DÖNEM: 23 CİLT: 78 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
3üncü
Birleşim
6 Ekim 2010 Çarşamba
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, hayvancılık sektöründe yaşanan
sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, aile sağlığı konusuna
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, hayvancılık sektörüne ilişkin
açıklaması
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, hayvancılık sektörüne
ilişkin açıklaması
3.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdölün, doktorlara ve hastanelerde çalışanlara
ilişkin açıklaması
4.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, kurban kesimine ilişkin
açıklaması
5.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, oylama sonucuna ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, (6/2149) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/232)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, engelli vatandaşların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/856)
2.- CHP Grubu
adına Grup Başkanvekilleri Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, İstanbulda yaşanan sel
felaketinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/857)
3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 21 milletvekilinin, okul çağındaki
çocukların sağlıksız beslenme
alışkanlıklarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/858)
4.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 27 milletvekilinin, 16 Mart 1978de
Beyazıt Meydanında meydana gelen olayın
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/859)
VII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.-
Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
2.- Plan ve Bütçe
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
B) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine Seçim
1.- Anayasa
Mahkemesine üye seçimi
VIII.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Anayasa
Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan birinci tur gizli oylamada oy
kullanan milletvekili sayısı 367 olmadığından ikinci
tur oylamaya geçilip geçilemeyeceğine ilişkin Oturum
Başkanının tutumu hakkında
2.- Anayasa
Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan ikinci tur gizli oylamada ikinci
ve üçüncü aday aynı sayıda oy aldığından en çok oy
alan ikinci aday belirlenemediği için ikinci tur oylamanın tekrar
yapılıp yapılamayacağına ilişkin Oturum
Başkanının tutumu hakkında
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Devlet
Yardımlarının İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/818) (S. Sayısı: 523)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, 5947 sayılı Kanunun yürürlüğe
girmesiyle görevinden istifa eden doktor ve öğretim üyelerine ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
(7/15019)
2.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, ağız ve diş
sağlığı merkezlerine ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/15496)
3.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, işsizlik sigortası fonunun
kullanımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/15693)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, sözleşmeli personelin
istihdamına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/15778)
5.- İstanbul
Milletvekili Lokman Ayvanın, halkoylamasında özürlülere yönelik
önlemlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/16165)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.03te açılarak dört oturum
yaptı.
Sinop
Milletvekili Abdurrahman Dodurgalı, Camiler ve Din Görevlileri
Haftasına,
Isparta
Milletvekili Haydar Kemal Kurt, Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Konseyinin Mavi Marmara Raporuna,
Bursa
Milletvekili Necati Özensoy, 4 Ekim Hayvanları Koruma Gününe,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, Hükûmetin Alevi açılımına,
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman, fahri imamlara kadro verilmesine,
Van Milletvekili
Özdal Üçer, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Gününe;
Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır,
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce,
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yeni yasama yılına;
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Kosova
Cumhuriyeti Parlamentosunun davetine icabetle, Priştinede düzenlenecek
olan Bölgesel İşbirliği ve Avrupayla Bütünleşme konulu
Güneydoğu Avrupa Bölgesi Parlamentoları Dışişleri
Komisyonu Başkanları Zirvesine, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu Başkanvekili Mehmet Ceylanın
katılmasına,
Portekiz
Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun davetine icabetle, Lizbonda
düzenlenecek olan ulusal parlamentolar arasındaki diyaloğu
geliştirme amaçlı Avrupa Parlamenterler Toplantısına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
Başkanı Murat Mercanın katılmasına,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının
geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu;
Millî Eğitim Komisyonunda bulunan tasarının Hükûmete geri
verildiği bildirildi.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/2122, 6/2124, 6/2125, 6/2126, 6/2128,
6/2145, 6/2146) esas numaralı sözlü sorularını geri
aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü soruların geri
verildiği bildirildi.
İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve 25
milletvekilinin, İstanbulda yağan yağışlar sonucu
yaşanan sel felaketleri konusunda bir genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/15) Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergenin gündemde yerini alacağı ve genel görüşme
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmenin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 25 milletvekilinin, İsrailin Mavi
Marmara gemisine yaptığı saldırının
araştırılması (10/853),
Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 27 milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/854),
Van Milletvekili
Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, 57nci Hükûmet döneminde Başbakana
ve Hükûmete yönelik müdahale iddialarının araştırılması
(10/855),
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Başkanlıkça,
Plan ve Bütçe Komisyonunda grubu bulunmayan veya bağımsız
milletvekillerine düşen 1 üyelik
için aday olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin
müracaatına ilişkin duyuruda bulunuldu.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahinin, Kazakistan
Cumhuriyeti Meclis Başkanı Ural Muhammedjanovun vaki davetine icabet
etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Kazakistana resmî ziyarette
bulunmasına,
Belçika
Parlamentosu Temsilciler Meclisi tarafından, Brükselde düzenlenecek olan,
Dışişleri Komisyonu Başkanları Konferansına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
Başkanı Murat Mercanın katılmasına,
TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercanın, Çin
Halk Cumhuriyeti Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun vaki
davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Çine resmî
ziyarette bulunmasına,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 523 ve 510 sıra sayılı Kanun
Tasarısı ve Teklifinin bu kısmın 3 ve 4üncü
sıralarına alınmasına, diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 19 ve
26 Ekim 2010 Salı günkü birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü
soruların görüşülmesinden sonra diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 6, 13, 20 ve 27
Ekim 2010 Çarşamba günkü birleşimlerinde ise sözlü soruların
görüşülmemesine; 19 ve 26 Ekim 2010 Salı günkü Birleşimlerinde
saat 20.00ye kadar; 6, 7, 13, 14, 20, 21 ve 27 Ekim 2010 Çarşamba ve
Perşembe günkü Birleşimlerinde 14.00 20.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesine, 4 Ekim 2010 tarihinde
dağıtılan, 544 sıra sayılı Madencilik
Sektöründeki Sorunların Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu raporu ile Millî Eğitim Eski
Bakanı Hüseyin Çelik Hakkında verilen (9/3) esas numaralı Meclis
soruşturması önergesinin gündemin Özel Gündemde Yer Alacak
İşler kısmına alınmasına, Meclis
Araştırması Komisyonu raporu üzerindeki genel görüşmenin 5
Ekim 2010 Salı günkü (bugün) birleşiminde, Meclis
soruşturması önergesinin görüşmesinin ise 12 Ekim 2010 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ve bu birleşimlerde söz
konusu görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine; Anayasanın 146ncı ve
geçici 18inci maddeleri gereğince Sayıştay Genel Kurulunca
gösterilen 3 aday arasından Anayasa Mahkemesine 1 üyelik için yapılacak
seçimin 6 Ekim 2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ve bu birleşimde seçimin tamamlanmasına, 510 sıra
sayılı Kanun Teklifinin, İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesine ve bölümlerinin ekteki cetveldeki
şekliyle olmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi,
kabul edildi.
İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Kamu Yatırımları
Nedeniyle Zarar Gören Esnaf ve Tacirlere Destek Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifinin (2/259), İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesinin, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.
Gündemin
"Sözlü Sorular" kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/1084),
93üncü (6/1423),
120nci (6/1482),
249uncu (6/1727),
267nci (6/1754),
300üncü (6/1817),
358inci (6/1915)
380inci (6/1953),
381inci (6/1955),
409uncu (6/1993),
410uncu (6/1994),
411inci (6/1995),
417nci (6/2003),
418inci (6/2004),
431inci (6/2020),
457nci (6/2047),
476ncı (6/2073),
496ncı (6/2096),
502nci (6/2102),
520nci (6/2121),
538inci (6/2139),
539uncu (6/2140),
Esas
numaralı sözlü sorulara, Sağlık Bakanı Recep Akdağ
cevap verdi; soru sahiplerinden Manisa Milletvekili Mustafa Enöz,
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, Niğde Milletvekili
Mümin İnan, Kütahya Milletvekili Alim Işık, Tokat Milletvekili
Reşat Doğru, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş da cevaplara karşı
görüşlerini açıkladı.
Madencilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis
Araştırma Komisyonu Raporu (10/67, 75, 82, 122, 141, 180, 193, 208,
216, 229, 304, 309, 320, 324, 336, 337, 342, 374, 377, 388, 404) (S.
Sayısı: 544) üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
6 Ekim 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere, birleşime 23.43te son verildi.
Meral
AKŞENER |
Başkan
Vekili |
|
Harun
TÜFEKCİ Bayram
ÖZÇELİK |
Konya Burdur |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
|
Fatih
METİN |
Bolu |
Kâtip
Üye |
No.: 4
II.-
GELEN KÂĞITLAR
6
Ekim 2010 Çarşamba
Tasarılar
1.- Samsun Limanı (Türkiye Cumhuriyeti)
ve Kavkaz Limanı (Rusya Federasyonu) Üzerinden Demiryolu Feribotu ile
Uluslararası Karma Taşımacılığın Organize
Edilmesi Hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/941)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 30.9.2010)
2.- Birleşmiş
Milletler Nüfus Fonu ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
İstanbul, Türkiyede Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Doğu
Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Ofisi Kurulması Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/942) (İçişleri; Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1.10.2010)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
İçişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu
İçişleri Bakanlığı Arasında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/943)
(İçişleri ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.9.2010)
Tezkere
1.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1302) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4.10.2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 20 Milletvekilinin, engelli vatandaşların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/856) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.06.2010)
2.- CHP Grubu adına Grup
Başkanvekilleri Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, İstanbulda yaşanan sel
felaketinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/857) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.06.2010)
3.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan ve 21 Milletvekilinin, okul çağındaki çocukların
sağlıksız beslenme alışkanlıklarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/858) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2010)
4.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk ve 27 Milletvekilinin, 16 Mart 1978de Beyazıt Meydanında
meydana gelen olayın araştırılması amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/859) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2010)
6 Ekim 2010
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3üncü Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine
basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, hayvancılık sektöründe yaşanan
sorunlar hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçere
aittir.
Buyurun
Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin,
hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması
VAHAP SEÇER
(Mersin) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, yeni yasama yılında yüce
Genel Kurula başarılı çalışmalar diliyorum.
Hayvancılık
sektöründe yaşanan sorunlarla ilgili gündem dışı söz
almış bulunmaktayım.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sayın Hatibi ben bile duyamıyorum.
Sükûneti temin edebilirsek çok iyi olacak.
Buyurun
Sayın Seçer.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, hayvancılık ülkesi olarak bilinen Türkiye
maalesef bu sektörde
Hayvancılık sektörünü izlenen yanlış politikalar
neticesinde bitirme noktasına getirmişiz. Daha bugün Resmî Gazetede
yayınlanan bir Bakanlar Kurulu kararı var. Türkiye maalesef
tarımsal üretimde de ithalat cenneti oldu, tarım ürünlerini ithal
eder durumdayız. Krema, tereyağı gibi bazı ürünlerin tarife
kontenjanından ithalatına bugünkü Resmî Gazetede yayınlanan
Bakanlar Kurulu kararıyla yine izin verildi.
Değerli
arkadaşlarım, hayvancılık sektöründe ciddi sorunlar
yaşanmaktadır. Son zamanlarda girdi maliyetlerinde önemli
artışlar görülmüştür. Türkiyede hayvan varlığı
azalmıştır. 2008-2009 mukayesesini
yaptığımızda bir yıl içerisinde Türkiyede toplam
hayvan varlığımızda 3 milyon baş gibi bir azalma söz
konusudur. Türkiye, maalesef, dünyada etin en pahalı
satıldığı ülke konumuna gelmiştir. Avrupa
Birliğiyle Amerika Birleşik Devletlerini de Türkiyeyle mukayese
ettiğiniz zaman, Avrupa Birliğinde etin kilosu 4 dolar iken, Amerika
Birleşik Devletlerinde 5 dolar iken maalesef bugün Türkiyede et
fiyatlarının geldiği nokta 17 dolar civarlarındadır.
Bakıyorsunuz et fiyatlarında, Avrupa Birliği ve Amerika
Birleşik Devletlerine oranla vatandaşımız 3-4 kat daha
fazla bir fiyat ödüyor ama kişi başına düşen gelire
baktığınız zaman vatandaşımın kişi
başına düşen geliri Avrupa Birliği ya da Amerika Birleşik
Devletleri vatandaşından 3-4 kat maalesef daha az durumda.
Değerli
arkadaşlarım, artık vatandaşlarımız eti bayramdan
bayrama tüketecek duruma geldi. Yine, Avrupa Birliği ile Amerika
Birleşik Devletleri ile kişi başına tüketimini mukayese
ettiğiniz zaman, Avrupa Birliğinde 71 kilogram, ABDde 94 kilogram,
Türkiyede 6,2 kilogram. Tabii ki et tüketimi toplum
sağlığı açısından da önemli,
çocuklarımızın, gelecek kuşakların yetişmesi
açısından da önemli. Bu izlenen politikalar, bugün
hayvancılığın geldiği durum, et fiyatlarındaki bu
muazzam artışlar toplum sağlığını da tehdit
eder duruma, boyutlara gelmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, et fiyatlarındaki yükselmeler bu yılın
başlarında, ocak ve şubat aylarında görüldüğünde,
Sayın Bakan, telaşa gerek olmadığını, Türkiyede
hayvan varlığının yeterli olduğunu, ithalata gerek
olmadığını söylüyordu ama baktı ki belli bir süre
sonra tespitlerinde yanıldığını anladı ve Et ve
Balık Kurumu vasıtasıyla Türkiyeye canlı hayvan ve et
ithalatı izni verildi. O dönemde Sayın Bakan et fiyatlarındaki
yükselmeleri spekülatörlere bağlıyordu. İthalata açma sebebi de
spekülatörlere bir ders vermekti âdeta. O dönemde de bir beyanatı
vardı. Önce İthalata gerek yok. diyen Sayın Bakan ithalatın
amacının spekülatörlerin zararlı tesirlerini bertaraf etmek
olduğunu söylüyordu ama bugün gelinen noktada sorun çözülemedi. Herhâlde
bu gidişat Sayın Bakanı bertaraf edecek gibi görülüyor.
Değerli
arkadaşlarım, o günden bugüne
Et ve Balık Kurumu vasıtasıyla Türkiyeye şu ana kadar 38
bin adet büyükbaş canlı hayvan ithal edildi. Et ve Balık
Kurumunun açıklamalarına göre Kurban Bayramına kadar bu 90 bin
adede çıkacak ve yıl sonuna kadar 130 bin adet büyükbaş hayvan
Türkiyeye ithal edilmiş olacak.
Bu tedbirler
maalesef Türkiyede et fiyatlarını düşüremedi ama bizim
sayemizde, Bakanlığın sayesinde dünya piyasalarında et
fiyatları oldukça yükseldi. Bunun da Türkiye Cumhuriyeti Tarım
Bakanlığının bir başarısı olarak notlara
geçmesini istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Et-Balık Kurumu vasıtasıyla yapılan
ithalatlar maalesef piyasanın ateşini söndürmedi. Yine yeni bir karar
alındı, özel sektöre de canlı hayvan ve et ithalatının
yolunu açtılar. Yalnız son gelişmeleri takip ettiğimiz
zaman, bu işi de Bakanlığın eline yüzüne
bulaştırdığını görüyoruz. Bu konuda Koruma
Kontrol Genel Müdürlüğü ithalatla ilgili özel sektöre ithalat izni
veriyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
VAHAP SEÇER
(Devamla) - Bütün gelen firmalara ithalat izni veriyor ama gelin görün ki
uygulamalarda ortaya konan kriterler bu ithalatın kolay
gerçekleştirilemeyeceğini gösteriyor. Bazı firmalar üzerine
-tabiri caizse, tırnak içerisinde söylüyorum- ithalat yapmaları için
kolaylık sağlandığını da görüyoruz. Bu konuda piyasada
faaliyet gösteren firmaların bu şikâyetlerini alıyoruz.
Neler
yapılıyor? Değerli arkadaşlarım, Kurban Bayramı
geliyor. Bir firmaya 200 bin baş koyun ithal etme izni verilebiliyor,
sadece bir firmaya. O firmanın yetkilileriyle de Bakanlığa
bağlı bürokratlar, veterinerler ilgili malın geleceği
ülkeye gönderilebiliyor orada hayvanların seçimine katkı sunması
amacıyla ama diğer bazı firmalara ithalat yapmaları
konusunda kolaylık sağlanacağına, rekabet ortamı
sağlanacağına Bakanlık eliyle, diğer firmalara zorluk
çıkartılıyor yani rekabet ortamı ortadan
kaldırılıyor. O zaman siz belirli firmalar, belirli
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VAHAP SEÇER
(Devamla) Bir dakika daha rica edebilir miyim.
BAŞKAN Hiç
yapmıyorum, lütfen
VAHAP SEÇER
(Devamla) Sözümü bağlayayım
O zaman
şöyle yapalım: Belirlediğiniz, size yakın olan firmalara bu
et ithalatı ya da canlı hayvan ithalatı iznini verin,
istedikleri fiyata getirtsinler. Zaten gümrük uygulamalarında bu
canlı hayvanda baz fiyat uygulaması da yapmıyorsunuz. Getiren
firmalar istediği fiyattan bunu düşük fiyat olarak da
gösterebilirler. Türkiye Cumhuriyeti devleti vergi kaybına da sebep olur.
Buradan ilgili bakanı da uyarmak istiyorum bu vesileyle.
Vatandaşımız
et ithalatı ya da canlı hayvan ithalatı yapan firma
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VAHAP SEÇER
(Devamla) -
kendi insafına terk edilsin ve fiyatlar da artık
alsın başını gitsin. 17 dolarlardan 20 dolarlara, 30
dolarlara Türk halkına et yedirelim.
Teşekkür
ediyorum beni dinlediğiniz için. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Gündem
dışı ikinci söz, Tokat ilinin sorunları hakkında söz
isteyen Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğruya aittir.
Buyurun
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tokat
ilinin sorunları hakkında gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiyenin en
önemli sorunu işsizlik, yoksulluk ve fakirliktir. Tokat ili de
işsizlik ve yoksulluktan büyük pay almış illerden bir tanesidir.
Tokatta nüfus her geçen gün düşmekte, insanlar köylerini,
kasabalarını bırakıp başka yerlere göç etmektedirler.
Tokatlı, hem 2002de hem de 2007 seçimlerinde AKP İktidarına çok
önemli destek vermiş ve sorunlarının çözülmesini
beklemiştir ancak sorunlar çözülmemiştir, gençler işsiz
kalmış, çiftçiler de üretim yapamadıklarından dolayı
kahvehaneleri doldurmuşlardır. Özellikle üniversite ve yüksekokulu
bitirmiş çocuklarımız ne zaman işe gireceğiz, para
kazanacağız derken, çiftçi ve köylünün borçları
dağları aşmıştır. Neredeyse borcu olmayan çiftçi yok
gibidir. Çiftçi ve köylüde para olmayınca esnaf da iş
yapamamaktadır. Esnaflar günlük nafakalarını dahi temin
edememekte, her geçen gün zor duruma düşmekte, iş yerlerini
kapatmayla karşı karşıya kalmaktadır. Hükûmet
Esnaflar için kredi faizlerini düşürüyoruz. diyor ama sicil affı
uygulanmadığı için kredi kullanamadığını bilmiyor,
bankalar kredi vermiyor, zor şartlarda aldığı krediyi
ödeyemiyor, sonuçta işini kaybediyor, işsizlik artıyor,
tefecinin ve icraların eline düşüyor.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Tokat ilinde başta sigara
fabrikası olmak üzere organize sanayi bölgesinde birçok fabrika ve iş
yeri kapanmıştır. İş yerlerinin kapanması sonucu
işçiler işsiz kalmıştır. Tekelde çalışanlar
4/C kapsamına alınmak suretiyle perişan bir duruma
düşürülmüştür. Sırada Turhal Şeker Fabrikası var.
Tokatlılar, Turhallılar bu fabrikaya sahip çıkabilseler de
burası da kapanmasa, çalışsa diye bakıyoruz.
Bütün bunlara
ilaveten, geçmiş yıllarda olduğu gibi 2009-2010 yılı
çiftçilerimiz için bol kazançlı, bereketli bir yıl olarak
geçmemiştir. Önce dolu afeti, daha sonra aşırı sıcaklardan
dolayı ürünlerini kaybetmişlerdir. Erbaa ilçesi Karayaka, Çalkara,
Üzümlü çiftçileri ürünlerinin para yapmaması sebebiyle buğday,
soğan, karpuz üretiminden neredeyse vazgeçecek konuma gelmişlerdir.
Zile çiftçileri buğdaydan zarar etmiştir. TMO çiftçiye yeterli
desteği göstermemiş, üretici çok ucuz fiyata ürününü elden
çıkarmıştır. Kazova ve Artova ovaları çiftçileri
gelecek yıllarla ilgili ne yapacağız kaygısı
içerisindedirler.
Çiftçilerimizin
bu durumdan kurtulmaları için Bakanlık ve ilgili kuruluşlar
nezdinde yapılan bütün girişimler maalesef sonuçsuz
kalmıştır. Şu anda çiftçilerimiz almış
oldukları kredileri, devlet kurum ve kuruluşlarına olan
borçlarını ödeyemez durumdadırlar.
İlimiz
mevsimsel ve coğrafi yapı olarak her türlü küçük ve büyükbaş
hayvan yetiştirilmesine müsait bir konumdadır, kendisine has hayvan
çeşidi vardır, Karayaka koyunu da bunlardan bir tanesidir. Ancak son
yıllardaki yanlış politikalar ülkemizde ve Tokat ilinde
hayvancılığı bitirme noktasına getirmiştir.
Gerekli devlet desteği alamayan üreticiler mağdur edilmiş,
hayvan üretiminde önemli rol oynayan yem ve benzeri girdi maliyetlerinin
yükselmesi üreticilerimizi üretimden vazgeçme konumuna getirmiştir. Bu
durum, hayvandan elde edilen süt, yoğurt, peynir, yağ gibi temel
ihtiyaç maddeleri ile deri sanayisi üretim fiyatlarını da
doğrudan etkilemektedir. Tokat ilinde bulunan mandıralar birer birer
kapanmaktadır. Tarım ve hayvancılıkla geçinen
vatandaşlarımız maddi ve manevi olarak mağdur olmuş
durumdadırlar.
Bugün Tokatta
çevre yolu bitirilememiştir. Tokatı çevre illere bağlayan
yollar hâlen Hükûmetten ilgi beklemektedir. Çünkü ilimizin hava yolu ve demir
yolu bağlantıları yok denecek kadar azdır. İlçe, köy
ve grup yolları kullanılamaz durumdadır. Üç dört
yıldır 5-10 kilometrelik asfalt yapılması beklenen
ilçelerimiz bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Gökal beldesidir. Gökal
beldesi şehre, Erbaa ilçesine yaklaşık olarak 60 kilometre
mesafesi olmasına rağmen, o yol asfalt olmadığı gibi,
bırakın asfaltı, şu anda arabaların bile
geçemeyeceği zor bir konuma gelmiştir. Bu mealde de Hükûmetten ve
yetkililerden acil destek beklenmektedir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Tokat ili için önerilerimiz
şunlardır:
1) Başta
Niksar, Turhal ve Zile organize sanayi bölgeleri ile Reşadiye ve
Yeşilyurt küçük sanayi sitelerinin altyapıları tamamlanıp
yatırımlara teşvik verilmelidir çünkü buralarda insanlar çok
ciddi manada bir beklenti içerisindedir ve yatırım yapmak
istemektedirler.
2) Turhal
Şeker Fabrikası satılmamalı ve akabinde de
kapatılmamalıdır. Pancar üreticileri başta olmak üzere
tarımla uğraşan insanlar desteklenmeli, reel teşvikler de
verilmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çiftçi
borçları, faizler silinmeli, anaparalar taksitle tahsil edilmelidir. Tokat
Sigara Fabrikası yeri konut alanı olmamalıdır. Fabrika
alanı mutlaka ama mutlaka yeni fabrikaların ve üretim tesislerinin
olacağı bir konuma getirilmelidir.
3) Esnaflar
desteklenmeli, sicil affı uygulaması mutlaka
gerçekleştirilmelidir çünkü sicil affı olmamasından dolayı
insanlar kredi kullanamıyorlar. Hipermarketler kanunu mutlaka ama mutlaka
çıkarılmalı ve küçük esnaf korunmalıdır.
4) Genç
işsizler için Niksar ve Erbaa belediyelerinin öncülüğünde
yapılan sokak atölyeleri bayanlara yönelik üretimi teşvik edici
konuma getirilmelidir ve Tokatın her tarafında, her bölgesinde
desteklenmelidir. Şu anda Erbaa ve Niksar belediyeleri bu yönde öncülük
yapmaktadır.
5) Tokat çevre
yolu, çevre illere bağlantı yolları tamamlanmalıdır.
6) Tokat
hayvancılık bölgesidir. Hayvancılık reel manada mutlaka
desteklenmelidir. Şayet bunları yapmazsak Tokat nüfusunun ciddi
manada düşeceğini ve Tokatın da çok şeyler
kaybedeceğini düşünüyorum.
Bu mealde
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Gündem
dışı üçüncü söz aile sağlığı konusunda söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Tana aittir.
Buyurun
Sayın Tan. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın, aile
sağlığı konusuna ilişkin gündem dışı
konuşması
AHMET TAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uygulamasına
İstanbulda başlanan aile sağlık merkezleriyle ilgili
gariplikleri konuşmak üzere huzurunuzdayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Özel hastaneler
yabancı şirketlere devrediliyorken bir de kaşla göz
arasında taşeron müteahhitlik uygulamasına geçildiğine
tanık oluyoruz. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul
Milletvekili Doktor Sacid Yıldızın verdiği bir önergeye
Sayın Bakanın cevabından 113 bin taşeron olduğunu,
Sağlık Bakanlığında hizmet gördüğünü biz
öğrendik. Bu 113 bin taşerona öyle anlaşılıyor ki
şimdi aile hekimleri de dâhil edilmek isteniyor.
Aile
hekimliğine otuz beşe yakın ilde yani çoğunuzun seçim
bölgesinde de başlanmış ama nasıl devam ettiği
konusunda henüz ortaya çıkmış bir tablo yok. Ortaya çıkacak
tabloların ve tablonun garipliğini yansıtmak istediğimi
belirtmiştim. Bu uygulama 1 Kasımda başlayacak ancak 1
Kasıma kadar hekimin kendi başına bu düzeni kurması
isteniyor yani gösterilen mahallede -ki adresi yok- gidip emlakçıdan ev
tutacak yahut da işte bir mekân tutacak, o mekânı Bakanlığın
istediği ölçüler içinde tefriş edecek, donatacak, içine,
çalışacağı hemşireyi bulacak, bilgisayar koyacak,
bilgisayar programı ayarlayacak. Daha sonra ayrıntılı
bölümü var, bunu anlatmaya zaman yetmeyecek. Mesela çocuklu, hamile yahut
bebeği olan hastaların evinde ziyaret edilmesini öngörüyor. Evine
giderken kullanacağı aracı da doktor kendisi temin edecek.
Böylece,
üstesinden gelemeyeceği, içinden çıkamayacağı büyük bir
yükümlülüğün içine sokuluyor doktorlar. Doktor bunları 1 Kasıma
kadar tamamlamak zorunda. 1 Kasımdan önce de Bakanlık gelip
istediği standartlara uygun olup olmadığını yani
tuttuğu, sağlık merkezi olarak kullanacağı yerin hasta
muayenesine uygun olup olmadığını da karara
bağlayacak. Eğer uygun bulmazsa daha önce imzalanan sözleşme iptal
edilecek. Yalnız, tabii sözleşmenin hükümleriyle ilgili en ufak bilgi
de verilmiş değil. Çünkü taşeron sözü belki incitici gibi
geliyor ama tam taşeronluk esasına uygun bir işleme tabi
buradaki hekimler, çünkü alacakları paranın ne kadar olduğunu bilmiyorlar.
Hasta başına bir tedavi ücreti verilecek. Yalnız, eğer sevk ettiği hasta sayısı fazla
olursa maaşından kesilecek, eğer tetkik isterse belirlenen sayıdan,
o tetkik maaşından kesilecek. Yani tam bir taşeron
uygulaması. Bu tabii, hekimlik onuruna ve tababet mesleğine çok
saygılı bir görüntü arz etmiyor.
Ayrıca,
sağlık merkezlerinin (a), (b), (c), (d) diye sınıflara
ayılması öngörülüyor. Bu da beş yıldızlı hasta,
dört yıldızlı hasta gibi bir uygulama çıkaracak, VIP
hastalar gibi bir uygulamaya meydan verecek. Yalnız, (a)
sınıfı hasta bakan yerlerde, sağlık ocaklarında
gerekli cihazların konması gerekiyor, gerekli cihazları da, yani
ultrason gibi vesaire, teşvik etmiyor Maliye Bakanlığı,
çünkü masraf olacak diye.
Bu kadar
aceleyle, bu kadar sıkışık bir uygulamayla niçin bu yola
gidiliyor? Bunun cevabını bulmak herhâlde bizim
bakımımızdan zor da, Sayın Bakan tarafından eğer
bu cevaplandırılırsa, hepimizin seçim bölgesinde önemli
işlev göreceği anlaşılan bu sağlık merkezlerinin
esasını kavramış olacağız. Çünkü hekimlerin kendi
muayene yerlerini donatmalarıyla ilgili, orada çalışacak
hemşirelerle ilgili bir altyapı öngörmeden, onlara öyle bir
yardım sağlamadan nasıl bunun üstesinden gelineceği -hele
de Ekimin 6sına geldik, önümüzde yirmi beş gün var, tabii, iş
gününe çevirirsek bunu, yirmi iş gününden daha az bir zaman var- bu zaman
zarfında böyle bir sağlık ocağı düzeninin nasıl
kurulacağı, şüphe çekici bir durum arz ediyor. Şüphe çekici,
çünkü bunun üstesinden gelemeyen sayın hekimler, ister istemez bazı
odakların, ne bileyim, işte eczacıların, ilaç
fabrikalarının desteğine ve dolayısıyla, onlarla
iş birliğine ve işte bıçak parası diye lanetlenen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
AHMET TAN
(Devamla) - Teşekkür ederim.
uygulamaya
benzer bir uygulamaya tanık olacağız. O bakımdan, bu
merkezlerin biraz plansız, programsız olduğu
anlaşılıyor. Aile hekimliği için ilk basamak hekimlik
deniyor, ilk basamağa çok uzakta bir durum var burada,
hazırlıksız bu işe girişilmiş durumda. Bu
uygulamanın gözden geçirilmesi ve ortaya çıkacak
haksızlıkların giderilmesi için Bakanlığın daha
açık, daha destekleyici davranması gerekir. Burada, yıllarca,
zaman geçtiği hâlde, sağlık ocağı düzeni oturmamış
durumdayken şimdi aile sağlığı merkezleri diye tamamen
işin yükünü hekimlere yıkan bir anlayış hastaya da
sağlık sistemimize de saygısızlık gibi geliyor. Bu,
tabii, hazırlıksız tarafı eğer giderebilirse elbette
ki yararlı bir uygulama olacak. Yani, benim seçim bölgemde Maltepe
Belediyesi -Cumhuriyet Halk Partisi belediyesidir- benzer bir uygulamayı
başlatmıştır ama herhangi bir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET TAN
(Devamla) Sayın Başkan, selamlamak için, bir iki cümleyle
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tan.
AHMET TAN
(Devamla) Özetle, Allah taşeron hekimlerin eline düşürmesin
değil de Allah taşeroncu Sağlık
Bakanlığının eline düşürmesin hastaları.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
60ıncı
maddeye göre pek kısa söz talepleri vardır, birer dakikayla
veriyorum.
Sayın Güvel
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin,
hayvancılık sektörüne ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
1980li
yılların ortalarına kadar et hayvancılığında
Orta Doğunun en zengin ülkesi olan ülkemizde hayvan
varlığı yıllar içinde giderek azalmıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde 1990 yılında
40 milyonun üzerinde küçükbaş hayvan varken, geçen yirmi yıl içinde
küçükbaş hayvan sayısı yarıdan fazla
azalmıştır. Bunda, çayır ve mera alanlarındaki
olağanüstü azalmanın yanı sıra, sektörün ihmal edilmesi,
spekülasyonlara karşı açık hâle getirilmesi, yeterli
desteğin verilmemesi, sürdürülebilir, bütüncül ve uzun vadeli
politikaların izlenmemesi büyük rol oynamıştır. Yem ve
girdi fiyatındaki artışlar inanılmaz boyutlardadır.
Geçtiğimiz yıllarda et ve süt fiyatlarının
düşüklüğü nedeniyle hayvanların kesime gönderilmesine yol açacak
politikalar uygulanmıştır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yaman
2.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın,
hayvancılık sektörüne ilişkin açıklaması
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben ülkemizdeki
hayvancılığın düştüğü bu soruna önemli bir çözüm
önerisi ve katkı sunmak üzere söz aldım.
Bilindiği
gibi, ülkemizde tarımsal, kırsal kalkınma kooperatifleri çok
sayıda projeleri Tarım Bakanlığına sunmakta ama ne
yazık ki bu projelerin istenilen düzeyde Sayın Tarım
Bakanlığı ve ekipleri tarafından değerlendirilmediğini
görüyoruz. Dilerdim ki keşke Sayın Bakan burada olsaydı,
spesifik örnekler de vermek isterdim.
Muş özelinde
bu konuda onlarca proje sunulduğu hâlde maalesef
hayvancılığın deposu olan Muş gibi bir ile iki
projenin hayata geçirilmesiyle ilgili katkı sunulmuştur. Ben bu
konuda hayvancılığın geliştirilmesi için Tarım
Bakanlığının bu projeleri bir daha gözden geçirmesini ve
kısa sürede bunun hayata geçirilerek bu sorunun, hayvancılık
sorununun çözümlenmesinin sağlanmasını diliyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Erdöl
3.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün, doktorlara ve
hastanelerde çalışanlara ilişkin açıklaması
CEVDET ERDÖL
(Trabzon) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Burada
açıklık getirmem gereken bir konu var. Hiçbir hekim sağlık
sistemimizde şu anda taşeron olarak çalışmamaktadır.
Taşeron işçisi olarak çalışanlar sadece ve sadece temizlik
işçileri ve güvenlik işçileridirler. Doktorların, sağlık
mensubu olan bu kişilerin hiçbirisi taşeron sisteminde
çalışmamaktadır, sözleşmeli devlet memurudurlar.
AHMET TAN
(İstanbul) Ben başlayacak dedim.
CEVDET ERDÖL
(Trabzon) - Hastanelerin A, B, C, D gibi
sınıflandırılmaları tamamen onları kaliteye
yönlendirmek amacıyla yapılmıştır. Hekimlerin evde
kişileri ziyaret edip, hamileleri, çocukları muayene etmeleri de
insanlarımızın sağlığına verdiğimiz
değerin bir göstergesidir.
Teşekkür
ederim, saygılar sunarım.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
kurban kesimine ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, Sayın Seçerin
yaptığı konuşma çok önemli bir konuşmaydı.
Kurban
Bayramı geliyor. Türk halkının geleneksel bir bayramı, tüm
İslam âleminin bir bayramı, kurban kesimi. Böyle bir günde,
Sayın Bakanın gelip burada Meclisi aydınlatmasını
beklerdik ve özellikle bu bir ay içerisinde sonuç alınmazsa sorunlar
büyüyecek ve burada halk mağdur olacak. Bu nedenle, Sayın
Bakanın öncelikle Meclise gelip bu konuda net bir açıklama yapmasını
bekliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, (6/2149) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/232)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü
Sorular Kısmının 548. sırasında yer alan (6/2149) esas
numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20
milletvekilinin, engelli vatandaşların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/856)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki
engelli vatandaşlarımızın yaşadığı
sıkıntıların giderilmesi, önlerine çıkan
zorlukların ortadan kaldırılabilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, aşağıda
belirtilen gerekçelerle Anayasamızın 98inci, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Hüseyin Yıldız (Antalya)
3) Akif Akkuş (Mersin)
4) Recep Taner (Aydın)
5) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
6) Mustafa Kalaycı (Konya)
7) Hasan Özdemir (Gaziantep)
8) Kadir Ural (Mersin)
9) D. Ali Torlak (İstanbul)
10) Muharrem Varlı (Adana)
11) Gürcan Dağdaş (Kars)
12) Şenol Bal (İzmir)
13) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
14) Mustafa Enöz (Manisa)
15) Beytullah Asil (Eskişehir)
16) Kürşat Atılgan (Adana)
17) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
18) Ahmet Orhan (Manisa)
19) Ali Uzunırmak (Aydın)
20) Osman Durmuş (Kırıkkale)
21) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
Gerekçe:
Dünya
Sağlık Örgütünün verilerine göre toplumu oluşturan bireyler
içindeki engelli sayısının gelişmişlikle ters
orantılı olarak ülkeden ülkeye değiştiği
bilinmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki engelli sayısının,
toplam nüfusa oranı %8 civarındadır. Ülkemizde ise en iyimser
bakışla bu oranın %12 seviyelerinde olduğu tahmin
edilmektedir. Her ne kadar sağlıklı bir istatistik tutulmuş
olmasa da bu orana karşılık gelen sayı 8 milyon 500 bindir.
Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunun 20 Aralık 1993 tarihli toplantısında
"Sakatlar İçin Fırsat Eşitliği Konusunda Standart
Kurallar" belirlenmiş olsa da, bulunulan fiziki çevrenin kendileri
açısından olumsuzluklarla dolu olması nedeniyle toplumla
bütünleşme ihtiyaçları kendiliğinden toplumdan
dışlanmaya dönüşmüştür.
Sürekli
sorunlarla boğuşan, sorunlarına çözüm üretemeyen engelliler
kendilerini mutsuz hissetmektedirler. Bu da temel bir insan hakkı olan
bireyin kendisini gerçekleştirme hakkını ortadan kaldıran
düşük yaşam kalitesi demektir.
Engellilerin en
büyük sıkıntıyı ulaştırma konusunda çektikleri
malumdur. Ulaştırmada yaşanan fiziki zorlukların
yanında kendilerine seyahatlerde sağlanan indirimlere bazı
firmalarının sıcak bakmaması şikâyetlere konu
olabilmektedir.
Bir engellinin
kendi yaşadığı şehirde sağlanan bir imkânın
başka bir şehirde sağlanmaması ayrı bir sorundur.
Yaşadığı sıkıntıları daha iyi
duyurabilmeyi ümit ettikleri için Ankara'ya gelen engelliler, kendi
şehirlerinde geçerli olan indirimli veya ücretsiz seyahat
hakkının sağlanmadığından da
şikâyetçidirler.
Engellilerin
eğitim gördüğü engelli okullarının fiziki olarak
engellilerin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik
yapıda olmadığı yine engelli vatandaşlarımız
ve onların kurduğu sivil toplum örgütlerince dillendirilmektedir.
Normal okullarda
eğitim alamayan engelli çocuklar için yeterli engelli eğitim kurumunun
olmaması; normal okulda eğitim alabilecek durumda olsa dahi okula
gidiş ve gelişlerinde kullanmaları gereken araçların
engellilere uygun olmaması ve yine gidiş gelişlerde özel ihtimam
gösterilmesinin maliyetinin yüksek oluşu gibi sebeplerle çoğu engelli
vatandaşımız ilköğretimini bile tamamlayamamaktadır.
Bu durumda her ne
kadar engellilere tahsis edilmiş kadroların bulunduğu ve bu
kadroların çoğunun boş olduğu söylense de, işe
girişte şart koşulan KPSS sınavı
şartının engelli vatandaşlarımız için hiçbir
anlamı kalmamakta, işsizlik engelli
vatandaşlarımızın değişmez kaderi haline
gelmektedir.
Engelli
haklarından yararlanmak için rapor almak isteyenlere verilen düşük
dereceli raporlar nedeniyle bu haktan da yararlanılamazken, işe
girmek istendiğinde "sen engellisin, bu iş yerinde
randımanlı olamazsın" şeklinde bir tavırla
karşılaşmak engelli vatandaşlarımıza
yapılmış çifte haksızlık olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Yaşam
kalitesini düşüren bu zorlukların üstesinden gelmeye
çalışan engelli vatandaşlarımızın belki de en çok
şikâyet ettikleri konu, sağlık hizmeti alırken
yaşadıkları zorluklardır.
İhtiyaçlarını
görecek kadar sürdürmeleri için kullanmaları gerekli tıbbi cihazlara
kurumların düşük ücret belirlemesi, zaten zor ekonomik şartlar
altında yaşayan vatandaşlarımızı daha da
sıkıntıya sokmaktadır.
Böylece
gelişen teknolojiyle beraber yenilenen ve hâliyle pahalanan bu ürünlerin
yerine, hâlâ eski teknoloji ile üretilen ürünlerin kullanımı
dayatılmış olmaktadır. Hâlbuki buradaki öncelik fiyattan
daha çok, engelli vatandaşlarımızın hayatlarını
normalleştirmek, bağımsızlaştırmak, iş ve
sosyal hayata katılmalarını kolaylaştırmak
olmalıdır.
Tüm bu
sorunların sebepleri ve sonuçlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün
104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ve teklif ederiz.
2.- CHP Grubu adına Grup Başkanvekilleri Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
İstanbulda yaşanan sel felaketinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/857)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
8 Haziran 2010
gecesi başlayan ve özellikle İstanbul'un Anadolu yakasında etkili
olan yağmur, kentin altyapısını çökertmiş ve ortaya
çıkan sel felaketinde dereler taşmış, konut ve
işyerlerini su basmış ve bir yurttaşımız sel
sularına kapılarak kaybolmuştur.
Son yıllarda
İstanbul mevsim yağmurları sonrasında âdeta sele teslim
olmakta, sele karşı yapılabilecek hiçbir şeyin
olmadığı, bu durumun kabullenilmesi gerektiği gibi bir
anlayış topluma benimsetilmeye çalışılmaktadır.
Yani sel felaketleri can ve mal kaybının oluştuğu,
önlenemez, sıradan olaylardır algısı yaratılmak
istenmektedir. Daha bir yıl önce, 8/9/2009 tarihinde meydana gelen
yağışlarda İstanbul yine sele teslim olmuş ve Ayamama
Deresinin taşması sonucunda 32 yurttaşımız
hayatını yitirmişti. 2010 yılında benzer görüntülerin
yaşanması geçen süreçte hiçbir önlem
alınmadığını ortaya koymaktadır.
Sel
felaketlerinin birinci sorumlusu İstanbul'u 16 yıldır yöneten
AKP anlayışıdır. Gerekli önlemleri almayan, kent
sorunlarını rant anlayışına feda eden Sayın
Başbakan ve Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı, sel konusunda İstanbul'u bugünkü noktaya
taşımıştır.
Sayın
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının
yaptığı açıklamalar onlarca
yurttaşımızın hayatını kaybetmesine büyük mal
kayıplarının ortaya çıkmasına neden olan bir konuya
nasıl çarpık baktığını gözler önüne sermektedir.
Kadir Topbaş'ın 9/6/2010 tarihinde yaptığı
açıklamada, "Buna benzer afet boyutunda yağışlar
Amerika'da da Avrupa'da da hatta metro istasyonlarını basacak
seviyede oluşmakta." yorumunu getirerek yaşananlarda hiçbir
sorumlulukları bulunmadığını iddia etmiştir. Dünyanın
hiçbir ülkesinde hiçbir belediye başkanı
yurttaşlarının yaşama hakkına bu seviyede
kayıtsız kalamaz. Bu anlayış İstanbul'un
sorunlarını çözemez.
Kurbağalıdere'de
can ve mal kaybına yol açacak bir felaket beklendiğini Sayın
Başbakan geçtiğimiz yıl kendisi
açıklamıştır. Sayın Başbakan Ayamama deresine
ilişkin açıklaması sırasında, "Aynı
şekilde Anadolu yakasında derelerimizde bu
sıkıntıları yaşamak istemiyoruz. Oralarda da benzer
şeyler olabilir." diyerek olası bir güçlü yağış
sonrasında Kurbağalıdere'de can ve mal kaybı
olabileceğini itiraf etmiştir. Sayın Başbakan aynı
konuşmasında Ayamama deresindeki can kayıplarını,
"derenin intikamı ağır olur" şeklindeki atasözünü
hatırlatarak yorumlamıştı.
İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin 8.6.2010 tarihinde, "Kurbağalıdere
Islah İnşaatı İşi" adı altında yeni bir
ihale yapılacağı duyurusu, aynı zamanda Belediye'nin zamanında
önlem almadığını da ortaya koymaktadır.
Sayın
Başbakan ve Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanının açıklamaları yağışlardan
sonra ortaya çıkan can ve mal kayıplarının ortadan
kaldırılması konusunda hiçbir sorumluluk üstlenmediklerini
ortaya koymaktadır. Sorumluluk makamında olmalarına
karşın sorumluluk üstlenmeyenlerin, sorunları çözme iradesini de
göstermeyecekleri açıktır.
Her mevsim
normalleri üstündeki yağışın sel felaketine
dönüşeceği, sel felaketinin bir kader olduğu ve
önlenemeyeceği anlayışı geri
kalmışlığın en önemli göstergesidir.
"Sel
felaketlerinin önüne geçmek, niçin Merkezi hükümet ve İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin öncelikleri arasında değildir?",
sorusu kamuoyu tarafından bilinmemektedir. Günümüz dünyasında,
gelişmiş ülkelerde, hayata geçirilen akılcı önlemlerle,
İstanbul'da yaşanan boyutta doğal afetlerde can
kaybının önlendiği ve en aza indirildiği bir gerçektir.
Bu bağlamda,
İstanbul'da sel felaketinin can ve mal kayıplarına yol
açmasının nedenlerinin belirlenmesi, zamanında ve etkin önlem
almayan sorumluların ortaya çıkarılması ile alınması
gerekli önlemleri tespit etmek amacıyla Anayasamızın 98 nci,
İçtüzüğün 104 ve 105 nci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi |
Muharrem
İnce |
Trabzon |
Yalova |
Grup
Başkan Vekili |
Grup
Başkan Vekili |
3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 21 milletvekilinin,
okul çağındaki çocukların sağlıksız beslenme
alışkanlıklarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/858)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Beslenmenin
hayatımızda büyük önemi vardır. Bilinçsiz beslenme,
sağlıksız nesiller yetişmesine neden olur.
Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının
kazanılmasının en etkin yolu eğitimdir.
Yapılan
araştırmalar, Ülkemizdeki okul çağı çocuklarının
beslenme alışkanlıklarına ilişkin durumun, kaygı
verici olduğunu göstermektedir. Ülkemizdeki okul çağındaki her
üç çocuktan birinin okula aç gittiği, yüzde 45'inin sokak
satıcılarından alışveriş yaptığı,
süt ve ayran tüketiminin çok düşük olduğu, hiçbir besin değeri
olmayan kola, gazoz, boyalı gıdalar, fast-food gibi ürünlerle
beslenme alışkanlıklarının
yaygınlaştığı görülmektedir.
Sosyal devlet
anlayışının gereği, okul çocuklarının
sağlıksız beslenme alışkanlıklarının
araştırılması ve gereken tedbirlerin alınması
için Anayasanın 98inci, İç Tüzüğün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Murat Özkan (Giresun)
2) Atila Kaya (İstanbul)
3) Zeki Ertugay (Erzurum)
4) Mehmet Şandır (Mersin)
5) Hakan Coşkun (Osmaniye)
6) Mustafa Enöz (Manisa)
7) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
8) Ahmet Orhan (Manisa)
9) Alim Işık (Kütahya)
10) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
11) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
12) Hasan Özdemir (Gaziantep)
13) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
14) Kadir Ural (Mersin)
15) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
16) Ali Uzunırmak (Aydın)
17) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
18) Kürşat Atılgan (Adana)
19) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
20) Necati Özensoy (Bursa)
21) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
22) Muharrem Varlı (Adana)
Gerekçe:
Beslenmenin
hayatımızda büyük önemi vardır. Okul çağındaki
çocuklar büyüme ve gelişme sürecinde oldukları için, bu dönemde
doğru beslenme büyük önem kazanır. Çocukluk döneminde kazanılan
beslenme alışkanlıkları yaşamın diğer
yıllarında devam eder.
Bilinçsiz
beslenme, sağlıksız nesiller yetişmesine neden olur. Büyüme
ve gelişme geriliği, diş çürükleri, aşırı kilo
problemleri, diyabet, koroner kalp rahatsızlıkları, bazı
kanser türleri, alerjik rahatsızlıklar, kemik erimesi gibi pek çok
ciddi hastalıklar yanlış beslenmenin sonuçları olarak
karşımıza çıkan sağlık problemleridir.
Beslenmeye
dayalı davranış değişikliğini
sağlamanın en etkin yolu eğitimdir. Okul ortamı, yeterli ve
dengeli beslenme alışkanlıkları kazandırarak,
hastalıkların ortaya çıkmasının önlenmesi için gerekli
bilgi, yetenek ve davranışların gelişmesinde önemli bir
konuma sahiptir.
Okul,
çocukların evlerinden sonra toplu halde yaşamaya
başladıkları ilk yerdir. Beslenme eğitimi ne kadar erken
başlarsa çocuğun gelişim, zeka düzeyi ve
bağışıklık sitemi de o denli güçlenir. Okul
çağı, hızlı öğrenme bilgi ve beceri kazanma ve
etkilenme dönemidir. Okul, beslenme ile ilgili olumlu
davranışların edinildiği ve her zamankinden daha çok
akılda kaldığı bir dönemdir.
Sağlık
eğitiminin bir parçası olarak, okul öncesi dönemden başlanarak
uygun beslenme eğitimi verilebilir. Avrupa Birliğine bağlı
birçok ülkede zorunlu olarak beslenme dersi verilmekte, bazı ülkelerde ise
seçmeli ders olarak verilmektedir.
Ülkemizde okul
çağı çocukları büyük oranda okula yemek yemeden aç olarak
gitmekte, okul kantinlerinde besin değeri düşük, denetimsiz
gıdalar tüketilmektedir ki bu durum çocukların
algılarının zayıflamasına, başarı
yüzdelerinin düşmesine ve sağlıksız büyümelerine neden
olmaktadır.
Okullarımızın
genelinde yemekhane bulunmamaktadır. Okullara yemek veren firmaların
ve okul çevresinde yiyecek satan yerlerin denetimi sıklıkla
yapılmadır. Tam gün eğitim yapan ilköğretim okulları
ve liselerde öğle yemeği mutlaka verilmeli, verilen yemekler
diyetisyen gözetiminde olmalıdır. Gelir düzeyi düşük ailelerin
çocuklarına, verilecek öğle yemeği devlet tarafından
karşılanmalıdır. Okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin
sağlıklı beslenme konusunda bilinçlendirilmesine ve
yetiştirilmesine fırsat verilecek düzenlemeler getirilmelidir.
Çocuklarımızın
düzenli beslenmeleri, erken yaşlardan itibaren bilinçli süt tüketim
alışkanlığını kazanmaları,
sağlıklı, dinamik ve başarılı nesillerin
yetiştirilmesi noktasında büyük önem arz etmektedir. Çocukluk
yıllarında yeterli süt tüketimi, büyüme ile ilgili olduğu kadar
yaşam boyu sağlıklı yeme alışkanlıkları
kazanma ve sağlığı geliştirme ile de ilgilidir. Günde
bir bardak süt içen bir çocuğun, protein ihtiyacının yüzde 35'i,
kalsiyum ihtiyacının yüzde 52'si, B12 vitamini ihtiyacının
yüzde 98'i karşılanmaktadır. Dolayısıyla süt içme
alışkanlığını küçük yaştan benimsetmeyi
amaçlayan politikaların geliştirilmesi gerekliliği kendini
göstermektedir.
Mevcut verilere
göre kişi başına yıllık süt tüketimi Finlandiya'da 139
litre, İngiltere'de 100 litre, İtalya'da 63 litre iken, Türkiye'de
ise bu miktarın sadece 24 litre
olduğu bilinmektedir. Süt tüketiminin yeterince olmadığı,
buna alternatif olarak zararlı olan kolalı ve gazlı içeceklerin
tüketiminin oldukça artması, bu konuda tedbir alınmasının
önemini ortaya koymaktadır. Sütün daha fazla tüketilmesini özendirecek
reklam, tanıtım kampanyalarının yanı sıra
"okul sütü" programı uygulamaları beslenme
alışkanlıklarının
yaygınlaştırılması gerekli bulunmaktadır. Okul
sütü programları daha önceden uygulanmış ve kısmen
başarılı olmuştur. Okul sütü programları yeniden ve
kalıcı olarak başlatılmalıdır. Süt
dağıtımı, çocukların sağlıklı büyümesi
ve hayvancılığı destekleyecek bir program çerçevesinde
olmalıdır.
Çocuklarımızın
yeterince beslenememesine en büyük etken giderek artan yoksulluk olgusudur.
Diğer bir etken de ikili öğretim programının yaygın
olarak devam etmesidir.
Bilerek veya
bilmeyerek yapmaya devam edilen sağlıksız beslenme
alışkanlıklarının bir an önce terk edilmesi
gerekmektedir
Sosyal devlet anlayışının
gereği, yeterli ve dengeli beslenme kuralları hakkında toplumun
bilinçlendirilmesi, anne ve babaların bilgilendirilmesi,
sağlıklı nesillerin yetişmesi için, yapılacak
işlerin araştırılması ve gereken tedbirlerin
alınması gerekmektedir.
4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 27
milletvekilinin, 16 Mart 1978de Beyazıt Meydanında meydana gelen
olayın araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/859)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
16 Mart 1978 günü
Beyazıt Meydanında, İstanbul Üniversitesinden çıkan
öğrencilere yapılan bombalı ve silahlı katliamda; Cemil
Sönmez, Baki Ekiz, Ahmet Turan Ören, Murat Kurt, Abdullah Şimşek,
Hatice Özen, Abdülhamit Akıl oldurulmuş, pek çok öğrenci yaralanmıştır.
1995 yılında davanın yeniden açılmasını
sağlayan ölen gençlerin arkadaşlarından Av. Cem Alptekin,
katliamın 32. yıldönümünde basına yaptığı
açıklamalarda; "İlk davanın, "adam öldürmek"ten
yargılanan 5 sanığın delil yetersizliğinden beraat
etmesiyle faili meçhul olarak kapatıldığını;
kendilerinin dosyayı 1988 yılında yeniden açarak, kamuoyuna
tanıklık için çağrıda bulunmaları üzerine; İsot
Ailesi'nin ortaya çıkması ile 1992 yılında
yaptıkları suç duyurusu sonucu 1995 yılında yeniden
başlayan yargılamada, müdahil vekillerinin katliamın
Kontrgerilla eylemi olma iddiasını Mahkemenin ciddiye alarak
sanıklara ek savunma hakkı verip; yine müdahil vekillerinin
taleplerine uygun olarak, 12 Eylül öncesi ve sonrasının önemli siyasi
cinayet ve katliamlarına ilişkin dava dosyaları ile, Susurluk
kazası sonrası düzenlenen, Meclis ve Başbakanlık
teftiş Kurulu raporların celbine karar vermekle davanın;
"adam öldürme davası"ndan "Kontrgerilla Davası"na
dönüştüğünü; ancak Devlet kurumlarının, mahkemenin
istediği bilgi ve belgeyi göndermemesi ve üstelik de davada müdahil vekili
olarak sunduğu belge nedeniyle kendisi (Av. Cem Alptekin) hakkında
MİT'in suç duyurusuyla başlatılan soruşturma (ve
açılan dava) üzerine, yargılamanın önünün
tıkandığı gerekçesi ve, savunmaya yapılan aleni
baskıları protesto etmek amacıyla müdahil avukatların 1997
yılı Aralık ayında duruşmalardan çekilmesi ile davada,
hiçbir ilerleme olmadığını, rutin oturumlarla yıllar
geçirilerek, zamanaşımı süresinin doldurulduğunu,
Mahkemenin, 20 Ekim 2008 günü verdiği son kararla da; sanıklara
verdiği ek savunma hakkından, suç vasfının
değişme ihtimalinden, delil olarak toplanan onca siyasi cinayet ve
katliam dosyasından ve Kontrgerilla iddialarından hiç söz etmeksizin,
sadece olayın üzerinden 30 yıl geçtiği yani zaman
aşımı olduğu gerekçesiyle, davayı
düşürdüğünü, Yargıtay'ın kararı onaması ile de 32
yıllık sürecin arkasında pek çok sorular bırakarak
dosyanın kapatıldığını ve olayın, yargı
kararıyla faili meçhuller mezarlığına
gömüldüğünü" belirterek "suçun örgütlü bir suç olduğunu,
suçu işleyen örgütün muhtemelen 16 Mart 1978 tarihinden önce de faal olan
ve katliamdan sonra da varlığını sürdüren bir örgüt
olduğunu ve kesintisiz örgütlü suç faaliyeti devam ettiği sürece mevcut
mevzuatımıza göre de zamanaşımının işletilemeyeceğini;
Oysa mahkemenin, bidayette bizzat vermiş olduğu ara kararlarıyla
davayı, "adam öldürme" davasından "Kontrgerilla"
davasına dönüştüğünü unutarak ve sıradan bir cinayet
davası olarak açılan ancak daha sonra Gladio davasına
dönüşen 16 Mart Davası'nın Yargıtay aşamasından
da aynen bu şekilde geçerek kapanmasının, bir skandal
olduğunu" belirtmiştir.
12 Eylül'ün
işaret fişeği sayılan 1 Mayıs 1977 ve 16 Mart 1978
Katliamları ile Türkiye'yi 12 Eylül'e taşıyan olaylar
arasındaki fiil ve fail bağlantısı; faili meçhul
bırakılan cinayetlerin işlenmesinde, halkın iradesi ile
işbaşına gelen hükümetler üstü bir gücün
varlığını işaret ettiğinden yola çıkarak;
bir ucu ABD'ye dayandığı söylenen kontrgerilla faaliyetinin ve
bu faaliyetin üstünü örterek, delil karartma ve zamanaşımı
manevralarıyla yargısal süreçte kendini gösteren bir "devlet
geleneğinin varlığının saptanması; Devleti esas
alan "devletin hukuku" yerine, yurttaşı esas alan
"hukuk devletinin önündeki engellerin kaldırılması için 16
Mart 1978 tarihindeki öğrenci katliamı'nın; neden, nasıl,
kimler tarafından ve hangi yöntemlerle
yapıldığının; faillerin neden
bulunamadığının, devletin sorumluluktan nasıl
sıyrıldığının, yargısal sürecin nasıl
ve hangi yöntemlerle tıkandığının, ülkemizdeki
faaliyeti ile hükümetleri devirip, sivil ya da askeri darbelerle anayasal
demokratik düzeni işlemez hale getirdiği; sosyal, kültürel, etnik,
dini, mezhepsel gibi farklıları ve yaraları kaşıyarak
halkı birbiriyle çatıştırıp, cinayet ve katliamlarla
ülkede kaos yaratıp, istediği yönetimleri işbaşına
geçirdiği söylenen emperyalizmin yasadışı örgütü
olduğu iddia edilen Kontrgerillanın, 16 Mart 1978'deki öğrenci
katliamı öncesinde, katliamın oluşunda, sonrasında
olaylardaki bağlantısı ve rolünün
araştırılması ve tespiti demokratik hukuk devletinin asli
görevidir. Demokratik hukuk devletinde, hangi nedenle olursa olsun demokrasiye
ve halkın iradesine yönelik tüm müdahalelere karşı çıkmak,
demokrasiyi ve hukuku savunmak herkesin asli ödevidir. Demokrasiye müdahaleye
zemin hazırlayan karanlık olayların
aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı
örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması,
TBMM'nin öncelikli ödevidir. Açıklanan nedenlerle Anayasanın ve
İçtüzüğün ilgili hükümleri uyarınca 16 Mart 1978 Öğrenci
katliamı hakkında Meclis Araştırması
yapılmasını dileriz
1) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2) Tayfur Süner (Antalya)
3) Hulusi Güvel (Adana)
4) Fevzi Topuz (Muğla)
5) Gökhan Durgun (Hatay)
6) Ali Arslan (Muğla)
7) Atila Emek (Antalya)
8) Kemal Demirel (Bursa)
9) Tekin Bingöl (Ankara)
10) Erol Tınastepe (Erzincan)
11) Çetin Soysal (İstanbul)
12) Osman Kaptan (Antalya)
13) Gürol Ergin (Muğla)
14) Tansel Barış (Kırklareli)
15) Tacidar Seyhan (Adana)
16) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
17) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
18) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
19) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
20) Ahmet Küçük (Çanakkale)
21) Rahmi Güner (Ordu)
22) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
23) Hüsnü Çöllü (Antalya)
24) Bülent Baratalı (İzmir)
25) Canan Arıtman (İzmir)
26 Nevingaye Erbatur (Adana)
27) Rasim Çakır (Edirne)
28) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- Dışişleri Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN
Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Balıkesir Milletvekili
Sayın Hüseyin Pazarcı aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN
Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve Barış ve Demokrasi
Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Siirt Milletvekili Sayın Osman
Özçelik aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi,
Anayasanın 146 ve geçici 18inci maddeleri gereğince Anayasa
Mahkemesine Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden 1
üyenin seçimini yapacağız.
B) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine
Seçim
1.- Anayasa Mahkemesine üye seçimi
BAŞKAN -
Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen adayların adları,
soyadlarının alfabetik sırasına göre mühürlü birleşik
oy pusulası şeklinde düzenlenmek suretiyle
bastırılmıştır.
Adayların
adlarını bu sıraya göre okuyorum: Hicabi Dursun, Rıdvan
Güleç, Cavit Özkahraman.
Sayın
milletvekilleri, Anayasamızın 146ncı ve geçici 18inci
maddeleri gereğince Anayasa Mahkemesine Sayıştay Genel Kurulunca
gösterilen 3 aday içinden 1 üyenin seçimi gizli oyla yapılacaktır.
Üye seçilebilmek
için ilk oylamada üye tamsayısının üçte 2 çoğunluğu,
yani 367 oy, ikinci oylamada ise üye tamsayısının salt
çoğunluğu, yani 276 oy aranacaktır. İkinci oylamada salt
çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan 2 aday için üçüncü
oylama yapılacak ve üçüncü oylamada en fazla oy alan aday Anayasa
Mahkemesine üye seçilmiş olacaktır.
Gizli
oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum:
Komisyon ve
Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden Komisyon
sırasındaki kâtip üye Adanadan başlayarak İstanbula kadar
-İstanbul dâhil- Hükûmet sırasındaki kâtip üye ise
İzmirden başlayarak Zonguldaka kadar Zonguldak dâhil- adı
okunan milletvekiline mühürlü birleşik oy pusulası ile zarfı
verecek ve milletvekilinin adını ad defterinden
işaretleyecektir.
Oyunu kullanacak
sayın milletvekili mühürlü birleşik oy pusulası ve zarfı
aldıktan sonra oy kabinine girecek, oy pusulasında adı
yazılı adaylardan hangisine oy verecekse o adayın
adının önündeki kutucuğu çarpı işaretiyle
işaretleyip oy pusulasını kabinde zarfa koyduktan sonra
Başkanlık Divanı kürsüsü önündeki oy kutusuna atacaktır.
Sayın
üyelerin oylamada dikkat edecekleri hususları arz ediyorum:
1) Oy
kullanırken adaylardan sadece birinin adının önündeki kutucuk
işaretlenecektir. Birden fazla adayın işaretlendiği oy
pusulaları geçersiz sayılacaktır.
2) Kabinlere
aynı renk tükenmez kalemler konulmuştur. Sayın üyeler bu
kalemleri kullanacaklardır. Oy pusulasındaki oyun kime ait
olduğunu belirleyecek herhangi bir işaret, imza, karalama veya
kabinlerdeki kalemlerden başka renkli bir kalem kullanma gibi durumlarda
oy geçersiz sayılacaktır.
Geçerli oy
pusulası, tercihi gösteren çarpı işareti dışında
hiçbir işaret taşımayacaktır.
Şimdi
sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Bitirmedim, okuyayım da ondan sonra.
Birinci oylamada
kullanılacak tek mühürlü birleşik oy pusulaları ve zarflar
sayın kâtip üyelere teslim edilsin.
Oylamanın
sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir tasnif
komisyonu tespit edeceğim.
Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinin milletvekilleri hür
iradeleriyle bir seçim gerçekleştirecekler. Ancak, milletvekillerinin
hiçbirisine bu adayların öz geçmişleriyle ilgili hiçbir bilgi
verilmiş değildir. Ayrıca milletvekillerinin yapacağı
seçimin hangi objektif esaslarla olacağına ilişkin maalesef son
derece şüpheli bir durum söz konusu. Bir seçimin ötesindedir bu.
Dolayısıyla, böyle olduğu zaman, adayların öz
geçmişleri yok, bilgi yok, 367 aranmasına rağmen, buna
ilişkin bir uzlaşma arayışı bile gerçekleşmeden
burada sadece bir hukuki kılıf olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde
milletvekilinin oy kullanmasının, gerçekten bir tercihten ziyade, belirlenmiş bir kişinin
atanmasına yönelik bir işlem olduğu kanaati vardır. Bu
şekilde nasıl bir seçim olacak, size soruyorum. Dün Danışma
Kurulunda bugün seçim yapılacağı ifade edildi. Peki, bu seçim
yapılırken, milletvekillerine
bu adayların öz geçmişleri gönderildi mi? Kimdir, nedir, ne
değildir? Nasıl bir seçim yapılacak? Dolayısıyla bu,
seçimden öteye, doğrudan doğruya çeşitli mahfillerde
hazırlanmış bir atamanın milletvekilleri iradesiyle
meşrulaştırılma girişiminden öteye bir anlam taşımıyor
bu seçim. Bunu tutanaklara girmesi açısından ifade ediyorum. Bugün oy
kullanacak değerli arkadaşlarımın kime, neden oy
kullandığına ilişkin hiçbir bilgi olmadan oy
kullanmasının, milletimizin huzurunda bir seçim
yaptığımıza göre, gerçekten sağlıklı
olmadığını ifade etmek istiyorum. Bu seçime geçmeden önce
bu hususu milletvekillerimizin huzurunda yüce Meclisle ve siz değerli
Başkanlık Divanıyla paylaşmak istedim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkanım, bir milletvekili
olarak seçilecek kişileri tanımıyorum, kime oy vereceğimi
bilmiyorum. Bu dayatmayla karşı karşıya
kaldığım için hicap duyuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde eksiklikler giderilebilir. Başkanlık Divanı olarak
buraya, huzura getirilen adayların kimler olduğunu lütfen
milletvekillerine tanıtınız. Kim getirildiyse öz geçmişini
de getirsin, tanıyalım, oyu ona göre verelim.
BAŞKAN
Şimdi, Sayıştaydan bize gelen
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) - Yoksa oy kullanmayacağız biz.
BAŞKAN
Sayın Durmuş, Sayıştaydan Meclise sadece isimler
gelmiş, dilekçeler gelmiş, bu arkadaşların öz
geçmişleri gelmemiş. Dolayısıyla
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu bir seçim değildir Sayın Başkan!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) - Bu nasıl seçim efendim!
OKTAY VURAL
(İzmir) Bizi alet olarak kullanmasınlar! Biz milletvekilleri
taşeron değiliz! Milletvekillerinin iradesi var canım! Parti
mutfaklarında hazırlanmış adaylara oy vermek nasıl
olacak!
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, Sayıştay seçimi
BAŞKAN
Sayın Durmuş, ben sizi anlıyorum, tamamdır.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Ne güzel demokrasi ya!
BAŞKAN
Tamamdır, anlıyorum da ben hepinizi bilgilendiriyorum. Tabii ki bir
milletvekili olarak nasıl bir tavır belirleyecekseniz, o size ait bir
durumdur.
Tasnif Kurulu
için Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köse? Burada.
Siirt
Milletvekili Sayın Osman Özçelik? Yok.
Bilecik
Milletvekili Sayın Fahrettin Poyraz? Burada.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkanım, müsaade
ederseniz, bugün bu arkadaşlarımızın öz geçmişleri,
kimlikleri dağıtılsın, bırakalım yarın
yapılsın bu seçim. Bu seçimi niye
yaptığınızı ben anlayamadım!
BAŞKAN -
Sayın Sipahi, bakın, Başkanlık Divanı bugün seçim için
anlaşmış ve dün oylandı.
Hatay
Milletvekili Sayın Orhan Karasayar? Burada.
Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Ramazan Başak burada mı? Burada.
Iğdır
Milletvekili Sayın Pervin Buldan? Yok.
Ordu Milletvekili
Sayın Rıdvan Yalçın burada mı? Yok.
Muğla
Milletvekili Sayın Fevzi Topuz burada mı? Yok.
Adana Milletvekili
Sayın Necdet Ünüvar burada mı? Burada.
Tasnif
Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon
sıralarındaki yerlerini alacaklardır.
Şimdi
oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların
toplanmasına başlandı)
BAŞKAN
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ramazan Başak mazeret
bildirmiştir. Yerine bir sayın milletvekilini kurada çekiyorum.
Elâzığ
Milletvekili Sayın Tahir Öztürk burada mı? Burada.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN -
Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama
işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutuları
kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu
üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu
üyelerinin adlarını tekrar okuyorum: Adıyaman Milletvekili
Sayın Şevket Köse, Bilecik Milletvekili Sayın Fahrettin Poyraz,
Hatay Milletvekili Sayın Orhan Karasayar, Adana Milletvekili Sayın
Necdet Ünüvar, Elazığ Milletvekili Sayın Tahir Öztürk.
(Oyların
ayrımına başlandı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, oylamaya katılım ne kadar yani
367 arandığına göre?
BAŞKAN
Henüz öğrenemedim, onu soruyorum ben de.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yani önce 367yi teşkil edecek çoğunluk olup
olmadığına bir bakmak lazım, o konuda şimdi
BAŞKAN Kaç
kişi? 297
Bir kere sayılacak Sayın Vural, ondan sonra da
diyeceğiz ki Olmadı.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) - Adayın 367 oy alması lazım. 367
katılmadıysa
BAŞKAN Ona
itirazım yok Sayın Uzunırmak, ona itirazım yok ama yani
benim şimdi burayı dağıtma yetkim var mı? Onu
soruyorum.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Tabii, seçim neticesini almanız lazım, seçim
neticesi tutanaklara geçsin.
BAŞKAN O
açıdan söylüyorum. Hani öyle bir hakkım, yetkim olsa
tartışalım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yani, bundan sonra ikinci bir oylama yapılacağına
göre bir ara vermeyecekseniz
Belki bu konuda bir mutabakat oluşması
açısından bir zaman mı vermeniz gerekiyor? Yani seçim devam
edecek herhâlde!
BAŞKAN
Devam edecek.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Mecliste nasıl bir mutabakat oluşacak o zaman, bunu
anlayamıyorum! Sadece oylar sayılacak.
BAŞKAN
Hayır, Mutabakatı sağla. diye bir görev mi yüklüyorsunuz bana?
OKTAY VURAL
(İzmir) - Biz size hitaben söylemiyoruz.
BAŞKAN
Anladım, anladım.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Ama seçim usulündeki çarpıklar açısından
BAŞKAN Ona
itirazım yok, onlar tutanağa geçiyor ama soru sorduğunuz için
OKTAY VURAL
(İzmir) - Yani bu, çoğunluğun bir iradesini ortaya koymak için
yapılan bir seçim değil
BAŞKAN
Evet, tutanaklara geçti.
OKTAY VURAL
(İzmir)
sadece, parti mutfağında hazırlanmış
bir kişinin milletvekillerince atanması içindir.
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Grupta kâtip üye seçer gibi bir seçim. Fakat
sakatlandı, seçim düştü.
(Oyların
ayrımına devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir,
okuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 146ncı ve geçici 18inci maddeleri
gereğince Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden
Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılacak birinci oylamaya 297
üye katılmış; kullanılan oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz
olunur.
Tasnif Komisyonu:
Şevket
Köse |
Fahrettin
Poyraz |
Orhan Karasayar |
Adıyaman |
Bilecik |
Hatay |
Necdet Ünüvar |
|
Tahir Öztürk |
Adana |
|
Elazığ |
Kullanılan oy sayısı: 297
Hicabi Dursun: 259
Rıdvan Güleç: 5
Cavit Özkahraman: 3
Boş: 10
Geçersiz: 20
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, efendim, şimdi, bu seçimin devam
edebilmesi için 367 oy kullanılması lazım. Çünkü
Anayasanın 146ncı maddesine göre Anayasa Mahkemesinin üyelerinin
seçiminde ilk turda üçte 2 çoğunluk lazımdır. Şimdi,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarında geçmişte de
bunun emsalleri vardır. İzin verirseniz, 367 milletvekili Anayasa
Mahkemesi üyesi seçiminde oy kullanmıyorsa
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Anayasa değişti, değişti! Anayasa
değişti haberin yok! 21 Ekimde halk oylamasıyla
değişti. (AK PARTİ sıralarından Değişti,
değişti! sesleri)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, 367 milletvekili oy kullanmıyorsa,
demek ki Ben bu Anayasa Mahkemesi seçimlerini Meclis gündemine almak
istemiyorum. Yani bu daha önce de mesela 1 Mart tezkeresinde oldu. Uygun görürseniz,
bir usul tartışması açarsanız
Daha önce benim
Başkanlık yaptığım bir dönemde Mustafa Taşar ile
ilgili verilen bir soruşturma önergesinde yapılan oylamada
toplantı yeter sayısı da vardı ama nisap
sağlanamadığı için gündemden düşürülmüştü.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU
(Van) Ya yirmi sene evvelden mi bahsediyorsun?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bunlar istisnai
konulardır. Gündeme gelince, burada önemli olan nokta 367 milletvekilinin
oy kullanması. Dolayısıyla 367 kişi oy kullanmıyorsa
yüce Meclis diyor ki: Ben bunu gündeme almak istemiyorum.
BAŞKAN Siz
usul tartışması açılmasını mı istiyorsunuz
Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tabii, yani siz
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, Sayın Başkan, Anayasanın
96ncı maddesi çok açık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ben toplantı yeter sayısını demiyorum.
Açıklayayım
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, şimdi, Sayın Başkanım,
okumak istiyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler
dâhil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile
toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm
yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar
verir. Bu konu, Sayın Başkan, Cumhurbaşkanlığı
seçimi sırasında tartışıldı. Burada yapılan
oylamada 367 lazımdır, çünkü biz bunu yapıyoruz, çünkü
şöyledir, böyledir
Konu tartışıldı, Anayasa Mahkemesine gitti ve
Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. Daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi
Anayasanın 96ncı maddesini de değiştirdi ve bu noktadaki
bütün tartışmalara son verdi.
Şimdi,
burada, seçim yapılacağı zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanını seçerken birinci turda aranan çoğunluk ne diye
baktığınızda yine aynı şey; ikinci tur, üçüncü
tur, dördüncü tur
O zaman bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanını birinci turda 367 yok diye seçmememiz
lazımdı. O nedenle Başkanlığın uygulamasında
usule aykırı bir şey yok efendim, Anayasaya ve Tüzüke
uygundur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, usul tartışması
Yani siz
ayrı düşüncedeyseniz
Benim düşüncem, bu konuda usul
tartışması istiyorum.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Ne alakası var usul tartışmasıyla?
OKTAY VURAL
(İzmir) Açacaksanız, aleyhte
BAŞKAN
Efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Açacaksanız, aleyhte
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben de aleyhte
BAŞKAN
Tamam
Lehte, aleyhte?
Yani Sayın
Bozdağın fikrindeysem dolayısıyla tavrım
hakkında usul tartışması istediler.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Aleyhte söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Genç, bir dakika, alalım ondan sonra.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Lehte efendim.
BAŞKAN
Aleyhte Sayın Genç, Sayın Vural; lehte Sayın Bozdağ.
Başka?
Tamam, şimdilik böyle.
Buyurun
Sayın Genç. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan
birinci tur gizli oylamada oy kullanan milletvekili sayısı 367 olmadığından
ikinci tur oylamaya geçilip geçilemeyeceğine ilişkin Oturum
Başkanının tutumu hakkında
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yeni yasama yılının
ülkemize ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını
diliyorum. Diliyorum ki, bu yasama yılında ülkemiz ve milletimiz için
en iyi, en yararlı kanunları çıkaracağız.
Sayın
Başkan, şimdi burada önemli olan şu: Şimdi, burada
toplantı yeter sayısı değil, burada bir konu var. Nedir
konu? Anayasa Mahkemesi üyesinin seçilmesidir. Anayasa Mahkemesi üyesinin
seçilmesinde Anayasanın 146ncı maddesi diyor ki: İlk turda
üçte 2 çoğunluk aranır.
Üçte 2
çoğunluk oy kullanırsa, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde üçte
2 çoğunluk ilk seçimde oy kullanırsa seçime devam edebilirsiniz. Oy
kullanmazsa, o zaman Meclis diyor ki: Ben bu konuyu gündemden düşürüyorum
arkadaş, ben bu konuda seçim
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Karar yeter sayısı
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu bir dinle Bekir Bey, daha senin aklın ermez bunlara; bir
dakika, bir izah edeyim.
Bakın,
değerli milletvekilleri, bununla ilgili uygulamalar var. Yani, burada
Meclisin geleneklerini bilmek lazım, hukukun genel ilkelerini bilmek
lazım, biraz da siyaset hukukunu bilmek lazım buradaki bazı
şeyleri anlamak için.
Şimdi,
bakın, 1 Mart Tezkeresini siz yaptınız. 1 Mart Tezkeresi burada
oylanırken 264 kabul, 253 ret ve 19 da çekimser çıktı. Normal
olarak, yani eğer sizin kabulünüz devam etseydi o zaman bu önerge ne
retten çoğunluk almıştı, ne kabulden çoğunluk
almıştı. Yani İç Tüzüke göre Parlamentoya katılan
üyelerin salt çoğunluğuyla karar vereceği için ve burada salt
çoğunluk da bulunmadığı için normal olarak o 1 Mart
Tezkeresinin o günkü birleşimden sonraki ilk birleşimde tekrar ele
alınması lazımdı ve o zaman oylanması
lazımdı. Yani burada önemli olan, Büyük Millet Meclisi diyor ki: Ben
burada karar vermiyorum. Dolayısıyla salt çoğunlukla karar
vermeyince, bu, gündemden düşüyor.
Yine bir gün
burada Mustafa Taşarla ilgili bir soruşturma önergesi geldi, ben de
Meclis Başkanı olarak yönetiyordum. O soruşturma önergesinde de
gerekli çoğunluk sağlanmadı. Hatta Meclis salonu da boşaltıldı,
toplantıya katılan çok az bir üye kaldı. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tutanaklarında vardır. Orada biz
Bu istisnai bir
görevdir, yüce Meclisin istisnai bir görevidir, bir soruşturma önergesi gelmiştir,
soruşturma önergesinde yüce Meclis bir karar verememiştir. Tekrar
tekrar onu getirmek Meclis geleneklerine aykırıdır.
Dolayısıyla
burada da yapılması gereken
Burada yüce Meclis 367 oy yani
Anayasanın 146ncı maddesinde belirtilen, seçim için gerekli olan
367 kişi irade beyan etmemişse, ben bunu gündemime almak
istemiyorum. diyor. Şimdi, Meclis Başkanlığında da
öyledir. Yani, Meclis Başkanlığında şimdiye kadar öyle
bir durum olmadı, orada 367 kişi oy kullandı ama oy kullanınca
-yani lehte kullanmış, seçilmiş, seçilmemiş şeyleri
değil- burada ilk turda Türkiye Büyük Millet Meclisi Ben bunu gündemimden
düşüreceğim. diyor, çünkü 367 kişi oy kullanmıyor. Yani,
367 kişi kullansa, o çoğunluk da alması gereksiz.
Aslında,
Anayasa Mahkemesi
367de de burada yanlış uygulama
yapıldı. Yani buradaki uygulama yanlıştı. 184le
toplanacaktı ama Cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli olan 367
milletvekilinin oy kullanması lazımdı. Benim zaten o zaman
basında yaptığım açıklamalarda esas olan odur. Yani,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa Mahkemesi üyelerini seçmesi çok
istisnai bir görevdir, işte Cumhurbaşkanını seçmek çok
istisnai bir görevdir. Dolayısıyla, bu istisnai görevi yaparken orada
onu seçebilecek nitelikte bir çoğunlukla, Meclisin, yani Anayasanın
öngördüğü nitelikte ve çoğunlukla Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çalışmalarına katılması lazım. Buradaki kritik
nokta bu. Çünkü niye? Bunlar önemli konular. Yani, Anayasa Mahkemesi üyesi
tabii ki, çok önemli bir kişi, ama Türkiye Büyük Millet Meclisi diyor ki
Kardeşim, 367 kişi oy kullanmamak suretiyle, ben bunu gündemime
almak istemiyorum. diyor ve dolayısıyla, bana göre bu seçim maddesi
düşmüştür, Sayın Başkanın gündeme devam etmemesi
lazım, seçim gündemine devam etmemesi lazım. O bakımdan, ben bunları
belirtmek için söz aldım.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın Vural,
buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her
şeyden önce bu yasama yılının hayırlı olması
dileğiyle sözlerime başlamak istiyorum. Bir usul tartışmasının
açılmasına sebep olan konu, 367yle ilgili irade beyanına biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak katılmıyoruz. Yani bu konuda 367
bulunamadı, seçim olmaz değil. Bizim burada aramamız gereken
husus, 367
O zaman, hiçbir zaman bu seçimin yapılması mümkün olmaz
yani tıkanır, yani yapılamaz. Bu gerekçeler değil, önemli
olan, bu seçimi yaparken seçim yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz;
gerçekten milletvekillerimiz seçim mi yapıyor yoksa kendilerinin önüne
gelen bir olayı mı onaylıyor, asıl sorgulamamız
gereken husus budur. O bakımdan, her şeyden önce -daha önce de,
girerken, tutanaklara geçmesi bakımından ifade ettim, söz
almamın sebebi de o- biz bir seçim yapıyoruz, Anayasa Mahkemesi üyesi
ve yasamanın çıkarttığı yasaları denetleyecek
birisi. Ne olduğunu bilmediğiniz, kim olduğunu
bilmediğiniz, öz geçmişiyle ilgili bir değerlendirme olmayan ve
bugün de oylamalardan bakıyoruz ki 259 gibi büyük bir çoğunluğun
yöneldiği ve Sayıştayda da üçüncü sırada yer alan bir adaya
doğru yönlenme var. Şimdi, bu seçimin objektif olduğunu ifade
etmemiz mümkün mü? Objektif esaslara yönelik milletvekillerine bir imkân
tanındı mı? Dün Danışma Kurulu toplanıyor, bugün
seçim yapılacak. Kimin seçileceği, ne yapılacağı bile
belli değil. Eğer Anayasamız 367 arıyor idiyse, 367 ile
bir Anayasa Mahkemesi üyesi seçmek demek ki tercih edilen bir konudur. O zaman,
bu 367yi neden arayamadık? Bunun aranması konusunda Meclis
Başkanlığı ne yaptı, parti grupları ne
yaptı? Bunu sorgulamamız lazım. Aksi takdirde, çoğunluk
iradesi her zaman bununla ilgili yapar, 367 farazi konulmuş yani oraya
usulen konulmuş bir husustur. Oysa bizim aramamız gereken husus
367yi temin etmeye yöneliktir ama bu konuda ne Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı ne de parti grupları arasında bir
müzakere yapılmış değildir. Yani burada -faraza diyorum-
200 milletvekiliyle seçilmiş bir Anayasa Mahkemesi üyesi yerine, 380, 400
üyeyle seçilmiş bir Anayasa Mahkemesi üyesi olması arasında
elbette fark vardır ve olmalıdır. Anayasanın aradığı
irade üçte 2 çoğunluktur. Yani böyle olursa daha iyi olur diyor. Bugün
geldiğimiz bu noktada, Türkiye Büyük Millet Meclisine 2 üye Barolar
Birliğinden ve Sayıştaydan gelecek. Sayıştay
göndermiş, bugün seçimi yapalım. Peki, Baroların gönderdiği?
Şimdi, bugün
yaptığınız seçimde Sayıştaydan seçilen daha
kıdemli hâle gelir, oysa burada seçimi bir kül olarak yapmak daha uygun
olurdu. Yani burada biz Anayasa Mahkemesine 2 üyeyi birden seçseydik bence daha
uygun olurdu.
Bir diğer
husus daha var: Bakın, değişiklik yapılan Anayasada, (ç)
bendinde İlk oylamada üye tamsayısının üçte 2si, sonra
salt çoğunluk, daha sonra çoğunluk olan seçilir. diyor. Peki, burada
süreler belli değil. O zaman ne yapmamız lazım? Bu seçimin hangi
süre içerisinde tamamlanacağına ilişkin bir irade beyanı
olması lazım. Bize burada bir dayatmayla gelip Seçimi
bitireceksiniz. demek yerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının seçimiyle ilgili Beş gün içerisinde bu seçim
tamamlanır. hükmü gereğince
Eğer bugün 367 bulunamadıysa
hiç olmazsa yarın 276yı bulmak için bir süre tanınması ve
bunu da Meclis Başkanlığının düzenlemesi gerekirdi.
Burada Anayasada bu seçimin ne kadar sürede yapılacağına
ilişkin, yani işte aynı günde mi yoksa birkaç günde mi olacağına
ilişkin bir düzenleme yok. O zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının
seçimi usulüne bakarak yapmak gerekiyordu. Bu bakımdan, bu seçimin azami
bir uzlaşmayı aramak için değil, doğrudan doğruya bir
çoğunluk iradesinin bir atama yapması için kullandığı
bir seçim olduğu gayet açık ortaya çıkmıştır. O
bakımdan, bundan sonraki dönem içerisinde
Şimdi,
vatandaşlarımız bizi izliyor değerli milletvekilleri.
Elinizi vicdanınıza koyun, bize gelmedi, size de gelmedi, bu
adayların kim olduğu, ne mezunu olduğu, nasıl
seçildiği, ne yapıldığı konusunda hiçbirinize bilgi
verilmedi. Dolayısıyla eğer milletvekillerinin
saygınlığı artırılmak isteniyorsa, gerçekten
burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve milletvekillerinin seçim
yaptığı gibi bir iradeyle dışarıya anlatacaksak o
zaman bu sürecin hiç olmazsa demokratik olduğunu, bu sürecin bir
bilgilendirme sürecinden geçtiği konusunda da kamuoyunda kanaat
uyandırmamız lazım. Aksi takdirde, dışarıya
gidildiği zaman Ya, siz Anayasa Mahkemesi üyesini nasıl seçtiniz?
Parmaklarınızı kaldırdınız,
oylarınızı kullandınız, öyle üye seçildi. Öz geçmişini
bile bilmediğiniz adaya oy verdiniz. diye suçlamalarla karşı
karşıya kalırız. O bakımdan, ben, bu 367-276 gibi
oyların bu oylamanın geçerliliğini eksilten bir oylama usulü
olduğunu düşünmüyorum. 367 olmayabilir ama bizim sorgulamamız
gereken 367 filan değil, bugün Mecliste milletvekillerinin iradesini
aradığımız o seçim süreci yapılabiliyor mu? Yani bir
seçim için, insanı tanımadan nasıl olacak? Yüksek Seçim Kurulu
bile adaylar için propaganda süresi veriyor, öz geçmiş
yayınlanıyor. Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
seçilmesi için öz geçmişler yayınlanıyor. Dolayısıyla,
bu süreç Türkiye Büyük Millet Meclisinin gerçekten bir seçim yapmış
olduğunu göstermiyor. Üstelik, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa
Mahkemesine 2 üye gönderme hakkı var ise bu 2 üyenin de aynı zamanda
olması tercih edilmeliydi, bu konuda koordinasyon
yapılmalıydı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı, seçimle ilgili, en
aşağısından 367yi temin etmek üzere, milletvekillerine bir
süre tanımalıydı, ondan sonraki süreç içerisinde de 367
değil de hiç olmazsa 276yla seçin. diyerek, bir süre tanıyarak, iki
günde bu seçimin bitirilmesi ya da üç günde bitirilmesi gibi bir eylemi ortaya
koyması daha doğru olabilirdi. O bakımdan, bugün yaptığımız
seçim gerçekten bir atamadır, sağlıklı bir seçim
yaptığımızı ifade etmemiz de mümkün değil. Bugün
buraya gelen milletvekillerimizin -dün, zannederim Danışma Kurulunda
alınan karar gereğince seçimin bugün yapılacağı hüküm
altına alındı- çarpı koymak suretiyle tercihini belirtmesi
gereken kişiler hakkında yeterince bilgi sahibi
kılındığına kani değilim.
Bu bakımdan
ben, bu seçim süreci, yapılan seçim ve bu süreç içerisinde
açıkçası milletvekillerinin yeterince bilgilendirilmemesinin bu
seçimi bir kılıf hâline dönüştürdüğünü, bunun da Türkiye Büyük Millet Meclisinin
güvenilirliğini zedelediğini ifade etmek istiyorum çünkü Anayasa
Mahkemesi gibi bir kuruma üye göndermek ciddi bir iştir. Bugün
geldiğimiz bu noktada, ABDnin Türkiye büyükelçisi bile bir senatör itiraz
ediyor diye ne kadar aydan bu yana atanamaz hâle gelmiştir. Bu
bakımdan, 367 olayını Meclisin iradesini açıkçası
tıkayan bir olay olarak görmemek gerektiğini ama bu seçim süreci ve
seçime girerken yapılan işlemler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bu seçimi gerçekten bir seçime
dönüştürecek tedbirler alması gerektiğini düşünüyorum.
Benim söz
almamın amacı, sizin bu oylama sonucunda ikinci oylamaya devam
etmeniz iradesiyle ilgili değildir. Doğrudan doğruya
yapılan bu seçimin niteliği ve iradenin oluşması
konusunda Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ve grupların yeterince gayret sarf etmemesi konusundaki
düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Yozgat
Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Başkanlık Divanının tutumu lehinde söz aldım.
Tabii, buradaki
tartışma Anayasada şu anda yürürlükte bulunan geçici madde
18le ilgili. Şimdi onu okuduğumuzda esasında
tartışmaya mahal bulunmadığı da açıkça ortada.
Şimdi (ç) bendini okuyorum, diyor ki: (c) bendi uyarınca
yapılan bildirimden itibaren on gün içinde
Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçim yapılır. Şimdi,
bildirim yapılmış mı? 1 Ekimde bu Sayıştay
seçimlerinin sonucu Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına bildirilmiş. Meclisin de on gün
içerisinde seçim yapacağı Anayasanın geçici madde 18i ile
hüküm altına alınmış. Dün itibarıyla da Türkiye Büyük
Millet Meclisinde Danışma Kurulunun önerisiyle seçimin bugün
yapılacağı ve aynı gün içinde tamamlanacağı,
gruplarımızın mutabakatıyla da hüküm altına
alınmış. Bugün, bunun gereği yapılmak üzere seçim için
toplanıldı.
Devam ediyoruz,
diyor ki: Her boş üyelik için yapılacak seçimde, ilk oylamada üye
tamsayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye
tamsayısının salt çoğunluğu aranır; ikinci
oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki
aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan
aday üye seçilmiş olur.
Burada ifadeler
çok net. Nedir aranan nitelikli sayı? Karar yeter
sayısıdır. Eğer yasa koyucu, anayasa koyucu bunun için
367yi şart koymuş olsaydı, Sayın Vuralın dediği
gibi, o zaman bizim buradan bir seçim yapma imkânımız fiilen zaten
olmazdı belki. Anlaşamazsak, uzlaşamazsak, Meclis 367yi
bulamadığında tıkanırdı, kalırdı bu
iş ama anayasa koyucu ne diyor: İlk turda 367yi arayacaksınız.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Uzlaşmaya var diyor.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Buldunuz, bulamadınız, o zaman salt
çoğunluğu arayacaksınız. O zaman bulamadınız, ona
göre şu şu usulleri takip edeceksiniz. Peki, burada bahsedilen
şey ne? Çok açık, karar yeter sayısı.
Şimdi,
aynı durum, Anayasanın 94üncü maddesine bakıyoruz, ifadeler
hemen hemen birbirinin aynısı, orada da üçüncü fıkraya
baktığınızda, Meclis Başkanının nasıl
seçileceği anlatılıyor ve onun ilgili kısmında deniyor
ki: İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte 2 ve üçüncü
oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır.
Buradaki ifade bunun neredeyse tıpkısının aynısı
çünkü bu çalışmalar sırasında, 94teki seçim usulü ve
buradaki kullanılan ifadeler, birliktelik olsun diye gözetildi o
çalışmalarda. Şimdi biz Meclis Başkanını seçerken
ne yapıyoruz? İlk turda 367 karar yeter sayısı
arıyoruz. Bulamadığımız zaman ne yapıyoruz?
İkinci tur, üçüncü tur ve ona göre Anayasanın 94üncü maddesindeki
uygulamayı yapıyoruz. Dolayısıyla ona göre de Meclis
Başkanını seçmiş oluyoruz. Şu anda
yaptığımız şey de aynı şeydir.
Burada 367
tartışmalarını maalesef talihsiz olarak yaşadık.
Anayasaya rağmen bir uygulama ortaya çıktı ve Anayasa Mahkemesi
bir karar verdi ve arkasından Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasayı
değiştirdi. Ne dedi? Toplantılarla ilgili 96ncı maddesi
çok açık: Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil
bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile
toplanır. Yani 184ü bulduğu zaman toplanır. O zaman geçici
18deki karar yeter sayısını bulduğu zaman da seçim
işlemlerini tamamlamış olur. Burada herhangi bir
tartışmaya yol açacak, tereddütlü, şüpheli veya muğlak bir
durum kesinlikle söz konusu değil.
1 Mart
Tezkeresiyle de bunu karıştırmamak lazım, çünkü 1 Mart
Tezkeresinde reddedilen tezkere karar yeter sayısı
bulunmadığı için reddedilmiştir, karar yeter
sayısı bulunsaydı kabul edilmiş olacaktı. Orada
İkinci, üçüncü oylama için şunlar aranır, bunlar olmazsa
şöyle yapılır. şeklinde bir şey yok. Bir oylama yapılır,
karar yeter sayısı bulmazsa reddolur, o öyle ama şimdi burada farklı
bir durum söz konusu. Ben onun altını çizmek istedim.
Tabii, bir de 1
Ekimden beri bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde. Yani hemen
bugün seçim huzura gelmiş, bugün adaylar milletvekillerinin veya Türkiye
Büyük Millet Meclisinin takdirine ve tercihine sunulmuş değil. 1
Ekimden beri Mecliste bu isimlerle ilgili bilgiler var ve 1 Ekimden bu yana da bu konu
Türkiye'nin gündeminde. İlgisi olan herkes elbette ki bu konuyla ilgili
bilgilenebilir.
Ben
Başkanlık Divanının tutumunun doğru olduğunu
ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bozdağ.
Tutumumda bir
değişiklik olmamıştır.
Sayın
milletvekilleri, bu sonuca göre
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, kısa bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Böyle bir usul yok, yerinizden yapın.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Yerimden çok kısa bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN
Şimdi söyleyin, tutanağa geçecek işte siz söylediğiniz
zaman.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Tabii, tutanağa geçmesi için söyleyeceğim.
BAŞKAN
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın,
oylama sonucuna ilişkin açıklaması
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkanım, burada hüküm koyucu
önce iyi niyetli olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin üçte 2
çoğunluğunu uzlaşma aranması için koymuştur, önce bir
uzlaşmanın aranması şartı getirilmiştir.
Yoksa, 367 diğer, geçmişte
tartışması olan 367nin tartışması değildir,
Anayasaya bir hüküm olarak koymuştur bunu. Zaten iktidardaki arkadaşlarımızın
anlaşılmaz olan yönü budur. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 367yi
bir mutabakat olarak
Çünkü anayasal bir kuruma bir üye seçiyoruz. Buradaki
367nin konulma gerekçesi odur ama yine iyi niyetten hareketle, tıkanmanın
olmaması için ikinci, üçüncü şartları koymuştur altına
ve burada 276 da dikkat edilirse, yürütmeyi içerisinden çıkaran
çoğunluk rakamıdır. Dolayısıyla, hâlen daha
arkadaşlarımızın içinden yürütmeyi çıkaracak
çoğunluk olarak dayatmasıdır bizim karşı
olduğumuz. Yoksa, bir uzlaşmanın aranması iyi niyetini
ortadan kaldıran bu tavır devam ettiği sürece Türkiye de
maalesef bir parti devletine doğru gitmektedir, anayasal kurumlar da parti
kurumu olmaya doğru gitmektedir. Bizim itirazımız buradadır
Sayın Başkan.
Tutanaklara
geçmesi için ifade ettim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VII.- SEÇİMLER (Devam)
B) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine
Seçim (Devam)
1.- Anayasa Mahkemesine üye seçimi (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre, Anayasanın geçici 18inci maddesinde
öngörülen üçte 2 oy çoğunluğu bulunamamıştır.
Şimdi ikinci
oylamaya başlıyoruz.
Bu oylamada
Anayasa Mahkemesine üye seçebilmek için üye tam sayısının salt
çoğunluğu, yani 276 oy aranacaktır.
Sayın kâtip
üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.
İkinci
oylamada kullanılacak çift mühürlü birleşik oy pusulaları ve
zarflar sayın kâtip üyelere teslim edilsin.
Oylamanın
sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir Tasnif
Komisyonu tespit ediyorum.
Muhammet
Rıza Yalçınkaya, Bartın Milletvekilimiz? Burada.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Fatma Şahin burada mı? Burada.
Konya
Milletvekili Sayın Ali Öztürk burada mı? Yok.
Konya
Milletvekili Sayın Muharrem Candan burada mı? Burada.
İstanbul
Milletvekili Sayın Alaattin Büyükkaya burada mı?
Erzurum Milletvekili
Sayın Muzaffer Gülyurt? Burada.
Ankara
Milletvekili Sayın Burhan Kayatürk burada mı?
Elazığ
Milletvekili Sayın Feyzi İşbaşaran burada mı?
Kırşehir
Milletvekili Sayın Abdullah Çalışkan burada mı?
İzmir
Milletvekili Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu? Yok.
Kırklareli
Milletvekili Sayın Tansel Barış? Burada.
Tasnif
Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon
sıralarındaki yerlerini alacaklardır.
Şimdi oylama
işlemine Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN
Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama
işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutuları
kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu
üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu
üyelerinin adlarını tekrar okuyorum: Bartın Milletvekili
Sayın Muhammet Rıza Yalçınkaya, Gaziantep Milletvekili
Sayın Fatma Şahin, Konya Milletvekili Sayın Muharrem Candan,
Erzurum Milletvekili Sayın Muzaffer Gülyurt, Kırklareli Milletvekili
Sayın Tansel Barış.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir,
okuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 146ncı ve geçici 18inci maddeleri
gereğince Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden
Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan ikinci oylamaya 321 üye katılmış,
kullanılan oyların dağılımı
aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz
olunur.
Tasnif Komisyonu
Muhammet
Rıza Yalçınkaya |
Fatma
Şahin |
Muharrem Candan |
Bartın |
Gaziantep |
Konya |
Muzaffer
Gülyurt |
|
Tansel
Barış |
Erzurum |
|
Kırklareli |
Hicabi Dursun: 263
Rıdvan Güleç: 1
Cavit Özkahraman: 1
Geçersiz: 40
Boş: 16
Sayın
milletvekilleri, bu sonuca göre Anayasanın geçici 18inci maddesinde
öngörülen üye tam sayısının salt çoğunluğu
bulunamamıştır.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.57
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 17.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, öncelikle yasama
yılımızın hepimiz ve milletimiz için hayırlar
getirmesini diliyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 3üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, biraz önce ikinci oylama yapılmıştı.
Anayasanın geçici 18inci maddesi üçüncü oylamada en çok oy alan 2 aday
için oylama yapılacağını öngörmektedir. Yapılan ikinci
oylamada adaylardan Hicabi Dursun 263 oy alırken Rıdvan Güleç ve
Cavit Özkahraman eşit sayıda oy aldığı için -birer oy-
Anayasada öngörülen en çok oy alan ikinci aday belirlenememiştir. Bu
nedenle, ikinci adayı tabii ki bu çerçeve içerisinde belirlemek için
ikinci oylamayı tekrarlayacağım.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Nerede yazıyor?
OKTAY VURAL
(İzmir) Nerede yazıyor?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, nerede yazıyor?
OKTAY VURAL
(İzmir) Seçimin başladığı Başkan Vekili nerede?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Dayanak nerede, dayanak?
OKTAY VURAL
(İzmir) Böyle emrivakilerle seçim yapılmaz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, malumunuz olduğu üzere
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Anayasada yazmıyor bu
husus, genel hukukta da böyle bir husus yok.
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bir kural mı koyuyorsunuz?
BAŞKAN
Hayır, kural
Arkadaşlar, müsaade ederseniz
Kural zaten konmuş
vaziyette ve konmuş olan kural, bir seçimin yapılmasını
öngörmektedir. Dolayısıyla bir seçimin yapılması gerekiyor.
Oylamada ise 2 aday eşit oy aldığı için oylamayı
tekrarlayacağım.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Tutumunuz hakkında söz istiyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, seçime bir divanla başladık,
şimdi siz kalkıp diyorsunuz ki böyledir.
Şimdi, her
şeyden önce, Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerine
saygılı davranılması gerekir. Eğer bu konuda
Başkanlık Divanında bir tereddüt var ise ara verirsiniz,
yarın gelir, seçimi, bu Meclisi yöneten kimse o yapar. Şimdi, birinci
ve ikinci turda diğer bir Başkan Vekili
Siz tutum
değiştiriyorsunuz. Bu konuda bir çelişki olduğuna
ilişkin bir kanaat varken seçimi bu ortamda yaptırmanız
doğru değildir. Dolayısıyla sizin de böyle bir ortamda
Meclisi yönetmek üzere görev almanız da doğru değildir.
Kaldı ki en çok oy alan bellidir, en çok oy alan ikinci aday belli
değildir. Bu durumda sizin yapmanız gereken husus, doğrudan
doğruya gelip burada seçimi yapmakla ilgili bir karar almak değildir.
Bu konuda istişarelerinizi devam ettirmek suretiyle, yarın daha
düzgün
Yani Meclisi yöneten Meclis Başkan Vekilinin bir tereddüdü var ki
siz buraya geldiniz. Dolayısıyla yarın bu konuda
kararınızı daha muhkem bir şekilde yapmanızda fayda
mülahaza ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Eğer ısrar ediyorsanız, tutumunuz hakkında
(Gürültüler)
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen
Buyurun
Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Eğer ısrar ediyorsanız bunu yaptırmaya
tutumunuz hakkında söz istiyorum. Yaptıramazsınız.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Usul tartışması açacaksanız lehte söz
almak istiyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Lehte Bekir Bozdağ
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, lehte
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şu anda
görüştüğümüz konuyla ilgili olarak Grup Başkan Vekili
arkadaşlarımızdan Sayın Anadolun tutumumuz hakkında
söz talebi vardır, usul tartışması
açılmasını talep etmişlerdir. İki lehte, iki aleyhte
ikişer üyeye tutumum hakkında söz vereceğim. Sayın Anadol
aleyhte, lehte Hasip Kaplan, lehte Bekir Bozdağ.
Buyurun
Sayın Anadol.
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan
ikinci tur gizli oylamada ikinci ve üçüncü aday aynı sayıda oy
aldığından en çok oy alan ikinci aday belirlenemediği için
ikinci tur oylamanın tekrar yapılıp
yapılamayacağına ilişkin Oturum Başkanının
tutumu hakkında
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer
üyeleri; bu konu usulle geçiştirilecek bir konu değil. Onu da özel
olarak belirtmek için huzurunuza çıktım.
Şimdi, çok
büyük masraflara ve bu sıcakta çok büyük gayretlere neden olan bir
referandum yaşadık ve muhalefetin itirazlarından en önemlileri
acele ederek bu Anayasa paketini çıkarmanızdı. Şimdi,
sıradan tüzüklerde, seçim kanunlarında, çeşitli mevzuatta
Eşitlik hâlinde şu yapılır. diye bir hüküm vardır.
Bunu koymamışsınız buraya. Anayasada olmayan bir hususu,
Meclisi yöneten başkan vekili resen nasıl bu boşluğu
doldurur? Mümkün mü? Hukuken geçerli mi? Bu seçimi, eğer bu turu
yaptırırsanız şimdiden gayrimeşru hâle gelir, usulsüz
bir seçim olur. Kanarya sevenler derneğine başkan, üye seçmiyoruz,
Anayasa Mahkemesine üye seçiyoruz. Biraz ciddi olalım. Gayrimeşru
hâle gelebilecek bir seçimi yapmayalım. Yanlış yaparsınız.
Sizden önce burada bir başka Başkan Vekili vardı, nerede o
şimdi? Hastalandı mı, mazereti mi var? İzah edin bana. Ve
siz Anayasadaki bu boşluğu resen doldurma hakkını hangi
hukuki gerekçeden alıyorsunuz? Hayır, dostlar
alışverişte görsün. Sayın Grup Başkan Vekilinin
söylediği gibi -Sayın Vuralın- birincide tereddüt yok, ikinci
kim, o belli değil. Peki, birinci turda gelmiş, seçimi
kazanmış, 1inci sıraya oturmuş bir kişiyi bir daha
seçime nasıl sokacaksınız? Yarın, bu üyenin seçildi
diyelim, ikinci tur yapıldı- katıldığı Anayasa
Mahkemesi kararlarına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne diyecek,
vatandaşlar ne diyecek? O üyeyi -seçim yapılırsa şimdi-
kazanan üyeyi bütün meslek hayatı boyunca takip edecek bugünkü tur ve onun
verdiği her karar tartışılacak.
O nedenle, bu
seçimi yapmaktan vazgeçin Sayın Başkan, yarına erteleyin.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı otursun,
çalışsın. Bu maddeyle ilgili uyum yasası mı
çıkaracak bu Meclis, ne yapacak, Anayasa değişikliği mi
yapılacak, bilemiyorum. Onun çaresini bulmadan bu tur seçim
yapamazsınız.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Anadol.
Lehte Sayın
Hasip Kaplan, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
12 Eylül Anayasası, Evren Anayasası, bu da Evren-Erdoğan
Anayasası arkadaşlar, yenisi. Evren-Erdoğan Anayasası
oldu bu, önceki Evren Anayasası. Toplumsal mutabakat olmayınca,
gruplar arasında sözleşme, uzlaşma olmayınca, görüş alışverişi
olmayınca, işte Meclis Anayasa Mahkemesine üye seçeceği ilk
seçimde böyle bir noktaya gelir.
Size bir
fıkra anlatayım bu konuda: Emir eri şoför komutanı
götürüyor. Çok keskin bir viraja giriyor ama alamıyor, doğru
uçuruma... Komutan diyor ki: Ne oldu? Vallahi, yol bitti komutanım.
diyor. İşte, ikinci tur oylamada yol bitti arkadaşlar. 3 Anayasa
Mahkemesi yargıç adayı var. Birisi Hicabi Dursun, 263. Diğer iki
yargıç aday Rıdvan Güleç, 1; Cavit Özkahraman, 1.
Şimdi,
18inci madde (ç), ikinci tur oylamada nitelikli çoğunluk
sağlanamazsa iki çok oy alan aday üzerinden üçüncü tura gidilir, salt
çoğunlukla karar verilir, diyor.
Şimdi, bir
263 oy alan bir yargıç adayı var, iki tane de birer oy alan
yargıç adayı var ve Meclisimiz bir seçim yapacak. Belki Meclisimiz 1
oy alan yargıçlardan birisini üçüncü turda tercihini kullanacaktır ve
o zaman durum değişecektir.
Şimdi,
Anayasa hükümleri birer kanun, örf, âdet, kıyas, mukayese gibi bir durum
yaratmaz ki, en üst normlardır. Bunu tartışamayız, bunu konuşamayız;
buna formül bulamayız, buna içtihat yaratamayız, buna yorum
götüremeyiz. Niçin? Burada tartıştık, sabahladık. Siz
sadece elinizi kaldırır indirirken bunun hesabını
yapmadınız, yanlış yaptınız o zaman ama sizin
dışınızda da bir yanlış yapan vardı. Biliyor
musunuz kim yapmıştı? İşte üye seçeceğimiz o
Anayasa Mahkemesine iptal başvurusu yapılırken bazı
hükümleri iptal etti yargıçlar diyordu, HSYK için üye seçerken
Danıştaydan, hâkimlerden, Yargıtaydan yalnız birisi için oy
kullanabilir ama bunun hesabını yapmadı Anayasa Mahkemesi de.
Anayasa Mahkemesi de bu sonucun ortağıdır.
Bakın,
dikkat edin. Yasama bunun ortağıdır, yargı, üst yargı,
Anayasa Mahkemesi bunun ortağıdır ama benim en çok zoruma giden
bir hukukçu olarak, partimin ve grubumun en çok zoruna giden, bu
yanlışlarınıza referandumla halkı ortak
yaptınız arkadaşlar. Bu dehşet verici bir
yanlıştır.
HALUK İPEK
(Ankara) Halk yanılmaz.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bu dehşet verici bir sorumsuzluktur.
Bakın,
dikkat edin. Yanlışlarınızı,
hatalarınızı, hazırlıksız
yaklaşımınızı referandumda halkın önüne koydunuz
ve halk, bunun teferruatıyla ilgilenmedi, tabii ki dedi ki:
Gelişmiş ülkelerde meclisler üye seçiyor, seçilsin. Ama bu kadar
acemice bir yasal düzenleme olacağını, sade vatandaş,
hukukçu olmayan vatandaş nereden bilsin ki? Bilemedi. Şimdi geldik
bir noktaya. Bunu çözeceğiz arkadaşlar. Yasama meclisiyiz,
kalkıp yeni bir anayasa hükmü yapalım desek, süreci işletirsek
her şey sakat olur; Anayasa Mahkemesine üye seçilemez, yeni üyeler
seçilemez, Anayasa Mahkemesi teşekkül edemez. Uyum yasası desek buna,
uyum yasası olmaz çünkü uyum yasalık bir durum değil. O zaman
defakto bir durumla karşı karşıyayız. 3
yargıçtan 2 tanesi 1er oy almış ve biz...
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yargıç değil onlar.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Yargıç adayı, Sayıştay üyesi yargıç
adayı, Anayasa Mahkemesi yargıç adayı...
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yargıç değil, hesap uzmanı.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Anayasa Mahkemesi üyeleri yargıçtır arkadaşlar,
yargıdır. Yargıç adayıdır Anayasa Mahkemesi
üyeliğine... Değildir demeyin. İktisatçı da olabilir ama
oraya gittikten sonra sıfatı odur.
Şimdi, böyle
bir durum karşısında arkadaşlar, yasama meclisi olarak bir
yol almak zorundayız, biraz pozitif düşünmek zorundayız, biraz
olabilirlikleri düşünmek zorundayız, biraz ortaklaşmak
zorundayız, yani siyasi hırslarımızı,
ihtiraslarımızı, her şeyi bir kenara bırakmak
zorundayız ve bu konuda bir çözüm üretmek zorundayız, bir çözüm bulmak
zorundayız. Bu çözümü eğer tüm gruplar birlikte
hazırlayabilirsek, Başkanlık Divanı da bunu bir karar
olarak uygularsa ki bana göre, bir hukukçu olarak bu Sayıştay
üyeliği seçimleri 3 adayın 2sinin birer oy almasıyla 18inci
geçici maddenin (ç) fıkrasına göre durdu, bitti. Ya seçimi
baştan yenileyeceğiz -bu bir formüldür- ya da ikinci turdan itibaren
yenileyeceğiz. İkinci turda bu durum tekrar ederse tekrar
edeceğiz yine, yani yine birer tane çıkarsa yargıçlara, devam
edeceğiz. Ama demokrasi kültürü içinde, uzlaşı içinde bunu
çözemediğimiz zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasama organı bir
Anayasa Mahkemesi üyesi seçme becerisi gösteremediği görüntüsünü
verdiğimiz zaman milletin iradesinin, Meclisinin bu durumunu akşama,
yarına ertelersek, anayasa profesörlerinin ve uzmanlarının tartışmasının
platformuna çekersek inanın doğru bir şey yapmış
olmayız.
Biz boykot
dedik. Bu Anayasaya da, bu Evren Anayasasına da, bu Evren-Erdoğan
Anayasasına da, ikisine de külliyen karşı çıktık,
yeni bir anayasa dedik, yeni ve köklü bir anayasa dedik çünkü toplumun
ihtiyacı. Otuz yıldır bu deli gömleğini üzerine giye giye
mutlaka her tarafından bir gün bir patlak veriyor, her gün bir yerinden
bir çatlak veriyor, her gün bir yerinden bir aksaklık işliyor. 80
model olan bu aracın şanzımanı, kasası, şasisi
dururken pasta cila çekerek bu arabayı, 80 modeli sıfır model
hâline getirip yürütemeyiz, dedik.
Bunu, zaman bize
doğru olduğumuzu çıkaracak. Bakın, Sayın Başbakan
diyor ki: Hemen 13
Eylülde yeni anayasa... 4 Ekimde il başkanlarına Yok, seçimden sonra.
dedi, referandumdan önce dedi, referandumdan sonra, 2011 seçimi dedi,
seçimden sonra
2012de Cumhurbaşkanlığı seçimi var,
ondan sonra; ondan sonra da mahallî seçimler geliyor 2014te, ondan sonra.
Ondan sonra,
bundan sonra diye gidersek arkadaşlar, hepimiz temsil görevimizi kötüye
kullanmış oluruz, bu halka, bizi seçmiş olan milletimize
karşı hak etmedikleri bir davranış içine girmiş
oluruz. Gelin, gayet, ortaklaşarak, ortak bir karar hâline getirerek, yüce
Meclisin iradesine gölge düşürmeden, tartışma konusu yapmadan,
bunu bir uzlaşıyla ikinci turdan veya baştan
İkisi de
olabilir; ikinci turun yenilenmesi suretiyle -eğer yine eşit oy
çıkarsa ki bu durum tekrarlanacak- ya da birinci turdan başlayarak
yenilemek gerekiyor. Çünkü bu seçimler bu maddeyle şu anda defakto
olarak yapılamaz bir durum yaratmıştır.
Bizim
düşüncemiz: Başkanlık Divanının gösterdiği, 2
adayın salt çoğunluk oylamasına üçüncü turda geçilmesi için
ikinci turun tekrarlanması gerekiyor. Yani bu bir hukuka uygunluk
değil; bu, Meclisin onurunu kurtarmadır, milletin iradesini ayakta
tutma olayıdır, Meclisin karar verme yetkisini
tartıştırmama olayıdır, Meclisin bu görevini
hakkıyla ileride yerine getirebilme olayıdır. Bunun için, Kişisel,
grupsal, partisel her türlü anlayışımızı bir kenara
bırakarak bu uzlaşıyla bu krizi
bakın arkadaşlar,
bu krizi birlikte aşmalıyız. diyorum. Bu krizin birlikte
aşılması gerekir ve bu nedenle ikinci turun yenilenmesiyle en az
hasarla bunu atlatabiliriz, en az hasarla.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, konuşmanızı tamamlayınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bu, tamamen uygun bir durum değil ama en az hasarla atlatma
durumu olur.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN 2
lehte, 2 aleyhte var; Sayın Şandıra vereceğim, sonra
Sayın Bekir Bozdağın söz talebi var.
Sayın
Şandır, buyurun efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gerçekten, çözülmesi gereken bir problemle karşı karşıyayız.
Tabii, şunu kabullenmemiz mümkün değil: Bu Genel Kurulun ortaya
çıkmış her iradesi saygıdeğerdir, onuru kurtarmak
gibi bir tabiri kabul edemeyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir irade ortaya
koymuştur. Yapılan ikinci tur oylamada en çok oyu alan 2nci
kişi belirlenememiştir. Bu, bir sorun oluşturmuştur, bu
sorunun çözülmesi gerekir, ayrı bir hadise. Ancak, sorunun çözümü için
takip edilen yol doğru değildir.
Bu haftanın görevlisi bir Divan bulunmaktadır. Meclis
Başkan Vekili, yaptığı oylamanın sonucunda oluşan
sorunun çözümü noktasında anlaşılıyor ki farklı bir
kanaat ifade etmiştir. Onun yerine bir başka Sayın Meclis
Başkan Vekili kürsüye çıkarak, oluşan sorunu kendi iradesiyle
çözmeye kalkmaktadır. Bu, doğru değil arkadaşlar. Sorunun
çözümünde eğer bu Genel Kurul bir usul koyacaksa, bunu önce Divan kendi
arasında bir mutabakata vararak, vardığı mutabakatı
Genel Kurula sunarak Genel Kurulun kabulüyle yeni bir usul ittihaz ederek
sorunu çözmelidir. Yoksa Ben yaptım oldu, ben böyle düşünüyorum,
şimdi seçimi yenileyeceğim. diyerek sorun çözülmez, problem böyle
çözülmez. Bunun adı problem çözme değil, bunun adı dayatma olur.
Bu yanlıştır, buna hakkınız yok.
Değerli
milletvekilleri, bakınız yürürlükteki Anayasanın geçici 18inci
maddesinin (ç) bendi gayet açıktır: İkinci turda 276 oy alan
bir sonuç çıkarılamazsa üçüncü tura geçilecektir. İkinci tur
oylamada bir usul hatası var mıdır? Böyle bir gerekçeniz var
mı? (MHP ve CHP sıralarından Yok. sesleri) Yok. Milletin
iradesi, Meclisin iradesi tecelli etmiştir. Şimdi, yapılan
işlemde bir usul hatası olmadığı sürece, siz bu
iradeyi, bu Meclisin iradesini nasıl ortadan
kaldırırsınız? Ben istedim. demekle olur mu Sayın Başkan?
Bir problem var, bu problemin çözülmesi noktasında görevli olan Meclis Başkan
Vekili kürsüyü terk ediyor, bir başkası geliyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İkinci seçimi yaptıracağım diyor.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Onun kanaati ortada yokken, yeni gelen Meclis
Başkan Vekili Ben böyle istiyorum, seçimi yenileyeceğim. diyor. Hangi
gerekçeyle yeniliyorsunuz?
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Hükûmetin temsilcisi.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Milletin, Meclisin iradesini sizin ortadan
kaldırmaya hakkınız var mı? Böyle bir yetkiniz var mı?
Bu bir usul tartışması değil, oylayarak,
tavrınızın usule uygun olduğunu
oylattıramazsınız, yaptığınız şey
yanlış, hukuka aykırı. Aranızda çok değerli
hukukçular var. Eğer diyorsanız ki Bir problem oluştu, bu
problemin çözümüne Anayasada yer yok, bu problemin çözümüne usul hukukunda yer
yok, bir usul ittihaz etmemiz gerekiyor, bir içtihat ortaya koymamız
gerekiyor. bunu tek kişi olarak sizin vazetmeye hakkınız yok
Sayın Başkan. Diyelim ki -Sayın Oktay Vuralın sorusunu
burada size soruyorum- şimdi yenileyeceğiniz ikinci tur oylamada
sonuçlar değişti, iptal ettiğiniz sonuçta en yüksek oyu alan
birinci kişinin oyu değişti, ne yapacaksınız,
nasıl çözeceğiz o zaman sorunu? Yani şu anda 263 oy alan isim
değişti, nasıl adaleti temin etmiş olacaksınız?
Veya yenilediğiniz ikinci tur oyda bir aday 276yı aldı, sonucu
nasıl ilan edeceksiniz, ikinci turda seçilmiş mi olacak o zaman?
Değerli
arkadaşlar, bizim teklifimiz şu: Bir problem doğmuştur. Bu
problemin doğmasında bir kusur aramıyoruz, bir kötü niyet
aramıyoruz. Arzu ederdik ki Adalet ve Kalkınma Partisinin, iktidar
partisi grubunun sayın milletvekilleri burada olsalardı,
oylarıyla, iradeleriyle böyle bir problemin doğmasına engel
olsalardı ama anlaşılıyor ki başka işler var,
burada sonuçta 263 tane veya 265 tane sayın iktidar partisi milletvekili
var, en az 50-60 tanesi burada değil. Burada olacağınız bir
günde seçimi yapalım. Yarına erteleyelim bu seçimi. Ben
yaptım. demekle olmaz Sayın Başkanım. Burada, hukuku ihlal
ederek, kendi İç Tüzükümüzü ihlal ederek hukuk kuramazsınız.
Kurduğunuz hukuk eğer tartışmaya sebep oluyor, adalet
duygusunu rencide ediyorsa doğru yapmıyoruz demektir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Anayasaya da aykırı.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Dolayısıyla bir sorun oluşmuştur.
Aranızda çok değerli hukukçular vardır. Her şeyden önce,
Başkanlık Divanında bir ihtilaf yaşıyorsunuz,
Başkan Vekili değiştiğine göre, bir ihtilaf
yaşıyorsunuz. Önce bu ihtilafınızı çözmeniz ve bir
sonuca ulaşmanız lazım, o sonucu getirip Genel Kurula
sunmanız gerekir. Her ihtilafta iktidar partisi grubuna ait bir sayın
başkan vekilinin gelip bu kürsüye çıkarak sorun çözmeye
kalkması, bu hak değil, bu şık değil, bu güzel
değil, bu çoğunluk sultasıdır, bu Ben yaptım.
dayatmasıdır, bu olmaz değerli arkadaşlar. Bunu
yaparsınız ama gerçekten, yani beni bağışlayın,
komik duruma düşersiniz. Hani küçükken, çocukken bir oyun oynardık,
birdirbir diye, birincinin yaptığı kuraldı. Birinci
atlarken dokunursa sen de dokunacaksın, düşerse sen de
düşeceksin ve birincinin yaptıklarına etraftaki seyirciler
gülerdi çünkü birincinin yaptığını yapamayan arkadan
gelenler yatarlar, ebe olurlardı. Şimdi, böyle bir duruma bu Meclisi
alet etmeyelim. Bu komikliklere düşmeyelim. Sorun olmuştur, bir
problem olmuştur. Bakınız, yeni değiştirdiğiniz
Anayasada öyle maddeler düzenlediniz ki yönetmelik maddesi gibi, üç sayfa
uzunluğunda madde düzenlediniz. Yani kanun değil, tüzük gibi maddeler
düzenlediniz ama anlaşılıyor ki bu ihtimali göz ardı
ettiniz, öngöremediniz. En yüksek oy alan ikinci şahsın
belirlenmesinde bir usul ifade edemediniz, belirleyemediniz.
Şimdi bu
oluşan problemi çözmek noktasında Sayın Meclis Başkan
Vekilinin bu tavrı doğru değildir. Bu tavırda inat eder, bu
seçimi yaparsanız, yani Anayasa Mahkemesi gibi sistemin denge ve
denetimini sağlayacak kilit taşı mahiyetindeki bir kurumun
kuruluş yapısına hile karıştırmış
olursunuz. Bunu yapmayın, tavsiye etmeyiz. Yarın gelin, yarın
seçiminizi yapın. Milletvekillerinizi getirin 263-1-1i değil,
doğrudan 276yı bulun veya Meclis Başkanlığı
olarak bir müzakere yapın, bir karara varın, bir tutanağı getirin,
problemin çözümü noktasında Divan olarak neyi önerdiğinizi bu Genel
Kurula sunun, Genel Kurul kabul etsin, onun üzerine bir çözüm üretilsin. Yoksa
burada kalkıp da örneği de yok- İşte bir sorun var, bu sorunu çözmek bu Genel Kurulun
onurudur, onun için böyle yapalım. diyerek meseleyi
geçiştiremezsiniz, bu doğru olmaz. Biz, bir usul
tartışması mahiyetinde değil ama Sayın Meclis
Başkan Vekilinin bu tavrını doğru bulmuyoruz. Her defasında
da böyle, soruna ulaşan her tartışmada, iktidar partisi grubuna
ait bir başkan vekilinin gelip, bazen de Meclis Başkanının
gelip bu kürsüye çıkarak bu Genel Kurula dayatma yapmasını,
demokrasi adına, hukuk adına şiddetle reddediyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kınıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Değerli arkadaşlar, bu sebeple tekrar
ediyorum: Şimdi, ikinci turu hangi sebeple iptal ediyorsunuz? Hangi usul
hatasından dolayı iptal ediyorsunuz? İptal ettiğiniz ikinci
turun yeni oylamasında müktesebi nasıl koruyacaksınız? Birincinin
aldığı oy değişirse, en fazla oyu alan kişi
değişirse, bu milletvekillerinin iradesine ipotek mi koyuyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şandır, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Eğer
şimdi yenileyeceğiniz turda birinci düzeyde oy alan, en fazla oyu
alan isim değişirse oluşacak sonucu nasıl çözeceksiniz? Bir
problemi çözerken daha büyük bir problemin içine düşme ihtimalini göz
ardı edemezsiniz. Onun için, bu problemin çözümünde önce
Başkanlık Divanı kendi arasında tartışsın,
sonra o tartışmayı Genel Kurula sunsunlar, buldukları çözüm
Genel Kurul tarafından kabul edilirse o çözümün üzerinde yürünsün.
Bu sebeple, bu
seçimin yarına ertelenmesini, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
teklif ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Lehte, Yozgat
Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bekir Bey, Anayasaya seni üye seçelim!
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanlık Divanının tutumu lehinde söz aldım. Bu
vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yapılan
seçim sırasında, ikinci tur oylamayı bitirip üçüncü tur oylamaya
Anayasanın geçici 18inci maddesi çerçevesinde geçilmesi için ortaya
çıkan bir konuyu tartışıyoruz. Şimdi, Anayasanın
18inci maddesinin ilgili kısmı:
ilk oylamada üye
tamsayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye
tamsayısının salt çoğunluğu aranır; diyor.
İlk oylamayı yaptık, üçte iki bulunamadı. İkinci tur
oylamayı yaptık, salt çoğunluk da bulunamadı. Tabii, üçüncü
tura geçebilmek için hüküm devam ediyor:
ikinci oylamada salt çoğunluk
sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır;
diyor. Birinci olan belli ama ikinci sırada 2 tane adayın ikisi de
1er oy aldı, eşit oy çıktı. Ortada fiilî bir durum var.
Anayasada benzer
konularda ne var diye baktığımızda, Anayasanın
94üncü maddesinde, Meclis Başkanının nasıl
seçileceğine dair hüküm var. Şimdi bakıyoruz, orada da Meclis
Başkanının İlk iki oylamada üye
tamsayısının üçte iki, üçüncü oylamada üye
tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü
oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki
aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan
üye, Başkan seçilmiş olur. diyor 94. Şimdi, burada
baktığınızda eşit çıktığı zaman
nasıl bir hâl çaresi aranır, Anayasa 94 öngörmemiş.
Değişmeden önce Cumhurbaşkanı seçimine dair
Anayasanın ilgili maddesi vardı, o da bunun
aynısıydı. Şimdi, orada da bir hâl çaresi buna
öngörmemiş.
Peki, böyle
durumlarda Meclis ne yapıyor? Ona göre Meclisin uygulamaları var.
Şimdi bakıyoruz, İç Tüzükümüzün 146ncı maddesine
bakıyoruz. Orada Oya konulan bütün hususlar, -şimdi oya koyuyoruz,
seçim yapıyoruz, işte, belli şartlar aranıyor- Anayasada,
kanunlarda veya İçtüzükte ayrıca hüküm yoksa, toplantıya
katılan milletvekillerinin salt çoğunluğuyla
kararlaştırılır. Salt çoğunluk belli bir sayının
yarısından az olmayan çoğunluktur. ifadesi yer alıyor.
Şimdi, özel
hüküm var mı bu konuda? Geçici madde 18 özel hüküm, yani karar
nisapları bakımından bir özel hüküm. Diyor ki: İşte,
ilk turda 367, ikinci turda 276, üçüncü turda en fazla oy.
Dolayısıyla buradaki genel karar nisabını arayamayız,
aramamız da mümkün değil. Ama şimdi bu karar nisabı
Kanunları biz oyluyoruz. Kanunları oyladığımızda
ne diyor? İşte, karar nisabı aranıyor. Çıkmadı, o
zaman neye göre Meclis Başkanlık Divanı karar nisabı
çıkmayan bir maddeyi ikinci defa oya sunuyor veya kanunu karar nisabı
çıkana kadar oylamayı tekrar ettiriyor? Ona dair Meclis İç
Tüzüğünde bir hüküm var mı? Bakıyorum, yok. Ama biz de
biliyoruz ki, Meclisin bütün uygulamalarında böyle sonuçlar var ve 146 ve
Meclisin ortaya koyduğu teamül böylesi durumda bir uygulamayı ortaya
getiriyor. Şu anda ortaya çıkan durum da bu. 1 Mart Tezkeresi bunun
bir istisnası. Bana göre o gün Meclis Başkanlık
Divanının tutumu 146ya aykırıydı, yenilenmesi
lazımdı. Meclis Başkanlık Divanı 146ya
aykırı -bana göre- hareket etti ama 146 çok açık. Bugüne kadar
Meclis aranan karar nisapları çıkmadığında nasıl
bir uygulamayı deruhte ediyorsa Meclis Başkanlık Divanı da
oylamayı tekrar etmek suretiyle aynı usulü uygulamaktadır.
Bu nedenle,
Başkanlık Divanının tutumunun doğru olduğunu
ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar nisabı değil o, toplantı yeter
sayısı, yanlış söylüyorsun!
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkan, Başkanlık Divanının bir kararı var
mı?
BAŞKAN
Başkanlık Divanının toplanması yok.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Açıkladı ya efendim baştan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Var mı Başkanlık Divanı kararı?
Daha önceki
Başkan Vekili nereye gitti efendim?
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, size bir sorum olacak.
BAŞKAN
Evet?
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) - Sonucu açıklarken seçimin hangi turda
yapıldığını açıklayacaksınız, ikinci
turda mı, üçüncü turda mı? Eğer seçimin ikinci turda
yapıldığını açıklarsanız, geçen
oylamayı neye göre iptal ettiğinizi savunacaksınız?
Eğer üçüncü turda yapıldığını
açıklarsanız, üçüncü tura geçiş için şartlar
oluşmamıştır, o şartların
oluşmadığı bir üçüncü turu nasıl
yaptıracaksınız?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Uzunırmak.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Ben teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tutumumda bir
değişiklik söz konusu olmamıştır.
VII.- SEÇİMLER (Devam)
B) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine
Seçim (Devam)
1.- Anayasa Mahkemesine üye seçimi (Devam)
BAŞKAN
Şimdi ikinci oylamayı tekrarlayacağım.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Olmaz, bu şekilde olmaz! Yapmayın bunu!
BAŞKAN
Tekrarlanan bu oylamada
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan,
olmaz!
BAŞKAN
Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, olmaz!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
üye tam sayısının salt çoğunluğu, yani 276 oy
aranacaktır.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkanım, tasnif heyetine bizi
seçtiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, grupları görmezlikten gelemezsiniz
öyle.
BAŞKAN
Görüyorum, buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Lütfen! Böyle bir şey olur mu Nevzat Bey! Yani,
siz konuşun, konuşun, ben dediğimi yaparım! Böyle bir
şey olur mu!
BAŞKAN
Böyle bir şey yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Nasıl olacak başka türlü?
OKTAY VURAL
(İzmir) Şimdi siz hangi tur oylamayı yeniliyorsunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - İkinci
tur oylamayı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Peki, ikinci tur oylamada 276 çıkınca
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri)
Açıklayacağız efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir)
üçüncü tura geçilmeyecek.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kim dedi
Geçilmeyecek. diye?
OKTAY VURAL
(İzmir) O zaman ikinci turun, bugün yaptığınız
tartışmanın anlamı ne oluyor?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yok böyle
bir şey.
OKTAY VURAL
(İzmir) Attığınız adımı bilmiyorsunuz!
Böyle bir şey olur mu ya? 276 olmadığı için biz üçüncü tura
gidiyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır,
hayır
OKTAY VURAL
(İzmir) Sorun buradadır. Yapamazsınız! Fiili durumdur.
BAŞKAN
Hayır
OKTAY VURAL
(İzmir) Keyfi olarak oraya oturmanız da mümkün değildir.
Meclis Başkanlığının sizi görevlendirdiğine dair
bir yazısı var mıdır? Var mıdır
yazınız?
SUAT KILIÇ
(Samsun) 276 olursa seçilmiş sayılır, bulamazsak üçüncü tura
geçilir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın, burada adayın biri belli
olmuş.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım
OKTAY VURAL
(İzmir) Burada, yok! Geldim, oturdum; yok öyle! Görevlendirilmediniz siz
bu oturumu yönetmek için.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada yapılacak şey bu iki aday arasından seçim
yapmak çünkü birincisi belli ikincisi belli değil. Dolayısıyla
bana göre bu 2 kişi arasından ya kura çekilmesi lazım ya...
OKTAY VURAL
(İzmir) Burası sizin ilçe kongreniz değil!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim bakın, burada birinci aday belli ikinci aday için
seçim yapmanız lazım, o zaman iki kişi arasında
yapmanız lazım yani doğrusu bana göre bu.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkanım müsaade ederseniz bir
şey söyleyeceğim.
BAŞKAN
Buyurun Efendim.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkanım, biraz önce ikinci tur
oylama sırasında tasnif heyetini oluşturdu oradaki Başkan
Vekilimiz ve ben tasnif heyetinde görev aldım. Şimdi orada biz 5
arkadaş tasnif heyetinde bu ikinci tur oylamanın neticelerini
yazdık yani bunu nasıl geçersiz sayıyorsunuz?
OKTAY VURAL
(İzmir) Hangi yetkiye göre?
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Biz figüran olarak mı oraya oturduk?
BAŞKAN
Estağfurullah
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Yani figüran olarak mı oturduk oraya?
BAŞKAN
Estağfurullah
Estağfurullah
OKTAY VURAL
(İzmir) Sizin yetkiniz yok efendim, iptal etmeye yetkiniz yok. Böyle bir
karar yok ki.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, bakın
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan şaibeli seçim olacak, yapmayın!
Anayasa Mahkemesine hâkim seçiyoruz, yapmayın!
BAŞKAN
Sayın Anadol
OKTAY VURAL
(İzmir) Seçimi siz yapamazsınız! Seçimi siz nasıl
yapıyorsunuz ya?
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, Anayasa Mahkemesine üyeyi siz
seçiyorsunuz. Sizin vermiş olduğunuz bir karar var
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne biz seçmesi canım! Kimseyi kandırmayın, siz
seçiyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Vural lütfen
Sayın Vural lütfen
Saygıdeğer
arkadaşlar, seçilen 3 aday arasından -oylamayı-
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımız, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu seçiyor. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Hiç de öyle değil! Hiç öyle değil!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Öyle değil!
BAŞKAN
Lütfen arkadaşlar, kendi konumunuzu lütfen tartışmayın.
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Lütfen arkadaşlar, lütfen
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Meral Akşener
Divandan niye çekildi? Siz niye oturdunuz? Hangi yetkiye dayalı olarak?
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, zaman zaman
başkan vekilleri arasında görev değişimi, nöbet
değişimi olur, buradaki durum budur.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim olmaz, olamaz!
BAŞKAN
Sayın Başkan Vekilimiz, yöneten arkadaşımız benden
rica etmiştir, ben de geldim, şu anda oturuma devam ediyorum.
Meclisin
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim güvenimiz yok yapacağınız seçime.
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız
OKTAY VURAL
(İzmir) Belki bir aday lehinde geldiniz siz.
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlar, Meclisin yapmış olduğu
çalışmaların hiçbirinin diğerinden bir farkı yoktur.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yoksa niye değiştirdiniz?
BAŞKAN
Filan zaman olduğu zaman filan Meclis Başkan Vekili arkadaş
ayrılır, filan arkadaş olduğu zaman olur, filan zaman
olduğu zaman olmaz...
OKTAY VURAL
(İzmir) Niye değiştirdiniz?
BAŞKAN -
Böyle bir yaklaşım olmaz! Meclisin kuralları her zaman için
geçerlidir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Bu uygulamanın emsali var mı, emsali?
BAŞKAN
Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Bakın, bu fiilî dayatmanız kabul edilemez!
ASIM AYKAN
(Trabzon) Hadi oradan!
BAŞKAN
Dayatma yok Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dayatmanız kabul edilemez!
BAŞKAN
Ben, normal işleme devam ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tasnif komisyonu seçilmiştir. Tasnif komisyonu 276
çoğunluk sağlanamamıştır. demiştir.
BAŞKAN
Tamam
OKTAY VURAL
(İzmir) - Siz bunu yok sayamazsınız.
BAŞKAN
Hayır, ben yok saymıyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Nasıl?
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gereğini yapıyor efendim.
BAŞKAN
Bak, tekrarlıyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tekrarlayamazsınız.
BAŞKAN
Meclisin alacağı karar için Meclise bu fırsatı tanıyorum
OKTAY VURAL
(İzmir) Tekrarlayamazsınız. Ya 276 tutarsa ne
yapacaksınız?
BAŞKAN
Lütfen Sayın Vural, istirham ediyorum
Sayın
milletvekilleri, birinci oylamada
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Ben
sizi dinledim efendim, lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Bakın, yaptığınız bu parti devleti
BAŞKAN
Hayır, hayır efendim
OKTAY VURAL
(İzmir) Anayasa Mahkemesine üye seçiyorsunuz
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Parti memuru seçmiyorsunuz, özen gösterin!
BAŞKAN Lütfen
Sayın Vural, lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Yarına kadar bekleyin
BAŞKAN
Lütfen Sayın Vural, lütfen efendim, istirham ediyorum
OKTAY VURAL
(İzmir) Böyle bir şey olmaz ya!
BAŞKAN
Lütfen Sayın Vural, istirham ediyorum
Bakınız
OKTAY VURAL (İzmir)
Ne istirham ediyorsunuz?
BAŞKAN
Belki kızgınlıkla siz söylediklerinizin farkında
değilsiniz, lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Neyi istirham ediyorsunuz? Ben size istirham ediyorum ya
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Sayın Başkan, Anayasa Mahkemesini AKPnin yüksek
disiplin kurulu hâline döndürüyorsunuz
BAŞKAN
Lütfen, lütfen Sayın Anadol, lütfen
ASIM AYKAN
(Trabzon) Oylamaya geçin efendim, oylamaya geçin
OKTAY VURAL
(İzmir) Sekiz saat bekleseniz ne olacak yani?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, İç Tüzükün veya
Anayasanın hangi maddesine istinaden seçimi yeniliyorsunuz, bunu lütfen
açıklayın.
BAŞKAN
Evet, saygıdeğer milletvekilleri
Teşekkür
ediyorum Sayın Şandır.
İkinci
oylamada kullanılacak üç mühürlü birleşik oy pusulası ve zarfları
sayın kâtip üyelere teslim edilsin..
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, yapamazsınız bunu
BAŞKAN
Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir
tasnif komisyonu tespit ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - AKP Anayasa Mahkemesine üye atıyor, parti devleti
oluşuyor
BAŞKAN
Lütfen arkadaşlar
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz zorbalık yapıyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Hüseyin Tayfun İçli, Eskişehir
.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir)- Yok, yok
BAŞKAN
Tamam efendim
.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bir dakika
Tayfun Bey buradaysa onun adına
nasıl karar veriyorsun?
BAŞKAN
Sayın Mehmet Sayım Tekelioğlu, İzmir
OKTAY VURAL
(İzmir) AKP Genel Merkezinden size gönderilen talimatı
uyguluyorsunuz
BAŞKAN
Sayın Erol Tınastepe, Erzincan
.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Anayasa Mahkemesine üye seçmiyorsunuz siz!
BAŞKAN
Sayın Fazlı Erdoğan, Zonguldak
OKTAY VURAL
(İzmir) Seçime hile karıştı.
BAŞKAN
Sayın Ali Koçal, Zonguldak
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, bu seçimi yaparsanız, AKP
katılır sadece. Seçilecek üye, AKPnin Anayasa Mahkemesi üyesi olur.
BAŞKAN
Sayın Cevdet Selvi, Kocaeli
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Zaten katılmıyorsunuz siz ki! Neyi
söylüyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Hüseyin Gülsün, Tokat
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir üye seçiminde bile demokratik davranmıyorsunuz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bu seçilen üye, Anayasa Mahkemesi üyesi olmaz; o, AKPnin
disiplin kurulu üyesi olur.
OKTAY VURAL
(İzmir) Böyle bir rezalet olmaz!
BAŞKAN
Sayın Orhan Ziya Diren, Tokat
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ayıp, ayıp!
OKTAY VURAL
(İzmir) Böyle bir rezalet olmaz!
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) İkinci turu nasıl geçersiz
kılıyorsunuz ya?
BAŞKAN
Sayın Ahmet Aydoğmuş, Çorum
OKTAY VURAL
(İzmir) Zorla Meclis Başkan Vekilinin yerine oturuyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Aydoğmuş burada mı efendim?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Recep Tayyip Erdoğan
BAŞKAN
Sayın Alev Dedegil, İstanbul
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım
Sayın Başkan
Sayın Başkan, Divanda muhalefet temsil edilmiyor.
BAŞKAN
Sayın Zeyid Aslan, Tokat
OKTAY VURAL
(İzmir) Divanda muhalefet temsil edilmiyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gelsin efendim.
BAŞKAN Bir
Başkanlık Divanı üyesi varsa, arkadaşımız geçsin;
biri yerini versin, kâtip üyelerden birisi gelsin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Var var. Murat Bey, geçin.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Kâtip üye sıfatıyla bulunuyor ki o da orada.
BAŞKAN
Sayın Hayrettin Çakmak, Bursa
Sayın
Çakmak
Sayın Çakmak
Sayın Onur
Öymen, Bursa
Sayın
Sadık Badak, Antalya
Sayın Badak
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bu Anayasa Mahkemesi üyesi orada nasıl görev yapacak
şimdi? Başlangıcı şaibeli olan bir adam orada
nasıl görev yapacak? Yazık ona, yazık ona! Seçtiğiniz
kişiye yazık!
BAŞKAN
Sayın Metin Çobanoğlu, Kırşehir
MUHARREM İNCE
(Yalova) Görevi boyunca hep şaibeli olacak.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Yazıklar olsun Başkan size, yazıklar olsun!
Lütfen tarafsız davranın.
BAŞKAN
Sayın Bayram Ali Bayramoğlu, Rize
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Burası AKPnin genel kurulu değil.
BAŞKAN
Sayın Mehmet Arif Demir, Mardin
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Burada Başkan, burada, Arif Demir burada.
BAŞKAN
Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon
sıralarındaki yerlerini alacaklardır.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Grup başkan vekili seçin kendinize.
BAŞKAN
Şimdi oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(CHP
milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti)
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN
Oyunu kullanmayan sayın üye var mı?
Sayın
milletvekilleri, oylama işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutuları
kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu
üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu
üyelerinin isimlerini okuyorum: Hüseyin Gülsün, Tokat Milletvekili; Ahmet
Aydoğmuş, Çorum Milletvekili; Alev Dedegil, İstanbul
Milletvekili; Zeyid Aslan, Tokat Milletvekili; Mehmet Halit Demir, Mardin
Milletvekili.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Tasnif Komisyonu
tutanağı gelmiştir, okuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 146ncı ve geçici 18inci maddeleri
gereğince Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden
Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yeniden yapılan ikinci oylamaya
230 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı
aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz
olunur.
Tasnif Komisyonu
Üye |
Üye |
Üye |
Hüseyin Gülsün |
Ahmet
Aydoğmuş |
Alev Dedegil |
Tokat |
Çorum |
İstanbul |
Üye |
|
Üye |
Zeyid Aslan |
|
Mehmet Halit
Demir |
Tokat |
|
Mardin |
Hicabi Dursun :190
Rıdvan Güleç :
31
Cavit Özkahraman : 8
Boş :
1
Toplam :
230
Saygıyla arz
olunur.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, bu sonuca göre Anayasanın geçici
18inci maddesinde öngörülen üye tam sayısının salt
çoğunluğu bulunamamıştır.
Şimdi üçüncü
oylamaya başlıyoruz.
Biraz önce
yapılan ikinci oylamada en çok oy alan iki aday için şimdi üçüncü
oylama yapılacak ve bu oylamada en fazla oy alan aday Anayasa Mahkemesine
üye seçilmiş olacaktır.
İkinci
oylamada en çok oy alan iki adayın adlarını
soyadlarının alfabetik sırasına göre okuyorum: Hicabi
Dursun, Rıdvan Güleç.
Sayın kâtip
üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.
Üçüncü oylamada
kullanılacak mühürlü birleşik oy pusulaları ve zarflar
sayın kâtip üyelere teslim edilsin.
Oylamanın
sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir tasnif
komisyonunu tespit ediyorum.
Ahmet İnal, Batman
Arkadaşlar,
önce bir oturalım da, tasnif komisyonu üyelerini bir tespit edelim.
Ayhan Sefer
Üstün, Sakarya
Sayın Yusuf
Ziya İrbeç, Antalya
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, ne çabuk hazırladınız
bastınız, oraya basılı evrakı koydunuz, daha
açıklamadan, ağzınızdan çıkmadan isimler? Bu nasıl Meclis, Başkanım!
BAŞKAN
Sayın Rasim Çakır, Edirne
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Böyle bir şey olur mu ya!
Arkadaşlar,
daha Başkan yeni okudu, isimler basılmış buraya
konmuş, böyle bir şey olabilir mi, nasıl Meclis burası!
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, istirham ediyorum arkadaşlar,
lütfen oturur musunuz ya! İstirham ediyorum ya! Lütfen arkadaşlar ya!
Lütfen
Sayın Recep
Taner, Aydın
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, siz okumadan evvel bunlar
basılmış oraya gelmiş, böyle bir şey olabilir mi!
BAŞKAN
Arkadaşlar, evraklar önceden basılı zaten. Lütfen
Sayın Özkan
Öksüz, Konya
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, yakışmıyor!
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen Hüseyin Bey
Lütfen
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkanım, böyle bir şey olabilir
mi ya!
BAŞKAN
Arkadaşlar
Sayın Birnur
Şahinoğlu?
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Öksüz burada Sayın Başkan.
BAŞKAN - Kim
burada?
SUAT KILIÇ
(Samsun) - Sayın Öksüz.
BAŞKAN -
Arkadaşlar, lütfen Buradayım deyin, istirham ediyorum ya!
Sayın Birnur
Şahinoğlu? Sayın Şahinoğlu?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, daha okumadan evraklar orada!
BAŞKAN -
Sayın Rüstem Zeydan?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Ya arkadaş, olur mu böyle bir şey ya!
SONER AKSOY
(Kütahya) Divan çalışıyor.
BAŞKAN
Sayın Akif Ekici?
Sayın Yüksel
Coşkunyürek?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Başkanın ağzından çıkmadan orada
hazır ama.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Rüstem Zeydan burada.
BAŞKAN - Kim
burada?
SUAT KILIÇ
(Samsun) Rüstem Bey burada.
BAŞKAN
Arkadaşlar, Buradayım demek zahmetine niye katlanmıyorsunuz!
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Yakışmıyor bu Başkan,
yakışmıyor size!
BAŞKAN
Sayın Yüksel Coşkunyürek? Sayın Coşkunyürek?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Tutanak okunmadan en son oylanan oy pusulası nasıl
basılıyor yahu?
BAŞKAN
Sayın Bekir Aksoy?
Sayın
İbrahim Mete Doğruer? Burada.
Sayın
Cemaleddin Uslu?
Sayın Taha
Aksoy?
Sayın Önder
Sav?
Sayın
Alaattin Büyükkaya?
Sayın Emine
Ayna?
Sayın Burhan
Kayatürk? Sayın Kayatürk burada.
Sayın Ali
Topuz?
Sayın Mehmet
Cemal Öztaylan?
Sayın Suat
Kınıklıoğlu?
Sayın Haluk
İpek? Burada.
Sayın Burhan
Kayatürk, Sayın Haluk İpek, Sayın İbrahim Mete
Doğruer, Sayın Özkan Öksüz, Sayın Rüstem Zeydan.
Tasnif
Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon
sıralarındaki yerlerini alacaklardır.
Şimdi,
oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama
işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutuları
kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu üyeleri
lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu
üyelerinin isimlerini tekraren okuyorum: Burhan Kayatürk, Ankara; Haluk
İpek, Ankara; İbrahim Mete Doğruer, Osmaniye; Özkan Öksüz,
Konya; Rüstem Zeydan, Hakkâri.
(Oyların
ayrımına başlandı)
BAŞKAN -
Sayın Burhan Kayatürk? Sayın Burhan Kayatürk?
Sayın Tasnif
Komisyonu üyeleri, lütfen bekleyin efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, Tasnif Komisyonu eksik.
BAŞKAN Bir
dakika arkadaşlar, çağırıyorum
arkadaşımızı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Tasnif Komisyonu eksik Sayın Başkan, yok,
1 kişi yok.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, bu Komisyon çalışamaz, 1
tane eksik değil mi?
BAŞKAN
Beşinci üyeyi tekraren okuyacağım, o arkadaşımız
yok.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ya, sayım başladı, kura çekiyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Abdullah Veli Seyda? Yok.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ya, Sayın Başkanım, biraz ciddi olalım,
sayım başladı, siz kura çekiyorsunuz.
BAŞKAN
Kura çekiyorum efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bu kadar olmaz yani!
BAŞKAN -
Sayın Kadir Tıngıroğlu, Sinop
Buyurun efendim.
Sayın Kadir
Bey, buyurun efendim!
OKTAY VURAL
(İzmir) Niye azarlıyorsunuz milletvekilini canım?
BAŞKAN
Sayın Burhan Kayatürk olmadığı için yerine tekraren kurayla
Sayın Tıngıroğlu seçilmişlerdir.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bir köyde aza seçimi bile böyle olmaz ya! Bu kadar
gayriciddi bir şey
Komisyon oluşmamış
Bu kadar gayriciddi
bir şey olur mu be! Yazıklar olsun! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Böyle seçim olur mu ya! Komisyon
oluşmamış
Partilerin ilçe kongresindeki seçim bile böyle olmaz
be! Yazıklar olsun be! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Lütfen arkadaşlar
Buyurun...
MUHARREM
İNCE (Yalova) Şuna bak ya!
RÜSTEM ZEYDAN
(Hakkâri) Ne bağırıyorsun!
BAŞKAN
Sayın Zeydan, lütfen efendim...
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bizim köydeki aza seçimi bile daha dürüst oluyor! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Gayriciddi bir
yaklaşım!
Başkanım,
olur mu ya? Böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN
Sayın İnce, yedek üye seçtik efendim. Lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Başkanın yaptığının yanında
bu bir şey değil ki, asıl usulsüz olan Başkanın
tutumu. Başkan zaten uyuyor mu ki İç Tüzüke?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Tramvay demokrasisi böyle bir şey işte.
İleri demokrasi bu! Daha bir tasnif heyeti.. Doğru düzgün
sayamıyorsunuz bile şeyleri. Sayıma başlamışlar,
komisyon oluşmamış daha
Ayıptır ya! Böyle şey
olur mu ya! Oluşur, güzelce otururlar sayarlar. Böyle bir şey olur mu
ya!
(Oyların
ayrımına devam edildi)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayıma gerek yok Sayın Başkan, zaten sonuç belli
değil mi? Elinizde değil mi sonuçlar?
BAŞKAN Ben
bilmiyorum. Siz biliyorsanız onu bilmiyorum Sayın Vural.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Her ihtimale karşı tutanak yok mu Sayın
Başkan?
OKTAY VURAL
(İzmir) Hiç gerek yok, rakamı yazın oraya!
BAŞKAN
Sayın başkanlar, lütfen...
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bu ne yahu! İki tane oy pusulası... Olası
iki duruma göre oy pusulası önceden basılmış. İleri
demokrasi örnekleri! Tutanaklar da vardır belki, hazırdır.
Hazır tutanak yok mu?
OKTAY VURAL
(İzmir) Vardır, vardır! Her türlü seçim ayarlanır!
(Oyların
ayrımına devam edildi)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Tasnif Komisyonu
tutanağı gelmiştir, okuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 146ncı ve geçici 18inci maddeleri
gereğince Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden
Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan üçüncü oylamaya 265 üye
katılmış; kullanılan oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz
olunur.
Tasnif Komisyonu
Üye |
Üye |
Üye |
Kadir
Tıngıroğlu |
Haluk İpek |
İbrahim
Mete Doğruer |
Sinop |
Ankara |
Osmaniye |
Üye |
|
Üye |
Özkan Öksüz |
|
Rüstem Zeydan |
Konya |
|
Hakkâri |
Hicabi Dursun: 256
Rıdvan Güleç: 6
Boş: 2
Geçersiz: 1
OKTAY VURAL (İzmir)
Bravo Sayın Başkan, iyi seçim yaptınız! Bravo ileri
demokrat Sayın Başkan!
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, bu sonuca göre Sayın Hicabi Dursun
üçüncü oylamada 256 oyla Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) AKP Mahkemesi!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) AKP Mahkemesi!
BAŞKAN
Milletimiz için ve Anayasa Mahkememiz için hayırlı olmasını
diliyorum.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.25
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1'inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Devlet Yardımlarının İzlenmesi ve
Denetlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği
Uyum ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Devlet Yardımlarının İzlenmesi ve
Denetlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği
Uyum ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/818) (S.
Sayısı: 523)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, diğer işlerde de
komisyonların bulunmayacağı
anlaşıldığından kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 7 Ekim 2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve aziz
milletimize hayırlı akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 19.40
Not: Devamı taramadır.