DÖNEM: 23 CİLT: 89 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
48inci
Birleşim
6 Ocak 2011 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş
ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Ankara Milletvekili
Zeynep Dağının, Demokrat Partinin kuruluş yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Türkiyede kurulmuş ve kurulması
düşünülen hidroelektrik santrallerine ilişkin gündem
dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı
3.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkunun, Osmaniyenin düşman işgalinden
kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Meclis Başkanlığına verdiği
HESlerle ilgili araştırma önergesine ve kanun teklifine ilişkin
açıklaması
2.- Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın, İzmir Milletvekili Şenol Balın
konuşmasına ilişkin açıklaması
3.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun, bitkisel ilaçlarla
ilgili yapılan reklamların halk sağlığı üzerinde
olumsuz etki yaratabileceğine ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- BDP Grubu
adına Grup Başkan Vekili Batman Milletvekili Bengi
Yıldızın, Kocaelideki depremzedelerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/977)
2.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, akaryakıt
fiyatlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/978)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve 19 milletvekilinin, TBMM TVnin
etkinliğinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/979)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 25 milletvekilinin, taşımalı
eğitim sisteminin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/980)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirnede yapılacak yeni
öğrenci yurduna ilişkin Millî Eğitim Bakanından sorusu ve
Devlet Bakanı Faruk Nafız Özakın cevabı (7/16569)
2.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürünün
yaptığı bir konuşmaya ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özakın cevabı (7/17145)
3.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, yüksek öğrenim öğrencilerinin
barınma sorununa ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Faruk Nafız Özakın cevabı (7/17146)
4.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, Avrupa Birliğine yapılan
ihracata ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
(7/17203)
5.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesir Kredi ve
Yurtlar Kurumuna ait yurdun bahçesinde bekletilen tomruklara ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özakın cevabı
(7/17259)
6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, 2007-2010 yılları arasında
Adanadaki protestolu senet ve karşılıksız çeklere
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/17333)
7.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, 2002-2010 yıllarındaki
enerji talebine ve sektöre yönelik yatırımlara ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/17407)
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Afşin-Elbistan
Termik Santraline ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/17408)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak beş oturum yaptı.
Niğde
Milletvekili Muharrem Selamoğlu, Niğde iline yapılan hizmetlere,
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt, Kars-Ardahan-Tiflis-Bakü demir yolu
yapımına,
Eskişehir
Milletvekili Beytullah Asil, yatılı ilköğretim bölge
okullarında yaşanan sıkıntılara,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Mardin
Milletvekili Cüneyt Yüksel, Mardindeki yatılı bölge okullarında
kahvaltı sisteminden açık büfe sistemine geçildiğine
ilişkin bir açıklamada bulundu.
Arap-Türk
Parlamenter Diyaloğu 2nci Toplantısına katılmak üzere
Kuveyte resmî bir ziyaret gerçekleştirecek olan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden bir heyet
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 21 milletvekilinin, kamu
avukatlarının sorunlarının (10/973),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 29 milletvekilinin, Çevresel Etki
Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliğinin uygulanmasında yaşanan
sorunların ve siyasi baskı yapıldığına dair
iddiaların (10/974),
İstanbul
Milletvekili Birgen Keleş ve 24 milletvekilinin, Türkiye-Avrupa
Birliği ilişkilerinin (10/975),
Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 29 milletvekilinin, Antalyada madencilik faaliyetlerinin
etkilerinin (10/976),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan Bursa
Milletvekili Ali Koyuncu ve 4 Milletvekilinin; 5683 Sayılı
Yabancıların Türkiyede İkamet ve Seyahatleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
İçişleri Komisyonu Raporu (2/644) (S. Sayısı: 492) görüşmeleri
tamamlanarak kabul edildi ve kanunlaştı.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568) birinci
bölümünün 8inci maddesine kadar kabul edildi.
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, AK
PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle bir konuşma
yaptı.
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Konya
Milletvekili Atilla Kartın konuşmasına ilişkin bir
açıklamada bulundu.
6 Ocak 2011
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 19.57de son verildi.
|
|
Sadık YAKUT |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
Yusuf COŞKUN |
Murat ÖZKAN |
Yaşar TÜZÜN |
|
Bingöl |
Giresun |
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
No.:
58
II.-
GELEN KÂĞITLAR
6
Ocak 2011 Perşembe
Tasarı
1.- Sporda Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/990) (İçişleri; Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.12.2010)
Teklif
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; 10.07.2004 Tarihli ve 5216
Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa Bir Madde Eklenmesine
İlişkin Kanun Teklifi (2/837) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.12.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Boludaki okullarda ilk yardım seti ihtiyacına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2304)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Boluda eğitim için ayrılan bütçeye ve okulların personel
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2305) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, şehit ve gazi yakınlarının istihdamına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2306)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Kahramanmaraş-Ekinözüne adliye kurulmasına ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/2307) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/12/2010)
5.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, hayvan ve et ithalatına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2308)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, ithal edilen koyunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2309) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/12/2010)
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, bazı ülkelerin damızlık hayvan ithal edilen ülkeler
listesinden çıkarılmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2310) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/12/2010)
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Avusturyadan ithal edilen hayvanlara ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2311)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
TBMM uzantılı elektronik posta adreslerine gönderilen mesajlara
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/17586) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.12.2010)
2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
milletvekillerinden e-devlet üzerinden randevu alınırken yaşanan
soruna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/17587) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.12.2010)
3.- İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, engellilerin kamu kurum ve kuruluşlarında
istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17588) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Ankara-Kahramanmaraş uçak seferlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17589)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
5.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
Batman Bölge Devlet Hastanesi eski başhekiminin iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17590)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
6.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
yabancı vakıf, dernek ve kar amacı gütmeyen kuruluşlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17591)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
7.- Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmakın, apartman yönetimlerinin e-bildirge yükümlülüğüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17592)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
8.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçının, yeni kurulan vakıf ve derneklere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17593)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
9.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
kadına şiddete yönelik çalışmalara ve bir cinayet
olayına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17594) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
10.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın,
Diyanet Vakfı Kadın Merkezi Müdürlüğü Yönetim Kurulu
Başkanının görevden alınmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17595)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
11.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekicinin,
Cumhurbaşkanlığının ve
Başbakanlığın harcamalarındaki artışa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17596)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
12.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın,
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde
yapıldığı iddia edilen bir ankete ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17597) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/12/2010)
13.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın,
yolsuzluğun önlenmesi amacıyla yapılan çalışmalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17598)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
14.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, Ceza
ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü teşkilat yapısına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17599)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
15.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, Ceza
infaz kurumları personelinin statüsüne ve fazla çalışma
ücretinden yararlandırılmasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17600)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Kahramanmaraş-Çağlayancerite adliye kurulmasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17601)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
17.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Adli Tıp
Kurumunun işleyişine ve raporlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17602)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
18.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
şiddet mağduru kadınlar hakkında verilen koruma
kararlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17603) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
19.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın,
özel hastanelerde SGKlılardan alınan ücretlere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17604) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
20.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, işçilere yönelik vergi düzenlemelerine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17605) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2010)
21.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyeliğine yapılan bir atamaya
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/17606) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/12/2010)
22.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, ekonomik krizin etkilerine ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/17607) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2010)
23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Bolunun ilçe ve köylerinde yaşanan yol, su ve elektrik sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17608) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
24.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Bolunun ilçe ve köylerindeki karla mücadele çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17609) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Boluda yeni bir hal binası yapılıp
yapılmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17610) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/12/2010)
26.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesinin hizmet alımları tertibinin
uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17611) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/12/2010)
27.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesindeki ödül ve ikramiye ödemeleri kaleminin
kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17612) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/12/2010)
28.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Emniyet Genel Müdürlüğündeki sözleşmeli personel istihdamına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17613) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
29.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
taşra emniyet teşkilatının bütçeden adil olarak
yararlandırılmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17614)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
30.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Emniyet Genel Müdürlüğünde geçici görev yolluklarının kullanımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17615) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, hakkında soruşturma açılan yerel yöneticilere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17616) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, köy korucularının özlük haklarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17617)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
33.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, uyuşturucu kaçakçılığıyla
mücadeleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17618) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/12/2010)
34.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Ankaradaki kent içi ulaşım projelerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17619) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
35.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
DİSKin gerçekleştirdiği bir gösteriye yapılan polis
müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17620) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/12/2010)
36.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Seğmen alayı yürüyüşünün engellenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17621)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
37.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, Konyaya
tahsis edilen KÖYDES ödeneklerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17622)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
38.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Boluda turizmin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17623)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
39.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Gaziantepteki turizm sektörüne yönelik projelere ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17624)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
40.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
indirimli kurumlar vergisi uygulamasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17625)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
41.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
çalışma hayatındaki vergi oranlarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17626)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
42.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Simav Gölü arazisinin kullanımına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/17627)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
43.- Manisa Milletvekili Mustafa Enözün, kaçak
elektrik kullanımına ve çiftçilerin elektrik borçlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/17628)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
44.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, muhasebe uzmanlığı sınavına ve
kariyer uzmanlıkları kadrolarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17629)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
45.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın,
okulların emniyetinin sağlanmasına yönelik çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17630) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
46.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Abant
İzzet Baysal Üniversitesinin öğretim görevlisi ve öğrenci yurdu
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17631) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/12/2010)
47.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Boludaki okulların kitap ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17632)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
48.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
Celal Bayar Üniversitesi Rektörünün bir uygulamasına ve hakkında
disiplin işlemi yapılan öğrencilere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17633)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
49.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, 2010 KPSS ile ilgili iddialara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17634)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
50.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat
Sönmezin, okul müdürlerine uygulanan rotasyona ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17635)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
51.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
ameliyat öncesi uygulanan ve hastaları mağdur eden prosedürlere
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17636)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
52.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
sağlık sistemindeki sorunlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17637)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Kahramanmaraşdaki bazı hastanelere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17638)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
54.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Gaziantepin ilçelerindeki istihdam yaratma projelerine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/17639)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
55.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, alışveriş merkezleriyle ilgili yasal düzenlemeye
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17640) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
56.- Çankırı Milletvekili Ahmet
Bukanın, Çankırıda bir hazine arazisinin köylülere
dağıtılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17641) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/12/2010)
57.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Biyogüvenlik Kanununun uygulanmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17642)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
58.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, keçi
yetiştiriciliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17643)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
59.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçının, 2008de yapılan unvan değişikliği
sınavına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17644) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2010)
60.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Bolu
ve ilçelerindeki karla mücadele için ödenek verilip verilmeyeceğine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17645) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
61.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, sivil
havacılık alanındaki çalışmalara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17646)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
62.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
bilişim alanının Bakanlığın çalışma
alanından çıkarılıp çıkarılmayacağına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17647) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
63.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Kahramanmaraş-Türkoğluda kurulması planlanan
lojistik merkeze ve bir taş ocağına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17648)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
64.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlının, Adana-Karaisalı arasındaki yol
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17649) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2010)
65.- Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın, Güney Kıbrıs Rum Kesimindeki bir basketbol
maçında yaşanan olaylara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk
Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/17650) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/12/2010)
66.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, dengeleme
uzlaştırma sistemine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17651)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
67.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, engellilere
yönelik Gökkuşağı Projesine ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/17652)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
68.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, Devlet
kurumlarındaki bakım ve onarım işlerinin gördürülme usulüne
ilişkin Başbakadan yazılı soru önergesi (7/17653)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2010)
69.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, İstanbul Boğazında yapılması
planlanan üçüncü köprünün güzergâhına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17654)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
70.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, İsrailin Mavi Marmara Gemisine
yaptığı saldırıya ve takip edilen dış
politikaya ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17655) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/12/2010)
71.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, Balıkesirde yaşanan doğal afetlere
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17656) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2010)
72.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsalın, Süleymaniye
Camisinin restorasyonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/17657) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2010)
73.- Uşak Milletvekili Osman
Coşkunoğlunun, TÜBİTAKın yönetimine ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/17658)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- BDP Grubu adına Grup Başkanvekili
Batman Milletvekili Bengi Yıldızın, Kocaelideki
depremzedelerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/977)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2010)
2.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19
Milletvekilinin, akaryakıt fiyatlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/978) (Başkanlığa geliş tarihi:
02.11.2010)
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu ve 19 Milletvekilinin, TBMM TVnin etkinliğinin
araştırılarak izlenirliğinin ve yayın kalitesinin
artırılması için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/979) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04.11.2010)
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve
25 Milletvekilinin, taşımalı eğitim sisteminin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/980) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04.11.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Gediz Devlet
Hastanesi eski müdürü hakkındaki davaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16524)
2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
Diyanet İşleri Başkanının görevden
alındığı iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17047)
3.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, KİPTAŞın konut tesliminde yaşanan
soruna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17049)
4.- İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın, istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17051)
5.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, iptal
edilen KPSS ile ilgili başlatılan inceleme ve soruşturmalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17055)
6.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin,
şikayet, ihbar ve bilgi edinme taleplerinin e-Devlet sistemine dahil
edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17056)
7.- Denizli Milletvekili Ali Rıza
Ertemürün, hizmet alımı yoluyla çalıştırılan
personele ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17063)
8.- Denizli Milletvekili Ali Rıza
Ertemürün, kamu yatırımlarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/17064)
9.- Denizli Milletvekili Ali Rıza
Ertemürün, hizmet alımı yoluyla çalıştırılan
personele ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17067)
10.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı
soru önergesi (7/17074)
11.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın,
engellilerin istihdamına ve eğitim seviyelerinin
artırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye
Kavaf) yazılı soru önergesi (7/17075)
12.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru
önergesi (7/17076)
13.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
bir köydeki cami ile ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/17077)
14.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın,
trafikte geçiş üstünlüğü sağlayan işaretlerin araçlarda
kullanılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17086)
15.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17087)
16.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
kamu yatırımlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17088)
17.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17089)
18.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
kamu yatırımlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17090)
19.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17091)
20.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın,
okullarda cep telefonu kullanımına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17093)
21.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
kamu yatırımlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17094)
22.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, boş
bulunan kadroların sözleşmeli personele tahsis edilmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17095)
23.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, Ar-Ge
birimlerinin faaliyet ve projelerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17096)
24.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, ek ders
ücretlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17097)
25.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, naklen
atanan ve sözleşmeli personele yolluk verilmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17098)
26.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, okullarda
tören ve toplantılara zorunlu katılımın
kaldırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17099)
27.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, kadrolu
öğretmenlerin sözleşmeli statüye geçirilmesi önergesine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17100)
28.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, uzman
öğretmenlik unvanını alamayan öğretmenlere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17101)
29.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin,
sözleşmeli öğretmenlerin mesleki eğitim programlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17102)
30.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17103)
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, bir açıklamasına ve uzman erbaşların
sorunlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17104)
32.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17105)
33.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17111)
34.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın,
TMOnun haşhaş ıslah çalışmalarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17112)
35.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
kamu yatırımlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17113)
36.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17114)
37.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
kamu yatırımlarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17115)
38.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/17121)
39.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı
soru önergesi (7/17123)
6 Ocak 2011 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Demokrat Partinin kuruluş yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Zeynep Dağıya aittir.
Sayın
Dağı, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Zeynep Dağının,
Demokrat Partinin kuruluş yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ZEYNEP DAĞI
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Demokrat
Partinin kuruluş yıl dönümü dolayısıyla gündem
dışı şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli vekiller; hepimizin bildiği üzere, 7 Ocak 1946
Demokrat Partinin kuruluş yıl dönümüdür. Bu vesile ile demokrasi
geleneğini başlatan Demokrat Parti kurucularını, demokrasi
şehitleri Adnan Menderesi, Fatin Rüştü Zorluyu ve Hasan
Polatkanı bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
İkinci Dünya
Savaşından sonra uluslararası konjonktür gereği
demokratikleşme sürecine giren Türkiye, bu süreci bazı kesintilere
rağmen devam ettirmiş ve bugün Avrupa Birliğiyle tam üyelik
süreci, sivil ve demokratik bir anayasa girişimi gibi demokrasinin
konsolidasyonu safhasına girmiştir. Bu safhanın ilk
halkası, hiç şüphesiz ki Demokrat Partidir.
Demokrat Parti 7
Ocak 1946da kurulan ve 14 Mayıs 1950de Türkiye tarihinde yapılan
ilk demokratik, rekabetçi seçimlerde yirmi yedi yıllık antidemokratik
tek parti dönemini sona erdiren partidir. Bu vesileyle vurgulamak isterim ki
Demokrat Parti Türkiye'nin antidemokratik partiler mezarlığında
herhangi bir parti değil, günümüz açısından demokrasi kültür ve
geleneğimizin rehberi niteliğindedir.
Tek parti
iktidarının dayandığı güç ne yazık ki halkın
kendisi değildir. Onlara göre bu memleket Hassoların, Mamoların
yönetebileceği bir ülke olamaz. Öylesine kudret temrini hâline
getirilmiştir ki bu kendilerine bahşedilen meziyetli, imtiyazlı
güç, dönemin Ankara Valisi Nevzat Tandoğanın Bu memlekete komünizm
gelecekse onu da biz getiririz. söylemi, tek parti döneminin halka rağmen
yönetim anlayışının aslında en somut ifadesidir.
Milletin inanç ve
değerlerini tahkir etmek, ideolojik kamplaşmalar yaratmak suretiyle
toplumu parçalamak, modernizm altında bir kesime yaşam
tarzını dayatmak, tek parti döneminin keyfî uygulamalarından
sadece bir kaçıdır. Tek parti iktidarında halka rağmen halk
için yürütülen bu jakoben aydınlanma modeliyle hem siyasal hem de kültürel
alanda bir yozlaşmanın fitili ateşlenmiş, antidemokratik
uygulamalarla da bu ülkenin iç enerjisi maalesef heba edilmiştir.
14 Mayıs
1950 seçimlerinde Demokrat Partinin Yeter, söz milletindir. söylemi ile
iktidara gelmesi aslında tek parti döneminin halktan uzak, halka
rağmen yönetim anlayışının da bir tasfiyesi
niteliğindedir. 1950de Demokrat Partinin iktidara gelmesiyle siyasi
tarihimizde iktidar ilk kez seçim yolu ile el değiştirmiştir,
fakat bu iktidar militarizmin tarihsel geleneği olan darbeyle maalesef
uzaklaştırılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli vekiller; tek parti döneminin antidemokratik keyfî
uygulamalarını ülkenin bekası için bir model olarak gören
zihniyet hâlâ pusudadır bugün de. Değerler sistemi üzerinde halka
rağmen halk için aydınlanmayı savunan ve despot uygulamalarla
ezanın Türkçe okunmasına kadar zorbalığı ileri götüren
bu zihniyetin siyasal ve kültürel dayanakları hâlâ yaşıyor
olması Demokrat Parti tecrübesine, demokrasi geleneğimizin ilk
başlangıcı olan nüveye sımsıkı sarılmamızın
da aslında arka plandaki en önemli nedenlerinden biridir.
Bu bağlamda,
hâlâ güçlü bir demokrasi mücadelesi veren Türkiye'nin içinden geçmekte
olduğumuz sancıların bertaraf edilmesi, demokratik ve adil bir
yönetim modelinin hâkim kılınması gerçeğini gözler önüne
seren bu yaklaşım, dört başı bir tartışmanın
da aslında omurgasını oluşturuyor.
Bu bağlamda,
AK PARTİ İktidarı da Demokrat Partiden miras kalan bu tecrübeyi
kuşaktan kuşağa aktarmada önemli bir misyon üstlenmiş,
Yeter artık, söz milletin diyerek demokrasi meşalesini
ateşlemiş bir şiar ve bir gelenek olarak Menderesten Özala,
Özaldan Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğana kadar
güçlü bir biçimde sirayet ederek devam edegelmiştir.
Ben sözlerime son
vermeden, tekrar, Demokrat Partinin kurucuları Adnan Menderes, Fatin
Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkanı saygıyla anıyorum ve bir
daha Türkiye'nin bu tür acı tecrübeler yaşamaması gerektiği
için de hep birlikte demokrasi mücadelemizi saygıyla anıyorum.
Çok teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Günden
dışı ikinci söz Türkiyede kurulmuş ve kurulması
düşünülen hidroelektrik santralleri hakkında söz isteyen Antalya
Milletvekili Tayfur Sünere aittir.
Sayın Süner,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Türkiyede
kurulmuş ve kurulması düşünülen hidroelektrik santrallerine
ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hidroelektrik
santralleriyle ilgili gündem dışı söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Hidroelektrik
santrallerini bugün niye gündeme taşıdım? Memleketim olan
Aksekide Gümüşdamla köyünde gördüğüm doğa tahribatı
üzerine ihtiyaç duydum. Aksekiden Gümüşdamlaya Belediye
Başkanımız ve İlçe Başkanımızla, büyük bir
grupla gittiğimiz zaman oradaki HES çalışması insanın
vicdanını karartıyordu. Üç yüz yıllık, beş yüz
yıllık çınar ağaçları ve çam ağaçları
kepçelerle toprağa gömülüyordu.
Biz hidroelektrik
santrallerine karşı değiliz. Üretime karşı
olmamız mümkün değil ama yerinde, zamanında ve çevre düzenlemesi
yapılarak HESler yapılmalı. Siz, millî park olarak ilan
ettiğiniz İbradı ormanlarının olduğu bölgede,
İbradı Köprüsünden itibaren o güzelim kanyonların üzerine 9
tane HES çalışması, hidroelektrik çalışması
yaparak o güzelim kanyonları tahrip ederseniz, doğayı, çevreyi
tahrip ederseniz
Sayın Turizm Bakanı her gün çıkıyordu,
Turizmi on iki aya yayacağız
Sayın Turizm Bakanı, Çevre
ve Orman Bakanının tahribatını yerinde görün, o zaman on
iki aya turizmi yayıp yayamayacağınızı görürsünüz.
Oralarda tahribat yaparak, çevre tahribatı yaparak siz turizmi on iki aya
yayamazsınız. O zaman millî park ilan ettiğiniz yerlerde
çalışmanızı Devlet Su İşleri ve Orman Bölge
Müdürlüğü vasıtasıyla çevre düzenlemesini yaparsınız,
ondan sonra ihale edersiniz. 25 megavatın altında hiçbir
çalışma yapmadan, ÇED raporu yapmadan, hazırlamadan sadece dosya
hazırlayarak 3 milyon dolarınız varsa her derenin üzerine bir
hidroelektrik santrali kurabilirsiniz.
Antalyada
Manavgat Irmağından sonra o kanyonlarda kuracağınız 9
tane HESten başka nerelerde var? Kumluca Finikede var. Antalyanın
Gazipaşada 4 tane HES kurmuşsunuz. Kurduğunuz günden bugüne
kadar ulaşım sorunu var gidip bakmıyorsunuz. Sayın Çevre ve
Orman Bakanı bu çevreye verdiği, doğaya verdiği
zararları yerinde lütfen gitsin incelesin, makamında oturarak
doğayı, çevreyi koruyamaz. Sayın Orman Bakanı geldiği
günden, sekiz seneden beri ormanlara tel örgü çekerek keçileri sokmadı,
şimdi torba yasasının içinde getirip keçileri tekrar ormana
Nedir? Hayvancılığı öldürdünüz telleri çekerek Sayın
Çevre ve Orman Bakanı. Şimdi doğayı tahrip ediyorsunuz,
çevreyi tahrip ediyorsunuz.
Anayasa
oylaması sırasında Artvine gittim. Artvinde 8 tane, baraja
giden dereler üzerinde kurulu hidroelektrik santralleri gördüm, orada da kalbim
kanadı. O 8 tane HESin içinden çıkan toprakları yolların
kenarlarına monte etmişler. Ne olacak? İlk sel felaketinde,
oradaki HESlerin çamurları, toprakları, yol kenarına monte
ettiğiniz çamurlar, topraklar baraja gidecek, 3x8=24 milyon dolar sarf
ederek yaptığınız HES çalışmasında sarf
edilen paranın 10 katıyla o barajı temizleyemeyeceksiniz.
Artık
doğa tahribatı AKPnin gitmesiyle beraber bitmelidir. Bütün
amacımız, doğaya, çevreye sahip olacak bir iktidara artık
Türkiye'nin ihtiyacı var. Daha fazla doğayı, çevreyi tahrip
etmeden, Sayın Çevre ve Orman Bakanı istifa edip o bakanlıktan
ayrılmalı. Sadece, demin söylediğim gibi doğaya, çevreye
zarar vermediler; keçilerini güden çobanlara, orada hayvancılıkla
geçinen halka her türlü zarar verildi. Onun için, Çevre ve Orman Bakanı
torba yasasıyla sekiz senelik icraatını düzeltmeye
kalkmasın, yeter artık, bir an önce istifa etsin.
Bu duygularla
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim efendim.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Artık bir dakikalık uzatmayı verin efendim.
İnsan kendisini ayarlayamıyor, o bir dakikalık zamanda kendisine
ait son cümlelerini söylemesi lazım. Bu yöntem doğru bir yöntem
değil.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkanım, o bir dakika sadece bütçe
süresinde idi, onu devam mı ettiriyorsunuz?
BAŞKAN
Gündem dışı konuşmaya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Sayın Taner Yıldız cevap vereceklerdir.
Buyurun
Sayın Bakanım.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; heyetinizi saygıyla, hürmetle
selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Öncelikle,
Sayın Tayfur Sünerin gündem dışı konuşmasındaki
bir kısım noktalara temas etmek istiyorum.
Bir kere, öncelikle,
Çevre ve Orman Bakanımızın ülkemize yaptığı
faydalı ve yararlı hizmetlerin bütün partilerce aynı oranda
karşılanabilmesi, aynı hoşgörüyle
karşılanabilmesi tabii ki beklenmeyebilir ama kendisi son derece
çalışkan, gayretli ve şu ana kadar ülkemize
kazandırdığı hidroelektrik santrallerle de alakalı
birçok çalışması ortada.
Ben, müsaade
ederseniz, genel bir bakış açısını ortaya koymak
istiyorum. Türkiyede yerli kaynaklar nasıl? Yenilenebilir kaynaklar
nasıl? Su nereden akıp nereye doğru gidiyor? Bir su akınca
biz bakacak mıyız? Bunların her birisine kısaca
değinmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, yaklaşık olarak 15.500 megavat civarında
şu anda harekete geçirilmiş kurulu güç hidroelektrik santralimiz var.
Bu, toplam ekonomik rezervin, su rezervinin üçte 1i kadar. Yani bunlar henüz
yeterli değil. Bunların üçte 1i kadar da, bir bu kadar,
söylediğim miktar kadar daha hem projelendirilmiş hem lisans
almış hem de şu anda inşaatı devam edenler ve üçte 1i
kadar da inşaatı henüz başlamamış, projelendirilmiş
ve lisans alma aşamasında olan bir santral kapasitesi var
yalnızca suyla alakalı.
Çevre
Bakanımızın hem millî parklarla alakalı hassasiyetinin hem
yeşille alakalı hassasiyetinin hem adı üzerinde çevreyle
alakalı hassasiyetinin olmadığını söylemek çok ciddi
bir haksızlık olur.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Bakan, o zaman, yerinde gidin görün.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Önemli olan bütün bu
kaynakların her birisini, Türkiye'nin güzellikleri olan
Deniyor ki: Bu
güzel yöreye bu santrali yapıyorsunuz, doğru mu? Türkiye'nin güzel
olmayan yeri var mı? Türkiye'nin dört bir yanı güzelliklerle dolu.
Bunların içerisinde kültür varlıkları var, tabiat
varlıkları var, yeşillerimiz var, turizm alanlarımız
var, tarım alanlarımız var ama müsaade ederseniz, enerji
santrali kuracak alanlarımız da var. Enerji santrallerini
kurmaksızın, hiçbir şekilde bu santrallerin kurulacak yerleri
bize reva görmeksizin yapılacak bir büyümenin olmayacağını
söylemek herhâlde çok erken olmaz.
Türkiye büyüyor,
değişiyor ve gelişiyor. AK PARTİ iktidarlarıyla
beraber sağlanan siyasi istikrarın getirdiği büyümeyi
karşılayabilecek enerji yapılandırmasını
sağlamamız lazım; bu da çok lüks bir şey değil.
Bakın,
Türkiyede, 2010 yılı içerisinde ortalama yüzde 8ler civarında
enerjideki tüketim artmış. Şimdi, bunu nereden
karşılayacaksınız? Doğal gazdan
karşılarsınız, petrol ürünlerinden
karşılarsınız, sudan karşılarsınız,
rüzgârdan karşılarsınız, jeotermalden
karşılarsınız. Daha geçen hafta yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla alakalı kanun teklifini burada hep beraber
kanunlaştırdık ve bütün bunları harekete geçirmek için
Bütün bu
söylediğim doğrular, zaman zaman bahsettiğim bir kısım
müteahhitlerin, tabirimi mazur görün, hoyratça
davranışlarını makul hâle getirmez. Onlarla alakalı
hiçbir savunma içerisinde olamayız. Tabii ki, onlar da yeşile,
ormana, çevreye, millî parka dikkat ederek çalışmalarını, lisans
aldıkları çalışmaları tamamlamak zorundalar. Ama siz
eğer bana derseniz ki, bu güzel yörede hiçbir santral yapmamak lazım.
Ben bunu hiçbir şekilde doğru bulmam. Her bununla alakalı
hassasiyetimizin azaldığı nokta ithal enerji kaynaklarına
yapılan yatırımdır. O yüzden bunun bir orta yolu var. Orta
yolu şu: Biz bu yerli kaynaklarımızı harekete
geçireceğiz ama yeşile, çevreye dikkat ederek harekete
geçireceğiz. Bu, mümkün. Bu, yapılabilir. Bu, denetimlerle de mümkün.
Bu, kontrollerle de mümkün. Ama siz şimdi öyle bir hava
oluşturuyorsunuz ki, bizim hiçbir şekilde bu su
kaynaklarını kullanmamıza elverir, öngörür bir tarz
oluşturmuyorsunuz. Bu, yanlış bir üslup.
Bakın, biz,
bir kısım spekülatif davranışların burada
aracısı olamayız. Biz, yerli kaynaklarımızı hatta
yenilenebilir kaynaklarımızı rahatlıkla savunabilecek
durumdayız.
Bakın, bu
sekiz yıl içerisinde çıkardığımız, hep beraber
çıkardığımız kanunlarla beraber geldiğimiz
noktayı bir söyleyeyim: Toplam 121.699 megavatlık, şu anda,
lisans müracaatı yapılmış olan, rüzgâr, hidroelektrik,
doğal gaz, fuel oil, linyit, taşkömürü, jeotermal, çöpler,
biyogazlar, biyokütleler, nafta ve LPGden oluşan bir kaynak toplamı
var. Bunların içerisinde başvuru aşamasında bulunan
hidroelektrik santraller ve hepsini, tamamını kattığımızda
25.374 megavatlık bir güç elde ediyoruz. Arkadaşlar, 25 bin
megavatlık bir güç, şu anda bizim toplam kurulu gücümüzün,
hidroelektrikteki kurulu gücümüzün 1,5 katı kadar. Yani biz, şu ana
kadar harekete geçmemiş olan veya yeterince harekete geçmemiş olan
HESlerimizi hareketlendirmek zorundayız. Niçin? İthalata olan
bağımlılığımızı azaltmak için. Niçin?
Doğal gaza olan bağımlılığımızı
azaltmak için. Bunlarla alakalı, iktidarıyla muhalefetiyle ortak bir
dilin oluşmuş olduğunu ben kabul ediyorum. Kimse bu gerçeği
yadsıyamaz, bir kenara koyamaz. Peki, biz bu ithal enerjinin bu
oranını nasıl düşüreceğiz? Sırf rüzgârla
düşüremeyiz.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Alternatif enerji kaynaklarıyla düşüreceğiz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla)- Alternatif enerji
kaynaklarıyla düşüreceğiz., çok doğru bir cevap.
Alternatif enerji kaynakları dediğimiz kaynaklar, sudur,
güneştir, rüzgârdır, jeotermaldir, biyokütledir. O yüzden, bu yerli
kaynaklarımızı hareketlendirmemiz lazım. Yapacağımız
eleştirilerle, ben de dâhil olmak üzere, yapacağımız
eleştirilerle çevreye ve yeşile karşı olan hassasiyeti
artırmaktır; bunlara mâni olmak değildir ama bu hassasiyetleri
artırmaktır. Ben Enerji Bakanı olarak söylüyorum: Yeşili
hiçe saymamız lazım, çevreyi hiçe saymamamız lazım.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Bizim de söylediğimiz farklı değil Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Ama bunların her
birisinin, Türkiyede, hep beraber Türkiye'nin bütün zenginlikleriyle beraber
değerlendirilebileceğini söylüyorum. Bu kadar kısır ve küçük
bir yer değil ki. Türkiye artık kabına sığmıyor.
Bütün bunları değerlendirebiliyor olmamız lazım.
O yüzden, ben,
şu ana kadar yaptığımız çalışmalarla
alakalı, isterseniz sırf HESlerle alakalı olan
kısmıyla alakalı bir rakam vermek istiyorum: Şu ana kadar
lisans verilenler, biraz önceki söylediğim rakamlarla beraber 15 bin
megavatlar civarında 598 tane proje, 271 tanesi uygun bulunma kararı
aldı, 184 tanesi inceleme ve değerlendirme aşamasında,
DSİye henüz yazı yazmış olup da başvurmayanlar var.
Özel sektörün de bu aldığı lisanlarla alakalı,
başvurularıyla alakalı hassasiyet göstermesini bu vesileyle bir
kez daha belirtiyorum. Herhangi bir işletmecilikten dolayı eğer
bu yatırımlarını yapamayacak olanlar varsa, lütfen
kurumlara gelsinler lisanslarını, müracaatlarını,
dilekçelerini iade etsinler ve desinler ki: Biz bunu yapamıyoruz. Bu
yine Türkiye'nin bir zenginliğidir, bir kaynağıdır. O zaman
bunu yapacak firmalar gelsin, müracaatta bulunsunlar. Yani hem kamunun işi
aksamasın hem de özel sektörün önünün açılmasıyla alakalı
hedeflerimizde bir aksama olmasın.
Bakın,
Türkiyede şu anda kurulu yaklaşık 564 tane santral var, bu
santrallerin içerisinde hidroliklerin toplamı 254 tane. Yani şu ana
kadar elde ettiğimiz enerjinin yüzde 25ini bu 254 tane santralden elde
ediyoruz. Bunların her biri suyun üzerinde olan santraller, her biri
yeşille barışık olan santraller. Yani biz şunu mu
diyeceğiz HESlere karşıyız derken:
Kullandığımız elektriğin yüzde 25ini kullanmamak
lazım. demek gerekir.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Bakan HESlere karşıyız. demedik,
çarpıtmayın.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - O yüzden ben
şunu diyorum: HESlere karşı değilsek işimiz kolay.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) O zaman, çevreye duyarlı
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Yalnızca
çevreyle alakalı olan hassasiyetimizi artırmak ve nokta olarak da
benim şu anda notumu aldığım gerek Aksekideki gerek
Gümüştarladaki projelerle alakalı yeşili korumak, çevreyi
korumak, bir yandan da bu projelere devam etmek
Bunun ortak çözümü var, ille
de bir ekstremden birine gitmemiz gerekmiyor; yani ille de bu santrali
bırakmamız gerekmiyor.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Bakan, uygun yere, uygun yere
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Bizim bunları
tabii ki uygun yere yapmak kaydıyla özel sektörün de olası
hatalarını görmemezlikten gelerek değil, tam tersi, denetleyerek
bunları yapmamız lazım. O zaman biz siyasetçilerin, özellikle
politika koyucuların bu konudaki konuşmalarını hazırlarken
böyle bir vurguyu ön plana çıkarmamız, böyle bir temayı ön plana
çıkarmamız gerekiyor. Biz, iktidarıyla muhalefetiyle HESlerden
vazgeçmeyiz, ama yeşile de dikkat ederiz. dememiz lazım. Yoksa bu
keçiyle, koyunla alakalı bir husus
değil.
Değerli
arkadaşlar, bununla alakalı, herhangi yatırım kalemleriyle
alakalı rakam isteyen arkadaşlarımıza
tarafımızdan hazırlanmış bilgilerin dosya hâlinde
sunulacağını buradan tekrar arz ediyorum ve hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı üçüncü söz, 7 Ocak Osmaniyenin kurtuluş yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkuna
aittir.
Buyurun
Sayın Coşkun. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkunun,
Osmaniyenin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
HAKAN COŞKUN
(Osmaniye) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 7 Ocak Osmaniyenin düşman
işgalinden kurtuluşu üzerine gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve ekranları başında
bizi izleyen vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dün Adananın, bugün Ceyhanın, yarın da
Osmaniyenin düşman işgalinden kurtuluşunun 89uncu yıl
dönümünü coşkuyla kutlamaktayız.
Anadolu
düşmanlarca paylaşılırken, Çukurova, önce İngilizler
daha sonra da Fransızlar tarafından işgal edildi. Ermeni
çetelerle birlikte Osmaniyeye giren Fransızlar
insanlarımızı öldürmeye, halkımızın
malını yağmalamaya başladılar. Çukurova insanı
işgale boyun eğemezdi, tek yürek, tek beden olarak vatanı ana,
anayı namus, namusu şeref bilip mücadelesini başlattı. Bu
mücadelenin sonucunda, Osmaniyemiz 7 Ocak 1922 tarihinde Osmaniyeli
Kuvayımilliye komutanlarının mücadelesiyle düşman
işgalinde kurtulmuş ve millî devletle bütünleşmiş oldu.
Değerli
milletvekilleri, tarihten bugüne Türk milleti Yeniseyden çıktı yola,
Horasanda otağ kurduk, Yesevinin kutlu ocağında piştik,
alp idik alperen olduk; Anadoluda beklenen ışık, Malazgirtte
yaydan çıkan ok, İstanbulda Hazreti Peygamber'in müjdelediği
komutan olduk. Yedi düvele meydan okuduk. Çanakkalede Koca Seyit, Gaziantepte
Şahin Bey, Adanada Kara Fatma, Osmaniyede Rahime Hatun, Erzurumda Nene
Hatun olduk. Tek bir vücutta birleştik, Anadoluda Mustafa Kemal olduk.
Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan, tek dil ülküsünde birleştik
Türkiye olduk.
Değerli
milletvekilleri, tarihin bize öğrettiği, Kurtuluş
Mücadelesinde, daha önceden de ve daha sonradan da görüldüğü gibi, Türk
milletinin içinden başka bir millet, Türk dilinin içinden başka bir
dil, Türk Bayrağının yanına başka bir bayrak koyma
çabaları beyhudedir. Türk milletinin bu coğrafya üzerinde idaresi
hiçbir suret ve şekilde inkıtaya uğratılamaz. Türkiye Cumhuriyetinin ana dili Türkçedir. Bununla
birlikte, vatandaşların arasında kendi etnik mensubiyetlerinden
gelen dil ve lehçeleri konuşanlar vardır. Bu durum onların
anayasal olarak Türklüğüne halel getirmez, saygıdeğerdir. Onlara
adaletle muamele etmek Türk devletinin asli vecibesidir.
Biz, Türk kültür
havzası içerisinden 12 milyon kilometrekarelik Üsküpten Kaşgara dek
soydaş ve akraba topluluklarla bin yıllardır aynı dili
konuşuyoruz. Aynı dili konuşmak aynı kelimelerle
konuşmaktan daha öte bir şeydir, hemhâl olmaktır, hemdert
olmaktır, hemdem olmaktır. Eşya, kâinat ve varlık
karşılığında, İlahi Yaratıcı
karşısında aynı şeyleri hissetmek, aynı
duyguları ifade etmektir. Bundan daha büyük ve kuşatıcı
müşterek ne olabilir? Bu havzada, Türk siyasal iradesi, bin
yıllardır, atom çekirdeği gibi soydaş ve akraba
toplulukları barış ve huzur içerisinde yaşatan bir
iradedir. Akrabalık, töremizde, inancımızda yüksek bir prestij
sahibidir. Bosna iç savaşından kurtulmak için ayrılan
mazlumlarımız, Saddam zulmünden kaçan mazlumlarımız, Kafkas
elinden gelen mazlumlarımız, etnik mensubiyetleri farklı olsa da
aynı dilin ve gönlün insanları olarak hep bu görklü Oğuz
çadırının içerisinde kendilerini güvende hissetmiş,
acılarımızı, sevinçlerimizi
paylaşmışlardır. Emperyalizm bu kardeşlik ve dostluk
hukukundan rahatsızdır; insanları köleleştirmek, diz
çöktürmek için suni ihtilafları ihdas etmektedir. Bütün bu coğrafyanın
evlatlarını bu alçak tezgâha karşı durmaya davet ediyorum.
Tarihin aydınlık dünlerinde görmek istemediğimiz geçmişin
siyahları bugüne perde olmasın. Vatanı vatan yapmanın
değerini bilmeden bilmiş cahillerin kılavuzluğunda
çamurlara saplanmanın bir anlamı yoktur.
Yüce Rabbim,
birliğimize, bütünlüğümüze, kardeşliğimize zeval vermesin,
bize bir daha kurtuluş mücadelesi yaşatmasın diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Coşkun.
Tayfur Bey, bir
şey mi söyleyeceksiniz efendim?
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Evet Başkanım, Sayın Bakanıma söylemek
istediklerim var HESlerle ilgili.
BAŞKAN
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Meclis
Başkanlığına verdiği HESlerle ilgili
araştırma önergesine ve kanun teklifine ilişkin
açıklaması
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkanım, Enerji Bakanıma bir şey
söylemek istiyorum:
HESlerle ilgili
1/12/2010 tarihinde araştırma önergesi verdim, 4/12/2010da da
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına kanun teklifi
verdim. Kanun teklifinde, 25 megavatın altındaki HESlerde ÇED
raporunun istenmesi; Meclis araştırma önergesindeki amacım da,
uygun olmayan, çevreyi, doğayı tahrip eden yerlerde
kurulmamasıyla ilgili
Konuşmanızdan öyle anlıyorum ki siz
de aynı fikirdesiniz. Lütfen Meclis araştırması
yapılsın ve uygun olmayan yerlere kurulan HESler
kaldırılsın, ruhsatları iptal edilsin. Benim memleketimde
kurulan HESlerin hepsi doğayı tahrip ediyor. O kadar uygun yerler
var ki
Tarım yapamayacak, sulama yapamayacak, doğayı tahrip
edeceksin ve oraya HES kuracaksın! Bunu kabul etmek mümkün değil.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Süner.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört adet önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- BDP Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, Kocaelideki depremzedelerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/977)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kocaeli
Arızlı deprem konutlarında yaşayan ve bugüne kadar kira bedelini
ödeyemediği gerekçesi ile deprem konutlarından çıkartılan
depremzedelerin sorunlarının neler olduğunun,
araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98,
İçtüzüğün 104 ve 105'inci Maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederim.
Bengi
Yıldız
Grup
Başkanvekili
Gerekçe:
1999
yılı Kocaeli Gölcük merkezli Marmara depreminde büyük çapta can ve
mal kaybı olmuştu. Resmî raporlara göre, 17.480 kişi öldü,
23.781 kişi yaralandı. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 konut,
42.902 işyeri hasar gördü . Ayrıca 133.683 çöken bina ile
yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz kaldı.
Yakın
tarihimizin en büyük felaketi olarak nitelendirilen Marmara depreminin
ardından uluslararası düzeyde çok büyük kampanyalar
başlatıldı, birçok ülke Türkiye'ye maddi manevi büyük destekler
sundu. Bu desteği sunanlardan biri de Irak devletiydi. Irak
Kızılay'ı tarafından 10 milyon dolarlık hibe petrol
parasıyla İzmit Arızlı'ya 237 konut yapıldı.
İzmit'in Arızlı mevkisinde Irak hükûmetince yaptırılan
237 daireden oluşan deprem konutlarına, hak sahibi olamayan ancak
ailelerinden en az 2 kişiyi kaybetmiş depremzedeler 2001
yılında yerleştirildi. İki devlet arasında
yapılan anlaşmaya göre bu konutlar depremzedelere hibe edildi. Fakat
2002 yılından itibaren Kocaeli Valiliği tarafından
Arızlı deprem konutlarına yerleştirilen depremzedelerden
"hak sahibi olmadıkları!" gerekçesi ile kira talep edilmeye
başlandı. Bunun üzerine depremzedeler Kocaeli Valiliği
hakkında "kira bedeli istenmesinin iptali istemiyle" dava
açtılar. 2004 yılındaki mahkeme kararına göre "hibe
yoluyla yapılan bağıştan gelir elde edici tasarrufta
bulunmak Sosyal Devlet İlkesi, hak ve nefaset kuralları ile
bağdaşmayacağı" gerekçesi ile kira bedeli istenmesi
işlemi iptal edildi. Fakat bu karara rağmen Kocaeli Valiliği
depremzedelerden kira almaya devam etti. Mahkeme kararına rağmen
birçok depremzede 2009 yılı mayıs ayına kadar bin bir
güçlükle valiliğin talep ettiği kira bedelini ödediler. Bu süreç
içerisinde kira bedelini ödeyemeyen yaklaşık 80 depremzede iki ay üst
üste kiralarını ödemedikleri gerekçesi ile konutlardan zorla
dışarı atıldılar. İşin en vahim yanı
ise zorla depremzedelerden alınarak boşaltılan konutlar restore
edilerek lojman statüsüne alındı. Daha sonrada bu lojmanlara üst
düzey bürokratlar ve memurlar yerleştirildi.
Şu an konutların
bir kısmında oturmaya devam eden onlarca depremzede hakkında da
kira bedelini ödemedikleri gerekçesi ile icra takibi
başlatılmış durumdadır. Kocaeli valiliğinin
hukuka sığmayan bu uygulaması karşısında
tepkisini dile getiren birçok depremzede kendilerine yardım eli uzatacak
tek bir yetkili bulamamaktadır. Grubumuza gelen onlarca mektupta birçok
depremzede kendilerine gelen yazılarda 09 Aralık 2010 da
kış günü evlerinden tahliye edileceği direnmesi hâlinde ise kolluk
kuvvetleri tarafından zorla dışarı atılacakları
kararının bulunduğunu belirtmektedirler. Gidecek hiçbir
yerlerinin olmadığını dile getiren yurttaşlar ekonomik
durumlarının zaten çok kötü olduğunu ve psikolojilerinin de
tamamen bozulduğunu toplumsal infialler ve intihar vakalarının
yaşanabileceğini belirtmektedirler.
Kocaeli
Arızlı deprem konutlarında yaşayan depremzedelerin
sorunlarının neler olduğunun, bugüne kadar kira bedelini
ödeyemediği gerekçesi ile deprem konutlarından çıkartılan
depremzedelerin uğradıkları hak kayıplarının
neler olduğunun tespiti ve çözüme kavuşturulması, Kocaeli
Valiliğinin hangi gerekçe ile mahkeme kararına rağmen
depremzedelerden kira talep ettiğinin ve deprem konutlarını
lojmanlaştırıp üst düzey memur ve bürokratlara verdiğinin
incelenmesi için bir meclis araştırma komisyonu kurulması büyük
önem arz etmektedir.
2.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin,
akaryakıt fiyatlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/978)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Petrol ürünleri
ile ilgili, Anayasanın 98inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırmasını arz ederiz.
1) Osman Özçelik (Siirt)
2) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi
Yıldız (Batman)
6) Akın
Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan
(Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani
(Hakkâri)
11) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman
(Muş)
13) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan
(Iğdır)
17) Sebahat
Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19)
Sırrı Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Dünya petrol
arzını ve dolayısıyla fiyat oluşumunu etkileyen
başlıca faktörler arasında; ülkelerin stratejik petrol
rezervleri, üretici ülkelerin ellerindeki stok miktarı, üretim ve
taşıma maliyetleri, mevsim koşulları, OPEC, IEA, ABD, büyük
petrol şirketlerinin strateji ve yatırım politikaları yer
almaktadır. Fiyatın oluşmasında talep yönünden etki eden
faktörler arasında; ekonomik gelişme, bölgesel
ekonomik-siyasal-askeri faaliyetlerdeki karışıklıklar,
enerji sağlama güvenliğindeki beklentiler ve ulaştırma
sektöründe daha kaliteli petrol ürünlerine olan gereksinimin artması yer
almaktadır.
Türkiye'de,
petrolün rafineri çıkış fiyatı ile istasyonlar da
satış fiyatı arasında yüzde 400lere ulaşan bir fark
bulunmaktadır. Akaryakıt vergilerine bakıldığında
ise benzinde rafineri çıkış fiyatına uygulanan vergi
oranı yüzde 226, motorinde ise bu oran yüzde 188dir. Dünya
sıralamasında Türkiye en pahalı akaryakıtı kullanan ve
bu akaryakıta en fazla vergi veren ülke konumundadır. Prestijli
İngiliz dergisi The Economist, internet sayfasında yer verdiği
"Benzinde en yüksek vergi oranı tahsil eden OECD hükûmetleri"
başlıklı haber ve grafikte OECD ülkelerinde 1 Ocak 2009
itibariyle uygulanan benzin vergilerine dikkat çekmektedir. 16 OECD ülkesinin
değerlendirildiği grafiğe göre, en yüksek vergi Türkiye'de
tahsil ediliyor.
Akaryakıt
fiyatlandırma aşamalarına bakıldığında vergi
yükünün en büyük dilimini, litre başına sabit alınan özel
tüketim vergisi (ÖTV) oluşturmaktadır. Ayrıca ÖTV üzerinden de
yüzde 18 katma değer vergisi (KDV) alınmaktadır.
Akaryakıt
fiyatlarının yüksek olmasını etkileyen faktörlerden
diğeri ise dağıtıcı firmalardır. Türkiye'de
akaryakıt piyasasını domine eden 5 ana
dağıtıcı şirket bulunuyor. Petrol ofisi, Shell-Turcas,
BP, OPET ve Total pazarda yüzde 90 paya sahip. Sektörde çoğu bu
şirketlere bağlı olmak üzere 12 bini aşkın
satış istasyonu yer alıyor. İstasyonlarda sağlanan
istihdam 100 binin üzerinde. Bu istasyonlar aracılığıyla
yapılan yıllık akaryakıt satışı miktarı
14-15 milyar litreyi buluyor. İstasyon başına günde 3 bin 400
litrelik bir satış ortalaması var.
Belirli
dönemlerde tüm dünyada petrol rafineri çıkış fiyatları
düşüşe geçmesine rağmen bu düşüşün Türkiye'de
tüketiciye yansıtılmaması, fakat yükselen petrol fiyatlarının
pompalara derhâl yansıtılması tüketicilerin yoğun tepkisine
neden olmaktadır. Dağıtıcı şirketlerin kâr
paylarından feragat etmemeleri ve sektördeki dolaylı kartelleşme
yüksek benzin fiyatlarının temel nedenlerindendir.
Sonuç olarak
Türkiye'de petrol ürünlerinin dünya ortalamasının oldukça üzerinde
olmasının temel iki nedeni yüksek vergiler ve
dağıtıcı şirketlerin kartelleşerek petrol
piyasasındaki hareketlenmeleri her zaman kendi lehlerine kullanmalarıdır.
Petrol ürünleri
fiyatlarının dünya ortalamasına indirilmesi ancak vergilerin
düşürülmesi ve petrol piyasasındaki kartelleşmenin önüne
geçilmesi ile mümkün olacaktır. Bu nedenlerden dolayı Mecliste bir
araştırma komisyonu kurulmalıdır.
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve
19 milletvekilinin, TBMM TVnin etkinliğinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/979)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük
Millet Meclisi bünyesinde yayın yapan TBMM TV'nin görevi 31 Mayıs
2008 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan Yönetmelik ile şu
şekilde tanımlanmıştır:
"Başkanlığın faaliyetlerini, Başkanlık
Divanı toplantılarını, siyasi partilerin grup veya genel
başkanlarının, grup başkanvekillerinin, genel
sekreterlerinin ve genel başkan yardımcıları ile
milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki basın
toplantılarını, ihtisas komisyonları, Meclis
araştırma ve soruşturma komisyonları, uluslararası
grup ve komisyonların çalışmalarını izlemek,
yayına hazırlamak, Kurulca gerekli görülmesi hâlinde canlı
yayın yapılmasını sağlamak."
Yine bu
Yönetmeliğin ilgili maddesiyle Televizyon yayınlarının
etkinliğinin ölçümü için kamuoyu araştırmaları
yaptırmak denilse de, bugüne kadar eğer yaptırıldıysa
da, kamuoyu ile paylaşılmamıştır.
Geldiğimiz
noktada TBMM TV yayınlarının etkinliği ve izlenirlik
oranının çok düşük kaldığını
vatandaşlarımızın yorumlarından öğrenmekteyiz.
Diğer yandan
milletvekillerinin yapmış oldukları yasama ve denetim
faaliyetleri hakkaniyetli ve yeteri oranda TBMM TV yayınlarında yer
almamaktadır.
Gerekçesini ek'te
arz ettiğimiz ve araştırma sırasında belirlenecek
nedenlerle "TBMM TV'nin daha izlenebilir ve yayınlarının
profesyonel anlayışta olması, mevcut sorunlarının
araştırılarak çözüm önerilerinin tespit edilmesi ve daha
bağımsız yayıncılık
anlayışının kazandırılması"
amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM iç tüzüğünün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Ahmet Bukan (Çankırı)
4) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
5) Ali Uzunırmak (Aydın)
6) Cemaleddin Uslu (Edirne)
7) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
8) Şenol Bal (İzmir)
9) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
10) Behiç Çelik (Mersin)
11) D. Ali Torlak (İstanbul)
12) Hüseyin Yıldız (Antalya)
13) Atila Kaya (İstanbul)
14) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
15) Hasan Çalış (Karaman)
16) Akif Akkuş (Mersin)
17) Muharrem Varlı (Adana)
18) Necati Özensoy (Bursa)
19) Hasan Özdemir (Gaziantep)
20) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
Gerekçe:
İletişimin
günden güne geliştiği çağımızda görsel ve
yazılı haberleşmeyi gerçekleştirmemize yarayan
araçların da çeşitlilik kazandığını görmekteyiz.
Bu araçlar kimi zaman gazete ve dergi gibi yazılı; kimi zaman da
radyo ve televizyon gibi işitsel ve görsel nitelikte olabilmektedir.
Diğer yandan
yayıncılık faaliyetleri, bilgilerin kitlelere
ulaştırılması işlevini yerine getiren en etkili
sistemlerdendir. Gün geçtikçe, çeşitliliğini artıran
yayıncılık faaliyetlerinin de belli zaman
aralıklarıyla güncellenerek yürütülmesi gerekmektedir.
Diğer yandan
kamu hizmetinin temel ilkeleri; eşitlik, bedelsizlik, süreklilik ve
değişkenlik ilkeleridir. Radyo ve televizyon
yayıncılığı alanında bu ilkelerin
uygulanması, vatandaşlarımızın "haber alma
hakkını" en üst seviyede kullanabilmelerine imkân
sağlayacaktır.
Değişen
medya dünyasının dinamiklerinin büyük anlamda eksikliğini bugün
TBMM TV'de görmekteyiz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi bünyesinde yayın yapan TBMM TV'nin görevi 31 Mayıs
2008 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan Yönetmelik ile şu
şekilde tanımlanmıştır:
"Başkanlığın faaliyetlerini, Başkanlık
Divanı toplantılarını, siyasi partilerin grup veya genel
başkanlarının, grup başkanvekillerinin, genel
sekreterlerinin ve genel başkan yardımcıları ile
milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki basın
toplantılarını, ihtisas komisyonları, Meclis
araştırma ve soruşturma komisyonları, uluslararası
grup ve komisyonların çalışmalarını izlemek,
yayına hazırlamak, Kurulca gerekli görülmesi halinde canlı
yayın yapılmasını sağlamak."
Yine bu
Yönetmeliğin ilgili maddesiyle 'Televizyon yayınlarının
etkinliğinin ölçümü için kamuoyu araştırmaları
yaptırmak' denilse de, bugüne kadar eğer yaptırıldıysa
da, kamuoyu ile paylaşılmamıştır.
Geldiğimiz
noktada TBMM TV yayınlarının etkinliği ve izlenirlik
oranının çok düşük kaldığını
vatandaşlarımızın yorumlarından öğrenmekteyiz.
Diğer yandan
milletvekillerinin yapmış oldukları yasama ve denetim
faaliyetleri hakkaniyetli ve yeteri oranda TBMM TV yayınlarında yer
almamaktadır.
Değişen
şartlara ve çağa ayak uydurmak bakımından kamu
hizmetlerinin organizasyonu ve işleyişi, yenilenebilir; hatta yeni
yöntemlerle ve yeni araç-gereçlerle vatandaşlarımıza
sunulabilmelidir. Kamu hizmetleri değişken olmak; değişen
şartlara ve tekniklere uyum sağlamak zorundadır
Bu yüzden arz
etmeye çalıştığımız ve araştırma
sırasında belirlenecek nedenlerle TBMM TVnin daha izlenebilir ve
yayınlarının profesyonel anlayışta olması, mevcut
sorunlarının araştırılarak çözüm önerilerinin tespit
edilmesi ve daha bağımsız yayıncılık
anlayışının kazandırılması amacıyla
Anayasanın 98 inci, TBMM İç Tüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 25 milletvekilinin, taşımalı
eğitim sisteminin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/980)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
"Taşımalı
Eğitim Sistemine Dair Sorunların Araştırılarak
Alınacak Önlemlerin Belirlenmesi" amacıyla
Anayasamızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz.
1) Alim
Işık (Kütahya)
2) Hüseyin
Yıldız (Antalya)
3) Cemaleddin
Uslu (Edirne)
4) Beytullah Asil (Eskişehir)
5) D. Ali Torlak
(İstanbul)
6) Yılmaz
Tankut
(Adana)
7) Hasan Özdemir (Gaziantep)
8) Mehmet
Serdaroğlu (Kastamonu)
9) Oktay Vural (İzmir)
10) Atila Kaya (İstanbul)
11) Süleyman
Nevzat Korkmaz (Isparta)
12) Mithat Melen (İstanbul)
13) Ertuğrul
Kumcuoğlu (Aydın)
14) Necati
Özensoy (Bursa)
15) Hasan
Çalış (Karaman)
16) Mustafa Kemal
Cengiz (Çanakkale)
17) Akif
Akkuş (Mersin)
18) Behiç Çelik (Mersin)
19) Kamil Erdal
Sipahi (İzmir)
20) Süleyman
Turan Çirkin (Hatay)
21) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
22) Şenol
Bal (İzmir)
23) Mehmet Zekai
Özcan (Ankara)
24) Süleyman
Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
25) Mustafa Enöz (Manisa)
26) Rıdvan
Yalçın (Ordu)
Gerekçe:
Ülkemizde
1990-1991 öğretim yılından bugüne devam etmekte olan
taşımalı eğitim-öğretim, kırsal kesimde
yaşayan öğrenciler başta olmak üzere öğrenciler ve veliler
için vazgeçilmez öneme sahiptir. Bu sistem, özellikle kırsal kesimde
yaşayan öğrenciler için en yakın okula ulaşım ve
eğitim konusunda fırsat eşitliği sağlamaktadır.
Milli Eğitim
Bakanlığı Taşımalı İlköğretim
Yönetmeliği'ne göre taşımalı eğitim-öğretimin
amacı; ilköğretim okulu bulunmayan, çeşitli nedenlerle
eğitim-öğretime kapalı, birleştirilmiş sınıf
uygulaması yapan ilköğretim okullarındaki öğrencilerin,
taşıma merkezi ilköğretim okullarına günübirlik
taşınarak kaliteli bir eğitim-öğretim görmelerini
sağlamaktır. Taşımalı eğitimden yararlanan öğrenciler
nüfusu az, dağınık yerleşim birimlerinde veya öğretime
uygun olmayan eğitim kurumlarının bulunduğu yerlerde
bulunmaktadır. Eğitimin yaygınlaştırılması,
yerleşim birimlerinin dağınık olması, iç göçler,
eğitim niteliğinin yükseltilmesi, fırsat eşitliğinin
sağlanması vb. gerekçelerle ABD, Yeni Zelanda ve Avustralya gibi
ülkelerdeki uygulamalar örnek alınarak, UNESCO'nun katkılarıyla
yürürlüğe konan taşımalı eğitim, ülkemizde
yaşayan her bireye eğitim imkanlarının eşit olarak
sunulabilmesi için bir araç olarak kullanılmaktadır.
Dört mevsimin
yaşandığı ve bölgeler arasında coğrafî ve iklim
koşulları yönünden büyük farklılıkların mevcut
olduğu dağınık bir yerleşime sahip olan ülkemizde,
taşımalı ilköğretim uygulaması bir gereklilik arz
etmektedir. Ancak uygulamada öğrencileri ve velilerini menfi yönde
etkileyen bazı sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Taşıma merkezlerinin fiziki durumu, sınıf kapasitesi ve
eğitim araç-gereçleri ihtiyaca cevap verecek nitelikte değildir.
Taşımalı eğitim çok yüksek taşıma maliyetleri
nedeniyle devletten gelir elde edilecek bir rant kapısı olarak
algılandığından dolayı, öğrencileri
taşıyan araçlar kapasiteleri ve nitelikleri yönünden yeterli hizmeti
sunamamaktadır. Kışın soğukta çocukların
taşınması için konforlu ve yeterince ısınan araçlar
temin edilememektedir. Ayrıca taşımalı eğitimin
yapıldığı kırsal alanlar ile taşıma
merkezlerine ulaşımı sağlayan yollar genellikle yetersizdir
ve zorlu mevsim koşullarında hizmet verememektedir. Bu nedenlerle
öğretmen, yönetici ve velilerin taşıma ile ilgili ciddi
endişeleri bulunmaktadır.
Taşımalı
ilköğretim okullarında taşımalı gelen
öğrencilerin okula uyumları konusunda gerekli rehberlik hizmetleri
verilmediğinden çocuklar uyum sorunu yaşamaktadır.
Taşıma merkezlerinde öğrencilere sunulan sağlık
hizmetleri yeterli değildir. Taşımalı eğitimde verilen
öğle yemekleri yetersiz ve kaliteden yoksundur. Taşımalı
Eğitim Yönetmeliğine göre, belirli bir öğrenci sayısı
baz alınarak bu kriterin altında kalan okullar
kapatılmış ve okul binaları atıl olarak
kalmıştır. Ülkemizin farklı bölgelerinde gerek iklim
gerekse coğrafi koşullar taşımalı eğitimde önemli
kriterler olarak algılanmamıştır.
Bazı
bölgelerde öğrenci sayısı yönetmelikte belirlenen limitlerin
altında kalsa da eğitime ve öğretmen atanmasına müsait
birçok yerleşim yeri bulunmaktadır. Taşımalı
eğitime tabi olacak okulların belirlenmesinde, bu koşullar da
göz önüne alınarak anılan Yönetmelik maddeleri esnetilmelidir. Bir
köye atanan öğretmenin sadece o köy için öğrenci eğitmeni
olmadığı, aynı zamanda köylüler ile gerekli diyaloglar
kuran bilgi seviyeleri ve irfanlarının gelişmesinde
katkısı olan bir eğitim gönüllüsü olduğu da göz önünde
bulundurularak mecbur kalınmadıkça taşımalı eğitime
imkân verilmemelidir. Dolayısıyla taşımalı eğitim
ile amaçlanan fırsat, eşitliğinin sağlanabilmesi ve
eğitim kalitesinde standardın yakalanabilmesi için,
taşımalı eğitim merkezlerinin fiziki durum ve
kapasitelerinin iyileştirilmesi, öğrencilere kaliteli seyahat ve
yeme-içme imkânının sağlanması ve her türlü
sağlık hizmetlerinin temin edilmesi yanında eğitim
merkezlerine uyum ve oryantasyonu için gerekli rehberlik hizmetlerinin
sunulması gerekmektedir. Sadece maliyeti azaltma eksenli bir eğitim
politikası yerine nitelikli ve modern eğitim imkânlarının
amaçlanması gerekmektedir. Bu doğrultuda uygulamadaki
aksaklıkların bir an önce düzeltilmesi ve taşımalı
eğitim sisteminin bölgesel olarak yapılacak tahlil ve etüt
çalışmaları ile mümkün olduğunca azaltılması
yoluna gidilmelidir.
Diğer
yandan, ülkemiz genelinde birçok yerleşim yerinde taşımalı
eğitim yönetmeliği hükümlerine uyulmadığı gerekçesiyle
kapatılarak atıl bırakılan veya mağdur edilen
öğrenci ya da aileleri nedeniyle mahkemelik olmuş idareciler de
bulunmaktadır. Bu durum da anılan yönetmelik hükümlerinin
değiştirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Yukarıda
açıklanan nedenlerle, Taşımalı Eğitim Sisteminin
uygulamada sorunlarının araştırılarak gerekli
önlemlerin alınması amacıyla "Meclis
Araştırması açılması" gerekli görülmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S.
Sayısı: 568) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Dünkü
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının birinci bölümünde yer alan 7nci maddesi
kabul edilmişti.
Şimdi bu
bölümde yer alan diğer maddeleri, varsa önerge işlemlerini
yaptıktan sonra oylarınıza sunacağım.
8inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluşu
ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki Kanun Tasarısının 8.
maddesinin ( s ) bendindeki cinsiyet ibaresinin toplumsal cinsiyet olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ayşenur
Bahçekapılı |
Nevingaye
Erbatur |
Kemalettin
Aydın |
|
|
İstanbul |
Adana |
Gümüşhane |
|
|
|
A. Sibel Gönül |
|
Özlem P.
Türköne |
|
|
Kocaeli |
|
İstanbul |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 8. maddesinin 1. Fıkrasının n ve ö
bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Şahin
Mengü |
Atilla Kart |
|
|
Manisa |
Konya |
n) Pornografik
olamaz
ö) Bilgi
iletişim telefonları yoluyla yapılacak anket ve kamuoyu
yoklamalarının, hazırlık aşamasında
sonuçlarının ilanına kadar noter nezaretinde
gerçekleştirilmesi gerekir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 8. Maddesinin;
1- f bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini,
f)
Yayınların toplumun millî ve manevî değerlerine ve Türk aile
yapısına aykırı olmaması.
2- g bendi
olarak aşağıdaki cümlenin eklenmesi ve harflendirmelerin
teselsül ettirilmesini,
g) Türk millî
eğitiminin genel amaçlarının, temel ilkelerinin ve millî
kültürünün geliştirilmesi.
3- ğ
bendinde yer alan özürlüler ibaresinin engelliler şeklinde
değiştirilmesini,
4- Yeni 4.
Fıkrası olarak aşağıdaki cümlenin eklenmesini,
4- Haber
yayınlarında kamuoyu oluşturma adına yorum ve yönlendirme
yapılamaz.
Saygılarımızla
arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
Akif Akkuş |
Recep Taner |
|
|
Mersin |
Aydın |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, siz mi konuşacaksınız?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum, buyurun:
Gerekçe:
Yayınların
Türk toplumunun milli ve manevi değerlerine aykırı
olmaması, Türk milli eğitiminin genel amaçlarını, temel
ilkelerinin ve milli kültürün geliştirilmesi amaçlı olması ve
özellikle haber yayınların yapılan yorumların toplumu
belirli bir görüşe yönlendirme amaçlı olmaması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 8. maddesinin 1. Fıkrasının n ve ö
bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Atilla
Kart (Konya) ve arkadaşları
n) Pornografik
olamaz
ö) Bilgi
iletişim telefonları yoluyla yapılacak anket ve kamuoyu
yoklamalarının, hazırlık aşamasında
sonuçlarının ilanına kadar noter nezaretinde
gerçekleştirilmesi gerekir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Başkanım,
bu konu tartışıldı, müstehcen kelimesinin ne anlama
geldiği, pornografinin ne olduğu. Eğer önergede müstehcen
veya pornografik olamaz şeklinde bir ibare olursa bunu kabul edebiliriz
ama bu hâliyle katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Kart, siz mi konuşacaksınız efendim?
ATİLLA KART
(Konya) Ben konuşacağım.
BAŞKAN
Buyurun.
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
tarafımızdan verilen, 8inci madde üzerinde verilen önergeyle ilgili
olarak görüş ve düşüncelerimizi beyan etmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, dünkü konuşmalarda ağırlıklı
olarak şunu ifade etmiştik: Getirilen tasarının sistematik
bir bütünlüğünün bulunduğunu, teknik düzenlemeler yönüyle olumlu bir
düzenleme olduğunu, bunun aslında bu alanda bir ihtiyaç
olduğunu, şimdiye kadar çoktan bu düzenlemenin yapılması
gerektiğini dile getirmiştik. Bunun yanında da, bu
tasarının özünün, esasının medya yapılanmasındaki
yabancı sermaye payı noktasında düğümlendiğini önemle,
ısrarla anlatmıştık, dile getirmiştik. Bunları
anlatırken de, elbette kendi sözcülerimizin, başta grup adına
konuşan Manisa Milletvekilimiz Şahin Mengünün bu konudaki
değerlendirmelerine de atıfta bulunarak ama bunun yanında
geçmiş dönemlerde Adalet ve Kalkınma Partisine mensup Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayırın ve İstanbul
Milletvekili biraz sonra ifade edeceğim- Nevzat
Yaltıntaşın da bu konudaki görüş ve düşüncelerini
sizlerin vicdanınıza, muhasebenize, sorgunuza, irdelemenize
sunmuştuk. Bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra bu konuda Hükûmet
adına şu anda görev yapmakta olan Sayın Arınçın
21inci Dönemdeki bu konudaki değerlendirmeleriyle bu dönemdeki
değerlendirmeleri arasındaki fahiş farkı dile getirerek
bunun siyasi tutarlılık anlamında, siyaseten dürüst olmak
anlamında, siyaseten güven vermek anlamında tutarsızlık
olduğunu ifade ederek bu konuda Hükûmeti bir açıklama yapmaya davet
etmiştik. Burada Sayın Bakan tam oturumun bitimi anında
verdiği cevapta Sayın Şahin Mengünün 19uncu maddeye yönelik
olarak bir önerge verdiğinden bahisle bizim bu konuda çelişkiye
düştüğümüzü ifade ederek, kendince o anı polemik yaparak
kurtardı ama keşke bu işler polemik yaparak kurtulabilecek
kadar, geçiştirilebilecek kadar temelsiz konular olsa. Orada, Sayın
Bakanın o anı kurtarmak uğruna bu değerlendirmeyi
yapması gerçekten yakışıksız olmuştur,
yanlış olmuştur, bir bakanın buna tenezzül etmesi
anlamsız olmuştur.
Burada grup
adına konuşan Şahin Mengü çok net olarak o konudaki
hassasiyetlerimizi, itirazlarımızı dile getirmiş;
bunları beş sayfalık muhalefet gerekçemizde dile
getirmişiz, Anayasa Komisyonu olarak bunları dile getirmişiz,
ayrıca Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda görev yapan
arkadaşlarımız da yine bunları dile getirmiş. Onun
için, Sayın Bakanın o anı kurtarmak uğruna polemik
yapması yerine bu söylediklerimize cevap vermesi gereğini bir kez
daha dile getiriyoruz.
Dün Ertuğrul
Yalçınbayırın söylemleriyle bunları dile getirmiştik,
bugün de değerli arkadaşlarım, yine, Adalet ve Kalkınma
Partisine mensup 22nci Dönem İstanbul Milletvekili Nevzat
Yalçıntaşın söylemleriyle bunları dile getiriyoruz.
Ne diyor
Sayın Nevzat Yalçıntaş? Şunu diyor, aynen tutanaklardan
okuyorum değerli arkadaşlarım: Ben bu maddeyi görünce
şaşkınlığımı gizleyemedim. Bazı
kelimeler kullanacağım, özür diliyorum,
şaşkınlık kelimesi de bunlardan biri. Yani bu
tasarıyı destekleyenlere, bu teklifi destekleyenlere bu hitabı
yapmak zorunda kaldığını ifade ediyor. Bunun aslı yüzde
25'tir; yabancı sermaye yüzde 25 olsun dedik. Teklifi getiren
arkadaşlarımız -ki, hükûmet bunu üzerine almamış;
bizim hükûmetimizin teklifi olarak gelmiyor, bazı değerli
arkadaşlarımızın teklifi olarak geliyor- onlar da, yüzde
49'a çıkarmışlar
Şimdi Hükûmet çıkarıyor tabii,
o zaman teklif olarak gelmiş.
yani, anlaşılabilir diyebiliriz.
Bu yüzde 49 niçin; Şirketler Kanunu, herkes bilir ki, tam hâkimiyet
kurmasın genel kurulda ve kararlarda; fakat, ne olmuşsa olmuş,
bir altkomisyonun kurulduğu anlaşılıyor. O altkomisyon
sınırsız, yüzde 100 olarak bir düzenleme getiriyor, getirmek
istiyor.
Bütün bunun
meşruiyet sebebi TMSF'nin elinde bulunan birkaç kanalı satmaksa, elde
edecekleri paraya göre verilen büyük taviz, her şeyi yıkıcı
mahiyettedir. diyor. İkinci, aşırı kelimem budur diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLLA KART
(Devamla) Bunları bir sonraki maddede gene anlatmaya devam
edeceğim.
Bu duygularla
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kart.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN
Tamam Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi
oylarınıza sunup karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
568 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesi üzerinde
verilen Konya Milletvekili Atilla Kart ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, kâtip üyeler arasında ihtilaf
vardır, elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum:
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluşu
ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki Kanun Tasarısının 8.
maddesinin (s) bendindeki cinsiyet ibaresinin toplumsal cinsiyet olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İfade Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun
kuruluş kanunundaki şekline değiştirilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu madde
üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 9. Maddesinin 7.
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(7) Tarım
Bakanlığının görüşü alındıktan sonra,
Sağlık Bakanlığınca her yıl belirlenen, genel
beslenme diyetlerinde aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen gıda
ve maddeler içeren yiyecek ve içeceklerin ticari iletişimine, saat 07.00
ile 22.00 saatleri arasında yer verilemez.
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
|
|
Akif Akkuş |
|
Recep Taner |
|
|
Mersin |
|
Aydın |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 9. maddesinin 7. fıkrasının
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Şahin
Mengü |
Atilla Kart |
|
Manisa |
Konya |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Kart, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 9uncu maddeyle
ilgili önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bir önceki maddede atıfta bulunduğum Sayın
Nevzat Yalçıntaşın konuyla ilgili değerlendirmesini
özetleyerek yine bilgilerinize sunmak istiyorum. Sayın Yalçıntaş
şunu söylüyor değerli arkadaşlarım:
Özelleştireceğiz diye bir saplantı olamaz. İlla
yabancıya satacağız, yabancı sermaye gelsin diye bir saplantı olamaz. Ekonominin
kuralları vardır: Gelişme. Sosyal ilimlerin kuralları
vardır, değerler sistemi vardır. Bu değerler sistemi,
evrensel değerler vardır. Küçülen bir dünyada yaşıyoruz ama
millî değerler de vardır. Devam ediyor, En kritik zamanlarda
yapılan bir yanlıştan söz ediyorum. diyor. Burada iki önemli
prensip çiğneniyor. Birincisi: Devletin millî olma niteliği. Peki,
devletin millî olma niteliği nasıl çiğnenir? Hadi bakalım,
gidelim de biz İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da, mümkün müdür yüzde
şu kadarını satın almak onların
televizyonlarının? Bütün koruma tedbirlerini
almışlardır, burada bir arkadaşımız izah etti
diye devam ediyor. Bakın, okumaya devam edeceğim: Şimdi, bütün
bunları etüt etmeden, bütün bunların -eski tabirle- anhasını
minhasını görmeden, detaylarını, yabancı ülkenin
tatbikatını görmeden, biz hudutsuz Gelin alın. diyoruz.
Alacakları söyleyeyim, kimlerin alacağını söyleyeyim.
Özellikle iki alıcı profili çıkacaktır. Birincisi, büyük
şirketler, yani transnasyonel, uluslararası şirketler; ikincisi
de misyonerler. Bu arkadaşlarımız yüzde 49'u getirmiş. Bunu
değiştiren alt komisyon acaba biliyor mu ki dünyada kaç tane misyoner
televizyonu var? Bunlar Biz misyoneriz, Hıristiyanlığı
yaymak için, size İseviliği getirmek için yayın yapıyoruz.
demiyorlar. Bütün yayınlar öyledir. Yüzde 100'ünü teslim ettiniz. vesaire
diye devam ediyor Sayın Yalçıntaş. Amerikalılara,
Fransızlara, Almanlara teslim edin. Bunun anlamı budur. Başka,
biz -yabancı sermaye- gelecek kaynak mı bulamadık? Rica
ediyorum... Yaptığımız iş vebaldir, yarın bunu
torunlarımız çekecektir; ne lüzum var? Gelsinler gazoz imal etsinler, bilmem hangi
maddeyi imal edeceklerse etsinler ama biz fikir oluşturmayı, kültür
oluşturmayı teslim ediyoruz. Biz bir kültür devletiyiz, biz
asırlık bir devletiz, bizim de birikimlerimiz var. Bunları,
onların hoyrat yayınlarına ve politikalarına teslim
etmektir bu yapılan, yapılmak istenilen. Hepinize bu mesuliyeti
hatırlatıyorum. diye devam ediyor.
Değerli
arkadaşlarım, burada elbette Sayın Yalçıntaşın,
Sayın Ertuğrul Yalçınbayırın söylemlerine esas
itibarıyla katıldığımı ifade ediyorum. Dün de
ifade etmiştik, yabancı sermayeye ideolojik olarak karşı
çıkmak gibi bir tavrın içinde değiliz. Yabancı sermaye
üretim getiriyorsa, yatırım getiriyorsa, istihdam getiriyorsa
buyursun gelsin, her türlü teşviki verelim, ama sizin
yaptığınız bu değil. Sizin
yaptığınız, Türkiyenin iletişiminin,
güvenliğinin kuşatma altına alınmasıdır. Bunun
bir başka anlamı yoktur. Daha doğrusu, bu konuda özellikle
Telekomla başlayan sürecin alt ayaklarını, yan
ayaklarını bu tasarıyla oluşturuyoruz. Böylesine
ağır bir sorumlulukla, ağır bir veballe karşı
karşıya olduğunuzu bildirmek istiyorum, anlatmak istiyorum.
Burada tabii,
aslında Adalet ve Kalkınma Partisinin sekiz yıldan bu yana
gösterdiği dönüşümü -bunu tırnak içinde ifade ediyorum- göz
önüne aldığınız zaman, ortaya çıkan bu tablonun çok da
şaşırtıcı olmadığını görüyoruz.
Burada yine Sayın Arınçın şahsında Hükûmete
yöneliyorum: Sayın Arınç, Sayın Bakan 1 Mart tezkeresinde
gerçekten bir duruş sergilediniz, bu noktada size olan bu takdirlerimizi
her dönemde, her aşamada ifade ediyoruz ama bir o kadar anlamlı olan,
bir o kadar ağır sonuçları olacak, nesillere intikal edecek olan
RTÜK konusunda ise tam aksine bir tavır içindesiniz. Bu anlamda, siyaseten
sözünüzün arkasında duramadınız, bunu hiçbir şekilde tevil
edemezsiniz, bunu hiçbir polemikle geçiştiremezsiniz. Bu, aslında,
tekrar ifade ediyorum, Adalet ve Kalkınma Partisinin -tırnak içinde
ifade ediyorum- gösterdiği transformasyondur, gösterdiği
dönüşümdür. Bunları biz gelecek süreçlerde de anlatmaya devam
edeceğiz.
Bu
değerlendirmelerle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıra-larından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kart.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul ediyorum
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 9. Maddesinin 7.
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(7) Tarım
Bakanlığının görüşü alındıktan sonra,
Sağlık Bakanlığınca her yıl belirlenen genel
beslenme diyetlerinde aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen gıda
ve maddeler içeren yiyecek ve içeceklerin ticari iletişimine, saat 07.00
ile 22.00 saatleri arasında yer verilemez.
S.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 568 sıra
sayılı RTÜK Tasarısının 9uncu maddesinde
verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında görüşlerimi
açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bilim ve teknolojideki gelişmeler her alanda etkili
olduğu gibi gıda ve yiyecek sektöründe de etkili oluyor olumlu,
olumsuz getirileriyle birlikte. İnsanlık, daha önce sahip olduğu
birtakım tatları, gıdaları kaybederken gündelik
hayatımıza da bir o kadar yapay, yeni tatlar, yiyecekler giriyor.
Çağın hastalığı obeziteye ve kötü beslenmeye sebep
olan fast food kültürü, daha doğru bir tabirle kültürsüzlüğünden
şikâyetçi olmayan var mı aranızda bilmiyorum. Bu sonradan türeme
yapay gıdalar da en fazla çocuklar üzerinde etkili oluyor. Bu Meclisteki
milletvekilleri aynı zamanda anne, baba. Eminim ki çocuklarının
dışarıda bulunduğu zamanlarda nasıl beslendikleri
herkesin sorunu, herkesin şikâyeti. Yağlı, gazlı, hormonlu,
yapay, sentetik boya ve gıdalar içeren yiyeceklerin bir de reklamlara konu
olduğunu düşünürseniz gerçekten vahametin büyüklüğünü
kavrayabiliriz. Çocukların konsantrasyonunun yüksek olduğu çizgi film
ve çocuk programlarında bu tür reklamların mevcudiyetinden hepimiz
rahatsızız, dünya rahatsız. Öyle ki gelişmiş Batı
ülkelerinin bazıları, bu tür gıda ve içeceklerin
reklamını çoktan durdurmuş, hatta okulların kantinlerine
girişini yasaklamış, bunun listelemesini yapmış, besin
değeri yüksek, faydalı yiyeceklerin fiyatlarını düşük
tutmak üzere destekler getirmiş. Örneğin İngilterede bunu
görebiliyoruz. Dolayısıyla, bu kanunun olumlu noktalarından
birisi, bu sıkıntıyı gündeme getirmiş olması ve
düzenlemek düşüncesinde olması. Bu alanın,
yarınlarımız olan çocuklarımızın bedenen ve ruhen
gelişmeleri yönünde düzenlenmesini Milliyetçi Hareket Partisi olarak
destekliyoruz ancak bu sorunun hakikaten çözüme kavuşturulması
yönünde de eksiklikler bulunduğunu söylemek durumundayız. Sorun sadece
tespit edilmiş ama düzenlemenin nasıl uygulamaya konulacağı
muğlak. Milliyetçi Hareket Partisi olarak soruyoruz: Reklamı
sınırlandırılan, genel beslenme diyetlerinde
aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen gıda ve maddeler içeren
yiyecek ve içecekler nelerdir? Bu tespitleri kim yapacak? Örneğin, reklam
başvurusunda bulunan firmalar genel beslenme diyetleri ile hiçbir
sorunları olmadıklarını ispatla mükellef mi olacaklar? Bu
soruları artırabiliriz.
Bu
belirsizliği aşmanın yolu basit, Aklın yolu bir.
demişler. Her yıl gıda güvenliğiyle ilgili vazifeleri
bulunan Tarım Bakanlığının da görüşü
alınarak Sağlık Bakanlığınca bir liste
yapılması, kamuoyuyla paylaşılması, her yıl da bu
listenin güncellenmesi. Efendim, bu uygulama zor, firmaları
karşımıza alabiliriz. Bu elbette başka bir mazeret.
Tasarıyla getirdiğimiz bu sınırlamaları uygulamak
istiyor musunuz, istemiyor musunuz, asıl mesele burada.
Maksadınız uygulamak ise işte belirsizliği gündeme
getiriyoruz, bunu gidermemiz lazım. Yok, Bizim niyetimiz bu değil, sadece
mevzuatta bir güzellik yapıyoruz, dostlar alışverişte
görsün bizimkisi. diyorsanız, o başka, söylenecek fazla bir şey
yok.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten hayırlı bir tespit
yapılmış, bunun sonuçlandırılması lazım. Bu
konuda Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek vermeye hazırız,
yeter ki bu iş sürüncemede kalmasın, sonuçlandıralım ve
gerçekten gelecek nesillerin hayır duasını hep birlikte
kazanalım. Aksi takdirde, bir AKP klasiği olan yapıyormuş
gibi görünmek konusunda millete suçüstü yakalanmış
olacaksınız.
Önerimizin
desteklenmesi dileğiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kn. tasarısının 10. m. si 3 nolu fıkrasının
ikinci cümlesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve
teklif ederiz.
program
tanıtımlarının oranı bir saat başından bir
sonraki saat başına kadarki yayın içinde % 10u aşamaz.
|
Mehmet
Şandır |
Şenol Bal |
Nevzat Korkmaz |
|
|
Mersin |
İzmir |
Isparta |
|
|
|
Reşat
Doğru |
|
Hakan
Coşkun |
|
|
Tokat |
|
Osmaniye |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 10. maddesinin 7 ve 8. fıkralarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddeye
aşağıdaki fıkranın 11. fıkra olarak eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Şahin
Mengü |
Atilla Kart |
Kamer Genç |
|
Manisa |
Konya |
Tunceli |
Madde -10
(7) Sinema ve
televizyon için yapılmış filmler ile haber bültenleri, planlanan
yayın süreleri ilk otuz dakikadan sonra bu maddenin ikinci fıkra
hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla reklam ve
tele-alışverişle kesilebilir.
(8) Çocuk
programları, planlanan yayın süresinin otuz dakikadan fazla
olması hâlinde, ilk otuz dakikadan sonra bu maddenin ikinci fıkra
hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla reklam ve
tele-alışverişle kesilebilir.
(11) Bu maddenin
(2) . Fıkrasında düzenlenen bağımsız olarak;
- Her beş
dakikada bir sekiz saniyeyi aşmamak kaydıyla bant veya sanal reklam
- Spor
müsabakalarında 2,5 dakikada bir sekiz saniyeyi aşmamak kaydıyla
bant veya sanal reklam, doksan saniyeyi aşmayacak şekilde her saat
için en fazla bir adet Spot Tanıtıcı Reklam Yayınlanabilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç, siz mi konuşacaksınız?
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 568 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 10uncu maddesiyle ilgili
olarak verdiğimiz önergede söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Sayın
milletvekilleri, tabii ki radyo ve televizyon, hayatımızın en
önemli bir parçasıdır. Günlük yayınlarda topluma en
sağlıklı şekilde haber vermek ve sağlıklı
bir kamuoyunun oluşmasına yardımcı olan en önemli
unsurların başında televizyonlar, radyolar ve basın
geliyor.
Şimdi,
tabii, bu kanun bu kadar toplum hayatını yakından ilgilendiren
bir kanun olmasına rağmen, bunun bir temel kanun olarak geçmesi bence
hatalı bir davranış.
Bu kanunun
10uncu maddesinde birtakım ilkeler getirilmiş, televizyon ve
radyolardaki hizmetlerde reklam ve alışverişler. Bir film
seyrediyorsunuz, bir bakıyorsunuz, araya uzun bir reklam giriyor.
Vatandaşlara artık gına geliyor böyle bir reklamı oraya
koyunca veya çok önemli haberler veriliyor, bu haberlerin arasına, bir
bakıyorsunuz, uzun bir reklam süresi dâhil ediliyor ve hâl böyle olunca
artık vatandaşlar televizyon da seyredemiyor tabii, radyoyu çok
fazla dinlediğimiz yok ama- radyo da dinlemiyor.
Şimdi,
burada getirilen, televizyon ve radyo yayın hizmetlerinde reklam ve
alışverişle ilgili bir süre var. (2)nci fıkrada,
tele-alışveriş yayınları hariç olmak üzere her reklam
yayınlarının oranı bir saat başından bir sonraki
saat başına kadar yüzde 20yi geçemez. Yani bir saatte on iki dakika
bir defa reklam için bir süre tanıyor bu kanun. Bence on iki
dakikalık süre fazladır. Ayrıca, bir de
tele-alışveriş için buraya bir süre getiriliyor. Burada
tele-alışveriş için de Kesintisiz olarak on beş dakikaya
kadar tele-alışveriş yayını yapılabilir. diyor.
Tabii, Bu bir gün içinde bir saati aşamaz. diyor ancak çok düzensiz
düzenlenen bir madde. Şimdi bu bizim getirmek istediğimiz
değişiklikle (7)nci fıkrada diyoruz ki: Her otuz
dakikalık yayın süresi içinde bir kez olmak üzere özel reklam ve
alışveriş için kesilebilir. Ancak hangi şartlarla
kesilebilir? (2)nci fıkradaki koşullara uygun olması
koşuluyla.
Arkadaşlar,
bu kesintisiz alışveriş süresi gerçi (4)üncü fıkrada tarif edilmiştir
ama burada on beş dakika diyor. Bence, bu şekilde çok
karmaşık bir madde düzenlenmiş. Yine, saat başına on
iki dakika reklam süresini tanımak, hele bir de buna kesintisiz on
beş dakikalık bir süreyi de ilave ettiğiniz zaman, maalesef bu
yayınları artık izlemek çok zor oluyor.
Tabii, bu Kanun
1993 yılında yayınlanırken o zaman ben bir önerge
vermiştim yayın dili diye. Orada, mahallî lisanlarla da yayın
yapılabilir demiştim o zaman, 93te ama maalesef o zaman Mecliste
rağbet görmemişti. Ama şimdi, Türkçe dışında
mahallî lisanlarla da yayın yapılabilir. diye kanuna
getirilmiştir.
Aslında
tabii, kanun uzun uzadıya maalesef incelenmiyor. Nedense bu temel
kanunlar
Yani insan hayatını yakından düzenleyen bu
kanunların bence çok enine boyuna tartışılması
lazım. Maalesef, işte AKPnin bir taktiği var, kanunu Meclisten
gizlemek, Mecliste müzakeresinden kaçınmak. Dolayısıyla sanki
sağlıklı bir hizmet ediyorlar. Olmuyor böyle bir yasama
faaliyeti çünkü okunmadan, vatandaşa dahi maddenin özü okunmadan bunlar
buradan geçiyor.
Ben dün, Orta
Doğu Teknik Üniversitesinde, daha önceden kararlaştırılmış
bir konferansa gittim. Orada, sağ olsunlar, Orta Doğu
öğrencileri, 500ün üzerinde öğrenci, bir buçuk saate yakın bir
konferans verdim, kimse bana yumurta da atmadı. Hatta Ya, Burhan Kuzuyu
da getireyim bir daha çocuklar, bir daha kendisine yumurta falan atmayın.
dedim. Sizinle beraber gelirse tamam, söz veririz, yumurtayı
atmayız. dediler. Tabii ki görüyorsunuz, yani bakın, ben bir sade
milletvekili olarak Orta Doğu gibi bir üniversitede, en büyük salonu da
açmışlardı, 500 öğrencinin karşısında bir
buçuk saat konuştum ve beni de çok da alkışladılar. Yani, o
öğrencilerin politikacılara karşı bir kini, nefreti yok.
Onların istedikleri, ülke sorunlarının en iyi şekilde
çözümlenmesidir. Ülke sorunları karanlıklara, kaoslara gidince
işte maalesef, öğrenciler gençlik olarak buna el koymak
zorundadır. Bence bu gençlere karşı tavırlardan, bu sert
tutumlardan bu Hükûmetin vazgeçmesi lazım.
Saygılar
sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kn. tasarısının 10. m. si 3 nolu fıkrasının
ikinci cümlesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve
teklif ederiz.
program
tanıtımlarının oranı bir saat başından bir
sonraki saat başına kadarki yayın içinde % 10u aşamaz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Bal, buyurun.
ŞENOL BAL
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 568
sıra sayılı RTÜK Kanun Tasarısının 10uncu
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Gerekçemizde
olduğu gibi, değişiklik önergemizi verdik. Ben bu vesileyle, bu
önerge vesilesiyle Batı Trakyadaki soydaşlarımızın benden
isteği olarak, feryatlarını, sitemlerini,
umutsuzluklarını, kızgınlıklarını özellikle
Sayın Bülent Arınça iletmemi istedikleri için bugün burada sizlere
lenmek istiyorum. Aynı zamanda, ülkemizde yaşayan Gümülcineli,
Dedeağaçlı, İskeçeli kardeşlerimizin de bu konuya ilgi
duymasını ve bu konudaki görüşlerimizi duymasını
istiyorum.
Sayın
Arınç, biliyorsunuz ki Lozanı delerek bir Vakıflar Kanunu
çıkardık ve azınlık vakıflarına birçok hak
getirdik. Hemen hemen aynı dönemde, belki bizden bir hafta önce Yunanistan
Parlamentosunda da bir Vakıflar Kanunu
çıkarılmıştı. Bu, oradaki azınlıkta olan
Müslüman ve Türk azınlığının ellerinde olan
haklarını da ellerinden alarak vakıfların
parçalanmasını içeren maddelerle doluydu.
Yine, 14 Rum
Ortodoks din adamı, özellikle Başbakanın illegal şekilde
yol göstermesiyle, hukuk çiğnenerek vatandaşlığa
alındı Sen Sinot toplantılarını yapabilmek için. Yine
Ruhban Okulu gündemde. Geçen Fener Rum Patrikhanesini ziyaret ettiniz ve
Vakıflar Kanununda eksik olan durumların yeni düzenlemelerle
giderileceğini, eksikliğin tamamlanacağını ve bunu bir
görev addettiğinizi ifade ettiniz, yetimhanenin tapusunu da verdiniz.
Evet, Sayın
Arınç, Batı Trakyalı Türk azınlığı çok
dertli bu konuda çünkü 17 Aralık 2010 tarihinde, Yunanistan
Cumhurbaşkanı Karolos Papouliasın imzasıyla, kendi
seçmedikleri, kendilerinin tanımadıkları, Yunanistan Hükûmetinin
atadığı Gümülcine Müftüsünün görev süresinin uzatılmasıyla
ilgili bir kararname yürürlüğe girdi siz sedasız. Biliyor musunuz
bilmiyorum?
Sayın
Arınç, ben eminim ki şimdi bu durum karşısında
herhâlde şöyle diyeceksiniz: Konu hakkında bilgi sahibi
değilim. Yaptılarsa da iyi bir şey yapmamışlar, çok
ayıp etmişler. Çünkü genellikle sorulara verdiğiniz cevaplar bu
şekilde. Sizden tabii ki Batı Trakyalı
soydaşlarımız böyle bir cevap beklemiyor. Batı
Trakyalı soydaşlarımız Lozanın gereğini istiyor,
Lozanın delinmemesini istiyor, 45inci maddesindeki mütekabiliyet
esasının uygulanmasını istiyor. Lozanı deldiniz sayın
iktidar mensupları. Böyle, mirasyedi gibi hareket etmenin bu ülkeye de ve
tarihî sorumluluğumuzun olduğu o bölgelerdeki kardeşlerimize de
bir faydası yok. O koltukların lütfen hakkını veriniz ve
Sayın Arınç, her zaman akıttığınız o
gözyaşlarınızı biraz da Batı Trakyadaki
kardeşlerimiz için akıtınız. Lozan döneminde,
imzalandığı zaman, Batı Trakyanın ekilebilir
arazilerinin yüzde 85ine sahipken bugün nasıl yüzde 25e
düştüğünü lütfen bir araştırınız. Nasıl
bugün formasyonlu bir tane öğretmenin kalmadığını
araştırınız. Nasıl vakıfların ellerinden
alındığını ve din adamlarının nasıl
atandığını biraz daha araştırınız diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunup, karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 14.38
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
568 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 10uncu maddesi üzerinde
verilen İzmir Milletvekili Şenol Bal
ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
60ıncı
maddeye göre Sayın Arınçın bir söz talebi vardır, onu
yerine getireceğim.
Buyurun
Sayın Bakanım.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın, İzmir Milletvekili
Şenol Balın konuşmasına ilişkin açıklaması
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Biraz önce
İzmir Milletvekili Sayın Şenol Bal Hanımefendi benimle
ilgili bir konuşma yaptı ve bana dönerek cevap beklediğini ima
etti. Talihsiz bir konuşma çünkü ben Batı Trakya meselesine
hayatını vakfetmiş bir insanım. 1995 yılında
milletvekili olduğum gün Mecliste kurulan Batı Trakya
Dayanışma Grubunun üyesi olmuştum. Başkanımız da
Turhan Tayan ve İsmail Kalkandelendi. Sırf bu gruba girdiğim
için Yunanistanda Türk düşmanlığı yapan Stohos gazetesi
beni kara listeye almış ve hedefe koymuştu. Zaten de hedef,
Stohos demekti.
Ben bu sene 24-25
Temmuzlarda üç gün Batı
Trakyayı ziyaret ettim, Hanımefendiye de tavsiye ederim.
ŞENOL BAL
(İzmir) Ben her zaman gidiyorum Sayın Bakan, her zaman.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Orada milletvekillerimiz Ahmet
Hacıosmanla, Çetin Mandacıyla toplantılar yaptım, 2 tane
seçilmiş müftümüz İbrahim Şerif, Ahmet Aga ile toplantılar
yaptım. Gümülcinenin, İskeçenin Şahin köylerini, Eşekçili
köylerini ziyaret ettim. Gençlik Birliğinde, Muallimler Birliğinde
toplantılar yaptım.
ŞENOL BAL
(İzmir) Hepsini biz de yaptık Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Bu toplantılarda, bu
ziyaretlerde, Hanımefendinin söylemek istediği gibi, hiçbir
eleştiriyle de karşılaşmadım. Batı Trakya bizim
kardeşlerimizin bulunduğu, oralarda yüzyıllardır
medeniyetimizin, kültür ve tarih varlıklarımızın hâlâ
canlı yaşadığı, güzel insanlarımızın
bulunduğu bir yerdir ve onlarla maddi ve manevi
irtibatımızı da hiç kesmiyoruz.
ŞENOL BAL
(İzmir) Atanmış müftüleri sordum ben size Sayın
Başbakan Yardımcısı.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S.
Sayısı: 568) (Devam)
BAŞKAN
11inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının maddesinin
değiştirilmek istenen 13.04.1994 tarihli 3984 sayılı Radyo
ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 11.
Maddesinin 4. bendinde değişiklik tasarısında tedaviler
ibaresinden sonra gelmek üzere bitkisel ve diğer içerikli zayıflama
ilaçları ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sırrı
Sakık |
Hamit Geylani |
Nuri Yaman |
|
Muş |
Hakkâri |
Muş |
|
Sebahat Tuncel |
Akın
Birdal |
M. Nezir
Karabaş |
|
İstanbul |
Diyarbakır |
Bitlis |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının 11. maddesindeki 3. fıkranın
kanun tasarı teklifinden çıkarılmasını arz ederiz.
|
Hasan
Çalış |
Şenol Bal |
Reşat
Doğru |
|
|
Karaman |
İzmir |
Tokat |
|
|
|
Nevzat Korkmaz |
|
Hüseyin
Yıldız |
|
|
Isparta |
|
Antalya |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının, Belirli Ürünlerin Ticari İletişimi
başlıklı 11 inci maddesinin (3) üncü bendinin tamamen
kaldırılması, aynı maddenin (2) nci bendine "Reçeteye
tabi" ifadesinden sonra gelmek üzere "ve reçeteye tabi olmayan"
ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
|
Nevingaye
Erbatur |
Kamer Genç |
Metin
Arifağaoğlu |
|
|
Adana |
Tunceli |
Artvin |
|
|
|
Şevket
Köse |
|
Tayfur Süner |
|
|
Adıyaman |
|
Antalya |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Başkan, bir
iki cümleyle açıklamalı beyanda bulunmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Şimdi, bu konu, görülüyor
ki bütün milletvekillerimizin ortak bir endişesinden kaynaklanıyor.
Biz kendileriyle görüştük ancak tatmin olmadılar.
BAŞKAN
Arkadaşlar lütfen Sayın Bakanı dinleyelim.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Bizim bu maddeyi bu
şekilde tanzim etmemizin yasal bir dayanağı var. O da 4/11/1993
tarih ve 3915 sayılı Kanunla onaylanan Avrupa Sınırötesi
Televizyon Sözleşmesidir. Biz bunun 93ten beri tarafıyız ve
Meclis bunu kanun olarak kabul etti. Bu Kanundaki, bu sözleşmedeki hükümlere göre Diğer
tüm ilaçların ve tıbbi tedavilerin reklamları bu şekilde
açıkça ayırt edilebilecek, dürüst, gerçek ve teyide tabi olacak ve
bireyin zarardan korunması şartına uyacaktır. hükmü var.
Yani reçeteyle temin edilen ilaçların ve tıbbi tedavilerin
reklamının yapılmasına izin verilmeyecektir, bu hükmü
koyuyoruz, bunun dışında kalanların da dürüst, gerçek ve
teyide tabi olacak ve bireyin zarardan korunması şartını
temin etmeye çalışıyoruz. Bu yasal bir zarurettir Avrupa Konseyi
Sınıraşan Televizyon Sözleşmesinde. Biz bunları
sınırlamak için de yayın esaslarımızın ve genel
esasların, 9uncu maddenin (e) fıkrasına ve diğer maddenin
de (l) fıkrasına sağlıkla ilgili hükümler koyduk.
Dolayısıyla
arkadaşlarımızın ortak talebi şudur zannediyorum,
Eczacılar Birliğinin de bizden istediği talep: Yani reçeteye
tabi olmayan ilaçlar ve tıbbi tedaviler reklam yoluyla
yapılmasın ve yasaklansın. Bunu açıkça yazmamız, bu sözleşmeye
ve Kanuna göre mümkün değil. Dolayısıyla biz, eğer bu
konuda bir reklam yapılacaksa onun sınırlarını yasaya
koymuş bulunmaktayız. 93te çıkan bu sözleşme, esasen 94te
yapılan 3984 sayılı RTÜK Kanununa da aynen girmiş bulunmaktadır.
Bu zarureti arkadaşlarımın dikkate almalarını arzu
ediyorum ve önergelere katılmadığımızı ifade
etmek istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İlaç,
herhangi bir ürün değildir ve her kullanıcıda aynı etkiyi
göstermeyebilir. Eczacılık fakültelerinde verilen eğitim
kapsamında, ilacın aynı zamanda bir zehir olduğu ifade
edilir. İlaç sadece uygun doz ve şekilde, hastalıktan korunma,
teşhis ve tedavi amacıyla kullanılabilir. Dolayısıyla
ilacın kullanım amacına uygun olarak faydalı olabilmesi
için, doğru kişi tarafından (hekim) yazılması,
doğru kişi tarafından (eczacı) verilmesi ve bilinçli olarak
kullanılması gerekir. Tüm bu gerçekler ışığında,
hastalığın tanısında profesyonel bilgisi, ilacın
farmakolojik sınıfı veya kullanılan ilaç hakkında,
doğru uygulama ve doğru doz konusunda, spesifik farmakolojik
risklerin tanınmasında ve ilacın uygun koşullarda
saklanması ve benzeri konularda yeterli bilgisi bulunmayan topluma yönelik
ilaç reklamı yapılması, halk sağlığını
olumsuz olarak etkileyecektir. Reçetesiz ilaçta reklama izin verilmesi,
sağlık alanında uzman kişilerin ilaç üzerindeki kontrolünü
azaltacağı gibi tedavinin etkinliğinin de denetlenememesine yol
açacaktır.
Diğer yandan
1262 sayılı yasa ile tüm reçeteli ve reçetesiz ilaçlarda reklamla
ilgili düzenleme getirilmiş, ilaçların ancak ve ancak tarifname ve
gazetelerde
.. hastalıklarında kullanılması
faydalıdır şeklinde ilanına izin verilebileceği,
reçeteli olarak satılması zorunlu ilaçların ise, tıbbi
dergilerden başka yerlerde reklamının
yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla 1262 sayılı yasanın 13. maddesi özellikle
ilaçların topluma yönelik tanıtım ve reklamına izin
vermemektedir. Bu çerçevede, söz konusu Tasarı, başta 1262
sayılı yasa olmak üzere, yürürlükteki diğer yasal düzenlemelere
aykırıdır.
1262
sayılı yasanın bazı maddelerinin tadiline ve bu kanuna
bazı hükümler ilave edilmesine dair kanunun gerekçesi, ilacın topluma
yönelik tanıtımının hiçbir şekilde
yapılamayacağını daha net olarak ortaya koymaktadır.
Yasanın değişiklik gerekçesinde; reklam
yapılmasının halk üzerinde yanlış
anlaşılmalara sebep olduğu, halk
sağlığının ciddi şekilde zarar gördüğü
özellikle son yıllarda gelişen teknoloji ile reklamın son derece
yanıltıcı ve çirkin bir hal aldığı ifade edilmekte
ve bu duruma kesin olarak bir son vermek üzere 1262 sayılı
yasanın 13. maddesinde ilacın topluma yönelik
tanıtımının yapılmayacağı hükmünün
getirildiği ifade edilmektedir.
Bu konuda daha
önce yapılmış olan girişimler ve son olarak 26.08.2009 tarihli
Resmî Gazete'de yayımlanan Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Reklam
Yönetmeliği'nin reçetesiz ilaç reklamının
yapılabileceğine ilişkin hükmü olmak üzere, 1996, 2003 ve 2009
senelerinde üç kez durdurulmuştur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Milletvekilimizin bir söz talebi var. Sayın Bakanın
Sayın Milletvekilinin ifadelerini çarpıttığı için
sataşmadan dolayı bir söz talebi var. Onunla ilgili
değerlendirmeyi yapar mısınız?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bal.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili Şenol Balın, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ŞENOL BAL
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan
benim hiç oralara gitmeden, meseleleri bilmeden konuştuğum
şeklinde bir ifadede bulundu. Şimdi, aslında ben Batı
Trakyadaki soydaşlarımızın hislerine tercüman olmak
istedim. Söylediklerimin hangisi yanlıştı onu bilemiyorum. 14
tane din adamının usulsüz yollarla atanması mı? Rum
Patrikhanesini ziyaret edip orada verilen sözler mi? Ruhban Okulu için
atılan adımlar mı? Bunlar mı yanlıştı?
Ben orada bir belgeyle
Türk soydaşlarımızın kendi seçtikleri, Gümülcinede
Dedeağaçta, İskeçede kendi seçtikleri müftüler tarafından dinî
görevlerini yapamadıklarını, yine Avrupa Birliği ülkesi
olan Yunanistanın atamış olduğu müftülerin tekrar, yeniden
sürelerinin uzatıldığını ifade edip buna bir çare
bulunmasını ifade etmiştim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S.
Sayısı: 568) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının 11. maddesindeki 3.
fıkranın kanun tasarı teklifinden
çıkarılmasını arz ederiz.
Reşat Doğru (Tokat) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Doğru, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 11inci maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum.
11inci maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz önergenin konusu açık bir şekilde
yani üçüncü fıkrasının çıkartılmasıyla ilgilidir.
Üçüncü fıkrasında da, biraz önce Sayın Bakan da anlatmaya çalıştı,
ifade etmeye çalıştılar, gerçi tatmin olmadık. Neden tatmin
olmadık? Bu üçüncü fıkrasında ilaç olmayan yani tıbbi
müstahzar olmayan, sadece bitkisel ürünler dediğimiz çeşitli
ürünlerin reklamlarının serbest bırakılması ve
dolayısıyla insanlara kullandırılmasının da bu
yönde olarak artırılması amaçlanmaktadır. Bu maddenin
kaldırılmasını istiyoruz. Yani burada bitkisel ilaç denen
ilaçlar -esasında onlar ilaç değildir ama- halk arasında
yaygın bir şekilde son zamanlarda kullanılmaya devam eden ve de
reklamı da çok süratli bir şekilde yapılmakta olan
ilaçlardır. Yani işte Prostat tedavisine iyi geliyor. akabinde
işte Karaciğeri koruyor. veyahut da işte İnsanların
gücünü artırıyor, yorgunluğu ortadan kaldırıyor.
şeklinde, çeşitli şekillerde söylemlerle bu ilaçlar toplumda
kullandırılmaya özendirilmektedir. Bu halk sağlığı
için çok önemli ama çok önemli bir yanlıştır.
Bakın,
şu anda ülkemizde televizyonlar yoğun bir şekilde seyrediliyor.
Televizyonların da özellikle sabah programlarında hatta öğlene
kadar olan programların birçoğunda sağlıkla ilgili konular
gündeme getiriliyor. Sağlıkla ilgili konular da gördüğümüz
kadarıyla, takip ettiğimiz kadarıyla çok ciddi manada takip
ediliyor. İşte, bu programların altına bununla ilgili
reklamların yapılmakta olduğunu göreceğiz ve beraberinde de
dünyanın birçok yerinde kaldırılmaya çalışılan
yani bu ilaçların kullanılmasının artık insan vücuduna
zararları olduğu noktasındaki ortak noktaların
birleşildiği bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bunun
konmasının çok yanlış olacağını
düşünüyorum. Vermiş olduğumuz önergenin esası
burasıdır. Yani bu, işte, ilaç olmayan, bitkisel,
Sağlık Bakanlığı tarafından ilaç olarak kabul
edilmeyen ürünlerin bu şekilde reklamının yapılması
çok yanlıştır.
Bakınız,
kimyasal ilaçlar, Sağlık Bakanlığı Eczacılık
Genel Müdürlüğü İlaç Komisyonunun onayıyla ruhsat
almış olan ilaçlardır. Bunların prospektüslerine
bakmış olduğumuz zaman, dozunun
kullanıldığında bazı hastalıkları tedavi
ederken bazı hastalıkları olan hastalarda da
kullanılmaması gerektiği konusunda da çok önemli uyarılar
vardır. Kronik hastalıklarda kullanıldığında,
karaciğer ve böbreklerde kalıcı hasarlar yapmaktadır.
Bakınız,
şu anda bu drogların, yani reçeteye tabi olmayan bu bitkisel
materyallerin bazı ülkelerde ciddi manada karaciğere zarar
verdiği ortaya konulmuştur. Amerika Birleşik Devletlerinde
bununla ilgili, karaciğere toksik etki yapmasından dolayı o
maddenin bulunduğu o droglar tamamen kaldırılmış,
hatta ortadan da tamamen kaldırılmış ve
kullanılması yasaklanmıştır.
Şimdi,
karaciğere zarar verdiği sabit olan bu droplar şu anda
Türkiyemizde kullanılmakta değerli milletvekilleri. Bizim
önergemizin esası burasıdır. Yani burada bir
yanlışlık vardır. Gerçi Sayın Bakan bununla ilgili,
işte, bir önlem alındığını veyahut da akabinde
Avrupa Birliğiyle ilgili birtakım kanunlarda bunların yayın
kurallarında bulunmuş olduğunu söylüyor ama bunu tabii çok
önemsememiz gerekiyor.
Bakın,
şu anda İngiltere Lordlar Kamarası bilimsel komite
kurdurmuş ve bunu takip ediyor. Yani işte, karaciğere
zararlı diğer maddeler veyahut da çeşitli yerlere zararlı,
böbreğe zararlı ve araştırılması gereken bu
drogların mutlaka ve mutlaka buradan reklamının
yasaklanması gerekir diye bu şekilde karar alıyor ve akabinde de
şu anda İngilterede bununla ilgili çok ciddi çalışmalar
yapılıyor ve yasaklama konumuna gelinmiştir. İşte,
dünyanın birçok yerinde bu şekilde her şey ortada ayan beyanken
bizim bunu kanun şeklinde buraya getirilmiş olmasının
yanlış olduğunu düşünüyorum.
Sayın
milletvekilleri, herkesin bunu çok iyi düşünmesi lazım. Yani
eğer bunu bu şekilde geçirmiş olursak, bakın, bir kez daha
söylüyorum, televizyon kanallarının hepsinde altyazı olarak
bununla ilgili müthiş bir reklam kampanyası başlayacak ve bunun
zararını hep beraber göreceğiz. Tabii, gördüğümüz zaman da
iş işten geçmiş olacak. Bu mealde de mutlaka ve mutlaka bunun
tekrar tekrar burada düzenlenmesini ve mutlaka ama mutlaka bu önergemizin kabul
edilmesini bekliyoruz. Kabul edilmezse çocuklarımıza yapmış
olduğumuz bir zarar olacaktır, insanlarımıza vermiş
olduğumuz bir zarar olacaktır. İleriki dönemlerde de bununla
ilgili tekrar geriye dönüş olabilir ama olan olmuştur, geçen
geçmiştir konumuyla karşı karşıya kalabiliriz.
Bakın,
şu anda Sağlık Bakanlığına işte bununla
ilgili yetkilendirme verelim. Sağlık Bakanlığı bununla
ilgili çok ciddi çalışmalar yapsın. Hatta bu noktalarda, o
vatandaşın huzuruna sunulan o drog veya bitkisel materyaller
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Teşekkür ediyorum, önergemin kabulünü bekliyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
Durmuş, buyurun efendim.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, müsaadenizle, yerimden
bir dakikalık bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun,
bitkisel ilaçlarla ilgili yapılan reklamların halk
sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratabileceğine
ilişkin açıklaması
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Günde üç bardak nar suyu tükettiğimizde bir kalp
hastası fazla sıvı kaybedecektir, kanın
akışkanlığı bozulup bir koroner problemi
çıkarabilir. Amfetamin içeren bir bitkiyi
kullandığımızda gerçekten uyarıcı bir etkisi
vardır ama kalp durmasına sebep olabilir. Enerji içeceklerinde kafein
vardır, kahvede kullanıyoruz, 300 miligramı
aştığında kalp için risk oluşturacaktır.
Dolayısıyla,
bu bitkisel ilaçların reklamı halkın inadına ona
yüklenmesini gerektirir ve bundan dolayı ciddi ölümler, sakatlıklar
ve organ hasarları olacaktır.
Arz ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim efendim.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S.
Sayısı: 568) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının maddesinin
değiştirilmek istenen 13.04.1994 tarihli 3984 sayılı Radyo
ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 11.
Maddesinin 4. bendinde değişiklik tasarısında tedaviler
ibaresinden sonra gelmek üzere bitkisel ve diğer içerikli zayıflama
ilaçları ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Sakık, buyurun.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
RTÜKle, TRTyle
ilgili burada zaman zaman bizim grubumuzun her temsilcisi düşüncelerini
açıkça ifade etti ama bu noktada hakkaniyeti bir türlü görmedik özellikle
TRT konusunda. Yani bütün başvurularımıza rağmen, soru
önergelerimize cevap aynen şöyle gelmekte: Haber değeri teşkil
eden konular haber olur. deniliyor. Yani Barış ve Demokrasi
Partisinin buralarda, Türkiyedeki bütün faaliyetleri haber konusu olmayacak
noktada değerlendirilir.
Yine RTÜK ile
ilgili de eleştirilerimiz
Hep buralarda ırkçı,
ayrımcı dizilerin olduğunu, yani halklar arası
kavgayı, şiddeti körüklediğini hep söyledik ama yasal
engellerin, buna bir türlü bir çözüm bulmadığını sayın
yetkili kurumlar da söylediler.
Şimdi, onun
için, bunların bir an önce ortadan kaldırılması için adil
olmak gerekir. Evet, burada Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda AKPden, CHPden,
MHPden temsilciler var ama Barış ve Demokrasi Partisinden yok. Yani
yine hazineden yardım alırsınız, üç parti
alırsınız, yine Barış ve Demokrasi Partisi yok.
Bunların hepsi, yani sizin yüzlerce bu konuda
Bu ülkede çifte standart
uygulandığını hep söyledik ama ne hikmetse hayata hiçbir
şey geçmiyor. Yetkililer çıkıyor, burada üzüntülerini
belirtiyorlar. Ee, siz icranın başındasınız. Bu
sorunları ortadan kaldırmalısınız. Biz çıkıp
sorunları getirdiğimiz için Sayın Başbakan diyor ki:
Bunlar, şiddetten besleniyor ve kandan besleniyorlar.
Bakın, bugün
medyada var, Bitlisin Mutki ilçesinde, bir ihbar üzerine 12 cesede
ulaşılıyor. Cesetler hemen karakolun bitişiğinde. O
dönem 9 tane genç ailesinden kopup dağa mı gitmek istiyor ve
bunları yakalıyorlar, 3 tane de PKK militanını ve bunlar
yargıya ulaşmadan infaz ediliyor. Şimdi, Mutkide bunlar oluyor.
Yine 2008
yılında Fatma Tunç Mardin İHDye başvuruda bulunuyor,
Katarlı köyünden, diyor ki: Bu kuyuların üstü kapalı. Biz
kuşkuluyuz, endişeliyiz. Benim eşim ve çocuklarım
kayıp. Gidiyorlar, savcılığa başvuruda bulunuyorlar
ve gelip burayı açıyorlar, oradan cesetler çıkıyor ve asit
kuyularından cesetler çıkıyor. Şimdi, bunların
hepsinin araştırılması için bu Meclisi sürekli göreve davet
ediyoruz. Yani bu sorunlarla biz yüzleşmeden, temel
sorunlarımızı çözmeden bu ülkede hak, hukuk, adaleti, hukukun ve
huzurun ülkesini yaratma şansımız yoktur.
Bakın, yine
Bilge köyü katliamına katılan Süleyman Çelebi, 44 kişi
katledilmiş ve dün akşam idam edildiği söyleniyor, bugün
avukatları açıklama yapıyor, Aslında infaz edildi. diyor.
Çünkü katliamın nasıl gerçekleştirildiğini, kimler
tarafından emir verildiğini bu söyleyecekti, mahkemeye
çıkacaktı, bunların hepsi kamuoyu tarafından bilinecekti,
kimin kandan, şiddetten beslendiğini kamuoyu görecekti, onun için
infaz edildi, konuşmaması için orada infaz edildi.
Şimdi,
ülkemiz bu kadar kan ve kir üzerinde oturmuş. Siyasal iktidarın
görevi de bu kanı ve kiri bir an önce ortaya çıkarmaktır. Ne
yapması gerekir? Bizim hep söylediğimiz gibi Meclis bir an önce
hakikatleri araştırma komisyonunu oluşturmalıdır.
Burada kim ki bu olaylara karıştı ve onların failleri
kimlerse Meclisin bir an önce bunu ortaya çıkarması gerekir, yoksa
diğer boyutuyla bunları söylediğimiz için siyasal iktidar bizden
rahatsız, kan ve şiddetten beslendiğimizi söylüyor. Kan ve
şiddetten kimler beslenir? Vampirler beslenir. Peki, biz hareket olarak
kan ve bedel ödeyen bir hareketiz. Asıl kanımızdan,
şiddetten beslenenler kimlerse onlar ortaya çıkmalıdır.
Yani 40 bin insan ölmüşse hepimiz yaralıyız, hepimizin
bedeninden birer parça toprağa gömülmüştür. Onun için bu konuda
çıkıp bu kirli ve paslı dili kullanmak Türkiye demokrasisine bir
katkı sunmaz, tam tersi bu olup bitenlerle yüzleşmemizin tam
zamanıdır. Onun için, Meclis derhâl bir Meclis araştırma
komisyonunu, hakikatleri araştırma komisyonunu
oluşturmalıdır. Sorunun üzerine böyle gidersek sorunu çözeriz.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının, Program Desteklemesi başlıklı 12 nci
maddesinin (3) üncü bendinde
ancak gerçek ve tüzel kişilerin üretim veya
satışını yaptığı reçeteye tabi tıbbi
ürünler veya tıbbi tedaviler ifadesinden sonra gelmek üzere ve reçeteye
tabi olmayan tıbbi ürünler veya tıbbi tedaviler ifadesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Şevket
Köse |
Kamer Genç |
Orhan Ziya
Diren |
|
|
Adıyaman |
Tunceli |
Tokat |
|
|
|
Tayfur Süner |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
Antalya |
|
Malatya |
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının değiştirilmek
istenen 13.04.1994 tarihli 3984 sayılı Radyo ve Televizyon
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 12. Maddesinin 4.
bendinde değişiklik tasarısında bülteni ibaresinden sonra
çocuk programları ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Muş |
|
Hakkâri |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Ben konuşacağım efendim.
BAŞKAN
Sayın Birdal, buyurun efendim.
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
13/04/1994 tarihli 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Yasanın
değiştirilmesiyle ilgili 568 sıra sayılı
Tasarının 12nci maddesinin 4üncü bendiyle ilgili
değişiklik önergesiyle, haber bülteni ve dinî yayınlara çocuk
programları ifadesinin eklenmesi için söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Bu programın
desteklenmesinde, çocuk programlarına da bu ara reklamlar ve benzeri
şeylerin girmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Avrupa Birliği
uyum yasalarına ilişkin bu anlayışı destekleyen
yaklaşımlar var. Kuşkusuz, Avrupa Birliği uyum
yasalarına bağlı olarak kendi etiğini ve ilkelerini
oluşturmuştur Avrupa radyo ve televizyonları. Örneğin, BBC
ya da diğer yazılı kimi medya, örneğin resmî ideolojiye
bağlı bir dil kullanmaz. Örneğin, BBCde terör örgütü bilmem
nedir denilmez. Gerçekten bilgi edinme ve haber alma hakkı neyse
basın etiği açısından ona bağlı kalır. Ama
bizim başta TRT olmak üzere bütün radyo ve televizyon
kurumlarımızın birçoğu -tenzih ediyorum tabii haber
programcı kimi gazetecilerin ilkelere bağlı
olduklarını görüyoruz- haber vermiyor ya da izleyicinin doğrudan
bilgi edinme ve haber alma hakkını kullandırmak yerine gerek
beden diliyle gerekse diliyle yanlı olduğunu açıkça ortaya
koyuyor. Örneğin ben geçen gün bir TRT haber programında, öğlen
haberlerinde bir kadın spiker arkadaşın, gerçekten, bir gazeteci
ya da bir spiker olmaktan çok bir siyasetçi,
resmî ideolojinin orada propagandasını yapmak için
görevlendirilmiş gibi
Böyle yaptığı zaman acaba yerini
daha da mı sağlamlaştıracağını
düşünüyor? Doğrusu, ben böyle büyük bir
şaşkınlıkla izledim.
Oysa bir toplumun
demokratikleşmesinde, özgürleşmesinde radyonun, televizyonun ya da
yazılı medyanın çok önemli rolü var. Bakın, Soğuk
Savaş sonrası hukuk dışı yapılardan
arındırılan, temiz toplum yaratılan birtakım ülkelerde
medyanın -özgür medyanın kuşkusuz- gücü çok önemli
olmuştur. Çünkü o hukuk dışı yapıların topluma,
ülkeye, insanlara doğrudan ya da dolaylı getirdiği
sonuçları en iyi şekilde anlatmış olmaları, gerçekten
bu hukuk dışı yapıların verdiği
yıkıntıları, zararları izleyicilerin bilgisine
sunmuştur ve izleyiciler bir kanaat sahibi olmuştur ve bu
yapılardan temizlenmek konusunda da tercihini o doğrultuda
belirtmiştir. Örneğin, en son İtalyada Gladyo. Yani, şimdi
orada siyasi iradenin gücü tek başına belirleyici olmuyor, siyasi
iradenin gücü, aynı zamanda hukukun gücü, demokratik kamuoyunun gücü ve
medyanın gücü. Şimdi bakın, gerçekten siyasi iradenin şu
süreçteki gücüne bakın. Örneğin, Sayın Başbakan tehdit
ederek bir siyasi irade ortaya koymaya kalkışıyor,
yıldırma ve korkutmaya çalışıyor. Yani, bütçenin son
günü Sayın Başbakanın konuşmasındaki hezeyanın,
nasıl toplumun demokratikleşmesine katkısı olacak,
nasıl yeni bir yılda yeni bir umut yaratacak,
anlaşılır gibi değil.
Hukukun gücüne
bakın, tam bir garabet. Yani, şimdi, on yıla kadar tutukluluk
süresi. Olur mu böyle bir şey! Hukukun gücü, toplumun
demokratikleşmesinin, özgürleşmesinin en önemli güçlerinden biri
olmasını gerektirirken tam bir güvensizlik kaynağına
dönüştürülmüştür. Peki bu yasamayı ilgilendirmiyor mu? Hepimiz
yakınıyoruz. Getirin o zaman, gerçekten insanları
özgürlüğünden yoksun bırakan bu keyfî tutukluluğun giderilmesini
sağlayalım, getirin hep beraber çıkaralım. Ne diye her gün
tartışılıyor, her gün televizyonda
tartışılıyor? Yakınıyorsak eğer gerçekten
kişi güvenliği ve özgürlüğü açısından ve
insanların özgürlüğünden yoksun bırakılmasının
bir ideolojik bir şeye bağlı kılınıyorsa, getirin
çıkaralım ve insanlar iki yıl, üç yılda
Örneğin 30
bin polis alacağınıza gerçekten yargıç ve savcı
kadrolarını artırın. Örneğin bugün
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKIN BİRDAL
(Devamla) -
görüşüyoruz İnsan Hakları Komisyonunda, infaz
koruma görevlisi olmadığından ötürü insanları hastaneye
sevk edemiyoruz, mahkemeye sevk edemiyoruz. O zaman infaz koruma görevlisi
tayin edin polis tayin edeceğinize.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Birdal, teşekkür ederim efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının, Program Desteklemesi başlıklı 12 nci
maddesinin (3) üncü bendinde "...ancak gerçek ve tüzel kişilerin
üretim veya satışını yaptığı reçeteye tabi
tıbbi ürünler veya tıbbi tedaviler" ifadesinden sonra gelmek
üzere ve reçeteye tabi olmayan tıbbi ürünler veya tıbbi
tedaviler" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılamıyoruz
efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
İlaç,
herhangi bir ürün değildir ve her kullanıcıda aynı etkiyi
göstermeyebilir. Eczacılık fakültelerinde verilen eğitim
kapsamında, ilacın aynı zamanda bir zehir olduğu ifade
edilir. İlaç sadece uygun doz ve şekilde, hastalıktan korunma,
teşhis ve tedavi amacıyla kullanılabilir. Dolayısıyla
ilacın kullanım amacına uygun olarak faydalı olabilmesi
için, doğru kişi tarafından (hekim) yazılması, doğru
kişi tarafından (eczacı) verilmesi ve bilinçli olarak
kullanılması gerekir. Tüm bu gerçekler
ışığında, hastalığın
tanısında profesyonel bilgisi, ilacın farmakolojik
sınıfı veya kullanılan ilaç hakkında, doğru
uygulama ve doğru doz konusunda, spesifik farmakolojik risklerin
tanınmasında ve ilacın uygun koşullarda saklanması ve
benzeri konularda yeterli bilgisi bulunmayan topluma yönelik ilaç reklamı
yapılması, halk sağlığını olumsuz olarak
etkileyecektir. Reçetesiz ilaçta reklama izin verilmesi, sağlık
alanında uzman kişilerin ilaç üzerindeki kontrolünü
azaltacağı gibi tedavinin etkinliğinin de denetlenememesine yol
açacaktır.
Diğer yandan
1262 sayılı yasa ile tüm reçeteli ve reçetesiz ilaçlarda reklamla
ilgili düzenleme getirilmiş, ilaçların ancak ve ancak tarifname ve
gazetelerde "
" hastalıklarında kullanılması
faydalıdır şeklinde ilanına izin verilebileceği,
reçeteli olarak satılması zorunlu ilaçların ise, tıbbi
dergilerden başka yerlerde reklamının
yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla 1262 sayılı yasanın 13. maddesi özellikle
ilaçların topluma yönelik tanıtım ve reklamına izin
vermemektedir. Bu çerçevede, söz konusu Tasarı, başta 1262
sayılı yasa olmak üzere, yürürlükteki diğer yasal düzenlemelere
aykırıdır.
1262
sayılı yasanın bazı maddelerinin tadiline ve bu kanuna
bazı hükümler ilave edilmesine dair kanunun gerekçesi, ilacın topluma
yönelik tanıtımının hiçbir şekilde
yapılamayacağını daha net olarak ortaya koymaktadır.
Yasanın değişiklik gerekçesinde; reklam
yapılmasının halk üzerinde yanlış
anlaşılmalara sebep olduğu, halk
sağlığının ciddi şekilde zarar gördüğü özellikle
son yıllarda gelişen teknoloji ile reklamın son derece
yanıltıcı ve çirkin bir hâl aldığı ifade
edilmekte ve bu duruma kesin olarak bir son vermek üzere 1262 sayılı
yasanın 13.maddesinde ilacın topluma yönelik
tanıtımının yapılmayacağı hükmünün getirildiği
ifade edilmektedir.
Bu konuda daha
önce yapılmış olan girişimler ve son olarak 26.08.2009
tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Reklam
Yönetmeliği'nin reçetesiz ilaç reklamının
yapılabileceğine ilişkin hükmü olmak üzere, 1996, 2003 ve 2009
senelerinde üç kez durdurulmuştur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
13üncü madde
üzerinde bir adet önerge vardır. Yalnız, önerge yeni geldiği
için dağıtma imkânı olmadı, şimdi fotokopisini
çektiriyorum, arkadaşlara dağıttıracağım.
Önce önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kn. tasarısının 13. m.nin 1. fıkrasının
yapılmış filmler ibaresinden sonra gelmek üzere tıbbi
yayınlar ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Reşat
Doğru |
D. Ali Torlak |
Nevzat Korkmaz |
|
|
Tokat |
İstanbul |
Isparta |
|
|
|
Necati Özensoy |
|
Alim
Işık |
|
|
Bursa |
|
Kütahya |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Doğru, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Esasında,
konuşmamın bir bölümü 11inci maddedeki kabul edilmeyen önergeyle
ilgilidir, onun devamı şeklindedir.
Reçeteye tabi
olmayan ilaçlar bence çok önemli bir konu olması hasebiyle önergemizin
kabul edilmemesi, bence halk sağlığı noktasında çok
büyük sıkıntılara sebep olacaktır. İleriki dönemlerde
bununla ilgili, halk sağlığıyla ilgili çok büyük
problemlerin olduğu bir ortamı ortaya koyacak ve beraberinde de belki
de yeni başka torba kanunların içerisine bunların düzenlenmesi
noktasında da bazı şeyler koyacağız.
Sayın
milletvekilleri, reçeteye tabi olmayan ilaçlarla ilgili önergeler kabul
edilmiyor ama en azından bununla ilgili TRTnin veya RTÜKün bir
yönetmelik çıkarması veyahut da bunu çok iyi bir şekilde takip
etmesi, denetlemesi gerekmektedir. Gerçi, 1994 yılından itibaren
bunlarla ilgili bazı kontroller yapılmış olabilir ve
beraberinde de, şu an itibarıyla, işte hassasiyetle işin
üzerinde durulmuş olabilir ancak bu ileriki dönemlerde olmayacak diye bir
şey söz konusu değildir. Yarın bakanlar değişir, genel
müdürler değişir ve o verilmiş olan sözler kâğıt
üzerine, kanun üzerine geçirilmediği için de bir kenarda kalır ve
yeni gelen insanlar bu hassasiyeti bırakıp farklı şekilde
de bunun uygulamasına geçebilirler.
Bakınız,
şifalı otlar ya da bitkisel destek ürünleri doğanın
insanlara verdiği iyileştirme armağanlarıdır.
Şifalı bitkiler tarih boyunca her zaman
kullanılmıştır. Bunlar, insan vücuduna destek amacıyla
da kullanılmaktadır. Ancak, tabii, bunun belli dozlar içerisinde,
takipler içerisinde olması gerekmektedir.
Bir madde,
sağlığın korunması ya da hastalıkların
tedavisinde kullanılıyorsa bu Sağlık
Bakanlığını ilgilendirmeli ve bunların denetlenmesi ve
ruhsatlandırılması da Bakanlıkça çok iyi bir şekilde
incelendikten sonra yapılması gerekmektedir. Bu denetim yapılmaz
ise kamuoyunda sıkça kullanılan Doğaldır, o hâlde
zararı yoktur. tabiri çok yanlıştır. Yani doğal
tabiri illa hiçbir şey olmayacak, zararı olmayacak diye bir şey
söz konusu değildir.
Aynı
zamanda, halkımız içerisinde de, işte, eczanelerin
dışında bazı ilaç veyahut da maddelerin kullanılmakta
olduğu, oradan alınmış olduğu da bilinmektedir.
Bakınız, soğuk algınlığı tedavisinde
kullanılan bazı ilaçların yasaya aykırı olarak eczane
dışında büfelerde ve çeşitli bakkal gibi yerlerde,
ticarethanede satılmasının bir örneğini Sakaryada
yaşamış bulunuyoruz. Sakaryada soğuk
algınlığıyla ilgili olarak on dokuz yaşındaki bir
kız çocuğu buradan ilaçları almış ve o ilaçları kullanması
neticesinde de komaya girmiş ve hayatını kaybetme durumuyla
karşı karşıya kalmıştır. Aynı
şekilde, fazla kilolarından kurtulmak için bir üniversite
öğrencisi, reklamlarından etkilenerek bitkisel ilaç
kullanmış ve o annemiz de o kilolarını kaybederken
aynı zamanda hayatını da kaybetmiştir.
Yine, ülkemizde
kendini bitkisel tedavi uzmanı olarak tanıtan bazı
kişilerin yapmış oldukları tedavi neticesinde birçok
insanımız sağlığına
kavuşmadığı gibi, zaman olarak da, maddi olarak da çok
büyük kayıplar yaşamaktadır.
Bazı
basın ve yayın organları aracılığıyla
yapılan reklam çalışmaları halkımızı mutlaka
çok etkilemektedir. Özellikle ağır geçen kanser, kalp krizi gibi
hastalıklar ve kişisel bakım ürünleri, bilhassa, saç
bırakan, yüzü gençleştiren, çizgileri ortadan kaldıran gibi
ortaya çıkarılan ilaç ve doğal destek ürünleri Doğalsa
zararı yoktur. şeklinde yanlış bir inanışla
kullanılmaktadır. Bununla beraber de, birçok sağlık sorunu
da bir bir ortaya çıkmakta ve sonuçta da insanlarımız
sağlıklarını kaybetme durumuyla karşı
karşıya kalmaktadır. Artık marketlerde, aktarlarda
satılan bu ürünler doğal olarak haksız bir kazanç ve haksız
rekabeti de beraberinde getirmektedir. Hatta ilaçların, reçeteye tabi
olmayan ilaçlar dediğimiz o bitkisel destek ürünlerinin aktarlarda
satılması bile yanlıştır. Bunların mutlaka bir
eczacı kontrolünde ve eczanede satılması gerekmektedir.
Eczacı kontrolünde olduğu zaman en azından eczacımız o
ilaçla ilgili veyahut da o bitkisel destek ürünüyle ilgili
alıcıyı da mutlaka yönlendirecektir, alıcıyı
uyaracaktır, kullanılacak doz miktarı olsun veyahut diğer
söylemleri beraber söyleyecektir. Böyle bir ortamda ilaçların veyahut da
bitkisel drogların eczacıların satmasıyla ilgili olarak bir
madde koymamız gerekirken, bunun reklam yapılması veyahut da
televizyon kanallarında bu reklamların
yaptırılmasının da çok yanlış olduğunu
düşünüyorum.
Bakınız,
biraz önce konuşmamda da söyledim, İngiltere, halk
sağlığı üzerinde ciddi zararlar yarattığı
belirtilen ev ilaçları, alternatif tedavi metotlarına çok
sıkı kontrol getirmekte ve kendi insanını da bu yönlü
olarak uyarmaktadır. Şu an itibarıyla da bununla ilgili de bu
kanun maddeleri çıkartılmaktadır. İnanıyorum ki halkımız
bu noktayı, en azından önergelerimiz kabul edilmese bile
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Devamla) -
bu yönlü olarak
duymuş olur ve gerekli önlemleri almış olur diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
14üncü madde
üzerinde dört adet önerge vardır: Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 14üncü
maddesinin üçüncü fıkrasındaki Türkiyede üretilmiş yerli ifadesinin
Türkçe dilinde üretilmiş şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Veysi Kaynak |
Abdullah
Çalışkan |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Kırşehir |
|
Özlem
Piltanoğlu Türköne |
Öznur
Çalık |
İhsan Koca |
|
İstanbul |
Malatya |
Malatya |
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısıyla değiştirilmek istenen 13.04.1994
tarihli 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanunun 14. Maddesinin 3. bendinde
değişiklik tasarısında Türk Kültürünün ifadesi yerine
Türkiye halklarının kültürünün ifadesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
M. Nezir
Karabaş |
Akın
Birdal |
Sebahat Tuncel |
|
|
Bitlis |
Diyarbakır |
İstanbul |
|
|
|
Hamit Geylani |
|
Sırrı
Sakık |
|
|
Hakkâri |
|
Muş |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 14. maddesinin 3. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Şahin
Mengü |
Atilla Kart |
|
Manisa |
Konya |
(3) Genel ve
tematik içerikli yayın yapan televizyon kuruluşlarının,
çocuk yayınlarında çizgi filmlere yer vermeleri hâlinde, çizgi
filmlerin en az yüzde onunun, diğer çocuk programlarının en az
yüzde yirmisinin Türkiyede üretilmiş yerli yapım olması zorunludur.
Çocuk yayınlarının yayınlanma saatleri ve sürelerine
yönelik istatistiksel veriler ile üretim yerine ilişkin bilgiler
aylık dökümler hâlinde Üst Kurula bildirilir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 s. sayılı kanunun 14. m.ne 5. fıkra olarak
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
5-) 5199 sy.
Kanunun 20. m.si uyarınca programların yayınlanması
sağlanır.
|
Necati Özensoy |
Ahmet Bukan |
Nevzat Korkmaz |
|
|
Bursa |
Çankırı |
Isparta |
|
|
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Recep Taner |
|
|
Trabzon |
|
Aydın |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak bir arkadaş
var mı?
S. NEVZAT KORMAZ
(Isparta) Sayın Özensoy konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Özensoy, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz
önerge de, aslında zaten var olan 5199 sayılı Hayvanları
Koruma Yasasındaki o 20nci maddenin de RTÜK Yasasında
konulmasıyla alakalıydı, gayet masum ve önemli bir talepti.
Burada Hayvanların korunması ve refahı amacıyla;
yaygın ve örgün eğitime yönelik programların
yapılması, radyo-televizyon programlarında bu konuya yer
verilmesi esastır. şeklinde bir ifadeyle ayda en az iki saat, radyo
kanallarında da ayda en az yarım saat diye belirtiliyor ve Bu
uygulamadan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu görev alanına giren hususlarda
bu maddenin takibiyle yükümlüdür. deniyor. Ama burada olması gerçekten
önemliydi takibi açısından. Çünkü bu konu takip edilmiyor, takip
edilmediğinin ispatını da verdiğim soru önergesiyle de
sizlere burada ifade edebilirim. Geçtiğimiz günlerde 2010un 3üncü ayında
verdiğim soru önergesine verilen cevap, sadece yani
5199 Hayvanları
Koruma Kanununun 20nci maddesi kapsamında gerekli denetimler
yapılmakta mıdır, yapılmaktaysa bugüne kadar hangi
televizyon ve radyo kanallarına gerekli uyarılarda bulunmuştur?
diye sorduğum soruya, gayet yuvarlak bir cevap geldi.
Yani bakın,
Sayın Bakan, buradan şunu ifade edeyim: Herhangi bir ulusal
televizyonun belgesel yayın yapanlar hariç- bir aylık
programlarını alsın bir arkadaş, özel olarak incelesin. Bu
konuyla alakalı iki saat değil, bir saat yayın yapıyorlarsa
ben burada kürsüye çıkıp RTÜKten özür dileyeceğim. Kesinlikle,
5199daki o iki saatlik yayın zorunluluğunu hiçbir ulusal televizyon
yerine getirmiyor.
Kaldı ki
bakın, bu konu eğitim açısından, Türkiyedeki bu eko sistem
açısından, hayvanların popülasyonu açısından ve hatta
insan sağlığı açısından çok önemli bir konu. Bu
konunun eğitimi, televizyonlarda yapılması çok önemli.
Bakın, Türkiyede hâlâ kuduz tehlikesi kalkmış değil,
hayvanlar hâlâ kuduzu bulaştırır durumdalar. Hayvanların
kısırlaştırılması, aşılatılması
yeterli değil. Türkiyedeki hiçbir belediye bu anlamda yeterli hizmetleri
vermiyor. Ben parti ayrımı yapmadan bütün belediyelerin bu konuda
yetersiz olduğunu ifade etmek istiyorum burada.
Bakın,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin bir bakımevi yok, geçici
bakımevi yok. İşte, Avrupa Birliğinden
aldığı destekle yaptığı Sincandaki o geçici
bakımevi bile şu anda hayata geçmiş değil.
Dolayısıyla, Ankarada 400 bin sokak hayvanının
olduğunu bilmiyorsunuzdur hiçbiriniz. Sadece Çankayada 40 bin sokak hayvanının
bulunduğunu belki hiçbiriniz bilmiyorsunuzdur.
Burada verilen
eğitimlerde, işte, sokak hayvanlarının
çoğalmasını engelleyecek, gidip pet shoplardan hayvan
alınması yerine, işte barınaklarda bulunan binlerce cins
hayvanın eğer sahiplenilecekse buralardan sahiplenilmesi konusundaki
eğitimlerden tutun da sokakta herhangi bir sokak hayvanı
gördüğünüzde çocukların nasıl davranış göstermeleri
gerektiği konusunda, hayvan hakları konusunda gönüllü kuruluşların
ciddi anlamda yaptığı çalışmalar var, ama, ancak
bunlar yeteri kadar medyada yer bulmuyor, yeteri kadar da televizyonlarda
bunlar ifade edilmiyor. Dolayısıyla, böyle
baktığımızda, maalesef, Türkiyedeki bu özellikle sokak
hayvanlarının ıslahıyla ilgili geldiğimiz nokta ciddi
anlamda içler acısı ve eğer, sizlere, gitmediyseniz Ankaradaki
herhangi bir barınağa gitmenizi tavsiye ediyorum, oradaki
hayvanların nasıl kötü şartlarda olduklarını ve
nasıl, oralarda bile kısırlaştırılmayan hayvanların
bir şekilde ürediğini gözünüzle görmenizi sizlere tavsiye ediyorum.
Bu konu önemlidir
Sayın Bakanım. Ben, buradan, bu verdiğim yazılı soru
önergemi bir kez daha tekrar ediyorum: RTÜK bugüne kadar 5199 sayılı
Yasa gereği denetimlerini yapmış mıdır, yapmamış
mıdır? Yaptıysa hangi televizyon kanalına uyarıda
bulunmuştur veya kaç kanala uyarıda bulunmuştur? Bunu ben
tekraren burada ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özensoy.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
H. HAMİT
HOMRİŞ (Bursa) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Efendim?
H. HAMİT
HOMRİŞ (Bursa) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Kabul edenler
Karar yeter sayısını arayacağım. Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.36
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
568 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 14üncü maddesi üzerinde
verilen Bursa Milletvekili Necati Özensoy ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 14. maddesinin 3. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Atilla
Kart (Konya) ve arkadaşları
(3) Genel ve
tematik içerikli yayın yapan televizyon kuruluşlarının,
çocuk yayınlarında çizgi filmlere yer vermeleri hâlinde, çizgi
filmlerin en az yüzde onunun, diğer çocuk programlarının en az
yüzde yirmisinin Türkiyede üretilmiş yerli yapım olması zorunludur.
Çocuk yayınlarının yayınlanma saatleri ve sürelerine
yönelik istatistiksel veriler ile üretim yerine ilişkin bilgiler
aylık dökümler hâlinde Üst Kurula bildirilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım efendim?
M. AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye yerli
üretim reklamları göz önüne alındığında bu rakamlar
gerçekçi görünmüyor. Fıkra ile bu oranların uygulanabilir olması
sağlanacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısıyla değiştirilmek istenen
13.04.1994 tarihli 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve
Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 14. Maddesinin 3. bendinde
değişiklik tasarısında Türk Kültürünün ifadesi yerine
Türkiye halklarının kültürünün ifadesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
M.
Nezir Karabaş (Bitlis) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Karabaş, buyurun efendim.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri
Hakkındaki Kanun Tasarısının 14üncü maddesi üzerine
verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede sürekli dile getirilir; Sayın
Cumhurbaşkanına, Sayın Başbakana, Hükûmet yetkililerine,
hatta diğer muhalefet partilerinin, siyasetçilerin söylemlerine kadar, hep
Türkiyeyle ilgili değerlendirme yaptıkları zaman Türkiyeye çok
dilli, çok kültürlü bir ülke derler fakat bu çok dillilik, çok kültürlülük
maalesef ne siyaset yaşamımıza ne kültürel
yaşamımıza ne eğitim yaşamımıza ne de görsel
ve işitsel medyanın yayınlarına yansımaktadır;
tam tersine, sürekli, belli kültürleri yok sayan veya bu kültürlerle ilgili
olumsuz yayınlar yapan bir işleyiş var bugüne kadar.
Şimdi, bu
14üncü maddenin üçüncü bendinde Genel ve tematik içerikli yayın yapan
televizyon kuruluşlarının çocuk yayınlarında çizgi
filmlere yer vermeleri hâlinde, çizgi filmlerin en az yüzde yirmisinin,
diğer çocuk programlarının en az yüzde kırkının
Türkiyede üretilmiş yerli yapım olması ve Türk kültürünü
yansıtması zorunludur. Neden böyle bir zorunluluk getiriliyor?
Türkiyede Türk çocuklarının Türkçeyi, dillerini ve kültürlerini iyi
öğrenmeleri için getiriliyor. Bizler de verdiğimiz önergede Türk
kültürünün ifadesinin Türkiye halklarının kültürünün ifadesi
şeklinde değiştirilmesini istiyoruz. Çünkü, eğer bir dil,
eğer bir kültür zenginlikse o dilin ve kültürün yaşatılması
gerekiyor. Bir dilin ve kültürün yaşatılmasının
başlangıç noktası da çocukların okul öncesi ve daha okul
öncesine de eğitime başlamadan önceki yıllarıdır ve
çocuk programlarının, özellikle çizgi filmlerin çocukların bir
dili, bir kültürü öğrenmeleri üzerinde çok önemli etkileri vardır.
Şimdi, daha
önce yok farz edilen, mevcut AKP İktidarı döneminde de her söylemde
dile getirilen çok kültürlü, çok dilli bir yapınız varsa, bu ülkede
Kürtler yaşıyorsa, bu ülkede Lazlar, Çerkezler, Araplar
yaşıyorsa ve onların da çocukları varsa, çocuk sahibi iseler,
biz, görsel ve işitsel medyanın, tabii ki Türk çocuklarının
da fakat Kürt çocuklarının da, Lazın, Çerkezin, Arapın,
Gürcünün, diğer sayısı ve talebi ne olursa olsun onların
kültürlerini yansıtan, programlarına yansıtılması ve
çocukların özellikle çocukluk yıllarında çocuk
programlarını ve çizgi filmleri kendi dillerinde ve kültürlerinde
öğrenmesi gerekiyor. Bizim verdiğimiz önerge bununla ilgilidir. Bu
önergenin bu Parlamentoda ve özellikle AKPnin çoğunluğunda
yasaların çıkarıldığı parlamentoda kabul veya
reddedilmesinin bir gösterge olduğunu, çok dilliliğe, çok
kültürlülüğe, burada yaşayan Türklerin dışında Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olan insanların dillerine ve kültürlerine
ne kadar önem verdiğimizi, onların çocuklarının kendi
dillerini, kültürlerini öğrenmeleri ve geleceğe
taşımaları, o dili ve kültürlülüğü yaşatmalarına
ne kadar önem verdiğinin göstergesi olacaktır.
Her ne kadar
Sayın Bakan ve Sayın Komisyon Başkanı Önergeye
katılmıyoruz. deseler bile ben bu konuşmadan sonra Sayın
Meclisin bu konuda kabul oyu vereceğini ve çok önemli olan, gerçekten
önemli olan bu konunun yasaya konulacağını, Türkçenin
dışında diğer dillerde de görsel ve işitsel medyada
yayın yapılmasını, çocuk yayınlarının
yapılmasını sağlayacağını umuyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum...
H. HAMİT
HOMRİŞ (Bursa) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN
Karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.52
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
568 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 14üncü maddesi üzerinde
Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki
Türkiyede üretilmiş yerli ifadesinin Türkçe dilinde üretilmiş
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle AB müktesebatına uyum sağlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
16ncı madde
üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının 16. Maddesinin 1inci
fıkrasında yer alan makul ifadesinden sonra gelmek üzere ölçüde
ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sırrı
Sakık |
Sebahat Tuncel |
Akın
Birdal |
|
|
Muş |
İstanbul |
Diyarbakır |
|
|
|
M. Nezir
Karabaş |
|
İbrahim
Binici |
|
|
Bitlis |
|
Şanlıurfa |
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kn. tasarısının 16. m.nin (3) no.lu bendinde yer alan 90
saniyelik sürenin 120 saniye olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
D. Ali Torlak |
Alim
Işık |
Nevzat Korkmaz |
|
|
İstanbul |
Kütahya |
Isparta |
|
|
|
Osman
Ertuğrul |
|
Metin
Çobanoğlu |
|
|
Aksaray |
|
Kırşehir |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 16. maddesinin 1 fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Şahin
Mengü |
Atilla Kart |
Şevket
Köse |
|
Manisa |
Konya |
Adıyaman |
Madde-16
(1) Kamuoyu için
büyük önem taşıyan olayların münhasır yayın
haklarına sahip televizyon yayıncıları, 5846
sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında, diğer
yayıncılara âdil, mâkûl ve eşitlikçi bir temelde bedeli
karşılığında kısa gösterim hakkı sağlamak
zorundadır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ H. HASAN SÖNMEZ (Giresun) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Mengünün önergesi
değil mi efendim?
BAŞKAN Evet
efendim.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Şevket Köse, buyurun efendim.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Radyo
ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında
Kanun Tasarısının 16ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinize en içten
saygılarımı sunarım.
Değerli
arkadaşlar, 16ncı madde Kısa gösterim hakkı
başlığını taşımaktadır. Hepimizin
bildiği gibi, toplum için önemli kimi olayların yayın
hakları yayıncılar tarafından satın alınabilinir.
Bilgi ve haber alma özgürlüğü çerçevesinde izleyicilerin
çıkarlarının tam anlamıyla ve uygun biçimde
korunmasını sağlamak da devletin görevidir. Kısa gösterim
haklarına özellikle spor programlarında rastlamak
olanaklıdır. Yayıncı kuruluştan kısa gösterimler
alınarak yayınlar yapılmaktadır. Bunun yanında genel
haber programlarında da bu yola sıkça başvurulmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; maddenin son fıkrası ise,
maddenin uygulamasıyla ilgili usul ve esasların Radyo ve Televizyon
Üst Kurulunca yönetmelikle belirlendiğini belirtmektedir. Umarım, bu
konuda adil bir düzenleme yapılır. Zira RTÜKün ilginç uygulamalara
imza attığını görmek olanaklıdır. Yine
bildiğimiz gibi, yakın zamanda yayınlanan yemek programı
nedeniyle bir televizyon kanalımıza RTÜK tarafından ceza
verildi. Cezanın nedenine gülmek mi gerek yoksa RTÜKte bu konuyu
inceleyenlerin hâline ağlamak mı gerekir, bilemiyorum. Çünkü
İtalyada yetişen bir üzüm türü şarap markası zannedildi.
Bunun üzerine ne yazık ki kanala ceza yazıldı. Bu durum
gerçekten RTÜKle ilgili tartışmaları doğurmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Almanyada büyük bir olay yaratan ama maalesef Hükûmet
nedeniyle ülkemizde aynı etkiye neden olmayan bir dava var. Hepimizin
bildiği gibi, Hükûmetin özel bir hukuk rejimi yarattığı
Deniz Feneri davasını sağır sultan bile duydu. RTÜK Eski
Başkanı ve şu anda Yönetim Kurulu Üyesi olan kişinin bu
davada nasıl bir role sahip olduğu yargı organlarında
açıklandı. Buna rağmen göreve devam etmesi hukuk ve demokrasi
açısından büyük bir ayıptır. Demokrasi söz konusu
olduğunda mangalda kül bırakmayan Hükûmetin bu konuda nasıl
suspus olduğunu hepimiz gördük.
Değerli
arkadaşlar, demokrasi demek yalnızca oy kullanmak demek
değildir. Demokraside, vergisini veren halk bu vergisinin
hesabını sonuna kadar sorabilmektedir. Halkın, verdiği
vergiyle kimlere maaş dağıtıldığını
sorması yine en doğal hakkıdır. Hükûmet bu konuda hak gasbını
kullanmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bakınız, geçtiğimiz aylarda önemli bir
köşe yazarımız yazdığı sözlerden dolayı
istifa etti. Bu istifa büyük bir olgunluk göstergesidir. Yandaş medya buna
rağmen linç operasyonu başlattı, yazılmayan hiçbir şey
kalmadı. Bu yazarımız hedef hâline getirildi. Olay hepimizin
hafızasındadır. Ne ilginçtir ki bundan kısa bir süre sonra,
verilmeyecek kredilerle medya patronu olanlardan birinin ekranlarında bir
ayıba şahit olduk. Partimizin Sayın Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu bir dansöz gibi çizildi ve ekranlarda bu
görüntü gösterildi. Nedense aynı cengâver yandaş medya bu konuda tek
bir söz bile edememiştir. Sayın Genel Başkanımız ise
büyük bir olgunlukla konuyu mizahın içerisinde değerlendirdi.
Şimdi size sormak istiyorum sayın milletvekilleri, elinizi
vicdanınıza koyup yanıtlayın: Birisi çıkıp
Sayın Başbakanı dansöz olarak çizseydi sonuç ne olurdu? O
kişi bu ülkede işine devam edebilir miydi?
Değerli
arkadaşlar, demokrasi böyle bir şey değildir. Ya kendine
yapıldığında aslan kesilmeyeceksin ya da herkes için
aynı şeyi savunacaksın. Yani size yapılmasını
istemediğiniz bir şeyi siz de başkasına
uygulamayınız. Birazcık da empati kuralım. Merak ediyorum,
RTÜK o çizgi film hakkında herhangi bir incelemede bulundu mu, sormak
istiyorum size.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önergenin kabul
olmasını diler, yüce heyeti en derin sevgi ve saygılarımla
selamlarım.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köse.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kn. tasarısının 16. m.nin (3) no.lu bendinde yer alan 90
saniyelik sürenin 120 saniye olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nevzat
Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ H. HASAN SÖNMEZ (Giresun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Süre
artırımıyla ilgili bir önerge, 90 saniyenin 120 saniyeye
çıkarılmasını teklif ediyoruz. Bunu da tabii
vatandaşlarımızın haber alma hürriyetlerine daha çok
katkı verme düşüncesiyle yapıyoruz.
Vatandaşlarımızın
büyük bir kısmının tek eğlence aracı hâline
gelmiş olan radyo ve televizyon yayınları, toplum üzerinde
kültürel, siyasi ve sosyal olarak büyük bir etkiye sahiptir.
Dolayısıyla demokrasi bilincine, dünyayı algılamasına
ve günlük olayları değerlendirmesine katkıda bulunmaktadır.
Ancak televizyonlarımızda yayınlanan programlar, filmler ve
diziler toplum değerleri açısından yukarıda
belirttiğimiz kavramları doğru algılamamıza
yardımcı olmaktan uzaktır.
Açık
oturum adı altında yapılan programlar yanlı bir
şekilde ortaya konulmakta ve toplum yönlendirilmektedir. Hâlbuki
yayınlar tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas
almalıdır. Siyasi partileri konu alan programlar genellikle Hükûmet
yanlısı bir zemine oturtulmaktadır. Özellikle yapılıp
yapılmadığı belirsiz anket sonuçları ile AKPyi
yüksek, muhalefeti düşük verilerle gösteren sonuçlar ısrarla verilmekte
ve vatandaşın kafası bulandırılmaya
çalışılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği gibi salı günleri iktidar ve muhalefet
partilerinin grup toplantıları yapılmaktadır. TRT 3
dışındaki kanallarda AKPnin grup toplantısı defalarca
verildiği hâlde, muhalefete çoğu defa yer verilmemektedir. Bu
kanallar üzerinde ciddi baskılar yapıldığını
düşünmekteyiz.
Daha önceki
yasalarda da benzer maddeler ve kurallar bulunmasına rağmen bunlara
uyulmadığı gözlemlenmiştir. Bu yüzden bu yasa ile ortaya
konulan kuralların uygulanmasında titizliğe ne kadar
uyulacağını da bilemiyoruz çünkü RTÜK, maalesef, düne nazaran
daha da çok baskı altındadır.
Değerli
milletvekilleri Yayınlar toplumun millî ve manevi değerleri, siyasi
ve felsefi düşüncesi gibi nedenlerle ayrımcılık yapamaz.
denilmektedir. Hâlihazırda haftalık yayın akışına
devam etmekte olan dizilerde bu tür aksamalar olduğu takdirde
bunların ne olacağı, yasanın kanunlaşmasıyla
birlikte yayından kaldırılıp
kaldırılmayacağı belli değil. Özel bir televizyon kanalında
yayınlanmakta olan bir dizide alenen tarafgir davranılmakta ve
propaganda yapılmaktadır. Bu dizide sol haklı ve dürüst bir
imajla verilirken sağcı gençlik kaba, saldırgan, insani
değerlerden uzak bir anlayışla yansıtılmaktadır,
toplumu kutuplaştırma dışında hiçbir amaca da hizmet
etmemektedir.
Değerli
milletvekilleri, güzel Türkçemiz maksatlı bir şekilde dizi ve
yayınlar ile bozulmaya çalışılmaktadır. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin resmî dili olan Türkçenin yanlış
kullanımına müsaade edildikçe kültürel değerlerimiz de bir bir
erozyona uğramaktadır, hâlbuki radyo ve televizyonlar Türkçenin
korunması ve yayılması için gayret göstermekle mükelleftir. Bu
aşamada bugün ikinci bir dilin Türkçenin karşısına
çıkarılmaya çalışılması anlaşılır
gibi değildir ve acilen tedbir üretilmelidir. Televizyonların rating,
AKPnin de oy uğruna her türlü tavizden uzak durması
vatandaşın öncelikli arzusudur. Türkiyeyi ilelebet yaşatacak
olan dilimiz ve millî kültürümüz çağdaş medeniyet imkânlarından
istifade edilerek geliştirilmeli ve milletimiz bu yolla millî ülküler
etrafında birleştirilmelidir, aksi takdirde bin yıllık
kardeşlik ve vatandaşlık hukuku ortadan kalkar, Allah korusun,
Anadolu coğrafyası Haçlı Seferlerinde, Selçuklunun ve
Osmanlının son dönemlerinde olduğu gibi kan ve
gözyaşına boğulur.
Muhalefet kanla,
şehit cenazeleriyle besleniyor. diyen Başbakanı da bu konuda
bir defa daha düşünmeye ve toplumu bölüp birbirine hasım hâle
getirecek söylem ve eylemlerden uzak durmaya davet ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle birinci fıkra tümüyle
değiştirildiğinden Muş Milletvekili Sayın
Sırrı Sakık ve arkadaşlarının aynı
fıkrada değişiklik öngören önergesini işlemden
kaldırma zarureti hasıl olmuştur, onun için önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
Kabul edilen
önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 17. Maddesinin
başlığının Kamunun önemli olaylardan haber alma
hakkı şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
|
|
Akif Akkuş
|
|
Recep Taner |
|
|
Mersin |
|
Aydın |
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının 17. Maddesinin 1inci
fıkrasında yer alan diğer kurumların ifadesinin
kaldırılarak bunun yerine sendikaların, meslek örgütlerinin ve
sivil toplum kuruluşlarının ifadesinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Sırrı
Sakık |
Sebahat Tuncel |
Akın
Birdal |
|
|
Muş |
İstanbul |
Diyarbakır |
|
|
|
M. Nezir
Karabaş |
|
İbrahim
Binici |
|
|
Bitlis |
|
Şanlıurfa
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ H. HASAN SÖNMEZ (Giresun) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Tuncel, buyurun.
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 568
sıra sayılı kanunun 17nci maddesinde değişiklik
önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün
görüştüğümüz kanun teklifi aslında Türkiye kamuoyu
açısından oldukça önemli. Kitle iletişim araçları günümüzde
önemli bir yer tutmaktadır. (Radyo, televizyon) Belki hepimizin burada konuşurken,
yirmi dört saat aslında halkımızın yaşamını
etkileyen, kendi yaşamımızı etkileyen, bizim
ulaşamadığımız, siyasetçilerin
ulaşamadığı yere bu iki temel araçla
ulaştığımız bir yer. Dolayısıyla, bu alanda
yapılacak olan yayınlar, bunun niteliği, hangi yöntemle
yapıldığı, hangi dilin kullanıldığı çok
önemli bir nokta. Yani, toplumsal şekilleniş açısından,
toplumsal olayları yargılama açısından, siyaset yapma
açısından da önemli bir nokta.
Ancak bu kanun
teklifine baktığımızda öyle bir şeyle
hazırlanmış ki, Avrupa Birliği uyum sürecinde ev
ödevlerinden birisi olarak ele alınıyor. Dolayısıyla,
hazırlanırken de hani toplumsal yapı nasıl, toplumumuzun
ihtiyacı ne, Radyo ve Televizyon Kurumunda bunu nasıl
değiştirebiliriz, hangi maddelere göre ya da yaşamımızı
nasıl düzenleyeceğiz? Bunların yerine daha çok, düzenleme, günü
kurtarma, aslında Avrupa Birliği müktesebatına uygun mu,
değil mi, bu Avrupa Birliği ilerleme sürecinde bunları da
yaptık demek için ele alınmış bir nokta. AKP
İktidarı genelde bunu yapıyor. Oysa, madem Avrupa Birliği
sürecinde bir şeyler yapacağız, o zaman iyi şeyler
yapalım, iyi şeylere imza atalım. Hem kendi
yaşamımızı değiştirsin, hem toplumun
yaşamını değiştirsin.
Medyanın
bugün en temel sorunlarından birisi cinsiyetçilik, diğeri milliyetçiliktir.
Cinsiyetçilik hiç tartışılmayan bir konudur. Sadece
kadınlar üzerinden değil, aslında LGBT bireylerini de görmeyen,
yok sayan bir yaklaşımdan, hatta bunun üzerinden nefret söylemini
geliştiren, LGBT bireylerine yönelik mesela ölümleri sorgulamayan,
kadın ölümlerini sorgulamayan, hatta dizilerle, yayın
organlarıyla bu milliyetçiliği, cinsiyetçiliği körükleyen
yaklaşımlar karşısında herkes suskun. Şimdi, son
dönemlerde diziler konusunda RTÜKe çok ciddi eleştiriler geldiği
söyleniyor. Peki, bu eleştiriler karşısında ne
yapılıyor, nasıl yapılıyor, ne gibi
değişiklikler yapılıyor? Ya da bu değişikliklerin
gerçekten toplumsal olarak bir karşılığı var mı?
Özellikle, diyelim ki, özel radyo, özel televizyonlar konusunda bunlar
nasıl uygulanıyor? Çok fazla tartışılan konular
değil. Yani, sadece burada maddeleri değiştirebiliriz, bazı
düzenlemeler yapmış olabiliriz, ama bunlar gerçekten çok ciddi
sorunlar ve yaşamımızı bire bir etkiliyor.
Diğer bir
konu, basın özgürlüğü üzerinden doğru haber alma. Gerçekten
toplumsal olarak insanlığı doğru bilgilendirme konusunda
bir yaklaşım yok. Topluma saygılı bir şeyden ziyade,
tekelleşen bir yayın yaklaşımı var. Bu tekellerin
isteğine göre, kendi taleplerine göre, hatta çoğu zaman
kışkırtıcı, ayrımcı, cinsiyetçiliği, milliyetçiliği
körükleyen noktadan yapılan yayınlar var. Bunlara
baktığımızda toplumda nasıl yargısını
buluyor? İşte, mahallelere, sokaklara indiğinizde, bu
ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe neden olan programlara
neden oluyor. Gittiğinizde, mesela, toplumda diyelim ki kadına
yönelik yaklaşım bu yayınlarda çok etkisini buluyor. Yine,
diyelim ki Kürtlere yönelik yaklaşım, Alevilere yönelik
yaklaşım
Neyse, Romanlara yönelik burada bir düzenleme yaptık,
en azından onlara hakaret etmeyi ortadan kaldırdık ama hâlâ bunun
gibi o kadar çok sorun var ki. Siz sokaklara gittiğinizde yani Ankaradan
ayrılıp, bu koltuklardan ayrılıp mahallelere
gittiğinizde, aslında, yirmi dört saat insanların
karşı karşıya kaldığı bu radyo ve
televizyonlarda yapılan yayınların nasıl toplumda
içselleştirildiğini ve nasıl birbirine karşı
ötekileştirildiğini çok daha net görmek durumundayız. O
açıdan, bu yasayı yaparken diyelim ki bunlar dikkate alınarak,
yeni bir toplum, gerçekten, 21inci yüzyılda, çağa uygun, demokratik,
özgürlükçü, eşitlikçi bir toplum gerçeğine uygun yasalar
çıkartalım. Bunu Avrupa Birliği istediği için değil,
kendimiz için, kendi halkımız için, kendi toplumumuz için yaparsak
sanırım Türkiyenin geleceği açısından daha
sağlıklı olur. Şimdi, seçim öncesi, bu açıdan da
-hazır siyasi partilerin milletvekilleri de var burada- bundan sonraki
politikalar açısından da bunu seçime kurban etmeden, doğru bir
dil, üslup kullanmak sanırım daha önemli olacaktır ve bundan
sonra RTÜK, sadece yasalar çıkarmakla değil, bunun denetiminin
nasıl olacağı, nasıl güçlendirileceği meselesi önemli.
Hepimize sorumluluk düşüyor. Çünkü gerçekten, bunun diyelim ki etki
ettiği alan çok geniş bir alan, bu alanı doğru
değerlendirmek önümüzdeki dönem açısından iyi olacaktır
diyorum.
Hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 17. Maddesinin
başlığının Kamunun önemli olaylardan haber alma
hakkı şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Gerekçe efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
17. maddesinin başlığı olan Kamunun önemli olaylara
erişimi ibaresi yerinde kullanılmamıştır. Olaya
erişmek haber almak anlamında değildir. Bu sebeple erişmek
yerine haber almak tabirinin kullanılması doğru olacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBM Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı yasa tasarısının 18.
maddesinin birinci fıkrasında geçen (altmış) ibaresinin
(otuz) olarak ve (yedi) ibaresinin de (dört) olarak düzeltilmesini arz ederiz.
|
Kamer Genç |
Bilgin
Paçarız |
Atila Emek |
|
|
Tunceli |
Edirne |
Antalya |
|
|
|
Tansel
Barış |
|
Algan
Hacaloğlu |
|
|
Kırklareli
|
|
İstanbul |
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının 18. Maddesinin 1inci
bendinde yer alan kendileri hakkında ifadesinden sonra gelmek üzere
nefret söylemleri ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sırrı
Sakık |
Sebahat Tuncel |
Akın
Birdal |
|
|
Muş |
İstanbul |
Diyarbakır |
|
|
|
İbrahim
Binici |
|
M. Nezir
Karabaş |
|
|
Şanlıurfa
|
|
Bitlis |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 18. Maddesine 7. fıkra olarak
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(7) İlgili
kişi birinci fıkrada belirtilen cevap ve düzeltme hakkını,
aynı süreler içinde doğrudan sulh ceza mahkemesinden isteyebilir.
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
|
|
Akif Akkuş |
|
Alim
Işık |
|
|
Mersin |
|
Kütahya |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Faruk Bal ve
arkadaşlarının önergesine katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Işık, siz mi konuşacaksınız?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Evet.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 18inci maddesinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz
aldım. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Sayın
Bakana da önergemize katılması nedeniyle teşekkür ediyorum.
Sözlerimin
başında, dün, Kütahya ili EÜAŞa bağlı Seyitömer
Termik Santralinde güvenlik amiri olarak görev yapan bir hemşehrimiz
kendi odasında tabancayla intihar etmiştir. Merhuma Allahtan rahmet,
ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum
ancak Sayın Bakanım, bu konuyla ilgili sizlerden bir talebim
olacaktır. Dünden bu yana edindiğim ve aldığım bilgiler
doğrultusunda, üç dört ay öncesinden hangi özellikleri ile getirildiği
bilinmeyen iş yeri müdürünün, üç aylık süre boyunca söz konusu
güvenlik amirliğini yapan vatandaşımıza yapmış
olduğu baskı ve tahriklerin sonucunda bu intiharın
yaşandığı iddiaları vardır. Bu iş yeri
müdürü kimdir? Daha önce ne iş yapıyordu? Hangi özelliklerinden
dolayı müdür olarak atandı ve bir vatandaşımızın
canına kıymasına neden olacak hangi eylemlerde bulundu? Bunun,
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bir Bakanı olarak, acilen
araştırılması yönünde bir talebim olacaktır, ilgili
bakan arkadaşlarımıza iletirseniz çok çok sevinirim. Aksi
takdirde, Kütahyada önüne geçilemeyecek, çok daha büyük, ciddi olayların
bu olayın arkasından gündeme gelebileceğini şimdiden
hatırlatmak istiyorum. İş yeri huzursuzdur, iş yerinde
çalışanlar huzursuzdur. Burada bir siyasi baskı söz konusudur. O
siyasi baskıyı yapanları da kendi vicdanlarıyla baş
başa bırakıyorum. Bu açıklamalarımdan sonra,
önergemizle ilgili gerekli açıklamanın yapılmasına geçiyorum.
Önergemizin
gerekçesinde belirtildiği gibi, düzeltme ve cevap hakkını
tanıyan bu 18inci maddede getirilen hükümlere ek olarak, hakkında
kişilik haklarını zedeleyici yayın yapılmış
olan gerçek ya da tüzel kişilerin bu yayınla ilgili düzeltme
hakkını kullanmasında yargı yolunun da açık
olmasını öngören bir önergeydi. Dolayısıyla sadece
yayıncı kuruluşun insafına ya da inisiyatifine
bırakarak bu düzeltmenin yapılması yerine, istemesi hâlinde
kişinin ya da kişilerin bu hakkı yargı kanalıyla
aramalarına imkân tanıyan bir düzenlemeydi, umarım Genel Kurulda
bunu kabul ettikten sonra bu hakkı da vermiş oluruz.
Bu
açıklamamın ardından da dün Sayın Bakana ilettiğim bir
konu vardı. Bir yeni televizyon kanalı uydu yayını yapmak
istediğinde, yapmak talebinde RTÜKe bulunduğunda, RTÜK gerekli
incelemeleri yaptıktan sonra, beş yıllık harcını
yatırması hâlinde söz konusu ruhsatı veriyor, bunda hiçbir
sıkıntı olmadığı belirtildi. Ancak, RTÜKün bu
beş yıllık süre karşılığında
almış olduğu harcın yüksekliğinin düşürülmesi
konusundaki çalışmaları memnuniyetle sizin
ağzınızdan duyduk. Onun arkasından, Türksatın buna
izin vermesiyle ilgili harçlar yatırılsa dahi belirli bir süre
isteğe bağlı olarak bekletildiği, dolayısıyla
bunun mutlaka belirli kriterlere bağlı olarak, mümkünse Türksattaki
işlemler tamamlanıp gerekli harçlar
yatırıldığı tarihte bu beş yıl
başlatılabilir mi şeklindeki bir talebi tekrar yeniliyorum
Sayın Bakanım. Eğer bu olursa birçok bu amaçla yayın
yapmayı düşünen şirketler bu sıkıntıdan kurtulmuş
olacak ve önlerindeki belirsizliği bu şekilde aşmış
olacaklardır. Bu hakkın verilmesi de yerinde olur diye
düşünüyorum.
Önergemize
vereceğiniz destekten dolayı şimdiden teşekkür ediyor, bu
maddenin hayırlı olmasını diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının 18. Maddesinin 1inci
bendinde yer alan kendileri hakkında ifadesinden sonra gelmek üzere
nefret söylemleri ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Birdal, siz mi konuşacaksınız?
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Evet.
BAŞKAN
Buyurun.
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 568
sıra sayılı Yasa Tasarısının 18inci maddesinin
(1)inci bendinde yer alan kendileri hakkında ifadesinden sonra gelmek
üzere nefret söylemleri ifadesinin eklenmesini önermek için söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Ancak, az önceki
söz alışımda eksik kalan şeyi sizinle paylaşmak
istiyorum: Şimdi, bu yargıçlar, Yargıtayın
aldığı bu karar
Önce yargının kendisinin Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kriterlerine uyması gerekiyor.
Şimdi, örneğin bu Yargıtayda alınan kararın Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinden geriye döneceğini bile bile bu
yargıçların bu kriterlere, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinden kaynaklanan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
de içtihatlarını oluşturan bu kriterlere uymamasını
anlamak mümkün değil.
Şimdi,
aynı zamanda, Kopenhag Siyasi Kriterlerine önce uyması gereken yine
yargının kendisidir çünkü böyle bir süreçte -ki Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin bu konudaki içtihatlarının olduğunu
söylemiştim- böyle bir tartışma durumunda Anayasanın 90ıncı
maddesi uyarınca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin esas
alınması gerektiği biline biline bu tartışma
açılmaktadır.
Şimdi, neden
başka ülkelerde bu tür yargı skandalları yaşanmıyor da
Türkiyede yaşanıyor? Gerçekten, şimdi, örneğin daha önce
bu çatı altında bulunan DEP milletvekillerinden Mehmet Sincarın
ve 183 kişinin katili olduğuna dair mahkeme kararları ve
bulguları saptanmışken Yargıtayda git gelle bu kararın
onaylanmaması sonucu, dün failleri olduğu
Tamam, herkesin
-kesinleşmeden- masumiyet karinesine elbette saygı duyuyoruz ama
neden on yıl sürdüğünü de sormak gerekir ve şimdi ellerini
kollarını sallayarak ve dışarıda olan
yakınları için de tehdit oluşturan insanlar
dışarıda oluyor.
O nedenle, yani
bir etik, yargı etiğini oluşturamadık ne yazık ki.
Geçtiğimiz günlerde de söyledim, herhâlde hukuk fakültesinden
başlamak gerekiyor çünkü yığınakta yapılan hata
savaşın sonuna kadar sürermiş. Demek ki hukuk fakültesinde
başlayan o yığınaktaki hukuk anlayışı, o
yanılsama hâlâ, günümüze kadar sürüyor. Peki, bu Kopenhag Siyasi
Kriterlerinin hiç mi karşılığı yok bu yargıda,
demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve de farklı
olanların, azınlıkların korunması? Bakın,
örneğin, Britanyada yargıçların ve savcıların
maaşları bile yok. Devlet kredi kartları vermiş ve o
yargıçlar, temel gereksinmeleri neyse, yargıç olmadan da aynı
şekilde karşılarken, yargıç olduktan sonra ya da savcı
olduktan sonra, yine o kredi kartı verildikten sonra, temel
gereksinmelerini, gidiyorlar, kartı kullanıyor ve öyle
karşılıyorlar. Yani Devlet bana bu kartı verdi,
istediğim gibi, hovardaca harcarım. anlayışı yok.
Neden böyle bir kültürü ve etkiyi oluşturamadığımız
gerçekten tartışılmalıdır.
Şimdi, az
önce söylediğim gibi, yine, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun bu
medyanın durumu
Şu anda 40ı aşkın gazeteci
cezaevinde ve yüzlercesinin de hakkında açılmış dava var.
Şimdi, demokratik kamuoyu nasıl oluşturulacak, onun gerçek bilgi
edinme ve haber alma hakkı nasıl sağlanacak? Özgür medyayla. Ama
bakın, Azadiya Welat... Şimdi, Vedat Kurşun, Sorumlu Yazı
İşleri Müdürü, yüz altmış altı yıl ceza aldı
ve cezaevinde. Onun yerine yazı işleri sorumluluğunu üstlenen
Emine Demir arkadaşa da yüz otuz sekiz yıl ceza verildi.
Şimdi,
nasıl bir demokrasi bu, nasıl özgürlükçü bir toplum? Bunların,
bu yasama çatısı altında, yüce Meclis altında giderilmesi
gerekiyor. Yoksa, siyasi demokratik kriterlerimizin yükseldiğine dair
verilen demeçlerin, Diyarbakırda olsun, Ankarada olsun,
karşılığı yoktur çünkü herkesin ne yapması
gerektiğinin karşılığı yargıdadır ve
hukuktadır. Bunu görmek gerekiyor.
Bir de RTÜK yeni
yıla girerken neydi, ne yaptık ve şimdi ne yapılmalı?
sorusunun karşılığını verirse, herhâlde, ne
yapılması gerektiği de çıkar.
Bu umutla,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBM Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı yasa tasarısının 18.
maddesinin birinci fıkrasında geçen (altmış) ibaresinin
(otuz) olarak ve (yedi) ibaresinin de (dört) olarak düzeltilmesini arz ederiz.
Atila
Emek (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç, siz mi konuşacaksınız?
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Arkadaşınız, benim ismim birinci imzada, okumak
istemiyor ama okumak zorunda.
BAŞKAN
Atlamıştır belki.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, neyin atlanıp
atlanmadığını biliyoruz.
Sayın
milletvekilleri, 568 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 18inci maddesinde, cevap ve düzeltme hakkıyla
ilgili olarak verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.
Önergemizin
aslı şu: Gerçek ve tüzel kişilerin kendilerinin şeref ve
haysiyetlerini ihlal eden veya gerçeğe aykırı yayın
yapanlardan, yayın tarihinden itibaren, tasarıda altmış
gün, biz bunu otuza çeviriyoruz ve müracaat tarihinden itibaren de yedi
gün içinde ilgili yayın kuruluşuna bunu yayınlama
hakkını tanıyor. Biz bunu dört güne indiriyoruz.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, tabii ki maalesef son zamanlarda özel radyo ve
televizyonlarda, özellikle basında, insanların şeref ve
haysiyetini rencide edici çok keyfî yayınlar yapılmaktadır. Bu,
özellikle yandaş medya, maalesef, muhalefet partisindeki
milletvekillerine, Türkiyede bugünkü siyasi iktidara karşı özellikle
ciddi bir muhalefet yapan kişilerin şeref ve haysiyetleriyle adeta
oynamaktadırlar, yalan haberler yayınlamaktadırlar. Bence bunun
tabii altmış gün içinde
Ya, zaten bir süre geçtikten sonra, o
televizyon yayınında herhangi bir haber yayınlandıktan,
belli bir süre geçtikten sonra onun hükmü kayboluyor. İşte tabii,
otuz gün içinde bunu ilgili mağdurun istemesi ve isteme tarihinden
itibaren de bunun dört gün içinde yayınlanması lazım. Bu, en
azından haber daha tazeyken, hafızalardayken bunun yanlış
olduğunu belirtmekte yarar var diyoruz. Bence, önergemiz bu yönüyle
gerçeklere uygun.
Tabii, burada
yargıya gidiliyor. Yargıda da bu konuda açılan davalar süresinde
burada belirli sürelerde karara bağlanma ilkesi getirilmiş ama- o
yargıda o belirli süreler içinde buna eğer karar verilmezse ne
olacak? Hâkim, üç gün içinde veya dört gün içinde karar vermezse veya
dosyayı hiç karara bağlamazsa bu, arada kaynayıp gidecek mi?
Bence, bunları burada düzenlemek lazım.
Yani getirilen
yasa tasarısı, arkadaşlar, gerçekten çok hatalı. Mesela,
yayın ilkelerinde müstehcen yayın yapılamaz
Müstehcen
yayın nedir? O zaman tanımlarda belirtin, yani hangi yayın
müstehcendir, hangisi değildir? Onu siz herhangi bir bürokratın
takdir hakkına bırakacağınıza, burada,müstehcen
yayın nedir, tanımlar bölgesinde bunu belirtin. Yani bir dizide bir
hanımın elini tutmak veya öpüşmek müstehcen yayın
mıdır değil midir? Yani Parlamento, kanunları yaparken
bunları belirtmesi lazım, bunları belirtmediği takdirde,
yarın tamamen keyfîliğe göre bir karar verilecek. Onun için,
yasamanın zaten gücü de burada. Burada yasamanın objektif, genel,
çağdaş ilkelere uygun bir düzenleme yapması lazım. Yoksa
yarın, bir düşüncede, bir inançta olan insanlar Yahu, işte bu
müstehcendir. ötekisi Yok, bu müstehcen değildir... Hadi gel bunun
üzerinde tartışma yap. O bakımdan, burada çok önemli temel
konular düzenlenmemiş.
Tabii, siyasi
iktidarın düşüncelerini de biliyoruz. İşte Bülent Bey,
geçen gün Manisada Rektörü ziyarete gitti. Rektör, hemen talebeleri
çağırmış. Çocuklar bir şey de yapmadılar.
Efendim, geldi orada, hepiniz duydunuz Bunların kimliklerini
toplayacağım, hepinizi üniversiteden atacağım. Bu dikta
rejimi mi arkadaşlar? Düşünebiliyor musunuz? Ama Bülent Bey de gitti,
o Rektörü çok böyle güzel güzel tebrik etti. Yani demokrasiden yana, insan
haklarından yana, öğrencilere değer veren bir zihniyetten yana
olan, bir Başbakan Yardımcısı sıfatını
taşıyan insan gidip de o Rektörü, o tıynetteki Rektörü tebrik
edebilir mi? En azından demesi lazım ki: Kardeşim, sen ne
diyorsun yahu? Türkiyede bir hukuk devleti var. Yani iki tane öğrenci
gelmiş
Daha gençlerin ne söyleyeceği belli değil, slogan da
atacakları belli değil. Diyor ki
İşte, gördünüz
televizyonlarda.
E, şimdi,
siz bunların karşısında siz kaldığınız
zaman
Uygulamalarınız da hep bu yönde. Tahrik ediyorsunuz,
öğrencileri, işte, efendim, susturmaya çalışıyorsunuz.
Dün, dediğim gibi, ben Orta Doğu Üniversitesine gittim. Burhan Bey de
burada. Orta Doğu Üniversitesinde, 500 tane öğrenci geldi, hepsi
-500ün üzerinde- beni alkışladılar. Demek ki öğrencilerin
sevgisini kazanmak lazım. Sevgisini kazanmak için de doğru dürüst
yönetimde bulunmak lazım. Haktan yana olmak lazım, soygundan yana
olmamak lazım, ülkeyi 3-5 kişiye peşkeş çektirmemek
lazım. Böyle bir düşüncede olmak ve demokrasiye de sadakat göstermek
lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu düşüncede olmayınca
Tabii ki öğrenciler de
Türkiye'nin en aklıselim sahibi insanlarıdır.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
19uncu madde
üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının 19. Maddesinin 1 inci
fıkrasının "d" bendinde yer alan "dört"
ifadelerinden birinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Sebahat Tuncel |
İbrahim
Binici |
Akın
Birdal |
|
|
İstanbul |
Şanlıurfa |
Diyarbakır |
|
|
|
Nuri Yaman |
|
M. Nezir
Karabaş |
|
|
Muş |
|
Bitlis |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 19. Maddesinin 1. fıkrasının,
1- ç bendinde yer alan "ilgili mevzuat
çerçevesinde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve şirket hisinin
% 49 unu geçmemek şartı ile" ibaresinin eklenmesini,
2- d bendinin başına gelmek üzere
"Radyo yayın hizmetleri ve uydu ortamında yayın yapan medya
hizmeti sağlayıcısı kuruluşlar ile bu kanunun 3.
maddesinde tanımlanan platform işletmecileri hariç" cümlesinin
eklenmesini,
4- d bendinin ilk cümlesinde yer alan "karasal
yayın" ibaresinin "ulusal karasal yayın" şeklinde
değiştirilmesini,
d bendinde yer
alan "doksan günlük süre içinde" ibaresinin "yüz seksen günlük
süre içinde" olarak değiştirilmesini,
d bendine yer
alan "dört yüz bin Türk Lirası" ibaresinin "iki yüz elli
bin Türk Lirası" şeklinde değiştirilmesini,
5- "f bendinin ilk cümlesinde yer alan
"yüzde ellisini" ibaresinin "yüzde kırk dokuzunu"
şeklinde değiştirilmesini,
6- "f bendinin ikinci cümlesinde yer alan
"kuruluşa doğrudan" ibaresinden sonra gelmek üzere
"veya dolaylı" ibaresinin eklenmesini,
7- g bendinde yer alan "yerli
veya" ibaresinin metinden çıkarılmasını,
Saygılarımızla
arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
Mehmet
Şandır |
Recep Taner |
Akif Akkuş |
|
Mersin |
Aydın |
Mersin |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, toplum hayatında gerçekten çok önemli bir alanın
hukukunu düzenliyoruz. Çok titiz davranmamız gerektiğini ifade etmem
gerekiyor çünkü toplumsal hayatımızı hatta gelecek neslimizi
ilgilendirecek, etkileyecek çok önemli bir fonksiyonu yaygın bir şekilde
yerine getiren televizyon ve radyo yayıncılığının
ilkelerini, şirketlerinin mülkiyetini, kuruluş şekillerini
belirleyen bir hukuk düzenlemesi yapıyoruz. Bu konuda 19uncu madde özel
medya hizmet sağlayıcı kuruluşların şirket
yapıları ve hisse oranlarını belirleyen kapsamlı bir
madde. Aslında bu kanun bir temel kanun. Bu temel kanunda yeni bir hukuk
oluşturuluyor, yeni de bir yapı kuruluyor. İşte bu
yapının kuruluşunda mülkiyet meselesini çözümleyen maddelerin
başında geliyor 19uncu madde. Dolayısıyla bu maddeyle
ilgili inanıyorum ki alt komisyonda ve Komisyonda yoğun
tartışmalar yaşandı ama varılan noktalar
Değerli
milletvekilleri, tabii hukuk kurulurken ülkeyi yöneten siyasi iktidarın
siyaset felsefesi, anlayışı, zihniyeti o kurulan hukuku
belirleyen temel faktör oluyor. Bu, kendi takdiri, buna da saygı göstermek
lazım. Siyasi iktidar meseleye böyle bakıyorsa ona dayalı bir
hukuk geliştiriliyor ama bir başka siyasi iktidar farklı
bakabilir, bir başka siyaset farklı bakabilir.
Bu anlamda,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak 19uncu maddede bazı hususlarda, bana
göre çok temel hususlarda değişiklikler yapan bir önerge verdik. Bu
önerge önemli bir önergeydi, üzerinde çalışılmış bir
önergeydi ve ulaştığımız sonuçları Sayın
RTÜK Başkanı Hocaya da takdim ettim. Bu konularda bir daha
değerlendirme yapınız, bakın burada önemli şeyler
söylüyoruz. dedik ama takdire şayan bulunmadı.
Getirdiğimiz
önergede söylediğimiz hususlar şunlar:
Bu yayın
kuruluşlarının mülkiyetleri önemli. Güçlü mülkiyetler
olmalı ki serbest, bağımsız yayıncılık
yapabilsinler. Şimdi buraya getirilen, (ç) bendinde getirilen, hisse
senedi çıkartarak mülkiyetin dağıtılması hususunu
yüzde 49la sınırlamak gerektiği gibi bir kanaate sahibiz ama
Sayın Hükûmet Bunun yüzde 100ünü de hisse senetleri
vasıtasıyla dağıtabilir. diyor. O zaman yayın
kuruluşunun yönetimi konusu gerçekten birtakım
sıkıntılara sebep olacak.
Bir başka
şey: Bazı konular bir bütünlük içerisinde tanımlanmaz, o
tanıma girmez. Şimdi, yayıncılık yapan öyle çok
kuruluş var ki, kapasiteleri, yapıları çok farklı.
Bunları aynı tanım ve aynı mükellefiyet üzerinde tanzim
ederseniz ileride birçok sorun çıkacak. (d) bendinde yine bu anlamda bir
istisna getiriyoruz ama onu da Sayın Hükûmet kabul etmedi.
Bir başka
şey: Bu bir temel kanun. Yeni bir yapı kuruyorsunuz, bu yapıya
dönüşüm için de doksan gün süre tanıyorsunuz. Bu süre yeterli
değil. Değerli milletvekilleri, Türkiyede 20 tane ulusal, 300e
yakın da yerel medya var. Bunları aynı kapta
değerlendirirseniz yanlış yaparsınız. Yeni yapıya
uymak için doksan gün yeterli olmayabilir çünkü orada birçok yükümlülükler
getiriyorsunuz. Bunun yüz seksen güne çıkartılmasını teklif
ettik.
Bir başka
şey: Yükümlülüklerini yerine getiremeyenlere ayda 450 bin Türk lirası
ceza kesiyorsunuz. O kadar yüksek bir para ki. Yani Anadoluda öyle yerel
televizyonlar var, bütün varlığı 450 bin Türk lirası
yapmaz. Bunlara siz ayda 450 bin lira ceza kestiğiniz takdirde ölüm
fermanı
Yani, ulusal televizyonlarla, efendim işte yerelde bir
ilçedeki televizyonu aynı muameleye tabi tutarsanız bunun adı
adalet olmaz, zulüm olur. Dolayısıyla biz bu konuda, bu ceza
konusunda yerel medyaya bir ayrıcalık tanınmasını, bir
ayrı tanım getirilmesini, hatta genelinde bu 450 binin ayda 250 bine
çekilmesini özellikle talep ediyoruz.
Bir başka
şey: Televizyonların yabancılara satılması meselesi
çok önemli bir husus değerli arkadaşlar. Burada mülkiyeti korumak,
hatta o mülkiyet üzerindeki egemenlik hakkını korumak anlamında
satışın yüzde 49la sınırlı tutulmasını
öneriyoruz, çok da önemsiyoruz ama Hükûmetin kendi takdiri, AKPnin, Adalet ve
Kalkınma Partisinin kendi takdiri, bu konuda yabancı-yerli
ayrımı yapmadan, ulusal-yerel ayrımı yapmadan bir genel
hukuk koyuyor. İnanıyorum ki bu gelecekte birçok
sıkıntılara sebep olacak, tekrar değiştirilmesi
gerekecek.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı kanun tasarısının 19. Maddesinin 1 inci
fıkrasının "d" bendinde yer alan "dört"
ifadelerinden birinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İbrahim
Binici (Şanlıurfa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Başkanım,
yazım hatası vardı, önerge bunu düzeltiyor,
katılıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Binici, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak
mısınız?
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
değişiklik ile tasarıda yer alan anlatım bozukluğunun
giderilerek anlam bütünlüğü sağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
20'nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
21inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 21 inci
maddesinin birinci fıkrasının son tümcesinin ve ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
" Medya
hizmet sağlayıcı kuruluşlar, logo ve çağrı
işaretlerini Üst Kurul izni ile değiştirebilirler.
(2) Medya hizmet
sağlayıcılar, test yayını yaptıkları süre de
dâhil olmak üzere, yayın süreleri boyunca tek bir logo ve çağrı
işareti kullanmakla yükümlüdür. Televizyon yayın hizmeti
sağlayıcı kuruluşların, reklam yayını
esnasında logolarını değiştirmek suretiyle
kullanmaları ve blok grafiğinin temel karakteristiğini
bozmamaları esastır."
|
Mustafa
Elitaş |
Veysi Kaynak |
Abdullah
Çalışkan |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Kırşehir |
|
Özlem P.
Türköne |
İhsan Koca |
Kemalettin
Aydın |
|
İstanbul |
Malatya |
Gümüşhane |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa)- Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe...
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Medya hizmet
sağlayıcı kuruluşların logo ve çağrı
işaretlerini Üst Kurulca tescil edilmesi zorunluluğu
öngörüldüğünden logo ve çağrı işaretlerinin
değişikliğinin de Üst Kurul izni ile yapılması
sağlanmalıdır. Yalnız beyanın değişiklik
için yeterli sayılması uygulamada çeşitli
karışıklıklara neden olacaktır. Ayrıca reklam
yayınlarının denetimi açısından reklam logosu ile
yayın logosunun değiştirilerek kullanılması zorunlu
olmalıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
23üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 23. Maddesinde yer alan "Üst Kurul
belirler" ibaresinin "en az yarısı iletişim fakültesi
mezunları olmak üzere Üst Kurul tarafından belirlenir"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
|
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
|
|
|
Abdülkadir
Akcan |
|
Akif Akkuş |
|
|
|
Afyonkarahisar |
|
Mersin |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 23'üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Haber
birimlerinde çalışanlar
Madde 23- (1)
Medya hizmet sağlayıcıların Haber, Spor ve Program
birimlerinde çalışanlar 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı
Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar
Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna tabidir. Bu
birimlerde çalışacak basın kart sahibi kişilerin asgari
miktarını RTÜK belirler."
|
Orhan Ziya
Diren |
Tayfur Süner |
Ali Oksal |
|
|
Tokat |
Antalya |
Mersin |
|
|
|
Şevket
Köse |
|
Necla Arat |
|
|
Adıyaman |
|
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye'deki
hakim medya gruplarının esnek istihdam uygulamaları, bu sektörde
çalışanların önemli ölçüde hak gasbına
uğramalarına yol açmaktadır. Başka sektörlere göre özgül
bir niteliğe sahip olan görsel-işitsel iletişim alanı,
yaratıcı çabayı ve bağımsızlığı en
çok gözeten sektörlerden biri olması gerekirken, Türkiye'de adeta tersi
bir durum söz konusudur. Bu nedenle, medya çalışanlarının
sosyal haklarını önemli ölçüde genişleten 212 sayılı
yasaya göre çalıştırılacak personelle ilgili de bir ibare
yer almalıdır. Hükûmet tarafından hazırlanan tasarıda
yalnızca haber biriminden bahsedilmekte oysaki buraya diğer
basın faaliyetleri olan spor ve program birimlerinde çalışanlar
da dâhil edilmelidir. Zira her iki basın faaliyeti de bu maddeye dâhil edilmezse,
işveren bu personeli 5953 sayılı Kanuna göre değil 4857
sayılı İş Kanununa tabi olarak
çalıştıracaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 23. Maddesinde yer alan "Üst Kurul
belirler" ibaresinin "en az yarısı iletişim fakültesi
mezunları olmak üzere Üst Kurul tarafından belirlenir" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Üniversitelerin
İletişim Fakültelerinde eğitim almış
donanımlı kişilerin sektörde yer almasını
sağlayarak yayıncılık alanında üst düzey
standardın ve kalitenin yakalanması adına bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
24üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
25inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 25. maddesinin 3. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Şahin
Mengü |
Atilla Kart |
|
Manisa |
Konya |
Madde 25
(3)
Yayının herhangi bir şekilde soruşturma veya
kovuşturma konusu yapılması ve bunun medya hizmet
sağlayıcı kuruluşa yazılı olarak bildirilmesi
halinde yayın kaydının saklama süresi 3 yıldır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 25. Maddesinin,
1- 1.
Fıkrasında yer alan "alabilir" kelimesinin "isteyebilir"
şeklinde değiştirilmesini,
2- 1.
Fıkrasına son cümle olarak "Üst Kurul bu talebi bir ay içinde
yerine getirir." İbaresinin eklenmesini,
3- 2.
Fıkrasında yer alan "hizmet sağlayıcılar"
ibaresinin "hizmet sağlayıcıları" şeklinde
değiştirilmesini,
4- 3.
Fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini,
arz ve teklif
ederiz.
(3)
Yayının herhangi bir şekilde soruşturma veya
kovuşturma konusu olması halinde kaydının, işlemlerin
sonuçlandığının medya hizmet sağlayıcı
kuruluşa yazılı olarak bildirilmesine kadar saklanması
zorunludur.
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Hasan Özdemir |
|
|
Konya |
Isparta |
Gaziantep |
|
|
|
Akif Akkuş |
|
Behiç Çelik |
|
|
Mersin |
|
Mersin |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Özdemir konuşacak efendim.
BAŞKAN
Sayın Özdemir, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 25inci maddesi için vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergede konu
edindiğimiz değişikliklerle, maddenin ifade
bozukluklarından kurtularak daha anlaşılır olması
hedeflenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, üçüncü fıkra için önerdiğimiz değişiklik
ile de sorumlulukların belirginleştirilmesi ve madde metninin
doğru ifadelerle belirlenmesi amaçlanmaktadır.
RTÜK, anayasal
bir kurum olarak siyasi irade tarafından belirlenen ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinde millî iradeyi yansıtan bir kurumdur. Bununla birlikte,
kurumun üstlendiği vizyon ve çalışma alanı RTÜKü bugün en
önemli kurumlardan biri hâline getirmiştir. RTÜKe dair hukuki
düzenlemeler, kurumun devlet mekanizması içerisindeki konumundan ziyade,
toplumsal yaşamın sağlıklı bir şekilde
devamlılığı üzerine etkisi göz önüne alınarak
değerlendirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, bu çerçevede, 13 Nisan 1994 tarihinde kanunlaşan 3984
sayılı RTÜK Yasasının çağın sosyal gerçeklerine
göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Gerek iletişim alanındaki
teknolojik atılımlar gerekse de sosyal yapının kitle
iletişim araçlarından etkilenme oranı o kadar hızlı
ilerlemektedir ki, bugün görüşmekte olduğumuz taslak dahi,
yasalaşması hâlinde bazı ihtiyaçları
karşılamaktan uzak kalacaktır. Daha açık bir ifadeyle,
taslak geçmişin bazı sorunlarına çözüm getirme gayretleri
içerisinde olsa bile geleceğin medya sektörüne dair düzenlemeler
öngörmemektedir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde medya sektörü üzerinde denetim mekanizmalarında
Hükûmetin etkileri bu tasarıyla artırılmaktadır. Hükûmet,
artık basın toplantılarında sipariş sorularla birlikte
televizyon ekranlarında sipariş yayınlar da yapabilecektir.
Diğer taraftan, AKPnin düşünsel çerçevesinin dışına
çıkan yayınlar ise RTÜK eliyle Hükûmet denetimine
takılacaktır. Böylece, ülkemiz kamuoyu AKPnin aleyhine konularda
susturulmak ve âdeta fikrî bir karanlığa mahkûm edilmek
istenmektedir. Medya üzerindeki bu baskı ülkemizin uluslararası
saygınlığını da zedelemektedir.
Geçtiğimiz
yılın son günlerinde medyamızda da yer alan bir haberde,
Macaristandaki yeni medya yasası 2011de Macaristanı Türkiyeye mi
benzetmek istiyorsunuz? ifadesiyle eleştirilmektedir. Türkiyede medya
üzerine kurulan baskı, Macaristanda Hükûmetin gözünü korkutma aracı
olarak kullanılmaktadır.
Netice
itibarıyla, mevcut RTÜK Yasasında bir değişim
gerekliliği de açık bir şekilde ortadadır. Ancak
görüşmekte olduğumuz tasarı geçmişin medya sorunlarına
çözüm üretme gayreti içerisindeyken, geleceğin medya düzenine bir etkisi
olamayacaktır. Tasarı, bu
hâliyle yeni sorunlar ortaya çıkarabilecektir.
Öncelikle,
basın yayın ve diğer iletişim araçları üzerinde
kısıtlama ve sansürün olmadığı, bununla birlikte
mesleki denetim ve kamuoyu denetiminin yerleşeceği yeni bir düzen
oluşturulmalıdır. Böylece, sağlıklı işleyen,
hür ve bağımsız bir medya yapılanması
gerçekleştirilmelidir.
Konuşmama
burada son verirken yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 25. maddesinin 3. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Şahin
Mengü (Manisa) ve arkadaşları
Madde 25
(3)
Yayının herhangi bir şekilde soruşturma veya
kovuşturma konusu yapılması ve bunun medya hizmet
sağlayıcı kuruluşa yazılı olarak bildirilmesi
halinde yayın kaydının saklama süresi 3 yıldır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bir
yayının soruşturma ve kovuşturma konusu edildiğinin
yayıncı kuruluş tarafından bilinmesi ve bildirim
yapılmadan mümkün değildir. Ayrıca yetkili birimler
tarafından soruşturma ve kovuşturmanın
sonuçlandığının bildirilmesi halinde yayınların
ne kadar saklanacağı belirtilmediğinden ortaya çıkacak
sorunlar fıkra değişikliğiyle aşılmış
olacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter sayısı, Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Tamam efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunup karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.57
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
568 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 25inci maddesi üzerinde
verilen Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
25inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
26ncı madde
üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 26
ncı maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(3) Kamu
kurum ve kuruluşlarının ikaz, duyuru ve eğitim
maksadıyla karasal radyo veya televizyon yayını yapma talebinde
bulunmaları hâlinde; bu talepler yapılacak protokol çerçevesinde
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumundan hizmet alınarak
karşılanır. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
Kanunlarında radyo ve televizyon yayını yapabileceklerine
ilişkin hüküm bulunan kamu kurum ve kuruluşlarından Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu tarafından her hangi bir ücret alınmaz.
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu haricindeki kamu kurum ve
kuruluşlarına kanal, frekans veya multipleks kapasitesi tahsisi
yapılmaz."
|
Mustafa
Elitaş |
Veysi Kaynak |
Abdullah
Çalışkan |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Kırşehir |
|
Özlem P.
Türköne |
İhsan Koca
|
Kemalettin
Aydın |
|
İstanbul |
Malatya |
Gümüşhane |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 26. Maddesinin;
1- 2. Fıkrasının sonuna
"Hâlen yayında olan iletişim fakültelerinin radyo ve
televizyonlarının müktesep hakkı saklıdır."
Cümlesinin eklenmesini,
2- 10. fıkrası olarak "Yerel
medya hizmet sağlayıcı kuruluşları 8. fıkrada
belirtilen hizmetlerden Üst Kurulun üst sınırını
belirleyeceği ücret mukabilinde yararlanabilirler" cümlesinin
eklenmesini,
arz ve teklif
ederiz.
|
Faruk Bal |
Cemaleddin Uslu |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
Konya |
Edirne |
Isparta |
|
Behiç Çelik |
Kemalettin
Nalcı |
Akif Akkuş |
|
Mersin |
Tekirdağ |
Mersin |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Cemaleddin Uslu
BAŞKAN
Sayın Uslu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 568
sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının
26ncı maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi hakkında söz aldım. Sizleri saygılarımla
selamlıyorum.
Önergemizle
tasarının 26ncı maddesinin (2)nci fıkrasının
sonuna bir cümle ilave ediyoruz ve yine (10)uncu fıkra olarak da yeni bir
cümle eklenmesini teklif ediyoruz. Çünkü mevcut mevzuat hükümlerine göre
kurulmuş ve esas amacı fakülte öğrencilerine uygulamalı
eğitim sağlamak olan iletişim fakültelerinin radyo ve
televizyonlarının müktesep haklarının korunması
isabetli bir uygulama olacaktır, aksi takdirde bu düzenleme ile
üniversitelerin çalışma hayatından uzak, işlevsel bilgi
üretmeyen, pratiği ortadan kaldıran ve yeterli donanıma sahip
olmayan insanların mezun oldukları kurumlar olarak
eleştirilmelerine sebep olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye'nin gündeminde daha önemli ve daha acil
görüşülmesi gereken konular varken RTÜK ile ilgili bu aceleciliğin
altında yine bir menfaat algısı ortaya çıkmaktadır.
Çağdaş ve özerkliği olan bir denetim kurumu olarak
kurulmuş, ancak daha sonra skandallara karışan ismiyle RTÜK
güven yitirmiştir. RTÜK, tarafsız niteliğini günbegün
yitirmiş ve iktidara hizmet etmeye başlamıştır. Mevcut
yayın ilkelerinin ülkemizde globalleşen dünyaya ayak uydurması,
gelişen teknolojinin getireceklerinin dünya standartlarına paralel
gitmesi açısından yeniden düzenlenmesi gereklidir. Ancak, RTÜK kanun
tasarısının hızlandırılması
harekâtındaki amaç, mevcut yayın ilkelerinin düzenlenmesi
değildir. Türkiyede bütün kanunlar gibi çok önemli addettiğimiz bu
tasarı, önümüzdeki genel seçimde medyanın ini kısmak için
gerekliliği olan ve yandaş medya yaratmak adına
hızlandırılmış bir adımdır. Yine,
süslenmiş bir paketle haklı duruma geçmeye çalışmanın
ve göz boyamanın zekice bir planıdır.
İnsanımızın gerçekleri duymaya, görmeye, okumaya
ihtiyacı olduğu her dönemde, özellikle ülkemizde bölünme
tehditlerinin çoğaldığı son zamanlarda çok önemli hâle
gelmiştir. Görsel ve yazılı medyayı totaliter rejimin
ağına sokmaya çalışmak, bu halka ve bu ülkeye
yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Çünkü, medya bağımsız
olmak zorundadır. Bağımsızlığı olmayan ve
çıkarları doğrultusunda yanlış bilgi veren medya,
vatan hainidir. Genel seçimlere hazırlanan ülkemiz medyasını
susturmanın en kolay yolu, kanunlarla tehdit etmektir. Her hakkı
tekelinde tutan Hükûmetin çok daha önemli konular dururken RTÜK konusunu
Mecliste gündeme alelacele getirmesinin nedeni de yandaş medya
oluşturmaktır. Muhalif olan basına karşı da elindeki
kozları tek tek kullanıp muhalefet olanları
cezalandırmanın ve bu yolla terbiye etmenin en yasal yolu bu fikri
kanunlaştırmaktır. Hükûmetin en iyi yaptığı da
budur zaten.
RTÜK,
bağımsız kimliğinden çıkarılıp, baskı
ve sansür uygulama kuruluna dönüştürülmeye
çalışılmaktadır. Maalesef, RTÜK, denetlemeyi baskı
altında tutmakla karıştıran ve bu özelliğiyle devletin
diğer kuruluşlarından hiçbir farkı
olmadığını gördüğümüz bir kurum hâline gelmiştir.
Sözlerime son
verirken sizleri saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 26
ncı maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(3) Kamu
kurum ve kuruluşlarının ikaz, duyuru ve eğitim
maksadıyla karasal radyo veya televizyon yayını yapma talebinde
bulunmaları hâlinde; bu talepler yapılacak protokol çerçevesinde
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumundan hizmet alınarak karşılanır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Kanunlarında radyo ve
televizyon yayını yapabileceklerine ilişkin hüküm bulunan kamu
kurum ve kuruluşlarından Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu
tarafından her hangi bir ücret alınmaz. Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu
haricindeki kamu kurum ve kuruluşlarına kanal, frekans veya
multipleks kapasitesi tahsisi yapılmaz."
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa)
- Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu Kurum ve
Kuruluşları tarafından yapılacak radyo ve televizyon yayınlarının
Anayasanın 133 üncü maddesi ile tek kamu radyo ve televizyonu olarak
kurulan TRT tahsis edilen kanal ve frekanslardan yapılması
öngörülmektedir. Bu şekilde diğer kamu kurum ve
kuruluşlarının TRT imkânlarından yararlanmaları
sağlanarak kaynak israfı engellenecek hem de
yayıncılık açısından daha kaliteli hizmet
sunulması sağlanacaktır.
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
27nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 27. Maddesinin 1. ve 3.
Fıkralarında yer alan karasal yayın ibarelerinin ulusal
karasal yayın şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
|
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
|
|
|
Beytullah Asil |
|
Akif Akkuş |
|
|
|
Eskişehir |
|
Mersin |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 27 nci
maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının son cümlelerinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Veysi Kaynak |
Abdullah
Çalışkan |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Kırşehir |
|
Özlem P.Türköne |
İhsan Koca |
Kemalettin
Aydın |
|
İstanbul |
Malatya |
Gümüşhane |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
- Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa)
- Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
27 nci maddesinin birinci fıkrasında her yayın ortamı ve
tekniği için ayrı lisans alınması öngörülmüş olup, bu
lisanslar için ayrı ücret ödenmesi gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, biraz önce okutmuş olduğum ilk önerge bazı
hükümleri değiştiriyordu. Şimdi bu önergeyle birlikte o hükümler
toptan değiştiği için oradaki değişikliğe imkân
kalmamıştır. O önergeyi zorunlu olarak işlemden
kaldırıyorum.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda madde 27yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 28 üzerine
iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 28. maddesinin 1. fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Şahin
Mengü |
|
Atilla Kart |
|
Manisa |
|
Konya |
Medya hizmeti
sağlayıcı şirketler de multipleks işletmeci
şirketlere ortak olabilirler.
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı Kanun Tasarısının 28.
maddesinin 3. fıkrasının 1. cümlesinden sonra gelmek üzere
iletimin durdurulmasını takiben multipleks işletmecilerinin Üst
Kurula 3 gün içinde itiraz etmeleri ve Üst Kurulun 7 gün içinde
sonuçlandırması mümkündür. cümlesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Behiç Çelik |
Akif Akkuş |
Nevzat Korkmaz |
|
|
Mersin |
Mersin |
Isparta |
|
|
|
Mehmet
Şandır |
|
Beytullah Asil |
|
|
Mersin |
|
Eskişehir |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Beytullah Asil konuşacak efendim.
BAŞKAN
Sayın Asil, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 28inci maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz
aldım. Bu vesileyle sizi ve şahsınızda yüce Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu önergemizde, meydana gelebilecek olası
yanlışlıkları da ortadan kaldırma imkânı
tanımak için üçüncü fıkranın birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere iletimin durdurulmasını takiben multipleks
işletmecilerinin Üst Kurula 3 gün içinde itiraz etmeleri ve Üst Kurulun 7
gün içinde sonuçlandırması mümkündür. cümlesinin eklenmesini teklif
ettik.
Değerli milletvekilleri,
son elli yıldır son hızla gerçekleşen teknolojik
gelişmeler insanların kullanımına açık olan
iletişim araçlarının neredeyse tümünü etkilemiştir.
Gelişen iletişim araçlarının yanına yenileri
eklenmiş, bunlar hayatımızı
kolaylaştırmaları adına iyiden iyiye hayatımıza
yerleşmişlerdir. Bu yerleşme, bilhassa çocuk ve gençlerimiz
üzerinde olumlu yönleri yanında olumsuz pek çok etki de
yaratmıştır. Bu yasada en fazla bu olumsuzlukları giderecek
düzenlemelerin yapılması beklenirken kamu hizmet yayıncılığı
anlayışı göz ardı edilmiş, konuya sadece ticaret
mantığı ile bakılır hâle getirilmiştir. Gelecek
kuşakların içi boş, hayalperest, gelecek kaygısı taşımayan,
içine kapanık, saygısız, sevgi ve saygıdan yoksun, örf ve
âdetleri unutmuş bir nesil olarak yetişmesi teşvik edilir hâle
gelmiştir. Gerçek dünyayı anlatmayan, sürekli büyü ve sihir içeren
diziler çocukları dünyanın gerçeklerinden
uzaklaştırıyor, onları hayal dünyasında
yaşatıyor. Şiddet içerikli filmler son yıllardaki kötü
yönetilmemizden de kaynaklanan sıkıntılarla birleşince
toplumsal huzursuzluklar, öldürme, soygun olayları artmakta,
çatışma alanları genişlemekte, ahlakı koruyan
değerler sistemi çöküntüye uğramakta, kanunsuzluk, yolsuzluk ve
şiddet artarak Türkiye suç ve suçlular ülkesi hâline gelmektedir.
En son, yeni
yılın ilk gününde, ülkemizin en huzurlu kentlerinden birisi olan
Eskişehirde birbirlerini yan bakmakla suçlayan gençler kavgada bıçak
kullanmış, anne ve babalarının gözlerinin içine bakmaya
kıyamadan yirmili yaşlara getirdikleri 2 vatan evladı
öldürülmüşlerdir. Maalesef, bu tasarıda, toplumsal huzura yönelik
düzenlemeler göz ardı edilmiştir. Kurumun düzenleyici kimliğinin
de bu tasarıda göz ardı edildiği gözlenmektedir.
Bir diğer
sorun alanı da pek çok konunun yönetmelikle belirlenecek
olmasıdır. Bu tür yönetmeliklerin, yasada yer almayan
kısıtlayıcı düzenlemelere kapı açtığı
gözlenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu vesileyle, büyük sıkıntılar içinde haber
toplayan, topladıkları bu haberleri kitleye ulaştırabilmek
çabasında çırpınan yerel basınla ilgili birkaç söz söylemek
istiyorum. İmkânsızlıklar içinde çırpınan yerel
basının sorunlarına devlet kurum ve
kuruluşlarının ilgi eksikliği eklenince, yerel basın,
yıllardır, kendisine değer verilmeyen, ciddiye alınmayan,
sorunlarına çözüm üretilmeyen bir konumda kalmıştır.
Seçim
bölgelerimizdeki yerel ölçekli radyo ve televizyonların hangi zor
şartlarda görev yapmaya çalıştıklarına hepimiz
şahidiz. Benim ilimde de yıllar önce 2 genç müteşebbis -ilimizin
plakasıyla- Kanal 26 adında bir televizyon kurdular. Özverili
gayretlerini hep takdir ettik. Uyduya çıkma çabaları, yüksek uydu
kiraları karşısında hep sonuçsuz kaldı. Bu da
gelişmelerini hep yavaşlattı. Eskişehirin merkezi dışında
yaşayan binlerce insana da çabalarını
ulaştıramadılar. Bu örnekler hepimizin ilinde mevcut.
Ulusal
televizyonların ile zor ayakta tutulan bu tür yerel televizyonların
uydu kiraları maalesef aynı. Yerel televizyonların dördünün,
beşinin bir araya gelmesi suretiyle bir platform oluşturmaları
imkânının tanınmasını diliyorum.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Asil.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 28. maddesinin 1. fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin
Mengü (Manisa) ve arkadaşları
Medya hizmeti
sağlayıcı şirketler de multipleks işletmeci
şirketlere ortak olabilirler.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Olumlu görüşle
takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fıkraya eklenen cümle ile bu alanda hizmet veren yayıncı
kuruluşların bu işletmeci şirketlere ortak olmaları
sağlanacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 29. Maddesinin sonuna 4. fıkra
olarak aşağıda yer alan cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
(4) Platform
işletmecileri ve yayın hizmeti iletimi yapan alt yapı
işletmecilerinin hizmetlerinden yerel medya hizmet
sağlayıcıları Üst Kurulun üst sınırını
belirleyeceği ücreti ödemek kaydıyla yararlanabilir.
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
Cemaleddin Uslu |
Akif Akkuş |
Kemalettin
Nalcı |
|
Edirne |
Mersin |
Tekirdağ |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Uslu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 568
sıra sayılı Tasarının 29uncu maddesi üzerinde
verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz aldım.
Sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 29uncu maddenin sonuna dördüncü fıkra olarak bir cümle
ilave etmeyi teklif ediyoruz. Bu sayede yerel medya hizmet
sağlayıcılarının platform hizmetlerinden
yararlanmasını kolaylaştırması ve eşitliğe
aykırı rekabet ortamı içerisinde korunması gerektiğini
ifade ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, karasal yayına geçmeyi hedefleyen bu yeni yasa
tasarısı, dünyayla paralel olarak sorunsuz bir şekilde karasal,
sayısal yayıncılığa geçmeye
çalışıldığını ifade ediyor ve
tasarının içeriğine yeni maddeler ekliyor.
Getirilen bu
tasarıyla, yayın kuruluşlarının karasal yayın
lisansına sahip olmaları, lisans ücretlerinin, kanal ve frekans
kullanım ücretlerinin tahsil edilmesi amaçlanmaktadır. Buraya kadar
tamam. Ancak bu lisans ücretleri neye göre ve kime göre belirlenecektir?
Frekans kiralama fiyatları sabitlenecek mi yoksa kişilere göre veya
yayın organının büyüklüğüne göre değişecek mi?
Karasal yayında sadece ulusal kanallar mı seyredilecek? Ülkemizin
dağlık coğrafi yapısına uygunluğu nedir? Yeni
yasa mevcut olan medya sahiplerini koruyacak, kollayacak mı yoksa yüksek
faturalarla darboğaza mı sokacak? Yeni medya organları yaratmak
için mevcut medyayı sindirecek tehditkâr cezalar mı uygulanacak? Daha
önce muhalif olan medya gruplarına çıkarılan faturayı henüz
unutmadık ve bu sonuçlara bu medya gruplarına yapılanları
göz önünde bulundurarak vardık.
Medya
sahipliği konusu yeniden ele alınarak düzenleniyor ve yayın
kuruluşlarında yabancı sermaye oranı yüzde 25ten yüzde
50ye yükseltiliyor yani basın satılıyor, hem de dış
güçlere. Peki, bu yabancı sermayenin yayınlarını kim
denetleyecek? Bu yabancı sermaye sahiplerini hangi kriterlere göre
belirleyecekler? RTÜK bu denetlemelerde cezai uygulamaları hangi kanunlara
göre yapacak? Yabancı sermayenin denetleme kurulunun kanunlarına göre
mi yoksa bizim RTÜK kanunlarımıza göre mi? Bu tasarıya göre
TRTyi RTÜK denetleyecek, TRTnin yüzde 50sinin yabancı sermayeye
satılma olasılığı da göz ardı edilmemeli. TRTnin
bile yabancı sermayeye satılacak olması millet olarak
istediğimiz değil de istenilen bilgilerle doldurulmamız anlamını
taşıyor çünkü TRT halkındır ve halka daima doğru haber
vermekle mükelleftir. O zaman şu sorular ve çelişkiler geliyor
akıllara:
Karasal
yayınlarda düzenlenecek yasa taslağında en büyük kazanç
iktidarın ve yabancı sermayenin mi olacak?
Geçtiğimiz
günlerde yaşadığımız Sabah gazetesi ve ATV
kanalının satışında oynanılan oyun misali
aynı senaryo bir başka şekilde legalleştirilip mi
uygulanacak? Ki o süreçte birçok kuruluş ihaleye girmiş ama ihale,
daha az miktar sunmasına karşılık Çalık Grubuna
verilmiştir. Çalık Grubunun Sayın Başbakanla
yakınlığı iyi bilinmektedir. İşte, karasal
yayınlar üzerinde RTÜKün bu kadar durması da bundan
kaynaklanmaktadır.
Bu yasa
taslağında bulunan başka bir madde ise ülkemizde önde gelen bir
yayın grubuyla alakalıdır ki, burada oynanan en büyük oyun da
budur zaten. İktidar son dönemlerde iktidara olan muhalefeti ve
iktidarın yandaş medya olarak suçladığı, tehdit
ettiği bu önemli medya grubunun içinde bulunan yabancı
kuruluşları daha da zenginleştirip, onların bu medya
grubunun içindeki hisselerini yüzde 50 artırarak kendi medyasını
inşa etme yoluna girmiştir. Bu tamamen ortada görünen bir durumdur.
Özellikle bu yabancı sermayeler kimdir ve iktidar partisiyle ne gibi
çıkar ilişkileri olduğu iyice
anlaşılmalıdır, okunmalıdır. Bu konuda sorulacak
birçok soru var ancak en önemlisi, bu düzenleme neden seçimlere
yaklaştığımız bu dönemlere denk getirildi?
Hükûmetin
referandum öncesinde düzenlemeye çalıştığı
hususları hâlâ unutmuş değiliz. Vadedilen ve meydanlarda
halkı kandırma adına verilen hiçbir söz yerini
bulmadığı için, şimdi çıkarılmaya
çalışılan ve yetkileri artırılan, aynı zamanda
iktidara hizmet eden bir kurumun bağımsız hareket
edecekmişçesine yasalar düzenlemesi hiç de inandırıcı
gelmiyor. Bu yasaya RTÜKün bağımsız bir kurum olarak görevini
yapabilmesi adına muhalif medyanın da haklarını koruyacak
birçok madde eklenmesi gerekiyor.
Sözlerime son
verirken sizleri bir kez daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm, geçici 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 dâhil olmak üzere 30 ila 50nci
maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhana aittir.
Buyurun
Sayın Ayhan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SELÇUK
AYHAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri
Hakkında Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlayarak sözlerime başlıyorum.
Tasarı
hakkındaki görüşlerimi söylemeden önce kısaca bir gezinti
yaparak Hükûmetimizin basın ahlakı, basın özgürlüğü,
basın mensuplarıyla ilgili tutumu, TRTnin ve RTÜKün -tırnak
içinde- demokratik çalışmaları üzerine bir anımsatma
yapmak istiyorum.
Dışişleri
Bakanımız Sayın Davutoğlu ABDde Brookings Enstitüsünde
yaptığı konuşmada basın özgürlüğüyle ilgili bir
soruya verdiği yanıtta, Türkiyede medya ahlakının, medya
etiğinin yerleşmesi durumunda basın üzerindeki
kısıtlamaların azaltılabileceğini söylemişti. Bu
Türkiyede ulusal basına Davutoğlu ahlaklı medya istiyor.
şeklinde yansıdı. Bunun da anlamı şudur: Basın
bizim istediğimiz gibi davranırsa, bizim istediğimizi yazar istemediğimizi
yazmazsa, bizim yanlışlarımızı görmezse biz de
onları belli bir çerçevede özgür bırakırız.
WikiLeaks
tarafından geçen ay yayınlanan ve ABD resmî kaynakları
tarafından da doğrulanan bazı belgelerin bazı medyada yer
alması üzerine de Sayın Başbakanın Ankara Yenimahallede
bir açılış töreninde yaptığı konuşmaya bir
göz atmak gerekiyor. Sayın Başbakan dedi ki: Bu iftiraları
atanlar ne kadar şerefsizse onları manşetlere
taşıyanlar, siyaset malzemesi yapanlar da o kadar müfteridir, o kadar
alçaktır. Yani klasik bir Recep Tayyip Erdoğan tavrı.
Yakın tarihe
baktığımızda, kendine dokunan haberleri yapanların
vergi silahıyla tehdit edildiği, yayınların kamu
kurumlarına sokulmasının engellendiği, karikatüristlerin
mahkemeye verildiği, bazı gazetecilere akreditasyon oyunları
oynandığı, Deniz Fenerini, örtbas edilen taciz ve tecavüz
olaylarını yayınlayanların terslendiğini, bazı
gazetecilere Silivride yatan gazetecilerin örnek gösterildiğini
görüyoruz.
İstanbulda
yapılan bir toplantıda New York Timestan bir gazetecinin Türkiyede
tutuklu sayısının gerçeğinden az gösterildiği ve
tutuklamanın bir cezalandırmaya dönüştürüldüğü sözü üzerine
-ki Sayın Cumhurbaşkanının da katıldığı
bir toplantıydı- bu konuyu da biraz araştırdım.
Sınır Tanımayan Gazeteciler kurulunun 2009 yılı
basın özgürlüğü endeksine göre değerli arkadaşlar, Türkiye
175 ülke arasında basın özgürlüğü içinde 122nci sırada
bulunuyor. Bu, hem ülkemiz adına hem Hükûmetimiz adına, ne yazık
ki, yüz karası bir durumdur. İşte, Hükûmetin basın ahlak anlayışının,
demokrasi anlayışının sonucu budur değerli arkadaşlar.
TRTye
baktığımızda, bir yandan yandaş yerleştirme
çiftliği bir yandan Hükûmet borazanı olarak
çalıştığını görüyoruz. Sayın İbrahim
Şahin Genel Müdür olduğunda TRTnin mevcut kadrosunun çok
şişkin olduğundan bahsederek Bu kadro ile değil beş
altı kanal kırk tane kanal yönetirim. demişti. Bir soru
önergesi verdik, aldığımız yanıtta Kuruma 1.210 tane
personel alındığını öğrendik. Sanıyorum
Sayın Şahin Dilimi eşek arısı soksaydı da bunu
söylemeseydim. demiştir. Ama Alınan personelin kaç tanesi AKPli
vekil ya da üst düzey yöneticinin yakınıdır? diye
sorduğumuzda buna açık yanıt alamadık ama açık
yanıt alamasak da ne demek istendiğini anladık.
Daha sonra,
Sayın Kemal Anadolun ısrarlı çabaları sonucu, kimlerin kaç
paraya program yaptığını, kimlerin dolgun maaşla ne
hizmetler verdiklerini öğrendik. Sayın Ali Babacanın, her
akçeli soru önergesine verdiği cevaptaki gibi ticari sır adı
altında gizlemeye çalıştığı TMSFnin elinde bulunan
Cine 5in kimlere arpalık olarak
kullandırıldığını öğrendik. Bazı gazetecilerin baskıyla
işlerine son verildiği, bazılarının Silivriye ve
diğer cezaevlerine gönderildiği, bazılarının da
oralara gönderilmekle tehdit edildiği Türkiye'nin genel manzarası bu
değerli arkadaşlarım. TRTnin, referandum sürecinde Hükûmet borazanlığı
yaparak evet kampanyası yürüttüğü -ki inkâr edecek AKPliler
elbette ki- Yüksek Seçim Kurulunun 493 no.lu kararıyla da sabittir.
Muhalefet liderleriyle ilgili yaptırılan yanlı yayınlar,
medyumlara hazırlattırılan sipariş kehanetler de
cabası.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; şimdi TRTnin çiftlik
gibi yönetildiğine dair bir bilgiyi de kısaca İzmirden vermek
istiyorum. TRT turizm ve belgesel kanalında yabancı uyruklu bir bayan
2009 Eylülünden 2010 Martına kadar oturma ve çalışma raporu
almadan çalıştırıldı. Daha sonra emniyet
baskını üzerine apar topar uzaklaştırıldı ve
bilahare gerekli prosedür yerine getirilerek çalışmaya devam etmesi
sağlandı. Devlet memuru konumundaki bir koordinatörün yukarıdan
bir talimat almadan böyle bir şeye cesaret edebileceğini
sanmıyorum. Özel sektör kaçak işçi
çalıştırdığı zaman takibe uğrarken devletin
kaçak yabancı çalıştırması hukuka ve ahlaka uyar
mı? Bunu da sizlerin vicdanına soruyorum.
Şimdi
tasarıya baktığımızda gördüğümüz
olumsuzlukların en azından bir kısmını sizlerle
paylaşmak istiyorum. Tasarının Avrupa Birliği uyum
çerçevesinde getirildiği söylenmekle birlikte açık, şeffaf,
hesap verebilir bir anlayış ortaya koymadığı
açıktır. RTÜKün başında Deniz Feneri zanlısı bir
yurttaşımız Sayın Bakana rağmen kalabilerek zaten
kurum güvenilirliğinin yitirilmesine neden oldu. Tabii Balık
baştan kokar. sözcüğü doğrulatılırcasına Devlet
Denetleme Kurulunun RTÜKle ilgili hazırladığı raporda
ilginç şeyler var. Devlet Denetleme Kurulunun ilgili raporunun 80 no.lu
önerisine göre Bursada kısmen gerçekleşen, Yalova ve Kocaelide hiç
gerçekleşmeyen organizasyonları gerçekmiş gibi belge
düzenleyerek kamu zararına yol açan kamu personelinden bahsediliyor.
Aynı raporun 81inci önerisinde de bir FM yayıncısına
gerçeğe aykırı belge düzenleyerek görev alanının
dışında yayın hakkı verip görevini kötüye kullanan
kamu görevlilerinden bahsediliyor. Bu tasarı, Üst Kurul
yapılanmasının, partizan kadrolaşmanın hayata geçirilmesi
amacını taşımaktadır. Ne yazık ki tasarıda
biraz önce anlattığım türdeki uygulamalara karşı ciddi
önlemler alınmadığını görüyoruz.
AKPnin
ahlaklı ve dürüst medya anlayışının bir gereği
olarak tasarıyla RTÜK yetkileri artırılmakta, yargı
işlevsiz hâle getirilmektedir. Yani RTÜK tam bir sansür kurumu hâline
getirilmektedir. Yabancı sermaye payı yüzde 25ten yüzde 50ye
çıkarılarak, uluslararası sermayeyle belki de Lübnanda
Sayın Başbakanı karşılayanları finanse edenlerin
ve İsrailli yandaşların da demokratikleşmeye ve Türkiyenin
kültürel gelişmesine katkıları artırılacaktır.
Tasarı medya
sektöründe tekelci mantığın hâkim olmasını
amaçlamaktadır. Zaten Türkiyede fiilen baskı, sindirme, ekonomik
olarak yok etme yöntemiyle bir yandaşlaştırma
gerçekleştirilmiştir, bunun yasal zemini oluşturulmaktadır.
Bu tasarıyla, radyo-televizyon faaliyetlerinin düzenlenme ve denetlenmesi
amacıyla kurulan RTÜKe aynı zamanda medya hizmetlerinin de düzenleme
yetkisi verilerek Anayasadan daha geniş bir yetki alanı
çizilmiştir ve bu durum Anayasaya aykırıdır değerli
arkadaşlarım. Ayrıca birçok maddedeki karmaşık
düzenlemeler bundan sonra doğacak uyumsuzlukların da bir
göstergesidir. Bunu da zamanla yaşayacağız.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; biz muhalefet olarak iki
günden bu yana üzerimize düşen uyarıları yaptık. Bundan
sonra karar yüce Meclisindir.
Hepinizi
saygıyla selamlayarak sözlerime son veriyorum. Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına konuşmak için söz aldım. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bu hususta
iktidar partisi şu görüşleri ifade etti alt komisyonda ve
Komisyonda: 3984 sayılı Kanun
eskimiştir. dedi. Bugüne kadar 20 kez değiştirildiğine
ilişkin ifade edildi. Avrupa Birliği Bilgi Toplumu ve Medya
başlığıyla uyum için yeni bir kanun istemini
belirtmektedir. dedi. Frekans tahsisi meselesi çözülememiştir ve tahsis
karşılığı tahsisat yapılamamıştır,
bunu ifade ettiler. Medya sahipliği objektif kriterlere
kavuşturulamamıştır. ifadesini söylediler. Rating
ölçümleri meselesi çözülememiştir. dediler. Kapalı devre televizyon
yayıncılığı konusunun, ortada olduğunu ifade
ettiler. Medya sahipliğinde yabancı sermaye payı hususunda
atıfta bulunuldu, yayınlarda kapsama alanının coğrafya
mı, nüfus mu olduğu konusu tartışmaya açıldı.
Ceza sisteminin işletilmesi, RTÜKe payların nasıl
ayrılacağı, Avrupa eserleri kavramı, çevre, eğitim,
kültür alanlarına daha fazla yönelme hususları, karasal yayın
lisanslarının hâlâ verilememesi hususu, millî eğitimle ilgili
payın kaldırılması, müeyyidelerde zaman
aşımı meselesi, kamusal yayınların denetim
dışılığı, reklamlarda düzensizliklerin ve istismarın
giderilmesi, siyasi reklamların düzenlenmesi ve diğer hususlar. Bu
hükümler, sekiz yıllık AKP İktidarının her alanda
olduğu gibi radyo ve televizyon yayıncılığında da
başarısızlığının birer örneğidir,
kanıtıdır.
Şimdi, Genel
Kurula sunulan yasa teklif ve tasarılarına, amaçlarına bir göz
atalım. Göreceğiz ki iktidar tarafından devlet tüm
kurumlarıyla tahrip ve yok edilmeye devam edilmektedir. Böyle bir
anlayış olabilir mi? Bu Hükûmet Türk milletinin Hükûmeti olabilir mi?
Rutubette çürütülmüş bir kumaş misali, devletin neresinden
tutsanız elinizde kalıyor. Düğmeye basılıyor, RTÜK
kanunu isteniyor, bir sektör daha tahribat noktasına getiriliyor.
Değerli
arkadaşlar, biz burada iyi niyet ararız. Mademki böyle bir
tasarıya ihtiyaç vardı, sekiz yıldır bugüne kadar niye
herhangi bir çaba gösterilmedi?
Değerli
milletvekilleri, medya sektöründe habercilik doğal olarak en önemli
daldır, uğraştır ama habercilik yapılırken burada
halkın doğru bilgilendirilmesi asıl önemli olandır. Ama
bunun tersi yapılırsa, habercilikte manipülasyona yol açacak
uygulamalara girişilirse o zaman habercilik değerini yitirir ve uygar
bir toplum olmamız asla manipülasyonlardan dolayı da mümkün olmaz.
Yayıncılıkta
diğer bir önemli husus da, toplumsallaştırmadır;
insanları birbirine kaynaştırma, sosyal ilişkileri
kuvvetlendirmedir ve insanlarımıza umut vermek lazım. Umudu
olmayan toplumlar her zaman çökmeye daha hazırdır. Onun için, motive
etmek gerekir toplumu. Tartışma ve diyaloglarda farklı
görüşlerden ve doğru insanları, toplumda
saygınlığı kanıtlanmış insanlarla bu
işi yapmayı hedef ve ilke almak lazım.
Elbette,
eğitime çok önem vermek gerekir. Millî kültürün işlenmesi,
geliştirilmesi oldukça önemlidir ama bunu yaparken eğer biz toplumda
argoyu, basit olmayı ve insanları daha kültürlü, daha ulusal ve
uluslararası normlarla donatılmanın dışında daha
iptidai konuma çekecek bir kültürsüzleştirme ameliyesine tabi tutarsak
yayıncılıkla, bu da çok tehlikelidir.
Ama bunun
yanında diğer bir husus da, çok kültürlülük kavramıdır.
Türkiyede millî kültürü mutlaka en öncelikli olarak vermek zorundayız.
Çok kültürlülük bir toplumun parçalanmasına giden yolda atılan bir
adım olarak değerlendirilmelidir. Elbette yayıncılıkta
eğlendirme amaç olmalıdır ama bunun yanında
bütünleştirmeyi de önemsememiz gerekir. Bütün sayısal, istatistiki,
ekonomik verilerin mutlaka doğru, anlaşılır ve açık
olarak verilmesi iktiza eder ama bu hassasiyet ne yazık ki özellikle
medyamızda gözükmüyor, çoğunlukla gözükmüyor ve bu, Türk milletinin
doğru bilgilenmesi ve eğitimi açısından büyük
noksanlık olarak karşımıza çıkıyor.
Doğal olarak
medya sahipliğine ben vurgu yapmak isterim bu konuda. Egemen holding
medyası, yabancıların yayıncılıkta daha fazla
ağırlığını hisseder olmamız ve
dışa bağımlılığın gittikçe artıyor
olması, millî çıkarlar yerine zümre çıkarlarının,
kişisel çıkarların ya da dış bazı güç odaklarının
çıkarlarının yayıncılık yoluyla ön plana
çıkartılması da yayıncılıkta diğer bir
handikabımız olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülke
güvenliği göz ardı edilmemelidir değerli arkadaşlar.
Kurumlar tahrip edilmemelidir. Kurumlara yapılan
saldırıları, nasıl iştihayla saldırıyorlar,
nasıl geliyorlar, nasıl çekim yapıyorlar, bunları
yakın birkaç yıllık geçmişte çok açık bir şekilde
gördük. Kurumlar arası çatışma ve hatta kurum içi
çatışmaları âdeta özendiren bir yayıncılık da
günümüzde görünmeye başladı.
Dinleme ve izleme
faaliyetleri âdeta kameraların, bazı kameraların, bazı
yayın kuruluşlarının bu konudaki art niyetini de ortaya
çıkarmış oluyor. Doğal olarak milletin bekası göz
ardı ediliyor, genel ahlak göz ardı ediliyor, temel ahlaki
değerler yıpranıyor, aile yapısı, aile kurumu
aşınıyor ve genel sağlık böyle bir kötü ve yanlı
yayıncılıkla tahrip ediliyor.
Sonuç olarak,
Türkiyede yayıncılık bir müstemleke medyası ve
yayıncılığı hâline dönüşüyor, doğrudan ya da
dolaylı ağır sansürü izleyebiliyoruz ve sonuçta yaratılan
bir cinnet toplumu, psikolojisi bozulmuş yığınlar,
katliamlar ve birbirlerine karşı hoşgörüsüz insanlar, ruh
sağlığı bozulmuş kitleler ve sefahata özendirilen
gençlik, fuhşiyatın ve pornonun vaka-i adiye hâline getirilmesi ve
sönen ocaklar. Medya sektörü, bir kara delik gibi milletimizin tüm değer
ve kaynaklarını bu şekilde yok etmekte, bize düşen ise
medyayı kara delik olmaktan çıkarmaktır.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarı, RTÜKü tarafsızlıktan
uzaklaştırmaktadır, İktidarın âdeta sopası ve
gücü hâline getirmektedir. RTÜK, kendi kurallarını kendi koyacak
konuma getirilmektedir ve böylece yandaş medya yaratmada aracı kurum
hâline getirilmektedir. 2011 seçimlerinde, bu tasarı
yasalaştığı zaman, İktidarın, medyayı RTÜK
kanalıyla kötü kullanmamasını özellikle buradan ikaz ediyorum.
Toplumsal duyarlılıklara önem verilmesini ve RTÜKün, AKPnin arka
bahçesi olmamasını diliyorum ve RTÜK personelinin de diğer
bazı kurumlarda olduğu gibi partizan memur konumuna getirilmemesi
gerektiğini özellikle vurguluyorum. Takip edilecek.
Bundan sonra
görüşeceğimiz diğer maddelerde sırasıyla değerli
konuşmacılarımız ifade edecek, RTÜKün kendi
yapısıyla ilgili hususlar var. Ben, bunlara değinmeden bu
duygularla Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Sayın
milletvekilleri, Başkanlığımıza ulaşmış
başka bir söz talebi yoktur.
Soru-cevap
işlemini...
AYLA AKAT ATA
(Batman) Vardır efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kişisel söz yok mu Sayın Başkan?
BAŞKAN
Ayla Hanım, müracaat ederseniz bizim haberimiz olur; müracaat etmezseniz,
biz, sizi konuşturamayız, zorla konuşun demeyiz yani.
AYLA AKAT ATA
(Batman) Hayır efendim, biraz evvel bırakmıştık.
Grup adına Sayın Nezir Karabaş konuşacak.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Nezir
Karabaş.
Sayın Nezir
Bey, buyurun.
BDP GRUBU ADINA
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının ikinci bölümü
üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görsel ve işitsel medya günümüz dünyasında en önemli
kurumlardan biri. Toplumun eğitiminden tutun toplumsal kültürün, sosyal yaşamın
yansıtılmasına kadar, ülkede ve dünyadaki gelişmelerin
topluma ulaştırılmasına kadar ciddi bir alanı
kapsıyor, ciddi bir görevi var. Günümüz dünyasında medyanın,
görsel ve işitsel yayının bir taraftan bağımsız
olması, mümkün olduğunca ifade ve örgütlenme özgürlüğünü
yansıtabilecek bir konumda olması, halkın her türlü haberi
almasını sağlayacak, halkın habere
ulaşmasını sağlayacak bir konumda olması gerekiyor,
siyasi erkin de etkisinin dışında olması gerekiyor.
Yine, görsel ve
işitsel basında en önemli yönlerden biri, belli tekellerin
denetiminden çıkarılması ve toplumun tüm kesimlerinin
yararına sunulacak, toplumların tüm kesimlerini ifade edebilecek bir
yapıda olması gerekiyor.
Yine, Avrupaya
baktığımız zaman, bu yasadaki birçok düzenleme de Avrupa
Birliği uyum yasaları çerçevesinde yapılıyor. Avrupada hem
genel medya hem de görsel ve işitsel yayın üzerinde
ırkçılığı, ayrımcılığı,
toplumun değişik kesimlerinin, kültürlerinin diğerlerinin
üzerindeki baskısını engelleme yönünde yasaklar var. Onun
dışında, toplumun haber almasını engelleyen yasaklar
yok. Maalesef ülkemizde, Türkiyede bugüne kadar, bugün de daha çok
kişilerin habere ulaşmasını engelleyen, farklı
düşüncelerin özgürce ifade edilmesini, farklı kültürlerin özgürce
ifadesini engelleyen yasaklar var. Fakat ırkçı, ayrımcı,
hem kültürler, etnik yapılar, inançlar arasında ayrım gözeten
hem kadın-erkek ve dezavantajlı gruplar arasında birçok zaman
ayrımcı bir dil kullanılmakta, birçok zaman ırkçı
yayınlar yapılmakta. Buna yönelik maalesef Türkiyede yasaklar yok,
buna yönelik engelleme de yok.
Şimdi, bir
düzenleme yapılıyor RTÜK Yasasında. RTÜKün bir defa
yapısına baktığımız zaman, RTÜKün mevcut
yapısı bile adil değil. RTÜK Üst Kurulu Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grubu bulunan partilerden oluşuyor ancak oradaki oluşum,
grubu bulunan partilerin bile bir kısmının oluşturulan
sayı, yüzdelik nedeniyle orada bulunmasını engelliyor.
Örneğin, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde dört grup var, iktidar
partisiyle birlikte dört grup var ancak Barış ve Demokrasi Partisi
RTÜKte temsil edilmiyor. 2,5 milyon oy almış bir parti, 20
kişilik grubu bulunan, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tüm
çalışmalarda grupsal haklarını kullanan ama RTÜKte,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yani halkın iradesinin de temsil
edildiği bağımsız Kurulda BDP yok. Yani bu konuda mutlaka
RTÜKte bir değişiklik yapılması gerekiyordu. Bu,
yarın, benzer, bu sayıda gelebilecek diğer partiler için de
aynı durumdur. Biz bugün mevcut durumda olan, RTÜKte temsili bulunmayan
parti olduğumuz için bunu dile getiriyoruz. Eğer RTÜK
bağımsız bir kurulsa ve Üst Kurulun Parlamento iradesini,
halkın iradesini de yansıtan bir yapısı varsa burada grubu
bulunan tüm siyasi partilerin de temsilinin olması gerekiyor.
Tabii, birçok
madde üzerinde değerlendirmeler, eleştiriler yapılabilir. Zaten
tüm siyasi partiler birinci bölüm üzerinde de eleştirilerini yaptı,
önergelerini sundu ancak siyasi reklamla ilgili bir bölüm var, bir madde var,
31inci madde. Maddede Medya hizmet sağlayıcılar, Yüksek Seçim
Kurulu tarafından ilan edilen seçim döneminde, yayın
yasaklarının başlayacağı saate kadar siyasi parti ve
aday reklamları yayınlayabilir. deniliyor.
Değerli
arkadaşlar, dünyadaki parlamenter demokrasinin olduğu ülkelerde de,
Türkiyede de seçimlerin en önemli yanlarından biri, en önemli
özelliklerinden biri seçimlerin adil olması, herkesin eşit
koşullarda seçimlere girmesidir. Zaten daha önce Türkiyede görsel
basın TRT tarafından ve devlet denetiminde başladı,
şimdi de RTÜK tarafından denetleniyor.
Parlamenter
sistemlerde, seçimlerde en önemli ilke eşitliktir, adil olmadır. Siyasi
partilerin ve adayların seçimlerde reklam yapması, her gün
televizyonların belli bazı siyasi partileri ve adayları
tanıtması ve reklam vermesi Türkiye koşullarında kabul
edilebilir bir durum değil. Bizce bu zaten birçok alanda dezavantajın
olduğu; ayrımcılığın olduğu; siyasi
partilerin özgürce çalışma, propaganda yapması, ifade
özgürlüğünün önünde birçok engelin olduğu; yine ekonomik anlamda
Büyük Millet Meclisinin Türkiye'de çıkardığı yasalarla,
daha önce AKPnin iktidar, CHPnin muhalefet olduğu, iki partinin
olduğu dönemde çıkarılan yasayla siyasi partilerin, hatta BDP
gibi grubu bulanan ancak hazine yardımından yararlanmayan ve bunun
dışında, ciddi şekilde oy alan, yüzde 3-5e kadar oy
almış olan -diğerleri düşük olsa bile yüzde 1-2-3 oy alan-
partilerin hazine yardımlarından yararlanmadığı
Türkiye'de siz radyo ve televizyonların reklam yapmasını serbest
bırakacaksınız. İşte, bir seçime gideceğiz,
iktidar ve muhalefet partileri, MHP ve CHP trilyonlarca lira hazine
yardımı alacak, bunlar reklam yapacaklar televizyonlarda, her gün
siyasi partilerin reklamı olacak. Yine, iktidarların mevcut
güçlerini, iktidar güçlerini nasıl kullandığını
biliyoruz. Yarın muhtemelen, diğer seçimlerde, daha kısa süre
önce geçirdiğimiz referandumda gördüğümüz gibi -Türkiye'nin ulusal
televizyonlarının, gazetelerinin- gazetelerin ilk sayfalarında
zaten veriliyor, televizyonlarda ve radyolarda da hangi televizyon
kanalını açsanız, hangi radyoyu açsanız
karşınızda AKPnin, iktidar partisinin iktidar gücünü de
kullanarak reklamları ve onun adaylarının reklamı önünüze
çıkacak. Onun için, bu tür düzenlemelerin en azından yasada
olmaması, görsel ve işitsel medyanın, televizyon ve
radyoların, siyasi partilerin ve adayların reklamının
yapılmasının mutlaka çıkarılması gerekiyor ve
yine görsel ve işitsel medyada Türkiyedeki tüm kesimleri,
farklılıkları, kültürleri, inançları, dilleri temsil eden
bir yapının olması, ırkçı, ayrımcı
söylemlerin cezalandırılacağı bir yasanın mutlaka
çıkması gerekiyor diyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
Başka bir
söz talebi var mı efendim?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben kişisel söz istiyorum.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Genç. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 568 sıra
sayılı Yasa Tasarısının ikinci bölümü üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, kanun
hemen geldi, ondan sonra temel kanun kabul edildi ve temel kanun da kabul
edilince hemen maddeleri de görüşülmeden ve süratle gidiyoruz. Bir ülkenin
parlamentosunda eğer tartışılan kanunlar, eğer
anlaşılmadan, tartışılmadan geçerse, o kanunlardan o
memlekete fayda gelmez. Ben, şimdi inanıyorum ki, AKP
milletvekillerinden bu kanuna kabul oyu verenlerin yüzde 1i dahi bu kanunu
okumamıştır. Hangi maddesiyle ne getiriliyor, hangi maddesiyle
ne götürülüyor, vatandaşlara ne külfetler getiriliyor; bundan haberi yok.
Parmak indir, parmak kaldır. Böyle bir yasama faaliyeti olmaz değerli
milletvekilleri.
Şimdi
getirilen kanun, bizim günlük hayatımızı en yakından
ilgilendiren bir kanundur, demokrasimizle en yakından ilgili bir kanundur,
siyasi yapımızla en yakından ilgili bir kanundur. Şimdi, bu
bölümde mesela siyasi partilere ilan ve reklam hakkı getiriliyor.
Şimdi, biliyoruz ki, iktidardaki siyasi partinin arkasında çok büyük
bir kaynak var, kamu gücü kaynağı var. Bir defa, ihaleler
yandaşlarına veriliyor, devletin imkânları onlara kanalize
ediliyor, her türlü ekonomik güce sahip ama öte tarafta, devletten yardım
almayan siyasi partiler var. Peki, siz, büyük bir ekonomik güçle siyasi
faaliyete giren bir siyasi partiye, boy boy, televizyonlarda, gazetelerde
reklam ücretini verirken, öte tarafta
Hiçbir ekonomik gücü olmayan bir siyasi
partinin seçime katılmasında elde ettiği durumla, öteki durum
arasında eşitlik ilkesi var mıdır? Hani seçimler eşit
koşullarda yapılacaktı? Bence, RTÜKün bu konuda ciddi
birtakım denetim yapması lazım. Yani siz yarın seçime
giderken -özellikle bu sene de seçim yılı- bu seçim yılında
iktidar partisi çok büyük reklamlar yapacak, gerçek dışı
reklamlar yapacak, gidecekler Yalancı cennette yaşıyoruz.
diyecekler. Türkiye'de zaten her gün çıkıyorlar, televizyonlarda,
maalesef hiç doğru olmayan, hiç hakikati ifade etmeyen,
yapmadıkları işleri yaptık diyen, bölücülük yapan,
ayrımcılık yapan, vatandaşlar arasında
ötekileştirme faaliyetlerinde bulunan bir siyasi iktidar, çıkacak,
kamuoyunun karşısında Ben şunları şunları
yaptım. diyecek, ondan sonra vatandaşı kandırmaya
çalışacak ve oy almaya çalışacak.
YAHYA DOĞAN
(Gümüşhane) Vatandaş kanmaz Kamer Bey.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu, bir defa, seçime giderken bana göre bu topluma yapılan en
büyük ihanettir. Bana göre, seçim döneminde siyasi partilerin oy almak için
reklam vermeleri hatalı arkadaşlar. Böyle bir şey olur mu? Yani
burada seçimde eşitlik ilkesine aykırı. Dolayısıyla,
bence bu maddeleri çıkarmak lazım. Yani yarın, öbür gün
göreceğiz, Bakın, bir referandum yapıldı, her taraf
Evetlerle donatıldı, bırakın Hayır kelimesi yani
devlet dairelerinde kaldırıldı. Bu siyasi iktidarın bu
kadar baskıcı yoluyla, vatandaşların beyni, daha
doğrusu düşünceleri gerçekleri anlamasını engelledi. Yani
onun için, eğer bir ülkede hakikaten adalete, hukuka uygun seçim
yapılması isteniyorsa, eğer hakikaten vatandaşların
vicdanının ini dinleyerek oy vermeleri isteniyorsa, bunları,
bence, zengin partiler lehine getirilmiş bu hükümlerin mevzuattan, ortadan
kaldırılması lazım. Bu konuda Yüksek Seçim Kurulunu bence
de yetkili kılmak lazım.
Gerçi görüyoruz
geçmiş şeylerden dolayı, yani bunu böyle
yapacağımıza seçimlerde para dağıtmayı
engelleyelim, seçimlerde işte makarna dağıtmayı
engelleyelim, kömür dağıtmayı engelleyelim madem adil bir seçim
istiyorsunuz, dürüst bir seçim istiyorsunuz. Ondan sonra, sizin getirdiğiniz
bu düzenlemelerle Türkiyede dürüstlük değil, soygunculuk özendiriliyor,
hırsızlık özendiriliyor, yanıltıcılık
özendiriliyor, vatandaşın beynini bulandırma özendiriliyor.
Böyle bir devlette hukuka, adalete, eşitliğe uygun seçim
yapılır mı arkadaşlar?
Gelin, bu
kanunları öyle değiştirelim. Seçimde vatandaşın oyunu
alacak şekilde, onun vicdanını tesir altında bırakacak
buzdolabı, çamaşır makinesi gibi şeyler
dağıtmayı engelleyelim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Saygıdeğer
milletvekilleri, konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap
işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Uslu,
buyurun efendim.
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
seçim zamanına doğru birçok yeni dergi ve gazete kuruluşu
yapılıyor. Bunların birçoğu haftalık
yayımlanıyor ve seçimler sonrası kapanıyor. Bu sayede
medyada ciddi bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Bu sorumu dün cevap
alamadığım için bugün tekrar soruyorum. Bununla ilgili bir
çalışmanız var mıdır?
Bir başka
soru da yayın lisansı mevcut olan bir medya kuruluşunun kablolu
yayına geçmek istemesi hâlinde ayrı bir bedel ödemesi gerekiyor mu?
Neden?
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Cemaleddin Bey.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, benim sorum gerçi ilgili bakanaydı ama
Bir: Dünkü
konuşmada Sayın Cumhurbaşkanına bağlı olan Devlet
Denetleme Kurulunun RTÜKle ilgili raporunun Başbakanlık Teftiş
Kuruluna gönderildiği ve orada incelettirildiği gündeme geldi. Yani
Cumhurbaşkanına bağlı olan Devlet Denetleme Kurulu
raporlarına güvenmiyoruz da Başbakanlık Teftiş Kuruluna
mı yeniden incelettiriyoruz?
İki: Bu
kanunda yerel radyo, yerel ve bölgesel televizyonlarla ilgili, onların
sıkıntılarını giderecek bir düzenleme göremedik. Bu
düzenlemede yerel televizyon ve yerel radyoların
sıkıntılarını giderici bir düzenleme yapmayı
düşünmüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
İnan
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Türkiyede, hangi dönemde olursa olsun Türk milliyetçiliği fikrinin bir
öcü gibi gösterildiği medyada özellikle ve çok yer
bulmadığı açık bir gerçektir. Özellikle devletin
televizyonu olan TRTde tartışma programlarında neredeyse bütün
yazarların ve çizerlerin AKP düşünceleri doğrultusunda fikir beyan
ettikleri bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla, tartışma
programlarındaki yazarlar için seçme kriteri nedir? Bu yazarlara ödenen
ücretler nelerdir? TRTnin bugüne kadar yaptırmış olduğu en
pahalı dizi hangisidir? Bu dizi çekimlerinin imkânları TRTde var mıdır?
Bu dizileri TRT kendisi çekebilir mi?
Diğer
taraftan, bugün medyanın çok önemli bir kısmının
iktidarı desteklediği apaçık bir gerçektir. Bir yazarın
kendi gazetesinde ve köşesinde Esas medyadaki değişim 2011
seçimlerinden sonra olacaktır. ifadesi acaba bir öngörüyü mü
göstermektedir? Siz bu konuda ne düşüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
son dönemde Show TV adlı özel bir televizyon kanalında yayına giren
Muhteşem Yüzyıl isimli televizyon dizisinde, âdeta, Osmanlı
Padişahı Kanuni Sultan Süleymanın içki içtiği, harem
hayatının cinsellikten ibaret olarak gösterildiği yönünde gerek
tarihçilerden gerekse kamuoyundan çok ciddi tepkiler gelmektedir. Acaba,
ülkemizin kritik bir döneminde böyle bir dizinin yayına
sunulmasının özel bir amacı mı vardır? Bu konuda RTÜK
olarak nasıl bir denetim yapılmıştır? Dizinin
yayından kaldırılması düşünülmekte midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim.
Sayın Bakana
soruyorum: Müstehcen olamazı tarif edebilir mi?
İkincisi:
Bugün, Yeni Şafak, Zaman, bu gibi yandaş basından olup da TRTde
program yapan kaç kişi var? Bunlara ne kadar ücret ödenmektedir?
Bir de Bülent
Beye şunu sormak istiyorum: Geçen sene kendisine güya suikast
yapılacaktı. Bu suikastte 2 tane subay yakalandı. Bu
kişiler ne oldu? Bu suikast yapıldı mı yapılmadı
mı? Genelkurmayın en mahrem yerlerine girildi, burada aramalar
yapıldı. Burada herhangi bir belge bulundu mu, bunu merak ediyor
vatandaşlarımız.
Ayrıca da bu
Celal Bayar Üniversitesi Rektörünü ziyarete giderken o çocuklara
karşı, Rektörün tavrı Ben sizi okuldan atarım., Susun.,
Konuşmayın. diyen bir Rektörün davranışını
uygun görüyor mudur? Görmüyorsa buna karşı bir tepki gösterdi mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
4 Ocak 2011 tarihinde yapılan Milliyetçi Hareket Partisi grup toplantısında
intranette yapılan yayında son on iki dakika kalıncaya kadar ses
yoktu, görüntü vardı. Daha önceleri de bazen böyle durumlar meydana
gelmiştir. İlgililerin daha dikkatli ve titiz olmaları konusunda
uyarılmasını istiyorum. Bu tür arızaların iktidar
partisi yayınında olmamasını nasıl izah edersiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, Sınır Tanımayan Gazeteciler
Örgütü 2010 yılı Basın Özgürlüğü Endeksini
yayınladı. 178 ülkeli endeksin 138inci sırasında Türkiye
var. Türkiye geçen yıl 122nci sıradaydı. Sadece geçen
yıldan bu yıla ülkemizin 16 sıra gerilemesinin nedenleri
arasında, Hükûmetin basın üzerinde kurduğu baskının ya
da basında, iktidar yanlısı tek sesliliğin
katkısı nedir? Bu tekelleşme nereye kadar devam edecektir? Bu süreçte
hakikaten merak ediyorum- muhalif tek bir gazete bırakılacak
mıdır? Bu tekelleşmeyi önlemek üzere Hükûmet olarak projeleriniz
nelerdir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Bazı
arkadaşlarımızın soruları doğrudan TRT ile
ilgilidir. Bugün RTÜKle ilgili bir konuyu görüşüyoruz. Kanun kabul
edildikten sonra denetim RTÜKe geçecektir. Dolayısıyla, TRT ile
ilgili yazılı ve sözlü soru önergelerine esasen cevap veriyoruz ancak
arkadaşlarımızın bu konu görüşülürken sorduğu
soruları da TRTyle ilgili olarak yazılı
cevaplandıracağım.
Sayın
Işıkın, Show TVde yeni başlayan bir diziyle ilgili olarak
söyledikleri, kamuoyunda da büyük bir yankı bulmuştur. Ben de
şahsen büyük bir endişe ve üzüntü içindeyim. Kanunî Sultan Süleyman
gibi, sadece kendi ülkemizde veya geçmişte Osmanlı döneminde
değil bütün dünyada büyüklüğü bilinen ve dönemi Muhteşem
Süleyman olarak tanıtılan bir insanı, harem düşkünü, içki
düşkünü, hatta bazı sahnelerinde, söylemeye dilim varmayan bir
ilişki içerisinde göstermeye matuf
Fragmanlarından böyle
anlaşılabiliyor veya böyle düşünülebiliyor. Böyle büyük
masraflarla dizinin çekilmiş olmasından ve gösterimine birkaç gün
önce başlanmış olmasından ben üzüntü duyuyorum ancak RTÜK,
bildiğiniz gibi, yayına giren ve yayın sırasında
yayın ilkelerine aykırı olduğu itirazıyla veya
şikâyetiyle önüne gelen konular hakkında karar verebilmektedir,
önleyici bir imkânımız bulunmamaktadır. Önleyici
imkânımız, sadece 7nci maddede kabul edilmiş olan, millî
menfaatler veyahut da bu konudaki olağanüstü günlerde alınması
gereken tedbirleri içermektedir. Kamuoyunun tepkilerini dikkate alarak
televizyonun bunu kendiliğinden kaldırması belki
düşünülebilir ancak bu tür yapımların veya
prodüksiyonların, rating ve kâr amacıyla
yapıldığını hepimiz bilmekteyiz. Bu diziyi ilginç
kılmak için, senaryosunda farklı argümanlar
kullanılmıştır.
Bildiğiniz
gibi, sadece Mustafa Kemal Atatürkle ilgili, Atatürkün hatırasına
alenen hakareti suç sayan bir kanun yürürlüktedir. Bunu diğer tarihî
şahsiyetler için geçerli kılmak herhâlde mümkün değil ancak
gönlümüzden geçen, aklımızdan düşünebildiğimiz, tarihimizin
önemli şahsiyetlerini olduğundan başka türlü görerek küçültmeye,
aşağılamaya çalışan, ne olursa olsun
karşılığını bulmalıdır.
Diziyle ilgili
şikâyetleri süratle dikkate alacağımızı ve kanun
çerçevesi içerisinde gereğini yapacağımızı
söyleyebilirim.
Sayın Genç
müstehcenin tarifi konusunu ileri sürdüler. Müstehcenin tarifi Türk Ceza
Kanununun varlığından beri yapılmıştır,
Yargıtay kararları ve içtihatlarıyla da ne olduğu
açıkça bellidir. Kendisi de çok değerli bir hukukçudur, bunu
bildiği kanaatindeyim.
TRTde kimlerin
program yaptığını soruyor, TRTyle ilgili konuları
cevaplandırırken bunu karşılayacağım.
Bana
yapıldığı iddia edilen suikastla ilgili merak ve
endişesini hayranlıkla karşılıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben de hayranlıkla sizin cevabınızı bekliyorum.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Bu konu sanıyorum
yakın zamanda bir şekilde -doğru veya yanlış, olumlu
veya olumsuz- ortaya çıkar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama merak ediyoruz.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Rektörün tavrını
uygun görüyor mu? Rektör benim yanımda bu öğrenci veya öğrenci
kisvesiyle bu hareketi yapmaya çalışan kişilere bir tavır
ve davranış içerisinde bulunmadı. Onu yorumlamak konusunda ben
bir şey söylemeyeceğim.
Size ODTÜlü
öğrencilerin ne kadar büyük bir sevgi gösterdiğini gıptayla,
imrenerek buradan dinledim. Yani herkese aynı tavır gösterilmiyor
olabilir. Ben sizin öğrenciler tarafından bu şekilde
karşılanmış olmanızdan ayrıca gurur duydum bir
milletvekili olarak.
Sayın Paksoy
4 Ocak 2011 tarihli grup toplantısında son on iki dakika
Yani TRT
3ün yayınlarıyla ilgili bir konuysa ilgilenmem gerekir ve
araştırmam gerekir.
Sayın
Korkmaz Basın özgürlüğü endeksinde gerideyiz. dediler, bazı
incelemeler ve raporlar sonucunda. Bunların ne kadar
sağlıklı verilere dayandığı konusunda
doğrusu endişeliyim. Ancak şunu söylemeliyim
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Efendim, Sınır Tanımayan Gazeteciler
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Müsaade edersiniz
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Pariste, RSF
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Olabilir, yani bu
kuruluşların bütün raporlarına aynı şekilde itibar
edeceksek başka raporları da sizinle tartışmamız
gerekebilir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Tartışmaya gerek yok efendim.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Bunları ihtiyatla
karşılayalım. Olabilir ki belli amaçlar doğrultusunda
hazırlanmış da olabilir, bazıları da çok objektif
verilere dayanmış olabilir.
Biz basın
özgürlüğü konusunda gerekli tedbirleri hem Basın Kanununda hem de
Türk Ceza Kanunundaki uygulamalar sırasında dikkate alıyoruz.
Gazetecilik mesleğiyle ilgili, yazı ve ifade özgürlüğüyle ilgili
konular bizim ilgilenme alanımız içerisindedir ama gazeteci
sıfatını bir şekilde kazanmış, işlediği
suç da terör örgütüyle iş birliği ve onun adına eylem yapmak ise
aynı kategoriye koymamak gerekir. Sizin koymadığınıza
inanıyorum ama öyle toplantılarda karşılaşıyoruz
ki, elimizdeki listelere baktığımız zaman, ismini bile
duymadığımız bir gazetenin kartına sahip olan bir
başkası, adi suçları, terör suçlarını
işlemiş ve bundan hüküm giymiş durumdadır.
Sayıları az veya çok ama mesleğini ifa ederken özgürce
düşüncesini yazabilen, bunu yazarken de takibata maruz kalanlar varsa
bunlar genelde Türk Ceza Kanununun üç maddesiyle ilgilidir: Birincisi adli
yargılamayı etkilemeye teşebbüs, bir diğeri
soruşturmanın gizliliğini ihlal, bir diğeri de yine bu
yargılama evresiyle ilgidir. Buralarda suçun unsurlarını daha
belirgin hâle getirmek ve bu suça verilen cezaları asgariye indirebilmek
-eğer mümkünse- konusunda bir çalışmamız var.
Biz
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü olarak
Bakanlığımla ilgili konuda
çalışmalarımızı hazırladık, Adalet
Bakanlığımıza verdik. Onların da çalışmalarının
sonuçlandığını biliyorum. Ümit ediyorum ki Meclisin
bugünlerdeki
Tabii, Türk Ticaret
Kanunu, Borçlar Kanunu araya girecek bir on gün kadar ama ilk fırsatta
Meclisimizin önüne geleceğini düşünebiliyorum.
Devlet Denetleme
Kuruluyla ilgili, ben tam içeri girmişken bir arkadaşımız,
Sayın Taner konuşma yapmıştı.
Şimdi, bunu
ben daha önce de cevaplandırdım. Devlet Denetleme Kurulu
raporları gereği için Başbakanlığa gönderiliyor, kanun
gereğince de Başbakanlık Teftiş Kurulu bu önerileri,
eleştirileri, rapor muhteviyatını, içeriğini inceleyerek
sonucu hakkında karar veriyor. Bana, hatırlıyorum, mart
ayının sonunda gelmişti, ben bir gün sonra da
Başbakanlık Teftiş Kuruluna bunu gönderdim. Yazının
tarih ve numarasını da Komisyonda vermiştim, şu anda elimin
altında değil. Ben de sizler gibi takip ediyorum.
RTÜKü,
itibarlı, işini iyi yapan bir kurum olarak görmek hepimizin
hedefidir.
Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Evet, soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
30uncu madde
üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
568 sıra
sayılı yasa tasarısının 30. m.nin (2) numaralı
bendine aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Değerlendirme
sonuçları kamuoyu ile paylaşılır.
|
Alim
Işık |
Osman
Durmuş |
Nevzat Korkmaz |
|
|
|
Kütahya |
Kırıkkale |
Isparta |
|
|
|
|
Hasan
Çalış |
|
Mustafa Enöz |
|
|
|
Karaman |
|
Manisa |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 30uncu maddesinde bir fıkraya eklemeyi
öngören önergemiz üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
tekrar sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
söz konusu maddenin ikinci fıkrası, Üst Kurulun seçim dönemindeki
yayınlarla ilgili yapacağı işleri ve
hazırlayacağı raporu tanımlıyor. Dolayısıyla
Üst Kurul, medya hizmet sağlayıcıların seçim
dönemlerindeki yayınlarını Yüksek Seçim Kurulunun kararları
doğrultusunda izler ve denetler. hükmü var bu maddede. Üst Kurulca,
Yüksek Seçim Kurulu kararlarına aykırı yayın
yaptığı değerlendirilen programlara ait kayıtlar ve
izleme raporları Yüksek Seçim Kuruluna gönderilir. denmektedir.
Yüksek Seçim
Kuruluna gönderilen değerlendirme raporu sonuçlarının kamuoyu
tarafından da bilinmesi bu kamuoyunun en doğal hakkıdır.
Söz konusu
önerge, buraya, değerlendirme sonuçlarının kamuoyuyla
paylaşılmasının eklenmesini öngörmektedir. Umarım
Genel Kurul bu öneriyi makul karşılayacaktır. Aksi takdirde,
Yüksek Seçim Kurulu ile Üst Kurul arasında ne olduğu bilinmeyen bir
değerlendirme sonucunun kamuoyu tarafından bilinmesi mümkün olamayacaktır.
Umarım önergemiz destek bulacaktır sözümü tekrarlıyorum.
Bu vesileyle bir
iki konuyu da Sayın Bakanı bulmuşken tekrar sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Sayın Bakan,
özellikle, her ne kadar bu yasa tasarısında yerel televizyonlar ve
gazetelerin yer almadığını söylemiş olsanız da
şu anda kamuoyunun dikkatle takip ettiği bu düzenlemelerde yerel
televizyonların, radyoların ve gazetelerin içinde bulunduğu
sorunların çözümü de beklenmektedir. Örneğin, yerel televizyon ve
radyolar, illere göre değişmekle beraber, yüklü miktarlarda telif
hakkı ödemesi yapıyorlar. Kütahyada bir yerel televizyonun
aldığım rakamları size söylüyorum- yıllık 6-7
milyar TLlik bir telif hakkı ödemesi var. Bu, küçük bir televizyon için
aylık 600-700 liralık bir harcama demektir. Bunun yanında
ayrıca personelin gideri, elektrik harcamaları da eklendiğinde
birçok yerel televizyonun ve radyonun ayakta durması mümkün
olamamaktadır. Hepsi dört gözle şu anda yaklaşan seçimleri
beklemektedir. Seçimlere birkaç ay kala bu giderlerini
karşılayabilecekleri reklam gelirleriyle bir yılı umutla
geçirip yeni seçim dönemini beklemekten başka yapacakları bir
şey kalmamaktadır.
Bir, yine,
diğer önemli problem, müzik meslek birlikleri tarafından herhangi bir
radyoya veya televizyona, çalınacak şarkı seçimi hakkı
maalesef bu yerel televizyon ve radyolara verilmemektedir. Paket hâlinde bunlar
pazarlamaya tabi tutulmakta. Bir paket için örneğin 300 TLlik ödeme
yapıyorsunuz ama 200-300 tane şarkının bulunduğu bu
paketten 10-15 tanesini sadece bu televizyon ya da radyo kullanıyor.
Diğerleri için de kullanmadığı hâlde ödeme yapmak zorunda
kalıyor. Acaba buna da bir çözüm getirilebilir mi? şeklinde talebi
de size iletmek istiyorum.
Bir başka
konu: Yeni bir düzenlemenin olduğunu siz söylediniz. RTÜK bölge
müdürlüklerinin maalesef beklenen fonksiyonu yerine getiremediği ve
birçoğunda beş tane bölge müdürlüğü var; İstanbul,
İzmir, Adana, Diyarbakır ve Van- 1 bölge müdürü, 1 şoför, 1 de
odacıyla yürütülen bir bölge müdürlüğü fonksiyonunun etkin
olmadığı yine bu sektördeki birçok insan tarafından dile
getirilmekte. Umarım, bu dile getirilen konulara da çözüm, kanun
sonuçlanıncaya kadarki yaşayacağımız süreçte bulunur.
Bu vesileyle
tekrar önergemize desteklerinizi bekliyor, yüce kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
31inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
568 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 31. Maddesi (1)
fıkrası tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
Mehmet
Şandır |
Beytullah Asil |
Behiç Çelik |
|
|
Mersin |
Eskişehir |
Mersin |
|
|
|
Nevzat Korkmaz |
|
Alim
Işık |
|
|
Isparta |
|
Kütahya |
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı yasa tasarısının 31.
maddesinin (1.) fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer Genç Şevket Köse Tayfur Süner
Tunceli Adıyaman Antalya
Ahmet
Tan Nevingaye
Erbatur
İstanbul Adana
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, iki önerge de aynı mahiyettedir.
Şimdi Komisyona ve Hükûmete sorduktan sonra, önerge sahiplerinin bir
istemi olduğu takdirde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Komisyon
önergelere katılıyor mu efendim?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tekrar saygılar sunuyorum.
Tekrar ifade
etmem gerekir ki gerçekten toplum hayatında, devlet yönetiminde çok önemli
fonksiyonları olan radyo ve televizyon
yayıncılığının hukukunu belirliyoruz.
Dolayısıyla yeterince müzakere edilmesini önemsiyorum. Her ne kadar
bugün bu kanunun görüşmelerinin tamamlanması arzu ediliyor olsa da bu
müzakerelerin hiç zararı olmayacağı kanaatindeyiz.
Tamamlanması arzusunu biz de ifade ediyoruz ama müsaade ederseniz
bazı konularda görüşlerimizi ifade etmek, katkı vermek
istiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, kanunun 31inci maddesi siyasi reklamları tanzim ediyor.
Bu konu bu Kanunda yeni bir madde, 3984ten farklı ve yeni bir madde ve
diyor ki:
yayın yasaklarının başlayacağı saate
kadar siyasi parti ve aday reklamları yayınlayabilir.
Dolayısıyla siyasetin özellikle de seçimlerin, reklam malzemesi
olarak, bir ticari meta olarak kullanılmasına açık kapı
bırakıyor.
Değerli
milletvekilleri, yayıncılık önemli ama siyaset çok daha önemli.
Bu toplum siyaset vasıtasıyla iradesini ortaya koyuyor ve kendi
geleceğine kendi iradesiyle karar veriyor. İşte o iradenin
teşekkülünde, o iradenin tezahüründe bir manipülasyonun, bir
yönlendirmenin, bir aşırı yönlendirmenin çok ciddi sosyal
mahzurları çıkacaktır. Bakınız, seçim sonuçlarına toplumda oluşacak bir
endişe, bir şüphe, bir güvensizlik, bir meşruiyet
tartışması inanınız ki burayı da zor durumda
bırakır, Türkiyenin geleceğinde özellikle demokratik sistemin
işleyişinde çok ciddi yaralar açar. Siyasetin reklam malzemesi
yapılması, seçimlerin, adayların reklam malzemesi
yapılmasının çok çeşitli sonuçları olacaktır ve
bu sonuçlar toplum hayatında, devlet yönetimimizde, endişe ederim ki
büyük tehdit ve tehlikelere
dönüşecektir.
Onun için, daha
önceki Kanunda bu husus yoktu, Yüksek Seçim Kurulunun belirlediği
ölçülerde seçim dönemlerinde radyo ve televizyonlar birtakım
imkânları sunuyorlardı ama şimdi doğrudan, müstakilen bir
madde hâline getirip reklam verilebilir. diye bir hüküm koyduğunuz
takdirde, o görüntü kirliliği içerisinde seçmenin kanaatinin,
kararının yönlendirilmesi imkâna dayalı bir husus
olacaktır. Parası çok olanlar veya çok olan kurumlar, siyasi partiler
seçmen iradesini yönlendirmek noktasında büyük bir imkâna sahip olacaklar.
Bu, seçimlerin sonuçlarının meşruiyetinin,
güvenirliliğinin, adil olduğunun tartışılmasına
zemin hazırlayacaktır. Yani kaş yapalım derken göz
çıkartmak gibi bir sonuçla karşılaşacağız. Radyo
ve televizyonların yeni bir reklam pazarı bulmaları bir talep
olabilir ama bu talebi karşılayacağız diye toplumsal
dengemizi bozmak, gerçekten, siyasi iktidar açısından bana göre
doğru olmaz.
Bakın, bir
başka hususu daha dile getirmek istiyorum: 3984 sayılı Kanunun
4üncü maddesinin (n) fıkrasında Siyasi partiler ve demokratik
gruplar arasında fırsat eşitliği sağlanması. bir
temel hükümdü. Şimdi, bu Kanundan bunu çıkartıyorsunuz, neden
çıkartıyorsunuz? Yani, radyo ve televizyonların, siyasette
bulunan aktörler karşısında fırsat eşitliği
sağlamak gibi bir sorumluluğu yok mu? Getirdiğiniz düzenleme
bunu karşılamaz. Fırsat eşitliğini sağlamak gibi
bir zorunluluk olmazsa, işte burada birçok defa ifade edilen, iktidar
partisi ile muhalefet partilerinin, özellikle kamu yayıncılığından
eşit miktarda faydalanmak gibi bir imkânı kalmaz.
Dolayısıyla bir yanlışlığa hukuki zemin
hazırlamak gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Bunlar
yanlıştır. Bunların düzeltilmesini tekrar istirham ediyor,
hatırlatıyor ve saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Diğer önerge
sahiplerinden söz talebi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 568 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 31inci maddesinde
verdiğimiz önerge ile ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Sayın
milletvekilleri, tabii biraz önce önerge üzerinde konuşan Sayın
Şandır da konuyu çok güzel ortaya koydu. Önemli olan seçime giderken
vatandaşın tarafsız, vicdanının ini dinleyerek oy
kullanması lazım ama o vicdanı etkileyecek en azından
gayrimeşru yolların önünün kapatılması lazım. Seçimin
eşit koşullar içinde yapılması lazım, her adayın
eşit koşullarda seçim yarışına girmesi lazım, her
siyasi partinin eşit koşullarda seçime girmesi lazım.
Şimdi, bu maddeyi getirmekle siz yarın genel seçime gittiğimiz
zaman -iktidar gücü sizin elinizde- bütün televizyonlar, bütün basın
sizinle ilgili her türlü reklamı yapacak çünkü hangi saate kadar
yapılacak? Seçim yasaklarının başladığı
tarihe kadar, yani seçim pazar günü yapılacak ve cumartesi saat beşe
kadar bu reklamlar sürecek.
Şimdi,
haktan, hukuktan, adaletten, vicdandan söz eden insanların, evvela, böyle
bir yola tevessül etmesi düşünülebilir mi? Seçimi parayla almak kadar
vicdansızlık olur mu, haysiyetsizlik olur mu? Bu vatandaşın
oyunu siz para gücüyle, vereceğiniz yalan haberlerle, kandırmaca
birtakım reklamlarla, ilanlarla vatandaşın vicdanını
istenmeyen bir duruma sevk etmek bu seçim eşitliğine, seçimin
adaletine uyar mı?
Bakın,
AKPnin arkasında o kadar büyük kaynaklar var ki
Şimdi,
arkadaşlar, İstanbulda orman arazileri var. Bu orman arazilerinde
birçok yerden kömür alındı, o kömür alanlarında büyük çukurlar
var. Bu çukurlar normal olarak Orman İdaresine bağlı ama
şimdi İstanbulda bir karar alındı: Efendim,
İstanbulda toprak dökülecek alanlar yok, bu İstanbuldaki
inşaatlardan çıkan toprakları nereye koyalım? O, madeni
alınmış kuyulara dökelim. dediler. Bu kuyular Orman
İdaresinin emrindeydi ama AKP bir kanun getirdi, bu Orman İdaresinin
emrinde olan o alanları İstanbul Belediyesine verdi. İstanbul Belediyesi
onu, oraya getiren... Yani o kanunu hazırlayan ve oraya getiren
İstanbul Belediyesinde, AKP yetkilisinin en iyi adamlarından birisi o
kurumun başına geldi ve buraya senede dökülen paralarla elde edilen
para 5 milyar dolar, 5 milyar dolar arkadaşlar. Bu 5 milyar dolar
nasıl harcanıyor biliyor musunuz? Bu 5 milyar doların, bir defa,
kontrolü yok. Ne yapıyor? Bu 5 milyar dolar... İstanbul Belediyesi
yan şirketler kurdu. Bu yan şirketlere onu oradan aktarıyor ve
ondan sonra o yan şirketler ne yapıyor bunu, biliyorsunuz herhâlde
arkadaşlar. Orada kendi yandaşları müteahhitlere veriyorlar. Bu
yandaş müteahhitler de korkunç kârlar elde ediyor.
Şimdi,
düşünebiliyor musunuz en azından burada trilyonlara varan, milyar
dolarlara varan bir rant sağlanıyor, bir para sağlanıyor;
haksız, hukuksuz ve adaletsiz bir para sağlanıyor. Yarın
sizler seçim kazanmak için bu kaynaklardan yararlanacaksınız. Yani bu
kaynaklara gelinceye kadar daha neler var.
Ayrıca da
Tayyip Erdoğanın bir söylemi var, efendim, diyor ki: Bitaraf olan
bertaraf olur. İşte referandumda öyle söyledi, tehdit etti. Ekonomik
durumu zayıf olan bir parti belki borçlanarak birkaç yerde reklam yapmaya
kalksa bile, Tayyip Beyin korkusuyla televizyon kanalları, maalesef
reklam da almayacaklar. Yani AKP dışında hiçbir partinin reklam
da verme imkânı çok azalacak veyahut da bu paralar çok yüksek miktarlara
baliğ olacak, reklam ücretleri isteyecek.
Dolayısıyla,
eğer haktan, hukuktan yanaysanız, eğer eşit bir seçim
yapılmasını istiyorsanız o zaman bu maddeyi
kaldıralım arkadaşlar. Yani bağımsız adaylar
içinde de çok zengin insanlar var. Yani getirecek, adam parayı
bastıracak, rakiplerinin aleyhine, getirecek seçime beş kala orada
reklam yapacak. Bu hangi vicdanın kabul edeceği bir şey? Ama, bu
aslında normal olarak vicdanın kabul edeceği seçim sistemi
olamaz. Türkiyeyi kaosa sürüklüyorsunuz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önergeleri birlikte
işleme almıştık. Şimdi önergeleri birlikte
oylayacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.46
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
31inci madde
üzerinde birlikte işleme aldığım iki önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeleri yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım:
Önergeleri kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
31inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
32nci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 32. maddesinin 1, 2 ve 3.
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini teklif ederiz.
|
Şahin
Mengü |
Ahmet Tan |
|
Manisa |
İstanbul |
İdarî
yaptırımlar
Madde 32- (1) Üst
Kurul, yayın ilkelerine ve bu Kanunda belirtilen diğer esaslara
aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı
kuruluşu uyarır veya aynı yayın kuşağında
özür dilemesini ister. Bu talebe uyulmaması ve
aykırılığın aynı program ve aynı ilke
yönünden tekrarı hâlinde ihlâle konu olan programının
yayınını, bir ila beş kez arasında durdurur.
İsteğe bağlı yayın hizmetlerinde ise ihlâle konu
program katalogdan çıkarılır. Cezaya yol açan fiilde
sorumlulukları belirlendiği takdirde programın
yapımcısı ve varsa sunucusu da bu süre içinde hiçbir ad
altında başka bir program yapamaz veya sunamaz. Yayını
durdurulan programların yerine, aynı yayın kuşağında
ve ticari iletişim yayını içermeksizin, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından
Üst Kurulca temin edilen eğitim, kültür, trafik, kadın ve çocuk
hakları, gençlerin fiziksel ve ahlâkî gelişimi, uyuşturucu ve
zararlı alışkanlıklarla müca-dele, Türk dilinin güzel kullanımı,
çevre eğitimi, özürlü sorunları, sağlık ve benzeri kamuya
yararlı konularda programlar yayınlanır.
(2)
Aykırılığın aynı program ve aynı ilke
yönünden tekrarı hâlinde, ihlâlin ağırlığı
dikkate alınarak, ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki
toplam brüt ticarî iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar
idarî para cezası verilir. Bu fıkrada belirtilen idarî para
cezaları radyo kuruluşları için beşbin Türk
Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe
bağlı medya hizmet sağlayıcılar için yirmibeşbin
Türk Lirasından az olamaz.
(3) Aynı program
ve aynı yayın ilkesi yönünden üçüncü kez tekrarı halinde ihlâlin
ağırlığı dikkate alınarak ulusal kanallar için
100.000 TL'den 300.000 TL'ye, bölgesel ve yalnızca uydudan yayın
yapan kanallar için 20.000 TL'den 50.000 TL'ye, yerel kanallar için 2.000
TL'den 10.000 TL'ye kadar idari para cezası verilir.
Aykırılığın aynı program ve aynı ilke
yönünden dördüncü kez tekrarı hâlinde, daha önce verilmiş olan ceza %
50 oranında artırılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Tan, buyurun efendim.
AHMET TAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 32nci madde üzerindeki değişiklikle ilgili
görüşlerimi sunmak üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim,
şimdi, burada, idari para cezalarıyla ilgili madde üzerine
konuşuyoruz. İdari para cezalarıyla ilgili benim samimi
kanaatimi sormak isterseniz, televizyonculukta para cezasıyla
işlenecek hataları, suçları önlemenin mümkün
olmadığını burada görmemiz gerekiyor. Çünkü,
televizyonların ayakta kalması, televizyon şirketlerinin ayakta
kalması sadece ve sadece rating yarışında öne geçmeleriyle
mümkün. Rating için, tabirimi mazur görün, her şeyin
yapılabileceği bir sektör bu. Meşruiyet
sınırları içinde desek bile her şey yapılabiliyor. Bu
yüzden, bu cezayla durdurmak yerine başka önlemler alınması
herhâlde daha uygun olurdu.
Ancak bir başka
konu da Yüksek Seçim Kurulu ile RTÜK arasında adalet ve nasfet ölçülerinin
kullanılması bakımından bir paralellik olduğunu da
dikkatinize sunmak istiyorum. AGİT Parlamenter Asamblesi vardır.
Sanıyorum aranızda AGİT Parlamenter Asamblesi üyesi olan arkadaşlarımız
da vardır. Ben geçen dönem o Parlamentoda Başkan Vekiliydim ve Türk
Delegasyonunun Başkanıydım, Sayın Cemil Çiçek ve Nevzat
Yalçıntaş ile birlikte görev yaptık ve görevimizin önemli bir
bölümü yeni demokrasiye geçmiş -o
dönem tabii yeniydi, şimdi eskimeye başladı- eski Sovyet
Cumhuriyetleri ve Balkanlardaki birçok ülkedeki seçimleri izlemek için gittik.
Seçimlerin
izlenmesinde, gözlenmesinde, seçimlerin adil olup olmadığında
televizyonların partiler tarafından eşit kullanılıp
kullanılmadığı çok önemli bir kriterdir ve bizim elimizde
hangi parti ne kadar televizyonları kullandı hatta gazetelerin
kullanılması konusunda da yararlanılması konusunda da belli
kriterler vardı. Eğer yeterince televizyonlardan yararlanmamışsa
muhalefet partileri, devlet televizyonu değil özel televizyonlar -burada
Sayın Cemil Çiçek olsa benim bu söylediklerimi herhâlde en azından
başını sallayarak kabul edecektir, onaylayacaktır- son
derece önemli. Yüksek Seçim Kurulu seçimlerin adaletli yapılmasından
ne kadar sorumluysa ve ne kadar misyon üstlenmişse, RTÜKün de aynı
şeyi olması gerekir. Ancak, ne yazık ki bunu göremiyoruz. Hele
idari para cezası gibi bir yaklaşımla da bunun
sağlanması mümkün değil çünkü namütenahi imkânlara sahip bir
büyük sektör televizyon sektörü.
Bir başka
konu: Ne yazık ki RTÜK talimatla hareket eden
Çünkü bu Meclisten
seçildiğine göre
Bağımsız olması çok arzu
edilmişti fakat icraat ortaya koydu ki bağımsızlık
giderek ortadan kalkmaktadır.
Bir başka
asıl konu da personel alımı. RTÜKte 350yle başlayan
personel sayısının şu sıralarda -tam rakamı
bilmiyorum ama- binlere ulaştığı söylenmektedir. Bu bir
uzmanlık dalıdır. Bir meslek memuriyetine benzer ölçülerin
burada kullanılması gerekirken son derece indi, son derece
değere, takdire kalmış personel alımı
yapılmaktadır. Bu da RTÜKün kalitesini herhâlde yükseltmek
değil daha aşağıya çekmektedir.
Bir başka
konu da RTÜKün, tıpkı adli bir kurummuş gibi
sakınılması gerekir. Oysaki Deniz Feneri konusunda
gölgelenmiştir RTÜKün tarafsızlığı yahut da adalet
ölçüsü içinde hareket edeceği. Bu anlamda, televizyon sektörünü idari para
cezalarıyla -dediğim gibi- yola getirmenin mümkün
olmadığını ifade etmek isterim. Burada tabii, iki kelimeyle
de, iktidardan yana olan televizyon kuruluşlarının birçok
bakımdan desteklenmesi konusu gündeme geliyor. Bunun da önüne geçilmezse
Türkiyede seçimlerin sağlıklı ve adaletli olarak
yapıldığı konusunda büyük şüpheler
oluşacaktır. Çünkü çok şükür ki Türkiyedeki seçimler kendi
millî organlarımızla -yayın ilkeleri konusu tabii ayrı bir
konu, şimdiki konumuz ama- Yüksek Seçim Kurulunun, anayasal kuruluş
olarak bağımsız yargının kontrolünde
gerçekleşiyor seçimler. Bu bağımsızlığa da halel
getirilmiş oluyor; çünkü RTÜK buradaki adalet ölçülerini
Partilerin,
televizyonları aksesi, televizyonları kullanması
bakımından önemli bir işlev. Bu işlevin de engellenmesi,
seçimlerin sağlığına, seçimlerin adil olmasına gölge
düşürmektedir.
Hepinizi bu
hissiyatla selamlıyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
33üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı Kanun Tasarısının 33.
maddesinde, 1. fıkrasındaki hükmün bir yıldan iki yıla
kadar hapis ibaresi, bir yıldan üç yıla kadar hapis olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
|
Mehmet
Şandır |
Behiç Çelik |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
|
Mersin |
Mersin |
Isparta |
|
|
|
Rıdvan
Yalçın |
|
Beytullah Asil |
|
|
Ordu |
|
Eskişehir |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 33 üncü
maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki ikinci fıkranın eklenmesini ve diğer
fıkraların teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2) Yayın
lisansı olmasına rağmen lisans tipi dışında
yayın yapan ve izinsiz verici tesis eden medya hizmet
sağlayıcılar Üst Kurulca uyarılır, yapılan
uyarıya rağmen izinsiz yayına devam edenler hakkında
birinci fıkra hükmü uygulanır.
|
Mustafa
Elitaş |
Hayrettin
Çakmak |
Abdurrahman
Arıcı |
|
Kayseri |
Bursa |
Antalya |
|
Canan Candemir
Çelik |
Mehmet Ocakden |
İhsan Koca |
|
Bursa |
Bursa |
Malatya |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
33. Maddesinin birinci fıkrasında yayın lisansı
olmadığı halde yayın yapan kişi ve
kuruluşların cezalandırılması öngörülmüş
olduğu halde yayın lisansı olduğu halde lisans kapsamı
dışında yayın yapılması ve izinsiz verici
kurulması halleri için ceza öngörülmemiştir. Oysa uygulamada
lisansı olduğu halde lisans tipine uygun olmayan şekilde daha
geniş alana veya örneğin yalnız uydu yayın lisansı olduğu
halde karasal yayın yapmaya teşebbüs edilmesi olayları ile
karşılaşılmaktadır. Bu durumun engellenmesi
gerekmektedir. Önerilen düzenleme ile lisans tipi dışında
yayın yapılması cezalandırılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı Kanun Tasarısının 33.
maddesinde, 1. fıkrasındaki hükmün bir yıldan iki yıla
kadar hapis ibaresi, bir yıldan üç yıla kadar hapis olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Çelik, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce hepinize saygılar sunuyorum.
Burada
önergemizde ifade edilen tasarıda geçen bir yıldan iki yıla
kadar hapis cezasının bir yıldan üç yıla kadar
şeklinde düzeltilmesi teklifine aslında burada bir hükme işaret
etme anlamı taşıması dolayısıyla önem
atfediyoruz. Bunun tersi de olabilirdi önergemizde. Şöyle ki: Altı
aydan iki yıla kadar da diyebilirdik. Bu da doğrudur. Çünkü ceza
hukukumuzda, özellikle asliye ceza ve sulh ceza mahkemelerinin yetkisi
kapsamında olan ceza miktarlarının burada tamamen
standartlarının dışına çıkılması
durumunu içerdiği için biz bu önergeyi verdik. Görüyorum ki burada, yine
Türk Ceza Kanununun 256ncı maddesinde, yani görevi kötüye kullanmayla
ilgili burada yine görüşme yapılırken görevi kötüye kullanma
suçlarının bir yıldan üç yıla kadar olması ve bunun üç
yılı iki yıla, bir yılı da altı aya indirmesi
şeklinde yanlış, tutarsız ve Türk bürokrasisini, devlet
yönetimini tamamen mefluç hâle getirecek bir düzenleme
yapılmıştı. Burada da bu ceza standartlarını
bozmadan, uygun, anlamlı bir düzenleme yapılması
zorunluluğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. O hâlde, biz
önergemizi burada şöyle yineliyoruz, diyoruz ki: Altı aydan iki
yıla kadar olsun. ya da Bir yıldan üç yıla kadar olsun. Bunu
söylüyoruz çünkü ceza standartlarının bozulmaması gerekir.
Onun
dışında, diğer para cezalarına ilişkin hükümler
konusunda tabii ki herhangi bir hususa işaret etmiyoruz, bu şekilde
muhafazasının uygun olduğunu düşünüyoruz.
Tabii, yayın
lisansı almadan yayın yapanlar, yayını geçici olarak
durdurulanlar ya da lisansı iptal edilenler ama buna rağmen
yayın yapanların burada bir yıldan iki yıla kadar hapis
cezası verilmesine ilişkin hükmü, arz ettiğim gibi düzeltilirse
uygun olacaktır. Ayrıca, tabii ki Üst Kurul tarafından,
tekrarı hâlinde, söz konusu yayın yapan kurum ve kuruluşlarla
ilgili cihaz ve tesisler mühürlenebiliyor.
Özel medya hizmet
sağlayıcı kuruluşlarla ilgili, doğal olarak tabii ki
para cezası verilebilecektir. Görevi kötüye kullanma anlamında
müeyyidelere dikkatinizi çekmek isterim.
Bunun
yanında, küresel tehdit konusu, yani siber küresel tehdit konusu,
özellikle radyo ve televizyon yayıncılığı
dışında, günümüzde artarak ve yeni teknolojilerin
gelişmesiyle daha da hızlanmış olarak devam etmektedir.
Bunu yakın zamanda WikiLeaks olarak da gördük ve artık günümüzde
gerek uluslararası terör gerek çevre sorunları gerek insan
hakları ihlalleri, kitle imha silahlarının yayılması,
açlık ve yoksulluğun artması, siber küresel tehdidi daha da
etkin hâle getirmektedir. Doğal olarak bu husus en son Millî Güvenlik
Siyaset Belgesine kadar girmiştir, bu alanda da yayıncılığın
kontrolü ve RTÜKün yetkisi dışında kalsa dahi oldukça önem arz
etmektedir. Günümüz yayıncılığının bu
bağlamda da değerlendirilmesi hususunu dikkatlerinize sunuyor,
tekrar, önergemizin kabul edilmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Çelik.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Biraz önce Genel
Kurulun kabul ettiği önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
34üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı yasa tasarısının 34.
maddesinin 5. fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin ilavesini arz ederiz.
Cümle:
Sayıştay her yıl bu denetimi yapar ve rapor sonucunu
yayınlar.
|
Kamer Genç |
Nevingaye
Erbatur |
Şevket
Köse |
|
|
Tunceli |
Adana |
Adıyaman |
|
|
|
Rasim
Çakır |
|
Ahmet Tan |
|
|
Edirne |
|
İstanbul |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 34 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2) Üst Kurul,
bu kanun ve mevzuatta kendisine verilen görev ve yetkileri kendi
sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirir ve
kullanır.
|
Mustafa
Elitaş |
Veysi Kaynak |
Abdullah
Çalışkan |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Kırşehir |
|
Kemalettin
Aydın |
Özlem P.Türköne |
İhsan Koca |
|
Gümüşhane |
İstanbul |
Malatya |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik
ile AB müktesebatına uyum sağlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı yasa tasarısının 34.
maddesinin 5. fıkrasının
sonuna aşağıdaki cümlenin ilavesini arz ederiz.
Cümle:
Sayıştay her yıl bu denetimi yapar ve rapor sonucunu
yayınlar.
Kamer Genç (Tunceli) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 568 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 34üncü maddesinin
beşinci fıkrasının sonuna bir cümle eklemeyi öngörüyor
önergemiz. Burada Sayıştay her yıl denetlesin. diyoruz.
Biliyorsunuz,
RTÜKün maalesef AKP İktidarıyla beraber çok kötü bir
yansıması oldu kamuoyunda. Buna tabii bu yansımayı
sağlayan AKP Grubunun keyfî ve hukuka sığmaz
tasarruflarıydı. Biliyorsunuz, bir gün bir torba kanunu geldi, hiçbir
sebep yokken baktık torba kanununda oraya bir fıkra
eklemişsiniz, efendim, RTÜK Başkan ve üyelerinin hakkında
soruşturma açmak için Başbakanın rızası gerekir.
Hayda! Yahu niye bu acaba gerekli dedik. Bu nereden çıktı
kardeşim? Sonradan araştırdık ki meğer RTÜK Başkanı
Deniz Feneri olayında işin içine girmiş, milyonlarca euroluk
paralar gelmiş, birtakım yerlere harcanmış, ondan sonra
Alman mahkemesinde bu kişiyle ilgili Bu suçludur. diye karar
verilmiş, hatta Alman Büyükelçisi işte Tayyip Beye giderken, Mehmet
Ali Şahin de o zaman Adalet Bakanıydı, ona giderken, hem bir
Alman çocuğunun işte cezaevindeki durumuyla ilgili giderken Biz onu
hallederiz ama sen bu bizim Almanyada içeride olan bu Türk
vatandaşlarımızı, işte şu Deniz Fenerindekileri
de bir an önce bunu çıkarsanıza. diye karşılıklı
pazarlık yapılmıştı. Ondan sonra da -bizim de
haberimiz yok, ne bilelim- meğer Tayyip Beyin en yakın
arkadaşı, Deniz Feneri olayında zaman zaman, işte bu Deniz
Feneri paralarının Türkiyeye akışında yani o zamanki
iddiaya göre aracılık yaptığı söylenen kişiler
arasında kendisine yakın birtakım insanlar olduğu
görülmüş ve bunların hakkında soruşturma açma izni
kaldırılmış, daha doğrusu Tayyip Beyin iznine
bağlanmış.
Şimdi,
normal demokratik bir ülkede, sayın milletvekilleri, devleti yöneten, hele
Başbakanlık makamında oturan kişilerin, değil
suçluları korumak, bir ülkede suçlu sayılacak kişiler, zan
altında olanları bir an önce o zandan kurtulmak için gayret sarf
etmesi lazım. Dünyanın hiçbir yerinde hakkında çok
ağır suç isnadı olan bir kişi, Ben Başbakanım,
ben bunun hakkında soruşturma izni veririm
Ondan sonra
hakkında suç Alman mahkemeleri tarafından tespit ediliyor ve Tayyip
Bey, hakkında soruşturma izni vermiyor. Bu dünyanın neresinde
görülmüş sayın milletvekilleri? Neresinde görülmüş ki bir
memleketteki suçlu o memleketin başbakanı tarafından himaye
ediliyor? O zaman bu memlekette öteki suçluların günahı ne? Öteki
suçluların günahı ne, şimdi hapishanelerde yaşayan insanların
günahı ne arkadaşlar? Eğer birtakım suçluları bizatihi
Tayyip Erdoğan kendi kanatları altına alıyorsa ve bunu
koruyorsa o zaman öteki suçlu vatandaşların günahı ne? Bir izah
etsin bir AKPli çıksın ya, bu kürsüye çıksın söylesin,
Bülent Bey çıksın söylesin! O zaman hapishanedeki öteki
vatandaşların günahı ne ya! Yani bunların arkasında
Tayyip Erdoğan gibi bir güçlü kişi olmamasından mıdır?
Bu ne hakka sığar ne adalete sığar ne insanlığa
sığar. Yani böyle bir yönetim dünyanın en ilkel
toplumlarında, Ugandasında da görülmemiştir, hiçbir yerinde
görülmemiştir ama Türkiye maalesef keyfîliklerle, suçluları koruma
yönüyle dünyanın en ilkel bir devleti görüntüsüne maalesef başka
birileri tarafından sokulmuştur.
Şimdi
Sayıştay denetimini zaten her yerde yapmıyor. Türkiyedeki bütün
kurumları denetlemesi lazım. Buraya getirdiğimiz önergeyle
diyoruz ki: Bu RTÜK çok gelirleri de olan, çok keyfî harcamaları da yapan,
mensupları sık sık istedikleri gibi yurt dışına
giden
Hiç olmazsa bunların bir denetimini yapsın her sene
Sayıştay ve bunun raporunu yayınlasın arkadaşlar. Yani
bunun raporu yayınlanmadıktan sonra, bu denetim de olmadıktan
sonra ilgililer istedikleri keyfî tasarruflarda bulunabilirler, harcamalar da
yapabilirler. Hiç olmazsa eğer böyle bir denetim yapılırsa bu RTÜKte
bulunan kişiler sahip oldukları paraları sorumsuzca, keyfî
harcamazlar. İşte, daha önce tümü üzerinde Sayın Faruk Bal
açıkladı, hangi RTÜK üyesinin kaç defa yurt dışına,
nerelere gittiklerini, ne kadar harcırah aldıklarını
söyledi. Dolayısıyla, bu gibi şeylere teşebbüs etmemesi
için, en azından kamuoyundaki yansımalarından çekinmeleri için
Sayıştay tarafından bunlar her sene
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) -
denetlensin ve bu yayınlansın efendim.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Biraz önce kabul
edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 35. maddesinin (1) ve (2).
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin
Mengü
Manisa
Madde 35- (1) Üst
Kurul, en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş,
meslekleriyle ilgili konularda kamu kurum ve kuruluşları veya özel
kuruluşlarda en az on yıl süreyle görev yapmış, meslekî
açıdan yeterli bilgiye, deneyime ve devlet memuru olma niteliğine
sahip, otuz yaşını doldurmuş kişiler arasından
Türkiye Büyük Millet Meclisince seçilen onbir üyeden oluşur.
(2) Dokuz üyenin seçimi, siyasî parti
gruplarının üye sayısı oranında belirlenecek üye
sayısının ikişer katı aday gösterilir ve Üst Kurul
üyeleri bu adaylar arasından her siyasî parti grubuna düşen üye
sayısı esas alınmak suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunca seçilir. İki üye ise en büyük üyeye sahip meslek örgütünün
önereceği iki katı aday arasından Ulusal yayın
kuruluşlarını temsilen bir, yerel yayın
kuruluşlarını temsilen bir üye olmak üzere Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunca seçilir. Ancak, siyasî parti gruplarında, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde yapılacak seçimlerde kime oy
kullanılacağına dair görüşme yapılamaz ve karar
alınamaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya )
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Başkanım,
bu önerge, sanıyorum sehven verildi, Sayın Hamzaçebinin dikkatinden
kaçmış olmalı. Anayasaya aykırıdır çünkü
Anayasanın 133üncü maddesinde 9 üyeden oluşacağı
öngörülmektedir. Anayasada yazılı bir konuyu bu kanun içerisine
koymak mümkün değil.
Çok özür
diliyorum, katılamıyoruz.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Geri aldık Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge geri alınmıştır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
36ncı madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 36. Maddesinin 1.
Fıkrasının 1. Cümlesinde yer alan kendi aralarından bir
Başkan ve ibaresinden sonra gelmek üzere TBMMnde gurubu bulunan
muhalefet partilerine ayrılan Üst Kurul üyeleri arasından ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Şenol Bal |
|
Konya |
Isparta |
İzmir |
|
Behiç Çelik |
D. Ali Torlak |
Akif Akkuş
|
|
Mersin |
İstanbul |
Mersin |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Şandır, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Muhalefet
partilerince aday gösterilen üst kurul üyelerinin kurulun yönetim kademesinde
de yer almasını sağlayarak kurulda demokratik
yapılanmayı oluşturmak amacıyla bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
37nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
38inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
39uncu madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Üst
Kurul üyelerinin teminatı, mali ve sosyal hakları başlıklı
39. Maddesinin 6. fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Behiç Çelik |
Recep Taner |
D. Ali Torlak |
|
|
|
Mersin |
Aydın |
İstanbul |
|
|
|
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Şenol Bal |
|
|
|
İstanbul |
|
İzmir |
|
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Yunusoğlu konuşacaklar.
BAŞKAN
Sayın Yunusoğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN
LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının
39uncu maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Madde metninden
çıkartılmasını istediğimiz bu maddenin
altıncı fıkrasıyla, RTÜK üyelerine, Başkanın
tabiriyle, bir dokunulmazlık zırhı getirilmektedir. Bu
fıkra 2001 yılından bugüne AKPnin nasıl değişim
gösterdiğinin, nasıl milleti aldattığının en
açık göstergesidir, son günlerin moda tabiriyle çark etmenin,
tornistanın bir örneğidir.
Bir siyasi
partinin ideolojisini, dünya görüşünü, ilkesini ortaya koyan en temel
unsur o siyasi partinin programıdır. Adalet ve Kalkınma
Partisinin programının Siyasi İlkeler başlıklı
bölümünde Milletvekilleri ve bakanların yargılanmaları önündeki
anayasal engeller kaldırılacak. Dokunulmazlık, tüm kamu
görevlilerinin yargılanabilmeleri önündeki engeller ve
ayrıcalıklarla birlikte ele alınacak ve milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerine inhisar ettirilecektir.
deniliyor. Milletvekili dokunulmazlıkları gündeme getirildiğinde
Sayın Başbakan Programımıza bakın. diyor. Biz de
baktık. Doğru, sadece milletvekili dokunulmazlığının
sınırlandırılması yok, Kamu görevlilerinin
yargılanmasının önündeki engeller de kaldırılacak.
deniliyor. Peki o hâlde bu madde neyin nesidir? Bu ne ilkesizliktir, bu ne
tornistandır, bu ne çarktır! Değerli milletvekilleri, RTÜK
üyelerinin görevleriyle ilgili işledikleri suçlarda
yargılanmaları Başbakan veya Başbakan
Yardımcısının iznine tabi olacak, Başbakan izin
vermezse mahkeme kapıları gözükmeyecek.
Bir diğer
nokta, bu kanun tasarısını hazırlayanlar biraz mahcup bir
tavırla, buraya açıkça yazmak yerine Bankacılık
Kanunundaki bir düzenlemeye atıf yapmışlar. Bu utanç, bu
mahcubiyet iyi de esas ilkesizlik fıkranın kendisinde. Bu fıkra
ile atıf yapılan Bankacılık Kanununun 104üncü maddesinin
üçüncü fıkrasında Kurul başkan ve üyeleri ile kurum personeli
hakkında görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri
iddia edilen suçlardan dolayı soruşturma izni verilmesi için bu
kişilerin kendilerine veya üçüncü kişilere çıkar sağlamak
veya kuruma ya da üçüncü kişilere zarar vermek kastıyla hareket
ederek bu işlemler sonucunda kendilerine veya üçüncü kişilere
çıkar sağlamış olmaları hususunda açık ve yeterli
emarelerin olması gerekir. deniliyor yani açık ve yeterli emare
şartı getiriliyor, yargılanmanın önüne âdeta engel
getiriliyor.
Sayın
milletvekilleri, yine Bankacılık Kanununun 104üncü maddesinin
dördüncü fıkrasında Kurul başkan ve üyeleri ile kurum
personelinin görevden almış olsalar dahi görevleriyle
bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlardan
dolayı başlatılan soruşturma ve kovuşturmalar, ilgili
üye veya personelin talebi hâlinde, bunlara vekâlet akdi yapmak suretiyle
görevlendirilecek avukatların ücretleri kurum bütçesinden
karşılanır. deniliyor. Yani hukuksuzluğu Üst Kurul ve
üyeleri yapacak, ceremesini millet çekecek, fakirin fukaranın hakkı,
hukuksuzluk yapanın yargılanması için harcanacak.
Dolayısıyla bu utanç verici durumu ortadan kaldırmak gerekmiyor
mu? Bu utanç verici durumu ortadan kaldırmak biz milletvekillerinin görevi
değil mi?
Somut bir olaydan
yola çıkalım. Şu anda görevde olan bazı Üst Kurul üyeleri
mahkeme kararlarını keyfî bir şekilde uygulamamaktan ceza
aldılar. Yani keyfîlik yapmak serbest çünkü avukat parasını
kurum, yani millet ödeyecek. Bu kanun maddesiyle kamu görevlileri arasında
ayrımcılık yapılmakta, RTÜKe devletin diğer
kurumları yanında ayrıcalık tanınmakta, hukuk ve
adalet kavramları ayaklar altına alınmaktadır.
Çatışma ortamı mı yaratılmak istenmektedir?
Bir diğer
tornistan ise yerel medyayla ilgili konudur. Bu konuyla ilgili, Sayın
Başbakanın 21/10/2003 tarihinde Ankara Dedeman Otelinde Yerel
Televizyon Birliği üyelerine yapmış olduğu konuşmaya
tezat bir şekil oluşmaktadır. Milyonlarca liralık reklam
alan kanallar ile zor koşullarda yayın yapan, personel
maaşını ödemekte zorlanan yerel kanallar aynı kefeye konuluyor.
Adil olmayan bu
durumun düzeltilmesi dileğiyle, önergemize destek vermenizin kendi
programınıza sahip çıkmak anlamına geleceğini sizlere
hatırlatıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, gördüm efendim.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şunun için
söz alma ihtiyacını duydum: Biraz önce kabul ettiğimiz 39uncu
maddenin (6) numaralı fıkrasıyla, Radyo Televizyon Üst Kurulu
üyeleri hakkında yapılacak olan soruşturmalarda iznin
Başbakan veya görevlendireceği bakan tarafından verileceği
hükme bağlanmış oldu. Ancak, malumunuz olduğu üzere
Anayasamızın ilgili maddesine göre Radyo Televizyon Üst Kurulu
anayasal bir kurumdur ve üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
tarafından seçilmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
tarafından seçilen üyeler hakkında yapılacak
soruşturmanın yürütme organının iznine bağlı
kılınması kurumun özerkliğini, anayasal konumunu
zedeleyecek bir sonuç yaratmaktadır. Maddenin ilgili fıkrası,
(6) numaralı fıkra bu şekliyle Anayasaya
aykırıdır.
Ben, tekriri
müzakereye gidilmek suretiyle bu düzenlemenin Anayasaya uygun hâle getirilmesi
gerektiği görüşünü ifade etmek için söz aldım, Sayın
Başkanın ve Genel Kurulun takdirine sunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
40ıncı
madde üzerinde bir adet önerge vardır. Önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
568 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 40. maddesinin 1.
fıkrasında geçen haftada en az bir defa ibaresinin haftada en az
iki defa olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Alim
Işık |
Cemaleddin Uslu |
Hüseyin
Yıldız |
|
|
Kütahya |
Edirne |
Antalya |
|
|
|
Abdülkadir
Akcan |
|
Mehmet
Serdaroğlu |
|
|
Afyonkarahisar |
|
Kastamonu |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Başkanım,
katılmıyoruz çünkü en az toplantı sayısını belirledik.
Üst Kurulun daha fazla toplantı yapmasında bir engel yok.
Katılmıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Alim Işık.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 40ıncı maddesinde vermiş
olduğumuz bir değişiklik önergesi üzerinde söz aldım.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan
görüşünü ifade etti. Mevcut hâliyle Üst Kurulun bu maddenin birinci
fıkrasında haftada en az bir defa olmak üzere tam gün esasına
göre çalışacağı hükmü yer almaktadır. Bilindiği
gibi, tam gün esasıyla çalışma, başka bir yerde
çalışmamak kaydıyla, günün tüm mesaisini ilgili kurumda
harcamaya yönelik bir çalışma biçimidir. Eğer siz Türkiyede
birçok medya sorununun olduğu bir dönemde buna ilişkin kararları
verecek olan Üst Kurulun en az bir defa toplanmasıyla bir haftalık
çalışmasını yeterli buluyorsanız buna söyleyecek
herhangi bir sözümüz olamaz. Bu önergeyle yapılacak düzenleme haftada en
az bir kez olacak toplantı sayısını en az ikiyle alttan
sınırlandırmaktadır. İki, üç, dört, hatta beş
gün niye olmasın? şeklinde yorumlanabilir.
O nedenle, bir
ifadesinin iki olarak değiştirilmesi yerinde olacaktır diye
görüşümüzde ısrar ettiğimi belirtmek istiyorum. Aksi takdirde,
uygulamada bunun haftada bir kez olacağını bu yüce Meclisteki
her milletvekili çok iyi bilmektedir. En azından bunu iki keze
çıkarmak ülkenin sorunlarını daha hızlı çözme açısından
olumlu bir düzenleme olacaktır diye ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle,
yine birkaç konuyu tekrar sizinle paylaşıp Sayın Bakana iletmek
istiyorum. Bugün, bu yasayla, artık siyasi partilerden aday olacak, gerek
belediye başkanı gerek belediye meclis üyesi, il genel meclisi ya da
milletvekili adaylarının parası varsa seçilebileceğinin
tescilini yaşıyoruz. Eğer, siz, televizyonlarda yapılacak
reklamları gelire bağlarsanız ve bunu da
sınırlandırırsanız, ben inanıyorum ki birçok
ilimizde birçok adayın parası olmadığı için
seçilemeyeceği bir dönemi önümüzde yaşayacağız. Bu geçti.
Maalesef Genel Kurul bu düzenlemeye hayır diyemedi. O kanundaki o
maddenin çıkarılmasıyla ilgili önerge Adalet ve Kalkınma
Partisi milletvekili arkadaşlarımızın oylarıyla
reddedildi. Bu arkadaşlarımızın başına bu günler
gelecektir. Ancak adayların ya da aday adaylarının kendilerini
tanıtabilecekleri en önemli ortamlar yerel televizyonlar, yerel radyolar
ve yerel gazetelerdir. Bu tanıtım ortamlarının maalesef
sıkıntı içerisinde olduğunu hepimiz çok yakından
bilmekteyiz. Bir taraftan yerel gazeteler resmî ilan bedelini, tabii, resmî
ilanı hak etmiş gazeteler ilan bedelini yetersiz bulurken
Neden
dolayı? Geçen sene yapılan bir düzenlemeyle, bilindiği gibi,
resmî ilanlar İnternetten de verilebiliyor. Artık İnternetten
de resmî ilanın verilmesiyle ilanların azalması sonucu ilan
gelirlerinin düştüğünü beyan ederken bir taraftan da bu ilan
gelirlerinden yararlanmak isteyen yerel televizyon, radyolar ve yeni
kurulmuş gazeteler de bunun kendilerine açılmasını
istemektedirler.
Mevcut
uygulamada, yeni kurulan bir gazetenin resmî ilanlardan pay alabilmesi için en
az on sekiz ay 3 personelle, ki, bu personeller gazetecilik eğitimini
almış personel olmak şartıyla, aralıksız
yayın yapması gerekiyor. Eğer bu 3 personel
şartını sağlayamamış ve sürekli yayın
yapamamış ise on iki aya ilave bir deneme süresinden sonra, yani otuz
aylık bir uygulama sürecinden sonra bu haktan yararlanmak durumunda. Bunun
azaltılması gerekiyor. Eğer bu konuda bir çözüm getirilebilirse,
inanıyorum ki Anadolunun birçok ilinde çok ciddi görevler
yaptığına inandığımız yerel medya ve
basın mensuplarının bir şekilde desteklenmesi
sağlanabilecektir.
Diğer çok
önemli bir konu: Bu yerel gazete ve televizyonlarda çalışan
personelin birçoğu, gelirleri giderlerini karşılamadığı
için, kayıt dışı çalışmaktadır. Bu bir
gerçek. Eğer bu ülkede her çalışanın insanca yaşama
hakkına sahip olduğuna inanıyorsak, bunun kayıt altına
alınması ancak bu çalışanların bir şekilde
desteklenmesiyle mümkün olabilecektir.
Bu duygularla,
önergemize desteğinizi tekrarlıyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
41inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı yasa tasarısının 41.
Maddesinin (ç) Bendinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Tayfur Süner |
Orhan Ziya
Diren |
|
Malatya |
Antalya |
Tokat |
|
Şahin
Mengü |
Necla Arat |
Ali Oksal |
|
Manisa |
İstanbul |
Mersin |
Ancak, karasal
yerel lisansa sahip medya hizmet sağlayıcılarında bu oran
%1 olarak uygulanır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 41. Maddesinin ç
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
ç) Ulusal medya
hizmet sağlayıcıların, program destekleme gelirleri hariç
aylık brüt ticari iletişim gelirlerinden ayrılacak %3, yerel ve
bölgesel hizmet sağlayıcılarından ayrılacak %1lik
paylar.
Mehmet
Şandır |
Şenol Bal |
Hakan
Coşkun |
|
|
|
Mersin |
İzmir |
Osmaniye |
|
|
|
Nevzat Korkmaz |
|
Reşat
Doğru |
|
|
Isparta |
|
Tokat |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tekraren söylüyorum, gerçekten önemli bir hukuk düzenlemesi yapıyoruz.
Arzu ederdim ki bu düzenlemeyi müzakere usulüyle yapalım. Öyle şekil
şartının yerine gelmesi kabilinden burada kalkıp
oturmanın hiçbir anlamı yok. Bu sebeple, bu müzakerenin bugün
bitmeyip, Sayın RTÜK yöneticilerine, sayın siyasi iradeye, burada
yapılan konuşmaları, ısrarla yapılan
konuşmaları yeniden gözden geçirmelerini, yeniden
değerlendirmelerini, mutlaka hem bu yasanın faydasına hem bu
konunun, yani yayıncılığın faydasına, ülkenin
geleceğinin faydasına önemli hususlar, önemli katkılar
bulabileceklerini tahmin ediyorum; değerlendirmeler için bir fırsat
yakalayacaklardır.
Bu RTÜK
yasası bu dönem çıkmalı. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir
irade beyanı olarak söylüyorum. Ama bunun, bu kadar önemli bir temel
kanunun, bu acelecilikle Bugün çıksın. aceleciliğiyle
yapılması, acele işe şeytan karışır, bence
yanlış oluyor.
Şimdi bir
hususu tekrar dikkatlerinize sunuyorum: Değerli Bakanım, değerli
RTÜK yöneticileri, yayıncılar ve değerli milletvekilleri;
bakınız, kanunlarda genellik esastır, yani özele kanun
çıkartmak doğru değildir hukuk tekniği itibarıyla,
hukuk mantalitesi itibarıyla. Ama genele çıkartılan
kanunların uygulanmasında çok ciddi adaletsizlikler
yaşandığını da gündelik hayatımızda
görüyoruz, sürekli görüyoruz ve birçok konu eğer erteleniyorsa veya sorun
çözülmüyorsa bu genele çıkartılan kanunların uygulanma
kabiliyeti bulamayışlarından kaynaklanıyor. Hayatın
her alanında bunu görüyoruz.
Şimdi bu
RTÜK yasasıyla yayıncılık düzenleniyor.
Yayıncılık derken, aynı şartlara sahip değil ki
medya kuruluşları, biri yerel medya. Yani Anadolunun bir
kasabasındaki bir televizyon, bir radyo ile ulusal radyo ve televizyonu
aynı hukuk içerisinde değerlendirmeye kalkarsanız adalet olmaz
bu, doğru olmaz, uygulamada fayda hasıl olmaz. Dolayısıyla
bu kanunda bir yerel medya başlığı
açılmalıdır. Bu başlık altında özel tanımlar
yapılmalıdır, cezasıyla, desteğiyle veya ona uygulanacak
hukukla, yine hukukun içerisinde kalınarak bir özel başlık
açılarak yerel medyayla ilgili. Çünkü, değerli milletvekilleri,
demokrasi dediğimiz hadise küçüğün, azın, aykırı
olanın korunmasıyla mümkün olabilir. Bu sebeple, yerel medyanın
korunması eğer bu kanunla mümkün olacaksa -ki mümkün olmaz- bu kanun
yerel medyayı perişan edecektir. Bu sebeple bir önerge verdik en kötü
ihtimalle, gelin RTÜK gelirlerinin tanımında yerel medyadan
alınacak pay ile ulusal medyadan alınacak payı
farklılaştıralım, yani bir adaleti olsun. Birinden yüzde 3
alıyorsunuz. Yüzde 3 almayın, yüzde 5 alın. Ulusal medya reklam
gelirlerinin yüzde 85ini alıyor, 20 tane ulusal medya, televizyon ve
radyo reklam gelirlerinin yüzde 85ini alıyor, geride kalan 300 tane küçük
yerel radyo, televizyon, yüzde 15ini alıyor. Şimdi siz bu
eşitliği sağlamadan, bu paylaşımda adaleti
sağlamadan nasıl doğru bir yayıncılık
yapacaksınız? Gelin, RTÜK gelirlerinin yüzde 3ünü
değiştirelim, yüzde 1e düşürelim, yerel medyadan alınacak
RTÜK payını yüzde 1e düşürelim.
Bir başka
hususu daha dikkatinize sunuyorum: Değerli siyasi iktidarın
kararı kendine ait, sorumluluğu da kendine ait ama burada birlikte
çıkartıyoruz, bu kanun AKPnin değil, Meclisin kanunu olacak.
Dolayısıyla muhalefetimizle de bir katkı vermek istiyoruz.
Gelin, bu RTÜK gelirlerinden bir kısmını yerel medyanın
korunmasıyla, desteklenmesiyle ilgili bir fona aktaralım, yerel
medyanın ARGEsine aktaralım, eğitimine aktaralım, hatta
yerel medyada bulunup da sosyal güvenliği olmayan, kendine bakamayan, zor
durumda kalan insanların geçimine ayıralım. Bu RTÜK gelirlerini
ne yapacaksınız? Bu kadar çok geliri RTÜK üyelerinin yurt
dışı, yurt içi gezilerinin harcırahına harcamaktan öte
yayıncılığı destekleyecek bir fon
oluşturmayı niye düşünmüyorsunuz?
Ben tekrar
bunları düşünmeniz için bir fırsattır diyorum. Gelin, bu
kanunun son oylamasını önümüzdeki haftalar içerisinde yapalım
ama tekrar bir irade beyanı olarak söylüyorum: RTÜK Yasası
değişmeli, bu dönem değişmeli.
Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak muhalefetimizle katkı vermeye
çalışıyoruz. Doğruyu yapalım, düzgün yapalım
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı yasa tasarısının 41.
Maddesinin (ç) Bendinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
Ancak, karasal
yerel lisansa sahip medya hizmet sağlayıcılarında bu oran %
1 olarak uygulanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Başkanım,
katılamıyoruz çünkü Üst Kurulun gelirlerinde en önemli pay budur ve
biz yüzde 5i yüzde 3e düşürmekle ilgili yayın kuruluşlarının
da isteğini yerine getirmiş olduk. Eğer bu yüzde 1 olursa veya
bir önceki önergedeki gibi kademeli olursa -Üst Kurulun bütçesi özel bütçedir,
üst kurul bütçelerinin içerisinde yer almaktadır- ve eğer artan
miktar olursa üç ayda bir hazineye devredilmektedir. Biz yüzde 3ün yeterli
olacağını düşünerek böyle bir indirim
yapmıştık, dolayısıyla yüzde 1lik bir önergeyi kabul
etmemiz mümkün değil.
Takdirlerinize
sunuyorum.
Kabul etmiyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın
Aslanoğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli üyeler
Sayın
Bakanım, cidden çok üzüldüm, RTÜK gelirinin önemli bir
kısmını
Gariban, bakın ulusal
Biz önergemizde sadece
-altını çiziyorum- karasal lisansı olan yerel medya için önerdik
yüzde 1i, karasal lisansı olan. Bunlar, çok zor koşullarda geçinen,
sadece kendi illerinde yayın yapan televizyonlar.
Bakın,
sizden rica ediyorum, RTÜK geliri içerisinde bunların payı yüzde
5ten fazlaysa sizden özür dileyeceğim, sizden özür dileyeceğim.
Eğer RTÜK gelirlerinin içinde -altını çiziyorum- bu karasal
lisansı olanların payı yüzde 5ten fazlaysa sizden özür
dileyeceğim, yoksa siz gelirinizin yüzde 5ini bunlara verecek misiniz?
Ha, ben sizden
şunu beklerdim: Şimdi, ulusal televizyonlardan kablolu yayın
yapanlar var, uydudan yapanlar var, ulusal var. Nasıl bunlarla eşit,
aynı kefeye koyarsınız Sayın Bakan? Aynı kulvarda
nasıl koşturursunuz? Bunların cüsi ne? Bunlar çok zor
koşullar altında geçiniyor, memurlarına verecek,
çalışanlarına verecek para bulamıyor bu insanlar. Yani siz
herkesi yüzde 3lük dilime aynı koyarsanız adaletsizlik
yapıyorsunuz, haksızlık yapıyorsunuz. Yani reklam bütçesi
50 milyon dolar olan bir televizyondan da yüzde 3 alıyorsunuz, reklam
bütçesi ayda 5 bin lira olmayan bir televizyondan da yüzde 3 alıyorsunuz.
Ha, ben sizden
şunu beklerdim: Biz bunlara RTÜKten belli oranda, yüzde 1 yardım
edelim.
Şimdi,
biliyorsunuz, bir zamanlar, geçen dönem yerel basınla ilgili bir yasa
çıkardık. Ekonomik özgürlüğü olan kurum
Bunlar halkın
iradesini yansıtıyor. Hiç kimseye zarar vermez. Eğer bir kurumun
ekonomik özgürlüğü yoksa her türlü sorun doğar. Biz yerel medyaya
yani basılı medyaya Basın İlan Kurumu ilanlarından 2
kez ilan verme zorunluluğunu getirdiğimizde yerel basın
dediğimiz yazılı basın artık belli bir şeye
geçiniyor, bu gelirleri var ama yerel televizyonların geliri yok. Ben
şunu beklerdim sizden: Basın İlan Kurumu ilanlarından yerel
televizyonlar da faydalansın, onlar da bir gelir elde etsin, onlar da ayda
üç beş kuruş, en azından çalışanlarının
maaşını verecek bir gelir elde etsin ama örneğin Trabzonda
yayın yapan Mavi TV, Zigana TV, bunlara baktınız mı?
Malatyada yayın yapan televizyonlara bakın. Ben biliyorum bu
arkadaşları, çok zor koşullar altında,
çalışanlarına maaş vermekte güçlük çekiyorlar Sayın
Bakan. Hakikaten sizden rica ediyorum.
Ben merak
ediyorum: Şu, RTÜK geliri içerisinde karasal lisansa sahiplerin
katkısı kaç kuruş? Hiç almasanız Sayın Bakan yüzde 1
deyin Sayın Bakan yani ulusal yayın yapan ulusal TVlerin reklam
gelirlerinden aldığınız payı siz koruyun, RTÜK
gelirine hiçbir şey olmaz Sayın Bakan. Şunu beklerdim, sizden
şimdi şu jesti bekliyorum çünkü beni hakikaten çok üzdünüz o
cevabı vermekle, keşke o cevabı duymasaydım. Yani RTÜK
gelirlerinin önemli bir kısmını bunlardan alıyoruz.
demenize çok üzüldüm. Hakikaten merak ediyorum yüzde kaçıdır?
Sayın Bakan,
bunlara yardım edin, hatta RTÜK gelirinden belli kısmını,
çok zor koşullar altında, namusluca, şereflice yayın yapan
bu kurumlara yerel, karasal, altını çiziyorum karasal yayın
yapan bu televizyonlara yardım edin eğer ülkede dürüstçe, namusluca
haberleşme özgürlüğünü sağlamak istiyorsanız; yoksa ayda 5
bin lira dahi reklam geliri olmayan bu televizyonlardan ne istiyorsunuz
Sayın Bakan?
Ben hakikaten
RTÜK adına da üzüldüm, şahsınıza üzüldüm. Ben beklerdim ki
Sayın Şandırla -onun da hemen hemen aynı önergesi- bizim
önergemize Evet, biz karasal yayın yapan, sadece ilinde yayın yapan
bu televizyonlara bir katkı yapalım. Hatta onlara RTÜK bütçesinden
yüzde 1 pay ödeyelim. demenizi beklerdim, ama Sayın RTÜK
Başkanım da demek ki, sadece ulusal televizyonlarla ilgileniyor,
yerel televizyonların sorunlarını bilmediğini bir kez daha
gördüm.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
42nci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı yasa tasarısının 42.
maddesinde geçen (altı ay) ibaresinin (bir yıl) olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Kamer Genç |
Şevket
Köse |
|
|
Mersin |
Tunceli |
Adıyaman |
|
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Selçuk Ayhan |
|
|
Malatya |
|
İzmir |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sa-karya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerine verdiğimiz önerge
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına görüşlerimi belirtmek üzere
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
RTÜK, yani Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu Anayasada belirlenen, tanımlanan tarafsız
olması gereken bir denetim organıdır. Asli görevi ülkedeki radyo
ve televizyonların yayınlarının uygar bir denetim ilkelerine
uygun yapılıp yapılmadığını denetlemektedir.
Burada denetim yaparken RTÜKün yapması gereken iktidar partisinin
çıkarlarının gözetilip gözetilmediğini, o
çıkarlarının icaplarının yerine getirilip
getirilmediğini denetlemek değil, toplumun, halkın
yararlarının korunup korunmadığı, halkın doğru
bilgi edinme hakkının ihlal edilip edilmediğinin
denetlenmesidir. Bunu yaparken de şeffaf olmalıdır. Eskiden
bütün yayın televizyonları bakıldığı zaman
bunların içerisinde en güvenilir yayın kuruluşu olarak TRTnin
televizyonları akla gelirdi. Halk arasında o televizyon bu televizyon
seyredilirdi, ama haberlerde ve topluma ilişkin bilgilerde en
tarafsız ve güvenilir yayın organının TRT olduğu kabul
edilirdi ama günümüzde TRT, siyasi iktidarın, AKPnin yandaşı
militanların doldurulduğu ve onların maaşa bağlandığı
bir kurum hâline geldi ve toplumda da güvenilirliğini yitirdi. Yani bugün
iktidarda AKP vardır, yarın bir başka parti olur ama bu ülkede
halkın doğru bilgi edinme hakkının sigortası olacak
devletin kurumları olmalıdır. Zira, bu kurumlar sadece AKPlilerin
verdiği vergilerle değil, herkesin, hangi siyasi düşünceden
olursa olsun herkesin verdiği vergilerle finanse edilen kurumlardır.
Değerli
milletvekilleri, bugün televizyonlara baktığımız zaman,
televizyonların halkın doğru bilgi edinme hakkına saygı
göstermediklerini görüyoruz ve bir kirlilik almış
başını gitmiş. Bütün televizyonlarda kirlilik egemen
olmuş ve bilgi kirliliği, reklam kirliliği, baskı,
şiddet, silah ve terörü öne çıkartan yayınlar hâkim olmuş.
Hangi televizyon kanalına bakarsak bakalım, toplum yanlış
yönlendirilmekte ve toplumu kendi ilkeleri doğrultusunda yönlendirebilmek
adına gerçekten yanlış yayınlar yapılmaktadır.
Televizyonlar
âdeta mahkeme ve evlendirme daireleri hâline gelmiştir. Yani bir
bakıyorsunuz, televizyonda Müge Anlı bir program yapıyor, sanki
mahkeme kurmuş, kesip biçiyorlar, oraya oturtturmuşlar iki tane
vatandaş, herkesi kesip biçiyorlar yani bir olay hakkında önceden
karar veriyorlar. E çok güzel yani yargının yerine geçiyorlar. Bunu
denetlemiyor RTÜK gördüğüm kadarıyla.
Yine, evlendirme
dairesi hâline geldi televizyonlar. Esra Erol Hanımefendi bir evlendirme
programı yapıyor, Zuhal Topal Hanımefendi bir evlendirme
programı yapıyor ve bunların süreleri alabildiğine uzun
yani üç dört saat bir program. Yani düşünebiliyor musunuz, toplum bu kadar
uyutuluyor ve bilgi kirliliği bombardımanı altında
tutuluyor ama RTÜKten hiçbir ve seda
yok.
Değerli
milletvekilleri, basın ve yayın özgürlüğü, toplumu zehirlemek
için kullanılan bir özgürlük değildir; basın ve yayın özgürlüğü,
gerçekten toplumun bilinçlendirilmesi ve toplumun çağdaş hukuk
kurallarının bilincine erişilmesi için yapılması
gereken bir özgürlüktür. Burada baktığımız zaman, yine
dizilerde baskıyı, şiddeti, savaşı, silahları öne
çıkartan yayınlar var yani ben bu yaşta artık
bıktım, televizyonlarda içimi karartan görüntüler seyretmekten ben
bıktım değerli milletvekilleri, sanıyorum, halk da bundan
bıktı. Bu televizyonlarda halkın sorunları gündeme gelmiyor,
aç insanların sorunları gündeme gelmiyor. Mesela, gerçekten
bugünlerde yaşadığımız bir sorun var, onu görüyorum.
Şimdi, çıktım, televizyonda haberleri izledim. İnsanlar
tahliye ediliyor. Sanki bu insanlar beraat edilmiş gibi sunuluyor topluma
yani toplumda infial uyandırılıyor. Toplumun hassas
duyguları daha da istismar ediliyor ve bunlar gerçekten istismar ediliyor.
Yani o televizyon haberlerine bakan insanlar bu...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Evet, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
43üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 43. maddesinin 2 no lu fıkrasında yer alan
temsilcilik ibaresinin bölge müdürlükleri olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Selçuk Ayhan |
Rasim
Çakır |
Kamer Genç |
|
|
İzmir |
Edirne |
Tunceli |
|
|
|
Ahmet Tan |
|
Şevket
Köse |
|
|
İstanbul |
|
Adıyaman |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 43. Maddesinin,
1- 3.
Fıkrasının madde metninden çıkarılmasını,
2- 9.
Fıkrasında yer alan Başkan Yardımcıları
ibaresinin metinden çıkarılmasını,
3- 12.
Fıkrasında yer alan Başkan yardımcıları
bakanlık genel müdürü ibaresinin metinden
çıkarılmasını,
4- 12.
Fıkrasında yer alan bakanlık genel müdür
yardımcısı ibaresinden sonra gelmek üzere daire başkan
yardımcıları Başbakanlık müşaviri ibaresinin
eklenmesini,
5- 12.
Fıkrasında yer alan Bakanlık müşaviri ibaresinin
Başbakanlık müşaviri şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif
ederiz.
|
Faruk Bal |
Hüseyin
Yıldız |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
Konya |
Antalya |
Isparta |
|
Behiç Çelik |
Akif Akkuş |
D. Ali Torlak |
|
Mersin |
Mersin |
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Şandır, gerekçeyi mi okutayım efendim?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurumun
bürokratik yapısının kuruluş amacına uygun hâle
getirilmesi için bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 43. maddesinin 2 nolu
fıkrasında yer alan temsilcilik ibaresinin bölge müdürlükleri
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Selçuk
Ayhan (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Ayhan, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
SELÇUK AYHAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu Kanunu Tasarısının ikinci bölüm 43üncü
maddesine ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sanıyorum, bugünkü oturumun son konuşmasını
yapmış olacağım. Bu vesileyle, aynı zamanda iyi
akşamlar diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tasarının ikinci bölümü üzerinde
yaptığım konuşmada süre kısıtlaması
nedeniyle genel değindiğim bir iki nokta üzerine de bu vesileyle
tekrar değineceğim.
İletişim
özgürlüğü dediğimiz zaman, insanca yaşamanın, saydam bir
yönetime kavuşmanın, insanların objektif bilgi edinme
hakkının demokratik biçimde güvence altına
alınmasını anlıyoruz ancak ne yazık ki yüce Mecliste
bile, verdiğimiz birçok soru önergesi önce Sayın Meclis
Başkanınca sansüre uğratılıyor. Bir iki örnek vermek
gerekirse, Sayın Başbakanın referandum sürecinde
yurttaşlarımızın umreye gitmesini sakıncalı
bulduğundan evet oyu versinler diye teşkilatlara genelge
gönderdiğiyle ilgili haberi soru önergesi yaptık, Sayın Meclis
Başkanımız, kişisel görüş içerdiği gerekçesiyle
reddetti. Sayın Babacana Eximbanktaki yönetim kurulu üyelerinin
yolsuzluk yaptığına dair iddiaları soru önergesi yaptık,
Sayın Babacan, ticari sır gerekçesiyle reddetti. Bunun yanında,
yine mitingler sürecinde bazı kamu kurumları müdürlerinin personelini
genelgeyle mitinglere gönderdiğine dair bir önerge verdik buna da
yanıt verilmedi. Demek ki üç biçimde sansür uygulanabiliyor, ya Meclis
Başkanımız reddediyor ya ticari sır kapsamına giriyor
ya da yanıt verilmiyor.
Değerli
arkadaşlar, hâl böyleyken Türkiye Büyük Millet Meclisinde sansür uygulayan
bir zihniyetin Meclisten aksi bir tasarı geçirmesini beklemek elbette ki
hayaldir.
Bugün ülkemizde
üç yüzden fazla televizyon, binin üzerinde de radyo yayında. Yeni
tasarı ile farklı dil ve lehçelerde yayın yapma hakkı özel
radyo ve televizyonlara da verildiğine göre bunların mahallinde
incelenmesi de önem taşımaktadır. Bu durumda, bölge müdürlüklerinin
tasfiyesi yoluna gidilip temsilciliğe dönüştürülmesi ne kadar
sağlıklıdır, bunu sorgulamak+3 lazım. RTÜK bugüne
kadarki uygulamaları ile hassas bölgelerde bölge müdürlükleri
kurulması kararı almasına rağmen, özellikle
Diyarbakır, Van gibi bölgelerde teknik donatım ve eleman yönünden
istihdam yaratmayarak işlevsiz bıraktığı için bu
yapı yorumlanarak temsilcilik konumu gündeme getirilmiştir. Bu
hususun önergemiz doğrultusunda bölge müdürlüğüne
dönüştürülmesini -özellikle özel radyo ve televizyonların da
farklı dillerde yayın yapmasının gündeme geldiği bu
dönemde- önemli görüyoruz. O nedenle bu önergeyi teklif ettik.
İlk
konuşmamda belirttiğim tasarıda yer alan yabancı sermayenin
hisse payının yüzde 50ye çıkarılmasıyla ilgili konuya
bir kez daha değinmek istiyorum değerli arkadaşlar. Yüzde 50
hisse sahibi olan bir yabancı sermaye kuruluşu Türkiyede
bulabileceği birkaç yandaş hissedarla tüm kontrolü ele alabilecektir.
Ondan sonra, bugün sadece Hükûmet üzerinde ve belki bir kısım sermaye
üzerinde etkin lobi ve baskı gücü olan uluslararası sermayenin ülke
kültürünü, gündemini istediği gibi yönlendirme şansını
engellemek mümkün mü? Bunu tekrar sorgulamak lazım. Yabancı
sermayenin ülkemize gelişine elbette ki karşı değiliz ama
niye, üretim yapan, istihdam yaratan, ihracat yaparak artı değer
katan bir düşünce üzerinde çabalarımızı
şekillendirmiyoruz? Türkiye'nin işsizlik ve yoksulluğunun bu
denli yoğun olduğu bir süreçte, cari açığın hızla
büyüdüğü bir dönemde, niye bunun üzerine gitmiyoruz? Bunu önemle
sorgulamak gerektiğini düşünüyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlayarak sözlerime son veriyorum, iyi akşamlar diliyorum
tekrar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Sayın Başkan, bir düzeltme talebimiz var.
BAŞKAN
Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun.
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Sayın Başkanım, 43üncü maddenin (5)inci fıkrasında
geçen asil ibaresi yanlış basılmıştır asli
olarak düzeltilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim, gerekli notlar alınmıştır, tashih
yapılacaktır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, sözlü soru önergeleri ile alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 11 Ocak 2011 Salı
günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve
bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar
diliyorum.
Kapanma Saati : 19.59