DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 91
54üncü Birleşim
27 Ocak 2011 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile
konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın, muhtarların sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Zonguldak ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, Tunceli ilinde yaşanan son olaylara
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, muhtarların sorunlarına
ilişkin açıklaması
2.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, muhtarların
sorunlarına ilişkin açıklaması
3.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, muhtarların ve il genel
meclisi üyelerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
4.- Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmenin, Zonguldakın sorunlarına ilişkin
açıklaması
5.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, muhtarların ve il genel
meclisi üyelerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Öğretmenevi inşaatına
ilişkin açıklaması
7.- Manisa
Milletvekili Recai Berberin, Manisa Milletvekili Şahin Mengünün
konuşmasında yanlış anlamalara sebep olacak ifadelerine
ilişkin açıklaması
8.-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın diyabet çubuklarıyla ilgili
konuşmasına ilişkin açıklaması
9.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin konuşmasında yoksulluğun
azaldığı ifadesine ilişkin açıklaması
10.-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın yoksulluğun ölçümüyle ilgili
konuşmasına ilişkin açıklaması
11.- Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin konuşmasında geçen bir mahkeme kararının
doğru olduğuna ve özür dilediğine ilişkin
açıklaması
12.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, kan şekeri ölçüm çubuklarına
ilişkin açıklaması
13.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin yoksulluğun ölçümüyle ilgili ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Van Milletvekili
Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Kürt sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1000)
2.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylani ve 19 milletvekilinin, askerî alanların
çevresinde yer alan patlayıcı maddeler nedeniyle meydana gelen
olayların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1001)
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 24 milletvekilinin, kayıt
dışı istihdam ve işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1002)
4.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 22 milletvekilinin, narenciye üretimindeki ve
ihracatındaki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1003)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/942) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmesinin, Genel Kurulun 27/1/2011 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep
Dağının; Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin;
Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serterin; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Manisa Milletvekili Recai Berberin,
isminden bahsederek şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin, CHP Genel Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, 2002-2010 yıllarında bir
milyon ve üzeri mevduat sahiplerine ve toplam mevduat miktarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/17487)
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Türk Telekomünikasyon A.Ş.nin erişim
şebekeleri yapım, bakım ve onarım ihalesi ile küçük pay
sahiplerinin haklarının korunmasına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/17488)
3.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkârideki sınır
kapılarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Hayati Yazıcının cevabı (7/17543)
4.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlunun, TÜBİTAKın yönetimine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/17658)
5.-
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin, elektrikte ulusal tarife
uygulamasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/17690)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak sekiz oturum yaptı.
Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, ülkemiz hayvancılığının
güncel sorunlarına,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, narenciye üreticilerinin sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
İstanbul
Milletvekili Hasan Macit, 24 Ocak ekonomik istikrar tedbirlerinin yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.
Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, süt üreticilerinin
yaşadığı sorunlara ilişkin açıklamasına
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel, Çukurovada narenciye üreticilerinin
sorunlarına,
Malatya
Milletvekili Öznur Çalık, meyveciliğin sigorta kapsamına
alınmasına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, İnternet üzerinden
gerçekleştirilen dolandırıcılık yöntemlerinin
(10/997),
Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe ve 25 milletvekilinin, cezaevlerindeki yaşam
koşullarının ve sorunların (10/998),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 22 milletvekilinin, başta genç
işsizliği olmak üzere işsizlik sorununun (10/999),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına;
İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak ve 28 milletvekilinin, trafik kazalarının
nedenleri ile alınması gereken önlemler konusunda bir genel
görüşme açılmasına (8/16);
İlişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, Letonya Parlamentosu
Başkanı Solvita Aboltinanın vaki davetine icabetle,
beraberindeki Parlamento heyetiyle Letonyaya resmî bir ziyarette
bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön
Görüşmeler kısmında yer alan (10/723) esas numaralı, faili
meçhul cinayetler konusunun araştırılmasıyla ilgili Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun
26/01/2011 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul
edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/883)
(S. Sayısı: 568),
3üncü
sırasında bulunan, Bazı Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve
Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/877) (S. Sayısı: 535),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
2nci
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, İller Bankası
Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının (1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477)
görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamadan sonra kabul
edildi ve kanunlaştı.
Bayındırlık
ve İskân Bakanı Mustafa Demir, Amasya Milletvekili Hüseyin
Ünsalın konuşmasında adı geçen Cihan Gündüze ilişkin
bir açıklamada bulundu.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17
Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağının;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve
29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut
ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin;
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
birinci bölümünün 13üncü maddesine kadar kabul edildi, verilen aradan sonra
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
konuşmasında belirttiği müsteşarların atanmasına
ilişkin bir açıklamada bulundu.
27 Ocak 2011
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 03.31de son verildi.
Meral AKŞENER
Başkan
Vekili
Harun TÜFEKCİ Yusuf
COŞKUN
Konya Bingöl
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 70
II.- GELEN KÂĞITLAR
27 Ocak 2011 Perşembe
Rapor
1.-
Sayıştayda Boş Bulunan Üyeliklere 6085 Sayılı
Sayıştay Kanununun Geçici 3 üncü Maddesi Uyarınca (Mülga) 832
Sayılı Sayıştay Kanununun 6 ve Ek 8 inci Maddeleri
Hükümlerine Göre Yapılacak Seçime Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ve Sayıştay Üyeleri Ön Seçim
Geçici Komisyonu Raporu (3/1373) (S. Sayısı: 607) (Dağıtma
tarihi: 27.1.2011) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergesi
1.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, tarımsal ihraç ürünlerinin desteklenmesine
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer Çağlayan) sözlü soru
önergesi (6/2327) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2011)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, özel bir dershanede çalışan
öğretmenin Alevi olduğu için işine son verildiği
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17935) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/01/2011)
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, üniversite öğrencilerine yönelik polis
müdahalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17936) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/01/2011)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Hizbullah terör örgütü yöneticilerinin tahliye
edilmesine ve bir açıklamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17937) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2011)
4.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, Sarıkamış
konuşmasında geçen şehit torunu olduğu ifadesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17938)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2011)
5.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, Türk Telekom Arena Stadının
Galatasaray Spor Kulübüne tahsisine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17939) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2011)
6.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, CMKnın 102. maddesinin
yürürlüğe girmesi nedeniyle tahliye edilen Hizbullah Davası
sanıklarının yurt dışına kaçtığı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17940) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
7.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Wikileaksin
yayınladığı belgelerdeki bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17941) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2011)
8.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
Cumhurbaşkanlığı harcamalarının artmasına ve
Dışişleri Konutunun boşaltılmaması sebebiyle
Dışişleri Bakanına kiralanan binaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17942)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
9.- İstanbul
Milletvekili Algan Hacaloğlunun, Türk Telekom Arena Stadına ve
Stadın açılışında yaşanan protesto olayına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17943) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2011)
10.- Adana
Milletvekili Mustafa Vuralın, Başbakanlık merkez binada görevli
polis memurlarının kıyafetlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17944) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2011)
11.- Adana
Milletvekili Mustafa Vuralın, orman köylüsüyle Devlet arasındaki
ihtilaflara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17945) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
12.- Adana
Milletvekili Mustafa Vuralın, geri dönüşüm işi yapan
firmalardan geri dönüşüm tesisi lisansı almayanlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17946)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
13.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, denizlerdeki kaçak avlanma ve
denetime ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17947)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
14.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, TÜİKin yoksulluk
araştırması kriterlerine ve bazı ekonomik göstergelere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17948)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, KPSS-B kadroları için yapılan
sınava ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17949) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
16.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Entegre
Sınır Yönetimi Projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17950) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/01/2011)
17.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, terör örgütünün
eylemsizlik kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17951) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
18.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, yurt içi ve yurt
dışında yapılan açılışlara ve komşu
ülkelere yardım kapsamında yapılan yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17952)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
19.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, bir kadın hükümlüye
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17953)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/01/2011)
20.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, 2007 yılından
itibaren hâkim adaylarının mülakat işlemleri için açılan
davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17954) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2011)
21.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, şeffaf plastik oy
sandıklarının teminine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17955) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2011)
22.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, 2007-2010 yılları
arasında ceza ve tutukevlerinde hayatını kaybeden hükümlü ve
tutuklu sayısı ile bu sebeple açılan adli ve idari
soruşturmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17956) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
23.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, 1980-84
yıllarında Diyarbakır Cezaevindeki tutuklu ve hükümlü
sayısına ve ölenlere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17957) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/01/2011)
24.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Alo 170 hattına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17958) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2011)
25.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, daha düşük ek göstergeli bir göreve atanan
memurların gösterge farkının maaşlarından kesilmesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17959) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2011)
26.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, SGK İzmir İl Müdürlüğündeki
bazı uygulamalara ve iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/17960)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
27.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, SGK İzmir İl Müdürlüğünde
eksik yemek ücretlerinin memurlardan tahsil edilmek istendiği
iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17961)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
28.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, 2005-2010 yılları arası
Edirnede işe başlayan özürlü sayısına ve özürlülerin
istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17962)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
29.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, şeker hastalığına yönelik
araştırmalara ve kan şekeri ölçüm çubuklarının
bedellerinin ödenmesine yönelik uygulamaya ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/17963)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
30.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/17964)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
31.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, SGKnın diyabet
hastalarıyla ilgili yayımladığı genelgeye ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17965) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
32.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, GAP kapsamında Gaziantepteki
sulama kanalları inşaatına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17966) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2011)
33.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir göletin tamamlanmasına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/17967)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2011)
34.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Mersin-Bozyazı Sazlıyokuş
mevkisindeki Hazineye ait bir taşınmazla ilgili iddialara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17968) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
35.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, 2/B arazilerinin
satışlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17969) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/01/2011)
36.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, İsrail ile Güney Kıbrıs Rum
Kesiminin ekonomik işbirliği antlaşması imzalamasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17970) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
37.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin, Danimarkada bir hapishanede kötü muameleye
maruz kalan bir Türk vatandaşına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17971) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
38.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, aday meslek memuru
alımına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17972) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2011)
39.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Danimarkadaki bir cezaevinde
uğradığı kötü muamele sonucu hayatını kaybeden
Türk vatandaşına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17973)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
40.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Göksu EDAŞın
özelleştirme ihalesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17974)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
41.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Kazdağı Milli Parkında ve
Çanakkale-Bigada verilen maden arama ve işletme ruhsatlarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17975) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
42.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Akkuyu Nükleer Santralinin yatırım
maliyetine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17976) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2011)
43.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, 2002-2010 yılları
arasında TPAOya yapılan atamalara ve atama yöntemlerine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17977) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
44.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, 2002-2010 yılları
arasında TKİ Kurumuna yapılan atamalara ve atama yöntemlerine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17978) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
45.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Göksu EDAŞın
özelleştirilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17979) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/01/2011)
46.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, mutlak koruma alanlarıyla
ilgili hukuki düzenlemelere ve meydana gelen mağduriyetlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17980)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/01/2011)
47.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, kullanılmayan bir
köy okuluna korucuların yerleştiği iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17981)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
48.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın,
Kahramanmaraşın bir ilçesinin ismindeki yazım
hatasının düzeltilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17982)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
49.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, bir belediyenin büfe
sahiplerine içki satışı nedeniyle baskı
yaptığı iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17983)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
50.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, CMKnın 102. maddesi kapsamında
tahliye edilen tutukluların kaçmasından sorumluluğu bulunanlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17984) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
51.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, kurulması planlanan Sınır
Güvenlik Birimine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17985) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2011)
52.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, Sapanca Belediye Başkanıyla ilgili bazı
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17986) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
53.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, kamu yatırımlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17987) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
54.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17988)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
55.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Yalova Valisinin basında yer alan bir
ifadesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17989) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
56.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Ziraat Bankası,
Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalardan çiftçilerin
kullandığı kredi miktarı ve borçların
yapılandırılmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17990) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2011)
57.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Tarımsal
Kalkınma Kooperatifleri, Toprak ve Su Kooperatifleri ve Sulama
Birliklerinin takipteki borçlarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17991) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2011)
58.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamana sefer
düzenleyen uçaklara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17992) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
59.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Türkiye genelinde ve Antalyadaki Hazineye ait
taşınmazların satışına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17993)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
60.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17994) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/01/2011)
61.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Kahramanmaraşta
bir okul binası inşaatının tamamlanmasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17995)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
62.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, 2003-2011 yıllarında
Denizlideki Bakanlık personeli ile ilgili işlemlere ve personelin
üyesi olduğu sendikalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17996) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/01/2011)
63.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, 2003-2010 yıllarında
personelle ilgili işlemlere ve personelin üyesi olduğu sendikalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17997) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
64.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, 2000-2011 yılları arasında
Akdeniz Üniversitesinde açılan soruşturmalara ve yargısal
başvurulara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17998) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/01/2011)
65.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, vakıf yüksek öğretim
kurumlarına yapılan devlet yardımlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17999)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
66.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, sözleşmeli sağlık personelinin
sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18000) (Başkanlığa geliş tarihi:
14/01/2011)
67.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, 4924 sayılı
Kanun kapsamında çalışan sağlık personeli
istihdamına ve tayin sorununa ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18001)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
68.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, İzmirde bir devlet hastanesinin
yaptığı göz ameliyatlarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18002)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
69.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, bazı büyük besi
işletmelerinin sektörden çekilme kararına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18003)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2011)
70.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, narenciye
üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18004)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2011)
71.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, zayıflama ve
yardımcı tedavi amaçlı ürünlerin satışına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18005) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
72.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Ankara Ticaret Odasının bir
araştırmasına ve et besiciliğinin sorunlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18006) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
73.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Mersinde bir beldede dolu afetinden
zarar gören çiftçilerin mağduriyetinin giderilmesine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18007) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
74.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, 2002-2010 yılları arası
Et ve Balık Kurumuna yapılan atamalara ve atama yöntemlerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18008) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
75.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Bulgaristanda ortaya çıkan
bir hayvan hastalığına karşı alınacak önlemlere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18009) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
76.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyaman-Kâhta ile
Diyarbakırı birbirine bağlayan yolun yapımına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18010) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2011)
77.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, uluslararası
taşımacılıktaki C2 belgesi zorunluluğuna ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18011)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2011)
78.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin, Trabzon Havalimanına yapılması
planlanan ikinci piste ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18012) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/01/2011)
79.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/18013) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
80.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin Devlet Bakanından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/18014) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/01/2011)
81.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, kamu yatırımlarına
ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru
önergesi (7/18015) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2011)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19
Milletvekilinin, Kürt sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1000)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2010)
2.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylani ve 19 Milletvekilinin, askeri alanların
çevresinde yer alan patlayıcı maddeler nedeniyle meydana gelen
olayların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1001) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/11/2010)
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 24 Milletvekilinin, kayıt
dışı istihdam ve işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1002) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/11/2010)
4.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 22 Milletvekilinin, narenciye
üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1003)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/11/2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Malazgirt Devlet Hastanesinde yaşanan
sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16763)
2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, bir ilacın fiyatının
artırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16764)
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepte ödenemeyen kredi ve senetler ile
odalardan kaydını sildiren esnaf sayısına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16766)
4.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Antalyada imalat sanayinin
durumuna ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16767)
5.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Türk Patent Enstitüsü
Başkanlığıyla ilgili bazı iddialara ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16768)
6.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, yatırım yapılmayan OSB
arazilerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16769)
7.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan
ayrılan personele ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16770)
8.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada KOSGEB tarafından KOBİlere
kullandırılan kredilere ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16771)
9.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursadaki bir hastanenin
bilgisiyar sistemindeki sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16840)
10.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalyanın Manavgat ilçesine
yapılması planlanan tekne imal ve çekek yeri projesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16849)
27 Ocak 2011 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç milletvekili arkadaşımıza
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, muhtarların
sorunları hakkında söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolata aittir.
Bu arada, sayın konuşmacılara
uyguladığımız sistemi hatırlatmak isterim, süre
uzatımı yok.
Sayın Özbolat, buyurun efendim.
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın, muhtarların sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; muhtarlarımızın sorunları
üzerine gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi en içten duygularımla selamlıyorum.
Ülkemizde ekonominin kötü gidişinden en olumsuz etkilenen
kesimlerin başında köy ve mahalle muhtarlarımız
gelmektedir. Sayıları 53 bine yaklaşan
muhtarlarımızdan çok büyük bir kesimi icralık durumdadır.
Başka bir ifadeyle muhtarlarımız ekonomik krizi en derinden
yaşamaktadırlar. Bundan da anlaşılacağı gibi,
muhtarlarımızın en temel sorunu ekonomiktir, ekonomik
sorunların yanında, diğer en önemli sorunları sosyal
güvenlikle ilgili olanıdır.
Bakınız değerli arkadaşlar,
muhtarlarımıza 345 lira civarı maaş verilmektedir. Bu
maaş, zaten, Hükûmet için başlı başına bir utanç
vesilesidir. Verilen maaşı nasıl harcıyorlar? diye
baktığımızda, gördüğümüz tablo üzücüdür çünkü 345
liralık maaşın yaklaşık 300 lirası BAĞ-KUR
prim ödemesine gitmektedir. Başka bir ifadeyle
muhtarlarımızın eline her ay 45 lira kalıyor. Bu,
muhtarlarımıza yapılan en büyük ayıptır. Bütün bunlar
yetmiyormuş gibi, muhtarlarımızın yeşil kartları
da iptal edilmektedir. Peki, bu durumda muhtarlarımız nasıl
tedavi olacaklardır? Seçimle gelen, demokrasinin uygulanmasında en
önemli bir birim olan köy ve mahallelerimizi yöneten muhtarlarımıza
yapılan büyük bir haksızlıktır. Muhtarlar,
yaptıkları işlemlerden aldıkları paraya muhtaç
bırakılmamalıdır. Ayrıca, bu hizmetlerin
parasını alabilmek amacıyla kendisinden oy aldığı
kişiyle yüz yüze getirilmemelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Köy
Kanunumuz, cumhuriyetin kurulduğu yıllarda önemli bir görev
üstlenmiştir. Ancak, hepimizin bildiği gibi, bu Kanunun günümüz
koşullarına uyarlanması gerekmektedir. Aynı sorun mahalle
muhtarlarıyla ilgili kanunda da yaşanmaktadır. Bu
kanunların hükümleri derhâl günümüze uygulanmalıdır. Aksi
takdirde, köy ve mahallelerimizde yönetim sorunu ortaya çıkacaktır.
Özellikle mahalle muhtarlarımızın
yaşadığı bir diğer sorun da yetki sorunudur. Tüm
muhtarlarımızın görev ve sorumluluklarına
baktığımızda çok sayıda madde ile
karşılaşmaktayız, oysa muhtarlarımızın
yetkilerine baktığımızda kayda değer bir şey
görememekteyiz. Muhtarlarımızın sorumluluğu çok, yetkisi
yoktur. Bu durum işleyişte sorunlara neden olmaktadır. Hem
kaynağı hem de yetkisi olmayan muhtarlarımıza bu kadar
sorumluluk yüklemek insafsızlıktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
muhtarlarımız bu denli dertli iken Hükûmetten belki sorunlarına
bir çözüm bulurlar diye beklenti içindeler, ancak beklentilerine bugüne kadar
cevap alamamışlardır. Burada bütün partiler bir aradayız,
muhtarlarımız da öyle, CHPlisi, AKPlisi, MHPlisi, BDPlisi her
görüşten muhtarlarımız var ama hepsinin sorunu aynı. Bu
sorunlara çözüm bulmalıyız. Eğer AK PARTİ Hükûmeti bu sorunlara
çözüm bulamayacaksa -ki şu ana kadar bulamadı-
muhtarlarımız merak etmesin, haziran ayında yapılacak olan
seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında bu sorunlar bitecektir.
Cumhuriyet Halk Partisi Programına açıp
baktığımızda bu sorunların çareleri yazmaktadır.
Özlük hakları üstlenecekleri yeni sorumlulukları parelinde
iyileştirilecek, gelirleri artırılacaktır.
Muhtarlarımız 300 lira maaş almayacak, aldığı
maaşından da 380 lirasını BAĞ-KUR primi için
ödemeyecektir. Yerel yönetimlerin ihale, imar değişikliği veya
rant oluşumuna neden olacak işlem ve kararları, ancak meslek
odaları, muhtarlar ve yöre temsilcilerinin katılımıyla
kamuoyunun gözetiminde yerel meclisler düzeyinde ele alınabilecek,
gerektiğinde referanduma başvurulacaktır. Belediye meclislerinde
muhtarların müzakere süreçlerine katılımı
sağlanmalıdır. Mahalle yönetimine yapısı, yetkileri ve
sorumlulukları açısından yeni bir düzenleme getirilmelidir.
Muhtarlık sistemi en uçtaki kamu hizmet birimi olarak yeniden
yapılandırılmalıdır. Muhtarların çağın
gereklerine göre hizmet verebilmesi için gerekli altyapı
oluşturulmalı, başta özlük hakları ve çalışma
koşulları olmak üzere durumlarının üstlenecekleri yeni
sorumluluklar paralelinde iyileştirilmesi için gereken yasal düzenlemeler
yapılmalıdır. Köy muhtarlığı ve köy yönetimlerine
yetkileri ve sorumlulukları açısından yeni ve yapıcı
bir düzenleme getirilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
son verirken sizlere ve bizleri televizyonları başında izleyen
yurttaşlarımıza, muhtarlarımıza sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özbolat.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Köse, buyurun efendim.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) 60a göre katkı vermek
istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Vallahi bu katkılar hiç bitmiyor;
maşallah, her konuda herkes katkı veriyor.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin, muhtarların sorunlarına ilişkin
açıklaması
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Durdu Özbolat
muhtarların sorunlarına değindi. Gerçekten çok önemli bir
konudur. Muhtarlar, mahallenin ya da köyün içinden seçimle gelen ve bu nedenle
özel öneme sahip olan kişilerdir. Ancak aldıkları maaş, sosyal
güvenlik primleri, yetki ve sorumluluk çalışması gibi
sorunları düzeltilmemiştir. Hükûmet bu konuda düzenleme yapmalı
ve muhtarlarımızı bu dertlerden kurtarmalıdır. Aksi
takdirde, muhtarlık kurumu ismi var ama işlevi yok bir biçime
dönebilir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köse.
Sayın Aydoğan, buyurun.
2.- Balıkesir Milletvekili
Ergün Aydoğanın, muhtarların sorunlarına ilişkin
açıklaması
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Muhtarlarımızın sorunları bize de aynen
intikal etmekte. Muhtarlarımız eylemlerinden devlet memuru olarak
yargılanmakta ama yetkileri olmamaktadır. Muhtarlık kurumu
kaldırılmak isteniyorsa kaldırılmalı, eğer
kaldırılmayacaksa sorumluluk ve yetkileri yeniden düzenlenerek
demokrasinin ilk ayağı olan muhtarlık yeniden
yapılandırılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Sakık, buyurun.
3.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, muhtarların ve il genel meclisi
üyelerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Aslında sadece muhtarlarımızın sorunları
yok, il genel meclisi üyelerimizin de sorunları var. Daha önce de birkaç
kez önerge verdik ama eğer gerçekten böyle bir düzenleme olacaksa
muhtarlar ve il genel meclisi üyelerimizin konumları yeniden gözden
geçirilirse mutlu oluruz. Onlar da seçilmiş halk temsilcileridir.
Parlamenterler ne kadar bu konuda hak, hukuktan, adaletten pay alıyorsa
onlar da almalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, Zonguldak ilinin
sorunları hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahiye aittir.
Sayın Sipahi, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahinin, Zonguldak ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Sayın
Başkan, size ve yüce Meclise saygılar sunarım.
Maalesef son yıllarda Türkiye'nin en ihmal edilmiş
illerinden birisi hâline gelmiş olan ülkemizin güzel köşesi, kara
elmas diyarı Zonguldakın sorunlarını burada dile
getirmekten büyük bir memnuniyet duymaktayım.
Hükûmetin övündüğü tek konu olan bölünmüş yol
yapımı hususunda herhâlde Zonguldak ili unutulmuş.
Ereğli-Alaplı arası hariç tamamlanamadığı gibi
eski hâlini aratır ve yer yer nereye gideceğinizi bilemediğiniz
tehlikeler yaratmış, yollar yarım, tünel inşaatları
yarım. Saltukova Havaalanı yapılmış ama faaliyet yok.
Bakımsız demir yolu Zonguldak-Karabük arasında var ancak Ankara
bağlantısı yok. Zonguldakın kömürü ise Ereğlideki
Demir Çelike gitmek için kömür dolu tren vagonlarının gemiyle
taşındığı bir garabeti, bir komediyi sergilemekte.
Bu, dünyada benzeri yok gemiyle tren
vagonu taşıma şekline Zonguldaklı acı acı
gülmekte çünkü taşıyan gemi bir bakanımızın
oğluna ait, yani gemi değil gemicik. Zaten yılların
ihmaline maruz Zonguldak Limanındaki hemen tek deniz yolu faaliyeti de bu
gemicikten ibaret.
Zonguldak ve çevresi (Kozlu, Kilimli gibi) ve Ereğlide hava
kirliliği solunan zehir hâline gelmiş, Ankaranın 70li
yıllardaki hâli. Anlayacağınız, Zonguldaklı yerin
altında kömür tozu, yerin üstünde ise zehirli hava solumakta. Sizin
kömürünüz var. diye doğal gaz da getirilmemiş.
Dünyanın sayılı taş kömürü yataklarına
rağmen kömürün yüzde 90ı yurt dışından ithal
edilmekte, tabii, yandaş ithalatçıları zengin etmek üzere.
Türkiye Taşkömürü Kurumu ise taşeronlara peşkeş
politikasının ihmaliyle baş başa bırakılmış.
Zamanında 40 binlere varan işçi sayısı 10 bine inmiş.
Boğaz tokluğuna mahkûm köleleşmiş işçilerle ucuz Çinli
işçiler tercih edilmekte. İş güvenliği ihlal edilir hâle
gelmiş. 30 işçi kardeşimizin ardından sadece kader veya
güzel güzel öldüler şeklinde sözlerle Zonguldaklıya
başsağlığı mı dilenmiş, yoksa alay mı
edilmiş, onu da idrak etmekte Zonguldaklı güçlük çekmekte.
En az 10-15 bin işçinin daha istihdamı mümkünken, ithal
kömür, köle işçi politikalarıyla işsizlik had safhaya
gelmiş. İşçi kenti Zonguldak, işsizler ve aç insanlar kenti
hâline dönmüş.
Zonguldak için hayati önem taşıyan Filyos Projesi ise,
AKPli politikacıların her seçim öncesi kırk yıllık
Filyos rüyasını gerçekleştiriyoruz şeklinde nutukları
dışında önemli bir gelişme gösterememiş. Muhtemelen
önümüzdeki seçimler öncesinde de aynı Filyos rüyası vaatleri söylenecek.
Burada kamulaştırma biteli yedi sekiz yıl olmuş ama yer
tahsisi yapılmamış.
Filyos ve Alaplı organize sanayi bölgeleri kâğıt
üzerinde kalmış, Çaycuma Organize Sanayi Bölgesi yüzde 50 seviyenin,
yolu bile yapılmayan Ereğli Organize Sanayi Bölgesi ise yüzde 30
seviyenin altında kapasiteyle çalışmakta.
Ereğli Demir Çelik Fabrikası, yani ERDEMİR,
Türkiyenin en önemli sanayi tesislerinden birisi olarak özelleştirmenin
kurbanı olmuş ve çalışan sayısı 9 binlerin
üzerinden 6 binlerin altına inmiş. ERDEMİRin alım ve ihale
işleri İstanbula kaydırılmış, Ereğli ile
ilişkisi sadece bulunduğu coğrafi konumdan ibaret
kalmış. Bin kadar Ereğlideki demir sac ticareti yapan
işletme işsiz kalmış ve kapanmış.
Ereğli Bababurnundaki tersanelerin çoğu
kapanmış, kalanları da kapanmanın eşiğinde.
Tersanelerdeki 5 bin kişi - ki yan işlerle beraber 7 bin kişi-
işsiz kalmış durumda.
Bölgenin değil ülkenin en önemli istihdam alanlarından
birisi olması gereken sanayi bölgesi Karadeniz Ereğlisi,
bırakın başkasının derdine istihdam çaresi
olmayı, kendi çocuklarının bile iş
bulamadığı, başka yerlere gittiği bir kadere mahkûm
edilmiş. Esnaf ve sanatkâr il genelinde perişan, siftah yapamaz hâle
gelmiş.
Devrek, Çaycuma ve Gökçebeyde çoğu aile işletmesi olan
tarım ve hayvan besiciliği bitik durumda.
12 bin ton fındık rekoltesine sahip, limanı
yapılmayan, atık su işi halledilemeyen Alaplı ilçesi,
fındık üreticisiyle, esnafıyla fakirlik ızdırabı
içerisinde.
Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletvekilimiz olmayan
Zonguldakın sorunlarını oranın milletvekiliymiş gibi
sözlü ve yazılı olarak gündeme getirmeye, Zonguldakın ve
Zonguldaklının Mecliste mücadelesini vermeye devam edeceğiz.
Onlara söz verdik, bu sözü yerine getirmekte kararlıyız.
Seçimlerden sonra ise
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sipahi, alınan karar gereğince
süre uzatımına gidemiyoruz. Onun için beni
bağışlayınız.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Efendim, öyle bir
karar yoktu bildiğim kadarıyla.
BAŞKAN Var efendim. Meral Hanım da uyguluyor. Genel
Kurul karar almıştı.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Müsaade ederseniz
sadece teşekkür edeyim.
BAŞKAN Açmayayım mikrofonu Sayın Sipahi müsaade
ederseniz. İhlal etmiş olmayayım kuralı. Çok teşekkür
ederim.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Efendim, buradan
bütün Zonguldaklılara en içten saygılarımı arz ediyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Türkmen, buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmenin,
Zonguldakın sorunlarına ilişkin açıklaması
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Efendim, ben de Zonguldakın
sorunlarını gündeme getiren sözcünün söylediklerine
karşılık, bunların çoğunun doğru
olmadığını söylemek istiyorum, söz almak istiyorum müsaade
ederseniz.
Sevgili Vekilime Zonguldaka duyarlı olmasından
dolayı teşekkür ederim. Geçenlerde bir ziyarette bulundular MHP Grubu
olarak. Evet, eksiklerimiz yok değildir ama AK PARTİ döneminde bu
eksiklerin çoğu tamamlanmıştır. Bugün, bahsettiği
Düzce-Ereğli, Ereğli-Zonguldak arasında olan duble yolun ihalesi
yapılmış, yüzde 80i tamamlanmıştır.
Zonguldak-Gerede arası duble yolu, eğer oradan geçmişlerse
görürler, orası da tamamlanmıştır. Zonguldakın
altyapısı tamamlanmış, tarif edildiği gibi
değildir.
Filyos Projesi dediğin zaman, ilk defa bizim dönemimizde,
bugün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Türkmen.
Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.
5.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, muhtarların ve il genel meclisi üyelerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkanım, bir önce muhtarlarla ilgili konuşma yapan Sayın
Durdu Özbolata teşekkür ediyorum. Dokuz yıldır benim bu
Mecliste dilim hep gitti ama Hükûmet hep söz veriyor, şimdi artık Köy
Kanununu şu Meclise tatil olmadan getirsin de
muhtarlarımızın, il genel meclisi üyelerimizin durumu belli
olsun. Dokuz yıldır hep bunu dinliyorum. Sayın Durdu Özbolat da
dile getirdi. Artık bu son olsun, bir an önce Köy Kanunu gelsin Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Gündem dışı üçüncü söz, Tunceli ilinde yaşanan
son olaylarla ilgili söz isteyen Tunceli Milletvekili Şerafettin Halise
aittir.
Sayın Halis, buyurun efendim.
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halisin, Tunceli ilinde yaşanan son olaylara ilişkin
gündem dışı konuşması
ŞERAFETTİN HALİS (Tunceli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, her ne kadar olağanüstü hâl
kaldırıldıysa da bugüne kadar Tuncelide yaşanan durum, hep
olağanüstü hâl durumu oldu. AKP her ne kadar ileri demokrasiden
bahsediyorsa da yine yaşananlar, bırakın ileri demokrasilerde,
sıradan demokrasilerde bile görülmeyen olaylar. Düşünün ki
Tuncelinin Pertek ilçesinde bir okulda bir öğretmen tarafından
öğrencisine bir taciz olayında bulunuluyor. Kaymakamın ve yerel
yöneticilerin orada tacizci öğretmeni korumaları ve
kollamalarına karşılık, orada, KESK Şubeler Platformu,
sivil toplum örgütleri, veliler ve Belediye Başkanının içinde
olduğu bir basın açıklaması yapılıyor. Basın
açıklaması sonrasında hemen Kaymakamlık adli ve idari
soruşturma açıyor, savcılık soruşturmayı
başlatıyor ve Sağlık Bakanlığından bölgeye
müfettişler gidiyor. Bir bakın, sorulan sorular nedir? Müfettiş
aynen şunu soruyor: Basın açıklamasına
katıldınız mı? İkinci bir soru: Kamu idarecileri
hakkında, aleyhinde ya da istifaları konusunda slogan
attınız mı? Hani nerede demokrasi? Basın
açıklamasının suç olduğu bir ülkede hangi demokrasiden
bahsedeceksiniz? Yöneticilere yönelik istifa sloganları atmak ne zaman suç
oldu? Hangi demokrasi bu? Buna, daha doğrusu, sultanlar ve kullar iktidarı
deseniz iyi olmaz mı? Sonuç ne oluyor: Bakanlık Teftiş Kurulunun
vermiş olduğu rapor dâhilinde üç sağlık personeli sürgün
ediliyor.
Her şeyden önce, sürgün, çağımızın bir
cezası değildir, ta eski Romadan kalmış, Osmanlıdan
cumhuriyete devrolmuş, büyük trajedilere, acılara mal olmuş ve
günümüzde de hâlâ vuku bulan bir ceza, yani çağdaş bir ceza
değil. Kim bu sürgün edilen arkadaşlarımız? Sendika iş
yeri temsilcisi Şemsi Engin, yine üye Nursen Berk Okçu, yine üye Gürsele
Kurt. Sadece tacize ve tecavüze karşı bir basın
açıklamasına katılmış olmak
Şimdi, burada, haydi
diyelim ki basın açıklamasına katılmak suçtur, peki, tacize
ve tecavüze karşı olmakta mı suçtur? Şimdi, AKP, burada, ya
tacize, tecavüze karşı olmadığını söyleyerek bu
sürgünleri geri almak zorundadır ya da bu sürgünlerin devamı hâlinde
tacizin ve tecavüzün yanındayım diye tacizci ve tecavüzcü
politikasını tescil etmek durumundadır.
Tabii bu ilk sürgün değil, iki ay önce de bir sürgün daha
yaşandı. Tunceli PTT Müdiresi Sayın Fidan Şahin bölge
başmüdürünün raporuna binaen Erzuruma sürgün edildi. Şimdi dikkat
edin, bölgede çalışması istenmeyen başmüdür AKP
tarafından kollanıyor ve onun rapor ettiği, Tunceli halkı
tarafından sevilen Fidan Şahin sürgün ediliyor.
Sürgünler nereye yapılıyor, bakın: Erzurum, Amasya,
Aksaray, Yozgat, Gümüşhane. Sürgün etmek sürgün için ne kadar zorsa,
sürgün illeri olarak adlandırılan bu iller halkına da bu büyük
bir hakarettir. Sürgün diyorsunuz, eskiden Fizana sürerlerdi, Malta
adalarına sürerlerdi, bir nedeni vardı ve bir gerekçesi vardı,
gerekçesi de negatifti söylemek gerekirse. Bugün Malta sürgünlerini
kınamak ne kadar yerindeyse, çağımızda, günümüzde
yaşanan sürgünleri kınamak da o kadar yerinde olacaktır.
Bir daha söylüyoruz: Bu arkadaşlarımızın
sürgün nedeni tacize karşı bir basın açıklamasına
katılmış olmaları. Siyaseten bir şey yok ve
müfettiş soruyor, tekrar ediyorum: Basın açıklamasına
katıldınız mı? Yöneticilerimiz hakkında istifa
sloganı attınız mı? Buradan, dediğim gibi, üç sonuç
çıkıyor:
1) Basın açıklaması suçtur.
2) Taciz ve tecavüz meşrudur, buna karşı
çıkmak suçtur.
3) Yöneticilerimizin dokunulmazlığı vardır.
Biz, demokratik bir ülkede değil, şahlık, sultanlık ve
padişahlık ülkesinde yaşıyoruz.un tam da adıdır.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Güvel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin, Adana Öğretmenevi inşaatına ilişkin
açıklaması
HULUSİ GÜVEL (Adana) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, Adana ilimizin bir sorununu dile
getirmek istiyorum. Adana Öğretmenevi inşaatı ihalesi 2002
yılında yapılmış, ancak 2005 yılında temeli
atılabilmiştir. Aradan beş buçuk yıl geçmiştir
değerli arkadaşlar; kaba inşaatı bitmiştir,
tamamlanarak hizmete sunulmaması için hiçbir neden yoktur. Ancak konu
Adana olunca birdenbire ortaya ödenek sorunu çıkmaktadır. Sayın
Millî Eğitim Bakanına bu konuyu defalarca yazılı ve sözlü
olarak ilettim. Ne zaman öğretmenevini gündeme getirsem Yeteri kadar
ödenek göndereceğim, bu sene tamamlanacaktır. denilmekte, hemen
ardından unutulmaktadır. Adana Öğretmenevi Adananın kamu
yatırımları konusundaki makûs talihinin bir göstergesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Güvel.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır. Önergeleri ayrı ayrı
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Kürt sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1000)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kürt Sorununda, 30 yılı aşkındır devam
eden askeri yöntemlerin devre dışı bırakılarak,
şiddetli bir savaş ortamına girilmesinin önlenmesi, demokratik
çözüm arayışının güçlendirilerek çözüm konusunda ulusal
mutabakata katkıda bulunulması için toplumdan gizlenen hakikatlerin
ortaya çıkarılarak kamuoyu ile paylaşılması amacıyla
Anayasa'nın 98inci, İç Tüzüğün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılması için
gereğini arz ve teklif ederiz.
1) Fatma Kurtulan (Van)
2) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi
Yıldız (Batman)
6) Akın
Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat
Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19)
Sırrı Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye'de 30 yılı bulan bir çatışma
ortamı sürmektedir. Hükümetler, sorunun çözümünde toplumsal
mutabakatı teşvik ederek, sorunu demokratik kanallarla çözmeyi ve bu
alanda cesur adımlar atmayı denemek yerine, anadil talepleri de dahil
olmak üzere Kürtlerin Demokratik Hak Taleplerini bir bölücülük unsuru gibi
göstererek, bu yönlü bütün çağrıları toplumda infial yaratma
yönünde kullanmıştır.
Toplum esasen Kürtlerin demokratik haklarının
verilmesine taraf durumda iken, hükümetler Kürtlerin ve farklı kesimlerin
hak taleplerini bir getirim alanı olarak kurgulamış, devlet
içinde ve dışında bir pazarlık unsuru haline
getirmiştir. Kürtlerin hukuk, adalet, sağlık, eğitim ve
daha birçok alanda "Kürt" olarak yer alması ya da
yararlanmasının engellenmesi ve bu gerçeğin göz ardı
edilmesi ise çatışma ortamının sürekliliğini
getirmiştir. Hükümetlerin Kürtlerin demokratik haklarına ilgisiz
kalması ve çatışma ortamını kendi çıkarı
doğrultusunda devamına müsaade etmesi, Türkiye'de demokratik
siyasetin yaşam bulmasını da engellemiştir. Bu güne kadar
hiç bir hükümet tarafından bütün açıklığı ile kabul
edilmeyen Kürt Sorunu, arka planı toplumdan gizlenen ve antidemokratik
yöntemlerin en fazla denendiği sorun olmuştur. Tasfiye üzerine
kurgulanan çözüm anlayışı, Türkiye'de adaletin işlemesini
engellemiştir.
Geldiğimiz aşamada da hükümet çözümde demokratik
yöntemlerin kullanılmasından gittikçe uzaklaşmaktadır.
Denenen yöntemlerin çözüm olmayacağı, yöntemlerin
hazırlayıcısı, onaylayıcıları,
uygulayıcıları tarafından da bilinmesine rağmen
aynı yöntemlerde ısrar edilmektedir. Bir halkın asimile edilmesinden
yok edilmesinin hedeflenmesine kadar uzanan süreçte mevcut yöntemlerin
aldatmaktan ve oyalamaktan öte bir sonuç vermeyeceği
anlaşılırdır.
Kürtlere karşı yürütülen inkâr ve imha politikaları
sonucu, kayıtlara göre çatışmalarda 50 bine yakın insan hayatını
kaybetmiş, 5 bine yakın köy boşaltılıp
yakılmıştır. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve
dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in de içinde
bulunduğu birçok siyasetçi ve askeri yetkili şüpheli bir şekilde
hayatını kaybetmiştir. Siyasetçi, aydın, yazar, gazeteci,
işadamı dahil 17 bine yakın insanımız devlet içinde
varlık bulan hukuksuz oluşumlarca katliamdan geçirilmiştir.
Örgüt üyesi olduğu şüphesi ile vatandaşlarımız zorla
kaybettirilmiş ya da infaz edilerek gizlice gömülmüştür. 3 milyona
yakın insanımız yerinden edilmiş, milyonlarca dolar
savaş araçlarına harcanmıştır. Bölge sürekli
bombalanarak doğası tahrip edilmiş, ormanlar
yakılmıştır. Sayısız suça bulaşan Koruculuk
Sistemi kurulmuş, askeri bölgeler ve yığınaklarla bölgede
sürekli olağanüstü hal durumu yaratılmıştır. Avrupa
Birliği üyelik süreci Kürt Sorununda demokratik çözüme
varılamadığından uzamış, birçok uluslararası
sözleşme Kürtlerin demokratik taleplerine haklılık
kazandıracağından rafa kaldırılmıştır.
Ortadoğu'da ve uluslar arası platformda PKK'nin askeri yöntemlerle
yok edilmesi üzerine sonuç vermeyen tehlikeli pazarlıklar
yapılmış, istikrarsız devlet görüntüsünden öteye
gidilememiştir.
Oysa Türkiye ile benzer sorunları yaşayan ülkeler,
sorunlarını Hakikat Komisyonları kurmakla aşmayı
başarabilmişlerdir. Tarafların işbirliği içerisinde
çalışmasının sağlanamaması, rejimi işleyemez
duruma getirmiştir. Kurulacak komisyon Kürt Sorununun arkasındaki
hakikatlere dair temel noktaları ortaya çıkarıp, bunların
toplum arasında çatışma kaynağı olmasını
engelleyerek, mutabakata varılması yolunda aşama kaydedilmesini
ve çözüme ulaşılmasını kolaylaştırabilir.
Bu hakikatlerin ortaya çıkarılması için ise bir an
önce mağdurlar, bölge halkı, sivil toplum örgütleri, kanaat
önderleri, sorunun çözümü için çaba sarf eden siyasetçiler, aydınlar,
yazarlar, gazeteciler, uluslar arası aktörlerle görüşmeler
yapılmalı, bu çerçevede toplumsal mutabakat aranmalıdır.
Tarafların sorunun çözümünde alacağı rolün öneminden hareketle,
PKK mensupları ile de görüşmeler yapılması üzerinde durulan
bir husus olmalıdır.
Benzer sorunun çözümünde Güney Afrika'daki Komisyon,
çalışması sonucu sosyal mutabakatın sağlanmasında
başarı elde etmiş, "Apartheid" politikası 1994'te
son bulmuştur. Toplumsal mutabakat yolunda ilerlenebilmesi için
hakikatlerin bilinmesi gereklidir. Bu kapsamda kurulacak komisyon Güney Afrika
deneyiminde olduğu gibi bu sorunun çözümsüzlüğünde ısrar eden
tarafları da tespit edebilmelidir. Bu temelde hakikatlerin ortaya
çıkarılması için bir meclis araştırması açılması
uygun olacaktır.
2.- Hakkâri Milletvekili Hamit
Geylani ve 19 milletvekilinin, askerî alanların çevresinde yer alan
patlayıcı maddeler nedeniyle meydana gelen olayların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1001)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Askeri alanlara yakın yerlerde bulunan patlayıcı
maddelerin meydana getirdiği olayların
araştırılması amacıyla Anayasanın 98. TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir
Araştırma Komisyonunun kurulmasını saygılarımla
arz ederim.
1) Hamit Geylani (Hakkâri)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan
(Şırnak)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye'de 30 yıla yakındır devam eden şiddet
ve çatışmalı ortam, başta şiddetin yoğun olarak
yaşandığı Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan halkı
her anlamda çok olumsuz etkilemiştir. 40 bin insanın
yaşamına neden olan ve hala devam eden bu savaş ortamı,
kuşkusuz en çok çocukları etkilemektedir. Ne yazık ki, bugüne
kadar bölgede yaşayan ve savaşın içinde doğup büyüyen
yüzlerce çocuk, bu şiddet ve çatışmalı ortamda
yaşamını yitirmiştir. Yüzlercesi de yaralanmış ve
sakat kalmıştır.
Bu çocukların birçoğu bizzat güvenlik güçleri
personellerinin silahından çıkan kurşunlarla
yaşamını yitirirken, bir çoğu da yine güvenlik güçlerinin
kullandığı zırhlı araçların altında ezilerek
hayatlarını kaybetmişlerdir.
Yine bölgede çocuk ölümlerinin en çok yaşanmasının
bir nedeni de askeri alanlara yakın yerlerde buldukları cisimlerle
oynamaları neticesinde meydana gelen patlamalardır.
Sadece son 5-6 ay içinde bölgede askeri alanlara yakın
yerlerde buldukları patlayıcı cisimlerle oynarken meydana gelen
olaylarda yaşamını yitiren ve ağır yaralanan çok
sayıda çocuk vardır. Neredeyse her sene bu tip hadiselerle çok kez
karşı karşıya gelmekteyiz. Yetkili organlar tarafından
hiçbir önlem alınmadığı gibi, bu tür olaylar da her geçen
gün artmaktadır.
En son 24 Kasım 2010 tarihinde Hakkâri Yüksekova'da 21.
Sınır Tugay Komutanlığı tel örgülerinin
yakınında keçilerini otlatan Nazif Yanar, burada bulduğu cismin
patlaması sonucunda ağır yaralanmıştır. Yine 11
Kasım 2010 tarihinde Şırnak İdil'de buldukları cismin
patlaması sonucunda bir çocuk yaşamını yitirmiş, bir
çocuk ise ağır yaralanmıştır.
Yine Van Özalp'te 25 Mayıs 2010 tarihinde Mustafa
Muğlalı Kışlası yakınında buldukları
patlayıcı madde ile oynayan çocuklardan biri yaşamını
yitirirken, 4 çocuk da yaralanmıştır. Bu olaylar sadece son
aylarda yaşanan birkaç örnektir. Oysaki bu tür olaylar çok daha sık
yaşanmaktadır. Geçmiş yıllarda da bunun çok acı
örneğini yaşadık.
Bu tür olayların yaşanmaması için, başta
askeri birliklerin yerleşim merkezlerine uzak yerlere
taşınması gerekir. Doğu ve Güney Doğu Anadolu
Bölgesi'nde askeri birlikler şehirlerin merkezlerinde yer almaktadır.
Hatta okulların ve hastanelerin bulunduğu yerlere metrelerce
uzaklıkta bulunmaktadır. Bu tür olayların
yaşanmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi, askeri
birliklerin yaşam yerlerine olan yakınlıklarıdır.
Yine bu konuda hiçbir denetim ve kontrolün
yapılmamış olması, bu acı olayların
yaşanmasına olanak sağlamıştır. Ayrıca
meydana gelen hiçbir olayın yargı önüne çıkmamış
olması da bu konuda önlem almaya gereksinim duyulmamasına neden
olmuştur.
Bu tür olayların yaşanmaması ve artık
çocukların buldukları patlayıcı cisimlerle
yaşamlarını yitirmemeleri için, mutlak suretle önlem
alınması gerekmektedir. Bu bağlamda, bu konunun derhal
araştırılıp, gerekli önlemlerin tespiti için bir Meclis
Araştırma Komisyonu'nun kurulması gerekmektedir.
3.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek ve 24 milletvekilinin, kayıt dışı istihdam ve
işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1002)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin en büyük sorunu olan işsizlik her geçen gün
artmaktadır. DİSK-AR raporu, resmi rakamlara göre düştüğü
iddia edilen işsizlik rakamlarını
açıklamıştır.
DİSK-AR 2010 Ağustos ayı dönemi (Temmuz,
Ağustos, Eylül) istihdam raporunda, TÜİK'in yüzde 10.6 olarak
açıkladığı işsizlik rakamının aksine,
işe başlamaya hazır olup iş aramayanların dâhil
edildiği geniş tanımlı işsizlik rakamıyla bu
oranın yüzde 17.3'e, eksik ve yetersiz istihdam edilenlerle birlikte ise
oranın yüzde 20.6'ya ulaştığını açıklamıştır.
Raporda işsizlik oranının hala kriz öncesi düzeyine
inmediği, kriz öncesinden bu yana işsizler ordusuna
katılanların sayısının 469 bin kişi olduğunu
belirtilmiştir.
DİSK'in raporuna göre 3 aylık dönemde yaratılan 1
milyon 127 bin kişilik istihdamın yüzde 34'ü kayıt
dışı olarak sisteme dahil olmuştur. Kayıt
dışı çalışanların sayısı son dönemde 10
milyon 383 bine çıkmıştır. Geçici bir işte
çalışanların sayısı 77 bin, eksik ve yetersiz istihdam
edilen gizli işsizlerin sayısı 448 bin, iş aramayıp,
çalışmaya başlamaya hazır olduğu için işsiz
sayılmayanların sayısı ise 180 bin artmıştır.
Krizin etkisi ile başlayan kırsala dönüş, Tarımsal
istihdamda, 556 binlik artışla 6 milyon 42 bin kişi
olmuştur.
Resmi verilere göre işsiz sayısı 2 milyon 971 bin
düzeyindedir. İşsiz sayısı, kriz öncesiyle
karşılaştırıldığında yüzde 19
fazladır.
İşsizlik ile mücadele ederken, kayıt
dışı ile mücadelede unutulmamalıdır. Rapora göre,
ekonomisinin yaklaşık yarısının kayıt
dışında olduğu Türkiye, sosyal güvenlikten, gelirler
politikasına kadar ciddi bir kriz yaşamakta, bu krizin faturası
da topluma yansımaktadır. 2010 ağustos ayı dönemi için
açıklanan istihdam verilerine göre, kayıt dışı
istihdam edilenlerin sayısının bir önceki yılın
aynı dönemine göre 278 bin kişi, kriz öncesine göre ise 384 bin
kişi artarak, 10 milyon 383 bine çıkmıştır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer
istihdam stratejisinin başlıklılarını kamuoyu ile
paylaşırken, temel amacın işsizlik fonundan
işverenlere verilen teşviklerin artırılması olduğunu
ortaya koymuştur. Yapılacak düzenlemeler, işsizliğe çare
bulamayacağı gibi, işe yeni giren işçilerin daha fazla
sömürülmesine olanak tanıyan düzenlemeler içermektedir.
Çalışan nüfus da işsizlik korkusuyla
işverenleri tarafından fazla mesai ücretleri ödenmeden daha çok
çalıştırılmakta,
sendikasızlaştırılmakta, hatta maaşları
düşürülmektedir. Bu durum işsizlerin sorunlarının,
çalışanları da etkilediğinin bir kanıtıdır.
İşsizlerin sorunlarının çözülmesi,
çalışanların sorunlarının da çözülmesi anlamına
gelmektedir.
Bu nedenlerle, kayıt dışı işçi
çalıştırılmasının önüne geçirilmesi, işsizlerin
yaşadıkları sorunların tespiti, ortaya
çıkarılması ve çözümlenmesi amacı ile
Anayasamızın 98. maddesi, İçtüzüğümüzün 104. ve 105.
maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun
tüm boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Akif Ekici (Gaziantep)
4) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
5) Hulusi Güvel (Adana)
6) Gürol Ergin (Muğla)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Selçuk Ayhan (İzmir)
9) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
10) Yaşar Tüzün (Bilecik)
11) Tekin Bingöl (Ankara)
12) Sacid Yıldız (İstanbul)
13) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
14) Ali Koçal (Zonguldak)
15) Tayfur Süner (Antalya)
16) Hüsnü Çöllü (Antalya)
17) Atila Emek (Antalya)
18) Şevket Köse (Adıyaman)
19) Kemal Demirel (Bursa)
20) Gökhan Durgun (Hatay)
21) Abdullah Özer (Bursa)
22) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
23) Ali Arslan (Muğla)
24) Engin Altay (Sinop)
25) Osman Kaptan (Antalya)
4.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 22 milletvekilinin, narenciye üretimindeki ve ihracatındaki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1003)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yaş sebze ve meyve üretimi içinde yer alan narenciye
üretimimiz, kendi ihtiyacımızı
karşıladığı gibi dış ticaretimiz
açısından da önemli bir ürün gurubumuzu oluşturmaktadır.
Ülkemizin sahip olduğu potansiyelin en iyi şekilde
değerlendirilmesi ve dış pazarlarda rekabet üstünlüğü
sağlayarak, aldığı payı yükseltmesi
bakımından başta üretici ve ihracatçıların
yaşadığı sorunlar olmak üzere narenciye sektöründe
yaşanan tüm sorunlarının tespit edilerek gerekli tedbirlerin
alınması amacıyla Anayasanın 98'inci, İç Tüzüğün
104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Osman Çakır (Samsun)
3) Kadir Ural (Mersin)
4) Reşat Doğru (Tokat)
5) Hasan Özdemir (Gaziantep)
6) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
7) Mithat Melen (İstanbul)
8) Kürşat Atılgan (Adana)
9) Münir Kutluata (Sakarya)
10) Osman Ertuğrul (Aksaray)
11) Cemaleddin Uslu (Edirne)
12) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
13) Hasan Çalış (Karaman)
14) Yılmaz Tankut (Adana)
15) Recep Taner (Aydın)
16) Mustafa Enöz (Manisa)
17) Beytullah Asil (Eskişehir)
18) Erkan Akçay (Manisa)
19) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
20) Mehmet Zekai Özcan (Ankara)
21) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara)
22) Alim Işık (Kütahya)
23) Recai Yıldırım (Adana)
Gerekçe:
Başta üreticilerimiz olmak üzere, ürünlerin işlenmesi,
ambalajlanması, nakliyesi ve ihracatı gibi diğer unsurlar da
dikkate alındığında, narenciyenin ülkemiz ekonomisine ve
istihdamına oldukça yüksek miktarlarda katma değer sağlayan
büyük bir sektör konumunda olduğu daha sağlıklı değerlendirilecektir.
Toplam yaş sebze ve meyve ihracatımız içinde narenciye
2009 yılında miktar bazında %43, değer bazında %41 pay
almıştır. 2009 yılı itibarıyla narenciye
ihracatımızdan elde edilen döviz gelirimiz yaklaşık 802
milyon dolar olmuştur. Dolayısıyla narenciye, ülkemiz yaş
sebze ve meyve ihracatının da öncüsü konumundadır.
Ancak, en az, 6-7 yıllık bir emek sonrası meyve
vermesini sağlayan ve ürünü 15-20 yıl değiştirme
şansı bulamayan narenciye üreticisinin sorunları AKP
iktidarları döneminde artarak büyümektedir. Narenciye ürünlerinden
portakal, mandalina, limon, greyfurt ya maliyetinin altında fiyatla
alıcı bulmakta ya da dalında kalmaktadır. Emek verdiği
ürünü maliyetini bile karşılayacak fiyatta pazarlayamayan çiftçi,
ürününü çaresiz şekilde yollara dökmektedir.
Zararlılar ve hastalıklarla mücadelede kullanılan
kimyasalları içeren teknik talimatların yetersizliği ve
ruhsatsız ilaçlar nedeniyle narenciye ihracatı büyük ölçüde sekteye
uğramıştır.
Narenciye sektörüne yönelik bir politika
oluşturulamamasının yanı sıra üretici ve
ihracatçıya sağlanan destek ve teşviklerin yetersizliği, iç
pazardaki talebin gerilemesine ve dış pazar payının
başka ülkelere kaymasına sebep olmuştur.
İhracat iadeleri (primler) yetersiz olduğu gibi, ödeme
şekli ve ödeme zamanlamasındaki bilinçsiz yaklaşım
üreticiye herhangi bir fayda sağlamamaktadır.
Diğer taraftan, ürünün işlenmesini sağlayacak
modern işleme tekniklerinin kullanıldığı gerekli
nicelik ve nitelikte tesislerin kurulmasının teşvik edilmemesi,
ürünün nakliyesinde karşılaşılan bürokratik engeller,
bilinçli bir üretim ve örgütlenme sağlanamaması, ar-ge
çalışmalarına yeterli önemin verilmemesi, fidan tedariki ve ürün
çeşitlendirmesinde yaşanan sorunlar nedeniyle sektör
gelişememiştir.
Bu nedenle, gerek üreticinin hak ettiği geliri elde
edebilmesi, gerekse ihracatçının uluslararası pazarlardaki
katı rekabet koşullarında mücadele edebilmesi amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması gerekmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- (10/942) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmesinin, Genel
Kurulun 27/1/2011 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
27.01.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 27.01.2011 Perşembe günü (Bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Ayla
Akat Ata
Batman
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler
Kısmının 816 ıncı sırasında yer alan 10/942
Turgut Özalın ölümü olmak üzere bazı şüpheli ölüm
olaylarının ve faili meçhul cinayetlerin,
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergelerin görüşülmesinin Genel Kurulun 27.01.2011 Perşembe günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde Batman Milletvekili
Sayın Ayla Akat Ata.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
AYLA AKAT ATA (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede
kamuoyuna mal olmuş birtakım faili meçhul cinayetlerin
araştırılması noktasında, gerek biz gerek CHP Grubunun
defalarca kez vermiş olduğu araştırma önergeleri gündeme
taşındı ama AKP milletvekillerinin oylarıyla ne yazık
ki gündeme alınamadı, reddedildi.
Şimdi, Türkiyede faili meçhul cinayetlerin
araştırılması gibi bir problem var mıdır, yok
mudur? Niye reddedersiniz? Yok olduğunu düşündüğünüz için
reddedersiniz. Ama biz, Barış ve Demokrasi Partisi olarak bunun
geçmişe bir ayna tutmanın temel aracı olacağını
düşünüyoruz. Faili meçhuller bir çıkış noktası
olabilir bizler açısından.
Şimdi, ülkemiz açısından bir farklılık
var. Dünyanın birçok ülkesinde, evet, yaşanan katliamlardan sonra,
yaşanan faili meçhul cinayetlerden sonra, yaşanan darbelerden sonra
ve iç savaşlardan sonra ve hatta savaşlardan sonra geçmişe ayna
tutacak birtakım çalışmalar yapıldı. Özellikle Latin
Amerika ülkelerinde hakikatleri araştırma komisyonları kuruldu.
Şimdi, biz, ülkemiz gerçeğine baktığımızda,
özellikle cumhuriyetin kurulduğu yıllardan bugüne kadar bu kürsüden
de defalarca kez ifade edildi, bizim dışımızdaki siyasi
partiler, hatta iktidar partisi tarafından da ifade edildi, ülkemizde
katliam olarak nitelendirebileceğimiz birtakım hak ihlalleri
yaşandı. 5-6 Eylül olaylarından yola çıkarsınız,
Dersimden, Ağrıdan, Zilandan bihaber olmak mümkün değildir.
Bunların hepsi bu ülkede yaşanmıştır. Şimdi, bu
katliamlar hangi ortamda gerçekleşti? Bu katliamların arkasında
yatan zihniyet neydi? Bunları araştırmak bu Meclisin
sorumluluğudur.
Yine, bu ülkede darbeler yaşandı. On yılda bir
darbe yaşanan bir ülke olduğumuzu söylüyoruz. Diğer ülkeler
nasıl demokrasiye geçiş süreçlerini tamamladılar? Darbe
süreçleriyle yüzleştiler. Darbe dediğimiz şey binlerce, 10
binlerce insanın göz altına alınması demek. 100 binlerce
insanın bire bir bundan etkilenmesi demek. Darbe dediğimiz şey
ağır insan hakları ihlalleri demek, belli
coğrafyaların insansızlaştırılması demek,
cezaevlerindeki doluluk oranının artması demek. Şimdi,
bunlarla da yüzleşemedik.
Yine, bizim ülkemizde, evet, son otuz yıldır
yaşanan bir iç savaş durumu söz konusu. Peki, bu süreçte yaşanan
ağır hak ihlallerini nasıl gözler önüne sereceğiz? Bu
süreçte, az önce ifade ettiğimiz, Sayın Turgut Özalın da,
merhum Turgut Özalın da ölümü gerçekleşti. Bunu hep beraber
araştırırsak belki hem o darbe yapan zihniyete hem o
katliamları gerçekleştiren zihniyete hem de bu ülkede otuz
yıldır akan kana vesile olan ret ve inkâr politikalarına
ışık tutmuş olacağız.
Hakikatleri araştırma komisyonları, evet, geçmişle
olan bağı ve gerçeği açığa çıkarmayı
hedefler, topluma bir arada yaşayabileceği bir süreci, ortak, manevi
duyguları da ön plana çıkararak, af değil,
bağışlama kültüründen hareketle bir ön bilgi verir.
Peki, bizim bu komisyonu kurma şansımız yok mudur? Vardır.
Şimdi, biz bir araştırma önergesi verdik. Faili meçhul
cinayetlerle ilgili -tek tek de olabilir, bir araya da getirebiliriz siyasi
cinayetlere ilişkin- araştırma komisyonları
oluşturabiliriz. Buna izin verilmiyor. Bu kabul de edilmiyor.
Şimdi, bir noktada bunu anlayabiliriz. İktidar partisi
der ki, ülkenin o kadar ağır sorunları var ki tek tek bunlarla
uğraşamayız çünkü bu ülkede faili meçhul cinayetlerin
sayısı ya da olayların sayısı devlet belgelerine 17
bin küsurlarla girmiş. Tamam, bunu anlayabiliriz. O zaman bir yerde
çıkış noktası bulmamız gerekiyor. Nereden
başlayacağız? Evet, yargılama bunun bir aşaması
olabilir. Bakıyoruz bu cinayetlerin yargı önüne
taşınması gibi bir pratik söz konusu olmuş mu? Hayır.
Hâlâ bunlar faili meçhul cinayet olarak durmuşlar.
Peki, bunun dışında, darbe, katliam ya da bu otuz
yıllık savaş sürecinde yaşananlar, ağır insan
hakları ihlalleri yargı önüne çıkartılabilmiş mi?
Hayır.
Şimdi, bugün ülkede iki önemli yargılama var, biri
Silivride görülüyor, biri Diyarbakırda JİTEM davasında
görülüyor, Cemal Temizöz yargılanıyor. Şimdi, bakıyoruz
orada ne açığa çıktı? Silivridekinin geldiği boyut
ortada. Ülkenin yarısı orada yapılan yargılamanın
haksız olduğunu düşünüyor. Bu, bu pratiği sergileyenler
için bir artı değildir, bir eksidir. Peki, Diyarbakırdakine
bakıyoruz. Diyarbakırda her şeyi göze alarak, 90lı
yıllarda yaşadıkları çok açıkken, yani gözleri önünde
insanlar infaz edilmişken, kardeşlerini, çocuklarını
kaybetmişken, köyleri boşaltılmış, evleri
yakılmış, hayvanları diri diri yakılmışken
terk edenler, her şeyi göze alarak savcılıklara, yerel
savcılıklara gidip başvurularda bulundular, suç duyurusunda
bulundular.
Peki, şu an gelen aşama nedir? Şu an o insanlar, o
tanıklıkları yapanlar, bu davanın açılmasına vesile
olanlar ya da bu dava açıldığında bir umut
taşıyıp gidip savcılıklara başvuranlar tek tek
gelip mahkemede ifadelerinden vazgeçiyorlar, çünkü korunamıyorlar. Niye
korunamıyorlar? Çünkü bu insanların yapılan yargılama ve
gözaltına alınan, tutuklanan insan sayısı ne yazık ki
bu yargılamanın sağlıklı yürüyebilmesi için yeterli
değil. Bunların uzantıları, çeteler dışarıda
ve bu insan bu ailelerimiz üzerinde baskı yapıyorlar ve
Diyarbakırdaki duruşma, JİTEM davası da bir aklama
duruşmasına dönüşüyor.
Peki, araştırabiliriz. Başka ne olabilirdi? Bu ülke
insanın son otuz yılda neler yaşandığını
bilme hakkı yok mudur? Vardır, hem de çok açık bir şekilde
bilme hakkı vardır. Televizyonu açtığında sadece
yaşanan çatışmalar ve verilen kayıplar eksenli bölgede
neler yaşandığını bilen insan sayısı bu
ülkede çok fazladır. Sadece çatışma eksenli yansıyoruz
haberlere. Bölgede bir yürüyüş oldu, çatışma yaşandı,
şu kadar insan gözaltına alındı. işte Başbakan
protesto edildi, şu kadar insan gözaltına alındı. Sadece
gözaltı haberleriyle yansıyoruz. Peki, bu insanlar ne
yaşadılar, niye sokaktalar diye bir tek yayın
yapılmıyor.
Tabii şunun da hakkını vermemek lazım.
İktidar, bunu dizilere havale etti, diziler
aracılığıyla kamuoyunu bilgilendirmeye
çalışıyor. Bu da yanlış. O diziler o coğrafyada
yaşanan gerçekliğe de ışık tutmuyor, kenarından,
köşesinden bile geçemiyor. Şunu ifade edelim: Diyarbakır
Cezaevinde yaşananlarla ilgili, evet, bir mesafe katedildi. İnsanlar
bunu biliyorlar. Bir toplumsal kabul de var, bir hoşgörü, bir öngörü de
var. Evet, bu aydınlatılmalı, orada yaşananlar bu kadar
ağırsa aydınlatılmalı. Peki, orada yaşananlar
başka cezaevlerinde yaşanmadı mı? Yaşandı,
Mamakta da yaşandı. Peki, ne oldu? Oradan ülkenin son otuz
yılını etkileyen bir süreç çıkmadı. Diyarbakır
Cezaevinde, evet, çok ağır insan hakları ihlalleri
yaşandı ama çok büyük bir direniş de yaşandı. Onu
diğerlerinden farklı kılan buydu. Peki, geçmişe ayna
tutacağız hep beraber, buna hazır mıyız, böyle bir
komisyon kurmaya hazır mıyız? Türkiye toplumu buna hazır
ama AKP İktidarı hazır değil. AKP İktidarı
değişim, dönüşüm diyerek Türkiyede bu kadar kabul gördü.
Değişim, dönüşüm dediği için otuz yıl sonra
insanlar Anayasanın değişebilme ihtimalini bu kadar derin bir
şekilde tartıştılar, konuşuyorlar. Evet, çözüm için
toplumsal kabul, mutabakat ve çözüm noktasında ortak irade kesindir,
olması gerekendir. Peki, niye bunu doğru kullanamıyoruz, niye
doğru kanalize edemiyoruz, niye Türkiye halklarının çıkarına
kullanmıyoruz? Türkiye halkları zarar görüyorlar, çünkü orada neler
yaşandığını bilmiyorlar.
Bu ülkede 5233 sayılı Yasayla -Sayın Bakanım
da bilir- birçok insana para ödendi, süreçten zarar görenlere; hem
mağdurlara tazminat ödendi hem de bunun açığa
çıkarmış olduğu tartışmalar da bir şekilde
giderildi, çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde çok dava
birikmişti. Yasa çıkarıldı, şimdi o dosyalar yerellere
geldi, komisyonlar kuruldu ama Türkiye kamuoyu hâlâ bilmiyor, kaç insan evinden
alınıp bir daha geri dönemedi, kaç aileye tazminat ödedi Türkiye?
Türkiye kamuoyu hâlâ bilmiyor, cezaevinde kaç insan katledildi, kaç insana
işkence gördüğü için tazminat ödendi? Bunu devlet ödedi. Bakın,
şikâyet dolayısıyla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
başvurular dolayısıyla Türkiye mahkûm edilip ceza ödemedi. Kendi
iç hukukumuzda bir yasa çıkardık, bu yasa dolayısıyla
vatandaşlar gidip başvuru yaptılar, çok ağır sonuçlar
çıktı. En ağır sonuçlardan biri de bir insan
yaşamı için 14 bin lira, 15 bin lira verilmesiydi. İnsanlar
başvuru yaptılar ama Türkiye kamuoyu bilmiyor. Türkiye kaç insan için
yaşamının bedeli karşılığında ailelere
para ödedi? Bu insanlar nerede yaşıyorlar, ülkenin neresinde
yaşıyorlar? Madem tazminat ödeyecektiniz, bu süreçler yüzleşmeden
sonra olur. Yüzleşirsiniz, dersiniz ki: Evet, otuz yıldır orada
bir çatışma ortamı var, şiddet var, iç savaş var,
savaş var. Bu süreçte insanlar zarar gördüler. Doğup büyüdükleri,
rüyalarını gördükleri mekânlardan uzaklaştılar. Çocuklarını,
evlatlarını kaybettiler, her şeylerini kaybettiler ama
şimdi ortak vatanda eşit, özgür birliktelik için hâlâ samimi bir
irade ortaya koyuyorlar. O zaman yapmamız gereken nedir? Türkiyede
değişim, dönüşüm deniyorsa, siyasi iktidar bu noktada hâlâ
iktidarını koruyabiliyorsa
En son örneğini 12 Eylülde gördük,
12 Eylül referandumunda da siz çıkıp Yüzleşeceğiz.
dediniz, Geçmişten hesap soracağız. dediniz. Biz ifade ettik,
Bütün darbeciler kendilerini korumuştur, o yüzdendir ki hakikat
komisyonları kurulduktan sonra çalışamazlar. Çünkü zaman
aşımı vardır, çünkü kendilerini affedecek yasal
düzenlemeleri de yapmışlardır bunlar. Gelin, bunları, bu
uygulamaları da kaldırın. dedik. Hayır
Peki, ortaya
çıkan ne? Sayın Bakan ifade ediyor, Adalet Bakanı: Ama bakın
Türkiye konuşuyor. Tamam, Türkiye konuşuyor, biz bunun farkındayız
ve Türkiyedeki her kesim konuşuyor. Madem her kesim konuşuyor, o
zaman en önemli adımlardan biri, Parlamentoda bulunan tüm siyasi
temsiliyetlerin ortak kuracağı bir komisyonla geçmişe ayna
tutmak değil midir, siyasi cinayetleri araştırmak değil
midir, katliamlara vesile olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ata.
AYLA AKAT ATA (Devamla) Bir dakika vermeyecek misiniz?
BAŞKAN Hayır, süreniz doldu. Karar aldık, süre
bittiği anda tamam.
AYLA AKAT ATA (Devamla) Karara yetişememişim
Sayın Başkan.
Sanırım anlaşılır olmuştur. Tüm
arkadaşları saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde Malatya Milletvekili Sayın Öznur
Çalık.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; 8inci Cumhurbaşkanımız Rahmetli
Turgut Özal, eski Maliye Bakanımız Adnan Kahveci ve Orgeneral
Eşref Bitlis Paşamızın ölümleriyle ilgili BDPnin
vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine söz
almış bulunuyorum.
Değerli milletvekillerim, Sayın Başkanım;
öncelikle şunu söylemek isterim ki bu araştırma önergesinin
aleyhinde söz almış bulunmakla birlikte mutlaka
araştırılması gerektiğini söyleyerek sözlerime
başlamak istiyorum ama Meclisin son çalışma dönemine
geldiğimiz bugünlerde bu kadar kısa sürede bu araştırma
önergesinin anlamlı olmayacağını ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, rahmetli Turgut Özal, dünyaya
yaymış olduğu enerjisiyle ve birikimiyle Türkiyedeki
sorunları çözmek üzere neler yapabiliriz? diye düşündüğünde,
rahmetli Maliye Bakanımız Adnan Kahveciye ve Orgeneral Eşref
Bitlise terör sorunuyla alakalı bir çalışma yapmak ve rapor
hazırlamak üzere talimat veriyor. Bu talimatların arkasından
ayrı ayrı raporlar aldıktan sonra rahmetli Özal, hem Eşref
Bitlise hem de Maliye Bakanımız Adnan Kahveciye Bu defa beraber
oturun ve birlikte bir rapor hazırlayın. diyor. Bu hazırlanacak
olan raporun hemen akabinde, on iki gün arayla hem Adnan Kahveciyi hem de
Orgeneral Eşref Bitlisi kaybediyoruz. Bu kayıplar, 5 Şubat
1993te eşiyle birlikte elim bir trafik kazası geçiren Adnan Kahveci
ve bir uçak kazasında kaybettiğimiz Orgeneral Eşref Bitlis ve ne hazindir ki 17 Nisan 1993te de
Malatyanın ve Türkiyenin gururu rahmetli Turgut Özal.
Bu süreç çok manidardır ve mutlaka
araştırılması gereken bir süreçtir. Hiçbir şeyin gizli
ve saklı kalmaması gerektiğini düşünüyoruz ama bunu
-tekraren söylemek istiyorum- sürecin darlığı dolayısıyla,
Meclisteki çalışma yoğunluğumuz dolayısıyla
ileriki dönemlerde mutlaka araştırmamız gerektiğini
düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle
rahmetli Özaldan ve yaptıklarından kısaca bahsetmek isterim:
Turgut Özal Türkiyenin kaderini değiştiren ve Çağ
atlayan Türkiye. düşünü zihinlerimize inançla ve yeniden yerleştiren
bir devlet adamıdır, devletini ve milletini kucaklamayı
başaran bir siyasetçidir, pek çok önemli politik figürü bu topraklara
kazandırmış, Malatyamızın bağrından
çıkıp gelmiş ve bir Malatya Milletvekili olarak benim ve tüm
Malatyalıların, tüm Türkiyenin gururu olmuştur. Berrak, çok
kapsamlı bir düşünür ve önemli bir hamle adamı olarak rahmetli
Özalı bizler de hâlâ ilk günkü gibi saygıyla ve minnetle
anıyoruz.
Rahmetli Turgut Özal cumhuriyet tarihinde çığır
açmış büyük bir liderdi. Sevenleri elbette ölümü ona
yakıştıramadılar.
Rahmetli Adnan Kahveci Türkiye'nin geleceğine büyük hizmetler
yapabilecek deha derecesinde zekâ ve ileri görüşe sahip bir insandı,
eşiyle birlikte feci bir trafik kazasında kaybettik,
yakışan bir ölüm olmadı. Yine rahmetli Eşref Bitlis de
aynı şekilde. Sevilen insanlar hakkında böyle hisler
olmasının elbette insani bir tarafı vardır fakat ne mutlu ki
biz bu insanlarımıza öldükten sonra değil, yaşarken de sahip
çıktık, binlerce kere şükür olsun.
Turgut Özalın başta olmak üzere diğer
şahsiyetlerin ölümlerinin araştırılmasıyla ilgili
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız zaten bir
soruşturma başlatmış vaziyette ve bu başlatılan
soruşturmayı da hep beraber yakinen takip ediyoruz.
Özal ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü,
teşebbüs özgürlüğünden yana oldu, felsefesi, temel dayanağı
bu dört nokta oldu. Özal bunları sağlamadan kalkınmanın da
demokrasinin de güvenliğin de sağlanamayacağına
inanıyordu. Turgut Özal bu değişimi en iyi okuyan liderlerden
biri olarak Türkiye'yi yeni uluslararası sisteme hazırladı. Bu
bağlamda da kendini çağdaş diye nitelendiren
statükocuların her türlü direnişlerine ve saldırılarına
rağmen siyasetten ekonomiye ve dış politikaya uzanan geniş
yelpazede değişimi ana dinamik olarak Türk siyasetinin merkezine
taşımıştır.
Bu bağlamda Turgut Özal değişimi üç özgürlük
üzerine inşa etmiştir: İfade hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti
ve serbest teşebbüs olan bu üç özgürlük aslında Türk demokrasisinin
yeniden yapılanmasında ve uluslararası standartlara
ulaşmasında ana referans noktaları olmuştur. Gerçekte bu üç
özgürlük günümüzde çağdaş demokrasilerin yer çekimleri
konumundadır. Bu üç özgürlük bugün için biri diğerine asla feda
edilemeyecek kadar kurucu öğeler durumundadır.
Turgut Özal devlet -toplum- birey ilişkilerinin yeniden
tanımlanmasına aracılık etmiştir. Böylece Türkiye'de
kamplaşma ve ideolojiler geride kalmıştır. Bununla birlikte
Türkiye dışa açıldı. Özal özgürlükçü düşüncesinin
temeline bireyin devlet için değil, devletin birey için var olduğu
anlayışını oturttu. Ona göre devlet, özgürlüklerin
kurumsallaşması ve yerleşmesi için araçsal bir
mekanizmaydı. Devlet milleti için vardır, milletine hizmet eder, adam
etmez. Ayrıca, Özalla birlikte değişim, artık, devletin
belirli bir ideolojiyi ve yaşam biçimini dayattığı bir
süreç olmaktan çıktı, toplumun tüm kesimlerini içine alan bir boyut
kazandı. Bu bağlamda, Özal değişime direnç gösteren tüm
kesimlere rağmen İcraatın İçinden programlarıyla
-hepiniz hatırlayacaksınız, elindeki kalemiyle- bize
değişen Türkiyeyi sabırla anlatmaya devam etti.
Bir başka boyutuyla Özal, 1980 öncesi ideolojik olarak
kutuplara ayrılan düşüncelerin buluşmasına da öncülük etti.
Özal, şahsında ve uyguladığı politikalarda sağ,
sol, liberal ve muhafazakâr kesimlerin buluşmasına hizmet ederek
toplumun kaynaşmasına da katkıda bulundu. Dolayısıyla,
rahmetli Özal bütün enerjisini Türkiyenin dışa açılmasına,
küresel dinamiklerle rekabet edebilmesine, içeride ve dışarıda
demokratik kredibilitesinin yükseltilmesine harcamıştır. Bu
bağlamda Özal dış politikada ideolojik değil, pragmatist ve
barışçıl bir yol izlemiştir. Özal, Amerikada, Avrupa
Birliği ve bölge ülkeleriyle aktif ve çok taraflı dış
politika izleyerek Türkiyenin ekonomik ve siyasi alanda rekabet gücünün
artmasına vesile olmuştur.
Ancak o dönem maalesef Özalın vizyonunu ve enerjisini
anlayamadık, yaşarken hakkını teslim edemedik. Hepiniz
hatırlayacaksınız, demokrasiyle, Meclisin yapmış
olduğu seçimle Cumhurbaşkanlığı Köşküne
oturduğunda dışarıdan konuşanların hangi
cümleleri sarf ettiğini hepiniz biliyorsunuz. Oysa bugün için Özalı
anlamanın en büyük erdemi, kanımca, değişime seyirci kalmak
yerine Türkiyenin değişimine ve açılımlarına
katkıda bulunmaktan geçiyor. İşte, tam da bu noktada biz AK
PARTİ olarak bu değişime ve dönüşüme katkıda bulunacak
herkese sahip çıktığımız gibi, milletin
adamlarına, Adnan Menderese, Turgut Özala, Adnan Kahvecilere, Orgeneral
Eşref Biltise de sahip çıkıyoruz ve dün nasıl onlara sahip
çıktıysak, bugün sahip çıkmanın memnuniyetini
yaşıyoruz ve ben bu duygu ve düşüncelerle, demokrasimizin çok
önemli mihenk taşlarından biri olan rahmetli Özal başta olmak
üzere, Adnan Kahveciye, orgeneral Eşref Bitlise bir kez daha Allahtan
rahmet diliyorum ve BDPnin vermiş olduğu bu araştırma
önergesinin -bugün, Meclisin zamanının yetersizliğinden
dolayı ötelenmesi- aleyhinde söz almış bulunuyorum ve tekrar
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ŞERAFETTİN HALİS (Tunceli) Olmadı,
olmadı.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Tam
bağlayamadınız, güzel bir konuşma ama
bağlayamadınız.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde Muş Milletvekili Sırrı
Sakık.
Sayın Sakık, buyurun efendim.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; biz de bu önergeyle ilgili grubumuz adına buradayız.
Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum.
Evet, yıl 1993, dönemin Jandarma Genel Komutanı
Orgeneral Eşref Bitlis 17 Ocak 1993te bir uçak kazasında
yaşamını kaybediyor. Yine, dönemin İstanbul Milletvekili
Adnan Kahveci, eşi ve çocuklarıyla 5 Şubat 1993te bir trafik
kazasında yaşamını yitiriyor. Yine aynı yıl, 17
Nisan 1993, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal yaşamını
yitiriyor ve yine aynı yıl içerisinde 33 asker Bingölde katlediliyor.
Şimdi, biraz önce burada konuşan Malatya Milletvekili
Sevgili Öznur Çalık rahmetli Özalla ilgili çok önemli şeyler
söyledi, rahmet diledi. Rahmet yetmiyor, araştıracağız,
bulacağız. Bu üç ölüm, kara yıl; ne oldu, nasıl öldüler,
nasıl öldürüldüler? Bu ülkenin geçmişi karanlık.
Sayın Başkan, sevgili parti büyüklerimiz eğer bizi
dinlerlerse mutlu oluruz yani önemli bir şeyi konuşuyoruz,
Özalı konuşuyoruz. Siz de onların döneminde bakanlık
yaptınız, o partide bulundunuz ve kulak verirseniz sevinirim.
Şimdi
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Dinliyorlar.
SIRRI SAKIK (Devamla) Size yakışmıyor onları
savunmak.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Savunmuyorum, hiç
kimseyi savunmuyorum.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Burası bir kahve değil.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Bakın, kimse
konuşmuyor.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sırtlarını bize
dönmüşler, bir bütün olarak oturuyorlar ve önemli bir şey
konuşuyoruz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Sakık,
kimse konuşmuyor, herkes sizi dinliyor, kimse konuşmuyor.
SIRRI SAKIK (Devamla) Bakın, o dönemde, Özal
Yıl 1993
ve PKK tek taraflı bir ateşkes süreci de yaşatıyor ve
yeniden çatışma ortamı olabileceğini
Rahmetli Özal bizi
çağırdı, biz bir grup milletvekili olarak gittik, Köşkte
oturduk, uzun uzun sohbet ettik, Siz gitmelisiniz, risk
almalısınız. Gidip eğer süreci yani ateşkes sürecini
uzatabilirsek bu süreci, silahı ve çatışmayı gündemden
düşürebiliriz ama risklidir, sizi hedef alabilirler, beni de hedef
alabilirler. dedi. O günkü toplantıda bulunan
arkadaşlarımız, hepsi tanıktır, Bizi öldürebilirler,
sizi de öldürebilirler. Yanınıza ANAPtan, DYPden milletvekillerini
alın, Şama gidin. dedi ve biz bunu yaptık, geldik, ANAPtan,
DYPden milletvekilleriyle görüştük ama hiçbiri bizimle o süreci paylaşmadı.
Biz, evet, rahmetli Özalın önerisi üzerine Şama gittik.
Ateşkes süreci başlamıştı ve bir gün sonra -Sayın
Talabani de o süreç içerisindeydi çünkü buradaki görüşmede Sayın
Turgut Özal bize Talabani de sizi orada bekliyor. dedi- biz yemekteydik,
radyodan bir haber: Özal öldü. dedi.
Şimdi, bakın, bu kadar tesadüfler olamaz. Dönemin
aktörlerinden Jandarma Genel Komutanı bir rapor hazırlıyor,
Özala bir rapor sunuyor, Adnan Kahveci Özala bir rapor sunuyor ve diyorlar
ki: Artık, çatışma süreciyle bu sorun çözülmez, Türkiyede
kangren olan bir Kürt sorunu var, bunun çözülmesi gerekir. ve Eşref
Bitlisin Özala sunduğu bir başka rapor var. Bu raporda, orada görev
yapan 28 komutanın buradan nemalandığını ve burada bir
rant sağladığını Özala sunuyor ve sonrasında,
Eşref Bitlis yaşamını yitiriyor, Özal
yaşamını yitiriyor ve Adnan Kahveci, 3 aktör
yaşamını yitiriyor.
Biz o haberi aldığımızda, evet, Sayın
Öcalan aynen şunu söyledi: Öldürdüler. Göreceksiniz, size de
yönelecekler; göreceksiniz, benimle de ilgili suikast yapacaklar. Evet,
geldik, rahmetli Özal öldü, biz saldırıya maruz kaldık, bir
milletvekili arkadaşımız öldürüldü, buradan, bizim
dokunulmazlıklarımızı kaldırarak, bizi alıp
götürdüler, cezaevlerinde uzun süre kaldık ve yine aynı dönemde,
Öcalana Şamda suikast yapıldı. Suikast yapılmadan önce,
suikastı yapanlar, bunu örgütleyenler Çiller ve Güreş ekibiydi ama
aynı Parlamentodan bize haber geldi: Öcalana karşı suikast
olacak, aman haberiniz olsun. Haberi getiren de bir siyasi partinin önemli bir
şahsiyeti ve bakanlık yapmış bir
arkadaşımızdı ve haberi gönderen de bir partinin genel
başkanıydı ve Öcalan oradan ayrıldıktan yarım
saat sonra bombalar patladı. O gün bugündür Kürt sorunu bir türlü
çözülmedi ve yıllardır acı dolu yıllar yaşıyoruz.
Bakın, Oral Çalışlar, Suudi Arabistandan döndükten
sonra, 27 Mart 2007 tarihinde, Sayın Başbakana Hrant Dink benim
arkadaşım, Hrant Dink benim meslektaşım. Bunun katillerini
bulun. diyor. Sayın Başbakan ne diyor biliyor musunuz: Beni de
tehdit ediyorlar, beni de öldürecekler. diyor ve dönemin Sabah gazetesi genel
yayın yönetmeni, dönüyor, soruyor Kim sizi tehdit ediyor? Bu olay
Genelkurmayın 27 Nisan muhtırasından sonra oluyor, diyor ki:
Siz bunu çok iyi bilirsiniz. Bakın, Sayın Başbakan bile Siz
bunu çok iyi bilirsiniz. diyor ve Sayın Başbakanın da
hayatının tehlikede olduğunu bizzat Sayın
Başbakanın ağzından duyuyoruz ve son, önemli bir şey:
İmralıdan gelen bir notta aynen şöyle söylüyor Öcalan, önemli
bir siyasi aktör, diyor ki: Ben de burada öldürülebilirim, Başbakanı
da öldürebilirler ve ihtilal de olabilir. ve Özal da böyle bir süreçte
öldürüldü.
Şimdi, bunların
hepsi yılların deneyimi, bunları araştırmak hepimizin
görevi ama biz bunları araştırmak yerine, bunlara
çıkıp rahmetler diliyoruz ama gerekeni yapmıyoruz.
Ben istedim ki sevgili arkadaşlarım dinlesin ama
kızdılar, sırtlarını dönüp gittiler. Onların tuzu
kuru, onların böyle bir sorunu yok, onlar bu sorunlarla ilgilenmiyor.
Bakın, Toplumsal Bellek Platformu geliyor, burada, bu faili
meçhul cinayetlerde yakınlarını kaybedenler çıkıp
geliyorlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme
Komisyonuna dert yanıyorlar ve ne söylüyorlar? Özge Mumcu anlatıyor,
diyor ki: Biz anlatırken en çok Zafer Üskül ağlamaya
başladı, o bizden daha çok ağladı. Peki,
ağlayacağınıza gelin, hep birlikte bir komisyon
oluşturalım, bunun gereğini yapalım ve ne diyor? Sonra
diyor ki
Yine Meclis araştırma önergelerini, bu faili meçhul
cinayetlerle ilgili önerge getirdiğimiz için -her zaman da getiriyoruz-
Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekili Suat Kılıç
kalkıp CHP Mersin Milletvekili Ali Rızaya gidiyor, Aslında,
sizin önergenizi destekleyebilirdik ama bakın, Sırrı Sakık
neler söylüyor, bunun ucu nereye gidebilir? diyor. Şimdi, demokraside bu
kadar çifte standart olabilir mi? Sırrı Sakık, bu ülkede bütün
faili meçhullerde yaşamını yitiren herkesi kardeş olarak
kabul ediyor ve bunların katillerinin bulunmasını talep ediyor.
Siz 3-5 aydının katillerini bulalım. diyorsunuz ama geri kalan
17.500 kişinin faillerinin bulunmaması için de sürekli önergelerimizi
reddediyorsunuz.
Yine, bakın Öcalan ne diyor? Diyor ki: Bizim
soruşturmalarımızı sürdüren askerler aynen şöyle
söylüyorlardı: Siz eylemsizlik kararı aldınız son kitapta
bunlar yazılıyor- ama siz savaşı
tırmandırmazsanız sizin gücünüz ortaya çıkmaz, savaş
talimatı verin. diyor. Bunu söyleyen kim? Orada o dönem
soruşturmayı yapan yetkililer. İşte, böyle bir ülkede
yaşıyoruz, faili meçhullerin adresleri belli. Onun için, sizi anlamakta
da gerçekten zorlanıyoruz yani bu faili meçhul cinayetlerin mimarları
belli, adresleri belli ama siz niye tepki gösteriyorsunuz, niye
reddediyorsunuz, onu anlamakta da zorlanıyorum.
Sizin heykele, içkiye ayırdığınız
zamanı faili meçhul cinayetlere
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Özalın, Eşref Bitlisin, Adnan
Kahvecinin ölümüne ayırsanız, eminim ki bu ülkeye çok büyük
katkılarınız olur.
Hepinize teşekkür ediyorum. Önergemize, diliyorum ki olumlu
oy verirsiniz. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkanım
BAŞKAN Evet Sayın Çalık.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkanım,
konuşmacımızın bir sataşması var.
BAŞKAN Ben Sayın Sakıkı dinledim, sadece
Araştırma önergesine destek verin, rahmet dilemekle yetindiniz.
dedi.
SIRRI SAKIK (Muş) Destek verin. dedim.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Ama, sadece rahmetle anmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Efendim?
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sadece rahmetle anmıyoruz,
araştırılmasını da tabii ki istiyoruz ama seçime üç ay
kala zamanda değil.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Desteğinizi bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Çalık, burada bir sataşma falan
yok yani genel itibarıyla bir konuşma var burada.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkan, bunu
zamanında yapmış olsalardı yani geçmiş dönemlerde.
Bunca zaman, üç buçuk yıldan beri Meclisteyiz, dördüncü
yılımız geliyor ve
BAŞKAN Sayın Çalık, siyasette bu kadar ince
konuşmalar falan olur. Burada bir şey yok yani. O zaman devamlı
kürsüye milletvekilleri inip çıkacaklar.
Teşekkür ederim.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Hayır, biz rahmetle anıyoruz,
onlar da ansınlar rahmetle tabii ki.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) En azından siz destekleyin
Öznur Hanım.
BAŞKAN Rahmetle anmak, evet, herkesin görevi. Millet rahmetle
anıyor, problem yok.
Grup önerisinin aleyhinde, Van Milletvekili İkram Dinçer.
Sayın Dinçer, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İKRAM DİNÇER (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin grup
önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu grup önerisinde, Türkiyeye büyük
emekleri olan, başta rahmetli Turgut Özalın ismi geçiyor. Tabii ki
ona rahmet dilemeden geçmek mümkün değil. Ben huzurlarınızda
Sayın Özala Allahtan rahmet diliyorum. Keza, demokrasi şehidi
olarak bildiğimiz Adnan Menderese Allahtan rahmet diliyorum. Öneride
ismi geçen merhum Adnan Kahveciye Allahtan rahmet diliyorum. Yine, Türk
ordusunun değerli şahsiyetlerinden merhum Eşref Bitlise
Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, benden önce Malatya
Milletvekilimiz Sayın Çalık da ifade ettiler, biz elbette ki bir
araştırma komisyonunun kurulmasından yanayız,
karşı değiliz ama zaman itibarıyla, bunun bu saatten sonra
çok uygun olmayacağını yüce Meclisimiz çok iyi bilmektedir.
Neden? Şurada iki ay sonrasına kadar belki
çalışırız, ondan sonra da 23üncü Dönem Meclisimizin görevi
bitmiş olacak.
Değerli arkadaşlarım, AK PARTİ
iktidarları döneminde Türkiyede hemen hemen faili meçhul olay
kalmamıştır ve Hükûmetimiz, cesaretle bu konuların üzerine
giderek faillerini elbette ki adaletin önüne çıkarmıştır.
KADİR URAL (Mersin) Atakent Belediye
Başkanını öldürenlerin hâlen faili bulunamadı Sayın
Vekilim. Faili meçhul cinayetleri çözdük. diyorsunuz da, gözünüzü seveyim,
yani daha çözülemedi hepsi.
İKRAM DİNÇER (Devamla) - Hemen hemen çözülmeyen
kalmadı Sayın Vekilim.
KADİR URAL (Mersin) Ha, yani Çözülmeyen kalmadı hemen
hemen. diyebilirsiniz de Hepsini çözdük. demeyin.
İKRAM DİNÇER (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, tabii ki bu konular önemli konulardır. Yeri ve
zamanı geldiği vakit bu konularla ilgili çalışmalar da
inşallah önümüzdeki dönem yapılacaktır. Şu anda toplumumuzun
büyük ekseriyeti, esnafımız, tüccarımız, mükelleflerimiz,
iş adamlarımız, kurumlarımız, gündemimizde olan torba
yasanın bir an evvel yasalaşarak çıkmasını
beklemektedir. Dolayısıyla önümüzde, Meclisimizin gündeminde bu kadar
önemli bir yasa varken elbette ki Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak buna
kilitlenmek durumundayız çünkü toplumun bu konuda büyük bir beklentisi
vardır.
Değerli arkadaşlarım, esnaf, tüccar, mükellef, bu
borçların yeniden yapılandırılmasını
beklemektedir ve hakikaten bir kısım esnaf ve
tüccarımızın anaparanın çok daha ötesinde, onlarca kat
üstünde tahakkuk eden borçları ödeyemeyecek duruma gelmiş
olmalarından dolayı bu kanunun bir an evvel görüşülmesi ve
sonuçta yasalaşması gerekmektedir.
Keza, malumlarınız olduğu üzere, sosyal güvenlikle
ilgili konular var bu torba yasanın içerisinde, askerlik konuları
var, belediyelerimizin alacakları var, organize sanayi bölgelerinin
yönetim konuları var. Kısacası, sulama birlikleri, tarım,
turizm, kalkınma ajanslarının alacakları gibi hayati
konular vardır ki inşallah önümüzdeki on-on beş günlük süreçte
bunu görüşeceğiz ve aziz milletimizin istifadesine
sunacağız değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlar, ben, Barış ve Demokrasi
Partisinin önergesinin aleyhinde söz aldım ve neden aleyhinde
olduğumu da burada zamanlama açısından ifade ettim.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883)
(S. Sayısı: 568)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile benzer
mahiyetteki 59 kanun teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17
Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağının; Kırklareli
Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun;
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla
Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serterin; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; Adana Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah Özerin;
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman
Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun;
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın;
Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynakın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın;
Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806,
2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, dünkü birleşimde İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının
birinci bölümünde yer alan 12nci maddesi kabul edilmişti.
Şimdi birinci bölümde yer alan diğer maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
13üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 13'üncü
maddesinin (1) inci fıkrasında yer alan "% 25'i" ibaresinin
"%15'i" şeklinde, "75'i" ibaresinin "85'i"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Münir Kutluata Mehmet Günal Kadir Ural
Sakarya Antalya Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
13'üncü Maddesinin 1'inci fıkrasındaki "safhasından"
ibaresinden sonra "kesinleşmiş davalar dahil" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Sırrı
Sakık Hamit
Geylani
Muş Hakkâri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan; Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 13'üncü maddesinin 1'nci fıkrasının
sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Bülent Baratalı
İstanbul İzmir İzmir
Şevket
Köse Sacid
Yıldız Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Adıyaman İstanbul Malatya
(x) 606 S. Sayılı Basmayazı 26/01/2011
tarihli 53üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
"Sigortalı İşten Ayrılış
Bildirgesi'ni sigortalılığın sona ermesini takip eden on
gün içinde vermeyen, ancak bu 10 günlük süre içerisinde aylık prim ve
hizmet bildirgesi vermiş olanların, 31.12.2010 tarihine kadar ki bu
eylemlerine idari para cezası uygulanmaz. Uygulanmış
olanların takip ve tahsilinden vazgeçilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Köse
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Köse, buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge hakkında söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, dün sabah, açlığa mahkûm
olmamak için ekmek peşinde koşarken Beypazarında ekmek
uğruna şehit olan, ekmek şehidi mevsimlik tarım
işçilerini rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet Kriz Türkiyeyi teğet
geçti. demesine rağmen, gerçeğin tam tersi olduğunu hepimiz
bilmekteyiz. Esnaftan emekliye, öğrenciden memura, ev hanımından
çiftçiye kadar ülkemizdeki bir grup hariç herkes krizden nasibini
almıştır. Krizin bu denli derinden hissedildiği ülkemizde,
halkımızın borçlarını ödemesi konusunda sorun
yaşaması elbette normaldir. Şimdi size sormak istiyorum: Evine
ekmek götüremeyen, siftahsız kepenk indiren esnaf sosyal güvenlik
ödemesini nasıl yapacaktır?
Değerli milletvekilleri, dün 12 yurttaşımız
günlük 25 lira için canından oldu, neden? Çünkü kriz onları
teğet geçmedi de ondan. Çünkü onlar topraklarını
bırakıp, dükkânlarını kapatıp mevsimlik tarım
işçisi oldular.
Bakınız, mazot 3 lirayı geçti, gübre ateş
pahası. Peki, çiftçiye verilen destek yeterli mi? Elbette hayır.
Şimdi, sormak lazım: Bu durumda çiftçi tarımsal sulamada
kullandığı elektrik borcunu nasıl ödeyecek? Çiftçi borcunu
zaten ödeyemedi, hacizlik oldu, sonrasında da mevsimlik tarım işçisi
konumuna geldi.
Sayın milletvekilleri, bu konuda, bu kürsüde Adıyaman
ilini hep örnek veriyorum çünkü AKP İktidarı Adıyamanda tütünü
öldürdü, Tekeli kapattı, Adıyamanı teşvikte geriye
attı, esnafa ve çiftçiye yeterince destek vermedi ve bunun sonucunda
Adıyamanın çoğu mevsimlik tarım işçisi oldu. Hiç
şüphesiz Adıyaman gibi, ülkemizde çok sayıda başka
illerimiz de vardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; işte,
Hükûmet ülkemizin ekonomisini ne yazık ki bu hâle getirdi, şimdi de
iktidar Ödemelerini yapamayanları affediyorum. diyor. Şunu da hemen
belirtmek istiyorum: Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak getirilen bu affa
karşı değiliz, tam tersi, destekçisiyiz. Halkın
ödemelerinde sorun yaşaması söz konusu olduysa, böyle bir affa
ihtiyaç varsa elbette ki af çıkarılmalıdır, biz de
Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekleriz ancak bu konuda iki temel sorun
bulunmaktadır:
İlk sorun, düzenli ödemelerini yapan
yurttaşlarımızın mağdur konuma getirilmesidir. Yani
zamanında ödemesini yapmış, kıt kanaat geçinmesine
rağmen borcunu ödemiş yurttaşlarımız bu yasayla
cezalandırılmaktadır. Bu yasayla, mesela indirimler,
taksitlendirmeler ve oranların azaltılması gibi çeşitli
yöntemlerle ödemelerini zamanında yapmış
yurttaşlarımıza kolaylık sağlanmalıdır.
İkinci sorun ise afların gelenek hâline
getirilmemesidir. Afların gelenek ve alışkanlık hâline
getirilmesi ekonominin dengesini bozar, bunun içinse Hükûmetin iyi bir ekonomi
politikası uygulaması gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP
İktidarı döneminde vergiler çok yüksek ve adaletsizdir, çiftçiye
verilen destek yetersizdir, esnaf ve sanayicinin ödediği primler haddinden
fazla yüksektir; esnaf ve sanayici zor durumda, ayakta duramıyor;
emeklinin intibak yasası hâlâ çıkarılmadı ve
maaşı düşüktür, emekli geçinemiyor. Durum böyle olunca iktidar
sürekli af çıkarıyor. Sürekli af çıkarmamak için halkın
lehinde genel düzenlemeler yapmak gerekiyor. Bu anlamda biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak Hükûmete sürekli uyarımızı yaptık. Bu konuda
bakınız neler söylemişiz:
1) Halk zor durumda. Vergi istisnaları ve muafiyetlerini
genişletin, dedik.
2) Vergiler adaletsiz, dolaylı vergilerin payını
azaltıp doğrudan vergi payını artırın, dedik.
3) Çiftçinin tarımsal sulamada ödediği elektrik
tarifesini düşürün, dedik.
4) Çiftçiye verdiğiniz destek oranlarını
artırın, dedik.
5) Esnafa daha çok destek sunun, dedik.
6) Sanayiciyi dinleyerek teşvik paketi hazırlayın,
dedik.
7) Taşeron işçiliğini kaldırın, dedik.
8) Sosyal güvenlik primleri çok yüksek, bunları indirin, dedik.
9) Emekliler için intibak yasası çıkarın ve
aylıklarını yükseltin, dedik.
Bunların hepsini Hükûmete söyledik ama Hükûmet bunlara
kulaklarını tıkadı, önerilerimizi görmezden geldi. Bu
düzenlemeler yapılsaydı halkımız ödemelerini belki de
rahatça yapabilecekti. Ekonomik krize karşı önlem
alınmış olurdu belki bu konuda. Hükûmet sesimize kulak verseydi,
belki de affa gerek kalmazdı.
Verdiğimiz önergenin kabul edilmesini diler, yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köse.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
13'üncü Maddesinin 1'inci fıkrasındaki "safhasından"
ibaresinden sonra "kesinleşmiş davalar dahil" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hamit
Geylani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Geylani, buyurun.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; anılan önerge üzerine grubum adına söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, torba yasaları, sistemlerin ve
hükûmetlerin yumuşak karnıdır, bir oldubitti kültürüdür. Onun
için, torba yasasından önce bu sistemin ve onun son hamisi konumundaki AKP
Hükûmetinin hukuksuzluklarla dolu torbasına bakmak gerekir çünkü torba
yasalarını görüştüğümüz bugün, sistemin torbasında
binlerce hukuksuzluklar, insan hakları ihlalleri, faili belli ama
yargılamasız kalan cinayetler ve çuvallar dolusu cinayet plan
kanıtları görülüyor.
Bakınız, dün Genel Kurulda Mutkide sızlayan
kemiklerin cinayet kazılarını görüştük. Bakınız,
bugün de Van özel yetkili Cumhuriyet Savcılığı
tarafından, 1994 tarihinde Şemdinlinin Ormancık köyünde
katledilen 12 yurttaşın Şemdinli Derecik Taburunun yerleşkesinde
topluca gömülen cesetlerinin tespiti için, olayı yaşayan o dönemin
askerinin tanıklığında kazı yapılmaktadır.
Bu dramlar karşısında insan haklarından, demokrasiden,
toplumsal barıştan ve etik siyasetten yana olan tüm demokrasi
güçlerini, domuz bağlarıyla bağlı bu torbaların
bağlarını çözmeye ve torbaların derinliğinde saklanan
tüm kirli işleri açığa çıkarmaya
çağırıyoruz. Ayrıca, bu gerçekleri açığa çıkaracak
hakikat komisyonunun kurulmasına saçma gerekçelerle karşı
koyanlar tarihe de halka da hesap vereceklerdir. Çünkü doğrular herkesi
bağlar. Muhaliflerin doğruları üzerinde gerçekleri saklamak
kimseye bir şey kazandırmaz ve kim doğruları söylüyorsa o
kişi, kurum ve kuruluşlar da saygındırlar, gerçekler de
ortadadır. Sistemin torbasını deştikçe yaşamın
her alanına ilişkin kirlenmiş ve kokuşmuş siyaset
planları ve toprağın altından savaş
aygıtları fışkırıyor.
Değerli milletvekilleri, birkaç çifte standarttan da söz
etmek gerekiyor. Bakınız, referandumda yüzde 95 oranında,
Anayasa aldatmacasını boykot eden 55 bin Yüksekovalı
yurttaşa 1 milyon 211 TL ceza kesilmiştir; her ne kadar
görüştüğümüz bu torba yasasının 1inci maddesinin (b)
bendinde af kapsamına giriyorsa da sistemin hak, hukuk ve eşitlik
anlayışını değiştirmiyor. Onun için burada
altını çizerek vurgulama gereğini duydum çünkü tüm
çağcıl hukuk normlarından boşaltılmış,
Türkiyedeki darbe kanuniliğinin özü, mantığı, duruşu
budur, Yüksekova örneğindedir. Yeni bir çifte standartla bu
zorbalığı da sadece Yüksekova halkına dayatmanın
anlamı da çokça derinlerde saklıdır ama Yüksekova halkı
hiçbir zorbalığa bugüne değin boyun eğmedi ve bundan böyle
de eğmeyecektir.
Bir çifte standart daha da yargıdan: İdamla
yargılanan Hizbullah tutukluları yargının
siyasallaştığı odakta mevcut yasaları bile arkadan, yandan
dolanarak tahliye edildiler. Ondan sonra da, tahliye et, bir hafta sonra da
müebbet cezaları onayla. Kimi kandıracaksınız? Kim buna
tarafsız hukuk diyebilir? Ama öte taraftan Barış ve Demokrasi
Partisinden halkın özgür iradesiyle seçilenler için sadece Kürt
olduklarından dolayı bütün tahliye talepleri reddediliyor. Bu
yasalılık sendromu üzerine Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesinin
vermiş olduğu bir karar başta Yargıtaya, tüm yargı
birimlerine ve siyaset erkine bir hukuk ve insan hakları dersidir.
Kararın özeti şu: Sanıklar Türkçe bildikleri hâlde ana
dilleriyle ifade vermelerinin önünde hiçbir yasal engel yoktur. Hiçbir mahkeme
kararıyla da ifadenin hangi dille verileceği konusunda bir karar
verilemez. diyor. Bu kararın bütün yargı kurumları, siyaset erki
tarafından demokratik bir anlayışla algılanmasını
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Geylani, teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza sunup karar
yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.34
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
13üncü maddesi üzerinde verilen Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 13'üncü maddesinin (1) inci fıkrasında
yer alan "%25'i" ibaresinin "%15'i" şeklinde,
"75'i" ibaresinin "85'i" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Yalçın
konuşacak efendim.
BAŞKAN Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan
Yalçın.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; görüşülen tasarının 13üncü maddesi üzerindeki
önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, uzun zamandır kamuoyunda büyük
beklentiler oluşturan bir tasarıyı görüşüyoruz. Her
şeyden evvel bu tasarının hazırlanış biçimine
ilişkin ciddi eleştirilerimiz olduğunu ifade etmeliyim.
Değerli milletvekilleri, önergemizle, kamu alacakları
bakımından idari para cezalarının yüzde 25inin ödenmesi hâlinde
kalan kısımlarının ferileri ile beraber
ödenmeyeceğine ilişkin bir önerge. Biz önergemizde bu yüzde 25 olan
ibarenin yüzde 15e indirilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Bu önergeyle
belki daha uygulanabilir hâle getirmek amaçlanmaktadır, fakat değerli
milletvekilleri
Sayın Başkanım, salonda çok ciddi bir uğultu
var. Bir ikaz etmeniz mümkün müdür acaba?
BAŞKAN Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen
Sayın milletvekilleri
Buyurun.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) Sayın Başkanım, siz
oldukça tecrübeli de bir Meclis Başkan Vekilimizsiniz. Öncelikle bir
hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Burada, zannediyorum, çok
sayıda, belki 200den daha çok kanunda değişiklik getiren,
birbiriyle alakasız konuları bir torbaya döndüren bir yasa
tasarısını görüşüyoruz ve bunu bir temel kanun olarak
görüşüyoruz. Hepimizin uymakla mükellef olduğu, uyulup
uyulmadığının kontrolüyle de sizin mükellef olduğunuz
bir husus temel kanun esprisi, İç Tüzükümüzün 91inci maddesinde Bir
hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle veya kapsamlı olarak
değiştirecek biçimde genel ilkeleri içermesi; kişisel veya
toplumsal yaşamın büyük bir bölümünü ilgilendirmesi; kendi
alanındaki özel kanunların dayandığı temel
kavramları göstermesi, özel kanunlar arasında uygulamada ahenk
sağlaması, düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve
maddeler arasındaki bağlantıların korunması
zorunluluğunun bulunması; önceki yasalaşma evrelerinde de özel
görüşme ve oylama usulüne bağlı tutulması gibi özellikleri
taşıyan kanunları
Değerli Başkanım, bu görüştüğümüz kanun
tasarısını, siz, burada hepimizin uymakla mükellef olduğu
İç Tüzükün temel kanunlarla ilgili maddesinin neresine
sığdırabiliyorsunuz? İç Tüzüke aykırı, hukuk
yapma tekniğine aykırı böyle bir kanun
tasarısının burada temel kanun olarak görüşülmesine nasıl
müsaade edebiliyorsunuz? Aynı espriyi daha önce de görevi kötüye kullanma
suçlarının cezalandırılmasının indirilmesinde
yaşadık yani 10 küsur maddelik bir kanun teklifinin şuraya temel
kanun olarak getirilmesine müsaade ettiniz. Ben özellikle Meclis Başkanlığımızın
bu hususta daha titiz davranması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu Meclis
Her şeyden önce,
devlet dediğimiz organizasyon bir ritüeller topluluğudur aslına
bakarsanız. Biz bu Mecliste birtakım fason önergelerle milletvekillerimizin
konuşmasını engellersek, temel kanun mantığına,
içeriğine, maddesine hiçbir şekilde uymayan bir kanunun, bir maddeler
topluluğunun burada temel kanun olarak görüşülmesini sağlarsak
milletimizden hangi hakla hukuka uymasını bekleyeceğiz? Önce,
Meclis kendi kanununa, kendi iç hukukuna uyup, bütün milletimize iyi örnek
olmalı değil midir?
Sayın Başkanım, bundan sonra, bundan sonraki
süreçte özellikle Meclis Başkanlığımızdan bu konuda
daha hassas olmasını beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, elbette bu kanun ciddi
bir beklenti oluşturdu kamuoyunda. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bu kanundan bir tek kişi bile faydalanacak olsa o sorumluluğu
taşıyacak anlayış içerisindeyiz. Fakat sesleri çok
çıkmıyor diye, bir topluluk olamıyorlar, bir sosyal birliktelik
sağlayamıyorlar diye sürekli bu millete karşı, bu devlete
karşı, yasalara karşı sorumluluklarını yerine
getiren insanları cezalandırma anlayışında olmaya ne
kadar daha devam edeceğiz? Bu anlayış, bu mantık doğru
değil. Her birkaç yılda bir farklı alanlarda
çıkarılacak aflar Türk toplumunda yasaya, Meclise, hukuka olan
inancı azaltmakta ve insanlar nasılsa af çıkacak
düşüncesiyle yükümlülüklerini yerine getirmemektedir. Onun için, bu
kanunları çıkarırken çok daha titiz düşünme
sorumluluğu içerisinde olmamız gerektiğini ifade ediyorum.
Ayrıca, Sayın Bakana özellikle bir hususu ifade etmek
istiyorum: 2004 yılından kalan Karadeniz Bölgesinin don hasar
paraları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yalçın, beni
bağışlayın, çünkü gündem başladıktan sonra hiç
kimseye vermedim. Onun için
Teşekkür ederim.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) Tamam efendim.
Sayın Bakan, 2004ten kalan don hasar paraları ödenemez
hâle geldi. Orduda üreticiler bunu bekliyor. Şu kanun içerisine bunu da
ilave edelim. Bütün Karadeniz halkı bunu bekliyor. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 14üncü maddesinin (1) inci
fıkrasında yer alan ikinci ayın ibarelerinin üçüncü
ayın şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Münir Kutluata Mehmet Günal Kadir Ural
Sakarya Antalya Mersin
Alim
Işık
Kütahya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
14üncü Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul
Bitlis Şırnak
Hamit
Geylani Sırrı
Sakık
Hakkâri
Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu madde ile inşaat şirketlerinin ödemekle
yükümlü %20 inşaat işçilik priminin ödenmemesi konusunda
teşvikte bulunulmuştur. Dolayısıyla işçiler aleyhine,
işveren lehine bir düzenleme yaparak adil olmayan bir uygulamanın
getirilmesi söz konusudur. Sermaye sahiplerinin işçi primlerine yönelik
vergi ödeme kolaylığının yapılması sadece bu
yöndeki adaletsiz vergi kaçırmalarının teşvik edilmesi
anlamına gelecektir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 14üncü maddesinin (1) inci
fıkrasında yer alan ikinci ayın ibarelerinin üçüncü
ayın şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Işık, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 14üncü maddesi üzerine vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu konudaki
görüşlerimi ifade etmek istiyorum.
Tabii, kamuoyunda torba yasa olarak kabul gören ve bu ifadeyle
anılmaya başlayan bu tasarı, birçok kesimde beklentiler
yaratırken bazı kesimlerin de umutlarını maalesef suya
düşürmüş bir yasa olarak tarihe geçecektir. Aslında torba yasa
olarak görüşülen bu yasanın -toplam yedi yüz altmış sekiz
sayfalık bir metinden oluşan- âdeta, bir çuval yasası olarak
tanımlanması bence daha doğru olacaktır.
KADİR URAL (Mersin) Harar, harar
ALİM IŞIK (Devamla) - Çünkü, yirmi-yirmi beş
maddelik bir tasarıyla gündeme gelip bugün karşımıza toplam
iki yüz yirmi dört birbiriyle ilişkisiz maddeden oluşan bu yasa,
herhâlde çuval yasası olarak tanımlanırsa daha doğru bir
ifade olacaktır diye düşünüyorum.
Tabii, maddelerde dün saygıdeğer milletvekilleri de
bahsettiler. Kanun tekniği açısından kabul edilemeyecek birçok
yanlışlıklar olduğu gibi, bugün bu görüştüğümüz
14üncü maddeye de baktığımızda, bir paragrafın iki
cümleden oluşan, cümlenin birisininse on satırlık bir cümle
olduğunu gördüğünüzde hakikaten alelacele, âdeta yangından mal
kaçırırcasına, yaklaşan seçim öncesinde kamuoyunun
dikkatine getirilen bu yasanın herhâlde unutulmayacak bir yasa
olduğunu ifade etmeden geçemeyeceğim.
Tabii ki bu vesileyle birkaç konuyu da, maddeyle ilgili olan
birkaç konuyu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle işveren ve
işçi kesiminin temel yasası niteliğinde olan ve bu alanda temel
düzenlemeler getirilen 4857 sayılı İş Kanunu, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gibi
temel kanunlarda köklü değişiklikler getiren ve piyasayı
etkileyecek bu düzenlemelerde işveren ve işçi
konfederasyonlarıyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının
görüşleri alınmış mıdır? Bu örgütler sürece dâhil
edilmişler midir, edildiyse sürecin hangi aşamasında ne gibi
katkıları olmuştur? Yoksa bu yasal düzenleme Hükûmetin
sayın bakanlarının ve Sayın Başbakanın kendi
görüşleriyle ve seçime yönelik olarak idare tarafından resen
öngörülmüş bir tasarı mıdır? Keşke birçok temel yasada
düzenleme yapan bu tasarı konularına göre ayrılıp birkaç
ihtisas komisyonunda detaylı bir şekilde
tartışıldıktan sonra bu yüce Meclisin gündemine
getirilmiş olsaydı, herhâlde çok daha yerinde olacak bazı
tartışmaları beraber yapabilirdik. Ancak maalesef bu
sorularımın hiçbirisinin yerine getirilmediğini ve cevabın
sizler tarafından da çok iyi bilindiğini hepiniz bilmektesiniz.
Değerli milletvekilleri, tasarının 14üncü
maddesinin 1inci fıkrasında geçen iki aylık sürenin üç
aylık bir süreye çıkartılmasını öngören önergemiz,
aslında tasarıyı içeriği itibarıyla olumlu
bulmamızla beraber, sürenin yetersizliği nedeniyle Genel Kurul
tarafından makul bir teklif olarak öngörülecek önerge olmasına
rağmen, gerek Komisyon yetkilisinin gerekse Sayın Bakanın
hayır demesinden sonra, biliyorum ki sizler tarafından da kabul
edilmeyecek. Ancak, uygulamada çıkabilecek birçok yanlışın
önlenmesi açısından makul bir sürenin olması gerektiğini ve
bu sürenin de üç aydan az olmamasını düşünüyoruz.
Diğer taraftan, bu vesileyle, bu maddenin düzenlediği,
bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere
ilişkin ön değerlendirme, araştırma ve tespit
aşamasında olan eksik işçilik prim tutarlarının ilgili
kurum tarafından resen tahakkuku aşamasında, piyasada büyük
aktörlerin yer aldığı ve canlı olan inşaat sektöründe
düşük bütçeli vatandaşlarımız ve özellikle de
memurlarımız için konut sağlayan yapı kooperatifleri
bazı haksız muamelelere maruz kalmaktadırlar.
İnşaatın kabasını topladığı aidatlarla
bitirdikten sonra iç dekorasyon ve ince inşaat aşamasında üyeler
tarafından bitirilen inşaatların, maalesef iskân alım
aşamasında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla)
geriye dönük borçlarla
karşılaşıldığını ve bunun da mutlaka bu
kapsamda düzenleme içine alınması gerektiğini de ifade ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan "...dörtten fazla olmayanların" ve "sekizden fazla
olmayanların" ifadelerinin "altıdan fazla
olmayanların" ve "on ikiden fazla olmayanların"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş Hasip Kaplan
İstanbul Bitlis Şırnak
Sırrı
Sakık Hamit
Geylani
Muş Hakkâri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 15'inci maddesinin (1) inci
fıkrasında yer alan "yapılandırmaları oniki
taksite kadar yapılmış olanların, ödenmemiş taksit
sayısı dörtten fazla olmayanların;
yapılandırmaları yirmidört taksite kadar yapılmış
olanların, ödenmemiş taksit sayısı sekizden fazla
olmayanların" ibarelerinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Kadir Ural Mehmet Günal Münir Kutluata
Mersin Antalya Sakarya
Cemaleddin
Uslu
Edirne
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 15 inci maddesinin birinci ve üçüncü
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Şevket Köse
İzmir İstanbul Adıyaman
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Akif Ekici Bülent Baratalı
Malatya Gaziantep İzmir
Bayram
Meral Ali
Rıza Öztürk
İstanbul Mersin
" (1) Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçları 5510
sayılı Kanunun geçici 24 üncü veya geçici 25 inci maddeleri
uyarınca yeniden yapılandırıldığı halde,
taksit ödeme yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmaları nedeniyle
yeniden yapılandırma haklarını kaybetmiş olanlar, bu
Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen dördüncü ayın
sonuna kadar yazılı olarak başvurmaları halinde,
bozulmuş olan yeniden yapılandırma anlaşmaları
anılan kanun hükümleri uyarınca yapılmış olan
başvuru tarihi ve taksitlendirme süresi dikkate alınarak ihya
edilir."
"(3) İhya veya mahsup işlemleri sonucunda süresi
içinde ödenmediği veya eksik ödendiği anlaşılan taksit
tutarlarının tamamının, ödeme süresinin sona erdiği
tarihten ödemenin yapılacağı tarihe kadar her ay için TEFE/ÜFE
aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak
tutarla birlikte bu maddeye göre yapılan başvuru tarihini izleyen
altıncı ayın sonuna kadar ödenmesi halinde ilgili kanunda
öngörülen yeniden yapılandırma hükümlerinden yararlanılır.
Bu fıkrada belirtilen ödeme yükümlülüklerinin söz konusu altı
aylık süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde yeniden
yapılandırma hakkı kaybedilir ve yapılandırma
işlemleri iptal edilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kamu alacaklarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin çuval kanun
tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu çuval kanun tasarısı, aslında kamuoyunda,
gerçekten kamuya borçlu olanların, borçları yeniden
yapılandırılacak olan kişilerin beklentilerini
karşılamaya yönelik olarak getirilmiş ancak burada herkesin
beklentisi ne yazık ki karşılanamamıştır.
Örneğin, tarım kredi kooperatiflerine borcu olan çiftçilerimiz
vardır. Bu çiftçilerimizin tarım kredi kooperatifine olan
borçları, Cumhuriyet Halk Partili Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin
itirazlarına rağmen ve verdikleri önergelere rağmen iktidar
partisi AKP tarafından dikkate alınmamıştır.
Yine başka bir beklenti de kamuoyunda öteden beri
bilindiği üzere, kamuoyunda karşılıksız çek
mağdurları olarak bilinen kişilerin uğradıkları
mağduriyetlerin giderilmesine yönelik bir beklentidir. Kamuoyunda
aslında bu konuda çok ciddi bir beklenti vardır, yıllardan beri
bu beklenti devam etmektedir. Bu beklentiyi karşılamak için 5941
sayılı Çek Kanunu çıkarılmış ancak bu Çek Kanunu
kamuoyundaki bu mağduriyeti giderememiştir, gideremeyeceği zaten
belliydi. Bu konuda da yine Cumhuriyet Halk Partili Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeleri, adli para cezalarının idari para cezasına çevrilerek
yeniden yapılandırılmasını öngören önergeler
vermişler ve bu önergeler reddedilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, daha geçen hafta burada Türk
Ticaret Kanununu biz görüştük, yasalaştırdık. Türk Ticaret
Kanununun 780-823üncü maddeleri arasında çek kırk dört madde
hâlinde düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununda salt bir ödeme aracı
olarak öngörülen ve salt bir özel hukuk argümanı olan çeke, 5941
sayılı Çek Kanunuyla kendisinden beklenmeyecek büyük yükler
yüklenmiştir.
Değerli milletvekilleri, gerçekten kamuoyunda
karşılıksız çek keşide etme fiilinden hapse giren ve
bu nedenle aileleri mağdur olan insanların sorunu büyüktür. Aslında,
karşılıksız çek keşide etme fiilinin suç olarak
düzenlenmesi ve bir ceza yaptırımına
bağlanmasının en önemli sonucu karşılıksız
çek olgusunu azaltmamıştır, aksine daha da
artırmıştır. Karşılıksız çek
olayının Türkiyede artmasının temel nedeni, karşılıksız
çek keşidesinin suç olmadığı yönünde olduğu dönemlerde
çek alelade bir ödeme aracı olarak kabul edilmiş ve ödemelerin çekle
yapılmasını kabul edip etmemekte çok özenli davranan hamil,
çekin bir ceza yaptırımıyla
karşılandığı dönemde ceza yaptırımının
yarattığı yapay güven ortamına dayanarak çeki almakta
yeterli özeni göstermemiştir ve bu nedenle ceza
yaptırımının yarattığı yapay ortam nedeniyle
gerçekten kötü niyetli keşideciler tarafından daha aldatılabilir
hâle gelmiştir. Bu da çekin işlevsel olarak bononun yerini
almasını, bir ödeme aracı değil kredi aracı olarak
kullanılması sonucunu doğurmuştur.
5941 sayılı Çek Kanunu, çeki özellikle bononun yerine
ikame eden uygulamayı daha da pekiştirmiştir. Çünkü ceza
yaptırımı, hamillerin çeki bono ve poliçeye nazaran daha
güvenilir bir senet olarak görmeye devam etmelerini sağlamış,
esasen yaptıkları vadeli alışverişlerde bono
almaları gerekirken onun yerine en azından ceza
yaptırımı bulunduğu nedeniyle nispeten daha güvenli
gördükleri çeki almayı tercih etmişlerdir. Oysa uygulamada
işlevsel bakımdan ileri vadeli çekle senet arasında hiçbir
farkın olmadığı, aynı fonksiyonu gördükleri
açıktır. İleri keşide tarihli çeki alan hamil de çeki aldığı
tarihte çekin karşılığının
bulunmadığını bilmektedir, çekin üzerinde yazılı
tarihte keşidecinin borcunu ödeyeceği umudunu
taşımaktadır dolayısıyla çeki bono vasfında kabul
ederek almıştır.
Bu durumda karşılıksız çek keşide etme
suçundan dolayı mağdur edilen binlerce ailenin, milyonlarca
kişinin sorunlarının çözülmesi bu kanun tasarısı
içerisinde mümkünken, iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisinin bu
sorunu görmezlikten gelerek bu sorunun çözümüne yönelik taleplerini
reddetmesini anlamak mümkün değildir. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
bu konuda 17nci madde üzerinde tekrar önerge vereceğiz.
Umut ediyorum ve diliyorum ki iktidar partisi Adalet ve
Kalkınma Partisi bu önergemize destek verir ve bu çekçilerin
sorunları da çözülür diye düşünüyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 15'inci maddesinin (1) inci
fıkrasında yer alan "yapılandırmaları oniki
taksite kadar yapılmış olanların, ödenmemiş taksit
sayısı dörtten fazla olmayanların;
yapılandırmaları yirmidört taksite kadar yapılmış
olanların, ödenmemiş taksit sayısı sekizden fazla olmayanların"
ibarelerinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Cemaleddin Bey, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 15inci maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Sizleri
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde 5510 sayılı
Kanunun geçici 24 veya 25inci maddelerine göre borçlarını yeniden
yapılandıran ancak yapılandırma koşullarına uymayanlara
anılan maddelerden yeniden yararlanma hakkı getirmektedir. Ancak bu
hak, söz konusu maddelere göre, on iki taksitten yararlananlardan en çok dört
taksit aksatanlar ile yirmi dört taksitten yararlananlardan en çok sekiz taksit
aksatanlara tanınmaktadır, daha fazla taksit aksatanların
yeniden yapılandırmadan yararlandırılmamaları,
bunların sorunlarının ileriye taşınması
anlamına gelmektedir. O nedenle, aksatılan taksit sayısı
dikkate alınmadan söz konusu borçluların tamamının
anılan kanuna göre yeniden yapılandırmalarının ihya
edilmesi uygun olacaktır. Verdiğimiz önerge bu anlamdadır.
Dolayısıyla bunun kabul edilmesi önem teşkil etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bir diğer husus, bu maddenin
yazım diliyle alakalıdır. Bakınız, 3üncü
fıkrasında: İhya veya mahsup işlemleri sonucunda süresi
içinde ödenmediği veya eksik ödendiği anlaşılan taksit
tutarlarının tamamının, ödeme süresinin sona erdiği
tarihten ödemenin yapılacağı tarihe kadar her ay için Hazine
Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait Türk
Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin
aylık ortalama faiz oranına bir puan eklenmek suretiyle bulunacak
faiz oranının bileşik bazda uygulanması sonucunda
hesaplanacak faiz tutarıyla birlikte bu maddeye göre yapılan başvuru
tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar ödenmesi hâlinde ilgili Kanunda
öngörülen yeniden yapılandırma hükümlerinden yararlanılır.
Gerçekten çok ağdalı ve borçlu tarafından anlaşılması
güç bir ifade. Dolayısıyla, bunun herhangi bir borçlu tarafından
kendi adına ne kadar borcum var diye bilinmesi de mümkün değil bu
şartlarda. Dolayısıyla anlatıma açıklık
kazandırılmalı ve uygulamada ortaya çıkacak tereddütlerin
de giderilmesi gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu
tasarı 23 Ağustos 2010 tarihinde ilk defa Sayın Başbakan
tarafından bir kurulu ziyareti esnasında kamuoyuna duyurulmuş,
açıklanmış ve cumhuriyet tarihinin en kapsamlı borç
yapılandırması olduğu ifade edilmiştir.
Tasarının genel gerekçesine
baktığımızda Uluslararası finans piyasalarında
başlayan ve tüm sektörleri etkisi altına alan küresel ekonomik kriz,
ülkemizde de dış talebin düşmesine bağlı olarak
ekonomik daralmaya neden olmuştur. şeklinde ifade edilmektedir. Dolayısıyla,
geçirilen ve etkileri hâlâ devam eden ekonomik kriz geç de olsa itiraf
edilmektedir.
23 Ağustos üzerinden beş ay geçmiştir. O günden
bugüne güncel vergilerin ödenmediği, biriktirildiği ve hatta ödeyenin
âdeta cezalandırıldığı bir süreç
yaşanmıştır. Bunun Türk maliyesine ilave
faturasının da hesabının yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, bu tasarının bir başka anlamı
daha vardır. 12 Eylül referandumu öncesi seçmene bir mesaj
verilmiştir, şimdi de haziran genel seçimleri için aynı mesaj
verilmeye çalışılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu yasayla ilgili Edirnede bir
esnaf kuruluşunun başkanına rica etmiştim ne
düşünüyorsunuz diye. İfadelerini aynen okumak istiyorum size.
Değerli başkanımızın ifadeleri şöyle: Esnaf ölüm
döşeğinde, siz pirzola, muz ikram ediyorsunuz. Önce serum lazım.
Herkes borcunu ödemek istiyor ama esnaf bitmiş, toplu para veremez. Önce
sicil affı lazım. Sermaye yok, kredi alamaz, parasız adama bin
taksit desen de ödeyemez. Elini kolunu bağlamış, dövüş
diyorsun. Ekmek almaya parası yok. Devletin üç bankası sicil
affını uygulasın özel bankalar yola gelir, rekabet meselesi.
Esnaf kredi alamıyor, sicili bozuk. Bugüne kadar olanı kapatıp
temiz sayfa açmak lazım. Önce sicil affı, sonra kredi, sonra
taksitlerin ödenmesi. Bu da en az altmış ay. Bir esnafımızın
dileklerini dile getirdim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Uslu, teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.11
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.17
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
15inci maddesi üzerinde verilen Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan "...dörtten fazla olmayanların" ve "sekizden fazla
olmayanların" ifadelerinin "altıdan fazla
olmayanların" ve "on ikiden fazla olmayanların"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat
Tuncel (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Birdal, buyurun.
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 15inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan dörtten fazla olmayanların ve sekizden
fazla olmayanların ifadelerinin altıdan fazla olmayanların ve
on ikiden fazla olmayanların şeklinde değiştirilmesi için
grup adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Burada gerekçemiz, söz konusu maddenin birinci
fıkrasında yapılan değişiklikle dört ve sekiz
olarak belirtilen ödenmemiş taksit sayısı artırılarak
daha fazla kişinin yararlandırılması amaçlanmaktadır.
Yani bu değişiklik önerisinin kabul edilmemesi hâlinde de fazla bir
itirazımız yok, sonuçta taksitlerle ödenecek. Bizim burada sözünü
etmek istediğimiz şey, devlete karşı yurttaşın
haklarının esas olması, savunulmasıdır.
Şimdi, bakın, az önce bir haber aldık bir
başvuru üzerine. Bugün Gazetesinin Ankara Temsilcisi Adem Yavuza bugün
bir kutu gelmiş postadan. Kutuyu açmış bakmış, içinden
Hrant Dink katilinin ya da tetikçisinin, failinin beresinin bir benzeri ve 4
adet de kalaşnikof silah mermisi çıkmış.
Şimdi, gerçekten Türkiye hukuk devleti mi yoksa devletin
hukuku mu burada yaratılıyor? Hukuk, yurttaşların
haklarını ve özgürlüklerini devlete karşı mı
koruyacak, gözetecek ya da yurttaşları devlet
karşısında tebaa mı oluşturacak? Oysa 21inci
Yüzyılda Türkiye'nin de taraf olduğu sözleşmelerde kişi
güvenliği ve özgürlüğü herkes içindir ve bir de düşünce ve
basın özgürlüğü açısından, gerçekten gazetecilerin
basın özgürlüğünün korunması, düşünce özgürlüğünün
gözetilmesi önce hukukun ve sonra da bu hukuku yerine getirmekle yükümlü
olanların görevidir.
Şimdi, örneğin bu ne demektir? Gerçekten, derhâl cumhuriyet
savcıları bunun üzerine gitmeli ve bu kutuyu gönderen failleri
açığa çıkarmalıdır. Çıkarmalıdır da
nerede gerçekten üstü örtülen, kapatılan, maniple edilen gerçekler
açığa çıkarılıyor ki cumhuriyet savcıları da
kendisi, yapılmış olanlar için böyle bir itici güç
oluştursun?
Bakın, şimdi, birkaç gündür dile getiriyoruz:
Hakikatleri araştırma komisyonu. Neden böyle bir araştırma
komisyonuna gerek duyulmadığı anlaşılmış
değil. Latin Amerika ülkelerinde, Afrika ülkelerinde kendi tarihiyle
yüzleşmek isteyen ülkeler, demokratikleşmeye gitmek isteyen ülkeler,
hukuk devleti olmak isteyen ülkeler bu araştırma
komisyonlarını oluşturmuşlardır, gerçekleriyle
yüzleşmişlerdir çünkü geçmişiyle yüzleşmeyen bir ülkede
demokrasi olmaz, gerçekleriyle yüzleşmeyen bir ülkede barış
olmaz. E şimdi biz bunu öneriyoruz.
Bakın, şimdi, eğer hakikatleri araştırma
komisyonu olmuş olsaydı -ki
olacak bir gün çünkü ne kadar direnilirse direnilsin demokrasi
karşıtlığına, barış
karşıtlığına, üstünlerin hak ve özgürlüklerini koruma
konusundaki ayrımcılığa ne kadar direnilirse direnilsin
elbette ki bu coğrafyaya da bir gün demokrasi, hukuk gelecek- bir an önce
eğer hakikatleri araştırma komisyonu oluşturulmuş
olsaydı, geçmişimizle yüzleşmiş olsaydık, örneğin
bu kutuyu bugün hangi saikle göndermiş olurlarsa olsunlar ve de kim
göndermiş olursa olsun buna cesaret edemezlerdi.
Şimdi, bakın, örneğin, daha bugün yine bölgeden
jandarmaların gözetiminde yine iki yerden kazılarda insan kemikleri
çıkıyor. Değerli milletvekilleri, bu bizi ilgilendirmiyor mu?
Şimdi bütün Türkiye'nin, dünyanın gündeminde bu. Çünkü, daha önce
birçok Latin Amerika ülkesinde, Bosnada, Hersekte bu araştırma
komisyonları oluşturulmuş ve DNA testleriyle 18 bin kayıp
olan kişinin izine rastlanmıştır. E şimdi, bizde neden
bu gerçekten araştırma komisyonu derhâl oluşturulup oraya bir
heyet gitmiyor ve bu kayıp insanların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKIN BİRDAL (Devamla) -
kemiklerinin kimlerin olduğu açığa
çıkarılmıyor? Bu kimin görevidir? Eğer Türkiye Büyük Millet
Meclisinin değilse, bir hukuk devletin yükümlülüğü altında
değilse o zaman kimin görevi olacaktır? Bu da
anlaşılır gibi değil. Umut ediyorum ki bir an önce bu
komisyonu Türkiye Büyük Millet Meclisi oluşturur.
Teşekkürler. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan,
yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz.
Evet, sayın milletvekilleri, önergenin oylamasından önce
bir yoklama talebi vardır. Yoklama talebinde bulunan milletvekili
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın
Sürer, Sayın Pazarcı, Sayın Öztürk, Sayın Köse, Sayın
Güvel, Sayın İçli, Sayın Özkan, Sayın Coşkun,
Sayın Ünsal, Sayın Dibek, Sayın Soysal, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Aydoğan, Sayın Barış, Sayın
Yazar, Sayın Kaptan, Sayın Baratalı.
Sayın milletvekilleri, şimdi yoklama talebini yerine
getireceğim ve yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.28
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.38
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 54üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
15inci maddesi üzerinde verilen Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal
ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasından önce istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi elektronik cihazla yeniden yoklama
yapacağız.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN - Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 16 ncı maddesinin 1 nci
fıkrasının izleyen ibaresinden sonra beşinci ibaresinin
on ikinci olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık İbrahim
Binici Hasip
Kaplan
Muş
Şanlıurfa
Şırnak
Nuri Yaman Hamit Geylani Sebahat Tuncel
Muş
Hakkâri İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın 16 ncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan ikinci ayın sonuna
kadar ibaresinin dördüncü ayın sonuna kadar; beşinci ayın
sonuna kadar ibaresinin onuncu ayın sonuna kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Tayfur Süner
İzmir
İstanbul
Antalya
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Şevket
Köse Akif
Ekici
Malatya Adıyaman Gaziantep
Bülent
Baratalı Bayram
Meral
İzmir
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 16 ncı maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay
Mehmet
Şandır
Konya Manisa Mersin
Mehmet
Günal Münir
Kutluata
Antalya
Sakarya
Bu şekilde hesaplanan prim borç tutarının
tamamı bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen
beşinci ayın sonuna kadar ödendiği takdirde ya da, hesaplanan
borç tutarının tamamının (1,05) katsayısı ile
çarpımı sonucu bulunan tutar bu madde ile belirlenen sürede
yapılacak müracaat tarihini takip eden aydan başlamak üzere
ikişer aylık dönemler halinde altı eşit taksitte ödenmesi
halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tasarının bu maddesinde, kendi adına ve
hesabına bağımsız çalışanlar ile tarımda
kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışanlardan, yani kamuoyunda bilinen tabiriyle esnaf
BAĞ-KURlu ve tarım BAĞ-KURlularından kuruma tescilleri
yapıldığı hâlde prim borçları nedeniyle
sigortalılık süreleri durdurulmuş olanların, durdurulan bu
sigortalılık süreleri için ödeyecekleri prim tutarının
asılları ile bu alacaklara TEFE, ÜFE aylık değişim
oranları esas alınarak hesaplanacak tutarı beş ay içinde
ödemesi hâlinde bu sürelerin sigortalılık süresi olarak
değerlendirilmesi öngörülmektedir. Dolayısıyla
sigortalılık süreleri durdurulmuş olanların bu süreleri
durdurulmamış gibi değerlendirilecek, ödenecek prim tutarı
TEFE, ÜFE aylık değişim oranlarıyla güncellenecektir.
Esasen, durdurulmuş sigortalılık sürelerinin
ihyası 5510 sayılı Kanunun mevcut hükümlerine göre de mümkün
olup bu tasarıyla getirilen düzenlemeyle arasındaki fark, ödenecek
prim tutarının hesaplanmasındadır. Mevcut durumda müracaat
tarihindeki hükümlere göre prim borç tutarı hesaplanmaktayken, bu
tasarı ile sigortalılık tarihindeki hükümlere göre hesaplanan
prim borcu güncellenmektedir. Her iki şekilde hesaplanacak prim tutarı
arasında çok fazla fark olmayacağından esnaf ve çiftçimize bu
maddeyle çok önemli bir kolaylık getirildiğinden bahsedilemez.
Bu tasarıyla diğer alacaklar için uygulanması
öngörülen taksitlendirme bu madde kapsamındaki alacaklar için
öngörülmemekte; bu kanunun yayımlandığı tarihi izleyen
5inci ayın sonuna kadar ödenmesi şartı getirilmektedir. Bu
itibarla yüksek tutara baliğ olacağı, esnaf ve çiftçinin bu
meblağı defaten ödeyemeyeceği açık olan bu alacaklar için
de -bu tasarıda diğer alacakların hepsine taksitlendirme
imkânı verildiği hususu da dikkate alınarak- hiç olmazsa
ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi
imkânı verilmesini teklif ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, 5510 sayılı Kanun, hiç
prim ödemediği hâlde geçmişte bir şekilde sigortalılık
tescili yapılmış esnaf ve çiftçilere, hiç prim ödemedikleri
sigortalılık sürelerini borçlanma imkânı vermektedir. Buna
karşın esnaf olduğuna ya da çiftçilik yaptığına dair
resmî belgeleri olmasına, vergi mükellefiyeti, oda kaydı
bulunmasına rağmen, sigortalılık tescili
yapılmamış olanlara, resmî belgelere dayalı hizmet
sürelerini borçlanıp sigortalılık süresi olarak
değerlendirme imkânı verilmemektedir.
Esasen esnaf ve çiftçi olarak çalışılan bu süreler,
ilgili kanunlara göre zorunlu sigortalılık kapsamındadır.
Zorunlu sigortalıların tescil kaydının yapılması
Kurumun görevidir. Dolayısıyla, geçmişte zorunlu
sigortalılık kapsamında yapılan hizmetlerle ilgili
sigortalılık tescilinin yapılmamış olmasında en
büyük sorumluluk Kurumdadır. Zira, Kurum kanunla verilen görevi
zamanında yapamamıştır. Bu itibarla, zorunlu
sigortalılık kapsamında fiilen
çalıştığı hâlde, bu hizmetlerini
sigortalılık süresi olarak değerlendiremeyen esnaf ve
çiftçimizin bu mağduriyetinin giderilmesi için gerekli düzenleme mutlaka
yapılmalıdır.
Yine, bu tasarı, çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve
tarım kredi kooperatiflerinden, esnafımızın Halk
Bankası ve esnaf kredi ve kefalet kooperatiflerinden aldıkları
kredilerden kaynaklanan borçlarını kapsamamaktadır. Büyük
sermaye gruplarının, patronların her istediğini harfiyen bu
tasarıya yerleştiren AKP Hükûmeti, zor durumda olan çiftçimizin,
besicimizin, üreticimizin, esnafımızın sorunlarına
karşı duyarsız kalmış, onlara icra ve haciz
uygulamaktadır.
Burada Sayın Bakana soruyorum: Her türlü alacak bu
tasarıya alınmışken, neden çiftçimizin, besicimizin,
üreticimizin, esnafımızın kredi borçları bu tasarıya
konulmamıştır? Makul bir sebep söyleyin Sayın Bakan, biz de
haklısınız diyebilelim. Ama gerek Komisyon görüşmelerinde
gerekse Genel Kurul görüşmelerinde, bunların kapsama
alınmamasıyla ilgili ortaya koyduğunuz hiçbir gerekçe yok.
İnşallah bizim önerimiz olacak, değerli
milletvekilleri, bu konuda desteklerinizi bekliyoruz. Ziraat Bankası ve
tarım krediye borçları olan çiftçilerimiz dört gözle bunu
beklemektedir.
Ben tasarının hayırlı olmasını
diliyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 16 ncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan ikinci ayın sonuna
kadar ibaresinin dördüncü ayın sonuna kadar; beşinci ayın
sonuna kadar ibaresinin onuncu ayın sonuna kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Akif
Ekici (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Süner, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
TAYFUR SÜNER (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 16ncı
maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili konuşmak
istiyorum.
Bu madde, tarımla uğraşan, tarımla geçinen
insanların Sosyal Sigortalar, BAĞ-KURla ilgili borçlarının
beş ay durdurularak, beş aydan sonra tekrar
yapılandırılması ile ilgili bir madde. Allah
aşkına, beş ay sonra hangi imkânları
tanıyacaksınız da tarım sektöründeki insanlara Beş ay
sonra, ödemediğiniz borçları yapılandıracağız,
ondan sonra ödemeye başlayın. diyorsunuz? Üretmeyen bir toplum
yarattınız. İlk önce, üreten insanlara nefes aldıracak
birtakım teşvikler getireceksiniz ki ondan sonra bu insanlar prim
borçlarını ödeyecek duruma gelsin.
Bakın, iktidara geldiğiniz zaman ormanların
kenarına tel örgü çektiniz. Orman köylüleri hayvanlarını ormana
sokamadı, otlatamadı. Ne oldu? Köyünü terk etti, yüzde 80i terk
etti. Kuş gribi dediniz, insanların kazını,
ördeğini, tavuğunu katlettiniz. Köyde nüfus kalmadı. Şimdi
bu insanlara diyorsunuz ki: Beş ay sonra borcunuzu
yapılandıracağız, faiziyle birlikte ödeyeceksiniz.
Esnafa kepenk kapattırdınız, çiftçi üretmesin diye
girdi maliyetlerini artırdınız, sanayicileri bankacılara
teslim ettiniz, sadece iş yerlerine değil, evlerine, edindikleri
arazilere bile ipotek koydurdunuz.
Üretmeyen bir toplum yarattınız. Üretmeyen toplumlar ilk
önce özgürlüklerini, sonra onurlarını, sonra da vatanlarını
kaybeder. Bizi vatanımızı kaybedecek duruma getirmek için
elinizden geleni yapıyorsunuz ama kaybettiremeyeceksiniz.
Torba kanunun asıl amacı nedir? Birkaç konuya göz atmak
istiyorum.
Güvencesiz çalışma ve esnek çalışmanın
yaygınlaşması amaçlanmaktadır. Bu yasayla güvencesi olmayan
çalışanlar topluluğu yaratacaksınız. Bu torba yasada
4/C gibi uygulamaları tekrar gündeme taşıyorsunuz. 4/Cyi
uyguladınız, Tekel işçilerini açlığa mahkûm ettiniz,
Ankarada günlerce açlık grevi yaptılar ama dinlemediniz. Bu gibi
uygulamalar bu torba yasayla tekrar gündeme gelecek.
Atamaları daha da siyasallaştıracaksınız.
Parti-devlet bütünleşmesi yaratıp devleti partinin malı hâline
getireceksiniz. Çalışanları sendikasız ya da yandaş
sendikaya üye yapıp toplumu örgütsüz hâle getireceksiniz. Sadakaya muhtaç
işçiler yaratacaksınız, zaten yarattınız.
Varoşlara insanlar nasıl toplandı? Köyünü terk etti,
kasabasını terk etti, şimdi sadakaya muhtaç, asgari ücretli,
açlığa mahkûm insanlar topluluğu yarattınız.
Hakkını arayamayacak duruma getirdiniz toplumu.
Çalışanlar arasındaki rekabeti derinleştiriyorsunuz. Ücret
adaletsizliğini gideremiyorsunuz. Sosyal diyalog mekanizması yok
sayılmıştır. Sizin için diyalog arama, çalışana
değer verme yok, geldiğiniz günden beri tepeden bakma zaten her gün
gündemde. Toplu görüşme sürecinde mutabakata varılan konular
tasarıya dâhil edilmemiştir çünkü sizin için, dediğiniz dedik,
çaldığınız düdük.
Kamuya özel sektörden üst düzey yönetici alacaksınız.
Oradaki atamadan kasıt, Hükûmet memuru uygulamasına devam
edeceksiniz. Kadrosu kaldırılan memurların sürgün edilebilmeleri
için bu tasarıyı getirdiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Süner.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 16 ncı maddesinin 1 nci
fıkrasının izleyen ibaresinden sonra beşinci ibaresinin
on ikinci olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat
Tuncel (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tuncel. (BDP sıralarından
alkışlar)
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 606 sıra sayılı kanunun 16ncı
maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten bu torba yasada çok ciddi eşitsizlikler ve
adaletsizlikler var. Kısmen daha olumlu sayabileceğimiz
düzenlemelerle işçilerin ve emekçilerin hak ve özgürlüğünü gasbeden
düzenlemeler bir arada. Dolayısıyla bu adaletsizliği gidermek
Hükûmetin temel görevidir.
Sayın Bakana önerimiz, en azından işçilerin,
emekçilerin, çiftçilerin talep ettiği, yasaların yeniden düzenlenmesi
konusunda bu torba yasanın geri çekilip
ayrıştırılmasıdır. Biz bazı kısmi
düzenlemeler ile toplumun geniş kesimlerine ciddi anlamda
adaletsizliği sürdürecek bir yasayı birlikte görüşmek ciddi
anlamda problemdir. Bakın, KESK, DİSK, Türkiye Mimar ve Mühendisler
Odası, Türk Tabipler Birliği seksen bir ilden Ankaraya yürüyecekler
bu torba yasadaki hak ihlallerine, işçilerin, emekçilerin hak
gasplarına dikkat çekmek, esnek çalışmaya yönelik sorunlara
dikkat çekmek için Ankaraya yürüyecekler, 3 Şubatta burada olacaklar.
Muhtemel ki, siz onu gazınızla, devletin güvenlik güçleriyle
karşılayacaksınız ama bizim önerimiz, Bakanımızın
gidip bu işçileri karşılaması ve bu işçi
sendikalarının başkanlarıyla toplanarak Biz bu yasayı
gerçekten demokrasiden yana, emekten yana bir yaklaşımla düzenlemek
istiyoruz, o zaman sizi dinleyelim ve yeniden düzenleyelim. demesini
bekliyoruz. Tabii, bu ne kadar gerçekçi bilemiyorum ama Türkiyede
toplumların beklentisi bu.
Diğer bir konu, bu maddede önemli bir değişiklik
var ve gerçekten toplumun geniş kesimleri bekliyor, ancak bize göre
yeterli değil. Bu, çiftçilerimizin sorunlarını sözde dikkate
alıyormuş gibi, onların prim borçlarını öderken
yeniden yapılandırırken aslında pozitif bir şey
yapılıyormuş gibi ama Türkiyede tarım işçilerinin
sorunlarını hepimiz biliyoruz. Daha dün Beypazarında tarım
işçileri kaza yaptı ve 11 yurttaşımız
yaşamını yitirdi, 5i ağır yaralandı; biz buradan
Allahtan rahmet diyoruz, yaralı arkadaşlarımıza da
geçmiş olsun diyoruz ama ne kadar Hükûmetin gündeminde? Tabii, bu ilk
değil, umarız son olur, ancak son olmayacağını da
biliyoruz. Ölenler, bu ülkenin yoksul emekçi çocukları, yoksul emekçi
insanları. Ta Mardinden bir parça ekmek bulabilmek için yollara
düşüyorlar, Karadenize gidiyorlar, İç Anadoluya geliyorlar.
Şimdi, bu ne kadar Hükûmetin gündeminde? Yani mevsimlik işçilerin
sorunlarını ne kadar çözecekler? Ya da insanca yaşama konusunda
mevsimlik işçilerin insanca yaşam koşullarını, insanca
çalışma koşullarını yaratma konusunda ne kadar
hevesli? Üç buçuk yıldır buradayız, üç buçuk yıldır en
azından on defa kürsüyü bunun için kullandık ama herhangi bir
gelişme yok. Hâlâ mevsimlik işçiler kamyonetlerin arkasında
taşınıyorlar, hâlâ trafik kazasına kurban gidiyorlar,
herhangi bir değişiklik yok.
Yine, çiftçiler açısından da öyle. AKP Hükûmeti
neoliberal politikaları her alanda olduğu gibi çiftçiler
açısından da tarım sektöründe de kullanmaktadır. Tarım
sektöründekilerin durumu çok iyi değil, tarım sektörü gerçekten
artık kendi kendini geçindiremeyecek durumda. Şimdi, bunun için bir
düzenleme yapılıyor, Evet, iyi, prim borçlarını yeniden
düzenleyelim, işte emekli olma hakkı tanıyalım. Bunun için
de beş ay gibi kısa bir süre tanınıyor! Peki, bu beş
ayda, zaten yoksul olan, zaten emeğinin
karşılığını alamayan, ürünlerini tarlada
bırakan insanlar nasıl olacak da bu kadar parayı toplayacak, bu
para karşılığında kendi primini ödeyecek ve emekli
olacak? Şimdi, Türkiye'de buna gülerler. Bugüne kadar Sayın
Başbakan Ekonomik kriz Türkiyeyi teğet geçti, bizi etkilemedi.
diye ifade ederken, neyse ki iki gündür, iktidara mensup milletvekilleri
aslında teğet geçmediğini ifade ediyorlar, bu tasarının,
torba yasanın şeyinde de bu var. Evet, ekonomik kriz tam da
çiftçileri, emekçileri, köylüleri vurdu. Siz gelip bunda diyorsunuz ki:
Borçlandıralım, yeniden borcunu ödesin. Bu mümkün değil. Madem
bir düzenleme yapıyorsunuz, o zaman, gelin, önergemizi dikkate alın,
borçlanma süresini artıralım yani insanlar daha rahat koşulda
ödeyebilsinler.
Diğeri: Bu insanlar nereden para alıp ödeyecek? Zaten
gelirleri yok. O zaman, devlet bankaları bu insanlara kredi versin ve
ödeme koşullarında kolaylık sağlasın. Madem bir
düzenleme yapıyoruz, çiftçimize, serbest çalışanlara iyilik
yapacağız, o zaman, gelin, bunları da beraber yapalım,
diyelim ki: Bu seçim yatırımı değil, gerçekten işçiyi
düşünüyor, esnafı düşünüyor, gerçekten insanca yaşam
koşullarını tanıyor. Böyle olmadığı sürece
bu bir seçim yatırımı dışına
çıkmayacaktır, anlaşılan da odur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde altı adet önerge vardır, bu
önergelerden ikisi Hükûmete aittir.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 17 nci maddesinin birinci
ve yirmidördüncü fıkralarında yer alan 31/12/2010 tarihinden
ibarelerinden sonra gelmek üzere (bu tarih dahil) ibarelerinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şimşek
Gaziantep
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin altıncı
fıkrasında yer alan ödenmemiş sigorta primlerinin, bu Kanunun
yayımlandığı ayın sonuna kadar olan ibaresinin
ödenmemiş olan sigorta primlerine ait bu Kanunun
yayımlandığı ayın sonuna kadarki şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Veysi
Kaynak Yılmaz
Tunç
Kayseri Kahramanmaraş Bartın
Öznur
Çalık Ahmet
Aydın
Malatya Adıyaman
BAŞKAN Biraz önce okunan önergede, Kâtip Üyemiz, Sayın
Bakanımızın Maliye Bakanı olarak zikredilmesini unuttu,
onu hatırlatıyorum, düzeltiyorum.
Buyurun, devam ediniz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 17 nci maddesinin
onuncu fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Demir
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
"b) (a) bendinde sayılan kuruluşların
tarımsal sulamada kullanılan elektrik tüketiminden kaynaklanan
alacaklarından, vadesi 31/12/2010 tarihi itibarıyla geldiği
halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla
ödenmemiş olanların asıllarının tamamının,
bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen dördüncü ayın
sonuna kadar abonesi bulunulan dağıtım şirketine
başvuruda bulunularak ilk taksit bu Kanunun yayımını
izleyen dokuzuncu aydan başlamak üzere ve her yıl ilk taksitin
tekabül ettiği ayda toplam beş eşit taksitte ödenmesi
şartıyla bu alacakların ödenen kısmına isabet eden
fer'ilerin tahsilinden vazgeçilir. Tarımsal sulamada kullanılan
elektrik tüketiminden kaynaklanan alacakların bu Kanunda belirtilen taksit
ödeme zamanını alacakların bulunduğu bölgeler, iller,
ürünlerin hasat dönemleri dikkate alınarak değiştirmeye
şirket yönetim kurulları yetkilidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 17 nci maddesinin sonuna aşağıdaki
yeni fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(33) Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih öncesi;
a) kaçak tütün emvali satanlara verilen cezalar tahsil edilmez.
b) elektrik cezaları tahsil edilmez.
c) çek cezaları tahsil edilmez.
b) telefon borçlarından gecikme zammı faiz alınmaz.
c) banka kredileri, teşvik ödemeleri ve kredi kartı
borçlarında gecikme zammı faiz alınmaz.
Sırrı
Sakık İbrahim
Binici Hasip
Kaplan
Muş Şanlıurfa Şırnak
Hamit
Geylani Nuri
Yaman
Hakkâri
Muş
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 17 nci maddesinin;
- 10 uncu fıkrasının (a) bendinde geçen "ve
4/12/1984 tarihli ve 3096 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu
Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi,
Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında
Kanun kapsamında mevcut sözleşmeleri uyarınca faaliyet
göstermekte olan dağıtım şirketlerinin Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumundan lisans almadan önceki faaliyet dönemlerine ilişkin
elektrik tüketiminden kaynaklanan alacaklarından," ibaresi ile
- 14 üncü fıkrası ile 25 inci fıkrasının
(a) (b) ve (e) bentlerinin madde metninden çıkarılmasını,
- 25 inci fıkrasının (g) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve
- maddeye aşağıdaki fıkraların
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Münir
Kutluata Erkan
Akçay
Konya Sakarya Manisa
Mehmet
Şandır Mehmet
Günal
Mersin Antalya
"g) Vakıflar Genel Müdürlüğü ile mazbut
vakıflara ve temsilen yönetilen vakıflara ait
taşınmazların kiralanması işlemlerinden kaynaklanan ve
31/12/2010 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan kira
bedelleri asıllarının tamamı ile bu alacaklara ilişkin
gecikme zammı, faiz gibi fer'ileri yerine bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın;
bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak
üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz eşit taksitte tamamen
ödenmesi şartıyla, bu alacaklara hesaplanan gecikme zammı, faiz
gibi fer'i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Bu takdirde mahkeme ve icra
masrafları ile vekalet ücreti ilk taksit tutarı ile birlikte tahsil
edilir. Bu bent hükümlerinden yararlanılabilmesi için dava
açılmaması ve açılmış davalardan vazgeçilmesi
şarttır. Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilidir."
"33- 5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesi
çerçevesinde kamu alacağı olarak kesinleşmiş, fazla ve
yersiz ödendiği tespit edilen ve tahsil edilmesi gereken personelin
aylık ve diğer ödemelerine ilişkin borç asılları ile
bu borçlara ilişkin gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer'ileri
yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE
aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak
tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde bu
borçlara uygulanan gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer'ilerin
tahsilinden vazgeçilir.
34- T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin
tarım ve hayvancılıkla ilgili olarak üreticilere, Türkiye Halk
Bankası ve Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatiflerinin esnafa
kullandırdığı kredilerden kaynaklanan ve 31/12/2010 tarihi
itibarıyla vadesi geldiği halde bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan
kredi asıllarının tamamı ile bu kredilere ilişkin
faiz, gecikme faizi gibi fer'ileri yerine bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın;
bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan
başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz
eşit taksitte tamamen ödenmesi şartıyla, bu alacaklara
hesaplanan faiz, gecikme faizi gibi fer'i alacakların tahsilinden
vazgeçilir. Bu takdirde mahkeme ve icra masrafları ile vekalet ücreti ilk
taksit tutarı ile birlikte tahsil edilir. Bu bent hükümlerinden
yararlanılabilmesi için dava açılmaması ve
açılmış davalardan vazgeçilmesi şarttır. Bu bendin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye anılan
bankalar ve kooperatifler yetkilidir. Bu uygulama sonucunda oluşan gelir
kayıpları talepleri üzerine Hazine Müsteşarlığı
tarafından karşılanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 17 nci maddesinin on dördüncü
fıkrası, on beşinci fıkrası ikinci cümlesi ve on
altıncı fıkrasının ile yirmi beşinci
fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin madde metninden
çıkarılmasını; yirmi beşinci fıkrasının
(g) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
ve maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Bülent Baratalı
İstanbul İzmir İzmir
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Sacid
Yıldız
Malatya İstanbul
"g) Vakıflar Genel Müdürlüğü ile mazbut
vakıflara ve temsilen yönetilen vakıflara ait
taşınmazların kiralanması işlemlerinden kaynaklanan ve
31/12/2010 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan kira
bedelleri asılları ile bu alacaklara ilişkin faiz, gecikme
faizi, gecikme zammı gibi fer'ileri yerine, bu Kanunun yayımlandığı
tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanacak tutarının, bu Kanunun
yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ay sonuna kadar
başvuruda bulunularak bu Kanunun yayımlandığı tarihi
izleyen dört ay içinde haklarında açılan dava ve icra takiplerine
ilişkin yargılama masrafları ile birlikte tamamen ödenmesi
şartıyla, bu alacaklara ilişkin gecikme zammı, faiz gibi
fer'i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Bu bent kapsamına giren
alacakların taksitle ödenmek istenmesi halinde en fazla on iki ay içinde
ve eşit taksitler halinde kanuni faizi ile birlikte ödenmek üzere
taksitlendirme yapılabilir. Bu takdirde dava ve icra takiplerine
ilişkin yargılama masrafları ilk taksit tutarı ile birlikte
tahsil edilir. Bu bent hükümlerinden yararlanılabilmesi için dava
açılmaması ve açılmış davalardan vazgeçilmesi
şarttır. Bu kiracılardan, tahliye hakkı doğmuş
ancak tahliye kararı kesinleşmemiş olanlar ile yeniden
sözleşme yapılabilir. Vakıflar Genel Müdürlüğüne, mazbut
vakıflar ile temsilen yönetilen vakıflara ait taşınmazlar
üzerinde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte işgalci durumda
olanlar ile işgalleri bu tarihten önce sonlandırılanlardan
ecrimisil borcu bulunanların talep etmeleri halinde birikmiş
borçları bu bentte belirtilen şartlarla tahsil edilir. Bu bendin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Vakıflar
Genel Müdürlüğü yetkilidir."
"33. (1) 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde
tanımlanan suçtan dolayı 1.11.2009 tarihi itibarıyla
haklarında soruşturma veya kovuşturma
başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkum
olan kişilerin;
a) Adli para cezaları idari para cezasına çevrilir.
b) Şikayetçi ile belirledikleri miktarın belirli
vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve
anlaşmanın bir nüshasının şikayetçi veya yasal temsilcisi
tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına veya
mahkemeye verilmesi halinde, anlaşmada öngörülen süre kadar
soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün
infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir.
Anlaşmaya varılmış olması, şikayetçi bakımından
şikayetin geri alınması sonucunu doğurmaz.
c) Bu kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken
miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve
taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet
Başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi halinde,
anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar,
soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün
infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu
durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten
itibaren bir yıl ödemesiz üç yılı geçemez. Taahhütnamede yer
alacak ikinci yıl taksiti, borcun üçte birinden az olamaz. Taahhütnamenin
bir örneği alacaklıya gönderilir.
(2) Birinci fıkrada yazılı anlaşma veya
taahhütnamenin en geç 1/4/2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve mercilerine
verilmiş olması şarttır. Birinci fıkranın (b)
bendinden yararlanan kişi, taahhütnamede belirttiği süre içinde
şikayetçi ile anlaşmaya varması ve bu anlaşmanın bir
nüshasının şikayetçi veya yasal temsilcisi tarafından
mercilerine verilmiş olması halinde, aynı fıkranın (a)
bendi hükmünden yararlanır.
(3) Soruşturma veya kovuşturmanın durması
halinde dava zaman aşımı; hükmün infazının ertelenmesi
veya durdurulması halinde ise ceza zaman aşımı
işlemez.
(4) Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya bu
Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarın
ödenmiş olması halinde; kovuşturmaya yer
olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün
sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.
(5) Şikayetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya
taahhüde uyulmadığının tespiti halinde, soruşturmaya,
kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilir. Adli para
cezaları, idari para cezasına çevrilerek infaz olunur.
(6) Soruşturma veya kovuşturması durdurulan ya da
hükmün infazı ertelenen veya durdurulan kişi hakkında Ceza
Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a)
bendinde yer alan adli kontrol tedbirine karar verilmez."
34. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında
Kanuna aykırı faaliyetler sebebiyle, yapılan soruşturma
sonucunda ilgili tüzel kişi veya gerçek kişiler aleyhine 31.12.2010
tarihinden önce, Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu
Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde
Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik gereğince
verilen ve bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenmemiş
olan idari para cezalarının % 25i, başvurunun
yapıldığı tarihi izleyen 36 ay içinde 18 taksit halinde
ödenebilecek, dava açılmaması veya açılmış olan
davalardan vazgeçilmiş olması şartıyla, kalan % 75inin
tahsilatından vazgeçilecektir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Mustafa
Özyürek konuşacak.
BAŞKAN Sayın Özyürek, buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz torba yasa
tasarısının 17nci maddesi hakkında verdiğimiz önerge
için söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 17nci madde -bu tasarıya çuval dersek, bu da torba- otuz
iki fıkradan oluşan bir madde.
Yani zaten kanun tekniği açısından bu torba yasaya bakmak
mümkün değil, gerçekten hiçbir kurala uyulmayan bir şey. Her şey
bu 17nci maddede düzenlenmiş bulunuyor ama bazı konular var ki,
burada olması gerekirken, düzenlenmemiş. Mesela, onlardan biri, çek
mağdurları için bir düzenleme burada yok. Biz isterdik ki 17nci
maddede bu düzenlensin. Önergemizin noktalarından biri bu, çek
mağdurları için mutlaka bir düzenleme yapılması için bir
öneride bulunuyoruz.
Bir diğer önemli nokta: Rekabet Kurulunun kestiği
cezalarla ilgili herhangi bir yeniden yapılanma düzenlemesi burada yok.
Oysa RTÜKün kestiği cezalarla ilgili bir
düzenlemeyi bu kanuna koyduk ama Rekabet Kurumuyla ilgili konu burada
yok. Bu önemli bir eksikliktir, mutlaka konulması, yer alması gereken
bir konudur.
Kaynak kullanımını destekleme primlerinin yeniden
yapılandırılması burada yok. Bütün vergileri, emlak
vergileri dâhil, bu kanun kapsamında yeniden
yapılandırıyoruz ama kaynak kullanımını
destekleme primiyle ilgili bir düzenlemeye bu kanunda yer vermiyoruz. Bu da
büyük eksikliktir. Hatırlayacaksınız, özellikle tüketici
kredilerinde, Bakanlar Kurulunun bir kararıyla geriye dönük kaynak
kullanımı destekleme primi uygulaması yapıldı ve
bundan kredi kullananlar çok mağdur oldu.
Değerli arkadaşlarım, bu 17nci maddede bizim
Komisyonda itiraz ettiğimiz önemli bir düzenleme var. Bazı
yatırımcılar, gemi ve yat inşa etmişler, Hazineden
aldıkları teşvik belgesine dayanarak gemi ve yat inşa
etmişler ve sonra da bu gemi ve yatları satmışlar.
Şimdi, bunların inşası sırasında, bu yatların
ve gemilerin inşası sırasında kullanılan malzemelerle
ilgili KDV istisnası uygulanması gerektiğini
yatırımcılar düşünmüş ama buna karşılık
Maliye Bakanlığınca Hayır, bu bir üründür -yatlar,
gemiler- siz burada KDV istisnasından faydalanamazsınız.
denilmiş, vergiler salınmış, tahakkuk etmiş, bir
kısmı yargıya gitmiş, yargıda Maliye Bakanlığı
kazanmış. Şimdi burada yaptığımız bir
düzenlemeyle geriye dönük olarak, salınan, tahakkuk ettirilen, bir
kısmı da yargıdan geçmiş olan bu vergilerin
tamamını siliyoruz, terkin ediyoruz.
Dikkat ederseniz, bu kanunda yaptığımız, daha
çok, vergi aslını almak ama cezaları ve faizleri düşürerek
yeniden yapılandırmaktır. Oysa burada vergi aslını,
KDV aslını siliyoruz. Bu son derece yanlış bir
uygulamadır ve yargı kararlarını da burada
aldığımız bir şeyle geçersiz kılıyoruz.
Biz, bu sektöre, gemi inşa sektörüne teşvik
verilmesinden yanayız. Bunların ürettikleri yat ve diğer
gemilerden de vergi alınmayabilir ve nitekim bu noktada bir düzenleme
88inci maddede var. O düzenleme kanun yayınlandığı
tarihten itibaren uygulansın ama geriye doğru dönük olarak tahakkuk
etmiş olan KDVlerin terkin edilmesinin son derece yanlış
olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Yoklama talebimiz var
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergenin
oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.
Yoklama isteyen milletvekillerimizin isimlerini tespit
edeceğim: Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Okay, Sayın Öztürk, Sayın Özyürek, Sayın Susam, Sayın
Bingöl, Sayın Köse, Sayın Arıtman, Sayın Özkan, Sayın
Coşkun, Sayın Ünsal, Sayın İçli, Sayın
Barış, Sayın Dibek, Sayın Arslan, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Kaptan, Sayın Yazar, Sayın Aydoğan,
Sayın Özdemir, Sayın Yalçınkaya, Sayın Paçarız,
Sayın Çakır.
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
. Önerge kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.22
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.36
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
17nci madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
17 nci maddesinin;
- 10 uncu fıkrasının (a) bendinde geçen "ve
4/12/1984 tarihli ve 3096 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu
Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi,
Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında
Kanun kapsamında mevcut sözleşmeleri uyarınca faaliyet
göstermekte olan dağıtım şirketlerinin Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumundan lisans almadan önceki faaliyet dönemlerine ilişkin
elektrik tüketiminden kaynaklanan alacaklarından," ibaresi ile
- 14 üncü fıkrası ile 25 inci fıkrasının
(a) (b) ve (e) bentlerinin madde metninden çıkarılmasını,
- 25 inci fıkrasının (g) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve
- maddeye aşağıdaki fıkraların
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
"g) Vakıflar Genel Müdürlüğü ile mazbut
vakıflara ve temsilen yönetilen vakıflara ait
taşınmazların kiralanması işlemlerinden kaynaklanan ve
31/12/2010 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde bu Kanunun yayımlandığı
tarih itibarıyla ödenmemiş olan kira bedelleri
asıllarının tamamı ile bu alacaklara ilişkin gecikme
zammı, faiz gibi fer'ileri yerine bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın;
bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan
başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz
eşit taksitte tamamen ödenmesi şartıyla, bu alacaklara
hesaplanan gecikme zammı, faiz gibi fer'i alacakların tahsilinden
vazgeçilir. Bu takdirde mahkeme ve icra masrafları ile vekalet ücreti ilk
taksit tutarı ile birlikte tahsil edilir. Bu bent hükümlerinden
yararlanılabilmesi için dava açılmaması ve
açılmış davalardan vazgeçilmesi şarttır. Bu bendin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Vakıflar
Genel Müdürlüğü yetkilidir."
"33- 5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesi
çerçevesinde kamu alacağı olarak kesinleşmiş, fazla ve
yersiz ödendiği tespit edilen ve tahsil edilmesi gereken personelin
aylık ve diğer ödemelerine ilişkin borç asılları ile
bu borçlara ilişkin gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer'ileri
yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE
aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak
tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde bu
borçlara uygulanan gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer'ilerin
tahsilinden vazgeçilir.
34- T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin
tarım ve hayvancılıkla ilgili olarak üreticilere, Türkiye Halk
Bankası ve Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatiflerinin esnafa
kullandırdığı kredilerden kaynaklanan ve 31/12/2010 tarihi
itibarıyla vadesi geldiği halde bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan
kredi asıllarının tamamı ile bu kredilere ilişkin
faiz, gecikme faizi gibi fer'ileri yerine bu Kanunun yayımlandığı
tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunun
yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak
üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz eşit taksitte
tamamen ödenmesi şartıyla, bu alacaklara hesaplanan faiz, gecikme
faizi gibi fer'i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Bu takdirde mahkeme
ve icra masrafları ile vekalet ücreti ilk taksit tutarı ile birlikte
tahsil edilir. Bu bent hükümlerinden yararlanılabilmesi için dava
açılmaması ve açılmış davalardan vazgeçilmesi şarttır.
Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
anılan bankalar ve kooperatifler yetkilidir. Bu uygulama sonucunda
oluşan gelir kayıpları talepleri üzerine Hazine
Müsteşarlığı tarafından
karşılanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurun lütfen. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu maddeyle ilgili verilen önergeyi desteklediğimizi
belirtiyorum ki bu tarımsal sulamada kullanılan elektrik tüketiminden
kaynaklanan alacakların gecikme faizi ve gecikme zammından
vazgeçilmesi ve beş yılda eşit taksitler hâlinde ödenmesi olumlu
bir düzenlemedir. Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak biz dokuz
ay önce bununla ilgili kanun teklifi verdik ama AKP Grubu bunun Komisyonda
görüşmesini sağlamadı. Yine, bu tasarı Komisyonda
görüşülmekte iken gerek alt komisyonda gerekse Komisyon görüşmeleri
esnasında bu tasarıya şu anda getirilen önergeye benzer bir
önergenin eklenmesini biz teklif ettik ama yine reddedildi, şimdi, burada
getiriliyor, biz yine de olumlu buluyoruz, destekliyoruz.
Ayrıca bir konuyu daha belirteceğim. Tarımsal
sulamada kullanılan elektrikle ilgili katma değer vergisinin de
düşürülmesi gerekmektedir. Şu anda düşürülmesi, 1 olabilir ya da
sıfır olabilir, hiç alınmayabilir. Bununla ilgili de bu
tasarıda yer vardır. O konuda da düzenleme yapılırsa
gerçekten çiftçilerimiz rahat edecektir.
Değerli arkadaşlarım, bu madde torba
tasarının torba maddesi. 12 sayfaya varıyor toplam uzunluğu
ve 32 fıkradan oluşmaktadır. Her türlü konu bu maddeye yerleştirilmiştir. AKP
özel şirketleri bu tasarının kapsamına alırken, orman
arazileri tahsis edilenlere, vakıfların
taşınmazlarını işgal edenlere özel imkânlar
sağlayarak ödüllendirirken, naylon fatura kullanıcılarının,
vergi kaçıranların borçlarını affederken, kara para
sahiplerinin paralarını aklarken çek mağdurlarını
görmemekte, çiftçimizin, besicimizin tarım kredi kooperatiflerine ve
Ziraat Bankasına olan kredi borçlarını yapılandırma
kapsamına almamaktadır. Onlar Türk vatandaşları değil
mi değerli arkadaşlarım? Niye bu zulmü, bu işkenceyi
yapıyoruz? Bu tasarıya bunların da dâhil edilmesi gerekmektedir.
Bu maddenin onuncu fıkrasının (a) bendinde
4/12/1984 tarihli ve 3096 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu
Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi,
Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında
Kanun kapsamında, mevcut sözleşmeleri uyarınca faaliyet
göstermekte olan dağıtım şirketlerinin Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulundan lisans almadan önceki faaliyet dönemlerine ilişkin
elektrik tüketiminden kaynaklanan alacakları da tasarı kapsamına
alınmaktadır.
Bu hüküm, adrese teslim, bir şirketi tanımlayan özel bir
düzenlemedir. Zira, maddede yer alan tanımın kısa ve açık
ifadesi Kayseri ve Civarı Elektrik TAŞnin alacaklarının
yapılandırılmasıdır, çünkü maddedeki tanımlamaya
uyan başka bir şirket bulunmamaktadır. Kayseri ve Civarı
Elektrik Anonim Şirketi, kamu sermayesi ağırlıklı özel
statüde bir şirkettir. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı
AKPli Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı. Yönetim Kurulu
Başkan Vekili AKPli Kayseri Kocasinan Belediye Başkanı. Yönetim
Kurulu üyesi AKPli Kayseri Melikgazi Belediye Başkanı. Yönetim
Kurulu üyesi Kayseri Kocasinan AKP İlçe Başkanı. Yönetim Kurulu
üyesi Kayseri eski İl Başkanı; yedi yıl, il başkanı
iken Yönetim Kurulu üyeliği yapmıştır. TETAŞa ait yüzde
20 hisseyi temsilen bile AKP İlçe Başkanı şirketin Yönetim
Kurulu üyesi yapılmış. Partizanlığın bu
kadarına da pes doğrusu! Kamu hissesini temsilen AKPnin bir ilçe
başkanı Yönetim Kuruluna üye olarak atanabiliyor. Görüldüğü
üzere, şirket sanki AKPnin teşkilat birimi, sanki AKPnin bir
şirketi. Bu nedenle, bu hükmün tasarıdan çıkması
gerekmektedir.
Ayrıca, 25inci maddenin (a), (b), (e) ve (g) bentlerinin de
çıkması gerekmektedir çünkü fuzuli şagillere imkân verilmekte,
tekrar sözleşme imkânı verilmekte, özel şirketlere imkân
getirmeye yönelik düzenlemeler içermektedir.
Bunlar tasarıdan çıkarılmalıdır diyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 17 nci maddesinin sonuna aşağıdaki
yeni fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(33) Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih öncesi;
a) kaçak tütün emvali satanlara verilen cezalar tahsil edilmez.
b) elektrik cezaları tahsil edilmez.
c) çek cezaları tahsil edilmez.
b) telefon borçlarından gecikme zammı faiz alınmaz.
c) banka kredileri, teşvik ödemeleri ve kredi kartı
borçlarında gecikme zammı faiz alınmaz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; torba kanunun deyim yerindeyse en baba maddesi
bu. Hükûmet tasarısında 21 fıkra olarak geldi, Komisyonda bir
ayda 32 fıkra oldu geldi, yetmedi, 2 bakan önerge verdi, üstüne de Grup
Başkan Vekili Elitaş verdi. Maşallah, üreten bir madde, yani bir
saat, on saat daha geçse 10 fıkra daha girer. Biz de birkaç önerge verdik.
Evet, burada gerçekten birçok kalemde aflar,
yapılandırmalar var. Bir taraftan, devlet 50 lira, 100 lira ile
uğraşmayayım, kırtasiye yapmayayım, icra takibi
yapmayayım, mahkemeye vermeyeyim diye kendini küçük alacaklarından
kurtarıyor, bir taraftan da farklı anlamlarda önemli sayılabilecek,
işte, tarımdan tutun farklı alanlara, sulamadan tutun birçok
konuya kadar
Ancak, bir şey eksik bunda. Bu maddede her şey var, bu
maddede olmayan, eşitlik. Bu maddede olmayan, adalet ve siz isterseniz
bunu 32, artı bu önergelerle 35e çıkarın, bir şey
değişmiyor.
Arkadaşlar, siz çek mağdurlarının ekonomik
krizden kaynaklı borçlarını dikkate almazsanız, size çek
mağdurları şunu sorar: Çekle ilgili olarak mahkemeye
veriliyoruz. Çekteki tutarın 2 katı para cezasını mahkeme
bize veriyor. Zaten paramız olsa çeki ödeyeceğiz. demez mi? Bu, bir
yanı.
Çek mağdurlarıyla ilgili çok konuşuldu, dün de
konuştuk. Yine önergemizde kaçak tütün emvali satanlara verilen ceza
dedik. Allah aşkına, Philip Morrise artık yeter,
çalışmayın, yani biraz da kendi üreticinizi düşünün.
Bakın, Türkiyede Aydında, Bitliste,
Diyarbakırda, Manisada, ülkede birçok yerde hâlâ 200 bin aile tütün
üretiyor ve bu tütününü piyasada satıyor. Bu tütününü -5 kilo, 10 kilo-
satarken yakalanıyor ve her yakalandığında 7.500 Türk lirası
para cezası kesiliyor ve tütünlerine el konuluyor. Yani
vatandaşın geçim kaynağı olan kendi ürettiği tütününe
el koyuyor devlet, Philip Morrise çalışıyor. Parliament
sigarası var ya işte, Parliament sigarası firması daha çok
kazansın diye parlamenterlerimiz durmadan çalışıyor. Allah
aşkına, biraz da vatandaşa çalışın. Yani bizim
söylediğimiz, biraz vatandaşa çalışın.
Bakın, elektrik cezalarıyla ilgili, tahsille ilgili bir
iki alanda var maddeler. Peki, niye bunu eşitleyip
genelleştirmiyorsunuz arkadaşlar? Yani, bizim söylediğimiz
eşitlik ya, biraz 73 milyon
vatandaş eşittir. demeniz; bizim söylediğimiz bu.
Bakın, telefon borçlarıyla ilgili gecikme zamları
Ya, onlar da borç değil mi? Krizdendir, yani parası olsa ödemez mi?
İster mi telefonu kapansın, bu dönemde?
Yine, bakın, banka kredileri, teşvik kredileri, tüketici
kredileri
Kredi kartları borçları 276 milyarı aştı
arkadaşlar. Siz, bu konuda vicdani, ahlaki bir denetim ve düzenleme
yapmazsanız, bu bankaların vahşi kâr hırsına
meydanı bırakırsanız, bu bankaların her gün reklam
üstüne reklamına göz yumarsanız, bu bankaların taksitle,
beş yıllığına satışlarını
denetlemezseniz, bu fakir vatandaş, krizde, gider, kredi kartını
kullanır, 276 milyar lira borçlanır. Siz buna bir çözüm
getirmezseniz, onları da kriz kurbanı olarak görmezseniz, umarım
ki onlar da bu, görmediğiniz, bu eşitsiz ve adaletsiz
yaklaşım karşısında sizi 12 Haziranda hatırlar.
Bu böyledir, yani men dakka dukka. Sayın Canikli, nasıl demişti
Sayın Başbakan? Siz daha iyi telaffuz
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sen daha iyi bilirsin
de
HASİP KAPLAN (Devamla) - Seçmen de Men dakka dukka. der.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Beddua ettin, onu geri
al!
HASİP KAPLAN (Devamla) Men dakka dukka beddua değil.
Men dakka dukka, bak, seçmen der ki: Bu kadar af çıkarıyorsunuz, bana
çıkarmıyorsanız bunun hesabını sorarız.
Bu önergemiz eşitliktir. Eşitliği oylarınıza
sunuyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.52
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
17nci maddesi üzerinde verilen Şırnak Milletvekili Sayın Hasip
Kaplan ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 17 nci maddesinin
onuncu fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Demir
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
"b) (a) bendinde sayılan kuruluşların
tarımsal sulamada kullanılan elektrik tüketiminden kaynaklanan
alacaklarından, vadesi 31/12/2010 tarihi itibarıyla geldiği
halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla
ödenmemiş olanların asıllarının tamamının,
bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen dördüncü ayın
sonuna kadar abonesi bulunulan dağıtım şirketine
başvuruda bulunularak ilk taksit bu Kanunun yayımını
izleyen dokuzuncu aydan başlamak üzere ve her yıl ilk taksitin
tekabül ettiği ayda toplam beş eşit taksitte ödenmesi
şartıyla bu alacakların ödenen kısmına isabet eden
fer'ilerin tahsilinden vazgeçilir. Tarımsal sulamada kullanılan
elektrik tüketiminden kaynaklanan alacakların bu Kanunda belirtilen taksit
ödeme zamanını alacakların bulunduğu bölgeler, iller,
ürünlerin hasat dönemleri dikkate alınarak değiştirmeye
şirket yönetim kurulları yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tarımsal sulamadan kaynaklanan borçların tasfiyesini
kolaylaştırmak amacıyla asıl alacak tutarının
ödenmesi şartına bağlı olarak bu alacaklara uygulanan feri
alacakların tahsilinden vazgeçilmesi önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarının çerçeve 17 nci maddesinin altıncı
fıkrasında yer alan ödenmemiş sigorta primlerinin, bu Kanunun
yayımlandığı ayın sonuna kadar olan ibaresinin
ödenmemiş olan sigorta primlerine ait bu Kanunun yayımlandığı
ayın sonuna kadarki şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile prim borç asıllarından
vazgeçilmediğine, dolayısıyla prim borç
asıllarının tahsil edileceğine, bu düzenleme ile sadece
fıkrada belirtilen primlerin Kanunun yayımlandığı
ayın sonuna kadarki gecikme cezası ve gecikme zamlarının
tahsilinden vazgeçildiğine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 17 nci maddesinin
birinci ve yirmidördüncü fıkralarında yer alan 31/12/2010
tarihinden ibarelerinden sonra gelmek üzere (bu tarih dahil) ibarelerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şimşek
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Verilen önerge ile maddenin uygulamasındaki tereddütleri
gidermek amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Maddede geçen lira ibarelerinin Türk lirası olarak
değiştirilmesini takdirlerinize arz ediyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Redaksiyon şeklinde.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Redaksiyon yetkisi, evet.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkanım, anlamadık.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Maddede geçen lira ifadesinin Türk lirası olarak
değiştirilmesi için redaksiyon talebimizi arz ediyoruz.
BAŞKAN Evet, kabul edilen önergeler çerçevesinde 17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 18de dört adet önerge vardır, sırasıyla
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 18 nci maddesinin
üçüncü fıkrasının (d) bendinde yer alan Bu Kanunun 17 nci
maddesinin; ibaresinden sonra gelmek üzere onuncu fıkrasının
(b) bendi, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli
Haydar Kemal Kurt Veysi Kaynak
Giresun Isparta Kahramanmaraş
Orhan Karasayar Rıtvan Köybaşı Ahmet Erdal Feralan
Hatay Nevşehir Nevşehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 18 nci maddesinin 1 nci fıkrası a
bendinin izleyen ibaresinden sonra ikinci ibaresinin on ikinci olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık İbrahim
Binici Hasip
Kaplan
Muş Şanlıurfa Şırnak
Nuri
Yaman Hamit
Geylani
Muş Hakkâri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 18 inci maddesinin 1 inci fıkrasının
(b) bendinde yer alan "ikişer aylık" ibaresinin "üçer
aylık" şeklinde, "onsekiz" ibaresinin
"yirmi" şeklinde değiştirilmesini, 3 üncü
fıkrasının (c) bendinin (1), (2), (3) ve (4) numaralı alt
bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve
(c) bendine aşağıdaki (5) numaralı alt bendin eklenmesini,
üçüncü fıkrasındaki "ikişer" ibaresinin
"üçer" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Kadir Ural Mehmet Günal Münir Kutluata
Mersin Antalya Sakarya
"c) Taksitle yapılacak ödemelerinde ilgili maddelere
göre belirlenen tutar;
1) Altı eşit taksit için (1.04)
2) Dokuz eşit taksit için (1.06)
3) Oniki eşit taksit için (1.09)
4) Onatlı eşit taksit için (1.13)
5) Yirmi eşit taksit için (1.18)
BAŞKAN - Şimdiki
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b)
bendleri ile üçüncü fıkrasının (b), (c), (ç) ve (d) bendlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Şevket Köse
İzmir İstanbul Adıyaman
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Akif Ekici Bayram Meral
Malatya Gaziantep İstanbul
Bülent
Baratalı
İzmir
"(1) a) Bu Kanunun yayımlandığı tarihi
izleyen üçüncü ayın sonuna kadar ilgili idareye başvuruda
bulunmaları,
b) Maliye Bakanlığına, Gümrük
Müsteşarlığına, il özel idarelerine, belediyelere,
büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerine bağlı
tahsil dairelerine ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu ile Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığına, Hazine Müsteşarlığına
ve/veya Geliştirme Destekleme Fonu Gelir Hesabına aktarılmak
üzere Türkiye Halk Bankası A.Ş., T.Emlak Bankası A.Ş.
(Tasfiye Halinde T. Emlak Bankası A.Ş.), T.C. Ziraat Bankası
A.Ş. ve tarım kredi kooperatiflerine, Türkiye Elektrik
Dağıtım Anonim Şirketinin (TEDAŞ) veya bu
Şirketin hissedarı olduğu elektrik dağıtım
şirketleri ile 3096 sayılı Kanun kapsamında mevcut
sözleşmeleri uyarınca faaliyet göstermekte olan
dağıtım şirketlerine ve Sosyal Güvenlik Kurumuna
bağlı tahsil dairelerine ödenecek tutarların ilk taksiti bu
Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen dördüncü aydan
başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami otuz
eşit taksitte ödemeleri,
şarttır."
b) Taksitle ödenmek istenmesi halinde, ilgili maddelerde yer alan
hükümler saklı kalmak şartıyla, borçluların başvuru
sırasında altı, dokuz, oniki, onsekiz, yirmidört veya otuz
eşit taksitte ödeme seçeneklerinden birini tercih etmeleri
şarttır. Tercih edilen taksit süresinden daha uzun bir sürede ödeme
yapılamaz.
c) Taksitle yapılacak ödemelerinde ilgili maddelere göre
belirlenen tutar;
1) Altı eşit taksit için (1,03),
2) Dokuz eşit taksit için (1,05),
3) Oniki eşit taksit için (1,08),
4) Onsekiz eşit taksit için (1,12),
5) Yirmidört eşit taksit için (1.17),
6) Otuz eşit taksit için (1.23)
katsayısı ile çarpılır ve bulunan tutar taksit
sayısına bölünmek suretiyle ikişer aylık dönemler halinde
ödenecek taksit tutarı hesaplanır. Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak
üzere başvuruda bulunan borçlulara tercih ettikleri taksit süresine uygun
ödeme planı verilir. Ancak, tercih edilen süreden daha kısa sürede
ödeme yapılması halinde ödenecek tutar ilgili katsayıya göre
düzeltilir.
ç) Bu Kanun kapsamında ödenmesi gereken tutarlar; il özel
idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu
tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarca ikişer aylık
dönemler halinde azami otuzaltı eşit taksitte, Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu ve özerk spor federasyonlarına
tescil edilmiş olan ve Türkiye'de sportif alanda faaliyette bulunan spor
kulüplerince ikişer aylık dönemler halinde azami kırkiki
eşit taksitte ödenebilir. Bu takdirde bu fıkra hükmüne göre
hesaplanacak katsayı yirmidört eşit taksit için (1,17), otuz
eşit taksit için (1,23), otuzaltı eşit taksit için (1,28) ve
kırkiki eşit taksit için (1,33) olarak uygulanır.
d) Bu Kanunun 17 nci maddesinin; onsekizinci, yirmibirinci,
yirmiikinci ve yirmiüçüncü fıkraları hükümlerine göre ödenmesi
gereken tutarların iki eşit taksitte ödenmesi halinde (1,08), üç
eşit taksitte ödenmesi halinde (1,12), dört eşit taksitte ödenmesi
halinde (1,17), beş eşit taksitte ödenmesi halinde (1,23)
katsayı uygulanır."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Aslanoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, Komisyon katılmadı,
Hükûmet katılmadı. Burada dediğimiz olay şu: Ödenebilir bir
faiz. Sadece bunu istiyorduk. Faizlerin birer çıt düşürülmesiydi.
Başka bir şey istemiyorduk. Aslı astarı buydu.
Değerli milletvekilleri, bir önceki maddede
FİSKOBİRLİK maddesi vardı. Ben soruyorum: Devlet
insanların parasına el koyar mı? Devlet insanların
parasını gasbeder mi? Bu söz benim değil, bu söz Sayın
Hamzaçebinin bütçe konuşmasındaki sözüdür. Devlet insanların
parasını gasbetmiştir. Aynı şekilde Ordu Milletvekili
Sayın Rahmi Güner ve Giresun Milletvekili Sayın Eşref
Karaibrahimin de sözleridir. Siz 2004 yılında oluşan don
olayı için insanlara söz verdiniz mi vermediniz mi? Bir dakika
Verdiniz
mi vermediniz mi? Vereceğiz dediniz, parayı pul ettiniz.
İnsanların 2005te bir miktar, 2006da bir miktar, yüzde 3, yüzde 5,
yüzde 6, en sonunda insanların 169 milyon parasını gasbettiniz.
Devlet alacağına şahin olabilir
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ödedik,
ödeyeceğiz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ne zaman
ödeyeceksiniz, ne zaman? Gün istiyorum, gün, gün. Gasbettiniz Sayın
Canikli, gasbettiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gasbetmedik,
gasbetmedik.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Devlet para
gasbetmez, devlet sözünü yerine getirir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ödüyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ne zaman
ödeyeceksiniz? 2004-2010
Altı sene geçmiş. Daha para pul oldu. O
insanlar o sene gübreciye, o sene işçiye verecek para bulamadılar.
Yani altı sene sonra vereceğin parayı hiç
O zaman, buraya bir
şey koyun: Biz altı sene ödemedik. Bu insanların
parasını -aynı alacağınıza nasıl şahin
oluyorsanız- TEFE/TÜFE oranıyla geri ödeyeceğiz deyin bu
insanlara. O zaman, Sayın Canikli, size söylüyorum
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ben dinliyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Ödeyeceğiz.
diyorsun, Ödeyeceğiz. diyorsun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Biz ödüyoruz zaten.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - O zaman, koyun
buraya, TEFE/TÜFE oranıyla ödeyeceğiz deyin. Nasılsa insanlardan
TEFE/TÜFE oranıyla geçmişten gelen alacağınızı
hesaplıyorsunuz
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 3 katrilyon ödedik.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Ben anlamam. 2004te
oldu mu bu don? Söz verdiniz mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 3 katrilyon ödedik.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - İnsanların
bu kadar alacağı var dediniz mi, dediniz mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 3 katrilyon ödedik.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - 2004, 2006
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bakın,
anlamıyor musunuz, 3 katrilyon ödedik.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Ordu milletvekilleri,
Trabzon milletvekilleri, Giresun milletvekilleri, çıkın,
çıkın
Altı yıl geçmiş aradan, altı yıl,
altı yıl!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 3 katrilyon ödedik.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Ben anlamam.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Anlamıyorsun
işte!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ödeyeceğiz diyeceğiniz
rakam
Çiftçinin 169 milyonu var mı, yok mu? 169 milyon borç sözü verdiniz
mi, vermediniz mi? (AK PARTİ sıralarından Vermedik. Sesleri)
Sayın Canikli, Vermedik. diyorlar, Sayın Canikli,
Vermedik. diyorlar, Söz vermedik. diyorlar, doğru mu?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Biz
yarısını verdik, ayrıca 3 katrilyon ödeme yaptık.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Arkadaşlar, sene
2004, sene 2010; bu insanların parasını ödeyin, bu
insanların parasını
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ödüyoruz, rahat olun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Buraya, bu torba
yasaya bir şey koyun. Gelin, devlet, ödemediği alacağı da
TEFE/TÜFE oranıyla bir faiz üzerinden öder diye bir madde koyalım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ferit Bey, biz
ödüyoruz, canınızı sıkmayın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Ödüyoruz. değil, ne zaman ödeyeceksiniz?
Çıkın burada, ne zaman ödeyeceğinizi söz verin, ben de diyeyim
ki teşekkür ederim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 3 katrilyon ödedik,
ödüyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Para pul
olmuştur, para yok olmuştur. Çiftçi altı yıldır
parasını alamamıştır. Hiç değilse bu insanlara
TEFE/TÜFE oranıyla ödeyin.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP, MHP ve BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 18 inci maddesinin 1 inci fıkrasının
(b) bendinde yer alan "ikişer aylık" ibaresinin "üçer
aylık" şeklinde, "onsekiz" ibaresinin
"yirmi" şeklinde değiştirilmesini, 3 üncü fıkrasının
(c) bendinin (1), (2), (3) ve (4) numaralı alt bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (c) bendine
aşağıdaki (5) numaralı alt bendin eklenmesini, üçüncü
fıkrasındaki "ikişer" ibaresinin "üçer"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 606 sıra sayılı
Tasarının 18inci maddesi üzerine verdiğimiz önerge
hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP İktidarının
yanlış ekonomi uygulamaları sonucunda sanayici, çiftçi, esnaf,
işçi, memur, kısaca herkes borç altında ezilmekte,
kazandığının büyük çoğunluğunu faiz olarak
ödemektedir. Sanayici yeni yatırımlar yapamamakta, kamuya olan
borcunu ödeyememektedir. Bu nedenle, borç yapılandırması geç
kalan bir mecburiyet hâline gelmiştir.
Hükûmetin teklif ettiği bu metinde borçların on sekiz
taksitte ve otuz altı ayda ödenmesi öngörülmektedir ancak
vatandaşın içinde bulunduğu borç yükü çok fazladır. Biriken
vergi borçlarının, sigorta primlerinin, cari ödemelerinin hepsinin
birden yapılması çok zordur. Dolayısıyla, vadenin on sekiz
taksitte, otuz altı ay süre yerine faiz oranı biraz daha düşük
ancak kademeli olarak artırılarak yirmi taksitte ve üç ayda bir altmış
aylık ödeme imkânı olarak düzenlenmesi, bu borçların tasfiyesi
ve ödenmesinde vatandaşlara kolaylık sağlayacaktır. Bu,
otuz taksitte iki ay ödemeli, yine altmış aylık ödeme
imkânı şekline de getirilebilir. Faiz ve vade konusunda mümkün olan
esneklik ve kolaylığın sağlanması çok yerinde
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizlere
vatandaşlarımızın içinde bulunduğu ekonomik durumu ve
içinde bulunduğu borçluluğu kısaca özetlemek istiyorum.
Hane halkı borçlarının hane halkı geliri
içindeki payı 2007 yılında yüzde 31 iken 2009da yüzde 37,7ye
yükselmiştir. Yani kişilerin sürekli borçları artmaktadır.
Buna mukabil yurt içi tasarruf oranları yüzde 17den 2009da yüzde 14e
gerilemiştir, 2008den 2009 yılına. Bankalara olan kişi
başı ortalama borç 6.750 liraya yükselmiştir.
Vatandaşın bankalara olan kredi borcu 2009 yılı sonuna göre
82 milyar lira, yüzde 21 nispetinde artarak 2010 yılı Eylül ayı
itibarıyla 475 milyar liraya yükselmiştir. Kredi müşterisi
sayısı 2010 yılı Eylül sonu itibarıyla 40 milyon 980
bine ulaşmıştır. Buna göre nüfusun yüzde 57si bankalara
borçludur. Tüketiciler 2010 yılını bankalara 165 milyar lira
borçlu olarak kapatmıştır. Bu borcun 123 milyar
lirasını kredi, 42 milyar lirasını ise kredi kartı
borçları oluşturmaktadır. Takipteki kredi miktarı Eylül
2010 itibarıyla 21 milyar lira seviyesine ulaşmıştır.
2007de 0,7 milyar lira olan takipli tüketici kredilerinin de yüzde 580
oranında artarak 4 milyar liraya yükseldiğini de belirtmeliyiz.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının verilerine göre
ülkemizde 1 milyon 935 bin esnaf bulunmaktadır. TESK verilerine göre her
100 esnaftan 70inin Sosyal Güvenlik Kurumuna prim borcu bulunmaktadır.
Ayrıca, birikmiş vergi borçları da 30 milyar liraya
ulaşmıştır. Yüzde 24e varan gecikme faizi ve zammıyla
beraber, bugüne kadar bu borçların 70 milyar lirayı
aştığı tahmin edilmektedir. Yine,
esnaflarımızın Halk Bankasına olan kredi borcu da 3 milyar
600 milyon lira civarındadır. Sosyal Güvenlik Kurumunun verilerine
göre 3 milyon 278 bin BAĞ-KURludan 2 milyon 133 bininin prim borcu
vardır. Buna göre her 3 BAĞ-KURludan 2si borçludur. SGKnın bu
kişilerden alacağı 19 milyar 400 milyon lirayı
bulmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumunun işverenden alacağı
ise 26 milyar liradır. Bu paranın 20 milyar lirası özel
sektördeki firmalardan, 6 milyar lirası da kamu kurumlarındandır.
Ve tarımsal krediler de 3,2 kat artmıştır
2002den 2010 yılı itibarıyla ve çiftçinin Ziraat Bankası
ve tarım kredi kooperatiflerine 12 milyar lira borcu bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Bu düşüncelerle muhterem heyetinize
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 18 nci maddesinin 1 nci fıkrası a
bendinin izleyen ibaresinden sonra ikinci ibaresinin on ikinci olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hamit
Geylani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Geylani. (BDP
sıralarından alkışlar)
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz torba yasa tasarısının en
derinindeki temel amacı, çok sayıda vergi borçlarının ceza
ve faizlerinin yeniden yapılandırma olanağını
tanımaktır. Ne yazık ki Türkiyede adaletli bir vergi sistemi
yoktur. Çıkarılan vergi af yasaları hadiseyi çözmüyor, aksine
derinleştiriyor. Sistemin özünde hata ve adaletsizlikler varsa bunu
düzeltmek için sonuçlarından ziyade bizzat nedenlerini ortadan
kaldırmak gerekiyor. Meselenin özü değişmediği sürece
yurttaş yine vergisini ödemekte güçlük çekecek, borçlanacak ve faizi
altında ezilecektir. Dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan
ağır vergi yükü hayatın her alanında halkımıza
yansıtılmaktadır. Bu da bir şekilde, yoksul ve emekçi
yurttaşa fatura edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, vergiler devletlerin en önemli gelir
kaynaklarıdır. Vergiler, hükûmetler tarafından, yasaları ve
kuralları uygulamak, genel olarak halka hizmet noktasında yollar,
okullar, hastaneler ve diğer hizmetleri yapmak için, ayrıca ülke
geneli ve yerel yönetimlerin kamusal giderleri için yapılan
harcamaları karşılamak üzere toplanır. Türkiyede ise hizmet
amacıyla toplanan vergiler maalesef halka hizmet olarak geri
dönmemektedir. Şirketler ödedikleri kurumlar vergisine ek olarak bu
verginin belirli bir yüzdesini de Savunma Sanayi Destekleme Fonuna
aktarmaktadır.
Kamu maliyesinde aslında payı hep askerî harcamalara
ayrılmaktadır. Askerî harcamaların nerelere de
yapıldığı, aktarıldığı hepimiz
tarafından bilinmektedir. Askerî harcamalar nedeniyle her yıl devasa
kamu bütçe açıkları oluşmaktadır. Bu açıkları iç
ve dış borçlanmayla kısa sürede kapatmayı amaçlayan devlet,
halkın gelirlerinin üçte 1ini faize aktarmaktadır. Yoksul
halkın ödediği vergilerle finanse edilen ordunun harcamaları
halk denetiminden de kaçırılmaktadır. Biliyorsunuz, daha yeni,
Sayıştay Yasası Genel Kuruldan geçti ancak Yasa
görüşmelerinde tüm eleştiri ve önerilerimize rağmen askerî
harcamaların denetimi, AKPnin direnci karşısında
tasarılarda yer alamadı. Resmî ağızların
rakamlarına göre, şiddet ve çatışma kültüründen de
kaynaklı Kürt coğrafyasında 500 milyar dolar, top, tüfek, bomba
ve mermilere harcanmıştır. Bununla dağa, taşa mühimmat
sıkılmış, halkın vergileri böylece heba edilerek
insanlık yok edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bir başka adaletsizlik de
Türkiyede en yoksul yüzde 5lik kesimin vergi yükü, en zengin yüzde 5lik
kesimin vergi yükünün 2 katı daha fazladır. Bu durum, Türkiyedeki
vergi sisteminin hukuksuzluğunu belirgin bir şekilde açığa
çıkarmaktadır.
Bir ilginç örnek de pırlanta, elmas, altın, inci gibi
lüks eşyalardan KDV alınmazken halkın temel yaşam
kaynağını oluşturan ekmeğe, çaya, şekere, tuza,
una, yağa ve diğer zaruri ihtiyaçlara KDV uygulanmaktadır. Bir
işçi aldığı ücret oranında kuyumcudan ve birçok
sektörde faaliyet gösteren şirketlerden daha çok vergi ödemektedir çünkü
kurum kazancı beyan esasına göre verildiğinden vergi
kaçırmanın biraz daha kolaylaştırılması
sağlanmıştır, ancak, işçinin vergisi ücretinden, yani
kaynağından kesilmektedir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin adaleti bu. Zengin-yoksul
ayrımı yapılmadan zengine de yoksula da aynı vergi
oranları uygulanmaktadır.
Kısaca arz ettiğim bu nedenlerle, Genel Kurulu yeniden
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 18 nci maddesinin
üçüncü fıkrasının (d) bendinde yer alan Bu Kanunun 17 nci
maddesinin; ibaresinden sonra gelmek üzere onuncu fıkrasının
(b) bendi, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun:
Gerekçe: 17 inci maddenin onuncu fıkrasında yapılan
değişikliğe paralel olarak söz konusu değişiklik
önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 18i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 19da dört adet önerge vardır, sırasıyla
okutacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 19 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "Bu Kanunun 17 nci
maddesinin;" ibaresinden sonra gelmek üzere "onuncu
fıkrasının (b) bendi," ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Veysi Kaynak Orhan Karasayar
Giresun Kahramanmaraş Hatay
Haydar Kemal Kurt Ahmet Erdal Feralan Rıtvan Köybaşı
Isparta Nevşehir Nevşehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer
alan "iki veya daha az taksitin" ibaresinin "üç veya daha fazla
taksitin"; "ikiden fazla taksitin" ibaresinin de "üçden
fazla taksitin" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek R. Kerim Özkan
İzmir İstanbul Burdur
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Hulusi
Güvel
Malatya Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 19'uncu maddesinin (1) inci
fıkrasının (a) bendinde yer alan "bir takvim
yılında iki" ibaresinin "bir takvim yılında
üç" şeklinde, (b) bendinde yer alan "taksitlerden birinin"
ibaresinin "taksitlerden ikisinin" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Hakan Coşkun
Manisa Mersin Osmaniye
Kadir Ural Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Mersin Konya Antalya
Münir
Kutluata
Sakarya
BAŞKAN Şimdiki önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 19 ncu maddesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık İbrahim
Binici Hasip
Kaplan
Muş Şanlıurfa Şırnak
Nuri Yaman Hamit Geylani Mehmet Nezir Karabaş
Muş
Hakkâri Bitlis
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun. (BDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, 606 sıra sayılı
Tasarının 19uncu maddesi üzerinde verdiğimiz önerge üzerine
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu torba tasarının içinde
esnaftan tutun, iş adamına, diğer kesimlere kadar, kamuya borcu
olan, borcunu zamanında ödememiş olan, primi olan kesimlere kadar,
hem mevcut yaşanan ekonomik koşullar hem de yaşanan krizden
kaynaklı iyileştirmeler var. Tabii, iş adamlarıyla,
esnaflarla ilgili iyileştirmeler toplumun beklediği
iyileştirmeler ancak Türkiyede şöyle bir mantık var:
İşte, vatandaşın ve devletin taraf olduğu olaylarda
devleti koruman gerekiyor çünkü devlet olacak ki vatandaş olsun.
İş adamı, işveren olduğu yerde de emekçiyi,
çalışanı, köylüyü koruma genelde yoktur, iş
adamını korursun. İş adamının parası olacak
ki karın tokluğuna da işçiyi, emekçiyi, mevsimlik çalışanı
çalıştırsın.
Ben bu önergemde ve bundan sonraki önergede mevsimlik tarım
işçileriyle ilgili bir sorunu dile getireceğim, daha önce burada dile
getirilmişti; onunla ilgili yanlış bilgileri, bu olaya Hükûmetin
bakışını dile getirmeye çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, dün de daha önceki
yıllarda olduğu gibi, yaşanan elim bir kazada 11 tane mevsimlik
tarım işçisi yaşamını yitirdi, diğerleri
yaralandı. Yaşamını yitiren işçilerimize Allahtan
rahmet, acılı ailelerine de başsağlığı
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, mevsimlik tarım
işçilerinin sorunu bugünün sorunu değil; yıllardır, on
yıllardır, diğer hükûmetler döneminden bugüne kadar, AKP
hükûmetleri döneminde de devam eden, sürekli gündeme gelen bir sorun. On
binlerce, yüz binlerce kişiyi ilgilendiriyor. Çok kötü koşullarda,
birçok zaman büyük sıkıntılarla bu sorun gündeme geliyor ama
bugüne kadar bir çözüm bulunmuş değil.
Değerli milletvekilleri, geçen yaz Bursanın
Yenişehir ilçesinde çalışan mevsimlik tarım işçilerini
ziyaret ettik. 300 ailenin olduğu, 2.000-2.500 civarında mevsimlik
tarım işçisi ve çocuklarının olduğu bir yerleşim
yeri. Gittik, yerinde tespit ettik, buraya taşıdık. Tam o
dönemde de Başbakanlığın genelgesini Batman AKP
Milletvekili Mehmet Emin Ekmen bu kürsüden dile getirdi, Başbakanın
genelgesini okudu övünerek. Biz de o genelgeyi aldık, değerlendirdik.
Gerçekten genelgede önemli şeyler var. Başbakanın kendisinin
yayınladığı bir genelge. Bu genelgede mevsimlik
işçilerin çalıştıkları, çalışmaya gittikleri
ilden çıkışlarından tutun, gittikleri ile kadar
ulaşımından yerleşmesine, elektrik-su sorunundan tutun
çadır sorununa kadar her şeyi içeren, tümünün dile getirildiği
ve mevsimlik göç veren illerin de, mevsimlik göç alan illerin de izleme
kurullarının oluşturulacağı belirtiliyor. Yedi sekiz
tane bakanlığın, sendikanın, ziraat odasının
içinde olması gereken izleme kurullarının
oluşturulmasını ve bunun her yıl takip edilmesinden
bahsediyor. Bu dile getirildi.
Biz de Yenişehirdeki mevsimlik tarım işçilerinin
durumunu dile getirdik. Nitekim orada Sayın Mehmet Emin Ekmen kürsüye
çıktı, Bursa milletvekilleri de vardı Bu sorunu dile
getirdiniz, en kısa zamanda bu sorunu çözeceğiz. dediler. Biz ondan
sonra takip ettik. O günden bu yana kadar Bursa Yenişehirde
çalışan mevsimlik işçilerin ne su sorunu ne elektrik sorunu ne
orada yerleşim sorunu hiçbir şekilde çözümlenmedi. Biz de bunun
üzerine İçişleri Bakanına bir soru önergesi verdik.
İçişleri Bakanına verdiğimiz soru önergesi 19/07/2010
tarihli. İçişleri Bakanı 18/08/2010 tarihinde bizim önergemize
cevap vermiş. Bu soru önergesinin cevabını, verilen bu cevabı
bundan sonraki önergede dile getireceğim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karabaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 19'uncu maddesinin (1) inci
fıkrasının (a) bendinde yer alan "bir takvim
yılında iki" ibaresinin "bir takvim yılında
üç" şeklinde, (b) bendinde yer alan "taksitlerden birinin"
ibaresinin "taksitlerden ikisinin" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Coşkun. (MHP
sıralarından alkışlar)
HAKAN COŞKUN (Osmaniye) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 19uncu maddesi
üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde ile bir takvim
yılında iki taksidini ödememesi veya eksik ödemesi hâlinde bu kanun
hükümlerinden yararlandırmama hükmü getirilmektedir. Yüce Meclis de takdir
edecektir ki kamu alacaklarının
yapılandırılmasında zaten geç
kalınmıştır. Bu geç kalınmayla birlikte bu kanun
tasarısının gündeme geldiği, kamuoyunda dillendirildiği
günden bu yana kamu alacaklarının tahsili noktasında zaaf
oluşmuş, mükellefler af ve yeniden yapılandırma
beklentileriyle borçlarını ödemede tereddüt etmektedirler. Bu kanun,
mükelleflere borçlarını ödeme noktasında yeniden
yapılandırma, kolaylık sağlayan hükümler getirirken,
diğer taraftan da mükellefleri ödeyemeyecekleri yeni yükümlülüklerin
altına girdirmektedir. Zira, mükellefler yapılandırılan
borçlarını öderlerken vergi, sigorta primi gibi borçlarını
da aksatmadan ödemek zorunda olduklarını da dikkate almak
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu madde orman ürünleri,
tarımsal üretim ve sulama birlikleriyle kooperatiflerinin kamu
alacaklarını kapsamaktadır. Ancak bu kapsam içerisinde yine
orman köylüsünün, tarımsal ve hayvansal üretim faaliyetinde bulunan
çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan
borçları görmezden gelinmiştir.
Övünerek anlatıyorsunuz 2002 ile 2011 arasını,
iktidarınız dönemini. Sizin sözlerinizle tekrarlamak istiyorum: 2002
yılında çiftçimizin tarımsal kredi borcu 330 milyon TL
civarında, 2010 yılı çiftçimizin Ziraat Bankası, tarım
kredi kooperatiflerine yüzde 90 olmak üzere diğer bankalara olan toplam
borcu 12 milyarı geçmiş durumda. Yani 2002 yılında bin TL
borcu olan çiftçimizin 2011 yılında 36 bin TL olmuş, 36 kat
artmış ve ayrıca çiftçi sayımız da
azalmıştır. Kısaca, bu sekiz yıl boyunca çiftçimizin
sıkıntısını krediyle çözme yoluna giderek borcunu
ötelemiş olduğu görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, sekiz yıllık
iktidarınız döneminde girdilerin kat kat artmış ancak
ürünlerini zararına satan çiftçilerimizin umutları sayenizde bir
başka bahara kalmıştır.
Bu kamu alacaklarına Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatiflerine olan çiftçi borçlarının girmemesi demek, Ey çiftçi,
sen motorunu, alet edevatını, evini sat; o da yetmez,
hayvanını, tarlanı sat, işsizlik ordusuna katıl. Biz
yabancı sermayeye senin ürettiğini sattırıyor, senin
sırtından para kazandırıyoruz zaten. Üretimi de onlara
yaptırırız, siz de bu eziyetten kurtulursunuz. demektir. Ne
yazık ki çiftçimize uyguladığınız muamele budur.
Değerli milletvekilleri, zaten borçlarını ödemeye
karar vermiş, ödemeyi kabul ve taahhüt etmiş, ödemeye
başlamış olan mükellefleri
sıkıştırmamanın esas alınması
gerektiğini gözlerden uzak tutmamak gerekir. Onların hem devlete olan
borçlarını ödemeleri hem de ödeme içerisindeki bütün yükümlülüklerini
yerine getirmeyi sağlamak noktasında uygulanabilir hükümler
olmasını sağlamak da kanun yapıcının düşünmesi
gereken hususlardan bir tanesidir.
Bu önergeyle, 19uncu maddenin 1inci fıkrasının
(a) bendinde yer alan bir takvim yılında iki ibaresinin, bir
takvim yılında üç şeklinde değiştirilmesi, (b)
bendinde yer alan taksitlerinden birinin ibaresinin yerine taksitlerinden
ikisinin şeklinde değiştirilmesi öngörülmektedir.
Önergemizin hem uygulamanın amacına
ulaşmasının sağlanması hem de kanunun öngördüğü
hedeflere ulaşması açısından önemli olduğunu
düşünüyoruz.
AKPnin kendi yandaşlarını zengin etmeye yönelik,
haramı, helali ayırmayan ekonomik icraatlarından Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarının muzdarip olduğunu her yerden
görmek mümkündür. Hiç olmazsa bir kez olsun gerçekçi teklifleri kulak vererek,
vicdanlarınızı emir komuta zincirinden kurtarın,
Anadolunun gerçeklerine bir kez olsun kulak kabartın.
Önergemize destek vereceğiniz temennisiyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Coşkun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer
alan "iki veya daha az taksitin" ibaresinin "üç veya daha fazla
taksitin"; "ikiden fazla taksitin" ibaresinin de "üçden
fazla taksitin" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Ramazan
Kerim Özkan.
BAŞKAN Burdur Milletvekili Sayın Özkan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz önergeyle mükelleflere bir güzellik yapmak
istiyoruz. Bakanlarımızdan, Komisyon üyelerinden, siz değerli
milletvekillerinden, vereceğiniz oylarla bu güzelliğe sizleri de
ortak etmek istiyoruz.
Ne istiyoruz? İki veya daha fazla taksitin yerine üç veya
daha fazla taksitin, ikiden fazla taksitin ibaresi yerine üçten fazla
taksitin olarak bir değişiklik istiyoruz. Sizlerden, Sayın
Bakanlarımızdan, sayın bankalarımızdan ve rakamlardan
sekiz yıldır gerçekten pembe tablolar dinliyoruz, hep beraber
dinledik, dinlemeye devam ediyoruz ama bu pembe tabloların gerçek
olmadığını söylediğimiz zaman bizlere
kızıyordunuz. Ama şimdi bu ne? Roma hukuku gibi. Söylenenler
dinlenilmedi, üretimden kaçınıldı, çiftçiye sahip
çıkılmadı, esnafa sahip çıkılmadı, tüccara sahip
çıkılmadı, iş adamlarımıza sahip
çıkılmadı, şoförlerimize sahip çıkılmadı,
hayvancılığımıza sahip çıkılmadı,
mermerciliğimize sahip çıkılmadı. Geldiğimiz noktada
şimdi mükellefler için işte bu kitabı hazırlamış
bulunuyoruz. İkinci bir kitap hazırlamama adına siz değerli
arkadaşlarımı uyarıyorum, lütfen, üretime ve ürüne sahip
çıkınız.
Bu hafta sonu Samsundaydık, Samsunun Çarşambası
var, Bafrası var, Türkiyeyi besler bu ovalar, bu ovalar Türkiyeyi besler.
Bu ovalarda fındık vardı, fasulye vardı, tütün vardı,
pancar vardı ama şimdi, Samsun pazarında Kazakistandan
gelmiş fasulyeyi gördüğümde tüylerim diken diken oldu; Şiliden
gelmiş bademi, Kaliforniyadan gelmiş cevizi gördüğümde tüylerim
diken diken oldu.
Değerli arkadaşlarım, bakın,
fındığın rakibi cevizle bademdir ama yerli ceviz, yerli
badem değil. Fındığa Şilinin, Kaliforniyanın
cevizini, bademini rakip yaptınız. 8 milyon, Düzcenin, Bolunun,
Zonguldakın, Rizenin, Samsunun, Giresunun, Ordunun fındık
üreticisine sahip çıkmadınız. Yine ülkemin bütün
topraklarında, bütün yaylalarında, bütün mezralarında üretim
yapılan hayvancılığımıza sahip
çıkmadınız.
Bakın, yine süt yerlerde sürünüyor. Sütün litresi 70
kuruş, yemin kilosu 70 kuruş. Süt 70, yem 70, bu iş bitmiş
kardeşlerim, bu iş bitmiş, bununla olmaz. Buna sahip çıkmak
zorundayız. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu
söylediğimiz zaman bunlar sanki birer veciz söz gibi algılanıyor
ama biz diyoruz ki, üretime ve ürüne sahip çıkın.
Bakın, kurbanlığımızı yurt
dışından kestik. Şimdi, süt fiyatları düşüyor,
yine o damızlık ineklerimiz ağlayarak kesime gidecek,
mezbahaları boylayacak ama değerinin altında. 8 lira canlı
ağırlıktan dana verdik çiftçimize Et ve Balık Kurumu
aracılığıyla, yani çarptığınız zaman 16
liraya gelir kilogramı etin, ama şu anda Et ve Balık Kurumunda
dana 12 liradan kesiliyor. Kendimiz verdik değerli arkadaşlarım.
Onun için, bir an önce çiftçimizi desteklememiz gerekiyor. Ziraat
Bankasında müjde verdiniz geçenlerde -çiftçilerimiz telefon ediyor.
Faizleri yüzde 50 indirdik. Çok güzel, tebrik ediyoruz ama vatandaş
Ziraat Bankasına varıyor, Efendim, finansman yok. Ee, niçin bunu
konuşuyorsunuz? Vatandaş, narenciye üreticisi gidiyor, hayvan
üreticisi gidiyor
Daha geçenlerde sıfır faizli kredi verdik
vatandaşlarımıza. Niçin verdiniz bu kredileri? 36 bin aileye
4er kişi kefil oldu. Önümüzdeki günlerde en az 120 bin aile birbirine
küsecek değerli arkadaşlarım, 120 bin aile birbiriyle küsecek.
Neden? Çünkü borçlarını ödeyemeyecek. Bu süt fiyatıyla, bu et
fiyatıyla, uyguladığınız ekonomik politikayla
vatandaşlar etini değerlendiremeyecek, sütünü
değerlendiremeyecek ve bankaların kıskacında paralar
ödenemeyince kefil olanlara icra gidecek ve bu vatandaşlar birbirine
küsecek. Yine aynı şekilde, bu şekilde kalın bir materyal
hazırlamak zorundayız.
Onun için, Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürkün dediği o veciz
söze hep beraber sahip çıkalım: Çalışmadan, yorulmadan,
üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar önce haysiyetlerini, daha sonra
istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar. Onun için, üretime ve
üreticimize sahip çıkalım.
Tümünüze teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.47
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.57
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
19uncu maddesi üzerinde verilen Burdur Milletvekili Sayın Ramazan Kerim
Özkan ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 19 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "Bu Kanunun 17 nci
maddesinin;" ibaresinden sonra gelmek üzere "onuncu
fıkrasının (b) bendi," ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 17nci maddenin onuncu fıkrasında yapılan
değişikliğe paralel olarak söz konusu değişiklik
önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesi içinde madde 19u
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Madde 20de üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 20inci maddesinin (8)inci
fıkrasında yer alan oranın yarısı dikkate
alınır ibaresinin oranın üçte biri dikkate alınır
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Kadir Ural Mehmet Günal Münir Kutluata
Mersin Antalya Sakarya
Şenol
Bal
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın 20 nci maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Bülent Baratalı
İstanbul
İzmir İzmir
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Orhan
Ziya Diren
Malatya
Tokat
(10) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle
vadesi geldiği halde ödenmemiş gelir ve kurumlar vergileri (stopajlar
dahil) ile katma değer vergisi ve sosyal güvenlik prim borcu bulunmayan
gerçek ve tüzel kişilerin 2011 yılı içinde ödemeleri gereken
yukarıda sayılan vergi ve sigorta primlerinde % 10 indirim
yapılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
20nci Maddesinin 9uncu fıkrasının tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hamit Geylani Sebahat Tuncel Şerafettin Halis
Hakkâri İstanbul Tunceli
M.
Nezir Karabaş Akın
Birdal
Bitlis
Diyarbakır
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Karabaş.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir önceki önerge üzerinde mevsimlik
işçilerle ilgili açıklama yapmıştım ve ona devam
edeceğimi belirtmiştim.
Değerli milletvekilleri, Bursa Yenişehirdeki mevsimlik
işçilerin durumuyla ilgili İçişleri Bakanlığına
verdiğimiz soru önergesini İçişleri Bakanı Bursa Valisine
gönderiyor, Bursa Valisinin verdiği cevap var. Yenişehir
Kaymakamlığından soruyor, altında da Bursa Valisi
Sayın Şahabettin Harputun imzası var ve verdiğimiz
sorulara Sayın Valinin ve Yenişehir Kaymakamının
verdiği cevap ve İçişleri Bakanının bize sunumu; diyor
ki: İşçilerin barındıkları çadırların proje
kapsamında Bursa İl Özel İdaresinden talep edildiği,
işçilerin ve ailelerinin bulaşıcı hastalıklara
karşı korunması amacıyla belirli aralıklarla İlçe
Toplum Sağlığı Merkezi tarafından sağlık
kontrollerinin yapıldığı,
toplulaştırılmış çadır alanında tuvalet,
banyo, çamaşırhane, bulaşık yıkama yerleri ile
gerektiğinde derslik olarak kullanılabilecek tesislerin
bulunduğu, toplulaştırılmış çadır
alanında zorunlu öğretim çağındaki çocukların
sayısına ilişkin çalışma
yapıldığı
Bursa milletvekilleri de var burada.
Değerli milletvekilleri, burada Yenişehir Kaymakamının ve
Bursa Valisinin dediği her şey baştan sona kadar yalandır
ve bu yazı
Burada Başbakanın genelgesi var, Başbakan genelge
yayımlıyor, burada yedi sekiz tane bakanlık var taraf olması
gereken, her ilde il izleme kurulu kurulması gerekiyor ve burada bir
milletvekilinin sorduğu soruya İçişleri Bakanı cevap
veriyor ve bu cevap, bir ilin valisinden İçişleri Bakanına
geliyor, Yenişehir Kaymakamının da bilgisi dâhilinde geliyor.
Peki, ben şimdi buradan soruyorum: Sayın
İçişleri Bakanı, sizin sorduğunuz, gönderdiğiniz
yazıya bu cevap veriliyor. Sayın Başbakan, bir genelge
yayınlıyorsunuz ve bu genelge sonucunda bu işlem yapılıyor.
Bu Valiyle ve Kaymakamla ilgili ne yapacaksınız bu verdiği cevaplarla
ilgili? İki şey var: Vali ve Kaymakam çok rahat yalan atabiliyorsa,
hem Sayın Başbakan hem bu Hükûmetin İçişleri Bakanı
hem Bursa milletvekilleri mevsimlik işçileri önemsemiyor. Onların
sorunları bu Hükûmet için, Sayın Başbakan için, Sayın
İçişleri Bakanı için ve Bursa milletvekilleri için önemli
değil. Eğer önemli olsaydı, eğer bunun hesabının
sorulacağı bilinseydi, Vali, bu yazıyı, Yenişehir
Kaymakamıyla birlikte altına imzasını atıp
göndermezdi.
Değerli milletvekilleri, orada üç dört metre kuyudan,
foseptik kuyularının yanından su çıkarılıyor,
içiliyor ve Türk Tabipleri Birliği Bursa Şubesinin
yaptığı tahliller sonucu kesinlikle içilmeyecek raporu
verilmiş. Orada elektrik yok. Orada bırakın bulaşık,
çamaşır yıkamak için olanakları, eğitim yapmak için
yeri, insanlar, kendi kurdukları, baraka değil, çadır
değil, naylonların altında soğukta kalıyor. Ve en son
13 Ekim 2010da Bursada şiddetli bir yağış oldu, bir sel
felaketi yaşandı biliyorsunuz, Türkiye gündemine oturdu. Bana,
Yenişehirden mevsimlik işçilerden telefon geldi Sayın Vekilim,
biz bu suyun, bu çamurun içinde, yağmurun altındayız, hiç bize
kimse gelmedi
Ben Sayın Şahabettin Harputu aradım, Bursa
Valisini, dedi ki: Biz oraya gitmedik. Peki, neden? dedim. Böyle bir
yağış varken, belli tedbirler alınıyorken, Hükûmet bu
konuda açıklama yapıyorken, oraya bakan gönderiyorken
Dedi ki:
Sıra gelmedi.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz değerli evrak
diye yazılır ve yangında, selde ilk kurtarılacaklar
denir. Demek mevsimlik işçiler de kurtarılacaklar arasında
değil maalesef, önce kurtarılması gerekenler var. Mevsimlik
işçiler yağmurun altında da olsa, selin altında da olsa
yaşamlarını sürdürebilir.
Şimdi, biz bu sorunu takip edeceğiz.
Başbakanın genelgesi var. Her ilin çalışma yapması
gerekiyor. Valiler ve kaymakamlar yalan olan beyanları bakanlığa
gönderiyor, bakanlar da bize gönderiyor.
Ben, bunu, buradan Bakana da -Bakanın kendisi göndermiş-
Bursa milletvekilleri de istiyorsa sunabilirim diyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karabaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın 20 nci maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
(10) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle
vadesi geldiği halde ödenmemiş gelir ve kurumlar vergileri (stopajlar
dahil) ile katma değer vergisi ve sosyal güvenlik prim borcu bulunmayan
gerçek ve tüzel kişilerin 2011 yılı içinde ödemeleri gereken
yukarıda sayılan vergi ve sigorta primlerinde % 10 indirim
yapılır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 20nci maddeyle ilgili olarak vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bakınız, AKP,
kalkınma planında ve Hükûmet programlarında ne demiş:
Kayıt dışı ekonomiyi ödüllendiren, kamuya olan güveni
sarsan ve kayıt dışılığı özendiren her türlü
af ve borç yapılandırması beklentisinin önüne geçilecektir.
Peki, geçebilmiş mi? Hayır. Hayır çünkü bu vergi ve prim
affının nedenleri arasında af beklentisi ilk sırada yer
almaktadır yani AKP bu beklentiyi kıracak bir ortam
yaratamamıştır. Peki, bu tasarı kayıt
dışılığı özendirmekte midir? Evet. Vergi ve
matrah artırımına ilişkin hükümler buna hizmet etmektedir.
Kayıt dışı çalışanlar Maliye nasıl olsa
incelemeden muaf olmamız için iki yılda bir kanun
çıkarıyor, biz de kayıt dışı faaliyetimizin bir
kısmını beyan eder, Maliyenin takibinden kurtuluruz.
anlayışı içine girmektedirler. Peki, AKP bu tür düzenlemeyi ilk
kez bu torba tasarıyla mı yapmaktadır? Hayır çünkü 2003
vergi barışı, 2006 sigorta primlerinin
yapılandırılması, 2008 uzlaşmayla tahsilatın
artırılması ve yine 2008 varlık barışı
düzenlemeleri ile bunu daha önce de birçok kez yapmıştır. Bu
tablo, ülkenin AKP tarafından yönetilemediğinin resmidir.
Değerli milletvekilleri, gelelim torba tasarının
içeriğine: Öncelikle, tasarı Mevzuat Hazırlama
Yönetmeliğine aykırıdır. Konu itibarıyla
aralarında bağlantı bulunmayan yetmiş altı ayrı
kanunla ilgili değişiklikler tek bir çerçeve tasarı içine
sokuşturulmuş ve ilgili ihtisas komisyonlarından
kaçırılmıştır. Plan ve Bütçe Komisyonu, İç
Tüzükün 35inci maddesine aykırı bir biçimde, kendisine havale
edilen tasarı ve teklifleri aynen veya değiştirerek kabul veya
reddetmek yerine, havale edilen işler dışında kalan
işlerle de uğraşmış, yapmaması gerektiği hâlde
yüz yirmi maddeden ibaret tasarıya yüz on dört madde ilave ederek âdeta,
tasarıyı oturup yeniden yazmıştır.
Yapılan usulsüzlükler bunlarla da sınırlı
kalmamıştır. İç Tüzükün temel yasa tarifine
uymadığı hâlde, temel yasa olarak görüşmekteyiz. Parlamentonun
hukukun dışında olduğuna dair anayasal bir
ayrıcalığı bulunmamaktadır. Biz hukuka uymaz isek
yaptığımız yasalara vatandaşın uymasını
nasıl bekler ve hukuk devletini nasıl hayata geçirebiliriz?
İlgili komisyonlarda görüşülmeyen maddeler bir de Genel Kurulda
okunmadan ve sadece önergeler üzerinden görüşülmektedir. Peki, yasal
süreci hızlandırmak amacıyla başvurulan bu yöntem ile iyi
yasa yaptığımızı düşünebiliyor musunuz? Bu
yöntemle iyi yasa yaptığımızı kimse söyleyemez ve bu
yöntem Parlamentonun itibarına zarar veren bir yöntemdir. Bu yasanın
içinde yer alan ve sosyal güvenliği ilgilendiren maddelerden on birinin,
daha önce hızlandırılmış yöntemlerle
yasalaştırdığımız 5510 sayılı Kanuna
ait olduğunu ve bu maddelerin sanki 1/10/2008de
yasalaştırılmış gibi bu tarihten geçerli olmak üzere
yürürlüğe sokulmak istendiğinin farkında mısınız?
Peki, bu tasarıda da daha yeni, 7/7/2010 tarihinde kabul ettiğimiz
Dışişleri Teşkilat Kanununda yaptığımız
yanlışlıkları düzelten dört madde olduğunun
farkında mısınız?
Değerli milletvekilleri, bu tasarının
yapılandırmaya ilişkin hükümleri arasında
vatandaşların yeniden ödeme güçlüğü içine düşmelerini
önleyecek, ödeme alışkanlıklarını geliştirecek,
af beklentilerini kıracak, borcunu zamanında ödeyen mükellefleri
gözetecek, onları da yükümlülüklerini yerine getirmeyenler arasına
itmeyecek ve yapısal bir dönüşüm hazırlayacak herhangi bir hüküm
bulunmamaktadır diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 20inci maddesinin (8)inci
fıkrasında yer alan oranın yarısı dikkate
alınır ibaresinin oranın üçte biri dikkate alınır
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından
alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 20nci maddesinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu kanunun ilgili maddelerinde, faiz,
gecikme zammı, gecikme faizi, gecikme cezası, cezai faiz gibi ferî
alacaklar yerine, TEFE-ÜFE aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanıyor. TEFE-ÜFE aylık değişim
oranlarının belirlenmediği dönemler için alacağa ilgili
dönemde uygulanan ferî alacağın hesaplanmasına esas alınan
oranın yarısı dikkate alınır. ibaresi yerine
üçte
biri dikkate alınır. ifadesinin daha uygun olduğu bir önerge
hazırladık. Bu borç yapılandırılmasının amacına
uygun nispette bir oranın belirlenmesi amaçlanmıştır bu
önergeyle.
Değerli milletvekilleri, 20nci maddenin bazı
fıkraları 5510 sayılı Kanuna sigortalılık
statüsünden kaynaklanan prim borç yapılandırmalarıyla ilgili
olduğu için önemli bir konuya değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden bu yana,
doğum borçlanması, yasanın en çok kafa karıştıran
hükümlerinden biri oldu. Bunun sebebi, bizzat o dönemin Bakanı ve Sosyal
Güvenlik Kurumudur. Bu torba yasada, gönül isterdi ki hem sigortalı hem de
BAĞ-KURlu kadınların sigortalı ve BAĞ-KURlu olmadan
önce doğum borçlanması yapabilmelerinin önünün açılması
olmalıydı. Bakınız, hatırlayınız, 5510
sayılı Kanunun 41inci maddesinin (a) bendi, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde 17/4/2008 tarihinde değiştirilmiş, bu
değişiklikle kadınlara doğum borçlanması hakkı
getirilmişti. O dönemin Çalışma Bakanı Sayın Faruk
Çelik tarafından, Meclis kürsüsünden, kadınlarımızın,
aynen erkeklere tanınan askerlik borçlanması gibi, iki çocuk için
ikişer yıldan dört yıla kadar, geriye dönük doğum
borçlanması yapabileceği müjdesi verilmişti ama Bakanlık,
daha sonra, 2008 Eylül ayında bir tebliğ yayınladı. Bu
tebliğde, doğum yapan kadınların, doğum sebebiyle
işlerinden ayrıldıklarını belgelemeleri istendi. Daha
sonra bir genelge yayınlandı 111 sayılı, bu genelgede
belgeleme şartı kaldırıldı, bunun yerine, yasada
olmamasına rağmen, işten ayrıldıktan sonra üç yüz gün
şartı getirildi.
Sosyal Güvenlik Kurumunun tebliği ve genelgesi üzerine
açılan davalar neticesinde, mahkeme, kanunda öngörülmeyen
şartların genelgede olamayacağına ve annelerin,
sigortalı olmadan önce yaptığı doğum nedeniyle de
borçlanma hakkı olduğuna hükmetti. Konu basına
yansıdıktan sonra ve hemen referandum öncesi, 1 Temmuz 2010da yeni
bir tebliğ yayınlandı. Bu tebliğ kanuna ve mahkeme
kararına uygun görünüyordu, gazeteler kadınlara müjdeler verdi. 11
Ağustosta Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürü televizyon kanalında
çıktı ve açıklama yaptı, yargı kararına vurgu
yaparak, çalışmaya başlamadan önceki doğumlar için de
borçlanılabileceğini açıkladı ve binlerce kadın
başvurdu. Şimdi, 17 Eylül 2010da Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından yayınlanan 106 no.lu Genelgede ise son tebliğ ve
yasada yer almayan doğum borçlanması için sigortalılık
şartı getirildi. Bu genelgede, farklı olarak, üç yüz gün içinde
doğum yapmış olmak şartı kaldırıldı.
Şimdi soruyorum değerli milletvekilleri: Erkeklere
sigortalı olup olmamasına bakılmaksızın askerlik
borçlanması hakkı verilirken, kadınlar bu haklarını
mahkeme kararıyla almış olmalarına rağmen ve
Anayasamızın eşitlik ilkesi ve özellikle son
değişiklikle Anayasadaki pozitif ayrımcılık göz önüne
alınmış olmasına rağmen, bu karar değişikliğinin
sebebi nedir, niçin uygulanmamaktadır?
Yine, bu genelge yargı kararlarına ve yasaya ters
düşmüyor mu? Mecliste kabul görmüş bir yasa maddesinin
uygulanması sürecinde, yasa maddesi ve aynı konuda birbiriyle
çelişen iki tebliğ ve genelgenin yayınlanmasının
sorumluları kimlerdir?
İnşallah, daha sonraki maddelerde -30uncu maddede- bu
konuyla ilgili bir önergemiz olacaktır. Bu konuyla ilgili desteklerinizi
bekliyoruz hem sigortalı kadınların hem de BAĞ-KURlu
kadınların doğum borçlanması yapabilmesinin önünün
açılması için.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci maddede üç önerge vardır, sırasıyla
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 21 inci maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Ali Rıza Öztürk
İzmir
İstanbul Mersin
Bayram
Meral Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
İstanbul
Malatya
"(1) Bu Kanun kapsamına giren alacaklara
karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten
önce tahsil edilmiş olan tutarların bu Kanun hükümlerine
dayanılarak red ve iadesi yapılmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı kanun
tasarısının 21. maddesinin madde
başlığının "iade edilecek ve iade edilmeyecek
tutarlar" şeklinde değiştirilmesini ve maddeye
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Serdaroğlu Mehmet Şandır
Manisa Kastamonu Mersin
Mehmet Günal Mustafa Kalaycı Münir Kutluata
Antalya Konya Sakarya
Kadir
Ural
Mersin
(2) Beyana dayalı gelir, kurumlar ve emlak vergi
borçlarını zamanında veya gecikme faizi ve gecikme zammı
ile birlikte 1.1.2008 tarihinden bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe
kadar geçen dönemde ödeyen mükelleflere, bu dönemde ödedikleri borçların
yüzde 10'una ve en fazla 30.000 TL'ye kadar isabet eden tutarı,
doğmakla birlikte henüz ödenmemiş veya bu kanunun yürürlük tarihinden
itibaren doğacak borçlarından mahsup edilir"
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
21'inci Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Hamit Geylani Sebahat Tuncel Şerafettin Halis
Hakkâri İstanbul Tunceli
Akın
Birdal M. Nezir
Karabaş
Diyarbakır
Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak Sayın Ata?
AYLA AKAT ATA (Batman) Gerekçesi okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu madde ile zamanında vergi ödemesini
yapmış mükelleflere yönelik geri ödemeleri ortadan kaldıracak bu
düzenleme adalet duygusuna ve vergi sisteminin sağlıklı
işlemesine engel teşkil etmektedir. Bu değişik ile bu
olumsuzluklar giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı kanun
tasarısının 21. maddesinin madde
başlığının "iade edilecek ve iade edilmeyecek
tutarlar" şeklinde değiştirilmesini ve maddeye
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Serdaroğlu (Kastamonu) ve arkadaşları
(2) Beyana dayalı gelir, kurumlar ve emlak vergi
borçlarını zamanında veya gecikme faizi ve gecikme zammı
ile birlikte 1.1.2008 tarihinden bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe
kadar geçen dönemde ödeyen mükelleflere, bu dönemde ödedikleri borçların
yüzde 10'una ve en fazla 30.000 TL'ye kadar isabet eden tutarı,
doğmakla birlikte henüz ödenmemiş veya bu kanunun yürürlük tarihinden
itibaren doğacak borçlarından mahsup edilir."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Serdaroğlu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri, 21inci maddede verdiğimiz önerge üzerine
söz aldım. Sizleri en iyi dileklerimle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu torba yasada hemen hemen her
şey vardır ama çok önemli bir şey ise eksiktir. O da bugüne
kadar gelir vergisini, kurumlar vergisini, emlak vergisini ve primlerini, yani
devlete olan borçlarını ve yükümlülüklerini aksatmadan yerine getiren
vatandaşlarımıza verilecek bir ödülün olmamasıdır,
yani borcunu zamanında ödeyenlere bir avantaj
sağlamamasıdır.
Değerli milletvekilleri, devlet, adil olmalıdır.
Devlet, vatandaşlarına karşı adil davranmalıdır.
Devri iktidarınızın yarattığı sorunlara çözüm
bulmak amacıyla getirdiğiniz bu tasarı, maalesef borcunu
zamanında ödeyen, yükümlülüklerini zamanında yerine getiren vatandaşlarımız
için adalet getirmemektedir. Partinizin adında adalet var ama gördük ki
bugüne kadar yaptığınız uygulamalarda olduğu gibi bu
tasarıda da adalet ölçüsünü maalesef tutturamadınız.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi bu
tasarının asıl amacı, vatandaşlarımızın
devlete olan çeşitli borçlarını yeniden
yapılandırmaktır. İktidarınız boyunca borçlu ve
mağdur bir toplum oluşturdunuz. Şimdi ise seçim öncesinde,
mağdur ettiğiniz kesimlerin sorunlarına gecikmeli de olsa çözüm
bulmaya çalışıyorsunuz, millet iradesini etkilemenin
peşindesiniz.
Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sorunları çok daha
önceden tespit edip, çözüm önerilerimizi de kanun teklifleriyle Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunduk. Nihayet söylediğimiz noktaya seçimlerden önce
gelebildiniz değerli milletvekilleri, değerli iktidar. Şimdi de
diyoruz ki: Yine bir eksik var, onu da bu önergeyle aşalım.
Değerli milletvekilleri, madem borcunu ödeyemeyene
kolaylık tanıyoruz, ödeyene de bir avantaj sağlanmalı,
onlara bir mükafat vermeliyiz ve en önemlisi, vatandaşlarımız
arasında adaleti sağlamalıyız. Borcunu ödeyemeyenin hâli
zaten ortadadır, borçlarını zamanında ödeyen
vatandaşlarımızın durumu da aslında iç açıcı
değildir. Bu vergi veya prim borçlarını, dolayısıyla
devlete olan borçlarını nasıl ödediler, hangi zorluklar
altında ödediler? Ekonomik krizler altında inim inim inlerken, kimi
evini, arabasını sattı, kimi bankadan kredi çekti, kimi kredi
kartına yüklendi, kimi tefeciden borç aldı, kimi senedini ve çekini
kırdırdı ama devlete olan borcunu zamanında ödedi.
Şimdi bizim yapmamız gereken şey, borcunu ödeyemeyene
olması gereken bir kolaylığı sağlarken, bin bir
güçlükle borcunu ödeyene de bir avantaj temin etmeliyiz. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz böyle düşünmekteyiz. Umarım, adında adalet
olan iktidar partisine mensup arkadaşlarım da bizim gibi düşünür
ve önergemize destek olurlar. Biz burada, borcunu zamanında ödeyenlere bir
avantaj sağlamaz, bir ödül vermezsek, bundan sonra normal yollarla ne
vergi ne de prim toplayamayız. Nasıl olsa af çıkar diye, gidip
de kimse borcunu ödemez, ödeyebilecek durumda olanlar da ödemez.
Değerli milletvekilleri, bu önergenin kabulü, aynı
zamanda devlete olan güveni de yeniden tesis ederken, devletin
vatandaşlarına eşit davrandığı, hakça
davrandığı duygusunu da kuvvetlendirecektir.
Sayın iktidar mensupları, gelin bu sefer lütfen inat
etmeyin, şu işi tam yapalım. İstiyorsanız önergeyi
birlikte yeniden yazalım, eksiği gediği varsa birlikte
tamamlayalım, birilerini güldürürken, birilerini küstürmeyelim diyor,
önergemize destek vermenizi bir kez daha temenni ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 21 inci maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
"(1) Bu Kanun kapsamına giren alacaklara
karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten
önce tahsil edilmiş olan tutarların bu Kanun hükümlerine
dayanılarak ret ve iadesi yapılmaz."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, geçen salı
günü saat 12.30-13.00 sıralarında Anamur Merkez Mahallesi ve
Bozdoğan köyünde yine Bozyazının tüm mahallelerinde meydana
gelen dolu nedeniyle köylülerin, çiftçilerin seralarının yüzde
70-80i zarar görmüştür, herkese geçmiş olsun diyoruz ve Tarım
ve Köyişleri Bakanımızı bu köylülerimizin, bu
çiftçilerimizin yaralarını sarmaya davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu çuval yasanın içerisinde
gerçekten iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisinin yandaşı
gözüken çevreleri tatmin edecek, onların beklentilerini
karşılayan çok çareler var fakat gerçekten, işçilerin,
köylülerin, emeğin sorunlarını çözen çareler yok.
Seçim bölgem Anamurun Ormancık köyü, Sarıağaç köyü
ve Akine köyünü kapsayan Dragon Çayı üzerinde bir Alaköprü Barajı
yapılması planlanmış ve burada 1977 yılında tapu
kadastro çalışmaları başlamış. Tapu Kadastro, o
tarihte, Orman İşletmesine yazı yazmış, Gelin,
ormanın bölgesini bize gösterin. demiş, ancak Ormandan ses seda
çıkmamış. 1983 yılında burada tekrar
çalışmalar başlamış. Tabii, 1977 yılında
tapular kesilmiş, köylülere Türkiye Cumhuriyeti devletinin tapusu
verilmiş. Ondan sonra, 1993 yılında bu bölgeye orman kadastrosu
gelmiş ve orman kadastrosu, daha önce kesilen tapuların iptal edildiğini,
onların geçersiz olduğunu ve bu bölgelerin 2/B kapsamında, yani
orman vasfını yitirmiş arazi kapsamında olduğunu
şerh düşmüş tapuların üzerine. Bunu köylüler ne zaman
öğrenmiş? Şimdi oraya yapılması planlanan Alaköprü Barajının
kamulaştırılması sırasında öğrenmiş
çünkü bu araziler 2/B kapsamına alındığı için
kamulaştırma bedeli ödenmiyor.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, köylünün elinde
Türkiye Cumhuriyeti devletinin verdiği bir tapu var ve bu tapu 1977
yılında verilmiş, Türkiye Cumhuriyetinin tapusu. Aradan zaman
geçiyor, 1993 yılında orman kadastrosu tarafından bu bölgelerin
2/B kapsamında olduğu değerlendiriliyor ve buradaki köylülere
hiçbir haber verilmiyor. Köylüler, bunu, 2011 yılına girdiğimiz
bu sırada, kamulaştırılan arazilerin bedellerinin
ödenemeyeceğine yönelik olunca anlıyorlar.
Şimdi, elimde Ormancık Köyünün muhtarının
yazdığı bir mektup var. Ben bu mektubu buradan paylaşmak
istiyorum:
Sayın Vekilim, bizler Mersin ili Anamur ilçesi Ormancık
köyü sakinleriyiz. Atalarımızdan kalan tarım arazilerimiz ile
meskenlerimizin 1937 yılında bizim olduğuna dair arazi
beyannamesi verilmiştir. Ancak, 1946 yılında aynı arazi ve
meskenler orman kadastrosu tarafından orman sınırı
içerisinde bırakılmış, ecdadımız cahilliğinden
itiraz edememiştir. Köyümüzde tapulama, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü
tarafından programa alınmış olup 1977 yılında
tapulama çalışmaları tamamlandı. Bizlere
tapularımız verildi. Tapulu arazilerimizi o günden beri ekip
dikmekteyiz. Bizler devletimizin vermiş olduğu tapulara güvendik.
Tapu senetlerine on yıl boyunca itiraz edilmediğinden tapu
senetlerimizin kesinlik kazandığını zannediyorduk. Ancak,
köyümüzün büyük bir bölümünü sular altında bırakacak Alaköprü
Barajı ile ilgili kamulaştırma çalışmaları
sırasında 1993 yılında köyümüzde yapılan orman
kadastro çalışmasında arazilerimizin yeniden orman
sınırı içine alındığını ve bu araziler
için bizlere kamulaştırma bedeli ödenmeyeceğini öğrendik.
Anamurdaki ilgili kurumlarda yaptığımız
araştırmada tapu senetlerimizin iptali için Anamur hazine
avukatının Anamur Adliyesine dava açmaya hazırlandığını
öğrendik. Mağduriyetimizin giderilmesi adına bugüne kadar hiçbir
devlet yetkilisi köyümüze gelmemiştir. Sayın Vekilim, bu feryada
kulak verin, yoksa, kamulaştırmadan sonra tarih sayfasından
silinecek bu köyde bir insanlık dramı yaşanacak. Yüz yıldan
fazla süredir bu toprakları eken, bu topraklarda 1 dönüm, 1,5 dönüm tarla
ekerek geçimini sağlayan, çocuklarını buradan
aldığı gelirle okutan, evlendiren köylüler bir anda
topraksız ve yurtsuz kalacaklar. Zaten şu anda Alaköprü
Barajıyla ilgili müteahhit firma tarafından çalışmalar
başladığından köy içinde iş makinelerinin sesinden,
tozundan, ekili araziler zarar görmekte. Köylümüz ruhsal bunalıma
girmiştir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Evet, değerli milletvekilleri,
bu, Ormancık Köyü Muhtarının feryadıdır. Bu
konuların da aslında çözülmesi gerekiyor. Köylüler 2/B
sorunlarının altında ezilmektedir ama İktidarda bu konuda
bir çaba görmemekteyiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde 21i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.33
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.33
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
22nci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
22'inci Maddesinde "verilerek" ibaresinden sonra
"kesinleşmiş olan kararlar dahil" ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Hamit Geylani Sebahat Tuncel Şerafettin Halis
Hakkâri İstanbul Tunceli
Akın
Birdal M. Nezir
Karabaş
Diyarbakır Bitlis
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 22'inci maddesinde yer alan "30.03.2005
tarihli ve" ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Kadir Ural Mehmet Günal Münir Kutluata
Mersin Antalya Sakarya
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN Şimdiki önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın
22 nci maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 20 nci maddesinin
ikinci fıkrasının sonuna eklenen cümlede yer alan "idari
para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi takip eden
takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası
verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari yaptırım
kararı verilemez," ibarelerinin "idari para cezasını
gerektiren fiilin işlendiği tarihi takip eden ikinci takvim
yılının son günü bitimine kadar idari para cezası verilerek
tebliğ edilmediği takdirde idari yaptırım kararı
verilemez," şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Bülent Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Orhan Ziya Diren Şahin Mengü
Malatya Tokat Manisa
Tekin
Bingöl
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Ben konuşacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Mengü, buyurun lütfen. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben huzurlarınıza aslında, bu
kanunun ismini okuyarak yedi buçuk dakika tutacağını göstermeye
gelmiştim fakat baktım, içinde daha enteresan, daha komik şeyler
var, yasa yapma tekniğine aykırı, anlaşılır gibi
değil. Hemen şimdi üstünde konuştuğum yasa
tasarısına, yani ilgili değişiklik önergesi olan maddeye
baktığınız zaman çok komik bir durum ortaya
çıkıyor. Tasarıda zaman aşımının
başlangıcının fiilin işlendiği tarihi takip eden
yıl sonuyla sınırlandırılması ve
mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla da yine aynı sürede
muhatabına tebliğ edilemeyen idari para cezasına ilişkin
yaptırım kararının ortadan kalkması öngörülmektedir.
Yani bu trafik suçu olabilir -aklınıza gelen- yasada tek tek
sayılan, tasarıdaki her türlü işlemden doğan bir fiil
olabilir. Fiili 28 Aralık günü işlediniz, onu takip eden yıl
sonu ne gün? 31/12. Şimdi, yani, bazı fiillerde insanların
işlediği tarihe bağlı, bazısından on bir ay, on
iki ay, bazısında bir gün, iki gün. Böyle bir zaman
aşımı mantığı olur mu? Yani zaman
aşımı böyle bir kaypak, karışık, ne dediği
belli olmayan, başlangıç tarihi ile takvim yılı sonu
dediğiniz zaman belli bir süreye tabi kılmazsanız bu
adaletsizlik yaratır. Birisi için zaman aşımı süresi iki
gündür, öbürü için üç yüz altmış yedi gündür, böyle bir şey
olması mümkün değil. Nasıl yapmamız gerekiyor? Bir süre
koyacaksınız, fiilin işlendiği tarihten itibaren bir
yıl, fiilin işlendiği tarihten itibaren altı yıl,
altı ay, ne diyorsanız deyin ama bir başlangıcı ve
sonu belli olsun. Şimdi, burada öyle bir şey yok. 30 Aralıkta
fiili işle, kurtardın. Yani ben herkese tavsiye ediyorum, 30
Aralık günü sürat denemesi yapabilirsiniz kara yollarında,
bastırın gidin çünkü istediği kadar trafiği yazsınlar,
gıyabında yazdıkları için size tebliğ edilmesi mümkün
değil, 31/12 itibarıyla düşecektir.
Değerli arkadaşlar, böyle bir yasa yapma tekniği
olmaz. Bu, sadece, dostlar alışverişte görsün diye
Hakikaten,
baktığınız zaman maşallah tuğla büyüklüğünde
bir tasarı ama içinde bir hukuk mantığı yok. Böyle bir
şey olabilir mi? Eğer 31/12den evvel herhangi bir zamanda fiil
işleniyorsa, onu hangi yıla göre
Anladığım
kadarıyla kanun koyucu da bir yıllık bir süre tanımak
istiyor, bari bir yıl deyin. Bir yıl demezseniz, aynı fiili
işleyen kişiler arasında ayrımcılık
yaparsınız. Senenin başında böyle bir suçu işleyen,
kabahati işleyen şahıs bir yıl müddetle bu müeyyideye
muhatap olacaktır ama senenin son günlerinde bu suçu işleyen,
kabahati işleyenler bu fiillerden herhangi bir müeyyideye tabi
olmayacaklardır. Böyle bir kanun yapma tekniği olmaz. Ne olur,
bakın, bunu biz çok iyi niyetle belli bir süreye bağlıyoruz.
İki yıl diyoruz fiilin işlenmesinden. Fiilin
işlenmesinden bir yıl deyin. Bunu kabul etmek lazım. Böyle bir
kanun teklifi düzenlemesi olamaz. Yanlış yapıyorsunuz.
Yarın bunların sıkıntısını çekmeye
başlayacak, yarın bunu basın anlatacak, yarın basın
espri konusu yapacak. Ondan sonra hep beraber mağdur oluyoruz. Mağdur
olan Parlamento, mağdur eden İktidar. Siz yapıyorsunuz, bu kanun
tasarılarını hazırlayıp getiriyorsunuz. Nasıl
böyle bir şey olur? Herhangi bir süresi olmayan zaman aşımı
olur mu? Bana birisi izah etsin. Nasıl olacak bu iş? Aynı suçu,
aynı kabahati işledik. Ben senenin son üç günü içinde işledim,
tebligat yapmanız mümkün değil, gıyabımda
yapacağınız tutanağı. Öbürü garibim senenin
başında işledi. Aynı fiili işledik. Belki onunki biraz
daha hafif. O müeyyideye muhatap olacak, ben müeyyideye muhatap
olmayacağım. Bu, hukuk mantığıyla çelişiyor. Bu
tasarıyı incelerseniz daha birçok yerinde Anayasaya da
aykırılık var, bırakın, hukuka
aykırılıktan vazgeçtim. İleride arkadaşlarım
anlatacaklar. Orman Yasasında Anayasaya göre koymamanız gereken
maddeyi buraya koyuyorsunuz. Anayasa Mahkemesi artık iptal etmez diye
düşünüyorsanız o başka bir mantık. Ama burada, düpedüz
şu tasarının içinde onlarca, hukuka aykırı olduğu
gibi, hukuk mantığına aykırı olduğu gibi
Anayasaya aykırı hükümler de var. Bizim önerimizin kabul edilmesi,
bu yasa tasarısını, en azından bu maddeyi bir hukuk
mantığı içinde uygulanabilir bir hâle getirir. Yoksa senenin son
bir haftasına girdiği zaman insanların bu tip fiilleri
işlemesini engelleyemezsiniz. Avukatın da hukukçunun da bu konularla
ilgili her türlü meslektaşın görevi olayları kendi
insanlarına doğru bir şekilde anlatmaktır. Bana sorarlarsa
derim, Son bir ay ne yapıyorsanız yapın, sizi kimse
yakalayamaz. derim. Gıyabında yapacağınız bir
tebligat hiçbir sonuç doğurmayacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Mengü.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Karar yeter
sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter
sayısı arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.41
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 20.47
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
22nci maddesi üzerinde verilen Manisa Milletvekili Sayın Şahin Mengü
ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 22'inci maddesinde yer alan "30.03.2005
tarihli ve" ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Doğru. (MHP
sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanunun 22nci maddesi üzerine
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Torba kanununun bu maddesinde, 22nci maddesiyle Askerlik Kanunu,
Milletvekili Seçimi Kanunu, Trafik Kanunu, Mahalli İdareler ile Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun,
Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında
Kanun, Karayolu Taşıma Kanunu, Karayolları Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda belirtilen
ve idari para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi
takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para
cezası verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari
yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar düşer.
denmektedir.
Bu madde doğru bir maddedir, kanunlaşmasının
da uygun olacağını düşünüyoruz.
Tabii, burada, Maliyeye de bir sorumluluk yüklenmektedir.
Verilmiş olan idari para cezaları... Maliye bunu yakinen takip edecek
ve önümüzdeki takvim yılında da bunun mutlaka tebliğ edilmesi
noktasındaki çalışmasını tamamlamış
olacaktır. Bu, tabii, tamamlanmadığı zaman da otomatikman
düşeceği için dolayısıyla da Maliye yetkililerine ve vergi
dairesi yetkililerine de çok önemli bir görev düşmektedir.
Sayın milletvekilleri, tabii, bu kanunla beraber bu torba
kanununun içerisine eğer adli ve idari para cezalarının daha
geniş bir şekilde alınmış olmasını biz
beklerdik çünkü bu yönde olarak da çok büyük oranda toplumda beklentiler
vardır. Bilhassa idari para cezalarının kapsamının
daha fazla genişletilmiş olmasının birçok sorunu da
beraberinde çözeceği bekleniyordu ancak çok kısıtlı ve az
bir şekilde tutulmuştur. Bundan dolayı da beklentilere cevap
vermiş olduğunu söyleyemeyiz.
Sayın milletvekilleri, ancak ülke insanımızın
bunun dışında birçok sorunu vardır. Bakınız, bu
torba kanunla işte birçok sorunu ortadan kaldırmayı
düşünüyoruz ama torba kanunlar, şöyle bir
bakıldığı zaman, geçmişte Adalet ve Kalkınma
Partisinin çok sıkça kullanmış olduğu bir yöntem olarak
karşımıza çıkmaktadır. Adalet ve Kalkınma
Partisi, bir kanunu çok alt komisyonlarda veyahut da yeterli olan esas
komisyonlarda tam olarak görüşmesini tamamlamadan ve beraberinde de
Meclise getirildikten sonra acele olarak çıkarmakta, çıkardıktan
sonra da işte böyle torba kanunlarla beraber de onları getirerek
eksiklikleri tamamlamaya çalışmaktadır.
Tabii, bu torba kanunun bir özelliği de vardır.
Yaklaşmakta olan seçimle ilgili de bir kanundur. Seçimin
yaklaşmasından dolayı da vatandaşlara verilen sözlerin
yerine getirilmemiş olduğu düşünülürse, bu kanunla bir nebze de
olsun bir rahatlatma hedeflenmektedir. Ancak şurası da bir gerçektir
ki insanlar, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarına güvenmişlerdir
ve onlara, birçok siyasi partinin seçim beyannamelerinin uygulanmasıyla
ilgili olarak hedeflemiş oldukları oy oranından büyük oy
verilmiştir ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde de çok büyük bir oy
oranıyla temsil edilmektedirler. Ancak görülmüştür ki -özellikle
söylemleri içerisindeki işte yoksullukla mücadele edeceğiz,
fakirlikle mücadele edeceğiz, insanların geçim durumlarını
düzelteceğiz şeklinde söylemler olmuş ve beraberinde de köylüsü
olsun, çiftçisi olsun, bu insanların rahatlatılması ve desteklenmesi
noktasında da çalışmalar yapılacağı ifade
edilmiştir- özellikle esnafından tutun da çiftçisine kadar herkes çok
zor şartlar altında hayatını idame ettirmeyle mücadele
vermektedir.
Bakınız, İç Anadolu Bölgesini son bir haftadan
beri çok değerli arkadaşlarımızla beraber geziyoruz. Çiftçi
kardeşlerimiz, köylülerimiz neredeyse üretimden vazgeçer konuma
gelmişlerdir. Çiftçi tarlasını bırakıp başka
yerlere göç etmektedir. Özellikle İç Anadolu Bölgesindeki şehirlerin
hepsinde çok ciddi manada göçler başlamıştır ve insanlar
evini barkını, tarlasını, doğduğu yerleri terk
edip gidiyorlar. Bunların içerisinde esnafları da saymak mümkündür.
Esnaflarımız da işte bu kanunun, torba kanunun içerisinde
bulunan sosyal güvenlik primlerinden tutun da elektrik paralarına kadar
veyahut da yanlarında çalıştırmış olduğu
işçilerin maaşlarının ödenmesine kadar çok büyük
zorluklarla karşı karşıyadır. Esnaflarımıza
bakıyoruz, neredeyse esnaflarımıza bir dokun, bin ah dinle
durumuyla karşı karşıya olduğumuzu görürsünüz. Esnaflar,
dükkânımı acaba kapatayım mı, şeklinde düşünce
içerisindedirler ve de bu da bizleri üzmektedir.
Bakınız, işte bu kanun içerisinde sosyal güvenlik
primleriyle ilgili bir iyileştirme yapılmaya
çalışılmaktadır. İşte Ziraat Bankasıyla
ilgili iyileştirmeler yapılmaktadır veya tarım kredi
borçlarıyla ilgili bazı iyileştirmeler içerisine girilmektedir.
Ancak düşünülmesi gereken konu şudur ki esnaflarımız,
iyileştirmenin yanında işlerin açılmasını
beklemektedirler. Çiftçi kardeşlerimiz de reel manada desteklenmeyi
beklemektedirler.
Bakınız, şu anda Türkiyenin en önemli sorunu
işsizlik sorunudur. Gençlerimizin büyük bir çoğunluğunun,
sorulduğu zaman insanlarımıza yüzde 75 oranında,
işsizlikten dolayı sıkıntı içerisinde olduğunu
ifade etmeye çalışıyorlar. Yani ne yapıp yapıp
işsizliği mutlaka önlememiz gerekmektedir. Ancak gördüğümüz
kadarıyla Adalet ve Kalkınma Partisinin gündeminde de bunun
olmadığını hep beraber görüyoruz.
Yüce Meclise en derim saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
22'inci Maddesinde "verilerek" ibaresinden sonra
"kesinleşmiş olan kararlar dahil" ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Hamit
Geylani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Karabaş, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının 22nci maddesi üzerine
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 22nci madde de Askerlik Kanunu,
Karayolları Taşıma Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu ve diğer
kanunlarla ilgili idari para cezalarını kapsamaktadır ama burada
en önemli kısım, Mahalli İdareler ile Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Kanunu, Milletvekili
Seçimi Kanunu ve Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna
Sunulmasıyla İlgili Kanun.
Değerli milletvekilleri, daha önce bu konuda kanun teklifi de
verdik. Bu kanun, uluslararası yasalara ve mevcut Anayasamıza da
aykırıdır. Yani her insanın, her vatandaşın,
seçmen yaşını doldurmuş, yasal kısıtlılığı
olmayan her vatandaşın oy kullanma hakkı var. Ama seçmen olan
Hem dünyada hem de ülkemizde, demokrasinin olduğu -özgür seçimlerin
yapıldığı her yerde bu böyledir- her yerde seçmen olma
hakkını kullanabileceği gibi kişilerin, seçime gitmeme,
seçimi boykot etme, oy kullanmama hakkı da var. Yani burada bu kanun
mutlaka değiştirilmeli, bu konudaki idari para cezaları da
uygulanmamalı. Zaten bu kanun çıktığı tarihten bu yana
fiilî olarak bu yasa uygulanmamış. Ancak, yeri geldiği zaman
siyasiler veya bir yerdeki idari yapı ve yargı yapısı belli
bir karar alabiliyor. Nitekim basına yansıdı, hepiniz
biliyorsunuz, Yüksekovada İl Seçim Kurulu, 55 bin kişiyle ilgili,
referandumda oy kullanmamaktan kaynaklı ceza verdi, tebliğ etti.
Şimdi, birincisi, bu maddede, verilen cezanın
tebliğ edilmemesi, tebliğ edilmediği takdirde uygulanmaması
var, işlenen yılın bitimine kadar diyor. Bu mevcut, verilen
tasarıya göre, bugüne kadar, yani 31/12/2010 tarihine kadar bu tür idari
para cezaları affediliyor, sadece tebliğ edilmeyenler
Bizim
verdiğimiz önergede de birincisi, bu tebliğ edilmeme olayını
kaldırıp madem bir af getiriliyor -bu en azından bir aftır,
geçici bir aftır, 31/12/2010 tarihine kadar tebliğ edilmeyenler- bu
konuda karar verilip tebliğ edilmiş olanların da bir defalığına
affedilmesi
Fakat, burada en önemsediğimiz olay da, yine belirtiyoruz,
Milletvekili Seçimi Kanunu, Mahalli İdareler ile Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun,
Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında
Kanun ile ilgili düzenlemedir. Bu tümüyle insan haklarına
aykırıdır, tümüyle insanların seçimlerde özgürce iradesini
belirtme ilkesine aykırıdır. Bir insan özgür iradesini
belirleyip sandığa gidebiliyor, bir partiye, bir adaya oy
verebiliyorsa, bu en temel haksa dünyada da Avrupada da Türkiyede de o
insanın sandığa gitmeme, hiçbir partiye oy vermeme, hiçbir adaya
oy atmama gibi bir hakkı da vardır. Yani burada mademki 224 -ek
maddelerle birlikte 234- maddelik bir torba kanun getirilmiş, bu konuda
daha önce verdiğimiz yasa teklifi de kanun teklifi de var, bunun mutlaka
değiştirilmesi, özellikle karar verilmiş olan ve tebliğ
edilmiş olan diğer tüm cezaların affedilmesi fakat kanun
maddesinin, seçimlerle ilgili, oy kullanmamayla ilgili kanun maddesinin mutlaka
değişmesi gerekiyor diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karabaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 23 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Kadir Ural
Manisa Mersin Mersin
Münir Kutluata Mehmet Günal Mustafa Kalaycı
Sakarya Antalya Konya
Madde 23- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (10) numaralı bendinde yer alan Bu
Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinin dışında kalan
genel sağlık sigortalısının, ibaresi 5 inci maddenin
birinci fıkrasının (b) bendi ile 60 ıncı maddenin
birinci fıkrasının (c) bendinin (1), (2) ve (7) numaralı alt
bentleri ile yedinci ve sekizinci fıkralarının
dışında kalan genel sağlık
sigortalısının, olarak, aynı bendin (b) alt bendi
aşağıdaki şekilde, (c) alt bendinde yer alan sigortalı
ibaresi genel sağlık sigortalısı olarak
değiştirilmiştir.
"b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya
5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda
belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile
işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını,
yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını
doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına
bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen
evli olmayan çocukları ve yaşları ne olursa olsun evli olmayan,
evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan
kızları;"
BAŞKAN Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayısı ile görüşülmekte olan
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 23 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 23- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (10) numaralı bendinde yer alan "Bu
Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinin dışında kalan
genel sağlık sigortalısının," ibaresi "5 inci
maddenin birinci fıkrasının (b) bendi ile 60 ıncı
maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1), (2) ve (7)
numaralı alt bentleri ile yedinci fıkrasının
dışında kalan genel sağlık
sigortalısının," aynı maddenin birinci
fıkrasının (10) numaralı bendinin (b) alt
aşağıdaki şekilde, (c) alt bendinde yer alan
"sigortalı" ibaresi "genel sağlık sigortalısı"
olarak ve (13) numaralı bendinde yer alan "16" ibaresi
"18" olarak değiştirilmiştir.
"b) 18 yaşını, lise ve dengi görmesi halinde
20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25
yaşını doldurmamış evli olmayan erkek çocukları,
yaşlarına bakılmasızın çalışmayan, gelir
aylık almayan, evlenmemiş olan, evli olmakla beraber sonradan
boşanan veya dul kalan kız çocukları ile yaşına
bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen evli
olmayan çocuklarını,
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ahmet Ersin
İstanbul İzmir İzmir
Tekin
Bingöl Bayram
Meral
Ankara İstanbul
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Ülkemizde kadınların istihdama katılma
oranı düşük, işsizlik oranları çok yüksektir. Ayrıca
günümüzde dahi bazı yörelerde okula gönderilmeyen kız
çocuklarının sayısı oldukça yüksektir. Ülkemizin toplumsal
ve çalışma hayatının koşulları dikkate
alındığında kız çocuklarının ebeveynlerinin
sigortalarından yararlanma haklarının devam ettirilmesi
zorunludur. Madde metninde yapılan değişiklikle
yaşlarına bakılmaksızın çalışmayan,
evlenmemiş olan, evlenip boşanan veya dul kalan kız
çocukların ebeveynlerinin bakmakla yükümlü aile bireyi olarak sağlık
yardımlarından yararlanmaları amaçlanmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.03
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.10
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN(Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
23üncü maddesi üzerinde verilen İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa
Özyürek ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 23üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kadir
Ural (Mersin) ve arkadaşları
Madde 23- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (10) numaralı bendinde yer alan "Bu
Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinin dışında kalan
genel sağlık sigortalısının," ibaresi "5
inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi ile 60 ıncı
maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1), (2) ve (7)
numaralı alt bentleri ile yedinci ve sekizinci fıkralarının
dışında kalan genel sağlık
sigortalısının," olarak, aynı bendin (b) alt bendi
aşağıdaki şekilde, (c) alt bendinde yer alan
"sigortalı" ibaresi "genel sağlık
sigortalısı" olarak değiştirilmiştir.
"b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya
5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda
belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile
işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını,
yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını
doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına
bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen
evli olmayan çocukları ve yaşları ne olursa olsun evli olmayan,
evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan
kızları;"
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ural, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
KADİR URAL (Mersin) Sayın Başkan, Türk milletinin
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 23üncü maddesinin
değiştirilmesi için vermiş olduğumuz önerge üzerinde partim
ve şahsımın görüşlerini belirtmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Mersin ili Anamur ilçesinin Ormancık
köylülerimizin problemlerini dile getiren CHP milletvekili Ali Rıza Öztürk
Beye teşekkür ediyorum. Aslında konu dün Sayın
Bayındırlık Bakanımıza iletildi, inşallah, çözümü
noktasında yapılacak olan çalışmalarda el birliği
içerisinde, bu Ormancık köylülerimizin problemlerinin çözümü
noktasında bir uzlaşmaya veya bir kanun teklifiyle bu
değişikliğin yapılarak oradaki
insanlarımızın 243 parselinin ellerinden
alınmasının ve haklarının gasbının
önlenmesine yönelik olarak çalışacağımızı
belirtmek istiyoruz. Bizler muhalefet milletvekilleri olarak belki bu konuyu
dile getiriyoruz ama bu konunun çözümü de iktidar olarak siz değerli
milletvekillerinin uhdesindedir. Anamur Ormancık köylülerinin bu
sıkıntısını size emanet ediyoruz, inşallah bunun
çözümünde hep beraber el ele, gönül gönle bunu çözeriz.
Aslında bu vermiş olduğumuz önergeyi
iktidarın, yetkililerin vermesi gerekiyordu. Neden? Çünkü 12 Eylül 2010
tarihinde yapılan referandumda propaganda malzemesi olarak
kullandınız Kadınlarımız, kızlarımız
için pozitif ayrımcılık yapacağız." dediniz ama
maalesef şimdiye kadar ve bu getirilen torba yasanın içerisinde de
kesinlikle bu insanlarımızın, bu
kızlarımızın sorunlarını çözecek ve bu sorunlara
İnşallah, bu verdiğimiz önergeyi kabul ederseniz, bu önergenin
sonucunda, kadınlarımızın, kızlarımızın
pozitif ayrımcılığına hep beraber bir katkı
sağlamış olacağız. Bu getirmiş olduğunuz
23üncü maddedeki eksikliğin bizim verdiğimiz önergeyle giderilmesi
gerekiyor. Bu önergede, gerçekten, kadınlarımızın,
kızlarımızın gelecekleri noktasında pozitif
ayrımcılık olacağını da düşünüyoruz.
5510 sayılı Yasanın bu konuyla alakalı
maddelerinin de Türk aile yapısına uygun
olmadığını düşünüyoruz; şöyle ki sayın
milletvekilleri: 5510 sayılı Kanun yürürlüğe girdiği
tarihten önceki uygulamada, on sekiz yaşını dolduran, okumayan,
çalışmayan ve evlenmemiş olan kız çocukları anne veya
babasının sigortasına bağlı olarak sağlık
yardımlarından yararlanmakta iken, 5510 sayılı Yasayla
sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişiler
kapsamından bunlar çıkartılmış ve bu durumda
bulunanların ne yapacağı konusunda herhangi bir önlem
alınamamış, bu insanlarımız boşluğa
düşmüşlerdir. On sekiz yaşını dolduran, okumayan,
çalışmayan ve evlenmemiş olan kız
çocuklarımızın, sigortalılıklarının,
bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri kapsamından çıkartılmış
olması önemli sıkıntılar ve huzursuzluklar
yaratmış, kız çocuklarının, anne veya babasının
sigortasına bağlı olarak sağlık
yardımlarından yararlanamamaları mağduriyetlere neden
olmaktadır. Yani şimdi on sekiz yaşını dolduran bir
kız çocuğu, ailesi eğer ki sigortalı ise ailesinin hiçbir
ferdi sigortadan faydalanamıyor. On sekiz yaşını doldurdun,
e ne yapacaksın? Genel sağlık sigortasına geçeceksiniz.
diyorsunuz fakat genel sağlık sigortasına geçebilmesi için de
mutlaka gelir düzeyinin olmaması gerekiyor, genel sağlık
sigortasına da geçemiyor. Bu sefer, on sekiz yaşının
üstündeki kız çocukları, evlenip dul kalanlar veya kocasından
ayrılmış olanlar da bundan yararlanamıyorlar, ortada
kalıyorlar. Bu ayrımcılığın mutlaka düzeltilmesi
gerekiyor. 49uncu maddede düzelttik. diyorsunuz ama 49uncu maddede
düzeltilen bir şey yok. 49uncu maddede düzeltilen başka bir konu,
tarım işçileriyle alakalı olan bir konu ama bu, tarım
işçileriyle alakalı olan bir konu değil. 49uncu maddeyi ben
inceledim ama bununla alakalı değil.
Hâlbuki 5510 sayılı Yasayı incelediğiniz
zaman, 34üncü maddesine göre, yaşları ne olursa olsun evli olmayan,
evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kadınlar, ölüm
aylığı bağlanmasında hak sahibi konumunda bulunmakta
ve ölüm aylığı bağlandığında ise
doğrudan sağlık yardımlarından yararlanmakta. Yani
sağlık yardımından yararlanabilmesi için
sigortalının ölmesi gerekiyor, babasının veya annesinin
ölmesi gerekiyor, kız çocukları da bundan yararlansın.
Verdiğimiz önergeyle ölüm aylığı
bağlanmasında hak sahibi olarak sayılan, yaşları ne
olursa olsun evli olmayan, sonradan boşanan veya dul kalan
kızların genel sağlık sigortasının bakmakla
yükümlü olduğu kişiler arasına da ilave edilmesi
öngörülmektedir.
Kadınlarımıza referandum süresince ifade
ettiğiniz pozitif ayrımcılık sözünü tutarak önergemizin
kabulünü arz ediyorum. Aynı zamanda, bu tasarıya siz torba kanun
diyorsunuz, kimisi çıkıyor çuval kanunu diyor ama bu, esas bir
harar kanunudur, harar yasasıdır. Bu harar yasasında da
çiftçilerimizin problemlerinin olmamasını
Bir sonraki önergemizde de
konuşmaya çalışacağım.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ural.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
KADİR URAL (Mersin) Hani Pozitif
ayrımcılık. diyordunuz! Niye kabul etmiyorsunuz?
BAŞKAN Madde 23ü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 24te üç adet önerge vardır, sırasıyla
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 24'üncü maddesinde yer alan (b) bendindeki
"5/6/1986 tarihli ve" ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Münir Kutluata Beytullah Asil Mehmet Günal
Sakarya Eskişehir Antalya
Kadir
Ural
Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 24 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Orhan Ziya Diren Bülent Baratalı Selçuk Ayhan
Tokat İzmir İzmir
"Madde 24- 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin
birinci fıkrasının (b) ve (e) bentleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve (g) bendine
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"b) 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî
Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve
işletmelerde meslekî eğitim gören öğrencilerle meslek
liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında
staja tabi tutulan öğrenciler ve 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 46 ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan
öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı, 82 nci maddeye
göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz
katından fazla olmayanlar hakkında iş kazası ve meslek
hastalığı ile hastalık sigortası uygulanır. Bu
bentte sayılanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve bunlardan bakmakla
yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar hakkında ayrıca genel
sağlık sigortası hükümleri uygulanır."
"e) Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen
meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine
katılan kursiyerler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve bunlar
hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile
hastalık sigortası ve bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi
durumunda olmayanlar hakkında ayrıca genel sağlık
sigortası hükümleri uygulanır."
"Bu bent kapsamında yurt dışındaki
işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede
ödedikleri isteğe bağlı sigorta primleri 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık
sayılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 24 ncü maddesinin madde tasarısından
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık İbrahim
Binici Hasip
Kaplan
Muş Şanlıurfa Şırnak
Nuri
Yaman Hamit Geylani
Muş Hakkâri
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet Katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
AYLA AKAT ATA (Batman) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeterli süre tanınmalı, düzenleme eşit ve adil
olmalı.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 24 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
"Madde 24- 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin
birinci fıkrasının (b) ve (e) bentleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve (g) bendine
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"b) 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî
Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve
işletmelerde meslekî eğitim gören öğrencilerle meslek
liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında
staja tabi tutulan öğrenciler ve 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 46 ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı
çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas
kazanç tutarı, 82 nci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt
sınırının otuz katından fazla olmayanlar hakkında
iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık
sigortası uygulanır. Bu bentte sayılanlar, 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
sayılırlar ve bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda
olmayanlar hakkında ayrıca genel sağlık sigortası
hükümleri uygulanır."
"e) Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen
meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine
katılan kursiyerler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve bunlar
hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile
hastalık sigortası ve bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi
durumunda olmayanlar hakkında ayrıca genel sağlık
sigortası hükümleri uygulanır."
"Bu bent kapsamında yurt dışındaki
işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede
ödedikleri isteğe bağlı sigorta primleri 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık
sayılır."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ayhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
SELÇUK AYHAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; kamuoyunda torba yasa diye tanımlanan
tasarının birinci bölümünün 24üncü maddesi üzerine CHP Grubu olarak verdiğimiz
önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerek AKP Hükûmeti işbaşına geldiğinde
yürürlükte olan Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı
gerek Hükûmet döneminde uygulamaya konulan Dokuzuncu Kalkınma Planı
gerekse Hükûmet Programında, vergi politikalarının temel
amacı olarak ekonomide kayıt dışılığın
azaltılması, basit, adil ve geniş tabanlı bir vergi sistemi
oluşturulması temel hedef olarak öngörülmüştü.
Dolayısıyla, ikide birde af beklentileri oluşturacak ortam da
ortadan kaldırılacaktı. Bu konuda ciddi adımlar
atılmadığı gibi, krizin teğet geçtiğinin
söylendiği ülkemizde, çok sayıda esnaf kepenk indirdi Anadolu
Kaplanları sıkıntıya girdi, bazı iş adamları
intihar etti, birçok iş adamı çeklerini ödeyemedikleri için hapse
düştüler. Çiftçilerimiz, kendi arazilerinde, bankaların ve
tefecilerin işçisi konumuna düştüler.
Kriz sonrası borçların yeniden
yapılandırılması gerektiğini ısrarla muhalefet
partileri söylediği hâlde, bu konu kulak arkası edildi. Ta ki Anayasa
paketinde, o Anayasayı referandumda geçirebilmek adına konulan
birçok maddenin içinde ilk kez buna değinildi. Referandum bitti, aradan
bir altı ay daha geçti ve karşımıza bu torba tasarı
diye tanımladığımız tasarı geldi. Tabii bu arada,
bugüne değin verdiği hiçbir kanun teklifi gündeme alınmayan
bendenizin de iki tane kanun teklifi işleme alınmış oldu.
Bu da benim gözlerimi yaşarttı.
Şimdi, Demokrat Eğitimciler Sendikasının
yaptığı bir alan çalışmasından bazı verileri
sizlerle paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlar.
Bu çalışmaya göre, Türkiye'nin en önemli sorunu
işsizlik. 2nci sırada yolsuzluk karşımıza
çıkıyor. Türkiyede bürokrasiyi ve siyaseti yolsuzluğun
çürüttüğünü söyleyenlerin oranı yüzde 90. Yolsuzluğun vergi
düzenini yüzde 44, sosyal ve ahlaki yapıyı yüzde 56, hukuk ve
asayiş düzenini yüzde 61 oranında olumsuz etkilediği bu
çalışmanın diğer verileri arasında. Ayrıca,
üzerine gidilmeyen bu çarpık yapı nedeniyle, hâlen
çalışır konumdaki 23 milyon kişinin, Türk-İş
Başkanı Mustafa Kumlunun açıklamalarına göre, 10 milyonu
kayıt dışı istihdam edilir durumda. Hâl böyleyken, kara
para sahipleri ve naylon faturacılar da bu torba yasa kapsamına
alınarak, kriz nedeniyle sıkıntıya düşen
yurttaşların derdine çare üretecek yapılanma ne yazık ki
kirletilmiş, borcunu zamanında ödeyen yurttaşlarımız
da küstürülmüştür ya da kendilerini enayi gibi hissetmektedirler.
Tıpkı referanduma götürülen Anayasa paketinde olduğu gibi,
Şark kurnazlığı yapılarak Nasıl olsa muhalefet
de vatandaşın borçlarının hafifletilmesine karşı
çıkmıyor. Zaten krizden bu yana muhalefet bunu sürekli dillendiriyor,
arkasına ne takarsam geçer. mantığıyla Hükûmetimiz hareket
etmiştir. Bu anlayış yanlıştır ve siyasi
etiğe de uygun değildir değerli arkadaşlar.
Meclise yüz yirmi madde olarak sevk edilen bu tasarı, her gün
yeni bir şeyler eklenerek, bugün, sevk edilen madde
sayısının 2 katı olarak karşımıza
çıktı. Şimdi, buna arkadaşların kimisi torba
tasarı diyor, kimisi çuval tasarı diyor, ben de çorba
tasarı diyeceğim, yani bir bu bir çorba hâline döndü.
Şimdi, bu koşullarda, mümkün olduğunca
aklıselim davranarak, vatandaşın mağdur olmasına engel
olarak daha sağlıklı bir değerlendirme yapmak
gerektiğine inanıyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyor ve iyi
akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN - Önergeyi oylamaya sunmadan önce yoklama talebi
vardır.
Şimdi yoklama talebinde bulunan milletvekillerini tespit
edeceğim: Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Meral, Sayın Susam, Sayın
İçli, Sayın Emek, Sayın Köse, Sayın Çakır, Sayın
Ayhan, Sayın Arıtman, Sayın Soysal, Sayın Yıldız,
Sayın Ağyüz, Sayın Coşkuner, Sayın Hacaloğlu,
Sayın Yazar, Sayın Dibek, Sayın Köktürk, Sayın Ünsal,
Sayın Ersin, Sayın Akıncı.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 24'üncü maddesinde yer alan (b) bendindeki
"5/6/1986 tarihli ve" ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Beytullah
Asil (Eskişehir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Asil, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 24üncü maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Genç nüfusumuzun büyük, eğitim imkânlarımızın
kısıtlı, yükseköğretim kapısında
yığılma meselesi, üniversite basamaklarında bir ölçüde
nitelik meselesine, mezuniyetle birlikte de önemli ölçüde işsizlik
meselesine dönüşmektedir. Mesleki ve teknik eğitim ise bu sorunlar
yumağının dışında kalabilecek en önemli çözüm
olmasına karşın bugün maalesef kendisi bir sorun teşkil
etmekte. Bunun birçok sebepleri var. Bunlardan birisi de bu maddeyle düzeltmeye
çalıştığımız sağlık sigortası.
Değerli milletvekilleri, bugün günümüzde meslek
yüksekokulları öğrencilerin isteyerek girdiği okullar
değil, üretimin içinde olmayan, her şeyden önemlisi verimli olmayan
birer okul hüviyetine dönüşmüş durumda, sanayi ve iş dünyasıyla
iç içe değil. Bugün mevcut duruma baktığımızda,
eğitim sistemi sanayiciye diyor ki, ben bu öğrenciyi yetiştirdim
ve istihdama kazandırdım, sen de bunu istihdama yönelt; sanayici de
diyor ki, senin yetiştirdiğin öğrenci benim istediğim
yeterlikte değil. Dolayısıyla, ülkemizde genç işsizlik oranının
yüzde 30lara vardığı tabloya baktığımızda
karşılaştığımız gerçek, Türkiyede
işsizlik değil mesleksizlik sorununun olduğudur.
Ülkemizde, 15-24 yaş arası 14 milyona yakın genç
yaşamakta. Bu gençlerin yüzde 30u okuyor, yüzde 30u
çalışıyor, yüzde 40ı ise hiçbir şey yapmıyor.
Genç nüfusun çok büyük bir bölümünün iş aradığı ülkemizde
sanayicimiz de nitelikli iş gücü bulamamaktan yakınıyor.
Nitelikli iş gücü ihtiyacını eğitim kurumlarından
karşılayamayan iş dünyası, kendi çözümünü kendi üretme
yolunu tercih etmektedir. Akademisini, eğitim merkezlerini kurup işe
aldığı personele yeniden eğitim vermekte, böylelikle ciddi
bir maliyet ve zaman kaybı yaşamaktadır. Bu gerçekten hareketle,
mesleki ve teknik eğitimi, sektörlerin ihtiyaç duyduğu nitelikli
iş gücünü yetiştirmek ve bugünün mesleki ve teknik eğitim
anlayışını sektör ihtiyaçlarına yönelik
şekillendirmek, yeni meslek tanımlarının
yapılması için yönlendirici olmak ve mesleki ve teknik eğitimin
saygınlığını dünyadaki tüm değişim ve
gelişmeleri takip ederek artırmak zorundayız.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde, son derece yüksek
potansiyel, dört mevsimi aynı anda yaşayabildiğimiz topraklar,
su yollarına yakın coğrafyamız, öğrenme isteğiyle
dolu mükemmel bir genç nüfusumuz var. Uygulanan yanlış politikalar,
gençliğin sorunlarını görmezden gelen uygulamalar, bu genç
potansiyeli küstürmeye, yıldırmaya başlamıştır.
Önemli olan, bu genç potansiyelin, küstürmeden, yıldırmadan hayata
atılmalarını sağlamaktır. Son zamanlarda sanayimizin
ve üniversitelerimizin bu işin farkında olmaya başladıklarını
memnuniyetle görüyoruz ancak bu iş birliği derinleştikçe de
görüyoruz ki üniversitelerimizin altyapısı yeterli değil.
Üniversitelerimizde araştırma laboratuvarları ve atölyeler
eksik. Sanayimizin üniversitelerimize imkân sağlama çabaları,
karşılarına çıkan kanuni engellerle
başarısızlıkla sonuçlanıyor. İlköğretimden
mezun olan pek çok öğrenci devam edecekleri lisenin türlerine ait
kararları kendi iradeleriyle değil, içerisinde
yaşadıkları aile bireylerinin isteğiyle ya da mali durumuna
göre zorunlu olarak yine aile birliğinin kararlarıyla vermektedirler.
Çünkü gençlerin kendilerini keşfetmelerini sağlayacak imkânları
sunamıyoruz.
Değerli milletvekilleri, böyle olunca da meslek
eğitimini mükemmele bir türlü ulaştıramıyoruz. O nedenle
bunun bir bütün olarak ele alınmasını, böyle yasa maddeleri
içerisinde pansuman tedbirlere bırakılmamasını diliyor,
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Asil.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci maddede üç önerge vardır, sırasıyla okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 25inci maddesinde yer alan 5510
Sayılı ibaresinden sonra gelmek üzere Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu Münir Kutluata Mehmet Günal
Trabzon Sakarya Antalya
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 25. maddesinin sonunda yer alan 65
yaşını dolduranlardan talepte bulunanlar ifadesi yerine 65
yaşını dolduranlardan talepte bulunmuş olanlar olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Hulusi Güvel Tekin Bingöl
Malatya Adana Ankara
Mevlüt
Coşkuner Hüsnü
Çöllü Ergün
Aydoğan
Isparta Antalya Balıkesir
Turgut
Dibek Şevket
Köse
Kırklareli Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 25 nci maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İbrahim
Binici Hasip Kaplan Hamit Geylani
Şanlıurfa Şırnak Hakkâri
Nuri
Yaman Sırrı
Sakık
Muş Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeterli süre tanınmalı, düzenleme eşit ve adil
olmalı.
III.- Y O K L A M A
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Toplantı yeter
sayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunmadan önce yoklama
talebi vardır.
Sayın Yalçın, Sayın Vural, Sayın Akçay,
Sayın Bukan, Sayın Durmuş, Sayın Korkmaz, Sayın
Kalaycı, Sayın Taner, Sayın Asil, Sayın Torlak, Sayın
Atılgan, Sayın Uslu, Sayın Akcan, Sayın Işık,
Sayın Özdemir, Sayın Çalış, Sayın Akkuş,
Sayın Orhan, Sayın Paksoy, Sayın Ayhan.
Yoklama için iki dakika süre vereceğim ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
(Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400,
2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591,
2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740,
2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806,
2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
60ıncı maddeye göre kısa söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Berber.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Manisa Milletvekili Recai
Berberin, Manisa Milletvekili Şahin Mengünün konuşmasında
yanlış anlamalara sebep olacak ifadelerine ilişkin
açıklaması
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz önce 22nci maddeyle ilgili olarak bir önerge
verilmişti. Önerge sahiplerinden Sayın Şahin Mengünün
Burada,
hem Komisyonumuzun ve Meclisimizin değerleri üyelerinin hem de izleyen
bütün vatandaşlarımızın çok yanlış anlamalarına
yol açacak ve ısrarlı bir şekilde tekrar edilen bir
yanlışı düzeltmek için söz aldım. Her şeyden önce,
Sayın Mengü, burada, bu 22nci maddede idari para cezalarının
zaman aşımına uğraması konusundaki ifadeyi herhâlde
yanlış anladılar ya da okumadan kürsüye çıktılar, öyle
tahmin ediyorum, çünkü eğer önergedeki, kendi önergelerindeki teklife
baksalardı, orada bir yıldan iki yıla çıkarılması
zaten isteniyor. Ancak burada deniliyor ki, kendi ifadelerinde: 30
Aralıkta -bu çok önemli bir husus- fiili işle, kurtardın. Yani
ben herkese tavsiye ediyorum, 30 Aralık günü sürat denemesi
yapabilirsiniz. Kara yollarında bastırın gidin çünkü
istediği kadar ceza yazsınlar, tebligatı, tebliği mümkün
değil, yapılsa da zaten düşecek 31/12de. deniyor burada.
Ayrıca, aynı şekilde, daha ilerleyen ifadelerinde
Bana biri izah etsin, nasıl olacak bu iş? Aynı suçu, aynı
kabahati işledik, ben senenin son üç günü içinde işledim, tebligat
yapmanız mümkün değil gıyabımda yapacağınız
tutanağı, öbürü, garibim senenin başında işledi,
aynı fiili işledik. diyerek devam ediyor.
Buradaki yanlış anlaşılma şudur: Hem
kendi önergelerinde de hem de kanunun metninde de idari para cezasını
gerektiren fiilin işlendiği takvim yılını takip eden
yılın son günü itibarıyla, yani eğer 31/12de dahi
işlenmiş olsa bir yıl zaten süre var. Eğer 1 Ocakta
işlenmişse izleyen yılın sonuna kadar, yani
aşağı yukarı bir yıl, üç yüz altmış dört
günlük bir zaman aşımı süresi var. Bu konuda Komisyonumuzun
değerli üyelerine de sorulsaydı, imzalayan, işte Harun Bey,
Mustafa Beye, bunu zaten izah ederlerdi. Sayın Erkan Akçay da
Komisyonumuzda bununla ilgili bu sürenin önergeyle düzeltilmesi konusunda da
bizim bu şekilde düşündüğümüze katılacaktır.
Benim esas üzüldüğüm nokta, tabii Sayın Mengü aynı
zamanda bir hukukçu ve burada Bana sorarlarsa derim. diyor, yani avukatlara
veya kendi meslektaşlarına, Son bir ay ne yaparsanız yapın
kimse sizi yakalayamaz. Ayrıca, bu maddedeki bu düzenlemeye atıfta
bulunarak diyor ki: Bu kanunun ilerleyen maddelerinde bunun gibi o kadar
hatalar var ki Anayasaya bile aykırılıklar var. filan deniyor.
Eğer bütün hataları bu şekilde tespit edip
BAŞKAN Sayın Berber, toparlarsanız; pek kısa
söz talebi bir dakika.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, Komisyon Başkanı olarak mı cevap veriyor, ne olarak
cevap veriyor orada? Bu 60la ilgili değil, grup adına çıkar
konuşur burada.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Komisyon olarak izah ediyorum ben.
BAŞKAN 60ıncı maddeye göre söz istedi, ona göre
verdik, tamam.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Olmaz! Ama olur mu
Sayın Başkan, sataşma yapıyor.
BAŞKAN O zaman sataşmaya göre söz isteyin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Grup adına
çıkar, burada konuşur. Komisyonla bunun ne ilgisi var?
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN - Evet, diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 25. maddesinin sonunda yer alan 65
yaşını dolduranlardan talepte bulunanlar ifadesi yerine 65
yaşını dolduranlardan talepte bulunmuş olanlar olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Hulusi
Güvel (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Ben konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Aslında muhalefet milletvekillerinin büyük bir dikkatle
hazırladığı önergeler maalesef çok iyi irdelenmeden,
vatandaşlarımızın yararlarının gözetildiği
dikkate alınmadan hemen reddedilmekte. İki gündür muhalefet
milletvekilleri bu bağlamda onlarca önerge vermiş olmalarına rağmen
bir tanesi dahi dikkate alınmamıştır. O nedenle, ben
konuşmamın başında önergemizin desteklenmesi
doğrultusunda bir talepte bulunmayacağım, aslında, dün
yaşanan bir olaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum değerli
milletvekilleri.
Bildiğiniz gibi, dün Beypazarında çok ciddi bir trafik
kazası sonucunda 11 vatandaşımız hayatını
kaybetmiştir. Bu olay Türkiyede ne ilktir ne de son olacaktır.
Onlarca yıldır ülkemizde mevsimlik tarım işçileri her dönem
göç yollarında çok ciddi trafik kazalarına maruz kalıp hayatlarını
kaybetmekteler ya da ciddi yaralanmalar sonucunda sakat kalmaktadırlar.
Mevsimlik tarım işçilerinin bu sorunları maalesef iktidar
tarafından hafife alınmakta ve Hasat Döneminde Trafikte Alınacak
Önlemler Genelgesi çerçevesinde göz ardı edilmektedir. Oysa bu sorun çok
ciddi boyutları olan bir sorundur. Bakınız, sadece 2007
yılında, Türkiyede, mevsimlik tarım işçilerinden sadece
trafik kazası neticesinde hayatını kaybedenlerin
sayısı 50 civarındadır. Oysa mevsimlik tarım
işçilerinin bir tek sorunu trafik kazaları değildir, onun
yanı sıra, bulaşıcı hastalıklarla karşı
karşıyadırlar, zehirlenmeler, kötü beslenme ve
sağlıksız barınma koşulları her dönem mevsimlik
tarım işçilerinin temel sorunlarıdır.
Değerli milletvekilleri, sadece Adıyaman ilimizden her
yıl ortalama 40 bin civarında yurttaşımız mevsimlik
tarım işçisi olarak göç yollarına düşmektedir. Yine,
Adıyamanın yanında Mardinden, Urfadan, Diyarbakırdan,
Şırnaktan, Batmandan on binlerce yurttaşımız göç
yollarında bu trafik kazalarına maruz kalmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, aslında, mevsimlik tarım
işçilerinin çocukları doğdukları gün mesleklerini ellerine
almışlardır âdeta. Zira, o çocukların
sağlıksız eğitim olanakları nedeniyle bir başka
iş sahibi olma şansları yoktur. Zira, o mevsim döneminde okul
süreleri farklı olduğu için sağlıklı eğitim görememekte
ve anaları, babaları gibi tarım işçisi olmak
zorundadırlar.
Onun için bu konuyu dikkatlerinize sunmak istedim ve maalesef,
iktidar, hiçbir kalıcı ve ciddi tedbir almamaktadır.
Konuşmamın başında belirttiğim gibi hasat döneminde
trafik kazalarını önlemeye yönelik genelgeyle bu sorun
geçiştirilmektedir.
Bakınız, değerli milletvekilleri, Mayın
Yasası görüşülürken biz ısrarla Bu mayınlı araziler
temizlenip o bölgede yaşayan yurttaşlarımıza
dağıtılsın, hiç olmazsa, bir ölçüde orada yaşayan yurttaşlarımız
kalıcı hâle gelir ve mevsimlik işçi olma statüsünden kurtulur.
demiştik. Ama, maalesef, iktidar, bunu da göz ardı etti ve o bölgede
mayınlı arazilerin temizlenmesi, oradaki gerçek hak sahiplerine o
arazilerin dağıtılmasını da bir anlamda önledi ve
mevsimlik tarım işçilerinin hayatı trafik kazalarında,
bulaşıcı hastalıklarda sönüp gitmeye yüz tuttu. O nedenle
dünkü Beypazarı kazasına dikkatinizi çekmek istedim. Bu kaza bu
anlayış devam ettiği sürece Türkiyede her zaman vuku
bulacaktır ve bu acılar, adı konulmayan, adı olmayan o
yurttaşlarımızın bir iki günlük küçük gazete haberlerinden
sonra yitip gidecektir.
Hepinizi en derin saygılarla selamlıyorum. (CHP ve BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bingöl.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 25inci maddesinde yer alan 5510
Sayılı ibaresinden sonra gelmek üzere Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman
Lâtif Yunusoğlu (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yunusoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 25inci maddesinde vermiş olduğumuz önerge
üzerinde görüşlerimizi belirtmek üzere huzurlarınızdayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Benden önce konuşan arkadaşlarımın da
çeşitli şekillerde ifade etmeye çalıştığı
gibi, çok geç kalmış ve AKP tarafından
sulandırılmış, amacından
saptırılmış bir tasarı üzerinde
tartışıyoruz. Konuşmamın hemen başında
şunu belirtmek isterim ki, şu anda üzerinde konuştuğumuz
hâliyle torba yasa tasarısı esasen AKP İktidarının
sekiz yıldır ülkeyi nasıl bir anlayışla yönettiği
konusunda milletimize önemli ipuçları veriyor. Milliyetçi Hareket Partisi
tarafından 2008 yılından bu yana ısrarla bu
tasarının çıkarılması yönünde telkinde bulunsak da ne
yazık ki bu telkinlerimiz ve uyarılarımız dikkate
alınmadığından yüz binlerce vatandaşımız
mağdur olmuş, nice aileler yaşadıkları trajedilerle
baş başa bırakılmışlardır. Ne hikmetse, iki
yıldan bu yana uyarılarımızı dikkate almayan AKP
Hükûmeti, 2011 genel seçimleri yaklaşırken bir anda, bunu tırnak
içerisinde söylüyorum, mağdur vatandaşlarımızın
yanında olduğunu gösterme ihtiyacını hissetmiştir.
Bakınız, bazı tahminlere göre, torba yasa
kapsamında yapılan düzenlemelerle vatandaşın kamuya ait
borçlarının 120 milyarı bulduğu tahmin ediliyor. Şimdi
soruyorum: Vatandaşımızın kamu karşısında
elektrik faturasını, harcadığı suyun
faturasını, sosyal güvenlik primini ödeyemez duruma gelmesi acaba
Hükûmetin bir ayıbı değil midir? Vatandaşı bu duruma
düşüren bir hükûmet acaba neden ısrarla bugüne kadar mağduriyeti
gidermek gibi bir gereklilik duymamıştır? Sosyal devlet
anlayışını vatandaşa
dağıttığı kömürden ibaret sanan Adalet ve
Kalkınma Partisi neden vatandaşın bu mağduriyeti konusunda
bu zamana kadar herhangi bir adım atmamıştır?
Sayın milletvekilleri, 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 16 Haziran 2006
tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sosyal güvenlik reformu olarak takdim
edilen bu Kanunun yürürlüğe girmesinin üzerinden beş yıl
geçmeden, on iki defa, birçok maddesi değiştirilmiştir. AKPnin
reformu beş yılı doldurmadan çökmüştür, durum bunu
göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, tasarının 25inci
maddesiyle 5510 sayılı Kanunun 6ncı maddesinde
değişiklik yapılarak, maddede sigortalı sayılmayan
geçici işlerde çalışan tarım işçileri için bu kanun
tasarısının 51inci maddesinde sigortalı olmaları
yönünde düzenleme yapıldığından, sigortalı
sayılmamaları yönündeki düzenleme madde metninden çıkartılmaktadır.
1 Ekim 2008 tarihinden beri kendilerinden emeklilik primi istenmeyen ama 1 Ocak
2012 tarihinden sonra mecburen genel sağlık sigortası primi
ödeyecek olan ve emekli olmaları mümkün gözükmeyen 10 milyonluk tarım kesimi gerek çiftçi gerekse çiftçi
yanında gündelikçi çalışanların arasına 65
yaşından büyük olanlar da eklenmektedir. Zaten
sıkıntılı olan tarım kesimi bu tür düzenlemelerle daha
da sıkıntılı hâle getirilmektedir. Kısa bir süre sonra
daha büyük sıkıntıların yaşanacağı ortadadır
çünkü ileride tarım kesimi emekli aylığı gibi bir
hakkı olmadığında ve çalışma güçlerini
kaybettiklerinde yaşayacak para bulamayacaklardır.
Değerli milletvekilleri, içinde bulunduğumuz küresel
ekonomik kriz dalgasında ne yazık ki, bırakın iyi bir
ekonomi yönetimini mevcut AKP İktidarı Türkiyeyi her alanda büyük
bir bilinmezliğin ve yozlaşmanın içerisine sokmuştur.
Maalesef, önüne koyulan kâğıttaki sanal rakamları okuyarak ülke
ekonomisinin düzeleceğini sanan bir Başbakana sahibiz.
Taşeronlaşmayı savunan, büyük sermayenin kâr etmesi için
vatandaşa yapılan her türlü işkenceyi, eziyeti mübah gören bir
zihniyet tarafından yönetiliyoruz. Ekonomide yaşanan
yozlaşmayı, maalesef, millî ve manevi değerlerimize
bulaştırmak isteyen, ülkemizin bütünlüğünü tartışmaya
açan, dilimizi, dinimizi, bayrağımızı ve
vatanımızı bölücü unsurların kucağına atan bir
hükûmet anlayışı bugün Türkiyeyi karanlık
senaryoların, hazin tuzakların pençesine düşürmüştür.
İşte bu torba yasa denilen fakat vatandaşın elindeki
torbayı patlatan bu yasada da açıkça bu zihniyetin emarelerini
görmekteyiz.
Seçimler yaklaşırken, bir hükûmetin, oylarıyla
göreve geldiği vatandaşların mağduriyetlerinin nasıl
siyasi istismar aracı hâline getirildiğine bu yasa metninde
açıkça şahit oluyoruz. Seçim ekonomisi denilen şeyin ne demek
olduğu konusunda bir kez daha AKP Hükûmetinin gösterime koyduğu filmi
izlemek durumunda kalıyoruz. Tabii ki takdir milletimizindir. Ancak,
inanıyorum ki Türk milleti AKPnin ülkeyi daha fazla uçuruma sürüklemesine
müsaade etmeyecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılarımı
sunuyor, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yunusoğlu.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Madde 25i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 26da üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 26ıncı maddesinde yer alan 5510
Sayılı ibaresinden sonra gelmek üzere Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Mehmet Günal Münir Kutluata Kadir Ural
Antalya Sakarya Mersin
Ahmet
Orhan
Manisa
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi, bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin
istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 26 ncı maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık Nuri
Yaman İbrahim
Binici
Muş Muş Şanlıurfa
Hasip
Kaplan Hamit
Geylani
Şırnak Hakkâri
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 26. maddesinin yasa metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Ergün
Aydoğan F. Murat
Sönmez
Malatya Balıkesir Eskişehir
Turgut Dibek Hulusi Güvel Şevket Köse
Kırklareli Adana Adıyaman
Mevlüt
Coşkuner
Isparta
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
AYLA AKAT ATA (Batman) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeterli süre tanınmalı, düzenleme eşit ve adil
olmalı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan, yüce
Meclisin değerli üyeleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Tasarının 26ncı maddesiyle ilgili
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkeyi
yönetenlerin, Parlamentonun görevi, ülkenin, yurttaşın
sorunlarını çözmektir; yurttaşlarımıza ve ülkemize
yeni sorunlar yaratmamaktır. Şu anda da, iki günden beri geç saatlere
kadar görüştüğümüz çorba yasanın amacı da
yurttaşlarımızın yaşadığı
sorunların çözümünü sağlamaktır.
Değerli milletvekilleri, aldığı karar ve
uygulamalar ile yurttaşı mağdur etmek değildir ülkeyi
yönetenlerin görevi. AKP İktidarının uygulamaları
yurttaşı yoksullaştırdığı gibi,
çıkardığı yasalarla, Sosyal Güvenlik Kurumu ve onun
Başkanı tarafından hukuka, insanlığa aykırı
genelgesiyle vatandaşı ve 8 milyon diyabet hastasını
kaderine terk etmiş, ölüme mahkûm etmiştir. Sosyal devlet
anlayışına ve onun yöneticilerine yakışmayan, hukuka,
insanlığa aykırı bu genelgenin derhâl
kaldırılmasını istiyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ailesinde 2
hastası olan vatandaşımız Sosyal Güvenlik Kurumuna dava
açıyor. Talebi şu: Kan şeker ölçüm çubuklarına ödenmekte
olan 0,55 kuruşun az olduğu, yükseltilmesi gerektiği ve kan
şeker ölçüm makinelerinin bedellerinin ödenmesini ve eczanelerde
yaşanan sorunun sona ermesini istiyor çünkü Sosyal Güvenlik Kurumu
anlaşması gereği eczaneler üzerinde ağır baskılar
oluşturuyor.
Diyabet hastasının günde 4 çubuk kullanması
gerekirken Sosyal Güvenlik Kurumu yüzde 25 kesinti yapıyor, 3 adet ödüyor.
Şeker ölçüm çubuğunun tanesi 0,98 kuruş.
Sayın Bakan ve Sayın Zararsız, dinlerseniz çok
memnun olurum.
Hasta Zaten yüzde 25 kesiyorsunuz, verilen 0,55 kuruş
yeterli değil. diyor. Danıştaya dava açıyor.
Danıştay vatandaşı haklı buluyor, Anayasal hak olan
tedavi hakkı engellenemez. diyor, İkinci bir kısıtlama
getiremezsiniz. diyor. Diyor da, sen misin dava açan, sen misin hukuk
devletine inanarak dava açan ve Danıştayın davasını
gerekçe göstererek, 10/01/2011 tarihinde, soyadı Zararsız olan ama
uygulamalarıyla 8 milyon yurttaşımızı zarara
uğratan ve mağduriyet yaratan hukuka aykırı bir genelgeyle
8 milyon yurttaşımızı kaderiyle baş başa
bırakıyor. Tabii bu genelge yetmiyor. Yine Sosyal Güvenlik Kurumu
bununla ilgili basın açıklaması yapıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Bakan ve Kurumun Başkanı Sayın Zararsız dinlerlerse çok
memnun oluruz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Dinliyoruz.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) Bakın, Sayın
Zararsız dinlemiyor.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) O dinlemese de olur.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) Sayın Bakanım, bununla
ilgili Balıkesirde ve Türkiyenin değişik yerlerinde
sayısız yurttaşlarımız dava açıyor.
Yine, Kütahyadan Mustafa Köse diye vatandaşımız bu
konuyla ilgili AKP yetkililerini uyarıyor ve buradaki yazısında
Bu kararı veren, ya hastalığın acısını
bilmemekte ya da insan kıymeti bilmemektedir. diyor. Hasta kendisi
ödesin diyemez. diyor Mustafa Köse.
Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım;
buradan baktığımızda, gerçekten, anayasal bir hak olan
tedavi giderlerinin Danıştay kararları gerekçe gösterilerek
vatandaşın kaderiyle baş başa bırakılması
tam bir AKP mantığı, tam AKPnin vatandaşa, insana olan
saygısı, AKPnin hukuk ve demokrasi anlayışı. Hak
mağduru olan hasta vatandaşlarımız haklarını
aramak için yargıya başvuruyorlar, yargının verdiği
haklı karara rağmen Kurumun Başkanı 8 milyon diyabet
hastasını mağdur edecek biçimde, bir genelgeyle, şeker
hastalarının kullandığı şeker ölçme çubuğunu
vermekten imtina ediyor.
Değerli milletvekilleri, sizlere, buradan 8 milyon diyabet
hastası adına sesleniyorum. Sayın Bakan ve Kurumun Sayın
Başkanı Sayın Zararsız, hastalara verdiğiniz
zararı bir an önce gidermenizi diliyor, 8 milyon diyabet hastası
yurttaşımıza sağlıklı günler diliyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
III.- Y O K L A M A
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Önergeleri oylamadan evvel yoklama talebi
vardır, şimdi onu yerine getireceğim.
Sayın Yalçın, Sayın Vural, Sayın Akçay,
Sayın Kalaycı, Sayın Yıldız, Sayın Korkmaz,
Sayın Uslu, Sayın Çobanoğlu, Sayın Atılgan, Sayın
Torlak, Sayın Asil, Sayın Taner, Sayın Akcan, Sayın
Özdemir, Sayın Bukan, Sayın Orhan, Sayın Durmuş, Sayın
Özcan, Sayın Ayhan, Sayın Cengiz, Sayın Işık, Sayın
Paksoy, Sayın Özensoy.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum:
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki iki önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 26ncı maddesinde yer alan 5510
Sayılı ibaresinden sonra gelmek üzere Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Orhan (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Orhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET ORHAN (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 26ncı maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi ile ilgili söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gene karşımızda bir dizi eksik ve yanlış
düzenleme ihtiva eden torba kanun tasarısı bulunmaktadır. Sosyal
güvence, yaşamın birincil derecede önemli olgusudur.
Çalışan, yeterli ücret alan insanların yaşlılık,
hastalık, sakatlık, işsizlik gibi sebeplerle
çalışamayacak duruma düştüklerinde sosyal güvenlik haklarının
tanınmış ve gerçekleştirilmiş olması
gerekmektedir. Sosyal güvenlik hakkı Anayasamızın muhtelif
maddelerinde yer almakta ve teminat altına alınmaktadır.
Maalesef, devletin sunmakla görevli olduğu hizmetlerin
iktidarınız döneminde deneme yanılma yöntemleriyle
düzenlendiği görülmektedir. Bunun böyle olmaması gerekmektedir.
İnsanlarımız arasında ekonomik uçurumlar giderek
açılmaktadır. Gelir dağılımındaki adaletsizlik
tahammül edilmez boyutlara ulaşmıştır, makas
açılmıştır. Bu açılan makas aralığı içinde
Türk milletinin içinde bulunduğu tren yanlış hatta
girmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2926
sayılı tarımda kendi adına ve hesabına
çalışanlarla ilgili Kanunun uygulama tebliğlerinde
değişiklikler yapılmış, bu değişikliklerin
uygulanmasıyla ilgili olarak çiftçilerimizin geçmiş yıllarda
yatırmış oldukları primleri gösterir belgeleri, müstahsil
makbuzları, tarım BAĞ-KUR giriş bildirgeleri
bulunmasına ve ilgili kuruma bildirilmesine rağmen kayıtlarda
bulunamamakta, arşivlerdeki tespitlerde sorunlar yaşanmakta ve
uygulanan emeklilik ve geriye dönük borçların düzenlenmesi
hususlarında büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Türk
çiftçisinin ödeme ve emeklilik işlemlerinin bürokratik işleyiş
açısından azaltılması zorunluluktur.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle dikkatlerinizi
yaşanmakta olan bir hususa çekmek isterim. Son zamanlarda çiftçimize
yönelik ekonomik davranış ve yöntemler acımasız ve
düşüncesiz bir hâl almıştır. Manisa yerel basınında
da yer alan bir haberin yorumunu sizlerle paylaşmak isterim.
Manisanın Saruhanlı ilçesi Gümülceli beldesinde yaşayan
hemşehrim bir traktör almak ister, bunun için de banka kredisi
kullanır. Traktörünün taksitinin Ekim 2009 tarihinde ödenmesi
gerekmektedir ancak ürün bedelini zamanında alamadığı için
taksiti ödeyemez, ödeme tarihinden üç ay sonra bankanın tebliğiyle
karşı karşıya gelir. Banka, alacağının
tamamını 34.720 Türk lirası olarak tahsil etmek istemektedir.
Borçlu çiftçimiz alelacele ürün bedelinin alabildiğini ve konu
komşudan bulduklarını bankaya götürür, 10 bin lirayı
borçtan düşerler, 24.720 Türk lirası alacak 23 Aralık 2010
tarihinde icraya konulur. Kat tarihinden on bir ay sonra alacak aynen
şöyledir: Asıl alacak 24.820 Türk lirası olmasına
rağmen harçları ve icra masraflarıyla miktar -dikkat buyurun- 60
bin Türk lirasıdır. Satın alınan traktörün bedeli, bugün
satılsa, 25 bin Türk lirasıdır. Bu çiftçimizin traktörü elinden
gittikten sonra bugüne kadar ödediklerini de buna ilave ettiğimizde geriye
kalan borcun 35 bin Türk lirası olduğu görülmektedir.
Traktörsüz bir tarımın nasıl
yapılabileceği, borcun nasıl ödenebileceği ayrı bir
konu olmakla beraber buna bir ticari konu olarak bakma imkânımız
yoktur. Merkez Bankasının 0,25 puanlık bir faiz indirimi
piyasalarda ne kadar heyecan yaratır bilmem ancak iktidar faizler yüzde
6lara indi diye sevinip kalkınma naraları atarken yüzde 99 temerrüt
faizi altında çiftçimiz ezilmektedir. AKP Hükûmetine soruyorum: Yüzde 6
faiz bu ülkeninse yüzde 99 faiz hangi ülkenindir?
Banka Ben müşteriyle kredi sözleşmesi imzaladım,
imzası var, bu parayı alırım. demekte. İyi de
zayıfı, kimsesizi koruması gereken devlet nerede? Merkez
Bankası faizlerinin 15 katı üstünde temerrüt faizi olur mu Allah
aşkına? Buna göz yumuyor veya serbest bırakıyorsanız
halkınızı sömürtüyor, ezdiriyorsunuz demektir. Acilen,
vatandaşlarımıza uygulanan acımasız temerrüt
faizlerine çare bulunmalı, temerrüt faizinin adaletli bir orana
indirilmesi temin edilmelidir. Çözüm Milliyetçi Hareket Partisidir,
inşallah Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarında çiftçilerimizin bu
dertleri çözülecektir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Orhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın Bakanın 60ıncı maddeye göre pek
kısa söz talebi vardır, kendisine iki dakika söz vereceğim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın diyabet çubuklarıyla ilgili konuşmasına
ilişkin açıklaması
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Çok değerli arkadaşlar, az önce bir sayın
milletvekilimiz bu diyabet hastalarının çubuklarıyla
alakalı bir konuşma yaptı. Ben kısaca bilgi sunmak
istiyorum sizlere.
Bu mesele hakikaten hastalarımızı mağdur eden
bir durum. Biz herhangi bir diyabet çubuğunu yaklaşık 55
kuruşa satın alıyoruz. Sizlerin de bildiği gibi
Sağlık Uygulama Tebliğinde alınacak ürünlerle ilgili,
sadece 1 ürün değil, 2 ürün değil, aylarca, yıllarca süren
araştırmalardan sonra yaklaşık 5 binden fazla ürün ve
hizmetin fiyatı belirlenmiştir ve bunlar üzerinden biz alım
yaparız. Bu diyabet çubukları için de piyasa
araştırmalarından sonra, ortalama 55 kuruş fiyat
belirlenmiştir. Hâlbuki aynı ürünleri Sağlık
Bakanlığı ihale yoluyla ve toptan 20 kuruşa
almaktadır.
Tedarikçilerden birisinin daha fazla kâr elde etmek amacıyla
bizi mahkemeye vermesi ve Danıştayın da yürütmeyi
durdurması sebebiyle bu hastalara yönelik sorun ortaya
çıkmıştır. Şimdi ben sadece bir soru sormak istiyorum
bu meseleyi hastaların üzerinden kullanan arkadaşlarımıza:
Biz kimin hakkını korumalıyız, daha fazla kâr etmek isteyenlerin
hakkını mı yoksa kamunun hakkını mı?
Burada biz kurum olarak kamunun kaynaklarını daha etkin
kullanmak için çaba sarf ettik, edeceğiz.
SACİD YILDIZ (İstanbul) Hasta mağdur olmadan
düzenleme yapın.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Ve herkes de şunu bilmeli: Biz diyabet
hastalarımızı mağdur etmeyeceğiz. Çok yakında,
çok da uygun, hem de belki daha ucuz fiyatlarla, yeni yöntemlerle satın
alma gerçekleştireceğiz ve bu sorunu çözeceğiz endişe
etmeyin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Fiyatını düşürün,
fiyatı koyan siz değil misiniz?
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Recai Berber ismimden bahsederek
BAŞKAN Buyurun, üç dakika süre veriyorum size.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün, Manisa Milletvekili Recai Berberin, isminden bahsederek
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Değerli
arkadaşlarım, Sayın Komisyon Başkan Vekili
arkadaşımız beni eleştirirken, yasayı okumadan kürsüye
çıktığımı söylemiş. Aynen okuyorum: İdari
para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi takip eden
takvim yılının son günü. Ne anlıyorsunuz Türkçesinden
bunun? Yani fiilin işlendiği tarihi takip eden takvim
yılının son günü. Ya Türkçesi bozuk, Türkçesini düzeltin veya bu
böyle anlaşılmıyor. Benim yasayı okuyarak
çıktığım ortada da, sizin Türkçeniz bozuk. Bir fiil ya bir
yıllık zaman aşımına tabidir ya iki yıllık
zaman aşımına tabidir. Dünyanın hiçbir yerinde şöyle
bir zaman aşımı süresine ben rastlamadım. Burada bir sürü
avukat arkadaşım oturuyor, hukukçu arkadaşım oturuyor, hiç
böyle bir zaman aşımı tarifi görmüşler mi? Bu ya bir
yıl olur ya iki yıl olur, altı ay olur. Nedir takdiriniz onu yaparsınız
ama böyle fiilin işlendiği o tarih, bu tarih, böyle muğlak bir
şey. Söylenen bu. Bu, her türlü yoruma açık bir madde.
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Mengü.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN 27nci maddede iki önerge vardır,
sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
27nci maddesinde yer alan tekemmül ettirildiği ibaresinin
tamamlandığı şeklinde değiştirilmesi arz ve
teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Kadir Ural Mehmet Günal Münir Kutluata
Mersin Antalya Sakarya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 27nci maddesinde
yer alan iki ayı geçmemek üzere ibaresinin bir ayı geçmemek üzere
şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mehmet Ali Susam Tekin Bingöl
İzmir İzmir Ankara
Şevket
Köse Rasim
Çakır Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Adıyaman Edirne Malatya
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çakır, buyurun (CHP
sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi ile ilgili söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bir torba yasa
görüşüyoruz hep birlikte. Bu torba kanun yedi yüz altmış sekiz
sayfadan ibaret bir kanun ve bu kanun salı günü milletvekillerine
dağıtıldı yani milletvekillerine denildi ki: Bu yedi yüz
altmış sekiz sayfayı salı günü, gecesi oturun,
çalışın, öğrenin,okuyun ve çarşamba günü gelin, burada
bu kanunla ilgili iradenizi ortaya koyun.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Hem de maddelerini okumadan!
RASİM ÇAKIR (Devamla) Evet.
Yani bunun demokrasiyle, bunun insan haklarıyla, bunun
çağdaşlıkla, bunun hukukla ne kadar bağlantısı
var, takdiri ben sizlere ve yüce milletime bırakıyorum.
Bunun yanında, iki ay kadar önce
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Komisyonlarda
görüşüldü.
RASİM ÇAKIR (Devamla) Komisyon değil. Ben
milletvekiliyim, ben milletin vekiliyim; bunu bilerek oy kullanmak
zorundayım koyun gibi değil ama birileri koyunsa, o da benim sorunum
değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İki ay kadar önce, şurada yine, Trakyabirlikin
ayçiçeği alımlarıyla ilgili bir Meclis
araştırması istedim. Çok teşekkür ediyorum, hepiniz oy
verdiniz, destek verdiniz, çok mutlu oldum ama değerli
arkadaşlarım, aradan iki ay zaman geçti, AKP Grubu 8 tane
milletvekili arkadaşın ismini yazıp da Meclis
Başkanlığına vermedi, hâlâ komisyon şu Parlamentoda
kurulamıyor. Bunun neresinde demokrasi var, neresinde hukuk var, neresinde
insan hakları var? Bu iki davranış biçimi neyle ölçülür, neyle
tarif edilir değerli arkadaşlarım? İki ay geçti. Artık
seçim sathına giriyoruz. Hiçbiriniz çıkıp da Ey grup
başkan vekilleri, biz millî iradeyiz, oy verdik bu komisyonunun
kurulmasıyla ilgili. Niye bu komisyonun kurulmasını
geciktiriyoruz. dediniz mi arkadaşlar? Ama sevgili
arkadaşlarım, başta Sayın Başbakanınız olmak
üzere hepiniz şu seçimler yaklaşırken bir hastalığa
tutuldunuz, size faydası olmayan bir hastalığa tutuldunuz, o
hastalık da şu: Basında yayımlanan, televizyonlarda
yayınlanan birtakım anketler, birtakım düzmece kamuoyu
anketleri, sizlerin siyasal olarak gözlerinizin kör olmasına neden oldu ve
sanki siyasi aklınız tutuldu. Bu, ciddi bir siyasi
hastalıktır.
Sizleri uyarıyorum sevgili arkadaşlarım, tek tek
hepinizi, iyi niyetle, kötülüğünüz için değil, çünkü göreceksiniz, 12
Haziranda sandıktan sivil faşist diktatörlük çıkmayacak
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Zaten çıkmayacak.
RASİM ÇAKIR (Devamla) -
12 Haziranda sandıktan bu
ülkede demokrasi çıkacak
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Doğru.
RASİM ÇAKIR (Devamla) -
insan hakları çıkacak,
hukuk çıkacak. (AK PARTİ sıralarından Doğru,
doğru sesleri, gürültüler) Emin olun ki bu ülkede yaşayan insanlar
12 Haziranda sivil faşist diktatörlüğe izin vermeyecekler,
padişahlık rejimine izin vermeyecekler, bundan emin olun. (AK
PARTİ sıralarından Doğru, doğru sesleri, gürültüler)
Ve emin olarak da bugünkü siyasal davranışlarınızı
EYÜP AYAR (Kocaeli) O sizde var, o sizin geçmişinizde var,
sen kendinizi tarif ediyorsun.
RASİM ÇAKIR (Devamla) -
bu Parlamentoda muhalefet
milletvekillerinin de var olduğunu kabul ederek düzenlemeye gayret edin.
Bu, bizden, muhalefet milletvekillerinden size dostça bir uyarıdır
ama takdir tabii ki sizindir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Milletin iradesi
çıkacak, milletin iradesi.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Göreceksiniz bakalım ne
çıkacak.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çakır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 27nci maddesinde yer alan tekemmül
ettirildiği ibaresinin tamamlandığı şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kadir
Ural (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 606 sıra
sayılı Tasarının birinci bölümünde verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım, bu vesileyle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Esasen, görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 27nci maddesinde yer alan tekemmül
ettirildiği ibaresinin tamamlandığı şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz. Gerekçemiz ise önergemizle
ibareye açıklık getirmek isteyişimizdir.
Konu, muhtarlar açısından olumlu addedilebilir. Mahallî
idarelerin demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesi açısından
çok önemli olduğu bir gerçektir, bunun ilk ayağı ise mahalle
muhtarlıklarıdır. Bizim demokrasi geleneğimizde
muhtarların toplumsal ve sosyolojik bir ifadesi ve
karşılığı vardır: Çocukların Muhtar
amcası akranlarının Ahmet, Mehmet muhtarı büyüklerinin
Bizim muhtar ifadesi bu açıdan önemlidir. Onlara sahip
çıkılmalıdır, sosyal hakları daha da
iyileştirilmelidir ancak AKP döneminde, muhtarlar, Başbakan o ili
ziyaret etmeden önce, ilçelere toplanılarak vatandaşın
açılışlara ve miting davetine katılımını
sağlamakla görevlendirilmek istenmektedir. Dün söyledik, bu illerde,
Denizlide hadise de böyledir maalesef.
Bahsettiğimiz ilde, aralık ayında, genel bütçe
vergi gelirlerinin tahsilat tahakkuk oranı -sondan 10uncu il- yüzde
65,83tür, biraz önce aldık. Şimdi, bu il bu durumdadır. AKP
döneminde, icra dairesi sayısı da, icraya uğrayan
vatandaşların kolaylıkla karşılaşması için
ikiden dokuza çıkarılmıştır ama bu arada bu ilde
Buldan, Babadağ ve Kızılcabölük gibi ilçelerimizde ve
beldelerimizde tezgâhlar maalesef ortadan kalkmış,
satılmıştır.
Şimdi, insanları ne yapmaya çalışıyoruz?
Karşılamak için bir yere toplamaya çalışıyoruz. Daha
önce de benzer şeyleri ne yaptık? Yaptık. Ne zaman yaptık?
Referandum öncesi yapıldı, fabrikalardan insanlar dolduruldu,
şirketlerden insanlar dolduruldu, miting alanlarına götürülmelerine
rağmen, orada toplanılan, baskıyla toplanılan
insanların sayısı maalesef iktidarı tatmin etmedi.
Şimdi, yöntem farklılaştırılıyor ama bu yöntemin
iyi olacağına dair bir kanaat yok. Bu yöntem, zorlama yöntemi iyi
olsaydı stattaki hadise meydana gelmezdi.
Şimdi, mahallî idarelerle ilgili hususlarda mutlaka
gelişmelerin sağlanması lazım. Bakın, kamu
yatırımları ne yapıyor? Azalmasına rağmen 2011
yılında, mahallî idare sabit sermaye yatırımlarında ne
oluyor? Artış oluyor. Toplam sabit sermaye yatırımlarındaki
payı olarak baktığınız zaman mahallî idare sabit
sermaye yatırımlarının payı 2010 yılında
yüzde 26dan 2011de yüzde 34,8e yükseliyor. Bu, tabii ki takdir edilecek
güzel bir gelişme ancak bunun ne zaman olması lazımdı? Her
zaman gerçekleştirilmesi lazımdı. Biz ne zaman yapıyoruz?
Seçim öncesinde bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz ama buna
rağmen olumlu addediyorum fakat genel kamu sabit sermaye
yatırımlarının, özellikle Ekonomi iyileşiyor, krizden
çıkılıyor. dendiği bir anda kamu sabit sermaye
yatırımlarının reel olarak gerilemesi, gerçekten ne
yapıyor? Ülkeyi sıkıntıya sokuyor. Bu, nereden
bakarsanız bakın Hükûmetin Kamu maliyesi alanında
rahatladık. derken dün Sayın Bakanın da -üstü örtülü ifade
ettiği gibi- sıkıntı olabileceğini açık ve net
bir şekilde gösterdi.
Diğer konuşmalarımda devam edeceğim. Hepinize
saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Evet, bakacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 22.28
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.37
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
27nci maddesi üzerinde verilen Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk
Ayhan ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 28de iki önerge vardır, sırasıyla okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 28'inci maddesinde yer alan "iki
ayı geçmemek üzere" ibaresinin "üç ayı geçmemek üzere"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Mersin Manisa Konya
Münir Kutluata Mehmet Akif Paksoy Kadir Ural
Sakarya Kahramanmaraş Mersin
Mehmet
Günal
Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" nın 28 inci maddesi ile değiştirilen
5510 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin (5) numaralı alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk H.
Tayfun İçli Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İzmir
Eskişehir
Malatya
Mehmet Ali Susam Rasim Çakır Kemal Demirel
İzmir
Edirne Bursa
Tekin
Bingöl
Ankara
"5) Tarımda kendi adına ve hesabına
bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetinin
sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının
(ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği tarihten,"
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizi
şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Anayasamıza göre,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını kendi
yaptığı İç Tüzük hükümlerine göre yönetir.
Şimdi, arkadaşlar, elimde bir Anayasa Mahkemesi
kararı var. Bazı iddia sahipleri, İç Tüzükte yapılan
değişikliğin iptali için Anayasa Mahkemesine götürmüş bu
olayı, İç Tüzük değişikliğini. Bakın, iddia
sahipleri ne diyor: Yasama organlarının iç tüzükleri pratikte
anayasa kadar önemli ve etkin metinlerdir. Yasama egemenliğinin
kullanılma usullerini düzenleyen iç tüzük hükümleri, gücü
sınırlayan, Meclis içi dengeleri gözeten ve hukuka dayanmak zorunda
olan sessiz anayasalardır. dedikten sonra devam ediyor -İddia
sahiplerinin bütün iddialarını size okuyacak değilim- ve
diyorlar ki: İç Tüzük tarihimiz genellikle iki yöntemden birinin benimsendiğini
göstermektedir. Biri uzlaşmacı, diğeri de dayatmacı
yöntem. Ve dayatmacı yöntemden söz ederler iddia sahibi milletvekili
arkadaşlarımız: Düşük yoğunluklu demokrasilerde
görülür. Çözümü son kural olan oy çokluğunda arayan bir yöntemdir.
Uzlaşmanın getireceği erdemleri bir çırpıda yok sayar.
Uzlaşmayı, sayı gücünün verdiği rehavet ve otorite içinde
teslimiyet ve zaaf olarak görür. Oyunda uygulanacak kuralı
oyuncuların birlikte yapması yerine gücünün emriyle üretir.
Dayatmacı teklif oyuncuları gerer ve bazen öngörülemez gerilimlere,
belirsizliklere ve hatta toplumsal kutuplaşmalara zemin hazırlar.
dedikten sonra, en can alıcı iddiaları ileri sürer. Bu iddialar
belki sizi çok kızdıracak ama mutlaka okumak istiyorum değerli
arkadaşlarım özetini.
Diyor ki bu İç Tüzük değişikliği 91 ile
ilgili: Bir maddelik kural yasama egemenliğini, yürütme ve bürokrasi
egemenliğinin içinde eritmektedir. Kuvvet birliğinden daha
farklı olan bir tehlike önümüzdedir, iki kuvvet tarafından yasama
kuvvetinin yutulması tehlikesi. Demokrasiyi imha eden sebepler daima
topla, tüfekle gerçekleşmez, bazen adına hukuk denen ve Profesör
Aksoyun tabiriyle cibilliyetsiz olan kurallar da aynı sosyal felaketi
hazırlayabilir. diyor iddia sahipleri.
Değerli arkadaşlarım, bu iddia sahiplerini merak
etmişsinizdir. Bu iddia sahipleri, birisi, şu anda Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığını yapan Sayın Mehmet
Ali Şahin, diğeri Adalet Komisyonu Başkanı Sayın
İyimaya ve AKP sıralarında oturan birçok milletvekili
arkadaşımız 2001 yılında yapılan İç Tüzük
değişikliğini Anayasa Mahkemesine götürmüşler ve burada çok
daha ciddi iddialarda bulunmuşlardır. Yani Sayısal gücünüzle
burayı bloke ediyorsunuz, İç Tüzükü ihlal ediyorsunuz; bu, hukuka
karşı bir suikasttır. diyorsunuz.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Siz de ihlal ediyorsunuz,
bu konunun görüştüğümüz kanunla ne ilgisi var? İç Tüzükü siz
ihlal ediyorsunuz.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - Şimdi bakın,
şurada elimde değerli arkadaşlarım, elimde
Tabii, bu
İç Tüzükün 91inci maddesi sizler tarafından, AKP tarafından
2003, 2005, 2007de olağanüstü bir şekilde
değiştirilmiş ve kendinizi çok daha güçlü hâle getirdiğiniz
hâlde, bakın, İç Tüzükün 91inci maddesini hiçe sayarak, kimilerine
göre torba, kimilerine göre çuval, bana göre de -farklı bir şey
söyleyeceğim- çorba bir yasa getiriyorsunuz karşımıza.
Değerli arkadaşlarım, bu bir tasarı, elli
dokuz teklifi iç içe getiriyorsunuz ve bu karşımıza tasarı
ve tekliflerden oluşan çorbayla bakın kaç kanunu ve kanun hükmünde
kararnameyi değiştiriyorsunuz? Yetmiş beş kanun ve kanun hükmünde
kararnameyi değiştiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, İç Tüzükümüze göre
komisyonlar kanun teklif edemez, fakat Plan ve Bütçe Komisyonu, daha teklif
sahiplerinin olmayan yani tekliflerde ve tasarıda olmayan tam elli bir
maddeyi bu çorba yasanın içine koyuyor. İç Tüzükümüze göre
komisyonlar kanun yapamaz arkadaşlar, kendileri gelen teklif ve
tasarılar üzerinde çalışır. Bunu hiçe sayıyorsunuz.
Yine, 3 kez değiştirdiğiniz İç Tüzükümüzün
91inci maddesini de ihlal ediyorsunuz. Arkadaşlar, söyledim, yetmiş
beş tane kanun, Avukatlık Kanunu, birbiriyle
bağlantısız, ilgisiz kanunları alıyorsunuz, buraya
getiriyorsunuz. Bakın, biraz evvel ifade ettiğim gibi, birisi Meclis
Başkanlığı yapan Sayın Şahin, birisi Adalet
Komisyonu Başkanımız ve sizin çok değerli yöneticileriniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Evet, süre tabii çok
Beş dakikaya sığdırmak mümkün değil. Buna devam
edeceğim ama değerli milletvekili arkadaşlarım, lütfen bu
konulara hassasiyet gösterin çünkü çıkaracağımız kanunlar
Yarın öbür gün bu kanunlar yüzünden çok büyük veballer altında
kalırız.
Saygılar sunuyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İçli.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 28'inci maddesinde yer alan "iki
ayı geçmemek üzere" ibaresinin "üç ayı geçmemek üzere"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Paksoy (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Paksoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce yüce heyeti ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, bu kamuoyunda bilinen adıyla torba kanunun usul
yönünden Genel Kurula getirilemeyeceği konusunda diğer
konuşmacılar yeterli izahlarda bulundular ancak AKP Hükûmeti kendine
demokrat olma huyundan bir türlü vazgeçmedi, kısa zamanda da vazgeçecek
gibi görünmüyor. Demokrasinin uzlaşmasını atarak sadece
sayısal çoğunluğa dayanarak bu gazi Meclise ve nihayetinde
vatandaşlarımıza dayatılan bu düzenlemeler bize bir sonun
habercisi gibi geliyor.
Bir iktidar veya bir siyasi parti düşünün ki adındaki
adaletten bihaber olsun, sürekli olarak millete hukuk adı altında
adaletsiz yasalar dayatsın, yoksulluk sunsun, yoksulluğu ve
yoksulluktan geçinmeyi kendine şiar edinsin. Size tavsiyemiz, böyle
aklınıza düşen, işinize gelen, birbiriyle ilgisiz
konuları bir torbaya doldurup yüce Meclise getireceğinize,
Türkiye'nin gerçek gündemini bu Meclise taşımanız.
Bakın, gerçek gündem hakkında size küçük bir anekdot
sunacağım. Geçtiğimiz günlerde Ankara Üniversitesi Ziraat
Fakültesinde Ankara Zootekni Derneğince süt ve et üretiminin
sorunları hakkında bir toplantı düzenlendi. Konu uzmanlarca
tartışıldı. Duymayan kulaklarınız için bu
toplantıda dile getirilen konulardan kısaca bahsedeceğim.
Türkiye'nin gerçek ve gelecek gündemi hakkında biraz bilgi sahibi
olmanızı istiyorum. Umulur ki insafa gelir, dayatmacı
anlayışınızdan vazgeçersiniz ver kurtul, sat kurtul,
olmazsa kirala kurtul anlayışınıza ilave ettiğiniz
ithal et, kurtul politikanız, süt ve et sektörünü fena hâlde korkutuyor.
İthalat, yerli üretimi tehdit etme boyutunu aşarak
üretimi yok etme aşamasına geldi. Besiciler üretimden çekiliyor. Siz
de üretimden çekilen bir özel firmaya 30 müfettiş gönderiyorsunuz;
herhâlde, Ergenekon operasyonlarının kapsamını
genişlettiniz. Hukuksuz olarak el koyduğunuz Kayseri Şekerden
sonra sıra Banvite geldi. Unutmayın ki gönderdiğiniz
müfettişler, Türkiye'nin ne hayvancılık sorununu ne de et
üretimini ne de süt üretimini artırır.
Türkiye'nin kişi başına günlük 23 gram olan
kırmızı et tüketimi Avrupa ve Amerikanın çok çok
altında. Süt tüketiminde de benzer bir tablo var. Süt ve et tüketimi çok
yetersiz. Buna karşın, Tarım Bakanlığı,
hayvancılık konusunda üretimi desteklemek yerine ithalatı tercih
etti. Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü ile yapılan
anlaşmalar ve bu kurumların dayatmaları hayvancılık
sektörünü bitirme noktasına getirdi.
Et fiyatındaki düşüş geçici, yakın bir
gelecekte fiyatı yeniden artacak. Et ithalatı bugünkü gibi
sınırsız ve düşük gümrük vergisiyle devam ederse devletin
verdiği sıfır faizli kredi, sektörde büyük bir faciaya yol
açabilir.
Süt fiyatındaki düşüş, 2008-2009 dönemindeki gibi,
damızlık süt hayvanlarının kesime gitmesine ve
hayvancılıkta çok daha büyük bir krizin doğmasına neden
olabilir. Bunun da vebali sizin olacaktır.
Peki, çözüm ne? Çözüm: İthalattan süratle vazgeçilmelidir.
Başta yem bitkileri olmak üzere, ette ve sütte yerli üretimi destekleyici
önlemler almamız gerekir. Et ve süt tüketiminin artırılmasına
yönelik kampanyalar yapmalıyız. Türkiye'nin gerçek gündemi bu
işte. Getirin bunlarla ilgili düzenlemeleri, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak koşulsuz destek verelim ama sizin böyle bir düzenlemeyi yüce
Meclise getirmenizi beklemek, en hafifinden, safdillik olacağını
düşünüyorum.
Siz, ülkemizi ziyaret eden Arjantin Devlet Başkanı ile
ülkemize 20 bin ton kemikli et almanın pazarlığını
yapıyorsunuz. Ne diyelim, bu cennet vatanda, bu necip millete varlık
içinde yokluk çektiriyorsunuz. Vatandaşı 1 gram ete, 1 litre süte
muhtaç edeceksiniz. Biz biliyoruz ki, zulüm payidar olmaz. İnşallah,
önümüzdeki seçimde, bu millete reva gördüğünüz zulüm de son
bulacaktır diyorum.
Bu düşüncelerle önergemize desteğinizi bekliyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 28i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 51inci maddeye bağlı ek 5 ve
6ncı maddeler dâhil olmak üzere 29 ila 51inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Bayram Meral.
Buyurunuz Sayın Meral. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 606 sayılı
yasanın ikinci bölümüyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, sekiz buçuk yıldır
birçok arkadaşla bu yüce çatı altında birlikte
çalışıyoruz. Görebildiğim kadarıyla, tespit
edebildiğim kadarıyla çalışanlarla ilgili, emeklilerle
ilgili, esnafla ilgili, memurla ilgili yani kısacası büyük halk
kitlesinin geneliyle ilgili kayda değer bir hükmün, bir yasanın
buradan geçtiğini görmedim.
Bakınız değerli arkadaşlarım, 1963
yılında 274 ve 275 sayılı yasalar Cumhuriyet Halk Partisi
İktidarı döneminde çıkarken merhum Ecevitin Çalışma
Bakanlığı döneminde çalışanlara büyük haklar verildi.
12 Eylül oldu, bu haklardan son derece rahatsız olanlar oldu. 12 Eylül
oldu, Bir zamanlar işçiler gülüyordu, şimdi biz güleceğiz.
diyen bazı işveren temsilcilerinin sözlerine şahit olduk. Ama 12
Eylül topuyla geldi, tankıyla geldi; merhum Ecevit döneminde verilen
yasalarda büyük tahribatlar yapamadı değerli arkadaşlarım.
Ne acıdır ki 12 Eylülün yapamadığı tahribatları
değerli arkadaşlarım, AK PARTİ Hükûmeti yaptı.
Bakınız, 510 sayılı Yasayı
çıkardı, genel sağlıkla ilgili onlara göre birçok hak
verildi ama insanların hâlen daha hastanelerde rehin
kaldıklarını yaşıyoruz.
4857 sayılı İş Kanununda büyük tahribatlar
yapıldı, yetmiyormuş gibi değerli arkadaşlarım,
yedi maddesinde yeniden bir daha değişiklik yapılmaktadır.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Fonu
Kanunu, ki saygıdeğer milletvekilleri bilir, bu fon sırf
işinden atılan, işinden olan işçilere katkı
sağlanması anlamında kurulmasına rağmen buna da el
uzatıldı, hatta bir defasında, yanılmıyorsam
Milliyetçi Hareket Partisi bu fondan yararlanan
işten atılan işçilere biraz daha fazla sürenin
uzatılması için bir teklifte bulundu, burada görebildiğim
kadarıyla AK PARTİ tarafından reddedildi; arkasından
Cumhuriyet Halk Partisi getirdi, o da reddedildi değerli
arkadaşlarım.
Ne oluyor şimdi? Muhterem arkadaşlarım, esnek
çalışma, kısa süreli çalışma, çağrı üzerine
çalışma, evde çalışma ve uzaktan çalışma.
Muhterem arkadaşlarım, görebildiğim kadarıyla
bu evde çalışmayı, Sayın AK PARTİli
milletvekilleri, bunu herhâlde Sayın Bakan sizin için getirdi. Sayın
Başbakan yüzde 50nizi eve gönderecek, orada çalışacaksınız.
Görebildiğim kadarıyla bu madde sizin için geldi. Hayırlı
olsun size. Neresinde görülmüş evde çalışma? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Uzaktan çalışma
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sizde durum
nasıl?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Muhterem arkadaşlarım,
saygıdeğer arkadaşlarım,
çalışırsınız siz; hangi patronların yanında
birçoğunuzun çalıştığını ben çok iyi
biliyorum, hiç merak etmeyin.
Şimdi, muhterem arkadaşlarım, bunlarla ne olabilir?
Bakın, biraz elinizi vicdanınıza koyun değerli
arkadaşlarım. Sizin hakkınız elinizden alınırsa
ne yaparsınız? Birinin hakkını elinden almaya burada
gücünüz yetiyor ve alıyorsunuz.
Kısa süreli çalışma, nedir bu kısa süreli
çalışma: Bir işveren düşünün, işçiye, farzımuhal
İhtiyacım yok, git aslanım evine. diyor, tam
aldığı ücretle bugünkü şartlarda geçinemeyen insana
kısa süreli çalışma ücreti veriliyor.
Çağrı üzerine çalışma nedir değerli
arkadaşlarım: Şu anda ihtiyacım yok, git evine, seni
istediğim zaman çağırırım, bir günlük mü işim
olur, iki günlük mü işim olur sana yaptırırım, bir günün,
iki günün ücretini veririm, sana güle güle derim. Bu ne getirir biliyor
musunuz değerli arkadaşlarım? 4/Cde olduğu gibi, sendikal
hakları ortadan kaldırır, bir; işçinin kıdem
tazminatını ortadan kaldırır, iki; yıllık ücretli
izinleri ortadan kaldırır, üç; bir şeyi daha getirir, emeklilik
hakkını elinden alır.
Düşünün ki çıkardığınız 5510
sayılı Yasayla ilgili bir işçi -sizin getirdiğiniz bugünkü
bu yasalarla ilgili- her sene üç ay çalışırsa seksen yıl
çalışması lazım ki emekli olsun. Dört ay çalışan,
ama her yıl dört ay çalışan bir işçinin emekli olabilmesi
için altmış yıl çalışması lazım ve altı
ay çalışan bir işçi -her sene- kırk yıl
çalışması lazım. Bu nedir değerli
arkadaşlarım? Emekliliğin ortadan kaldırılması
demektir. Bugün, bu getirilen yasalarla, sayın arkadaşlarım,
bunu daha da perçinleştiriyoruz.
Çağrı üzerine çalışma: Getirdiğimiz
teklifte ne var ona dair? diyeceksiniz herhâlde. Bütçeye getirecek tek
kuruşluk bir şey yok, yük yok. Bu kısa süreli çalışan
işçinin -eğer imkân olursa- gelecekte sosyal haklardan
yararlanabilmesi için, emekli olabilmesi için, primini yatırabilmesi için
kendine bir şans tanınıyor. Buna da yok
Ya, el insaf
değerli arkadaşlarım!
Hazineden para istemiyoruz, Hükûmetten bir şey istemiyoruz. Ama siz
ne yapıyorsunuz? Onun bir hakkını, İşsizlik Fonundaki
bir hakkını birilerine yağmalattırıyorsunuz. Bunun
altında benim de imzam var bu fon kurulurken. Ne için kuruldu bu fon?
İşten atılan -her ne şeyle olursa olsun- işçinin aç
kalmaması için, mağdur olmaması için buna bir katkı
sağlamaktır. Bunun süresi vardır, süre konmuştur
değerli arkadaşlarım. Ama, siz, bugün, buna el koydunuz. Ne için
el koyuyorsunuz? Belli kesimlerin sıkıntılarını
ortadan kaldırmak için, onlara katkı sağlamak için. Peki, burada
fakir fukara ne olacak? Bunun sahibi ne olacak saygıdeğer milletvekilleri,
saygıdeğer arkadaşlarım, saygıdeğer
bakanlarım?
Daha ne getiriyorsunuz bu yasayla bakınız: Memura ne
getiriyorsunuz? Beğenmediyseniz bir memuru altı ay bir yerlere
gönderiyorsunuz, postalıyorsunuz. Ondan sonra Yemen askeri gibi, gelir mi
gelmez mi onun amirinin takdirine bağlı değerli
arkadaşlarım.
Bir şey daha yapıyorsunuz. Kamu bir eğitim
müessesesidir. Ben bir Karayolcuyum. Karayollarında, Köy Hizmetlerinde,
Devlet Su İşlerinde, kamunun birçok bölümünde bir memurun, bir
mühendisin bir yere gelebilmesi için onun bir kademesi vardır. Ben
Karayollarında adam tanırım. Genel Müdürü politik yönden tayin
ettiler. Benden daha kıdemli orada mühendis vardır, genel müdürlük
onun hakkıdır. diye genel müdürlüğü kabul etmeyen
insanların içerisinde ben çalıştım ve yaşadım.
Nerede şimdi o düzen, nerede o sistem? Darmadağın ettiniz.
Dokunmadığınız tek bir müessese var, Özelleştirme
İdaresi. Talanın, vurgunun, yağmanın olduğu bir
müesseseye el uzatamadınız. Niye el uzatamıyorsunuz? Her
tarafın altını üstüne getirdiniz. Talana, vurguna iyi zemin
hazırladığı için mi? Orada ne insanlar tanıyorum ben,
servet sahibi oldu. Niye gidemiyorsunuz üzerine? Gidemezsiniz tabii, çünkü
onların da dünya kadar bildiği var, kucaklıyorsunuz onları.
Ne olacak şimdi değerli arkadaşlarım?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bitti Sayın Meral, teşekkür ederim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Efendim, yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Meral.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili
Sayın Mustafa Kalaycı. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; temel kanun olarak görüşülmekte olan
tasarının 29 ile 51inci maddelerinden oluşan ikinci bölümü
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi
açıklamak üzere huzurlarınızda bulunmaktayım. Bu vesileyle
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu tasarının önemli bir bölümü çalışma
hayatıyla ilgili düzenlemeleri içermektedir. Ülkemizin temel sorunu,
ekonomik büyümeye rağmen yeni ve yeterli istihdam imkânları
sağlanmasında çekilen güçlüklerdir. AKPnin uyguladığı
büyüme modeli istihdam dostu bir model olmadığından, Türkiye
millî kaynaklarını, ithalat yaptığı ülkelerin
işsizlerini finanse etmekte kullanmaktadır.
AKP hükûmetleri işsizliğe bir çözüm
bulamadığı gibi, bunu da pişkince itiraf edebilmektedir.
AKP, işsizliği ve buna bağlı olarak da yoksulluğu
sistematik olarak destekleyen ve bundan da nemalanan bir modeli ayakta tutmak
suretiyle insanlarımızı yardıma muhtaç ve mecbur hâle
getirmiştir.
2005 yılı Ekim ayı itibarıyla 20,2 milyon
kişi olan istihdam sayısı 2010 Ekim ayı itibarıyla
22,9 milyon kişi olmuş, 2,7 milyon istihdam oluşmuş; buna
karşılık, yeşil kartlı sayısı 2005
yılında 6,8 milyon iken, 2,8 milyon kişi artarak 9,6 milyon
kişiye yükselmiştir. Beş yılda istihdamdaki artış
yüzde 13 düzeyindeyken, yeşil kartlı sayısı yüzde 41
oranında artmıştır. Her yıl ortalama 550 bin kişi
yeşil kartlı sayısına ilave olmuştur.
Bu tasarıda çalışma hayatıyla ilgili birçok
düzenleme bulunmakla birlikte, Türkiyenin en büyük sorunu hâline gelen
işsizliğin çözümüne yönelik olarak insan onuruna yaraşır,
nitelikli ve güvenceli işler oluşturmanın hedef
alınmadığı, çalışan kesimin taleplerine sessiz ve
duyarsız kalındığı görülmektedir. Özellikle sermaye
kesimleri tarafından başta esnekliğin
yaygınlaştırılması, deneme sürelerinin
uzatılması olmak üzere dile getirilen birçok öneriye tasarıda
yer verilmiştir.
Bu tasarıyla yapılan düzenlemelerle gizli
işsizlerin, eksik ve yetersiz istihdam edilenlerin sayısı
artacak, yarı zamanlı ve geçici çalışma
yaygınlaşacaktır.
4857 sayılı İş Kanununun Üçlü
Danışma Kurulu başlığını taşıyan
114üncü maddesine göre, çalışma barışının ve
endüstri ilişkilerinin geliştirilmesinde çalışma
hayatıyla ilgili mevzuat çalışmalarının ve
uygulamalarının izlenmesi amacıyla hükûmet, işçi ve
işveren konfederasyonları arasında etkin danışmayı
sağlamak üzere, üçlü temsile dayalı olarak Üçlü Danışma
Kurulu kurulmuştur. Büyük oranda çalışma hayatını
ilgilendiren bu tasarıda yapılan düzenlemelere ilişkin olarak
Üçlü Danışma Kurulu hiç bilgilendirilmemiş, ilgili işçi ve
işveren sendikaları konfederasyonlarının görüşleri
bile alınmamıştır. Bu durum ülkemizin taraf olduğu
üçlü danışmaya ilişkin 144 sayılı ILO
Sözleşmesine ve sosyal diyaloğa aykırıdır. Aynı
şekilde memurlarla ilgili de bu tasarıda birçok düzenleme
yapılmakta olup bu düzenlemelerle ilgili de memur sendikalarının
görüşleri alınmamıştır. Sonuç itibarıyla,
tasarı büyük oranda sermaye kesimlerinin beklentilerini yansıtan bir
öze sahiptir.
Toplumun büyük bir bölümünü yakından ilgilendiren bu
tasarı Ekonomik ve Sosyal Konseyin de gündemine getirilmemiştir. Son
yapılan Anayasa değişikliklerinde, bu tür konuların görüşüleceği
yer olarak Ekonomik ve Sosyal Konseyin anayasal bir kurum hâline getirilmesi
propagandası yoğun bir şekilde yapılmış ve bu
konuda istismar aracı olarak kullanılmıştır. AKP referandum
sürecinde bu konuyu nasıl istismar malzemesi olarak kullandığını
anayasal kurum hâline getirdiği konseyi toplamamakla göstermektedir.
Esasen AKPnin sekiz yılı aşan iktidar döneminde en
başarılı olduğu husus istismar politikası
olmuştur. Her fırsatta her şeyi istismar etmeyi
icraatının esası hâline getirmiştir. Referandum sürecinde
12 Eylül mağdurlarının mağduriyetini insafsızca ve
haksız bir şekilde istismar eden 12 Eylülü
yargılayacağız, hesap soracağız. diyen AKP, dört
buçuk aydır bu yalanın ve istismarının üzerine
yatmış ve bu sözünü inkâr ve unutturma gayretine girmiştir.
Bu tasarının Plan ve Bütçe Komisyonundaki
görüşmeleri sırasında verdiğimiz, 12 Eylül 1980 askerî
darbe yönetimi tarafından gözaltına alınarak serbest
bırakılan veya cezaevinde tutuklu kalıp beraat eden
kişilerin gözaltında ve tutuklu kaldıkları sürelerin
sigortalılık sürelerine sayılmasına ilişkin önergemiz
Hükûmet ve AKP tarafından reddedilmiştir. Milliyetçi Hareket
Partisinin son derece samimi, iyi niyetli ve mütevazı önergesini AKP
reddederek bu konudaki gerçek yüzünü göstermiştir.
Sayın Bakan, Komisyonda, bu konuya ayaküstü karar
verilemeyeceğini söylemiştiniz. Gerçi, birtakım çevrelere
çıkar sağlayan hükümler bu tasarıya ayaküstü dâhil
edilmiştir. 12 Eylül mağdurlarının hak kayıplarının
kısmen giderilebilmesine ilişkin önergemizi biraz sonra tekrar
vereceğiz. Bakalım, bu defa ne yapacaksınız,
göreceğiz.
Yine, Anayasanın 10 ve 61inci maddelerinde olduğu
hâlde sanki yeni bir imkân veriyormuşçasına referandum sürecinde
Özürlülere, yaşlılara, gazilere ve şehit yakınlarına
özel ayrımcılık yapacağız, pozitif
ayrımcılık getireceğiz. iddiasıyla propaganda yapan ve bu kesimleri
insafsızca istismar eden AKP bu tasarıda, söylemiş olduğu
sözlerinin tam aksi yönde düzenlemeler yapmaya
çalışmıştır. AKP Hükûmeti engelliler için
bırakın pozitif ayrımcılığı bu
tasarıyla negatif ayrımcılık yapma gayretine girmiş,
engelli vatandaşlarımız dışlanmaya, âdeta toplama
kamplarına yönlendirilmeye çalışılmıştır.
Daha sonra tepkilerin artması üzerine Hükûmet bu maddeyi geri çekmek
zorunda kalmıştır.
AKP altmış beş yaş aylığı
alanlara 2011 Ocak ayında 4 lira maaş artışı
yapmış olup, yine muhtaç özürlülere, gazilere, vatani hizmet
tertibinden maaş alanlara verdiği zamlar 10-15 lira, muhtarlarımıza
14 lira düzeyindedir. Bu kesimlerin maaşının
iyileştirilmesi gerekmektedir çünkü aldıkları maaşlarla
geçimlerini sağlamaları mümkün değildir. Referandum sürecinde
Yaşlılara, engellilere, gazilere özel ayrımcılık
getireceğiz. derken bu kesimlere daha az ve böyle komik maaş
zammı yapmayı mı kastetmiştiniz? Tasarının komisyon
görüşmeleri esnasında Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri
olarak muhtaç durumdaki yaşlılarımızın, engellilerin,
gazilerin maaşlarında makul artış yapılması
konusunda önergeler vermemize rağmen AKP tarafından
reddedilmiştir.
AKP referandum sürecinde memurumuzu da istismar etmekten geri
kalmamıştır. Toplu sözleşme hakkı verildiği,
maaş artışlarına Bakanlar Kurulunun değil içinde
memurların da bulunacağı hakem kurulunun belirleyeceği
söylenmiştir. Memurlar 2011 yılına ilişkin toplu
görüşmeler sürecinde ümitlerini Anayasada yapılacak
değişikliğe bağlamışlardır ancak bu
değişiklik gerçekleştiği hâlde memurlar umduğunu
bulamamışlar, AKP tarafından aldatılmışlardır.
Bilindiği gibi, toplu görüşmelerde, Hükûmet, memurlara
2011 yılı için altışar aylık dönemler için yüzde 4
maaş zammı önermiş, bu artışın yeterli
olmadığı gerekçesiyle Türkiye Kamu-Sen tarafından
uzlaştırma kuruluna başvurulmuştur. Uzlaştırma
kurulu Hükûmetin önerisine ilave olarak taban aylığa ilk altı
aylık dönem için 16 lira, ikinci altı aylık dönem için ise 22
lira artış yapılmasına karar vermiştir ancak AKP
Hükûmeti yine bildiğini okumuştur. Uzlaştırma kurulu
kararını hiç dikkate almamış, verdiği sözleri unutma alışkanlığını
devam ettirmiştir.
AKP Hükûmetinin sürekli aldattığı kesim emeklilerimizdir.
Emekli maaşları arasındaki eşitsizlikleri
gidereceğini, intibak yasasını çıkaracağını
söyleyen AKP Hükûmeti verdiği sözlerin üzerine yatmıştır.
Referandum sürecinde de emeklilerin toplu sözleşmeden
yararlanacağı, maaşlarının artacağı
söylenmiş ancak günde sadece 2 liraya tekabül eden bir artış
yapılmıştır. Emeklilerimizin yıllarca hizmet verdikten
sonra geçim kaygısı duymadan, onuruna yakışır bir
hayat sürmesini temin etmek devletin önemli ve öncelikli görevlerinden
birisidir. Her fırsatta kişi başına 10 bin dolar gelir düzeyine ulaşmış bir Türkiye
tablosu çizen Başbakanın, bu sanal hesabın içerisinde acaba kaç
tane memur, kaç tane işçi, kaç tane emekli bulunmaktadır, kaç tane
çiftçi, kaç tane esnaf bulunmaktadır?
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Bitlis
Milletvekili Sayın Nezir Karabaş.
Buyurun Sayın Karabaş.(BDP sırasından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerine, Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, torba kanun tasarısını görüşüyoruz. Bu
kanun tasarısının ikinci bölümü de Türkiyedeki emek kesimiyle,
işçiyle, kamuda ve özelde çalışanlarla ilgili düzenlemelerdir.
Bunun bu şekilde getirilmesi, aslında emek çevresini,
sendikaları, konfederasyonları, işçiyi, memuru, böyle 230-240
maddelik bir tasarı içinde getirerek biraz tepkisini göstermekten
alıkoymaktır.
Tabii ki bu tasarı Meclisin gündemindeyken, hem komisyonun
hem alt komisyonun hem de Plan Bütçe Komisyonunun gündemindeyken sonuçta
sendikalar, işçiler, kamu emekçileri tepkilerini dile getirdiler ancak bu tepkiler
lokal kaldı. Tabii bunda, yıllardır, hem geçmiş hükûmetler
döneminde, özellikle de AKP İktidarıyla birlikte gittikçe hem
baskı altına alınan, mevcut uluslararası ve ulusal
sözleşmeler ve yasalarla etkileri gittikçe kırılan ve
sendikaların yapısına, dokusuna müdahale ederek kendi
yandaşı bir yapılanmaya, yani sarı sendikaya gitmesinin de
etkisi var ama bu değişikliklerin, emekle ilgili değişiklik
maddelerinin bu şekilde getirilmesinin de önemli etkisi var. Eğer
emekle, emekçiyle, işçiyle ilgili bu değişiklikler, bu tür bir
torba yasası içinde, toplumun değişik kesimlerinin beklentisi
olan, esnafın, KOBİlerin, diğer kesimlerin beklentisi olan,
toplumun önemli kesimini ilgilendiren af yasalarının da içinde
olduğu bir torbanın içinde olmasaydı, buna hem işçinin,
emekçinin, sendikaların hem de toplumun diğer kesimlerinin tepkisi
farklı olacaktı. AKP geçmişten beri bu tür uygulamalar
yapıyor. Özellikle bir yasayı, bir tasarıyı, bir
değişikliği getirdiği zaman hangi yöntemle, nasıl
ilgili kesimlerin buna karşı yönelimini asgariye indirebilirim gibi
bir çaba içindedir.
Değerli milletvekilleri, tabii ki mevcut taslak içinde,
mevcut tasarı, teklif içinde getirilen değişikliklerde
Türkiyede geçmişte de hükûmetler, iktidarlar, doksan yıllık
süreç içinde, toplumun tümünü kastedip, şimdi de Sayın
Başbakanımız ve sayın yetkililer, devlet yetkilileri,
Hükûmet yetkilileri bahsettiği zaman 73 milyon diyor, ama Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde gerçekten emek kesimlerinin, üreten kesimlerin, kamu
emekçisinin, köylünün çıkarını gözeten iktidarlar, emekten yana
olan iktidarlar olmadı. 73 milyon diyoruz ama bu 73 milyonun içinde
ağırlık emekçidir, işçidir, mevsimlik işçisidir,
inşaat işçisidir, kamu işçisidir, özel sektörde, KOBİde
çalışan işçidir. 73 milyon diyoruz ama yasalarda, Türkiye'nin
mevcut gelirlerinin bölüşümünde bu kesimleri hiçbir zaman dikkate
almıyoruz. Devlet mantığı
Devlet güçlü olacak, güçlü
devlet, güçlü ordu, güçlü Türkiye diyoruz, kesimler arasında da güçlü
sermaye, güçlü işveren, ekmek yiyebilecek işçi diyoruz. Nitekim,
Sayın Başbakan konuşmalarında özellikle reel
işsizliğin yüzde 50leri bulduğu bölgelere, Doğuya,
Güneydoğuya gittiği zaman, Bizden, geçmiş, devletçi
mantıkla, komünist ülkelerin mantığıyla, fabrika
açmamızı istiyorlar. Biz fabrika açarsak, devlet fabrika açarsa
işveren nereden ekmek yiyecek, nasıl devletle rekabet edecek? diyor.
Evet, bu mantık gerçekten Türkiyede geçmiş iktidarların,
özellikle de AKPnin mantığıdır.
AKPnin ikinci mantığı da şudur: Zaten
yaşama, topluma, toplumun tüm kesimlerine, özellikle emekçiye de sadaka
mantığıyla bakar. Yani devlet, devletli, geçmişteki
padişahın yerini alan kurum, vatandaş ise tebaa. İşçi,
emekçi, köylü, tarımla uğraşan, genç, kadın eylem
yapmayacak, uslu olacak, devletin ve hükûmetin mevcut uygulamalarından
çıkardığı yasalara sesini çıkarmayacak, devlet de
tabii ki onu yaptığı zaman da tebaasının,
işçisinin karnını doyuracak.
Bu değişikliklerde zaten, hem diğer konularda
yasalar çıkarılırken, diğer tartışmalarda,
kamuoyuna yansıyan tartışmalarda hep şu dile getirilir:
Türkiyede büyümeden bahsedildiği zaman, Türkiyede ihracat-ithalat
rakamlarından bahsedildiği zaman, Türkiye'nin ekonomik
büyüklüğü, dünya ülkeleri içindeki yeri, sıralaması belirlendiği
zaman, bu ülkenin ne kadar refah yarattığı,
yarattığı değerleri, üretimi ne kadar adaletli
dağıttığı, tüm kesimlere ne kadar eşit
davrandığı, insanların eğitim düzeyi, sağlık
düzeyi, çalışabilme ve geçimini rahatça sağlayabilme düzeyi,
eline geçen ücret ve bu ücretin gelişmiş, demokratik ülkelerle
kıyaslaması hiçbir zaman yapılmaz. Devletin büyüklüğünden,
ekonominin büyüklüğünden bahsedildiği zaman ihracat ve ithalat
rakamlarından bahsedilir. İhracat ve ithalat da en ucuz
işçilikle, en ucuz maliyetle üretip daha fazla döviz çekme üzerinden hesaplanır.
Nitekim daha önce de belirtmiştik, Türkiyede 12 Eylül
darbesiyle birlikte rahatlıkla uygulanan neoliberal politikalardan bugüne
kadar son yirmi beş yılda Türkiyenin ekonomik büyüklüğü,
ihracatı, ithalatı kat be kat artıyorken ihracattan ve ithalattan,
sanayiden kaynaklı üretimde yer alan işçinin, emekçinin
sayısında bir değişiklik olmuyor, yirmi sene önceki, yirmi
beş sene önceki rakamlara da baktığımız zaman, on
beş sene önceki rakamlara da, işçi sayısına da
baktığımız zaman, bugünkü sanayide çalışan
işçi sayısına da baktığımız zaman rakamlarda
bir değişiklik olmuyor. 1985 ile 1995 arasında bir
değişiklik var ama 1995te sanayide çalışan işçi,
emekçi sayısıyla 2010da sanayide çalışan işçi
sayısı eşittir. Başbakan, Sayın
Başbakanımız, sayın bakanlarımız, özellikle de
ihracattan, ithalattan, dış ticaretten sorumlu bakanlarımız
konuştukları zaman bu rakamların kaç kat
arttığını hep dile getiriyorlar.
Biz, bu taslakta özellikle işçiyle, emekçiyle, kamu
çalışanlarıyla yani memurlarla ilgili düzenlemelerin
birçoğunun haksız, işçinin, emekçinin, kamu
çalışanının aleyhine, kamuyu değil, daha çok özel
sektörün kârını, sermayenin kârını öne çıkaran bir
mantığın olduğunu biliyoruz. AKP de, buradaki son
düzenlemelerle -hep dile getiriyorduk- özellikle bu torba yasasıyla kimin
temsilcisi olduğunu, uluslararası ve yerli en büyük sermayenin,
işçi çalıştıranın, en çok para kazananın
temsilcisi olduğunu göstermiştir diyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karabaş.
İkinci bölüm üzerinde şahıslar adına ilk söz,
Çorum Milletvekili Sayın Cahit Bağcıya aittir.
Buyurun Sayın Bağcı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
CAHİT BAĞCI (Çorum) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ve Sosyal Sigortalar Kanunu ve Bazı
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlarken sizleri, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu bölüm
ağırlıklı olarak sosyal güvenlik mevzuatında gerek
uygulamadan elde edilen bilgiler çerçevesinde ortaya çıkan bazı
sorunların, eksikliklerin ve aksaklıkların giderilmesi ya da
yeni düzenlemeler ve iyileştirmeler ile kapsamının
genişletilmesi, sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası
uygulamasının kolaylaştırılması ve ayrıca
prim tahsilatının artırılması amacıyla 5510
sayılı Kanunda bazı düzenlemelere gidilmesini
amaçlamaktadır ve bu bölümde yer alan maddeler
ağırlıklı olarak bu alana yönelik olarak
düzenlenmiştir.
Değerli milletvekilleri, dünyanın pek çok ülkesinde
sosyal güvenlik sistemlerinin ürettiği sorunlar nedeniyle sosyal
patlamalar derecesinde çeşitli olaylarla ülkelerin
çalkalandığını görüyoruz. Ancak, ülkemizde sosyal güvenlik
sisteminin dinamizmini korumak ve mümkün olduğu ölçüde bütün
insanlarımızın, alın teri döken her bir vatandaşımızın
sosyal güvenlik sistemi ile bağının kurulması ve genel
sağlık sigortası kapsamına alınması
hedeflenmiştir.
Bu çerçevede benden önceki konuşmacı
arkadaşlarımızdan Sayın Meral, Sayın Kalaycı ve
Sayın Karabaş çalışma hayatına ilişkin
görüşlerini, partilerinin bu alandaki yaklaşımlarını
ifade ettiler. Elbette ifadelerden, yaklaşımlardan gerekli
çıkarımlar ve dersler alınacaktır.
Bakınız, bu tasarıyla, ilk defa, çalışma
hayatı içerisinde yer alan yenilikler nelerdir, bunları sizlerle
paylaşmak istiyorum: Çıraklık ve mesleki eğitim gören
öğrenciler ve Yükseköğretim Kanununa tabi olarak kısmi
zamanlı çalıştırılan öğrencilerden eş, anne
ve babasından sağlık yardımı alma hakkı
olmayanlara primleri devlet tarafından ödenmek suretiyle genel sağlık
sigortasından yararlanma hakkı getirilmiştir. Gene, Türkiye
iş Kurumu tarafından düzenlenen çeşitli programlarımız
var, eğitim programlarımız var, aktif işgücü faaliyetleri
var. Bu eğitimlere katılan kursiyerler için primleri Türkiye
İş Kurumu tarafından ödenmek suretiyle kendilerine,
bağlılarına, eş, çocuk, anne ve babalarına genel
sağlık sigortasından yararlanma hakkı getirilmektedir.
Bir başka düzenleme, zorunlu olmaksızın
okulları veya üniversitelerince
Ki geçtiğimiz yıllarda,
hatırlayınız, yasama yılında, staj gören
öğrencilere yönelik olarak, bunların çalışma saatlerine
yönelik olarak düzenlemeler yapılmıştı ancak bu
öğrencilerin iş kazası ve meslek hastalığı ile ve
genel sağlık sigortasıyla ilişkileri
kurulmamıştı, bu düzenlemeyle genel sağlık
sigortası ve meslek hastalığı ve iş kazasıyla
ilişkileri, staj gören öğrencilerin, kurulmuş olmaktadır.
Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri kapsamında,
ülkemizle sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelere götürülen Türk
işçilerinin isteğe bağlı olarak ödedikleri primlerinin
işçi statüsü kapsamında sayılması imkânı getirilmektedir.
Değerli arkadaşlar, kısmi süreli iş
sözleşmesiyle çalışanlar ile ay içinde otuz günden eksik süreyle
ev hizmetlerinde sürekli olarak çalışanların isteğe
bağlı olarak ödeyecekleri primlerinin işçi statüsü
kapsamında değerlendirilmesi düzenlemesi getirilmektedir.
Bir başka düzenleme, eşi, anne ve babasından
sağlık yardımı alamayan stajyer avukatlara staj süreleri
boyunca primleri Türkiye Barolar Birliğince ödenmek üzere genel
sağlık sigortalısı olmaları imkânı
getirilmektedir.
Bir başka düzenleme slikozis hastalarıyla ilgili.
Meslekte kazanma gücü kayıp oranlarına göre belli bir tutarda
aylık bağlanması getirilmektedir.
Yeşil kartta askıya alma uygulaması ilk defa
getirilmektedir, iptal uygulamasından bu düzenlemeyle vazgeçilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAHİT BAĞCI (Devamla) Buna benzer pek çok düzenleme
ilk defa çalışma hayatı içerisinde yer bulacaktır.
Düzenlemenin ülkemize, insanlarımıza hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bağcı.
Şahsılar adına son söz İstanbul Milletvekili
Sayın Algan Hacaloğluna aittir.
Buyurun Sayın Hacaloğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan yasa
tasarısının ikinci bölümü üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, son sekiz yılda
ülkemizin sosyal yapısı, toplumsal dokusu gerçekten çok
ağır tahribata uğratıldı. Neoliberal rant ekonomisine
tutsak kılınan politikalarla sosyal devlet yıpratıldı,
çökertildi âdeta. Sosyal devletin evrensel, genel kabul görmüş değer
ve kurumları geriletildi, yıpratıldı. Tekelci sermayenin
güdümüne girilerek esnek çalışma koşulları emekçilere
dayatıldı. Yetmedi, 4857 sayılı İş Kanunu ile
esnek çalışma yaşamı genişletildi,
yaygınlaştırıldı. Anayasamızın güvencesi
altında olması gereken çalışma ve sosyal güvenlik
hakları geriletildi. Bir taraftan, gerçek işsizlik yüzde 20lerde
demir atmışken, toplumsal travmalara neden olurken, diğer
yandan, genel sağlık sigortasının kapsamı içine
girebilme aslanın ağzından lokma almaya dönüştürüldü.
Çerçeve madde 30 ile bu tasarının yürürlüğe
girdiği tarihten sonraki dönemler için çalışanlara genel
sağlık sigortası borçlanma hakkı getirilmektedir. Bu öneri,
sürekli çalışmaya mahkûm edilen, tam gün sürekli çalışma
hakları kendilerinden esirgenen emekçilerin ağzına bir parmak
bal çalmak anlamına gelmektedir. Süreli çalışmak zorunda
bırakılan emekçilerin mağduriyetlerine yeni mağduriyetler
eklenmemelidir; aksine, bu kişilerin uzun vadeli sigorta kolu primleriyle
genel sağlık sigortası primlerinin borçlanılması
sırasında işveren hissesinin hazinece
karşılanması sağlanmalıdır.
Getirilmekte olan borçlanma imkânı 4857 sayılı
İş Kanununun yürürlük tarihine, yani 10 Haziran 2003e kadar geriye
götürülmelidir. Hükûmet, tasarının 30uncu maddesi üzerinde bu
değişiklikleri mutlaka gerçekleştirmelidir. Keza, çerçeve
40ıncı madde ile süreli çalışma uygulamasına giren
işverenin buna ilişkin gerekçesini kapsayan belge düzenleyerek, bunu
tüm çalışanların görebileceği şekilde askıya
çıkartma zorunluluğu kaldırılmak, son verilmek
istenmektedir. Bu öneri, işletmeleri süreli çalışmaya
özendirecek ve emeklilerin mağduriyetlerini kat kat artıracaktır.
Benzeri şekilde, benden evvel konuşan
arkadaşlarımın vurguladığı gibi, çerçeve madde 53
hukuk nosyonundan yoksundur, Anayasanın ruhuna ve hukuk devleti
kurallarına aykırı bir düzenlemedir. Bu nedenlerle madde 53 de
yasa tasarısından çıkartılmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak hedefimiz, koruyucu sosyal refah devletini gerçekleştirmiş,
yoksulluğu yenmiş bir Türkiyedir. Bu amaçla iktidarımızda
öncelikli olarak herkesi kapsayan ve koruyan ileri sosyal güvenlik sistemini kuracağız.
(Parti Programımız sayfa 270-278)
Tüm yurttaşları yaşamları boyunca özürlülük,
işsizlik, hastalık, yaşlılık, maluliyet, ölüm, iş
kazası ve meslek hastalığı bakımı ve korumaya
muhtaçlık gibi risklere karşı sosyal güvenliğe
kavuşturacağız. Tüm işsizlere sigorta prim desteği
sağlayacağız. İşsiz kalanların işsizlik
ödeneği aldıkları sürece sigorta primlerinin İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanmasını sağlayacağız.
(Parti Programı sayfa 277)
İşsizlik Sigortası Fonunun kuruluş amacı
doğrultusunda kullanılmasını sağlayacağız,
tabanını genişleterek uygulamasını
yaygınlaştıracağız. İşsizlik sigortası
ödemelerini, hak kazanma koşullarını kolaylaştıracağız,
ödeme taban ve tavanını yükselteceğiz.
Özetle, bu tasarı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan birçok milletvekili
arkadaşımızın vermiş olduğu yasa tekliflerinin
olumlu katkılarıyla mevcut yasaların bazı eksikliklerini ve
iç çelişkilerini gidermektedir, bu olumludur, bunu destekliyoruz ancak
tasarıyla yaptığınız ilavelerle kaş
yapılırken göz çıkartılmaktadır. Sorun, sizin dünya
görüşünüzle ilgilidir. Sorun, İktidar olarak sizin insana, onun
emeği ve değerlerine, onun hukuku ve haklarına, onun
kimliği ve özgürlüklerine duyarsız olmanızdan
kaynaklanmaktadır. Emekçiler, emekliler, işsizler bunu, bu
sorunları yaratan İktidarınıza gereken dersi önümüzdeki
seçimlerde verecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.
İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir önerge
vardır, okutup işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
İkinci Bölüm üzerindeki görüşmelerin İç Tüzük 72.
maddeye istinaden devam etmesini arz ederiz.
Oktay Vural Hasan Çalış M. Akif Paksoy
İzmir Karaman Kahramanmaraş
Recep Taner Beytullah Asil Ahmet Bukan
Aydın Eskişehir Çankırı
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Karar yeter
sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sıkıntı içinde olan
vatandaşlarımızın sorunlarını daha kapsamlı
dile getirerek çözümünü sağlamak amacıyla verilmiştir.
III. YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, yoklama
yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Önerge oylamasından önce yoklama talebi
vardır.
Şimdi yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim: Sayın
Kalaycı, Sayın Akçay, Sayın Vural, Sayın Yıldız,
Sayın Akkuş, Sayın Korkmaz, Sayın Paksoy, Sayın
Özensoy, Sayın Çalış, Sayın Sipahi, Sayın Taner,
Sayın Asil, Sayın Bukan, Sayın Atılgan, Sayın Tankut,
Sayın Işık, Sayın Uslu, Sayın Kaya, Sayın Özcan,
Sayın Ayhan, Sayın Özdemir, Sayın Ural.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 23.37
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.44
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN - İç Tüzükün 72nci maddesine göre
verilmiş, görüşmelere devam edilmesine ilişkin önergenin
oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi elektronik cihazla yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
. Önerge reddedilmiştir.
Şimdi ikinci bölüm üzerinde on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Soru sormak isteyen sayın milletvekillerinin isimlerini
okuyorum: Sayın Tankut, Sayın Yıldız, Sayın Özdemir,
Sayın Taner, Sayın Işık, Sayın Çalış,
Sayın Akkuş, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ağyüz.
Evet, Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, 19 Aralık 2010 tarihli 27790
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Maliye
Bakanlığı Taşınır Mal Yönetmeliği 3 no.lu
Genel Tebliğin 6ncı maddesine eklenen bir cümle demokrasi
tarihimizde hiç görülmedik şekilde resmiyet kazanarak siyasi istismara yol
açacak ibret verici bir durumdur. Şöyle ki: Afet ve acil durum,
seferberlik ve savaş hâli durumlarına seçim dönemlerinde ifadesi
eklenmiştir.
Sayın Bakan, bu ifadeyle ne amaçlanmaktadır? Seçim
dönemleri afet ve olağanüstü dönemler midir, yoksa devletin vali ve
kaymakamlarını seçim atmosferine girdiğimiz bu zaman diliminde
Hükûmetinizin lehine kamunun araç ve taşınır mallarını
daha etkin bir şekilde kullanabilmeleri için yasal bir kılıf
mı hazırlamak istiyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, 2000-2010 yılları arasında
yıllar itibarıyla ayrı ayrı sosyal güvenlik kuruluşuna
kayıtlı asgari ücretle çalışan sigorta sayıları,
asgari ücretin üzerinde ücretle çalışan sigorta sayıları
nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakana soruyorum: Ülkemizde ağır şekilde
yaşanan ekonomik krizin ve Hükûmetinizce uygulanan yanlış
politikaların sonucunda birçok vatandaşımız işini
kaybetmiş ve icralık duruma düşmüştür. Hâlen ülkemizde değişik
nedenlerle icralık olmuş ve haklarında icra davası
açılmış kaç vatandaşımız bulunmaktadır?
Bunlar hakkında açılan toplam dava sayısı nedir? Bu torba
yasa tasarısında bu durumdaki vatandaşlarımıza
yardımcı olacak herhangi bir düzenleme var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, verilecek olan bir
önergeyle çek mağdurlarının torba yasaya girerek
mağduriyetlerinin giderilmesine nasıl bakarsınız?
İki: Bankalar Birliğinin kara listesine girmiş olan
ticaret erbabının yeni bir başlangıç yapabilmeleri için bir
düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
Üç: Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında çırak ve
stajyerlere, avukatlara tanınan staj borçlanma hakkını
tanımayı düşünüyor musunuz? Bu yönde bir çalışma var
mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Işık...
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bu tasarı kapsamında toplumun çok
önemli bir kesimini oluşturan esnaflarımızın
bağlı bulundukları esnaf kefalet kooperatiflerine olan kredi
borçları ile çiftçilerimizin ziraat bankaları ve tarım kredi
kooperatiflerine olan kredi borçlarına ilişkin
yapılandırmalara yer verilmemesinin gerekçeleri nelerdir?
Bu kesimler için verilecek önergelerin işleme alınarak
kanun kapsamında bazı düzenlemelerin yapılması konusunda
düşünceniz nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan,
teşekkürler.
Sayın Bakan, torba tasarının içerisinde 4/Clilerle
ilgili bir iyileştirme yapmayı düşünüyor musunuz?
Bir diğer sorum: Sosyal güvenlik destek primlerini
düşürmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Akkuş
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Bakan, taşeron firmaların çalıştırdığı
geçici işçilerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu,
beraberinde yokluğu ve iş barışının
bozulmasını getirmektedir. Hemen her gün konuşan Bakan ve
Başbakanımız ekonominin büyüdüğünü ilan etmekte ve
kısa zamanda 23üncülükten 16ncılığa indiğimizi
belirtmektedirler.
Ekonominin büyümesi yanında işsizlik artmakta,
yeşil kartlı sayısı artmakta, kâğıt toplayan ve
çöp karıştıranların sayısı artmaktadır. Bu
durum büyüyen ekonominin birer ürünü müdür? Fakir fukarayı standart bir
yaşantı tarzını ne zaman getirebileceğinizi tahmin
ediyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, köy
ve mahalle bekçilerini emniyet hizmeti sınıfına
aldınız. Bunları süs olsun diye mi aldık? Bunların
hakkı olan yıpranma tazminatlarını neden vermiyoruz?
Bunların hakkı değil mi? Buradan yasa geçerken, bu köy ve mahalle
bekçilerimiz emniyet hizmetleri sınıfından yıpranma
tazminatı alacaklardı ama hâlâ vermemekte direniyoruz.
İki: Artık şu muhtarlarımızla ilgili
320,71 lira maaş veriyoruz, 267 lira BAĞ-KUR primi alıyoruz. Ben
sizin yerinizde olsam o 100 lirayı da vermem ve Muhtarlara maaş
vermiyoruz. derim.
Muhtarların sorunlarını ne zaman çözeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ağyüz
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, seçim bölgem Gaziantep Sosyal Güvenlik
İl Müdürlüğüne yeterli yeni bir bina kazandırmayı
düşünüyor musunuz?
Ayrıca, ülkemizde en büyük ekonomik
sıkıntıyı, kredi kartları ödemeleriyle, tüketici
kredisi mağdurları çekmektedir, bunlar bu torba yasada yok.
Emeklileri neden gene unuttunuz, sizin de sözünüz var? Gerçekten
çok düşük maaş alıyorlar. İntibak yasasını neden
çıkarmıyorsunuz?
Ayrıca da muhtarlarımızın primlerini
Sayın Aslanoğlu söyledi. Muhtarlarımız çok
sıkıntı içerisinde, bunlar için ayrı bir düzenleme mi
yapacaksınız, yoksa bu torba yasaya önergeyle koymayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan
teşekkür ederim.
Sayın Bakan, ocak ayının başından beri
Sosyal Güvenlik Kurumu şeker ölçüm cihazlarına ödeme
yapmamaktadır. Ülkemizde yaklaşık 6,5 milyon şeker
hastası bulunmaktadır. Şeker ölçüm cihazı
paralarını ödemeyi düşünüyor musunuz? Şeker hastaları,
6,5 milyon şeker hastasını Hükûmet gözden çıkardı
mı diye bizlere soruyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, öncelikle bu şeker ölçüm
cihazıyla ilgili biraz önce bilgi vermiştim ama süre çok kısa
olduğu için Meclisin zamanını almak istemedim. Şimdi, izin
verirseniz biraz daha o meseleyi açmak istiyorum.
Hakikaten vatandaşlarımızın mağdur
olduğu bir durum söz konusu, ama bu mağduriyetin ortaya
çıkışıyla ilgili süreci de biraz
ayrıntısıyla bilmekte yarar var. Biz, biliyorsunuz,
Sağlık Uygulama Tebliğinde, yaklaşık 5 bin, hatta 5
binden de fazla ürün ve hizmet için fiyat belirliyoruz. Bu fiyatları da
öyle durup dururken belirlemiyoruz, yılların tecrübesi, uzun zaman
yapılan araştırmalar, sonra her bir sektörle ilgili
yapılan, oluşturulan ekiplerin yaptığı
çalışmalar sonucunda ortaya çıkıyor. Tabii, aynı
alanda birden çok ürün de söz konusu. Bunu alırken de biz birtakım
ortalama fiyatlar belirliyoruz. Şimdiye kadarki uygulamamızda, SUTta
fiyatı belirlenmiş bir ürün neyse o fiyattan ödeme yapıyoruz ve
bizim diyabet hastaları için şeker ölçüm cihazının
fiyatı 55 kuruş olarak gözüküyor. Maalesef bize tedarik sağlayan
firmalar kendi kârlarını artırmak için bu fiyatı yeterli
görmemeleri sebebiyle Danıştaya müracaat ettiler ve
Danıştaydan bu fiyatların yürürlüğünün durdurulması
kararını verdiler. Bu kararı verdikten sonra aslında bizim
yapacağımız şey, zaten mutat olan diğer alanlarla
ilgili bir uygulamayı yapmaktı, yani vatandaş alacak, kaç
paradan alıyorsa sonra onun parasını ödeyeceğiz. Ama bu
beraberinde büyük bir bürokrasiyi ve çok büyük bir bekleme süresini getiriyor
ve bu da vatandaşlarımız için sıkıntı yaratan bir
durum.
Öncelikle şunu bilmelisiniz ki arkadaşlar, bu
vatandaşlarımızın mağduriyetini giderecek makul bir
yöntem ve uygulamayı bulacağız. Bununla ilgili çalışma
yapıyoruz. Mümkünse biz kamu kaynaklarını da etkin kullanma
adına, verimli kullanma adına belki de daha düşük fiyatla alma
yöntemi üzerinde de çalışıyoruz. Çünkü bunu Sağlık
Bakanlığı 20 kuruşa alıyor. Biz neredeyse onun 2
katından daha fazla bir ücret ödüyoruz.
Bu açıdan, benim size söyleyeceğim şey şu:
Vatandaşlarımızı mağdur etmeyeceğiz, kamu
kaynaklarını çarçur etmeyeceğiz ve makul bir yöntemle bu sorunu
çözeceğiz. Çok kısa zamanda da sizlerle paylaşırız bu
sorunu, endişe etmeyin.
Yani sondan başladığım için lütfen beni
affedin. SGK Gaziantep İl Müdürlüğü binasıyla ilgili olarak arazi
arayışımız var. Biz, Antepe çok güzel, çok prestijli bir
il müdürlüğü binası yapmak, o bina içerisine de İŞKUR ve
Çalışma Bakanlığının diğer birimlerini de
yerleştirmek istiyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü ile
yaptığımız çalışmada, eğer bir aksilik
çıkmayacak olursa, bir arazi üzerinde görüşmeler yapıyoruz,
eğer tahsis gerçekleşebilirse Antepe de hakikaten güzel bir il
binası yapacağız. Onu da buradan size ifade edeyim.
SIRRI SAKIK (Muş) Muşa da bir şey yapın.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Şimdi, arkadaşlar, tüm iller için plan
yapıyoruz ama ilin özelliğine ve oradaki şu anda hizmet veren
binaların şartlarına göre bir planlama yaptık ama bütün
illere çok prestijli sosyal güvenlik il müdürlüğü binası
yapacağız, inşallah Muşa da yaparız.
Bir başka husus, taşeron firmaların
yaptığı uygulamalarla alakalı. Bir kere şunun
altını çizelim arkadaşlar: Size çok hak verdiğim bir boyut
var. Taşeron firmaları, işçilerimizin hak ve güvenceleriyle
ilgili gerekli hassasiyeti göstermiyorlar ve biz de hem Hükûmet olarak hem de
Bakanlık olarak işçilerimizin hak ve güvencelerini teminat
altına alacak çalışmayı yapmak zorundayız. Bu
açıdan, ben, özel bir ekip kurdum. Özellikle taşeron firmaların
bu alanda yaptıkları varsa istismarlar, o istismarları çözecek
yeni bir model üzerinde hazırlık yapıyoruz. Bu
çalışmalarımız bittiği zaman sizinle
paylaşacağız.
Her şeyden önemlisi, sizler de biliyorsunuz, bu
istismarın ana kaynaklarından birisi, taşeron firmasında
çalışanların kıdem tazminatlarıyla alakalı
hususlardır. Bunu sıklıkla dile getirdiğimi son zamanlarda
görüyor olmalısınız. Çünkü, 2010 yılı rakamları
henüz elimizde değil ama 2009 yılında 2,5 milyon insan
işini değiştirdi, başka bir işe geçti veya
işinden oldu, çıkarıldı veya kendisini ayrıldı
ama bunların sadece yüzde 8i kıdem tazminatı alabildi. Bu
açıdan bakıldığında, bu sorunla ilgili daha
sağlam, daha kalıcı, işçilerimizin güvencelerini de teminat
altına alacak bir hazırlık yapıyoruz.
Tamamlandığı zaman paylaşacağım sizlerle ve sizin
huzurunuza getireceğim.
Yoksulluğun arttığına dair bir iddia dile
getirildi. Arkadaşlar, bu, doğru bir bilgi değil. 2000
yılından 2010 yılına kadar geçen süre içerisinde en
düşük gelir dilimine sahip ilk yüzde 10luk birimin millî gelirden pay
alma oranı yüzde 194 arttı, önceki duruma göre. İkinci en
düşük yüzde 10luk dilimin payı ise yüzde 130 civarında
arttı. Hâlbuki en yüksek dilimin yer aldığı yüzde 10luk
gruptaki artış oranı yüzde 30 oldu. Bu, şu anlama geliyor:
Türkiyede, aslında, gelir, daha dengeli ayrılışmaya
başladı ve yoksul kesimin millî gelirden aldığı pay
arttı. Bu açıdan, bu bilgi, doğru bir bilgi değil.
Bir başka husus
AKİF AKKUŞ (Mersin) Çöp toplayanlar arttı!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) O, sizin gözünüzle baktığınızda
gördüğünüz bir husus olsa gerek.
OKTAY VURAL (İzmir) Yüzde 10luktan geçinen kısım
artmış demektir.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) - SGK primleriyle ilgili bir soru oldu. SGK primlerini
azaltmayı düşünmüyoruz arkadaşlar. Özellikle 5 puanlık
indirimden sonra sosyal güvenlik primlerinin toplam maliyetler içerisindeki
payı OECD ülkelerinin ortalamasına çok yakındır.
Dolayısıyla iş gücü maliyetleri üzerinde kamunun payı
itibarıyla bakıldığında sosyal güvenlik priminden başka
faktörlere bakmak gerektiği kanaatindeyim. O yüzden de biz sosyal güvenlik
primlerinde herhangi bir indirimi en azından şimdilik
düşünmüyoruz.
2000 ila 2010 yılları arasındaki asgari ücretli
sigortalı sayısına dair rakamlar maalesef şu anda elimde yok.
Size son rakamları vereceğim ama sorunuzun cevabı olarak daha
sonra tablo hâlinde yazılı olarak bildireceğim.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Bakan, gönderecek
misiniz? Daha önceki bakanlar da hep göndereceğiz dediler, hiçbirinden
gelmedi de.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Ama şimdiye kadar
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Onların huyu
Sayın Yıldız. Yapacağız deyip yapmamak onların
huyu.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Bir dakika izin verin.
Bugüne kadar, acaba, özellikle sizin sorduğunuz sorulara
cevap verme konusunda benim kadar hem de yazılı bir şekilde
cevap verme oranı olan başka kimse var mı bilmiyorum. Hepinizin
sorusunu, hem de geciktirmeden ve oyalamadan mümkün olduğu kadar çabuk
veriyorum arkadaşlar. Bunu bilmenizde yarar var.
Şu anda mevcut sigortalı sayımız bizim,
toplam
Daha doğrusu sigortalı demeyeyim, Sosyal Güvenlik Kurumuna
prim ödeyen insan sayısı çok şükür 16 milyon 200 bin
civarında ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bu kadar rakama
çıktık. Bunların içerisinde yaklaşık 9 milyon
civarında zorunlu 4/A kapsamında sigortalımız var.
Bunların arasında ise 4 milyon 191 bin 908 kişi asgari ücretten
prim ödüyor. Bu da, toplam zorunlu sigortalılar içerisinde yüzde 42lik
bir orana tekabül eder.
Çek Yasasıyla alakalı olarak
Çek Yasasına
aykırı davranışlar nedeniyle uygulanan cezaları
ortadan kaldırmak için çekin borçlusu veya alacaklısının
ortak bir karara vararak ödeme anlaşması yapmaları
koşuluyla 2009 yılında bir düzenleme
yapılmıştı zaten. Ancak, bu yasa, vatandaşlar
arası sorunu değil, vatandaş-kamu ilişkisini
düzenlemektedir, bu nedenle, bu yasada, torba kanunda çekle ilgili
düzenlemelere yer verilmemiştir.
Yine, tasarıyla genel olarak kamu alacaklarını
düzenlemiş, özel alacaklar ve alacaklı kurumların talebi üzerine
yasama, düzenleme yapmıştır. Dolayısıyla esnaf kredi
kooperatifleriyle, tarım kredi kooperatiflerinin borçlu olanlarıyla
ilgili olarak yine esnaf ve çiftçinin bankalara borcu özel hukuk alanına
girdiği için bu kanunda düzenlemesi yapılmamıştır.
BAŞKAN Eğer toparlarsanız Sayın Bakan,
süremiz doldu.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Peki Sayın Başkan.
Sorularına cevap veremediğim arkadaşlarım için
yazılı olarak cevap vereceğim.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
Madde 29 üzerinde üç adet önerge vardır, sırasıyla
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılamasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 29. maddesinin başına 5510
sayılı kanunun 18. maddesinin 1. fıkrasının (c)
bendinde yer alan "doğumdan önceki 1 yıl içinde en az 90 gün
kısa vadeli sigorta primi bildirmiş olması şartıyla,
doğumdan önceki ve sonraki 8'er haftalık sürede, çoğul gebelik
halinde ise doğumdan önceki 8 haftalık süreye 2 haftalık süre
ilave edilerek çalışmadığı her gün için" ibaresi
"doğumdan önceki 1 yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli
sigorta primi bildirmiş olması şartıyla, doğumdan önce
8, doğumdan sonra 16 haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise
doğumdan önceki 8 haftalık süreye 2 haftalık süre ilave edilerek
çalışmadığı her gün için" şeklinde,
ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla Akat Ata Şerafettin Halis Sırrı
Sakık
Batman Tunceli Muş
Sebahat
Tuncel M. Nezir
Karabaş
İstanbul Bitlis
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 29. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Ferit Mevlüt Aslanoğlu Canan Arıtman
İstanbul Malatya İzmir
Harun Öztürk Orhan Ziya Diren Mehmet Ali Susam
İzmir Tokat İzmir
Madde 29. 5510 sayılı Kanunun 18. maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde yer alan sigortalı
kadının isteği ve hekimin onayı ile doğuma üç hafta
kalıncaya kadar çalışması halinde, ibaresi sigortalı
kadın, erken doğum yapması halinde doğumdan önce
kullanamadığı çalıştırılamayacak süreler ile
isteği ve hekimin onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar
çalışması halinde, ayrıca prematüre doğum
yapmış kadınlara bebeğinin yaşaması durumunda
ilaveten bebeğin hastanede kaldığı süre kadar
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 29 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Necati Özensoy
Konya Manisa Bursa
Oktay Vural Recep Taner Nevzat Korkmaz
İzmir Aydın Isparta
Metin Ergun Kadir Ural Mehmet Günal
Muğla Mersin Antalya
"Madde 29 - 5510 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "sigortalı
kadının isteği ve hekimin onayı ile doğuma üç hafta
kalıncaya kadar çalışması halinde," ibaresi
"sigortalı kadının, erken doğum yapması halinde
doğumdan önce kullanamadığı
çalıştırılamayacak süreler ile isteği ve hekimin
onayıyla doğuma üç hafta kalıncaya kadar
çalışması halinde," şeklinde, üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İş kazası, meslek hastalığı,
hastalık ve sigortalı kadının analığı
halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre
hesaplanacak günlük kazancın üçte ikisidir."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ben konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özensoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 29uncu maddesinin değişikliğiyle
ilgili verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu önergede İş kazası, meslek
hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının
analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik
ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancın üçte
ikisidir. şeklinde ilave etmişiz. Buradan maksat, geçici iş
göremezlik ödeneğinin yatarak tedavide daha düşük ödenmesi
uygulamasını kaldırmaktır.
Ben, bu önergeden ziyade bir sonraki maddede vereceğimiz
önergenin (a) bendindeki konuyu öncelikle gündeme almak istiyorum,
dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Bakın, kadınların doğum yaptıkları
bu kapsamla ilgili 2 defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki
yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden iş
yerinde çalışmaması ve çocuğun yaşaması
şartıyla doğum zamanı sigortalılık sürecinin
başlangıcıyla ilişkilendirilmeden talepte bulunulma
süreleri şeklinde ifade ediyoruz.
Şimdi, Anayasa değişikliği yaptık, burada
kadınlara, çocuklara, şehit ailelerine, dul ve yetimlere pozitif
ayrımcılığı koyduk ama bu ilgili kanunun bu
maddesinde, maalesef, kadınlara, pozitif
ayrımcılığı bırakın negatif
ayrımcılık yapılıyor. Çünkü erkeklerin askerlikle
ilgili borçlanma konusu öncesinde sigortalılık şartı
aranmazken, maalesef, kadınların doğumla ilgili
borçlanmasında bu kanunun biraz da aksine çıkan bir genelgeyle,
kadınlarda öncesinde sigortalılık şartı arıyoruz.
Bakın, Sayın Başbakan, her nikâh
şahitliğinden sonra, nikâh töreninden sonra genç çiftlere en az 3
tane çocuk yapmasını tavsiye ediyor ama 3 tane çocuk doğuracak
kadının, maalesef, burada, özlük haklarını ortaya
koyabilecek bir değişiklik yapamıyoruz, onun haklarını
burada ortaya koyamıyoruz.
Yine, bakın, burada kanunlar ortada, bu
değişiklikler, yaptığınız değişiklikler de ortada. Yine,
kanun yaptıktan sonra, maalesef, adaletsizce uygulanmaya vesile olan,
belki farkında olmadan uyguladığımız bazı
kanunları da burada yine gündeme getirmek istiyorum.
2008 yılında, yine, Sosyal Sigortalar Kanunuyla ilgili
bizim de desteklediğimiz geçici 6ncı madde bu yurt
dışı borçlanmasıyla ilgili kanuna ilave edildi. Burada,
yine, Zorunlu göçe tabi tutulan, Türk vatandaşı olup Türkiyede
ikamet eden, 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı Kanun dâhil olmak üzere
sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir ve aylık almamak
koşuluyla yurt dışında geçen belgelendirilen
çalışma süreleri ve bu Kanuna göre borçlandırılmak
suretiyle yaşlılık aylığı bağlanmasında
sosyal güvenlik bakımından değerlendirilir. diyor. Şimdi,
bakın, bu Kanundan yaklaşık bu zorunlu göçe tabi tutulan 30 bin
vatandaşımız istifade etti ancak yine aynı şekilde
Balkanlardan zorunlu göçe tabi tutulan ancak İçişleri
Bakanlığının genelgesinde bu zorunlu göç kapsamında
vatandaşlığa geçmeyen yaklaşık 15 bin
vatandaşımız da bu Kanundan istifade edemedi.
Dolayısıyla buraya kendisinden daha önce gelmiş o birleşen
ailelerin daha sonra gelmiş bireyleri veya buraya geldiğinde Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olup da erkek veya kadınların
evlendirilme suretiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına
geçen, bu şekilde göç etmiş vatandaşlarımız veya
içlerinde millî sporcuların bile olduğu bazı farklı
yollardan vatandaş olan zorunlu göçe tabi tutulmuş, Bulgaristandan
veya Balkan ülkelerinden gelen bu vatandaşlarımız da bu
Kanundan istifade edememektedir.
Dolayısıyla bunların da mağduriyetinin
giderilmesi için torba yasada, bir sürü lüzumsuz yasaların
değişikliğe uğratıldığı bu torba yasada
da bu mağduriyetin giderilmesi için de önümüzdeki maddelerde bir
değişiklik yapılmasının zaruri olduğunu buradan
ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özensoy.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır önergenin
oylanmasından önce.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Öğüt, Sayın Arıtman,
Sayın Soysal, Sayın Dibek, Sayın Ünsal, Sayın Meral,
Sayın Yıldız, Sayın Yazar, Sayın Ayhan, Sayın
Özkan, Sayın Tan, Sayın İçli, Sayın Bingöl, Sayın
Sönmez, Sayın Yalçınkaya, Sayın Barış, Sayın
Köse, Sayın Çakır.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237,
2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400,
2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591,
2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740,
2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806,
2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 29. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Canan
Arıtman (İzmir) ve arkadaşları
Madde 29. 5510 sayılı Kanunun 18. maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde yer alan sigortalı
kadının isteği ve hekimin onayı ile doğuma üç hafta
kalıncaya kadar çalışması halinde, ibaresi sigortalı
kadın, erken doğum yapması halinde doğumdan önce kullanamadığı
çalıştırılamayacak süreler ile isteği ve hekimin
onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar
çalışması halinde, ayrıca prematüre doğum
yapmış kadınlara bebeğinin yaşaması durumunda
ilaveten bebeğin hastanede kaldığı süre kadar
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Arıtman. (CHP
sıralarından alkışlar)
CANAN ARITMAN (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri; Meclisimizin yüzde 91i erkek,
dolayısıyla da böyle bir Parlamentoya aslında beyler diye
hitap etmek gerekir diye düşünüyorum.
Evet beyler, ana olmak ne demektir bilir misiniz? Bir
kadının ana olabilmek için hayatını ortaya koyduğunu
biliyor musunuz? Ve sizler için, bir evlat için hayatını ortaya koyan
bu kadınlara, analara aslında helal edilmesi gereken birkaç
haftalık bir süreyi onlara nasıl ve neden çok görüyorsunuz?
Tıbbın öngörebildiği erken doğum riskleri
vardır, hekimler gerekli tedbirleri alır, tedavileri uygular ama
tıpta öngörülemeyen erken doğumlar da olur. Bunlar aniden ortaya
çıkan bazı nedenlere bağlıdır. Erken
doğumların önemli bir kısmının öngörülemeyen nedeni,
daha doğrusu failleri erkeklerdir. Ülkemizde her 10 gebeden 1inin aile
içi şiddete maruz kaldığını sanırım
biliyorsunuzdur. Zaten ilgili bakanlığın yaptığı
araştırma bu gerçeği belgeledi. Ülkemizde yılda 1,5 milyon
canlı doğum oluyor. Demek ki her yıl 150 bin gebe, aile içi
şiddetin mağduru olmakta ve bunun en az, en iyimser rakamlarla 50 ila
70 bini sadece bu nedenle erken doğum yapıyor ve o kadın
çalışıyor. Neden çalışıyor? Ailesi için,
çocukları için, onların karnını doyurabilmek için, onlara daha
iyi bir yaşam verebilmek için. Yani beyler, kadınlar keyif olsun diye
çalışmıyor.
Erken doğumların en önemli nedenleri beslenme
yetersizliği ve fiziksel travmalardır. Bu travmaların
çoğunluğu da kadına yönelik şiddettir. Daha açık bir
şekilde söylemek gerekirse her 10 gebeden 1i koca tekmesi nedeniyle erken
doğurmaktadır. Zaten garibim, o işi çok zor bulmuş, zaten
hep işe en son alınan ve işten en önce çıkartılan
olmuş; o çok zor bulduğu
işte kalmak istiyor, bu şansını kaybetmemeye
çalışıyor. Hem çalışıp çocuklarına bakmak
hem de yine analık görevi gereği yeni doğan bebeğine
bakabilmek istiyor. Hele ki o bebek erken doğmuşsa hayata
tutunabilmek için anasına daha çok ihtiyacı var.
Evet, hem analık görevlerini yapmak hem de
çalışmak, iş yaşamında kalabilmek için didinen, her
türlü mihnete katlanan bu kutsal analara azıcık yardımcı
olabilmek adına verdiğimiz bu önergemize niçin destek vermiyorsunuz?
Erken doğan bebeğine birazcık daha uzun süreyle bakabilmesine
neden olanak tanımıyorsunuz? Yazıktır, günahtır,
acımasızlıktır. Hani bu son Anayasa
değişiklikleriyle kadınlara pozitif ayrımcılık
yapılacaktı? Hani kadınlar, çocuklar korunacaktı? Biz zaten
AKPnin bunları amaç olarak değil araç olarak
kullandığını söyledik, acı hapı yutturacak
şekerler olduğunu söylemiştik. Ne yazık ki yine haklı
çıktık.
Bizim Cumhuriyet Halk Partisi
olarak talep ettiğimiz, verdiğimiz önerge erken doğum
yapmış annelerin erken doğmuş bebeklerine biraz daha iyi,
biraz daha uzun süreli bakabilmesini sağlamayı amaçlıyor. Onlara
bu imkânı verelim ki bebeğine bakmak için işinden ayrılmak
zorunda kalmasın. Bu, hukuki, tıbbi, vicdani ve insani bir taleptir.
Bu önergemizi kabul etmenizi hem bir hekim olarak hem de nüfusumuzun
yarısını oluşturan kadınlar ve analarımız
adına talep ediyorum.
Bakın, İktidarınızda kadın istihdam
oranları çok düştü. AB ülkeleri ortalaması yüzde 59 iken, bizde
yüzde 22lere düşmüş vaziyettedir ve kadının işe
girmesini sağlamak yeterli değildir. Önemli olan, kadının
işte kalabilmesini sağlayabilmektir. AKP olarak siz, kadının
iş hayatında kalmasını kolaylaştıracak hiçbir
şey yapmıyorsunuz. Dilinizden düşürmediğiniz AB ülkelerinde
yapılanlara bir bakın
Yani keşke vakit olsaydı da sizlere
anlatabilseydim neler yaptıklarını, inanın mahcup
olurdunuz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bizim bu önergemizi
reddederseniz inanın ki yurt içinde, yurt dışında, her
platformda, herkese ve kadınlara bu yaptığınızı
anlatırım ve inanın kendi analarınız bile sizi
affetmez, haklarını da helal etmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CANAN ARITMAN (Devamla) Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
İnsanlık namına bu önergeye evet oyu vermenizi rica
ediyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Arıtman.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Kısa bir söz talebim var 60a
göre.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin
konuşmasında yoksulluğun azaldığı ifadesine
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) - Biraz önce Sayın Bakan sorulara
cevap verirken yoksulluğun azaldığını ifade etti yüzde
20lik gelir grubu itibarıyla. Aslında öyle değil. Bakın,
2002 yılında çalışanların altıda 1i en
düşük gelir grubunda iken, 2008 yılında -çünkü daha sonra
yoksulluk araştırması yapılmadı- her 4
çalışandan 1i en düşük gelir diliminde. Dolayısıyla
bugün AKPnin uyguladığı ekonomi politikasının
nasıl vatandaşlarımızı asgari ücretle taşerona,
hatta kayıt dışı ücrete tabi kılıp onları
yoksulluğa mahkûm ettiğini göstermesi bakımından bu hususu
Genel Kurulla paylaşmak istedim.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi, diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılamasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 29. maddesinin başına 5510
sayılı kanunun 18. maddesinin 1. fıkrasının (c)
bendinde yer alan "doğumdan önceki 1 yıl içinde en az 90 gün
kısa vadeli sigorta primi bildirmiş olması şartıyla,
doğumdan önceki ve sonraki 8'er haftalık sürede, çoğul gebelik
halinde ise doğumdan önceki 8 haftalık süreye 2 haftalık süre
ilave edilerek çalışmadığı her gün için" ibaresi
"doğumdan önceki 1 yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli
sigorta primi bildirmiş olması şartıyla, doğumdan önce
8, doğumdan sonra 16 haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise
doğumdan önceki 8 haftalık süreye 2 haftalık süre ilave edilerek
çalışmadığı her gün için" şeklinde,
ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla
Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ata. (BDP sıralarından
alkışlar)
AYLA AKAT ATA (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 29uncu maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Maddenin çok az bir kısmında kadının
çalışma yaşamına katılımıyla ilgili
düzenlemeler yer alıyor. Bunlardan biri vesilesiyle biz de önergemizi
verdik. Diyeceksiniz ki toplumda kadınlar eşit mi? Hayır. Bu
sorunun cevabını hepimiz biliyoruz ama bu eşitsizliğin
giderilmesi noktasında ne tür politikaları hayata geçiriyoruz? Bu
noktada belki kendimizi sorgulamamız gerekir. Çünkü burada toplumsal
düzenin inşa yasaları yapılıyor. Kadınlar
korumasız olabilir, eşit olmayabilir, hak talepleri olabilir, bu
nedenle meydanlarda olabilirler ama bunun asıl muhatapları bizleriz.
Çünkü o koruma mekanizması içerisine alacak olan da bizleriz. Bu mekânda
yapılacak olan yasal mevzuatlar ve toplumda da büyük bir desteği
olan, kamusal desteği olacak yasal düzenlemelerle bu çalışma
yaşamı içerisindeki kadının statüsünün de
iyileştirilebileceğine inanıyoruz.
Toplumdaki tüm eşitsizliklerin kaynağını
kadın-erkek eşitsizliğinden aldığını
düşünen ve bu ideolojiden beslenen bir eşitlik
yaklaşımımız söz konusu ve yine, kadını toplum
içerisinde, toplumun yarısı olarak, kendini ifade edebilen,
ürettikleri, emeği ölçüsünde ve ürettiği ölçüde, yetenekleri
ölçüsünde bir araya gelerek toplumsal mekânlarda sosyalleşebilmesini
sağlayabilecek olanakları yaratabilmek bizim temel
sorumluluğumuz olabilmelidir. Kadının eşit
olmadığını söyleyerek, bunu, içinde bulunmuş
oldukları sosyal koşullara, feodalizmin ya da dinin etkisiyle
şekillenen toplumsal değer yargılarına bağlamak bizim
için çok da kabul edici bir yaklaşım ve tutum olmayabilir.
Şimdi, biz kadını çalışma
yaşamı içerisinde ne yazık ki koruyamıyoruz. Beklentimiz
Kadının temel özelliği doğurganlık özelliği ama
doğuran kadının ne yazık ki çalışma
yaşamı içerisinde bir yeri yok. Doğum öncesinde sekiz hafta,
doğum sonrasında sekiz hafta olarak verilen ücretli izinden sonra,
altı ayla sınırlı olmak üzere ücretsiz izinden
yararlandırılabilen bir profil ve yine bir yıl süreyle emzirme
izninden yararlanan bir gerçeklikle karşı karşıyayız.
Tabii bu arada babanın bir doğum izni yok, çünkü bebeğin
gelişiminden, çocuğun gelişiminden birinci derecede sorumlu
olarak da yine biz kadını görmekteyiz.
Evet, kadının nesiller arasında köprü olma rolü
vardır. Bebeğinden de, çocuğundan da birinci derecede sorumludur
ama aynı sorumluluk babaya da aittir.
Biz kadını doğurganlık özelliğinden
dolayı eve hapsetme lüksüne sahip değiliz. Evet, kadın
doğurursa evinin kadını olur. diyemeyiz. Kaldı ki evinin
kadını kavramını da açabiliriz. Evde bir kadın, sabah
uyandığında öncelikle çocuğuna bakıyor, yemeğini
pişiriyor, evini temizliyor, fırsat bulunca el örgüsü işliyor.
Sayın Bakanım, dört alan da bir iş kolu alanı. Eğer
kadının biz ev içindeki bu üretimine bir ayna tutmazsak ve bunu
görünür kılmazsak ne yazık ki sonunda, kadını
özgürleşmeyen bir toplum olduğumuz için kaybedeceğiz.
Kadın evde iş işleyeceğine
dışarıda bunu üretime dönüştürse, evde çocuk
bakacağına dışarıda bunu üretime dönüştürse, evde
yemek yapacağına dışarıda bunu üretime
dönüştürse, bunların her biri bir iş kolu, kendisi kazanıp
kendisi üretebilir. Bunu evin içinde yaptığı için onu o alanlar
içerisinde sınırlamak ve Doğum yapacaksa evde olsun, evinin
kadını olsun. demek doğru bir yaklaşım değil.
Bu nedenle, biz, gerek doğum öncesi izin
koşullarının gerek doğum sonrası izin
koşullarının tekrardan ele alınmasından yanayız.
Erken doğum yaptığı süre içerisinde, doğum öncesi izin
koşullarının doğum sonrasına eklenmesini öneriyoruz.
Yine doğum sonrasının da sekiz hafta değil, on altı
haftaya çıkarılmasını öneriyoruz.
Eğer çalışma yaşamında biz
kadını koruyacaksak, esnek istihdam politikalarının
neredeyse tavan yaptığı bir süreçte bu koşullar
karşısında kadının kendi gerçekliğini görüp,
toplumsal cinsiyet rolleri içerisinde kendisine biçilen noktayı,
alanı, sınırlı alanı görüp eğer bir parça koruma
altına alacaksak buna burada çıkaracağımız yasal
düzenlemelerle başlayacağız.
Çok üzücü bir durumdur ama ne yazık ki bugün tüm
insanların kullanmakta özgür olduğu haklar, temel insan hakları
bile kadınlar açısından bu kullanım kendi tekellerinde
değildir, birlikte yaşadıkları kimi zaman topluma ya da
aile bireylerinin iznine bağlıdır.
Peki, biz kadını, dışarıya çıkabilme
özgürlüğünü yakalayabilmiş, dışarıda bir üretim
alanında kendini ifade edebilmiş kadını nasıl
koruyacağız? Bulunduğu yaşam koşullarını
toplumsal cinsiyet eşitliği rollerini de göz önüne alarak
iyileştireceğiz. Bunu bu çatı altında yapacağız
ama buna inanmak gerekiyor, bunu istemek gerekiyor. Bu noktada da siyaset üstü
bir politikayla kadın yaklaşımı belirlememiz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ata.
AYLA AKAT ATA (Devamla) Kadına duyarlı bir yasal
düzenlemenin mimarı olabileceğimize inanıyorum, teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Madde 29u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Bakanın 60ıncı maddeye göre pek
kısa söz talebi vardır, kendisine onu vereceğim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın yoksulluğun ölçümüyle ilgili konuşmasına
ilişkin açıklaması
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çok değerli arkadaşlar, az önce yoksulluğun
ölçümüyle alakalı bir değerlendirme yapıldı. Bir kere,
yoksulluğun ölçümü asgari ücretli sayısı üzerinden
yapılmaz, yani hiçbir uluslararası standartta ve ölçüm yönteminde bu
yok. 9 milyon zorunlu sigortalının içerisinde 4 milyon asgari
ücretliden bahsettiğinizde ulusal yoksulluğu ölçme
imkânınız olmaz. Hâlbuki ben uluslararası standartlara uygun ve
bizim ülkemizde de yapılan tablolardan bahisle yüzde 10luk dilimler
hâlinde ilk en düşük gelirli 7 milyon 200 bin kişiden bahsettim. En
düşük gelirli 7 milyon 200 bin kişinin geliri yüzde 194 artarken
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yeşil kartlı kaç kişi
Sayın Bakan? Yeşil kartlı sayısını söyle.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul)
millî gelirden aldığı pay olarak artarken en
yüksek gelire sahip 7 milyon 200 bin kişininki çok daha düşük oranda
arttı, onu söyledim. Bu, Türkiyedeki gelir dağılımı
için daha dengeli bir ekonomik yapıya doğru gittiğimizi
gösterir. Bu açıdan, ölçümleri yaparken eğer birbirimizin
anlayacağı ve uluslararası mukayese edilebilir tablolar
üzerinden yaparsak belki daha çok ikna edici olabiliriz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Avrupada yeşil kartlı var
mı?
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Madde 30da iki önerge vardır,
sırasıyla okutup işleme alacağım
Şimdi yeni bir önerge gelmiş,
dağıtılamadı, herhâlde bir itiraz yoktur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 30 uncu maddesi ile değiştirilen
5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin beşinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel Sırrı Sakık Şerafettin Halis
İstanbul Muş Tunceli
M.
Nezir Karabaş Ayla
Akat Ata
Bitlis Batman
4857 sayılı İş Kanununun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren olmak üzere 4857 sayılı Kanuna göre kısmi
süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların
ve mevsimlik işçilerin kısmi süreli çalıştıkları
aylara ait ve hizmet akitleri askıda oldukları ve eksik süreler için
primlerin yüzde 60ını ve birinci fıkranın (a) bendi
kapsamına giren çalışanların eksik primlerinin tamamı
Hazine tarafından karşılanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayısı ile görüşülmekte olan
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 30 uncu maddesinin (i) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(i) 4857 sayılı kanuna göre kısmi süreli iş
sözleşme ile çalışan sigortalıların hizmet akitlerinin
askıda olup çalışmadıkları eksik süreleri,
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Bayram Meral
İstanbul İzmir İstanbul
Şevket
Köse Sacid
Yıldız Hulusi
Güvel
Adıyaman İstanbul Adana
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 30 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay
Atila Kaya
Konya Manisa İstanbul
Oktay Vural Metin Ergun Kadir Ural
İzmir
Muğla
Mersin
Nevzat Korkmaz Recep Taner Mehmet Günal
Isparta Aydın Antalya
Madde 30- 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, aynı fıkraya
aşağıdaki bent ile aşağıdaki cümle eklenmiş,
birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiş ve dördüncü fıkrasının (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"a) Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya
da analık izni süreleri ile bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı
kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra
iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden
işyerinde çalışmaması ve çocuğun yaşaması
şartıyla doğumun zamanı sigortalılık süresinin
başlangıcı ile ilişkilendirilmeden talepte bulunulan
süreleri,"
"i) Bu bendin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki
sürelere ilişkin olmak üzere, 4857 sayılı Kanuna göre kısmi
süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların,
kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik
süreleri,"
"(i) bendi kapsamında borçlanılacak sürelere
ilişkin genel sağlık sigortası primlerinin ödenmiş
olması halinde, genel sağlık sigortası primi ödenmiş
bu sürelere ilişkin borçlanma tutarı % 20 oranı üzerinden
hesaplanır."
"12 Eylül 1980 askeri darbe yönetimi döneminde gözaltına
alınıp, cezaevinde tutuklu kaldıkları halde beraat eden
kişilerin, o tarihlerde sigortalı olmasalar dahi gözaltında
geçen ve cezaevinde tutuklu kaldıkları süreler, bu Kanun 4'üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı olarak geçmiş sayılır. Beraat eden kişiler
cezaevinde kaldıkları süreler için dava açarak tazminat
almış ise borçlanma primleri kendilerince ödenir. Tazminat
almamış olanların borçlanma primleri ise Hazinece
karşılanır."
"b) Birinci fıkranın (c) ve (ı) bentleri
gereği borçlananlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendine, (i) bendine göre borçlananlar ise 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendine göre,"
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaya, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ATİLA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz bu
değişiklik önergesiyle ilgili olarak söz almış bunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu maddenin
muhtevası, biraz önce ifade edildiği gibi, 12 Eylül 1980 askerî cunta
döneminde gözaltına alınıp cezaevinde tutuklu bulunanlar ve daha
sonra yargılama neticesinde beraat eden insanların,
şahısların bu süre içerisinde, yani gözaltında ve tutuklu
bulundukları süre içerisinde, kaldıkları süre dâhilince
sigortalı sayılmalarını öngörmektedir ve yine aynı
şekilde bu gözaltında ve tutuklu bulunan şahısların
beraat ettikten sonra, eğer bir tazminat davası açıp bu tazminat
davasını kazanmış iseler borçlanma primlerinin kendileri
tarafından ödenmesi ve bu tazminat almayanların da borçlanma
primlerinin devletçe karşılanmasını öngören bir tekliftir.
Tabii, değerli arkadaşlar, bu teklifimizin gerekçesi,
özellikle adı geçen dönem, yani burada bahse konu olan dönem,
yaklaşık 650 bin insanın gözaltına
alındığı, sadece gözaltı sürelerinin doksan günden
başlayarak yaklaşık üç yıl, dört yıl, beş
yıl süren tutukluluk dönemlerinden sonra beraatle sonuçlanan, onlarca
insanı ilgilendiren bir husus, dolayısıyla bir hak
kaybının bu hak sahiplerine iadesini öngören bir tekliftir. Bugün
daha televizyonda Erzurumda Sayın Başbakanın üniversite
öğrencileriyle yapmış olduğu toplantıda 12 Eylül
öncesinden bahisle ve özellikle 12 Eylül sonrasında, o dönemdeki
gençliğin hangi sıkıntıları çektiklerini dile getiren
tespitleri ve bir konuşması vardı. Dolayısıyla hem
Sayın Başbakanın bugün yapmış olduğu bu
tespitlerde hem de özellikle bu geçtiğimiz sene içerisinde
gerçekleştirilen Anayasa değişikliği referandumu sürecinde,
bu 12 Eylül dönemi ve 12 Eylülün uygulamaları gerekçe gösterilerek bütün
meydanlarda, televizyonlarda yapmış olduğunuz
propagandaları dikkate aldığımızda, eğer bu
hususlarda gerçekten bir samimiyet, darbe dönemlerinin ülkemizde, toplumumuzda,
siyasal hayatımızda, sosyal hayatımızda ve tek tek bireysel
olarak hayatlarımızda açmış oldukları
tahribatları gidermeye yönelik gerçekten bir onarım projeniz varsa,
eğer bu konuda samimiyseniz bu teklife evet demenizi bekliyoruz.
Bakınız, değerli arkadaşlar, 12 Eylül
referandumuyla ilgili bu Anayasa değişikliği görüşmeleri
yapılırken bu kürsüden şöyle bir tespitimiz olmuştu:
Biliyorsunuz, o Anayasa değişiklik paketinin içerisinde, darbecilerin
yargılanmasını öngören geçici 15inci maddeyle ilgili bir
değişiklik de vardı. Biz, o maddenin o pakette
bulunmasının esbabımucibesinin, sadece darbecilere
karşı toplumda oluşmuş olan nefreti tahrik etmek suretiyle
o paketin daha kolayca geçmesini sağlamaya yönelik bir girişim
olduğunu ve dolayısıyla, samimiyetten uzak bir girişim
olduğunu dile getirmiştik. Yine, bu geçici 15inci madde vesilesiyle
Anayasa değişikliği tartışmalarını bir 12
Eylül tartışmasına indirgemek ve bunun neticesinde, bu
değişikliğe karşı çıkanları da darbeleri
savunmak gibi birtakım ithamlarla suçlamak için, sırf o gerekçeyle bu
pakete konduğunu burada dile getirmiştik. Gerek Anayasa referandumu
sürecinde meydanlarda gerekse televizyonlarda yapılan konuşmalara
baktığımızda, gerçekten de bu söylemin çok sıkça dile
getirildiğine şahit olduk ama aradan geçen zaman bizim ne kadar
haklı olduğumuzu gösterdi. Bu süre içerisinde,
bırakınız darbecilerin yargılanması, hatta 12 Eylülün
-biraz önce ifade ettiğim gibi- toplumsal, siyasal hayatımızda
açmış olduğu tahribatları gidermeye yönelik hiçbir
girişiminiz olmadı. İşte, bizim vermiş olduğumuz
bu önerge sizlere böyle bir fırsat sunmaktadır. Eğer gerçekten o
darbelerin hayatlarımızda açmış olduğu
tahribatları giderme noktasında samimi iseniz getirmiş
olduğumuz bu teklife evet demenizi bekliyor, bu vesileyle yüce
heyetinizi bir kere daha saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaya.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayısı ile görüşülmekte olan
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 30 uncu maddesinin (i) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
(i) 4857 sayılı kanuna göre kısmi süreli iş
sözleşme ile çalışan sigortalıların hizmet akitlerinin
askıda olup çalışmadıkları eksik süreleri,
Hulusi
Güvel (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Meral, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer arkadaşlar; 30uncu madde üzerinde söz aldım.
Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ya biz anlatamıyoruz ya
siz anlamak istemiyorsunuz. Şimdi, biliyorsunuz, İş
Yasasına göre -biraz önce belki birçok arkadaşım burada yoktu,
ikinci bölüm üzerinde de konuştum- kısa süreli çalışma,
artık, Türkiyede bir usul hâline geldi. Kısa süreli
çalışma yapan işçinin emekli olma hakkı otomatikman ortadan
kalkıyor çünkü yedi bin iki yüz iş gününü doldurma şansı
yok.
Biraz önce kısa süreli konuları ortaya attım. Ne
getiriyoruz burada? Bu, Türk-İşin teklifi değerli
arkadaşlarım. Diyor ki: Ola ki işi askıya
alındı, çalışamadı bir insan. Bir iş buldu,
çalışırsa o boşta kalan süresini borçlansın, primini
ödesin. Bunun ne mahzuru var değerli arkadaşlarım? Hayırı
siz alışkanlık hâline mi getirdiniz? Allah rızası
için, şunun mahzurunu bana bir anlatır mısınız? Bir
taraftan borçlanma getiriyorsunuz, birilerinin borcunu affediyorsunuz
Bir
gariban, işi askıya alınmış, tekrar iş
bulmuş, çağrılmış, çalışmış, o
boşta kalan süresini parasıyla borçlanıyor. Bunun neresi
hayır değerli arkadaşlarım?
Bakınız, kısa süreyle ne yapılıyor
değerli arkadaşlarım? Hükûmetiniz üzerinde bir baskı var,
kıdem tazminatıyla ilgili bir baskı var. Öyle güzel,
planlı, programlı kıdemli tazminatını ortadan
kaldırıyorsunuz ki bunu vatandaş yutmuyor. Sizi bir kez daha
şu millet kürsüsünden uyarıyorum: Gözünüzün önüne bakarak yürüyün.
Maazallah, temenni etmiyorum, gözünün önüne bakmadan yürüyenlerin sonunu siz
biliyorsunuz. Burada yapılan olayın birisi, kibarca kıdem
tazminatının ortadan kalkmasıdır. Kısa süreli
çalışan, bir yılını doldurmayan bir insanın
kıdem tazminatına hak kazanma konusu var mı değerli
arkadaşlarım? Yıl içerisinde yüz yirmi gün prim ödemeyen bir
işçinin sağlık hizmetlerinden yararlanma ve emeklilik
hakkına, hizmetten sayılması gibi bir konu var mı?
Şimdi siz ne yapıyorsunuz? Kısa süreli çalışma,
çağrı üzerine çalışma, evde iş verme, uzaktan
çalışma
Helal olsun size! Yeni bir iş düzeni kurdunuz, yeni bir
sistem getirdiniz. Bunun içinden çıkamazsınız değerli
arkadaşlarım. O işçi de sizin vatandaşınız.
Yarın sizin oğlunuz da işçi olur, kardeşiniz de işçi
olur ama burada el kaldırıyorsunuz. Bir gün gelecek, buradan büyük
bölümümüz gideceğiz. Elinizi dizinize vuracaksınız, Bu
insanlara bilerek veya bilmeyerek bu kötülükleri yaptık. diyeceksiniz.
Onların karşısına çıkamayacaksınız.
Şimdi, burada Hayır da hayır!
Değerli arkadaşlarım, yani şurada zaman olsa
da saysam,neler budadınız biliyor musunuz emeklilerden, ne
hakları ellerinden aldınız fakir fukaranın. Asgari ücretle
çalışan bir işçi emekli olduğu zaman 400 küsur lira emekli
aylığı alıyordu, bunu 190 liraya düşürdünüz.
Şimdi çıkacak yasalarla bu daha da aşağı çekilecek
değerli arkadaşlarım, emekli olsa ne olmasa ne! Bunlar bütün mevzuatta
Şimdi, burada, Sayın Bakanım, Allah
rızası için, bunu okuyor musunuz okumuyor musunuz? İş akdi
askıya alındı, tekrar işveren çağırdı, o
boşta kalan süreyi adam borçlanırsa, sigorta primine
saydırırsa, emekliliğine saydırırsa bunun mahzuru
neresinde, bunu bana izah eder misiniz sayın bakanım?
Olay bu değerli arkadaşlarım, buna da hayır
diyorsunuz. Lütfen, bazı konulara müdahale edin arkadaşlar, her
şeye elinizi kaldırmayın Allah rızası için. Milleti
temsil ediyorsunuz, işçiyi temsil ediyorsunuz, sizden şu anda karar
bekliyorum.
Saygılar sunarım hepinize. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Meral.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 30 uncu maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı
Kanunun 41 inci maddesinin beşinci fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat
Tuncel (İstanbul) ve arkadaşları
4857 sayılı İş Kanununun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren olmak üzere 4857 sayılı Kanuna göre
kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan
sigortalıların ve mevsimlik işçilerin kısmi süreli
çalıştıkları aylara ait ve hizmet akitleri askıda
oldukları ve eksik süreler için primlerin yüzde 60ını ve
birinci fıkranın (a) bendi kapsamına giren
çalışanların eksik primlerinin tamamı Hazine
tarafından karşılanır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tuncel. (BDP
sıralarından alkışlar)
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; gecenin bu saatinde Türkiye'nin çok önemle
beklediği bir yasa tasarısını görüşüyoruz.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
30uncu maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten, hem çalışma koşulu açısından
hem sağlıklı tartışma açısından, çok uygun
çalışma saatleri değil. Aslında, sadece işçiler,
emekçiler açısından değil, AKP İktidarı,
milletvekillerini de çalıştırırken ne yazık ki bir
iş etiğine uymamaktadır. Gece sabahlara kadar
çalıştırıp buradan da sağlıklı bir sonuç
istemektedir.
Verdiğimiz değişiklik önergesine göre,
çalışan sigortalı, mevsimlik işçiler ve kısmi süreli
çalışanların, kadınların, bu primlerinin büyük bir
kısmının devlet tarafından, yüzde 60 gibi bir
kısmının devlet tarafından üstlenilmesini önermekteyiz.
Bunun gerekçesi de zaten zor koşullarda çalışan işçiler,
emekçiler, kendi primlerini ödeyememektedir. Yani bu koşulda, Türkiyede
yaşama konusunda çok ciddi sorunlar yaşayan işçilerin,
emekçilerin tekrardan borçlanarak kendi primlerini ödemesi ve bunun üzerinden
bir yaşam kurması ne yazık ki sorun değil.
Bildiğiniz gibi, kapitalizmin yaşadığı
ekonomik kriz bütün dünyayı etkiledi ve dünya bu ekonomik krizden
nasıl çıkarızın tartışmasını yürütmeye
başladı. Doğal olarak bu tartışma yürütülürken patronu
korumak üzerinden, sermayeyi korumak üzerinden bir politika
geliştiriliyor, neoliberal politikaların özünü de bu
oluşturuyor. Dolayısıyla, nereden çıkarız bu krizden,
daha çok işçi ve emekçilerin üzerinden nasıl bir sömürüyü
geliştirebiliriz diye
Türkiye de bunu örnek alarak aslında yine
kapitalizmin krizinin yükünü işçilere ve emekçilere yüklemeye
çalışıyor.
Sayın milletvekilleri, uzun süredir, bu krizin
yaşandığı günden bugüne, emekçiler Krizin nedeni biz
değiliz, krizin faturasını biz ödemek istemiyoruz. diye
sokaklarda eylem ve etkinlikler yapıyor, hâlâ da bunu yapmaya
çalışıyor.
Şimdi, bu kanun tasarısıyla birlikte, AKP
İktidarı, esnek çalışmayı bir şekilde kanuni bir
şeye getiriyor. Bunun birçok nedeni var. İşte, esnek
çalışma parçalı hâle geliyor. Dolayısıyla,
aslında İşsizlik ya da yoksulluk oranı azaldı.
derken Sayın Bakan, parça parça, yani parçalı bir hâle getiriyor
iş alanını ve daha çok kişi üretime katılmış
gibi görünse de, aslında, daha çok işçi sigortasız olarak,
sosyal güvenceden yoksun olarak çalışmak durumunda kalıyor. Bu
işten en çok da kadınlar zarar görüyor. Kadınlar zaten
istihdamda yok denecek kadar az, esnek çalışmayla birlikte de, aslında,
burada en çok zarar gören bir noktada.
Tabii, bu esnek çalışma, istikrarsız,
kırılgan, geçici nitelikler taşıyan, güvencesiz istihdam
uygulamalarını beraberinde getiriyor, bununla birlikte de,
aslında, işçilerin ve emekçilerin örgütlenmesini engelliyor,
sendikalı olarak mücadele etmesini engelliyor ve diyelim ki, bu neoliberal
politikalar karşısında daha güçlü durmasını
engelliyor. Dolayısıyla, iktidar, bir taşla iki kuş
vurmuş oluyor; bir yandan krizin yükünü emekçilerin sırtına
yüklerken, diğer yandan emekçilerin bu şey karşısında
örgütlenmesini ve örgütlü mücadele yürütmesini de engellemiş oluyor. Bu,
tabii, çok ciddi bir sorun ve adaletin tam da nasıl
gerçekleştirildiğini, nasıl bir adaletsizlik olduğunu
ortaya koyan bir politika. AKP İktidarı bundan vazgeçecek mi? Görünen
o ki vazgeçmiyor, aksine, bu politikaları biraz daha derinleştiriyor.
Yine, sayın milletvekilleri, bu tasarı kapsamı
içerisinde -biraz önce sayın milletvekili de ifade etti- özellikle
cezaevinde kalan ve beraat edenlerin prim borçlarının ödenmesi
yaklaşımı aslında bizim açımızdan da önemli. Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Ayla Akat Atanın da kanun teklifi var ve
bunun üzerinden düzenlenmesi gerektiğini ifade etmişti. Gerçekten, 12
Eylülle yüzleşeceksek, 12 Eylülden bugüne yeni bir başlangıç
yapacaksak
Tabii, öncelikle 12 Eylülle yüzleşmeyi becermek lazım.
Biz bunu beceremediğimiz için, geçmişle yüzleşmeyi ve yeni bir
toplumsal sözleşmeyi beceremediğimiz için, sanırım, o dönem
tutuklu olanları, işte, o dönem bu sistemden zarar görenleri
kurtarmayı ya da bu kapsam içerisine almayı da düşünmüyoruz,
görünen o. Ancak, bu konuda gerçekten bir düzenleme yapılacaksa,
iktidarın bunu da kapsam içerisine alması gerekir.
Torba sanırım büyüktür, her şeyi içine
aldığına göre, bunu da alır. En azından, emekçiden
yana, halktan yana birkaç şey de bu torbaya sığsaydı,
sanırım, Türkiye emekçileri açısından, kadınlar
açısından daha iyi olurdu diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tuncel.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter
sayısı arayın Başkanım.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.53
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 01.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
30uncu maddesi üzerinde verilen İstanbul Milletvekili Sayın Sebahat
Tuncel ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 31de üç adet önerge vardır; sırasıyla
okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 31 inci maddesinde geçen %12 ibaresinden sonra
gelmek üzere oranında ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Erkan Akçay
İzmir Konya Manisa
Ahmet Duran Bulut Metin Ergun Nevzat Korkmaz
Balıkesir Muğla Isparta
Mehmet Günal Kadir Ural Recep Taner
Antalya Mersin Aydın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
31inci maddesinin tasarı %12 ibaresinin %30 olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Nezir
Karabaş Ayla Akat
Ata Sırrı
Sakık
Bitlis Batman Muş
Sebahat Tuncel Şerafettin Halis Hasip Kaplan
İstanbul Tunceli Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 31 inci maddesi ile
değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin
dördüncü fıkrasında yer alan alt sınırının
altında olmamak kaydıyla ibaresinin alt sınırı ile
üst sınırı arasında olmak kaydıyla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Bülent Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Tayfur Süner Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Antalya Trabzon Malatya
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz maddede çok küçük bir
düzeltme öneriyor. Maddenin daha iyi anlaşılmasını
sağlamak amacıyla daha farklı bir yazımı öneriyor, ama
her nedense, gerek Komisyon gerekse Sayın Bakan buna katılmıyor.
Bu vesileyle, Sayın Bakanın biraz önce Genel Kurula yapmış
olduğu bazı açıklamalarla ilgili olarak Genel Kurulu doğru
bilgilendirmeyi kendime görev sayıyorum.
Sayın Bakan, yoksulluk rakamlarıyla ilgili bazı
bilgiler verdi, ben de size Türkiye İstatistik Kurumu rakamlarından
bazı bilgileri vermek istiyorum. Durum nedir, bu bilgilere göre hep
birlikte değerlendirelim.
Fert başına yoksulluk oranları; 2002-2009
yılları göreli yoksulluk rakamlarını vereceğim.
2002de yoksulluk oranı yüzde 14,74 iken, yani toplumun, nüfusun yüzde
14,74ü bu gruba, yoksul grubuna giriyorken, bu rakam 2009 yılında
yüzde 15,12ye çıkmıştır. TÜİK en son 2009
yılı rakamını yayınladığı için sizlere
2009 yılı rakamını veriyorum.
Göreli yoksulluk rakamı deyip Sayın Bakan buna
farklı açıklamalar getirebilir. Ben, diğer yoksulluktan bir
rakam vereceğim. 2009 yılından 2010 yılına Türkiyede
yoksul sayısı 818 bin kişi artmıştır. Bu da
TÜİKin rakamıdır. Bir başka rakam vermek istiyorum.
Köylerde durum nedir, köy nüfusu? Köyde durum kötü, tarım kötü, çiftçi
kötü, üretici perişan ve üretici yoksullaşmış durumda.
Kırdaki, yani köydeki yoksulluk Türkiye İstatistik Kurumunun
rakamlarına göre 2002 yılında nüfusun yüzde 34,48i iken, 2009
yılında bu rakam yüzde 38,69a çıkmış. Rakam budur,
Türkiye İstatistik Kurumu rakamları budur. Farklı rakamı
varsa Hükûmetin veya iktidar partisi grubunun, buraya çıkar
anlatırlar, biz de çıkar gerekli değerlendirmeleri yaparız.
Sayın Bakan bir konuda daha Genel Kurulu yanlış
bilgilendirdi. Siyasette biliyorsunuz nezaket gereği başka kelimeleri
kullanmıyoruz, yani yalan söylemek gibi bir sıfatı,
tanımlamayı kullanmak doğru değil, yakışık
almaz. Evet, Sayın Bakan doğru bilgi vermedi. Hangi konuda?
Şeker ölçüm çubuklarının hastalar tarafından temin edilmesi
konusunda Sosyal Güvenlik Kurumunun yarattığı ve 8 milyon
şeker hastasını ilgilendiren sorun konusunda Sayın Bakan
Genel Kurulu doğru bilgilendirmemiştir. Çok yanlış bir
yaklaşımı var, yanlış bir varsayımı var,
yanlış bir mantığı var. Konuşan
arkadaşlarımıza Sayın Bakan bir ithamda bulunuyor, diyor
ki: Bu mesele hakikaten hastalarımızı mağdur eden bir
durum. Bir durum tespiti yapıyor. Yani mağdur olduğunu kabul
ediyor ama bu mağduriyeti kim yaratmış? Tedarikçilerden
birisinin açtığı bir dava sonucunda Danıştay iptal
kararı vermiş.
OKTAY VURAL (İzmir) Ticaret meslek lisesi öğretmeni
açmış.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Evet, bir
öğretmen, davayı açan bir öğretmen, şeker hastası. Bu
uygulamadan mağdur olmuş. Danıştay kararı burada.
Sayın Bakan sizde yoksa vereyim. Bürokratlarınız size
yanlış bilgi verdiyse vereyim size, karar burada. Bir öğretmen
mağdur olmuş, çare arıyor, derdine çare arıyor. Bu
kararı ne zaman veriyor Danıştay? 5 Kasım tarihinde. Ne
zaman tebliğ ediliyor Sosyal Güvenlik Kurumuna? Aralık ayında,
aralık ayının başlarında. Sosyal Güvenlik Kurumu, 10
Ocak tarihine kadar bekliyor, 10 Ocakta bir genelge yayınlıyor:
Hastalar gitsin, eczanelerden bu ölçüm çubuklarını satın
alsın, faturasını bizim kuruma versin, biz de ona ödeyelim. Ne
zaman? Aylar sonra. Şeker hastası eczaneye gidecek,
parasını verecek, bu parayı birkaç ay sonra kurumdan tahsil
edecek, o esnada eziyet çekecek, banka hesabı açacak, bilmem
vekâletnameler verecek, sağlık kurulu raporunun onaylı
örneğini verecek
Yazık, günahtır! 8 milyona yakın
şeker hastasına Sosyal Güvenlik Kurumu eziyet ediyor; eziyet ediyor,
eziyet ediyor.
Ayrıca, Sayın Bakana, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
Sağlık Bakanlığı koltuğunda oturan bir Sayın
Bakana, Tedarikçinin açtığı bir dava sonucunda bu karar
verilmiştir. diyerek, âdeta, konuşan milletvekillerini,
tedarikçilerin açtığı bir davanın arkasından gidiyor
şeklinde, bir itham demeyeyim, itham etmiyor tabii ama bu izlenimi verecek
şekilde bir konuşma yaparak yanlış bir şey
yapıyor, yakışmıyor. Sözlerimi burada bitiriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Sayın Bakan bu konuda
lütfen milletvekillerinden özür dilesin. Burada dile getirenler sanki
şeker hastası olanların menfaatini değil de sanki
tedarikçilerin menfaatlerini koruyormuş gibi bir izlenim oluşturdu.
Milletten özür dilemenizi tavsiye ediyorum.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Sayın Başkan, izin verirseniz, bu konuda çok
kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bakana 60ıncı maddeye göre söz
veriyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin konuşmasında geçen bir mahkeme kararının
doğru olduğuna ve özür dilediğine ilişkin
açıklaması
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Evet, arkadaşlar, Sayın Hamzaçebi doğru
söylüyor. Benim yanlış kalmış hafızamda. Bir
vatandaşımızın açtığı bir davadan sonra bu
mahkeme kararı değiştirilmiş. Ben yanlış
bildiğim için size yanlış aktardım, sizlerden özür
diliyorum ama bu, olayın mahiyetini değiştirmiyor. Biz, normal
şartlarda, bu diyabet ölçüm çubuklarıyla alakalı düzenlemeleri
yaparken SUT fiyatları üzerinden satış yapıyoruz. Piyasada
onlarca değişik mamul varsa ve birbirinden farklı mamullerse
bunlar ve farklı fiyatları varsa, biz, orada ortalama bir fiyat
üzerinden değerlendirme yapıp ödeme yapıyoruz.
Vatandaşımız kendi tercihi ile daha farklı ürünü
almayı düşünmüşse, gidip onun üzerini tamamlaması sebebiyle
verdiği bir mahkeme için bile biz kamu kaynaklarının hesabını
yapmak durumundayız.
Az önce kendilerinin ifade ettiği, önce 6 milyon,
arkasından 8 milyon diye telaffuz ettikleri hasta
sayısının her birisinin kullandığı bu ürünlerin
kamuya maliyetinin ne olacağını ilgili kurumlar hesaplamak
durumundadırlar.
Ayrıca, bugün mahkeme kararı sebebiyle bu fiyatlar
üzerinde durdurma kararının alınmasından sonra ortaya
çıkan uygulamayı da, hiç unutmayalım ki, yıllar
yılı, bu eleştiriye yapan muhalefet mensuplarının
yönettiği kurumlar yöntem olarak kullanmışlardı. Biz
istisnai olarak kullanıyoruz, geçici olarak kullanıyoruz ve mümkün
olduğu kadar kısa zamanda da vatandaşlarımızın bu
mağduriyetini gidereceğiz. Sizlerin hiç endişesi olmasın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, Sayın Bakan konuşmasında Yıllarca muhalefet
mensuplarının yönettiği kurumlar diyerek Sayın Kılıçdaroğlunun
SSK Genel Müdürlüğü dönemini itham eden, bu vesileyle Genel
Başkanımızın ismini söylemek suretiyle, onu tarif etmek
suretiyle grubumuza sataşmıştır. Söz talep ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Genel bir ifade
Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir saniye.
Sayın Vural, sisteme girmişsiniz.
Sayın Hamzaçebi, kısa olarak Sayın Vurala söz
talebini vereyim.
12.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, kan şekeri ölçüm çubuklarına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bu konuda şimdi
Danıştayın verdiği karar şu: Piyasada tıbbi
açıdan yetersiz ve elverişsiz olmakla birlikte fiyatı düşük
malzemenin de bulunduğu anlaşıldığından, piyasada
mevcut kan şekeri ölçüm çubuklarının standartlara uygun olanlar
arasından en düşük bedelle olanı belirlenmek suretiyle
Şimdi Sayın Bakan size soruyorum: 1 Aralık 2009 tarihinde 2007
tarihli aynı hüküm vardı, Danıştay iptal etmedi mi bunu?
Yine iptal etmişti ama siz 2010 yılında yine koydunuz bunu.
Dolayısıyla piyasada şeker ölçümüyle ilgili, emeklilerimiz,
düşük kalitede olan birtakım ürünlerle ilgili bir koruma
yapmanızı da istiyor. Özellikle bu konuya da dikkatinizi çekmek
istedim.
Teşekkür ederim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) O kararın devamını da okuyun lütfen.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçerin, CHP Genel Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, dokuzuncu
yılındasınız, Adalet ve Kalkınma Partisi dokuzuncu
yılındadır iktidarda ve hâlâ Sosyal Güvenlik Kurumunda herhangi
bir sorun yaşandığında geri dönüp Sayın
Kılıçdaroğlunun SSK Genel Müdürlüğünü itham eden bir
yaklaşımı ortaya koymaktan çekinmemektedir. Ayıp oluyor!
Dokuz yıldır sorunları çözememişsiniz, hâlâ Sayın
Bakan, burada yaptığınız açıklamayla, 6, 8, her neyse,
milyonlarca şeker hastasını süründüren bir
yaklaşımı burada savunuyorsunuz ama sokağa
gittiğinizde hekim seçme özgürlüğü, eczane seçme özgürlüğü, ilaç
alma özgürlüğü
Beş kuruş vermeyeceksiniz, para vermeyeceksiniz,
yaklaşımıyla vatandaştan oy istiyorsunuz.
Sonuç şudur: Sizin yayınladığınız bu
tebliğ gereği şeker hastaları mağdurdur. Siz kendi
konuşmanızda söylüyorsunuz, mağdur, mağdur edilmiştir.
Siz çözüm yerindesiniz. Danıştay diyor ki 55 kuruşluk bir fiyat
belirlemişsiniz, bir değerlendirme, standart
koymamışsınız. En ucuzu almak zorunda olabilirsiniz, en
ucuz tarifi yapabilirsiniz ama bir kaliteyi tarif edeceksiniz, standart
koyacaksınız.
Şimdi Sayın Bakan diyor ki: Biz özgürlük
tanıyoruz, şeker hastası isterse gidip daha fazla, daha
pahalı bir şeker ölçüm çubuğunu alacak. Bir yandan burada
emekliye 60 lira maaş zammını bu paketin içine koyuyorsunuz, bir
yandan da bu 60 lira maaş zammıyla git daha pahalı şeker
çubuğu al diyorsunuz. Evet, Sayın Bakanın emekliye
yaklaşımı budur.
Sayın Kılıçdaroğlunun SSK Genel
Müdürlüğüne tekrar dönmek istiyorum. Yetki elinizde, Sayın
Kılıçdaroğlunun o döneme mahsus bir kötü yönetimi varsa
soruşturma açarsınız.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 1999daki af kanunu
engelliyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) 1999daki af kanunu,
Sayın Canikli, onları iyi takip etmemişsiniz, bana cevap
verirken lütfen o konuları biraz
inceleyin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İyi takip ettim,
biliyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın
Kılıçdaroğlunun o af kanunu dediğiniz konuya giren
düzenlemesi bir personele verdiği sicil raporunu kendisi düzenlememiş
de birisi düzenlemiş, o da imza atmış.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Görevi ihmalle
soruşturma
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - İmza Sayın
Kılıçdaroğlunun, ama verdiği not
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Öyle değil
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) -
bir yönetici olarak
işte binlerce kişinin sicil raporunu dolduramamış,
yardımcısından rica etmiş, o da imzalamış. Sen
niye doldurmadın? Suç budur.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır, geriye
yönelik
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bakın, Sayın
Canikli, siz dokunulmazlıkları kaldırmaktan niye
kaçıyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Karıştırma şimdi, başka bir şey söylüyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Niye
kaçıyorsunuz? Ee, gelin ama. Niye kaçıyorsunuz? Cesaretiniz yok. Siz,
şu Karadenizdeki fındık üreticisinin 169 milyon lira
alacağını gasbettiniz, ona cevap veremiyorsunuz buraya
çıkıp.
Sözlerimi bitiriyorum, size saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
31inci maddesinin tasarı %12 ibaresinin %30 olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaplan, siz mi
konuşacaksınız?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gerçekten bugün meydanlara kim çıktı,
işçiler niye yürüyor? Türk-İş de yürüyor, DİSK de yürüyor,
KESK de yürüyor, Türk Tabipler Birliği yürüyor, bütün sendikalar, kamu
sendikaları yürüyor. Bu karda, kışta işçi yürüyerek
ısınıyor herhâlde, siz de yoklama yapılınca
koşturarak ısınıyorsunuz! Koşarak birisi, yürüyerek
birisi
Peki, işçilerin bu soğukta derdi ne, niye dökülmüş,
Türkiye'nin bütün şehirlerinden niye gelip yürüyorlar? Çok açık
konuşuyorlar işçiler, Türk-İşi de DİSKi de kamu
sendikaları da çok açık söylüyorlar; çalışma
hayatını daraltıyorsunuz, işçilerin haklarını
kısıyorsunuz, sosyal güvenlik haklarını
kısıyorsunuz, yaşlarını yükseltiyorsunuz ve birçok
haksızlık sayıyorlar. Diyorlar ki öğrenciler,
çıraklar, stajyerler: Bütün bu yaşama alanını
mahvettiniz. Şimdi, ben soruyorum, Allah aşkına: Zaten 1 Ocak
2012de GSS yürürlüğe girecek, herkes gelirinin yüzde 12,5unu prim
ödemedikçe sağlık hizmetlerinden yararlanmayacak, öyle değil mi?
Peki, siz, izin süresinde aynı parayı işçiden
alırsanız -izin süresinde- ve onu işverenden almazsanız,
sizin işçiye bakış açınız, yani gerçekten bir anlayış
olarak nasıl bir anlayış, izah edebilir misiniz? Bakın,
izinli süresinde dahi aldığınız rakam bu. Bunu,
işveren primini -işçisinin-
yükseltin. diyoruz yani bunun Türkçesi bu; çalışırken izinli
olan işçinin primini ödeyin. Ha, Kaynak yok. diyeceksiniz, değil
mi? Kaynak deyince başka kaynaklar aklınıza geliyor, çünkü
yüzde 5 işveren primini indiren hükûmet değilsiniz. Her yıl
ülkeye 5 milyar lira parayı kamu fonundan, hazineden, o işçinin
ödediği paradan kesip veriyorsunuz, teşvik altında veriyorsunuz,
bilmem ne adı altında veriyorsunuz.
Şimdi, biz, sizi biraz insafa ve adalete davet ediyoruz.
Gecenin sabahına doğru gidiyoruz. Biz de Başbakan gibi
insanız, bizim de stresli ve sinirli anlarımız olabilir, sizin
de olabilir, değil mi? Bu angarya çalışma bile, Sosyal Güvenlik
Yasası ve çalışma hukuku açısından
aldığınız zaman, Meclisin bu tarz bir
çalışmasının kendisi angarya ve insan hakları ihlali
değil mi?
Demin bir tartışma yaşandı. Ben bu
tartışmayı size o kadar uzun uzun konuşmayacağım.
Teknik gelişti, şurada konuşuyoruz, bizi,
vatandaş, evinde, odasında seyrediyor, dinliyor. Bir şeker
hastası, bakın, bir şeker hastası yaşlı, bir
mağdur, bu mesajı üşenmeden göndermiş. Ben bunu olduğu
gibi okuyacağım ve vicdanınıza havale edeceğim ondan
sonrasını: Sayın Vekilim, sürekli televizyonda izliyorum sizi
ve sizleri. Şeker hastaları hakkında ölçme çubuğu uzman
hekim tarafından rapor edilmiş hastaya tanımlanmış,
senelerdir ödenen şeker ölçme çubuğu doktordan reçete ve raporu
eczaneye verdik mi alıyorduk. Bu kadar açık. Şimdi kendi
paramızla alıyoruz. İleride SSK kurumundan paranızı
alın. şekline döndü. Köyler il kurumlarına 80-100 km uzakta.
Gidip almak için üç kuruş yerine beş kuruş harcayacağız
ve gezinme imkânımız da yok. Bizi aldatma yoluyla mağdur eden
AKPye sesimizi duyuramıyoruz. Her ay 30 TLyi vermek zorunda
kalıyoruz. Paran varsa tedavi ol, yoksa öl demektir. Hani hukuk, hani
demokrasi? Soruyoruz. Bir ben değil, binlerce hasta mağdur durumda
benim gibi. Ülkenin batısındaki, doğusundaki, kuzeyindeki,
güneyindeki hasta da aynı durumda. Talep ediyoruz. Sesimizi duyurunuz ve
bizim şeker hastalarını da insan yerine koysunlar. Vicdan
yoksulluğu, hizmeti geri çekme, hastanın kendine ödetme planı,
Ben hayatımdan bezdim. diyen hastalara daha da ters bakmak
iktidarın suçudur. diyor. Şimdi arkadaşlar, bu üşenmeden
bir yaşlı hastanın, mağdurun mesajıydı; iki
kelime daha vardı, bitiremedim. Sizin vicdanınıza, sabaha
karşı, bu mübarek cuma günü havale ediyorum. İster düzeltin,
ister düzeltmeyin.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
işlem yapıldıktan sonra, maddeden sonra
Çünkü Sayın Bakan
benim yerimden yaptığım konuşmada verdiği cevapta
benim söylediklerimle alakalı olmayan son derece yanlış bir
değerlendirme yapmış. O konuda müsaade ederseniz sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) İsim zikretmedim.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 31 inci maddesinde geçen %12 ibaresinden sonra
gelmek üzere oranında ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Taner, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Torba
Kanun Tasarısının 31inci maddesiyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu
maddede, aylıksız izinli olanların izinli oldukları süreler
için prime esas kazancın alt sınırı altında olmamak
kaydıyla yüzde 12 genel sağlık sigortası işveren
tarafından ödenmesi şartı düzenlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, torba kanun tasarısı
gündeme geldiği günden bu yana, özellikle SGK düzenlemeleriyle ilgili
birçok aksaklık vatandaşlarımız tarafından gündeme
getirilmektedir. İşte bunlardan bazıları:
BAĞ-KURlular dâhil birçok iş kolu için iş kazası ve meslek
hastalığı sigortası uygulanmakta iken, değişik
kanunlarla emeklilik hakkını kazanan ancak ekonomik şartlar
gereğince tekrar çalışmaya başlayan emeklilerin
aylıklarından yüzde 15 destek primi kesilmesine rağmen, bu
kesilen destek primleri hiçbir işe yaramamaktadır. Destek primi
kesintisine tabi olanlar ileride iş kazası veya meslek
hastalıklarıyla karşılaştıklarında,
ödemiş oldukları destek primlerinden yararlanmak istemekteler.
Yine, 2926 sayılı Tarım BAĞ-KURlu kapsamında,
1994 yılından itibaren satmış oldukları tarımsal
ürünler için düzenledikleri müstahsil makbuzlarıyla üreticilerden yüzde 1
kesinti yapılmış, bu BAĞ-KUR kesintileri kurum hesaplarına
girmediği veya kesinti yapılan üreticilerin listeleri kesinti yapanlarca
ilgili birimlere verilmediğinden mağdur durumdadırlar. Bu tür
sıkıntısı olanların, ellerindeki teşvik edici
belgeleri olması hâlinde, 1994 yılı itibarıyla
tescillerinin yapılabilmesi ve yine aynı kapsamda 22
yaşını doldurmuş aile reisi olan kadın kayıt
olabilir şartından dolayı, kadınlarımızın
birçoğu bu haklarını ancak dava açarak kazanabilmekteler,
bunların da giderilmesi gerekir.
Değerli milletvekilleri, sizlerin de bu düzenlemeyle kabul
ettiğiniz kriz döneminin etkileri hâlâ devam etmektedir.
İşsizlik oranları hâlâ çok yüksek ve bir türlü de
düşürülememektedir. Böylesine işsizliğin sorun olduğu bir
nokta Hükûmetin elini güçlendirecek bir öneri gündemdedir. Bu
gerçekleştiği takdirde ortaya çıkacak olan on binlerce kadro da
iş ve aş bekleyenlerin umudu hâline gelecektir ve o talepte 1999
öncesinde sosyal güvenlik kapsamına dâhil olmuş, prim ödemiş ve
daha sonra da 2006da yapılan yaş şartı düzenlemesi ile
emeklilik hakları gasbedilen ve şu anda gerekli olan prim ödeme gün
sayısını ve süresini yerine getirdikleri hâlde, getirilen
yaş haddi uygulaması ile müktesep hakları ellerinden
alınarak emeklilikleri verilmeyen on binlerce vatandaşımız,
bir kereye mahsus verilecek hakla bu torba düzenlemenin içinde kendilerinin
mağduriyetinin giderilmesini, binlerce işsize iş ortamı
yaratacak önergenin sizlerin desteğiyle kabulünü beklemekteler.
Ayrıca Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuyla ilgili kanun
düzenlemesi de Meclis Başkanlığına sunulmuştur.
Değerli milletvekilleri, özellikle esnafın BAĞ-KUR
prim borçlarının yeniden yapılandırılmasında 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 4üncü maddesinin (b) bendine göre, altmış günden fazla
prim borcu olduğu gerekçesiyle esnaf kesimi sağlık
hizmetlerinden faydalanamadığı hâlde verilmeyen sağlık
hizmetlerinin primi tahsil edilmek istenmektedir. Daha önceki
yapılandırmalarda da gündeme getirdiğimiz bu düzenlemeyi bir
kere daha dikkatinize sunuyoruz. BAĞ-KUR borcu olan
esnaflarımızın sizlerden talebi, vermediğiniz
sağlık hizmetlerinin bedelini tahsil etmeyin ve de bu
yapılandırma ile borcunu ödeyemeyecek durumda olan esnaflara
talepleri hâlinde emeklilik sürelerine ilave edilmek suretiyle mevcut prim
borçlarının silinmesinin imkânının verilmesi.
Değerli milletvekilleri, bir de biraz önce gelen bir
mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bugün TRT Belgeselde
yayınlanan bir programda Ankaranın Güdül ilçesinde milattan önce
5000 yıllarına ait Türk izleri tespit edilmiş ve kazı
çalışmaları başlatılmış. Emeği
geçenlere teşekkür ediyoruz. Özellikle Sayın Halaçoğluna ve
Servet Somuncuoğluna çalışmalarından dolayı
başarılar diliyor ve teşekkür ediyoruz. Hâlâ açılımdan
bahsedenleri, memleketi otuz altı etnik gruba bölmeye çalışanları
da millete havale ediyoruz.
Gereğinin yapılmasını saygılarımla
sizlere rica ediyorum.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Az kaldı, sabret,
beş ay sonra millet gösterecek.
RECEP TANER (Devamla) Göreceğiz hep beraber.
İnşallah... (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Taner.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Hükûmetin
katıldığı... Kabul etmeyenler
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hükûmet nerede
katıldı yahu?
KADİR URAL (Mersin) Hükûmet katıldı...
BAŞKAN Hükûmet katıldığını
söylemişti.
KADİR URAL (Mersin) Hükûmetiniz katıldı, takdire bıraktı...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Reddedildi...
Reddedildi Sayın Başkan. Kabul edilmedi Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben sonuç ilan etmedim. Tekrar soruyorum: Kabul
edenler
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
reddedildi. Bunun tekrarı yok ki...
BAŞKAN Hayır, hiçbir şey... Sadece Kabul
edenler...
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
neye el kaldırdıklarını bilmiyorlar ki. Her şeye el
kaldırıyorlar.
BAŞKAN Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Vural, şimdi ben sizi dinleyeyim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, biliyorsunuz
yoksullukla ilgili ben bir ifadede bulunmuştum, Sayın Bakan da
yerinden Yoksulluğun ölçümü asgari ücretli sayısı üzerinden yapılmaz.
dedi. Ben asgari ücretlinin üzerinden yoksulluk tespiti yapmadım.
Dolayısıyla, yanlış bir değerlendirmeyle benim ileri
sürdüğüm fikrin aleyhine bir fikri bana atfetmiştir. Sataşmadan
dolayı söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Orada bir sataşma yok ama düzeltmekle ilgili
isterseniz ben size 60ıncı maddeye göre vereyim.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, burada yoksulluğun
ölçümünü asgari ücretli sayısı üzerinden
yaptığımı iddia ediyor. Böyle kim söyledi ona?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tutanaklarda öyle geçti.
OKTAY VURAL (İzmir) Öyle bir şey demedim ki ben.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin
yoksulluğun ölçümüyle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Benim, bu yoksullukla ilgili söylediğim husus, en düşük
gelir diliminde çalışanların sayısının 2002de
yüzde 16,9 yani her 6 kişiden 1inin en alt gelir grubu olan yüzde 20de
çalıştığını, 2008de ise her 4 kişiden
1inin çalışır hâle geldiğini; dolayısıyla,
AKPnin istihdam politikasının alt gelir grubunda istihdam
oluşturan bir politika olduğunu söyledim. Bunun içerisinde asgari
ücretlisi vardır, kayıt dışı ücretlisi vardır,
kim varsa vardır. Ben onun üzerinden yoksulluk sayısı ifade
etmedim ama Sayın Bakanın bu
Benim söylediklerim de eksik.
Bakın, 2008 yılında yapılan yoksullukla ilgili
çalışmada yüzde 10 ve yüzde 5lik gelir dilimleri
açıklamıyor TÜİK. Niye açıklamıyorsunuz?
Çıkın açıklayın.
Şimdi, Sayın Bakanın yaptığı bir
itiraf var, diyor ki, en düşük gelir yüzde 10luk 7 milyon 200 bin. Ekim
ayında istihdamın 22 milyon 972 bin olduğunu dikkate
aldığımızda Türkiyede çalışan her 100
kişiden 31 kişisi en düşük gelir grubunda
çalışıyor. Böyle bir vahamet olur mu? Yani bir de ikinci yüzde
10a baktığınız zaman, Türkiyede yüzde 60, yüzde 70
neredeyse istihdam en düşük yüzde 20lik gelir grubuna
çıkmış demektir.
Sayın Bakan burada itiraf ediyor. Ben her 4 kişiden 1i
derken, Sayın Bakanın yüzde 10luk gelir dilimiyle ilgili
verdiği bilgi, her 3 kişiden 1inin en alt gelir grubunda istihdam
edildiğini görüyoruz. Bunun refah neresinde? Böyle bir refah olur mu?
İnsanlarımızı en düşük gelir grubunda istihdam eden
bir politika, istihdam politikası, ekonomi politikalarının bir
neticesidir. Bu da kabul edilebilecek bir husus değildir. Kaldı ki,
Sayın Bakan bir itirafta daha bulunuyor. 9 milyon zorunlu
sigortalının 4 milyonu asgari ücretli yani neredeyse yarısı.
Elimizi vicdanımıza koyalım. Bu çalışan 9 milyon
sigortalının 4 milyonunu asgari ücrete mahkûm eden bir politika
nasıl refah politikası olur?
İşte, bunlar, aslında AKP döneminde uygulanan
ekonomi politikası neticesinde istihdamın, fakirleştirici bir
istihdam olarak uygulandığını ve yoksulluğun giderek
arttığını ortaya koymaktadır.
Harcanabilir gelire geldiğimiz zaman zaten iş fecaattir.
İşte, tablolar bunlar; TÜİKin tablolarıdır,
rakamlarıdır.
Ben yüce Meclise bunları arz etmek istedim. Hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Madde 32de iki önerge vardır,
sırasıyla okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 32 nci maddesinde geçen üzere ibaresinin
kaydıyla şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay
Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Metin Ergun Kadir Ural Recep Taner
Muğla Mersin Aydın
Mehmet
Günal Oktay Vural
Antalya İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın 32 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Özyürek
İzmir Malatya İstanbul
Tayfur Süner Ensar Öğüt Bülent Baratalı
Antalya Ardahan İzmir
Madde 32- 5510 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan (b) bendi ibaresi (a) bendi, beşinci
fıkrasında yer alan bu süreler ibaresi bu süreler, bu maddenin
üçüncü fıkrası hükmü saklı olmak üzere şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Öğüt. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
Tasarının 32nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce,
Sayın Bakanım Binali Yıldırım Bey buradayken bir
şey istirham edeceğim. Kars-Tiflis demir yolu bizim Ardahandan
geçiyor. Sayın Bakanım, o temel atıldığı zaman
-teşekkür ederim kendisine- söz vermişti. Antrepoları, lojistik
tesisleri Ardahan il sınırına yani sınırdaki
çıkışa kuracağız. demişti. O sözünde duracağını umuyorum
ve istirham ediyorum çünkü Ardahanlılar hakikaten bu konuda çok hassas.
Zaten kalkınmamış bir bölgeyiz, bir de onu başka bir yere
götürmelerini inanın insanlar tepkiyle karşılıyorlar,
Sayın Bakanıma arz ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Ziraat Bankasına ve tarım
kredi kooperatiflerine olan çiftçi borçları var. Bu borçlar maalesef bu
torba yasaya konmadı. Ben,
Anadolunun her tarafından gelen arkadaşları, çiftçileri hem
bizim Grup Başkan Vekilimiz Akif Hamzaçebi Beyle hem de Nurettin Canikli
Beyle görüştürdüm. Akif Hamzaçebi Bey gayet normal şekilde Derhâl
bunu koyalım torba yasaya. dedi, iktidar partisi Grup Başkan Vekili
Nurettin Canikliye getirdiğimde, o da Bakarız. dedi ama
konmadı, şimdi sizden istirham ediyorum.
Türkiyeyi ete muhtaç ettiniz, dışarıdan et
geliyor, 500 milyon dolar civarında bir para ödendi. Çiftçi ve köylü
hayvanını satamıyor, para da etmiyor. Şimdi,
dışarıdan getirilen et ucuz, adamın malı yüzde 50
azaldı bakın. Bir de şimdi borcu var, borcun faizinde de
kolaylık yapmıyorsunuz. Büyük tüccarların, büyük zengin
patronların, büyük fabrikatörlerin borçlarını siliyorsunuz da,
yüzde 30 civarında toplumu temsil eden garip çiftçinin malına niye
gözünüzü dikiyorsunuz? Yani hem ithal getiriyorsunuz, malı ucuzluyor
Ben geçen hafta Ardahandaydım, Karstaydım, hayvan
pazarına gittim, inanın adam diyor ki: 2 milyarlık mal 1
milyara indi, ben ne yapacağım?
Hanımefendinin umurunda değil, nasıl olsa tuzu
kuru!
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Biz 3 bin liraya
alalım o inekleri.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Bakın arkadaşlar, yani
devletin kasasından Çalık grubuna 750 milyon dolar verirseniz Hanımefendi
kahkaha atar, burada dinlemez bile. Olmaz böyle bir şey.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Sayın Vekilim, sen al
da biz senden 3 bin liraya alalım o inekleri.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Alırsan tabii, gel
Şimdi, bir şey daha söyleyeyim: Şap
hastalığı var. Sayın Tarım Bakanı Şap
hastalığı Edirnede, Trakyada yok. diyordu. Şimdi
Edirnede de başlamış şap hastalığı, Karsta
da var, Edirnede de var.
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, şap
hastalığının iğnesi var, iğnesi, soğuk
zincirle getirilen iğne, bozulmayacak. Ama soğuk zincirle
getirilmeyen, bozulan iğne hayvana ne kadar vurursanız vurun kâr
etmiyor, hastalığını durdurmuyor. Şimdi, tarım ve
hayvancılık battı, gitti, dışarıdan ithal ete
muhtaç kaldı Türkiye, çiftçimiz zor durumda. Hiç olmazsa -lütfen, rica
ediyorum- şap hastalığını durduracak veteriner
hekimleri hızlı bir şekilde görevlendirelim.
Şimdi, şu anda, değerli arkadaşlar, bir örnek
vereceğim. Artvinin Şavşat ilçesi Meydancık beldesinde 3
bin tane canlı hayvan vardı, büyükbaş; şu anda 60 tane
kalmış, gözünüz aydın! 60 tane kalmış, yemin ediyorum.
Ardahan öyle, Kars öyle, inanın, zaman zaman ben çok da üzülüyorum. Yani bu
ithalata 2011in sonuna kadar müsaade ettiniz. İthal et geliyor, ithal et
-inanın, yemin ediyorum- yenmiyor. Ben bir gün milletvekillerine ikram
edeceğim. Donmuş et
Türkiyedeki etle onu yan yana koyduğun
zaman hiç lezzeti yok. Ya, yapmayın yani bu topluma bunu yapmayın.
Hiç olmazsa bu insanların borcuna bir kolaylık tanıyalım.
Ziraat Bankası, tarım krediye olan borçlarını -lütfen, rica
ediyorum- bunların hiç olmazsa faizlerini silelim, anaparayı da
taksitlendirelim, bu insanlara bir kolaylık tanıyalım.
Ben bunu arz ediyorum. İnşallah, umuyorum, Hükûmet
sesimizi duyar ve tutanaklardan bu konuşmaları alarak buna bir çare
bulur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunmadan önce yoklama
talebi vardır, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Soysal, Sayın Öztürk, Sayın Ünsal, Sayın Akıncı,
Sayın Köse, Sayın Çakır, Sayın İçli, Sayın Tan,
Sayın Bingöl, Sayın Yazar, Sayın Yıldız, Sayın
Yalçınkaya, Sayın Öğüt, Sayın Sönmez, Sayın Tüzün,
Sayın Ağyüz, Sayın Arslan, Sayın Coşkuner, Sayın
Özkan.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum:
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 32 nci maddesinde geçen üzere ibaresinin
kaydıyla şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ural, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
KADİR URAL (Mersin) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; genel çalışma hayatıyla
alakalı bir konuşma yapacaktım ama Çalışma
Bakanımız gittikten sonra şimdi Ulaştırma
Bakanımıza genel çalışma hayatından falan
anlatmamıza gerek yok.
Ama, biraz önce 12 Eylül mağdurlarıyla alakalı
olarak bir önerge verildi ve maalesef sizlerin vermiş olduğu ret
oylarıyla reddedildi. Hani bu 12 Eylül mağdurlarının mağduriyetlerini
giderecektiniz? Hani 12 Eylül mağdurlarının bu şekilde olan
mağduriyetlerinin hesabını darbecilerden soracaktınız?
O Anayasa çalışmaları esnasında buraya gelip, kürsüye gelip
Ayşe Nur Hanım ne güzel anlatmıştı Mustafa
Pehlivanoğullarını, ne güzel anlatmıştı.
Vicdanınız rahat mı?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Rahat.
KADİR URAL (Devamla) Niye vermediniz o zaman, niye bu
insanların mağduriyetlerini düzeltmek için verilmiş olan bir
önergeye destek vermediniz? Yani kullanılma tabirini kullanmayacağım
ama Sayın Başbakanın söylemiş olduğu o
bağımsız ülkücülerden birisi yolda karşınıza
çıksa ve bu konuyu size söylese ne cevap vereceksiniz? Ne diyeceksiniz?
Ya, o zaman öyleydi, şimdi de böyle. mi diyeceksiniz? Demirelin
söylediği gibi Dün dündür, bugün bugündür. mü diyeceksiniz? Bunu mu
söyleyeceksiniz?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Günah
çıkarmayın! Günah çıkarmaya çalışmayın! O zaman
orada evet diyecektiniz.
KADİR URAL (Devamla) Niye yapmadınız? Niye
çıkarmadınız? Siz verseydiniz, o önergeyi siz verseydiniz; o
önergeyi siz getirip verseydiniz biz de size destek verseydik. O 12 Eylül
mağdurlarının çekilmiş olan çilelerinin, C-5lerde,
Mamaklarda çekilmiş olan çilelerin mağduriyetlerini en azından
biraz önlemiş olsaydınız iyi değil miydi? İyi olmaz
mıydı bu? Ama maalesef sizin insafınıza ve sizin
hassasiyetinize ve sizin samimiyetinize bugün bu Meclis tanık oldu.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Evet diyecektiniz,
evet.
KADİR URAL (Devamla) - Bu samimiyetinizden dolayı
hepinizi kutluyorum, hepinize teşekkür ediyorum.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Bir yıl geçti
aradan, neredeydiniz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Laf atmayın da, cevap verin.
KADİR URAL (Devamla) - Bunun yanında Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce yoksulluk konusuna falan
değinildi. Yoksul insan, fakir insan demektir. Ben size biraz sonra
söyleyeceğim. Temel tüketim ihtiyaçlarını
karşılayamayanlara yoksul insan, fakir insan denilir. Açlıktan
belki ölmeyen var diyorduk ama bundan iki üç gün önceki gazetelerde
okuduğunuzda bu ülkede açlıktan ölen bebekler var, bebekler.
Açlıktan ölen bebek! Bu, herhâlde sizin iktidarınıza
yakıştıramıyorsunuz ama maalesef bu iktidar döneminde oldu.
Maalesef bu iktidar döneminde açlıktan bir bebek hayatını
kaybetti! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli milletvekilleri, yıllar itibarıyla
şimdi Türkiyedeki yoksullukların artışını
okuyacağım size: 2006 yılında 12,1 milyonmuş, 2007de
12,2 milyon olmuş, 2008de 11,9 milyon olmuş, 2009da 12,7 milyon;
tam rakam 12 milyon 751 bin insanımız yoksul. Bu bizim
rakamlarımız değil, öyle kafadan falan da atmıyoruz, sizin
hazırladığınız rakamlar.
MEHMET CEYLAN (Karabük) Nereden aldın?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Önergenizi
oylayacağız, biraz açıklasanız.
KADİR URAL (Devamla) Kafadan falan
attığımız yok. Sayın Başbakanın her
fırsatta övündüğü ekonomi politikaları Türkiyede 2009-2010
yılında 12 milyon 751 bin insanın bu memlekette yoksulluğa
mahkûm edildiğini gösteriyor. Şimdi soruyoruz: Hani kriz teğet
geçtiydi? Evet, doğru krizi teğet geçenler var. AKP iktidarı
döneminin türettiği bazı zenginleri, müteahhitleri ve
ithalatçıları teğet geçmiş olabilir, rantçıları
teğet geçmiş olabilir ama emekliyi, memuru, işçiyi, çiftçiyi,
esnafı, özellikle de işsiz insanlarımızı bu kriz
teğet falan geçmedi, deldi geçti, özellikle de çiftçiyi de deldi geçti.
Bundan sonraki bir başka önerge konuşmamda tarımı da
söyleyeceğim, çiftçilerin durumunu da söyleyeceğim; o zaman da
oturacağız, Tarım Bakanımızın verecek olduğu
cevabı bekleyeceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum, iyi geceler diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ural.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 33te iki adet önerge vardır, sırasıyla
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 33 üncü maddesinin birinci fıkrasında
geçen üzere ibaresinin kaydıyla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Oktay Vural Recep Taner Kadir Ural
İzmir Aydın Mersin
Metin
Ergun Mehmet Günal
Muğla Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 33 üncü maddesi
ile 5510 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin değiştirilen
birinci fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Bülent Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Tayfur
Süner
Malatya Antalya
Bu fıkra hükümleri bu Kanunun yayımı tarihinden
önceki durumlar için de uygulanır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, geçici işçiler var. Hani
şu 228 bin kişiydi de 200 bin kişisini kadroya alıp da 28
bin kişiyi dışarıda bıraktığınız,
kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan geçici işçiler.
Var ya onlar
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 200 bin kişiyi
kim kadroya aldı?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi, bunlar
geçici işçi. Size, çalışan bir geçici işçinin emekli
olması için, hani 5 ay 29 günü olanı almadınız; 6 ay olan
girdi ama 1 gün az çalışan alınmadı. Ben
HASAN ANGI (Konya) - Onları da alacağız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Alın, alın
Şimdi, bir işçinin emekli olması için, 6 ay kabul
etsek, 6 ay çalışıyor kabul etsek, 5 ay 29 gün
çalışıyor kabul etsek, 9 bin iş gününü doldurması için
50 yıl prim ödemesi lazım arkadaşlar, 50 yıl yani senede
180 gün üzerinden prim ödeyecek bunlar. 6 ay üzerinden hesaplarsak,
baktığınız zaman 50 yıl arkadaşlar, 1.800 gün, 10
yıl ve 50 yıl arkadaşlar. Yazık günahtır, bunlar
insandır!
Bunlardan birileri diyor ki: Bize bir olanak
tanısınlar. Biz geldik 50 yaşımıza ama daha şu
anda bizim primimiz 1.800 gün, 2 bin gün. Biz altmış beş
yaşına gelsek bile 9 bin günümüzü dolduramayız, bize borçlanma
hakkı versinler, biz borçlanalım. O geçmiş süreçteki
yıllarımızı bize borçlanma hakkı
Bugünden sonra
isteğe bağlı -yani o çalışmadığı sürede
isteğe bağlı sigortalı olabiliyor kendi primini öderse
eğer, ama bize bu olanağı değil- bize geçmişteki
hizmetlerimizden kaynaklanan, geçmişe yönelik bir borçlanma
olanağı sağlasınlar, bunların da primini biz ödeyelim.
Biz yetmiş beş yaşına gelsek daha emekli olamayız.
diyor bu insanlar. Bunlar mağdur, arkadaşlar.
Demin bir ses duydum: Onları da alacağız.
Alın, sizi tebrik edeyim; alın, sizi kutlayayım. Buyurun
efendim
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Biz yapacağız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Neyi yapacaksınız?
Neyi yaptınız? 28 bin kişinin günahı nedir? Niye
yapmıyorsunuz Mehmet Bey? 28 bin kişinin, bir gün az
çalıştıysa günahı nedir? Bu, Türkiye gerçeği.
Bazı kamu kurumları 6 ay-6,5 ay çalıştırmış,
bazı kamu kurumları öyle çalıştırmış
göstermiş. Yani bunların hepsi Türkiye gerçeği. Bunları siz
benden daha çok, iyi biliyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, tabii, öncelik bu insanların
kadroya alınmasıdır, öncelikle kalan 28 bin kişinin. Bunlar
bizim insanımız. Bunlar aynı masada, aynı makinede
çalışan, yan yana çalışan insanlar, birbirlerinden
farkı yoktur ama tesadüfen birisi 6 ay 1 gün çalışmış,
tesadüfen birisi -diyelim hastalandı o yıl- 5 ay
çalışmış yani mazeretli olanlar da var içlerinde. Gelin, bu
28 bin kişiyi
Şu anda tabii
bunların
Hatta 28 bin kişi kalmadı, bir kısmı emekli,
bir kısmı artık ayrılmak zorunda kaldı yani kahretti,
kahrediyorlar, Bizi niye ayırdınız? Biz öbüründen daha mı
az çalıştık? diyorlar. Aynı kurumda çalışıyor
bu insanlar. Lütfen, bu insanların feveranına kulak verelim. Tabii,
öncelikle bunları kadroya alalım ama olmuyorsa, yapamıyorsak,
yapmıyorsanız, hiç değilse
Bu insanların yarın
altmış beş yaşına geldiği zaman eli
ayağı tutmayacak, ödediği 3 bin prim günüyle o zaman emekli
olamayacak bu insanlar. Bu insanlara yazıktır, günahtır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Hiç değilse, bu
yasada örneğin eksik çalışana, bir ay içinde eksik
çalışana emeklilik hakkı tanıyorsunuz, borçlanma hakkı
tanıyorsunuz, gelin bir ay içinde çalışana tanıdığınız
hakkı bu insanlarada tanıyın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 33 üncü maddesinin birinci fıkrasında
geçen üzere ibaresinin kaydıyla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Nevzat
Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Üretmeyen, istihdam yaratmayan ekonomilerin dışa
bağımlı, kırılgan olduklarını ve
örneklerinin de ancak Güney Amerikada bulunabileceğini biliyoruz. Bu
yüzden, her çeyrek yüzyılda bir ya da birkaç Güney Amerika ülkesi
asrın yıldızı gibi parlatılır, sonra bu
ekonomiler çok geçmeden dip yaparlar, moratoryum ilan ederler.
Aldıkları üç beş yıllık mesafeyi de otuz kırk
yıl geriye giderek ya da ekonomik kıymetleri yabancılara
kaptırarak öderler. Büyük medya karartmaları ve iktidar
şakşakçılığına rağmen, özel sektörleri
çöker, sıcak para girişi artar, ihracatta küçük artışlar
olur ama ithalatı, dış borçları patlar, işsizlik zirve
yapar, sosyal çöküntüler yaşanır. Sonuçta sadece ülke ekonomisi,
kitleler zarar görmekle kalmaz, demokrasisi de inkıtaya uğrar.
Şu olan biten, sekiz yıldır ülkemizde
yaşananlarla ne kadar benzeşiyor değil mi? Torba yasa denen
yamalı bohça aslında mevta olmuş, selası verilmiş
üreten sektörlerin yeniden hayata döndürülmesi gayretleri, Basra harap
olmuş nasıl kurtarırız? çabası, beyin ölümü
gerçekleşmiş hastayı oksijen çadırına sokarak
nasıl yaşatırız arayışları.
Dış piyasalarda kazanılanın 10-15
katını Türkiyedeki faiz sisteminden kazanan uluslararası
sermayenin en tatlı kâr ettiği yıllardır AKPli
yıllar. 57nci Hükûmeti yerli yersiz ortaya getiren AKP O zaman faizler
yüzde 29du, biz bunu yüzde 8lere indirdik. diye milletin aklını
karıştırmakta ama şunu da gizlemekte: O zaman ABDde faiz
yüzde 6 yani Türkiyedekinin yaklaşık beşte 1i. Bugün ABDde
yüzde yarım ama Türkiyedeki faizler yüzde 8, ABDdekinin tam 16
katı. Bu sıcak para neden Türkiyeye akmasın? Ahmetin, Alinin
alın teriyle ürettiğini bir çırpıda toplayıp neden
götürmesin?
İşsizlik rakamlarına bakalım. Üretilen hiçbir
şey yok, işsizlik patlamış. Ispartadaki işsizlerin
yüzde 68i yirmi ila otuz dört yaş aralığında. 2005te 5
bin civarında olan İŞKURa kayıtlı işsiz
sayısı, 2010da 10 bin küsuru bulmuş. İş bulmaktan
ümidini kesenleri iktidar hesaba bile katmıyor.
Ya kapatılan fabrikalar? Ispartada, 2010 yılında
199 şirket kurulurken 262 işletme de kapanmış. Diğer
illerde de durum farklı değil. Herhangi bir sosyal güvenlik
kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı
yüzde 43,5. Dün, bir yılda doksan gün prim ödemiş kişiler
işsiz kaldıklarında doksan artı on gün, toplam yüz gün
sağlık sigortasından faydalanıyor iken AKP bunu on güne
indirmiştir. Geniş kitlelerin köleleştirilmesi, yok
sayılması, işte böyle olur. Yaşasın AKPnin sosyal
devlet anlayışı!
İhracatı 116 milyar dolara çıkardım. diye
övünüyor. Peki ithalat? İthalat 200 milyar dolar. Bu yıl, 65 milyar
dolar dış borç paraya ihtiyacımız var. Borcu borçla
kapatıp günü kurtarmaya çalışan bir ekonomi. Karanlık
dehlizlerde duvara ha bugün ha yarın toslayacağız.
İnşallah, ülke için hayırlısı olur ama böyle bir
belirsizlikle ülke yönetilir mi? Eğer Ben yönetirim. derseniz
kapalı salonlardan, Türk Telekom Arenalardan ıslıklar,
protestolar yükselir. Savcıları da devreye soksanız, önünü
alamazsınız.
Neden Orta Doğuya, Körfez şehirlerine bu kadar sık
giderler cümbür cemaat? Neden Lübnanda seçim mitingi gibi mitingler yaparlar?
AKİF AKKUŞ (Mersin) Türkiyede yapamadıkları
için.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Neden yangını söndürmek
yerine torba yasa gibi palyatif tedbirlere kafa yorarlar diye düşünürdüm.
Anlaşılıyor ki beyzadelerin acelesi var, yolun sonu görünüyor.
Bu millete, tarihine, değerlerine laf söylemenin, milleti
ayrıştırmanın, gücü şahsi menfaatler ve
zenginleşme için kullanmanın bir bedeli olsa gerek. Kaçış
yok, ruzi mahşerden önce milletin huzurunda kuracağı divanda,
ondan sonra da Yüce Divanda hesap verecekler.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Aferin sana, aferin!
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Acele etmeleri bu yüzden.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Aferin!
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Sorunları çözmek gibi bir
dertleri yok, cilalamak, parlatmak işleri güçleri.
Fazla söze gerek yok. İşte, torba yasanın tercümesi
budur değerli milletvekilleri.
Oradan laf atan arkadaşıma da şunu söylüyorum:
Akşamdan beri laf atıyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Söyleyecek lafın, yüreğin
varsa, buraya gelir konuşursun!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Mangal gibi yürek var onda,
mangal gibi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Gel buraya, konuş!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:02.03
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 02.12
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
33üncü maddesi üzerinde verilen Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz
ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü maddede üç adet önerge vardır; sırasıyla
okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 34 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 60
ıncı maddesine eklenen birinci fıkrada geçen "olurlar"
ibaresinin "sayılırlar" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Kadir Ural Akif Akkuş Mehmet Günal
Mersin Mersin Antalya
Recep Taner Metin Ergun Oktay Vural
Aydın Muğla İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı yasa tasarısının
34'üncü maddesindeki "kendilerince" ibaresinin
değiştirilerek "bağlı yükseköğretim
kurumunca" yapılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Nezir
Karabaş Ayla Akat
Ata Sırrı
Sakık
Bitlis Batman Muş
Sebahat Tuncel Şerafettin Halis Hasip Kaplan
İstanbul Tunceli Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 34 üncü maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Özyürek
İzmir Malatya İstanbul
Tayfur
Süner Bülent
Baratalı
Antalya İzmir
"4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununa göre üniversitelerde yükseköğrenim gören
yabancı uyruklu öğrenciler, yükseköğrenimlerinin devam
ettiği sürelerle sınırlı olarak birinci fıkranın
(d) bendindeki ve 52 nci maddenin ikinci fıkrasının ikinci
cümlesindeki şartlar aranmaksızın, 82 nci maddeye göre belirlenen
prime esas günlük kazanç alt sınırının 30 günlük
tutarı üzerinden kendilerince genel sağlık sigortası primi
ödenmek suretiyle genel sağlık sigortalısı olurlar. Şu
kadar ki, bunlardan kamu idareleri, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar,
kamu yararına faaliyet gösteren dernekler ile vergi muafiyeti tanınan
vakıflar tarafından tam burs sağlanan ve Yükseköğretim
Kurulu tarafından ayrılan kontenjanlar dâhilinde yükseköğrenim
gören yabancı uyruklu öğrencilerin genel sağlık
sigortası primleri kursu sağlayanlarca
karşılanır."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; aslında
konuşmayacaktım da, Sayın Erdoğan oradan bir laf attı
bana demin, Biz yapıyoruz. dedi.
Sayın Erdoğan, gel, şu Adıyamandaki gariban
tütüncünün sorununu çöz.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Çözeceğiz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Onu ben yaparım,
sen yapamazsın. O konu bugüne kadar dokuz senedir
Onu ben yaparım.
Gel beraber yapalım, söz, o zaman elini sıkayım.
Teşekkür ederim, hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı yasa tasarısının 34'
üncü maddesindeki "kendilerince" ibaresinin değiştirilerek
"bağlı yükseköğretim kurumunca"
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
M.
Nezir Karabaş (Bitlis) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Karabaş.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının 34üncü maddesi üzerine
verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddede, yabancı
öğrencilerin, 82nci maddeye göre belirlenen prim esas günlük kazanç alt
sınırından otuz günlük primi yatırıp genel
sağlık sigortalısı olması önerisi var ve burada, kamu
idareleri, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar, kamu yararına
faaliyet gösteren dernekler ve vergi muafiyeti tanınan
vakıfların burs sağladığı öğrenciler muaf
tutuluyor.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede öğrenim yapan
yükseköğretim öğrencilerinin çoğunluğu, Türki
cumhuriyetler, İran, Suriye, diğer Arap ülkelerinden gelen
öğrenciler. Burada, kamu idareleri, vakıfların, derneklerin burs
verdiği öğrencilerden prim istenmiyorken genel sağlık
sigortasından yararlanmak için, diğer tüm öğrencilerin de bu
kapsama alınıp
Hem zaten burs alan öğrenci belli olanaklarla
geliyor, tam burs alıyor, bursu karşılanıyor. Birçok
öğrenci, özellikle Türki cumhuriyetlerden, diğer ülkelerden gelen,
Orta Doğu ülkelerinden gelen öğrenciler zor durumlarda Türkiyede
okul okuyorlar. Sizler de biliyorsunuz, bizler de öğrencilik
yıllarımızda gördük. Burada tüm öğrencilerin, yabancı
üniversite öğrencilerinin tümünün prim ödemeden genel sağlık sigortasından
yararlanmasını talep etmişiz. Bu konuda bu düzenlemeye,
sanırım AKP de mevcut düzenlemenin dışında, yeni
düzenlemeye onay verir.
Biz, her alanda ayrımcılık diyoruz,
ayrımcılığı ortadan kaldırma, herkese eşit
şekilde davranma diyoruz. Kendi içimizde öğrencilerimize, farklı
kesimlere birçok zaman bunu talep ediyorken bile yerine getirmiyoruz, bari
yabancı öğrencilerle ilgili bu düzenlemede tüm üniversite
öğrencilerinin.. Mademki yabancı öğrenciyi kabul ediyoruz,
bazı kurumlarımız yabancı öğrencilere burs veriyor,
yabancı öğrencilerin Türkiyede hem eğitim görmesi hem de mevcut
ülke kültürleriyle, gelenekleriyle zenginlik katmasını
istediğimiz bu kesime bu olanağı sağlamamız gerekiyor.
Tüm Genel Kuruldan bu önergeye destek vermelerini istiyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karabaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 34 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 60
ıncı maddesine eklenen birinci fıkrada geçen olurlar
ibaresinin sayılırlar şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Akif
Akkuş (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akkuş. (MHP
sıralarından alkışlar)
AKİF AKKUŞ (Mersin) Teşekkür ederim efendim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba kanun
adı verilerek birçok kanun birlikte görüşülmekte olan yasa
tasarısının 34üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yasanın bu maddesiyle 5510
sayılı Kanunun 60ıncı maddesine birtakım
fıkralar eklenmektedir. Buna göre, 2547 sayılı Kanunun ilgili
maddeleri gereğince ülkemiz üniversitelerinde yabancı uyruklu
öğrenciler bulunmaktadır ve bunların bugün sayıları 20
bin civarındadır, yani 20 binden fazla değil bunlar.
Bu öğrencilerin büyük bir kısmı Orta Asya Türk
cumhuriyetlerinden, Balkanlardan ve komşu ülkelerden gelmiş
soydaş öğrencilerdir. Bunun yanında, Avrupa ve diğer
ülkelerden gelmiş öğrenciler de bulunmaktadır ancak
bunların sayısı çok fazla değildir.
Bu öğrencilerin büyük bir kısmı, gelir seviyesi
düşük ailelerden ve yörelerden gelmektedir. Ayrıca, bunların
büyük çoğunluğu da bir sosyal güvenlik şemsiye altında
bulunmamaktadır. Bu durumda olan öğrencilerin
yükseköğrenimlerinin devamı süresince prime esas günlük kazanç alt
sınırının otuz günlük tutarı üzerinden kendilerince
genel sağlık sigortası primi ödenmek suretiyle genel
sağlık sigortalı sayılmaları söz konusu
olmaktadır ancak bu, mütekabiliyet esasına göre
gerçekleşmektedir. Yani bizim ülkemizden de bu gelen öğrencilerin
ülkelerine gidenler varsa, orada da yine sigortalı sayılabilecekler
bu şekilde. Bu öğrenciler, burslu olanlar ve yükseköğrenim
kontenjanları ile yükseköğrenim gören yabancı uyruklu
öğrenciler genel sağlık sigortalısı
sayılmamaktadır. Bu durumda olanların sağlık giderleri
üniversite bütçelerine konacak ödenekten karşılanacaktır.
Yabancı uyruklu olan ama büyük bir çoğunluğu soydaş olan bu
öğrencilere tanınan bu fırsat, onların eğitimlerini
daha güvenli bir şekilde yapmalarını sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, üniversitelerimizde öğrenim
görmekte olan bu öğrenciler eğitimlerini tamamladıktan sonra yaşadıkları
ülke ile ülkemiz arasında kültür elçileri olacaklardır. Bu yüzden, bu
öğrencilerin kendileri tarafından herhangi bir ödeme söz konusu
olmadan sigortalı sayılmaları daha uygun olurdu çünkü ülkemizin
tanıtımı için dışarıya ödenen ücretler bu
öğrencilerin sigortalı sayılmaları için ödenecek para
miktarının onlarca katı kadardır. Mesela, düşünün
şimdi, bir futbol takımının göğsüne Türk Hava
Yollarını yazdırıyoruz ve böylece onlara büyük oranlarda
euro ödüyoruz. Hâlbuki bu çocuklara vereceğimiz, bu 20 bin kişiye
vereceğimiz para, onlara verilen paranın yanında devede kulak
değil belki ama- oldukça az. Bu yüzden bu kültür elçilerini
değerlendirelim diye düşünüyorum.
Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum değerli
milletvekilleri: Bu yabancı öğrencilere tanınan hakkın
bizim kendi öğrencilerimize de tanınması gerekir. Yani, bizim
öğrencilerimiz de üniversiteye girdikten sonra on sekiz
yaşını bitirdiklerinde isteğe bağlı olarak,
isterlerse, yine bu yabancı uyruklu öğrencilere tanınan
haklardan istifade ederek sigortalılık hakkı
kazanmalıdırlar diye düşünüyorum.
Bu maddenin ikinci fıkrasında avukatlık stajı
yapmakta olanların sigortalı sayılmaları gündeme
getirilmektedir. Bunlar için ödenecek ücret miktarı prime esas günlük
kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının yüzde
6sıdır. Bu primler baroları tarafından ödenecektir diye
belirtiyoruz. Stajyer avukatlık için ortaya konan bu imkân olumlu olmakla
beraber bunun stajla mesleğe başlayan bütün meslek gruplarına
uygulanması gerekmektedir. Çünkü staj dönemini sigortasız olarak
geçiren birçok gencimiz iş kazasına maruz kaldığında
mağdur olmaktadır.
Garip gurebanın yanında olduğunu iddia edenler
vatandaştan bunları herhâlde esirgemezler diye düşünüyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde 34ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 35te iki önerge vardır, sırasıyla okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 35 inci maddesi ile değiştirilen 5510
sayılı Kanunun 61 inci maddesinin birinci fıkrasının
(f) bendinde geçen olmadıkları ibaresinin sayılmadıkları
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Oktay Vural Recep Taner Hasan
Çalış
İzmir Aydın Karaman
Metin Ergun Kadir Ural Mehmet Günal
Muğla Mersin Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 35 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun
61 inci maddesine eklenen fıkralarda yer alan bir ay içerisinde
ibarelerinin iki ay içerisinde şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Bülent Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Tayfur Süner Tayfun İçli
Malatya Antalya Eskişehir
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın İçli, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri
saygıyla selamlıyorum.
28inci maddede verdiğim önergede bu yasa
tasarısının aslında bir torba değil bir çorba
yasası olduğunu söylemiştim ve yetmiş beş kanun ve
kanun hükmünde kararnamenin hepinizin bildiği gibi şu kanun
tasarısıyla değiştirilmek istendiğini
söylemiştim.
Değerli arkadaşlarım, tabii çorba deyince
çorbanın içinde hem acısı var hem tatlısı var yani
ekşisi var, tuzlusu var, yararlısı var, zararlısı var.
Evet, siz bunu şunu- millete anlatırken bazı
vatandaşlarımızın yararına olan maddelerini ön plana
çıkartmak suretiyle bu kanun tasarısının milletin
yararına olduğunu söylüyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu kanunun bütün hükümleri,
içindeki bazı hükümler yararlı ama inanın, zehirli hükümler.
Bunu vatandaşlarımız, yaşadığı zaman, bu
tasarı yasalaştığı zaman çok net olarak görecek. Bunun
benzerini Anayasa değişikliğinde de yaptınız.
Vatandaşlarımız şimdi yavaş yavaş anlıyor,
algılıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu vatan hepimizin, bu millet
bizim milletimiz. Burada hepimiz aklı başında, aydın
insanlarız. Bakın, söyledim size, 28inci maddede de bunları
söyledim. Şimdi, İç Tüzükün 91inci maddesini tamamen ihlal
ediyoruz. İç Tüzük, bir temel kanun
Değil bu bir temel kanun.
Yetmiş beş tane birbiriyle alakasız kanunları
değiştiriyorsunuz. Komisyonları baypas ediyorsunuz,
uzmanlık komisyonlarını. Burada İller Bankası var yani
Adalet Komisyonunu ilgilendiren konular var, başka başka
komisyonları
Hiç mi kendi arkadaşlarınıza
saygınız yok, hiç mi bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
komisyonlarına saygınız yok değerli arkadaşlar?
Bakıyorsunuz, onları baypas ediyorsunuz, uzmanlık
komisyonlarını baypas ediyorsunuz, bölüm bölüm görüşüyoruz, bir
bölümde otuz madde var, önergelerle ancak konuşabiliyoruz, o da beş
dakika. Neyi anlatacağız burada, hangi hataları anlatacağız?
Bakın, burada Borçlar Kanununun 220nci maddesini
değiştiriyorsunuz. Hiç mi sıkılmıyorsunuz? Borçlar
Kanununu daha geçen hafta çıkarttık burada. Alelacele yasa
çıkarttığınız zaman hemen iki gün sonra bir kanun
değiştiriyorsunuz.
Başka? Değerli arkadaşlarım, bakın,
Anayasanın 169uncu maddesi
Bu kanun tasarısıyla zaman dar-
185inci maddesiyle bir değişiklik yapıyorsunuz. Yani
bakın, cahil desem cahillik değil bu, bilgisizlik desem bilgisizlik
değil, bu, kötü niyet. Bakın, ne yapmışsınız
burada? Bir düzenleme getiriyorsunuz 185inci maddesinde, bakın, Orman
Kanununda bir değişiklik yapıyorsunuz, diyorsunuz ki: Ancak,
kamu yararı gereklerine uygun olarak, orman idaresince belirlenen orman
alanlarında; orman idaresince tespit edilen usul ve esaslar çerçevesinde
hayvan otlatılmasına izin verilir. Bunu düzenliyorsunuz. Ama
Anayasanın 169uncu maddesini hiç mi açıp okumuyorsunuz? Yani cahil
olsanız cahil değilsiniz, e, bilgisiz olsanız bilgisiz
değilsiniz.
EYÜP AYAR (Kocaeli) Ne diyor? Oku o zaman?
AHMET YENİ (Samsun) Hakaret edip durma ya, hakaret edip
durma!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Bakın, 169uncu maddesi
ne diyor: Devlet, ormanların korunması ve sahalarının
genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır.
Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde
başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz.
Ormanlık alanda hayvan otlatmak nedir? Yani Anayasanın 169uncu
maddesi birinci fıkrasında açıkça Bu alanlarda, orman
alanlarında başka çeşit tarım ve hayvancılık
yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlet
Bakın, burada ne
diyorsunuz, Hayvancılık yapılamaz. diyor: Hayvanların
otlatılmasına izin verilir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
EYÜP AYAR (Kocaeli) Orada hangisi var? Otlatma var mı?
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Ya, değerli
arkadaşım, hayvancılık derken otlatma
Şimdi,
hayvanı sokuyorsunuz ormana, hiç mi
Yani ben tarımcı
değilim ama ağaçların filizleri vardır, bilmem nesi
vardır, keçi sokarsınız
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yani, bakın, değerli
arkadaşlarım, bunu ormancılar bilir, bu işin uzmanları
bilir. Ama siz bunu ihtisas komisyonundan kaçırırsanız böyle
komik durumlara düşersiniz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sadece bu değil, sadece bu değil
Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye Cumhuriyetinin
Başkenti Ankara; ister seversiniz ister sevmezsiniz. Bu kanunla BDDK, SPK,
ondan sonra Vakıfbank gibi birçok kamu kuruluşunun merkezini
İstanbula taşıyorsunuz. Bir götürmediğiniz Merkez
Bankası
Komisyonda Bakana soruluyor Şimdilik düşünmüyoruz
Hiç düşünmeme değil.
Değerli arkadaşlarım, Anayasanın
değişmez hükümleri
Ama yavaş yavaş bunları
aşındırıyorsunuz. Yazıktır, günahtır bu
ülkeye ve millete de, bu gece -sabaha karşı- bu saatlerde Millet
yararına bu kanunu çıkarttık. diye övünüyorsunuz.
Ayıptır, yazıktır, bu millete günahtır. Yani
bunları söylüyoruz, bizi, tabii, kimse dinlemiyor, ancak acısı
olan, hastanenin acil servislerinde olan ve çok acı çeken insanlar
televizyonda bizi izliyor. Ama sizler takım hâlinde ısrarla
bunları bildiğiniz hâlde kayıtsız kalıyorsunuz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İçli.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz, peki.
Önergeyi oylarınıza sunmadan önce bir yoklama talebi
vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Arslan, Sayın Öztürk,
Sayın Yıldız, Sayın Köse, Sayın Ünsal, Sayın
Sönmez, Sayın İçli, Sayın Soysal, Sayın Yazar, Sayın
Akıncı, Sayın Çakır, Sayın Ayhan, Sayın
Yalçınkaya, Sayın Ramazan Özkan, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Çalış, Sayın Akkuş, Sayın Cengiz,
Sayın Ağyüz, Sayın Coşkuner.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 35 inci maddesi ile değiştirilen 5510
sayılı Kanunun 61 inci maddesinin birinci fıkrasının
(f) bendinde geçen olmadıkları ibaresinin sayılmadıkları
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çalış, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 35inci
maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş
olduğumuz önerge üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere söz
aldım. Bu vesileyle saygı ve selamlarımı arz ediyorum.
Kıymetli arkadaşlar, tasarının 35inci
maddesi, Sosyal Güvenlik Kanununun 61inci maddesinin kapsamını
genişletmektedir. Bu genişlemeyle yükseköğrenim öğrencileri
ve stajyer avukatlar sosyal güvenlik kapsamı içerisine
alınmaktadır. Nitekim 36ncı maddeyle de trafik kazası
nedeniyle çalışamayanlar, ücretsiz izin kullanmak durumunda olanlar,
yine sosyal güvenlik kapsamı içerisine alınıyor. 37nci maddeyle
de meslek lisesi, çıraklık eğitimi ve meslek
yüksekokullarının staj dönemlerinde staj yapan öğrencilerin
sosyal güvenlik kapsamı içerisine alınmasıyla ilgili
düzenlemeler yapılmıştır.
Kıymetli arkadaşlar, öğrencilerimizin, özellikle
yükseköğrenim gençliğimizin sosyal güvenlik kapsamı içerisinde
değerlendirilmesi son derece önemlidir çünkü öğrencilerimiz,
gençliğimiz, geleceğimizi emanet ettiğimiz gençlerimizdir.
Avukatlarla ilgili duruma gelince, tabii ki staj döneminde
avukatların sosyal güvenlik kapsamı içerisine alınmasına
olumlu bakıyoruz. Ancak değerli arkadaşlarım, üniversiteyi
bitirdikten sonra belirli bir staj döneminden sonra mesleğe
atılabilen meslek grubu sadece avukatlık değildir. Aynı
durum mali müşavirler için söz konusudur, aynı durum tabipler için
söz konusudur, aynı durum mimarlar, mühendisler için söz konusudur.
Arkadaşlar, bu konuda yapmamız gereken, bu
görüşmeler sırasında belirli bir staj kapsamından sonra
mesleğini icra etme imkânı bulan meslek gruplarının staj
dönemini de bu kapsama almaktır. Tabii ki ben avukat arkadaşları
tebrik ediyorum, kendi meslektaşlarını kapsamın içine
almışlar ve diğer meslek grubundaki arkadaşlarımı
da birazcık daha duyarlı olmaya davet ediyorum.
Kıymetli arkadaşlar, ayrıca master döneminde ve
doktora döneminde belli bir işi olmayan ve ailesinden
aldığı destekle masterini ve doktorasını sürdüren
öğrencilerin de sosyal güvenlik kapsamına alınması, sosyal
güvenlik sisteminin içerisinde değerlendirilmesi yararlı olur diye düşünüyoruz.
Arkadaşlar, tabii ki 5510 sayılı Yasanın
60ıncı ve 61inci maddeleri kapsamla ilgilidir. Bu kapsam
içerisindeki yeşil kartlıların durumuna dikkat çekmek istiyorum,
bir de İşsizlik Sigortası Fonuyla ilgili duruma dikkat çekmek
istiyorum. Yeşil kartlıların sayısındaki
artış, yeşil kartlıların aktif-pasif oranları,
seçim dönemlerindeki aktif-pasif değişiklikleri ve yeşil kart
sayısındaki artış aslında ülkenin içine
düştüğü sosyal yardımlara bağımlı, sosyal
yardımlara muhtaç insanların sayısındaki artış,
ülkenin içine düştüğü durumun bence en güzel, en önemli
göstergelerinden birisidir.
Dikkat çekmek istediğim bir diğer konu ise değerli
arkadaşlar, işsizlerin yani çalışırken işsiz
kalmış olan insanların sıkıntılarını
gidermek adına kurulmuş olan sosyal güvenlikle ilgili
İşsizlik Sigortası Fonunun, maalesef amacı
dışına çıkartılmış olması üzerinde
durmamız gereken bir husustur.
Saygılarımı sunuyorum, hayırlı sabahlar
diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.41
ON BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.53
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin On Beşinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
35inci maddesi üzerinde verilen Karaman Milletvekili Sayın Hasan
Çalış ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı maddede dört adet önerge vardır,
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 36 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayşenur
Behçekapılı Ahmet
Yeni Kadir Tıngıroğlu
İstanbul
Samsun Sinop
Gülşen
Orhan Ahmet
Ertürk
Van
Aydın
"Madde 36- 5510 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "acil haller" ibaresinden önce
gelmek üzere "trafik kazası halleri," ibaresi ve fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiş; dördüncü fıkrasının
ikinci cümlesinde yer alan "zorunlu sigortalılıklarından
sonraki genel sağlık sigortalılıklarından dolayı
prim borcu olup olmadığına bakılmaksızın"
ibaresi madde metninden çıkarılmış ve aynı maddeye
dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"d) 60 ıncı maddenin yedinci fıkrasına
göre genel sağlık sigortalısı sayılanlar, (c) bendinde
sayılan şartlarla birlikte, bir öğretim dönemine ilişkin
genel sağlık sigortası primlerinin tamamını
öğrenim gördükleri üniversitenin öğrenim dönemi başından
itibaren bir ay içinde ödemeleri,"
"4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamındaki sigortalıların 4857 sayılı İş
Kanununun 56 ncı ve 74 üncü maddeleri ile diğer iş
kanunlarında ücretsiz izin sayılan süreler haricinde ayrıca bir
takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve
işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel
sağlık sigortalılıkları devam eder.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
36 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay
Oktay Vural
Konya Manisa İzmir
Kadir Ural Recep Taner Hüseyin
Yıldız
Mersin Aydın Antalya
Metin Ergun Mehmet Günal Nevzat Korkmaz
Muğla
Antalya Isparta
Madde 36- 5510 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan acil haller ibaresinden önce gelmek üzere
trafik kazası halleri, ibaresi eklenmiş; dördüncü
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan zorunlu
sigortalılıklarından sonraki genel sağlık
sigortalılıklarından dolayı prim borcu olup
olmadığına bakılmaksızın ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin
istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
36ıncı maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Nezir
Karabaş Ayla Akat Ata
Sırrı
Sakık
Bitlis Batman Muş
Sebahat Tuncel Şerafettin Halis Hasip Kaplan
İstanbul Tunceli Şırnak
T.B.M.M Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı yasa
tasarısının 36. maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Harun Öztürk Tekin Bingöl
Malatya İzmir Ankara
Mehmet
Ali Susam Şevket
Köse
İzmir Adıyaman
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aslında kaliteli yasa yapamamanın en
tipik örneklerinden birisi bu. Düşünün, kanun tasarısı
Hükûmetten geliyor, oturuyoruz alt komisyonda günlerce
tartışıyoruz, sonra üst komisyona geliyor, orada da günlerce
tartışıyoruz, bir metin oluyor, basılıyor, Meclise
geliyor, şimdi Mecliste görüşüyoruz.
Bizim bir önergemiz vardı, bu değildi, bundan önceki
önergemiz daha farklıydı. Ana muhalefetin de önergesi daha
farklıydı. Oysa bir de baktık ki Hükûmetin tasarısı
ama AK PARTİ grup başkan vekilleri bir önerge vermiş.
Şimdi, gerçekten arkadaşlar, gecenin değil
artık, sabahın bu vaktinde günaydın mı diyelim artık
yani, günaydın mı diyelim?
(x) Günaydın. Yani ne oluyor bu
trafikte, bu istasyonlarda, bu kısa sürelerde, Hükûmetin
tasarısı değişiyor, komisyonun verdiği kararlar
değişiyor, üst komisyonun kararı değişiyor? Sonra da
geliyor buraya, aradan iki gün geçmiş, yine grubunuz iktidar olarak önerge
veriyor, değiştiriyorsunuz. Bu kadar değişiyorsa bir
şeyler bir yanlışlık var, bir sistem
yanlışlığı var, bir bakış felsefesi
yanlışlığı var. Bu bakış felsefesi
yanlışlığı maalesef bizi yanlışa götürüyor.
İyilik yapalım derken, aslında çalışma
yaşamına çok ciddi zararlar veriyoruz, tahrip ediyoruz. Demokrasiyi,
demokratik toplum modelini, sosyal dayanışmayı, sosyal güvenliği,
sosyal devlet olgusunu, işçi-işveren ilişkilerini zehirliyoruz,
çalışma barışını zehirliyoruz. Sendikalarla
Hükûmet karşı karşıya gelmiş durumda. Hükûmet öyle bir
zor durumda ki Türk-İş yürüyor, DİSK yürüyor, KESK yürüyor,
öğrenciler yürüyor. E, ne yapayım? Kala kala Hükûmetin elinde polis
kalıyor. Polise bol bol biber gazı, ondan sonra polisi nasıl
teşvik edelim? Aman seçime kadar bu demokratik muhalefete dayansın
diye Askerlik yaptırtmayacağız size. diye kanun teklifi
hazırlıyoruz, ondan sonra da tekrar ayrımcılık
tartışmaları gündeme geliyor. Arkadaşlar, inanın çok
detaya girmeye gerek yok. Bakın, istihdamı sermayenin
çıkarlarına göre dizayn ettiğiniz zaman ve bunun
ihtiyaçları da
(xx) Bırakın yapsınlar,
bırakın gitsinler. felsefesi olunca hiçbir hukuk güvencesi
kalmıyor, esnek istihdama geçiliyor. Bakın, bu yapılan
düzenlemelerin hepsinde böyle bir anlayış var, esnek istihdama
geçiliyor. Emeği üretim sürecinde örgütsüz kılmak, emeği
işverenlerin ihtiyaçlarına, tamamen insafına terk etmek ve göz
göre göre onları öyle bir çalışma ortamında kendi içinde sendikalarla
rekabet eder hâle getirmek ki başını kaldırmasın, hem
işlevsel esneklik olsun yani aynı kişiyi farklı iş
yerlerinde istediği gibi çalıştırabilsinler; hem
sayısal esneklik olsun, çalışma düzeninde farklılık
getirilsin; hem ücretsel esneklik olsun, işveren istediği gibi ücret
politikası uygulasın -zaten 20 milyona yakın işsiz var-
istediği gibi uzaklaştırma stratejisi uygulasın.
Şimdi, bu modeller bir araya geldiği zaman, işte bu
torba kanunun mantığı bu şekilde şekilleniyor. Yani
sizlerin, hiçbirinizin, bu komisyonda yer alan veya ilgili olan arkadaşlar
dışında o torba kanunu okuma şansınız yok. Biz
aylarca içine girdik, ancak birkaç noktasını öğrenebildik
arkadaşlar, samimi söylüyorum.
İşçilerin sigortasını
attırıyorsunuz, dikkat edin, Hükûmeti uyarıyorum. İyi
sabahlar diliyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Diğer önerge üzerinde kim konuşacak?
Buyurun Sayın Öztürk.
(x) Bu bölümlerde, Hatip
tarafından Türkçe olmayan bir dille birtakım kelimeler ifade edildi.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 36ncı maddenin tasarı metninden
çıkarılması için vermiş olduğumuz önerge üzerine söz
aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisini
kuranlar yasama faaliyetinin ne şekilde yapılacağı konusunu
aslında aksaksız bir şekilde dizayn etmişler. On yedi adet
ihtisas komisyonu kurulmuş. İhtisas komisyonlarında uzman
arkadaşların incelediği metinler Genel Kurula gelecek ve Genel
Kurulda da değişik konularda uzmanlığı olan
milletvekili arkadaşlarımız değişik bakış
açılarından olaya bakarak aksaklıkları tespit edecekler ve
yasalar milletimizin hizmetine eksiksiz, kusursuz olarak sunulacak ve tekrar
tekrar, üzerinden aylar geçtikten sonra yeniden görüşme mecburiyetinde
kalmayacağız ve zamanı iyi kullanacağız,
sağlıklı çalışacağız.
Şimdi, bu olayı tekrar etmek zorundayız
değerli arkadaşlar, yaptığımız doğru bir
iş değil yani bu tasarı çok değişik ihtisas
komisyonlarını ilgilendiren konuları içeriyor idi. Peki, uzman
komisyonlar buna istedikleri katkıları verebildiler mi? Hayır,
buna izin vermedik. Peki, ihtisas komisyonu aşamasını
atladık, Genel Kurulda bizim birtakım aksaklıkları düzeltme
konusunda katkı verme imkânımız oldu mu?
Değerli arkadaşlar, burası Türkiye Büyük Millet
Meclisi, başka bir şeye benzetme yapmak istemiyorum. Burada hep
birlikte bu tasarının yasalaşmasını izliyoruz yani
madde okunmuyor, milletvekillerinin uzmanlık konusu ne olursa olsun
herhangi bir katkı verme durumunda olamıyorlar, isteseler de
veremiyorlar ama görüyoruz ki oylamadan oylamaya arkadaşlarımız
sadece muhalefetin önergelerini reddetmek için içeriye koşuşuyor ve
tekrar dışarıya çıkıp sohbetlerine devam ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, milletin bize verdiği vekâleti doğru
kullanmıyoruz. Lütfen, iktidar olalım muhalefet olalım kendimize
bir çekidüzen vermek zorundayız.
Şimdi, bir örnek: Biraz önce tartışma konusu oldu,
hukukçu olan bir arkadaşımızla maliye kökenli olan bir
arkadaşımız
Ben de maliye kökenliyim, ben de iktidar grubundaki
diğer arkadaşımız gibi düşündüm o zaman
aşımı konusunu. Vergide zaman aşımının
mantığıyla olaya baktık çünkü bizim konumuz değildi,
ceza hukukunda zaman aşımının Adalet Komisyonunda
görüşülmesi gerekiyordu ama biz burada bir metin kabul ettik. Ceza
mantığıyla değil, maliye mantığıyla
baktık çünkü Plan ve Bütçe Komisyonunda görüştük bu metni ve Zaman
aşımı fiilin işlendiği yılı izleyen
yılın sonunda biter. dedik. Biz bir yıl diye düşündük onu
ama 2011 yılının başında bir fiil
işlendiğini düşünün, 2012nin sonunda zaman
aşımına uğrayacak yazdığımız metne
göre. 2011in Aralık ayının sonunda aynı fiilin
işlendiğini düşünün, yine 2012nin Aralık ayı sonunda
zaman aşımına uğrayacak. Peki, fiil aynı, zaman
aşımı aynı mı oldu? Aynı olmadı. Niye
aynı olmadı? İhtisas komisyonuna göndermedik, onun için
olmadı.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle ilgili olarak da
söyleyeceklerim var idi ama zamanım yetmediği için
giremeyeceğim. Hepinize tekrar hayırlı sabahlar diliyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 36 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
Madde 36- 5510 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan acil haller ibaresinden önce gelmek üzere
trafik kazası halleri, ibaresi eklenmiş; dördüncü
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan zorunlu
sigortalılıklarından sonraki genel sağlık
sigortalıklarından dolayı prim borcu olup
olmadığına bakılmaksızın ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Yıldız, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 36ncı
maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Öncelikle yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili
arkadaşlarım, bu ilk yapılandırmanız değil. Dokuz
yıldır yüz binlerce sayfalık kanun tasarısı ve
tekliflerinizle ülkemizi hukuki anlamda yapılandırdınız.
Dokuz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetleriyle de ekonomiyi, ver-kurtul, sat-kurtul
mantığınızla küresel sermayeye ve
yandaşlarınıza satarak yapılandırdınız.
Anayasa Mahkemesini, HSYKyı, yargıyı zihniyetinize
göre yapılandırdınız.
Çiftçiyi yok ederek tarımı da
yapılandırdınız.
Emniyet güçlerini de yapılandırdınız.
Bürokrasiyi kendi düşünce sistematiğinize göre
yapılandırdınız.
İnançlarımızı da yapılandırmaya
çalışıyorsunuz.
Yolsuzluğu rekorlar kırarak, yandaş yolsuzluklar
yaparak yapılandırdınız.
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Ne dediğini
kulakların duyuyor mu senin?
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Kulaklarını açarsan sen
duyarsın!
Yoksulluğu geniş halk kitlelerine yayarak
yapılandırdınız.
İşçiyi asgari ücrete mahkûm ederek
yapılandırdınız.
Yerel yönetimleri de yapılandırdınız.
Ticareti yandaşlaştırarak
yapılandırdınız.
Türk millî eğitimini de yapılandırdınız.
Vatandaşın itiraz, protesto ve istemlerini de
yapılandırdınız.
Sağlık sistemini de yapılandırdınız.
Sizin yaşam şeklinize karışılmasını
istemiyordunuz ama vatandaşlarımızın yaşam
şeklini de yapılandırdınız.
Yandaş Harunları Karunlaştırarak
yapılandırdınız.
Hülasa, dokuz yıllık iktidarınızda ülkeyi ve
ekonomiyi kendiniz için, kendi düşüncenize göre
yapılandırdınız.
Yaptığınız yapılandırmalarla da
yetinmiyorsunuz. Yaptığınız yapılandırmaları
yeniden yapılandırmalarla gerçek amaçlarınıza ulaşmaya
çalışacaksınız. Şimdi Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması Yasa Tasarısıyla
vatandaşlarımızın lehine bir yapılandırma
yapıyormuş gibi görünerek yeniden iktidar olabilmek için yeni
yapılandırmalar yapmaktasınız.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşlarımızın dikkatini de çekmek istiyorum buradan:
AKP 606 sıra sayılı Kanun Tasarısıyla,
tamamladığı yapılandırmaları artık yeniden
yapılandırmaya başlamıştır. Eğer AKP bir
daha iktidar olursa
AHMET YENİ (Samsun) Olacak.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) -
anlaşılıyor ki
basından izlediğimize göre, dilimizi şimdilik iki dilli olarak
yeniden yapılandıracaktır.
Bayrağımızı, İstiklal
Marşımızı, ilkokullardaki Andımızı yeniden
yapılandıracaktır.
Tek milleti çok milletli olarak yeniden
yapılandıracaktır.
Anayasayı yeniden yapılandıracaktır.
Velhasıl, tüm millî ve manevi değerlerimizi kendi
ideoloji ve hedefleri doğrultusunda yeniden
yapılandıracaktır.
Değerli AKP milletvekilleri, AKP yani tek adam Sayın
Başbakan 2007 seçimlerinde AKP Meclis Grubunda bir yapılandırma
yaptı; 352 milletvekiline sahip AKPnin 161 milletvekiline listelerde yer
vermedi, 17 milletvekili de seçilemeyerek, 178 milletvekilini Meclis
dışına çıkararak bir yapılandırmayı
sağladı. Korkarım ki bu yeniden yapılandırma
furyasından siz de nasibinizi alacaksınız.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Sizi ne ilgilendiriyor?
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) - Şimdi, sıra yeniden
yapılandırmaya geldi. 2011 seçimlerinde yeniden yapılacak
yapılandırmada, Sayın Başbakan, var olan 334
milletvekilinden 2007dekinden daha fazlasını, siz ne kadar biat ederseniz
edin Meclis dışında bırakacaktır çünkü bu bir yeniden
yapılandırma sürecidir, başlamıştır. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Benden söylemesi, demedi demeyin.
Değerli milletvekilleri
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Önce Türkçeyi öğren, Türkçeyi, naasibini
denmez, nasibini denir.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Sana benim bildiğim Türkçenin
zekâtını versem senin gibi 40 tanesi geçinir Sayın Milletvekili.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Naasibini denmez.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
Gerisi haftaya. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 36 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayşe
Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları
"Madde 36- 5510 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "acil haller" ibaresinden önce
gelmek üzere "trafik kazası halleri," ibaresi ve fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiş; dördüncü fıkrasının
ikinci cümlesinde yer alan "zorunlu sigortalılıklarından
sonraki genel sağlık sigortalılıklarından dolayı
prim borcu olup olmadığına bakılmaksızın"
ibaresi madde metninden çıkarılmış ve aynı maddeye
dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"d) 60 ıncı maddenin yedinci fıkrasına
göre genel sağlık sigortalısı sayılanlar, (c) bendinde
sayılan şartlarla birlikte, bir öğretim dönemine ilişkin
genel sağlık sigortası primlerinin tamamını
öğrenim gördükleri üniversitenin öğrenim dönemi başından
itibaren bir ay içinde ödemeleri,"
"4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamındaki sigortalıların 4857 sayılı İş
Kanununun 56 ncı ve 74 üncü maddeleri ile diğer iş
kanunlarında ücretsiz izin sayılan süreler haricinde ayrıca bir
takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve işverenlerince
belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalıkları
devam eder.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu tasarı ile genel sağlık sigortalısı
olarak kapsama alınan yabancı uyruklu yüksek öğrenim
öğrencilerinin, genel sağlık sigortası prim borcu
birikimine yol açılmaması için sağlık
yardımlarından yararlanmalarında prim ve prime ilişkin
borçlarının bulunmamasının düzenlenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 36yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 03.16
ON ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 03.18
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54üncü Birleşiminin On Altıncı Oturumunu
açıyorum.
606 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 28 Ocak 2011 Cuma günü, bugün saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 03.19