiyor, bu Hükûmet, kestirdiği zaman da, hani göz
yumuyor. Onun için de Rusya almıyor, ta bilmem Arjantinden alıyor,
Mersinden almıyor. Onun için Mersin çiftçisi de kan ağlıyor.
diyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Aynen öyle.
OSMAN KAPTAN (Devamla) Bu önerge yerindedir, biz destekliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyoruz. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaptan.
Sayın Şandır 60a göre söz istemiştir.
Buyurunuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, çok
teşekkür ederim.
Tabii, bu önergeyi verirken narenciye üreticilerinin ve
ihracatçılarının sorunlarının Meclisin gündemine
getirilmesini amaçladık. İyi de oldu, arkadaşlarımız
konuştu, toplumun, Meclisin dikkatine sunduk.
Değerli milletvekilleri, gerçekten narenciye üreticisi,
özellikle Sayın Ali Erin ilçesi olan Erdemlide insanımız
ekmeğini taştan çıkartıyor, taşı
kırıyor, sera yapıyor, orada meyve ve sebze üretiyor. Bugün
itibarıyla çok zor durumdalar. 25 kuruşa limon satarak yani o
tarlaları ekip sürebilmeleri mümkün değil. Satacaklar, limon
ağaçlarını kesecekler o insanlar. Bu kadar kötü duruma
düştüler. Ancak sebebi Sayın Ali Er de biliyor. Sebebi, Hükûmetin
ihracata verilen primleri zamanında açıklamamış
olmasıdır. Böylelikle, ihracatçılar, piyasaya zamanında
girip uluslararası rekabette güçlü bir duruma gelemiyorlar. Şimdi
açıklanan ilave 50 dolar önemli ama bunu iki ay önce
açıklasalardı bu sorun olmazdı.
Bilgilerinize sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Sayın Öztürk, buyurunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkanım,
Silifke, Erdemli, Mersin, İskenderun, Hatay, bu bölge narenciyeyle
geçimini sağlayan bir bölge fakat Hükûmetin uyguladığı
yanlış politikalar nedeniyle bu dönem limoncuların limonu
dalın başında kaldı, narenciye dalın başında.
Limonu 300 liraya, 250 liraya alan yok. Bunun en önemli nedenlerinden bir
tanesi, kontrolsüz ve denetimsiz kesim yapılmasıdır. Limonlar
daha sulanmadan, sulu hâle gelmeden kestirilerek Rusyaya satılması
nedeniyle Rusya limonları almamıştır. Niye bu limonlar
sulanmadan kestirilmiştir, niye kontrol edilmemiştir? Bugün Rusya,
Arjantinden ve Brezilyadan -daha uzak yerlerden- limon aldığı
hâlde, burnunun dibindeki Mersinden -Türkiyeden- limon almamaktadır. Bu,
Hükûmetin gerçekten çiftçiye bakışının çarpık
örneğidir, çiftçiyi eğitmeden önce Hükûmetin kendisinin eğitilmesi
gerektiğini açık olarak göstermektedir.
O nedenle MHPnin önergesi çok doğrudur ve MHPnin
önergesinin desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
Aleyhte İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Yemişci.
TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri;
narenciye ürünündeki sorunların araştırılması için
verilen Meclis araştırma önergesinin aleyhinde söz aldım. Bu
vesileyle yüce Meclisi, sözlerime başlarken saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, benden evvel konuşan
arkadaşlarım çeşitli rakamlar verdiler, ben de birkaç rakamla
konuya girmek istiyorum. Bilindiği üzere Türkiyemizde yaş meyve
üretiminin toplam 16 milyon ton olduğunu ifade ettiler. Yaklaşık
bunun 3,5 milyon tonunu narenciye teşkil etmektedir ve bunun da büyük bir
kısmının -daha evvel izah edildi- Avrupa Birliği ülkelerine
ve bir miktar da komşumuz Rusyaya ihracatı yapılmaktadır.
Ben, ayrıca, her ne kadar bu araştırma önergesinin
-aleyhindeyiz- aleyhinde söz aldıysam da bir vesileyle araştırma
önergesini veren muhalefete de teşekkür ediyorum çünkü konu bir daha dile
geldi. Yalnız, araştırma önergesi açılıp onunla daha
fazla vakit geçirileceğine, Hükûmetin aldığı acil
tedbirlerin veya bundan sonra alınması gerekli olan, geçmiş
raporlara dayanarak ortaya çıkanlar varsa -eksik- onların
söylenmesini daha çok tercih ederim. Hakikaten bu sene olumsuz hava
koşulları nedeniyle, havaların sıcak gitmesi
dolayısıyla çabuk olgunlaşan narenciye ürünü, ayrıca bu
olumsuz koşula ilave yüzde 30 civarında da üretimdeki
fazlalıktan dolayı bütün Akdeniz kenarında benzeri ürünleri
üreten ülkelerde de aynı durum yaşandığından maalesef
fiyatlarda düşme meydana gelmiş, bu bir gerçek. Bununla ilgili
Hükûmetimizin daha önce kurduğu turunçgillerde ulusal konsey, ayrıca
ihracatçı birlikleri, üreticilerle ilgili birlikler ve konunun
ilgililerinin ilgili bakanlığa müracaatıyla acil tedbir
alınması, ihracatın önünün açılması için ise verilen
mevcut 75 dolar navlun desteğine 50 dolar daha ilave yapılması
talebinin memnuniyetle kabul edildiğini duyuyoruz ve bunun da
fiyatların bir nebze canlanmasına sebep olacağını
kabul ediyoruz. Bakınız, tabii ki ticarette bir ürün fazla
çıktığı zaman ve alıcısı da olmazsa onun
fiyatları düşer ancak bu fazla çıkan ürünün geçmişten
bugüne kadar Hükûmetimizin yaptığı teşviklerle kurulan
soğuk hava depolarının daha fazlalaşması
Eskiden
limonda şikâyet edildi. Eski yılları hatırlarsak
Limonun
düşük fiyatta olduğu zaman talebin artması için soğuk
havalara gitmesi ve saklanması lazım. Yatak limonu, ondan sonra
üreticiden alan bundan para kazanacağını umanların piyasaya
girmesiyle alıcının fazlalaşmasını
sağlamış olacağız. Bunlara verilen destekler var
mı, bakın onları sıralamak isteyeceğim, neler
yapılmış? Yeni tür meyve üretim tesisleriyle ilgili
teşvikler verilmiş ve ülkemizde yeni meyve üretimiyle ilgili bir çok
yatırım teşviki alınmış ve bunun üzerine
çalışmalar yapılmakta. Ayrıca, bilindiği üzere,
yaş meyve sebzenin satışında, bunların meyvelerde,
bilhassa meyve suyundan da istifade ederek belli bir yere fiyatların
gelmesi için bununla desteklenmiş ve meyve suyu ile ilgili yeni
yatırımların kapıda olduğunu ve izin
alındığını, bununla ilgili yatırımlar
yapılmak üzere olduğunu biliyoruz.
Yine narenciyeyle ilgili yine memnuniyet verici bir konu.
İhracatçı Birlikleri Başkanıyla biraz evvel konuştum,
bilgi aldım. Japonyaya yeni pazar açılmış, greyfurt
ihracatımız Japonyaya yapılmakta ve giderek bu pazarda daha
fazla narenciye satma umudumuz var.
Ayrıca yine sevindirici, narenciyeyle ilgili değil ama
meyveyle ilgili. Kiraz ürünümüzün bundan sonra Japonyaya da ihracatı
kabul edilmiş ve ihracatı yapılacak. Bunların hepsi
sevindirici, üretici adına, ülkemiz adına sevindirici
gelişmeler.
Değerli milletvekilleri, benden önce arkadaşlarım
da bahsetti ama ben de tekrarlamadan edemeyeceğim. Tarımda sigorta
başlı başına üreticiye destek olan bir konuydu,
yıllardan beri beklenen. Bunun geçtiğimiz senelerde, yakın
tarihte uygulamaya geçmesiyle birçok üreticimiz tarım sigortasından
istifade eder hâle geldi. Bu, sevindirici husustur.
Ayrıca şu rakamları da vermeden geçemeyeceğim:
Bakın, bu yıl içinde yaş meyve sebzeyle ilgili 312 adet tesis
için yaklaşık 44 milyon TL hibe desteği sağlanmış
Bakanlıkça. Ayrıca makine ekipmanları için 12.915 adet ve damla
sulamada 2.734 adet olmak üzere yaklaşık 85 milyon TL destek
yapılmıştır.
Mersine -narenciyenin başkenti bir yerde Antalya ile Mersin-
yapılan bu yıl içindeki yardım ise tarımsal destekleme
kapsamında 2010 yılında toplam 48,5 milyon TL Mersin iline
yardım yapılmıştır.
Şimdi, geçtiğimiz yıllarda, geçtiğimiz sene
üreticilerin şikâyetinden bugüne Bakanlığa intikal eden,
Hükûmete intikal eden konularda neler yapıldığına da bakmak
istersek ne durumdayız
Şunu da kısaca söyleyebilirim: Rusyaya
ihracatımızda sıkıntılar olduğu burada ifade
edildi. Hem teknik yönden hem de firma bazında sıkıntılar
vardı. Bilindiği üzere 155 tane firma ancak komşumuz Rusyaya
ihracat izni almış idi. Süratle firma sayısı tek
taraflı olarak 292ye çıkarılarak ihracat potansiyelimizin
artması sağlanmıştır.
Ayrıca ilaç kalıntılarının önlenmesiyle
ilgili danışmanlık ofislerinin kurulması
çalışmaları devam etmektedir. Tarım
danışmanlığı müessesesini İktidarımız
bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıllarda gündeme getirdi ve
uygulamaya koydu. Bunun sayesinde ayrıca Avrupa Birliğine
yapılan ihracatta da Avrupa Birliğinin kabul ettiği kodeks bizim
tarafımızdan da uygulanmaktadır. İhracatta ilaç
kalıntısı bu şekilde önlenme yoluna gitmiştir.
Basından da takip ettiğimiz gibi, duyduğumuz gibi
-duyamadığımız gibi daha doğrusu- geçtiğimiz
yıllarda yaşanan olumsuz koşulların en aza indiğini,
hatta yok olduğunu görmekteyiz.
Daha önceleri yine ihracatçımızın sorunlarından,
dolayısıyla üreticiye intikal eden sorunlardandı, 23 tonluk
parti başına analiz alınması. Dolayısıyla bu çok
sıkı 23 ton başına alınan numunelerden dolayı
üreticilerin ve ihracatçının sıkıntısı
vardı. Bu şikâyet bahçe bazında kontroller yapılsın
diye önerildi. Bu da kabul edilmiş, çalışmalar
yapılmaktadır. Ayrıca devam eden analiz fiyatlarının
yüksek olmasıyla ilgili şikâyet de, o da halledilmiş, temize
çıkan ürün analizlerinin ücretinin yarısını Dış
Ticaret Müsteşarlığı karşılamaktadır. Bu gibi
somut önerilere karşı kesin tedbirler alınmasıyla
ihracattaki geçici tıkanıklığın geçilmesine
çalışılmıştır.
Bundan sonra yapılacak olan da araştırma
komisyonları kurarak belli olan şikâyetlerde yeniden zaman kaybetmek
değil, belli olan konularda Hükûmetimize ileterek, iktidarıyla
muhalefetiyle bunları ilgili bakanlıktan talep ederek hep birlikte
yaptırmamızdır. Ben dolayısıyla bu araştırma
önergesinin aleyhinde oy kullanacağımızı belirtirken yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yemişci.
Sayın Varlı, buyurunuz.
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Verilen önergeyle ilgili iktidar sözcülerini dinlediğimizde
sanki Türkiyede her şey güllük gülistanlık. Sayın Ali Er 80den
sonra kurulan bütün hükûmetlerin milletvekilliğini yaptı. Demek ki
bugüne kadar yeterli ve doğru çözümleri bulamamışlar ki bu
sıkıntılar hâlâ daha devam ediyor. Sadece limonda, narenciyede
değil, bu hayvancılıkta da yıllardan beridir
Sıkıntı var, sıkıntı var. dedik, hep iyileri,
hep güzelleri söylediler ama bugün gelinen nokta belli. Türkiye ithal
kurbanlık getirdi ne yazık ki. Şu anda çiftçi buğday
ekmiyor, özellikle Çukurova çiftçisi buğday ekmiyor. Sebebi girdilerin
fazla olması, buğdaydan para kazanamaması. Önümüzdeki yıl
da buğdayla ilgili sıkıntı olacak. Ben şimdiden
buradan uyarımı yapayım da yarın bir gün söylenmedi
denmesin en azından. Tutanaklara geçmek açısından söylüyorum.
İktidar milletvekilleri ne yazık ki doğruları değil de
yanlışları savunmakla yetiniyorlar. Bununla da siyasi şov
yaparak kendilerini ve milletimizi kandıracaklarını
zannediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Varlı.
Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Yüce Parlamentonun değerli milletvekillerinin bir hususa
dikkatlerini çekmek istiyorum: Değerli arkadaşlar, eğer
teşvik mantık olarak doğru kurgulanmazsa kaynak israfı
anlamına gelir. İhracatçıya verilen destek ne kadar üreticiye
yansıyor? Saklama ve işleme safhasında verilen destek ne kadar
üreticiye yansıyor? Bütün bunları doğru analiz etmek gerekir.
Tarımsal bütün ürünlerdeki destek mantığının eşit
fiyat uygulamasıyla eğer üretim maliyetleri ile pazar fiyatları
arasında oluşan, üreticinin aleyhine olan durumu gidermek için bir
teşvik sistemi getirilmiyorsa diğer yapılan bütün teşvikler
doğru ve verimli kullanılmış anlamına gelmez.
Dolayısıyla buradaki çiftçiye, direkt üreticiye
verilecek olan destek ürün bazındaki pazar fiyatı ile üretici
maliyetleri arasında üreticinin aleyhine olan durumun ortadan
giderilmesine yönelik olmalıdır. Ali Er arz talep konusunda bir
şeyler söyledi. Daha geniş değerlendirilebilir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Uzunırmak.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
2.- (10/327, 10/340, 10/456) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 30/11/2010 Salı günkü birleşiminde
birleştirilerek yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
30.11.2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 30.11.2010 Salı günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
Grup
Başkan Vekili
Öneri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan (Süt Üreticilerinin Sorunları); (10/327,
10/340, 10/456) esas numaralı Meclis Araştırma Önergelerinin
görüşmelerinin, Genel Kurulun, 30.11.2010 Salı günlü
birleşiminde birleştirilerek yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin lehinde Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Özkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine bir kargaşa ortamında süt üreticilerinin
sorunlarını tartışacağız. Verdiğimiz
önergede bu sorunun bu Meclis tarafından çözülmesini yeğlemekteyiz.
Değerli arkadaşlarım, verdiğimiz önerge 19/2/2009.
Bakın, uyarı ve önerilerimizi dikkate almıyorsunuz ama sonunda
cezayı hem üreticimiz çekiyor hem tüketicimiz çekiyor. Bakın ülke ne
hâle geldi. Tarım ve hayvancılık ülkesi
kurbanlığını yurt dışından kesmek zorunda
kaldı. Tarım ve hayvancılık ülkesi sütünü, süt tozunu,
tereyağını yurt dışından almak zorunda
kaldı.
Verdiğimiz önerge, araştırma önergesi 19/2/2009,
iki yıl geçmiş değerli arkadaşlarım ama
anlatıyoruz, Sayın Başbakan Çözüm, proje yok. diyor. Sizlere
proje sunuyoruz. Bu proje neydi? Süt üreticilerine, Türkiye
hayvancılığına sahip çıkmaktı.
2008de, 2009da sizleri uyardık değerli
arkadaşlarım. Birazdan çıkar sözcüleriniz yine verilen
desteklerden bahseder ama biz o kuraklık döneminde, o kıtlık
döneminde hayvanları besleyemeyen üretici adına, süt fiyatları
40 kuruşa düştüğünde size 4 kuruş destek verin, gelin bu
hayvancılık bitmesin. dedik ama ne yazık ki bizim
söylemlerimizi dikkate almadınız, geldiğimiz noktada yurt
dışından et almak zorunda kaldık, canlı hayvan almak
zorunda kaldık, süt almak zorunda kaldık, süt tozu almak zorunda
kaldık, tereyağı almak zorunda kaldık.
Değerli arkadaşlarım, şu anda ülkemizde 13,5
milyon ton süt üretiliyor ki bu hayvanları üreticilerimiz geçtiğimiz
günlerde 7 bin Türk lirasından ahırlarına bağladı. Biz
geleceği görüyoruz, şimdi yine uyarıyoruz: Gelecek yıl süt
artacak. Bakın, 2002de yemin çuvalı 9 liraydı, 10 lira kabul
edelim, şu anda 30 lira. Yani yemin çuvalı 3 kat artmış. O
günlerde süt 40 kuruştu. Ne olması gerekiyor şu anda süt
fiyatlarının? 3 misli artmış olsa sadece yem girdisinden
dolayı -mazotu söylemiyorum ilacı söylemiyorum, gübreyi söylemiyorum-
3le çarpsak 120 yani 1 lira 20 kuruş olması gerekiyor. Şu anda
kaç kuruş süt? 75 kuruş. Yani üreticinin eline geçen 70 kuruş.
Yemin kilosu kaç para? O da 70 kuruş. Yani yem 70, süt 70, bu iş
bitmiş değerli kardeşlerim. Bu işle bu
hayvancılık yapılmaz. 70 kuruştan yem alacak, 70
kuruştan süt satacak, onun arkasından bu hayvanın bakımı
yapılacak, ilacı yapılacak, yonca ekilecek, traktöre mazot
alınacak, çocuğa giysi alınacak, elektrik alınacak,
güğüm değiştirilecek, süt sağım ünitesi
değiştirilecek. Bunlar yapılabilir mi?
Değerli arkadaşlarım, Türk üreticisi gerçekten
Avrupa standartlarında, bugün kendine yapamadıklarını
hayvanına yapıyor. Kendi için barınma
Evlerine girin
Ben daha
önce anlatmıştım, vatandaşımız kendisi için
yapamadığını hayvanı için yapıyor. Bir gün Ziraat
Bankası yetkilileri geliyor, ahıra giriyor, ahırı
beğenmiyor. Ürkütlüde geçti bu. Abdullah Keleş amcam
telaşlanıyor, bunlar kredi vermeyecek diye. Diyor ki Ziraat
Bankası yetkililerine: Efendim, müsaitseniz buyurun yukarı
çıkalım. Ne yapacağız yukarıda? diyorlar. Herhâlde
ayran ikramı var, bal ikramı var zannediyorlar. Değil,
değil. diyor. Çünkü siz benim ahırı beğenmediniz,
altının beton olmadığını söylediniz,
camlarının küçük olduğunu söylediniz, tavanının
badanasız olduğunu söylediniz. Siz kredi verecekseniz ben inekleri
benim oturduğum yere çıkarırım, ben kendim ahıra
inerim. diyor.
Vatandaşımız üretmek istiyor. Bu şartlarda
üretti. Onun için bu süt üreticisinin sorunlarına eğilmek
zorundayız. Bunun için verdik bu araştırma önergesini.
Şu anda bakın, daha dün 40 kuruşa verdiği
arpayı köylümüz bugün 75 kuruştan, 80 kuruştan almak zorunda
kaldı. Faizler düştü. diyeceksiniz. Düştü evet, biliyoruz,
faizler düştü, teşekkür ederiz ama faizlerin düşmesine
rağmen bu üreticimizin eli hamur karnı aç yine. Neden? Çünkü girdiler
çok pahalı. Dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyor şu
anda Türk çiftçisi, dünyanın en pahalı gübresini kullanıyor
şu anda Türk çiftçisi, dünyanın en pahalı ilacını
kullanıyor şu anda Türk çiftçisi. E bunu görelim değerli
arkadaşlarım, bunlar araştırılsın, bir çözüm
üretelim diyoruz, kooperatiflerimizi güçlendirelim diyoruz. Süt Konseyi var.
Süt Konseyi, okul sütünü sekiz yıldır
Biraz sonra yine aynı
kardeşim çıkacak, okul sütünden bahsedecek belki ama sekiz
yıldır okul sütünü yapamadınız. Kendiniz yorumlayın,
son ayda kaç litre süt içtiniz?
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyetinin
temeli kültürdür. Kültürün temeli de beslenmedir. Beslenmede de hayvansal
proteinler birinci önceliktir. Her yaşta, her kiloda süte ihtiyacı
var bu canlı vücudun. Süte ihtiyaç var. Süt içen beyinler zekidir, süt
içen beyinler üretendir. Ne diyor Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk?
Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen
toplumlar önce hassasiyetlerini, daha sonra istiklal ve istikballerini
kaybetmeye mahkûmdurlar. diyor. Benim üreticim çalışıyor,
yoruluyor, üretiyor ama biz onun ürününe sahip çıkmıyoruz.
Burdur bölgesinde şu anda yaklaşık 200ün üzerinde
kooperatifimiz var. Toplu sağım merkezleri yapıldı, her
biri 70 bin, 80 bin, 60 bin dolaylarında bir rakama mal oldu. Niçin bu?
İnsanlarımızı sağlıklı sütle
buluşturmak için. Bu kadar özveriye rağmen, bu yapılanlara
rağmen, süt üreticisi eli hamur karnı aç kalıyorsa bu emeklere
yazık demektir; teknolojiye yazık, veteriner hekimlik hizmetlerine
yazık, Bakanlığın ayırdığı ödeneğe
yazık. Gelecek yıl vatandaşımızın bu inekçilikten
vazgeçmemesi için, bu fabrikaların kapanmaması için
Bu fabrikalar
süt fabrikası. Bunlar, bu fabrikalar, bu inekler, samanı alır,
otu alır, yemi alır, kandan ve etten bu doğal gıdayı
ayırır, bize süt verir. Bunun adı süttür. Bunun
kaynağı, ottur, samandır, yemdir ama bu girdiler olağanüstü
fiyatlarla alınıp satılmaktadır şu anda. Onun için, bu
araştırma önergemizin sizlerin oylarıyla kabul edilmesini
istiyoruz.
Bakanlık şöyle bir sistem geliştirdi değerli
arkadaşlarım: Dahilde işleme rejimi adı altında 13
bin ton süt tozu ithalatı yapıyor her yıl. Ne kadar
yanlış. Ki, siz süt tozuna destek veriyorsunuz Kullanılmayan
sütler daha korunaklı hâle getirilsin, vatandaş sütle buluşsun.
diye ama buna rağmen yurt dışından süt tozu alıyorsunuz.
Bakanlığı, bu yanlışlıktan bir an önce dönmesi
için uyarıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bakın, girdilerden saman
şu anda 30-35 kuruş, pancar küspesi 50 kuruş. Pancar küspesi
İlinde şeker fabrikası olan arkadaşlarıma, bir küspe
çukuruna gitmesini tavsiye ederim, küspe çukuruna. O küspe çukurunda öyle
kavgalar oluyor ki sıra için, 1 ton küspe almak için
Şu anda,
Burdurda, 400 tane, o 50 milyarlık, 70 milyarlık
araçlarımız küspe kuyruğunda bekliyor. Pancara kota getirdik,
üretim azlığı var. Hâlbuki pancar bizim her şeyimizdi, sütü
üretiyordu, eti üretiyordu, yumurtayı üretiyordu, bir beslenme
kaynağıydı ama onu ihmal ettik. Küspe kuyruğunda her gün,
bir araç en az üç dört gün bekliyor, dört günde bir sıra geliyor. Küspenin
tonu 50 bin lira olmuş. Onun için, buraya da bir eğilmenizde fayda
var diyorum.
Bu feryat sadece Burdur yöresinden değil, Trakyadan,
Egeden, Akdenizden, İç Anadoludan, Marmaradan geliyor. Çünkü bu
bölgelerde artık entansif hayvancılık yapılıyor.
Trakya bölgesi sütün en güzelini üretiyor ama Trakya üreticileri şunu
sesleniyor, Burdur üreticileri şunu sesleniyor: 1 litre süt, 1 litre suya
eş değer. Bu fiyat yakışıyor mu? Şurada 25
kuruştan çay içiyorsunuz. 25 kuruş çay, 60 gram. Litresi kaç liraya
geliyor? 5 bin liraya geliyor. Sütün litresi 70 kuruş. Satış
maliyeti 2 lira, 1 lira 95 kuruş. Aradaki makas da çok açıldı.
Aradaki makasın bir an önce kapatılması gerekiyor. Onun için bu
araştırma önergesinin kabul edilmesi yönünde desteklerinizi
bekliyorum.
Bakın, değerli arkadaşlarım, Burdur günde 800
ton süt üretiyor, 800 ton. Bu süt üretimini yaparken ineğin
ağzından giren yemden KDV ödüyor, inek memesinden çıkan sütten
KDV ödüyor, mazottan KDV ödüyor. Şimdi, çıkıyor burada iktidar
sözcülerimiz Şu kadar destek verdik, suni tohumlamaya bunu verdik, yeme
bunu verdik, gübreye bunu verdik. diyor ama alınanları hiç
konuşmuyor, alınanlar konuşulmuyor. İneklerin sütünden
yüzde 6dan KDV kaç lira alındı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Yılda Türk çiftçisinden
en az 15 milyar dolar devletimiz gelir ve getiri sağlıyor ama Türk
çiftçisine bunun ancak 5le 6 milyar dolarını verebiliyoruz. Biz
gayrisafi millî hasılanın yüzde 1inden az olmamak üzere bir kanun yaptık,
tarım ve hayvancılık desteklenecek diye ama onda da
aldığınız o yetkiyi yine kullanmıyorsunuz. Diyorsunuz
ki: Avrupa Birliği ülkeleri en az yüzde 2yle bu işi çözmüş.
Ama benim ülkemde kanun yaptık, gayrisafi millî hasılanın en az
yüzde 1i ama bu yüzde 1ini çok görüyorsunuz, yüzde 0,49la tarım ve
hayvancılığı geliştirmek istiyorsunuz. Bununla bu
iş olmaz, Bakanlık sınıfta kalır.
Süt üreticilerinin sesine kulak verilmesini sizlerden talep
ediyor, yüce Meclisi tekrar saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özkan.
Aleyhinde Bursa Milletvekili Ali Koyuncu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Koyuncu.
ALİ KOYUNCU (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin süt ve süt sektörüyle ilgili Meclis
araştırması açılmasıyla ilgili vermiş olduğu
önergenin aleyhi hakkında, hususunda AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi sevgiyle, saygıyla,
dostlukla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, verilen bu araştırma
önergesini okudum. Yukarından aşağı,
aşağıdan yukarı, sağdan sola, soldan sağa
okuduğumda baktım, gördüm ki bu önergenin gerekçeleri gerçekten
acaba
Hayretler içerisinde kaldım, dedim ki: Akşam
yatılmış, sabahleyin de kalkılmış, gece de bir
rüya görülmüş, bu rüyada verilen rakamlar çerçevesinde
arkadaşlarımız bir önerge hazırlamışlar ve
gerekçelerini de ortaya koymuşlar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu gerekçedeki rakamlara
baktığımızda gerçekten bunların nereden
alındığını, hangi verilerden alındığını
ben merak ettim. Ama dedim ya az önce, yukarıdan aşağı,
aşağıdan yukarı, sağdan sola, soldan sağa
baktım, okudum, araştırdım, dedim ki: Bu arkadaşlarımız,
aynen eski alışkanlıkları çerçevesi içerisinde, karalama,
yaralama anlayışı içerisinde akşam yatmışlar,
gece bir rüya görmüşler, bu rüya çerçevesinde de
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Bakın, verilen önergenin
tarihi 2009.
ALİ KOYUNCU (Devamla) Ramazan Bey, ben sizi dinledim.
Bu rüya çerçevesinde de bu önergeyi vermişler.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) 2009da verildi önerge.
ALİ KOYUNCU (Devamla) Şimdi, buradan bizleri
televizyonları başında izleyen hem Türk çiftçilerine hem de yüce
Meclisimize doğru bilgileri, Türkiye Cumhuriyetinin bir milletvekili
olarak, hem de bu sektörün içerisinden gelen bir milletvekili olarak ahirete
bırakmayacağız. Burada da bunları söylememiz gerekiyor.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Mazot kaç para, mazot? Mazot
fiyatlarından bahset!
ALİ KOYUNCU (Devamla) Şimdi bakıyoruz,
değerli kardeşlerim
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Mazot kaç para?
ALİ KOYUNCU (Devamla) Önergeniz burada kardeşim! Okuma
yazma biliyorsunuz, tabii ki buraya geldiniz, açın okuyun.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Önerge tarihi 2009.
ALİ KOYUNCU (Devamla) Verdiğiniz önergeden
bahsediyorum. Doğru bilgileri de burada söyleyeceğiz,
söyleyeceğiz.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Söyle, mazotun
fiyatını söyle.
ALİ KOYUNCU (Devamla) Şimdi diyorsunuz ki: Türkiye'de
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Kaç para olduğunu söyle.
ALİ KOYUNCU (Devamla)
değerli kardeşlerim, 13,5
milyon ton süt üretimi var diyoruz. Gerçekten bu böyle mi? Hayır,
yanlış.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Hayır, 2009 fiyatı
ALİ KOYUNCU (Devamla) Türkiye'de süt üretimi 12,5 milyon
ton, 1 milyon ton da fazla söylemişsiniz.
Ama yani, şimdi siz burada fazla söylediniz diye popülist bir
politika yaparak Efendim, biz süt üretimini daha da çok artırdık.
mı diyelim? Hayır. Biz doğruları söyleyeceğiz,
doğruları söyleyeceğiz. Bizim misyonumuz bu millete
doğruları söylemek. Burada vermiş olduğunuz rakamları
nereden aldınız, ben bunu bilemiyorum.
Değerli kardeşlerim, ayrıca, demişsiniz ki:
11 milyon 150 bin büyükbaş hayvan var. demişsiniz. Hayır,
öyle değil. Türkiye'de 10 milyon
850 bin hayvan var. Ayrıca, yine diyorsunuz ki
Örgütlü üretici ve
örgütsüz üreticiyle ilgili süt fiyatlarını söylüyorsunuz, 370 liradan
bahsediyorsunuz eski parayla. Ya Allahın aşkına, bütün
milletvekillerine, bütün herkese buradan sesleniyorum: Türkiye'nin neresinde
eski parayla 370 bin liraya süt var? Niye bunları yalan yanlış
burada yani eksik bilgilerle konuşuyoruz? Yok kardeşlerim, böyle bir
uygulama yok, Türkiye'nin hiçbir yerinde 370 bin liraya süt
satılmıyor.
Ayrıca yine diğer bir konu, Ulusal Süt Kayıt
Sistemi kuruldu. Yani burada ben Ramazan Beyden şunu beklerdim: Evet,
Ulusal Süt Kayıt Sistemi kuruldu. Gerçekten, sizler bugüne kadar
Türkiye'de olmayan ve gerçekten Avrupa Birliğine giriş süreci
içerisinde kayıtlı sütün kota açısından ne kadar önem arz
ettiğini burada açıklasaydınız, deseydiniz ki Ey Hükûmet
yetkilileri, Avrupa Birliğine AK PARTİ Hükûmetiyle birlikte süratli
bir şekilde girilmesi noktasında çabalarınız var,
gayretleriniz var. Türk halkı da bunu takdir ediyor ki size destek veriyor
ama kayıtsız sütü kayıt altına alma noktasında ne
yaptınız? diye bana sorsaydı, o zaman yine ben, oturduğum
yerden Ramazan Beyi alkışlardım, ama bakın, ben
söyleyeyim:
Değerli kardeşlerim, AK PARTİ Hükûmetine kadar, bu
ülkenin ne kadar keçi sütü var, ne kadar inek sütü var, ne kadar manda sütü
var, ne kadar büyükbaş hayvanın sütü var, bunları biliyor
muydunuz? Yani bu ülkede koyunlar ne kadar süt veriyor, inekler ne kadar süt
veriyor, bilinmiyordu. Ne zaman bilindi? Bizler geldik, Ulusal Süt Kayıt
Sistemini kurduk. Şu anda Türkiyede bugüne kadar kurulmayan Ulusal Süt
Kayıt Sistemi bizim Hükûmetimiz döneminde kurulmuştur.
Ramazan Bey, Burdurda ne kadar süt üretildiğini, ne kadar
koyun sütü, ne kadar keçi sütü, ne kadar manda sütü üretildiğini biliyor
muydunuz? Bilmiyordunuz. Ulusal Süt Kayıt Sistemi çerçevesinde biz
bunları gerçekleştirdik. Bunların takdir edilmesi gerekirken,
maalesef konuşulmuyor.
Ayrıca, yine doğru bilinen bir yanlış var
değerli kardeşlerim, doğru bilinen bir yanlış var.
Temcit pilavı gibi, hayvancılıkla ilgili bir konu olduğunda
bunları çıkıyorsunuz, söylüyorsunuz. Diyorsunuz ki: Efendim siz
süt tozu ithalatı yapıyorsunuz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Yapmadınız mı?
ALİ KOYUNCU (Devamla) Ya, el insaf, elinizi
vicdanınıza koyun
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Şu anda gelmiyor mu?
ALİ KOYUNCU (Devamla) Değerli kardeşlerim, üçüncü
dünya ülkelerine süt ürünleri ihracatı sizin aklınızın
ucundan geçmezdi
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Almadınız mı?
ALİ KOYUNCU (Devamla)
biz artık dünyaya süt ürünleri
ihraç ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onun
içinde yüzde 19luk bir vergi var. Bu yüzde 19luk vergiden kurtulmak için,
işte, Burdurdaki, Bursadaki, Amasyadaki, Trakyadaki süt üreticisinin
sütünü değerlendirip üçüncü dünya ülkelerine satmamız için ne kadar
süt tozu ithal ediyoruz? Daha önceki hükûmetler döneminde de ithal edildi. Ne
kadar? 25 bin ton. Kardeşim be, 25 bin ton sütün ne anlama geldiğini,
13,5 milyon tonda akıl, mantık, ilim, bilim kuralları
çerçevesinde bir hesap edin. Niye kandırıyorsunuz bu insanları!
Kandırmayın. Biz, yüzde 19luk vergiden kurtulmak için, 25 bin ton
süt tozu ithalatını, daha önceki hükûmetlerin yapmış
oldukları gibi bu ithalata izin verdik. Neden? O yüzde 19dan istifade
etmek için.
Ayrıca, 25 bin tondan ne kadar süt tozu yapılıyor?
2.500 ton. Bu süt piyasasında ne anlama gelir? Hiçbir anlama gelmez
değerli kardeşlerim.
Ayrıca, yine burada bakın sizin
yazdıklarınızdan ve verdiğiniz önergeden bahsediyorum.
Diyorsunuz ki: SEK sütün özelleştirilmesi
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) Atma Ali atma, din kardeşiyiz!
ALİ KOYUNCU (Devamla) SEK süt bizim dönemimizde mi
özelleşti?
Değerli kardeşlerim, okuduysanız, eksik bilgiler
var burada. SEK süt 1997 yılında özelleşmiştir. Bu bilgiyi
de buradan, doğru bilgiyi de değerli kardeşlerim sizlerle
paylaşmak istedim.
Ayrıca, burada Ramazan Bey yine söylerken şunu söyledi:
İşte köylü bir amca Ziraat Bankasına gitmiş de kredi bilmem
ne falan alamamış
Bakın, onlar sizin dönemlerinizdeydi. Eskiden
salavat getirerek Ziraat Bankasının kapısından içeriye
sağ ayakla girilirdi sol ayakla çıkılırdı, şimdi
Ziraat Bankasının yetkilileri köylere gidiyor, sizin
damlarınıza geliyor, evlerinize geliyor. Sıfır faizli krediyi
verdik, sıfır faizli! Ama bunu rüyanızda görmediniz değil
mi? Ama biz gerçekleştirdik, gerçekleştirdik değerli
kardeşlerim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bizden önce hayvancılığa verilen destekleme
miktarı ne kadardı? Ne kadardı? Ne kadardı değerli
kardeşlerim? 83 milyon destekleme verilirken bugün ne kadar veriliyor? Ne
kadar veriliyor? Söylüyorum ne kadar verildiğini
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) Atma, atma!
ALİ KOYUNCU (Devamla) Ne atması be kardeşim!
Okuma yazma biliyorsan al oku hayvancılığa verilen desteklemeyi.
1 katrilyon 251 trilyon lira veriliyor. 83 trilyon lira mı
eski parayla büyük, 1 katrilyon 250 trilyon lira mı büyük? Tabii ki bunu
insanlar biliyor, görüyor ve çıkıyorsunuz diyorsunuz ki: Efendim, bu
ülkenin ete ihtiyacı var, bu ülkenin süte ihtiyacı var. Ya, bu
ülkenin bugüne kadar AK PARTİ İktidarı döneminde, sekiz yıl
içerisinde nüfusu arttı mı, artmadı mı? Şimdi gelin
hesabı beraber yapalım. Sizin anlayacağınız dilden ve
halkımızın anlayacağı dilden konuşuyorum. Siz de
anlayacaksınız. Beni dinleyin, şimdi bir hesap
yapacağız sizinle beraber. Şimdi, bu ülkenin nüfusu arttı
mı sekiz yıl boyunca? Arttı.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Hile yaptınız,
hile, nüfusu 73 milyondan 70 milyona düşürdünüz.
ALİ KOYUNCU (Devamla) Peki, bu ülkeye gelen turist
sayısı arttı mı? 8-9 milyondu turist sayısı, 30
milyona çıktı mı? Çıktı. Millî gelir arttı
mı?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Angus sayısı
arttı mı? Angusu söyleyin, angusu!
ALİ KOYUNCU (Devamla) Angus boğasından mı
bahsediyorsun?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Angus geldi mi, gelmedi mi?
ALİ KOYUNCU (Devamla) Sen veteriner
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi bağlayın Sayın
Koyuncu.
ALİ KOYUNCU (Devamla) Teşekkür ediyorum.
10 milyondan, 9 milyondan
30 milyon turist bu ülkeye gelmiş.
Bunlar ne yediler? Ağaç mı yediler? Dağ, taş mı
yediler? Bunlar et yemediler mi, süt içmediler mi? Ayrıca, bu ülkenin
millî geliri 2002 yılından 2010 yılına kadar 2 bin dolarlar
seviyesinden 11 bin dolarlara çıkmış mı? Şimdi ilim,
bilim kuralları çerçevesinde, bir ülkede millî gelir
arttığında, insanlar tahıldan ete dönerler, et ve süt
tüketimi olur. Ya, bir tane vatandaş gördünüz mü yabancısıyla
yerlisiyle Ben et bulamadım, et arıyorum; ben süt bulamadım,
süt arıyorum diyen? Ya, bırakın bu karamsarlıkları.
ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) Alacak hâli mi kaldı ya?
Millette para mı var?
ALİ KOYUNCU (Devamla) Gelin, hep birlikte bu ülkede gülleri
açtıralım. Herkesin de bu güllerden koklamasını
sağlayalım. Çiftçiye de koklatalım, diğer
vatandaşlarımıza da bu gülleri koklatalım.
Ramazan Bey, geçen konuşmamda şunu söylemiştim
değerli kardeşim: Sıfır faizli hayvancılık
kredisinden yararlandıralım demiştim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın
Koyuncu.
ALİ KOYUNCU (Devamla) 2sinde Bayındırlık ve
İskân Bakanlığı bir genelge çıkarttı hayvan
işletmeleriyle, damlarla ilgili, haberin var mı? Onu oku.
Okumadıysan da ben yine size göstereyim. Hayvancılık
damlarıyla ilgili bir genelge. Biz kolaylaştırıyoruz,
zorlaştırmıyoruz değerli kardeşlerim.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Başkanım, sizlere de teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Koyuncu.
Sayın İnan, buyurun.
MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Ali Beyi heyecanla izledik. Kendisi de herhâlde söylediklerine
inanmıyor, öyle zannediyorum ama
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, grup önerileri üzerinde sayın milletvekillerine
60ıncı maddeyi uygulamanız yersiz efendim.
BAŞKAN Efendim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, şu anda grup önerisi
BAŞKAN Şimdi bir uygulamaya geçtim Sayın
Elitaş.
Buyurunuz Sayın İnan.
MÜMİN İNAN (Niğde) Efendim, teşekkür
ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, ben o uygulama hakkında konuşuyorum.
BAŞKAN Efendim, 60a göre herkesin söz hakkı her zaman
vardır. Bunu Grup Başkan Vekili olarak en iyi sizin bilmeniz
lazım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, grup önerileri
konuşulurken 60ıncı maddeye göre söz verilmez Sayın
Başkanım. Yeni bir uygulama mı?
BAŞKAN Öyle bir sınırlama ben okumadım
efendim.
Buyurunuz Sayın İnan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Olur efendim? Kanunlar ve
Kararlardan sorun.
MÜMİN İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Yaklaşık üç yıl önce Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz de süt üreticilerinin sorunlarıyla ilgili,
hayvancılık sorunlarıyla ilgili çeşitli defalar bu
konuları gündeme getirmemize rağmen, maalesef, Hükûmet, bu
konuların sorun olarak varlığını kabul etmediği
için bugüne kadar görüşülmedi. Yaklaşık üç yıl önce yine
süt üreticileriyle ilgili öğrencilerimize ve askerlerimize süt
dağıtımı ve sütçülerin desteklenmesi konusunda önerilerimiz
olmuştu. Dolayısıyla süt inekçiliğine sahip çıkarsak
damızlığa da sahip çıkarız, et üretimine de sahip
çıkarız düşüncesiyle bu önergeleri getirmiştik ama gelinen
noktada Türkiye, maalesef kurbanlık et ithal eder hâle geldi. Bu sorun değil
de nedir?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın İnan.
Önerinin lehinde Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu.
Buyurunuz Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine söz
aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, önergeye Rüya mahsulü. diyen
Sayın Ali Koyuncu ve İktidarın rüya gördüğünü ifade etmek
istiyorum ve Sayın Ali Koyuncu burada ahkâm kesti ama ben hafta sonu
Bursada ve Yalovadaydım, oradaki süt üreticilerinin
ağladığını sizlere ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu grup önerisi süt ve süt ürünleri
üreticilerimizin içinde bulunduğu sorunları gündeme getirmek için
fevkalade önemlidir. Yandaş medya organları vasıtasıyla
topluma pembe hayaller satan AKP İktidarının tarım ve
hayvancılığımızı getirdiği noktayı bu
önergeler vesilesiyle bir kez daha önünüze getirmek, dikkatinize sunmak
istiyorum. AKP sözcülerinin ballandıra ballandıra
anlattığı Şunu
yaptık, bunu yaptık, şu desteği verdik, bu desteği
verdik, krediyi artırdık, faizi indirdik. sözlerini bugüne kadar çok
duyduk, çok! Biliyoruz ki sözcüler bugün de aynı şeyleri tekrar
edecekler ve ettiler. Milletimizin de üreticimizin de çiftçimizin de bu sözlere
karnı tok. Neden? Çünkü mal meydanda! Nasıl? Bu ülkede bugün borçsuz
bir çiftçiyi bulmanız mümkün değil.
Değerli milletvekilleri,
hayvancılığımızın bu noktada olmasının
en temel sebeplerinden bir tanesi, süt ve süt ürünlerinin yıllardır
para etmemesindendir. Bakın, tüm dünyada süt besiciliğindeki ölçü
şudur: 1 litre süt 2 kilogram yem alabilmelidir. Oysa ülkemizde yem
fiyatları 2002 yılından bugüne kadar üç defa
artmıştır, 13 liradan 39 liraya çıkmıştır.
Bugün 1 litre süt sadece 600 gram yem alabilmektedir. Biraz önce de ifade
ettiğim gibi, AKP sözcüleri ne derse desin, rakamlar üreticilerimizin
iflasını bütün çıplaklığıyla ortaya
koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, geçen sekiz yılda yem ve ilaç
gibi girdi fiyatlarının inanılmaz artışına
rağmen süt fiyatının yedi yıl boyunca artmaması
besiciliği, dolayısıyla hayvancılığımızı
olumsuz etkilemiştir. Özellikle 2006, 2007, 2008 yıllarında 35
kuruşa kadar düşen süt fiyatı sonucunda süt üreticileri üretim
maliyetlerini karşılayamamışlar, bankalara ve birliklere
borçlanmışlardır. Nihayetinde başka çıkış
yolu bulamadıkları için damızlık hayvanlarını
kesimhanelere göndermişlerdir. İşte bu süreçte özellikle orta
çaplı süt işletmeleri bir bir iflas ederek
kapanmıştır. Bu ise hayvan varlığımızın
azalmasının en önemli nedenlerinden bir tanesidir.
Değerli milletvekilleri, hayvan
varlığımızın azalmasında diğer önemli bir
neden de Hükûmetin uyguladığı yanlış teşvik
politikalarıdır. AKP, hayvancılığı terörü önleme
aracı olarak görmüş, bu sebeple hayvancılık teşvikini
güneydoğuyla ilgili sınırlı tutmuştur. Oysa bunun
yanlış olduğunu, bu teşvikin ülkemizin her bölgesine
yayılması gerektiğini Milliyetçi Hareket Partisi olarak
defalarca ifade etmemize rağmen, her zaman olduğu gibi İktidar
Dediğim dedik, çaldığım düdük. anlayışıyla
hayvancılığı teröre maalesef kurban etmiştir.
Hükûmetin hayvancılık desteğini güneydoğuya
vermesi ile ülkemizin önemli hayvancılık merkezlerinden
Kastamonumuzda hayvancılık büyük darbe almıştır.
Hükûmetin bu yanlış kararı İç Anadoludan Karadenize,
Egeden Trakyaya bütün hayvancılığımızı
vurmuş ve bitirmiştir.
Değerli milletvekilleri, süt üreticilerimizi tedirgin eden,
süt besiciliğinden vazgeçme noktasına getiren AKPnin diğer bir
yanlış kararı ise süt ve süt ürünleri ithalatına izin
vermesidir.
Ekim ayında alınan bir Bakanlar Kurulu kararıyla
4.500 ton süt, krema ve tereyağı için ithalat izni verilmiştir.
Verilen izin toplamda küçük gibi görülse de Bu ithalatın, ette
olduğu gibi arkası gelecek midir? sorusunu gündeme getirmektedir.
AKPnin mevcut sabıkaları nedeniyle akla gelen
başka bir soru da Bu ithalat izniyle kimlerin çıkar
sağlayacağı? sorusudur. AKP İktidarı, bir yandan
tarım ve hayvancılığa verdiği destek,
yaptığı yatırımlar ve teşvik politikalarıyla
övünürken, diğer yandan etten sonra süt ve süt ürünlerine de ithalat
kapısını açmıştır. Yani her konuda
yaptığı gibi bu konuda da kendi çiftçisini, kendi köylüsünü,
kendi besicisini ithalatla vurmuştur. Neticede, İktidarın geçen
sekiz yılda yürüttüğü yanlış tarım politikaları
sonucunda tarım ürünleri ithalatı yıllık 3 milyar dolardan
11 milyar dolara çıkmıştır. Böylece, her yıl fazladan
8 milyar dolar AKP tarafından yabancı çiftçinin cebine
aktarılmıştır. Özellikle tarımda her şeyi ithal
eder hâle gelen ülkemizde insanımız eti gramla yiyemez konuma
gelirken, Uruguaydan ithal edilen anguslara maalesef muhtaç edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, taa 2001 yılında bugünleri
görerek Anadolu alacası adıyla yerli hayvan
ırkımızı üretme çabalarını başlatan
Milliyetçi Hareket Partisi ve o dönemin Milliyetçi Hareket Partili Tarım
Bakanının hakkını da teslim etmemiz gerekiyor. Yerli
ırklarımızı ıslah çalışmaları nedeniyle
o gün bizi hayvancılık üzerinden ırkçılık yapmakla
suçlayan zihniyet ile bugün yerli hayvan ırkımızı yok olma
noktasına getiren ve angus ithal eden zihniyet aynı zihniyettir. (MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Hükûmet hayvancılık
politikasını başından itibaren yanlış
yürütmüştür. Ette şunu yaptık, sütte şunu yaptık,
hayvancılığa şu yenilikleri getirdik. diyerek hem toplumu
kandırmış hem de kendisini aldatmıştır.
Aslında, tarım ve hayvancılığımıza
yenilikler Milliyetçi Hareket Partisinin koalisyon döneminde
getirilmiştir. Şayet Hükûmetin dediği gibi olsaydı bugün et
ithalatı yapılır mıydı? Bugün, süt ve süt ürünleri
ithalatı yapılır mıydı? Hayvan varlığımız
küçükbaşta yüzde 70, büyükbaşta ise yüzde 40 azalır
mıydı?
Bakın, Sayın Bakan -maalesef burada yok- koca ülkenin tarım
politikalarını ve Tarım Bakanlığını yönetmek
belediye veteriner müdürlüğü yapmaya benzemiyor. Etin kilosunun 40 liraya
çıktığı, küçükbaş hayvan
varlığının yüzde 70, büyükbaş hayvan
varlığının yüzde 40 azaldığı, kurban ibadeti
için bile ne idiği belirsiz hayvanların ithal edildiği bir
ülkede istifa etmek için daha neyi bekliyorsunuz, neyi?
Bakın, Sayın Tarım Bakanı,
hayvancılığın teröre kurban edildiği, tarımsal
ithalat yoluyla yedi yılda 56 milyar doların yabancı çiftçinin
cebine konulduğu, 1 litre sütün sadece 600 gram yem alabildiği, bu
nedenle besicilerin iflas ettiği, süt hayvanlarının mezbahalara
gönderildiği bir ülkede Tarım Bakanının yapması
gereken tek şey istifadır. İstifa edin. Bu ülkenin tarımına,
bu ülkenin hayvancılığına verdiğiniz zarar artık
yeter. Başarısızlığınızı kabul edin,
istifa edin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri,
Tarım Bakanını görevden alma konusunda tecrübeli olan ve son
günlerde görevden alma mekanizmasını fazlasıyla işleten
Sayın Başbakanımıza sesleniyorum: Ülke tarım ve
hayvancılığını batıran, görevinde son derece
başarısız olan Tarım Bakanınızı da paşa
paşa görevden alın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.
Sayın Tütüncü
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yani Sayın Ali Koyuncunun açıklamalarını
hayretle izledik. Yani Sayın Ramazan Kerim Özkan aslında önerge
tarihi 12 Şubat 2009 tarihteki rakamları kullandı. Kaldı ki
bu rakamlar süt üretimini ve hayvan sayısını olduğundan
daha yüksek gösteriyordu, olduğundan daha az göstermiyor. Buna rağmen
Sayın Koyuncunun böylesine celallenmesini doğrusu
yadırgadığımızı ifade etmeliyim.
Türkiyede tabii ki nüfus artıyor, artacak; tabii ki turist
sayısı artıyor, artacak. Gelir dağılımındaki
adaletsizlik derinleşmekle birlikte, artacak, talep artacak. Talebi
karşılayacak üretimi niye yapamadınız kardeşim? Burada
hayvan sayısını azaltıyorsunuz. Yani böyle bir şey
olabilir mi ve burada nasıl böyle bir savunma yapılabilir, bunu
anlamakta güçlük çekiyoruz.
Angus
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tütüncü.
Aleyhte Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Ertürk.
AHMET ERTÜRK (Aydın) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin süt ve süt sektörünün,
süt üreticilerinin sorunlarıyla, problemleriyle ilgili vermiş
olduğu önergenin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve bizi izleyen değerli
üreticilerimize, ürettiği ürünlerle bizi besleyen, doyuran değerli çiftçilerimize
de saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum ve onların
sorunlarıyla dertlenen, onların dertlerine çözüm ve çare bulmak için
sekiz yıldan bu yana çaba harcayan, gayret eden bir Hükûmetin de ve o
Hükûmetin mensup olduğu partinin bir üyesi olarak da ülkemizin güzel geleceği
için, Türkiyemizin, Türk tarımının hak ettiği ve
layık olduğu onurlu ve saygın yere taşınması için
çaba harcayan, gayret eden başta Hükûmetimizin Değerli Bakanı ve
milletvekilleri olarak da çıkardığımız güzel yasalarla
Türk tarımını olması gereken yere taşıma
uğraşı içerisindeyiz.
Elbette sorunlarımız vardır, elbette problemlerimiz
vardır, elbette dertlerimiz vardır ancak bu dertleri ve bu
problemleri çözebilecek irademiz de vardır. Onun için
insanlarımız, üreticilerimiz, çiftçilerimiz hak ettiği
fırsatları ve imkânları bulmaktadırlar fakat burada
muhalefet partisine mensup milletvekillerimiz elbette kendilerine göre bir
tavır ve duruş içerisindedirler. İşte, kurban
senaryoları vardı. Kurbanda kurbanlık hayvan bulunamayacak.
deniliyordu. Bakınız bunların hepsi bitti gitti. Kurban
Bayramımızı hep beraber idrak ettik ve hiçbir
vatandaşımız da, kurban kesme ihtiyacı duyan, kurban kesme
yükümlülüğünü kendisinde hisseden hiçbir vatandaşımız Ben
kurbanlık bulamadım. demedi. Onun için ülkemizde muayyen zamanlarda,
bilhassa bu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde yaylalardan
kaynaklanan, yaylaların üretime açılmasının
yasaklanmasından kaynaklanan sorunlardan ötürü bazı
sıkıntılarımız olabilir. Türkiye bazen ithal eder bazen
de ihraç eder. Ama çok şükür Türk hayvancılığı
aslında bugünlerde en iyi noktadadır. Bunu böyle karamsar bir
şekilde, kötümser bir şekilde Hayvancılık öldü, bitti
gitti. demek abesle iştigaldir.
Burada değerli milletvekilimiz dedi ki: Yem fiyatları
çok yüksek. Değerli arkadaşlarım, yemin içeriğindeki ham
madde nedir? Buğdaydır, elbette buğday fiyatlarının
yüksek olmasını istemez miyiz? Kepektir, arpadır, razmoldur,
küspedir. Ayçiçeği fiyatlarının yüksek olmasını
istemez miyiz? Pamuk fiyatlarının yüksek olmasını istemez
miyiz? Mısır fiyatlarının yüksek olmasını istemez
miyiz? Onları üreten kimlerdir? Onları üreten de çiftçilerdir.
Aynı çiftçiler hem buğday üreticisidir hem de süt üreticisidir.
Aynı çiftçi hem ayçiçeği üreticisidir hem de hayvancılık
yapan bir insanımızdır, pamuk üreten bir çiftçimizdir, hem bitkisel
üretim yapmaktadır hem de hayvancılık yapmaktadır. Onun
için Yem fiyatları çok yüksek, bu yüksek fiyatlarla üretim yapılmaz,
yazıktır, günahtır. sözlerini söylemek, o yemin içeriğini
üreten, buğdayı üreten, mısırı üreten, ayçiçeğini
üreten, pamuğu üreten çiftçilerimizin ürünlerini ucuz fiyata
satmalarını istemek demektir. Burada yapılması gereken
iş, maliyetlerin, bu girdilerin arttırılmasında
fırsatları, imkânları lehe çevirmektir. Ne yapıyor
Hükûmetimiz? İşte, mazot desteği, gübre desteği, yem bitkileri
desteği, silajlık mısır desteği, yonca eken
insanlarımıza yonca desteği, yem bitkileri, yem bitkilerinden
hayvan pancarı ekenlere, tritikale ekenlere yem bitkileri desteği,
dekar başına vermek suretiyle, girdileri düşürmeye
çalışıyor.
Gene kendileri de söylüyorlar. 40 lira litre başına süt
yani 0,40 kuruş büyükbaş hayvanlarımızın sütlerinde ve
küçükbaşlarımızın sütlerinde de 10 kuruş yani 100 lira
destekleme verilmektedir. Keza, hayvan başına desteklemeler süt
hayvancılığında, mandada, büyükbaşta 225 lira
destekleme verilmektedir. Eğer çiftçimiz bir örgüt içerisindeyse,
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine,
üretici birliğine, HAYKOOPa, hayvan yetiştiricileri birliğine,
KÖY-KOOPa yani bir örgüt disiplini içerisinde üretimini sürdürüyorsa...
Damızlık Yetiştiricileri Birliğinde mesela 50 lira hayvan
başına ek destek verilmektedir.
Ayrıca, değerli arkadaşlarım, sayın
milletvekilleri; suni tohumlamadan doğan buzağıya... Bakın,
ırkımızın iyileştirilmesi, daha çok süt veren, daha
çok et alabildiğimiz hayvan ırkının geliştirilebilmesi
için de suni tohumlamayı Hükûmetimiz önemsemekte ve suni tohumlamadan
doğan buzağıya da buzağı başına 60 lira
destek vermektedir. Hayvanımız ikiz doğurduğu takdirde 2
tane 60 lira, üçüz doğurduğu takdirde 3 tane 60 lira destek
almaktadır çiftçimiz.
Değerli arkadaşlarım, onun için, bugün süt
fiyatlarının makul noktaya gelmesinde, üreten
insanlarımızın ürettiğini hak ettiği fiyattan
satabilmesinde yapılan bazı çalışmalar vardır.
İşte, bunlardan birisi okul sütü projesi, bir tanesi süt regülasyon
desteği, bir tanesi ihracat desteği. Süt ve ürünlerinin
ihracatında fırsatları ve imkânları iyi değerlendiren
sanayicilerimize eğer üretim imkânları kısıtlıysa
yüzde 50 hibe destek vermek suretiyle süt ürünlerini ambalajlayan, paketleyen,
işleyen müteşebbislerimize, kurum ve kuruluşlarımıza,
kooperatiflerimize yüzde 50... Bu faizli falan değil, hibe destek bu. Yani
vatandaşımız 400 bin liralık bir yatırım
yapıyorsa, bunun 200 bin lirasını Hükûmetimiz, devletimiz, sen
üretilen bir ürünü değerlendirmek için bir ambalajlama, bir paketleme, bir
üretim tesisi kuruyorsun, ben de sana bu yaptığın işi yüzde
50, hibeyle, yaptığın masrafın veya bedelin yüzde 50sini
ödemek suretiyle destek oluyorum demektedir. Bütün bunları yok farz etmek
niye? Anlamak mümkün değil. Eğer insanlarımız
Tabii, buradan, konuşmacıların sözleri,
konuşmacıların hitapları, anlattıkları meseleleri
dinleyen insanlarımız hayretle bizlere de söylüyorlar: Ya bu kadar,
böyle bir zamanda, geçmiş yıllarda sıkıntı
olmuştur ama şimdi hiçbir sıkıntı yok. Kuraklık
oldu mesela üç sene önce. Elbette kuraklıkta çiftçilerimiz
sıkıntılar yaşadılar. Süt ürünlerinde bir ara fiyatlar
aşağı düştü. İlkbahar gelmesiyle, baharda
hayvanların yeşil ot yemesiyle, havaların çok ılık
gitmesiyle bir anda süt üretiminde büyük bir artış oldu. Orada bir,
bir iki aylık gecikmemiz oldu. Hemen arkasından süt regülasyon kanunu
çıkardık, Ulusal Süt Konseyini kurduk, hemen tedbirleri aldık ve
bakınız iki yıldan bu tarafa artık böyle bir sorun
yaşamıyoruz. İki yıldan bu tarafa süt üreticilerimiz
ürettikleri sütleri eder fiyattan satıyorlar. Besicilerimiz, besledikleri
hayvanları eder fiyattan satıyorlar.
Üreticimizin kazanmasını istemiyor muyuz ki böyle,
burada, süt hayvancılığının sorunları
Elbette
sorunlarımız varsa konuşalım ama şu anda pik noktaya
gelmiş, üreten insanların ürettiklerini en iyi fiyattan
satabildikleri bir durumda, bizim tüketici insanlarımız Ben
pahalı et yiyorum, pahalı peynir yiyorum. derken, onları
konuşmamız gerekirken, üreten insanların ürettiklerinin hak
ettikleri fiyatta olmadığını söylemek, gerçekten abesle
iştigaldir.
Sayın milletvekilleri, sıfır faizli krediyle
yoğun bir talep oldu Ziraat Bankamıza ve tarım kredi
kooperatiflerimize. Tabii, insanlarımız hayvancılık yapmak
istiyor. Neden? Neden insanlar hayvancılık yapmak için bankaya ve
tarım kredi kooperatiflerine gidiyor? Para kazanıyor çünkü. Para
kazanılan bir iş yapmak istiyor insanlar. Şimdi para
kazanılan bir işi, bu insanlar para kazanmıyor
Peki, geri
zekâlı mı bu insanlar, aptal mı bu insanlar, ahır kurmak
için, işletme kurmak için Ziraat Bankasına, tarım kredi
kooperatifine gidiyor? Hükûmetimiz desteklemek için sıfır faizli,
yedi yıl vadeli -yedi yıl vadeli, sıfır faizli- iki
yıl ödemesiz, beş yılda ödenecek şekilde
hayvancılık desteklemeleri çıkarıyor. Çünkü neden? Daha çok
üreten bir Türkiye olması lazım. Çünkü Türkiyenin protein
açığı yaşamaması lazım. Türkiyenin
ürettiğini, ihtiyacından fazla ürettiğini de yurt
dışına satabilecek bir duruşu var. Bugün
komşularıyla sorunlarını tüketmiş, dünyanın
istikrar, Orta Doğunun ılıman, sakin ülkesi olan güzel vatanımızın
ürettiği ürünleri -işte demin narenciye konuşuldu, diğer
muhalefet partimizin verdiği önergeyle- Türkiye bugün
zeytinyağında, incirde, fındıkta, kayısıda, pek
çok üründe yurt dışına ihracat yapmak suretiyle hem üreten
insanlarımızın ürettiklerinin hak ettiği fiyatlara
gelmesine hem de ülkemizin ihracattan kazanımlar sağlamasına
gayret etmektedir. Sorunlarımız yok mudur? Vardır. Mesela benim
ilimde de incirle ilgili sorunlarımız vardır. Neden vardır?
O kadar aşırı bir sıcak yaşadık ki hiç
yaşanmamış, son kırk elli yılın
yaşanmamış bir sıcağını yaşadık.
Her ürünün belli bir üretim iklim değeri vardır. Belli
sıcaklarda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
AHMET ERTÜRK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Tabii, belli sıcak iklim şartları olduğu zaman
da hemen bu ürünler etkileniyor, işte ekşimtırak bir hâle
geliyor, tadı bozuluyor. Ne yapıyoruz bununla ilgili? Hemen
kurumlarımızı çağırıyoruz, ziraat
odalarımızı, Tariş İncir Birliğini,
borsalarımızı, ilgili bakanlarımızla buluşturarak
burada çözüm ve çare bulmaya çalışıyoruz.
Sorunlar çözülmek için vardır ve insanlar bu
sorunlarını çözmek için çaba ve gayret harcarlarken elbette biz
milletvekilleri de yasama organı olarak burada bunları çözmek için
çaba harcıyoruz. Mesela en son bir kanun çıkardık, Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu. Bu
11/6/2010 tarihli 5996 sayılı Kanunun 11inci maddesinde hayvancılık
işletmeleri için çok büyük kolaylıklar getirdik. Yani üreten
insanlarımız için her türlü fırsat ve çare vardır.
Ben bu duygularımla yüce heyetinizi ve bizi dinleyen,
ürettiği ürünlerle bizi besleyen değerli çiftçilerimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ertürk.
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Oylamaya geçmeden önce yoklama talebi vardır.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Diren, Sayın Tütüncü,
Sayın Bayram Meral, Sayın Oksal, Sayın Güvel, Sayın
Aydoğan, Sayın Çöllü, Sayın Güner, Sayın Öztürk, Sayın
Coşkuner, Sayın Özkan, Sayın Ünlütepe, Sayın Özyürek,
Sayın Hacaloğlu, Sayın Arat, Sayın Günday, Sayın
Erbatur, Sayın Anadol, Sayın Arifağaoğlu.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- (10/327, 10/340, 10/456) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 30/11/2010 Salı günkü birleşiminde
birleştirilerek yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
(Devam)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
Önergeler (Devam)
2.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin, (2/444) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/241)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
21.04.2009 tarih ve 2/444 esas numarası ile
Başkanlığınıza gelen ve tarafımdan verilen 4447
Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37. maddesine
göre işlem yapılması için gereğinin yapılmasını
bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Şevket
Köse
Adıyaman
BAŞKAN Teklif sahibi olarak Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse.
Buyurunuz Sayın Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; verdiğim İşsizlik Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile ilgili söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan
önce yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Ülkemizin en önemli sorunları
nedir? diye halkımıza sorduğumuzda şüphesiz
aklımıza ilk gelen yanıt ise işsizliktir. Gerçekten,
Türkiyenin dört bir yanında işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk
manzaraları yaşanmaktadır. Hemen hemen her evde bir işsiz
bulunmaktadır. Hükûmetin çözemediği ya da çözmek istediğimiz
sorunlar da zaten bunlardan ibarettir.
Sayın milletvekilleri, ben bu kanun teklifini Nisan 2009da
Meclis Başkanlığına sundum ve ne yazık ki geçen bir
buçuk yılda işsizlik konusunda ülkemiz geri gitmeye devam etmektedir.
Hatırlayacağımız gibi 2009 yılının ilk üç
ayında işsizlik rekor boyutlara ulaşmıştı.
Üstelik bu rakamlar TÜİK rakamlarıydı. Başka bir ifadeyle,
rakamlar düzeltildiğinde ortaya daha da kötü bir tablo
çıkmaktadır. Örneğin TÜİK rakamlarına göre 2006
yılında işsiz sayısı 2 milyon 442 bindir. Oysa bu
rakam düzeltildiğinde 5 milyon 414 bin kişinin işsiz olduğu
görülmektedir. Maalesef Hükûmetimiz böyle rakam oyunlarını da çok
sevmektedir. Geçtiğimiz günlerde bir gecede zenginleştiğimizi
unutmayalım. Bir gecede Bakanlar Kurulu kararıyla zenginleşen
ama işsiz sayısı artan, hemen hemen her alanda dışa
bağımlı olan bir ülke görüntüsü inandırıcı
olabilir mi?
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi işsizlik
sigortası Mart 2002den bu yana uygulanan bir sistemdir. Ancak Eylül
2007ye geldiğimizde bu sigortadan sadece 872 bin kişi
yararlanmıştır. Bu rakamla bile İşsizlik Fonundan
yararlananların sayısının ne kadar az olduğunu
görmekteyiz. Çünkü işsizlik sigortasından yararlanabilmenin
koşulları oldukça ağırdır. Bilindiği üzere
işsizlik sigortası için kesintiler 2000 yılından itibaren
yapılmış, ödemeler ise 2002 yılında başlamıştır.
Başka bir ifadeyle İşsizlik Fonunda çok ciddi miktarda para
birikmiştir. Bu para bugün 40 milyar lirayı
aşmıştır. Eski deyimiyle 40 katrilyonun üzerinde bir
rakamdan bahsetmekteyiz. Toplanan primler ise işsizlere sigorta olarak
dağıtılmamaktadır. Bu sigortayı hak edebilmek için
yerine getirilmesi gereken şartlar sosyal devlet ilkesiyle
çelişmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İşsizlik Sigortası Kanununun 51inci maddesi şöyle
demektedir: Hizmet akitlerinin sona ermesinden önceki son üç yıl içinde
en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik
sigortası primi ödemiş ve işten ayrılmadan önceki son 120
gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olmaları
kaydıyla işsizlik ödeneği almaya hak kazanırlar. Ama,
görüyoruz ki Yasadaki şartlar oldukça ağırdır.
Şüphesiz ki işçilerin lehinde bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Benim verdiğim bu yasa teklifiyle 600 günlük
çalışma süresinin 300 güne ve 120
günlük çalışma süresinin de 60 güne indirilmesini teklif
ettim. Bundan daha doğal ne olabilir ki.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şayet,
Hükûmet sosyal devletin gereğini yerine getirmek ve ülkemizdeki
işsizlerin durumunu düzeltmek istiyorsa, sunduğum yasa teklifine
lütfen destek versin. Bu yasa teklifiyle ülkemizdeki milyonlarca işsize
yardımcı olacağız. Eğer, ülkemizdeki işsizlerin
yaşam koşullarını iyileştirirsek, toplumun
psikolojisine olumlu katkı sağlamış oluruz.
Halkımız işsizlik, yoksulluk ve yolsuzlukla
boğuşmaktadır ve bir an önce çözüm yolu da beklemektedir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde üzücü olan başka bir
tablo ise genç işsizliğidir. Geçtiğimiz günlerde Ankara Ticaret
Odasının TÜİK istatistiklerinden yararlanarak
hazırladığı bir rapora göre her 100 gencimizden 34ü
atıl durumdadır. Maalesef, bu atıl gençlerin büyük bir
kısmı seçim bölgem olan Adıyamanda yaşamaktadır.
Gençler içinde atıllığın en yüksek olduğu ikinci il
ise Adıyamandır. Sosyal ve ekonomik olarak hemen hemen her konuda
üvey evlat muamelesi gören Adıyaman ilimiz, gençlerin
atıllığıyla da kötü gidişatını
yenememiştir. Adıyaman ilimizde gençlerimiz mevsimlik tarım
işçisi olmakta -karın tokluğuna çalışmakta- ya da
kahvehane köşelerinde ve gazetelerde iş aramaktadırlar. Oysa,
Adıyaman gibi GAPa büyük fedakârlık yapan bir ilin tütün gibi
stratejik bir ürünü bulunmaktadır. Hem sanayiye dönük hem dünyanın en
kaliteli ürünü elinde olan bir ilin bu kadar olumsuz tablo yaşaması
adaletle bağdaşmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen,
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ŞEVKET KÖSE (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
İşsizlik sigortasından yararlanan
yurttaşlarımız artarsa, en azından bir parça daha mutlu bir
ülke oluruz. Kardeşlerimize zarar gelmez diye düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İşsizlik Sigortası Fonunda biriken büyük miktarlarda
paranın işsizliği azaltılması amacıyla
kullanılması konusunda çeşitli önerilerimiz olmuştur bu
kürsüde. Bunları her fırsatta dile getirmişiz. Süremin
darlığı nedeniyle bu konulara girmek istemiyorum.
Önergemin kabul edilmesini diler, yüce heyeti tekrar en derin
saygılarımla selamlarım. Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Köse.
İstanbul Milletvekili Bayram Meral.
Buyurunuz Sayın Meral. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Milletvekilimizin verdiği kanun teklifi hepinizce
malumdur. Türk-İş Genel
Başkanı iken, rahmetlik Ecevitin Başbakanlığı
döneminde bu fon oluşturuldu, bu fona katkı sunan arkadaşlarınızdan
birisiyim. Malumlarınız, ne zaman özelleştirme olmuşsa
binlerce insan işinden ve aşından olmuştur, geçici de olsa
bunların sıkıntılarını aza indirebilmek için bu
fon oluşturuldu. Bu fona tabii, işçinin, işverenin ve hükûmetin
katkısı sağlandı. Bugün bu fonda 58 katrilyon 943 trilyon
para birikti. Bu, büyük bir fon değerli arkadaşlarım. Bu paradan
-kademeli olarak- 4 küsur milyar GAPa verilecek, devam itibarıyla 10
milyar lirayı dolduracak ve bu fon bu hâliyle kısmen eritilmeye
başlanacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bunun amacı,
işinden olan insanların belli süre için sorunlarını aza
indirmektir ama uygulanan süre buna kâfi gelmemektedir. Yani üç yıl
içerisinde en az 600 gün prim ödeyen bir işçi bu fondan yararlanma
imkânına sahiptir. Biliyorsunuz, bizde, devlet, tarımda,
şekerde, ayrıca inşaatlarda ve ormanda kısa süreli
işçi çalıştırmaktadır. Bunların birçoğu bu
süreyi doldurmakta zorlanmakta, bu fondan gereken katkıyı da
alamamaktadır. Değerli arkadaşlarım, bunun için Sayın
Adıyaman Milletvekilimizin yasa teklifinde ortaya koyduğu talep, bu
süreleri biraz daha uzatmak, işinden ve aşından olan, iş
bulamayan, mağdur olan işçilerin
sıkıntılarını biraz daha aza indirmektir; bu para aslında
bunun için ihdas edilmiştir, bu fonun amacı, gayesi budur ama
maalesef bu süre dar bir kalıba
sıkıştırılmıştır. İşçiler
bundan büyük ölçüde yararlanmamaktadır.
Bakınız, değerli arkadaşlarım, bu fonda
48 trilyon para birikmesine rağmen 3 trilyona yakın bir para
işçilere dağıtılmıştır; bu büyük bir
haksızlıktır, büyük bir adaletsizliktir. O zaman ne yapmak
lazım? Amacı bu olan, geçmişte bu fona prim ödeyen ama
özelleştirme nedeniyle, birçok nedenle işten atılan
işçilerin, bu fondan biraz daha uzun süreli yararlanması için, yani
amacına uygun olarak bu fonun kullanılması için
saygıdeğer arkadaşımız bu yasa teklifini
vermiştir. Umuyorum ki bütün milletvekilleri buna olumlu bakacaktır.
Bakınız, değerli arkadaşlarım -mutlaka
size de geliyordur- TEDAŞ da özelleştirildi. Öyle bir yasalar icat
ettiniz ki, yani aklın alamayacağı bazı kadrolar ihdas
ettiniz. Şimdi, yüksekokul mezunu arkadaşları buraya imtihanla
almışsınız, işçi kadrosuna
almışsınız, ne işçi ne memur. Şimdi, burası özelleşmiş.
Bu insanlar acaba hangi kadroda ihdas edilecek, bunu bilmiyor. Bugün bizim
kapımızı çaldı, sizin kapınızı çalıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu insanları sağlıklı
bir sisteme kavuşturmak için, bunların hakkına hukukuna
saygı duymak, bunların haklarını vermek lazım.
48 katrilyon para birikmiş. Amacı ne? İşten
atılan işçiler bu parayı kullanır. Ne olmuş bu para?
44 katrilyon para şu anda duruyor. Neyi kullanmış? Bunun
kullansa kullansa 4 trilyonunu kullandığını, 3 trilyonunu
kullandığını düşünün. Öbür para ne olacak peki
değerli arkadaşlarım? Bunun amacı bu, gayesi bu.
İşten atılan işçiler bu parayı kullanacak ama para
birikmiş. Geçmişte bu fonların kullanıldığı
gibi bunları şimdi değişik amaçla kullanıyorsunuz,
Tasarruf Teşvik Fonu böyle kullanıldı, diğer fonlar bu
şekilde kullanıldı; ondan sonra eritildi, tüketildi, bir bölümü
sonradan işçilere dağıtıldı.
Değerli arkadaşlarım, hepinizden özellikle talep ve
teklif ediyorum. Bu, çok ciddi bir sorundur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Umuyorum ki bu teklif kabul
edilirse en fazla sizin başınızın ağrısı
azalacaktır, size daha az talep ve teklif gelecektir sayın
milletvekilleri. Yani muhalefet ne getirirse getirsin, ben bunu reddederim
mantığından lütfen biraz uzak duralım. Bu çok ciddi bir
konudur. İnsan işinden oluyor, bunun çocuğu okula gidiyor,
yakıt parası bulamıyor, elektrik parası bulamıyor, su
parası bulamıyor. Bu insanların hiç olmazsa kısmen bu
sorunlarını, bu sıkıntılarını biraz aza
indirme imkânı sağlayacaktır bu teklif.
Bu teklifin kabulünü özellikle yüce Genel Kuruldan istiyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 18.00e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.48
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.04
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 23üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Şimdi gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
Daha önce sayılarını okuduğum soruları
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali
Babacan cevaplayacaktır.
Şimdi soruları okutuyorum:
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bazı
harcamalarına ve BOTAŞa borcuna ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1140) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri
Bakanı Beşir Atalay tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Hazineye 4 milyar 491 milyon YTL, BOTAŞ'a yaklaşık
olarak 700 milyon YTL borcu bulunan Ankara Büyükşehir Belediyesinin, 2008
yılı içinde düzenlediği konser, festival, resepsiyon, gösteri ve
kutlamalara 20 milyon YTL'ye yakın para harcadığı
belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1. Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından 2008
yılında düzenlenen konser, festival, resepsiyon, gösteri ve
kutlamalara 20 milyon YTL harcandığı doğru mudur? Bu
doğru ise Devletin tasarruf tedbirleri nerede kalmıştır?
2. Hazineye ve BOTAŞ'a olan borcunu ödemeyen Ankara
Büyükşehir Belediyesi Konser ve festivallere nereden ve nasıl para
bulmaktadır? BOTAŞ'a olan borcunu ödemediği için doğal gaz
fiyatlarının artmasına ve vatandaşların pahalı doğal
gaz kullanmalarına neden olan Ankara Büyükşehir Belediyesi,
BOTAŞ'a olan borcunu ne zaman ödemeyi planlıyor?
2.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, reel sektörün kredi ihtiyacına ve banka borçlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1184) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Aşağıdaki sorularımın sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Küreselleşen ekonomik kriz içerisinde Türk sanayicisi ciddi
sıkıntılar yaşamaktadır. Bu
sıkıntıların temelinde de bu şirketlerin bankalara
olan borçları neticesinde bankaların baskıları
bulunmaktadır. Kriz yüzünden mevduatların büyük bankalara
kayması neticesinde orta ölçekli bankalar mevduat gelmemesi neticesinde
kredi kullandırtmıyor ve bu durum da reel sektöre yansıyor.
Buna göre;
1) Orta ölçekli bankaların rahatlatılması ve
dolayısıyla reel sektöre kredi kullanımı
vasıtasıyla kaynak aktarımı amacıyla mevduatlara
garanti verilmesi söz konusu mudur?
2) Reel sektörde faaliyet gösteren bu firmaların bankalara
olan borçları hususunda yeni düzenlemeler yapılacak mı?
3.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, yabancı yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1331) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Aşağıdaki sorularımın sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Küreselleşen ekonomik krizin etkilerinin her geçen gün daha
derinden hissedildiği ülkemizde makro ekonomik stratejiler belirlemedeki
yetersizliklerle birlikte mevcut iktisadî sistemin de ekonomik krize
karşı yapılandırılmadığını
görmekteyiz.
Buna göre;
1) Dövize Dünyada en fazla faiz ödeyen ülke neden hâlâ
Türkiye'dir?
2) Türkiye'ye gelen yabancı yatırımların ne
kadarı istihdam yaratıcı, ne kadarı finansman
kaynaklıdır?
3) Türkiye'ye yatırım yapan yabancı şirketler
kârlarını kendi ülkelerine aktardıklarına göre Türkiye
ekonomisi için sadece istihdam olgusu yeterli midir?
4.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, tekstil sektörünün desteklenmesine ve borçlu üreticilere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1390) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular:
1- Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası'nda borçları
yapılandırılan üreticiler bankaca takip listesine alınmakta
ve bu üreticiler diğer kredi imkânlarından yararlanamamaktadır.
Böyle bir uygulama sizce doğru mudur? Borçların
yapılandırılmasının bir anlamı olması için
bu yanlış uygulamayı ne zaman durdurmayı
planlıyorsunuz?
2- Ülkemiz için en önemli istihdam alanlarından birisi olan
tekstil ve konfeksiyon sektörünün üzerindeki vergi, sigorta ve enerji
yüklerinin hafifletilmesi ile ilgili bir çalışmanız bulunmakta
mıdır?
5.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, KEY ödemelerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1442) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ülkemizde yaşanan Ekonomik krizin dar gelirlilerimizi,
İşçi, Memur ve Emeklilerimizi de sıkıntıya
soktuğu bir gerçektir.
Piyasada yaşanan nakit sıkıntısı büyük
sorun iken, ödenmeyen KEY hesaplarının ödenmesi, hem piyasa için hem
de hak sahipleri için rahatlık sağlayacak olması nedeniyle,
1. Birinci ödemede Resmi Gazetede ve İnternet adreslerinde
ismi çıkmayan Mükellefler büyük sıkıntılar ve listede
eksikliklerin yaşanması nedeniyle KEY ödemelerini
alamamışlardır.
KEY ödemelerini alamayan Mükellefler için yapılan
çalışma neden uzamaktadır?
2. Genel olarak Ülkemizin bütününde ve seçim bölgem Gaziantep'teki
İşçi-Memur ve Emekli olmuş Mükelleflerin, dört gözle
beklediği KEY ödemeleri ne zaman yapılacaktır?
6.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, bireysel kredilerin geri ödemesindeki
sıkıntılara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1456) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Son günlerde İcra dairelerinde ev, otomobil ve
çeşitli eşya için kullanılan bireysel kredilerin geri ödememeye
bağlı olarak büyük oranda icra takipleri
başlamıştır.
Bu yönde faizlerin düşürülmesi ve ödeme
kolaylığı konusunda bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
7.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, alkollü içecek reklamlarını düzenleyen
tebliğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/1513) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun Alkollü içecek
Reklamlarını yeniden düzenleyen tebliği, her yönüyle
baskıcı ve insan yaşamını biçimlendiren
amacını aşan yasaklayıcı niteliktedir,
1. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun 20 Temmuz'da
yürürlüğe girecek olan,
Sinemalarda Alkollü İçki Reklamlarının
yayınlanmasını ve etkisini yok eden,
Yazılı Medya ve Elektronik iletişim
araçlarıyla reklamı neredeyse yasaklayan ve geniş bir yelpazede
kısıtlamalar getiren tebliğin,
Bu ve benzeri kısıtlamalarını, yaşam
biçimimize, kültürümüze, Ülkemizin imajına ve Turizmimize olumsuz etkisi
olmayacak mıdır?
2. Rakı ile Balığın, Şarap ile Peynirin,
Bira ile Jips'in bir arada gösterilmesinin engellenme mantığı
hangi kriterlere dayandırılmaktadır? İçkinin
satışını ve tüketimini yasaklamak demek değil midir?
3. Bu tebliğ ile aşamalı olarak örtülü yasaklama
mı getirilmek istenmektedir?
8.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, Gaziantep ekonomisinin teşvikine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1570) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Gaziantep ekonomisi çevresini saran teşvikli iller nedeniyle
zor günler yaşarken geçtiğimiz aylarda açıklanan yeni
Teşvik Paketinde Gaziantep de 3'üncü dereceden teşvikli iller
kapsamında değerlendirilmiştir. Yaşanan ekonomik krizin
etkilerini de azaltacağı düşünülen yeni Teşvik Paketinin
Gaziantep ekonomisinin mevcut kurumları için hiçbir getirisi olmadığı
geçen süre içerisinde anlaşılmıştır.
Buna göre;
1) Gaziantep'in en önemli sorunlarından olan mevcut
işyerlerinin varlığını sürdürebilmeleri için yeni bir
ekonomik paket açıklanması söz konusu mudur?
2) Özellikle üretim sektöründeki
kapalı işyerlerinin faaliyetlerine devam edebilmeleri için ne gibi acil
önlemlerin alınması düşünülmektedir?
9.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçının, kamu bankalarının kredi ve
mevduatlarını sigortalamalarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1577) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. 12.10.2009
Av.
Rıdvan Yalçın
Ordu
Soru:
1) Kamu bankaları ödedikleri kredileri ve uhdesindeki
mevduatları sigortalamakta mıdır?
2) 2002 itibariyle kamu bankaları bakımından ödenen
toplam sigorta primleri ayrı ayrı ne miktardadır?
3) 2002 itibariyle hangi şirketlere sigorta
yaptırılmaktadır?
4) Ziraat Bankasının mevduat ya da kredi sigortalama
alanında kurulmuş bir iştiraki bulunmakta mıdır? Varsa
kuruluşu hangi tarih itibariyle gerçekleşmiştir?
10.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, ekonominin iyileştirilmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1587) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Karşılıksız çıkan çekler yeni
şirketler batırmaya devam etmektedir. Merkez Bankası verilerini
kaynak gösteren gazete ve televizyon haberleri, karşılıksız
çek sayısının Eylül ayında yüzde 39 oranında
arttığını göstermektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Yetkili ağızlardan "iyileşme
başlayacak" açıklamalarının
yapıldığı bir dönemde, karşılıksız çek
sayısının yüzde 39 oranında artmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
2) Bu durumda yapılan açıklamalarla, açıklanan
veriler birbiriyle çelişmiyor mu?
3) Karşılıksız çek oranının yüzde
39'lara yükselmesi, açılan ekonomik önlem paketlerinin yeterli
olmadığını mı ortaya koymaktadır?
4) Toplumun tüm kesimlerini rahatlatacak yeni bir ekonomik paket
açıklamayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
11.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, işsizliğe yönelik önlemlere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1595) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye'nin siyasi gündemine ilişkin olarak İstanbul,
Ankara, Bursa, Kocaeli, Edirne, Van, Erzurum, Şanlıurfa ve
Diyarbakır gibi İllerde yapılan araştırmada;
vatandaşların hükümetin açılım konusuyla pek
ilgilenmediği ve en büyük dertlerinin işsizlik ile ekonomik sorunlar
olduğu ortaya çıkmıştır. Bu araştırma
işsizlik konusunda da TÜİK rakamlarıyla paralellik
göstermiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1- Bu illerimizde yapılan araştırmayı dikkate
almayı düşünüyor musunuz? Vatandaşlarımızın en
büyük derdi haline gelen işsizlik ve ekonomik sorunlarının
çözümüyle ilgili bir takvim verebilecek misiniz?
2- Geçen yılın Ağustos ayında yüzde 9,8 olan işsizlik
oranı, bu yılın Ağustos ayında yüzde 13,6 olarak
gerçekleşmiştir. Her ay artış gösteren
İşsizliğe ne zaman çare bulacaksınız?
3- İşsizlikle mücadele konusunda hükûmetinizin bugüne
kadar aldığı tedbirler maalesef yetersiz
kalmıştır. Yetersiz kalan bu hedeflerinizi revize etmeyi
düşünüyor musunuz? Hükûmetinizin kısa, orta ve uzun vadeli yeni
hedefleri nelerdir?
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, KEY ödemelerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1602) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Konut Edindirme Yardımları ile ilgili sorumun Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1- Çalışanlardan kesilen Konut Edindirme
Yardımlarının bir kısmı kurumların eksik
bildirimi nedeniyle ödenmemiştir. Aradan geçen sürede
çalışmaların tamamlanamadığı ödemelerin yapılabilmesi
için yeni bir yasal düzenleme gerektiği yetkililerce ifade
edilmiştir. Çalışanların KEY ödemeleri ne zaman
yapılacaktır?
2- Bu konuda bütçede yeterli kaynak olmadığı
doğru mudur?
3- KEY ödemelerinin yapılabilmesi için yasal düzenleme
yapılması gerekliyse bu kanun tasarısı ne zaman TBMM
gündemine getirilecektir?
4- Ödemesini halen alamayan vatandaşlarımızın
hak kayıpları telafi edilecek midir?
13.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, KEY ödemelerindeki aksaklıklara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1626) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın,
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Ülkemiz genelinde çok sayıda kamu çalışanından
önceki yıllarda kesilen Konut Edindirme Yardımlarının (KEY)
Eylül-2009 itibariyle geri ödemelerinin yapılacağı yetkililerce
kamuoyuna açıklanmasına rağmen bu ödemeler halen
yapılmamıştır. Bu konuyla ilgili olarak;
1. Söz konusu KEY ödemelerinin anılan tarihte
yapılamamasının ve gecikmesinin gerekçeleri nelerdir? Bu
ödemelerin ne zaman yapılması düşünülmektedir?
2. Halen kaç hak sahibine ne kadar KEY ödemesi
yapılacaktır?
3. Ödemelerin Kurban Bayramı öncesinde yapılması
sağlanabilecek midir?
4. Yapılacak KEY ödemelerinde gecikme ve diğer
nedenlerle oluşan mağduriyetlerin giderilmesine yönelik bir düzenleme
söz konusu mudur?
14.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, tütün üretimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1675) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Ali
Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının
teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tütün üretimi ile ilgili olarak 2008-2009
yıllarında ülkemizde ne kadar üretim yapılmış, ne
kadarını özel sektör satın almıştır? Ülkemizde
faaliyette bulunan sigara fabrikaları ne kadar yerli tütün
kullanmıştır?
15.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokat Yaprak Tütün İşletmelerindeki duruma
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1681) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Ali
Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının
teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilindeki Yaprak Tütün İşletmelerinde tütün
alımı devam etmekte midir? Kaç işçi ve memur
çalışmaktadır?
16.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, TAPDK ile ilgili bir iddiaya ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1695) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan'ın sözlü
olarak cevaplandırmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurulu Başkanı Kazım Çalışkanın
personele ait olan ve Vakıflar Bankası hesabında bulunan 30.000
TLlik promosyon bedelinden özel ihtiyaçlarına yönelik etik
dışı harcamalar yaptığı iddia edilmektedir.
Bu konuda herhangi soruşturma yapılmış
mıdır? Bilgi verir misiniz?
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, TAPDKnın atıl binasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1696) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan'ın sözlü
olarak cevaplandırmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurulunun Güneş Sokak Numara 11 'deki kurumuna ait binanız
boş dururken Söğütözü'ndeki kiraladığınız bina
yıllık yaklaşık 800.000 TL değerindedir.
Personel orada sıkışık bir vaziyette hizmet
vermeye çalışırken neden Güneş Sokaktaki binayı
çürümeye terk ettiniz?
18.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, uluslararası fon ve kuruluşlardan
kullanılan krediye ilişkin sözlü soru önergesi (6/1697) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan'ın sözlü
olarak cevaplandırmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
Dünya Bankası ve diğer uluslararası fon ve
kuruluşlardan hûkümetiniz;
1- Projeler kapsamında kullandığı kredi
miktarı ne kadardır?
2- Bu kredilerin faiz oranı ve geri dönüşüm
şartları nasıldır?
3- Bu kredilerin amaçları doğrultusunda
kullanılıp kullanılmadığının denetimi
yapılmakta mıdır? Yapılmışsa sonucunu
açıklar mısınız?
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, tütün üretimine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1739) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tütün ithaliyle ilgili sorumun Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1) Ülkemizin coğrafi şartları gayet elverişli
olmasına, tütün üreticilerinin her türlü birikime ve gerekli teknik
altyapıya sahip olmalarına rağmen, Virginia ve Burley tipi
tütünler Türk çiftçisine ürettirilmek yerine neden ithal edilmektedir?
2) Ülkemizin tütün ihracatçısı konumundan,
ithalatçı konuma geçmesinin izahı nedir?
3) 2002-2009 döneminde tütün üretimini yıllar itibariyle
verir misiniz?
4) Tütün ithalatından dolayı 2002-2009 döneminde yurt
dışına ödemek zorunda olduğumuz döviz miktarı
yıllar itibariyle ne kadardır?
5) Tütün üretimi ile ilgili hükümet
politikalarınızı yeniden gözden geçirerek, ülkemizde
yetişebilecek kaliteli tütün türlerinin ekimini tekrar teşvik etmeyi
düşünüyor musunuz?
20.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, Tütün Fonuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1742)
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Günlerdir hak arama mücadelesi veren Tekel işçilerine yüz
çeviren hükümetin, yabancı sigaraların vergisinde indirime
gittiği ortaya çıkmıştır. Bazı gazetelerde
yayınlanan habere göre, ithal edilen tütünlerin bir kilosundan alınan
3 dolar ve yabancı üretimi bir paket sigaradan alınan 40 sentlik
vergiden vazgeçilerek, tütün fonu sıfırlanmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Hak arama mücadelesi veren Tekel işçilerine "para
yok" gerekçesiyle yüz çeviren hükümetin, yabancı sigaraların
vergisinde indirime giderek, tütün fonunu sıfırladığı
doğru mudur? Hangi gerekçeyle böyle bir uygulamaya gidilmiştir?
2) Tütün fonundan yıllık toplam ne kadar gelir
sağlanıyordu? Bu gelirlerden vazgeçen hükümet, bu gelir
açığını sigaraya zam yaparak tiryakinin sırtına
mı yüklemek istemektedir?
3) Fonun kaldırılması konusunda bir AB
baskısı olmuş mudur? Tütün fonu veya benzeri fonlar başka
hangi ülkelerde uygulanmaktadır?
21.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, takibe düşen konut kredisi
kullanıcılarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1746) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Vatandaşlarımız için her geçen gün
ağırlaşan ekonomik koşullar, takibe düşen konut
kredisi sayısını da her geçen yıl artırmaktadır.
2004 yılında konut kredisi kullanan 113 bin 12 kişiden 823
kişi takibe düşerken, 2009'un Kasım ayında tüketici kredisi
kullanan 907 bin 748 kişiden 18 bin 124 kişi takibe
düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2009 yılında 18 bin 124 konut kredisi
kullanıcısının takibe düştüğü doğru mudur?
Takibe düşen bu 18 bin 124 kişiden kaç kişisi İşçi,
memur ve esnaflardan oluşmaktadır?
2) Konut kredisi borcu nedeniyle takibe düşen
vatandaşlarımız için icra takibi başlatılmış
mıdır? Başlatılmışsa bugün itibarıyla kaç
kişi için başlatılmıştır?
3) İcra takibine düşen bu
vatandaşlarımızı evsiz-barksız bırakmamak için
bir çalışmanız var mıdır? Bu konuda çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
22.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, icra takibindeki kredi kartı ve tüketici kredisi
borçlularına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1751) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorumun Devlet
Bakanı Sn. Ali Babacan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:1- 31.12.2009 Tarihi
itibarıyla, icra takibine uğrayan tüketici kredisi ve kredi
kartı borcu ne kadardır? Bu borçlardan dolayı kaç kişi
takibe alınmıştır?
23.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, Hazine ihalelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1758) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Geçtiğimiz günlerde açıklanan Sayıştay
raporuna göre Hazine Müsteşarlığı, ihalelerde bankalara
gereğinden fazla "rekabetçi olmayan teklif verme hakkı
tanıyarak faizin olabildiğince düşük çıkmasına neden
oluyor. Ayrıca ihaleler öncesi borçlanacağı tutarı
belirlemedi; ihale sonuç- karar gerekçelerini belgelendirmemesi ve
bankaların ihalelerde anlaşmasına ilişkin önlem
alınmadığına raporda dikkat çekiliyor.
Buna göre,
1) Hazine müsteşarlığında ihale sisteminin
işleyişine bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
2) Hazine'de yaşanan bu denetimsizliği gidermek için
neler yapacaksınız?
24.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, İMKBnin yapısal sorunlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1760) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Küreselleşen Dünyada artık ekonomik krizler de küreselleşmektedir
ve bugün ekonomik krize karşı direncin en önemli göstergelerinden
birisi ülkelerin borsalarının güçlülüğüdür. Ancak İMKB
Dünya borsaları ile rekabet edebilecek bir düzeye henüz
ulaşamamıştır.
Buna göre,
1) İMKB'nin yapısal sorunlarını gidermek için
projeleriniz nelerdir?
2) İMKB'nin Dünya borsalar liginde üst sıralara
çıkabilmesi için ne gibi çalışmalar yapmaktasınız?
25.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, takibe düşen kredi borçlularına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1814) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre, 2009
yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın
aynı dönemine oranla Kanuni takibe düşen krediler yüzde 100
oranında artış göstererek 955 milyona çıkmıştır.
Aynı dönem içinde Kanuni takibe düşen kredilerin yüzde 17'sini
taşıt, yüzde 24'ünü konut ve yüzde 58'ini ihtiyaç kredileri
oluşturmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1-Takibe düşen kredilerin bir önceki yıla oranla yüzde
100 artış gösterdiği doğru mudur? Doğru ise bu kadar
çok kredinin Kanuni takibe düşmesini nasıl değerlendiriyor ve
neye bağlıyorsunuz?
2- Kanuni takibe düşen bu vatandaşlarımıza hem
nefes aldıracak, hem de kullandıkları kredi borçlarını
geri ödeyecek bir imkan sunmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir
çalışmanız var mıdır?
26.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, takibe düşen borçlu KOBİlere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1815) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye'nin kalkınma ve gelişmesine önemli katkılar
sağlayan Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ) borç
batağına saplanmış durumdadır. Kredi borcu takibe
düşen KOBİ sayısı son bir yıl içinde yüzde 83 artarak,
195 bin 700'e yükselmiştir. Kanuni takibe düşen bu kredilerin 165 bin
993'ünü mikro işletmeler, 24 bin 361'ini küçük işletmeler ve 5 bin
346'lık bölümünü de orta ölçekli işletmeler
oluşturmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1- Yaklaşık 200 bin KOBİ'nin borçlarını
ödeyemedikleri için Kanuni takibe düştükleri doğru mudur?
KOBİ'lerimiz destek alamadıkları için mi bu hale
düşmüştür? Hükümet, üretim ve istihdama önemli katkılar
sağlayan KOBl'lere niçin yeterli desteği verememektedir?
2- Borçlarını ödeyemedikleri için Kanuni takibe
düşen yaklaşık 200 bin KOBİ'yi düştükleri bu
sıkıntılı durumdan kurtarmak için her hangi bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, SPK eski Başkanının THY
Yönetim Kurulu üyeliğine atanmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1857) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
SPK eski Başkanı Turhan Erol'un görevden
ayrıldıktan sonra THY Yönetim Kurulu Üyesi olmasıyla ilgili
sorumun Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1- Sermaye Piyasası Kurulu eski Başkanı Turhan Erol'un
bu görevinden ayrıldıktan sonra THY Yönetim Kurulu üyesi
olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
2- Bu görevlendirmenin öncelikle 2531 sayılı Yasa ve
etik ilkelere uygun olup olmadığı yönünde bir inceleme
yaptırdınız mı? Yaptırmadınızsa
yaptırmayı düşünüyor musunuz?
3- Söz konusu görevlendirmenin 2531 sayılı Yasa ile etik
ilkelere aykırılığından dolayı re'sen iptali
yönünde bir işlem tesis edecek misiniz?
28.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Doğu Anadoluda işsizliği azaltacak bazı
önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1873) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 15.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Türkiye genelinde 9 milyon 555 bin kişi yeşil kart
sahibi olarak açıklanmıştır. 5 milyon 224 bin nüfusa sahip
olan Doğu Anadolu'da yeşil kart sahibi 2 milyon 215 bin. Bu da
gösteriyor ki işsizlik, geçim sıkıntısı artık
dayanılmaz durumdadır. Çalışanları düşersek
yaklaşık her iki kişiden birisi yeşil karta sahiptirler. Bu
durumun böyle devam etmesi durumunda bu sayı daha yukarılara
çıkacağı gibi çok hızlı bir göç olgusu
yaşanacaktır.
1- Doğu Anadolu'nun bu durumunun göz önünde bulundurularak
Doğu Anadolu'da yapılan özelleştirmelerin bir an evvel
durdurulması gerekmektedir. Doğu Anadoluda özelleştirmeye son
verilecek mi?
2- Bu illerimizde bulunan üniversitelerin öğrenci
alımları sırasında kapasiteleri arttırılarak yeni
iş sahaları açılması sağlanarak işsizliğin
ve göçün durması sağlanabilir. Doğu Anadoludaki üniversitelerin
daha fazla öğrenci alınması için bir çalışma
yapılması sağlanabilir mi?
3- Doğu Anadolu bölgesindeki Et ve Balık kurumu
başta olmak üzere Şeker fabrikaları daha fazla ürün
almaları sağlanarak işsizliğin ve göçün önüne geçilmesi
sağlanacak mı?
29.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, işsizliği azaltmak üzere memur alımı
yapılıp yapılmayacağına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1876) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 10.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Resmî işsizlik oranı bundan 7 yıl önce % 6,5 iken,
bugün % 15lere yükselmiştir. Her ne kadar işsizlikte yüksek
artış krize bağlansa da durum gözüktüğü gibi değildir.
2006 yılından bu yana % 10'lardan % 15'lere kadar
çıkmıştır işsizlik. Hükûmet programında
vatandaştan 3 yıl sabretmesi istenmiş 3 yıl sonra her
şeyin daha güzel olacağını, herkesin aşı ve
işi olacağı söylenmişti oysaki bu süreçte yeşil
kartlı vatandaş sayısı 3 kat artarak 16 milyona
ulaşmıştır.
1- Hemen hemen her ailede bir işsizin olduğu toplumsal
yapımız oluştu. Bunun anlamı şudur, her hanedan sessiz
çığlıklar yükseliyor. Bu çığlıkları duyan
yok. Evine ekmek götüremeyen baba, evlenme yaşına gelmiş bir
işi olmayan evlatlar. Sessiz çığlığın adı
işsizim, mutsuzum ve umutsuzum. Bu gençlerimizin iş bulabilmeleri
için Devlete alınacak memurların sayısını artırmak
için bir çalışmanız olacak mı?
30.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, gıda fiyatlarındaki
artışların dar ve sabit gelirlilere etkisine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1933) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre,
Şubat ayı içinde sivri biberin fiyatı yüzde 87,77 oranında
artarken, sivri biberi yüzde 68,99 ile patlıcan, yüzde 21,98 ile domates
izlemiştir. Aynı ay pırasanın fiyatı yüzde 20,07;
salatalığın fiyatı yüzde 19,34; ıspanağın
fiyatı yüzde 18,97; kuru soğanın fiyatı yüzde 10,36
oranında artmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Yüksek fiyat artışları dar gelirlinin
mutfağını yangın yerine çevirmiştir. Mutfaktaki bu
yangını nasıl söndürmeyi düşünüyorsunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
2. Memur, işçi, emekli ve dar gelirlilerimiz düşük
maaş zamları karşısında yüzde 20,07 oranında
pahalanan pırasayı, yüzde 68,99 oranında pahalanan
patlıcanı ve yüzde 87,77 oranında pahalanan sivri biberi
nasıl alarak tüketecekler?
3. Ücretli çalışanlarımızın
maaşları yüksek zamlar karşısında bir ay içinde
erimiştir. Pahalılığı dikkate alarak, bu kesimin
maaşlarının artırılması yönünde çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
31.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, işsizliğe ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1934) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2009'da işsizlik
oranının yüzde 14,0 olduğunu açıkladı. Türkiye
genelinde geçen yıl işsiz sayısı 3 milyon 471 bin
kişiye yükseldi. Genç nüfusun işsizlik oranı yüzde 25,3 olarak
açıklanırken, tarım dışı işsizlik ise yüzde
17,4'e çıktı.
Bu bilgiler ışığında;
1) Ülkemizde her 4 gençten biri işsiz duruma
düşmüştür. İşsizliğe nasıl bir çözüm bulmayı
düşünüyorsunuz? İşsiz vatandaşlarımıza hangi
alanlarda istihdam sağlayacaksınız?
2) Yanlış ekonomi politikalarınız sayesinde
neredeyse her gün bir çok fabrika ve işyerleri kapanmaktadır. Kabine
üyeleriniz "Devlet kapısı iş kapısı değildir."
şeklinde açıklama yaparken, işsiz kalan
vatandaşlarımıza kim, nerede ve nasıl iş verecek?
32.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, çiftçilerin destekleme paralarının bankada bloke
edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1941) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 9.03.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Çıldır ilçesinde çiftçilere
dağıtılan mazot ve gübre destekleme paralarının banka
ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçları dolayısıyla
bloke edilmiştir. Ardahan Çıldır ilçesinde bin üç yüz çiftçinin
destekleme paralarını alamadıkları için devlet çiftçilerin
kalkınması için Dünya Bankası katkılarıyla verilen
destekleme paralarına haciz konulamayacağı gerçeğine
rağmen çiftçilerin kefilliğinden dolayı destekleme
paralarına el konulması kanuni değildir.
1) Ardahan Çıldır ilçesinde çiftçilere
dağıtılan mazot ve gübre destekleme paraları banka ve
tarım kredi kooperatiflerine olan borçları dolayısıyla
bloke edilmiştir. Dünya Bankası katkılarıyla verilen
destekleme paralarına haciz konulamayacağı gerçeğinden
hareketle haciz işlemini kaldırılacak mı?
2) Dünya Bankası tarafından çiftçilerin
kalkınması için dağıtılan mazot ve gübre destekleme
paralarını kefilliklerinden dolayı bankadan
alamamışlardır. Yaklaşan ekin mevsimi nedeniyle çiftçilerimiz
ekinlerini ekmek için mazot ve gübre paralarını
alamamaktadırlar. Çiftçilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi için
destekleme paraları ne zaman ödenecektir?
33.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Siirt-Kurtalana Halkbank şubesi açılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1959) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sayın Ali Babacan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 19.03.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Siirt Kurtalan ilçesi mezra ve köylerden gelen
hemşerilerimizden dolayı çok hızla büyümektedir. Bu büyüme de
değişik meslek dallarında yeni işyerlerinin
açılması ve ilçenin ticaret hacminin hızlı artmasına
neden olmaktadır. Bundan dolayı mevcut banka yetmediğinden bir
Halk Bankası şubesi açılması ihtiyaç olmuştur.
1- Siirt Kurtalan ilçesinde ticaret hacminin gelişmesi ve
değişik meslek dallarında yeni iş yerlerinin
açılması ile tarım kredi kooperatif ve esnaf kefalet kooperatifi
üyelerinin de çoğalması nedeniyle acilen Halk Bankası
şubesi açılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Siirt Kurtalan
İlçesine Halk Bankası şubesi açmayı düşünüyor musunuz?
34.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, Sarıveliler ilçesinde Ziraat Bankası
şubesi açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1965) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Belde ve köyleriyle birlikte toplam nüfusu 30 bini bulan
Sarıveliler ilçemizde, Ziraat Bankası şubesi
açılmayışı hem esnaflarımızı hem de
maaş alan binlerce vatandaşımızı mağdur
etmektedir. İlçede yaşayan genç-yaşlı tüm
vatandaşlarımız, günlük, haftalık ve aylık banka
işlemleri için kendilerine 38 kilometre uzakta bulunan Ermenek ilçesine
gitmek zorunda kalmaktadır.
6/312 sayılı sözlü soru önergemize daha önce verilen
cevapta, problemi çözeceğiniz sözü verilmişti.
Bu bilgiler ışığında;
1. Bugüne kadar her hangi bir gelişme
olmamıştır. Nüfusu bu ilçemizden daha az olan ilçelerde banka
şubesi bulunurken, Orta Toroslarda yer alan ve il merkezi ve banka
şubesi olan diğer ilçelere uzak olan bu ilçemizin banka şubesi
problemini ne zaman çözmeyi düşünüyorsunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
35.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin, doğal afet sigortasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2035) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla. 20.04.2010
Hulusi
Güvel
Adana
1. 2002-2010 yılları arasında ve yıllar itibariyle
Doğal Afet Sigortası kapsamında biriktirilen kaynak miktarı
ne kadardır? Söz konusu kaynak hangi yatırımlara
yönlendirilmiştir?
2. 2002-2010 yılları arasında ve yıllar
itibariyle Doğal Afet Sigortası kapsamında sigorta edilen
binalara ait tazminat ödemeleri ve yetkili sigorta şirketlerine ödenen
komisyonlar ne kadardır?
3. 2002-2010 yılları arasında ve yıllar
itibariyle Doğal Afet Sigortaları Kurumunca depreme ilişkin
yaptırılan bilimsel çalışma ve araştırmalara
ilişkin ödemeler ne kadar olmuştur?
36.- Bitlis Milletvekili Mehmet
Nezir Karabaşın, bankaların aldığı hesap
işletim ücretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2060) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
26.04.2010
Mehmet
Nezir Karabaş
Bitlis
1) Bankaların mudilerinden aldığı hesap
işletim ücretinin yasal dayanağı var mıdır? Varsa
hangi yasada düzenlenmiştir?
2) Hesap işletim ücretinin belirlenmesinde kullanılan
kriterler nelerdir?
3) Bankaların 2009 yılında mudilerinden
aldığı hesap işletim ücreti toplamı ne kadardır?
4) Ekonomik krizin piyasaları salladığı 2009
yılında, bankaların kârının bir önceki yıla göre
% 49,6 artarak 20,1 milyar TL olmasında, hesap işletim ücreti ve kart
ücretlerinin payı var mıdır? Varsa ne kadardır?
37.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, bankalara olan tüketici borçlarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2137) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından yapılan bir
araştırma, Türkiyede kişi başına düşen tüketici
borcunun 2 bin liraya yaklaştığını ortaya
koymuştur. Kişi başı borç miktarında son 6 yıl
içinde 10 kat fazla artış yaşanmıştır. İyi
yönetilemeyen ekonomi politikaları, vatandaşları borçla
yaşamaya mahkûm etmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Mart 2010 tarihi itibarıyla tüketicilerin bankalara olan
toplam borç miktarı 139,2 milyar liraya yükselmiştir. Borcunu
zamanında ödemeyen tüketici sayısı kaçtır?
2) Kişi başına borç miktarının son 6
yıl içinde 10 kat daha fazla artış göstermesini dikkate alarak,
vatandaşların borçlarını daha rahat ödemeleri konusunda bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir
çalışmanız var mıdır?
38.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, TMSFnin elindeki medya kuruluşlarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2213) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
TBMM Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sn. Ali Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğini arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru 1) 15-09-2009 tarihi itibarıyla radyo, gazete, dergi ve
televizyon olmak üzere TMSFnin elinde kaç adet medya kuruluşu
vardır?
Soru 2) Cine 5 televizyonu, TMSFye ne zaman devredilmiştir?
Bu televizyon kanalı geçmişte kaç kez satılmak amacıyla
ihaleye çıkarılmıştır? Talipliler olmasına
rağmen neden satılmayıp hâlen TMSFnin elinde
tutulmaktadır?
Soru 3) Cine 5 televizyonunu ne zaman satmayı
düşünüyorsunuz, bu konuyla ilgili ihale tarihi tespit edilmiş midir?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük
Millet Meclisine, hem tarafıma hem de konuyla ilgili daha önce görev
almış bakan arkadaşlarıma yöneltilmiş sözlü soru
önergelerine cevap vermek üzere söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(6/1140) numaralı Sayın Çalışın soru
önergesi: Ankara Büyükşehir Belediyesince düzenlenen konser, festival,
resepsiyon gibi etkinliklerin çoğu millî bayramlar dolayısıyla
düzenlenmekte ve her yıl belediye meclisince onaylanan bütçe
imkânlarıyla gerçekleştirilmektedir.
Öte yandan, doğal gaz fiyatlarıyla ilgili düzenlemelerin
Ankara Büyükşehir Belediyesinin BOTAŞa olan borcuyla bir ilgisi
bulunmamaktadır. EGO Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan Başkent
Doğalgaz Dağıtım Şirketinin 5669 sayılı
Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun gereği özelleştirilmesi için ihale
edilmiş, ancak ihale süreci henüz tamamlanmamıştır.
İhale sonucu elde edilecek gelirden, anılan Yasa gereği
öncelikle Ankara Büyükşehir Belediyesinin BOTAŞa olan tüm
borçları kapatılacak, kalan meblağ Ankara Büyükşehir
Belediyesinin mücavir alanlarında bulunan altyapı ve yatırım
çalışmalarında kullanılacaktır.
(6/1184) sayılı Sayın Özdemirin, (6/1456)
sayılı Sayın Doğrunun, (6/1746) sayılı
Sayın Çalışın, (6/1814) sayılı Sayın
Çalışın, (6/1751) sayılı Sayın İnanın
ve (6/2137) sayılı Sayın Çalışın
sorularının hepsi BDDK ile ilgili, bankacılıkla ilgili
olduğu için topluca cevap veriyorum:
5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca,
kredi kuruluşları nezdindeki tasarruf mevduatı ve gerçek
kişilere ait katılım fonları Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu tarafından sigorta edilmektedir. Buna göre her bir gerçek kişi
için 50 bin Türk Lirasına kadar olan kısmı sigorta
kapsamındadır. Kredilerin ve diğer alacakların yeni
sözleşme koşullarına bağlanmasını, yeniden yapılandırılmasını
teminen Bankalarca Kredilerin ve Diğer Alacakların Niteliklerinin
Belirlenmesi ve Bunlar İçin Ayrılacak Karşılıklara
İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelikte bazı
değişiklikler yapılmış ve anılan yönetmeliğe
eklenen geçici 3üncü maddeyle, 1 Mart 2010 tarihine kadar yakın izlemeye
alınmış olan kredilerin donuk alacak olarak
sınıflandırılmaları için öngörülen sürelerde
olması kaydıyla iki defa yeni sözleşme koşuluna
bağlanması ve donuk alacak olarak
sınıflandırılmış olan kredilerin yeniden
yapılandırılması imkânının daha esnek
koşullarla 2den 3e çıkartılması imkânı
getirilmiştir. Bahse konu geçici 3üncü madde uygulaması,
ayrıca, 1 Mart 2011 tarihine kadar da uzatılmış
bulunmaktadır.
BDDK veri tabanında bulunan bilgiler çerçevesinde takibe
düşen konut kredisi müşteri sayısı Kasım 2009 tarihi
itibarıyla 18.124, Aralık 2009 tarihi itibarıyla ise 18.624tür.
BDDK verileri kapsamında takipteki kredi olarak mütalaa edilen
kredilerin mutlaka icra takibine konu olmuş kredi olarak
değerlendirilmesi mümkün olmadığından, takibe alınan
kredi müşterilerinden ne kadarı hakkında icra takibi
başladığına dair bir bilgi BDDK kayıtlarında
mevcut bulunmamaktadır.
Toplam tüketici kredisi rakamı -toplam kredi hacmi- 2008
Aralığında 85 milyar iken 2009 Aralığında 97
milyara, 2010 Eylülünde ise 120 milyara yükselmiştir. Bunların
içerisinde, takipte olan rakam, 2008 Aralığında 2 milyar 74
milyon, 2009 Aralıkta 4 milyar 40 milyon, 2010 Eylülünde 3 milyar 857
milyondur.
Takipteki kredilerin toplama oranı, 2008
Aralığında yüzde 2,43 iken 2009 Aralığında yüzde
4,15e yükselmiş ancak daha sonra, 2010 Eylül itibarıyla da yüzde
3,20ye tekrar geri düşmüştür.
Takipteki tüketici kredilerine baktığımızda,
31 Aralık 2009 itibarıyla 4 milyar 40 milyonluk hacim vardır, 1
milyon 61 bin müşteri sayısı vardır burada.
Takipteki bireysel kredi kartlarına gelince, 4 milyar 247
milyonluk hacim, 2 milyon 276 bin kişi sayısı vardır.
Tüketici kredileri ve kredi kartlarındaki toplam takipteki
müşteri sayısına bakacak olursak, Mart 2010da 3 milyon 32 bin,
Nisan 2010da 3 milyon 13 bin, Mayıs 2010da 2 milyon 949 bin, Eylül
2010da 3 milyon 57 bin kişidir.
(6/2060) sayılı Sayın Karabaşın soru
önergesi: Bankaların hesap işletim ücreti ve bunun gibi tahsil
ettikleri ücretlerin dayanağı Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu
gibi genel hükümlerdir. 9 Kasım 2006da Türkiye Bankalar Birliği
tarafından yayımlanan tebliğde, mevduat ve katılım
fonu kabulü dolayısıyla ödenmesi gereken ücret, komisyon, masraf,
vergi, resim, harç ve fon benzeri parasal yükümlülüklerin kimin tarafından
ödeneceği konusu düzenlenirken müşterilerce ödenecek tutara
ilişkin bir düzenleme şu anda bulunmamaktadır. Bankalar,
bireysel ve ticari bankacılık hizmetlerini belirli bir karşılığı
olarak müşterilerinden hesap işletim, yıllık hesap,
yıllık mevduat gibi isimler altında ücret tahsil
etmektedirler. Hesap işletim ücreti bankalarca belirlenmekte olup mevcut durumda
kriterlere ilişkin herhangi bir mevzuat bulunmamaktadır. Kredi
kartı ücret ve komisyonları ile hesap işletim ücreti gibi
gelirler faiz dışı gelirler altında sınıflanan
bankacılık hizmet gelirlerinde muhasebeleştirilmektedir.
Bankacılık sektörünün faiz dışı gelirler
altında gösterilen bankacılık hizmet gelirleri Eylül 2010
döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,7
artmıştır ve toplam 8 milyar lira civarındadır.
(6/1941) sayılı Sayın Öğütün soru önergesi:
Bu öneride zikredilen Çıldır Ardahan şubesinde uygulanan
blokelerin -ki Ziraat Bankasıyla ilgilidir bu- başkaca
alacaklılar tarafından vazedilen hacizlerin İcra ve İflas
Kanunu hükümleri uyarınca hak sahiplerinin hesaplarına tatbik
edilmesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Kredi borcu
normal hesaplarda kayıtlı bulunan veya kredi borcu tasfiye olunacak
alacaklılar hesabına intikal ettirilmekle birlikte borcunu
taksitlendirerek taahhüde bağlamış olan üreticilerimizin
doğrudan gelir desteği ödemeleri banka alacaklarına mahsup
edilmemekte ve kendilerine ödenmektedir.
(6/1959) sayılı Sayın Ögütün soru önergesi: Halk
Bankası, şube açma kriterleri çerçevesinde Kurtalan ilçesinde de
araştırma ve incelemelerini yapmıştır. Bugün
itibarıyla Kurtalan ilçesinde şube açılması için gerekli
şartların oluşmadığı tespit edilmiştir.
İlçede ekonomik verilerin gelişmesine paralel olarak önümüzdeki
dönemlerde bu konu tekrar değerlendirilebilecektir.
(6/1965) sayılı Sayın Çalışın soru
önergesi: Karaman ili Sarıveliler ilçesinde şube
açılmasıyla ilgili olarak Ziraat Bankasının
kârlılık ve verimlilik prensipleri doğrultusunda
yaptığı inceleme ve değerlendirmeler sonucunda adı
geçen ilçemizin mevcut potansiyelinin şube açılışı
uygun görülen bölgelere kıyasla daha düşük olduğu görüşüne
varılmıştır, ancak söz konusu talep önümüzdeki dönemde ilçe
potansiyelinde meydana gelebilecek değişiklikler doğrultusunda
tekrar değerlendirilebilecektir.
(6/1577) sayılı Sayın Yalçının soru
önergesi: Bankalar nezdindeki mevduatlarla ilgili olarak 7 Kasım 2006
tarih ve 26339 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Sigortaya Tabi
Mevduat ve Katılım Fonları ile Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmelikte Tasarruf mevduatı
hesaplarının ve katılım hesaplarının her bir
gerçek kişi için 50 bin Yeni Türk Lirasına kadar olan kısmı
sigorta kapsamındadır. düzenlemesi mevcuttur. Söz konusu Yönetmelik
hükümlerine kamu bankaları da uymaktadır.
Bu kapsamda, Ziraat Bankasınca tasarruf mevduatıyla
ilgili olarak 2002 yılında TMSFye ödenen prim tutarı toplam 160
milyon 367 bin 431 liradır. 2002 yılında Ziraat Bankası
iştiraki olan Başak Sigorta AŞ ve Başak Hayat Sigorta
AŞye -ki sonradan adı Emeklilik olarak değişti- sigorta
işlemlerini yaptırmaktaydı. Ziraat Bankasının
sermayelerine yüzde 99,96 oranında iştirak ederek kurduğu Ziraat
Sigorta AŞ ve Ziraat Hayat ve Emeklilik AŞnin 11 Mayıs 2009
tarihinde İstanbul Ticaret Siciline tescil ve ilanları
yapılmış olup, bu şirketler anılan tarih
itibarıyla tüzel kişilik kazanmışlardır. Ziraat
Sigorta AŞ hâlen tüm hayat dışı sigortacılık
branşlarında; Ziraat Emeklilik AŞ ise, bireysel emeklilik hariç,
hayat branşında faaliyetini sürdürmektedir.
Halk Bankasına gelecek olursak; tasarruf mevduatıyla
ilgili olarak 2002 yılında TMSFye ödediği prim tutarı 73
milyon 179 bin 493 Türk Lirasıdır. 2002 yılı
itibarıyla sigorta işlemleri, Halk Bankasının
ortaklığı konumundaki Birlik Sigorta AŞ ve Birlik Hayat
Sigorta AŞ tarafından yapılmaktadır.
Vakıfbank tarafından 2002 yılında TMSFye
ödenen prim rakamı 34 milyon 100 bin liradır. Vakıfbankın
kullandırdığı bireysel ve ticari tüm kredilerde kredi
teminatının konut, paket, kasko ve DASK sigortaları,
müşteriler adına Güneş Sigorta AŞ üzerinden; bireysel
kredilerde ise tercihe bağlı olarak kişinin hayat
sigortası, yine müşteri adına Vakıf Emeklilik AŞ
üzerinden yapılmaktadır. Ticari kredilerde ve proje kredilerinde bir
fabrika ya da tesisin ipotek alınması söz konusu ise makine ve
teçhizat sigortası, müşteri adına yine Güneş Sigorta
AŞ üzerinden yapılmaktadır.
Eximbank diğer kamu bankalarından farklı olarak
mevduat toplama yetkisine sahip olmadığı için mevduat
sigortasıyla ilgili bir ödeme yükümlülüğü yoktur. Kalkınma
Bankasında da durum aynıdır.
(6/1390) esas numaralı Sayın Enözün soru önergesi:
Normal hesaplarda borcu bulunan üreticilerimizin yapılandırma
talebinde bulunmaları hâlinde, Ziraat Bankamızca vade
uzatımı yapılmaktadır. Bu kapsamda, borçlarının
vadesi uzatılan üreticilerin yeni kredi talepleri de ayrıca
değerlendirmeye alınmaktadır. Diğer taraftan, borçları
yasal takip hesaplarında kayıtlı bulunan üreticilerin yeni kredi
yapılandırma talepleri ise Bankalarca Kredilerin ve Diğer
Alacakların Niteliklerinin Belirlenmesi ve Bunlar İçin Ayrılacak
Karşılıklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik hükümleri çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında
2009/15199 sayılı Karar kapsamında tekstil ve konfeksiyon
sektörü de dâhil olmak üzere yatırımların KDV istisnası,
gümrük muafiyeti, indirimli kurumlar vergisi uygulaması, Sosyal Güvenlik
Kurumu primi işveren hissesinin bir kısmının ve
kullanılacak kredilerde faizin bir kısmının Hazine
Müsteşarlığı tarafından karşılanması,
yatırım yeri tahsisi gibi destek unsurlarından
yararlanmaktadır.
(6/1570) sayılı Sayın Özdemirin soru önergesi:
Bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarını
gidermek, istihdam artışı sağlamak ve işletmelerde
yaratılan katma değeri yükseltmek amacıyla kalkınma
planları ve yıllık programlarında öngörülen hedefler
doğrultusunda uluslararası yükümlülüklerimiz de dikkate alınarak
tasarrufların ileri ve uygun teknolojileri kullanan yatırımlara
yönlendirilmesini sağlamak amacıyla 2009/15199 sayılı
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar 16
Temmuz 2009 tarih ve 227290 sayılı Resmî Gazetede
yayınlanmış olup mevcut veya yeni işletmeye geçecek
işletmelere yönelik olarak bunun dışında bir mevzuat
çalışması bugün için bulunmamaktadır.
(6/1675) sayılı Sayın Doğrunun soru önergesi:
2008 yılında toplam 74.584 tonluk tütün üretiminin 53.411 tonu, 2009
yılında ise toplam 93.403 tonluk tütün üretiminin 72.995 tonu özel
sektör tarafından satın alınmıştır. Ülkemizde bulunan
sigara fabrikaları 2008 yılında 27.787 ton, 2009
yılında 24.977 ton yerli tütün kullanmıştır.
(6/1681) sayılı Sayın Doğrunun soru önergesi:
Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri AŞ Genel
Müdürlüğünün sigara üretim işiyle ilgili varlık, marka ve
hakları 24 Haziran 2008 tarihinde alıcıya devredilmiştir.
Tütün ihtiyacının olmaması nedeniyle 2009 ürün yılında
tütün üreticileriyle tütün üretim alım satım sözleşmesi
imzalanmamıştır, 2010 yılında da yurt genelinde tütün
alımı söz konusu değildir. Bu çerçeve içerisinde, kuruluşun
merkez ve taşra teşkilatında kademeli olarak uygulanan yeniden
yapılanma çalışmaları kapsamında Haziran 2010 sonu
itibarıyla İzmir ve Diyarbakır yaprak tütün işletmeleri
dışındaki tüm birimler kapatılmış, bunlarda
çalışan kadrolu ve sözleşmeli personel, Devlet Personel
Başkanlığı marifetiyle başka kurumlara
nakledilmiş; işçi personel ise, tüm hak ediş ve
tazminatları ödenmek suretiyle iş akdinin feshini takiben talebi
hâlinde yine Devlet Personel Başkanlığı
vasıtasıyla 4/C uygulaması kapsamında istihdam
edilmiştir.
(6/1695) sayılı Sayın Paksoyun soru önergesi:
BAŞKAN Sayın Bakanım bir dakika, o soru
önergesine geçmeden önce
Sayın Doğrunun sorularını
cevapladınız hepsini galiba, onun bir ek açıklama talebi
olmuş.
Buyurunuz.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım
teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, özelleştirme kapsamında tabii
birçok fabrika gibi Tokattaki sigara fabrikaları da satıldı.
Gerçi fabrikalar satıldıktan sonra,
Fabrikalar satılsa da üretim devam edecek. denilmişti ama
üretim devam etmedi. Şu anda da oradaki işçilerimiz, Tekel sigara
fabrikası işçileri 4/C kapsamında çeşitli yerlere
dağıtıldılar. Tabii, bu insanlar daha önceleri daha iyi
maaş alıyorlardı, şu anda 800 lira ile 950 lira
arasında para alıyorlar.
Bir de ayrıca, tabii, bu insanlarımız kendi
bulundukları yerde değil de başka ilçelere nakledildiler,
dağıtıldılar ve şu an itibarıyla da kredi
kartları olsun, diğer borçlarda olsun müthiş şekilde
sıkıntı içerisindeler. En azından bunların ailelerinin
bulunduğu yerlere, çocuklarının olduğu yerlere
bunların tayinleri yapılmış olsaydı herhâlde daha bir
farklı durum meydana gelebilir, daha iyi olabilirdi. Bu konuda da
Sayın Başbakan da söz vermişti bu işçilere. Yani, siz
bulunduğunuz yerlerde görev yapacaksınız diye. Bu insanlar
şu anda kredi mağdurları. Ev almışlar, çeşitli
noktalarda araba almışlar veyahut da geçimleriyle ilgili çok ciddi
büyük sıkıntı içerisindeler. Bu insanların yeniden durumlarını
düzeltmek, ücretlerini düzeltmek veyahut da almış oldukları krediler
noktasında birtakım iyileştirmeler yapmak ve beraberinde de en
azından bulundukları yerlerde bu adamların
çalışmasını temin etmek noktasında bir
çalışma yapmak gerekiyor. Bizim söylemlerimiz burası.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Buyurunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Devamla) 4/C, biliyorsunuz bizim Hükûmetimiz döneminde başlanan
nispeten yeni bir uygulama. Daha önce, hatta on yıl öncesine kadar giderek
bütün özelleştirmelerden doğan iş kaybı ya da işini
kaybeden vatandaşlarımıza açılmış bir imkân ve
bütçe imkânları elverdiği dönemlerde, elverdiği ölçüde de özlük
haklarıyla ilgili düzenlemeler yapılıyor.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Bakanım, 57nci
Hükûmet zamanında da verilmişti işçilere, aynı bu
şekilde hak verilmişti.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Devamla) (6/1695) sayılı önergede kalmıştım
Sayın Paksoyun.
Söz konusu 30 bin liralık promosyon tutarının 7 bin
liralık kısmı kuruma sonradan katılan personele
dağıtılmış olup, 23 bin liralık promosyon
tutarının harcanması ile ilgili olarak Başbakanlık
Etik Kurulu Başkanlığı eski kurum Başkanı
Kazım Çalışkan hakkında inceleme başlatmış
ve bu inceleme sonucunda kamu görevlileri etik davranış ilkelerine
aykırılık yönünden bir işlem tesisine yer
olmadığına 25 Aralık 2009 tarihinde karar vermiştir.
(6/1696) sayılı Sayın Paksoyun soru önergesi: TAPDKnın
personel sayısındaki artış da göz önünde bulundurularak
bazı birimlerin Güneş Sokakta bulunan binaya
taşınması söz konusudur. Söz konusu bina şu an ek hizmet
binası olarak kullanılmakta ve arşivlik evraklar orada muhafaza
edilmektedir.
(6/1739) sayılı Sayın Paksoyun soru önergesi:
Bazı tip tütünlerin üretimi ve kurutulması için gerekli olan ilk
yatırım kurutma hangarı ve fırınları enerji ve
işçilik maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle birim üretim
maliyetleri dünya piyasasının üzerinde gerçekleşmektedir.
Ülkemizde üretilen oryantal tip tütünlerden yapılan sigaralara olan
tüketici talebi giderek azalmış, soslu türden sigaralara olan
tüketici talebi sürekli artış göstermiştir. Bu tür sigaralarda
kullanılan ve ülkemizde üretimi sınırlı olan türden tütün
ithalatı yıllar itibarıyla artmıştır. Ki tütün
üretim miktarları, yıllar itibarıyla 2002den 2009a kadar olan
rakamları okuyacağım yıl yıl: 159 bin ton, 112 bin
ton, 133 bin ton, 135 bin ton, 98 bin ton, 74 bin ton, 93 bin ton, 81 bin ton,
63 bin ton. İthalat bedellerine gelince, 2002den 2009a kadar olan
rakamları milyon dolar cinsinden okumak istiyorum. 215 milyon dolar, 200
milyon dolar, 220 milyon dolar, 272 milyon dolar, 252 milyon dolar, 292 milyon
dolar, 372 milyon dolar, 388 milyon dolar. 2010 Haziran sonu itibarıyla
rakam 149 milyon 940 bin dolar.
Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri,
kısa adıyla TTA, 4733 sayılı Kanunun geçici 6nci
maddesinde 2007 ürün yılı için sözleşme
imzaladığı üreticiler ile anılan yılda sözleşme
yaptığı miktarları aşmamak koşuluyla 2008 ürün
yılı için tütün üretim ve alım satım sözleşmesi
imzalayacağını hüküm altına almıştır. 2008
ürünü olarak TTA tarafından 2009 yılında satın alınan
söz konusu tütünler, devlet nam ve hesabına son olarak alınan
tütünlerdir. Dolayısıyla bu tarihten sonraki süreçte tütün alım
ve satımları serbest piyasada gerçekleşmektedir.
(6/1742) sayılı Sayın Çalışın soru
önergesi
BAŞKAN Sayın Bakan, onu cevaplamadan önce, Sayın
Enözün de soruları bitmiş ve bir ekstra açıklama istiyor.
Buyurunuz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bilhassa tarım sektöründe iştigal eden üreticilerimizin
Ziraat Bankasına olan borçlarının yeniden
yapılandırılması hususunun gerekliliğini birçok kez
talep etmiştik. Bu konuda, nihayet, Hükûmet bir adım atmış
gözüküyor. Çok geç de olsa bu konudaki yasal düzenlemenin bir an önce
kanunlaşmasına destek vereceğimizi ifade ediyorum ve Sayın
Bakana teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Enöz.
Evet Sayın Bakan
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Devamla) (6/1742) sayılı Sayın Çalışın soru
önergesi: 29 Aralık 2009 tarihli ve 27447 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan Bazı Mallara Uygulanacak Tütün Fonu Tutarlarının
Belirlenmesine Dair Kararda tütün mamullerinden alınan vergilerle ilgili
bir düzenleme yer almamaktadır. Söz konusu Bakanlar Kurulu kararıyla
yurt dışından getirilecek tütün mamulleri ile homojenize tütün,
şişirilmiş tütün ve şişirilmiş tütün damarından
alınan fon kaldırılmıştır ancak ithal edilecek
her türlü yaprak tütünden alınan fonda bir değişiklik
yapılmamıştır ve bu tip tütünlerde ton başına 3
bin Amerikan doları fon uygulamasına devam edilmektedir. 2002-2009
yıllarında yıllık ortalama 150 milyon dolarlık Tütün
Fonu tahsilatı yapılmıştır.
Avrupa Birliği ilerleme raporlarında Tütün Fonunun
kaldırılması gerektiği yönünde ifadeler yer
almaktadır. Ülkemizdeki şekliyle ithal edilen tütün ve tütün
mamullerinin bedeli üzerinden kesinti yapılmasına dayalı fon
uygulaması, bilindiği kadarıyla, dünyanın önde gelen tütün
ithalatçısı ülkelerinde uygulanmamaktadır ancak sadece adı
benzemekle birlikte, Avrupa Birliğinde içerik olarak bizimkinden
farklı bir biçimde Birliğin üreticilere ödediği primlerden
Tütün Fonu altında bir kesinti yapılmaktadır.
(6/1513) sayılı Sayın Ağyüzün soru önergesi:
TAPDKdan yine aldığımız bilgilere göre devam etmek
istiyorum. Anayasamızın 58inci maddesi gereğince devletin,
gençleri alkol düşkünlüğünden korumak için gerekli tedbirleri alma
yükümlülüğü bulunmaktadır. Diğer yandan, ülkemizin de
katıldığı EURO 08/01, Kopenhag ve Madrid, 12 Eylül 2001
Avrupa Alkol Eylem Planı çerçevesinde mutabık kalınan alkolle
ilgili Avrupa Şartında -5inci maddesinde- yer alan alkollü
içkilerin dolaysız ve dolaylı reklamları üzerinde sıkı
denetim uygulamak ve reklamların hiçbir şekilde alkol ile spor
arasında kurulan bağ örneğinde olduğu gibi genç
insanları hedef almasını engelleme kararı
bulunmaktadır. Gençler ve alkol üzerine bildirgede de alkolün teşvik
edilmesi, bedava dağıtımı, reklamları, sponsorlukları
ve kolay ulaşılabilirlik durumlarıyla ilişkili olarak
gençlerin içmeleri yönünde baskıları azalmak hususunda Dünya
Sağlık Örgütüne üye devletler tarafından mutabık
kalınmıştır. Soru önergesine konu tebliğin diğer
hükümleri gibi alkollü içeceklerin tüketimini özendirici ve teşvik edici
uygulamaları engellemek, çocuklar ile gençleri hedef kitle olmaktan uzak
tutabilmek kamusal gayesiyle yasaklama değil, ancak sınırlar ve
ilkeler benimsenmiştir. İnternet
ve yazılı medya araçlarında yoğun sıklıkla
alkollü içki reklamlarının hâlen yayınlanıyor olması
bu yasağın şu anda olmadığının da bir
başka göstergesidir. Ancak, birbirlerinin ayrılmaz parçası,
olmazsa olmazı olduklarını ifade eden ve bu kanının
oluşmasını temin eden reklamlar özellikle çocuk ve gençlerin
zihinlerinde yer etmekte ve özendirici mahiyetiyle alkollü içkiyi tanıtma
amacını aşmaktadır. Öte yandan, on sekiz yaşından
büyük kişilerin istediği şekilde alkollü içki tüketmesinde engel
bir husus bulunmamaktadır ve böyle anlaşılacak bir ifade de
tebliğde yer almamaktadır. Tebliğ, toplumun alkollü içki
tüketimini teşvik edici ve özendirici şekilde reklam
yapılmasını önlemeye yönelik olarak düzenlenmiştir. Alkollü
içki reklamlarında hedef kitle olarak çocuklara ve gençlere yönelen veya
çocukları ve gençleri etkileme olasılığı yüksek
bulunan uygulamalar kısıtlanmıştır.
(6/1602) sayılı Sayın Paksoyun, (6/1442)
sayılı Sayın Ağyüzün, (6/1626) sayılı Sayın
Işıkın sorularına yine birbirleriyle çok ilgili
olduğu için -KEY hesaplarıyla ilgili olduğu için- topluca cevap
veriyorum.
KEY hesaplarıyla ilgili ilk listede ismi yer almayan veya
eksik ödeme yapılan hak sahiplerine ilişkin bilgilerin tasfiye
hâlinde Emlak Bankasına bildirilmesine ilişkin süreyi uzatan ve daha
önce kurumlarca yapılan hatalı bildirimlerin düzeltilmesine olanak
sağlayan 5939 sayılı Kanun 17 Aralık 2009 tarihinde
yayımlanmıştır. Söz konusu kanun ile kurumlara yapılan
hatalı ve eksik bildirimleri düzeltme imkânı tanınmıştır.
Kurumlarca düzeltme işlemleri yapılarak Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığına gönderilen hisseler ise üçer
aylık periyotlar hâlinde bankaca Resmî Gazetede ilan edilmekte ve her ilan
sonrası ilana ilişkin ödemeler yapılmaktadır. Bu kapsamda
KEY ödemelerine ilişkin beşinci liste 10 Kasım 2010 tarih ve
27755 sayılı mükerrer Resmî Gazetede
yayımlanmıştır. Ödemeler 11 Kasım 2010 tarihinde
başlamış olup, müteakip listeler üçer aylık periyotlarla
aynı bu şekilde yayımlanmaya devam edecektir.
Ödemelere ilişkin olarak herhangi bir ödenek
sıkıntısı söz konusu değildir. KEY ödemelerinde ilk
ilanın yapılacağı tarihe kadarki dönem için yüzde 10
artış uygulanmıştır. İlk ilan tarihinden sonraki
listelerde isimleri yer alan hak sahiplerine ise her ilan dönemi için
başlangıçtaki yüzde 10 artışa ilave olarak basit usulde
yüzde 1,25lik artış sağlanmıştır. 2 Kasım
2010 itibarıyla toplam yaklaşık 7,5 milyon hak sahibine 3 milyar
400 milyon civarında bir ödeme yapılmıştır bugüne
kadar ve şahısların taleplerine istinaden, dediğim gibi,
üçer aylık periyotlar hâlinde bu ödemeler ve liste yayınları devam
etmektedir.
(6/1587) sayılı Sayın Çalışın,
6/1595 sayılı yine Sayın Çalışın soru
önergelerine cevaben: Merkez Bankası verilerine göre
karşılıksız çek adedi 2010 yılı Eylül ayında
bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 53 oranında
azalmıştır. Bankalararası Takas Odaları Merkezi
verilerine göre ise Bankalararası Takas Odalarına ibraz edilip
karşılıksız çıkan çek tutarlarının toplam
ibraz edilen çek tutarına oranı 2009 yılı ekim ayında
yüzde 5,20 iken, yüzde 2,66ya düşmüştür. Adet olarak ise yüzde
5,82den yüzde 3e gerilemiştir.
Ekonomik krizle mücadele kapsamında aralarında yurt içi
talebi canlandırmak amacıyla belirli sektörlerde geçici KDV ve ÖTV
indirimleri gerçekleştirilmesinin, bölgesel ve sektörel teşvikleri
içeren yeni bir teşvik sistemi oluşturmasının, kısa
çalışma ödeneğinin miktarının artırılarak
ödenekten yararlanma süresinin uzatılmasının, aktif iş gücü
programlarının güçlendirilmesini öngören yeni istihdam paketinin
hazırlanmasının, genç ve kadın istihdam teşvikinin
süresinin uzatılmasının, ihracatçılara
kullandırılan kredilerin faizlerinin düşürülerek kullanım
limitlerinin artırılmasının, KOBİlerin finansman
imkânlarına daha kolay erişebilmesi amacıyla Kredi Garanti
Fonuna ek kaynak aktarılmasının ve KOBİlere
sıfır ve düşük faizli kredi desteği verilmesinin de
aralarında olduğu son derece kritik önlemler
alınmıştır. Ayrıca, Merkez Bankası, döviz ve TL
likiditesini artırmaya yönelik önemli adımlar atmıştır
bu dönem içerisinde.
Ekonomide başlayan canlanma eğilimi ve ilan etmiş
olduğumuz orta vadeli programlar çerçevesinde, zamanında ve
doğru politikalar uygulanarak krizden ülkemiz en az zararla, en az hasarla
geçmektedir ve önümüzdeki üç yılda uygulanacak olan ekonomi politikaları
ve makroekonomik hedefler en son olarak yine 10 Ekim 2010 tarihinde
açıkladığımız yeni orta vadeli programla da ortaya
konmuştur.
(6/1815) sayılı Sayın Çalışın soru
önergesi: 2008 yılında yüzde 5 olarak gerçekleşen takipteki
KOBİ kredilerinin toplam KOBİ kredilerine oranı, küresel krizin
olumsuz etkileri nedeniyle yüzde 8,3 düzeyine yükselmiştir. 2009
yılının son çeyreğinden itibaren ekonomide gözlenen
toparlanmaya paralel olarak düşmeye başlayan söz konusu oran 2010
Eylül ayında yüzde 5,8 olarak gerçekleşmiştir. Ekonomideki
toparlanmanın devam etmesiyle birlikte takipteki kredilerin toplam
kredilere oranın daha da aşağılara düşmesini
beklemekteyiz.
Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturan
KOBİler, küresel krizin olumsuz etkilerini hafifletmek amacıyla
Hükûmetimiz tarafından birçok alanda desteklenmiştir. Bu kapsamda,
kısa çalışma ödeneğinin miktarı yüzde 50 oranında
artırılarak yararlanma süresi üç aydan altı aya
çıkarılmış, 5084 sayılı Teşvik Kanununun
soysal güvenlik primi desteği uygulaması 2012 yılına kadar
uzatılmış, yeni teşvik sistemi hazırlanmış,
KOSGEB tarafından KOBİlere düşük ve sıfır faizli
kredi desteği verilmiş, KOSGEB Kanununda yapılan değişikliklerle
hizmet ve ticaret sektöründeki KOBİlerin de, vergi ve SGK prim borcu
bulunan esnaf ve sanatkârların da KOSGEB kredilerinden yararlanması
sağlanmış, KOBİlerin finansman imkânlarına daha kolay
erişebilmesi amacıyla kredi garanti desteği uygulamasına
başlanmış, ihracat reeskont kredi limiti artırılarak
söz konusu kredilere kullanım kolaylığı getirilmiş ve
Eximbankın ihracatçı KOBİlere kullandırdığı
kredilerin faiz oranları düşürülmüştür.
(6/1933) sayılı Sayın Çalışın soru
önergesi: Şöyle bir bakacak olursak, 2002 sonundan 2010 yılı
Temmuz sonuna kadarki dönemde en düşük memur maaşındaki artış
nominal yüzde 208dir, enflasyondan bunu
arındırdığımızda reel anlamdaki artış
yüzde 53tür.
Net asgari ücret yine aynı dönemde yüzde 226 oranında
nominal olarak artırılmıştır, enflasyondan
arındırıp baktığımızda reel artış
yüzde 62dir.
En düşük SSK emeklisinin maaşındaki artış
aynı dönemde nominal olarak yüzde 176dır, reel yüzde 37dir.
En düşük BAĞ-KUR emeklisinin, esnaf emeklisinin
maaşı aynı dönemde nominal olarak yüzde 280
artmıştır, reel artış da yüzde 89a tekabül
etmektedir.
Sayın Çalışın (6/1934) sayılı soru
önergesi: Krizin istihdam üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek için
kısa çalışma ödeneğinin ve bu ödenekten faydalanma
süresinin artırılması, genç ve kadın istihdam teşvikinin
süresinin uzatılması, aktif iş gücü programının
artırılması gibi önemli düzenlemeler
yapılmıştır. Bu önlemlere ek olarak istihdama dolaylı
yollardan katkı sağlayabilecek reel sektöre yönelik diğer
düzenlemeler de hayata geçirilmiştir.
Yeni yatırım teşvik sisteminin
hazırlanması, ihracatçılara ve KOBİlere kredi desteği
verilmesi, kredi garantisine işlerlik kazandırılması gibi
önemli konular istihdama olumlu etkide bulunmuştur.
Bütçe imkânları çerçevesinde alınan bu önlemler
ekonominin birçok alanında üretim ve istihdama olumlu yönde
yansımış ve yansımaya devam etmektedir. Nitekim, 2009
yılı için işsizlik oranı orta vadeli programda öngörülenin
de altında gerçekleşmiştir. TÜİK tarafından en son
açıklanan verilere göre ise 2010 yılı Ağustos ayında
işsizlik oranı önceki yılın aynı dönemine göre 2 puan
azalarak yüzde 11,4 seviyesinde gerçekleşmiştir ve Türkiye ILO üyesi
ülkeler içerisinde işsizliğin en çok düştüğü, en
hızlı düştüğü ülkedir.
İşsizlik probleminin çözümüne yönelik olarak bahsedilen
önlemlerin yanı sıra iş gücü piyasasının daha esnek
bir yapıya kavuşturulması, iş dünyasının talep
ettiği nitelikte iş gücünün yetiştirilmesine yönelik
düzenlemeler ve aktif iş gücü programlarının
yaygınlaştırılması ve etkinliğinin artırılması
önümüzdeki dönemde öncelikli olarak ele alacağımız
çalışma alanlarıdır ve bununla ilgili de en son
gönderdiğimiz yasa tasarısında da yine önemli düzenlemeler yer
almaktadır.
(6/1933) sayılı
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika
Sayın Çalışın ek açıklama talebi
olmuş.
Buyurunuz.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, geç de olsa sorularımıza ilgi
gösterdiğiniz için teşekkür ediyorum çünkü bizim
sorularımız belli sorunların çözümüne yönelik. Maalesef
Sayın Hükûmetin sorulara güncelliğini kaybettirerek âdeta Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Hükûmet üzerindeki denetim yetkisini sulandırma
gibi bir gayreti var, maalesef burada da bunu görüyoruz. Bu konuda üzüntülerimi
belirtmek istiyorum.
Sarıveliler Ziraat Bankası ile ilgili
açıklamanız konusunda da hemşehrilerim adına üzüntülerimi
belirtmek istiyorum çünkü aynı kürsüde sizden önceki Sayın Bakan bu
sorunu çözeceğini söylemişti, kayıtlarda vardır. Bizim bu
ilçemizden daha küçük ilçelerde hâlen faaliyet gösteren Ziraat Bankaları
vardır. Onlar ilçe olma kriterine göre banka olarak faaliyetini devam
ettiriyor ama şimdi bizim önümüze verimlilik kriterini koyuyorsunuz. Bu
kararı tekrar gözden geçirmenizi ben hemşehrilerim adına
istirham ediyorum.
Mutfaktaki zaruri tüketim maddelerindeki fiyat
artışı, sabit gelirlinin gelir durumu ve maalesef enflasyon
sepetiniz dar gelirliyi, sabit gelirliyi ezmektedir. Bu zaruri tüketim
maddelerinin artışına paralel olarak dar gelirlinin, ücretlinin
ücretlerini yeniden gözden geçirmek gerekiyor. Ben özellikle, ekonomik krizle
ilgili, işsizlikle ilgili sizin burada bahsettiğiniz iyileşmenin
orta ve alt gelir grubunda, maalesef Anadoluda hissedilmediğini,
vatandaşın bunu hissetmediğini, hâlâ
sıkıntıların devam ettiğini, bu konuda daha dikkatli
tedbir almak gerektiğini söylemek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çalış.
Buyurunuz Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz,
soru önergelerine, sözlü sorulara her hafta bir bakanımız kendi
konusuyla ilgili buraya geliyor, cevap veriyor ve bize Kurumunuz
tarafından bildirilen tarihlerde, günlerde biz gelip buraya
açıklamalarımızı bakan arkadaşlarımızla
beraber sırasıyla yapıyoruz. Doğru, bazı önergeler
belki tarih olarak biraz eski ama çok yakın zamanda sorulmuş sorulara
da toplu olarak cevap verdiğimiz için hepsini beraberce
cevaplandırmış oluyoruz.
Bankaların şube açışıyla ilgili hem
Ziraat Bankasında hem Halk Bankasında kriterler vardır ve bu
kriterlere uyan ilçelerde ancak şube açılmaktadır. Kriterlerin
uymadığı durumlarda ise şube açılması mümkün
olmamaktadır. Bir bakıma, 2001 öncesiyle ilgili o kötü
alışkanlıkları biz bu dönemde devam ettirmek istemiyoruz.
Verimlilik ve makul düzeydeki kârlılık anlayışıyla
kamu bankalarımız şu anda çalışmakta.
Dar gelirlilerle ilgili ben rakamları biraz önce
açıkladım. 2002 sonundan bugüne kadar pek çok gelir grubunun
artışı, reel anlamda çok ciddi oranda artmıştır.
Biraz önce rakamları da söyledim, reel artışları da verdim.
Bunlar hayatın gerçeklerinden alınan rakamlardır. Ödenen
maaşlar bellidir, bu süre içerisindeki enflasyon bellidir, temel ihtiyaç
ürünlerindeki fiyat artışları bellidir, reel artışlar
da zaten bu çerçevede hesaplanmaktadır.
(6/1331) sayılı Sayın Özdemirin soru önergesine
gelmek istiyorum: Ülkeler itibarıyla dövizle borçlanma faizlerinin
karşılaştırılmasında kullanılan ve
gelişen piyasa ülkelerinin çıkardığı uzun vadeli dolar
cinsinden tahvillerin faizlerinin aynı vadedeki ABD hazinesi tahviline
göre ne kadar yüksek seviyeden işlem gördüğünü gösteren EMBI plus
endeksi, 5 Kasım 2010 tarihi itibarıyla Türkiye için 152 olarak
gerçekleşmiştir. Türkiye şu anda pek çok Avrupa ülkesinden daha
az riskli olarak algılanmaktadır ve Türkiyenin dolar ya da euro
cinsinden borçlanma faizleri yine Avrupa Birliğine üye bazı ülkelerin
dahi altında kalmıştır. Türkiyedeki uluslararası
yatırımlar, faaliyetlerinden doğan kârı aktarmadan önce
Türkiyede vergilendirilmektedirler. Yurt dışına transfer edilen
kâr paylarının bir kısmı da bu firmaların sermaye
artışları veya yeni girişim faaliyetleri için tekrar geri
getirilebilmektedir Türkiyeye. Türkiyenin en büyük 500 şirketi
içerisinde 153 tanesi uluslararası sermayeli şirkettir. Bu 153
uluslararası sermayeli şirket, ilk 500ün 2009 yılındaki
üretiminin, üretimdeki satışlarının yüzde 33ünü, toplam
satış hasılatınınsa yüzde 38ini gerçekleştirmektedir.
(6/1697) sayılı, Sayın Paksoyun soru önergesi:
2003-2010 yılları arasında, üyesi olduğumuz Dünya
Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve İslam Kalkınma
Bankası gibi finans kuruluşlarından kamu
yatırımlarının finansmanı amacıyla toplam 16,3
milyar dolarlık kredi temin edilmiştir. Tabii, özel sektöre
sağlanan kredilerle beraber bu rakamların toplamı aslında
daha yüksektir. Uluslararası kuruluşlardan sağlanan proje
kredilerinin denetimi ihtiyaç hasıl olması durumunda fraklı
kurum ve kuruluşlarca yapılabilmektedir. Burada Sayıştay
Başkanlığı, kreditör kuruluşlar tarafından
görevlendirilen heyetler, Hazine Kontrolörler Kurulu gibi birimler, bu temin
edilen dış kredileri proje amaçları doğrultusunda
kullanıp kullanmadığının denetimini yapmaktadır.
Yine 5018 sayılı Kanun gereği, her bir mahalli idarenin söz
konusu denetimleri yapmakla yükümlü kendi birimleri bulunmaktadır.
(6/1758) sayılı Sayın Özdemirin soru önergesi:
Borçlanma faizinin düşmesi, düşük çıkması Hazinenin lehine
olup düşük maliyetle borçlanmayı temin etmektedir. Diğer yandan,
rekabetçi olmayan teklif aşaması ihale sürecinin bir parçası
olup fiyat oluşumunda başlı başına bir etken
değildir. Ayrıca, Sayıştay 2009 yılı Hazine
İşlemleri Raporunda, konunun, Hazine
Müsteşarlığı bünyesinde çalışmalar yapılarak
değerlendirildiği ve mevcut uygulamanın devam ettirilmesinin
idarenin takdirinde olduğu belirtilmiştir. Yine Sayıştay,
2009 yılı Hazine İşlemleri Raporunda, Hazine
Müsteşarlığınca çalışmalar yapılmakta
olduğu ve ispatlayıcı belgelerin Sayıştaya sunularak
önerilerinin Hazine Müsteşarlığınca
karşılandığını ifade etmiştir. Buna
ilaveten, piyasa yapıcı bankalar arasında birlikte hareket etme
ihtimalini engelleyici tedbirler ve yaptırımlar kapsamında,
2010-2011 Piyasa Yapıcılığı Sözleşmesine Piyasa
yapıcı, birincil piyasada rekabeti bozacak şekilde, diğer
piyasa yapıcılar veya katılımcılarla anlaşamaz ve
ortak hareket edemez. ibaresi eklenerek önerilerinin Hazine
Müsteşarlığınca tam anlamıyla
karşılandığı Sayıştay tarafından
belirtilmiştir.
(6/2035) sayılı Sayın Güvelin soru önergesi:
DASKın kurulduğu 2000 yılında 5,2 milyon lira düzeyinde
toplam portföy büyüklüğü, 5 Kasım 2010 itibarıyla
yaklaşık 1,36 milyar liraya yükselmiştir yani 1 milyar 390
milyon gibi bir mertebe. DASK kaynakları, ağırlıklı
olarak, mevduat, devlet tahvili ve hazine bonosuyla diğer menkul
kıymetlerin yatırımına yönlendirilmektedir. DASK, zorunlu
deprem sigortasının yürürlüğe girdiği 2000 yılından
bu yana meydana gelen 297 deprem olayında 11.072 hasar dosyası için
toplam 21 milyon liralık tazminat ödemesinde bulunmuştur. DASK,
zorunlu deprem sigortasını, sigorta şirketleri ve acenteleri
vasıtasıyla ev sahiplerine sunmakta ve yıllık olarak
yenilemektedir. Bu hizmet karşılığı olarak verilen
komisyon İstanbul için primin yüzde 12,5u, diğer iller için ise
primin yüzde 17,5uğudur. Bu kapsamda, 2010-2012 yılları
arasında gerçekleşen kümülatif toplam komisyon tutarı 296 milyon
700 bin TLye ulaşmıştır. 2006-2010 yılları
arasında bilimsel çalışma ve araştırmalar
kapsamında yapılan harcamaların tutarı yaklaşık
olarak 53 bin liradır.
(6/1760) sayılı Sayın Özdemirin soru önergesi:
Uluslararası gelişmeler karşısında İstanbul
Menkul Kıymetler Borsasının rekabet gücünün
artırılması ve daha esnek bir yapıya kavuşturulması
amacıyla, İMKBnin öncelikle anonim şirkete dönüştürülmesi,
daha sonraki süreçte paylarının satışı ve devriyle
ilgili çalışmalar SPK bünyesinde devam ettirilmektedir ve bu konu
yeni hazırlanan Sermaye Piyasası Kanunu tasarısı
taslağı çalışmalarında dikkate alınmaktadır.
Diğer yandan, İMKBnin dünya borsalarınca ulaşılan
noktalara taşınması amacıyla, SPK, İMKB, TOBB, Türkiye
Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği
arasında 7 Ağustos 2008 tarihinde imzalanan iş birliği
protokolü çerçevesinde 6-7 Mayıs 2010 tarihleri arasında bir halka
arz seferberliği zirvesi düzenlenmiştir. Halka arz seferberliği
kapsamında, 2010 yılı içerisinde toplam 37 şirket halka arz
için SPKya başvurmuş, bunlardan 18 tanesi sonuçlandırılmıştır.
Diğer yandan, İMKB bünyesinde işlem gören ürün çeşitliliğinin
artırılması amacıyla aracı kuruluşların
varant ihraç edebilmesi ve söz konusu varantların İMKBde işlem
görmesine yönelik çalışmalar tamamlanmış ve İMKB Hisse
Senetleri Piyasası bünyesinde varant pazarı oluşturmuştur.
(6/1857) sayılı Sayın Paksoyun soru önergesi: 2006
yılı Mayıs ayı içerisinde yapılan halka arz
uygulaması sonucu, Türk Hava Yollarının sermayesindeki kamu
payı yüzde 50nin altına düşmüştür. Bu surette, Türk Hava
Yollarının kamu tüzel kişiliği 25 Haziran 2006 tarihinde
sona ermiştir. Özel hukuk tüzel kişiliği konumunda olan Türk
Hava Yollarında yönetici ve çalışanların hiçbirisi kamu
görevlisi sıfatını haiz değildir.
Danıştay 1. Dairesinin 21 Eylül 1984 tarihli
kararında da vurgulandığı üzere, alınacak görev ve
işin 2531 sayılı Kanunun 2nci maddesinde getirilmiş olan
yasaklama kapsamında sayılabilmesi için, daha önce hizmetinde
bulunduğu daire, idare, kurum ve kuruluşa karşı bir görev,
iş veya temsilcilik niteliğinde bulunması gerekmektedir.
Sayın Doçent Doktor Turan Erolun Türk Hava Yollarındaki
yönetim kurulu üyeliği daha önce görev yaptığı kurum olan
SPKya karşı bir görev değildir. Türk Hava Yollarının
icrai faaliyetleri 7 üyeden oluşan yönetim kurulu içinden seçilen 3
kişilik icra komitesi vasıtasıyla yürütülmektedir. Sayın
Erol, bu icra komitesinde yer almamaktadır.
(6/1873) sayılı Sayın Öğütün soru önergesi:
Et ve Balık Ürünleri AŞnin Özelleştirme Yüksek Kurulunun
kararıyla özelleştirme kapsam ve programından
çıkarılarak eski statüsüne iade edilmesine karar verilmiştir.
Şirketle ilgili olarak tasarrufta bulunma yetkisi Tarım ve
Köyişleri Bakanlığına aittir. Türkiye Şeker
Fabrikaları Anonim Şirketine ait şeker fabrikalarının
coğrafi bazı portföy grupları hâlinde ve her portföy grubunun
ayrı ayrı ve kendi içinde bir bütün hâlinde satış yöntemi
varlık satışı şeklinde uygulanmak suretiyle
özelleştirilmesine karar verilmiş olup özelleştirilmesiyle
ilgili çalışmalarda Rekabet Kurumu ve Şeker Kurumunun görüşleri
de alınmıştır.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca
üniversiteler bünyesinde yeni bölüm açma, öğrenci alma teklifleriyle
üniversite rektörlerinden geldiği takdirde değerlendirildiği,
söz konusu kontenjanlara yerleşmenin ise öğrencilerin tercihleri
doğrultusunda yapılmakta olduğu beyan edilmektedir.
Et ve Balık Kurumu, faaliyetlerini sekiz adet kombinayla
devam ettirmektedir. Kuruluş, imkânları ölçüsünde bölgedeki
Ağrı, Van, Erzurum, Bitlis kombinalarıyla istihdam
sağlayarak bölge ekonomisine ve hayvancılığa katkıda
bulunmaktadır.
Ülkemizde, Şeker Kurulu yurt içi talebe göre toplam
şeker kotasını belirlemekte ve özel ve kamuya ait şeker
fabrikaları kendilerine tahsis edilen bu kotalara göre üretimde
bulunmaktadır.
(6/1876) sayılı Sayın Öğütün soru önergesi:
2010 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanununa göre, kamu idare kurum ve
kuruluşları serbest memur kadrolarına 2009 yılında
emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur
sayısının yüzde 50sini geçmeyecek şekilde açıktan
veya diğer kamu idare kurum ve kuruluşlarından nakil suretiyle
atama yapabileceği, bu sınırlar içerisinde memur
ihtiyacını karşılayamayacak söz konusu idare kurum ve
kuruluşlardan yükseköğretim kurumları için ilave 4 bin adet,
diğerleri için ise ilave 21 bin adet atama izni verilebileceğini
hükme bağlamıştır. Ancak yıl içerisinde yeni tespit
edilen ihtiyaçlar doğrultusunda da Türkiye Büyük Millet Meclisi
gerektiğinde adımlar atmaktadır.
(6/2213) sayılı Sayın İnanın soru
önergesi: TMSFden aldığımız bilgiye göre, Akıllı
TVnin denetimi tamamen fonda kalmış olup yönetimi kısmen
Garipoğlu Grubuna devredilmiştir. Olay Medya Grubunun da aynı
şekilde denetimi tamamen fonda kalmış olup yönetimi kısmen
Çağlar Grubuna devredilmiştir. Olay TV, Olay FM, Olay gazetesi ve
Olay Trend dergisi, CINE5 TV, Show Radyo, Viva TV, Radyo Viva, Radyotekin
satışa hazırlık işlemleri devam etmektedir. Maksi TV,
Radyo 5, Radyo Cool, Türkçe TV, Şık FM, Bursa TV, Bursa FM, fon
tarafından satışları yapılmış ancak üst
kurullar nezdinde işlemleri devam ettiğinden ihaleleri henüz
sonuçlandırılamamıştır. Fon kurulunun 25 Mayıs 2004
tarih ve 253 sayılı kararıyla Erol Aksoy Grubuna dâhil CINE5
logosu ile Ulusal TV yayınını yapan CINE5 Filmcilik ve
Yayıncılık AŞnin de aralarında bulunduğu Aksoy
Grubu şirketlerinin temettü hariç ortaklık haklarıyla yönetim ve
denetimi fon tarafından devir alınmıştır.
CINE5 TV ticari ve iktisadi bütünlüğü daha önce 3 kez
satışa çıkartılmış ancak ihalelere katılan
olmadığından ihale gerçekleştirilememiştir. CINE5 TV
ticari ve iktisadi bütünlüğünün ihale süreci devam etmektedir.
Ben tekrar teşekkür ediyorum hepinize.
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika, Sayın İnan
sisteme girmiş, ek bir açıklama istiyor.
Buyurunuz efendim.
MÜMİN İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, teşekkür ediyoruz verdiğiniz
cevaplar için.
Bu sorduğumuz sorular aslında Türkiyede var olan
ekonomik krizle ilgiliydi çünkü geçtiğimiz dönemlerde sorduğumuz
sorulara henüz cevap verilmiştir ve Hükûmet, son günlerde basına da
yansıyan, sizin de açıklamalarınızı kapsayan vergi,
sosyal sigortalar, BAĞ-KUR, TEDAŞ, tarım kredi, banka
borçları ve kredi kartları borçlarıyla ilgili yeni
yapılandırmaların yapılacağını yani bir
affın geleceğini söylüyorsunuz. Bu da şu demektir: Geçmişte
Türkiyede ciddi bir biçimde ekonomik kriz yaşanmıştır, bu
ekonomik krizin sonuçları olarak da bu arızalar ortaya
çıkmıştır. Bunun düzeltilmesi olumlu bir adım. Bu
konuda Milliyetçi Hareket Partisi olarak da yapılacak düzenlemelerde
destek vereceğimizi ifade etmek isterim.
Diğer taraftan, Türkiyedeki medya
kuruluşlarının çok önemli bir kısmı maalesef Hükûmeti
çok açıktan destekler bir vaziyettedir, özellikle TMSFnin elindeki medya
kurumları da bunlardandır, hatta devletin kurumu TRTnin de çok
yanlı yayın yaptığı çok bilinen bir gerçektir.
Dolayısıyla, adalet ilkesine uygun bir biçimde, devleti temsil eden
kurumların da yayın yapmalarının gerekli olduğunu bir
kez daha hatırlatmak isterim.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın İnan.
Buyurunuz Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Devamla)
TMSFnin yönetiminde ya da kontrol ettiği, denetlediği medya
kuruluşlarımıza TMSF atamalarını yaptıktan sonra
günlük yayın politikalarına karışmamaktadır.
Yine TRT, mevcut yasal çerçevesi içerisinde ve kendine
verilmiş olan, Anayasanın ve yasaların verdiği görevler
doğrultusunda, tarafsız bir yayıncılık ilkesini
izlemeye çalışmaktadır.
Ben, tekrar hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati : 19.21
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.23
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 23üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili
Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(2/594) (S. Sayısı: 510) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen teklifin birinci bölümünde yer alan 18inci
maddesi kabul edilmişti. Şimdi de 19uncu madde üzerinde önerge
işlemleri yapılacaktır.
19uncu madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
(x) 510 S. Sayılı
Basmayazı 14/10/2010 tarihli 7nci Birleşim Tutanağına
eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 19'uncu maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(2) Yönetim mensupları, 657 sayılı Kanuna
tabi olarak yönetim birimlerinde çalışan personeli ifade eder.
Bunlar, 657 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Sayıştay
Başkanının onayı ile atanır. Yönetim birimlerinin
görevleri, bu görevlerin yürütülmesine ilişkin esas ve usuller ile
ilgililerin sorumlulukları yönetmelikle düzenlenir."
Mustafa
Kalaycı M.
Akif Paksoy Erkan
Akçay |
Konya Kahramanmaraş Manisa |
Mustafa
Enöz Emin Haluk
Ayhan Mehmet
Şandır |
Manisa Denizli Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 19
uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Ali
Rıza Öztürk Fehmi
Murat Sönmez |
Trabzon Mersin Eskişehir |
"(1) Sayıştayın yönetim işleri 27.9.1984
tarihli ve 3046 sayılı Kanun hükümleri göz önüne alınarak
Sayıştay Başkanının teklifi ve Sayıştay
Genel Kurulunun kararı ile kurulacak birimler tarafından yürütülür."
BAŞKAN Komisyon son okuttuğum önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Sönmez.
FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 510 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 19uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayıştaya kurulduğu
andan itibaren başlıca iki görev verilmiştir. Bunlardan
birincisi, kamu idarelerine ait hesap ve işlemler ile faaliyetlerin
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetimi. İkincisi,
sorumluların hesap ve işlemlerinin yargılanması görevidir.
Sayıştay teşkilatı da verilen bu iki göreve uygun
şekilde yargı ve karar organları ve denetim grupları
biçiminde örgütlenmek durumundadır.
Türkiye İlerleme Raporunda 2000 ve 2003 arası dönemde
mali kontrol sistemimize ilişkin ciddi eleştiriler yer
almaktadır. Özellikle Sayıştayın dış denetim
görevini yerine getiremediği, Maliye Bakanlığıyla
örtüşen ve çatışan iş yerlerinin bulunduğu ve
Sayıştay Kanununda gerekli değişikliklerin
yapılması istenmiştir. 5018 sayılı Kanunun
hedeflediği kontrol sisteminin en önemli ayaklarından biri olan
Sayıştay Kanunu değişikliği bugüne kadar beklemek
zorunda kalmıştır. Bu değişikliğe ilişkin
ciddi endişeler taşımaktayız ve endişelerimiz
korkarım ki yersiz değildir.
Değerli milletvekilleri, Kanununu görüşmekte olduğumuz
Sayıştayın bir raporu var. Ne var bu raporda? Sınavsız
olarak açıktan atama yoluyla yapılan atamaları eleştiren
bir rapor ve raporda: Bu durum, devlete duyulan güveni zedelemekte ve
sonuçları bakımından Hazine menfaatlerini zarara
uğratıcı nitelikte görülmektedir. Kamu personeli seçme
sınavına girip kazanan ve devlette bir kadroya atanmak için
bekleyenlere karşı haksızlık olmaktadır.
denilmiştir. Bakanlıklar istisnai kadro adı altında kamu
kurumlarına atamalar yapıyor. Bakanlıkların özel kalem
müdürlükleri ve basın müşavirlikleri için sınava girme ya da
herhangi bir şart taşıma zorunluluğu
bulunmadığı için bu kadrolardan devlete adım atanlar daha
sonra başka bakanlıklara yatay geçiş yapıyor. Boşalan
kadrolar da sürekli doldurulup yeni memur alımı da bu yolla
yapılıyor. Rapor, istisnai
memurluk kadrolarının kişilere devlet memurluğu statüsü
sağlamanın kolay bir yolu olarak görüldüğüne işaret
etmektedir. Bu kadrolara açıktan veya 657 sayılı Kanuna tabi
olmayanlar arasında yapılan atamaların atanan kişileri
kısa bir süre sonra diğer memurluk kadrolarına atayabilmek
amacını taşıması, 657 sayılı Kanunun temel
ilkelerine aykırı bir uygulama olduğu gibi Anayasanın
kanun önünde eşitlik ve kamu hizmetlerine girmede eşitlik ilkelerini
zedeleyici mahiyettedir. görüşüne de bu raporda yer verilmişti. Bu
tür gerçekçi açıklamalar karşısında iktidar rahatsız
olmuş ve Sayıştayı da kendi yandaşı olacak
biçimde yapılandırmaya çalışmaktadır.
Üzerinde durulması gereken diğer bir konu da yürütme
karşısında güçsüz başkanın yeni Sayıştay
Kanunuyla kurumun yapısı ve üzerinde son derece etkili olmasına
yol açacak yetkilerdir. Komisyonda belirtildiği gibi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından seçilen üyelerin dairelere
dağılımı, görev yerlerinin değiştirilmesi ve daireler
arasında iş dağılımının düzenlenmesi gibi
konular doğrudan Sayıştay Başkanının yetkisine
bırakılmak istenmektedir. Bunun yerine Sayıştay
Başkanı ve daire başkanlarından oluşturulacak bir
başkanlar kuruluna görev verilmesi, Yargıtay ve Danıştay
gibi yargı yeri olan ve kurullar hâlinde çalışan Sayıştayın
yapısına daha uygun düşecektir. Bu derece önemli yetkileri tek
bir kişinin elinde toplamak yerine bunu bir kurulun yerine getirmesi kamu
yararı açısından daha uygundur.
Yönetim işleri biriminin doğrudan başkanın
onayına verilmesi, yeni yapıyı tümüyle başkanın
otoritesine tabi hâle getirmektedir. Bu yapı, kanun teklifinin
hazırlanmasında Türk Sayıştayının
yapısının iyi anlaşılmadığını
göstermektedir. AKP İktidarı, Sayıştayın adilane,
tarafsız görev yapması için düzenlemeler yapması gerekirken
bakıyor ki bu Sayıştayın yaptığı
denetlemeler sonucu bazı projelerde kamuoyunun zararına
sonuçların ortaya çıkma imkânı var. O zaman yapılacak
iş, Sayıştayı denetleyici olmaktan çıkarıp
gözlemci hâline sokmak gerekliliğidir. İhalelerde kendi
yandaşlarını kollayan, devletin bankalarından
yandaşlarına kredi verdirip basını ele geçiren, stratejik
noktalardaki kurumların yabancıların eline geçmesinden
çekinmeyen, Telekom gibi bir kurumu kârıyla ödenecek şekilde satan
AKP, devletin kurumlarında yandaşların neden olduğu
zararların ortaya çıkmaması için denetimden kaçmak istemektedir.
Eğer verilmeyecek hesabınız olmasa denetimden
kaçmazsınız ama sizin anlayışınız, devletin her
kurumunun olduğu gibi, denetim kurumlarının da sizin emrinizde
olması ve denetim yapmamasıdır. Bu, verdiğiniz
değişiklik önergesiyle performans denetimini anlamsız hâle
getirmenizden, Sayıştay denetçilerinin sorumluluğunu
kaldırmanızdan bellidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Sönmez.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanun Teklifinin 19'uncu maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"(2) Yönetim mensupları, 657 sayılı Kanuna
tabi olarak yönetim birimlerinde çalışan personeli ifade eder.
Bunlar, 657 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Sayıştay
Başkanının onayı ile atanır. Yönetim birimlerinin
görevleri, bu görevlerin yürütülmesine ilişkin esas ve usuller ile
ilgililerin sorumlulukları yönetmelikle düzenlenir."
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 2003 yılında
çıkarılan 5018 sayılı Kanun kamu mali yönetiminde köklü
değişiklikler getirmiştir. 5018 sayılı Kanunun
68inci maddesinde dış denetime ilişkin hükümler yer
almıştır. Ancak bu Kanunun kabul edildiği 2003
yılından itibaren aradan yedi yıl geçmiş olmasına
rağmen bu Kanunda düzenlenen hükümler doğrultusunda bir işlem
yapılmadığından kamu idarelerine ait dış denetim
raporları hazırlanıp Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulmamıştır. Sayıştay tarafından
hazırlanması gereken dış denetim raporlarının
sunulmaması nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim görevini
yedi yıldır gerektiği şekilde yapamadığı
ortadadır. Bu itibarla, çok geç kalınmış olsa da 5018
sayılı Kanunla uyumlu yeni Sayıştay Kanununun çıkarılması kamu
mali yönetimi ve kontrolü açısından büyük önem arz etmektedir.
Sayıştay Kanun Teklifi şubat ayında Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş ve Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan
görüşmelerde Milliyetçi Hareket Partisi olarak
katılmadığımız bazı hükümleri olsa da geneli
itibarıyla bu teklife destek verdik, katkı verdik. Ekim ayında
Genel Kurulda yapılan görüşmeler esnasında performans
denetimiyle ilgili tanımda değişiklik yapılması
açıkçası bizim bu kanun teklifine bakış açımızda
değişiklikler olmasına neden olmuştur. Şöyle ki: Kanun
teklifini veren Grup Başkan Vekilinin kamu mali yönetiminde ve kamu mali
denetiminde uzun yıllar çalışan bir arkadaşımız
olmasını da yadırgadığımı burada ifade etmek
istiyorum. Şöyle ki: O tarihte, 27 Ekim 2010 tarihinde Meclis kürsüsünden
yaptığı konuşma var. Konuyu ne kadar
çarpıttığını, ne kadar farklı bilgi
verdiğini sizlere kısaca izah edeceğim. Sayın Canikli diyor
ki burada, performans denetimi konuşuluyor, zabıtlardan okuyorum:
Biz, 12 Eylülde bir Anayasa değişikliği oyladık ve orada
değiştirdiğimiz maddelerden bir tanesi de Anayasanın
125inci maddesiydi ve yargının denetim sınırını
çizerken orada, yerindelik denetimi yapamayacağını, kendisini
idarenin yerine koyarak takdir yetkisini
ortadan kaldırıcı bir denetim yapamayacağını çok
net bir hüküm olarak koydu ve milletimiz tarafından da kabul edildi. Bu
yapılan düzenleme, şu anda 2nci maddede benim verdiğim
önergeyle yapılan düzenleme de bu paraleldedir. Hâlbuki, değerli
arkadaşlarım, hepinizde kanun teklifi vardır. 7nci maddeye
bakın. 7nci maddenin altıncı fıkrasında çok net
olarak bu performans denetim raporlarının mali ve hukuki sorumluluk
doğurmayacağı yazmaktadır.
Yine 117nci sayfada, bu kanun teklifi raporunun 117nci
sayfasında, teklifin de 35inci maddesinde çok açık bir hüküm var:
Sayıştay tarafından yerindelik denetimi yapılamaz,
idarenin takdir yetkisini sınırlayacak ve ortadan kaldıracak
karar alınamaz. diyor. Yani Sayın Caniklinin Genel Kurulda
verdiği bilgi, açıkçası, değerli arkadaşlarım,
doğru değil. Sayın Caniklinin söylediği hususlar kanun
teklifinin ilgili maddelerinde yer almaktadır yani gerçek
dışı bilgi vermiştir. Vallahi bizim oralarda gerçek
dışı bilgiye yalan derler, bunu söyleyene de yalancı
derler, bunu da ifade edeyim.
Teklifte -size aynen okuyacağım- neyi
değiştirmiş Sayın Canikli; şimdi, 2nci maddenin,
Tanımlar maddesinin (d) bendi, teklifte diyor ki: Hesap verme
sorumluluğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile
ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi
diyor performans
denetimi tanımında. Burada dikkat ederseniz, mevcut tanımda ne
değişiyor, bunu çok net olarak sizlerin de göreceğini tahmin ediyorum.
Kanun teklifinde yer alan tanımda Hesap verme sorumluluğu
çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile ilgili olarak
faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesi ile kamu
kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığının incelenmesini diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafında kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Yani burada değiştirilen,
metinden çıkarılan hüküm
kamu kaynaklarının etkin,
ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının
incelenmesi ifadesidir. Yani değiştirilen, Sayın Caniklinin
anlattığı hususlar değil, tamamen bu söylediğim ki
kendi önergesi de burada, kanun teklifi de burada, tüm arkadaşlarımız
bunu teyiden bakabilirler.
Ben, son olarak şunu söyleyeceğim: Biz
Sayıştay Kanunu Teklifinin Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir an
önce çıkması taraftarıyız. Bu anlamda da maddelerle ilgili
vermiş olduğumuz önergelerin de -birinci bölümle ilgili, kalan
maddelerle ilgili- birçoğunu geri çekeceğiz. Bu bizim bir iyi niyet
göstergemiz. AKP Grubundan da beklentimiz performans denetimi
tanımının 5018 sayılı Kanuna ve uluslararası
denetim standartlarına tekrar uygun hâle getirilmesidir diyorum, hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 20
nci maddesinin madde başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Bilgin
Paçarız |
Trabzon Edirne |
Başkanlar Kurulu
Madde 20- (1) Başkanlar Kurulu, Sayıştay
Başkanının başkanlığında daire
başkanları ile Denetim Kurulu başkanından oluşur ve
Sayıştay Başkanının davetiyle toplanır.
(2) Başkanlar Kurulu;
a) Yeni seçilen üyelerin dairelere ayrılmalarını,
b) Daire Başkanları ve üyelerin dairelerinin
değiştirilmesini,
c) İhtisas daireleri de dâhil olmak üzere daireler
arasında iş dağılımını,
d) Diğer kurulların görev alanına girmemek
kaydıyla Sayıştay Başkanının Kurulda
görüşülmesini uygun bulduğu işleri,
inceler ve gereğine göre karar verir veya düşüncesini
bildirir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Paçarız, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 510 sıra sayılı Sayıştay
Kanunu Teklifinin 20nci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bildiğim kadarıyla bu Sayıştay Kanunu bir ay
önce geri çekilmişti, herhâlde daha öncelikli yasalarınız
vardı. Ben de kendi kendime düşündüm, herhâlde bu Sayıştay
Kanunu Tasarısından AKPliler vazgeçtiler ama baktık bir ay
sonra tekrar kanun gündeme geldi. Zaten Sayıştay
Başkanını Meclis seçiyor, dolayısıyla sizler
seçiyorsunuz AKPli milletvekilleri. Sayıştay Başkanı sizin
denetiminiz altında, etkiniz altında. Sayın Başbakanın
12 Eylül referandumundan önce bir sözü vardı değerli milletvekilleri:
Bitaraf olmayan bertaraf olur. Bir nevi tehdit yani bertaraf ederim.
RECEP KORAL (İstanbul) Olmayan değil olan.
BİLGİN PAÇARIZ (Devamla) Zaten Sayın
Başbakanın sayesinde bitaraf olmayan müteahhitler
yaratıldı, Sayın Başbakanın sayesinde bitaraf olmayan
rektörler, yandaş medya yaratıldı, arkadan Anayasa Mahkemesi,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve şimdi de Sayıştay. Ne
yapacak Sayıştay? Denetim yapmayacak. Neyin denetimini yapmayacak?
Sizin sekiz yıllık iktidarınız dönemindeki kamu kurum ve
kuruluşlarının denetimini yapmayacak. Artı İstanbul,
Ankara, Adana, Konya, Antep gibi büyükşehir belediye başkanlarınızın
denetimini yapmayacak. Sayıştayda çalışan 300 kişi, 500
kişi, bin kişi ne iş yapacak? Herhâlde makamlarında gazete
okuyacaklar. Yani denetim olmayacak. Nedir burada amaç denetim olmayınca?
Yani siz 2011 seçimlerinde şayet iktidardan düşerseniz, Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarı gündeme gelirse biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
sizin yapamadığınızı, yanlışları, sekiz
yıllık iktidarınız boyunca, denetleyeceğiz. Zaten
sizin yapmak istediğiniz bu. Her zaman sayısal
çoğunluğunuza, sayısal milletvekili grup üyelerinize bakarak
istediğiniz kanunları gündeme getiriyorsunuz, muhalefete önem
vermiyorsunuz, muhalefet milletvekillerine değer vermiyorsunuz,
başınız sıkıştığı zaman gelin
uzlaşalım diyorsunuz, gelin anlaşalım diyorsunuz ama
başınız göğe erdiği zaman da Muhalefet
milletvekilleri işine baksın."
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Şu konuşmanla
neyi uzlaşacağız?
BİLGİN PAÇARIZ (Devamla) Sayın
Başbakanım uzlaşıdan bahsediyor ya! Sayın
Başbakan 12 Eylül referandumunda hep uzlaşmadan bahsetmedi mi?
Anayasa değişikliği gündeme geldiği zaman hep uzlaşalım
demedi mi? Bazı konularda, işine geldiği konularda Başbakan
ve siz değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partili grup başkan
vekillerine geliyorsunuz, görüşelim diyorsunuz ya! O uzlaşı
olmuyor mu?
Neyse, konuyu dağıtmayalım. Nedir burada?
Şimdi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına gelelim.
Şimdi, Eskişehir yolunda bir demir yığını var.
Nedir bu demir yığını? Ne işe yarar? En azından
görüntü bozukluğu, benim gözümü bozuyor, benim gözümün görüntüsünü
bozuyor. Sayıştay bunu denetleyebiliyor mu?
Konya yolunda on beş tane villa yaptı. Fakirin,
gurebanın, benim, sizlerin, halkımızın, seçmenlerimizin
verilen vergisiyle orada on beş tane villa yaptı. Ne oldu on beş
tane villa? Yıllardan beri -ben buraya gelelim üç buçuk sene oldu-
bomboş duruyor. Orada da 20 tane çalışan bekçi var, o bekçiye de
maaş veriyorsunuz. Yazık günah değil mi? Hani, fakirden
fukaradan, garipten bahsediyorsunuz, Yolsuzluk yapmayacağız.
diyorsunuz, Yoksulluğu önleyeceğiz. diyorsunuz, Sayıştay
niye onu denetleyemiyor? Çünkü Sayıştay Başkanı korkuyor.
Kimden korkuyor? Bitaraf olmayan bertaraf olurdan korkuyor, Sayın
Başbakandan korkuyor.
Ama gelin Edirne Belediye Başkanını denetleyin.
Hakkında on tane dava açın, on beş sene ceza verin ama çok
şükür yüce yargı var, adalet var, temyiz mahkemesinde hepsi âdeta
bertaraf olacak, yaşayarak göreceğiz. Ama siz iktidarınız
boyunca hangi belediye başkanınızı denetleyebildiniz? Hangi
belediye başkanınızın yaptığı yolsuzluk hakkında
soruşturma açtırabildiniz? Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanının seksene yakın dosyası var. Hangisini
Sayıştay inceleyebildi?
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Dosya varsa götür hâkime,
savcıya ver! Bu memleketin hâkimi var, savcısı var!
BİLGİN PAÇARIZ (Devamla) Hâkime, savcıya yetkiyi
veren kim? Hâkime, savcıya yetkiyi Başbakan veriyor, ben vermiyorum
ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın
Paçarız.
BİLGİN PAÇARIZ (Devamla)
ama inşallah 2011
seçimlerinden sonra, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, o yetkiyi biz o
hâkimlere, savcılara vereceğiz, inşallah vereceğiz.
OSMAN DEMİR (Tokat) Bilmiyorsunuz, bilmiyorsunuz!
BİLGİN PAÇARIZ (Devamla) Bilmiyorsak, özür dilerim,
Sayın Milletvekilim, gelirsiniz burada bu kürsüde konuşma
yaparsınız. Ben dilimin döndüğü ölçülerde, bilebildiğim
kadar konuşuyorum, sizin de yüreğiniz varsa çıkarsınız
burada konuşursunuz, 340 tane milletvekiliniz var.
Neyse, konuyu dağıtmayalım. Sayıştay ne
iş yapacak bu durumda? Ne yapacak arkadaşlar? Performans denetimi
yapmayacak, değil mi? Performans denetimi yok. Ee, AKPli belediyeleri
denetleyemeyecek, sizin sekiz yıllık iktidarınızdaki kamuyu
denetleyemeyecek. Ee, çalışan bin kişi. Vallahi bravo yani! Sizi
kutlamak lazım. Hakikaten bu kadar denetiminden çekinen, devletin
Sayıştayından, denetiminden çekinen başka bir iktidar
yoktur sizden başka.
Hepimizin de bildiği gibi, Sayıştay üyelerini bizler
seçiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Paçarız. Ek
bir dakika süreniz de doldu.
BİLGİN PAÇARIZ (Devamla) Doldu mu?
BAŞKAN Doldu efendim.
BİLGİN PAÇARIZ (Devamla) Peki, ne yapalım? Biraz
hararetli konuştum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
20nci madde kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 21
inci maddesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve
teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Selçuk
Ayhan Tansel
Barış |
Trabzon İzmir Kırklareli
|
"Sayıştay Başkanı
Madde 21- Sayıştay Başkanı,
Sayıştayı yönetir ve temsil eder. Sayıştayın üst
yöneticisi olup, Sayıştayın genel işleyişten
sorumludur. Kanunlarla verilen görevlerin iyi yapılması ve yönetimin
düzenli bir surette yürütülmesi için gerekli tedbirleri alır.
Sayıştay Başkanı, Genel Kurulun ve
Başkanlar Kurulunun Başkanıdır. Gerekli gördükçe Temyiz
Kurulu, Daireler Kurulu ve Denetim Kuruluna da başkanlık eder. Bu
kurullara verilecek işleri düzenler ve görüşmeleri yönetir.
Sayıştay Başkanı, Sayıştayın
faaliyetleri ile ilgili olarak yılda en az iki defa Türkiye Büyük Millet
Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu bilgilendirir.
Sayıştay Başkanı veya zorunlu hallerde Denetim
Kurulu başkanı, Sayıştay raporlarının Türkiye
Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında hazır
bulunur.
Sayıştay Başkanı; denetim ve denetim destek
grup başkanlıklarını oluşturur, meslek ve yönetim mensuplarının
görevlerini ve görev yerlerini tayin ve tespit eder; hesapların merkezde
ve yerinde incelenmesine ilişkin programları yapar.
Sayıştay Başkanı görevinde
bulunamayacağı zaman Denetim Kurulu başkanı veya daire
başkanlarından birini yerine vekil bırakır. Vekil tayin
etmemiş olduğu veya Sayıştay
Başkanlığının açık bulunduğu hallerde
Denetim Kurulu başkanı Sayıştay
Başkanlığına vekalet eder.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Tansel
Barış.
BAŞKAN Sayın Barış, buyurunuz efendim.
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 510 sıra sayılı Sayıştay
Kanunu Teklifinin 21inci maddesi hakkında verdiğimiz önerge
doğrultusunda söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyete
saygılarımı sunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce, bir iki saat önce bu kürsüde bir
sayın AKPli milletvekili arkadaşım, ismini de veriyorum, Bursa
Milletvekili Ali Koyuncu çiftçilerin durumundan söz etti, süt üreticilerinin
durumundan söz etti ve köylümüzün durumunun iyi olduğundan bahsetti. Hani
gerçekten Sayın Milletvekili herhâlde bu ülkede yaşamıyor.
Çiftçinin nasıl perişan olduğunu gidip kendi yerinde bir görmesi
gerekiyor. Belki kendisinin tuzu kuru ama Türk halkının, Türk
çiftçisinin tuzu pek de kuru değildir. Özellikle bu
arkadaşımın bunları nazarıdikkate alması
lazım ve konuşmasında ona göre davranması gerekiyor.
Çok kısa ve özet bir hesap yapalım: 100 dekar
toprağı olan ve buğday eken bir çiftçi yılda 30 ton
buğday alıyor ve 15 bin TL para kazanıyor. Bunun
yarısı diyelim ki masrafa gidiyor, 7.500 TL. Ayda 600 lira
arkadaşlar, bunun hesabını iyi yapmak gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; 21inci
maddenin altıncı fıkrası Sayıştay
Başkanı gerekli gördüğü takdirde en az beş denetçiyi
danışman olarak atayabilir. hükmünü getirmektedir ama maddenin
beşinci fıkrasında ise
denetim destek grup başkanlıkları kuruluyor ve
bunların fiilen bir denetçi görevleri olmadığından dolayı,
bunlar zaten danışman görevi yapabilirler. Bu nedenle bu destek
grubundaki denetçiler diğer danışmanlarla burada bir sorun
yaşayabilirler. Bu nedenle bunun bu tekliften çıkarılması
gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, savurganlık da
yapabileceğinden, yine, bu maddenin, bu fıkranın tekliften
çıkarılmasını ve de verdiğimiz önerge
doğrultusunda 21inci maddenin değiştirilmesini öneriyoruz.
Sayın milletvekilleri, gerçekten, performans denetiminin yok
edilmesini ben hayretle karşılıyorum. Yani,
vatandaşlarımızın verdiği vergilerle oluşturulan
bütçenin verimli kullanılmasının denetiminin, performansının
denetiminin yapılmamasından gerçekten üzüntü duyuyorum. Buradan
korkacak ne var ki arkadaşlar? Vatandaşın verdiği
parayı denetlemenin, o kurumun yaptığı işin
verimliliğini denetlemenin, etkinliğini denetlemenin, ekonomik olup
olmadığını denetlemenin ne gibi zararı var ben merak
ediyorum ve eminim ki sizler de böyle bir şey istemiyorsunuz. Ama, bu
kanun teklifini Bakanlar Kurulu Meclise gönderdikten sonrası ile Genel
Kurula geldiği süre arasında neler geçti ki önce Performans denetimi
var. dediniz, daha sonra Genel Kurulda verdiğiniz değişiklik
önergesiyle bu denetimi kaldırıyorsunuz? İçinize sindirebiliyor
musunuz arkadaşlar? Eminim ki hiçbiriniz sindirmiyorsunuz.
Vatandaşın verdiği verginin denetimini yapmak
elbette bizlerin görevidir ve bizler adına görev yapan
Sayıştayın da bu görevi yapması gerekiyor. Bunu
kaldırmak, bunu yok etmek, ne sizlere ne bu yüce Meclise
yakışıyor ve bu yasa böyle geçerse de bu, Mecliste, ileride bir
kara leke olarak anılacaktır arkadaşlar. Ben, elbette, bunun,
sizlerin de desteğiyle geçmeyeceğine inanıyorum. Bizler bu ülke
adına, bu halk adına, bu halkın 1 kuruşunun
hesabını sorma adına burada görev yapıyoruz ve bu görevi de
en iyi şekilde hep beraber yapmaya çalışıyoruz ama
gördüğüm kadarı ile burada bir sıkıntı vardır ve
bu sıkıntının giderilmesi de hepimize düşüyor. Çünkü
vatandaşlarımız bizden bunu bekliyor arkadaşlar. Ne olur,
bu ülkeye sahip çıkalım ve Sayın Grup Başkan Vekilim Akif
Hamzaçebinin dediği gibi, bu madde böyle geçerse inanın ki bu bir
cinayet olur, bu, Türk halkına haksızlık olur ve bu durumda
sizler de bu hesabı ileride veremeyebilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
TANSEL BARIŞ (Devamla) O nedenle, verdiğimiz teklif
doğrultusunda önergemizin kabulünü istiyoruz, sizlerden destek bekliyoruz
ve bu performans denetiminin de gerçekten yerinde kalması gerekiyor.
1996dan beri yapılagelen bu denetimlerin kaldırılması
kimseye fayda getirmez ve eminim ki sizlere de fayda getirmeyecektir.
Ben görüşlerimi böyle açıklıyorum ve yüce heyete
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Barış.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 21inci madde kabul edilmiştir.
22nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 22 nci
maddesinin madde başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Selçuk
Ayhan Osman
Kaptan |
Trabzon İzmir Antalya |
Orhan
Ziya Diren |
Tokat |
"Genel Sekreter ve yardımcıları
Madde 22- Sayıştay Başkanının
seçeceği bir üye Sayıştay Genel Sekreterliği görevini
yapar. Genel Sekreter yönetim işlerinde Sayıştay
Başkanının yardımcısıdır.
Sayıştay Başkanı, kendisine bu Kanunla
verilmiş yönetime ilişkin görevlerden bir kısmını
kendi adına yürütme görevini Genel Sekretere verebilir.
Genel Sekreter kendine yardımcı olmak üzere birinci
sınıfa ayrılmış uzman denetçiler arasından
beş genel sekreter yardımcısı seçer. Genel sekreter
yardımcıları arasında görev dağılımını
Genel Sekreterin önerisi ile Sayıştay Başkanı belirler.
Genel Sekreter, Genel Kurula ve Daireler Kuruluna üye
sıfatıyla katılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Diren, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 510 sıra
sayılı Sayıştay Kanunu Teklifinin 22nci maddesiyle ilgili
olarak vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Sayıştay, millet adına
ülke kaynaklarımızın hukuka ve yasalara uygun şekilde
kullanılıp kullanılmadığının denetlenmesi
gibi çok önemli bir görevi ifa etmektedir. Bu nedenledir ki bu kurumun
tarafsızlığının ve
bağımsızlığının korunması çok
önemlidir.
Sayın milletvekilleri, ülkemiz Sayıştayında
şu an uygulanan yargı tipi model; başkan, genel sekreter, grup
başkanı, denetçiler şeklindedir. Oysa teklifle getirilmek
istenen, Anglosakson modelin de ötesinde, başkan, başkan
yardımcıları, bölüm başkanları, grup
başkanları, denetçiler şeklindedir. Bu maddeyle yapılacak
olan örgütlenme değişikliğinin elle tutulur hiçbir gerekçesi
mevcut teklifte belirtilmemiştir. Objektif şekilde baktığımızda
da yıllardan beri süregelen ve oturmuş bir yönetim sisteminin sadece
Sayıştayın denetim alanının genişlemesi
gerekçesiyle değiştirilmesini ise yeni bir kadrolaşma
kapısı mı aralanıyor diye algılıyoruz.
Sayın milletvekilleri, kanun teklifinin
Sayıştayın da üyesi bulunduğu Uluslararası Yüksek
Denetim Kurumları Teşkilatı (INTOSAI) Denetim Standartları
dikkate alınarak hazırlandığı genel gerekçede
belirtilmiştir. Oysa INTOSAI Denetim Standartlarının Devlet
Denetimlerinde Temel Önermeler kısmının 13üncü
fıkrası Bazı Sayıştayların yapısından
ve yaklaşımından kaynaklanan nedenlerle yaptıkları
işin her yönüne denetim standardı uygulanmaz. Örneğin; mahkeme
şeklinde kurulan Sayıştaylarca yapılan kontrollerin
yargısal ve kurulsal yapısı, bunların bir Genel Denetçi
veya Kontrolör başkanlığı altında hiyerarşik bir
şekilde yapılanmış diğer Sayıştaylarca
yürütülen mali ve performans denetiminden temelde farklı olmasına yol
açar. biçimindedir.
Buna göre Sayıştayın yargı yetkisine sahip
sayıştaylar gibi başkan, kurullar ve idari işlerinde
başkana yardımcı olacak genel sekreterlik şeklinde
örgütlenmesi gerekirken madde ile Başkan, başkan
yardımcıları, bölüm başkanları ve grup
başkanları gibi yargı yetkisine sahip olmayan ofis tipi
sayıştayların örgütlenme yapısının benimsenmesi,
referans alınan INTOSAI Denetim Standardı esaslarına da
aykırı bir uygulamadır.
Sayın milletvekilleri, şu anki uygulamada
Sayıştay Daire Başkanlığı görevine
Sayıştay Genel Kurulunun yapacağı seçimle gelinmektedir.
Teklifte ise Sayıştay Başkanının seçeceği
başkan yardımcılarının Daire Başkanı statüsünde
olması öngörülmektedir. Bu durum Sayıştay
Başkanının bireysel iradesi ile Sayıştay Genel
Kurulunun genel iradesinin eş değer olduğu anlamını
taşımakta ve bu durum evrensel hukuk kurallarıyla ve Anayasa ile
bağdaşmamaktadır.
Sayın milletvekilleri, vermiş olduğumuz önerge ile
832 sayılı Sayıştay Kanununda 3 olan Genel Sekreter
Yardımcısı sayısını 5e çıkararak örgütlenme
şeklinin değişmesine tek gerekçe gösterilen Sayıştayın
denetim alanının genişlemesiyle ilgili ihtiyaçlar da
giderilmiş olacaktır.
Eğer bu madde teklifte görüldüğü şekilde
Anglosakson yani ofis tipi bir örgütlenme şekliyle kanunlaşırsa
Sayıştayın bağımsızlığının,
özerk yapısının ve kurumsal kimliğinin
zayıflaması kaçınılmazdır.
Seçimle gelinen Daire Başkanlığı görevine
Sayıştay Başkanının atadığı başkan
yardımcılarının bu unvanla atanması Başkanın
güdümünde olanlar ve olmayanlar şeklinde bir ayrımcılık
yaratacak ve maalesef bu durum kurumun siyasallaşmasına yol
açabilecektir. Eğer bu siyasallaşmanın önünü açacak olursak
biliniz ki Sayıştay diye bir kurum maalesef önemli bir yara
alacaktır.
Bundan dolayı, Sayıştay bir kadrolaşma
kurbanı olmasın, yansız, tarafsız bir şekilde görevini
ifa etsin diye vermiş olduğumuz bu önergeye destek vereceğinizi
ümit ediyor, yüce Meclisi ve sizleri, Sayın Başkanımı
saygılarla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Diren.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
22nci madde kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 23 ncü
maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi ile üçüncü
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Selçuk
Ayhan Hüsnü
Çöllü |
Trabzon İzmir
Antalya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çöllü, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu
Teklifinin 23üncü maddesiyle ilgili değişiklik önergemiz üzerinde
söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 23üncü maddeyle dairelerin
yapısı düzenlenmektedir ve dairelerin hesap mahkemesi olarak
işlev göreceği bildirilmektedir. Yani daireler mahkeme
niteliğinde çalışacak ve kamu zararına ilişkin
dosyalarla ilgili hüküm verecektir. Ancak bu mahkemelere bir de denetim
raporlarıyla ilgili görüş bildirme görevi verilmektedir. Plan ve
Bütçe Komisyonunda da buna itiraz edilmiş, mahkeme niteliğindeki bir
kuruma görüş bildirme görevinin verilmesinin uygun olmadığı
ifade edilmiş ancak dikkate alınmamış.
Mahkemelerin görevi görüş bildirmek değil, hüküm
vermektir. Bir kuruma mahkeme diyorsanız, onun görevi önüne gelen dosya
üzerinde hüküm vermektir. Mahkemelerin aynı zamanda da görüş
bildirmesi uygun olmayacaktır. Önergemizin de gerekçesi budur. Mali
denetim raporlarının yargılanmasında
uzmanlaşmış yargılama dairelerinin, başka yöntemler
çerçevesinde gerçekleştirilen performans denetimi raporlarının
teknik değerlendirmesini yaparak görüş bildirmesi uzmanlık
alanı dışında bir durumdur. Bu nedenle (b)
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını
öneriyoruz.
Değerli milletvekilleri, denetim neden önemlidir? Çünkü,
kaynakları etkin ve verimli kullanmanın yolu nitelikli bir denetim
mekanizmasının sağlıklı işlemesinden geçmektedir.
Nitelikli bir denetim mekanizması kuramadığımızda
Türkiyede olduğu gibi kaynaklar israf edilir ve yolsuzluklarla anılan
bir ülke olursunuz.
Bakınız Avrupa Birliği raporlarına, Türkiye için
ne deniyor? 2010 İlerleme Raporunda da var. Söylenenler şu:
Yolsuzluklar pek çok alanda yaygın olmaya devam ediyor. Bu tespit AB
ilerleme raporlarının tamamında var.
Adalet ve Kalkınma Partisi yaklaşık dokuz
yıldır iktidardadır, yolsuzlukla mücadele stratejisi ancak bu
yıl yayınlanabilmiştir. Ama yolsuzlukla mücadele belgelerle,
stratejilerle yapılmaz değerli arkadaşlar, burada kararlı
olacaksınız, denetim elemanlarınız bağımsız
olacak, korkusuzca denetimlerini yapabilecekler. Peki, böyle bir durum, böyle
bir ortam var mı? Buna evet demek mümkün değil. İktidara
yakın kişilerle ilgili denetim işlemlerinin
sonuçlandırılması nedense mümkün olmamaktadır, ya ilgili
bakan ya Sayın Başbakan soruşturmaya izin vermiyor. Böyle bir
denetim olur mu? Sonra Sayın Başbakan çıkıp diyor ki:
Lekeli insanları temizlememiz lazım. Yöneticiler tutucu
davranmasın. Güzel de söylüyor. Siz idari ya da adli makamlardan gelen
soruşturma açılması istemlerine karşı
çıkarsanız, izin vermezseniz alt kademelerde de bu süreç böyle sürer
değerli arkadaşlar. Denetimi bırakın, iktidara yakın
kişilerle ilgili yargılama süreçlerinin bile sağlıklı
işlediği şüphelidir. Deniz Feneri örneği ortadadır.
Böyle bir ortamda yolsuzluklar önlenebilir mi?
Değerli milletvekilleri, denetim elemanları üzerinde de
ciddi bir baskı vardır. Geçen yıllarda bir dizi müfettiş
haberleri yansıyordu basına. Ben de o dönemde bir önerge verdim.
Yanıtta deniyor ki: 2002-2008 döneminde 1.018 müfettiş hakkında
soruşturma açılmış, 138i hakkında disiplin
cezası uygulanmış, 62si müfettişlikten
alınmıştır.
Tabii ki müfettişler de soruşturulabilir ve
soruşturulmalıdır ancak bu soruşturmaları hangi amaçla
yaptığınız önemli. Bakın, 1.018 soruşturma, 138
disiplin cezası; neredeyse yüzde 15i gerçekten bir sonuca
ulaşmış, yüzde 85inin ise dayanaksız olduğu ortaya
çıkıyor. Siz her kurumda 2-3 müfettişi dayanaksız,
mesnetsiz iddialarla soruşturursanız, onlara böyle bir
sıkıntı yaşatırsanız o kurumdaki diğer
müfettişlere de gözdağı vermiş olursunuz.
Denetim elemanları gerçekten bağımsız,
tarafsız denetim yapamadığı sürece,
Sayıştayın denetimini sulandırmak yerine daha nitelikli
yapmasını sağlayacak adımları
atmadığımız sürece Türkiye'de yolsuzlukların önlenmesi
mümkün değildir. Bu teklifle de nitelikli bir denetimin önünün açıldığını
söylemek mümkün değildir değerli arkadaşlar. Burada en güçlü
iradenin en üst idari makamlarca ortaya konması gerekir. Aksi takdirde
Türkiye'nin yolsuzluklar ligindeki sıralamasını değiştirmek
mümkün olmaz.
Bu düşüncelerle önergemizin dikkate alınmasını
bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çöllü.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 23üncü madde kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 24 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Selçuk
Ayhan R. Kerim
Özkan |
Trabzon
İzmir
Burdur |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; ekim ayının son
haftasında bıraktığımız Sayıştay Kanun
Teklifi görüşmelerine bugün devam etmeye başlamış
bulunuyoruz. Aslında ekim ayında yapılan bir değişiklikle
Sayıştay Kanunu özünden koparılmıştır.
Sayıştay artık on altı yıldan beri yapmakta
olduğu performans denetimini yapamayacaktır. Çünkü iktidar partisi böyle istemiştir. Bundan sonraki
maddeleri görüşmenin hiçbir anlamı yoktur. Denetim istemeyen,
yapmış olduğu yolsuzlukların denetlenmesini istemeyen bir
hükûmet anlayışı, bu tasarının içerisine
girmiştir. Burada, iktidar
partisinin grup başkan vekili çıktı, bir konuşma
yaptı 27 Ekim tarihinde. Şöyle diyor Sayın Canikli,
meslektaşım şöyle diyor: Burada yapılan
konuşmaları gerçekten hayretle ve ibretle izliyorum. Sayın
Canikli olduğu için, eski bir maliyeci, konuşmalarını
ciddiye alırım, takip ederim. Devam ediyor: Biz 12 Eylülde bir
anayasa değişikliği yaptık ve orada
değiştirdiğimiz maddelerden bir tanesi de Anayasa'nın 125'inci
maddesiydi ve yargının denetim sınırını çizerken
orada yerindelik denetimi yapamayacağını, kendisini idarenin
yerine koyarak takdir yetkisini ortadan kaldırıcı bir denetim
yapamayacağını çok net bir hüküm olarak ortaya koydu ve
milletimiz tarafından da kabul edildi. Ön sıralarda, burada
konuşan iktidar partisi milletvekillerine
destek amaçlı laf atan bir arkadaşımız da CHPliler
Anayasayı okumamış. anlamında bir laf atıyor.
Anlıyorum o arkadaşı, bir maliyeci arkadaşın buradaki
konuşmasını ciddiye alıyor, önemsiyor ve ona inanıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, güzel bir sözümüz vardır: Deveye
sormuşlar: Boynun niye eğri? O da Nerem doğru ki.
demiş. Bu lafın neresini ben düzelteyim! Birincisi: Sayın
Canikliye şu Anayasayı bir daha okumasını öneririm. Yüksek
mahkemeleri sayıyor burada. Sayıştay yüksek mahkemeler
arasında değildir, bir yargı mercisi değildir.
Dolayısıyla, 12 Eylülde yapılan referandumda kabul edilen
değişiklik Sayıştayı kapsamıyor, onunla ilgisi
yok. İki: Görüştüğümüz Sayıştay Kanun Teklifinin
35inci maddesinde Sayıştayın yerindelik denetimi yapamayacağı
zaten yazılı. Sayıştay yerindelik denetimi yapamaz,
ayrıca idarenin takdir yetkisini sınırlayacak şekilde
herhangi bir karar alamaz. Gayet açık, net. Peki, 35inci maddede bu
yazılmışken, teklifin 7nci maddesinin altı numaralı
bendinde Sayıştay kararları, performans denetimine ilişkin
kararları hukuki ve mali açıdan sorumluluk yaratmaz. dendiği
hâlde, neden Sayıştay performans denetimi yapamaz. şeklinde
iktidar partisinin önergesi kabul edilmiştir? Niyet samimi değildir.
Niyet, Sayıştayın gündeminde bulunan üç tane raporu
işlemden kaldırmaktır değerli arkadaşlar. Bunu burada
dikkatinize bir kez daha sunuyorum. Karadeniz Sahil Yolu Projesi, Deriner
Barajı Projesi, Türkiye'de hafif raylı sistemler. Buralardaki
performans denetimi raporları, Sayıştay Başkanında
mart ayından bu yana beklemektedir. Bu raporları temin etmek mümkün
olmadı. Ben grup başkan vekili olarak, milletvekili olarak
Sayıştay Başkanından bu raporları veya en azından
bu raporlar üzerine Sayıştayca hangi işlemler
yapıldığına ilişkin bilgileri istedim, Raporları
veremeyiz. dediler, Peki, bilgi verin. Bilgi de veremeyiz. dediler. Neden?
Çünkü bir emir, bir talimat, gelen bir talimat Sayıştaya,
bağımsız olması gereken Sayıştaya gelen bir
talimat uyarınca, o talimatı veren makamca oraya seçilmiş olan
Sayın Başkan o raporları tutuyor, tutmak zorunda. O görevi ifa
etmek üzere Sayıştay Başkanlığına seçildi. Tablo
budur.
Burada görüşülecek herhangi bir teklif yoktur.
Sayıştay özünden koparılmıştır. On altı
yıldır yaptığı denetimi artık Sayıştay
yapamayacaktır, yapmayacaktır. Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarı, bu denetimi kendi dönemi için istemiyor, eski dönemler için
yapılan yapılmıştır ama Benim dönemimde yapılan
ihaleleri, işleri Sayıştay performans denetimine tabi tutmayacaktır.
diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Teklif öyle diyor,
önerge öyle diyor.
Sayın Canikli bir önerge veriyor Efendim, bir yol projesine
Hükûmet karar vermiş, Sayıştay gelecek, denetim yapacak Bu
yolun güzergâhı yanlış. diyecek! İnsan
inandığı şeyleri iyi savunur ama inanmadığı
şeyleri bir insanın, hele uzman bir kişinin
savunmasını yadırgıyorum. Ben inandığım
şeyi savunurum, iyi savunurum, inanmadığım şey için
huzurunuza çıkmam. Yani yok böyle bir olay. Performans denetiminde Bu
yolun güzergâhı yanlıştır. şeklinde bir hüküm verecek
konumda değildir Sayıştay, böyle bir yetkisi yoktur, yasalar bu
izni ona vermiyor. Teklifte Sayıştay, idarenin görev
alanını daraltacak karar alamaz. hükmü olmasa dahi performans
denetiminin tanımında bu yoktur. Bunu bir kez daha dikkatlerinize
sunmak için söz aldım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
24üncü madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 25
inci maddesinin birinci fıkrasındaki "başkan
yardımcıları" ibaresinin "denetim kurulu
başkanı" ibaresiyle değiştirilmesini; ikinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan "Genel uygunluk
bildirimleri" ibaresinden sonra gelmek üzere, "ve Sayıştay
raporlarını" ibaresinin eklenmesini; (c) bendinin "Bu Kanun
gereğince hazırlanacak yönetmelik, standart, el kitabı ve
rehberleri görüşerek karara bağlar" şeklinde
değiştirilmesini; beşinci fıkrasındaki
"başkan yardımcılarından" ifadesinin madde
metninden çıkarılarak yerine "daire
başkanlarından" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Selçuk
Ayhan R. Kerim
Özkan |
Trabzon İzmir Burdur |
Eşref
Karaibrahim Enis
Tütüncü |
Giresun Tekirdağ |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Tütüncü
BAŞKAN Sayın Tütüncü, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayıştay Kanunu Teklifinin 25inci maddesindeki
değişiklik önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddede
Sayıştay Genel Kurulunun görevleri düzenleniyor.
Dünyadaki tüm sayıştayların ortak bir özelliği
vardır, dikkatinize sunuyorum: Yargı yetkisine sahip olsun ya da
olmasın, tüm sayıştayların ortak özelliği, denetimin
nasıl yapılacağı ve sayıştay raporları
hakkında son sözü söyleme yetkisinin sayıştay genel kurulunda
olmasıdır. Sayıştayları sayıştay yapan bu
temel özelliktir. Oysa 25inci madde bu iki temel görevi Sayıştay
Genel Kurulundan esirgiyor. Böyle bir şey olabilir mi Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri! Sayıştay raporları
hakkında görüş bildirme görevi 28inci maddeyle Rapor
Değerlendirme Kuruluna verilmiş. Benzer şekilde,
Danıştay denetiminin nasıl yapılacağına ilişkin
görevin 31inci maddeyle Denetim Planlama ve Koordinasyon Kuruluna verilmesi
öngörülmüş.
Sayın milletvekilleri, Sayıştay Genel Kurulu
kurumun en üst ve en yetkili karar organıdır. Sayıştay
raporları konusunda Sayıştay Genel Kurulunu neden, niçin
devreden çıkarıyorsunuz? Bu tercih hem Anayasamıza hem de
INTOSAI denetim standartlarına aykırı değil midir?
Sayıştay, kuruluşundan bu yana kurullar şeklinde
çalışmış ve Genel Kurul Sayıştayın en üst ve
en yetkili organı olagelmiştir. Rapor Değerlendirme Kurulu,
Sayıştay Genel Kurulunun ikamesi olabilir mi? Bu durum, bir yandan
Sayıştayın tarafsızlığı ve
bağımsızlığını gölgeleyecektir, diğer
yandan ise Sayıştay raporlarının güvenilirliği ve
yeterliliği hakkında tereddütler ortaya çıkacaktır. Buna
nasıl izin veriyorsunuz Allah aşkına? Sayıştay
raporlarının Sayıştayın kurumsal görüşünü
yansıtması, güvenilirlik ve yeterlilik konusunda herhangi bir
tartışma yaratılması kime, ne yarar sağlar Allah
aşkına?
Sayın milletvekilleri, öte yandan, bakıyoruz, yine bu
maddede Sayıştay Genel Kurulunun yönetmelikler hakkında
görüş bildireceği belirtilirken teklifin 31inci maddesinde ise
denetime ilişkin yönetmelik, standart, rehberleri hazırlamak ve
mesleki etik kuralları belirlemek görevi denetim, planlama ve koordinasyon
kuruluna verilmekte. Böylece, denetime ilişkin standart, rehber ve mesleki
kuralların Genel Kurula getirilmeyeceği öngörülmüş. Oysa
Sayıştay Genel Kurulunun yönetmelikleri görüşerek karara
bağlaması gerekmektedir, öyle değil mi?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yönetmelikler yanında, standart ve rehberler de Sayıştay
denetiminin iç mevzuatı içinde yer alan temel dokümanlardır. Bu
nedenle, bunların bağlayıcı metinler hâline getirilebilmesi
için nihai olarak Genel Kurulda görüşülmesi gerekir, aksi hâlde durum,
Anayasamızın 160ıncı maddesi yanında INTOSAI denetim
standartlarına da aykırı olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz,
Anayasaya ve INTOSAI denetim standartlarına aykırı olan, az
önce değindiğimiz söz konusu yanlışları düzeltmeyi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan, toparlıyorum.
Önergemiz, Anayasaya ve INTOSAI denetim standartlarına
aykırı olan değindiğimiz yanlışlıkları
düzeltmeyi; yansızlığı, güvenilirliği ve
yeterliliği hakkında hiçbir tereddüdün olmayacağı
Sayıştay raporlarının yüce Meclise gönderilmesinin
altyapısını oluşturmayı amaçlamaktadır. Rica
ediyoruz, bu yönleriyle önergemizin dikkate alınmasını rica
ediyoruz, takdiri yüce Meclise bırakıyoruz.
Hepinizi tekrar en iyi dileklerimle, sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Tütüncü.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 25inci madde kabul edilmiştir.
26ncı madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 26
ncı maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesindeki
Savcı, duruşmalı oturumlarda doğrudan, ifadesinin,
Savcı, duruşmalı oturumlar ile kendisinin temyiz ettiği
ilamların görüşüldüğü oturumlara doğrudan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Selçuk
Ayhan R. Kerim
Özkan |
Trabzon
İzmir
Burdur |
Şevket
Köse |
Adıyaman |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Köse, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 510 sıra sayılı Sayıştay
Kanunu Teklifinin 26ncı maddesinde değişiklik amacıyla
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle,
sizlere ve ekranları başında bizleri izleyen
yurttaşlarımıza en içten saygılarımı
sunarım.
Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz
Sayıştay Kanunu Teklifinin 26ncı maddesinin ikinci
fıkrasının son cümlesinde şöyle bir ifade vardır:
Savcı, duruşmalı oturumlarda doğrudan katılarak
görüşlerini belirtir. Savcının kendisinin temyiz ettiği
ilamlarda ne olacak? Kanun teklifine göre, temyiz edilen ilamlarda Kurul
savcıyı davet ederse katılmaktadır. Bu nedenle,
sunduğumuz önergeye göre ilgili kısım şöyle
olmalıdır: Savcı, duruşmalı oturumlar ile kendisinin
temyiz ettiği ilamların görüldüğü oturumlara doğrudan
katılır. Kısacası, savcı kendi temyiz ettiği
ilamlarda Kurulun davetini beklemeden Kurula katılabilmelidir. Bu yolla
kendi görüşünü açıklayabilir savcı. Görüşlerini
açıklaması ise sorunların çözümünde kolaylık
sağlayacaktır. Eğer savcı kendi ilgilendiği ilamı
neden temyiz ettiğini anlatırsa anlaşmazlıklar azalacaktır.
Sayın milletvekilleri, üzerinde görüştüğümüz
Sayıştay Kanunu Teklifi kamuoyunda yoğun eleştiriler
almaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler de bu konuda her
fırsatta görüşlerimizi söylüyoruz ve söylemeye de devam
edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde
bir yandan zenginler artarken Hükûmet, esnafımız, çiftçimiz,
emeklimizin ne durumda olduğunu düşünmemektedir. Bu konuda
yaşanan son gelişmeyi bilgilerinize sunmak isterim. Biliyorsunuz,
KOSGEB esnafımıza krediler vermektedir. Bunlardan sonuncusu, ölçek
endeksli büyüme destek kredisi ve ihracat kredisidir. Bu krediyle, kepenk
kapatmaya hazırlanan Adıyaman esnafı rahat bir nefes
alacağını düşünmüştür. Adıyamanda Esnaf ve
Sanatkârlar Odası da bu konunun üzerine düşmüş ve
esnafımızın bu kredilerden yararlanması için canla
başla çalışmıştır ama ne yazıktır ki
KOSGEB kredilerinin sonuçları ise Adıyamanda tam bir hüsrana neden
olmuştur çünkü Adıyaman kapsamında KOSGEB kredilerinden
yalnızca 26 kişi yararlandırılmıştır. Evet,
yanlış duymadınız, koca Adıyamanda yalnızca 26
kişi KOSGEB kredisinden yararlandırılmıştır. Oysaki
Adıyamanda yalnızca esnaflar içinden 350 kişi
başvurmuştur.
Sayın Başbakanım da buradayken
Yıl 2004. Yer
Adıyaman Hükûmet Konağı. Miting, yerel seçimler için. Ben de o
mitingde Sayın Başbakanımı dinliyor idim. Aynen şu
cümleyi söyledi Sayın Başbakanım, dedi ki: Tütünün
kotasını 2 katına çıkaracağım. Yıl 2008,
maalesef tütün kotalarla yok edildi ve bir de üstüne üstelik yerine alternatif
ürün yetiştirilmeden. 700 bin insan, Adıyaman esnafı, köylüsüyle
birlikte açlığa, yoksulluğa mahkûm edildi Sayın Başbakanım.
Bu insanlarımızın 240 bini yeşil kartlıdır, geri
kalanı ise yazın mevsimlik tarım işçisi konumundadır.
Ben Adıyamandaki 700 bin insan adına sizlere bu yüce Mecliste bu
kürsüden sesleniyorum: Alternatif ürün yetiştirilmeden tütünün tekrar
serbest edilmesini önemle rica ediyor ve saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, Adıyamanda herkes bazı
konularda gerçekten çok gayret göstermektedir. Adıyaman gibi ekonomik
anlamda büyük sorun yaşayan bir ilde krizden yalnızca 26 kişinin
yararlanmasının acaba sebebi nedir? diye merak ediyorum.
Sayın milletvekilleri, siz de acaba bu konuda ne
düşünüyorsunuz diye, bu konuyu sizin vicdanlarınıza ve
takdirlerinize bırakıyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Sayıştay ne oldu?
ŞEVKET KÖSE (Devamla) Daha önceleri de belirttim:
Adıyaman ve Adıyaman gibi illerimize kimi konularda pozitif
ayrımcılık mutlaka uygulanmalıdır. Bu pozitif
ayrımcılık eşitliğe aykırı değildir,
aksine bölgeler arası sosyoekonomik eşitsizliğe çözüm bulmak
için mutlaka şarttır ancak maalesef, Hükûmetin sesi bu konuda
çıkmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adıyaman gibi ekonomik olarak sıkıntı yaşayan
illerimizde KOSGEB kredisi konusunda farklı bir uygulamaya gidilmesi
mutlaka gerekmektedir. Bölgelerin gelişmişlik düzeyine göre, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığına başvurulara kota mutlaka uygulanmalıdır.
Bu yolla ekonomik olarak gelişmemiş illerimizin daha fazla krediden
yararlanmasının önü açılacaktır ve böylelikle de kredi,
amacına daha da çok hizmet etmiş olacaktır. Ayakta kalabilmek
için paraya ihtiyacı olan esnafımızın kredi kullanması
daha doğru ve adil uygulamadır bence.
Kota önerisi Hükûmet tarafından tekrar dikkate
alınmalı der, verdiğimiz önergenin kabul edilmesini rica eder,
yüce Meclisi en derin sevgi ve saygılarımla tekrar selamlarım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Köse.
Önergeyi oylarınıza sunuyoruz: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
26ncı madde kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 27 nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan Rapor Değerlendirme
Kurulu ibaresinin Denetim Kurulu Başkanı şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Selçuk
Ayhan |
Trabzon İzmir |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ayhan, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, kısa
bir söz talebim var.
BAŞKAN Pardon, görmemişim. Ne içindi acaba?
AHMET AYDIN (Adıyaman) İç Tüzük 60a göre
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Ayhan konuşsun ondan sonra size söz
vereceğim efendim, çağırmış bulundum kürsüye.
Buyurunuz efendim.
SELÇUK AYHAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin
birinci bölümünün 27nci maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Sayın Başbakanımıza da
Genel Kurulu onurlandırdığı için teşekkür ediyorum.
Sanıyorum devamsızlık konusu kendisi açısından çok
önemli.
Şimdi teklifin özüne baktığımızda,
değerli arkadaşlar, Sayıştay Genel Kurulunun yetkilerinin
baypas edildiğini, bu amaçla da bir Rapor Değerlendirme Kurulu
oluşturulduğunu görüyoruz. Bu bizi şaşırtmıyor
çünkü Sayıştay Genel Kurulunda henüz
demokratikleştirme tamamlanmadı. Tabii buradaki
demokratikleştirmeyi günümüzün modern Türkçesiyle AKPlileştirme
olarak algılayacaksınız.
Bir diğer önemli nokta: Personel alımı için
yapılacak sınavlarda bilginin ikinci plana atılması, sözlü
sınav yerine mülakatın konulması ve yandaş
kadrolaşmanın önünün açılması. Bu da bizi
şaşırtmadı çünkü bilgili insan tehlikeli insandır. Yerine
biatkâr bir kadro yapısı kurulması gerekir. Talimatı
vereceksin, istediğin kararı alacak, istediğin imzayı
atacak.
Bir başka önemli ayrıntı: Sayıştayda kurum dışı uzman
çalıştırma yetkisi verilmesi konusu. Bu durum anayasal yetkinin
kurum dışı kişilere devredilmesi anlamına gelir ki
Anayasaya aykırıdır ama bu da önemli değil yani
şaşırtıcı değildir çünkü nasıl olsa Anayasa
Mahkemesi de referandumdan sonra önemli ölçüde demokratikleşti.
Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde
yapıldığı söylenen bu teklif ile yüksek yargı
organları arasında olmamasına karşın
Sayıştaya yüksek mahkemelerden daha kapsamlı bir
bağlayıcılık olanağı tanınmış
oluyor. Bu da dünya hukuk literatüründe örneği olmayan bir uygulama.
Aslında olay çok açık. Sayın Başbakanın zaman zaman
kendini hukukun yerine, zaman zaman yargının yerine, zaman zaman
mahkemenin yerine, zaman zaman Parlamentonun yerine koyduğu bir ülkede
bunlar doğal. En son 3 generalle ilgili Sayın Başbakanın
söylemlerini anımsarsak o mahkemenin ne karar alacağını
merak ediyoruz. Gerekirse Parlamentodan yeni kanun çıkartırız.
diyor. Yani Parlamentodaki herkes asker arkadaşıdır. Sayın
Başbakan söyleyecek, herkes eline kaldıracak. Böylesi bir hukuk
anlayışı sadece totaliter rejimlerde var. Yani İkinci Dünya
Savaşı sürecinde Avrupa ülkelerinde
tanıdığımız diktatörlerin, diktatör liderlerin
anımsanmaması mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım, her şeye
Başbakanın karar verip emir eri gibi uygulattığı bir
ülkede kanun çıkarmaya gerek var mı? Bu ülkede Parlamentoya gerek var
mı? Bunları sorgulamamız, bu konularda iyi düşünmemiz
gerekiyor. Ne yazık ki ülkemizde yasama, yürütme, yargı, kuvvetler
ayrılığı diye bir şey ortadan
kalkmıştır, kalmamıştır. Hepsi Sayın
Başbakanın yetkisi ve kontrolü altına geçmiştir. Böyle bir
ülkede demokrasiden bahsetmek olası mı? 12 Eylül 1980 darbesinin
zulmü altında yıllarca inleyen insanların duygularının
istismar edilerek yürütülen bir referandum çalışmasının
arkasından Türkiyede 12 Eylülün yeni bir versiyonunu görmekten hicap
duyuyoruz.
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Başkanım; bu sözlerimin çok fazla dikkate
alınmayacağının farkındayım ama buradan bir kez
daha kamuoyuyla paylaşmayı bir görev bildim.
Sözlerime son verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 27nci
madde kabul edilmiştir.
Evet, Sayın Aydın, buyurunuz efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydının, Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin
konuşmasında belirttiği tütün kotasının Hükûmetleri
zamanında değil, daha önceki hükümetler döneminde olduğuna
ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Az önce kürsüdeki Değerli Hatip, aynı zamanda benim de
hemşehrim, Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Köse
konuşmasını yaparken Başbakanımızın, bir
mitingde, tütün kotasını 2 katına çıkaracağı
şeklinde bir taahhütte bulunduğunu ifade etti.
Efendim, öncelikle şunu söyleyeyim ki bu doğru
değildir. Tütün bir kere bizim dönemde kotaya bağlanmadı, daha
önce kotaya bağlanmıştı. Kaldı ki o mitingde
Sayın Başbakanımız sadece o yıl için üreticinin elinde
bulunan kota fazlası tütünle ilişkili bir alım
yapacağını söyledi ve o yıl itibarıyla üreticinin
elindeki bütün tütün alındı.
Yine, KOSGEBle ilgili bir ifade kullandı. Adıyamanda
kabul edilen dosya sayısının yirmi altı olduğunu söyledi. Sayın KOSGEB
Başkanımızla az önce de görüştüm. Resmî rakamlara göre
Adıyamanda kabul edilen dosya sayısı seksen bir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(2/594) (S. Sayısı: 510) (Devam)
BAŞKAN 28inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 28
inci maddesinin madde başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Kamer
Genç |
Trabzon Tunceli |
Denetim Kurulu
Madde 28- Denetim Kurulu, Sayıştay Genel Kurulunun kendi
üyeleri arasından seçeceği bir kurul başkanı ile birinci
sınıfa ayrıldıktan sonra üç yılını doldurmuş
ve Sayıştay üyeliğine seçilme hakkını kaybetmemiş
uzman denetçiler arasından seçeceği on üyeden oluşur. Kurul
başkan ve üyeliği seçimleri beş yılda bir
yapılır. Kurul başkan ve üyeliklerinin boşalması
halinde boşalan kadrolar için bir ay içinde seçim yapılır. Görev
süresini tamamlayanlar tekrar seçilebilir.
Kurul, kurul başkanının
katılamadığı durumlarda en kıdemli kurul üyesinin
başkanlığında toplanır.
Kurulun görevleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacak Sayıştay
raporları ile inceleme raporlarını inceleyerek teknik
değerlendirmesini yapmak.
b) Kurum stratejik planı ve yıllık performans
programını hazırlamak.
c) Denetim stratejik planlarını ve yıllık
denetim programlarını hazırlamak.
d) Plan ve programların uygulanmasını izlemek,
değerlendirmek ve performans ölçüm sistemlerini oluşturmak.
e) Denetime ilişkin yönetmelik, standart, el kitapları
ve rehberleri hazırlamak.
f) Sayıştay Başkanının görüşülmesini
istediği konularda görüş bildirmek.
Kurul toplantılarına; Sayıştay raporları
ile inceleme raporlarının görüşülmesi sırasında ilgili
raporu hazırlayan denetim ekibi, Kurum stratejik planlarının
hazırlanması ve izlenmesi ile yıllık performans
programının hazırlanmasına ilişkin hususların
görüşülmesi sırasında ise, Genel Sekreter ve
yardımcıları ile Sayıştay Başkanı
tarafından her daireden görevlendirilecek birer üye ve denetim ve denetim
destek grup başkanları da katılır.
Kurul başkanı, Sayıştay Genel Kurulunun
Sayıştay raporları ile denetime ilişkin yönetmelik,
standart, el kitapları ve rehberleri görüştüğü
toplantılarına kurul başkanı sıfatıyla,
diğer toplantılarına ise üye sıfatıyla
katılır. Kurul başkanı daire başkanı statüsündedir
ve daire başkanlarının yararlandığı özlük
haklarından yararlanır.
Kurulun sekreterya işleri, denetim planlama görevini yürüten
denetim destek grup başkanlığı tarafından
yürütülür."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Kamer Genç
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 510 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 28inci maddesiyle ilgili olarak
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Önergemiz, 28inci madde rapor değerlendirme kurulu, biz bunu
denetleme kurulu olarak yapıyoruz. Şimdi, tabii, önerge üzerinde
konuşmadan önce, şimdi Tayyip Bey diyor ki: Meclisi
çalıştıralım. İşte
çalıştırmanın yolu belli. Tayyip Bey gelir burada oturursa
bak bütün milletvekilleri geliyorlar. Diyor ki: Eğer gelmezlerse
Yalnız çok gelmişsiniz, şimdi, önümüzdeki seçimde dörtte 1iniz
gelmeyecek yani dörtte 3ünüz gelmeyecek dörtte 1iniz gelecek, nasıl
olacak? Şimdi bunların arasından tercih yapmak da çok zor
arkadaşlar. Keşke, hiç olmazsa, çok az kişi gelseydiniz de
seçimlerde size
Yani işte Genel Merkez de zorlanmasaydı.
Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, Tayyip Bey
şimdi Libyaya İnsan Hakları Ödülünü almak üzere gelmiş.
Düşünebiliyor musunuz, bir dikta rejimini uygulayan, insan
haklarının zerresi olmayan bir ülkeden bizim Türkiye Cumhuriyeti
devletinin Başbakanı gidip İnsan Hakları Ödülünü
alıyor. Çok tebrik ederim, güzel bir şey. Yani acaba Libya
Hükûmetinde, Libyada bir insan hakkı var mıdır? Diktatörlük
kanunları dışında hüküm süren bir kanun
Diktatörlük dışında
hukuk devleti ilkesi var mıdır? Neyse, Türkiyeyi bu hâle getirdik.
Değerli milletvekilleri, zaten şimdi aslında bu
kanunları boşa çıkarıyoruz, denetimi yok devletten.
Bakın, Sayıştay denetim yapmıyor. Sayıştay bugün
AKP İktidarının oluşturduğu kadrolarla teşekkül
edilmiş. Hatta öyle bir ileri gittiniz ki referandumda Anayasa Mahkemesine
-Türkiye Büyük Millet Meclisinde- Sayıştaydan üye seçmeyi öngördük.
Hâlbuki Anayasa Mahkemesi Yüce Divan görevini yapıyor. Hâlbuki Anayasa
Mahkemesi ne yapıyor? Kanunları şey ediyor. Sayıştaydaki
kişiler -hesap mahkemesi- yüksek hâkim statüsünde değil.
Dolayısıyla yani sizin Türkiyeye getirmek istediğiniz statü
belli.
Şimdi, Tayyip Bey diyor ki: Yargı benim ciğerimi
kanatıyor. Yani eğer Danıştay, Yargıtayda bu Hükûmet
aleyhine bir karar çıkarsa Tayyip Beyin ciğeri kanıyor, niye
kanıyor? Çünkü diyor ki: Ben tek seçiciyim. Hâkim de benim, Meclis de
benim, yasa da benim, yürütme de benim. Ya, arkadaşlar, bu dünyanın
en ilkel toplumlarında olmayan bir yönetim tarzı. Böyle bir şey
olur mu? Yani şimdi 3 tane general gitmiş idari yargıya dava
açmış. Sizin daha yeni değiştirdiğiniz Anayasada
idari yargı var. İdari yargıya hakkı ihlal edilen her
vatandaşın müracaat hakkı olduğu hâlde neden bundan rahatsız
oluyorsunuz? Yani böyle
Arkadaşlar, bakın, burada fuzuli şeyler konuşuyoruz.
Eğer bu Parlamento demokrasiye inanıyorsa, insan haklarına
inanıyorsa, hukuka inanıyorsa bu kanunları çıkaralım.
Yoksa bu kanunları çıkarmanın da bir anlamı yok.
Bugün Sayıştay hangi belediyenin yaptığı
suistimalleri buraya getirdi, Meclise getirdi? Bakın, İstanbul Ana
Kent Belediye Başkanının yaptığı ihalelerde,
seksen dokuz ihalede suistimal var. İçişleri Bakanı bununla
ilgili soruşturma emrini vermiyor. Danıştaya dava açılıyor,
Mart 2010da Danıştay diyor ki: Arkadaş, İstanbul Belediye
Başkanının yaptığı suistimallerden dolayı,
seksen dokuz ihaleden dolayı soruşturma açılması
lazım. O tarihten beri İstanbul
Başsavcılığı, AKPnin yarattığı
korkudan dolayı soruşturma açmıyor. Böyle bir şey olur mu?
Peki, yani yargı işlemiyorsa, yargı korku içindeyse, yargı
işletilmiyorsa bizim burada kanun çıkarmamızın ne
anlamı var?
Değerli milletvekilleri, onun için, yani hakikaten yazık
oluyor bu memlekete. Memleketimizde soygun, suistimal almış
yürümüş. Geçen gün KİT Komisyonunda BOTAŞın
hesaplarını inceliyoruz. Bir BIL Şirketi diye bir şirket
var. Tayyip Beyin yakın bir arkadaşını oraya Genel Müdür
atamışlar, arkadaşını getirmiş günde 500 dolar
yevmiye veriyor arkadaşlar, 500
Daha bunlar neler
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Kamer Bey, niye yalan söylüyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Ya, 500
Günde 500 dolar
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Niye yalan söylüyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Yalanı sen söylüyorsun.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Beraber değil miydik orada?
KAMER GENÇ (Devamla) E, tamam. 500 dolar vermiyor muydu yevmiye?
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Değildi, değildi.
İşlem yaparsa denildi.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, olur mu? Her gün. Her gün, bak
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Eğer işlem yaparsa
denildi.
KAMER GENÇ (Devamla) Oku, oku
Her gün
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Öyle bir şey yok.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın arkadaşlar, her gün BIL
Şirketinin
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Niye yalan söylüyorsun, iftira
ediyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Yalanı kimin söylediğini
araştıracağız.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Niye yalan söylüyorsun? KİT
Komisyonunun hepsi burada, Başkan burada.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, çıksın burada söylesin.
Rapor bende, rapor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen sözleriniz bağlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) BIL Şirketine bir genel müdür
atanmış
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) İş yaparsa günde 500
alacaktı. Niye doğru konuşmuyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla)
BIL
Şirketinin Genel Müdürü de kendi yakınını, bir
arkadaşını getirmiş bir göreve atamış, günde 500
dolar harcırah ödüyor, düşün!
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Yalan söylüyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Yalan
Var mısın,
milletvekilliğinden istifaya var mısın?
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Evet, varım.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın arkadaşlar, ben yarına
bu raporu getireceğim buraya.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Hayır, işlem yaparsa
KAMER GENÇ (Devamla) Eğer yalan söylediysem ben istifa
edeceğim, yoksa bu ediyor mu? Bu ediyor mu?
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Öyle değil, öyle değil
KAMER GENÇ (Devamla) Ha, sen de oradan çık burada
konuş.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Laf ebeliği yapma!
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, devamlı
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Kamer Genç, bana bak. Laf
ebeliği yapma!
KAMER GENÇ (Devamla) Laf ebeliği yapan sensin.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Olay öyle değil.
KAMER GENÇ (Devamla) Hırsızları örten sizsiniz.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) İşlem yaparsa 500
dolar alacak, niye yalan söylüyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Orada, KİT Komisyonunda bizleri
konuşturmayan sizsiniz.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Niye yalan söylüyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Suistimalleri engellemeyen sizsiniz.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Burada yalan söylüyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Burada gelip de dile getirdiğimiz
zaman da
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Senin bu saman duvarına
benzemez!
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, hem yapıyorsunuz hem de sesiniz
yüksek çıkıyor.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Doğruyu konuş ama.
Niye yalan söylüyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, doğruyu konuşuyorum.
Ben şimdiye kadar yalan söylemedim ve siz
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) KİT Komisyonunda
konuşulan günde 500 dolar, işlem yaparsa
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, KİT Komisyonu, işte
söylüyorum: KİT Komisyonundaki bir
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Yalan söyleme!
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu niye yalan söyleyeyim? Acaba senin mi
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Başbakanı tahakküm
altına alamazsın! Sen sahtekârlık yapıyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse, ben onların hesabını
sana soracağım.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Sor, hesaba
açığız.
BAŞKAN Karşılıklı konuşmayın
lütfen.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Doğruyu
konuşacaksın bu kürsüde!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlarım, eğer Türkiye de bir hukuk devletiyse hukuk
kurallarını uygulamak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Eğer uygulamıyorsak niye bu
kanunları çıkarıyoruz?
Teşekkür ederim efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
28inci madde kabul edilmiştir.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Sayın Başkan, İç
Tüzük 60a göre kısa bir açıklama talebinde bulunuyorum.
BAŞKAN Açıklama yapmak istiyorsunuz. Sisteme
girerseniz lütfen
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Bilecik Milletvekili Fahrettin
Poyrazın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin konuşmasındaki
BOTAŞa bağlı BIL şirketinin Genel Müdürüne 500 dolar
yevmiye verildiğine dair ifadesinin doğru olmadığına
ilişkin açıklaması
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Saygıdeğer
Başkanım, değerli arkadaşlar; Sayın Gençin
bahsettiği oturumun aynı zamanda başkanıyım ve
yıllardır BOTAŞın da alt komisyon
başkanlığını yapmaktayım. İddia ettiği
üzere
Bu KİT Komisyon tutanakları aynı zamanda aynı Meclis
Genel Kurulumuz gibi tam tutanak şeklinde tutulmaktadır. O günkü
oturumdaki gerek arkadaşlarımızın soruları gerekse
ilgililerin verdiği cevaplar tutanaklarda harfiyle mevcuttur. İddia
edildiği üzere 500 dolar verilmemekte
KAMER GENÇ (Tunceli) 500 dolar günlük yevmiye yok mu orada?
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla)
sadece hizmet satın
alması biçiminde o ilgili
danışmandan kaç gün yararlanılıyorsa, diyelim ki bir ay
içinde iki gün yararlanıldıysa iki gün için bin dolar, eğer on
gün yararlanıldıysa on gün için 5 bin dolar niteliğinde yoksa
365 gün mesai ve 365 günün her günü için 500 dolar gibi bir ödeme söz konusu
değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) Herhâlde Sayın Genç o zaman
çok dalgındı, konuyu tam anlayamamış.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Poyraz,
açıklandı söylediğiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, komisyonun
raporunda günde 500 dolar. Kendisi de biliyor. Yarına isterseniz bu raporu da getiririm.
BAŞKAN Sayın Genç, konu net bir şekilde
anlaşıldı efendim
KAMER GENÇ (Tunceli) Günde 500 dolar yevmiye veriyor efendim.
BAŞKAN Sayın Genç, anlaşıldı.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(2/594) (S. Sayısı: 510) (Devam)
BAŞKAN 29uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin
29uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Bayram
Ali Meral |
Trabzon İstanbul |
(1) Yüksek Disiplin Kurulu, her takvim yılı için
Sayıştay Genel Kurulunca seçilecek üç daire başkanı ve
farklı dairelerden seçilecek dört üyeden oluşur. Kurula en
kıdemli daire başkanı başkanlık eder.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Meral, buyurunuz efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 510 sıra sayılı
Sayıştay Yasası Teklifinin 29uncu maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sayıştayın
başlıca görevi merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu
idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının gelir, gider ve
mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemektir.
Sayın Sayıştayın çok büyük bir görevi vardır.
Muhterem arkadaşlarım, bazı konulardan lütfen
rahatsız olmayalım, doğruları birlikte tespit edelim.
İnanıyorum ki bazı olumsuzluklara karşı bizim kadar
rahatsızsınız ama bunu bizim gibi dile getiremiyorsunuz. Biz bunun
farkındayız. Niye rahatsız oluyorsunuz?
Bakınız, denetim diyorsunuz. Sayıştayın
bazı konularda denetim yapmasını ben de rica ediyorum. Bir örnek
vermek istiyorum. Tekelin alkollü bölümü iki yıl ödemesiz, yedi yıl
vadeli, 230 milyon dolarlık kredi kullanmak suretiyle 292 milyona yerli ve
yabancı firmalara satıldı. Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun tespiti. Ne olmuş orada? Devirden bir ay önce 1
trilyonluk şişe alınmış. Devirden iki ay önce 507
milyar liralık ambalaj malzemesi alınmış. Devirden üç ay
önce 37 trilyon liralık kuru üzüm, 15 trilyon liralık yaş üzüm,
15 trilyon liralık anason alınmış, depolara konulmuş.
Değerli arkadaşlarım, bunlar satışta
tespit edilmemiş. Şimdi soruyorum Sayıştaya, soruyorum
size: Bugüne kadar bunu yapan, tespit etmeyen, Özelleştirme
İdaresinde veya onun bağlı olduğu bakan hakkında ne
yaptınız sayın milletvekilleri? Yüreğiniz
sızlamıyor mu? Sizin malınız gitmiyor mu?
Değerli arkadaşlarım, ne olmuş ondan sonra
biliyor musunuz? Bunu alan firma altı ay sonra yüzde 90ını 810
milyon dolara satmış, aradaki fark 600 küsur milyon dolar. Altı
ayın içerisinde böyle bir kazanca kim sahip olmuş, Allah
rızası için sordunuz mu? Bunu yapanlar hakkında bir işlem
yaptınız mı? O zaman niye
rahatsız oluyorsunuz? Yani talana, vurguna, hırsıza kucak
açıyorsanız, göz yumuyorsanız bunu da dinleyeceksiniz, bu
lafları da yutacaksınız.
Dahası var. Telekomu iki yıllık kârına
sattınız, iki yıllık kârına. Ankara
Defterdarlığının tespiti bu, gazetelerde manşet oldu.
Kime sattınız? Haririye sattınız ve gidiyorsunuz ülkesinde
öpüşüyorsunuz. Helalühoş olsun! Fakir fukaranın hakkı ne
oluyor?
Siz Tekeli böyle talan ettirin, Tekel işçisini yerlerde
süründürün. O dünyada Allah soracak bunun hesabını sizden.
Dahası var. Para basıyor, araç muayene
istasyonlarını niye sattınız değerli
arkadaşlarım? Ne zararı
vardı bunun? Şimdi, millet kuyrukta, matbaa gibi para basıyor.
Ne zararı vardı bunun? Ne sıkıntısı vardı?
Bunları da sattınız. Bu talandır, vurgundur, birilerinin
sizin kanalınızdan zengin olmasıdır.
TÜPRAŞ ne oldu şimdi? Türkiyede, dünyada söz konusu
edildi. Ne yaptınız değerli arkadaşlar biliyor musunuz?
Baba baba satıyordunuz ya! Soruyorum size: Bu Abdüllatif Şener niye
görevden alındı? Baba baba satmıyordu, değil mi? Baba baba
satan geldi, ondan sonra TÜPRAŞın yüzde 61i 1 milyar 140 milyon
dolara satıldı. İptal ettirdik; ondan sonra yüzde 51i
-değerli arkadaşlarım, yüzde 10u devlete kaldı- neye satıldı
biliyor musunuz? 4 milyar 140 milyon dolara. Yahu, bunu yapan Allahtan
korkmuyor da siz niye buna tepki göstermiyorsunuz sayın milletvekilleri?
Dünyanın neresinde böyle bir hırsızlık, talan olmuş?
Hesap sordunuz mu bunu yapanlardan? O zaman neyi konuşuyorsunuz? Ya,
kusura bakmayın arkadaşlar, komisyondan ne gelirse tıkır
tıkır geçiriyoruz. Yani biz çok akıllı da siz de akıl
yok, hiçbir şey; buraya getirip de burada konuşmuyor musunuz? Bir gün
biri der ki -o ki konuşmuyorsunuz, bütçeden gelenler geçiyor- Bütçedeki
milletvekilleri kadar milletvekili Meclise gönderelim; bu kadar
çoğunluğa ne gerek var? der; bir gün bunu size sorarlar. Etmeyin
bunu. Çıkıp şurada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Çıkıp şurada
sizin de tasvip etmediğiniz maddeler var, konuşun değerli
arkadaşlarım. Konuşun da şu Meclise bir canlılık
gelsin. Bir taraf durmuş, bir taraf konuşuyor. Kaldır,
reddedildi; indir, reddedildi. Bu, güzel görünüm vermiyor saygıdeğer
milletvekilleri. Bu, güzel görünüm vermiyor, olmuyor. Sorun şimdi
hesabı. Bunlardan hesap soruyor musunuz?
Şimdi soruyorum: Bunu tespit eden, Özelleştirme
İdaresinde adamlar orada oturuyor daha, hesap sordunuz mu, görevden
aldınız mı? Baba baba satan Bakandan hesap sordunuz mu? Yok.
Yahu, aşikâr bir şey. Biriniz çıkıp deyin ki: Ya, Bayram
Meral, sen iftira ediyorsun. Bir çıkın şuradan, içim rahat
etsin. Bir deyin Şunlar yalan
Peki, doğruysa bundan sizin de
vebaliniz, günahınız yok mu, sorumluluğunuz yok mu sayın
milletvekilleri? Niye hesap sormuyorsunuz? Ya, birisi çalıyor; size bir
faydası, yararı yok, buna müdahale edin sayın milletvekilleri.
Bu bir hırsızlık, açık hırsızlık. Niye hesap
sormuyorsunuz? Soramıyorsunuz değil mi? Sizin adınıza
üzgünüm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Meral.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
29uncu madde kabul edilmiştir.
30uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 30
uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki oy çokluğuyla ibaresinin
üçte iki çoğunlukla şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Yıldız
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Sayıştay Başkanı, daire başkanı ve
üyeler dışındaki meslek mensupları hakkındaki
yükseltme işleri ile disiplin soruşturmaları ve ceza
kovuşturmalarını yürütecek olan Kurulun üçte iki çoğunlukla
karar alması vereceği kararların kalitesini artıracaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
30uncu madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, 31 ila 60ıncı maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul milletvekili
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Ben
konuşacağım.
BAŞKAN Siz konuşacaksınız, peki
Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi
konuşacaktır.
Buyurunuz efendim.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayıştay Kanunu
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
görüşlerimi açıklamadan önce sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin
tümü üzerinde ifade ettiğim görüşleri, çok kısaca, bu bölüm
üzerinde de ifade etmek istiyorum, bu bölümle ilgili olduğu için aynı
zamanda. Eğer Sayıştayın kuruluşuna ilişkin
olarak temel espriyi, temel amacı bir kenara bırakıp da bu yasa
görüşmelerine devam edersek yanlış bir yasa
çıkarmış oluruz, Sayıştayı amacından
uzaklaştırmış oluruz. Sayıştaylar demokratik
bütün ülkelerde parlamentoya bağlı olarak kurulur çünkü
sayıştay bütçe hakkının denetlenmesine yetkili olan bir
kuruluştur. Bütçe hakkı dediğimiz zaman, halkın
ödediği vergilerle parlamentonun yaptığı bütçeler
vasıtasıyla hükûmetlerin yaptığı harcamaların
halk adına denetlenmesi demektir. Bütçe hakkı budur. Bütçe hakkı
vergilere vatandaşın karar vermesi demektir. Bütçe hakkı
harcamalara vatandaşın karar vermesi demektir. Vatandaş bütçe
hakkını temsilcileri vasıtasıyla kullanır. O nedenle,
sayıştaylar parlamentoya bağlı olarak kurulur ve parlamento
adına denetim yaparlar. Parlamentoya bağlılık
sayıştayı bağımsız kılmanın, hükûmetin
etkisinden uzak tutmanın da bir yöntemidir ayrıca.
Şimdi görüşmüş olduğumuz bu teklifte yer alan
bir kısım düzenlemeler Sayıştayın bütçe hakkı
kavramı uyarınca yapacağı denetimi amacından
uzaklaştırmaktadır. Eğer bu denetimi Hükûmetin hâkim
olacağı bir yapıya vermiş olursanız
vatandaşın ödediği vergilerin nereye
harcandığını ve bu harcamalardan dolayı üretilen
hizmetler nedeniyle vatandaşın memnun olup
olmadığını denetlemek mümkün değildir. Bunu,
Sayıştayın performans denetim yetkisiyle ilgili olarak biraz
önce bir madde üzerindeki önerge hakkında yaptığım
görüşmede kısmen ifade etmeye çalışmıştım.
Performans denetimi, halkın ödediği vergilerin halk adına
yapılacak harcamalar nedeniyle etkin bir şekilde kullanılıp
kullanılmadığının denetlenmesinin bir
aracıdır ama maalesef bu teklif performans denetimini ortadan
kaldırmıştır.
Yine, bu teklifle Sayıştaya meslek memuru olarak girecek
olan kişilerin objektif bir sınavla bilgi ve yeteneklerinin ölçülmesi
imkânı ortadan kaldırılmış, tam tersine subjektif
birtakım değerlendirmelerin yapılması ve
Sayıştayı yöneten kişilerin, daha doğrusu Hükûmetin
etkisindeki kişilerin Sayıştaya istediği şekilde
eleman almasının yolu açılmıştır.
Bugüne kadar, daha doğrusu -bugüne kadar demeyeyim- geçen
sene Sayıştay Kanununda yapılan bir değişikliğe
kadar Sayıştaya girişte yazılı sınavdan sonra
sözlü sınav yapılmaktaydı. Şimdi geçen sene yapılan
değişiklikle ve bu teklifle getirilen düzenlemeyle bu sözlü
sınav kaldırılmakta, bunun yerine mülakat getirilmektedir.
Mülakat, hiçbir zaman sözlü sınavın alternatifi değildir, onun
yerini dolduracak olan bir düzenleme değildir. İlgili maddeye
bakıldığında, mülakatta adayın bilgisinin ölçülmesinin
yerine, adayın kişisel özelliklerinin, duruşunun, temsil
kabiliyetinin, ne bileyim belki iktidara olan
yakınlığının, bu tip subjektif değerlendirmelerin
ölçüldüğü, bunların kontrol edildiği bir sistemin geldiği
görülecektir. Oysa sözlü sınav, eskiden var olan sözlü sınav,
yazılı sınavın eksik kaldığı, eksik
bıraktığı, ölçemediği konuları ölçmeye
yönelmişti. Sözlü sınavın amacı budur. Sözlü sınavda,
tabii ki adayın temsil kabiliyetine, yeteneğine, ifade kabiliyetine,
bütün bunlara da bakılır, eskiden de bakılıyordu; ama sözlü
sınavın bilgi ölçme amaçlı yanı hiçbir zaman eski yöntemde
ihmal edilmemişti.
Buraya Sayıştay neden geldi, neden sözlü sınav
kaldırılıp yerine mülakat getirildi? Buradaki niyet samimi
değildir, niyet kötüdür. Geçen yıl kabul edilen yasayı
yasalaştıran Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu, Hükûmeti bu
konuda eleştiriyorum. Buna yeşil ışık yakan, Hükûmete
bu konuda referans olan Sayıştayı eleştiriyorum. Her
şey yasama organının iradesiyle olmuyor. Yasama organına
Sayıştay o şekilde öneri getirirse Sayıştay da
Hükûmetin önünü açan bir rol üstlenmiş olur.
Daha önce yapılmış olan bir sınavı
kaybetmiş olan, sözlü sınavı kaybetmiş olan bir
kısım adaylar Danıştayda iptal davası açtılar.
İptal davası sonucunda ilgili sınav iptal edildi, o
yönetmeliğin ilgili bölümü de iptal edildi. Bunun yerine, geçen yıl
bir yasa kabul edildi, 2009 yılında 5924 sayılı Yasa kabul
edildi. Bu Yasayla sözlü sınav yerine mülakat sistemi getirildi ve o
Yasanın bir geçici maddesiyle de sınavı kaybetmiş olan
adaylar bir kez daha sınava çağrıldı, daha doğrusu
mülakata çağrıldı. Aslında doğru olan, onların
elendiği, sözlü sınavı kaybettiği tarihte yürürlükte olan
şekilde bir sınavı onlara uygulamaktır. Hukuk devletinde bu
vardır. O tarihte mademki sözlü sınav vardır, siz, biz
eleştirsek de mülakat sistemini, en azından eskiler için sözlü
sınavı uygulamak zorundasınız. Sözlü sınavın
esasını Danıştay iptal etmedi, o orada duruyor.
Hayır. dediler, bunu çokça hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem Genel
Kurulda ifade etmiş olmamıza rağmen iktidar partisinin direncini
aşmak maalesef mümkün olmadı ve o sınav kaybetmiş olup
yeniden mülakata alınan adaylar için o Yasa kabul edildi. 28 aday
sınava girdi, mülakata girdi. Bu 28 aday içerisinde, ÖSYM tarafından
yapılan eleme ve yazılı sınavlarda ilk on sırada yer
alan kişiler de var. Ancak bu 28 adayın hiçbirisi mülakatta
kazanamadı. Bu adayların hepsi 50 puanın altında not
aldı. Evet, bunu Hükûmetiniz
başardı, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, o Hükûmet
paralelinde Sayıştayda hareket eden arkadaşlar bunu
başardılar. 28 adayın hepsi bu sınavı kaybetti. Bu
teklif bunu tekrar ediyor, yineliyor. Son derece demokrasiye aykırı,
bütçe hakkına aykırı, Sayıştayın
bağımsızlığına aykırı, onu yok eden bir
kavram.
Buna paralel başka düzenlemeler var teklifte.
Sayıştay Genel Kurulunun yetkileri budanmaktadır. Yine,
Sayıştay, dünyadaki ofis tipi, yargı tipi sayıştay
modellerinden Türkiye için geçerli olmayan ofis tipi sayıştay modeline uygun olarak örgütlenmektedir. Bütün
yargı tipi sayıştaylarda başkan vardır,
başkanın altında genel sekreter vardır, daireler
vardır, bir de bizdeki yüksek yargı organları gibi,
Yargıtay, Danıştay gibi... Çünkü yargılama yetkisi
vardır, bir hesap mahkemesidir sayıştay. O nedenle, başkan
yardımcısı diye bir birim yoktur, o tip bir örgütlenme yoktur.
Esas olan, yargı görevini yapacak olan dairelerdir. Bu teklifle
Sayıştay, başkanın yönetimdeki gücünü artırmak
amacıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
başkanın Sayıştay denetçileri üzerindeki,
daireler üzerindeki yetkisini artırmak amacıyla yargı tipi
sayıştaydan ofis tipi sayıştaya dönüşmektedir. Bir
kısım ülkelerde var ama o ülkelerde o sayıştayların
yargılama yetkisi, hesap mahkemesi olma özelliği yok. Hem Türkiyede
Sayıştayın yargılama yetkisi var, hesap mahkemesi olma
özelliği var hem de bu özelliğin olmadığı ülkelerdeki
örgütlenme modelini alıp Sayıştaya monte ediyoruz, teklif bunu
getiriyor. Bunu sorduk: Niye bunu yapıyorsunuz? İlgili arkadaşlar,
Sayıştaydaki görevli arkadaşlar Efendim, Başkanın
denetçiler üzerinde, daireler üzerinde yetkisi yok, onu yetkili kılmak
istiyoruz. dediler.
Evet, bu teklifin hâkim olduğu anlayış budur. Daha
başka konular var bu konuda söyleyebileceğim ama zaman yetmediği
için bunları söyleyemiyorum, ilgili maddelerde
arkadaşlarımız ifade edecek.
Sözlerimi burada bitiriyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili
Nevzat Korkmaz.
Buyurunuz Sayın Korkmaz (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP grup başkan vekilleri ve
yine 3 AKP milletvekilinin hazırladığı Sayıştay
Kanunu Teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsım ve grubumuz
adına görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, çağdaş demokrasilerde
seçimle gelmiş hükûmetler tüm siyasi sorumluluğu üstlenerek ülkeyi
yönetirken elbette kamu kaynaklarını kullanacaklardır, elbette
harcama yapacaklardır. Bu ne kadar olağan ve normal ise
yaptıkları harcamaların, kullandıkları
kaynakların hesabını millete vermeleri de bir o kadar normal ve
olağandır. Bu yüzden hükûmetlerin Meclise, sadece
çoğunluğuna değil yani milletin tamamına yönetimlerinin
hesabını vermeleri asıldır. Dünyada kabul edilen
düşünce de, tüm kamu kaynakları ve harcamalarının parlamento
adına denetim yapan sayıştaylarca denetlenmesidir.
Efendim, ben milletten yetki aldım, bu yetkiyle
istediğim gibi hareket ederim. diyemezsiniz çünkü hukuk devletinin en
önemli ilkesi, yönetenlerin kendi koydukları kurallara kendilerini de
bağlı hissetmeleridir.
Denetimi halk zaten seçimden seçime yapıyor, denetçiler de
nereden çıktı, Sayıştay da kim oluyormuş?
diyemezsiniz.
Bu kadar medya karartması ve yoğun propagandanın
yaşandığı böyle bir ortamda hesapların ve
yanlışların halka anlatılması zaten çok zor gözüküyor.
Kaldı ki denetim profesyonel bir iştir. Böyle olmazsa denetçiye,
müfettişe ne gerek var? Sekiz yıldır iktidarda neredeyse 1
trilyon dolarlık kaynak kullanan Hükûmet lütfedip hesap vermeye bir türlü
yanaşmıyor.
Görüştüğümüz Sayıştay Kanunu Teklifi
hazırlanış ve Mecliste görüşülmesi bakımından maalesef
garabetler içermektedir. Ayrıca tüm uyarılarımıza
rağmen belki de beş yıl kadar gecikmiş bir kanun
teklifidir. Sayıştay kimin adına denetim yapıyor? Türkiye
Büyük Millet Meclisinin. Teklifi kimler Meclise sunuyor? AKP Meclis Grubu.
Meclis, kıymetli arkadaşlar, sadece sizlerden mi ibaret? Bu
Sayıştay Meclisin tümü adına denetim yapmıyor mu? Ne olurdu
hazırlık sürecinde diğer Meclis gruplarının da
katkılarını alsaydınız? Yok. Benim
hazırladığım teklifin çerçevesi dâhilinde ne
söyleyecekseniz söyleyin. Yaptığınız bu. Buna,
kıymetli arkadaşlar, dayatma denmez de ne denir? Ne zaman Meclisin
bütününde bir uzlaşma arayacaksınız? Gündeme getirilmesi
gerekenleri de görüşsek ve kanunu uzun yıllar hayatını
devam ettirecek şekilde en az hatayla çıkarsak daha iyi olmaz
mı? Ama bu işinize gelmiyor çünkü Mecliste sulh ve huzur olursa
tabanı ne ile istismar edeceksiniz? Ben yaptım, oldu.cu
zihniyetinize bir son verin artık.
Ayrıca, kıymetli arkadaşlarım, milletin
parasının nasıl harcandığının, nerede
harcandığının sorgulanması gibi son derece önemli bir
konuyu tartışmayacak da Meclis ne yapacak? Meclisi işler
olmaktan çıkarıp sembolik bir hâle getirmenin bu millete ve
demokrasiye nasıl bir katkısı olacak? Bu kadar önemli bir kanunu
Genel Kurulda ne kadar az görüşülürse iyi olur.
mantığından hareketle normal yasa yapma sürecini zorlayarak
temel kanun şeklinde görüştürüyorsunuz. Dolayısıyla
konuşma süreleri de neredeyse yarı yarıya azalıyor. Şu
Şark kurnazlıklarından artık bir vazgeçin.
Silahlı kuvvetleri, mahkemeleri, basını, iş
dünyasını hesap vermeye çağırırken önce kendinizin,
başta Sayın Başbakan olmak üzere Hükûmetinizin bu millete
layıkıyla hesap vermesini temin edin. Bu ülkede devri iktidarınızda
milyarlarca dolar harcayan sizler ve belediyeleriniz ve de milletin üzerinden
haksız zenginleşen yandaşlarınız, yıllardır
hesap vermiyor. Hesap soracak kurumlara da izin vermiyorsunuz. Teftiş
kurullarının köküne kibrit suyu döktünüz, âdeta müfettişleri
görevsizliğe mahkûm ederek, odalarında paslandırdınız.
İç, dış denetim diye bir garabet çıkardınız, bu
kadar yılda ortaya koyduğunuz hiçbir somut iş yok. İç
denetici olarak hangi çerçevede, ne yapacağını bilmeyen
birilerini atayarak âdeta ulufe dağıttınız. En önemli
dışdenetim kurumu olan Sayıştayı da
çalıştırmadınız.
Gidin bakın aylardır, denetçiler işsiz, sabahtan
akşama kadar oturuyorlar. Onlar da şikâyetçi. Samimiyetle
bağlı oldukları kurumlarının
sıradanlaştırılmasına içleri elvermiyor. Denetçiler,
sahaya denetim için çıktıklarında bir şeyler bulacaklar ve
AKP yolsuzlukları konuşulacak. diye görev vermiyorsunuz. Oturun
oturduğunuz yerde, sesinizi çıkarmayın, alın
maaşınızı gül gibi geçinip gidin mantığı
değil de nedir bu?
Diğer yandan senelerdir, Sayıştayın
hazırladığı mali ve performans raporları da Genel Kurula
indirilmemiştir. Kamu kurumlarının nasıl
çalıştığı Meclisten gizlenmiştir. Üzülerek
söylüyorum: AKP kullandığı kaynakları milletten
kaçırarak, istediğini de nispeten elde etmiştir. AKPye
yıllardır hesap sorulamamaktadır, hem de milletin bu gerçekleri
bilmeden kendisine verdiği oyları da güven oyuymuş gibi telakki
ederek ve halkın gözünün içine bakarak fütursuzca yoluna devam etmektedir.
Ancak aziz milletimizin bu fütursuzluğa dur diyeceği günler
yakındır ve mutlaka bu usulsüzlüklerin, bu yolsuzlukların
hesabını soracaktır.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin gerek alt komisyon ve
gerekse esas komisyon görüşmelerinde Sayıştay yönetiminin
aksayan yönlerin giderilerek hizmetlerin etkinleştirilmesi ve
süratlendirilmesine ilişkin görüşleri maalesef dikkate
alınmamıştır. Sayıştaydaki yetkililerle
görüştüğümüzde Bu noksanlıkları biliyoruz ama zaten
kanunumuz Mecliste senelerdir bekliyor, hiç olmazsa eksik gedik
çıksın da kurtulalım. gibi görüş beyan ediyorlar.
Arkadaşlar, bir kanun bu şekilde çıkarılabilir mi? Yani
buna ölümü gösterip sıtmaya razı etmek denmez de ne nedir? Ne
yetkilileri ne muhalefeti dinliyorsunuz. AKPnin zaviyesinden
Sayıştayı dizayn ediyorsunuz. Bunda iyi niyet görebilmek mümkün
mü?
Değerli milletvekilleri, teklifin 31inci maddesinde düzenlenen
Denetim Planlama ve Koordinasyon Kurulunun, başkan, başkan
yardımcıları ve bölüm başkanlarından
oluşacağı ifade edilmektedir. Bu kişiler 20nci maddeye
göre Başkanlığı da oluşturmaktadır. O hâlde,
aynı kişilerin oluşturduğu iki kurulun iki farklı
isimle anılmasının ne gibi faydası olacak kafa
karışıklığına sebep olma dışında?
Anlamakta hakikaten güçlük çekiyoruz. O hâlde, bu
karışıklığı giderip bu kurula
Başkanlık mı diyeceksiniz yoksa Denetim Planlama ve
Koordinasyon Kurulu olarak mı tanımlayacaksınız ya da bu
kuruluşun görevlerini 20nci madde içeriğinde sayıp bu
karmaşıklığı mı gidereceksiniz, bir karar verin.
Kanun teklifinin ilk hâlinde, denetçiye
hazırladığı rapor ile ilgili olarak temyize gitme
hakkı tanınmış iken son hâlinde, kelime oyunlarıyla,
bu yetki işlevsiz bırakılmış savcıya temyize
başvurabileceğini hatırlatma şekline
dönüştürülmüştür. Sayıştay savcılarını adli
yargıdaki savcılardan ayıran en önemli husus, raporun
hazırlanmasında en ufak bir inceleme, araştırma
katkılarının olmamasıdır, raporlar denetçiler
tarafından hazırlanır. Yaptığı inceleme ve
araştırmalar sonunda raporlarını hazırlayan
denetçiler, raporun hazırlık safhalarında hiç yer almamış
savcıların değerlendirme kabiliyetlerine mahkûm edilmektedir ve
savcılar âdeta denetçilerin üzerinde, onların raporlarını
kabul eden ya da etmeyen amirleri pozisyonuna getirilmektedir. Bu düzenleme,
Sayıştayın fonksiyonelliğinin içini boşaltan bir
düzenlemedir, bundan vazgeçilmeli ve denetçilere, hazırladıkları
raporla ilgili olarak temyize başvurma imkânı getirilmelidir.
Teklifin 36ncı maddesinin üçüncü fıkrası
Performans denetimi, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli
olarak kullanılıp kullanılmadığının
belirlenmesi, faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve performans
bakımından değerlendirilmesidir. şeklinde
değiştirilmelidir.
Ayrıca, AKP Hükûmetince senelerdir Genel Kurula indirilmeyen
dış denetim, faaliyet, mali istatistikleri değerlendirme, genel
değerlendirme ve diğer raporlar, milletin temsilcilerinin olan
bitenden haberdar olmaması sonucu doğurmuş, Hükûmet
uygulamalarını gözlerden kaçırmıştır. Bunun önüne
geçebilmek için 38, 39, 40, 41 ve 42nci maddelerde tanımlanan bu
raporların, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna indirilmesi için
bağlayıcı ve yaptırımı olan süreler öngörülmeli,
kendi adına denetim yapan Sayıştay ile Meclisin fiilî irtibatı
netleştirilmelidir. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi
içerisinde Sayıştayın bir irtibat bürosu olmasının,
milletvekillerince kendilerine yöneltilecek sualler ve istenen bilgilere
yardımcı olunması hizmeti verilmesinde önemli bir hizmet
olacağını düşünüyoruz.
35inci maddede, Hükûmet, niyetini açıkça ortaya koyuyor,
Ben parayı istediğim gibi kullanırım, mahkemeler de dâhil
hiç kimse bunu sorgulayamaz. diyor. Bu, literatürde senelerdir
tartışılan takdir hakkının sınırlarıyla
ilgili bir konudur. Nerede başlar, nerede biter? sorusu ön plana
çıkıyor. Elbette, hükûmet edenlerin siyasi sorumluluğu
olması sebebiyle bir takdir hakkı bulunacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Bunun da elbette bir
sınırı var. Bu sınır da, genel hukuk
anlayışına göre, kamu yararının bulunup
bulunmaması sorgulamasının yapılmasıdır.
Hükûmet, kendisine sınırsız bir hareket alanı
sağlayacak bu düzenlemeyi Anayasa değişikliğine de koydu.
Tek amacı, Kimse beni yetkilerim ve harcamaların için
sorgulamasın. Ben istediğimi yapayım. Bu
değişiklikleri bundan sonraki yasal düzenlemelerde de göreceğiz.
Halkımız evet oyu verirken bu değişiklikler
karartıldı. Milliyetçi Hareket Partisinin tüm izah çabalarına
rağmen milletimiz yoğun medya bombardımanıyla
yönlendirildi. İşte, Karamanın koyununun sonradan çıkan
bir oyununu görüyoruz; hesaptan kaçmak.
Dünyanın neresinde olursa olsun bir işte kamu
yararı olup olmadığı yargı tarafından değerlendirilir.
Mali yargının en üst kurumu olan Sayıştaydan bu yetkileri
almak hesap vermekten kaçmanın bir yoludur. Ayrıca, bir kariyer
kurumu olan Sayıştayın düzenli çalışması ve
meslek memurları arasındaki iş barışı ve
huzurunun sağlanması açısından, Sayıştay
denetçileri arasındaki kurum kıdeminin sağlam temellere
oturtulması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
Buyurunuz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
uzman denetçiyle, baş denetçi unvanlarının yer
değiştirmeleri, birinci sınıf denetçilerin de
Sayıştay üyeliği seçimlerinin Sayıştay safhasında
oy vermelerinin temini ve Sayıştay üyeliği süresinin
sınırlandırılması gibi birtakım düzenlemelerin
Sayıştay Kanunu Teklifinde bulunmamasını da bir eksiklik
olarak kabul ettiğimizi belirtmek istiyorum. Bu eksikliklerin giderilmesi
yönünde verilecek önergelere destek olunması temennilerimle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Korkmaz.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan. (BDP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Buldan.
BDP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 510
sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde konuşmak üzere grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Konuşmama başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yalnız, bir şey ifade etmek istiyorum. Bugün, saat dört
otuz sıralarında parti genel merkezimize bir saldırı
düzenlenmiştir. Bu saldırı esnasında yakalanan bir
kişi, akli dengesi yerinde olmadığı gerekçesiyle muhtemelen
yarın ya da öbür gün serbest bırakılacaktır ama şunu
ifade etmek isteriz: Akli dengesi yerinde olmayanlar, deliler hep bizi mi buluyor
acaba, hep Barış ve Demokrasi Partisini mi buluyor acaba?
KAMER GENÇ (Tunceli) Biraz da Beşir Atalayı
bulsunlar.
PERVİN BULDAN (Devamla) Partimize yönelik bu tür
saldırıların bir an önce son bulması ve bu
saldırıları düzenleyenlerin de yargı önüne
çıkarılarak yargılanması talebimizi bir kez daha buradan
ifade etmek istiyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayıştay, esas olarak anayasal bir denetim kurumudur. Yasama
organının hükûmete verdiği gelir toplama ve harcama yapma
izninin yasalar çerçevesinde ve yerinde kullanılıp
kullanılmadığı Sayıştay tarafından
denetlenmekte ve izlenmektedir. Yürütme organının
hazırladığı kesin hesaplar ile beraber diğer mali rapor
ve tabloların doğruluğu ve güvenilirliği noktasında
Sayıştayın vereceği güven bildirimi, Meclis için
değerlendirme yaparken öncelikli dayanaklardan birisini oluşturur. Bu
bağlamda, Sayıştay tarafından yapılacak harcama
sonrası dış denetimin amacı, genel yönetim kapsamındaki
kamu idarelerinin hesap verme sorumluluğu çerçevesinde yönetimin mali
faaliyet, karar ve işlemlerinin kanunlara, kurumsal amaç, hedef ve
planlara uygunluk yönünden incelenmesi ve sonuçlarının Türkiye Büyük
Millet Meclisine raporlanmasıdır.
İşte bu nedenlerle Sayıştay, demokrasilerde
çok önemli bir işleve sahiptir ancak ülkemizde Sayıştayın
tam da demokratik sistemlerde olduğu gibi sivil denetimi tam
anlamıyla gerçekleştirdiğini sanırım bu Parlamento
çatısı altında bulunan hiçbir milletvekili arkadaşım
söyleyemeyecektir. Özellikle savunma ve güvenlik amaçlı harcamaların
özel bir uygulamaya tabi tutulması Sayıştayı hepten
işlevsizleştirmiştir. Sayıştaya getirilen bu denetim
kısıtlaması, Türkiye Cumhuriyeti devletinin çok önemli bir
oranda kaynağının Parlamento denetimi dışında
tutulmasına neden olmaktadır ve bütçe hakkının
kullanılmasına engel teşkil etmektedir. Vergiler ile finanse
edilen söz konusu harcamaların bütçe kanununa ve mevzuata uygunluğu
denetlenmemektedir. Bu noktada, devlet sırlarının deşifre
edilmesi endişesi temel dayanak olarak öne sürülmektedir ancak Türkiyede
hangi bilgilerin devlet sırrı olabileceği ve hangi bilgilerin
devlet sırrı sayılamayacağı konusunda bir netlik
sağlanmadığı için her türlü kirli iş, devlet
sırrı gerekçesiyle saklanabilmekte ve denetimi
yapılmamaktadır. İşte, en son 2009 yılında
Savunma Bakanlığı bütçesi görüşülürken Millî Savunma
Bakanı Vecdi Gönülün kameralardan haberdar olmaması nedeniyle
Müsteşarı Korgeneral Ahmet Turmuşun kulağına
eğilerek Güneydoğuda bir operasyon göstersek bütçeyi çoktan
kurtarırız. dediğini hep beraber dinledik. Tabii, bu,
Bakanın dikkatsizliğinden dolayı işittiğimiz,
yapılan kirli işlerin sadece birisiydi. Otuz yıllık kirli
savaş döneminde bu şekilde kaç operasyonun düzenlendiğini hesap etmek
mümkün görünmese de aralıksız sürdürülen operasyonlara bu kadar
şiddetle ihtiyaç duyulmasına anlam vermek zor olmamaktadır. Bu
zihniyet, bu yasalar ve bozulmamasına itina gösterilen bu sistemin daha
birçok savaş tezkeresini bu Meclisin gündemine getireceği açıkça
görülmektedir. Nitekim, savaş giderleri her zaman için bir muamma
olmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye,
satın alma paritesine göre yapılan sıralamada, silahlanma
harcamalarında, 16,5 milyar ile dünyanın 14üncü ülkesi
konumundadır. Bu noktada, Türkiyede silahlanmaya ayrılan bütçenin ne
kadar olduğu, Türkiyede silah sektörünün kimlerin elinde olduğu,
Türkiye'nin hangi tür silahlara ihtiyacı olduğuna kimlerin,
nasıl karar verdikleri, kimlerin, nereden, ne tür alımlar
yaptıkları, aracılık yapan kurumların hangileri
olduğu, nasıl lobi yaptıkları ve kaç lira komisyon
aldıkları gibi konuların hepsi meçhuldür. Millî Savunma
Bakanlığının bütçe dışı kaynaklar ile
birlikte mal ve hizmet alımı giderlerine ne kadar harcandığını
hiçbir zaman tam olarak bilememekteyiz. Çünkü, bu konular devlet sırrı
olarak tanımlanmıştır ve üzerine denetimlerin
yapılması, bu konuların üzerinde konuşulması
yasaktır. Mevzunun asıl trajik tarafı ise sivillerin de bu
yasakları desteklemeleridir.
Değerli milletvekilleri, yine, Türk Silahlı Kuvvetleri
personelinin giderleri, Sağlık Bakanlığı, Adalet
Bakanlığı gibi bakanlıkların personel giderlerinin
oldukça üzerindedir ancak bu giderlerin harcama kalemleri de yine meçhul
durumdadır. Valilerin, profesörlerin, müsteşarların
maaşları kamuoyuna açıklanmakta iken subayların maaşları,
ek ödemeleri ve tazminatları, karşılaştırmalı
tablolarda yer almamaktadır. Kısacası, son kırk
yıldır, Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türlü malı,
harcamaları ve tasarrufları, siyasetin, hukukun ve sivil denetimin
dışındadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi
görüşmekte olduğumuz Sayıştay Kanunu Teklifinin
amacının, kamuda hesap verme sorumluluğunun ve
saydamlığın sağlanması, kamu idarelerinin ekonomik,
verimli ve hukuka uygun olarak çalışması olduğu Hükûmet
tarafından ifade edilmektedir. Bu paralelde, kanunda, kamu
kaynaklarının öngörülen amaç, hedef, kanunlar ve diğer hukuki
düzenlemelere uygun olarak elde edilmesi ve kullanılmasını
sağlamak için Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yapılacak
denetimleri, sorumluların hesap ve işlemlerinin kesin hükme
bağlanmasını ve kanunlar ile verilen inceleme, denetleme ve
hükme bağlama işlemini yapmak üzere Sayıştayda düzenlemeler
yapıldığı ifade edilmektedir.
Doğrusunu isterseniz, kanun teklifinin amacı
şeffaflık, denetim, hesap verilebilirlik gibi çok güzel kelimeler ile
ifade edilmiş olsa da kanun teklifi ile getirilen düzenlemeler tam olarak
bu ifadeleri karşılamamaktadır. Nitekim tasarı henüz
Komisyonda görüşülürken dahi askerî harcamaların denetlenmesiyle ilgili
gizli yönetmelik milletvekillerimize verilmemiştir. Yine,
Sayıştayın da bu yönetmeliklere ulaşamadığı
tutanaklara geçirilmiştir.
Yasadan Savunma, güvenlik ve istihbarat ile ilgili kamu
idarelerinin ellerinde bulunan devlet mallarının Sayıştayca
yapılacak denetimine ilişkin esas ve usuller Sayıştay
tarafından ayrıca belirlenir. fıkrasının
çıkarılması, Sayıştayın etkin denetimi
engellemekle beraber askerî harcamaların denetlenmezliğini
sağlamaktadır.
Avrupa Birliği raporlarında da belirtilen denetimlerin
özellikle askerî harcamalar ile ilgili hükümleri eksik
bırakılmıştır. Bilhassa askerî vakıfların
gelir, gider ve harcamaları denetim dışında
tutulmuştur.
Yine, 44üncü madde ile Savunma, güvenlik, istihbarat ve askerî
harcamaların nasıl yapılacağı Bakanlar Kurulunun
çıkaracağı bir yönetmelik ile belirlenir. denilerek Meclisin
denetim yetkisinin yürütme ile paylaştırılması kabul
edilemezdir. Bu durumun ne şeffaflık ilkesi ile ne de demokratik
düzen ile bir ilgisi yoktur.
Tüm bu nedenlerden dolayı Sayıştay kanununu
onaylamadığımızı belirtmek istiyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Buldan.
Şahsı adına Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır.
Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifi, Adalet ve Kalkınma Partisi grup başkan
vekilleri ve 3 milletvekilinin birlikte düzenledikleri bir değişiklik
teklifi değil, doğrudan bir kanun teklifi. 1967 yılında
kabul edilen 832 sayılı Sayıştay Kanununu bütünüyle
yenileyen, yeni bir temel kanun, yeni bir yapılanma kanunu.
Dolayısıyla, bu kanun teklifi 2010 yılının 1
Şubat tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş ve Komisyonda
uzun müddet -alt komisyonda, sonra ana komisyonda uzun müddet-
görüşülmüş... Bu kanuna Avrupa Birliği Uyum Komisyonu da
katkı vermiş. Dolayısıyla, bu kanun teklifi, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ilgili komisyonlarında uzun uzun tartışılmış
bir kanun teklifi, bir değişiklik teklifi değil.
Değerli milletvekilleri, burada sorgulamamız gereken
husus şudur
Aslında, Sayın Başbakan buradaydı,
keşke yine burada olsaydı da Sayın Başbakana bu bilgileri
sunsaydık, bu soruyu sorsaydık. Bu kanun teklifini hazırlayan
Grup Başkan Vekillerinden Sayın Nurettin Caniklinin kanunun 2nci
maddesi Genel Kurulda görüşülürken vermiş olduğu önergeyle bu
kanunun hazırlanmasındaki tüm gerekçeler ortadan
kaldırılmıştır. Aramızda Sayıştaycı
arkadaşlarımız da var, onlara da bakarak söylüyorum.
Değerli milletvekilleri, yani, bu kanun teklifi, yeni
yazılan, yeni kurulan bir hukuk olarak bu kanun teklifi
hazırlayıcılar tarafından çok tutarlı gerekçelerle
hazırlanmış ve birtakım yeni tanımlar yapılmış.
Bu yeni tanımlar Avrupa Birliği uyumuna da uygun hâle getirilmiş.
Ayrıca uluslararası bu konudaki denetim kuruluşlarının
tanımlarına da uygun hâle getirilmiş ve bu gerekçeyle burada,
komisyonda görüşülmüş, sonra Genel Kurulda görüşülmeye
başlanmış.
Değerli milletvekilleri, bakın, bu gerekçede, kanun
hazırlayıcıların gerekçesinde, ortaya koyduğu
gerekçede bu konuyu Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşan
sayın arkadaşlarımız, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına konuşan Sayın Grup Başkan Vekili ısrarla burada
ifade etti ama bir cevap, bunu tatmin edici bir karşılık ortaya
konulamadı. Bakın Bu kanun teklifi, kamu kaynaklarını
stratejik önceliklere göre dağıtmak, dağıtılan
kaynakların etkin, verimli ve tutumlu kullanımını sağlamak,
etkin bir hesap verme sorumluluğu sistemini kurmak zorunluluğuyla
hazırlanmıştır. deniliyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu gerekçeyle
hazırlanan bu kanun teklifi, bu kanun, burada görüşülürken Sayın
Nurettin Caniklinin verdiği önergeyle 2nci maddesindeki kamu
kaynaklarının etkin, tutumlu ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığını denetlemek yetkisi
Sayıştaydan geri alınmıştır. Bunun gerekçesini
burada ifade etmesi lazım. Sayın Caniklinin ileri sürdüğü
gerekçe gerçekten akılla alay etmektir, bu Genel Kurulla alay etmektir.
Sayıştay yerindelik denetimi yapamaz, bunun için bu
değişikliği yapıyoruz. demişti. Zaten
Sayıştayın öyle bir iddiası yok.
Hazırladıkları teklifin 35inci maddesinde bunu sarahaten
yazmışlar Sayıştay yerindelik denetimi yapamaz. diye ama
Sayıştay eğer kamu kaynaklarının idare tarafından
kullanımını denetlemekle yetkili ise, bir hesap mahkemesi ise,
bunu, kamu kaynaklarının etkin, verimli ve tutumlu
kullanılıp kullanılmadığını denetlemekle
ancak yerine getirebilir.
Şimdi, bu gerekçeyle hazırladığınız
kanun teklifini burada bir önergeyle, Hükûmete sormadan, Sayıştaya
sormadan burada değiştirerek bu kanunu burada
gerçekleştirirseniz, görüşmeye açarsanız yazık etmiş
olursunuz, doğru olanı yapmazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkanım,
gerçekten, 2nci maddede bir önergeyle yapılan bu
değişikliğin gerekçesi, kanun teklifinin tüm gerekçesi
değiştirilerek ortaya konulmak mecburiyetindedir. Bu gerekçeler
kanunun mütemmimidir. Yarın uygulayıcılar, karar vericiler yani
hâkimler, bu kanunun uygulanmasıyla ilgili bir ihtilafta bu gerekçeye
müracaat edecekler. Gerekçede kamu kaynaklarının
kullanımında etkin, verimlilik ve tutumluluğu
Sayıştaya bir görev olarak vereceksiniz ama kanunun 2nci maddesinden
önergeyle çıkartacaksınız! Bu tutarsızlığı
buradan kaldırmamız lazım.
Değerli milletvekilleri, değerli iktidar partisi
milletvekilleri; milletin size emanet ettiği milletin
kaynaklarını kullanma yetkisini gerçekten Sayıştay
vasıtasıyla hesap verilebilinir bir hukuka kavuşturmak
mecburiyetindesiniz. Yoksa hesabı ahirete bırakmış
olursunuz. Doğru yapmazsınız, yanlış yaparsanız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bu yanlışa Milliyetçi
Hareket Partisi olarak asla katkı vermeyiz. Birinci bölümle ilgili
verdiğimiz önergelerin bir kısmını geri çektik ama ikinci
bölümle ilgili bu yanlışı düzeltinceye kadar bu kanunun muhalifi
olacağız, bu kanunla ilgili bu yanlışın düzeltilmesi
için ısrarcı olacağız. Bunu bilgilerinize sunmak için söz
aldım.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Şahsı adına Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Poyraz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Saygıdeğer
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, 510
sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifi ile ilgili olarak
-ikinci bölümüyle ilgili olarak- şahsım adına söz aldım.
Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlar, biz AK PARTİ olarak
kuruluşumuzdan bugüne kadar bir siyaset güttük ve siyasetimizin merkezine
de özetle İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. ifadesiyle
her zaman ifade ettiğimiz insanı, milletimizi oturttuk.
Dolayısıyla her hareketimizde, her
davranışımızda, her uygulamamızda da millete hesap
vereceğimizi asla ve asla unutmaksızın tutum ve
davranışlarımızı, eylemlerimizi ayarladık.
Dolayısıyla burada, iktidara geldiğimiz şu
sekiz yıllık dönem zarfında bir gün yoktur ki Parlamento
görüşmeleri sırasında, bir gün yoktur ki Hükûmet
uygulamaları sırasında, bir gün gelip vatandaşın
karşısına çıktığımız zaman, yaptığımız
uygulamalarımızın hesabını
vatandaşımıza vermeyeceğimiz düşüncesi
aklımızın ucundan hiç çıkmadı. Bu şuurla, bu
bilinçle biz bütün işlemlerimizi yaptık, bütün
uygulamalarımızı yaptık. Hâkimiyet kayıtsız
şartsız milletindir. sözünün gereğini bütün gücümüzle yerine
getirmeye çalıştık.
Dolayısıyla bizim bu anlamda, bugün, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde hep birlikte çıkarmaya
çalıştığımız Sayıştay Kanunu da bu
siyasetin, bu duruşun aslında bir başka şekilde ifade
edilmesinden başka bir şey değil. Bugün biz Sayıştay
Kanununu çıkarmakla daha önceki hükûmetler, daha önceki parlamentolar
zamanında çıkarılmış olan ve Sayıştayın
önünde denetim alanında pek çok engelleri olan bir kanunu
değiştiriyoruz ve kanunun maddelerine bakarsak
Sayıştayın denetim alanını alabildiğince
genişletiyoruz. Neredeyse, hemen hemen her alanda, nerede bir kamu kaynağı
kullanılıyorsa, artık o kamu kaynağının
Sayıştay tarafından denetlenmesinin yolunu açıyoruz.
Şu da söyleniyor: Efendim, işte, siz bu kanunu
çıkarmakla Sayıştayı kendi kafanıza göre dizayn etmeye
çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, biz
sekiz yıldır iktidardayız ama şu anda
Sayıştay mensuplarından, şu aramızda bulunanlar bile,
aralarında otuz yılını Sayıştaya vermiş
arkadaşlarımız var, en azı on beş yıldır
Sayıştayda çalışıyor, yani AK PARTİ olmadan önce
de bu arkadaşlarımız Sayıştaydaydı.
Sayıştayda şu anda 800ün üzerinde denetçi var,
Sayıştayda şu anda 50 küsur tane üye var. Biliyorsunuz
bunları kendileri alıyor, Hükûmetin bu personeli alım
noktasında, AK PARTİnin bu personeli alım noktasında bir
dahli var mı?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yok canım, olur mu hiç!
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) Üyeleri seçerken bile
Sayıştay Genel Kurulu kendi üyeleri arasından her boş
üyelik için 4 katı kadar aday gönderiyor. Biz Sayıştay Genel
Kurulunun seçtiği üyeler arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve
Bütçe Komisyonu ve Genel Kurulu olarak Sayıştay üyelerini seçiyoruz,
doğrudan doğruya burada Sayıştaya üye atamıyoruz.
Dolayısıyla biz Sayıştaya inanıyoruz,
Sayıştayın gücüne, kapasitesine, potansiyeline inanıyoruz
ve biliyoruz ki aslında bizim gocunacak yaramız yok, tam tersine
milleti her yerde hâkim kılmak için, kapalı kapılar ardında
birtakım hesaplar kitaplar görülmesin, kararlar alınmasın için
bu kanunu bugün burada görüşüyoruz ve çıkartmaya çalışıyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Öyle bir şey varsa sekiz
yıldır niye hesap sormadınız?
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) Ve inşallah inanıyoruz ki önümüzdeki dönemde
Sayıştayın daha etkin, daha verimli çalışmasıyla
da, buradaki yetkileri uygulamasıyla da artık bu sistemde Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan Sayıştayın
çalışmasıyla hesap vermeyen bir kurum ve kuruluş da kalmayacaktır.
Birilerinin iddia ettiği gibi istisnalar da yok. Tüm kamu kurum ve kuruluşları
bu anlamda Sayıştaya hesap verir hâle getirilecektir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Raporları niye
yayınlamıyorsunuz Genel Kurulda?
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) Ama burada şunu da
yapıyoruz değerli arkadaşlar: Şu anda Türkiye Büyük Millet
Meclisiyle Sayıştayın irtibatına
baktığınız zaman, mevcut kanun çerçevesinde ancak kesin
hesap kanunu Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında,
Sayıştay geliyor, oradaki çalışmalara o iş
yoğunluğu arasında ne kadar katkı sağlayabiliyorsa
Türkiye Büyük Millet Meclisiyle Sayıştayın ilişkileri o
kadar. Ama siz de fark etmişsinizdir, yeni kanunla Sayıştaya
verdiğimiz yeni yetkilerle artık Sayıştay tüm kamu
kurumlarımızın yaptığı çalışmalara,
faaliyetlere ilişkin olarak hazırlayacağı raporları
Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderecek ve bundan sonraki süreçte
Sayıştay ile Türkiye Büyük Millet Meclisimizin, yani aslında
milleti temsil eden sizler vasıtasıyla milletimizin bağı da
güçlenmiş olacak.
Değerli arkadaşlar, daha çok şey söylenebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) Ancak, ben inanıyorum ki bu
kanun uygulamaya başlanmadan önce bugünlerde bile etkisini gösterecek,
göstermektedir de. Şu anda pek çok kamu kurum ve kuruluşu, Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanunundan sonra kendine çekidüzen vermeye
başlamıştır. Bu kanunla birlikte de inşallah yeni bir
döneme başlayacağız ve bu yeni dönem, Sayıştay
Kanunuyla birlikte milletin her yerde hâkim olduğu yepyeni bir dönem
olacaktır diyor, kanunumuzun ülkemize hayırlar getirmesi temennisiyle
hepinize saygılar sunarak sözlerimi tamamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Poyraz.
Sayın milletvekilleri, soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Bu bölümde soru cevap işlemi on beş dakikadır.
Sayın Doğru, Sayın Şandır, Sayın
Yıldız, Sayın Taner, Sayın Işık, Sayın Genç,
Sayın Özdemir ve Sayın Asil sisteme girmişler.
Tekrar yineliyorum: Birer dakika süre vereceğim, on beş
dakikayla da sınırlı tutacağım, süremiz çünkü o kadar.
Sayın Doğru, buyurunuz.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Ülkemizde ekonomik sıkıntılara bağlı
olarak ev, araba gibi çeşitli alımlara ait bireysel kredilerin geri
ödenmesinde sıkıntılar yaşanmaktadır. İnsanlar
aldıkları kredileri ödeyemedikleri için evlerini,
arabalarını, verdikleri paraları kaybetmeyle karşı
karşıyadırlar. Borçlar katlanmış, icralara
düşülmüştür. Bu borçlu insanlar için Hükûmet olarak faizlerin
kaldırılması, tekrar yapılandırılması
konusunda bir çalışma yapacak mısınız? Kamuoyunda çok
büyük bir beklenti vardır, bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan, Sayıştayın
hazırladığı performans raporlarından kaç tanesini
bugüne kadar -sekiz yıllık iktidarınız döneminde- Genel
Kurula indirdiniz? Şu anda Sayıştayda kaç rapor beklemektedir?
Bunları ne zaman indireceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, sekiz yıllık iktidarınızda
Sayıştay kamu kaynaklarının kullanımının
denetimini, Türk milleti, dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına yeterli denetimi yapmış mıdır?
Getirdiğiniz Sayıştay yasa
değişikliği gerekçesinde bu denetimlerin yeterince
yapılamadığını kabul etmektesiniz. AKP
İktidarı bu sekiz yıllık yapılamayan denetimlerden
sorumlu değil midir? Yeterli denetimi yaptık diyorsanız, yasa
değişikliğine niçin ihtiyaç duydunuz? Sekiz yıldır bu
yasa değişikliğini niçin yapmadınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, görüşmekte
olduğumuz Sayıştay Kanununun 2nci maddesinde yapılan
değişiklik neticesinde performans denetiminin fiilen
kaldırılmasının gerekçesi nedir?
2) Kanunun ana gerekçesine baktığımızda ABye
uyum için yapıldığı belirtilmektedir. AB ülkelerindeki
denetim kapsamıyla ülkemizdeki bu düzenlemeyle verilen denetim
kapsamını kıyaslayabilir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Taner.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bu teklifte AKPli milletvekilleri
tarafından verilen bir önergeyle kaldırılan
Sayıştayın performans denetimiyle şimdiye kadar ortaya
konan kurumsal verimlilik, etkinlik ve tutumluluk gibi kriterler bundan sonra nasıl
uygulanacaktır? Bunların yerine uygulanacak yeni kriterler var
mıdır? Varsa bu kriterler nasıl uygulanacak ve hangi mevzuata
göre değerlendirme yapılacaktır?
Bir de, bu teklifin hazırlanmasında veya Plan Bütçe
Komisyonu görüşmeleri sırasında Sayıştayın resmî
görüşü alınmış ve değerlendirilmiş midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ağrının Doğubeyazıt ilçesinden beni
arayan muhtarlar diyorlar ki: Biz 350 lira maaş alıyoruz, 240
lirasını BAĞ-KUR aidatı ödüyoruz. Eski kaymakam bize
müsamaha ediyordu, yeşil kartımızı da aldık. Kendimizi
tedavi edemiyoruz. Sayın Bakandan soruyorum: Bu muhtar
maaşlarını artıracak mı?
İkincisi: Belediyeler sekiz on aydır maaş
almıyor. Sayın Bakan, bu belediyeleri ne yapmayı
düşünüyorsunuz?
Üçüncüsü: Bu İstanbul Belediye Başkanı
hakkında Danıştayca verilmiş ve üçüncü aydan beri
hakkında soruşturma açılması gereken davalar var. Niye
savcılık bu soruşturmayı açmıyor?
Yine Deniz Feneri davasında maalesef Hükûmetiniz bu konuda
çok tembel davranıyor ve bu konuda yayın yasağı getirildi.
Bu Deniz Feneri olayını nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz? Ne
zaman mahkemede yargılanacak? Zekeriya Karaman geliyor, Ben susma
hakkını kullanıyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Peki, bunlar susma hakkını
kullanınca bu yargılama olmayacak mı?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Genç.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakana soruyorum: Sekiz yıllık AKP
hükûmetleri döneminde Sayıştay tarafından kaç adet kamu kurumu
denetlenmiştir? Bunların kaçında yolsuzluk ve usulsüzlük tespit
edilmiştir? Denetlenen belediyelerden kaçı AKPli, kaçı ise
diğer partilere mensup belediyelerdir? AKPli belediyelerde hiç yolsuzluk
ve usulsüzlük tespit edilmiş midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.
Sayın Asil
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, denetim, kamu idaresinin hesap, işlem ve
faaliyetleri ile iç kontrol sistemlerinin incelenmesi ve kaynakların
etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak kullanılmasının
değerlendirilmesi olduğuna göre, iyi uygulama örnekleriyle
karşılaştırılması ve performansın
iyileştirilmesine yönelik önerileri zorunlu olarak içermektedir. Denetimin
doğasından kaynaklı değerlendirme, analiz,
karşılaştırma ve tavsiyeler 35inci maddedeki
Sayıştay tarafından yerindelik denetimi yapılamaz.
İdarenin takdir yetkisini sınırlayacak ve ortadan
kaldıracak karar alınamaz. hükmü bunu ortadan kaldırma
girişimi değil midir? Denetimin tarafsızlığı ile
bağımsızlığına müdahale sayılmaz mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Asil.
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan, belediye
şirketleri, gerçekten, yapılan yolsuzluklarla kamu
vicdanını yaralamaktadır. Belediye şirketlerinin denetimini
bir önergeyle Sayıştay kapsamına almayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çalış.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakan,
Balıkesir Susurluk Şeker Fabrikasında 1998-1999
yıllarında toplam 117.287 ton şeker üretilirken, 2010
yılında sadece 27 bin ton şeker üretilmiştir.
Bu üretimi düşürerek, ithalatın yolunu açarak,
başka ülkelerin çiftçilerine para kazandırıp Türk çiftçisini
fukaralığa terk etmiş olmuyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
1inci sorudan başlayarak cevaplandırmaya çalışacağım.
Türkiye'de hane halkı borcunun millî gelire oranı yaklaşık
yüzde 15 civarındadır. Bu aslında Doğu Avrupa ülkeleriyle
karşılaştırıldığı zaman Doğu
Avrupa ülkelerinin neredeyse yarısı kadardır, Batı Avrupa
ülkelerinin ise dörtte 1i civarındadır.
Türkiye'de faizler hiçbir dönemde olmadığı kadar
aşağı düşmüştür, ilk defa faizler tek haneli bir
rakama düşmüştür. Tabii ki hâlâ bütün bu koşullara rağmen,
bütün bu iyileşen koşullara rağmen, bireysel kredileri geri
ödemede sıkıntıya düşmüş olan vatandaşlarımız
olabilir. Geçmişte, hatırlarsanız buna ilişkin bir yasal
düzenleme yapıldı ve bankaların bu kredileri
yapılandırmasının önü açıldı. Aslında
bankalar bunu her zaman kendi müşterileriyle yapabilirler, bunun için bir
yasal düzenlemeye dahi gerek yoktur. BDDKnın gerekli izni vermesi
Zaten
bu konuda ben sıkıntı yaşanacağını
sanmıyorum. Mevcut, Meclise sevk ettiğimiz yapılandırma
yasasında buna ilişkin bir husus yok, ama geçmişte yapıldı,
bankalar teşvik edildi, onun önü açık, yine de yapılabilir diye
düşünüyorum.
Sayıştayla ilgili birtakım sorular vardı.
Sayın Şandırın sorusuna cevap vermek istiyorum. On üç adet
performans denetim raporu Plan ve Bütçe Komisyonunda şu anda
beklemektedir. Bu husus Parlamento İç Tüzüğünde ya da başka bir
yasal düzenlemede bu sürecin açıkça tanımlanmamasından
kaynaklanmaktadır. Şu an, altı adet performans denetimi raporu
Sayıştayda kalite kontrol süreçlerinden geçmektedir,
Sayıştay dairelerinde raporlar değerlendirilmektedir.
Sayın Çalışın sorusuna cevap veriyorum:
Belediye şirketleri kanununun 4üncü maddesine göre denetim kapsamına
alınmıştır. Dolayısıyla, yeni yasayla belediye
şirketleri de Sayıştay denetimine tabi tutulacaktır.
Sayın Özdemir, denetlenen belediye sayısıyla ilgili
bir açıklama
Arkadaşlar rakamları verememişler bana.
Bununla ilgili size yazılı olarak cevap vereceğiz.
Sayın Işık, performans denetimiyle ilgili olarak
verimlilik, tutumluluk kriterleri, bu kanun teklifi yasalaşırsa
uluslararası denetim standartları çerçevesinde Sayıştay
tarafından esas alınarak denetimler gerçekleştirilecektir
Bu
konuda herhâlde bir soru var.
Değerli arkadaşlar, tabii ki, Sayıştay Kanunu,
bence çok önemli bir reformdur. Bu reformda uluslararası kriterlere
uygunluk önem taşımaktadır. Tabii, performans denetimiyle ilgili
düzenleme tartışmalı bir düzenlemedir. Doğrusu, bir
taraftan yerindelik denetiminin yapılmaması hususu haklı bir
husustur, onu vatandaşın yapması lazım. Ama aynı
zamanda tabii ki, kamu kaynaklarının kullanımında
birtakım kriterlere göre değerlendirmenin yapılmasını
da doğru buluyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani, yapılan o
değişiklik doğru değil, değil mi Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Gençin muhtarlarla ilgili bir sorusu var.
Sayın Genç, benim bildiğim kadarıyla
İçişleri Bakanlığımız yeni bir köy kanunu
tasarısı üzerinde çalışmaktadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayıştay Kanununu da
ilgilendiriyor da onun için.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Hayır, anlıyorum, yani ben sizin sorunuza cevap vermeye
çalışıyorum.
Yeni bir köy kanunu üzerinde çalışmalar
yapılmaktadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Biraz geç kalmadı mı?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Muhtemelen o çalışmalar çerçevesinde muhtarların durumu da
değerlendirilecektir.
Diğer bir husus, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı ile ilgili eğer bir durum varsa, tabii ki bu
savcılığa gönderilir, gereken yapılır. Türkiye, bir
hukuk devletidir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Savcılar korkuyor Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Yine, Deniz Feneri davasında da, şunu çok açık bir şekilde
söyleyeyim, yargıya
KAMER GENÇ (Tunceli) Belediyelere de biraz para verirseniz
memnun olurum.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Bizim yargıya müdahalemiz söz konusu olmaz Sayın Genç. Türkiye
Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. O çerçevede, gerek belediyelere
ilişkin gerek diğer bütün hususlara ilişkin, tabii ki hukuk
çerçevesinde, mevcut mevzuat çerçevesinde ne gerekiyorsa yapılır.
Diğer sorulara da müsaade ederseniz
Özellikle
Sayıştay ile ilgili birtakım sayısal, yani raporlara
ilişkin birtakım sorular vardı. Müsaade ederseniz onu
Sayıştaydan aldıktan sonra sizlerle paylaşalım;
yazılı olarak onlara cevap vereyim.
Şeker fabrikalarıyla ilgili bir soru vardı. Tabii
Türkiyede biz şeker fabrikalarımızın tam kapasiteyle
çalışmasını arzularız ama şöyle bir durum var:
Eğer şeker fabrikaları tam kapasiteyle çalışırsa
Türkiyenin şeker ihtiyacının 2 katı kadar şeker
üretmiş oluruz; bir. Maalesef -gerçi son dönemde dünyada şeker
fiyatları biraz arttı ama- geçmişte Türkiyede şeker
fabrikalarındaki şeker üretim maliyetleri dünya üretim maliyetlerinin
çok üstündeydi. Dolayısıyla biz eskiden olduğu gibi tam
kapasiteyle bunları çalıştırırsak, devletin, dolayısıyla
vatandaşın zarar görmesi söz konusu olabilir.
Biz dahilde işleme rejimi dışında,
bildiğim kadarıyla şeker ithalatına izin vermiyoruz. Böyle
bir şey söz konusu değildir. Ama dediğim gibi, Türkiyedeki
şeker fabrikalarının kapasitesi Türkiyenin
ihtiyacının çok ötesindedir ve maalesef maliyetler de dünya üretim
maliyetlerinin çok üstündedir. Muhtemelen bu konudan, yani bundan dolayı,
bahsettiğiniz Balıkesir Şeker Fabrikasındaki üretim bundan
dolayı gerilemiştir. Yani rasyonel
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakan yüzde 77
geriledi.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Ama
şöyle, bakın, yani benim spesifik bir fabrikayla ilgili şu anda
bilgi yok yanımda. Ben size genel olarak Türkiyedeki şeker üretimi,
şeker ihtiyacı, o hususlarda şu anda bildiğim
kadarıyla bilgi vermeye çalışıyorum ama gerçekten,
şeker fabrikalarımızın çok daha verimli, çok daha etkin bir
şekilde kullanılması bizim de arzumuzdur. Biz şeker ithal
etmiyoruz, sadece dahilde işleme rejimi kapsamında -benim
bildiğim kadarıyla- çok sınırlı ölçüde buna izin
veriliyor ama bu sadece şekerle ilgili değildir, bütün ürünlerde,
dahilde işleme rejimi, ihracatçıyı desteklemek üzere, bu türden
izinler veriliyor ama onun dışında herhangi bir ithalat izni söz
konusu değildir.
Sayın Başkan, müsaade ederseniz diğer sorulara
yazılı olarak cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederiz.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Çalışma süremizin sonuna geldiğimiz için,
alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 1 Aralık 2010 Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.59