DÖNEM: 23 CİLT: 88 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
46ncı
Birleşim
4 Ocak 2011 Salı
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.-
Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemirin, Ağrı iline
yapılan yatırımlar ve açılacak Ağrı
Havalimanına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, 5 Ocak Adananın düşman
işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmazın, 2011 yılı için belirlenen
asgari ücrete ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, 5 Ocak Adananın düşman
işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
2.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, asgari ücretin ve memur maaş zamlarının hesaplanış şeklinin gerçek
enflasyonu yansıtmadığına ilişkin açıklaması
3.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, geçen yıl Ağrıda meydana
gelen sel felaketine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 20 milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/969)
2.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 21 milletvekilinin, il genel
meclisi üyelerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/970)
3.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, su
kaynakları ve su hizmetlerinin özelleştirilmesinin
doğuracağı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/971)
4.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve 19 milletvekilinin, faili meçhul
cinayetlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/972)
B) ÖNERGELER
1.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, (2/438) esas numaralı Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/245)
VII.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/137) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmesinin Genel Kurulun 4/1/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- Gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesi ile 568 sıra sayılı
Kanun Tasarısının, İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK
PARTİ Grubu önerisi
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Balıkesir Müftülüğünün bir
hutbesine ilişkin Devlet Bakanı Faruk Çelikten sözlü soru önergesi
(6/1168) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bazı araştırma
görevlilerinin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1652) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
3.-
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin, Eskişehirde özel
eğitim değerlendirme kurulu faaliyetlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1816) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Iğdır Üniversitesinin bazı
ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1829) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Iğdır Üniversitesinin bazı
ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1833) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
6.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, öğretmenlerin farklı
statülerde çalıştırılmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1849) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
7.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesi Dekanlığına yapılan atamaya ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1870) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki okullara ilkyardım seti
teminine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1875) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, sözleşmeli öğretmen atamalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1877) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köydeki öğretmen lojmanı
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1895) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ağrı-Doğubeyazıttaki
liselerde branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1898) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, formasyon eğitiminde aranan
şartlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1921) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
13.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun ek derslik ihtiyacına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1937) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı
14.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Hekimhan-Hasançelebi Beldesindeki
okulların ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1948) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
15.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
yapılan okullara ilişkin
sözlü soru önergesi
(6/1952) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Siirtteki öğretmen
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1960) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, çok amaçlı bir lisenin bina
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1971) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
18.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, dershanelere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2001) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
19.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, kapatılan okullara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2002) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
20.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Gaziosmanpaşa Üniversitesinde
Veteriner Fakültesi açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2007) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Posofta görevlendirilen öğretmenlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2016) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir beldedeki okulun taşımalı
eğitim kapsamına alınmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2023) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki öğretmenlerin
çalışma statülerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2025) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
24.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Bakanlık merkez
binasının yenilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2055) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
25.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Ankarada yeni öğretmenevleri
yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2056) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
26.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, ücretsiz ders kitabı
uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2057) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
27.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, ödünç ders kitabı
uygulamasına geçilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2058) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
28.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bir YÖK üyesi hakkındaki intihal
iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2086) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
29.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, bazı öğretim üyelerinin vakıf
üniversitelerinde görevlendirildiği iddiasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2089) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
30.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki eğitim
yatırımlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2093) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
31.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdah Sipahinin, yurt dışında öğrenim
gören öğrencilerin Türkiyede staj yapmalarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/2104) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
32.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Gazzeye yardım için toplanan paralara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2136) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
33.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, öğrenimlerine devam etmeyen öğrencilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2151) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı
34.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, SBS uygulamalarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/333) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köydeki öğretmen
lojmanlarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/2184) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
36.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda eğitim
ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2190) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Bursa
Milletvekili Ali Koyuncu ve 4 Milletvekilinin; 5683 Sayılı
Yabancıların Türkiyede
İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
İçişleri Komisyonu Raporu (2/644) (S. Sayısı: 492)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, Allianoi Antik Kentinin korunmasına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/16905)
2.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Yunan basınındaki karasuları
sınırıyla ilgili bir habere ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı
(7/16935)
3.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokollerin
onay sürecinin canlandırılacağı iddiasına
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlunun cevabı (7/16936)
4.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan
ayrılan personele ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Ahmet Davut -oğlunun cevabı (7/16937)
5.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, kurulması planlanan Füze
Kalkanı Projesine ilişkin Millî Savunma Bakanından sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı
(7/16997)
6.-
İzmir Milletvekili Canan
Arıtmanın,
Yunanistan
karasularının 12 mile çıkarılmasının kabul
edildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı (7/17050)
7.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/17072)
8.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/17079)
9.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, kamu yatırımlarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/17085)
10.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, kamu yatırımlarına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/17092)
11.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, bazı TRT
çalışanlarının görev yerlerinin değiştirilmesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/17125)
12.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Ziraat Bankası Malazgirt
Şubesinin çiftçi kredisi uygulamalarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/17147)
13.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, TRT yayınlarında siyasi
partilere yer verilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/17154)
14.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TRT Teftiş Kuruluna yapılan
müfettiş atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/17155)
15.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, TRT yapım ve yayın
görevlisi giriş sınavına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/17156)
16.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Mertin, GSYİH değerlerine ve bir
bakanın bir açıklamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/17205)
17.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, protestolu senetler ve
karşılıksız çeklere ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı (7/17256)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Vakıflar Genel Müdürlüğü
personelinin özlük haklarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/17277)
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Emet Bor İşletmesinde
açılması planlanan ek üniteye ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/17303)
20.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, bir köyde meydana gelen doğal afetin yol
açtığı maddi zararların giderilmesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/17327)
21.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin, Ulusal Kanalın Kablolu TV
yayın lisansı ve yayın izni başvurusuna
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/17332)
22.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın, WikiLeaksin
yayınladığı belgelerdeki bir iddiaya ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/17337)
23.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, yapılması planlanan nükleer
santralin olası etkilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/17338)
24.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Amasra ve
Bartında yapılması planlanan
termik santrallerin ÇED
sürecine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/17382)
25.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, bir Yunan istihbarat görevlisi ile
görüştüğü iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/17388)
26.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Bursada verilen bir taş
ocağı açma ruhsatına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/17409)
27.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Bursa SGK İl Müdürlüğünde
çalışan bazı memurlarla ilgili disiplin işlemlerine
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı (7/17450)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.03te açılarak bir oturum yaptı.
Genel Kurulda
Başkanlık Divanı teşekkül etmediğinden, 4 Ocak 2011
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 13.04te son
verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
No.:
54
II. - GELEN KÂĞITLAR
31 Aralık 2010 Cuma
Tasarı
1.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/987) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.12.2010)
Teklif
1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin; 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununa Tabii Memur Emeklileri ile Sosyal Güvenlik Kurumundan Emekli
Maaşı Alan İşçi, Dul ve Yetimlere Ramazan ve Kurban
Bayramlarında; Yılda İki Defa Asgari Geçim Desteği
İkramiyesi Adıyla Birer Maaş Tutarı Ek Ödeme
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/826) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2010)
No.:
55
3 Ocak 2011 Pazartesi
Tasarılar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Irak Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki 27 Ağustos
1973 Tarihli Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması ve
Sonrasındaki İlgili Anlaşmalar, Protokoller, Toplantı
Tutanakları ile Eklerinin Tadiline İlişkin Değişiklik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/988) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.12.2010)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım
Alanında İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(2/989) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2010)
Teklifler
1.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı
Kanunu ile 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/827) (Milli
Savunma ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.12.2010)
2.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/828)
(İçişleri ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.12.2010)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın; 4956 Sayılı Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/829)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.12.2010)
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın; Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/830) Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.12.2010)
Tezkereler
1.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelikin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1365) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2010)
2.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1366) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.12.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Bölge Kalkınma Ajanslarına ilişkin Devlet
Bakanından (Cevdet Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/2295)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) sözlü
soru önergesi (6/2296) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, bir
gazete santralinin yasa dışı dinlendiği iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17475)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
2.- Denizli Milletvekili Ali Rıza
Ertemürün, kapanan fabrikalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17476) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/12/2010)
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
Yüksekovada yeni yönetim modeli uygulandığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17477)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17478) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
5.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, 2010 ÖSYS Kılavuzundaki hatalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17479)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
6.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası arazisinin imar
değişikliğine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17480) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, özelleştirme gelirlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17481)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
8.- İstanbul Milletvekili Ahmet
Tanın, Amerika seyahatine ve bazı hakim ve savcıların
Amerikada eyalet sistemini incelediği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17482) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
9.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın, Van
F Tipi Cezaevindeki sorunlara ve cezaevlerinde yapılan denetimlere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17483)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
10.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, Kemal
Türkler davası sanığına bir milli parkta işletmecilik
yapma izni verilmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17484) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
11.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, Sof Dağındaki yeni ruhsat verileceği iddia edilen
taş ve mucur ocaklarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17485) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
12.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Türk
Telekomünikasyon A.Ş.nin erişim şebekeleri yapım,
bakım ve onarım ihalesine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/17486) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
13.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, 2002-2010 yıllarında bir milyon ve üzeri
mevduat sahiplerine ve toplam mevduat miktarına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/17487) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
14.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Türk
Telekomünikasyon A.Ş.nin erişim şebekeleri yapım,
bakım ve onarım ihalesi ile küçük pay sahiplerinin
haklarının korunmasına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/17488) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
15.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, kadına yönelik şiddete ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/17489)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
16.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, İzmirdeki yatırım ve projelere
ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru
önergesi (7/17490) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
17.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin
Pazarcının, bor madeninin kullanımıyla ilgili bazı
iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17491) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
18.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Akkuyuda
yapılması planlanan nükleer santralin maliyetine ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/17492)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
19.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Yüksekova-Van
karayolu üzerinde yaşanan bir olayla ilgili iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17493)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
20.- Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın, Kırklareli Valisinin merkeze alınmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17494) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
21.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın,
Burdur-Yeşilovada sosyal bilimler lisesi açılmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17495) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
22.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, eğitim planlamasına ve sözleşmeli
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17496) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
23.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, Adıyaman-Çelikhanda bir ilköğretim okulunun 6, 7 ve 8.
sınıflarının taşınacağı iddiasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17497) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
24.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün
anaokulu ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17498) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/12/2010)
25.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, yurt
dışı seyahatlere, bunlara katılanlara ve ödenen
harcırahlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17499) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/12/2010)
26.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, TUSda hatalı soru sorulduğu iddialarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17500)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
27.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın,
ALESde dağıtılan kırtasiye malzemesinin teminine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17501) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
28.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkanın, Burdur-Yeşilova Devlet Hastanesine ve doktor
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17502) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
29.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, 2002-2010 yılları arasında açılan
kamu, özel ve vakıf hastaneleri ile sağlık harcamalarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17503) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
30.- Diyarbakır Milletvekili Akın
Birdalın, Diyarbakırdaki hastanelerin kapatılması ve
birleştirilmesi nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17504)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
31.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün
sağlık ocağının ebe ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17505)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
32.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, çiftçi
borçlarının af kapsamına alınmasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17506) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
33.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Sulama
Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunu
kapsamında tarım dışı amaçlara ayrılan arazilere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17507) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
34.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, kruvaziyer gemi ve yolcu sayısına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17508) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
35.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkanın, Burdur-Yeşilovayı diğer ilçelere bağlayan
yolların bölünmüş yol yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17509) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
36.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17510) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
37.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, dış ticarette denizyolu
taşımacılığının kullanımına ve
İzmirin limanlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17511) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
38.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, etik
davranış ilkelerini ihlal eden personele ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17512)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
39.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Türk
Telekomünikasyon A.Ş.nin erişim şebekeleri yapım
bakım ve onarım ihalesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17513) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/12/2010)
40.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, yurt
dışı seyahatlere, bunlara katılanlara ve ödenen
harcırahlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17514) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
41.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
intihar olduğu belirtilen şüpheli asker ölümlerine ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17515)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
42.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası A.Ş.nin
mülkiyetindeki bir taşınmazın tescil işlemine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/17516)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
43.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, TRTnin programlarına ve dışarıda
yaptırılan programlar için yapılan ödeme miktarına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/17517)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
44.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, etik
davranış ilkelerini ihlal eden personele ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17518)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
No.: 56
4 Ocak 2011 Salı
Teklif
1.- Siirt
Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin;
Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/831) (Plan ve Bütçe;
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Milli
Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.1.2011)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, DDY Genel Müdürlüğünde geçici işçi
statüsünde çalışanlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2297) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/12/2010)
2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Avrupa Gençlerde Madde Kullanımı Değerlendirme
Projesinin uygulanmamasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma
Aliye Kavaf) sözlü soru önergesi (6/2298) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
3.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, 4-C kapsamına alınan TEDAŞ işçilerinin
statüsüne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2299)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Hasankeyfte yapılan define aramalarının önlenmesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2300)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Batmanda bulunduğu iddia edilen lahit mezara ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2301) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/12/2010)
6.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
İhracatçılar Birliği ile ilgili bazı iddialara ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet Zafer Çağlayan) sözlü soru önergesi
(6/2302) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
7.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
Dış Ticaret Müsteşarlığının Eylül-Kasım
2009 dönemi Avans Tablosuna ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer
Çağlayan) sözlü soru önergesi (6/2303) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/12/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycının, Konyanın bazı ilçelerinde meydana gelen sel
felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17519) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
2.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
çiftçilerin bankalardan kullandığı kredilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17520)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
3.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
Tasarrufu Teşvik Fonu ve Konut Edindirme Yardımı ödemelerini
yapmayan işverenlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17521) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
4.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
TRT 6da yayınlanacağı iddia edilen Kürtçe türkü
yarışmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17522) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
5.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
özelleştirme işlemlerindeki danışmanlık hizmetlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17523)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
6.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
özelleştirme kapsamında bulunan kuruluşların yönetim kurulu
üyelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17524) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
7.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
yargılanan, açığa alınan ve vekaleten görev yapan
bürokratlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17525) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
8.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
Milli Emlak Genel Müdürlüğüne ait taşınmazlara ve bunlardan
Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devredilenlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17526)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
9.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Yatırımlarda Devlet Yardımları
Hakkında Karara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17527) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
10.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.ye ait
bir taşınmazın özelleştirilen Kütahya Şeker
Fabrikası adına yolsuz tescil edildiği iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17528)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
11.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, İHH İnsani Yardım Vakfına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17529)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
12.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, bir şirketle ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17530)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
13.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
Devlet üniversitelerine bağlı bazı birimlere yapılacak yardımla
ilgili Bakanlar Kurulu Kararına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17531) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
14.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun, yeni
doğan bebeği ölen bir aileden hastane masraflarının
istendiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17532) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/12/2010)
15.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, belediyelerin sosyal amaçlı yardımlarına ve
yeşil kartlı sayısına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17533) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
16.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk
Urasın, AİHMnin Hrant Dink davası kararı
doğrultusunda sorumlular hakkında işlem yapılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17534) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/12/2010)
17.- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
Konya-Bozkırda yaşanan sel felaketine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17535) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
18.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, basın
özgürlüğüne ve ısmarlama soru sordurulduğu iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17536)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
19.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, basın özgürlüğüne ve ısmarlama soru
sordurulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17537) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/12/2010)
20.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın,
ısmarlama soru sordurulduğu iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17538)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
21.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, yurt dışı
seyahatlere, bunlara katılanlara ve ödenen harcırahlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17539)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
22.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Bülent
Arınça suikast iddiasına ve Deniz Feneri davasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17540)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
23.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın,
Dünya Özürlüler Günü nedeniyle düzenlenen bir gezi programının iptal
edilmesine ve engellilerin istihdamına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17541) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/12/2010)
24.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin,
yoksul vatandaşlara yardım yapan belediye, vakıf, dernek ve
sivil toplum kuruluşlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17542) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2010)
25.- Hakkâri Milletvekili Hamit Geylaninin,
Hakkârideki sınır kapılarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17543) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2010)
26.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, 6. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şûrasında
alınan kararlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17544) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
27.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, 6. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şûrasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17545)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
28.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Yağızın, öğrenci eylemlerine ve bir konuşmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17546)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
29.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Yağızın, sınır ihlali iddiasıyla İran
sınırında öldürülen vatandaşlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17547)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
30.- Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın, bazı işçilerin sendikaya üye olduğu
gerekçesiyle işten atıldığı iddialarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17548) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
31.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
yenilenen SGK Genel Müdürlüğü binasına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/17549)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
32.- Bursa Milletvekili Abdullah Özerin, Bursa SGK
İl Müdürlüğünde çalışan bazı memurlarla ilgili
disiplin işlemlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17550)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
33.- Bursa Milletvekili Abdullah Özerin,
SGKyı zarara uğratan özel bir hastanenin sözleşmesinin
feshedilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17551) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/12/2010)
34.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, 2000-2010 yılları arası Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü
tarafından yapılan yardımlara ilişkin Devlet
Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/17552) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
35.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Genel Müdürlüğü tarafından yapılan sağlık, eğitim
ve gıda yardımlarına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/17553) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/12/2010)
36.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen kırsal alanlarla ilgili
projelere ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/17554) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
37.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Genel Müdürlüğünce desteklenen özürlülere, kadınlara ve gençlere
yönelik sosyal projelere ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/17555) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
38.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin
Pazarcının, Akdenizde münhasır ekonomik bölge ilan etmiş
devletlerle ilgili açıklamaya ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17556) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/12/2010)
39.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk
Urasın, Hrant Dink davasına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17557)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
40.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, etik
davranış ilkelerini ihlal eden personele ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/17558)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
41.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
kurulması planlanan Akkuyu ve Sinop Nükleer Enerji Santraliyle ilgili bir
açıklamaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17559) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2010)
42.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Kastamonu-İneboluda elektrik kesintisi nedeniyle
yaşanan bir olaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17560) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2010)
43.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde yapılan
komiser yardımcılığı sınavıyla ilgili
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17561) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
44.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
baş polislik ile komiser yardımcılığına
yükselmede aranan sicil notu şartına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17562)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
45.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları ve
Köylere Hizmet Götürme Birliklerinin kaynakları ile alınan araçlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17563) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
46.- Mersin Milletvekili Ali Oksalın, bir
lokantada yapılan polis denetimine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17564)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
47.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih
Atayın, bazı lokantalarda yapılan polis denetimine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17565)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
48.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin,
Güney Kıbrıs Rum Kesimindeki bir basketbol maçında yaşanan
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17566)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
49.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, Kahramanmaraş olaylarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17567)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
50.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk
Urasın, AİHMnin Hrank Dink davası kararı
doğrultusunda sorumlular hakkında işlem yapılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17568) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
51.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin,
gıda bankacılığı yapan sivil toplum
kuruluşlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17569) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/12/2010)
52.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikasının
özelleştirme sürecindeki bir işleme ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17570)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
53.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya
Büyükşehir Belediyesinin kullandığı bazı
taşınmazların geri alındığı iddiasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/17571)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
54.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
Güzelyayladaki hizmetiçi eğitim programının
sonlandırıldığı iddiasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17572)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
55.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin,
yürürlükten kaldırılan Yurt Dışında Sürekli
Görevlendirilecek Personel Hakkındaki Yönetmeliğe ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17573) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/12/2010)
56.- Hakkâri Milletvekili Hamit Geylaninin,
Hakkâride okul servisi konusunda yaşanan sıkıntılara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17574) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
57.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın,
Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle yapıldığı iddia edilen
anlaşmalara ve Irakın kuzeyinde yaşayan Türkmenlerin
sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17575) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2010)
58.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, sözleşmeli öğretmenlerin özlük haklarına
ve eş durumu atamasında yaşanan sorunlara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17576)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
59.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, yurt
dışı seyahatlere, bunlara katılanlara ve ödenen
harcırahlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17577) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
60.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
diyabetle mücadeleye ve bazı branşlardaki doktor ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17578) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
61.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin,
özel hastanelerde SGKlılara uygulanan muayene ücreti tarifesine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17579)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
62.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun,
Muğla-Dalaman-Tersakan Çayındaki balık ölümlerine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17580) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
63.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, sulama alanlarına ve kullanılan sulama
sistemlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17581) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2010)
64.- Manisa Milletvekili Mustafa Enözün,
Ankara-İzmir Hızlı Tren Projesine ve K-1 belgesi
uygulamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17582) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
65.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
çocukların internet bağımlılığı konusunda
yapılan çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Selma
Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/17583)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
66.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, ormanların yönetimine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17584)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
67.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Vakıflar Bankası Genel Müdür Yardımcılığına
yapılan bir atamaya ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/17585) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 20 Milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/969) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.10.2010)
2.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 21 Milletvekilinin, il genel
meclisi üyelerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/970)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.2010)
3.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 Milletvekilinin, su
kaynakları ve su hizmetlerinin özelleştirilmesinin
doğuracağı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/971)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.10.2010)
4.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve 19 Milletvekilinin, faili meçhul
cinayetlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/972) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.10.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, kayıt dışı istihdama, primsiz
ödemeler kapsamındaki aylıklara ve İşsizlik Sigortası
Fonunun kullanımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17404)
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Bursada verilen bir taş ocağı açma ruhsatına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17409)
3.- Diyarbakır Milletvekili Akın
Birdalın, Atatürk Havalimanında gözaltına alınıp
tutuklanan bir kişiye ilişkin Adalet Bakanlığından
yazılı soru önergesi (7/16527)
4.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
tutuklu ve hükümlülerin beslenme koşullarına ilişkin Adalet
Bakanlığından yazılı soru önergesi (7/16528)
5.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, ÖSYM tarafından yapılan merkezi
sınavlardaki kopya iddialarına ilişkin Adalet
Bakanlığından yazılı soru önergesi (7/16529)
6.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
bazı hâkim ve savcıların diğer kurumlarda
görevlendirildiği iddialarına ilişkin Adalet
Bakanlığından yazılı soru önergesi (7/16530)
7.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlının, emekli infaz koruma memurlarının tabanca
taşıma ruhsatı harç bedellerine ilişkin Adalet
Bakanlığından yazılı soru önergesi (7/16531)
8.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
Adanada kurulması planlanan istinaf mahkemesine ilişkin Adalet
Bakanlığından yazılı soru önergesi (7/16532)
9.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16585)
10.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, kamuda çalışan muayenehane sahibi
hekimlerle ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16586)
11.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun,
ilaçların denetlenmesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16587)
12.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16614)
13.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun, Konya mitinginde yaptığı konuşmaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16620)
14.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
kadrolaşma iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16621)
15.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16626)
16.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Ankaradaki aile hekimlerinin maaşlarının gecikmeli
yatırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16643)
17.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, biyologların Geleneksel Bitkisel Tıbbi
Ürünler Yönetmeliği kapsamına alınmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16644)
18.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldızın,
domuz gribine karşı alınacak önlemlere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16646)
4 Ocak 2011 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN
(Bingöl)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Ağrı iline yapılan
yatırımlar ve açılacak Ağrı Havalimanı
hakkında söz isteyen Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemire
aittir.
Buyurun
Sayın Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın
Aydemir, biliyorsunuz ek süre vermiyoruz.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemirin,
Ağrı iline yapılan yatırımlar ve açılacak
Ağrı Havalimanına ilişkin gündem dışı
konuşması
ABDULKERİM
AYDEMİR (Ağrı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ağrı ilimizde yapılan yatırımlar ve
Ağrı Havaalanı ile ilgili olarak gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimiz tarafından
Ağrı ilinde tamamlanmış olan kamu
yatırımlarının bazılarından bahsetmek istiyorum.
Bize göre,
eğitim her alandaki kalkınmanın en önemli unsurudur. Kamu
kaynaklarının tahsisinde birinci önceliğin eğitime
yapılacak yatırımlara verilmesi gerektiğine
inanırız. Hükûmetimiz tarafından eğitim alanında
Ağrı ili genelinde toplam derslik sayısı 3.906ya
ulaşmıştır, devam eden projelerle beraber 4.145
olacaktır.
Bilindiği
üzere, çağdaş dünyada her güvenlik ihtiyacı demokratik sistem ile
uyum içinde karşılanmaktadır. İlimiz içinde Emniyet
Müdürlüğüne MOBESE sistemi kurulmuş ve 41 adet yeni araç
alınmıştır.
Hükûmetimiz,
halka hizmet etmek amacıyla, bir sınıf ve kesimin değil,
bütün vatandaşlarımızın refah ve mutluluğunu
sağlayacak sosyal politikalar yürütmektedir. Ağrı ilimizde de
çocuklarımız için 4 adet çocuk yuvası ile Sosyal Hizmetler
İl Müdürlüğü için hizmet binası yapılmıştır.
2010
yılında meydana gelen sel felaketinde Hükûmetimiz, en büyük
duyarlılığı göstererek, Sayın
Başbakanımızın talimatıyla aynı gün olay yerine
intikal etmiş, 104 adet araç ve 300 kişilik ekipmanla
çalışmalara başlanmıştır. Ağrıda
cumhuriyet tarihinden bu yana yapılamayan taşkın koruması
bu dönemde yapılmıştır. Bu sel felaketinde mağdur olan
vatandaşlarımıza 202 adet konut yapılmıştır.
Burada
Ağrı Belediyemizin yapmış olduğu hizmetlerden de kısaca bahsetmek
isterim: Ağrı il olduğundan bu yana ilimiz maalesef kuyu suyu
kullanmakta iken Hükûmetimizin destekleriyle açılışı 15
Nisan 2011 tarihinde yapılacak olan Yazıcı Barajından
ilimize cazibeli içme suyu verilecektir. Bu kapsamda isale hattı ve
arıtma tesisi projesinin toplam bedeli 27,3 milyon lira olup, projenin
yaklaşık yüzde 70i de tamamlanmış bulunmaktadır.
Ayrıca, 2 adet semt pazarı bitirilmiş olup, yeni otogar
binası ve modern kapalı hayvan borsasının
yapımına başlanmıştır. Belediyemize verdiği
destekten dolayı başta Sayın Başbakanımıza olmak
üzere Hükûmetimize, Kabinedeki bütün bakanlara çok teşekkür ediyorum.
Belediye Başkanımız Sayın Hasan Arslana ve
çalışma arkadaşlarına da burada huzurlarınızda
teşekkürü bir borç biliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bazı ilçelerimize semt
sahası yapılmıştır
bu dönemde. KÖYDES, BELDES
kapsamında toplam 1.149 kilometre stabilize yol
yapılmıştır. Ayrıca, bölgemizde yetişen büyük bir
İslam âlimi olan Ahmedi Hani Hazretleri ve İshakpaşa Sarayı
yolu da bizim zamanımızda bitirilmiştir. Ayrıca,
Ağrı merkezdeki Taşlısu, Karasu ve Körçay köprüleri
tamamlanmış olup diğer taraftan Ağrı merkezdeki
yarı olimpik yüzme havuzu da yapılmış ve
halkımızın hizmetine sunulmuştur.
Sağlık
Bakanlığınca 300 yataklı Ağrı Devlet Hastanesinin
ihalesi yapılmıştır. 150 yataklı Doğubayazıt
Devlet Hastanesi, 150 yataklı Patnos Devlet Hastanesi ve 30 yataklı
Hamur Devlet Hastanesinin de ihalesi
bitirilmiş, halkımızın hizmetine çok yakın bir
tarihte sunulacaktır. Ayrıca,
Doğubayazıt-Ağrı arasındaki bölünmüş yol
tamamlanmıştır. Erzurum-Gürbulak arasındaki 300
kilometrelik bölünmüş yolun ihalesi yapılmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet binası, Ağrı Organize Sanayi
Bölgesi, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
açılışları önümüzdeki günlerde yapılacaktır.
TOKİ tarafından ise ilimizde bugüne kadar 448i tamamlanmış
1.108 tane konut yapılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere,
yatırımlara baktığımız zaman, Ağrı
ilinin bizim Hükûmetimiz zamanında yatırımlara
boğulduğunu göreceksiniz ama bu yapılan yatırımların
tamamı ilimizin bütün problemlerini hallettiğimiz anlamına
gelmemektedir. Hükûmetimiz bu konuda yüksek irade göstermiştir ve
Ağrıya büyük bir destek vermektedir.
Ben, burada bize
destek veren Sayın Başbakanımıza ve Hükûmetimizin tüm
yetkililerine bir kez daha teşekkürlerimi arz ederken 2011
yılının milletimize, halkımıza hayırlar
getirmesini, sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini temenni
ediyor, yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydemir.
Gündem
dışı ikinci söz, 5 Ocak Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili
Yılmaz Tankuta aittir.
Buyurun
Sayın Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun, 5 Ocak
Adananın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
YILMAZ TANKUT
(Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Ocak
Çarşamba günü yani yarın kutlayacağımız güzel
Adana'mızın istiklal zaferinin 89uncu yıl dönümü münasebetiyle
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine bu vesileyle
bütün Adanalı hemşerilerimizin istiklal mücadelesini ve kurtuluş
bayramını kutluyor, silahsız, mühimmatsız olmalarına
rağmen yürekleriyle, bedenleriyle ve imanlarıyla bir destan yazarak sömürgeci
güçleri geldikleri gibi geri gönderen aziz kahramanlarımızı,
ecdadımızı rahmetle, minnetle anıyor, mekânları cennet
olsun diyorum.
Sayın
Milletvekilleri, Adananın büyük fedakârlık ve kahramanlıklarla
dolu o dönemini kısaca özetleyecek olursak, Türk milletinin şefkati
ve himayesinde ekonomik ve sosyal manada en müreffeh dönemlerini yaşarken,
Osmanlının zayıflamasını fırsat bilip bu
fırsatı ihanete dönüştüren Ermeni çeteleri ile Fransızlar,
işgal ettikleri Adana ve civarında yağmaya, gaspa ve cinayete
başlamışlardı. Kozan ilçemizde beş ayrı
fırında Türkler canlı canlı yakılmış, Abdi
Ağa çiftliği olayları, şehir içi cinayetleri,
Taşköprü'de Türklerin çarmıha gerilişi ve kırbaçlanarak
işkence yapılması gibi hadiseler bugün bile hafızalardan
silinmemiştir.
İşte
böyle acılı bir sürecin ardından şanlı
ecdadımız "Ya istiklal ya ölüm" demiş ve Mayıs
1920'de Pozantı'da Karboğazı mevkisinde Fransız ve
uşaklarına büyük bir darbe indirmiştir. Akabinde 5 Ocak 1922
tarihine kadar devam eden mücadelenin neticesinde aynı eşkıya
Çukurovadan da tamamen kovulmuştur.
Büyük Önder
Atatürk "Bende bu vakayiin ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu
güzel Adana'da vücut bulmuştur." şeklindeki veciz sözüyle de
Adananın Kuvayımilliye hareketine ilham kaynağı
olduğunu bizzat ifade etmiştir.
Bu vesile ile
başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün şehitlerimizi,
ebediyete intikal etmiş bütün gazilerimizi, Adana'yı Türklere yurt
yapan Ramazanoğlu ailesini, Müfreze Komutanı İbo Osman'ı,
Yeni Adana gazetesinin kurucusu olan, dağlarda, vagonlarda istiklal
meşalesi için gizli gizli gazete çıkartan Ahmet Remzi Yüreğir'i,
mezalimden kaçan Türklere evini açan Şeyh Cemil Nardalı'yı,
Tekelioğlu Sinan'ı, Kara Fatma'yı Kılavuz Hatice'yi, Tayyar
Rahime'yi ve daha isimlerini sayamadığım nice kahramanları
buradan minnetle anıyor, Cenabı Allah bir daha böyle acılar
bizlere yaşatmasın diyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; güzel Adana'mızın
İstiklal Savaşının 89uncu yıldönümü münasebetiyle
söz almış bulunduğum bu kürsüde bazı hususları da
burada dile getirmek istiyorum.
Güneyin en büyük
kenti olan, bereketli topraklarıyla ülkemizin âdeta besin deposu
konumundaki Adana son zamanlarda maalesef önemli sorunlar
yaşamaktadır. Sıcak iklimi dolayısıyla kolay
yaşanabilir olması, Adana'yı özellikle üniversite öğrencileri
için cazip kılmaktadır. Ancak ne yazık ki Adana'da, 2 milyon
nüfusa ve üzerindeki iç göç baskısının artmasına
rağmen, hâlen sadece bir üniversite bulunmaktadır ve benim de
mezunları arasında olduğum Çukurova Üniversitesi artık
ihtiyaca kâfi gelmemektedir.
Yedi ile yedi
devlet üniversitesi kurulması ile ilgili yasa tasarısı bu
Mecliste görüşülürken maalesef Adana
dışlanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisine mensup
diğer milletvekili arkadaşlarımızla, aylar önce Adana
Teknik Üniversitesi kurulması için kanun teklifi verdiğimiz hâlde,
AKP iktidarı bunu görmezden gelmiştir.
Diğer yandan
AKP hükûmetleri yıllardan beri Adana sanayisini haksız teşvik
uygulamalarına mahkûm etmiş ve son olarak da batıdan
doğuya, kuzeyden güneye her tarafa giden Sürat Demiryolu Projesinde de
maalesef Adana dışlanmıştır.
Ne yazık ki,
AKP'nin bitmek tükenmek bilmeyen siyasi hırsı, siyasi taassubu ve
kini yüzünden Adana iki yıla yakın bir zamandır büyük bir kaos
ve karmaşanın içerisine atılmıştır.
Milliyetçi
Hareket Partisinin kazandığı büyükşehir belediyesinin
başındaki başkanı görevden alınmış ve
otomatiğe bağlanmış gibi iki ayda bir bu görevden alma
tasarrufu uzatılmıştır.
Bakın
değerli arkadaşlar, ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet
olayları ve iddialarına rağmen Cumhurbaşkanı Kayseri
Belediye Başkanına kefil oluyor, İçişleri Bakanı ise
Vali Vekilinin talebine rağmen Kayseri ile ilgili soruşturma
açmıyor ve kendisini yargı yerine koyup aynı başkanı
aklamaya çalışıyor. Ama öte yandan Milliyetçi Hareket Partisinin
siyasi etik dersi verip istifaya çağırdığı ve hâlen
bağımsız olan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
Aytaç Durak'ın ise 56 müfettiş tarafından teftiş
edildiği söyleniyor. Ancak aradan dokuz aya yakın bir zaman geçmesine
rağmen, henüz hakkında görevden uzaklaştırmayı
gerektirecek bir suç ortaya çıkmadığı da ifade ediliyor.
Hâl böyle iken, iki ayda bir görevden alma yazısı da
uzatılıyor.
Şimdi
soruyorum: Böyle adalet, böyle çifte standart olur mu? Halkın, milletin
iradesi ile geldiklerini her fırsatta söyleyen bir iktidar, yine Adana
halkının seçtiği bir Belediye Başkanını âdeta
yargısız infaz anlayışı ile görevinden bu kadar süre
uzak tutabilir mi diyorum ve sözlerimi tamamlarken bütün bu gerçekler
ışığında artık AKP iktidarının
Adana'dan intikam alır gibi uygulamalarından vazgeçmesini ve Adana'ya
hak ettiği değeri vermesini temenni ediyor, hepinizi saygı ile
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tankut.
Gündem
dışı üçüncü söz, 2011 yılı için belirlenen asgari
ücrete ilişkin söz isteyen İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaza
aittir.
Buyurun
Sayın Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın,
2011 yılı için belirlenen asgari ücrete ilişkin gündem
dışı konuşması
ESFENDER KORKMAZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2010
yılının ikinci yarısında asgari ücret, Hükûmet ve
işveren kesimi ortak kararıyla yüzde 5 artırıldı.
İşçinin eline geçen para ayda 629 lira 95 kuruştur. Değerli
milletvekilleri, Hükûmet bilerek asgari ücreti fakirlik
sınırının altında tutmuştur. Bilerek diyorum
çünkü Asgari Ücret Tespit Komisyonu geçim koşullarını
hesaplaması için Türkiye İstatistik Kurumuna görev vermiştir.
TÜİK, Aralık 2010 tarihi itibarıyla tek işçi için asgari
geçim giderini 900 lira hesaplamıştır.
Şimdi,
bakın arkadaşlar, ele geçen net asgari ücret 629 lira, devletin resmî
kurumu olan TÜİKin hesapladığı asgari geçim seviyesi 900
lira; arada 270 lira 14 kuruş fark var. Asgari ücret, aslında
hükûmetin uyguladığı ekonomik ve sosyal politikaların bir
göstergesidir, hükûmetin çalışanlara hangi gözle
baktığını göstermektedir. Şimdi, asgari ücretle
Hükûmet açık bir şekilde şunu söylemiştir:
Çalışana bu asgari ücreti layık görerek Sen yoksul
kalacaksın. demişti. Çünkü TÜİK bir devlet kurumudur. Hükûmet,
bu devlet kurumunun görüşünü bile dikkate almadan onun altında asgari
ücret tespit etmiştir ve işçiye Sen yoksul kalacaksın. diye
açıkça söylemiştir.
Değerli
arkadaşlar, bir yanlış anlaşılma var: Hükûmet asgari
ücreti yalnızca asgari geçim olarak kabul ediyor, yani insanın
ölmeyecek kadar yaşaması şeklinde algılıyor. Oysaki
asgari yaşam asgari fiziki ihtiyaçların karşılanması
yanında insanca bir yaşamı ifade eder, kültürel
ihtiyaçlarını da içine alan bir göstergedir.
Değerli
milletvekilleri, bakanlar sıkışınca simit ve yumurta
hesabı yapıyor. Kamuoyunun dikkatini dağıtmak istiyorlar
böyle yumurta hesaplarıyla. Ama Allah da biliyor, kul da biliyor ki bugün
4 kişilik bir ailenin eline geçen 659 lira asgari ücretle hiç kimse
yaşamını devam ettiremez. Örneğin İstanbulda en ucuz
gecekondunun aylık kirası 300 liradır.
Öte yandan
Hükûmet 2011in ilk yarısı için yalnızca beklenen enflasyon
kadar bir zam yapmıştır, oysaki büyüme oranını dikkate
almamıştır. Oysaki gayrisafi millî hasılada büyüme
yalnızca sermayenin ve müteşebbisin yarattığı bir
katma değer değildir. Bu katma değerin içinde emeğin daha
büyük payı vardır. Büyümeden çalışana da refah payı
verilmesi gerekirdi. Dolayısıyla bu artış yüzde 5
değil en az yüzde 10 olmalıydı.
Aslında
asgari ücretin yoksulluk sınırı altında kalmasından
işveren de zarar görmektedir. Çünkü ekmek derdi olan bir işçiden
verim alamazsınız. Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar.
Böyle bir sosyal anarşi yaratma riski de taşımaktadır bu
düşük asgari ücret.
Değerli
arkadaşlar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) Bir dakika verir misiniz?
BAŞKAN
Vermiyoruz Sayın Korkmaz, onu baştan ilan ettim zaten.
Teşekkür
ederim.
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
MEHMET
ŞANDIR (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Şandır, gündem dışı konuşma bunlar,
biliyorsunuz benim böyle bir uygulamam yok.
MEHMET ŞANDIR
(Manisa) Sayın Başkanım, Adananın kurtuluşuyla
ilgili yerimden kısa bir açıklama, uygunsa
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şandır.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, 5
Ocak Adananın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Manisa) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yani İç Tüzükü zorlamak bu, başka bir şey değil Sayın
Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Çok teşekkür ederim.
Bir Hataylı
olarak, Mersin Milletvekili olarak ben de Adanalıların 5 Ocak Zafer
Gününü yürekten kutluyorum. Gerçekten 5 Ocak İstiklal Harbimizde Türk
milletinin kaderinin değiştiği bir tarih olmuştur. 34 tane
Gülek köylüsünün ve Tarsuslunun Karboğazı mevkisinde bin kişilik
Fransız birliğini durdurması ve imha etmesi sonucunda
Fransızların Ankaraya saldırılarının
durdurulması gerçekten istiklal mücadelemizde tarihî bir dönüm
noktası olmuştur. Bu, Adanalıların
başarısıdır; bu, Tarsusluların
başarısıdır ve 5 Ocak Türk milletinin kaderinin
değişiği tarihtir. Bu sebeple Adanalıları, Gülek
köylülerini ve Tarsusluları rahmetle, şükranla anıyorum. 5
Ocakın bir zafer günü olarak kutlanmasını da talep ediyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Sayın Güvel
buyurun, sizin de bir söz talebiniz var İç Tüzükün 60ıncı
maddesi gereğince ama bugün benim gündem dışı
konuşmalarla ilgili son uygulamam. Onu buradan belirtiyorum.
Buyurun
Sayın Güvel.
2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, asgari ücretin ve
memur maaş zamlarının hesaplanış şeklinin gerçek
enflasyonu yansıtmadığına ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, hem asgari ücretin tespitinde hem de memur maaş
zammı gibi artışların tespitinde yararlanılan
ölçütlerin en önemlilerinden birini oluşturan Tüketici Fiyat Endeksinin
yani enflasyonun saptanmasında sayısı 700ü aşkın ürün
kullanılmaktadır. Bu ürünler arasında flüt, pinpon topu,
boş cd, at yarışı, printer, şans oyunları,
telefon onarımı gibi vesaire malzemeler bulunmaktadır. Ülkemizde
enflasyon bu ürünlerde yaşanan fiyat artışına göre
hesaplanmakta ve bu artışa göre de asgari ücret ve emekliler ile
memurlara verilen zamlar hesaplanmaktadır. Bu ürünlere göre açıklanan
enflasyon mutfaktaki yangını anlatamaz, bu gerçekçi değildir,
sokağın derdine çare de üretemez, halkımızın
tükettiği gıda maddelerindeki artış böyle hesaplanan
enflasyondan kat kat fazladır.
Teşekkür
ediyorum Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Güvel.
Sayın Yaman,
buyurun, size de bir dakika süre veriyorum.
3.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın, geçen
yıl Ağrıda meydana gelen sel felaketine ilişkin
açıklaması
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de
Ağrıda geçen yıl 2-11 Mayıs tarihleri arasında
meydana gelen sel felaketinden hemen sonra yerinde inceleme yapan
Barış ve Demokrasi Partisinin heyeti olarak, orada bulunan bir
kişi olarak şunu açıklamak istiyorum.
Gerçekten o zaman
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığınca 2 milyon TL gönderildi. Bu altyapı
hizmetleri için gönderilen paranın 800 bini belediyelere, 1 milyon 200
bini de il özel idarelerine gitmesine rağmen, öyle
anlaşılıyor ki bu para sadece merkez belediyesinin,
Ağrı Belediyesinin altyapısı için
kullanılmıştır, aslında tespit edilen Patnosun,
Doğubeyazıtın ve Tutakın altyapıları bugüne
değin hâlen onarılmamış ve
yapılmamıştır.
Diliyorum ve
umuyorum ki bu sene, yeni, 2011 bütçesinden gönderilecek olan 8 milyon 700 bin
liralık ödenekten bu ilçelerimizin altyapı hizmetlerinin de mahrum
bırakılmaması ve buralara da devletin o şefkat eli ve
onarım elinin ulaşmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yaman.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın
milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu,
gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 114, 164,
169, 171, 173, 182, 184, 185, 190, 192, 201, 205, 207, 210, 214, 221, 234, 235,
236, 242, 246, 247, 271, 272, 273, 274, 292, 295, 297, 304, 325, 332, 333, 358
ve 362inci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir, Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 20
milletvekilinin, yoksulluk sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/969)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde;
"zengin sayısı artıyor" söylemi, son yıllarda
siyasal iktidar tarafından çok sık dile getirilmeye
başlanmıştır. Zengin sayısının artması
konusu ise başlı başına ele alınması gereken
önemdedir. Zengin sayısının artmasının
yollarından biri, yoksulların artması ya da yoksulluğun
artmasıdır. Bu durum Avrupa'da da özellikle ele
alınmıştır.
2010
yılı Avrupa Birliği tarafından Avrupa Yoksullukla ve Sosyal
Dışlanmışlıkla Mücadele Yılı olarak ilan
edilmiştir. Maalesef ülkemizde bu konuda ciddi çalışmalar
yapılmamıştır. Üstelik yoksulluk ve sosyal
dışlanmanın ülkemizde önemli boyutlarda olmasına
rağmen ciddi çalışmaların olmaması manidar bir
durumdur.
Türkiye
İstatistik Kurumu 2008 Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırmasında ortaya çıkan rakamlar oldukça trajik bir
boyuta geldiğimizin göstergesidir. Buna göre, yoksulluk
sınırı 3 bin liranın üzerine çıkmıştır.
Yoksulluk riski altında olanların sayısı 11 milyonu
aşmıştır. Yoksulluk ile sosyal dışlanmışlık
ise birbirine paralel unsurlardır. Biri diğerini tetikler. Doğal
olarak, bu derece yoksulluğun olduğu ülkede sosyal
dışlanmışlık da aynı boyutta artmaktadır.
Yoksulluk ve bu nedenle ortaya çıkan sosyal
dışlanmışlık ise toplumda en çok çocuklar ve kadınlar
tarafından hissedilmektedir. Genel olarak ise kardeşlik bozulur,
refah düşer, huzur azalır ve her geçen gün insanların
endişeleri artar.
Avrupa
Birliğinin, yoksulluk ve sosyal dışlanmışlıkla
mücadele ve bilinçlendirme amacıyla ayırdığı bütçe 17
milyar avrodur. Bu rakam, ilgili konuda ülkemizde gerçekten bir şey
yapılmadığının göstergesidir. Eşitsizliklerle,
dışlanmayla, yoksullukla mücadele için konuşulacak o kadar çok
şey varken; bu konuda siyasi iktidarın sessiz kalması
anlaşılır bir durum değildir. Bununla birlikte sadaka
kültürünün yerleşmesi için çalışmaların
yapılması, konunun daha kötü sonuçlara geleceği endişesini
uyandırmaktadır. Oysa sadaka kültürü kurtarıcı
değildir. Bu yolla yoksulluğu azaltmak yerine, kendine
bağımlı milyonlar yaratmak yanlış bir amaç ve
politikadır. Bunun yerine, "topluma balık vermeyip, balık
tutmasını öğretmek" doğru bir
anlayıştır. Yoksullukla mücadele için istihdam gerekmektedir. Bu
konuda GAP Bölgesi önemli bir örnektir. Bölgede yaşanan yoksulluk ve
sosyal dışlanmışlık, özel bir politika
uygulanmadıkça kolay kolay düzelmeyecektir. Örneğin; devlet eliyle
fabrikalar açılmadıkça oradaki yoksulluk bitmeyeceği gibi;
eşitsizlik ve dengesizlik gibi sosyal sorunlar da beraberinde gelmeye
devam edecektir.
Bilindiği
gibi yoksulluk, sosyal sorunların temel nedenidir. Sosyal sorunlar içinde
ise sağlıksız bir toplum yetişmesi en büyük sorunların
başında gelmektedir. Örneğin; depresyon,
sıklığı en çok bilinen sorunlardandır. Dünyada her 5
kadından ve her 7-8 erkekten biri yaşam boyu en az bir defa depresyon
geçirmektedir. 2020 yılında, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre
dünyada en acil sağlık sorunları içinde ikinci sırada
depresyon olacaktır. Depresyonun kadınlarda erkeklerden iki kat
sık görüldüğü bilinmektedir. Cinsiyetler arası eşitsizlik,
sosyal sorunlar konusunda ele alınacak bir diğer önemli konudur.
Zaten cinsiyet eşitliği açısından 115 ülkeden 109.
sırada yer almamız bu konuda nerede olduğumuzun göstergesidir.
Bu ölçütler, demokrasinin yaşatılmasına ve ilerlemesine de
engeldir.
Ülkemizde
yaşanan yoksulluğun ve yoksulluğun neden olduğu sosyal
sorunların, konuyla ilgili yıl içinde
araştırılması ve çözüm önerilerinin tespit edilmesi
amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105.
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Tayfur Süner (Antalya)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
5) Ahmet Küçük (Çanakkale)
6) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Yaşar Tüzün (Bilecik)
9) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
10) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
11) Abdulaziz Yazar (Hatay)
12) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
13) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
14) Sacid Yıldız (İstanbul)
15) Erol Tınastepe (Erzincan)
16) Atila Emek (Antalya)
17) Rasim Çakır (Edirne)
18) Bilgin Paçarız (Edirne)
19) Ahmet Tan (İstanbul)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Ensar Öğüt (Ardahan)
2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 21
milletvekilinin, il genel meclisi üyelerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/970)
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI'NA
İl özel
idaresi, "İlin ve il sınırları içindeki halkın
mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak
üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek
oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel
kişisi"dir. İl özel idareleri "İlin ve il
sınırları içindeki halkın" ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kurulan kurumlardır. İl özel idaresinin
karar organı ise il genel meclisidir. İl genel meclis üyeleri her ay
beş gün toplanarak ilin sorunlarına çözüm aramaktadır.
"Stratejik
plan ile yatırım ve çalışma programlarını, il -
özel idaresi faaliyetlerini ve personelinin performans ölçütlerini
görüşmek ve karara bağlamak, bütçe ve kesin hesabı kabul etmek,
bütçede kurumsal kodlama yapılan birimler ile fonksiyonel
sınıflandırmanın birinci düzeyleri arasında aktarma
yapmak, İl çevre düzeni planı ile belediye sınırları
dışındaki alanların imar planlarını görüşmek
ve karara bağlamak, borçlanmaya karar vermek, bütçe içi işletmeler
ile Türk Ticaret Kanununa tâbi ortaklıklar kurulmasına veya bu
ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artışına ve
gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar
vermek, taşınmaz mal alımına, satımına, trampa
edilmesine, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya
tahsisli bir taşınmazın akar hâline getirilmesine izin; üç
yıldan fazla kiralanmasına ve süresi yirmi beş yılı
geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesisine
karar vermek, şartlı bağışları kabul etmek,
vergi, resim ve harç dışında kalan miktarı beş
milyardan yirmi beş milyar Türk Lirasına kadar ihtilaf konusu olan
Özel İdare alacaklarının anlaşma ile tasfiyesine karar
vermek, İl Özel İdaresi adına imtiyaz verilmesine ve İl
Özel İdaresi yatırımlarının yap-işlet veya
yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına, İl Özel
İdaresine ait şirket, işletme ve iştiraklerin
özelleştirilmesine karar vermek, Encümen üyeleri ile ihtisas
komisyonları üyelerini seçmek, İl Özel İdaresi tarafından
çıkarılacak yönetmelikleri kabul etmek, norm kadro çerçevesinde
İl Özel İdaresinin ve bağlı kuruluşlarının
kadrolarının ihdas, iptal ve değiştirilmesine karar vermek,
yurt içindeki ve yurt dışındaki mahallî idareler ve mahallî
idare birlikleriyle karşılıklı iş birliği yapılmasına karar vermek,
diğer mahallî idarelerle birlik kurulmasına, kurulmuş birliklere
katılmaya veya ayrılmaya karar vermek, İl Özel İdaresine
kanunlarla verilen görev ve hizmetler dışında kalan ve
ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret
tarifesini belirlemek" il genel meclisinin görevleridir.
İl genel
meclis üyeleri; il, ilçe, belde ve köylerdeki yatırımlardan sorumlu
olup, hayati öneme sahip konularda karar alırken, kendi özlük hakları
konusunda çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır. İl
genel meclisi ayda beş kere toplanmaktadır. İl genel meclisi
üyeleri her oturum için 105 TL huzur hakkı almaktadır. Ayda 525 TL
kazanan İl genel meclisi üyeleri asgari ücretin altında bir gelir ile
seçildikleri ildeki en önemli kararlara imza atmaktadır. İl genel
meclis üyelerinin sigorta primleri de ödenmemekte ve üyelerin emekli
olabilmeler için hiçbir düzenleme yapılmamaktadır. Sigortası
ödenmeyen il genel meclis üyeleri sağlık hizmetlerinden de
yararlanamamaktadır.
Bu nedenlerle, il
genel meclis üyelerinin sorunlarının tespiti, ortaya çıkarılması
ve çözümlenmesi amacı ile Anayasamızın 98. maddesi,
İçtüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir
Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla
araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Ahmet Küçük (Çanakkale)
5) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
6) Yaşar Tüzün (Bilecik)
7) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
8) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
9) Abdulaziz Yazar (Hatay)
10) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
11) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
12) Sacid Yıldız (İstanbul)
13) Erol Tınastepe (Erzincan)
14) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
15) Atila Emek (Antalya)
16) Rasim Çakır (Edirne)
17) Birgen Keleş (İstanbul)
18) Bilgin Paçarız (Edirne)
19) Ahmet Tan (İstanbul)
20) Şevket Köse (Adıyaman)
21) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
22) Ensar Öğüt (Ardahan)
3.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19
milletvekilinin, su kaynakları ve su hizmetlerinin
özelleştirilmesinin doğuracağı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/971)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Su
kaynakları ve su hizmetlerinin özelleştirilmesinin neden olduğu
olumsuz durumun incelenmesi ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla, Anayasamızın 98, TBMM İçtüzüğümüzün 104 ve
105. maddeleri gereğince Araştırma Komisyonu kurularak sorunun
araştırılmasını arz ve talep ederiz.
1) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
İnsanın,
yaşam döngüsü içinde suyun önemini bilince çıkarması için ne
yazık ki "Küresel Isınma" kavramı ile
tanışması gerekmiştir. Su, canlı yaşamı için
en önemli bileşenlerin başında yer alarak, yaşamın
sürdürülmesinin yegâne kaynağıdır. Bu nedenledir ki su, piyasa
değeri olan bir meta değil, insanlığın ve
doğanın ortak varlığı ve tüm canlıların en
temel hakkıdır.
Dünyadaki
tatlı su miktarı, toplam su hacminin yalnızca yüzde 3'lük
kısmını oluşturmaktadır. Tatlı su
kaynaklarının büyük bölümü ise buzullar, atmosfer, yer altı
suları gibi temin edilmesi zor yerlerde bulunmaktadır. Bu adaletsiz
dağılım kapalı bir sistem olarak işleyen ve dünya
tatlı su varlığına kaynaklık eden su döngüsünde de
devam etmektedir. Değişen yağış miktarı ve iklim
koşulları bazı ülkeleri su zengini yaparken, bazı ülkeleri
ise âdeta çöl koşullarına mahkûm etmektedir. UNESCO'nun
hazırladığı Dünya Su Gelişme Raporuna göre;
tatlı su kaynakları, temizliği, atık suyun işlenmesi
gibi göstergeler açısından 148 ülke içinde 45. sırada yer alan
Türkiye, su fakiri olma eğilimi taşımaktadır.
Türkiye,
kişi başına düşen 1.500 metreküp kullanılabilir su
miktarı ile su azlığı yaşayan bir ülke
konumundadır. Sahip olduğumuz tatlı su kaynaklarını
gerektiği gibi korumamız ve kamusal bir yaklaşımla
yönetmemiz hâlinde bile nüfus artışı nedeniyle gelecek on
yılda su fakiri bir ülke olacağımız hesaplanmaktadır.
Yıllık 112 milyar metreküp olan kullanılabilir su
varlığımız, insan kaynaklı kirlenme,
aşırı tüketim, arıtmasız çalışan sanayi, su
havzalarının tahribatı, tarımsal gübre ve ilacın
bilinçsiz kullanımı, en önemlisi de özelleştirme çabaları
nedeniyle tehlike sinyalleri vermektedir. Mevcut iktidarın suyu piyasada
alınıp satılabilen bir meta olarak görme anlayışı,
bu tehlikeyi tetiklemekte ve gelecekte bizleri bekleyen karanlık tabloya
davetiye çıkarmaktadır. Oysa sularımız,
coğrafyamızda ki tüm insanlar ve canlılar için en temel ve en
yaşamsal haktır.
AKP Hükûmetinin
uyguladığı neoliberal politikalar sonucunda, halkın
malı olan kullanılabilir ve içme sularımız, yerli yabancı
sermayeye peşkeş çekilmesi hızlanarak devam etmektedir. Bir
yandan mevcut hükûmet politikalarının merkezi düzeydeki
uygulayıcısı DSİ, akarsularımızı "su
kullanım hakkı" adıyla 49 yıllığına HES
projelerine kurban ederken, diğer yandan yerel düzeydeki uygulayıcısı
kimi Belediyeler ve İl Özel İdareleri tarafından, kamusal bir
hizmet olarak ele alınması gereken su hizmeti, özelleştirme ve
taşeronlaştırmaya teslim edilerek ticarileştirilmektedir.
Özel işletme
mantığıyla hareket eden yerel yönetimler, şebeke suyunun
kalitesini düşürerek ve kontörlü su sayaçlarını
yaygınlaştırarak halkın suya erişim hakkını
engellemektedir. İstanbul ve Ankara gibi birçok büyük kentlerimizde halk,
musluklardan akan suyu içemediği için şişelenmiş suyu
satın almaya zorlanarak, su şirketlerinin kasalarını
doldurmaya mahkûm edilmiştir. Yerli ve yabancı sermayenin kol kola
girerek delik deşik ettiği Uludağ Milli Parkında, su dolumu
yapan şirketlerin sayısı şimdiden 20'yi aşmış
durumdadır.
Tüccar
mantıklı belediyelerin çoğunda, sayaç okuma ve istasyon
bakımı gibi parçalı işlerde özelleştirmeler
tamamlanmıştır. Ortaya konulan senaryonun birinci perdesi bu
şekilde oynanırken, ikinci perdede şebeke sularının
topyekûn özel şirketlere bırakılmasının
altyapısı hazırlanmaya çalışılmaktadır. Özelleştirmelerin
uluslararası boyutunu ise IMF, Dünya Bankası ve Uluslararası
Finans Birliği gibi kuruluşlar oluşturmaktadır. Bu
kuruluşlar şartların olgunlaşmasıyla birlikte
arkalarına gizledikleri uluslararası dev su firmalarını;
verimlilik, suyun ve su hizmetlerinin kalitesini arttırma gibi toplumsal
fayda yaftaları ile yaldızlayıp sahneye sürmeyi
beklemektedirler.
Kentlerimizde
özelleştirme ve ticarileştirilmeye teslim edilen su hizmetlerinin,
hem kent halkının, hem yerel yönetimlerin, hem de hazinenin
başına nasıl belalar açtığı Antalya ve Kocaeli
örnekleri ile görülmüştür. Bu nedenle, su hizmetleri ve su
kaynaklarımız üzerindeki özelleştirme politikalarının
neden olduğu sorunların araştırılması ve tespit
edilmesi yerinde olacaktır.
4.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve 19
milletvekilinin, faili meçhul cinayetlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/972)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Dönemin
başbakanı Tansu Çiller'in 4 Kasım 1993 tarihinde Kürt
işadamları hakkında yaptığı açıklamadan
sonra başlayan, bugüne kadar da faili meçhul olarak tutulan Kürt
işadamlarının katledilmesinin araştırılması
ve bu cinayetleri organize eden güçlerin tespit edilmesi amacıyla
Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri
uyarınca "Meclis Araştırması"
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Pervin Buldan (Iğdır)
2) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi
Yıldız (Batman)
6) Akın
Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan
(Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
12) M.Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
15) Osman Özçelik
(Siirt)
16) Özdal Üçer (Van)
17) Sebahat
Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19)
Sırrı Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
4 Kasım 1993
günü Holiday İnn otelinde dönemin başbakanı Tansu Çiller
"PKK'nin haraç aldığı işadamları ve
sanatçıların isimlerini biliyoruz, onlardan hesap
soracağız" açıklamasında bulunmuştur. Ve bu
açıklamanın hemen ardından Kürt işadamları seri bir
şekilde katledilmeye başlanmıştır.
Açıklamanın hemen ardından ilk olarak kaçırılan Behçet
Cantürk ve şoförü Recep Kuzucu katledilmiş, cesetleri sapanca yolunda
bulunmuştur. Fevzi Aslan ve kardeşi Şahin Aslan İstanbul
Şehremini'nde polis tarafından gözaltına alınmış,
ertesi gün Hendek'te ölü bulunmuşlardır. Ardından
Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan
Yardımcısı, Namık Erdoğan öldürülmüştür.
İstanbul'daki Yeşilyurt Çınar Oteli'nden elleri telsizli ve
polis kimliği gösteren kişilerce kaçırılan Savaş
Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay, Bolu'nun
Yığılca ilçesi yakınlarında infaz edilmiş halde
bulunmuşlardır. Avukat Medet Serhat, Altındağ İlçe
Nüfus Müdürü Mecit Baskın ve daha birçok Kürt işadamı ve bürokratı
bu açıklamadan sonra seri bir şekilde katledilmişlerdir. Aradan
uzun yıllar geçmesine rağmen bu cinayetleri işleyen tek bir fail
yakalanmamıştır. Ve bu cinayetleri organize eden güçler ortaya
çıkarılmamıştır. Dönemin hükümet ve devlet görevlileri
tarafından zaman zaman bu olayları organize eden güçlere işaret
eden açıklamalar yapılmasına rağmen, görgü
tanıklarının ifadelerine ve Susurluk gibi olaylarda ele
geçirilen belgelere rağmen faili meçhul tutulan bu seri cinayetler ile
ilgili olarak hala ciddi bir soruşturma başlatılmamıştır.
Meclis bünyesinde kurulan "Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma
Komisyonu" ise komisyon başkanının da ifade ettiği
üzere bazı ipuçlarına ulaşılmasına rağmen
baskılar nedeni ile çalışmalarını sonuca ulaştıramamış
ve devletin önemli kaynakları bu komisyona kapalı tutulmuştur.
Bu seri cinayetlerin, dönemin başbakanı Tansu Çiller'in hedef
gösteren açıklamalardan hemen sonra başlaması, dönemin Emniyet
Müdürü Mehmet Ağar'ın "devlet adına bin operasyon
yaptık" açıklamasında bulunmasına rağmen bu bin
operasyonun saklı tutulması devlet içi çetelerin bu karanlık olayların
organizatörleri olduklarını düşündürmüştür. Nitekim
Susurluk Raporu'nun "devlet sırrı" gerekçesiyle gizlenen 12
sayfasında yer alan bilgiler de bu cinayetlere ışık
tutmaktadır. Gizli bölümlerde Kürt işadamlarına yönelik
suikastlar ve Özel Harp Dairesi'nden söz edilmekte, raporun 75-77-78.
sayfalarında Kürt işadamı Behçet Cantürk'ün öldürülmesine
ilişkin bölümde şu ifadeler kullanılmaktadır. "Kim
olduğu ve ne yaptığı aşikâr olmasına rağmen
devlet, Behçet Cantürk'le baş edememiştir. Yasal yollar yetmemiş
neticede Özgür Gündem gazetesi plastik patlayıcılarla havaya
uçurulmuş, Cantürk'ün devlete biat etmesi beklenirken adı geçenin
yeni bir tesis kurmak üzere harekete geçmesi üzerine, Türk Emniyet
Teşkilatı tarafından öldürülmesi
kararlaştırılmış ve karar infaz
edilmiştir..." Yine Hüseyin Baybaşin yaptığı
açıklamalarda Kürt işadamlarını kapsayan ölüm listesini
gördüğünü, Mehmet Ağar'ın kendisine ölüm emirlerinin dönemin
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından verildiğini
söylediğini ifade etmiştir. Bilgileri doğrulayan belgelerin de
MİT'in arşivinde mevcut olduğunu belirtmiştir. Bir devletin
yakın tarihinde sistematik olarak işlenmiş olan ve üzerinde
yıllar geçmesine rağmen aydınlatılmayan cinayetlerin
bulunması o devlet ve o devletin korumakla yükümlü olduğu halk
açısından dehşet vericidir. Bu durum devletin çatısı
altında güven içinde bir yaşamın sürdürülmesini olanaksız
kılmaktadır. Üstelik bugüne kadar elde edilen bütün veriler
cinayetleri organize eden güçler konusunda dikkatleri bizzat devletin kendisi
üzerine çekmiştir. Sistematik şekilde işlenen bu cinayetlerin
araştırılması ve cinayetlerin arkasındaki güçlerin
deşifre edilmesi amacıyla Meclis araştırma komisyonun
kurulması elzemdir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VII.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/137) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmesinin Genel Kurulun
4/1/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 04.01.2011 Salı günü (bugün) toplanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan 10/137 esas numaralı, "Kredi
kartları ve bireysel krediler alanlarındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla" Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105.
Maddeleri Gereğince Meclis Araştırması önergelerinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 04.01.2011 Salı tarihli bugünkü 46.
Birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mehmet Günal,
Antalya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Günal (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugünkü grup önerimiz, kredi kartları ve tüketici
kredileri alanındaki sorunları ve çözüm yollarını
belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu, sadece bugün değil, geçmişten
bugüne tartıştığımız bir konu.
Mağduriyetlerin artması nedeniyle bu konuyu gündeme aldık.
Değerli
arkadaşlarım, bu kredi kartlarıyla ilgili daha önce düzenlemeler
yapıldı; kanunlar çıkarıldı, yönetmelikler
çıkarıldı ama sıkça mağduriyetlerin devam ettiği
görülüyor. Maalesef, alınan önlemler, getirilen limitler, faizlere konulan
sınırlar yetersiz kalıyor.
Ben bizatihi eski
bir Merkez Bankacısı olduğum için, arkadaşlarımız
kredi başvurusu yaptıkları zaman karşılarına
çıkan kara liste sorununu sıkça bize getirip soruyorlar. Esasen bu
konu bankaların yetkisinde. Artık, Banka Kartları Merkezi var,
Merkezi Kayıt Kuruluşu var, Kredi Kartları Merkezi var. Risk
Merkeziyle ilgili de şu anda yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda
tartışmış olduğumuz, torba tasarı
dediğimiz ama çorbaya dönmüş olan, torbanın ötesinde harara
dönüşmüş bir kanun tasarısı var; onun içerisinde de yine
Risk Merkeziyle ilgili konular var. Bu nedenle, bize sık sık
vatandaşlarımız gelip Bizim bu kredi borçlarımız ne
olacak? diyorlar.
Bir süre sonra,
ödeme kartı mahiyetinde olan kredi kartları, maalesef, bir kredi
batağına dönüşüyor, borç kartına dönüşüyor.
Vatandaşlarımız minimum miktarını ödeyerek bunun
üzerinden sürekli başka bankaların kredi kartlarıyla
bunları canlı tutmaya çalışıyorlar. Bir süre sonra
hacizler geliyor, aileler ayrılmaya başlıyor çünkü hacizler
geldikçe, kimisi hakikaten geçim sıkıntısından, aile
kavgasından kimisi de en azından çocukların
rızkını bu hacizden kurtarayım diye anlaşmalı
boşanmalara kadar varan birtakım sonuçları gerçekleşiyor.
Değerli
arkadaşlar, aynı zamanda, kredilerle ilgili de
baktığımız zaman, geri dönüşüm oranlarında ciddi
sıkıntıların baş gösterdiğini biz, hem Merkez
Bankası Başkanımızın Plan ve Bütçe Komisyonundaki
sunumundan hem de son aylarda daha da somut hâle gelen, basında yer alan
haberlerden, BDDKnın raporlarından görüyoruz. Burada hem kredilerde
hem de kredi kartında ciddi anlamda, 2008den itibaren, 2008, 2009, 2010
yılları itibarıyla bize tablolar ve grafiklerle güzel bir sunum
yaptı arkadaşlarımız ama bakıyoruz şu anda toplamda
2008de yüzde 1,6 iken dönüşüm oranı, 2010daki rakam Ekimde yüzde
3,6ya çıkmış; taşıt kredisinde yüzde 4,5 iken yüzde
10lara, şimdi yüzde 7,5-8lere çıkmış; ihtiyaç kredisinde
yine yüzde 2,2 iken yüzde 4,2ye çıkmış; kredi kartında yüzde
6 iken 2009da yüzde 10,4e, yine 2010da da yüzde 9lara çıkmış.
Yani burada, ciddi anlamda, bu yaşadığımız krizin de
etkisiyle
Her ne kadar finansal sektörde alınan önlemler sayesinde,
sağlamlaştırma önlemleri sayesinde genel olarak bir
bankacılık krizi yaşamasak da, bu sektörden kredi alan, kredi
kartı alan vatandaşlarımızın ciddi anlamda bir ödeme
sıkıntısına düştüğünü, krizin tetiklemesiyle de
bu sorunun giderek büyüdüğünü görüyoruz değerli arkadaşlar.
Şimdi, yine,
BDDKnın rakamlarına baktığımız zaman, diğer
ülkelerdeki geri dönüşüm oranları da var ama öyle bir hâle
gelmiş ki son yıldaki rakamlara bakarsak eylül-ekim aylarında,
2009dan itibaren, gördüğünüz grafik, tablolar itibarıyla bakın,
yukarı doğru bir anda artmaya başladığını,
son dönemlerde, 2008den itibaren görüyoruz. Söylemiş olduğum
şeyler, grafikte de yukarı mavi olarak gördüğünüz grafik
çubukları maalesef hızlı bir artış olduğunu
gösteriyor.
Dolayısıyla,
bu hem ekonomik olarak bir sorun, kredilerin geri ödenmemesinden kaynaklanan,
işletmelerin kapanmasına yol açabilecek, hacizlere yol açabilecek bir
sorun, öbür taraftan da -az önce belirtmiş olduğum gibi- aile
birliğini zedeleyen ve bu faizler nedeniyle ciddi anlamda katlanarak giden
önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, daha önce de hem bu konularda, protesto
edilen çeklerle ilgili, senetlerle ilgili, bizim geçtiğimiz yasama
yılında da bu yılın başında da verdiğimiz
araştırma önergeleri var; siz yine dikkate
almamıştınız. Şimdi de bir taassup içerisinde yine
diyeceksiniz ki: Gerek yok, bizim daha önemli işlerimiz var, burada çok
da fazla bunların tartışılmasına gerek yok.
Öyle bir şey
var ki bunun bir düzenlenmesi lazım yani BDDKnın
yaptığı çalışmaların dışında,
limitlerine belli kanuni limitleri koysak da maalesef yani böyle piyasada
herhangi riskine bakmadan, analizini yapmadan herkese kredi kartı
dağıtılıyor.
Burada ilginç bir
yazı, Vatandaş Mehmetin kredi kartı hikâyesi diye kısa
bir yazı var, içinden bir iki yerini sizinle paylaşmak istiyorum.
Burada Eylül 2010 itibarıyla 46 milyon 221 bine ulaşmış
kredi kartı sayısı yani nüfusun yarısından
fazlasını geçiyor ama bu tabii bir kişide bir tek kredi
kartı var anlamında söylemiyorum, toplam kredi kartı üç olan
var, bir olan var, hiç olmayan var. Dolayısıyla, şimdi, ne
yapmış vatandaşımız? Bir bankadan üç yıl önce
aldığı kredi kartının limiti dolunca başka bir
bankanın kredi kartını daha almış vatandaş Mehmet
Bey. Tüketim harcamalarına devam etmiş, başka kredi
kartlarına da
Çünkü birinin
minimumunu öbüründen çektiği avansla ödeyip çarkı döndürmeye devam
ediyor. Kısa sürede dört beş tane kredi kartı sahibi olmuş
ve ödeme günlerini de ona göre ayarlamış. Ayarlayabiliyorsunuz,
birini 5inde, birini 15inde, birini 25inde, kaydırıyorsunuz. Ondan
alıp öbürüne, diğerinden alıp ona ödemeye
başlamış. Böylece, kredi kartı limitleri de, çok harcama
yaptığı için sürekli olarak artırılmış.
1.100 lira maaşı olan Mehmet Ustanın kredi kartı limitleri
20 bin lirayı geçmiş. Kartlar arasında mekik dokuyan ama borç
sarmalından bir türlü kurtulamayan vatandaş Mehmet sonunda gelirinin
15-20 katını aşan kredi kartı borçları
karşısında ödeyemez hâle gelmiş. Dolayısıyla,
burada daha başka yollar da öğrenmiş; başka bir kredi
kartını kullanarak yeni bir cep telefonu alıyor ve bunu da
yarı fiyatına satarak nakit çözüm arıyor. Ben size daha önce
söylemiştim: Bir bakkalın önüne adam yazı yazmış,
kredi kartından nakit çektirip vatandaşa avans verip oradan
Minimumunu biz ödeyelim. diyor. Yani bir sektör oluşmuş bununla
ilgili. Ama maalesef şu anda bu sosyal yarayı araştırmak ve
bunlarla ilgili
Sonunda ne
olmuş? Bir süre sonra asgarileri de ödeyemez hâle gelmiş çünkü limit
artmış, vatandaş Mehmet Bey teslim bayrağını
çekmiş ve sonunda Merkez Bankasının listesindeki 687 bin
kişi arasında yerini almış. Takibat
başlatılmış kendisi hakkında da, bu devam ediyor.
Bundan sonra artık bir daha kredi de alamıyor, kredi kartı da
alamıyor, uğraşıp duruyor.
Değerli
arkadaşlarım, biz bunları öneriyoruz size Bir
araştırma önergesi yapalım. diye ama siz yine bunu kabul
etmeyeceksiniz. Siz ne yapıyorsunuz? Şu anda bizim yukarıda
tartıştığımız torba kanunun içerisine
BDDKnın, SPKnın, Merkez Bankasının, bankaların
taşınmasını koyuyorsunuz. Yani burada sosyal ve ekonomik sorunları
çözecek yerde, bu kadar acil bir kanun tasarısının içine hiç
olmayacak, beş yıldır bekleyen, Acil Eylem Planınızda
da bulunduğu hâlde ertelediğiniz konuları aynen Anayasa
paketinde olduğu gibi bize bir zorlamayla, dayatmayla getirip
koyuyorsunuz. Dolayısıyla, sizin, bu sorunları zaten
kabullenmediğiniz için çözmeye de niyetiniz yok. Herhâlde hepsini
İstanbula taşıyınca Ankarada Hükûmet bu sorunlardan
kurtulacak.
Yani söylüyoruz
sayın bakanlara: Bunları ayırın. Bakın, millet
bizden afla ilgili hemen, bir an önce tasarıyı getirmemizi bekliyor
ama bunun içerisine siz özel sektörden memur alımını, buraya
getirip müsteşar yapmayı koyarsanız, bunun içerisine
BDDKnın, SPKnın, bankaların taşınmasını
koyarsanız, Merkez Bankasını da koyarsanız, bu kanun çok
tartışılır.
O zaman ben size
öneriyorum: Dış Ticaret Müsteşarlığını da
taşıyalım, Hazineyi de taşıyalım; Türkiyedeki
ihracatın çoğunu İstanbuldan yapıyoruz. Sayın Tüzmen
oradan bakıyor eski dış ticaret Bakanı olarak. Öyle
değil mi Sayın Bakanım, yanlışım var mı? Ee,
taşıyalım onları da. Ne gerek var? O zaman Başkenti
taşıyın, bundan kurtulalım. Başka, bunun çaresi
kalmadı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KÜRŞAD
TÜZMEN (Mersin) İstediğin gibi konuş.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bitirdim, selamlamak istiyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkan ek süre vermiyor.
BAŞKAN
Yok, vermiyoruz.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) O bütçe konuşmasındaydı Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, sizin oylarınızla kabul etti
Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Peki, teşekkür ederiz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Günal.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Nuri Yaman, Muş
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yaman.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milliyetçi
Hareket Partisinin bireysel kredi ve kredi kartları sorunuyla ilgili
vermiş olduğu araştırma önergesinin sırası
geldiği için aleyhinde söz alma zorunluluğunda kaldım. Bu
nedenle, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
İtiraf etmem
gerekirse, ülkemizin önemli bir sorunu olan ve her gün basından da
yakından takip ettiğimiz gibi, artık tasarruf yapmadan harcama
yapma eğilimi içine giren halkımızın gazetelerin üçüncü
sayfalarında bir sürü intihar olaylarını hep beraber izliyoruz
ve bu intiharlarla
Biraz önce bu kürsüden Sayın Hatibin de
belirttiği gibi, aile birliğini bozmaya, ailenin, o yuvanın
yıkılmasına neden olacak kredi kartları borçlarından,
yine bireysel kredi borçlarının ödenmemesinden kaynaklı
sonuçlarla da karşı karşıya kalındığını
kasabalarımızda, mahallelerimizde ve her yerde görmek mümkün.
Geçende, bu kredi
kartları ve ferdî kredilerle ilgili okyanus ötesinde, Meksikada
yaşanan bir olayı okuduğumda, gerçekten, kendi kendime Böyle
giderse bu olayları burada da ileride görmek mümkün olacak. dedim.
Meksikada, böyle, bankalardan bireysel kredi ve kredi kartı alan
kişiler bu yüksek faizler karşısında, yükselen hayat
pahalılığı karşısında ödememeyle
karşı karşıya gelince bankaların kapılarında
buluşuyorlar ve kendi aralarında bir araya gelip
sorunlarını konuştuklarında benzer sorunlarla
karşı karşıya kaldıklarını görüyorlar ve
birlikte bu kredi kartlarıyla mücadele için -kredilerin faizlerinin
yüksekliğinden kaynaklı, ödememeden kaynaklı bu
sıkıntılarını- örgütlü bir toplum olarak bir araya
gelip çözüm önerilerini üretiyorlar ve neticede, ürettikleri çözüm
önerilerinden akıllarına yatkın olanı Gelin, bu konuda
sıkıntısı olan insanları bir araya getirelim ve bu
kredileri ödemeyelim. diyorlar ve bu gerçekleşiyor değerli
arkadaşlar. Meksikada, bu kredi kartı ve bireysel kredilerden
bunalıma giren kişiler, bankaların kapısında toplanan
kişiler büyük bir örgütlülük içinde bir araya gelince, Meksikanın
finans kuruluşları iki ay içinde çok büyük
sıkıntılarla karşı karşıya geliyor ve finans
kurumu çöküyor.
Buradan, ben de,
değerli AKPli milletvekillerine dostça bir uyarıda bulunuyorum: Bu
olay, bu konu, eğer böyle devam ederse üretilmeden, tasarruf yapmadan,
insanların harcama eğilimlerini böyle arttırırsanız,
artık insanların bu kredi kartlarını ödememe konuları
karşısında, öyle sanıyorum ki, 2011 seçimlerinde sizin
kredinizi de tüketecek ve sizi de tornistan, tekrar geri gönderebilir. O
nedenle gelin, şimdi, biraz sonra bu önerge oylandığı
zaman, böyle bir tehlikenin ülkemizde de yaşanmaması için bu konuyu
oturup tartışalım.
Şimdi,
hepimiz biliyoruz ki, kredi kartı alma düzeyinde olan, yaşında
olan insanlar hemen hemen birden çok bankadan benzer nitelikte kredi
kartları kullanıyor. Yine, bu tüketim eğilimlerinin her gün
sayenizde boy boy medyada körüklenmesi, ha bire tüketim eğilimlerinin
giyimden tutun, gıdaya kadar insanların iştahlarını
kabartacak şekilde artması, bunun yanında üretimin ve tasarrufun
olmamasından kaynaklı büyük bir israf, büyük bir tüketim var ve bunu
gören insanlar da bankaların çeşitli alanlarda açmış
oldukları bu kredi imkânlarından yararlanıyorlar.
Ben kendi
bölgemden size örnek vermem gerekirse, inanın ki, öyle insanlar biliyorum,
bu, bilhassa araç kredilerinden yararlanmak için, aldıkları bu
araçlarını -her ne kadar ipotekli olsalar dahi- bir şekilde el
değiştirilerek başkalarına satıp diğer
alanlardaki ihtiyaçlarını gideriyorlar.
Yine, o bölgede,
Kürt coğrafyası olarak değerlendirdiğimiz o bölgede de
insanlarımız
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) Öyle bir coğrafya yok, Türkiye
coğrafyası burası.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) Var, var
Kürtlerin yoğun olarak
Bakın, buna
alışacaksınız, bunu öğreneceksiniz.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) Siz öğreneceksiniz asıl.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) Bu coğrafyanın adı bin yıldan beri böyle
biliniyor.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) Burası Türk coğrafyası.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) - Şimdi polemiğe girmek istemiyorum ama Türkiyenin
gerçeklerini bilen, Türkiyeyi her yönüyle kucaklayan bir anlayışla
insanların değer yargılarına da sahip olmak
zorundasınız.
Oralarda birçok
insan bu kredileri almak için memurların peşinde koşuyor. Ne
yazık ki çok sayıda insan da, Merkez Bankasının bu kredi
işlemlerinden kaynaklı kara listelerinde yer aldığı
için bir bakıma şükrediyorlar, başkalarına bu konuda kefil
olup da bir sıkıntı yaşamadığına
keyifleniyorlar. Artık ülkeyi o noktaya getirdiniz ki, insanlar farklı
bankaların farklı kredilerinden diğer bankalardan
almış oldukları kredilerinin yatırılması
yollarını araştırıyor.
Yine kredi
kartlarından kaynaklı olan, -gazetelerin üçüncü sayfalarında
meydana gelen- onurlu bir sürü insanın, bu borçlarını
ödemediği için intiharlara kadar gittiğini hep görüyoruz. Yani bunlar
bu ülkenin gerçekten önemli bir sorunu. Kredi kartları sorunu önemli bir
sorun, ferdî kredilerin geri gelmemesi önemli bir sorun ve bunların,
gittikçe, kullanım oranlarıyla ilgili sizleri istatistiki rakamlara
bölmeden sık sık KİT Komisyonuna gelen KİT
niteliğindeki bankaların bu kredilerinin, batak kredilerinin
nasıl arttığını, yine bunlar içinde ödeme
zorunluluğunda bulunan kişilerin mal varlıklarına
nasıl haciz işlemleri uygulandıklarını da biliyoruz.
O nedenle,
ülkenin bence önemli bir sorunudur. Bu sorunun böyle geçiştirilerek,
araştırma konusu yapılmayarak ve önemli birtakım
yapılması gereken yasal düzenlemeleri es geçerek bu sorunu
görmezlikten gelemeyiz. O nedenle, hepimizin, burada görev yapan milletvekili
arkadaşlar dâhil, benim gibi, hepinizin kullandığı bu kredi
kartlarının dışında maaşlarımızı
aldığımız bankadaki ek kredilerimiz olmadığı
takdirde onları nasıl çevirdiğimizi hepiniz, benim kadar bilen,
yaşayan insanlarsınız.
Demek ki bu kredi
kartları konusunda, sağlanan tüketici kredilerinde, konut
kredilerinde, araç edindirme kredilerinde birtakım
sıkıntılar olduğu belli. Çeşitli bankaların
artık birbirleriyle olan iletişiminden dolayı, Merkez
Bankasının geri dönmeyen kredilerle ilgili herkesin çetelesini tutup
kara listeye yazdığını da göz önüne alarak
halkımızı daha çok, böyle dolambaçlı yollarla bu kredileri
kullandırması gibi bir alışkanlığa gitmeyelim ve
ülkemizin dışında yaşanmış olan Meksika
örneğini de göz önüne alarak finans kuruluşumuzun da böyle bir
sıkıntıyla karşı karşıya kalmaması
için, bu konunun, bir araştırma komisyonu kurarak
araştırılması gerektiğini burada belirtiyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yaman.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grup önerisi lehinde söz isteyen Algan Hacaloğlu,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Hacaloğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
ALGAN
HACALOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlarken yeni
yılın ülkemize barış, huzur ve daha yüksek düzeyde bir
refah ortamı yaratmasını diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, önce, kısaca tabiatıyla, bu görüşme yönteminin
çok verimli olmadığını ifade etmek istiyorum. Son anda
getirilen öneriler üzerinde değerlendirme yapmak da çok verimli olmuyor
ama böylesine çok önemli konularda doğal olarak görüş belirtmek
durumundayız.
Milliyetçi
Hareket Partisi getirmiş olduğu ve bir süredir beklemekte olan
araştırma önergesiyle, önemli bir soruna parmak basarak bunun
Meclisimizin iradesi altında değerlendirilmesini, bir
araştırma önergesi olarak sunmuştur.
Konu, tüketici
kredileri ve kredi kartlarının giderek artan, giderek ekonomide
balonlaşma ve bir ciddi, bundan kaynaklanacak bir kriz riskinin
oluşmakta olduğu bir ortamda, tablonun diğer tarafında,
yani yurttaşlarımızın konumunu da dikkate alan bir çözüm
yolu arayışına yönelik bir araştırma önergesidir. Bu
boyutuyla da çok uygun zeminde verilmiştir.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Başbakanımız, Sayın
Başbakan Erdoğan bundan bir süre önce grup toplantısında
aynen şunları söylemiş: Parayı sınırsız
kullanıyorsun, ondan sonra ödemiyorsun, sonra da kredi kartı
mağduru oluyorsun. Bu nasıl iş? Kredi kartı kullananlar da
kusura bakmasınlar, ciddi bir yanlışlık,
haksızlık var. Şimdi, tabii, bu söylem dahi iktidarın bu
konuda ne kadar sığ bir bakışı olduğunu ortaya
koymakta.
Değerli
arkadaşlar, kimse kredi kartını kendiliğinden, keyif olsun
diye kullanmaz ve kullanma imkânını bulanlar da, doğal olarak,
şu anda Türkiyede gerçekten çok yaygın olan geçim sorunu
karşısında aylık giderlerini karşılamada
zorlanması nedeniyle, işçinin, memurun, esnafın, emeklinin
kesinlikle ay sonunda bütçesini bir araya getirememesi nedeniyle kendisine
uzatılmış olan bu olanağı kullanmasından
kaynaklanan bir sorun yumağı oluşmuştur. Esasında
bankacılık sektörü, bugün tüm sektörler içinde en çok kâr eden
bankacılık sektörü, kredi kartlarını ve tüketici
kredilerini bir anlamda bir tarihî fırsat gibi âdeta değerlendirerek,
müthiş bir yaygınlıkta, potansiyel tüketicileri arayıp
bularak, onların önüne âdeta tuzaklar kurarak kredi kartı kullanımının
yaygınlaşmasını özendirmekte, teşvik etmekte. Ancak
biliyoruz ki kredi kartlarında uygulanmakta olan faizler, gerek gecikme
faizleri gerekse temerrüt faizleri, genel anlamda uygulanan faizlerin düzeyi,
açıklanan enflasyon oranının 9 katından daha fazladır.
Böyle bir düzen, böyle bir sistem, böyle bir alışveriş
dünyanın hiçbir yerinde yoktur değerli arkadaşlar. Türkiyede
gerçekten tüketici kartları, bir taraftan bir kurtarıcı
pozisyonunda, konumunda, çökmekte olan, dağılmakta olan ailelere
geçici bir rahatlık sağlama konumunda, diğer taraftan giderek
onların daha çok borç batağına sürüklenmelerine neden
olmaktadır. Bankalararası Kart Merkezi, 10 Aralık 2008 tarihinde
kredi kartı başına borcun 639 dolar olduğunu
açıklamış ve bunun bir kriz riski yaratmadığını
ifade etmiştir. Ancak değerli arkadaşlarım, Türkiyede 2009
yılı başı itibarıyla 46 milyon kredi kartı
vardır. Birçok aile birden fazla kredi kartı kullanmaktadır ve
gerçekten sistem tıkanmaya gitmektedir ve 3 Eylül 2010 tarihi
itibarıyla 2 milyon 300 bin kredi kartı hamili
yurttaşımız kara listededir, tıkanmıştır. Bu
konuda başka rakamlar vermek istemiyorum ancak görünen şudur ki, çok
yaygın bir kredi kartı kullanımı vardır, kredi
kartı kullanımında denetim yoktur, kredi kartı
borçları çok yüksek düzeylere tırmanmıştır, kredi
kartlarına fahiş faiz uygulanmaktadır. Gerçekten, tam
anlamıyla kabul edilemez düzeydedir faiz oranları. Dünyanın
hiçbir yerinde gerçekten bu tür oranlar mevcut değildir. Bir de tablonun
diğer boyutu vardır, yani bankalar yurttaşların, kredi
almak isteyen, tüketici kredisi kullanan veya kredi kartı kullanan bütün
yurttaşların borç, alacak veya ödeme konumuna ilişkin bütün
nakit akımlarını yani mevcut durumlarını izleyebilmek
durumundadırlar, konumundadırlar, bilmektedirler. Bu bilgiye
rağmen bankalar, âdeta, birikmiş olan borçların ödenmesini sözde
kolaylaştırmak amacıyla, yine yüksek faiz oranlarıyla
toptan, tümünü kapsayacak yeni krediler vermekteler. Bu sefer onların
ödenmesi gerçekten
Bu yıl yüzde 0.2 düzeyinde mi oldu enflasyondan
kaynaklanan memurlara ödenecek olan maaş farkları? Gerçekten sürünme
ücretlerine mahkûm kılınmış olan memurlar, işçiler,
emekliler vesaire bu kredi kartı sistemi içinde çaresiz kalmış
durumdadırlar.
Bankalar kredi
kartını verirken veya borç verirken tüketicilerden veya borcu
aldığı kişilerden bir gelir beyannamesi alırlar.
Dünyanın her yerinde, Amerikada ve Avrupa Birliği normları
çerçevesi içinde ödeyememe konumuna girmiş olan, temerrüde düşmüş
olan, ödeyememe durumunda olan bir kredi kartı borçlusuna veya tüketici
kredisi borçlusuna ancak ve ancak o kartı veya borcu verirken kendisinden
almış olduğu o gelir beyannamesi üzerinden işlem yapar,
onun üzerinden alacağını tahsil için işlemde bulunur. Onun
ötesinde, o kişinin çocuklarına, yakınlarına, eşine,
evine, emvaline, varlığına el uzatmaz. Böyle bir hakkı
yoktur, böyle bir uygulama yoktur. Bizde olduğu gibi, ödeyemedin, arkandan
ertesi gün haciz yahut da icra takibi veya oğluna veya şuna, buna,
yakınına yönelik, onun emvaline el koymaya yönelik işlemler
Böyle bir uygulama gerçekten oturmuş piyasa ekonomilerinde yoktur. Ancak
hepimiz biliyoruz ki Türkiyede piyasa ekonomisi son derece
kuralsızdır, Türkiyede finans sektörü son derece denetimsizdir ve
Türkiyede finans sektörünün asli unsurunu oluşturan bankaların
denetimi
Kârlarının rekor düzeylerde olmasının ötesinde,
bankaların içindeki yabancı payı Türkiye'nin
bağımsızlığını zedeleyecek ölçülerde yüksek
düzeye tırmanmıştır.
CHP Grubu olarak
biz bu araştırma önergesinin lehinde oy kullanacağız.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hacaloğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Cahit Bağcı, Çorum
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bağcı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CAHİT
BAĞCI (Çorum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlarken sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, kredi kartları ve tüketici kredileri alanındaki
sorunlar ve çözüm yollarını belirlemek amacıyla Milliyetçi
Hareket Partisinden bir grup milletvekili arkadaşımızın
2008 yılında vermiş oldukları Meclis
araştırması önergesinin bugün gündeme alınmasıyla
ilgili tekliflerinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, sizler de izlediniz, az önce buraya çıkan hatip
arkadaşlarımız, değerli konuşmacılar tüketici
kredi borçları ve kredi kartı borçlarıyla ilgili temelde
yaşanan sorunları dile getirdiler ancak şunu beklerdim: Bu yüce
Meclis 5915 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu
geçtiğimiz yıl, 29 Haziran 2009 yılında kabul etti. Bu
çerçevede, 31 Mayıs 2009 tarihinden öncesine yönelik
yapılandırmayı daha geçtiğimiz yıl yaptık. Bu
çerçevede, kredi kartlarında özellikle altı aylık vadelerde
1,04, on iki aylıkta 1,08, yirmi dört aylıkta 1,18 ve otuz altı
aylıkta 1,26lık bir faiz uygulaması yine bu yüce Mecliste
sizlerin oylarıyla kabul edildi. Ayrıca, kredi kartı borcu
olanlara peşin ödemeleri hâlinde faiz uygulanmaması hususu yine 5915
sayılı Yasa çerçevesinde bu Meclis tarafından kabul edildi.
Değerli
arkadaşlar, tüketici kredileri ile kredi kartlarını birbirinden
ayırmamız gerekir. Tüketici kredisi dünyanın her tarafında
uygulanan ve ülkelerin gelişmişliğiyle de aynı
orantıda artan bir konudur. Ülkeler geliştikçe, refah seviyesi
arttıkça insanların tüketim eğilimleri de güçlenmekte ve
çeşitli ihtiyaçlarını orta ve uzun vadeli krediler kullanarak
giderme yoluna gitmektedirler.
Türkiyede de
tüketici kredileri oranında ciddi artışlar
yaşanmıştır, bunu az önce konuşmacı
arkadaşlarımız da ifade ettiler. Tüketici kredilerini 2000
yılıyla kıyasladığımızda 10 katı artan
bir kredi kullanımı söz konusudur. Bugün, 117 milyarlık bir
tüketici kredisi kullanıldığını görüyoruz.
Ağırlıklı olarak tüketici kredilerinin konutta 54 milyar
TLsinin
Vatandaşlarımız tarafından hiçbir şekilde ev
imkânı olmayan, kirada oturan, ev alma imkânı olmayan
insanlarımız bugün kredi kullanarak kendi evlerinde oturabilir duruma
gelmişlerdir. Aynı şekilde taşıt kredilerinde de
artışlar meydana gelmiştir. Bugün, insanlarımız kendi
otomobillerini taşıt kredisi kullanarak elde etmişlerdir. Bu
nedenle tüketici kredileriyle kredi kartları konusunu birbirinden
ayırmamız gerekmektedir, biri diğeriyle ilişkili bir konu
asla değildir. Biz bu konuyu bu şekilde değerlendirmek istiyoruz.
Kredi
kartları konusu her yıl bu Mecliste çeşitli araştırma
önergelerine konu olmaktadır, gündeme alınması teklifleriyle
gelinmektedir. Ancak birey davranışı üzerine biz burada ne kadar
yasa çıkartırsak çıkartalım insanların bireysel
davranışlarını da kendilerinin kontrol etmeleri,
artık, bireylerin kendi özgür iradeleriyle harcama politikaları
geliştirmesi gerekir. Bu bireyler kendi özgür iradeleriyle harcama
politikaları geliştirmedikleri sürece hangi kanunu çıkarsanız,
hangi uygulamayı devreye soksanız bu sorunu çözmeniz mümkün
değildir.
Kaldı ki
geçtiğimiz yıllarla gene kıyaslandığında,
bazı arkadaşlarımız burada çeşitli tablolar
gösterdiler ben de bir tablo göstermek istiyorum, bankacılık sektörü
takipteki alacakların toplam krediler içerisindeki durumunu gösteriyor.
2002 yılında, değerli arkadaşlar, toplam krediler
içerisindeki takipteki alacakların oranı 7,6dır; 2003
yılında 1,5; 2004 yılında 0,8; 2005 yılında 0,6;
2006 yılında 0,4, 2007 yılında 0,5, 2008-2009
yıllarında 0,8 ve 0,9dur. Ekim 2010 itibarıyla, toplam krediler
içerisindeki takipteki alacakların oranı 0,7dir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Nereden aldınız rakamları?
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Yalan mı söylüyor herkes?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ispartada yüzde 15. Kendi ilinden örnek versene.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, lütfen
CAHİT
BAĞCI (Devamla) Değerli arkadaşlar, siz
konuşmanızı yaptınız. Burada doğruları
söylemek gerekir.
Hane halkı
yükümlülüklerine bakın.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Yazık ya! Nerede yaşıyorsun? Ayda mı yaşıyorsun
kardeşim? Halkın içine çıkmıyor musun?
BAŞKAN
Sayın milletvekilim, lütfen
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Bizi yanıltıyorsun, öyle bir hakkın yok.
BAŞKAN
Sayın Akkuş
CAHİT
BAĞCI (Devamla) Değerli arkadaşlar, hane halkı
yükümlülükleri burada, toplam kredilerin gayrisafi yurt içi hasıla
içerisindeki oranları burada. İngiltere ile ABD ile Avrupa
Birliği 25le kıyaslandığında, Türkiyedeki toplam
kredilerin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki oranı sadece
3,6dır.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Avrupa endeksleri doğru.
CAHİT
BAĞCI (Devamla) Burada doğruları söylemek lazım.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) BDDKdan al.
CAHİT
BAĞCI (Devamla) Sadece, geçen yıl
çıkarttığımız kanunla kredi kartları konusunda
burada bir düzenleme yapılmıştır.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Yüzde 10 ila yüzde 15 artış var dokuz ay içerisinde.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Gerçek miktarları söyle.
CAHİT
BAĞCI (Devamla) Bu nedenle, Genel Kurulun çalışma
programını da bozmak amacıyla bugün buraya getirdiğiniz
konuya ilişkin, 2008 yılında verdiğiniz önergeye
ilişkin, 2009 yılında burada bir kanun
çıkartılmıştır.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bağcı.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Arayacağım.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Diren, Sayın Korkmaz, Sayın Keleş,
Sayın Anadol, Sayın Sönmez, Sayın Süner, Sayın Genç,
Sayın Pazarcı, Sayın Köktürk, Sayın Özkan, Sayın Arat,
Sayın Hacaloğlu, Sayın Koçal, Sayın Tütüncü, Sayın
Emek, Sayın Coşkuner, Sayın Seyhan, Sayın Çöllü, Sayın
Ayhan.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
(Devam)
1.- (10/137) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmesinin Genel Kurulun
4/1/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesi
ile 568 sıra sayılı Kanun Tasarısının, İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
04/01/2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 04.01.2011 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 492, 568, 474, 535, 477, 79, 511, 62, 577, 578,
579, 580, 581, 582, 583, 584, 585 ve 586 sıra sayılı kanun
tasarı ve tekliflerinin bu kısmın 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 42,
43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50 ve 51 inci sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
568 sıra
sayılı kanun tasarısının, İçtüzüğün 91.
maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekte yer
alan cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
568 Sıra
Sayılı
Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı (1/883)
Bölümler Bölüm Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1. Bölüm 1-29 29
2. Bölüm 30-50
(Geçici Madde 1, 2, 3, 4, 5 ,6, 7
ve 8) 29
Toplam Madde Sayısı
58
BAŞKAN AK
PARTİ grup önerisi lehinde söz isteyen Nuri Yaman, Muş Milletvekili.
(BDP sıralarından alkışlar)
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; evet, yine bugün de, üç
yılı aşkın bir süredir devam eden, Adalet ve Kalkınma
Partisinin bir klasiğiyle yine karşı karşıyayız.
Ülkenin ve beklentisi olan bir sürü insanımızın sorunları
orta yerde dururken AKP, yine her zaman olduğu gibi, gerek Genel Kurulda
gerek komisyonlarda, her alanda, kendi gündemini belirlemenin ve o gündeme göre
de bu Meclisi yönetmenin ve bu Meclisi yönlendirmenin çabasını bir
kez daha gösteriyor.
Şimdi, bu
önergeye baktığınız zaman, sırası gelen ve
öncelikli olan bir sürü yasal düzenleme var ama AKPnin zihniyeti, AKPnin
yaklaşımı, kendisine demokrat, kendisine Müslüman
anlayışı içinde, hele hele, yaklaşan bu seçimlerde de kendi
lehinde olacak her türlü düzenlemeyi, evvel Allah hiç kimsenin gözünün
yaşına bakmadan gündeme taşımaya devam ediyor. Bakın,
çok değil beş ay sonra, bu ülke bir genel seçime gidecek ve
Sayın Başbakan, bütün konuşmalarında, demokrasiden, insan
haklarından, eşitlikten, özgürlüklerden bahsederken demokratik bir
yarışın da bu kapsamda seçimlerde uygulanacağından
bahsediyor.
Biz,
Barış ve Demokrasi Partisi olarak bu Parlamentoya girdiğimiz
günden bu yana, sadece kendi coğrafyamızdaki insanların
sorunlarıyla değil, Trakyadaki yurttaşlarımızın
da Karadenizdeki insanımızın da Çukurovadakinin de Anadolunun
neresinde bir sorun varsa gerek araştırma önergelerimizde gerekse
Meclis gündemindeki görüşmelerin elverdiği ölçüde ülke
sorunlarını hep dile getirdik ve bunu dile getirirken de sürekli
olarak, demokratik bir yarışın koşullarının
yaratılması ve demokrasinin olmazsa olmazlarından biri olan
Siyasi Partiler Yasasındaki yasa dışı düzenlemelerin,
çelişen bir sürü konuların ve bilhassa da siyasi partilerin
demokrasinin gelişmesi ve ilerlemesi içinde ayakta durmalarını
sağlayan hazine yardımından mahrum
bırakılmamasını öngördük. Bunlar, hepsi gerek komisyonlarda
gerek Genel Kurulda dile getirilen konular, tıpkı şu anda benim
bu kürsüden dile getirdiğim gibi ama
Tabii,
halkımız bizi ekranlarından izliyor. Ben de şimdi AKP
sıralarında bu Genel Kurulu izlemekte olan
arkadaşlarımın yüzlerine bakıyorum ve tamamı ya
yanındaki arkadaşıyla ya önündeki kişiyle dalmış
bir sohbete. Tabii, seçim telaşının da bu arada olması
bunlara bu haklılığı vermez. Ben
YAHYA DOĞAN
(Gümüşhane) Sadece seni dinliyorum.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) Tabii, Sayın Hocam, sizin dinlediğinizin ben
farkındayım. Ne de olsa bir Mülkiyelilik hukukumuz var, bunu
dinlediğini yine beraber çalıştığımız
komisyonlarda da görüyorum. Ama ülkenin bu önemli sorunlarını biz
buradan dile getirirken de değerli arkadaşlarımız bu ülke
sorunlarından, ülke gündeminden ziyade AKPnin gündemini ve belki de bugün
Sayın Başbakanın yaptığı konuşmasındaki
konuları değerlendiriyor.
Hazine
yardımı, gerçekten, siyasi partilere demokratik yarışta
önemli katkısı olan bir yardımdır. Hele seçim arifesinde
bulunduğumuz bu yıl, yasa gereği bütçeden sağlanan bu
hazine yardımı seçim nedeniyle 3 katına çıkarılacak ve
hafızam beni yanıltmıyorsa, 180 milyar liralık bir
yardıma, bu seçim sisteminin yapısından kaynaklanan bir gelire
sahip olacak. Aynı şekilde, grubu olmasına rağmen,
Barış ve Demokrasi Partisi bu yardımdan mahrum durumda.
Diğer partiler bu yardımın seçim nedeniyle 3 katına
çıkmasından da herhâlde biraz memnunlar.
Yine, ülkemizin
önemli sorunlarından biri de seçim barajı. Bakın, Avrupa Konseyi
üyesi kırk sekiz ülkede ve Avrupa Birliği üyesi yirmi sekiz ülkenin
hiçbirinde yüzde 3ten fazla bir baraj bugüne kadar uygulanmadı.
Şimdi duyuyoruz ki bu konularla ilgili çalışmalar yapan AKPnin
seçim işleriyle ilgili sayın genel başkan
yardımcıları, bölgede bu çalışmaları yaparken,
Biz acaba Barış ve Demokrasi Partisini bu seçimlerde nasıl
baraj dışında bırakırız? Kimleri, hangi
popülaritesi yüksek olan, kredisi yüksek olan adayları bölgede aday
yaparsak bunların önünü keseriz? diye kamuoyu araştırması
yapan birtakım kişilere bu araştırmaları
yaptırıyorlar. Bunları alandan bize iletilen bilgilerle, bu çalışmaların
harıl harıl yürütüldüğünü, adayların buralarda lanse
edilmeye çalışıldığını bizzat
tabanımızdan aldığımız bilgilerle tespit
etmiş durumdayız.
Bakın, net
ve açık olarak söylüyorum, o coğrafyada yaşayan o halk, kendi
değerlerine sahip olan bir halktır. O halk, Kürt halkının
özgürlük mücadelesinde verilen bedellere sahip çıkan bir halktır. O
halk, orada kendi sesi olan, kendi sözü olan, kendi kulağı olan ve
dört yıla yakın bir süredir de bu kürsüde o halkın dileklerini,
o halkın isteklerini ve duygularını dile getiren
milletvekillerine ölümüne bağlı olan bir halktır. Siz,
sayın genel başkanlarınız dâhil; siz, kamuoyunda çok
farklı birtakım kriterleri taşıyan kişiler dâhil,
kimleri onlara sunsanız, bakanları dahi gönderseniz o bölge
halkı kendi insanına, kendi davasına ve kendi
inandığı değerlere sahip çıkarak yine kendi sesini bu
Mecliste duyuracaktır. O nedenle, sizlerden herhangi bir beklentimiz yok.
Ancak, eğer demokrat olmak istiyorsanız, hukuka
saygılıysanız, başta Seçim Kanunundaki antidemokratik
yasaları ve uygulamaları, hazineden partilere yapılan
yardımlar başta olmak üzere seçim barajıyla ilgili düzenlemeleri
en kısa süre içinde gündeme taşımanız ve bence -bu
süredeki- bu birkaç aylık, Meclisin çalışmasında
bunları gündeme getirmeniz lazım. Yoksa sizin belirlediğiniz bu
gündemle bu ülkenin sorunları çözümlenmez. Bu ülkenin sorunları,
gelecekte, buradan, o halkın üretken bir halk hâline gelmesi, tüketim
ekonomisinden çıkarak tasarrufa ve üretime yönelecek ekonomik tedbirlerin
alınmasıyla ancak size oy verecek diyor -bu değişiklik
önergesiyle siz kendi gündeminizi belirliyorsunuz- bu gündeminizin size bir
yarar getirmeyeceğini ve bu yapılacak seçimlerde de halkın size
verecek cevabının bugünden belli olduğunu belirtiyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yaman.
AK PARTİ
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhine Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 2011
yılının baskının, şiddetin, sömürünün,
eşitsizliğin, adaletsizliğin, hukuksuzluğun
olmadığı; demokratik hukuk devletinin güçlendiği,
demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletildiği, devletin
demokratikleştiği, bireyin özgürleştiği, devletin kutsal
hukuku yerine bireyin özgür hukukunun korunduğu bir yıl
olmasını diliyorum. Herkese özgür ve korkusuz bir yaşam
diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, halkımızın sorunları vardır.
Parlamento da halkımızın sorunlarını çözmek için
kendisine düşen kısım yönünden yasa yaparak bu sorunları
çözmeye çalışır yani Parlamentonun yasa yapması, aslında
milletin ihtiyaçlarını gidermek üzere yapılır ve bu yasalar
yapılırken Parlamentoda hem İç Tüzüke hem Parlamento hukukuna
hem de evrensel hukuk kurallarına bağlı kalmak gerekir. Oysa
Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde Parlamentoda yasa yapma tekniği
de dolanılarak, yasa yapma tekniği de yok edilerek yeni yeni
yöntemler ve teknikler geliştirildi ve halkın ihtiyaçları,
halkın talepleri dikkate alınmadı.
Şimdi, ben
bakıyorum, Parlamentomuzun sonuna geldik, yasama organındaki
arkadaşlarımız ya çok çalışmaktan ya da hiç
çalışmamaktan âdeta yoruldular ama halkın sorunlarının
gerçekten objektif olarak çözümüne yönelik bu Parlamentoda hiçbir şey
üretilemedi.
Şimdi,
bakın, bu Parlamento döneminde, 2007den bu yana yapılan
tartışmalara bakarsak, yapılan görüşmelere bakarsak, bu
görüşmelerden ve bu tartışmalardan halkın hiç
yararlanmadığı çok açık anlaşılmaktadır.
Şimdi, 81
ilin 49unda teşvik uygulanıyor, bu teşvikler esnafı
kapsamıyor. Şimdi, esnafın sorunu var ve bu illerdeki bu
teşviklerden sadece tacirler ve şirketler yararlanıyor, esnaflar
yararlanmıyor. Esnaflar neden yararlanmıyor? Esnaflar oradaki tacir
ve şirketlerden daha mı çok zengin, daha mı fazla, daha mı
iyi kazanıyorlar? AKP İktidarının bu sorunu çözmesi
gerekiyor ama bunu duymazlıktan geliyor.
Mersin narenciye
bölgesi, limon yeri, portakal yeri. Limonlar dalda kalmış, limonlar
çürümüş, limonlar dibe inmiş. Limoncunun sorunu var, narenciyecinin
sorunu var. AKP İktidarı bu sorunu görmüyor, görmezlikten geliyor.
İşte, biz destekleme fiyatı çıkardık. Ton
başına 75 dolar destekleme verdik, artı 25 dolar daha
vereceğiz. diyor. Gelmişiz ekim ayına, bu verilen 75
dolarlık desteğin 5 doları Narenciye İşletme
Tanıtım Konseyine veriliyor, 70 doları da ihracatçıya
gidiyor. Üretici ne alıyor? Üretici hava alıyor. Yani üreticinin
eline geçen hiçbir şey yok. Şimdi, Tonda 50 dolar verdik. deniyor
ama henüz bir üreticiye ya da ihracatçıya yansıdığı
-sorun- yok.
E, narenciye
gerçekten dalda kalmış. Sovyet Rusyaya on beş günde bin ton
susuz limon gönderiyorsunuz, sulanmamış limon gönderiyorsunuz ve
Rusya ihracat yolunu tıkıyor. Siyasi iktidar, ihracattan sorumlu
Bakan bu tıkanıklığı aşmıyor,
ihracatçının sorununu çözmüyor, dolayısıyla limoncunun
sorununu da çözmüyor. Ne yapıyor? Ya kendi yandaşlarının
sorunlarını çözecek yasalar yapıyor ya da kendi
yandaşlarını kurtaracak yasalar yapıyor ve bunu yaparken de
yasa yapma tekniğine aykırı bir şekilde ya temel kanun
olarak getiriyor ya da komisyonların bile görüşlerini almamak için ya
da ne yaptıkları fark edilmesin diye torba yasa, çuval yasa diye bir
yasa icat ediyor, ne gelirse onun içine atıyor.
Şimdi,
bakın, en son, kamu alacaklarının
yapılandırılması amacıyla bir yasa getirildi. Yani
gerçekten, ekonomik krizin yol açtığı mağduriyetin
giderilmesini istismar ederek, onların o ihtiyaçlarını giderelim
diye bir torba yasa getirdi. Bu torba yasanın içerisine keçilerin
otlatılmasından tutun, Hâkim ve Savcılar Kanunundan tutun,
işte gelir vergisinden tutun, aklınıza ne gelirse, Orman Kanunu,
her şeyi içine doldurdu. Yani bunu niye yapıyor? Bunu şu nedenle
yapıyor: Bu kanunlar ilgili komisyonlarda görüşüldüğü zaman
ilgili kurumlarla tartışılacak, onların görüşleri
alınacak. Dolayısıyla bu yola sapmamak için, bundan kurtulmak
için bu yola başvuruyor.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi getirdiği şeye, AKPnin grup
önerisine baktığımız zaman, işte RTÜK Kanunu gelecek.
Bu RTÜK Kanununun yani bunun halkın sorunlarıyla ne alakası
var? Halkın hangi sıkıntı ve sorununu çözecek bu RTÜK
Kanunu, ben onu merak ediyorum. Örneğin demin de söyledim, o
teşvikten yararlanamayan esnafların sorununu mu çözecek? Limonu dalda
kalan, dibine dökülen limoncunun sorununu mu çözecek bu kanun? Yok, çözmeyecek. Ve bu RTÜK hepimizin
bildiği üzere çağdaş bir denetim kurumu olarak kurulmuş,
amacı radyo ve televizyon kurumlarını çağdaş ve modern
hukuk kurallarına uygun, denetim kurallarına uygun bir şekilde
denetlemek üzere kurulmuş ama bugün gelinen noktada çağdaş bir
denetim organı olmaktan çıkmış, iktidara muhalif olan
basın ve görsel televizyonları hizaya getirme aracı olarak
kullanılır hâle gelmiş yani ceza yağdırmaya
başlamış, baskı yapmaya başlamış, iktidara,
AKP İktidarına muhalif olan televizyon kanalları varsa
onları hizaya getirmenin bir manivelası hâline gelmiştir.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu RTÜK yine iktidar yandaşı
medyada, orada iş bulan insanların çıkarlarını koruyan
bir organ hâline gelmiştir. Ve devletin, Anayasanın 133üncü
maddesinde açıkça yazıyor yani TRT gibi kurum ve
kuruluşların tarafsız, yansız, objektif yayın
yapmasını esas ilke olarak benimsemiş ama bugün TRT
ekranlarını açtığınız zaman TRTde gazeteci
kılığında AKP militanlarını görürsünüz. O AKP
militanları akşamdan sabaha kadar iktidara övgüler düzerler, iktidar
karşısında olan herkese küfrederler ve RTÜK de bunları bir
türlü görmez -neden görmez, onu anlamam- ama öbür taraftan, küçücük, AKPye
yönelik bir eleştiri olsa aynı RTÜK buna hemen ceza yazar ve
susturmaya kalkar. Bunun en son örneğini de Doğan Grubunda olan radyo
ve televizyonlarda da gördük değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bu
RTÜKle ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Bu RTÜK, sözüm ona
tarafsız bir denetim yapacak yani Türkiyedeki bu televizyonların
yayınlarını, radyoların yayınlarını
tarafsız bir şekilde, kamu yararına uygun bir şekilde
denetleyecek ama o denetim organının yönetim kurulunda bulunan
insanlar, Türk Ceza Kanununun 257nci maddesindeki görevi kötüye kullanma
suçundan mahkûm olmuş insanlar. Şimdi onları kurtarmak için bu
Mecliste, geçen günlerde, Türk Ceza Kanununun 257nci maddesindeki görevi
kötüye kullanma suçunun sınırını, alt sınırı,
üst sınırını aşağıya çektik,
dolayısıyla onları kurtarmanın yolunu açtık.
Değerli
arkadaşlarım, yine RTÜKün bağlı olduğu Sayın
Bülent Arınç NTVye yaptığı bir konuşmasında -o
tarihte- şunu söylemişti bu irticayla mücadele eylem planıyla
ilgili olarak: Ben Genelkurmayın yerinde olsam bu Dursun Çiçeki görevden
alırdım. dedi. Aslında, tabii, Dursun Çiçeki görevden alma
yetkisi Genelkurmayın değil, Millî Savunma
Bakanlığının olduğunu kendisi herhâlde sonradan, bu
görevden alınan komutanlar vesilesiyle öğrenmiştir.
Ancak burada
şunu ben dikkatinize sunmak istiyorum, aynen şunu söylüyor Sayın
Arınç: Ben olsaydım, hakkında soruşturma bulunan bir
devlet görevlisini soruşturma tamamlanıncaya kadar görevden
alırdım. Örneğin Vakıflar Genel Müdürlüğündeki bir
bürokrat suçlansa böyle yapardım. diyor. Ama, değerli
arkadaşlarım, RTÜKün önceki Başkanı ve hâlen RTÜK üyesi
olan Zahid Akman
Almanyada soruşturulan ve yargılaması
yapılan Deniz Feneri e.V. davası sonunda Alman mahkemesinin
Yüzyılın en büyük bağış yolsuzluğu. dediği
yolsuzluk davası için Zahid Akmanı asli faillerin arasında
saymış, ancak nedense Zahid Akman hâlâ RTÜKte üye olarak görevine
devam ediyor. Yani, Bülent Arınç bir yandan Ben olsaydım bu
soruşturmanın sonuna kadar görevden alırdım. diyor ama
kendisine bağlı RTÜKte, Zahid Akmanın bu asrın yolsuzluk
davası denilen olayın asli failleri arasında olduğu hususu
Alman mahkeme kararlarıyla tespit edildiği hâlde, bu adam hâlâ
görevinde durmaktadır.
Şimdi ben
sormak istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Bir dakikam yok mu?
BAŞKAN
Yok, baştan ilan ettik Sayın Öztürk süre verilmeyeceğini.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Selamlayayım Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Abdurrahman
Arıcı, Antalya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Arıcı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ABDURRAHMAN ARICI
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ
grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Muhalefet
partilerimizin grup başkan vekillerinin de katkılarıyla kanun
tasarılarını bu hafta da görüşmeye devam ediyoruz.
Katkıda bulunan tüm milletvekillerimize teşekkür ediyorum.
Yeni yılın
ülkemize, Meclisimize sağlık, huzur ve barış getirmesini
temenni ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Arıcı.
AK PARTİ
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Tabii bir dönemin sonuna geldik, dönemin sonuna
ulaşmış olmamıza rağmen hâlâ bu konuda bir usul
geliştirememiş olmayı, gerçekten üzülerek ifade etmek istiyorum.
Yeniden bir gündem belirlemesi yapıyoruz.
Tekrar ediyorum:
Genel Kurulun, Meclisin gündemi, Hükûmetin talepleri veya işte ülkenin
gündemi doğrultusunda Hükûmetin takdiriyle belirlenmelidir. Bu
doğrudur, haktır ama bu konuda da bir tutarlılık gerekiyor.
İşte, toplumun talepleri doğrultusunda hangi kanunların
çıkartılması gerektiğini Hükûmet önceden öngörebilmeli,
ikide bir Genel Kurulun önüne bu değişiklikleri getirerek zamanı
israf etmemeli, bu bir tenkit konusu. Gerçekten, bu noktada, geçen hafta
Danışma Kurulu yapıldı, bu hafta tekrar
yapılıyor. Hâlbuki bunlar -bugün- dünden öngörülerek, bu düzenleme
yapılabilirdi, yapılamamış olmasını milletin,
ülkenin zamanından israf etmek olarak değerlendiriyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, burada bazı düzenlemeler öne alınıyor,
daha çok da uluslararası sözleşmelerin
kanunlaştırılmasıyla ilgili düzenlemeler öne
alınıyor. Gerçekten bu gerekli. Her yurt dışı
seyahatinde görüyoruz ki çok önceden, ülkeler arasında, hükûmetler
arasında imzalanan bazı sözleşmelerin yürürlüğe girebilmesi
için burada kanunlaştırılması gerekiyor. Yurt
dışına giden
heyetlerimiz, Cumhurbaşkanı başkanlığında,
Başbakan, bakanlar veya işte, komisyon başkanlarının
başkanlığında yapılan bu ziyaretlerde maalesef mahcup
olunuyor. Ülkemiz adına, devletimiz adına bir mahcubiyet hasıl
oluyor çünkü önemli gördüğünüz bir konuda, bir devletle
anlaşmış oluyor, bir sözleşme imzalamış
oluyorsunuz ama bunu yürürlüğe koyamıyorsunuz, sorunlar devam ediyor.
Dolayısıyla bu, Genel Kurulun görevi, bu sözleşmeler hızla
kanunlaştırılmalı.
Ümit ediyorum ki
veya temenni ediyorum veya teklif ediyorum, aslında ne kadar uluslararası
sözleşme varsa bunların hepsini bir araya getirerek burada, üç gün,
beş gün çalışarak bunları sıfırlamamızda çok
önemli faydalar var, ülke açısından fayda var çünkü gidiyorsunuz,
önünüze koyuyorlar. Diyorlar ki: Bakın, iki yıl önce bunu
imzaladık ama hâlâ yürürlüğe geçmiyor. Niye? Genel Kuruldan
geçmedi. Bu bize yakışmıyor. Ben, yine teklif ediyorum, temenni
de ediyorum, her defasında söylüyoruz, olmuyor. İktidar partisi,
muhalefetten gelen her teklife maalesef yok diyor. Bu, usul; bu, iktidar olmanın
gereği galiba. Dolayısıyla, teklif ediyorum, gelin bu
uluslararası sözleşmeleri, hepsini bir araya getirin, Meclisimiz
birlikte çalışsın, hızla çıkaralım ve bu işi
sıfırlayalım.
Bir başka
husus da, şunu söylemem lazım: Gerçekten, değerli milletvekilleri,
bugün toplumun birçok kesimi kendi sorunlarıyla boğuşuyor ve bu
çaresizlik ve sahipsizlik içerisinde boğuşuyor. Bunlara Meclisimizin
sahip çıkması anlamında, onları ilgilendiren kanunlara
öncelik verilmesi gerekiyor. Bakın, bugün -benim meslek alanım olduğu
için ve bölgemin çok önemli bir sorunu olduğu için- bu kadastro
çalışmaları dolayısıyla orman içi ve kenarı
köylerinde çok ciddi bir mağduriyet yaşanıyor. Sekizinci
yılını dolduran bu iktidar 2/B sorununu hâlâ çözmedi. Tekrar
seçime gidiyorsunuz, bu millete ne diyeceksiniz?
İki: Orman
kadastrosunu bitirdiniz, arazi kadastrosunu da bitirdiniz, üst üste
örtüştürdünüz, hazine arazilerini ve ormandan çıkarılan
arazileri hazine parseli hâline, millî emlak parseli hâline getirip
İnternet üzerinden satıyorsunuz. Bir yandan tapuları iptal
ediyorsunuz, bir yandan da milletin ata öte ektiği tarlaları elinden
alıp satıyorsunuz. Bu bir zulümdür. Bu doğru değil. Adam o
dağın başında dişiyle, tırnağıyla
ekmeğini kazanıyor, çocuklarını beslediği araziyi
elinden alıyorsunuz. Bunun düzeltilmesi lazım. Özellikle bu tapu
iptal davalarıyla ilgili düzeltmeyi daha önce de konuştuk,
Yapacağız. denildi ama yine erteleniyor, yine erteleniyor.
Eğer bu dönemin sonuna kadar bu kanun çıkarılamazsa, bu, AKP
zulmü olarak tarihe geçer. Bunu buradan bir daha ifade ediyorum. Çünkü
gerçekten zor durumdalar. Yani adamın dağın başındaki
arazisini elinden alıyorsun, üstelik bir de mahkeme masrafı
ödettiriyorsun. Böyle bir şey olmaz. Bu doğru değil, hak
değil. Bu meselenin çözülmesi ve buna dayalı kanunlara öncelik
verilmesi gerekir. Danışma Kurulu grup önerisi olarak iktidar
partisinin buraya getirdiği bu düzenlemede maalesef her defasında
bunları söylemiş olmamıza rağmen bu düzenlemelere öncelik
verilmemiş olmasını milletim adına buradan tenkit ediyorum.
Bir başka
şey çiftçilerin sorunları. Borçlarının ertelenmesiyle
ilgili yapılan torba kanunda -işte arkadaşlarımız da
ifade ediyorlar, biz çok büyük rahatsızlık duyuyoruz Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak- başladığınız
noktanın çok ötesindesiniz, çok farklı yerdesiniz. Devlet
alacaklarının yeniden yapılandırılması sözüyle,
vaadiyle yola çıktınız, şimdi konu bir
yapılandırma kanununa dönüştü. Merkez Bankasını
taşıyacağız, öbürünü taşıyacağız.
Efendim, işte bir sürü personel yasalarını oraya koyuyorsunuz,
birtakım hukuki düzenlemeler koyuyorsunuz. Bu hak değil, bu iflas
etmiş tüccarın defter karıştırmasına, eski
defterleri karıştırmasına benziyor. Sekiz yıl iktidar
olacaksınız, bugüne kadar yapmanız gereken düzenlemeleri
tamamlamamış olacaksınız, şimdi ilgisiz bir kanuna
ilave bir madde ekleyerek o sorunu çözmeye çalışacaksınız.
Bu hiç disiplinli, düzenli, işini bilen bir iktidarın, bir kadronun
içine düşmemesi gereken bir durum. Özellikle devlet
alacaklarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili
Hükûmetin verdiği sözün yerine getirilebilmesi, oluşturulan
beklentinin karşılanabilmesi için ısrarla teklif ediyoruz.
Getirin o 20 maddeyi çıkartın, burada kanunlaştıralım.
Siz söz verdiniz, toplumda bir beklenti oluşturdunuz. Şimdi şunu
bahane ederek, bunu bahane ederek bunu geliştirmenin hiçbir faydası
yok.
Bu torba kanunun
bugün 150 maddeye çıktığı söyleniyor. Şimdi Borçlar
Kanunu, Ticaret Kanunu, Usul Hukuk Muhakemeleri Kanunu görüşmelerinden
sonra bunu yetiştireceğiz. Derseniz çok zor yetiştirirsiniz,
sözünüzde durmamış olursunuz. Dolayısıyla, o noktada
toplumu da şuna tahrik etmeyin: İşte, efendim, biz
çıkartmak istiyoruz, muhalefet engelliyor. Böyle bir bahaneniz de yok.
Sizi millete şikâyet ederiz. Nerede söz verdiyseniz, neyi söz verdiyseniz
onun arkasında durun, getirin onu, burada görüşelim, müzakere edelim
ve çıkartalım.
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, toplum kesimlerinin sorunlarının çözümü
için öngördüğünüz hukuku buraya getirin, muhalefet olarak biz de
katkımızı verelim, desteğimizi verelim, topluma bir fayda
hasıl edelim. Yoksa burada iktidarlık-muhalefetlik oyununun bu
topluma hiçbir faydası yok.
Bir başka
hususu daha söylemem gerekiyor: Bugün biz bir araştırma önergesi
vererek kredi kartı borçlularının ve tüketici kredisi
borçlularının içine düştüğü bunalımın çözümü için
bir komisyon kuralım, araştıralım bu konuyu, tespitler
yapalım, çözümler önerelim diye teklif ettik ama iktidar partisinin
oylarıyla reddedildi. Ama bu sorunu yok sayamazsınız. Bugün
toplumun 40 milyon insanı kredi kartı borçlusu veya bireysel kredi
borçlusu, borçlarını ödeyemiyor. Dolayısıyla, bu sorunu yok
sayarak işte Almasaydın! Ben mi sana söyledim al bu krediyi?
Ödeyemeyeceğin krediyi niye aldın? diye söylenmenin, böyle bir
diklenmenin hakkı siyasette yok, özellikle iktidarda hiç yok.
Ayrıca,
geçen sene yaptığımız karşılıksız çekle
ilgili düzenleme, maalesef bir yılı doldurdu, hiçbir sorunu çözmedi,
ne alacaklıların sorununu çözdü ne borçluların sorununu çözdü.
Şimdi çek
mağdurları diye kendilerine isim koyan ve işte, özgürlükleri
sınırlandırılan, tutuklanan insanlar yine siyasetin
önündeler, yine verilen bir yıllık süre tamamlanmasına
rağmen sorun çözülememiş ve çözülemeyen bu sorun yine bu Meclisin, bu
Genel Kurulun ve siyasetin önünde çözüm beklemektedir. Bu konuyla da ilgili
toplum kesimi, suçlu, sorumlu aramadan, bir sorunu olduğu gibi tespit
ederek soruna çözüm üretmek sorumlusu olan bu Genel Kurul, bu siyaset kurumu,
iktidar başta olmak üzere, muhalefetiyle iktidarıyla bu Genel Kurul
bu soruna da bir çözüm üretecek hukuku buraya getirmeli ve müzakere edilmeli.
Dolayısıyla,
Adalet ve Kalkınma Partisinin bugün huzurumuza getirdiği grup
önerisi, gerçekten belki gerekli ama faydalı bir önermede
bulunmamaktadır. Dolayısıyla, yine, demin arkadaşımızın
da söylediği gibi, bir AKP klasiğiyle yine karşı
karşıyayız. Oylarınızla kabul edilecek ama bekleyin,
inanın, üç gün sonra bu Danışma Kurulu önerisi yeniden
değiştirilecektir, yeni bir öneriyle ve aynı sözlerle biz bunu
tekrar müzakere edeceğiz.
Bu duygularla
hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
AK PARTİ
grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, efendim, bu 37nci madde
uygulamasını yanlış yapıyor Başkanlık
Divanı. Bakın, benim şu anda verdiğim 10 tane kanun
tasarısının 37nci maddeye göre gündeme alınması
konusunda isteğim var. Şimdi 37nci maddeyi okursanız, ilgili
milletvekili kırk beş gün içinde görüşülmezse bunu talep eder ve
derhâl gündeme getirilir, diyor. Müsaade ederseniz, bu uygulamanız
konusunda bir usul tartışması açalım. Çünkü
(AK PARTİ
sıralarından Yazılı versin Başkan. sesi) Olur mu
yani? Günde bir tane istek getiriyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilim, lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) - İç Tüzük bu konuda çok açık yani burada
Başkanlığa ve Başkanlık Divanına bir takdir
hakkını bırakmamıştır.
Milletvekili
eğer 37nci maddeye göre talepte bulunursa bu talebinin yerine getirilmesi
gerekir. Şimdi, sizin uygulamalarınızda tutuyorsunuz her gün bir
tane veya salıdan salıya bir tane teklif indiriyorsunuz, öteki
arkadaşların teklifleri gündeme gelmiyor. Bu konuda, uygun
görürseniz, bir usul tartışması açalım efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
İç Tüzük
37nci madde gayet açık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne diyor? Okuyun bakalım. Lütfen
BAŞKAN Ne
demek Okuyun bakalım. Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, diyor ki: Milletvekilinin istemi hemen işleme
konulur.
BAŞKAN
Sözleriniz tutanaklara geçti Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tutanağa geçmesi önemli değil Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Sözleriniz tutanaklara geçti. Okuyun bakayım. diye Başkanlık
Divanına siz oradan emir veremezsiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İç Tüzükün gereğini yerine getirmek lazım.
BAŞKAN
İç Tüzük elimde, okuyacağım biraz sabrederseniz siz. Hiç kimseye
görevini de öğretmeye kalkışmayın lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Okuyun, peki.
BAŞKAN
Tasarı ve tekliflerle kanun hükmünde kararnamelerin esas komisyonlara
havale gününden itibaren en geç kırkbeş gün içinde
sonuçlandırılması gerekir.
Bu sürenin
bitiminde, tasarı, teklif veya kanun hükmünde kararnamenin doğrudan
Genel Kurul gündemine alınmasını Hükûmet veya teklif sahipleri
isteyebilirler.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet, isteyebilirler. İstedik.
BAŞKAN Bu
istemler üzerine komisyon, Hükûmet, teklif sahibi ve bir milletvekili
beşer dakikayı geçmemek üzere söz alabilir. Genel Kurul işaret
oyuyla karar verir.
Çok sayıda
talep olduğu için sırasıyla
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, sırası yok orada. Sırası yok
Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Daha önce Başkanlık Divanının
aldığı bir karar ve teamül gereği
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Yani Başkanlık Divanı, Meclis
Başkanlığı burada
BAŞKAN Biz
uygulamayı tamamen burada talep sırasına göre alıyoruz
Sayın Genç, sözleriniz de tutanaklara geçti.
Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sözümün tutanağa geçmesi önemli
değil, İç Tüzükün gereğini yerine getirelim.
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) Yeter be!
BAŞKAN
Lütfen, sayın milletvekilleri
Sayın Genç
konuşuyor, bir hukuki konu tartışılıyor burada.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bilmiyorsanız öğrenin ya, Allah Allah! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Dinleyeceksiniz,
dinlemiyorsanız çıkın dışarı oturun.
Sayın
Başkan, biz burada milletvekili olarak hakkımızı korumak
istiyoruz. Yani bu teklifimizi ne zaman gündeme alacaksınız?
BAŞKAN
Sayın Genç, İç Tüzük hükümlerini okudum. Ayrıca, şimdiye
kadar yapılan uygulamalar da yerleşmiş. Sadece
Bizim
elimizdeki, uyguladığımız kaynaklar nedir?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama Sayın Başkan, tutumunuzu değiştirin. Günde
üç tane ya da dört tane koyun.
BAŞKAN
Anayasa, İç Tüzük ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bugüne
kadar yapılan uygulamalar.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır, şimdi, yani bu bir tane. Eğer salıdan salıya
bir tane almanızı gerektiren...
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Müsaade eder misiniz? İç Tüzükün 37nci maddesi açık.
BAŞKAN
Teklif sahibi adına söz isteyen Tayfur Süner...
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) ÖNERGELER
1.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, (2/438) esas
numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/245)
BAŞKAN
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
2/438 esas
numaralı (5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda değişiklik
yapılması hakkında) kanun teklifimin İçtüzüğün 37nci
maddesine göre işlem yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 25/01/2010
Tayfur
Süner
Antalya
BAŞKAN
Teklif sahibi adına Tayfur Süner, Antalya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Süner. (CHP sıralarından alkışlar)
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis
Başkanlığına sunmuş olduğum kanun teklifimin
doğrudan gündeme alınması konusunda söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Hepinize iyi
seneler. İyi seneler de maalesef emeklilere iyi seneler diyemiyoruz. Niye?
Sayın Başbakanın açıklamış olduğu rakamlara
göre emeklilerimize 60 lira zam geliyor. Nasıl iyi seneler
dileyeceğiz emeklilerimize? Ama iyi seneler dileyecek birisi var
emeklilerin içinde.
Emekliler
Derneği Başkanı geçen sene Sayın Başbakana bir çiçek
takdim etti verdiği zamla ilgili. Bu Dernek Başkanı görevinin
başında kaldığı müddetçe açlık
sınırının altında, emekliler pranga mahkûmu gibi
yaşamaya layıktır.
Toplumlar,
örgütlü toplum olduğu zaman haklarını savunabilirler. Maalesef
Türkiye örgütlü toplum olmaktan çıkarıldı. Bakın, enflasyon
rakamını 6,4 diye açıkladınız ama gerçek rakamın,
enflasyon rakamının 6,4 olmadığını vatandaş
artık gülerek karşılıyor. Akşam televizyonu
izlediğim zaman, halka soruyor spiker: Enflasyon 6,4müş, doğru
mu? Nasıl karşılıyorsunuz? Gülerek... Artık
enflasyon rakamlarını da Hükûmet, her açıkladığı
rakamlar gibi, gerçek sınırlarının dışında
açıklıyor.
Enflasyon
rakamlarını tespit ederken nelere bakıyor Hükûmet, bir göz
atalım: Flüt, lens, epilasyon cihazı, pinpon topu, at
yarışları
Sayın milletvekilleri, emekliler at
yarışı oynamıyor, pinpon topu almıyor. Vatandaş
ekmek istiyor, aş istiyor, emekli geçinmek istiyor.
Bakın,
Antalyada, Güllük Caddesinde yürürken bir öğretmen önümü kesti.
Sayın vekilim, beni beş dakika dinler misiniz? Buyurun. dedim. En
yakın kafeye gittik, oturduk. Dedi ki: Eskiden çocuğum bana
yardım ederdi. Şimdi işini kaybetti, torunumla beraber evime
geldi. İki odalı bir evde oturuyoruz. Emekli maaşıyla
beş kişi biz nasıl geçineceğiz? İlk önce torunuma
bakıyoruz, sonra biz kalan rakamla yaşamaya devam ediyoruz. Ne kadar
devam edeceğiz bilmiyorum. En kısa zamanda benim oğluma
iş... Asgari ücretle hemen yerleştireyim. dedim, ona bile
razı oldu.
Toplum bu hâle
geldi, emekliler bu hâle geldi ama sokaktaki enflasyonun farkında
değilsiniz. Sokaktaki enflasyon, geçen sene 11 olan yağ 16 lira olmuş,
un 36-38 aralığından 53 milyona çıkmış,
sarımsak yüzde 90 artmış, dana eti yüzde 20 artmış,
koyun eti yüzde 26 artmış ama maalesef hiçbir şeyin
farkında değilsiniz. Artık ekonominin çarklarının
emekliler için de dönmesi gerekir. Eğer emeklilere yüzde 50 zam verirseniz
mahalle arasındaki bakkal mutlu olur, mahalle arasındaki kasap mutlu
olur, berber mutlu olur. Ne olur, gelin, ekonominin çarklarını da
emeklilerimiz için çalıştırın.
Buradan
emeklilerimize de sesleniyorum: Bu Dernek Başkanınızı
değiştirin, örgütlü toplum hâline gelin ve haklarınıza
Artık kendiniz kendi seçtiğiniz insanlarla, sizi temsil edecek
insanlarla yola çıkın, değilse daha çok sürünürsünüz.
Bakın, Sayın Bayram Meral Türk-İşin Başkanı
olduğu zaman 4 milyondu, örgütsüz toplum hâline geldik,
Türk-İşin rakamları 1 milyona düştü, DİSK 1 milyondu,
100 bine düştü. Artık buradan Bayram Meral üzülerek seyrediyor Türk
toplumunu. Çünkü örgütsüz toplum devamlı açlığa mahkûmdur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TAYFUR SÜNER (Devamla)
- Açlık rakamı, açlık sınırı TÜİKin
rakamlarına göre 900 ama emeklilerimize 800 civarındaki bir
rakamı layık görüyorsunuz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Süner.
Bir milletvekili
adına söz isteyen Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli üyeler;
Antalya Milletvekilimiz Sayın Sünerin verdiği teklifle ilgili birkaç
kelime de ben etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, biliyor musunuz -Türkiyede emekli maaşları
arasındaki uçurumu önce size arz edeyim- 330 bin lira alan emeklimiz var,
330 lira.
Şimdi,
biliyorsunuz, bir Emekli Sandığı emeklileri var, eskiden BAĞ-KUR, SSK vardı, üçlüydü,
şimdi ikili gruba döndü ama üçlü gruptaki olay devam ediyor. 330 lira alan
bir emekli var aynı grupta, 2.500 lira alan emekli var aynı gurupta.
Emekli Sandığında minimum 850 lira, maksimum 5.000 lira.
Değerli
milletvekilleri, bir ülkede insanın onuru, şerefi, haysiyeti için,
ekmeği için 330 lirayla ne yapılır? Takdirlerinize sunuyorum.
Bir tarafta Avrupa Birliği diyoruz, bir tarafta 15 bin dolar gayrisafi
millî hasıladan bahsediyoruz. Gelin, hepimiz elimizi vicdanımıza
koyalım, 330 lira alan bir emeklinin geleceğini hep birlikte
konuşalım arkadaşlar. Biz, emeklilere şu kadar zam
yaptık. Hayır arkadaş, emekli aç. Siz, bireysel olarak
eğer minimum bin lira, Sayın Sünerin teklif ettiği
Emekli
Sandığı emeklisinin aldığı minimum 850
liranın altında alan bir emekli açtır. Açlık
sınırı daha yüksektir ama Sayın Sünerin teklif ettiği
rakamı eğer biz diğer emeklilerimize uygun görmüyorsak, biz bu
ülkede insana yönelik hiçbir şey yapmıyoruz demektir. Bu nedenle,
Sayın Süner, çok açık seçik diyor, çok net söylüyor. Emekli
maaşı 330 lira olan bir kişinin yerine koyalım kendimizi.
Onların onuru, şerefi, haysiyeti
Hele bunların da çoluk
çocuğu varsa, eğer bu çocuklar eğitim görüyorsa o zaman biz
dünyayı herhâlde başka pencereden görüyoruz. Arkadaş, dünyayı
Türkiye penceresinden görelim, dünyaya da Türkiyede yaşayan
insanların penceresinde bakalım.
Bakın, ne
kadar emekli maaşı alanları
Şimdi Sosyal Güvenlik Kurumu
yetkilileri Plan-Bütçe Komisyonunda, şimdi gidip isteyeceğim onlardan
listeyi. Acaba Türkiyede emekli olanların yüzde kaçı kaç lira emekli
maaşı alıyor? Yani sınırlar, yani 330 lira alan kaç
kişi, 500 lira alan kaç kişi, 5 bin lira alan kaç kişi? Ve
göreceksiniz ki yüzde 85 emekli bin liranın altında emekli
maaşı alıyordur. Bu, Türkiye gerçeği arkadaşlar. Yani,
hepimizin bir şekilde şapkasını önüne koyması
lazım. Türkiye gerçeğinden kaçıyoruz arkadaşlar.
Şimdi, Ancak, efendim, Emekli Sandığı emeklisi yüksek maaş
alıyor, 5 bin lira alan var. Hayır arkadaş. Kaç kişi
alıyor, kaç kişi?
Siz biliyor
musunuz, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim ödeyen çalışanların
artık yüzde 90ı -dikkatinizi çekiyorum, yüzde 90ı- asgari
ücretten prim ödüyor arkadaşlar. Dikkatinizi çekerim. Bu size bir
işaret vermiyor mu? Türkiye'de çalışanların, kamu
görevlileri hariç çalışanların yüzde 90ının asgari
ücretten prim ödediğini biliyor musunuz? Maalesef bu böyle. Maalesef, 9
milyon çalışanın 7 küsur milyonu asgari ücretten prim ödüyor
arkadaşlar. Eskiden bu oran çok farklıydı.
Onun için, 330
lira emekli maaşı alan bir insanın neyle geçindiğini,
nasıl geçineceğini
Harikalar yaratıyoruz ya, 10 bin dolar, 15
bin dolar millî gelir diyoruz ya, verin haklarını, niye
vermiyorsunuz, gayrisafi millî hasıladan düşen miktarı niye
vermiyorsunuz? Yok. Biz işte şu kadar zam yaptık.
Arkadaşlar,
yaşam zor. Bu yaşamda öğretmen emeklisi dâhil, memur emeklisi
dâhil geçinemiyor. Bu insanlar aç.
Ben
vicdanlarınıza sesleniyorum: Sayın Sünerin getirdiği
önergeyle hiç değilse bir nefes, temelden çözmüyoruz ama bir nefes
verelim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın
Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.19
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN
(Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmına geçiyoruz.
Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu, bu kısımda yer alan sorulardan,
birleşimin başında sıraladığını
belirttiğimiz otuz altı soruyu birlikte cevaplandırmak
istemişlerdi; şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum:
VIII. - SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
Balıkesir Müftülüğünün bir hutbesine ilişkin Devlet Bakanı
Faruk Çelikten sözlü soru önergesi (6/1168) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Cuma günleri
camilerimizde okunan hutbelerin, hoşgörü, dayanışma, sevgi ve
birlikteliği ile yol gösterici niteliğine alışmış
bir toplum olarak,
Yılbaşı
öncesi Balıkesir ilinde 1595 camide okunan hutbenin yeni yılı
kutlayanları kınayan ve hedef gösteren içerikte olması dikkat
çekmiştir.
1- Balıkesir
Müftülüğü internet sitesinde de yayınlanan ve Müftünün haberim
olmadı dediği hutbeyi, ayrımcı, hedef gösteren ve bireyin
hayatına müdahale olarak görüyor musunuz?
2- Yetkililer
hakkında soruşturma açtınız mı? Açmayı
düşünüyor musunuz?
3-
Yılbaşı gecesi İstanbul Bahçelievlerde yaşanan,
parkta içki içtikleri için saldırıya uğrayan üç gençten birinin öldürülmesi,
yılbaşı kutlamalarına gösterilen baskıcı ve
tepkisel tavrın sonucu değil midir?
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
bazı araştırma görevlilerinin sorunlarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1652) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın
Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi birçok üniversitemizde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun
50/d maddesine göre ataması yapılmış araştırma
görevlilerinin doktora eğitimleri tamamlandığında
kadrolarıyla olan ilişikleri kesilmektedir. Bu durumda olan ve
alanlarında yetişmiş çok sayıdaki gencimiz kadro
yetersizliği nedeniyle üniversitelerimizde çalışmaya devam
edememektedirler. Bu konuyla ilgili olarak;
1. Hâlen
ülkemizde enstitü kadrolarında doktora eğitimini sürdüren
araştırma görevlilerinin sayısı ne kadardır?
2. Bu durumdaki
öğretim elemanlarından şimdiye kadar üniversiteleriyle
ilişiği kesilenlerin ve başka kadrolara atamaları
yapılanların sayıları ne kadardır?
3. 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 50/d maddesi gereğince
lisansüstü öğrenimlerini yapan gençlerimizin öğrenim süreleri sonunda
başvuruları hâlinde aynı kanunun 33/a maddesine göre
atamaları yapılarak görevlerine devam etmeleri sağlanabilir mi?
3.- Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin,
Eskişehirde özel eğitim değerlendirme kurulu faaliyetlerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1816) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının
sağlanması için gereğini önemle arz ederim.
Beytullah
Asil
Eskişehir
31.05.2006 tarih
ve 26184 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Özel Eğitim
Hizmetleri Yönetmeliğinin 12. maddesinde "Özel eğitim
hizmetleri kurulu, özel eğitim değerlendirme kurul raporu
doğrultusunda özel eğitime ihtiyacı olan bireyi uygun resmî okul
veya kuruma yerleştirir." amir hükmünü içermektedir.
Yönetmeliğin
amir hükmü olan Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu Eskişehir ilinde
oluşturulmuş mudur?
Yönetmeliğin
yayınlandığı tarihten bu güne kadar Özel Eğitim
Değerlendirme Kurulu yıllara göre Eskişehir ilinde kaç
öğrenciyi özel eğitim okullarına yönlendirmiştir? Bu
öğrencilerden kaçının özel eğitim okullarına
kayıt yaptırmaları sağlanmıştır?
Eskişehir
ilinde Bakanlığınıza bağlı özel eğitim
okullarında kapasitelerinin yarısından fazlası boş
olmasına rağmen haklarında Özel Eğitim Değerlendirme
Kurulu tarafından özel eğitim okullarına yönlendirilen
öğrencilerin bu okullara kayıt ettirilmemesini kaynak israfı,
görev ihmali ve özel eğitime muhtaç bu öğrencilerin temel
eğitimden yoksun bırakılması olarak görüyor musunuz?
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Iğdır Üniversitesinin bazı ihtiyaçlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1829) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakam Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
01.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Yaklaşık
2 yıldan beri üniversitemiz açılmış olmasına
rağmen kampüs olmadığından Belediyenin ve Valiliğin göstermiş
olduğu binalarda çalışmalarını sürdürmektedir. Bu
nedenle fiziki olarak binaya şiddetle ihtiyaçları vardır. Kampüs
olmayınca ona bağlı olarak da birçok sorun ve ihtiyaç
kendiliğinden ortaya çıkmakta ve çözülmemektedir.
1-
Iğdır Üniversitesini kazanıp gelen öğrencilerin
konaklayacak yerleri olmadığından yurt ihtiyacının
karşılanması için 500 kişilik kız öğrenci yurdu,
500 kişilik de erkek öğrenci yurdu yapılacak mı?
2- Üniversitede
okuyan öğrencilerimizin kütüphaneye ihtiyacı bulunmaktadır.
Öğrencilerin araştırma yapmaları ve detaylı ders
çalışmaları için kütüphane yapılacak mı?
3- Üniversiteye
gelen öğrencilerin boş zamanlarını daha iyi geçirmeleri
için spor tesislerine acil ihtiyaç vardır. Spor tesisleri yapılacak
mı?
5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Iğdır Üniversitesinin bazı ihtiyaçlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1833) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
1.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Yaklaşık
2 yıldır üniversitemiz açılmış olmasına
rağmen kampüs olmadığından Belediyenin ve Valiliğin
göstermiş olduğu binalarda çalışmalarını
sürdürmektedir. Bu nedenle fiziki olarak binaya şiddetle ihtiyaçları
vardır. Kampüs olmayınca ona bağlı olarak da birçok sorun
ve ihtiyaç kendiliğinden ortaya çıkmakta ve çözülmemektedir.
1-
Iğdır Üniversitesini kazanıp gelen öğrencilerin
konaklayacak yerleri olmadığından yurt ihtiyacının
karşılanması için 500 kişilik kız öğrenci yurdu,
500 kişilik de erkek öğrenci yurdu yapılacak mı?
2- Üniversitede
okuyan öğrencilerimizin kütüphaneye ihtiyacı bulunmaktadır.
Öğrencilerin araştırma yapmaları ve detaylı ders
çalışmaları için kütüphane yapılacak mı?
3- Üniversiteye
gelen öğrencilerin boş zamanlarını daha iyi geçirmeleri için
spor tesislerine acil ihtiyaç vardır. Spor tesisleri yapılacak
mı?
4-
Iğdır ve ilçelerindeki eğitim kurumlarının acilen
bilgisayara ihtiyacı bulunmaktadır. Okulların bilgisayar
ihtiyaçları ne zaman tamamlanacak?
6.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halisin,
öğretmenlerin farklı statülerde
çalıştırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1849) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Millî Eğitim
Bakanı Sn. Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 11.01.2010
Şerafettin
Halis
Tunceli
Aynı yerde
aynı işi yapıp farklı ücretler alan, "güvencesiz ve
esnek istihdam" edilen sözleşmeli, ücretli ve vekil öğretmenler
ile kadrolu çalışan öğretmenler arasında, görevleri
sırasında zaman zaman açık, zaman zaman da örtülü olarak birçok
sorun yaşandığı belirtilmektedir.
1-) Farklı
istihdam edilen öğretmenlerin iş doyumu, iş motivasyonu;
verimliliği arasında ne gibi farklılıklar
bulunmaktadır?
2-) Farklı
istihdam edilen öğretmenlere öğrencilerin ve velilerin
bakışı farklılaşmakta mıdır?
3-) Farklı
istihdam edilen öğretmenler arasında yaşanan sorunlar nelerdir?
7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ankara
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığına yapılan
atamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1870) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 10.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Son yıllarda
Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde yönetmelikler, kanunlar,
yasalar göz önüne alınmadan çeşitli atamalar yapılmış,
ciddi yanlış kararlar alınmış ve bu yanlışlar
daha sonra mahkeme kararlarıyla geri dönmektedir. Bu durum hem zaman
kaybına hem de çağa ayak uydurmamızda gecikmelere neden
olmaktadır.
1- Yasaya göre
bir dekanın 2 dönem üst üste görev yapması uygun görülmüyor, oysa
2547 sayılı yasaya göre sadece rektörler 2 dönem görev yapar deniyor.
Ankara Diş Hekimliği Fakültesinde en az oy alan adayı dekan
olarak atadınız, bu atamayı neye göre yaptınız?
2- Devlet
üniversitelerinde iki dönemden fazla kaç dekan görev yapmaktadır?
8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki
okullara ilkyardım seti teminine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1875)
ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
12.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
İnsan
sağlığı açısından önem arz eden ilkyardım
setlerinin, okullarda olmadığından bunun da herhangi bir acil
durumda hayati bir konu olduğu ifade edilmektedir. İnsan
sağlığı konusunda hiçbir mazeretin kabul edilmemesi
gerektiğini belirten öğrenci ve velileri çok temel tıbbi
malzemelerin eksikliği kesinlikle mazur görülemez.
1- Ardahan il ve
ilçe merkezindeki bütün okullarda insan sağlığı
açısından çok önem arz eden ilkyardım setleri
bulunmamaktadır. Bu setlerin bir an evvel temin edilerek Ardahan
genelindeki okullara konulması sağlanacak mı, sağlanacaksa
ne zaman sağlanacak?
9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
sözleşmeli öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1877) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 9.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Türkiyede 200
bine kadar öğretmen yetiştirilmiş, diplomasını
almış, görev almaya hazır ancak ataması hâlâ
yapılmamış boynu bükük durmaktadır. Ülkemizde 200 bine
yakın öğretmen açığı bulunmaktadır. Bu
açıklar öğretmenlik eğitimi almamış kişiler
tarafından giderilmeye çalışılmaktadır.
1.- 200 bine
yakın gencimiz Eğitim Fakültelerinden öğretmenlik mesleğini
seçerek bu okulları bitirerek öğretmen olarak atamalarının
yapılması için fırsat beklemektedirler. Yine ülkemizde 200 bin
civarında öğretmen açığı bulunurken neden
sözleşmeli öğretmen atamaya devam ediyorsunuz?
2.- Ardahan,
Erzurum, Kars, Iğdır ve Ağrıda ne kadar sözleşmeli
öğretmen ataması yapılmıştır?
10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir köydeki
öğretmen lojmanı ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1895) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 24.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahanda
Eğitim ve Öğretim ülkemizin standartlarının çok gerisinde
kalmıştır. İlimizde sözleşmeli ve geçici görevli
öğretmenler tarafından yürütülmektedir. Öğretmenlerimiz çok zor
şartlarda görev yapmaktadırlar. Okullarımızın fiziki
durumları ihtiyaca cevap veremediği gibi araç ve gerece de çok
ihtiyaç vardır.
1- Ardahan Göle
ilçesi Karatavuk köyünün öğretmen lojmanı bulunmamaktadır.
Öğretmenimiz her gün ilçeye gidip gelmektedir. Karatavuk köyüne
öğretmen lojmanı yapılması için bir
çalışmanız var mıdır, varsa ne zaman
yapacaksınız?
11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ağrı-Doğubeyazıttaki liselerde branş öğretmeni
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1898) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
20.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ağrı
Doğubeyazıt liselerinde birçok branşta öğretmen
sıkıntısı devam etmektedir. Bazı branşlarda ise
dönem başından beri branş öğretmeni olmadığı
biliniyordu bu durumda öğretmenin sıkıntısının
süreklilik kazanması nedeniyle, özellikle üniversite sınavına
girecek olan lise son sınıf öğrencileri bu durum
karşısında başarılı olamayacaktır.
1- Ağrı
Doğubeyazıttaki liselerde üniversite sınavına girecek olan
öğrencilerin hak mağduriyetine uğradığı bir gerçektir.
Bu mağduriyetin daha fazla sürmemesi için Doğubeyazıtta bulunan
bütün liselerde fizik öğretmeni bulunmadığı gibi felsefe,
din ve beden eğitim öğretmenlerinin bir an evvel atamaları
yapılacak mı?
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
formasyon eğitiminde aranan şartlara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1921) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
02.03.2010
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın
Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Yükseköğretim
Kurulunun Ocak-2010'da aldığı bir kararla, Eğitim Fakültesi
dışında bir fakülteyi bitirenlerin öğretmen olabilmelerini
sağlayan "Tezsiz Yüksek Lisans" eğitimini kaldırarak
formasyon eğitimine katılacaklara yeni şartlar getirmesiyle
birçok gencimizin formasyon eğitimine başvurması
engellenmektedir. YÖK'ün özellikle Fen Edebiyat Fakültesi mezunu çok
sayıdaki gencimizin mağduriyetine yol açacak bu kararıyla ilgili
olarak;
1. Mezuniyet not
ortalamasının 4 üzerinden en az 2,5 olması
şartının daha önce mezun olmuş gençlerimize de
uygulanması doğru bir uygulama mıdır?
2. Bu uygulamayla
mağdur edilecek gençlerimizin mağduriyeti nasıl giderilebilecektir?
3. Kararın
2010-2011 eğitim öğretim yılından itibaren mezun olacaklara
uygulanması yönünde bir düzenleme yapılabilir mi?
13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun ek
derslik ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1937) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 10.03.2010
Ensar
Öğüt Ardahan
Ardahan ili
Merkez Bayramoğlu köyünde bulunan 5 yıllık İlköğretim
Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse okul binamıza
ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması, çatının
akması, pencerelerin sağlıksız olması gibi sorunlar
hızla büyümektedir. Köyümüzdeki toplam 63 öğrencimiz
taşımalı olarak Binbaşar Köyüne giderek eğitimlerine
devam etmeye çalışmaktadır. Okulumuzun öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya
kaldığından bir an önce kaçmanın yollarını
aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan uzun ve sert geçen kış mevsimi ve eğitim
öğretim yılının başlaması da göz önünde
bulundurarak Bayramoğlu köy okulumuzun yetersiz gelmesi nedeniyle ek
derslikler yapılarak 8 yıllık ilköğretim okulunu ne zaman
yapacaksınız?
14.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
Hekimhan-Hasançelebi Beldesindeki okulların ihtiyaçlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1948) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
1)
Malatya-Hekimhan-Hasançelebi Beldesindeki lise ve ilköğretim
okullarının ihtiyaçları neden giderilmemektedir? Bu yörede
yapılan taşımalı eğitimlerde önemli sorunlar
olmasına karşın neden çözüm bulunmamaktadır ve Hasançelebi
Lisesinin ısınma problemi neden çözülmemektedir?
15.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
yapılan okullara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1952) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
1) Ülkemizde Devlet-Vatandaş
işbirliği veya vatandaşlarımızın
katkılarıyla son 8 yıl içerisinde kaç derslik ve okul inşa
edilmiştir? Bu okulların hangileri % 100 hayırseverler
tarafından, hangileri % 50 devlet-vatandaş tarafından
yaptırılmıştır?
16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Siirtteki
öğretmen açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1960)
ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 18.03.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Siirt merkez
başta olmak üzere ilçelerdeki nüfus artışı hızla
artarak devam etmektedir. Millî Eğitime bağlı ilköğretim
okulları ve liselerde öğretmen açığı çok
fazladır. Öğrencilerimizin yaklaşan sınav döneminde
başarılı olabilmesi için çok acilen öğretmen
açığının giderilmesi gerekmektedir. Anadolu lisesi ve
diğer liselerdeki branş öğretmen açığının
kapatılması gerekmektedir.
1- Siirt ilköğretim
okullarında ve Anadolu liseleriyle diğer liselerdeki öğretmen
açıklarının giderilebilmesi için çok acilen branş
öğretmen tayininin yapılması gerekmektedir. Siirtteki okullarda
öğretmen açıklarının giderilmesi için bir
çalışmanız var mıdır? Varsa bu döneme
yetiştirilecek mi?
17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, çok
amaçlı bir lisenin bina ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1971) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 22.03.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahanın
Göle ilçesine bağlı Köprülü beldesinde 60 lise öğrencisinin ders
gördüğü 8 öğretmenin ders verdiği çok programlı lisenin
eski karakol binasında eğitim ve öğretime devam etmesi çok
sakıncalıdır. Üstelik hem Millî Eğitim
Bakanlığı hem de Bayındırlık
Bakanlığının bu binada depreme dayanıklı
olmamasından dolayı eğitim verilemez raporu mevcuttur.
1- Ardahan Göle
ilçesine bağlı Köprülü beldesinde çok amaçlı lisenin eğitim
ve öğretime devam etmemesi için yeni bir okul binası yapılacak
mı? Yapılacaksa ne zaman yapılacak?
18.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, dershanelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2001) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde
son yıllarda dershanelerin sayısı artmaktadır. Ülke
genelinde kaç tane dershane vardır? Bu dershaneleri özel okul statüsüne
çevirmeyi düşünüyor musunuz?
19.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
kapatılan okullara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2002) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülke
genelinde öğrenci sayısının yetersiz olmasına
bağlı olarak 2004 - 2009 yılları arasında kaç okul
kapatılmıştır?
20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Gaziosmanpaşa
Üniversitesinde Veteriner Fakültesi açılmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/2007) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili
hayvancılığın çok yoğun olarak
yapıldığı bir yerdir. İlimiz gelişmiş bir
üniversite olan Gazi Osman Paşa Üniversitesine sahiptir. Bu yüzden ilimize
Veteriner Fakültesi açılması gereklidir.
Hayvancılığımızın
daha iyi şartlar altında yapılabilmesi için Fakülte
kurulması ile ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Posofta
görevlendirilen öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2016) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 7.04.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Posofta
eğitimdeki aksaklıkların başında ilçeye gönderilen
öğretmenlerin deneyimsiz olmaları ve iklim şartlarının
ağırlığı nedeniyle gelen öğretmenlerin de izin ve
raporla görev sürelerini doldurmadan ayrılmalarıdır.
1-
İlçemizdeki eğitim seviyesini yükseltmek ve kaliteli bir eğitimi
vermek için ilçe merkezine ve bağlı köylerdeki okullara daha
deneyimli ve tecrübeli öğretmenler göndermeyi düşünüyor musunuz?
2- Posofa gelen
öğretmenlere daha sağlıklı bir ortamda hizmet verebilmeleri
için ilçe merkezine ve bağlı köylerdeki okullara 2010 yılı
içinde kaç adet öğretmen lojmanı yapmayı planlıyorsunuz?
22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir beldedeki
okulun taşımalı eğitim kapsamına alınmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2023) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 12.04.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars İli
Akyaka ilçesi Karahanlı beldesinde mevcut İlköğretim okulu
olarak Eğitim ve Öğretime devam eden okulda 3 öğrenci eksik
olmasından dolayı okulun kapatılarak buradaki öğrencilerin
başka yerlere taşımalı eğitim veren okullara
gönderilmesi düşünülmektedir.
1- Kars Akyaka
İlçesi Karahanlı beldesinde mevcut İlköğretim Okulu 3
öğrencisinin az olması nedeniyle kapatılmak istenmektedir.
Burada eğitim gören öğrencilerin başka okullara nakli
düşünülmektedir. Karahanlı'ya en yakın yerden 3 öğrencinin
bu okula taşımalı eğitimle getirilmesi için bir
çalışmanız olacak mı?
23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki
öğretmenlerin çalışma statülerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2025) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 12.04.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Özelleştirilen
kurumlardaki işçiler tarafından gündeme getirilen sözleşmeli
personel istihdamını düzenleyen kanun maddesi 4-C'nin
Danıştay tarafından Anayasa Mahkemesine taşınması
işsizler ordusuna yeni işsizlerin katılmasına neden olacaktır.
1- Ardahan'da
eğitim zaten çok zor şartlarda yapılmaktadır.
Eğitimdeki öğretmen açığı sözleşmeli
öğretmen çalıştırılarak kapatılmaktadır.
İlgili kanun maddesi iptal edilirse Ardahan'da eğitim sıfır
noktasına gelir. Ardahan'da 4-C statüsünde çalışanların 4-b
statüsüne geçirilmesi için bir çalışmanız var mıdır?
24.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Bakanlık merkez binasının yenilenmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2055) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
Bakanlığınız Strateji Planında Merkez
Teşkilatı binasının fiziki mekânlarının
dağınık, yetersiz ve çalışma ortamına uygun
olmadığı belirtilmektedir.
Daha verimli ve
kaliteli bir çalışma ortamı oluşturmak için yeni bir
Bakanlık merkez binası yapmayı düşünüyor musunuz?
25.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Ankarada yeni öğretmenevleri yapılmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/2056) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
İstanbul ilinin birçok ilçesinde Öğretmen Evi bulunmaktadır.
Baş-kent Ankara'da sadece bir öğretmen evi vardır. Ankara'da
yapılan eğitimler, seminerler ve toplantılar göz önünde
tutulduğunda mevcut öğretmen evinin ye-tersizliği ortaya
çıkmaktadır.
Ankara ilinin,
Çankaya, Keçiören, Mamak gibi büyük ve kalabalık ilçele-rine Öğretmen
evi yapmayı düşünüyor musunuz?
26.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, ücretsiz
ders kitabı uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2057) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Millî
Eğitim Bakanlığı olarak 2003 yılından itibaren
İlk ve Orta öğretim okullarında Ücretsiz Kitap uygulaması
sürdürülmektedir. Bununla ilgili fayda/maliyet analizi konusunda Bakanlık
Müfettişleriniz ve Maliye Uzmanlarınca ortak bir çalışma
yapılmakta mıdır?
27.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, ödünç
ders kitabı uygulamasına geçilmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2058) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Millî
Eğitim Bakanlığı olarak 2003 yılından itibaren
İlk ve Orta öğretim okullarında Ücretsiz Kitap uygulaması
sürdürülmektedir. Ancak ülke ekonomisi göz önüne
alındığında her yıl ücretsiz kitap dağıtıp,
yıl sonu çöpe atılması yerine, 2-3 yıl sürecek "Ödünç
Kitap" uygulaması yapmayı düşünüyor musunuz?
28.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, bir YÖK üyesi
hakkındaki intihal iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2086) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla. 17.05.2010
Hulusi
Güvel
Adana
1.
Yükseköğretim Kurulu Üyesi de olan Prof. Dr. İzzet Özgenç'in
doçentlik tezinde Prof. Dr. Hans Achenbach'a ait bir eserden intihal
yaptığı yolunda iddialar nedeniyle herhangi bir
inceleme/soruşturma yapılmış mıdır? Herhangi bir
inceleme/soruşturma yapıldı ise nasıl
sonuçlanmıştır?
2. Hakkında
intihal yaptığı yolunda iddialar bulunan Prof. Dr. İzzet
Özgenç'in kurulacak olan Türk-Alman Üniversitesine YÖK tarafından birinci
sırada rektör adayı olarak önerilmesi Millî Eğitim
Bakanlığı mevzuatı, Bakanlığınız
politikaları ve mesleki etik ilkeleriyle örtüşmekte midir?
29.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, bazı
öğretim üyelerinin vakıf üniversitelerinde görevlendirildiği
iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2089) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
TBMM
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Millî Eğitim Bakanı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 25.05.2010
Kamer
Genç
Tunceli
Bana intikal eden
bilgilere göre; Bazı devlet üniversitelerinden özellikle İstanbul
Üniversitesinde görevli öğretim üyelerinin bir kısmının
bazı vakıf üniversitelerine (yine özellikle Ülke Vakfına ait
Şehir Üniversitesine ve bazı cemaat ve vakıflara ait
üniversitelere) 3-4 yıllık bir süre için görevlendirildikleri ve
maaşlarını da Devletten aldıkları belirtilmektedir.
1- Bu olay
doğru mudur?
2- Doğru ise
nasıl oluyor da Devletten aylık alan öğretim görevlileri kâr
amacıyla hareket eden vakıf üniversitelerinde ücretsiz ders
vermektedir? Böyle bir uygulama için YÖK e bir talimatınız var
mıdır?
3- Bu suretle görevlendirilen
öğretim üyeleri sayısı kaç kişidir? Hangi vakıf
üniversitelerine ve hangi üniversitelerden görevlendirmeler
yapılmıştır?
4- Bu durum
vakıf üniversiteleri arasında haksız rekabet yaratmamakta
mıdır?
5- Bu uygulama
ile Devlet Üniversitelerinde eğitimin kalitesi
zayıflatıldığına göre, sorumlular hakkında ne
gibi işlem yapmayı düşünüyorsunuz?
30.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Gaziantepteki eğitim yatırımlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2093) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Gaziantep ilinin
en önemli sosyal sorun alanlarından birisi eğitimdir.
Bakanlığınız vasıtasıyla yapılan eğitim
yatırımları ise Gaziantep'in talebini
karşılayamamaktadır. Bu çerçevede eğitim konusu Gaziantep
kamuoyunda her fırsatta gündeme gelirken kurumlar arası fikir
tartışmaları da yaşanmaktadır.
Buna göre,
1) Hükümetiniz
döneminde Gaziantep ilinde Bakanlığın bütçesi haricinde
yapılan yatırım miktarı nedir? Bu yatırımlar
hangi kurumlar tarafından yapılmıştır?
2) Gaziantep
ilindeki özellikle derslik sayısının az olması ile ortaya
çıkan sorunların giderilmesi için özel sektörü teşvik konusunda
yapmış olduğunuz çalışmalar var mıdır? Yeni
okulların inşa edilmesi için Gaziantep ilinde belirlenen arsa
alanı ne kadardır? Bu arsaların okul inşasına
ayrılabilmesi için yerel yönetimlerle ortaklaşa yapılan çalışmalar
nelerdir?
31.- İzmir Milletvekili Kamil Erdah Sipahinin, yurt
dışında öğrenim gören öğrencilerin Türkiyede staj
yapmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2104) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Kamil
Erdal Sipahi
İzmir
Üniversite
çağındaki bazı çocuklarımızın
yurtdışında tahsil yaptıkları bilinmektedir.
Üniversite ve
Yüksek Okul öğrenimleri sırasında birçok alanda, staj yapma
zorunluluğu bulunmaktadır.
Ancak bu
öğrencilere çoğunlukla öğrenim gördükleri ülkede staj yapma
imkânı tanınmamaktadır.
Aynı
şekilde yurtdışında tahsil görmeleri nedeniyle Türkiye'de
de staj imkânı tanınmamakta güçlüklerle
karşılaşılmaktadır.
Soru:
Bahse konu
öğrencilerin ülkemizde staj yapmaları konusunda bir çalışma
var mıdır?
32.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Gazzeye
yardım için toplanan paralara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2136) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
TBMM
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 23.06.2010
Kamer
Genç
Tunceli
Bilindiği
üzere Gazze'ye yardım amacıyla ilkokul öğrencileri dahil bütün
öğrencilerden (zorunlu olarak) Türkiyedeki tüm yurttaşlardan para
toplanmıştır.
1- Tüm Türkiyede
kaç lira toplanmıştır?
2- Toplanan bu
paralar hangi bankalara yatırılmıştır?
3- Bu paralar
kimler vasıtasıyla, Gazze'de kimlere teslim edilmiştir? Teslim
edildiğine ilişkin belgeler nelerdir? Açıklar
mısınız?
4- Toplanan bu
paralar cemaatlere de verilmiş midir? Verilmiş ise kimlere ve ne
miktarda verilmiştir?
33.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
öğrenimlerine devam etmeyen öğrencilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2151) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Geçtiğimiz
günlerde ulusal basın kuruluşlarında da yer alan bir
araştırma raporuna göre ülkemizde günde bin liseli öğrencimiz
okulu bırakmaktadır.
Buna göre;
1)
Bakanlığınızın okul bırakan öğrencilerin
okullarını bırakma nedenlerinin tespit edilerek geri dönmeleri
için neler yapılabileceğine dair bir çalışması var
mıdır?
2) Seçim bölgem
Gaziantep'te 2009-2010 öğretim dönemi içerisinde okullarını
bırakan ortaöğretim öğrenci sayısı kaçtır?
Aynı dönem içerisinde okullarını bırakan ilköğretim
öğrencisi sayısı kaçtır? Okullarını bırakan
öğrenci sayısı son 5 yılda ne olmuştur? Bu
öğrencilerin okullarını bırakmalarının nedenleri
nelerdir?
34.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, SBS
uygulamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/333) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
hususunda gereğini arz ederim. 01.07.2010
Murat
Özkan
Giresun
Ekim 2007'de
dönemin Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından
"Ortaöğretime Geçiş Modeli" açıklanmış, yeni
modelin amaçlarından söz edilmiş ve büyük beklentilerden bahsedilerek
OKS kaldırılmış, yerine üç aşamalı SBS
getirilmiştir.
Aradan üç
yıl geçmeden beklentilerin aksi yönünde sonuçlar
çıktığı gerekçesiyle önümüzdeki eğitim öğretim
yılından itibaren kademeli olarak SBS sınavını
kaldıracağınızı açıkladınız.
1) Milyonlarca
öğrenci ve veliyi ilgilendiren sınav sisteminin
değiştirilmesinde izlediğiniz yol nedir?
2) SBS
sınavını yanlış buluyorsanız neden kademeli
olarak kaldırıyorsunuz?
3)
Sınavın 4 yıl sonra tamamen kaldırılacağı
doğru mudur?
4)
Sınavın tamamen kalkması durumunda Anadolu Liselerine
yerleştirme neye göre yapılacak? Öğrenci notlarının
objektif değerlendirilmesi nasıl sağlanacak?
5) Kişiye
bağlı eğitim politikanızın yarattığı
tahribattan kim sorumludur?
6) Eğitimde
deneme yanılma yönteminden vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?
35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir köydeki
öğretmen lojmanlarının bakım ve onarımına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2184) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla
arz ederim. 18.08.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Merkez ilçesi Hoçuvan Hasköy köyünde bulunan İlköğretim Okulumuzda
öğretmen açığı genellikle vekil öğretmenlerle
karşılanmaya çalışılmakta, görevleri biten vekil
Öğretmenlerimizin her yıl değişmesi nedeniyle
öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
Öğretmenlerimiz, lojman olmaması nedeniyle bir an önce köyden
tayinlerini aldırmak istemektedirler.
1- Ardahan Merkez
İlçesi Hoçuvan Hasköyünde Öğretmenlerimizin en doğal hakları
olan barınma ihtiyacını karşılayacak çok az
sayıdaki mevcut lojmanların bakım onarımını ve
yeni lojmanları, Öğretmenlerimizin mağduriyetini gidermek için
yapılacak mı, yapılacaksa ne zaman yapılacak?
36.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda
eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2190) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 22.08.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Eğitimde
sonuncu olan Ardahan ilimizde yaşayan vatandaşlarımızın
sorunlarının başında Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının
araç gereç, personel ve öğretmen eksikleri gelmektedir. 21. yüzyılda
çocuklarımız okula gidememekte, yeterli eğitim
alamamaktadır. Bunun neticesi olarak da son 5 yılda üst üste Ardahan
ÖSS sınavlarında ya sonuncu yada sondan ikinci olmuştur.
1-
İlköğretim kurumlarının ihtiyaçları, 222
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 76.ncı
maddesi gereği, genel bütçeden il özel idare bütçelerine aktarılan
ödenekler, özel idare bütçelerine yıllık gelirlerinden konulacak
ödenekler ve diğer gelirler kullanılarak valiliklerce
karşılanmaktadır. Bu madde gereğince Ardahan'da
Eğitimin iyileşmesi için 2005 yılı bütçesi ile 2010
yılı bütçelerinde ne kadar bütçe ayrılmıştır?
2- Ardahan il
merkezi ve ilçeler ile köylerdeki okullarda memur ve yardımcı
hizmetler sınıfından personele ihtiyaç bulunmaktadır. Bu
ihtiyaçların karşılanması için memur ve yardımcı
hizmetler sınıfından personel alınması için bir
çalışmanız var mıdır?
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Otuz beş
dakika süreniz var.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum ve Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüzün
(6/1168) esas numaralı sözlü sorusuna cevap vererek başlamak
istiyorum.
Her türlü siyasi
görüş ve düşüncenin üzerinde kalarak millî birlik ve
dayanışmayı temin etmeyi, kardeşlik, yardımlaşma,
fedakârlık gibi dinimizin yüce prensiplerimizi vatandaşlarına
tanıtmayı, din konusunda halkı bilgilendirmeyi amaç edinen
Diyanet İşleri Başkanlığının sunmakta
olduğu din hizmetlerinde ayrıştırıcı bir
faaliyeti benimsemesi düşünülemez. Bu çerçevede, Başkanlığımızca
hazırlanan ve tüm teşkilatlarımıza gönderilen 2007
genelgesindeki hutbelerle ilgili olarak fitne, tefrika ve bölücülüğün,
kötülüğü, sevgi, acıma duygusu, af, hoşgörü gibi, benzeri
hasletlerin fazileti gibi toplumsal dayanışma ve bütünleşmeyi
pekiştirici konulara değinilmesi, ölçülü, yapıcı,
uyarıcı, teşvik edici, sevdirici ve müjdeleyici ifadeler
kullanılması, aşırı kırıcı, itham edici
sözlere, dinî, ilmî ve kesin bilgilere dayanmayan görüşlere yer
verilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu hutbeyle ilgili
olarak 13/01/2009 tarihinde inceleme başlatılmış ve
yapılan inceleme sonucunda gerekli işlemler
sonuçlandırılarak İl Hutbe Komisyonu üyeleri bundan böyle
komisyon olarak hutbelerin daha dikkatli ve titiz hazırlanması, konu
ve cümlelerin yanlış anlaşılmayacak ve yanlış değerlendirmelere
imkân vermeyecek şekilde halkımızın birlik ve
beraberliğini artırıcı yönde hazırlanması
hususlarında yazılı olarak ikaz edilmişlerdir.
Kütahya
Milletvekili Profesör Doktor Alim Işıkın (6/1652) esas
numaralı soru önergesini cevaplandırıyorum: Yükseköğretim
Kurulu Başkanlığından alınan bilgiye göre üniversitelerimiz
fen, sağlık ve sosyal bilimler enstitülerinde 3.876
araştırma görevlisi yüksek lisans ve doktora yapmaktadır.
2006-2010 yılları arasında üniversitelerden ayrılan
araştırma görevlilerinin sayısı ise 632dir. 2547
sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 50/d maddesi uyarınca
lisansüstü eğitim yapan araştırma görevlilerinin süreleri
sonunda başvurmaları hâlinde 33/a maddesine göre atamaların
yapılması üniversite rektörlüklerince öğretim elemanı
ihtiyacı dikkate alınarak yapılmaktadır.
Eskişehir
Milletvekili Sayın Beytullah Asilin (6/1816) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Eskişehir Valiliğinden
alınan konuya ilişkin bilgide Özel Eğitim Hizmetleri
Yönetmeliğinin ilgili esasları doğrultusunda Eskişehir
ilinde Özel Eğitim Hizmetleri Kurulunun oluşturulduğu, Özel
Eğitim Hizmetleri Kurulu tarafından yönlendirilmesi yapılan
öğrenci sayısının 2006 yılında 87; 2007
yılında 198; 2008 yılında 439; 2009 yılında 845
ve 2010 yılında 857 olduğu, 2010 yılında
yönlendirilmesi yapılan öğrencilerin tamamının
kayıtlı olduğu, özel eğitim okullarının 1inci
sınıflarında boş kontenjan bulunmadığı
anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, velilerin çocuğu
okula göndermemesi, İl Özel Eğitim Hizmetleri Kurulunun verdiği
karara yapılan itirazlar, çocuğun öğrenim çağı
dışına çıkması gibi nedenlerle okula yönlendirilen ve
devam eden öğrenci sayıları arasında da
farklılıklar olabilmektedir.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/1829) esas sayılı
önergesini cevaplandırıyorum: Konuya ilişkin olarak
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca verilen bilgiye
göre meslek yüksekokulu bünyesinde 1 adet kütüphane bulunmaktadır.
Ayrıca yapımı sürmekte olan merkezî derslik binasında da 1
adet kütüphane bulunmakta, bununla beraber üniversitenin yirmi yıllık
gelişim planı kapsamında kampüs içinde 1 merkez kütüphane
binası yapılacağı bilgisi verilmiştir. Ayrıca
üniversitenin gelişim planında 1 adet spor salonu, sentetik atletizm
pisti, 1 adet çim saha, 1 adet yüzme salonu, basketbol sahaları ve benzeri
spor tesisleri kampüs alanı içinde bulunacaktır. Ayrıca
yükseköğrenim öğrencilerine yurt yaptırılması
Bakanlığımızın uhdesinde bulunmamaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/1833) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Konuya ilişkin olarak
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca verilen bilgiye
göre meslek yüksekokulu bünyesinde 1 adet kütüphane bulunmakta, ayrıca
yapımı sürmekte olan merkezî derslik binası bünyesinde de 1 adet
kütüphane bulunmaktadır. Bununla beraber üniversitenin yirmi yıllık
gelişim planı kapsamı içinde kampüs içinde 1 merkez kütüphane
binası da yapılacaktır. Yükseköğrenim öğrencilerine
yurt yapılması Bakanlığımızın uhdesinde
bulunmamakta. Üniversitenin gelişim planında 1 adet spor salonu,
sentetik atletizm pisti kampüs sahası içerisinde bulunacaktır.
Diğer taraftan, valilikten alınan bilgiye göre, il ve ilçelerde
bilgisayarı olmayan herhangi bir eğitim kurumu bulunmamaktadır.
Bakanlığımızca, bu konuda da ülke genelinde mevcut durumun
daha da iyileştirilmesi için imkânlar dâhilinde çalışmalar
yapılacaktır.
Tunceli
Milletvekili Sayın Şerafettin Halisin (6/1849) numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Okul ve kurumlarımızın
alanlar bazında belirlenen öğretmen ihtiyacı, Maliye
Bakanlığınca her yıl Bakanlığımıza
tahsis edilen kadro sınırlılığında giderilmeye
çalışılmaktadır. Eğitim ve öğretim
sınıfları hizmetinde görev yapan öğretmenler
bakımından Bakanlığımızın istihdam türleri,
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/A maddesi
kapsamında kadrolu öğretmen, 4/B maddesi kapsamında
sözleşmeli öğretmen olarak iki ayrı statüde istihdam edilmekte;
ayrıca öğretmenlerin ihtiyacının giderilmediği yerde
vekil, geçici olarak da Millî Eğitim Bakanlığı
Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin
Karar çerçevesinde, il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerince, kurumlara
ücreti karşılığında görevlendirmeler
yapılmaktadır. Söz konusu personelin ücretleri, istihdam
şekilleri ve çalışma şartları dikkate alınarak
mevzuatta belirtilen düzenlemeler çerçevesinde ödenmektedir.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/1870) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Konuya ilişkin Yükseköğretim
Kurulu Başkanlığından alınan bilgiye göre, 2547
sayılı Kanunun 16ncı maddesinde bir dekanın iki dönem üst
üste görev yapması ile ilgili bir hüküm bulunmamakta olup dekanların,
rektörün önereceği üniversite içinden veya dışından 3
profesör arasından, Yükseköğretim Genel Kurulunca, gizli oyla, üç
yıllık süre için seçileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm çerçevesinde, Yükseköğretim Genel Kurulunun 21/1/2010 tarihli
toplantısında yapılan gizli oylama sonucunda Ankara Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığına Profesör Doktor
Adnan Öztürk seçilmiş olup dekan adayları için üniversitede veya
başka bir yerde seçim yapılacağına ilişkin mevzuatta
bir düzenleme bulunmamaktadır. Devlet üniversitelerinde hâlen iki dönemden
fazla dekanlık görevini yapan 21 dekan bulunmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/1875) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Bakanlığımızca ilkyardım
setlerinin merkezden alımı ekonomik olmadığından
satın alma işlemi yapılmamaktadır ancak bu setlerin
mahallinden temin edilmesi sağlanmaktadır. 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanunu gereğince ilköğretim
okullarının donatımı il özel idarelerince yapılmakta
olup, Ardahan ilindeki diğer okulların ilkyardım setleri için
Bakanlığımız Eğitim Araçları ve Donatım
Dairesi Başkanlığından herhangi bir ihtiyaç talebinde
bulunulmamıştır. İhtiyaç talebinde bulunulması hâlinde
değerlendirilerek, mahallinde satın alınması için ödenek
gönderme işlemi gerçekleştirilecektir. Ardahan Valiliğinden
alınan bilgiden, ilk ve orta dereceli okulların tamamında
ilkyardım dolabı bulunduğu da anlaşılmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/1877) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Bakanlığımızca
öğretmen ihtiyacı, Maliye Bakanlığınca
Bakanlığımıza tahsis edilen kadro kullanım izni
sınırlılığında, öncelikle kadrolu
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
ihtiyacın bu şekilde karşılanamadığı
durumlarda da sözleşmeli öğretmen görevlendirilmesine gidilmiş
olup, daha sonra sözleşmeli öğretmenlerin kadroya atanmaları
veya görevden ayrılmaları gibi nedenlerle boşalan pozisyonlara
ise boş pozisyon oranında yine sözleşmeli öğretmen
ataması yapılarak görevlendirmeler sürdürülmektedir. Diğer
taraftan, 3/1/2011 tarihi itibarıyla Bakanlığımız
verilerine göre, Ardahan ilinde 304, Erzurum ilinde 1.916, Kars ilinde 957,
Iğdır ilinde 545, Ağrı ilinde 1.724 sözleşmeli
öğretmen görev yapmaktadır. Aralık 2010 sözleşmeli öğretmen
görevlendirilmesinde ise Ardahan iline 110, Erzurum iline 365, Kars iline 231,
Iğdır iline 116, Ağrı iline 464 sözleşmeli
öğretmen görevlendirilmesi yapılmıştır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/1895) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanunu gereği, giderleri aynı
Kanunun 76ncı maddesi gereği oluşturulan bütçeden
karşılanmak kaydıyla, köy, kasaba ve şehir ilköğretim
okullarının lojmanlarının yapım, tadil, esaslı
büyük onarım, her türlü ilk tesis, okul eşyası, ders aletleri,
arsa, arazi istimlakleri valiliklerin yetki ve sorumluluğunda planlanmakta
ve uygulanmaktadır. Ardahan Valiliğinden alınan konuya
ilişkin bilgiden, Göle ilçesi Karatavuk köyü Şehit Er Metin Altun
İlköğretim Okulunun lojmanının bulunduğu ve
kullanılmakta olduğu, başka bir lojman ihtiyacı
bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/1898) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Bakanlığımız
MEBBİS norm işlemleri modülü verilerine göre, Ağrı ili
Doğubeyazıt ilçesindeki Bakanlığımıza
bağlı resmî eğitim kurumlarında din kültürü ve ahlak
bilgisi alanında 13 kadrolu, 6 sözleşmeli olmak üzere 19, felsefe
alanında 2 kadrolu, 2 sözleşmeli olmak üzere 4, fizik alanında 3
kadrolu, 2 sözleşmeli olmak üzere 5, beden eğitimi alanında 7
kadrolu, 7 sözleşmeli olmak üzere toplam 14 öğretmen görev
yapmaktadır.
Bu çerçevede
Ağrı iline Kasım 2010 atama döneminde 850 kadrolu öğretmen
ataması yapılmış olup, göreve başlama iş ve
işlemleri hâlen devam etmektedir. Ayrıca sözleşmeli
öğretmenlerin kadrolu öğretmenliğe atanmaları nedeniyle
boşalan 464 pozisyona da sözleşmeli öğretmen görevlendirmesi
yapılmıştır.
Bakanlığımıza
bağlı resmî eğitim kurumlarının öğretmen
ihtiyacı kadrolu ve sözleşmeli öğretmenlerle
karşılanmaya çalışılmaktadır ve MEBBİS
kontenjan modülüne yansıtılarak eğitim kurumları ve
adayların tercihlerine sunulmaktadır.
Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işıkın (6/1921) esas numaralı
soru önergesini cevaplandırıyorum: Konuya ilişkin
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca verilen bilgiye
göre, yapılan inceleme neticesinde yükseköğretim kurumlarında
yürütülen ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans
programlarının kontenjan türü tüm imkânlar kullanılarak
artırılmasına rağmen, talebi
karşılayamadığı durumlarda üniversitelerimiz
bünyesinde eğitim fakülteleri dışındaki fakültelerden
tezsiz yüksek lisans veya pedagojik formasyon aldığına dair
belge istendiğini, belgesi olmayanların özel sektörde
çalışmalarında yaşanan sıkıntılar nedeniyle
Öğretmen Yetiştirme Millî Komitesinin görüşü de dikkate
alınarak, 80 numaralı Talim Terbiye Kurulu Kararına göre ekli
çizelgede mezun olan yükseköğretim programlarına pedagojik formasyon
programını tamamlayanlar koşulunun yer aldığı
programlar için uygulanmak üzere, mezun durumda olan öğrencilere de
2010-2011 eğitim-öğretim yılından itibaren formasyon
sertifika programı açılmasına karar verildiği tespit
edilmiştir.
21/1/2010 tarihli
Yükseköğretim Genel Kurul toplantısında üniversitelerimizde uygulanacak
pedagojik formasyon eğitimine ilişkin kriterler belirlenmiş olup
bu programlara diploma notu 4 üzerinden 2,5 veya 100 üzerinden 65
olanların başvurabilmesine karar verilmiştir. Söz konusu kararda
bir değişiklik olmamıştır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/1937) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: İlköğretim
yatırımları 222 sayılı İlköğretim ve
Eğitim Kanunu gereğince valilikler tarafından oluşturulan
il ilköğretim kurumları yapım programı çerçevesinde
planlanmakta ve gerçekleştirilmektedir. Ardahan Valiliğinden konuya
ilişkin aldığımız bilgiye göre Bayramoğlu köyünün
sekiz derslikli ilköğretim okulunun ihalesi 2010 tarihinin sekizinci
ayında yapıldı ve inşaatına başlandı. Okulun
2011-2012 eğitim-öğretim yılında eğitime başlayacağını
bildiriyorlar.
Malatya
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlunun (6/1948) esas
numaralı soru önergesini cevaplandırıyorum: Malatya
Valiliğinden alınan konuya ilişkin bilgiye göre Hasançelebi
beldesindeki lisenin sobalı olan ısınma sisteminin kalorifer
sistemine dönüşümüne ilişkin kazan dairesi ve kalorifer tesisatı
yapım işinin ihale edilip bitirildiği ve hizmete verildiği,
söz konusu beldede yapılan taşımalı eğitim
ilköğretim uygulamasının ilgili mevzuatına göre
yapıldığı ve herhangi bir sorun
yaşanmadığı, beldede bulunan lise ve ilköğretim
okullarının her türlü ihtiyaçlarının
Bakanlığımız, il özel idaresi kaynaklarından
karşılanmakta olduğu anlaşılmaktadır.
Malatya
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlunun (6/1952) esas
numaralı soru önergesini cevaplandırıyorum: Eğitime Yüzde
100 Destek kampanyası çerçevesinde 2004 yılında 7.143; 2005
yılında 6.653; 2006 yılında 6.744; 2007 yılında
3.530; 2008 yılında 1.358; 2009 yılında 624; 2010
yılı Haziran ayı itibarıyla da 563 derslik olmak üzere toplam
26.615 derslik yapılmıştır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/1960) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Bakanlığımıza
bağlı resmî eğitim kurumlarının öğretmen
ihtiyacı her yıl yapılan kadrolu ve sözleşmeli
öğretmen atamaları ve görevlendirmeleriyle karşılanmaya
çalışılmaktadır. Her yıl bütçe imkânları
ölçüsünde Bakanlığımıza tahsis edilen kadro
sınırlılığında, illere ayrılan kadro, pozisyon,
öğretmen ihtiyacı bulunan alanlar ve tespitinin il müdürlükleri
tarafından yapıldığı MEBBİS kontenjan modülüne
yansıtılmakta ve öğretmen adaylarının tercihine bu
şekilde sunulmaktadır.
Siirt iline
Kasım 2010 atama döneminde 518 kadrolu öğretmen ataması
yapılmıştır, Aralık 2010 sözleşmeli öğretmen
atama döneminde 269 da sözleşmeli öğretmen ataması
yapılmıştır. Siirt Valiliğinden konuya ilişkin
verilen bilgiye göre de öğretmen ihtiyacı olan okullarda üniversite
mezunlarına ek ders karşılığı ücretlendirme
yapılarak ihtiyacın karşılanmaya
çalışıldığı görülmektedir.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/1971) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Ardahan Valiliğinden alınan
konuya ilişkin bilgiye göre Köprülü Çok Programlı Lisesinin 96
yılında öğretime başladığı, çevre köyler ve
beldenin öğrencilerinin ortaöğretim için öncelikle Göle ilçe
merkezini tercih ettiği, belediye tarafından tahsis edilen mevcut
binasında eğitim ve öğretime devam ettiği, öğrenci
yetersizliği veya azalması sebebiyle yeni okul binası
yapılmasının uygun olmayacağından yatırım
programına alınması için Bakanlığımıza da
teklifte bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun (6/2001) numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Türkiye genelindeki özel dershane
sayısı 4.156dır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununun bir gereği olarak hazırlanan 2010 yılı
Ocak ayından geçerli olmak üzere uygulamaya konulan Millî Eğitim
Bakanlığı 2010-2014 Stratejik Planında dershanelerin özel
okula dönüştürülmesiyle ilgili husus, ortaöğretim ve
yükseköğrenime hazırlık dershanelerinin özel okula dönüştürülebileceklerinin
tespit edilerek, 2014 yılı sonuna kadar yüzde 70inin özel okula
dönüştürülmesinin teşvik edilmesini sağlamak olarak stratejik
bir hedef olarak yer almıştır. Ancak bu bir hedef olup buradan
dershanelerin kapatılacağı, özel okullara
dönüştürüleceği yorumunu yapmak doğru değildir.
Şartları özel okula uygun olanların özel okula
dönüştürülmesi teşvik edilecektir. Bu stratejinin hedefinin referans
üst politika belgesi de Dokuzuncu Kalkınma Planıdır.
Kalkınma planlarında yer alan tedbirler kamu sektörü için zorunlu,
özel sektör için yol gösterici nitelikte olup, Bakanlığımız
T-1 maddesi doğrultusundaki hedefini açıklamıştır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun (6/2002) esas numaralı
soru önergesini cevaplandırıyorum: Ülke genelinde söz konusu
yıllar arasında öğ-renci sayısının yetersiz
olmasına bağlı olarak toplam 6.263 okul
kapanmıştır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun (6/2007) esas numaralı
soru önergesini cevaplandırıyorum: Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığından alınan bilgiye göre
Başkanlıkça yükseköğretim kurumları bünyesinde fakülte,
yüksekokul, meslek yüksekokulu bölüm, program ve benzerlerinin
açılmasına ilişkin teklifler üniversite rektörlüğünden
geldiği takdirde değerlen-dirilmekte, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Rektörlüğünün bir veteriner fakültesi kurulması yönünde bir teklifi,
talebi bulunmamaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/2016) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Bakanlığımız
kadrolarına ilk defa atanan öğretmen adayları ile mevcut öğretmenlerin
istek, özür, zorunlu çalışma yükümlülü-ğüne bağlı yer
değiştirmeleri kapsamında görev yapacakları eğitim
kurumları yoğun öğretmen ihtiyacı bulunan alanlar,
eğitim kurumları il millî eğitim müdür-lüklerince belirlenerek
elektronik ortamda sisteme yansıtılmakta ve öğretmen-lerin
tercihlerine sunulmaktadır. Atama ve yer değiştirmeler
öğretmenlerin ter-cihleri doğrultusunda gerçekleştirildiği
için deneyimli öğretmenlerin resen atamalarının
yapılması söz konusu olamamaktadır.
Diğer
taraftan, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu
gereği, giderleri, aynı Kanunun 76ncı maddesi gereği
oluşturulan bütçeden karşılanmak kaydıyla, köy, kasaba ve
şehirlerde kurum lojmanlarının tadili, esaslı büyük
onarımı, istimlaki valiliklerce planlanmakta ve Ardahan ili
ilköğretim kurumları yapım programı çerçevesinde, 2010
yılında 1 milyon 205 bin TL ödenek tahsis edilmiştir. Ardahan
Valiliğinden alınan bilgiye göre, Posof ilçesindeki ihtiyaca göre
Süngülü İlköğretim Okuluna dört adet lojman yapımı, 2010,
2011, 2012 yıllarını kapsayan üç yıllık
yatırım programında ve 2011 yılında
yapılması planlanmıştır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/2023) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Millî Eğitim
Bakanlığı Taşımalı İlköğretim
Yönetmeliği gereği, taşımalı ilköğretim, bu
Yönetmelik hükümlerine göre mahallinde valiliklerce planlanmaktadır. Kars
Valiliğinden alınan konuya ilişkin bilgiye göre, söz konusu
okulun belde değil, dört derslikli, Akyaka ilçesi Karahan köyü ilköğretim
okulu olduğu; okulun ana sınıfı ve ilköğretim
kısmının bir ve beşinci sınıf öğrencilerinin
okullarında eğitim öğretime devam ettiği; altı, yedi
ve sekizinci sınıf öğrencilerinin ise aynı ilçenin
İncedere köyündeki ilköğretim okuluna taşımalı
eğitim sistemiyle taşınarak eğitim, öğretimlerine
devam ettikleri anlaşılmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/2025) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Bakanlığımız
kadrolarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri
çerçevesinde 4/C statüsünde çalışan öğretmen bulunmamaktadır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun (6/2055) esas numaralı
soru önergesini cevaplandırıyorum: 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununun bir gereği olarak hazırlanan Millî
Eğitim Bakanlığı 2010-2014 Stratejik Planı da 2010
yılı Ocak ayından geçerli olmak üzere uygulamaya
konulmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı 2010-2014
Stratejik Planı, her şeyden önce, eğitimde, yeni değerler
çerçevesinde, bilgi toplumuna dönüşen ve dönüşmüş bir Türkiye
olarak, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal açıdan en yüksek katma
değeri sağlayacak etkin bir eğitim sisteminin oluşumuna
odaklanmıştır.
Soru önergesine
konu olan, Bakanlık merkez teşkilatında fiziki mekânların
dağınık ve yetersiz, çalışma ortamına uygun
olmadığı hususu, stratejik plan ve analizler çerçevesinde
paydaşların görüşü, yapılan toplantı ve
çalıştay, seminerler sonucunda,
Bakanlığımızın güçlü ve zayıf yönleri
Fırsat ve Tehditler Analizi başlığı altında yer
almıştır. Bu stratejik plan döneminde yeni bir Bakanlık
hizmet binası yapımına yönelik herhangi bir hedef yer
almamıştır ancak stratejik plan döneminde yapımı
düşünülen merkez teşkilatının hizmet ve süreç bazlı
bazı yeniden yapılandırma hedefleri vardır. Bu hedefe uygun
olarak, merkez teşkilatının küçültülmesi, taşra
teşkilatına yetki devri yapılarak hizmet sunanların
yetkilerinin artırılması, merkez teşkilatının
stratejik planlama, bütçeleme, araştırma, program geliştirme,
denetleme ve koordinasyon işleriyle uğraşacak bir üst düzey
karar organı hâline getirilmesi stratejileri benimsenmiştir. Bu
stratejilerin ve hedeflerin hayata geçirilmesi hâlinde fiziki mekân
yetersizliğinin ortadan kalkacağı da değerlendirilmektedir.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun (6/2056) esas numaralı
soru önergesini cevaplandırıyorum: Ankarada Başkent
Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğünün yanı
sıra, merkez ve diğer ilçelerden Akyurt, Ayaş, Balâ,
Beypazarı, Çamlıdere, Çubuk, Evren, Gölbaşı, Güdül,
Haymana, Kalecik, Kazan, Kızılcahamam, Nallıhan, Sincan,
Şereflikoçhisar ve Polatlı ilçelerinde de öğretmenevleri hizmet
vermektedir.
Başbakanlığın
2007/3 sayılı tasarruf tedbirleri konulu Genelgesinde Kamu kurum
ve kuruluşları tarafından, yurt içinde ve yurt
dışında, hiçbir surette, hizmet binası, lojman ve her ne adla
olursa olsun, memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme ve benzeri
sosyal tesis ve bunlarla ilgili arsa ve arazi satın alınmayacak,
kamulaştırılmayacak, kiralanmayacak ve yeni inşaat
yapılmayacaktır. denildiğinden, yeni öğretmenevi
yapılması amacıyla genel bütçeden ödenek ayrılması mümkün
görülmemektedir.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun (6/2057) esas numaralı
soru önergesini cevaplandırıyorum: Soruya konu kapsamda Bakanlık
müfettişleri ve Maliye uzmanlarınca yapılan bir
çalışma bulunmamaktadır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun (6/2058) esas numaralı
soru önergesini cevaplandırıyorum: Ücretsiz Ders Kitabı Projesi
kapsamında dağıtılan ders kitaplarının geri
toplanarak dağıtılması hususunda öğretim
programlarında yapılan değişiklikler ve kitapların
değişikliklere uyarlanması zorunluluğu, takım
kitaplarında öğrenci çalışma kitaplarının bir
yıllık kullanmayı gerektirmesi, kitapların okullarda
kontrol ve muhafazası için altyapının yeterli olmaması,
kullanılmış kitapların velilerce hijyenik bulunmayıp
çocuklarına kullanılmış bir kitabın verilmemesi
isteği, yıpranan, kaybolan kitapların yerine yenileri
verileceğinden öğrencilerin bir bölümüne yeni, bir bölümüne eski
kitap verilmesinin pedagojik olmadığı, özel sektörce hazırlanan
kitaplardan bir kitabın satın alınması gerekliliği
-rekabetin önlenmesi- öğrenci başına maliyetin düşük
olması nedenleriyle, kitapların uzun vadede
kullanılmasının maliyet bakımından verimli
olmaması sebebiyle uygulamaya geçilmemektedir.
Adana
Milletvekili Sayın Hulusi Güvelin (6/2086) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığından alınan bilgiye göre, Yükseköğretim
Kurulu eski üyesi Profesör Doktor İzzet Özgençin doçentlik tezinde
intihal yapıldığı iddiasıyla yapılan başvuru
üzerine Yükseköğretim Denetleme Kurulunda inceleme
başlatılmış olup söz konusu inceleme hâlen devam
etmektedir.
Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Gençin (6/2089) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığından alınan bilgiye göre, devlet
üniversitelerinde kadrolu olarak görev yapan öğretim üyelerinin 2547
sayılı Kanunun 40ıncı maddesinin (b) fıkrası
hükümlerine göre vakıf üniversitelerinde görevlendirilebilmeleri için
Yükseköğretim Kurulunun 31/12/2008 tarihli toplantısında,
görevlendirmenin yapılacağı vakıf üniversitesi ile devlet
üniversitesi arasında bir protokol imzalanması, bu protokolle görev
yapacak olan öğretim görevlisine ödenen maaşın brüt
miktarının vakıf üniversitesince devlet üniversitesinin bütçesine
her ayın on beşinci günü ödenmesinin hüküm altına
alınmasına, bu karara ek olarak yürütme kurulunun 4/3/2009 tarihli
toplantısında, maaşsız izinli olarak da
görevlendirilebileceklerine karar verilmiştir.
Devlet
üniversitelerinde görev yapan öğretim üyelerinin vakıf
üniversitelerinde görevlendirilmeleri bu çerçevede yapılmakta olup kanun
maddesi uyarınca 22/10/2010 tarihine kadar görevlendirilenlerin
sayısı 32dir.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Hasan Özdemirin (6/2093) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Gaziantep Valiliğinden alınan
konuya ilişkin bilgiye göre, 2002-2010 yılları arasında,
hayırseverler, İMKB, Dünya Bankası, İl Özel İdaresi,
TOKİ ve Telekom tarafından olmak üzere toplam 74 okulda 1.267
dersliğin yapımının tamamlandığı ve 9 okulda
253 dersliğin yapımına devam edildiği, ilde okul
yapımı için 190.160 metrekare arsa tespit edildiği, yeni okul
inşa edilmesi için yerel yönetimlerle sürekli ve düzenli olarak
toplantılar yapılarak nelerin yapılabileceği konusunda
iş birliği içinde olunduğu, arazilerin tek tek incelenerek ortak
kararlar verilmek üzere çözüme gidilmesi için gerekli işlemlerin
yürütülmekte olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer
taraftan, Maliye Bakanlığımızca yapılan
çalışmalar sonucunda 5580 sayılı Özel Öğretim
Kurumları Kanunu kapsamında faaliyette bulunmak üzere açılan özel
okullara ilgili mevzuat hükümleri gereğince beş yıl süreyle
vergi ve kurumlar vergisi muafiyeti uygulanmaktadır. 5580 sayılı
Özel Öğretim Kurumları Kanununun 12nci maddesiyle özel
okulların su, doğal gaz ve elektrik ücretlendirmesinin resmî okullara
uygulanan tarifeden yapılması sağlanmıştır.
Ayrıca, özel okul yapmak isteyen müteşebbislere
yatırımlarda devlet yardımları hakkında karar ve
yatırımlarda devlet yardımları hakkındaki kararın
uygulanmasına ilişkin tebliğ hükümleri çerçevesinde, Hazine Müsteşarlığınca
teşvik belgesi verilmekte olup gümrük vergisi muafiyeti, katma değer
vergisi istisnası ve faiz desteği yapılmaktadır.
İzmir
Milletvekili Sayın Kamil Erdal Sipahinin (6/2104) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığından alınan bilgiye göre, yükseköğretim
programlarında staj ve ilgili işlemler, Yükseköğretim
Kurumlarının Bakanlıklar ile Onlara Bağlı Kurum ve
Kuruluşlardan Yararlanma Yönetmeliği çerçevesinde Yükseköğretim
Kurulu Başkanlığı tarafından yürütülmektedir.
Yükseköğretim programlarındaki staj çalışmaları,
Türkiyedeki kurum ve kuruluşlar ile yükseköğretim
kurumlarını kapsamaktadır. Dolayısıyla, yurt
dışındaki üniversitelerden gelecek yabancı uyruklu
öğrencilerin yapacağı stajlar ve yabancı uyruklu öğrencilerin
öğrenim gördüğü yükseköğrenim kurumları ile Türkiyede staj
yapacağı kurumlar arasındaki protokole bağlı
olmaktadır.
Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Gençin (6/2136) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Başbakanlık Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığından alınan bilgiye göre,
İsrailin Gazzede başlatmış olduğu harekât
sonrasında dost ve kardeş Filistin halkının karşı
karşıya bulunduğu sıkıntıların
giderilmesinde ve hafifletilmesine katkıda bulunmak amacıyla,
Başbakanlıkça 6/1/2009 tarihli ve 2009/1 sayılı genelgeyle
Filistin/Gazzeye bir yardım kampanyası
başlatılmış ve belirtilen hususta ulusal koordinasyonu
sağlamak üzere mülga Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel
Müdürlüğü görevlendirilmiştir. Kampanya süresince yardım
hesaplarında toplanan miktarlar, kampanyanın bitiş tarihi olan 1
Mart 2009 tarihinde, Başbakanlık Filistin/Gazze İnsani
Yardım Merkezi hesaplarına aktarılmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Miktar ne kadar? Miktarını söyleyin!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla)
Başbakanlık yardım hesapları dâhil tüm hesaplarda, 65
milyon 535 bin
KAMER GENÇ
(Tunceli) Miktarı söyleyin! Kaç?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) Eğer
sabırlı davranırsanız onlara devam ediyorum. Eğer
sorunuzu cevaplandırmama
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam. Kaç?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) Biraz
sabırlı davranırsanız Sayın Genç, onları okuyorum
şu anda.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Biraz sesiniz yüksek çıksın, anlamıyorum.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) Dinlemeyi
bilirseniz duyabilirsiniz diye düşünüyorum.
325.424 ABD
doları, 3 milyon 345 bin 107 euro, 420 İngiliz sterlini, 2.904
İsviçre frangı toplanmıştır. Hâlihazırdaki 55
milyon 485 bin 492 Türk lirası, 337.941
ABD doları, 3 milyon 623 bin 913 avro Vakıfbank Finans Market
Şubesinde değerlendirilmektedir.
Gazzeye
inşaat malzemesi girişi konusunda İsrail tarafından
uygulanan genel ambargonun kaldırılması yönünde
Dışişleri Bakanlığınca yapılan
girişimler sürdürülmekte olup, durumun normale dönmesini müteakip mevcut
yardım paraları Gazzenin yeniden inşasında
kullanılacaktır.
Toplanan
yardım paralarından 11 milyon ABD doları Türk
İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığına yani TİKAya, 3 milyon 500 bin ABD
doları da Gazzede acil ihtiyaçların karşılanması için
Kızılay Genel Başkanlığına verilmiştir.
Ayrıca,
yardım faaliyetleri kapsamında Dışişleri
Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı,
Kızılay Genel Müdürlüğü, TİKAyla koordinasyon
sağlanarak 5 kargo uçağı ve 106 tır ile 1.897 ton
ağırlığında gıda, ilaç, tıbbi malzeme ve
battaniyeden oluşan insani yardım malzemesinin yanı sıra 5
ambulans, 9 jeneratör ve yerelden temin edilen ilaç ve tıbbi malzemeler
Gazzeye ulaştırılmış olup, ulaştırılan
yardımların yaklaşık tutarı 11 milyon Türk
lirasıdır.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Hasan Özdemirin (6/2151) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) 222
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununa göre,
ilköğretim çağındaki çocukların sekiz yıllık
temel eğitime alınması zorunludur. e-okul verilerine göre,
2009-2010 öğretim yılı itibarıyla Gaziantep ilinde
ilköğretim çağ nüfusunda olup okula kayıtsız olanların
sayısı 1.992dir. Diğer taraftan, ortaöğretim zorunlu
olmamakla birlikte, Bakanlığımızca okulu terkin sebepleri
araştırılmakta, çözümler üretilmektedir. Bu amaçla
Bakanlığımız konuyu stratejik planına almış
ve okulu terkin sebepleri arasında, bölünmüş aileler, aile içi
problemler, ailelerin eğitim noksanlığı, bilinç
düzeylerinin düşük olması, ekonomik sıkıntılar ve
benzeri hususların yer aldığı gözlemlenmiştir.
Millî Eğitim
Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme
ve Sınav Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle,
ortaöğretim kurumlarında öğrenim görmekte olan öğrencilere,
9uncu sınıflarda üç dersten, 10, 11 ve 12nci sınıflarda
ikişer dersten, alt sınıflarla birlikte en fazla beş
dersten sorumlu olarak bir üst sınıfa geçme imkânı verilmiştir.
Ayrıca, öğrencilerimize yatılılık imkânı
sağlanmaya çalışılmaktadır. Öğrenci ve ailelerine
yönelik rehberlik ve bilgilendirme çalışmaları yapılmakta,
maddi durumu yetersiz olanlar madden desteklenmekte, öğrenimlerini
sürdürmeleri sağlanmaktadır.
Gaziantep ilinde
ortaöğretimde 2009-2010 eğitim öğretim yılında kendi
isteğiyle örgün eğitimin dışına çıkan
öğrenci sayısı 2.115tir. 2004-2005 ve 2009-2010
yılları arasında, 2008-2009 öğretim yılında
e-okul sistemine geçilmesi nedeniyle de bu öğretim yılına
ilişkin veriler henüz bulunmamakta olup diğer dört öğretim
yılında kendi isteğiyle örgün eğitimin
dışına çıkan öğrenci sayısı toplam
13.541dir.
Giresun
Milletvekili Sayın Murat Özkanın (6/2152) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Sınav sisteminin
değiştirilmesi temelde ortaöğretimin
yapılandırılması çalışmaları kapsamında
ele alınan bir husustur. Ortaöğretimde gerçekleştirilmeye
çalışılan yeniden yapılanmada, 2013 yılına kadar
genel liselerin tamamının Anadolu liselerine, meslek liselerine
dönüştürülmesi ve buna dayalı olarak okullar arasında niteliksel
farklılıkların ortadan kaldırılması ve okul
çeşitliliğinin en aza indirilmesi planlanmaktadır. Böylece
yoğun talep alan ve sınavla yerleştirme yapılan okul
türleri ortadan kalkacağı için dolayısıyla eğitim
sistemimiz de sınav merkezli olmaktan çıkacaktır.
Seviye belirleme
sınavı, bütünüyle yanlış bulunan bir sınav sistemi
değildir. Süreç ölçmesi özelliğiyle olumlu yönleri çok olan bir
sınav sistemidir. Ancak, seviye belirleme sınavının
kademeli olarak kaldırılmasında temel amaç, ortaöğretimde
yeni modele geçilmesi ve buna bağlı sınav merkezliliğinden
uzaklaşarak okul merkezliliğine yoğunlaşmayı
sağlamaktır. Bu yıl ve geçen yıl sınava girmiş
öğrenciler, ortaöğretim kurumlarına ortaöğretim
yerleştirme puanlarına göre yerleştirilecekleri için seviye
belirleme sınavını kademeli olarak kaldırma yoluna
gidilmiştir.
Ortaöğretim
sisteminde planlandığı gibi genel liselerin tamamının
Anadolu liselerine ve meslek liselerine dönüştürülerek okullar arası
niteliksel farklılıklar ortadan kaldırılacağından
bu okulların sınavla öğrenci yerleştirme işlemi de
sona erecektir.
Söz konusu
okulların niteliksel ve niceliksel olarak uygun hâle gelmesi sınava
dayalı olmayan bir yerleştirme sistemiyle öğrencilerin
kayıt kabulünün yapılacağı düzenlemelerle
gerçekleşecektir.
Politikalarımız
kişiye bağlı değildir.
Çalışmalarımızın hepsinde bilim insanları,
bürokratlar, sektör temsilcileri, öğrenci, veli ve okul yönetimlerinin, kısaca
herkesin görüşlerine başvurulmaktadır. Hata ya da eksik olan
konulardan dönmeyi de doğrusu kişisel politika olarak
tanımlamanın doğru olmadığını
düşünüyoruz.
Eğitim, son
derece hızlı bir devingen yapıya sahiptir. Yapılan
çalışmalar ve değişimlerin deneme yanılma olarak ifade
edilmesinin hatalı olduğunu değerlendiriyoruz. Eğitim
sistemimiz, çağın gereklerine, insanımızın ve
ülkemizin ihtiyaçlarına göre yeni düzenlemelerle hep bir ivme içerisinde
olacaktır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/2184) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Ardahan Valiliğinden alınan
konuya ilişkin bilgiye göre il merkezine bağlı Hoçvan-Hasköyde
biri ilköğretim okulu, diğeri ortaöğretim okulu olmak üzere iki
okul bulunduğu, köyün Kars-Ardahan yolu üzerinde ve Ardahan merkeze 30
kilometre uzaklıkta olduğu, ulaşım imkânlarının
iyi olması nedeniyle öğretmenlerin servislerle günlük gidiş ve
dönüş yapabildikleri ve köyde yeterli derecede lojman olmasına
rağmen herhangi bir lojman talebinde bulunmadıkları
anlaşılmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Ögütün (6/2190) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanununun 76ncı maddesi gereği
Ardahan ili ilköğretim kurumlarının giderlerinde
kullanılmak üzere genel bütçeden gönderilen ödenek 2005 yılında
2 milyon 144 bin 932 TL, 2010 yılında ise 27/12/2010 tarihi
itibarıyla 4 milyon 837 bin 189 Türk lirasıdır.
Diğer
taraftan, 2010 Yılı Bütçe Kanununun 22nci maddesine göre
Bakanlığımıza kullanma izni verilen kadrolar
Bakanlığımıza bağlı kurumların ve
okulların ihtiyaçlarından dolayı öğretmen atamalarında
kullanıldığından memur ve hizmetli istihdamı
yapılamamaktadır. Ancak Bakanlığımıza bağlı
okul ve kurumların memur ve hizmetli ihtiyacı, ilgili mevzuat
gereği, engelli personel alımından, Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu tarafından korunan ve bakılan çocuklardan, 3713
sayılı Kanun gereği İçişleri
Bakanlığının talebiyle şehit yakınlarından,
özelleştirme uygulamaları gereği Devlet Personel
Başkanlığınca 4046 sayılı Kanun ve 657
sayılı Kanunun 4/C maddesi kapsamında yönlendirilen personelden
ilgililerin tercihleri doğrultusunda atamalar yapılarak
karşılanmaktadır. Ardahan iline engelli personelden 9 memur, 9
hizmetli, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından korunan ve
bakılan çocuklardan 1 hizmetli olmak üzere toplam 19 kişinin
ataması yapılmıştır. Ayrıca finansmanı İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanan, Türkiye İş Kurumuna
aktarılan kaynakla mevcut aktif iş gücü programına ilaveten
toplum yararına çalışma programları kapsamında il
millî eğitim müdürlüklerince İŞKURa kayıtlı
işsizlerin alımıyla da giderilmektedir.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Şimdi
Sayın Doğru, Sayın Işık, Sayın Genç, Sayın
Asil ve Sayın Öğütün İç Tüzükün 98inci maddesi gereğince
konuyla ilgili kısa bir açıklama talepleri var.
Sayın
Doğru, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana
teşekkürlerimi sunuyorum sorularıma vermiş olduğu cevaptan
dolayı.
2003
yılından itibaren ücretsiz ders kitapları Millî Eğitim
Bakanlığınca dağıtılıyor. Öğrencilere
ders kitapları verildikten sonra yardımcı ders kitapları
adı altında çocuklar ders kitapları alıyorlar. Bu
yardımcı ders kitapları da bayağı pahalı
Sayın Bakanım, dolayısıyla bu yardımcı ders
kitaplarıyla ilgili bir çalışma yapılması
gerekmektedir. Benim sorumu sormamın amacı burasıdır. Yani,
eğer yardımcı ders kitabına ihtiyaç varsa o zaman onun
müfredat içerisindeki kitapların içerisine konulması gerekmez mi? Bu
konuda bilgi almak istiyorum.
Diğer,
ikinci soru: Öğretmenevleriyle ilgili sorularım vardı.
Öğretmenevi olarak, Ankara merkezde iki tane yerde öğretmenlerimiz
kalabiliyor. Bir tanesi Başkent Öğretmenevi. Ankara merkez
olduğu için Türkiye'nin her tarafından öğretmenler buraya
geliyorlar. Dolayısıyla burada kalmakta bayağı
zorlanılıyor. Hatta Başkent Öğretmenevi öğretmenlerin
dışında başka insanlarımızın da
kaldığı yer olarak zaman zaman görülüyor ve de öğretmenler
oraya geldiği zaman da bayağı zorlanıyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) O mealde, onların yanında başka
öğretmenevleri açılabilir mi?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Sayın
Işık, buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Sayın
Bakana teşekkür ediyorum, iki önergemizi cevapladı. Ancak, birinci
önergede bahsi geçen 2547 sayılı Yasanın 50/d maddesi
kapsamında, yüksek lisans ya da doktora öğrenimlerini yapan
araştırma görevlilerinin her yıl öğretim
yardımcısı kadrosuna atamalarının yenilenmesi
bunların birçok mağduriyete uğramasına yol açıyor.
Bunun acaba 33/a maddesi kapsamına alınarak iki ya da üç yıl
süreyle atamaları gerçekleştirilebilir mi? Bu konuda bir cevap
alamadım.
Bir diğer
konu da, daha önce fen-edebiyat fakültesinden mezun olan öğrencilerin
formasyon eğitimine katılabilmeleri için 4 not üzerinden en az 2,5
ortalamayla mezun olmaları zorunluluğu var. Hâlbuki bu
değişiklik Ocak 2010da çıktı. Önceki dönemde mezun olanlar
için bu 2,5 barajının indirilmesi daha doğru olmaz
mıydı? Ve yeni öğrencilere de 2011 eğitim
yılından itibaren bu formasyon imkânının
tanınmış olması da ayrıca olumlu bir gelişme olarak
değerlendirilebilir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanın konuşmalarını anlamak mümkün değil çünkü sesi
çok cılız çıkıyor, kürsüden midir ne
Şimdi, tabii
sorduğumuz sorulara verilen cevapları tamamen iyi anlayamadım,
tutanakları alıp tekrarlayacağım.
Şimdi
Sayın Başkan, bu Hükûmet zamanında İstanbul Üniversitesi
gibi Türkiyede sayılı üniversitelerin profesörleri, doçentleri,
öğretim görevlileri, maalesef bazı cemaat ve tarikatların
kurdukları üniversitelere, oradaki öğretim görevlileri
alınıyor, orada ders vermeye gönderiliyor ve parası da devlet
tarafından ödeniyor. Bu, çok, gerçekten, yani kabul edilemez bir durumdur.
Dolayısıyla burada amaç tarikat ve cemaatlerin üniversitelerini
güçlendirmek ve devlet üniversitelerini zayıflatmaktır. Bu tabii bu
Hükûmetin felsefesine uygundur ama sorduğumuz, böyle bir talimat var
mıdır sizin? Kaç kişidir? Ne kadar gidiyor? Bu konularda Bakan
cevap verdiyse bile, tabii anlayamadık. Yani bu kürsüye çıkan
kişilerin biraz sesinin gür çıkması lazım ama sesi niye
kısık çıkıyor? Çünkü, kısık
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Sayın Asil,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, efendim iki sorum var, bir dakika verin
efendim. İki tane sorum var Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Asil, buyurun...
Sayın Genç,
İç Tüzük 98inci maddesi gayet
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim diyor ki: Kısa açıklama yapar. Benim iki tane
sorum var, birer dakika verseniz iki dakika eder.
BAŞKAN
Sayın Genç, dinler misiniz lütfen. İç Tüzükün 98inci maddesi gayet
açık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) 98inci maddeye yaptığınız uygulama
yanlış. Önce Hükûmet çıkar bana cevap verir, sonra ben de ona
cevap veririm.
BAŞKAN
Sayın Genç, doğruları hep siz bilecek değilsiniz, bir
dinleme lütfunda bulunun lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Yorum yapmayacaksınız, konuyla ilgili, sorduğunuz soruyla ilgili
açıklama talebinde bulunacaksınız...
KAMER GENÇ
(Tunceli) Soruyla ilgili söylüyorum. İşte diyorum ki: Bazı
devlet
BAŞKAN -
açıklama isteyeceksiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın, Gazzeye giden paralarla ilgili saklandı,
rakam saklandı. Bunu niye saklıyorsunuz? Siz de vasıta mı
oluyorsunuz bunlara?
BAŞKAN
Sayın Asil, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye yani bir dakika
Sayın Başkan, yani böyle bir
şey olur mu yani? Burada sorduğumuz sorulara cevap verin diyoruz,
bazı şeyler gizleniyor.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Asil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu Sayın Başkan, benim soruma cevap verme
hakkımı nasıl kısıtlıyorsunuz? Yani Bakan
yanlış bilgi verdi. O zaman, o kürsüde oturma Sayın
Başkan, sen AKPnin
militanlığını yapıyorsun!
BAŞKAN
Lütfen Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Orada oturan militanlık yapmaz!
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen oturun.
Sayın Asil,
buyurun.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
sözleşmeli öğretmenlerin özür grubu tayinleri konusunda birçok defa
söz verildiği hâlde, bugüne kadar bu atamalarla ilgili sorunlar
giderilmiş değil maalesef. Kendisi Eskişehirde, eşi
Çiftelerde; kendisi Mersinde, eşi Torosların başında,
65-70 kilometre uzaklıkta, kış şartlarında gidiş
gelişi güçlükle yapılan yörelerde
Şimdi, bu insanların
eş durumuyla ilgili sorunları ne zaman giderilecek? Bu konuda da bir
açıklama yaparsanız
Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öğüt, buyurun.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, yurt yapımıyla ilgili birinci sorumu sorayım, lütfen
notunuzu alın.
Yurt, Ardahanda
korkunç bir eksiklik ve hızlı bir şekilde yurtların
yapılması lazım. Yalnız şu anda eksi 15 derecede
Ardahandaki yurtta kaloriferler yanmıyor. Şimdi gazeteci aradı,
bana söyledi.
İkincisi
Yardım setleri var. dediniz, Vali Bey öyle söylemiş. Vali Beyi
yanlış bilgilendirmişler. Gölenin Karatavuk köyü Muhtarı
tesadüfen benim yanımda oturuyordu biraz önce. O dedi ki:
Yanlış, bizim köyümüzde yardım seti yoktur. Ben araştırdım,
Ardahanın yarısında yardım seti yok okulların.
Yine, Karatavuk
köyünde, dediniz ki: Lojman var. Çok küçük bir lojman var. 1 kişilik
lojmanda 2 kişi kalıyor. Bunu da onun için, daha büyük lojman olsun,
orada öğretmenlerimiz rahat etsin diye ben söylemiştim.
Bilgisayarların
yarısı bozuk, çalışmıyor; müdürlerin yanında var,
çocuklarda yok. Onu da ben arz ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.
Sayın Bakan,
cevap verecek misiniz?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Evet.
BAŞKAN
Buyurunuz.
Süreniz beş
dakika.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Efendim, şunu da söyleyeyim Sayın Bakanım,
Hoçvan-Hasköy okulunun şu anda suyu olmadığı için
tuvaletleri tıkalı ve çocuklar tuvalete gidemiyor.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle burada soruları hemen
hemen ayrıntılı bir şekilde cevaplandırdım ama
yine benzer konularda itirazlar oldu.
Şimdi,
öncelikle, iletilen konulardan ve Ücretsiz ders kitapları acaba daha
sonraki yıllarda dağıtılamaz mı? sorusuna
ilişkin verdiğim cevaptan sonra Sayın Reşat Doğru
sorusunu yardımcı ders kitapları önerisiyle tamamladı.
Gerçekten de öğrencilere ayrıca bir mali külfet oluşturacak
şekilde yardımcı ders kitapları önerilmesini genelgeyle
yasaklamış durumdayız fakat elbette ki bu yardımcı
ders kitapları ve pahalı ders kitaplarına yönlendirme
konularında, eğer bu konuda böyle olayları vaka olarak bize
bildirirseniz, bu konuda Bakanlık olarak aldığımız
tutumun sonuna kadar arkasındayız ve devamını
sağlayacağız.
Ankaradaki
öğretmenevi sayısını da az önce bütün ilçeler olarak
saydım fakat sizlerin de söylediğiniz gibi bunların birçoğu
ilçelerde ve dolayısıyla tercih edilmiyor. Yeni öğretmenevi
yapımının da Başbakanlık genelgesi doğrultusunda
yapılmadığını ve buna ilişkin bir bütçe
ayrılmadığını da ifade ettim.
Sözleşmeli
öğretmenlerin özür durumuna ve eş durumuna bağlı yer
değişiklikleri konusunda da gerekli çalışmaları
yapıyoruz ve bunları tamamlamaya çalışıyoruz.
Şimdi,
özellikle, sanıyorum net olarak dinlenmediği için
Şimdi,
Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğütün yurttan haber
geldiğini, soğuk olduğunu, vesaire
Bunları gerçekten -tüm
samimiyetimle söylüyorum ki- yakından takip ediyoruz ve takdir edersiniz
ki Millî Eğitim Bakanı olarak kurumlarımızda kalan her
çocuğun bulundukları ortamı ben sadece
ısıtılması ve yemek yedirilecek mekânlar olarak da
düşünmüyorum, onlar, onların barınma yerleri olmanın
ötesinde bir aile ortamının oluşmasıdır. Bizim
beklentimiz, özellikle yatılı ilköğretim bölge okullarında
yöneticilerimizin bir anne-baba şefkati içerisinde,
çocuklarımızın her türlü problemiyle de yakından ilgilenmeleridir.
Bugün
itibarıyla, geçenlerde gazeteye yansıyan olay da dâhil olmak üzere,
biz, yatılı ilköğretim bölge okullarımıza
-ısınma giderleri, yemek giderleri gibi bir problemleri yok- yeteri
kadar bütçe aktarıyoruz. Eğer burada, bir eksiklik, aksaklık
varsa, yurt ve kalorifer dairesinin yapılmaması, bozukluğu,
bilgisayar...
Az önce size
söyledim. Dediniz ki: Lojman bir tane var ve yeterli değil. Biz bir yere
yeni bir lojman inşası için her şeyden önce orada öğrenci
sayılarını da baz alıyoruz. Azalan bir öğrenci nüfusu
varsa oraya yeniden lojman yapmayı, gerçekten devletin
kaynaklarını israf olarak anlıyoruz ve o mesafe 30 kilometre
gibi öğretmenin gidip gelebileceği bir mesafe ise lojman
yapımını kaynakların iyi kullanılmaması olarak
yorumluyoruz, bu nedenle yapmıyoruz. Yoksa o manada,
öğretmenlerimizin ihtiyacı olan, fiziki mekânların, lojmanların
yapımı için mücadele ediyoruz.
Siz
bahsettiğinizi eğer özel not olarak verirseniz, hemen şu an
itibarıyla da konuyu takip edeceğim. Hiçbir şekilde bu kabul
edilemez, ne kaloriferlerin bozuk olması ne sularının
akmaması ne de yemeklerinin yeterli olmaması. Bunlar bizim
tarafımızdan ne kabul edilebilir şeylerdir ne de bu konuda bir
mazeret üretiyoruz. Asla bu konuda mazeret üreten hiçbir yöneticimizi de bu
manada... Bilgisayarlarının da bozuk olduğu da...
İkincisi,
bize bu ihtiyaçlara ilişkin de, Sayın Öğüt, talepte
bulunulmadığını da soru önergenize cevap verirken söyledim.
Eksiklikler olarak çeşitli, ilinize ait ilçelerde veya köylerde
bunların her şeyden önce il özel idarelerinde ve illerde
planlandığını söyledim. Yani ilköğretime ilişkin
tüm giderler planlanır, bizden istenir ve biz bu parayı ile
göndeririz. İlden de bu paralar ilgili yerlere... Böyle bir talep,
valiliğe de ulaşmadı bize de ulaşmadı.
Dolayısıyla size ulaşan bir durum varsa, ekstra bir durum varsa
bu, bizim karşılamamız gereken bir konu ve
karşılarız.
Sayın
Başkan, zamanım yeterli
değil ama şunu söylemek isterim kısaca Sayın Gençe:
Sanıyorum soruyu sormak kadar veya konuşmak kadar dinlemenin de bir
meziyet olduğunun farkına varır. Ben tüm detaylarıyla rakam
rakam banka hesaplarını, euro hesaplarını, İsviçre
frangı hesaplarını, bunun ne kadarının
aktarıldığını, ne kadarının hâlihazırda
hesapta durduğunu veya ne kadarının hangi kurumlara
aktarıldığını çok net ve detaylı olarak verdim.
Zabıtları alıp okursanız durumu daha iyi
anlarsınız. Tekrar size cevap vermeyeceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bakacağız, bakacağız.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) Teşekkür
ediyorum. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 4 Milletvekilinin; 5683
Sayılı Yabancıların Türkiyede İkamet ve Seyahatleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 4 Milletvekilinin;
5683 Sayılı Yabancıların Türkiyede İkamet ve
Seyahatleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/644) (S.
Sayısı: 492) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
492 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Enis Tütüncü,
Tekirdağ Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar)
(x)
492 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
CHP GRUBU ADINA
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, sıra sayısı 492 olan Bursa Milletvekili Ali
Koyuncu ve 4 milletvekilinin Yasa Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Hemen ifade
etmeliyim ki bu teklifin görüşülmesi insan hakları
açısından, insanlık tarihi açısından oldukça
gecikmiş bir durum göstermektedir. Keşke daha önce gelmiş
olsaydı. Bu nedenle teklifi destekliyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak.
Burada, Roman
yurttaşlarımızı incitecek, onların onuruna,
saygınlığına gölge düşürecek bazı kelimelerin,
düzenlemelerin yasadan çıkarıldığı görülmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, dört yıl önce Tekirdağ
merkezde bir mahalle toplantısındayım. Genç Romanlardan birisi
ayağa kalktı, ağlayarak aynen şu şekilde konuştu:
Vekilim, bizler açız, işsiziz, yoksuluz; yıllardır böyle
sorunlara göğüs geriyoruz, daha da gereriz, göğüs gereriz ancak
bunlar bir tarafa, bunların ötesinde, öncelikle biz sevgiye muhtacız,
insan gibi sevilmek istiyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu
çığlığın, bu tepkinin temelinde ne vardır?
Yıllardır Roman yurttaşlarımızın
dışlanmışlığı vardır, hor
görülmüşlüğü vardır, ezilmişliği vardır
Türkiyede ve dünyanın tüm coğrafyalarında. Yani Biz sevgiye
muhtacız, insan gibi sevilmek istiyoruz. Bunun ötesinde söylenecek hiçbir
söz yoktur. Ana dilleri Sanskritçede Rom ya da Dom olarak
adlandırılan ve insan anlamına gelen bir topluluğun
21inci yüzyıldaki çığlığı: Sevgiye
muhtacız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifi veren milletvekillerine
teşekkür ediyoruz ama şunu da sormadan edemiyorum: Geçen dönemde
nerelerdeydiniz? Geçen dönemde biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Roman
sorununu gündeme getirdiğimizde, Türkiye Büyük Millet Meclisi platformuna taşıdığımızda
yalnız kaldık. Şimdi, teşekkür ediyoruz ama neden geçen
yıl biz yalnız kaldık?
Bakınız,
şimdi Roman açılımını yapıyorsunuz. Bundan önce
Kürt açılımını yaptınız, Ermeni
açılımını yaptınız, Alevi
açılımını yaptınız, hepsini yüzünüze gözünüze bulaştırdınız.
Öyle sanıyorum ki, inşallah -biz de yardımcı
olacağız buna- bunu yüzünüze gözünüze
bulaştırmazsınız.
Şimdi,
burada, biz neden sitemkâr konuşuyoruz; hem teşekkür ettik, sitemkâr
konuşuyoruz?
Bakınız
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz CHP olarak
yaklaşık beş yıl önce Roman açılımını
başlattık. Bu kutsal çatı altında başlattık Roman
açılımını. 22 Şubat 2006da 1934 tarihli İskân
Kanununun 1inci ve 4üncü maddesinin değiştirilmesiyle ilgili
teklifi verdik. Burada anımsayacaksınız Çingene sözcüğü
yerine Roman sözcüğünün ikame edilmesini önerdik. Ayrıca,
anarşistlerle, casuslarla bir tutulan göçebe Romanların yasa
kapsamından çıkarılmasını önerdik. Hükûmet, yedi ay
sonra bir başka değişiklikle, bizim bu
sıkıntımızı, dile getirdiğimiz bu sorunu ortadan
kaldırdı başka bir değişiklikle ve ben bu arada
Sayın Başbakana bir yazılı soru önergesi
Daha
doğrusu, arkadaşlarımızla beraber hazırladık
-Sayın Çakır burada geçen dönemden- verdik 17 Şubat 2006
tarihinde ve Sayın Başbakana sormuş olduğumuz bu
soruların henüz yanıtını alabilmiş değiliz.
Yaklaşık beş yıl önce sormuş olduğumuz,
Sayın Başbakana sormuş olduğumuz bu soruların
yanıtlarını henüz alabilmiş değiliz. Burada
ayrıntıya girmiyorum, üç soru sormuşuz. İnşallah
Sayın Başbakan bugün grupta yaptığı o ateşli
konuşmadan da belki, biraz o ateşli konuşmanın da yüzü suyu
hürmetine, bizim burada yaklaşık beş yıl önce sormuş
olduğumuz sorunun yanıtlarını bize verir. Yani,
bakınız, ülkemizde yaşayan ve vatandaşlık konumunda
bulunmayan Romanların bir an önce vatandaşlık haklarına
kavuşturulması için nasıl bir çalışma öngörülüyor?
Bunu sorduk. 100 bini aşkın bir bölümünün nüfus cüzdanına sahip
olmadığını dile getirmişiz. Bunlar hâlâ gündemde yok,
Hükûmetin gündeminde yok.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üçüncü olarak biz, 31 Mayıs
2006 yılında İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir
Aksuya bir yazılı soru önergesi verdik. Önergemiz, polis disiplini
ve polis karakollarıyla ilgili bir talimnamede düzeltme
yapılmasıydı, çünkü burada, Romanlar, şüpheli şahıslar,
emniyeti ihlal eden ve suç işleme potansiyeli bulunan insanlar olarak
gösterilmekteydi. Bu soru önergesini verdik, takip ettik. Teşekkür
ediyoruz. Bir buçuk ay sonra Sayın Abdülkadir Aksu soru önergemize
yanıt verdi, dedi ki: Tamam, talimnameden o kötü ibareleri
kaldırdık.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, bu değindiğim
düzenlemelerin tarihleri çok önce, çok eski, altmış yıl
öncesinin, yetmiş beş yıl öncesinin düzenlemeleri ama AKPnin
şu andaki ya da yakın zaman öncesindeki bakışını,
gerçek bakışını yansıtan bir düzenleme var ki, bu
düzenlemeyi burada sizlerle paylaşmak durumundayım:
Bakınız, 2003 yılında, AKP İktidarı,
vatandaşlığa alınmayla ilgili bir genelge
çıkartıyor, 23 Ekim 2003 yılında ve bunda diyor ki:
Vatandaşlığa alınma için başvuru yapacak kişiler
hakkında inceleme yapılırken dilencilik veya Çingenelikle
ilişkilerinin bulunup bulunmadığı hususları
araştırılacaktır. Bunu istiyor. Ne zaman? 2003 yılında.
Tabii hemen Avrupa Birliği devreye giriyor ve Avrupa Birliği, Türkiye
ilerleme raporunda bu konuyu çok şiddetli bir şekilde
eleştiriyor ve bunun üzerine AKP apar topar bu genelgeyi iptal ediyor.
Yani bunu şunun için söylüyorum: Ne yazık ki işte bu genelge,
AKPnin Romanlara dönük bu açılım girişiminin nasıl sahte
bir girişim olduğunun en açık delilidir, hiç yani en açık
delilidir. Yani siz Hükûmetiniz zamanında bir genelge
çıkaracaksınız, Vatandaşlığa alınmak için
bakın bakalım dilencilik veya Çingenelikle ilgisi var m? diye hüküm
koyacaksınız, Avrupa Birliği ayağa kalkacak, Avrupa
Birliği istedi. diye
-dostlar alışverişte görsün- onu
çıkaracaksınız; gerçek yüzü bu. Eğer siz gerçekten
Romanların sorunlarına eğilmek istiyorsanız insanlara
yalnız ve yalnızca insan olduğu için değer verilmesi
düşüncesini ön planda tutarak o sorunlara eğilmeniz lazım.
Biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak Roman sorunlarına insan sevgisi çerçevesinde
yaklaşıyoruz, Roman sorunlarının çözümünü insanlık
mücadelesinin çok önemli bir parçası olarak görüyoruz. Öyle umuyorum ki
AKP vermiş olduğu açığı, çok kısa zaman önce
vermiş olduğu açığı bir daha vermez de rezil rüsva
olmaz dünya âleme.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; acı gerçek, Türkiye'nin
acı gerçeği: Romanlar, ne yazık ki sadece Türkiyede değil,
Avrupa Birliğinde de öyle, en fazla dışlanmış ve
ayrımcılığa en çok uğratılan nüfus grubu, toplum
kesimi.
Konuşmamın
başında Tekirdağda bir mahalle toplantısında genç bir
Roman kardeşimizin çığlığını sizle
paylaştım. Ne diyordu Roman kardeşimiz? Biz insan gibi sevilmek
istiyoruz, sevgiye muhtacız. diyordu. İşte bu
çığlık, Romanların işten önce, aştan önce, insan
onur ve saygınlığına uygun bir statüde
yaşamalarının ön planda tutulmasını gerekli
kılıyor. Romanlar, bir azınlık statüsünde değil, Türk
milleti çatısı altında bütün diğer etnik gruplarla
aynı derecede eşit, özgür, saygın, onurlu yurttaşlar olarak
yaşamak istiyorlar; bir azınlık statüsünde yaşamak
istemiyorlar.
Şu anda
Romanların karşı karşıya olduğu sorunlarla ilgili
kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Çünkü, devletin resmî
rakamlarında da öyle sanıyorum yok, zabıtlara girmesi
açısından çok önemlidir diye düşünüyorum.
Şu anda
Türkiyede gerçek işsizlik oranı yüzde 18lerde, yüzde 20lerde, ama
Romanlarda gerçek işsizlik oranı yüzde 50nin üzerinde. Dikkatinizi
çekiyorum.
Türkiyede
kayıt dışı ekonominin boyutunu biliyoruz. Kayıt
dışı ekonomi istihdam içinde yaklaşık yüzde 50ye
yakın, ama Roman çalışanlar içinde, Roman
yurttaşlarımız içinde iş gücü piyasasında kayıt
dışılık oranı yüzde 90. Bu ne anlama geliyor? Roman
yurttaşlarımız, son derece düşük ücretli, düşük
statülü, sigortasız ve her türlü yasal güvenceden yoksun bir şekilde
çalıştırılmaktalar.
Açlık ve
yoksulluk istatistiklerine baktığımızda, ne yazık ki,
Roman yurttaşlarımızın açlık ve yoksulluk
açısından, çok büyük bir oranda bu açlık ve yoksulluk
gruplarını oluşturduğunu üzülerek tespit ediyoruz. Bebek
ölüm oranlarına bakıyoruz, bin canlı doğumda Türkiye
ortalaması -2009 yılını veriyorum- binde 13-14
dolaylarında yani doğan her bin canlı bebekten bir
yaşına gelmeden 13ü, 14ü ölüyor ama Roman bebeklerinde yüzde 50ye
yakını ölüyor.
Anne ölüm
oranlarına bakıyoruz, anne ölüm oranlarında da Türkiye
ortalamasının çok üstünde bir ölüm oranıyla
karşılaşıyoruz ne yazık ki. Bunun en önemli
nedenlerinden bir tanesi Roman kız çocuklarında evlilik
yaşının on ikiye, on üçe kadar -bazı yörelerde-
düşürülmüş olmasıdır, yani çocuk! Çocuk yaşta
evlendirilen Roman kızları doğumda ve canlı doğum
yaptıktan sonra ne yazık ki yaşamlarını yitiriyorlar çok
daha fazla oranda. Bakınız, Türkiye'de 100 bin canlı
doğumda Türkiye ortalaması olarak 20 tane kadın ölüyor ama Roman
kadınlarındaki ölüm oranı yüz binde 70-75.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada daha fazla
ayrıntıya girmek isterim ama öyle sanıyorum ki en azından
bu bölümün saat sekize kadar bitirilmesi gibi bir istek var. Kısaca
sözlerimi toparlamak isterim.
Şimdi, bir
numaralı sorun dışlanmışlık sorunu, hor görülme
sorunu. Bunu parayla pulla, ayni yardımlarla çözmek mümkün değildir.
Romanlara, kendi kültürlerinin toplumdaki en az diğer kültürler kadar
değerli ve saygın olduğunu anlatacak özel projeler
hazırlamalıyız. Burada merkezî Hükûmetle birlikte yerel
yönetimlere, diğer sorunlarının çözümünde de yerel yönetimlere
çok büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir. Merkezî Hükûmet, yerel
yönetimler ve sivil inisiyatifler, vakıflar; üçünün bir arada, devlet
tarafından organize edilmesi gerekiyor, başıboş
bırakılamaz.
En büyük sorun
istihdam, işsizlik sorunu. Az önce söyledim, gerçek işsizlikte yüzde
50nin üzerinde bir oran, kayıt dışı ekonomi
açısından yüzde 90a varan bir oran. O zaman eğitimde
fırsat eşitliğini gerçekleştirmek için gerekirse Romanlara
dönük bir pozitif ayrımcılığa gidilmesi gerekmektedir. Hem
örgün eğitim sisteminde hem de yaygın eğitim sisteminde
Romanlara dönük bir eğitim seferberliğine bir an önce
girişilmesi gerekiyor.
Burada,
örneğin, Tekirdağda geçmiş dönemde bazı Roman
kardeşlerimizin önünü açtık. Şu anda, doktor, mühendis, avukat
Roman evlatlarımız var. Bunların sayılarını
hızla artırmamız lazım. İmkân verilirse, destek
verilirse Roman çocuklarının da gerçekten çok başarılı
olduğunu biz Tekirdağda bazı örneklerle kanıtlamış
durumdayız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Edirnede, Trakyada daha
doğrusu, bir araştırma yapıldı. Bu
araştırmada örneğin okuma yazma bilmeyenler açısından
baktığımızda Romanlardaki okuma yazma bilmeme oranı
yüzde 30a yakın ve Roman çocuklarının ancak yüzde 10u liseye
kayıt olabiliyor ama ancak yüzde 6sı liseden mezun olabiliyor. Yani
bu ne anlama geliyor? Az önce dediğim gibi, eğitimde fırsat
eşitliğinin bir an önce yaşama geçirilmesi için bir pozitif
ayrımcılığın Roman gençlerine, Roman toplumuna
yöneltilmesinin ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu
gösteriyor.
Burada koruyucu
sağlık hizmetleri, birinci kademe sağlık hizmeti, ayakta
tedavi bedava olacak. Birinci kademe sağlık hizmetleri, ana çocuk
sağlığı, aile planlaması hizmetleriyle bir arada,
entegre edilmiş bir şekilde, geçmişin sosyalleştirme
projesine benzeyen bir proje. Yani birinci kademeye AKP para soktu. Gerçi Roman
vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu yeşil
karta muhtaç, yeşil kartı var. Ama yeşil kartı
kaldıracaksınız, ne olacak? Bu nedenle, AKPnin bir an önce
koruyucu sağlık hizmetlerine, ana çocuk sağlığı,
aile planlaması ve birinci kademe sağlık hizmetleriyle bir
arada, bir yeni seferberliğe bu alanda gitmesi kaçınılmaz
görünmektedir.
Sosyal
yardım ve sosyal hizmet programları daha etkin bir şekilde
Romanlara yöneltilmelidir. Yani bayramlarda erzak paketleriyle, kömür çuvallarıyla
ya da Fak-Fuk Fon nakdî ödemeleriyle bu Roman yurttaşlardaki
yoksulluğu önlemek kesinlikle mümkün değil. Bu tabii, AKPnin en
büyük eksikliği olan ulusal sosyal yardım ve sosyal hizmet sisteminin
bir an önce kurulması gerektiğini ortaya koyuyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Ek süre yok mu efendim?
BAŞKAN
Yok.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Biliyorsunuz iki, üç haftadan bu tarafa uyguluyoruz Sayın Tütüncü.
Teşekkür
ediyorum.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Hayırlı uğurlu olsun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa
Enöz, Manisa Milletvekili.
Buyurun
Sayın Enöz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 492 sıra sayılı Kanun Teklifi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, üzerinde değişiklik yapmak istediğimiz 5683
sayılı Kanun 1950 yılında kabul edilmiş bir kanundur.
Kanunun 21inci maddesinin son fıkrası Tabiiyetsiz veya
yabancı devlet tabaası olan Çingenelerin ve Türk kültürüne
bağlı olmıyan yabancı göçebelerin sınır
dışı edilmelerine İçişleri Bakanlığı
salahiyetlidir. hükmünü içermektedir. Burada gerçekten Çingeneler kelimesi
fıkranın yanlış yorumlanmasına sebep olabilecek
nitelikte görünmektedir. Bu bakımdan fıkranın Kanun metninden
çıkartılması bizce de uygun mütalaa edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, insanlık tarihi boyunca bireysel ve kitlesel göç
hareketlerine sahne olan dünyamızda göç olgusu büyük nüfus kitlelerinin
yer değiştirmesine, savaşlara ve barışlara neden
olmuş, ulusların ve devletlerin oluşmasına yol
açmış ve insanlığın gelişmesinde etkin rol
oynamıştır. İnsanlık tarihi bir bakıma göçler
tarihidir. Göç günümüzde de önemi gittikçe artan bir olgudur. Hâlen
yaklaşık 200 milyon uluslararası göçmenin doğdukları
yerden farklı bir ülkede yaşamını sürdürdüğü
bilinmektedir. Bu sayı dünya nüfusuna oranla önemsiz bir büyüklük olarak
kabul edilse de sonuçları ve etkilerinin sayısal
ağırlığından daha büyük olduğu görülmektedir. Çeşitli
biçim ve amaçlardaki göç hareketlerinin içinde bulunduğumuz dönemde
giderek daha fazla gündeme girmesi bir rastlantı değildir.
İletişim ve ulaşımın yaygınlaşması
sonucunda bireyler ve grupların göç etme güdü ve arzusu artmış,
dünyanın daha müreffeh yörelerine doğru göçmen akımları
çoğalmıştır.
Değerli
milletvekilleri, bu gelişmede ekonomik nedenlerin yanında güvenlik
sorunları, siyasal çatışma ortamları ve çevreye
ilişkin olumsuzluklar önemli ağırlık
kazanmıştır. Son otuz yıl içinde göç ve göçmen sorunlarına
yaklaşımlar, küresel insan hakları
anlayışının geçirdiği değişim çerçevesinde
belli ortak ilkeler ortaya çıkmıştır. Özellikle
sığınmacı ve mültecilerin haklarının
genişletilmesi, yasal izinle istihdam edilen göçmenlerin bulundukları
ülkelerin yurttaşlarının haklarına yakın veya
eşit haklara kavuşmuş olmaları, vatandaşlık
yasalarında yapılan değişikliklerle göçmenlerin bu haklara
daha kolay kavuşmalarına ilişkin siyasetin
yaygınlaşması ve göçmen kabul eden ülkelerdeki göçmen
gruplarının uyumuna ilişkin politikaların
güncelleştirilmesi bu ortak ilkelerin bulunabileceği alanlardır.
Ne var ki, uluslararası göç henüz ilkesel ve kurumsal çözümlemelerden
uzaktır.
Bu duruma
karşın göç veren ve alan ülkelerin göç ve göçmen
politikalarını günümüzde tanımı yapılmış
olan evrensel ilkeler doğrultusunda düzenlemeleri gelecekteki olası
sorunların büyümeden önlemesi açısından gerekli olmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, dünyamızdaki bu göç hareketlerinden ülkemiz de
ziyadesiyle etkilenmiştir. Roman vatandaşlarımız da
Osmanlıdan itibaren Anadoluya göç etmiş ve şu anda bizim için
asli unsur olarak kabul edilen vatandaşlarımızdır ve
milletimizin de birer ferdi olarak hayatlarını sürdürmektedirler.
Roman
kavramı uluslararası bir kavramdır, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği
belgelerinde de bu kavram kullanılmaktadır. Ülkemizde Çingen
kelimesi veya Çingene kelimesi yerine Roman kavramının
kullanılması çok yerinde ve isabetlidir.
Ülkemizde
yaşayan Romanlar genelde ekonomik açıdan dar gelirliler arasında
yer almaktadırlar ve maalesef, sosyal açıdan
ayrımcılığa maruz kalabilmektedirler.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede yaşayan Roman
vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu yerleşik
nüfus olmakla beraber, bir kısmı da hâlâ göçebe olarak
hayatlarını devam ettirmektedirler. Ülkemizde ve dünyanın
diğer ülkelerinde yaşayan Romanların göçebe şeklindeki
yaşam şartlarının getirdiği olumsuzluklar nedeniyle
yerleşik halkla aralarında bazı istenmeyen olumsuzluklar meydana
gelmiş, bu da Roman vatandaşlarımız üzerinde olumsuz kavramlar
oluşmasına sebep olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde yaşayan Romanların tıpkı
diğer ülkelerde yaşayan Romanlar gibi pek çok sorunu
bulunmaktadır. Bunların en başında eğitim sorunu
gelmektedir. Roman çocuklarının hem çalışıp hem okumak
zorunda kaldıkları için bir hayli sıkıntı çektikleri
bilinmektedir. Romanlar genellikle toplu hâlde hayatlarını sürdürme
eğilimindedirler. Yaşadıkları şehrin en yoksul
kesiminde barındıkları için temel ihtiyaçlarını
giderme noktasında ciddi sıkıntılar yaşamaktadırlar.
Roman
vatandaşlarımız için çok katlı ve pahalı apartman
daireleri yerine bütçelerine uygun küçük ama bahçeli, kısacası
sosyokültürel kimliklerinin bir parçası olan evlerde yaşama
isteklerinin dikkate alınması gerekmektedir. Bugünlerde Hükûmetçe
yaptırılan konutlar iki veya üç katlı olup, her katta sekiz
daire bulunmakta, iki artı bir olan bu dairelerin brüt alanı 64
metrekare olup çoğunun balkonları dahi bulunmamaktadır.
Yerlerinden ve yurtlarından edilerek, tabiri caizse, küçücük evlerde
mecburi iskâna tabi tutulmaya çalışılan
vatandaşlarımız sosyal hayatların koparılmakta,
alıştığı yaşam düzeninden ayrılmakta ve
yapılan bu evlere, tabiri caizse tıkılmak istenmektedir. Zaten
Roman vatandaşlarımız da yapılan bu evlere gitmekten imtina
etmektedirler. Bu konunun üzerinde titizlikle durulmasını Hükûmetten
beklemekteyiz çünkü bu vatandaşlarımız, daha
sağlıklı, daha geniş yaşam alanları arzu
etmektedirler.
Yine, Roman
vatandaşlarımız, erken yaşta başlayan
çalışma hayatının ve yaşadıkları
çevrelerdeki olumsuz koşulların bir yansıması olarak ciddi
sağlık sorunları yaşamaktadırlar.
Yaşadıkları muhitlere sağlık ocağı ve
benzeri kuruluşların açılması, ayrıca, uyuşturucu
gibi zararlı maddelerin kullanımına karşı etkili
tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Roman vatandaşlarımızca
kurulmuş olan sivil toplum örgütlerinin çeşitli nedenler yüzünden
belediyelerle birtakım sorunlar yaşadıkları bilinmektedir.
Bu sorunların da acilen aşılması gerekliliği
bulunmaktadır.
Ayrımcı
düzenlemeler ve kolluk kuvvetlerinin yaklaşımı konusunda
mevzuatta ilgili değişiklikler yapılsa da kolluk kuvvetlerinin
Roman vatandaşlarımıza fiili uygulamalarında yeterli
iyileşmenin sağlanmadığı Roman
vatandaşlarımız tarafından da ifade edilmektedir. Bu
olumsuz yaklaşımların da bir an önce giderilmesi gerekmektedir.
Pek çok Roman
vatandaşımız günümüzde hâlâ nüfusa kayıtlı
değildir, dolayısıyla, vatandaş olmanın getirdiği
birtakım haklardan istifade etmemektedirler.
Roman
vatandaşlarımız, özellikle,
ayrımcılığın ortadan
kaldırılmasını, yaşam şartlarının
iyileştirilmesini ve standartlarının yükseltilmesini,
çocuklarının eğitim sürecinde yaşadıkları
sıkıntıların giderilmesini arzu etmektedirler. Bunlar da
son derece tabii, haklı taleplerdir. Hükûmetin de bir an önce bu isteklere
karşılık vermesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, varlıklarının hiçbir döneminde ülkesine,
milletine ve devletine ihanet etmemiş, askerine, memuruna kurşun
sıkmamış bu muhterem insanlar her türlü takdirin üzerindedir.
Bu duygu ve
düşüncelerle kanun teklifinin hayırlı olmasını
diliyor, yüce heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tümü üzerinde
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Meşhur bir
Roman atasözü vardır, biliyor musunuz? Bunu her zaman tekrarlarım:
Evde kalan ölür. Bu, meşhur Roman atasözüdür. Onun için, dünyada 200
milyondurlar. Dünyada, Türkiyede, bütün Balkan ülkelerinde, Orta Avrupada,
İspanyada, hatta Latin Amerikada, her yerde varlar ve dünya bu
gerçeklikle tanışmasına rağmen, Avrupa Birliği içinde
en gelişmiş ülkelerde dahi Romanlara karşı yapılan
ayrımcılık Avrupa Birliğinin temel kriterleri içinde yer
alıyor.
Şimdi, bu
kriteri aldığımız zaman, gerçekten bu kanun teklifiyle ne
yapmak istiyoruz? Yani bu kanunun içinde 21nci maddede bir kelimeyi
çıkarttığımız zaman -onu da Avrupa Birliği
istediği için- Romanlar dediğimiz zaman sadece -ki bütün Roman
dernekleri bu ismi kullanırlar, resmî statülerinde vardır-
Romanların sorunları çözülecek mi arkadaşlar? Bu kadar basit mi?
Bu kadar şeklî mi?
Bakın,
Türkiyede, tırnak içinde öteki dediğimiz zaman, en başta
Romanlar gelir, sonra azınlıklar, ezilenler, dışlananlar,
fişlenenler, potansiyel suçlu olanlar gelir. Sözde vatandaş
kavramı konuşulduğu zaman, bu ülkede önce Romanlar gelir, sonra
diğer saydıklarımız gelir. Bu ülkede, çok uzağa
gitmeye gerek yok, bir yaşam tarzları, bir felsefeleri, bir hayat
tarzları vardır. Bu hayat tarzları İspanyada da
aynıdır, Türkiyede de aynıdır, gidersiniz Çek Cumhuriyetine,
Slovakyaya, Polonyaya, oralarda da bu böyledir. Onların bir hayata
tutunuşları vardır ve onları dinlediğiniz zaman ancak
onların sorunlarının gerçek çözümlerini, onların
isteklerine cevap verdiğinizde çözüm bulursunuz.
Ayrımcılık, zaten Türkiye'nin taraf olduğu
sözleşmelerle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14üncü
maddesiyle yasaklanmıştır. Bırakın dini, dili,
etnisitesi, bütün gruplar için, bütün farklı gruplar için
ayrımcılık yasaklanmıştır.
Ben şunu
açıkça söyleyeyim: Bu vatandaşlarımızla ilgili olarak,
merak ediyorum, Sayın Başbakan Roman açılımı
toplantıları yaptı, Romanları İstanbula
çağırdı; Bakanı yaptı, Ankaraya
çağırdı. Bu kadar Romanları düşünüyorsanız,
İzmirden 2 bin kişiyi İstanbula taşımak yerine
İzmire gitseniz, Edirnenin Yıldırım Mahallesine
gitseniz, bir Hıdırellez şenliğinde aralarında oturup
nasıl yaşadıklarını görseniz, Sulukuledeki kentsel
dönüşüm sonrası sığındıkları küçücük
dairelerdeki nefes alamayışlarını, özgürlüklerine vurulan
kelepçeleri görebilseniz, anlayabilseniz, müziklerini anlayabilseniz
Romanların müziğini bilir misiniz? Türkülerinin birbirine ne kadar
yakın olduğunu bilir misiniz? Sizler bu bütçede, 2011
yılında Romanlar için ne kadar ayırdınız soruyorum, ne
kadar ayırdınız; iskânına, konutuna, sosyal devlet
anlayışına, sosyal adalete, sosyal eşitliğe ve
eşit vatandaşlığa? Selendiden göç ettirilen ve lince
uğrayan Romanları gittikleri yerlerde kaç defa ziyarete gittiniz?
Gittiğiniz yerlerde bunlara, evleri barkları, devletin güvencesinde
olan can ve mal güvenlikleri karşısında ayaklarına
gidebildiniz mi? Bu bir anlayış tarzıdır, bu bir
felsefedir, bu bir yaklaşımdır.
Birileri
kalkıyor, burada Roman kardeşlerimize seçimler de
yaklaştı, iki kelime hoş edecekler- diyorlar ki: Roman
kardeşlerimiz şunlardan, şunlardan, şunlardan
şereflidir. Ben size söyleyeyim, Roman kardeşlerimiz bu ülkede
devleti soyanlardan, yolsuzluk yapanlardan, çete olanlardan, darbecilerden,
işkencecilerden, insan haklarını ihlal edenlerden, hepsinden
onurludur, şereflidir, bu ülkenin göz bebeği insanlarımızdır.
Buna itirazı olan var mı? Yoksa gereği yapılacak, bu kadar,
laf değil.
Bu madde, bu
kanunda bir kelime çıkarılıyor. Kaç? 1950 senesindeki bir yasa.
İlerleme raporunda var olduğu için, ilerleme raporunda yer
aldığı için bir kelime çıkaracaksınız ve Her
şey bitti. diyeceksiniz, bitmiyor. Bu ülkede 72 milyon insan
yaşıyor, Romanlar da, Kürtler de, azınlıklar da, Aleviler
de, 12 Eylülde fişlenen 2 milyon insan da. Yani ülkemizin yüzde 65i,
nüfusun yüzde 55i devletle husumetlidir, davalıdır, mahkemeliktir.
Bütün bunları bir potada, eşit ve özgür yurttaş potasında
aldığınız zaman, ırk, cinsiyet, nereden gelirse
gelsin, bu ülkenin topraklarında yaşayan insanların hepsine
eşit olarak baktığınız felsefik bir yaklaşım
söz konusu olduğu takdirde, o zaman, Roman derneklerinin size söyledikleri
konutu da eğitimi de ve Roman derneklerinin size söylediği Bütçede
bana kaç milyar lira ayırdınız? sorusudur bunun cevabı,
yapacaklarınızın cevabı bu olmalıdır. O zaman bu
ülkenin insanları arasında ayrım olmaz. O zaman bu ülkenin
bazı insanlarına daha fazla pozitif ayrımcılık yapma
vicdani sorumluluğuyla karşı karşıya
kalırız. Hangi soysal adaleti, hangi sosyal eşitliği burada
konuşabileceğiz? Bu kadar basit değil arkadaşlar.
Şimdi, bu
yasa teklifine bakıyorum ve gerçekten düşünüyorum: Ne yapmak istiyoruz?
Hükûmet koşuyor, durmadan koşuyor. Türkiye'nin gündemini yüzeysel
tutmuş, açılımlarla koşuyor bir Amok koşucusu gibi;
durmadan, kendi bildiği gibi koşuyor, kendi hedefine doğru
kilitlenmiş koşuyor. İşte koştuğu için, işte
bu koşusu nedeniyledir ki etrafını görmüyor, Selendiyi
görmüyor.
Söz verdiği
Roman vatandaşlarımıza, sadece ve sadece, yeni yılda dilek
ve temennilerde bulunmak Adını Roman koyduk. demek yetmiyor
arkadaşlar, yetmiyor, yetmiyor, yetmiyor. Bu ülkeye, insan olarak,
vatandaşlarına insan olarak, insan gözüyle, insan çerçevesinden
bakmak gerekiyor. Bakıldığı zaman, bütün insanların,
isterse Karaçiden kökenleri olsun, oradan, Hindistandan, Pencaptan, Sind
yöresinden bütün dünyaya dağılsın. Bütün uluslar şu veya bu
şekilde bir yerden doğup bir yere göç etmiş ve
gitmişlerdir. Türklerin ana yurdu da Anadolu değildi. Türklerin yurdu
Anadolu muydu? Geliş tarihine bakın, çok yakındır
arkadaşlar, çok uzak bir tarih değildir. 1071de Malazgirt
Savaşıyla beraber
Yakın bir tarih, çok değil, bin
yıl bile değil.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) 1071den evvel de Türkler burada
yaşıyordu.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Hangi tarihte? Antik çağda mı?
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Evet, evet, bunları iyi bileceksiniz.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Tabletler var, tabletler.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bilmiyorum, 1071de
Antik tabletlerde çıkarırsanız
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) 1071den evvel de Türkler burada
yaşıyordu.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Ya, Kilikyalılara, Frigyalılara götürmeyin bizi.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Devamlı Türklere çatılmasın.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Kilikya, Frigya, ondan sonra, Hititlere mititlere bizi
götürmeyiniz, o zaman konuşuruz. Çıkarırsınız
belgeleri buraya koyarsınız, dersiniz
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Tarih yazma Hasip Bey, hukuktan bahset.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Hayır, varsa çıkarırsınız. (MHP
sıralarından Var. sesleri)
Belki Afrodit de
Türktür, belli olmaz. Yani Milattan Önce tabletlere inerseniz, Babil
Krallığına, Sümerlere de gidiniz. Ha, ben bunun
tartışmasını yapmıyorum.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Urfadaki Göbeklitaşı görmediniz mi?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Önemli olan, bu ülkede
-Nazım Hikmetin dediği gibi- bir ağaç gibi tek ve hür ve bir
orman gibi kardeşçesine yaşamaktır; bir bahçenin gülleri ve
çiçekleri gibi farklı farklı renklerde, kokularda, o güzel armonide o
fotoğrafı verip, o ahengi yakalayıp, o ahengin içinde
yaşayabilmektir. O renklerden biri de, o çiçeklerden biri de Roman
kardeşlerimizdir.
Roman
kardeşlerimizle ilgili gelecek her yasada sonuna kadar destek vermeye
hazırız, bunu destekleyeceğiz.
Yalnız, bir
şeyi unutmuşsunuz, bunu söyleyeceğim: Bu maddenin içinde
İçişleri Bakanlığına hâlâ sınır
dışı yetkisi tanınıyor. İçişleri
Bakanlığının kendi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olan ve yurt dışında mülteci olduğu için hâlâ kırk
yıldır Türkiyeye giremeyen vatandaşlarıyla ilgili
kırk yıllık sınır dışı kararları
vardır, bilginiz var mı? Bunu unutmuşsunuz. Ben, kendim bunlara
tanık oldum ve sınır dışı edilme gerekçesi
olarak, örneğin, Ape Musanın oğlu, Musa Anterin oğlu
Anter Anter -İsveçte yaşıyor- 1969 yılında 1
Mayıs törenlerine katıldığı için sınır
dışı kararı verilmiş, 1969 yılında. Arkadan,
üstünden iki darbe geçti, Avrupa Birliği ilerleme sürecine girdik ve hâlâ
Anter Anter, Stockholmden gelip Nusaybinde babasının
mezarını dahi ziyaret edemiyor. İşte, bir taraftan bir
şey yaparken bir taraftan 1950lerde kalan ayrımcılık
başka alanlarda sürüyor.
Onun için size
bir çağrıda bulunuyoruz: Amok koşucusu gibi koşmayı
bırakın. Gelin, her türlü ayrımcılıkta eşit
davranalım. Her türlü ayrımcılıkla ilgili
getireceğiniz her yasaya da sonuna kadar destek veririz. Bu konuda da, bu
bir küçük adım, zerrei miskal gibi olsa da, Roman kardeşlerime burada
saygıyla eğiliyorum ve tekrar Roman atasözüyle sözlerimi
bitireceğim: Evde kalan ölür. Evde kalan ölür! Bunu, bu felsefeyi iyice
öğrenirseniz çözümleri de bulursunuz.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tümü üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz isteyen Ali Koyuncu, Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın
Koyuncu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA ALİ KOYUNCU (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 5683 Sayılı Yabancıların Türkiyede
İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi sevgiyle, saygıyla, dostlukla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten, burada az önce CHP Grubu adına konuşan,
MHP Grubu adına konuşan arkadaşlarımızı ve BDP
Grubu adına konuşan arkadaşlarımızı, kanun
teklifine vermiş oldukları destekten dolayı da tebrik ediyorum,
kendilerine teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Biz de seni tebrik ediyoruz.
ALİ KOYUNCU
(Devamla) Değerli dostlar, Romanlar, sizler de çok yakından
biliyorsunuz, tanıyorsunuz ki Türkiye'nin birçok yerlerinde, birçok
illerinde, ilçelerinde hep beraber yaşadığımız
topluluklar. Az önce azınlıklardan falan bahsedildi, bizim Roman
kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyetinde azınlık değildir,
kurucu, asli unsurlarımızdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) O zaman haklarını verin.
ALİ KOYUNCU
(Devamla) Bu çerçeve içerisinde
.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) O zaman o haklarını verin.
ALİ KOYUNCU
(Devamla) Bu çerçeve içerisinde,
değerli dostlar, hani bizim anlayışımız var ya, bizler
Yaradılanı Yaradandan ötürü
severiz. anlayışı içerisinde, bundan hareketle biz Roman
kardeşlerimize sevgiyle yaklaşıyoruz. Biz biliyoruz ki
yıllarca ayrımcılık içeren kanunlar çerçevesinde,
1934lerde, 1950lerde düzenlenmiş olan kanunlar çerçevesinde
ayrımcılığa maruz kaldılar. AK PARTİ
İktidarı olarak Başbakanımızla,
bakanlarımızla, milletvekillerimizle birlikte artık Türkiyede
bir olalım, beraber olalım, kardeş olalım düşüncesi
içerisinde, aynı masanın etrafı çerçevesinde
sorunlarımızı tartışalım, konuşalım
dedik. Bu çerçeve içerisinde de biz Roman kardeşlerimizle birlikte
sorunların tartışılması, kardeşlik ikliminin
oluşturulması noktasında çalışmalar yaptık.
Sakın
yanlış anlamayın ki Roman kardeşlerimizin
sorunlarının çözülmesi sadece Roman kardeşlerimizin
sorunlarının çözülmesi değildir, 73 milyon
vatandaşımızın sorununun minimize edilmesi projesidir. Kürt
kardeşimizin sorunun çözülmesi sadece Kürt kardeşimizin sorununun
çözülmesi meselesi değildir, 73 milyon vatandaşımızın
sorununun çözülmesi meselesidir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Bir de ülkücüleri sevseniz Ali Bey.
ALİ KOYUNCU
(Devamla) Alevi kardeşlerimizin
sorunlarının çözülmesi sadece Alevi kardeşimizin
sorunlarının çözülmesinden ibaret değildir, 73 milyon Türk
vatandaşımızın sorununun minimize edilmesidir değerli
kardeşlerim. Buna bizler bu açıdan bakıyoruz.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Yörüklerin sorunlarını da çözecek misin,
Yörüklerin?
ALİ KOYUNCU
(Devamla) Tabii ki, bizler biliyoruz ki işte yağan yağmurda,
yağan karda o Roman çocuklarımızın delik ayakkabıyla
okula gitmesinden yüreğimizin sızlamasını bizler çok iyi
yaşıyoruz ve biliyoruz. Bu çerçevede, bundan sonra gelecek olan Roman
çocukları da bu ülkede öz güven içerisinde yaşasınlar;
yıllarca kaymakamlıklara gittiler, valilere gittiler,
yazıcı kâtibiyle bile görüşemediler değerli
kardeşlerim.
Sizler de
biliyorsunuz, sizleri de tebrik ediyorum bu manada. İşte, bizler,
artık 73 milyonun kardeşliğinin sağlanması
noktasında da Roman kardeşlerimize ve çocuklarına bundan sonra
da daha iyi gelecek sağlanması noktasında bu
çalışmalara hep birlikte imza atıyoruz.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Hükûmetsiniz, sağlayın
ALİ KOYUNCU
(Devamla) - Bizler dünyaya gelirken, doğarken, hiçbirimiz Allahla
pazarlık mı yaptık, ben Roman olacağım, ben Kürt
olacağım, ben Türk olacağım, ben Arnavut olacağım
diye pazarlık mı yaptık? Hepimiz Âdemin çocukları
değil miyiz? Buna böyle bakmamız lazım, böyle görmemiz lazım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli
kardeşlerim, Türkiyede Romanlara yönelik ayrımcı
düzenlemelerin başında 14 Haziran 1934 tarihinde yürürlüğe giren
2510 sayılı İskan Kanunu vardı, 2006 yılında bunu
değiştirdik değerli arkadaşlar.
Şimdi, bir
de tabii ki Avrupaya da bakmamız lazım. Avrupa bu konuda Türkiyeye
hiçbir şekilde örnek olamaz. Biz öyle ecdadın torunlarıyız
ki o ecdat, İspanyada yaşam hakkı verilmeyen Yahudileri
gemilerle Osmanlı coğrafyasına taşımış,
onlara yaşam hakkı vermiş bir ecdadın
torunlarıyız. Bununla da gururlanıyoruz, bununla da onur
duyuyoruz.
Şimdi,
bugün, maalesef, Avrupanın ortasında ve göbeğinde, Fransada
yaşam hakkı ellerinden alınan Roman kardeşlerimiz var.
Avrupaya baktığınızda Roman kardeşlerimiz orada
sosyal güvenceden mahrum bir şekilde yaşıyorlar. Neden? Çünkü
Avrupada sosyal güvenlik sistemine baktığınızda,
parayı verdiğiniz sürece hizmet alabilirsiniz. Nasıl? Yani orada
sigorta özel sektörün elinde, biliyorsunuz. Özel sektöre sigorta primini
ödediği sürece Roman vatandaşım, diğer
vatandaşlarımız bundan sağlık hizmeti alabiliyorlar
ama Türkiyeye baktığımızda yeşil kart
uygulamasıyla ve sosyal yardımlaşma, dayanışma
fonları vasıtasıyla Roman kardeşlerimize yakacak, giyecek,
çocuklarına kitap ve bununla birlikte hem kız çocuklarımıza
hem de erkek çocuklarımıza eğitim yardımı da veriliyor.
Bu anlamda biz Avrupanın çok daha ilerisindeyiz çünkü gerçekten son
günlerde yaşadığımız olayları biliyorsunuz
değerli arkadaşlar.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Avrupa Birliğine girersek geriye mi gideceğiz o
zaman Ali Bey?
ALİ KOYUNCU
(Devamla) Şimdi, ben, bu kanuna neden destek verelimi birkaç cümleyle
özetlemek istiyorum: Doğduğumuzda, hiç kimse bizi Çingene diye
aşağılamadan önce gül kokulu bebekler idik. Sarıgölde
namaz kılan Şadi Amcaya Pis Çingene, Çingeneye bak! diyenlere
itiraz etmek için bu kanuna destek verelim. Yarı yıkık evlerde
bakımsızlıktan ölen Gökhan bebekler için bu kanuna destek
verelim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kanun olmadan önce biz öyle bir laf mı kullanıyorduk?
ALİ KOYUNCU
(Devamla) Bir daha, Çek Cumhuriyetinde Roman olduğu için kadınlar
kısırlaştırılmasın diye destek verelim.
Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlıklı Roman çocuklar zihinsel
engelli çocuklarla aynı okula gönderilmesin diye evet verelim, destek
verelim. Macaristanda Roman işçiler fabrikalarda sırtlarında
aşağılık ırk yazan işçi tulumlarıyla
çalışmasın diye bu kanuna destek olalım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bulgaristanda Roman olduğu
için işe alınmayan Roman kalmasın diye destek verelim.
Yunanistanda yoksul Romanlar olimpiyat sırasında ülkenin imajı
bozulmasın diye barakalardan atılmasın diye destek olalım.
İtalyada sadece ve sadece Roman oldukları için çocuklardan parmak
izi alınmasın diye bu kanuna destek olalım. İkinci Dünya
Savaşında sadece Roman olduğu için katledilen 1,5 milyon
Romanı hep birlikte analım diye bu kanuna destek olalım
diyorum.
Bu kanunun Roman
vatandaşlarımıza, Türk milletine hayırlar getirmesini
temenni ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlandığı için,
alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 5 Ocak 2011 Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.55