DÖNEM: 23 CİLT: 90 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
53üncü
Birleşim
26 Ocak 2011 Çarşamba
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş
ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, ülkemiz hayvancılığının
güncel sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, narenciye üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, 24 Ocak ekonomik istikrar tedbirlerinin yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, süt üreticilerinin
yaşadığı sorunlara ilişkin açıklaması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Çukurovada narenciye üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
3.- Malatya
Milletvekili Öznur Çalıkın, meyveciliğin sigorta kapsamına
alınmasına ilişkin açıklaması
4.-
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin, Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın konuşmasında adı geçen Cihan
Gündüze ilişkin açıklaması
5.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Giresun Milletvekili
Nurettin Caniklinin konuşmasında belirttiği
müsteşarların atanmasına ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, İnternet üzerinden
gerçekleştirilen dolandırıcılık yöntemlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/997)
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 25 milletvekilinin, cezaevlerindeki
yaşam koşullarının ve sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/998)
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 22 milletvekilinin, başta genç
işsizliği olmak üzere işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/999)
B) GENEL GÖRÜŞME ÖNERGELERİ
1.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak ve 28 milletvekilinin, trafik kazalarının
nedenleri ile alınması gereken önlemler konusunda bir genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/16)
C) TEZKERELER
1.- TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, Letonya Parlamentosu
Başkanı Solvita Aboltinanın vaki davetine icabetle,
beraberindeki Parlamento heyetiyle Letonyaya resmî bir ziyarette
bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1380)
VII.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/723) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmesinin, Genel Kurulun 26/01/2011 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
2.- İller
Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477)
3.- Bazı
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve
Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/877) (S. Sayısı: 535)
4.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep
Dağının; Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin;
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali
Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili
Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
IX.- OYLAMALAR
1.- İller
Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, Bakanlığın desteklediği yardım
projelerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/17006)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Boluda turizmin geliştirilmesine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/17623)
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki turizm sektörüne yönelik
projelere ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günayın cevabı (7/17624)
4.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, dengeleme uzlaştırma sistemine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/17651)
5.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, TPAOdaki fazla mesai ücreti ödemelerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/17688)
6.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin, elektrik
dağıtımının özelleştirilmesine ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/17692)
7.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, akaryakıt fiyatlarının
yükselmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/17693)
8.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Muş-Malazgirt Kalesi ile Kültür
Merkezinin bakım ve onarımına ilişkin sorusu ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/17710)
9.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Filyos Serbest Bölgesine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
(7/17729)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak dört oturum yaptı.
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Uğur Mumcunun ölüm yıl dönümü ile
Adalet ve Demokrasi Haftasına,
Van Milletvekili
Kayhan Türkmenoğlu, Gümrük Müsteşarlığının
faaliyetleri ve Avrupa Birliği gümrük mevzuatına uyumuna,
İstanbul
Milletvekili Mithat Melen, diyabete ve diyabet çubuklarının hastalara
veriliş şekline,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, Uğur Mumcu, Gaffar Okkan ve Hrant Dinkin
ölümleri ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılamamasına,
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel, Uğur Mumcunun ölüm yıl dönümüne,
Muş Milletvekili
Sırrı Sakık, faili meçhul cinayetlerin bir an önce
aydınlatılmasına,
İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız, diyabet hastalarının diyabet
çubuklarını eczanelerden alamamalarına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Kanada Senato
Başkanı Noel Kınsella ve beraberindeki parlamento heyetinin,
Ukrayna
Parlamentosu Başkanı Volodimir Litvin ve beraberindeki parlamento
heyetinin,
Lüksemburg
Parlamentosu Dış ve Avrupa İşleri, Savunma,
İşbirliği ve Göç Komisyonu Başkanı Ben Fayot ve
beraberindeki parlamento heyetinin,
Ülkemizi
ziyaretlerine ilişkin Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Spor
Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün
75inci maddesine göre geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi okundu; Adalet Komisyonunda bulunan tasarının Hükûmete geri
verildiği açıklandı.
BDP Grubu
adına Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
emeklilerin sorunlarının (10/993),
Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, milletvekillerinin
İnternet ve telefon güvenlikleri ile ortam dinlemesi konusunun (10/994),
Van Milletvekili
Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, köyleri ve ekilebilir arazileri sular
altında kalan köylülerin Sarımehmet Barajından kaynaklanan
mağduriyetlerinin (10/995),
Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 25 milletvekilinin, yük
taşımacılığı sektörünün ve taşıma
kooperatiflerinin sorunlarının (10/996),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Karşılıksız
çek sorununun nedenlerinin ortaya konulması, ekonomiye verdiği
zararın tespiti, çek borçlarını ödeyemeyen ve çek
alacaklarını tahsil edemeyenlerin içine düştükleri
mağduriyetlerin araştırılması ve alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 05 Ocak 2011 tarih ve 58821 sayı ile verilen
Meclis Araştırması Önergesinin 25/01/2011 Salı günü
(bugün) Genel Kurulda okunarak, görüşmelerinin aynı birleşimde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Bastırılarak
dağıtılan ve gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının kırk
sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 4üncü
sırasına, 590 sıra sayılı Kanun Teklifinin ise bu
kısmın 5inci sırasına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine;
Genel Kurulun 25
ve 26 Ocak ile 1, 2, 8, 9, 16 ve 23 Şubat 2011 salı ve çarşamba
günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim
konularının, 15 ve 22 Şubat 2011 salı günlerindeki
birleşimlerinde ise bir saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim
konularının görüşülmeyerek bu birleşimlerde gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; haftalık
çalışma günlerinin dışında 28 Ocak ile 4, 11, 18 ve 25
Şubat 2011 cuma günlerinde de saat 14.00'te toplanarak gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 26 ve 27 Ocak ile
2, 3, 9, 10, 16, 17, 23 ve 24 Şubat 2011 çarşamba ve perşembe
günleri saat 14.00'te toplanmasına;
25 Ocak 2011
Salı günü (bugün) 477 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 26
Ocak 2011 Çarşamba günü 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci bölümünün bitimine kadar, 27 Ocak 2011
Perşembe günü 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci bölümünün bitimine kadar, 28 Ocak 2011 Cuma
günü 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü
bölümünün bitimine kadar, 1 Şubat 2011 Salı günü 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 4üncü bölümünün bitimine
kadar, 2 Şubat 2011 Çarşamba günü 606 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 5inci bölümünün bitimine kadar, 3 Şubat
2011 Perşembe günü 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6ncı bölümünün bitimine kadar, 4 Şubat
2011 Cuma günü 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
7nci bölümünün bitimine kadar, 8 Şubat 2011 Salı günü 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci bölümünün bitimine
kadar, 9 Şubat 2011 Çarşamba günü 606 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesine, bu birleşimlerde gece
24.00'te, günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük
programların tamamlanmasına kadar çalışmalara devam
edilmesine;
Genel Kurulun 10,
11, 15, 16, 17, 18, 22, 23, 24 ve 25 Şubat 2011 salı, çarşamba,
perşembe ve cuma günlerindeki birleşimlerde saat 23.00'e kadar
çalışmalarını sürdürmesine; 606 sıra sayılı
Kanun Tasarısının, İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.
Muş
Milletvekili Sırrı Sakık, bu ay içerisinde kaç tane faili
meçhullerin yıl dönümünü birlikte kutluyoruz ifadesindeki kutluyoruz
sözünü anma olarak düzelttiğine ilişkin bir açıklamada
bulundu.
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
Yargıç Üye Seçilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/25) İç
Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/883)
(S. Sayısı: 568),
2nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve
Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/877) (S. Sayısı: 535),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun
Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/371, 1/101) (S.
Sayısı: 477) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak maddelerine
geçilmesi kabul edildi, verilen aradan sonra Komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadığından ertelendi.
26 Ocak 2011
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 19.00da son verildi.
Meral AKŞENER
Başkan
Vekili
Yusuf
COŞKUN Harun
TÜFEKCİ
Bingöl Konya
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 69
II. - GELEN KÂĞITLAR
26 Ocak 2011 Çarşamba
Genel Görüşme Önergesi
1.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak ve 28 Milletvekilinin, trafik
kazalarının nedenleri ile alınması gereken önlemler konusunda
bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/16)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/11/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1. Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 Milletvekilinin, İnternet üzerinden
gerçekleştirilen dolandırıcılık yöntemlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/997)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/11/2010)
2. Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe ve 25 Milletvekilinin, cezaevlerindeki yaşam
koşullarının ve sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/998)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/11/2010)
3. Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 22 Milletvekilinin, başta genç
işsizliği olmak üzere işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/999) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/11/2010)
26 Ocak 2011 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN -
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, ülkemizde hayvancılığın güncel
sorunları hakkında söz isteyen Muğla Milletvekili Sayın
Gürol Ergine aittir.
Buyurun
Sayın Ergin.
Sayın
milletvekilleri, arkadaşımızı sükûnetle dinleyebilirsek
GÜROL ERGİN
(Muğla) Bilhassa sayın bakanların dinlemelerini rica ediyorum.
BAŞKAN
Rica ediyorum, uğultuyu hafifletirsek
Buyurun
Sayın Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Muğla Milletvekili Gürol Erginin, ülkemiz
hayvancılığının güncel sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
GÜROL ERGİN
(Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz
hayvancılığının güncel sorunları üzerinde
sözlerime başlarken sizleri ve yüce Türk ulusunu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, bu
sabah 07.30 sularında Beypazarı yakınlarında trafik kazasında
yitirdiğimiz çilekeş geçici tarım işçilerine Allahtan
rahmet ve Türk milletine başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, yaklaşık bir yıl önce, 24 Şubat 2010da bu
kürsüden, hayvancılıkta yaşanan sorunları, sorunların
nedenlerini ve çözümü için neler yapılması, neler
yapılmaması gerektiğini ifade eden gündem dışı
bir konuşma yapmıştım. O konuşmamda özetle, çözümün
üretim artışında ve üretimin sürdürülebilir olmasında
olduğunu, ithalatın çözüm olmadığını, bu nedenle
de canlı hayvan ve hele de et ithalatına kesinlikle gidilmemesi
gerektiğini belirtmiştim. Eğer yanlış bir yol olarak
ithalata gidilirse fiyatların bir süre için terbiye edilebileceğini
ancak bu durumda içerideki üretimin daha da olumsuz etkilenip
azalacağını ve bir süre sonra hem fiyatların
yükseleceğini hem de böyle bir girişimin işletmelerin
kapanmasını hızlandıracağını, sürekli
ithalata bağımlı bir yapı ortaya
çıkacağını söylemiştim.
Üzülerek ifade
edeyim ki Nisan 2010da başlayan canlı hayvan ve et ithalatı
bugün küçük işletmeler bir yana Türkiye'nin en büyük işletmelerinin
de besiciliği bırakmasına neden olmuş, Türkiye tamamen
ithalata bağımlı hâle gelmiştir. Başlangıçta Et
ve Balık Kurumuna 31 Aralık 2010 tarihine kadar sıfır
gümrük vergisiyle 100 bin ton canlı sığır ithali tarife kontenjanı
tanıdınız. Yeterli olmadığını gördünüz, söz
konusu tarife kontenjanını bir yıl daha uzattınız.
Canlı hayvan ve karkas et ithalinde yüzde 135 ve 225 olan gümrük vergisi
oranlarını sıfır ve yüzde 40a indirip özel sektör
ithalatını başlattınız. Türk milletinin Kurban
Bayramında keseceği hayvanları ancak ithalatla
sağlayabildiniz.
Sayın
Bakanın son beyanatından et fiyatlarının yüzde 20
dolayında ucuzladığını öğreniyoruz. Sayın
Bakan Bizim işimiz Türkiye'de vatandaşlarımızın ucuz
ete ulaşmasını sağlamaktır. diyerek fiyatı
düşürmekle övünüyor. Bu nasıl bir övünmedir? Elbette ki hangi ürünü
ucuz fiyatla ithal ederseniz o ürünün ülkedeki fiyatı düşer.
Sayın Bakan, sürekli ithalata mahkûm ettiği ülkemizde ithalattan
dolayı fiyatı düşürdüğüyle mi övünmeliydi, yoksa doğru
politikalar uygulayarak ve bu milletin parasını çarçur etmeyerek
üretimi artırdığı için fiyatların düşmüş
olması ile mi övünmeliydi? Üretimi artırmak mı, yoksa üretimin
azalmasına neden olarak ithalat yapmaya kalkışmak
mıdır bir tarım bakanının görevi?
Bakınız,
bugün, ülkeye kilosu 10 liradan ithal karkas et giriyor. Et Balık Kurumu,
ithal ettiği karkas eti 12 liradan marketlere veriyor; ayrıca,
getirdiği 15 bin besi hayvanını canlı olarak kilosu 8
liradan besiciye dağıtıyor. Üreticinin et maliyeti 13-14 lira
iken, 10 liraya et ithal etmek besicilere Bu işi siz yapmayın.
demektir. Banvit ve Koç Holdingin besiciliği bırakması,
Sarayın direnme kararını aldığını
belirtmesi durumun vahametini gösteriyor. Banvit ve Koç gibi büyük gruplar bu işten
para kazanamıyorsa küçük işletmelerin ayakta kalabilmesi mümkün
müdür?
Sıfır
faizli kredi uygulaması da çeşitli sorunların kaynağı
olacak hatta olmaya başladı bile. Sıfır faizli krediyi alan
girişimci, yurt dışından veya içinden hayvan bulup yatırım
yapacak; ithal edeceği canlı besi hayvanının kilosu
ortalama 8 lira -iç piyasada biraz daha yüksek- aldığı
hayvanları sekiz ay besledikten sonra piyasada satmaya
çalışacak. İthal karkas etin kilosu 10 liradan
satılırken, bu girişimde 13-14 liraya mal edeceği karkas
eti kime ve nasıl satacak? Sayın Bakan övünüyor: Et fiyatı
düştü. İyi de düşünün, bu düşüşün faturası ne
olacak, kime kesilecek? Milyonlarca dolar ödediniz, canlı hayvan ve et
ithal ettiniz ama besiciliği çökerttiniz. Süt
hayvancılığında yeni bir kriz kapıya geldi,
Bakanlık âciz durumda.
Sayın Bakana
birkaç sorum var:
Hayvancılıkta
yarattığınız sorunlar, hayvancılıkla ilgili
hiçbir deneyimi olmayanlara faizsiz kredi dağıtmakla çözümlenebilir
mi? Varlık sahiplerine sıfır faizle kredi verirken konunun asli
sahipleri olan kooperatifler ne için yüzde 4 faizle hayvancılık
yapmaya zorlanıyor?
Ne için
damızlık hayvan ithalatını Macaristan gibi, Avusturya gibi
ülkelere tek tek açtınız da bu ülkelerde hayvan
fiyatlarının fırlamasına neden oldunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
GÜROL ERGİN
(Devamla) Sağ olun.
Ne için bir
kısım kooperatifler, ahır inşaatları biteli üç
yıl olduğu hâlde hâlâ hayvan alabilmiş değiller?
Şaptan ari
bölge hâline getirmekle övündüğünüz Trakyada mı şap var, yoksa
Bulgaristanda mı? Biz mi sınırları kapadık yoksa
Bulgaristan mı?
Görevi, çiftçi
için damızlık hayvan yetiştirmek olan TİGEM
işletmeleri niçin bu görevlerini yapamaz hâle geldiler de özel sektör ve
kooperatiflere verecekleri damızlık hayvanlar için ithalat
yapıyorlar? TİGEMe hayvan ithalatı yakışıyor mu?
Geçen hafta,
merkez teşkilatındaki üst düzey görevlileri, alelacele yurt
çapında görevlendirmenizin nedeni nedir? Bu görevlendirmenin Ziraat
Bankasının verdiği sıfır faizli krediyle hayvan
alımlarında yaşanan kimi durumlar ile veri kayıt
sistemindeki hayvanlara ait sayıların doğruluğunun
araştırılmasıyla ilgisi var mı?
Sayın Bakan,
hayvancılıkta uyguladığınız politikalarla
saplandığınız bataktan çıkmanızı diliyor,
yukarıdaki sorularıma yanıtlarınızı bekliyorum
ama gerçek yanıtları.
Sözlerime son
verirken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜROL ERGİN
(Devamla) Sayın Başkan, bir tek
BAŞKAN Onu
hiç yapmıyorum Hocam, ne olur, yapmıyorum.
GÜROL ERGİN
(Devamla) Yapmayın, tamam.
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim. Siz devam edin.
GÜROL ERGİN
(Devamla) Sayın Başkan, sizi, sayın milletvekillerini ve yüce
Türk ulusunu tekrar selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ergin.
Gündem
dışı ikinci söz, narenciye üreticisinin sorunları
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Mehmet
Şandıra aittir.
Buyurun
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve
sayın bakanlar; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir sonuç olarak,
bugün, bu kürsüden, Mersin, Erdemli, Silifke, Tarsus, Anamurdaki limon
üreticilerinin, narenciye üreticilerinin
çığlığını sizinle paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir sonuç olarak söylüyorum: Bugün Erdemlide limon
dalında kaldı. Ocak ayının sonuna
ulaşılmış olmasına rağmen henüz daha limonun
yüzde 60ı kesilmedi. Limonun kilosu 30 kuruş, alan da yok, soran da
yok. Parası olan, sandık almaya parası olan, işçi
çalıştırmaya parası olan, depo tutmaya parası olan
vatandaş ancak limonunu kestirebiliyor, yoksa tüccar yok piyasada ve bu
sorun her sene yaşanıyor. Bu, siyasetin ötesinde. Tüm Erdemli
halkı bugün, şu saatte bizi dinliyor. Erdemlinin siyasetçileri
olarak, iktidarıyla muhalefetiyle, yoğun bir gayret içerisinde,
vatandaşımızın, üreticimizin, tüccarımızın
sorunlarını her defasında Sayın Hükûmete, Sayın Bakana
ulaştırmaya çalışıyoruz ve diyoruz ki Bir tedbir
alınız, bu çiftçiye zulmetmeyiniz, haksızlık
yapmayınız.
Değerli
milletvekilleri, Erdemli insanı ekmeğini taştan çıkartan,
taşı düzeltip sera kuran ve dişiyle tırnağıyla,
çoluk çocuğuyla o toprakta yaşamaya çalışan mübarek
insanlar ama her sene narenciyede zarar ediyorlar. Buna hakkımız yok.
Buna bir çözüm üretmenin sorumlusu öncelikle Hükûmet ve bu Meclis. Bu
dış ticaretin sorunlarını aşabilmenin bir yolu
bulunmalı ama her sene dış ticarette yaşanan sorunlar
maalesef çiftçimizi canından bezdirdi, hasat mevsimi ıstırap
mevsimine dönüştü. Erdemli insanı, haklı olarak, tüm siyasete,
siyasetçilere tepki içerisinde, öfke içerisinde, kendi kaderiyle baş
başa, ıstırap içerisinde kıvranmaktadır. 125 dolar ton
başı verilen destek hem zamanlaması itibarıyla derde deva
olmamakta hem de peşin ödenmemesi sonucunda tüccara cesaret vermemektedir.
Kaldı ki bu sene ton başı 896 dolar veya 892 dolara ihracat
yapmak şartına bağlı olarak 125 dolar teşvik
verileceği gibi bir uygulama da konuşuluyor. Dünyanın neresinde
tonu 892 dolara limon satılıyor ki Erdemli, Mersin, Türkiye narenciye
tüccarı, satıcısı limonu bu fiyata satabilsin de 125 dolar
teşvik alabilsin? Kaldı ki bu teşvik de nakit ödenmediği
için, mahsuplaşmayla geri dönüşü yüzde 15ler düzeyinde
kaldığı için verdiğiniz teşvikin çiftçiye de tüccara
da hiçbir faydası olmamaktadır.
Sayın
Bakanın burada olmasına teşekkür ediyorum, bu çiftçiye bir
şey söylemesi gerekir. Ne yapacağız? Felaketse felaket bu,
afetse afet bu. Adamın evini sel basıyor, malı gidiyor ama
şimdi malı dalında kaldı.
Değerli
milletvekilleri, 15 Temmuzda narenciye sezonu açılır. 15 Temmuzda
doğru politikalar uygulanabilse eylül-ekim ayına geldiğinde
narenciye pazarlanmış olur, artık çiftçi parasını
alır, bahçeden çıkar, tüccar bahçeye girer ama şimdi ocağın
sonuna geldik tüccar yok. Yanlış yönlendirmelerle, tüccar da
yanlış yönlendirmelerle sezonun başında 80-90 kuruşa
limon aldı, şimdi onu da satamıyor, depolar dolu. Tekrar
ediyorum: Çiftçinin, Erdemli çiftçisinin hasat mevsimi ıstırap
mevsimine döndü, borcunu ödeyemiyor, bankaya borcunu ödeyemiyor, zehirciye
borcunu ödeyemiyor. Bu zulme yeter etmemiz lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Sağ ol.
Sayın
Hükûmet, Sayın Bakan; Türkiye Büyük Millet Meclisi bu çiftçiye çözüm
üretmek mecburiyetinde, bunu her defasında burada konuşuyoruz. Bu,
siyasi parti siyaseti veya muhalefet siyaseti değil. Gözümüzün önünde
insanların emeği zayi oluyor. On-on beş gün süresi kaldı,
bu on beş gün içerisinde bu limonu kesmediği takdirde artık limon,
limon olmaktan çıkacak. O sebeple Sayın Bakandan istirham ediyorum,
bu bir afet, Erdemli çiftçisine, limon üreticisine, narenciye üreticisine
devletin ilgili fonlarından bir hasar tespiti yaparak bir bedel
ödenmelidir. Bu çiftçiyi, bu üreticiyi kendi derdiyle baş başa
bırakmaya hakkınız yok. Onun için, Sayın Bakan, burada,
dünle bugünü kıyaslayarak, birtakım mazeretler ortaya koyarak
konuşmak değil, çiftçiye bir şey söylemeli, çiftçinin zararını
karşılayacak bir tedbir ifade etmelidir.
Erdemli
halkının çığlığını sizlere sundum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Sayın Bakana
söz vereceğim ama ben, 60ıncı maddeye göre pek kısa söz
taleplerini genellikle en son veriyorum. Şimdi, Sayın Bakanın
konuşmasına uygunsa ikinize söz vereceğim.
Buyurun
Sayın Aydoğan.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
süt üreticilerinin yaşadığı sorunlara ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
iki yıl önce sütte ve süt üreticisinin yaşadığı sorun
bugün tekrar ediyor. Şu anda, süt üreticisi, ürettiği sütleri verecek
yer bulamıyor, ürettiği sütlerin alıcılarına yalvarmak
durumunda. İki yıl önce yaşanan bu sorunu iki yıl
içerisinde dikkate almadınız mı? Yoksa,
aldığınız tedbirler yeterli gelmediği için mi bugün
süt üreticisi bu noktada? Bu yaşanan sorunda, aldığınız
yanlış kararların, yanlış uygulamaların bir
etkisi var mıdır? Hayvansal ithalatın bu yaşanan sorunda
etkisi var mıdır? İki yıl içerisinde
almadığınız bu tedbirleri bundan sonraki süreçte
almayı düşünüyor musunuz veya ne gibi tedbirler, önlemler
almalısınız ki, alacaksınız ki, bugün yaşanan,
süt üreticisinin yaşadığı sorunları önümüzdeki
günlerde tekrar yaşamasın ve şu anda süt üreticileri
ürettiği sütleri nasıl değerlendirecek?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Güvel
2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Çukurovada
narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, Çukurovada binlerce üretici, maliyeti
kurtarmadığı için narenciyeyi toplayamamıştır.
Birçok tarım ürününde olduğu gibi narenciyede de girdi fiyatları
olağanüstü yükselmiştir. Bahçecilik zaten kurulum maliyeti yüksek bir
alandır. Buna bir de gübre, mazot, sulama, işçilik fiyatı
eklendiğinde, astarı yüzünden pahalıya mal olmaktadır.
Narenciyenin üretiminde artış vardır ancak pazarlama sıkıntıları
ciddi olarak yaşanmaktadır. Dalında 20 kuruş etmeyen
narenciye, tüketiciye gelene kadar 5-6 kat fiyat artışı
göstermektedir. Üretici birliklerinin iç piyasada tüketimin artması için
narenciye ürünlerinin Hal Yasası kapsamı dışına
çıkarılması yönündeki istekleri görmezlikten gelinmektedir.
Bakanlığın, narenciye üretiminin artırılması
için, fındıkta olduğu gibi, tanıtım grubu
oluşturulmasına önayak olması gerekmektedir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Çalık
3.- Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın,
meyveciliğin sigorta kapsamına alınmasına ilişkin
açıklaması
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Sayın Başkanım, ben, Tarım Bakanıma,
özellikle yıllardan beri yaşanılan bir
sıkıntıyı çözdükleri için teşekkür etmek istiyorum.
Meyvecilikte, üretim esnasında, açık havada yapılan üretimlerde
zarar gören çiçeklerimiz sigorta kapsamına
alınmamıştı. İlk kez bu dönemde, TARSİMle
sigorta
GÜROL ERGİN
(Muğla) Uygulayan da bu Bakan.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Evet.
Geçmiş
dönemlerde -hiçbir dönem- yoktu ve ilk kez 2011 yılında, artık
çiçeklerimiz sigorta altına alındı. Ben, bu vesileyle, tüm
Türkiyedeki üreticiler adına Sayın Bakanıma teşekkürlerimi
iletiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Şimdi söz sırası Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sayın Mehmet Mehdi Ekerde.
Buyurun
Sayın Eker. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI (Devam)
1.- Muğla Milletvekili Gürol Erginin, ülkemiz
hayvancılığının güncel sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (Devam)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Gündem dışı konuşmalara
cevap vermek için huzurlarınızdayım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bizim, Hükûmet olarak, Türkiyede,
gerek hayvansal üretimde gerek bitkisel üretimde tüm tarım sektöründe verimli
bir üretim düzeyini sürdürülebilir kılmak, çiftçilerimizin bu vesileyle
gelirinin artırılmasına yardımcı olmak, kırsal
alanda yaşayan vatandaşlarımızın gerek tarımla
ilgili gerekse tarım dışı faaliyetlerine destek olmak
maksadıyla bir dizi proje uyguladığımız
malumlarınızdır. Bu çerçevede
Tabii, hayvansal üretim de,
bitkisel üretim de, tabiatı ve tarifi gereği, zaman zaman, tabiattan
kaynaklanan, tabiat şartlarından kaynaklanan risklerle, bazı
sorunlarla karşı karşıya kalır ama biz, bu sorunlarla
karşı karşıya kalınmaması için alınabilecek
olan, kontrol edilebilecek olan tedbirleri zaten alıyoruz. Bunun
dışında karşı karşıya
kaldığımız yani bizim dışımızda
gelişen olaylarla ilgili olarak da olaya vuku bulduğu andan itibaren
de müdahale ediyoruz ve bugüne kadar da aldığımız
tedbirlerle de Türkiyede tarım sektörü, sizin de bildiğiniz gibi,
milletimizin de bildiği gibi, Türk tarım sektörü sürekli büyüyen,
gelişen bir sektör olma özelliğini kazandı.
Tabii, bu
faaliyetleri yaparken gerek bitkisel üretimde gerek hayvansal üretimde, biz,
Türkiyede sürekli bir şekilde bütçeden alabildiğimiz imkânları
artırmaya, bunu geliştirmeye baktık ve sürekli de bunu gerek
bitkisel üretimde gerek hayvansal üretimde en iyi şekilde, en verimli
şekilde kullanabilmek için bunları projelendirdik. Örneğin
hayvancılıkla ilgili olarak 2010 yılında yem bitkileri
üretim desteği için -ki
biliyorsunuz yem bitkileri üretimi hayvansal üretimin maliyetini düşürmeye
dönük en önemli faktörlerden bir tanesidir- 2010 yılı içerisinde
Türkiyede çiftçiye yem bitkisi üretmesi için 232 milyon lira ödemede bulunduk,
sadece yem bitkileri desteği için. 42 milyon lira buzağı
desteği ödedik, 117 milyon lira su ürünleri desteği ödedik,
küçükbaş hayvancılık için 137 milyon ödedik, 9 milyon lira hayvanlara
yapılan aşılar için -sağlıkla ilgili- ödedik, 24
milyon lira hastalıklardan ari hayvan tazminatı ödedik, 334 milyon
lira süt desteği, süt prim desteği ödedik, 246 milyon lira
büyükbaş hayvan desteği ödedik ve 12,5 milyon lira civarında da
çiğ sütün değerlendirilmesiyle ilgili yani piyasadan daha fazla süt
çekmek suretiyle, taze süt çekmek suretiyle fiyatın düşmesini
engellemeye dönük bir destek ödedik. Toplam 1 milyar 200 milyon liranın
üzerinde Türk çiftçisine sadece hayvancılık faaliyetlerini daha verimli
yapması, maliyetlerini düşürmesi ve piyasa regülasyonu için bir
ödemede bulunduk: 1 milyar 200 milyon lira. Tabii, bu
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Yüzde kaç? Rakam söylemeyin, oran söyleyin,
oran.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Rakamı
bu işte, bunu bileceğiz.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Bakan, rakam değil,
oranını söyleyin siz. Onu da söyler misiniz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ne
aldığımızı, nereden
aldığımızı, nereye alacağımızı
Ondan rahatsız olmayacaksınız, onları dinleyeceksiniz,
öğreneceksiniz.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Siz öğreneceksiniz. Oranını
söyler misiniz, oranını. Destekleri verdiğiniz süt üreticisinin
hâline bakın.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
bugün de tabii, gerek hayvansal ürünlerle ilgili gerek bitkisel ürünlerle
ilgili hem piyasa regülasyonunu temin etmeye, tesis etmeye dönük olarak, yani
tüketicilerimizin daha ucuz, daha kaliteli ürüne ulaşmasını
temin etmek maksadıyla, biliyorsunuz, aldığımız
kısa, orta ve uzun vadeli tedbirler vardır. Hayvancılıkla
ilgili söylüyorum bunları. Bunlardan bir tanesi Türkiyede faizsiz kredi
uygulamasıdır hayvancılıkla ilgili ve ağustos
ayından aralık ayına kadar faizsiz krediden istifade ederek
hayvancılık faaliyeti için kredi kullanan çiftçi sayısı
yaklaşık 50 bin. 50 bin tane çiftçimiz 3 milyar 630 milyon lira
faizsiz kredi aldı.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Türkiyede çiftçi sayısı ne?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bunun
yaklaşık 8 bini ilk defa olarak hayvancılık faaliyetine
başvuruyor.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Bakan, onun için mi ithalat
yapıyorsunuz?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
bunu Türkiyede orta ve uzun vadede
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Sorun çözüldüğü için mi ithalat
yapıyorsunuz?
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, Hatibi dinleyemiyoruz.
BAŞKAN
Sayın Aydoğan, lütfen
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Niye ithalat yapıyoruz?
BAŞKAN
Anladım da, cevap veriyor. Size de ben konuşma hakkı verdim.
Buyurun.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Orta ve uzun
vadede Türkiyede hayvansal yatırımın gerçekleşmesini temin
etmek maksadıyla biz bu krediyi verdik, bundan sonra da bu devam edecek.
Bakın,
bununla kim ne kadar kredi almış? 24.122 üretici besicilik yapmak
için, yani altı ila sekiz aylık bir süre içerisinde bunu alıp,
besleyip ete dönüştürmek için yaklaşık 1,5 milyar lira kredi
kullanmış. 5.300 kişi 825 milyon lira damızlık süt
sığırcılığı için almış, 10.558 kişi
822 milyon lirayı büyükbaş hayvan yetiştiriciliği için
almış bunlar orta ve uzun vadeli yatırımlardır- 8.620
kişi küçükbaş hayvan yetiştiriciliği için 474 milyon lira
kredi almış ve 54 kişi de
30 milyon 400 bin lira civarında
damızlık etçi sığır yetiştiriciliği yapmak üzere kredi almış,
kullanmış. Şimdi yaklaşık 50 bin kişi bu
kredilerden almış, istifade etmiş ve şu anda Türkiyede
hayvancılıkla ilgili yatırım yapıyor. Bunun
sonuçlarını biz orta ve uzun vadede alacağız ama bunun
dışında kısa vadede
de aldığımız tedbirlerle piyasada özellikle
tüketicilerimizin sağlıklı ve ucuz ete ulaşması için
de tedbirler aldık.
Şimdi,
bakın, bugüne kadar getirdiğimiz, ithalatı, özel sektör ve Et ve
Balık Kurumu aracılığıyla getirilen etin
miktarını da size söyleyeyim yani bu, Türkiyenin toplam üretiminde
tüketiminde çok fazla bir rakam tutmuyor ama piyasayı düzenlemeye,
piyasayı regüle etmeye ve şimdi söyleyeceğim fiyat
seviyelerindeki düşüşlere yetecek kadar oldu. Bakın 64 bin ton
et geldi Türkiyeye, tamamı bu, 64 bin ton. Türkiyede yılda 1 milyon
200 bin ton civarında et tüketilir, gelen 64 bin ton, etin tamamı bu
karkas etin, bu da karkas. Bunun dışında besilik
sığır yani besi faaliyetinde kullanılmak üzere ki
besicilerimizin de aslında arzu ettiği şey budur. Onlar diyorlar
ki: Dünyanın değişik bölgelerinden daha düşük maliyetli
besi materyali temin edin ki biz bunları düşük fiyata alalım ve
maliyetimiz düşük bir şekilde üretimi artıralım. 69 bin tane
besilik dana ithalatı yapıldı, 223 bin baş da kasaplık
sığır ithalatı gerçekleştirildi canlı
sığır olarak, gelen ithalat esasen bu.
Şimdi bunun
dışında, tabii, biz Türkiyede süt fiyatlarının
düşmemesi için 2009 yılında ve 2010 yılında tedbirler
aldık. Mesela Türkiyede sanayiciler ile süt sanayicileri ile üreticiler
muhtelif bölgelerde ihaleler yaparlar. Avrupada da Amerika Birleşik
Devletlerinde de 2009 ve 2010 yılında süt fiyatları çok çok
düşük olmasına rağmen, Türkiyede bizim
aldığımız tedbirler sayesinde süt fiyatları
düşmedi. 80 kuruşlar seviyesinde süt fiyatları gördü Türkiyenin
üreticisi. Bu 40 euro sent yapar ve biz bunu
sağladığımız tarihlerde Avrupada sütün fiyatı 18
euro sentti, Amerika Birleşik Devletlerinde de 20-25 dolar sent cinsinden
fiyatlarla üreticiler satıyordu. Ama Türkiyede bizim
aldığımız tedbirlerle, verdiğimiz desteklerle,
dolayısıyla da yaptığımız müdahalelerle biz bu
sonucu aldık. Peki, ne yaptık? Mesela aldığımız
tedbirlerden bir tanesi şuydu: Türkiyede sanayinin ihtiyaç
hissettiği süt tozunun yerli sütten temin edilmesine dönük olarak
aldığımız tedbirdi ve biz, dünya piyasa fiyatıyla
yerli üretim arasındaki fiyat farkını ödemek suretiyle piyasadan
taze süt alınıp süt tozuna çevrilmesi yönünde destek uygulaması
başlattık.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Niye ithalat yaptınız o zaman?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - 2009
yılında 14 milyon
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) - İthalatı niye yaptınız?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Arkadaşım, bakın, sizin ufkunuz bu mu? Yani dünyada böyle Ben
hiçbir şekilde hiçbir yerden ithalat yapmayacağım. diyebilecek
bir ülke var mı?
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Anladım da Sayın Bakan, sizin ufkunuz
geniş olduğu için mi ithalat yapıyorsunuz?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Eğer
bir ülke gelişecekse dünyada ticaret yapacak. Siz de başkası da
her zaman da
Türkiyede süt tozu daha önceden de geldi, şu anda biz
içeriye gelmemesi için tedbir aldık.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) O zaman tedbirler var mıydı da
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Yani
bunları, rakamları çarpıtıp konuşmayın.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Siz çarpıtıyorsunuz rakamları!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Yani
bununla, inanın bu tarz muhalefet tarzı ile bir yere varılmaz.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Siz çarpıtıyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Aydoğan, rica ediyorum, lütfen
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Rakamları şurada oturduğunuzda başka, burada
oturduğunuzda başka konuşmayın. Millet bunları
görüyor.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) - Siz çok başarılıydınız
da onun için mi ithalat yapıyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Aydoğan, lütfen
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Yapmayın, etmeyin, eylemeyin!
Değerli
arkadaşlar, şimdi, 14 milyon lira biz süt tozu yapılması
için ödeme yaptık, piyasadan süt çekildi.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Siz çok bildiğiniz için mi ithalat
yapıyorsunuz?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 2010
yılında 12,3 milyon lira yine biz süt tozu için, süt tozu
yapılmak üzere üreticiye, sanayiciye para verdik.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2011 yılında yeni bir
karar aldık, o yeni karar da şuydu: Biz bu defa Türkiyede sanayinin
ihtiyaç hissettiği 18 bin ton süt tozunun tamamının Türkiyede
içeriden karşılanmasını destekleme kararı aldık
ve bu 18 bin ton, 180 bin ton süt demektir.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) 20 bin ton süt tozu ithalatı yaptınız,
neden? Niye bunu ithal ediyorsunuz?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bunun
piyasadan çekilmesi demek, süt fiyatlarının muhafaza edilmesine dönük
olarak atılmış olan önemli bir adımdır.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Hayvancılığı çökerttiniz,
batırdınız, batırdınız
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz attığımız
doğru adımları bundan sonra da atmaya devam edeceğiz.
Bundan tabii sizin rahatsız olmanızı anlıyoruz, normaldir.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Biz rahatsız değiliz.
Havyacılığı siz batırdınız, şu an
ithalatla ihtiyaçları karşılamaya çalışıyorsunuz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sizin
rahatsız olmanız son derecede normaldir çünkü siz sürekli negatif
üzerinden, negatifler üzerinden siyaset yapmaya alıştınız
da onun için.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Ne alakası var? Üreticiler sokakta!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, Türkiyede
hayvancılığın korunmasıyla ilgili kırsal
kalkınma yatırımlarının desteklenmesi kapsamında
da attığımız adımlar var.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Koruduğunuz için mi ithalat
yapıyorsunuz?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
728 tane projeye yüzde 50 hibe destek verdik. Ne yapıyor bunlar?
Bunların her birisi hayvansal ürün işleyen tesisler, yani süt, süt
ürünleri işliyor, ham sütü alıyor, peynir yapıyor, yoğurt
yapıyor, ayran yapıyor, tereyağı yapıyor
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Tereyağı ithalatı
yapıyorsunuz!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
veya
hayvansal ürünler alıyor, işliyor, et ürünü hâline getiriyor.
728 tane proje
tamamladık bu arada. Bunların her birinin limiti asgari 500 bin lira
-eski parayla 500 milyar lira- ve biz her birinin yüzde 50 hibe yoluyla
desteklenmesini sağladık. Buraya ödediğimiz hibe miktarı
yaklaşık 130 milyon lira. Yani bunları biz başlattık,
bizden önce böyle bir ne proje vardı ne de bu tür projeleri kimse
desteklemiyordu.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Süt tozu ithal ediyorsunuz, et ithal
ediyorsunuz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bundan
sonraki süreç içerisinde de Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz, hayvancılıkla ilgili olarak
attığımız bu adımları sürdüreceğiz,
doğru adımları atmaya devam edeceğiz.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Bakan, bana cevap için çıktınız.
Altı tane sorum var, bu altı soruya cevap istiyorum.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Nitekim bu
yıl, 2011 yılı içerisinde de...
GÜROL ERGİN
(Muğla) Bırakın hikâyeyi, o altı sorunun
cevabını verin. Niye apar topar üst düzey yöneticileri Anadoluya
göndermek zorunda kaldığınızı söyle.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - ...biz, yine
1 milyar 300 milyon liraya yakın Türkiyede hayvancılıkla ilgili
destek ödemesi gerçekleştireceğiz.
Şimdi, sütle
ilgili olarak alınacak tedbirleri biz aldık.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Şapı söyle, şapı.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Süt tozu
üretiminin Türkiyeden temin edilmesiyle ilgili olarak kararı aldık.
Bunun dışında da alınması gereken tedbirleri,
üreticimizin daha düşük bir fiyatla karşılaşmaması
için alınabilecek olan bütün tedbirleri aldık, bundan sonra da almaya
devam edeceğiz.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) - Geç bu kısmı geç, geç...
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, biz, tarımsal üretim
faaliyetinin tabiat şartlarıyla bire bir ilişkili olduğunu,
bu nedenle de riskler taşıdığını biliyoruz ve bu
sene bizim başlattığımız devlet destekli tarım
sigortası uygulamasına yeni bir boyut kazandırdık. Daha
önceden, özellikle meyvelerdeki sigorta sisteminde çiçeklenme dönemi dâhil
değilken bu sene çiçeklenme dönemini de dâhil ettik ve devletin
ödediği, Bakanlığın ödeyeceği destek
miktarını üçte 2ye çıkardık, artık yüzde 50
değil, üçte 2. Niye? Çünkü bunun riski yüksek, dolayısıyla
maliyeti de yüksek, çiftçiyi yüksek maliyetle karşı karşıya
bırakmamak için böyle bir karar aldık ve uyguladık.
Bu sene, 2011
yılı içerisinde biz, 530 milyon lirayı dün hesaplara
aktardık, bankaya gönderdik, yarın sabahtan itibaren çiftçilerimiz
alabilecekler, bir kısmı bu gece yarısından, bir
kısmı yarın sabahtan itibaren alacak. 530 milyon lirayla 2011
yılının aylık desteklemeleri başladı. Şubat
ayı içerisinde 1 milyar 900 milyon liranın üzerinde Türk çiftçisine
ödeme yapacağız, mart ayı içerisinde yine 1 milyar 900 milyon
liranın üzerinde ödeme yapacağız, haziran ayına kadar 5,5
milyar lira nakit destek ödeyeceğiz Türk çiftçisine. Ne demektir bu? 6
milyar liralık desteğin yüzde 91inin yılın ilk altı
ayında ödenmesi demektir.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Ekim-kasım döneminde verilecekti bunlar. Seçim
yatırımı mı yapıyorsunuz? 2010 yılında niye
yapmadınız? Tabii, seçime üç ay kaldı, doğaldır.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla ) Biz geçen
sene de bunu yaptık, önceki sene de bunu yaptık, bu sene de bunu
yaptık.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Bunlar 2010 yılında verilecekti!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla ) Artık
bunu biz teamül hâline getirdik, gelenekselleştirdik. (CHP
sıralarından gürültüler)
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Bakan, bunlar 2010 yılında
verilecekti!
GÜROL ERGİN
(Muğla) Destek paraları 2010un!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla ) Her sene biz bunu yapıyoruz.
Geçen sene de yaptık, önceki sene de yaptık. Şimdi, bizden
öncekilerde olduğu gibi seçim yılında 1 milyar 860 milyon verip seçimden
bir önceki yılda 580 milyon lira ödemede bulunmadık.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Devamlı ithalat yapıyorsunuz,
ithalat! Bırakın sizden önceki dönemleri, kendi döneminize
bakın! Hayvancılığı batırdınız!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla ) Biz normal
programımızı
Çiftçiye seçim olsa da ödüyoruz, seçim olmasa da
aynı ödemeyi yapıyoruz.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Bakan,
hayvancılığı batırdınız!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla ) Nitekim
2010 yılı içerisinde seçim yoktu, 5 milyar 800 milyon lira ödeme
yaptık, 2011 yılında 6 milyar lira ödüyoruz, 2009
yılında da keza 5,5 milyar lira ödemede bulunduk.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, turunçgille ilgili olarak da
(CHP
sıralarından gürültüler)
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Bakan, iftihar edin, iftihar!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla )
turunçgil
olarak da
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ne dinleyelim? Palavra atıyor, neyi dinleyecekmişiz?
Neyi dinleyeceğiz? Söylediklerinde bir tane doğru var mı? Neyi
dinleyeceğiz?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir arkadaşınızın uğultu
içinde konuşmasına ben müsaade etsem nasıl
karşılarsınız?
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkanım, halkı
yanıltıyor!
BAŞKAN
Olabilir, olabilir, cevap veriyor. Peki, ne anlaşıldı
şimdi?
AHMET YENİ
(Samsun) Doğruları öğrenmeye tahammül edemiyorlar.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sorularımın cevabını söylesin. Altı
tane sorum var. Gerisi hikâye. Soruların cevabı
Şap durumu ne?
Niye Anadoluya o yöneticileri gönderdin?
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen devam edin siz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; turunçgille ilgili olarak da, tabii,
karşılaşılan bazı sorunlar var. Ancak şunu size
söylemek istiyorum: Türkiye'nin
AHMET YENİ
(Samsun) Limonu
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla ) Limon da
onun bir parçasıdır. Türkiyede 2,5 milyon tondan, 3,5 milyon tona
çıktı Türkiyede turunçgil üretimi.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Tabiatıyla siz çok
başarılısınız!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla ) Sekiz
yıl içerisinde yüzde 40lık artış oldu. Yani, bu üretim
arttı.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani üreten suçlu Sayın Bakan!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla ) 1 milyon
ton 2002-2010 arasında turunçgilde üretim artışı oldu.
Limon üretimi 525 bin tondan, 782 bin tona çıktı, yüzde 50ye
yakın artış oldu. Peki, eğer ihracat artmasaydı üretim
bu şekilde artar mıydı? Gelir olmasaydı üretim bu
şekilde artar mıydı?
KADİR URAL
(Mersin) Üretmeyecek mi Sayın Bakanım, ne yapsın adam?
Üretmeyip de ne yapsın?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla ) Bu
nasıl oldu? Ben size söyleyeyim, ben ne yaptığımı size
söyleyeyim: Bakın, benim Hükûmetim döneminde Türkiyede turunçgil
ihracatı 907 bin tona çıktı en son. 2009 yılında 1
milyon 200 bin tona çıktı. Bu daha önce ne kadardı? 2002de,
devraldığımızda 800 bin tondu. 800 bin ton ihracat,
turunçgil ihracatı 1,2 milyon tona çıktı.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani üreten suçludur öyle mi Sayın Bakan?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bir dakika.
2002
yılında 239 bin ton limon ihracatı vardı. 2010
yılında 353 bin ton, 2009da 407 bin ton. Artışına
bakın bunun. Yani bu kadar yüksek miktarda bir ihracat
artışı olmuş turunçgilde ve limonda, ikisinde de. Üretim
artmış. Dünya üretimi artmış, hava şartlarından
etkileniyor. Zaman zaman bu tür, yani bizim dışımızdaki ihraç
ettiğimiz bir üründür. Bunların zaman zaman karşı
karşıya kalınan problemi var.
Aslolan şey
şudur
KADİR URAL
(Mersin) İthal etmeyin Sayın Bakanım, limonu ithal etmezseniz
sıkıntı yok!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslolan şey şudur
KADİR URAL
(Mersin) Limonu ithal etmezseniz sıkıntı yok! İthal
ediyorsunuz limonu!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, onunla hiçbir alakası yok, hiç alakası
yok. Yani yapmayın. Onu çıkarırım şimdi size, o
rakamları, mahcup olursunuz.
KADİR URAL
(Mersin) Limonu ithal ediyorsunuz, sıkıntı oradan
kaynaklanıyor Sayın Bakanım!
BAŞKAN
Sayın Ural
KADİR URAL
(Mersin) Üretici suçlu değil.
BAŞKAN
Sayın Ural
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Türkiyede
her sene cüzi bir miktar, ticaret gereği 3 bin ton, 2 bin ton, bin ton,
neyse, bir şey ithal edilebiliyor. Bu ticarettir. Dünyanın her
yerinde ülkelerle ticaret yaparsanız, bunları yaparsanız
Siz
iktidarda olduğunuz dönemde de bunlar oldu. Bir daha iktidara gelirseniz
düzeltirsiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADİR URAL
(Mersin) Ya, bizim dönemde olduysa, yanlış olduysa siz düzeltin
Sayın Bakan, siz düzeltin!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
KADİR URAL
(Mersin) Sizin işiniz ne!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen!..
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Ne bağırıyorsunuz Başkan?
KADİR URAL
(Mersin) Sayın Bakana da söyleyin efendim.
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz, turunçgil üretimiyle ilgili
üreticilerin sertifikalı fidan desteği, mazot desteği, gübre
desteği, toprak analiz desteği, iyi tarım uygulamaları ve
organik tarım desteği başta olmak üzere burada
söyleyebildiğimiz, söyleyemediğimiz
Türkiye'nin menfaatleri
gereği her şeyi, biz yaptığımız her desteği
her şekilde, açık bir şekilde söyleyemiyoruz. O
arkadaşlarımızla biz özel görüşmelerimizde de bunları
söylüyoruz. Kendileri de biliyorlar, milletvekilleri ama gerekli her türlü,
yapılabilecek olan her türlü destek verildi şu ana kadar, bundan
sonra da verilmeye devam edilecek.
En son yine bir
kıpırdanma oldu, bir hareketlenme oldu. Bu hafta sonu itibarıyla
ben Antalyadaydım. Ben Antalyadaydım hafta sonu. Geçen hafta
içerisinde dış ticaretten sorumlu Bakanımız, Tarım
Bakanlığının ve Dış Ticaretin temsilcileri ve
bütün sektör temsilcileriyle de görüşme yaptı geçen hafta içerisinde
Hatayda. Bu hafta sonu ben Antalyadaydım, yine görüşmeler
yaptım ve sorunlar çözülüyor, aşılıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Dolayısıyla, bundan sonraki süreçte de bu devam edecek.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
KADİR URAL
(Mersin) Bravo Sayın Bakanım! Çok güzel bilgi verdiniz,
teşekkür ediyoruz, alkışlıyoruz!
GÜROL ERGİN
(Muğla) Bizim sorular güme gitti! Ne oldu benim sorularım? Nerede
yanıtı?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, Sayın Bakan benim
konuşmama cevap verdi, eksik bilgi verdi. Yani Sayın Bakandan
çiftçiye dönük ümitlendirici bir beyan bekledik. Müsaade ederseniz bir dakika
BAŞKAN
Şimdi veremem Sayın Şandır, sizin söylediğiniz
kayıtlara geçti. Dolayısıyla, bu işleme, biliyorsunuz
Şimdi Sayın Hasan Macite vereceğim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, söyleyeceklerim var,
lütfen, kayıtlara geçmesini yeterli buluyorsanız
Sayın Bakan,
bugün limon 30 kuruş. Bu gerçek sizin eseriniz! Çiftçiyi üretmekten
dolayı suçlayamazsınız. Niye çok üretiyor diye çiftçiyi suçlamak
çok yakışıksız bir beyan olmuştur.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Ben
suçlamadım, siz suçladınız, çok ayıp! Bunu siz
söylüyorsunuz, çok ayıp!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Niye satamıyorsunuz diye kendinizi suçlayın
Sayın Bakan! (MHP sıralarından alkışlar) Burada
yaptığınız konuşmayı cumartesi günü Erdemli
Meydanında okuyacağım. Bu millet
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, böyle bir usul yok, ya söz
verin konuşsun veya burada ayakta olmaz o iş. Neye göre
konuşuyor Sayın Başkan?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Evet, söz istiyorum. Öyle değil, doğru
bilgileri verin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, neye göre konuşuyor Sayın Grup
Başkan Vekili?
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Bu ses milletin sesi Elitaş! Bu ses Erdemlinin sesi!
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, 24 Ocak kararları hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Macite aittir.
Buyurun
Sayın Macit.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Zamanında bitiremiyorsa az
çalışmış dersine!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yok ya, öyle değil, temennide bulundum, güzel
şeylerden bahsettim. Yani Bu afeti karşılayacağız.
deseydi, Çiftçinin zararını ödeyeceğiz. deseydi
alkışlayacaktım, Allahı var
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Muhalefetin gerçekleri alkışlaması
zor.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin)
ama çiftçiyi üretmekle suçlamak bir bakana
BAŞKAN
Müsaade ederseniz Sayın Hasan Macitin mikrofonunu açabilir miyim?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Buyurun efendim, ama olmamıştır.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Macit.
3.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, 24 Ocak
ekonomik istikrar tedbirlerinin yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 24 Ocak
ekonomik istikrar tedbirlerinin yıl dönümü üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına
saygılarımla selamlıyorum.
24 Ocak
kararlarının alınmasının üzerinden otuz bir yıl
geçti. 24 Ocak 1980 tarihinde Ekonomik İstikrar Tedbirleri adı
altında alınan kararların uygulamaya sokulması ülkemizin
yaşadığı en büyük dönemeçlerden biridir. Liberal ekonomiye
geçişi ve ihracata dönük sanayileşme modelini esas alan bu programla
Türkiye dünya ekseninden kaydırıldı ve farklı bir yola
sokuldu. 24 Ocak kararları ekonomik bir model olmanın yanı
sıra siyasal ve toplumsal boyutları da olan kapsamlı bir
projedir.
24 Ocak
kararlarının ekonomik boyutu, esas olarak ekonomiyi dünya sermayesine
açmayı, sermaye birikimini artırmayı ve
çalışanların üretimden aldıkları payı küçültmeyi
hedefliyordu.
24 Ocak
kararlarının siyasi ifadesi 12 Eylül darbesidir. 12 Eylül darbesi
yapılmasaydı bu kararların uygulamaya konulması mümkün
olmayacaktı. Darbenin getirdiği yeni siyasal sistemin hedefi,
aydınlanmacı geleneği ve sol düşünceyi ortadan
kaldırarak siyaset alanını liberalizme ve yeşil kuşak
teorisinin gereklerine uygun bir yapıya dönüştürmekti. Bu nedenle
1982 Anayasası yürürlüğe konuldu.
24 Ocakın
en büyük tahribatlarından biri de mevcut toplumsal dokunun
değiştirilmesidir. Doğruluk, dürüstlük ve erdem gibi
değerler yok edildi. Bireycilik ve çıkarcılık temel
davranış kalıbı hâline getirildi, toplum arabesk ve kaderci
bir öze büründürüldü.
Değerli
milletvekilleri, herkesin bildiği gibi, 24 Ocak kararlarının
mimarı merhum Turgut Özaldı. Hedefi, ülkemizi, zenginlerin sevilip
el üstünde tutulduğu, fakirlerin ise hor görüldüğü küçük Amerika
yapmaktı. Merhum Özal, şimdiki devlet yöneticilerimizin
birçoğunun olduğu gibi Millî Türk Talebi Birliği kökenlidir, 12
Eylülün ideolog grubu olan Aydınlar Ocağı üyesidir. Merhum
Özal, aynı zamanda ekonomik liberalizmin ülkemizdeki en öndeki
savunucusuydu. Bu özellikleriyle de muhafazakârlıkla liberalizmi
şahsında birleştirmişti.
Sayın
milletvekilleri, merhum Özalın planladığı ve uygulamaya
koyduğu ekonomik, siyasal ve toplumsal uygulamalar bugünkü iktidarın
da felsefi ve ideolojik zeminini oluşturmaktadır. AKP, bunu kabul
etmektedir. 24 Ocak kararlarının güncel adımları ve 12
Eylül darbesinin despotluğu AKP eliyle uygulamaya devam ediliyor.
24 Ocakın
en büyük hedeflerinden biri olan sosyal devleti tasfiye etmek bugün AKP
Hükûmetine nasip olmuştur. AKPnin yaptığı
özelleştirmeler 24 Ocaktan sonra gelen hükûmetlerin
yaptığının toplamından fazladır. Kayıt
dışı ekonomi, sigortasız çalıştırma ve
taşeronlaştırma bu Hükûmet döneminde normal bir yaşam
tarzı hâline geldi. Emeğin millî gelir pastasından
aldığı pay azaltıldı. Sendikaların gücü yok
edildi ve işsizlik tavan yaptı. Gelir dağılımı
adaletsizliği 12 Eylülün bile başaramadığı bir
noktaya ulaştı. Tarım ve hayvancılık da 24 Ocak
kararlarının ruhuna uygun şekilde dış pazarlara
açılmak suretiyle başarıyla tasfiye edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, AKP, demokratik görünme çabalarına karşın
özünde 24 Ocakın siyasal boyutunun da
uygulayıcısıdır. AKP, demokrasiyi seçimden seçime
sandığa giderek oy vermeye indirgedi. Yasama, yürütmenin bir kolu
gibi çalıştırılırken, yargı da Hükûmetin emrine
alınmaktadır. Silivri ve KCK davaları, Tekel işçilerine
yapılanlar ve öğrencilere uygulanan şiddet 12 Eylül
anlayışının birer tezahürüdür.
Hükûmet ve
yandaşları her fırsatta demokrasiden bahsediyor. Demokrasi,
yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden ayrı olduğu kurumlar
ve kurallar sistemidir.
Yürütme elinde
olan, yasamayı emrinde tutan ve yargıyı da ele geçiren AKP, ne
kadar halka demokrasiden bahsedebilir?
Demokrasi, sadece
siyasal bir kurum değil; açlığın, yokluğun ve
adaletsizliğin olduğu yerde demokrasiden söz edilemez. Adaletli bir
gelir dağılımı olmadan, toplumsal dengeler kurulmadan,
sosyal devlet olmadan demokrasi işlemez. Bugün, 24 Ocak
kararlarının sonuçlarını halkımız çekmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
HASAN MACİT
(Devamla) Samsunun Tekkeköy ilçesinde, iki buçuk aylık bir bebek,
açlık nedeniyle yaşamını yitirdi. Bir bebeğin
açlıktan dolayı hayatını kaybetmesi 2011
yılının Türkiyesinde yaşanmaktadır. 5 milyon
kişi işsiz
AHMET YENİ
(Samsun) O bilgiler yanlış.
HASAN MACİT
(Devamla) Yanlışsa burada söylersiniz Sayın Milletvekili.
5 milyon
kişi işsiz. Yine, açlık sınırı ve yoksulluk
sınırı altında yaşayanların sayısı her
geçen gün artıyor. Asgari ücret 630 lira. Bütün bunlar
yapılırken din istismarı da hiç durmadan devam ediyor.
Baskı, yoksulluk ve din istismarı. Bunlar, 12 Eylülde de ANAP
döneminde de temel unsurlardı, şimdi de aynı.
Halkımız, bu politikalardan artık illallah demiştir ve
AKPye gereken cevabı seçimlerde verecektir.
Hepinize
saygılar sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Macit.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20
milletvekilinin, İnternet üzerinden gerçekleştirilen
dolandırıcılık yöntemlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/997)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde gün
geçtikçe artan internet üzerinden sosyalleşme faaliyetleri, e-devlet
uygulamaları ve internet üzerinden ödeme ve bankacılık
hizmetlerinin kullanılması bazı sorunları da beraberinde
getirmektedir. Başta kişisel e-posta hesaplarının ele
geçirilmesi, telefon konuşmalarının dinlenmesi olmak üzere,
sahte profil ya da e-posta hesabı ile kimlik bilgilerinin
çalınması sonucu oluşan sorunların tespit edilmesi ve
olumsuz etkilerini önlemek amacıyla Anayasanın 98. Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Yılmaz Tankut (Adana)
2) Hasan Çalış (Karaman)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Behiç Çelik (Mersin)
5) Mümin İnan (Niğde)
6) Ahmet Orhan (Manisa)
7) Murat Özkan (Giresun)
8) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
9) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara)
10) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
11) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
12) Ali Uzunırmak (Aydın)
13) Rıdvan Yalçın (Ordu)
14) Mustafa Enöz (Manisa)
15) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
16) Hasan Özdemir (Gaziantep)
17) Akif Akkuş (Mersin)
18) Münir Kutluata (Sakarya)
19) Şenol Bal (İzmir)
20) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
21) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
Gerekçe:
Dünya'da ve
Ülkemizde gün geçtikçe artan internet üzerinden sosyalleşme arzusu sonucu
oluşan faaliyetler, e-devlet uygulamaları ve internet üzerinden ödeme
ve bankacılık hizmetlerinin kullanılması bazı sorunları
da beraberinde getirmektedir. Son zamanlarda çok sık yaşanan
olaylardan biri de sosyal paylaşım sitelerinde oluşturulan
gruplar ve e-posta hesaplarında oluşturulan sahte hesaplar ile kimlik
avı sahtekârlığının artmasıdır.
Kimlik avı,
değişik amaçlar için kullanmak amacıyla, yasadışı
olarak, kötü niyetli insanlar tarafından kimlik bilgilerinizi ve önemli
şifrelerinizi çalmaya yönelik kullanılan bir sahtekârlık
yöntemidir. Kimlik avı, kişilerin paralarını çalmak ve
kimlik hırsızlığı yapmak için kullanılan
çevrimiçi suç yöntemleri arasında en hızlı gelişen
yöntemdir.
Kimlik
avcıları, insanları kandırmak için iyi tanınan,
güvenilir markaları taklit eden internet siteleri ve e-posta da içinde
olmak üzere birçok farklı yöntem kullanmaktadırlar. Bunlar
alıcılara tanınmış bir web sitesinin ya da kredi kartı
şirketi, banka, yardım kuruluşu veya e-ticaret mağaza
sitesi gibi güvenilebilecek kurumların geçerli e-postalarına benzeyen
sahte e-postalar gönderilmesine dayanan önemsiz posta (spam)
uygulamasıdır. Sahte e-postaların amacı insanları
kandırarak kişisel bilgilerinin ve şifrelerinin vermelerini
sağlayarak:
Kimlik
bilgileri ile kredi başvurusunda bulunabilmekte ve kredi
alabilmektedirler.
Banka
hesaplarını boşaltmakta ve kredi kartlarının limitine
kadar kullanmaktadırlar.
E-posta
şifresini kullanarak, istenmeyen ve onaylamadığınız
yazışmalar yapılmakta, belge ve bilgi gönderilmektedir. Bu
bilgiler daha sonra insanların aleyhlerinde kullanılabilmektedir.
Şahsi ve
özel e-postalara ulaşılarak kişilerin özel hayatını ve
mahrem bilgileri afişe edilip, şantaj aracı olarak
kullanılabilmektedir.
Bu tür istenmeyen
ve insanları zor duruma düşürebilecek örnekleri çoğaltmak
mümkündür.
Bu
saldırılarda e-postaların sahte olduğunun
anlaşılması çok zorlaşmakta olup, büyük dikkat
istemektedir. Dikkatli olmayan ve internet altyapısı
gelişmiş olmayan kişilerin bu bağlantıların sahte
olup olmadığını anlaması imkânsızdır.
Sahte profil ya
da e-posta hesabı oluşturmak ile ilgili Türk Ceza Kanununda
tanımlanan bir suç tipi henüz bulunmamakta olup, Türk Ceza Kanununun genel
hükümleri kapsamında, ortaya çıkarabileceği sonuçlara göre
birtakım cezai yaptırım ile karşı karşıya
kalınabilmekte ama bu yeterli olmamaktadır.
Oluşturulan
bu sahte profillerde, kişinin özel hayatına ilişkin
birtakım bilgiler, fotoğraflar veya videolar da yer alabilmektedir.
Bu tür sahte gruplarda, şirket veya kurum yetkilisinin haberi olmadan
yalan yanlış o şirket veya kurum, ürün yada mal hakkında
bilgiler verilmekte ve kullanıcılar yorum yapmaktadır. Şayet
sahte grup hesabı oluşturulan şirket, halka açık bir
şirket, bir başka deyişle Menkul Kıymetler Borsasında
işlem görmekte ise, kısa zamanda kitlelere ulaşan bu yalan
bilgiler yüzünden şirket değerinde zarar meydana gelebilmektedir. Şirketin
hisseleri, yayılan bu haberler sonucunda değer kaybedebilmekte ve
ortaklarını zarara uğratabilmektedir. Veya TBMM gibi çok
saygın bir kurum ise milletvekillerinin bile e-posta ve kimlik bilgilerine
ulaşıldığı iddiaları ile kurumun
saygınlığı ve milletvekillerinin özel hayatları ve
haysiyetleri zedelenebilmektedir.
Netice olarak;
Yukarıda
anlatılmaya çalışılan gerçekler çerçevesinde; sahte profil,
grup ya da e-posta hesabı ile insanların kimlik bilgileri ve
şifreleri yasa dışı elde etmek suretiyle verdikleri
zararların tespit edilmesi ve bu yasa dışı faaliyetlerin
engellenmesi amacıyla Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ederiz.
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 25
milletvekilinin, cezaevlerindeki yaşam koşullarının ve
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/998)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Cezaevlerindeki
yaşam koşullarının ve sorunların
araştırılarak, bu sorunların çözülmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98, içtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Osman Kaptan (Antalya)
4) Tayfur Süner (Antalya)
5) Şevket Köse (Adıyaman)
6) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
7) Çetin Soysal (İstanbul)
8) Sacid Yıldız (İstanbul)
9) Hulusi Güvel (Adana)
10) Kemal Demirel (Bursa)
11) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
12) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13) Akif Ekici (Gaziantep)
14) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
15) Gürol Ergin (Muğla)
16) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
17) Yaşar Tüzün (Bilecik)
18) Tekin Bingöl (Ankara)
19) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
20) Ali Koçal (Zonguldak)
21) Atila Emek (Antalya)
22) Hüsnü Çöllü (Antalya)
23) Gökhan Durgun (Hatay)
24) Abdullah Özer (Bursa)
25) Ali Arslan (Muğla)
26) Engin Altay (Sinop)
Gerekçe:
İnsan
hakları arasında en temel hak yaşama hakkıdır. Bu hak
diğer hakların kullanılabilmesinin ön şartıdır.
Yaşama hakkının olmadığı bir ortamda insan
hakları hiçbir anlam ifade edemez. Bu hak, Birleşmiş Milletler
Örgütü tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesinde, Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'nde, Avrupa Konseyi
tarafından kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde
ve Anayasamızda güvence altına alınmıştır.
Bu konuda
Anayasamızla uyumlu olarak, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda; "zalimane, insanlık
dışı, aşağılayıcı ve onur
kırıcı davranışlarda bulunulamayacağı"
infazda temel ilke başlığıyla hükme
bağlanmıştır. Yine aynı kanunda "hürriyeti bağlayıcı
cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan
onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî
koşullar altında çektirilir" denilmektedir. Ancak günümüzde
Yasanın bu unsurlarının ihlal edildiği yönünde,
tutuklu-hükümlülerden ve onların ailelerinden yoğun yakınmalar
olmaktadır. Konuyla ilgili araştırma ve inceleme yapan bazı
sivil toplum kuruluşları da bu yakınmaları doğrular
nitelikte raporlar sunmaktadırlar.
Son 10 yılda
1600'ün üzerinde tutuklu ve hükümlü çeşitli gerekçelerle
yaşamını yitirmiştir. Son 1 yıl içerisinde
hayatını kaybedenlerin sayısı 150'nin üzerindedir. Sadece
bu rakamlar bile cezaevlerinde yaşam hakkının ne kadar tehlike
altında olduğunu göstermektedir. Yaşam hakkının bu
derece tehlike altında olduğu bir ortamda diğer temel
hakların yeterli derecede güvence altında olduğunu söylemek
inandırıcı değildir. Mevcut veriler cezaevlerinde yaşam
koşulları açısından temel şartların
sağlanamadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Genel olarak cezaevlerinde yaşanan sorunlar; fiziki ve insani
şartların yetersiz olması, mahkûmlara yönelik bazı hak
ihlalleri, tüzük ve yönetmeliklerin keyfî bir şekilde uygulanması
veya uygulanmaması, haksız verilen disiplin cezaları,
işkence boyutuna varan kötü muamele şeklinde uzayıp gitmektedir.
Ülkemizdeki ceza
infaz kurumlarında kapasitelerinin çok üzerinde tutuklu-hükümlü
barındırılmaktadır. Toplam kapasitesi 114.220 olan 384 ceza
infaz kurumunda yaklaşık 121.275 tutuklu ve hükümlü
bulunmaktadır. 2002 Yılında 59.429 olan tutuklu-hükümlü
sayısı 2010 Kasım ayı itibariyle yaklaşık % 100
artarak 121.275'e yükselmiştir. Cezaevlerindeki yoğunluk,
mahkûmların temel haklarını kullanmalarına engel olan en
önemli hususlulardan biri olarak dikkat çekmektedir. Bazı cezaevlerinde
aynı ranzada ikişer hatta üçer kişi yatmak zorunda
kalındığı, hatta yer yokluğundan bazı mahkûmların
soğuk beton zeminde yatmak zorunda kaldıkları söylenmektedir.
Hücre ve koğuşlarda fiziksel şartların mahkûmların
sağlığını olumsuz etkilediği, temizlik için
gerekli sağlıklı ortamın sağlanamadığı,
günlük yaşam içerisinde kullanılan eşya ve malzemelerin
hijyeninde çeşitli sıkıntılar yaşandığı
yönünde pek çok şikâyet kamuoyuna yansımaktadır.
Hak ihlalleri,
cezaevlerinde bulunan mahkûmlar arasında en çok şikâyet konusu olarak
öne çıkmaktadır. Cezaevlerinde kimi zaman mevzuatta yorum
gerektirmeyecek kadar açık bir hak, keyfî kısıtlanabilmektedir.
Bu uygulamaya karşı yapılan suç duyuruları sonrası
mahkûmlara disiplin cezaları verilmektedir. F tipi cezaevlerinde
uygulanmakta olan tecrit modeli bazı hakların
kullanımını sıkıntıya sokması bakımından
eleştirilmektedir. Adalet Bakanlığı tarafından tutuklu
ve hükümlülere genelgeyle tanınmış olan sohbet
hakkının mahkûmlara fiilî olarak
kullandırılmadığı konusunda yakınmalar had
safhaya ulaşmıştır. Sağlık hizmetlerinden
yararlanması gereken mahkûmlar bu haklarını kullanırken
çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadırlar.
Cezaevlerinde
insan onuruna yakışmayan, zaman zaman işkence boyutuna varan
kötü muamele de süregelen olumsuzluklardandır. Cezaevi personelinin
görevlerini daha iyi yapmalarının önünde bulunan engellerin,
cezaevlerinde araştırılmasını istediğimiz
sorunlarla birlikte bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini ortaya
koymaktadır. Cezaevi personelinin çalışma koşulları,
özlük hakları, genel ve mesleki eğitim düzeyleri ile görev
motivasyonları cezaevlerinde varılmak istenen çağdaş,
modern ve kabul gören uluslararası standartlara ulaşılması
için dikkat edilmesi gereken unsurlardandır.
İşlenen
suçun yaptırımının insani koşullar altında, insan
onuruna yakışır bir ortamda çekilmesi için uygun
şartların oluşturulması devletin görevidir. Bunun için
öncelikle mevcut durumun incelenerek sorunların tespit edilmesi ve bu
sorunların çözüm yollarının araştırılması
gerekmektedir.
3.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 22
milletvekilinin, başta genç işsizliği olmak üzere işsizlik
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/999)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dünyada
yaşanan ekonomik kriz, ülkemizi derinden etkilemiş ve her ne kadar
kimi rakamlar iyileşme göstergesi olarak yorumlansa da bu durumun halka
yansımadığı kamuoyunca kabul edilir olmuştur.
Yaşanan kriz, her sektörü ve herkesi olumsuz etkilemiştir.
İşçiden memura, öğrenciden ev hanımına, emekliden
geçici çalışana kadar her yerde krizin en az bir olumsuz etkisine
rastlamak olanaklıdır.
Geçtiğimiz
günlerde Ankara Ticaret Odası'nın (ATO), Türkiye İstatistik
Kurumu (TÜİK) istatistiklerinden yararlanarak
hazırladığı rapor bu durumun göstergesidir. Rapora göre;
çalışma çağındaki 11 milyon 574 bin gencin 3 milyon 732
bini çalışma hayatında, 3 milyon 911 bini ise öğrenimini
sürdürmektedir. 3 milyon 904 bin genç ise ne okumakta ne de
çalışmaktadır. Başka bir ifadeyle her 100 gençten 34'ü
atıl durumdadır.
Raporda
kullanılan rakamların resmi bir kurumun kaynakları baz
alınarak hazırlanması, gerçek oranların daha da yüksek
olduğu anlamına gelmektedir. Nitekim, çalışan 3 milyon 732
bin gencin dörtte birinden fazlası (961 bin kişi) "ücretsiz aile
işçisi" durumundadır. Bir gelir elde etmeden ve sosyal güvenceye
sahip olmadan çalışır gözüken bu gençler, atıllık
oranını perdelemektedir. Ücretsiz aile işçisi olan gençler
istihdam içinde değerlendirilmediğinde atıllık oranı
yüzde 34'den yüzde 42'ye çıkmaktadır.
Hazırlanan
raporda bir başka yürek burkan rakam ise atıllık
oranının yüksekokul okuyan gençlerde daha yüksek oranda
olmasıdır. Yalnızca üniversite açan, özellikle ekonomik anlamda
planlamasız bir ülke görüntüsü bu rakamlarla ortaya çıkmaktadır.
Raporun bir
Türkiye klasiği dedirten kısmı ise atıllık durumunun
illere ve bölgelere göre dağılımıdır. En çok atıllığı
Gaziantep ilini peşi sıra Adıyaman ilimiz izlemektedir.
Diğer Güneydoğu Anadolu illerimiz de bu durumdan nasibini
almış ve Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman,
Şırnak, Siirt'te gençlerin atıllığı had safhaya
ulaşmıştır.
Sosyal ve
ekonomik olarak hemen hemen her konuda üvey evlat muamelesi gören Adıyaman
ilimiz, gençlerin atıllığı ile de kötü gidişini
yenememiştir. Adıyaman ilimizde gençlerimiz mevsimlik tarım
işçisi olmakta, karın tokluğuna çalışmakta ya da
kahvehane köşelerinde gazetelerde iş aramaktadır. Oysa
Adıyaman gibi GAP'a büyük fedakârlık yapan bir ilin tütün gibi
stratejik ürünü bulunmaktadır. Hem sanayiye dönük hem dünyanın en
kaliteli ürünü elinde olan bir ilin, bu kadar olumsuz tabloyu yaşaması
adaletle bağdaşmamaktadır. Yine Güneydoğu Anadolu Bölgesi,
GAP'a entegre bir proje gözüyle bakılmayıp yalnızca enerji
alanına indirgenmesi ve devlet eliyle ekonomik yatırımlar
yapılmaması nedeniyle büyük sıkıntılar yaşamaktadır.
Ortaya konulan
rakamlar her ne kadar ekonomik olarak yorumlansa da konunun psikolojik ve
toplum psikolojisi yanı bulunmaktadır. Bu derece olumsuz ekonomik
tablonun sonucunda yurttaşlarımız bunalıma girmekte ve
toplumsal olarak bir patlamanın eşiğine gelinmektedir. Bölgesel
adaletsizlikler, kardeşlik ve sosyal barışı da tehdit
etmektedir.
Bu nedenlerden
dolayı, işsizliğin ve özellikle genç işsizliğinin
nedenlerinin araştırılması, önemli oranlarda olan atıl
kapasitenin değerlendirilmesi için çözüm önerilerinin tespiti
amacıyla Anayasanın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105.
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket
Köse (Adıyaman)
2) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
3) Hulusi Güvel (Adana)
4) Ergün
Aydoğan (Balıkesir)
5) Engin Altay (Sinop)
6) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
7) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
8) Akif Ekici (Gaziantep)
9) Tayfur Süner (Antalya)
10) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
11) Gürol Ergin (Muğla)
12) Yaşar
Ağyüz (Gaziantep)
13) Tekin Bingöl (Ankara)
14) Sacid
Yıldız (İstanbul)
15) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
16) Ali Koçal (Zonguldak)
17) Atila Emek (Antalya)
18) Hüsnü Çöllü (Antalya)
19) Kemal Demirel (Bursa)
20) Gökhan Durgun (Hatay)
21) Abdullah Özer (Bursa)
22) Ali Arslan (Muğla)
23) Osman Kaptan (Antalya)
BAŞKAN
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir genel
görüşme önergesi vardır, okutuyorum:
B) GENEL GÖRÜŞME ÖNERGELERİ
1.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve 28
milletvekilinin, trafik kazalarının nedenleri ile alınması
gereken önlemler konusunda bir genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/16)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz
karayollarında meydana gelen trafik kazalarının nedenlerini ve
alınması gereken önlemleri Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
getirmek amacıyla, Anayasanın 98 ve TBMM İç Tüzüğünün 101,
102 ve 103'üncü maddeleri uyarınca "Genel Görüşme"
açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
24.11.2010
1) D. Ali Torlak (İstanbul)
2) Beytullah Asil
(Eskişehir)
3) Mehmet
Şandır (Mersin)
4) Behiç Çelik (Mersin)
5) Mehmet Akif
Paksoy (Kahramanmaraş)
6) Süleyman
Nevzat Korkmaz (Isparta)
7) Hüseyin
Yıldız (Antalya)
8) Mümin
İnan (Niğde)
9) Kemalettin
Nalcı (Tekirdağ)
10) Mehmet
Serdaroğlu (Kastamonu)
11) Faruk Bal (Konya)
12) Mehmet Zekai
Özcan (Ankara)
13) Akif
Akkuş (Mersin)
14) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
15) Ahmet Duran
Bulut (Balıkesir)
16) Hamza Hamit
Homriş (Bursa)
17) Kamil Erdal
Sipahi (İzmir)
18) Sabahattin
Çakmakoğlu (Kayseri)
19) Yılmaz
Tankut (Adana)
20) Mustafa Enöz (Manisa)
21) Mithat Melen (İstanbul)
22) Osman
Durmuş (Kırıkkale)
23) Alim
Işık (Kütahya)
24) Ahmet Bukan (Çankırı)
25) Recep Taner (Aydın)
26) Reşat
Doğru (Tokat)
27) Osman
Ertuğrul (Aksaray)
28) Hasan Özdemir
(Gaziantep)
29) Metin Ergun (Muğla)
Gerekçe
Karayollarına
alternatif diğer ulaşım sektörlerinin yetersizliği, yeterli
düzeyde yatırım yapılmaması ve her hükümet döneminde
karayolları politikalarına ağırlık verilmesi gibi
etkenlere bağlı olarak ülke içi ulaşımda karayolu
ulaşımının daha çok kullanılması
kaçınılmaz hâle gelmiştir.
Buna paralel
olarak, ülkemizde karayolu altyapı sorununun temelden çözüldüğünü de
söylemek mümkün değildir. Ülkemizin geniş coğrafyası,
bazı bölgelerin sert iklimi ve çetin topoğrafya koşulları,
yapım, bakım ve onarım güçlüğünü artırırken,
diğer yandan trafiğin özellikle ağır taşıtların
ve izin verilen yüklerin gereksiz ve tekniğe aykırı olarak
artırılması yollarımızın süratle
bozulmalarına yol açmaktadır.
Bu kapsamda,
yolların bozuk ve aşırı sürat nedeniyle ülkemizde trafik
kazalarından kaynaklanan yolcu-km başına düşen ölüm
sayısı AB ortalamasının oldukça üzerindedir.
Şehirler
arası yapılan standart dışı duble yollarda meydana
gelen bozulmalara bağlı olarak meydana gelen trafik kazaları
sonucu ortaya çıkan can kayıplarının yanı sıra
uğranılan ekonomik kayıplar da sorun olmaya devam etmektedir.
Yurdumuzun
değişik yörelerinde, özellikle tatil ve bayramlarda meydana gelen
kazalarda, çok sayıda vatandaşımız hayatını
kaybetmekte ve yaralanmaktadır. Bu bağlamda sadece 2009
yılında meydana gelen 1.034.435 trafik kazasında 4 bin 300
vatandaşımız hayatını kaybederken 200 bin
vatandaşımız da yaralanmıştır.
Bu kapsamda,
karayollarında yolcu ve yük taşımacılığında
ekonomik ve güvenli taşımanın sağlanması için gerekli
her türlü önlemlerin alınması, trafik açısından tehlike
oluşturan ve trafik kazalarının yoğun olarak meydana
geldiği noktalarda kazaları önleyici alt ve üst yapının
trafiğin gerektirdiği fiziki standartlara kavuşturulması ve
trafik güvenliğine yönelik teknolojik imkânlardan faydalanılması
elzem hale gelmiştir.
Trafik ve yol
güvenliği konularında kamu ve sivil toplum kurum ve
kuruluşlarının topluma yararlı projeler geliştirmeleri
teşvik edilerek, toplumun bütün kesimine yönelik, trafik ve yol
güvenliği konusunda ve alanında, bilimsel ve eğitsel nitelikte
konferanslar, seminerler, sempozyumlar, paneller, yarışmalar ve
benzeri nitelikte toplantılar ve etkinlikler düzenlenerek toplumsal
bilincin artırılması hususunda yasama ve yürütme erklerine
görevler düşmektedir.
Artık vahim
bir boyut kazanan ve çok büyük acılara sebep olan trafik
facialarının önlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması bir
zorunluluk hâline gelmiştir. Bu nedenle milletimizin
hayatlarının ve umutlarının yollarda kaybolup gitmesine bir
son verilmesi önümüzdeki en acil konular arasında olmalıdır.
Dolayısıyla trafik kazalarının azaltılması en
önemli hedeflerden biri olarak benimsenmelidir.
Bu nedenlerle ülkemiz
karayollarında meydana gelen trafik kazalarının nedenlerini ve
alınması gereken önlemleri, Anayasanın 98 ve TBMM İç
Tüzüğünün 101, 102 ve 103'üncü maddeleri uyarınca Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine getirilmek suretiyle "Genel Görüşme"
açılması kaçınılmaz bir hâl almıştır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki
yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması
konusundaki ön görüşme, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
C) TEZKERELER
1.- TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahinin,
Letonya Parlamentosu Başkanı Solvita Aboltinanın vaki davetine
icabetle, beraberindeki Parlamento heyetiyle Letonyaya resmî bir ziyarette
bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1380)
13/01/2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM
Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin'in, Letonya Parlamentosu
Başkanı Sayın Solvita Aboltinanın vaki davetine icabet
etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Letonya'ya resmî ziyarette
bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/723) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmesinin, Genel Kurulun
26/01/2011 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
26.01.2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun 26.01.2011 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, toplanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Ayla
Akat Ata
Batman
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler Kısmının 604 üncü
sırasında yer alan 10/723 faili meçhul cinayetler konusunun,
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergenin görüşülmesinin, Genel Kurulun 26.01.2011
Çarşamba günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Bitlis
Milletvekili Sayın Nezir Karabaşta.
Buyurun
Sayın Karabaş. (BDP sıralarından alkışlar)
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
faili meçhullerin araştırılmasıyla ilgili verdiğimiz
araştırma önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugüne kadar bu Mecliste biz ve diğer partiler,
ağırlıklı olarak da CHP tarafından, faili meçhullerin
araştırılmasıyla ilgili önergeler verildi. Birçok zaman bu
önergeleri Meclise indirdik ama bugüne kadar bu tür taleplerin hepsi
reddedildi.
Değerli
milletvekilleri, faili meçhuller, toplu mezarlar hem Birleşmiş
Milletler sözleşmelerinde hem de Anayasamız ve iç hukukumuzun birçok
maddesinde insanlık suçu olarak kabul edilmiştir. Her ne kadar
Birleşmiş Milletlerin bu konudaki bazı belgeleri imzalanmamış
olsa bile Anayasamızda da, iç hukukumuzda da, ceza yasamızda da
bununla ilgili birçok madde vardır.
Değerli
milletvekilleri, faili meçhuller Türkiye tarihinde sık rastlanan bir olay.
Birçok zaman muhaliflere, aydınlara, farklı düşünen yazarlara
yönelik gerçekleşmiş ancak 1980 askerî faşist darbesi ve 1984te
PKKnın silahlı mücadelesiyle başlayan, 1990lardan sonra
yoğunlaşan faili meçhulleri farklı bir şekilde
değerlendirmemiz gerekiyor. 1990dan sonra, özellikle 1990 ile 2000
arasında birçoğu halkın gözü önünde gerçekleşen, devletin
içindeki güçlerin, güvenlik güçlerinin içindeki yapıların bazen
açık, bazen de gizlenerek yapılan faaliyetleridir. On binlerce insan
ya kaybedilmiş veya öldürülmesine rağmen failleriyle ilgili bilgiye
ulaşılamamıştır.
Tabii, faili
meçhuller bu ülkenin kanayan bir yarası ancak bundan daha acı olan,
bundan daha dramatik olan ve devletin açık bir şekilde, o dönem
valileri, kaymakamları, hatta yaşanan il ve ilçede belediye
başkanları tarafından açık yapılan, halka açık
yapılan insanlık suçlarıdır.
Toplu mezarlar
Bugün Kürt coğrafyasının hemen her ilinde, her ilçesinde, her
köyünde, her dağında toplu veya tek tek gömülmüş cesetler var.
İlk 1989 yılında Siirtte, Nevala Kasaban, Kasaplar Deresinde
yapılan bir kazı ve sonrasında Batmanda, Diyarbakırda,
Şırnakta, en son da Bitliste yapılan ve Dersimde yapılan
kazılar var.
Değerli
milletvekilleri, bu toplu mezarların veya tek tek dere kenarına
gömülen cesetlerin hangi dönemde gerçekleştiği, nasıl
gömüldüğünü halk biliyor, tek tek biliyor ama bugüne kadar bu konuda çaba
göstermemiş, bu konuda yapılan başvurulara bazı dönemlerde
namuslu bir savcının yaptığı girişim ve
çalışmanın dışında ailelerin, kayıp
yakınlarının -toplu mezarlara gömülenlerin- talepleri de, insan hakları
örgütlerinin talepleri de yerine getirilmemiştir. En son Mutkide
yapılan kazı hem basınımızda hem de kamuoyunda önemli
bir yer tuttu. 5 Ocakta Mutki ilçesinde, karakola 300-400 metre mesafede,
karakolun ve kentin çöpünün döküldüğü yerde yapılan ilk kazıda
12 kişinin kemiğine ulaşıldı ve sonradan da
sürdürülen, bugün, şu anda durmuş olan kazılarda da 6
kişinin daha kemiklerine ulaşıldı. Bugüne kadar Mutkide 12
kişinin kemiklerine ulaşıldı.
Değerli
milletvekilleri, özellikle 1990la 2000 arasında birçok zaman, bazen PKK
gerillası, silahlı, bazen sivil kişilere terörle mücadele
kapsamında operasyonlar yapıldı, insanlar öldürüldü ve öldürülen
kişiler kentin, ilçenin, köyün meydanına getirilip teşhir edildi
ve sonradan da birçok zaman belediyenin iş makineleriyle toplu mezarlara
gömüldü ve bunların birçoğu da, özellikle o dönem insanlara korku
salma ve o dönem o insanları, onların ailelerini ve özellikle Kürt
halkını rencide etmek, aşağılamak şeyiyle çöplüklere
yapıldı. Şu anda Mutkide çıkarılan kemikler, cesetler
çöplükten çıkarılıyor. Bitlis çöplüğünde yeri Bitlis
halkı tarafından, sivil toplum örgütleri tarafından, tek tek
vatandaşlar tarafından, vali tarafından bilinen toplu mezar var,
iki tane toplu mezar var. Hizan ilçesinde, yine çöplükte yeri bilinen mezar var
ve yine onun dışında Bitlisin Tatvan ilçesi
mıntıkası içinde Kender Dağında, Bindaki
Dağında üzeri çalılarla kapatılmış kemiklerin
bir kısmına sonradan ulaşılmış toplu mezarlar
var. Bitliste şu anda bizlerin, sivil toplum örgütlerinin, halkın
bildiği en az 350-400 tane kişinin bazı yerlerde toplu,
bazı yerlerde tek tek gömülmüş mezarlar var, toplu mezarlar var. Tüm
bu gerçekler duruyorken Türkiyede, Sayın Başbakandan, Sayın
Cumhurbaşkanından, AKP İktidarından ve devlet
yetkililerinden ses yok, tık çıkmıyor. Cenazeler
çıkarılıyor. Bu cenazeler toplu mezardan
çıkarılıyor. Sivil ve o dönem PKK gerillası birlikte
çıkarılıyor. Kadın ve erkek aynı toplu mezardan çıkarılıyor
ama toplumsal barıştan, kanın durmasından bahseden
Sayın Başbakandan, AKP İktidarından, devlet yetkililerinden
hiçbir ses çıkmıyor.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başbakan -Bosna Hersekte toplu mezarlarla
ilgili o dönem gerçekten ciddi bir vahşet yaşandı- toplu
mezarlarla ilgili Bosna Herseke ziyarette bulunuyor ve sonrasında da Bu
katliamları, toplu mezarları ve bunları yapanları
unutmayacağız, unutturmayacağız. diyor.
Sayın
Başbakan, siz Türkiye Cumhuriyeti devleti
Başbakanısınız. Bitlisin Mutki ilçesinde cenazeler
çıkıyor, cesetler çıkıyor, çöplükten çıkıyor ve
oradaki savcı bu çalışmayı yürütüyor
SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) Kim yapacaktı?
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Devamla)
sizden bir ses yok! Bu insanlık suçudur.
Çöplükte toplu mezarın, çöplükte cesedin olması insanlık
suçudur.
Bu
çalışma sadece bir savcının yürüttüğü bir
çalışma değil. Bununla ilgili hangi çalışmanız
var? Sizler, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu,
Bitlisteki siyasiler, oradaki örgütünüz, bu gerçeklerin, bunların
açığa çıkmasıyla ilgili bugüne kadar ne yaptınız?
Bu kadar vurdumduymazlık olur mu?
Ben buradan
söylüyorum Bitlis Milletvekili olarak: Bitlisin çöplüğünde 2 tane toplu
mezar var, Hizan çöplüğünde toplu mezar var, Tatvanın Kender
Dağında toplu mezar var, Bindaki Dağında toplu mezar var,
Garizde toplu mezar var, Duav mezrasında toplu mezar var, tek tek
bildiğim yerler var. Buyurun bu konuda bir çalışma yürütülsün,
yetkililer gelsin, ben ve Bitlisteki diğer vatandaşlar bunların
yerini göstersin. Ancak bu çalışmalar, bazı ailelerin
başvurusu veya namuslu bir savcının çıkıp izin vermesi
durumunda toplu mezarlar kazılıyor. Bu ülkede dünyanın birçok
yerinde yaşanmış deneyimler var. Faili meçhullerin, toplu
mezarların olduğu yerde, bu konuda, Meclis başta olmak üzere,
insan hakları örgütleri, sivil toplum örgütleri ve uluslararası
deneyimi olan kesimlerden bir komisyon oluşturulur ve bu toplu mezarlar,
ailelerin başvurusuna ihtiyaç duyulmadan veya insan hakları
örgütlerinin...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Devamla) Tamamlıyorum Başkan.
...başvurusuna
gerek duyulmadan bir veri bankası oluşturulur; tüm yerlerde
halkın bildiği, sivil toplum örgütlerinin bildiği, ailelerin
başvurusu olan veya olmayan toplu mezarlardaki kemikler veya cesetler
çıkarılır, DNA testi yapılır ve bunlar ailelerine teslim
edilir. Ayrıca hakikatleri araştırma komisyonuyla bu dönemin
sorumluları hakkında da işlem yapılır. Şimdi, CHP
bir araştırma önergesi veriyor: Hakikatleri araştırma
komisyonu. AKPnin grup başkan vekili diyor ki: Hakikatleri
araştırma komisyonuyla ilgili terör örgütünün de başvurusu var.
Terör örgütüyle aynı safha düştüler. Böyle bir mantıkla toplu
mezarları, böyle bir mantıkla o dönem işlenen insanlık
suçlarını ortaya çıkarabilir misiniz? Biz, bu olayların
üzerinde duracağız. Ayaklarımızın altında insan
cesedi olduğu sürece bu ülkede toplumsal barış olmaz, bu ülkede
insanlık olmaz, barış olmaz, kardeşlik olmaz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karabaş.
Barış
ve Demokrasi Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk söz Samsun Milletvekili
Sayın Ahmet Yeniye aittir.
Buyurun
Sayın Yeni.
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş olduğu grup önerisinin
aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisinin iktidara geldiği 2002den bu yana faili meçhul
cinayetlerin sonlandırıldığını özellikle
sözlerimin başında belirtmek istiyorum. Geçmiş dönemlerde
Türkiyede ve Güneydoğuda meydana gelen faili meçhul cinayetlerin
aydınlığa kavuşması için gerek İçişleri ve
gerekse Adalet Bakanlığı tarafından olayın üzerine
titizlikle gidilmektedir.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Ceylan Önkolu kim öldürdü?
AHMET YENİ
(Devamla) Cinayetlerin müsebbibi kişi ve kurumlar bir bir
açığa çıkarılmaktadır ve haklarında gereken
soruşturmalar da yapılmaktadır. Olayların üzerine
ciddiyetle bizim dönemimizde gidilmektedir. Ölüme karşı
yaşamı savunmak insan olan herkesin görevidir.
Maide Suresi,
Ayet 32: Kim bir insanı, bir can karşılığı veya
yer yüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı
olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür.
Her kim de birini, hayatını kurtararak yaşatırsa sanki
bütün insanları yaşatmış gibidir. Biz bu şekilde
inanıyoruz, siz de böyle inanıyorsanız terör ve teröristlerin
arkasında kimse durmaz.
AYLA AKAT ATA
(Batman) Biz inanıyoruz da, sizin inancınız var mı
bilmiyoruz!
AHMET YENİ
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
milletimiz AK PARTİyi, vurulan prangaları kırsın, Türkiyeyi
her yönden kalkındırsın diye iktidara getirdi. Biz de bu
sorumluluk duygusuyla ve vicdani mesuliyetle, milletimiz için iş üretmeye,
hizmet ve eser üretmeye, köklü sorunları çözmeye,
yatırımları yapmaya devam ediyoruz. Hedeflerimizde,
vizyonumuzda, gelecek tasavvurumuzda hiçbir sapmaya izin vermeden, milletimizin
çizdiği rotada durmaksızın yürüyoruz. Her şey Türkiye
için. anlayışımızı icraatlarımızla, gururla
ortaya koyuyoruz ve yaşatıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, biz sorunların üzerini örten, sorunları
erteleyen taraf olmadık. Her zaman çözümden, diplomasiden yana olduk.
İnkâr politikalarına son verdik. Türkiyeyi daha mutlu ve daha
aydınlık bir geleceğe taşıma mücadelesi içerisinde
olduk. Her geçen gün bu gayretlerin sonuç vermesi, Türkiye'nin gelişme
seyrini ortaya koyan güzel haberlerin gelmeye devam etmesi, içte ve
dışta memnuniyetlerin defaatle ifade edilmesi bizlere büyük mutluluk
vermektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye büyüyor, Türkiye kalkınıyor, Türkiye
demokratikleşiyor, Türkiye uluslararası platformda her geçen gün
etkinliğini devam ettiriyor ve ettirecektir de. Türkiye adım
adım aydınlık geleceğini inşa ediyor. Belki en
önemlisi, Türkiye, istikrarın getirdiği güveni yaşamaya devam
ediyor ve bundan sonra da devam edecektir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin lehinde
Şanlıurfa Milletvekili Sayın İbrahim Binici.
Buyurun
Sayın Binici. (BDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, benden önceki Hatip
gözlerimizin içine baka baka, bir de ekranlardan 70 milyona hitap ettiğini
unuttu, şunu söylüyor: 2002den bu yana, iktidara geldiğimizden bu
yana faili meçhul cinayet olmamıştır. Şimdi soruyorum
kendisine: Diyarbakırda Aydın Erdem cinayeti aydınlandı
mı, çıkarabildiniz mi? Yine Baran Tursun cinayeti, Şerzan Kurt
cinayeti, Mustafa Dağ cinayeti, Mahsun Karaoğlan cinayeti
Bunların hepsi sizin dönemde oldu ve hâlen de tek bir sorgu yapılmamıştır,
dosya bile açılmamıştır. Bunu televizyonda 20 milyonun
gözüne baka baka da söylüyorsunuz. Ayıp, yazık, yazık!
AHMET YENİ
(Samsun) 70 milyona söylüyorum ben.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Bu halkla dalga geçmeyin. Bu halk sizi
tanıyor. Bu halk sizi tanıyor.
Şimdi,
bildiğiniz üzere, ülkemizde ilk faili meçhul cinayet Sabahattin Ali
cinayetiyle başladı, günümüze kadar da katlanarak sürüyor. Hiçbir
hükûmet çıkıp Ben faili meçhullerde sınıfı geçtim.
diyemez cumhuriyet tarihinden günümüze kadar, iddia ediyoruz.
Eğer bugün
varsanız, eğer AKP Hükûmeti Biz faili meçhulleri
aydınlatacağız. deme cesaretinde bulunuyorsa buyurun faili
meçhullerle ilgili önergemiz, çıkın aydınlatın, kamuoyu da
size teşekkür etsin ama belli ki yine başka güçlerin arkasına sığınarak
bu önergemizi reddedeceksiniz. Sizin görüşünüz budur. Siz bununla siyaset
yapıyorsunuz, başka da bir siyasetiniz yok. Artık Türkiye
halkı, Kürtler, Türkler, Lazlar, Çerkezler AKPnin ne olduğunu çok iyi
anladı, artık yutmayacaklardır. Öyle Tayyip
Erdoğanınız da sizi kurtaramayacaktır, Pensilvanya da sizi
kurtaramayacaktır. 2011de silinip gideceksiniz, bu halk 2011de sizi
sandıklara gömecektir. (BDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ
(Samsun) Rüya görmeye devam edin, rüya!
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Evet, evet, göreceğiz biz.
AHMET YENİ
(Samsun) Rüya görmeye devam edin!
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) - Göreceğiz biz; göreceğiz,
göreceğiz
Yüzde 10
barajını düşürün, düşürün
AHMET YENİ
(Samsun) Sen yüzde 10un üstüne çık.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Mesleğiniz gereği
düşürmezsiniz. Mesleğinizin ne olduğunu çok iyi biliyorsunuz.
AHMET YENİ
(Samsun) Üstüne çık
Ben bankacıyım
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Yüzde 10 barajını düşürmeden
neler yaptığınız açıkta.
AHMET YENİ
(Samsun) Üstüne çık sen, üstüne; konuşma!
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) - Bütün devlet güçlerini arkanıza
alacaksınız, silahlı güçlerini, bütçesini, her şeyini
alacaksınız, o halkımızın inancı
dışında karşınızda hiçbir şey bulunmayacak
ama o inanç sizi orada silecektir, bunu biliyoruz.
Değerli
arkadaşlar, benden önce BDP Grubundan Sayın Karabaş dile
getirdi: Daha yeni, kazılar devam ediyor. Vicdanınız
sızlamıyor mu? Çöplükten ceset çıkıyor, çöplükten kemik
çıkıyor. Bir de çıkıp kendinize İslamiyet adına
siyaset yaptığınızı söylüyorsunuz. Hadi gidin
O
cesetleri kimler oraya gömdü, bu önergeyle açığa çıkarma
şansına sahipsiniz. Samimi değilsiniz siz. Siz
çıkaramazsınız çünkü siz o kaynaklardan besleniyorsunuz. Sizi
çok iyi tanıyoruz.
AHMET YENİ
(Samsun) Hadi oradan be!
ÖZLEM
MÜFTÜOĞLU (Gaziantep) Biz de sizi tanıyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Yine bu ülkede faili meçhul cinayetlerle
ilgili birkaç kişi daha dile getireyim: İşçi
Sendikasının önderi Kemal Türkler, hâlen faili meçhul, gitti ve çok
şükür sayenizde dosyası da kapandı, zaman aşımına
uğrattınız, gözünüz aydın. Ahmet Taner
Kışlalı, Ape Musa, Savaş Buldan, Uğur Mumcu, Ceylan
Önkollar yine sizin sayenizde bugüne kadar bu cinayetler aydınlanmadı.
Ülkemizdeki
birçok soruna kaynaklık eden temel sorunun Kürt sorunu olduğunu
hepiniz biliyorsunuz, kafanızı kumdan çıkarın. Kürt sorunu
bu ülkede çözülmediği sürece, demokratik, eşit, özgür yaşam
hâkim olmadığı sürece özgürlüklerden de bahsedemezsiniz.
Yine, 12 Eylül
darbesiyle ortaya çıkmamış faili meçhul cinayetlerin
hayatın olağan akışının bir parçası
olduğu dönem çatışmaların da en yoğun
yaşandığı döneme denk düşer. Bu dönemdeki faili meçhul
cinayetleri işleyenler, AKP Hükûmetinin gayretiyle geçtiğimiz
günlerde salıverildiler. Burada kendinizi
sıyıramazsınız çünkü devletin her erki AKP Hükûmetine
bağlıdır.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Çarpıtmayın. Yargıtay yapmış, Hükûmeti
suçlayamazsınız.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Yargı bize bağımlı
değil. diyorsunuz
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Çarpıtmayın.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Yargı size bağlı, yargı
bağımsız değildir.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Çarpıtıyorsunuz. Hiç yakışmıyor size be!
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) 1990lı yıllarda, benim de
arkadaşlarımın bulunduğu Urfada, Diyarbakırda,
Batmanda, Şırnakta, Hakkâride, bu gibi illerimizde devletin
güdümüyle, askerin ve yerel bürokrasinin bizzat güdümüyle faili meçhul -bizce
faili belli- cinayetler işlendi ve o cinayetleri işleyenler
televizyona çıkıp söylediler. 188 kişiyi öldüren katili sizin
icraatınız dışarı bıraktı, sizin
icraatınız yaptı. Bilmiyor muydunuz 102nci madde devreye
girecek? Biliyordunuz tabii sözleşmiştiniz onlarla, hizbul kontrayla
sözleşmiştiniz, doğu-güneydoğuda yine eski senaryoları
oynayacaktınız ama şunu iyi bilin: Bu halk o senaryoları
bugün size oynatmaz, sizi boşa çıkarır. Bu halk, artık
günümüzde dünyayı evinin içinde izliyor. Bu halk bir güç olmuştur,
okumuştur, otoritesini kurmuştur, siyasetini en üst düzeye
çıkarmıştır, bu cinayetlerini de size
yaptırmayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, yine, o dönemin rütbeli askerlerinden -isim veriyorum- Atilla
Kıyat, cinayetlerin işlenmesinin bizzat devletin temel
politikası olduğunu televizyonlarda açık ve seçik söylemiyor mu?
İşlenen bu cinayetlerin asıl faillerinin o dönemin siyasi,
askerî ve bürokratik yöneticileri olduğunu ileri sürmüyor mu?
Yine, aynı
eksende, o dönemde, Hakkârideki rütbeli bir asker, bölgede yaşayan
insanları, kaymakamı, hâkimi, savcıyı ve diğer kurum
amirlerini sindirmek için zaman zaman bomba attığını
söylemedi mi? Sizin dönemdeydi, ne yapabildiniz? Bir soruşturma açma
cesaretinde bulunabildiniz mi? Tabii ki desteklediniz onun söylemlerini.
Yine, o dönemde
-ben de kitabını okumuştum- âdeta bir cellat olan dönemin
JİTEM kurucusu Cem Ersever şunu söylüyor: "Ben bölgede insan
öldüre öldüre bıktım ama bu sorun öldürmekle bitmiyor. dedi. Belli
bir dönem sonra Cem Ersever de bu ülkede faili belli cinayete kurban gitti.
Bunların hepsini biliyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Teşekkür ediyorum Başkan, sağ
olun.
Dolayısıyla,
yine, hatibin sözünün başında dediği gibi, AKP Hükûmeti
2002den, iktidara geldiği günden bu yana şeffaf yönetimden,
çoğulculuktan, demokrasiden dem vurmaktadır. AKP Hükûmetinin ileri
demokrasi dediği kavramın karşılığı, Baran
Tursun, Şerzan Kurt, Aydın Erdem, Mustafa Dağ, Mahsun
Karaoğlan ve burada adını sayamayacağım bir dizi
cinayetin altında imzası bulunan Hükûmettir, bu böyledir.
Bunun için
önergemizin tarafınızdan kabul edilerek bu konudaki
araştırmanın yapılmasını talep ediyor, Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Binici.
Barış
ve Demokrasi Partisi grup önerisinin aleyhinde Konya Milletvekili Sayın
Ayşe Türkmenoğlu.
Buyurun
Sayın Türkmenoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYŞE
TÜRKMENOĞLU (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin faili meçhul
cinayetlerle ilgili olayların bütün boyutlarıyla
araştırılarak gerekli çalışmaların
yapılması için bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi aleyhine söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, biraz
önceki konuşmacının Faili meçhul cinayetlerle ilgili bu
Hükûmetin imzası vardır. demesini kınıyorum.
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Kınamayın, açığa çıkarın.
AYŞE
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Hiçbir hükûmet özellikle faili meçhuller
noktasında, aydınlanmasını istediği noktasında,
herhangi bir endişeye
Ben inanmıyorum, düşünmüyorum. Bu noktada
kendisini kınıyorum.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Açığa
çıkarın, açığa.
AYŞE
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ İktidarından önce ülkemizde faili
meçhul cinayetlerin çok sık yaşandığı bir gerçektir.
Çok değerli aydınlarımız, gazetecilerimiz, bilim
adamlarımız faili meçhul cinayetler neticesinde maalesef
hayatlarını kaybetmişlerdir. Geçtiğimiz günlerde, Hrant
Dink ve Uğur Mumcuyu ölüm yıl dönümlerinde rahmetle andık.
Uğur Mumcu faili meçhul cinayetlerde bir sembol niteliğindedir.
Türkiye tarihinde bir türlü gerçek suçlusuna
ulaşamadığımız cinayetleri, karanlık, derin, bir
türlü adalet önüne çıkartılamayan güçleri adalet önüne çıkartmak,
uzun yargılama sürelerinden kurtulmak, vatandaşın hukukun
üstünlüğüne olan güvenini yerine getirecek bir yargı reformuna
ihtiyacımızın çok öncelikli olduğu bir gerçektir ve AK
PARTİ İktidarı halkımızdan aldığı
destekle bu yargı reformunu en kısa sürede gerçekleştirecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ İktidarıyla
bugün Türkiye artık faili meçhuller ülkesi değildir. Özellikle son
yıllarda, faili meçhul cinayetler konusunda güvenlik güçlerimizce
başarılı çalışmalar yapılmakta, failler çok
kısa sürede yakalanarak kamuoyunun devletimize duyduğu güven
pekiştirilmektedir. Türkiyede artık hukuk işlemektedir, hukuk
işledikçe demokrasi egemen kılınmaktadır; devlet
fonksiyonları daha sağlıklı işledikçe, kolluk
kuvvetleri işlerini daha etkin ve iyi yapınca failler bulunmakta,
cinayetlerde de azalma olmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİli yıllara
baktığımızda Türkiyede faili meçhul olayların
aydınlatılmaya çalışıldığını,
çetelerin, mafyanın, karanlık odakların üzerine kararlılıkla
gidildiğini, hiçbir şeyin üzerinin örtülmediğini,
şüphelilerin bağımsız ve tarafsız yargı önünde
hesap vermelerinin sağlandığını görmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması,
karanlık odakların ortaya çıkarılması konusunda
hepimiz hemfikiriz ancak faili meçhul cinayetlerin
aydınlatılması noktasında hassas olduğunu
söyleyenlerin, bugün, çetelerin, mafyanın, hukuk dışı
yapılanmaların bağımsız yargı önünde hesap
verdiği bir ortamda öncelikle devam eden soruşturma ve yargılamaları
etkilemekten de vazgeçmesi gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; faili meçhul cinayetlerin
araştırılması için geçmişte Türkiye Büyük Millet
Meclisinde altı tane araştırma komisyonu kurulmuştur ancak
bu kurulan komisyonlar Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzüğünden
kaynaklanan sebeplerle başarıya ulaşamamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde yapılacak
düzenlemelerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda çok daha aktif bir rol
üstlenmesinin önü açılarak geçmişteki karanlık noktaların
aydınlatılması son derece önemlidir.
Görüşmekte
olduğumuz önergeyle aynı konuda başka siyasi partilerimizin de
vermiş olduğu önergeler vardır. Bu önemli konunun tüm siyasi
partilerimizin grupları tarafından görüşülüp bir uzlaşma
dâhilinde gündeme getirilmesini biz de istiyoruz fakat insan hak ve
özgürlüğünden bahsedenler 12 Eylül darbe Anayasasının bazı
maddelerinin değiştirilmesini amaçlayan 12 Eylül 2010 referandumunda
vatandaşların sandık başına gitmesini
engellemişlerdir. Bu noktada samimiyetlerinden şüphe duymaktayım
çünkü darbe ile henüz hesaplaşamamışlardır.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) 12 Eylülcüleri
yargılamadınız.
AYŞE
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Bu araştırma önergesinin bugün Genel
Kurul gündemine alınmasını istemekteki amacın Meclis
çalışmalarımızı aksatmaya yönelik olduğunu
düşünüyor
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Mutkiyi ne zaman gündeme alacaksınız,
Mutkiyi? Mutki dünyanın gündeminde.
AYŞE
TÜRKMENOĞLU (Devamla)
Meclis İçtüzüğünde yapılacak
değişiklikle bu önemli konunun gündeme alınması
gerektiğini belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Türkmenoğlu.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S.
Sayısı: 568)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun
Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile
Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/371, 1/101) (S.
Sayısı: 477) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Dünkü
birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi,
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm, 1
ila 12nci maddeleri kapsamaktadır.
(x)
477 S. Sayılı Basmayazı 25/1/2011 tarihli 52nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Birinci bölüm
üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Amasya
Milletvekili Sayın Hüseyin Ünsal.
Buyurun
Sayın Ünsal. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında
Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun
tasarısının görüşmelerinde, özellikle Plan ve Bütçe
Komisyonunda ve Plan ve Bütçe Komisyonundan oluşan Alt Komisyonda,
Cumhuriyet Halk Partisinin, hazırlanan tasarı üzerine
katkılarının önemli olduğunu düşünüyorum. Bu
katkılarını da bu gelen yazılarda görüyoruz. Özellikle
ayrışık oy yazıları incelendiğinde ve Alt
Komisyon ayrışık oy yazıları incelendiğinde,
kanunun geldiği hâlde değil de bugün önümüzdeki tasarı hâlinde
gelmesinde Cumhuriyet Halk Partisinin büyük katkısı olmuştur.
Özellikle de İller Bankasında çalışan personelimizle
alakalı olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup milletvekillerimizin,
Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimizin, durumlarının
iyileştirilmesinde önemli katkısı olduğunu da bir kez daha
belirtmek istiyorum.
Bir
ayrıntıyı daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Burada,
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan adına gelen
yazıda, teklif yapılırken, İller Bankasının 1945
yılında kurulduğu konusunda bir iddia var. İller
Bankası 1945 yılında kurulmamış, 1933
yılında Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından, Atatürk
tarafından teklif edilerek bir belediyeler bankası olarak kurulmuş,
1945 yılında ise adı İller Bankasına
dönüştürülmüştür. Bu ayrıntıyı da sizlerle
paylaşmak istedim.
Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulunun son yıllarda yaptığı
denetimlerde, banka için yeniden yapılandırmayı özendiren
önerilerle sürekli karşı karşıya kaldık. Bu öneriler
doğru önerilerdi. Önerilerde özellikle şu tabirin geçmesi:
İller Bankasının yeniden yapılandırılması
ve kendisinden beklenen görevleri gereği gibi ifa edebilmesi için ihtiyaç
sahibi kuruluşların beklentilerinin karşılanarak onlara
finansman ve danışmanlık hizmeti verecek özerk bir kuruluş
hâline getirilmesine olanak sağlayacak yeni İller Bankası
AŞ Kanun Tasarısının yasalaşması için gerekli
girişimlerde bulunulması
Bizler,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına KİT Komisyonunda görev
alırken ciddi girişimlerde bulunduk ve bu konunun Meclis gündemine
inmesi için epeyce çaba sarf ettik. Bugün de Genel Kurula inmiştir.
Doğrudur, İller Bankasında sorunlar yaşanmaktadır, bu
sorunların çözümü de bir yasayla olabilecektir.
İller
Bankasında yaşanan bu sorunlar neler, önce onlara bir bakmak
lazım. İller Bankası, belediyelerin ve diğer yerel yönetim
birimlerinin altyapı hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için teknik
hizmet ve finans desteği vermektedir. Dolayısıyla, Türkiye için,
Türk belediyeciliği için çok önemlidir. Yıllardan beri hizmet
vermektedir, başarılı hizmetler vermektedir. Tabii ki İller
Bankası, bu hizmetlerini verirken bazı sorunlarla karşı
karşıya kalmıştır. Bunlar, yasayla çözülmesi gereken
sorunlardır. Bu yasa, bu getirilen teklif bu sorunları çözecek midir?
Bir nebze çözecektir ama bana göre, burada, vücutta baş gösteren
ağrıyı geçici olarak çözmekten başka bir işe
yaramayacaktır.
Nedir bu
sorunlar? diye bakalım. En baştaki sorun banka üzerindeki siyasi
baskıdır değerli arkadaşlarım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, özellikle, hepimiz milletvekilleri olarak zaman zaman
İller Bankasına başvuruyoruz ve çevremizde ve seçim bölgemizdeki
belediyelerle ilgili sorunları dile getiriyoruz ama İller
Bankasının bu çözümü yaparken bir siyasi baskıyla, politik
müdahalelerle bu işi çözmemesi gerektiğine inanıyoruz.
Dolayısıyla, bu yasa, İller Bankasını özerk hâle
getirip bir siyasi baskıdan, politik müdahaleden bağımsız
hâle getirecek midir? Hayır, getirmeyecektir. Bugün
karşılaştığımız önemli sorunlardan biri bu
siyasi baskılardır. dedik.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, en son İller Bankasıyla ilgili,
2010 yılı için yapılan, yardım alan belediyeler listesi
elimde. Bir soru önergesiyle bir değerli milletvekili
arkadaşımız sormuş, bizler de bu cevabı veriyoruz. 622
tane belediye başvurmuş İller Bankasına. 53 tane belediye
de bu yardımı almış. Ben, bu belediyeleri inceliyorum,
yardım alan belediyeleri, tek tek sitesine de girdim, Adalet ve
Kalkınma Partisinin sitesine de girdim. 53 belediyeden 1 tane belediye
CHPli, 2 tane belediye MHPli, geri kalan tüm belediyeler -1 tane de
bağımsız var- hepsi Adalet ve Kalkınma Partisine mensup
belediyeler.
Şimdi,
burada, bu İller Bankası üzerinde siyasi baskı
olmadığını iddia edebilir miyiz? Tabii ki hem etik olmayan
hem de adaletli olmayan bir tavırdır yani İller Bankası
üzerinde siyasi bir baskı vardır. Bu sorun çok önemlidir, bunun
çözülmesi gerekir ama getirdiğimiz bu teklif, bu siyasi baskıyı
çözemeyecek durumdadır. Bu konuyu öncelikle sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Diğer bir
sorun da yine bankanın kuruluş sermayesine sahip olan yerel
yönetimlerin yani belediyelerin, il genel meclislerinin banka yönetiminde söz
sahibi olamamasıdır. En önemli sorunlardan bir tanesi de budur,
bugüne kadar da böyle gelmiştir. Bu konuda ağırlı olarak
hep siyasi iktidarlar banka yönetimini yönlendirmişler ve böyle de devam
etmiştir. Ben, Sayın Bakandan da bu konuda, özellikle bu konuda bir
sorumu da cevaplandırmasını istiyorum çünkü ben, bu konuyu
özellikle KİT Komisyonunda sorduğumda, tutanaklara tekrar baktım,
yeterli cevabı almadığımı gördüm.
Şimdi,
Sayın Bakan, size bir soru soruyorum: İller Bankası yönetiminde
Tatvanlı bir eczacının ne işi var yönetim kurulu üyesi
olarak? Bu çok merak edilen bir konu. 2006, 2007 ve 2008 yıllarında
Tatvandan bir eczacı arkadaşımız gelmiş, Ankarada
İller Bankası Yönetim Kurulu üyeliği yapmış.
İller Bankası mı, Sağlık Bakanlığı
mı, bunu bir ayırt etmemiz gerekiyor. Yine aynı dönemde, denetçi
olarak yine bir eczacı yer almış yani komik bir duruma
düşülmüş burada. Yönetiminde eczacı, denetiminde eczacı.
İsimlerini istiyorsanız vereyim: Tatvanlı eczacının
adı Cihan Gündüz, Kayseride görev yapan eczacının adı da
Sebahattin Rumeli.
Değerli
arkadaşlarım, olacak şey değil! İller Bankası
niye sorun yaşıyor diye hep beraber düşünüyoruz. İller
Bankasının sorunu bu yönetimde, biraz da sekiz yıldır
Adalet ve Kalkınma Partisinin İller Bankası ve yöneticileri
üzerinde yaptığı siyasi baskıda. Bu çok önemlidir. Bu
detayı göz önüne almamız lazım.
Peki, bu kanunda
bu çözülüyor mu? Hayır, çözülmüyor. Çünkü İller Bankasının
yönetimine yine de bizim katkılarımızla, özellikle Cumhuriyet
Halk Partisinin katkılarıyla hiç olmazsa belediye
başkanlarını temsil eden, il genel meclisi üyelerini temsil
eden, birer tane üyeyi nihayet yönetim kurulu üyesi olarak sokturabildik; bu,
kanunda yer aldı ama geri kalanların hepsi yine bakanlık ve
genel müdürlükten oluşacaktır -7 kişilik yönetim kurulu- ve
böylece siyasi baskı bu banka üzerinde devam edecektir. Endişelerimizin
bu noktada olduğunu söylemek isterim.
İller
Bankasında, özetle söyleyecek olursak, bu sorunlarla ilgili, bütçeye
bağımlılık, merkezî bütçeye bağımlılık
devam etmektedir, merkezî Hükûmetin planlamasına
bağımlılık devam etmektedir. Bunlar sorundur. Bu sorunlarla
ilgili hem yedinci hem de sekizinci beş yıllık kalkınma
dönemlerinin planlamasında söz edilmesine rağmen çözüm
getirilmemiş, hatta Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi de bu konu
ile ilgili araştırmalarını yapmış,
uluslararası kuruluşlar bile İller Bankasını bu
noktada eleştirmişlerdir.
Özetle söyleyecek
olursak: İller Bankası merkezî bütçeye
bağlılığı nedeniyle uzun vadeli kredi verememektedir,
yerel yönetimler yatırım kararlarında bağımsız
hareket edememektedir, İller Bankasınca verilen kredilerin tahsilinde
çarpıklıklar ve kayırmacılıklar vardır; bunun en
önemlisi de politik müdahaledir. 3 bin tane belediyenin içinde 2.950 belediyeyi
bir kenara bırakıp ilk 50 belediyeye baktığımızda
İller Bankasının açtığı kredilerin yüzde 53ünden
yararlandığını, geriye kalan yüzde 47nin ise 2.950 belediye
tarafından yararlandığını görürsek burada da çok ciddi
adaletsizlik ve kayırmacılığın olduğu da ciddi
bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Sorunları
çok önemlidir. İller Bankasıyla ilgili sorunların çözümüyle
ilgili katkıyı bu yasa getirecek midir diye baktığımızda,
bu yasanın getirmeyeceği de ortadadır. Bankanın
maddeleriyle ilgili fırsat olursa belki önerge maddesinde
soracağız, görüşeceğiz ama İller Bankasıyla
ilgili çok temel bir değerlendirmeyi de buradan yapmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugün İller Bankasında yaşanan süreç AKP
İktidarı döneminde ülkemizde uygulanan kamusal alanın
tasfiyesinin bir örneğidir. Eğer bu süreç IMF, Dünya Bankası ve
uluslararası ticari şirketlerin Türkiyedeki yerel hizmetlere gözünü
dikme süreci olacaksa bu kanun hayırlı bir sonuç hiçbir zaman
çıkartmayacaktır. Yaklaşık ülkemizin 5 milyar dolarlık
yatırım alanı küresel sermayenin emrine verilecekse her
yurttaşımızın su, emlak vesair paralarla kuruşlarını
ödediği her şey uluslararası sermaye kuruluşlarına
gideceği gerçeği mutlaka ortadadır. Bu ciddi gerçeği göz
önüne almamız gerekiyor ve yasayı da bu anlam içerisinde hep beraber
değerlendirmemiz gerektiğine inanıyoruz ve bunu ortaya koymak
istiyoruz.
Kanunla ortaya
çıkan sorunlar da vardır. Bunlardan bir tanesi kamu teknik
desteği, finansman desteği ne olacaktır? Kanun buna
açıklık getirmemiştir yani kamu finansman desteği
konusunda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) - Teşekkür
ediyorum.
bu konuda yine
bir yapı konulmamıştır. Yönetim yapısı demin
verdiğim örnekle çok sabit ortadadır, yetersizdir. Her türlü
kalkınma ve yatırım bankacılığı yapma
tabiri kullanılmıştır -ki 3üncü maddede geçmektedir- bu da
yetersiz bir konudur, daha doğrusu artık bankayı başka
alanları ortaya atacak, bir özel banka gibi çalıştıracak
noktaya gelmiştir ki burada kamu yararı ilkesi de ortadan
kalkmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, kanun her şeye rağmen eksikliğiyle
çıkmak üzeredir. Bu konuyla ilgili değişiklik önergelerimiz
biraz sonra olacaktır. Önergelerimizin de lehinde oy vermenizi, kanunun
İller Bankasına ve ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
Sayın
Bakanın 60ıncı maddeye göre pek kısa söz talebi
vardır.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Bayındırlık ve İskân Bakanı
Mustafa Demirin, Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsalın
konuşmasında adı geçen Cihan Gündüze ilişkin
açıklaması
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Grup
Sözcüsünün ifade ettiği Cihan Gündüz daha önce Yönetim Kurulu
üyeliğinde bulunmuş fakat ayrıca işletme mezunu olan bir
arkadaş, 2008de ayrılmış.
Denetçi
noktasında, eczacı olduğu doğru, o da şu anda denetçi
değil. Fakat sizin de bildiğiniz gibi bu yasada, 5411
sayılı Yasaya göre artık haiz olanlar ancak yönetim kurulu
üyesi olabilecek. Bu yeni tasarının getirdiği en önemli
değişikliklerden bir tanesi de bu.
Teşekkür
ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
2.- İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve
İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/371,
1/101) (S. Sayısı: 477) (Devam)
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Muş Milletvekili
Sayın Nuri Yaman.
Buyurun
Sayın Yaman.
BDP GRUBU ADINA
M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 477 sıra sayılı İller Bankası Anonim
Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz aldım. Bu
nedenle sizi saygıyla selamlarım.
Evet, geçen
dönemden, 22nci Dönemden kalan ama ülkemizin önemli bir kesimini yakından
ilgilendiren bir yasayı ancak 23üncü Dönem parlamenterleri olarak, bugün
öyle sanıyorum ki görüşerek sonuçlandıracağız ve
ülkemizin, yerel yönetimlerimizin hizmetine sunacağız.
Ancak,
yüreği burkulan, yerel yönetimlerden gelen bir kişi olarak, açık
ve net olarak belirtmek isterim ki bu yeni yasal düzenleme beklenti içinde
bulunan yaklaşık 2.951 belediyemizin, 81 il özel idaremizin, 16 su ve
kanalizasyon idaresinin ve ne yazık ki bundan önceki dönemlerde bu Banka
kanalıyla birtakım hizmetler götürülen köylerimizin beklediği
bir yasa olarak çıkmayacaktır.
Yasanın Plan
ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerine ve geçmiş 22nci Dönemdeki
görüşmelerle ilgili notlara baktığımda da,
yapılması düşünülen düzenlemelerin, kırıntı
biçiminde, tek tük yansıyan yeni düzenlemeyle belki bir noktada yerel
yönetimlere sadece, evet sadece, finans temini konusunda bir katkı
sunabilecek. Ancak, nasıl bir katkı sunacak? AKP
İktidarının, her alanda olduğu gibi, özelleştirme
kapsamı içine alamadığı bir kurumu, yine Bankalar
Kanununun, 5411 sayılı Kanunun o rijit kuralları içinde
artık yerel yönetimleri -diğer bankalara nasıl ki mahkûm
edemediyse- bu defa kendi eliyle kurduğu bu İller Bankasına
mahkûm edecek görünüyor. Çünkü şimdiye kadar hangi belediyenin, hangi il
özel idaresinin Türkiye genelinde bir projesine bakarsanız, bunun temel
mayasının, bunun projelendirme safhasından teknik yardıma
kadar ve bunun denetimine kadar on sekiz bölgede bugüne değin hizmet
götüren ve takdirle anılan İller Bankasının o isimsiz
kahramanları tarafından yapıldığını
göreceksiniz.
Ben kamuda mülki
idare amiri olarak görev yaptığım birçok ilde, birçok ilçede çok
sayıda belediyenin içme suyunun, yine kanalizasyonlarının, bir
sürü imar planları, park, bahçe ve projelerle ilgili her türlü proje
etütlerinin ve bu teknik hizmetlerin bu Banka tarafından çok
başarılı bir şekilde yürütüldüğünü ve hayata
geçirildiğini gören bir meslektaş olarak buradan belirtmek istiyorum.
Ancak bundan sonra ne yazık ki belediyelerimiz, hele hele Kürt
coğrafyasındaki belediyelerin büyük bir çoğunluğu, sadece
İller Bankasından gelen o paylarla ki personelinin
ihtiyacını karşılıyor, bundan sonra öyle
sanıyorum ki ne belediye hizmet binalarına kavuşacak ne
kanalizasyonlarını istediği düzeyde, o eski
kanalizasyonların gelişmesiyle ilgili bir çalışma
yapabilecek ve ne de yıllardır biriken imar planlarını,
çocuk parklarını ve benzeri projelerini bundan sonra
yapamayacaklardır çünkü bundan sonra Banka, artık bir finansman
bankası, bir Garanti Bankasından, bir Akbanktan farklı
olmayacaktır ve işte, o bankaların da bu ülkeye kazandırdıkları
eserleri görüyorsunuz. Bilmiyorum basını takip edeniniz oldu mu?
Akbank ve Garanti Bankası, doğayı tahrip eden ve gerçekten
tarihî, kültürel zenginliklerimizin başında gelen bir Hasankeyf
Projesine, üzülerek belirtmek istiyorum, kredi finansmanı sağlama
gibi bir aymazlığın içine girmiş ve bu finansmanı
sağlamak üzere, bu firmalara, bu barajın, Ilısu
Barajının yapılmasıyla ilgili her türlü katkıyı
sağlayacağını belirtmiştir. Demek ki yakında,
Sayın Bakanım, herhâlde sizin bankanız da, bu gidişle artık
özel banka oluyorsunuz, o Garanti Bankasından veya Akbanktan bir
farkınız da olmayacak, bu tür projelere de Allahın izniyle siz,
gözünüzü kırpmadan her türlü doğa tahribine, her türlü kültürel
varlıkların yok edilmesine de bundan sonra bu Bankanız sayesinde
katkı sunacak ve bu katkıyı sunma imkânını
bulacaksınız.
Değerli
arkadaşlar, İller Bankası gerçekten yerel yönetimler
bakımından çok önemli bir banka. Bakın, ben sadece İller
Bankasının bu görevleriyle ilgili, belediye ve il özel idareleriyle
ilgili yaptıkları hizmetlerin başlıklarını size
verirsem bunların ne kadar önemli hizmetler olduğunu
anlayacaksınız. Bunlar, yerel yönetimlerin harita, imar planı,
park, çocuk bahçeleri, meydan ve benzeri meydan peyzajlarını ve
bunlarla ilgili projeleri yapmakla ilgili mükemmel ve muazzam bir kadroya
sahip. Binlerce -on sekiz bölgede çalışan- mühendisiyle,
mimarıyla, teknik elemanlarıyla bu hizmetleri iyi-kötü yürütüyordu ve
bu hizmetleri, biraz önce değindiğim gibi, birçok bölgede mevcut
belediyelerin kendi öz kaynaklarıyla yapmaları bundan sonra mümkün
değil. Ancak bu hizmetleri İller Bankasının bu teknik
elemanları yürütebileceklerdi. Bunların her türlü jeolojk etütlerini
yapmak, belediye binalarını, terminal binalarını, belki
gördüğünüz birçok belediye binaları, terminal binaları ve hayati
önemde olan içme suları ve kanalizasyonlarını arıtma ve
katı atık tesisleri bugüne kadar İller Bankasının
sağladığı proje, teknik yardım ve finansal kaynakla
gerçekleşen hizmetlerdi. Bundan sonra bunların gerçekleşmesi
birçok belediye için bana göre artık hayal olacak.
Şimdi, bu
hizmetleri yaparken İller Bankası, tabii, kendi öz
kaynaklarını kullanıyordu, Avrupa İskân Fonundan
aldığı bir sürü proje karşılığı
ödenekleri vardı, yine Kamu Ortaklığı Fonu gibi
dış kaynaklı bir sürü fonların yanında aynı
şekilde merkezî hükûmetin bütçe gelirlerinden il özel idareleri ve
belediyelere yapılan o payların dağıtımında da
belli bir oranda, biliyorsunuz, yasa gereği ayrılan, birtakım
hizmetler için de bu paraları
kullanma olanağı buluyordu.
Şimdi,
bunlarla ilgili olarak yeni oluşan bankanın yönetim kurulunu
incelediğimizde yönetimde ayıp olmasın diye il özel
idarelerinden 1 temsilci ve il belediyelerini, tüm 2.951 belediyeyi temsilen de
onların seçecekleri 1 temsilciyle yönetim kurulunda ve tabii ki 5411
sayılı Bankalar Kanununun şartlarını,
koşullarını taşıması şartıyla yönetim
kurulunda görev alacaklar. Bu demektir ki bundan sonra büyükşehir
belediyeleri, büyük il belediyeleri dışındaki küçük
belediyelerimiz bu hizmetlerden
Tabii ki yönetim kurulunda bunların
temsil etme olanağı olmayacak. Hele hele İller
Bankasının kuruluş amacı -ki biraz önce konuşan
Sayın Hatip de belirtti- 1930 yılında Belediyeler Kanunu
çıkarken Gazi Mustafa Kemalin belediyelerin finansman ve teknik
hizmetleri için de
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
M. NURİ
YAMAN (Devamla)
böyle bir bankanın kurulmasını 1933lerde
öngörmüş ve o tarihte kurulmuş olan Belediye Bankası ile yine
Belediye İmar Heyetini birleştirerek bu iki birimin birleşimi
sonucunda da İller Bankası 1945 yılı kuruluş
yasasıyla kurulmuştur. Ancak bundan sonra Atatürkün öngördüğü o
doğrultuda İller Bankasının daha da iyi bir düzeye
gelmesini sağlamaya yönelik bu, öngörüsü, bu basiretli görüşü bundan
sonra özelleştirme kapsamındaki bu, özel banka statüsüne
kavuşacak olan İller Bankası hizmetleriyle ne kadar
olacağını ve özel bankaların bugünkü kâr
durumlarını da düşünürseniz Bankalar Kanunu kapsamında bu
hizmeti ne kadar yürüteceğini yüce Meclisin takdirine sunuyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yaman.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Kadir Ural.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
KADİR URAL (Mersin) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; İller Bankası Anonim Şirketi Kanun
Tasarısının birinci bölümü hakkında grubum adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
İller
Bankası, 1933te kurulan Belediyeler Bankasının devamı
olarak 1945te İller Bankası şeklinde kurulmuştur. Banka
sadece yerel altyapı yatırımlarının
finansmanını sağlamakla kalmamış, aynı zamanda bu
yatırımların ilgili belediyeler adına
uygulanmasını da gerçekleştirmiştir. Yani süreç içinde
İller Bankası, belediyelerin teknik uygulamaya yönelik görevlerinde
temel destekleyici bir rol oynamıştır.
Kentsel yerel
yatırımları finanse eden ve gerçekleştiren kurum, yerel
yönetim maliyesi sisteminde yönetici, yönlendirici, üretici, yüklenici,
denetleyici gibi çeşitli işlevleri üstlenerek varlık
göstermiştir. Hâlen 1.400den fazla teknik personel ve toplam 4 binden
fazla uzman kadrosuyla, binlerce belediye, 81 adet il özel idaresi, 15 adet su
ve kanalizasyon idaresi olmak üzere toplam binlerce mahallî idareye hizmet
vermektedir. Özellikle belediyelerin çok büyük bir çoğunluğunun
teknik kadrosu ve donanımının yetersiz olduğu dikkate
alındığında, tamamlanan tüm altyapı ve üstyapı
hizmetlerinde ve gerçekleştirilen kentsel altyapı
yatırımlarında İller Bankasının önemli rolü göze
çarpmaktadır.
Mevcut İller
Bankası, bankacılık faaliyetlerini Bankacılık Kanunu
hükümlerine göre değil, kendi tüzüğünde yazılı esas ve
koşullara göre yerine getirmektedir. İller Bankası, gerek
parasal gerekse teknik çalışmalarını, kuruluş
amacına uygun olarak -özellikle belirtiyorum- ticari bir amaçla
değil, kamu hizmeti gören bir kamu kurumu olarak yerine getirmiş,
yerel yönetimlerin gelişmesi ve güçlenmesinde oldukça önemli roller
üstlenmiştir. İller Bankasının tarihi aynı zamanda
cumhuriyet dönemi belediyecilik tarihiyle özdeştir.
Getirilen
tasarıya göre, anonim şirket statüsünde, İller Bankası
Anonim Şirketi unvanıyla bir kalkınma ve yatırım
bankası kurulacak, Bankanın kısaltılmış
unvanı İLBANK olacaktır. Bu kanunla Bankanın
öncülüğünde şirket kurulabilecek ve devredilebilecektir, buradaki
devir işleminin nasıl yapılacağı da soru işaretidir.
Banka, kendi
kaynakları dışında finansmanı temin edilmek ve 5411
sayılı Kanuna aykırı olmamak kaydıyla,
çalışma alanı kapsamında yurt dışında
projelendirme ve danışmanlık hizmetleri verebilecek, projenin
uygulanması için temin edilecek finansmanın kullanılmasına
da aracılık edecektir. Aracılık kavramı
açıklanmamakta, bu eksikliğin ileride belediyelerin geri ödemelerde
yaşayacağı sorunlarda küresel finans
kuruluşlarının karşısında yerel yönetimlerin
yalnızlaştırılacağı görülerek endişelerin
giderilmesi gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunu desteklerken bazı
çekince ve tereddütlerimizi de buradan belirtmek istiyorum.
Yapılacak
düzenlemeyle mevcut Kanuna Banka Genel Kurul tarafından onanan bilançoya
göre ortaya çıkan safi kârın yüzde 51ini belediyelere
kullanacaktır. Kârdan geriye kalan yüzde 49un nasıl
değerlendirileceği
Sadece yüzde 30unun ana kâr üzerinde
kalması belirtiliyor, yüzde 19unun ne olacağı belli değil,
burada belirtilmesi gerekiyor. Bu hizmetler için Haziran 2009da
çıkarılan kanunla bu oran yüzde 60la
sınırlandırılmıştı fakat bu oran şimdi
yüzde 51e çekiliyor. Türkiye'de 2009 yılında belediyelerin 15 milyar
dolara yaklaşan bir borcu vardı. Yüzde 60la 15 milyar dolar olan
borç, zannedersem, yüzde 51le daha fazlalaşacak ve dolayısıyla
bu avantajdan yararlanamayan yerel yönetim hizmetlerinin belediyelere olan
maliyetleri artacak, hizmetlerin artan maliyeti de fiyatlandırmada halka
yansıyacak, halk sadece yatırımların maliyetini değil
alınan kredilerin yüksek faizlerini de ödemek zorunda kalacaktır.
Tasarıda
Banka vadesi gelmiş kredi ve diğer alacaklarını il özel
idareleri ve belediye paylarından öncelikle tahsil etmeye yetkilidir.
ibaresi göze çarpmaktadır. Ayrıca Kredilerden doğan
alacaklarını faiz oranlarını belirleyerek yeniden
yapılandırmaya yetkilidir. hükmü getirilmektedir. Bu düzenlemeler
kamu yararı ilkesi doğrultusunda değildir ve kâr elde etme
anlayışının ürünüdür. Bu durum, düşük bütçeli
belediyeleri zor durumda bırakacak sonuçlar yaratabilecek,
borçlarını ödeyemeyen belediyelerin varlıklarının ve
belediye hizmet alanlarının satışını gündeme
getirecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İller Bankası gibi bir
kurumun tasfiyesi salt bir örgütlenmenin son bulması anlamına
gelmemekte, yerel yönetim mali sisteminin dönüşümüne, yerel yönetim
hizmetlerinin merkezi planlama dışına çıkarılarak
bireysel yatırım sürecine girmesine işaret etmektedir. Bir
sonraki aşamanın da özelleştirme olacağı
açıktır. Zaten özelleştirmenin sinyalleri tasarı incelendiğinde
net olarak görülmektedir. Yerel yönetimlerin merkezden koparılması ve
zayıf bırakılması, kendi ayakları üzerinde duramayacak
birçok yerel yönetimin mali sermayenin eline düşmesine ve onu beslemesine
neden olacaktır. Hazine garantörlüğünde alınan dış
borçlar, krediler ödenemediğinde, Hazine, 6183 sayılı Yasa
çerçevesinde belediye mallarını haczedebilecektir. Görünen odur ki,
bu kârlı alan yerli ve yabancı özel sektöre bırakılmak
istenmektedir.
Bu görüşler
1980lerden beri egemen olan neoliberal politikaların bir
parçasıdır. Bu görüş, devletin küçülmesini, yani piyasadan
çekilmesini öngörmektedir. Küreselleşen sermaye, uluslararası finans
kuruluşları, yeni liberal politikalarla, gelişmekte olan ülkelerin
kamusal hizmet alanına müdahale ederek, kâr amacını üst seviyeye
çıkarma peşinde koşmaktadır.
İller
Bankasının tasfiyesi ulusal politika değişiminin bir
göstergesidir. Belediyelerin temel hizmetlerinin kamu hizmeti olarak
görüldüğü, kamu hizmetlerinin kamu personeliyle verildiği ve
hizmetlerde kamu yararının ön plana
çıkarıldığı anlayışının tasfiye
edilmesiyle birlikte, bu hizmetlerin piyasalaştırılması ve
ticarileştirilmesinin önü de açılmış olacaktır.
Hâlbuki kamu hizmetlerinin yerel talepler doğrultusunda merkezce koordine
edilmesi, finansman desteği sağlanması, teknik kontrollük,
yapım ve danışmanlık hizmeti verilmesini sağlayan
birikimli, deneyimli, sosyal devlet anlayışında yer bulan
İller Bankasının gerçek sorunları üzerinden
iyileştirilmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, dikkatinizi çekmek istediğim bir başka konu da yasa
tasarısında 657 sayılı Kanuna tabi devlet memuru
kadrolarının iptal edileceği belirtiliyor. Bütün
özelleştirmelerde yaşananlar gibi personel seçiminde nitelik yerine
siyasi anlayış öne çıkacak ve bu tasfiyeyle on
yıllardır kurumda hizmet veren deneyimli uzman, teknik ve idari
personel tamamen mağdur duruma düşecek, personeller havuza
gönderilerek ya farklı kurumlara dağıtılacak ya da
kapı önüne konacaktır. İş güvencesi ve özlük
haklarının da mutlaka korunması gerekmektedir. Tekel
işçileri gibi karanlık ve belirsiz bir gelecek onları
bekleyecek. Tekel, PETKİM, SEKA, TÜPRAŞ, Sümerbank, Et-Balık
gibi, Telekom, bankalar ve diğerlerinin özelleştirilmesinde
olduğu gibi küresel sermayenin gözü ülkemizin yerel yönetim ve hizmet
alanı üzerinde olduğu bilinen bir gerçek iken, Bankanın bu
işleri ve bu görevinin son bulmasıyla söz konusu alanlara
ulaşması çok daha kolaylaşacak, yasa tasarısıyla banka
hisseleri yerli-yabancı hissedarlara aktarılabilecektir. Bütün bu
kaynaklar, zenginlikler yıllarca işsizliğe çare
getirmişken, ülkenin varlığına varlık
katmışken şimdi satarak bu en büyük kazanımlardan vazgeçmek
aklın alacağı iş değildir. Bu küresel intihardan en
kısa sürede geri dönmek kaçınılmaz hâle gelmiştir. Gelecek
günlerin, işçilerimiz için, inşallah İller Bankası önünde
yeni kurulacak Tekel çadırlarına gebe görünmemesini diliyorum.
Bizler Milliyetçi
Hareket Partisi olarak ve inanıyorum ki ilgili odalar, sivil toplum
örgütleri, AKPlisi dâhil, birçok belediye, İller Bankasının
tasfiyesini, ülkenin fakirleşmesini istememektedir. Ülkenin gerçeklerinden
uzak, sosyal, kültürel ve iktisadi yapısına yabancı bu tür
yapısal değişikliklerin ülkemize ve halkımıza yarar
getirmeyeceğini vurguluyoruz. Cumhuriyet kurumlarımızdan olan
İller Bankasının da muhtemel özelleştirme sürecinde
adım adım yok edilmesine karşı olduğumuzu ifade
ediyoruz.
Aynı
zamanda, Sayın Bakana ve Sayın Komisyon üyelerine, 5inci maddedeki
genel kurulun oluşumunu sormak istiyorum: Genel kurulun oluşumu
nasıl olacak? Ana sözleşmede olacak. diyorlar. Ana sözleşmeyi
kim kabul edecek? Ana sözleşme genel kurul tarafından kabul edilmeden
ana sözleşme nasıl yönetimi ele geçirmiş olacak?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunu destekleyip bu
şekilde çıkarsak bile yine de birçok belediyemizin
sorunlarını çözmüş olmuyoruz. Sahil ve yayla belediyelerinin
nüfusla olan sıkıntıları hâlen çözülmemiştir.
Ayrıca, sadece kendi bölgemde, Mezitli, Erdemli, Tömük, Arpaçbahşiş,
Kargıpınarı, Kocahasanlı, Ayaş, Limonlu, Kumkuyu, Kızkalesi,
Narlıkuyu, Atakent, Atayurt, Arkum, Taşucu, Akdere,
Yeşilovacık, Büyükeceli, Aydıncık, Tekmen, Tekeli,
Bozyazı, Çarıklar, Anamur, Ören gibi birçok belediyenin
kışlık nüfusu 8-10 bin, yazın bu nüfus 80 bin, 100 binlere
çıkıyor. Ayrıca, yayla belediyeleri var, Gülek, Çamlıyayla,
Uzuncaburç ve Gülnar gibi. Yine onların da kışın
nüfusları 9 bin ama yaz olduğu zaman nüfusları 80-100 binlere
çıkan belediyelerimiz var. Belediyelerimize gönderilen paylar kışlık
nüfusa göre gönderildiği için, bu paylarla büyük nüfuslara hizmet etmek
zorunda kalıyorlar. Ne kadar hizmet edebileceklerini de siz düşünün.
Bunun çözümü basittir. Bunu birkaç sefer bu kürsüden dile getirmemize
rağmen ne Hükûmetiniz, ne de sayın milletvekillerimiz bu konuda bir
çözüm getirdiler. Ama bunun çözümü basit, yılda 2 defa nüfus
sayımı yaparsanız, birini aralık ayının sonunda,
birini de temmuz ayının ortasında veya temmuz ayının
sonunda yaparsanız, aralık ayında ve temmuz ayında
yapmış olduğunuz nüfusları toplayıp ikiye bölerseniz
oranın gerçek nüfusunu ortaya çıkartırsınız ve bu
gerçek nüfusa göre de İller Bankasından pay verdiğiniz zaman bu
belediyelerimizin problemlerini de çözmüş olursunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
KADİR URAL
(Devamla) - Ayrıca, Türkiyedeki belediyelerin yüzde 85i nüfusları
10 binin altında olan belediyeler. Eğer siz hibe
yatırımlarını banka olarak 10 binin altından 20 binin
altına çekerseniz, 10 binin altındaki belediyeler daha fazla
sıkıntıyla karşı karşıya kalacaklardır.
Bunları da yüzde 70 ve yüzde 30lara varan oranlarda dağıtmaz
iseniz belediyelerin bu problemlerini daha fazla
fazlalaştırmış olacaksınız, bu sorunlarını
çözmemiş olacaksınız.
Bu kanunla
binlerce İller Bankası çalışanının, umut ediyoruz
ki, akıbetleri Tekel ve SEKA gibi olmayacaktır. Çalışanlar
sözleşmeli olarak yaşamlarına devam edecekler. Buradan bütün
çalışanlara haklarının korunması anlamında her
zaman yanlarında olduğumuzun bilinmesini istiyor, yüce heyetinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Hayırlı uğurlu olsun.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ural.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın
Yaşar Karayel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA YAŞAR KARAYEL (Kayseri) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; İller Bankası Kanun
Tasarısı hakkında grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, İller Bankası, 1933 yılından beri
Türkiye'nin her tarafına hayırlı hizmetler götürmüş,
Türkiye'nin kalkınmasında, imarlaşmasında, insanca
yaşamın şartlarının oluşmasında çok büyük
gayretler göstermiş, Türkiye'nin kalkınma tarihiyle eşit tarihe
sahip olan çok önemli kurumlarımızdan birisidir.
1933
yılında Belediyeler Bankası olarak kurulan İller
Bankası, 1945 yılında İller Bankası
sıfatını almış, 100 milyon sermayeyle hizmetine devam
etmiştir. İller Bankası, yerel yönetimlerin ihtiyaçlarının
çözümü noktasında 1933-1975 yılları arasında harita
yapımı, şehir planlama, içme suyu yatırımları,
köy ve belediyelerin elektrik projelerine ağırlık vermiş,
daha sonraki yıllarda elektrik projelerinden çekilmiş, turizm
yatırımları ile çeşitli üstyapı tesislerinin yerine
getirilmesi bu Bankamız tarafından sürdürülmeye devam
edilmiştir. Planlı kalkınma döneminin
başladığı 1963 yılından itibaren faaliyetlerini
yıllık planlar doğrultusunda sürdürmüştür.
AK PARTİ
İktidarı ile 2003 yılı, İller Bankasının
çağın gereklerine göre yapılanması açısından bir
dönüm noktası, aynı zamanda dönüşümün de
başlangıcı olmuştur. Değişen ülke
koşulları ve kamu yönetimindeki yeni yaklaşımlar, Bankada
da bir zihniyet değişimini zorunlu hâle getirmiştir. Bu sebeple,
yerel yönetimlerin proje yönetim sürecine katılması,
ihtiyaçların birlikte belirlenmesi, projelerin yürütülmesinde yerel
yönetimlerin daha çok inisiyatif sahibi olması
sağlanmıştır. Bu dönemde, belediyelerimizin
sorunlarının çözümüne katkı sağlamak amacıyla,
yatırım maliyetlerinin daha da düşürülmesi amacıyla
İller Bankası, Türkiyede son otuz yılın
yatırımları içerisinde bulabildikleri kredi faiz
oranlarını yüzde 35ten yüzde 6ya indirmiş, uzun vadeli
yatırım kredilerinin vadesi ise beş yıldan on beş
yıla çıkarılmıştır. Ayrıca, işin
yapım süresi kadar anapara geri ödemesiz dönemi uygulaması da AK
PARTİ İktidarı döneminde
başlatılmıştır.
2003
yılından itibaren, belediyelere pay dağıtım
uygulamasında kesinlikle partizan bir anlayış
sergilenmemiş, belediye paylarının siyasi anlayışa
göre ayrım yapılmadan eşit oranda
dağıtılması sağlanmıştır. Belediyelere,
borçlarına bakılmaksızın, tahakkuklarının en az
yüzde 60ı oranında pay gönderilmektedir. Kredi taleplerinde bulunan
belediyelerin talebinde, şahsi mülahazalar değil objektif kriterler
İller Bankasında esas hâle getirilmiştir. Özellikle yaz
aylarında, belediyelerimizin daha çok iş yaptığı
dönemlerde, belediye paylarının hiç kesintiye uğramadan
gönderilmesi de yine AK PARTİ
İktidarı sayesinde sağlanmıştır.
Son yedi
yılda İller Bankası belediyelerimize çeşitli alt ve
üstyapı yatırımlarının gerçekleşmesi için kendi
öz kaynaklarından 6,5 milyar kredi kullandırmıştır.
Daha önceki dönemlerde yüklenici, hak edişlerini diğer bankalardan
borçlanmak suretiyle karşılar durumdayken şu an diğer
bankalara gerektiğinde finansman temin eden bir kurum hâline
gelmiştir. Bugün itibarıyla
İller Bankasının herhangi bir bankaya ve kuruma bir
kuruş borcu da söz konusu değildir.
İller
Bankası, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliği haiz bir
kalkınma ve yatırım bankası statüsünde olduğundan 5411
sayılı Bankacılık Kanunu hükümlerine de aynı zamanda
tabidir. Ülkemizin ve dünyanın değişen ve gelişen
şartlarına göre 1945 yılından itibaren mevcut Yasa
Bankanın faaliyetlerinin yürütülmesinde yetersiz kalmış, yerel
yönetimlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik
fiilî dönüşümün başlatılmış olmasına rağmen
mevzuat eksikliği ortaya çıkmıştır. Banka personelinin
657 sayılı Kanuna tabi olması da bankacılık konusunda
uzman personel sıkıntısı yaşanmasının
ayrıca sebebi olmuştur.
Bankanın
mevcut yapısı, uluslararası finans kaynaklarına erişim
konusunda zorluklar yaşanması sebebiyle
Diğer taraftan 5411
sayılı Bankacılık Kanununun bankaların anonim
şirket olma zorunluluğu da böylece karşılanmış
olmaktadır.
Bankanın
yeniden yapılandırılması hususu Devlet Planlama Teşkilatı
tarafından hazırlanan Yedi ve Sekizinci Beş Yıllık
Kalkınma Planları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonunun raporlarında da
ayrıca yer almıştır.
Bu yasa ne
getirmektedir? Yeni yasal düzenleme ile Banka, yerel yönetimlere proje
geliştirme, danışmanlık hizmeti verme, teknik mahiyetteki
kentsel projeler ile alt ve üstyapı işlerinin yapılmasına
destek olmak gibi temel fonksiyonlarını daha da güçlendirerek
sürdürecektir. Özellikle belli ölçeğin altındaki belediyelerin imar,
altyapı gibi bazı projeleri gerçekleştirme konusunda yetersiz
kalmaları nedeniyle Banka bu konudaki görevlerini muhafaza edecektir.
İmkânları yetersiz olan belediyeler için ise projeler
geliştirecek, yerel yönetimlerin kentsel ihtiyaçlarının
karşılanması amacıyla projelerin hayata geçirilmesinde
ulusal ve uluslararası piyasalardan daha uygun koşullarda finansman
temin etme yoluna gidecektir.
5411
sayılı Bankacılık Kanununun amir hükmüne göre İller
Bankası da diğer tüm bankalar gibi anonim şirket statüsüne tabi
olacaktır, ancak bankanın ortaklık yapısı muhafaza
edilerek, mülkiyeti, yine eskiden olduğu gibi, belediye ve özel idarelere
ait olup, bu yöndeki özelleştirme iddiaları da asla doğru
değildir.
Mevcut Kanuna
göre banka sermayesi, belediye ve il özel idarelerinin kesinleşen kendi öz
gelirleri de dâhil olmak üzere tüm gelir tahsilatları üzerinden yüzde 5
ortaklık payı alınmaktayken; yeni sistemde, öz gelirleri hariç
olmak üzere, sadece genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılan yasal paylar
üzerinden yüzde 2 oranında ortaklık payı alınacaktır.
Dolayısıyla, hem matrahta hem de oranda önemli ölçüde indirim
sağlanmış olacaktır. Bu oran ilk üç yıl için yüzde 3
olarak uygulanacaktır. Bu yeni düzenlemeyle yerel yönetimlere yüzde 70
daha fazla kaynak aktarılması bu kanunla sağlanmış
olacaktır.
Mevcut uygulamada
genel kurulun oluşumu da, yerel yönetimler il bazında üçe bölünürken,
yeni düzenlemeyle her ilden bir belediye ve il özel idaresi temsilcisinin
katılımı sağlanmakta, yerel yönetimlerin genel kurulda daha
yüksek oranda temsili sağlanmış olacaktır.
Yeni yasa ile, 7
kişiden oluşacak yönetim kurulunun 2 üyesi, genel kurula katılan
belediye başkanları ve il özel idare temsilcileri arasından
seçilecektir. Bu 2 üye, Bankalar Kanununun anılan şartlara haiz
olmak üzere İçişleri Bakanlığı tarafından
önerilen iki kat aday arasından genel kurul tarafından seçilecektir.
Böylelikle, bankanın ortakları olan yerel yönetimlerin banka
yönetiminde temsili sağlanmış olacaktır.
Yeni
düzenlemeyle, banka, ortaklarına her türlü nakdî ve gayri nakdî kredi
açacak olup, yurt içi ve yurt dışı finansman
kuruluşlarından uygun koşullarda kredi temini yoluna da
gidebileceklerdir.
Banka, yerel
yönetimlerin projelerinde kullanılmak üzere temin edilen fon ve hibelerin
kullandırılmasına aracılık edecek; banka, safi
kârının yüzde 51ini köylerin teknik ve sosyal altyapı
hizmetlerinin finansmanı için kullanacaktır. İçme suyu,
atık su, katı atık, kent bilgi sistemi ve benzeri kentsel
projelerin finansmanı ile nüfusu 20 binin altında olan belediyelerin
anılan projelerinin ayrıca yapımında hibe finansman
sağlayacaktır.
Bu düzenleme ile
mevcut Kanunda proje hizmetleri için belirlenen nüfus 100 binden 200 bine,
yapım hizmetleri için belirlenen nüfus sayısı 10 binden 20 bine
çıkarılmaktadır.
Banka, kendi
kaynakları dışından hükûmet veya diğer kamu kurum ve
kuruluşlarından finansman temin edebilmek kaydıyla yurt
dışında projelendirme ve danışmanlık hizmetleri
de verebilecektir, bu projelerin uygulanması için finansman
kullanılmasına aracılık edecektir. Ayrıca faaliyetlerinin
yürütülmesiyle ilgili olarak diğer kamu kurum ve kuruluşları ve
özel hukuk tüzel kişileriyle de iş birliği yapabilecektir.
Banka personeli
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamından
çıkartılıp sözleşmeli statüye geçirilecektir, sosyal ve mali
haklarında iyileştirmeler sağlanacaktır. Ayrıca uzman
personel sıkıntısını giderebilmek amacıyla
hizmetlerin nitelik ve nicelik yönünden daha dinamik ve etkin, verimli bir hâle
getirilmesi sağlanacaktır.
Sözleşmeli
personelin Emekli Sandığıyla ilişkileri devam edecek olup
diğer kazanılmış haklarında herhangi bir kayıp da
söz konusu olmayacaktır. Sözleşmeli statüyü kabul etmeyen personel
herhangi bir hak kaybına uğramadan diğer kamu ve kuruluşlarına
yerleştirilebilecektir.
Kanun
çerçevesinde yönetmeliğin yayımından itibaren iki ay içerisinde
emekliliğine başvuran memurlarımız ikramiyelerini yüzde 30
fazlasıyla alabileceklerdir.
Sonuç olarak,
ülkemizin şehirleşme altyapısını
sağlıklı, verimli ve kaliteli bir sistem üzerinde inşa
etmeyi temel prensip hâline getiren İller Bankası, nitelikli insan
kaynağı, bilgi birikimi, yaygın hizmet ağıyla bugün
yeni bir dönemin eşiğindedir. Türkiye'nin ve dünyanın
değişen koşullarını dikkate alarak yerel yönetimlerin
ihtiyaç ve taleplerine kalıcı çözüm mekanizmaları geliştirmeyi
temel çıkış noktası sayan cumhuriyetimizin yadigârı
İller Bankasının bu yasayla daha güçlü hâle geleceği
hepimizin malumudur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
YAŞAR
KARAYEL (Devamla) Bu kurumu, son sekiz yılda yeniden
yapılandırarak kapanmaktan kurtaran, benim de uzun yıllar mesai
arkadaşlarım olan başta emeği geçen geçmiş dönemdeki
mevcut bakanlarımız olmak üzere, Genel Müdürümüz Sayın Hidayet
Atasoya, genel müdür yardımcılarına, daire
başkanlarına ve tüm çalışanlarına teşekkür
ediyor, kanunun hayırlı olmasını diliyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Şahıslar adına ilk söz Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
Halil Aydoğanda. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 477 sıra sayılı İller Bankası Anonim
Şirketi Hakkında Kanun Tasarısının birinci bölümü
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Konuşmama başlarken sizi, yüce Meclisimizi ve
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
İller
Bankası, cumhuriyetimizin ilk yıllarında kurulan ve bugüne kadar
gerçekleştirdiği kentsel alt ve üstyapı projeleriyle ülkemizin
kalkınmasında çok önemli rol oynayan bir kuruluşumuzdur. 1933 yılında
Belediyeler Bankası adıyla kurulmuş, daha sonra, 1945
yılında, il özel idarelerini de içerisine alarak tüm mahallî
idarelere hitap eden İller Bankasına dönüştürülmüştür.
İller
Bankasınca, kuruluş yılı olan 1933 yılından
bugüne kadar çeşitli sektörlerde 6.877 harita, 5.001 imar planı,
3.940 içme suyu şebeke, 96 içme suyu arıtma, 368 atık su
şebeke, 130u atık su arıtma ve deşarj ile 2.024
çeşitli yapı işleri tesisi olmak üzere, toplam 18 bin 436 adet
iş tamamlanarak yerel yönetimlerin hizmetine sunulmuştur. Ancak,
zaman içinde değişen ülke koşulları ve kamu yönetimindeki
yeni yaklaşımlar Bankada da yapısal değişimleri
zorunlu hâle getirmiştir. Tespit edilen ihtiyaçlar doğrultusunda,
İller Bankası, 2003 yılından itibaren
başlatmış olduğu yapısal değişimler ve yeni
hizmet anlayışıyla önemli değişiklikler
gerçekleştirmiştir.
İller
Bankası Kanunu Uygulama Yönetmeliği ve Yapı Denetim Hizmetleri
Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle inşaat
yapım ihalelerinin işin asıl sahibi olan belediyelerce
yapılması esası getirilmiş, müşterek kontrollük
sistemiyle de yatırımların denetim sürecine belediyelerin de
katılımı sağlanarak projelerin her
aşamasının birlikte izlenmesi, işlerin gecikmeye meydan
verilmeden zamanında bitirilmesi ve daha da önemlisi yapım sürecine şeffaflık
getirilmesi sağlanmıştır. Çok küçük ve teknik kapasitesi
yetersiz olan belediyelerin talepleri hâlinde projelerin ihaleleri yine
İller Bankası tarafından yürütülmektedir.
Belediyelerin
sorunlarının çözümüne katkı sağlamak ve daha iyi hizmet
sunmak amacıyla kredilerin faiz oranı düşürülmüş ve
vadeleri uzatılmıştır. Uzun vadeli yatırım
kredilerinin vadesi beş yıldan on beş yıla
çıkarılmış, faiz oranı yüzde 35ten yüzde 6ya
indirilmiştir. Son yedi yılda İller Bankasının kendi
kaynaklarından sağlanan finansmanla toplam proje tutarı 8 milyar
18 milyon TL olan 1.933 adet işin yapımı tamamlanarak
belediyelerin hizmetine sunulmuştur.
İller
Bankası, 2009 yılında yerel yönetimlere banka
kaynaklarından 1 milyar 83 milyon TL, uluslararası finans
kuruluşlarından sağladığı dış krediden
170 milyon TL olmak üzere toplam 1 milyar 253 milyon TL kredi
kullandırmıştır. Belediyelere ait 292 harita, 53 imar
planı, 24 içme suyu, 31 atık su ve 174 adet çeşitli üstyapı
tesisi olmak üzere toplam 374 adet işin yapımı tamamlanmıştır.
Banka, son
yıllarda belediyeler ile il özel idarelerinin raylı ulaşım
sistemi, köprülü kavşak, terminal, kentsel dönüşüm ve rekreasyon
projeleri de dâhil olmak üzere yerel yönetimlerin her türlü projesini finanse
eder ve yürütür hâle gelmiş bulunmaktadır. Banka, yerel yönetimlerin
kentsel ihtiyaçlarının karşılanmasında kendi öz
kaynaklarının yanında özellikle altyapı tesisleri için
uluslararası piyasalardan dış finansman da sağlamaktadır.
Dünya Bankasıyla yürütülen Belediye Hizmetleri Projesi kapsamında
212,9 milyon euro dış kredi 9 belediye ve 2 belediye su ve
kanalizasyon idaresinin içme suyu, kanalizasyon, arıtma tesisi ve
katı atık projeleri için kullandırılmaktadır.
İller
Bankası, ülkemizin Avrupa Birliğine üyelik sürecinde
Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamında
Avrupa Birliğinden hibe sağlanacak belediyelerin çevre altyapı
projelerinin eş finansmanının sağlanmasından sorumlu
kurum olup bu projelerin ulusal katkı payları belediyeler adına
İller Bankası tarafından sağlanmaktadır.
İller
Bankası, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliği haiz bir
kalkınma ve yatırım bankasıdır ve 5411
sayılı Bankacılık Kanununa tabi bulunmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
HALİL
AYDOĞAN (Devamla) - Ülkemizin ve dünyanın değişen ve
gelişen şartlarına göre 1945 yılında hazırlanan
mevcut yasa Bankanın faaliyetlerinin yürütülmesinde yetersiz
kalmıştır. Yerel yönetimlerin ihtiyaçlarının
karşılanmasına yönelik fiilî dönüşüm
başlatılmış olmasına rağmen, mevzuat
yetersizliği nedeniyle finansal sistemin gerektirdiği hızlı
dönüşümler gerçekleştirilememiştir. Böylelikle, hizmetlerin
nitelik ve nicelik yönünden daha dinamik, etkin ve verimli hâle getirilmesi
için işbu kanun tasarısı hazırlanmıştır.
Sözlerime son
verirken, İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun
Tasarısının yüce Meclisimiz tarafından uygun
görüldüğü takdirde ülkemiz ve milletimiz için hayırlı
olmasını dilerken tekrar sizi, yüce Meclisimizi ve
halkımızı saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Şahıslar
adına son söz Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelike aittir.
Buyurun
Sayın Çelik. (MHP sıralarından alkışlar)
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 477
sıra sayılı İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısının tümü üzerinde şahsım
adına konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi
bu vesileyle saygılarımla selamlıyorum.
4759
sayılı Kanunla bugünkü hâlini alan İller Bankası,
belediyelerin, il özel idarelerinin, köylerin ve bağlı idarelerin
hizmet ve yatırımlarını desteklemek için neredeyse 2004
yılına kadar aktif hâlde faaliyetlerini sürdürmüştür. Adı
banka olan ama bugünkü anlamıyla bankacılık faaliyetlerinin ötesinde
kalkınmacı ve yatırımcı bir özellik arz eden
İller Bankası ne yazık ki bazı dış çevrelerin ve
iktidarın gadrine uğramak üzeredir. İller Bankasının
bugün başına gelmekte olan musibet Etibankın da
Sümerbankın da başına gelmişti. O hâlde istenen nedir?
İstenen Türkiyede, üretmeyeceksin, kalkınmayacaksın,
küreselleşme canavarının tali damarına
bağlanacaksın, ithalat yapacaksın, müstemlekeleşeceksin ve
yapılan maalesef bu.
İller
Bankası erken cumhuriyet döneminin önemli bir kuruluşu olarak tüm
illere ve belediyelere sayısız hizmetler ve tesisler
kazandırmıştır. Ulus devletin önemli otorite mercilerinin
başında gelmektedir. Bankaya reva görülen muamele, tabloya bütünüyle
baktığımızda daha net anlaşılacaktır ki bu
millî devletin temelinden sökülen taşa benzemektedir.
Değerli
arkadaşlar, kentsel ihtiyaçların karşılanması gibi
cazip sözlerle tam tersi yapılarak kentlerin canına okuyan,
kırsal kesimi kentlere açlık ve yoksulluk nedeniyle göç ettiren,
terörü ve ayrışmayı azdırarak varoşları
şişiren bir politika karşısında İller
Bankasını değil, tüm kurum ve kuruluşları seferber
etseniz dahi çözüm üretmeniz mümkün değildir. Ortada görünürde bir plan
olabilir ama gerçekte bir plan yok, gerçekte proje yok, hiçbir şey yok;
emrediliyor, banka kenara itiliyor, emre göre işler görülüyor. Kanun yok,
nizam yok. Kentleşme ve kent sorunlarıyla imar faaliyetlerini biz
dikkatle, bu vesileyle takip ediyoruz, imar yolsuzluklarını dikkatle
takip ediyoruz, neler döndüğünü de biliyoruz. Bu kafa yapısıyla
bir sonuca ulaşmak da mümkün değil.
Buradan şunu
özellikle vurgulamak isteriz: Bu Banka, yatırım ve kalkınma
bankası olacağı yönünde bir işaret verilmekle birlikte, bu
düzenlemelerle birlikte bu hükümle olsa olsa tefecilik yapan bir banka hâline
dönüşecek. Yani kredibilitesi olan belediyeleri ve özel idareleri
destekleyecek, diğerlerini es geçecek, para satacak. Böyle bir İller
Bankası öngörülüyor. Bu mantaliteyle Banka, artık yerel yönetim
hizmetleri dışına da taşabilecektir. Kırsalda
tarım kesiminin yaşam alanı olan köyler kapsamdan
çıkarılırken köy düzeyinde olan bine yakın belediyenin
halkının insanca yaşama hakkına sahip olduğu her türlü
izahtan varestedir. Köylerimizi banka hizmetleri bağlamında göz
ardı eden bu anlayışı onaylamak da mümkün değildir.
Asıl olan kırsalda nüfusun tutulması, göreceli
refahının uygun tarım politikalarıyla geliştirilmesi
memleketimizin hayrına olacaktır, şehirlerin de hayrına
olacaktır. Bakınız on altı yılda İstanbul ne hâle
getirildi, ortadadır. Küresel kent olarak adlandırılan
İstanbul küresel köy hâline dönüştürülmüştür.
Değerli
arkadaşlar, kırsalın bu politikalarla kültürü tüketilmiş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
kentlerin kültür
dokusu yozlaştırılmıştır. Sosyal yaşam
polarize edilmiş, çatışmaya uygun iklim
yaratılmıştır. İller Bankasına iktidarın
bakış açısının böyle bir sakat yönünün olduğunu
da tekraren hatırlatmak isterim.
Değerli
arkadaşlar, Bankanın kuruluşu, amacı ve faaliyetleri,
ortaklık yapısı ve sermaye oluşumu, genel kurulun
yetkileri, yönetim kurulu, denetim kurulu, genel müdürlük ve
çalışanlarının statüsü arz etmiş olduğu
mantığa göre değerlendirilmelidir.
Bu duygularla
yeni yasanın, her şeye rağmen, uygulayıcıların
elinde inşallah iyi uygulanır ve halkımız lehine sonuçlar
verir ümidiyle, bu beklentimi burada vurguluyor, sözüme son verirken hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.43
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
477 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi,
birinci bölüm üzerinde soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın
Işık
Yok.
Sayın
Ağyüz, buyurun.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
İller Bankası Türkiyeye özgü bir kurum ve kökleşmiş bir
kurum, personeliyle, yaptığı hizmetlerle. Belediyelerin de var
olan ekonomik yetmezliği ortadayken, bu yeniden yapılandırmayla,
devam eden yüzde 70 hibe yollu projeler, hâlihazır yapımı, imar
planı yapımları nasıl gerçekleşecek? Bu yasa
İller Bankasının yeniden yapılandırılması
mı, yoksa tasfiyesi midir? Bu kurumun Dexia adlı, Fransız
kökenli, yabancı özel bir tekelin eline geçeceği söylentileri
dolaşıyor, doğru mudur?
Ayrıca bu
personele nasıl güvence vereceksiniz? Kökleşmiş bir kurumun
yıllardır emek vermiş personellerini sözleşmeli statüye,
birtakım tercihlere zorlamanız, havuza atmanız doğru mudur?
Bu kurumun elemanlarına bunu nasıl reva görüyorsunuz? Bunu
açıklamanızı diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bilhassa küçük
belediyeler kendilerine gönderilen paraların az olmasından
dolayı hizmet yapamıyorlar. Tokat ilinde bu yönlü olarak
aşağı yukarı elli belediye vardır, hepsi de borçludur.
2 bin nüfusun altındaki yerlerle ilgili olarak acaba başka bir baremden
bunlara para gönderilemez mi? Yani, farzımuhal büyükşehirlere
kişi başına 10 lira gönderilirken buralara 20 lira gönderme
şeklinde herhangi bir iyileştirme yapılamaz mı? Bunu sormak
istiyorum.
İkincisi de:
2 bin nüfusun altındaki yerlerdeki belediyeler kapanacak mıdır?
Son durum nedir? Onu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, teşekkürler.
Sayın Bakan,
belediyelerimiz, özellikle adrese dayalı nüfus tespitinden sonra,
olması gerekenden fazla personelle çalışıyorlar. Bu
personel maaşlarını ödedikleri zaman da hizmet yapacak
imkânları kalmıyor. Bunlarla ilgili bir çalışmanız
olacak mı?
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, belediyelerin mahkeme kararıyla bir alacağı var.
Uzun süredir birçok belediyenin, sizin belediyelerinizin de alacakları
var. Bu konuda bize sürekli başvurular var. Biz bürokrat
arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmede
Maliye Bakanlığından bütçeden pay ayrılmadığına
dair
Bu konuda çok ciddi sıkıntılar var ve belediyelerle ilgili
bu sorunu çözerseniz sevinirim.
İkinci bir
sorum: 1966dan bugüne kadar Muşta hâlen hak sahibi olan insanların
bir kısmının hak sahipliği konusundaki talepleri yerine
gelmedi. Bununla da ilgilenirseniz sevinirim.
BAŞKAN
Sayın Yaman
M. NURİ YAMAN
(Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bilindiği gibi daha önce çıkan yasayla belediyelerin
birtakım kamu kurumlarına olan borçlarının hepsi
yapılandırıldı ve çoğu da İller Bankasındaki
ödeneklerinden kesilerek ve çok miktarda payları da bu nedenle de azalarak
gidiyor.
Öyle
anlaşılıyor ki bu yasa çıkacak. Bu yasanın
çıkmasından sonra oluşacak İller Bankası
kârlarından, bilhassa küçük, 5 bin veya 10 bin nüfusa kadar olan belde
belediyelerinin bu tür yapılanmadan kaynaklı borçlarını
ödemeyi düşünüyor musunuz? Böyle bir projeniz olabilir mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın
Doğrunun sorusu
Özellikle bu belediyelerin tabii borçluluk
durumları tamamen yerel yönetimlerin, birazcık da oradaki
başkanın, idarecilerin yönetim performanslarıyla doğru
orantılı bir şey. Tabii ki kısmen altyapı
ağırlığı olan veya yeni kentleşmekte olan,
özellikle ufak, orta ölçekli ilçelerde, belli yerlerde bazen belediye
gelirlerinin ihtiyaç olan yatırımları
karşılamadığı noktalar olabiliyor. Ama bildiğiniz
gibi Türkiyedeki belediye gelirleri daha çok toptancı bir
anlayışla, bir kanunla düzenleniyor. Aslında bunların
-benim şahsi kanaatim, ifadem şu ki- belediyelerin altyapı,
üstyapı ve ihtiyaçlarının da göz önüne
alındığı bir kriterle belirlenmesinde çok büyük yarar var.
Bugüne kadar bu gerçekleştirilebilmiş değil ama böyle
yapılması durumunda çok daha adaletli bir gelir temini söz konusu
olabilecek. Mesela diyelim ki altyapısı bitmiş bizim büyük
ilçelerimiz var. Altyapıya çok geniş ihtiyacı olan ilçelerle
veya belediyelerle hemen hemen aynı kriterlere göre bir gelir temini söz
konusu. Borç durumuyla alakalı özellikle, yani İller Bankası
veya bizim Bakanlığın mevcut belediyelere yasalarda belirtilenin
dışında herhangi bir kaynak temin etme veya borcuna katkı
sağlama imkânımız yok.
Sayın
Çalış, personelle ilgili konu, biliyorsunuz, ne yazık ki verimli
çalışmanın ötesinde, özellikle yerel baskılar, belli baskılar
nedeniyle belli belediye yönetimlerinde gelirinin üzerinde veya personele
ödeyebileceği imkânın dışında personel istihdamı
söz konusu. Hükûmetimizin bu konuyla ilgili çalışmaları devam
ediyor, bundan bilgi sahibisiniz ama bunun dışında, özellikle
İller Bankası ve Bakanlığımızın bu konuyla
alakalı bir çalışması yok, bizim konu
alanımızın dışındaki bir alan.
Sayın
Sakık, mahkeme kararı ile alacaklar
Afetle ilgili konu zannediyorum.
Bununla ilgili olarak Maliye Bakanlığının Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığına bir miktar para
gönderdiğini biliyorum. Torba yasada da bununla ilgili bir düzenleme var.
Bir diğer
konu da, hak sahipliğinin İskân Kanunu çerçevesindeki hak
sahipliğini ifade ettiğini zannediyorum Muş ile alakalı.
Bildiğiniz gibi, Bakanlığımız bu konudaki
çalışmalarını daha verimli hâle getirdi şu anda.
Özellikle hak sahiplikleriyle tek tek görüşme yapılıyor, onlara
alternatifler sunuluyor. İskân Kanunu çerçevesinde konut
yapımına ayırdığımız limiti de yükselttik,
alternatifleri geliştirdik ve seri bir şekilde, bu hak
sahipliğinde, hak sahibinin talebi doğrultusunda bir an önce
görevimizi yerine getirme noktasında çok büyük mesafe katettiğimizi
ifade etmek istiyorum.
Sayın Yaman,
yine, İller Bankasıyla alakalı kesintiler bizim İller
Bankasının ve Bakanlığımızın
dışında yani bunlar Hükûmet kararıyla gerçekleşiyor,
oraya bizim müdahale etme imkânımız yok ama bu tasarının
yasalaşması durumunda kesintilerle alakalı belediyelerde
herhangi bir olumsuzluk olmayacak. Yine, ilgili kesintiler biliyorsunuz hükûmet
kararıyla yapılıyor. Özellikle yaz aylarında kesintiler
kaldırılıyor ve diğer aylarda yüzde 40ı geçemeyecek
şekilde hâlen uygulama devam ediyor.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Banka kârlarından ödeme olanağınız
olamaz mı?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Yok
Banka kârlarıyla
ilgili ödeme bu tasarıda da var, bildiğiniz gibi yüzde 51i
Teşkilat Kanununa yerleşiyor. Bundan sonra İller Bankası
İlbank olduğunda elde ettiği kârının yüzde 51i il
özel idarelerine ve belediyelere altyapı üstyapı proje,
müşavirlik gibi hizmetlerinde hibe olarak kullandırılacak ama
borçlarla ilgili kısma böyle bir uygulamayı öngörmüyoruz. Sebebi de
şu: Bildiğiniz gibi borç tamamen belediyelerin performanslarına
göre yapılan veya ortaya çıkan bir durumdur. Biz İller
Bankasının kârından bunu finanse etmeye
kalktığımızda İller Bankasının kuruluş
amacına, belediyenin daha etkin ve verimli hizmet amacına uygun
düşmez diye düşünüyorum.
Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
477 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesinin 1inci
fıkrasının (c) bendinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Akın
Birdal
Muş
Muş
Diyarbakır
Hasip Kaplan M. Nezir Karabaş Sebahat Tuncel
Şırnak
Bitlis İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yaman.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İller
Bankası Anonim Şirketi hakkındaki kanunun 2nci maddesiyle
ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine
Barış ve Demokrasi Partisi adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, aslında bu yasayla ilgili olarak bölgede İller
Bankasına çok ihtiyacı bulunan belediyeleri olan, özel idareleri
bulunan bir bölge milletvekili olarak, gönlümüz bir türlü altmış
beş yıllık, yetmiş yıllık birikiminde
belediyelere ve yerel yönetimlere hizmetleri olan bu kuruluşumuzun bir
Bankacılık Kanunu kapsamında bu vahşi kapitalizmin
çarkları içinde o yerel yönetimlerin ihtiyaçlarının
giderilmemesi gibi bir durumla karşılaşmaması için bu
önergeyi verdik. Sadece bu maddeyle ilgili değil, diğer maddelerde de
yine bankacılıkla ilgili bölümlerin çıkarılması
konusunda benzer önergelerimiz var. Belki bunlarla ilgili bir
kısmında fazla görüşlerimizi dile getirmeyeceğiz ancak bu
gayet iyi bilinmelidir ki bundan sonra, bu yasa çıkarsa yerel yönetimlerin
düşük faizli ve uzun vadeli kredi alma dönemi bu durumda bitecek. Bu ne
demektir biliyor musunuz? Bu, belediyelerin, bilhassa kasaba belediyelerinin
artık kendi yağlarıyla kavrulma olanağının da
kalmaması demektir. Bu, aynı zamanda, bölgesel gelişmişlik
farkının gittikçe büyük bir hızla artması demektir. Bu,
bundan sonra, birçok belediyenin, yine bu altmış beş
yıllık birikimiyle İller Bankası sayesinde gelen, insanca
yaşamalarını sağlayan, sağlıklı bir içme
suyuna birçok belediyenin, bilhassa bölgemizdeki küçük belediyelerin artık
kavuşmaması demektir. Bu, küresel büyüme ve neoliberal politikalar
sonucunda da aynen, bundan önce nasıl ki 5411 sayılı
Bankacılık Kanunundaki bir Akbankın, bir Garanti
Bankasının veya diğer özel bankaların o vatandaşlara
verdiği kredilerin bir benzerini artık bu bankanın,
İlbankın vermesi anlamına gelecektir. Bu nedenle, bu
bankamızın, yıllardan beri yerel yönetimlerle bütünleşen,
sadece il özel idareleri ve belediyeler değil, kuruluş amaçları
içinde köylere de köylerin altyapısına da hizmet götürme
olanağı bulan ve İçişleri Bakanlığınca
projelendirilen bir sürü köy altyapılarının da İller
Bankası tarafından yapıldığını bilen ve
gören bir insanım.
Yine, genel
bütçeden ayrılan -büyükşehir belediyeleri ve il belediyeleri
dışındaki- bir miktarın, o binde 1 miktarındaki
belediyelere denkleştirme ödeneği olarak gönderilen ödeneklerin de
yeni yönetim biçimi içinde ve oluşacak olan yeni yönetimin içindeki
-bilhassa köy temsilcisinin olmaması, küçük belde belediyelerinin banka
yönetim kurulunda görev almamasından dolayı- bu hizmetlerden, bu
imkânlardan, artık, mahrum kalması demektir.
Bakın,
yıllara göre bunu değerlendirdiğimiz zaman, Türkiyede, bu genel
bütçe gelirlerinden binde 1 oranında kesilen, Maliye
Bakanlığı tarafından gönderilen, nüfusu 5 bin ve 10 bine
kadar olan belediyelerimizde bu ödenekten çok sayıda hizmetlerin yapıldığını
kendi bölgemde yine bire bir gören bir kişiyim. Yalnız, yönetim
kurulu, bundan sonra acaba o küçük beldelerin bu ihtiyaçlarını ne
ölçüde karşılayacak? Bunların sesi eğer yönetim kurulunda
olmuyorsa bunlar bu projelerini ne kadar buradan geçirme olanağını
bulacak?
Yine, yönetim
kurulunun oluşumundaki merkezî hükûmetin 5 kişilik temsilcisi
yanında, sadece seksen bir ilin ve sadece
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) -
Türkiyedeki iki bin dokuz yüz elli bir belediyenin tek
kişiyle temsil edildiği yönetim kurulunda ne kadar etkili olacak,
bunları gerçekten merakla bekleyeceğiz ve bunları da bir
bakıma o sesi, kulağı olmayan insanların oradaki temsilcisi
olarak, buradaki temsilcisi olarak takip edeceğimizi belirtmek istiyorum.
Bu nedenle, öyle
anlaşılıyor ki bu yasayı Adalet ve Kalkınma Partisi
kısa sürede çıkaracağa benziyor.
Ben yine de bu
çekincelerimi, bu eksiklikleri dile getirirken çıkarılacak olan bu
yasanın bilhassa bölgesel kalkınmışlık
farkının giderilmesinde pozitif ayrımcılık
yapacağı düşüncesiyle hayırlı, uğurlu
olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yaman.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 3te iki
önerge vardır, sırasıyla okutup en aykırısından
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 Sıra Sayılı Tasarının 3üncü maddesinin (1)
numaralı fıkrasında yer alan yardımcı olmak
ibaresinin yardımcı olmak, mali ve teknik kapasitesi yetersiz olan
belediyelerin projelerine ihale işlemlerini yapmak da dahil olmak üzere
destek vermek olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Bülent
Baratalı Şevket
Köse
Trabzon İzmir Adıyaman
Ali
Oksal Abdulaziz
Yazar Esfender Korkmaz
Mersin Hatay İstanbul
Hüseyin
Ünsal Selçuk
Ayhan
Amasya İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
477 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 3. maddesinin 1.
fıkrasında yer alan ve her türlü kalkınma ve yatırım
bankacılığı ibaresinin ve 3. maddesinin 2.
fıkrasının (g) bendinin tasarıdan çıkarılmalarını
arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Akın
Birdal
Muş Muş Diyarbakır
Hasip Kaplan Hamit Geylani M. Nezir Karabaş
Şırnak Hakkâri Bitlis
Sebahat
Tuncel
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
SIRRI SAKIK
(Muş) Hamit Bey konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Geylani. (BDP sıralarından alkışlar)
HAMİT
GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
parti grubumuz adına madde değişikliği üzerine söz
aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarıyla, belediyelerin yaşam kaynağı
olarak bilinen İller Bankası artık ticari ve özel bir banka gibi
yerel yönetim ortaklığı özelliğinden
uzaklaştırılarak içi boşaltılmış bir duruma
getirilmek isteniyor. Aslında, İller Bankasının tasfiye
süreci 2006 yılında başlatılmış ancak başta
belediyeler olmak üzere kamuoyunun yoğun tepkisi üzerine tasarı geri
çekilmiştir ancak uluslararası organizasyonların
dayatmasıyla ve basiretsiz hükûmetlerin de yanlış
politikaları sonucunda -tıpkı özelleştirme gibi- kamunun
yararına çalışan bazı kurumların da işlevleri
bitirilmek isteniyor. İller Bankasının kaderi de tıpkı
ORKÖY, TOPRAKSU, Toprak-İskân, Ağaçlandırma, Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğü gibi halka ve topluma büyük yararları olan genel
müdürlüklerin kaderi gibi karartılmak isteniyor.
Değerli
arkadaşlar, bundan böyle İller Bankası, belediyelere kredi
verirken mevcut mevzuatına, yönetmeliklerine göre değil, yeni
belirlenecek özel bankacılık esaslarına göre tam bir ticari
anlayış, kâr ve zarar düşüncesi ağır basarak uygulama
yapacaktır ve bundan böyle yerel yönetimlerin kamu tarafından
kurulması yönteminin sonu ve söz konusu kurumların iflası
anlamına da gelecektir. Daha önce en düşük faizli kredi
olanağı sağlayan Bankanın AŞye dönüşmesi, yurt
içi ve yurt dışı kredilere destek çıkması gibi
hususlara ve bunlara aracılık yapması, temel amaç olan yerel
yatırımların gerçekleştirilmesine katkı koyma
anlayışı da yok sayılacaktır ve ortadan
kaldırılacaktır.
Tasarıda,
gelecekte belediyelerin borçlarına karşı geri ödemelerde
yaşayacağı çıkmazları, dünya devleri küresel finans
kuruluşlarıyla nasıl çözeceği konusunda en küçük bir
yaklaşım bulunmamakta, onları tamamen
yalnızlaştırmak ve bitirmek amacını da
taşımaktadır.
Bankanın tüm
yönetim organlarıyla yapısı yeniden değişime
uğratılmak istenmekte. Yapılandırma süreci sorunsuz bir
geçiş dönemine tabi tutulacak ve güçlü bir merkezî yapı
oluşturulacaktır. Yetkiler de tek elde toplanarak egemen idare
sistemi yaratılmak amaçlanmakta.
Belediyelerin
2009 yılı borçları 22,3 milyar lira olarak saptanıyor,
İller Bankasına olan borçların toplamı ise yaklaşık
6 milyar TL şeklinde belirleniyor. Bu durumda, borç batağına
saplanmış olan belediyeler, bundan böyle, İller Bankası
katkı paylarının normal bankacılık işlemleri gibi
yürütülmesiyle, iyice çöküntü yaşar hâle gelecektir.
Yine,
altyapı hizmetlerinde düşük faiz ve uzun vade kredili dönem sona
erdirilecek, bu maliyetler yüksek faizlerle birlikte hep halka
yansıyacaktır. Yoksullaşma bütün kenti sarmış
olacaktır bu mantıkla, bu değişikliklerle.
Değerli
arkadaşlar, yasa tasarısı ile birlikte, 657 sayılı
Yasaya tabi devlet memuru kadroları iptal ediliyor. Bütün
özelleştirmelerde yaşananlar gibi, personel seçiminde nitelik yerine
yine bir kez daha siyasi anlayış öne çıkacak, yandaş kadro
oluşturulacak ve bu tasfiye ile on yıllardır kurumda hizmet
veren deneyimli, uzman teknik ve idari personel tamamen mağdur duruma
düşecek ve işlerinden olacaklardır.
Değerli
arkadaşlar, yeni anlayış, personel havuza gönderilerek ya
farklı kurumlara dağıtılacak ya da kapı önüne
konulacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
HAMİT
GEYLANİ (Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Tekel
işçileri gibi, karanlık ve belirsiz bir gelecek bu personeli de
beklemektedir ne yazık ki.
Yasa
tasarısıyla, banka hisseleri yerli ve yabancı hissedarlara
aktarılabilecektir. Belediyelere destek amacıyla kurulan İller
Bankasının, diğer bankalar gibi, gelecekte
yabancıların eline düşme riski de apaçık, bu tasarıyla
ortadadır.
Bu nedenlerle, bu
yasa tasarısının geri çekilmesi gerektiğine
inanıyorum, öncelikle bunu ifade ediyorum. Tabii ki bu AKPnin
oylarıyla olanaksız olduğu için
Bir kez daha bu
değişiklik önergemizin kabulünü saygıyla arz ediyorum.
Teşekkür
ederim Başkanım. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 Sıra Sayılı Tasarının 3üncü maddesinin (1)
numaralı fıkrasında yer alan yardımcı olmak
ibaresinin yardımcı olmak, mali ve teknik kapasitesi yetersiz olan
belediyelerin projelerine ihale işlemlerini yapmak da dahil olmak üzere
destek vermek olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Ayhan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
SELÇUK AYHAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 477
sıra sayılı İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısının birinci bölümünün 3üncü
maddesi üzerinde CHP Grubu adına verdiğimiz önerge hakkında söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, sözlerime başlamadan önce, geçmişe giderek
bir iki şey söylemek istiyorum. Biz çocukken, ağzımızdan
kötü bir laf çıktığı zaman, annelerimiz, Ağzına
biber sürerim. derdi, Dilini keserim. derdi, benzer laflar duyardık.
İki gün önce birkaç arkadaş sohbet ediyoruz. Bir
arkadaşımızın torunu kendisine Cibilliyetsiz! demiş,
annesi de Sen dedenle nasıl böyle konuşuyorsun? demiş, beş
yaşındaki çocuk da demiş ki: Ben bunu Başbakandan duydum,
o bile söylüyor. Yani bir ülkenin Başbakanı üç beş
yaşındaki çocuklara bu şekilde örnek olabiliyorsa bu ülkenin
geleceğinin ne şekilde şekilleneceğini ne yazık ki
üzülerek görebiliyoruz. Bunu bir anımsatma olarak söylüyorum. Bizler örnek
olması gereken insanlarız. Bizim her
davranışımız, hareketimiz, çocukların ve gençlerin
örnek aldığı hareketlerdir.
Anımsanacağı
üzere, 1 Aralık 2006 tarihinde Başbakanlığa gönderilen
kanun tasarısıyla İller Bankasının tasfiye süreci
başlatılmıştır.
BAŞKAN
Sayın Ayhan, bir saniye
Sayın
milletvekilleri, sohbetinizi ya çok hafif bir sesle ya da
dışarıda çay eşliğinde yaparsanız çok sevinirim.
Buyurun, devam
edin lütfen.
SELÇUK AYHAN
(Devamla) Bu tasarıyla İller Bankası bedelsiz olarak hazineye
devredilecek, kamu kurumu niteliğinden de uzaklaştırılarak
piyasa koşullarında çalıştırılması
planlanıyordu ancak 22nci Dönemde bu tasarının geçirilmesi
mümkün olmadı, hükümsüz hâle geldi, bugün bazı ekleme ve
değişikliklerle yeniden gündeme geldi.
Kısaca
bazı aksaklıklara değinmek istiyorum tasarıdaki. Genel
kurul üyesi temsilinde her ilin eşit genel kurul delegesiyle temsil
edilmesi, illerin belediye sayısı, katma değere
katkısı göz önüne alındığında pek adilane bir
durum olarak görülmüyor. Ayrıca ortaklığı söz konusu olmadığı
hâlde bakanlık ve kurum temsilcilerinin genel kurulda yer alması da
ne kadar demokratik, tartışılmalı.
Tasarıyla
kurum personelinin güvencesiz kalması konusunda sorunlar da tam olarak
giderilememiştir. Alt komisyonlarda değişik çalışmalar
yapılıp belli iyileştirmeler yapıldığı hâlde
bunu da bir kaygı olarak sizlere sunmak istiyorum.
2007
yılında Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun
yaptığı bir çalışmada -İller Bankasında-
verilen kredilerin, borçlu olan belediyelere yeniden kredi verilmesi, bazı
belediyelerin ödemelerinin durdurulması, bu şekilde, İller
Bankasının mali gücünün azaltılması şeklinde bilgiler
vardı. O dönem Sayın Bakana soru önergesi verdim, bazı
açıklamalar yaptı ama tatmin edici değildi.
Şimdi,
aslında Türkiye bir hukuk devleti olmaktan ve yargının
bağımsız olduğu bir ülke olmaktan çıktı
değerli arkadaşlar. Şimdi Türkiyede artık
yolsuzluğun, Sayın Cemil Çiçekin kendi resmî açıklamasında
bile dünyada 61inci sırada olduğunu itiraf ettiği bir konuma
geldik. Kaldı ki Uluslararası Saydamlık Örgütünün
açıklamasında yolsuzlukta en kötü yirmi ülke arasında yer
alıyor Türkiye. Tabii Sayın İçişleri Bakanının
AKPli belediyelerle ilgili yolsuzluk iddialarına soruşturma izni
vermemesi, onun dışında kamuda yapılan yolsuzluklarla
ilgili sorduğumuz sorulara yanıt verilmemesi sürecin bu şekle
gelmesi için yeterli nedenler.
Ülkemiz aynı
zamanda bir korku ve baskı ülkesi oldu. Son günlerde basına
yansıyan ilginç bir olaydan bahsetmek istiyorum. Ergenekon tutuklusu bir
teğmenin cep telefonu emniyet tarafından alındıktan sonra
teğmenin telefonuna yüz otuzdan fazla telefon yüklenerek kendisi
hakkında aleyhinde delil oluşturulmaya çalışılacak
kadar görev ahlakının hiçe sayıldığı bir ülke
hâline geldik değerli arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
SELÇUK AYHAN
(Devamla) Tamam Sayın Başkanım.
Ankara
Çayyolunda ailesiyle birlikte lokantada bulunan çocuklara polisin işlem
yapabildiği bir ülkede yaşıyoruz; insanların telefonla
konuşmaktan, demeç vermekten, görüşünü açıklamaktan
korktuğu bir ülkede yaşıyoruz; geçmişte Yargıtayın
üye sayısını azaltmak için kanun teklifi
hazırlayanların bugün üye sayısını artırmak için
-HSYKyı ele geçirdikten sonra- çaba harcadığı bir ülkede
yaşıyoruz. Tüm bu örneklerin doğrulukla, dürüstlükle, ahlakla,
yetim hakkı korumakla ne ilgisi olduğunu açıkçası merak
ediyorum.
İbadete cari
hesap gözüyle bakılmaz değerli arkadaşlar. Bir yandan
yanlışları yapacağız ondan sonra ibadet yaparak artı haneye
yazdıracağız, öbür tarafa gittiğimizde nizamiyede
bakacaklar, Ha, bunun ibadeti daha fazlaymış, bunu cennete
götürelim. diyecekler! Böyle bir şey ne yazık ki yok. Buna da
hepimizin dikkat etmesi lazım.
Hepinizi
saygıyla selamlayarak sözlerime son veriyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 4te üç
önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
477 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 4. maddesinin 3.
fıkrasının (a) bendinde yer alan yüzde iki ifadesinin yüzde
bir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Akın
Birdal
Muş Muş Diyarbakır
Hasip
Kaplan M. Nezir
Karabaş Sebahat Tuncel
Şırnak Bitlis İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 sıra sayılı kanun tasarısının 4üncü
maddesinin 2nci fıkrasında yer alan 9.000.000.000 (dokuz milyar) TL
ibaresinin 10.000.000.000 (on milyar) TL olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet
Serdaroğlu Hüseyin
Yıldız D. Ali
Torlak
Kastamonu Antalya İstanbul
Osman
Ertuğrul Hasan
Çalış
Aksaray Karaman
BAŞKAN
Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 Sıra Sayılı Tasarının 4üncü maddesinin (1)
numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Bülent Baratalı Şevket Köse
Trabzon İzmir Adıyaman
Abdulaziz Yazar Esfender Korkmaz Ali Oksal
Hatay İstanbul Mersin
Hüseyin Ünsal Fevzi
Topuz
Amasya Muğla
(1)
Bankanın ortakları il özel idareleri, belediyeler ve köylerdir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Topuz konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Topuz.
FEVZİ TOPUZ
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İller
Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun
Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, cumhuriyetle neredeyse aynı yaşta olan İller
Bankası, zor koşulların yaşanmakta olduğu cumhuriyetin
ilk yıllarında halkımızın çağdaş kent
planlamasına, sağlıklı içme ve kullanma suyuna, temiz çevre
koşullarında kanalizasyona, karanlığı
aydınlığa dönüştüren elektrik enerjisinin halkın
hizmetine sunulmasında önemi göz ardı edilemeyecek görevler
üstlenmiştir.
İller
Bankası özerk yapısıyla bugün 3 bini aşan
uzmanlaşmış ve kurumsallaşmış kadrosuyla Türkiye
genelinde 2.941 belediye ve 60 milyona yaklaşan belediye içi nüfusa hizmet
vermektedir. Bu yapısıyla ülkemizdeki tüm yurttaşlarımıza
çağdaş dünyanın en modern kent yaşamını
kazandırmak için gece gündüz çalışmaktadırlar.
Yıllar
içerisinde edinmiş olduğu deneyim ve bilgi birikimiyle aynı
zamanda ortağı da olan belediyelerin sorunlarının çözümünde
aktif rol oynamaktadır. Günümüzde birçok belediye bu deneyim ve bilgi
birikimine ihtiyaç duyarken, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün 1933
yılındaki kuruluşunda imzası olan İller Bankası
bu yasa teklifiyle kapatılmaktadır. Bu düzenlemeyle yapılan değişikliğin
mevcut İller Bankasıyla hiçbir ilgi ve çalışma ilgisi,
ilişkisi bulunmamaktadır. Aslında yeni düzenlemeye
bakıldığında görülen açıkça yeni bir bankanın
kuruluşudur.
Bu noktada dikkat
çeken önemli unsur, İller Bankasının güvenilir isminin bir
bankaya verilmek istenmesi olup öbür taraftan da İller
Bankasının yetmiş sekiz yıllık
varlığının bir ticari bankaya dönüştürülmek ve o
bankanın birilerine peşkeş çekilmek istenmesidir. Yandaş
sermaye oluşturul-masına işte bu oluşum tam bir örnektir.
Banka kuracaksanız gidin, başka adla istediğiniz bankayı
kurun ama İller Bankasının varlıklarına el
koymayın, İller Bankasının güvenilir adını
kirletmeyin.
Çıkarılmakta
olan bu yasa ile belediyelerin ortaklığı bitirilmekte ve yerel
yönetimlere kamu kredisi açma yetkisine son verilmektedir. Devlet asli görevlerinden
olan kamu hizmetini yerine getirirken bir şirket gibi kâr-zarar
hesabı yapılmamalıdır. Devlet ancak yapılan kamu
hizmetinin niteliği ve yararına bakar. İller
Bankasının bugüne kadar yerel yönetimlerle olan kamu hizmeti
faaliyetlerinde tamamen toplum yararını öne çıkararak
ürettiği hizmetler bu noktada bitecektir, ticari banka gibi
çalışacaktır. Bu oluşum devletin anayasal görevlerinden
olan kamu yararını gözetme ilkesiyle çelişmektedir.
Bu düzenlemenin
en çarpıcı ve can alıcı noktası, halk
sağlığı, toplum refahı, kamu görevi gibi sosyal
devletin asli işlevinin ortadan kalkacağı olduğu
bilinmelidir.
İller
Bankası, bugüne kadar yapmış olduğu kamuoyu hizmetiyle
birçok alanda yerel yönetimlerin bir arşivi ve okulu olmuştur.
Örneğin, belediyelerin içme suyu, kanalizasyon projeleri ve
uygulamaları, planlama, peyzaj, jeolojik etüt gibi çalışmalar
sadece İller Bankasında arşivlenmekte ve günün
koşullarına göre yenilenerek belediyelerin ihtiyaçları
doğrultusunda hizmet sunulmaktadır.
Çıkarılmak
istenen yasa ile sadece orta ve düşük ölçekli belediyeler değil,
sayıları 3 bini bulan banka çalışanları da olumsuz
olarak etkilenmektedir. Bu yasa ile İller Bankasının
kuruluşundan bu yana yerel yönetimlerle olan ilişkilerden dolayı
deneyim kazanarak uzmanlaşan personel hem mağdur edilmekte hem de bu
deneyim ve bilgi birikimi hiçe sayılmaktadır. Hâlbuki bugün için
belediyelerin ihtiyacının ve projelere ilişkin
sorunlarının cevabını bilen bu kadrolardır. Çalışanların
tüm hakları elinden alınmaktadır.
İLBANK
Anonim Şirketiyle sözleşme imzalamayan personelin özlük hakları
yok olmaktadır. Sözleşme teklif edilmeyen ya da sözleşmeli
olarak çalıştırılmak istemeyen personelin durumu ise
belirsizdir. Sözleşmeli çalışırken sözleşmesi
feshedilen veya sözleşmesi yenilenmeyen personel işini
kaybettiği gibi özlük hakları da yok olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, kamu bankalarını satmaya çalışan AKP
İktidarının önce İller Bankasını İLBANK
yapmak, sonra da bu bankayı birilerine devredeceği açık bir
şekilde görülmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
FEVZİ TOPUZ
(Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Özelleştirilmesinin
ve çok uluslu tekellere satışının önü açılmak
istenmektedir.
Bilindiği
üzere, belediyeler, İller Bankasının ortaklarındandır.
İller Bankasını satabilmeniz için tüm belediyelerden yetki
almanız gerekmektedir.
AKP
İktidarının sadece bir derdi var, kendisine yakın ve
istediğini yapanlara yardım etmek, diğer belediyeleri
dışlamaktır. Bir anlamda yandaş belediye yaratmak için
uğraş vermektedir. Merkezî iktidar tüm belediyelere eşit
davranmak zorundadır.
Değerli
milletvekilleri, İller Bankası şimdiye kadar bir anlamda yerel
yönetimler bakanlığı gibi çalışmıştır.
Bu kadar önemli işler yapan kurumu yok etmek yanlıştır.
Türkiye'nin kendi öz kaynaklarına dayalı, kendi sosyoekonomik ve
toplumsal yapısını gözeten yerel yönetimler
politikasının günün gerçekleri doğrultusunda
oluşturulması gerekmektedir.
Belediyelere
destek amacıyla kurulan İller Bankasının bu
dönüşümünün gelecekte ülkemizi zor koşullarda
bırakacağını belirtir, yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 sıra sayılı kanun tasarısının 4üncü
maddesinin 2nci fıkrasında yer alan 9.000.000.000 (dokuz milyar) TL
ibaresinin 10.000.000.000 (on milyar) TL olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet
Serdaroğlu (Kastamonu) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının 4üncü maddesinde önergemiz üzerinde söz
aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum ve sözlerime başlarken
eski bir belediye başkanı olarak İller Bankasının çok
değerli çalışanlarına huzurlarınızda
şükranlarımı ifade etmek istiyorum.
Bildiğiniz
gibi, belediyelerin genel bütçe vergi gelirlerinden alacakları paylar
nüfuslarına ve gelişmişlik endeksindeki yerlerine göre
İller Bankası tarafından dağıtılmaktadır.
Ben bu tasarı vesilesiyle nüfusu 2 binin altında olan
belediyelerimizin yaşadığı çok önemli bir soruna ve
Milliyetçi Hareket Partisinin çözüm önerisine dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2010 tarihi itibarıyla ülkemizde nüfusu 2 binin
altında olan yaklaşık 925 belediye vardır. Bunların
bir kısmı ilçe belediyeleri, bir kısmı ise belde
belediyeleridir. Bu durumda 925 belediye ve bu belediyelere bağlı yaşam
yerlerinde yaklaşık 1 milyon 250 bin nüfus vardır. Bir belediye
hiçbir hizmet yapmasa bile, yazı işleri, mali hizmetler, fen
işleri ve zabıta birimlerinde kanunen personel istihdam etmek
zorundadır. Nüfusu 2 binin altına düştüğü hâlde hizmet
üretmeye çalışan ilçe ve belde belediyelerine nüfuslarına göre
gönderilen pay, bırakın hizmet üretmeyi çoğu zaman zorunlu
personel giderlerini bile karşılayamamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, nüfusu 2 binin altındaki belediyelerde durum bu
söylediğim gibidir. Genel bütçe vergi gelirlerinden aldıkları
parayla bu belediyelerin bütçelerini çevirmeleri maalesef imkânsız hâle
gelmiştir. Bu belediyeleri ise yaşatmak zorundayız.
Milliyetçi
Hareket Partisinin önerisi şudur: Nüfusu 2 binin altında olan
belediyelere 2 bin nüfus üzerinden pay aktarılmalıdır. Neden?
Çünkü bu belediyelerin kuruluş esasında 2 bin nüfus şartı
vardır da ondan. Genel bütçe vergi gelirleri toplamından belediyelere
ayrılan 2,85lik oran yine aynı kalacaktır, bütçeye herhangi bir
ek yük getirmeyecektir. Büyük belediyelerin gelirlerinde çok cüzi bir azalma
olacak, buna karşın küçük belediyelerin yaşamları bu
vesileyle sağlanacaktır.
Değerli
milletvekilleri, 2010 rakamlarıyla konunun mali boyutunu da kabaca
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Nüfusu 2 binin altında olan 925
belediyede yaklaşık 1 milyon 250 bin kişi
yaşamaktadır. Kişi başı ortalama 15 TL, yani 15 lira
genel bütçe gelirlerinden yaklaşık pay veril-mektedir. Nüfus
itibarıyla hesaplarsak, mevcut durumda 18 milyon TL, yani 18 trilyon lira
bunlara pay aktarılmaktadır. Teklifimiz kanunlaşırsa 27
milyon TL, yani 27 trilyon lira bunlara pay aktarılacaktır; yani
küçük belediyelere, yani 925 belediyeye sadece ayda 9 trilyon ilave
yapılacaktır. 2,85 üzerinden pay alan belediyelere İller
Bankasından yapılan toplam ödeme ise yaklaşık 600-700
trilyon civarındadır şu anda. Bu 600 trilyon içerisinden önce
nüfusu 2 binin altında olan 925 belediyeye 2 bin nüfus üzerinden
payları aktarılacak, sonra da -bu çok önemli- diğer belediyelere
nüfuslarına göre dağıtım yapılacaktır, yani ne
Maliyeye ne Hazineye ne İller Bankası bütçelerine bir ek yük
getirmeyecektir. Bütçeye ek yük getirmediği gibi, eğer bu
dağıtımı bu şekilde yapabilirsek küçük belediyelerin
yaşamasını ve o beldelerde yaşayan insanların hizmet
alabilmesini böylece sağlamış olacağız. Büyük
belediyelerin gelirlerinde meydana gelecek 2-3 milyar liralık bir
azalma -yani, eski rakamlarla
söylüyorum- onlar için hiçbir şey ifade etmeyecek ama küçük bir
belediyenin 2-3 milyar liralık gelir artışı orada çok büyük
ve çok önemli bir hayati öneme sahip olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
MEHMET
SERDAROĞLU (Devamla) Tekrarlıyorum burasını: Küçük
belediyelere aktarılacak aylık yaklaşık 2-3 milyar
liralık ilave para o beldelerde, o ilçelerde fevkalade hizmet
yapılmasına vesile olabilecektir. Bu 925 belediyenin hangi partilere
göre dağıldığını da bilmiyorum Değerli Bakanım,
araştırma gereği de duymadım ama çoğunluğunun
iktidar partisinin olduğu belli. Eski bir belediye başkanı
olarak onların dertlerine derman olmaya çalışıyorum. Biraz
sonra bir önerge vererek iki yıldır komisyonda bekleyen teklifim
Genel Kurulun takdirlerine sunulacaktır. İnanıyorum ki,
önergemiz kabul edilecektir. Küçük belediyeler ve buralarda yaşayan
vatandaşlarımız böylece sevindirilecektir.
İller
Bankası Teşkilat Kanununun hayırlı olmasını
diliyorum ve biraz sonraki önergemizi başta Sayın Bakan ve Bütçe
Komisyonunun değerli üyeleri lütfen bizi dinleyerek, bize ilgi duyarlarsa,
iyice araştırarak bu teklifimize sıcak baksınlar ve kabul
etsinler ve bu 925 belediyeyi sevindirelim diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
477 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 4. maddesinin 3.
fıkrasının (a) bendinde yer alan yüzde iki ifadesinin yüzde
bir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Nuri Yaman (Muş) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
HAMİT
GEYLANİ (Hakkâri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
değişiklik ile yerel yönetimlerin kaynaklarının etkin
kullanımı amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 5te bir
önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 Sıra Sayılı İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin 1 inci
fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 2 nci fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
(1) a) İl
özel idarelerini temsil etmek üzere; il genel meclisi üyeleri arasından
seçilecek yirmi kişiden,
b) Belediyeleri
temsil etmek üzere; belediye başkanları arasından her bir ili
temsilen seçilecek birer kişiden,
(2) Birinci
fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre yapılacak seçimlerin usul ve
esasları Ana Sözleşmede düzenlenir.
Mustafa
Elitaş Veysi
Kaynak Ünal
Kacır
Kayseri Kahramanmaraş İstanbul
Mustafa Hamarat Ali
Temür
Ordu Giresun
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerilen
düzenleme ile genel kurulun yapısının sermayeye olan katkı
payları ile orantılı hale getirilmesi, ilgili mahalli idareleri
temsil etmek üzere seçilecek üyelerin seçim usulünün
kolaylaştırılması ve temsilde adaletin sağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesinde madde 5i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 6yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 7de bir
önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
477 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 7. maddesinin 2.
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
(2) Yönetim
Kurulunun; iki üyesi Banka genel müdür yardımcıları
arasında olmak üzere bakanlık tarafından atanır; diğer
üyeler genel kurula katılan belediye başkanları ve il özel idare
temsilcilerinden aday olanlar içinden genel kurul üyeleri tarafından
seçilir. Yönetim kurulu yemin törenini izleyen ilk toplantıda,
aralarından, genel kurul tarafından seçilerek gelen üyelerden birini
başkan vekili olarak seçer.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık M. Nezir
Karabaş
Muş
Muş
Bitlis
Hasip Kaplan Akın Birdal Sebahat Tuncel
Şırnak
Diyarbakır
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
değişiklik ile İller Bankasının, hükümet ve bürokrasi
tarafından istismarına yol açacak düzenlemelerin engellenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 8i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 9da bir
önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 Sıra Sayılı Tasarının 9'uncu Maddesinde yer
alan "ikisi Bakanlık" ibaresinin "biri Bakanlık, biri
Genel Kurul," olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Bülent Baratalı Şevket Köse
Trabzon İzmir Adıyaman
Aldulaziz Yazar Ali Oksal Hüseyin Ünsal
Hatay Mersin Amasya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Üç kişiden
oluşan denetim kurulunun bir üyesinin genel kurul tarafından
belirlenmesi önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 10u
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 11de bir
önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
477 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 11. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan
Muş
Muş
Şırnak
M. Nezir
Karabaş Akın
Birdal Sebahat
Tuncel
Bitlis Diyarbakır İstanbul
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Gerekçeyi okuyun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Banka personeline
dair düzenlemeyle birlikte; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
ve diğer kanunların sözleşmeli personel hükümlerine tabi
olmayan, sözleşmeli personel çalıştırılacağı
belirtilmektedir. İller Bankası'nda 657 sayılı kanuna tabi
devlet memuru kadroları iptal edilmektedir. Sözleşmenin içeriği
ise belirtilmemektedir. Bu durumda, çalıştırılacak
personelin işçi olacağı ve güvencesiz olarak
çalıştırılacağı görülmektedir.
Dolayısıyla A.Ş.'de kalacak olan çalışanların
sayıları ve ücretlerinin ne olacağı hâlâ bilinmemektedir.
Bu değişiklik ile personel seçimindeki kriterlerin belli bir siyasi
anlayışın değil nitelikli ve donanımlı eleman
olması ilkesinin geçerli olması, iş güvencesi ve özlük haklarının
korunması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Madde 12de iki
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 sıra nolu İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısının 12. maddesinin 2.
paragrafının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Ahmet Duran Bulut S. Nevzat Korkmaz Oktay Vural
Balıkesir Isparta İzmir
Banka
personelinin aylık ücret, ikramiye ve diğer mali ve sosyal
hakları ile sözleşme esasları, Genel Müdürün teklifi ve Yönetim
Kurulunun kararı ile belirlenir. Yönetim Kurulunca belirlenen; aylık
ücret, Yüksek Planlama Kurulunca Banka için tespit edilecek üst
sınırı aşamaz.
BAŞKAN
Şimdiki önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
477 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 12. maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Akın
Birdal
Muş Muş Diyarbakır
Hasip Kaplan M. Nezir Karabaş Sebahat Tuncel
Şırnak
Bitlis İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Gerekçeyi okuyun Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
değişiklik ile İller Bankasında çalışan veya
çalışacak olan personelin ücret ve özlük hakları noktasında
insanca bir yaşam standardını koruyacak belli
haklarının muhafazası amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 sıra nolu İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısının 12. maddesinin 2. paragrafının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
S.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
Banka
personelinin aylık ücret, ikramiye ve diğer mali ve sosyal
hakları ile sözleşme esasları, Genel Müdürün teklifi ve Yönetim
Kurulunun kararı ile belirlenir. Yönetim Kurulunca belirlenen; aylık
ücret, Yüksek Planlama Kurulunca Banka için tespit edilecek üst
sınırı aşamaz.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikle, Yönetim Kurulunun personele yapılacak bazı
ödemeleri belirlemede, Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile bağlı
kalmaması, banka işleyişi içerisinde personele ilişkin mali
tasarruflarda bulunabilme imkânına sahip olması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm, geçici 1, 2, 3, 4, 5 ve 6ncı maddeler dâhil olmak üzere, 13 ila
16ncı maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunarım.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce yapılan konuşmalarda dikkatimi çeken bir
konuyu tekrar gündeme getirmek istiyorum. Bir arkadaşımız
oluşacak AŞ ile İller Bankasının birilerinin eline
geçeceğini, yabancıların satın alacağını
söyleyince, konuyu ben bir kez daha dikkatle izledim. Burada tabii, Bankanın
sahibi il özel idaresi ve belediyelerdir. Bir kere bundan hiç kimse kuşku
duymasın. Burada il özel idareleri ve belediyeler sahip olduğu sürece
kimsenin eline geçemez. Ancak, uyarıyorum, 4üncü maddede Bankanın
ortakları bunlardır deniliyor ama orada hiçbir hukuki önlem
alınmıyor. 13üncü maddede bir metin var Bankalar Kanununa göre.
Ama, ben olsam -ben hukukçu değilim ama- burada 4üncü maddede sadece
ortaklık yapısı budur deniliyor ama ortaklık
yapısında bu hisselerin satılamaz ve devredilemez olduğu
belirtilemiyor. 13üncü maddede, Bankalar Kanununa göre nama yazılı
Bir kere, AŞ olduğu zaman -ben hukukçu değilim ama hukukçu
arkadaşlarım incelesin- bunun önlemini almak zorundayız. Bir
belediye bir başka belediyeye devredebilir, bir özel idare başka bir
özel idareye devredebilir. Bunun hukuki önlemini -lütfen inceleyin- 4üncü maddede
de almalıyız. Hukukçu arkadaşlarıma
danıştım, Sayın Ünlütepe, Sayın Emek, Sayın
Baratalıya, onlar beni haklı gördü. Ben bir kez daha Sayın
Bakan ve İller Bankası yönetimini uyarıyorum. Bir kurum AŞ
olduktan sonra AŞde sermaye paylarının kimin adına olduğu
belirlenmek zorundadır. Bu nedenle, evet, artık, AŞ oluyor,
AŞ olduktan sonra yüzde 2 payları, yüzde 5 payları nasıl,
kimin adına, hangi oranda kesecekseniz o belediyenin ortaklık
payı o orandadır. Onun için 4üncü maddeye, ortaklık
yapısıyla ilgili 4üncü maddeye Bu hisseler asla devredilemez ve
satılamaz. şerhinin konması lazım. Ben sizi bir kez daha
uyarıyorum. 13üncü maddedeki metin sadece Bankalar Kanunuyla ilgilidir,
orada nama yazılı olmaması yönündedir. Ben dikkatinize bir kez
daha sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, bu bölüm, çalışanlarla ilgili bir bölüm.
İller Bankası çalışanları yıllarca emek
vermiştir tüm belediyelere. Hiç kimse yokken belediyelerin
sorunlarına İller Bankasının siyaset kurumu girmeyen
çalışanları, altını çiziyorum, yani siyasetin
dışında kalan ve oraya yıllarca, dürüstçe hizmet etmek
isteyen insanların önünde saygıyla eğiliyorum. Çok emek
vermişlerdir İller Bankası çalışanları, çok
sorunları, belediyelerin sorunlarını belediyelerin bir
ağabeyi, onların bir hamisi olarak hep
kucaklamışlardır, hep onlara yardımcı olmaya
çalışmışlardır. Onun için yıllarca emek veren
İller Bankası çalışanlarının önünde saygıyla
eğiliyorum, çok yardımcı olmuşlardır dün de, evvelsi
gün de, bugün de ama Siyaset kurumu dışında kalan. diyorum,
bunun altını çiziyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu maddede, bir kere, geçici 5inci maddede, orada devlet
memurları ibaresi var. Neden
İller Bankasında
çalışan kim varsa devlet memuru, işçisidir. Emek verdiyse,
devlet memurlarına tanınan bir hakkın işçi
arkadaşlarıma da tanınması lazım Sayın
Bakanım. Eğer bir kurum kurumsa, kurum bir bütünse, orada kim
çalışıyorsa O kurumda A sınıfına bunu
yapıyorum, B sınıfına bunu yapmıyorum. demek
insafsızlıktır. Eğer devlet memurları
Aynen okuyorum
geçici 5inci maddeyi: Bankada devlet memuru statüsünde
diyorsunuz. Devlet
memuru statüsünde olmayan, yıllarca çalışan diğer insanlar
eğer isterse, ayrılmak isterse onları niye bu haktan yoksun
bırakıyoruz? Sayın Bakan, bir kurum kurumdur, kurumda tüm
insanlar bir bütündür. Bu bütünlüğü yarın bozarsınız.
Kurumun bütünlüğünü bozmadan, bir kere aynı hakkın, eğer
bir hak olarak veriyorsanız aynı hakkın kurumun tüm
çalışanlarına uygulanması lazım. Bu konuda Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak bizim önergemiz var. Bu önerge için -Ben
zatıalinizle görüştüm, bürokratlarınızla görüştüm ve
Sayın Elitaş yok burada, onunla da görüştüm- bana ifadesi
şuydu Sosyal Güvenlik Kurumuyla görüşüp olumlu bakarız.
dediler.
Arkadaşlar,
özeti şu önergenin: Kurumda kim çalışıyorsa, devlet memuru
olmasa da bir hak veriliyorsa ayrılırken yüzde 30 ilave para
Herkese
bu tanınsın. Özeti bu arkadaşlar. Bu nedenle kurum
çalışanlarının bu hakkını esirgemeyin Sayın
Bakanım. Onları bu haktan mahrum bırakmayın.
Değerli
arkadaşlar, tabii, sürem sadece bu AŞ ve kurum
çalışanlarında geçti, birkaç kelime de belediyelerle ilgili
konuşmak istiyorum.
Arkadaşlar,
adil olmayan, burada yine söylüyorum, kanunu gereği İller
Bankasının bir suçu yok, altını çiziyorum. Maliye
Bakanlığı, İller Bankasını, belediyelere verilen
gelir paylarında bir köprü olarak kullanıyor ama yine söylüyorum,
dokuz yıldır söylüyorum: Burada bir haksızlık vardır,
burada bir adaletsizlik vardır; özel idarelere verilen paylarda da, belediyelere
verilen paylarda da; adil değildir, haksızlık vardır.
Demin Sayın
Bakan dedi ki: Yazın kesmiyoruz. Peki, Sayın Bakanım,
-kış mücadelesi veren belediyelerde- kışın
bunların haklarını kesiyorsunuz, onlara yazık değil
mi? Kışın nüfusu 2 bin olan, yazın 50 bin olan belediyelere
yapılan haksızlık değil mi? Arkadaşlar, burada bir
adaletsizlik var. Bu adaletsizliği düzeltmediğimiz sürece
Yine
söylüyorum: Sözüm İller Bankasına değil; sözüm, İller
Bankasına bu dağıtımı yaptıran yasaya. Dokuz
yıldır bağırıyorum, hepiniz de biliyorsunuz, hepiniz de
vicdanınızda bunun yarasını hissediyorsunuz, artık
yine söylüyorum: Kocaelinin bir tek köyü kaldı mı? Bana Kocaelinin
Kocaeli
Milletvekilim, kaç köyünüz kaldı sizin? Ben size dostça soruyorum: Kaç
köyünüz kaldı, 30 mu, 40 mı?
EYÜP AYAR
(Kocaeli) Hepsi orman köyü olarak geçiyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Efendim, büyükşehir dışında kaç
köyünüz kaldı?
EYÜP AYAR
(Kocaeli) 250.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Büyükşehir dışında
EYÜP AYAR
(Kocaeli) Dışı yok, tamamı büyükşehir...
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Tamam, büyükşehir içinde
Ne güzel, ne güzel;
bir koyundan üç post! Hem Büyükşehir Kanunundan para alıyorsunuz
Tebrik ediyorum, tebrik ediyorum, helal olsun size! Helal olsun size, helal
olsun! Bak, hem Büyükşehir Kanunundan nüfusa göre alıyorlar özel
idareye, büyükşehire ayrı gidiyor
Bir koyundan beş post
arkadaşlar! Garibim Balıkesir, garibim Sivas
1.200 köyü var
Sivasın, garibim, 1.200 köyü var, ne büyükşehir
Aldığı
paraya bak. Burada haksızlık var. Yine söylüyorum, Urfalıların
hakkını yiyorsunuz, Malatyalıların hakkını
yiyorsunuz, Denizlilerin hakkını yiyorsunuz. Dokuz yıldır
hak yiyorsunuz. Getireceğiz
Bakın, sustum bugüne kadar, geçen
mayıs ayından bugüne kadar sustum ama artık
susmayacağım. Getirin kanunu.
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) Hiç susmadın.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sayın Çerçi, o zaman sen gel buraya,
Manisanın hakkını da sen koru. Eğer hakkını
korumuyorsan, oradan bağırma.
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) Bravo[!]
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk
Ayhan.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 477 sıra
sayılı İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında
Kanun Tasarısı ile 190 sayılı Genel Kadro Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Ekli Cetvellerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının ikinci
bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere
söz aldım. Yüce heyetinizi bu vesileyle selamlıyorum.
1933
yılında Belediyeler Bankası adıyla İller
Bankası kuruluyor. Belediyelerin altyapı ve kentleşme
ihtiyaçlarının finansmanı amacıyla kuruluyor. Banka, il
özel idarelerinin de ortak olarak katılımıyla 1945
yılında 4759 sayılı Kanunla İller Bankası
adını alıyor ve faaliyet alanını tüm mahallî idareleri
kapsayacak şekilde genişletiyor.
İller
Bankası 1945 yılından günümüze kadar 4759 sayılı Kanun
çerçevesinde yönetilmekle birlikte, bankanın yeniden
yapılandırılması faaliyetleri çerçevesinde hazırlanan
ve görüşmekte olduğumuz kanun tasarısıyla anonim
şirket statüsüne kavuşturulacaktır.
Başta
belediyeler olmak üzere, mahallî idareler, artan kentleşme ve
yerelleşme eğilimlerine paralel olarak kamusal hizmet sunumunda daha
etkin aktörler hâline gelmiştir. Bu durumun mahallî idarelerin mali
yapısına yansıması da kaçınılmaz olmuştur.
Belediyelerin bütçe büyüklüğü sürekli büyüme göstermiş ve 1975-2008
döneminde ekonomi içerisindeki payı yaklaşık olarak 4 kat
artmıştır. Bu artışta büyükşehir belediyelerinin
kurulmasıyla birlikte merkezî bütçeden bu kuruluşlara ekstra kaynak
aktarılması, bazı yerel vergilerin ihdası ve
tahsilatının belediyelere devri, genel bütçe vergi gelirlerinden
aktarılan tutarların zaman içerisinde oran olarak
artırılması ve artan vergi yükünün bu kaynak üzerindeki olumlu
etkisi ve yüksek oranlı kentleşme etkili olmuştur.
2009
yılı itibarıyla belediyeler ve bağlı idareler, kaynak
büyüklüğü, borçlanma hariç, 34,2 milyar TL düzeyine, bir başka
ifadeyle yurt içi hasılanın yüzde 3,6sı düzeyine
ulaşmıştır. Ancak, bir yandan belediyelerin kaynakları
artarken diğer taraftan yerel ihtiyaçlar da hızlı
şehirleşme süreciyle birlikte sürekli olarak
artmıştır. Bunun yanı sıra kaynakların verimli
kullanılamaması ve kötü mali yönetim belediyelerin mali
yapılarını olumsuz etkilemiş ve belediyelerin borç stoku
hızla artmıştır.
Belediyelerin
mali yapısında kalıcı bir iyileşme
sağlanamaması belediyelerin mali yapısındaki sorunu daha da
ağırlaştırmıştır. 2004 yılı
sonunda 24,4 milyar TL olduğu tahmin edilen belediye ve bağlı
idareler borç stokunun 2009 yılı sonu itibarıyla 48,9 milyar
TLye yükseldiği görülmektedir. 2006 yılında yapılan
uzlaşmaya rağmen borç stokunda ortaya çıkan bu artış
belediyelerin mali yapısındaki bozulmayı net bir şekilde
açıklamaktadır. Birçok belediye 5393 sayılı Kanunda yer
alan yasal borç stoku limitini aşması nedeniyle borçlanamamakta ve
yatırımlarını finanse edememektedir. Bu belediyeler vergi
ve prim borçlarını ödemeyerek bütçelerine kaynak yaratmakta ve kamu
mali disiplininin bozulmasına neden olmaktadır.
İller
Bankası günümüzde belediye yatırımlarının en önemli
finansman kaynağıdır. 2009 yılı sonu itibarıyla
Bankanın aktif büyüklüğü 8 milyar TL, kredi hacmi 6,2 milyar TL ve öz
kaynak büyüklüğü 6,2 milyar TL seviyesine yükselirken,
kârlılığı da 345 milyon TL düzeyinde
kalmıştır.
Bankanın temel
finansman kaynağı ortakları olan belediyeler, bağlı
idareler, il özel idarelerinden yaptığı sermaye
tahsilatları ile kârdan sermayeye aktarılan tutarlardır.
Kredilerde olduğu gibi, zaman içerisinde bankanın finansman
kaynaklarında da değişiklik olmuştur. 80li yıllarda
bankanın kaynak yapısı içerisinde önemli bir payı olan
Belediyeler Fonundan aktarılan tutarlar 90lı yıllardan
itibaren sürekli gerilemiştir. Onların tasfiyesi sonrasında
kısıtlı düzeyde kaynak merkezî idare bütçesine
aktarılmaktadır. Günümüzde Bankanın en önemli finansman
kaynağı sermaye tahsilatıdır ve Banka finansman
kaynaklarının yaklaşık yarısı sermaye
tahsilatı yoluyla sağlanmaktadır.
Tasarı,
İller Bankasının yeniden yapılandırılarak
sektörün ihtiyaçlarını daha efektif karşılaşması
amacından uzaktır. Çağdaş anlamda bir yerel yönetim
kalkınma bankası ortaya çıkarılması hedefi bu
tasarıyla birlikte ortadan kalkmaktadır. Bankanın temel
finansman kaynağı esas olarak belediyelerden yapılan sermaye
tahsilatı kesintisi olmaya devam edecektir. Banka, belediyelerin
altyapı yatırımlarına kaynak yaratan bir finansal
kuruluş olmanın ötesinde, belediyelerden topladığı
kaynağı yeniden dağıtan ve ayrıca son yıllarda da
görüldüğü üzere uluslararası kuruluşların
aracılığını üstlenen bir yapıya dönüşmektedir.
Özetle, yeni yasayla İller Bankasında değişen tek şey
anonim şirket statüsü ve personelin özlük haklarıdır. Bu
tasarıyla, kentleşmede belediyelere uzun vadeli kaynak
sağlayacak bir yerel yönetim kalkınma bankası ortaya
çıkarılmasından çok uzak olduğu için yerel yönetimlerin
finansman sorunlarında önümüzdeki dönemde önemli bir değişiklik
olmayacağı da açıktır.
Buradan ifade
etmek istediğim birkaç husus var: 2011 yılında kamu
yatırımları reel olarak azalıyor, hükümetin hedefi bu.
Ancak mahallî idareler yatırımlarına
baktığımızda mahallî idare yatırımlarında
önemli ölçüde artış olduğunu görüyoruz. Daha önce toplam kamu
yatırımları içinde payı az olan mahallî idarelerin
geçmişe nazaran 2011 yılında çok daha fazla yatırım
yapacağını görüyoruz, yüzde olarak yaklaşık 9 puan
toplam yatırımlar içinde artıyor.
Şimdi, böyle
baktığımız zaman, 2011 yılında bu
yatırımların artırılmasının sebebi neye
delalettir? Seçimlere delalettir. Ne zaman harcayacaksınız bu
parayı? Seçimler öncesi harcayacaksınız. Nitekim, birtakım
hususlar tarımsal desteklemede belli oldu, geçen yıl
alacağını alamayan çiftçiler daha şimdiden seçim öncesi
alacaklarını aldılar.
Şimdi,
aynı durum
Kamu kaynaklarını diğer hususlardan,
yatırımlardan çekerek mahallî idareler eliyle ne yapıyorsunuz?
Harcamaya çalışıyorsunuz. Seçimi etkileyeceğinizi
düşünüyorsunuz, ama bu olmayacak.
Bunun ötesinde
neler var? Mahallî idareler konusunda çok şeffaf değilsiniz.
Bakın, biraz önce bir sayın vekil, eşitsizliği söyledi. Bu
tasarı geldiğinde Denizliye, Malatyaya 162 lira kişi
başına dedik, Kocaeline 562 lira çıktı! Hâlen
Büyükşehir yapacağız. diyorsunuz, Sayın Bakan referandum
öncesi söz veriyor, Denizlide gidiyor bütün yetkililerle konuşuyor, şu
Parlamentonun bundan haberi yok. Ben Denizli milletvekiliyim,
arkadaşımız Malatya milletvekili, bizim bundan haberimiz yok.
Bizim dışımızda, Parlamentonun dışında
herkes bunu konuşuyor. Bu olurken katkı sağlasak olmaz
mıydı?
AHMET YENİ
(Samsun) Daha gelmedi, gelince bakarsınız.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Siz oranın kadrolu laf atıcısı
mısınız?
AHMET YENİ
(Samsun) Evet.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Lütfen söylediklerimizi dinleyin. Çok ayıp oluyor
sayın vekil.
Şimdi benim
ifade etmek istediğim şey bu. Mahalli idareler konusunda samimi
davranmıyorsunuz, burada uyuyan tasarıları komisyona getirip alt
komisyon kuruyorsunuz, alt komisyondan vazgeçiyorsunuz. Sonra ne
yapıyorsunuz? Kanun teklifi olarak çok eski gerekçelerle 2000deki kalan
rakamlarla tekrar Parlamentoya geri getiriyorsunuz. Bu, bu Parlamentoya da
yakışmaz. Bu millete doğruyu söylemeliyiz. Burada da siyasi
davranıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, buyurun tamamlayın lütfen.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Burada da samimi
davranmıyorsunuz, seçime yönelik davranıyorsunuz. Seçime yönelik
davrandığınız için, vatandaş çok net ve açık bir
şekilde, yüzde 60lara varan oy aldığınız yerlerde
sizleri bütün baskılarınıza rağmen yirmi puan
aşağı çekti. Bakın, bunun sonucunda, bu
uygulamalarınızın sonucunda mutlaka hüsrana
uğrayacaksınız. Mahalli idareler konusunda biraz önce ifade
ettim. Şeffaf davranmıyorsunuz, net davranmıyorsunuz, samimi
davranmıyorsunuz. Açıklayın bu büyükşehir meselesi ne
olacak, nerelere ne kolaylık sağlayacaksınız. Arka
kapılarda, arka odalarda hazırlanmasın, konuşulmasın,
net bir şekilde şu Parlamentoda konuşulsun.
Hepinize
teşekkür ediyorum, tasarı hayırlı olsun.
Saygılar
sunuyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Sebahat Tuncel.
BDP GRUBU ADINA
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 477 sıra sayılı İller Bankası Anonim
Şirketi Hakkında Kanun Tasarısının ikinci bölümü
üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün dünyada
yerel yönetimlerin önemi ve siyasetin yerelleşmesi, yerinden yönetim temel
gündemlerden birisi. Dünyanın birçok yerinde bu konuda önlemler
alınıyor. Ülkemiz de özellikle Avrupa Birliği müzakereler
sürecinde bazı düzenlemeler yaparak, özellikle bu yerel yönetimler
konusunda bazı kanunlar çıkartıyor. Görünürde bu kanunlar
pozitif gibi değerlendirilse de aslında ne Avrupa Birliği
sürecinde Avrupayı memnun ediyor ne de halkımızı memnun
ediyor çünkü AKP Hükûmeti bu kanunları çıkarırken daha çok
nasıl rant elde edebilirim, nasıl yeni bir yönetim
oluşturabilirim; yerellerde ortaya çıkan, biraz önce sayın
vekillerin de ifade ettiği ayrımcı politikaları nasıl
ortadan kaldırabilirim, eşit ve adil temsili nasıl yaratabilirim
ve nasıl yeni bir kent yönetimini oluşturabilirimden ziyade,
oluşturduğum mekanizmalarla nasıl bir rant elde edebilirim
yaklaşımı ortada. Aslında İller Bankası
yaklaşımı da biraz bu anlayıştan geliyor.
Arkadaşlarımız
ifade etti; yeni bir banka değil, 1933ten bugüne bir şekilde her
dönemde revize edilmiş, bazı düzenlemeler yapılmış,
bugün yeniden düzenlemeler yapılıyor bu konuda ancak gerçekten yerel
yönetimlerin ihtiyacını karşılayabilecek, orada yerel
yönetimlerin daha sağlıklı, daha etkin hizmet yapabilme
olanaklarını sağlayacak yaklaşımdan uzak. Siyaseten de
zaten AKPnin bu konuda böyle bir yaklaşımı yok.
Bugüne kadar
düzenlenen raporlarda Türkiyenin bu konuda -uluslararası raporlarda-
adım atması gereken konulardan birisi de İller Bankası
olarak belirlenmiş. Türkiye 2008 Avrupa Birliği müzakere sürecinde
ulusal raporda şöyle bir bölüm var: İller Bankasının kapasitesinin
geliştirilmesi ve İller Bankası altında çevre altyapı
projelerine destek olmak üzere bir yapı kurulması önerilmektedir.
Ancak yasa tasarısıyla bu durumun aksine, İller Bankası
tamamen merkezileştirilmekte, İçişleri
Bakanlığına bağlanmaktadır. Bu, aslında tam da
yerel politikalara ters bir noktada ifade ediliyor yani diğer yandan yerel
yönetimlerin sorununu çözmek ifade edilse de aslında merkezileştiren
bir yapı var.
Yine, bugüne
kadar yapılan birçok raporda yerel yönetimlerin özerkleştirilmesi,
hem ekonomik olarak özerkleştirilmesi üzerinde tartışmalar var.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı, diyelim ki, bu
merkezileşmenin önüne geçilmesi, yerelde hizmetlerin daha
sağlıklı yürütülmesi için yerel yönetimlerin tüm
olanaklarının tek çatı altında birleştirilmesi
gerektiğini düşünüyor. Ülkemiz daha çok Fransa Anayasasından
etkilenen bir ülke biliyorsunuz. Fransada yerel yönetimler konusunda devlet
bakanlığı bulunmaktadır. Türkiyede yerel yönetimler için
Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, İller Bankası,
Bayındırlık Bakanlığındaki yerel yönetim
birimlerini içine alan ayrı bir bakanlık kurulması önemlidir.
Gerçek anlamda daha özerk bir yapı oluşturulabilir ama ne yazık
ki böyle bir bakanlık kurulmuyor, İçişleri
Bakanlığına bağlı olarak çalışılacak.
Eğer bu yapılamıyorsa bile Başbakanlığa
bağlı olarak yerel yönetimler çalışılabilir. diyor
TESEV kendi raporunda, en azından yerel yönetimlerin daha iyi hizmet
yürütmesi konusunda.
Sayın
milletvekilleri, bugüne kadar birçok araştırmada, gerçekten yerel
yönetimlerde yaşanan sorunların ancak yerelde çözülebileceği,
yerelin özerkleşebileceği konusunda bir tartışma var.
Barış ve Demokrasi Partisi olarak biz bu yerel yönetimler
tartışmasının sadece hizmet alanında değil
siyaseten ve ekonomik olarak da özerkliğin olması gerektiğini,
bu konuda da Türkiye kamuoyuna sunduğumuz demokratik özerklik projesinin
tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Tam da bu
tartışılarak Türkiyede, Türkiyenin yeni bir Anayasa
tartışmalarının olduğu bir dönemde,
değişimin ihtiyacı olduğu bir dönemde, yerel yönetimleri
yeniden düzenleme döneminde demokratik özerklik
tartışılması aslında çözüm açısından da
önemli. Bizim, tabii, çözüm projemize Sayın Başbakan bu kürsüde
verdiği cevapta şöyle ifade etti: Biz siyasi özerkliğe
karşıyız, ekonomik özerkliğe karşıyız,
sadece hizmet özerkliği olur. diye. Oysa Sayın Başbakan hizmet
özerkliğinin olabilmesi için bir defa ekonomik özerkliğin olması
şart ve siyasi özerkliğin olmazsa olmazdır. Siz gerçekten
merkezî politikalarla Türkiyenin sorunlarını çözemiyorsunuz.
Dolayısıyla eğer çözüm olacaksa siyasi ve ekonomik
özerkliğin olmadığı bir yerde hizmet özerkliğini
beklemek de mümkün değil.
Değerli
milletvekilleri, İller Bankasının özelleştirilmesi gündemi
de yeni bir şey değil. 80den sonra ve 24 Ocak kararları
doğrultusunda İller Bankasının İller Bankası
Anonim Şirketine dönüştürülmesi süreci yavaş yavaş
ilerletilmekte, bildiğimiz anlamdaki İller Bankası yerine
yapılandırma adı altında tasfiye edilmektedir.
Yerel kredi
sistemi ve yerel yatırımcılık alanı İller
Bankasının uzmanlık alanıdır. Bu yasa
tasarısıyla uzmanlık ortadan kaldırılmaktadır. Bu
yasayla İller Bankası yerel yönetimlere aktardığı
uygun krediler sayesinde kentsel alt ve üst yapıların
finansmanını sağlama işlevinden uzaklaşmış,
bunun yerini büyükşehir belediyeciliği almıştır. Büyükşehir
belediyeciliği ise finansmanı yurt içi ve yurt dışı
piyasalardan kredilerle sağlayarak yerel hizmetlerin kaderini
piyasaların inisiyatifine, insafına bırakmaktadır.
Bugün İller
Bankası Genel Müdürlüğünün tasfiyesi ve İLBANK AŞ olarak
yeniden yapılandırılması amacıyla hazırlanan bu
kanun taslağı ile İller Bankasının özelleştirilme
süreci tamamlanmaya çalışılmaktadır. Kanun
tasarısının ikinci bölümünde bankanın organları ve
yönetimine dair maddeler bulunmaktadır. Genel Kurul üyeliğinden daha
önce yer alan Millî Eğitim Bakanlığını temsil eden üye
çıkarılırken, hazine bakanlığını temsil eden
bir üye eklenmiştir. Mevcut yasada yönetim kuruluna seçilecek üyelerin
uzmanlık alanları belirtilirken yasa tasarısı ile
uzmanlık alanları belirtilmeden üye olmanın önü
açılmıştır. İller Bankasının asli görevi
olan yerelde alt yapı faaliyetlerini destekleme görevi uzmanlık
alanı olan üyelerin seçiminde değişiklik yapılarak da
engellenmiş olmaktadır. Oysaki yerel yönetimlerin belediyelerin
ağırlığının daha da artırıcı
önlemlerin alınmasıyla sosyal devlet ilkelerinin uygulanması
sağlanması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, devlet kurumlarının işletmelerinin
özelleştirilmesinde yaşanacak sorunların en
ağırını her zaman olduğu gibi işçi ve emekçiler
yaşamaktadır. Bu kürsüde bu konuya ilişkin konuşan
arkadaşlarımız da ifade etti, çünkü bu alanda
çalışacak işçilerin durumunun ne olacağı belli
değil. Hâlâ 4/C statüsündeki Tekel işçileri direnişçileri ve
diğer işçilerin durumları ortadadır. Türkiye hâlâ bu sorunu
dahi çözmemişken yeni işsizler ortaya çıkacaktır. Bu,
tabii, AKPnin temel politikası. Aslında her yerde ticari olarak
yaklaştığı için sonuçta onları, sizleri
düşündüren işçilerin ne olacağı değil, önemli olan
oradan ne kadar kâr elde edeceğiz ya da ne kadar sermaye getirecek
yaklaşımı.
Belediyecilik
hizmetleri tarihinin deneyim ve birikimini birbirine aktarmış olan
İller Bankası emekçileri, yeni dönemde sendikal hakları elinden
alınarak güvencesiz çalıştırılmayla karşı
karşıya kalacaktır. Diğer bir yandan, bu sürecin sonunda
yaşadığımız kentlere hâkim anlayışın,
anonim şirket kentçiliği olacağı açıktır.
Ulaşım, su, elektrik, kanalizasyon, park, bahçe ve benzeri hizmetler
halkımızın parasız alması gereken hizmetlerken
bunların tamamı, İller Bankası Anonim Şirketiyle
dolaylı ya da doğrudan paralı hâle getirilmiş
olacaktır.
Sayın
milletvekilleri, yerel yönetime kaynak aktarması gereken İller
Bankası ve bu kaynaklar ile halka nitelikli kamusal hizmet üretmekle
yükümlü olan belediyeler sessiz sedasız bu kanunun geçmesini beklemektedir
çünkü İller Bankası AŞ kurulduğunda yerel yönetimlerin
sunduğu hizmetler tamamen neoliberal politikalara teslim edilerek büyük
rantları açığa çıkaracaktır. Kentsel
rantçılığın bir başka boyutu İller
Bankasının özelleştirilmesinden geçmektedir. AKP de bu
tasarı ile bunu gerçekleştirmek istemektedir.
Sayın
milletvekilleri, önemli olan yerelde halka hizmet olması gerekirken, ne
yazık ki, AKP Hükûmeti hizmet konusunda da ayrımcılık
yapmaktadır. Özellikle partimize yönelik, partimizin yerel yönetimlerine
yönelik siyasi yaklaşımı çok ortadadır. Bugün halka hizmet
etmesi gereken, halkın iradesiyle seçildiği için halka hizmet etmesi
beklenen belediye başkanlarımız, ne yazık ki, KCK
davası adı altında tutuklanmış durumdadırlar ve
hukuksuz bir şekilde Diyarbakırda yargılanmaktadırlar.
Üstelik kendisini seçen, ona hizmet etmesini isteyen halkının dilini
kullandığı için, kendi ana dilini kullandığı için
de kendi hakkını bile savunamayacak durumdadırlar. Bu,
aslında, AKPnin hizmet mi yoksa gerçekten siyaseten mi bu işi
yaptığının çok net göstergesidir. Bize göre AKP, gerçekten
halka hizmet, halkın değerlerini halk için eşit ve adil
kullanmak yerine, buradan...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
SEBAHAT TUNCEL
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Teşekkür
ediyorum.
Gerçekten halka
hizmet yerine, belediyenin olanaklarını nasıl siyasi rant hâline
getirebilirim, benim olan eşittir, benim olan adildir
yaklaşımı, benim dışımdakini de nasıl
boğarım, nasıl siyaseten etkisiz hâle getiririm, nasıl
yönetemez hâle getiririm yaklaşımıdır. Bu anlayış
değişmediği sürece Türkiyede gerçek anlamda adil ve eşit
bir yönetim olmayacaktır. Mesele sadece olanak yaratmak değil, bu
olanakların nasıl kullanıldığı meselesi de
önemlidir. Yerel yönetimlerde kullanılacak olanakların herkese adil
ve eşit uygulanması önemli. Gerçekten Hakkâriden Vana,
Diyarbakırdan Edirneye kadar herkesin eşit faydalanması,
Türkiyedeki en azından eşitsiz olan, adaletsiz olan
yaklaşımı kıracaktır. Umuyoruz, bu kanun
tasarısında buna dikkat edilir. Ancak görülen o ki sadece merkezî
iktidar kimdeyse düdüğü çalan o olacaktır. Gerçi Başbakan
ıslık çalınmasına karşı ama kendi elinde düdük
olduğunda kendisi halka ıslık çalabiliyor, o konuda problem
yapmıyor!
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tuncel.
Şahıslar
adına ilk söz Kütahya Milletvekili Sayın Hasan Fehmi Kinayda.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; 477 sıra sayılı İller Bankası Anonim
Şirketi hakkındaki tasarı üzerine şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, uzun bir
süredir İller Bankası Kanunu, gerek 22nci Dönemde gerek 23üncü
Dönemde uzun uğraşlar sonucu Genel Kurulda huzurlarınıza
getirildi. Bu süre zarfında, Plan ve Bütçe Komisyonunda tüm parti
gruplarımızın çok önemli katkılarını aldık.
Bu katkılar doğrultusunda yasa üzerinde, tasarı üzerinde önemli
değişikliklere de gidilmiştir. Burada muhalefete mensup
değerli sözcü arkadaşlarımız, İller
Bankasının anonim şirkete dönüştürülmesinden yola
çıkarak özelleştirmeyle bir ilişki kurmak suretiyle bazı
tenkitleri ifade ettiler. Şu anda gerek Hükûmetimizin gündeminde gerekse
İller Bankasıyla ilgili Genel Kurul gündeminde
özelleştirilmesine ilişkin herhangi bir gündem yer almamaktadır.
Ayrıca, bugün gündemimizde olan tasarının buraya temelde
getiriliş sebebi, bildiğiniz gibi Bankalar Kanununda yapılmış
olan köklü değişiklik sonrasında İller Bankasının
da esnek bir yönetim anlayışıyla yönetilebilmesi, daha etkin
kaynakları kullanabilmesi, daha uzun vadeli ve ucuz fonlara
erişebilmesi bu sayede gerçekleşecektir. Getirdiğimiz
yasanın temelde özü budur değerli arkadaşlarım.
Tabii,
geçmişten bu yana İller Bankasında çok önemli
değişiklikler, yönetiminde çok önemli etkinlikler ortaya
çıkmıştır. Ben bu nedenle gerek Hükûmetimizi gerekse
İller Bankası değerli yöneticilerini tebrik ediyorum. Zarar
nedeniyle maaşlarını dahi ödeme konusunda güçlük yaşayan
İller Bankası, geçtiğimiz yıl itibarıyla 255 milyon TL
kâr etmiştir. Bu kâr sayesinde, başta 10 bin nüfusun altındaki
beldelerimiz olmak üzere, yine 100 nüfusun altındaki ilçelerimiz olmak
üzere belediyelerimize, il özel idarelerine çok önemli katkılar
gönderilmiştir, o sayede altyapılar yapılmaktadır.
İller
Bankası geçmişten bu yana, misyonu gereği, yerel yönetimlerin
finansman imkânlarına erişimde çok önemli katkıları olan
bir kuruluşumuzdur. Amacımız bu etkinliğini çok daha fazla
artırmaktır, ileri taşımaktır. Artık, yüzde 6
faizle kredi verebilmektedir. Bu kredi koşullarındaki cazibe
nedeniyle, 2009 yılında 1 milyar TL civarında olan plasman hacmi
2010 yılı itibarıyla yaklaşık yüzde 100 civarında
bir artışla 2 milyar TLye ulaşmıştır. Son
beş yıl içerisinde İller Bankası 5 milyar TL civarında
kaynak kullandırabilmiştir.
Burada bir önemli
değişiklik de ortaklık paylarına ilişkin
yapılmaktadır. Belediyelerimizden ve il özel idarelerimizden merkezî
yönetim tarafından yapılan kesinti yüzde 5ten yüzde 2ye
düşürülmektedir. Burada mahallî idarelerimize önemli bir avantaj
sağlamış oluyoruz.
İller
Bankası geçmişte kanalizasyon, su, altyapıyla ilgili
birtakım yatırımları destekliyordu ama son beş
yıllık dönemde yönetim anlayışındaki finansman, kredi
kullandırma konusundaki anlayış değişikliğinden
yola çıkarak artık üstyapıyı da, hatta raybüs, metrobüs
gibi temel ulaşım araçlarını, kitle ulaşım
araçlarını da finanse edecek bir yapıya
ulaşmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, İller Bankası tasarısı uzun bir
bekleyişten sonra inşallah bugün yasalaşacaktır. Ben bu
düşüncelerle tasarıya emeği geçen başta Hükûmetimiz ve
İller Bankası Genel Müdürlüğüne teşekkür ediyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kinay.
Tokat
Milletvekili Sayın Osman Demir.
Buyurun
Sayın Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN DEMİR
(Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 477 sıra
sayılı İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerine şahsım adına
söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İller
Bankasının önemi aslında mahallî idarelerin öneminden
kaynaklanıyor. İller Bankası yerel yönetimlere finansman
sağlayan, aynı zamanda danışmanlık hizmeti yürüten,
proje temininde bilgi sağlayan bir bankamızdır, 1945
yılından beri bu minval üzere hayırlı hizmetlerde
bulunmuş olan bir bankamızdır.
Bugün yapmakta
olduğumuz yasa değişikliği
Aslında, Bankanın
tabi olduğu bir yasa var, 4759 sayılı Yasa, kendi yasası
bu; bir de tabi olduğu 5411 sayılı Bankacılık Kanunu
var. Bu iki kanun arasında zaman zaman uyumsuzluklar ortaya
çıkıyor. Yaptığımız yasal değişiklikle
bu uyumsuzluğu gidermeye ve aynı zamanda bankanın daha etkin ve
verimli çalışmasını temin etmeye
çalışıyoruz.
Ne tür yenilikler
geliyor bu yapmakta olduğumuz yasayla?
Değerli
arkadaşlar, buraya çıkan konuşmacı
arkadaşlarımız, işte, burada çalışan personelin
sözleşmeli statüye geçtiğini, iş güvencelerinin
kaybolacağını ifade ediyorlar.
Çalışanların
sözleşmeli statüye geçiyor olduğu doğru. Yani bu bankada
çalışanlar 657 sayılı Kanun kapsamından
çıkacaklar, sözleşmeli statüye geçecekler ama isteyen bütün
memurların tamamı geçecek yani bir kısmı geçecek bir
kısmı açıkta kalacak diye bir durum söz konusu değil,
isteyen çalışan personelin tamamı sözleşmeli statüye
geçecek. Hatta, emekliliği gelenlerden iki ay içerisinde emekliliğini
isteyenlere emeklilik tazminatı yüzde 30 fazlasıyla ödenecek
değerli arkadaşlar yani personelin, burada gördüğünüz gibi bir mağduriyeti
söz konusu değildir.
Efendim,
sözleşmeli statüye geçmek istemiyorum, emekli de olmak istemiyorum. diyen
personeller o zaman Devlet Personel Başkanlığına
devredilmiş sayılacaklar.
Diğer
taraftan, mevcut uygulamada yerel yönetimlerin yani belediye ve il özel
idarelerinin yıllık gelirlerinin tamamı üzerinden yüzde 5
kesinti yapılıyor, mevcut uygulamada böyle. Yeni yasal
değişikliği yaptığımız zaman yüzde 5
değil de yüzde 2 kesinti olacak. Buyurun, mahallî idareler daha fazla fona
kavuşmuş olacak yani belediyelerimizin ve il özel idarelerimizin
bütçesine akacak kaynağı daha az kesmiş olacağız,
yüzde 2 kesmiş olacağız. Sadece ilk üç yıl yüzde 3lük
kesinti yapacağız. Bunun amacı da Bankanın sermayesini 9
milyar TLye çıkarmak istiyoruz yani sermayeyi artırmak istiyoruz.
Yine bu yaptığımız yasal değişiklikle
Bankanın sermayesini 5 katına kadar artırma yetkisini Bakanlar
Kuruluna vermiş oluyoruz.
Diğer
taraftan değerli arkadaşlarım, Bankanın 7 kişilik
yönetim kurulu olacak. Bu 7 kişilik yönetim kurulu içerisinde 2 tanesi
yerel yönetimlerin temsilcisi olarak burada temsil edilecek, 1 tanesi
belediyelerden, 1 tanesi de il özel idarelerinden olmak üzere. E, bu Banka
mahallî idarelere yönelik faaliyette bulunduğuna göre, onlara proje
hazırladığına göre, finansman desteği
sağladığına göre bu kurumların temsilcilerinin de
yönetim kurulunda yer alıyor olması gayet doğaldır.
Yine,
Bankanın imkânlarını artırıyoruz. Bankaya, il özel
idaresine ve belediyelere genel bütçeden, vergi paylarından ödenecek
tutarın yüzde 2sinin dışında başka kaynaklar temin
ediyoruz. Nedir o kaynaklar? Banka, tahvil ihraç edebilecek, yurt
dışında şube açabilecek, yurt dışından fon
temin edebilecek yani Bankanın fon kaynakları artmış
olacak. Efendim, il özel idaresinden, belediyelerin paylarından
kesintinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
OSMAN DEMİR
(Devamla)
yüzde 5ten yüzde 2ye düşüyor olması Bankanın
finansman imkânlarını daraltmayacak çünkü ona başka kaynaklardan,
tıpkı diğer bankaların yaptığı gibi
başka kaynaklardan fon temin etme avantajı sağlıyoruz.
Yine bu
yaptığımız düzenlemede Bankanın safi kârının
yüzde 51ini, köylerin teknik ve sosyal altyapı hizmetlerinin
finansmanına; nüfusu 200 binin altındaki belediyelerin harita imar
planı, içme suyu, atık su, katı atık gibi projelerinin
finansmanına; nüfusu 20 binin altındaki belediyelerin bu
saydığımız projelerle birlikte bizzat bu projelerin
yapımına kullanılabilecek yani Banka, safi net kârının
yüzde 51ini tamamen yerel yönetimlerin üreteceği hizmetlerin
finansmanında kullanacak değerli arkadaşlar. Görüldüğü
gibi, Banka, hiçbir şekilde eskisinden daha geriye giden bir düzenlemeye
tabi değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN DEMİR
(Devamla) Daha modern, daha yenilikçi, daha dinamik, daha verimli bir banka
düzenlemesi yapmış oluyoruz.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Demir.
Soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bilindiği gibi, nüfusu 2 binin altında olduğu gerekçesiyle tüzel
kişilikleri değiştirilen belediyeler gerçekten zor durumda.
Acaba -Milliyetçi Hareket
Partisi milletvekilleri tarafından da verilen- nüfusu 2 binin
altındaki belediyelerin nüfusu 2 binmiş gibi ödenekle
donatılması mümkün olabilir mi? Bu konuda Hükûmetinizin bir
çalışması var mı?
İkincisi de:
Bu durumdaki belediyeler, 2014 yılında yapılacak yerel seçimlerde
tekrar belediye başkanlığı seçimine girebilecekler mi?
Kamuoyunda, bu yönde değişiklik yapıldığı
yönündeki iddialar doğru mudur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Sayın Başkanım,
çok teşekkür ediyorum.
Sayın
Işıkın sorusu tabii bizim ilgi, yetki alanımızın
dışında olan bir konu ama nüfusu 2 binin altında olan -veya
üstünde, herhangi bir şekilde- belediyelerin gelirleriyle ilgili
düzenlemeler Belediyeler Kanununda yapılıyor bildiğiniz gibi.
İller Bankası, belediyelerin gelirleri noktasında bir aracı
kurum ve ortaklık yani sahibi olduğu yerel yönetimlerde de her türlü
üst yapı ve müşavirlik hizmetleri veren bir kurum.
Dolayısıyla, bizim Bakanlık olarak bizim böyle bir
çalışmamız yok ama ben -daha önce soruda da cevap verdiğim
gibi, ifade ettiğim gibi- bu konuda, yerel yönetimlerin
kaynaklarının oluşturulması temini noktasında çok daha
teknik kriterlere, gerekliliklere göre bir tespit yapılmasında çok
büyük yarar olduğunu ifade etmek istiyorum.
2014
yılındaki seçimlerde, ki nüfusu 2 binin altında olan
belediyelerle alakalı, seçime girip girmeyecekleri konusunda benim şu
anda bir bilgim yok, bu konuyu araştırıp yazılı olarak
cevap vermeyi uygun buluyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Madde 13 üzerinde
iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 sıra sayılı İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 13üncü maddesinin 3üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(3) Banka,
Genel Kurul tarafından onanan bilânçoya göre ortaya çıkan safi
kârın yüzde 51'ini; il özel idareleri tarafından yerine getirilen,
köylerin teknik ve sosyal altyapı hizmetlerinin finansmanı; nüfusu
200.000'in altında olan belediyelerin harita, imar planı, içme suyu,
atık su, katı atık, kent bilgi sistemi ve benzeri kentsel
altyapı projelerinin finansmanı ile nüfusu 25.000in altında
olan belediyelerin anılan projelerinin ayrıca yapımının
finansmanında hibe olarak kullanır."
Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetim
kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Nurettin Canikli Hayrettin Çakmak Metin
Kaşıkoğlu
Giresun Bursa Düzce
Canan Kalsın Kürşad
Tüzmen
İstanbul Mersin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 13'üncü maddesinin sonuna aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Serdaroğlu Nevzat Korkmaz Beytullah Asil
Kastamonu Isparta Eskişehir
D. Ali Torlak Alim
Işık Cemaleddin
Uslu
İstanbul Kütahya Edirne
11) 5779
sayılı İI Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunun 2'nci maddesinin 5inci
fıkrasına göre "Sair nedenlerle nüfusu 2000'in altına
düşen belediyelere gönderilen pay, 2000 nüfusa göre hesaplanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe efendim.
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
Bir yerleşim
yerinin belediye olabilmesi içi gerekli kıstaslar 5393 sayılı
Belediye Kanununda belirlenmiştir. Yine aynı kanunda, bir belediyenin
tüzel kişiliğinin nasıl sona ereceği de açıkça hükme
bağlanmıştır. Bir belediyenin tüzel kişiliğinin
sona ermesi için öncelikle nüfusunun 2000'in altına düşmesi
gerekmektedir. Ancak, ilçe merkezlerinde Belediye kurmak zorunlu olduğu
için, ilçe belediyelerinin merkez nüfusu 2000'in altına düşse bile belediyelerin
tüzel kişiliği sona ermemektedir. İlçe merkezleri
dışındaki belde belediyelerinde ise nüfusun 2000'in altına
düşmesinden sonra, tüzel kişilik hemen sona ermemekte, ilk mahalli
seçimlere kadar devam etmektedir.
5779
sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun'un belediye
paylarının tahsisine ilişkin esasları düzenleyen 5 nci
maddesine göre, belediye payının yüzde 80'lik kısmı nüfusa
göre dağıtılmaktadır.
Hâlihazırda
görev ve sorumluluk alanları çok geniş olan mahalli idarelerin bu
gelirleri ile görevlerini yerine getirmekte zorlandıkları,
birçoğunun bunu başaramadığı görülmektedir.
Öz gelirleri
olmayan mahalli idareler, mali imkânları bakımından tamamen
merkezi idareye bağımlı haldedirler. Özellikle, küçük ilçe ve
belde belediyeleri, bütün işlerini İller Bankası'ndan gönderilen
para ile görmekte, personel ücretlerini de ancak bu şekilde
ödeyebilmektedirler.
Belediye hiçbir
hizmet yapmasa bile, Belediye Kanunu 48. maddeye göre zorunlu olan yazı
işleri, mali hizmetler, fen işleri ve zabıta birimlerinin
personel giderleri bile belli bir yekûn tutmaktadır.
Nüfusu 2000'nin
altına düştüğü halde kanunen kapatılması mümkün
olmayan ilçe ve belde belediyelerine nüfuslarına göre gönderilen pay,
çoğu zaman bulunması zorunlu personel giderlerini bile
karşılamamaktadır.
Önergemiz, nüfusu
2000'in altına düştüğü halde, kanunen kapatılması
mümkün olmayan, yine nüfus kıstasına göre tüzel kişiliği
bir sonraki mahalli idareler seçimlerinde sona erecek olan belediyelere, 2000
nüfus üzerinden pay aktarılması öngörülmektedir.
Kanun
teklifimizin yasalaşması, bütçeye herhangi bir ek yük
getirmeyecektir. Genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamından
belediyelere ayrılan 2,85'lik rakam yine aynı kalacak, ancak, paylaştırma
yapılırken nüfusu 2000'in altına düşmüş belediyeler
için iyimser ayrımcılık yapılacaktır. Diğer
belediyelere düşen pay, onların bütçeleri içerisinde önemsiz bir
miktar azalırken, nüfusu 2000'in altına düşen belediyelere
aktarılacak küçük kaynak, onlar için hayati bir miktar olacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 sıra sayılı İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 13üncü maddesinin 3üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(3) Banka,
Genel Kurul tarafından onanan bilânçoya göre ortaya çıkan safi
kârın yüzde 51'ini; il özel idareleri tarafından yerine getirilen,
köylerin teknik ve sosyal altyapı hizmetlerinin finansmanı; nüfusu
200.000'in altında olan belediyelerin harita, imar planı, içme suyu,
atık su, katı atık, kent bilgi sistemi ve benzeri kentsel altyapı
projelerinin finansmanı ile nüfusu 25.000in altında olan
belediyelerin anılan projelerinin ayrıca yapımının
finansmanında hibe olarak kullanır."
Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetim
kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Olumlu
görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile
Banka kârının yüzde 51inin belediyelerin madde metninde belirtilen
projelerinin hibe olarak yapımında, nüfus kriterinin 25.000 olarak
esas alınması ve yerel yönetimlere hibe olarak yapılacak
finansal yardımların yapılmasında hangi kriterlerin esas
alınacağına ilişkin olarak bir yönetmelik
çıkarılması öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesi içinde madde 13ü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 14ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 1le
ilgili bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 sıra sayılı İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın Geçici 1 inci Maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Abdurrahman Kurt Eyüp Ayar
Kayseri Diyarbakır Kocaeli
Kayhan Türkmenoğlu Kadir Tıngıroğlu Safiye Seymenoğlu
Van Sinop Trabzon
Ali
Temür
Giresun
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, gerekçe
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile
belediye ortaklık paylarının % 2 oranının Kanunun
yürürlüğe girmesinden itibaren uygulanmasının yerel yönetimler
yönünden daha uygun olacağı düşünülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bu önergeyle geçici madde 1, tasarı metninden
çıkmıştır. Diğer geçici madde numaraları kanun
yazımı esnasında teselsül ettirilecektir.
Şimdi,
mevcut komisyon metni üzerinden devam ediyoruz.
Geçici madde 2de
bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 sıra sayılı İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın Geçici 2 inci Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Geçici madde 2
4759 sayılı kanunun 19 uncu maddesinin (c) bendi hükmünün
uygulanmasına 2010 yılı kârı dağıtımı
için 31/12/2011 tarihine kadar devam olunur.
Mustafa Elitaş Abdurrahman Kurt Eyüp Ayar
Kayseri Diyarbakır Kocaeli
Kayhan Türkmenoğlu Kadir Tıngıroğlu Safiye Seymenoğlu
Van Sinop Trabzon
Ali
Temür
Giresun
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevcut
düzenlemede, "4759 sayılı kanunun 19 uncu Maddesinin (c) bendi
hükmünün uygulanmasına 31.12.2010 tarihine kadar devam olunur" hükmü
geçerliliğini yitirdiğinden, bu düzenlemenin 2011 yılında
da uygulanması gerektiğinden bu değişiklik uygun
görülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesi içinde geçici madde 2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3te
bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 Sıra sayılı İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın Geçici 3 üncü maddesinin 1 inci
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Bu Genel
Kurul'da illerdeki belediyeleri temsilen, her bir ilin il
sınırları içerisinde mevcut olan belediyeler,
adlarının baş harflerine göre alfabetik sıraya konur. Bu
sıraya göre belediyelerden hangilerinin temsilci göndereceği banka
tarafından belirlenir.
Mustafa Elitaş Veysi Kaynak Mustafa Hamarat
Kayseri Kahramanmaraş Ordu
Ali Temür Ünal
Kacır
Giresun İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Olumlu
görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevcut
düzenlemede Bankanın Genel Kuruluna katılacak olan belediye
temsilcilerinin belirlenmesine ilişkin esasların Ana Sözleşmede
düzenlenmesi öngörülmüştür. Ancak Ana Sözleşmenin yürürlük
kazanması için genel kurul yapılması gerekliliği nedeniyle,
oluşabilecek herhangi bir hukuki boşluğa mahal vermemek için
yapılacak ilk Genel Kurulun belirlenmesine ilişkin bu düzenleme
yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesi içinde geçici madde 3ü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 4ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 5te
iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 Sıra Sayılı Tasarının Geçici 5'inci
Maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan "Devlet memuru
statüsünde" ibaresinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Bülent Baratalı Şevket Köse
Trabzon İzmir Adıyaman
Ali Oksal Esfender Korkmaz Hüseyin Ünsal
Mersin İstanbul Amasya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun
Tasarısının geçici 5. maddesinin 6. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Banka
personeliyle yapılacak ilk sözleşmenin süresi üç yıl olarak
belirlenir.
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal Erkan Akçay
Konya Antalya Manisa
Ahmet Duran Bulut Oktay Vural Ahmet Yeni
Balıkesir İzmir Samsun
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeniden
yapılanan kurumda ilgili personelin ilk sözleşmede daha uzun görev
yapmasının kuruma fayda getireceği düşünüldüğünden
teklif edilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 Sıra Sayılı Tasarının Geçici 5'inci
Maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan "Devlet memuru
statüsünde" ibaresinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Emekliliği
teşvik amacıyla getirilmiş olan emekli ikramiyesinin % 30
fazlasıyla ödenmesi olanağının, Devlet memuru statüsünde çalışanlar
dışındaki diğer personeli de kapsaması önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, eğer müsaade ederseniz, redaksiyon talebim var.
BAŞKAN
Komisyon Sözcüsünün bir redaksiyon talebi vardır.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım, saygılar sunuyorum.
Geçici 5inci
maddede, kanun yapma usul ve esaslarına uygunluğun
sağlanması amacıyla, bu maddenin üçüncü ve dördüncü
fıkralarının birinci ve ikinci paragraflarının (a) ve
(b) bentleri şeklinde düzenlenmesinin uygun olacağını
takdirlerinize sunuyorum.
BAŞKAN Bu
notla ve kabul edilen önergelerle geçici madde 5i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde
6yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 15te bir
önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 477 sıra sayılı İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 15 - Bu
kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Nurettin Canikli Metin Kaşıkoğlu Safiye Seymenoğlu
Giresun Düzce Trabzon
Ahmet Yeni Veysi
Kaynak
Samsun Kahramanmaraş
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Olumlu
görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Geçici Madde 2de
yapılan değişiklik önerilen bu düzenlemeyi gerekli
kılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesi içinde madde 15i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 16yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İkinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum:
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun
Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 237
Kabul : 237 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun
Tüfekci Fatih
Metin
Konya Bolu
(x) Açık oylama kesin
sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı
olmasını diliyorum.
Sayın
Bakanın bir teşekkür konuşması vardır.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle, bugün
1933 yılında Belediyeler Bankası diye kurulup hayatına
başladı. 1945 yılında da mevcut, şu andaki
değiştirdiğimiz geçmiş teşkilat yapısı
itibarıyla -bugün yasalaştırdığınız konumu
İLBANK itibarıyla- İller Bankası olarak hayatiyetine devam
etti ve bugün kararınızla birlikte inşallah
İller
Bankası, geçmiş döneminde iyi günleri oldu, bazen olumsuz günleri
oldu, iyi yönetildiği zamanlar oldu, çok etkin, verimli hizmet
yaptığı dönemler oldu fakat mevcut teşkilat
yapısı itibarıyla her iki noktaya da müsait bir durumda idi.
Özellikle son sekiz yılda yönetim noktasındaki özel gayretlerle ve
çalışmalarındaki özel gayretlerle yerel yönetimlere hem
altyapıda hem üstyapıda hem proje çalışmalarında
müşavirlik hizmetlerinde birçok noktada etkin hizmetleri yerine
getirdiğine bir kere daha özellikle şahit olmuş olduk.
Örneği dünyada pek fazla olmayan bir kuruluş. Yerel yönetimlerin de
gelişen Türkiyede ciddi anlamda bundan sonra değişen yapı
ve proje ihtiyaçlarıyla birlikte daha fazla desteğe ihtiyaç
olduğu da açık.
Özellikle
İller Bankasının teşkilat kanununda Plan Bütçe Komisyonunda
alt komisyonda çok önemli çalışmalar yapıldı. Alt
komisyonda görev yapan tüm partilerin değerli milletvekillerine özellikle,
hassaten teşekkür ediyorum. Parti gruplarına ayrı ayrı çok
teşekkür ediyorum. Bankamızın, İller Bankasının
değerli çalışanlarına çok teşekkür ediyorum. Bugün de
yüce Mecliste grupların mutabakatıyla kısa bir zaman dilimi
içerisinde İller Bankasının İLBANK olarak
yasalaştırılmasına karar verdiniz. Memleketimiz için,
bankamız için, banka çalışanları için, yerel yönetimlerimiz
için hayırlı olmasını diliyorum. Hepinizi saygıyla
tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim. Hayırlı olsun.
Birleşime
saat 20.00de toplanmak üzere ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.04
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
3üncü
sırada yer alan, Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir
Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının
Bir Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/877) (S.
Sayısı: 535)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17
Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağının;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin;
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün;
Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin;
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serterin; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun;
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın; Kocaeli
Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynakın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın;
Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
4.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17
Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağının;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun;
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin;
Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serterin; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
606 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel kanun olarak
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
(x)
606 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütçe görüşmeleri sırasında
konuşma sürelerinin uzatılmasıyla ilgili yeni usul ihdas
edilmiş ve usul oylarınızla da karara
bağlanmıştı. Buna göre, konuşmacıya İç
Tüzükte öngörülen süreden başka ek bir sürenin verilmemesi, verilememesi
karar altına alınmıştı.
Ben, bundan
önceki kanun tasarısının görüşülmesi sırasında
alışkanlıkla, sehven ek süre vermiş bulundum ve bu
uygulamamı görüşmelerin sonuna kadar devam ettirdim ancak bundan
sonra yöneteceğim bütün birleşimlerde bu kararınıza uyarak
konuşmacılara ek süre vermeyeceğim. Sayın
konuşmacıların bunu bilerek hazırlıklarını
yapmalarını rica ediyorum.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Efendim, selamlama olmayışı çok garip.
BAŞKAN -
Genel Kurul karar almış.
Sayın
Yalçın, siz bir de hukukçusunuz.
YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) Kararı değiştiririz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Alırsınız karar, ben ona uyarım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Çok zorlanıyoruz ama
BAŞKAN -
Tasarının tümü üzerinde ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sakarya Milletvekili Sayın Münir Kutluataya aittir.
Buyurun
Sayın Kutluata. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakika.
MHP GRUBU ADINA
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ve Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Kanun
adının uzunluğundan da anlaşıldığı
gibi, bu kanun kamuoyunda bazen kısaca af tasarısı bazen
torba kanun gibi ifadelerle dile getirildi. Sonuçta, çok geniş ve
kapsamlı, birbiriyle ilgisi olmayan birçok maddenin dercedildiği bir
yasa taslağı ortaya çıktı.
Ekonomik kriz en
ağır şartlarıyla yaşanırken krizin
varlığını reddeden Hükûmet, daha sonra krizin
sonuçlarını ve tahribatını inkârla vakit
harcamıştır. Bu süreçte iflas edenler etmiş, batanlar
batmış, çökenler çökmüş, ayakta kalanlara bakarak sorumlular da
Ben size ekonomik kriz bizi teğet geçecek dememiş miydim?
diyebilmişlerdir.
İki buçuk
yıllık bir gecikmeyle de olsa borçlarla ilgili bir düzenleme
yapılma zorunluluğu Hükûmet tarafından kabul edilmiş, bu
sefer de ekonomi mağdurları üzerinden siyasi fayda devşirme
süreci başlatılmıştır. Önce referandum sürecinde bu
kanunla ilgili vaatte bulunulmuş, daha sonra bayram müjdesi olarak
kamuoyuna duyurulmuş, daha sonra da yasalaştırılması
çeşitli metotlarla geciktirilerek, yasalaşma tarihi seçim tarihine ne
kadar yakın olursa o kadar iyidir anlayışına terk
edilmiştir bu süreç.
Diğer
taraftan, bu tasarı kriz başından beri istediğimiz ve her
türlü desteği vermeye hazır olduğumuz bir düzenleme
olduğundan, Hükûmet tek başına geçiremeyeceği birçok
niyetini bu vesileyle gerçekleştirme sevdasına düşmüştür.
İlgili ilgisiz, yerli yersiz birçok konu yasaya âdeta
sokuşturulmuş, gizlenmiş ve mali düzenlemelerin bir an önce
yürürlüğü girmesine bir türlü izin verilmemiştir.
2010
yılı Temmuz ayında ilan edilen borç
yapılandırılması, Hükûmetin varım demesinden sonraki
ilk haftadan itibaren yasalaşma şansına sahipti. 21 maddelik bir
düzenleme Komisyon çalışmalarında 224 çerçeve maddeye çıkarılmış,
alt maddelerle birlikte madde sayısı 280i
aşmıştır.
Sayın
milletvekilleri, burada dikkatinizi çekmek istediğim önemli bir husus: Bu
kanun Hükûmetin kendi açıkladığı tarihten sonra on-on
beş gün içinde yasalaşabilirdi. Bizim desteğimiz ve toplumun
beklentisinin tasarının torba hâline getirilmesiyle istismar
edilmekte olduğunu görünce Hükûmete net bir teklifte bulunduk ve bunu her
vesileyle tekrarladık. Teklifimiz şu idi: Borçların
yapılandırılması hemen yasalaştırılsın.
İstediğiniz diğer düzenlemelere de, gerektiği gibi
tartışmak şartıyla, her türlü desteği vermeye
hazırız. ama olmadı, bunlar biri birine eklendi. Şu
hâliyle, bütün düzeltme çabalarımıza rağmen, hiçbir şekilde
kabul edemeyeceğimiz yirmiden fazla madde tasarıya monte edilmiş
durumdadır.
Durumu daha iyi
izah edebilmek için, tasarının genel gerekçesindeki Hükûmet
ifadelerine dikkat çekmek istiyorum. Genel gerekçenin ilk cümlesini sizlere arz
ediyorum: Uluslararası finans piyasalarında başlayan ve tüm
sektörleri etkisi altına alan küresel ekonomik kriz, ülkemizde de dış
talebin düşmesine bağlı olarak ekonomik daralmaya neden
olmuştur. deniliyor. Şimdi sizlere soruyorum değerli
milletvekilleri, değerli Hükûmet: İthal mallarının
piyasayı sarması, yerli firmaların iflas ettirilmesi
dış talebin düşmesinden mi kaynaklanmıştır?
Mademki dış talepte bir daralma olduğunu gördünüz ve
biliyordunuz, ihracatın kalanının çok büyük bir
kısmının ithalatla yapılmasını
politikalarınızla neden teşvik ettiniz?
Hayvancılığın çökmesi dış talebin
düşmesinden mi kaynaklanmıştır? İhraç ettiğiniz
sütler geri geldiği için mi süt hayvanlarını kasaba gönderdiniz?
Et ihracatınız vardı da, dış pazarlar daraldı da
hayvancılık bunun için mi çöktü? Kurbanlık hayvan
ithalatını daralan dış pazarları ferahlatmak için mi
teşvik ettiniz? Örnekleri saymakla bitiremeyiz. Dünya fındık talebi
düştü de mi fındık fiyatlarını yerlerde süründürdünüz,
üreticilerini perişan ettiniz? Bu sene için
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Allah, Allah!
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) - Allah Allah diyecekseniz, bunları bu kürsüden
söyleyin lütfen, millet de duysun! Evet, fındık fiyatlarını
dünya talebi daraldı diye mi yerlerde süründürdünüz?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Kimse yerde süründürmüyor!
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) - Fındık tarlalarını, bahçelerini,
yabancı bankaların ipoteğine bunun için mi açtınız?
Evet
Lütfen
Bakın, bir kanun çıkarıyorsunuz, gerekçesinin,
daha genel gerekçesinin ilk cümlelerinin altından çıkacak hâli yok
kimsenin.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) İncele Hocam, incele!
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) Genel gerekçenin birkaç cümlesini söylüyorum. Evet
Lütfen
laf atmayı bırakınız efendim. Çıkın, millete
açıklama yapın.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Geçmişle bir kıyasla Hocam!
BAŞKAN
Sayın Kacır, lütfen
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) Nereyi alırsanız alın, tütün ekimini,
pancar tarımını sınırlandırıp
ihtisaslaşmış çiftçimizi işsiz bırakmanız küresel
pazarların daralmasından mıdır, yoksa siyasal
tercihlerinizin iktisadi ayağı mıdır?
Devam
ediyorsunuz: Sağlam makroekonomik temelleri ve kriz sürecinde
aldığı önlemler sayesinde, Türkiye dünyadan pozitif yönde
ayrışmış. Bunu ifade ediyorsunuz. Sağlam
makroekonomik temeller dediğiniz, Milliyetçi Hareket Partisinin Hükûmet
ortağı olduğu dönemde yapılan düzenlemedir. Biz, o dönemde,
bankaları, ekonomi çökerken, firmalar iflas ederken, insanlar vergi
borçlarını dahi ödeyemez hâle gelmişken bankalar yüksek kâr
etsin diye değil, ekonominin ihtiyacını, finansmanını
karşılasınlar diye düzenlemiştik. Firmalar çökerken,
iş yerleri kapanırken, işçiler tezgâhları terk edip
işsiz kalırken banka kârlarıyla övünmenin Hükûmete
yakışmayacağını daha önce de söyledik, şimdi de
söylüyoruz.
kriz sürecinde
aldığı önlemler
diyor gerekçede. Hükûmet, kriz sürecinde
hiçbir önlem almamıştır. Sadece rutin olması gereken
ekonomik uygulamaları ve tedbirleri önlem diye takdim etmiştir.
Türkiye ekonomisi dünyadan pozitif yönde ayrılmış, Hükûmetin
ifadesine göre. Her türlü rakamsal ve oransal artışı pozitif
kabul eden bir Hükûmetle karşı karşıyayız.
Türkiyedeki artışlar olumsuz rakamlardadır, olumsuzluk gösteren
bir rakamın veya oranın artmasından memnuniyet değil,
üzüntü duymak gerekir.
Büyüyen
rakamlardan bazılarının satır başlarını size
arz ediyorum değerli milletvekilleri. İşsiz sayısı
artmıştır. Kapanan firmaların sayısı
artmıştır. Borçların miktarı artmıştır.
Borçlarını ödeyemeyenlerin sayısı artmıştır.
Devlet yardımına muhtaç olanların sayısı kat kat
artmıştır. İflaslar artmıştır, hacizler
artmıştır, icra dairelerinin sayıları
artmıştır, fakirlik artmıştır, boşanmalar
artmıştır maalesef, maalesef intiharlar
artmıştır. Söylediğiniz gibi, Türkiye, iktidarınızda
dünyadan ayrışmıştır ama bu, negatif yönde bir
ayrışmadır.
Yaşanan bu
süreçten olumsuz etkilenen işletmelerin kamuya olan borçlarına
uygulanan ek mali müeyyideler de borç tutarlarını
artırmış
diyorsunuz ve icra takibine maruz kalan borçlularla
ilgili tedbirden söz ediyorsunuz. Bu gerekçedeki ifadeler de gösteriyor ki kriz
karşısında korumasız bırakılan işletmeler,
ek mali müeyyidelerle daha da batırılmış ve icra
takipleriyle çökertilmiştir.
Bizim bu konudaki
çabalarımıza bir örnek olmak üzere, 3 Kasım 2008 tarihinde, o
günün Maliye Bakanına yaptığım ikazı ve verdiği
cevabı size çok kısa olarak aktarmak istiyorum. Tutanaklardan
okuyorum:
Münir Kutluata
(Sakarya) Sayın Bakan, hep küresel kriz tehdidi altında
konularımızı görüştük. Dolayısıyla, herkes
olumsuz birtakım gelişmelerin beklentisi içerisinde. Türkiye
ekonomisiyle ilgili tedbirler alınsın. derken biz, esnaf ve çiftçi
borçlarının yeniden yapılandırılmasını,
tüketici kredilerinin gözden geçirilmesini, hatta kredi kartı
borçları dolayısıyla vatandaşlara bazı
kolaylıklar getirilmesini kastediyoruz. Çünkü yaşanacak bu
sıkıntılı dönemin en önemli tarafları bunlardır.
Orta boy işletmeler, diğer işletmeler, KOBİler gibi
alanlarda bazı tedbirler zikredilseydi memnun olurduk. Bunları da göremiyoruz.
Bankalarımızın durumu sağlamdır.
Bankalarımızın özel sektörle ciddi şekilde ilgilenmesi veya
kredileri kesmemelerini bekliyoruz. diyorsunuz. Bunu söylemek yeterli
değildir, bunu gerçekleştirmek lazımdır. diye konuşma
sürüyor. Dönemin Maliye Bakanı Sayın Unatıkanın
cevabı: Sayın Kutluata esnaf kredilerinin ve diğer kredilerin
yeniden yapılandırılmasıyla ilgili konuştu. Bu hususta
tabii çok dikkatli olmamız lazım, yani borcunu ödeyemeyen de
çıkabilir, zamanında ödemeyen de çıkabilir. Şu andaki geri
dönüşler pek mahzurlu görülmüyor fakat yeni bir düzenleme
düşünmüyoruz. Tabii, orada bir haksızlık da olur. O
bakımdan da düzenlemeden yana değiliz. diyorlar.
Şimdi ne
oldu? Kriz başında yapılsaydı bu düzenleme
O zamanki hasar
kâfi görülmedi, şimdi hasarlar kâfi görüldü de mi bu düzenlemelere
kalkıştık? Bunları sizin takdirinize bırakıyorum.
Kamuya olan
borçların enflasyon oranında endekslenmek suretiyle ödenmesi, kamuyla
olan mali ilişkilerin düzenlenmesi
vesaire denilerek bu yasanın
doğrudan doğruya ekonomideki hasarın düzeltilmesine matuf
olduğunu söyleyen bir ifade var. Ama bu yasa bunun çok ötesine
gitmiştir ve torba yasa hâline gelmiştir. Fakat yasanın
çıkarılmasına razı olunma sebebi burada taleplerin
artması olarak gösteriliyor.
Taleplerin
artması ne demek değerli milletvekilleri? Biz bunu 2008
yılından beri devamlı söylüyoruz, teklifler, önergeler
veriyoruz. Burada kullanılacak ifade, Artık saklanamaz hâle geldi,
aklımız başımıza geldi. demenin çok daha yerinde
olduğunu düşünüyorum.
Faaliyetlere
devam edilmesinin burada kastedildiği söyleniyor. Kredi Garanti Fonu
diye bir fonun işletilmesi kararı kriz döneminde çok geç verildi,
sonra işletilmedi, sonra kullanılmadı, kullanılmaya
başlandığı dönemde de çökenler çökmüştü.
Dolayısıyla, ayakta kalanların kullanabileceği bir fon
hâlini de sonunda almış oldu.
Değerli
milletvekilleri, bu yasanın bu şekilde gerekçelendirilmesine
baktığımız zaman gördüğümüz manzara şudur:
Eğer maksat ekonomiyle ilgili bir düzenleme idiyse bu yirmi bir maddenin
arkasına yüzlerce gereksiz madde neden takıldı? İki: Böyle
bir düzenleme yapılacak idiyse 2008de yapılmasını istedik,
çok ısrar ettik, 2008de yapılmadı, 2009da yapılmadı,
2010da yapılmadı, şimdi 2011 yılındayız.
Eğer seçime gidilmeyecek olsaydı, Hükûmetin, dönüp de ekonominin
unsurları, elemanları, üretimi yapanlar ne hâldedir diye dönüp
bakmayacağını buradan rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir,
zamanında yapılmamasından ötürü. İki, lafı edildikten sonra
Hükûmet tarafından bugüne kadar büyük bir gayretle geciktirilmiş
olmasından ötürü.
Şimdi,
tasarının hazırlanış süresinde yasal zorunluluklar
açısından ihmal edilen birçok nokta var. Bunları biz her
vesileyle dile getirdik ve muhalefet şerhimizde açıkladık.
Gerçekten bunlar orta vadeli programlarda belirtilmeliydi, bunlar Mevzuat
Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelike uygun
olmalıydı. Bütün bunları sıraladık, söyledik ama en
önemlisi, bu torba yasa hazırlanırken, Plan ve Bütçe Komisyonu, hiç
de ihtisası olmayan alanlarda bazı maddeleri görüşerek, sonuca
bağlayarak kanuna eklemek zorunda bırakılmıştır.
Sekiz tane ihtisas komisyonu bu anlamda devre dışı
bırakılmış ve bunların uzmanı olmayan insanlarca
kısa sürede görüşülerek kanuna eklenmesi istenmiştir. Ne
kaybedilirdi bunlar ilgili komisyonlarda görüşülse de mali yönleri
itibarıyla Plan ve Bütçe Komisyonuna gelseydi ve sizler de şimdi
göğsünüzü gere gere bunlar gerektiği gibi
tartışıldı diyebilseydiniz?
Bu
tasarının en önemli eksiklerinden bir tanesi, değerli
milletvekilleri, toplumda yarattığı adaletsizlik duygusudur.
Borçlarını ödeyemeyen insanlarımıza kolaylık
getirilmesi, ifade ettiğim gibi, iki buçuk yıldır bizim üzerinde
durduğumuz bir husustur ama biz bunu ifade ederken bir şartımız
vardı, bu düzenleme yapılırken borçlarını ve
primlerini muntazam ödeyen mükelleflerin yeni bir kolaylığa muhatap
kılınması, kendilerine yeni bir kolaylık sağlanarak bu
adaletin tesis edilmesiydi. Bunu dile getirdik, dikkate alınmadı. Bu
yasanın çıkacağını ilan eden ekonomiden sorumlu Bakan
da bu konuda bir şey yapamayacaklarını söylemiş oldu.
Komisyonlarda dile getirdik, bunu kabul ettiremedik. Kaynak sorunudur. diye
ifade edildi. Biz, kaynak sıkıntısı
olmadığını söyledik çünkü bu yasa, bizatihi tahsil edemeyeceği
alacaklarını, devletin, Hükûmet eliyle tahsil etmesi üzerine
kurgulanmış bir yasadır. Böyle olduğuna göre, bütçede
gösterilmemiş bir kaynak geleceğine göre, pekâlâ, bu mevcut kaynak,
adalet duygusunun tesisi için kullanılabilirdi, borçlarını
muntazam ödeyen insanlarımıza da buradan gerekli kolaylık
sağlanmış olurdu. Bunda, bu düzenlemenin yapılmasında
hâlâ ısrarlıyız. Bunu kabul ettirememiş olduk.
Bu yasa,
bazı konularda, Hükûmetin samimiyet testine tutulmasına da vesile
olmuştur. Bunlardan bir tanesi, 12 Eylül mağdurlarının
durumunun kısmen düzeltilmesine yönelik tekliflerin reddedilmesiydi.
Bildiğiniz gibi, anayasa değişikliği referandum süreci, 12
Eylül mağduriyetleri üzerinde bina edilmiştir ve herkesin beklentisi,
samimiyetle evet veren birçok vatandaşımızın beklentisi,
bu anayasa değişikliği kabul edildikten sonra 12 Eylül
suçlularının üzerine gidileceği, mağdurlarının
haklarının iade edileceği yönündeydi ama hiçbirisi
olmadığı gibi, olmayacağı da gösterilmiş oldu.
Bizlerin, 12 Eylülde haksız yere tutulmuş, tutuklu
bırakılmış, işkence görmüş ve sonunda beraat
etmiş mağdurlarımızın bu tutukluluk sürelerinin
emekliliklerine sayılması konusundaki teklifimiz Hükûmet
tarafından maharetle reddedilmiştir.
Yine, 12 Eylül
sürecinde istismar edilen konular emeklilerimiz, özürlülerimiz, yetimlerimiz,
şehitlerimiz idi. Özürlülerle ilgili, özellikle firmaların özürlü
çalıştırma mecburiyetlerini, kuracakları müşterek bir
şirkette topluca bütün elemanlarını özürlülerden seçmek
suretiyle âdeta özürlüleri toplama kampına çekmek gibi bir teşebbüs
bu yasa tasarısının içine madde olarak koyulmuş ve
gayretlerimizle çıkartılmıştı.
Değerli
milletvekilleri, öyle bir torba yasayla karşı
karşıyayız ki, her biri çok önemli, çok ciddi olan konular,
önemsiz, bir kenara sıkıştırılarak halledilse de olur
gibi bir mantıkla bir yerele yerleştirilmiş ve monte
edilmiştir. Yükseköğretim Kanununda senatoların yetkilerini
düzenleyen, öğrenci harçlarını, özel okul ücretlerini düzenleyen
birçok hüküm bu kanunda alelacele, Millî Eğitim Komisyonuna gösterilmeden,
önüne koyulmadan gerçekleştirilmiştir.
Orada da
kamuoyuna duyurmakta fayda gördüğümüz bir husus var, biz orada sadece
öğrenci affıyla ilgili, öğrencilerin okuldan
atılmalarının önüne geçmekle ilgili maddeye destek
vereceğimizi, diğerlerinin ciddi şekilde YÖK tarafından
hazırlanarak getirilmesini istedik çünkü çok büyük problemler vardı,
orada da terör sorumlularının, suçlularının buradan
faydalanması maddesi Hükûmet tarafından koyulmamıştı,
onu çıkarttırmış olduk. Düzenleme taleplerimiz ve
gayretlerimiz çok sınırlı kalmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Başkanım, bir dakika için oylama yapalım,
Genel Kurulun kararını alalım, bir dakika selamlama diye. Genel
olarak oylama yapalım.
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) Sürem bitmiş bulunmakta. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kutluata.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi.(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kamuoyunda bilinen adıyla torba yasa
tasarısı daha uzun adıyla Bazı Kamu
Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ile Diğer
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasını Öngören
Kanun Tasarısının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Sözlerimin
başlangıcında sizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının
tümü üzerinde görüş ifade edeceğim dedim ancak tasarı o kadar
kapsamlı, o kadar geniş ki tasarının tümü üzerinde
görüş ifade etmek yirmi dakikalık bir süre içerisinde neredeyse
imkânsız. Hükûmetin Plan ve Bütçe Komisyonuna geçici maddelerle birlikte
yüz yirmi madde olarak getirdiği tasarı, çoğunlukla iktidar
partisinin Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı ilaveler sonucunda
toplam iki yüz otuz dört maddeye çıkmıştır ve bazı
kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması
gerekçesinin arkasına toplam altmış yedi tane kanunda
değişiklik yapılmasına yönelik düzenlemeler
eklenmiştir. Toplam
altmış yedi kanun, artı, kamu alacaklarının yeniden
yapılandırılması konusunda yirmi dakikalık bir sürenin
ne kadar yetersiz olacağını takdirlerinize sunuyorum.
Dolayısıyla ister istemez tümü üzerindeki konuşmayı belli konularla
sınırlamak zorundayım. Maalesef bu yasa yapma
anlayışının da yasama organının Adalet ve
Kalkınma Partisi döneminde yanlış bir tutumu, yanlış
bir politikası olduğunu böylece gözlemlemiş oluyoruz. Bunu da
sizlerin bilgisine sunuyorum.
Altmış
yedi kanun dedim. Bankacılık Kanunundan Devlet Planlama
Teşkilatı Kanununa, Emniyet Teşkilatı Kanunundan Gümrük
Teşkilatı Kanununa, Dışişleri Teşkilat
Kanununa, Borçlar Kanununa, Kaçakçılık Kanununa,
aklınıza gelebilecek olan güncel her kanuna ilişkin değişiklik
burada var.
Tasarının
kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına
ilişkin düzenlemelerini Cumhuriyet Halk Partisi olarak olumlu buluyoruz,
destekliyoruz. Evet, 2009 yılında bir kriz yaşadık, bu
krizin sonrasında işletmelerin, mükelleflerimizin mali
tabloları, bilançoları bozuldu, öz sermayelerini kaybetti
işletmeler, kendilerine bir nefes alma imkânını tanımak
gerekir, vermek gerekir ama kriz 2009 yılında yaşandı.
Yıl 2011. Neden bu yıla kadar gecikti? diye sorarsak alınacak
cevap herhâlde Kriz vardı, kriz zamanında düşünmedik.
Şimdi seçim yaklaşıyor, o nedenle krizi gerekçe göstermek
zorunda kaldık. diyecektir Hükûmet sanıyorum.
Değerli
arkadaşlar, evet, kriz nedeniyle işletmelere bir nefes alma
imkânını tanımak gerekir, bunu olumlu buluyoruz. Ancak, bu
düzenleme yapılırken şu anda sanıyorum televizyonları
başında Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bu görüşmeleri izleyen
geniş bir toplum kesimi var: Çek mağdurları. Mademki bu
tasarının kamu alacaklarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin bölümünün gerekçesi
ekonomik krizdir, o hâlde ekonomik kriz nedeniyle çeklerini ödeyemeyen, bu
nedenle ticaret hayatından çekilmek zorunda kalan ve muhatap olduğu
adli para cezasını da ticaret hayatının sona ermiş
olması nedeniyle ödeyemeyen vatandaşlarımıza bir
kolaylık sağlamak gerekir. Çünkü adli para cezasını
ödeyemeyen bu vatandaşlarımızın önemli bir bölümü
şimdi hapishanelerde.
Hapishanelerden
her gün mektup alıyorum, her gün telefonuma SMS mesajları geliyor.
Eminim bu mektuplar sizlere de geliyordur, bu mesajlar sizlerin
telefonlarına da geliyordur. Karşılıksız çıkan bu
çekler nedeniyle bu vatandaşlarımıza bir imkân
tanımanın gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Karşılıksız
çek bu ekonominin bir gerçeği. Kriz nedeniyle ekonomi küçülmüşse,
ticaret hayatı küçülmüşse, üretim küçülmüşse, doğal olarak
insanların, mükelleflerin işleri bozulacaktır, çeklerini
ödeyemeyecektir. Çok doğaldır bu. O hâlde bu
vatandaşlarımıza bir imkân tanımak gerekir.
Aralık
2009da bir kanun çıktı, Çek Kanunu çıktı. Bu Kanun çekteki
adli para cezalarına bir ödeme takvimi getirdi ama ona rağmen
ödeyemedi vatandaşlarımız. Şimdi bu
vatandaşlarımız yeniden ticaret hayatına dönmek istiyor,
itibarlarını kazanmak istiyor. Dolandırıcıları
bunlardan ayıralım. Onlar için gerekli müeyyideler burada konabilir
ama geniş bir kitle olumlu bir düzenlemeyi arzu ediyor
Borçlarımızı yine ödeyelim ve ticaret hayatımıza
dönelim. diyorlar.
Bakın,
çeklerle ilgili bugüne kadar yapılmış olan düzenlemeler,
maalesef, arzu edilen sonucu vermiş değildir. 1929 ila 1985
yılları arasında çekin karşılıksız
çıkması hâlinde çeki düzenleyen kişi
dolandırıcılık suçunu işlemiş
sayılıyordu. 1985 ila 2003 yılları arasında hapis
cezasını gerektiren bağımsız bir fiil olarak
tanımlandı yine çekin karşılıksız
çıkması hâli. 2003 yılından bu yana da hapis
cezasını gerektiren, adli para cezasını gerektiren bir fiil
olarak düzenlenmiştir. Peki, bu kadar ağır müeyyidelere
bağlanmış olan bu düzenleme, yani çekin karşılıksız
çıkması hâli karşılıksız çeki önlemiş midir?
Hayır, günden güne, yıldan yıla karşılıksız
çek sayısı artmaktadır, buna ilişkin davalar da
artmaktadır. Bir rakam vermek istiyorum: Yargıtay 10. Ceza Dairesinin
2009 yılında karara bağladığı, bu konuda karara
bağladığı dava sayısı 19.800dür, 2010da karara
bağladığı dava sayısı 22 bine yakındır
ve hâlen Yargıtayda bekleyen toplam 45 bin dava dosyası vardır,
cumhuriyet savcılıklarında yine var olan dava sayısı
veya şikâyet sayısı 100 bin civarındadır. Yani
müeyyideler karşılıksız çeki önleyemiyor. O hâlde, gerçekte
başka bir düzenlemeyi düşünmek zorundayız. Bu ayrı bir
konu, bunu ayrıca tartışabiliriz ama mademki bu,
alacaklısının kamu olduğu, kamu alacaklarının
yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir
tasarıdır, o hâlde alacaklısının devlet olduğu
adli para cezalarının da yeniden
yapılandırılmasının bir ihtiyaç olduğunu
düşünüyoruz. Buna ilişkin önergemiz ilgili madde geldiğinde
verilecektir, Genel Kurulun takdirine sunulacaktır. Bu konuda tüm siyasi
partilerin desteğini beklediğimizi ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 yılında iktidar olduğunda
vergi konusunda çok büyük iddialar ortaya koydu. 2002 seçim beyannamesine
bakılırsa 2002 seçim beyannamesinde Adalet ve Kalkınma
Partisinin ne kadar çok sayıda taahhütte bulunduğu görülecektir. Bir
tanesini söyleyeceğim: Damga vergisi ve harçlar gibi işlem üzerinden
alınan vergiler kademeli olarak kaldırılacaktır. Yıl
2011, 2012ye doğru gidiyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi dokuzuncu iktidar
yılında. Bu vergiler kalkmış mıdır? Hayır.
Tam tersine, Adalet ve Kalkınma Partisi 2007 Hükûmet Programına bunu
çok daha ciddi bir şekilde koymuş, 2007 Hükûmet Programına
ilişkin Eylem Planına bunu koymuş, 2011-2013
yıllarını kapsayan orta vadeli programa yine kayıt
dışını önleme konusunda iddialı cümleler
yazmış, damga vergisi ve harçları
kaldıracağını söylemiş ama bütün bunlar
kalkmamış. Kayıt dışıyla mücadeleyi 2002den beri
söylüyor Adalet ve Kalkınma Partisi. 2002den beri bunlar
kalkmış değil. Biraz önce saydığım Hükûmet
belgelerinde bunlar teyiden yer alıyor: Kayıt
dışını önleyeceğiz... Kayıt
dışından beslenenler, kayıt dışını
önleme iradesi olmayanlar, kayıt dışını destekleyen bir
felsefeye sahip olanlar kayıt dışını önleyemezler.
Adalet ve Kalkınma Partisinin problemi buradadır. Kayıt
dışını önleme iradesi Adalet ve Kalkınma Partisinin
yönetim felsefesinde olmadığı için kâğıt üzerinde
yazılı olan bu taahhütler bir türlü uygulamaya intikal etmemektedir.
Ne demişti
Adalet ve Kalkınma Partisi? Biz kayıt dışını
önleyeceğiz. Dolaylı, dolaysız vergi yapısındaki
dolaylı vergi lehine gelişen adaletsiz yapıyı
düzelteceğiz. Tabloda bir değişiklik var mı? Hayır.
2002 yılında dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerine
oranı sosyal güvenlik primleri dâhil yüzde 49-50lerde. Şimdi nerede?
49-50lerde. Böyle bir yapının içerisindeyiz. Bu oranı
değiştirme iradesine, değiştirme felsefesine Adalet ve
Kalkınma Partisi sahip değildir. Avrupa Birliğinin tam tersi bir
tabloya sahibiz.
Vergi yükü
konusunda 2002de yüzde 18ler seviyesinde seyreden oran bugün hâlen aynı
seviyede. 2002 vergi yükü oranının da yanlış olduğunu,
düzeltileceğini Sayın Maliye Bakanı söylemişti. 2002 vergi
yükü oranı yanlış, onların web sayfalarında gözüken
oran ama Sayın Maliye Bakanı hâlâ bunu düzeltecek. 18lerde olan bir
oran söz konusu. Kayıt dışını önleyemediği için
bir türlü bu oran da değişmiyor ve Türkiye kamu finansmanında
sağlıklı değerlendirmeler, düzenlemeler yapamıyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının vergiyle ilgili
bölümlerinde yapılan düzenle-melerde iyileştirme yönünde
önergelerimiz olacak. Hem kamu finansmanı dengesini gözeten ama öte
taraftan mükellef haklarını da gözeten bir düzenlemeyi biz burada
önergelerle Genel Kurulun gündemine getireceğiz. Tasarının
vergiyle ilgili düzenlemeleri dışındaki düzenlemeleri, önemli
ölçüde toplumda, ilgili kesimlerde, sendikalarda kabul görmeyen
düzenlemelerdir. Bakın, çalışma hayatını planlayan
düzenlemeler son derece, çalışma biçimini, istihdam biçimlerini esnek
hâle getiren ve çalışanlar yönünden iş güvencesini ortadan
kaldıran düzenlemelerdir. Hâlen bizim sistemimizde yer alan
çağrı üzerine çalışmanın üzerine, evden
çalışma, uzaktan çalışma gibi, çalışma
hayatını, istihdam biçimini oldukça esnek bir hâle getiren
düzenlemeler yapılmaktadır. Çalışanlar yönünden güvence
kaybı, hak kaybı söz konusudur. Hak kaybına yol açabilecek
düzenlemeler söz konusudur.
Bir şeyi
dikkatinize sunmak istiyorum. 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda
Adalet ve Kalkınma Partisi tüm topluma şunu vadetmedi mi: Biz Ekonomik
ve Sosyal Konseyi kuruyoruz. Daha doğrusu yasalarla kurulmuş olan
Ekonomik ve Sosyal Konseye şimdi anayasal güvence sağlıyoruz.
Ekonomik ve Sosyal Konsey 2001 yılından beri yasayla var, 90lı
yıllardan bu yana da genelgeyle kurulmuş yani 90lı yıllardan
2001 yılına kadar genelgeyle kurulmuş, 2001 yılından
2010 yılına kadar, referandum tarihine kadar yasayla gelmiş,
şimdi, 12 Eylül tarihi, 13 Eylül 2010 tarihinden bu yana da anayasal bir
kurum olarak duruyor. Peki, çalışma hayatını düzenleyen bu
konuları siz Adalet ve Kalkınma Partisi olarak Ekonomik ve Sosyal
Konseye götürdünüz mü? Hayır. E niye? E o, referandumda halka şeker
dağıtmak içindi. O, yargıya ilişkin düzenlemelerin,
Hükûmetin yargıya hâkim olma yönündeki amacının üstünü örtmeye
yönelik, onu şirin göstermeye yönelik düzenlemelerdi, gerçekte bizim ona
uyma niyetimiz yok. diyorsunuz. Niyet budur. Eğer gerçekten siz Ekonomik
ve Sosyal Konseyi çalıştırma niyetinde olsaydınız,
çalışma hayatını ilgilendiren ve toplum kesimlerinin,
çalışanların, sendikaların görüşlerinin
alınması gereken veya kendileriyle uzlaşmaya varılması
gereken bir Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplardınız, bu düzenle-meleri
orada tartışırdınız.
Yine kamu
çalışanları yönünden, kamudaki personel rejimini altüst eden,
personeli daha güvencesiz bir konuma taşıyan düzenlemeler mevcuttur.
Esasen Adalet ve Kalkınma Partisi daha önce yaptığı bir
yasal düzenlemeyle kamu personel rejimini, kamu personel rejimindeki liyakat ve
kariyer ilkesini katletmiştir. Katletmiştir evet, bunu ortadan
kaldırmıştır. Tali istihdam biçimi, ikincil istihdam biçimi
olan sözleşmeli personel istihdamını asli istihdam biçimi
arasına almıştır. Burada ilk darbeyi personel rejimine
Adalet ve Kalkınma Partisi vurmuştur. Şimdi, ikinci darbe bu
tasarıyla getirilmek istenmektedir. Kamu personel rejiminin
dayandığı kariyer ve liyakat ilkeleri bu tasarıyla altüst
edilmektedir, ortadan kaldırılmaktadır.
Bu tasarıda
yer alan bir başka düzenleme İstanbulun finans merkezi
yapılacak olması düşüncesiyle birtakım kurumların
Ankaradan İstanbula götürülmesi yönündeki düzenlemedir. Kamu
bankaları, Sermaye Piyasası Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu.
Değerli
milletvekilleri, bu kurumları İstanbula götürürseniz İstanbul
finans merkezi olmaz. Eğer bu düşünceyle bunu yapıyorsanız
olayı doğru değerlendirmiyorsunuz demektir, olayı fark
etmiyorsunuz demektir, bunu getiren Hükûmet bu olayı bilmiyor demektir
eğer niyet gerçekten bunları İstanbula götürerek İstanbulu
finans merkezi yapmaksa. İstanbulun finans merkezi olabilmesi,
Türkiyenin uygun bir yatırım iklimine sahip olmasıyla
bağlantılıdır. Birinci şart budur. Uygun bir
yatırım ikliminiz olacak ki doğrudan yabancı
yatırımlar, finans İstanbula gelsin, Türkiyeye gelsin. Böyle
bir ikliminiz yok ise bu kurumları İstanbula götürerek
İstanbulu finans merkezi yapamazsınız. Finans merkezi
olmanın ikinci şartı istikrardır. Finansal istikrar, fiskal
istikrar yani kamu gelirlerinde istikrar ve fiyat istikrarı. 3F yani: Finansal
istikrar, fiskal istikrar, fiyat istikrarı. Bu 3Fye sahipseniz siz finans
merkezi olmaya adaysınız. Şimdi, bütün bunlar yok ise
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunu İstanbula götürmek
suretiyle siz İstanbulu finans merkezi yapamazsınız. Bu mümkün
değil. Efendim, bankalar İstanbulda, bu oraya gitsin. Evet,
bankalar İstanbulda ama Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu, hükûmetle yakın çalışması gereken, hükûmetin
ekonomi koordinasyonu içerisinde yer alan, Ankarada düzenli olarak
yapılan ekonomik toplantılarda temsil edilmesi gereken, temsil edilen
bir kurumdur. Bu koordinasyonu bir kenara mı atacağız? Buradaki
bu koordinasyonun olması, ekonomideki istikrarın unsurlarından
birisidir. Bu koordinasyon varsa ekonomide istikrar olur. Ben, BDDKnın
SPKnın İstanbula götürülmesini iyi niyetle
bağdaştırmıyorum. Bunu iyi niyetli bulmuyorum. Olsa olsa
İstanbuldaki birtakım arazilerde, birtakım inşaat
projelerini geliştirmek diyorum. Amaç budur, İstanbulda
birtakım inşaat projelerini geliştirip bunları birilerine
vermektir. Bunun İstanbulu finans merkezi yapmakla hiçbir ilgisi yoktur.
Aklı başında bir ekonomist, aklı başında bir
devlet adamı böyle bir gerekçeyle buralara gelip konuşmaz.
Değerli
milletvekilleri, tasarıda konuşulacak çok şey var. Tasarıda
bir madde var. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumunu, Kamu İhale
Kanunundan muaf tutuyor. Neden? Neden yani? Kamu İhale Kanunu
çıktı. Bütün kamu kurumları yapacağı mal ve hizmet
alımlarını bu Kanuna göre yapıyor. Niye TKİ kömür alımını
İhale Kanunu dışında yapsın? Ne
ayrıcalığı var? Aslında hiçbir
ayrıcalığı yok. Bunu Hükûmet de biliyor ama TKİyle
ilgili bir yolsuzluk dosyası var. TKİyle ilgili bir yolsuzluk
dosyası var. Hazine Müsteşarlığında bu dosya, bu rapor
bekliyor. İşlem görmediğini biliyorum. İşlem gördüyse
çıkıp burada arkadaşlarımız açıklasınlar.
Şimdi sıkıntı odur. Bu yolsuzluk dosyasını
nasıl ortadan kaldırırız? Bu düzenlemeyi yapalım.
Nasıl olsa bundan sonrası, TKİnin bundan sonraki alımları
İhale Kanunundan muaf olduğuna göre bundan öncekiler de bir
şekilde, eğer yargıya bile intikal etse hoş görülür
düşüncesi vardır burada.
Zamanım
bitti. Sözlerimi burada bitiriyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın
Hasip Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 606 sayılı torba kanun -tuğla gibi,
gördüğünüz gibi- üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada şunu
ifade etmek istiyorum: Hemen gerekçenin başında deniliyor ki:
Uluslararası küresel kriz nedeniyle düşülen ekonomik zorluklar
dikkate alınarak yapılandırmaya gidiliyor. Bazı
borçların vergi, prim gibi yapılandırılması. Biz
muhalefet olarak şunu söyledik -yirmi bir maddeyle yola
çıkılmıştı- dedik ki: Evet, bir kriz süreci
yaşanmıştır. Siz her ne kadar teğet geçti deseniz de
teğet geçmedi. Görüyoruz, batan, iflaslar, şirketlerin
dağılması, icralar bunu gösteriyor. Gelin bu yirmi bir maddeyi
ayıralım bütün, Meclisteki üç muhalefet partisi grubu- ve bunu
çıkaralım, diğerleri bununla ilgili değil. Ve 21inci
maddeden yola çıktık, sonra bir baktık ki torbanın
ağzı açık, gelen bir şeyler atıyor içine ve bu torba
kanun içine her gün hatta komisyonda görüşülürken dahi her gün önergelerle
yeni yeni, ilgili ilgisiz maddeler konarak tam on geçici maddeyle beraber 234
maddeye çıkarıldı. İşte bu.
Şimdi,
eğer kriz nedeniyle bir yapılandırmaya gidiyorsanız ki
bunun satışını referandumdan önce yaptınız,
referandumda böyle bir mali af çıkaracağınızı deklare
ettiniz, referandumda oyları topladınız, şimdi de bunu
tekrar açıklıyorsunuz: Şubat, şubat sonunda çıkar bu,
mart başında onaylanır, ola ki Anayasa Mahkemesine de gitse 11
Haziran seçimine yetişmez, böyle bir taşla hem referandumu hem genel
seçimleri vururuz, burada oy toplarız anlayışıyla bir torba
getirdiniz. Bu torba bir tuzak çuval, bir tuzak çuval arkadaşlar, torba
değil bunun adı. Eğer torba olsa, eğer krizden etkilenme
olsa
73 milyon insanımızın, işçisiyle memuruyla,
özürlüsüyle engellisiyle, kadınıyla, çiftçisiyle, esnafıyla
bütün kesimleri bu krizden etkilenmiştir.
Şimdi
soruyorum size: Siz bunu, dokuz tane ihtisas komisyonunu ilgilendiren bu
tuğla torbanın tekliflerini niye ilgili komisyonlarda İç Tüzüke
göre, Anayasaya göre incelemediniz? İncelemediniz, Anayasayı
çiğnediniz, İç Tüzükü çiğnediniz, böyle bir torba kanunu
getirdiniz ve temel kanun, hiçbir formülasyonu yok. Kalitesiz yasa çıkarma
konusunda Meclisi de hepimizi de alet edip bunu çıkarmaya
çalışıyorsunuz, Aman seçim öncesi seçim torbasını
açalım. diyorsunuz. Peki, adilseniz -isminiz Adalet Hükûmetin-
adaletliyseniz, eşitseniz, krizden etkilenen herkese neden eşit
davranmıyorsunuz? Sorumuz bu. Biz, krizden etkilenen bütün
işletmelerin, bütün işverenlerin, bütün çalışanların,
bütün işçilerin, bütün emekçilerin, ayrımsız, eşit, adil
olarak yararlanmasını istiyoruz. Peki, bu torbada var mı bu?
Yok. Ne yok? Peki, banka kredi borçları, bankalardan alınan
teşvik borçları bu kanunda yok, bir. Sayacağız. Üstelik
bunun rakamının 300 milyar civarında olduğu söyleniyor.
Çek
mağdurları -önceki hatipler de açıkladı- ekonomik
nedenlerle mağdur değil miydi? Mağdurdu. Onlar da yok bunun
içinde.
Şimdi,
bölgede yatırım nedeniyle devletin Kalkınma Bankasından
teşvik alanlar da bunun içinde yok. Cep telefonu borçları nedeniyle
icraya düşenler de bundan yararlanmıyor. Sayacağız.
Şimdi, siz
akaryakıtı, petrolü, enerjiyi, elektriği, hepsine yüklüyorsunuz
vergileri yüzde 60-70 oranında, dolaylı olarak, vergi olarak
işçiden, emekçiden alıyorsunuz, sonra da sadece 40 milyar lira borcu
olan ve size yakın olan, Avrupa Birliğinin istediği,
Avrupalı şirketlerin çoğunun ortağı olduğu yedi bin
firmayı kurtarmaya çalışıyorsunuz. Bu adalet mi? Yedi bin firmayı
kurtarmaya çalışıyorsunuz. Ben bunu ısrarla komisyonda
söyledim: Bana rakamını verin. Kim yararlanıyor? Hangi
şirketler vergiden, primden şuradan buradan yararlanıyor,
çıkarın. dedik, vermediniz.
Şimdi, bunu
yaparken bir şey daha yapıyorsunuz. Bu çok acımasızca bir
yaklaşımdır, onu anlatmak istiyorum. Şimdi, özürlülerle
ilgili yasa tartışıldı Komisyonda. Sizin milletvekiliniz
Lokman Ayva geldi, konuştu, dedi ki: Diskriminasyon uyguluyorsunuz.
Ayrımcılık yapıyorsunuz. Bunu ben bir muhalefet milletvekili,
BDP milletvekili olarak söylemiyorum. Sizin milletvekiliniz, üstelik bütün
sivil toplum kuruluşu temsilcileri engellilerin, özürlülerin, sizin
Hükûmetinizin, Bakanınızın gözünün içine baka baka bunu söylüyor
ama siz sadece 50 işçi çalıştırılan yerde
kazanılan hakkı geri alma konusunda küçük bir adım atarken
acımasızca yüzde 3 oranını ve yine acımasızca bir
hüküm koyarak, sanki özürlüler, sanki engelliler bu ülkenin toplama
kamplarına organize sanayilerinde, yasa teklifiyle toplama kamplarına
onları almaya çalıştınız. Hangi çağda
yaşıyoruz arkadaşlar?
Hani 12 Eylül
referandumunda özürlülere pozitif ayrımcılık
yapacaktınız? Yalan dolanla yüzde 58 oy aldınız. Yüzde 58
oyunuzun yalanı dolanı işte böyle ortaya çıkıyor.
Sadece bu
değil, bakın, özel idarede çalışan, belediyelerde
çalışan, farklı yerlerde çalışan işçileri
sürgüne, Fizana göndermeye çalışıyorsunuz. Hangi vicdanla,
söyler misiniz? YSEden aldınız özel idareye, özel idareden
belediyeye, ihtiyaç fazlasıymış. E, nereye gidecek? Emniyete.
Şırnak Özel İdaresinde çalışan işçi
Şırnak Emniyetinde hangi işi yapacak, bunu söyler misiniz Allah
aşkına? Arkasından da beş gün içinde başvurmazsa o
işçi, işten atılacak. El vicdan! El insaf!
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) - Öyle bir şey yok.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, bunların hepsini konuştuk sizinle,
Bakanınızla da kavga ettik bu nedenle. Yalnız bu değil,
sayacağım, bir dakika.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) - Kamuoyunu yanıltmayın.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Kamuoyunu yanıltmıyoruz. Çıkarsınız,
burada konuşursunuz, biz de size cevap veririz. Yanıltmıyoruz.
Bakın,
ahlaki davransaydınız şu tuğla kanunun, şu 234
maddesini yirmi dakika bize savunma hakkı bırakmazdınız.
Her maddede, dokuz ayrı ihtisas komisyonu, 9 defa yirmi dakika
konuşmamız gerekiyordu ama siz burada da etik davranmıyorsunuz.
Bakın, size
bir şey daha söyleyeceğim: Üniversite affını biz
ortaklaştık, konuştuk. Üniversite affını
aldınız, son dakika, olmadığımız bir gün,
yazmışsınız Üniversite affında terör suçlusu olanlar
hariç. 12 Eylülde insanlar ne diye içeri alındı? Siz ayakta mı
uyuyordunuz? 12 Eylülde kitap yazan, makale yazan, gazeteci, yazar, çizer,
sanatçı, aydın hepsi terörist diye içeri alındı, hepsi de
bunun için mahkûm oldu. 12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerinin
kararlarını siz adil mahkeme kararı kabul ettiniz ve orada
kalktınız, böyle bir hüküm koydunuz.
Bakın, bunun
için de bir kanun teklifimiz var, Grup Başkan Vekilimiz Sayın Ayla
Akat Atanın verdiği, diyor ki: 12 Eylülde haksız yere
tutuklanan, içeride kalan 12 Eylül mağdurlarına sosyal güvenlik
hakkı tanıyın. Siz bunu reddettiniz.
12 Eylülde
Başbakan çıktı ağladı, 12 Eylülden, hesap
soracağız darbecilerden. dedi, ağladı, oy topladı.
Ama 12 Eylül mağdurlarıyla ilgili bir sosyal güvenlik hakkında
acımasız davranıyorsunuz, reddediyorsunuz. Bu mudur vicdan?
Bakın, bir
hafta önce Arjantin Devlet Başkanı buradaydı. Arjantinden ders
çıkarın. Darbe mağdurlarından özür dileniyor, hakları
tazmin ediliyor, kaybettikleri haklar da geri veriliyor. Siz bunu niye
reddettiniz?
Sizin yaptıklarınızı
bu halka anlatmak boynumuzun borcu. Burada yap-işlet-devret
Yap-işlet-devret kapsamı içinde memleketin hazine arazilerini,
limanlarını, kara yollarını, hepsinin tescil ve terkin etme
hakkını Hükûmet kendine aldı. Sordum Sayın Babacana.
Sayın Babacan dedi ki: Evet, 75 milyar lira bekliyoruz. Siz seçime
gidiyorsunuz değil mi? Paraya ihtiyacınız var değil mi?
Parayı memleketi satarak elde etmeyiniz arkadaşlar,
yap-işlet-devretle satarak değil. Boğaz Köprüsünün
fiyatlarını bile insafsız bir hâle getirdiniz. Bu
tasarının içinde var. Bu tasarının içinde öyle işler
var ki burada tek tek size açıklamak zorundayız.
Çırakların,
stajyerlerin sosyal güvenlik haklarını bile
sınırladınız. Köy, mahalle muhtarlarını sosyal
güvencelerinden mahrum ettiniz. 82 bin korucunun sosyal güvenlik
hakkını vermediniz. Stajyer avukatlara verilen primleri bile avukat
pullarından karşıladınız, hazineden
karşılamadınız ama iş adamlarının yüzde 5
primini senede 5 milyar vererek hazineden karşılıyorsunuz.
Silikozis hastalarını
maluliyet oranına bağladınız. Silikozis hastaları
Türkiye'nin kara delik, kaçak işçi çalıştırmanın,
sosyal güvenlikten yoksun olmanın, sosyal devlet olmamanın yüz
karasıdır ama silikozis hastalarına bile oran koydunuz yüzde 40.
Hangi silikozis hastası hangi doktor raporuyla, söyler misiniz yüzde
40ından sonra iyileşen slikozis hastası mı var?
Bırakın şimdi, İşsizlik Fonunun yüzde 30unu
başkalarına peşkeş çekiyorsunuz. İşsizlik
Fonunun parası işsizler için değil mi? Niye oraya
harcamıyorsunuz? İşçinin parasını alıp
işverene veriyorsunuz. Adınız adalet! Allahtan korkun! Yüzde
50ye çıkardınız bunu da yüzde 50ye. İşçiden
alıp işverene veriyorsunuz. Bravo size, bravo! Al sana af, yapılanma,
af, al, al, al! Dalga geçin milletle. Parasını zamanında ödeyen
vatandaş, zamanında vergi ödeyen vatandaşa nasıl
davrandınız? Keriz muamelesi yaptınız, biliyor musunuz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Keriz mi, kriz mi?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Kriz dediniz, vergisini zamanında ödeyen vatandaşa keriz
muamelesi yaptınız. Ayıptır! Vergisini verdi diye bir
vatandaşla dalga geçen böyle bir yönetim, bir hükûmet dünyanın hiçbir
yerinde yok. Siz bunları daha önce de çıkardınız, kriz mi
vardı? Hadi söyleyelim. 2003te kriz mi vardı, 2006da kriz mi
vardı, yine bu afları çıkardınız. 2008de kara
parayı akladınız, bilmem kaç ton altın geldi. Kriz mi
vardı o zaman? Dalga geçmeyin vatandaşla. Vatandaşla dalga
geçmeyin.
Şimdi,
bakın, size şunu söyleyeyim: Evet, burada bir kalemi daha
söyleyeceğim. Sizin adalet adınız değil mi? Yine
tuğlayı açıyorum. Peki, bu tuğlanın içinde diyor ki
Mahkemesi sonuçlanmayanlar, itiraz aşamasında olanlar, prim borcu,
vergi borcu, devlete olan borç kapsama girer, ama kesinleşmişse
mahkeme kararı, kesinleşen mahkeme kararı nedeniyle kapsama girmez.
Be kardeşim, kesinleşmiş olabilir, ama vatandaşın
parası yoktur, ödememiştir, niye kapsama almıyorsunuz?
Kesinleşmeyen mahkeme kararı tashihi kararda beklerken, misal, bir
gün sonra kesinleşmiş ne fark ediyor? Sonuçta, mağduriyet
mağduriyet değil mi?
Arkadaşlar,
sadece bu değil, başka şeyler de var burada.
Siyasi partilere
hazine yardımı. Bir önerge verdik, reddettiniz. Dört tane grup var,
Kenan Evren zamanında bile gruplar hazine yardımı alıyordu
ama siz kendinize aldınız üç parti, CHP önergemizi destekledi.
Seçmenimizin verdiği vergi hazineye giriyor, alıyorsunuz ve kendinize
kullanıyorsunuz. Adaletiniz bu kadar, eşitliğiniz bu kadar. Ben
de şunu söylüyorum: Benim seçmenimin -3 milyon oy aldık- verdiği
vergiyle hazineye giren o paradan sizin cebinize giren, harcamanıza giren
her kuruş zehir zıkkım olsun, haram olsun size!
SIRRI SAKIK
(Muş) Amin! Amin!
HASİP KAPLAN
(Devamla) Haram olsun! Hak etmiyorsunuz. Haram olsun diyorum. Eğer sizde
biraz vicdan, biraz adalet, biraz etik varsa kendinizi bu duruma
düşürmezdiniz.
Daha
sayacağım, durun.
Bir kanun
maddesini değiştirmişsiniz, 10. Öyle bir kanun maddesi ki,
padişah buyruğu gibi. Ne diyor? Başbakan istediğini,
liyakatine, üniversitesine, memuriyetine
Hiç çalışmasın önemli
değil, Tophaneli Takunyacı Ahmeti kendisine müsteşar yapabilir,
genel müdür yapabilir. Böyle bir yasa. İnsaf! İnsaf!
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Öyle bir şey yok.
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Alın 10uncu maddeyi okuyun. Alın okuyun. Bütün
sınırlamaları kaldırmış ve yeni bir memur
olanı getirip müsteşar yapabilir. Böyle bir yetki veriyorsun. Ben
bunu söylüyorum, gelin deyin ki: Söylediğin doğru değil.
Bakın, size
öyle şeyler söylüyorum ki, siz öyle bir kadrolaşmaya gittiniz ki,
cemaatler, tarikatlar aksın, kadrolaşsın diye, partizan
kadrolara ilkokul mezunlarını müsteşar yapmaya
başladınız. Bu ülke bu kadar kötü yönetiliyor, sonra da
çıkıp Yüzde 50 oy alıyoruz. diyorsunuz. El insaf ya! El insaf
ya!
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) Bu söylediklerine inanıyor musun Hasip Bey?
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Kömürde niye ihaleyi kaldırdınız, söyler misiniz.
Kömürde niye ihaleyi kaldırdınız? Seçim geldi, kömür
dağıtacaksınız, değil mi? Para alacaksınız
bir taraftan, bir taraftan kömür. Ukraynanın kömürü çok kaliteli,
pahalı değil mi? Onun yerine nereden kömür ithal edeceksiniz, söyler
misiniz? Kömürü takip edin arkadaşlar, kömür torbalarını
Size
tavsiyem, herkes birer numune alıp, bir tetkik yaptırsın.
Kimyasal olarak kullanılması yasak olan kömürler Kömür
yardımı adı altında fakir halkımıza
dağıtılıyor. Şırnakta kömür çok, iyi bilirim.
Bunun nereden alındığını, nereden ithal
edildiğini, nereden vurgun edildiğini
Eğer yüreğiniz
yetiyorsa, ne kadar ithal kömür alındığını, devletin
kaç milyar ödediğini ve dağıtıldığını
söyleyin. Açık açık, şeffaf; demokrasi işte bu.
Bakın
arkadaşlar, sadece bu değil. Şimdi, krizden halk etkilenmedi mi?
Yani evindeki emekli, işçi, memur etkilenmedi mi? Peki, niye işçinin,
memurun ücretini, maaşını artırmıyorsunuz? Veya bir
şey daha söyleyeyim: Niye vergisini düşürmüyorsunuz? Yani yüzde 65
petrol vergisi alıyorsunuz akaryakıttan.
Vicdansızlıktır! İndirin biraz. Krizse
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Yanlış, yanlış!
HASİP KAPLAN
(Devamla) O kadar değil, kaç kuruş iniyor? Bana tam
rakamını getir.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Konuştuğunun hepsi yanlış!
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Elektrik; bakın, elektrikteki borç. Burada kanun maddesi
koyuyorsunuz. Burada Melih Gökçek yasası koydunuz biliyor musunuz? Adam
milyarlarca lira parasını ödemedi, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin paralarını takaslama sistemine getirdiniz. Bravo size!
Şimdi,
TEAŞ, TEDAŞ, sat, özelleştir, al parayı.
Yap-işlet-devretten 80 milyar, af yapılandırmasından 50
milyar; etti 120 milyar. Ee, diğerleri de var, 200 milyar. Ee seçime kadar
sizi getirir. Seçime kadar bir rüzgâr esmezse sizi götürür ama bu böyle
değil arkadaşlar, bunun sonrası felaket. Bunun sonrası
rezalet. Bunun sonrası adaletsizlik.
Bütün sendikalar
ayakta. Bütün kamu emekçileri ayakta, bütün öğretmen dernekleri, bütün
işçi sendikaları ve siz bu hakları, bir taraftan Avrupa
Birliğinin Başkanıyım. diye hava atıyorsunuz,
gidiyorsunuz bir ordu, Avrupa Konseyinde, Mevlüt Çavuşoğlunun
yanına; sonra, gelip Kamu iktisadi teşebbüslerinde ILO
sözleşmelerini yerin dibine batırıp grev hakkını
yasaklıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) O da bu tuğlanın, torbanın, tuzak çuvalın
içinde var. Ee, size ne diyeyim? Yirmi dakika, bu kadar. Allah da sizi
affetsin. Biz de önergelerle, biraz, yamuklukları düzeltmeye
çalışacağız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
SIRRI SAKIK
(Muş) Allah senden razı olsun.
BAŞKAN -
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili
Sayın Nurettin Canikli. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın
Canikli şahsı adına da konuşacağı için, kendisine
otuz dakika süre veriyorum.
Buyurun.
AK PARTİ
GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Doğru şeyler söyle!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, son derece
kapsamlı düzenlemeler içeren ve birçok kanunda değişiklik yapan
kanun tasarısının görüşmelerine başlamış
bulunuyoruz. Öncelikle, milletimiz için, ülkemiz için, hepimiz için
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Biraz önce
arkadaşlarımız da ifade etti, gerçekten çok kapsamlı bir
yasa tasarısı olarak karşımızda. Hepimizin
hedeflediğinin, düşündüğünün, planladığının
çok ötesinde madde sayısına ulaştı. Belki, burada Seçim
öncesinde, bakanlıkların karşı karşıya
kaldıkları sorunların bu süre içerisinde çözülmesine yönelik
yasal düzenleme yapma imkânı bulunamayabilir. gerekçesiyle bu torba
yasaya ilave etme niyetinden, muhtemelen, kaynaklanan bir kabarma bu,
sayının artması. Bunu da belki
Keşke zaman olsaydı,
bunlar bölümler itibarıyla ayrı ayrı konuşulsa ama biraz
önce ifade etmeye çalıştığım, muhtemelen bu gerekçeyle
biraz, sayısı bir hayli fazlalaştı. Elbette, bunların
hepsi önemli düzenlemeler ve tamamına da yakını
çalışanlarımızın, mükelleflerimizin,
vatandaşımızın ve ülkemizin lehine olan düzenlemeler, hemen
hemen tamamı kendi açısından, kendi çerçevesinde birçok sorunu
çözen düzenlemeler. Zamanımız elverdiği ölçüde bu önemlilerinin
ayrıntılarına bu çerçevede girmeye
çalışacağız.
Değerli
arkadaşlar, tabii, mümkün olduğu kadar zamanımı bu
tasarıda yer alan düzenlemeler için kullanmak istiyorum ama benden önceki
konuşmacı arkadaşlarımın değindiği birkaç
hususa da kendi bakış açımla açıklık getirmek
istiyorum.
Bunlardan bir
tanesi: Biraz önce Sayın Kaplanın özellikle müsteşar
unvanlı kişilerle ilgili yaptığı
değerlendirmesinin doğru olmadığını söylememiz
gerekiyor. Çünkü bu değişiklikten önceki durumda, 657
sayılı Kanunun ilgili maddesine göre müsteşarlık istisnai
bir memuriyettir, bir görevdir ve bu uzun yılardan beri bu şekilde
uygulanmaktadır. Yani hiçbir kurala tabi olmaksızın
müsteşarlığa atama yapılabilir, şu ana kadarki
düzenleme bu, bunu da biz getirmedik. Uzun yıllardan beri böyle yani 657
sayılı Kanunun
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yani Con Ahmetten müsteşar olmaz. diyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) İzin verin, bakın. Sayın Kaplan,
lütfen
Ben sizi dinledim, lütfen
657
sayılı Kanunun yürürlüğe giriş tarihinden beri bu
düzenleme böyle. Bu maddede, biraz önce zikredilen maddede tam tersine istisnai
olarak hiçbir kurala, sınırlamaya tabi olmaksızın
atanabilecek bu unvana birtakım sınırlamalar ve şartlar
getiriliyor, sizin söylediğinizin tam aksine. Okuduğunuz zaman
maddeyi dikkatli bir şekilde -ki bütün arkadaşlarım da, ilgili
bütün arkadaşlarımız da bunu teslim edeceklerdir- sizin
söylediğinizin aksine ve sizin işaret ettiğiniz o sıkıntıları
giderecek tarzda düzeltiliyor madde. Hakikaten, bir bakanlık
müsteşarının hiçbir
İlkokul mezunu bile atanabilirdi bu
kanuna kadar, istisnai memuriyet çünkü, şimdi ama öyle değil. Lütfen
açın, bakın, çok okuduğunuz zaman yani uzman olmaya da gerek yok,
lafzı da çok net anlaşılabilir bir tarzda dizayn edilmiş,
bunun düzeltilmesi gerekiyor. Başka konular da var ama onlara çok fazla
girmeyeceğim yani zamanımı esas itibarıyla önemli
düzenlemeler içeren bu tasarıya yoğunlaştırmak istiyorum.
Şimdi yine
arkadaşlarımız tarafından zikredildi, ifade edildi. Bu tip
yapılandırma içeren ve mükelleflere, kamu kurumlarına borçlu
olan insanlara birtakım ödeme kolaylığı sağlayan
düzenlemelerdeki en önemli gerekçelerden bir tanesi, zaman zaman ekonomide
ortaya çıkan dalgalanmalar, yaşanan cyclelar ve
sıkıntılardır.
Daha önce 2003
yılında yürürlüğe giren benzeri düzenlemelerin de yine
gerekçelerine baktığınız zaman, benzer hususları
görmeniz mümkün. Özellikle 2001 ve daha önceki yıllarda yaşanan
krizlerin etkisini, mükellefler üzerindeki olumsuz etkisini telafi etmek ve
ortadan kaldırmak, hafifletmek amacıyla temel gerekçe olarak
getirildiği ifade edilmiştir. Benzer bir durum şu anda
görüşmelerine başladığımız bu tasarı için de
geçerlidir. Özellikle 2008 ve 2009 yıllarında, gerçekten, Türkiyede
işletmelerin önemli bir bölümünün nakit akış dengesi
bozulmuştur. Yani bu bozulma nedeniyle, mükellefler, firmalar ödemelerini
zamanında ve tam olarak yerine getirememişlerdir. Bu ödemeler kamuya
olan borçları için de geçerlidir.
Nakit
dengelerinin bozulmasının temel nedeni de özellikle bir dış
şok olarak, krizin etkisiyle ihracatımızın
yaklaşık yüzde 30 oranında azalmasından
kaynaklanmaktadır. Düşünün, ihracat yapan, ihracata yönelik
çalışan firmaların gelirlerinde, bir anda, aniden yüzde 30luk
bir düşüş meydana gelmiştir. Bu düşüşün bu
firmaların nakit dengesini bozması kaçınılmazdır,
tahrip etmesi kaçınılmazdır. Ve yine hepimiz biliyoruz, yine
hatırlatmakta fayda var; ihracatın düşüşünün temel nedeni
de ihracat yaptığımız ülkelerdeki hane halkının,
insanların satın alma güçlerinin düşmesi nedeniyle toplam talep
ettikleri mal miktarının azalmasından, mallara olan talebin
azalmasından ve bu arada Türk ürünlerine, ihraç ettiğimiz ürünlere
olan talebin azalmasından kaynaklanmaktadır. Şunu ifade etmeye
çalışıyorum: İhracat düşüşünün, içeride uygulanan
politikalarla en ufak, yakından bir alakası bulunmamaktadır.
Tamamen
Diyelim İngiltereye ihracat yapan bir firmayı düşünün
ya da Almanyaya, eğer bir Alman vatandaşının gelirlerinde
ve satın alma gücünde düşüş meydana gelmiş ve Türk ihraç
ürünlerine olan talebini azaltmış ise buna, Türkiyede kısa
dönemde, o anda uygulanacak politikalarla çözüm bulmak mümkün değil. Bunun
tek çözümü o satın alma gücü düşen insanlara yani bir Almana, bir
İngilize yani ihraç ettiğimiz ülkelerdeki insanlara satın alma
gücü aktarmak, enjekte etmektir. Buradan böyle bir şey
yapılamayacağına göre kısa vadede bunun için alınacak
bir tedbir yoktur ama orta ve uzun vadede elbette vardır, nitekim o da
yapılmıştır.
Nedir
alınacak tedbir bu çerçevede? İşletmelerin, firmaların bozulan nakit dengelerini de kısa sürede
telafi etmek için alınan tedbir şudur: Türkiye, ihracat
pazarlarına çeşitleme sistemini başarıyla gerçekten bu
dönem uygulamıştır. Rakamlara baktığınızda,
klasik ihracat yaptığımız, özellikle AB başta olmak
üzere bu pazarlardaki ihracatımızın payında düşüş
olurken yeni, ilk defa girilen pazarların payında, Uzak Doğu
Asya, Orta Asya, Afrika ülkelerine yapılan ihracatta artış
meydana gelmiştir. Bu da biraz önce ifade ettiğimiz bu
sıkıntılı durumu telafi etmek ve problemi çözmek
amacıyla uygulamaya konulan ve başarılı olan bir politika
olmuştur.
Dolayısıyla,
özetlemek gerekirse firmaların, işletmelerin borçlarını
biraz önce söylediğim nedenle ödememeleri ve kamuya olan vergi
borçları, sosyal güvenlik primleri ve diğer borçlarını
ödeyememeleri nedeniyle ciddi olarak birtakım sıkıntı
içerisine girdiler.
Şimdi burada
en çok gündeme gelen hususlardan bir tanesi de şu, biraz önce de ifade
edildi: Vergisel ve diğer kamu yükümlülüklerini zamanında yerine
getiren mükellefler açısından bir haksızlık olmuyor mu ya
da bir haksızlık oluyor. Yani bu ülkede hep zamanında
görevlerini yerine getiren, mükellefiyetlerinin farkında olan, bilincinde
olan, iyi niyetli olarak borçlarını, vergisini, sosyal güvenlik
primini zamanında ödeyen mükellefler cezalandırılmaktadır
bu tür tasarılarla ya da bu tür düzenlemelerle şeklinde genel bir
algılama vardır. Yüzeysel olarak bakıldığında
hakikaten haklı gibi gözükür ama biraz detaya indiğinizde
aslında işin başka boyutlarının da olduğu
görülecektir.
Şimdi
bakın değerli arkadaşlar, vergi borçlarını ele
alalım, ki bu diğer bütün kamu alacakları için de geçerlidir.
Eğer bir mükellef zamanında vergi borcunu ödemediği takdirde
vergi dairesi önce kendisine hatırlatır, hatta taksitlendirme için
öneri götürür. Eğer yine ödemez ise mal bildiriminde bulunması için
bir ödeme emri tebliğ eder ve ödemesini ister. Yine ödemez ise bu
kişi hakkında haciz kararı alınır, vergi dairesi ya da
diğer alacaklı kamu idareleri tarafından haciz kararı
alınır ve tüm taşınır ve taşınmaz
malları hacze konu olur ve cebrî takip yollarına başvurulur. Bu
çerçevede tüm malları, alacakları ve hakları haczedilir ve tüm
bankalara yazı yazılır, elektronik ortamda bütün banka
hesapları haczedilir. Yani bankalara herhangi bir para geldiği anda
anında bu para ilgili alacaklı kamu idaresine aktarılır.
Sadece bu kadarla sınırlı değil.
Bakın vergi
borcunu zamanında ödemeyen mükellefin başına neler gelir
değerli arkadaşlar: Kamu ihalelerine giremezler, hiçbir kamu
ihalesine giremez. Vergi borcunu ödemediği takdirde kamu ihalelerine
giremez. Daha önce kamu ihalesi almış ise, haciz tatbikinden önce
kamu ihalesi almış ise istihkak ödemesi yapılamaz. Yani borcunu
ödemediği takdirde o kişiye ödeme yapılamaz. Hiçbir devlet
yardımı, teşvik ve desteklerinden faydalanamaz.
Taşıtlarını satamaz. Taşıtlarının fennî
muayenelerini yaptıramazlar.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yok canım!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Evet, üstat, aynen öyle. Yani bunlar bilerek, çok
net olarak, tartışmasız, kesin bilgiler.
Haczedilen
malları üzerinde hiçbir tasarrufta bulunamazlar; satamazlar, ipotek
ettiremezler. Bankalardan kredi kullanamazlar değerli arkadaşlar.
Şimdi,
düşünün, bakın, hani bir vergi borcunu ödemeyen mükellef
Tabii,
doğal olarak vergi borcunu ödeyen mükellef bu tür herhangi bir problemle
karşı karşıya kalmaz. Türkiyede gerçekten ödeme
imkânı olup da vergi borcunu ödemek istemeyen hiç kimse ortaya
çıkmaz, bulamazsınız. Çünkü ayakta kalması, yaşaması
-ticari anlamda söylüyorum- hemen hemen imkânsızdır. Adım
atamaz, kıpırdayamaz, hiçbir faaliyette bulunamaz. Biraz önce
örneklerini sizlerle paylaşmaya çalıştım. Eğer
ödeyemiyorsa mükellef, gerçekten ödeme kabiliyeti olmadığı için,
çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya
kaldığı için ödeyemiyordur.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Bu da ondan zaten.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani mükellefiyetini, borcunu yerine getiren
mükellef haksız duruma düşürülüyor ve diğer mükellef lehine bir
olumlu ortam oluşturuluyor gibi bir değerlendirme, biraz detaya
inildiğinde, tam gerçeği yansıtmayabilir, yansıtmaz
değerli arkadaşlar. Hiçbir mükellef böyle bir tabloyla, böyle bir
cebrî tahsil yollarıyla muhatap olmak istemez çünkü, düşünün,
evindeki buzdolabının haczedilmesine kadar varan uygulamalar bu
sürecin bir devamıdır. Dolayısıyla eğer ödeme
kabiliyeti varsa, eğer imkânı varsa mutlaka borcunu öder. Yani ben,
ileride af çıkabilir ya da yeni bir düzenleme, yapılandırma
gelebilir düşüncesiyle şu vergi borcumu ödemeyeyim deme,
sıfırdır demek istemiyorum ama, yok denecek kadar azdır.
Çünkü bu sistemden kaçması mümkün değil, mutlaka bir şekilde
yakalanır. Yani düşünün, bütün menkul ve gayrimenkulleri
haczedilmiş, bütün alacak ve hakları hacze konu olmuş ve hiçbir
şekilde ticari faaliyet yapma imkânı olmayan, bankalarla
çalışma imkânı olmayan, kredi kullanma imkânı olmayan bir
mükellef, sadece ileride çıkabilecek olan yapılandırma
imkânlarından, şu anda yapmaya
çalıştığımız yapılandırma
imkânlarından faydalanmak için bütün bu sıkıntılı
duruma katlanabilir mi değerli arkadaşlar? Katlanamaz.
Dolayısıyla bugüne kadar ödememişse, ödeyememişse, çok
büyük bir ihtimalle mecburiyetten ve zaruretten ödememiştir,
ödeyememiştir.
Dolayısıyla,
yapılan bu düzenleme, buna benzer düzenlemeler, bu anlamda, bir
haksızlık ortaya çıkarmamaktadır, bir olumsuz durumu
oluşturmamaktadır ve yaratmamaktadır. Bundan, bütün, yani
özellikle zamanında mükellefiyetlerini yerine getiren, hatta kredi
kullanarak vergi borcunu ödeyen mükelleflerimiz, vatandaşlarımız
bu açıdan rahat olsunlar. Ben zamanında ödedim, şimdi bana bu
imkân sağlanmıyor ama ödemeseydim faydalanacaktım ama
ödemeyenler faydalanıyor gibi yüzeysel bir bakış açısı
tam olarak gerçeği yansıtmıyor, özellikle ödememiş
olsaydı nasıl sıkıntılı bir durumla
karşı karşıya kalacağını, nasıl sosyal
açıdan da, iktisadi açıdan da çok zor bir tabloyla karşı
karşıya kalacağını bilmesi gerekir.
Dolayısıyla bu anlamda herhangi bir sıkıntı yoktur
çünkü çok sık zikredilmektedir böyle bir haksızlık
yapıldığı şeklinde.
Değerli
arkadaşlar, tabii, yine gündeme geldi, kısaca da değinmekte
fayda var. 2003 yılından itibaren Türkiyede vergi indirimleri
noktasında çok önemli adımlar atılmıştır. Daha
önceki dönemlere baktığınızda, herhangi bir dönem tadat
etmiyorum, genelde -hatta, son yirmi yıllık, otuz yıllık
trende baktığınızda- hep vergi oranları
artırılmış, yeni vergiler ihdas edilmiştir, yani bunun
sayısız örnekleri vardır ama 2003 yılından itibaren
hiçbir vergi oranında bir artış sağlanmamıştır,
bakın, bu çok önemli değerli arkadaşlar, bu bir. 2003
yılından itibaren hiçbir vergi oranında artış
sağlanmamıştır, bu bir. Tam aksine, yeni bir vergi
getirilmemiştir -2003 yılından itibaren- yeni vergi ihdas
edilmemiştir, tam aksine, vergilerde, vergi oranlarında çok önemli
düşüşler ve indirimler sağlanmıştır. Ben,
kısaca, çok ayrıntılara girmeden, küçük olanları burada
zikretmeyeceğim, önemli olanları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunlardan bir
tanesi çok tartışılan bir konuydu. 2008 yılında asgari
geçim indirimi vergi sistemimize girdi. Daha önce çok
tartışılmıştı, özellikle düşük ücret geliri
elde edenlerin, asgari ücretin vergi dışı
bırakılması konusu çok speküle edilen bir konuydu, bugün
itibarıyla, biraz önce söylediğim asgari geçim indirimi yoluyla,
bugün, asgari ücretin önemli bir bölümü vergi dışında
tutulmuştur, en az yarısından fazlası, hatta bazı
durumlarda -kişinin özel durumları önemli burada- tamamına
yakın bölümü vergi dışı
bırakılmıştır. Yıllar boyu bu konuşuldu,
yıllar boyu tartışıldı ama maalesef, hiçbir siyasi
iktidar, asgari ücreti bu anlamda vergi dışında bırakacak
olan bir adım atamadı, bir karar alamadı, bu da AK PARTİ
hükûmetlerine nasip oldu, bunun burada zikredilmesi gerekiyor.
Yine, istihdam
üzerindeki mali yüklerin azaltılması hep geçmişte
konuşuldu, tartışıldı, hükûmetlerin hedefinde olan bir
konu idi ama bu da 2003ten önceki hiçbir dönemde yapılamadı.
Bakın değerli arkadaşlar, bunlar önemli hususlar. Yani 2003ten
önce ücretler üzerindeki vergi yükü veya mali yükümlülükler, istihdam
üzerindeki mali yüklerin azaltılması noktasında somut hiçbir
adım atılmamışken, yine ilk defa AK PARTİ hükûmetleri
döneminde, istihdamın, işveren payının üzerindeki puan,
yük, 5 puan birden azaltılmıştır, 5 puan birden
düşürülmüştür. Bu da yapılan indirimlerden birisidir.
Yine, 2006
yılında kurumlar vergisinin fonla birlikte yüzde 33 olan oranı
yüzde 20ye düşürülmüştür.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu şekilde yani kurumlar vergisindeki
oranın düşürülmesinden sonra toplam kurum kazançları üzerindeki
vergi yükü de yüzde 44ten 34e düşürülmüştür. Ayrıca, şu
anda yürürlükte olan teşvik sistemine baktığınızda en
az gelişmiş bölgelerde ya da en çok teşvik edilen bölgelerde
kurumlar vergisinin oranı yüzde 2 olarak uygulanmaktadır, 2; 4 ve bu
şekilde devam ediyor. En yüksek oran uygulanan yerlerde kurumlar vergisi
oranı yüzde 2dir şu anda.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Canikli, unuttunuz, katma değeri de
düşürdünüz.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Geliyorum, geliyorum, çok teşekkür ederim
Hüseyin Bey, hatırlattınız ama notlarımda var,
teşekkür ederim.
Evet, gerçekten
Hüseyin Beyin de söylediği gibi KDV oranlarında da çok önemli
indirimler yapılmıştır. Ben somut olarak sizle şimdi
bunları paylaşacağım.
Et ve süt
ürünleri dâhil bazı gıda ürünlerinde katma değer vergisi
oranı yüzde 8den yüzde 1e düşürülmüştür değerli
arkadaşlar. Eğitim hizmetlerinde, sağlık hizmetlerinde,
ilaç ve kan ürünlerinde, tekstil ve deri ürünlerinde
Bakın, bunlar da çok
tartışıldı önceki yıllarda değerli
arkadaşlar, çok konuşuldu ama bir türlü realize edilemedi. Bu da bize
nasip oldu. Eğitim, sağlık hizmetlerinde, ilaç, kan ürünlerinde,
tekstil ve deri ürünlerinde yüzde 18 olan katma değer vergisi oranı
yüzde 8e düşürüldü. Sebze, meyve ve et ürünlerinde, taze ürünler ile
işlenmiş veya dondurulmuş ürünlerde farklı olan KDV
oranları yaklaşık olarak yüzde 18den yüzde 8e düşürüldü.
Keza, turizmde, otel, motel, pansiyon, tatil köyü vesaire burada sunulan
hizmetlerde yüzde 18den yüzde 8e düşürüldü. Gelir vergisi dilim
sayısı 6dan 4e düşürüldü ve üst dilim oranı da yüzde 45ten
35e düşürüldü. Ayrıca, daha küçük oranlarda bazı harçlarda
indirimler veya kaldırmalar var, onları artık zikretmiyorum.
Değerli
arkadaşlar, biraz önce saymaya çalıştığım,
bakın, sekiz yıllık dönem içerisinde gerçekten ilk defa trend
olarak vergilerde önemli indirimler yapılmıştır. Bunun
altının çizilmesi gerekiyor çünkü zaman zaman tabii unutuyoruz, çabuk
unutuyoruz yani hakikaten zaman zaman bunları hatırlamakta
zorlanabiliyoruz ama unutmamak gerekir bu trend 2003 yılına kadar
yukarı yönlüydü. Yani, yeni vergiler ihdas edilmesi ve vergi
oranlarının artırılması yönündeydi. 2003ten itibaren
yeni vergi veya oran artışı hiçbir şekilde gündeme
gelmemiştir. Önce yukarıya olan trend durdurulmuş, daha sonra
aşağı yöne çevrilmiştir. Bu trend devam edecektir
değerli arkadaşlar, elbette son değildir. Ve özellikle
dolaylı vergiler olmak üzere, yani mal ve hizmetlerden alınan KDV ve
ÖTV olmak üzere bütün vergi oranları, yine düşürülmesi
noktasında hedefimizdedir. Biz bunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz.
Çünkü geçtiğimiz sekiz yılda biraz önce tek tek
saydığım önemli vergi indirimleri yaptığımız
için Gelecekte de vergi indirimleri yapmaya devam edeceğiz. ifadesinin
bir anlamı vardır, karşılığı vardır.
Çünkü geçmişte yapıldığı için, geçmişteki bu
yapılanlar gelecekte yapacaklarımız açısından bir referans
teşkil etmektedir.
Değerli
arkadaşlar, şimdi yine
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Canikli, Hükûmetin hiç suçu yok mu? Sütten
çıkmış ak kaşık mısınız!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ha, şu var, bakın
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) - Hiç suçunuz yok mu? Bir öz eleştiri yapar
mısınız? Bizim de suçumuz var. der misiniz? Onu da söyleyin.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Hayır, elbette Her şey bitti,
güzelleşti. demiyoruz, eksiklerimiz var Hüseyin Bey, eksiklerimiz var,
kabul ediyoruz. Yani onun aksini söylemek
Hâlen yapılacak çok işimiz
var. Onun için adayız, onun için milletimizden yeniden talep ediyoruz
hizmet etmek için. Daha yapacak çok iş var. O nedenle istiyoruz, onun
için
Elbette eksiğimiz var, yanlışımız var, olabilir,
olacaktır bunlar, insanız hepimiz, ama söylediklerimizin hepsi
doğrudur. Çünkü bunlar yapılan işlerdir, Meclis kayıtlarındadır vesaire.
Dolayısıyla, o anlamda bakıldığında herhangi bir sıkıntı
gözükmemektedir.
Değerli
arkadaşlar, bakın, bu arada bu indirimlere rağmen şu anda
vergi yükünde de bir yükseliş ya da azalma meydana gelmemiştir. 2002
yılında yüzde 24,6 olan vergi yükü 2009 itibarıyla yine
aynı seviyesindedir ve bu oran OECD ülkeleri içerisinde Meksikadan
sonraki en düşük orandır. Meksikada yüzde 21 civarındadır,
Türkiyede yüzde 24. İkinci sırada. Vergi yükü olarak en düşük
oranlı ülkelerden bir tanesi Türkiyedir. Bu da önemlidir değerli
arkadaşlar. Çünkü bu da zaman zaman çok tartışılan ve
yanlış değerlendirilen konulardan bir tanesi.
Gelelim -yine
burada konuşuldu- dolaylı vergi yükü meselesine. Yani gerçekten
yayılı vergiler, dolaylı vergiler haksız vergilerdir,
adaletsiz vergilerdir ve bizim vergi sistemimiz de
ağırlıklı olarak dolaylı vergiler üzerine
oturmuştur. Uzun yıllardan beri böyledir. Hedefimiz bunu
düşürmektir, bunu azaltmaktır. SGK primleri dâhil, sosyal güvenlik
-ki esas ölçü böyle olması gerekir- 2002 yılında dolaylı
vergi yükü yüzde 46,9 iken 2009 itibarıyla yüzde 45,6ya
düşürülmüştür. Ha, bu düşüş yetersizdir, kesinlikle
yetersizdir, bunu kabul ediliyoruz. Hâlen bu adaletsiz yapı, yani vergi
sistemimizdeki eskiden beri gelen, devraldığımız bu
adaletsiz yapı devam etmektedir. Bir miktar düşüş
sağlanmıştır ama bu düşüş yeterli değildir,
daha da hızlandırılması gerekir, daha da
hızlandırılarak bu dönüşümün doğrudan vergiler lehine
azaltılması, doğrudan vergilerin de artırılması
gerekir değerli arkadaşlar.
Ama yapılan
sistem şu anda dolaylı vergi üzerine oturmaktadır, siz bu
anlamda vatandaşa haksızlık ediyorsunuz, eziyorsunuz. gibi
genel değerlendirmelerin de gerçeği
yansıtmadığını ifade etmemiz gerekiyor. Çünkü biz bunu
stok olarak devraldık. Devraldığımızda -biraz önce
rakamları size söyledim- yüzde 46,9. Elbette azaltmamız gerekiyor ve
geçmiş yıllara baktığımızda hep artış
trendindedir dolaylı vergilerin oranı, toplam vergiler içerisindeki
payı hep artış trendindedir. İlk defa düşüşe
geçti, bu da önemlidir; yetersizdir, azdır ama önemlidir değerli
arkadaşlar. İnşallah, temennimiz, önümüzdeki dönemde bu oranlar
daha da düşecek ve anlamlı hâle gelecektir.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, tabii burada vergi borçları, Sosyal Güvenlik
Kurumunun alacakları ve diğer kamu kuruluşlarının
şu veya idari para cezaları ya da başka nedenden kaynaklanan
alacakları gerçekten ödenebilir hâle getirilmektedir. Çoğu
donmuş, şu veya bu nedenle -nedenlerini kısmen
anlattığımız nedenlerle- artık ödeme kabiliyetini,
tahsil kabiliyetini kaybetmiş alacaklar, devlet alacakları,
vatandaş borçları aktive edilmeye, tekrar tahsil edilebilir hâle
devlet açısından, mükellef açısından da ödenebilir hâle
getirilmeye çalışılmaktadır. Baktığınız
zaman da ciddi anlamda indirimler yapılmaktadır. Ben, zamanım
azaldığı için bunların ayrıntılarına
girmeyeceğim. Bunları ilgili bölümlerde, maddelerde inşallah
tartışacağız.
Esas, burada,
şunu da söylemek lazım bu noktada, bu çerçevede: İlk defa bu
kadar kapsamlı kamu alacağı bir yapılandırmaya konu
edilmektedir. Daha önceki yapılanların -ki 2003 yılında
bizim dönemde yapılan da dâhil olmak üzere- bu kadar kapsamlı ve bu
kadar çok sayıda alacağı ihtiva etmiyor idi. Bu anlamda tam
anlamıyla bir temizlik harekâtı yapılıyor, yani mükellefin
lehine olmak üzere. Ama devletin de tahsil kabiliyeti kalmamış
çoğu alacağının tekrar alınabilmesine imkân sağlayacak
hâle getiriliyor. Neden tahsil kabiliyeti kalmamış? Çünkü, eğer
kamuya borcu olan bir mükellef ya da SGKya üye olan bir kişi bu borcu
ödemediği takdirde çok ağır ayrıca mali yüklerle
karşı karşıya kalmakta. Gecikme zamları piyasa faiz
haddinin doğal olarak üzerindedir. Ayrıca uygulanan cezalar son
derece ağırdır. Eğer bir kere ödemediği takdirde
katlanarak rakam büyüdüğü için bir daha ödeme kabiliyeti hemen hemen
imkânsız hâle gelmektedir. Aslında bir de şöyle bir durum söz
konusudur: Yani bu insanların önemli bir bölümü aynı zamanda devlete
vergi veren kesimdir, bir zamanlar vergi ödeyen kesimdir, üreten kesimdir ve
aynı zamanda artık bunların vergi ödeme kabiliyeti de ortadan
kalkmıştır. Bu açıdan da aktive edilmesi, potansiyel olarak
mükellef sayısının ve devletin orta ve uzun vadede gelirlerinin
artırılması sonucunu doğuracaktır. O nedenle
kapsamın bu kadar geniş tutulması son derece doğaldır
ki görebildiğim kadarıyla tüm siyasi partilerimizin de bu konularla
ilgili bölümlerine herhangi bir itirazları yoktur.
En az bunlar
kadar önemli başka düzenlemeler de var değerli arkadaşlar. Ben
izninizle zamanımın kalan bölümünde bunlarla ilgili önemli
olanlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakın, yine
bu pakette, 12 Eylüldeki Anayasa değişikliğine uygun olarak
disiplin cezalarının tümü bir uyum düzenlemesi çerçevesinde
yargı denetimine açılmaktadır.
Sicil sistemi
kaldırılmaktadır.
Sözleşmeli
personelin aile yardımından faydalandırılma imkânı
getirilmektedir bu tasarıyla. Aile yardımı verilecek çocuk
sayısında sınırlama vardı, bu sınırlama
kaldırılmaktadır.
Bakın, sendika
üyesi kamu görevlilerine üç ayda bir 45 TL toplu görüşme ödentisi
yapılacaktır. Hani, hep, getirilen düzenlemelerin
sendikasızlaştırmayı teşvik ettiği şeklinde
haksız eleştirilere en güzel cevap da budur. Rakam azdır çoktur,
tartışılabilir ama bir niyetin ifadesidir ve o konuda da ciddi
olarak sendikalaşmayı teşvik edecektir değerli
arkadaşlar bu rakam. Keza
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Seçim yatırımı
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, biz
2003 yılından beri buna benzer düzenlemeler yapıyoruz, her
yıl buna benzer düzenlemeler yapıyoruz.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) - Her seçim öncesi.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Yani her getirdiğimiz düzenlemeyi bu
şekilde değerlendirdiğiniz zaman, o zaman seçim olmayan
yıllarda yapılan düzenlemeleri nasıl izah edeceksiniz?
Doğru değil.
Kamu iktisadi
teşebbüslerinde görev yapan yönetici personele verilen -ki, bunlar uzun
yıllardan beri tartışılıyor- son derece düşük
yönetici personel ek ödeme oranları yüzde 100den 200e
çıkarılmaktadır.
Üstün
başarı belgesi alan memura, en yüksek devlet memuru
aylığının yüzde 200üne, bugün itibarıyla 1.177 liraya
kadar ödül verilebilecektir.
Sağlık
Bakanlığı personeline ödenen döner sermaye katkı payı
ile denge tazminatı arasındaki aylık mahsuplaşma
imkânı getirilmektedir.
İkamet
ettiği -ki, bu da 1982 yılında mevzuatımıza giren bir
yanlış düzenlemeydi, ilk defa biz, şu anda paketle birlikte
kaldıracağız inşallah- il sınırları
dışına izinsiz çıkma, toplu müracaat ve şikâyet ile
yasaklanmış yayın bulundurma fiilleri disiplin suçu olmaktan
çıkarılmaktadır.
Günün yirmi dört
saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan
memurların çalışma saat ve şekillerinin kurumlarınca
düzenlenmesine ve hamile ve özürlü memurların mesailerine ilişkin
konularda pozitif ayrımcılık yapılması imkânı
getirilmektedir.
Kadın
memurlara hamileliğin yirmi dördüncü haftasından önce ve her hâlde
hamileliğin yirmi dördüncü haftasından itibaren ve doğum
sonrası bir yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi
verilmeyecektir. Bu da ilk defa getirilen bir düzenlemedir.
Doğum yapan
memura verilen doğum sonrası analık izni süresinin bitiminden,
eşi doğum yapan memura ise doğum tarihinden itibaren istekleri
üzerine yirmi dört aya kadar aylıksız izin verilebilecektir.
Üç
yaşını doldurmamış bir çocuğu evlat edinen
memurlar yirmi dört aya kadar aylıksız izne ayrılabilecektir.
Muvazzaf
askerliğe ayrılan memurlar askerlik süresince görev yeri saklı
kalarak aylıksız izinli sayılacaklardır.
Burslu ya da
bütçe imkânlarıyla yetiştirilmek üzere yurt dışına
gönderilen veya sürekli görevle yurt dışına atanan memurlar veya
yurt dışına kamu kurumlarınca gönderilen öğrencilerin
memur eşlerine, görev veya öğrenim süresi içinde aylıksız
izin verilebilecektir.
Özürlülerin kamu
kurum ve kuruluşlarında işe alınmalarının merkezî
sınavla yapılması sağlanmaktadır. Bu da çok önemlidir
değerli arkadaşlar. Bakın, ilk defa bu düzenleme
getirilmektedir. Bunlar da artık işe alınırken merkezî
sınavla yapılacaktır. Bu konudaki bütün tartışmalar da
bir daha gündeme gelmeyecektir.
Özürlü memurlara
isteği dışında gece nöbeti ve vardiyası
yaptırılmayacaktır.
Özürlü
memurların mesai saatlerinin farklı düzenlenebilmesi konusunda üst
yöneticiler ve mülki amirler yetkili kılınmaktadır.
Özürlü
memurların mesailerine ilişkin konularda pozitif
ayrımcılık yapma imkânı sağlanmaktadır.
On sekiz
yaşından küçük sigortalılar için prime esas aylık kazanç
alt sınırı, yaşlarına uygun asgari ücret tutarına
çekilebilmektedir.
Tarım ve
orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz çalışanlar, ticari
taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşım
araçlarını işleten kişiler, vergi mükellefi olmaları
hâlinde sigortalı sayılacaktır. Bu da, gerçekten, bu alanda
faaliyette bulunan vatandaşlarımızın yıllardan beri
kanayan yarası ve sıkıntısıdır, bunu da çözecek
olan bir düzenlemedir.
Yeşil kart
sahibi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Tekrar, ben, tasarının
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Canikli.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, Hatip ismimi zikrederek bir konuda
doğru söylemediğimi ifade etti. Kendisinin verdiği bilgi
doğru değildir, buna cevap vermek isterim.
BAŞKAN Siz
de yeni bir cevaba mahal vermeden lütfen Sayın Kaplan.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin konuşmasında
belirttiği müsteşarların atanmasına ilişkin
açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ben, ona dikkat edeceğim.
Sayın
Canikli İlkokul mezunları müsteşar oluyordu, bakan,
müsteşar yardımcıları. dedi.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Müsteşar, müsteşar
yardımcısı değil.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Müsteşar
Biz onu
kaldırdık ve üniversite mezunu şartını getirdik.
dedi. Biz bu maddeyi görüşürken -Sayın Özyürek buradalar- Sayın
Özyürek bunu şöyle sordu, dedi ki: Yani bu maddeye göre bir tarikat
şeyhini getirip Diyanet İşleri Başkanı yapabilir
misiniz? Cevap: Evet. Tutanaklara geçti. Şimdi, bu bir.
İkincisi, bu
maddede -104üncü maddede geçiyor bu- siz dediniz ki: Üniversite mezunu
olanlar müsteşar olabilir şartını getirdik.
Bakın, sekiz
yıl, on yıl, on bir yıl özel sektörde dahi çalışan
birisi DSİ Genel Müdürü olabilir, Karayolları Genel Müdürü olabilir, bakanlıklarda
bu görevleri alabilir ve üstelik iddia ettiğiniz gibi üniversite
şartı gerekli değildir.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hayır, öyle demedim.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, ne dördü, dört yıldan az süreli yükseköğrenim
görenler için bu sürelere iki yıl ilave ettiler.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hayır, demedim.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Arkadaşlar, fakülteler dört yıldır,
yükseköğrenim dört yıldır. İki yıllık
yüksekokulla dört yıllık fakülteyi karıştırıp
birbirine, arkasından da kalkıp burada bize Siz doğru
söylemiyorsunuz, biz doğru söylüyoruz. derseniz, biz de
çıkarırız tuğlanızın içinden gerçeği ve
şunu söyleriz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun)
Hayır, yanlış... Bakın, üniversite konusunda bir
şey söylemedim ben.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Ağzından üniversite çıkmadı.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, şimdi özel sektörde çalışmış
bir müflis tüccarı, iflas etmiş bir tüccarı alabilirsiniz,
getirip Karayollarında genel müdür yapabilirsiniz. Zaten Özelleştirme
Kanunu da çıktı. Kara
yollarını, otobanları, Boğaz Köprüsünü, hepsini
veriyorsunuz. Getirebilirsiniz buna göre yani bizim söylemek istediğimiz
bu. Takdirinizin sınırı yok, ölçüsü yok.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Doğru değil... Doğru değil...
HASİP KAPLAN
(Devamla) Yani bunları söylediğimiz zaman bize laf
yetiştirmeyin. Biz burada yatmıyoruz. Geliyoruz, sabahtan akşama
kadar alt komisyonda çalıştık, üst komisyonda
çalıştık. Bunları düzeltene kadar... Şu tasarı
var ya, o kadar çarpıktı ki, biz bunu düzeltene kadar, bir hâl yoluna
sokana kadar, getirmek için tam iki ay uğraştık ama adam
edemezsin ki. Bunun neresini edeceksin? Biz bir maddeyi görüşürken ikinci
fıkrasını, üçüncü fıkrasını, bir önerge
getiriyordunuz... El insaf yani! Böyle bir kanun çalışması olur
mu? Siz yanlış yapıyorsunuz, söylediğimiz bu ve 104üncü
madde de sizi doğrulamıyor.
Onun için, bize
laf ederken Sen doğru konuşmuyorsun. demeyin. Doğru
konuşmuyorsunuz. derseniz biz de çıkar size bu maddeyle doğru
konuşmadığınızı ve Komisyonda da Sayın
Özyürekin böyle konuştuğunu söyleriz.
Sizin dikkatinizi
çekmek istedim. Teşekkür ederim
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Dersinize çalışmıyorsunuz, iyi
bilmiyorsunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Siz Komisyonda değildiniz, biz beraber
çalışıyorduk.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
4.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN
Şahıslar adına son söz Manisa Milletvekili Sayın Recai
Berbere aittir.
Sayın
Berber, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Nedir? Komisyon adına mı?
BAŞKAN
Yok, şahsı adına konuşacak. Yer değiştiriyorlar.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Komisyon adına da konuşabilir tabii.
RECAİ BERBER
(Manisa) Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Tabii ya. Sonuna kadar destek. Destekliyoruz, bir
şey demiyoruz.
BAŞKAN
Evet, barış, kardeşlik, eşitlik.
Sayın
Aslanoğlu, teşekkür ederiz.
Buyurun
Sayın Berber.
RECAİ BERBER
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; gerçekten, Komisyonumuz burada da aynı teveccühü
gösterdiği için teşekkür ediyorum. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kanunun
başlığı girişte ilk defa Başkanlık
Divanında okunduğu için neredeyse beş dakika sadece
başlığı sürdü. Özellikle Komisyonda da çok eleştirildi
bu konu. Ancak şu kanunun içinde fazla diye ya da lüzumsuz diye ifade
edilen konuların hepsinin, kamuoyu tarafından ne kadar ilgiyle, ne
kadar ihtiyaçla beklendiğini; bunun, özellikle bazı diğer kamu
kurumlarındaki düzenlemelerin de aslında artık kendi
kanunlarını beklemeyecek kadar acil olduğunu; Komisyonumuzun son
günkü toplantısında özellikle zannediyorum- on altı-on yedi
tane ilave maddeyi, muhalefet milletvekili Komisyon üyesi
arkadaşlarımızla da görüşmek suretiyle, bunların
aciliyeti, hakikaten bu, kamuoyundaki tabiriyle torba kanuna girmesi
gerektiği konusunda neredeyse mutabakat sağlanmıştı.
Hatta değerli bir müsteşarımız, bir
bakanlığımızın müsteşarının bir maddesi
buraya girmemişti. Bazı muhalefet milletvekili arkadaşlarımız,
Sayın Aslanoğlu -destekleriniz için çok teşekkür ediyorum- Bu
müsteşarımızın bir maddesi daha kaldı, bunu niye
koymuyoruz? diye espri yapmıştınız,
hatırlarsanız. Ulaştırma
Müsteşarımızın, değil mi?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ulaştırma Bakanlığıysa,
Devlet Hava Limanları diyorsan doğru.
RECAİ BERBER
(Devamla) Evet.
Demek ki buradaki
ilave maddeler de dahil olmak üzere gerçekten büyük bir ihtiyacı
karşılıyor.
Değerli
arkadaşlar, bu kanunda yapılan özellikle yapılandırmayla
ilgili kapsam, daha önceki, 2003 yılında 4811 sayılı
Kanunla yapılandan çok daha geniş kapsamlı. Bu zaten Komisyonda
da, müzakereler sırasında da ortaya çıktı. Sadece vergi ve
sigorta borçları, primleri, vergi taksitlendirmesi yapılmıyor
burada, aynı zamanda kamuya olan, aşağı yukarı, ne
kadar geniş kesimlerin, milyonlarca insanın değişik
nedenlerle, çiftçisi, esnafı BAĞ-KURlusunun sorunlarını
çözecek bir yapılandırma söz konusu.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Ne hâle düşmüş onlar.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani Sorunları var. diyorsunuz.
RECAİ BERBER
(Devamla) Burada şimdi tabii, Sayın Canikli de burada o konuya
cevap verdi, ben tekrar girmeyeceğim ama Türkiyede madem kriz yoktu, bu
yapılandırma nereden çıktı? diye sürekli Komisyonda da
söylendi.
Değerli
arkadaşlar, hiç kimse Türkiyede değişik kesimlerin dünyadaki bu
global krizden hiç etkilenmediğini söylemedi, tam tersine
Tabii, o biraz,
biliyorsunuz bu tip ifadeler bir şeyin önemini veya etkisini
tanımlamak için kullanılır. Sıfırdır, hiç etkisi
olmamıştır. dememiştir kimse. Dolayısıyla
Türkiyede, Sayın Canikli de ifade etti, değişik kesimler,
özellikle finans kurumları, 2008 yılının sonunda
kendilerini koruyabilmek adına -hepimiz şahit olduk, yani o günleri
birlikte yaşadık- finans sektörü kendisini güvence altına
alabilmek için reel sektörü ciddi anlamda sıkıntıya soktu.
Türkiyedeki, özellikle merkezindeki sıkıntıyı, yeni
girdiği Türkiye piyasasındaki bankaların, yani yabancı
bankaların, sahipleri yabancı banka olan bankaların Türkiyede
kendi merkezlerindeki sıkıntıları burada da yaşayacaklarmış
endişesiyle müşterilerine, yani sanayici, iş adamlarına
ciddi sıkıntılar yaşattılar ama bakın
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) İyi ki Halk Bankası ve Ziraat Bankası
duruyormuş.
RECAİ BERBER
(Devamla) Evet Halk Bankası, Ziraat Bankası gibi bankalar burada
ciddi bir misyon üstlendi, bunu inkâr edemeyiz, açık açık bunu gördük.
2003
yılındaki yapılandırma, tamamen 2001 krizinden 2002
yılında etkilenen çok geniş kesimleri, iç piyasadaki kesimleri
rahatlatmaya yönelik, daha doğrusu biraz da o günkü kamu bütçesinin ciddi
anlamdaki açıklarına yönelik fiskal açıkları
endişeleriyle de yapıldı. Bakın burada şu anda bu
kanunla getirilen düzenlemede, dikkat ederseniz, Komisyonda da Komisyon
üyelerimizin de teklifleri dikkate alınarak ciddi anlamda indirimler
yapıldı. Yani burada özellikle matrah artırımı gibi,
mükelleflerin geçmiş dönemleriyle ilgili sorunlarını çözmeye
yönelik oranlarda ve rakamlarda ciddi indirimler yapıldı. Bu
nasıl yapıldı? İşte, bu, artık bu
tasarının bir fiskal amacı olmadığını yani
Maliyenin, bütçenin açıklarını kapatmaya yönelik bir tasarı
olmadığını, doğrudan doğruya vatandaşın
sorununu çözmeye yönelik bir tasarı olduğunu gösteriyor. Ama 2003
yılında veya önceki yıllarda -ta 1984 yılında ilk
yapılmıştı- o tarihlerde genellikle Maliye Bakanlığı
bu tip düzenlemeleri, Maliyeye biraz daha acaba nasıl gelir getirebiliriz
endişesiyle yapmıştı geçmişte. Ama şimdi dikkat
ederseniz, 2011 yılında bunun getirisi sağlanacak olmasına
rağmen, ne 2011 yılında ne ondan sonraki izleyen yıllarda
bütçede ve üç yıllık programlarda buradan elde edilecek gelirler yer
almamıştır. Demek ki fiskal endişelerle bu iş
yapılmamış, vatandaşın sorununu çözmek için
yapılmış.
Değerli
arkadaşlar, bakın, ben burada diğer konulara, özellikle tabii
zamanımız dar olduğu için şey yapmak istemiyorum ama
çalışma hayatıyla ilgili konularda da bugün Sosyal Güvenlik
Kanunu, evet, iki yıl önce çıktı ama epeyce kesimlerimiz sosyal
güvenlik şemsiyesi altında değildi. Milyonlarca, şu anda
belki 1 milyona yakın şoför esnafımızın sigorta
sorunu, hem sağlık sigortası hem emeklilik sigortasıyla
ilgili sorunu çözülüyor. Onun ötesinde, daha geniş kesimlerin sadece on
altı günlük, on yedi günlük prim ödemeleri sağlanmak suretiyle -bir
aylık prim ödemiş gibi- primleri daha az alınmak suretiyle o
insanların da artık sosyal güvenlik şemsiyesi altına
girmesi bu kanunla sağlanıyor. Dolayısıyla, yani sadece
yapılandırmayla ilgili bölüm çıksın, diğer konulara ne
ihtiyaç var gibi bir yaklaşım gerçekten Komisyonumuzdaki
çalışmalarda da ortaya çıktı zaten. Bu Komisyondaki
çalışmalar da gösterdi ki bunların hepsine ihtiyaç var.
Çok
tartışmalar da yapıldı değerli arkadaşlar ve ben
burada yine, Komisyonumuzdaki iktidar-muhalefet, bütün milletvekili
arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Çünkü onların
katkılarıyla da ciddi anlamda revizyonlar yapıldı ve zaten
gelen tasarıyla Komisyondan geçen şekli arasındaki
değişiklikleri gördüğünüzde, burada da Komisyonda ciddi anlamda
katkı sağlandığını gösteriyor.
Burada diğer
bir husus da sosyal güvenlik ya da vergi primleri ödemelerini zamanında
yapanlara haksızlık konusu. Değerli arkadaşlar, bakın,
üç yıldır, 2008 yılından bu yana, sosyal güvenlik
primlerini zamanında ödeyen mükellefler, vatandaşlar, işletmeler
yüzde 5 oranında işveren sigorta primini daha az ödüyor.
İşveren sigorta priminin
Dikkat ederseniz, sosyal güvenlik
primlerinin açığını biz bütçeden
karşılıyoruz. Geçen yıl 30 milyar TLnin üzerindeki bir
açığı Maliye kendi bütçesinden, transfer harcamalarından
buraya aktarmış oldu. Demek ki sosyal güvenlik primlerindeki indirim,
aslında bizim işverenimize vergi ve sigortada toplamda
yaptığımız bir indirimdir. Yani vergisini ve
sigortasını
Bugün bir işçi çalıştıran
kişiye baktığınızda, o kişi üzerinden, o
kişiyi çalıştırması, istihdam etmesi karşılığında
bir stopaj öder bir de sosyal güvenlik primi öder, ikisinin toplamından
yapılan bir indirimdir bu. Dolayısıyla öyle bakmak lazım ve
oradaki açığı da yine zaten biz vergilerden, vatandaştan
topladığımız vergilerden finanse ediyoruz.
Dolayısıyla bu indirimi...
Şimdi, bu
kanunla getirilen daha önemli bir değişiklik var değerli
arkadaşlar. Biliyorsunuz en son Sektörel ve Bölgesel Teşvik
Kanunuyla beraber belli bölgelerde iki yıldan yedi yıla kadar
işveren sigorta primini, özellikle belli yaş grubundaki gençlerle
ilgili olsun, kadın çalışanlarla ilgili olsun, işveren
sigorta primini devlet ödüyor. Şimdi, böyle bir durumda geçmişte her
iki teşvikten birden yararlanamıyordu, yani hem zamanında ödeyip
yüzde 5 indirim alacak hem de çalıştırdığı
kişilerin işveren sigorta primini devlet ödeyecek, ikisi bir arada
olmuyordu. Hâlbuki teşvikli bir bölgede yatırım yapmış
kişi zamanında sigorta primini ödüyorsa ondan da yararlanması
lazımdı. Dolayısıyla şimdi burada yapılan
değişiklikle bütün teşviklerden birlikte yararlanma imkânı
getiriyoruz. Yani Sen zamanında primini ödüyorsan diğer
teşviklerden yararlanmaya devam et, buradan da yüzde 5 indirim senin
hakkındır. diyoruz. Dolayısıyla burada gerçekten çok
kapsamlı ve geniş anlamda düzenlemeler var.
Diğer
konulara belki ilgili bölümlerde, zamanı geldiğinde değinilecek
ama özellikle kamuoyunda tartışılan konularda, işçi
güvenliğiyle, iş güvenliğiyle ilgili konularda Komisyonumuzda
herkes dinlendi arkadaşlar, buna muhalefet milletvekilleri de
şahittir. İşçi temsilcileri, işveren temsilcileri, herkes
geldi, görüşünü söyledi. Dolayısıyla burada ciddi bir, iş
dünyasına yönelik çok ciddi ve güzel düzenlemeler olduğu ortaya
çıktı ki ciddi anlamda herhangi bir tepki iş camiasından
gelmedi. Bu anlamda da ben, katkı sağlayan herkese teşekkür
ediyorum ve ülkemiz için de bu kanunumuzun bir an önce çıkmasını
bekleyen vatandaşlarımız açısından hayırlı
olmasını diliyorum, yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Berber.
Soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın
Yıldız...
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu tasarı ile ne kadar bir tutarı
yapılandıracaksınız? Bu yapılandırma ile
aslından, vergi cezasından, idari para cezasından, gecikme
zamlarından ayrı ayrı ne kadar miktarlardan vazgeçilmektedir? Bu
yasa tasarısında yükümlülüklerini zamanında yerine getiren
vatandaşlarımız için bir pozitif katkı düşünüyor
musunuz?
Sayın Bakan,
sorulara yazılı cevap vereceğim demeyin çünkü bütün
bürokratlarınız arkada, bilgisayarları da yanında, lütfen
cevap istiyorum çünkü bu kanun tasarısı hazırlanırken, bu
araştırmaların, çalışmaların
yapılmış olması gerekiyordu.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu...
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, bugün, ben, Ankara Sanayi
Odasındaydım, Sayın Genel Başkanımız
gittiğinde biz de bir grup milletvekili gittik. Haykırma şu:
Biz, beş yıl istiyoruz. Namusumuzla, özellikle KOBİler için,
biz sanayiciler değil, özellikle KOBİlerin daha rahat etmesi için
beş yıl. diye haykırıyorlar. Ben, bu
haykırışı burada bir kez daha dile getiriyorum. Bu, Ankara
Sanayi Odası Başkanının, Yönetim Kurulu
Başkanının bugünkü haykırışıdır.
Ödeyeceğiz, bunu artık bir kere beş yıl yapsınlar, bu
otuz altı ayı beş yıla çıkarsınlar. ifadelerini
burada dile getirmek bir görevdir benim için. Bir kez daha dile getiriyorum.
BAŞKAN
Sayın Taner...
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, Temmuz 2010da borçların
yapılandırılacağı açıklamanızın
üzerinden altı ay geçmiştir. Bu altı ay içinde kamu tahsilat
oranı yüzde kaça düşmüştür ve bu gecikmenin hazineye
verdiği zararın boyutu nedir?
İki: 4760
sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ek listelerin ve cetvellerin
değiştirilmesinin altında Danıştay dava dairelerinin
tüketici dernekleri lehine verdiği kararı ortadan kaldırmak
mı yatmaktadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
280 civarında kanun ve kanunlarda değişiklik yapmayı
tasarlıyorsunuz. Söz konusu yapılandırmayla vergi
cezalarından, idari para cezalarından ve benzerlerinden
vazgeçilmektedir. Bu tasarıyla devlet büyük bir fedakârlık etmektedir
ama asgari ücretlinin maaşı 29,55 TL
artırılmıştır. Devlette sözleşmeli personel
sayısı gittikçe artırılmaktadır. Sayın Bakan, bu
yasayla sözleşmeli personeli kadroya almayı düşünür müsünüz?
Yine, esnaf ve
sanatkârın bankalara olan borçlarına bir kolaylık getirecek
misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
ülkemiz genelindeki icra dairelerinin sayısı 2002 yılında
ne kadardı? Bugün ülkemizde ne kadar icra dairesi bulunmaktadır?
Hâlen kaç adet icra dosyası bu dairelerde işlem görmektedir?
İki:
Ülkemizin önemli problemlerinden birisi olan istihdam konusuna, istihdamı
artırıcı ve gelir dağılımını düzeltici
yönde bu tasarı içerisinde ne tür düzenlemeler yer almaktadır?
Üç: İş
yeri açan emeklilerden kesilen yüzde 14 oranındaki sosyal güvenlik primi
kesintisinin kaldırılması ya da düşürülmesi yönünde bir
çalışmanız var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Tasarının
170inci maddesiyle il özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında
çalışan ihtiyaç fazlası işçiler ile belediyelerin sürekli
işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler
değişik kadrolara atanacaklardır. Bu düzenleme on binlerce
belediye işçisi açısından ciddi sorunlar yaratacaktır.
İhtiyaç fazlası tanımlamasının hangi kriterlere
dayandırılacağının belirsiz olması, kişilerin
rızası dışında bu düzenlemenin hayata geçirilmeye
çalışılması kişi hak ve özgürlüklerinin ihlali
anlamına gelmemekte midir?
Bu kapsamda
işçi nakleden mahallî idarelerin nakil sonrasında oluşan
işçi sayısında beş yıl süreyle artış
yapamaması, buna karşı hizmet satın alımı yoluna
gidilebilmesi taşeronlaşmanın
yaygınlaştırılması amacını mı
taşımaktadır? Kadrolu çalışanlar sürgün edilecek,
yerine taşeronlar mı sokulacaktır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
bu kanunun gerekçesinde Yaşanan ekonomik krizin getirdiği ödeme
zorluklarının oluşturduğu sorunları aşmak için.
deniliyor. Eğer gerekçe buysa, çek mağdurlarının sorunlarını
çözmek için neden bir düzenleme getirmiyorsunuz?
İkincisi,
tarım sektöründe tüm üreticiler zorda. Türkiye'de her üründe çiftçi zarar
etmektedir, ürettiğini satamamaktadır, pazarlayamamaktadır. Bu
yaşanan ekonomik krizin veya Hükûmetin uygulamalarının, eksik
veya noksan bıraktıklarının bir sonucudur. Böyle bir torba
yasa içerisinde, üreticileri, özellikle de çiftçileri, özellikle de narenciye
üreticilerinin sorunlarını aşacak bir düzenlemeye neden yer
vermediniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Uslu
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu tasarıyla mükelleflerin geçmiş vergilendirme dönemleriyle ilgili
olarak matrah ve vergi artırımına ilişkin talepleri
alınacaktır, bu sayede o döneme ait vergi incelemesi
yapılmayacaktır. Bu mükellefler üzerinde bir mali baskı
değil midir? Bu hususun kayıt dışı ekonomiyle
mücadelede yeri nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
gerçekten bu dönemde çiftçilerimiz çok zor günler geçirmektedir. Bu kadar
kapsamlı bir tasarının içerisine çiftçilerimizin tarım ve
krediye olan borçlarının yapılandırılmasıyla
ilgili bir düzenleme koymamışsınız. Bu görüşmeler
devam ederken bir önergeyle, çiftçilerimizi rahatlatacak, tarım ve kredi
borçları ve Ziraat Bankası borçları yönünden rahatlatacak bir
düzenleme koymayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
bu tasarı oldukça geniş kapsamlı olmasına rağmen, adli
ve idari para cezaları kapsam dışında tutulmaktadır.
İdari para cezaları hukuk düzenimizdeki idari
yaptırımların ve devlet-vatandaş münasebetlerinin önemli
bir göstergesidir. İdari para cezaları tahsilinde ve ödenmesinde büyük
sıkıntılar yaşanmaktadır. İdari para
cezalarını neden kapsam dışında tuttunuz? Bunu
öğrenmek istiyorum.
İkinci
olarak, işçi emeklileri uzun zamandan beri intibak kanununun
çıkmasını beklemektedir. Bu kanun içerisine neden işçi
emeklileri intibak kanunu düzenlemesi konmamıştır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Mert
HÜSEYİN MERT
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana
aracılığınızla şu soruyu yöneltmek isterim:
Tasarının 1inci maddesinde belediyelere ait idari para cezaları
açıkça tanımlanmıştır, 2nci maddesinde
Kesinleşmiş alacaklar bölümünde de bu açıklıkla
tanımlanmıştır fakat 3üncü maddesinde yani
Kesinleşmemiş veya dava aşamasında olanlar bölümünde
yoktur. Bu maddede belediyelere ait idari para cezaları göz önünde
bulundurulmamış mıdır? Yani kapsam içerisine
alınmamış mıdır? Yoksa gözden mi
kaçırılmıştır? Bunu öğrenmek isterim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Aydoğan
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu
tasarının krizden etkilenenlerin mağduriyetinin giderilmesiyle
ilgili düzenlendiğini ifade ediyorsunuz. İki yıl önce de süt
üreticileri ciddi anlamda sıkıntı yaşadı ve sütlerini
sokağa döktü. Bugün, iki yıl sonra aynı sorun tekrar
yaşanmakta. Bu süt üreticilerinin yaşadığı
sıkıntıyı önlemeyle ilgili sütteki yüzde 8 olan katma
değer vergisinin yüzde 1e düşürülmesi düşünülmekte midir?
Biraz önce de AKP
sözcüsü dönemlerinde vergi oranlarının sürekli
düşürüldüğünü ifade etti. Süt üreticilerinin
yaşadığı bu sıkıntının giderilmesinin
birinci koşulu sütteki KDVnin yüzde 8den yüzde 1e indirilmesidir.
Bununla ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Nalcı...
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bundan önce, 2008 ve 2009 yıllarında 5811 ve 5917
sayılı kanunlarla varlık barışıyla ilgili bir düzenleme
yapıldı. Fakat bu iki kanun birbirine tezat. Yani 2008deki uygulama
ile 2009daki uygulama birbirinden farklı olduğu için
vatandaşlar cezalandırılmış oldu.
Bu tasarıya
da baktığımız zaman, bunda da ne kadar Vergi affı
yok denilse de matrah artırımıyla 2006dan itibaren ve KDV
artırımıyla da birlikte bir af geliyor.
Acaba, bu
geçmişe dönük bu 5811 ile 5917 sayılı Kanun arasındaki bu
çelişkiyi düzeltecek misiniz? Akabinde bu Kanun buna cevap vermezse
başka bir kanun da çıkartmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Akkuş.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakan, Devlet
Demiryollarında mevsimlik veya ihtiyari birçok işçi
bulunmaktadır. Bu işçiler en fazla altı ay çalışmakta.
Ancak, işe başlayınca iş altı ay sürmüyor; iki ay çalışıyor,
bir ay çalışıyor, yirmi gün çalışıyor ve böylece
bir yılda altı ayı dolduruyor.
Bunlar gerçekten
büyük bir mağduriyet içerisinde. Bunların mağduriyetinin
önlenmesiyle ilgili bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Sayın
Bakan, buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bu
hazırlanan tasarıyla ilgili bir gelir tahmini yapmak kolay
değil, zaten o yönüyle de yapılmamıştır.
Tasarıdan kaç kişinin, hangi borçları için
yararlanabileceği önceden zaten tespit edilecek bir durum değil, bir
konu değil. Çünkü bu, daha ziyade mükelleflerin başvurularına
bağlı olarak açıklık kazanacaktır. Bunun için, ne
kadar borçlar tahsilattan vazgeçilebileceği meselesiyle ilgili de şu
anda bilgi vermek mümkün değil.
Bir diğer
konu, tasarıda öngörülen azami taksit sayısı otuz altı ayda
eşit taksittir. Bu tür yasalarda, ödeme süresi uzadıkça uyum
oranının azaldığı görülmüştür. Bu nedenle sürenin
uzatılması konusunda bir çalışma yoktur, öyle bir
düşünce de söz konusu değil.
Sözleşmeli
personelle ilgili bir soru vardı. O konuda bir çalışma yok.
Esnaf
borçlarıyla ilgili, yine, bir soru geldi. O konu, tabii, bankaları
ilgilendiren bir konu. Kararı verecek olan da bankalar olacaktır.
Sosyal güvenlik
destekleriyle ilgili, yüzde 15le ilgili bir indirim olacak mı? sorusuyla
ilgili de
Öyle bir düşünce yok, öyle bir çalışma yok.
İşçi
nakliyle ilgili talepler konusunda bir soru geldi. Zaten bu taleplerin
belediyelerden ve il özel idarelerinden gelmesi lazım ki bir çerçeve
programı hazırlanabilsin.
Çiftçilerin
borçlarıyla ilgili bir rahatlatma getiriyor mu? Evet, getiriyor. Elektrik
borçları, sulama birliklerinin borçlarıyla ilgili, Tarım
Bakanlığından alınan kredilerle ilgili kolaylıklar
getiriliyor.
Bir diğer
konu, bu adli ve ticari para cezaları. Daha çok, bu tasarıda, trafik,
nüfus, askerlik yoklaması ve benzeri konular yani vatandaşın
günlük hayatını ilgilendiren konular dikkate alınmış,
hazırlıklar ona göre düzenlenmiştir. Diğerleri, kamu
düzeniyle ilgili olanlar bunun haricinde tutulmuştur.
Ayrıca,
Vergi oranlarında bir düşme olacak mı olmayacak mı? O
konuda bir çalışma var mı? diye soruldu. Hayır, öyle bir
çalışmanın olmadığını görüyoruz.
Cevap
vermediğim diğer sorulara zaten yazılı olarak cevap
vereceğiz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Yoklama talebi
vardır, maddelerine geçilmesini oylarınıza sunmadan evvel.
Sayın Aslanoğlu, Sayın Hamzaçebi, Sayın Özyürek, Sayın
Öztürk, Sayın Diren, Sayın Süner, Sayın Köse, Sayın Güvel,
Sayın Tan, Sayın Özkan, Sayın Aydoğan, Sayın Bingöl,
Sayın Ünsal, Sayın Barış, Sayın Sönmez, Sayın
Yazar, Sayın İçli, Sayın Dibek, Sayın Yıldız,
Sayın Ersin.
Yoklama için iki
dakika süre vereceğim.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.13
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 606
sıra sayılı Tasarının maddelerine geçilmesinden önce
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi elektronik cihazla yeniden yoklama
yapacağız.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
4.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN -
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1
ila 28inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 606 sıra sayılı
Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, Sayın Canikli burada olsaydı bazı
yanlış ifadelerini düzeltme fırsatı bulacaktık ama ben
gene düzelteyim, kendisine ulaşsın. Burada, ısrarla,
müsteşarlığın istisnai kadro olduğunu ve oraya atanmak
için hiçbir şart, koşul aranmadığını söyledi. Bu
yanlıştır, müsteşarlık istisnai kadro değildir;
onun için de yüksek tahsil şartı vardır, belli bir süre devlette
hizmet koşulu vardır.
Şimdi,
burada, Sayın Hasip Kaplanın konuşması nedeniyle
tartışma konusu olan 104üncü maddeye göre, özel sektörden doğrudan,
bağlı ve ilgili müsteşarlık ve genel müdürlüklere atama
yapılabilmektedir. Bu, son derece sakıncalı bir yoldur,
yöntemdir. Sayın Kaplanın da ifade ettiği gibi, artık siz,
müflis bir müteahhidi DSİ Genel Müdürü yapabilirsiniz, Karayolları
Genel Müdürü yapabilirsiniz. Bunlar doğru değil ve devlette bir
kariyer için devlete girmiş, hizmete başlamış
insanların önünü kesip, özel sektörden, bir gün memuriyet yapmayan
insanları en üst düzeyde görevlere getirirseniz, bu doğru
değildir, bu çok yanlış bir düzenlemedir.
Değerli
arkadaşlarım, bu ucube tasarı acaba hangi bakan tarafından
savunulacak diye merakla bekliyordum, tesadüf Sayın Mehmet Aydına
çıktı. Gerçekten bu tasarı tam bir ucube değerli
arkadaşlarım. Sayın Başbakan Karstaki heykele ucube
diyor ama Mecliste, Sayın Başbakan, bize, ucube bir yasa
tasarısının görüşülmesine fırsat veriyor, olanak
veriyor. Bu, son derece yanlıştır.
Şimdi, torba
yasa tasarılarının en genişi ve en kapsamlısı ne
yazık ki bu. Özellikle seçimlere gidiyor olmamız nedeniyle, AKP,
kıyıda köşede kalmış ne varsa hepsini getirdi buraya
koydu.
Sayın Recai
Berber Muhalefetin de pek çok önerilerini kabul ettik, onlar da burada yer
alıyor. dedi. İnsaf ile söyleyelim, bizim çok az önerimiz bu
tasarıda yer almıştır. Keşke daha çok önerimiz yer
almış olsaydı da daha güzel bir tasarıyı bu Meclisin
huzuruna, önüne getirebilmiş olsaydık.
Tabii, Sayın
Recai Berberin özellikle hem alt komisyonda hem Komisyonda son derece
demokratik bir tavır sergilediğini de söylemeliyim ama dinlemek,
görüş almak başka, o görüşlerin gereğini yapmak başka.
Hem işçi sendikalarının hem memur sendikalarının
temsilcilerini Komisyonda, alt komisyonda dinlediğimiz doğrudur ama
onların isteklerini ne yazık ki yerine getirmedik.
Bu yasa
tasarısı, iş mevzuatını, çalışma
yaşamını daha güvencesiz hâle getirmektedir. Artık,
çalışma hayatımız kadrolu, sendikalı işçilerden
değil, esnek çalışma yöntemiyle
çalıştırdığımız güvencesiz işçilerden
meydana gelmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bu konu Temmuz 2010 yılında Sayın
Başbakan tarafından gündeme getirilmiştir ve denilmiştir
ki: Esnafa, tüccara, iş dünyasına bir müjde veriyorum; sizin vergi
borçlarınızı, sosyal sigorta primlerinizi yeniden
yapılandıracağız. Temmuzdan bugüne kadar altı, yedi
ay geçmiştir ve hâlâ bu tasarıyı görüşüyoruz.
Bu tasarı
ilk gündeme geldiği andan itibaren biz dedik ki: Gelin yeniden
yapılandırmayla ilgili, yani vergi borçlarının yeniden
yapılandırılması, sosyal güvenlik primlerinin yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili bölümlerini hemen
görüşelim, yasalaştıralım, diğer bölümlerini de zaman
içinde görüşürüz dedik ama ne yazık ki bu önerimiz kabul edilmedi ve
böylece gerçekten iş dünyasında mükellefler nezdinde büyük
sıkıntılar yaşanmaya başladı. Bir yandan mükellef
bu yasanın kendisine getireceği avantajlara bakıyor, bir yandan
da diyelim kamyonuna el konulmuş, icra takibi altında, ne
yapacağını şaşırmış vaziyette. Bir
yandan, matrah artırımı diye, işte 2006dan 2009 yılına
kadar ödediğiniz vergilerin biraz daha fazlasını öderseniz
artık sizinle ilgili vergi incelemesi yapmayacağız. diye buraya
hükümler koyuyorsunuz ama bir yandan da o yıllarla ilgili vergi incelemesi
yaptırmak suretiyle mükellefi çok zor durumda bırakıyorsunuz.
Bunların hepsi bu yasanın gecikmesi nedeniyle meydana gelmiştir.
Bu yeniden yapılandırmayla
ilgili bölümlerini biz destekliyoruz. 2009 yılında,
Başbakanın Kriz bizi teğet geçti. dediği yılda
gerçekten büyük bir sıkıntı yaşamıştır
iş dünyası ve onların yaptığı tahribatı
gidermek üzere bir yeniden yapılandırma tasarısı
getirilmiştir, bizim de desteklediğimiz bu hükümler ne yazık ki
gecikmiştir, bugüne kadar yasalaşmamıştır.
Değerli
arkadaşlarım, bu gecikmiş ve mükellefe pek çok
sıkıntılar yaratan tasarının biz bir an önce
yasalaşarak iş dünyasının rahatlatılmasından
yanayız. Burada biz diyoruz ki vergi borcunu zamanında ödeyen,
düzenli ödeyen mükelleflere gelin bir kolaylık sağlayalım, bir
jest yapalım. Sayın Canikli ve Sayın Berber, vergi borcunu
zamanında ödeyen insanları çok avantajlıymış gibi bir
havada gösterdiler. Dediler ki: Vergi borcu olanlar kamu ihalelerine
giremezler, vergi borcu olanlar kredi alamazlar.
Değerli
arkadaşlarım, kaç tane mükellef kamu ihalesine giriyor, kaç tane
mükellef kredi talebinde bulunuyor? Kaldı ki Vergi borcu olan mükellefe,
vergi borcu olan tüccara kredi verilmez. diye de bir kural yoktur. O nedenle,
vergi borcunu, sigorta prim borcunu zamanında ödeyen mükellefler
mağdur olmaktadır, diğer mükelleflere, görevlerini
zamanında yapmayan mükelleflere avantaj sağlanırken onlar
aldatılmış duruma düşmektedir. Geliniz, burada bir
önergemiz var, diyoruz ki: 2010 yılında ödeyecekleri vergilerden,
yani düzenli olarak, zamanında vergi borcunu ödemiş olanlara, yüzde
10 bir indirim yapalım, bir jest yapalım. Bu gerçekten mutlaka
yapılması gereken bir şeydir. Sayın Canikli burada
karşı çıktı. Oysa Sayın Babacan 2011
yılında bunu yapamayız ama 2012 yılında bunu
yapabiliriz. 2011 yılı bütçesini bağladık; burada, bir
indirimi, vergilerde bir indirimi öngörmedik. dedi. Oysa bu yasayla, bu
yeniden yapılandırma tasarısıyla toplanacak ek vergiler de
bu bütçede yoktur. Buradan bir bölümünü rahatlıkla vergi indirimine, yani
dürüst, namuslu mükellefleri ödüllendirmeye ayırabiliriz. Bunu mutlaka
yapmalıyız. Bu yeniden yapılandırma bölümünün en büyük
eksiği budur.
Biz yeniden
yapılandırma bölümünü destekliyoruz ama diğer bölümlerde
önergelerimizle yanlışları düzeltmeye
çalışıyoruz. Gene bu bölümde, yeniden yapılandırmayla
ilgili bölümde de verdiğimiz önergelerle bazı düzenlemelere olanak
sağlamaya çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) Mesela kasa farklarına yüzde 5 vergi alınması yerine
yüzde 3 vergi alınmasını da bir önerge hâlinde sunmuş
bulunuyoruz.
Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüştüğümüz 606 sıra sayılı tasarının
birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Muhterem heyetinizi, partim ve şahsım adına
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bazı kamu alacaklarını yapılandıran
bu düzenlemeyle, AKP, sekiz yıldır Türkiyeyi iyi yönetemediğini
itiraf etmektedir. Vatandaşların borcunu ödeyemez hâle gelmesinin
sorumlusu sekiz yıldır gerekli önlemleri almayan, ekonomiyi ve
vatandaşlarımızı kaderine terk eden, vatandaşı
borç girdabının içine gark eden AKP Hükûmetidir. Bu tasarı,
aynı zamanda, ekonomik krizin teğet geçmediğini,
vatandaşı ve ekonomiyi perişan ettiğini de
ispatlamaktadır.
2003
yılında, malumunuz, Vergi Barışı Kanunu
çıkarılmıştı. Geçen yedi yıllık sürede de
muhtelif tarihlerde kısmen de olsa bazı borç yapılandırmalarına
da gidilmişti. Anlaşılan o ki, vatandaş sürekli küsmekte ve
zor duruma girmektedir. Sekiz yıllık AKP İktidarının
yanlış ekonomi uygulamaları sonucunda vatandaşlar kamuya
olan borçlarını ödeyemez hâle gelmiştir. Bu durumu dikkate alan
Milliyetçi Hareket Partisi, 2008 yılından bu yana
vatandaşın borçları konusunda defalarca Hükûmetin dikkatini
çekmiştir ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri tarafından
özellikle 2008 yılından bu yana çok sayıda kanun teklifi
verilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisinin teklif ve uyarıları
maalesef dikkate alınmamış ve bugüne gelinmiştir.
Bu
tasarının ilk 21 maddesi borçların
yapılandırılmasıyla ilgili olan düzenlemelerdir. Hükûmet
tarafından 113 çerçeve madde olarak sunulmuş ve alt komisyon ve üst
komisyonda çerçeve madde sayısı 224e yükselmiştir. Bazı
maddelerin birçok alt maddeden oluştuğu dikkate
alındığında madde sayısı neredeyse 280i
geçmektedir. Dolayısıyla, AKP, vatandaş tarafından acilen
beklenen 21 maddelik borç yapılandırmasının arkasına
saklanarak Nasıl olsa muhalefet bu tasarıyı engelleyemez.
mantığıyla siyasi etikle bağdaşmayacak bir
şekilde olumsuz düzenlemeleri de içeren birçok maddeyi bu tasarıya
eklemiştir.
Başta
özelleştirmeyle ilgili olmak üzere bazı yargı
kararlarının ortadan kaldırılması, özürlülerin âdeta
toplama kampları oluşturularak
çalıştırılmasının öngörülmesi gibi
karşı olduğumuz, sonradan tasarıdan çıkartılan
olumsuz düzenlemeler tasarının ilk hâlinde bu tasarıda yer
alıyordu. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak alt komisyonda, üst
komisyonda yoğun mesai vererek her türlü olumlu katkımızı
verdik, eleştirilerimizi yaptık ve önerilerimizi de getirdik ancak
önerilerimizin pek çoğu, maalesef anlaşılamaz bir tutumla büyük
çoğunluğu reddedilmiştir.
Adalet ve
Kalkınma Partisi tasarının hazırlanmasını ve
görüşmelerini geciktirmiştir. Bayram müjdesi denilmesinden bu yana
neredeyse yaklaşık iki buçuk aya yakın bir süre geçmiştir.
Hatırlarsanız 15 Kasım 2010 tarihinde Başbakan
Yardımcısı Sayın Ali Babacan ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından bir bayram müjdesi
olarak Kurban Bayramı arife günü açıklanmıştı. Kamu
alacaklarının yapılandırılması 2010
yılının Temmuz ayında Başbakan tarafından dile
getirilmiş, daha sonra bu bayram müjdesi verilmiş, 3 Aralık 2010
tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunun gündemine gelmiş ve alt komisyona
havale edilmişti ve 23 Aralık 2010 tarihinde de alt komisyon
görüşmeleri tamamlanmış ve 13 Ocak 2011 tarihinde de Plan ve
Bütçe Komisyonu görüşmeleri tamamlanmıştı.
Anlaşılacağı
üzere Başbakanın gündeme getirmesinden bu yana yaklaşık
yedi ay, daha sonra bayram müjdesinin açıklanmasından bu yana da iki
buçuk ay geçti. Bu bayram müjdesinden sonra geçen sürede vergi incelemeleri
yapılmış, başlatılmış, hacizler
alabildiğine devam etmiş ve vatandaşın mağduriyeti
aslında daha da artmıştır. Tasarının Plan ve
Bütçe Komisyonu gündemine geldiği 3 Aralık 2010 günü Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, aciliyeti olan ve vatandaş tarafından umutla
beklenen bazı alacakların yapılandırılmasına
ilişkin hükümleri içeren tasarının ilk 21 maddesinin
ayrılarak hemen Genel Kurula sevk edilip yasalaşmasını,
geri kalan maddelerin de komisyonlarda görüşmelerine devam edilmesini
teklif ettik ancak Hükûmet ve AKP Grubu tarafından bu teklifimiz kabul
edilmemiştir.
Değerli
milletvekilleri, AKP borcunu zamanında ödeyen
vatandaşlarımızı bu tasarıyla küstürmektedir. Bu türlü
borç düzenlemelerinin öncelikle adalet ilkesini zedelediğini, borcunu
ödemeyenlere kolaylık sağlanırken borcunu zamanında ve
düzenli ödeyen vatandaşlarımızı küstürdüğünü, hatta
tepkiye sevk ettiğini de ifade etmemiz gerekmektedir. Onun için, borcunu
zamanında ödeyen vatandaşlara da telafi edici kolaylıklar
sağlamak ve bir jest yapılmasını zorunlu gördüğümüzü
ifade ediyoruz. Yine, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda önerge
vermemize karşın AKP bu hususu dikkate almamış ve
önergemizi reddetmiştir. Yine, Genel Kurul görüşmeleri
sırasında da ilgili madde geldiğinde bu konuda önergemizi
vereceğiz, vergi ve diğer kamu borçlarını zamanında ve
düzenli ödeyen mükelleflerimizin de memnun edilmesini tekrar, ısrarla
takip edeceğiz.
Toplumda adalet
ve devlete güven duygusunun zedelenmemesi için böyle bir düzenlemenin
yapılması şarttır değerli milletvekilleri. Ancak bu
şekilde kuralsızlık teşvik edilmemiş, kurallara
uyanlar aldatılmamış, devlet herkese adil ve eşit
davranmış olacaktır.
Tasarının
içeriğine ilişkin bir diğer değerlendirme de, 1inci
maddeyle ilgili olarak ifade edecek olursak. Tasarı kapsamı
geniş olmakla birlikte idari para cezaları kapsam dışında
tutulmuştur. Adli para cezaları bu tasarının gerekçesi
itibarıyla kapsam dışı tutulabilir ancak en azından
idari para cezalarının kapsama dâhil edilmesinde fayda görüyoruz. İdari
para cezaları hukuk düzenimizdeki idari yaptırımların ve
devlet-vatandaş münasebetinin önemli unsurlarından birisidir.
İdari para cezaları ve bu cezaların uygulanabilmesi kamu
otoritesinin yaptırım gücünü ifade etmektedir. Ancak, idari para
cezalarının etkili ve caydırıcı olup
olmadığı hususu bir yana, idari para cezalarının
tahsilinde de büyük sıkıntılar yaşanmaktadır ve
maalesef devlet, idari para cezalarının çok büyük bir
kısmını tahsil edememektedir. Gerçek ve geniş kapsamlı
bir yapılandırmanın esnaf ve çiftçi borçlarını da
kapsaması gerekmektedir. Esnafımız ve çiftçimiz maalesef çok
borçludur. Çiftçimizin Ziraat Bankasına, kooperatiflere borcu 12 milyar
lirayı; esnafın Halk Bankasına borcu 3,5 milyar lirayı
bulmaktadır.
Diğer bir
husus da kamu idaresiyle vatandaşlar arasındaki amme
alacağı davalarıdır ve bu davalar, özellikle vergi
davaları ve gümrükle ilgili davalar artarak sürmektedir. Bu davalar,
devlet-vatandaş münasebetini ziyadesiyle zedelemektedir ve maalesef ifade
etmemiz gerekir ki idare bu davaların da büyük çoğunluğunu
kaybetmektedir. İhtilaflardan mümkün olduğunca vazgeçilmesi ve
azaltılması idarenin ve mahkemelerin yükünü ciddi oranda
azaltacağı gibi mükellefi de rahatlatacak ve ihtilaftan vazgeçmek
için daha da özendirecektir. Bunun için, ihtilaflı ve dava safhasında
bulunan alacakların ödeme oranında daha makul düzenleme
yapılması hâlinde, davadan vazgeçme konusunda mükellef
bakımından teşvik edici bir unsur olacaktır. Aksi takdirde
tasarının bu maddesinden de beklenen maksat hasıl
olmayacaktır.
Yine, aynı
hususu 4üncü maddede inceleme ve tarhiyat safhasındaki alacaklar için de
söylemek mümkündür.
Diğer önemli
bir husus değerli milletvekilleri: 18inci maddede başvuruya ödeme
süresi ve şekline ilişkin düzenlemelerdir. Biraz önce de ifade
ettiğim gibi vatandaşın çok borcu vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Sebahat Tuncel. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA SEBAHAT
TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
606 sıra sayılı kanunun birinci bölümü üzerinde Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu,
bugün, şimdiye kadar konuşan arkadaşlarımız da ifade
etti, aslında Türkiyeyi ilgilendiren, Türkiyede emekçileri ilgilendiren
birçok konunun böylesine bir torba yasada biriktirilmiş olması ciddi
bir problem ama ne yazık ki AKP bunu alışkanlık hâline
getirdi, bu ilk değil. Bundan önce de birçok konuyu böyle torba yasalar
hâline getirip aslında tartışılmayan, toplumda bu konuda
toplumun hassasiyetlerini gözetmeyen bir noktadan siyaset yapmaya
başladı ve kendi oy çokluğunu kullanarak da buradan geçiriyor.
Doğrusu burada konuşurken bile yerimde düşündüm, ne kadar ifade
ediyor bizim konuştuklarımız bir muhalefet yapma
dışında çünkü hiçbir değişiklik önerisi dikkate
alınmıyor, hiçbir öneri dikkate alınmıyor. AKP kendi
cephesinde ikna olmuş, tartışmış ve burada sadece el
kaldırıp indiriyor. Kaldı ki sayın milletvekilleri de zaten
dışarıda, ne tartışıldığını
da bilmiyor, ancak oylama sırasında buraya geliyor. Bu bile
aslında AKPnin Türkiyede işçilere, emekçilere ne kadar önem verdiğinin,
bu sorunları ne kadar ciddi tartıştığının
bir göstergesi.
Bakın, bu
yasa gündeme geldiğinden beri Türk-İşten KESKe kadar birçok
kurum eylem yapıyor. Acaba iktidar hiç düşündü mü, bu sendikalar
neden eylem yapıyor? Bu konuda bir ortaklaşma zemini mümkün mü? Oysa
iktidar adına konuşan sayın milletvekilleri, çok önemli bir
iş yaptıklarını, toplumun geniş kesimlerinin bunu
desteklediklerini ifade ediyor. Madem destekliyorlar o zaman işçiler neden
sokakta, neden eylemde? Bunların anlaşılması gerekiyor. AKP
İktidarının artık bu torba yasalardan vazgeçmesi gerekiyor.
İktidarın
elinde iki tane torba var. Torbanın birinde işçilerin, emekçilerin,
kadınların, gençlerin hak ve özgürlüklerini gasp ediyor, ülkenin
zenginliklerini gasp ediyor; diğer torbada da bu zenginlikleri kendi
iktidarı için, kendi çıkarı için kullanıyor. Bu iki
torbanın adaletsizliği ortada ve gerçekten bu adaletsizlik üzerinden,
ismi her ne kadar Adalet olsa da adaletsizlik üzerinden bir siyaset
yapılıyor. Umarız, önümüzdeki dönemde halkımız bu
adaletsizliğe bir son verecektir.
Değerli
milletvekilleri, içerisinde emekçilerden memurlara, gençlerden öğrencilere
kadar çok geniş kesimleri ilgilendiren pek çok farklı alanlardaki
yasa değişikliğini içeren kanun tasarısının
elbette ki en can alıcı ve dikkat çekici bölümlerinden birisi de
birinci bölümde öngörülen değişikliklerdir. Bilindiği üzere,
kanun değişikliğiyle Kamu alacaklarının yeniden
yapılandırılması adı altında çeşitli vergi
afları ve ödeme kolaylıkları sıralanmıştır.
Tasarıya göre, 31 Aralık 2010 tarihine kadar olan ödenmemiş
vergiler, trafik cezaları, idari para cezaları, gümrük vergileri,
sigorta primleri, emeklilik keseneği ve kurum
karşılığı, İşsizlik Sigortası Primi,
Sosyal Güvenlik Destek Primi, damga vergisi, özel işlem vergisi,
eğitime katkı payı, belediyelerin su bedeli alacakları,
büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idaresinin su ve atık su
bedeline ilişkin alacaklar yeniden yapılandırma kapsamına
alınmıştır.
Kanun
tasarısının hazırlanmasında amaç ise özel kesimin
kamuya olan borcunun hafifletilmesi ve kamu alacaklarının tahsil
edilmesi olarak belirlenmiştir ki biraz önce iktidar adına
konuşan sayın milletvekili, iş çevrelerinin bu tasarıdan
çok memnun olduğunu söyledi. Evet, sorun orada. İş çevreleri
memnun ama emekçiler, yoksullar memnun değil. Bunun dengesini iyi
kurmadığınız durumda ciddi adaletsizlik olur.
Adaletsizliğin olduğu yerde de siz iktidarınızı
koruyamazsınız. Çok yanı başımızda, Tunusta
yaşananlar bunun örneğidir; Tunusta işsizlikten, yoksulluktan
kaynaklı yaşananlar, işte, bir gencin kendi yaşamına
son vermesinin nasıl iktidarı düşürdüğünü ben sayın
iktidara hatırlatmak isterim. Eğer siz adaletsizliği devam
ettirirseniz, yükseltirseniz siz de iktidarınızı fazla
koruyamazsınız. Öyle Türkiyenin bilmem 16ncı büyük
ekonomisiyiz, biz şu kadar
büyüdük. demekle Türkiyede sosyal adaletsizlikleri ortadan
kaldıramazsınız. Dolayısıyla, bunu dikkate
almanızı öneririz.
Dolayısıyla,
yapılması planlanan vergi afları ve amme alacaklarının
yapılandırılmasıyla önce sermayenin cebi
düşünülmüştür. Açıkça görüldüğü üzere emekçi kesim, yoksul
kesim bu kanun tasarısının ne amacında ne de
içeriğinde yer almaktadır. Plan ve Bütçe Komisyonunda yangından
mal kaçırırcasına geçirilen kanun tasarısı
göstermektedir ki vergisini düzgün olarak ödeyen kesimler
cezalandırılmaktadır. Ağırlıklı olarak işverenlerin
borçlarının silinmesi hedeflenmektedir. Elbette ki kriz nedeniyle son
birkaç yıldır esnaf da, küçük işletmeci de zor durumdadır
ancak bu kanun tasarıyla KOBİlerden ziyade tekel olan büyük sermaye
sahiplerine kol kanat gerilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
2008 ekonomik krizinin en büyük bedelini yaşayan yoksul kesime vergilerle
krizin yükü daha da üzerine yüklenmiş durumdadır. Bugün en çok vergi
veren kesim memur, işçi kesimi olduğu bilinmektedir. TÜİK yakın
zamanda işsizlik verilerini açıkladı ve 2 milyon 901 işsiz
olduğunu belirtti. İşsiz sayısının bunun çok
üzerinde olduğunu, yüzde 25lere ulaştığını ise
işçi sendikalarının yaptığı araştırmalardan
açığa çıkmaktadır. OECD ülkelerinde iş gücüne
katılım yüzde 66 iken ülkemizde yüzde 44 olması bile
işsizliğin hangi boyutta olduğunu bize göstermektedir. Ancak
Türkiyede vergi politikaları gelir dağılımını
daha da bozmaktadır. AKP Hükûmetinin vergi yükünü sermayeden alıp
emekçinin sırtına yüklemede ısrarcı olması da bu
durumu emekçiler açısından daha çekilmez hâle getirmiştir. Gelir
vergisi, asıl olarak, kayıt altında olduğu için en kolay
tahsil edilen ve kamu gelirlerinde garanti girdi olarak görülen ücretli
emekçilerin aylıklarından alınmaktadır.
Böylelikle
muafiyet ve ayrıcalıklardan sermaye kesimi yararlanmaktadır.
Daha önce de olduğu gibi, sermaye sahiplerine sayısız ve
koşulsuz vergi muafiyeti sunulmuştur ve sunulmaya devam edilmektedir.
Sayın
milletvekilleri, 2009-2010 yılında asgari ücretle çalışan
bir emekçinin brüt geliri 760 liradır. Bu ücret üzerinden yapılan
gelir vergisi kesintisi, damga vergisi, işsizlik sigortası kesintisi
adı altında yapılan kesintiler sonucunda emekçinin eline geçen
net ücret 544 TLye düşmektedir ve bu kesintilere sigorta kesintileri de
eklendiğinde toplam kesintiler net ücretin yüzde 70ini
oluşturmaktadır. Yani emekçinin eline geçmesi gereken 100
liranın 70 lirası eline geçmeden gasp edilmektedir. Oysaki
şirketlerin tabi olduğu kurumlar vergisine
baktığımızda, 100 TL vergi matrahı beyan eden bir
kurumdan, gelir vergisi ve kurumlar vergisi toplamında yüzde 28,82
oranında bir kesinti yapılmaktadır. Yani kurumlar, 100 TL
gelirin sadece 29 TLsini vergi olarak devlete ödemektedir. Sadece bu tabloya
bile bakıldığında, aslında adaletsizlik çok net olarak
ortaya çıkmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede kamu bütçesinin en önemli girdi kalemlerinden biri
de dolaylı vergilerdir. ÖTV, KDV gibi vergileri içeren dolaylı
vergiler en kolay toplanabilen, Hükûmetin
sıkıştığında vergi artırımına
giderek kolay para girdisini sağlayabildiği vergiler olması
itibarıyla en adaletsiz vergi toplama yöntemlerinden biridir.
2010
yılında toplam verginin yüzde 21,5ini gelir vergisi, yüzde 9,3ünü
kurumlar vergisi, yüzde 27,3ünü ise katma değer vergisi ve yüzde 28,3ünü
de özel tüketim vergisi oluşturmaktadır. Görüldüğü üzere toplam
vergilerin sadece yüzde 9u sermaye sahipleri tarafından ödenmektedir.
Emekçilerin
üzerine yüklenen gelir vergisi ve dolaylı vergilerin payı, toplanan
vergilerin yarısından fazlasını oluşturmaktadır.
Tabii, bu, sadece ücretli, kadrolu olan, kayıt içinde olan emekçiler
açısından böyle. Asıl, bir de başka bir problem var: Bu
ülkede kayıt dışı çalışan, aslında
işsiz olan, kayıt dışı, emeği görülemeyen,
örgütlü mücadele içerisinde yer almayan, sendikasız çalışan,
iş güvencesinden yoksun çalışan çok önemli de bir kesim var.
Aslında bu yasayla birlikte bu kayıt dışı işçilik
de yasal hâle getirilmiş durumdadır ne yazık ki, yani yine evde
esnek çalışma koşullarıyla, özellikle kadınların
evde çalışması öngörülmektedir. Yine, Sayın İktidar
Milletvekilinin söylediği gibi parasız izne ayrılma meselesi
örneğinde olduğu gibi Hükûmet para ödemeden işçiye, emekçiye
aslında kendi çıkarına göre yeni bir sistem, neoliberal
politikalarına göre yeni bir statü ortaya çıkarmış durumdadır
işçiler, emekçiler açısından. Bu aslında Türkiyede ciddi
bir sorunun başlangıcıdır. Türkiyede tabii ki emekçiler,
tabii ki bu ülkede adaletten yana olanlar bunu kabul etmeyecektir. Kabul etmediğini
de bugün sokaklarda gösteriyor. Bugün gerçekten bunu dikkate
almadığınızda Türkiyede de herhangi bir gelişmenin,
demokratikleşmenin mümkün olmadığını da
hatırlatmak isterim.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tuncel.
Şahıslar
adına ilk söz Manisa Milletvekili Sayın Recai Berbere aittir.
Buyurun
Sayın Berber. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECAİ BERBER
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanunun birinci bölümüyle ilgili
olarak
Gerçekten çok kapsamlı bir kanun tabii, baştan da
belirtmiştik. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önceki
konuşmamda da belirttim, tabii bazı arkadaşlar burada idari para
cezalarının kapsamda olmadığını belirttiler,
ancak kanunun ilgili bölümlerine bakarlarsa özellikle geniş halk
kesimlerini ilgilendiren idari para cezaları bu kanunun kapsamında.
Bu kanunun kapsamına girmeyen idari para cezaları ya da kamu
alacakları daha çok belli sayıdaki mükellef ya da iş sahiplerine
ait olanlar. Mesela kapsama girmeyenleri sayacak olursak: Petrolden devlet
hissesi ve devlet hakkı, madenlerden devlet hakkı ve özel idare
payı, Madencilik Fonu, şeker fiyat farkı, akaryakıt fiyat
farkı, kılavuzluk ve römorkörlük hizmet payı
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İdari ve adli kararlara konu olanlar.
RECAİ BERBER
(Devamla)
ve bazı adli ve idari para cezaları ancak kapsama giren
idari para cezalarını da ben burada belirteyim ki özellikle,
halkımız idari para cezalarının girmediğini
zannediyor. Mesela Askerlik Kanunu...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İdari ve adli hiçbir karar girmiyor.
RECAİ BERBER
(Devamla) Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkındaki Kanun kapsamındaki cezalar, Karayolları Trafik Kanunu
kapsamındaki cezalar, Taşıt Kanunu kapsamında, milletvekili
seçimi, mahallî idare seçimlerinden gelen cezalar, halk oylamasına
katılmayanlara nüfus hizmetlerinden dolayı kesilen idari para
cezalarının tamamı bu kapsama giriyor.
Değerli
arkadaşlar, kapsama giren kurumlara baktığımızda
gümrük vergileri ve idari para cezaları giriyor, ilk defa olarak bu
kapsama giriyor. Sosyal güvenlik birimleri ve idari para cezaları, il özel
idarelerin çeşitli harç ve katılma payı gibi asli ve ferî amme
alacakları bu kapsama giriyor. Yine, aynı şekilde, özel idarelerin,
özel idarenin ve belediyelerin bu kapsama giren çok geniş alacakları
var.
Diğer
yandan, bu kanunlarda yer almayan, mesela YURTKURun öğretim ve katkı
kredilerinin alacakları aynı şekilde, TRT elektrik enerjisi
payı, KOSGEB desteklemeleri, organize sanayinin elektrik, su bedelleri...
Dikkat ederseniz burada birçok sivil toplum örgütlerinin de, meslek
odalarının da aidat payları dâhil çok kapsamlı bir alacak
listesi var. En önemlisi de özellikle Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının tarımsal amaçlı kooperatiflere ve bu
kooperatiflerin ortaklarına kullandırdığı tarım
kredilerinden kaynaklanan alacaklar da bu kapsama giriyor. Yine, sulama
birliklerinin tarımsal sulamadan kaynaklanan alacakları bu kapsama
giriyor.
Değerli
arkadaşlar, burada, ilk defa olarak, kamunun kira alacakları da,
Vakıflar Genel Müdürlüğünün kira alacakları da, belediyelerin,
özel idarelerin kira alacakları da bu kapsama giriyor.
Dolayısıyla ben, burada, kapsamını sadece saymaya
kalktığım zaman bile süremin yetmediğini görüyorum.
Öte yandan, bu
kanunla getirilen en önemli, yeni bir yaklaşım da mükelleflerin,
taksitlerini aylık olarak yapmamaları. Hani kamuoyunda özellikle
taksit atlatma diye bir uygulama var biliyorsunuz, daha
kolaylaştırmak açısından. İlk defa kamu idaresi iki
ayda bir taksit yapıyor. Yani üç yıl, otuz altı aylık bir
sürede yapılandırma yapan bir mükellef veya borçlu burada on sekiz
taksitte ödeyecek yani iki ayda bir ödeyecek. Her ay hem sigorta hem vergi
taksitleriyle uğraşmayacak. Bu da ilk defa bu kanunla getirilen bir
düzenleme.
Öte yandan yine
bu kanunda gerçekten çok ciddi anlamda yeni olarak getirilen hususlar var.
Tabii, özellikle matrah artırımlarında uygulanacak olan rakamlar
çok ciddi manada asgari düzeylere düşürüldü. Burada belki küsurat gibi
görünen rakamların nereden kaynaklandığı mükellef veya vatandaşlarımız,
milletvekillerimizin de kafasına takılabilir. Bir gelir vergisi
mükellefinin asgari olarak asgari ücretin on iki aylık tutarı kadar
kazanç elde ettiği varsayımından hareketle bu baza oturtuldu ve
bundan dolayı da asgari ücretin o yıldaki on iki aylık
toplamı o mükellefin en az beyanı olması gerekir. Eğer bu
mükellef kurumsa bunun 3 katı olacak şekilde düzenlendi.
Dolayısıyla bu oranlar da bu rakamlar da ilk defa burada belli bir
ekonomik baza oturtulmuş oldu. Aynı zamanda burada gerçekten gecikme
cezalarının ve gecikme faizlerinin geçmişe yönelik olarak
kaldırılması da mükelleflerin ödeme kolaylığı
bakımından ciddi bir rahatlık sağlayacak.
Ben sözlerime son
veriyorum burada ve tekrar bu bölümle ilgili olarak ülkemize ve
vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Berber.
Şahıslar
adına son söz Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhanda.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Tasarının birinci bölümüne ilişkin
şahsım adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bir personele Bu tasarının
başlığını sakin sakin oku. dedim. Saat tut. dedim.
Hayretle yüzüme baktı, ricamı kırmadı, okudu. Kaç dakika
tuttu, biliyor musunuz? dedi. Sordum Yedi dakika. dedi. Evet, inanmazsanız
deneyin, sadece başlığının okunması.
Bu tasarı,
AKPnin ülkeyi soktuğu girdabın bir ürünü. Bunun içinde AKP
yönetiminin yarattığı problemlere çözüm önerileri var. Keçi
otlatmadan öğrenci affına, vergi ve SSK borç
yapılandırmasına, fırlanta pırlanta vergisine, yani
yok yok içinde.
Bu tasarı
birinin başına düşse o feleğini
şaşırır. Bu tasarının muhtevası bu milletin
başına düştü. Bu millet ne yapsın,
şaşırdı. Şimdi bu hacim ve boyuta bu problemler
sığmıyor.
Bu tasarıya
göre esnaf dertli, çiftçi dertli, köylü dertli, öğrenci dertli, memur
dertli, emekli dertli, sanayici dertli, ihracatçı dertli, ithalatçı
da dertli, bakanlar dertli, Hükûmet dertli, dertli olmayan hiçbir toplum kesimi
yok.
Siz ülkeyi ne
hâle soktuğunuzu görmüyor musunuz? Allah aşkına, bu
tasarıda adil de davranmıyorsunuz, çiftçinin bir yere olan borcuna af
getiriyorsunuz, birine getirmiyorsunuz. Koridorlar çiftçilerle dolu.
Biraz önce
vasıtalı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının
azaldığını kim söyledi? AKP Grup Başkan Vekili
söyledi. İyi de vasıtasız vergiler, hesaba kitaba göre, bu
hesaba kitaba göre, 2011 yılı Programına göre
vasıtasızlar 8,5 milyar TL artıyor, vasıtalılar 13,4
milyar TL artıyor. Nereden bakarsanız bakın, bu bir
haksızlık değil mi?
Sayın Maliye
Bakanı bakan olduğunda bunun ufağı geldiğinde Ya, bu
böyle geldi, ben de rahatsızım, bir daha gelmeyecek. dedi.
Hesabını kitabını da getirmeye çalıştı. Ama
şimdi, Komisyonda neredeyse hiddetinden bize çıkıştı
Ya, bu, ülkenin ihtiyacı. dedi. Vallahi rahatsızım falan zor
diyor, aramızda konuşursak belki diyor ama gerçekten söylemekte
zorluk çekiyor. Bu, bu milletin problemi.
İşi
uzatıp gitmek mümkün ama bu tasarıyı bayram öncesi Sayın
Babacan Bayram müjdesi diye açıkladı. Kaç aydır bayram devam
ediyor, Komisyonda Hükûmete her gün bayramdı. Genel Kurula geldi, yine bayram.
AKPnin bayramı devam edip gidiyor.
Bakın,
Denizli kasım ayı itibarıyla, Kamu Hesapları Bültenine göre
tahsilat-tahakkuk oranında sondan 8inci il, gerisini siz düşünün.
300 binden fazla, yüz binlerce icra dosyası var. Ben AKP döneminde
Denizlide icra dairesi 2den 7ye çıktı. diyordum. Geçen, bir
arkadaş Haberin yok mu? İcra dairesi sayısı Denizlide 9a
çıktı. dedi. Benim haberim yoktu. Yapma, AKP Hükûmeti bu kadar
gaddar olamaz. dedim. Bana dediler ki: Yok, senin düşündüğün gibi
değil, yanlış düşünüyorsun. Sadece yaptığı
gaddarlığı unutturmaya çalışmıyor, aynı
zamanda vatandaşlara icra dairesinde de kolaylık sağlıyor
icra dairelerinin sayısını artırarak. AKPnin millete
yaptığı kolaylık, burada getirdiğiniz bütün
kolaylıklar yaptığınızı hafifletmeye yönelik
şeyler.
İleride de
konuşacağız, daha bunun gerekçesinde neler söylüyorsunuz, neler
olduğunu ifade edeceğiz.
Sayın
Başkanım, şimdilik teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben
de size teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın
Yıldız, buyurun.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
12 Eylül referandum sürecinde başta Sayın Başbakan ve
Başbakan yardımcıları olmak üzere birçok AKPli milletvekili
12 Eylülde mağdur olan ülkücüler için gözyaşı döküyorlar,
onların haklarını savunduklarını söylüyorlardı.
Tasarının Komisyonda görüşülmesi sırasında, Milliyetçi
Hareket Partili milletvekillerimizin 12 Eylül cuntasınca tutuklanan
ülkücülerin tutukluluk hâlleriyle ilgili geçen sürelerinin sosyal güvenlik
haklarına sayılmasıyla ilgili teklifini reddettiniz.
Bu teklifi niçin
reddettiniz? Ülkücülerle işiniz bitti mi? Savunmaktan vaz mı
geçtiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Özkan
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
biliyor musunuz bilmiyorum ama şu anda ineğin ağzından
giren yemden yüzde 8, memesinden çıkan sütten yüzde 8 KDV
alınmaktadır. Şu anda yaşanan hayvancılıktaki
kriz nedeniyle yemde ve sütte KDVyi yüzde 1e indirmeyi düşünüyor
musunuz?
Bilirsiniz,
almadan vermek Allaha mahsustur. Almadan veren Türk köylüsüne bir müjde
verebilecek misiniz?
Yine, tezek ve
fenni gübrede KDV yüzde 18tir; ancak zümrüt ve yakutta KDV
sıfırdır. Bunu üreticilerimize reva görüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununun 4üncü maddesinin (b) bendine göre altmış günden fazla
prim borcu olan BAĞ-KURlu esnafımız sağlık hizmetlerinden
faydalanamamaktadır ama yapılandırmada
faydalanamadığı sağlık hizmetlerinin primlerini ödemek
zorunda kalmaktadır. Bu, partinizin adındaki adalet olgusuyla ne
kadar bağdaşmaktadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Uslu
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
sosyal güvenlik kapsamında yeşil kart sahibi iken 2007 seçimleri
sonrası iptal edilen kart sayısı nedir?
Bu tasarıyla
getirilen düzenleme iptal gerekçelerini ortadan kaldırıyor mu?
Bu seçimler
öncesi bu kişilere iptal edilen kartları geri verilecek mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Özdemir...
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakana
soruyorum: Devlete olan vergi borçlarını şimdiye kadar
zamanında ödeyen vergi mükelleflerine daha sonra ödeyecekleri
vergilerinden düşürülmek üzere belirli bir oranda vergi indirimine
gidilmesi sağlanabilir mi? Bu konuda bir düzenleme düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
devlet kurumlarında altı ay çalışan personeli kadroya
aldınız, beş ay yirmi dokuz gün çalışanları
almadınız. Devlet olarak, bu yasayı
çıkardığınızda, mali yönden büyük fedakârlık
etmektesiniz. Madem bu kadar fedakârlık ediyorsunuz, devlette altı
aydan daha az çalışan personeli de kadroya alarak söz konusu
insanlarımızı da sevindirelim. Siz bu konuda bir müjde vererek
söz konusu personelleri kadroya almayı düşünmekte misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan,
bu türlü af düzenlemeleriyle öncelikle vergide adalet ilkesini
zedelediğinizi, borcunu ödemeyenlere kolaylık sağlarken borcunu
zamanında ödeyen vatandaşlarımıza haksızlık
ettiğinizi düşünüyor musunuz? Vatandaşlarımızın
birçoğu, devlete olan borçlarını zamanında ödeyebilmek
için, evini, arabasını, hatta tarlasını
satmışlardır. Sırf bu yüzden batan ticaret erbabı olduğu
gibi, gururuna yediremeyerek intihar edenler bile olmuştur. AKP
İktidarında namuslu vatandaşların hep mağdur
edildiği kanaati nasıl giderilecektir? Onun için, borcunu
zamanında ödeyen vatandaşlara da telafi edici kolaylıklar
sağlanmasını MHP milletvekilleri Komisyon görüşmelerinde teklif
etti. Genel Kuruldaki bu yönde vereceğimiz önergeleri destekler misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakan; sanayici ve
iş çevrelerinin zorlandıkları ve rekabet edecek ortamdan
uzaklaşmalarında enerji ve yakıt ilk sırada yer
almaktadır. Enerji ve yakıt üzerindeki yüzde 50yi geçen vergileri
yüzde 30 seviyesine çekmeyi düşünür müsünüz? Bunun devlete maliyeti ne
kadar olur? Bu konuda bir çalışmanız var mı?
İki:
Narenciye üreticisi, geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da büyük bir
sıkıntı içerisindedir. Ürünün hâlâ dalında olduğu
gözlenmektedir. Narenciye üreticisinin rahatlaması için bu pakete herhangi
bir eklenti yapmayı düşünür müsünüz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, teşekkürler.
Sayın Bakan,
maliyetlerin uluslararası piyasada rekabet edilemez düzeye
çıkması nedeniyle pek çok firma, üretimini Bulgaristan,
Mısır, Çin gibi ülkelere kaydırmaya devam etmektedir. Bu gibi
firmaları tekrar ülkemize geri çekmek, istihdamı Türkiyede sağlamak
için herhangi bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Sayın İçişleri Bakanına sorduğum bir soruyu
aldım. Yazılı cevapta, 12 Eylül referandumundan bu yana, kabul
edilen madde gereğince, yurt dışına çıkma
yasağı kaldırılan vatandaşlarımızın
sayısının yaklaşık 73 bin civarında olduğu
bildirilmiştir. Acaba yurt dışına çıkma
yasağı kaldırılan bu 73 bin dolayındaki
vatandaştan ne kadarı vergi borcu nedeniyle yasak
kapsamındaydı daha önce? Bunların devlete ödemesi gereken toplam
ne kadar borcu vardı? Bu kapsamda, acaba bunlara da af getiriliyor mu,
getirilen af miktarı ne kadardır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben de Sayın
Bakanıma soruyorum: Bu torba yasasında öğrencilerle ilgili bir
af yasası var ama terör suçları hariç diyor. Terörün
tanımını yapabilir misiniz? Yani eline silah almamış,
muhalif olmuş üniversitedeki- öğrenciler düşüncelerini ifade
etmişler. Ne, hangi kriterle terörist ilan ediyorsunuz, bir?
İkincisi:
Bugün mevsimlik işçilerin, 11 insanın yaşamını
yitirdiği, insanlığın alanlarda süründüğü bir günü
yaşıyoruz. Hemen hemen her yıl bu mevsimlik işçilerin büyük
oranda trafik kazalarıyla yaşamlarını yitirdiğini
veyahut da gittikleri yerlerde kimliklerinden dolayı saldırıya
maruz kaldıklarını
Hükûmetin bu konuda yani bu sahipsiz
insanlarla ilgili bir çalışması var mıdır, yok mudur?
Onu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Maliye
Bakanına sorumu yöneltiyorum: Hükûmet olarak 2011 yılında yeni
bir vergi getirmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, yedi dakikanız var.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Son sorudan
müsaadenizle başlayacağım.
Sayın Akçay,
şu an itibarıyla biz vergilerde herhangi bir indirim veya vergilerde
herhangi bir artış öngörmüyoruz, bütçemizi ona göre yaptık.
Sadece şunu söyleyebilirim: Makro ihtiyati tedbir anlamında yani cari
açığın kontrol altına alınması veya eğer bir
aşırı ısınma durumu söz konusu olursa birtakım
tedbirlerin alınması tabii ki her zaman mümkündür. Bu, makro ihtiyati
bir çerçevede yaklaşacağımız bir konudur. Ama bunun
dışında, makro ihtiyati saikler dışında vergi
gelirleri saikiyle hiçbir şekilde vergilerde bir artış
öngörmüyoruz. Yani bir düzenleme olursa, bu, gelir ihtiyacından çok,
dediğim gibi, makro istikrarı sağlamaya yönelik, örneğin
cari açığı kontrol altına almaya yönelik olabilir, ama bu
aşamada, dediğim gibi, üzerinde çalışılan herhangi bir
husus söz konusu değildir.
Sayın
Sakık, tabii, kanunlarımızda aslında terörün
tanımı açık. Dolayısıyla, o konuda
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Bakan, tanıma bakarsak Terörle Mücadele
Yasasına göre biz hepimiz teröristiz.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Yok, yok, öyle değil.
SIRRI SAKIK
(Muş) 20 milyon insan terörist ilan ediliyor.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Eminim açıktır.
Mevsimlik
işçilerle ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımız gerçekten güzel çalışmalar
yaptı, bazı uygulamaları da başlattılar. Şu anda
detayları önümde yok ama ben çok iyi biliyorum, çünkü Ekonomik Koordinasyon
Kurulunda da tartışmıştık. Gerçekten ciddi
kolaylıkları, çocukların eğitimine yönelik, onların
ulaşımına yönelik, sağlık hizmetlerine yönelik önemli
adımları içeren bir paket, bir düzenleme söz konusuydu.
Yurt
dışına çıkış yasağı, tabii biliyorsunuz
Anayasa değişikliğiyle kaldırıldı. Bu 73 bin
kişinin ne kadarının vergi borcu nedeniyle
kaldırıldığını bilmiyorum, arkadaşlar
çalışsınlar, ben de sizinle paylaşırım.
Yalnız şunu ifade edeyim: Varsayalım ki vergi borcunuz var ve
yurt dışına çıkış yasağınız vardı,
kaldırıldı. Yine mahkeme kararıyla bunu alabiliyorsunuz.
Eskiden, yani Anayasa değişikliğinin, bu yeni kanunun
yaptığı, getirdiği en önemli değişiklik şu:
İdari kararla yurt dışına çıkma yasağı
kaldırılıyor, mahkeme kararıyla vergi borcu nedeniyle yurt
dışına çıkma yasağı devam ediyor. Yani, biz,
Maliye Bakanlığı olarak mahkeme kararı alabilirsek o ilgili
mükellefimiz yine çıkamayacak ve dolayısıyla, Türkiye'nin, o
anlamda, yani bir vergi kaçakçısı sorunuyla
karşılaşması en azından giderilmiş olacak.
Değerli
arkadaşlar, rekabet gücü tabii çok önemli bir husus. Hakikaten Türkiye son
yıllarda çok hızlı bir şekilde Avrupa Birliğinin
bazı ülkelerine oranla özellikle birçok alanda yani sadece ücretlerde
değil diğer alanlarda da bir yakınsama içerisindedir yani
Türkiye hızlı bir şekilde arayı kapatır bir
noktadadır. Tabii ki bazı alanlarda firmalarımız başka
ülkelerde şu veya bu nedenle daha cazip koşulları bulup
yatırım yapabiliyor, bu bir gerçek. Ama şunu da söyleyeyim:
Türkiye'ye de yatırım yapanlar var. Bu arada biz, Türkiye'de
yatırımların yapılmasını sağlamak üzere
gerçekten çok radikal bir teşvik sistemini uygulamaya koyduk. Hatta,
bakın, kırka yakın ilimizde yani Karadenizden, Doğu
Anadoludan, Güneydoğu Anadolu Bölgesini kapsayan dördüncü bölgede kurumlar
vergisi yüzde 2, yedi yıl sosyal güvenlik primi işveren
payını hazine ödüyor, faiz sübvansiyonu var 5 puanlık, hazine
yer tahsisi konusunda çok çok cüzi bir kira bedeliyle kolaylıklar
sağlıyor, gümrük muafiyeti, KDV muafiyeti, bütün bu teşvikler
söz konusu, ARGE teşvikleri. Dolayısıyla biz de ülkemize
yatırım çekmek için, bizim vatandaşımızın, bizim
girişimcilerimizin Türkiye'de yatırım yapması için,
iş, aş üretmesi için ne gerekiyorsa hakikaten gerekli
adımları atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz.
Yine devam
ediyorum sondan başa doğru. Doğrudur, Türkiye'de enerji yani
akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükü yüksektir. Ben bunu daha önce de
söyledim. Ama yine samimi olarak söyleyeyim, şu son sekiz dokuz yıl
içerisinde vergi yükü artmamıştır, azalmıştır.
Basit bir rakam vereyim: Eskiden yani referans noktası olarak AK
PARTİ hükûmetleri dönemini almak açısından söyleyeyim yani
2003ün başında diyeyim, 2002nin sonunda siz 100 liralık benzin
alsanız 70 lira 30 kuruşu Maliyeye geliyordu, hazineye geliyordu.
Bugün 65 liranın altına düşmüştür bu yük. Yani efektif
olarak vergi yükü azalmıştır ama vergi yükü yüksektir
arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, 2011 yılında 1 kuruş
Yani bunlar maktu
vergiler, enflasyona paralel bir düzenleme yapmıyoruz,
dolayısıyla efektif olarak vergi yükü azalmaya da devam edecektir
petrol fiyatlarındaki artışa vesaireye rağmen.
Değerli
arkadaşlar, bu bir af düzenlemesi gibi görülüyor ama gerçekten af
düzenlemesi olmaması için çok güzel bir çaba harcadık. Nasıl?
Bakın, siz eğer bir mükellef olarak zamanında ödeseydiniz 100
lira ödeyecek olsaydınız, bugün bu tasarı kapsamında
yararlanan mükelleflerimiz de en az 100 lira ödemiş olacaklar. Nasıl?
Şöyle: Biz anaparayı alıyoruz ve faizden vazgeçiyoruz ama
enflasyonla o anaparayı güncelliyoruz. Yani 73 milyonun hakkı olan
vergi gelirlerinden, gerçek değerinden hiçbir şekilde vazgeçmiyoruz,
hiçbir şekilde. Peki, bu düzenleme ne tür bir problem yaratıyor? Bu
düzenleme şöyle: Vergi kaçıranın cezalandırılması
lazım; zamanında, doğru beyanda bulunmayanın
cezalandırılması lazım. Bizim kanunlar bunu içeriyor. Bu
düzenlemeyle yapılan şey, bu cezalardan biz vazgeçiyoruz. Nasıl?
Anaparayı alıyoruz, enflasyonla da anaparayı güncelliyoruz, yani
dolayısıyla ödenmesi gereken ödeniyor. Yaptığımız
şey şu: Yüzde 300 ceza, çok yüksek gecikme faizi, ondan vazgeçiyoruz,
kısmen. Dolayısıyla aslında bu af niteliğinde bir
düzenleme değildir, hakikaten almamız gereken parayı
alıyoruz.
Tabii ki bu
türden düzenlemelerin çok, sık sık yapılıyor olması
vergide uyumu bozabilir. Bu anlamda tabii ki vergide adalet mefhumunu
zedeleyebilir ama ben, dediğim gibi, biz bu çalışmayı
yaparken mümkün olduğunca anapara ve enflasyonla güncellemeden hiçbir
şekilde vazgeçmedik.
BAŞKAN
Sayın Bakan, süreniz doldu. Teşekkür ederim.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Bakan, benim soruma gene cevap vermediniz. Her
zaman aynı oluyor. Sondan başladınız, gene cevap
vermediniz. Her seferinde aynısını yapıyorsunuz. Olmuyor
Sayın Bakanım!
BAŞKAN -
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Madde 1de üç
adet önerge vardır; sırasıyla okutup işleme
alacağım.
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 1 inci maddesinin (1) numaralı
fıkrasında bulunan yer alan ibaresinin bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Kemal Demirel Orhan Ziya Diren
Trabzon Bursa Tokat
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek
Malatya İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 1inci Maddesinin 1.
fıkrasının devamında aşağıdaki bendin ve
4üncü bir fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
j) Banka
borçlularının, esnafın Halk Bankası ve Esnaf Kredi ve
Kefalet Kooperatiflerine olan borçları, çiftçilerin Ziraat Bankasına
olan borçları
(4) Tüm bu vergi,
prim ve alacaklarla ilgili zamanında ödemiş kişi ve kurumlara
2011 yılını kapsamak üzere ödedikleri vergiler üzerinde % 12lik
bir indirim yapılır.
Sebahat
Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Sırrı
Sakık Hamit
Geylani
Muş Hakkâri
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17
Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağının;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve
29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut
ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah
Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal Demirelin;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın;
Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir
Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2
Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289,
2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503,
2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689,
2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783,
2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821)
Kanun Tasarısının 1inci maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinin dördüncü satırında yer alan ve idari ibaresinin madde
metninden çıkartılmasını, (c) bendinin son
satırındaki hariç ibaresinden sonra gelmek üzere idari para
cezaları ve ecrimisiller dahil ibaresinin eklenmesini, (ğ) bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Kadir Ural Mehmet Günal Münir Kutluata
Mersin Antalya Sakarya
Alim
Işık
Kütahya
h) Esnafın
Türkiye Halk Bankası ve Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatiflerinden,
çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden
aldıkları ve bu kanunun yayımlandığı tarih
itibarıyla ödenmemiş bulunan kredilerin anaparası ile faiz veya
gecikme cezası borçlar
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle Sayın Divan Kâtibi Harun Tüfekciden helallik diliyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Herkesten, milletten de helallik!
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Ama bir garabeti de burada, milletin huzurunda ifade
etmek için böyle bir önerge verdik. Yaklaşık sekiz yüz kelime.
Kanunun ismi altı yüz yetmiş üç kelime. Değerli milletvekilleri,
bu Parlamentonun tarihinde böyle bir garabet
Başka kelime kullanmak istemiyorum.
Yani bunu, bu yasama işini bu kadar hafife alan, bu kadar ciddiye almayan
böyle bir düzenleme olmaz.
Bakın,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim bu kanuna engel olmak gibi bir
niyetimiz yok. Çünkü toplumsal karışlığı var. Bu
kanunun çıkmasını bekleyen çok sayıda insanımız
var ve sorunlar içerisinde kıvranıyorlar. Toplumun tüm kesimleri
dertli. Bu kanun onun ifadesidir, onun belgesidir. Bu kanun Türk toplumunun tüm
kesimlerinin dertli olduğunu, sorunlu olduğunu, bu sorunları
çözmek gerektiğini ifade ediyor. Dolayısıyla, bu kadar dertli
toplumu bekletmek gibi bir niyetimiz yok. Fakat bir garabeti ortaya serebilmek
için bu kanunun ismini önergemizin başına koyduk. Beş yüz
yetmiş üç kelimelik ismi olan bir kanunla muhatabız.
Değerli
milletvekilleri, yetmiş dört kanunda değişiklik yapıyor.
Bizi izleyen değerli vatandaşlarımıza da ifade ediyorum.
Sekiz ayrı ihtisas komisyonunu ilgilendiren bir kanun bu ama burada bir
tek komisyon üyeleri var, bir tek bakanlığın mensupları
var. Hâlbuki bu kanun otuz ayrı kurumu ilgilendiriyor, elli altı tane
kanun teklifini bir araya getirmiş. Türk Parlamento tarihinde, cumhuriyet
tarihimizde, inanınız ki
Tanımlayacak kelime bulmakta
zorlanıyorum. Kimseyi kırmak gibi bir niyetim yok. Ama bu kanun bu
Meclise yakışmamıştır. Bu kanun AKP
İktidarının sekiz yıllık iktidar döneminin iflas
belgesidir.
Değerli
milletvekilleri, millet size 340 milletvekillik bir çoğunluk verdi, iki
dönem de iktidar verdi. Bu ülkenin sorunlarını çözmek için bu kadar
beklemenize ve böyle bir torbada bunu doldurup, getirip böyle sanki
yangından mal kaçırır gibi birbiriyle asla ilgisi olmayan
konuları bir araya getirerek, bir torbanın içerisine doldurarak bu
Genel Kurulun gündemine getirmeniz, milletin gündemine getirmeniz aslında
bu işi başaramadığınızın,
iktidarınızın iflas ettiğinin ifadesidir. Hiçbir
iktidarı bu duruma düşürmesini tavsiye etmem, temenni etmem
değerli arkadaşlar. Olacak iş değil. Hiçbir şekilde
savunulacak hâli yok. Sanki bir felaket, bir deprem sonrasında, bir
yangın sonrasında kurulu yangın çadırı gibi, deprem
çadırı gibi ne varsa doldurmuşsunuz. Çok tenzih ediyorum,
iktidarı, sizleri tenzih ediyorum ama hani hırsız eve girer, ne
bulursa torbasına doldurur ya, inanın ki bu kanun öyle bir kanun.
Burada çok değerli, çok kıdemli parlamenterler var. Hiç böyle bir
şey yaşanmamıştı. Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
öncelikle Hükûmeti millete şikâyet ediyorum. Ülkeyi bu noktaya, bu milleti
bu kadar dertli hâle getirip hepsini birlikte
Öyle yapacağınıza
hepsini bir araya getirip yaksaydınız sorunları bütünüyle
çözmüş olurdunuz.
Değerli
arkadaşlar, bu doğru olmamıştır, bu şık
olmamıştır, bu güzel olmamıştır.
Bakın size
bir şey söyleyeyim: Bu kanun çıktıktan sonra birçok kesimi
memnun edebilirsiniz ama tüm Türk toplumunu isyana teşvik ediyorsunuz,
nimet ve külfet dengesini bozuyorsunuz.
Soruyoruz
şimdi sorularımızda: Eğer bir ekonomik kriz sonrasında
böyle bir şeye ihtiyaç duyduysanız, işte çek
mağdurları, tüm tarım kesiminin üreticileri
Erdemli limon
üreticilerinin sorunlarını niye çözmüyorsunuz? Nimet ve külfet
dengesini de bozuyorsunuz, toplumsal dayanışmayı perişan
ediyorsunuz. Artık, insanlar, vergi vermeyi, görevlerini yerine getirmeyi
aptallık olarak görecekler. Evet, sizin iktidarınızın
bahane olarak gösterdiği krizin sonrasında oluşan sorunları
çözmek için zamanınız kalmadı. Böyle bir aceleciliğe belki
mecbur kaldınız ama gerçekten Türk demokrasi tarihine, Parlamento
tarihine bana göre yüz karası olarak geçecek bir eyleme imza atmış
olacaksınız. Üzüntüyle ifade ediyorum ve öncelikle size, Meclisimize
ve Türkiyeye yakışmaz bir kanunun müzakeresine
başladığımızı maalesef burada ifade ederek
hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 1inci Maddesinin 1.
fıkrasının devamında aşağıdaki bendin ve
4üncü bir fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
j) Banka
borçlularının, esnafın Halk Bankası ve Esnaf Kredi ve
Kefalet Kooperatiflerine olan borçları, çiftçilerin Ziraat Bankasına
olan borçları
(4) Tüm bu vergi,
prim ve alacaklarla ilgili zamanında ödemiş kişi ve kurumlara 2011
yılını kapsamak üzere ödedikleri vergiler üzerinde % 12lik bir
indirim yapılır.
Sebahat
Tuncel (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Sayın Başkan,
TESKOMBla Halk Bankası arasında aslında bundan çok daha iyi bir
yapılandırma anlaşması imzalandı ve bu yasayla
birlikte yürürlüğe girecek. Sadece bilgi mahiyetinde söylüyorum. O nedenle
katılamıyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Geylani.
HAMİT
GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1inci madde değişikliği üzerine partimiz grubu adına söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir yasa tasarısı veya teklifi üzerinde
tartışılırken mutlaka bir konu ve amaç bütünlüğünün
olması gerekir, bu kaçınılmazdır. Bu bakış
açısı yasanın daha iyi anlaşılması,
etraflıca tartışılması için bir gerekliliktir.
Farklı konularda farklı yasal düzenlemeler yapılır. Oysaki
Hükûmet tarafından getirilen yasa tasarısının büyük
çoğunluğu torba yasalardan oluşmaktadır. Birbirinden
nitelik ve içerik olarak farklı konular aynı tasarı içinde yer
almakta, kendi başına değerlendirilmesi gereken bir konu, bir
maddeler yığını içinde âdeta kamufle edilmekte ve suni
yaratılan bir bütünlüğe zorlanmaktadır. Görüştüğümüz
yasa tasarısı da bu anlamda bir torba yasası olmaktan da
çıkmış, bir çuval yasa tasarısı hâlini
almıştır.
Hükûmete
çağrımızdır: Siz, istediğiniz kadar maddeyi bu çuval
tasarıya koyabilirsiniz ancak mızrağı ne
yapacaksınız? Çünkü mızrak çuvala sığmıyor. Onun
için, siyaset poşetini de hiç kimsenin kafasına bu kafayla
geçiremeyeceksiniz. Bunu tüm Türkiye halkı çok yakından görüyor ve
görmeye de devam edecektir.
Yasa
tasarısına baktığımızda, yüze yakın yasada
ve yasa hükmünde kararnamede değişikliğe gidilmektedir. Bu
değişiklikler yasaların açık, anlaşılır,
kapsayıcı olma özelliğiyle büyük ölçüde çelişmektedir.
Görüştüğümüz yasa tasarısında ve genel olarak Hükûmetçe hazırlanan
tüm tasarılarda görülen bir özellik ise yasanın doğrudan
etkileyeceği emek kesiminin, demokratik kitle örgütlerinin, insan
hakları kuruluşlarının, siyasi partilerin ve diğer
ilgililerin görüşleri alınması yapılmamış, bundan
her zaman kaçınılmaktadır.
Bir yasa
hazırlanırken bu yasanın uygulanacağı, bundan
doğrudan veya dolaylı olarak etkilenecek olan yurttaşların,
örgütlerin, muhalefetin görüşlerinin alınması ve yasanın
böylelikle şekillendirilmesi, yasanın demokratik özelliğini ve
yaşam sürecini de belirler. Ne var ki AKP Hükûmeti, Anayasa
değişikliği de dâhil hiçbir yasa tasarısını
hazırlarken ilgili kişi ve kuruluşların ve yasayı
doğrudan etkileyeceği kimselerin, kesimlerin görüşüne
başvurma gereğini de hiçbir zaman duymamıştır.
Görüştüğümüz yasa tasarısı da aynı kaderi
paylaşmakta ve toplumsal ortaklaşmayı
dışlamaktadır.
Değerli
arkadaşlar, bu çuval yasa tasarısı önceleri kamu
alacaklılarının yeniden yapılandırılması
şeklinde kamuoyuna yansıtılmış ve halkta büyük bir af
beklentisi yaratmıştır. Tasarının ismi -tırnak
içinde- af yasası olarak kamuoyunda lanse ettiren ve bunun böyle kabul
edildiğini düşünen Hükûmet ardından tasarıya
yaklaşık yüz kırk madde daha ekleyerek büyük adaletsizlikler
geliştirmeye heveslenmiştir. Bunu eleştiren ve haksız, hukuksuz
hükümlerin tasarıdan çıkarılmasını isteyen muhalefete
de seçim arifesinde Ben sizin borçlarınızı affediyordum ama
muhalefet bunu engellemeye çalışıyor. diyerek kendisince prim
toplamaya çalışıyor.
Değerli
arkadaşlar, yaşanan tüm bu ayıplara ve olumsuzluklara
karşın, kuşkusuz tasarı içinde eksik ama olumlu
görebileceğimiz düzenlemeler var ancak asla kabul edemeyeceğimiz,
sonuna kadar muhalefet edeceğimiz çokça hükümler de bulunmaktadır.
Bunları sırası geldikçe burada dile getireceğiz, kamuoyuyla
da paylaşacağız ama merak ediyorum, kaç milletvekili
arkadaşımız bu tasarıyı okuyup incelemiştir. Bu
sorum özellikle, kulaklarını tıkayan, gözlerini kapayan, Genel
Kurul kapısından girer girmez el kaldıran Sayın AK
PARTİ milletvekillerine sormak istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAMİT
GEYLANİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, kapsamlı
aflarından, esnek çalışmayı yaygınlaştırmak
Bitti mi
Sayın Başkanım?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Geylani.
HAMİT
GEYLANİ (Devamla) Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.48
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesi üzerinde
verilen, Hakkâri Milletvekili Sayın Hamit Geylani ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 1 inci maddesinin (1) numaralı
fıkrasında bulunan yer alan ibaresinin bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının, Hükûmet tasarısının ilk
şeklinde vergi borçları için 31 Temmuz 2010 tarihine kadar
ödenmemiş olan borçlar esas alınmıştı, prim borçları
için de 30 Haziran 2010 tarihi esas alınmıştı. Daha sonra,
Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan bir düzenlemeyle bu tarihler
değiştirildi, vergi borçları için 31 Aralık 2010 tarihi,
prim borçları için de 30 Kasım 2010 tarihi esas alındı. Bir
uzatma yapıldı, olabilir, Komisyonumuz öyle takdir etmiştir,
buna Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız da Komisyonda destek verdiler ancak bir nokta dikkatten
kaçıyor. Bunu yapalım, peki bu uzatıldı, peki vergisini
düzenli ödemiş olan vatandaşlarımıza hiçbir indirim
düşünmeyecek miyiz? Sayın Maliye Bakanı biraz önce diyor ki: Bu
bir af değildir. Bu bir af değil. diyor, ben
şaşırıyorum, Sayın Maliye Bakanı, bunun bir af
kanunu olmadığını söylüyor yani siz yüzde 36 oranında
uygulanmış olan gecikme zammını yüzde 7ye, 8e
indiriyorsanız bu tasarıyla, aradaki 28 puanlık farktan
vazge-çiyorsanız bunun adı af değil midir? Varsayalım ki bu
af değil
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, uğultuyu keser misiniz lütfen.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla)
o zaman bu düzenlemeyi daimî yapalım bu af
değilse, bu sizin şu an yaptığınız düzenleme
normal bir düzenlemeyse. Alacağımızdan hiçbir şekilde
vazgeçmiyoruz. diyorsanız bu düzenlemeyi daimî yapalım. Bunu
vergisini düzenli ödeyenler açısından ifade etmek istiyorum. Bu bir
aftır. Olabilir, ekonomik kriz olabilir, başka nedenler olabilir bir
af düzenlemesi yapabilirsiniz ama siz Sayın Başbakanın Eylül
ayında bir vergi ve prim borç yapılandırması
yapacağız. açıklamasına göre haziran ve temmuz tarihlerini
vade tarihi olarak belirleyip bu tarihe kadar ödenmemiş olan borçları
kapsama aldıktan sonra -ki doğru bir tarih tespiti yaptınız
Sayın Başkanın açıklamasına göre- bu tarihi
uzatıyorsanız uzatın ama o zaman vergisini düzenli ödemiş
vatandaşlarımıza da bir şey yapmak gerekir. Aksi takdirde
Gelir İdaresinin, Sayın Maliye Bakanının çok sık
kullandığı Gönüllü uyum dediğimiz kavram çöpe
atılmış olur. Gönüllü uyum yani vergisini zamanında ve
doğru bir şekilde beyan edecek ve zamanında ödeyecek. Gelir
İdaresinin görevi, bu uyumu artırmaktır. Bu uyumu iki
şekilde artırır Gelir İdaresi: Birincisi, mükellefin ihtiyaç
duyduğu hizmetleri ona zamanında etkin bir şekilde sunar;
ikincisi, vergi kanunlarının uygulaması nedeniyle mükellefe bir
caydırıcılık duygusu verir,
caydırıcılık psikolojisini verir. Hem hizmeti vereceksiniz
hem de diğer yandan caydırıcılık psikolojisini
vereceksiniz. Bu ikisi arasındaki dengeyle siz mükellefin gönüllü uyumunu
sağlamış olursunuz yani doğru beyan ve zamanında
ödeme.
Şimdi, bu
düzenlemeleri yapıp vergisini zamanında ödemiş olan mükellefe
herhangi bir indirim yapmazsanız, siz mükellefe Ya ödeme, ödemesen de
olur. mesajını vermiş oluyorsunuz.
Sayın Ali
Babacan bir demeç verdi, dedi ki: 2011 bütçesi uygun değil, 2012den
sonra düşünebiliriz. Tabii şaşırıyorum, Sayın
Maliye Bakanı varken bu konularda Sayın Ali Babacan demeç veriyor. Nedense,
Sayın Maliye Bakanı maliye konularında ortada yok, vergi
konusunda yok; vergi görüşülüyor, ortada yok; af kanunu çıkıyor,
ortada yok. Bu konuların bir sahibi maalesef ortada gözükmüyor.
Bu tasarıda
kuyumculuk sektörü neden yok acaba, merak ediyorum. Kuyumculuk sektörü 250 bin
kişiyi istihdam eden bir sektördür. 4811 sayılı Vergi
Barışı Kanununda, bu sektörün değerleme farkları
küçük bir vergi oranıyla, yüzde 2,5la vergilendirilerek fiktif
kârların vergilendirilmesinin önüne geçilmişti. Altın fiyatları
yükseldi. Kayıtlardaki değerle fiilî değer arasında ciddi
bir fark oluştu. Fiktif bir kâr, bu kârdan vergi alıyorsunuz.
Düzeltin bunu, değerleme farklarını gelin buraya koyalım.
Kuyumculuk sektörü Türkiyenin potansiyeli olan, dünyada birçok ülkeyle yarıştığı
bir sektördür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - Zamanım bitti, konuşmamı burada
sonlandırıyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 2de iki
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 2nci Maddesinin 1inci
fıkrasının b bendinde yer alan %50 ibaresinin
çıkarılarak yerine %30 ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Sırrı
Sakık Hamit
Geylani
Muş Hakkâri
BAŞKAN
Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
2nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendindeki idari para
cezalarının; yüzde 50si ibaresinin idari para
cezalarının; yüzde 30u şeklinde, cezaların kalan yüzde
50sinin ibaresinin cezaların kalan yüzde 70inin şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Münir Kutluata Mehmet Günal Kadir Ural
Sakarya Antalya Mersin
Hüseyin
Yıldız
Antalya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümünün 2nci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi için söz aldım.
Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin dokuz yıllık
iktidarında kanun tasarı ve tekliflerinin komisyonlarda
görüşülmesinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yasalaştırılmasında hukukun genel ilkelerini, Meclis
İçtüzüğünü, dahası da hukukun kendisini de altüst etmesinin bir
örneğini bu tasarıyla görmekteyiz. Getirdiğiniz, Adalet ve
Kalkınma Partisine göre bir kanun tasarısı, bize göre ise bir
aşure kanun tasarısıdır.
Bu tasarı,
işletmelerin ve vatandaşlarımızın ekonomik
sıkıntılarından ve ödeme güçlüklerinden kaynaklanan
sebeplerle hazırlanan bir tasarı değildir. Eğer öyle
olsaydı dokuz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarının yanlış ekonomik uygulamaları
sonucunda derinleşen ekonomik krizin etkisiyle kamuya olan
borçlarını ödeyemez hâle gelen vatandaşlarımızın
sorunlarını çözmek üzere Milliyetçi Hareket Partili milletvekillerinin
verdikleri kanun teklif ve değişiklik önerilerini dikkate
alırdınız, bugünlere de gelmezdik.
Bu tasarı,
Adalet ve Kalkınma Partisinin beklentilerine cevap verecek ve
beklentilerinden kaynaklanan bir tasarıdır.
Bu tasarı,
samimiyetsiz ve yaklaşan seçim fırsatçılığından
yararlanma hesaplarının bir göstergesidir.
Bu tasarı,
Adalet ve Kalkınma Partisinin sorunları zamanında çözmeyip
kronikleştirme ve sonra da istismar etme
alışkanlığının başka bir göstergesidir.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı, Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde neye evet dediklerini
bilmeden el kaldırarak yasalaştırdıkları
kanunların ve dokuz yıllık iktidarlarının başarısızlıklarının
bir göstergesidir.
Bu tasarı,
Kars ilinde AKPli belediye başkanlığı döneminde
milletimizin milyonlarca lirasını harcayarak Milliyetçi Hareket
Partili il yöneticilerimizin karşı çıkmasına rağmen,
Ermenistana şirin görünme arzusuyla yaptırılan insanlık
anıtı heykelinden siyasi rantını alıp, şimdi de
Başbakan tarafından ucube nitelemesiyle yıkılarak da
siyasi rant elde etme çabanızda olduğu gibi, dokuz yıldır
Milliyetçi Hareket Partisinden enkaz devraldık. diyerek, dokuz
yıllık kötü ekonomik yönetiminizde gerekli önlemleri almayarak
borcunu ödeyemez hâle getirdiğiniz ve kaderine terk ettiğiniz
vatandaşlarımızı, Sayın Başbakanın deyimiyle
bu ucube tasarı ile istismar ederek, yaklaşan seçimlerde siyasi rant
elde etme tasarısıdır.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı, mali yüküne ilişkin hiçbir hesaplama yapılmayan,
yapılandırmanın ne tutarda alacağı
kapsadığı, ne tutarda alacak aslından, vergi
cezasından, idari para cezasından, ne tutarda gecikme zammından
vazgeçileceği bilinmeyen, alacakların yeniden
yapılandırılması ile bir taraftan seçim ekonomisine kaynak
yaratılırken diğer taraftan da seçim öncesinde devlete borçlu
vatandaşlarımızdan oy avcılığı yapan dokuz
yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının
ekonomiyi iyi yönetememesinin ve önlemler almamasının 768
sayfalık bu ucube kanun tasarısıyla ikrarının
belgesidir.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarıyla Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün hükümlerini dikkate
almamaktadır. Bu tasarıyla yine samimiyetsiz ve fırsatçı
siyasetini bir kez daha göstermektedir. Kamu alacaklarının
yapılandırılmasında çok geç kaldığını
bu tasarıyla kabullenmektedir. Bu tasarıyla yine borç
yapılandırılması yazboz tahtasına
dönüştürülmüştür.
Değerli
milletvekilleri, AKP bu ucube tasarıyla
vatandaşlarımızın, ekonomik kriz ve AKPnin
yanlış ekonomik politikalarıyla ödeme güçlüğü içine giren
vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek değil
iktidarını devam ettirebilmeyi hedeflemektedir çünkü iktidardan
düşünce başlarına nelerin gelebileceğini çok iyi
bilmektedirler.
Bu
tasarının en önemli eksiklerinden birisi de esnafın Halk
Bankasına ve esnaf kredi kooperatiflerine olan borçlarını,
çiftçinin de Ziraat Bankasına olan borçlarını
kapsamamasıdır. Esnafımızın ve çiftçimizin
borçlarının da bu tasarıda yasalaştırılması
gerekmektedir.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 2nci Maddesinin 1inci
fıkrasının b bendinde yer alan %50 ibaresinin
çıkarılarak yerine %30 ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat
Tuncel (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bu
yasanın diliyorum, umuyorum ki halkımıza bir katkısı
olur ama yasanın toplumun bütün sorunlarını
kapsamadığını biliyoruz. Ben biraz önce bilinçli,
Sayın Bakanıma bir soru sordum. Bu torba yasasında
öğrencilerle ilgili af yasası var ama terör suçu hariç. Terörün
tanımını yapar mısınız? dedim. Ses seda yok.
Şimdi,
nasıl terör? Nasıl terörün tanımını
yapacağız? Kime göre terör? Şimdi, bir halkı Terörle
Mücadele Yasasından dolayı terörist ilan edeceksiniz, yediden
yetmişe, çocuğu terörist, kadını terörist, genci terörist,
üniversitede okuyan terörist.
Neye göre
belirleyeceğiz? Şimdi, YÖKe karşıysanız
teröristsiniz, ıslık çalsanız teröristsiniz, yani parasız
eğitim isteseniz teröristsiniz, Burhan Hocaya bir tane yumurta
atsanız teröristsiniz, Sayın Başbakanı eğer protesto
ediyorsanız siz terör kategorisinde yer alıyorsunuz. Şimdi,
böyle bir ülke olur mu? Bir halkı terörize ederek, terörist ederek, yani
nasıl iç barışımızı sağlayabiliriz?
Çıkarttığınız bütün yasalarda sürekli bir
dışlayıcı anlayışınız var. Onun için,
bu yasa
Eğer gerçekten siz toplumun geleceğini ve bu ülkede
barışı, kardeşliği savunuyorsanız, ona uygun
adımlar atmalısınız.
Adı torba
yasası, neyi buluyorsanız içine atıyorsunuz. O zaman, gelin, bu
Terörle Mücadele Yasasını birlikte değiştirelim. Yani bu
yasadan dolayı hepimizle ilgili 2 bin yılın üzerinde ceza
isteniyor. Elimizde silah yok, biz de sizin gibiyiz, ama siz bizi terörist ilan
ediyorsunuz, bir halkı terörist ilan ediyorsunuz ve biz de halkın
iradesiyle, oyuyla buraya geldik, ama biz Bir halkın kimliği,
kültürü derken terörist damgası yiyoruz. Onun için, bunların iç
barışımıza bir katkısı yok.
Bakın, bu
ülkede gerçekten içler acısı tablolarla karşı karşıyayız.
Bu gece, eğer siz televizyonlarda olup bitenleri izlediyseniz, Mardinden
çıkıp buraya gelip, Beypazarına gidip 20 lira, 30 lira için
orada havuç toplayacaklardı, ama 11 insan yaşamını yitirdi.
Elimde
2010 yılından bugüne kadar 600ün üzerinde yaralı ve
onlarca ölü insan var. Bu insanlar bir parça ekmek için o coğrafyadan
çıkıp buraya geliyor, Tokata gidiyor, efendim, Orduya gidiyor,
orada ya trafik kazasında yaşamını yitiriyor ya da
kimliğinden dolayı saldırıya maruz kalıyor.
Şimdi, hepiniz, bu ülkede yaşayanların büyük bir
çoğunluğu, siz ve çocuklarınız hayatınızı
bir roman gibi yaşıyorsunuz yani burada, eminim ki, bütün
milletvekilleri, askerî, sivil üst düzey bürokratlar, siyaset dünyasının
bütün çocukları hayatlarını bir roman gibi yaşıyor ama
diğer yoksul Anadolu çocukları kimi ya dağda ölüyor ya da trafik
kazasında yaşamını yitiriyor veyahut da parasız
eğitim talep ettiği için okuldan uzaklaştırılıyor
veyahut da tutuklanıyor. Şimdi, böyle bir ülkede yaşıyoruz.
Bunlar için ne yapmamız gerekir?
Bunun için oturup
bir şey üretmemiz gerekirken, bu torba yasa gündeme gelmeden önce bütün
siyasi partiler arasında bir konsensüs aramamız gerekirken
Ama ne
yazık ki, hiçbir dönem Adalet ve Kalkınma Partisi bir konsensüs oluşturmaktansa
sadece sayısal çoğunluğuna dayanarak bu yasaları getiriyor.
Bu yasaların evet olumlu tarafları da var, ama bu yasanın
kimlere hizmet ettiğini biz çok iyi biliyoruz. Kimlerle nasıl
uzlaştığınızı biliyoruz. Kimlere yeniden arka
bahçe yaratmaya çalıştığınızı da biliyoruz.
Yani kimilerinin 4-5 milyar borcu var, bunları siliyorsunuz ama diğer
tarafta, yani 20 liraya, 30 liraya gidip çalışan insanların
çalışma güvenliği yoktur.
Bakın,
4/Cde Tekelden atılan işçilerin büyük çoğunluğu şu
anda
Mesela ben kendi seçim bölgemde gittim gördüm, tam bir rezalet,
Muştan almışlar Malazgirte vermişler, Bulanıka
vermişler. 700 milyon lira para alıyor. 700 milyon liraya ev mi
tutacak? 700 milyon liraya çocuklarını mı okutacak? 700 milyon
liraya bu insanlar hayatını mı sürdürecek?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK
(Devamla) - İşte 4/Cli işçilerin dramı budur. Bu torba
yasasında buna benzer o kadar çok adaletsiz uygulama vardır ki,
diliyorum onu görürsünüz, ona uygun adımlar atarsınız.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler. Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 00.23
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 00.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesi üzerinde
verilen, Muş Milletvekili Sayın Sırrı Sakık ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı
vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 3te üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sayılı kanun tasarısının 3. Maddesinin
birinci fıkrasının üçüncü satırındaki % 50 ibaresinin %
30 şeklinde, altıncı satırında yer alan % 50
ibaresinin % 70 şeklinde değiştirilmesini, ikinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan % 80inin ibaresinin % 90
şeklinde ve ayrıca 2. Fıkrasında yer alan bu maddeye göre
ödenecek alacak asıllarının tespitinde, bu kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla
tarhiyatın/tahakkukun bulunduğu en son safhadaki tutar esas
alınır ibaresinin madde metninden çıkartılarak, yerine Bu
maddeye göre ödenecek alacak asıllarının tespitinde,
davanın açıldığı tarihteki tarhiyat/tahakkuk
tutarı esas alınır. İbaresinin getirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Recep Taner Mehmet Şandır Erkan Akçay
Aydın Mersin Manisa
Nevzat
Korkmaz
Isparta
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesinin; ikinci fıkrasının
(a) bendinde yer alan %20si ile ibaresinin %12si ile; kalan %80nin
ibaresinin kalan %88inin şeklinde değiştirilmesini, son
cümlesinin de aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Orhan Ziya Diren
İstanbul
İzmir
Tokat
Bülent
Baratalı Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İzmir
Malatya
Ancak, verilen
en son kararın bozma kararı olması halinde bu fıkranın
(a) bendi, kısmen onama kısmen bozma kararı olması halinde
ise onanan kısım için bu fıkranın (b) bendi, bozulan kısım
için bu fıkranın (a) bendi hükmü uygulanır.
BAŞKAN
Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 3üncü Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 3- Tüm
idari para cezaları ve vergi cezalarının vergi aslına
bağlı kalınmaksızın tüm mükelleflerin söz konusu
cezaların ve faizlerinden muaf tutulur.
Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Hamit Geylani Sırrı
Sakık
Hakkâri Muş
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
demin bir tartışma yaşandı: İdari para cezaları
da af kapsamındadır. Biz şunu anlatmaya çalıştık
hep komisyon döneminde: İdari ve adli kesinleşmiş kararlar bunun
kapsamı dışındadır. Şimdi, bu maddede de çok
açık olarak vergi mahkemesi, bölge idare mahkemesi, Danıştay
süreci, adli mahkemelerde kesinleşmemiş herhangi bir borç varsa
bundan yararlanıyor ama kesinleşmişse ve vatandaşın da
ödeme imkânı yoksa o kesinleşmiş olan rakamın üzerinden
yararlanamıyor. Bu ne mantık, ne anlayıştır? Yani
şöyle bir şey söyleyeyim: Bir mahkeme kararında
Danıştaya gitti, Danıştay da o kararın
yarısını bozdu, dedi ki: Burayı, bu kadarını
onuyorum, şu kadarını da bozuyorum. Şimdi, onanan
kısım kapsam dışı, bozulan kısım kapsamda.
Siz ne yapmak istiyorsunuz arkadaşlar? Bakın, adli ve idari mahkeme
konularına, vergi gider, prim gider, hesaplaması gider, matrah gider,
ölçümlemeler gider, bunların hepsi gider. Bunları bize
anlatmayın, yani ömrümüz geçti avukatlıkta; bu bir. Yani bunun
mantığı ne? Bunu anlatamıyorsunuz, anlayamıyoruz, sizi
anlayamıyoruz. Yani kesinleşmemiş bir alacak kapsama giriyor,
mahkemeye dava açılmamış giriyor
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kesinleşmişse de giriyor.
HASİP KAPLAN
(Devamla)
şey aşamasında giriyor. Diyelim ki adli mahkemede,
ilk aşamada hazineyle ilgili veya vergiyle ilgili, maliyeyle ilgili -ben
iki bölümü de söylüyorum, hem idari hem adli- bu giriyor. Yarın istinaf
mahkemelerine gidecek, orada da girecek; temyize de gidecek,
kesinleşmediyse girecek. Kesinleşti ama vatandaşın ödeyecek
parası yok, aynı olay silsilesi içinde bu yararlanamaz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kesinleşmiş olsa da faydalanıyor.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Faydalanmıyor kardeşim, faydalanmıyor. Bunu
defalarca Komisyonda
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Faydalanıyor, gecikme zammı siliniyor,
ceza siliniyor.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, siz vergiden geldiniz ama bu Komisyonda Niye adli ve
idari kesinleşmiş mahkeme kararları yararlanmıyor? diye
sorduğumuz zaman, burada Sayın Bakan ve bütün bürokratları bunun
izahını getiremeden böyle dediler. Şimdi, bu bir yanı.
İkinci bir
şey daha söyleyeceğim: Şimdi, Sayın Bakan dedi ki:
Doğuya, Güneydoğuya gidin yatırım yapın;
teşvik var, prim iniyor, faiz iniyor, hazine arazilerini hemen hemen sudan
ucuz, beleş veriyoruz. Maşallah çok iyi, gidin yatırım
yapın. Sayın Bakan, Vandan, Diyarbakırdan geldiler, her
yerden aşındırdılar; AK PARTİye de geldiler, bize de
geldiler, diğer partilere de geldiler. Bakın, 99 yılında,
kalkınmada öncelikli bölgelerde yarım kalmış
yatırımların, özellikle Doğu ve Güneydoğuda,
ekonomiye kazandırılması amacıyla 99 tarihli bir kararname
çıkarılıyor hazine fon kaynaklı, maksimum o zaman 300 bin
TL para veriliyor ve Türkiye Kalkınma Bankası
aracılığıyla bölgede yarım kalmış
teşvik belgeli yatırımlarda kredi
kullandırılıyor. Şimdi, bu Vandaki oteller, diğer
yatırımlar, bunların hepsi borçlarını ödeyemedi, 100
katı arttı, yüklendi, hepsi iflasın eşiğine geldi.
Bakın, bütün, Diyarbakır Ticaret Odası yazmış, Van
Ticaret Odası yazmış, bizzat oradaki yararlanan
şahıslar yazmış. Hani yatırım yapıyordunuz
Doğuya, Güneydoğuya da bunları niye
yararlandırmadınız o zaman? Yani şimdi insanın mantalitesi
duruyor; mantık yok, eşitlik yok, adalet yok. Yatırımı
teşvikse teşvik, 99da verilmiş, niye yararlanmıyor
kardeşim? Teşvik Fonundan Kalkınma Bankası
aracılığıyla verilmiş bu paradan niye bu mağdur
vatandaşı yararlandırmıyorsunuz? E, gerisi kolay; prim yok,
faiz var, hazine arazisi bedava, git yatırımı yap
Bunu gören
gider yatırım yapar mı? Dalga geçmeyin, dalga geçmeyin
arkadaşlar, dalga geçmek istemiyorsanız bunu düzeltin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Van Gölünün kıyısında -Van milletvekilleri var
burada- bakın, isimleri de var burada, beş yıldızlı
otellerin hepsi satılacak yakında icrayla. Artık,
yatırıma bekleriz Doğu, Güneydoğuya.
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın
Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesinin; ikinci fıkrasının
(a) bendinde yer alan %20si ile ibaresinin %12si ile; kalan %80nin
ibaresinin kalan %88inin şeklinde değiştirilmesini, son
cümlesinin de aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek
(İstanbul) ve arkadaşları
Ancak, verilen
en son kararın bozma kararı olması halinde bu fıkranın
(a) bendi, kısmen onama kısmen bozma kararı olması halinde
ise onanan kısım için bu fıkranın (b) bendi, bozulan kısım
için bu fıkranın (a) bendi hükmü uygulanır.
BAŞKAN
- Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
- Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Diren, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN ZİYA
DİREN (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz taslağın 3üncü maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge münasebetiyle söz aldım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısı, kamu alacaklarıyla ilgili bugüne
kadar yapılan en kapsamlı düzenleme olarak takdim edilmeye
çalışılmaktadır. Oysa öncelikle tasarının
hazırlanışı sırasında Mevzuat Hazırlama Usul
ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine riayet edilmemesi ve
konuları itibarıyla aralarında bağlantı bulunmayan
birçok mevzuatta düzenleme yapılmaya çalışılması
maalesef evrensel hukuk normlarına uygun değildir. Hükûmet,
yaşanan ekonomik krizi iyi yönetememiş, uygulamış
olduğu ekonomi politikalarıyla vergi affı veya yeniden
yapılandırma uygulamalarını gerektirmeyecek,
insanlarımızı af beklentisine sokmayacak düzenlemeleri hayata
geçirememiştir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; AKP İktidarı, döneminde,
buna benzer 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu, 5458
sayılı Sosyal Güvenlik Primi Alacaklarının Yeniden
Yapılandırılması Hakkında Kanun, 5736 sayılı
Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili
Hakkında Kanun ve 5811 sayılı Bazı Varlıkların
Millî Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun gibi çeşitli
düzenlemeler yapmış ancak bu düzenlemelerle umduğunu
bulamamıştır, af niteliği taşıyan bu yeni ve
kapsamlı düzenlemeye ihtiyaç duymuştur. Çünkü krizin en etkili
olduğu dönemlerde vatandaşımız zor durumdayken defalarca
ikaz etmemize rağmen yapılmayan bu düzenlemeler seçim öncesine
bırakılarak bundan siyaseten nemalanmanın hesabı
yapılmıştır. Hükûmet, ülke yönetiminde zafiyet göstermekte,
halkımızın gözünü de bu tip düzenlemelerle boyama gayretindedir.
Burada halkımızın dikkatini çekmek istediğimiz husus,
kapsamı genişletilerek getirilen bu tasarının temmuz
ayında Başbakan tarafından dillendirilip, referandum sürecinde
siyasi malzeme yapılıp bu tarihe kadar gündeme
alınmamasıdır.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bu tasarının bu kadar uzun
bir sürede gündeme alınmamasının altında maalesef AKP
İktidarının başka hesaplar peşinde olduğu
gerçeği yatmaktadır. 120 madde olarak Meclise sevk edilen tasarı
234 maddeye çıkarılarak Ben ne istersem o olur.
mantığıyla bir dayatmaya dönüştürülmüştür.
Borçların yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili sadece 21 madde vardır.
Bunu Komisyon görüşmelerinde defalarca dile getirdik ve ilk 21 maddeyi
ayıralım ve bu yasayı hemen çıkaralım demiştik.
Bu teklifimize rağmen, iktidar, vatandaşlar tarafından beklenen
21 maddenin arkasına, nasılsa önümüz seçim, muhalefet bunu
engellemez mantığıyla, siyasi etiğe sığmayan bir
uygulamayla birçok maddeyi bu tasarıya ekleyerek, ben yaptım, oldu
anlayışını devam ettirmektedir. Oysa önerimize kulak verip
yapılandırmaya ilişkin maddeleri diğer maddelerden
ayırmış olsaydık, bir ay kadar önce bu maddeler
görüşülmüş, yasalaşmış olacaktı.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; önergemize konu 3üncü maddeyle,
kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan amme alacakları
düzenlenmektedir. Burada söz konusu olacak ferîlerin TÜFE/ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak yeniden hesaplanacak
tutarın ödenmesinin istenmesini yerinde bir karar olarak
değerlendirmekteyiz. İlk derece yargı mercisinde bulunan tarhiyatla
ilgili olarak, davadan vazgeçme karşılığında verginin
yüzde 50si istenmektedir. Bu oran, mükellefleri haklı oldukları
konuda hak aramaktan vazgeçirmeye yetecek bir oran değildir. Beklenen
faydanın sağlanabilmesi için oranın yüzde 20ye çekilmesinin
uygun olacağını düşünüyoruz.
Bölge idare mahkemesi
veya Danıştay tarafından mükellef lehine verilen terkin
kararı için idarenin temyiz tehdidine başvurarak mükelleften terkin
edilen verginin yüzde 20sini istemesini adil bulmamakta, bu oranın yüzde
12ye çekilmesini de ayrıca talep etmekteyiz. Aynı gerekçelerle bu
maddenin 3üncü fıkrasında yer alan yüzde 25 oranlarının
yüzde 15, yüzde 10 oranının yüzde 6, 4üncü fıkrada yer alan
yüzde 50 oranının yüzde 20, yüzde 20 oranının da yüzde 12
şeklinde değiştirilmesinin yerinde olacağını
düşünmekteyiz.
2 ve 3üncü madde
hükümlerinden faydalanmak isteyen mükellefler, yapılandırmanın
bozulmaması için yapılandırılan borçların yanı
sıra cari döneme ilişkin gelir, kurumlar, katma değer ve özel
tüketim vergilerini de ödemek durumundadırlar.
Yapılandırmanın bozulmaması için her bir vergi türü için
yılda iki taksit aksatma hakkı verilmektedir. Aksatılan
taksitler için yasal faiz uygulanacağı düşünüldüğünde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN ZİYA
DİREN (Devamla) -
yapılandırmanın amacına
ulaşabilmesi için aksatılacak taksit sayısının ikiden
üçe çıkarılmasını da yine uygun görüyoruz.
Bu duygu ve
düşüncelerle önergemize destek vereceğinizi ümit ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Diren.
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önergeyi oylamadan önce yoklama talebi vardır.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Susam,
Sayın Diren, Sayın Köse, Sayın Özkan, Sayın Ayhan,
Sayın Öztürk, Sayın Yıldız, Sayın Aydoğan,
Sayın Tüzün, Sayın Barış, Sayın Sönmez, Sayın
Demirel, Sayın Ünsal, Sayın Bingöl, Sayın Öğüt, Sayın
Soysal, Sayın Ağyüz.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN -
Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
4.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN -
Şimdi, Tokat Milletvekili Sayın Orhan Ziya Diren ve
arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sayılı kanun tasarısının 3. Maddesinin
birinci fıkrasının üçüncü satırındaki % 50 ibaresinin
% 30 şeklinde, altıncı satırında yer alan % 50
ibaresinin % 70 şeklinde değiştirilmesini, ikinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan % 80inin ibaresinin % 90 şeklinde
ve ayrıca 2. Fıkrasında yer alan bu maddeye göre ödenecek
alacak asıllarının tespitinde, bu kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla
tarhiyatın/tahakkukun bulunduğu en son safhadaki tutar esas
alınır ibaresinin madde metninden çıkartılarak, yerine Bu
maddeye göre ödenecek alacak asıllarının tespitinde,
davanın açıldığı tarihteki tarhiyat/tahakkuk
tutarı esas alınır. İbaresinin getirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Recep Taner (Aydın) ve
arkadaşları
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Halil Bey, takdire bırak, komisyon
çoğunluğun yok.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, aniden bağırdığınız
zaman ben şöyle bir sıçrama yapıyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Önceden uyarıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Ne yaptı?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Önceden uyardım Halil Beyi, komisyon
çoğunluğu yok.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Ben
cevabımı vereceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Allah rızası için cevap mevap vermeyin, benim size sorduğum
soruya cevap verin.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Hayır,
hayır, o anlamda değil, Katılamıyoruz. diye cevap
vereceğim.
BAŞKAN
Evet, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz. diye uygun cevap vereceğim.
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Peki.
Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Taner, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 606 sıra sayılı torba kanunu
tasarısının 3üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz bu maddeyle kesinleşmemiş veya dava safhasında
bulunan amme alacaklarının ne şekilde
yapılandırılacağına ilişkin hükümler
düzenlenmekte ve davadan vazgeçilme karşılığında ödeme
kolaylığı getirilmektedir. Vermiş olduğumuz önergeyle
oranları aşağıya çekmeyi istemekteyiz.
Sayın
Bakanım, daha önce de yapılmış olan düzenlemelerde,
yapılandırmada yüzde 50 oranıyla bu düzenleme yapıldı
ama aldığımız neticelere baktığımızda
beklediğiniz neticeyi de alamadığınız ortada. Çünkü
eğer bugün bir vergi mükellefi tahakkuk eden vergisini mahkemeye
götürdüyse orada büyük ihtimalle kazanacağından emin olduğundan
dolayı mahkemeye götürüyor. Dolayısıyla, eğer ki siz yüzde
50 oranını devam ettirerek ondan davadan vazgeçmesini
beklediğiniz takdirde bu mükelleflerimiz davadan vazgeçmemekteler ve
beklediğiniz amaca da ulaşamamaktasınız.
Dolayısıyla, biz diyoruz ki: Bu yüzde 50 oranını eğer
ki yüzde 30 oranına çekecek olursak şu anda bu konuda mağdur
olan birçok vatandaşımızın mağduriyetini gidermiş
olacağız; vergi dairesi de, idare de, gümrük de, tahakkuk eden
vergilerini almakta çok rahat bir şekilde uygulama imkânı
bulacaktır.
Değerli
milletvekilleri, eğer bu düzenlemeler ekonomik kriz sonrasında
oluşan kamu borçlarının yapılandırılmasına
ve ödeme kolaylığı sağlanmasına yönelik
yapıldıysa bu beklentileri karşılamamız gerekmektedir.
Tabii, Hükûmet
olarak beklentileri karşılayacağız düşüncesiyle bugüne
kadar gündeme getiremediğiniz her türlü düzenlemeyi de bu 30 maddelik
çıkması gereken kanunun arkasına ilave ederek yüzlerce kanunda
değişiklik önergeleriyle 247 maddelik dev bir düzenleme gündeme
getirdiniz. Bu, bizim Aydınlı üreticilerin tabiriyle, pamuk
hararına veya balyasına döndü.
Değerli
milletvekilleri, bu düzenleme içerik olarak bu kadar çok madde içerince de,
tabii, ister istemez bütün kurum ve kuruluşlar kendileriyle ilgili
maddeleri gündeme getirmek istediler. Örneğin, bu maddeyle ilgili olarak
Aydın Ticaret Odası gönderdiği yazı ile diyor ki:
Danıştayda dava devam ederken vergi, faiz ve cezalarını
ödeyenlere Eğer ödemeseydin yararlanacaktın. denilmekte. Yani dava
devam ederken iyi niyet göstererek ödeme yapan mükellef değil ödemeyen
mükellefler bu konuda desteklenmektedir. Sizlerin bu konudaki mükelleflerin
durumunu yeniden gözden geçirerek devlete karşı yükümlülüğünü
yerine getirenlerin de mağduriyetlerinin giderilmesi talep edilmektedir.
Bu verdiğimiz değişikliğin bir kısmı da bununla
ilgilidir. Bu konularda vatandaşlarımızın taleplerini
gündeme getirmemiz lazım.
Yine, Aydın
Ticaret Borsası da kendi arsaları üzerine ruhsata aykırı
olarak yapılan inşaatlarla ilgili yapı kullanma izin belgesi
alamayan binlerce konutun bu kapsama dâhil edilmesini -çünkü, suyu,
elektriği, telefonu getirilmiş, yolları, altyapıları
oluşturulmuş- belediyelerce emlak ve çevre vergileri tahsil
edildiği hâlde ruhsat sorunu yüzünden bu mağdur olan
vatandaşların bir kereye mahsus olarak imar affının da bu
düzenlemenin içine getirilmesini talep etmekteler.
Yine, benzer bir
konu da üniversitelerde daire başkanlığı, genel sekreter yardımcılığı
ve hukuk müşavirliği görevinde bulunan personel, diğer
kurumların personelleriyle eşitliği sağlama adına, 657
sayılı Kanunun 4 nolu makam tazminatı cetveline kendilerinin
de ilave edilmesini istemekteler. Bu istekler artıp gitmekte.
Tabii ki, bizim
için şu anda bu düzenlemedeki en önemli maddelerden birisi de bu madde,
çünkü burada eğer ki siz şu yüzde 50lik oranı yüzde 30
oranına çekmediğiniz takdirde yine amacınıza
ulaşamayacaksınız. Yarın, bu ihtilaflı vergilerden
dolayı yapılandırmaya müracaat etmeyen
vatandaşlarımızın mağduriyeti aynen devam edecek ve bu
sıkıntılar artarak da önümüzdeki süreci şekillendirmiş
olacaktır.
Dolayısıyla,
sizlerden her şeye rağmen, Sayın Bakanın
katılmamasına rağmen AKP Grubu milletvekillerinden önergemize
destek verilmesini talep etmekteyiz.
Bu duygu ve
düşüncelerle de heyetinizi saygıyla selamlamaktayım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Taner.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Madde 3ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 4te üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 4üncü Maddesinin 1inci
fıkrasının ikinci cümlesinde geçen %50 ibaresi
çıkarılarak yerine %30 ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Hamit Geylani Sırrı
Sakık
Hakkâri Muş
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa tasarısının 4. maddesinin ilk paragrafındaki % 50
ve % 25lik oranların % 40 ve % 20 olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Yaşar
Tüzün Yaşar
Ağyüz
Malatya Bilecik Gaziantep
R. Kerim Özkan Ali Arslan Tansel
Barış
Burdur Muğla Kırklareli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 4üncü
maddesinin (1) inci fıkrasında yer alan %50 ibaresinin %30
şeklinde, %25 ibaresinin %15 şeklinde, altı eşit
taksitte ibaresinin oniki eşit taksitte şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Kadir Ural Mehmet Günal Münir Kutluata
Mersin Antalya Sakarya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Şandır, kim konuşacak?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Ayhan konuşacak.
Sayın Ayhan,
buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Tasarının 4üncü maddesine ilişkin
verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan 50 ibaresinin 30
şeklinde, 25 ibaresinin 15 şeklinde, altı eşit taksitte
ibaresinin on iki eşit taksitte şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ediyoruz. Gerekçemizde önergeyle inceleme ve tarhiyat
safhasında bulunan vergiler ile tasarının 3üncü maddesinde
düzenlenen kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan amme alacakları
arasında uyum sağlanması amaçlanmaktadır. Bari burada adil
olalım diyoruz. İşin temelinde de adaletin olması
lazım ama burada da adaleti sağlamıyoruz.
Burada bir
şey ifade etmek istiyorum: Sayın Bakan, burada seçime yönelik
kaygıların olduğu da kesin. Gelin, şöyle bir şey
yapalım: Önümüzdeki dönemde incelenecek hadiseleri de dâhil edelim,
2002yi de bunun içine dâhil edelim, hiç olmazsa
vatandaşımızın seçim esnasında bir tereddüdü
hâsıl olmasın Acaba biz sıkıntıya girer miyiz oy
vermesek? falan diye; daha adil bir seçim yapmış oluruz.
Şimdi,
burada sıkıntı var. Ya, gecenin bu vaktinde bu söylenir mi
sayın vekilim? diyebilirsiniz. Belki Bu teklif, böyle bir şey olur
mu? da diyebilirsiniz. Hakikaten, bunu espri olsun falan diye söylemiyorum.
Komisyonda bize teklif geldi. Şöyle bir teklif geldi, önergeyi gördük.
Neyle ilgiliydi? Üniversitelerden atılacakların haziran
ayını da kapsıyordu sanıyorum, yanılmıyorsam-
onların da kapsama dâhil edilmesini arzu ediyorlardı. Şimdi,
böyle bir şeyi orada düşünüyorsak, onun bir mantığı
varsa, bunun da neyi olması lazım? Bir mantığının
olması lazım ve vatandaşların seçime giderken bir
baskı görüp görmeyeceklerini de iyi düşünmesi lazım.
Şimdi, benim
burada ifade etmek istediğim bir şey var: Zaten incelemeler ve hacizler,
tasarı iki buçuk ay gecikince, devam etti. Sizin tereddütlü hâliniz ve
ilave birtakım hususların buraya gelmesi problemler ortaya
çıkardı, vatandaş daha da perişan oldu.
Biraz önce
Sayın Akçayın sorusuna cevap verirken, sizin verdiğiniz cevap
beni çok endişelendirdi Türkiye ekonomisi açısından. Belki ufak
bir ayrıntı gibi geldi ama bakın ne diyorsunuz Sayın
Akçayın sorduğu soruya: Sadece şunu söyleyebilirim: Makro
ihtiyati tedbir anlamında yani cari açığın kontrol
altına alınması veya eğer bir aşırı
ısınma durumu söz konusu olursa birtakım tedbirlerin
alınması mümkündür. diyorsunuz. Bu bir endişeyi ifade ediyor.
Yani Allah korusun, böyle bir şey olmasın. Ama ifade etmek
istediğim bir şey var: Siz bunu tekraren birkaç kere bu
konuşmanızda söylediniz, ben tutanakları aldım, oradan
bakıyorum, oradan okudum. Elimde bir tablo var, bütçe
açığıyla cari işlemler açığının yurt
içi hasılaya oranları aşağı yukarı 2001de yüzde
10,2 iken şu anda, 2010 tahminî rakam 10,1. Dolayısıyla,
ekonominin geldiği nokta itibarıyla sıkıntılı.
Bakınız bu ikiz açıkla ilgili. Buna ilave ne var? Dış
ticaret açığı sizin düşündüğünüzden daha fazla olacak.
Ne olacak? Aşağı yukarı 70 milyar dolarlarda olacak. Burada
da bir sıkıntı var. Diyelim ki 52 milyar, 53 milyarlık
2009daki bütçe açığı yüzde 25ler düzeyinde azalıyor.
Azalıyor olabilir ama neye göre azalıyor? 2009a göre azalıyor.
Gelin, bir de 2008le mukayese edin, 17 milyar TL ile mukayese edin. 39,6
sanıyorum, 2 mislinden fazla, yüzde 100ünden fazla. Yani ekonominin makro
dengeleri zaten altüst olmuş durumda. Bunlara çok girmek istiyorum ama
vakit müsait değil. İleriki belki önergelerde değinmek mümkün
olur ama burada millete de ifade etmek istiyorum: Hakikaten bu ikiz açık
sıkıntılı, Sayın Bakan da örtülü de olsa bunu ifade
etti.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa tasarısının 4. maddesinin ilk paragrafındaki % 50
ve % 25lik oranların % 40 ve % 20 olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Tüzün.
BAŞKAN
Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 4üncü maddesinin değiştirilmesiyle
ilgili vermiş olduğumuz önergenin lehinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu önergede, özellikle yüzde 50 ve 25lik
oranların yüzde 40 ve 20 olarak değiştirilmesine yani
düşürülmesi daha adil olacak düşüncesiyle önerge verdik. Tabii,
Komisyonun gerekli sayısı olmadığı hâlde Takdire
bırakıyoruz. cümlesini
kullanmadan direkt Katılamıyoruz. veya
Katılmıyoruz. şeklinde ifade kullanıyor. Doğrusu,
Plan ve Bütçe Komisyon Başkanı burada şu anda oturmuyor, temsil
edilmiyor, onu grup sözcüsü temsil ediyor. Grup sözcüsünün de bu tür
katılıp katılmama noktasında karar vermesi oradaki
çoğunluk sayısına bağlıdır.
Dolayısıyla, Komisyonu temsil eden sözcülerin bundan böyle Genel
Kurulun takdirine bırakıyoruz. cümlesinde fayda var, İç Tüzük
de bunu gerektiriyor.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, bu torba kanunu demeyelim artık bu çuval
kanunu içerisinde çok farklı, birbirinden farklı maddeler söz konusu.
Özellikle 2007 yılında vermiş olduğum kanun teklifinin de
bu çuval kanununun içerisine girmesi, özellikle Bilecik ilinde yaşanan, kuraklıktan
dolayı yaşanan ve mağdur olan
vatandaşlarımızın da bu kapsama alınması bizi
memnun ve mutlu etti.
Yine,
değerli arkadaşlarım, bu kanun çuvalının içerisinde,
özellikle tarım kredi kooperatiflerinden kullandırılan krediler.
Yine, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından ORKÖY adına
kullandırılan krediler. Yine, bildiğiniz gibi, sulama
birliklerinin borçlarıyla ilgili bir yapılandırma söz konusu.
Ancak başta Ziraat Bankasına ve Halk Bankasına, özellikle Ziraat
Bankasının dokusuna uygun, kuruluş felsefesine uygun, Ziraat
Bankasının ruhuna uygun, Türk köylüsüne, çiftçisine
kullandırılan kredilerin yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili, bir gerekçede ve kanun
teklifinde olmasına rağmen, maalesef bu kanunun içerisine
alınmadı.
Türk köylüsü,
çiftçisi -hepinizin bildiği gibi Ziraat Bankasından
kullanmış olduğu krediler var değerli arkadaşlar- bu
konuda yeni bir yapılandırma bekliyor, yeni bir müjde bekliyor. Yine
bizim vermiş olduğumuz bu torba kanun içerisinde önergeler var.
Zamanı ve sırası geldiğinde bu önergelerin yine lehinde
konuşacağız ve Genel Kuruldan yetki isteyeceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, 2006 yılında kabul edilen, yani yüce
Meclisimiz tarafından kabul edilen bir Sosyal Güvenlik Kanunu yürürlükte.
Bu Kanun çıkartılırken de gerekçelerimizi söyledik. Özellikle
prim ve gün sayısını doldurup da yaş haddine takılan
Türkiyede 2 milyona yakın vatandaşımız söz konusu. Bu
vatandaşlarımızın, özellikle bu torba kanun çıkarken
bütün beklentileri bu kanuna ilave edilmesiydi. Az önce Sosyal Güvenlik
Müsteşarımızla, Başkanımızla yapmış
olduğumuz bire bir temasta, görüşmede bunu arz etmeye
çalıştım Genel Kurula da. Bunun içeriği de şudur
değerli arkadaşlarım: Bu konuda vermiş olduğum bir
kanun teklifi var. Vatandaşımız prim ve gün
sayısını doldurmuş, 2006 yılında çıkan
Sosyal Güvenlik Kanunu ile yaş haddine takılmış. Primini
doldurmuş, gününü doldurmuş ama yaş haddinden beklemede. Bu
arada sosyal güvenlikten mağdur edilmiş, maaştan mağdur
edilmiş, sadece yaşı beklemek adına
vatandaşımıza hiçbir maaş ve sosyal güvenlik hakkı
tanınmamaktadır. Bu tür 2 milyona yakın
vatandaşımız vardır. Bu
vatandaşlarımızın bir defaya mahsus erken emeklilik
noktasında bir kanun teklifimiz vardır. Bu teklifin de bu kapsama, bu
torba kanun içerisine girmesini bundan sonraki maddelerde talep edeceğiz.
Ben, önergemizin
kabulünü diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tüzün.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bu arada, İç
Tüzük madde 45i okumak istiyorum: Komisyon sıralarında,
toplantı yeter sayısını temin edecek sayıda komisyon
üyesi yer almamışsa, komisyon temsilcisi; komisyon metninin
değiştirilmesini isteyen önergelerin reddini veya komisyona iadesini
isteyebilir.
Bilgilerinize
sunulur.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun
tasarısının 4üncü Maddesinin 1inci fıkrasının
ikinci cümlesinde geçen % 50 ibaresi çıkarılarak yerine % 30
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hamit Geylani (Hakkâri) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
Buyurun.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
606 sayılı Tasarının 4üncü maddesi üzerine
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii
yaşanan kriz ve küçük esnafın içinde bulunduğu
sıkıntılardan kaynaklı bir af yasasını vergi,
sigorta ve diğer idari cezalarla ilgili bir affın
çıkarılması gerekiyordu, ancak bu aflar Türkiyede
yapısaldır sadece krizle ilgili değil. Nasıl ki Türkiyede
ve benzer ülkelerde gerçek bir adaletin, gerçek bir yargının
olmadığından kaynaklı sürekli bazen kısmi bazen genel
aflar çıkarılıyorsa vergi, sigorta, diğer idari cezalarla
ilgili de maalesef Türkiyede bu işletiliyor. Daha önceki hükûmetler
döneminde de 2002den bu yana AKP iktidarları döneminde de bu rutin bir
şekilde devam ediyor. Neredeyse her iki senede bir, bir vergi affı,
sigorta affı veya idari cezalarla ilgili aflar var. Bunu, tabii ki siz vergi
belirlemede ve vergi toplamada adaleti sağlayamazsanız, eğer
ekonominizin yüzde 50si kayıt dışıysa yani bu ülkede
iş yapan, bu ülkede ticaret yapan, bu ülkede para kazanan, vergi ödemesi
gereken, prim ödemesi gereken insanların yüzde 50si eğer kayıt
dışıysa, siz doğal olarak mevcut konumuzla kayıt
altına aldığınız yani
yakaladığınız, ensesinden yakaladığınız
her iş adamının, çalışanın vergisini ve sigorta
primini 2 katı almak durumundasınız. Yine, adil olan, tabana
yayılmış dolaylı vergilerden daha çok asli vergileri kapsayan
bir vergi yapınız, bir sigorta prim yapınız yoksa, sürekli
vatandaşın bu durumuyla, esnafın, iş adamının ya
sıkıntıya girmesi veya Nasılsa af çıkar. diye
beklenti içine girmesiyle karşı karşıya gelirsiniz. Tabii
ki her vergi affında Türkiyedeki mevcut adil olmayan vergiler,
adaletsizlikler, esnafın sorunlarının, iş
adamının sorunlarının, çalışanların
sorunlarının çözümlenmemesinden kaynaklı vergileri toplamada
sıkıntı yaşanıyor. Ancak her vergi veya sigorta
affı veya idari ceza affı, aynı zamanda vergisini
ödeyemediği için değil, sigorta primini ödeyemediği için
değil, zaten rutin hâle gelmiş bir gelenek olarak nasılsa
ileride siyasi iktidarın üzerinde baskı kurarız, seçim gelir,
bir af çıkar, biz de bundan yararlanırız.
Sayın
Canikli konuşmasında şunu belirtti: Vergisini, sigorta primini
zamanında ödemeyen iş adamı zaten bir sürü
sıkıntıyla karşılaşıyor. Hacizle, icrayla
karşılaşıyor. Ben de buradan söylüyorum: Biz çok iyi biliyoruz
ki icra işlemi, haciz işlemi birçok zaman, geçmiş dönemde de,
AKP iktidarı döneminde de iktidara yakın olanlara uygulanmaz. Kendi
pratik yaşamımızda da, Türkiye'nin her tarafında da bunu
iyi biliyoruz. İcra, haciz birçok zaman muhalif olana veya zaten alt gelir
gruplarına gider. Büyük sermayedarlara, hele özellikle iktidar
taraftarı olan, iktidarın yakını olan kesimlere icra
gitmez, haciz gitmez. Onlar onun için her zaman büyük borçlarını
bekletip bir affın çıkmasını beklerler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Devamla) Bu mantık değişmediği sürece aftan
kurtulmamız, her bir iki senede bir Türkiye Büyük Millet Meclisinin af
çıkarmaması mümkün değildir diyor, hepinizi saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karabaş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Madde 4ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 5te üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan Şubat ibaresinin Mart şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Nurettin Canikli Veysi Kaynak
Kayseri Giresun Kahramanmaraş
Kemalettin Aydın Yılmaz
Tunç
Gümüşhane Bartın
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 5inci Maddesinin b
fıkrasının çıkarılmasını, 2nci
fıkrasında yer alan Şubat ifadesi çıkarılarak
Temmuz ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Sırrı
Sakık Hamit
Geylani
Muş Hakkâri
BAŞKAN
Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 5inci
maddesinin (2)inci fıkrasında yer alan 2011 yılı
Şubat ayı sonuna kadar ibaresinin bu kanunun
yayımını takip eden ayın sonuna kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Kadir Ural Münir Kutluata Mehmet Günal
Mersin Sakarya Antalya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) - Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Nalcı efendim...
BAŞKAN
Sayın Nalcı, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5inci
maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım, bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, torba kanun olarak nitelenen bu tür uygulamalar sonucu,
kanunlar için aranan Anayasaya aykırı olmayan,
Anlaşılabilir olma özellikleri tamamen yok edilmektedir. AKP
Hükûmetinin son yıllarda yaptığı bu şekildeki yasa
yapım tarzı, hukuka uygunluk ilkesine aykırı olarak
yapılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, burada, Sayın Bakanın da ve Komisyondaki
arkadaşların da defalarca dile getirdiği bir husus var, deniyor
ki: Biz burada bir af tasarısı getirmedik. Ama
baktığımız zaman 6ncı maddede, burada matrah
artımıyla 2006da başlayan yüzde 30lar mertebesinde ve 2009da
sona eren yüzde 15ler mertebesinde matrah artırımı
yapıldığı zaman bu yıllara ait herhangi bir inceleme
yapılmayacağı söyleniyor.
Aynı
tasarının 7nci maddesine baktığımız zaman da
KDVdeki matrah artırımları gündeme geliyor. Bu nedir? Gene 2006
yılında 3,2den 2007de 2,5; 2008de 2; 2009da 1,5 mertebelerinde
matrah artırımı gündeme getirildiği zaman bu yıllara
ait de katma değer vergisinden bundan sonraki şeyde inceleme
yapılmayacak deniyor. Sayın Bakanım, burada soruyorum: Peki, bu
af değil de nedir?
Bundan önce bir
tasarıyı daha biz bu Mecliste çıkarttık 2008
yılında ve 2009 yılında ve bunların ikisi
arasında çok büyük tezat var. 5917 sayılı Kanun ile 5811
sayılı Kanun arasında, birbirini takip eden kanunlar
olmasına rağmen iki kanun arasında, uygulama arasında
Anayasa ilkelerine, eşitlik ilkelerine aykırılık var saygıdeğer
milletvekilleri. Bu kanunları bir hatırlayacak olursak neydi bunlar?
5811 sayılı Kanunda Türk ekonomisine katkıda bulunmak
adına ve kamuoyunda varlık barışı olarak nitelenen
bir tasarı geçirdik. Bu tasarıda ne dendi? Parası olan,
dışarıdan parası olan veya yurt içinde parası olan
kademeli olarak yüzde 2 ile yüzde 5 mertebesinde para
yatırıldığı zaman ve bankaya getirildiği zaman
bundan sonraki çıkacak olan bu miktar kadar olan vergiden incelemelerde
inceleme yapılmayacaktı. Ama 2009da bunu uzatırken -bunun altını
özellikle çizmek istiyorum- yani 5917 sayılı Yasada, bunun
devamı olan yasada bu uzatıldı. Ama ikisi arasında uygulama
farkı vardı. Uygulama farkı şundan
Yine aynı
yapılan ki her sefer halkın başına gelen gene geldi.
2008de parayı yatıranlar cezalandırıldı.
Bugün uygulamada
şu var: Uygulamada bir vergi dairesi bir inceleme
gerçekleştirdiği zaman, inceleme sonucunda bir şey
çıktığı zaman şuna bakılıyor: Para 2008de
mi yatırılmış, 2009da mı? 2008de yatırılmışsa
sadece kurumlar vergisi matrahından muaf tutuluyor. Eğer 2009da
yatırılmışsa, aynı zamanda katma değer
vergisinden de muaf tutuluyor. Böyle bir uygulamanın olmasının
imkânı var mı saygıdeğer milletvekilleri? Aynı kanunun
devamı. Bugün bakıyoruz, önümüzdeki tasarıda da konu aynı.
Anayasaya, hukuk ilkelerine aykırı bir ton madde var. Bunlar ne?
diyeceksiniz. Bakın, bizler bir şeyi affetmiyoruz. Yani verilen beyan
bu, ama ne oluyor burada? Yüzde 30dan kademeli olarak yüzde 15e kadar
eğer matrah artırımı yapılırsa, KDVde de yüzde
2,2 ile yüzde 1,5 arasında artırım
yaptığınız zaman, beş yıllık süreç içindeki
tüm evraklar affa girmiş oluyor. Bunun içindir ki eski uygulamanın da
düzeltilmesi talebiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Nalcı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 5inci Maddesinin b
fıkrasının çıkarılmasını, 2nci
fıkrasında yer alan Şubat ifadesi çıkarılarak
Temmuz ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gecenin bu ilerleyen saatlerinde 5inci maddeyi görüşüyoruz, daha 23 madde
var ve muhtemelen gece saat bire, ikiye kadar devam edecek, ikide tekrar
bitimine kadar devam edeceğiz, bakalım AK PARTİliler ne kadar
dayanacak? (AK PARTİ sıralarından dayanırız sesleri)
Dayanmak zorundasınız. Eğer bir şeyi başlattınızsa
dayanmak zorundasınız, biz de, siz de nöbete, göreve devam, ama bu
kürsüden 73 milyon halkımıza burada dönen yanlışları
da açıklamak bizim boynumuzun borcu.
Burada öyle bir
yasa tekniği uygulanıyor ki, kalitesiz yasa çıkarma, Meclisin
iradesini bürokratlara, uzmanlara ve danışmanlara terk etme gibi bir
işleyişin, tehlikeli yasalaşma sürecinin kapısı
aralanıyor. Nasıl aralanıyor? Hileyle aralanıyor,
etrafından dolanılarak, zamandan çalarak, süreyle oynayarak, İç
Tüzükle oynanarak, uzmanlık alanlarıyla oynanarak, Anayasa ihlal
edilerek.
Bakın,
halkımıza buradan bir madde göstereceğim, bu 17nci maddedir,
göstereceğim. Bu 17nci madde kaç sayfa? Sayacağım teker teker.
Halkımız bunu görmek zorundadır. Görmek zorundadır ki, ne
yapılıyor burada? Niye kalitesiz yasa yapıyoruz? Niye bu
halkın hizmetine sabahlamıyoruz?
Bakın,
17nci madde 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11; geldik 11 sayfa bir madde,
çarşaf, çarşaf. Maşallah, maşallah. 11 sayfa
11 sayfa, 30
tane fıkra. Kaç fıkra? 32 taneymiş! 32 fıkra; yani bir
maddenin içinde tam 32 madde! 32 maddeyi, bu kadar sayfayı bir araya
getireceksiniz, sonra torba kanunu on temel bölüme
ayıracaksınız, sonra 32 tane maddesi olan bir madde üzerinde bir
önerge hakkı, beş dakika konuşacak muhalefet ve siz de
uyanıklar, bu 32 maddeyi bir maddenin başlığı
altına koyup Kanun yaptık. diyeceksiniz. Sizin
yaptığınız kanun var ya o kanun, o çalgı kanununa bile
benzemiyor. Sizin yaptığınız bu kanun var ya, bu
anlayış var ya demokrasiyi katlediyor, çoğulculuğu katlediyor,
yasamayı katlediyor, muhalefetle dalga geçiyor. Biz iki ay alt komisyonda
çalıştık, üst komisyonda çalıştık. Kaliteli yasa
yapmak, bir Meclisin, milletin oylarıyla gelmiş bir Meclisin,
milletin temsilcilerinin uyması gereken esaslardır. Biz mevcut
İç Tüzükü beğenmiyoruz. Onu değiştirmek için ortak
komisyon kurduk, taslağı bile hazır. Bu
yaptığımız yeni İç Tüzük taslağında
Sayın Korkmaz -diğer partiden arkadaşlar var- var mı böyle
çarşaf çarşaf 19 sayfa bir madde?
İRFAN GÜNDÜZ
(İstanbul) 11 sayfa.
HASİP KAPLAN
(Devamla) 11 sayfaymış değil mi, 11. 32 tane madde var
mı? Var mı başka gelişmiş ülkenin demokrasisinde 11
sayfa bir madde, 32 tane de fıkrası olan; yani 32 maddesi olan?
Ey halkım,
sizi böyle idare ediyorlar. Sizi böyle maddelerle oyalıyorlar. Sizi böyle
maddelerle konuşturamaya konuşturamaya yutturuyorlar ve bu Meclisin
iradesinde eller kalkıyor, eller iniyor. Bu Meclisin iradesini
bürokratlar, bu Meclisin iradesini danışmanlar, bu Meclisin iradesini
uzmanlara terk etmeyeceğiz.
Bu
yanlış size, bize, ülkeye çok şey kaybettirir diyorum.
Uyarıyorum ve yasama görevini kaliteli yapalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) Özümüze dönelim, gerçeğe dönelim; davetimizdir. Bunun için söz
aldım. Önergemizi de zaten kabul etmeyeceksiniz çünkü otomatiğe
bağlandığınız için ben size Oy verin demeyeceğim
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Saygılı ol biraz Hasip Bey!
HASİP KAPLAN
(Devamla)
vermeyeceğinizi de biliyorum.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan Şubat ibaresinin Mart şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Veysi
Kaynak (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gelir Vergisi
Kanununun 64 üncü maddesinde sayılan diğer ücret mükelleflerinin
yapılan düzenlemelerden yararlanmaları hususunda herhangi bir süre
sıkıntısı yaşamamaları için bu önerge verilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesi içinde madde 5i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 6da üç
önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 6 ncı
maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve dokuzuncu
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa
Özyürek Şevket
Köse
İzmir İstanbul Adıyaman
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Akif Ekici Bayram Meral
Malatya Gaziantep İstanbul
Bülent
Baratalı
İzmir
"(2) Gelir
vergisi mükelleflerinin, artırımda bulunmak istedikleri yıl ile
ilgili olarak vermiş oldukları gelir vergisi beyannamelerinde, zarar
beyan edilmiş olması veya indirim ve istisnalar nedeniyle matrah
oluşmaması ya da hiç beyanname verilmemiş (ilgili yıllarda
faaliyette bulunmuş veya gelir elde etmiş olup da bu faaliyetlerini
ve gelirlerini vergi dairesinin bilgisi dışında bırakanlar
dahil) olması halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrah ile
birinci fıkraya göre artırdıkları matrahlar, işletme
hesabı esasına göre defter tutan mükellefler için 2006 takvim
yılı için 5.000 liradan, 2007 takvim yılı için 5.450
liradan, 2008 takvim yılı için 6.000 liradan, 2009 takvim
yılı için 6.400 liradan, bilanço esasına göre defter tutan
mükellefler ile serbest meslek erbabı için 2006 takvim yılı için
7.500 liradan, 2007 takvim yılı için 8.175 liradan, 2008 takvim
yılı için 9.000 liradan, 2009 takvim yılı için 9.600
liradan az olamaz."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 6.
maddesinin 1. fıkrasında yer alan yüzde oranları, "2006
takvim yılı için %25, 2007 takvim yılı için %20, 2008
takvim yılı için %15, 2009 takvim yılı için %10"
olarak,
2.
fıkrasında yer alan miktarlar, "işletme hesabı
esasına göre defter tutan mükellefler için 2006 takvim yılı için
3.185 liradan, 2007 takvim yılı için 3.440 liradan, 2008 takvim
yılı için 3.740 liradan, 2009 takvim yılı için 4.075
liradan, bilanço esasına göre defter tutan mükellefler ile serbest meslek
erbabı için 2006 takvim yılı için 4.775 liradan, 2007 takvim
yılı için 5.160 liradan, 2008 takvim yılı için 5.610
liradan, 2009 takvim yılı için 6.115 liradan az olamaz."
Şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hamit Geylani Hasip Kaplan M. Nezir Karabaş
Hakkâri Şırnak Bitlis
Ayla Akat Ata Sırrı
Sakık
Batman Muş
BAŞKAN
Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
6'ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"%30", "%25", "%20" ve "%15"
ibarelerinin "%25", "%20", "%15" ve
"%10" şeklinde değiştirilmesini,
İkinci
fıkrasının birinci cümlesinin "birinci fıkraya göre
artırdıkları matrahlar" ibaresinden sonra gelen ibarelerin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini,
Üçüncü
fıkrasındaki "19.110", "20.650",
"22.440" ve "24.460" ibarelerinin "16.500",
"17.800", "19.600", "21.200" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Münir Kutluata Mehmet Günal Kadir Ural
Sakarya Antalya Mersin
Abdülkadir
Akcan
Afyonkarahisar
İşletme
hesabı esasına göre defter tutan mükellefler için 2006 takvim
yılı için 5.500 liradan, 2007 takvim yılı için 6.000
liradan, 2008 takvim yılı için 6.500 liradan, 2009 takvim
yılı için 7.000 liradan, bilanço esasına göre defter tutan
mükellefler (serbest meslek erbabı dâhil) için 2006 takvim yılı
için 8.000 liradan, 2007 takvim yılı için 8.700 liradan, 2008 takvim
yılı için 10.200 liradan, 2009 takvim yılı için 11.200
liradan az olamaz."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) - Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Akcan, efendim
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının 6ncı maddesiyle ilgili olarak
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken Mardinin Mazıdağı ilçesinden kalkıp dönemin
ürünü olan havucun hasadı için Ankaranın Beypazarı ilçesine
gelen ve burada geçirilen kazadan sonra hayatını kaybeden 11
vatandaşımıza Allahtan rahmet diliyorum ve 7
vatandaşımız yaralı, onlara da acil şifalar diliyorum.
Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın
yakınlarına başsağlığı diliyorum ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına sabırlar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, devlet yönetmek insanları doğduğu yerde
doyurmayı gerektirir. İnsan Mardinin Mazıdağı
ilçesinde doğar, orada doyamazsa bin kilometrenin üzerinde mesafe
katederek rızkını kazanıp karnını doyurmak için
yollara düşerse, burada sağlıklı devlet yönetiminden
bahsetmek gerçekten mümkün değildir dediğimizde haksızlık
yapmış olmayız.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Görev şehidi maaşı bağlanması
lazım. Yazık, ekmeği için yollara çıkmışlar,
yolda ölüyorlar!
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Değerli milletvekilleri, devlet yönetmek
saygıyı gerektirir, insana saygıyı gerektirir.
Sağlıklı yönetimlerde, sırf şu tarihe kadar
çıksın diye, bir Başbakan böyle dedi diye sabah onda Meclise
gelip gecenin şu saatine kadar insan haklarına aykırı bir
şekilde insanları çalışmaya zorlamamayı gerektirir.
Yaptığımız bu.
Değerli
milletvekilleri, devlet yönetmek adil olmayı gerektirir ve biz de bu
tasarının 6ncı maddesinde adaletin
sağlanamadığı gerekçesiyle bu önergeyi vermiş
bulunuyoruz. Zira, söz konusu maddede, vergi matrahları 2006dan 2009a
doğru gelirken gittikçe azaldığı hâlde, burada konan
matrahlar gittikçe artan eğilim gösterir durumdadır. İşte,
bu madde de bu tasarıyla varılmak istenen amaçta adaletin
sağlanamadığını, sağlanamayacağını
gözler önüne sermekte.
Değerli
milletvekilleri, mademki Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı
yönetiminde Türkiyede her şey yolunda ve düzgün gidiyor, o zaman neden bu
tasarıyı getirdiniz? Eğer işler iyi ve düzgün, herkes iyi
kazanacak şekilde gidiyorsa o zaman bu kazancın
karşısında sağlıklı üretim yaparak
ürettiğini satıp, sattığının parasını
cebine koyabilen insanların neden sebep devletin bugün bir anlamda
-Sayın Bakan kabul etmese de- af anlamına gelecek şekilde
ödenemeyen vergilerin, devlete karşı yerine getirilmesi gerekip de
getirilemeyen yükümlülüklerin cezasını kaldırma ihtiyacı
hissediyoruz. Bunu kaldırdığımızda gerçekten hedefe
varabilecek miyiz? Bütün mesele bu. Eğer insanlar işini terk etmek
zorunda kalmışsa, buna bağlı olarak üretimden
vazgeçmişse, çiftçi oradan gelen gelirle oraya yaptığı
masrafı karşılayamaz olduğu için tarlayı ekmekten
vazgeçmişse bu adamın devlete olan yükümlülüğünü bundan sonra nasıl
yerine getireceğine inanıyorsunuz? Biz bunun gerçekleşeceği
kanaatinde değiliz değerli milletvekilleri.
Sayın
Şandır sabahleyin gündem dışı söz
aldığında Mersinli narenciye üreticilerinin durumunu
anlattı. Şimdi, insanlarımız tıkanmış
durumda. Bir teşvik sistemi getiriyorsunuz; 850 dolarlık
ihracatı yaparsanız o teşvikten yararlanırsınız
ama 800 dolarlık ihracat yaparsanız yararlanamazsınız.
Böyle bir anlayış olur mu? Bu olmaz. Ya bunun çiftçi birlikleri ve
üretici birlikleri vasıtasıyla herkesin ürününü bir noktada
birleştirip tek elden yapılmasını
sağlayacaksınız, böylece azını da çoğunu da
bundan yararlanır hâle getireceksiniz veya bunu regüle edecek, sistemi
herkesin yararlanabileceği tarzda uygulanabilir hâle getireceksiniz.
Değerli
milletvekilleri, yanlış tarım politikasıyla çiftçi
gerçekten perişan olmuş durumda. Bunun üstüne de malını
satamayan insanlarımız varken diğer taraftan da bu çiftçilere,
hayvan yetiştiricilerine, yurt dışında yetiştiricilik
yapan insanların, yabancıların ürettiği malı
Türkiye'ye ithal etmek suretiyle haksız rekabet anlamına gelecek rakipler
türetmeyi becermiş bir iktidardır. Bununla da elbette ki tarihte söz
konusu konularla ilgili hesabını verecektir diyor, önergemize destek
bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Akcan.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN -
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 6.
maddesinin 1. fıkrasında yer alan yüzde oranları, "2006
takvim yılı için %25, 2007 takvim yılı için %20, 2008
takvim yılı için %15, 2009 takvim yılı için %10"
olarak,
2. fıkrasında
yer alan miktarlar, "işletme hesabı esasına göre defter
tutan mükellefler için 2006 takvim yılı için 3.185 liradan, 2007
takvim yılı için 3.440 liradan, 2008 takvim yılı için 3.740
liradan, 2009 takvim yılı için 4.075 liradan, bilanço esasına göre
defter tutan mükellefler ile serbest meslek erbabı için 2006 takvim
yılı için 4.775 liradan, 2007 takvim yılı için 5.160
liradan, 2008 takvim yılı için 5.610 liradan, 2009 takvim
yılı için 6.115 liradan az olamaz."
Şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Karabaş, buyurun.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6ncı
maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, Türkiyede, biraz önce belirttiğimiz gibi
nasıl ikide bir, bir af çıkıyorsa matrah
artırımıyla ilgili geçmiş hükûmetler döneminde de, bu
hükûmet döneminde de birkaç senede bir bu konuda bir yasa
çıkartılıyor. Tabii, bunun sürekli hâle getirilmesi aslında
vergi mükelleflerinin, hem kurumlar, hem işletmeye tabi olan vergi
mükelleflerinin defterlerini düzenli tutma
alışkanlığından vazgeçmeyi de beraberinde getiriyor.
Yani bir yerde zaten mevcut yasalarınızda, vergi oranlarınızda,
vergi adaletinizde bir düzensizlik olduğu zaman zorunluluktan kaynaklanan
ama ikide birde matrah artırımıyla ilgili yeni uygulamalar
getirildiği sürece de iş adamı, esnaf, ticaret adamı, nasılsa
önümüzdeki süreçte bu tür bir tasarı gelir, bir yasa
çıkarılır, ben de vergimi, tüm gelirimi gösterip yüksek düzeyde
vergi verme yerine, düşük gösteririm, ileride matrah
artırımına giderim gibi bir mantık geliştiriyor.
Şimdi,
sonuçta, bir matrah artırımıyla eksik gösterilebilecek, o konuda
defterlerinde, işlemlerinde eksiklik olan veya vergisini tam
göstermemiş, kazancını göstermemiş ve bunun üzerinden vergi
vermemiş kişilere bu olanağı tanımak gerekiyorsa ki
bunlar da genelde bu tür şeylerden kaçamayan küçük esnaftır çünkü
büyük iş adamı, büyük sermayedar bir şekilde vergi
kaçırıyorken, bundan kurtulmanın, rüşvet de vermenin,
mahkemeye düşüyorsa mahkemeden kurtulmanın da yollarını
bulur. Türkiyede bunu biliyoruz. Bu konuda genelde beklenti içinde olan küçük
esnaftır. Krizin de genelde vurduğu bu küçük esnaflardır,
KOBİlerdir. O zaman, bu miktarlarla ilgili, hem oranlarla ilgili hem
miktarlarla ilgili
Bu yasanın gerekçesini karşılayabilecek
miktarlar oluşturmamız gerekiyor. Mevcut tasarıda konulan
miktarlara, matrah artırımı miktarlarına
baktığımız zaman bu konuda ihtiyaç duyan,
sıkıntı duyan birçok küçük esnaf, birçok KOBİ bu
artırımı, matrah artırımını yapıp onun
üzerinden vergi ödeyemeyecektir veya o artırımı yapsa bile bu defa
ödemesi gereken, ödemeyi taahhüt ettiği vergiyi yarın ödemeyecektir,
tekrar sıkıntıya girecektir. Neden bugün bu tasarıyı
düşünüyoruz? Belli kesimlere ödemede kolaylıklar , muaflıklar,
bazı konularda mevcut vergisinden, birçok maddede de uygulanan faizlerden
ve idari cezalardan indirim yapıyoruz, muafiyet uyguluyoruz, bu hasıl
olduğu için. Bu miktarları, matrah artırım
miktarını yüksek tuttuğumuz zaman ya buna ihtiyaç duyan küçük
esnaf bu artırımı yapamayacak veya bu artırımı
yapma taahhüdünde bulunsa bile taahhüt ettiği miktara denk gelen vergiyi
yarın, öbür gün ödemeyecek, tekrar bir yıl sonra, tekrar iki yıl
sonra vergi borcu olan, vergisini zamanında vermemiş, taahhüdünü
yerine getirmemiş bir durumla karşılaşacağız.
Onun için, bu maddede, bu önergede hem oranların düşürülmesi hem
miktarların düşürülmesi
Sonuçta esnafın matrah
artırımına gidebilmesinin koşullarının
yaratılması, matrah artırımına gidenin de bu
artırım üzerinden vergisini verebilmenin koşullarının
yaratılması gerekiyor diyorum.
Umarım, bu
konuda
Zaten geçmişte yapılan matrah artırımlarında
da bunun çok adil olmadığı, gerçekçi olmadığı
Bunun için değiştirilmesiyle ilgili tartışmalar
yapılmıştı, muhalefet de bu konuda hemfikir. İktidar
partisinin bu önergeyle ilgili düşüncesini değiştireceğini
umuyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 6 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve dokuzuncu fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
"(2) Gelir
vergisi mükelleflerinin, artırımda bulunmak istedikleri yıl ile
ilgili olarak vermiş oldukları gelir vergisi beyannamelerinde, zarar
beyan edilmiş olması veya indirim ve istisnalar nedeniyle matrah
oluşmaması ya da hiç beyanname verilmemiş (ilgili yıllarda
faaliyette bulunmuş veya gelir elde etmiş olup da bu faaliyetlerini
ve gelirlerini vergi dairesinin bilgisi dışında bırakanlar
dahil) olması halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrah ile
birinci fıkraya göre artırdıkları matrahlar, işletme
hesabı esasına göre defter tutan mükellefler için 2006 takvim
yılı için 5.000 liradan, 2007 takvim yılı için 5.450
liradan, 2008 takvim yılı için 6.000 liradan, 2009 takvim
yılı için 6.400 liradan, bilanço esasına göre defter tutan
mükellefler ile serbest meslek erbabı için 2006 takvim yılı için
7.500 liradan, 2007 takvim yılı için 8.175 liradan, 2008 takvim
yılı için 9.000 liradan, 2009 takvim yılı için 9.600
liradan az olamaz."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 6ncı maddeyle ilgili olarak vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede
öngörülen koşullarda gelir ve kurumlar vergisi beyanlarını
artıran mükellefler matrah artırımında bulundukları
dönemler için vergi incelemesinden muaf tutulacaklardır. Vergi
incelemesine tabi olmamanın birinci koşulu, artırılan
matrahın mükelleflerin beyanlarının 2006 ve 2009 dönemi için
yüzde 30 ila yüzde 15i arasında olması gerekmektedir. İkinci
koşul ise oran esasına göre hesaplanan bu tutarların maddede
öngörülen asgari tutarların altına düşmemesi koşuludur.
Hükûmet
tasarısında ikinci koşul olarak öngörülen asgari matrah
artırım tutarları 2006 ve 2009 dönemi için 10 bin lira ile 20
bin lira arasında değişmekteydi. Bu hükümlere göre örneğin
2009 yılı için 133.333 lira beyanı olan bir mükellefin
beyanının yüzde 15i ile asgari artırım tutarı 20 bin
lira aynı rakama tekabül etmekteydi. Bu, şu demektir: 133.333 liradan
yüksek beyanı olanlar matrahlarını en az yüzde 15 oranında
artırırken bu tutarın altında beyanı olan herkes bu
madde hükmünden yararlanabilmek için beyanlarını en az 20 bin lira
artırmak zorundaydılar. Bu örneği diğer yıllar için de
yaptığımızda benzer çarpıklığı görmemiz
mümkündür.
Getirilen
hükümler bir taraftan küçük esnafı asgari tutarda beyana zorlarken,
diğer taraftan da beyanlarını yüksek gösteren mükellefleri bu
kez de daha yüksek beyanda bulunmaya zorlamaktadır. Alt komisyonda
yapılan bu eleştiriler çerçevesinde matrah artırımında
bulunurken beyan edilmesi istenen asgari tutarlar Maliye
Bakanlığı tarafından yeniden tespit edilmiştir. Yeni
rakamlar tasarıyla
karşılaştırıldığında 2006
yılı için benimsenen rakamların Hükûmet
tasarısının yüzde 63,7sine, 2009 yılı
rakamlarının ise yüzde 40,8ine karşılık geldiği
görülecektir. Bu açıklamalar Hükûmetin ne kadar gayri ciddi
çalıştığını da açıkça ortaya koymuştur.
Komisyon
aşamasında Hükûmet tasarısındaki rakamlar bir ölçüde
aşağı çekilmiş olsa ve işletme hesabı ve bilanço
esasına göre defter tutan mükellefler bakımından
farklılaştırılsa da, özellikle gelir vergisi mükellefleri
açısından belirlenen yeni tutarların da hâlâ yüksek olduğu
düşünülmektedir. Zira, Komisyonda belirlenen yeni asgari matrah
artırım tutarları söz konusu yıllarda beyan edilen ortalama
matrahlara yakındır. Mükelleflerin ilgili yıl
beyanlarını ortalama beyan tutarında artırmalarını
beklemek akılcı görülmemektedir. Örneğin 2009 yılı
ortalama 11.772 TL matrah beyan eden bir gelir vergisi mükellefinden,
beyanını işletme hesabına göre defter tutuyorsa 8.150 lira,
bilanço esasına göre defter tutuyorsa 12.230 lira artırması
beklenmektedir. Ayrıca, Komisyonun kabul ettiği metne göre
örneğin 2009 yılında işletme hesabına tabi
mükelleflerden beyanı 54.333 liranın altında olan tüm
mükellefler tasarının getirdiği matrah artırımı
hükmünden yararlanmak için asgari 8.150 lira tutarında beyan
artışında bulunmak zorundadırlar.
Değerli
milletvekilleri, bu açıklanan nedenlerle Komisyonun gelir vergisi
mükellefleri için öngördüğü asgari matrah artırımı
tutarlarının biraz daha düşürülmesinin matrah
artırımının başarıya ulaşması açısından
uygun olacağı değerlendirilmektedir. Tasarıda, asgari
matrah artırımı tutarlarının yüksek tespitinin
yanı sıra bazı ilave koşullar öngörülmüş olması
da matrah artırımı için müracaat edecek mükelleflerin
sayısını olumsuz yönde etkileyecektir. Örneğin, tevkif
yoluyla ödenen vergilerin artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan
vergilerden mahsup edilememesi, artırımda bulunulan yıllara ait
zararların yarısının 2010 ve izleyen yıllar
kârlarından indirilememesi, tevkif yoluyla ödenen vergilerin iadesinin
talep edilmesi hâlinde vergi incelemesi ve tarhiyat hakkının
saklı tutulması gibi nedenler matrah artırımına
başvuruyu azaltacak nedenlerdir diyor ve önergemize destek
vereceğiniz umuduyla yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Madde 6yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.53
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Madde 7de üç
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 7.
maddesinin 1. fıkrasında yer alan yüzde oranlarının, 2006
yılı için % 2, 2007 yılı için % 1,5, 2008 yılı
için % 1 ve 2009 yılı için % 0,5 şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hamit Geylani Hasip Kaplan M. Nezir Karabaş
Hakkâri Şırnak
Bitlis
Sırrı
Sakık Ayla
Akat Ata
Muş Batman
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
ayrı ayrı okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 7nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan 3, 2,5, 2 ve 1,5
ibarelerinin 2,5, 2, 1,5 ve 1 şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Kadir Ural Mehmet Günal Münir Kutluata
Mersin Antalya Sakarya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 7 nci maddesinin birinci fıkrasının
birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Şevket Köse
İzmir İstanbul Adıyaman
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Akif
Ekici Ergün
Aydoğan
Malatya Gaziantep Balıkesir
Bayram Meral Bülent
Baratalı
İstanbul İzmir
(1) Katma
değer vergisi mükelleflerinin, her bir vergilendirme dönemine ilişkin
olarak verdikleri (ihtirazi kayıtla verilenler dâhil) beyannamelerindeki
hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı üzerinden
2006 yılı için % 2.5, 2007 yılı için % 2, 2008
yılı için % 1.5 ve 2009 yılı için % 1 oranına göre
belirlenecek katma değer vergisini, vergi artırımı olarak
bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın
sonuna kadar beyan etmeleri hâlinde, bu mükellefler nezdinde söz konusu vergiyi
ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili
olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmaz.
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Günal, siz mi konuşacaksınız? Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, sabahın erken saatinde hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun tasarısının garabeti
hakkında arkadaşlarım sizlere bahsettiler. Sayın
Şandır isim koymaktan çekindi ama ben Sayın Başbakanın
tabiriyle, onun iznine tabi olarak ucube bir kanun tasarısı
olduğunu sizlere söyleyebilirim. Dolayısıyla, tabii o bütün
ucubeleri kaldırtıyor, belki bunu da iptal eder mi diye bu ismi
taktım ama maalesef Sayın Bakana da söyledik, Birtakım, içinde
gereksiz, acelesi olmayan, zararlı olan şeyler var,
çıkartın. dedik. Sayın Bakanın kendisi biraz olumlu
baktı ama zannediyorum Bakanlar Kurulunda açtığı zaman da
pek tepki alamadı diye düşünüyorum. Dolayısıyla, bizler
burada bütün temel hak ve hürriyetlerle ilgili birçok mevzuatı
çıkaran Meclis olarak sabaha karşı hâlen ILO sözleşmelerine
aykırı, insan haklarına aykırı şekilde
çalışmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede, vergi
artırımına ilişkin bu madde vesilesiyle yine vergilerle
ilgili birkaç şeyi dikkatinize getirmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasanın 73üncü maddesi, herkesin kamu
giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü
olduğunu, vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağılımının maliye politikasının sosyal
amacı olduğunu belirtmekte, hem verginin tanımını
yapmakta hem de vergi yükünün adaletli dağıtılması
gerektiğini söylemektedir.
Genel olarak
baktığımız zaman, dolaysız vergilerin adil,
dolaylı vergilerin ise adaletsiz olduğunu söyleyebiliriz. Burada
vergi oranları artırımını konuşuyoruz ama hâlen
daha Türkiye en yüksek dolaylı verginin alındığı iki
ülkeden birisi olarak durmaya devam ediyor. Daha önce, Sayın Unakıtan
geldiği zaman söylemiş, diyor ki 6 Ocak 2003 tarihinde
yaptığı açıklamada, gazetelerde yer alan
konuşmasında: Biz vergi adaletini sağlamak istiyoruz. Verginin
adil, oranların makul olmasını istiyoruz. Ancak dolaysız
vergiler yüzde 30lara düşmüş, buna karşılık
dolaylı vergiler yüzde 70lere
çıkmış. Dolaylı vergilerin oranının yüzde 70lere
çıktığı bir ülkede vergi adaletinden bahsedilmesi mümkün
değil. Bu çarpık yapıyı düzeltmek zorundayız. Bu
yapı değişmedikçe de hedefe ulaşmak çok zor. Bu nedenle
gerçekleştireceğimiz vergi
düzenlemeleriyle öncelikle bu yapıyı ortadan kaldırmayı
amaçlıyoruz. Aradan sekiz yıl geçmiş, yine Sayın
Şimşek de hatırlayacaktır, yine kendisi de benzer
şekilde aynı konulara değiniyor ve yüzde 70e dolaylı vergi
oranının yaklaştığı bir ortamda
sağlıklı bir vergi yapısı ve uygulamasından söz
edilemeyeceğine dikkat çekiyor ama biz hâlâ bu oranlarda kalmaya devam
ediyoruz. Köklü bir vergi reformu yapmak, vergiyi tabana yaymak, kayıt
dışını kayıt altına almak yerine her birkaç
yılda bir vergi affı çıkararak maalesef bu konunun da istismar
edilmesine yol açıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, burada, baktığımız zaman
alınan oranlarda Türkiyedeki orana biraz daha yakın olan ikinci
ülkenin Meksika olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliği ortalamasında
sıkça söylediğimiz OECD ortalamalarına
baktığımız zaman maalesef Türkiyede hâlâ dolaylı
vergi oranının aynı düzeylerde kaldığını
görüyoruz. Tabii, doğal olarak doğrudan vergi alamayınca kimi
yakaladıysa devlet, beyana tabi olmayan, tüketim üzerinden alınan
vergileri alıyor. Bu nedenle de hâlâ o yüksekliğimiz devam ediyor.
Ben isterdim ki burada aceleden birçok hususun içine dercedildiği, son
gece bile getirip arkadaşlarımızın ellerinde
koşuşturarak bürokratların eklediği değil, hakikaten
bu vesileyle ciddi bir vergi reformu, verginin tabana yayılması, hep
söylenen kayıt dışının kayıt altına
alınması ki sekiz yıldır bir türlü olmadı her ne
hikmetse, her şeyi değiştiren AKP Hükûmeti buna zaman
bulamadı.
İnşallah,
sonraki maddelerde diğer konulardaki görüşlerimi
açıklayacağım. Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Sayın
Aydoğan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli
üyeleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kamu
Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar Kanunu ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı. Yani o kadar geniş
bir kapsam ki birçoğunu almadığı için Bazı Kanun ve
Diğer Kanunlar diyoruz.
Değerli
milletvekilleri, halk arasındaki tabiriyle torba yasa denilen -torba veya
çorba- ve bazı reklamlarda olduğu gibi eldivenden merdivene ne
ararsak var. Birbirine benzemez, farklı kanunları bir araya getirerek
247 maddeden oluşan bu tasarı toplumu büyük bir beklentiye
sokmuştur.
AKP sekiz
yıldan beri tek başına iktidarda ve bu dönemde çok
başarılı olduğunu iddia ediyor. Bugüne kadar da AKP
sözcüleri, dünyanın 16ncı büyük ekonomisi olduğunu iddia
ettiler ve bu, AKPnin yedi yıllık iktidar sonrasında da 2009
yılında finansal bir kriz yaşandı. AKP Bu kriz bizim
krizimiz değil. dedi ve önlem de almadı. Krizin teğet
geçtiği söylendi. Teğet geçmediği ortada. Yine bu
tasarının gerekçesinde de diyor ki: Uluslararası piyasalarda
yaşanan finansal kriz ülkemizi de etkilemiştir ve ülkemizde
dış alımların azalması sonrasında bu sorun
yaşanmıştır. Gerçekten kendi içerisinde çelişkilerle
dolu. Bir taraftan dünyanın 16ncı büyük ekonomisi olduğunu
iddia edeceksiniz, bir taraftan da Türkiyede esnafından sanayicisine,
sanayicisinden çiftçisine, toplumun tüm kesimlerinin etkilendiği böylesi
bir yaşanan sorun sonrasında bu düzenlemeyi yapma ihtiyacı
ortaya çıkacak. Kaldı ki, AKP İktidarı döneminde, bu ve
benzeri düzenlemeler ilk defa yapılıyor da değil. Daha önceki
yıllarda da defalarca yapılmasına rağmen, vergi
borçlarının ve kamu alacaklarının taksitlendirilmesine
rağmen tekrar tekrar yaşandığını ibretle
görüyoruz. Bu da gösteriyor ki, iktidara güvenerek plan, yatırım
yapan esnaf, sanayicinin sıkıntıya düştüğü, taahhütlerini
yerine getiremediği; vergisini, BAĞ-KUR prim borcunu, sigorta prim
borcunu, kredi borçlarını ödeyemediği; çiftçinin elektrik,
sulama borçlarını ödeyemediği; esnaf, tacir yükümlülüklerini
yerine getiremediği çok açık bir gerçek. Eğer sizin iddia ettiğiniz
gibi bu kadar başarılı ise toplumun tüm kesimlerinin bu
beklentiye niye sokulduğuna bakmak lazım. Bir taraftan çok
başarılı olduğu iddia ediliyor ama toplumun tüm kesimleri
bu torba yasanın bir an önce çıkması ve kendisiyle ilgili
düzenlemeler sonrasında rahatlamak istiyor çünkü bu düzenleme toplumun tüm
kesimlerini ilgilendiriyor. Seçim öncesi yaratılan umutla emeklinin
maaş artışının bile bu tasarının içine dâhil
edildiği çok açık bir gerçek. Yaptığınız, şu
andaki sizin yaptığınız, kendi
çıkardığınız yangının itfaiyeciliğine
soyunuyorsunuz.
Şimdi
buradan sizlere sormak istiyorum: Bir gecede hesaplama yöntemini
değiştirerek artırdığınız,
arttığını söylediğiniz kişi başı millî
geliri, 15 bin 354 dolar olduğu bu kişi başı millî geliri
kimin aldığını gerçekten merak ediyorum. Eğer bu
iddianız doğru olsa bu yaşanan sıkıntıların
yaşanmaması gerekiyor. Yok Biz bu ülkeyi çok iyi yönettik ama bu
ülkenin mükellefi, sanayicisi, esnafı, çiftçisi kötü niyetli, ülkeye olan
yükümlülüklerini yerine getiremiyor. diyorsanız o ayrı bir gerçek.
Yine, tümü
üzerinde görüşmelerde AKP Grup Başkan Vekili Sayın Canikli diyor
ki: Bu, temizlik harekâtı. Sözleşmeli personelden aile
yardımına, disiplinden sendikaya, doğum yardımından
özürlülerin işe alımına kadar her türlü düzenlemeyi
içerdiğini görüyoruz. Ama bir şeyi içermiyor, iki yıl önce süt
üreticilerinin yaşadığı kriz bugün tekrar etti ve bu
üreticilerle ilgili en küçük bir düzenleme yok. Buradan
anlaşılıyor ki siz, sürekli
yaşattığınız krizlere maalesef çözüm üretemiyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, bu önergemize desteğinizi bekliyor, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 7.
maddesinin 1. fıkrasında yer alan yüzde oranlarının, 2006
yılı için % 2, 2007 yılı için % 1,5, 2008 yılı
için % 1 ve 2009 yılı için % 0,5 şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hamit
Geylani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
evet, gecenin iki buçuğu, çalışıyoruz, güzel. Ben buraya
saat 10.00 sıraları geldim, 13.00te Parlamento açıldı.
Şu ana kadar çalışıyoruz aralıksız olarak,
muhtemelen de sabah 11.00-12.00yi bulacak.
Şimdi, tabii
zor bir çalışma tarzı, o kadar zor ki halkımız da
canlı canlı bizi izliyor, torbadan bize ne çıkacak diye. Ben de
bakıyorum, muhabbet çok güzel. İşte sırtı dönük, hemen
kürsünün 1 metre yanında beni dinleyen arkadaşlarım, Parlamento
Yine karşıya bakıyorum, kümelenmiş arkadaşlar ve biz
vatandaşın hakkını savunacağız. Önce Meclisin
kendi hakkını savunması lazım. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 4üncü maddesi diyor ki: Zorla
çalıştırmak yasaktır. O maddenin
başlığı da Angarya yasaktır. arkadaşlar. Bunun
adı bu: Angarya yasaktır.
Şimdi, bu
kanun tasarısı dün dağıtıldı bize, dün
aldık. Bunu okuyan var mı arkadaşlar?
İRFAN GÜNDÜZ
(İstanbul) Siz alt komisyondaydınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Ben alt komisyondaydım, üst komisyondaydım. Siz okudunuz
mu, mesele o. Ben okudum, ben iki aydır tartışma yapıyorum.
Bunu bir tek Allahın kulu -Komisyonda olmayan- okumadan geldi buraya.
Şimdi, size
bir görev verilmiş, üç haftada bunu bitireceksiniz,
çıkaracaksınız. Günde yirmi saat
çalışacaksınız. İnsanların bir kapasitesi var,
bir çalışma süresi var. Eğer size, ki bunu Başbakan da
söylese Çalışacaksınız, üç hafta
yatmayacaksınız, bunu çıkaracaksınız
Arkadaşlar, Meclisi başkaldırıya davet ediyorum.
Başkaldırın, başkaldırın
Kendinize, bakın,
kendi hakkınıza sahip çıkamayan bir Meclis, yirmi dört saat durmadan
çalışan bir Meclis verimli bir yasa yapmaz.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Yapamaz.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Dünyanın hiçbir yerinde yapamaz bunu. Bu bir gerçektir, bunu
anlayın. İçimizde bizden çok yaşlı ağabeylerimiz var,
yapmayın.
Bakın,
şimdi bu kanun teklifi geldi ya torba, torbanın içinde her şey
var diye durmadan bana faks geliyor. Bakıyorum, faksta, imam vekiller
sizden, Hükûmetten şikâyetçi, diyor ki: Yasa çıkardılar ama
yasada açık kadro olmasına rağmen, imam vekil olmamıza
rağmen Urfadaki, Erzurumdaki sınavlarda ayrımcılık
yaptılar. Bakın, kaç tanesi gelmiş. Şimdi, eğer Allahın
Diyanetinde imamlara ayrımcılık yapılırsa, eğer
boş kadrolar varsa ve boş kadrolardan aşağıda birileri
başvurmuşsa ve eğer O imamlar yetersiz. deniyorsa
O imama
zaten vekillik vermişsiniz. Milletin önünde namaz kılıyor,
ölünüzü yıkıyor, cenazenizi yıkıyor, bütün dinî ibadetleri
yapıyor, vekillik verdinizse bunu yapıyor zaten. Peki, o zaman niye
almıyorsunuz, ayrımcılık yapıyorsunuz? Bakın, bu
imamlar
Allahın kutsal mekânında bile ayrımcılık
var, şikâyet var ve Bu torbaya girersek acaba bir güvenceye kavuşur
muyuz? diyorlar. E, tabii biz komisyon üyesiyiz, bize geliyorlar, komisyon
üyesi olarak Halile de gitmiştir kesin.
Bakın
arkadaşlar, sadece bu değil, bakın Soma Manisadan işçiler
göndermiş. Haksızlığa uğradık. diyorlar. Bu
torba ya, bu torbadan her şey çıkacak inancını verdiniz ya,
diyorlar ki: 25/byi düzenleyin. Haksızlığa uğruyoruz.
Şimdi, Ege
Motordan arıyorlar, Ege Motordaki diyor ki: 4.200 lira KKDF aldık,
oldu 54 bin lira. Ayda 1.000 lira ödüyoruz, 90 lira anaparadan düşülüyor.
İzmir
Ticaret Borsası ayrı bir şey yazmış.
Nasılsa
vaktimiz var arkadaşlar, burada da 245 madde var, size, bu 245 madde
boyunca, gelenlere bunları anlatacağım.
Biliyorum bu
önergeyi de kabul etmeyeceksiniz ama bizimki de indirim, vergide biraz daha
adalet diyen bir önergedir, takdirlerinize sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Madde 7yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 8de dört
önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (b)
bendinde yer alan (11) numaralı bendinde yer alan ödemeler için % 1, (13)
numaralı bendinde yer alan ödemeler için % 2 oranında ibaresinin
(11) ve (13) numaralı bentlerinde yer alan ödemeler için ayrı
ayrı olmak üzere ilgili yıllarda geçerli olan tevkifat
oranının % 25i oranında şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Veysi Kaynak Haydar Kemal Kurt
Giresun Kahramanmaraş Isparta
Ahmet Erdal Feralan Rıtvan Köybaşı Orhan Karasayar
Nevşehir Nevşehir Hatay
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 8. maddesinin
1. fıkrasında yer alan yüzde oranlarının, 2006
yılı için % 2, 2007 yılı için % 1,5, 2008 yılı
için %1 ve 2009 yılı için % 0,5 şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Hamit Geylani Sırrı
Sakık
Şırnak Hakkâri Muş
Ayla Akat Ata M.
Nezir Karabaş
Batman Bitlis
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
8'inci maddesinin (1) inci fıkrası ile (3)üncü
fıkrasının (a) bendinde yer alan "%5", "%4",
"%3", "%2" ibarelerinin "%4", "%3",
"%2", % 1 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Münir Kutluata Mehmet Günal Kadir Ural
Sakarya Antalya Mersin
Nevzat
Korkmaz
Isparta
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 8 inci maddesinin birinci fıkrası
ile üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan "2006
yılı için % 5, 2007 yılı için % 4, 2008 yılı için
% 3 ve 2009 yılı için % 2" ibarelerinin "2006
yılı için % 4, 2007 yılı için % 3, 2008 yılı için
% 2 ve 2009 yılı için %1 şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Şevket Köse
İzmir İstanbul Adıyaman
Akif Ekici Bülent Baratalı Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Gaziantep İzmir Malatya
Bayram Meral Yaşar
Ağyüz
İstanbul Gaziantep
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
İki önergeyi
bir arada okuttum, Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisinin
önergeleri.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Neyi önerdiğimizi biliyor musunuz?
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda
torba yasa olarak bilinen kanun teklifinin 8inci maddesi üzerine
verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıya selamlıyorum.
Öncelikle şu
tespiti yapmamız gerekiyor ki sekiz yıllık AKP
İktidarı döneminde mali ve iktisadi hayatta yaşananlar hiç de
güzel şeyler değil ki kötü yönetimin arkada
bıraktığı enkazı temizleme ve tahribatı bir nebze
de olsa giderme görevini hep birlikte icra etmeye çalışıyoruz.
Eğer Sayın Başbakanın dediği gibi ekonomik hayatta
ülkemiz çağ atlamış ve vatandaşlarımız,
esnafı, köylüsü, tüccarı, memuru, emeklisiyle tüm
insanlarımız refahı yakalamış olsaydı herhâlde
insanlarımızı rahatlatmak, nefes aldırmak adına bugün
böyle bir kanun teklifini görüşüyor olmazdık.
İktidar, bu
kanun teklifiyle, milleti getirdiği nokta itibarıyla millete suçüstü
yakalanmıştır, söyleyecek bir şeyi
kalmamıştır. İş dünyasında işler iyi gidiyor
olsaydı insanlar vergilerini ödemekte sıkıntı çekmezler,
böylece de vergiler cezaya, gecikme faizine düşmezdi.
Denilebilir ki bu
düzenlemeyle vergi tahsilat oranında yükselme olacaktır.
Doğrudur, belli bir oranda da olacaktır ancak hükûmetlerin görevi,
elinin emeği ve alın teriyle hayatını kazanmak isteyen
insanları zor duruma düşürüp, ölüp ölüp dirilttikten sonra Hadi
bakalım, borcunun bir kısmını affediyorum. demek
değildir, aksine ekonomik hayatı öyle dizayn eder, öyle ahenkle
yönetirsiniz ki esnafı, iş adamını bu duruma
düşürmezsiniz.
8inci madde, hem
gelir vergisi stopajıyla hem de kurumlar vergisi stopajıyla ilgili
olarak 2006 için yüzde 5; 2007 için yüzde 4; 2008 için yüzde 3 ve 2009 için
yüzde 2 oranında matrah artırımı öngörmekte, geçmişte
kalan bu yıllarla ilgili olarak vergi incelemesi ve tarhiyattan muaf
tutulacağı hususu kabul edilmektedir. Muhtasar beyanname hiç
verilmemiş ise eski hizmet belgeleri ortalamalarına göre, matrah
yıllara göre yüzde 5 ila yüzde 2 oranında artırılmakta,
yine geçmişe ait vergi incelemesi ve tarhiyattan vazgeçilmektedir,
kurumlar vergisinde de muhtasar beyanname verilip verilmemesine göre yeni
düzenleme yapılmaktadır.
8inci madde
kapsamı içine neler girmektedir değerli milletvekilleri, bunları
maddeler hâlinde, kalemler hâlinde sayalım ki televizyonları
başında bu saatte bu maddeyle ilgili olarak bizleri izleyenler içinde
neler olduğunu öğrensinler. 8inci madde kapsamı içerisinde
ücret ödemeleri vardır, serbest meslek erbabına yapılan ödemeler
vardır, kira ödemeleri, yıllara sari inşaat ve onarım
işlerine ilişkin ödemeler, çiftçilere yapılan ödemeler, vergiden
muaf esnafa yapılan ödemeler vardır.
Değerli
milletvekilleri, bu da göstermektedir ki Milliyetçi Hareket Partisinin ta
başından beri söyleyegeldiği üreten ekonomiyi, reel sektörü
ihmal ediyorsunuz, bu iddiayı da getirmiş olduğunuz bu torba
tasarıyla milletin huzurunda kabul etmiş oluyorsunuz
Geç de olsa eksik
de olsa reel sektör için, bu kesim için getirdiğiniz bu tasarıyı
ve attığınız bu adımı önemli bulduğumuzu
ifade ediyor, tasarının milletimize ve reel sektör mensuplarına
hayırlar getirmesi temennisiyle yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Sayın
Hamzaçebi, kim konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Yaşar Ağyüz efendim.
BAŞKAN
Sayın Ağyüz, buyurunuz lütfen. (CHP sıralarından
alkışlar)
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kamuoyunda torba yasa, barış yasası diye aylardır
tartışılan ve bazı alacakların yeniden
yapılandırılması adlı 606 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 8inci maddesinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, verdiğimiz önerge üzerine söz aldım.
Değerli
arkadaşlar, gecenin saat iki buçuğunda çok önemli bir yasayı,
diğer arkadaşlarımızın söylediği gibi
görüşüyoruz.
Bu yasa neden
önemli? Bu yasa topluma çok büyük umut aşılayan, çok büyük hayal
şırınga eden AKP İktidarı sayesinde kamuoyunda önemli
bir yasa hâline gelmiştir ama gelin görün ki bu yasanın
görüşülmesini kamuoyunun gözünden kaçırmak için çalışma
sürelerine getirdiğiniz bu anlamsız çalışma saatlerinden
dolayı kamuoyunun izleme olanağı ortadan
kalkmıştır. Şurada verilen önergelerin toplum yararına
olup olmadığı dahi kamuoyundan gizlenmekte ve otomatik
parmaklarınızca haklı olan önergeler bile reddedilmektedir.
Nasıl ki Komisyonda muhalefet partisi komisyon üyelerinin haklı önerileri
reddedildiyse burada da aynı şekilde retle karşı
karşıyayız. Ne zaman ki grup başkan vekillerinin
imzasını, adını görürseniz -adını
duyarsanız, imzasını görme şansınız yok-
adını duyarsanız o önergeye evet diyorsunuz.
Demin bir
arkadaşım sordu, Sayın Kaplan. Önünüzde kanun da yok sizin. Bari
bu boşlukta baksanız biraz feyzalacaksınız ama o da yok
maalesef.
Şimdi, biz
bu 8inci maddede stopaj vergisinde artırım oranlarının
1er puan düşürülmesini öneriyoruz. Bu, mükelleflerin üzerindeki yükün,
içinde yaşattığınız ekonomik koşullardan
dolayı ekonomik yükünün azaltılması için sosyal devlet
anlayışının bir gereğidir.
Son yıllarda
herkes vergi toplanamamadan şikâyetçi olmaya başladı. Cari
açık, bütçe açığı, dış ticaret
açığı gibi kavramlar çok tartışılmaya
başladı.
Vergi niye
toplayamıyorsunuz? Çünkü İktidar güvenini yitirmiştir. Toplanan
vergilerin nerelere harcandığından vatandaşın
şüphesi vardır. Yandaşlar zengin ediliyor, yatırım
artmıyor, istihdam artmıyor, borç düşmüyor, iç borç,
dış borç devamlı artıyor ama siz vergi toplamaya umut
bağlamışsınız. Çareyi dolaylı vergilerde
artırımda gidiyorsunuz. Onun adını aslında vergi
toplama yolu olarak bulmuşsunuz da biraz da
siyasallaştırıyorsunuz işte, içki yasağı falan
gibi kamufle edici görüntülerle.
Tabii, bu
yasanın bir özelliği de iktidarın ekonomik krizin
varlığını itirafıdır. Bakın gerekçenizde ne
diyor: Uluslararası finans piyasalarında başlayan ve tüm
sektörleri etkisi altına alan küresel ekonomik kriz. Devamında ne
diyor: Bununla birlikte dış talebin düşmesi ve buna
bağlı mal ve hizmet satış gelirinde azalma, kredi
teminindeki güçlükler, işletmelerin üretim kapasitelerinin düşmesi.
Bu ne demek? Hani her bakanınız dış ticaret gezisinden
sonra diyor ki: İhracatı artırdık. Şu kadar milyar
dolara gidiyor. falan gibi laflar. Sıfır problem, sınırlarda;
ihracatımız arttı, yatırımımız arttı.
En son Venezuelayı kattınız herhâlde araya, o da fos
çıkmazsa tabii.
Şimdi, bu
sözcükler toplumu kandırmak için kullanılmadı ise şu
gerekçeler sizin itirafınız değil midir? Küresel kriz
teğet geçti. diyorsunuz. Geçmedi, deldi geçti. Sonra, bu yasa içerisinde,
sizden beklentisi olan, kredi kartı borcu altında ezilen
insanların, faiz borcu altında ezilen insanların ne günahı
var? Tüketim kredisi altında ezilen insanların ne günahı var?
Ziraat Bankasından ve diğer yabancı krediler altında ezilen
tarımcıların ne günahı var? Onlar için bir düzenlemeniz var
mı? Yok.
O nedenle
değerli arkadaşlarım, referandum sürecinde evet
oylarını artırmak için bir esnaf kesimine
yaptığınız konuşmada, Sayın Başbakanın
yaptığı konuşmada -ki Başbakanlık koltuğunu
Cumhuriyet Halk Partisine borçlu olan Başbakanın
yaptığı konuşmada- evet oyları için atılan
iddianın sonucunda gelinen borç
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) - İçinde önemli gördüğümüz, kamu yararına
gördüğümüz konular vardır ama temeli borçtur. O nedenle, önergemize
destek istiyor, hepinize, gecenin bu vaktinde saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 8.
maddesinin 1. fıkrasında yer alan yüzde oranlarının, 2006
yılı için %2, 2007 yılı için %1,5 2008 yılı için
%1 ve 2009 yılı için %0,5 şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
Buyurun
Sayın Karabaş.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesi
üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii bu,
özellikle afla ilgili, mali afla ilgili maddeleri, Türkiyede yaşanan
kriz, esnafın, iş âleminin içinde bulunduğu mevcut durumdan
kaynaklı bir düzenleme yaparak, ödemesini yapmayan, vergisini
yatırmayan, sigorta primini yatırmayan kesimlerin hem bu ödemelerini
yapmasına, gelirlerin, hazine gelirlerinin en azından bazı
muafiyetler olsa bile, artırılmasının sağlanmasına
yönelikti. Bu nedenle, daha önceki yıllarda da yapılan mevcut
muafiyet ve afların miktarından kaynaklı bu tür
borçluların, vergi ve prim borçlularının, idari ceza
borçlularının birçoğunun mevcut oranlardan kaynaklı borcunu
ödememesi, tekrar hem o sıkıntıyı yaşaması hem
hazinenin belli gelirlerinden mahrum olması hem de mahkemelerin, ticari
mahkemelerin mevcut davalarla ilişkilenmesi, kamu
çalışanlarının önemli bir kesiminin de icralarla,
hacizlerle uğraşmasının ortadan kaldırılması
için bunlar çıkarılıyor. O zaman iktidar şunu söylüyor:
Biz esnafımıza, küçük işletmelere, KOBİlere kolaylık
sağlıyoruz. Muhalefet de şunu söylüyor, diyoruz ki: Bu konuda
zaten geç kalınmış. Daha krizin başlangıç dönemlerinde
mevcut krize yönelik önlemlerin alınması gerektiğini, bu konuda
diğer alınacak önlemlerle birlikte vergilerde, sigorta primlerinde
kolaylıklar sağlama ve muafiyetlerin sağlanması
gerektiğini belirttik. Nitekim Kriz bizi teğet geçti. diyen Hükûmet
bunu gündemine aldı ama geciktirerek. Nitekim bu yasanın daha yaz
aylarında çıkması gerekiyordu ve yasadan yararlanmada genelde
milat olarak yaz ayları belirlenmişti, 7nci ay belirlenmişti.
Hem yasanın gecikmesinden kaynaklı hem de böyle bir beklenti içine
esnaf girdiği için bu oranlar bu yılın son ayına, 12nci
ayın 31ine çekildi. O zaman bizim önerdiğimiz, diğer muhalefet
partilerinin önerdiği rakamlar farklı da olsa sonuçta, bu tür
muafiyetlerin ve cezalardaki indirimlerin esnafın ödeyebileceği,
tekrar bir yıl sonra, iki yıl sonra bu Mecliste affı tartışmayacağımız,
tekrar sıkıntıda olan, vergi borcunu ödememiş, sigorta prim
borcunu ödememiş, stopajını ödememiş kesimlerle ilgili bir
af çıkarmak zorunda kalmayalım diye bu oranların
düşünülmesini istiyoruz. Bu oranların düşürülmesi durumunda, elbette
hazineye giren gelirde bir azalma olacak ama sonuçta, biz bu affı
tartışırken, iktidar da bu affı getirirken hazineye bu
kadar gelir sağlayacağından daha çok Hem mevcut
alacaklarımı tahsil edeceğim hem de esnafı zor durumdan
kurtaracağım. mantığıyla hareket ediyor. Peki,
eğer mantık öyleyse hem esnafın rahat ödeyebileceği hem de
yarın öbür gün devletin bu işle uğraşmayacağı
miktarlara çekmemiz gerekiyor ama bakıyoruz ki iktidar partisi, tüm bu
bizim, muhalefet partilerinin gerekçelerine denk bir gerekçe getirmesine
rağmen, teorik olarak çıkıp burada konuştuğu zaman onu
dile getirmesine rağmen, belli oranlarda tutturup Bu oranların
altında olmaz. diyor. Herhâlde bu yasadan yararlanmak isteyen, özellikle
iktidarın üzerinde baskı kuran kesimler demek ki Bu oran bize yeter.
demişler. Diğer küçükler zaten geçmişte olduğu gibi bugün
de iktidarı çok ilgilendirmiyor diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karabaş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (b)
bendinde yer alan (11) numaralı bendinde yer alan ödemeler için % 1, (13)
numaralı bendinde yer alan ödemeler için % 2 oranında ibaresinin (11)
ve (13) numaralı bentlerinde yer alan ödemeler için ayrı ayrı
olmak üzere ilgili yıllarda geçerli olan tevkifat oranının %
25i oranında şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gelir (stopaj)
vergisinde artırım hükümlerinden çiftçilere yapılan ödemeler ile
vergiden muaf esnafa yapılan ödemeler yönünden yararlanmak isteyenlerin
artırım oranları düşürülmek suretiyle bir yandan mevcut
vergi oranlarına uyumlu düzenleme yapılması, bir yandan da
matrah ve vergi artırımı hükümlerinden daha fazla mükellefin
yararlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Madde 8i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Madde 9da üç
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı yasa tasarısının 9.
maddesinin (a) bendinde bulunan bir kat fazlası ifadesi yerine % 20
fazlası olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Şevket Köse Ferit Mevlüt Aslanoğlu R. Kerim Özkan
Adıyaman Malatya Burdur
Ergün Aydoğan Mustafa
Özyürek
Balıkesir İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9uncu
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan oranın
bir kat fazlası oranında ibaresinin Tasarı metninden
çıkartılarak yerine oranda ibaresinin getirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Münir Kutluata Mehmet Günal Kadir Ural
Sakarya Antalya Mersin
Akif
Akkuş
Mersin
BAŞKAN -
Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 9uncu Maddesinin 2nci
fıkrasının kanun tasarısından
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Sırrı
Sakık Hamit
Geylani
Muş Hakkâri
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz.
BAŞKAN -
Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
evet, yine bir önerge verdik, tabii biliyoruz yine kabul etmeyeceksiniz ama bir
iki şeyi hatırlatma gereğini duyuyoruz.
12 Eylül
referandumunda özürlüler, kadınlar, çocuklar için bir hüküm koydunuz
Anayasaya ve pozitif ayrımcılık yapma kararı
aldınız. Öyle değil miydi? Öyleydi sanıyorum.
Şimdi,
geldik, bu torba kanun geldiği zaman en büyük kıyamet,
tartışma özürlülerle ilgili 64üncü maddede koptu. Öyle mi,
değil mi? Sadece üç muhalefet partisi değil, bakın, kendi
milletvekilleriniz de geldi isyan etti ve kazanılmış
haklarının özürlülerin alındığını iddia
ettiler. O fıkranın kalkması için taa Başbakana kadar gidilmek
zorunda kalındı ama kalkmayanlar var. Nedir bunlar? Bir: Toplama
kampı modeli, İsveç. Dikkat edin. Bunu hatırlatması bizden.
Beni dün ziyaret eden -bugün, dün değil- Engelli Hakları
Çalışma Grubu
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Dün
HASİP KAPLAN
(Devamla) Evet, dün oldu bu saate göre, sabah şimdi. Doğru,
haklısınız.
Çalışma
Grubu bir dosya sundu, dedi ki
En az 3 oranında özürlü
çalıştırılması konusunun 3e kadar olarak uygulamada
yorumlandığını ve bundan sıkıntı
duyduklarını söylediler. Çok basit bir denklem. Yine, özürlü
kontenjanı sınavları konusunda sıkıntıları
olduğunu söylediler. Şimdi, bunlar teknik konular.
Sonra, yine
Türkiye Sakatlar Derneğinden, Eskişehirden, diğer yerlerden
gelen başvurular var bize. İşe alımda
sıkıntı yaşanıyor.
Ben, size belgeli
bir işe alım sıkıntısı anlatayım mı?
Gecenin bu vakti demeyelim, sabah oldu, birazdan sabah namazına
inşallah gideceksiniz. Elimde Danıştay Personel ve Eğitim
Müdürlüğünün bir belgesi var, bakın. Başvurucu engelli işte
çalışıyor, Manisada. Demişler ki: 4/C uyarınca
sözleşmeli olarak Danıştaya sizi gönderiyoruz.
Danıştaya gelmiş. Daha önce başka, muhtelif işlerde
çalışmış ve bu çalışmada hizmetlerinden
yararlanılması istenmiş. Burada enteresan olan şu: Daha
önce çalışıyor ve Danıştaya geliyor. Danıştay
neresi? İdarenin hukukunun üst yargısı. Geliyor vatandaş,
Devlet Personel Başkanlığı diyor ki başvuran
engelliye: Sizin durumunuzu inceledik,
Başkanlığımızda hizmetinizden
yararlanılamayacağı anlaşıldığından
görevinize başlatılamamıştır. Hadi buyurun!
Şimdi, bunu hukuk, yargı, idari yargının üst kurumu
yapıyor, bırakın işvereni, bırakın diğer
yerleri.
Vatandaş
gelmiş, dilekçe vermiş Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan
Hakları Komisyonu Başkanlığına. Komisyon
Başkanı da buralardadır sanıyorum. Şu yasaya göre ben
çalışıyordum diyor, Manisadan alındım
Manisa TTA
Müdürlüğünde özürlü olarak çalışmaktayken 31 Ocak tarihinde
iş akdi feshedilerek buraya gönderildi. Şimdi soruyorum: Bu torba
kanunda düzenleme var özürlülerle ilgili ve elimizi vicdanımıza
koyalım. Eğer Danıştay, eğer yargının üst
kurumu bunu yaparsa, sanayi ve organize merkezlerinde
kuracağınız Hitlerin Auschwitz kampları gibi kamplarda
mı çalıştıracaksınız? Bu mu pozitif
ayrımcılık arkadaşlar! Dikkatinizi çekmek istiyorum,
sabahın bu vakti namaza giderken iki dua da yaparsanız hayra vesile
olur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9uncu
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan oranın
bir kat fazlası oranında ibaresinin Tasarı metninden
çıkartılarak yerine oranda ibaresinin getirilmesinin arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Akkuş, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606
sıra sayılı Yasa Tasarısının birinci bölümü
9uncu maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, yasa Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı adını taşımaktadır.
Şimdi,
tabii, daha önceki konuşmacılar belirtti. Bu kanunun adı bu
kadar kısa değil, yedi dakika sürdüğü belirtildi. Bu da yine bir
çırpıda hemen söyleniverecek bir isim değil. Bu bakımdan
bunu, kanun tekniği açısından biraz sakıncalı
bulduğumu belirtmek isterim.
Değerli
milletvekilleri, yasa teklifinin bu 9uncu maddesi Matrah ve vergi
artırımına ilişkin ortak hükümler adı altında
ele alınmıştır. Kanunlar vatandaşın her türlü
ticari ve buna bağlı işlerini kolaylaştıracak
şekilde düzenlenmelidir ancak bu maddede böyle bir kolaylaştırma
olmadığı görülmektedir.
Son yıllarda
vatandaş Yandaş işletmeler taltif edilirken sade
vatandaşın iş yeri yoğun bir denetim ve müfettiş
baskısı altına alınmıştır. demektedir. Bunu
gerçekten de
Biz bölgelerimize gittiğimiz zaman
-vatandaşlarımızın bazı şikâyetleri oluyor-
diyoruz ki: Bu şikâyetlerinizi bildirin. Yazın isminizi, koyun
altına, bize bildirin, biz ilgili yerlere ulaştıralım.
Yok, yapmayız. diyor. Niçin yapmazsınız? Çünkü ben onu
yaparsam yarın müfettiş gönderilir. diye belirtiyor. Bu gerçekten
acı bir şey. Yani biz burada vatandaşın işini
kolaylaştırmıyor, vatandaşın işini biraz
zorlaştırıyoruz gibime geliyor. Vatandaşın bu
şekilde düşünmesi vergi barışını maalesef olumsuz
etkilemektedir. Yani denetim baskısıyla vatandaşın devlete
karşı sempati ve bağlılığı azalmakta, âdeta
devleti bir korku imparatorluğu olarak algılamaktadır. Buna hiç
kimsenin hakkı bulunmadığı Anayasamızın her
türlü maddesinde yer almaktadır.
Yatlarda
kullanılan mazotun vergisini, pırlantanın vergisini
düşürüyoruz ama esnafın vergisini artırıyoruz. Vergisini
zamanında ödemeyene gecikme zammıyla birlikte vahşi kapitalizm
kurallarını acımasızca uyguluyoruz. Vergi adil ve hakça
olmalı. Bugün işini yapan naylon faturalarla vergiden kurtulurken
küçük esnaf dükkânını kapatarak vergiden kurtulmaya
çalışmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, tabii, söyleyecek birçok şey var ancak burada belirtmek
istediğim bir şey var. Şimdi burada diyor ki: Matrah ve vergi
artırımına ilişkin ortak hükümler
başlığı altında geçiyor ki burada bakıyoruz,
dördüncü fıkrada
bu Kanunun yayımlandığı tarihi
izleyen ayın başından itibaren bir ay içerisinde
sonuçlandırılamaması hâlinde bu işlemlere devam edilmez.
diyor. Yani eğer siz matrahınızı
artırdıysanız defterleriniz kontrolden çıkıyor. Bu
bakımdan bu maddeye biraz da rüşvet maddesi demek gerekiyor diye
düşünüyorum. Dolayısıyla, burada yine vergisini ödeyen
vatandaşın günahı ne? Vergisini ödeyen vatandaşın
defteri defaatle takibe uğrarken, müfettiş denetimine tabi olurken
matrah artışından dolayı bir kısım kişilerin
defteri bu şekilde izlemeye takılmıyor diye belirtebiliriz.
Değerli
milletvekilleri, burada bir yerde daha
213 sayılı Kanunun defter ve
belgelerin muhafaza ve ibrazına ilişkin hükümlerinin
uygulanmasına engel teşkil etmez. diye bir ibare var ki burada
şunu görüyoruz: Matrah artırımından dolayı eğer
defter ve kayıtları incelemekten vazgeçiyorsanız o zaman
bunları niye istiyorsunuz? diye sormak gerek.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı yasa tasarısının 9.
maddesinin (a) bendinde bulunan bir kat fazlası ifadesi yerine % 20
fazlası olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum sabahın bu vaktinde.
Değerli
milletvekilleri, hiçbir muhalefet milletvekilinin bundan sonra bir kanun
teklifi vermesine gerek yok çünkü dikkate almıyorsunuz. Evet, aynen öyle.
Şimdi, burada yazıyor. Bir sürü
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kaç tane metni birlikte yaptık.
Yapmayın Allah aşkına!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika Sayın Canikli.
Bir sürü
milletvekilinin ismi yazıyor. Benim de var, dört tane, beş tane de
benim var. Bunların sadece aynı mahiyette olduğu dikkate
alınarak Komisyonda birleştirme kararı alınıyor ama
muhalefet milletvekillerinin verdiği kanun teklifinin bir tek maddesi
görüşülmüyor Sayın Canikli. Bunu böyle bilin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Önergeleri diyorum, önergeler
Önergeler
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Bırakın! Ben kanun teklifi verdiysem benim
kanun teklifimi bu Meclis görüşmeli. Onun için, hiçbir muhalefet
milletvekilinin kanun teklifini görüşme lütfunda bulunmuyorsunuz ve
dikkate almıyorsunuz. Onun için, buraya ismimizi yazmanıza da gerek
yok, gerek yok, yazmayın boşu boşuna.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzük gereği yazıyoruz. Biz de
isteyerek yazmıyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Yazmayın beyler, yazmayın!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yazan biz değiliz, oraya söyle!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Size söylüyorum, size! Size söylüyorum!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bak, gecenin bu saatinde muhatabı
karıştırıyorsun! Oraya söyle!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Orada bizim kanun teklifimizi dikkate almayan
sizsiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, gecenin bu saatinde muhatabı
şaşırıyorsun, oraya söyle.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sayın Elitaş, sizsiniz, siz
aldırmıyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Oraya söyle, oraya.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Evet, her yere söylüyorum, kim duyuyorsa ona
söylüyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bize söyleme.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Kim duyuyorsa ona söylüyorum. Hiçbir muhalefet
milletvekilinin kanun teklifini dikkate almayıp
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Dilekçe ver, çıkarsınlar.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla)
onunla ilgili tek bir cümlesini muhatap almayan bir
meclis bu Meclis.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Adının olmasını istemiyorsan
ver dilekçeyi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) İki: Ben diğer komisyon üyesi
arkadaşlarımdan özür diliyorum, bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi
olarak diğer komisyondaki arkadaşlarımdan çok özür diliyorum
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Onların hakkını gasbettik.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla)
bin kere özür diliyorum, çünkü biz sizin
hakkınızı gasbettik. Sizin komisyonunuzda görüşülmesi
gereken kanunları zorbayla, zorlukla Plan Bütçede görüştürdükleri
için. Hak sizin hakkınızdı, benim bilmediğim konuda bana
ahkâm kestirdiler. Benim bilmediğim konuda beni bilmeye davet ettiler. Ben
sizin kadar bilemem. Diğer komisyondaki arkadaşlarımın
bilgisi, becerisi kadar konulara hâkim değilim. Onun için, diğer
komisyondaki arkadaşlarımdan bin kere özür diliyorum ve bilin ki
sizin hakkınız gasbedildi, sizin hakkınız yenildi, sizin
komisyonunuza gelmesi gereken bu yasada bir sürü madde, bilmeyen
Ben,
örneğin, Millî Eğitim Komisyonundaki millî eğitim konusunu, bir
yükseköğrenim konusunu bir Millî Eğitim Komisyonundaki
arkadaşlarım kadar bilemem, ama bana bunu dikte ettirmek, bana Bu
konuda görüş serdet. demek de benim anlayışıma göre
zorbalıktır.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Onlar razı, onlar razı
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ha, bu nedenle hepinizden özür diliyorum, hepinizden
özür diliyorum.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) O kadar da önemli değil.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Önemli, önemli, hakkını yedim Kayhan Bey.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Hakkımı helal ettim ben sana.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Tabii, bir başka konu: Değerli
arkadaşlar, torba yasa, bu yasanın
Geçen yıl, ben, nisan
ayında zannediyorum, özellikle sosyal güvenlik primleri ve vergi konusunda
burada gündem dışı bir konuşma yaptığımda
Sayın Çalışma Bakanı çıktı, dedi ki: Türkiyede
böyle bir sorun yok. Bunu nereden çıkarıyorsunuz? Bizim
kitabımızda, bizim aklımızda böyle bir
yapılandırma, böyle bir şey yok. dedi.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Fikir babası sensin Mevlüt Bey.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Tutanaklara yazın o zaman. Bir dakika
Sayın Canikli, bunu söylüyor musun, fikir babası ben miyim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gecenin bu saatinde gerçekler ortaya
çıkıyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Suçüstü yakalandın.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Peki, o zaman fikir babası bensem benden
eğer bu feyzi aldıysanız o zaman bir daha bir tane
milletvekiliniz Bu kanunun fikir babası CHP ve Aslanoğludur.
desin, o zaman ben Sensin fikir babası. dersen inanırım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Söylüyorum, buradan söylüyorum, kayıtlara
geçiyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Grup Başkan Vekilinin söylediği
sayılmıyor mu?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi, arkadaşlar, biz bu torba
yasanın ilk maddeleri için, ilk yirmi maddesi için bu uğurda her
şeyimizi yapalım. Bu uğurda insanlarımız için,
KOBİlerimiz için, çalışanlarımız için her şeye
hazırız biz. Âdeta yalvardım ben Komisyonda. Bunu bir günde
geçirelim yukarıdan, Komisyondan; aşağıda bir günde buradan
geçirelim. Grup Başkan Vekilim izin verdi bu konuda. Ama nerede? 3
Aralık-13 Ocak
Nerede? Nafile.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanuna, şunu bilin ki, hepimiz büyük destek
verdik, ilk yirmi maddesine.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kesinlikle kabul ediyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bu konuda hakkımızı yerseniz
hakkımız size haram olsun. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Madde 9u
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 10da iki
önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
10uncu maddesinin birinci fıkrasının (3) üncü bendinde yer alan
%10 ibaresinin tasarı metninden çıkartılarak yerine %5
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Kadir Ural Mehmet Günal Münir Kutluata
Mersin Antalya Sakarya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 10uncu Maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Hamit Geylani Sırrı
Sakık
Hakkâri Muş
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, siz mi konuşacaksınız?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıdaki
10. madde ile işletmeler tarafından kayıt altına
alınmamış malların kayıt altına alınabilmesi
yönünde bir kolaylık gösterilmektedir. Ancak stok affı doğrudan
altın kaçakçılığının ve kara para aklamanın
teşvik edilmesini sağlamaktadır. Geçmişte mal ve stok
kaçakçılığı yapmış, kasası boş olan
işletmelerin bu madde aracılığıyla bir şekilde
kasalarını dolu göstermeleriyle yükümlülüklerinden kurtulmaları
öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
10uncu maddesinin birinci fıkrasının (3) üncü bendinde yer alan
%10 ibaresinin tasarı metninden çıkartılarak yerine %5
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Günal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Siz de kanunun
isminden başlamayın, Sayın Elitaş burayı suçluyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Aslanoğluna Sayın Canikli çok yüklendi
ama bir şey söyleyeyim: Tam 56 tane, arkadaşlarımızın
okuduğu kanun teklifinin komisyonda görüşülmesini alt komisyon önermişti.
Burada Komisyon Sözcümüz de var. Herhangi bir tanesi bu tekliflerden şu
maddeyle ilgilidir, bu arkadaşımızın teklifinde söyleneni
de şurada yapalım. diye söylendiyse, tutanakları
çıkarsınlar, biz özür dileyelim. Sadece biz onları önerge hâline
getirerek bazılarını verdik ama onların da yüzde 90ı
dikkate dahi alınmadı. Ha, bunu ne diye görüyoruz? Şu anda
konuştuğumuz madde, Sayın Bakanım, stok beyanıyla
ilgili. Zannediyorum stoklarda birikmiş çok fazla kanun teklifi
vardı, siz de bu stok beyanından faydalandınız. Şimdi,
hazır, bu teklifleri de aradan çıkarıp yazalım dediniz.
İşin özeti bu. Sabah sabah
OSMAN KILIÇ
(Sivas) Bakan sonunda teşekkür edecek.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bak samimiyetle söylüyorum, tam maddeye uydu bu. Stok beyanı
yerine kanun teklifi stokunu biraz eritmiş ve kayıt altına
almış olduk. Bizim gündemde bekleyen teklifler de azalmış
oldu. Başka hiçbir şey yok. Burada arkadaşlarımız,
eğer bir tanesi gelip de ilk gün sunuş yapan, kanun teklifi sahipleri
hariç, olduysa komisyon üyesi arkadaşlarım burada söylesinler, biz de
özür dileyelim. Öncelikle Meclis, stok beyanından faydalanmış
oldu, stokları eritti ama bir faydası olmadı.
Değerli
arkadaşlar, burada maddede yüzde 10 olan oranın yüzde 5e indirilmesi
teklifimiz var. Öncelikle Sayın Bakana komisyon görüşmeleri
sırasında bu teklifin orijinalinde olan, kıymetli madenler ve
kıymetli taşlarla ilgili adaletsizliğe yol açan yüzde 2,5
oranını çıkardığı için, ilgili maddeyi,
teşekkür ediyoruz bu hassasiyetimizi dikkate aldığı için
arkadaşlarımız da. Ama burada hâlen daha bu adaletsizlik tam olarak
geçmiş değil Sayın Bakanım. Benim anladığım
kadarıyla yine emtia olarak bu kıymetli taşlar da aynı
şeyden faydalanacaklar ama bunların satışında,
satıldığı zaman KDV uygulaması -eğer
yanlış biliyorsam arkadaşlar bilgilendirsin- yok. Ama bir
malı beyan ettikten sonra eğer bunun satışı
gerçekleşirse üstünden yine bir KDV ödenecek. Demirbaşlardaki
amortisman düşmesi hariç bir emtiayı eğer beyan ediyorsak
bunlarla ilgili de satışından sonra bir KDV ödemesi
gerçekleşecek. Dolayısıyla hâlen bir adaletsizlik var. En
azından bunu kısmi olarak gidermek üzere yüzde 10 beyanının
zaten fazla olduğunu, zaten kıymetli taşlarda da KDV
ödenmediği için çok fazla tutmayacağını düşünerek bu
adaletsizliklerin giderilmesi için biz oranın yüzde 10dan yüzde 5e
çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Peki, burada
gerçekten bu saatte neden çalışıyoruz? Demin
arkadaşlarımız söyledi, tamamıyla AKPnin baskıcı
tutumundan. Yani söyledik, o maddeleri komisyon aşamasında söyledik,
alt komisyonda gelmeden söyledik. Sayın Aslanoğlunun dediği
gibi burada teyiden söylüyorum. Oradan çıktı, tekrar söyledik. Biz
Milliyetçi Hareket Partisi Komisyon üyeleri olarak bir basın
toplantısı yapıp bütün kamuoyuna bunu duyurduk. Gelin, vergi ve
sosyal güvenlik birimi yeniden yapılandırmasıyla ilgili olanı
hemen geçirelim. dedik. Bakın, bu hemen dediğimiz bütçeden
önceydi, Arada geçirelim... Sonra Yılbaşına
yetiştirelim. dedik -yine Sayın Bakan burada- bu teklifleri
getirdik. Ha, arkadaşlarımızın serzenişi biz bu
teklifi getirirken muhalefet engelliyormuş gibi lanse ederseniz veya
yandaş medyada yazılırsa o tabii ki bizi üzer. Burada hâlen
daha... Gelecek, oraları daha konuşacağız, o çok maddeler
var. Burada devletin bütünlüğüyle ilgili, gelecekteki düzenlemelere
ilişkin birtakım şeyler var, onları
tartışacağız ama onların acelesi de yok, bugün
vatandaşın beklediği kanunlarla alakası da yok, yeniden
yapılandırmayla... Sekiz senedir zaten duruyor, siz ilk
geldiğinizde de söylemiştiniz bunları ama şimdi neyse,
böyle aceleden, Anayasa paketi gibi İçine bazı şeyleri de
sokalım, vatandaşa daha önce hapı yutturmaya
çalıştığımız gibi bu vesileyle bunları da
aradan çıkaralım. diyorsunuz. Sayın Canikli kafa sallıyor
ama ben onları size, şimdi zamanım yetmeyeceği için onlara
girmeyeceğim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hepsi önemli ama hepsi lehe düzenlemedir.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Dolayısıyla, burada muhalefetin iyi niyetinden
faydalanarak araya vatandaşın da ihtiyaç içerisinde olduğu için
ve bu tasarıları beklediği için ki isterseniz tutanakları
getirtin- sayın bakanlara sorduk -Sayın Şimşek de o gün
oradaydı, Sayın Yazıcı ile Sayın Dinçer yok- Bizi
tehdit mi ediyorsunuz? dediğimiz zaman aynı benzer mahiyette sözleri
bize söylediler. Dolayısıyla sizlerin de bunları söylemesini çok
da fazla yadırgamıyoruz.
İnşallah,
yanlışın bir yerinden dönersiniz diyor, hepinize
hayırlı sabahlar diliyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN Geç
kaldınız...
Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 11de karar
yeter sayısı arayacağım.
Dört önerge
vardır 11inci maddede, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" nın 11 inci maddesinin (b) bendindeki %5
oranının %3 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Şevket Köse
İzmir İstanbul Adıyaman
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Akif Ekici Bülent Baratalı
Malatya Gaziantep İzmir
Bayram
Meral
İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 11 inci maddesinin ikinci fıkrasının
(b) bendindeki "%5 oranında" ibaresinin "%3
oranında" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet Yeni Kürşad Tüzmen
Giresun Samsun Mersin
Orhan Karasayar Cumhur
Ünal
Hatay Karabük
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra
sayılı kanun tasarısının 11inci Maddesinin 2inci
fıkrasının b bendinde yer alan %5 ibaresinin %3
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Münir Kutluata Mehmet Günal Kadir Ural
Sakarya Antalya Mersin
BAŞKAN
Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun
tasarısının 11inci Maddesinin 2inci fıkrasının
b bendindeki %5 ibaresinin %20 olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Sırrı
Sakık Hamit
Geylani
Muş Hakkâri
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinize hayırlı sabahlar dileyerek başlıyorum.
Bu önerge
varlık barışıyla ilgiliydi biliyorsunuz. Daha yakın
zamanda çıkarılmıştı. Bu varlık
barışıyla ilgili bu önerge, biliyorsunuz daha çok kara
paranın aklanmasıyla ilgili. Valla şunu öneriyorum: Bilmiyorum
ama Tunusta Bin Ali kaçtı, hanımında 1,5 ton altın
varmış, Bin Alide ne kadar var bilmiyoruz. Mısırda bir
şeyler oluyor, Arnavutlukta oluyor, başka ülkelerde de
kıpırtı var. Bu varlık barışı, biraz
sınırını genişletsek mi acaba diyoruz yani böyle bir
imkân nasıl olur yani hani bütçeye biraz daha birkaç milyar ton altın
falan gelse mi?
Şimdi tabii
arkadaşlar, iyi hoş, her şey bir tarafa ama bu sabah vakti hâlâ
kara parayı, kara paranın aklanmasını, kara paranın
varlık olarak kazandırılmasını hâlâ konuşuyorsak,
hâlâ iki sene öncenin üzerinden bunu torbanın içine koyuyorsak vallahi
millet bir gün hepimizi toptan torbaya koyar, toptan, biz de dâhil. Sesinizi
çıkarmadınız diye bizi de torbaya koyarlar biliyor musunuz. Siz
niye o günlerde sesinizi çıkarmadınız? Niye
uyarmadınız? Niye kara paraya yol açtınız? Niye onlara
yeşil ışık yaktınız? Siz niye ses vermediniz?
Türkiyede alın teriyle kazananlar, emeğiyle kazananlar,
hakkıyla kazananlara çokça vergi salınırken böyle haybeden
kazananlar gelip de götürüyor işte, milyarlarla götürüyor. Üstelik bilmem
kaç ton altın gelmişti daha önceki seferde, siz niye buna izin
verdiniz? diye sanıyorum bizden hesap soracaklar.
Şimdi böyle
bir olay içindeyiz yani bu torba kanunun mantığını,
mizansenini anlamak hiç mümkün değil yani bu kadar karmaşa içinde biz
gelip bunları konuşurken, bunları
konuşacağımıza şunu yapsak: Dokuz yıldır,
dokuz bütçe görüşmesinde geliniyor ve -her dokuz bütçe görüşmesinin
son dört bütçe görüşmesinde komisyonda biz yer aldık- Vergi reformu
taslağımız hazırdır, yakında sunulacaktır
AK PARTİ İktidarı dokuzuncu bütçe konuşmasında da,
baktım, öncekilere de baktım Vergi reformu yasa tasarımız
hazırdır, hazırlanmaktadır, sunulacaktır
Kardeşim, bu torbayla uğraşacağınıza, bu
tasarıyı, vergi reformunu çok rahatlıkla geçirirdiniz.
İşçiden, emekçiden yüzde 27, kurumlar vergisinden yüzde 20 yani bu
eşitsizliği giderirdiniz. Bu dolaylı vergilere bir düzen
getirirdiniz. Bu küresel kriz sonrası bir ekonomi politika, ulusal
strateji belirlerdiniz. Bu strateji sonrası Türkiyenin 73 milyon olarak
etkilenmemesi için bir çare aranırdı ve bu birlikte
yapılırdı. Bunu iktidarıyla, muhalefetiyle beraber
yapardık.
Dolaylı
vergiler acımasızca sosyal hayatımızı kemirmeye
başladı. Boşanmalar, cinayetler, gasplar,
hırsızlıklar, ta lise düzeylerine kadar yansıyan
alışkanlıklar, uyuşturucu kullanımlarına kadar
toplumda sosyal çürümüşlüğün farklı alanlarda hızla
geliştiği bir sosyal dengesizliğin bütününü konuşmak,
bütününe bir çözüm birlikte aramak, güzel şeyleri birlikte yapmak
vardı, vardır.
Bakın, Türk
Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
Bir gün
-Başkanlık- Danışma Kuruluna grubumuz adına ben
katılmıştım. Biliyordum, Sayın Şandır Bu
çıksın. demişti, Sayın Hamzaçebi o gün vardı.
Kendisine de biz söyledik, sizler de ana muhalefet olarak destek verirseniz,
tabii. O gün AKP yoktu -grup başkan vekili- ve biz Meclis
Başkanı Sayın Şahine söyledik. Arkasından bütün
partileri çağırdık, komisyonu kurduk ve de üç bin maddeyi burada
üç günde geçirdik. Budur arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bundan ders çıkarırsak torbalara girmeyiz diye
düşünüyorum.
İyi
sabahlar.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge aynı
mahiyettedir.
Şimdi bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin
istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi
ve diğer önergelerdeki imza sahipleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 11'inci
maddesinin (2) inci fıkrasının (b) bendinde yer alan
"%5" ibaresinin "%3" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
Diğer
önergelerin imza sahipleri:
Harun Öztürk
(İzmir) ve arkadaşları
Nurettin Canikli
(Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Çalış, buyurun.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 606 sıra sayılı
Tasarının 11inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuzun görüşlerini açıklamak
üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, önergemizle işletmecilerin ödemesi gereken yüzde 5lik
vergiyi yüzde 3e indirmeyi öneriyoruz. Tabii ki iktidar partisinin de benzer
bir önerge vermesi nedeniyle önergemiz kabul edilmiş oldu. Genel
Kurulumuzda da çok olağan olmayan bir durumla
karşılaştık. Tabii bu, iktidar partimizin
anlayışıyla ilgili bir şey.
Kıymetli
arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz tasarının 11inci
maddesiyle, işletmelerin kayıtlarında bulunmasına
rağmen işletmede mevcut olmayan makine, teçhizat ve diğer
malların kayıt altına alınabilmesinin, bilançolarda
bulunmasına rağmen kasadaki mevcudun tutmaması durumunda ve
ortakların alacaklılarının da gerçeğe aykırı
olması durumunda işletmecilere mevcut durumlarını gerçek
hâle getirmesi için bir fırsat veriliyor. Aslında, ekonomik krizle
boğuşan işletmecilere bu düzenleme küçük bir nefes
aldırır. İşletmelerin
sıkıntılarını giderir mi? Gidermez ama Milliyetçi
Hareket Partimizin bu kürsüde devamlı dile getirdiği esnafın,
tüccarın, işletmecilerin, sanayicinin problemlerini çözmeye yönelik
önerilerimize kulak asmayan AKP İktidarının seçime giderken
aslında bir seçim yatırımı şekline getirmeye
çalıştığı bu torbadan bozma çuval tasarının
bu şekilde de olsa kabul edilmesi en azından işletmecilerimiz
adına olumlu bir durum olduğu için biz de olumlu bakıyoruz ama
bu düzenleme, sanayicinin, işletmecilerin sıkıntılarını
giderir mi? Gidermez arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, işletmeci elindeki makinesini, teçhizatını,
mallarını niye gizlice elden çıkarır? Bilançosu ile
kasası, alacakları verecekleri niye tutmaz? Memleketindeki
işletmesini niye Bulgaristan, Mısır gibi üçüncü ülkelere
taşıma ihtiyacı hisseder? Tesisi elinde dururken niye Çinden,
Uzak Doğudan ithal mal getirir? Niye ara malı ithal eder? Niye
üretimini yurt dışına kaydırır?
Kıymetli
arkadaşlar, bu soruların hepsinin cevabı, Sayın Hükûmetin,
Sayın AKP İktidarının izlediği ekonomik
programdır. Arkadaşlar, siz, bu ekonomik modelden
vazgeçmediğiniz sürece, yani üretmeyen, istihdam sağlamayan, gelir
adaletsizliğini gidermeyen, yandaşlara ve rantiyecilere orta ve alt
gelir gruplarının imkânlarını peşkeş çeken bu
modelden vazgeçmediğiniz sürece bu sıkıntılar
bitmeyecektir. Siz işletmelerin maliyetini düşürmediğiniz sürece
işletmecilerin dünya piyasalarında rekabet etme imkânını da
ortadan kaldırıyorsunuz. Bunu sağlamadığınız
sürece bu tedbirler pansuman tedbirler olmaktan öteye gitmeyecektir diyorum,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çalış.
Sayın
Hamzaçebi, kim konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kayıtlarda
yer aldığı halde işletmede bulunmayan emtia, kasa mevcudu
ve ortaklardan alacakların beyanı için ilave bir ay süre verilmesinin
yerinde olacağı düşüncesi ile işbu değişiklik
önergesi verilmiştir.
BAŞKAN
Sayın Canikli?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe...
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
Bu kanun
hükümlerinden yararlanarak, kasa mevcutlarını gerçek hale getirmek
isteyen mükelleflerin ödeyecekleri vergi oranı %5'ten %3'e
indirilmektedir.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önergeler çerçevesi içinde madde 11i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 12de iki
önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
12'inci maddesinin (5)'inci fıkrasında yer alan
"40'ının" ibaresinin "%35'inin" şeklinde,
"%60'ının" ibaresinin "%65'inin" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Münir Kutluata Mehmet Günal Kadir Ural
Sakarya Antalya Mersin
Reşat
Doğru
Tokat
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 12'inci Maddesinin l'inci
fıkrasındaki "ödenmemiş" ibaresinden sonra
"yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren vadesi
gelmiş" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Sırrı
Sakık Hamit
Geylani
Muş Hakkâri
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihinde vadesi
gelmiş ödemelerin de kapsam altına alınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
12'inci maddesinin (5)'inci fıkrasında yer alan
"40'ının" ibaresinin "%35'inin" şeklinde,
"%60'ının" ibaresinin "%65'inin" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Asılları
ödenmiş olan alacakların kalan ferilerinin yüzde 35inin ödenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Madde 12yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 03.28
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 03.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Kanun tasarı
ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 27 Ocak 2011 Perşembe günü,
alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Hepinize
teşekkür ederim.
Kapanma Saati: 03.31