DÖNEM: 23 CİLT: 91 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
56ncı Birleşim
1 Şubat 2011 Salı
(Bu Tutanak Dergisinde yer
alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde
belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Özün, TOKİnin Malatya ilinde
yapmış olduğu yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Çankırı Milletvekili Nurettin Akmanın,
Çankırı ilinde yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Gazeteci Yazar Abdi
İpekçinin 32nci ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 28 milletvekilinin, zihinsel engelli çocukların eğitiminde
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1007)
2.- Antalya Milletvekili
Tayfur Süner ve 30 milletvekilinin, Akdeniz Bölgesindeki hidroelektrik
santrallerinin çevreye zararlarının ve ÇED raporlarının ne
kadar sağlıklı olduğunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1008)
3.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan ve 26 milletvekilinin, sulama birliklerinin
elektrik borçları nedeniyle yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1009)
4.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 22 milletvekilinin, biyolojik çeşitliliğin korunmasında
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1010)
B) Önergeler
1.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibekin, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/249)
2.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, Adalet Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/250)
3.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/251)
4.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/252)
5.- Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/253)
6.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, (2/233) esas numaralı Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/248)
C) Tezkereler
1.- TBMM Başkanı
Mehmet Ali Şahinin, Tanzanya Temsilciler Meclisi Başkanı Anne Makindanın
vaki davetine icabetle, beraberindeki Parlamento heyetiyle Tanzanyaya resmî
bir ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1395)
D) Çeşitli İşler
1.- Görüşmeleri izlemek
üzere Genel Kurulu teşrif eden Suriye-Türkiye Parlamentolar Arası
Dostluk Grubu Başkanı İsmet Mahli ve beraberindeki Parlamento
heyetine Başkanlıkça Hoş geldiniz denilmesi
2.- Görüşmeleri izlemek
üzere Genel Kurulu teşrif eden AGİT Parlamenter Asamblesi
Başkanı Petros Efthymiouya Başkanlıkça Hoş geldiniz
denilmesi
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/830) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- (10/426) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- (10/133) ile (10/381)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde
birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama
ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VII.- SEÇİMLER
A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim
1.- Sayıştayda
açık bulunan üyeliklere seçim (S. Sayısı : 607)
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları
(1/883) (S. Sayısı: 568)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep
Dağının; Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin;
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali
Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin;
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
3.- Siirt Milletvekili Memet
Yılmaz Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kilis Milletvekili Hasan Kara ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (2/831, 2/778, 2/824) (S.
Sayısı: 590)
IX.- OYLAMALAR
1.- Askerlik Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkinin, yabancı vakıf, dernek ve kâr amacı
gütmeyen kuruluşlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/17591)
2.- Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmakın, apartman yönetimlerinin e-bildirge
yükümlülüğüne ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/17592)
3.- Ordu Milletvekili
Rıdvan Yalçının, yeni kurulan vakıf ve derneklere
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/17593)
4.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının, büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri
ve illerin SGK prim borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/17680)
5.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının, BAĞ-KUR kapsamındaki doğum
yapmış kadınların hizmet borçlanması
uygulamasından yararlandırılmasına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
(7/17681)
6.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, ataması yapılan ve kurumdan ayrılan
personele ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/17682)
7.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, Halkalı Ziraat Mektebinin İlim
Yayma Vakfına kiralanmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/17731)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.06da açılarak üç oturum
yaptı.
Eskişehir
Milletvekili Beytullah Asil, tarım ve hayvancılık sektörlerinin
sorunlarına,
Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi, ülkemizdeki sağlık sorunlarına,
Kütahya
Milletvekili Alim Işık, Kütahya Tavşanlı Garp Linyitleri
İşletmeleri Müessese Müdürlüğüne işçi alımına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Kütahya Milletvekili
Hüsnü Ordu, Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya
Tavşanlı Garp Linyitleri İşletmeleri Müessese
Müdürlüğüne işçi alımı hakkındaki gündem
dışı konuşmasına ilişkin bir açıklamada
bulundu.
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, cezaevlerindeki
sağlık sorunlarının (10/1004),
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, üniversite hastanelerinde yaşanan
sorunların (10/1005),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi;
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Kemal
Anadolun, DİSK eski Genel Başkanı Kemal Türkler cinayeti
konusunun araştırılması (10/1006),
Amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına;
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Türkiyede Atık Yönetimi Ulusal Düzenlemeler ve
Uygulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi adlı performans
denetim raporu üzerinde bir genel görüşme açılmasına (8/17),
İlişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (10/347) esas numaralı,
güvenlik güçlerine yönelik toplumsal olaylarda orantısız güç
kullanımının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin Önergesi görüşmelerinin, Genel Kurulun
28/01/2011 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP
Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (10/225) esas numaralı,
yaş sebze ve meyve başta olmak üzere tarım ürünlerindeki
gıda güvenliği konusunun araştırılmasıyla ilgili
Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun
28/01/2011 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP
Grubu önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlandı; oylamasından
önce istem üzerine iki kez yapılan yoklamalarda Genel Kurulda
toplantı yeter sayısı bulunmadığından, 1
Şubat 2011 Salı günü, saat 15.00te toplanmak üzere birleşime
16.25te son verildi.
Sadık
YAKUT
Başkan
Vekili
Harun
TÜFEKCİ Yusuf
COŞKUN
Konya Bingöl
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Gülşen
ORHAN Fatih
METİN
Van Bolu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 72
II.- GELEN KÂĞITLAR
31 Ocak 2011 Pazartesi
Rapor
1.- Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/995) (S.
Sayısı: 608) (Dağıtma tarihi: 31.1.2011) (GÜNDEME)
No.: 73
1 Şubat 2011 Salı
Tezkereler
1.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1381) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
2.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1382) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
3.- Mersin Milletvekili Ali Oksalın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1383) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.1.2011)
4.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1384) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.1.2011)
5.-
İstanbul Milletvekili Şinasi
Öktemin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1385) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
6.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1386) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
7.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1387) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
8.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1388) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
9.- Van
Milletvekilleri Özdal Üçer ve Fatma Kurtulanın Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1389) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.1.2011)
10.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1390) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.1.2011)
11.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1391) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.1.2011)
12.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1392) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.1.2011)
13.-
Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçamın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1393) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.1.2011)
14.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1394) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 28 Milletvekilinin, zihinsel engelli
çocukların eğitiminde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1007) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/12/2010)
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner ve 30 Milletvekilinin, Akdeniz Bölgesindeki
hidroelektrik santrallerinin çevreye zararlarının ve ÇED
raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1008)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 26 Milletvekilinin, sulama
birliklerinin elektrik borçları nedeniyle yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1009)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)
4.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 Milletvekilinin, biyolojik
çeşitliliğin korunmasında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1010)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)
1 Şubat 2011 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Üç arkadaşıma
gündem dışı söz vereceğim.
İlk söz, TOKİnin
Malatya ilinde yapmış olduğu yatırımlarla ilgili
olarak söz isteyen Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öze aittir.
Sayın Öz, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Özün, TOKİnin Malatya ilinde
yapmış olduğu yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Malatyamızdaki
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
yapmış olduğu yatırımlarla ilgili gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyeyi âdeta şantiye
hâline çeviren TOKİnin Malatyadaki yatırımlarını
şöylece sıralayabiliriz: Malatya Akçadağda 208 adet dar ve orta
gelirlilere ait konut, Beydağı Yapraklı 1inci bölge 852 adet
konut, Arapgir 96 adet dar ve orta gelirlilere yönelik konut ve 1 adet ticaret
merkezi; Darende Iinci etap ticaret merkezi, cami, 56 adet dar ve orta
gelirlilere, 140 adet de yine alt gelir grubuna yönelik konut olmak üzere
toplam 196 adet konut; Doğanyol Beydağı 40 derslikli
ilköğretim okulu ve 48 adet dar gelirlilere ait konut; Beydağı
sosyal donatı kapsamında 1 adet ilköğretim okulu, 1 lise, 1
cami, 1 kütüphane, 1 adet ticaret merkezi, 1 adet hastane ve 1 adet
sağlık ocağı; merkez sosyal tesis, 360 adet yoksul kesime
yönelik konut, Malatya Sevgi Evleri ortak kullanım binası, Pütürge
Yeşildere Mahallesi 48 adet afet konut evi; Beydağı
Yapraklı IInci etap 1inci kısım 304 adet orta ve alt gelir
grubuna yönelik konut, 616 adet alt gelir düzeyine yönelik konut olmak üzere
toplam 920 konut; yine, Beydağı Yapraklı IInci etap 2nci
kısım 612 adet dar ve orta gelirlilere yönelik konut olmak üzere
genel olarak ifade etmek gerekirse Malatya ilimizde toplam 13 şantiyede
3.431 konut, 1 lise, 1 ilköğretim, 2 cami, 2 spor salonu, 3 ticaret
merkezi, 1 sağlık ocağı, 1 hastane, sevgi evi, 1
öğretmenevi, sosyal tesis uygulamaları
başlatılmıştır. Ayrıca, Malatyamızda bir
bölge eğitim hastanesi olabilecek 850 yatak kapasiteli hastanenin
hızlı bir şekilde yapımı devam etmektedir. Yine
aynı şekilde, Darendede 90 adet ihtiyaç sahibi yoksullara yönelik
konut inşaatı devam etmektedir.
Yine proje hâlindeki
uygulamalar da şunlardır: Malatya Bardakderesi mevkii dar ve orta
kesimdeki ailelere yönelik 75 konut, 2 adet lise; Merkez Çamurlu mevkii lise,
300 kişilik pansiyon; Doğanşehir, dar ve orta gelirli ailelere
yönelik 100 adet konut; Doğanşehir Gövdeliye dar ve orta gelirli
vatandaşlarımıza verilmek üzere 100 adet konut; Malatya
İnönü Üniversitesine 100 adet konut; Malatya Memur-Sene ait, dar ve orta
gelirli memurlara yönelik konut 1.200 adet, bu da planlandı; Malatya
Merkez, Gecekondu Dönüşüm Projesi kapsamında 568 adet konut olmak
üzere, yine aynı şekilde Merkez II. Etap, yoksul ailelere yönelik 624
adet konut; Merkez III. Etap, yoksul ailelere yönelik 468 konut ve Merkez
Karakavak Mahallesi, dar ve alt gruplara yönelik 468 adet konutun projeleri
devam etmektedir. Yine aynı şekilde, Pütürge, 20 yataklı
hastanenin projesi bitti, önümüzdeki ay içerisinde yapım ihalesine
başlanacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 4.439 dar ve orta, 756 alt kesim, 1.542 yoksul,
568 adet gecekondu dönüşüm, lise, hastane olmak üzere Malatyada proje
kapsamında 3.994 konut ile toplam 7.425 adet yapı inşa
edilmiş olacaktır.
Yine aynı şekilde,
Hükûmetimizin başlatmış olduğu kentsel dönüşüm
çerçevesinde, Malatyamızda Beydağı Yamaç ve Kernek
mahallelerinde kentsel dönüşüm çalışmalarına da
başlanmıştır. Dört etaba ayrılmış olup I.
Etaptaki vatandaşlarımızın oturmalarında
kullanılmak üzere 568 konutun yapımına önümüzdeki tarihte
başlanacaktır. İnşallah burası bittiğinde
yaklaşık 75 bin kişinin oturabileceği modern bir şehir
inşa edilmiş olacaktır.
Şunu belirtmek
istiyorum: Türkiyenin her tarafını şantiye hâline çeviren
TOKİ, Malatyamızda da birçok hizmetlere imza
atmıştır. Ben burada, başta Sayın
Başbakanımız olmak üzere, TOKİ Başkanımıza,
milletvekillerimize ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Büyükşehir yolundaki Malatyaya daha güzel hizmetler yapılmaya devam
edilecektir. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öz.
Gündem dışı
ikinci söz, Çankırı ilinde yapılan yatırımlarla ilgili
olarak söz isteyen Çankırı Milletvekili Nurettin Akmana aittir.
Sayın Akman, buyurun
efendim.
2.- Çankırı Milletvekili Nurettin Akmanın,
Çankırı ilinde yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
NURETTİN AKMAN
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Çankırı ilimize yapılan yatırımlarla ilgili olarak
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yâren kültürünün en güzel
manada yaşandığı ve yaşatıldığı
Çankırı ilimiz Ankaraya 120 kilometre uzaklıkta, şirin bir
Anadolu şehridir. Ankaraya yakın olmanın dezavantajını
yaşayan ilimiz 90lı yıllardan bu yana büyük bir göç vermiş,
nüfusumuzun neredeyse 2 katı Ankarada, bir o kadarı da
İstanbulda yaşamaktadır.
Merkez ile birlikte on iki
ilçesi olan Çankırı son yıllarda büyük yatırımlar
almıştır. Bunları şöylece ifade edebiliriz:
Karatekin Üniversitemiz bu
dönemde kurulmuş, öğrenci sayımız 6 bine ulaşmak
suretiyle büyük bir değişimi Çankırıda
gerçekleştirmiştir. Dört fakülte ve yüksekokulumuz hâlen bu
öğrencilerimize hizmet vermektedir. Kampüs inşaatımız
hızla devam etmektedir. Merkezdeki meslek yüksekokulları ilçelerimize
kaydırılmak suretiyle, aynı değişim ve
heyecanımız inşallah ilçelerimizde de yaşanacaktır.
Çankırı merkez ve
ilçelerimize bu dönemde doğal gaz getirilmiştir. 85 kilometre
uzaklıktaki Güldürcek Barajından Çankırı merkezine, üç
ilçe ve on iki yerleşim bölgemize arıtılmış su
getirilmiş ve halkımız sağlıklı içme suyuna
kavuşmuştur.
TOKİ kanalıyla
merkez, Çerkeş, Kurşunlu, Şabanözü, Korgun ilçelerinde 1.216
konut yapılmış, il merkezindeki 380 sosyal konutun
inşaatı hâlen devam etmekte, Kentsel Dönüşüm Projesi
kapsamındaki birinci kısımda yer alan 280 konutun ihalesi de 17
Şubatta gerçekleşmiş olacaktır.
Yine, Çankırı
merkezde Belediyemiz tarafından yaptırılan büyük bir
alışveriş merkezi ve otogar bitirilme noktasına
gelmiştir, pazar yeri inşaatı bitirilmiştir.
Önceki yıllarda kurulan
ancak 5084 sayılı Yasayla daha faal hâle gelen Korgun Organize
Sanayi Bölgemizde toplam 1.080, Şabanözü Organize Sanayi Bölgemiz yüzde
100 kapasiteye ulaşmış olup burada da 2 bin kişi
çalışmaktadır. Aytaç ve Hey Tekstilin bulunduğu
Çerkeş Organize Sanayi Bölgemiz ise yüzde 50 doluluk oranına
ulaşmış, 5084 sayılı Yasa kapsamında bu organize
sanayi de âdeta bu bölgenin gözdesi hâline gelmiştir.
Yatırımcılarımızı bu bölgemize ve
Çankırımıza beklemekteyiz.
En önemli sorunumuz olan kara
yollarımız, duble yollarımız bu dönemde bitirilmiş,
kuzeydeki Tetek yolu, Ankara-Çankırı-Kastamonu yolu da tamamen
bitirilme noktasına gelmiş, inşallah önümüzdeki dönemde atılacak
sıcak asfaltla da bu yolların tamamı bitirilmiş
olacaktır. 800 milyon Türk liralık yol yatırımı
almış bulunmaktayız.
Çankırıda özel
sektörde Devlet Demir Yolları iş birliği ile bir makas
fabrikası inşaatı devam etmektedir.
Sağlık
Bakanlığımız Çankırı merkezde yüz yataklı
bir devlet hastanesinin inşaatını tamamlamış ve
hizmete sokma noktasına getirmiştir.
Çerkeş ilçemizde sulama
amaçlı Akhasan Barajı yapılmış, su doldurulmaya
başlanmıştır.
Kızılırmak
ilçemiz bölgenin çeltik deposu hâlindedir, Türkiye'nin yüzde 14 çeltik
ihtiyacını karşılamaktadır.
260 trilyonluk iki
barajın ihalesi yapılmıştır. Önümüzdeki dönem bu
bölge, bölgenin Çukurovası hâline gelecektir.
Ilgaz tabii güzellikleriyle
gelecek vaat etmektedir. Burada iki telesiyej ve beşer buçuk kilometrelik
iki tane kayak pisti yapılmaktadır. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki
yıllar kış turizminde bu bölge cazibe merkezi olacaktır.
Yine 5084 sayılı
Yasa kapsamında Yıldızlar Holding 1 milyar dolarlık bir
yatırımı, seramik, granit fabrikasını
Kurşunluda, 600 milyon dolarlık bir yatırımı da Orta
ilçemizde termik santral olarak gerçekleştirmektedir. Her iki inşaat
bitirildiğinde 5 bin kişilik bir istihdam sağlanmış
olacaktır.
Değerli Başkan,
değerli arkadaşlarım; Ankaramızın hemen yanı
başındaki Çankırımız gelecek vadetmektedir. Temennim
odur ki, bu yatırımlarla azalan nüfusumuzun artması, geri
dönüşün gerçekleşmesidir. Daralan ekonominin
yatırımların bitirilmesiyle birlikte, eksikliklerimizin
tamamlanmasıyla birlikte halkımıza döneceğini ve yaşam
standardının artacağını düşünüyoruz.
Bugüne kadar
Çankırıya emeği geçen, hizmet eden başta Sayın
Başbakanımız, bakanlarımız ve tüm eski, yeni
siyasilerimiz olmak üzere idarecilerimize, bürokratlarımıza
halkımız adına teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akman.
Gündem dışı
üçüncü söz, Gazeteci Abdi İpekçinin 32nci ölüm yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürke aittir.
Sayın Öztürk, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Gazeteci Yazar Abdi
İpekçinin 32nci ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Emperyalizmin uşakları
karanlık güçler tarafından 1 Şubat 1979 günü hunharca
katledilen, özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesinin yürekli
önderi, emek, alın teri dostu, barış adamı,
uzlaşmanın savunucusu, güzel insan, temiz insan Gazeteci Yazar Abdi
İpekçinin sevenlerini bırakarak aramızdan
ayrılışının 32nci yıl dönümünde söz aldım.
Kendisine, Sabahattin Aliden Hrant Dinke kadar uzanan süreçte faili meçhul
bırakılan siyasi cinayetlerde yaşamlarını kaybeden
Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ümit Kaftancıoğlu, Kemal
Türkler, Ahmet Taner Kışlalı, Gün Sazak, Musa Anter, Cavit Orhan
Tütengil, Gaffar Okkan olmak üzere isimlerini sayamadığım faili
meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde katledilen herkesin
anısı önünde saygıyla eğiliyorum, hepsine Allahtan rahmet
diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
Benim inançlarımın temelinde özgürlükçülük var. Özgürlüğe
yalnız, insanın en kutsal, en doğal bir hakkı olduğu
için inanmıyorum, özgürlüğün aynı zamanda gerçeklerin araştırılıp
bulunmasında vazgeçilmez bir amaç olduğunu düşünüyorum.
İşte ben insanların özgür olmalarını,
düşüncelerini, inançlarını, görüşlerini hiçbir
baskıyla karşılaşmadan özgürce açıklayabilmelerini
istiyorum. Bu özgürlüğü yalnız kendi doğrultumdaki kimseler için
değil, karşıtlarım için de savunmak gereğine inanıyorum.
Karşıtlarım dâhil herkesin özgürlüğünü savunmayı ödev
biliyorum. Bu özgürlük anlayışını içeren sözler demokrat,
yurtsever Gazeteci Abdi İpekçinin kızına yazdığı
mektuptan alınan sözlerdir. Abdi İpekçinin özgürlük
anlayışı, demokrasi anlayışı bugünümüze
ışık tutmaktadır. Abdi İpekçinin demokrasi ve
özgürlük anlayışından bugün ülkeyi yönetenlerin
çıkarması gereken pek çok dersler vardır.
Değerli milletvekilleri,
ocak-şubat ayları acı ve hüzün dolu aylardır, iç karartan
aylardır. 1 Şubat 1979da Abdi İpekçi, 24 Ocak 1993te Uğur
Mumcu, 24 Ocak 2001de Gaffar Okkan, 17 Ocak 2007de Hrant Dink, 31 Ocak
1990da Muammer Aksoy hunharca katledilmişlerdir. Katledilmelerinin
üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen hâlen bu insanların neden,
nasıl katledildiği ve bu cinayetlerin arkasındaki karanlık
ilişkiler, karanlık yapılar hâlâ
aydınlatılmamıştır.
Abdi İpekçinin ölümünün
32nci yılında Abdi İpekçinin kızına, Abdi
İpekçinin eşine verebileceğimiz en güzel yanıt, en müjdeli
haber, Abdi İpekçi ve diğer faili meçhul cinayetlerde
yaşamlarını kaybeden insanların neden, nasıl
katledildikleri, arkasındaki karanlık ilişkilerin
açığa çıkarılması için Meclis araştırma
komisyonu kurulması olmalıydı değerli
arkadaşlarım. Bu insanlar öteden beri kocalarının, babalarının,
evlatlarının neden, nasıl öldürüldüğünü bilmek
istediklerini haykırıyorlar ama bu Parlamentoda Adalet ve
Kalkınma Partisi, bu arkadaşlarımızın, bu
insanların haklı taleplerini duymuyor, duymak istemiyor, bilmiyor,
bilmek istemiyor. Bunu anlamak mümkün değil değerli
arkadaşlarım.
Adalet ve Kalkınma
Partisi, Abdi İpekçinin, Uğur Mumcunun, Muammer Aksoyun, Bahriye
Üçokun katillerini, tetikleri çektiren, bunları hükmettiren
arkasındaki karanlık güçlerin aydınlatılmasını
neden istemiyor? Bunların üstündeki kirli perdenin, sis perdesinin
kaldırılmasına neden karşı çıkıyor? Bunu bir
türlü anlamak mümkün değildir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi olarak
verdiğimiz araştırma önergeleri Adalet ve Kalkınma
Partisinin oylarıyla her seferinde geri çevrilmiştir.
Şimdi, bugün Abdi
İpekçinin ailesine buradan şu müjdeyi verebilmeliyiz: Türkiye Büyük
Millet Meclisi araştırma komisyonu kurarak bu faili meçhul
bırakılan siyasi cinayetlerin araştırılması için
derhâl işe başlayacaktır diyebilmeliyiz değerli
arkadaşlarım. Demokratik
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Öztürk, teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 28 milletvekilinin, zihinsel
engelli çocukların eğitiminde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1007)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Zihinsel engelli çocuklar,
özel eğitime muhtaç çocuklar içerisinde oldukça önemli bir grubu
oluşturmaktadır. Zihinsel engelli çocuklarımızın
eğitim ve sosyal gereksinimlerini karşılamak için aile, toplum
ve devletin dayanışma içinde olması zorunludur. Bu faktörler
arasında yaşanan kopukluklar eğitimde güçlüklere neden
olmaktadır.
Zihin engelli çocukların
yaşam işlevlerinde gelişme sağlanabilmesi için
öğrencilerin bireysel gereksinimlerine uygun hizmetleri, personeli ve
ortamları kapsayan önlemler alınması gerekmektedir. Ancak
zihinsel engelli çocuklarımızın eğitim sürecinde bir bütünlük
sağlanamadığı ve bu alanda bir takım sorunlar
yaşandığı gözlenmektedir. Gerek bakanlığa
bağlı okullarda gerek bu konuda eğitim veren özel kurumlarda bir
dizi problem bulunmaktadır.
Bu nedenlerle zihinsel
engelli çocuklarımızın eğitiminde yaşanan
sıkıntılara ilişkin sorunlarının saptanması
ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci iç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz. 23.11.2010
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Çetin Soysal (İstanbul)
4) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
5) Sacid Yıldız (İstanbul)
6) Osman Kaptan (Antalya)
7) Ali Arslan (Muğla)
8) Engin Altay (Sinop)
9) Ali Oksal (Mersin)
10) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
11) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
12) Ahmet Küçük (Çanakkale)
13) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
14) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
15) Abdulaziz Yazar (Hatay)
16) Rasim Çakır (Edirne)
17) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
18) Tansel Barış (Kırklareli)
19) Tekin Bingöl (Ankara)
20) Hüseyin Ünsal (Amasya)
21) Hüsnü Çöllü (Antalya)
22) Şevket Köse (Adıyaman)
23) Atila Emek (Antalya)
24) Gökhan Durgun (Hatay)
25) Ensar Öğüt (Ardahan)
26) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
27) Rahmi Güner (Ordu)
28) Bilgin Paçarız (Edirne)
29) Nevingaye Erbatur (Adana)
Gerekçe:
Zihinsel engelli
çocuklarımıza eğitim verilmesi konusu toplumumuzun üzerinde
hassasiyetle durduğu bir konu olmakla beraber, bütün çabalara rağmen
bu alanda çok da başarılı olunamadığı dikkat
çekmektedir. Söz konusu çocuklarımızın eğitiminde öz
bakım ve çevreye sosyal uyum becerileri kazandırılması
yanında bu çocuklarımızı iş ve meslek sahibi
yapıp üretici hale getirilmesi ve ekonomik açıdan yararlı
olabilmelerinin sağlanması en önemli amaçlardan biri olarak görülmelidir.
Bu alanda yeterli hukuksal altyapı bulunmasına rağmen uygulamada
sıkıntılar yaşanmaktadır.
Zihinsel engelli
çocuklarımızın resmi veya özel eğitim merkezlerinde
aldıkları gelişim ve eğitime ilişkin giderlerin bir
kısmının Devlet tarafından karşılanması veya
özel gereksinimli çocuklar için evde bakım ve eğitim
yönetmeliğiyle maddi olanakları sınırlı ailelere
bakım ücreti adı altında maaş verilmesi olumlu
uygulamalardır.
Ancak öncelikle zihin engelli
öğrencilerin zihinsel işlevlerdeki sınırlılıklar
ve bireysel farklılıkları ile yapabildikleri dikkate
alınarak eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi ve gereksinimlerine
uygun eğitim ortamlarının sunulması gerekmektedir. Özel
gereksinimli bireylerin de normal bireyler gibi eğitim hizmetlerinden
yararlanma hakkına sahip olduğu dikkate alınarak, daha
bağımsız, üretici ve yaşadıkları toplumla daha
bütünleşmiş bireyler haline getirilmeleri için eğitim
stratejileri geliştirilmesi zorunludur.
Milli Eğitim
Bakanlığına bağlı olarak çalışan özel
eğitim öğretmeni yetersizliği bulunmaktadır. Öğrenme
güçlüğü çeken çocukların eğitsel tanılarında geç
kalınmakta, sınıflara dengeli dağılım
yapılmamakta, ölçme değerlendirme ve eğitim programlarında
ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Öğretmenlerimize öğrenme
güçlüğü çeken öğrencilerin tespit edilmesi konusunda yeterli
eğitim verilmediği gözlenmektedir.
Olumlu bir çaba olarak
değerlendirilebilecek kaynaştırma eğitimi,
sınıfların mevcudunun fazla olması, öğretmenlere bu
konuda yeterli eğitimin verilmemesi, diğer öğrenci velilerinin
tepkileri gibi nedenlerle yeterince faydalı olamamaktadır.
Kaynaştırma eğitiminden yararlanan öğrenci sayısı
70 bin civarına ulaşmış olmasına rağmen bu
rakamın yetersiz olduğu açıktır.
Bütün bu sorunlara
karşın kaynaştırmanın uygulanabilmesini
sağlayacak çalışmalara hız verilerek devam edilmesi, var
olan özel eğitim okullarında verilen eğitimin niteliğini
artırılması daha olumlu olacaktır.
Bu konuda eğitim veren
özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin büyük
kısmının iş güvencesi bulunmamaktadır. Her yıl
sözleşme yenilenmesi nedeniyle tazminat hakkından yararlanamamakta,
stajyerlik ve adaylık dönemlerinde sıkıntılar
yaşanmakta, sağlıksız bir ücret politikasına maruz
bırakılmaktadırlar.
Öte yandan eğitimde kar
amacı güden kimi özel eğitim kurumlarının sistemi kötü
niyetle kullandıkları, öğrencileri, velileri ve sistemi istismar
ettikleri bilinmekte, bu konuda yapılan denetimler yetersiz
kalmaktadır.
Bu nedenlerle zihinsel
engelli çocuklarımızın eğitiminde yaşanan
sıkıntılara ilişkin sorunların saptanması ve
alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasının yerinde olacağı
kanısını taşımaktayız.
2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 30 milletvekilinin, Akdeniz
Bölgesindeki hidroelektrik santrallerinin çevreye zararlarının ve
ÇED raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1008)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Akdeniz Bölgesi'nde nehirler
üstüne kurulan ve kurulması planlanan "Hidroelektrik Santralleri
(HES)"nin çevreye verdiği zararların ve bu HES'lere verilen
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarının ne kadar
sağlıklı olduğunun araştırılması ve bu
konuda alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla,
Anayasanın 98'inci, T.B.M.M. İçtüzüğünün 104 ve 105'inci
maddeleri uyarınca "Meclis Araştırması"
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Tayfur Süner (Antalya)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Osman Kaptan (Antalya)
4) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
5) Sacid Yıldız (İstanbul)
6) Engin Altay (Sinop)
7) Ali Arslan (Muğla)
8) Çetin Soysal (İstanbul)
9) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
10) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
11) Ali Oksal (Mersin)
12) Ahmet Küçük (Çanakkale)
13) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
14) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
15) Abdulaziz Yazar (Hatay)
16) Bülent Baratalı (İzmir)
17) Rasim Çakır (Edirne)
18) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
19) Tansel Barış (Kırklareli)
20) Tekin Bingöl (Ankara)
21) Hüseyin Ünsal (Amasya)
22) Hüsnü Çöllü (Antalya)
23) Hulusi Güvel (Adana)
24) Atila Emek (Antalya)
25) Gökhan Durgun (Hatay)
26) Ensar Öğüt (Ardahan)
27) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
28) Rahmi Güner (Ordu)
29) Bilgin Paçarız (Edirne)
30) Şevket Köse (Adıyaman)
31) Nevingaye Erbatur (Adana)
Gerekçe:
Ülkemizin doğal
kaynaklarını; bilimi dikkate almadan, doğa hakkını
korumadan ve gelecek kuşakların haklarını gözetmeden
planlayan AKP Hükümeti Antalya, Isparta ve Burdur'un tüm derelerini
Hidroelektrik Santraller (HES) için planlayarak bölgenin idam kararına
imza atmaktadır. Tüm Türkiye'de toplam 1600, Akdeniz Bölgesinde 225,
Antalya'da 59, Isparta'da 56 ve de Burdur'da da onlarca derelerin üzerine HES
planlayan AKP Hükümeti, doğaya verdiği değeri bir kez daha
gözler önüne sermektedir.
Dünyanın her yerinde
amacı elektrik enerjisi üretmek olan HES'ler, ülkemizde bu amaçla
yapılmamaktadır. Gelecekte enerji üretmekten çok, küresel
ısınmayla birlikte daha da değerlenecek olan suyun pazarlanma
konusu, yapımcı şirketlerin iştahını
kabartmaktadır. Günümüzde ve gelecekte doğru kullanılmazsa
'petrol kavgalarının' yerini 'su kavgalarının'
alacağı artık herkesçe tahmin edilmektedir. Bu da, enerjinin bahane
edilerek derelerimizin birer birer satılması demektir. Burada,
hidrolik santral yapıp işletecek olan şirketlerin, baraj
göllerindeki suyun kullanım hakkını tümüyle ele geçirecek
olması talihsiz bir uygulamadır.
HES'in
planlandığı el değmemiş tüm vadiler ve dereler tahrip
olacaktır. Yapılan santrallerle derelerin suyu alınacak ve suyla
beslenen o bölgedeki tüm ekosistem susuz kalacak, tahribatın boyutu
akıl almaz noktalara ulaşacak; çevredeki tüm canlılar, tarım
alanları, yeraltı suları ve doğadaki tüm döngü bu
tahribattan etkilenecektir. HES'lerin zararları bunlarla da
sınırlı değildir. Tarımsal üretimin iki ana
değerinden biri toprak, diğeri ise sudur. Yapılacak olan HES'ler
bu iki değeri de etkileyecektir. Özellikle Akdeniz Bölgesi ve Göller
Yöresinde görülen derin susuzluk çok kısa bir zaman sonra telafisi mümkün
olmayan bir şekilde ortaya çıkacaktır. Biyoçeşitliliğe
ve flora çeşitliliğine de olumsuz etkisi olacaktır. Özellikle
endemik kaynağı olan Batı Toros'ların tüm derelerinin bu
ilkeler gözetilmeden planlandığı ortadadır. Özellikle
uluslararası kuş göç yolları üzerinde bulunan ülkemiz, risk
altındaki birçok türleri barındırmaktadır. Yapılacak
HES'lerin gölleri ve akarsuları yok edecek ya da en aza indirecek
olması yaban yaşama vurulabilecek en büyük darbe olacaktır.
Tüm bunlarla birlikte,
kurulan ve kurulması planlanan HES'ler için yapılan
araştırmalar, verilen fizibilite ve ÇED raporlarının
sağlıklı olmadığı görülen uygulamalarla birlikte
gözler önüne serilmiştir. Üstelik 10 kilovat saatin (kwh) altında
üretim yapacak olan HES'lerde ÇED raporu alınması zorunlu
değildir. Bu uygulama sonucunda 10 kwh altında HES yapacak olan
şirketler, hiçbir kurala bağlı kalmadan, istedikleri gibi
çevreyi ve doğayı talan edip, o yörenin ekosistemini
bozmaktadırlar. Bunun bir an önce önüne geçilmeli ve gerekli düzenlemeler
yapılmalıdır. Sonuç itibariyle hidroelektrik santraller, gerekli
araştırmalar titiz bir şekilde yapıldıktan sonra,
faydalı yatırımlardır. Bunu özellikle belirtmekte fayda
vardır. Ancak bu faydalı yatırımın özel sektörün
hizmetine denetimsiz bir şekilde bırakılması yukarıda
saydığımız faktörleri getirecek ve maalesef ülkemiz birçok
açıdan olumsuz etkilenecektir. Bunun önüne geçebilmek için 10 kwh'in
altında üretim yapacak olan HES'ler için "DSİ İl Müdürlükleri"
ile "Çevre ve Orman Bankalığı İl Müdürlüklerinin
koordineli biçimde çalışarak, üretim yapılacak yerin seçimi, bu
yörenin çevre düzenlemesi ve üretimin kaç kwh olacağının
belirlenmesi gibi konuları kendi bünyelerinde hazırlayarak, üretime
öyle başlanması ve bunun yanında verilecek ÇED raporları da
oluşabilecek sıkıntıların önüne geçilebilmesini
sağlayacaktır.
Yukarıda belirtilen
gerekçelerle, Akdeniz Bölgesi'nde nehirler üstüne kurulan ve kurulması
planlanan "Hidroelektrik Santralleri (HES)"nin çevreye verdiği
zararların ve bu HES'lere verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)
raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun
araştırılması ve Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla
bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.
3.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 26
milletvekilinin, sulama birliklerinin elektrik borçları nedeniyle
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1009)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Köylerimizin
kullandığı elektrik ve su borçlarını ödeyememe
sorunları, çözüm yolları ve son yıllarda çok büyük oranlarda
artan faiz yükü sebebiyle çiftçimiz elektrik ve suyu kullanamaz
durumdadırlar. Bu konunun belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98.
ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince ekte yer alan
gerekçeye istinaden bir Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
2) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
3) Çetin Soysal (İstanbul)
4) Ahmet Küçük (Çanakkale)
5) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
6) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
9) Ali Oksal (Mersin)
10) Abdulaziz Yazar (Hatay)
11) Bülent Baratalı (İzmir)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
14) Tansel Barış (Kırklareli)
15) Tekin Bingöl (Ankara)
16) Hüseyin Ünsal (Amasya)
17) Hüsnü Çöllü (Antalya)
18) Sacid Yıldız (İstanbul)
19) Şevket Köse (Adıyaman)
20) Hulusi Güvel (Adana)
21) Atila Emek (Antalya)
22) Gökhan Durgun (Hatay)
23) Ensar Öğüt (Ardahan)
24) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
25) Rahmi Güner (Ordu)
26) Bilgin Paçarız (Edirne)
27) Nevingaye Erbatur (Adana)
Gerekçe:
"Türkiye'de 388 adet
sulama birliği bulunmaktadır ve bu sulama birliklerinin toplam 276
milyon 339 bin 335 Türk lirası borcu bulunmaktadır. Kime bu borçlar?
TEDAŞ'a. Bu 388 adet sulama birliklerinin, çiftçinin can damarı olan
suyu sağlayan ve dağıtan sulama birliklerinin gerçekten bugün
artık kendilerinin aşamayacağı boyutlara
ulaşmış sorunları bulunmaktadır. 388 adet sulama
birliğinin toplam 276 milyon 339 bin 335 TL borcu bulunmaktadır yani
yaklaşık her sulama birliğinin 1 milyon yani eski parayla 1
trilyona yakın borcu bulunmaktadır.
Bölgelerimizde çok
sayıda üyesi olan sulama birlikleri var. Çiftçimizi yakından
ilgilendiriyor, bunların sorunları Ülkemiz Tarım Ekonomisini
bitirme noktasına getiriyor. Çözüm üretmek noktasında çiftçilerimiz
ve bu birlik yöneticileri çözümsüzlük içindeler. Maalesef, Balıkesirde de
tüm sulama birlikleri problem içerisinde tam sulama mevsiminde TEDAŞ'a
olan elektrik borçlarından dolayı elektrikleri kesiliyor, gelirlerine
Maliye Bakanlığı el koyuyor. Dolayısıyla toplumun
büyük kısmını, yaklaşık 20 milyon insanımızı
ilgilendiren, tarım kesiminde çiftçilerimizi ilgilendiren sulama konusuyla
ilgili bu birliklerin sorunları işin içinden çıkılamaz bir
boyuta gelmiştir.
Bu durumdan ötürü sulama
birlikleri artık işlev yapamaz, fonksiyonunu yerine getiremez,
görevini yerine yapamayarak; iflas eşiğine gelmişlerdir.
Bir başka husus: Bu
borçların ödenmesi konusunda bir şeyler yapmak gerekiyor. Sulama
birlikleri borçlarını ödeyemiyor. Yeniden yapılandırma,
faizini silme veya borçların ertelenmesi gibi birtakım çözümler üretilmesi
artık zorunluluk hâline geldi çünkü bu sulama birlikleri ne maliyeye ne
TEDAŞ'a ve Sular İdaresine borçlarını ödeyemiyorlar.
Hükümet olarak, zaten zor durumda olan çiftçinin birikmiş
borçlarını bir şekilde yeniden yapılandırmak veya
ertelemek gibi bir mecburiyeti hiç görmezlikten gelirken, sulama birliklerinin
de artık ertelenemez, ötelenemez bu sorunlarının çözümü
noktasını çoktan geçmiştir.
Sulama Birliklerinin
artık ötelenemez olan sorunlarına bir çözüm üretme fırsatı
vardı. Sulama birlikleri, tarımsal sulama birlikleri sorun içerisinde
kıvranmaktadır, tarımsal sulama birlikleri Türk çiftçisi için
çok önemlidir.
4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 milletvekilinin, biyolojik
çeşitliliğin korunmasında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1010)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Öncelikle endemik türler
olmak ülkemizin bitki ve hayvan çeşitliliği yanlış
tarım uygulamaları, artan kentleşme ve sanayileşme, hava ve
su kaynaklarının kirletilmesi, yaşanan küresel
ısınmanın etkileri nedeniyle azalma tehdidi
altındadır.
Bitki ve hayvan
çeşitliliğimiz ile yaşama alanlarının korunması
konusunda yeterli önlemlerin alınmadığı ve ülkemizin sahip
olduğu biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir
kullanımı konusunda uluslararası sözleşmelerden
kaynaklı yükümlülüklerimizin yeterince yerine getirilmediği dikkat
çekmektedir. Tarım, tıp ve sanayi alanlarında
varlığı ve kullanımı büyük önem taşıyan
biyolojik çeşitliliğin korunması ülkemizin gelecek
kuşakları açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu nedenlerle ülkemizin sahip
olduğu biyolojik çeşitliliğin etkin korunması ve
sürdürülebilir kullanımında yaşanan sorunların tespiti ve
alınması gereken önlemlerin Yüce Meclisimizce belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz. 30/11/2010
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Tansel Barış (Kırklareli)
4) Tekin Bingöl (Ankara)
5) Çetin Soysal (İstanbul)
6) Hüseyin Ünsal (Amasya)
7) Hüsnü Çöllü (Antalya)
8) Şevket Köse (Adıyaman)
9) Ali Oksal (Mersin)
10) Ahmet Küçük (Çanakkale)
11) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
12) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13) Sacid Yıldız (İstanbul)
14) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
15) Atila Emek (Antalya)
16) Gökhan Durgun (Hatay)
17) Ensar Öğüt (Ardahan)
18) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
19) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
21) Rahmi Güner (Ordu)
22) Bilgin Paçarız (Edirne)
23) Nevingaye Erbatur (Adana)
Gerekçe:
Ülkemizin Asya ve Avrupa
kıtaları arasında doğal bir köprü oluşturması,
sahip olduğu farklı iklim ve topoğrafik yapı nedeniyle
biyolojik çeşitlilik anlamında Dünyanın sayılı
bölgeleri arasında yer almaktadır. Bütün Avrupa kıtasında
12.500 bitki türü bulunmasına karşın ülkemizde 11.000 bitki türü
bulunmakta ve bu türlerin % 30'u dünyada yalnızca Türkiye'de yetişmektedir.
Ülkemizin biyolojik çeşitlilik anlamında zenginliği
yalnızca bitkilerle sınırlı değildir. Bilim
adamlarınca Türkiye'de 120 memeli, 413 kuş, 93 sürüngen türü, 18
amfibi canlı, 276 deniz canlısı, 192 tatlı su
balığı ve 20 bine yakın omurgasız türünün
bulunduğu bildirilmektedir. Bugün kültür bitkisi olarak yetiştirilen
birçok meyve ve sebzenin ilk defa kültüre alındığı yer
Türkiye'dir. Ülkemiz tıbbi ve ecza bitkileri açısından da
oldukça zengin bir coğrafyaya sahiptir.
Ancak özellikle
sanayileşme ve kentleşmenin artmasına paralel olarak ülkemiz
bitki ve hayvan çeşitliliğinde ciddi azalmalar olduğu
gözlenmektedir. Yeni tarım alanları açılması, hava ve su
kaynaklarının kirliliği, yanlış toprak ve su
kullanımından kaynaklı nedenlerle biyolojik
çeşitliliğimiz azalma eğilimi göstermektedir. Bunlara ek olarak yaşanan
küresel ısınma da biyolojik çeşitliliğimizi tehdit eden
unsurlar arasındadır. Tarımda kullanılan böcek öldürücüler
nedeniyle yararlı sayılan böcek türleri de ortadan yok
olmaktadır.
İç sularda ve
denizlerimizde aşırı ve yanlış avlanma yöntemlerinin
kullanımı, yabani hayvanlar ile kuşların denetimsiz
avlanması, tıbbi ve ilaç bitki ile soğanlarının
aşırı toplanması süreçleriyle ilgili yetersiz denetim ve
izleme yapılması biyolojik çeşitliliğimizi tehdit eden
unsurlardandır. Özellikle hassas ve tehdit altında olan
ekosistemlerde insan kaynaklı kirleticilerin oynadığı rol
büyüktür. Türlerin korunması konusunda yapılan eğitim
çalışmaları yok denecek kadar azdır. Hassas, tehdit ve
tehlike altında olan türlere ilişkin koruma tedbirleri yetersiz
kalmaktadır.
Biyolojik
çeşitliliğin mevcut ve gelecek nesillerin yararına
korunmasını ve sürdürülebilir şekilde
kullanılmasını hedef alan Birleşmiş Milletler
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin altında imzamız
olmasına ve Türkiye Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem
Planının hazırlanmış olmasına rağmen
biyolojik çeşitliliğin korunması konusunda ulusal
mevzuatımızın yetersizliğinden ve
dağınıklığından kaynaklı olarak sorunlar
yaşanmaktadır.
Bitki ve hayvanların yaşama ortamlarının, ekosistemin
ve gen kaynaklarının korunması
konusunda yeterli çaba gösterilmemektedir. Sağlıklı bir veri
sistemi oluşturulmamıştır. Halen ülkemizdeki flora ve fauna
çeşitliliği konusunda, endemik canlı varlıklarımızın
sayısı konusunda yeterli veri bulunmamaktadır.
Ülkemizin hayvan ve bitki
varlığı ile gen kaynaklarının çeşitliliği
gelecek kuşaklara bırakacağımız en önemli mirası
oluşturmaktadır. Bu nedenle korunması büyük önem
taşımaktadır.
Bu nedenlerle ülkemizin
biyolojik çeşitliliğin korunmasına ilişkin sorunların
saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının
yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Komisyondan istifa önergeleri
vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Adalet Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/249)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet Komisyonunda
görüşülmekte olan ve Adalet Bakanlığınca hazırlanan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı Anayasaya aykırıdır.
Anayasanın
Başlangıç hükmünde belirtildiği üzere; kuvvetler
ayrımı, Devlet organları arasındaki üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin
kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir
işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğu gerçeğinden hareketle; yürütme
organı olan Hükûmetin yargı organlarından olan Yargıtay ve
Danıştay ile ilgili vermiş olduğu tasarı Anayasaya aykırıdır.
Bu tür yasal düzenlemelerin milletvekilleri tarafından teklif olarak
verilmesi gerekmektedir. Komisyonda ileri sürülen bu ve diğer Anayasaya
aykırılık iddiaları Komisyon Başkanınca dikkate
alınmamıştır.
29.01.2011 tarihinde verilen
bir önerge ile Genel Kurul çalışmalarını düzenleyen
İçtüzüğün 87. maddesi Komisyon çalışmalarına esas
alınmış ve milletvekillerinin konuşma süreleri ve
önergeleri sınırlandırılmıştır. Sayısal
çoğunlukla Anayasaya, İçtüzüğe ve Meclis geleneklerine
aykırı antidemokratik bu uygulamalar, Anayasanın 81. maddesi
gereğince etmiş bulunduğum yemine aykırıdır.
Tutanaklara geçen
ayrıntılı itirazlarımızda dikkate
alındığında CHP milletvekilli olarak görevimi etmiş
bulunduğum yemine uygun olarak yerine getirmeme engel olunduğundan
Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 29.01.2011
Turgut
Dibek
Kırklareli
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, Adalet Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/250)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet Komisyonunda
görüşülmekte olan ve Adalet Bakanlığınca hazırlanan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı Anayasaya aykırıdır.
Anayasanın
Başlangıç hükmünde belirtildiği üzere; kuvvetler
ayrımı, Devlet organları arasındaki üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin
kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir
işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğu gerçeğinden hareketle; yürütme organı
olan Hükûmetin yargı organlarından olan Yargıtay ve
Danıştay ile ilgili vermiş olduğu tasarı Anayasaya
aykırıdır. Bu tür yasal düzenlemelerin milletvekilleri
tarafından teklif olarak verilmesi gerekmektedir. Komisyonda ileri sürülen
bu ve diğer Anayasaya aykırılık iddiaları Komisyon
Başkanınca dikkate alınmamıştır.
29.01.2011 tarihinde verilen
bir önerge ile Genel Kurul çalışmalarını düzenleyen
İçtüzüğün 87. maddesi Komisyon çalışmalarına esas
alınmış ve milletvekillerinin konuşma süreleri ve önergeleri
sınırlandırılmıştır. Sayısal
çoğunlukla Anayasaya, İçtüzüğe ve Meclis geleneklerine
aykırı antidemokratik bu uygulamalar, Anayasanın 81. maddesi
gereğince etmiş bulunduğum yemine aykırıdır.
Tutanaklara geçen
ayrıntılı itirazlarımızda dikkate
alındığında CHP milletvekilli olarak görevimi etmiş
bulunduğum yemine uygun olarak yerine getirmeme engel olunduğundan
Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 29.01.2011
Halil
Ünlütepe
Afyonkarahisar
3.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Adalet Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/251)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet Komisyonunda
görüşülmekte olan ve Adalet Bakanlığınca hazırlanan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı Anayasaya aykırıdır.
Anayasanın
Başlangıç hükmünde belirtildiği üzere; kuvvetler
ayrımı, Devlet organları arasındaki üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin
kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir
işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğu gerçeğinden hareketle; yürütme
organı olan Hükûmetin yargı organlarından olan Yargıtay ve
Danıştay ile ilgili vermiş olduğu tasarı Anayasaya aykırıdır.
Bu tür yasal düzenlemelerin milletvekilleri tarafından teklif olarak
verilmesi gerekmektedir. Komisyonda ileri sürülen bu ve diğer Anayasaya
aykırılık iddiaları Komisyon Başkanınca dikkate
alınmamıştır.
29.01.2011 tarihinde verilen
bir önerge ile Genel Kurul çalışmalarını düzenleyen
İçtüzüğün 87. maddesi Komisyon çalışmalarına esas
alınmış ve milletvekillerinin konuşma süreleri ve
önergeleri sınırlandırılmıştır. Sayısal
çoğunlukla Anayasaya, İçtüzüğe ve Meclis geleneklerine
aykırı antidemokratik bu uygulamalar, Anayasanın 81. maddesi
gereğince etmiş bulunduğum yemine aykırıdır.
Tutanaklara geçen
ayrıntılı itirazlarımızda dikkate
alındığında CHP milletvekilli olarak görevimi etmiş
bulunduğum yemine uygun olarak yerine getirmeme engel olunduğundan
Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 29.01.2011
Ali
İhsan Köktürk
Zonguldak
4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Adalet Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/252)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı
Adalet Komisyonu
Başkanlığına;
Komisyonda insani
çalışma koşulları olmadığından, Komisyonda
bulunuşumun bir anlamı kalmadığından Komisyon
üyeliğinden istifa ediyorum. 29/01/2011
Ali Rıza Öztürk
Mersin
5.- Ordu Milletvekili Rahmi Günerin, Adalet
Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/253)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gördüğüm
lüzum üzerine Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 29.01.2011
Rahmi
Güner
Ordu
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
C) Tezkereler
1.- TBMM Başkanı Mehmet Ali
Şahinin, Tanzanya Temsilciler Meclisi Başkanı Anne
Makindanın vaki davetine icabetle, beraberindeki Parlamento heyetiyle
Tanzanyaya resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1395)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin'in, Tanzanya
Temsilciler Meclisi Başkanı Anne Makinda'nın vaki davetine
icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Tanzanya'ya resmi
ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Mehmet Ali Şahin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- (10/830) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
1/2/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
BDP Grubu önerisi
01.02.2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun 01.02.2011 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Bengi Yıldız
Batman
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler Kısmının 709 uncu
sırasında yer alan 10/830 PTT Genel Müdürlüğünde
çalışan taşeron işçilerin sorunlarının,
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergelerin görüşülmesini, Genel Kurulun 01.02.2011 Salı
günlü birleşiminde birlikte yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin
lehinde, Bengi Yıldız, Batman Milletvekili.
Buyurun Sayın
Yıldız. (BDP sıralarından alkışlar)
Sayın Yıldız,
birkaç saniyenizi rica edeyim.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Çeşitli İşler
1.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden
Suriye-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı
İsmet Mahli ve beraberindeki Parlamento heyetine Başkanlıkça
Hoş geldiniz denilmesi
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın
Mehmet Ali Şahinin konuğu olarak ülkemizde bulunan Suriye-Türkiye
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı İsmet Mahli,
beraberindeki bir parlamento heyetiyle birlikte Genel Kurul salonunu
teşrif etmişlerdir. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. (AK
PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Biz,
Suriye Parlamentosunu alkışlamayız, hiçbir diktatörlüğün
parlamenterini alkışlamayız. Onların da sonu yakın
zaten!
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/830) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Sayın
Yıldız, buyurun efendim.
BENGİ YILDIZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve
Demokrasi Partisinin Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
PTT Genel Müdürlüğünde
çalışan taşeron işçilerin sorunlarının
araştırılması konusunda söz aldım. Kamu
kuruluşlarında kamu hizmetlerinin taşeron firmalar
aracılığıyla ucuz ve güvencesiz iş gücüyle
yürütülmesi, son zamanlarda giderek artan bir uygulama olarak
karşımıza çıkmaktadır.
PTT Genel Müdürlüğü de
başlangıçta sadece posta ayrımı için taşeron işçi
alırken, bugün iadeli taahhütlü, APS, koli dağıtım
hizmetleri de taşeron işçiler eliyle görülmektedir. Taşeron
işçiler asgari ücretle, iş güvencesiz, örgütlenme ve herhangi bir
sendikaya üye olma haklarından yoksun olarak
çalıştırılmaktadırlar. Sözleşmeleri sürekli
yenilendiği için, yıllık izinleri kullanmayı, ihbar ve
kıdem tazminatı kazanmayı da hak etmiyorlar. Kadrolu personeller
gibi aynı işi yapan, aynı kıyafeti giyen, aynı
masalarda, aynı alanlarda çalışan, diğerleri gibi
postacı olarak adlandırılan firma çalışanları
ne yazık ki aynı ücreti alamamakta, aynı hak ve yetkilere sahip
olamamaktadır. Görev sırasında kadrolu personeller belediyelerin
toplu ulaşım araçlarından ücretsiz yararlanırken firma
çalışanları, ücretsiz paso hakkı verilmediğinden
aldıkları asgari ücretin önemli bir kısmını
ulaşıma harcamaktadırlar. PTT Genel Müdürlüğü ise kendi
işini yapan işçilere tanıması gereken en asgari
hakları dahi görmezlikten gelmektedir.
PTT Genel Müdürlüğünde
çalışan taşeron işçilerin yaşadıkları sorunlar
yalnızca ücret, iş güvencesiz çalışma, sosyal hakların
olmamasıyla sınırlı değil. Bu sorunlara ek olarak,
yazlık ve kışlık olmak üzere verilen elbiselerin
yedeklerinin verilmemesi, kargo servislerinde görevlendirilen firma
çalışanlarının günde ortalama on altı saat
çalışmaları ve mesai ücreti ödenmemesi, bayram ve tatil
günlerinde de çalıştırılmaları, mesaisiz, yol, yemek
ücreti ödenmemesi, kadrolu personele verilen banka promosyonlarının
taşeron firma çalışanlarına verilmemesi gibi sorunları
yaşamaktadırlar.
Taşeron işçilerin
yaşadıkları en önemli sorunlar ise, firma
çalışanları sorunlarını dile getirdiklerinde
işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya
kalmaktadırlar. Taşeron işçiler bu kadar sorun yaşarken
taşeron firmaların ise PTT Genel Müdürlüğünün bütün
ayrıcalıklarından kolaylıkla yararlanabildikleri
görülmektedir.
Bugün kamuda 174 bin
taşeron işçi çalıştırılmaktadır.
Taşeron işçi çalıştırma rekorunu elinde bulunduran
Sağlık Bakanlığının 108 bin taşeron
işçisi vardır. Sağlık Bakanlığını 10
binle Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, 7 binle Karayolları Genel
Müdürlüğü izliyor. Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet
komutanlıklarında 2 bin civarında taşeron işçi
çalıştırılmaktadır.
Millî Eğitim
Bakanlığı 2010 Bütçesi Raporuna göre Bakanlık bünyesinde
2003 yılından 20 Kasım 2009 tarihine kadar 478 bin kişi
istihdam edilirken bunların yalnızca yüzde 31i kadrolu olarak
çalıştırılmaktadır. Sözleşmeli olarak istihdam
edilenler ise yüzde 15 olmuştur. Buna karşın kısmi
zamanlı geçici öğretici, usta öğretici olarak en kötü
koşullarda ders saati üzerinden sözleşmeli olarak ayda en fazla on
altı- on yedi gün sigortalı olabilen, normal öğretmene göre çok
daha az ücret alan öğretmenlerin sayısı bu dönem içerisinde Millî
Eğitim Bakanlığı bünyesinde istihdam edilenlerin
yarısını, yani 240 bin kişiyi oluşturmaktadır.
Öğretmen alımlarında güvencesizlik ve kuralsızlık bir
istisna değil, kural hâline geldi ne yazık ki. Yine 4/C statüsünde 20
bin personel bu dönemde Millî Eğitim Bakanlığı bünyesine
dâhil oldu.
Sadece gemi
inşaatında çalıştırılan taşeron işçi
sayısı dahi tabloyu özetlemeye yetiyor. Toplam 35 bin
çalışandan 10 bini daimî statüde
çalıştırılırken gemi inşaatı alanında
çalışan 25 bin personelin statüsü geçici ve taşeron işçi
statüsündedir. Devlet memurları hariç kayıtlı çalışan
iş gücünün yüzde 30undan fazlası, yani yaklaşık 3 milyon
kişi taşeron firmalarda köle gibi
çalıştırılmaktadırlar.
PTT taşeron
işçilerinin mücadelesi, açlık grevine girdiklerinin yirmi birinci
gününde, bugün, ne yazık ki bunların sesini ne yüce Parlamento ne
basın duymamaktadır. PTTde yaklaşık 37 bin işçi
çalışıyor. Bunun 7 bine yakını taşeron işçi
statüsündedir. Dört ayrı taşeron şirkette çalışan bu
işçilerin şu ana kadar yaklaşık 200 tanesi işten
atılmış durumdadır. Direnişçi işçilerden biri bu
sayının Türkiye çapında bine ulaşabileceğini söylüyor.
Yine 1.400 taşeron işçi ortalama 700 civarında ücretle
çalıştırılmaktadır.
Kamu sektöründe kısa
süreli çalışma, sözleşmeli ve geçici çalışma, belirli
süreli çalışma, esnek çalışma biçimlerinin
artışı, standart istihdam ilişkisine göre çok daha yüksek
düzeyde istikrarsızlık ve belirsizlik ortaya çıkarmaktadır.
İstihdamın esnekleşmesi, kuralsızlaşmanın ve
güvencesizliğin artması en çok sendikaların örgütlenme ve
mücadele alanını daraltmakta, bu durum kaçınılmaz olarak
sendikaların sermaye karşısında gücünü ve etkisini
kırmaktadır. Bu araştırma önergemizle, özellikle ülkemizde
artık güvencesiz çalışan işçileri, sorunlarını
araştırmak, onların bu statüsünü teminat altına almak için
Mecliste bütün partilerin iş birliğiyle bu araştırma
önergemiz çerçevesinde bir kurulun oluşması
Özellikle de son
zamanlarda Doğu ve Güneydoğu Anadoluda, yine batı illerine
çalışmak için giden taşeronların elinde özellikle arabalara
sağlıksız koşullarda bir yük gibi bindirilen
insanlarımızın, en son Ankara Gölbaşında 13-14
insanımızın yaşamını yitirmesine yol açan bir
kazayla sonuçlandı. Bütün bu sorunları bir arada değerlendirmek,
olay yerinde bunları incelemek için yüce Mecliste bir araştırma
komisyonunun kurulmasını arz ediyoruz. Yüce Meclisin bilgisine, takdirine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum
değerli arkadaşlar. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yıldız.
Grup önerisinin aleyhinde
Fahrettin Poyraz.
Sayın Poyraz
Sayın Seymenoğlu,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SAFİYE SEYMENOĞLU
(Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP Grubunun
PTT Genel Müdürlüğünde çalışan taşeron işçilerin
durumunun araştırılması için vermiş oldukları
araştırma komisyonu kurulması önerisinin hakkında
konuşmak üzere kürsüde bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tabii ki, PTTde çalışan taşeron işçilerin sorunları
çok önemli ve araştırılması, üzerinde
çalışılması gerektiğine de inanıyorum.
Yalnız araştırma komisyonunun kurulması,
çalışmalara başlaması için en az -yaklaşık- bir
buçuk-iki ay gibi bir süre gerekli. Genel Kurulda da bugün çok yoğun bir
gündemle devam ediyoruz. Bildiğiniz üzere, kamuoyunun da beklentisi var bu
konuda. Kamuoyunda torba kanun olarak bilinen 606 sıra sayılı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşmeleri
devam etmektedir.
Bu anlamda bizlerin bu
çalışmalara devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum ve
BDPnin grup önerisi aleyhinde görüşlerimi bildirerek
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. [AK
PARTİ sıralarından alkışlar, BDP
sıralarından alkışlar (!)]
HAMİT GEYLANİ
(Hakkâri) Biz de alkışlıyoruz!
BAŞKAN Sayın
Seymenoğlu, teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde
Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizde BDP grup önerisi,
taşeronlaşma, PTTdeki taşeronlaşma ve onların
güvencesizliği, ucuz emek konusunda verdikleri Meclis
araştırması hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Özellikle Türkiye'nin kanayan
bir yarası, çok önemli bir sorunu olmasına rağmen, bu sorun da
yine AKP İktidarının sözcüsü tarafından Elimizde çok
önemli işler var, bu nedenle bunu görüşemeyiz. klasik
tanımlamalarla topu taca atma yöntemi.
Peki, bu kadar önemli yasalar
var da Cuma günü siz neredeydiniz? 184 sayısını bulamayanlar,
kamuoyunda bu yasayı umut hâline getirenler, 184 sayısını
bulamayınca ne diyorsunuz acaba kendi kendinize? Bu yasayı
çıkarmak istiyorsanız 184 sayısını
bulacaksınız. Bunu bulmaktan aciz bir grup olarak, tutuyorsunuz bu
önemli sorunu taca atıyorsunuz.
Bugün taşeronlaşma,
özellikle AKP döneminde çok yaygınlaşan, ucuz emeğin
çalıştırıldığı bir iş kolu hâline
gelmiştir. Bakın, hem kamuda var hem belediyelerde var hem
inşaat sektöründe var hem de çok önemli olan insan
sağlığıyla ilgili sağlık sektöründe var.
PTTde olanları
değerli arkadaşımız anlattı. Bunların hiçbir
sosyal hakları yok, hiçbir güvencesi yok. Sekiz saat yerine on iki saat mi
çalışırlar, on altı saat mi çalışırlar? Bunlara
yol parası verilmez, herhangi bir ikramiye hakları yoktur. Böyle bir
ortam içerisinde, bunun adı açıkça emek sömürüsüdür. Emek sömürüsünün
yaygınlaşmasını belediyelerde ve kamu kurumlarında
etkin hâle getiren AKP İktidarı da tek başına emek sömürücü
bir iktidardır.
Bakın, değerli
arkadaşlarım, taşeronlaşma konusunda bugüne kadar ben dâhil
birçok arkadaşımız Bunların kamuda, belediyelerde,
diğer sektörlerde oranı nedir? diye önerge verdi ama bugüne kadar
bunlar için hiçbir sağlıklı bilgi alamadık.
El yordamıyla
yaptığımız araştırmalarda, millî eğitimde
taşeronlaşmanın neredeyse yüzde 45-50lere
vardığını tespit ediyoruz. Sağlıkta 11 binden
başlayan taşeron işçisi 120 bine ulaşmış
değerli arkadaşlar. Sağlık sektörünü, siz taşeron
eliyle ucuz emeğe teslim etmişsiniz ve oradan siz sağlık
bekliyorsunuz.
O taşeronlaşma
yoluyla işi alan insan eğitimsiz insan
çalıştırıyor, kalifiye olmayan insan
çalıştırıyor, emek sömürüsü yapıyor, insanlar bazen
ölüyor ama siz bu soruna sessiz kalıyorsunuz. Böyle bir
duyarsızlık görülmüş müdür? Sigortası otuz gün gösterilen
taşeron işçisi mumla aranacak kadar azdır, sekiz saat
çalışıp Hakkımı aldım. diyen taşeron
işçisi mumla aranacak kadar azdır. Böyle bir ortamda, bu kanayan
yaraya biz Meclis olarak çözüm bulmayacağız da kimler çözüm bulacak?
Bakın, 2003te iktidara
gelişinizden sonra Belediye Yasasına bir madde ilave ettiniz:
Hizmet alımları, hizmet özelleştirmesi başkanın
seçilmiş olduğu tarihten görev bitinceye kadar sürer. Yani
diyorsunuz ki: Sen dört buçuk yıl, beş yıl, ne kadarsa süren,
istediğin gibi hizmet alımını yap,
taşeronlaşmayı yap ve istediğin şirkete ver. Bu
şirketlere de -altını çizerek söylüyorum- AKP Genel Merkezince
adrese teslim taşeronlaşma ihaleleri şeklinde verilmektedir.
Bakıyorsunuz ki,
İstanbulda çok ünlü bir şirket Gaziantepte çöp temizleme
işinin ihalesini alıyor. Bakıyorsunuz, Ankarada iktidar
yandaşı bir şirket, gidiyor, bilmem, park-bahçe
özelleştirmesini alıyor, park- bahçe bakımının hizmet
alım işini alıyor. Bunlar hep bilinen gerçekler. Bunları
somut olarak gören, bilen kişi olarak, yaşamımızda hisseden
kişiler olarak buna nasıl duyarsız kalabiliriz? Bugün,
belediyelerin içerisinde, irili ufaklı belediyeleri üst üste koyup
oranladığınız zaman da taşeron işçi sayısı
yüzde 25tir. Ayrıca, buna, belediyelerin kendi kurdukları şirketlerde
çalışan işçileri katarsanız, büyük belediyelerde -nereden
bakarsanız bakın- yüzde 35-40lara ulaşan, hizmet alım
yoluyla veya kendi şirketlerinde çalıştırılan, gelecek
güvencesi olmayan, ucuz emek ve sigortasız çalışmaya mahkûm
edilen işçilerle karşı karşıla gelirsiniz. Kaç sefer,
burada tersanelerle ilgili önergeler verildi, tersanelerde ölen işçilerle
ilgili. Ne oldu? Hiç. Bunun, gruplar, üzerinde ciddiyetle duruyorlar ama bu
sorunun çözümlenmesi için, gerek Bakanlıkça, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığınca gerek İktidarca atılan hiçbir
olumlu adım yok.
Şimdi, çok övünerek
getirdiğiniz torba yasa, kimilerince çorba yasada da yine
çalışma yaşamını kısıtlayan, esnek
çalışma, evden çalışma, uzaktan çalışma
falan gibi, on altı yaş sınırını on sekiz
yaşa çıkaran, stajyerlik süresini uzatan önlemlerle siz,
çalışma yaşamının önüne büyük engeller getiriyorsunuz
değerli arkadaşlarım ve bunların günlerdir, Ankarada,
Gaziantepte, Adanada, İstanbulda yaptıkları
serzenişlere, yaptıkları şikâyetlere, yaptıkları
haklı şikâyetlere duyarsız kalıyorsunuz. Demiyorsunuz ki:
Bu insanlar, bu yüzlerce insan ne istiyor? Bunların amacı nedir?
Bunlar niye sesleniyorlar bize? Bakın, perşembe günü, yine bunlar
Türkiye'nin dört bir tarafından Ankaraya gelecekler, Meclise gelecekler.
Belki muhatap bulamayacaklar, belki de biber gazıyla
karşılayacaksınız, belki de coplarla
karşılayacaksınız bu insanları. İşte sizin
emeğe, işte sizin sendikal yaşama, işte sizin
çalışma yaşamına da bakış açınızın
en somut örneği, torba yasasına koyduğunuz maddelerdir.
Bu nedenle, bu
saydığım örneklemeleri inşaat sektöründe çoğaltmak
mümkün, diğer alanlarda çoğaltmak mümkün. Bunlar görünen, bilinen
gerçeklerimizken buna duyarsız kalmak, hiçbir vicdanın kabul
edeceği iş değildir, insani bir tavır değildir, sosyal
devlet bakış açısı değildir; bu, insanları köle
yapmaktır, köleleştirmektir. Siz ucuz emeğe yeşil
ışık yakıyorsanız, sigortasız çalışmaya
yeşil ışık yakıyorsanız, kayıt
dışına yönlendirilecek emeğe yeşil ışık
yakıyorsanız sizin sosyal devlet, sosyal barıştan bahsetmek
hakkınız yok değerli arkadaşlarım.
O nedenle, bu önergenin
lehinde söz aldık Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak. Çünkü biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Cumhuriyet Halk Partinin
gerçekleştirdiği halkı iktidarında,
taşeronlaştırmayı nerede olursa olsun, hangi kurumda olursa
olsun ortadan kaldıracağız; onları sendikalı,
güvenceli, insanca yaşam koşullarına kavuşturan ve her
türlü haklarının gözetildiği bir çalışma
yaşamına kavuşturacağız. Sayın
Kılıçdaroğlu bu iddiaları söylerken gülen kişiler, bu
işin zor olmadığını İzmir Belediyesinde somut
olarak görebilirler. Bu, dalga dalga yayılacak ve iktidarın emredici
baskısıyla, emredici uygulamasıyla ve yasal düzenlemelerle, bu
insanların çalışma yaşamı, sağlıklı,
insanca yaşayacakları bir ortama kavuşturulacaktır.
Dileğimiz AKPden
kurtuluşun yakınlaşması ve tüm çalışanların,
rahat, çağdaş, insanca yaşabileceği bir ortamda, bunlara
saygı duyan yönetimlerce idare edildiği bir Türkiyede yaşaması.
Bu Meclis
araştırmasına olumlu oy vermenizi diliyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ağyüz.
Grup önerisi aleyhinde,
Bilecik Milletvekili Sayın Fahrettin Poyraz.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; BDP Grubunun verdiği taşeron işçilerin
sorunlarının araştırılmasına yönelik olarak,
posta işletmelerinde çalışan taşeron işçilerin
sorunlarının araştırılmasına yönelik olarak
Meclis araştırması konusundaki önergenin aleyhine söz
aldım.
Öncelikle tabii şunu
belirtmek gerekiyor değerli arkadaşlar: Bizden önceki
konuşmacıların ifade ettiği gibi, evet, Türkiyede böyle
bir gerçek var ama bu gerçek Türkiyede bugün ortaya çıkmış ve
AK PARTİ döneminde üretilmiş olan da bir gerçek değil. Yani
ekonomik hayatın gereği olarak, sosyal hayatın gereği
olarak, yıllara dayalı olarak oluşmuş olan bir gerçek
olarak karşımıza çıkmaktadır ki, Posta
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün çalışma tarzına
baktığımız zaman da 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname kapsamında kamu iktisadi teşebbüsü olan bu
kuruluşumuzda, 1993-94 yıllarından itibaren bir nevi hizmet
satın alması biçiminde taşeron işçi çalıştırılması
uygulamasına başlanmıştır yani 1994
yıllından bugüne kadar devam eden bir uygulamadır. Ancak burada
şunu söylemek de yanlış: Bugün mevcut İş Kanunu
hükümleri çerçevesinde böyle bir iş akdinin olması ekonominin
gereğidir anlamında söyledik ama bunlar da tamamen denetimsiz,
başıboş ve insanların tamamen mağdur edildiği
şartlarda, koşullarda da çalışmıyorlar. Nitekim, söz
konusu olan Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğünün hizmet
alım sözleşmesine baktığınız zaman orada
yüklenici firmalara yüklenen birtakım yükümlülükler var, birtakım
taahhütler var ve burada yüklenici firmalardan ihale konusu işin bitiminde
veya herhangi bir nedenle işten ayrılan işçinin her türlü ücret
ve sosyal haklarını, hafta ve genel tatil günlerine ait fazla mesai
ücretlerini, hak etmesi hâlinde yıllık izin ücretleriyle ihbar ve
kıdem tazminatlarını ödemeleri ve bunların ödendiğine
ve hiçbir alacaklarının kalmadığına dair işçiler
tarafından imzalanan ve usulüne uygun düzenlenmiş, mutlak surette
üzerinde yazı ve rakamla miktar belirtilmiş ibranameyi imzalayarak
işçinin işten ayrılış tarihinden itibaren beş
iş günü içinde idareye teslim etmeleri mecburiyeti getirilmiştir.
Dolayısıyla,
konuşmacılarımızın sözlerinde ifade ettikleri, bu
işçilerin firmalar tarafından sigortasız
çalıştırıldıkları veya işte
haklarını korumadıkları noktasındaki iddia bu anlamda
geçerli bir iddia, kabul edilebilir bir iddia değildir. Sadece Posta
İşletmeleri Genel Müdürlüğünde değil diğer tüm kamu
kurumlarında da bu tarz çalışan işçilerimizin ücretlerinin
ve diğer haklarının zamanında ödenip ödenmediği hususu
bizzat idareler tarafından da takip altına
alınmıştır.
Aynı şekilde yine,
PTT tarafından, PTT personeli dağıtıcılarıyla
taşeron firma işçileri arasında gerek yazlık ve
kışlık giyim eşyası yardımı ve gerekse
bayram ve tatil günlerinde çalıştırılma konularında
herhangi bir ayırım da yapılmamaktadır.
Burada yeri gelmişken
şunu da söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, neticesinde, kamu
hizmeti, vatandaşa hizmet anlamında çeşitli şekillerde
gördürülebilir, hizmet satın alınması biçiminde ihaleler
yapılabilir; ancak, bir önceki konuşmacının iddia
ettiği gibi adrese teslim ihaleler varsa ve kendi ellerinde de buna
yönelik olarak bir bilgi, belge varsa, burada iddiada bulunan iddia sahibi
kişilerin, herhâlde, bu lafı burada söylenmiş bir laf olarak
bırakmamaları, ilgili cumhuriyet savcılarına, ilgili
makamlara bunu bildirmeleri gerekir.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Gaziantepe gel, görürsün!
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) Burada, görevini şerefiyle yapan kamu görevlilerimize, onurlu
insanlarımıza birtakım iddialarla Çamur at, tutmazsa izi
kalır. tarzı söylemlerde bulunmak, korkarım ki sadece ve sadece
bu arkadaşlarımızı sıkıntıya düşürmez,
burada sözü söyleyen, iddiada bulunan arkadaşımızı da
sıkıntıya düşürür.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) İçişleri Bakanlığı niye soruşturma
izni vermiyor?
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) Bu devletin savcısı var, bu devletin hâkimi var,
eğer elinizde böyle işler yapıldığına dair bilgi
ve belgeleriniz varsa, lütfen kendi elinizde bunları saklamayın,
hemen anında, buradan çıkar çıkmaz, buyurun götürün
savcılıklara elinizdeki bilgi ve belgeleri veriniz.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) İçişleri Bakanlığında var şikâyet,
İçişleri Bakanlığına git.
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) Ayrıca bu konuya sessiz kalındığı konusu,
görmezlikten gelindiği konusu da doğru bir yaklaşım
değil. Burada, evet, ortada bir sorun var, bu sorunun çözümü
noktasında defaatle Sayın Çalışma
Bakanımızın kamuoyunda -sizlerin de malumu olduğu üzere-
açıklamaları olmuştur ve şu anda da
Bakanlığımız tarafından da bu konuda taşeron
işçilerin haklarının korunması noktasında da bir
çalışma yapılmaktadır.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Böyle bir çalışma yok.
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) Umuyoruz ki en kısa zamanda bu çalışma
neticelendirilecektir ve buradaki arkadaşlarımızın
eğer eksik bırakılan, korunması gereken haklar varsa da
buna yönelik olarak düzenlemeler de yakın zamanda inşallah
gündemimize gelecektir.
Neticede biz, bu konunun
önemsiz bir konu olduğunu ve göz ardı edilmesi gereken bir konu
olduğunu düşünmüyoruz. Evet, bu konu hakikaten üzerinde
durulması gereken konu, bu konu Meclisimizin eğilmesi gereken bir
konu ama herhâlde şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin de gündemi
noktasında, önemli, daha önemli noktasında da bir ayrım
yapma mecburiyeti var. Gönül isterdi ki biz konuları hep birlikte
iktidar-muhalefet uzlaşmasıyla hızlı bir şekilde, milletin
beklentilerini karşılayacak şekilde çıkartalım ama
burada zaman zaman da fikir ayrılıklarından kaynaklanan ve
saatlerce süren müzakereler neticesinde, o zaman, mecburen iktidar grubu olarak
da önemli, daha önemli ayrımı yapmak mecburiyetindeyiz ve şu
anda Türkiye Büyük Millet Meclisimizin gündeminde devam eden ve
halkımızın da bir an önce çıkmasını
beklediği kanun tasarılarımız, tekliflerimiz mevcuttur.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Ticaret Kanunu niye geçti?
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) Dolayısıyla biz, BDP Grubunun bu konunun gündeme
getirilmesi noktasındaki hassasiyetine katılıyoruz ve
teşekkür ediyoruz ama inanıyorum ki, inşallah, önümüzdeki
günlerde hep birlikte, Sayın Çalışma Bakanımızın
şu anda üzerinde durduğu ve devam ettirdiği
çalışmanın tamamlanmasıyla bu konu tekrar gündeme
gelecektir ve bu arkadaşlarımızın sorunlarının
çözülmesi noktasında çalışmalarımız kamuoyunun önünde
açıklanacaktır diyorum.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Böyle bir çalışma yok, yok. Böyle bir çalışma
yok.
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) Sabrınızı fazla zorlamadan sözlerimi
tamamlıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
2.- (10/426) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun
01.02.2011 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında, Siyasi Parti Grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisini İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan 10/426
esas numaralı, "Türkiye'de Yerel Basın ve Medya
Kuruluşlarının ve Çalışanlarının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla" Anayasanın 98. ve
İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis Araştırması
önergemizin öngörüşmelerinin Genel Kurulun 01.02.2011 Salı tarihli
bugünkü 56. Birleşimde yapılmasını Genel Kurulunun
görüşlerine arz ederim.
BAŞKAN Grup önerisinin
lehinde, Kütahya Milletvekili Alim Işık.
Sayın Işık,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
Anayasamızın ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün
ilgili maddeleri gereğince, yaklaşık iki yıl önce, 12
Haziran 2009 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu milletvekilleri olarak
vermiş olduğumuz Türkiyede yerel basın ve medya
kuruluşları ile bu kuruluşlarda çalışanların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla sunmuş olduğumuz Meclis
araştırma önergesinin lehinde grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
hepimizin de yakından şahit olduğu ve bildiği gibi, yerel
basın ve medya organları, yani yerelde çıkan gazete ve dergiler
ile yerel televizyon ve radyoların hem ülkemizin gelişmesi hem
demokratikleşmesi ve hem de yereldeki haberleri ulusal medyaya
taşıma anlamında çok önemli kuruluşlardır. Ancak, ne
yazık ki, yerelde birçok haberi gündeme taşıyan ve ulusal medya
ve basına aracılık eden bu kuruluşlar ve bu kuruluşlarda
çalışanlar ciddi anlamda sorunlarla karşı karşıya
kalmışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti
devletinin ilanının ardından, basın sektörü için 212
sayılı Kanunda değişiklik yapılmasına
ilişkin düzenlemeler bu sektörün dönüm noktası olmuş ve bu
değişikliğin yapıldığı 10 Ocak tarihi de,
yine hepimizin bildiği gibi, Gazeteciler Günü olarak
adlandırılmış ve her yıl bugün basın günü olarak
kutlanarak tüm kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Ancak, ne yazık
ki, özellikle yerel basında çalışan gazeteci ve diğer
çalışanlar, özellikle radyo çalışanları ve televizyon
muhabirleri neredeyse her gün ölümle burun buruna haber peşinde koşan
çok değerli emektarlardır. Nitekim, 2008 yılında 56, 2009
yılında 110, 2010 yılında da 52 gazeteci görevi
başındayken öldürülmüştür ülkemizde. Şimdi, böyle
sıkıntılı bir sektörde çalışan insanların
sıkıntılarının çözümü, elbette ki herkesten önce bu
yüce Meclisin görevidir.
Geçen ay içerisinde RTÜK
Yasasında değişiklik yapılmasıyla ilgili
görüşmeler sırasında, Meclisin 5 Ocak tarihli 47nci Birleşiminde
Sayın Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent
Arınça sorulan soru üzerine, bugün ülkemizde televizyon kanalı
olarak ulusal 24, bölgesel 15, yerel 210 televizyon kanalımızın
olduğu, yine, ulusal 35, bölgesel 98, yerel ise 929 radyo
kanalımızın bulunduğu bizzat kendi ağzından ifade
edilmiştir.
Yine, yerel basın
tarafından dile getirilen gazete ve dergi sayılarının ise
resmî ilan verme hakkını kazanmış yaklaşık 1.300
yerel gazete, ama bu hakka sahip olmayanlarla beraber 1.700, son dönemde çıkan
irili ufaklılarla 2 bine yakın da yerel gazete ve derginin
olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Şimdi, bu gerek yerel medya
gerekse basın organlarında çalışanların en
azından yasal zorunluluk nedeniyle öngörülen rakamlar dikkate
alındığında, nereden baksanız 20-25 bin kişiden
aşağı olmadığını, dolaylı olarak, yani
sigortasız çalıştırılan, kaçak
çalıştırılan veya
çalıştırıldığı beyan edilmeyen kişiler
dikkate alındığında çok ciddi sayıda
çalışanın bulunduğu birer organlar bunlar.
İşte, bugün
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, özellikle dört ay sonra yapılacak
genel seçimler öncesinde ülkemizin her ilinde birçoğumuzun beraber
çalışacağı bu yerel basın ve medya
çalışanlarının sorunlarını dile getirelim ve yüce
Meclisi bu çalışanların sorunlarının ve
çalıştıkları gazete ve televizyon ya da radyoların
sorunlarının çözümüne derman olacak düzenlemeleri
araştıralım diye bu konuyu gündeme getirdik. En azından,
önümüzdeki dört aylık süreçte düzenli bir çalışmayla bu sektörün
sorunlarına çözüm bulmuş birer kişi olarak gittiğimizde bu
insanlarla daha rahat çalışabilme imkânı bulabiliriz diye
düşünüyoruz. Ancak inanıyorum ki biraz sonra iktidar partisi
adına buraya gelecek arkadaşım, Meclis gündeminin çok yoğun
olduğunu, dolayısıyla böyle bir konu için ayıracakları
vaktin olmadığı gerekçesiyle bunun reddedilmesi gerektiğini
ifade edecektir. Ama ben şunu size çok rahatlıkla söylüyorum ki bu
çalışanların sorunlarından çok daha önemli olmayan, sadece
iktidar partisinin hatta iktidar partisi yöneticilerinin sorunu olan birçok sorun
bundan daha önemli görülerek bu Meclis gündemine çoğu kez getirildi ve
getirilmeye de devam edilecektir. O nedenle bu konuya sağduyulu
yaklaşıp, bir an önce böyle bir Meclis araştırma
komisyonunun kurulması yönünde vicdanlarınıza
danışmanızı en azından kendi adıma sizlere
önermek istiyorum.
Tabii, bu sektörle ilgili
birçok sorun olmakla birlikte, sektörün içindeki birçok insan tarafından
dile getirilen temel sorunların başında yerel basın
çalışanlarının gasbedilen yıpranma paylarının
iade edilmesi gerekiyor. Bilindiği gibi daha önceki bir dönemde AKP
Hükûmeti tarafından bu yerel basın çalışanlarının
yıpranma payları kaldırılmıştı. Bunun
mutlaka yeniden iade edilmesinde yarar görüyoruz.
Diğer taraftan, bu
sektörde en önemli sıkıntılardan birisi kaynak sıkıntısıdır.
Dolayısıyla, Basın İlan Kurumu hassas bir denetim
yapamamakta ve sektörde haksız rekabete yol açmaktadır. Mutlaka bu
kaynak sıkıntısının çözülmesi amacıyla belirli
kriterler getirilmeli ve bu kriterlere uyanlar öncelikle desteklenerek
Anadoluda birçok yerel basın ve medyanın hiç olmazsa bu destekten
yararlanması sağlanmalıdır.
Bir diğer önemli sorun:
AKP hükûmetleri iş başına gelir gelmez kaldırılan
basın kartı sahiplerinin bazı avantajları yeniden bu
insanlara iade edilmelidir.
Bir başka konu, bir
yerel gazete veya derginin eğer aynı bölgede birden fazla
çalışan gazete veya dergi var ise resmî ilan verebilmesi için
öngörülen şartların ağırlığıdır. Bu
durumdaki bir gazete veya dergi son değişikliklerden sonra bugün en
az 5 kişilik bir gazetecilik okulu mezunu çalışana sahip olma
zorunluluğunda olacak, ayrıca, on sekiz ay süreyle düzenli olarak bu
yayınını gerçekleştirmiş olması gerekiyor.
Eğer bu on sekiz aylık yayın süresinde herhangi bir aksama
görülmüş ise ilave bir on iki aylık daha deneme süresinden sonra,
yani yaklaşık üç yıla varan bir yayın hayatından sonra
resmî ilan alma hakkını kazanıyor ve bundan biraz ekonomik
destek alabiliyor.
Bir başka konu, tabii,
sadece gazeteler değil, radyo ve televizyonlarda
çalışanların birçoğunun maalesef ağır Sosyal
Güvenlik Kurumu ödemeleri nedeniyle kayıt dışı
çalıştırılmasıdır. Bugünkü rakamlarla bir yerel
basın ya da medya kuruluşu çalışanı başına
bu şirketin sahibi aylık 312 TL sosyal güvenlik primi ödemesi yapmak
zorundadır. Bunu bu şartlarda bugünün Türkiyesinde ödeyebilecek
şirket sayısının çok fazla olmadığını
söylüyorum. Dolayısıyla, bu alanda da mutlaka bir desteklemenin
yapılması gerekiyor.
Diğer taraftan, radyo ve
televizyonlar bu resmî ilanlardan pay alamamakta, hatta İnternette resmî
ilanların verilmeye başlamasından sonra verilen ilan ücretleri
de, maalesef, bu ilanları veren gazeteler için tatmin edici
bulunmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Devamla)
İlave var mı Sayın Başkanım?
BAŞKAN Tamam
ALİM IŞIK (Devamla)
Teşekkür ediyorum, önergemize desteğinizi bekliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergenin aleyhinde, Samsun
Milletvekili Fatih Öztürk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
FATİH ÖZTÜRK (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisinin yerel basının sorunları ve yerel basında
çalışanların sorunları ile alakalı vermiş olduğu
bu araştırma, Meclis araştırma teklifinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle de Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçi Alim Hocam baştan
ne söyleyeceğimi belirtti ama ben yine de
ALİM IŞIK (Kütahya)
Orayı geçebilirsin, nasıl olsa biliyoruz.
FATİH ÖZTÜRK (Devamla) -
yine de konunun önemine binaen birtakım çalışmalarla
alakalı bilgi vermek istiyorum çünkü konu çok önemli.
Bu konunun önemini Türkiyede
kavramış binlerce, on binlerce insan var, onların
sorunlarının çözümü noktasında bir şeyler
yapılması gerekiyor. Gerçi, keşke çok daha geniş
zamanlı bir konu olsaydı, keşke Meclisin bu kadar yoğun
gündemi olmamış olsaydı; iki aylık bir süresi var, bu süre
içerisinde önemli çalışmalar gündemde olmamış olsaydı.
Ama şunu özellikle belirteyim Sevgili Hocam: Bu konu önümüzdeki dönemde
illaki bu Meclis gündemine gelmeli ve çözümü noktasında da bu
çalışmaların desteklenmesi gerekir diye düşünüyorum.
Önemli bir konu diyorum,
çünkü Türkiyede 209 televizyon, 900ü aşkın radyo ve başta
Basın İlan Kurumundan almak üzere 1.292 tane yerel gazete var. Bu ne
demektir? On binlerce insanın çalıştığı, on
binlerce insanın istihdam edildiği, on binlerce insanın ekmek
yediği çok önemli bir durum, bu konu o yüzden çok önemli. Önemli diyorum
çünkü bu sektörün problemleri var, bu sektörün problemlerinin çözülmesi
gerekiyor. Önemli diyorum, bu sektörün en önemli sorunlarından biri
personel sıkıntısıdır çünkü ara eleman
sıkıntısı üst seviyededir. Sayfa yapacak, mizanpaj yapacak,
sekreteryasını yapacak insan problemi vardır. Kâğıt
problemi var, baskı problemi var, matbaa problemi var, teknoloji problemi
var çünkü yerel basın bugün ülkenin birçok şehrinde, ülkenin birçok
ilçesinde, hatta beldesinde faaliyet gösteriyor. Kimisi haftalık, kimisi
günlük, kimisi aylık olarak çalışıyor. Dolayısıyla
bunların basımı, bunların yazımı o kadar kolay
olmuyor çünkü ekonomik şartlar birçoğunun ana problemini
oluşturuyor. Önemli görüyorum çünkü Basın İlan Kurumundan
aldıkları ilanlarla ve piyasadan topladıkları ilanlarla
hayatını devam ettirmeye gayret gösteriyorlar. Bu reklamlar
onların hayatta kalmasına birçok kez yeterli olmuyor. Yine Türk
demokrasisi için önemli bir kavram olarak görüyorum çünkü medya
özgürlüğün, medya demokrasinin en önemli araçlarından biri. Yerel
medyayı da genel medyadan ayıramayacağımıza göre, onun
önemli bir parçası olduğuna göre yerel basının çok
şiddetle ve önemli bir şekilde desteklenmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar,
özellikle bugün ülkemizde pek çok şehrin önüne çıkan bir medyası
var. Özellikle İzmir, Bursa, Antalya, Trabzon, Samsun, Gaziantep gibi
şehirlerimizde bu yerel medya çok güçlü; hatta bazı illerimizde on
binin üzerine çıkan tirajları olan gazeteler var. Bu ne anlama
geliyor? Bu şu anlama geliyor: O şehirlerin, o illerin, o ilçelerin
kamuoyunu yönlendirmede, o şehirlerin problemlerinin çözümünde, o
şehirlerin gündemini belirlemede yerel medya çok önemli bir faktör hâline
geliyor. Yetmiyor, ortaya çıkarttıkları konular bazen Türkiye
geneline taşınıyor. Bu konular Türkiyenin
sorunlarının bir parçası hâline geliyor. Bu sorunlar o
şehirde yaşayan insanların bazen çözüm noktasında da önemli
katkılar sağlıyor.
Yine, Basın İlan
Kurumundan, değerli dostlar, 1.292 gazeteye destek sağlanıyor.
Bütün gazeteler Basın İlan Kurumundan destek alamıyorlar çünkü
personel problemi, tiraj problemi gibi problemler var. Bu konuya uymayan
gazeteler bu destekten yararlanamıyorlar.
Yine, bizim
iktidarımız döneminde, yerel basının güçlendirilmesiyle
alakalı çalışmalar yapıldı. Bunlardan da bahsetmek
istiyorum çünkü bu çalışmalar yerel basının bir nebze nefes
almasını sağladı. Yeterli mi? Değil. Daha da önemli
çalışmaların yapılması lazım.
BAŞKAN Sayın
Öztürk, üç beş saniyenizi rica edeyim.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden AGİT
Parlamenter Asamblesi Başkanı Petros Efthymiouya
Başkanlıkça Hoş geldiniz denilmesi
BAŞKAN -
Saygıdeğer milletvekilleri, AGİT Parlamenter Asamblesi
Başkanı Petros Efthymiou Genel Kurulumuzu teşrif
etmişlerdir. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- (10/426) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Buyurun.
FATİH ÖZTÜRK (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu konuda önemli
çalışmalar yapıldı. Özellikle 5187 sayılı
Basın Kanununda önemli çalışmalar yapıldı. İlk
kez bölgesel, yerel ve de yaygın basın olmak üzere basın üçe
ayrıldı. Bunun faydaları oldu. Niye faydaları oldu?
Basın Kanununa aykırılık fiillerinde uygulanacak olan
cezaların hakkaniyet ölçülerine uygunluğu sağlandı çünkü bu
önemli bir konuydu. Türkiyedeki yerel medyada oluşabilecek olan cezai
müeyyidelerin yüksek olması yerel medyanın tamamen kapanmasına
vesile ve sebep oluyor idi, bu önemli bir çalışma oldu. Yine,
Basın Kanununa aykırılık fiillerine uygulanan para
cezalarında önemli ölçüde indirimlere gidildi, bu da çok önemli bir
çalışmaydı.
Yine, arkadaşlar, 4734
sayılı Kamu İhale Kanununda 4964 sayılı Kanunla
yapılan değişiklik sonucunda yerel gazetelerde
yayınlanabilecek ihale ilanlarının bedelleri çok büyük oranda
artırıldı. Bu da yerel basının maddi yönden güçlenmesine
önemli katkı sağladı.
Yine, 195 sayılı
Basın İlan Kurumu Teşkilatına Dair Kanunun 5inci
maddesinde değişiklik yapıldı. Bu değişiklikle de
Anadolu gazeteciliğinin 1 olan üye sayısı 3e
çıkarıldı. Böylelikle de daha rahat problemlerini dile getirebilmelerine
imkân sağlanmış oldu.
Değerli arkadaşlar,
yine, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü yerel
basının güçlenmesiyle alakalı önemli çalışmalar
yapmakta. Medya eğitim seminerleri düzenleniyor. Bu seminerlerde,
özellikle, haber, fotoğraf, sayfa düzeni, röportaj teknikleri gibi mesleki
bilgileri artırıcı konular yanında medya alanındaki
ulusal mevzuatımız, yasalarımız konu alınıyor;
yerel basın bu şekilde desteklenmeye ve bilgilendirilmeye
çalışılıyor.
Yine, Anadolu
basınını özendirme yarışması düzenleniyor. Bu da
çok önemli çünkü Anadolu basınında çıkan haberlerin,
araştırmaların değerinin artırılması
gerekiyor. Bu konuda özellikle altı branş teşvik ediliyor: Yerel
haber, makale, yorum, fotoğraf, mizanpaj, araştırma ve röportaj
olmak üzere. Buradaki yazılar, buradaki başarılar daha sonra
genel basına yansıtılıyor. Bu yıl 25incisi
yapıldı.
Yine, yerel
basınımızda sağlanan en büyük ayrıcalıklardan
biri Anka Haber Ajansı üyeliğidir çünkü bu üyeler üyelik
vasıtasıyla yerel basının haberlerini kendi bünyelerine
katıyorlar, hem ekonomik olarak hem de kitlelere çabuk ulaştırma
anlamında onlara büyük katkı sağlıyor.
Değerli
arkadaşlar, tabii, bu ve buna
benzer çalışmalar hızla devam ediyor. Biz, yerel
basının güçlendirilmesi, bölgelerde aktif hâle gelmesi
taraftarıyız. Bu konudaki çalışmaları yeterli
görmüyoruz, bu konudaki çalışmaların devam ettirilmesi
gerektiğini düşünüyoruz. İnşallah, önümüzdeki günlerde
rahat ortamlarda mutlaka ve mutlaka bu verilen olayın faaliyete
geçirilmesi, hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bundan
sonraki süreçte de desteklerimizin devam edeceğini söylüyoruz. Herkese,
özellikle de basında emeği geçen bu konuda çalışan on
binlerce arkadaşımıza teşekkür ediyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
Grup önerisinin lehinde
Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz Ateş.
Sayın Ateş, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ ATEŞ (Ankara)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
basın kurumlarını çalışanlarından,
çalışanlarını da basın kurumlarından ayırma
olanağımız yoktur. O nedenle, Milliyetçi Hareket Partisinin
Türkiyede yerel basın ve medya kuruluşlarının ve
çalışanlarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verdiği araştırma önergesi, değerli
arkadaşlar, bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak ta 2009un
başında verdiğimiz ama bir türlü gündeme alınmayan bu
önergenin de, değerli arkadaşlar, konuşulmasına olanak
sağladığı için de teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
günümüzde yerel basının durumu içler acısı.
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün verilerine göre
2.381 günlük gazete, 215 televizyon kanalı ve 951 de radyo
bulunmaktadır. Eğer ili, ilçeleri ve beldeleri de eklediğimiz
zaman aşağı yukarı her yerleşim birimine bir gazete
düşmektedir, her yerleşim birimine bir televizyon ve radyo
düşmemektedir.
Bu yerel gazeteler,
değerli arkadaşlar, ulusal Kurtuluş Savaşından
başlayarak günümüze kadar özellikle basın özgürlüğü, o yöre
sorunlarının kamuoyuna yansıtılması ve demokrasi
açısından en önemli bir işlev görmüşlerdir. Özellikle
ulusal Kurtuluş Savaşındaki rolleri nedeniyle de Mustafa Kemal
Atatürk bu basın, yerel medya kuruluşları için fazilet
adalarıdır ibaresini kullanmıştır.
Değerli arkadaşlar,
bu yerel basınımızın teknik sorunları vardır,
ekonomik sorunları vardır, eğitilmiş personel ihtiyacı
vardır ama maalesef dokuz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarı döneminde geriye dönüp baktığımızda bu
olanakların hiçbirisinin sağlanmadığını
görmekteyiz. Örneğin, Deniz Feneri davasında bir numaralı
sanık olan kişiye alınan zırhlı araç kadar bu yerel
medyaya dönüp bu imkânlardan yararlandırılmamışlardır.
Oysa Radyo Televizyon Üst Kurulunun çok büyük ekonomik olanakları
vardır. Bu ekonomik olanaklarla Deniz Feneri sanıklarına
zırhlı araç alacağınıza, yerel medyaya teknik araç ve
yetişmiş personel konumunda bunu kullansanız çok daha doğru
yaptığınız kanısındayız.
Değerli arkadaşlar,
tabii, sadece, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde bu
baskıya, sansüre uğrayan yerel medya değil. Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarı döneminde, değerli
arkadaşlar, dokuz yıllık iktidarınız döneminde 700
gazeteci hakkında dava açıldı, 48 gazeteci şu anda cezaevinde.
SIRRI SAKIK (Muş) 54.
YILMAZ ATEŞ (Devamla)
4 tane televizyon sahibi şu anda cezaevinde. İktidarınız
döneminde 3 tane gazeteci faili meçhul cinayete gitti. Birisinin sorumlusunu
tuttunuz, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı
yaptınız, birisini cezaevindeyken, tutukluyken öldürdünüz, öldürüldü,
hâlen failleri ortada, sorgulanmamaktadır.
Değerli arkadaşlar,
iktidarınız döneminde basın üzerinde uygulanan yöntem tam bir
zulümdür. Gazetecileri yalancı tanık ifadeleriyle, gizli tanık
ifadeleriyle, telefon dinlemeleriyle tutup yıllarca yargılamadan
cezaevine tıkıyorsunuz. Şimdi, bunun adına da basın
özgürlüğü, Adalet ve Kalkınma Partisinin basından yana
tavrı söyleniyor. Doğrusu iktidar partisinin sözcüsünü dinleyince,
herhâlde, şimdi bu önergeyi kabul ederler, biz de basın üzerindeki bu
sansürleri, bu ekonomik baskıyı hep birlikte Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak araştırırız diye düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
bu bizim söylediklerimizi Siz zaten muhalefetsiniz, size yaranamıyoruz.
anlayışı içinde geçiştirebilirsiniz. Ama Sınır
Tanımayan Gazeteciler Örgütünün, değerli arkadaşlar,
yaptığı araştırmaya göre 2005 yılında 178
ülke içinde 98inci sırada olan Türkiye, 2010un son aylarında, yani
10uncu ayında değerli arkadaşlar, aynı araştırmada
178 ülke arasında Etiyopyadan önce 138inci sırada yer aldı
Türkiye. Şimdi, Avrupa Birliğine üyelik görüşmeleri
sürdürülüyor, basınla ilgili çok güzel sözler söyleniyor, demokratik hak
ve özgürlüklerle ilgili güzel sözler söyleniyor ama basın özgürlüğüne
sıra gelince de, basın özgürlüğü maalesef Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarı döneminde hep geriye gitmiştir.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu baskılar yalnız çalışanlara değil.
Değerli arkadaşlar, beğenmediğiniz gazetenin köşe
yazarlarını işten attırdınız. Önce, yayınını
beğenmediğiniz gazetelere Bu gazeteleri okumayın. diye kendi
örgütüne, kendi milletvekiline talimat vererek ambargo uygulayan tek
başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğandır. Yani bir
başbakan çıkacak ve diyecek ki kendi örgütüne: Bu gazeteleri
okumayın. Peki, o gazeteleri siz okutmadınız, ne oldu? Yine
yayınlarına devam ettiler. Ama bu sefer, beğenmediğiniz
köşe yazarlarını, değerli arkadaşlar, baskı
kurarak işten attırdınız. Bununla yetinmediniz, genel
yayın müdürlerini değiştirttiniz. Bununla yetinmediniz
değerli arkadaşlar, patronlarını değiştirdiniz.
Şimdi bununla da yetinmiyorsunuz, bu gazete, bu medya grubunu,
değerli arkadaşlar, sattırmaya kalkıyorsunuz. Satmadan önce
ne yapıyorsunuz? Değerli arkadaşlar, bu televizyon ve
gazetelerin toplam grup olarak satışa çıkarılmış
değeri 1,5 milyar dolar, devri iktidarınızda kesilen
cezaların toplamı 4,5 milyar dolar. Böyle bir basın
özgürlüğü anlayışı olabilir mi? Böyle bir anlayış
olabilir mi?
Muhalefet eden basına
tavrınız bu. Peki, yandaş medyaya tavrınız ne?
Değerli arkadaşlar, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumuna size
yakın gazetecileri, yayıncıları almanızı bir
anlamda anlayışla karşılayabiliriz ama size
şakşakçılık yapanlara, yardakçılık yapanlara, bir
başka gazetede, bir başka televizyon kanalında
çalışanlara 10 bin liradan başlayarak 40 bin liraya kadar maaş
ödemenin hangi akılla, hangi adalet anlayışıyla ilgisi
olabilir? Şimdi, değerli arkadaşlar, bunları
konuşmazsak neyi konuşacağız, bunlar
araştırılmazsa ne araştırılacak?
Değerli arkadaşlar,
bu gazetelere mal varlığının çok çok üzerinde, 3 katı
ceza kesiyorsunuz. Peki, hazineye ait bankalardan aldığınız
kredilerle yine hazineye geçmiş gazete ve televizyonları, Türkiye'nin
2nci büyük yayın grubunu tutuyorsunuz, yandaş birine veriyorsunuz.
TRTnin yayınları, yandaşlığı yetmiyor, bunlara
ek bir de yandaş gazete ve televizyon oluşturuyorsunuz. Ondan sonra
da Efendim, biz Avrupa birliğine üye olacağız. Türkiyede ileri
demokrasi uygulanıyor
Değerli arkadaşlar,
ileri demokrasinizin ölçüsü cezaevine tıktığınız 50
tane gazetecidir. İleri demokrasinizin ibresi, ölçüsü 178 ülke
arasında basın özgürlüğü kısıtlamaları konusunda
138inci sıraya düşmenizdir.
Şimdi, gerçekten,
değerli arkadaşlar, basın özgürlüğüne karşı
düşmanca sindirme hareketleri olan bir iktidarın demokrasiden yana
olması söz konusu değildir. Demokrasinin olmazsa olmaz kuralı
önce basın özgürlüğüdür, önce düşünce özgürlüğünün ifade
edilmesidir. Düşünce özgürlüğünün ifade edilmesine set çekeceksiniz,
görüş açıklayan gazetecileri cezaevine tıkayacaksınız
ve ondan sonra da ileri demokrasi diyeceksiniz.
Değerli arkadaşlar,
bu ileri demokrasi tam bir zulmün adı olmuştur. O nedenle bu
önergenin desteklenerek kabul edilmesinin ve Türkiyede oynanan bu oyuncak
demokrasi hikâyelerine bir son verilmesinin yararı olur, katkısı
olur diye düşünüyorum.
Yüce Meclisi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ateş.
Grup önerisinin aleyhinde
Kocaeli Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül.
Buyurun efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AZİZE SİBEL GÖNÜL
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Sözlerimin başında yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyede yerel basın ve medya kuruluşlarının ve
çalışanlarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılması teklif edilmiştir.
Bu noktada, dünyada ve
ülkemizde her geçen gün büyüyen, gelişen ve farklılaşan medya ve
iletişim sektörü, bu sektörün önemli bir bileşeni olan yerel
basın ve yayın kuruluşlarının birtakım
sorunları da beraberinde getirdiğini hep birlikte gözlemekteyiz.
Yerel yayın yapan televizyon, radyo, gazete, dergi ve benzeri medya ve
basın kuruluşları ile bu kuruluşlarda çalışan
binlerce insanımızın sorunları tabii ki pek önemlidir,
Meclisin gündeminde yer almalıdır ancak Meclisimizin seçim
takviminden dolayı çalışma süresi tabii ki bellidir ve kamuoyunun
önemli bir kesiminin heyecanla ve merakla beklediği, toplumun tüm
kesimlerini ilgilendiren kanunların bu süre içerisinde çıkması
gerekliliği hepimizin malumu olduğundan, önümüzdeki dönemde bu
araştırma komisyonunun çok daha detaylı ve aceleye gelmeden
çalışabilmesi için bir sonraki dönemde görüşülmesinin daha uygun
olacağını ve Milliyetçi Hareket Partisinin Grup önerisinin
aleyhinde olduğumu belirterek sözlerime son vermek istiyorum.
Bu duygularla yüce Meclisi
tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Gönül, teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, karar yeter
sayısının aranmasını istiyorum.
BAŞKAN Tamam efendim.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
varadır, öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Başkan, sahiden var mı? İnsaf edin!
Nerede?
BAŞKAN Sayın Özyürek,
var efendim. Siz oradan oturduğunuz yerden bize
Lütfen istirham ederim
Bakınız, kâtip üyeler var.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Saydılar mı kâtip üyeler?
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Sayın Başkan, yok.
BAŞKAN Öbür tarafta da
15 kişilik bir evet grubu var, arkadaşlar girdi çıktı;
var yani.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
3.- (10/133) ile (10/381) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
1/2/2011 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun,
01.02.2011 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında,
siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkan Vekili
Öneri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan
(Muhtarların Sorunları); (10/133) ile (10/381) esas numaralı
Meclis Araştırma Önergelerinin görüşmesinin, Genel Kurulun,
01.02.2011 Salı günlü birleşiminde birleştirilerek birlikte
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin
lehinde Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, size birkaç rakam vereceğim. 2002de 120 lira
maaş veriliyordu, 90 lira BAĞ-KUR primi ödüyordu muhtarlar -minimum
primden bahsediyorum, minimum 90 lira- 30 lira muhtara kalıyordu. Sene
2011, 360 lira veriyorsunuz 260 lira da minimum, asgari BAĞ-KUR primi
minimumdan bahsediyorum- 100 lira
Yani dokuz yılda muhtarlara
verdiğiniz para 70 lira. Bir kere bunun altını çizelim. Bir daha
söyleyeyim mi? 120 liraydı 90 lira
30 liraydı 2002de
verdiğiniz net asgari ücret, düşünce asgari primi; şimdi de 100
lira. Demek ki dokuz yılda muhtarlara verdiğiniz para 70 lira. Bir
kere bunu bilin.
Şimdi size ben bir
Meclis tutanağı okuyacağım: Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Muhtarlarımızın sorunlarını
anlatmak için huzurlarınıza geldim ancak takdir edersiniz ki
yalnız, muhtarlarımızın değil, toplumumuzun önemli bir
kısmının sorunları vardır
Değerli
milletvekilleri, 52 bin köy muhtarı, mahalle muhtarı vardır.
Muhtarlarımız için 1924te yasa çıkarılmıştır
120 lira maaş veriyorsunuz, 90 lira prim alıyorsunuz. Bunu söylüyor
Meclis tutanakları ve sonunda ne diyor biliyor musunuz? En son,
geliyor: Netice olarak, Türkiye seçim
atmosferine girmiştir. İktidar partilerine mensup siz değerli
arkadaşlara seslenmek istiyorum: Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket
Partisi, Anavatan Partisi olarak
Şimdi, tarih vereceğim.
üç
yıllık icraatınızda mahalle ve köylerde siyaset yapamaz
hâle geldiniz. Son derece işiniz zorlaşmıştır. Çünkü
halkla bütünleşmediniz ve muhtarlara hiçbir şey vermediniz.
Seçimlerden önce muhtarlarımızın yüzünü güldürecek düzenlemeler
yapmadınız. Mahallelere girmeniz mümkün değil, köylere girmeniz
mümkün değil. Tarih 18 Haziran 2002, Faruk Çelik Bey bunu söyleyen. Daha
sonra dokuz yıl da iktidar partisinin grup başkan vekilliğini
yaptı bunu söyleyen kişi. O gün diyor ki MHPye, DSPye: Siz köylere
giremezsiniz, muhtarlara hiçbir şey yapmadınız. Tutanaklardan
okuyorum, bir.
İki: Yine bir tutanak,
tutanakla konuşuyorum: Biraz önce Sayın Aslanoğlunun ifade
ettiği gibi, muhtarlarımız Türk yönetim yapısında çok
önemli bir konuma sahiptir. Âdeta devletimizin vatandaşa dönük en uçtaki
hizmet erleridir. Bilindiği gibi, mevzuatımızda muhtarlar bir
yönüyle sanki tek başına bir devlet dairesiyken, öbür yönüyle de
genel seçimle iş başına gelen ve getirilen ilk demokratik
kademedir. Bir devlet dairesi gibi tabirini kullandım, çünkü muhtar
bütçe yapmak, adına salma denilen her çeşit vergiyi toplamak,
ayrıca bir nevi kolluk gücü olan bekçi ve korucu istihdam etmek,
evlendirme, doğum, ölüm, askerlik işlerini yapmak gibi devletin en
temel fonksiyonunu tek başına yürütmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, velhasıl yukarıda ifade ettiğim sözün
altını yeniden çizerek konuşmama devam etmek istiyorum. Muhtarlar
Türk yönetim yapısının kilit noktasındaki kişilerdir.
Sayın Aslanoğluna,
gündem dışı konuşmasıyla, uzun süredir
çalıştığımız, Bakanlar Kurulu olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisine sevk etmeye karar verdiğimiz, Türkiye Büyük Millet
Meclisine gelmek ve intikal etmek üzere olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu
Tasarısı Taslağının genel yaklaşımı
bağlamında muhtarlarla ilgili olarak da açıklama yapma
fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum. Tarih, 5
Kasım 2003, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin.
Hâlâ gelecek.
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Siz engellediniz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hâlâ gelecek. 5 Kasım 2003, hâlâ gelecek. Bu
okuduğum, demin okuduğum 18 Haziran 2002ydi. Diyor ki MHPye, DSPye
ve Anavatana: Halkın içine giremeyeceksiniz. Muhtarlara ne
yaptınız? Yüzünüz mü var? Burada.
Yine başka bir tutanak.
Ben tutanaktan konuşuyorum.
Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; arkadaşlarımızın
muhtarlarla ilgili teklifi üzerine müsaadenizle birkaç söz söylemek istiyorum.
Bu vesileyle hepinize en derin şükranlarımı sunarım.
Muhtarlarımızın
durumu, gerçekten, şu anda almış oldukları maaşa
baktığımızda hiçte uygun olan bir maaş, bunun
düzeltilmesi gerekir. Bizim Hükûmet olarak bu konuda iki hazırlığımız
olduğunu bildirmek istiyorum. Öncelikle, şu anda muhtar
aylıkları, 1977 ve 2108 sayılı Kanuna göre
yapılıyor. Gerek görüldüğünde, Maliye Bakanlığı,
İçişlerinin görüşünü almak suretiyle maaşı 1 kat
artırabilir. Ancak biz burada aramızda görüştük, yeni bir
düzenleme yapılmasına Bakanlar Kurulunda karar verdik. Sayın
Başbakanımızın talimatıyla İçişleri
Bakanlığı olarak biz bu konuyu değiştirecek, muhtar
maaşlarını yükseltecek yeni bir düzenlemeyi
huzurlarınıza getireceğiz. Ancak burada
Muhtar
maaşlarını hemen
diyor. Tarih 22/3/2005, İçişleri
Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu.
Değerli
arkadaşlarım, işte, size, sizin üç bakanınızın
yaklaşık on bir yıldır, dokuz yıldır verdiği
cevapları okudum. Artık kandırmayın insanları.
Geçen dönem, muhtarların
sosyal ve ekonomik durumunu görüşmek üzere verdiğim bir kanun
teklifini Meclis iradesi kabul etmesine rağmen, kanunu getirmediniz,
bilerek getirmediniz, birbirimizi kandırmayalım.
Buyurun, kim istiyorsa
vereyim -şimdi, yeni moda bunlar- diyorsunuz ki: Efendim, Köy Kanununu
hazırlıyoruz, Köy Kanununda getireceğiz. Ne zamandan beri? Son
bir yıldır. Artık, kimseyi kandırmayalım.
Ey muhtarlar, sizlere
sesleniyorum, sizler de kanmayın. Dokuz yıldır -ben burada
okudum- söyledikleri bu. 30 liraydı 2002de size kalan para, şimdi
100 lira. Takdir sizin. Elinizi vicdanınıza koyun. Kim yalan
söylüyor? Kim getirmiyor?
Tutanaklar burada. Ya
tutanakları inkâr etmeyin yahut da verdiğiniz sözü yerine getirin.
Ama siz haklısınız, muhtarlar, hep bir şekilde, her nedense
kendi onur ve kendi gururlarına düşkün olmuyorlar. Söyleye söyleye,
dokuz yıldır söylemenize rağmen çıkıp da Bizim
hakkımız, hukukumuz. demiyorlar. Siz de haklısınız bu
konuda çünkü nasılsa vermiyorsunuz, vermezseniz kimse de size bir şey
söylemiyor yani bu konuda da muhtarlara iki çift lafım var: Kendi çoluk
çocuğunun geleceğini, ekonomik olarak verdiği kendi
emeğinin hakkını eğer birisi masaya vurup alamıyorsa
Ama biz sonuna kadar burada masaya vuracağız.
Sözlerinizi yerine getirin.
Size üç tane daha, on üç tane de okurum yani geçen dönemden beri burada
yaptığınız tüm konuşmalar var, verdiğiniz sözler
var, bunların hepsi Meclis tutanaklarından. Bir değil on üç
tutanak okurum, hepsinde Getirdik, geliyoruz, geliyoruz, geliyoruz
Muhtarlar, sizi aldatıyorlar.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Aslanoğlu.
Grup önerisinin aleyhinde
Muş Milletvekili Sayın Nuri Yaman.
Buyurun efendim.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evvela bir konuya açıklık getirmek
istiyorum.
Yıllarca,
bulunduğum ilçelerde mülki idare amiri olarak muhtarlarla iç içe
yaşamış ve onların sorunlarını yakından
bilen bir kişi olarak buradan, böyle bir önerinin aleyhinde söz söyleme
yetkisini ve haddini kendimde bulamıyorum. Evvela, bütün muhtarlara
şuradan seslenmek istiyorum ki bu İç Tüzük gereği grup
adına söz alma sırasının ancak aleyhte söz almadan
kaynaklandığından dolayı sizin önemli bir sorununuzda aleyhte
söz aldım. O nedenle, öncelikle sizlerden özür diliyorum. Bu benim iradem
dışında gelişen bir durum ancak sizlerin
sorunlarını bire bir yaşayan kişi olarak dilimin
döndüğü ve aklımın yettiği kadar ben de diğer hatipler
gibi dile getireceğim.
Cumhuriyetle yaşıt
olan bir anayasal kuruluş olarak Anayasanın 127nci maddesinde yer
almanıza rağmen, ne yazık ki cumhuriyetin bu seksen altı
yılı içinde sizlere verilmesi gereken değerin verilmediğini,
hâlen cumhuriyet Türkiye'sinde sizin önemsenmediğinizi görmekten de büyük
bir üzüntü duyuyorum. Biliyorsunuz, cumhuriyet kurulduğunda demokrasinin
gelişmesi, yerel yönetimlerde demokrasi kültürünün ve bu demokratik
rejimin gelişmesinde anayasal kurum olarak 18 Mart 1924 yılında
442 sayılı Köy Kanunu çıkarıldı. O zaman dahi mükemmel
olan o Köy Kanunuyla o tarihlerden bu yana görev alan muhtarların neler
yaptığını siz değerli milletvekilleriyle beraber
hepimiz Anadolunun her tarafında görüyoruz. Deyim yerindeyse
doğumdan ölüme kadar bütün köy ve mahallelerdeki yerleşim yerlerinde
muhtarlara hem kendi kanunlarının hem de bu kanunların
dışındaki yönetimle ilgili tüm yasalar, tüm kanunlar
çeşitli görevler vermişlerdir ve hiçbir muhtar ve ihtiyar heyeti de
bu verilen görevleri hiçbir şekilde aksatmamak üzere de yapmayız
demediler ve bugüne kadar geldiler ama biz ne yaptık? Biz, o
muhtarların bu başarılı çalışmalarına
rağmen, hâlâ onları BAĞ-KUR primlerini ödemeye muhtaç duruma
getirecek bir konuma getirdik. 2010 yılında ödediğimiz 310
lirayla muhtarlarımız nasıl ki o primlerini dahi ödeyemiyorlarsa
bugün çıkarttığınız 360 lirayla da yine bu primleri
ödemeleri mümkün değil. Bakın, Anayasanın 127nci maddesi ne
diyor bu kamu tüzel kişiliğiyle ilgili olarak, görevleriyle ilgili
olarak düzenlemede:
Mahallî idareler
MADDE 127- Mahallî idareler;
il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları
kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler
tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. diyor.
Yani anayasal bir kuruluşa bizim verdiğimiz görevlere,
verdiğimiz işlevlere rağmen, verdiğimiz değer bu
ağırlıkta değil.
Bugün ülkemizde
yaklaşık olarak köylerimizle, mezralarımızla beraber 53 binin üzerinde köy tüzel
kişiliği ve mahalle tüzel kişiliği olarak hâlen görev
yapıyor bu arkadaşlarımız. Bunun 16 bini mahalle, 37 bini
de köy muhtarları ve bunların maaşlarının
düzenlenmesine ilişkin 2108 Sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal
Güvenlik Kanununda da en düşük bir göstergeyle, 3 bin göstergeyle, ancak
2011 yılı için 360 lirayı öngörmüşüz. Bunun, gerçekten
muhtarlara verdiğimiz önemi ne kadar yerine getirdiğini sizin
vicdanlarınıza sesleniyorum.
Bu Meclis, hem 22nci Dönemde
hem de 23üncü Dönemde -Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığının sitesine girerseniz- her iki yılda
da dokuzar tane, muhtarların ve köy tüzel kişiliklerinin
durumlarını düzeltmeyle ilgili yasa teklifi vermiş sayın
milletvekilleri. Yine, her iki dönemde de yine onlarca araştırma
önergeleriyle, muhtarların bu sorunlarının çözümüne gerekli
katkının sağlanmasını istemiştir. Ama ne
yazık ki bu konuda konuşan tüm iktidar milletvekilleri, sanki
geçmiş dönemde muhtarlarla ilgili bir düzenleme yapılmamış,
sanki muhtarlar bu Meclisin gündemine taşınmamış gibi,
zaman darlığından, seçimlerin yaklaşmasından
dolayı da öyle sanıyorum ki bu önergeye de yine çoğunluğun
o mutlak hâkimiyetiyle herhâlde olumsuz oy verecekler ama buradan, benden önce
seslenen Değerli Hatip gibi ben de muhtarlara sesleniyorum:
Sevgili muhtarlar, siz,
örgütlü durumunuzla, dernek ve federasyonlara kadar örgütlendiğiniz hâlde,
AKPye, bu seçimlerde ve geçmiş seçimlerde neden gerekli olan dersi
vermiyorsunuz? Bunlarla ilgili muhalefetin verdiği bir sürü yasa
teklifini, bu mutlak çoğunluklarına dayanan el kaldırıp
indirmeleriyle reddetmelerine karşı, ne olur gelin, bu defa, bunlara
bir kırmızı kart gösterin. Ama yine bu kırmızı
kartı gösteremeyeceğinize eminim. Çünkü sizlerin içinden gelen bir
kişi olarak biliyorum ki, bu İktidar öyle politize oldu ki artık
size gelen bütün devlet dairelerindeki bütün çalışanlar, köylerinizle
ilgili işlemleri yaparken -üzülerek belirtiyorum, benim mülki idare amiri
meslektaşlarım dâhil- gerek KÖYDES toplantılarında ve
KÖYDES seçimlerinde gerekse Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayla ilgili bütün işlemlerde -siz orada üye
olmanıza rağmen- hep sizi iktidar partisine yakın tavırlar
içine sokmak suretiyle sizi de kendileri gibi politize ettiler. Siz anayasal
bir kuruluşsunuz. Siz iktidara bu kadar bağımlı olmak zorunda
değilsiniz. Gelin, bu defa bu seçimlerde, lütfen, cumhuriyet tarihi kadar
etkili olan bu konumunuza uygun, onurlu bir tavır gösterin.
Bakın, sizin örgütlü
topluluğunuz olan Türkiye Muhtarlar Federasyonunun bize ve sanıyorum,
diğer muhalefet milletvekillerine de gönderdiği fakslar var. Size
yakın olan, beni tanıyan arkadaşların da almış
oldukları bu fakslarda, gönderdiğiniz fakslarda 36 tane çok
haklı olduğunuz konunun net ve açık olarak iktidar
milletvekillerine de bildirildiğini biliyorum. Bunlar yapılmayacak
şeyler değil.
Evvela, sizin maaşlarınızın
2108 sayılı Yasada öngörülen 3 bin rakamını 11 bin
rakamına çıkarmakla, sizin asgari ücretin üzerinde bir ücret
almanızın sağlanması mümkündür. Bu, isteklerinizin başında
geliyor.
Yine,
bürolarınızın masrafları da sizin
sırtınızdan çıkıyor. Her ne kadar mahalle
muhtarlarıyla ilgili olarak bazı belediyelerimiz büro
masraflarını, elektrik, telefon gibi masrafları kendi
imkânlarıyla karşılıyorlarsa da köyler için böyle bir imkân
yok. Hiç olmazsa bu büro masraflarını il özel idarelerinin
karşılaması lazım.
Yine, sizin köy tüzel
kişiliğinizin hudutları içinde bulunan hazineye ait araziler,
taş ocakları, kum ocaklarıyla ilgili, özel idarenin ihaleyle
verdiği bu gibi hizmetlerden, konulacak olan bir yüzde oranında, sizlere
muhakkak bir ödeneğin aktarılması gerekir. Bunun yanında,
siz, devlet memuru gibi yargılanmanıza ve cezanızı da
devlet memuru olarak almanıza rağmen, ne silah ruhsatı
harcında devlet memurlarına sağlanan imkânlardan
yararlanıyorsunuz ve ne de diğer birtakım harçların
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Devamla)
Bir selamlamam için müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Yok, usulü
belirledik. Beni bağışlayın.
M. NURİ YAMAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde Bursa
Milletvekili Sayın İsmet Büyükataman, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
İSMET BÜYÜKATAMAN
(Bursa) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; köy ve
mahalle muhtarlarımızın sorunlarının
araştırılması için verilen önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, ülkemizde hâlen 13.148i köy ve 17.805i mahalle olmak üzere,
bilindiği gibi, toplam 52.953 muhtar görev yapmaktadır.
Mahalle ve köyler yerel
yönetimlerin ilk basamağıdır. Mahallenin ve köyün sorunları
öncelikle muhtardan sorulmaktadır. Muhtar, merkezî yönetimle
ilişkileri tanzim eden kişidir.
Ülkemizdeki muhtarların
büyük bir çoğunluğu sağlıklı ve donanımlı
bir hizmet binasından yoksun olarak hizmet vermeye
çalışmaktadır. Muhtarlar, bilgisayar ve belgegeçer gibi
çağın önemli bilişim ve iletişim araçlarından mahrum
olmalarının yanında, kırtasiye masraflarını dahi
karşılamak zorunda bırakılmışlardır.
Herhangi bir sosyal güvenlik kapsamında olmayan sayın
muhtarlarımız zorunlu olarak BAĞ-KUR kapsamına
alınmışlardır. Muhtarlarımız, eğer
muhtarlık giderleri varsa bu masrafları -bilindiği gibi-
valilikler tarafından belirlenen sabit ücretlerle
karşılamaktadırlar.
Muhtarlarımız,
mahallenin en büyük mülki amiri olup kamu hizmeti vermektedirler. Buna
karşılık devletten yaklaşık 370 lira ödenek
alıyorlar. BAĞ-KUR, elektrik, su, ısınma, telefon ve
diğer giderlerini bu ödenek ve alınan mühür ücretlerinden
karşılamaktadırlar. 35.148 köy muhtarımız mühür ücreti
almamaktadır. 17.805 mahalle muhtarımızın almış
oldukları mühür ücretleri mahallenin nüfus yoğunluğuna göre
değişmekte olup mühür ücretini hiç almayan mahalle muhtarlarının
sayısı da oldukça fazladır. Dolayısıyla, köy ve mahalle
muhtarları BAĞ-KUR primlerini dahi ödemekte zorluk çekmekte ve hatta
birçoğu ne yazık ki ödeyememektedirler.
Saygıdeğer
milletvekilleri, hem yerel demokrasinin daha etkili, verimli, kaliteli
yapılması ve yerel demokrasinin sağlıklı işlemesi
hem de toplumsal ilişkileri daha ileri düzeylere götürebilmesi
bakımından mahallelerden çok geniş ölçüde yararlanmamız
mümkünken maalesef bu konuda başarılı olduğumuz söylenemez.
Mahalle kurulmasında en az ve en çok hane sayısı veya nüfus miktarı yasalarla belirlenmediğinden
50-60 hanelilerin yanında 5-6 bin haneyi kapsayan mahalle
muhtarlıkları da vardır. Bu durum hizmetlerin yürütülmesinde
olumsuz etkilere neden olmaktadır.
Organları seçimle gelen
mahalle muhtarlığının temsilcilik görevinin yasalarda yer
almamış olması, mahalle düzeyinde yürütülen veya aksayan
hizmetlerin genel ve yerel yönetimlerden istenmesinde aksaklık
oluşturmakta ve bunun sonucunda mahalle halkının iş
birliği ve desteği istenen ölçüde sağlanamamaktadır yani
temsilci niteliği yasalarla belirlenmiş değildir.
Mahalle
muhtarlarının çoğunun bir bürosunun bile olmaması önemli
hizmet aksamalarına ne yazık ki neden olmaktadır.
Muhtarların ücretleri yetersizdir.
Mahalle, merkez yönetimi ile
yerel yönetimlerin yardımcısı olan bir kuruluş olarak
benimsenmelidir.
Mahallenin boyutları en
az 400, en çok 2 bin hane olarak belirlenmelidir.
Özetle, yerel yönetimde görev
yapan birçok kişinin önemser göründüğü mahalle kurumu ve
başındaki yönetici sıfatındaki muhtarlar, kimi
olumsuzluklar ile baş etmeye çalışırken aynı zamanda
üzerine düşen görevleri yerine getirmeye çalışmaktadırlar.
Muhtarların yetkileri yasal olarak yeniden düzenlenmeli, muhtarın
yetki karmaşası sorunu süratle çözülmelidir.
İlin bütçe gelirinin
büyük bir kısmı İller Bankası tarafından nüfusa göre
verilmekte fakat hizmet aktarımı sırasında siyasi nedenlere
dayalı kısıtlama ya da hizmet akışı
sağlandığı hepimizce bilinmektedir.
Mahalle meclisi
tarafından mahalle konularıyla ilgili olarak çalışma
grupları, komisyonlar oluşturulmalıdır. Örneğin gençlik,
spor, kültür, sanat, eğitim, çevre, temizlik, sağlık, sosyal
yardım gibi konularda oluşturulacak olan komisyonlara bireylerin
yanında kentteki sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin de
isteyenlerinin katılması sağlanmalıdır.
Muhtarlık bürosu, belediyenin
mahalle düzeyindeki halkla ilişkiler, temizlik, bakım-onarım,
park-bahçe, zabıta, belki sağlık ocağı gibi
birimlerinin ihtiyacı olan bir mahallî hizmet ve kültür merkezi ya da
benzer isimli bir yapı hâline getirilmelidir.
Muhtarlara mahallenin temsilcisi
olarak mahalle meclisinin kararlarını, mahalle halkının
dilek ve şikâyetlerini belediyeye iletme, belediye meclisi
toplantılarına katılma veya belli bir yöntemle meclis üyesi olma
imkânı sağlanmalıdır.
Muhtarların belediye
meclisi toplantılarına katılması, mecliste görüş
bildirme, soru sorma ve belediyeden mahalleyle ilgili karar ve işlemlere
ilişkin bilgi ve belge isteme yetkisi tanınması durumunda daha
etkili bir konuma gelmeleri mümkün olacaktır. Yılda birkaç kez
muhtarlarla belediye başkanının
başkanlığında toplantı yapılması zorunlu
olmalıdır. Belediye binalarında muhtarların
çalışması için ortak bir mekân ve sekreterya
oluşturulmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, Meclise geldiğimiz günden bu yana, muhtarlarımızın
sorunlarını anlatmaya çalıştık. Gerek soru
önergelerimizle gerek kanun tekliflerimizle bu konuya dikkatleri çekme gayreti
içerisinde bulunduk. Ancak ne yazık ki bu hususta şu ana kadar olumlu
bir mesafe kat edilmediğine de şahit olmanın üzüntüsünü burada
ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; geçtiğimiz cuma günü Milliyetçi
Hareket Partisi olarak açıkladığımız partimizin seçim
beyannamesinde köy ve mahalle muhtarlarıyla ihtiyar heyeti üyelerine yapacaklarımızı
şu şekilde özetlemiştik: Bize göre, köy ve mahalle
muhtarlarının hâlen 370 lira olan maaşları, yerleşim
biriminin idari yapısı ve nüfusu gibi kriterler dikkate alınmak
suretiyle en az asgari ücret tutarına yükseltilmelidir. Köy ve mahalle
ihtiyar heyeti üyelerine her ay 150 lira hakkıhuzur ücreti ödenmelidir.
Bu vesileyle, sözlerime
burada son verirken, bu araştırma önergesine katkı
vereceğimizi ifade ediyor, yüce heyetinizi bir kez daha en derin
saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Büyükataman.
Grup önerisinin aleyhinde
Karaman Milletvekili Sayın Lutfi Elvan, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LUTFİ ELVAN (Karaman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Doğal olarak,
muhtarlarımızdan bahsettiğimiz zaman, ilk aklımıza
gelen köylerimiz. Bildiğiniz gibi köylerimiz ise yerel yönetim
birimlerimizin en küçüğü. Hükûmetimiz özellikle son beş, altı
yılda yerel yönetimler alanında çok önemli reformlar gerçekleştirdi
ve bu reformlara yönelik tasarıları biz bu Mecliste onayladık.
İl Özel İdaresi Kanununu yeniledik, ki İl Özel İdaresi
Kanunu 1913 yılından kalma bir kanundu, cumhuriyetimizin
kuruluşundan önce olan bir kanundu; daha sonra Belediyeler Kanunu, Büyükşehir
Belediyeler Kanunu; yine, yerel yönetimlerin gelirlerini
artırıcı düzenlememiz. Bunların tamamı yerel
yönetimler kapsamında, reformu kapsamında düşünülmesi gereken,
telakki edilmesi gereken hususlar ama bunların bir son ayağı var
ki o da en az bunlar kadar önemli, o da biliyorsunuz Köy Kanunu. Köy Kanunuyla
ilgili İçişleri Bakanlığımız gerekli
çalışmaları yaptı ve önemli bir düzenleme getiriyoruz çünkü
bu kanun da cumhuriyetimizin kuruluşundan hemen sonra
yasalaşmış olan bir kanun. Günün koşullarına,
çağın gereklerine uygun hâle getirebilmek için gerekli
çalışmalar Bakanlığımız tarafından
yürütülmüştür ve bu Kanun tasarısı da
Başbakanlığa sunulmuştur.
Bu tasarıyla özellikle
köylerimizin yaşanabilir, çok daha çağdaş, gelişmiş
ülke standartlarında köylere dönüşebilmesi için gereken ne varsa yapılacaktır.
Elbette eksikliklerimiz var, bu eksiklikler tamamlanacaktır. Örneğin,
hayvancılık alanlarının belirlenmesi, yerleşim
alanlarının belirlenmesi, toplu hayvancılık veya tarım
yapılabilecek alanların belirlenmesi, rekreasyon
alanlarının belirlenmesi, sosyal donatıların nerelerde ve
nasıl yapılacağının belirlenmesi tamamıyla Köy
Kanunu kapsamında yer alacak olan hususlarımızdır.
Tabii ki bizim dönemimizde,
değerli arkadaşlar, yerel yönetimlere çok önemli yetkiler verdik. Bu
yetkileri verirken bizim temel yaklaşımımız, temel ilkemiz
supsidiyarite ilkesi dediğimiz yani bir anlamda sorun neredeyse, o
soruna en yakın yerleşim biriminden o sorunun çözülmesi
anlayışını harekete geçirmek istedik ve bu yönde çok büyük
çaba sarf ediyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Muhtarlara gel, muhtarlara
LUTFİ ELVAN (Devamla)
Muhtarlara da geleceğim efendim.
Tabii ki köylerimizin
sıkıntılarını gidermek amacıyla özellikle KÖYDES
programını başlattık. KÖYDES programı çerçevesinde
içme suyu, sulama, yol, kanalizasyonuna varıncaya kadar birçok alanda çok
önemli yatırımlar gerçekleştirdik.
Muhtarlarımızın önemli sorunlarını büyük ölçüde
giderdik, köylülerimizin önemli ölçüde sorunlarını giderdik. Ha,
sorunumuz yok mu? Elbette var ama bu sorunları yine çözmeye devam
edeceğiz.
Evet,
Muhtarlarımıza gel. şeklinde bir ifade oldu,
muhtarlarımıza elbette geleceğim. En küçük yerleşim yeri
temsilcimiz biliyorsunuz muhtarlar. Kendi isteğiyle aday olan ve o
yöresine, köyüne hizmet etmek isteyen insanlardan oluşan bir grup muhtarlarımız.
Muhtarlarımız, 2002 yılında, çok değerli
arkadaşlar, sadece 97,4 Türk lirası ücret alıyorlardı,
aylık alıyorlardı, 97 lira. Bugün bir muhtarımız 369
lira maaş almaktadır. Yani 97 liradan 369 liraya
ulaşmıştır.
Evet, CHP milletvekilimizin
gündeme getirdiği bir husus vardı, o hususa açıklık
getirmek istiyorum. Neydi o husus? 360 lira muhtarımızın
maaşının olduğu, 260 lira da BAĞ-KUR için ödeme
yaptığı şeklindeydi. Şunu hatırlatmak isterim:
Muhtarlarımızın aşağı yukarı yüzde 80i
köylerde yaşıyorlar yani köy muhtarlarımız, 35-36 bin köy
muhtarımız var. Bu muhtarlarımızın tamamı ayda
sadece 160 lira ödüyorlar değerli arkadaşlar, 260 lira değil,
buna açıklık getirmem gerekiyor. 260 lira ne zaman ödüyor? Eğer
bir muhtar, kentte yaşayan bir muhtar kendisi esnaf ise, esnaf olarak
bildirimde bulunmuş ise o zaman 260 Türk lirası ödeme yapıyor.
Yani muhtarlarımızın önemli bir kısmı, yani yüzde
80-85i şu anda BAĞ-KUR primi olarak ayda sadece 160 Türk lirası
ödemektedirler, 260 Türk lirası değil ama kent merkezlerinde
yaşayanlar, ilçe merkezlerinde yaşayanlar, yani mahalle
muhtarlarımız, evet, kendilerini esnaf olarak beyan etmiş iseler
260 Türk lirası ödüyorlar.
Muhtarlarımızın
ücretlerindeki artışa gelince, bizim iktidarımız döneminde
yüzde 279luk bir ücret artışı söz konusu olmuş, yüzde 279.
Peki, TÜFEdeki artış ne kadar? Buna bakacak olursak, TÜFEdeki
artış ise sadece yüzde 117.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hepsi 100 lira, 100 lirayı konuşuyoruz.
Lutfi Bey, 100 lirayı konuşuyoruz.
LUTFİ ELVAN (Devamla)
Yani biz yüzde 150nin üzerinde bir artış
sağlamışız, muhtarlarımıza artış
sağlamışız.
BAĞ-KUR ödemelerine
gelince
Biraz önce bahsettim, sadece 160 lira ödediğini belirttim,
özellikle köyde yaşayan köy muhtarlarımızın 160 lira
ödediğini ama bir kıyaslama yapmak gerekirse onun da
kıyasını yapalım: 2002 yılında bir
muhtarımız 88 ekmek alabilirken bugün bir muhtarımız
aşağı yukarı 180 ekmek alabilmektedir, 2 katından daha
fazladır.
ŞENOL BAL (İzmir)
Ayıp, ayıp, şu örneğe bak!
LUTFİ ELVAN (Devamla)
Bu yeterli midir?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hepsi 100 lira Lutfi Bey, 100 lira
LUTFİ ELVAN (Devamla)
Elbette yeterli değildir ama şunu söyleyeyim, Köy Kanunumuzla
özellikle muhtarlarımızın özlük hakları önemli ölçüde
iyileştirilecektir.
Şimdi, MHP
kanadından bir ses duydum, bence siz hiç konuşmasanız daha iyi
olur çünkü sizin döneminiz gerçekten çok karanlık. Yani düşünebiliyor
musunuz arkadaşlar -o zaman söyleyeyim, madem istediniz, söyleyeyim- 1999
yılında bir muhtarın maaşı ne kadardı biliyor
musunuz, bileniniz var mı? Sadece 29 Türk lirası değerli
arkadaşlar, 29 Türk lirası.
ŞENOL BAL (İzmir)
Yan ödemeleri vardı.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bilmezsin ki sen o zamanları, ne bilirsin!
LUTFİ ELVAN (Devamla)
Bugün bir muhtarımız 369 Türk lirası maaş alıyor. Köy
Kanunuyla birlikte muhtarlarımızın hem özlük
haklarının iyileştirilmesi hem de köylerimizin çok daha
yaşanabilir, çok daha düzenli bir hâle gelebilmesi için gerekli
altyapı oluşturulacaktır, bu konuda hiç kimsenin tereddüdü
olmasın. Biraz önce söyledim, özellikle yerel yönetimler reformu
alanında eksik kalan tek ayağımız Köy Kanunudur, bu
Kanunu da elbette çıkaracağız. Ancak, tabii, seçim öncesi mi
olur, sonrası mı olur, o konuda bir şey söyleyemeyeceğim.
Meclis gündemimiz oldukça yoğun, bunun da hepimizin farkında
olması gerekir diye düşünüyorum.
Ben çok daha fazla uzatmak
istemiyorum ama
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) İsabetli olur, isabetli,
boş konuşuyorsun çünkü.
LUTFİ ELVAN (Devamla)
hem köy muhtarlarımızın hem köyde yaşayan
vatandaşlarımızın çağdaş, yaşanabilir bir
yerleşim merkezinde yaşaması onların en doğal
hakkı ve biz bunun için ne gerekiyorsa yapacağız, bu yönde çok
ciddi adımlar attık bugüne kadar, bundan sonra da atmaya devam
edeceğiz diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım.
Buyurun.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
6.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, (2/233) esas
numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/248)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
24.04.2008 Tarihinde 5442
sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 2 nci maddesi (D)
fıkrasına (3) numaralı bendine eklenmesi ile ilgili vermiş
olduğum Kanun Teklifimin İç Tüzüğün 37. maddesi gereğince
45 gün içinde Komisyonda görüşülmediği için, yine İç
Tüzüğün 37. maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını arz ederim. 17.02.2010 (2/233)
Hasip
Kaplan
Şırnak
BAŞKAN Önerge sahibi
olarak Sayın Kaplan, buyurun efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kanun teklifimiz 5442 sayılı İl Özel İdaresi Kanununa bir
madde eklenmesi, değiştirilen mezra, köy, ilçe, il ve coğrafi
bölge ile yerleşim birimlerinin adlarının, eski adlarının
da kullanılmasına olanak tanınması yönündedir. Türkiye
Cumhuriyetimizin kurulduğu coğrafya Anadolu, Mezopotamya, Trakya
binlerce yıl pek çok farklı kültüre ev sahipliği yaptı
ancak bugün 30.280 yerleşim biriminin ismi Kürtçe, Gürcüce, Tatarca,
Çerkezce, Lazca, Arapça veya farklı azınlık ve grupların dillerinde
veya tarihsel isimleri olarak değiştirilmiş bulunmaktadır.
İlk kez 1925
yılında Artvin ilinde, büyük kısmı Artvin ve Rize
tarafında Gürcüce olan yerleşim isimlerinden başlandı. Daha
sonra 1940 yılında bir genelgeyle bu yapıldı. En son 1957
yılında Ad Değiştirme İhtisas Kurulu kuruldu ve 1978
yılına kadar bu sürdü. 12 Eylül darbesi sonrası da bu
çalışmalar sürdü. 1981 yılında 280 köy ismi
değiştirildi. Yine 83 yılından bu yana 280 köy ismi
yakın tarihte değiştirildi. Elli altı yıl içindeki 30
bin ismin değiştirilmesi dikkate alınırsa Türkiyedeki
mevcut köylerin yüzde 35ini temsil ediyor bu fakat En çok nerede isimler
değiştirildi? diye sorduğumuz zaman çok ilginç bir veri
çıkıyor karşımıza. En çok Karadeniz, Doğu ve
Güneydoğuda bu isimlerin değiştirilmiş olduğunu
görüyoruz.
Örneğin, Sayın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan nerelidir?
Baktığımız zaman Potamyalıdır ama
Potamyanın ismi Güneysu olarak değiştirilmiş. Yine, Ana
muhalefet parti lideri Sayın Kılıçdaroğlu nerelidir? diye
baktığımız zaman Dersimlidir ama ismi
değiştirilmiştir, Tunceli olmuştur. Ben bu kanun teklifini
verdim. Ben nereliyim? Hezexlıyım ama Hezexın ismi 1937de
İdil oluvermiş.
Şimdi, bu
değişiklikleri çoğaltmak mümkün ama isim
değişikliklerinin temelinde, çok az birkaç isim komik olduğu
için değiştirilmiştir, bunları istisna sayıyoruz.
Örneğin, Hıyar, Kansız, Keçi, Kıllı, Komik, Kötüköy,
Kuduzlar, Sinir, Zurna gibi isimler komik diye değiştirilmiş.
Bunların içinde -bu 1982, İçişleri Bakanlığı
verileri- yine kızıl, çan, kilise gibi kelimeleri içeren
isimlerin de, yine İçişleri Bakanlığı 1982 darbe
sonrası verilerinde tamamen değiştirildiği görülüyor ama
gerekçede bölücülüğe meydan vermemek diye yazmışlar, böyle
deyince de Arapça, Farsça, Kürtçe bütün isimler değişivermiş.
Örneğin, Urfada Telhınta olmuş Buğdaytepe, Telanbar
olmuş Anbartepe, Telseyif olmuş Kılıçlı.
Yine, Trabzon ve Rizede
toplam 495 köyün ismi değiştirilmiş arkadaşlar. Herhâlde
Sayın Başbakanın en çok memleketinde
değiştirildiğine göre, bu açılımda da İçişleri
Bakanı Sayın Atalay köy isimlerinin değiştirilmesini
açtığına göre, bu kanun teklifimize ret oyu vermezsiniz, çünkü
Diyarbakırda Diyarbakır Valiliği iki dilli tabelalarla ilgili,
eski ve yeni isimlerin yer aldığı tabelalarla ilgili dava
açıyor, mahkeme yoluna gidiyor, aslında bu bir açığa
çıkma durumunu da getirecektir.
Biz, 21inci yüzyılda
artık bu isimlerin mutlak surette orijinal, kendi isimleriyle birlikte
anılabileceğini, birlikte aynı tabelaya
yazılabileceğini ve bunun da çok zor değil, bir kanun
teklifiyle, bir ek yaparak mümkün olduğunu ve en olabilir yöntem
olduğunu söylüyoruz. Gündeme alınmasını
oylarınıza sunacağız
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla)
bunun gündeme alınıp alınmamasını
oylayacağız. Takdir mahkemenin diyeceğim, yüce Meclisin çünkü
yüce Meclisten sonra mahkemelik bir durum ortaya çıkacak. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Muş Milletvekili
Sayın Sırrı Sakık, buyurun efendim. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de bu kanun
teklifiyle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak üzere
buradayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, genelde hep bu
önergeler verildiğinde Adalet ve Kalkınma Partisinin bir mazereti
var: Aman, zamanı değil, yetiştiremeyiz, edemeyiz. diyor. Bu
bir kanun teklifi.
Şimdi bakalım,
zaman var mı yok mu? El kaldıracaksınız.
Yıllardır sadece Kürtlere uygulanan bir zalimane politika değil,
bütün halklara zalimce davranmışlar yani kimlere: Gürcülere, Tatarlara,
Lazlara, Çerkezlere, herkese zalimce davranmışlar. 30.280
yerleşim biriminin adına değiştirmişler, halka
sormadan. Şimdi bugün, kanun teklifimiz var. Gelin bunları birlikte
iade edelim yani zalimane bir davranıştır, onları ortadan
kaldıralım yani o gün atalarımız bize bir miras
bıraktı, kötü bir miras, siz de barıştan, sorunların
çözümünden yanaysanız, gelin bir ilk adım olarak bunu
değiştirelim.
Halka sormadan, mesela
gitmişsiniz, Muşta Varto ilçesinin adı
Gımgımdır ama siz Varto etmişsiniz. Bulanık Koptur,
Bulanıka çevirmişsiniz. Hasköy Derhastır, Hasköy
yapmışsınız. Norşini Güroymak
yapmışsınız. Sevgili Cumhurbaşkanımız da
gitti ya. Norşin dedi, sonra geldi, Norşin yerli yerinde kaldı
ama Norşinle ilgili küçük bir adım atılmadı. Mesela Til,
Korkut ilçemizdir, getirip Tili Korkut yapmışsınız.
Erentepenin adı Lizdir, Erentepe yapmışsınız. Benim
doğduğum köy Zengöktür, Yürecik yapmışsınız.
Yani Kürtlerin meydanı vardır orada, Kürt Meydanıdır,
belki de Türkçeden alınan bir isimdir ama içinde Kürt geçtiği için
tutup bunu da değiştirmişsiniz, Er Meydanı
yapmışsınız. Yine meydan, yine er.
E, peki, gelin, bunları
hep birlikte ortadan kaldıralım. Ama, asla bununla ilgili bir küçük
adımın atılması yok. Şimdi, ne söyleniyor? Diyorlar
ki: Oranın halkı gelsin, ellide 1 fazla yani yarıdan 1
fazlası gelsin müracaat etsin, biz bu isimleri değiştirelim.
Peki, Sayın Bakanım, bu isimler değiştirilirken siz o
insanlara sordunuz mu? Yani, Lizi Erentepe yaparken sormuyorsunuz,
Bulanık Koptur, Bulanık yaptığınızda
sormuyorsunuz ama şimdi de diyorsunuz ki: Gelin, gidelim, orada halka
soralım veyahut da halk müracaat etsin. Böyle bir antidemokratik uygulama
olmaz. Yani bu, ret ve inkâr politikalarının yansımasıdır.
Eğer sizin yüreğinizde, beyninizde ret ve inkâr
politikalarının tortuları yoksa, gerçekten bugün burada ret ve
inkâr politikalarına karşı, yüreğinize,
vicdanınıza danışarak bir el
kaldırmalısınız. Yoksa, sizin de -biraz önce şu
kürsüye gelip oturdular ya- Suriye milletvekillerinden farkınız
kalmaz. Onlar da atanmış olarak geldiler. Onun için bizim grubumuz
onları alkışlamadı.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ayıp! Sen karar veremezsin! Ayıp bir
şey, çok ayıp! Çok ayıp! Sözlerinizi geri alın! Çok
ayıp!
AHMET KOCA (Afyonkarahisar)
Sen de bu Meclistesin!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Herkes hür iradesiyle oyunu veriyor. Çok
ayıp!
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Onlar
Ben eğer, bakın
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Çok yanlış şeyler söylüyorsun!
SIRRI SAKIK (Devamla)
Bakın, ben de diyorum ki: Hür vicdanınıza danışarak
oy verirseniz eminim ki buna Hayır demeyeceksiniz ama
danışmazsanız da bizim de söyleyecek çok sözümüz var.
AHMET KOCA (Afyonkarahisar)
Yanlış anlaşıldı. de hiç olmazsa. Hiç olmazsa Yanlış
anlaşıldı. de. Çok ayıp!
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Bakın, sevgili kardeşlerim, ben Türkçeyi iyi kullanırım.
Ben diyorum ki: Eğer sizin vicdanınız da mahkûmsa, Evet
derseniz sorun yok ama mahkûm değil, atanmış bir Parlamentoysa
yapılacak çok fazla bir şey de yok o zaman. Sizden de bu noktada çok
fazla bir şey beklemediğimizi söylüyoruz. Keşke
vicdanınıza danışarak söyleseniz çünkü bütün Meclis
araştırma önergelerinde çıkıp burada grup adına
konuşan bütün arkadaşlarımız Vallahi
haklısınız, araştırılması gerekir. diyor.
Mesela, rahmetli Turgut Özalla ilgili, Eşref Bitlisle ilgili, Adnan
Kahveciyle ilgili çıkıp Malatya milletvekili
arkadaşlarımız, önergenin çok haklı olduğunu
söylediler ama ret oyu kullandılar. Size bunu hatırlatıyoruz, tepki
göstermenize gerek yok. Diyalog oluşturmaya çalışıyoruz,
sorunlarımızı çözmek istiyoruz. Yoksa, sizinle cebelleşmek
Yok, ayıp ettiniz. Biz ayıp mayıp etmeyiz ama siyaset
yapıyoruz, gereğini yapmazsanız biz de sizi halka şikâyet
ederiz.
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Biz de sizi şikâyet ederiz.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Siz
de şikâyet edin. Ama ben eminim ki halk hepimizi izliyor. Sizin de
şikâyet etme hakkınız var, bizim de bu hakkımız var,
bu hakkımıza tepki göstermeyin.
Bu kanun teklifine Evet oyu
vereceğinizi umut ediyorum. Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Sakık.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Özgür iradenize teşekkür ederim!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim
1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S.
Sayısı : 607) (x)
BAŞKAN - Şimdi bu
kısımda yer alan Sayıştayda boş bulunan 6 üyelik için
yapılacak seçimlere başlıyoruz.
Bu seçim İç Tüzükün
150nci maddesine göre yapılacaktır.
Plan ve Bütçe Komisyonunca
oluşturulan Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu
tarafından Sayıştay üyelikleri için boş üyelik
sayısının 2 katı olarak kontenjan grupları dâhilinde
belirlenen adayları içeren birleşik oy pusulası
Başkanlıkça bastırılmıştır.
Toplantı ve karar yeter
sayısı mevcut olmak şartıyla, Sayıştay Meslek
Mensupları Kontenjan Grubu listesinden en çok oyu alan 4 aday, Maliye
Bakanlığı Meslek Mensupları ile Diğer Meslek Mensupları
Kontenjan Grupları listesinden ise en az 1i Maliye
Bakanlığı Meslek Mensuplarından olmak üzere en çok oyu alan
2 aday Sayıştay üyeliğine seçilmiş olacaklardır.
Oylamanın ne
şekilde yapılacağını arz ediyorum: Herhangi bir
tereddüde mahal vermemek için komisyon ve hükûmet sıralarında yer
alan kâtip üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üye, Adanadan
başlayarak İstanbula kadar İstanbul dâhil- hükûmet
sırasındaki kâtip üye ise İzmir'den başlayarak Zonguldak'a
kadar -Zonguldak dâhil- adı okunan milletvekilinin adını defterden
işaretleyecek ve kendisine mühürlü birleşik oy pusulası ve bir
zarf verilecektir. Adını ad defterine işaretlettiren ve mühürlü
birleşik oy pusulasını alan sayın üye, Sayıştay
Meslek Mensupları Kontenjan Grubu listesinden 4 adayın, Maliye
Bakanlığı Meslek Mensupları ile Diğer Meslek
Mensupları Kontenjan Grupları listesinden ise, en az 1'i Maliye
Bakanlığı Meslek Mensuplarından olmak üzere, toplam 2
adayın karşısındaki kareyi çarpı (X) işaretiyle
işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık
Divanı kürsüsünün önünde yer alan oy kutusuna atacaktır.
Aynı zarftan birden çok
oy pusulası çıkması hâlinde, bu oy pusulalarının
tamamı, Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubu
listesinden 4'ten fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları,
Maliye Bakanlığı Meslek Mensupları ile Diğer Meslek
Mensupları Kontenjan Grupları listesinden ise en az 1'i Maliye
Bakanlığı Meslek Mensuplarından olmak üzere toplam 2'den
fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları geçersiz
sayılacaktır.
Bu hususlar birleşik oy
pusulalarında da dipnot olarak açıkça belirtilmiştir.
Oylamanın sayım ve
dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit
edeceğim.
Sayın
Ali Oksal? Yok.
Sayın
Kutbettin Arzu? Burada.
Sayın
Tayfur Süner? Yok.
Sayın
Aşkın Asan? Burada.
Sayın
Nurettin Akman? Burada.
Sayın
Necla Arat? Yok.
Sayın
Mehmet Günal? Yok
Sayın
Cemal Kaya? Yok.
Sayın
Kürşad Tüzmen? Yok.
Sayın
Necdet Ünüvar? Yok.
Sayın
Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu? Yok.
Sayın
Ramazan Kerim Özkan? Yok.
Sayın
Zeki Ergezen? Yok.
Sayın
İzol? Yok.
Sayın
Ali Güner?
Sayın
Polat Türkmen? Burada.
Sayın
Hasan Fehmi Kinay? Yok.
Sayın
Mehmet Erdem?
Sayın
Yaşar Eryılmaz?
Sayın
Osman Ertuğrul? Yok.
Sayın
Celal Erbay?
Sayın
Osman Coşkunoğlu?
Sayın
Cafer Tatlıbal? Burada.
Evet, Tasnif Komisyonu
üyelerinin isimlerini tekrar okuyorum: Sayın Kutbettin Arzu,
Diyarbakır; Sayın Cafer Tatlıbal, Kahramanmaraş; Sayın
Polat Türkmen, Zonguldak; Sayın Aşkın Asan, Ankara; Sayın
Nurettin Akman, Çankırı milletvekilleri.
Tasnif Komisyonuna seçilen
üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki
yerlerini alacaklardır.
Sayın milletvekilleri,
oylama tek tur hâlinde yapılacaktır, konuyu biliyorsunuz.
Oylamaya Adana ilinden
başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner
Yıldızın yerine Sağlık Bakanı Sayın Recep
Akdağ, Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin yerine Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Ömer Dinçer, Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırımın yerine Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker vekâleten oy
kullanacaklardır.
Bilgilerinize sunulur.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN
Arkadaşlar, Genel Kurulda bulunup oyunu kullanmayan milletvekilimiz var
mı? Yok.
Oy verme işlemi
tamamlanmıştır.
Oy kupalarını
kaldıralım.
Tasnif Komisyonu üyeleri
lütfen yerlerini alsınlar efendim.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Sayıştayda boş bulunan 6 üyelik için
yapılan seçime ait Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir.
Tutanağı
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
607 sıra
sayılı raporda belirlenen adaylardan Sayıştayda boş
bulunan 6 üyelik için yapılan seçime 365 üye katılmış,
kullanılan oyların 3ü geçersiz sayılmış, geçerli
oyların dağılımı aşağıda
gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Kutbettin Arzu Aşkın Asan Nurettin Akman
Diyarbakır Ankara Çankırı
Polat Türkmen Cafer
Tatlıbal
Zonguldak Kahramanmaraş
Nükrettin Parlak 329 oy
Fikri Özkök 327 oy
Rasim Doğan 314 oy
Gazi Kapan 300 oy
Zekeriya Tüysüz 276 oy
Nejla Eroğlu 268 oy
Ahmet Ayaz 58 oy
İdris Bulut 53 oy
Sait Ayaz
47 oy
İsmail Kılıç 46 oy
Muharrem Zeki Çitçi 31 oy
Ahmet Tezcan 17 oy
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, buna göre Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan
Grubundan:
1) Nükrettin Parlak
2) Rasim Doğan
3) Zekeriya Tüysüz
4) Nejla Eroğlu
Maliye
Bakanlığı Meslek Mensupları Kontenjan Grubundan Sayın
Gazi Kapan,
Diğer Meslek
Mensupları Kontenjan Grubundan Sayın Fikri Özkök,
Sayıştay
üyeliklerine seçilmişlerdir. Kendileri için ve Sayıştay
camiası için hayırlı olmasını diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.13
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile benzer mahiyetteki 59
kanun teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17
Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağının;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve
29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut
ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin;
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah
Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
27 Ocak 2011 tarihli 54üncü
Birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının ikinci bölümünde yer alan 36ncı
maddesi kabul edilmişti.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan diğer maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
37nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 37 nci maddesinin
ikinci fıkrasında geçen okumakta ibaresinin öğrenci
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Reşat
Doğru
Konya Manisa Tokat
Recep Taner S. Nevzat Korkmaz Metin Ergün
Aydın
Isparta
Muğla
Kadir Ural Mehmet
Günal
Mersin Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17
Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağı'nın;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barış'ın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse'nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan'ın; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol'un,
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün'ün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan'ın; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahim'in; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin;
Batman Milletvekili Ayla Akat Ata'nın; Zonguldak Milletvekili Ali
Koçal'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır'ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter'in; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahim'in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvel'in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız'ın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili
Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam'ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin; Bursa
Milletvekili Abdullah Özer'in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın; Bursa Milletvekili Kemal
Demirel'in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaş'ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş'ın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuz'un; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebi'nin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri"nin 37 nci maddesi ile
5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesine eklenen (k) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Özyürek Vahap Seçer Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul Mersin Malatya
Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı Şevket Köse
İzmir Balıkesir
Adıyaman
Zekeriya
Akıncı
Ankara
"k) Meslek liselerinde
okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında staja tabi
tutulan öğrencilerle aday çırak, çırak ve meslekî eğitim
gören öğrenciler ve 2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesine
tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan
öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı 82 nci maddeye göre
belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz
katından fazla olmayanlar ile kursiyerlerin prime esas günlük kazançlarının
hesaplanmasında prime esas günlük kazanç alt sınırı dikkate
alınır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Zekeriya Akıncı
BAŞKAN Zekeriya Bey,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması
diye başlayan bu karman
çorman yasa tasarısında kırkı aşkın maddede
çalışma yaşamına dönük düzenlemeler var. Bunların bir
kısmı da stajyer öğrenciler ve çıraklarla ilgili.
Çırak nedir? desem
herhâlde aklınızdan çok şey geçer ama şu tanım geçmez:
Çıraklık başlama yaşını doldurmuş ve
çıraklık döneminden önce kendisine iş yeri ortamı tanıtılan,
sanat ve mesleğin ön bilgileri verilen, çıraklık
sözleşmesinin esaslarına göre bir meslek dalında mesleğin
gerektirdiği bilgi, beceri ve iş
alışkanlıklarını iş ilişkileri içerisinde
geliştiren kişidir. Bu tanımın hepinize ne kadar
yabancı olduğunu biliyorum çünkü hepimizin kafasındaki
çırak, bu süslü tanımın dışında, daha çok, eski
püskü elbiseler içinde, yırtık pırtık ayakkabılar
ayağında, eli yüzü kir pas içinde çalışan ve o ünlü,
arkası kuşlu aynasında saçını tarayan, rengi benzi
solmuş, sadece rengi benzi değil, yaşlandıkça umutları
ve hayalleri de solan, çok fazla hayale dalarsa da ustası tarafından
İşçisin sen işçi kal! diye uyarılan, öğle
yemeklerini yarım ekmek, 50 gram helva ile geçiştiren, 100 lira
haftalığını cumartesi akşamları zor bela cebine
koyan ama dolmuş ve otobüs parasından kurtulmak için sabah akşam
evine ve işine yürüyen, her türlü sosyal ve ekonomik güvenceden, iş
güvencesinden yoksun, küçük omuzlarında küçük sanayi sitelerinin yükünü
taşıyan fakir fukara çocukları. Çırak budur, asıl
çırak onlardır ve ne yazık ki, bu yasa tasarısında, bu
tarif etmeye çalıştığım çıraklarımızın
ücretleriyle bile oynanabiliyor ama işin garip tarafı eskisi gibi
çırak da bulunmuyor. Geçen hafta çeşitli meslek eğitim merkezi
yöneticileriyle görüştüm Sitelerden, OSTİMden, başka yerlerden.
Söylenen şu: Artık işverenler yanlarında eskisi gibi insan
çalıştırmakta zorlanıyorlar, o nedenle kayıt
dışı da zirvede, çünkü iş yok. Çocuklarımız da
sanayi sitelerine yönelmiyor, çünkü orada gelecek görülmüyor eskisi gibi ve
sanayi siteleri yavaş yavaş sönüyor. Yani meslekte adam
yetişmiyor. MEMler de, meslek eğitim merkezleri temel ihtiyaçlara
yanıt vermiyor. Örnek veriyorum: Binlerce iş yerinin, atölyenin
olduğu Sitelerdeki okula 1.300 öğrenci gidiyor ve yarısı
kuaför çırağı. 10 binlerce iş yerinin olduğu, 10
binlerce çırağın çalıştığı
OSTİMde topu topu 2.300 öğrenci var meslek eğitim merkezinde.
Temel sorun eğitim ile iş dünyası arasındaki köprüleri
kurabilmek ve ne yazık ki, çok uzun bir süreden beri de biz bunu bir türlü
başaramıyoruz.
Bir başka
çalışma grubu daha var: Stajyerler, en az çıraklar kadar
sa-hipsiz, güvencesiz, denetimsiz, sayıları 10 binleri bulan yoksul
halk çocukları ve ne gariptir ki, bu yasa brüttür, nettir derken stajyer
çocuklarımızın topu topu 230 lira kadar olan
maaşını çok görmüş ve onu 185 liraya, 146 liraya kadar
indiren bir düzenleme yapmış. Onun da ötesinde, onları ücretsiz
çalışmaya mahkûm edecek gönüllü stajyerlik uygulamasını
da getirmiş, işverenleri teşvik adına. Al sana adalet ve
kalkınma!
Zaten, AKP, iktidarı
boyunca, çalışanların kazanılmış
haklarını gasbetmekten başka bir şey yapmadı ve biz
biliyoruz ki, sırada emeğin haklarına karşı yeni
saldırı planlarınız da var. O yüzden, hiç kuşkum yok,
AKP, tarihe birçok özelliğiyle geçecek ama belki de emek düşmanı
en önemli siyasi partilerden birisi olarak da tarihteki yerini alacaktır
çünkü AKPnin bakış açısında emek ve emekçi yok
sayılır, onlar insan yerine konulmaz, kendilerine ne kadar verilirse
ve ne uygun görülürse onu kabul etmek zorunda olan insan
topluluklarıdır; o nedenle, onların örgütlü güçlerinden yükselen
sesleri, itirazları duymak bile istemezler.
Her zaman
yaptığınız gibi, bu yasada da aylardır yükselen
itirazları dikkate almadınız, kulakları
tıkadınız, yazılanları, sayfa sayfa hazırlanan
raporları, dergileri, Kamu-Senin, DİSKin, TTBnin, KESKin açıklamalarını
dikkate almadınız ve kendi bildiğinizi okumaya devam ettiniz.
Niye bütün bunlar? Niye AKP
ve Sayın Başbakan kendi bildiğini okumaya devam eder ve hiç
kimseyi dikkate almaz? Çünkü onun kafasında bir model vardır, o
modele doğru emin adımlarla yürümektedir. Ama benim size önerim, bu
seslere kulak veriniz. Eğer bu seslere kulak vermiyorsanız şu
Orta Doğuda, etrafınızda olup bitenlere kulak veriniz, bir
bakınız.
Hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Evet, önergenin
oylanmasından önce bir yoklama talebi vardır, yoklama talebini yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın
Yıldız, Sayın Baratalı, Sayın Demirel, Sayın
Atay, Sayın Keleş, Sayın Oksal, Sayın Süner, Sayın
Güner, Sayın Pazarcı, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Emek,
Sayın Öğüt, Sayın Köse, Sayın Ersin, Sayın
Akıncı, Sayın Soysal, Sayın Çöllü.
Sayın milletvekilleri,
yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 37 nci maddesinin
ikinci fıkrasında geçen okumakta ibaresinin öğrenci
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz torba kanunun 37nci maddesi ile ilgili vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 37nci
maddesi ile genel sağlık sigorta primi ödemesine esas teşkil
etmek üzere asgari ücretin iki katı yerine bir katı şeklinde
düzenleme yapılmaktadır. Ayrıca, yoksul durumda olan ve prim
ödeyemeyenlerin de prime esas günlük kazançlarının otuz günlük
tutarı prime esas kazanç olarak kabul edilmektedir ancak bu uygulama
yoksul durumda olan ve prim ödeyemeyenlerin sağlık
yardımlarından yoksun kalmasına sebep olacaktır.
Sayın milletvekilleri,
ülkemizde ekonomik durum çok ağırdır, insanlar ekmek bulmakta
zorlanıyorlar. Fakir insanlardan hiç prim alınmaması ve onlara
hizmetin devam etmesi gerekmektedir. Bugün ülkemizde bütün sosyal katmanlar çok
zor durumdadırlar. İşsizlik en büyük sorunumuzdur.
Bakınız, esnaflar da AKP Hükûmetinin aldığı kararlarla
işsizliğe doğru itilmektedir ancak esnaflara sahip
çıkılmalı, onların sesine de mutlaka kulak vermeliyiz.
Torba kanun çıkarıyoruz, buraya birçok şeyi de koyuyoruz ancak
esnaflar da bu kanunun içinde olmak istiyorlar. Onların seslerini duyarak
onların sorunlarını da bu kanunun içerisine koymak
durumundayız.
Bakınız, Tokat ili
Bakkallar Manifaturacılar ve Tuhafiyeciler Odası Başkanı
İhsan Tunç bütün esnafların beklediği bir konuyu dile getiriyor.
İhsan Tunç diyor ki: Esnaflar çalışma hayatını devam
ettiremiyor, ağır borç yükü altında inim inim inliyorlar. Bu
torba kanunun içine esnaf ve sanatkârın ödeyemediği kooperatif kredi
gecikmeleri de mutlaka konulmalıdır. Kooperatif kredi gecikmeleri,
faiziyle beraber artık ödenemeyecek durumda olup esnaf bunu ödeyemiyor, ödeyemiyor
ve ödeyemiyor.
Sayın milletvekilleri,
esnaflar, esnaf kefalet kooperatifinden, devlet sübvanseli, yüzde 6 faizle
kredi kullanıyorlar. Bunu ödeyemeyince faiz oranı bir anda yüzde
26lara yükseliyor. Bunun üzerine bir de icrai muameleye girince faizlerin yüzde
44lere çıktığı görülüyor yani yüzde 6lık bir faiz
kredisi, bir anda, ödeyememesi durumuyla beraber, yüzde 44lere
çıkıyor ve bu da ödenmez bir konuma geliyor. Bunun üzerine bir de
avukat ve dosya parası da eklenince esnaf batıyor ve batıyor. Bu
durumda çok esnafımız vardır. Bu mahzun insanların sesini
duymak mecburiyetindeyiz.
Ülkemizin her
tarafındaki bütün esnafların sorunu olan bu esnaf kefalet
borçları da mutlaka torba kanunun içinde olmalıdır. Bütün
esnaflarımızın beklentileri bu yöndedir yani
borçlarını ödeyemiyorlar; işçide, köylüde, çiftçide para
olmayınca esnafa para yansımıyor ve dolayısıyla da
esnaf da almış olduğu kredi borçlarını ödeyemiyor.
Ödeyemeyince ne oluyor? İcralar başlıyor ve elindeki avucundaki
her şeyin, yediemin bürolarına doğru çok süratli bir
şekilde kaymakta olduğunu da görüyoruz. İşte, bu
ağır borç yüküne mutlaka bir çözüm bulunmalıdır. Bütün
esnaflarımızın gözü, acaba bu torba kanun içerisine esnaflarla
ilgili de bir şeyler konacak mı yani esnaflarla ilgili bu kredi
faizlerinin düşürüldüğü ve anaparaların ödenmekte olduğu
bir durum ortaya konacak mı diye beklenti içerisindedirler.
Sayın milletvekilleri,
AKP İktidarı zamanında esnaf bitmiştir. Hiç olmazsa
giderayak bu insanların sesini mutlaka duymalıyız, bir nebze
dahi olsa onları rahatlatmalıyız. İşsizlik
çığ gibi büyüyor, insanların psikolojileri bozuluyor.
İşsizliğin, yoksulluğun kol gezdiği yerde acaba
insanlar sağlık sigortası primlerini nasıl ödeyecekler? Bu
maddeyle, fakir insanlara daha fazla yük getirmiyor muyuz? Bugün ülkemizin en
önemli sorunu işsizlik ve de gençlerimizin umutsuzluğudur. Hükûmet,
bu zamana kadar gençlerimizin bu durumunu iyileştirici politikalar
maalesef üretmemiştir. Ülkemizde işsizlik oranları içerisinde en
yüksek pay gençlerimize aittir. Genç bir nüfusa sahip olduğumuz
düşünülürse, bu genç insanlarımıza mutlaka iş vermek
durumundayız.
Bakınız, neredeyse,
üniversiteyi bitiren gençlerimizin birçoğu iş bulamadıkları
için psikolojik bunalıma girmişlerdir. Birçok vilayetimizde, bunun
içerisine Tokat da dâhil olmak üzere, intihar vakalarına kadar varan
olaylarla karşılaşıyoruz. İşte, en azından,
böyle torba kanunlar getiriyorsak, seçimlere yaklaşmış
olduğumuz bu ortamda, bununla ilgili, o insanlara umut verici, o insanlara
umut kazandırıcı bazı şeyleri de bu torba kanunun
içerisine koymamız gerekmez mi?
İnanıyorum ki
hayırlısı olacaktır ama insanlarımız iş,
aş ve geleceğe güvenle bakmak istiyorlar diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Doğru.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
38inci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 38'inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan (d) bendine "Bu primler devlet
tarafından ödenir." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
M. Nezir Karabaş Ayla Akat Ata Sırrı
Sakık
Bitlis Batman Muş
Şerafettin Halis Hasip Kaplan Sebahat Tuncel
Tunceli Şırnak İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 38 inci maddesinin
ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Recep Taner Mehmet Günal
Konya Aydın Antalya
Erkan Akçay Oktay Vural Kadir Ural
Manisa İzmir Mersin
Beytullah Asil Metin Ergun Nevzat Korkmaz
Eskişehir Muğla Isparta
d) 5 inci maddenin birinci
fıkrasının (b) ve (e) bendlerinde belirtilenler için prim
oranı, prime esas kazançlarının % 6'sıdır. Bu prim
oranının % 1'i kısa vadeli sigorta kolları, % 5'i genel
sağlık sigortası primidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 38 inci maddesi ile değiştirilen
5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (d) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Bülent Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Tekin Bingöl Ferit Mevlüt Aslanoğlu Çetin Soysal
Ankara Malatya İstanbul
d) 5 inci maddenin birinci
fıkrasının (b) ve (e) bendinde belirtilenler için prim
oranı, prime esas kazançlarının % 13,5'idir. Bu prim
oranının % 1'i kısa vadeli sigorta kolları, % 12,5'i genel
sağlık sigortası primidir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Soysal, siz mi konuşacaksınız?
Buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606
sıra sayılı Tasarının 38inci maddesindeki
değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün burada bir torba yasasını görüşüyoruz. Bu torba ne
yazık ki, geçmişte tombalacılar vardı, o
tombalacıların torbası vardı, o tombaladan hangi numara
çıkacağı belli olmayan
bir torbaya benziyor. O kadar çok şey birbirine karıştı
ki gerçekten anlamak çok güç. Burada elbette ki destek vereceğimiz
birtakım konular olduğu gibi, bunun yanı sıra gerçekten
hiçbir dönem Türkiyede çalışma koşullarını bu kadar
ağır, bu kadar tehlikeli, bu kadar işçilere dönük,
çalışanlara dönük, özellikle 4/C kapsamı gibi, 4/B kapsamı
gibi birtakım kapsamları alarak taşeronlaşmayı öne
çıkaran bir anlayış olmamıştır. Bu da sizin
gerçekten Türkiyeyi nereye
götürdüğünüzün bir fotoğrafı olarak karşımıza
çıkıyor ve bugün Türkiyede yoksulluk diye bir gerçekle
karşı karşıyayız. Yani bunu ben söylemiyorum, Türkiye
İstatistik Kurumu söylüyor ve diyor ki: Her 5 kişiden 1i yoksulluk
sınırının altında yaşantısını
idame ettiriyor. Tabii fotoğraflara baktığımız zaman
da aslında yanılmıyoruz. Örneğin, Samsunda iki buçuk
aylık Kübra açlıktan ötürü yaşantısını
kaybediyor. Yine, Adapazarında, Roman açılımı diyorsunuz
ya, o Roman açılımını Mecliste yapmaya kalkan sizler
aslında Adapazarındaki bir Roman mahallesine
baktığınız zaman barakada yaşayan insanların o
ilkel koşullarda yaşamak zorunda kalmasının sonucu olarak 2
tane çocuk, biri iki yaşında Hazal, diğeri dört
yaşında Zeynep yaşamını yitiriyor. Yine Urfa
Viranşehirde on iki yaşındaki Hüseyin, çöp toplayarak
hayatını idame ettirmek zorunda kaldığı için o çöp
alanında çöp kamyonunun altında kalarak
yaşantısını ne yazık ki kaybediyor. Yine
Diyarbakırda Ahmetle Furkan gölette boğuluyor. Biri yedi
yaşında, biri beş yaşında. Aslında
baktığınız zaman, her birinin de altı yedi
kardeşi daha var. Hani Başbakan
diyor ya Üç çocuktan aşağı
Aslında,
baktığınızda, yoksulluğun, açlığın,
sefaletin hangi koşullar altında yaşantıya geçtiğini
görmek mümkün ve ne yazık ki sosyal devlet yok. Sosyal devletten
Türkiyeyi uzaklaştırıyorsunuz. Sosyal devlet ve
çalışma yasalarına da baktığımız zaman,
gerçekten ilkel şartlarda
Bir 4/C, kölelik sistemi. Bu kölelik sistemi ne
yazık ki en yaygın şekilde kullanılmaya
başlanıyor; tekel işçilerinde var, tersanelerde var, başka yerlerde var.
4/B kapsamında da yine öğretmelerimiz, sağlık
çalışanlarımız 4/B kapsamında, iş güvencesi
olmadan çalıştırılmak zorunda kalınıyor ve
gerçekten bir yandan iş kazaları, ölümlü iş kazaları
-özellikle maden ocaklarında- yaşanıyor ama buna karşı
hiçbir önlem alınmadığı gibi Türkiyede sanayi toplumuna
geçiş sürecindeki gibi bir çalışma sistemi hayata geçiyor.
Grup başkan
vekillerinizden biri çıktı, CHPyi statükocu olmakla suçluyor. CHP,
her zaman için yeniliğin, her zaman için değişimin ama hepsinden
de önemlisi demokrasiyi getiren ve geliştiren bir siyasi hareket olarak
ortaya çıkmıştır, demokrasinin ta kendisidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar [!])
DURDU MEHMET KASTAL
(Osmaniye) Buna gülerim işte!
ÇETİN SOYSAL (Devamla) -
Ama birileri var ki Türkiyeyi Orta Çağın karanlığına
götürüyor. O birilerini görmek istiyorsanız aynaya bakın kendinizi
görürsünüz. Türkiyeyi Orta Çağın karanlığına götüren
anlayışın çalışma yasalarıyla, ilkel
şartlarda yaratmış olduğunuz çalışma
koşullarıyla, bir işçi düşmanı olarak, emek
düşmanı olarak tarihe geçeceksiniz. O da Orta Çağın
karanlığında olması mümkün. Haddizatında Nazım
Hikmet bunu çok güzel ifade etmiş. Nazım diyor ki:
Bursada havlucu Recepe,
Karabük fabrikasında
tesviyeci Hasana düşman
Fakir köylü Hatçe
kadına, ırgat Süleymana düşman
Sana düşman, bana
düşman,
Düşünen insana
düşman,
Vatan ki bu insanların
evidir,
Onlar vatana düşman.
(AK PARTİ sıralarından CHPye söyle sesleri)
Saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 38 inci maddesinin
ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
d) 5 inci maddenin birinci
fıkrasının (b) ve (e) bentlerinde belirtilenler için prim
oranı, prime esas kazançlarının % 6'sıdır. Bu prim
oranının % 1'i kısa vadeli sigorta kolları, % 5'i genel
sağlık sigortası primidir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Asil, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 38inci maddesi üzerinde, eşitliği
sağlamak gayesiyle verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde
söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve şahsınızda milletimi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday, çırak ve işletmelerde
mesleki eğitim gören öğrenciler için öngörülen oranın Türkiye
İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme,
geliştirme eğitimine katılan kursiyerlere de
uygulanmasını önerdiğimiz bu önerge ile eşitliği
sağlamayı amaçlamaktayız.
Değerli milletvekilleri,
eşitlik deyince, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunuyla getirilen kadınlar aleyhinde
eşitsizlik üzerinde sizleri ve kamuoyunu bilgilendirmek istiyorum. 5510
sayılı Kanunun 41inci maddesiyle kadınlara 2 defaya mahsus
olmak üzere her doğum için iki yıllık süreyi geçmemek
kaydıyla talepte bulunulan sürelere borçlanma imkânı getirildi.
Sosyal Güvenlik Kurumu, önce yayınladığı bir genelgeyle
kanunda olmayan pek çok şart öne sürerek kadınların
borçlanmasını âdeta imkânsız hâle getirdi. Açılan davalar
sonrasında mahkeme kararları Bakanlık aleyhine gelmeye
başlayınca geri adım atarak mahkeme kararlarına uygun yeni
bir genelge yayınlandı. Bu genelgeyle de eşitlik
sağlanamadı. Erkek, askerlik görevi sürelerini borçlanırken
sigortalılığının başlangıç tarihi
sorulmuyor. Sigortalı işe girdiği tarihten önce askerlik
görevini yapmış ise askerlikte geçen süreleri borçlanabiliyor,
borçlandığı gün kadar sigortalılığının
başlangıcı geriye yürüyor. Kadın, doğumunu
sigortalı işe girdiği tarihten önce yaptıysa doğum
borçlanma isteği kabul edilmiyor. Hani eşitlik? Hani kadınlara
pozitif ayrımcılık yapacaktık? Çok olmadı, bu yasama
döneminde, ülkemizin önünde devasa sorunlar dururken, millet işsizlikten
kırılırken, yoksulluktan bebekler ölürken, çiftçi ürettiği
ürünü satamazken, insanımız dünyanın en pahalı benzinini
tüketirken, uygulanan yüksek dolaylı vergilerle sabit gelirli insanımız
inim inim inlerken Anayasa değişikliği yapacağız.
diye bu milletin gündemini aylarca meşgul ettiniz. Anayasanın Kanun
önünde eşitlik başlıklı 10uncu maddesinde
değişiklik yaptınız. Ne diyor 10uncu madde: Herkes, dil,
ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve
benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksiniz kanun önünde eşittir.
Kadınlar ve erkekler
eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama
geçmesini sağlamakla yükümlüdür. maddesine Bu maksatla alınacak
tedbirler eşitlik ilkesine aykırı yorumlanamaz. cümlesini eklediniz.
Bu eklemeyi yaparken gerekçe olarak Kadınlar bu ülkede eziliyor,
kadınlara karşı pozitif ayrımcılık içeren yasalar
çıkartacağız. Bunun için anayasal engelleri ortadan
kaldıracağız. demediniz mi? Demek ki maksadınız erkek
hegemonyasını daha ileriye götürmekmiş, erkekler lehine pozitif
ayrımcılık yapmakmış. İşte, AKPnin gizli
gündemi!
Kadınlar pozitif
ayrımcılık da istemiyor, eşitlik istiyorlar. Bu
eşitliği sağlamak için 30uncu maddeyle verdiğimiz önerge
AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi yani sizlerin oylarıyla
reddedildi. Neydi bu önergeyle istenen? Doğum zamanı
sigortalılık süresinin başlangıcı ile
ilişkilendirilmeden talepte bulunan süreleri borçlanma imkânı
getirmeyi amaçlıyorduk. Ama bunu maalesef reddettiniz, eşitliği
sağlayamadınız.
Değerli milletvekilleri,
sizi, kadınlara yaptığınız bu
ayrımcılık nedeniyle milletime şikâyet ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 38'inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan (d) bendine " Bu primler devlet
tarafından ödenir." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
M. Nezir Karabaş (Bitlis) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Öğrenci ve kursiyerlerin
Genel Sağlık Sigortası'na alınması düzenlemesi olumlu
olmakla birlikte; bunlardan yüksek oranda (%5-12,5) GSS primi
alınacaktır. Dolaysıyla GSS primleri ya çok düşük tutulmalı
ya da alınacaksa devlet ödemelidir. Maddenin başlığı
ile içeriğinin birbirini tamamlayabilmesi açısından önemlidir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39uncu madde üzerinde iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 39 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Özyürek
İzmir Malatya İstanbul
Tekin Bingöl Bülent Baratalı Yaşar Ağyüz
Ankara İzmir Gaziantep
Madde 39- 5510
sayılı Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu kanun gereğince
alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük
kazancın alt sınırı, sigortalıların
yaşlarına uygun asgarî ücretin otuzda biri, üst sınırı
ise 16 yaşından büyük sigortalıların günlük kazanç alt
sınırının 6 katıdır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 39 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Recep Taner Mehmet Günal
Konya Aydın Antalya
Erkan Akçay Kadir Ural Oktay Vural
Manisa Mersin İzmir
Mustafa Kemal Cengiz Nevzat Korkmaz Metin Ergun
Çanakkale Isparta Muğla
Madde 39- 5510
sayılı Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu Kanun gereğince
alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük
kazancın alt sınırı, sigortalıların yaşlarına
uygun asgarî ücretin otuzda biri, günlük kazancın üst
sınırı ise 16 yaşından büyük sigortalıların
günlük kazanç alt sınırının 6,5 katıdır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Cengiz, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KEMAL CENGİZ
(Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 39uncu maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz aldım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; bu, Milliyetçi Hareket Partisinin
vermiş olduğu önergeyle bu maddede herhangi bir değişiklik
yapılmamaktadır. Bu maddenin daha iyi anlaşılır bir
hâle getirilmesi konusunda yasanın dili ve yasa yapma dili
açısından yeniden düzenlenmiş ve içeriğine
dokunulmamıştır. Özellikle anlaşılabilir bir maddeyi
-yardımcı olma babından- oluşturduğumuz bir tekliftir.
Bu konuda da önerge maddeyi değiştirmediği için özellikle
desteğinizi bekliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlar; şimdi, vatandaşlar bizi
izlemekte ve bu kanunda neler olduğunu, efendim, kendilerinin bu kanun
kapsamında, içinde olup olmadığını merak etmektedir ve
bizleri aramaktadır. İşte, kapısına icra gidenler
aramaktadır; efendim, usta öğreticiler aramaktadır; efendim,
sulama birliklerinde ve bazı birliklerde çalışan personeller
aramaktadır. Dolayısıyla, bunlarla ilgili de bir konuyu burada
yüce Meclise aktarmak istiyorum.
Özellikle usta
öğreticilerle ilgili sorunlar sıkıntılar devam etmektedir.
Usta öğrenciler veya usta öğreticiler kimdir, nedir?
dediğimizde usta öğreticilerin özellikle bu zamana kadar mağdur
edildiği, haklarını alamadığı, tam zamanlı
olarak çalışamadıkları ve çoğu zaman sigorta
primlerinin yatırılmadığı ve daha sonra
emekliliklerine matuf işlemlerin geciktiği ve gerçekten de çoğu
zaman mağdur kalan bir usta öğreticileri görmekteyiz.
Kimdir bu usta
öğreticiler? Usta öğreticiler Çıraklık ve Yaygın
Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı halk eğitim
merkezlerinde, Okul Öncesi Genel Müdürlüğüne bağlı kurum ve
kuruluşlarda ve Ticaret ve Turizm Genel Müdürlüğüne bağlı
kurum ve kuruluşlarda bilgisayar, giyim, makine, nakış, el
sanatları, ana sınıfı öğreticisi ve benzeri
branşlarda uygulamalı eğitim veren kişilerdir.
İşte, bu usta öğreticilerimiz özellikle 55 bin
civarındadır ve mağduriyetleri devam etmektedir. Usta öğreticilerimiz
657 sayıl Devlet Memurları Kanununun 89uncu maddesine göre herhangi
bir kadroya bağlı olmadan ek ders ücreti
karşılığı istihdam edilmekte, hafta tatili, resmî
tatil ve bayramlarda ancak çalışırlarsa ücret alabilmektedir.
Özelikle yıllardır kadro tahsisi yapılmadan ders ücreti
karşılığında çalışan statüsüz usta
öğreticilerin durumları içler acısıdır. Millî
Eğitim Bakanlığının bir an önce bu konuda usta öğreticilerimizi
rahatlatıcı bir formül bulması gerekmektedir. Bunu yüce Meclise
arz ediyorum.
Yine değerli
milletvekili arkadaşlarım, bu konuda beklentisi olan ve özellikle
sulama birliklerinde işçi, memur ve kadrolu olarak görev yapan işçi
arkadaşlarımızın da mağduriyetleri bu torba yasada
giderilememiştir.
5355 sayılı
Mahallî İdareler Kanununa göre kurulmuş sulama birliklerinde
istihdam edilen memur, işçi ve sözleşmeli personele, aynı
nitelikteki belediye personeline uygulanan mevzuat hükümleri uygulanır.
denilmesine rağmen, bu mevzuat kapsamından çıkarak, özellikle
sulama birliklerinde norm kadro fazlası durumunda bulunan memur, işçi
ve sözleşmeli personelin başta mahallindeki belediyelerde, il özel
idarelerinde veya Devlet Su İşleri bünyesinde istihdam edilmeleri
konusunda ve norm kadro fazlası olan sulama birlik personelinin bu
konularda, bu alanlarda ve yerelinde değerlendirilmesinin en doğru
çözüm olduğunu da burada ifade etmek istiyorum. Özellikle bu konuda
Mecliste çalışmaları devam eden Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonunda bulunan Sulama Birlikleri Kanun
Tasarısında bu konu giderilebilir, bu konu ele alınabilir.
Bu bağlamda, özellikle
yine buradan gruplara da söylüyorum: Kültür ve Turizm
Bakanlığımız personeli de Sayın Başkanım
sizden cevap bekliyorlar, bu konuda da özellikle Meclis seçim öncesi tatile
girmeden Kültür ve Turizm Bakanlığındaki o bir avuç
arkadaşımızın sıkıntılarını da
gidermemiz gerektiğine inanıyorum.
Bu vesileyle de yeni bir
madde değişikliğine vesile olmayan, sadece bir düzenleme olan,
daha iyi anlaşılır bir önergemiz olması hasebiyle de ben
yüce Meclisten bu önergenin kabulünü rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 39 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
"Madde 39- 5510
sayılı Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu kanun gereğince
alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük
kazancın alt sınırı, sigortalıların
yaşlarına uygun asgarî ücretin otuzda biri, üst sınırı
ise 16 yaşından büyük sigortalıların günlük kazanç alt
sınırının 6 katıdır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Ağyüz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra
sayılı kamuoyunda torba, çorba tabir edilen yasanın 39uncu
maddesindeki değişiklik için söz aldım.
Aslında, kamuoyunda
torba olarak bilinen bu yasa her derde deva bir yasa görünümünde olduğu
için bu yasaya torbamatik demek lazım, torbamatik daha uygun bir tabir.
Tabii, bugüne kadar AKP
İktidarı göreve geldiğinden beri torba yasaların içerisinde
çeşitli af yasaları çıkardığı gibi, 2003te
müstakil olarak birinci vergi barışı yasasıyla bir bankanın
üst düzey yöneticisi Maliye Bakanını bağışladı,
affetti. Vergi yasa tasarısıyla 2004 yılında naylon
faturaları affetti ve 17 Nisan 2003te mısır için uygulanan
gümrük vergi oranını bir anda yüzde 35ten yüzde 20ye indirdi,
mısırın Türkiyeye geldiği 4 Ağustos 2003ten dört gün
sonra 8 Ağustosta mısır ithalatının gümrük oranı
yüzde 45e, oradan da yüzde 70e çıkarıldı. Sonra da bu
mısır Toprak Mahsulleri Ofisine satıldı.
AKPnin sözcüleri
sayısız kere diyorlar ki: Bu işte kayırma var mı? Bu
işte yolsuzluk var mı? Bundan daniska yolsuzluk olur mu? Yani
kişiyi adres gösteriyorsunuz, gümrük vergisini düşürüyorsunuz, ondan
sonra siz gümrük vergisini artırıyorsunuz ve Toprak Mahsulleri
Ofisine veriyorsunuz. Ayrıca, Balıkesir-SEKA ne oldu? Kütahya
Şekerdeki gasbedilen arsa ne oldu? Bunlar somut belgeler.
Karşınızda bunları somut olarak söylememize rağmen,
diyorlar ki: Yargıya gidin. Yahu, iddia ediyoruz, ilgili makamlara iddia
ediyoruz. İçişleri Bakanlığı soruşturma izni
vermiyor, belediyeler için vermiyor, ihaleler için vermiyor. Bu kadar
açık, net söylüyoruz. Ondan sonra Danıştaya gidiyoruz,
Danıştay soruşturma izni verirse o konuda, araştırma
yapılıyor. Bununla da kalmıyorsunuz.
Bakın, yıllar önce,
2002de gelirken 3Y diye bir şey ortaya attınız, sekiz
yıl önceydi. 3Y diyordunuz, 3Yyi yıkacağız.
diyordunuz. Ne oldu bu 3Y? 3Yyi bir hafızanızdan geçirin: Yoksulluk,
yolsuzluk, yasaklar. Eksildi mi, bitti mi? Arttı hepsi. Hortumlar yön
değiştirdi yandaşlara. Hortumları kestik. diyorsunuz.
Nereye kestiniz ya?
KADİR URAL (Mersin)
Büyüttüler, büyüttüler.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) - Demin üç tane örnek saydım ve bunlar ispatlı, belgeli
örnekler. Yolsuzlukları
Siz kanal değiştirdiniz, Sayın
Başbakanınız da çıkıyor: Biz hortumları kestik
Hortumlar yön değiştirdi.
Bakın, sizin bir
bildirgeniz var: Hani çok güzel söylüyorsunuz ya Durmak yok yola devam.
Bakın, orada ne demişsiniz: Alın terinin ve göz nurunun hak
ettiği ödüle tamamen kavuşması için
Peh, peh, peh, peh
Ekmeği
daha da büyütmek için
Vah, vah, vah, vah
Ekmeğimizi tam bir
hakkaniyetle bölüşmek için
Ekmeğimize göz dikenler ekmeği
bizimle nasıl paylaşacak ya? Ekmeğe göz dikenler bugün
bankaları hortumlamakla meşgul, bugün enerjiyi hortumlamakla meşgul.
Bugün, damadın genel müdür olduğu şirketin kaç tane enerji
lisansı olduğunu biliyor musunuz? Bak, damadın genel müdür
olduğu şirketin, ihalesiz, 1,5 milyar dolarlık işi
aldığını biliyor musunuz? Hangi birini sayalım yani?
SONER AKSOY (Kütahya)
Boş konuşuyorsun.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) - Sen oradan ne savunuyorsun?
Senin bir yediğin içtiğin yok, bari çığırtkanlık
yapma. Onun için, bu sözleri biz ispatlamamıza rağmen, hâlen siz
bunlarda vurdumduymaz davranıyorsanız size helal olsun!
AHMET YENİ (Samsun)
Neyi ispatlıyorsun?
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) Ayrıca da sizin döneminize sarkan, 20 milyon dolar, gelen, bir
deprem vergisi var. Bu deprem vergisi nerede arkadaşlar, nerede? Nerede?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bütçede, bütçede.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) Getirdiniz, bütçeye yamadınız, bütçe
açıklarını kapatıyorsunuz. Doğru söylüyorsun, ilk defa
doğru bir söz söylüyorsun AKP Grup Başkan Vekili; bütçeye
yamadınız, bütçe açıklarını kapatıyorsunuz,
deprem için kullanmıyorsunuz.
Bu torba yasa içerisinde
İşsizlik Fonunu da, daha geniş yetkilendirerek, kendinizi daha
geniş yetkilendirerek çarçur edeceksiniz. İşsizlik Fonu gerçek
amacına uygun olarak kullanılmayacak. Bunu yaparken sendikal
yaşamı, çalışma yaşamını da
kısıtlamak için elinizden geleni yapıyorsunuz.
Bakın, perşembe
günü Ankarada bir eylem olacak Meclisin etrafında. Gelin, o eyleme gerek
kalmadan, bu işçi sendikalarının, çalışma
örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin sesine kulak verin. Bu yasa içerisinde
onların çalışma yaşamını engelleyen,
geleceklerini karartan maddeleri çıkarın. Bu yasanın içerisinde
yirmi bir tane halk yararına madde var, diğerleri
kadrolaşmadır, İşsizlik Fonunun parçalanmasıdır,
tarumar edilmesidir. Bunları aklınızdan geçirerek karar
verirseniz, bu önergemize de destek verirseniz seviniriz.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Önergenin
oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Yoklama talebini yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın
Keleş, Sayın Kaptan, Sayın Köse, Sayın Ekici, Sayın
Pazarcı, Sayın Baratalı, Sayın Çakır, Sayın Güner,
Sayın Arıtman, Sayın Yıldız, Sayın Seçer,
Sayın Bingöl, Sayın Koçal, Sayın Özer, Sayın Özkan,
Sayın Arifağaoğlu, Sayın Ağyüz, Sayın Ünsal,
Sayın Atay.
Sayın milletvekilleri,
yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
40ıncı madde
üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 40 ıncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Recep Taner Erkan Akçay
Konya Aydın Manisa
Nevzat Korkmaz Metin Ergun Oktay Vural
Isparta Muğla İzmir
Mehmet Günal Kadir Ural Cemaleddin Uslu
Antalya Mersin Edirne
Madde 40- 5510
sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin dördüncü
fıkrasının ikinci cümlesi Kurumca çıkarılacak
yönetmelikle belirlenen kriterleri taşıyan işyerlerinde bu
şart aranmayabilir. şeklinde değiştirilmiş ve
altıncı fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir, okutup birlikte işleme alacağım ve eğer talep
olursa imza sahiplerine söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 40 ıncı maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Özyürek
İzmir Malatya İstanbul
Tekin Bingöl Şevket Köse Bülent Baratalı
Ankara Adıyaman İzmir
Diğer önergenin imza
sahipleri:
M. Nezir Karabaş Şerafettin Halis Hasip Kaplan
Bitlis Tunceli Şırnak
Ayla Akat Ata Sırrı
Sakık Sebahat
Tuncel
Batman Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Köse.
BAŞKAN Sayın
Köse, buyurun efendim.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
daha öncesinde söz aldığımda dile getirdim affa ihtiyaç varsa
mutlaka çıkarılmalıdır diye. Hükûmetin esas görevi,
ekonomiyi af çıkarmaya gerek kalmayacak duruma getirmektir yani
kalıcı çözümler bulabilmektedir. Ama görüyoruz ki
görüştüğümüz yasa tasarısı geçici, önlem almaya hiç de
yaramayacaktır.
Sayın milletvekilleri,
40ıncı madde, 5510 sayılı Yasada değişiklik
yapmaktadır. 5510 sayılı Yasa Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Yasasıdır. Ben, bu Yasayla ilgili olarak sosyal
güvenlik destek ödemeleri konusunda daha önce bir yasa teklifi vermiş
idim. Bildiğiniz gibi, BAĞ-KUR ya da Sosyal Güvenlik Kurumundan
emekli olduktan sonra ticari faaliyette bulunan kişiler büyük sorunlar
yaşamıştır. Bu kişilerden sosyal güvenlik destek
primi adıyla kesintiler yapılmaktadır. Bu uygulama
BAĞ-KURdan emekli olanlar için 1999 yılından bu yana, sigorta
emeklileri için ise 2003 yılından bu yana devam etmektedir. 1 Ekim
2008 tarihi ise bu konuda önemli bir değişimin olduğu tarihtir
çünkü bu tarihten önce ticari faaliyette bulunan emeklilerin sosyal güvenlik
destek primleri aylıklarından kesilmiyor idi, başka bir
deyişle, bu kişiler ödemelerini bizzat yapmak zorundaydı. 1 Ekim
2008den itibaren bu primler mükelleflerin maaşlarından
kesilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
emekli olduktan sonra ticari faaliyette bulunan mükelleflerden kimileri bizzat
ödeme yapmaları konusunda Bilgimiz yoktur. demektedirler. Kimi
mükellefler ise bu konuda kendilerine herhangi bir tebligat
bulunmadığından ödeme yapamamışlardır. Asıl
önemli olan ise çoğu yurttaşımız cebinde parası
olmadığı için ödeme yapamamıştır.
Değerli arkadaşlar,
neticede de bu mükelleflerin borçları birikmiş ve bu birikmenin
ardından borçlarını ödemeleri için kişilere tebligatta
bulunulmuştur. Kişi başı yaklaşık 4 ila 5 bin TL
borcu olan mükelleflerin bu borçları ödeme konusunda ciddi bir sorun
yaşadığı kamuoyunca bilinmektedir. Zira, son bir yılda
ülkemizi etkisine alan ekonomik kriz nedeniyle çok sayıda esnaf, borcunu
ödeyemeyecek duruma gelmiştir, ayrıca çok sayıda esnaf da kriz
nedeniyle iş yerini kapatmak zorunda kalmıştır.
Mükelleflerin ödeme yapmasının olanaksız olduğu
çeşitli basın yayın organlarına da
yansımıştır. Ekonomik kriz ile birlikte can çekişen
esnafın yaşadığı bu sorunun çözülebilmesi için yasal
bir düzenleme yapılması gerektiği açıkça ortadadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu durumdaki esnafımıza dönük olarak
bir af düzenlemesi yapılması mecbur hâle gelmiştir. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bunu kabul ediyoruz. Ancak, emekli bir kişi neden
tekrar çalışır, ona bir bakalım. Normal şartlarda
emekli demek, aldığı maaşla rahatça geçinebilen, yeteri
kadar emek harcadıktan sonra aldığı aylıkla
ihtiyaçlarını karşılayabilen kişi demektir. Fakat
gerçek şudur ki, emeklinin aldığı aylık kendisine
yetmediği için çalışır. Esnaf neden emekliyle
çalışır? Çünkü prim ödemeleri çok yüksektir, emeklinin prim
ödemeleri düşük olduğundan emekli
çalıştırmaktadır. Şimdi sorarım size: Af
çıkarmakla sorun çözülüyor mu? Elbette ki hayır.
Değerli
arkadaşlarım, onun için, öncelikle emekli maaşının
insanca yaşama standartlarına yükseltilmesi gerekmektedir. Bu
anlamda, Hükûmetin, her şeyden önce bir intibak yasası çıkararak
emeklilerin maaşlarının arasındaki adaletsizliği
düzeltmesi gerekir. Sonra, tüm emekli maaşlarının yükseltilmesi
için girişimde bulunmalıdır. Benzer bir biçimde ise esnaflar
için düzenleme yapılması gerekmektedir. Esnafların ödediği
primlerin yüksekliği herkesçe bilinmektedir. Bu primler makul seviyelere
çekilmelidir. Ayrıca, istihdam sağlayan esnafımıza
bölgelere göre daha etkili teşvik uygulanmalıdır. Ancak bu
düzenlemeler yapılırsa affa gerek kalmaz, emeklimiz de esnafımız
da rahat bir yaşam sürer, devlete olan borçlarını öder. Ama
dokuz yıldır başta olan AKP İktidarının bu konuda
beceriksiz olduğu görülmektedir. Dişinizi sıkınız,
Cumhuriyet Halk Partisi yani halkın iktidarı kurulacaktır, bu ve
buna benzer tüm sorunlar kesinlikle çözülecektir.
Yüce Meclisi tekrar en derin
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Köse.
Diğer önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
40ıncı maddesi ile prim hizmet belgesinin işyerine
asılması uygulaması kaldırılmaktadır.
İşyerlerinde çalışan işçilerin SGKya bildirilip
bildirilmeklerini öğrenmelerine olanak sağlayan uygulamanın
kaldırılması kayıt dışı istihdama ortam
oluşturabilecektir. Bu nedenle işveren talebi olan bu düzenleme bir
ihtiyaç olmayıp işverenlerin keyfi davranmalarının önünü
açabileceğinden madde metninden çıkarılması uygun
olacaktır.
BAŞKAN Birlikte
işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 40 ıncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
Madde 40.- 5510
sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin dördüncü
fıkrasının ikinci cümlesi Kurumca çıkarılacak
yönetmelikle belirlenen kriterleri taşıyan işyerlerinde bu
şart aranmayabilir. şeklinde değiştirilmiş ve
altıncı fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Uslu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
CEMALEDDİN USLU (Edirne)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
606 sayılı Kanun Tasarısının 40ıncı
maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında
söz aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
5510 sayılı Kanunun 86ncı maddesinin dördüncü
fıkrası, otuz günden az çalışılması hâlinde az
çalıştırmayı ispata yarayan belgelerin ibrazını
öngörmektedir. Kamu idareleriyle toplu iş sözleşmesi imzalayan
iş yerleri bundan muaf tutuluyor. Değişiklik ise Kurumca belirlenen
iş yerleri de muaf olur. anlamında. Esasen teknolojinin
geliştiği günümüzde bu tür tespitlerin daha kolay
yapılacağından dolayı bu düzenleme uygun görülebilir ancak
bunun kısa süreli çalışmayı özendireceği ve bu sayede
emeğin istismar edileceği de söz konusu. Bunun da dikkate
alınması gerekiyor. Bu anlamda önergemizin desteklenmesini talep
ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısı ilginç yanları
ve anlamları olan, belki de yasama tarihinde eşi benzeri bulunmayan
marifetlere sahip, kapsadığı konular ve yaptığı
düzenlemeler ile eşi benzeri görülmemiş bir yasa metnidir. Sadece
adı üç sayfa olan ve adının içerisinde onlarca milletvekilimizin
adının geçtiği bu yasa tasarısı, iktidarın hak ve
hukuk, adalet, demokrasi ve siyaset anlayışını deşifre
etmektedir. Sergilediği tutum ile Hükûmetin anlayışı ortaya
çıkmaktadır. Hakkına razı olmayanlar, yasalara uymayanlar,
sürekli af bekleyerek hakkı çiğneyenler üzerinden siyasi
pazarlık yapmak, seçime giderken oy avcılığı
amacıyla ulufe dağıtmak
İşte milletimize, ülkemize ve
gençlerimizin ve toplumumuzun geleceğine bakışları. AKPnin
bütün hesabı her defasında halkımızı kendisine oy
vermeye zorlamaktadır.
Sayın milletvekilleri,
sekiz yıllık iktidarını Enkaz devraldık. diye diye dolduran
Adalet ve Kalkınma Partisi bu tasarıyla hangi iktidarın
enkazını kaldırmaya çalışmaktadır?
Bu kadar çok affı
sığdırdığınız bu yasaya neden Ziraat
Bankası ve tarım kredi borçlarını almadınız?
Çiftçi de borçlu ve borcunu ödeyemiyor.
Bir başka husus,
nasıl bir bakış açısıdır ki Hükûmet sözcüleri bu
yasanın af yasası olmadığını ifade etmektedir.
Yasal yükümlülükleri zamanında yerine getiren, kurallara uygun hareket
eden vatandaşlara haksızlık olmadığını
nasıl iddia edebilirsiniz?
Başbakan ve bakanları,
Hükûmet yanlıları hep şunu söylemiyor mu: Ekonomide her
şey yolunda., İnsanlarımız zenginleşiyor.,
Dünyadaki ekonomik kriz bizi teğet geçti., Cumhuriyet tarihinin
enleri bu dönemde gerçekleştirildi., 2002deki enkazlar temizlendi.
vesaire
Mademki döneminizde her
şey yolunda idi, bu enkaz kaldırma yasasının iki yüz yirmi
dört maddesiyle getirilenler nedir? Bugüne kadar beklenerek sayısız
sıkıntının yaşanmasına, belki de yüz binlerce
işlemin yapılmasına, insanlara zulmedilmesine,
haksızlıkların yaşanmasına neden göz yumuldu? Seçime
giderayak bir şeyler affedilirken bu yasayla kurallara sadık
olanların hakları ihlal edilmiyor mu? İki yüz yirmi dört maddeli
toplu enkaz kaldırma kanununuz sizi sandıktaki cezadan
kurtaramayacaktır, milletimizin ferasetine ve vicdanına güvenimiz
sonsuzdur.
Değerli milletvekilleri,
Hükûmet sözcülerince af kanunu olmadığı söylenen bu kanunun
2nci maddesinde on bir ayrı fıkrada ifade edilen
kesinleşmiş alacakların tahsilinden vazgeçileceği
yazılıdır.
Yine yasanın 3üncü
maddesinde yer alan kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan
amme alacaklarının tahsilinden vazgeçiliyor.
4üncü maddede ise inceleme
ve tarhiyat safhasında bulunan vergiler ve bunlara ilişkin
cezaların da tahsilinden vazgeçildiği yazılıdır.
12nci maddede
kesinleşmiş sosyal güvenlik kurumu alacaklarının
tamamından vazgeçileceği açıkça yer almaktadır.
13üncü maddeyle de dava
safhasında bulunan veya dava açma süresi sona ermemiş idari para
cezalarının alınmayacağı hükme
bağlanmaktadır.
Takip eden diğer
maddelerde de diğer birçok kamusal alacağın tahsilinden
vazgeçiliyor.
Bu bilgiler
ışığında milletimiz adına iki soruyu sormak
istiyorum:
Birincisi: Şu ya da bu
nedenle vergisini, sosyal güvenlik primini, idari para cezalarını ve
diğer kamu borçlarını ödemeyenler affedilirken bu
yükümlülüklerini yerine getirenler ne hâle düşmektedir? Bu bir
haksızlık değil midir?
İkincisi: Kamu
alacaklarından vazgeçilirken kimlerin hakkı kimlere devredilmektedir?
Doğmamış yetimin, geleceğin teminatı
yavrularımızın hakkı ne olmaktadır? Ne yazık ki
bu durum, eşitsizliğe, rekabetin bozulmasına, kurallara
uymamanın teşvikine neden olmaktadır.
Sözlerime son verirken
sizleri saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Uslu, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
41inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 41 inci maddesinde
geçen yer alan ibaresinin geçen şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Oktay Vural Nevzat Korkmaz Mehmet Günal
İzmir Isparta Antalya
Recep Taner Kadir Ural Alim
Işık
Aydın Mersin Kütahya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı nın 41 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Bülent Baratalı
İzmir İstanbul
İzmir
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Tekin
Bingöl
Malatya
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; bir yasa yapılırken Hükûmet o yasanın
gereğini yapmalı, uygulamalı. Altını çiziyorum: Bir
yasa çıkarılıyorsa, işlemeyen yasa, yasa değildir,
hiçbir önemi yoktur, boşuna zaman alıyoruz.
Şimdi, burada 2008
yılında 4.500 kişi kalan köy ve mahalle bekçileriyle ilgili bir
yasa çıkardık. O gün 4.500 tane insana büyük umutlar verdiniz, büyük
bayram ettiler bu insanlar. Bunlar yardımcı hizmetler
sınıfından emniyet hizmetleri sınıfına
geçirildiler. Herkes düğün bayram etti.
Bir: Yıpranma
tazminatlarını niye vermiyorsunuz? Bunlar emniyet hizmetleri
sınıfında ise bunların hakkı değil mi? Yasada
var, yasada veremezsin diye bir şey yok. Emniyet hizmetleri
sınıfının yıpranma tazminatı bellidir, niye
vermiyorsunuz arkadaşlar? Yönetmeliğe bırakıyorsunuz, hâlâ
yönetmelik çıkmadı. Eski tas, eski hamam. Bunların yıpranma
tazminatını verin arkadaşlar.
İki: Emniyet hizmetleri
tazminatı var. Maalesef yine eski tas, eski hamam, değişen
hiçbir şey yok. Örneğin, polis arkadaşlarımıza yüzde
118 veriyorsunuz, bunlara yüzde 72. Eskiden de böyleydi.
Değerli
arkadaşlarım, üç: Emniyet sınıfında fazla
çalışmanın bir standardı vardır. Kim fazla
çalışıyorsa emniyet sınıfında Ahmet fazla
çalışıyor yüzde 50, Mehmet fazla çalışıyor yüzde
100 alır; böyle bir şey yoktur arkadaşlar, ne kanunda var ne
yönetmelikte var ama maalesef burada yüzde 19 veriliyor mahalle ve köy
bekçilerine fazla mesai, diğer arkadaşlarımıza yüzde 40
veriliyor. Onlara neden yüzde 40 veriliyor demiyorum, verilsin arkadaşlar.
Bir kere, en büyük sorun,
yıpranma tazminatını vermeyen bakanlık Çalışma Bakanlığı.
Bu, direkt bu Bakanlığı ilgilendiriyor. Sayın Bakan,
haklarıysa, yasa çıkmışsa, yasada böyle bir hüküm varsa,
bunu uygulamak sizin görevinizdir. Yani yıllarca insanların emniyeti
için çalışan bu insanların haklarını yok saymayı
ben hazmedemiyorum.
Değerli arkadaşlar,
bunlar -daha köy ve mahalle bekçisi alınmıyor- hepsi 4.500 kişi
kaldılar. 4.500 insanın hakkını yemek bize
yakışmaz. 4.500 insanın yasal olarak
Burada kanun
çıkarırken konuştunuz, aynen şöyle dediniz,
çıkarın tutanakları: Köy ve mahalle bekçilerimiz artık
emniyet hizmetleri sınıfına katılmıştır,
onlar artık emniyet hizmetleri sınıfındadır. Burada
herkes geldi böyle konuştu ama hiç uygulanmadı arkadaşlar.
Uygulanmayan yasa, yasa değildir.
Yine söylüyorum:
1) Yıpranma
tazminatlarını verin bu arkadaşlarımın.
2) Emniyet hizmetleri
tazminatı var, onu verin.
3) Fazla çalışma
Bir de çok bir şey
istemiyorlar. Bunlar bir elbise istiyor arkadaşlar, elbise
Bizim de bir
elbisemiz olsun, bizim de üniformamız olsun ve geldik, gidiyoruz, daha
almıyorsunuz ama en azından yıllarca hizmet ettik, 4.500
kişinin bir elbisesi olsun. diyor bu arkadaşlarım, başka
bir şey söylemiyor, başka bir şey istemiyor bu
arkadaşlarım.
Bir başka konu var
arkadaşlar: 4924 sayılı Yasayla, özellikle Sağlık
Bakanlığında çalışan, memur mu, 4/Cli mi, 4/Bli mi,
ne olduğu belli olmayan bir 16 bin kişi var; bunlar, bu kişiler
Emekli Sandığına tabi. Emekli Sandığına tabi olan
insanlar devlet memurudur. Hayır, devlet memuru da değil, 20 bin
kişiden 14 bini ebe, hemşire, sağlık memuru. Şimdi,
bunların adı nedir? Bunların adını koyun.
Sağlık hizmetleri sınıfında Emekli
Sandığına tabiyse bunlar devlet memurudur ama başka bir
adla koyuyorsunuz, ne 4/C ne 4/B ne bilmem ne, ayırıyorsunuz ya
insanları böyle. Bir de böyle bir zümre yaratmışsınız.
Bunların hakkını da verin arkadaşlar.
Teşekkür ederim,
hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 41 inci maddesinde
geçen yer alan ibaresinin geçen şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Işık, buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 41inci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
aldım. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, bu
tasarı, ilk kez referandum öncesinde Sayın Başbakan
tarafından milletimizin ağzına bir parmak bal sürme
amacıyla gündeme gelmiş ve arkasından, 2 sayın bakanın
da açıklamasıyla âdeta kamuoyunda artık devlete olan
borçların ödenmemesi yönünde bir çağrı gibi algılanan bir
nokta sonucunda bugün yüce Meclisin huzurundadır. Aradan geçen süre
içerisinde kamuya olan borçlar âdeta ertelenmiş, nasıl olsa af
gelecek düşüncesiyle birçok dürüst vatandaş dahi yıllarca vermiş
olduğu vergisini geciktirmiştir.
İşte, bu
yasanın baştan ölü doğduğunu söylemek herhâlde büyük bir
haksızlık olmayacaktır çünkü dürüst vatandaş, yıllarca
vergisini zamanında ödeyen vatandaş, maalesef bu torbada kendine hitap
eden herhangi bir madde bulamamaktadır. Tam tersine, devlete olan borcunu
ödemekten kaçan, zor şartlarda olduğu gerekçesiyle ödeyemeyen veya
imkânı olduğu hâlde ödemek istemeyen insanlar bir şekilde bu
yasadan yararlanırlarken dürüst vatandaşın bundan sonraki
dönemde, artık Nasıl olsa yıllarca devlete
yaptığım dürüstlüğün karşılığında
ben cezalandırıldım, bundan sonra da benim devlete olan borcumu
ödememem gerekir. düşüncesinde olacağına işaret eden bir
yasadır. Bir başka deyişle, bu yasa işçi temsilcisine
sorulmadan işçi hakkında, memurlara sorulmadan memur hakkında,
esnaflara sorulmadan esnaf hakkında, emeklilere ve onların
temsilcilerine sorulmadan emekli hakkında birkaç kişinin karar
verdiği bir zorba yasa olarak nitelendirilebilir ama ne yazık ki
olması gereken maddeler maalesef bu zorba yasa içerisinde yoktur.
Örneğin, emekli maaşlarındaki intibak uygulaması bu torba
yasada beklenirken, yer almamıştır. İkincisi, emekliler
arasındaki maaş farklılıkları maalesef
giderilememiş, yine birçok emekli mağdur edilmiştir. Emekliyle
ilgili bir başka konu, aldığı emekli maaşıyla
geçinemediği için ikinci bir emeklilikten kesilen sosyal güvenlik primi
adı altındaki yüzde 14 oranında kesinti hâlâ devam etmektedir.
Bunun kaldırılması ya da en azından insaflı bir
sınıra çekilmesi gerekirken yine bu yasada maalesef böyle bir
şey yoktur.
Bir diğer çok önemli
konu, bu ülkenin her dönem kahrını çekmiş çiftçilerin Ziraat
Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarında
herhangi bir düzenleme bu yasada maalesef yoktur.
Sayın milletvekilleri,
hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki kendi seçim bölgelerinizde, bugün, Ziraat
Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarından
dolayı taahhütlerini yerine getiremediği gerekçesiyle evine
gidemeyen, gece yarısı jandarmadan kaçarak evinde çocuklarını
acaba üç beş dakika görebilir miyim diyen yüzlerce, binlerce
vatandaşımız var. Nerede bu Meclisin yüceliği? Bu insanlar
vatandaş değil mi? Yıllarca durumları iyiyken devlete olan
borçlarını zamanında ödemiş olan bu kesimin bu
sıkıntısını kim çözecek? Niye bu yasada bunlarla
ilgili bir düzenleme yok? Maalesef, bu da yok.
Bir diğer önemli konu,
yine Bakanlar Kurulu kararıyla, genel idare hizmetleri
sınıfından teknik hizmetler sınıfına alınan
sosyolog, kütüphane arşivcisi ve benzeri kadrolarda çalışan binlerce
insan, maalesef, kâğıt üzerinde teknik sınıfa geçirildi ama
bu teknik sınıfta çalışmanın
karşılığı olan özlük haklarından
yararlandırılmıyor. Neden böyle bir madde burada yer
almıyor? En azından, bundan sonraki süreçte, kalan zamanda verilecek
önergelerle bu düzenlemeler yapılabilir.
Ben, her şeye
rağmen, bu yasadan yararlanacak olan vatandaşlarımıza
yasanın ilgili maddelerinin hayırlı olmasını diliyor,
tekrar yüce Meclisi önergemize destek vermesi dileğiyle saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
42nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 42 nci maddesinin
ikinci fıkrasında geçen "işyerinde" ibaresinin
"işyerlerinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Mehmet Günal Recep Taner Oktay Vural
Antalya Aydın İzmir
Nevzat
Korkmaz Kadir
Ural
Isparta Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayısı ile görüşülmekte olan "Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 42 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 42- 5510
sayılı Kanunun 88 inci maddesinin dördüncü fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiş ve altıncı
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "takip eden
ayda" ibaresi "en geç" olarak değiştirilmiştir.
4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olmakla
birlikte, 4857 sayılı Kanunun 13 ve 14 üncü maddelerine göre
kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar ile bu
Kanuna göre ev hizmetlerinde ay içerisinde 30 günden az çalışan sigortalılar
için eksik günlerine ait genel sağlık sigortası primleri ile
işsizlik sigortası primlerinin 30 güne tamamlanması zorunludur.
Bu durumda olan sigortalıların iş sözleşmesinin askıda
kaldığı günlere ve aylara ait eksik günlerine ilişkin genel
sağlık sigortası ve işsizlik sigortası primleri
(işçi ve işveren hisseleri dahil), 82 nci maddeye göre belirlenen
prime esas günlük kazancın alt sınırının 30 günlük
tutarı üzerinden işverenleri tarafından ödenir. Özel sektör
işverenleri tarafından, kısmi süreli iş sözleşmesi ile
çalışan sigortalıların eksik günleri ya da ayları için
ödenen genel sağlık sigortası ile işsizlik primlerinin
toplamı Hazine tarafından karşılanır. Hazinenin
yapacağı ödemenin usul ve esasları yönetmelikle
düzenlenir."
Mustafa Özyürek Mehmet Ali Susam Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Harun Öztürk Tekin Bingöl Bayram Meral
İzmir Ankara İstanbul
Sacid
Yıldız
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Yıldız, siz mi konuşacaksınız?
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sacid
Bey. (CHP sıralarından alkışlar)
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606
sıra sayılı Yasa Tasarısının 42nci maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinize saygılarımı sunarım.
Değerli arkadaşlar,
üzerinde konuştuğumuz yasa tasarısı Hükûmetin ekonomimizi
ne hâle getirdiğinin açık kanıtıdır.
Tasarının içinde değinilmeyen yasa yok. Demek ki bu ülkenin
ekonomisi o kadar kötü yönetilmiş. Devletin borçlarının yeniden
yapılandırılmasından yola çıkılarak kapsamlı
prim aflarından, kuralsız ve güvencesiz çalışmayı
yaygınlaştıran düzenlemelere, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunundan, İşsizlik Sigortası Fonundan
patronların daha fazla yararlanmasına kadar çok sayıda düzenleme
torba yasanın içerisine sokularak âdeta çuvala dönüştürülmüştür.
AKP Hükûmetinin düzenlemeleri
özgürlüklere dayanan katılımcı demokrasinin
olmadığı, tek parti egemenliğine dayanan bir tür totaliter
rejim biçimi yönündedir. Hakkını
arayan işçi de, zamları protesto edenler de, harçlara
karşı çıkan öğrenciler de saldırılması
gereken birer hedeftirler.
Bakınız, son günlerde Başbakanın konuşma
yaptığı illerde muhtemel protestocular gözaltına
alınmaktadırlar. Bunlar hangi kriterlere göre gözaltına
alınmaktadır belli değil. Perşembe günü, iki gün sonra,
emek örgütleri, DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği ve Türk Mühendis
ve Mimar Odaları Birliği Ankarada eylem yapacaklardır,
bakalım onlara da şiddet uygulanacak ve gözaltına alınacaklar
mıdır?
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii biz burada önergelerle tasarıdaki
bozukluğu düzeltmeye çalışıyoruz. Önemli olan Hükûmetin
toplum üzerinde yaptığı olumsuzlukları düzeltmektir. Son
yıllarda toplum sağlığı oldukça bozulmuştur,
antipsikotik ve antidepresif ilaç kullanımları artmıştır.
Psikologlar Derneğinin istatistiklerinde bu şekilde
çıkmıştır ve intiharlar artmıştır
değerli milletvekilleri.
Bakınız, toplumu
ilgilendiren en büyük sağlık sorunlarından biri şeker
hastalığıdır. Bu hastalık pek çok organı da
doğrudan etkilemektedir. Meclis, bu çatı altında diyabet günleri
düzenleyip hastalığın önemine vurgu yapmaktadır fakat
Sosyal Güvenlik Kurumunun 10 Ocakta yayınladığı genelgeyle
milyonlarca şeker hastası için yaşamsal öneme sahip şeker
ölçüm çubuğunun devletten alınabilmesi zorlaştırılmış,
hatta imkânsız hâle getirilmiştir. Geçen hafta bu konuda her
konuşmacı sordu, Sayın Bakan açıklama yaptı ama
mağduriyet devam ediyor, biz de basın toplantısında dile
getirmiştik. Bu genelge nedeniyle birçok hastanın tedavisi yarım
kalmıştır. Alım gücü olmadığı için
şeker ölçüm çubuklarını alamayan hastalar bu süre içerisinde
şeker komasına girmiş ve tüm bunlar olduktan sonra SGK yeni
düzenleme yapacağını duyurmuştur. Maalesef, Hükûmet ve
ilgili kurumlarımız, vatandaşları mağdur etmeyi
alışkanlık hâline getirmiştir. Bir genelge
çıkarılarak önce hastalar mağdur edilmekte, daha sonra
aşırı tepki gelince yeniden düzenlemeye gidilmektedir.
Geçmişte hipertansiyon ilaçları için de böyle bir genelge yapılıp
sonradan geri alınmıştır değerli arkadaşlar.
Ne yazık ki AKP
Hükûmeti, hastanın sağlığından çok sağlık
harcamalarını ön plana çıkarmaktadır, sağlıkta
tasarrufa gitmektedir, tasarruf daha çok önem kazanmaktadır. Bu katarakt ameliyatlarında
gözünü kaybeden hastalar için de böyledir, başka durumlarda da böyledir.
Sağlık alanında yapılanlar ve yaşananlar
ortadadır. Gün geçmiyor ki olumsuz bir haber basına
yansımasın. Ne yazık ki başta tıp fakülteleri, kamu,
özel bütün sağlık kuruluşları bu kıskaç
altındadır. Üniversite hastaneleri, eğitim ve
araştırmadan vazgeçmiş durumdadırlar. Bu kurumlar,
varlıklarını koruyabilmek için nitelikli hasta
bakımını bile artık geri plana itmeye
zorlanmaktadırlar. İş yeri hekiminden asistanına, kurum
hekiminden öğretim üyesine, toplum sağlığı hekiminden
acil çalışanına, 112 hekiminden aile hekimine, mecburi
hizmetlilerinden emeklisine bütün hekimler, mutsuz ve gelecekten umutsuz
durumdadırlar.
Sağlık
politikalarının sorumlusu olarak görülmekten, hedef gösterilmekten,
şiddete maruz kalmaktan şikâyet eden ve üniversite hastanelerinde
uygulanmaya başlanacak olan performans sistemini protesto eden binlerce
doktor isyan etmektedir. Dün de bu sıkıntılarını dile
getirmek için Türkiye'nin çeşitli illerinde sokaklara dökülmüşlerdir;
İstanbulda, Ankarada, İzmirde. Gazetelere bakın, boy boy ilan
vermektedirler. Türk Tabiplerin Birliği çatısı altında,
Türk tabipler odaları ve uzmanlık dernekleri
sıkıntılarını dile getirmekte İyi hekimlik yapmak istiyoruz,
nitelikli sağlık hizmeti üretmek istiyoruz. demektedirler. Bunlara
lütfen kulak veriniz. Hatta internler bile
sıkıntılarını dile getirmektedirler değerli
arkadaşlar.
Sözlerime son verirken
şunu da söylemeden geçmek istemiyorum: Torba yasasının
içerisinde sağlıktan millî eğitime kadar her komisyonu
ilgilendiren konular yer almaktadır ama bu konular ilgili komisyonlarda
yani ihtisas komisyonlarında
tartışılmamıştır, dile getirilmemiştir.
Yoğun ve sağlıksız, sabahlara kadar süren bir
çalışma temposu içerisindeyiz. Burada tüm toplumu ilgilendiren önemli
yasalar çıkarıyoruz. On dört saat çalışarak doğru ve
sağlıklı yasa çıkaramayız.
Bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 42 nci maddesinin
ikinci fıkrasında geçen "işyerinde" ibaresinin
"işyerlerinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Kalaycı, gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA KALAYCI (Konya)
Gerekçeyi okutun efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Madde daha
anlaşılır hâle getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
43üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 43 üncü maddesi ile
5510 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinin altıncı
fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen
cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Oktay Vural Recep Taner Nevzat Korkmaz
İzmir Aydın Isparta
Mehmet Günal Kadir Ural Ahmet Duran Bulut
Antalya Mersin Balıkesir
"Devlet
yardımı, teşvik ve desteklerden; işverenlerin muaccel prim
ve muaccel prime bağlı borçları ile ve idari para cezası
borçları kesilip Kuruma aktarıldıktan sonra, varsa kalan
kısmı üzerinden yararlanılabilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" nın 43 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Yılmaz
Ateş Sacid
Yıldız
Ankara İstanbul
"Madde 43- 5510
sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinin altıncı
fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Devlet
yardımı, teşvik ve desteklerden; işverenlerin muaccel prim
ve idari para cezası borçları kesilip Kuruma aktarıldıktan
sonra, varsa kalan kısmı kullandırılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Yahya Akman Abdurrahman
Arıcı
Giresun Şanlıurfa Antalya
Veysi Kaynak Ahmet Aydın İhsan Koca
Kahramanmaraş Adıyaman Malatya
"Madde 43 - 5510
sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinin altıncı
fıkrasının ilk cümlesinde geçen "daha önce
başlayıp devam eden nakdi olmayanlar" ifadesinden sonra gelmek
üzere, "ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından proje ve
faaliyetleri karşılığında kamu kurum ve
kuruluşlarına sağlananlar" ifadesi ve aynı
fıkranın birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
cümle eklenmiştir.
"Devlet
yardımı, teşvik ve desteklerden; işverenlerin muaccel prim
ve idari para cezası borçları kesilip Kuruma aktarıldıktan
sonra, varsa kalan kısmı üzerinden yararlanılabilir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile kamu kurum ve
kuruluşlarınca, proje ve faaliyetleri
karşılığında kamu kurum ve kuruluşlarına
sağlanan destekler bakımından, söz konusu desteklerin
verilmesinden önce kamu kurum ve kuruluşlarından Sosyal Güvenlik
Kurumuna muaccel olmuş prim ve idari para cezası
borçlarının bulunmadığına veya tecil ve
taksitlendirildiğine ya da
yapılandırıldığına dair belge ve bilgilerin
istenmesi zorunluluğu kaldırılmaktadır.
BAŞKAN Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Sayın Kalaycı ve diğer önerge sahipleri, bu
önerge maddeyi tümüyle değiştirdiği için diğer önergeleri
işlemden kaldırma zorunluluğu hâsıl olmuştur.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
44üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı yasa tasarısının 44. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"5510 sayılı
kanunun 96'ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde
yer alan 'en fazla 5 yıllık' ifadesi 'en fazla 3 yıllık',
'3 ay' ifadesi '48 ay' '3 aylık' ifadesi '48 aylık' olarak
değiştirilmiştir. Maddede geçen '% 25' oranı ise '% 10'
olarak değiştirilmiştir.
M. Nezir Karabaş Ayla Akat Ata Sırrı
Sakık
Bitlis Batman Muş
Şerafettin
Halis Sebahat
Tuncel
Tunceli İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 44 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Recep Taner Erkan Akçay
Konya Aydın Manisa
Nevzat Korkmaz Hasan Çalış Metin Ergun
Isparta Karaman Muğla
Oktay Vural Mehmet Günal Kadir Ural
İzmir Antalya Mersin
"Madde 44- 5510
sayılı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan "üç ay" ibaresi
" otuzaltı ay" ve "üç aylık" ibaresi
"otuzaltı aylık" şeklinde
değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 44 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Bülent Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Tekin
Bingöl
Malatya Ankara
"Madde 44- 5510
sayılı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (b) bentleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
a) Kasıtlı veya
kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı
işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık
sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı
tarihlerden, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin
Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir,
alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.
b) Kurumun hatalı
işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit
tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede
yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten
itibaren yirmidört ay içinde oniki eşit taksitte faizsiz olarak geri
alınır. Herhangi bir suretle bu süre içinde geri alınamayan
tutarlara kanuni faiz uygulanır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Öztürk, buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
606 sıra sayılı torba tasarının 44üncü maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş olduğumuz önergeyle
ilgili olarak söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
5510 sayılı Kanunun 96ncı maddesinde iki husus düzenlenmekte.
Maddenin mevcut metninin giriş kısmına baktığımızda
Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı
sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak
sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların
bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak
yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her
türlü ödemeler; diye bir giriş yaptıktan sonra birinci fıkrada,
iki ayrı konuyu (a) ve (b) bentleri şeklinde sıralamakta ve
sonuna bir paragraf ekleyerek bu (a) ve (b) bentlerine ortak hüküm
şeklinde ilave etmektedir. Ancak (a) ve (b) bentlerinde farklı
farklı konular düzenlendiğinden biz önerimizde bu (a) ve (b)
bentlerinde uygulanacak hükümlerin tamamının kendisinin bent içinde
yer almasının uygun olacağını düşündük.
Birinci bent,
kasıtlı ve kusurlu davranışlarından doğmuşsa
Sosyal Güvenlik Kurumunun alacağı, bunu ne şekilde
alacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı, hangi faizin
uygulanacağı düzenleniyor. Burada bir problem yok.
İkinci konu ise (b)
bendinde, Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa
Kurumun alacağı, burada mevcut düzenlemede: Kurum hatalı bir
işlem yapıyor ve yersiz bir ödemede bulunuyor. Kurum hata
yaptığına göre bu parayı geri alalım ancak buna üç ay
süreyle faiz uygulamayalım. demişiz. Şimdi yasama organı
olarak demişiz bunu ama hukukta bir yerini bulmak mümkün değil. Yani
üç ay niye üç ay, niye altı ay değil? Çünkü, Kurumun hatalı
uygulamasından kaynaklanmış bu durum. Şimdi, bu üç ayı
Yirmi dört ay süreyle faizsiz geri alırız. Yirmi dört aydan sonra
kanuni faiz uygularız. diyoruz. Şimdi, bunun daha iyi
anlaşılması için Yirmi dört aya kadar on iki taksitte
alacağımızı net olarak belirleyelim ve bu süre içerisinde
de alamaz isek zaten Kurum icrai takibat işlemlerini yürütecektir, o
tarihten sonra kanuni faiz uygulansın. diyoruz.
Değerli milletvekilleri,
tabii bu torba tasarıyla ilgili olarak Çalışma
Bakanlığının ve Sosyal Güvenlik Kurumunun çok sayıda
maddesini de ilgili komisyonda görüşmeden Genel Kurulda katkı vermeye
çalışıyoruz ve düzgün bir şekilde çıkmasını
sağlamaya çalışıyoruz.
Ben bu vesileyle son iki
yılda, Ekim 2008-Ekim 2010 döneminde istihdam ve işsizlikle ilgili
gelişmelerden bazı örnekler vermek istiyorum. Bu belirttiğim
dönemde 1 milyon 465 bin kişilik istihdam artışı görülüyor
TÜİK verilerine göre. Artışın 820 bin kişilik
kısmı kadın istihdamından ileri geliyor ve bu 820 bin
kişinin 459 bini yani 459 bin kadın kayıt dışı
çalışmayı kabul etmek zorunda kalmış. Diğer
istihdam rakamlarına baktığımızda 630 bininin
tarımdan, 544 bininin hizmetler sektöründen geldiğini görüyoruz.
İnşaat sektörü 204 bin kişi, sanayiye bakıyoruz son iki
yılda 27 bin kişilik istihdam artışı
sağlamış. Bu rakamlar bize -yanılmayalım- şunu
gösteriyor: Düzenli iş yaratamıyoruz, kayıt dışı
istihdam yaratıyoruz ve kayıt dışı istihdam
yaygınlaşıyor.
Hepinizi bu vesileyle tekrar
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Öztürk, teşekkür ederim.
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi
var, yoklama talebini yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın
Keleş, Sayın Pazarcı, Sayın Baratalı, Sayın
Susam, Sayın Bingöl, Sayın Ekici, Sayın Çakır, Sayın
Arıtman, Sayın Sevigen, Sayın Özkan, Sayın Seçer,
Sayın Ağyüz, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Kaptan,
Sayın Koçal, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Ünsal, Sayın
Oksal, Sayın Gök, Sayın Okay.
Sayın milletvekilleri,
yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591,
2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740,
2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806,
2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 44 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Madde 44- 5510
sayılı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan "üç ay" ibaresi
" otuzaltı ay" ve "üç aylık" ibaresi
"otuzaltı aylık" şeklinde
değiştirilmiştir."
Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Bulut, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili
yasanın 44üncü maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yine bu getirilen yasada, torba yasa adı verilen yasada işverenlere
bir teşvik maddesi var. Bu teşvikler vatandaşa, kişilere
verilirken getirilen maddede diyor ki: Önce borçları kesilir, geri kalan
kısmı teşvik olarak verilir.
Değerli milletvekilleri,
bu getirilen, borç ödemenin mantığına,
yapılandırmanın mantığına da ters olan bu
maddenin bir defa bu yasadan çıkartılması gerekmektedir. Çünkü
neden destek verilmektedir bir şirkete, bir yere? İhtiyaçları
var, genel krizden etkilenmiş ihtiyaç sahipleri. Zaten Hükûmet küçükleri
göz ardı etmiş, büyüklere bu teşviki vermekte yani sanayiciye
verirken sanatkâra, tüccara verirken esnafa vermemeyi bir prensip hâline
getirmiş. Oysaki, ülkenin içinde bulunmuş olduğu işsizlik gibi
bir önemli sorunda 6 milyona yakın olan işsizliğe bir çözüm
bulmak adına Hükûmetin çalışma yapması gerekmektedir. Bir
işçiye, bir kişiye istihdam alanı açılabilmesi için 270 bin
lira gibi bir yatırım gerekmektedir. Türkiyede 1 milyon 900 bin
civarında esnaf bulunmaktadır, bu destekler esnafa verilse her esnaf
yanında 2şer kişi çalıştırsa bu potansiyel,
birikmiş olan işsizliğe bir ölçüde çare bulunacağı
hâlde bu düşünülmemekte, şimdiye kadar getirilmesi için uğraşılan,
çaba sarf edilen bu marketler yasası getirilmeyerek bu esnaflar da mağdur
edilmekte, yanlarında çalışan işçileri de çıkartarak
işsizler ordusuna yenilerinin katılmasına sebep
olunmaktadır.
Tabii, destekler ülkede
değişik sektörlere verilirken, bir de Hükûmet bunu bölgelere
ayırdı. Bölgelere ayırırken bunda da gördüğüm kadarıyla
siyasi bir tercih yapıldı ki, Balıkesir ili ikinci bölge
kapsamına alındı. Oysaki, Manisa gibi, Konya gibi iller sanki
Balıkesirden daha geri kalmışçasına üçüncü bölgeye
alındı. Balıkesir, bu desteklemelerden yeterince destek
alamadığı için yatırımcıyı çekemedi. Zaten
mevcut olan işsizlik almış başını gidiyor. Yeni
yatırım alanları oluşamadı. Böylelikle, bu
teşviklerin ve desteklerin, farklı bölgelere adaletsiz bir şekilde,
ihtiyaç değil, siyasi kayırmalarla yapıldığı göz
önünde bulunmaktadır. Bu desteklerin sektörel bazda yapılması
gerekmektedir. Balıkesir ili zeytin ve zeytin üreticileri bu anlamda çok
mağdurdurlar. Avrupa Birliği üyelerinde zeytinciye,
zeytinyağına 2.500 kuruş destekleme verilirken bizde 30
kuruş verilmektedir. Üreticimiz bununla maliyetini kurtaramamakta, icar
tuttuğu yerlerde zarar etmektedir. Bu bakımdan, zeytin üreticisinin
de desteklenmesi gerekmektedir. Hükûmetin tercih etmiş olduğu,
üretime dayalı değil, ithalata dayalı bir ekonomi modeli çerçevesinde,
yerli üretici, zaten doların aşağı tutulmasıyla
ithalat cenneti hâline getirilen ülkede, yerli üretici üretim yapamaz hâle
gelmektedir. Dolayısıyla, iş yerleri kapanmakta, işsizlik
had safhaya varmış bulunmaktadır.
Bu yasalar düzenlenirken
toplumcu bir anlayışla, geniş halk kitlelerinin menfaatlerinin
düşünülmesi ve ülkenin ihtiyaçlarına göre planlamanın,
programlamanın yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Bu
anlamda, önergeme destek vermenizi diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bulut.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı yasa tasarısının 44. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
5510 sayılı
kanunun 96ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde
yer alan en fazla 5 yıllık ifadesi en fazla 3 yıllık,
3 ay ifadesi 48 ay 3 aylık ifadesi 48 aylık olarak değiştirilmiştir.
Maddede geçen %25 oranı ise %10 olarak
değiştirilmiştir.
M. Nezir Karabaş (Bitlis) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kabahati
olmadığı hâlde yanlış ödeme gerçekleştirilen
kişiye bu ödemenin geri ödemesinde olabildiğince kolaylık
sağlanması, bu kişilerin mağdur edilmemeleri
açısından önemlidir. Değişiklik ile uygulamadan çıkan
olumsuzluklardan vatandaşın korunması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
45inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 45 inci maddesi ile
5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına
eklenen (1) bendinde geçen "veya kontrol" ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Oktay Vural Recep Taner Nevzat Korkmaz
İzmir Aydın Isparta
Mehmet Günal Kadir Ural
Antalya Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 45 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Bülent Baratalı
İzmir İstanbul
İzmir
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Tekin
Bingöl
Malatya
Ankara
"Madde 45- 5510
sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının
(f) bendinde yer alan "ve 86 ncı maddesinin altıncı
fıkrasında" ibaresi madde metninden
çıkarılmış, (i) bendinin sonuna aşağıdaki
cümle ve (k) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (l) bendi
eklenmiştir.
"Ancak 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılara geçici iş göremezlik ödeneği ödemelerinde 100 üncü
maddeye istinaden Kurumca işverenlerden istenilen bildirimlerin belirlenen
süre içerisinde ve elektronik ortamda yapılmaması hâlinde
sigortalı başına aylık 80 bin TL, hiç yapılmaması
hâlinde ise sigortalı başına aylık 400 bin TL
tutarında idari para cezası uygulanır."
"l) Ek 6 ncı
maddesine göre yapılması gereken bildirim veya kontrol
yükümlüğünün yerine getirilmemesi hâlinde, her bir fiil için 800 bin TL
tutarında idari para cezası uygulanır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
torba tasarının 45inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
olarak vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz aldım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu maddede bazı cezaların asgari ücrete
bağlandığını görüyoruz. Şimdi, bu konuyla ilgili
olarak daha önce de yasama organında değişik
tartışmalar oldu. Yani İş Kanununda öngörülen
cezaların asgari ücrete bağlanması gerçekten doğru mu,
başka bir çözüm bulabilir miyiz? Bu tartışıldı.
Sosyal taraflar da bu konuyu tartışıyor. Özellikle işçi
sendikaları, İş Kanununda öngörülen cezaların asgari
ücrete bağlanmasına taraftar değiller. Bunda da şu
kaygı dile getiriliyor: Bildiğiniz üzere asgari ücret, sosyal
taraflarla birlikte Çalışma Bakanlığı bünyesinde yapılan
toplantılar sonucunda tespit ediliyor. Bu toplantılar sırasında
asgari ücret belirlenirken bu toplantıya katılan işverenler, bir
şekilde, İş Kanunundaki cezaların da asgari ücrete
bağlandığı düşüncesinden hareketle asgari ücretin artırılması
konusunda biraz çekingen davranabilirler bunları açıktan söylemeseler
de. Önemli olan cezaların yaptırım gücü olduğuna göre,
asgari ücrete eşdeğer olan TL cinsinden rakamların kanuna
yazılmasının ve bunun da -çoğu kanunda yapıyoruz-
Vergi Usul Kanununda öngörülen yeniden değerlendirme oranında her
yıl artırılmak suretiyle güncellenmesi pekâlâ mümkün. Bu
nedenle, biz bu önergemizde, bir adım olması açısından,
İş Kanununda ve sosyal güvenlik mevzuatında öngörülen
cezaların asgari ücrete bağlanmasının değil, maktu
belirlenecek TL cinsinden ifade edilmesinin daha doğru olacağını
düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
biraz önce işsizlikle ilgili olarak, istihdamla ilgili olarak bazı
rakamlara değindim. İzninizle, yine, son iki yıldaki işsiz
sayılarıyla ilgili bazı değerlendirmelerde bulunmak
istiyorum. Son iki yılda işsiz sayısı toplamda 171 bin
kişi artarak 2 milyon 901 bine çıkmıştır. Bu rakama
iş bulma umudunu kesmiş 1 milyon 902 bin kişi ile 52 bin
mevsimlik çalışanlar eklendiğinde toplam işsiz sayısı
4 milyon 855 bin kişi olmaktadır. İş gücüne dâhil
olmayanlardan hiçbir gruba sokulamayan ve kimler olduğu konusunda
detaylı bir açıklama da bulunmayan, diğer grup adı
altında yer alan 1 milyon 890 bin kişiyi de eklediğimizde gerçek
işsiz sayısının 6 milyon 745 bin kişiye
çıktığı görülecektir. Gerçek işsizlik oranı buna
göre hesaplandığında yüzde 26,1 olmaktadır.
Son iki yılda
işsizlik oranı Türkiye genelinde değişmezken erkeklerde 2,2
puan azalmış, kadınlarda ise 0,5 puan artmıştır.
Yine son iki yılda kentlerde işsizlik oranı erkeklerde 0,2 puan
artarken kadınlarda artış 1,2 puan olmuştur. İş
gücüne katılma oranı ve istihdam oranında, yukarıda, biraz
önceki konuşmamda da yaptığım açıklamalar
çerçevesinde, iş gücüne kadınların katılımının
artması nedeniyle kadınlarda çok cüzi artışlar olduğu
gözlenmektedir ancak bunların da yüzde 30ların altında
olduğunu ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 45 inci maddesi ile
5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına
eklenen (l) bendinde geçen "veya kontrol" ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşlar
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Kumcuoğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gündemimizdeki mavi boncuk tasarısının
AHMET YENİ (Samsun)
Mavi boncuk mu Hocam?
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU
(Devamla) Evet, mavi boncuk tasarısının
AHMET YENİ (Samsun)
Yakışıyor mu size?
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU
(Devamla)
45inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına
verdiğimiz önerge hakkında konuşmak üzere söz aldım.
Bu bir, tam seçim kanunu, tam
bir mavi boncuk kanunu. Herkese bir şeyler dağıtmak suretiyle,
devlet kesesinden tekrar iktidar olmanın yolunu arıyorsunuz,
değil mi efendim?
AHMET YENİ (Samsun)
Değil.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU
(Devamla) Değil. Peki, nedir bu kanun? Şuna bakın
ASIM AYKAN (Trabzon)
İhtiyaç Hocam, ihtiyaç.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU
(Devamla) İhtiyaç! Sekiz sene sonra mı fark ettiniz böyle bir
ihtiyacı olduğunu memleketin? Sekiz senedir güya bu memleketi idare
ediyorsunuz beyefendiler veya idare ettiğinizi zannediyorsunuz.
Bakın, ne hâle sokmuşsunuz memleketi, ondan sonra Yok efendim öyle
değil, böyle değil. diye tartışıyorsunuz benimle.
Efendim, zaten şurada
beş dakika konuşacağız, o imkânı da elimizden
alıyorsunuz.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, aslında bu bir mavi boncuk kanunu idi. Ne yapmak
istiyordunuz? Seçim sathı mailinde, Türkiyede bazı meslek
gruplarına, bazı çıkar çevrelerine ufak tefek, iyi kötü
bazı menfaatler sağlayarak Seçimde üç beş oy fazla alabilir
miyiz? diyordunuz. Ondan sonra ipin ucu kaçtı. Her AKP milletvekili bu
kanunun bir yerine bir şeyler sokuşturmaya çalıştı. Bu
sefer mavi boncuklar oldu kırmızı, çünkü birilerine bir şey
dağıtayım derken bunların yanında bazı mükellefiyetler
getirmeye başladınız. Bunlardan birisi de bu. Türkiyede geçimini
taksicilikle, dolmuşçulukla, bir yerden öbür yere, kısa vadeli,
kısa mesafeli, uzun mesafeli bir şeyler taşımakla
uğraşan, sabahtan akşama kadar bir ekmek parası
doğrultmaya çalışan insanlara şimdi belli yükümlülükler
getirmeye başladınız. Öyle olur zaten, öyle olur zaten, ipin ucu
kaçtı mı artık tutamazsınız, bu kanunda olduğu
gibi. Beyefendiler, bu kanunun yapılması sırasında
Komisyonda ipin ucu kaçtı. Ondan sonra artık ne yaptığınızı,
ne yapacağınızı bilemez hâle geldiniz ve Seçim sathı
mailinde birilerine bir şeyler, menfaatler sağlayıp bir yerlere
varabilir miyiz? diye düşünürken mükellefiyetler getirmeye
başladınız.
Bakın taksicilerin
hâline, bakın Türkiyede taksicilerin hâline. Sabahtan akşama kadar
bir yerden bir yere Bir müşteri bulabilir miyim? mücadelesi içinde olan
taksi şoförleri, bu sefer yükselen petrol fiyatlarının
ağır baskısı ile iyice açmaza düşmüş durumdalar.
Ben geçenlerde bir kanun
yapılırken bu kürsüde söyledim, dedim ki: Bu mazota fazla
yükleniyorsunuz, petrole fazla yükleniyorsunuz. Eğer herhangi bir
şekilde 90 dolarlardan 135 dolarlara kadar tırmanırsa bu petrol
varil başına, siz Türkiyeyi yönetemezsiniz. Nitekim
başladı. Bundan bir ay kadar önce varil başına 90 dolar olan
petrol fiyatları 103 dolara kadar çıktı. Eğer bu, bu
tırmanışa devam ederse sizin bu bütçeyi bir arada tutma
imkânınız yoktur. Ha, bütçeyi şu veya bu şekilde,
sıcak para, çok sıcak para, ılık para,
ılımlı İslam vesaire, vesaire bu işlerle dengine
getirmeye çalışırsınız ama artan petrol fiyatları
dolayısıyla tarifesi sabit ama gideri giderek yükselen taksi
şoförlerini, dolmuş şoförlerini, otobüs şoförlerini ve
bunların sahiplerini çok müşkül duruma sokarsınız.
Buralarda çalakalem, efendim,
Hükûmet gönderiyor yirmi maddelik bir tasarı, onu komisyonda yüz bilmem
kaç maddeye getiriyorsunuz; düşünmeden taşınmadan, incelemeden,
irdelemeden, Bunun sonu nereye varır? demeden harıl harıl
madde yazıyorsunuz; onun bunun talebi, onun bunun baskısı, onun
bunun isteği üzerine kanun yapıyorsunuz. Ondan sonra Türk hukuk
sistemi darmadağın oluyor. Türkiyede artık bu kanunların
içinden çıkacak meslek erbabı kalmamıştır. Türkiyede
bu kanunları okuyup anlayacak ve uygulayacak iş sahibi
kalmamıştır. Böyle şey olmaz, böyle kanun yapılmaz ama
Biz yaptık, oldu. diyorsunuz. Ne yapacaksınız? Seçim
kazanacaksınız.
Aç tavuk kendisini arpa
ambarında sanırmış. Bu milletin, bu seçmenin sizin yapmakta
olduğunuz ve önümüzdeki dört, beş ay içinde de yapmaya devam
edeceğiniz anlaşılan saçmalıklarınızı ödüllendirmesi
mümkün değildir. Tarih bunun çeşitli örnekleriyle doludur. Türk
milleti altmış yıllık çok partili siyasi rejim döneminde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kumcuoğlu.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU
(Devamla) Ben de teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
46ncı madde üzerinde
iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 46 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Oktay Vural Recep Taner Nevzat Korkmaz
İzmir Aydın Isparta
Mehmet
Günal Kadir
Ural
Antalya Mersin
Madde 46- 5510
sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan ve 33 üncü
ibaresi, 23 üncü, 33 üncü ve 35 inci şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılamasına Dair Kanun
Tasarısının 46 ncı maddesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Yılmaz
Ateş Abdullah
Özer
Ankara
Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Baratalı. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT BARATALI (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
46 ncı maddesi üzerinde verdiğimiz bir önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri grubum ve
şahsım adına saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz bu tasarı bir mali af kanunu
tasarısıdır. Tasarı maddeleri içinde bizim de
desteklediğimiz maddeler vardır ama yine tasarı maddeleri içinde
bizim daha da fazla desteklemediğimiz maddeler de bulunmaktadır çünkü
gerek alt komisyon çalışmaları sırasında gerek
Komisyonda, gerekli gereksiz, Hükûmetin kendince ihtiyaç duyduğu ilgisiz,
bağlantısız bütün, ne kadar düzenleme varsa hepsi bu
tasarının içine dâhil edilmiş bulunmaktadır. Bu tasarı
karda kışta aylarca hak, adalet arayan Tekel işçilerinin,
ücretsiz eğitim, demokratik, özerk üniversite isteyen öğrencilerin,
iş güvencesi isteyen emekçilerin, örgütlü toplum isteyen
yurttaşların, emeklilerin, işsizlerin sorunlarını çözen
bir yasa tasarısı değildir. Ama, bunun yanında, borcunu
zamanında ödeyen, edimlerini aksatmadan yerine getiren, bunu devamlı
yapan yurttaşlarımızı, mükelleflerimizi de bu tasarı
hayal kırıklığına uğratmış
bulunmaktadır. Neden? Zamanında ve düzenli ödeme yapanlara yönelik,
vergilerinden bir kısım indirim taleplerimiz reddedilmiş, bu da
bu edimlerini zamanında yerine getiren mükelleflerimizi üzmüştür,
isteklerini karşılamayan bir tasarı hâline gelmiştir. Yine
bunun yanında bu tasarı kara para aklayıcılarını
ve naylon faturacıları da kollayan bir yasa tasarısı
hâlindedir. Burada Sayın Unakıtanın kulaklarını
çınlatıyorum, Maliye Bakanı iken yapamadığı bu
işler şimdi bu tasarıyla naylon faturacılar konusunda
sonuca ulaşmış bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarı ile bir gün bile memuriyeti bulunmayanlar devletin en üst
yöneticisi durumuna geleceklerdir. Devlet memuriyetini, bütün bu rejimi altüst
ederek, liyakat, kariyer sistemini ortadan kaldırarak, hatta sadakat
sistemini ortadan kaldırarak ABD sistemini buraya monte etmektedir. Bu
tasarıyla -ki bunun adı bir şekilde hizmetsiz memuriyet
sistemidir- koşulları tutan bir tarikat şeyhi Diyanet
İşleri Başkanı olabilecektir, koşulları tutan bir
gemi kaptanı Denizcilik Müsteşarı olabilecektir,
koşulları tutan iyi bir müteahhit Bayındırlık
Bakanlığı Müsteşarı olabilecektir.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarı, ayrıca Ankaranın bilinçli olarak
boşal-tılması tasarısıdır. Bu tasarıyla
Vakıflar Bankası, Türkiye Kalkınma Bankası, BDDK, SPK
İstanbula taşınacaktır. Bu, binlerce memur ve
çalışanın İstanbula zoraki göçü demektir. Ankaradan
konutlardan, iş yerlerinden, dershanelerden ve bunun gibi hizmet
alanlarından büyük bir boşalma olacak ve bunların
yarattığı değerler İstanbula gidecektir. Bütün bunlar
olurken Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih
Gökçekin hiç sesi çıkmamaktadır, suspus olmuştur, dut
yemiş bülbüle dönmüştür Sayın Gökçek. Her konuda ahkâm kesen
Sayın Başkan, başkanı olduğu kentin bu konuda
boşalmasını sessizce, sadece sessizce izlemektedir ve
seyretmektedir.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarıyla, belediye ve il özel idarelerinde çalışan emekçiler
sürgüne gönderilmektedir. Ne yazık ki, il özel idarelerinde
çalışan emekçiler, bu tasarı yasalaşırsa ikinci bir sürgünü
de il özel idarelerinden başka bir yere gönderilerek
yaşayacaklardır.
Bu tasarıyla, binlerce
emekçinin sendikal yaşamı sona erecektir. Özellikle yerel
yönetimlerden emniyete ve millî eğitime gidenlerin sendikal hakları
ortadan kalkacaktır ve taşeronlaşmasının önü sonuna
kadar açılacaktır.
Bu nedenlerle, önergemizin
kabulüyle 46ncı maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını arz eder, hepinizi tekrar saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 46 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
Madde 46- 5510
sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan ve 33 üncü
ibaresi 23 üncü, 33 üncü ve 35 inci şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
KADİR URAL (Mersin)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yaşlılık
aylığı almakta iken sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi
bir işte sigortalı olarak çalışmaya başlayanların
yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları
tarihte kesilmesini öngören 23 üncü fıkra da
kaldırılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
47nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 47 inci maddesinde
geçen 31/12/2014 tarihine kadar ibaresinin 31/12/2015 tarihine kadar
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Recep Taner Erkan Akçay
Konya Aydın Manisa
Nevzat Korkmaz Metin Ergun Mehmet Günal
Isparta Muğla Antalya
Kadir
Ural Oktay
Vural
Mersin İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 47 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Bülent Baratalı Mustafa Özyürek
İzmir İzmir İstanbul
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Sacid
Yıldız
Malatya İstanbul
Madde 47 5510
sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin onyedinci
fıkrasında yer alan bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren
altı ay içerisinde ibareleri metinden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Disiplin affı nedeniyle
açıkta geçen sürelerin emekli keseneğine esas aylığın
hesabında değerlendirilmesi için bir başvuru süresi getirilmesi
doğru değildir. Askerlik borçlanmasında olduğu gibi
başvuru tarihindeki katsayılar borçlandırmada esas
alınacağından primler borçlanılan tarihe göre
artacaktır. Başvuru için bir süre öngörülmeyince ödeme için öngörülen
iki yıllık sürenin de değiştirilmesine ihtiyaç
bulunmamaktadır.
Önergemiz bu amaçla
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 47 nci maddesinde
geçen 31/12/2014 tarihine kadar ibaresinin 31/12/2015 tarihine kadar
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Şandır, Sayın Kalaycı, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Personel mevzuatına göre
almış oldukları disiplin cezası sonucu memuriyetleri sona
erenlerden, 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı Kanun uyarınca
haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile
ortadan kaldırılanların, görevlerinden
ayrıldıkları tarih ile göreve başladıkları tarih
arasındaki prim veya kesenek ödenmemiş sürelerine ilişkin
doğacak borç tutarının 31/12/2015 tarihine kadar eşit
taksitlerle ödenebilmesine imkân verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
48inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 48 inci maddesi ile
5510 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinin dördüncü
fıkrasına eklenen cümlede geçen prime esas aylık kazanca
yakın ibaresinin prime esas aylık kazanca daha yakın
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Recep Taner Beytullah Asil Nevzat Korkmaz
Aydın Eskişehir Isparta
Mehmet Günal Kadir Ural D. Ali Torlak
Antalya Mersin İstanbul
Oktay
Vural
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 48 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Yılmaz
Ateş Abdullah
Özer
Ankara Bursa
Madde 48- 5510
sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilen yurt
dışı borçlanma sürelerine göre tespit edilen basamaklar,
yürürlükte bulunan gelir tablosunda, 41 inci maddenin beşinci fıkrası
hükmüne göre belirlenen prime esas aylık kazanca yakın gelire
karşılık gelen basamağı geçemez.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
606 sıra sayılı torba tasarının 48inci maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz önerge ile ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz aldım. Yüce heyetinizi bu vesileyle saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüşmeler öylesine hızlı geçiyor ki yani maddeleri okumuyoruz,
biz vermiş olduğumuz önergeleri gürültüden takip etme
fırsatı bulamıyoruz. Biraz önceki 47nci madde ile ilgili olarak
vermiş olduğumuz önerge ile ilgili teknik bir değerlendirmede
bulunmak istemiştim. Ben onu sizlerin yine -kabul etmiş olmanıza
rağmen- bilgilerinize sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
biliyorsunuz bir disiplin cezası affı yapılmıştı
ve 23/4/1999 ile 14/2/2005 tarihleri arasında memuriyetleri sona erenlerle
ilgili olarak 2006 yılı içerisinde bir af getirilmişti ve
cezaların bütün sonuçları ortadan
kaldırılmıştı. Bunu kaldırırken de 2006
tarihinde demiştik ki: Bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı
ay içerisinde kuruma müracaat etmeleri hâlinde görevden
ayrıldıkları tarih ile göreve başladıkları tarih
arasındaki prim ve keseneklerine borçlanma hakkı getirmiştik.
Şimdi bu biraz önce kabul ettiğiniz madde ile ilgili olarak bu
kanundaki altı aylık süreyi 30 Haziran 2011 tarihine kadar yeniden
uzatıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
burada dikkatlerinizi çekmek istediğim bir konu şu: Yani 1999 ve 2005
arasında aftan yararlanmış, bir şekilde müracaat
etmemiş ve memuriyete girmemiş kişilere, sürekli olarak geçici
madde üzerinden, tarih değişikliği yaparak imkân
sağlıyoruz. Yani, bu yaptığımızın şu
nedenle doğru olmadığını düşünüyorum: Mutlaka -bu
2005-2009 yılları arasında altı yıllık bir süre
var- bu kişiler göreve başladıklarından geriye doğru,
görevden alındıkları süreye kadar borçlanma hakkı
getirildiği için ucu açık bir süredir. Dolayısıyla, biz bu
düzenlemede belli bir süreyi aşmamak üzere ve burada da tarih öngörmeden,
askerlik borçlanmasında olduğu gibi, o süreyi memuriyetlere
girdikleri takdirde borçlanabilmelerine imkân sağlayan bir düzenleme
yapmalıyız ve bunu tekrar tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine getirmemeliyiz diye düşünüyorum ancak oylandı ve geçti.
Değerli milletvekilleri,
Sosyal Güvenlik Kurumunun şu andaki mali durumuna
baktığımızda, 2002 yılında gelirlerinin 20 milyar
lira olduğunu ve giderlerinin de 28 milyar lira olduğunu görüyoruz,
7,6 milyar açık var ve 9,7 milyar transfer yapmışız. 2002
yılından bugüne getirdiğimizde, değerli arkadaşlar,
gelirlerin ve giderlerin aşağı yukarı aynı oranda, kat
olarak 3,9 ve 3,8 kat arttığını görüyoruz,
açığın 3,6 kat arttığını görüyoruz. Buna
karşılık transferlerin 5,4 kat arttığını
görüyoruz ki buraya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Niye transferler
açıktan daha fazla? Çünkü, hükûmetler, sosyal güvenlik
kurumlarının kendi aktüeryal dengeleri dışında bu
kuruma ilave yükler getiriyor ve bazı kesimler için prime bağlı
olmayan imkânlar sağlıyor ve bunların da bir şekilde hazine
tarafından sosyal güvenliğe transferi söz konusu. Bu ne demek? Yani,
açık 3,6 kat arttığına göre transferler 5,4 kat
artmış.
Seçim yatırımı
yapmadığını söyleyen Hükûmetin dokuz yıllık
uygulamalarının özetini takdirlerinize sunuyor, yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 48 inci maddesi ile
5510 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinin dördüncü
fıkrasına eklenen cümlede geçen prime esas aylık kazanca
yakın ibaresinin prime esas aylık kazanca daha yakın
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Beytullah Asil konuşacak efendim.
BAŞKAN Sayın
Asil, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 48inci maddesiyle
ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde
söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemiz ile ifadelerin
daha anlaşılır hâle getirilmesi amaçlanmıştır.
Değerli milletvekilleri,
istihdam yaratmayan büyüme, ithalata bağımlı hâle getirilen
üretim ve ihracat, rekabet şansı kalmayarak kapanan işletmeler,
çoğu zaman siftah yapamayan esnaf, ekilemeyen tarlalar, çiftçinin
tarlasında ve dalında kalan ürünü, sekiz buçuk yılı bulan
iktidarın uyguladığı ekonomi politikasının ve
ekonomi yönetiminin yetersizliğinin karnesi niteliğindedir.
Vatandaşımızın refahına yansımayan büyüme, AKP
hükûmetleri döneminde yapılan ve cumhuriyet tarihimizin en büyük borç
stoku, ithalata bağımlı hâle getirilen üretim ve ihracat, yüzde
70i yabancıların eline geçen finans ve bankacılık sistemi,
devamlı artan dış borç nedeniyle oluşan kırılgan
yapı ülkemiz ekonomisini içinden çıkılmaz sorunlar
yumağına dönüştürmüştür.
AKP, 2002 yılında
yüzde 10larda aldığı işsizliği, 2010
yılında tarım dışı işsizlik
oranını yüzde 15lere, on sekiz- yirmi beş yaş
arasındaki genç nüfusun işsizlik oranını da yüzde 25lere
çıkarmıştır. İşsizlerin yüzde 35ini ise genç
işsizler oluşturmuştur. Türkiye'nin iç ve dış borç toplamı
2002 yılında 221 milyar dolar iken Aralık 2010 itibarıyla
509 milyar dolara yükselmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyede oluşan bu tablo ve görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısı, AKP Hükûmetinin sekiz yılı aşan sürede
Türkiyeyi iyi yönetmediğinin birer belgesi niteliğindedir. Çünkü
hükûmette olunan süre içerisinde -küresel krizde de olduğu gibi- gerekli
önlemleri zamanında almayarak ekonomiyi ve Türk milletini kaderine terk
eden iktidar âdeta kasıtlı bir şekilde vatandaşlarımızın
borcunu ödeyemez hâle gelmesini beklemiştir. Uzun bir süredir sanayicimiz,
çiftçimiz, esnaf ve sanatkârımız Hükûmet tarafından ihmal
edilmiş, küresel krizde dâhi ekonomik açmazlar karşısında
destek verilmeyerek âdeta kaderine terk edilmiştir. Hükûmet, Türk
milletinin millî ve manevi konularda olduğu gibi hiçbir
politikasından eksik etmedikleri istismarcılıklarını
burada da göstermişlerdir. Çünkü önce borcunu ödeyemez duruma düşürülen vatandaşlarımıza tam da seçim öncesinde kolaylık
getirerek sorunları çözmeyip kronik hâle getirdikten sonra bunu istismar
etme çabası içine girmelerinin başka bir izahı
bulunmamaktadır.
AKP bu tasarıyla, bir
taraftan seçimlerde göz boyayarak vatandaşlarımızı
aldatarak yapacakları sanal açılış törenleri için seçim
ekonomisine kaynak aktarırken diğer taraftan da seçim öncesi kendi
yanlış politikaları sonucu dara düşmüş, Anadolu
insanının oylarının devşirilmesini hedef
almıştır.
Değerli milletvekilleri,
seçim yatırımına dönük popülist bir yatırım
çabası olduğu gözlerden kaçmayan bu düzenlemenin amacı ne olursa
olsun, AKP Hükûmetinin zorlaştırdığı hayat
şartları karşısında
vatandaşlarımızın geçimine,
sıkıntılarına bir nebze de olsa kolaylık sağlayacak
olmasını olumlu bulduğumuzu da belirtmek isterim. Ancak bu gibi
kısa süreli az da olsa rahatlama sağlayacak seçim
yatırımları yerine, ülke ekonomisinde tüketime dayalı ve
ithalata bağımlı hâle getirilmiş üretim, sıcak paraya
ve dış borca dayalı finansman anlayışının terk
edilerek vatandaşlarımızın gelir düzeyini ve istihdamı
artıracak yapısal önlemlerin bir an evvel alınması
gerektiğini ifade ediyor, bu vesileyle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Asil.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
49uncu madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayısı ile görüşülmekte olan "Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 49 uncu maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, üçüncü fıkrasının madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
"5510 sayılı
Kanunun geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "üç
yıl içinde" ve beşinci fıkrasında yer alan "en
geç iki yıl içinde" ibareleri "1/1/2012 tarihine kadar"
şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan "iki
yıllık süreye" İbaresi "bu süreye" şeklinde
değiştirilmiş, sekizinci fıkrasında yer alan "Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği
bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de
bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında
değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma
koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir." ibaresi
madde metininden çıkartılmış, onuncu fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Mustafa Özyürek Bayram Meral Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İstanbul
Malatya
Harun
Öztürk Mehmet
Ali Susam
İzmir İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 49 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Oktay Vural
Konya Manisa İzmir
Metin Ergun Recep Taner Nevzat Korkmaz
Muğla Aydın Isparta
Kadir Ural Mehmet Günal Mehmet Serdaroğlu
Mersin Antalya Kastamonu
"Madde 49- 5510
sayılı Kanunun geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan "üç yıl içinde" ve beşinci fıkrasında
yer alan "en geç iki yıl içinde" ibareleri "1/1/2012
tarihine kadar" şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan
"iki yıllık süreye" ibaresi "bu süreye"
şeklinde, sekizinci fıkrasında yer alan "Ancak
durumlarında değişiklik olduğunda sağlık
hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden
belirlenir" cümlesinden sonra gelmek üzere "Kız
çocuklarının durum değişikliklerinin ortadan kalkması
hâlinde, bu kişiler tekrar ilgili kanunlarına göre bakmakla yükümlü
olunan kişi sayılır." cümlesi eklenmiş,
altıncı ve onuncu fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"2925 sayılı
Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalılar
ile bunların bu Kanuna göre bakmakla yükümlü oldukları kimseler,
genel sağlık sigortası hükümlerine göre sağlanan
sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanma hakkına
sahiptir."
"Aile hekimleri
tarafından başlatılan sevk zincirine uygun olarak alınan
sağlık hizmetlerinde; 68 inci maddenin birinci fıkranın (a)
bendindeki sağlık hizmetleri için katılım payı
alınmaz, ikinci fıkrasında belirtilen diğer
katılım paylarından üç yıl süreyle % 50 oranında
azaltılarak uygulanabilir."
"4857 sayılı
İş Kanununun 13 üncü ve 14 üncü maddelerine göre kısmi süreli
iş sözleşmesiyle çalışanlar ile bu Kanuna göre ev
hizmetlerinde ay içerisinde 30 günden az çalışan
sigortalıların eksik günlerine ait genel sağlık
sigortası primlerini 30 güne tamamlama yükümlülüğü 1/1/2012 tarihinde
başlar."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Serdaroğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU
(Kastamonu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz
üzerinde söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz bu
tasarı, seçim öncesinde, yaratılmış sorunlarla dolu olan
toplumun biriken sorunlarına çözüm bulmak amacıyla huzurumuza
gelmiştir. Bu kalabalık tasarı pek çok önemli gerçeğin
belgesidir.
1) Bu tasarı
iktidarın yanlış ekonomi politikalarının
yarattığı sorunların belgesidir.
2) Bu tasarı
iktidarın sekiz yıllık başarısızlığının
kendi ağzınızdan itirafı, iktidarınızın
zayıf karnesidir. Bir nevi dönem sonu kurtarma
yazılısıdır.
3) Bu tasarı Milliyetçi
Hareket Partisinin halkın sorunlarına çözüm ürettiğinin ve ne
kadar doğru bir muhalefet yaptığının da ayrıca
bir belgesidir.
Değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugüne kadar hangi soruna hangi çareyi
ürettiysek bu tasarının içerisinde vardır.
Görüştüğümüz tasarıda Milliyetçi Hareket Partisinin tam yirmi
bir tane kanun teklifi yer almaktadır. Bu yirmi bir kanun teklifinin
dokuzu bizzat tarafımdan hazırlanmıştır. Yani her
konuşmanızda çözüm üretmemekle suçladığınız
Milliyetçi Hareket Partisi toplumun sorunlarını birer birer tespit
etmiş, çarelerini ise kanun teklifleriyle ortaya koymuştur.
Değerli milletvekilleri,
toplum kesimlerinin dertlerine çareler üreten ve bu tasarı içerisinde yer
alan tekliflerimden birer cümleyle bahsetmek istiyorum.
1) Yaşlı ve özürlü
maaşlarının üç ayda bir yerine aylık olarak verilmesini
öngören kanun teklifimiz.
2) Yaşlılık aylığı
alırken çalışmaya devam edenlerden kesilen sosyal güvenlik
destek prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasını öngören kanun teklifimiz.
3) Emlak Vergisi
borçlarının yeniden yapılandırılmasını
öngören kanun teklifim.
4) BAĞ-KURluların
sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için SSKlılarda
olduğu gibi prim borcu olmaması şartının
kaldırılmasını öngören kanun teklifimiz.
5) Esnaf ve çiftçilerin
sosyal güvenlik prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasını öngören kanun teklifim.
6) Kamyoncu
esnafının motorlu taşıtlar vergisi borçlarının
taksitlendirilerek yeniden yapılandırılmasını öngören
kanun teklifimiz.
7) Kamuoyunda da sürekli
tartışılan ve emeklilerimizin umutla beklediği maaş
promosyonu almalarını düzenleyen kanun teklifimiz.
8) Yaşlı ve özürlü
maaşlarının artırılması hakkındaki kanun
teklifim.
9)
Çalışanların doğum izninin Avrupa Birliği ülkelerinde
olduğu gibi yirmi haftaya çıkarılmasıyla ilgili kanun
teklifim.
Değerli milletvekilleri,
bu dokuz teklifim her ne kadar tasarıyla birleştirilse de bazı
tekliflerim şeklen birleştirilmiş, içerik olarak tasarıda
maalesef yer almamıştır. Hâlbuki içerikte yer verilmeyen bu
tekliflerimde, özellikle emeklilerimizin yıllardır beklediği
düzenlemeler getirilmektedir. Özürlü ve yaşlı
maaşlarının aylık verilmesi, emeklilere maaş
promosyonunun verilmesi, BAĞ-KURluların da sağlık hizmeti
alabilmesi için prim borcu bulunmaması şartının
kaldırılması ve doğum izninin yirmi haftaya
çıkarılmasını içeren tekliflerim, toplum kesimlerinin
sorunlarına birer birer çareler üreten, üretilen tekliflerdir.
Anlaşılıyor ki İktidarınız bizim tekliflerimizi
tasarıyla birleştirmek zorunda kalmış, ancak yine
çaldığım düdük tavrıyla çözüm önerilerimizi görmezden gelip
tabiri caiz ise hiç etmiştir. Her ne şekilde olursa olsun
tekliflerimizin 21 adedinin tasarıda yer alması, bugüne kadar
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yaptığımız
çalışmaların doğruluğunun kanıtıdır
diyor, önergemize destek vermeniz dileğimizle sizleri bir kez daha
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Serdaroğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayısı ile görüşülmekte olan "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 49 uncu maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, üçüncü fıkrasının madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
"5510 sayılı
Kanunun geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "üç
yıl içinde" ve beşinci fıkrasında yer alan "en
geç iki yıl içinde" ibareleri "1/1/2012 tarihine kadar"
şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan "iki
yıllık süreye" ibaresi "bu süreye" şeklinde
değiştirilmiş, sekizinci fıkrasında yer alan "Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği
bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de
bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında
değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma
koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir." ibaresi
madde metininden çıkartılmış, onuncu fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Bingöl, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra
sayılı kanun tekliflerinin 49uncu maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
2008 yılında 5754 sayılı bir kanun teklifi Parlamentoda
yasalaşmıştı. O kanun teklifinin içinde bir madde
vardı ki daha sonraki günlerde kamuoyunu sıklıkla meşgul
etmiş ve defalarca Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri ve sözcüleri
tarafından sıklıkla dile getirilmişti. O madde, on sekiz
yaşını dolduran genç kızlarımızın bekâr
olsalar dahi, çalışmıyor olsalar dahi herhangi bir
sağlık sorunları karşısında ailelerinin sosyal
güvenliklerinden, sağlık sigortalarından
yararlanmasını ortadan kaldıran bir düzenlemeydi.
Biz 2008 yılında
bunun son derece yanlış olduğunu defalarca ifade etmiştik
ve bu konuyla ilgili önergeler vermiştik ama maalesef tıpkı
bugünlerde olduğu gibi bizim o düzenlemeyle ilgili vermiş
olduğumuz önerge sırf muhalefet milletvekilleri tarafından
verildiği için iktidar tarafından reddedilmişti. Aradan iki
yıllık bir süre geçti. Nihayet bizim birçok konuda olduğu gibi
bir kez daha haklı olduğumuz ortaya çıktı. Evet, o
düzenleme yanlıştı ve nihayet o yanlıştan bu maddeyle
birlikte geri dönülüyor. Peki, ne oldu da bu iki yıllık süre
içerisinde AKP bunun yanlışlığının farkına
vardı? Bunun iki temel nedeni var sayın milletvekilleri. Bir tanesi
bu iki yıllık süre içerisinde Cumhuriyet Halk Partisinin ısrarla
bunun yanlışlığını vurgulaması, ikincisi ise
önümüzde bir genel seçimin olması. Bizim haklı olmamız çok
önemli değil ama asıl önemli olan böyle bir yanlıştan geri
dönülmüş olmasıdır.
Bakınız, değerli
milletvekilleri, bu maddede dört farklı düzenleme var ki bu dördünün de
yürürlük tarihleri seçimlerden sonraya öteleniyor, 2012 yılına
öteleniyor. Peki, soruyorum size: 2008 yılında yapılan bu
düzenlemeler doğru idiyse niçin şimdi yürürlük tarihleri erteleniyor?
Çünkü bunlar da yanlış ama oy kaygısı nedeniyle, seçim
yatırımları nedeniyle bu düzenlemelerin uygulama tarihleri 2012
yılına öteleniyor. Bu da bu torba yasanın birçok maddesinin
tamamen bir seçim rüşveti anlamında düzenlendiğini, bir seçim
yatırımı olduğunu net bir şekilde ortaya
koymaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu maddede yine son derece vahim bir düzenleme yapılıyor.
Tıpkı az önce bahsettiğim o yanlış gibi bir başka
yanlışa düşülüyor. İşte, bu yanlışa dikkat
çekmek için bu önergeyi veriyoruz. Bu düzenleme de yine AKPnin
yaptığı uygulamalardan bir tanesi olan kısmi zamanlı
çalışma uygulamasının çalışılmayan
günlerinin sigorta primlerinin işçi tarafından ödenmesini hayata
geçirecek olan düzenleme. Bu da son derece yanlış bir uygulama
değerli milletvekilleri. Düşünün, siz işçilere tam ay boyunca
çalışma olanağı tanımıyorsunuz, aksine
emeğin sömürüsünü hayata geçiren bir anlayışla kısmi
çalışma süresini ortaya koyuyorsunuz ve iş vermediğiniz,
çalıştırmadığınız işçilerin
çalışamadıkları günlerinin genel sağlık
sigortası primini Sen cebinden öde. diyorsunuz. Bunun hakla, hukukla,
adaletle bağdaşır bir yanı var mı değerli
milletvekilleri?
Onun için vermiş
olduğumuz önergeyle bu düzenlemenin dışına
çıkarılmasını ve çalışılmayan günlerin, yani
işçi kardeşlerimizin, kısmi statüde çalışan işçi
kardeşlerimizin çalışmadıkları günlerin sigorta
primlerinin Hazinece karşılanmasını uygun gören bir
düzenlemeyi sizlere öneriyoruz. Bundan daha adil, bundan daha işçi
haklarını savunan bir anlayış olabilir mi değerli
milletvekilleri?
Sizi şimdi
uyarıyoruz. Bu önergemize destek verirseniz birkaç yıl sonra yine bir
yanlıştan dönmekten sizi alıkoymuş oluruz diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
50nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 50 nci maddesinin matlabı ve bu madde ile
5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 19'un
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Özyürek Yılmaz Ateş Harun Öztürk
İstanbul Ankara İzmir
Abdullah
Özer Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Bursa Malatya
"Madde 50- 5510
sayılı Kanunun geçici 16 ncı maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan "Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce," ibaresi ile "bu maddenin yürürlük tarihinden sonra
aynı şartlarla bu işleri yaptıkları," ibaresi
madde metninden çıkartılmış ve geçici 19 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Geçici Madde 19- 1479 ve 2926
sayılı Kanunlara göre aylık almakta olanlarla 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
çalışmaları nedeniyle geçici 2 nci maddeye göre aylık
bağlanacaklara aylık bağlamaya esas tüm hizmetleri süresince on
yıl süreyle hastalık sigortası veya sağlık
sigortası veya genel sağlık sigortası primi ödememiş
olanlardan, hastalık sigortası, sağlık sigortası ve
genel sağlık sigortası primi kesilmiş olan süreler düşülmek
kaydıyla, aylıklarının % 10'u oranında ve 10
yılı tamamlayacak süreyle genel sağlık sigortası primi
kesilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 50 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Recep Taner Nevzat Korkmaz Oktay Vural
Aydın Isparta İzmir
Kadir Ural Mehmet Günal Muharrem Varlı
Mersin Antalya Adana
Madde 50- 5510
sayılı Kanunun geçici 16 ncı maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce, ibaresi ile bu maddenin yürürlük tarihinden sonra aynı
şartlarla bu işleri yaptıkları, ibaresi madde metninden çıkartılmış
ve yapmakta olanların ibaresi yaptıkları şeklinde
değiştirilmiş ve geçici 19 uncu maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçe
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Muharrem Bey konuşacak efendim.
BAŞKAN Sayın
Varlı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 50nci maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle, emekli olan
çiftçi BAĞ-KURu veya normal esnaf BAĞ-KURu emeklisinin ödemiş
olduğu prim azlığını on yıl süreyle tekrar emekli
maaşından kesmeyle ilgili bir düzenleme yapılıyor. Zaten
çok az maaş alan özellikle çiftçi BAĞ-KURlu olan emeklilerin bir de
böyle bir yasa tasarısıyla on yıl maaşlarından
kesilerek emekliliklerinin tamamlanması hayli ağır gelecektir.
Onun için, burada yapılan, düzenlemenin emekli olmuşsa eğer
kişinin maaşını tam olarak alması. Bizim talebimiz
budur. Onun için, bu maddenin bu şekilde düzenlenmesini talep ettik. Zaten
çiftçi denilince akla birçok sıkıntı geliyor. Biz sulama
birlikleri borçlarıyla ilgili hem kanun teklifi hem soru önergeleri
vermiştik. Bu teklif bu torba yasanın içerisine de alındı.
Çiftçi borçlarının ertelenmesi, elektrik borçlarının
taksitlendirilmesi bu yasa içerisinde var ama biraz daha
iyileştirilebilse, biraz daha çiftçinin lehine düzenleme yapılabilse
daha iyi olacağı kanaatindeyim çünkü çiftçi üreten kesim, çiftçi,
özellikle gıda, tahıl üreten kesim; üretmesini teşvik etmemiz
lazım, çiftçinin bu manada borcunu, sıkıntılarını
gidermemiz lazım. Ziraat Bankası çiftçi borçlarıyla ilgili de
tekliflerimiz vardı ancak bunlar değerlendirilmedi. Çiftçilerin
şu anda Ziraat Bankasına hayli yüklü borçları var ve temerrüt
faizleriyle bu borçların altından kalkmaları, bu paraları
ödemeleri de mümkün değil. Şu anda, Ziraat Bankası da
çiftçilerin üzerine gidiyor, âdeta tarlalarını sattıracak
pozisyona getirdi çiftçilerimizi. Ziraat Bankasıyla ilgili de mutlaka ve
mutlaka düzenleme yapılmalıydı ama bu torba yasada ne yazık
ki bunu da göremedik.
Yine önemli bir konu:
Tarım kredilerle ilgili, çiftçi borçlarıyla alakalı
tekliflerimiz vardı ancak bu da bu yasa içerisine dâhil edilmedi.
Dolayısıyla, tarım krediye olan çiftçi borçları da şu
anda temerrüt faiziyle hayli yüklü bir şekilde katlanarak devam ediyor ve
çiftçilerimizin birçoğu haciz kıskacında, evlerine gidemez durumda, traktörleriyle tarlasını
ekemez durumda çünkü haciz
konulmuş, yakalandığı yerde traktörleri hemen icra
depolarına çekiliyor. Şehir merkezlerine girerken sağlı
sollu baktığınız zaman zaten her taraf traktör, kamyon,
araç, motosiklet, âdeta panayır alanına dönmüş. Yani, bu konuda
çiftçilerimizi bir miktar rahatlatmamız gerekir diye düşünüyorum ama
ne yazık ki bu torba yasada da bunu da değerlendirmediniz.
Yine, esnafların esnaf
kredi vasıtasıyla Halk Bankasından almış olduğu
kredilerle ilgili de hem kanun teklifimiz hem soru önergelerimiz vardı, bu
da değerlendirilmedi. Esnaf da aşırı derecede, bu manada
sıkıntı yaşamakta. Zaten, sabahleyin
Bismillahirrahmanirrahim deyip dükkânını açıyor,
akşamleyin siftah etmeden Eyvallah. deyip dükkânını
kapatıp gidiyor esnaf. Bu, esnaflarımızın Halk
Bankasına olan borçlarında bir iyileştirme yapıp,
taksitlendirme yapıp onların önünü açmamız lazımdı ama
gördüğümüz kadarıyla bu da yok. Şimdi, biz, çiftçilere daha çok
şeyin verilmesini, çiftçileri üretime teşvik etmeyi faydalı
görüyoruz çünkü çiftçiler üretirse ülke kazanır, ülkenin insanları
kazanır.
Onun için çiftçiyi
desteklememiz ve çiftçinin borçlarıyla alakalı çiftçiyi
rahatlatmamız gerekir diye düşünüyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Varlı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 50 nci maddesinin matlabı ve bu madde ile
5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 19'un
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Madde 50- 5510
sayılı Kanunun geçici 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında
yer alan "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce,"
ibaresi ile "bu maddenin yürürlük tarihinden sonra aynı
şartlarla bu işleri yaptıkları," ibaresi madde
metninden çıkartılmış ve geçici 19 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Geçici Madde 19- 1479 ve 2926
sayılı Kanunlara göre aylık almakta olanlarla 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
çalışmaları nedeniyle geçici 2 nci maddeye göre aylık
bağlanacaklara aylık bağlamaya esas tüm hizmetleri süresince on
yıl süreyle hastalık sigortası veya sağlık
sigortası veya genel sağlık sigortası primi ödememiş
olanlardan, hastalık sigortası, sağlık sigortası ve
genel sağlık sigortası primi kesilmiş olan süreler
düşülmek kaydıyla, aylıklarının % 10'u oranında
ve 10 yılı tamamlayacak süreyle genel sağlık sigortası
primi kesilir."
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Susam, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
vermiş olduğumuz önergemiz üzerine görüşlerimi
belirteceğim, ama öncelikle bu kanunla ilgili bazı konulara
dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bugün borçların
yapılandırmasını yapmak için
hazırladığımız bu kanunun mali bilançosuna az önce
arkadaşlarla bakalım, dedik. Sosyal Güvenlik Kurumunun
yaklaşık 50 milyara yakın alacağı var. Vergiler,
elektrik borçları, diğer tarımsal borçlar ve benzeri
borçları da kattığınız zaman 100 milyara yakın
bir borcun yeniden yapılandırmasını yapacağız.
100 milyara yakın bir borcu vatandaş sizin döneminizde
ödeyememiş ve yeniden bir yapılandırma durumuna gelmiş.
Buna dikkatinizi çekiyorum; bir.
İki: Bu borcu nasıl
yapılandırıyorsunuz? On sekiz taksitte ikişer aylık en
fazla otuz altı ay, yani üç yıl. Yani yılda 33 milyar lira
piyasadan yeniden para çekeceksiniz. Bu insanlar hem mevcut borçlarını
ödeyecekler hem ilave 33 milyar lira devlete bir para verecekler.
Arkadaşlar, bu
yapılandırmada, bu 33 milyar lirayı, bu vatandaş hem günlük
mevcut borcunu ödeyip hem de yeniden bu borcu ödeyemez. Onun için, bunun
süresini bir kere en az altmış ay yapmalısınız.
Yıllardır size söyledik, Elektrik borçlarını
yapılandırın. dedik, kriz döneminde yapmadınız;
Sosyal güvenlik borçlarını yapılandırın. dedik,
yapmadınız; Vergiyi yapılandırın. dedik,
yapmadınız. Seçim geldi çattı, millete seçim öncesi mavi boncuk
dağıtmak üzere yapılandırma yapıyorsunuz. Sonuç almak
için değil, sizin borçlarınızı yapılandırmak için
yaptık. diyorsunuz. Sonuç almak için yapacak olsanız ödeyebilme
kabiliyetine göre bir yapılandırma yaparsanız. Bu
vatandaşın bu ödeme kabiliyeti yok. Zaten krizin ağır yükü
altında bunalmış olan esnaf, sanatkâr, tüccar, sanayici ve
köylünün bu borcu yeniden yapılandırdığı zaman ödeme
şansı yok. Onun için, siz burada bir göstermelik iş yapıyorsunuz
ve bu kanunu çıkartırken de değerli arkadaşlar, getirdiğimiz
bütün iyi niyetli önerileri, daha önce vermiş olduğumuz kanun
tekliflerini hiç dikkate almadan, kendi kafanızda
şekillendirdiğiniz, kendinize göre ihtiyaç duyduğunuz, size
politik getiri getireceğine inandığınız maddelerle
ülke gündeminin gerçek ihtiyaçlarına değil, sizin kafanızdaki
ihtiyaçlara cevap verebilecek bir kanun teklifini buradan çıkarmaya
çalışıyorsunuz.
Bakın, bir önerge
verdik. Adaletli olan bir mecliste milletvekillerinin ne yapması
gerekirdi? Size şunun örneğini vereyim: Sosyal güvenlik primi borcu
olan esnaf iki ay sonra sağlık hizmeti alamıyor değil mi?
50 milyar Sosyal Güvenliğe borcu olanların önemli bir kısmı
esnaf. Bu esnaflar sağlık hizmeti alamadılar ama
sağlık primi borçları sağlık hizmeti
alamamalarına rağmen borç olarak bugüne kadar geldi. Bugün borç
yapılandırması yapıyorsunuz. Bu insanların
borçlarından sağlık primi borcunu düşün çünkü bunlar
sağlık hizmeti alamadı, düşün üzerinden. dedik,
düşmediniz. Hem hizmet vermediniz hem hanesine borç yazdınız,
şimdi bir de onun üzerine faiz koyup Bu borcu öde. diyorsunuz. Böyle
adalet olur mu? Bu esnaf ve sanatkâr borcunu ödeyemiyorsa sağlık
hizmeti alsın o zaman. Hem onun borcunu borç sayacaksınız hem
ona hizmet vermeyeceksiniz. Böyle adalet olur mu?
Değerli
arkadaşlarım, onun için, elinizi vicdanınıza koyun, bu
anlayışlarla bir kanun çıkardığınız zaman
hak ve adalet olmaz. Sordum Maliye Bakanlığı yetkililerine Bu
adil midir? dedim. Hesaplama yapamıyoruz, çözemiyoruz işi.
dediler. Böyle bir anlayış
olur mu? Vatandaş hem hizmet almayacak hem borçlanacak hem üzerine faiz
ödeyecek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ALİ SUSAM
(Devamla)
ondan sonra da siz buna adil diyeceksiniz. Böyle bir
anlayış olmaz. Bu anlayışı reddediyoruz ve bu
kanunların sizin ihtiyacınıza göre değil,
vatandaşın ihtiyacına göre çıkması için muhalefetimizi
devam ettireceğiz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Susam.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 51e bağlı ek
madde 5 üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sarı sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen ek 5 inci maddenin altıncı
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Recep Taner Nevzat Korkmaz Oktay Vural
Aydın Isparta İzmir
Kadir Ural Mehmet
Günal
Mersin Antalya
Bu madde kapsamındaki
sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt
ve üst sınırı arasında olmak kaydıyla sigortalı
tarafından belirlenen günlük kazancın otuz katının %33,5i
oranında prim öderler. Bunun % 20si malûllük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları, % 12,5i genel sağlık sigortası, %1i
iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Ek Madde 5in başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Yılmaz
Ateş Abdullah
Özer
Ankara Bursa
Tarım ve orman
işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların
sigortalılığı
Ek madde 5- 4 üncü madde ile
isteğe bağlı sigortalılık hükümleri ve 506
sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında sigortalı
olmayan, kendi sigortalılıklarından dolayı bu kanunlara
göre gelir veya aylık almayan ve 18 yaşını doldurmuş
olanlardan; tarım ve orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak
çalışanlar, Kurumca hazırlanan ve Kurumca belirlenen ilgili
muhtarlık, birlik, kuruluş, il veya ilçe tarım müdürlükleri
tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip onaylanmış belgeleri
ile talepte bulunmaları üzerine tarım ve orman işlerinde hizmet
akdiyle süreksiz olarak çalışmaya başladıkları
tarihten itibaren sigortalı sayılırlar.
Bu madde kapsamındaki
sigortalılık; 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendinin (4) numaralı alt bendi dâhil olmak üzere 4 üncü maddeye istinaden
sigortalı olarak çalışmaya başlayanların çalışmaya
başladıkları tarihten, sigortalılıklarını
sona erdirme talebinde bulunanların talep tarihinden, prim borcu
bulunanlardan talepte bulunanların primi ödenmiş son günden, gelir ya
da aylık talebinde bulunanların aylığa hak
kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden ve ölen
sigortalının ölüm tarihinden itibaren sona erer.
Bu madde kapsamındaki
sigortalıların 4 üncü madde kapsamında
çalışmaları halinde, bu madde kapsamındaki
sigortalılıkları sona erer. Bu Kanunun 4 üncü madde
kapsamındaki çalışmanın sona ermesi halinde, bu madde
kapsamındaki çalışmasının devam etmesi kaydıyla
çalışmanın sona erdiği tarihi takip eden günden itibaren bu
madde kapsamındaki sigortalılıkları kendiliğinden
başlar.
Tarım ve orman
işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanlar, 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
sayılırlar. Bunlar hakkında bu Kanunun kısa vadeli sigorta
kolları bakımından iş kazası ve meslek
hastalığı ile hastalık sigortası, uzun vadeli sigorta
kolları yönünden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası
ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır.
Bu madde hükümlerine tabi
sigortalıların iş kazası ve meslek hastalığı
sigorta kollarından sağlanan yardımlardan yararlanabilmeleri
için iş kazasının olduğu tarihten önce tescil edilmiş
olmaları ve sigortalılıklarının sona ermemiş
olması, bu Kanuna göre iş kazası veya meslek
hastalığından dolayı geçici iş göremezlik ödeneği
ödenmesi veya sürekli iş göremezlik geliri ya da malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanabilmesi
için prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş
olması şartı aranır. İş kazası ve meslek
hastalığı halinde durum, kendilerince veya işverenlerince
kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma da en geç beş iş günü içinde
bildirilir.
Bu madde kapsamındaki
sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt
ve üst sınırı arasında olmak kaydıyla sigortalı
tarafından belirlenen günlük kazancın otuz katının yüzde
34,5i oranında prim öderler. Bunun yüzde 20si malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları, yüzde 12,5i genel
sağlık sigortası, yüzde 2si iş kazası ve meslek
hastalıkları ile hastalık sigortası primidir.
Bu madde kapsamındaki
sigortalılar ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, genel
sağlık sigortası hükümlerinden yararlanabilmesi için 67 nci
maddede sayılan diğer şartların yanı sıra
sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte 6183
sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirerek tecil
ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç 30 günden fazla prim ve prime
ilişkin her türlü borcunun bulunmaması şarttır.
Bu madde kapsamındaki
sigortalıların primlerinin yılda bir veya iki dönem halinde
ödenmesini ve ödeme tarihlerini belirlemeye Kurum yetkilidir.
Bu madde kapsamındaki
sigortalılar ile ilgili olarak bu maddede aksine hüküm bulunmaması
şartıyla bu Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.
Kamu idarelerinin tarım
ve orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak
çalıştırılanlar hakkında bu madde hükümleri
uygulanmaz.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından
çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Akif Bey
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Maddenin amaca uygun
olarak yeniden düzenlenmesi önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen ek 5 inci maddenin altıncı
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
Bu madde kapsamındaki
sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt
ve üst sınırı arasında olmak kaydıyla sigortalı
tarafından belirlenen günlük kazancın otuz katının %33,5i
oranında prim öderler. Bunun % 20si malûllük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları, % 12,5i genel sağlık sigortası, %1i
iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primidir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Tasarının bu
maddesi mevsimlik gezici tarım işçilerinin sigortalı
olabilmelerine yönelik hükümleri içermektedir. Buna göre mevsimlik gezici
tarım işçileri örneği kurumca hazırlanan ve kurumca
belirlenen ilgili muhtarlık, birlik, kuruluş, il veya ilçe tarım
müdürlükleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip
onaylanmış belgeleriyle talepte bulundukları tarihten itibaren
sigortalı sayılmakta, sigortalılık süreleri 5510
sayılı Kanunun 4üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında yani SSKlı olarak değerlendirilmektedir.
Bu haktan yararlanılabilmesi için 5510 ve 506 sayılı kanunlar
kapmasında sigortalı olmamaları, gelir ve aylık
almamaları ve on sekiz yaşını doldurmuş
bulunmaları gerekmektedir.
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının yaptığı
çalışmalara göre her yıl yaklaşık 300 bin kişi
mevsimlik tarım işlerinde çalışmak üzere mart-kasım
ayları arasında ülkemizin değişik bölgelerine, yoğun
olarak da on dokuz ile göç etmektedir. Mevsimlik gezici tarım
işçileri göçün başladığı andan işlerini bitirene
kadar pek çok alanda sorunlarla karşı karşıya
kalmaktadır. Ulaşım, barınma, eğitim,
sağlık, güvenlik, sosyal çevreyle ilişkiler, iş ve sosyal
güvenlik bu sorunların başında gelmektedir. Bu itibarla gezici
mevsimlik tarım işçilerinin sosyal güvencesiz çalışmalarının
giderilmesi, sigorta kapsamına alınmaları büyük önem arz
etmektedir. Esasen mevsimlik gezici tarım işçiliği
uygulamaları ve çalışma yöntemlerini ortadan kaldıracak ve
insan onuruna yaraşır yaşam ve çalışma
şartlarında çalışabilmelerini sağlayacak köklü
çözümler getirilmesi gerekmektedir.
AKP Hükûmeti seçim arifesinde
bu düzenlemeyi bu torba tasarının içerisine
sıkıştırmıştır. Uygulanabilirliği
konusunda ciddi tereddütlerimizin bulunduğu bu düzenlemeyi AKPnin zor
şartlarda çalışan insanımızı istismar etmek ve
konuyu bir siyaset malzemesi olarak kullanmak amacıyla getirdiği de
açıktır. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi olarak düzenlemenin
amacı her ne olursa olsun bu konunun gündeme getirilmesini, mevsimlik
gezici tarım işçilerinin sorunlarına çözüm arayışına
girilmesi açısından çok önemli görüyoruz ve destekliyoruz.
Bu düzenlemenin
uygulanabilirliği açısından en önemli tereddüdümüz, gezici
tarım işçilerinin prime esas kazancın alt ve üst
sınırı arasında belirleyecekleri kazançları üzerinden
yüzde 34,5 oranında prim ödemeleri öngörüldüğünden, zaten düşük
ücretlerle çalışan bu işçilerimizin buna itibar
etmeyecekleridir. Gerçi bu tasarıyla getirilen geçici maddede bu
sigortalıların prime esas günlük kazanç alt
sınırının 18 kat üzerinden başlanılarak takip eden
her yıl için 1 puan artırmak suretiyle prim alınması
öngörülmektedir. Yani bu yıl toplam prim tutarının yüzde
60ını ödeyecekler, bu oran her yıl artacak ve on iki yıl
sonra tümünü ödeyecekler. Yine de sigorta primi işçi ve işveren
paylarının tümünü mevsimlik gezici tarım işçilerinin
ödeyecek olması zaten kıt kanaat geçimlerini
sağladıkları ücretlerinin çoğunluğunu prim olarak
ödemelerini gerektirecektir. Bu itibarla prim yükünün mutlaka hafifletilmesi,
bu işçileri kayıt dışı
çalıştıranları kayda alıp işveren
payının onlardan alınmasını sağlayacak bir çözüm
aranması gerekli görülmektedir. Mevsimlik gezici tarım
işçilerinin sigortalı olmak için talepte bulunmaları hâlinde, bu
işçileri çalıştıranların baskılarına maruz
kalabilecek, işlerini kaybetmelerine yol açabilecektir. Mevsimlik gezici
tarım işçilerinin kurumca hazırlanan belgeleri, kurumca
belirlenen ilgili muhtarlık, birlik, kuruluş, il veya ilçe tarım
müdürlükleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip onaylanmasında
zorluklarla karşılaşabileceklerdir. Zira, ikametinin
bulunduğu yer ayrı, çalıştığı yerler
farklıdır. Bu hazırlanacak belgeyi hangi ildeki yetkili
onaylayacak, onaylanan belgeyle hangi ildeki sosyal güvenlik kurumu il
müdürlüğüne talepte bulunacak, bu süre ne zaman sona erecek, sigortalılığı
ne zaman sona erecek, nasıl tespit edilecek, yani kaç gün
çalışmış nasıl tespit edilecek; bu konularda
belirsizlikler vardır.
Yine de baştan
söylediğim gibi destekliyoruz. Hayırlı olsun diyorum.
Te-şekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Ka-bul edilmiştir.
Madde 51e bağlı ek
madde 6 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen ek 6 ncı maddenin sekizinci ve
dokuzuncu fıkrala-rının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Recep Taner Nevzat Korkmaz Kadir Ural
Aydın Isparta Mersin
Oktay
Vural Mehmet
Günal
İzmir Antalya
"Kurum; bu madde
kapsamındaki sigortalıların bu Kanunun diğer hüküm-lerine
göre uzun vadeli sigorta kollarına tabi olma durumlarını dikkate
alarak prim ödeme gün sayılarını ve prim ödeme sürelerini
belirlemeye, bu sigortalıları çalıştıranlara ve
çalıştıranların bağlı olduğu meslek
odası, birlik veya benzeri kuruluşlara Kurumca belirlenecek süre
içinde bu sigortalıların işe başlama ve işten
ayrılışlarını bildirmeleri hususunda zorunluluk
getirmeye yetkilidir.
Bu madde kapsamında
bulunan sigortalıları çalıştıranlar ile
çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik veya
benzeri kuruluşlara bu madde uyarınca getirilecek bildirim
yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi hâlinde 102 nci madde uyarınca
idari para cezası uygulanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 51 nci maddesi ile 5510 sayılı
kanuna eklenen Ek Madde 6'nın başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir
Malatya
Yılmaz
Ateş Abdullah
Özer
Ankara Bursa
Madde kapsamındakilerin
kısmi süreli çalışanların sigortalılıkları
Ek Madde 6 - Ticari taksi,
dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma
aracı işyerleri bu madde kapsamında kendileri tarafından 30
gün üzerinden prim ödemeleri suretiyle sağlanır.
Bu madde kapsamında
sigorta hak ve yükümlülükleri; kendilerince veya kendilerini çalıştıranlar
tarafından ya da çalışanların üye oldukları meslek
odası, birlik veya benzeri kuruluşlarca bildirimin Kuruma
yapıldığı tarihten itibaren başlar, birinci
fıkrada belirtilen şekildeki çalışma durumlarının
son bulmasından itibaren sona erer.
"Bu madde
kapsamındaki sigortalılar hakkında; malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazası ve
meslek hastalığı ve genel sağlık sigortası
hükümleri uygulanır."
"Bu sigortalılar,
82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazanç alt ve üst
sınırı arasında olmak üzere kendileri tarafından
belirlenecek günlük kazancın otuz katının % 34,5'i oranında
prim öderler. Bu prim oranının % 20'si malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları, % 12,5'i genel sağlık
sigortası, % 2'si iş kazası ve meslek hastalıkları
sigortası primidir."
Bu madde kapsamında
ödenen primler, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamında sigortalılık olarak değerlendirilir.
Ancak, ticari taksi ile dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu
taşıma araçlarını işleten kişilerin Kanunun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)
numaralı alt bendine tabi olmalarını gerektirecek nitelikte
vergi mükellefi olmaları halinde, bu kişiler Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
sigortalı olurlar.
Bu madde kapsamındaki
sigortalılar ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, genel
sağlık sigortası hükümlerinden yararlanabilmesi için 67 nci
maddede sayılan diğer şartların yanı sıra
sağlık hizmeti sunucusuna başvurdukları tarihte 6183
sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirerek tecil
ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç 30 günden fazla prim ve prime
ilişkin her türlü borcunun bulunmaması şarttır.
Bu Kanun kapsamında tam
süreli çalışma ile uzun vadeli sigorta kollarına tabi olan
sigortalılar ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi
kapsamındaki sigortalılar ve kendi
sigortalılıklarından dolayı gelir veya aylık almakta
olanlar, birinci fıkrada belirtilen çalışma durumları
nedeniyle ayrıca sigortalı olmazlar.
Kurum, bu madde
kapsamındaki sigortalıların bu Kanunun diğer hükümlerine
göre uzun vadeli sigorta kollarına tabi olma durumlarını dikkate
alarak prim ödeme gün sayılarını ve prim ödeme sürelerini
belirlemeye, bu sigortalıları çalıştıranlara ve
çalıştıranların bağlı olduğu meslek odası,
birlik veya benzeri kuruluşlara kendilerine ulaşmış bir
bilgi olması koşuluyla Kurumca belirlenecek süre içinde bu
sigortalıların işe başlama ve işten
ayrılışlarını bildirmeleri, bu madde veya bu Kanunun
uzun vadeli sigorta kollarını ihtiva eden sigortalılık
statüleri kapsamında sigortalılık kontrolünden sonra
çalıştırılmaları,
çalıştırıldıkları süre içerisinde
sigortalılıklarının devam edip etmediği ve Kurumca
verilecek sigortalılık belgelerinin periyodik kontrolünü sağlama
hususunda zorunluluk getirmeye yetkilidir.
Bu madde kapsamında
bulunan sigortalıları çalıştıranlar ile
çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik veya
benzeri kuruluşlara bu madde uyarınca getirilecek bildirim ve kontrol
yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi halinde 102 nci madde uyarınca
idari para cezası uygulanır.
Bu madde kapsamındaki
sigortalılar ile ilgili olarak, bu maddede aksine hüküm bulunmaması
şartıyla bu Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli üyeler; bu
madde taksi, dolmuş şoförlerinin yaşamını kurtaran bir
madde. Komisyonda hepimiz buna büyük destek verdik, tüm parti grupları çünkü
bugüne kadar özellikle kendi taksisi olmayan, başkasının
yanında günlük çalışan yani günlük hasılatı
paylaşan, kâr ve zararı paylaşan arkadaşlarımız
için çok önemli bu madde. Artık bunların bir sosyal güvenlik
şemsiyesi altına girmeleri çok önemli. Bu nedenle -ben
uzatmayacağım gecenin bu saatinde- özellikle taksi, dolmuş
şoförleri için, bir başkasının yanında gündelik
kazancı bölüşmek üzere çalışan insanlar ilk defa sosyal
güvenlik şemsiyesi altına giriyor. Eskiden ücretli diyorlardı,
vergi kaydı olmadığı için kimse gidip sigortalı
yapmıyordu bu insanları. Bunların ne kendilerinin ne
çocuklarının sosyal güvenlik şemsiyesi yoktu, bu madde bunu
açmıştır. Yani gündelik hasılatı bölüşerek
paylaşan taksi şoförü, dolmuş şoförü arkadaşlarım
artık sosyal güvenlik şemsiyesi içine girdiği için ben burada
tüm gruplara teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, MHP
ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen ek 6 ncı maddenin sekizinci ve
dokuzuncu fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"Kurum; bu madde
kapsamındaki sigortalıların bu Kanunun diğer hükümlerine
göre uzun vadeli sigorta kollarına tabi olma durumlarını dikkate
alarak prim ödeme gün sayılarını ve prim ödeme sürelerini
belirlemeye, bu sigortalıları çalıştıranlara ve
çalıştıranların bağlı olduğu meslek
odası, birlik veya benzeri kuruluşlara Kurumca belirlenecek süre içinde
bu sigortalıların işe başlama ve işten
ayrılışlarını bildirmeleri hususunda zorunluluk
getirmeye yetkilidir.
Bu madde kapsamında
bulunan sigortalıları çalıştıranlar ile
çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik veya
benzeri kuruluşlara bu madde uyarınca getirilecek bildirim
yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi hâlinde 102 nci madde uyarınca
idari para cezası uygulanır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bu madde ile ticari taksi,
dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma
araçlarında 1 veya 1den fazla kişi tarafından
çalıştırılan ve çalıştıkları kişi
yanında ay içerisinde çalışma saati süresine göre hesaplanan
çalışma gün sayısı on günden az olan kişilerin
sigortalılıkları, kendileri tarafından otuz gün üzerinden
prim ödemeleri suretiyle sağlanmakta ve ödenen primler, Kanunun 4üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalılık yani bilinen adıyla SSKlı olarak
değerlendirilmektedir. Eğer ticari taksiyle, dolmuş ve benzeri
nitelikteki şehir içi toplu taşıma araçlarını
işletenlerin gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi
olmaları gerekmesi hâlinde, bu kişiler, Kanunun 4üncü maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı yani
yine bilinen adıyla esnaf BAĞ-KURlu olarak
değerlendirilmektedir.
Bu düzenleme, taksici,
dolmuşçu, servisçi gibi şoför arkadaşlarımız ile
sanatçılarımızın yaşadıkları soruna çözüm
getiren, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Komisyonda bizim de destek
verdiğimiz, katkı verdiğimiz önemli bir düzenlemedir.
Önergemizde, bu sigortalıları çalıştıranlara ve
çalıştıranların bağlı olduğu meslek
odası, birlik veya benzeri kuruluşlara bazı kontrol görevleri
verilmesi ve kontrol yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi hâlinde idari para
cezası uygulanmasına dair hükümlerin maddeden
çıkarılmasını önermekteyiz zira bu hususlar kurumun
görevidir.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, bugünlerde bindiğimiz taksilerde,
şoför arkadaşlarımızla bu konuları konuşuyoruz.
Dün benim bindiğim bir taksideki şoför arkadaşın sorunu
-Sayın Bakanım, geçen gün de gündeme getirmiştim- geçmişte
götürü usule tabi olarak çalışmış ama BAĞ-KUR tescili
yok; tam dokuz yıl çalışması olmasına rağmen daha
önce BAĞ-KUR tescili olmadığı için bu çalışmalarıyla
ilgili sigortalılık süresinden sayılmadığından
bir mağduriyet söz konusu. Bu konuda bizim önergemiz de olacak. Bu konuyu,
öncesinde bilgilendirmek amacıyla söylüyorum Sayın Bakanım yani
gerçekten vergi mükellefiyeti var.
Çiftçilerimizin de destekleme
ödemesi, yine, ürün satışlarından prim kesintisi, ziraat
odası üyeliği, tarım kredi kooperatifleri üyeliği gibi
resmî belgelerle kanıtlanacak çalışmaları olduğu
hâlde, tescilleri yapılmadığı için hizmet olarak
saydıramadıkları, fiilen çalıştıkları süreler
var. Bu sürelerin borçlanarak hizmetlerine sayılması için önerge
vereceğiz.
Bu tür sorunlara çözüm
arayışı içinde olan bir bakansınız, inanırım
ki bu konuda da duyarlı olacaksınız. Gerçekten, bir
mağduriyeti
Yani boş bir hizmet değil, fiilen
çalışılmış, vergi mükellefi olunmuş, oda
kaydı var, resmî belgelerle devlete ödediğini veya devletin kendisine
ödediğini, ödemeleri gösteren belgeler var ama gerek esnaf gerekse
tarım BAĞ-KURlusu olarak bu sürelerini hizmetine
saydıramıyor. Bu konuya da bir çözüm getirmemiz gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
taksici esnafımızın bir başka önemli sorunu daha
bulunmaktadır, o da can güvenliğidir. Son yıllarda taksici
esnafımıza yönelik saldırı, gasp ve cinayetlerde çok ciddi
bir artış görülmektedir. Özellikle gece nöbetlerinde, taksici
esnafımız, büyük bir tehlike altında hizmetlerine devam etmektedir.
Bu sorunun çözümü, bazı ülkelerde olduğu gibi, kurşungeçirmez
camlı, koruma kabinli taksilerin hizmete girmesiyle mümkün olabilecektir.
Ancak, ne var ki söz konusu taksilerin üretim maliyetleri son derece yüksektir.
Bu maliyetlere yüksek oranda özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi
eklendiğinde, esnafımızın bu taksileri satın alma
olanağı kalmamaktadır.
Sayın Bakan,
denizlerimizde yolcu ve yük taşımacılığı
faaliyetleriyle uğraşan denizcilerimiz ÖTVsiz akaryakıt
alabilirken kara yolu taşımacılığı yapan
esnafımız bu imkândan yararlanamamaktadır. Nakliyeci esnafa da
mutlaka indirimli akaryakıt verilmelidir. Yine, taksici, kamyoncu,
minibüsçü ve servisçi şoför esnafına, bir kereye mahsus, KDV ve ÖTV alınmadan
araçlarını yenileme imkânı getirilmelidir diyoruz.
Maddenin hayırlı
olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve 51inci maddeyi
bağlı ek madde 5 ve bağlı ek madde 6 ile birlikte
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri,
bir Danışma Kurulu önerisi vardır, okutuyorum:
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
1/2/2011
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun
yaptığı toplantıda, ekteki önerinin Genel Kurulun
onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Nurettin Canikli M. Akif
Hamzaçebi
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkanvekili Grubu
Başkanvekili
Erkan Akçay Bengi
Yıldız
Milliyetçi Hareket Partisi Barış ve
Demokrasi Partisi
Grubu
Başkanvekili Y. Grubu
Başkanvekili
Öneri :
Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
Kısmının 4 üncü sırasında yer alan 590 sıra
sayılı Kanun teklifinin bu kısmın 3 üncü sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun 1 Şubat
2011 günkü (bugün) Birleşiminde 606 sıra sayılı kanun
tasarısının ikinci bölümünde yer alan maddelerin
oylamalarının tamamlanmasından sonra 590 sıra
sayılı Kanun teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN
Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
almış olduğumuz karar gereğince gündemin 3üncü
sırasına alınan Siirt Milletvekili Mehmet Yılmaz
Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kilis
Milletvekili Hasan Kara ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri
ile Milli Savunma Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 2
Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kilis Milletvekili Hasan Kara ve
2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Millî Savunma
Komisyonu Raporu (2/831, 2/778, 2/824) (S. Sayısı: 590) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 590 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz
talebi? Yoktur.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
ASKERLİK KANUNU İLE YEDEK SUBAYLAR VE YEDEK ASKERİ
MEMURLAR KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 21/6/1927 tarihli ve
1111 sayılı Askerlik Kanununa aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK MADDE 6- Vatani
görevini yapmakta iken barışta ve savaşta, yurt içinde ve yurt
dışında, görev esnasında veya görev dışında
görevlerinden dolayı, bir saldırıya veya kazaya uğrayan
erbaş ve erlerden, sağlık kurumlarında tedavisi devam
edenlere, olay/kaza tarihinden itibaren 36 ayı geçmemek üzere,
terhislerini takip eden aybaşından itibaren ve tedavi gördüğü
sağlık kurumunca düzenlenen "tedavisinin devam ettiğini
belirtir" sağlık kurul raporuna istinaden, görevdeki uzman çavuşun (1
yıllık, karargahta görevli, bekar) aldığı net
maaşın 2/3'ü (27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinde belirtilen ek tazminatlar ile 14/7/1964
tarihli ve 500 sayılı Kanuna göre ödenen tazminat ve yabancı dil
tazminatı hariç) her ay sağlık yardımı olarak,
bağlı olduğu Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı
tarafından ilgili bütçe tertibinden ödenir. Bu ödemeden sigorta primi
dahil hiçbir kesinti yapılmaz ve tedavi süresinde yapılan
sağlık yardımı personelden tahsil edilmez. Olay/kaza
durumu, keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan, her ne
suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak
veya zarar vermek maksadından doğmuş olursa sağlık
yardımı ödenmez.
Tedavisi devam edenlerden;
a) 8/6/1949 tarihli ve 5434
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun
mülga 45 inci maddesi kapsamında vazife malûlü ya da mülga 64 üncü maddesi
kapsamında harp malûlü aylığı bağlananlar ile
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci maddesi kapsamında
vazife/harp malûlü aylığı bağlananlara aylık
bağlanma tarihini takip eden aybaşından itibaren,
b) Malûllük durumu oluşmaksızın
tedavisi kesin işlemli sağlık kurulu raporu ile
sonlandırılanlara, raporunu takip eden aybaşından itibaren,
sağlık
yardımı ödenmesi sonlandırılır. Tedavi süresinde
yapılan sağlık yardımı personelden tahsil
edilmez."
BAŞKAN Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Sayın Rasim
Çakır.
Buyurun Sayın
Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RASİM
ÇAKIR (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; 590 sıra sayılı Kanun
Teklifi ile ilgili, 1inci maddesinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, getirilmiş olan teklifle, silahlı kuvvetlerde
er, erbaş ve yedek subay olarak görev yapan personelin görevi
esnasında, savaşta veya barışta, yurt içinde veya yurt
dışında aldığı görevlerde
uğradığı bir saldırı veya bir kaza neticesinde
sağlıklarının bozulması noktasında bu personelin
muvazzaflığı bittikten sonra uzun süreli bir tedaviye
ihtiyacı olduğu için, bugünkü uygulamada bu personel bir
sağlık desteği, bir sağlık primi elde etmiyordu
maalesef ve mağdur oluyordu. Yani bir yedek subay, asteğmen, diyelim
bir mayına bastı, bir ayağını kaybetti, tedavisi
muvazzaflık süresi bittikten sonra da devam ediyor. Bu arada malullük
raporu, tedavisi devam ettiği için bitmemiş, dolayısıyla
tedavi süresince bir kuruş maaş almıyor ve bu anlamda
gazilerimizin ciddi mağduriyetleri oluyordu. Bu teklifle otuz altı
ayı geçmemek üzere, muvazzaflığı bittikten sonra tedavisi devam
eden er, erbaş ve yedek subaylara bir sağlık primi ödenmesi
karara bağlanıyor. Bu prim, ilgili kuvvet komutanlıkları,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı bütçelerinden ödeniyor.
Bununla beraber, bu kanunun
2nci ve 3üncü maddesinde söz almayacağım için burada ifade etmek
istiyorum: İçişleri Bakanlığınca
vatandaşlıktan çıkarılmasına izin verilenler ve
Bakanlar Kurulunca vatandaşlıktan çıkarılan eski Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarının, daha önce getirilen bedelli
askerlikten yararlanma olanağı olmayanların, kırk
yaşının üzerinde olanların müracaatları hâlinde iki
yıl içerisinde vatandaşlığa tekrar geri dönebilmeleri ve
bir yıl içerisinde de, kırk yaşın üzerinde olanların
10 bin euro, kırk üç yaşın üzerinde olanların da 15 bin
euro ödeyerek askerlikten muaf sayılmalarına ilişkin bir
tasarı. Bu da bugün çeşitli sebeplerden dolayı
vatandaşlıktan çıkmış olanların ama hâlâ gözü,
umudu, yüreği Türkiyede olan insanların sırf askerlik
hizmetinden dolayı vatandaşlığa dönememeleri engelini ortadan
kaldırmayı amaçlayan ve bugün yurt dışında üst düzeyde
bilim adamı, iş adamı durumunda olup da kırk
yaşının üzerine çıkmış ve askerlik yapma
niteliğini fiziken yitirmiş olanların tekrar
vatandaşlığa dönüp birikimlerinden ülkemizi de
yararlandırmalarına yönelik bir tekliftir önümüze gelen.
Bizim Cumhuriyet Halk Partisi
olarak 22nci Dönemde bu ve buna benzer tekliflerimiz de Meclis
Başkanlığına verilmişti, iletilmişti. Bu anlamda
teklif sahibi olmamamıza rağmen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
bu teklifi bizler de destekliyoruz ve olumlu oy kullanacağız ama
bunun yanında şu birkaç şeyi de ifade etmeden
geçemeyeceğim: Bu tekliflerle beraber silahlı kuvvetlerdeki uzman er
ve erbaşların astsubayların ve emekli astsubayların
durumlarıyla ilgili, şehit yakını ve gazilerin
durumlarıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi olarak verilmiş
tekliflerimiz vardır. Bu tekliflerin de en kısa zamanda Genel Kurula
indirilerek, özellikle silahlı kuvvetlerde en aktif görev yapan uzman
erbaşların ve astsubayların ve emekli astsubayların
mağduriyetlerinin giderilmesinin bir an önce yüce Meclis tarafından
sağlanması gerektiğini ifade ediyorum.
Teklifin silahlı
kuvvetler personelimize hayırlı olmasını diliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Çakır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 1111
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE
43- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, her ne sebeple ve
hangi aşamada olursa olsun dövizle askerlik hizmeti kapsamından
çıkartılanlar veya ek 1 inci madde kapsamında işlem görürken
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce dövizle askerlik
hizmetinden yararlanma şartlarını kaybettikleri sonradan tespit
edilenlerden, dövizle askerlik hizmeti dışında halen ve fiilen
yurt içinde askerlik hizmetine başlamamış olanlar; ek 1 inci
maddede yer alan şartları taşımaları halinde,
durumlarını ispata yarayan belgeler ile birlikte konsoloslukları
aracılığı ile askerlik şubelerine
başvurmaları ve 10.000 Euro veya karşılığı
yabancı ülke parasını başvuru sırasında defaten
ödemeleri ve süresi içinde temel askerlik eğitimini yapmaları halinde
askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar.
Birinci fıkra
kapsamında bulunan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 43
yaş ve üzeri olanlar, talepleri halinde 15.000 Euro veya
karşılığı yabancı ülke parasını
başvuru sırasında defaten ödemeleri halinde, temel askerlik
eğitimine tabi tutulmadan askerlik hizmetini yerine getirmiş
sayılırlar.
Türk
vatandaşlığından çıkmalarına İçişleri
Bakanlığınca izin verilmiş olanlar ile Türk
vatandaşlığını kaybettirilmelerine Bakanlar Kurulunca
karar verilmiş olanlardan, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren 2 yıl içinde vatandaşlığa alınmak
üzere yetkili mercilere başvuranlar, Türk
vatandaşlığına yeniden kabul edilme tarihini müteakip bir
yıl içinde müracaat ettikleri takdirde, bu madde hükümlerinden
yararlandırılırlar.
Bu madde hükümlerinden
yararlananların dövizle askerlik hizmeti kapsamında daha önce
yaptıkları ödemeler, ödeyecekleri toplam miktardan mahsup edilir.
Bu madde hükümlerinden
yararlanan yükümlüler hakkında saklı, yoklama kaçağı,
bakaya veya noksan hizmetli statüsünde olup her ne sebeple olursa olsun
askerlik hizmetini tamamlamamaktan dolayı soruşturma ve
kovuşturma yapılamaz, başlatılmış olan
soruşturma ve kovuşturmalar sona erdirilir."
BAŞKAN Madde üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahi.
Buyurun efendim.
MHP GRUBU ADINA KAMİL
ERDAL SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkanım, gecenin bu
ilerlemiş saatinde size ve yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Grup Başkan Vekilimiz
Sayın Mehmet Şandırla birlikte yurt dışındaki
vatandaşlarımızdan gelen yoğun talepleri ve istekleri
değerlendirmek üzere, geçmişte 1992 ve 1999 yıllarında da
uygulamaları yapılmış olan bir konuyu, gene bir
ihtiyacı karşılamak üzere bir kanun teklifiyle Meclis gündemine
taşımayı düşünmüştük. Aynı konuda Sayın
Yılmaz Helvacıoğlu ve Sayın Kara da verdikleri
teklifleriyle, sanıyorum onlar da aynı ihtiyacın giderilmesi
konusunda, bizlerle aynı fikirde olduklarını belirttiler.
Konu nedir? Yurt
dışında iş ve aş peşinde koşan
vatandaşlarımız, malumunuz, dövizle askerlik gibi bir hizmetten
yararlanıyorlar. Yirmi bir gün süreyle, belli bir döviz ödemek suretiyle
maddi katkıda bulunuyorlar hem de Burdurda yirmi günlük bir temel
eğitimden geçerek hem kendi vatanlarıyla hem askerlik mesleğiyle
ilgili olarak oradaki arkadaşlarıyla buluşup
bağlarını geliştiriyorlar, ülkemizle olan
bağlarını kuvvetlendiriyorlar.
Bu iş
yıllardır devam ediyor ancak bu işleri aşları
nedenleriyle bazı vatandaşlarımız bu konuda
yaşlarını geçirdikleri hâlde bu dövizle askerlik için müracaatta
gecikiyorlar ve müracaat yaşını geçmiş oluyorlar. Geçtikten
sonra ne oluyor? Bunlar yine bizim vatandaşlarımız, ancak yurt
içine girişte çıkışta, askerlik yaptın-yapmadın
konusunda pasaport kontrollerinde veya yurt dışındaki
birtakım polis kontrollerinde zorluğa uğruyorlar veyahut da
çalıştıkları yurt dışındaki konsolosluklarla
yaptıkları birtakım resmî işlemlerde sanki asker
firarisiymiş gibi de duruma düşüp resmî işlemlerinde
yakalanıyorlar. O hâlde buna bir şekilde mâni olmak lazım.
İşte bu birikimi, yani belli bir yaşa kadar olan bu birikimi
gidermek, belli bir yaşın üstündekileri ise belli bir bedel ödemek
suretiyle tamamen bu işten muaf tutmak üzere bir kolaylık ülkemiz
tarafından daha önce de düşünülmüş. Geçmiş hükûmetlerimiz
1992 yılında bu birikimi önlemek üzere bir kanun maddesi
çıkartmışlar geçici madde 33le. Aynı şekilde
1992-1999 arasında tekrar birikim olmuş. Bu birikim de 1999
yılında geçici madde 34le tekrar giderilmiş. Biz bu sene bu kanunu
yasalaştıracağız sizlerin tasvipleriyle. Belki üç beş
sene sonra tekrar bir birikim olup buna benzer bir yasa maddesi daha
getirilecek. Onun için ben bu konuda ilgi gösteren ve bu
vatandaşlarımızın samimi dileklerine tercüman olan bütün
milletvekillerimize şimdiden teşekkür ediyorum.
Benim burada söylemek
istediğim bizim verdiğimiz teklifte yer almayan iki konu vardı:
O da vatani görevini yapmakta iken barışta veya savaşta yurt
içinde veya yurt dışında görev esnasında veya görev
dışında görevlerinden dolayı bir saldırıya veya
kazaya uğrayan erbaş ve erlerden
sağlık kurumlarında tedavisi devam edenlerin belli bir
tarihten itibaren otuz altı ayı geçmemek üzere sağlık
kurumunca düzenlenen sağlık raporuna istinaden gerekli ücretlerin
devlet tarafından ödenmesiydi. Bunu tasarının 1inci maddesinde
erbaş ve erlerimiz, 3üncü maddesindeyse aynı gerekçelerle ve
aynı hususlara dayandırarak yedek subaylarımız böyle bir
imkândan yararlanıyor. Bu da silahlı kuvvetlerimiz için ve görev
yapan erlerimiz ve yedek subaylarımız için güzel bir kazançtır,
çok güzel bir düşüncedir. Bu düşünceyi burada yasa teklifi,
tasarısı hâline getirenlere teşekkür ediyoruz.
Benim bu konuda vurgulamak
istediğim bir şey var. Sayın Millî Savunma Komisyon
Başkanımızla ve değerli komisyon üyesi
arkadaşlarımla bir konuda anlaştık. Bir değişiklik
önergesi getireceğiz. Klasik iktidar-muhalefet tartışması
şeklinde teklif geldi, reddoldu olmasın diye ben o önergeyi
şimdiden sizlerin bilgilerine sunuyorum çünkü biz kendi aramızda bu
konuda fikir birliği içerisindeyiz. O da şu: Biliyorsunuz askerlik
çağının bitimi kırk beş yaştır. Yani
kırk beş yaşın doldurulmasına kadar askerlik
çağı içindedir, kırk beş yaşından sonra kırk
altı yaşından itibaren askerlik çağı bitmiş kabul
edilir. Şimdi hangi gerekçeyle olduğunu bilmiyorum. Bizim
getirdiğimiz teklifte kırk beş yaşına kadar, kırk
beş yaşını dolduruncaya kadar yurt dışında
görevli, askerlik yapmamış, dövizle askerlik hizmetinden
yararlanmamış arkadaşlarımız gelsinler, askerlik
çağı içinde oldukları için bu temel eğitimi yapsınlar
ve tamamlamış sayılsınlar, kırk beş
yaşını tamamlayıp askerlik çağı
dışına çıkmış olanlar ise sadece para ödesinler,
askerlik çağı dışına çıktıkları için bu
parayı ödesinler fakat askerlik yapmasınlar, temel eğitimden
muaf tutulsunlar şeklindeydi. Sanıyorum bir yanlış anlama
nedeniyle gelen teklifte, Komisyonda kırk üç yaş gibi bir ibare
kullanılmış, galiba yoklama kaçağı, bakaya konusuyla
ilişkilendirilmek istenmiş, ancak Askerlik Kanunumuzdaki kırk
beş yaş, kırk altı yaş, askerlik çağı
içi/dışı konusundaki uygulama sürdüğü için, biz kırk
beş, kırk altı yaş konusundaki uygulamanın ve bizim
teklifimizin, bu değişiklik önergesi teklifinde doğru
olacağı inancındayız, arkadaşlarımızla da
görüştük. Kaldı ki yurt dışında olup da
vatandaşlıktan çıkartılmış olan veya
İçişleri Bakanlığı tarafından
vatandaşlıktan çıkmalarına müsaade edilmiş olan, bu
kapsama giren vatandaşlarımızın da bu askerlik hizmetinden
yararlanması bu teklifte öngörülmüş. Onlar için zaten böyle bir
yoklama kaçağı, bakaya gibi bir konu söz konusu olmayacağı
için, kırk üç yaş yerine kırk beş ve kırk altı
yaş, sınırının, yani askerlik çağı içi veya
dışı şeklindeki bir sınırlamanın mevcut
yasalarımıza daha uygun olacağı düşüncesindeyiz.
Değişiklik önergesini bunun için hazırladık ve biz kendi
aramızda diğer arkadaşlarımızla da bu
değişiklik önergesinin doğru olacağı konusunda
Kaldı ki AKPli arkadaşların ilk verdiği teklifte de
kırk beş, kırk altı yaş tabiri geçiyormuş,
sanıyorum sehven veya başka bir nedenle bu kırk üç yaş
tabiri girmiş.
Ben bu bilgiyi,
değişiklik önergesi biraz sonra gelecek, ayrıca onun için tekrar
bir konuşma yapıp vakitlerinizi almamak için 2nci madde bahanesiyle
bu konuyu bilgilerinize sunmak istedim.
Sabırla
dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Katkılarınız için
teşekkür ediyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerine ve yurt
dışında çalışan vatandaşlarıma
hayırlı olsun diyorum. Gecenin ilerlemiş saatlerinde sizlere iyi
geceler diliyorum. Yüce Meclise saygılar sunuyorum efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Madde üzerinde bir adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 590
sıra sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesindeki
(GEÇİCİ MADDE-43)ün birinci ve ikinci fıkralarının
baş kısımlarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
K. Erdal Sipahi Beytullah Asil E. Haluk Ayhan
İzmir Eskişehir Denizli
Muharrem
Varlı Mehmet
Şandır
Adana
Mersin
Geçici Madde-43: Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte 45 yaşını
tamamladıkları yılın sonuna kadar, her ne sebeple ve hangi
aşamada olursa olsun
Birinci fıkra
kapsamında bulunan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 45
yaşını tamamlamış ve üzeri olanlar, talepleri hâlinde
15.000 Euro
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, önerge sahipleri tarafından önerge üzerinde bir düzeltme
yapıldığı için önergeyi yeniden okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 590
Sıra Sayılı kanun teklifinin 2nci maddesindeki Geçici madde
43ün ikinci fıkrasının baş kısmının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
K. Erdal Sipahi Beytullah Asil Haluk Ayhan
İzmir Eskişehir Denizli
Muharrem
Varlı Mehmet
Şandır
Adana Mersin
Birinci fıkra
kapsamında bulunan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 45
yaşını tamamlamış ve üzeri olanlar, talepleri hâlinde
15.000 Euro
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLİ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN KEMAL
YARDIMCI (İstanbul) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Erzurum) Katılıyoruz Değerli Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Askerlik
çağının bitimi yasalar gereği 46 yaştır. Bu
nedenle bu yaşın altında olanların (küçük olanların)
temel askerlik eğitimini yapmaları, 46 yaş ve üzerinde
olanların ise askerlik çağı dışına
çıktıkları için temel eğitimden muaf tutulmaları
gerekir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 3ü okutuyorum:
MADDE 3 - 16/6/1927 tarihli
ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 8 - Vatani
görevini yapmakta iken barışta ve savaşta, yurt içinde ve yurt
dışında, görev esnasında veya görev dışında
görevlerinden dolayı, bir saldırıya veya kazaya uğrayan
yedek subaylardan, sağlık kurumlarında tedavisi devam edenlere,
olay/kaza tarihinden itibaren 36 ayı geçmemek üzere, terhislerini takip
eden aybaşından itibaren ve tedavi gördüğü sağlık
kurumunca düzenlenen "tedavisinin devam ettiğini belirtir"
sağlık kurul raporuna istinaden, görevdeki emsali yedek subayın
(karargahta görevli, bekar) net maaşının 2/3'ü (27/6/1989
tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinde
belirtilen ek tazminatlar ile 14/7/1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna
göre ödenen tazminat ve yabancı dil tazminatı hariç) her ay
sağlık yardımı olarak bağlı olduğu Kuvvet
Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik
Komutanlığı tarafından ilgili bütçe tertibinden ödenir. Bu
ödemeden sigorta primi dahil hiçbir kesinti yapılmaz ve tedavi süresinde
yapılan sağlık yardımı personelden tahsil edilmez.
Olay/kaza durumu, keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan,
her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat
sağlamak veya zarar vermek maksadından doğmuş olursa
sağlık yardımı ödenmez.
Tedavisi devam edenlerden;
a) Haklarında
düzenlenecek kesin işlemli sağlık kurulu raporu ile 8/6/1949
tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununun mülga 45 inci maddesi kapsamında vazife
malûlü ya da mülga 64 üncü maddesi kapsamında harp malûlü
aylığı bağlananlar ile 31/5/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 47 nci maddesi kapsamında vazife/harp malûlü
aylığı bağlananlara aylık bağlanma tarihini takip
eden aybaşından itibaren,
b) Malûllük durumu
oluşmaksızın tedavisi, kesin işlemli sağlık
kurulu raporu ile sonlandırılanlara, raporunu takip eden
aybaşından itibaren, sağlık yardımı ödenmesi
sonlandırılır."
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4 - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
MADDE 5 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Siirt Milletvekili Memet Yılmaz
Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kilis Milletvekili
Hasan Kara ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinin
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 280
Kabul : 280
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Fatih
Metin
Burdur Bolu
Vatandaşlarımıza
ve silahlı kuvvetlerimize hayır getirmesini diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 2 Şubat 2011 Çarşamba günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı geceler
diliyorum.
Kapanma Saati: 23.59