DÖNEM: 23 CİLT: 88 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
44üncü
Birleşim
29 Aralık 2010 Çarşamba
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki ekonomik gelişmelere ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, tarımda yaşanan sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmazın, Hatay Erzinde kurulması
planlanan termik santrale ve olumsuz etkilerine ilişkin gündem
dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Balıkesir ilindeki
narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
2.- Hatay
Milletvekili Mustafa Öztürkün, Hatay Erzinde yapılacak termik santrale
ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Genç Bakış
adlı televizyon programıyla ilgili konuşmasına ilişkin
açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, bir ABD firmasının
Türkiyede rüşvet dağıttığı
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/965)
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner ve 20 milletvekilinin, tarım ve
hayvancılık sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/966)
3.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız ve 24 milletvekilinin, hastanelerde
çalışan taşeron işçilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/967)
4.- İstanbul
Milletvekili Birgen Keleş ve 20 milletvekilinin, dış politika
uygulamalarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/968)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Kütahya
Milletvekili Soner Aksoyun; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(2/340) (S. Sayısı: 395)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı ile Irak Cumhuriyeti
Savunma Bakanlığı Arasında Askerî Alanda Eğitim,
Teknik ve Bilimsel İş Birliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/781) (S. Sayısı: 459)
5.-
İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele
veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek
İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/752)
(S. Sayısı: 522)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Filipinler Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/738) (S.
Sayısı: 481)
7.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kanada Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/784) (S. Sayısı: 533)
8.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası
Arasında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının Türkiye
Cumhuriyetindeki İşbirliği ve Faaliyetleri Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/907) (S.
Sayısı: 569)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.-
OYLAMALAR
1.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Filipinler Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kanada Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, 1995teki Gazi olaylarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/13634) (Ek cevap)
2.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, adı kopya skandalına
karışan adaylara bakan ve milletvekillerinin referans olduğu
iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/16871)
3.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, TRTde yayınlanan bir programın
konuğuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/16915)
4.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TBMMdeki TRT bürosunda
çalışan personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/16916)
5.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, TRTde yayınlanan bir programın
konuğuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/16918)
6.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, resmî konut olarak kullanılmak
üzere kiralanan bir binayla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı
(7/16934)
7.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün, kamu yatırımlarına ilişkin sorusu
ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin
cevabı (7/17061)
8.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, TRTye yeni alınan personele
ve mevcut personelin tayinlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/17069)
9.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, TRTnin bir gazeteciye ödeme yapıp
yapmadığına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/17071)
10.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı
(7/17118)
11.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının cevabı (7/17122)
12.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, füze kalkanı
konusunda yaptığı açıklamalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlunun cevabı (7/17131)
13.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, NATO Balistik Füze Savunma
Sistemine ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı (7/17139)
14.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, AB uyum sürecinde Rekabet Politikası
Faslı ile ilgili çalışmalara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Egemen Bağışın cevabı
(7/17144)
15.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, restorasyonu yapılan bir caminin
açılışına ve bununla ilgili bazı gazetelerdeki ilana
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/17148)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.03te açılarak iki oturum yaptı.
Burdur
Milletvekili Bayram Özçelikin, İstiklal Marşımızın
şairi Mehmet Âkif Ersoyun ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşmasına Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay,
Van Milletvekili
Kayhan Türkmenoğlunun, Türkiye İş Kurumu ile KOSGEBin iş
birliğiyle girişimcilere verilen hibe ve kredi desteklerine
ilişkin gündem dışı konuşmasına Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergün,
Cevap verdiler.
Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncı, Atatürkün Ankaraya gelişinin
91inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı bir
konuşma yaptı.
İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın,
Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın,
İstiklal
Marşımızın şairi Mehmet Âkif Ersoyun ölüm
yıldönümüne ilişkin açıklamalarına Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay cevap verdi.
Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi, Atatürkün Ankaraya gelişinin 91inci
yıl dönümüne,
Edirne
Milletvekili Rasim Çakır, Atatürkün Ankaraya gelişi münasebetiyle
yapılan Harbiyeli koşusuna,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, gündem dışı
konuşmalara cevap veren 2 bakanın Atatürkün Ankaraya gelişinin
91inci yıl dönümü nedeniyle Valilik uygulamalarına
değinmemesine ilişkin açıklamasına Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergün cevap verdi.
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 20 milletvekilinin, Adalet ve
Kalkınma Partisi döneminde kamu yönetimindeki kadrolaşma
iddialarının ve siyasi maksatlı işlemlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin (10/961),
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, KÖYDES projesinin
uygulanmasında ortaya çıkan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin (10/962),
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, sel afetinin nedenlerinin
araştırılması ve sel riski taşıyan alanlar ile
yerleşim yerleri ve ekonomik faaliyet alanlarının (10/963),
BDP Grubu
adına Grup Başkan Vekili Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
Doğu Anadolu Bölgesindeki deprem riskinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin (10/964),
Belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Genel Kurulun 4
ve 11 Ocak 2011 Salı günlerindeki birleşimlerde bir saat sözlü
sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesine, 5
ve 12 Ocak 2011 Çarşamba günlerindeki birleşimlerde ise sözlü
soruların görüşülmemesine; Genel Kurulun 4 ve 11 Ocak 2011 Salı
günleri 15.00-20.00 saatleri arasında, 5, 6, 12 ve 13 Ocak 2011
Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde ise 13.00-20.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, Askerî Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/139) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden
sonra kabul edilmedi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/1142),
129uncu (6/1699),
157nci (6/1772),
158inci (6/1775),
159uncu (6/1776),
161inci (6/1780),
174üncü (6/1824),
175inci (6/1825),
179uncu (6/1832),
191inci (6/1869),
204üncü (6/1900),
218inci (6/1940),
229uncu (6/1963),
255inci (6/2015),
317nci (6/2101),
351inci (6/2155),
355inci (6/2159),
357nci (6/2161),
358inci (6/2162),
362nci (6/2166),
374üncü (6/2179),
383üncü (6/2188),
384üncü (6/2189),
404üncü (6/2210),
412nci (6/2220),
413üncü (6/2221),
414üncü (6/2222),
453üncü (6/2261),
461inci (6/2269),
464üncü (6/2272),
Esas
numaralı sözlü sorulara, Sağlık Bakanı Recep Akdağ
cevap verdi; soru sahiplerinden Tokat Milletvekili Reşat Doğru,
cevaplara ilişkin görüşlerini açıkladı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoyun; Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun (2/340) (S.
Sayısı: 395),
5inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay
Başkanlığı ile Irak Cumhuriyeti Savunma
Bakanlığı Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve
Bilimsel İş Birliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/781) (S. Sayısı:
459),
6ncı
sırasında bulunan, İşkenceye ve Diğer Zalimane,
Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı
Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/752) (S. Sayısı:
522),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonları Raporları (1/772)
(S. Sayısı: 472) görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık
oylamadan sonra kabul edildi ve kanunlaştı.
29 Aralık
2010 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşime 19.37de son verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
Yaşar TÜZÜN Harun
TÜFEKCİ
Bilecik Konya
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram ÖZÇELİK
Burdur
Kâtip
Üye
No.: 52
II.- GELEN KÂĞITLAR
29 Aralık 2010 Çarşamba
Tasarılar
1.- Geçici İthalat
Sözleşmesinde Yapılan Değişikliklerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/985) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.12.2010)
2.- Ölçme, Seçme
ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/896)
(Adalet; Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.12.2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 Milletvekilinin, bir ABD firmasının
Türkiyede rüşvet dağıttığı
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/965) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.10.2010)
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner ve 20 Milletvekilinin, tarım ve
hayvancılık sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/966) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.10.2010)
3.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız ve 24 Milletvekilinin, hastanelerde
çalışan taşeron işçilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/967) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.10.2010)
4.- İstanbul
Milletvekili Birgen Keleş ve 20 Milletvekilinin, dış politika
uygulamalarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/968)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.2010)
29 Aralık
2010 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Üç
arkadaşıma gündem dışı söz vereceğim.
İlk söz,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki ekonomik gelişmeler
hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başaka
aittir.
Sayın
Başak, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Şanlıurfa Milletvekili Ramazan
Başakın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki ekonomik
gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması
RAMAZAN
BAŞAK (Şanlıurfa) - Değerli arkadaşlar, 2010
yılıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmak üzere gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi,
Değerli Dostum, Saygıdeğer Meclis Başkan Vekilimizin şahsında
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, aslında, bugünkü bu konuşmamı ekonomik
gelişmeler üzerine yapacaktım ama ekonomik gelişmelerle ilgili
2002den 2010 yılına kadar geçen süre zarfındaki en önemli
hususlardan birini anlattıktan sonra, bence en az bunlar kadar önemli olan
bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, şöyle bir geriye gidelim; 2002 yılında bu
ülkenin ekonomisini, gidişatını, toplanan vergileri bir
gözümüzün önüne getirelim. 2002 yılında değerli arkadaşlar,
bu ülkede 70 milyon insandan, sizler adına, bizler adına, bu ülkede
yatırım yapmak adına toplanan vergilerin hemen hemen tümüne
yakın yani yüzde 85,9u faiz giderlerine gidiyormuş yani 70 milyon
insan, 72 milyon insan -o günkü tarihle olan rakamı söylüyorum- vergi
veriyor, devlete para veriyor, vatandaşlık görevini yerine getiriyor
ama o günkü iktidarların, borç batağına sürüklenen
iktidarların hatalarından dolayı yatırıma
dönüşmesi gereken, okul yapılması gereken, hastane
yapılması gereken paralar faize gidiyor. Peki, 2010 yılında
durum nasıl? 2010 yılındaki bu rakam yani faiz giderlerinin
vergi gelirlerine oranı yüzde 20 civarındaki bir orana
düşmüş. Bu ne demek? İşte, yaklaşık olarak vergi
gelirlerinin beşte 1i faiz giderlerine beşte 4ü de duble yollara,
yapılan hastanelere, burslara, emeklilere, çalışanlara fark
olarak ödeniyor.
Değerli
arkadaşlar, çok iyi biliyorum ki ekonominiz ne kadar iyi olursa olsun,
paranız ne kadar çok olursa olsun o ülkede demokrasi yoksa, o ülkede insan
hakları, özgürlükler alanında sıkıntılar varsa, emin
olun paranızın, pulunuzun birşey ifade etmeyeceğini çok iyi
biliyorum. İşte, Adalet ve Kalkınma Partisinin özellikle 2010
yılında gerek demokratik açılım gerekse Anayasa paketindeki
adımların temelinde bu eksiklerin giderilmesi yatıyor. Anayasa
paketine destek veren, bu ülkenin aydınlık yarınları için
atılan bu adıma destek veren, ben, hepinize
minnettarlığımı ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu ülkenin birliği ve bütünlüğü üzerine birçok
şeyler söyleniliyor. Ben seçim bölgemde, bundan yaklaşık
kısa bir süre önce yaptığım bir ziyaretteki, oğlunu
askere gönderip bu ülkenin, bu vatanın birlik, beraberliği için
şehit veren bir amcamın sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
O amcamın elini öpmeye gittim. Bayramda bizim de onun bir evladı
olduğunu ispatlamaya gittim. Öptükten sonra bana bir şey söyledi
biliyor musunuz: Oğlum bu yaygaraların hepsi boş
(x) dedi. Ne dedi biliyor musunuz,
tercümesini de söyleyeyim? Biz hepimiz kardeşiz. dedi.
Peki, bunu
söyleyen kim? Türkçeyi, geçmiş iktidarların o bölgede eğitim
yapmadıkları için az denecek kadar bilen, Türkçe konuşan Kürt
kökenli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Peki, bunu söyleyen kim
arkadaşlar biliyor musunuz? Yüreği evlat acısıyla yanan ama
Geride kalan 5 evladımı da bu ülkeye feda etmeye hazırım.
diyen bir baba. Arkadaşlar, bir şey daha söyledi, biliyor musunuz:
Vebalimiz, bu şehitlerin vebali, bu ülkede aş, iş bekleyen
insanların vebali hepinizin omzunda. dedi. Peki, bunu, Ramazan
Başaka mı söyledi? Bunu, Adalet ve Kalkınma Partisinin
değerli milletvekillerine veya sadece Genel Başkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana mı söyledi? Bence değil.
BDPdeki arkadaşlarımıza, ana muhalefetteki ve diğer muhalefet
partideki arkadaşlarımızın tümüne söyledi değerli
arkadaşlar. Doğru mu? Doğruysa bizden istediği değil,
AK PARTİden istediği değil, sizlerden istediği bir hususu
ben özellikle burada paylaşmak istiyorum. Olmayan diğer milletvekili
arkadaşlarıma da söylerseniz gerçekten Doğu, Güneydoğu
halkıyla birlikte 73 milyon insana çok büyük bir katkı
sağlayacağınızı da özellikle belirtmek istiyorum. Ne
dedi, biliyor musunuz? Şu, size Parlamentoda destek vermeyen muhalefet
partilerinin tümüne, özellikle milletvekillerine, bu tür siyasal bir beklenti
içinde olmadan yapılan adımların tümü
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Başak.
RAMAZAN
BAŞAK (Devamla) Peki. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı ikinci söz, tarımda yaşanan sorunlar
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Vahap Seçere aittir.
Sayın Seçer,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, tarımda
yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
VAHAP SEÇER
(Mersin) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugünkü gündem
dışı konuşmamın konusu tarımda yaşanan
sorunlar. Hoş, biz konuları sürekli gündeme getirmeye
çalışıyoruz ama bu çabalar sanıyorum beyhude. Neticede,
Sayın Tarım Bakanı -böyle önemli bir konu
tartışılacak- şu ana kadar buraya gelmedi. Benim
oğlum bina okur, döner döner yine okur. diye bir deyim vardır.
Aslında bu, Sayın Tarım Bakanına cuk diye oturuyor. Yani
burada da olsa biz yine sorunlardan
bahsedeceğiz ama o, önüne aldığı bilgileri,
bürokratlardan aldığı bilgileri yine dönüp dönüp bize
okuyacaktı.
Evet, ülkemizin
gündemde olan tarımsal üretimdeki en önemli sorunlarından bir tanesi
narenciye sektöründe yaşanıyor. Sizin de takdir edeceğiniz gibi,
tarım üretiminde önemli bir üretim kalemi. 100 bin hektarın üzerinde bir
alanda üretim yapılıyor, 3 milyon ton civarında bir üretim söz
konusu. Bundan da 30-35 bin işçi ailesi geçiniyor. Özellikle
Güneydoğudan iç göçü absorbe eden Akdeniz Bölgesinde istihdam
yaratması açısından da çok önemli bir sektör. Ekonomik
büyüklüğü de önemli, yaklaşık olarak 2 milyar dolar ekonomik
büyüklüğe sahip ve 800 milyon dolar gibi bir ihracatımız söz
konusu, yaş sebze-meyve ihracatının da yüzde 40-45ini
oluşturuyor.
Bugüne kadar
neler yaşandı? Evet, üretici perişan, ürün dalında
kaldı, para etmiyor, desteklemeler yetersiz. Ne yapmamız gerekiyor?
Üretimimiz fazla, iç tüketimimiz bu üretimi tüketmeye kifayet etmiyor, ihracat
yapmamız lazım, ihracatı desteklememiz lazım.
Bakın,
bundan bir ay önce Mersinde bir narenciye festivali düzenledi. Sayın
Bakan da oraya geldi, sayın milletvekilleriniz de oraya geldi. Orada
Sayın Bakan bir açıklama yaptı, dedi ki: Narenciye
ihracatına ödenen destekleme primini 75 dolardan 125 dolara
çıkardık. Bu, Tarım Bakanlığının resmî
İnternet sitesinde yayınlandı. Şimdi üzerinden bir ay
geçti, bu açıklamayı doğrulayacak herhangi bir karar
çıkmadı. Çiftçinin önünde farklı konuşuyorsunuz, Ankarada
farklı konuşuyorsunuz. Bunun ikinci bir sıkıntısı
var, bu bir skandaldır. Yarın uluslararası piyasalarda rekabet
ettiğimiz ülkeler Rekabet koşullarını yerine
getirmiyorsunuz. diye bize dava açsa bunu delil olarak kullanır.
İşte Tarım Bakanlığının geldiği
noktayı size anlatmaya çalışıyorum. Deveye sormuşlar
Neren eğri? diye, Nerem doğru ki! demiş.
Değerli
arkadaşlarım, biliyorsunuz, 2010 yılının tarımda
yaşanan en önemli sorunlarından bir tanesi de et sektöründe
yaşanan sıkıntılar. Sayın Başbakan her kürsüye
çıktığında, özellikle ana muhalefet partisine diyor ki: 3
koyunu güdemezsiniz. Size bu Hükûmeti teslim etmeyiz, siz 3 koyunu
güdemezsiniz. Ben Sayın Başbakana tavsiye ediyorum, kendi
etrafına, kendi kabinesine baksın. Bakın, Sayın Tarım
Bakanına 3 koyun teslim ettik, güdemedi, 2sini kaybetti, elde 1 koyun
kaldı, o da bize yetmedi ve et krizini çıkarttı. Şimdi,
çıkıyor diyor ki: Sıfır faizli kredi veriyoruz. Bu
krediler kime gidiyor? Bu paralar çarçur ediliyor. Et krizi
çıktığında bunun müsebbibi dedi ki: Büyük entegrasyonlar,
entegre et tesisleri, bu krizin nedeni spekülatörler. Bu kredilerin
yaklaşık olarak -ağustostan bu yana 2,5 milyar lira kredi
verildi- yüzde 80i o spekülatörler dediği kesime gitti, yani o
spekülatörleri ödüllendirmiş oldunuz.
Bakın,
Tarım Bakanlığı daha nelere imza attı: Yurt
dışından hayvan ithal ettiler. Öncelikle Et Balık Kurumu vasıtasıyla
bunu yaptılar. Binlerce büyükbaş hayvan ve küçükbaş hayvan ithal
edildi. Bu ithal edilen canlı hayvanların -büyükbaşta- ithal
edildikten sonra on beş gün süre içerisinde kesime gönderilmeleri gerekiyordu.
Bu hayvanlar kırk-elli gün kesime gönderilemedi.
Bakımsızlıktan bu hayvanlar telef oldu. 340 tane büyükbaş
hayvan, bu beceriksizlikleri yüzünden Et Balık Kurumunun, telef oldu,
açlıktan öldü.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Tarım Bakanı bu yıl
buğday üretiminin yeteceğini söyledi, Biz buğday ithal etmiyoruz,
ihtiyacımız yok. dedi. Daha geçen hafta bunu söyledi, dedi ki: Biz
sadece dâhilde işleme rejimi kapsamında buğday ithal ediyoruz,
un ihracatı için bunu yapıyoruz. İşte, geçen
çarşamba, Bakanlar Kurulu kararı
22 Aralık 2010 Çarşamba
günü tarife kontenjanından Toprak Mahsulleri Ofisine yetki verildi, 1
milyon ton buğday ithal edeceğiz, sıfır gümrükle.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Başbakanın tahammülsüz bir
yapısı var, biliyorum ama bu Sayın Tarım Bakanına
nasıl tahammül ediyor, hayretler içerisindeyim.
Hepinizin yeni
yılını kutluyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Gündem
dışı üçüncü söz, Hatay Erzinde kurulması planlanan termik
santral ve olumsuz etkileri hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili
İzzettin Yılmaza aittir.
Sayın
Yılmaz, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmazın,
Hatay Erzinde kurulması planlanan termik santrale ve olumsuz etkilerine
ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
İZZETTİN
YILMAZ (Hatay) Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri;
Hatayın Erzin ilçesinde kurulması planlanan termik santral ve bu
santralin olumsuz etkileri üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Erzin, Amanos
Dağlarının eteğinde, bir tarafı denize bakan, herkesi
büyüleyen uçsuz bucaksız narenciye bahçeleriyle Türkiyenin ve
Hatayın gurur kaynağı olan güzel bir ilçemizdir. Son zamanlarda
termik santral kurulması projesiyle beraber ilçe sahip olduğu
zenginliklerin büyük bir bölümünü kaybetmek üzeredir. Erzin ilçesinde
kurulması planlanan termik santralin bölgeye yapacağı etkiler
araştırılmadan, ilçenin özellikleri göz ardı edilerek
uygulanmaya çalışılmaktadır.
Erzin ve çevresi
geniş ekili ve dikili tarım alanlarına sahip, doğal klima
özelliği olan cennet köşelerimizden bir tanesidir. Ayrıca, bölge
bitki örtüsü açısından Türkiyenin en zengin bölgeleri arasında
yer almaktadır. Kurulması planlanan termik santralle beraber
atmosfere kükürtdioksit, azotoksit, karbonmonoksit, ozon, hidrokarbon ve
partiküler maddelerin içinde bulunduğu zararlı gazlar
yayılacaktır. Uzun vadede bitki örtüsüne ciddi zararlar verecek
termik santralin olumsuz etkileri saymakla bitirilemez. Neden olacağı
asit yağmurlarıyla beraber toprak ve suyun kirletilmesini
sağlayacağı gibi doğadaki bütün canlıları olumsuz
yönde etkileyecektir. Geçimini ekili ve dikili alanlardan sağlayan
çiftçilerimizin tarlalarında ve narenciye bahçelerinde termik santralin
kurulmasıyla birlikte zararlı böcek, mantar ve çeşitli
nedenlerle meydana gelen kalite bozukluğu yaşanacaktır. Termik
santrale onay verenlerin Erzine gelip doğal güzellikleri gözleriyle
görmeleri gerekmektedir. Acaba vicdanları bu doğa katliamına
elverecek mi?
Kıymetli
milletvekilleri, termik santralin Erzin ilçesine bir diğer olumsuz etkisi
de turizm üzerinde olacaktır. Sahil şeridinde kurulması
planlanan termik santral, sahili kullanılmaz hâle getireceği gibi
bölge turizmini de bitirecektir.
Hangi açıdan
bakarsanız bakın bu termik santralin zararları planlanan
yararlarından kat be kat daha fazla olacaktır. Sivil toplum örgütleri
ve bölge insanının ısrarla karşı çıkmasına
rağmen proje inadına uygulanmak istenmektedir. Kendi
yağıyla kavrulmaya çalışan, her türlü ekonomik
olumsuzluklara rağmen üreten kesim içerisinde yer alan Erzin, AKP
Hükûmetince cezalandırıl-maktadır.
Değerli
milletvekilleri, Adanadan, Osmaniyeden E-91 kara yoluyla Erzine gelirken
büyüleyici görselliğinin yanında o güzelim portakal, limon, mandalina
çiçeklerinin kokuları insanı mest eden dayanılmaz bir güzellik
yaratmaktadır.
Erzinin Akdeniz
havzasında yer alması sebebiyle narenciye üretiminde önemli bir yeri
vardır. Termik santral kurulduktan sonra bölge en önemli gelir
kaynağını kaybedecektir. Ayrıca termik santralin
kurulmasıyla beraber bölgedeki tarlaların ve arsaların bedelleri
de düşecektir.
Kıymetli
milletvekilleri, konunun daha iyi anlaşılması için narenciyede
Erzinin yerini anlatmak gerekiyor: Ülkemizde üretilen yaklaşık 3
milyon ton narenciyenin yüzde 10undan fazlası Erzinde üretilmektedir.
Özellikle, ülke narenciye ihracatının yüzde 20sinden
fazlasını Erzin ilçesi karşılamaktadır. Yani, kaybedenin
yalnızca Erzin olmayacağını anlayabilmemiz için önemli
verilerdir bunlar. Bu konu, sadece bir ilçenin değil, ihracatı
sekteye uğrayacak Türkiyenin de sorunudur. Bölgedeki narenciye
kalitesinden dolayı ihracat yaptığımız ülkeler Erzin
ürününü tercih etmektedirler.
Kıymetli
milletvekilleri, bu kürsüde birkaç kelime de narenciye üretimi yapan
çiftçilerin sorunlarından bahsetmek isterim: Geçtiğimiz beş
yıl ile bugünkü fiyatları
karşılaştırdığımızda çiftçinin
gelirlerinde yarı yarıya bir düşüş
yaşanmıştır, ama maliyet kalemleri inadına
hızlı bir şekilde artmaktadır. Borç batağına
giren üretici ya bahçesini çok ucuza satarak ya da tefecilerin eline
düşerek yanlış ve sonu olmayan yollara girmektedir. Ne acıdır
ki, narenciyemiz dalında çürümeye terk edilmiş, toplanan ürünü de
alıcı bulamaz pozisyona getirilmiştir. Narenciye üretimi yapan
çiftçilerimizi AKP hükûmetlerinin yanlış politikalarına kurban
edersek, hem bölgeyi hem de ülkemizi ciddi krizlere sokmuş oluruz.
Unutulmamalıdır ki, çiftçi biterse ekonomi çöker.
Bu vesileyle, 8
Ocak Erzinin düşman işgalinden kurtuluşunu kutlar, 2011
yılının devletimize, milletimize hayırlar getirmesini
Allahtan niyaz ederim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.
İZZETTİN
YILMAZ (Hatay) Ayrıca, Erzinin güzelliklerini görmek amacıyla
7-8-9 Ocakta düzenlenecek olan Narenciye Festivaline tüm
halkımızı davet ediyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı konuşmaya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Sayın Taner Yıldız cevap verecektir.
Buyurun
Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; gündem dışı söz alan
Sayın İzzettin Yılmazın konuşmaları üzerine
Hükûmetimiz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Milletvekilimizin
bahsettiği gibi, Hatay ili Erzin ilçesinde bir termik santral kurmayı
planlıyoruz. Hepinizin de bildiği gibi, özel sektör,
müteşebbislerle beraber oluşturmaya
çalıştığımız enerji piyasasında ithal kömüre
dayalı bir santral kurulacak ve bu santral yaklaşık 900 megavat
civarında olacak. Yine, İskenderunda, yakın bir mevkide kurulan
ve şu anda son derece verimli bir şekilde çalışan kömüre
dayalı bir termik santral şeklinde inşallah
çalışmasına devam edecek.
Çok kısaca,
kurulacak santralin geçmişiyle alakalı bir kısım
işlemlerden ben de bahsetmek istiyorum: Bildiğiniz gibi, bir firma
tarafından 900 megavat civarında kurulacak olan bu santralin, tesisin
kurulacağı toplam inşaat alanı yaklaşık 15,5
hektar civarında. Çevre ve Orman Bakanlığının
koordinasyonunda Hatay Valiliğiyle beraber yapılan 1/100.000 ölçekli
Çevre Düzeni Planı, 5302 sayılı İl Özel İdaresi
Kanununun 6ncı maddesi gereğince, İl Genel Meclisince 10
Kasım 2006 tarihinde ve Antakya Belediyesi Meclisince 8 Mart 2007
tarihinde onaylanarak yürürlüğe giriyor. Bahse konu planın
yürürlüğe girmesiyle birlikte, 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı
yürürlükten kalkıyor ve yaklaşık yirmi ay yürürlükte kalan Hatay
ili 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının Hatay İdare
Mahkemesinin 10 Kasım 2008 tarih ve ilgili sayılı kararıyla
yürütmesi durduruluyor, daha sonra yine aynı Mahkemenin 10 Mart 2009
tarihli Kararıyla da iptal ediliyor. İptal kararı üzerine,
Hatay ili 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı yürürlükten
kaldırılıyor, daha sonra 19 Kasım 2009 tarihinde
yapılan koordinasyon toplantısıyla beraber nihai ÇED raporu
üzerinde bir kabul görüyor ve söz konusu toplantıya Erzin Belediyesi
olumsuz görüşüyle beraber katılıyor.
Hatay İl
Özel İdaresince yürütülen ve 1/25.000 ölçekli İskenderun Körfezi ve
Yakın Çevresi Çevre Düzeni Planına göre, proje alanının
bir kısmının günübirlik tesis alanı, bir
kısmının kumsal alan ve geri kalan alanın da tarımsal
niteliği korunacak şekliyle özel mahsul alanının
kaldığı ve 1/25.000 ölçekli Yakın Çevre Düzeni
Planıyla beraber ilgili 3194 sayılı İmar Kanunu
yönetmelikleri çerçevesinde de değerlendiriliyor ve bu konu 18 Kasım
2009 tarihi itibarıyla da Çevre Bakanlığına bildiriliyor.
Tarım
İl Müdürlüğünün 8 Nisan 2009 tarihli yazısında, arazi
üzerinde herhangi bir tarımsal ürün bulunmadığı, toprak
yapısı itibarıyla tamamen kumsal olduğu ve tarımsal
faaliyete uygun olmadığı, sahanın kuzey kısmında
ise tarla bitkileri üretimi yapılan arazinin bulunduğu hususu
belirtiliyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, tarım, kültür
varlıkları, tabiat varlıkları, sit alanlarının
medeniyetin beşiği olan ülkemizde her bir tarafta bulunma imkânı
var ama bunlarla çakışmadan da yine enerjiyle alakalı
hassasiyetlerimizin korunabilme kabiliyeti de gelişmiştir. Zaman
zaman bahsediyorum, 8.484 kilometre kıyısı olan, üç tarafı
denizlerle çevrili ülkemizin aslında bütün bu saydığım işlemleri
yapabilecek kabiliyetleri var. Yani hem tarımı yapmamız
lazım -bizim ülkemizin zenginliğidir- hem turizm yapmamız
lazım hem enerjiyle alakalı varsa kaynakları
değerlendirebiliyor olmamız lazım.
Geçen hafta
içerisinde Japonyadaydık. Dünyanın en büyük nükleer güç santralleri
Japonyada. Toplam sahil boyu mesafesi 3,2 kilometre; 1,5 kilometre
derinliği var, çarpıp bölün, hepsi toplam 5-6 kilometrekareye
sığabilen büyüklükler bunlar. Kashiwazakideki santral dünyanın
en büyük nükleer güç santrali, toplam büyüklüğü bu kadar. Yani şimdi
biz her türlü işi yapıyoruz da tabii ki narenciyeyle alakalı
işlemleri yapacağız, tabii ki Erzindeki tabii güzellikleri biz
koruyacağız ama toplamında bu kadar işlem
yaptığımız yerin Türkiye'nin narenciye ihracatını
etkileyebilmesini düşünmek doğru değildir diye belirtiyorum.
Yani biz bütün bunların her birisini yapabilecek durumdayız. Turist
her tarafa geliyor da niçin, hemen yanı başındaki yere
gelmemiş oluyor? Bakın, tekrar tekrar söylüyorum. Dünyanın en
büyük turist çeken şehri Paristir; Türkiye'nin toplam turist çekiminin
yaklaşık 2 katı kadar, 55-56 milyon kadar turist çekmektedir;
hemen yanı başında nükleer güç santrali var, hemen yanı
başında termik santral var. Artık, yeni gelişen
teknolojiyle beraber, bunların her birinin yan yana
yapılabileceğini
Yeşil alan, tarım alanları, termik
santraller, turizm alanları, kültür varlıklarıyla alakalı
müzeler, her birini bir arada yapabiliriz. O yüzden, ben, özellikle
belirtiyorum ki bizler, çevrenin kirlenmesine ne İskenderunda ne Erzinde
ne Hatayda ne de Türkiye'nin hiçbir yerinde müsaade etmeyiz ve bununla
alakalı hassasiyetlerimiz kesinlikle azalmış değildir ama
biz, büyüyen, gelişen ve sürekli değişim içerisinde bulunan
Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayabilmek açısından
da bütün bunlara cevap verebiliyor olmamız lazım; hem Türkiye'nin arz
güvenliğiyle alakalı kaynak çeşitliliğini artırıp
hem de bütün kaynaklarda enerji kaynaklarıyla alakalı işlemleri
yapabiliyor olmamız lazım. Türkiye tarımıyla beraber de
büyüyecek, turizmiyle beraber de büyüyecek, enerjisiyle beraber de büyüyecek
çevre ve ekolojik şartlara da hiçbir şekilde sıkıntı
getirmeksizin.
Ben bu konuda
hepimizin benzer görüşlerde olduğu kanaatiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Buyurun
Sayın Aydoğan.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
Balıkesir ilindeki narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Konunun
muhatabı olmamakla birlikte ben de ilimizdeki narenciye üreticilerinin
sorununu yetkililere iletmek için söz almış bulunuyorum.
Balıkesir
ili Edremit ilçesinde 300 bin, Havran ilçesinde 150 bine yakın mandalina
ve narenciye olmakla birlikte bütün tarım ürünlerinde olduğu gibi
narenciye üreticimiz de maalesef bütün sıkıntıları en derin
biçimde yaşamakta. Bakanlık tarafından narenciye
ihracatçısına ton başına 100 dolar üzerinde ihracat
desteği verilmesi ile ülkemizde yetiştirilen ürünün yüzde 40ı
olan 1,2 milyon ton narenciye Rusya ve Ukraynaya ihraç edildi,
yaklaşık 800 milyon dolar gelir elde edildi. Oysa bu uygulamaya bu
yıl son verildi, destek 100 dolardan 75 dolara düşüldü. Yine
sayın Bakan bir toplantıda bu desteğe ilave olarak 50 dolar
vereceğini söylemekle birlikte şu ana kadar herhangi bir destek
verilebilmiş değil. Diğer tarım ürünlerinde yaşanan
sorunda olduğu gibi narenciye üreticisi de
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Sayın
Öztürk, buyurun.
2.- Hatay Milletvekili Mustafa Öztürkün, Hatay Erzinde
yapılacak termik santrale ilişkin açıklaması
MUSTAFA ÖZTÜRK
(Hatay) Sayın Başkanım, özellikle Erzinde yapılacak
termik santrallerle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Özellikle
Erzinde kömüre dayalı termik santral yapımı ÇED olumlu
kararı çıkmamıştır -bu konuşmayı yapan
arkadaşların ve Erzindeki vatandaşların bilmesi
lazım, bu, kamuoyuna duyuruldu zaten yaklaşık bir ay önce- çünkü
bu alan, birinci sınıf tarım arazisi ve sit alanı
kapsamı içerisinde, narenciye alanlarının içinde olduğu
için yapılmasına karar verilmedi ama doğal gaza dayalı
santral ise özellikle birinci sınıf tarım arazisinde
olmadığından, sit alanında olmadığından,
Avrupa Birliği normlarında da baca gazı standartlarını
sağlayacağı için, ÇED olumlu kararı
çıkmıştır ve bu prosedürler yürümektedir.
Bölgemizde çevre
kirliliği oluşturulmaması için bütün gücümüzle mücadele
ediyoruz. Bunu özellikle belirtiyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört adet önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 21
milletvekilinin, bir ABD firmasının Türkiyede rüşvet
dağıttığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/965)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ulusal basın
yayın organlarında Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük
şirketlerinden biri olan 3M şirketi ile ilgili olarak
çarpıcı açıklamalar yer almıştır. Bu
açıklamalara göre 3M şirketinin, Türkiye'deki bazı kamu
kuruluşlarına hizmet ve ürün satmak için rüşvet verip
haksız ihaleler aldığı, yolsuzluk ve usulsüzlük
yaptığı belirtilmiştir.
Dünyanın
önde gelen şirketlerinden biri olan 3M şirketinin 2010
yılının Ağustos ayında Adalet Bakanlığı
ve Halka Açık Şirketler Denetleme Komisyonuna verdiği çeyrek
dönem faaliyet raporunda, şirket hakkındaki iddiaların yetkili
makamlara bildirildiği ifade edilmektedir. Soruşturmanın
sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla Türk asıllı
avukatların da dâhil edildiği ifade edilmektedir.
Türkiye'de
yaklaşık 20 yıldır faaliyet gösteren bu şirket
çalışma alanı, çalışan sayısı ve faaliyet
gösterilen ülke açısından, dünyanın en büyük şirketlerinden
biri olarak tanımlanan 3M şirketinin Türkiye yetkilileri
tarafından ise gereken açıklamanın soruşturma sonunda
yapılacağı ifade edilmiştir.
Söz konusu haber
son derece endişe verici bir durumu gün yüzüne çıkarmaktadır.
Kamu kurum ve kuruluşlarında hatta bazı belediyelerde
rüşvetlerin verildiği, ihalelere fesat
karıştırıldığı açık bir şekilde
belirtilmiştir. Üstelik bu süreçte hükümetten bazı kişilerle de
görüşmelerin yapıldığı belirtilmektedir. Kamuya yani
halka hizmet vermek amacıyla oluşturulmuş olan kamu kurum ve
kuruluşlarının kişisel çıkarlar doğrultusunda
kamuyu zarara uğratmalarını kabul etmek mümkün değildir. Bu
kapsamda değerlendirildiğinde şeffaf bir
anlayışın yerleştirilebilmesi için konunun tüm
ayrıntılarının açığa çıkarılması
gerekmektedir. Bu durumda, rüşvet ve ihale yolsuzlukların hangi
yıllarda yapıldığının, iddialara konu olan kamu
kurum ve kuruluşları ile belediyelerin hangileri olduğu,
kurumsal sorumluluklar yanında kişisel sorumluların da olup
olmadığı, yolsuzluk işlemleri sonucunda ne kadar
zararın ortaya çıktığının
ayrıntılı olarak ve ivedilikle tespit edilmelidir.
Bunun
yanında hükümet yetkilisi olarak tanımlanan kişilerin kimler
olduğu, hukuka aykırı, kamuyu zarara uğratacak,
kişisel çıkar ve beklentileri doğrultusunda hareket edenlerin
hangi kurum ve kuruluşlarla irtibat halinde oldukları ortaya
çıkarılmalıdır.
Amerika
Birleşik Devletleri'nin en büyük şirketlerinden biri olan ve 20
yıldır Türkiye'de faaliyet gösteren 3M şirketinin Türkiye'de
hangi kurum ve kuruluşlara rüşvet verdiği ve hangi ihalelere
fesat karıştırıldığı, bu süreçte yetkili
olarak adlandırılan kişilerin kimler olduğunun ile kamuyu
zarara uğratanların tespiti ile kamu kurum ve kuruluşları
ve belediyelerde rüşvetin önlenmesi için alınacak tedbirlerin tespiti
amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
20.10.2010
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
3) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
4) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
5) Abdulaziz Yazar (Hatay)
6) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
7) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
8) Sacid Yıldız (İstanbul)
9) Erol Tınastepe (Erzincan)
10) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
11) Atila Emek (Antalya)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
14) Bilgin Paçarız (Edirne)
15) Ahmet Tan (İstanbul)
16) Şevket Köse (Adıyaman)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
19) Ensar Öğüt (Ardahan)
20) Ahmet Küçük (Çanakkale)
21) Hulusi Güvel (Adana)
22) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 20
milletvekilinin, tarım ve hayvancılık sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/966)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde
tarım ve hayvancılık sektörünün içinde bulunduğu kriz
sonucunda alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla,
Anayasanın 98'inci, T.B.M.M. İçtüzüğünün 104 ve 105'inci
maddeleri uyarınca "Meclis Araştırması"
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Tayfur Süner (Antalya)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Şevket Köse (Adıyaman)
4) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
5) Ahmet Küçük (Çanakkale)
6) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Yaşar Tüzün (Bilecik)
9) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
10) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
11) Abdulaziz Yazar (Hatay)
12) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
13) Sacid Yıldız (İstanbul)
14) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
15) Erol Tınastepe (Erzincan)
16) Atila Emek (Antalya)
17) Rasim Çakır (Edirne)
18) Bilgin Paçarız (Edirne)
19) Ahmet Tan (İstanbul)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Ensar Öğüt (Ardahan)
Gerekçe:
AKP Hükümeti
2002'de göreve geldiği zaman, dünyada tarımda kendine yeten 7 ülkeden
birisi konumundaydık. Zaman içerisinde uygulanan yanlış
politikalar ve AB kriterleri öne sürülerek, tarım nüfusunun
azaltılması düşüncesi sonrası, tarım sektörü zor
günler geçirmeye başlamıştır. AKP tarafından planlanan
tarım sektörü nüfusunun yüzde 15'lere düşürülmesi politikası
sonucunda çiftçilerimiz ve köylülerimiz yaşadığı yerlerden
koparılmak suretiyle büyük şehirlere göç etmeye zorunlu
tutulmuşlardır. Bununla birlikte yine tarımla ilgilenen
halkımıza büyük darbeler vurulmuştur ve hâlen
vurulmaktadır. Bazı tarım ürünlerinde uygulanan tavan-taban
fiyatları veya tarım girdilerinin devamlı yükselmesi sonucunda
üreticiler zarar etmektedirler ve tarımla uğraşmaktan
kaçınmaktadırlar.
AKP Hükümeti,
bununla beraber hayvan üreticilerine de darbe üstüne darbe vurmuştur.
Hayvansal desteklemeler yeniden gözden geçirilerek, belli bir hayvan
sayısının üzerindeki üreticilerde destekler
yoğunlaşmış, bireysel üreticiler göz ardı edilerek bu
sektörden uzaklaştırılmıştır. Bunun sonucunda da
ülkemizdeki küçük ve büyük baş hayvan sayısında büyük oranda
düşüş olmuştur.
Tüm bu uygulanan
politikalar sonucunda bu sektörler zor günler geçirmektedir. Bu yaşananlar
sonrasında AKP Hükümeti ne yapmıştır, ne gibi önlemler
almaktadır? Ülkemiz önceleri birçok tarımsal ürünü ihraç ederken,
artık ithal ürünler piyasamızda yerlerini almaktadır. Ülkemizin
hayvanları da bir bir yok olurken, son zamanlarda başlayan et
ithalatı da geldiğimiz son noktadır.
Komşumuz
Yunanistan'ın yüzölçümünün yaklaşık iki katı
büyüklüğünde tarım alanına sahip olan ülkemiz, Yunanistan ve
ABD'den pamuk, Rusya'dan buğday, Fransa'dan arpa, Mısır'dan
pirinç, Ukrayna'dan mısır, Sri Lanka'dan çay, İtalya'dan bakla,
Çin'den sarımsak, Panama'dan muz, Meksika'dan nohut, Kanada'dan mercimek
ithal etmek durumunda bırakılmıştır. Ülkemiz bugün
100'ü aşkın ülkeden tarım ürünleri ithal etmektedir. Tarım
piyasamızın daralması sonucu birçok köylümüz, birçok çiftçimiz
işsiz kalmıştır.
Bunun
yanında hayvancılık sektörüne de bir göz
attığımızda durumun tarım sektöründen hiç farklı
olmadığını görürüz. Kırmızı etin ülkemizde
en önemli kaynağı olan besi
sığırcılığı özellikle 2007 yılında
süt sektöründe yaşanan ve önlenmeyen, önlem alınmayan krizleri
sonucunda bitme noktasına getirilmiştir. Ülkemiz
hayvancılığına son yıllarda şiddeti giderek artan
bir darbe yapılmaktadır. AKP Hükûmetinin bireysel desteklemeleri
sonlandırması sonucunda hayvancılık sektörü de bitme
noktasına gelmiştir. Dünyanın en pahalı kırmızı
eti Türkiye'dedir. Ülkemizde hayvan sayısının azalması ile
başlayan arz talep dengesinin bozulması, et fiyatlarının
artmasına neden olmuştur. Etin kilosu Almanya'da 7 dolar, Romanya'da
5 dolar, Bulgaristan'da 3,5 dolar, Avusturya'da 2,5 dolar, Brezilya'da 2 dolar
civarında iken, Türkiye'de yaklaşık 20 dolar civarındadır.
Dünyada eti en pahalı yiyen ülke konumuna gelmemizin en önemli nedeni, AKP
Hükûmetinin tutarlı ve uzun vadeli bir tarım politikasının
olmamasındandır.
AKP Hükümeti
tarım ve hayvancılık sektörlerinde uyguladığı
politikaları sürdürmeye devam ederek, Et-Balık Kurumu gibi
piyasayı dengeleyen kurumları işlevsizleştirerek, yasal
düzenlemeleri çıkarıp, tüm muhalefetimize rağmen tohum ve
süttozu ithalatının önünü açarak bu sektörlerin gün be gün daha
geriye gitmesinin önünü açmaktadır. Görünen o ki, önümüzdeki dönemde
değil et fiyatlarının düşüşü, tarım ürünlerinin
de fiyatlarının fahiş oranda arttığına tanık
olabiliriz.
Yukarıda
belirtilen gerekçelerle, ülkemizde tarım ve hayvancılık
sektörünün içinde bulunduğu kriz sonucunda alınabilecek tedbirlerin
Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırma
Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.
3.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız ve 24
milletvekilinin, hastanelerde çalışan taşeron işçilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/967)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık
Bakanlığı bünyesindeki hastanelerde değişik
alanlardaki on binlerce elemanın, taşeron firmalar eliyle
çalıştırıldıkları bilinen bir gerçektir.
Başlangıçta sadece hastanelerin ve diğer sağlık
kuruluşlarının temizlik işlerini ilgilendiren taşeron
eleman çalıştırma işi her geçen gün artmış ve
bugün inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Sağlık
Bakanı Ocak ayında yaptığı açıklamada bu
sayının 116 bin olduğunu bizzat belirtmiştir. Güvenlik,
temizlik ve kayıt başta olmak üzere birçok alanda, hatta teknik ve
tıbbi alandaki işler bile, taşeron işçiler eliyle
yürütülmektedir.
Taşeron
işçilerin sayıları çığ gibi artarken sorunları da
giderek büyümektedir. Şimdiye kadar bu konuyla ilgili kalıcı
çözümlerin bulunamaması sonucu taşeron olarak çalışan
insanlar firmaların insafına terk edilmiş durumdadırlar.
Sosyal hakları ve güvenceleri yeterli olmayan taşeron firma
çalışanları âdeta köle gibi
çalıştırılmaktadır ve her şey firma yetkilisinin
iki dudağı arasındadır. Asgari ücrete talim eden bu
işçiler aynı ve hatta daha fazla işi, emsallerinden çok daha
ucuza yaptıkları hâlde çok daha düşük ücret almaktadırlar.
Mesai saati belli olmayan, sendikal haklardan yoksun olan taşeron firma
çalışanları için tazminatın lafını etmek bile
mümkün değildir. Bu durum Sosyal Devlet ilkesi ile de
bağdaşmamaktadır. Taşeron şirketler her yıl girdi
çıktı yaparak çalışanlarının birçok haklardan
mahrum kalmasını sağlamaktadırlar. Hastane yönetimleri de,
ihtiyaç duydukları alanlardaki elemanları bu yolla temin
etmektedirler. İşleri ucuza getirmek amacıyla emek sömürülmekte,
insan onuru ayaklar altına alınmaktadır. Henüz bu konuya bir
çözüm bulunamaması başta Bakanlık olmak üzere yöneticilerin de
bu duruma göz yumduğunu göstermektedir.
Başka
çareleri olmayan, iş bulamama endişesi, ev geçindirme
kaygısı, çocuklarına her akşam ekmek götürme düşüncesi
içinde olan taşeron firma çalışanları bu çağ
dışı zihniyetin esiri olmayı kabul etmektedirler. Gelinen
noktada taşeron şirketler işçi sırtından köşeyi
döndükleri, hastane yönetimleri de fazla risk almadan aynı işi ucuza
yaptırdığı için hâllerinden memnundurlar. Hastanelerin,
diğer personele verdiği başta döner sermaye ve promosyon olmak
üzere hiçbir iyileştirmeden yararlanamayan, mesaisi belli olmayan, izni
belli olmayan, ne iş verilirse yapmak zorunda kalan, havadan sudan
sebeplerle işten çıkartılabilen, emeği istismar edilen ve
gerçekten birçoğu önemli işler yapan bu insanlar, en kısa
zamanda insanca çalışma şartlarına ve iş güvencesine
kavuşturulmalıdırlar.
Taşeron diye
insanlara dayatılan ve insanların sırtından şirket
patronlarına emeksiz kazanç sağlatan bu uygunsuz sistem,
insanımızın kişiliğine, onuruna ve emeğine
yapılan en büyük saygısızlıktır. Devlet, kamuda
çalıştırdığı personeli arasında
ayırımcılık yapmamakla,
çalıştırdığı bu insanlara sahip çıkmakla, bu
sistem bozukluğuna çözüm bulmakla ve çalışma
barışını sağlamakla yükümlüdür.
Hastanelerde
özellikle son yıllarda, uzmanlık gerektiren bazı işlerde
dahi taşeron firmalara bağlı elemanlar
çalıştırılmaktadır. Böylece hastane yönetimleri
sorumluluktan kurtulurken, hiçbir hakkı ödenmeyen işçiler de ucuz
iş gücü olarak kullanılmaktadırlar. İşçiler ise
açtıkları davalarla verilmeyen haklarını almaya çalışmaktadırlar.
Yukarıda
belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Sağlık
Bakanlığına bağlı hastanelerde görev yapan
taşeron işçilerin aynı işi yaptıkları hâlde
farklı ücret almalarına yol açan ekonomik adaletsizliğin önüne
geçmek, taşeron firmaya bağlı çalışan işçilerin
tüm sosyal haklardan yararlanabilmesini sağlamak ve sorunlarına
kalıcı çözüm yolları bulmak amacıyla Anayasanın 98. ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri
uyarınca Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Sacid Yıldız (İstanbul)
2) Rasim Çakır (Edirne)
3) Atila Emek (Antalya)
4) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
5) Ahmet Ersin (İzmir)
6) Gürol Ergin (Muğla)
7) Tansel Barış (Kırklareli)
8) Tekin Bingöl (Ankara)
9) Hüseyin Ünsal (Amasya)
10) Tayfur Süner (Antalya)
11) Şevket Köse (Adıyaman)
12) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
13) Ahmet Küçük (Çanakkale)
14) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
15) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
16) Yaşar Tüzün (Bilecik)
17) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
18) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
19) Abdulaziz Yazar (Hatay)
20) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
21) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
22) Erol Tınastepe (Erzincan)
23) Bilgin Paçarız (Edirne)
24) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
25) Ahmet Tan (İstanbul)
4.- İstanbul Milletvekili Birgen Keleş ve 20
milletvekilinin, dış politika uygulamalarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/968)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de
dış politikada son 8 yılda kaydedilen gelişmeler,
Türkiye'nin Avrupa Birliği ilişkileri ile ABD ilişkileri
başta olmak üzere, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti,
Ermenistan, Irak ve İsrail ile ilişkilerinde olumsuz gelişmeler
olduğunu ve bu ilişkilerin beklenenden farklı olarak
geliştiğini göstermektedir.
Söz konusu
ilişkilerin bir an önce TBMM dışından akademisyenlerin ve
Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin
katılımı ile de irdelenmesi için, Anayasa'nın 98 inci ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması
önemlidir.
İzninizi ve
gereğini arz ederim.
1) Birgen Keleş (İstanbul)
2) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
3) Şevket Köse (Adıyaman)
4) Tayfur Süner (Antalya)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Ahmet Küçük (Çanakkale)
7) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
8) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
9) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
10) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
11) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
12) Abdulaziz Yazar (Hatay)
13) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
14) Sacid
Yıldız (İstanbul)
15) Erol Tınastepe (Erzincan)
16) Atila Emek (Antalya)
17) Rasim Çakır (Edirne)
18) Bilgin Paçarız (Edirne)
19) Ahmet Tan (İstanbul)
20) Ali Rıza
Ertemür (Denizli)
21) Ensar Öğüt (Ardahan)
Gerekçe:
Hükümetlerin
uyguladıkları bütün politikalar ülkenin ve toplumun geleceğini
doğrudan etkilemektedir. Kuşkusuz, uygulanan politikalar Hükümetlere
göre, yurt içinde ve dışında kaydedilen gelişmelere göre
farklılıklar gösterebilir. Ne var ki, dış ilişkilerle
ve ekonomi ile ilgili politikalar açısından istikrarın,
tutarlılığın ve vazgeçilemeyen ilkelerin
varlığı çok önemlidir.
Bir ülkenin
dış politikası yaşamsal önemdedir. O nedenle de,
dış politika, gazete haberlerine dayanılarak veya bir başka
ülkenin devlet veya hükümet başkanına tepki gösterilmesi gündeme
geldiğinde, Dışişleri Bakanlığı
yetkilileriyle ve bu alandaki akademisyenlerle ciddi çalışmalar
yapmadan, ayaküstü oluşturulamaz. Dış politika devletin var olan
yerleşik ve vazgeçilmez ilkelerini yok sayarak sık sık
değiştirilmemelidir.
Kuşkusuz
dış politikada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da
başka devletlerin Türkiye'yi haksız ve dayanaktan yoksun olarak
suçlamalarına izin vermemektir. Bunun bir örneği Ermenistan'ın
sözde soykırım iddialarıdır. Her türlü dayanaktan yoksun
olan sözde Ermeni soykırımı iddiaları Ermeniler
tarafından 95 yıldır Türkiye aleyhine bir propaganda aracı
olarak kullanılmaktadır.
İşin
üzücü olan yanı, bu yoğun ve uzun propagandaya Türkiye'de
yöneticilerin, sadece başka ülkelerde sözde soykırım
parlamentolarda kabul edileceği sırada, kısa süre tepki
göstermeleri, ama ondan sonra, Ermenistan'ın ve Ermeni
Diasporası'nın propagandalarına sistemli yanıt vermeyi
unutmaları, suçlamaları söz konusu süre içinde reddetmekle
yetinmeleridir. Çeşitli kaynaklar tarafından hazırlanan,
bazı toplantılarda elden ele dolaştırılan ve Türkiye
topraklarını paylaşma özlemlerini dile getiren hayal ürünü
haritalara da tepki gösterilmemektedir.
Sözde Ermeni
soykırım iddialarına, bu iddiaların çeşitli ülke
parlamentoları tarafından kabulüne ve yapılan propagandalara
sürekli, tutarlı ve gerçeği yansıtan karşı propaganda
ile yanıt verilmemesi Türkiye aleyhine çalışanların hak
etmedikleri bir başarı kazanmalarına yol açmaktadır.
Aslında, sorun
sadece yapılan propagandalara tepki gösterilmemesinden ibaret de
değildir. Türkiye, özellikle son yıllarda kendi
politikalarını anlatmak ve bunları ısrarla savunmak için de
gerekli çabayı göstermemiştir. Oysa, devletin vazgeçilmez ilkelerini
ve politikalarını vurguladıktan sonra, karşı taraf
kendi iddialarında, tutumunda ve uygulamalarında ısrar
ettiği ve hiçbir ödün vermediği halde Protokoller imzalamak,
ziyaretler yapmak, en haklı davamızın
çarpıtılması karşısında bile suskun kalmak,
verilen her ödüne razı olduğu izlenimini yaratmak bir ülkeye
başarı getirmediği gibi o ülkenin
saygınlığından da çok şey götürür. Türkiye'nin
tezlerinin ve taleplerinin ciddiye alınmamasına yol açar. Nitekim, Türkiye'nin
aleyhine olan bir karardan sonra Ermenistan'dan bir yetkili "Türkler bir
süre itiraz ederler, sonra susarlar." gibi bir ifade kullanma cesaretini
gösterebilmiştir.
Ermenistan ile
olan ilişkilerdeki tutum ve davranışlar; Türkiye Cumhuriyeti
devletinin vazgeçilemez ilkelerinin ve politikalarının tutarlı
bir şekilde savunulmaması ve gereksiz ödünler verilmesi diğer
ülkelerle olan ilişkilerde de söz konusudur. Bu nedenle, önergemin
başında sözünü ettiğim ülkelerle olan ilişkilerimizi
irdeleyecek, dış politikamızdaki eksiklikleri ve
yapılması gerekenleri saptayacak bir Meclis Araştırma
Komisyonu kurulması büyük önem taşımaktadır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1'inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü
sırada yer alan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoyun; Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı:
395) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
4 Kasım 2010
tarihli 15inci Birleşimde teklifin tümü üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştı.
Şimdi, varsa
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
O birleşimde
sisteme giren milletvekili arkadaşlarımın isimlerini okuyorum:
Sayın Kamer Genç, Sayın Osman Coşkunoğlu, Sayın
Cemalettin Uslu, Sayın Yaşar Ağyüz, Sayın Oktay Vural,
Sayın Yılmaz Tankut, Sayın Hasip Kaplan, Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Sayın Mehmet Ali Susam, Sayın Mehmet Akif Paksoy.
Evet, 10 milletvekilimizin ismini okudum, bu arkadaşlarımızdan
burada olanlar varsa sisteme girerlerse kendilerinin söz hakkı doğacaktır.
Sayın
Coşkunoğlu, buyurun efendim.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu yasada ciddi zaman kaybı oldu ve bu bağlamda ülkemizde önemli
kayıplar da oldu, bunu tabii siz de takdir ediyorsunuz. Şimdi,
bunları telafi etmek için bir projeniz var mı, yani bu zaman
kaybını? Çünkü dört beş sene önce bundan önceki yasa devrim
diye ileri sürülmüştü.
İkincisi:
Bir projeksiyon yaptınız mı? Yani güneş enerjisi, rüzgâr
enerjisi, diğer yenilenebilir enerjiler zaman içerisinde şu
şekilde gelişecektir, bu fiyatlarla diye bir projeksiyon
yaptınız mı? Enerji stratejisi içerisinde
-Bakanlığınız tarafından yayınlanan- bunu
göremedim, bunu entegre etmeyi, yeniden bir strateji yayınlamayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Coşkunoğlu.
Sayın Uslu...
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım kanunu biraz sonra görüşeceğiz gerçi ama hem bu
fiyatlandırmalar hem de teşviklerle ilgili bu en son
uzlaşılan rakamlar nedir, bunu soracağım.
Bir de önümüzdeki
on yıl, yirmi yıl sonrasında bu yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımıyla ilgili nasıl bir öngörünüz
var, neler olabilir? Türkiye bu hususta ne kadar yol alabilir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Sayın
Tankut...
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
enerji üretimi temin maksadıyla işletmeye alınan HESler
(hidroelektrik santraller) nedeniyle bazı bölgelerimizde ekili alanlar
susuz bırakılmaktadır. Son olarak Adananın Seyhan ve
Yüreğir ilçeleri de bundan etkilenmiş ve tam ekin döneminde maalesef
sular verilmemiştir. Sayın Çevre ve Orman
Bakanlığının bundan haberinin olmadığı bir
yazılı soru önergesiyle cevap istediğimde belirtilmiştir.
Ben şunu
sormak istiyorum: Tarımsal faaliyetlerin aksamaması için
bakanlıklar arası eş güdüm ve iş birliğine daha fazla
önem vermeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda Çevre ve Orman
Bakanlığıyla herhangi bir ilişki içerisinde,
haberleşme içerisinde misiniz? Bu çok önemli bir konu olduğu için
bunun cevabını almak istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Sayın Susam,
sisteme girerseniz size söz vereceğim. Daha önceki görüşmede not
almış arkadaşlar, orada sizin de isminiz var. Eğer soru
sormak istiyorsanız sisteme girerseniz
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Ben zaten konuşmacıyım şimdi 1inci
maddede.
BAŞKAN
Tamam o zaman, problem yok.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
nihayet yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili bir teklifi
inşallah bugünden itibaren tekrar görüşmeye aldık. Umarım
bir an önce çıkar diye temennimi ilettikten sonra özellikle bu tür
tesislerin kurulmasında yerli katkı ilavesinin
artırılması yönünde bir düşünceniz var mıdır? Bu
konuya ilişkin esaslar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Sayın
Nalcı
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, birinci sorum: Bu yenilenebilir enerjide su regülatörlerinde ve
su kaynakları kullanırken doğal ekolojik dengeye dikkat ediliyor
mu? Edilmiyorsa bununla ilgili verilmiş olan ruhsatlarla ilgili yeniden
bir çalışma yapılacak mı?
İkinci sorum
ise: Yenilenebilir enerjide yerli üretimle ilgili ayrıyeten bir
teşvik verilecek mi? Buna bir örnek olarak rüzgâr enerjisi. Yerli üretim
olduğu zaman bu, ayrıyeten bir
teşvik kapsamı içinde değerlendirilecek mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Nalcı.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla
selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Öncelikle soru soran
arkadaşlarımızın bu kanuna koyacakları katkı
açısından da teşekkür ediyorum.
Tabii, YEK Kanunu
çıktı, geliyor, çıkmadı, biraz daha Genel Kurulda
diye kamuoyunda da tartışılır oldu. Aslında bunun
üzerinde biraz detaylı açıklama yapmakta fayda var diye
düşünüyorum, bu soru da buna bir fırsat oluşturduğu için de
tekrar teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi yine Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulundan 2005 yılında çıkartılan yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla alakalı kanun şu anda yürürlüktedir. Bu kanun 15
kilometrekareyi geçmeyen rezervuar alanlı olan HESleri de kapsayarak
nehir tipi santralleri, güneşi, jeotermali, rüzgârları, biyokütle
gibi birçok yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kapsayarak
yürürlüğe girmiştir ve 5,5 euro sentlik bir alım garantisiyle
beraber sistem çalışmaktadır. Yani bu kanun, bugün üzerinde
konuşacağımız ve nihayetlendireceğimiz kanunun şu
ana kadar çıkmamış olmasıyla, piyasadaki bu faaliyetler
aksamış değildir.
Nitekim, şu
ana kadar 1.200 megavat civarında rüzgâr santralleri farklı yerlerde
ve farklı alanlarda işletmeye alınmıştır ve 2 bin
megavatlık rüzgâr santrali de hem lisans almış hem de inşaatla
alakalı çalışmaları devam etmektedir.
Bu kanun çıktıktan
sonra ne tür bir değişiklik olacaktır, rüzgâr santrali yapmak
isteyenlerle alakalı nasıl bir değişiklik olacaktır,
derseniz eğer fiyatla alakalı bir konu temel başlık olarak alınırsa
herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Yani bu kanun
çıkmıyor diye piyasadaki faaliyetler kesintiye uğramış
değildir ve sıkıntıya uğramış değildir,
ancak bu kanunla beraber bir kısım fiilî uygulamadaki yaşanan
zorlukların giderilmesine dönük bazı işlemler
yapılacaktır; bunlar da doğru değişiklikler
olacaktır, iktidarıyla muhalefetiyle bunu hep beraber inşallah
gerçekleştirmiş olacağız. Yani bu kanunun
çıkmamış olması, özellikle yine en fazla güç
kaynağı oluşturan ve Türkiye'nin nehir tipi santralleriyle beraber
su kaynaklarını harekete geçirebilecek olan bir
kısımdır.
Hepinizin
bildiği gibi, yine yaklaşık rakamlarla söylüyorum, 45 bin
megavatlar civarında, 45-48 bin megavatlar civarında Türkiye'nin
kurulu gücü var ve bu güç kadar da su potansiyeli var. Bu su potansiyelinin
üçte 1i şu anda işletmede, yaklaşık üçte 1i lisans
almış ve inşaat safhasında olanlar var, üçte 1i de
planlamayla beraber inşaata geçme aşamasında olanlar var. Böyle
bir kategorik yaklaşımda bulunursak çok fazla yanlış
yapmış olmayız. Dolayısıyla, su
kaynaklarının da üretilmesi hâlinde ve alım garantisi istenmesi
hâlinde 5,5 euro sentten alınmasına mâni şu anda da bir şey
yok yani bir yıl önce, iki yıl önce müracaat etmiş olanlar, dört
yıl önce müracaat etmiş olanlar normal işlemlerine devam ediyorlar.
Bunların rakamı değiştirilecek mi diye sorarsak yine hep
beraber, Genel Kurulun onayına sunularak geçireceğimiz ve
kanunlaştırmaya çalışacağımız bu kanun
teklifinde yine bunlarla alakalı bir fiyat değişikliği de
söz konusu değil.
Dolayısıyla,
bu kanunun gecikmiş olmasının farklı komplikasyonları,
yan tesirleri vardır, kabul; ama fiyatla alakalı ve inşa
edilmesiyle alakalı herhangi bir yan tesiri bulunmamaktadır, herhangi
bir özel sektörü, işletmeciyi geri plana koyacak bir yaklaşım da
bulunmamaktadır.
Biz, ne
öneriyoruz bunlarla beraber? Türkiye, öncelikle Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşunun 100üncü yıldönümü olan 2023 yılına bütün yerli
kaynaklarını kullanmış bir vaziyette girmek
durumundadır, yenilenebilir kaynakların her birisini
değerlendirmiş olarak girmek durumundadır.
Bildiğiniz
gibi, Avrupa Birliğinin hedefi, özellikle yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla alakalı 2020 yılında yüzde 20lik bir portföy
oluşturmakla alakalıdır. Türkiye, şu anda, bütün su
kaynaklarıyla beraber 2010 yılının yazında,
ağustos, eylül, ekim aylarında yaklaşık yüzde 28lere kadar
çıkmıştır. Bizim hedefimiz büyüyen tüketim talepleriyle,
projeksiyonlarıyla beraber yüzde 30luk yani Avrupa Birliği
ortalamasının da üzerindeki bir rakamla, yüzde 30luk bir yerli ve
yenilenebilir kaynakları Türkiyeye kazandırmaktır.
O yüzden en son
geldiğimiz noktada, bu ay aldığımız rakamlar
itibarıyla ben size kısa bir özet vermek isterim: Rüzgâr, hidrolik,
doğal gaz, linyit, taş kömürü, jeotermal ve diğer enerji
kaynakları açısından baktığımızda, bugün
lisans verilenlerin toplamı 48.916 megavat civarındadır.
İnceleme değerlendirmesine alınanlar, uygun bulunanlar, lisans
verilenler ve toplam başvuruları dikkate
aldığımızda, Türkiyenin şu anda kurulu gücünün
yaklaşık 2,2 katı, yani yüzde 220 civarında bir talep
projeksiyonu bulunmaktadır. O toplam miktar da 121.660 megavat
civarındadır.
Bunların her
birisi gerçekleşebilir mi? Açıklıkla konuşmalıyım
ki, her birisi gerçekleşmeyebilir. Bunların her birisi uygulama
alanında kâğıt üzerindeki rakamlara ulaşamayabilir ama
bizim amacımız şu: Hep beraber koyacağımız
destekle beraber biz, Türkiyenin yerli kaynaklarının
kullanılabilmesi, bunun ön plana alınabilmesi ve hız
kazandırılabilmesi, yine serbest piyasa tarafından, özel sektör
tarafından bunların kullanılabilmesini teminen bütün
kolaylıkları sağlayacağız. Ama bundan sonra yapmayan
özel sektör varsa suçun kamuda olmadığını hep beraber
kamuyla paylaşmamız lazım.
Ben özel sektöre
bu vesileyle bu konuda açık bir şey söylemek istiyorum, bu cümleyi
kullanmam gerekir: Ciddi olan bütün özel sektör temsilcilerinin rahatlıkla
zemin bulabileceği bir enerji alanı vardır, bir enerji sektörü
vardır. Ama bunun üzerinden herhangi bir rant sağlamaya
çalışan, piyasada çantacı diye tabir ettiğimiz, herhangi
bir emek koymadan, herhangi bir proje değeri koymadan, herhangi bir
katkısı olmaksızın bir değer elde edilecekse bunun
doğru olmadığını ve onların yolunun çok açık
olmadığını bu vesileyle söylemek istiyorum.
İşletmedeki
santrallere baktığımızda, kasım ayı sonu
itibarıyla yani aralık ayının başı
itibarıyla baktığımızda, yaklaşık 47.573
megavatlık bir santral görüyoruz. 1.202 megavatlık rüzgâr, 15.248
megavatlık hidrolik, 1.567 megavatlık fuel oil, motorin ve LPG,
18.104 megavatlık doğal gaz santrali, 8.691 megavatlık linyit
santrali ve 2.416 megavatlık da taş kömürü santralinin olduğunu
görüyoruz. 135 megavat asfaltit gibi, 94 megavat jeotermal gibi
kaynakların ve diğer santraller kaynağını
oluşturan da bir 114 megavatlık santralin olduğunu
söyleyebilirim. Bunların içerisinde özel sektör müteşebbis
oranının bu yıl sonu itibarıyla yüzde 50nin daha üzerine
çıktığını, bizim istediğimiz serbestleşmeyle
alakalı, liberal piyasayla alakalı, daha kaliteli ve daha rekabetçi
piyasaya geçmeyle alakalı, yüzde 50nin daha üzerinde bir
kaynağın oluştuğunu görüyoruz. Bunların içerisinde -bildiğiniz gibi- özel
lisanslı 14.179 megavat, kamu santrallerinin 24.202 megavat ve
yap-işlet, yap-işlet-devret ve işletme hakkı devriyle
oluşan santrallerin de 9.191 megavat olduğunu yani
dolayısıyla şu anda, 47.573 megavatlık bir portföy
olduğunu, kurulu gücün olduğunu söyleyebiliriz.
Bu lisans
başvurularından, özellikle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuyla
beraber yapılan düzenleme ve denetlemelerle bunların ne
kadarının gerçekleşeceğine hep beraber şahit
olacağız, hep beraber buna tanık olacağız.
Benim temennim
şudur ki, şu ana kadar bütün müracaat etmiş bulunan 121 bin, 122
bin megavatlık santrallerin her birisinin, aslında, üretime geçmeyle
alakalı çaba ve gayretlerinin artmasıdır. Arz güvenliğiyle
alakalı herhangi bir tehdit, herhangi bir sıkıntı yoktur.
Yine açıklıkla söylemeliyiz ki buradan, global krizin getirdiği
tüketim düşüklüğüyle alakalı faktörleri de bu, özellikle 2009
yılı içerisinde yaşamış bulunuyoruz ve enerjide yüzde
3 gibi tüketim rakamlarının düştüğünü görüyoruz.
Yapılan projeksiyonlarda hepiniz de bilirsiniz- bizim beklentilerimiz
neydi? 2009 yılında minimum yüzde 6 civarında büyümekti. Yüzde 3
de küçüldüğüne göre tahminlerin, bu projeksiyonların yüzde 9
civarında bir revize edilmesi lazım geldiğine hep beraber karar
verdik ve en son yaptığımız tespitlerde kriz öncesi
rakamların yani 2008 Mayıs, Haziran rakamlarının şu
anda 2010 yılı Aralık ayı itibarıyla
aşıldığını görüyoruz. Bir kısım
sektörlerde bu rakamlar henüz yakalanmış değil ama enerji
sektöründe, tüketim rakamları itibarıyla
baktığımızda, hem sanayide hem meskende kriz öncesi
rakamların daha üzerinde kaldığımızı
söyleyebilirim. Amacımızı, tekrar, en son şu cümleyle özetleyebilirim:
2020 yılında ve 2030 yılında Türkiye'nin yenilenebilir
enerji kaynaklarıyla alakalı minimum yüzde 30lar civarında bir
portföyünün bulunması lazım geldiğine dairdir.
Fiyatlandırma
ve teşvikle alakalı konularda, bildiğiniz gibi özellikle bizim
şu ana kadar bu saydığım enerji santrallerinin içerisinde,
YEKe tabi olanların, teşvike tabi olanların içerisinde bu
mekanizmaya tabi olmaksızın serbest piyasaya daha üstteki rakamlarla
sattığını görüyor ve biliyoruz. Ama buradaki
vereceğimiz 5,5 euro sentlik veya dolar karşılığı
rakamların özellikle fizibilitenin hazırlanmasında yatırımcının
bir garantisi olduğu ve bankacılara karşı kamunun,
istenmesi hâlinde, tercih edilmesi hâlinde on yıllık alım
garantilerinin bu projelerin gerçekleştirilmesi için önemli bir katkı
sağladığını, önemli bir katkı koyduğunu
biliyoruz, o açıdan da bu teşviklerimiz bu manada devam edecek.
Enerji Strateji
Belgemizde yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı hedeflerimiz
belirlenmiş durumda, bunlar yayımlandı, istenmesi hâlinde
Strateji Belgemizle alakalı evrakları tarafınıza
sunabiliriz. Özellikle HESlerin çevreye verebileceği zararlarla
alakalı, ekolojik dengelerle alakalı, bitki örtüsüyle alakalı ve
tarım alanlarıyla alakalı bir kısım tedirginliklerin
olduğunu görüyoruz ve buna şahit oluyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Çevre Bakanlığımızla beraber yaptığımız
çalışmalarda hem enerjinin üretilebilmesi hem yerli kaynaklardan
üretilebilmesi hem de çevre şartlarına dikkat edilebilmesi
açısından çok ciddi bir koordinasyon içerisindeyiz. Özellikle
Karadenizdeki HESlerden eleştiri alanların, susuz
bırakılan herhangi bir yerleşim birimi var mıdır ve
onlar bundan olumsuz etkileniyorlar mı, bunlarla alakalı Çevre
Bakanlığımızın yürüttüğü bir çalışma
var. Mansap tarafında yani memba tarafında değil, suyun
geldiği tarafta değil bırakıldığı tarafta,
mansap tarafındaki su miktarları üzerinde tekrar proje proje Çevre
Bakanlığımız, Devlet Su İşleri bu manada
katkı paylı ihale modeline tekrar bir çalışma yapıyor.
Bu çalışmanın sonucunda değerli arkadaşlar, eğer
çok fazla tahrip edilen, çok fazla çevreyle alakalı
sıkıntının oluştuğu projeler varsa -bu projelerin
tekrar gözden geçirilmesini- Çevre Bakanlığımız bu konuda
açıklamasını kamuoyuyla paylaşacak.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Fazla varsa ne olacak Sayın Bakan, çok fazla varsa?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Çok fazla tahrip
edilen varsa Sayın Başkan, fazlaca tahrip edilen varsa onlarla
alakalı lisansları tekrar gözden geçirilecek.
Bu konuda son
derece şeffaf söylüyorum, bakın, eğer çevre şartları,
yerleşim birimleriyle alakalı sıkıntıların özellikle
belli spektleri aştığı konular varsa bunlarla alakalı,
dediğim gibi, Devlet Su İşleri ve Çevre
Bakanlığımız bu çalışmalarını
yapıyorlar.
Yerli üretimin
teşvikiyle alakalı konuda -birazdan maddelerine geçtiğimizde
göreceğiz- biz özellikle rüzgâr santrallerinin, Türkiye'de yerli
oranının düşük olduğu santrallerde yerli katkının
çok fazla olmasını istiyoruz. Bu konuda uluslararası
anlaşmaları da sıkıntıya sokmayacak şekilde bir
teşvik mekanizmasını burada koymak istiyoruz ve bunun da
özellikle hidroelektrik santrallerde yerli katkı payı çok fazla; ama
teknoloji transferini ihtiva eden, özellikle güneş gibi, jeotermal gibi,
rüzgâr gibi santral tiplerinde yerli katkının özellikle yerli
sanayiye çok fazla katkı koyacağı kanaatindeyiz. Bunun,
uygulamada da hem Dünya Ticaret Örgütü hem de yaptığımız
uluslararası anlaşmalara aykırı olmayacak bir şekilde
burada yerleştirilmesinin uygun olacağı kanaatindeyiz.
Bunların detaylarını biraz sonra maddelerine geçtiğimizde
hep beraber göreceğiz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Peki Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Arayacağım Sayın Anadol.
Maddelerine
geçilmesini kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.11
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.28
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 44üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
395 sıra sayılı Kanun Teklifinin maddelerine
geçilmesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi oylamayı tekrarlayacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
395 sıra sayılı Teklifin görüşmelerine devam
ediyoruz.
Sayın Komisyon ve Hükûmet yerinde.
1inci maddeyi okutuyorum:
YENİLENEBİLİR
ENERJİ KAYNAKLARININ ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİMİ
AMAÇLI KULLANIMINA İLİŞKİN KANUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1 - (1) 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun 3 üncü maddesinin;
birinci fıkrasının (8) ve (11) numaralı bentlerinde geçen
biyogaz ibaresi metinden çıkarılmış, birinci fıkrasına
aşağıdaki bentler ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
13. Çöp gazı: Çöp toplama alanlarında biriktirilen
atıklardan oluşan gazı,
14. YEK destekleme mekanizması: Bu Kanun kapsamındaki
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim faaliyeti
gösterenlerin faydalanabileceği fiyat, süreler ve bunlara yapılacak
ödemelere ilişkin usul ve esasları içeren destekleme
mekanizmasını,
15. PMUM: Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezini,
16. YEK toplam bedeli: YEK destekleme mekanizmasına tabi
olanların her biri tarafından
iletim veya dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisi miktarı
ile YEK listesindeki fiyatların çarpılması suretiyle, fatura
tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru
üzerinden Türk Lirası olarak hesaplanan bedellerin toplamını,
17. Ödeme yükümlülüğü oranı: Tüketicilere elektrik
enerjisi satışı yapan tedarikçilerin ödemekle yükümlü
olacağı tutarın hesaplanmasında kullanılacak olan, her
bir tedarikçinin tüketicilerine sattığı elektrik enerjisi
miktarının, bu tedarikçilerin tamamının tüketicilere
sattığı toplam elektrik enerjisi miktarına bölünmesi
suretiyle hesaplanan oranı,
Bu Kanunda geçmekle birlikte tanımlanmamış
diğer terim ve kavramlar, 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunundaki anlama sahiptir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yenilenebilir enerji kanununu
görüşmek üzere, 1inci maddede Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yenilenebilir enerji kanununu uzun zamandır bu Parlamentoya
getirip görüşme konusunda sıkıntılar çekiyoruz. Bu
sıkıntıların temeli, bu kanunla ilgili olarak bütün
destekleri vermiş olmamıza rağmen, komisyonlarda ve bu kanunun
çıkış süreçlerinde, iktidar partisinin, bu kanunla ilgili olarak
kendi içinde bir anlaşma, bir birlik, kanunun çıkması konusunda
yeterli bir anlaşma sağlanamamış olmasıdır.
Bugün, hâlâ, şu noktalarda, yeniden bu kanunla ilgili
fiyatlandırmalar ve benzeri konularda, son noktada, önerge
değişiklikleriyle kendi aralarındaki tartışma devam
etmektedir.
Peki, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bu konuya nasıl
bakıyoruz, önce bunu söyleyelim. Türkiye'nin yenilenebilir enerji
kaynaklarının 2023 yılında iktidarın koyduğu
hedeflere varması için her türlü desteği vermeye hazırız.
Türkiyede enerji politikalarında dışa
bağımlılığın, özellikle yüzde 76lara varan bir
bağımlılık hâlinde olduğu, doğal gaza
bağlı çevrim santralleriyle Türkiye'nin kendi yerli
kaynaklarını kullanmayıp, yenilenebilir enerjiye
yatırım yapmadığı çok açık bir gerçekliktir.
Bizim hedefimiz Avrupa Birliğinin ve Türkiye'nin dünyadaki gelişen
duruma göre koymuş olduğu hedeflere varmak noktasındadır.
Bakın, iktidar, bu konuda 2023 hedeflerini hidroelektrik
santralde tüm rezervlerinin kullanılması olarak koymuş, rüzgârda
20 bin megavata çıkacağını koymuş, jeotermal,
güneş ve diğerlerinde de tüm hedeflerini koymuş. Bu hedeflere
ulaşılabilmesini sağlama konusunda Cumhuriyet Halk Partisi her
türlü desteği vermeye açık bir politikayı bugüne kadar
izlemiş ama ne yazık ki yenilenebilir enerji kanunu iki
yıldır bu Parlamentoya gelememiştir, gelemediği gibi
yatırım yapılma konusunda da ciddi mesafeler
alınmamış, verilen hedefler, istenilen noktalar ve
yatırımlar yapılamamıştır. Şu an
yapılmış olan toplam yatırım tutarı 16 projeyle
3.700 megavat sınırlarına gelmiştir Türkiyedeki rüzgâr
enerjisindeki toplam yatırım. 20 bin megavata varması için ise
2023 yılı hedefleri tutturulması çok zor hedefler gözükmektedir.
Değerli arkadaşlarım, özellikle iktidar partisi
tarafından enerji politikasında, dışa
bağımlılığın ortadan
kaldırılmasında, yenilenebilir enerji kaynaklarında çok
ciddi politikalara ihtiyaç vardır. Biz bu kanunda ne istiyoruz, bu kanun
niye gecikiyor, hangi lobiler bu kanunun gecikmesi için çalışma
yapıyorlar, bunun altını çizmekte yarar var.
Fiyat konusu: Sayın Bakan az önceki açıklamalarında
Ben şu an 5,5 euro sente yatırımcı buluyorum, rüzgârda bu
işi hallediyorum ve bu anlamıyla yatırımcı
sıkıntısı yoktur. Güneşte de 10 euro sente bana
yatırımcı var, bu yatırımları yapma kapasitem
var. diyor. Bizim fiyatlar konusunda herhangi bir ön yargımız yok.
Eğer siz bu hedeflere varabilecek noktada yatırımcı
bulabiliyorsanız, bu konuda istediğiniz fiyatta bu ülke enerjisini
elde etmek için en ucuz fiyatta yatırım yapılsın ve enerji
en ucuza elde edilsin ama Sayın Bakan, yatırım
yapılmayacaksa ve bu konuda ciddi bir hedef sapması olacaksa bunun
vebalinin çok büyük olacağı açıktır.
Bakın, siz nükleer santralle ilgili olarak 13,5 euro sente
-nükleer santralden- Rusyayla anlaşma yaptınız, enerji
alıyorsunuz. Peki, o pahalı denilen, Rusyada daha ucuza yapılan
bu nükleer enerji santrallerinde fiyata bakmadan nükleer enerjide ikili anlaşmalarla
bu ülkede yatırım yapılmasının önünü açarken neden
yenilenebilir enerjide aynı duyarlılıkla bu
yatırımların artmasının önünün
açılmadığını bu Meclise anlatmalısınız.
Aynı şekilde, yenilenebilir enerjide yatırımın önünün
açılması demek, malzemede, yerli üretimde bir sanayi oluşması
ve bu sanayinin teşvik edilmesidir. Burada getirilen önergelerle yerli
üretime verilen teşviklere biz de katılıyor ve doğru
buluyoruz, ama öncelikle yatırımcının gelmesi lazım. 1
megavat yatırım için 1 milyon 200 bin euroluk bir yatırıma
ihtiyaç var. Şu an sizin hedeflediğiniz yatırımlar için 50
milyar euroluk bir yatırım ihtiyacı var ama bu
yatırımın gerçekleşebilmesi için bulunacak kaynak konusunda
dünyada ciddi sıkıntılar yaşandığını
özellikler yatırımcıların belirttiğini burada
paylaşmak istiyorum. Yatırımcı diyor ki: Ben bu fiyatlarla
yatırım konusunda finansman bulmakta zorluk çekiyorum. Bu
finansmanın bulunması konusunda benim yatırım süremin geri
dönüşü yüksektir. Bu konuda benim sorunumu çözün. Bu kanunun temel
hedeflerinden bir tanesi de budur.
Değerli arkadaşlar, aynı şekilde hidroelektrik
santrallerle ilgili konuda da yenilenebilir enerji konusunda da bir çekincemizi
burada sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Özellikle barajlar yapılarak hidroelektrik santrallerle bu
ülkenin yenilenebilir enerji kaynaklarında mesafe alabilecek potansiyeller
varken, bu alanlara yeterli yatırımlar yapılamayıp,
Türkiyede çok ufak ve doğanın dengesini bozabilecek -nehirlere, dere
yataklarına, vadilere- öyle ruhsatlar verildi ki bugün o ruhsatları
alanlar bile vicdanları sızlayıp bu yatırımlardan
vazgeçebiliyorlar. İşte, Muğla Yuvarlakçayda vazgeçen
yatırımcının gerekçelerinden bir tanesi budur.
Siz de az önce söylediniz Bu konuda Çevre
Bakanlığıyla araştırma yapıyoruz. dediniz.
Karadenizde bu işte mücadele eden, sularına sahip çıkan,
vadilerine sahip çıkan insanların bu
haykırışlarını dikkatle değerlendirmek
zorundasınız. Elde edilebilecek enerji o kadar küçük ama doğaya
ve ülkeye verilen tahribat o kadar büyük. Bunu değerlendirirken bu
mantıkla bakmalısınız.
Nükleer enerji konusunda da politikanızda bir şeyi
söylemek istiyorum. Enerjiyi hep ulusal bir politika hâline getirin. diye
size söyledik ama ulusal politika yapmak yerine bu Meclisten ve ülkenin ulusal
yargılarından uzaklaşıp ikili anlaşmalarla nükleer anlaşmaları
yapıyorsunuz ve bugün Güney Koreye gittiniz, nükleerde
anlaşamadınız, Japonyada arayış içerisindesiniz.
Peki, önce şunun hesabını vermek durumunda değil misiniz:
Nükleer için yapılacak yatırımlar öncesinde nükleerin
doğurduğu tehlikeli atıklar ve nükleerle ilgili kamuoyunun
çekincelerini giderecek yasal bir düzenlemeyi bu Parlamentodan geçirmek
durumunda değil miyiz? Bu konu Türkiye'nin en önemli konularından bir
tanesi değil midir? Nükleer, Türkiyede, evet yapılmalıdır
ama önce nükleerin bütün zararlarını ortadan kaldırabilecek,
atık sorununu çözebilecek, nükleerle doğabilecek çevre ve
insanlığa verilecek zararları ortadan kaldırabilecek
çalışmayı yapmak durumundayız.
Onun için, bu kanunda yenilenebilir enerjiye destek veriyoruz ama
sıkıntıları, yanlışlıkları da buradan
dillendirmeye her zaman olduğu gibi devam edeceğiz. Bundan Hükûmet de
gerekli dersleri almalı, enerjiyi Türkiye'nin önemli bir konusu olarak
görmeli. Savaşlar nedeni olan enerji, Türkiyede sanayinin
gelişmesinde rekabetçi olabilecek enerji politikalarını hayata
geçirmek için ulusal bir enerji politikasını bu Meclis gündeminde
konuşmak ve tartışmak durumundayız.
Değerli arkadaşlarım, maalesef, bu konuda konulan
hedefler ve söylenen şeyler bugüne kadar ulusal bir enerji politikasıyla
alınacak sonuçlara varmamıştır. Eğer 2009 krizi
olmasaydı yine bakanlık bürokratlarının
açıklamasıyla -bir enerji kongresinde- Türkiye enerji krizine ve
kesintilerine girecekti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Hem arzda bir
sıkıntı var hem de bunun getirdiği ciddi yatırım
eksiklikleri var.
BAŞKAN Sayın Susam, teşekkür ederim.
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkanım,
uygulamayı kaldırın efendim.
BAŞKAN Hayır efendim, uygulamamız gayet güzel.
Milletvekilleri çok memnun, diğer arkadaşlar memnun.
YILMAZ TANKUT (Adana) Bütçede yaparsınız.
BAŞKAN - Sayın Susam, teşekkür ederim efendim.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Ben teşekkür edeyim.
BAŞKAN Yok arkadaşlar, mikrofon açma yok.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Ben teşekkür ediyorum.
Bu duygularla, bu yenilenebilir enerji kanununda
çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Çok
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Yılmaz Bey.
MHP GRUBU ADINA YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Üretimi Amaçlı
Kullanımıyla İlgili Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün dünyamızdaki bütün
gelişmiş ülkeler toplumlarına refah düzeyi yüksek bir
yaşantı sağlamayı amaç edinmişlerdir. Bu amaç
doğrultusunda, söz konusu ülkelerin hemen hepsi enerji
ihtiyaçlarını kesintisiz ve uzun yıllar
karşılayabilecek şekilde temin etmeyi de öncelikli hedefleri
arasına koymuşlardır. İşte bu çerçevede ülkemizin
enerji ihtiyacının kesintisiz ve yeterli bir şekilde kaynak
çeşitliliği sağlanarak temin edilmesi toplumumuzun refahı
ve milletimizin, devletimizin bekası için hepimizin önünde bir mecburiyet
olarak durmaktadır. Bu doğrultuda da öncelikle kamu enerji yatırımları
planlı ve istikrarlı bir şekilde devam ettirilmeli, yerli ve
yabancı sermayenin bu alandaki yatırımları da teşvik
edilmelidir.
Bugün ülkemiz coğrafi konumu itibarıyla Orta Doğu
ve Kafkasya bölgelerindeki petrol ve doğal gaz kaynaklarına
yakın olmasına rağmen benzin, mazot, gaz yağı, LPG,
jet yakıtı ve benzeri gibi fosil tabanlı yakıtlara en
yüksek ücreti ödeyen ülkelerden birisidir. Enerjide dışa
bağımlı olan ülkemiz acilen kendi petrol ve gaz
yataklarını araştırma çalışmalarına hız
vermeli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin enerji
yatırımlarını da fazlalaştırmalıdır.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede enerji politikaları
ve verimliliğine yönelik olarak her türlü siyasi taassup ve
istismarın dışında, ortak payda ve millî
çıkarlarımız doğrultusunda, uzmanlar tarafından kabul
edilen ve mutlaka dikkat edilmesi gereken başlıca hususlar
şunlardır:
1) İhtiyaç duyduğu enerjinin yaklaşık dörtte
3ünü ithal eden Türkiyenin artan enerji talebi yüzünden dışa
bağımlılığı fazlalaşarak devam edecektir. Bu
nedenle uygulanacak enerji politikalarının enerji arz
güvenliğini sağlayacak ve sürdürülebilecek biçimde düzenlenmesi
gerekmektedir.
2) Bu doğrultuda dışa
bağımlılığın azaltılması, yeni ve
yenilenebilir kaynaklara yönelme, enerji potansiyelinin etkin ve verimli
kullanılması, ithal kaynaklara bağımlılığın
azaltılması kaçınılmaz hâle gelmiştir.
3) Türkiyenin enerji talebindeki artışa bağlı
olarak özellikle doğal gaz ithalatında kaynak çeşitliliği
fazlalaştırılmalı ve Rusyaya olan
bağımlılık kesinlikle azaltılmalıdır.
4) Ayrıca ortaya çıkabilecek kısa vadeli enerji
sıkıntısında kullanılmak üzere stratejik rezerv
bulundurulmalıdır.
5) İthal yakıtların kullanımından yerli
ve yeni yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek kömür, hidrolik,
rüzgâr ve diğer enerji kaynaklarına ağırlık
verilmelidir.
6) Bu doğrultuda rüzgâr, hidrolik, jeotermal, biyoyakıt
yatırımları desteklenmeli, yasal düzenlemeler
yatırımları teşvik edecek biçimde gözden geçirilmeli ve
yeni finansman modelleri geliştirilmelidir.
7) Enerji, maden ve su kaynaklarıyla BOTAŞ, Türkiye Kömür
İşletmeleri ve benzeri stratejik kurum ve kuruluşların
özelleştirilmesine yönelik söylentilere artık bir son verilmeli, en
yetkili ağızlardan bu konuda yapılacak tutarlı
açıklamalarla kamuoyundaki endişeler giderilmelidir.
8) Ülkemizde oldukça yüksek olan elektrik kayıp ve
kaçaklarının azaltılması yönünde gerekli tedbirler
alınarak eşit, adaletli ve kademeli ücret politikası
geliştirilmelidir. Elektrik hırsızlığına
ilişkin cezalar da artırılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik
değer üretiminde, ısınmada, barınmada, ulaşımda,
iletişimde vesair ihtiyaçların karşılanmasında
enerjiye olan bağımlılık elbette ki
hayatımızın bir gerçeğidir. Enerjinin temini,
dağıtımı, tüketimi ve tüketim sonrası gibi
safhaların her birine ait bu alanlarla ilgili, ayrı ayrı
izlenmesi gereken metotlar bulunmaktadır. İşte bunların
belirlenmesinde ve uygulanmasında takip edilecek yolların, usul ve
esasların insan sağlığı, çevreye olan etkileri, ekonomik
değeri, refahı ve ulusal güvenliği doğrudan etkilemesi sebebiyle
uzun vadeli bir enerji politikasının az önce ifade etmeye
çalıştığım hususlar çerçevesinde, her türlü siyasi
mülahazadan uzak bir şekilde oluşturulması gerekmektedir ve bu
politikanın mutlak surette millî menfaatlerimize uygun olması
lazım gelmektedir çünkü bu alanda yapılan hataların
faturası çok ağır olabilmektedir ki bu faturayı da
milletçe, hep beraber ödemek durumunda kalmaktayız.
Dolayısıyla, ülkeyi yöneten siyasi iktidarların
özellikle enerji politikalarında çok dikkatli ve hassas olma mecburiyetleri
vardır. Ancak bugün sekiz yılı aşkın bir zamandır
tek başına ülkeyi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarının tasallutunda enerji politikalarında olması
gereken özen ve hassasiyetlerin hiçbirisine maalesef pek dikkat
edilmemiştir ve ne yazık ki kapalı kapılar arkasında
hiç de şeffaf olmayan pazarlıkların
yapıldığı kötü bir dönem yaşanmıştır ve
bize göre de hâlen yaşanmaya devam edilmektedir.
Bugün Adalet ve Kalkınma Partisinin bu dönemde aziz
milletimizin önüne çıkarttığı bu faturalar ne yazık ki
gelecek kuşakların belki de altından kalkamayacağı bir
boyuta ulaşacak ve AKPnin siyasi saltanatı için geleceğimiz
şimdiden acımasızca harcanarak çalınmış
olacaktır. İşte bu sebeple, bugün görüşmekte olduğumuz
ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak da olumlu baktığımız
bu kanun teklifinde bile AKP zihniyetinin petrol ve doğal gaz lobileriyle
sütre gerisinde rant pazarlığı yaptığı
şüphelerimizi, biz, maalesef, henüz giderebilmiş değiliz. Çünkü
Komisyon ve alt komisyon çalışmalarında rüzgâr, hidrolik ve diğer
yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilecek elektrik alım
fiyatlarının AKP Grubunun Genel Kuruldaki önergeleriyle
değiştirileceğine dair duyum ve iddialar mevcuttur. Yani
yenilenebilir enerji kaynaklarının özellikle de yerli üretim ve
teknolojinin teşvik edilerek önünün açılmasına yönelik
olması gereken devlet alım garantili özendirici elektrik
fiyatlarının petrol ve doğal gaz lobilerinin lehine
değiştirilerek, AKP Grubu tarafından verilecek önergelerle
kilovat başına 2-3 sent daha aşağı çekileceği
söylenmektedir ki, değerli arkadaşlar, biz buna inanmak istemiyoruz.
Eğer bu söylentiler gerçekleşir ve AKP şayet Genel
Kurulda önergelerle söz konusu alım fiyatlarında, kanun teklifinde
bir azaltmaya giderse çok açık bir şekilde kapalı kapılar
arkasında çok kirli pazarlıkların yapıldığı
da ortaya çıkmış olacaktır diyor ve bunu yapanların er
veya geç hesap vermekten kurtulamayacaklarını da buradan
hatırlatmak istiyorum. Dolayısıyla siyasi taassupların,
şahsi ve siyasi hesap ve menfaatlerin şekillendirdiği enerji
politikalarına tevessül edilmeden, önce ülkem ve milletim, sonra partim ve
sonra ben anlayışının hâkim kılınması
lazım gelmektedir diye bizler düşünmekteyiz ve tabiidir ki ülkemizin
ve aziz milletimizin yüksek menfaatlerine uygun şekilde izlenecek
stratejilerin insan ve çevreye oluşabilecek etkileri de mutlak suretle
dikkate alınmalıdır.
Değerli arkadaşlar, yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi hepimizin önem verdiği bir
husustur ve mutlak suretle ülkemizin artan elektrik enerjisi ve enerji
ihtiyacının da karşılanması icap etmektedir. Ancak
bunları yaparken, az önce de ifade ettiğim gibi, devletimizin ve
milletimizin ali menfaatlerinin esas alınması, insanlarımızın
sağlığının bozulmaması, çevrenin katledilmemesi
hayati derecede önemlidir. Temiz,
çevreyle barışık, ekonomik ve kesintisiz sürdürülebilir,
yenilenebilir enerji üretim ve tüketimi noktasında yeni enerji
kaynaklarının devreye alınması, çeşitliliğin
artması, dışa bağımlılığın
azalması, milletçe, ulusça, devletçe önem vermemiz gereken bir husustur.
Bu alanda ilgili düzenlemelerde ise elbette ki Hükûmet birinci derecede
sorumludur.
Bu arada unutulmaması gereken bir husus da, boşa giden
ya da kaçak olarak kullanılan enerji takibinin de mutlaka
yapılmasının lazım geldiğidir. Bu husus da doğal
olarak AKP İktidarının sorumluluğu altındadır.
Bugün, birçok yerde kaçak enerji kullanımının yüzde 75lere
kadar, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde bu oranın
çok yükseklere ulaştığı bilinmektedir ve bu konuda maalesef
etkin bir denetim mekanizması da henüz kurulabilmiş değildir.
Boşa giden ya da kaçak olarak kullanılan enerji en çok dürüst ve
masum vatandaşlarımızı mağdur etmektedir. Fatura
kaçakçıya değil, namuslu vatandaşımıza
çıkmaktadır. Kaçak kullanım aynı zamanda dürüst
sanayicilerimiz için de haksız bir rekabet ortamı meydana
getirmektedir.
Diğer taraftan, üzerinde çok konuşulan ve haklı
şüphelere neden olan enerji ithalatı ve ihracında büyük
meblağları bulan fiyatların da artık açık ve
şeffaf hâle getirilmesi lazımdır. Türkiye kimden, hangi
miktarda, kaç liraya enerji ithal etmiştir; kime, ne kadar, kaç liraya
enerji satmaktadır? Örneğin, Kuzey Iraka elektrik satılmakta
mıdır? Satılıyorsa ne kadar satılmakta ve kaç liradan
satılmaktadır? İrandan, Rusyadan, Azerbaycandan ithal edilen
doğal gazın fiyatı nedir? Bütün bunlar açık ve hassas bir
şekilde kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Aksi hâlde,
kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıklar sonucu çok
haklı olarak halkımızın kafasındaki
kuşkuları dağıtamazsınız diyorum ve sözlerimi
tamamlarken bu kanun teklifinin ülkemizin enerji ihtiyacına katkı
sağlamasını, yerli yatırımcı ve sanayicilerimizin
önünü açarak yenilenebilir enerji potansiyelimizin en üst seviyede
kullanılır hâle gelmesine vesile olmasını temenni ediyor,
yaklaşan yeni yılın bütün milletimize, ülkemize, devletimize
hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Muş
Milletvekili Sayın Sırrı Sakık.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; hepinize selam ve saygı, Sayın
Bakanım, size de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz, 2010
yılında önemli iki kaza geçirdiniz. Diliyoruz, umuyoruz 2011
yılı ülkemiz adına da sizin adınıza da kazasız,
belasız bir yıl olur.
Sevgili arkadaşlar, aslında burada yasalar hep
görüşülürken muhalefet hep toplumsal uzlaşıyı arar ama
Adalet ve Kalkınma Partisi hiçbir gün bu yasalarla ilgili bir toplumsal uzlaşıyı
bulmaz, hele hele bizimle asla böyle bir derdi yoktur. Şimdi, bizimle
derdiniz yoksa bizim sizinle çok derdimiz var. Onun için, gerçekten ne
yapılmak isteniyor?
Şimdi, burada, bu yasaları görüşüyorsunuz. Türkiye
son yıllarda önemli yasalar bu Parlamentodan geçti. Uluslararası
sözleşmelere imza attınız. Birçok sözleşmede imzanız
var, yani enerjiden tutun petrole kadar. Hiçbirini de bu ülke üretmiyor ama siz
lojistik destek sağlıyorsunuz. Lojistik destek sağlayan ülkeler
ilk önce iç barışını sağlamalıdır. Yani iç
barışınız eğer sağlanmamışsa, hiçbir
ülke buradan petrolünü de enerjisini de Türkiye üzerinden bir başka yere
nakletmez. Bunları gündeme getirdiğimiz için zaman zaman suikasttan
tutun ihanete kadar varan birçok suçlamalarla karşı
karşıyayız. Daha üç gün önce Sayın Başbakan burada
çıkıp konuşuyordu ve altmış dakikalık sürenin
kırk dakikası Barış ve Demokrasi Partisiydi. Niye?
Barış ve Demokrasi Partisi bu bütçe görüşmelerinde, evet, buraya
damgasını vuran tek siyasi parti oldu, Türkiye gündemini
oluşturan tek siyasi parti oldu. Onun içindir ki kırk dakika, sürekli
Barış ve Demokrasi Partisine acımasız eleştiriler
getiren Sayın Başbakan iki ruh bir bedende; beş gün öncesinden
Muş ve Bitliste, gidiyor, orada yaptığı konuşmada
halka sesleniyor: Kürt halkı var. diyor, Kürt halkının
sorunları var ve bunları çözeceğiz. diyor, 2005te de gidiyor,
Diyarbakırda Kürt halkı vardır...
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Çözüyoruz da.
SIRRI SAKIK (Devamla) ...cumhuriyet -evet- geçmişiyle
yüzleşmelidir. diyor ama buraya da geliyor, teklik
politikalarını hayata geçiriyor ve ne diyor: Herkes Türktür.
diyor...
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Öyle demiyor.
SIRRI SAKIK (Devamla) Ve Sayın Kılıçdaroğlu
diyor ki...
SONER AKSOY (Kütahya) Öyle bir şey demiyor. Saçmalama ya!
SIRRI SAKIK (Devamla) Yani tek millet ne demektir? Türkçemiz mi
kıt, sizin mi kıt, onu bilmiyorum.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Tek millet demedi.
SIRRI SAKIK (Devamla) Sayın Kılıçdaroğlu
diyordu ki: Konuş, konuş! ve sürekli Konuş! dediğinde,
Başbakan, bir taraftan genel başkan
yardımcılarını...
SONER AKSOY (Kütahya) Herkes Türktür. demedi.
SIRRI SAKIK (Devamla) ...bir taraftan Meclis
Başkanını konuşturuyordu, bir taraftan Genelkurmay
Başkanı e-muhtıra veriyordu ve en son kendisi de
çıktı, geldi buraya, Sayın Kılıçdaroğlunun
Konuş! dediği şeyi konuştu. Evet, çıktı,
geçmişin politikalarına vurgu yaptı ve geçmişe döndü ve
Sayın Bahçeli de oradan seslendi: Teşekkür ediyorum. dedi.
Aslında konuşmanız 2005in öz eleştirisidir, aralık
ayında Muşta yaptığınız, Bitliste
yaptığınız konuşmanın öz eleştirisidir. O
gün buradaki konuşmalar kurşun kadar ağırdı. Bu halk
bunları hak etmiyor. Yani siyaset dünyası için geleceğimizi heba
etmeye hakkınız yoktur. Hele bir partinin sözcüsü çıkıp
çıkıp açıkça...
SONER AKSOY (Kütahya) Halkı manipüle edenler için söylenen
sözler onlar.
SIRRI SAKIK (Devamla) Aslında buradaki hatip onları
yapıyordu. Burada sizin temsilcileriniz çıkıp polis
ağzıyla konuşuyor, malum parti diyor. Bu partinin adı
Barış ve Demokrasi Partisidir. Bu malum parti geçmişte faili
meçhuller işlenirken o katillerin kullandığı sözcüklerdir.
Biz malum değiliz. Siz ne kadar iradeyseniz biz de o kadar iradeyiz. Bizim
adımız Barış ve Demokrasi Partisidir. Bir partiye
nasıl malum parti dersiniz? Ve sözcüleriniz çıkıp
televizyonlarda bu partiyi, bu halkın temsilcilerini
aşağılamaya asla hakkı yoktur. Eğer gerçekten bir
projeniz varsa bu projeyi hayata geçirmelisiniz. Bu ülkede kimler
özgürlüklerden ve demokrasiden bahsediyorsa onları hainlikle
suçluyorsunuz. Demokratik özerklik denilen şey daha çok demokrasidir,
yani daha az devlet, daha çok halk, daha çok özgürlüktür.
SONER AKSOY (Kütahya) Onu dedi işte.
SIRRI SAKIK (Devamla) Şimdi, bakın, Türkiyenin dört
bir tarafında holdingler özerkliklerini ilan etmişler,
kıyametler kopmuyor. Dönün, plazalarda farklı bir hayat
yaşanıyor, özerklikleri var, kimse müdahale etmiyor. Ama halkın,
yoksul halkın özerkliğini en çok biz seslendiriyoruz, biz bunu
sunuyoruz. Şimdi bunu sunduğumuzda, bu bir anayasa değil bu bir
taslaktır, oturup konuşabiliriz, tartışabiliriz ama bunu
tartışmaktan çok, bunu sürekli suikastla itham etmenin kimseye bir
yararı yoktur.
Sayın Başbakanın -dün Genel
Başkanımız da açıkladı- 1993teki
konuşmaları var, biz onları günü gelince buraya
getireceğiz, dün grubumuzda da getirdik. Bakın, o dönemde de,
Sayın Başbakan -ben o dönem cezaevindeydim, 2004 yılında.
Biz savunmalarımızı hazırlıyoruz, bir kitap önümde,
karıştırıyorum. Sayın Başbakanın o dönem
açıklamaları var- otonom bölgelerden bahsediyor, yıl 1993. Yani
özerklikten, hatta bir halkın kendi kaderini tayin hakkından
Sayın Başbakan bahsediyor ve biz onu mahkemede yargıçlara
sunduk. Bakın, bu ülkede sadece biz değil, bu ülkenin siyasetçileri,
önemli şahsiyetleri bu sorunla ilgili projeler üretiyorlar ve topluma bunu
sunabiliyorlar. Şimdi, 1993te bunu söyleyen Başbakan, bugün tekçi
politikalar üzerinden siyaset yaparak geleceği yeniden
şekillendirmeye çalışıyor. Bakın, gelecek ret ve inkâr
üzerinde şekillenmez.
Kürtler toplanıyor, bir şey sunuyorlar. Yani burada niye
kıyametler kopuyor? Siz de bir şey sunun, oturalım
tartışalım, konuşalım. Bunun adına niye çete
diyorsunuz, niye mafya diyorsunuz? Aslında ret ve inkâr
politikalarını bize karşı kullananlar çetevari
davranıyorlar. Aleyhte yazı yazan bir gazeteciye malum gazeteci
diyorsunuz. Yani bütün muhalifleri susturmaya çalışıyorsunuz.
Bunların hiçbirinin bu ülkede sorunları çözmediğinin bir
göstergesidir.
Bakın demokratik açılım dediniz, bir sürü
şeyler yaptığınızı söylediniz. Oysaki bütçenin
son günkü görüşmesinde Sayın Başbakanın burada
yaptığı konuşma da gerçekten bir projenizin
olmadığının bir göstergesiydi, bir feryattı. Genelde
hep söylenir Yenilmiş bir ordu ve yaralı bir fil çok tehlikelidir.
diye. Eğer siyaseten yenilmişseniz, halka sunacak
politikalarınız yoksa yaralı bir fil kadar tehlikeli olursunuz o
ülke için. İşte o günkü sözler kurşun kadar
ağırdı ve bizim geleceğimiz adına bizi
kuşkulandırıyor, endişelendiriyor. Bunu sadece biz söylemiyoruz,
artık Türkiyede bunu toplumun büyük bir kesimi seslendiriyor.
Bakın, Şener Şen geçen gün diyor ki: Bizi de
topladılar. Gittik, oturduk, konuştuk. Sadece Başbakan
konuştu. Ne bize bir fırsat tanındı ne de Siz Kürt
sorunuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? denildi. Yani bunu Genç
Bakışta üniversite öğrencilerine söylüyor.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) O toplantı
saatlerce sürdü, herkes konuştu!
SIRRI SAKIK (Devamla) Şimdi, bakın, siz sadece
Sayın Başbakan diyor ki: Ben ameliyat yaptırtmam. Eğer
bir hasta hastaysa, tıp emreder, ameliyatlık bir konum varsa ameliyat
edilmesi gerekir. Sadece konuşarak bunlar çözülmez ama Sayın
Başbakanın bilmediği bir şey vardır. Sayın
Başbakan, hep söylüyorum, acemi bir cerrah gibidir, bütün meseleleri masaya
yatırır, neşteri atar ama bu neşterle ilgili bir
dikiş, bir tedavi olmaz. İşte buradan, siyaset dünyası yeni
dönemde yeniden neşter attığı yaralardan beslenmeye
çalışıyor, akbabalar bunun üzerinden yeniden siyaseti
şekillendirmeye çalışıyor.
Şimdi, burada milliyetçi dalgalara oynayarak
geleceğimizi kimsenin heba etmesine asla müsaade etmeyiz ve ben eminim ki
burada, aranızda oturan Kürt kardeşlerimin büyük bir
çoğunluğunun da o konuşma yüreklerinde yara açmıştır,
vicdanlarda mahkûm olan bir konuşmadır. O konuşma
1990ların, Çillerin, Mesut Yılmazın, Demirelin konuşma
dilidir ve üslubudur. O konuşma bugünümüzün ruhuna uygun bir konuşma
değil. Biz onun için 1993lerdeki başbakan olmayan ve düz vatandaş
olan Sayın Recep Tayyip Erdoğanı özlüyoruz yani biz onu
özlüyoruz. Başbakan olduktan sonra Muşa gidip Muş
halkının emrinde olduğunu söyleyen ama Ankaraya geldiğinde
Genelkurmayın emrinde olan bir Başbakanı istemiyoruz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Çünkü onun söylemi ve Genelkurmay
Başkanının açıklamaları arasında hiçbir fark
yoktur, biri e-muhtıra, biri de e-muhtıranın sesini buradan
seslendirdi. Onun için, bakın, gerçekten, biz siyaseti bir ranta
dönüştürmüyoruz. Sizin yaralarınızı biliyorum, sevgili
kardeşlerim, evet, seçim yakın
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) Yarası olan sensin,
bizim yaramız yok.
BAŞKAN Sayın Sakık, teşekkür ederim,
teşekkür ederim efendim.
SIRRI SAKIK (Devamla) Son söz
BAŞKAN Yok
Tamamlıyoruz, açmıyoruz artık
mikrofonları, süre bitti mi tamam. Öyle bir uygulamamız var.
SIRRI SAKIK (Devamla) Peki, teşekkür ediyorum.
Ama kızmayın ne olur! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Yanlış söylüyorsun,
yanlış!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Sakık, teşekkür ederim.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bahçekapılı, buyurun.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) İzin verirseniz
yerimden bir açıklama yapmak istiyorum çünkü Sayın Hatip
konuşmasında Sayın Şener Şen ile ilgili bir
açıklama yaptı. O toplantıda ben de vardım. İzin
verirseniz yerimden açıklama getirmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bahçekapılı,
açıldı mikrofonunuz efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, Genç Bakış adlı televizyon
programıyla ilgili konuşmasına ilişkin açıklaması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Hatip biraz önceki konuşmasında Sayın
Şener Şenin bir açıklamasına değinerek bazı
sözler sarf etti. Bahsedilen toplantıda ben de vardım.
Sayın Başbakan, o toplantıda giriş
konuşmasından sonra, saatlerce süren toplantıda mikrofonu
serbest bıraktı ve o toplantıda Kürt sorunuyla ilgili olarak,
demokratikleşmeyle ilgili olarak kimin ne sözü varsa söyleme
olanağını sağladı ve herkes konuştu. Bunun
kayıtlara geçmesini istiyorum.
Ayrıca şunu da belirtmek isterim: Konuşmasında
Sayın Başbakan Biz Türkçülüğe de, Kürtçülüğe de
karşıyız, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı
üst kimliğinde bütün alt kimliklere saygı duyuyoruz. dedi. Bu
kayıtlara da geçti, Sayın Konuşmacının herhâlde
atladığı bir şeydi. Biz, demokratik bir Türkiyede tüm
etnik kimliklerin, tüm inançların serbest olarak ifade edildiği bir
Türkiye hayali ve iddiası içindeyiz. Bunu bir kez daha kayıtlara
geçirilmesi anlamında Meclisin bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ederim efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Kütahya Milletvekili Soner
Aksoyun; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi
Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340)
(S. Sayısı: 395) (Devam)
BAŞKAN Şahsı adına Yozgat Milletvekili
Sayın Osman Coşkun.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OSMAN COŞKUN (Yozgat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Konuşmama
başlarken hepinizi saygıyla selamlarım.
Çocukluğumuzda dere kenarında oynar, akşamları
seyre dalardık. Bu bizim ruhumuzu dinlendirdiğimiz anlar Su akar
Türk bakar. olarak adlandırılır ve bizlerle dalga geçilirdi.
Bugün ise hem akarsularımız hem de sıcak su
kaynaklarımız değerlendiriliyor ve değerlendirilecek.
Eskiden çöplükler patlar, insanlar çöp yığınının
altında kalırdı. Bugün çöplükler kokudan ve pis görüntüden
kurtuluyor, bahçesinde seralar kuruluyor ve çöpten elektrik üretiliyor ve
üretilecek. Eskiden, esen yelimiz, doğan güneşimiz mânilerimize,
türkülerimize, şiirlerimize konu oluyordu ancak bugün o esen yelden,
doğan güneşten elektrik üretiliyor ve üretilecek. Bildiğiniz
gibi, bunların hepsi yerli kaynaklarımız, anamızın ak
sütü gibi milletimize helal, petrol ve doğal gaz gibi kökü
dışarıda, bedeli yetim hakkıyla ödenen kaynaklara
alternatif bizim kaynaklarımız. İşte, Yenilenebilir Enerji
Kanunu Teklifi AK PARTİ Hükûmeti olarak bugüne kadar icracı
bakanlıklarımız tarafından kazandırılan 10 bin
megavatın üstünde ilave kurulu güce güç katacaktır. Bunun büyük bir
kısmı yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından
oluşacaktır.
Değerli milletvekilleri, yenilenebilir enerji
kaynaklarının önemini ve icracı
bakanlıklarımızın özverili çalışmalarına
rağmen çeşitli kesimlerin engelleme
çalışmalarının nedenlerini halkımızla
paylaşmalıyız. Bu kanun teklifi, enerji sektöründeki
dönüşüm için çok önemlidir. Ülkemiz, enerjide büyüme rakamları
itibarıyla dünyanın ilk 12 ülkesi arasında, kurulu güç
rakamları itibarıyla Avrupada altıncı sıradadır.
Büyüme rakamlarımız bu seviyede devam ederse Avrupanın ilk
üçüne gireceğiz inşallah.
Bu kanun teklifiyle, mevcut elektrik tüketimimizin yüzde 27sini
karşılayan yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımız,
Türkiyenin büyüyen hızıyla birlikte yüzde 30lara
ulaşacaktır.
Hatırlatmalıyım ki 2011 bütçesine
bakıldığında, kamu finansmanında, kamu bütçesinde en
az payın enerji sektörüne ayrıldığını
göreceksiniz. Bunun yerine, sosyal projelerin, millî eğitimin daha çok
bütçelendiği bir yapıya kavuştuk. Yenilenebilir enerji yasa
teklifinin yasalaşması sonrasında enerjinin bütçedeki payı
daha da azalacak, özel sektörümüzün önü daha da açılacaktır. Enerji
sektöründe mevcut istihdamı artıracak, işsizliğin önüne
geçilecek, sanayicimize ucuz elektrik sağlanmasının önü
açılacaktır ve en önemlisi, global lobilerin ülkemiz üzerindeki
oyunlarının bozulmasına, enerjide dışa
bağımlılıktan kurtulmak üzere büyük bir adım daha
atılmış olacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bizim görevimiz, elimizi
vicdanımıza koyarak, halkımıza, sade bir şekilde,
yenilenebilir enerji kaynaklarımızın anamızın ak sütü
gibi helal, bu milletin kaynakları olduğunu ve değerlendirilmesi
gerektiğini tekrar tekrar anlatmaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, yenilenebilir enerji kanununun
ülkemize ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını
diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına Düzce Milletvekili Sayın Metin
Kaşıkoğlu.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlarım.
Ülkemizde enerji ihtiyacı her gün artarak devam etmektedir.
Bunun yanında, fosil kaynaklı yakıtların hızla
tükendiği de hepimizin malumudur.
Ülkemizin enerji politikasının ana hedefi, yerli
kaynaklarımızı ortaya çıkarmak ve bunlardan da maksimum
oranda yararlanmaktır. Türkiyenin bir yanda üyesi olmayı
amaçladığı AB, 2020 yılında yenilenebilir enerjilerin
toplam enerji içindeki payını yüzde 20ye, ulaşımda
tüketilen enerji payını da yüzde 10a çıkarmayı
hedeflemektedir. Enerji piyasasında sürdürülebilirliğin
sağlanması yani gelecek kuşakların enerji
ihtiyacını dikkate alarak günümüz enerji ihtiyacının
karşılanması son yıllarda daha da önemini
artırmıştır.
Sürdürülebilir enerji kaynakları genelde üç unsur üzerinde
inşa edilmektedir. Bunlar, enerji üretiminde yenilenebilir enerji
kaynaklarının payının artırılması, enerji
verimliliğinin sağlanması ve karbondioksit
salımının azaltılması çabalarıdır.
Sürdürülebilir enerji politikalarının oluşturulması
sırasında enerji kaynaklarının güvenliğinin sağlanması,
karbondioksit salımlarının azaltılması çerçevesinde
yenilenebilir enerji kaynakları ön plana çıkar. Bunun nedeni, fosil
bazlı yakıt kaynaklarının sonlu olması ve gittikçe bu
kaynakların azalması olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının geleneksel enerji
kaynaklarıyla rekabeti engelleyen teknolojik, mali, siyasi engeller
karşımızdadır. Özellikle bazı yenilenebilir enerji
kaynaklarının enerji üretiminde çok yakın zamanda kullanıma
girmiş olması, teknolojileri itibarıyla ticari uygulamalara
yeterince elverişli olmaması, maliyetlerin yüksek olmasına
rağmen yatırımların bir an evvel yapılması da
önemini muhafaza etmektedir.
Zira, petrol gibi fosil bazlı yakıt kaynaklar orta ve
uzun vadede tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunmakta
ve bu durum fiyatların devamlı yükselmesine neden olmaktadır.
Görüldüğü üzere, yenilenebilir enerji kaynaklarına bugünden
yatırım yapmak uzun vadede büyük yararlılık
sağlayacaktır. Bunun için de dünyada birçok ülkede
yapıldığı gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının
çeşitli mekanizmalarla desteklenmesi de gerekmektedir.
Biz bunların süratle hayata geçirilmesi için
çalışmaya devam ediyoruz. Türkiye'nin yenilenebilir enerji
kaynakları konusunda çok ciddi potansiyeli vardır. Dünyanın
toplam jeotermal potansiyelinin sekizde 1inin ülkemizde olduğu bir
gerçektir. Bu bağlamda, 2003 yılında önemli bir adım
atılmış ve yüzde 36sını kullanabildiğimiz
hidroelektrik potansiyelimiz özel sektörün hizmetine
açılmıştır. Bunun yanında, diğer enerji
kaynaklarımızı değerlendirmek için de ciddi adımlar
atılmaktadır. Mevcut potansiyeli belirlemek için de rüzgâr
atlası hazırlanmıştır. Öte yandan ülkemiz, sera
gazının azaltılması yolunda çevre dostu, enerji
güvenliği ve çeşitliliğimizi artıran biyoyakıtlara
oldukça önem vermektedir. 15 milyon tonluk biyokütle potansiyelimizi tamamen
harekete geçirmek için mali destek projeleri uygulanmaktadır. İklim
değişikliğiyle mücadelede yeni enerji teknolojilerine yönelik
ar-ge çalışmalarını hızla artırmaya devam
ediyoruz. Bu çerçevede, hibrit teknolojisi ve hidrojenin yakıt olarak
kullanılmasına yönelik bilimsel çalışmalar da devam
etmektedir.
Elbette ki enerjinin çeşitlendirilmesi noktasında bugün
kabul edilecek yasa sektörün önündeki birçok engelin de ortadan
kaldırılmasına katkı sağlayacaktır. Bu anlamda,
bu yasanın yasalaşmasına katkıda bulunacak tüm kesimleri,
tüm siyasi aktörleri burada kutluyor ve katkılarından dolayı
teşekkür ederek yasanın milletimize hayırlı olması
duygu ve düşüncesiyle tüm heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Coşkunoğlu, buyurun efendim.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakana daha önce sormuştum, daha
ayrıntılı bir açıklama verirken sorumun
yanıtını vermedi, somut olarak sorayım.
1) Rüzgâr ve güneş enerjisi toplam enerji, kurulu güç olarak
ve üretim olarak -yani enerji olarak, güç olarak, o pariteyi de hesaplayarak-
2020yi, 2023ü geçelim, önümüzdeki beş yıl için ne gibi bir
projeksiyon vardır?
2) Bu yasa çıktıktan sonra ilk güneş enerjisi
santrali -koyacağınız değişiklik maddeleriyle de
ilgili olarak yani bu yasa çıktıktan sonra- ne zaman kurulabilir
üzerine tahmininizi rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ben Sayın Bakana şunu
sormak istiyorum: Yenilenebilir enerji konusu Türkiye için yani enerji
sıkıntısı çeken ve çekme ihtimali gelecekte olan bir ülke
için bu kadar önemli iken sekiz yıllık iktidarınız döneminde
neden geciktirilmiş, neden en sona atılmıştır? Bunun
cevabını öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK (Muş) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Ben de Sayın Bakanıma Muşta Alpaslan I ve II
barajları vardı, biri bitti. İkinci, Alpaslan II Barajıyla
ilgili ne noktadayız? Bu yıl böyle bir çalışmamız var
mı yok mu? Bu konuda bilgi sahibi olmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de tekrar
saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın Coşkunoğlunun sorusundan başlayarak onu
en azından garanti altına almaya çalışayım, biraz önce
vakit kalmamıştı. Rüzgâr ve güneşin önümüzdeki beş
yıl içerisindeki, kurulu güç içerisindeki bu projeksiyonda nasıl bir
yer alabileceğiyle alakalı, kendileri soru sordular. Kurulu güç
itibarıyla ve üretim miktarları itibarıyla aslında
şöyle bir önemli soru: Güneş ve rüzgâr, kurulu güç ile üretim
miktarı arasındaki korelasyonun en fazla açıldığı
enerji kaynaklarıdır. Nasıl? Bunu biraz -teknik tabir-
açmamız lazım. Eğer siz bir gaz santrali kurmuşsanız
veya bir nükleer güç santrali kurmuşsanız, hele hele bir kömür
santrali kurmuşsanız neredeyse bir yıl içerisindeki toplam 8.640
saatin kaynaklarına göre 7 bin saat, 7.500 saat, hatta 8 bin saat
üretilmesini, en son teknolojiyle beraber de -artık yakıt
çubukları da işletmedeyken değiştirilebiliyor- son
jenerasyonla neredeyse 8.500 saatlik bir üretim yapma imkânınız var.
Hâl böyleyken rüzgâr ve güneşte bu kadar iyimser konuşamıyoruz
rakamlar itibarıyla. Niçin? 8.640 saatin, rüzgârda, ülkemizde 2.300
saatler civarında, 2.800 saatler civarında, zaman zaman da 3 bin
saatleri aşan bölgelerin olduğunu görüyoruz. Güneşte ise 1.800
saatler civarında bir ortalama görüyoruz. O zaman, biraz önceki
bahsettiğimiz kaynakların neredeyse üçte 1i, kaynağına
göre dörtte 1i, hatta beşte 1ine varan kurulu güçten üretim
miktarına dönüşen bir üretim projeksiyonu elde edebiliriz. O zaman
-bunları ikinci soruyla da birleştirerek söylüyorum- dünyanın
hiçbir yerinde, Türkiye de dâhil, ülkelerin büyüme hızını
karşılayabilecek enerji kaynakları olarak -ne yazık ki
teknik sonuç budur- yenilenebilir enerji kaynakları yetmemektedir. Gönül
böyle istemez, akıl böyle temenni etmez ama gerçek bu. Tekrar ediyorum:
Ülkelerin büyüme kaynaklarını, büyüme rakamlarını
karşılayabilecek rakamların yenilenebilir enerji
kaynaklarından karşılanamadığını görüyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, sekiz sene önce
başlasak daha iyi olmaz mıydı?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Normalde tabii ki daha iyi olur. Bunun, her işin kendine has
bir kültürü, kendine has bir rakamı var. Sekiz yıl önce başlanan
bir güneşin, şu anki rakamlardan çok pahalıya mal olacağını
da söyleyebilirim. Bunu bir teselli olarak söylemiyorum, bu da bir tespittir.
Bakın, iki yıl önce, 28 euro sentten olması lazım
geldiğini
OKTAY VURAL (İzmir) Peki, beş yıl sonra yapsak
bugün daha mı pahalı olacak?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Onun bir dengesi var, belki beş ay sonradır. Onu da
konuşabiliriz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Geciktik. demek ne kadar
mantıklı?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Yok, düz mantık yok orada ama ben size rakamlarla cevap
vereyim isterseniz: İki yıl önce dünyada 28 euro sentler
civarında güneşin fiyatının makul olduğu söylenirken
bugün aynı makuliyet söylenmiyor. Siz yapacağınız on
yıllık alım garantileriyle başkasının
teknolojisine finansman sağlarken şu anda yapacağımız
düzenleme aynı anlama gelmeyecek. Bunu, hep beraber, ilgili kanun maddesi
geldiğinde tekrar cevaplandıracağız.
Ama Sayın Coşkunoğlunun sorusuna tekrar dönersek:
Mademki yenilenebilir enerji kaynakları ülkelerin büyüme
hızını karşılayamıyor, o zaman maksimum oranda o
güçten ülkelerin yararına bir yatırım elde etmemiz lazım.
Dünyadaki yenilenebilir enerji kaynaklarının ortalaması yüzde
16ları aşmış durumda değil hâlâ. Bakın,
Çekoslovakya, Almanya, İspanya, Portekiz gibi rüzgâra ve güneşe en
fazla yatırımın yapıldığı ülkelerde dahi,
şu anda bunlarla alakalı teşvik rakamları gözden
geçiriliyor. Global krizin tesiriyle hükûmetlerin genel bütçeleri üzerindeki
yaptıkları etkilemeler özellikle bu sübvansiyon rakamlarını
çok fazla tesir altına aldı. Bizim burada 10 euro sentler veya
karşılığı olan 13,3 dolar sentler civarındaki
güneşe vereceğimiz teşvikler, ülkenin güneşiyle
alakalı avantajları yine ülkede bırakmasıyla alakalı,
doğru tespitler olacaktır.
Bakın, bugün Almanyada, 800 saat civarında yani toplam
8.640 saatin on birde 1i, onda 1i kadar güneş
ışınımı olan bir ülkedeki verilen sübvansiyon
rakamlarının takdir edersiniz ki Türkiyede verilmesi doğru
olmaz çünkü Allahın güneşi bizim bu ülkemize daha fazla
ışınım yapıyorsa bundan yine bu ülkenin
insanının yararlanması lazım, gidip de bir başka
teknoloji sahibinin, bir başka ülkenin teknoloji sahiplerinin
yararlanmaması lazım. O yüzden bizim buradaki fiyatla alakalı
-değerli konuşmacı Sayın Tankut da belirtti, diğer
arkadaşlar da belirttiler- biz diyelim ki bu rakamları 2 katına
çıkaralım, yatırımcı belki 3 katına
çıkacaktır ama bunun bir optimum noktası var, bir dengesi var.
Hem vatandaşımız için pahalı olmayacak hem de bu
yatırımların zamanında yapılmasını
sağlayacak bir orta nokta bulmamız lazım. Bu rakamlar
konuşmamın başında belirttiğim 121 bin megavatlık
lisans müracaatlarına etkiyecek rakamlardır. (A) firmasına
vermeyin lütfen, (B) firmasına vermeyin, bana verin. diyen yatırımcıların
herhâlde bu rakamları bilerek yaptığını
anlıyoruz. O yüzden bu rakamları ille yükseltmeye çalışmak
vatandaşımız açısından doğru bir sonuç
oluşturmayacaktır.
Şimdi, bizim bu önümüzdeki beş yıl içerisinde,
özellikle rüzgârla alakalı minimum 13 bin megavatlık bir kurulu gücü
Türkiyeye kazandırmamız lazım geldiğiyle
alakalıdır. 2023 yılına kadar da 20 bin megavatlık bir
rüzgârı Türkiyeye kazandırmamız lazım. Güneşte biraz
daha ihtiyatlı gideceğiz. Özellikle Karaman bölgesi gibi, Urfa
bölgesi gibi, Antalya bölgesi gibi hem tarım arazilerini etkileyebilecek
ama aynı zamanda güneşin en fazla olduğu bölgelerde Türkiyede
biz maksimum 600 megavatla başlamak istiyoruz. Bu, şu anda,
gelişen teknoloji ve ilerleyen malzeme bilimiyle beraber 2,2 hektar ile
1,8 hektar arasında, 1 megavatına karşılık gelen bir
zemin kaplıyor.
Burada yine sit alanlarını, kültür
varlıklarını, tarım arazilerini korumamız ve
Türkiyedeki hem tarımla alakalı ihracatı olumsuz yönde
etkilemeyecek hem de iç ihtiyaçlarımızın karşılanmasına
mâni olmayacak bir yapıyı sağlamamız lazım. Önümüzdeki
beş yıldaki projeksiyonumuz budur.
Üretim miktarlarıyla alakalı konuya gelirsek: Aynen
biraz önce belirttiğim rakamlarda, katsayılarda, bölgelerine göre
değişen -bir kısım yerlerde 2.800 saat, bir kısım
yerlerde 2.200 saatlik- rüzgâr üretimleriyle toplam bu güç
kaynaklarının dörtte 1ine karşılık gelecek bir üretim
portföyü de oluşturmayı düşünüyoruz. Güneşte de aynen
belirttiğim oranlarda üretim
düşünüyoruz.
Arz ediyorum.
SIRRI SAKIK (Muş) Peki, Sayın Bakanım, bizim
sorumuzun bir soru değeri yok muydu acaba?
BAŞKAN Alpaslan 2 Barajıyla ilgili bir soru
vardı.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Süre sıfırlandığı için
SIRRI SAKIK (Muş) Zaten 3 kişi soru sorduk. Beş
dakikayı 2 kişiye ayırıyorsunuz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Tamam, bir sonrakinde de onu cevaplayalım.
SIRRI SAKIK (Muş) Canın sağ olsun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Hayhay, bir sonrakinde cevaplayalım.
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri, madde üzerinde iki
adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 1 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet Yeni A. Sibel Gönül
Giresun Samsun Kocaeli
İkram
Dinçer Yılmaz
Helvacıoğlu
Van Siirt
"Madde 1- 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunun 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (8), (9) ve (11) numaralı bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, birinci
fıkraya aşağıdaki bentler ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"8. Yenilenebilir enerji kaynakları (YEK): Hidrolik,
rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyokütleden elde edilen gaz (çöp
gazı dahil), dalga, akıntı enerjisi ve gel-git gibi fosil
olmayan enerji kaynaklarını,
9. Biyokütle : Organik atıkların yanı sıra
bitkisel yağ atıkları, tarımsal hasat artıkları
dahil olmak üzere, tarım ve orman ürünlerinden ve bu ürünlerin
işlenmesi sonucu ortaya çıkan yan ürünlerden elde edilen kaynakları,"
"11. Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji
kaynakları: Rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyokütleden elde
edilen gaz (çöp gazı dahil), dalga, akıntı enerjisi ve gel-git
ile kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı onbeş kilometrekarenin
altında olan hidroelektrik üretim tesisi kurulmasına uygun elektrik
enerjisi üretim kaynaklarını,"
"13. Çöp gazı: Çöp dahil diğer atıklardan
enerji elde edilmesi amacıyla üretilen gazı,
14. YEK Destekleme Mekanizması: Bu Kanun kapsamındaki
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim faaliyeti
gösterenlerin faydalanabileceği fiyat, süreler ve bunlara yapılacak
ödemelere ilişkin usul ve esasları içeren destekleme
mekanizmasını,
15. PMUM: Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezini,
16. YEK toplam bedeli: YEK Destekleme Mekanizmasına tabi
olanların her biri tarafından iletim veya dağıtım
sistemine verilen elektrik enerjisi miktarı ile YEK listesindeki
fiyatların çarpılması suretiyle, enerjinin sisteme
verildiği tarihteki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz
alış kuru üzerinden Türk Lirası olarak hesaplanan bedellerin
toplamını,
17. Ödeme yükümlülüğü oranı: Tüketicilere elektrik
enerjisi satışı yapan tedarikçilerin ödemekle yükümlü
olacağı tutarın hesaplanmasında kullanılacak olan, her
bir tedarikçinin tüketicilerine sattığı elektrik enerjisi
miktarının, bu tedarikçilerin tamamının tüketicilere
sattığı toplam elektrik enerjisi miktarına bölünmesi
suretiyle hesaplanan oranı,"
"Bu Kanunda geçmekle birlikte tanımlanmamış
diğer terim ve kavramlar, 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunundaki anlama sahiptir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
395 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 1. Maddesinin ilk
fıkrasına, diğer bentlerden önce gelmek üzere
aşağıdaki bendin eklenmesini ve izleyen bentlerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ederiz.
13. Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEK) : Hidrolik,
rüzgâr, güneş, jeotermal, çöp gazı dâhil biyokütleden elde edilen
gaz, dalga, akıntı ve gel-git gibi enerji kaynakları
Hüseyin
Yıldız Alim
Işık Muharrem
Varlı
Antalya Kütahya Adana
Cemaleddin Uslu Behiç Çelik Nevzat Korkmaz
Edirne Mersin Isparta
Yılmaz
Tankut Recep Taner
Adana Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Katılıyorlar efendim.
BAŞKAN İkinci önergeyi
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
H. HAMİT HOMRİŞ (Bursa) Dinlemiyorlar ki.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, buyurun efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim Katılıyoruz. dedi,
katılmıyor. Hangisi acaba, tekrar sorar mısınız?
BAŞKAN - İkinci söylediği herhâlde.
Sayın Bakanım?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Biz de gülmekten
katılıyoruz Sayın Bakan!
BAŞKAN Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 1inci
maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında siz değerli milletvekillerimizin
ve aziz milletimizin de yeni yılını tebrik ediyorum. 2011
yılının ülkemize, milletimize ve Türk İslam âlemine de
huzur, mutluluk ve başarılar getirmesini temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, hakikaten, çok boyutlu, hem ülkemiz
hem de insanlık âlemi için gerçekten önemli bir konuyu görüşüyoruz.
Herkes bu alanın ne kadar önemli olduğundan zaten
konuşmalarında bahsetti. Ben, bu hususları
tekrarlamayacağım ama arz güvenliği alanında şu
rakamları sizinle paylaşmanın da bir sorumluluk olduğunu
düşünüyorum: TEİAŞın 2010-2018 arz ve talep tahminlerinde
talepte yüzde 7,5luk bir artış öngören tahminine göre 2015te
elektrikte tehlike çanları bizi bekliyor, yüzde 6,6lık iyimser
tahmininde ise bu süreyi sadece bir yıl geciktirebiliyoruz. Bu kadar acil
bir sorun ülkemizi beklerken bu tasarıyı yıllardır bekleten
Hükûmet, herhâlde milletin karnını doyurmayacak ama istismar ederek
oy alacağı hususları daha önemli görmüş olmalı ki bir
türlü bu darboğazı aşabilecek yatırımların önünü
açmamıştır ya da kimilerinin iddia ettiği gibi,
uluslararası enerji tröstlerinin isteği ve baskısı
dışında hareket edememiştir, çok zaman kaybedilmiştir.
Değerli milletvekilleri, yenilenebilir enerji alanında
çözüm bekleyen birçok problem var. Nedir bunlar? Bu problemlerin
başında bağlantı problemleri geliyor. TEİAŞ, uzun
süre yatırımcıya bağlantı görüşü vermiyor. Bu
problemin varlığı biraz kamu sektörünün
hantallığından, biraz da TEİAŞın bu yükü
olduğu gibi özel sektöre yıkma kolaycılığından
kaynaklanıyor. Havza planlaması henüz bitirilmemiş.
TEİAŞ özerk bir yapıda değil, yedi kocalı Hürmüz
misali, bir türlü özgür iradeyle hızlı karar alamıyor.
Bir diğer sorun, ÇED programlarının hazırlanma
süreci oldukça yavaş. Bu da yatırımcıda ne şevk ne
heyecan bırakıyor. Bürokrasi kırtasiyeciliğini en aza
indirgemek, süreci hızlandırmak gerekiyor.
Üçüncü önemli sorun, imar planları ve inşaat
ruhsatları alanında yaşanan gecikmeler. Belediyelerden
bazıları içinde bulundukları sıkıntılı mali
durumdan çıkmak için bu yatırımcıları fırsat
biliyor. Mühür ellerinde ya, bu firmalardan belediye olarak nasıl istifade
edebiliriz diye bir anlayış içine girmişler.
Bazen, enerji yatırımcıları, haklı
haksız bir şekilde çevresel sivil toplum kuruluşları ile
karşı karşıya bırakılabiliyor. Objektif raporlara
dayanmaksızın sırf popülist yaklaşımlarla
yatırımcıların engellenmesi de bir başka sorun.
Mahkemelere gerek STKlar gerek idare ve gerekse yatırımcı
tarafından açılan davaların ne kadar süreceği, ne kadar
adil kararlar çıkacağı da bir başka belirsizlik. Bu
belirsizlikler hem maliyetleri artırıyor hem de
yatırımcıyı canından bezdiriyor. Yargıda reform
yaptık. diyenlerin, yargıyı ele geçirmek
dışında, örneğin insanlarımızı mahkeme
kapılarında yıllarca sürünmekten kurtarmak ve adaleti temin
etmek başta olmak üzere, hiçbir şey yapmadıkları ortada. Bu
tasarının aylarca AKP tarafından bekletilmesi de belirsizlikleri
artırmış, bir kısım yatırımcının
başka alanlara kaymasına sebep olmuştur.
Değerli milletvekilleri, yenilenebilir enerji alanında
yatırım için sırada bekleyen yatırımcılar,
alım fiyatlarını oldukça düşük bulmaktadırlar. Bu
tasarıda da fiyatların düşük olması, açıkça, Biz
yenilenebilir enerjiyi desteklemiyoruz, başka kapıya. demek ile
aynı anlama geliyor. Krizi her sektöründe yaşayan bir ekonomide
yatırımcıyı cesaretlendirmek, teşvik etmek gerekmez
mi?
Karar vericiler kendilerini yatırımcıların
yerine koysalar eminim şu gerçeği görecekler: Bir tarafta krizi
hiçbir emek ve alın teri dökmeden, üretmeden fırsata çeviren,
faizden, hisse senedinden, devlet tahvilinden medet uman garanti
paracılar; diğer tarafta da artı değer yaratan,
istihdamı artıran, ekonomiye reel katkılar sağlayan ekonomi
mücahitleri. Bu ikinci grup her türlü desteği hak etmiyor mu değerli
milletvekilleri? Heybesinde üreten ekonomi olmayan beleşçiler, sanal
ekonomi mimarı AKPye göre her türlü korumaya layık ama reel sektör
ve yatırımcılar kendi başının çaresine
baksın. Bu anlayışla bir yere varılamayacağı,
üretmeden millî ekonominin ayakta kalabilmesinin mümkün olmayacağı
görüldü, inşallah Hükûmet de görür ve bu sorunları bire bir yetkili
sektör temsilcileriyle istişareye başlarlar diyorum. Muhatap
alınıp alınmama hususunda sektörel yatırımcılar
gerçekten muzdarip. Elbette bu alanda yeni düzenlemeler gerekiyor ancak
bunları bir plan dâhilinde sektördeki piyasa aktörlerinin de görüşü
alınarak alıcı ve satıcıların görüşlerinin
bir metne yansıtıldığı hazırlık süreci
sonunda yapılması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Ben de teşekkür ediyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.33
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 44üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumu açıyorum.
Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi oylamayı tekrarlayacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
395 sıra sayılı Teklifin görüşmelerine devam
ediyoruz.
Önerge kabul edilmiştir.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Önerge kabul edildi.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Hayır
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Önerge kabul edildi.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Hayır,
hayır
Kabul edilmedi efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Önerge kabul edilmedi mi?
Tutanağa bakın. Tekrar oylanmaz, önerge kabul edildi.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 1 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"Madde 1- 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (8), (9) ve (11) numaralı bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, birinci
fıkraya aşağıdaki bentler ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"8.Yenilenebilir enerji kaynakları (YEK) : Hidrolik,
rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyokütleden elde edilen gaz (çöp
gazı dahil), dalga, akıntı enerjisi ve gel-git gibi fosil
olmayan enerji kaynaklarını,
9. Biyokütle : Organik atıkların yanı sıra
bitkisel yağ atıkları, tarımsal hasat artıkları
dahil olmak üzere tarım ve orman ürünlerinden ve bu ürünlerin
işlenmesi sonucu ortaya çıkan yan ürünlerden elde edilen
kaynakları,"
"11. Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji
kaynakları: Rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyokütleden elde
edilen gaz (çöp gazı dahil), dalga, akıntı enerjisi ve gel-git
ile kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı on beş
kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim tesisi kurulmasına
uygun elektrik enerjisi üretim kaynaklarını,"
"13. Çöp gazı: Çöp dahil diğer atıklardan
enerji elde edilmesi amacıyla üretilen gazı,
14. YEK Destekleme Mekanizması: Bu Kanun kapsamındaki
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim faaliyeti
gösterenlerin faydalanabileceği fiyat, süreler ve bunlara yapılacak
ödemelere ilişkin usul ve esasları içeren destekleme
mekanizmasını,
15. PMUM: Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezini,
16. YEK toplam bedeli: YEK Destekleme Mekanizmasına tabi
olanların her biri tarafından iletim veya dağıtım
sistemine verilen elektrik enerjisi miktarı ile YEK listesindeki
fiyatların çarpılması suretiyle, enerjinin sisteme
verildiği tarihteki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz
alış kuru üzerinden Türk Lirası olarak hesaplanan bedellerin
toplamını,
17. Ödeme yükümlülüğü oranı: Tüketicilere elektrik
enerjisi satışı yapan tedarikçilerin ödemekle yükümlü
olacağı tutarın hesaplanmasında kullanılacak olan, her
bir tedarikçinin tüketicilerine sattığı elektrik enerjisi
miktarının, bu tedarikçilerin tamamının tüketicilere
sattığı toplam elektrik enerjisi miktarına bölünmesi
suretiyle hesaplanan oranı,"
"Bu Kanunda geçmekle birlikte tanımlanmamış
diğer terim ve kavramlar, 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunundaki anlama sahiptir."
BAŞKAN Komisyon önergeyi katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
- Katılıyoruz Sayın Başkan.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunda yer alan yenilenebilir enerji kaynakları ve biyokütle
tanımı çöp gazı da dahil edilerek yeniden
tanımlanmıştır. Çünkü biyokütle kaynakların katı
da olabildiği dikkate alınarak bunların yakma yoluyla
ısı elde edileceği ve bundan elektrik üretilebileceği
dikkate alındığında, biyokütle kaynakların gaz üretimi
yoluyla da kullanılması öngörülmektedir. Ayrıca, tanımlar
arasına çöp gazı da dahil edilerek yerel idarelerden belediyelerin
mevcut çöp alanlarının yanı sıra diğer
atıklarından elde edilecek gazın değerlendirilmesi
amaçlanmaktadır. Bu çerçevede yapılacak üretime, ekli cetvelde
belirtilen fiyatın uygulanması öngörülmektedir.
Teklifte yer alan YEK toplam bedeli tanımında
"fatura tarihindeki" ibaresi yerine "enerjinin sisteme
verildiği tarihteki" ibaresi eklenerek verilen enerji
karşılığında enerjinin sisteme verildiği
tarihteki kurlar dikkate alınarak hesaplama yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme aldınız
ve ilk önerge kabul edildi. Dolayısıyla bu konuda kabul edilen
önergeler çerçevesinde maddeyi oylamanız gerekmektedir. İki tane önerge
de kabul edilmiştir. Dolayısıyla diğer önergenin de kabul
edildiğini dikkate alarak buna göre maddenin tanzim edilmesi gerekir.
BAŞKAN İkinci önergeyle madde komple
değiştiği için
Niye elinizi sallıyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, şimdi, bakın birinci
önerge kabul edildi. Aykırılık sırasına göre olan
önerge olduğuna göre o önerge, artık madde o önerge çerçevesinde
değiştirilmiştir. Dolayısıyla ya ondan sonraki önerge
-yani hangi sıraya göre aldınız bilmiyorum ama- bir önerge kabul
edilmişken o iradenin başka bir önergeyle yok edilmesi mümkün
olmayacağına göre Başkanlık olarak bu konuda Meclisin
iradesi doğrultusunda işlem yapmanız gerekir. Milletvekilinin
iradesini orada değiştirmeniz mümkün değil.
BAŞKAN Hayır, biz değiştirmedik, Genel
Kurulda oyladık, şeyin içinde yaptık.
OKTAY VURAL (İzmir) Edildi diyor Sayın
Başkanım. Bakın, böyle bir şey olmaz canım. Yani
yıllarca biz de burada şey yapıyoruz. Önerge kabul edildi mi
madde değişmiştir. Ondan sonraki önergeyle bununla
değiştirilmesi aykırı olan, en aykırı olan
maddeyi değiştirmiştir. Bu kadar açık ve net. En
aykırı olan
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Sayın Başkan,
bir şey yok bunda ya, kabul edilmiş olsun o önerge. Bir gelgit
ilavesi var onda, bir problem yok. Beraber kabul edilmiş olsun canım.
Sayın Başkan, ikisini beraber kabul edebilirsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani kabulle oylanan bir önerge
Nasıl değiştireceksiniz? Ret mi edeceksiniz?
KAMER GENÇ (Tunceli) O zaman bu maddeyi geri alsınlar
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kabul edilen önergeler istikametinde maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2 - (1) 5346 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten
kaldırılmış ve fıkranın sonuna
aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
Elektrik enerjisi üretimine yönelik yenilenebilir kaynak
alanlarının ilgili kurum ve kuruluşların görüşü
alınarak belirlenmesi, derecelendirilmesi, korunması ve
kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Belirlenen yenilenebilir kaynak alanları imar planlarına resen
işlenmek üzere Bakanlık tarafından ilgili mercilere bildirilir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Yenilenebilir Enerji Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün üzerinde görüşmekte olduğumuz
Yenilenebilir Enerji Kanun Teklifi uzun zamandan beri Mecliste beklemekle
birlikte bugüne kadar görüşülememiş. Oysa enerjiye olan
ihtiyacımızın her zamankinden daha fazla olduğu, tüketimin
hızla arttığı, fosil yakıtlarının
sınırlı olduğu dünyamızda yeni kaynaklar yaratma
çalışmaları devam etmektedir.
Yenilenebilir enerji çevreye duyarlı olması, ekonomik ve
sonsuz olması nedeniyle önemliyken, AKP İktidarı enerji
alanında rant yaratma ve paylaşmayla birlikte bu alanı kullanmak
yerine, doğal gaza dayalı ve pahalı olan enerjiyi tercih
etmiş, bu sebeple sanayiyi rekabet edemez hâle getirmiştir. AKP 2005
yılından beri maalesef yenilenebilir enerji kanunu konusunda tam bir
kararsızlık göstermiş ve bu konuda ülkenin önünü açmakta her
zamanki gibi geç kalmıştır. Bu kanun da muhalefetin tüm
desteğine rağmen, sekiz ayda komisyonda kabul edilmesine rağmen
bir buçuk yıldan beri beklemektedir. Bu da oldukça ilginçtir,
hakkında düşünülmesi gerekmektedir.
Bu süreçte, şu anda burada olan Sayın Soner Aksoy,
Komisyon Başkanı değişmiştir, Enerji Bakanı
değişmiştir, Maliye Bakanı değişmiştir ama
bugüne kadar gecikmiş olmasının başka nedenleri
olmalıdır diye düşünüyorum. Bu gecikme birilerine fırsat
yaratma olabilir mi? Bu gecikmeyle kimler ne çıkar
sağlamıştır? Buna da bakmak gerekiyor. Bu gecikmeye enerji
sektöründe olan yatırımcılar da ciddi anlamda tepki
göstermiş, yasama sürecinin neden bu kadar uzadığı
tepkilerini göstermelerine rağmen, sizin de gördüğünüz gibi, ancak şimdi
Parlamentoya gelebilmiştir.
Bunlar olurken, Sayın Ali Babacanın niye yenilenebilir
enerji kaynaklarını sevmediğini merak ediyoruz. Merak etmemek
mümkün değil, 2005ten beri muhalefet ediyor, anlaşılabilir
değil. Yani sürekli eleştirilen muhalefetin tüm desteğine
rağmen, Komisyon eski Başkanı Soner Aksoyun tüm desteklerine
rağmen bugüne kadar gelebilmiş değil. Dışarıdaki
büyük enerji gruplarının kendisine dönük bir baskısı olup
olmadığı gerçekten merak konusu.
Ayrıca, enerji sektöründe yolsuzlukların da sık
tartışıldığı, sürekli gündemde olduğu, hatta
uluslararası WikiLeaks belgelerinde bile Türkiyeyi sarsacak yolsuzluk
belgelerinin isimlerinin konuşulduğu çok açık bir gerçek.
Globalleşen dünyada sanayideki en ağırlıklı girdi
enerjinin kesintisiz, güvenilir kaynaklardan ve asıl önemlisi de ucuza temin
edilmesidir. AKP Hükûmeti her zaman ülkemizin menfaatlerini
düşündüğünü derken dünyanın en pahalı enerjisini üretmekte,
ikili anlaşmalar yapmakta, harcamadığımız enerjinin
parasını ödemektedir, satın aldığı her türlü
enerji girdisini de her seferinde maliyetleri üzerinde alıp, bunun
faturasını da herkesten çok düşündüğünü söylediği
vatandaşımızın sırtına yüklemektedir.
Almadığımız doğal gazın parasını İrana
ödediğimiz gibi.
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri;
Elektrik Mühendisleri Odası, sokak aydınlatmalarının
yıllık giderinin 302 milyon olduğunu, buna karşın
vatandaşımızdan 768 milyon TL toplanmak istendiğini de
açıklamaktadır. Bu, nasıl bir yönetim mantığı,
gerçekten anlamakta zorlanıyoruz.
Enerjiye olan ihtiyacımız her zamankinden daha fazla
oldu. Türkiye, enerji koridorunda olurken, etrafımızdaki birçok
ülkenin çıkış kapısı olmuşken, en üst seviyeye
çıkarken bunun yönetimini bile maalesef doğru idare edemiyoruz.
Bu sektörde en önemli olan kriterlere sahip iken, yüksek petrol ve
doğal gaz yataklarına yakınken, hidroelektrik santrallerinin
kurulumuna en uygun nehir varlıklarına sahipken, güneş
enerjisinin uygun iklimine sahipken, jeotermal kaynaklarının
bolluğu ortada iken hâlâ bu kaynaklardan yararlanamıyoruz.
Rüzgâr enerjisi de bu kadar rahat kullanılabileceği bir
coğrafyada olmamıza rağmen şu ana kadar ancak dünyada on
dokuzuncu sırada ve bin megavat rüzgâr enerjisi yapabilmiş
durumdayız.
Değerli milletvekilleri, bütçe görüşmelerinde ve
Parlamentoda da sürekli AKPli milletvekillerinin AKP
başarılarından bahsettiği bir tabloda, sekiz yıldan
beri bu ülkeyi tek başına yönettiğiniz ve Sayın
Başbakanın bütçe görüşmelerinin son gününde de
konuşmasına baktığımızda, bugünleri
anlatması gerekirken geçmişte CHPyi vurmuş, gelecekte hayaller
kurmuş ama bugünü unutmuş bir tabloyla karşı
karşıyayız.
24 Şubat 1974teki, bazı illerdeki elektrik
kesintisinden bahsederken, 2023 yılını hedef gösterirken, 25 bin
dolar millî geliri hedef gösterirken, dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi
olacağımızı iddia ederken nereden geldiniz bu yıllara,
geçmiş yıllara ve gelecek yıllara? Oysa bugüne gelmediğini
çok açık biçimde görüyoruz. Bugüne geldiğimizde yani geçmiş 1974
veya gelecek 2023ü bırakıp 2010 yılına geldiğimizde,
her yerin özelleştirme adı altında satıldığı,
peşkeş çekildiği döneminde TEDAŞ da özelleştirildi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu özelleştirme
sonrasında da, ülkenin birçok yerinde olduğu gibi, Balıkesir
ili, ilçeleri ve köylerindeki enerji kesintilerinin de hesabını kimin
vereceği
Şu anda muhatap yok. Balıkesirde seksen yerleşim
yerinde, elektrik kesintisi nedeniyle su yok. Bunun yanında, şu anda,
bir haftadan beri de Balıkesir ilçesi İvrindinin köylerinde,
Osmanlar köyünde, Topuzlar köyünde, Kocaoba köyünde, Beyoba köyünde,
Balıkesirin merkez Kozören köyünde üç günden beri elektrikler yok. Üç
günden beri vatandaşım muhatap bulamadığı gibi, biz de
muhatap bulamadık. Üç günden beri aradığımız muhatap
sonrasında, dün akşam Sayın Bakanla görüştüğümüzde
ortaya çıkan tablo şu: Bu özelleştirme sonrasında ortaya
çıkan arızalarda bir muhatap yok. TEDAŞ mal
varlığı sahibi ama sorumlu EPDK yani Enerji Piyasası
Denetleme Kurulu. Bunu vatandaşa söylediğimizde, vatandaşın
sanki Et Balık Kurumu gibi anladığını, genel müdür
yardımcısı ifade ediyor. Yani, böylesi bir tablo
karşısında değerli arkadaşlar, muhatap yok. Bu
özelleştirme de diğer özelleştirmeler gibi yanlış
olmuştur. Şu anda birileri, özel sektörün para kazanması
adına, özelleştirilen iletim ve dağıtımda,
vatandaşın elektrikleri kesildiğinde, vatandaş muhatap
bulamamaktadır. 21inci yüzyılda, Balıkesirde, şu anda,
sayısız köyün elektrikleri yoktur değerli arkadaşlar. Bu
özelleştirme sonrasında, 5 lira borcu nedeniyle elektriği
kesilen vatandaş, günlerce elektriği kesildiğinde muhatap
bulamamıştır. Aynı şekilde, Balıkesirdeki
Küçüksan esnafı da ciddi sıkıntı yaşamakta. Bununla
ilgili de esnaf temsilcilerine özelleştirme sorumluları gelmiş
demişler ki: Elektrik saatlerinizi
dışarıya çıkaracaksınız, yoksa elektriğinizi
keseriz. Bu da Balıkesir esnafına ciddi bir yük getirmekle birlikte,
büyük uğraşlar sonucunda şu anda razı edilmiş, saatler
içeride kalmıştır. Buradaki esas gözetilen esnafın ve
vatandaşın durumu değil, tamamen özelleştirilen, bu
özelleştirmeden gelir elde eden özel sektörün
kârlılığı hedeflenmiştir.
Değerli milletvekilleri, böylesi bir tabloyla karşı
karşıyayız. Vatandaşımızın 21inci
yüzyılda elektriği, suyu kesilirken, elektriksiz ve susuz
yaşamaya devam ederken sekiz yıldan beri ülkeyi yöneten AKP
İktidarının sorumluları vatandaşımızın
sorunlarını çözmek yerine kendi eş, dost,
yandaşlarına, akrabalarına
Bütçe görüşmemde de ifade
etmiştim, bir AKP bakanının kayınbiraderinin yanında,
şimdi de Cumhurbaşkanının dayısının
damadına bir üniversite kurulmuş, rektör atanmış. Bu
örnekleri çoğaltmak mümkün. Oysa esas olan, vatandaşın sorununu
çözmektir, vatandaşın derdine çare bulmaktır. 21inci
yüzyılda vatandaşımızı elektriksizliğe mahkûm
etmek AKP İktidarının başarısı değildir.
Olmayan üniversitelere rektör atamak yerine vatandaşın
elektriğinin, ihtiyacının giderilmesi gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle yenilenebilir enerji kanun
tasarısını destekliyoruz. Yüce Parlamentonun yeni
yılını kutluyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aydoğan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili
Sayın Cemaleddin Uslu.
Cemaleddin Bey, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMALEDDİN USLU (Edirne) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 395 sıra sayılı Yasa Teklifinin
2nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz
aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde her geçen gün enerjiye
olan ihtiyacımız artmakta ve dışarıya olan
bağımlılığımız da bu şartlarda
artmaktadır. Kalkınmanın temel gereksinimlerinden biri de enerji
üretimidir. Günümüzden çok eskilerde, ilk çağlarda yaşayan
insanların o gün ihtiyaç duyduğu enerji, bugün 40 katına, 50
katına çıkmış durumdadır. Enerjiye olan talebin
kesintisiz, güvenilir ve düşük maliyetlerle karşılanması,
kaynak çeşitlendirilmesine giderek arz güvenliğinin
sağlanmasıyla mümkün olacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu görüşmekte olduğumuz
tasarı, birkaç defa Meclis gündemine gelmiş ancak, inşallah,
bugün bitirilecektir. Birkaç defa görüşülmeye
çalışıldı ancak görüşülmeden geriye çekilmişti.
Esasen bu tasarının genel olarak hangi hususlarla ilgili
olduğuna baktığımızda, yenilenebilir enerji kaynaklarına
yatırım yapacak olan kişilere; yani, rüzgâr, güneş
enerjisi, su, biyokütle, dalga, akıntı, gelgit enerjilerine dair
yatırım yapacak olan kişilere, on yıl süreyle başlayan
bir süreçte alım garantisi verilecek belli bir fiyatla. Bu alım
garantisinde öngörülmüş fiyatlar var. Bir de eğer bu santraller,
üretim tesisleri yerli kaynaklarla yapıldığı takdirde
makine ve teçhizat kullanılırsa bunlara dair birtakım
teşvikler var. Kilovatsaat enerji başına belirli miktarlarda
euro sent cinsinden teşvikler öngörülüyor.
Bu tasarının bir an önce çıkarılması bu
uğurda yatırım yapacak olan yatırımcılarımıza
fayda sağlayacaktır. Esasen yenilenebilir enerjiyle ilgili yasa
tasarısı 2005 yılında görüşülmeye
başladığında şiddetle karşı
çıkılan hususlar olmuştu. Bugün yine bu karşı
çıkılan hususların olduğunu görüyoruz. Özellikle 2005ten
2010a geldik, çok fazla değişen bir şey yok. Petrolcülerin
baskısı ile sanıyorum fiyatlandırmada birtakım
sıkıntılar yaşanıyor hâlâ. Doğal gaz ve petrol
lobisinin baskısı, bu kanun üzerinde etkisini hâlâ sürdürüyor.
Bakınız, nükleer enerji santrallerinden elde edilecek olan enerjinin
birim başına, kilovatsaat başına fiyatı neredeyse 15
dolar sent seviyesinde. Biz burada bu yasayla 7-8 euro sent olması
düşünülen bir enerjiyi yüksek buluyoruz ve bunun fiyatını
düşürmeye çalışıyoruz. Esasen fiyatlandırmada
rakamlarda bir değişiklik yok ama verilecek olan önergeyle de -bunu
gördüm- euro sent cinsinden dolar sent cinsine dönüyor. Ancak burada şunu
söylememiz lazım: Yerli kaynak kullanımının teşvikinde
bu teşvik devam ediyor ve bu anlamda da katkısı olan
arkadaşlarıma huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, AB ülkeleri uygulamalarına
baktığımızda yenilenebilir enerji kaynakları için
mali, vergi ve üretim teşvikleri adı altında çeşitli piyasa
destek ve yöntemlerinin benimsendiği görülmektedir. Yani her ülkede bunun
desteklenmesinde ciddi şekilde fayda vardır. Ülkemizde de bu
yasanın bir an önce çıkarılması ve desteklenmesi gerçekten
önem teşkil ediyor.
Bugün basında görebildiğim kadarıyla Maliye eski
Bakanımız Sevgili Unakıtan da bu anlamda bir enerji santrali
kurma çabasından -kendi ifadesiyle burada görüyorum- şimdilik
vazgeçtiğini ifade ediyor. Demek ki yeterli destek
alınamadığı, göremediği de
Herhangi bir
yatırımcı da bunu böyle değerlendirebilir ama Sayın
eski Bakanımız da bunu yeterli görmemiş anlaşılan.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde genel olarak bu
yenilenebilir enerji kaynaklarına baktığımızda
hidrolik enerji ve rüzgâr enerjisinin daha ön planda olduğu görülüyor ama
bunlara verilen desteklerin de düşük kaldığını burada
tekrar ifade etmek istiyorum. Güneş enerjisine yatırım belki bir
süre yeterli şekilde olmayacaktır. Jeotermal enerji itibarıyla
baktığımızda da ülkemizde sınırlı kaynaklar
vardır. Dolayısıyla, hidrolik enerjisi ve rüzgâr enerjisinin
desteklenmesi çok önem teşkil ediyor gerçekten. Rüzgâr gücü elektrik
enerjisine dönüş itibarıyla gerçekten en temiz enerjilerden bir
tanesidir, çünkü çevreyle çok uyumludur.
Keza, Türkiyenin jeotermal enerjisi kaynaklarını da iyi
değerlendirmek lazım, bugüne kadar yeterli destek
görülememiştir.
Dünya petrol rezervleri itibarıyla bir değerlendirme
yaptığımızda; petrol rezervlerinin kırk yıl,
doğal gaz rezervlerinin altmış yıl, kömür rezervlerinin de
yaklaşık iki yüz kırk yıl bir ömrü olduğu ifade
edilmektedir. Bazı kaynaklara göre bu ömürler daha kısadır.
Değerlerin doğruluğu tartışılabilir ama
tartışılmayacak gerçek varsa da, o da, ekonomik olarak
kullanılabilir yeni bir enerji kaynağı
bulunmadığı sürece gelecekte de kömürün önemli bir enerji
kaynağı olmaya devam edeceğini de söylememiz lazım. Belki
de bugün petrol savaşları var, gelecekte de kömür savaşları
olabilir bu şartlarda, yeni yenilenebilir enerji kaynakları
bulunmadığı takdirde.
Sanayileşmiş ülkelerde yaşayan ve toplam dünya
nüfusunun yüzde 20sini oluşturan 1 milyarın üzerindeki nüfus, kullanılan
toplam enerjinin yaklaşık yüzde 60ını tüketiyor,
gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 5 milyarın biraz
altındaki nüfus da yüzde 40ını tüketmektedir. Bazı
gelişmiş ülkelerdeki soğuk iklim koşulları dikkate
alınsa bile, bu dengesizlik büyük ölçüde devam etmekte.
Dünya toplam petrol rezervlerine baktığımızda,
bölgeler itibarıyla yüzde 64 ile en büyük payı Orta Doğu
ülkeleri, ikinci sırayı ise yüzde 9 ile Orta ve Güney Amerika
almaktadır. Petrol rezervlerine ülke bazında
baktığımızdaysa, Suudi Arabistan ilk sırada, daha
sonra Birleşik Arap Emirlikleri, aynı oranlarla İran ve Kuveyt
olarak karşımıza çıkmaktadır, ama bir gerçek var ki,
petrol rezervlerinin Orta Doğuda yaygınlaşmış olduğunu
söylememiz lazım. Bugün sözde demokrasi adına Irakın işgal
edilme temel gerekçesinin petrol olduğunu fazla düşünmeye de gerek
yok.
İşte bu sebeplerden dolayı yenilenebilir enerji
kaynaklarının gerçekte desteklenip, yeni yatırımlarla
teşvik edilmesi ve yatırımların
artırılmasında fayda var değerli arkadaşlar.
Her şeyden önce, bu sekiz yıllık dönemde AKP
İktidarının enerji kaynaklarımızı etkili olarak
değerlendiremediğini düşünüyoruz. Doğal gaz ithalatı
yaklaşık yüzde 120 oranında arttı. Yerli üretimin tüketimi
karşılama oranı gitgide aşağıya düşüyor,
azalıyor. Linyit kaynakları yeterince değerlendirilemiyor.
Enerjide dışa bağımlılık bu yüzden artmakta.
Yine petrol ya da doğal gazda maalesef
bağımlılık artmış ve dışa
bağımlılık petrolde yüzde 93, doğal gazda yüzde 97
oranında yükselmiştir. Doğal gaz yönünden belirli kaynak ülkelere
bağımlılığın artmasına sebep olmuş,
Rusyaya ve son dönemde nükleer enerjiyle ilgili yapılan anlaşmayla
da neredeyse Türkiye, Rusyaya göbeğinden bağlı hâle
gelmiştir. Elektrik enerjisi üretiminde doğal gazın payı
arttırılmış, artmış ve hidroelektrik payı
azalmıştır.
Netice itibarıyla, değerli milletvekilleri, Türkiyede
yapılan enerji planlamaları bilimsellikten ne yazık ki
uzaktır. Enerji projeksiyonlarına baktığımızda,
sık sık değiştiğini görmekteyiz. Dolayısıyla
yenilenebilir enerji kaynaklarının ülkemizde üretim
yapmasının teşviki son derece önemli hâle gelmektedir.
Sözlerime son verirken yeni yılımızı da tebrik
ediyorum; vatanımıza, milletimize, ülkemize hayırlı
olması dileklerimle sözlerime son veriyorum. Sizleri de
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Diyarbakır Milletvekili Sayın Akın Birdal.
Sayın Birdal, buyurun efendim.
BDP GRUBU ADINA AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Barış ve Demokrasi Partisi adına
hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi, başta hidroelektrik, rüzgâr, jeotermal, biyokütle
ve güneş enerjisi olmak üzere, yenilenebilir enerji
kaynaklarının kamu ve toplum yararına etkin bir şekilde
devreye girmesini öngören düzenlemenin gerekliliği kuşkusuz burada
tartışılmaz ancak konuya ilişkin çıkarılmak
istenilen yasa, böyle bir gereklilikten değil, Avrupa Birliği
müktesebatına uygunluk açısından çıkarılması
gerektiğini düşünüyoruz ya da çıkarılmak istendiğini
düşünüyoruz. Bu nedenle yapılan düzenlemelerde kamu yararından daha
çok sermayenin gereksinmelerinin dikkate alındığı
görülmektedir. Enerji politikasında temel olması gereken kamusal
politikalar doğrultusunda temiz, ucuz, bol ve yerli enerjinin
kullanıma sokulması amacının dışına
çıkılmıştır.
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, bu yasaya
ilişkin olarak Yenilenebilir enerji kaynakları alanında kamunun
yürütmesi gereken görevleri göz ardı edilmekte ve süreç sadece
çeşitli teşvikler sağlanarak tamamen piyasa aktörlerinin
girişimlerine bırakılmış görünmektedir. Öngörülen
teşvikler sadece en avantajlı bölgelerdeki rüzgâr ve bazı
hidroelektrik projeler için destek sunabilecektir ancak öngörülen
uygulamalarla, diğer yenilenebilir enerji kaynakları seçeneklerinin
(biyokütle, güneş ve jeotermal ve benzeri) desteklenmesi ve bu sektörlerde
herhangi bir gelişme yaratılması mümkün görünmemektedir.
demektedirler.
Son günlerde yaşananları gördükçe bu eleştirinin
haklılığı ortaya çıkmaktadır. Hasankeyf,
Allianoi, Munzur, İkizdere gibi dünya mirası sayılan doğa
ve sit alanı ve tarihî bölgelerde barajlar yapılmakta, bu barajlar
aracılığıyla da hidroelektrik santrallerinin kurulması
gündemdedir.
Hasankeyf, binlerce yıllık bir yerleşim yeridir ve
yok edilmek istenmektedir. Allianoi, dünyanın ilk sağlık
merkezidir, su altında bırakılmak ve yok edilmek istenmektedir.
İkizdere ve Munzur, millî parktır, doğanın eşsiz bir
bölümüdür. Bu da ne yazık ki yok edilmek istenmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
piyasanın gücü, doğa ve tarihî alan dinlemeden ezip geçmektedir. Bu
alanları, barbarca yönelimden, sit alanı olmaları da ne
yazık ki kurtaramamaktadır.
Basından izlediğimiz kadarıyla, siyasi iktidar, sit
alanlarının statüsünün değiştirileceği bir yasa
tasarısı hazırlamakta, hiçbir engel istememekte ve
tanımamakta, kırk elli yıllık ömrü olacak barajlar,
santraller karşılığında binlerce yıllık
tarih, doğa, kültür değerleri yok edilmek istenmektedir. Bu bir
tercihtir kuşkusuz. Ya piyasanın, sermayenin engellenemez yönelimlerini,
kâr etme isteklerini dikkate alırsınız ya da kamu yararına
güneş, rüzgâr gibi kaynaklara öncelik veren bir enerji
politikasını geliştirirsiniz. Ne yazık ki halkın
yararına değil, sermayenin yanında bir enerji politikası
uygulanmaktadır.
Ülkemizde bugün dışa bağımlı ve
neoliberal bir enerji politikası söz konusudur. Elektrik üretiminin
neredeyse üçte 2si doğal gaz, dolayısıyla dışa
bağımlıdır. Enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması ve çevreyle
uyumlu bir teknolojik yapılanmanın kurulması temel amaç
olmalıdır. Bunun için, başta rüzgâr ve güneş olmak üzere,
yenilenebilir enerji kaynaklarının hızlı bir şekilde
devreye girmesi sağlanmalıdır. Yapılması gereken iyi
bir enerji planlamasıdır. Gerekli tasarruf önlemleri alınarak
enerji tüketiminin azaltılabileceği, meslek odalarınca
belirtilmektedir.
Yine, enerji hatlarındaki kayıplar toplam tüketimin
yüzde 25ine ulaşmaktadır. İletim hatlarına yapılacak
yatırımlarla bunu önlemek de olanaklıdır. Bu önlemler
alındığı ölçüde ne doğal ne de tarihî alanların
enerjiye kurban edilemeyeceği açıktır. Böylelikle Hasankeyf ve diğer
tarih, kültür miraslarımız korunabilecek ve geleceğe
taşınabilecektir.
Derelerin Kardeşliği girişiminin
çağrılarına kulak verelim ve hatta onları bir
çağıralım, bu konudaki çalışmalarının
sonuçlarını ve ne istediklerini bir dinleyelim ve böylece derelerin
özgürce akmasının önüne barikatlar koymayalım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz
almışken, Diyarbakır Milletvekili olarak Sayın
Cumhurbaşkanının yarın Diyarbakıra yapacağı
geziye ilişkin düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Daha önce Sayın Cumhurbaşkanı, 2009
yılında Diyarbakıra gitmiş ve Güroymaktan da geçerken
Norşin diyerek, oradaki Kürtçe adını da söyleyerek bir mesaj
vermek istemiştir.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanının yarın
başlayacak ve yarından sonra da sürecek olan bu ziyaretini biz çok
önemsiyoruz, fakat gerçekten bu gidiş ve dönüş diğer gidiş
ve dönüşler gibi olmamalı ya da Sayın
Cumhurbaşkanının bu gidişi ya da Diyarbakırda
söyleyecekleri Ankaraya geldikten sonra unutulmamalı. Örneğin,
Sayın Cumhurbaşkanı bir buçuk yıl önce Çok iyi şeyler
olacak. deyip, sonra da Adına ne derseniz deyin, ister terör sorunu
ister Doğu ve Güneydoğu sorunu ama bu sorun Kürt sorunudur ve
öncelikle de çözülmelidir. diye bir saptama yapmıştır ve sonra
da işte AKP İktidarınca bir açılım süreci
başlatılmış ve o da değişik adlandırmalarla
Kürt sorunu, demokratik açılım, sonra Millî Birlik ve
Kardeşlik Projesi diye sürmüştür ama bugüne gelindiği zaman
bunun ne yazık ki karşılığı yoktur.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanını
Diyarbakır bekliyor ve Sayın Cumhurbaşkanının
Diyarbakırda ne diyeceğini sadece kendisine konser vermek isteyen
sokaktaki mendil ve su satıcı çocuklar beklemiyor, sadece demokratik
özerklik diyerek yerinde bir yönetim ile merkezî yönetimin yükünü hafifletmek
ve doğrudan demokratikleşmeye evrilecek bir süreci başlatacak
olanlar beklemiyor, sadece Diyarbakırın Seyrantepe, Benusen,
Şehitlik, İplik gibi mahallelerindeki yoksul insanlar beklemiyor,
aslında Sayın Cumhurbaşkanının Diyarbakırda ne
diyeceğini Türkiye halkı bekliyor çünkü gerçekten Diyarbakıra
böyle bir süreçte gidişi kuşkusuz rastlantı değil. O
nedenle, Sayın Cumhurbaşkanının bu ziyareti çok önemli. Hem
de ne yazık ki Türkiye Büyük Millet Meclisi, başta AKP ve onun
Başbakanının demokratikleşme ve Kürt sorununda ruh hâlinin
bozulduğu bir döneme rastlamış olması çok anlamlı. O
nedenle, Sayın Cumhurbaşkanının vereceği mesaj
yalnız oradaki halkımıza değil, aynı zamanda iktidara
ve muhalefetedir de. Ve gerçekten bu sürecin, demokratikleşme sürecinin,
barış içinde bir arada yaşamanın, demokratik
özerkliğin ayrışma değil tam da tersi birlikte yaşama
projesinin olduğunu ve ana dilde bir eğitim hakkının
Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası hukuka ve taraf
olduğu Lozan Anlaşmasının gerekliliğinin
olduğunu anlatmış olması ya da söyleyecek olması çok
önemlidir.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Sayın
Cumhurbaşkanının yarın yapacağı Diyarbakır
ziyaretinin başka bir önemi, yaklaşık üç dört aydır süren
ve dört ay daha sürecek olan eylemsizlik kararına rastlıyor olmuş
olması ve gerçekten silahların yeniden haziran ayında
konuşmaması ve sorunun demokratik bir süreçte
konuşulmasının zeminini yaratacak bir konuşma
olmalıdır. Ayrıca, yine insan hakları
savunucularının, belediye başkanlarımızın,
seçilmişlerin, 13 Ocakta KCK adı altında bir davanın
görülecek olmasıdır. Ve Sayın Cumhurbaşkanının
ana dildeki bir hakkın her alanda, kamusal alanda da
kullanılacağına dair verilecek mesajı bu bağlamda adil
yargılanma ve savunma hakkının da önünü açacak ve Kürt sorununa
devletin bakışını ortaya koyacaktır. Bu nedenle,
Sayın Cumhurbaşkanını yarın Diyarbakır baş
göz üstüne selamlayacak, karşılayacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKIN BİRDAL (Devamla) -
ve gerçekten vereceği bu
mesajların anlamını değerlendirecektir. Umut ediyoruz, yeni
yıla yeni bir sözle ve yeni umutla gider ve gelirler.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına, Malatya Milletvekili Mücahit
Fındıklı.
Sayın Fındıklı, buyurun efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, yenilenebilir
enerjiyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Yalnız, bu maddeleri konuşurken, 2nci madde üzerine söz
aldım, 2nci maddeye geçmeden evvel, burada ağırlıklı
olarak birtakım eleştirilere de cevap vermek isterim.
Özellikle Yenilenebilir enerjinin geciktirilmesiyle, sanki
birilerine çıkar sağlamak maksadıyla önce suyu
karıştırıp sonradan içinden muhalefet yapmak adına bir
şeyler çıkarırız mı? diye birtakım
eleştiriler oldu, bunları tasvip etmiyorum çünkü yenilenebilir
enerjide, bu kanun çıkmadı diye rüzgâr santrali kurulmuyor
değil, bu kanun çıkmadı diye termik santral kurulmuyor
değil, bu kanun çıkmadı diye hidroelektrik santrali kurulmuyor
değil, bunların hepsi devam ediyor. Üstelik, son, rüzgârın
aşağı yukarı gücünün yarıya yakın bir bölümü
-yani 440 megavatlık- 2009 yılında işletmeye zaten
geçmiş. Bu yılın ilk üç ayında da 300 megavatlık özel
sektör tarafından yapılan yatırımın 110 megavatı
da rüzgâr santrali olarak yapılmış. Dolayısıyla, bu
getirdiğimiz yasa, taslak, bugün huzurlarınıza gelen yasa,
yenilenebilir enerji yatırımlarındaki düzenlemelerle alakalıdır.
Yani mevcut zaten yasa vardır. Bunun bilinmesinde fayda var. Dolayısıyla,
bu yenilenebilir enerjinin bir yıllık gecikmesinin, aslında
altında başka şeyler aramanın uygun olmayacağı
görüşündeyim.
Bir diğer konu, değerli arkadaşlar, Türkiyedeki
sanayicinin, üretimin temel girdilerinden biri enerji
yatırımıdır, elektriktir. Dolayısıyla, biz,
elektrik yatırımının mutlaka ucuz ve sürdürülebilir bir
enerji olmasını, güvenilir ve stabil bir enerji olmasını
isteriz. Yenilenebilir enerjide -hem rüzgârda hem hidroelektrik santralinde-
yeteri kadar yatırımların önü açık ve devam etmektedir.
Ancak güneşle ilgili, özellikle güneşin fiyatıyla ilgili çok
ciddi tartışmalar yaşanıyor, onu da çok açıklıkla
söyleyeyim. 28 euro sent gibi telaffuz edilen rakamlarla piyasaya
sunacağımız enerjinin üretim sanayisinde hiçbirimizin işine
yaramayacağı açıktır. Dolayısıyla, burada
rakamların oluşmasında, yüksek teşvik edeceğiz diye
sanayiciye veya devlete yük getirecek rakamları savunuyor olmak,
başka bir anlamda işin vahametiyle yakından ilgili
olmadığımızın farkında olunması gerekir.
Bakın, size
2009 yılında, elektrik enerjisinin
projeksiyonu 2009 yılında 194 bin gigavatsaatti, 2018
yılında 335 gigavatsaat, 2019 yılında da 383 gigavatsaat
olacağı öngörülüyor. Yani ülkemiz eğer bu yatırım
hızıyla devam ederse 383 gigavatsaat yani 2009dan 2019
yılına kadar on yılda yüzde 100e yakın bir enerji
talebiyle karşılaşacağız. Dolayısıyla,
Türkiye'nin bu kadar büyük enerjisini yalnızca sularından,
yalnızca kömüründen, yalnızca güneşinden elde etmemizin reel
olarak karşılığı da yoktur. Dolayısıyla,
yenilenebilir enerji elbette gereklidir, ancak ciddi tedbirler alınmazsa,
ciddi enerji yatırımları yapılmazsa gelecek on yılda
ciddi açıklarla karşı karşıya kalacağız.
Onun için, Türkiye'nin, kaçınılmaz olarak nükleer santrallerde
hız kazanması ve Sayın Enerji Bakanımızın da bu
konuda hassasiyet gösterip üç tane nükleer santralin yapımıyla ilgili
olayı hızlandırması, Türkiye'nin enerjide geleceğini
de garanti altına alacaktır diye düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Fındıklı.
Şahsı adına Kocaeli Milletvekili Sayın Eyüp
Ayar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
EYÜP AYAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yenilenebilir Enerji Kanunu
hakkında şahsım adına 2nci madde üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye sürekli büyüyor, teknoloji
gelişiyor, yepyeni ürünler ortaya çıkıyor, şehirlere göç
devam ediyor. Dolayısıyla enerjiye olan ihtiyaç da her gün artmakta.
Dünya enerji ihtiyaçlarını çoğunlukla fosil kaynaklardan yani
kömür, petrol ve doğal gazdan karşılamaktayken son zamanlarda
yenilenebilir enerji alanlarına yönelme olmuştur. Yenilenebilir
enerji kaynaklarının başlıcaları hidrolik, güneş,
rüzgâr, jeotermal, biyokütle, dalga akıntılarıdır; hiçbir
zaman bitmeyen, tükenmeyen, temiz, ucuz, çevreye zarar vermeyen enerji kaynaklarıdır.
Dünyanın uzunca süredir enerji üretiminde kullanmakta olduğu fosil
yakıtlardan öncelikle petrol rezervlerinin sonuna
yaklaşıldığı bilinmektedir. Petrol rezervlerinin
kırk bir yıl, doğal gaz rezervlerinin de altmış üç
yıl sonra tükeneceği söylenmektedir. Ayrıca bu yakıtlardan
çevreye çok miktarda karbondioksit salınmaktadır. Bunlar da çevre
kirliliği oluşturmakta, sera gazları artmakta ve iklim
değişikliklerine neden olmaktadır. Bugün dünyadaki sera gazlarının
miktarı 27 milyar ton iken yirmi yıl sonra bu miktarın 42 milyar
tona ulaşması beklenmektedir. Onun için dünyadaki iklim
değişiklikleri dolayısıyla dünyanın
ısınması, bunun neticesinde fırtınaların,
sellerin olması, çölleşmelerin olması Türkiyeyi de
etkilemektedir ve etkileyecektir. Bu bakımdan da yenilenebilir enerji,
kullanılması gereken enerji kaynaklarıdır.
Bir diğer konu da 2002 yıllarında 20 dolar
civarında olan petrol 100-150 dolarlara kadar
çıkmıştır, bugün yine 100 dolarlar civarındadır.
Bu açıdan da baktığımız zaman, Türkiyenin cari dengesindeki
açıklık kadar enerji ithalatımız da söz konusudur.
Türkiye enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynağı
potansiyelini değerlendirmek ve geleceğe dönük arz güvenliğini
sağlamak adına adımlar atmaktadır; bu kapsamda, yasal
mevzuatını buna göre hazırlamakta, yenilemekte, ihtiyaca ve yeni
durumlara göre revize etmektedir.
2005 yılında çıkardığımız 5346
sayılı Kanunun 4üncü maddesinde, kamu ve hazine arazilerinde
yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımını ve
verimliliğini etkileyici imar planları düzenlenmeyeceğini hükme
bağlamıştık. Devamında da, elektrik enerjisi üretimine
yönelik jeotermal kaynak alanlarının belirlenmesi, korunması ve
kullanılmasına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle
düzenlenmesi esasını getirmiştik. Görüşmekte olduğumuz
kanun teklifinin 2nci maddesiyle, yönetmelikle düzenlenmesi esasını
sadece jeotermal değil, hidroelektrik, rüzgâr, güneş, biyoenerji ve
hidrojen gibi tüm yenilenebilir enerji kaynak alanlarını içine alacak
şekilde genişletiyoruz. Ayrıca, yenilenebilir kaynak
alanları belirlenirken ilgili kurum ve kuruluşların
görüşlerinin alınması hükmünü de getiriyoruz ve yine, 4üncü
maddeye eklediğimiz cümleyle, belirlenen yenilenebilir kaynak
alanlarının Elektrik İşleri Etüt İdaresi
tarafından imar planlarına resen işlenmek üzere ilgili mercilere
bildirilmesi esasını getiriyoruz. Ancak bu konuyla ilgili, Sayın
Bakanım, geçmişte Maden Kanunundaki Türkiyedeki uygulamaları
gördük. Bunun için, yönetmelikler hazırlanırken bir kanun
titizliğinde bu yönetmeliklerin hazırlanması ve amacına
uygun olarak tahsislerin yapılması ve atıl durumda kesinlikle
hiçbir alanın bırakılmaması yönünde çalışmalar
yapılması gerektiğine inanıyorum.
Çıkaracak olduğumuz kanunun ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizin yeni
yılını şimdiden tebrik ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Coşkunoğlu, buyurun efendim.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben daha önceki sorduğum sorulara devam etmek istiyorum.
Sayın Bakan, güneş enerjisi santrali, anlamlı
miktarda, yani evdeki duş alma suyunu ısıtacak miktarda
demiyorum, anlamlı bir kapasitede ilk santralin ne zaman
kurulacağını öngörüyorsunuz, bu yasa çıktıktan sonra
getirilen kurallar ve koşullar içerisinde? Bir.
İkincisi, yine bir öngörü, projeksiyon
yapılmış olmalı. Grid paritesini güneş enerjisinin ne
zaman yakalayacağını varsayıyorsunuz? Grid paritesi, yani
üretim maliyeti ile perakende fiyatın çakıştığı
noktanın ne zaman yakalanacağı varsayımını
yapıyorsunuz ve bu varsayımı yaparken iklim
değişikliği ve küresel ısınmanın getireceği
karbon baskısını da hesaba kattınız mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Munzur Parkının çevresel etüt planı
yapılmış mıdır? Yapılmışsa ne zaman
onaylanmıştır? Bu plan yapılmadan Munzur Vadisinde baraj
vesair yapı yapılması mümkün müdür? Ayrıca Munzur ve
Pülümür Çayı Vadisinde bugüne kadar Hükûmetin yapmayı
planladığı kaç tane baraj vardır? Bunların ayrı
ayrı isimlerini istiyorum.
İki: İstanbul ve Çanakkale boğazlarında enerji
üretimiyle ilgili herhangi bir çalışma var mıdır? Varsa ne
durumdadır?
Üçüncü sorum: Samsun-Ceyhan Boru Hattı hangi firmaya,
nasıl, hangi ihale usulüyle verilmiştir? Ve bu boru hattında
hangi yakıt taşınacaktır, hangi kaynaktan sağlanan
yakıt taşınacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özkan...
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın Bakan, geçtiğimiz günlerde bütçe
görüşmelerinde Türkiyenin birlik ve beraberliği yönünde birçok
açıklama yapıldı. Bakanlar Kurulunun bir üyesi olarak sizinle
paylaşmak istediğim konu, araştırma şirketlerinin
illerde yaptıkları anketlerde vatandaşlarımıza
mezhepleriyle ilgili sorular yöneltilmektedir. Mezhep ve etnik kimlik tüm
vatandaşlarımızın şerefidir. Bunu araştırmak
bir ayrıştırmadır, bir bölücülüktür. Bu konuyu araştırmanızı
ve son verdirmenizi öneriyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; güneş
enerjisiyle alakalı, Sayın Coşkunoğlunun sorduğu
soruyla alakalı bizim piyasa araştırmalarımız ve
özellikle malzeme biliminin de çok hızlı ilerlemesiyle beraber
yaklaşık -megavat cinsinden söylersek- 250 bin dolar civarında yıl
başına düşmektedir bunun tarifesi. Bu şu demek:
Yaklaşık 6 milyon dolar civarında iki yıl önceki olan rakam
özellikle bu iki yılda çok fazla hızla düştü ve 3.500ler
civarına kadar düştü. Avrupadan ve Amerikadan gelen firmalar...
Çinli firmaları ikinci planda tutuyorum çünkü onların fiyatı ve
teknolojisiyle alakalı zaman zaman Avrupada tartışmalar
yaşanıyor ama farklı kaliteleri de üretebileceklerine dair Çinli
firmaların da müracaatları oldu. Eğer, biz, iki yıl önceki
rakamlarla davranıyor olsaydık, normalde 28 euro sentten daha
aşağı yapamayacaklarını ve böyle bir sübvansiyonla
beraber piyasayı canlandırabileceklerini, yatırım yapabileceklerini
söylemişlerdi. Amerikadan 1 ve Avrupadan 2 tane firma, toplam 3 tane
firma bize 10 euro sentler civarında yatırımın çok uç
noktada olmasına rağmen gerçekleştirilebilecek bir rakam
olduklarını söylediler ve biz, bundan da
aldığımız, piyasadan aldığımız
cesaretle de 2011in üçüncü çeyreğinde ve 2012nin ikinci çeyreğinde
toplam bu yatırımların piyasadaki tarifeyle ve buradan,
eğer Genel Kurul da onaylarsa, bu fiyatlarla beraber yatırımın
başlayabileceğini düşünüyoruz. Biraz daha konservatif davranıyoruz,
biraz daha bu manada muhafazakâr davranıyoruz.
600 megavatlık bir gücün önümüzdeki üç yıl içerisinde
gerçekleştirilebilmesinin gerçekçi bir rakam olacağını, hem
bizim arazilerle alakalı düzenlemelerimizin hem de lisanslamalarla
alakalı düzenlemelerimizin bu piyasadaki yatırımla paralel
gideceğine inanıyoruz, çünkü bu manada çok yeni bir teknoloji
üretilmemiş olmasına rağmen malzemelerin tedarikiyle
alakalı ciddi bir ucuzlama olduğunu gördük. Hele hele rüzgârda global
krizin tesiriyle rüzgâr üreticilerinin fiyatlarının zaman zaman yüzde
35lere varan fiyat indirimleriyle alakalı olduğunu gördük. Bunlar,
Türkiyedeki yatırımcılar açısından bence global
krizin tehdidinin Türkiyede bir fırsat hâline dönüştüğünü
söyleyebiliriz. Güneşle alakalı bu kapasite ne zaman kurulur?u bu
şekliyle cevaplamış oldum.
İklim değişikliğiyle alakalı konuda,
tabii, yine aynı şekilde söyleyebilirim, ciddi ve olumlu manada bir
tesiri olacaktır. Avrupa Birliğinin her ne kadar Kopenhag
Kriterlerinde, daha doğrusu dünyadaki bütün bu işe katkı
koymaya çalışan, Kyotoya taraf olan ve taraf olmayan ülkeler dâhil
olmak üzere, Kopenhagdaki somut sonuçların elde edilememiş
olmasını, aslında tekrar bir reorganize olmayı gerektirdiğine
karar verdi dünyadaki hemen hemen bütün ülkeler ve en son yapılan
Cancundaki, Meksikadaki toplantıda da bu manada bir ilerleme
sağlanmaya çalışılıyor ama iklim
değişikliğiyle alakalı, dünyayı kirletenlerle
temizleyenlerin hemen hemen aynı noktada olmadıklarını
şu anda rahatlıkla söyleyebiliriz.
İkinci soruyla alakalı, son soruda, böyle bir
araştırmanın olup olmadığını tabii ki ben de
araştıracağım. Bunun bir ayrıştırma
gerekçesi olarak değil, bir tespit gerekçesi olarak
yapıldığını düşünüyorum ama bununla alakalı
detaylı bilgiyi de, dediğim gibi, araştırdıktan sonra
size bildireceğim.
Samsun-Ceyhan Boru Hattı niçin kullanılacak? diye bir
soru vardı. Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, ham petrol için
kullanılacak, adı üzerinde. Bununla alakalı throughput
dediğimiz bir garanti, yani buraya petrol veren ülkeler, firmaların
bir garantisiyle beraber bu proje başlayabilecek. Bununla alakalı,
Rusya Federasyonu kamuoyuna da açıkladı, 25 milyon ton civarında
-ki toplam kapasitesi 50 milyon tondur- bir petrolü verebileceğini ve
bununla alakalı da firmalarında bu konuda
çalışıldığını söyledi. Kazakistan Devlet
Başkanı, Türkiyeyi ziyaretinde, 10 milyon ton da kendilerinin
verebileceğini söylediler.
Burada, Pülümür Çayı ve Munzur Vadisiyle alakalı
çalışmaları bildiğiniz gibi Çevre Bakanlığı
yürütüyor ve Çevre Bakanlığının bu konudaki
yazılı cevabı da tarafınıza aktarılacaktır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Samsun-Ceyhan Boru Hattı hangi ihale
sistemiyle yapıldı? Davetiye usulüyle mi?
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Sezerin imzasıyla
yürürlüğe girdi; biliyorsunuz, Bakanlar Kurulu kararı.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Şimdi, bildiğiniz gibi...
KAMER GENÇ (Tunceli) Sahibi kim diyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Sezerin imzasıyla girdi.
dedik ya.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Şu anda Türkiye adına, -bunu kamuoyunda bir gizli
bilgiymiş gibi sordunuz, bu açık bir bilgidir- şu anda bunu
Çalık Holding Türkiyeden...
KAMER GENÇ (Tunceli) Biz de onu diyoruz. Kimler olduğunu
bilelim yani.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Tabii, tabii.
Rusyadan, Transneft ve Rosneftin yürüttüğü ve bu konuda da
İtalyadan da Eninin yürüttüğü bir çalışmadır.
Sayın Sakık burada yok ama ben cevaplamaya devam edeyim.
Alpaslan I Barajıyla alakalı, bildiğiniz gibi kurulu güç 160
megavat civarındadır, dört üniteden oluşmaktadır ve
yaklaşık 500 milyon kilovatsaat yılda enerji üretecektir. Bir ve
ikinci üniteler hemen önümüzdeki ay, inşallah ocak ayında üretime
geçmiş olacak, üç ve dördüncü üniteler de mayıs ve haziran
ayında üretime geçmiş olacak. Alpaslan II Barajıyla
alakalı ise 204 megavatlık, o da toplam 4x51lik, yani dört üniteden
oluşan ve 714 milyon kilovatsaat civarında da yıllık üretim
kapasitesi oluşturacağımız bir baraj olacak. Biliyorsunuz,
ikili anlaşmalar çerçevesinde bunlar yapılmıştı.
Burada özel sektör tarafından yapılacağını
söylemeliyim. Su kullanım anlaşması da yapıldı.
Hükûmetler arası iş birliği kapsamında olan bu projenin
aslında, 4283 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin ikinci
fıkrası uyarınca bir konsorsiyum tarafından
yapılmasına müsaade edilmişti ve bunun içinde kaynak katkı
payı yoktu. Konsorsiyum ortaklarından oluşturuldu ve
Bakanlık oluru da alındı. Yurt dışından ve yurt
içinden bir kısım ortaklar var ve bu Alpaslan II Barajının
da inşallah Türkiyeye, özellikle HESler konusundaki toplam kurulu gücü
açısından da doğru bir proje olacağına
inanıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
2nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
395 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2. maddesinin 2.
cümlesinde geçen usul ve esaslar ibaresinden sonra Kanunun yürürlük
tarihinden itibaren en geç 6 ay içerisinde hazırlanacak ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Cemaleddin
Uslu Yılmaz
Tankut
Kütahya Edirne Adana
Necati Özensoy Kemalettin Nalcı Hüseyin Yıldız
Bursa Tekirdağ Antalya
Muharrem
Varlı Recep
Taner
Adana Aydın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı yasa
teklifinin 2. maddesinde geçen (yönetmelik) ifadesinin tüzük olarak
değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yasa Teklifinin 2nci maddesinde
geçen yönetmelik kelimesinin tüzük olarak değiştirilmesi
konusunda verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Biliyorsunuz, AKP İktidarıyla beraber tüzük kelimesi
unutuldu. Hâlbuki Anayasamızın 115inci maddesinde, kanunların
uygulanmasını göstermek üzere tüzüklerin hazırlanacağı
ve bu tüzüklerin yasadan sonra, kaideler hiyerarşisi içinde en etkili, en
sağlıklı bir düzenleme olduğu belirtilmektedir. Ama
maalesef AKP İktidarıyla beraber tüzükler hep yönetmeliklere
çevrildi. Ama burada önemli olan, yönetmelikle tespit edilecek durum, konu
Elektrik enerjisi üretimine yönelik yenilenebilir kaynak
alanlarının ilgili kurum ve kuruluşların görüşü
alınarak belirlenmesi, derecelendirilmesi, korunması ve
kurulmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Hâlbuki
tüzük olursa daha ciddi bir araştırma olur. Çünkü maalesef AKPyle
beraber bürokrasi de çok zayıflatıldı ve bürokraside artık
belirli bir tarikat, belirli bir cemaat mensubu olmayınca bir yere gelemiyorsunuz.
Gelmeyince de tabii sağlıklı bir yönetim de ortaya
çıkmıyor. Ama tabii tüzük olursa bu Danıştaya gidiyor,
Danıştayda enine boyuna tartışılıyor, daha
ülkenin sorunlarına uygun bir bilgi ve düzenleme getiriliyor. Sonra zaten
siz getirdiğiniz bir kanunla bu tüzükleri inceleme yetkisini Diyanet
İşleri Başkanlığına da verdiniz. Bari
Danıştaya sormuyorsanız, Diyanet İşleri
Başkanlığına sorun. Dolayısıyla o hükmü de
şey edin.
Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii bu kürsüde her an
söz alma imkânımız olmuyor. Burada bütçe müzakereleri
yapılırken AKP Grubu adına konuşan Nurettin Canikli
çıktı burada bizim Tunceliyle ilgili çok iftiralar attı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İftira
atmadım!
KAMER GENÇ (Devamla) Mesela dedi ki: Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu Genel Müdürken bu Genel Müdürlükten iş alan
Ali Özçırpıcı ile Ali Özcan Tuncelili. Bunların ikisi
Tuncelili değil. Şimdi, yani kaldı ki Tuncelili de olabilir.
Arkadaşlar, yani şimdi Nurettin Beye
Mesela geçen gün
birisi bana bir yazı yazmış, diyor ki: Kamer Bey, sor Halk
Bankasıyla ilgili. Başbakanın yakını olduğu
bilinen Güneş Albayrak Ticaret ve Turizm Anonim Şirketinin
İstanbul Halk Bankası Şubesinden İSKİ alacakları
karşılığında kredi açılmasının uygun
görülmediği doğru mudur?
AHMET YENİ (Samsun) Yalan!
KAMER GENÇ (Devamla) Bir dakika, sus!
Bunun üzerine aynı firmaya Ankara kurumsal şubeden
kredi açıldığı ve bu krediyi açan Müdürün, Selahattin
Süleymanoğlunun Genel Müdür Yardımcılığına terfi
ettirildiği doğru mudur? Terfi ettirilen bu şahsın AKP
Milletvekili Nurettin Caniklinin yeğeni olduğu doğru mudur?
AHMET YENİ (Samsun) Yalan!
KAMER GENÇ (Devamla) Nurettin Caniklinin geçmişte
Albayrak Grubunda Mali İşler Müdürü olarak
çalıştığı doğru mudur? Vatandaş bana soru
soruyor arkadaşlar, ben getirip burada şey ediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Sonu doğru, gerisi yalan!
KAMER GENÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, şimdi,
bakın, 1989lardan aşağı yukarı 2000e yakın
dönemlere kadar Doğuda çok ciddi silahlı eylemler vardı.
Bakın, ben hem Meclis Başkan Vekiliydim hem milletvekiliydim,
maalesef kendi ilime önümüzde bir özel tim arabası, arkamızda bir
özel tim arabasıyla gidiyorduk ve maalesef bu konuda ciddi bir güvenlik
yoktu.
Ayrıca, o tarihlerde mesela Doğu, Güneydoğuda,
Tuncelide ihale alan müteahhitleri idare tayin etmiyordu. Niye etmiyordu
biliyor musunuz: İhaleyi alan kişiler silahlı örgütlerin
yakınları olmasın diye orada özellikle belli kişilere ihale
verilmemesi konusunda siciller vardı, bunun hepsi biliniyor. Nurettin
Beyin de bunu bilmemesi mümkün değil ama burada çıkıp da
Tuncelililere iftira atmak için bir bahane arıyor.
Nurettin Bey, senin memleketinde kaç tane ihale
alınıyor? Efendim, Tayyip Beyin memleketindeki, Rizedeki en
ballı, yağlı, kaymaklı ihaleleri kim alıyor, hem de
yüzde kaç tenzilatla alıyor? Gel, onları burada
karşılaştıralım.
SONER AKSOY (Kütahya) Saçmalama!
KAMER GENÇ (Devamla) Önemli olan, yani bunlar bir memlekette
Yani Tuncelili vatandaşlara devri iktidarınızda hiçbir yerde ne
ihale veriliyor ne kamu hizmetine alınıyor; tamamen
ayrımcılık, dışlayıcı bir davranış
içindesiniz. Bir gösterir misiniz Tuncelili vatandaşların kaç
tanesini sözlüde kazandırmışsınız? En başta da
senin geldiğin Gelir İdaresi Başkanlığında, kaç
tanesi elenmiş? İşte, zatıalinizin geldiği merkezî
uzlaşma komisyonunda kimlerin çok yüklü miktardaki vergi
alacaklarını sıfıra indirdiniz, cezaları
sıfıra indirdiniz? Gelin, bunları inceleyelim, kim dürüst kim
değil, bunları araştıralım arkadaşlar.
Onun için, yani burada çıkıp da konuştuğunuz
zaman vicdan ölçüsünden, süzgecinden olayları geçirin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, karar yeter sayısının
aranmasını istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, Sayın Konuşmacı ismimden de bahsederek bazı
suçlamalarda bulundu.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tabii tabii
Yok, doğru doğru,
sataştım, sataştım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Evet, sataşmadan
söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Canikli.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önce şunu söyleyeyim: Biz herhangi bir kamu kurumunda hiçbir
şekilde insanların etnik yapısına göre, mezhebî
inancına göre bir kayıt tutmuyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) E niye söyledin?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla,
herhangi bir sınavda, ister Maliye Bakanlığının
yaptığı sınavlarda -ki, birinci aşama hep ÖSYM
tarafından yapılıyor- hiçbir şekilde böyle bir kayıt
yok. Dolayısıyla, biraz önce Sayın Konuşmacının o
sorduğu soruya ya da Ne kadar Alevi vatandaşımız giriyor?
gibi bir soruya bizim cevap vermemiz mümkün değil ve böyle bir soruya da
cevap verilemez zaten.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben Alevi demedim, Tuncelili dedim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ancak bu tür
kayıt tutanlar var ise -geçmişte ya da bugün, bilemiyorum-
insanları etnik yapılarına göre, siyasi düşüncelerine,
kanaatlerine göre ayrımcılığı esas alan bir uygulama
olmuş ise geçmişte ve böyle insanlar, böyle yöneticiler varsa ancak
onlar bilebilir, ancak onlar bu konuda bilgi verebilir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen hesabına geleni söylüyorsun, ben
Alevi demedim, Tuncelili dedim!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bizim böyle bir
ayrımımız, böyle bir kriterimiz olmadığı için bu
soruya cevap vermemiz mümkün değil.
Değerli arkadaşlar, bakın, bütçe
konuşmalarında ben sadece belgelerden yola çıkarak bilgileri
aktardım, hiçbir de yorum yapmadım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, o kişilerin Tuncelili
olduğunu söyledin!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hiçbir yorum
yapmadım. Hele Tunceliye ya da Tuncelililere hakaret ya da bu anlama
gelebilecek en ufak bir söz sarf etmedim, sarf etmem de söz konusu olamaz.
Böyle bir şey söz konusu olamaz, ima da olamaz. Ben sadece hepsi resmî
belge olan
Hepsi resmî belgeye dayanıyor, bütün konuşmalarım
istisnasız ve tekrar etmek istemiyorum, tekrar bir tartışma
açmak istemiyorum, ama sizin bahsettiğiniz konu da dâhil olmak üzere, yani
memleket meselesiyle, yani nereli olduğuyla ilgili hepsinin belgesi
vardır, hepsi belgelidir. Çok net olarak söylüyorum.
Ayrıca o zaman ihalelerin davetiye usulüyle
yapıldığını söyledim. Gerçekten öyle, doğru, bu
bir tespit yani bir suçlama ya da bir töhmet altında bırakmak
değil ki.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, 15 kişinin
katıldığı ihalede davetiye olur mu Nurettin Bey!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar, davetiye usulüne göre yapılmış.
Davetiye usulü o zaman geçerli kurallara göre yapılan bir usul, ama usulün
özelliğini söyledim ben ayrıca, sadece. Dedim ki, davetiye usulünde insanlar,
idare takdir ettiği kişileri, müteahhitleri çağırır
ihaleye, ancak onlar katılabilir ihaleye. İdarenin
çağırmadığı kişiler ihaleye katılamaz dedim.
Doğru. Bir itirazınız var mı buna? Yok.
Dolayısıyla -tabii zaman da daralıyor- şimdi, bakın,
bir de suçlamada bulundu. Ben tam neyi kastettiğini anlayamadım ama
Selahattin Süleymanoğlunu, bahsettiği ismi tanıyorum,
doğru. O kişi
KAMER GENÇ (Tunceli) Akrabalığın var mı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Şunu söyleyeyim
sadece: O kişi banka müfettişliğinden gelen bir isimdir ve bizim
AK PARTİ İktidarından önce bir kamu bankasının bölge
müdürlüğünü yapmış, o aşamaya gelmiş bir isimdir, çok
net olarak söylüyorum. Yani bizden önce, bizim AK PARTİ Hükûmetinin
iktidarından önce bir bankanın, büyük bir bankanın bölge
müdürlüğü seviyesine gelmiş ve bizim de en ufak bir
katkımız olmadan gelmiş bir isimdir. Dolayısıyla,
kendi mecrasında yürüyen bir atamadır. En ufak bir dahlim söz konusu
olmamıştır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
çok net olarak ifade
ediyorum burada.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Canikli, sağ
olun.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Kütahya Milletvekili Soner
Aksoyun; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi
Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340)
(S. Sayısı: 395) (Devam)
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı
istemiştim Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Arkadaşlarımız arasında mutabakat yok.
Elektronik cihazla oylama yapacağım ve bir dakika süre
vereceğim.
Bir dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.56
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 44üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumu açıyorum.
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi oylamayı tekrarlayacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım:
Sayın Gençin önergesini kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
395 sıra sayılı Teklifin görüşmelerine devam
ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
395 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2. maddesinin 2.
cümlesinde geçen usul ve esaslar ibaresinden sonra Kanunun yürürlük
tarihinden itibaren en geç 6 ay içerisinde hazırlanacak ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özensoy, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 395 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci
maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
2nci maddede Elektrik enerjisi üretimine yönelik yenilenebilir
kaynak alanlarının ilgili kurum ve kuruluşların görüşü
alınarak belirlenmesi, derecelendirilmesi, korunması ve
kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
deniyor ancak bu yönetmeliğin hangi süre içerisinde belirleneceği,
düzenleneceği burada ifade edilmemiş. Dolayısıyla biz de
burada, bunun bir an önce düzenlenmesiyle ilgili, bunun altı ay içerisinde
hazırlanmasıyla ilgili önerge verdik gayet makul ve
mantıklı ama şunu ifade edeyim: Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla
ilgili değişiklik yapılması konusunda
Buraya
geldiğimizden bu yana enerjiyle ilgili ne zaman bir konu olsa, ne zaman
bir kanun konuşulsa hep bu kanunun bir an önce geçmesiyle ilgili biz de
teklifte bulunduk, eleştirdik ama maalesef işte bu kanuna verilen
değer ortada
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen, arkadaşlar,
oturalım.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) -
burada karar yeter
sayısı bulunamıyor, burada bulunan milletvekillerinin işte,
birbirleri arasında konuşarak bu kanuna ne kadar önem verdikleri de
ortada. Çok affedersiniz, bu kanun da zaten Saldım çayıra, Mevlam
kayıra. gibi olduğu için, yani üzerine neredeyse bu şimdi
meşhur dizeler gibi bir dizi senaryosu bile yazılacak düzeyde bir
kanuna dönüştü. 2 defa Meclise gelip geri çekildi, ardından, bugün
geldi, bugün yapılan üzerindeki bütün neredeyse maddelerdeki
değişikliklerle de kuşa döndü. Bakın, ben size örnek
vereyim bu işin ciddiyetiyle alakalı: Bu rapor yazılırken
Komisyon Raporunda, yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel durumuyla
ilgili bir tablo verilmiş burada. Bakın, bu tabloda birimlere
bakıyorum, güç birimlerinin karşısına enerji birimleri
yazılmış; 5inci sayfa, merak edenler varsa baksınlar.
Bakın, ben mühendislik okudum. Mühendislik derslerinde
verilen bir problemin cevabını, rakamını noktasına
kadar doğru da çıkarsanız karşısına birimini
yanlış yazdığınızda hocalar onu tamamen
yanlış kabul ederler. Dolayısıyla, güç biriminin
karşısına burada gigavatsaat yazarsanız bu raporun da ne kadar
ciddiyetle yazıldığı, ne kadar ciddiyetle
hazırlandığı da açık ve net bir şekilde ortada.
Bakın, başından beri ifade ettim, yenilenebilir
enerji kaynaklarıyla ilgili, gerçekten aslına bakarsanız burada
bulunan hiçbir grubun ihtilafı olmamış olmasına
rağmen, çıkan İktidar Partisi mensubu
arkadaşlarımız, yenilenebilir enerji kaynaklarının
faziletlerinden bahsediyorlar, sanki muhalefet bu kanuna
karşıymış gibi buradan birtakım şeyler
söylüyorlar. Tam aksine, muhalefet grupları, bu kanunun bir an önce
çıkması için burada mücadele ediyor. Yıllardır burada ifade
ettiğim gibi, bu kanunun bir an önce çıkması, yenilenebilir
enerji kaynaklarının hayata geçirilmesi için ne gerekiyorsa bizim de
katkımızın olabileceğini ifade etmemize rağmen, bu
kanun ancak, ifade ettiğim gibi, kuşa dönmüş bir şekilde,
zaten 2005te çıkan kanunla hemen hemen eşit hâle getirilerek, ifade
ettiğim gibi, dostlar alışverişte görsün diye, rakamlar da
2005teki rakamlara çekilerek
İşte, Sayın Bakanın bu
konuyla ilgili birtakım açıklamaları, gerekçeleri var ama, yani bunlar
bize çok tatmin edici konuşmalar olarak gelmiyor. Dolayısıyla,
bu kanunun daha verimli olabilmesi
Türkiye'nin geleceği
açısından, Türkiye'nin enerji kapasitesi, enerji geleceği,
projeksiyonu açısından çok daha faydalı bir şekilde bu
kanun bu Meclisten çıkabilirdi ama bu da bu fırsat da buradan
kaçtı diye düşünüyorum.
Biraz sonra madde üzerinde de konuşma yapacağım.
Orada da bildiklerimizi ifade etmeye çalışacağız;
gördüğümüz yanlışları, eksikleri, katkı sağlamak
istediklerimizi de ifade etmeye çalışacağız.
Ben, bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Komisyonun bir düzeltme talebi var.
Buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Kanun yapım tekniğine uygunluğun
sağlanması açısından, görüşülmekte olan teklifin 2nci
maddesinin çerçeve hükmünün 5346 sayılı Kanuna 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. şeklinde düzeltilmesini
teklif ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gerekli not alınmıştır.
Evet, bu düzeltmeyle birlikte maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3 - (1) Bu Kanuna ekli I sayılı Cetvel 5346
sayılı Kanuna eklenmiş ve 5346 sayılı Kanunun 6
ncı maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
YEK Destekleme Mekanizması
MADDE 6 Üretim tesisleri 31/12/2015 tarihinden önce
işletmeye giren ve YEK destekleme mekanizmasına tabi olan lisans
sahibi tüzel kişiler için, bu Kanuna ekli I sayılı cetvelde yer
alan fiyatlar ve belirlenen süreler uygulanır. YEK destekleme
mekanizmasına bir sonraki takvim yılında tabi olmak isteyenler,
YEK Belgesi almak ve 31 Ekim tarihine kadar EPDKya başvurmak
zorundadır. Ancak bitkisel veya hayvansal atık yağlardan veya
bunların işlenmesi sonucu ortaya çıkan yan ürünlerden elde
edilen katı ve sıvı haldeki yakıtları kullanmak
suretiyle elektrik enerjisi üreten biyokütleye dayalı üretim tesislerinden
kurulu gücü 1000 kilovattan az olanlar YEK destekleme mekanizmasına tabi
olamaz.
YEK destekleme mekanizmasında öngörülen süreler; tesislerden
işletmedekiler için işletmeye girdiği tarihten, henüz
işletmeye girmemiş olanlar için işletmeye girecekleri tarihten
itibaren başlar. YEK destekleme mekanizmasına tabi olanlar,
uygulamaya dahil oldukları yıl içerisinde uygulamanın
dışına çıkamaz.
YEK destekleme mekanizmasına tabi olanların listesi ile
bunlara ait tesislerin işletmeye giriş tarihlerine, yıllık
elektrik enerjisi üretim kapasitelerine ve yıllık üretim
programına ilişkin bilgiler, kaynak türlerine göre her yıl 30
Kasım tarihine kadar EPDK tarafından yayımlanır.
Yoğunlaştırılmış güneş enerjisi
ile birlikte yenilenebilir olmayan diğer enerji kaynaklarını
kullanarak elektrik enerjisi üreten hibrit üretim tesislerinde, sadece
yoğunlaştırılmış güneş enerjisinden üretilen
elektrik enerjisi miktarı için I sayılı cetveldeki fiyat ve
süreler geçerlidir. Bu fıkraya ilişkin usul ve esaslar, EİE
tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.
31/12/2015 tarihinden sonra işletmeye girecek olan YEK
Belgeli üretim tesisleri için uygulanacak fiyat ve süreler, ilki 31/12/2011
tarihinden önce yayımlanmak kaydıyla Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenir. Ayrıca Bakanlar Kurulu, I sayılı cetvelde yer
almayan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesis tipleri
için uygulanacak fiyat ve süreyi belirlemeye yetkilidir.
PMUM, her fatura dönemi için YEK toplam bedelini ilan eder ve her
bir tedarikçinin ödeme yükümlülüğü oranını belirler. Ödeme
yükümlüğü oranının belirlenmesi sırasında, bu Kanun
kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilerek YEK
destekleme mekanizmasına tabi olmaksızın serbest piyasada
satışı yapılan elektrik enerjisi miktarı hesaplamalara
dahil edilmez. Tüketicilere elektrik enerjisi sağlayan her bir
tedarikçinin ödemekle yükümlü olduğu tutar belirlenerek ilgili tedarikçiye
fatura edilir ve yapılan tahsilat YEK destekleme mekanizmasına tabi
tüzel kişilere payları oranında ödenir. Bu fıkra
kapsamındaki uygulamalara ilişkin usul ve esaslar, EPDK
tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.
Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üreten ve bu madde hükmüne tabi olmak
istemeyen tüzel kişiler, lisansları kapsamında serbest piyasada
satış yapabilirler.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Uşak Milletvekili Sayın Osman Coşkunoğlu,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 5 Haziran 2009 tarihinde Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun kabul
ettiği tasarıyı aradan bir buçuk sene geçtikten sonra bir kez
daha görüşüyoruz. Sayın Soner Aksoyun ve 5
arkadaşının yasa teklifi yaklaşık iki sene önce
gelmişti. Bir buçuk sene önce Komisyondan çıktı, geldi, gitti.
Bu arada birçok önerge verildi, Sayın Aksoy ve
arkadaşlarının ilk teklif ettiği rakamlar Komisyonda
değiştirildi. Ondan sonra, Komisyondan çıktıktan sonra
birtakım sohbetler oldu dışarıda
anladığımız kadarıyla, Komisyonda
tartışılmayan gerekçelerle o rakamlar bir kez daha
değişti. Geldi gündeme, tartışırken geri çekildi.
Şimdi tekrar geldi gündeme ve hâlâ birtakım önergeler uçuşuyor
etrafta ve bizim önümüzde Tartışıyoruz. dediğimiz bir yasa teklifi var fakat aslında hemen
hemen her maddenin değiştirileceği önceden belirlenmiş. Bu
garabeti ben burada tutanaklara geçirmek durumundayım. Kanun böyle
hazırlanmaz. Kanun için komisyonlar vardır, görüşülür, orada
tartışılır çıkar, Genel Kurula gelir ama istikrar da
İşte istikrar buradadır. Tek parti hükûmeti her zaman istikrarlı
demek ki olamıyor, bu düzeni gösterememiştir; bunu burada ifade etmek
isterim. Zaten kanunda da birçok sakıncalar oluşmuştur bu süreç
içerisinde.
Şimdi, ben, Sayın
Bakanın bazı söyledikleri üzerinde duracağım bu maddeyle de
ilişkili olarak. Sık ifade edilen şu terimin beni çok
üzdüğünü, eminim sizleri de üzdüğünü ama âdeta öğrenilmiş
bir çaresizlik içerisinde sürekli tekrarlandığını
görüyorum, o da şudur: Bu teknolojileri ithal ederek birilerini zengin
edeceğiz. Türkiyeyi teknoloji çöplüğüne çevireceğiz. Bunu bir
veri gibi, baştan, bir aksiyomatik, değiştirilemez gerçek gibi
kabul edip bunun üstüne argümanlar inşa ediliyor. Bu, ne kadar
yanlış ve ne kadar kabul edilemez bir acziyet ifadesidir. Bu
teknolojileri neden Türkiye geliştiremez? Ben buraya, 2002de Milletvekili
seçilmeden önce Orta Doğu Teknik Üniversitesinde öğretim üyesiydim.
Nasıl öğrenciler yetiştirdiğimizi biliyorum. İnsan
kaynağımız var. ARGEye de dünya kadar para verdik. diye
Hükûmet sürekli övünüyor. Bu teknolojiler neden Türkiyede geliştirilmez,
bir strateji içerisinde ele alınamaz, bunu anlayamadığım
gibi, bunu bir veri gibi kabul edip Ne yapalım bizde yok teknoloji. diye
bu varsayımı, değiştirilemez bir varsayım gibi bunun
üstüne bir enerji politikası inşa etmeyi de kabul edilemez görüyorum.
Sayın Bakanın tümü üzerine yapmış olduğu
konuşmalarda da birkaç noktaya değinmek istiyorum. Umarım,
sonunda bu konularda bazı açıklamalar verir. Şimdi, Sayın
Bakanın bazı cümlelerini alayım. Bakın diyor ki: Her
tarafı güneş yapmamız lazım dediler. Kimse Her
tarafı güneş yapmamız lazım. diye bir şey söylemiyor.
Güneş enerjisi bu kadar bol olduğu hâlde yararlanmayan bir ülke
hâlindeyiz. Yani bunu ekstrem bir uca çevirip Her şeyi güneşle
yapalım. deniliyormuş gibi buna yanıt vermesi doğrusu doğru
değildi, bir.
İkincisi, değerli arkadaşlar, Almanyadan örnekler
verdi Sayın Bakan, 28 sent, diğerleri gibi. Bunlar da ekstrem
örneklerdir. Bunların üzerine argüman inşa etmek, hani dinleyene
doğru gibi gelebilir ama yanlıştır. Buna başvurmadan
haklı argümanlarını sunmasını Sayın Bakanın
bekliyorum. Burada başka hatalar da var, onlara girmeyeyim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, şu anda
görüştüğümüz yasa teklifinde bu kadar garip bir süreçten geçmiş,
bu kadar rakamların arkasında somut bir araştırma
olmamış bir yasa teklifini görüşmemizde işin
açıkçası yavaş yavaş başka nedenler aramaya
başlıyorum. Bunlar yanlış olabilir, insanlara niyet
atfetmek yanlış olabilir ama makul bir neden, şu anda bu
yasayı geçirmenin makul nedenini görmüyorum. Neden? Şimdi, bundan
sonraki maddede, 4üncü maddede 600 megavatlık güneş enerjisi için
bir sınır konması üzerine bir önerge gelecek,
değişiklik önergesi gelecek, daha önce olmayan, 600 megavat. Biraz
önce Sayın Bakana sordum -bu var olan- bu yasa geçerse, bu yasanın
kabul ettiği kurallar ve koşullar içerisinde ilk güneş enerjisi
santrali -anlamlı elektrik üretimi yapan ilk, gene, güneş enerjisi
santrali- ne zaman kurulur? dedim. Sayın Bakanın cevabı Üç
sene içerisinde 600 megavat. oldu. Şimdi üç sene içerisinde 600
megavatı sınırlamak, bundan sonraki maddede zaten var olan bir
şey. Ben İlk santral ne zaman kurulur? diye sordum. Şimdi,
bunlarda somut, yalın yanıtlar alamamak beni düşündürüyor, en
kibar tabirle düşündürüyor.
Benim iddiam şudur
Bakalım zaman neyi gösterecek? Ama
bunlar mühendislik hesabına
Bunlar fal açmayla olmaz. 2012 sonu
itibarıyla güneş enerjisi pariteyi yakalayacak yani alternatif
Şunu unutmayın: Güneşten kaynaklanan her kilovatsaat elektrik
enerjisi, birilerinin elektrik enerjisi almasını önleyecektir. O
birileri de lobileri güçlü olan enerji kaynaklarının sahipleridir,
onu da biliyoruz.
Şimdi, en geç 2012-2013te güneş enerjisi ekonomik
olmaya başlar. Âdeta, şimdiden, bir yasa çıkartarak -o zaman
Yahu, güneş pahalı. filan gibi bahaneler de ileri
süremeyeceğiz- 600 megavata sınırlama gibi bir niyet
taşıyor anlayışındayım, düşüncesindeyim.
Onun için, bundan sonra tartışacağımız 4üncü
maddedeki 600 megavat sınırının kaldırılması
-şimdiden söylüyorum, yoksa onun başka bir izahı yok- güneş
enerjisinin satımından enerji şebekeye verildikten sonra enerjisini
şebekeye veremeyecek insanları sanki tatmin etmek içinmiş gibi
geldi bana.
Burada bir rakam daha vereyim size ve bu rakam yanlışsa
-ne olsa mühendislik hesaplarında yanlışlık yapabiliriz,
şu anda mühendislik yapmıyoruz, siyaset yapıyoruz- onu da düzeltsinler.
600 megavat sınır konuyor güneş enerjisine. Bu iki tane 600
megavatlık santral kapasitesinin inşası, yapımı 1.200
megavatlık al ya da öde anlaşması yaptığımız
doğal gazda almayıp da ödediğimiz miktara eşittir. Bir daha
söyleyeyim 2008-2009da almadığımız doğal gaza
ödediğimiz miktar şimdi güneş enerjisine kurulu kapasiteye güce
geçirilmek istenen kapasitenin 2 katı kadar kapasiteyi ülkemize
kazandırabilirdi, bir de bu gerçek var ortada. Bütün bu gerçekler
içerisinde çok iyi niyetle baştan itibaren desteklediğimiz
yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin bu yasa maalesef arzu
edildiği zamanlama ve şekilde gelmemiştir.
Bunları değerlendirmeniz dileğiyle saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Coşkunoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili
Sayın Necati Özensoy.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 395 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 3üncü maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi bu kanunla ilgili ifade ettiğim gibi çok isteksiz
veya çok önemsiz hâle getirip buradan çıkartmak üzereyiz. Tabii bunun
teyidini de Sayın Bakan bu kanunla ilgili, kanuna geçmeden önce
yaptığı açıklamalarda da ifade ediyor. 2005
yılında çıkartılan yenilenebilir enerji kaynaklarıyla
alakalı kanun şu anda yürürlüktedir. demiş Sayın Bakan.
Daha sonra enerji kaynaklı
nehir tipi santralleri, güneşi,
jeotermali, rüzgârları, biyokütle gibi birçok yerli ve yenilenebilir
enerji kaynaklarını kapsayarak yürürlüğe girmiş ve 5,5 euro
sentlik bir alım garantisiyle beraber sistem çalışmaktadır.
Yani bu kanun, bugün üzerinde konuşacağımız ve
nihayetlendireceğimiz kanunun şu ana kadar çıkmamış
olmasıyla -bugün üzerinde konuşacağımız ve
nihayetlendireceğimiz kanunun- piyasadaki bu faaliyetler aksamış
değildir. diyor Sayın Bakan. Yani bu kanunun artık gerçekten de
çıkıp çıkmamasıyla çok da önemli olmayan bir hâle
geldiğini belki de Sayın Bakan zımnen burada kabul etmiş
oluyor.
Tabii, şimdi, bunun gerekçelerini de altında
sıralamış. İşte, burada özetle, bu yenilenebilir
enerji kaynaklarının üretimindeki maliyetlerin giderek
aşağıya düşmesi ve -çok ilginci, bu açıklamaların
da ihtiyacını duymuş Sayın Bakan- ciddi anlamda, mevcut
gücün 2,2 katında başvuruların olduğunu ifade etmiş.
Yani sanki buradan öyle anlaşılıyor ki Türkiyenin gelecek
yıllarda bu lisans başvurularıyla birlikte çok fazla da enerjiye
ihtiyacı olmayacak, neredeyse ihracat yapan, enerji ihracatı yapan
ülke hâline geleceğiz. Yani buradan neredeyse bunlar
anlaşılacak. Ama bakın, işin gerçeğini burada ifade
etmek gerekirse, bu Hükûmetin belki de en beceriksiz olduğu konu, en kötü
politikalarının olduğu alan enerji politikalarıdır.
Yani bunu söylerken afaki bir şey söylemiyorum, daha geçmişe yönelik
projeksiyonları da burada ifade ederek söyledim.
Yine, kanundaki rapordan burada ifade edeyim: Türkiyedeki kurulu
güç 2005 ila 2008 arasında sadece yüzde 8 artmış değerli
arkadaşlar, sadece yüzde 8. Dünyada ne kadar artmış? Yüzde 22
artmış. Peki, Türkiyedeki elektrik ihtiyacı her yıl ne
kadar artıyor? İşte, projeksiyonlarda ifade edilmiş,
düşük talep senaryosu, yüksek talep, ortalama yüzde 7. Yani biz üç
yılda, 2005 ila 2008 arasında elektrik talebinin ancak üçte 1i kadar
neredeyse güç
artışını sağlamışız. Tabii,
bunun rahatlığı nereden geliyor? Yani bunları söylerken... Şimdi
burada elektrik artışı 2005 ile 2008 yüzde 22. Neden yüzde 22
artmış? Çünkü Türkiye 2002de bu Hükûmete mevcut gücü devrederken...
Yani 2003teki kurulu güce baktığımızda, yüzde 20-25
civarında bu gücü yedekli olarak bırakmış. Yani
dolayısıyla bugüne kadar baktığımızda, bu
İktidar, bu sekiz yıllık süreç içerisinde âdeta mirasyedi gibi
davranmış.
Bakın, bu Hükûmetin veya bu enerji politikalarının
bir şansı da şudur: Dünyadaki krizin Türkiyeye
yansımaları. Yani nedir yansıma? 2009 yılında
Türkiyede kullanılan elektrik enerjisine baktığımızda
-işte biraz önce ifade ettiğim gibi- her yıl yüzde 7
artması gereken elektrik, 2009 yılında belki de cumhuriyet
tarihinin en yüksek rakamı olarak yüzde 2,1 geriye gitmişiz. Yani 198
milyar kilovatsaat elektrik tüketirken, 2009da 194 milyar kilovatsaate
düşmüş Türkiyedeki elektrik üretimi.
2009 öncesi TEİAŞın projeksiyonlarına
bakın. Mevcut kurulu gücün üzerine lisansları da
alınmış güç santrallerini kursak bile, 2011 yılında
Türkiyede elektrik enerjisi açığı başlıyor yine ama
ifade ettiğim gibi, Sayın Başbakanın da O teğet
geçecek. dediği ama aslında hiç de teğet geçmediği,
işte ifade ettiğimiz rakamlardan da ortada olan bu kriz, işte
belki de beceriksiz olunan, Türkiyedeki o elektrik üretiminin veya enerji
politikalarının yanlış bir şekilde gidişinin
belki de maskesi oldu veya bir örtüsü oldu. Şu anda Türkiyede elektrik
kesintileri olmuyorsa bugün, bu Hükûmetin yaptığı politikalarla,
yani güç artışını doğru bir şekilde
projeksiyonlandırmasından değil, tam tersine işte o krize
borçlu Türkiye.
Tabii, ileriye yönelik projeksiyonlara da
baktığımızda işte, o yüzde 10luk veya 15
civarında büyümelerin de etkisiyle ileriye doğru, burada ifade edilen
projeksiyonlarda 2015lere doğru elektrik sıkıntıları
başlayacak, elektrik kesintileri başlayacak bu projeksiyona göre.
Yani yüzde 3,5luk bir elektrik enerjisi ihtiyacı doğacak eksik
olarak 2015 yılında ama burada ifade ettiğim gibi bu
projeksiyonun içerisinde lisansları alınmış o santraller de
dâhil. Dolayısıyla, 2015 yılına kadar bunların da
bitip bitmeyeceği çok da kesin değil. Bunun için özellikle Türkiyede
bu anlamda baktığımızda elektrik enerjisi üretimine ciddi
anlamda ihtiyaç var ama Hükûmetin işte, önümüze koyduğu bu
yenilenebilir enerjide artık, bundan sonra yatırımları özel
sektörün yapacağı kesin olan, çıkan kanunlarla elektrik
sektöründe veya enerji sektöründeki bu yatırımların özel sektörü
teşvik edici, yönlendirici, özendirici bir kanun olmadığı
ortada açık ve net bir şekilde duruyor.
Sayın Bakan, haklı olarak zaman zaman çıkıyor
kürsüden, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili,
yapımlarıyla ilgili birtakım sıkıntıları
olduğu zaman, bazı alanlar sit alanlarına çevrildiği zaman
işte, diyor ki: Bu karar Rusyaya hayırlı olsun. Tabii,
Rusyaya da hayırlı oluyor, İrana da hayırlı oluyor.
Neden? Şu andaki elektrik ihtiyacımızın
yarısını doğal gazdan karşılıyoruz.
İşte, genel enerjimizin yüzde 70ini, 75ini ithal kaynaklardan
karşılıyoruz. Dolayısıyla, tabii, onlara
hayırlı oluyor ama yenilenebilir enerji kaynaklarımızı
bu şekilde çıkan kanunlarla, özel sektörü özendirici olmayan
kanunlarla da teşvik edemeyiz. Zaten özel sektör sizin iktidardaki
yaptığınız politikalarla, sizin korkunuzdan, iki
dudağınızın arasında olan o lisans iptalleriyle
ilgili, iki dudağınızın arasında olan o sıkıntıdan
dolayı o yatırımları yapmaya korkusundan da bu
yatırımların gelişmediği, yönlendirilmediği
kanaatindeyim.
Bakın, yenilenebilir enerjinin dışında yerli
kaynaklar da önemlidir. Ben bunu bütçe konuşmamda da ifade ettim ama
Sayın Bakan ona cevap da vermedi veya bilgi vermedi. TKİnin
ürettiği kömürlerle alakalı da özel sektör linyitle
çalışacak termik santraller yapmayla ilgili başvuruda
bulunduğunda, otuz yıllık ihtiyacını
karşılamayla ilgili taahhütte bulunması gerekiyor bir yerin,
işte bu da TKİdir. TKİye özel sektör, birkaç firma bu anlamda
başvurduğu hâlde TKİ bunu kabul etmiyor, yani Senin otuz
yıllık ihtiyacını karşılayamam. diye cevap
veriyor. Dolayısıyla, işte, orada yerli kaynaklarımız
dururken -ki Sayın Bakan bazı mevzuatların, bu gelişmelerin,
yerli kaynakları harekete geçirme açısından önünde engel
olduğunu ifade ediyor ama- kendi uhdesinde bulunan, Bakanlığa
bağlı olan TKİde yerli kaynakların harekete geçmesi için
de maalesef önüne set çekiyor. Birtakım bürokratlar yanlış
yorumlarla
Ama Sayın Bakanın bu konuda ne kadar bilgisi var, onu da
bilmiyorum, yoksa da ben buradan bilgisini vermiş olayım.
Sürem de dolduğu için hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özensoy.
Şahsı adına söz talebi yok.
Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Paksoy, buyurun efendim.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, benzin ve motorin fiyatlarına yine zam
yapıldı. Fiyat artışlarıyla ilgili kamuoyundan
tepkiler gelince birtakım toplantılar yaptınız ve bu
toplantılarda alınan bir karar var mıdır? Varsa
akaryakıt fiyatlarının düşürülmesi için ne
yapacaksınız? Rafineri çıkış fiyatları mı
düşürülecek, bayi kârları mı azaltılacak yoksa ÖTV
miktarları mı düşürülecek? Bu konuda vatandaşımız
da bilgi istiyor, bize de bilgi verirseniz teşekkür ederiz.
İkinci sorum da: Afşin-Elbistan (A) ve (B) üniteleri
tesislerinin özelleştirilmesi için bir çalışmanız var
mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Türkiyede son sekiz yılda verilen maden
arama ruhsat sayısında oldukça önemli sayıda artışlar
olduğu söylenmektedir. Son sekiz yılda verilen maden arama
ruhsatının toplam sayısı ve yıllar itibarıyla
artış oranı nedir? Ruhsat artış oranına paralel
bir şekilde maden üretiminde de artış olmuş mudur?
Olmamış ise ruhsat sayısındaki olağanüstü
artışın nedeni nedir? Yabancıların ileriye dönük
olarak maden arama ruhsatı topladıkları iddiaları
doğru mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Sayın İnan
MÜMİN İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Niğdede geçtiğimiz
yıllarda özelleştirilen elektrik dağıtım işinde
2006 ve 2007 yıllarında icra takibine uğrayan alacaklarla ilgili
özel sektör bir yapılandırma getirdi. Faizler siliniyor,
yılbaşına kadar peşin ödenirse borçları tamamen
siliniyor ama o dönemde icra takibine uğramamış olanların
da sıkıntıları var. Bu konuyla ilgili bir
çalışmanız olacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İnan.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, zaman zaman basına yansıyan ve biraz
önce sizin de burada ifade ettiğiniz şekliyle, Avrupa ülkelerinden
bazı firmaların güneş enerjisine dayalı elektrik üretim
tesisi yapmak üzere 10 euro sent birim fiyatla sizlerle görüşüp bu tesisi
yapabileceklerini ifade ettiniz. Acaba, bu firmalar gerçekten daha önce
dünyanın başka ülkelerinde yatırım yapmışlar
mıdır? Dünyanın sayılı elektrik enerjisi üreticisi
firmaları arasında mıdırlar? Yaptılarsa hangi firmalar
hangi ülkelerde deneyime sahiptirler?
Açıklarsanız memnun olurum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın Aydoğan
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, öncelikle teşekkür ediyorum. Balıkesir
ilinde yaşanan son günlerdeki elektrik kesintileri nedeniyle, buradaki
esas sorunun muhatap sorunu olduğu ve muhatabın da EPDK olduğu,
EPDKnın da yeterli denetim elemanı olmaması nedeniyle bu
sıkıntıların yaşandığı ifade edildi
yetkililer tarafından. Bu sıkıntıyı gidermeyle ilgili
bir düzenleme yapılacak mıdır yoksa bu sıkıntı
bundan sonraki süreçte devam edecek midir?
Yine, şu anda elektrik borçları nedeniyle suyu akmayan
köyler var. Şimdi, bunlar da yapılandı-rılacak. Eğer
yapılandırılacaksa, bu su sorunu yaşayan
vatandaşların sorununu giderebilir miyiz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, elektrik borçlarıyla ilgili ödemelerde bir
af söz konusu olduğu için çoğu kooperatif elektrik
borçlarını ödememekte ısrar ettiler. Ama bunun üzerine şu
anda devletimizin yetkilileri bu borçların ödenmesi yönünde taleplerde
bulunmaktadır. Bu ödemeler yapılmadığında da köylerin
elektrikleri, hem kooperatiflerin hem de vatandaşın elektrikleri
kesmekle tehdit edilmektedir.
Bu konuda, en azından bu kanun çıkıncaya kadar, bu
ödemelerin ertelenmesi yönünde bir çalışmanız olacak mı?
Bu, Burdurun köylerinde fazlasıyla yapılmaktadır. Bu konuda
vatandaşlarımız devamlı telefon etmektedir. Bugün de yine
telefon aldım. Bu konuya bir açıklık getirirseniz memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bakanım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle sondan
başlayarak sorulara cevap vermek istiyorum.
Bildiğiniz gibi, aslında Özelleştirme
İdaresine, dolayısıyla Maliye Bakanlığına
bağlı olan bir konu olmasına rağmen enerji sektörüne fiilen
çok yakın olmuş olmasından dolayı bunları tabii ki
bizim cevaplamamız tabiidir, doğaldır.
Bildiğiniz gibi, şahıslarla devletin
arasındaki herhangi bir borç yapılandırmasında, elektrikle
alakalı konuları da dâhil ederek, çok kapsamlı bir borç
yapılandırması yapılıyor, zannediyorum önümüzdeki
hafta içerisinde Genel Kurula gelmiş olacak, şu anda Bütçede
görüşülüyor. Fakat burada önemli bir husus var: Devlette
devamlılığın esas olması açısından ve
sürdürülebilirlik açısından, 31 Temmuza kadar yani 31 Temmuz 2010 tarihine
kadar olan borçların yapılandırılması burada esas. Niçin?
Herhangi bir kooperatifin, sulama tesislerinin, herhangi bir enerji tesisinin
şu anki tahsilatlarının düşmemesi için. Bu açıdan,
vatandaşlarımızın, kamu kurum ve
kuruluşlarının mutlaka ödeme
alışkanlıklarını bozmadan buna devam etmesi lazım
sonunda sıkıntıya girmemesi için.
Balıkesirdeki olan konuyu, özellikle Balıkesirde on
yıl kalmış birisi olarak da takip ettim. Tabii ki, özel sektöre
geçmiş olmasının bir değişim, dönüşüm zamanı
vardır. Bu değişimi iyi yönetmek lazımdır. Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu -bildiğiniz gibi- hem denetleme vazifesini
ifa edecektir hem de tarifeleriyle alakalı, yatırımlarıyla
alakalı, bunların bedellerini de belirlemiş olacaktır. Bu
konuyla alakalı, herhangi bir görevinde aksama olmaksızın bu
çalışmalar devam etmektedir. Ancak, Balıkesirde elektrik
kesintileriyle alakalı, ilginç, enteresan bir şey söyleyebilirim:
İzmir-Balıkesir kara yolu, tarihinde ilk defa belki, on bir saat
kapalı kaldı kardan dolayı yani tabiat şartlarını
tabii ki sıra dışı tutmamak lazım, herhangi bir
olağan durum olarak da görmemek lazım. Geçen hafta, Moskovanın
göbeğinde, havaalanında, 310 bin kişinin on üç saat elektriksiz
kaldığı bir ortam yaşandı. Tabii ki köy
elektrifikasyonlarıyla alakalı, 34 bin tane köy, yaklaşık
46 bin tane köy bağlısı ve mezralar dâhil olmak üzere, yine
aynı şekilde 835 tane ilçe, her birinin elektrifikasyonuyla
alakalı -arızaların çıkmasını- anında ve en
kısa sürede yapmaya çalışmak lazım ve ekipler de buna göre
düzenleniyor ama ağır kış şartlarının çok
hâkim olduğu durumlarda bu süre uzayabiliyor.
Güneş enerjisiyle alakalı şöyle bir şey
söyleyebilirim: Görüştüğümüz firmalar, sürecin bu yöne doğru
gittiğini söylediler. Gerçekten de gerek Çinde gerek Japonyada gerekse
Amerikadaki bir kısım firmalarda artık -biraz önce de bahsettiğim gibi- malzeme
biliminin ilerlemesiyle beraber de bu rakamın, değerin hızla
düşeceğine işaret ettiler. Biz de bundan cesaret alıyoruz.
Maden arama ruhsat sayıları: Bildiğiniz gibi, arama
ruhsatları ve işletme ruhsatları olmak kaydıyla, 33.819
tane arama ruhsatı ve 9.937 tane de işletme ruhsatı olmak
kaydıyla toplam şu ana kadar 43.756 adet arama ruhsatı
verilmişti. İyi niyetle çıkardığımız ve
arama sayılarının ve aramaların artmasına dönük
yapılan bu çalışmalar, bir kısım yerlerde arama ruhsat
müracaatlarının artmasının aramaların
arttığı anlamına gelmediğini bize gösterdi ve en son
yaptığımız düzenlemeyle ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda yapılan tekrar onaylarla beraber bunların arama
müracaatlarıyla alakalı bir kısım şartları gerçek
yatırımcıya daha dönük hâle getirdik ve şu anda günde
85-90a yakın müracaat yapılan dönemden günde 8 ila 10 müracaat
yapılan döneme geldik, ben bunu da gerçekçi
yatırımcılık açısından doğru buluyorum.
Akaryakıt fiyatlarıyla alakalı konuda, bildiğiniz
gibi, dört tane temel konudan oluşan argümanı var: Bunlardan bir
tanesi vergi, ikincisi ham petrolün fiyatları; dövizle beraber bunu
nitelemek zorundayız. 2008 Şubat ayında 91 dolar olduğu bir
dönem var. O dönemde Türkiyedeki dolar değeri 1,18ken, şu anda
1,56ya geldi. Biz bunları dolarla alıyoruz. Hem döviz fiyatları
hem de ham petroldeki artış fiyatları toplamında böyle bir
artışı zorunlu hâle getirdi. Biz, ilgili, bağlı, ilişkili
kurumlarla yaptığımız toplantıda yüzde 9,5 payı
olan dağıtım ve bayilerle alakalı olan
kısmını tekrar değerlendirdik. Bildiğiniz gibi 51 tane
dağıtım şirketi, 14.600 civarında da bayisi bulunan
bir sektördür bu ve bunlarla alakalı yurt dışından
kaynaklanan ana girdiler üzerinde temel omurgasının oturduğunu
gördük; bu konuyla alakalı, hem Afşin Elbistanla alakalı hem de
diğer konularla alakalı yazılı olarak bir kısım
bilgi verebilirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, madde üzerinde dört adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına,
395 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3. maddesiyle
Kanuna eklenen I Sayılı Cetvel in aşağıdaki
şekilde düzenlenmesini arz ederiz.
I Sayılı Cetvel:
YEKna Dayalı Tesis Tipi 12
Yıl için geçerli Birim Fiyat
(euro
cent/kWh)
a) Hidroelektrik üretim tesisi 6.0
b) Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi 7.0
c) Jeotermal enerjisine dayalı üretim tesisi 8.0
d) Biyokütleye dayalı üretim tesisi (çöp gazı dahil) 12.0
e) Güneş enerjisine dayalı üretim tesisi 13.0
Alim
Işık Cemaleddin
Uslu Rıdvan
Yalçın
Kütahya Edirne Ordu
Recai
Yıldırım Yılmaz
Tankut Behiç
Çelik
Adana Adana Mersin
Hüseyin
Yıldız Recep
Taner
Antalya Aydın
T. B. Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı yasa
teklifinin 3. maddesiyle değişikliği öngörülen 5346
Sayılı Kanunun 6. maddesinin birinci fıkrasının ilk
cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer Genç Metin Arifağaoğlu Ahmet Tan
Tunceli Artvin İstanbul
Tacidar
Seyhan Tayfur
Süner
Adana Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 3 üncü
maddesi ile 5346 sayılı Kanuna eklenen (I) sayılı Cetvelin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve aynı
çerçeve maddeyle değiştirilen 5346 sayılı Kanunun 6
ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli İkram Dinçer Özlem P. Türköne
Giresun Van İstanbul
Hayrettin
Çakmak Yahya Akman
Bursa Şanlıurfa
(I) Sayılı Cetvel
Yenilenebilir Enerji Kaynağına Dayalı Üretim Tesis
Tipi Uygulanacak fiyatlar
(ABD
Doları cent/kWh)
a. Hidroelektrik üretim tesisi 7,3
b.Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi 7,3
c. Jeotermal enerjisine dayalı üretim tesisi 10,5
d. Biyokütleye dayalı üretim tesisi (çöp gazı dahil) 13,3
e. Güneş enerjisine dayalı üretim tesisi 13,3
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği 18/05/2005 tarihinden
31/12/2015 tarihine kadar işletmeye girmiş veya girecek YEK
Destekleme Mekanizmasına tabi üretim lisansı sahipleri için, bu
Kanuna ekli (I) Sayılı Cetvelde yer alan fiyatlar, on yıl süre
ile uygulanır. Ancak, arz güvenliği başta olmak üzere diğer
gelişmeler doğrultusunda 31/12/2015 tarihinden sonra işletmeye girecek
olan YEK Belgeli üretim tesisleri için bu Kanuna göre uygulanacak miktar, fiyat
ve süreler ile kaynaklar Cetveldeki fiyatları geçmemek üzere, Bakanlar
Kurulu tarafından belirlenir.
YEK Destekleme Mekanizmasına bir sonraki takvim
yılında tabi olmak isteyenler YEK Belgesi almak ve 31 Ekim tarihine
kadar EPDK'ya başvurmak zorundadır.
YEK Destekleme Mekanizmasında öngörülen süreler; tesislerden
işletmedekiler için işletmeye girdiği tarihten, henüz
işletmeye girmemiş olanlar için işletmeye girecekleri tarihten
itibaren başlar. YEK Destekleme Mekanizmasına tabi olanlar,
uygulamaya dâhil oldukları yıl içerisinde uygulamanın
dışına çıkamaz.
YEK Destekleme Mekanizmasına tabi olanların listesi ile
bunlara ait tesislerin işletmeye giriş tarihlerine, yıllık
elektrik enerjisi üretim kapasitelerine ve yıllık üretim
programına ilişkin bilgiler, kaynak türlerine göre her yıl 30
Kasım tarihine kadar EPDK tarafından yayımlanır.
Güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerindeki
aksamın sağlaması gereken standartlar ve denetimlerde
uygulanacak test yöntemleri ile birlikte, bu tesislerde ve hibrit üretim
tesislerinde üretilen elektrik enerjisi içerisindeki güneş enerjisine
dayalı üretim miktarlarının denetimine ilişkin usul ve
esaslar EPDK'nın görüşü alınarak Bakanlık tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
PMUM, her fatura dönemi için YEK toplam bedelini ilan eder ve her
bir tedarikçinin ödeme yükümlülüğü oranını belirler. Ödeme
yükümlüğü oranının belirlenmesi sırasında, bu Kanun
kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilerek YEK
Destekleme Mekanizmasına tabi olmaksızın serbest piyasada
satışı yapılan elektrik enerjisi miktarı bu Kanun
kapsamındaki hesaplamalara dâhil edilmez. Tüketicilere elektrik enerjisi
sağlayan her bir tedarikçinin ödemekle yükümlü olduğu tutar
belirlenerek ilgili tedarikçiye fatura edilir ve yapılan tahsilat YEK
Destekleme Mekanizmasına tabi tüzel kişilere payları
oranında ödenir. Bu fıkra kapsamındaki PMUM dâhil uygulamalara
ilişkin usul ve esaslar, EPDK tarafından çıkarılacak
yönetmelikte düzenlenir.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten
tesislerin lisanslarına derç edilecek yıllık üretim
miktarı, bu tesislerin kaynağına göre mevcut kurulu gücü ile
üretebileceği yıllık azami üretim miktarıdır. Bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olan lisanslar da
ilgililerin müracaatıyla üç ay içinde bu doğrultuda tadil edilir.
Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üreten ve bu madde hükmüne tabi olmak
istemeyen tüzel kişiler, lisansları kapsamında serbest piyasada
satış yapabilirler."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 3 üncü
maddesi ile 5346 sayılı Kanuna eklenen (I) sayılı Cetvelin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve aynı
çerçeve maddeyle değiştirilen 5346 sayılı Kanunun 6
ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Osman
Coşkunoğlu Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Canan
Arıtman
Uşak Malatya İzmir
Hüseyin Ünsal Malik Ecder Özdemir Tekin Bingöl
Amasya Sivas Ankara
I sayılı Cetvel
Yenilenebilir Enerji Kaynağına Dayalı Üretim Tesis
Tipi Uygulanacak fiyatlar (Euro cent/kWh)
a. Hidroelektrik üretim tesisi 5,5
b.Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi 6,5
c. Jeotermal enerjisine dayalı üretim tesisi 8
d. Biyokütleye dayalı üretim tesisi (çöp gazı dahil) 10
e. Güneş enerjisine dayalı üretim tesisi
12
"Madde 6- "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
18/05/2005 tarihinden itibaren 31/12/2015 tarihine kadar işletmeye
girmiş veya girecek YEK destekleme mekanizmasına tabi üretim tesisi
lisans sahipleri için, bu Kanuna ekli I sayılı Cetvelde yer alan
fiyatlar, on yıl süre ile uygulanır. Ancak, arz güvenliği
başta olmak üzere diğer gelişmeler doğrultusunda 31/12/2015
tarihinden önce veya bu tarihten sonra işletmeye girecek olan YEK belgeli
üretim tesisleri için bu Kanuna göre uygulanacak miktar, fiyat ve süreler ile
kaynaklar, ekli I sayılı Cetveldeki fiyatları geçmemek üzere,
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Fiyat belirlenirken enflasyon
dikkate alınır.
YEK destekleme mekanizmasına bir sonraki takvim
yılında tabi olmak isteyenler, YEK Belgesi almak ve 31 Ekim tarihine
kadar EPDK'ya başvurmak zorundadır.
YEK destekleme mekanizmasında öngörülen süreler; tesislerden
işletmedekiler için işletmeye girdiği tarihten, henüz
işletmeye girmemiş olanlar için işletmeye girecekleri tarihten
itibaren başlar. YEK destekleme mekanizmasına tabi olanlar, uygulamaya
dahil oldukları yıl içerisinde uygulamanın dışına
çıkamaz.
YEK destekleme mekanizmasına tabi olanların listesi ile
bunlara ait tesislerin işletmeye giriş tarihlerine, yıllık
elektrik enerjisi üretim kapasitelerine ve yıllık üretim
programına ilişkin bilgiler, kaynak türlerine göre her yıl 30
Kasım tarihine kadar EPDK tarafından yayımlanır. Güneş
enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerindeki aksamın
sağlaması gereken standartlar ve denetimlerde uygulanacak test
yöntemleri ile birlikte, bu tesislerde ve hibrit üretim tesislerinde üretilen
elektrik enerjisi içerisindeki güneş enerjisine dayalı üretim
miktarlarının denetimine ilişkin usul ve esaslar EPDK'nın
görüşü alınmak kaydıyla Bakanlık tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
PMUM, her fatura dönemi için YEK toplam bedelini ilan eder ve her
bir tedarikçinin ödeme yükümlülüğü oranını belirler. Ödeme
yükümlüğü oranının belirlenmesi sırasında, bu Kanun
kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilerek YEK
destekleme mekanizmasına tabi olmaksızın serbest piyasada
satışı yapılan elektrik enerjisi miktarı bu Kanun
kapsamındaki hesaplamalara dahil edilmez. Tüketicilere elektrik enerjisi
sağlayan her bir tedarikçinin ödemekle yükümlü olduğu tutar
belirlenerek ilgili tedarikçiye fatura edilir ve yapılan tahsilat YEK
destekleme mekanizmasına tabi tüzel kişilere payları
oranında ödenir. Bu fıkra kapsamındaki PMUM dahil uygulamalara
ilişkin usul ve esaslar, EPDK tarafından çıkarılacak
yönetmelikte düzenlenir.
Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üreten ve bu madde hükmüne tabi olmak
istemeyen tüzel kişiler, lisansları kapsamında serbest piyasada
satış yapabilirler.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olan ve
yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten otoprodüktör
lisansına sahip tüzel kişiler YEK destekleme mekanizmasına tabi
olmak istemeleri halinde ihtiyaçlarından fazla ürettikleri enerji için bu
Kanun hükümleri uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Coşkunoğlu, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
3üncü madde için yine aynı garabet devam ediyor. Burada (I)
sayılı cetvel, her yenilenebilir enerji için öngörülen destek
fiyatını açıklıyor. Fakat elimizde bir taslak var,
komisyonlardan geçmiş. Ben önerge veriyorum, Hükûmetin vereceği
önergeye
Bu taslağı tartışmıyoruz. Yani bu önümüzde
duruyor ama Hükûmetin önergesi de
Tamamen farklı bir yasa
tasarısı veya teklifini tartışıyoruz şu anda. Bu
garabet içerisinde ben de şu öneriyi yapıyorum: Hidroelektrik üretim
için 7 euro sentten 5,5a düşürmüş Hükûmet. Peki, rüzgâr için daha
önce öngörülen değişik rakamlardan 5,5 sente düşürülmüş.
5,5 sentin rüzgâr için az olduğunu düşünüyorum, bunun 6,5 sent olarak
değiştirilmesini öneriyorum bu önergemde. Değişiklik
önergemin birinci konusu budur.
Bir diğeri de: Güneş enerjisiyle ilgili yine
çeşitli rakamlar vardı. Farklı güneş enerjisi üretme türüne
göre, bunlar 10 euro sent kilovatsaatine düşürülüyor Hükûmetin teklifiyle.
Ben, bunun, 10 sentin biraz düşük olduğunu, 12 sent olması
gerektiğini düşünüyorum. Yakında gerçi buna gerek kalmayacak.
Aslında, alım garantisi verilse belki buna da gerek kalmayacak fakat
bundan sonra, 4üncü maddede bir de 600 megavat sınır getiriliyor
güneş enerjisine. Nedir bu güneş enerjisinden bu kadar
rahatsızlık, onu anlamıyorum.
Şimdi, buradaki önergemde bir diğer değişiklik
önerisi de: Bu fiyatların
Şimdi, kur savaşı olduğunu
dünyada biliyoruz, kurların değiştiğini biliyoruz,
enflasyonist baskıların olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla her ne kadar, burada Bakanlar Kuruluna bu fiyatlarla
oynama yetkisi veriliyor. deniyorsa da, sadece Bakanlar Kurulunun keyfiyetine
bırakmamak için, Dünyada kabul edilen fiyat endekslerine göre
değiştirilebileceğine ilişkin fiyat belirlenirken enflasyon
dikkate alınır. şeklinde bir destek, yani bir eskalatör
konmasını öneriyorum bu önergemde.
Esas olarak, özetle, rüzgâr enerjisi için 5,5 yerine
Hükûmetin
daha öncekinde daha farklıydı. İşin ilginci, bunlar, galiba
Soner Beyin ilk teklifindeki rakamlar. O da ayrı bir garabet usulü, yani
Komisyonda değişti, şimdi Hükûmet tekrar değiştiriyor.
Güneş enerjisi için 12 sent ve bu fiyatların bir eskalatörle, kurlar
arasındaki değişim
Şimdi, Hükûmetin gelecek teklifinde, hep euro sentten
konuşuyorduk birden Amerikan sentine, dolar sentine çevrildi. Niye? Onu da
bilmiyorum. Yani rakam biraz daha yüksek görünüyor şimdi, doların
değeri euro sente göre düştü, rakam biraz daha yüksek görünüyor diye
teselli mi, onu da bilmiyorum. Dediğim gibi, bu kanun teklifi içerisinde
yaşadığımız garabetlerden bir tanesi de o galiba.
Şimdiye kadar euro sent olarak tartışıyorduk, şimdi
Amerikan senti olarak tartışıyoruz.
Bu önerimin değerlendirilmesini diler, saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Coşkunoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 3 üncü maddesi ile 5346
sayılı Kanuna eklenen (I) sayılı Cetvelin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve aynı
çerçeve maddeyle değiştirilen 5346 sayılı Kanunun 6
ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
(I) Sayılı Cetvel
Yenilenebilir Enerji Kaynağına Dayalı Üretim Tesis
Tipi Uygulanacak fiyatlar
(ABD
Doları cent/kWh)
a. Hidroelektrik üretim tesisi 7,3
b.Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi 7,3
c. Jeotermal enerjisine dayalı üretim tesisi 10,5
d. Biyokütleye dayalı üretim tesisi (çöp gazı dahil) 13,3
e. Güneş enerjisine dayalı üretim tesisi 13,3
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği 18/05/2005 tarihinden
31/12/2015 tarihine kadar işletmeye girmiş veya girecek YEK
Destekleme Mekanizmasına tabi üretim lisansı sahipleri için, bu
Kanuna ekli (I) Sayılı Cetvelde yer alan fiyatlar, on yıl süre
ile uygulanır. Ancak, arz güvenliği başta olmak üzere diğer
gelişmeler doğrultusunda 31/12/2015 tarihinden sonra işletmeye
girecek olan YEK Belgeli üretim tesisleri için bu Kanuna göre uygulanacak
miktar, fiyat ve süreler ile kaynaklar Cetveldeki fiyatları geçmemek
üzere, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
YEK Destekleme Mekanizmasına bir sonraki takvim
yılında tabi olmak isteyenler YEK Belgesi almak ve 31 Ekim tarihine
kadar EPDK'ya başvurmak zorundadır.
YEK Destekleme Mekanizmasında öngörülen süreler; tesislerden
işletmedekiler için işletmeye girdiği tarihten, henüz
işletmeye girmemiş olanlar için işletmeye girecekleri tarihten
itibaren başlar. YEK Destekleme Mekanizmasına tabi olanlar,
uygulamaya dâhil oldukları yıl içerisinde uygulamanın
dışına çıkamaz.
YEK Destekleme Mekanizmasına tabi olanların listesi ile
bunlara ait tesislerin işletmeye giriş tarihlerine, yıllık
elektrik enerjisi üretim kapasitelerine ve yıllık üretim
programına ilişkin bilgiler, kaynak türlerine göre her yıl 30
Kasım tarihine kadar EPDK tarafından yayımlanır.
Güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerindeki
aksamın sağlaması gereken standartlar ve denetimlerde
uygulanacak test yöntemleri ile birlikte, bu tesislerde ve hibrit üretim
tesislerinde üretilen elektrik enerjisi içerisindeki güneş enerjisine
dayalı üretim miktarlarının denetimine ilişkin usul ve
esaslar EPDK'nın görüşü alınarak Bakanlık tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
PMUM, her fatura dönemi için YEK toplam bedelini ilan eder ve her
bir tedarikçinin ödeme yükümlülüğü oranını belirler. Ödeme
yükümlüğü oranının belirlenmesi sırasında, bu Kanun
kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilerek YEK
Destekleme Mekanizmasına tabi olmaksızın serbest piyasada
satışı yapılan elektrik enerjisi miktarı bu Kanun kapsamındaki
hesaplamalara dâhil edilmez. Tüketicilere elektrik enerjisi sağlayan her
bir tedarikçinin ödemekle yükümlü olduğu tutar belirlenerek ilgili
tedarikçiye fatura edilir ve yapılan tahsilat YEK Destekleme
Mekanizmasına tabi tüzel kişilere payları oranında ödenir.
Bu fıkra kapsamındaki PMUM dâhil uygulamalara ilişkin usul ve
esaslar, EPDK tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten
tesislerin lisanslarına derç edilecek yıllık üretim
miktarı, bu tesislerin kaynağına göre mevcut kurulu gücü ile
üretebileceği yıllık azami üretim miktarıdır. Bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olan lisanslar da
ilgililerin müracaatıyla üç ay içinde bu doğrultuda tadil edilir.
Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üreten ve bu madde hükmüne tabi olmak
istemeyen tüzel kişiler, lisansları kapsamında serbest piyasada
satış yapabilirler."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Bakan ve Komisyon, burada
fiyatlar var ama bu fiyatlarda KDV filan dâhil mi, değil mi? Yani fiyat
diyoruz, KDV dâhil midir? Yarın, öbür gün bununla ilgili KDV talep
edebilirler, Maliye. Dolayısıyla bu fiyatların
BAŞKAN Sayın Vural, şimdi bakanların
açıklama hakkı var ya, belki açıklayabilirler.
Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) -
içerisinde KDV dâhil ya da KDV
dâhil değil şeklinde bir ibare olması belki gerekebilir. O
bakımdan
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) KDV dâhil mi, değil mi? Yani
fiyatlar diyorsunuz bizim şeye göre KDV fiyatlara dâhildir. O zaman
bunun içerisinde KDVyi alacaksınız.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Hayır, KDV dâhil değil.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama burada KDV hariç diye bir hüküm
olması gerekmiyor mu? Maliye yarın öbür gün alacaktır,
bakın söyleyeyim.
BAŞKAN Sayın Bakanım, açıklama
yaptınız mı efendim?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Tamam, yeterli bu.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası
kapsamında yapılan değişiklik ile güneş ve rüzgar
enerjisindeki teknoloji farklılıkları ortadan
kaldırılmakta ve uygulanan fiyat ve süreler yeniden
değerlendirilmektedir.
YEK Destekleme Mekanizmasına tabi olacak hidroelektrik,
rüzgar, jeotermal ve biyokütle enerjisine dayalı elektrik üretim
tesislerine uygulanacak destekli fiyat ve süreye düzenleme yapılarak
güneş enerjisinin elektrik sistemimize kısa sürede entegrasyonunun
sağlanması, güneşte meydana gelebilecek teknolojik
gelişmeler dikkate alınarak piyasa fiyatlarının yakın
takip edilmesi suretiyle maliyetlerin yeniden değerlendirilmesine imkan
sağlanması amaçlanmaktadır.
Güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerinde
kullanılan aksam standardının sağlanması ve denetim
yapılması, güneş enerjisine dayalı elektrik üretim
tesisleri ile hibrit üretim tesislerinde üretilen elektrik enerjisinin içindeki
güneş enerjisi payının denetimi ile bu konulara ilişkin
yapılacak işlemlere yönelik yönetmelik hazırlanmasının
düzen içine alınması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu önergeyle madde tümüyle
değiştiğinden diğer iki önergeyi işleme alma
imkânı kalmamıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim önergem var
efendim. Benim, birinci fıkranın metinden çıkarılması
En aykırı önerge benim. Önce aykırılık
sırasına göre, belli bir fıkranın
çıkarılması öngörülüyorsa
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bakın
yıllardır usul, orada yapılan, önce veriliş
sırasına sonra aykırılık sırasına göre
işleme konulur.
BAŞKAN Tamam Sayın Genç, o öyle de, şimdiki
yapılan işlem doğru olan bir işlem çünkü maddeyi tümüyle
kaldırıyor. O bakımdan işleme alamıyoruz, kusura
bakmayın.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, ama, bakın
Sayın
Başkan, tümüyle değiştirildi mi?
BAŞKAN Komisyonun bir tashih talebi varmış.
Buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Efendim, bir düzeltme talebimiz var.
Kanun yapım tekniğine uygunluğun
sağlanması amacıyla, görüşülmekte olan teklifin 3üncü
maddesinin çerçeve hükmünde geçen Bu kanuna ekli I sayılı Cetvel
5346 sayılı Kanuna eklenmiş ve ibaresinin
çıkarılması gerekmektedir. Söz konusu (I) sayılı
cetvele madde metninde değinildiğinden ayrıca cetvelin
eklendiğini ifade etmeye gerek bulunmamaktadır.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gerekli not alınmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bu madde metinden
çıkarıldı mı?
BAŞKAN Madde tümüyle değişti Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, değişti ama benim
birinci fıkranın birinci cümlesinin çıkarılması
yönünde verdiğim önerge var.
SUAT KILIÇ (Samsun) En aykırısı bu önerge
olduğu için.
BAŞKAN Efendim, o, daha önceki mevcut olan madde metniyle
ilgilidir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bakın, metin meselesi
ayrı bir konu. Bakın, İç Tüzüke göre önergeler geliş
sırasına göre okunur
BAŞKAN Anladım Sayın Genç de yani teknik olarak
bir imkân yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, teknik olarak ben size
doğrusunu söylüyorum.
BAŞKAN - Siz de takdir edersiniz yani arkadaşların
da verdiği bilgiler aynı şekilde.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Geliş sırasına göre okunur,
aykırılık sırasına göre işleme girer.
BAŞKAN Tamam, doğru, o şekilde aldık,
doğru.
KAMER GENÇ (Tunceli) En aykırı önerge benim
önergemdir, bir fıkranın çıkarılmasıdır.
BAŞKAN Evet, Sayın Genç, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, teşekkür etmek
bir şey ifade etmiyor, oradaki yönetim
BAŞKAN Maddeyi, alınan not ve kabul edilen önerge
istikametinde, cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Kabul edilmiş olmaz ki.
BAŞKAN -
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 4e bağlı 6/A maddesini okutuyorum:
MADDE 4 - (1) 5346 sayılı Kanuna bu Kanuna ekli II
sayılı cetvel ile birlikte, 6 ncı maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddeler eklenmiştir.
Muafiyetli üretim
MADDE 6/A- 4628 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü
fıkrası kapsamında kurulacak yenilenebilir enerji
kaynaklarına dayalı üretim tesisleri için başvuru
yapılması, izin verilmesi,
denetim yapılması ile teknik ve mali usul ve esaslar,
Bakanlık, İçişleri Bakanlığı ve DSİnin
görüşleri alınarak EPDK tarafından çıkartılacak bir
yönetmelikle düzenlenir. Hidroelektrik üretim tesisleri için su kullanım
hakkının verilmesine, DSİnin ilgili taşra
teşkilatının su rejimi açısından üretim tesisinin
yapımında sakınca bulunmadığına ve
bağlantının yapılacağı dağıtım
şirketinden dağıtım sistemine bağlantı
yapılabileceğine dair görüş alınmak kaydıyla, tesisin
kurulacağı yerdeki İl Özel İdareleri yetkilidir.
Bu madde kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarından
elektrik enerjisi üreten gerçek ve tüzel kişiler; ihtiyaçlarının
üzerinde ürettikleri elektrik enerjisini dağıtım sistemine
vermeleri halinde, fotovoltaik güneş enerjisine dayalı üretim
tesisleri hariç, I sayılı cetveldeki fiyatlardan belirtilen süreler
içerisinde faydalanabilir. Fotovoltaik güneş enerjisine dayalı
tesisler için; tesislerin kurulmasından itibaren onbeş yıl
süreyle dağıtım sistemine verilen aylık elektrik enerjisi
miktarının 3000 kWhden az olması halinde 35 Euro cent/kWh, 3000
kWh ile 6000 kWh arasında olması halinde ise 30 Euro cent/kWh alım
fiyatı uygulanır ve PMUM tarafından yapılan hesaplamalar
sırasında bu fiyatlar esas alınır. Bu kapsamda
dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisinin ilgili
dağıtım şirketi tarafından satın
alınması zorunludur. Dağıtım şirketlerinin bu
madde gereğince satın aldıkları elektrik enerjisi,
dağıtım şirketlerince YEK destekleme mekanizması
kapsamında üretilmiş ve sisteme verilmiş kabul edilir.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Artvin Milletvekili Sayın Metin Arifağaoğlu.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA METİN ARİFAĞAOĞLU (Artvin)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 395
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanılmasına
İlişkin Kanun 18 Mayıs 2005 tarihinde Resmî Gazetede ilan
edilerek yürürlüğe girmiştir. Üzerinde değişiklik
yapılmak istenen Kanun, beş yıl önce bu Mecliste görüşülüp
kabul edilmiş. AKP İktidarı zamanında görüşülüp kabul
edilen yenilenebilir enerji tasarısını, bugün, maalesef, yeniden
görüşüyoruz.
Değerli milletvekilleri, yenilenebilir enerji
kaynaklarımızı sonuna kadar kullanmalıyız ve bu konuda
gelen kanun tekliflerine, değişikliklerine Cumhuriyet Halk Partisi
olarak destek veriyoruz. Neden destek veriyoruz? Rusyadan gelen doğal
gaza olan bağımlılığımızı azaltmak için
mutlaka yenilenebilir enerjilere daha fazla ehemmiyet vermek lazım, daha
fazla önem vermek lazım.
Ben, yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan hidrolik
potansiyelimizin üzerinde durmak istiyorum yani suya dayalı enerjide hangi
durumdayız, ne durumdayız bunları bu kısa sürede sizlere
aktarmaya çalışacağım.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin hidrolik potansiyeli 430
milyar kilovatsaattir. Ancak ekonomik, teknik, kullanılabilir hidrolik
potansiyelimiz yılda 140 milyar kilovatsaat, Bakanlığın
kabul ettiği rakam bu. Ancak, bu konunun uzmanları bunun 170 milyar
kilovatsaat olduğunu da iddia ediyorlar ancak biz 140 milyar kilovatsaati
alıyoruz. Peki, 140 milyar kilovatsaat enerjimizin ne kadarını
kullanıyoruz? Değerli milletvekilleri, şu anda işletmede
bulunan 172 HES var, 172 hidroelektrik santralimiz bulunuyor ve bunların
kurulu gücü 13.700 megavattır. Bir yılda alınan enerji
miktarı 48 milyar kilovatsaattir. Peki, bunların yanında,
inşaat hâlinde olan hidrolik santrallerimiz vardır. İnşaat
hâlinde bulunan 148 adet hidroelektrik santrali bulunuyor, bunların kurulu
gücü 8.600 megavattır ve yaklaşık 19 milyar kilovatsaat enerji
üretimi beklenmektedir.
Şimdi, değerli milletvekilleri, işletmede olan 172
barajdan bu 140 milyar kilovatsaatin yüzde 35ini alıyoruz. İnşa
hâlindeki barajlardan da yüzde 14ünü alacağız. Böylece
işletmede olan, artı inşa hâlindeki olan barajlar dâhil
sularımızın yüzde 49undan istifade ediyoruz ve
sularımızın yüzde 51ini boşa akıtıyoruz.
İşte hidrolik enerjide ülkenin durumu budur. Şimdi suların
yüzde 51ini boşa akıtıyoruz. Bir de ırmak tipi HESler
vardır. Irmak tipi HESler benim seçim bölgemde de oldukça fazladır.
Şu ana kadar orada ruhsat verilen 122 proje vardır. Bunlar genel
enerjide, hidrolik potansiyelimizin geneline bakacak olursak yüzde 1e ya
tekabül eder ya yüzde 1e tekabül etmez. Şimdi yüzde 51i bırakıyoruz,
yüzde 1in peşinde koşuyoruz. Yap-işlet-devret modeliyle gelen
geçene ruhsat verildi. Oysaki bir havza ele alınarak bu havzada maksimum
enerjiyi biz nasıl alabiliriz, bu konuda çalışma
yapılmadı. Hangi firma bir proje getirdiyse o firmaya ruhsat verildi.
Çeşitli sorunlar çıktı. Bir kısmı Biz bu suyu
veremeyiz, bize sulama suyu olarak lazımdır, bu sudan fedakârlık
yaptırmayın bize. diye idarecilere yalvardılar fakat çare
geçmedi ve bir kısım firmalar gittiler, orada inşaata
başladılar sorun çıkmadı, bir kısmında sorun
çıktı. Mesela benim ilimde, Şavşatın Meydancık
beldesinin Papart ormanlarında böyle sorun çıktı ve bölge idare
mahkemesinden durdurma kararı çıktı. Yine, Borçkanın
Macahel havzasında durum farklı değil, orada durdurma
kararı çıktı. Niçin durdurma kararı çıkıyor? Bölge
insanı diyor ki: Bu suyu alırsanız benim yaşamım
sıkıntıya girecek, bu suya dokunmayın. Ankaradan 1.500
kilometre uzakta yaşayan köydeki vatandaşa ulaşıyoruz,
diyoruz ki: Senin suyunu alacağız. Biz de o zaman dedik ki, Ne
olur, bunlarla uğraşmayın, depolamalı barajların
üzerine gidelim, depolamalı barajlara önem verelim. Niye depolamalı
baraj diyoruz?
Değerli milletvekilleri, hepiniz biliyorsunuz ki,
elektriği depolayamıyoruz. Ne yapacağız? O zaman suyu
depolayacağız, ne zaman lazım olursa türbinden geçireceğiz
ve elektriğe dönüştüreceğiz. Onun için, depolamalı
barajlara ehemmiyet vermek lazım. Peki, depolamalı barajlara ne kadar
ehemmiyet vermişiz? İşte, yüzde 51ini hâlen daha boşa akıtıyoruz.
Yine, hidrolik potansiyeli yüksek olan havzalardan biri Çoruh
havzasıdır. Çoruh havzası üzerinde 10 adet baraj bulunuyor,
bunlardan 2 tanesi elektrik üretiyor, üçüncüsü Deriner Barajıdır,
Türkiyenin en yüksek barajıdır. Talvegden 207, temelden 247 metre
yüksekliğe sahiptir ve yılda 2,2 milyar kilovatsaat elektrik üretecek
bu santral, bu inşaat ne yazık ki AKP İktidarı
zamanında iki kez durdurulmuştur, eğer iki kez durdurulmuş
olmasaydı, şimdi çoktan üretime geçmiş olacaktı.
Yine Çoruh havzasında önemli olan Yusufeli Barajı
vardır. Yusufeli ve Artvin barajları müştereken 2007
yılı Martında veya Nisanında bir firma tarafından
inşaata başlandı. Dış krediyle yapılacaktı
ve nisan ayı yani 2007 seçimleri öncesinde bu inşaat durduruldu. Biz,
22 Temmuz seçimlerinden sonra hemen bir önerge verdik, bizim önergemize verilen
cevapta dendi ki: Kredi görüşmelerinde bir tıkanıklık
oldu, 2008in ilk aylarında başlayacak. 2008in ilk aylarında
başlamadı, tuttum bir önerge daha verdim ve bana 12 Haziran 2009da
Çevre ve Orman Bakanı Sayın Eroğlu cevap veriyor.
Bakınız ne diyor: Yusufeli Barajı ve HES Projesinin
Türkiye-Fransa hükûmetler arası ikili iş birliği protokolleri
kapsamında yapılması öngörülmüşken, görülen teknik
zaruretler sebebiyle proje Bakanlar Kurulu kararıyla protokol
kapsamından çıkarılmıştır. İşte, AKP
İktidarının hidrolik potansiyele nasıl
baktığının bir göstergesidir. Bakanlar Kurulu
kararıyla kapsamdan kaldırılıyor. Arkasından
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Ne alakası var!
METİN ARİFAĞAOĞLU (Devamla) Ne alakası
var
Çok alakası var Beyefendi. Neden duruyor? Şantiyeyi kurdu,
makinelerini getirdi, iki tane köprü yaptı, derivasyon tüneline
başlayacak adama Dur. dediniz. Dur. dedikten sonra Bakanlar Kurulu
kararıyla iptal ettiniz. Peki, nasıl yapacaksınız? diye
sordum, Dış kredi kullanmayacağız, yap-işlet-devret
modeliyle biz buna müşteri bulacağız. Bu ne zamandı?
2009un Haziranıydı. Neredeyiz? 2010un sonuna geldik. Bir buçuk
yılda yap-işlet-devret modeliyle müşteri bulamazsınız.
Ben bu kürsüden söyledim: Ben milletvekiliyim, mühendisim, aynı zamanda
iş adamıyım, buna müşteri bulamazsınız. Hayır, bulacağız. dediniz.
Geldiğiniz noktanın ne olduğunu görüyorsunuz.
Yine bu Mecliste 2008in Nisan ayında Yeni Yusufeli
şehrine karar verdi bu Meclis. Peki, 2008in Nisanından bu tarafa
geçen sürede Yeni Yusufeli şehrine kazma vuruldu mu? Vurulmadı.
Peki, orada yaşayanlara yazık değil mi? O insanlar on iki
yıldır barajla yatıyor, barajla kalkıyor. Projeden
vazgeçin. Vazgeçmiyorsunuz. Peki, yapın. Yapmıyorsunuz. Peki,
orada yaşayan insanlar yatırım
yapacak, yapamıyor. Evine ilave yapacak, yapamıyor. Çocuğunu
evlendirecek Bana ev lazım. diyor, ev yapamıyor. Milletvekilim ne
yapalım? diyor, geliyor bize. Biz geliyoruz Sayın Bakana, Sayın
Bakanın verdiği cevap bu: Yap-işlet-devret modeliyle müşteri
arıyoruz.
Bakınız değerli milletvekilleri, bu ırmak tipi
HESlerden vazgeçiniz. Sürem bitti. Irmak tipi HESlerde can suyuna falan
dikkat etmediniz. Fotoğraflar elimdedir, Sayın Bakana vereceğim.
Bu havzanın suyunu başka havzaya aktardınız. O havza
Borçkada şehrin içinden geçiyordu, kanalizasyon manalizasyon yok, kokudan
durulmadı. Sayın iktidar partisi milletvekili de bu durumu biliyor,
fotoğraflar yanımdadır. Hiçbir zaman can suyuna dikkat edilmedi.
Bütün su tünele verildi ve bu havzanın suyu bir başka havzaya
aktarıldı, 5 kilometrelik tünelle başka havzaya
aktarıldı ve şehir içinden akan, bir mahallenin içinden akan su
hiç akmadı. Hiç akmayınca, orada kokudan durulmaz hâle geldi.
İşte, ırmak tipi HESlerde durum budur.
Vaktim yetmedi. Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arifağaoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Niğde
Milletvekili Mümin İnan.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım;
yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili 395 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Dünyanın ve ülkemizin
her geçen gün daha çok enerjiye ihtiyaç duyduğu bilinen bir gerçektir.
Hızla artan dünya ve Türkiye nüfusunun ve buna bağlı olarak
gelişen sanayinin ve teknolojinin enerji ihtiyaçlarının sonu belli
olan kaynaklarla karşılanamayacağı görülmektedir.
Bugün küresel enerji
ihtiyacının yüzde 80i doğal gaz, kömür, petrol gibi fosil
yakıtlar kullanılarak karşılanmaktadır. Bu
kaynakların sonlu olması, ayrıca çevre kirliliği
sorunlarını da gittikçe büyütmesi ve çözümsüz hâle getirmesi,
ülkeleri Farklı, alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarından daha
çok nasıl faydalanılabilir? düşüncesine itmiş, bir çok
gelişmiş ülkede de yenilenebilir enerji miktarının, toplam
kullanılabilir enerji miktarı içerisinde önemli bir paya
ulaşmasını sağlamıştır.
Rüzgâr, güneş, akarsular ve denizler hatta henüz
bilemediğimiz farklı enerji kaynaklarından faydalanma istekleri
gittikçe artmaktadır. Nükleer enerjide araştırmalar ve
geliştirme çalışmaları hâlâ atıkların
depolanması konusunda devam ederken, özellikle güneş ve rüzgâr
enerjisinden enerji üretme üzerine yapılan araştırma ve
geliştirmeler hem rüzgârı hem de güneşi bugün nükleerle
yarışabilir konuma getirmiştir.
Rüzgâr ve güneşten elde edilen enerji, gerek çevre
sağlığını gerekse canlı ve insan
sağlığını olumsuz anlamda etkilemediğinden
dolayı tüm dünyada uygulama sahaları bulmaya başlamış
ve hızla yayılmaktadır. Çevrenin öneminin gittikçe arttığı
dünyamızda çevrenin en önemli enerji dostu olarak güneş, rüzgâr ve
akarsu kaynakları görülmektedir.
Yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça
zengin bir dünyanın önemli bir bölgesinde bulunan ülkemizde yapılan
bu düzenlemeler çevre dostu ve ucuz enerji üretimini artıracaktır.
Ancak yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak amacıyla daha
fazla araştırma geliştirme çalışması
yapılması, bu amaçla yenilenebilir enerji kaynakları master
planının oluşturulması, özel sektörün bu alanda
yapacağı yatırımlara sübvansiyon, düşük faizli kredi,
vergi iadesi ve muafiyeti gibi uygulamalar getirilmesi faydalı
olabilecektir.
Yerli üretimin artırılabilmesi, enerji
kaynaklarının çeşitlendirilmesi, dışa
bağımlılığın azaltılması, ayrıca
çevreye daha az zarar verilmesi nedeniyle yenilenebilir enerji kaynaklarının
daha fazla kullanılması teşvik edilmeli, bu amaçla, işletme
masrafları çok düşük, ulusal kaynaklarımızdan olan ancak
hâlâ yüzde 35'ini değerlendirebildiğimiz hidroenerji
kaynaklarımıza yönelik yatırımlar desteklenmelidir. Enerji
talebindeki hızlı artışın karşılanması
için yenilenebilir enerji kaynaklarından en etkin ve rasyonel biçimde
yararlanılması amacıyla kamu ve özel sektör
yatırımlarının bu alana yönlendirilmesi de faydalı
olacaktır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; Türkiye nüfusu hızla artan ve gelecekte daha çok
enerjiye ihtiyacı olacak bir ülkedir. Bu nedenle, yeni enerji
kaynakları bulmak ve bu kaynakları en etkin ve verimli bir
şekilde kullanmak zorundadır. Bu uygulamaya geçerken de enerji
sektöründe mümkün olduğu kadar bağımsız olmaya önem
vermelidir. Bunun için, AKP İktidarının, ivedilikle, enerji
tesislerinin özelleştirilmesi merakı ve uygulamalarından
vazgeçerek, kamunun elindeki tesislerde teknolojik altyapının
geliştirilmesi ve gerektiğinde devlet eliyle yeni enerji tesislerinin
kurulması gerekmektedir.
Türkiye, gerçekten coğrafik konumuyla -özellikle Akdeniz ve
Ege sahilleri- yenilenebilir enerji bakımından önemli bir potansiyele
sahiptir. Eğer Türkiye, yenilenebilir enerji sektörünü harekete geçirirse,
enerji konusundaki dışa bağımlılığı
büyük ölçüde yenebilir; yakın bir gelecekte de enerji ithaline ihtiyaç
duymayacak noktaya gelebilir. İlk bakışta bir hayal gibi gözüken
bu görüşü, bilinçli yatırım politikalarıyla ve çok iyi
düşünüp milletimizin lehine çıkarılabilecek enerji
yasalarıyla bu hayali gerçekleştirmek mümkün olabilir. Bu konuda
atılacak her adım, Türkiyenin enerji sektöründe hedeflediği
millî bağımsızlığa ulaşmasına çok önemli
katkılar yapacaktır. Türkiyenin bugünkü enerji
kaynaklarının kullanımının çeşidine artık,
acilen yenilenebilir enerji kaynakları da eklenmelidir.
Bu yasa teklifi, aslında burada yıllar önce gelmeliydi.
Bugün, bu konuda teknolojik standartlara ulaşılmıştır.
Ülkemizin birçok bölgesi bu konuda biçilmiş kaftandır. Ancak hemen
özelleştirilmeden vazgeçilmeli ve bağımsız bir enerji
politikası oluşturulmalıdır. Enerji üretim tesisi
yatırımlarına hız verirken aynı anda çevre
kirliliğine yol açabilecek uygulamalardan kaçınılmalı,
çevreyi koruyacak tedbirler de alınmalıdır.
Diğer taraftan, küresel elektrik enerjisinin yüzde 20ye
yakınını üretse de bazı nükleer kazalar sonucu ortaya
çıkan olumsuz gelişmeler nükleer enerjiye de hep kuşkuyla
yaklaşılmasına sebep olmuştur. Bu konuda işletmeye
açılacak yeni tesisler için tartışmalar hâlâ devam etmektedir.
Bu sebeple, ülkemizin Rusya ile yaptığı ve son
günlerde Japonlarla sürdürülen nükleer santral anlaşma
çalışmaları konusunda, kamuoyu yeterince bilgilendirilmelidir.
Bu santrallerin maliyeti ne kadar olacaktır? Üretilen enerjiyi kim satın
alacaktır? Kaça satın alacaktır? Ödemeler hangi para birimiyle
yapılacaktır? Bu santrallerin dünyadaki kurulum maliyeti ile bizdeki
maliyeti arasında farklar var mıdır? Üretilen enerji dünya
fiyatlarının üzerinde mi satılacaktır? En önemlisi, nükleer
atıklar nerede ve nasıl güvenli bir biçimde saklanacaktır? Bu
santrallerin kullanım teknolojisi bize verilebilecek midir? Enerji
bağımsızlığımıza bunların bir
katkısı olacak mıdır? Buna benzer birçok soru kamuoyunu
meşgul etmektedir. Maalesef, vatandaşlarımız bu konuda
yeterince bilgilendirilmemiştir. Yetkililerin acilen bu konuda kamuoyuna
bilgi vermeleri gerekmektedir.
Sayın Bakanım, bu konulardan sonra, bir de Türkiye'nin
genelinde ve Niğdede özellikle sulama elektrikleriyle ilgili üç buçuk
yıldan beri defalarca dile getirdiğimiz sorunlar hâlâ, olduğu
gibi yerinde durmaktadır. Özellikle çiftçilerimiz şu anda bizleri de,
sizleri de dinlemektedir. Buradaki sorun, yaklaşık on
yıldır sulama elektrik borçları zaman zaman
yapılandırmaya tabi tutulmasına rağmen, ağır
koşullar ortaya getirildiği için üreticilerimiz ve çiftçilerimiz bu
yükün altından kalkamamaktadırlar, özellikle uzun vadeli
yapılandırmayı beklemektedirler ve mümkünse faizlerin
silinebilmesini istemektedirler çünkü 2006 ve 2007de takibe uğrayan
elektrik alacaklarının faizlerini şu anda özel sektör tamamen
silmektedir. Bu uygulama vardır ve vatandaş devletten de bir baba
şefkati beklemektedir. Özellikle istirham ediyoruz çünkü şu anda
Niğdede sulama elektrik borcundan dolayı icra takibine
uğramamış bir çiftçi kesinlikle yoktur, bunu açık söylüyorum
efendim. Dolayısıyla, şu anda Niğde Ovası
Ana
caddelere insanlar çıkamamaktadır, ya jandarma ya polis takibine
uğramaktadır ve yakalamalar vardır. Yani açıkçası bir
açık hava hapishanesine dönmüştür, bunu açıklıkla ifade
ediyorum. Özellikle sizden bir müjdeli haber bekliyor bu torba yasasında
bir destek vermenizi ve vadenin uzun olmasını özellikle talep
ediyorlar ve faizlerin de mümkünse silinmesini.
Ayrıca, özel sektör trafo kayıp ve kaçaklarını
neye göre belirliyor? Vatandaşlarımızdan yüksek oranda trafo
kayıp ve kaçak paraları alıyor. Bunu birkaç defa dile getirdik
ama maalesef bu konuda da olumlu bir adım atılmadı. Ciddi bir
para oluşturuyor çünkü. Trafo başına, okuma zamanlarında
700-800 bin lira ücret gelmektedir.
Diğer taraftan, Niğde Belediye
Başkanlığı yaptığım dönemde
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Niğdede mi bu?
MÜMİN İNAN (Devamla) Niğdede var efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Kayıp kaçak trafo
paraları?
MÜMİN İNAN (Devamla) Kayıp kaçak trafo
paraları, evet efendim.
Niğde Belediye Başkanlığı
yaptığım dönemde Niğdede artezyen olarak sıcak su
termal kaynakları vardı, bütün prosedürleri yerine getirdik,
İller Bankası sıcak su sondajını
başlattırdık. Bize, üniversite raporlarına göre, belli bir
seviyeye inildikten sonra 60 ile 80 derece arasındaki sıcaklıkta
bir su bulunacağı söylendi. Çok özür dileyerek söylüyorum yani bunu
söylemek istemem ama siyasi baskılardan dolayı sondaj yarım
bırakıldı ve maalesef geri çekildi. Bu sondajın -şu
anda AKP belediyesi olduğu için herhangi bir siyasi şeye de gerek
yok, Niğde için söylüyorum- bu sıcak su sondajının bir an
önce vurdurulması için bir katkı verirseniz Niğdeliler adına
son derece memnun olacağımı da ifade etmek istiyorum efendim.
Diğer taraftan, Niğde Bor Emen Ovasında petrol
çalışmaları devam etmektedir. Bunların daha geniş
alanlara yayılmasının -bulgulara rastlandığı
söylenmektedir kamuoyunda, bizim sizlere yazdığımız
yazılarda da bunları söylüyorsunuz- bu konularda farklı
alanlarda da araştırma yapılmasının hem Niğde
açısından hem de Türkiyenin enerji çeşitliliği ve
desteği açısından önemli olacaktır diye düşünüyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarken, ülkemizin
gönlünden geçen bütün güzel işlerin yeni yılda gerçekleşmesi
dileğiyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İnan.
Şahsı adına Mustafa Cumur, Trabzon Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA CUMUR (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi
Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin
6/A bendi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, benden önce konuşan Artvin Milletvekilimiz bizim
yöreyle ilgili, ırmak HESleriyle ilgili kendi düşüncelerini söyledi.
Katıldığımız tarafları var,
katılmadığımız tarafları da var çünkü küçük
ırmak hidroelektrik santralleri, yapılan santraller var, onlara
baktığınız zaman çok örnek santraller var. Bir de çok
sık olan can suyuyla ilgili olan bölümleri var. Can suyuyla ilgili olan
bölümlerine dikkat edilirse, bana göre, bu küçük ırmak tipi HES
santralleri hem ülkemize ekonomik olarak katkıda bulunacak hem
bölgemizdeki akan suyu değerlendirme açısından çok önemli bir
kaynak oluşturacağı kanaatindeyim.
Günümüzde dünya, yenilenebilir enerjinin önemini
algılamıştır ve bütün dünyada yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımının artırılması
için birçok önlem alınmaktadır. Hedef, güvenli enerji arzıyla,
çevreye zarar vermeden ekonomik gelişmeyi gerçekleştirmektir. Bu
konuda yapılması gerekenlerden birisi de şüphesiz ki, bu toplam
enerji arzını, enerji payını artırmaktır. Ülkemiz
ve dünya için enerji kaynakları önemlidir ve bu nedenle de bu
kaynakların kullanımını artırmak amaçlanmaktadır.
Bu amacın gerçekleşmesi için gerekli görülen politik
önlemler alınarak gerekli yasalar hazırlanmaktadır. Bir ülkede
enerji kaynaklarının kullanımını artırmak,
sürdürülebilir gelişmenin ve iklim değişikliğiyle
mücadelenin en önemli ve kaçınılmaz yoludur. Türkiyede enerji
kaynaklarının kullanımını artırmak için gerekli
tüm önlemler alınıyor. Bu kapsamda 2001 yılında 4628
sayılı Enerji Piyasası Kanunu
çıkarılmıştır. Bu Kanunun esas amacı rekabetçi,
şeffaf ve ekonomik olarak güçlü bir piyasa oluşturmaktır. Bu
Kanun aynı zamanda enerji kaynakları için bazı önemli
teşvikler içermektedir. Bu Kanun gereği
çıkarılmış olan Enerji Piyasası Lisans
Yönetmeliğinde de enerji kaynakları için ilave teşvik ve
destekler yer almaktadır. Enerji kaynaklarının etkin bir
şekilde değerlendirilmesi hususuna büyük önem verilmektedir. Bu
kapsamda Enerji Piyasası Kanununa ilaveten enerji kaynaklarının
kullanımı için yasal bir çerçeve oluşturan, Yenilenebilir Enerji
Kanunu olarak da bilinen -Bonnda kabul edilen Uluslararası Eylem
Planı- ülkemizin eylem planlarından biri olan, 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun
çıkarılmıştır, 18 Mayıs 2005 tarih ve 25819
sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
Bu Kanun ile yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik
enerjisi üretimi amaçlı kullanımının
yaygınlaştırılması hedeflenmektedir. Bu Kanunun temel
amacı, enerji kaynaklarının güvenilir, ekonomik ve kaliteli
biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak
çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonunun
azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin
korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç olan
imalat sektörünün geliştirilmesidir. Kanun, belirli bir süre için alım
garantisi, fiyat destek mekanizması, yatırım indirimi, vergi
muafiyeti gibi teşvikler içermektedir. Kanunun kabulünden sonra, enerji
kaynakları kullanılarak elektrik üretmek için yapılan
başvurular ve yatırımlar hızla artmıştır.
Tabii sürem sonuna geliyor.
Ben, bu vesileyle bu kanunun ülkemize hayırlı olmasını
temenni ediyorum. Yeni yılın ülkemize, milletimize hayırlar
getirmesini temenni ederek, bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Kayhan Türkmenoğlu, Van
Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Türkiye için önemli, ülkemiz için önemli
stratejik bir yasayı geçiriyoruz. Hakikaten, ülkemiz için
arzuladığımız, hep hayalini kurduğumuz bir yasa bugün
burada inşallah yasalaşacak. Ben, bu yasada emeği geçen tüm
insanları, özellikle Bakanlığımızı ve Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulumuzu, Elektrik Piyasasında tüm
çalışan insanlarımızı saygıyla anıyorum ve
onların hepsine teşekkür ediyorum.
Tabii, yenilenebilir enerji dediğiniz zaman ilk
aklımıza gelen konu da güneştir değerli arkadaşlar.
Ben burada sözü fazla uzatmayacağım ama bir konuya da
vurgu yapmak istiyorum: Güneş deyince güneş kenti kendi ilimden
bahsetmek istiyorum. Van ili bugün dünyanın en fazla güneş alan
kentlerinden birisidir. Yılda iki bin yedi yüz yetmiş dört saat
güneş alan, özellikle günde ortalama yedi saat güneş alan bir kentin
ben temsilcisiyim. Bu yenilenebilir enerjide de
yatırımcıları, özellikle güneş üzerine lisans alacak
yatırımcıların hepsini de Vana davet etmek istiyorum.
Bu vesileyle tekrar yasanın hayırlı
olmasını temenni ediyorum, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Coşkunoğlu, buyurun efendim.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, orada muhabbet var ama, Sayın Bakan
duyamayacak sorumu.
BAŞKAN Sayın Bakanım
Sayın Bakanım,
Sayın Coşkunoğlu soru soracak da
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Affedersiniz.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Sayın Bakanım,
bir değişiklik önergesi verecektim ama zaman almayayım diye bunu
soru olarak dikkatinize getirmek istiyorum.
Bilmiyorum tam bilincinde misiniz ama 6/C maddesine bir
değişiklik önergesi gelecek. Dördüncü fıkrasında
paragrafın son cümlesi YEK kapasiteli güneş enerjisine dayalı
üretim santralinin -bir kere, bu üretim santrallerinin olacak herhâlde-
kurulu gücü 600 megavatı geçmeyecektir.
Şimdi, böyle bir sınırlama hiçbirisine
getirilmezken neden getiriliyor? Bu, mahkemelik de olabilir. Ayrıca, trafo
merkezi bazında zaten bir yarışma olacak, ondan sonra bir de
ülke çapında olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Bitireyim, çok az kaldı.
BAŞKAN Evet, sürenize geç
başlamıştınız. Tekrar sisteme girin isterseniz, ben bu
arada başka bir arkadaşıma söz vereyim Sayın
Coşkunoğlu, tamamlarsınız.
Sayın Aydoğan
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, biraz önce söylediğimiz bu,
Balıkesirde yaşanan ve Türkiye'nin tümünde yaşanan elektrik
arızalarının giderilmesi TEDAŞ tarafından mı,
yoksa bu özelleştirilen firmalar tarafından mı yapılacaktır?
Bunun aydınlığa kavuşturulmasını istiyorum.
Bir de, rüzgârda dünyada 19uncuyuz, bugüne kadar bin megavat
yatırım yapmışız. Rüzgâr ve enerjide, bu YEKle
birlikte dünyayla rekabet edebilir duruma gelecek miyiz? Doğal gaza
dayalı ve dışa bağlı enerjiden kurtulabilecek miyiz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Coşkunoğlu, buyurun efendim.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi bu, lisanslama sürecinde bir
karışıklık çıkaracak yani trafo merkezi bazında
bir yarışma olacak, ondan sonra Türkiye çapında yani 600
megavat, bu lisanslama sürecini tıkar tahmin ediyorum. Diğer
tarafı da 5643 sayılı Kanuna göre yenilenebilir enerji
arasında bir ayrım yapılmıyor. Şimdi güneşe böyle
bir sınırlama uygulanırsa bu da mahkemelik olur. Oysa zaten
TEİAŞın getireceği trafo merkezi bağlantı
kapasiteleriyle zaten bir limitleme olacak. Dolayısıyla bu cümleye
gerek yok, bu sınırlamaya gerek yok, işleri
karıştırmak ve lisanslama sürecini tıkamaktan başka
bir işe yaramaz. Zaten TEİAŞ bir TM bağlantı
sınırlaması getirecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Coşkunoğlu.
Sayın Barış
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, bildiğim kadarıyla Türkiye Cumhuriyeti
ile KKTC arasında bir Barış Suyu Projesi
geliştirilmiştir. Henüz hangi aşamada olduğunu
bilmediğim bu projeyle Manavgat suyu denizin 200 metre altından
KKTCye taşınacaktır. Borularla su taşınırken
KKTCye elektrik de verilebileceği hususunda yayınlar vardır, bu
doğru mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, biraz önce sordum ama cevap alamadım. Bu 10
euro sent kilovatsaat başına güneş enerjisi
yatırımı yapacak firmalar hangi ülkelere aittir? Bunlar gerçekten
ciddi firmalar mıdır?
İkincisi: Biraz önce oylanan bir önergeyle siz aslında
hidroelektrik ve rüzgâr enerjisine dayalı santrallerde 5,5 euro sent,
jeotermal enerjisine 8 euro sent, biyokütle ve güneş enerjisine de 10 euro
sentlik bir fiyat politikasını getirmiş oldunuz. Bunun
anlamı, mevcut yasada hidroelektrik ve rüzgâr enerjisine verilmiş
olan fiyatın değiştirilmediğidir. Bu bir teşvik midir?
Bundan, rüzgârın ve hidroelektriğin olumsuz yönde etkileneceğini
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Düzce ilinin Gölyaka mevkisinde
yapılacak HESlerle ilgili, o bölgedeki köylülerimizin ve Gölyaka
halkının büyük tepkileri vardır. Oradaki endemik bitkilerle ve
ekolojik dengeyle ilgili ve köylerin fındık bahçelerinin özellikle
suyla buluşamayacağı yönünde tereddütler oluşmuştur.
Bu konudaki çalışmalarınızı öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
Kıbrısa vereceğimiz enerji ile alakalı kısaca
şunu söylemek isterim: Deniz altından gidebilecek bir kablo ile bunu
yapabilir miyiz? diye söylenmişti. Bir master plan
çalışması yapıldı. Aslında, Kıbrısta
şu anda kendi ayakları üzerinde durabilen bir piyasa
oluşturmamız Kıbrıs için daha doğru olacaktır. Bu
iletim hattı yapılabilir ama şu anda serbest piyasada herhangi
bir üretici, herhangi bir özel sektör gittiğinde, Türkiye
fiyatlarıyla orada üretim yapsa ve bunu 2 katına satsa şu anki
satılan tarife fiyatının yarısı etmiş oluyor.
Yani çok fazla uçurum var ve biz orada hem dağıtımın hem de
üretimin ayrıştırılmasıyla alakalı bir model
çalışması da yaptık. Kıbrıslı
soydaşlarımıza da inşallah, bu şekilde her türlü
teknik desteği veriyoruz ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir
yapıyı orada inşallah sağlamış
olacağız.
Bu TEDAŞ arızalarıyla alakalı genel bir ifade
kullanmak isterim. Eğer o bölge özelleşmişse şu anki özel
şirket tarafından, henüz özelleşme süreci, devri
tamamlanmamışsa TEDAŞ tarafından, TEDAŞın ilgili
anonim şirketi tarafından bu çalışmalar yürütülmektedir.
Değerli arkadaşlar, şu anda ülkemizde 50 bin
kilometre iletim hattı, 950 bin kilometre de dağıtım
hattı mevcuttur. 1 milyon kilometrelik hat demek, dünyanın
etrafını yaklaşık 25 kez dolaşması demek yani çok
ciddi bir iletim hattı var, dağıtım hattı var.
Herhangi bir tanesindeki arıza, tabii ki o bulunduğu bölgeyi
etkiliyor. Bulunduğu şartlar, yazın ve ağır
kış şartlarında bu tür arızalar olabiliyor. Bizim
amacımız, bunları en aza indirebilmek. Bunların
sıfır yapılabilme ihtimali dünyada da şu anda mevcut
değildir. Şu anda, Amerika Birleşik Devletlerinde, Avrupada,
Rusyada, farklı teknolojilerin geliştiği yerlerde dahi, şu
anda enerji kesintileri zaman zaman olabilmektedir.
Sayın Işık Bunları yeterli buluyor musunuz?
dedi. Yeterli bulmasak inandığımız rakamı vermezdik,
bunlar inandığımız rakamlar. Şunu rahatlıkla
söyleyebilirim, bizim, her birimizin hassasiyeti diğerinden az
olmadığı için söylüyorum: Buradaki verdiğimiz fiyat, ben
size hiç şüphe etmeyeceğimiz bir rakam söyleyeyim, bu rakamları
2 katına çıkartalım. Hiçbir şekilde tereddüdünüz
olmasın, yatırımcı daha fazla gelecektir ama bizi
kısıtlayan önemli bir konu var: Tüketicinin daima yüksek, üreticinin
daima düşük bulduğu bir kalemden bahsediyoruz, elektrik üretim
kalemlerinden. O yüzden, bizlerin, vatandaşımızı düşünerek
bu rakamları, yatırım yapmanın önünde engel teşkil
etmeyecek şekilde ama tüketici vatandaşımıza da çok fazla
fiyat oluşmayacak şekilde düzenlememiz lazım. Bu
sınır, ikisinin arasındaki hassas nokta, bu dediğimiz
rakamları ihtiva etmektedir.
Bu ne kadar teşviktir? diye sordunuz. Bu aslında,
serbest piyasanın şu anda çok müracaat ettiği, özel sektörün
müracaat ettiği bir rakam değildir. Bu yalnızca bankacılara
karşı, kredi buldukları kurumlara karşı teminat
göstermek için sundukları rakamdır, bu verdiğimiz, şu anda
tespit ettiğimiz rakamlar. Piyasadaki oluşan rakamlar daha yüksek
rakamlardır. O yüzden, bizim bunu yüksek vermiş olmamızın
bu manada artı bir faydası olmayacağı kanaatindeyim ama
başvurulması hâlinde kamu ne diyor? Ben bu rakamlardan, bu fiyatlardan
bu elektriği alacağım. diyor. O yüzden de bizim bunu her zaman
bu taahhüdün arkasında duracak şekilde yapabiliyor olmamız
lazım.
Buradaki kurulan RESler dünyadaki RESlerle rekabet edebilir
mi? derseniz, şu anda Avrupa Birliği üyesi ülkelerin büyüme
hızı gerek global krizin tesiriyle gerekse gelişmiş ülke
hüviyetinden dolayı bizim büyüme hızlarımızdan daha
düşük. İngilterede bu yüzde 1,1ler civarında, şu anda
eksi rakamlarda devam eden var. O yüzden, rüzgâr üreticisi firmalar Türkiyede
yatırım yapabilmek için farklı girişimlerde bulundular. O
yüzden, ben Türkiyedeki RESlerin Avrupadaki RESlerle ve dünyadaki RESlerle
rekabet edebileceği kanaatindeyim.
BAŞKAN Bir sonrakinde bir cevap verirsiniz Sayın
Bakan.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü
maddesiyle 5346 sayılı Kanuna eklenen 6/A maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet Yeni Veysi Kaynak
Giresun Samsun Kahramanmaraş
Haydar
Kemal Kurt Özlem
Müftüoğlu
Isparta Gaziantep
"Bu madde kapsamında yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üreten gerçek ve tüzel kişiler;
ihtiyaçlarının üzerinde ürettikleri elektrik enerjisini
dağıtım sistemine vermeleri halinde, I sayılı
Cetveldeki fiyatlardan on yıl süre ile faydalanabilir. Bu kapsamda
dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisinin perakende
satış lisansını haiz ilgili dağıtım
şirketi tarafından satın alınması zorunludur.
İlgili şirketlerin bu madde gereğince satın
aldıkları elektrik enerjisi, söz konusu dağıtım
şirketlerce YEK Destekleme Mekanizması kapsamında üretilmiş
ve sisteme verilmiş kabul edilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçeyi okutun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4628 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi kapsamında
kurulacak tesislerden alınacak elektrik enerjisinin fiyatı ve süresi
yeniden düzenlenmiş olup Kanunun bütünlüğü içinde teklifin çerçeve 3
üncü madde kapsamındaki 6 ncı madde ile bağlantısı
sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde 4e bağlı
6/A maddesini cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 4e bağlı 6/B maddesini okutuyorum:
Yerli ürün kullanımı
MADDE 6/B- Lisans sahibi tüzel kişilerin bu Kanun
kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı ve
31/12/2015 tarihinden önce işletmeye giren üretim tesislerinde
kullanılan mekanik ve/veya elektro-mekanik aksamın yurt içinde imal
edilmiş olması halinde; bu tesislerde üretilerek iletim veya
dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisi için, I sayılı
cetvelde belirtilen fiyatlara, üretim tesisinin işletmeye giriş
tarihinden itibaren beş yıl süreyle bu Kanuna ekli II
sayılı cetvelde belirtilen fiyatlar ilave edilir.
II sayılı cetvelde yer alan yurt içinde imalatın
kapsamının tanımı, standartları, sertifikasyonu ve
denetimi ile ilgili usul ve esaslar, Bakanlık tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
31/12/2015 tarihinden sonra işletmeye girecek olan YEK
Belgeli üretim tesisleri için yerli katkı ilavesine ilişkin usul ve
esaslar, Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenerek ilan edilir.
BAŞKAN Gruplar adına söz talebi yok.
Şahsı adına Fazlı Erdoğan, Zonguldak
Milletvekili, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı
altında iktidarıyla muhalefetiyle yapılan çalışmalar
sonucunda sağlıklı kanunlar çıkarıldığı
gibi, bugün de yenilenebilir enerji konusunda, enerjiye destek veren bir yasa
çalışması yapıyoruz.
Takdir edersiniz, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa bugün
enerjisinin yüzde 70ini, 75ini nükleer enerjiden sağlarken ülkemizde bu
henüz aşağı yukarı sıfır noktasında.
Yenilenebilir noktasında da bu kadar gerilerdeyiz. Enerji
ihtiyacımızın tabanı, suya -tabii ki takdir edersiniz-
doğal gaza ve kömüre dayalı ama biz Komisyonda değerli
başkanlarımızla uzun yıllardan beri bu konuyu
çalıştık ve bunu, yenilenebilir tabanında güneşe,
rüzgâra ve termal olmak üzere bu kaynaklarımızı da ülkemizin
özel sektörün eliyle daha fazla işlerlik kazandırarak enerjimizi
-Avrupadan güneş konusunda, rüzgâr konusunda çok daha iyi noktada olan
yer altı zenginliklerimiz- akarsularımızın yanında yer
altındaki termal kaynaklarımızı da devreye koymak üzere
yapılan kanunlara ilaveten bugün yenilenebilir enerji kanununu bitirmek
üzere burada bir güzel gelişme var.
Bu noktada katkısı olan herkesi tebrik ediyoruz. Onlara
gerçekten bu çalışmalardan dolayı teşekkürlerimizi
sunuyorum. Ama bu arada bildiğimiz
bir şey varsa bunun gecikmesinden de biz bugüne kadar açıkça biraz
rahatsız olmuştuk ama bugün bunun biteceğine inancımı
kalbî duygularımla takdir ederken, 2010 yılında bütün kanunlarda
katkısı olan bütün gruplara bir kez daha teşekkür ediyorum.
Verimli bir yıl oldu.
2011 yılının da hem AK PARTİ
İktidarına hem muhalefet milletvekillerine ve gruplara
başarılı ve hayırlı bir yıl olmasını
temenni ediyor, kanunun hayırlı olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Rize Milletvekili Bayram Ali
Bayramoğlu.
Buyurun efendim.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Türkiye açısından son derece önemli bir kanunu biraz gecikmeli olsa da şu anda
görüşüyoruz. Özellikle içinde bulunduğumuz madde Türkiyeye sadece
enerji anlamında değil, aynı zamanda enerji sanayisini
destekleme babındaki yerli katkıları içeren bir maddedir. Bu
noktada, Türkiye genelindeki orta ölçekli bütün sanayicilerimizin de bu anlam
içerisinde değerlendirmelerini, kanunun sadece enerji babında
değil, enerjiye destek verecek sanayi girdi maddelerini üretmek olarak da
değerlendirmesi lazım. Dolayısıyla, kanunun kendisi
yenilenebilir olmakla beraber içerisinde son derece ciddi bir sanayi destek
konusunu da içermektedir.
Bu anlamda kanuna emeği geçen -her ne kadar gecikmeli olsa
da- bugüne kadar muhalefet partilerinin de desteğini almış
olduğumuz bu kanunun ülkemize hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Soru-cevap işlemi için sisteme giren
arkadaşımız yok.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
395 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4.
maddesinin yerli ürün kullanımıyla ilgili Madde 6/B maddesinin sonuna
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.
Yerli katkı ilavesine ilişkin usul ve esasların
ilki en geç 01.04.2012 tarihine kadar yayımlanır.
Alim
Işık Cemaleddin
Uslu Hüseyin
Yıldız
Kütahya Edirne Antalya
Recai
Yıldırım Yılmaz
Tankut Behiç
Çelik
Adana Adana Mersin
Recep
Taner
Aydın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü
maddesiyle 5346 sayılı Kanuna eklenen 6/B maddesinin birinci
fıkrası ile bu maddeye bağlı II sayılı Cetvelin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet Yeni Veysi Kaynak
Giresun Samsun Kahramanmaraş
Haydar
Kemal Kurt Özlem
Müftüoğlu
Isparta
Gaziantep
"Lisans sahibi tüzel kişilerin bu Kanun
kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı ve
31/12/2015 tarihinden önce işletmeye giren üretim tesislerinde
kullanılan mekanik ve/veya elektro-mekanik aksamın yurt içinde imal
edilmiş olması halinde; bu tesislerde üretilerek iletim veya
dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisi için, I
sayılı Cetvelde belirtilen fiyatlara, üretim tesisinin işletmeye
giriş tarihinden itibaren beş yıl süreyle; bu Kanuna ekli II
sayılı Cetvelde belirtilen fiyatlar ilave edilir."
II Sayılı Cetvel
Tesis Tipi Yurt içinde
gerçekleşen imalat Yerli
Katkı İlavesi
(ABD
Doları cent/kWh)
A- Hidroelektrik
üretim tesisi 1- Türbin 1,3
2-
Jeneratör ve güç elektroniği 1,0
B- Rüzgar
enerjisine dayalı
üretim tesisi 1- Kanat 0,8
2-
Jeneratör ve güç elektroniği 1,0
3-
Türbin kulesi 0,6
4-
Rotor ve nasel guruplarındaki
mekanik
aksamın tamamı (Kanat
grubu ile jeneratör ve güç elektro-
niği
için yapılan ödemeler hariç.) 1,3
C- Fotovoltaik
güneş enerjisine
dayalı
üretim tesisi 1- PV
panel entegrasyonu ve güneş
yapısal
mekaniği imalatı 0,8
2-
PV modülleri 1,3
3-
PV modülünü oluşturan hücreler 3,5
4-
İnvertör 0,6
5-
PV modülü üzerine güneş ışınını
odaklayan
malzeme 0,5
D-
Yoğunlaştırılmış güneş ener-
jisine
dayalı üretim tesisi 1 -
Radyasyon toplama tüpü 2,4
2-
Yansıtıcı yüzey levhası 0,6
3-
Güneş takip sistemi 0,6
4-
Isı enerjisi depolama sisteminin
mekanik
aksamı 1,3
5-
Kulede güneş ışınını toplayarak
buhar
üretim sisteminin mekanik aksamı 2,4
6-
Stirling motoru 1,3
7-
Panel entegrasyonu ve güneş paneli
yapısal
mekaniği 0,6
E- Biyokütle
enerjisine dayalı
üretim tesisi 1 -
Akışkan yataklı buhar kazanı 0,8
2-
Sıvı veya gaz yakıtlı buhar kazanı 0,4
3-
Gazlaştırma ve gaz temizleme gurubu 0.6
4-
Buhar veya gaz türbini 2,0
5-
İçten yanmalı motor veya stirling motoru 0,9
6-
Jeneratör ve güç elektroniği 0,5
7-
Kojenerasyon sistemi 0,4
F- Jeotermal
enerjisine dayalı
üretim tesisi 1- Buhar veya
gaz türbini 1,3
2-
Jeneratör ve güç elektroniği 0,7
3-
Buhar enjektörü veya vakum kompresörü 0,7
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde 6/B içeriği yeniden düzenlenerek yerli ürün
kullanımına ilişkin katkı ilave fiyat ve süreler
belirlenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
395 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4.
maddesinin yerli ürün kullanımıyla ilgili Madde 6/B maddesinin sonuna
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.
Yerli katkı ilavesine ilişkin usul ve esasların
ilki en geç 01.04.2012 tarihine kadar yayımlanır.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Işık, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 395 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4üncü maddesinde vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Yaklaşmakta olan yeni yılda hepinize
sağlıklı, mutlu ve başarılı günler diliyorum.
Aslında önergemizin amacı, ucu açık, 31/12/2015
tarihinden sonra işletmeye girecek olan YEK Belgeli üretim tesisleri için
yerli katkı ilavesine ilişkin usul ve esaslar,
Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenerek ilan edilir. şeklindeki cümleye bir ek cümle daha koyarak bu
belirsizliği ortadan kaldırmaktı.
Umarım, 1 Nisan 2012 tarihinden daha önceki bir dönemde
Bakanlar Kurulu tarafından bu esaslar yürürlüğe girer, bizim
önergenin de kabul edilmemiş olması çok fazla kayba yol açmaz
diyorum. Buradaki amaç, belirli bir tarihe kadar bu teşvikle ilgili
esasları yayınlamaktı ancak Sayın Bakan ve Komisyonun
katılmamış olması tabii ki Genel Kurulu, şimdiye kadar
örneklerine bakarsak, bu önergenin kabul edilmeyeceği yönünde
etkileyecektir.
Bunu bu şekilde açıkladıktan sonra, 3üncü maddede
geçen ve bu teklifin en önemli maddelerinden birisi olan alım garantisi
fiyatlarıyla ilgili sözlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Aslında biraz önce Sayın Bakana da soruda sorduğum gibi adı
teşvik kanunu olsa da şu anda getirilen bu maddedeki
değişiklik önergesiyle ortaya konan fiyatlar hiçbir
değişikliğin yapılmadığının bir
göstergesidir. Zaten şu anda mevcut yasada 5,5 euro sent kilovatsaat
başına yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilecek elektrik
enerjisinin alım garantisi var. Türkiye'nin potansiyeline baktığımızda,
en büyük potansiyel rüzgârda ve hidrolik enerjide. Şimdi siz, rüzgâr ve
hidrolik enerjide, şu ana kadar olduğu gibi, yatırımlar
açısından yola devam diyorsunuz. Buna ilave olarak jeotermal
enerjiye 8 euro sent, güneş enerjisine ve biyokütleye de 10 euro sent
fiyat vererek ileride belki yatırım yapılabilecek bu yeni
alanların önünü açmış oluyorsunuz.
Ben buradan şunu sizlerle paylaşmak istiyorum: Eğer
siz, bu ülkenin asıl kaynakları olan rüzgâr ve hidroelektrik üretim
tesisleri için bu fiyatı değiştirmezseniz zımnen şunu
dersiniz: Evet, şimdiye kadar Türkiye'nin doğal gaza ve petrole
bağımlılığının biz devamını
istiyoruz, onların yolunun açık olmasını diliyoruz.
demenin bir başka ifadesidir. Sayın Bakan, bu konuda sizin
sağduyulu düşünceye sahip olduğunuza inanıyorum ama
bunların buraya 7,3 dolar sent olarak konmuş olması,
değişiklik yapıldığı anlamına gelmiyor.
Zaten mevcut yasada 5,5 euro sent çarpı 1,3 dolar kuru eşittir 7,3
dolar sent kilovatsaat başına fiyat demektir. Bunları
koymayalım o zaman, bunun bir anlamı yok. Bu, şu ana kadar
olduğu gibi, Türkiye'nin doğal gaza ve petrole
bağımlılığının artarak devamının
yolunu açacak bir yeni uygulamadır.
Ben, rüzgârcıların ve hidroelektrik
yatırımcılarının bu teşvikten
yararlanacağına çok fazla ihtimal vermiyorum ancak şu olumlu bir
tarafıdır bu kanunun: Bu maddeyle getirilen yerli imalat katkı
payları artıdır. Burada çalışacak her Türk genci
istihdam imkânına kavuşmuş olacak. Bunu üreten her yerli
imalatçımız kilovatsaat enerji üretimi başına ek bir fiyat
alacak. Bu olumlu tarafı ancak alım garantisinin hem on yıla
indirilmiş olması hem de 5,5 euro sent olarak sabit tutulmuş
olması, özellikle hidroelektrikte ve rüzgârda teşvik
anlamını taşımaz. Bunun en azından on iki yıla
çıkarılmış olması lazım ki uluslararası
garanti açısından bankalardan kredi bulabilsin bu insanlar. Bunu on
yıla indirmiş olmanız da bir başka dezavantaj
olacaktır.
Ben, bu duygularla, her şeye rağmen, sektörün
kısmen de olsa bazı sıkıntılarını -çünkü
bazı teknik düzenlemeler de var bu yasa teklifinin içerisinde- çözecek
olmasından dolayı yasanın hayırlı olmasını
diliyorum. Emeği geçen tüm komisyon üyesi arkadaşlarımıza
ve Genel Kuruldaki değerli milletvekilleriyle beraber, teklifi
orijinalinde hazırlayan Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoya,
Komisyon eski Başkanımız olarak da teşekkür etmek istiyorum
çünkü en büyük emek kendisinindir. Hakkı da teslim etmek gerekir.
Saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Biraz önce kabul edilen önerge doğrultusunda madde 4e
bağlı 6/B maddesini cetvelleriyle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 4e bağlı 6/C maddesini okutuyorum:
Diğer uygulamalar
MADDE6/C- Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üreten lisans sahibi tüzel kişiler,
lisanslarında belirlenen sahaların dışına
çıkılmaması ve işletme anında sisteme verilen gücün
lisanslarında belirtilen kurulu gücü aşmaması kaydıyla ek
kapasite kurabilir.
Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üreten lisans sahibi tüzel kişiler,
on yıl süreyle sistem kullanım tarifelerini yüzde doksan indirimli
olarak öder. 1/1/2010 tarihinden itibaren geçerli olacak bu uygulama, üretim
tesislerinin işletmeye giriş tarihleri esas alınarak
yapılır.
EPDK tarafından lisans başvuruları
değerlendirilirken bağlantı görüşünün
oluşturulması aşamasında, bu Kanun kapsamındaki
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerine öncelik
tanınır.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Durdu Özbolat.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 395 sıra
sayılı kanunla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Son yıllardaki gelişmelerden tanık olduğumuz
üzere enerji kaynaklarının yönetimi, enerji nakil stratejileri ve
alternatif enerji kaynakları konusunda teknoloji
yatırımları, artık, ülkelerin geleceğini şekillendiren
çok etkin bir araç hâline gelmiştir. Artık, ülkeler, orta ve uzun
vadeli stratejilerini enerji arz güvenliği ve kaynak
çeşitliliğini esas alarak geliştirmeye ve uygulamaya
başlamışlardır.
Ülkemiz enerji talebi son yirmi senedir düzenli bir şekilde
her yıl ortalama yüzde 8 artan dünyadaki birkaç ülkeden birisidir.
Talebimizi karşılamak için yapmamız gereken planlarda,
yatırımlarda sürprizlerle, belirsizliklerle dolu bir tüketimimiz
yoktur. Ülkemiz, fosil yakıtlarla, arz kaynakları ile tüketim
bölgeleri arasında köprü durumundadır; ayrıca, özellikle
yenilenebilir enerji ve kömür kaynakları kendi tüketimine yetecek bir
ülkedir.
Değerli arkadaşlar, bu İktidar döneminde Türkiye,
her defasında vurgulanan jeopolitik konumunu yerli kaynaklarına üvey
evlat muamelesi yaparak gittikçe daha fazla dışa
bağımlı bir elektrik piyasası oluşturarak
pekiştirmiştir. Bugün tükettiğimiz elektriğin
yarısı yurt dışından gelen doğal gazla
üretilmektedir, kalan yarısının önemli bir kısmı ise
kömür ülkesi olmamıza rağmen yerli kömürlerle değil de ithal
kömüre dayalı santrallerle sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bariz
şekilde artan talebi karşılamak için liberalleşme ve
özelleştirme yönünü seçen bu Hükûmet, 1 Ağustos 2006da serbest
elektrik piyasasında yabancıların dahi anlamakta güçlük
çektiği bir acayip elektrik piyasasının oluşumuna imza
atmıştır. Arzın yetersiz olduğu bir piyasada hiçbir
planlama yapmadan, hiçbir önlem almadan serbest piyasaya geçilmesi, serbest
piyasadaki en büyük oyuncunun da kamu olması, üstüne üstlük aradan geçen
uzun sürede yatırımların da önünün tıkanması bugün
Türkiye elektrik piyasasını bir sorunlar yumağı hâline
getirmiştir. Bıçak kemiğe dayandıkça da doğal gazla
elektrik üretimine, ithal kömürle çalışan elektrik santrallerine
yüklenilmiştir. Bugün Türkiyede tüketilen elektriğin yarısı
ithal doğal gazla üretilmektedir. Asıl vahamet ise onun yerine
koyabileceğimiz yerli yenilenebilir enerji kaynaklarımız
olmasına rağmen bu yönde adım atılmamasıdır.
Türkiye'nin iletim ve dağıtım şebekesi
eskidir. Siz bu şebekeye hem yatırım yapmayacaksınız,
yapmadığınız için de yenilenebilir enerji
kaynaklarını bağlamakta çok küçük kapasiteler
ayıracaksınız, onu dahi
karıştıracaksınız. Diğer taraftan talebi
karşılayabilmek için binlerce megavat doğal gaz ve ithal kömüre
dayalı santrallere lisans vereceksiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
TEİAŞa yatırım yapmamız gerekiyor. Yeni trafo
merkezleri, yeni iletim hatları ve daha büyük iletim şebekeleri
yapmamız lazım. Bu kadar önemli bir işin TEİAŞın
hukuki yapılanmasıyla yapılması mümkün değildir. Bu
kurumu doğrudan Bakanlığa bağlayarak bir KİT olmaktan
çıkarıp şebekeye yatırım yapılacak boyutta bir
yapılanmaya dönüştürmemiz gerekiyor. TEİAŞ PMUM yüzünden
milyonlarca lira zarar etmektedir.
Bugün Türkiye plansızlık ve vurdumduymazlık
sebebiyle arz güvenliği tam olarak risk altında bir ülke
konumundadır. Şimdi bu durumu biraz olsun düzeltmek için bundan
yaklaşık on sekiz ay önce bir yasa tasarısı el
birliğiyle hazırlandı ama her zamanki yaklaşım
değişmedi; uzun zamandır çalışma yok, planlama yok,
hazırlık yok. Bugüne geldik, şimdi önümüze bu kadar
zamandır hiçbir diyalog kurmadan, her ay piyasaları oyalayarak
sonunda Dağ fare doğurdu. denilebilecek, eskisiyle pek alakası
kalmamış bu yeni taslağı getirdiniz.
Bu yasa yenilenebilir enerji kaynaklarıyla elektrik üretimini
teşvik etmemekte, tam tersine özellikle de güneş enerjisine
yatırımı kösteklemektedir. Önümüzdeki en az üç dört sene
uygulanması, yatırım yapılması mümkün olmayacak kadar
yetersiz bir destek fiyatıyla teşvik edileceği ifade edilen
güneş enerjisine aynı zamanda 2013 yılına kadar 600
megavatlık bir de Türkiye geneli toplam bağlantı
sınırı getirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha
geçenlerde açılışına katıldığınız
bir adet doğal gaz santralinin kapasitesi 930 megavat iken güneş
enerjisinin bu şekilde kısıtlanması, engellenmesi
manidardır. Türkiye, güneş enerjisi potansiyeli yüksek,
şanslı ülkeler arasındadır. Bu kadar önemsediğimiz
güneş enerjisine, sahibi olmayan, her yerde olan, her gün düzenli olarak
sabahtan akşama kadar tekrarlanan, kimseye boynumuzu büküp el
açmayacağımız bu enerjiye hiçbir cazibesi olmayan bir alım
fiyatıyla teşvik verirken Türkiye elektrik kurulu gücünün
yaklaşık yüzde 1,2sine ancak karşılık gelen bir
bağlantı kapasitesiyle sınırlamak gerçekten doğru
değildir. Zira, güneş enerjisi her yerde vardır, hiç kimse
sahibi değildir, sınır aşmaz ve tükenmez. Bunun yerine
tercih edilen şudur: Türkiye'nin elektrik üretiminin yüzde 50si, yurt
dışından alınan, yüksek tüketim koşullarıyla
dayatılan doğal gaza endekslenmiştir, daha da fazla
endekslenmeye devam edilmektedir. Bu da yetmemiştir, bir de nükleer
enerjide bağımlılık getirilmiştir.
Biz parti olarak her yeni ve yeni nesil teknolojiye her zaman
destek olduk. Nükleerle ilgili kanunun adamakıllı şekilde olmasına
hiçbir şekilde Hayır. demeyiz ama kanunun arkasından
dolanıp bir niyet anlaşmasından öte gitmeyen, ucu açık
uluslararası sözleşme gibi önümüze getirmenizi de kabul edemeyiz.
Nükleer santral, hep beraber tüm sivil toplum örgütlerinin ve santral alanında
şu an yaşamını sürdüren insanların iknası ve
rızasıyla mümkündür.
Yenilenebilir enerjiye destek vermek bir devlet politikası
olmalıdır. Yenilenebilir enerjide, özellikle rüzgârda, güneşte,
HESlerde otoprodüktör üretim yapan tüm santralleri üretim lisansına
dönüştürmemiz gerekiyor. Üretim fazlasını satamayan bu
santraller üretim yapamayacaklar ve özellikle suyu boşa akıtacaklar.
Onun için, mutlaka bir yol bulunması gerekiyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
TEİAŞ size ne dedi, lütfen bize söyleyin. Güneş için 600 megavat
sınırını niye koymuşlar? Eğer harmonik ve fliker
etkisi konusunda bir yorum yapılıyorsa şunu hemen belirtelim:
Solar termik santrallerin bir doğal gaz termik santralden hiçbir
farkı yoktur. İspanya, yaklaşık 3 bin megavat güneş,
20 bin megavat rüzgâr santrali kurmuş -ki güneş ve santral
özellikleri bize çok yakın olan bir ülkedir İspanya- ve
İspanyada kurulan santrallerin çoğu eski teknoloji olmasına
rağmen hiçbir sorun yaratmadan çalışıyorlar.
Sayın Bakan, siz İspanyaya gittiniz, var mı böyle
bir sınırlama? Biz niye mühendislerimizi yollayıp onların
bulduğu çözümü ortaya koyamıyoruz?
Sadece 2008-2009 yıllarında
imzaladığınız kullan ya da öde anlaşmaları
gereği tüketemediğimiz doğal gaz için 4,5 milyar doların
üzerinde borçlandığımız söyleniyor. Bu doğru ise
-korkarım doğrudur-Türkiye'nin
karşılığını dahi tüketemeyerek ödemeye mahkûm
edildiği bu miktar güneş enerjisi için getirilen bağlantı
limiti olan 600 megavat toplam kapasiteyi 2,5 kere daha bedavaya kurduracak bir
miktardır. Burada mantık nedir? Tüketilmeyen enerjiye iki senede
borçlanılan paranın tamamı getirdiğiniz limitin 1.500
megavat kadar güneş enerjisi santralini anahtar teslimi maliyetidir.
Eğer enerjide dışa
bağımlılığımızı geri dönülemez bir
noktaya doğru götürmek istemiyorsak, artık, yenilenebilir enerji
kaynaklarımızı göstermelik olarak bugün aklımıza gelen
çözümlerle değil, planlı, programlı, etkili bir şekilde
devreye almamız gerekmektedir. Bunun için bu komik kapasite limitlerinin
kaldırılması, lisanslama ve tesis açma süreci için gerekli
mevzuatın da ayak sürümeden hazırlanması, uygulanması ve
artık bu tesislerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Yeni kanunun, her şeye rağmen, herkese, sektöre
hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar
sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özbolat.
Şahsı adına söz talebi yoktur.
Sayın Cengiz burada mı? Yok.
Soru-cevap işlemini gerçekleştiremiyoruz.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
395 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4.
maddesinin 6/C maddesinin 2. fıkrasında geçen on yıl süreyle
ibaresinin on iki yıl süreyle olarak değiştirilmesini,
aynı fıkrada geçen 1/1/2010 tarihinden ibaresinin de 1/1/2011
tarihinden olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Cemaleddin
Uslu Yılmaz
Tankut
Kütahya Edirne Adana
Hüseyin
Yıldız Recep
Taner
Antalya Aydın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü
maddesi ile 5346 sayılı Kanuna eklenen 6/C maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Abdulkerim Aydemir Yaşar Eryılmaz
Giresun Ağrı Ağrı
Hasan
Kara Polat
Türkmen
Kilis Zonguldak
"Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi yapmak üzere lisans alan tüzel
kişiler, lisanslarında belirlenen sahaların
dışına çıkılmaması ve işletme anında
sisteme verilen gücün lisanslarında belirtilen kurulu gücü aşmaması
kaydıyla ek kapasite kurabilirler.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı
ay içerisinde, 31/12/2015 tarihine kadar her yıl güneş enerjisine
dayalı üretim tesislerinin bağlanabileceği trafo merkezleri ve
bağlantı kapasiteleri, EİEİ İdaresinin ve
TEİAŞ'ın teknik görüşleri alınarak Bakanlık
tarafından belirlenir ve yayımlanır. 31/12/2015 tarihinden
sonraki yıllara ait bağlantı kapasiteleri ve trafo merkezleri,
ilki 01/04/2014 tarihinde olmak üzere her yıl Bakanlık
tarafından belirlenir ve yayımlanır.
EPDK tarafından lisans başvuruları
değerlendirilirken bağlantı görüşünün
oluşturulması aşamasında, bu Kanun kapsamındaki
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerine öncelik
tanınır.
Güneş enerjisine dayalı lisans başvurularında
standardına uygun ölçüm bulundurulması zorunludur. Güneş
enerjisine dayalı elektrik üretim tesisi kurulması için yapılan
lisans başvurularında, tesis sahasının malikinin lisans
başvurusunda bulunması halinde aynı sahaya başka
başvuru yapılamaz. Aynı bölge ve/veya aynı trafo merkezi
için birden fazla başvurunun bulunması halinde, başvurular
arasından ilan edilen kapasite kadar sisteme bağlanacak olanı
belirlemek için TEİAŞ tarafından bu Kanunda belirlenen süreler
boyunca uygulanmak üzere, I sayılı Cetvelde öngörülen fiyatların
eksiltilmesi usulüyle yarışma yapılır. Yarışma
ile ilgili usul ve esaslar Bakanlık, EPDK ve EİE İdaresinin
görüşleri alınarak TEİAŞ tarafından çıkarılacak
yönetmelikte düzenlenir.
31/12/2013 tarihine kadar iletim sistemine bağlanacak YEK
Belgeli güneş enerjisine dayalı üretim tesislerinin toplam kurulu
gücü 600 MW'dan fazla olamaz. 31/12/2013 tarihinden sonra iletim sistemine
bağlanacak YEK Belgeli güneş enerjisine dayalı üretim
tesislerinin toplam kurulu gücünü belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bu Kanun kapsamındaki üretim tesisleri ile elektrik üretim ve
dağıtımı yapılan diğer tesislerin lisansı
kapsamındaki inceleme ve denetimi EPDK tarafından yapılır
veya gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak üzere EPDK
tarafından yetkilendirilecek denetim şirketlerinden hizmet satın
alınarak EPDK tarafından yaptırılabilir. Denetim
şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar,
Bakanlık görüşü alınmak kaydıyla EPDK tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Güneş enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak üzere
Kuruma yapılacak başvuruların değerlendirilmesinde
yaşanması muhtemel sorunları ortadan kaldırmak
amacıyla, bir kişinin kendi mülkiyetindeki sahaya güneş
enerjisine dayalı elektrik üretim tesisi kurmak istemesi halinde sisteme
bağlanabilecek trafo kapasitesi bakımından sorun olmaması
halinde kişiye lisans verilmesi öngörülmektedir. Öte yandan, ister tesis
sahasının, ister trafo kapasitesinin, isterse her ikisinin birden çok
başvurucu tarafından kullanılmak istenmesi halinde,
TEİAŞ tarafından yarışma yapılması
öngörülerek, bu yarışmada bu Kanunun genel yaklaşımına
binaen öngörülen teşviki en az isteyen kişinin diğer bir
deyişle teşvikten en çok vazgeçen kişinin tercih edilmesi ilkesi
benimsenmektedir.
Ayrıca, üretim tesislerinin lisans kapsamında
yapacakları iş ve işlemlerinin ve özellikle de tesis
sahasındaki işlerin denetiminin sağlanması
amaçlanmaktadır. Yapılan değişiklik merkez teşkilatından
ibaret EPDK'nın lisanslı üretim şirketlerinin iş ve
işlemleri yanında dağıtım şirketlerinin
lisansları kapsamında yapmaları gereken iş ve
işlemlerin hem EPDK hem de kendisinin denetimi altında
yetkilendirilen şirketler eliyle denetlenmesine imkân tanımaktadır.
Böylece denetim altyapısının güçlendirilmesi ve enerji üretim ve
dağıtım tesislerinin denetiminde etkin ve verimli bir
altyapının kurulması temin edilmiş olmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi tümüyle değiştirdiği için diğer
önergeyi işleme alamıyoruz.
Madde 4e bağlı 6/C maddesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun bir düzeltme, tashih talebi vardır.
Buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Sayın Başkan, kanun yapım
tekniğine uygunluğunun sağlanması amacıyla,
görüşülmekte olan teklifin 4üncü maddesinin çerçeve hükmünün 5346
sayılı Kanuna 6ncı maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddeler eklenmiştir. şeklinde düzeltilmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gerekli not alınmıştır.
Düzeltme talebiyle birlikte, çerçeve madde 4ü cetvelleriyle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 5i okutuyorum:
MADDE 5 - (1) 5346 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
üçüncü fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, maddenin sonuna
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
31/12/2015 tarihine kadar devreye alınacak bu tesislerden,
ulaşım yollarından ve şebekeye bağlantı
noktasına kadarki TEİAŞ ve dağıtım
şirketlerine devredilecek olan da dahil enerji nakil hatlarından yatırım
ve işletme dönemlerinin ilk onbeş yılında izin, kira,
irtifak hakkı ve kullanma izni bedellerine yüzde seksenbeş indirim
uygulanır.
Milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ile
tabiatı koruma alanlarında, muhafaza ormanlarında, yaban
hayatı geliştirme sahalarında, özel çevre koruma bölgelerinde,
içme ve kullanma suyu koruma alanlarında ilgili Bakanlığın,
doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu
görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına
dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir.
Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarına
dayalı elektrik enerjisi üretim tesisleri için 29/6/2001 tarihli ve 4706
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun Ek 2 nci
maddesi hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu kanun teklifinin 5inci
maddesi üzerinde grubum adına konuşma yapmak üzere söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
İki gün sonra idrak edeceğimiz yeni yıl vesilesiyle
2011 yılının yüce Türk milletine ve bütün insanlığa
hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türkiyemizin yeni
yılla birlikte daha onca karmaşanın, sorunlarının
üstesinden gelebileceği bir mekanizmaya kavuşması ve millî
birlik ve bütünlüğümüzün daha da artmasını Yüce Mevladan niyaz
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yasa üzerinde, konuşmalardan
da anlaşılacağı üzere, aslında dört yıl, beş
yıl önce çıkartılmış olan bir yasa üzerinde
değişiklik yapan bir teklif ama görünen o ki bu maddeler, bu kanun
teklifi özde önemli bir değişiklik getirmemesi nedeniyle keyfekeder
bir teklif olarak nitelendirmek gerekir. Çünkü hayatta her şey, devletler
mücadelesi, halkların mücadelesi önemli oranda enerjiye dayalı
olması nedeniyle, enerjinin bu denli sosyal ve ekonomik
hayatımızı etkilemesi nedeniyle, yerli üretimin daha da
artırılması, Türkiyenin total enerji piyasası içerisinde
rolünün daha da kuvvetlendirilmesi fevkalade önem arz etmesine rağmen bu
yönde, bu teklifle birlikte atılan adımlarda görüyoruz ki herhangi
bir önemli değişiklik getirilmemektedir. Zira, sanırım daha
iki yıl önce, önceki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın
Hilmi Gülerin basına yaptığı bir açıklama var. Diyor
ki açıklamasında: Bu metin o kadar güzel bir metin ki bunu bazı
lobiler engelleyebilir. Onun için, metni sır gibi saklıyorum. diyor.
Daha sonra Sayın Babacanın girişimlerini görüyoruz söz konusu
metnin yasalaşmaması için. Bu da basına yansıyor ama bu
arada Enerji Komisyonu Başkan ve üyelerinin ve iktidar partisinden
bazı milletvekili arkadaşlarımızın, muhalefet
partilerinin tümüyle birlikte, millî yarar görmelerinden ötürü, iş
birliği hâlinde güzel bir millî enerji politikamıza uygun bir metni
kabul etmesi yönünde ittifak ettikleri anlaşılıyor. Bugün,
işte, ittifak edilmeyen, daha doğrusu ittifak edilen çerçevenin
içinin boşaltıldığı bir metnin bize
dayatıldığını burada görüyoruz.
İnsanlık sanayi toplumuna geçtikten sonra enerjinin
artan önemi günümüze kadar gelmekte ama özellikle, değerli
arkadaşlar, fosil yakıtlarının, petrolün, doğal
gazın, kömürün, enerji tüketimi içerisinde ağırlığının
kaybolmaması ve kaynakların sürekli işletilmesi, bu kaynaklara
hükmedenlerin dünya politikasına da hükmetmesinin devamını
sağlama adına tabii ki bazı ülkelere dayatmalar oluyor.
Burada sanayi ötesi topluma, modern topluma, bilgi toplumuna
geçtiğimiz bu yıllarda, bundan sonra enerji politikalarında
değişiklikler olabilir mi, bunu tartışırken, elbette
yenilenebilir enerjiye atıfta bulunmak en önemli husustur ancak fosil
yakıtların hâlâ geçerliliğini, iktidarını yürüttüğü
dünya enerji piyasasında Hazar havzasının da özellikle önemini
vurgulamak isterim. Onun için, bu havzalara, Orta Doğuya, Hazara ve
diğer önemli petrol kaynaklarına hükmedenlerin elbette yenilenebilir
enerjiyi özendirme faaliyetlerinden rahatsız olmamaları mümkün
değildir. Bu itibarla, Türkiye Cumhuriyeti olarak bütün
politikalarımızı bu yönde oluşturmamız ve
geliştirmemiz gerekiyor. Son sekiz yılda, AKP İktidarı
döneminde, gerek dış politikada gerek ulusal güvenlik
politikalarında gerek makroekonomik politikalarda, istihdam
politikalarında, sosyal politikalarda, millî savunma politikalarında
herhangi bir aşama kaydedilmemesi, ülkenin bugün gündeminin çok
farklılaşması, Türkiyenin geriye götürülmesi, her anlamda
Türkiyenin iflas noktasına doğru sürüklenmiş olması, tabii
ki yine Türkiyenin ciddi bir enerji politikası izleyememesi sonucunu da
kendiliğinden ortaya çıkarmaktadır. Onun için, biz, Türkiyenin,
aynı zamanda, bütün boru hatlarıyla enerjinin bir coğrafyadan
Batı coğrafyasına, Orta Doğuya ve diğer
coğrafyalara taşınması noktasında önemli bir
jeopolitiğe sahip olduğunu biliyoruz ancak bunun yeterince
değerlendirilemediğini de görüyoruz. Bu itibarla, hayata
geçirilmiş olan Bakû-Tiflis-Ceyhan Boru Hattıyla birlikte
Yumurtalık Terminali ve özellikle Doğu Akdenizin bu havzası,
Yumurtalık, İskenderun alanı gelecekte aynı zamanda
kentleşme ve diğer sorunları da beraberinde getirecektir.
Türkiyenin enerji bağımlılığını asgariye
indirecek politikalar mutlaka izlenmelidir. Türkiyede henüz şu anda yüzde
70in üzerinde bağımlı bir enerji politikasının
yürütüldüğünü ve bu orandan ödün verilmemesi noktasında bir
mücadelenin de yapıldığını, değişik
mahfillerden ve değişik kaynaklardan öğreniyoruz.
Türkiye ne zaman ki yeni ve yenilenebilir enerji
kaynaklarını artırabilir, o zaman yüzde 70
bağımlılığı daha aşağı doğru
çekecek kapasiteyi kendisinde bulabilir. Bu nedenle, Türkiye'nin, özellikle
birim enerji fiyatında daha ucuza mal edecek uygulamaları,
icraatları yapabilmesi için, aşırı yüksek kayıp ve
kaçak oranlarını aşağı çekmek, enerji fiyatları
üzerindeki KDV ve diğer yükleri azaltmak, pahalı enerji
anlaşmalarından vazgeçmek ve personel ve organizasyon maliyetini
minimum düzeye indirgemek olarak söyleyebiliriz.
Bu itibarla, bu keyfekeder kanun teklifinin, bu rakamlarla,
ülkemiz için, yatırımcılar için pek iyi ve cazip rakamlar
olmadığını vurgular, bu duygularla grubum adına yüce
heyetinizi tekrar saygılarımla selamlarım.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Şahsı adına Osman Coşkun, Yozgat Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Coşkun.
OSMAN COŞKUN (Yozgat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 5inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yenilenebilir enerji kanunu ülkemiz için gerçekten beklenen ve çok
önemli bir kanun. Bu kanunun çıkarılması esnasında
verdiği destekten ve yetimin hakkını koruduğu hassasiyetten
dolayı Enerji Bakanımıza özellikle teşekkür ediyorum. Tüm
bürokrat arkadaşlarımıza yaptığı
çalışmadan dolayı özellikle teşekkür ediyorum ama şunu
da belirtmek istiyorum ki bundan sonra onların işi daha da artacak.
Bundan sonraki kısımda yine kendilerine başarılar
diliyorum.
Özellikle çıkmasını dört gözle bekledikleri bu
kanunun yatırımcılara hayırlı olmasını,
ülkemiz açısından verimli olmasını temenni ediyor ve
doğudan batıya, güneyden kuzeye ülkemizi şantiyeye çevirecek
çalışmalara yarından itibaren başlamalarını ümit
ediyorum. İşsizlik konusunda ülkemizde istihdamın artmasına
büyük katkı sağlayacağına da özellikle inanıyorum.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının anamızın ak
sütü gibi helal kaynak olduğunu birinci konuşmamda belirtmiştim.
Bu yasanın uygulanmasıyla doğacak güzellikleri de tüm
analarımıza ithaf ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Düzce Milletvekili Sayın Metin
Kaşıkoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
5inci maddesi üzerine şahsım adına söz almıştım
ama maksadın hasıl olduğu düşüncesiyle ve gereksiz
bazı kimselerin gereksiz bazı konuşmalarına engel olmak amacıyla
ben burada kürsüye çıkmış bulunuyorum.
Bu kanunun vatanımıza, milletimize hayırlı
olması temennisiyle hepinizi kalbî duygularla selamlıyor,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
395 Sıra Sayılı kanun teklifinin 5. maddesinin 1.
fıkrasının başına Halen işletmede olanlar dahil
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Cemaleddin
Uslu Yılmaz
Tankut
Kütahya Edirne Adana
Hüseyin
Yıldız Recep
Taner
Antalya Aydın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci
maddesi ile değiştirilen 5346 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, aynı
çerçeve madde ile 5346 sayılı Kanunun 8 inci maddesine eklenen
beşinci fıkrasında yer alan "içme ve kullanma suyu koruma
alanlarında" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Yılmaz
Helvacıoğlu Ahmet
Yeni
Giresun Siirt Samsun
A.
Sibel Gönül İkram
Dinçer
Kocaeli Van
"Bu Kanunun yayımı tarihi itibariyle işletmede
olanlar dâhil, 31/12/2015 tarihine kadar işletmeye girecek bu Kanun
kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim
tesislerinden, ulaşım yollarından ve lisanslarında
belirtilen sisteme bağlantı noktasına kadarki TEİAŞ ve
dağıtım şirketlerine devredilecek olanlar da dâhil enerji
nakil hatlarından yatırım ve işletme dönemlerinin ilk on
yılında izin, kira irtifak hakkı ve kullanma izni bedellerine
yüzde seksenbeş indirim uygulanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı yasa
teklifinin 5. maddesinin son fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer Genç R. Kerim Özkan Abdulaziz Yazar
Tunceli Burdur Hatay
M.
Rıza Yalçınkaya Metin
Arifağaoğlu
Bartın Artvin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 395 sıra sayılı
Yasa Tasarısının 5inci maddesinin son
fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasıyla
ilgili olarak verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Saygılar sunuyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, bu Meclis bizim
tam sinir harbi yaptığımız bir Meclis hâline geldi. Meclis
Başkanlığı makamında oturan kişi hissî hareket
ediyor, İç Tüzükü dinlemiyor. İç Tüzükün 87nci maddesi belli, Önergeler
geliş sırasına göre okunur, aykırılık
sırasına göre işleme konur. Benim aykırılık
önergemi koymuyor, sırf konuşturmamak için, ondan sonra
başkasının önergesini koyuyor, maddeyi tümüyle
değiştirdim
Böyle bir uygulama yok. AKPliler bakıyorlar ben
Genel Kurul salonundaysam kişisel söz alıp konuşuyorlar,
değilsem konuşmuyorlar; ne olacak yani bu sizin
yaptığınız? Dürüstlüğe sığmaz ki Sayın
Meclis Başkan Vekili. Bakın, Mehmet Ali Şahin burada, AKP Grup
Başkan Vekilinin yaptığı konuşmada ilime sataşma
vardı, söz istedim, vermedi. Devamlı tansiyonumuzu yükseltiyorsunuz.
Bakın, Caniklinin yaptığı konuşma
şu: İstanbul Göztepe Hastanesinin onarım işini alan bir
Tuncelili. Bu kişi, Ali Özcan Tuncelili değil. diyorum. Yine
İstanbul Merdivenköy Dispanser inşaatını alan Adil
Özçırpıcı Tuncelili. dedi burada Canikli. Tuncelili
değil. dedim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Adil
Özçırpıcı Malatyalı.
KAMER GENÇ (Devamla) Malatyalı işte,
arkadaşımız biliyor.
Şimdi, ben dedim ki: İftira atıyorsun. Canikli
çıktı dedi ki burada: Bu belgeye dayanıyor. Ya Canikli,
belgeye dayanıyorsa, buyur, belgesini
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Belgeyi vereceğim
size.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben bunu söyledim, geldi, bu defa işi
Aleviliğe döktü. Ya Alevilik meselesi değil. Bakın, CHP sosyal
demokrat bir partidir, kimsenin dinine, ırkına, mezhebine bakmaz, siz
bakıyorsunuz, özellikle o alana çevirmeye çalışıyorsunuz.
Genel Başkan Yardımcınız Hüseyin Çelik çıkıyor
Falanca adam Kürt ve Alevi. Sana ne ya? Kürt ve Alevi olabilir, dinsiz
olabilir, başka bir milletten olabilir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Olabilir, biz kimseye
bir şey demiyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) Biz sizin Genel
Başkanınızın mezhebini, soyunu, ırkını
soruyor muyuz? Sormuyoruz. E niye soruyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sormuyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) Mahsus oraya çekiyorsunuz.
Şimdi, bakın
Çık, özür dile ama bu adamlar
Tuncelili değil.
Sonra, ben senin akrabanı söyledim. Bir bankada bölge müdürü
olmuş. Ama her bankanın bölge müdürü gelip de genel müdür
yardımcısı mı oluyor?
Beyler, bu işler olmaz. Bakın, hep milleti
kandırıyorsunuz. Ya burada bari hiç olmazsa af dilemesini bilin, özür
dilemesini bilin. Yanlış söylüyorsunuz.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Sen yanlış
söylüyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben burada daima doğruları
konuşuyorum.
Şimdi, bakın, bir nükleer enerji getirdiniz, nükleer
enerji santrali. Bu nükleer enerji santrali işi ne oldu? Önce Rus ve Türk
şirketine verildi ve ta o zaman verilen fiyat 21,16 sent. TETAŞ bunu
çok yüksek buldu, Türkiyedeki toplam satış fiyatlarının 3
katı. dedi. Danıştay da bunu iptal etti. Tuttunuz getirdiniz
Meclise, kanun hâline dönüştürdünüz. E bu ne demektir? Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bu yolsuzluğa alet edilmesi demektir. Bu, Meclisin
manevi şahsiyetine yapılan en büyük hakaret değil mi?
Şimdi, Rusya Türkiye'de 21 milyar dolarlık nükleer enerji santrali
yapacak, bütün sermayesi Rusyaya ait. Arkadaşlar, bu, Türk
halkının, Türk milletinin menfaatine mi? Değil. Ama, yani üç
beş kuruşluk, kendi yandaşlarınızın menfaati için
devletin bu kadar yük altına, bu kadar sömürü altına, bu kadar
başka kaynakların emri altına girmesini sağlayan vicdan
mıdır? Hangi vicdandır? Hangi vatanseverlik duygusudur? Hangi
Müslümanlık kaidesidir?
Şimdi, burada yenilenebilir enerji kaynaklarını
getirmişsiniz. Tamam, ülkemizin menfaatine neyse onu yapalım, bu
memleket hepimizin. Bu sıralardan nice insanlar geldi geçti ama sizden
önce gelip geçen insanlar bu memleketin, milletin menfaatini düşündüler.
Burada iktidar sırasında oturan insanlara karşı bir
olumsuzluk söylendiği zaman insanlar utançlarından kaçacak yer
buldular, sonra geldiler, düzelttiler.
Şimdi, kanunlar getiriyorsunuz, bütün maddelerini
değiştiriyorsunuz. Arkadaşlar, bu maddeleri kimin için değiştiriyorsunuz?
Kanun, kanun
Yazmışsınız, getirmişsiniz komisyonlara.
Komisyonlarda bunlar tartışılıyor, bir de son anda
getiriyorsunuz, korsan önergeler veriyorsunuz. Bu korsan önergelerle kime ne
menfaat sağladığınız belli değil.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yani kimseye bir şey sağlamaz ama
KAMER GENÇ (Devamla) Bunları uygulamada görüyoruz çünkü
okumuyoruz. Hanginiz bu önergelere okuyarak oy veriyorsunuz arkadaşlar?
Bunlar, hepsi memlekette rant kaynakları. Bu rant kaynaklarının
kime aktarıldığını, devletin kaynaklarının
kim tarafından sömürüldüğünü bizim bilmemiz lazım, engellememiz
lazım, millet bizi bunun için gönderdi. Burada birtakım insanlar
bazı holdinglerin menfaatlerini özel korumak için görevli gelmişler
buraya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Biz bunların karşısında
nasıl engel olacağız? Meclis Başkanı buna engel
olmuyor, ötekiler olmuyor, kim olacak? (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci maddesi ile
değiştirilen 5346 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü
fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, aynı çerçeve madde ile 5346 sayılı
Kanunun 8 inci maddesine eklenen beşinci fıkrasında yer alan
"içme ve kullanma suyu koruma alanlarında" ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"Bu Kanunun yayımı tarihi itibariyle işletmede
olanlar dâhil, 31/12/2015 tarihine kadar işletmeye girecek bu Kanun
kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim
tesislerinden, ulaşım yollarından ve lisanslarında belirtilen
sisteme bağlantı noktasına kadarki TEİAŞ ve
dağıtım şirketlerine devredilecek olanlar da dâhil enerji
nakil hatlarından yatırım ve işletme dönemlerinin ilk on
yılında izin, kira irtifak hakkı ve kullanma izni bedellerine
yüzde seksenbeş indirim uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değiştirilmesi önerilen birinci fıkranın
mevcut hali, bu hükmün yürürlük tarihinden önce işletmeye girmiş olan
tesislerin de bu hükümden yararlanıp yararlanmayacağı hususunda
muğlaklık içerdiğinden yapılan değişiklikle bu muğlaklığın
giderilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, içme ve kullanma suyu koruma
alanları gibi toplum hayatı açısından son derece hayati
önem taşıyan alanlara müdahalenin de önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
395 Sıra Sayılı kanun teklifinin 5. maddesinin 1.
fıkrasının başına Halen işletmede olanlar dahil
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Alim Bey
ALİM IŞIK (Kütahya) Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile hâlen işletmeye açılmış olan
tesislerin de bu Kanunla getirilen avantajlardan
yararlandırılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 6yı okutuyorum:
MADDE 6 - (1) 5346 sayılı Kanunun 10 ncu maddesi,
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 10- Bu Kanunun 6 ve 6/A maddelerine aykırı faaliyet
gösterdiği tespit edilen tedarikçiler hakkında, 4628 sayılı
Kanunun 11 inci maddesi hükümleri uygulanır.
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına
OKTAY VURAL (İzmir) Konuşmuyoruz Sayın
Başkan
BAŞKAN Şahsı adına Mahmut Mücahit
Fındıklı
MAHMUT MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Konuşmuyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Eyüp Ayar? Yok.
Başka söz talebi? Yok.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 6
ncı maddesi ile değiştirilen 5346 sayılı Kanunun 10
uncu maddesinde yer alan "edilen tedarikçiler" ibaresinin
"edilenler" ibaresi olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet Yeni İkram Dinçer
Giresun Samsun Van
A.
Sibel Gönül Yılmaz
Helvacıoğlu
Kocaeli Siirt
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
395 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 6. maddesinde
geçen aykırı faaliyet gösterdiği tespit edilen ibaresinin
aykırı faaliyette bulanan ibaresiyle değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Alim
Işık Cemaleddin
Uslu Yılmaz
Tankut
Kütahya Edirne Adana
Mümin
İnan Hüseyin
Yıldız Recep
Taner
Niğde Antalya Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Alim Bey, gerekçeyi mi okutayım?
ALİM IŞIK (Kütahya) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenlemeyle madde metninin daha anlaşılır hâle
getirilmesi ve 4628 sayılı kanun ile uyumlu olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 6
ncı maddesi ile değiştirilen 5346 sayılı Kanunun 10
uncu maddesinde yer alan "edilen tedarikçiler" ibaresinin
"edilenler" ibaresi olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yaptırımlara ilişkin düzenlemenin atıfta
bulunduğu 4628 sayılı Kanunun 11 inci maddesi hükümleri ile
uyumlu hale getirilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir
önerge vardır. Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte
olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak
tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlindeyse önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
anlaşılır şekilde okusun efendim.
BAŞKAN Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet Yeni İkram Dinçer
Giresun Samsun Van
Azize
Sibel Gönül Yılmaz
Helvacıoğlu
Kocaeli Siirt
Madde 7- 5346 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin
ikinci fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"4628 sayılı Kanun kapsamında imzalanan su
kullanım hakkı anlaşması hükümleri çerçevesinde DSİ'ye
ödenecek olan enerji hissesi katılım payının hesabında
esas alınacak tesis bedeli, tek veya çok maksatlı tesislerde tesisin
ihaleye esas ilk keşfi;
a) Enerji tesisini ihtiva
ediyorsa, tesisin DSİ tarafından yapılan kısmın ilk
keşif bedeli,
b) Enerji tesisini ihtiva
etmiyorsa, ortak tesise ait ilk keşif bedeli,
c) Enerji tesisini ihtiva
etmemekle birlikte, DSİ tarafından enerji tesisi kısmen
yapılmış ise ihaleye esas ilk keşif bedeli,
TEFE/ÜFE ile su kullanım anlaşmasının
yapıldığı tarihe getirilmiş olan bedelin % 30'undan
fazlasını geçemez."
BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Yeterli çoğunlumuz vardır,
katılıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yeterli çoğunluk var mı?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayalım efendim.
BAŞKAN Evet, 14 kişi var Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi tabii, bir ek madde. Bu
maddeyle ne murat ediliyor, ne sağlanıyor, bu konuda Sayın Bakan
lütfen bir bilgi versin yani bu madde ne getiriyor, ne götürüyor? Yani,
milletvekili kaldır, indir yani böyle bir şey olabilir mi?
BAŞKAN Tamam Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani, faydalı mı, değil
mi, bilmiyoruz. Lütfen
Bu, maliyeyle ilgili bir şey.
BAŞKAN Tamam Sayın Başkanım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Anadol, buyurun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bir maruzatta bulunacağım
yerimden. Diyorum ki bu teklif, muhalefet gruplarının da
desteklediği bir teklifti yenilenebilir enerji, ama komisyonlar
çalıştı, Meclis üzerinde bir karara vardı, şimdi kanun
yeniden yapılıyor. Buraya sürprizlerle karşılaşmak
için gelmedik. Bugün geldi bu. Bu mutabakatın daha evvel
yapılması lazım ve bozulmaması lazım.
Teşekkür ederim.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) İzah etsin
Sayın Bakan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bir dakika
Sayın
Başkanım
Sayın Başkanım, izin verir misiniz?
BAŞKAN Evet
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bir saniye Sayın
Başkanım
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Komisyon üyeleri biliyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İzin verin
Sayın Başkanım
BAŞKAN Yeni madde olarak görüşme açtım.
Sayın Bakanım
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İzin verin
Sayın Başkanım, Sayın Bakandan önce ben bir
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Alim Bey biliyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Değerli
arkadaşlar, Sayın Başkan; biz bu madde ihdasıyla ilgili,
arkadaşlarımıza bilgi verdik. Eğer
gruplarımızın bu konuda tereddütleri varsa biz talebimizi geri
çekebiliriz Sayın Başkan. Çok net olarak
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Tamam, var; çekelim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Burada şuna
katılıyorum: Yani biz burada mutabakatla çalışıyoruz
ve ben bu bilgileri kendilerine sabahleyin takdim ettim ama buna rağmen o
konuda bir tereddütleri, sıkıntıları ya da problemleri
varsa biz çekiyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Evet, çekelim.
BAŞKAN Önergenizi geri mi çekiyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Çekiyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Çok teşekkür ederiz, sağ
olun.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Bakanın Genel Kurulu
aydınlatmasını rica ediyoruz.
BAŞKAN Evet, önerge geri verilmiştir efendim.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Bilgilendirin Genel
Kurulu Sayın Bakan.
BAŞKAN Arkadaşlar, önergeyi veren arkadaşlar
önergelerini geri çektiler. Dolayısıyla, işlemden
kaldırılmıştır.
Madde 7yi okutuyorum:
MADDE 7 - (1) 5346 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 5- Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren 31/12/2009 tarihine kadar, bu Kanunun 6 ncı maddesi
kapsamındaki uygulamalar için 2008 yılına ait Türkiye Ortalama
Elektrik Toptan Satış Fiyatı geçerlidir.
Bu Kanunun 6, 6/A ve 6/B maddelerinde çıkarılması
öngörülen yönetmelikler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren 3 ay içerisinde yayımlanır.
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan.
Sayın Akcan, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz ve Türkiye için oldukça önemli olduğuna
inandığım, Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoy
tarafından verilmiş kanun teklifinin 7nci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, madde 7, geçici madde 5 olarak
takdim ediliyor içeride ve Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren 31/12/2009... deniliyor. Tabii, kanun teklifi 2008de verildiği
için -bir sene sonra ve geldiğimiz zaman 2010un sonu- kanun teklifinin
verildiği tarihten itibaren yaklaşık iki yıl geçmiş.
Nükleer enerji ile ilgili yapılan anlaşmanın uygun
bulunduğuna dair kanun tasarıları görüşülürken ne
demiştik? Yenilenebilir enerji bu ülke için çok önemli ki konuya hassas
milletvekillerimiz kanun teklifi veriyor, bunu bir an önce
kanunlaştıralım. Hatta, bu nükleer enerjiyle ilgili kanun
tasarısını görüşürken Hiç görüşmeden, sadece geneli
üzerinde üç beş dakika grupların görüşünü arz etmelerinden
sonra, maddelerini hiç konuşmadan oylayalım. diyerek
değerlendirme yapmıştık ama o gün geldi ve nihayet, geç de
olsa bu tasarıyı ele alıyoruz.
Bu tasarıyı ele alırken dikkat etmemiz gereken bir
husus: İki sene önce kanun teklifi verildiği zaman bu kanun
teklifinin iktidar partisi milletvekilleri tarafından düşünülerek
taşınılarak verilmiş olduğunu kabul eden bazı
yatırımcılar, kanun teklifinin içinde yer alan parametrelere
göre kendilerini yatırıma hazırladılar, hatta
yatırım yaptılar. Şimdi bu parametreler bazı
noktalarda, özellikle fiyat noktasında değiştiğinde -ki
Kütahya Milletvekilimiz Sayın Alim Işık da bu konuya
değindi- bu değişiklik onların aleyhine tecelli
ettiğinde -nasıl ki Rekabet Kurumu var haksız rekabetin önüne
geçmek için- bu mekanizmayı nasıl
çalıştıracağız da -bu şekilde fizibilitesini
hazırlamış- teklif metninin içeriğine göre fizibilitesini
hazırlamış olan insanların mağduriyetini ortadan
kaldıracağız? Ben bu hususu, tutanaklara geçmesi
açısından bir daha ifade etmeye ve dönülebilecek bir nokta varsa o
noktadan, hatadan dönülmesi adına değil de insanların olumsuz
etkilenmemesi adına düşünülmesinden yana ifade etmek istedim. Bu
ihtiyacı görüyoruz.
Bunun dışında, değerli milletvekilleri, bu
teklifin 1inci maddesinde biyogaz kavramının metinden, öbür ana
kanundan çıkarılması gündeme gelmişti. O zaman da çok
üzülmüştüm.
Değerli milletvekilleri, biyogaz -sera gazı
salınımının gerçi olumsuz etkilenmesinin önüne geçecek bir
durum değil- sera gazı etkisinin oluşmasında sebep olan,
rol oynayan gazların atmosfere salınımında etki eden
faktörleri ele aldığımızda yaklaşık olarak üçte 1
oranında evsel atıklar ve hayvansal üretimin rol
aldığını ifade ediyor konu uzmanları.
Dolayısıyla hayvansal üretimden kaynaklanan atıklardan
çıkan gazın, biyogazın -biyogaz gaz diye nitelendirdiğimiz
komponentinde ağırlıklı olarak metan bulunan gazın-
kullanılması amacıyla Avrupa yaklaşık çeyrek
asırdan beri vatandaşlarını teşvik etmekte ve biyogaz
kullanımı adı altında bir faktörü ele aldırmakta
teşvik ederek. Nasıl? Biyogazı elde ederek hayvansal
atıklardan yani dışkıdan biyogaz elde etmek suretiyle küçük
işletmelerin ve orta ölçeklikli işletmelerin enerji ihtiyacı
karşılanıyor ama her şeyden önemlisi tarım sektörüyle
ilgili bir problem hallediliyor.
Değerli milletvekilleri, ziraat fakültelerimizin toprak
bölümünün öğretim üyelerinin, bilim adamlarının
yaptığı çalışmalar sonunda ortaya koydukları
Türkiye gerçeği şu: Eğer devlet olarak mesela, bir erozyonla
mücadelede veya ağaçlandırma kampanyasında bir ciddi devlet
politikası uygulasak ve toprakların organik madde
açığını karşılamak, kapatmak için bir sistem geliştirsek
ve bütün millet, bu milletin bütün fertleri bu hassasiyet üzerinde
yoğunlaşsa, yarım asır sonra, eh, Türkiye
topraklarının bir miktar organik madde açığı
karşılandı diyebilecek noktaya geliriz. diyorlar.
Yani Türkiye topraklarında bitkisel üretim için olmazsa olmaz
faktörlerden bir tanesi olan organik maddenin inanılmaz seviyelerde
açığı var. Bu açığın kapatılmasında
biyogaz üretmek amacıyla toplanan gübrelerin posa hâlinde, biyogaz
üretildikten sonra açığa çıkanın kurutulup, fermente edilip
yeniden ihtiyaç varsa hâlâ organik madde açığı olan
toprağımızda kullanılması bitkisel üretimde
inanılmaz boyutlarda artışlara sebep olacak bir faktör olarak
karışımıza çıkıyor. İşte bu yüzden
biyogaz üretiminin teşvik edilerek, oradan belki enerji, elektrik
üretilmesini teşvik etmek suretiyle bu konuyla doğrudan ilgili olmasa
da tarımsal üretim için gerekli olan bu noktaya gitme
şansını yakalayabiliriz diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, hazır tarımla ilgili bir
noktaya gelmişken
Sayın Bakanımızın bu noktadaki
hassasiyetini biliyorum. Dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesinden
önce, devletimiz, bitkisel üretim amacıyla, tarımsal sulama
amacıyla kullanılan elektriğin kısmen dönemsel olarak yani
hasat zamanına bağlı olarak ödenmesi imkânını
sağlıyorlardı. Bu doğru bir yaklaşımdı ama
özel sektörün eline geçtikten sonra, hasat gerçeğine rağmen yani
adam, mayıs ayından itibaren tarlasını sulamaya
başlıyor ve şu anda ürettiği örneğin şeker
pancarının teslimatını yaptığı hâlde daha
parasını alabilmiş değil. Mayıstan itibaren içinde
bulunduğumuz ayı düşünürseniz, aralık ayını,
yaklaşık sekiz aylık periyot demektir bu. Sekiz ay sonra hâlâ
parasını alamamışsa, buna karşılık
özelleştirme sonunda özelleştirmeyi üstlenmiş sektör aylık
olarak çiftçiden kullandığı elektriğin ücretini talep
ederse, burada ciddi bir çıkmaz olacak demektir. Ben, bu noktada,
özelleştirmeden dağıtım işini almış olan
şirketlerimizin bu noktaya dikkatleri çekilerek bir orta yol, bir
sağlıklı yol bulunabilmesi için görüşmeler yapılmasının
Türk tarımı için oldukça elzem ve önemli olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, benim dikkatimi çeken bir diğer
husus, sayın Bakanlığın dağıttığı
broşürlerde de vardı; maliyet bazlı fiyatlandırma hususu.
Bu fiyatlandırmada bir faktör de kayıp kaçaklar. Burada kayıp,
TEDAŞın aldığı yaklaşık 130 milyar kilovatsaat,
bunun içindeki 23 milyar kilovatsaat kayıp kaçak. Bunun teknik boyutlu
kısmı 8 milyar kilovatsaattir. Geriye kalan 15 milyar kilovatsaat,
kaçak kullanımdan kaynaklandığına
inandığımız miktardır. Eğer sokak
aydınlatmalarını, eğer teknik olmayan kaçak
kullanımdan kaynaklanan bu faktörü ve eğer TRT payını üst
üste koyarsak değerli milletvekilleri, yaklaşık 4le 5 milyar TL
arasında bir yük, faturayla düzgün elektrik ücretini kullanıp ödeyen
vatandaşlarımızın üzerine sarılıyor demektir.
Yani, işin en kolay yanı. Öyle yerler var ki belli bölgelerimizde, bu
hepimizce malum, o bölgelerde trafo var, o trafoda hiç abone yok ama
şakır şakır o trafodan elektrik
kullanıldığını resmî makamlar tespit ediyor. O zaman,
eğer orada abone yoksa, ama abone olmamasına rağmen o trafodan
elektrik kullanılıyorsa, bu kullanılan elektriğin bedeli
abone olmadığı için ortada alınamıyorsa, o zaman bunun
bedeli kimden alınacak? Abone olmuş olan insanlardan alınacak.
Bu rakamın yaklaşık 4,5-5 milyar civarında olduğu
hususuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu, bir haksızlıktır.
Devletine karşı borcunu yerine getiren normal tüketicinin üstüne
salınması olayı ciddi bir haksızlıktır diyor, bu
kanun teklifinin hayırlı olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.
Şahsı adına Başkanlığımıza
ulaşmış olan bir söz talebi yoktur.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
395 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7. maddesinde yer
alan 31/12/2009 tarihinin 31/12/2011, 2008 yılına ibaresinin de
2010 yılına olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Cemaleddin
Uslu Yılmaz
Tankut
Kütahya Edirne Adana
Hüseyin
Yıldız Recep
Taner
Antalya Aydın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 395 sıra sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci
maddesi ile 5346 sayılı Kanuna eklenen geçici 5 inci maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Özlem Türköne İkram Dinçer
Giresun İstanbul Van
Hayrettin
Çakmak Yahya
Akman
Bursa Şanlıurfa
Geçici madde 5.- Bu Kanunun 6, 6/A, 6/B ve 6/C maddelerinde
çıkarılması öngörülen yönetmelikler, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde yayımlanır. YEK
Destekleme Mekanizmasına 2011 yılında tabi olmak isteyenler, YEK
Belgesi almak ve 6, 6/A, 6/B ve 6/C maddelerinde çıkarılması
öngörülen yönetmeliklerin yayımlanmasını takip eden 1 ay
içerisinde EPDK'ya başvurmak zorundadır. YEK Destekleme
Mekanizmasına 2011 yılında tabi olanların listesi,
başvuruların alınmasını takip eden 1 ay içerisinde
EPDK tarafından yayımlanır. "
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun teklifinin hazırlandığı tarihten sonra
geçen süre dikkate alınarak tarihler yeniden düzenlenmektedir. Ayrıca
Kanunda çıkarılması öngörülen yönetmeliklerin
hazırlanmasına dair süre sınırı getirilmek suretiyle
ilk uygulama yılına ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Bu, madde metnini tamamen değiştirdiğinden
diğer önergeyi işleme alma imkânı kalmamıştır.
Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 8i okutuyorum:
MADDE 8 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Madde üzerinde, MHP Grubu adına Kastamonu
Milletvekili Sayın Mehmet Serdaroğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
yenilenebilir enerji kanunu üzerinde söz aldım. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisinin sekiz yıllık
iktidarı döneminde -evet, yaptıklarınız var,
yapamadıklarınız var ve hatta yapmak istemedikleriniz var-
ülkeyi sanal gündemlerle meşgul edip ülkenin önemli öncelik ve
sorunlarını maalesef göz ardı ettiniz. İşte, enerji de
bunlardan biridir. Bakın, ilk defa Milliyetçi Hareket Partisinin ortaya
koyduğu 2023te lider ülke Türkiye hedefine ulaşabilmek için
dışa bağımsız enerjiye sahip olmamız
şarttır.
Değerli milletvekilleri, bugün, elektrik üretimimizin yüzde
49u doğal gaz, yüzde 6sı ithal kömür, yüzde 3ü fuel oil olmak
üzere, yüzde 58i ithal yoluyla sağlanmaktadır. Kalanın yüzde
20si linyit kömüründen, yüzde 16sı barajlardan ve yüzde 6sı da
diğer kaynaklardan elde edilmektedir. Görülüyor ki dışa
bağımlı bir enerji üretimimiz var.
2020 yılına kadar kurulu gücümüze en az 50-60 bin
megavatlık kapasite ilave etmek zorundayız, yani yılda
yaklaşık 4 bin megavatlık enerji yatırımı yapmalıyız.
Maalesef kurulu potansiyelde 2003-2007 arasında, geçmiş hükûmetlerin
bıraktığı döneminizde biten yatırımların
sonucu sadece 9 bin megavatlık bir artış olmuştur. Oysa 2003-2010
arasında en az 28 bin megavatlık bir artış olması
gerekirdi. Görülüyor ki İktidarın enerjideki karnesi de bize göre son
derece zayıftır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin iklim şartları
güneşten rüzgâra, jeotermalden biyokütleye kadar pek çok yenilenebilir
enerji kaynağı açısından fevkalade zengindir. Bu
kaynakların en bolu olan akarsularımızı değerlendirip
doğaya ve çevreye zarar vermeden HESlerin sayısını ve
gücünü artırabiliriz. Yalnız, bu HESleri yaparken, önce nehir ve
ırmaklarımızdaki sularımızı
değerlendirmeliyiz. Bakın, sadece bir örnek veriyorum: Kastamonudaki
Taşköprü ve Obrucak barajlarını 2002de söz vermenize
rağmen hâlen yapmadınız. Hem elektrik üretecek hem de sulama
yapacak olan bu büyük barajlar dururken, sizin, gidip, o güzelim ormanları
ve doğayı tahrip ederek derelere HES yapmanız, tabii ki birileri
tarafından eleştirilecektir.
Değerli milletvekilleri, altını çizerek ifade
ediyorum ki, enerji yatırımlarımızı bu zengin
kaynaklarımıza aktardığımızda hava
kirliliğinden uzak, çevreye duyarlı, verimli ve ucuz enerjiye sahip
olacağız.
Rüzgâr enerjisine gelince: Çalışmasına 2000
yılında başlanan Türkiye rüzgâr haritasının
tamamlanarak en verimli bir şekilde rüzgâr kaynaklarımızın
enerjiye dönüştürülmesi gerekiyor. Başta rüzgâr olmak üzere, tüm
yenilenebilir enerji yatırımlarına Milliyetçi Hareket Partisinin
desteği tamdır.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar yeterince dile
getirilmemiş olan boğazlardaki alt ve üst akıntılardan
enerji üretimini çok önemli saydığımı
huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. Bu akıntıların
yenilenebilir enerjide önemli bir kaynak olduğuna inanıyorum. Görüntü
kirliliği yapmadan, özellikle alt akıntılardan teknolojinin
imkânlarıyla elektrik üretilebilir. Bu imkânın ilgililerce
değerlendirilip bir sonuca bağlanmasını Hükûmetin ve siz
değerli milletvekillerinin ve muhterem kamuoyunun dikkatlerine sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, elektrik enerjisi sanayiye destek
sağlayan temel sektördür ve altyapıdır. Türk sanayicisinin ve
iş adamının devletten istediği, başka ülkelerin
sanayicileriyle rekabet edebilme güçlerinin artırılmasıdır.
Devlet olarak başka ülkelerdeki şartları kendi sanayicimize ve
iş adamlarımıza hazırlamak durumundayız.
Elektriğin kilovatsaati bizde 13 sent, başka ülkelerde 3 sent ise,
biz, sanayicimize Hadi gidin, dünyayla rekabet edin, şu cari
açığı kapatalım. diyemeyiz.
Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz ki seçim
yaklaştı, seçim yaklaşınca, dilin kemiği de yok ya,
bol keseden seçim vaatleri ortalığa saçılmaya başladı.
Dillerinde kemik olmadığı için katrilyonluk vaatlerde bulunup
sözlerini tutmayanlara canlı bir örnek vermek istiyorum. 2002 seçimleri
öncesinde yani sekiz yıl evvel Sayın
Başbakanımızın Kastamonu Nasrullah Camisi önündeki meydanda
söz verdiği vaatlerden sadece birini, enerjiyle ilgili olduğu için
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakın, Sayın Başbakan neler vadediyor, kendi
sesinden size dinletmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Serdaroğlu, lütfen efendim yani
konuşmanızı yapın, siz kendiniz söyleyin efendim,
Sayın Başbakan ne söylemişse.
Sayın Serdaroğlu, böyle bir üslup olmaz ama, lütfen
İstirham ediyorum yani, lütfen.
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Böyle bir şey
olabilir mi ya!
BAŞKAN - Sayın Serdaroğlu, lütfen, istirham
ediyorum. Arkadaşım, yapmayın.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Dinlemek istemiyor musunuz?
Peki.
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Ayıp! Ayıp!
BAŞKAN Hayır, siz kendiniz söyleyin. Mehmet Bey,
kendiniz söyleyin.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Peki, dinlemek
istemiyorsanız, ben şimdi, değerli
Başbakanımızın, Sayın
Başbakanımızın bu meydanda ne söylediğini deşifre
ederek burada okumaya çalışacağım, söylemeye
çalışacağım. Diyor ki: Düşünün, şu anda biz
sanayiye kilovatsaati 7 sentten enerji veriyoruz. Ama bugün hidroelektrik
santrallerinde enerji üretiminin maliyeti 1 sent, doğal gaz çevrimde 12
sent. 1e 12 maliyeti görüyor musunuz? Bu memleket batmasın da ne
yapsın? diyor. Ve Termik santrallerinde maliyet 3 sent.
Yazıktır, günahtır. Biz kalkıp sanayiye 7 sente, 8 sente
değil de 3 sente, 4 sente enerji vermeye yönelirsek benim sanayicim
dünyayla rekabet eder hâle gelir ve yatırımlarını
artırır. diyor. Evet, siz de duydunuz, Sayın Başbakan 2002
yılında sanayicinin 7 sentten kullandığı
elektriği pahalı bulup 3-4 sente indireceğini vadediyor. O gün
beğenmediği, İndireceğim. diye söz verdiği 7 sentlik
fiyat bugün ne kadar biliyor musunuz? Tam 13 sent. Sayın Başbakan
2002 seçimlerinde sanayiciye elektrik fiyatını yarı yarıya
azaltmayı vadederken bugün bunu 2 katına
çıkarmıştır.
İşte şu, bir organize sanayi bölgesinde üretim
yapan bir sanayicimizin elektrik faturasıdır değerli
milletvekilleri. Verilen sözlerin tutulmadığının resmî bir
belgesidir. İşte bu fatura -beni bağışlayın-
Atma Recep, din kardeşiyiz! deyiminin vücut bulmuş,
canlanmış, yaşanmış bir örneğidir!
İktidar partisi geçen sekiz yıl içinde verdiği
sözlerin büyük bir bölümünü tutamamış, bolca
karşılıksız palavra basmıştır! Geçmişte
ve günümüzde bolca karşılıksız palavra basanlara bir
Giresun türküsünü hatırlatmak istiyorum:
Atma Hakkı atma,
pişman olursun,
Giresun beylerine rezil olursun.
Değerli milletvekilleri, bizi izleyen değerli vatandaşlarıma
senenin son günlerinde şunu söylemek istiyorum: Milliyetçi Hareket
Partisinden böyle uçuk vaatleri duymadınız ve
duymayacaksınız. Dilin kemiği yok ama akıl var, izan var,
din var, iman var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Tutamayacakları sözleri
verenlere Cenabı Allahın nefreti var.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Size verdi cevabını.
BAŞKAN Sayın Serdaroğlu, teşekkür ediyorum.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Bakın
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Serdaroğlu, lütfen
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Evet, hepinize ayrı
ayrı teşekkür ediyorum. Yasanın hayırlı
olmasını Cenabı Allahtan diliyorum ve hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.
Başka söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam.
Buyurun Sayın Susam.
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Değerli
arkadaşlar, Yürürlük maddesinde söz alıp, grubumuz adına
bazı duygularımızı sizlerle paylaşıp, bu kanunun
ülkemize ve tüm Bakanlık ve yatırımcılarımıza
hayırlı olmasını dilemek için aslında söz aldım
ama öncelikle bir şeyi söyleyeyim: Uzun dönemdir bu kanunla ilgili olarak
Komisyonda çalışıyoruz; alt komisyonlar kurduk, komisyonlarda
çalıştık. Yalnız, şurada son
yaşadığımız noktada tüm iyi niyetimizle, bu kanunun
geçmesine duyduğumuz inançla, bu ülkenin yenilenebilir enerji
kaynağında yatırım yapılabilmesinin önünün
açılmasında her türlü desteği vermenin iyi niyetiyle her türlü toleransı
gösterdik. Ancak, bazı noktalardaki duruma da -bundan sonraki- bu Meclisin
kanun çıkarma tekniği açısından dikkat etmesi
gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Tüm görüşmelerimize
rağmen, sanki kanun çıkarmıyoruz da tüzük yazıyoruz, yönetmelik
yazıyoruz gibi yeniden kanun yapan, yeniden madde ihdas eden
uygulamaların doğru olmadığını düşünüyorum.
İnşallah, uyumlu, bu Meclisten kanunlar çıkartabilmenin ve bu
ülkenin çıkarına olduktan sonra iktidarıyla muhalefetiyle
beraberce elbirliğiyle olumlu sonuçlar alabilmenin yolu birbirimize
güvenden geçer. O güvenin altında da, birbirimize açık, ne
istediğimizi bilen ve söylediğimiz sözlerin sonuna kadar
arkasında duran tavrımızı gerçekleştirmeliyiz.
Onun için, bu konuda dikkatinizi çektikten sonra, Sayın
Bakana ve Bakanlık bürokratlarına şunu söylemek istiyorum:
Yenilenebilir enerjiyle ilgili olarak tüm desteği verdik, bundan sonra
görev sizindir. Bu görevi layıkıyla yerine getirmek ve bu ülkenin
2023 hedeflerinde yenilenebilirde kullanılacak tüm kaynaklarının
kullanılması için yatırımcıların önünü açmak ve
bu yatırımcılara gerekli desteği sağlamak,
yatırımcıları seçerken tarafgir olmak değil bu
işi gerçekten yapabilecek olan insanların önünü açmak ve onları
desteklemek sizlerin görevi olmalıdır. Biz de bu konunun takipçisi
olup sonuna kadar bu konuda düzgün ve ülke yararına olan işlerin
destekçisi olacağız.
Bu duygularla, hepinize katkılarınızdan dolayı
teşekkür ediyorum ve bu duygularla, şahsım ve grubum adına,
yeni yılın tüm ülkemize barış, huzur, beraberlik ve
kardeşlik getirmesi dileğiyle, huzurlarınızı
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, İzmir
Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, tabiatıyla, bu kanun teklifinde ismi geçen
Sayın Soner Aksoya teşekkür ediyoruz, emek sarf etti, epey de
badirelerden geçti. Dolayısıyla bugün burada, biz Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun arzu ettiği istikamette olmamasına rağmen böyle
bir kanun teklifinin hazırlanmasında gerçekten gayretlerinden
dolayı çok teşekkür ediyorum.
Enerji konusunda gerçekten Türkiyenin enerji
bağımlılığını azaltması gerekiyor,
maliyetini azaltması gerekiyor. Bu bir millî meseledir. Burada muhakkak
hep beraber, birlikte bu kaynakların daha verimli kullanılması
için çalışmamız gerekiyor. Bu çerçevede, son derece önemli,
geçen bu kanun teklifinin Meclisten geçmemesi üzerindeki en önemli
tartışma, güneş enerjisi ya da yenilenebilir enerjiyle ilgili
yapılacak yatırımlarda yerli olacak tesislere verilecek
teşvikle ilgiliydi. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunun
yapılması gerektiğini ifade ettik ancak maalesef o gün bunu
kabul ettirme imkânını haiz olmadık. Bugün düşük de olsa
böyle bir teşvik var. Ben bu bakımdan Sayın Canikliye de
teşekkür ediyorum. Ama şunu düşünmemiz lazım: Biz
üretiyoruz, özellikle AKPnin ekonomi politikaları açısından
dışarıdan olan teknolojilere talebi oluşturup eğer
bununla ilgili katma değerin Türkiyede kalmasını
sağlayamazsak rekabet gücü elde edemeyiz. Onun için bizim düşünmemiz
gereken husus, burada her bir kuruşunu harcayacak
vatandaşımızın harcadığı her bir kuruşla
daha fazla katma değerin Türkiyede kalmasını
sağlamaktır. Vatandaşlarımız iş bekliyor, refah
bekliyor. Burada bu pazarı açıp rüzgâr enerjisiyle ilgili,
teknolojiyle ilgili pazarı açın, ondan sonra yurt
dışındaki adam gelsin, teknolojiyi satsın, biz ödeyelim,
adamlar kendilerine iş bulsunlar. Böyle bir mantık artık bizim
rekabet gücümüzü engelleyen bir mantıktır. Onun için her bir konuda
bunun yapılması lazım. Keşke daha önceleri daha telefonla,
cep telefonu, GSMle ilgili pazar açıldığı zaman, Türkiye
bununla ilgili pazarı açtığı zaman, Türkiye keşke
bununla ilgili üretimlerin Türkiyede yapılmasıyla ilgili bir
teşvik koysaydı. Keşke elektrik üretim ekipmanları
piyasasında da Türkiyede üretimle ilgili teşvikler olsa. O
bakımdan ithalata dayalı bir büyüme. Türkiyede üretmeyip, yurt
dışında üretilenleri Türkiyeye ithal etmek gibi bir ekonomi
politikasının bu millete iş ve aş üretmediği kesin
olarak ortaya çıkmıştır. Ben bu yeni gelişen bir
teknolojide böyle bir teşvikin ne ölçüde katma değer sağlayacağını
bilemiyorum gerçekten çünkü ne yazıktır ki, düzenleyici etki analizi
yok bunlarda. Yani milletvekillerinin önüne geliyor; peki, ne kadar iş
sağlayacak, teknolojimizi hangi noktaya getirecek, ne kadar kaynak
gidecek, bizim elektrik faturamızı nasıl etkileyecek diye, bu
bilgilerin Meclise gelmesi lazım. Bunlar milletvekili. Milletvekiline
gidip sordukları zaman, evet, biz bunu çıkarttık
Sayın
Başbakan diyor ki: Hesap kitap işi. Bir yolla ilgili, bölünmüş
yolla ilgili bir hesabı yapıyor ama bununla ilgili hesapların
milletvekillerine gelmesi gerekir ki, bunu, menfaatinize olup
olmadığını biz kontrol edelim. O bakımdan,
Başbakanlığın talimatıyla -aslında Meclis
Başkanlığının da bunu yapması lazım- bu
kanunların düzenleyici etki analizlerinin muhakkak parlamenterlere
verilmesi lazım. Hangi sektörü nasıl etkileyecek, ne yapacak? Bunlar
olmadan, el yordamıyla bu kanunların yapılması,
doğrusu, ne getireceğini, ne götüreceğini bilmiyoruz.
Bakın, ortalama bir maliyet var, 7 sent dediniz. Peki, ben
şöyle bir varsayım yapıyorum: Eğer Türkiyede ortalama
enerji fiyatı düştüğü zaman siz yenilenebilir enerjiye daha
fazla destek vermek durumunda kalacaksınız. Böyle maktu oranlar,
nasıl bunlarla ilgili
Varsayalım bugün sizin enerji ortalama
maliyetiniz 8 sent ya da 6,5 sent, 7 senti belirlediniz. Yarın öbür gün 4
sente düştüğü zaman, siz bu sektöre 8 sentten kaynak
aktarmış olacaksınız. Yarın öbür gün bu Meclise
birileri gelip bize sorduğu zaman, Ey Meclis, ey milletvekilleri, bunu
göremediniz. dediği zaman nasıl hesabını vereceğiz?
Değerli kardeşlerim, hatırlayınız, mobil
santrallerle ilgili yapılan ihalelerde de böyle yapıldı.
Enerjinin kısıtlı olduğu bir dönemde yapılan yüksek
fiyatlı enerji faturalarını Türkiye ödemek zorunda kaldı.
Onun için, bunlarla ilgili yapılırken ölçüyü iyi belirlemek
gerekmektedir. Bu bakımdan, bununla ilgili tereddütlerimizin olduğunu
da ifade etmek istiyorum. Türkiyenin ortalama enerji maliyeti
düştüğü zaman buraya daha fazla kaynak aktarmak gibi bir riskle de
karşı karşıya kalabiliriz. Acaba bunun ortalama enerjiye
dayalı nispi bir oran olarak belirlenmesi daha uygun olur muydu, olmaz
mıydı, doğrusu bunların tartışılması
gerekir. Bu bakımdan, bu, enerjiyle ilgili, hepimiz Yenilenebilir enerji
olsun. diyoruz ama bunun ekonomiye maliyetinin ne getireceğinin de burada
rakamlarla ortaya konulması gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, bu yeniden yapılandırmayla
ilgili, özellikle, bir mail geldi. Belki de Sayın Bakan, elektrik
borçları, TEDAŞla ilgili şeyleri geldiği zaman
Hatay
Reyhanlı ilçesi çiftçileri göndermiş: 2005, 2006, 2007 TEDAŞa
olan toplam 41 milyar borcum vardı. 2 bin kişi çevremde vardı,
biz
2009da çıkartılan TEDAŞ borçlarının yeniden
yapılandırılması için otuz altı ay vade ve altı
ayda bir olmak üzere, 29 bin olmak üzere toplam 174 bin TL borçlandırma
yapılandırması yaptım. Şu ana kadar 87 bin TL ödedim.
Eğer TEDAŞ borçlandırmasına gitmeseydim bu af
tasarısıyla 62 bin TL civarında ödeme yapacaktım ama bugüne
kadar 87 bin TL ödedim. diyor. Bakın, 2009da
yaptığınız yeniden yapılandırma ve bugünkü
yeniden yapılandırma doğrultusunda, daha önce bu yeniden
yapılandırmaya girenler diyor ki: Aradaki fark
62 bin ödeyecektim,
şu anda 87 bin ödedim. Dolayısıyla böyle olduğu zaman, bu
yeniden yapılandırmalarla ilgili, daha önce yeniden
yapılandırma ödeyenlerle ilgili maalesef adaletli bir sistem de
olmamaktadır. Bu bakımdan bunu da bu vesileyle iletmek istedim.
Ben, bu kanun teklifinin, ülkemizin enerji kaynaklarının
daha fazla kullanılmasına, daha fazla verimli olarak
kullanılmasına vesile olmasını diliyorum. Bu çerçevede,
yönelttiğim eleştirilerin de Enerji Bakanlığı
tarafından dikkate alınması gerektiğini ifade ediyorum.
İnşallah, biraz sonra iki tane uluslararası
sözleşmeyi de görüşeceğiz. 2011 yılına da
sayılı günler kaldı. Bu vesileyle, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak bütün milletvekillerimizin yeni yılda ailelerinizle birlikte
sağlık ve mutluluk, esenlik içerisinde geçmesini diliyorum. Hepinize
hayırlı akşamlar diliyorum. Saygılarımla.
(Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
AK PARTİ Grubu adına, Giresun Milletvekili ve Grup
Başkan Vekili Sayın Nurettin Canikli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, ben de öncelikle bu kanun teklifinin
yasalaşma aşamasına gelmiş olmasında emeği geçen,
başta teklifin hazırlayıcısı Soner Aksoy Bey olmak
üzere, tüm bürokrat arkadaşlara, Bakanlığımıza,
Sayın Bakanımıza ve elbette burada bulunan siyasi parti
gruplarına, milletvekillerimize, muhalefetiyle iktidarıyla, çok
teşekkür ediyorum, şükranlarımı arz ediyorum
katkılarından dolayı. Gerçekten, çok güzel, örnek
diyebileceğimiz bir çalışma ortamı ile son -özellikle bu
hafta- çalışmamızı tamamlıyoruz.
Değerli arkadaşlar, biraz önce Sayın Vuralın
bahsettiği birkaç konu var, ben de katılıyorum gerçekten. Özellikle
fiyatların önümüzdeki sürece yönelik olarak esnekliğinin
sağlanmasının buraya yansıtılması, uygulamaya
yansıtılması konusunda Sayın Vuralın söylediği
hususlar çok önemli ve özelliği nedeniyle teknoloji içeren bu alanda
fiyatların, üretim maliyetlerinin çok hızlı düştüğü
dikkate alınırsa bu fiyat esnekliğinin de bu tasarıya
mutlaka monte edilmesi gerekirdi. Aksi hâlde, başlangıçta verilen
lisanslar yüksek fiyattan on yıl boyunca Türkiyenin ödemesi gereken veya
devletin ve sonuçta milletin ödemesi gereken elektrik faturalarının
yüksek rakamlara baliğ olması gibi bir sonuçla karşı
karşıya kalınabilirdi.
Bu gerçekten hareketle, 3üncü maddeyle ilgili olarak
verdiğimiz önergede bu hususu düzenleyen, tam da biraz önce Sayın
Vuralın bahsettiği o sakıncayı ortadan kaldıracak ya
da düzenlemeyi sağlayacak bir önerge vermiştik 3üncü maddede. Orada
bu sorun çözüldü. Belki gözünüzden kaçmış olabilir. Orada,
aşağıya doğru fiyatları değiştirmek için
Bakanlar Kuruluna yetki veren bir madde var. Yukarıya yetkisi yok Bakanlar
Kurulunun. Listede belirlenen fiyatlar üst fiyatlar. Bakanlar Kurulu bu
fiyatları aşağı doğru çekebilir. Bunu verdik. Nedeni
de, aynı sizin söylediğiniz, burada haklı olarak ortaya koymaya
çalıştığınız gerekçeler ve muhtemel
sıkıntıları ve fiyat indirimlerini vatandaşa
yansıtabilmek amacıyla bu konuldu. Gerçekten, başta güneş
enerjisi olmak üzere maliyetler, hepimizin çok yakinen bildiği gibi,
hızla düşüyor. Birkaç yıl önce güneş enerjisinde 24 euro
sentlik fiyatlar tartışılıyordu. Bugün bu tasarıda
kilovatına 10 euro sent bir fiyat kararı verildi.
Dolayısıyla, muhtemelen önümüzdeki günlerde, başta güneş
enerjisi olmak üzere tüm yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimine
ilişkin maliyetlerde ciddi bir azalma meydana gelecek. Bu azalmanın
da buraya yansıtılmasını sağlamak amacıyla bu
düzenlemeyi koyduk. Önce onu belirtelim.
İkincisi, yine, aynı mantıkla ve aynı
kaygıyla, hassasiyetle güneş enerjisinde başlangıçta 600
kilovatlık bir üst sınır getirdik. Bunun da nedeni bu, çünkü
şu anda güneş enerjisine çok yüksek miktarlarda lisans verilmesi
hâlinde on yıl boyunca, maliyetler düşse dahi kilovat
başına 10 sentten ödemek zorunda kalacaktık devlet olarak,
millet olarak. Onu engellemek için bir sınır koyduk. Birkaç yıl
sonra maliyetler düştüğünde, Bakanlar Kuruluna verilen yetki
çerçevesinde aşağı çekilecek fiyatlar ve yeni verilen lisanslar
daha düşük fiyattan verilecek. Dolayısıyla bunu
öngördüğümüz için bu sakıncayı ortadan kaldıran düzenlemeyi
yapmış bulunuyoruz, bu sakınca ortaya çıkmayacak.
Ben, tekrar, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum,
siyasi parti gruplarımıza ve bütün milletvekili
arkadaşlarımıza.
Hepinizin, milletimizin, AK PARTİ Grubu olarak da yeni
yılını tebrik ediyorum, inşallah çok daha hayırlı
bir dönemin başlangıcı olur diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Canikli.
Başka söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Evet, teklifin tümünün oylamasından önce oyunun rengini
belirtmek üzere, lehte, Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekilimiz
Yok.
Aleyhte, Sayın Kamer Genç, Tunceli Milletvekili.
Buyurun Sayın Genç. (AK PARTİ sıralarından
Yeter be! sesi)
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu, sana ne! Yeterse çık
dışarı!
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 395
sıra sayılı Yasa Teklifinin tümünün oylanmasından önce
oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, hepimiz bu memleketin
insanlarıyız. Bizim amacımız, bu memleketin
kaynaklarının en iyi şekilde kullanılması,
birtakım kişiler tarafından haksız peşkeş
çektirilmemesi, ülkemizde bu kadar işsiz varken, bu kadar aç varken, bu
kadar yoksul insan varken bu kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesi.
Bilmiyorum, size hiç gelmiyor mu? Bana o kadar acınacak
durumda insanlar geliyor ki, yani insan olduğumdan utanıyorum.
Geliyor kadın Çocuklarım var, ekmek alamıyorum. diyor, geliyor
burada Otobüs param yok. diyor. Tabii siz yerinize gitmediğiniz için bu
insanların dertlerini görmüyorsunuz. İşte bu
sıkıntılar, bizi, burada devletimizin kaynaklarının en
iyi şekilde kullanılması, milletimizin menfaatine en iyi
şekilde kullanılması için çaba sarf ediyoruz.
Şimdi, bakın, bu kanunda mesela 5nci madde var.
Bakın, millî parklar, tabiat parkı, tabiat anıtı ile
tabiatı koruma alanlarında, muhafaza ormanlarında, yabani hayat
geliştirme sahalarında, özel çevre koruma bölgelerinde elektrik
üretim tesisi kurulmasını, Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulundan izin almanız gerekirken,
getiriyorsunuz Bakanlığa veriyorsunuz.
Bakın, sayın milletvekilleri, şimdi, Türkiye, ender
güzel coğrafyalara sahip bir ülke. Bu ender güzel coğrafyalar içinde
de belirli çok doğal parklar var, tabiat varlıkları var. Şimdi,
orada üç beş kuruş işte kâr elde etmek için... Bakanlık
siyasi bir makamdır ama Anıtlar Kurulu, Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu, bunlar ülkenin daha gerçeklerini iyi
bilen kurullardır. Şimdi, onlardan alıp siyasi bir makama
veriyorsunuz. Siyasi makam da politikacının emri altında,
politikacıya dayanamaz ki. Dolayısıyla o güzelim tabiat
varlıklarını çok küçük bir değerler için tahrip etmek mi
memleketin menfaatinedir, yoksa bunların en iyi şekilde
korunması, nesilden nesle gitmesi mi daha iyi bir sonuçtur, ülke için
faydalıdır? Bana göre bu maddeyle dahi Türkiyedeki doğal
yapıyı yok ediyorsunuz. Mesela, işte bizim Munzur Vadisi çok
mükemmel, şahane bir vadi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Doğal sit
alanlarında koruma kurulu veriyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, o alttaki koruma kurulunda
diyorsunuz, bakın
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Doğal sit
alanlarında. Orası doğal sit alanı.
KAMER GENÇ (Devamla)
Doğal sit alanlarında
Doğal sit alanı her
tarafı ilan etmiyorsunuz ki.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Dediğiniz yer
doğal sit alanı.
KAMER GENÇ (Devamla) Kardeşim, işte millî park. Millî
park çok önemli bir alan. Hangi millî parkları doğal sit alanı
ilan ettiniz? Çoğunu etmiyorsunuz. Mesela, bizim Munzur Nehrinin
olduğu vadi dünya harikası bir vadi. Şimdi oraya bir baraj
yaptığınız zaman hakikaten oradaki o doğal
yapıyı yok ediyorsunuz. O doğal yapıyı yok etme
pahasına, orada yetişen o bitkileri yok etme pahasına ne elde
ediyorsunuz? Çok düşük bir kazanç. İşte bizim istediğimiz,
bu ülkenin sıkıntılarını, gerçeklerini,
ihtiyaçlarını iyi hesaplayıp bu memleketi üç beş
kuruşluk menfaat için birilerine peşkeş çektirmemek.
Bakın, bir önerge... Sayın Canikli, teşekkür ederim
bu önergeyi geri çektiğiniz için. Ama bakın, bu su kullanım
haklarıyla ilgili bir önerge verdiniz. Bunun kime fayda getireceğini
ben size açıklayacağım, şimdi zamanım yok.
Arkadaşlar, bakın, ben yirmi beş senedir bu
Parlamento çatısı altındayım. Burada öyle milletvekilleri
var ki cep telefonları elinde, holdinglerle telefonla konuşuyorlar O
maddede şu önergeyi ver
Ve veriyorlar. Maalesef böyle arkadaşlar,
vallahi böyle billahi böyle. Dolayısıyla, devletin, milletin
katrilyonları gidiyor, trilyonları gidiyor. Yani bizim
istediğimiz bundan bu Parlamentoyu kurtarmak, bu Parlamentoya milletin
menfaatine yarar sağlayan, milletin menfaatine hizmet eden kanunları
getirmek, bizim amacımız bu.
Ben de, zamanım kalmadı, yeni
yılımızın ülkemize, milletimize hayırlar ve
uğurlar getirmesini diliyorum. İnşallah, bu milletimiz
Önümüzdeki sene bu AKP İktidarının son yılı olacak,
çünkü sizden çok çekti bu millet.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Senin son yılın, senin.
KAMER GENÇ (Devamla) Diliyorum milletimizin
Merak etmeyin,
millet her şeyi görüyor, milleti kandırıyorsunuz.
Ben bütün vatandaşlarıma Allahtan en güzel
sağlıklar, başarılar, huzur diliyorum ve memleketimizin
birlik ve bütünlüğünün korunmasını diliyorum. Hepimizin
arasındaki kardeşlik ve hoşgörü düşüncesi ve duygusunun
gelişmesini istiyorum.
OSMAN KILIÇ (Sivas) İşte böyle ol ya!
KAMER GENÇ (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır,
milletimiz için hayırlar getirmesini diliyorum.
Sayın Bakanın kısa bir teşekkür
konuşması olacak.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
öncelikle, başta kanun teklifinin sahibi olan Soner Aksoy milletvekilimize
huzurlarınızda teşekkür ediyorum ve bütün emeği geçen
bağlı, ilgili, ilişkili kuruluşlarımız ve Hazine
başta olmak üzere bütün bakanlıklarımıza da teşekkür
ediyorum. Burada iktidarıyla muhalefetiyle bu kanun teklifinin
kanunlaşmasıyla alakalı katkı koyan bütün milletvekili
arkadaşlarımıza da ve bütün gruplara da teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, 2010 yılının son
kanunu olarak çıkıyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İki kanun daha
var.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Devamla) İnşallah önümüzdeki hafta salı günü de -eğer
mutabakat sağlanmışsa yine enerji KİTlerinin
mahsuplaşmasıyla alakalı kanun- bir enerji kanunuyla beraber
başlamış olacağız.
Bu vesileyle yeni yılınızı da kutluyorum,
inşallah, sağlık, sıhhat içerisinde nice yıllar
temenni ediyorum.
Kısaca bir gerçekten bahsetmek istiyorum. O gerçek şu:
Bu koymuş olduğunuz katkılarla beraber istihdamı
artırıcı, sanayinin daha farklı sektörlere de
yatırım yapmasını sağlayan bir kanunu burada
geçirmiş olduk. Yaklaşık 20 bin megavatlık bir güç elde
etmiş olsak sırf bu kanundan sonra, 25-30 milyar dolarlık bir
yatırım
Hele hele yerli kaynaklardan yapılabiliyorsa bu, hem
sanayi açısından hem de istihdam açısından önemli bir
katkı sağlanmış olacaktır.
Tabii, burada arkadaşlarımız bu katkıları
koyarken aslında tüketicinin daima pahalı, üreticinin ise daima ucuz
bulduğu bir kalemi regüle etmekle alakalı bir çalışma
yaptık. Dediğim gibi, yatırımcı bu fiyatlarla mutlaka
yatırım yapabileceği bir noktayı yakalar ve bulur. O
yatırımı da yapar. Bununla alakalı hiçbir endişeye
düşmeyelim, piyasa bunu bu şekliyle regüle eder. Bakın, şu
ana kadar yaklaşık 550 tanesi su, 93 tanesi da rüzgâr olmak
kaydıyla yaklaşık 670 tane yatırımcının
hiçbir tanesi bu fiyatlarla satmadı, serbest piyasaya bu fiyatların
daha üzerinde sattı. O yüzden siz kaygı ve endişeye
kapılmayın, verdiğiniz tekliflerle İşte, 1 euro sent
daha, 1 dolar sent daha fazla versek yatırımcı gelir. demeyin.
Yatırımcımız bu fiyatlarla beraber yatırım yapar,
iklim müsaittir, siyasi istikrar müsaittir, zemin müsaittir, o açıdan
inşallah bütün bu yatırımlar yapılacaktır.
Ben, sırf bilgi kirliliğine mâni olmak
açısından, bir milletvekilimiz de bahsettiler, Niğdede İller
Bankasının yaptığı yatırımla alakalı
Ben bu arada kendisiyle telefonla konuştum. Siyasi gerekçelerle bu
yatırım engellendi. dendi. Sırf düzeltme adına söylüyorum.
Bakın, AK PARTİ İktidarında bu ülkenin idaresine irade
koyan yapının her sektörü, hiçbir görüş
ayrılığına bakmaksızın, hangi belediye olursa
olsun, ister İller Bankası paylarıyla isterse sektörel, bütün
bakanlıkların yatırımlara koyduğu paylar
itibarıyla baktığımızda hiçbir ayrım
yapmaksızın
(MHP sıralarından gürültüler)
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Öyle
yapmıyorsunuz!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Devamla) Bakın, arkadaşlar, sırf bir yanlış anlama
olmasın diye diyorum; üç yıl önce yapılan bir sondajda 29 derece
çıkıyor su, 400 metre sonra 200 metre artırılıyor 28
derece çıkıyor, 40 derecenin altında çıkmaması için bu
araştırmalar yapılıyor. Bakın, Siyasi gerekçelerle.
dediğiniz için söylüyorum, teknik gerekçelerle o arama durduruluyor.
Bakın, teknik gerekçelerle
Rapor yarın tekrar sunulacak, ben bir
yanlış anlama olduğu kanaatiyle söylüyorum.
Ben şöyle söylüyorum: Değerli arkadaşlar, hepinize
tekrar teşekkür ediyorum, koymuş olduğunuz katkılardan
dolayı. Hayırlı, güzel bir işe imza attık. Tekrar iyi
çalışmalar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, 4üncü sırada yer alan Türkiye
Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı ile Irak Cumhuriyeti
Savunma Bakanlığı Arasında Askeri Alanda Eğitim,
Teknik ve Bilimsel İş Birliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Genelkurmay Başkanlığı ile Irak Cumhuriyeti Savunma
Bakanlığı Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve
Bilimsel İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/781) (S. Sayısı: 459)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan İşkenceye ve Diğer
Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı
Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- İşkenceye ve
Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya
Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek
İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/752)
(S. Sayısı: 522)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti ile Filipinler
Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Filipinler Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel
Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/738) (S. Sayısı: 481) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 481 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.
Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İLE FİLİPİNLER CUMHURİYETİ ARASINDA GELİR
ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ
ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA ENGEL OLMA ANLAŞMASI VE EKİ
PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 18/3/2009 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye
Cumhuriyeti ile Filipinler Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve eki
Protokolün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile
Filipinler Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel
Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz
ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 254
Kabul :
254 (xx)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatih
Metin Yaşar
Tüzün
Bolu Bilecik
Her iki ülkeye de hayırlar getirmesini diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 7nci sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti ile Kanada Arasında Gelir ve Servet Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
7.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kanada
Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/784) (S. Sayısı: 533) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 533 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İLE KANADA ARASINDA GELİR VE SERVET ÜZERİNDEN ALINAN
VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA
ENGEL OLMA ANLAŞMASI VE EKİ PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 14 Temmuz 2009 tarihinde Ottavada imzalanan Türkiye
Cumhuriyeti ile Kanada Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve eki
Protokolün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile
Kanada Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz
ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 255
Kabul :
255 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatih
Metin Yaşar
Tüzün
Bolu Bilecik
Her iki ülkeye de hayırlar getirmesini diliyorum.
Sayın milletvekilleri, 8inci sırada yer alan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası
Arasında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının Türkiye
Cumhuriyetindeki İşbirliği ve Faaliyetleri Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Arasında Avrupa
İmar ve Kalkınma Bankasının Türkiye Cumhuriyetindeki
İşbirliği ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/907) (S. Sayısı: 569)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
çalışmamızın son gününde, grup başkan vekili
arkadaşlarımızın mutabakatına, iyi niyetine
dayalı olarak bugün çok güzel görüşmeler yaptık, yılı
böylece güzelce kapattık. İnşallah önümüzdeki yılda da bu
şekildeki uyum içerisinde bir çalışmayı ümit ediyorum.
Sizlerin ve bizleri izleyen bütün
vatandaşlarımızın yeni yılını kutluyor,
milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
Kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 30 Aralık
2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma saati: 20.57