DÖNEM: 23 CİLT: 91 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
57nci
Birleşim
2 Şubat 2011 Çarşamba
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Artvin
Milletvekili Ertekin Çolakın, Artvin iline yapılan
yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Türk tekstil sektörü ve ithal
kumaşa ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Isparta Eğirdir Gölü Havza Koruma
Planına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız ve 23 milletvekilinin, Haydarpaşa Tren
Garının çatısında çıkan yangın ile ilgili
iddiaların araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1011)
2.-
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, gıda denetiminde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1012)
3.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve 19 milletvekilinin, çocuk
evlilikleri sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1013)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve 19 milletvekilinin, F tipi
cezaevi uygulaması ve tecrit politikası nedeniyle yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1014)
B) Önergeler
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun (6/2295) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/254)
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, bugünkü birleşimde Eğirdir
Gölüyle ilgili yaptığı gündem dışı
konuşmasına Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun, bu
konudaki çalışmaların son noktasına gelindiğini
bildirdiğine ilişkin açıklaması
2.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, İstanbulda DİSKin dört
otobüsüne el konulduğuna ilişkin açıklaması
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
özelleştirmeyle ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
4.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
konuşmasında olayları çarpıttığına
ilişkin açıklaması
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/524) esas
numaralı, Hakkârinin Ormancık köyünde 12 kişinin öldürülmesi
olayıyla ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına dair önergenin
görüşmelerinin Genel Kurulun 02/02/2011 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- (10/769) esas
numaralı, su ürünleri sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına dair
önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 02/02/2011 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- (10/339),
(10/375), (10/537) ile (10/763) esas numaralı, engellilerin
sorunlarıyla ilgili Meclis araştırması açılmasına
dair önergelerin görüşmelerinin Genel Kurulun 02/02/2011 Çarşamba
günkü birleşiminde birleştirilerek yapılmasına ilişkin
CHP Grubu önerisi
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları
Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep
Dağının; Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin;
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali
Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
IX.-
KAPALI OTURUMLAR
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, EPDK tarafından verilen elektrik enerjisi
üretim lisanslarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/17756)
2.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Balıkesir ve
ilçelerindeki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/17757)
3.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, nükleer santral kurulması için yapılan
görüşmelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/17758)
4.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, ülkemizdeki bor madeni rezervine ve
kullanımına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/17825)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.04te açılarak iki oturum yaptı.
Malatya
Milletvekili Ömer Faruk Öz, TOKİnin Malatya ilinde yapmış
olduğu yatırımlara,
Çankırı
Milletvekili Nurettin Akman, Çankırı ilinde yapılan
yatırımlara,
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Gazeteci Yazar Abdi İpekçinin 32nci
ölüm yıl dönümüne,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 28 milletvekilinin, zihinsel engelli
çocukların eğitiminde yaşanan sorunların (10/1007),
Antalya
Milletvekili Tayfur Süner ve 30 milletvekilinin, Akdeniz Bölgesindeki
hidroelektrik santrallerinin çevreye zararlarının ve ÇED
raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun (10/1008),
Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan ve 26 milletvekilinin, sulama birliklerinin
elektrik borçları nedeniyle yaşanan sorunların (10/1009),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 milletvekilinin, biyolojik
çeşitliliğin korunmasında yaşanan sorunların (10/1010),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin,
Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin,
Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün,
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
Ordu Milletvekili
Rahmi Günerin,
Adalet Komisyonu
üyeliğinden çekildiklerine ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, Tanzanya Temsilciler Meclisi
Başkanı Anne Makindanın vaki davetine icabetle, beraberindeki
Parlamento heyetiyle Tanzanyaya resmî bir ziyarette bulunmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan:
(10/830) esas
numaralı, PTT Genel Müdürlüğünde çalışan taşeron
işçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına dair önergenin
görüşmelerinin Genel Kurulun 01/02/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin BDP,
(10/426) esas
numaralı, Türkiyede yerel basın ve medya
kuruluşlarının ve çalışanlarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına dair
önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 01/02/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP,
(10/133) ile
(10/381) esas numaralı, muhtarların sorunlarıyla ilgili Meclis
araştırması açılmasına dair önergelerin
görüşmelerinin Genel Kurulun 01/02/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP,
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 4üncü sırasında yer alan 590 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bu kısmın 3üncü
sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 1 Şubat 2011 günkü (bugün)
Birleşiminde 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümünde yer alan maddelerin
oylamalarının tamamlanmasından sonra 590 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarına devam etmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
Görüşmeleri
izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden;
Suriye-Türkiye
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı İsmet Mahli ve
beraberindeki Parlamento heyetine,
AGİT
Parlamenter Asamblesi Başkanı Petros Efthymiouya,
Başkanlıkça
Hoş geldiniz denildi.
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın; 5442 Sayılı İl İdaresi
Kanununun 2nci Maddesi
(D) Fıkrasına (3) Numaralı Bendin Eklenerek
Değiştirilen Adların Kullanılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/233) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Sayıştayda
boş bulunan 6 üyelik için yapılan seçim sonucunda;
Sayıştay
meslek mensupları kontenjan grubundan Nükrettin Parlak, Rasim Doğan,
Zekeriya Tüysüz ve Nejla Eroğlunun,
Maliye
Bakanlığı meslek mensupları kontenjan grubundan Gazi
Kapanın,
Diğer meslek
mensupları kontenjan grubundan Fikri Özkökün,
Sayıştay
üyeliklerine seçildikleri açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/883)
(S. Sayısı: 568),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
2nci
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep
Dağının; Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla
Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serterin; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin; Adana Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
üçüncü bölümüne kadar kabul edildi.
3üncü
sırasına alınan, Siirt Milletvekili Memet Yılmaz
Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kilis
Milletvekili Hasan Kara ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (2/831, 2/778, 2/824) (S.
Sayısı: 590) görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık
oylamadan sonra kabul edildi ve kanunlaştı.
2 Şubat 2011
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 23.59da son verildi.
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
Fatih
METİN |
Harun
TÜFEKCİ |
Yaşar
TÜZÜN |
|
Bolu |
Konya |
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
No.:
74
II.- GELEN KÂĞITLAR
2 Şubat 2011 Çarşamba
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız ve 23 Milletvekilinin, Haydarpaşa Tren
Garının çatısında çıkan yangın ile ilgili
iddiaların araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1011) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/12/2010)
2.-
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, gıda denetiminde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/1012) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)
3.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve 19 Milletvekilinin, çocuk
evlilikleri sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/1013) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve 19 Milletvekilinin, F tipi
cezaevi uygulaması ve tecrit politikası nedeniyle yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/1014) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)
2 Şubat 2011 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 57nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Üç arkadaşıma gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Artvin iline yapılan
yatırımlar hakkında söz isteyen Artvin Milletvekili Ertekin
Çolaka aittir.
Sayın Çolak, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Artvin Milletvekili Ertekin
Çolakın, Artvin iline yapılan yatırımlara ilişkin
gündem dışı konuşması
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye genelinde olduğu
gibi ilimiz Artvin de hızla değişiyor ve gelişiyor.
Artvin, coğrafi olarak zor bir bölgede, zor bir
coğrafya. Artvin, barajlar ve enerji şehri oluyor. Bilindiği
gibi, Çoruh Nehri ülkemizin en hızlı ve en önemli nehirlerinden
birisidir. Çoruh Nehri üzerinde irili ufaklı yaklaşık yirmi yedi
adet baraj planlanmış durumdadır. Bu barajlardan Muratlı ve
Borçka barajları tamamlanmış, üretim yapmakta, Deriner
Barajı bu yıl içerisinde bitecektir, Artvin Barajının
inşaatı başladı, Yusufeli Barajıyla ilgili de
-yollarıyla ilgili- iki gün sonra ihalesi yapılacaktır yolların,
inşallah bu yıl içerisinde Yusufeli Barajının da ihalesi
yapılmış olacaktır.
Çoruh Vadisi üzerindeki barajlar tamamlandığı zaman
ülkemizdeki hidroelektrik enerjisinin yüzde 27si Artvin
sınırları içerisinde üretilmiş olacaktır. Bu, ülkemiz
açısından gerçekten de önemli bir yatırımdır. Bu
nedenle, Artvin ili barajlar ve enerji şehri olmaktadır.
Diğer taraftan, değerli arkadaşlarım, Artvin
ili, tüneller, köprüler ve viyadükler şehri olmaktadır. Artvin
sınırları içerisindeki bütün kara yolları yeniden
yapılmaktadır. Yolların bir bölümü
tamamlanmıştır, bir kısmınınsa
inşaatları devam etmektedir. Bu yol çalışmaları
içerisinde, arkadaşlar, onlarca büyük köprü, onlarca viyadük ve elli
beş adet tünel yapılmaktadır. Burası çok önemlidir
değerli arkadaşlarım.
İlimizde yapımına başlanan elli beş adet
tünelden yirmi beş adedi yapılmıştır arkadaşlar.
Yapılacak demiyoruz, yirmi beş adet tünel
yapılmıştır. Bu tünellerin içerisinde bir tanesi var ki
arkadaşlar, elli altmış yıldan beri Cankurtaran Tünelinin
yapılması Artvin halkı tarafından beklenmektedir.
Geçtiğimiz 29 Ekim tarihinde bu tünelin temeli atıldı ve
altmış yıllık bu hasret artık bitmiştir,
inşaatı hızlı bir şekilde devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar, şimdi bir resim
göstereceğim sizlere. Hani şimdi bazıları diyor ki, Yani,
ne yapılıyor bölgede? Şurada bir köprü resmi var, hemen
altında da aynı bölgeye daha önce yapılmış olan küçük
bir köprü var, görünmüyor. Bu köprünün uzunluğu 350 metre ve
ayaklarının yüksekliği 135 metre değerli
arkadaşlarım. Dengeli konsol köprü deniliyor buna, yeni bir teknolojiyle
yapılmış ve ilimizde bunlardan onlarca yapılan köprü var ve
her biri, dünya standartlarında yapılan viyadükler ve köprüler
değerli arkadaşlarım.
Diğer taraftan, Artvin eğitim şehri oluyor. Bütün
illerde olduğu gibi, biliyorsunuz ki, bizim ilimizde de Çoruh Üniversitesi
kuruldu ve bu üniversite kurulduktan sonra âdeta kaderine terk edilmiş
olan eğitim çalışmaları, ciddi bir manada altyapı
çalışmaları tamamlanıyor. Fakülteler, yüksekokullar,
yurtlar, fen liseleri, Anadolu öğretmen liseleri; gerçekten de ülkemizin
son teknolojiyle yapılan en modern okulları, spor salonları,
statları bölgede
Âdeta bölge şantiye hâline geldi,
yatırımlar hızlı bir şekilde devam ediyor.
Diğer taraftan adliye sarayları, cezaevleri ve ilimizde
hangi alanda yatırım yapılması gerekiyorsa bu
yatırmalara devam ediliyor.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) HESler ne oldu? HESlere gel,
HESlere!
ERTEKİN ÇOLAK (Devamla) Sizin onlara aklınız
ermez!
Ülkemizde yılda 45 milyar dolar enerjiye biz para ödüyoruz
değerli arkadaşlarım. Geçmişte Çoruh Nehri akar, Türkler
bakar. deniliyordu ama bugün artık o denilmiyor. Çoruh Nehrinin üzerinde
barajlar yapılıyor, millî kaynaklar seferber edilmiş durumda.
Değerli arkadaşlarım, enerjimizi kendimiz
üretiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Meydancıka gidemiyorsun
Meydancıka!
BAŞKAN Sayın Çolak, teşekkür ederim.
ERTEKİN ÇOLAK (Devamla) Ben de teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz, Türk tekstil
sektörü ve ithal kumaş hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğluna aittir.
Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, Türk tekstil sektörü ve ithal kumaşa
ilişkin gündem dışı konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; bize malı satıyorlar.
Bugüne kadar yaklaşık tekstil sektörüne 100 milyar dolarlık
makine satmış Avrupadaki üreticiler. Mal satarken hiçbir şey
söylemiyorlar ama malı sattıktan sonra Avrupa Birliği, gümrük
birliği, hiç bunlara bakmaksızın
Ben her zaman söylüyorum, bana
faydası olmayan bir gümrük birliğini ben ne yapayım! Biz,
biliyorsunuz, bir gümrük birliği
Bir de Meclisten bu sene bir yasa
çıkardık, devlet yardımları diye, yani devletin
teşvik edeceği sektörlerde elimizi ayağımızı
bağladık. Maalesef, bugüne kadar 10 milyon metrekare kumaş
gelmiş Çinden. Biz kendi değerlerimizi, kendi üretimimizi, kendi
katma değer yaratan mallarımızı koruyamayacaksak
yazıklar olsun bize!
Antidamping soruşturması
Ama bu sadece Dış
Ticaret Müsteşarlığının görevi değil. Ben,
Dış Ticaret Müsteşarlığının bu konuda
ülkenin çıkarlarını, ülkenin menfaatlerini çok iyi koruyacağına
inanıyorum ama sadece Dış Ticaret
Müsteşarlığı değil, hepimizin buna elvermesi
lazım.
Değerli arkadaşlarım, antidamping
soruşturması iki yıldır devam ediyor ama ürünler girmeye
çalışıyor, ürünler giriyor. Altını çiziyorum, iplik
fiyatının altında kumaş giriyor, dünyadaki iplik
fiyatlarının altında. Dikkatlerinizi çekiyorum. Şimdi, biz,
tabii, kendi kaynaklarımızı, kendi katma değer yaratan
kaynaklarımızı korumak zorundayız, bu bizim görevimiz ama
sektörleri de korumak lazım. Bir kere, hazır giyim gelmesin bu ülkeye
arkadaşlar. Yani biz kumaş ithalatının bu kadar metrekare
olduğunu söylüyoruz, bir de hazır giyim geliyor.
Tabii, Türkiyede üretilmeyen mallar var. Örneğin, sentetik
kumaş; bunlar için biz bir şey söyleyemeyiz. Türkiyede üretilmeyen
bir mal varsa, buyursun gelsin, üretelim ama katma değer yaratalım.
Yine, Laleli, Osmanbey, bu civarda, özellikle Rusyayla çok
yoğun ticaret yapan sektörlerimiz var. Burada, örneğin, dahilde
işleme belgesini bir türlü yaşama geçiremiyoruz.
Yine, yurt dışında üretip, Türkiyeye ithal edip,
Türkiyeden de yurt dışı mağazalarına ihracat yapan
firmalarımız var. Yani dışarıda üretiyor, örneğin
Mısırda üretiyor, buraya getiriyor ama bunlara da her türlü
kolaylığı sağlamak zorundayız. Yani Türkiye bir makine
mezarlığı oldu.
Yine söylüyorum, biz, eğer bu gümrük birliği ve devlet
yardımlarıyla ilgili Avrupa Birliğiyle oturup
Üçüncü dünya
ülkeleriyle olan ticarette aynı duyarlılık bu şekilde devam
ederse arkadaşlar, Türkiyede bugün kumaş, yarın Türk sanayisi
kalmaz. Aşırı bir rekabetçilikle ve değişik yollarla
vergilerini vermeden antidamping soruşturmasını
yaklaşık iki yıldır bitiremedik. Bizim bu ürünlere sahip
çıkmamız lazım ama maalesef sadece Dış Ticaret
Müsteşarlığının görevi değildir bu. Dış
Ticaret Müsteşarlığının, yine söylüyorum, Türkiye'nin
hak ve hukukunu koruyacağına ben yürekten inanıyorum ama
orası da bir yerde gelip tıkanıyor. Mesele Avrupa Birliği
Genel Sekreterliği, mesele üçüncü ülkelerle yani Dünya Ticaret Örgütüyle
oturup bu konuyu çözmemiz lazım. Yani Türkiye makine
mezarlığı oluyor, Türkiyede katma değer yaratan ürünler
yok oluyor; ürünlerimize sahip çıkalım, üretimimize sahip
çıkalım.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, Isparta Eğirdir Gölü
Havza Koruma Planı hakkında söz isteyen Isparta Milletvekili Süleyman
Nevzat Korkmaza aittir.
Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmazın, Isparta Eğirdir Gölü Havza Koruma Planına
ilişkin gündem dışı konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Eğirdir Gölü Havza Koruma Planı ve göl
etrafındaki yerleşim yerleri için öngörülen özel hükümlerden
bahsedeceğim. Kaş yapalım derken nasıl göz
çıkartılır, insanlar nasıl bir umutsuzluk ve çaresizlik girdabına
itilir, insanlar yüzlerce yıldır barış ve gönül huzuru
içerisinde çevresel değerlerle iç içe yaşarken nasıl bu
değerlere düşman edilir, bunlardan bahsedeceğim.
Eğirdir Gölü, aynı zamanda içme ve kullanma suyu olarak
da kullanılan ülkemizin en güzel göllerinden birisidir. Yüzlerce
yıldır Anadoluya, insanlarımıza sayısız faydalar
sunmuş ve hâlâ daha güzellikler ve imkânlar sunmaya devam ediyor. Elbette
ki korunması lazım. Ancak, üreteceğimiz bu çözümler verimli,
etkili ve insancıl olmalı. Yaratılan her şey insan için
olduğuna göre, bulduğunuz çözümlerin de insan odaklı
olması, insanlara eziyet vermemesi gerekiyor. Aksi takdirde,
insanları, korumaya çalıştığınız
değerlere husumet besler hâle getirirsiniz.
Aynı zamanda hemşehrimiz bildiğimiz Sayın
Çevre Bakanımıza seslenmek istiyorum: Elbette göl
havzasının korunması için özel tedbirler gerekiyor. Ancak,
yaptığınız düzenleme mevcut problemleri çözmek için emek,
alın terine dayalı uzun soluklu çalışmalar içermiyor. Yasak
getirmek, men etmek gibi kolaycı bir üslubu benimsemiş gözüküyor. Bu
yönetmelik, göl kenarındaki yerleşim alanı içerisindeki köyler
için tarım, hayvancılık, turizm ve yerleşimde
kısıtlamalar, hatta köy yerleşim alanına yapılan ve
imara uymayan yapıların yıktırılması hükmü
getirmektedir. Kendi köyünde, evinde yirmi beş yıldır oturan
köylümüzün evini plansız yapı olarak değerlendirmekte, sanki tüm
köylerimiz bundan farklıymış gibi yıkılması
istenmektedir. Sayın Bakan, siz de biliyorsunuz ki, göl kenarında
bulunan evlerin yüzde 75inin -ki, 2 bin haneye ve yaklaşık 100 bin
kişiye tekabül etmektedir- inşaat izni yoktur. Bu işler bu kadar
kolay mı arkadaşlar? İnsanların kırk yıllık
ocaklarını yıkacaksınız ya da yıkma tehdidiyle
korku içinde yaşamalarını isteyeceksiniz. Bu insanlar
çoluğunu çocuğunu evlendirecek, köyüne ev yapacak, Yapma!
diyeceksiniz. Bulduğunuz çözüm bu mudur Sayın Bakan? Bu alanlar
içerisinde insanlara 4 büyükbaş, 10 küçükbaş hayvandan fazla
beslemeyin. diyeceksiniz, balık ve deniz ürünlerinin işlenmesini
yasaklayacaksınız. Hayvancılık politikalarınız
yüzünden şirketler bile zor duruma düşerken, elinin emeğiyle
geçinen bu insanların da üç kuruşla ayakta kalmalarını çok
göreceksiniz.
Göl yükselme kodu 920 metre baz alınarak
hesaplanmış, 100 metre de koruma bandı ilave edilmiş. Yani
yaklaşık 1 kilometrelik bir mesafede ne herhangi bir binaya ne de
hayvancılık ve tarımsal faaliyetlere müsaade var. Peki,
Türkiye'nin elma üretiminin yüzde 25ini karşılayan, çekirdekli meyve
üretiminin başkenti sayılan Eğirdir Gölü kenarındaki Senirkent,
Gelendost, Yalvaç ve Eğirdir ovalarındaki meyveciliği ne
yapacağız? Burada tarımsal ilaçlama var, yağmurla birlikte
göle ulaşan tarım ilaçlı içerikli yağmur suları var.
Buradaki zirai faaliyetleri de mi yasaklayacağız? Eğirdir ve
çevresinin turizme açılması çalışmalarına ara mı
vereceğiz? Biliyorsunuz ki turizm, aslında bir bakıma da
tüketimdir. Bu kısır ve kolaycı yaklaşımı görünce
insanın aklından şu soruyu sormak gerekiyor: Oldu olacak
Eğirdir Gölünü çerçeveletip duvara asalım, Ispartalı olarak o
bize, biz ona baksın dursun.
Beyler, bu ilkel korumacılık anlayışı
geçen yüzyıllarda kaldı. Şimdi çağdaş olan, bu
değerlerin korunması ama hayatın içinde korunmasıdır,
çevresindeki insanlarla barışık bir hâlde
korunmasıdır. Yıkmanın, yasaklamanın mümkün
olmadığını siz de biliyorsunuz. Basiretli yönetici
uygulamayacağı kararları almaz, dolayısıyla
insanları da Yarın ne olacağız? stresine sokmaz.
Yapılacaklar bellidir. Evet, bu havza korunmalıdır ancak bu
koruma eski yapıları göle zarar vermeyecek şekilde ıslah
edip yeni yapılaşmaya sınırlar, standartlar getirilmesi
şeklinde olmalıdır. Gerek bina atıklarının gerek
hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerin göle zarar vermesini
önlemek üzere arıtma tesislerinin ve kanalizasyon sistemlerinin
kurulmasına derhâl başlanmalıdır.
İnsanlarımızı Eğirdir Gölüne küstürmeden, bu millî ve
bölgesel değerlerimiz hakkında da bilinçlendirme
çalışmalarına bir an önce başlanmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıkma ve yasaklamanın
çözüm olmadığını, üretilecek diğer tedbirlerin ise
onların lehine ve onlarla birlikte karar alınması
gerektiğini söylüyor, yanlış gidişten dönüleceği
temennisiyle, aynı zamanda bir hemşehrimiz olan Sayın Çevre
Bakanını göreve davet ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Sacid Yıldız ve 23 milletvekilinin, Haydarpaşa Tren
Garının çatısında çıkan yangın ile ilgili
iddiaların araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1011)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İstanbul'un en önemli tarihi mekânlarından biri olan ve
dünyada sayılı yapılar arasında gösterilen 104
yıllık Haydarpaşa Tren Garı, çatısında çıkan
yangın nedeniyle büyük bir tehlike atlatmıştır. Tarihi
binanın çatısında yapılan izolasyon
çalışmaları nedeniyle çıkan yangın sonucu gar büyük
hasar görmüş, çökme tehlikesiyle karşı karşıya
kalmış ve yolcuların ulaşımında yaşanan
sorun nedeniyle yolcular başka garlara yönlendirilmiştir.
Yangının ardından basının
karşısına çıkan yetkililer, olayın kısa sürede
kontrol altına alındığına dair naif açıklamalar
yapmışlardır. Fakat yangının asıl
çıkış nedeniyle ilgili herhangi bir açıklamada
bulunmamışlardır. Bu da kafalarda soru işaretlerinin
belirmesine neden olmuştur. Çünkü böylesine tarihi bir yapıda tadilat
yapılmadan önce yapılacak onarım için öncelikle bir proje
çizilerek belediyeye müracaat edilmesi, daha sonra Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan alınacak tadilat ve
onarım izni ile tekrar belediyeye başvurarak ruhsat
alınması gerekmektedir. Tarihi garın çatısında
gerçekleştirilen izolasyon çalışmaları için Kadıköy
Belediyesi'ne başvurulmuş fakat Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan onay alındıktan sonra
tekrar belediyeye bir başvuru yapılarak ruhsat
alınmamıştır. Bu da yapılan çalışmanın
kaçak yürütüldüğünü ortaya koymaktadır.
Ayrıca 2004 yılında Haydarpaşa ve çevresi
"Haydarpaşa Manhattan" projesi olarak gündeme gelmiş,
İstanbul Mimarlar Odası bu bölgenin gökdelenlerle doldurulup
yağmalanmasına karşı büyük mücadele vermiştir. Yeri ve
konumu nedeniyle büyük bir rant bölgesi olarak görülen Haydarpaşa Tren
Garının, bu özelliğinden dolayı kundaklanmış
olabileceği ihtimali de kamuoyunda tartışılmaktadır.
Çünkü bu gibi tarihi eserler otel ya da otopark yapılmak istendiğinde
öncelikle yakılmakta ve kaderlerine terk edilmektedirler.
Yangından hemen sonra itfaiyenin zamanında müdahale
etmediği, geciken müdahalede ise önce 30 metrelik merdivenin
getirildiği; ancak yetmediği, bunun üzerine 50 metrelik bir
merdivenin olay yerine taşındığı ve bunun da yeterli
uzunlukta olmadığı gibi trajikomik ve açıklaması
olanaksız tablonun ortaya çıkması ise Haydarpaşa Tren
Garı'nın gözden çıkarıldığı üzerine
yorumlara neden olmuştur. İstanbul'un hem bir kültür başkenti
oluşu hem de dünyanın sayılı metropollerinden sayılması,
yaşanan olayın ayıbını engellememektedir.
Yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda
Haydarpaşa Tren Garı'nın çatısının yanmasına
neden olan izolasyon çalışmasının ne şekilde, kimlerin
talimatıyla başlatıldığının
araştırılması gerekmektedir. Yangının
Haydarpaşa Tren Garı'nın yeri ve konumundan dolayı bir rant
uğruna kasıtlı olarak yakılıp
yakılmadığının ortaya çıkarılması ise
siyasi iktidarın ve İstanbul'daki yöneticilerin en önemli
görevlerinden biri olmalıdır. Yangında ihmali olan kişi ve
kişiler hakkında derhal gerekli işlemin yapılması
kültür başkentinin olduğu bir ülke için mecburidir.
Bu nedenlerden dolayı Haydarpaşa Tren Garında
çıkan yangının ve müdahale esnasında yaşanan
trajikomik durumların nedenlerinin araştırılması
amacıyla Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Sacid Yıldız (İstanbul)
2) Hulusi Güvel (Adana)
3) Tansel Barış (Kırklareli)
4) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
5) Tekin Bingöl (Ankara)
6) Çetin Soysal (İstanbul)
7) Hüseyin Ünsal (Amasya)
8) Ali Oksal (Mersin)
9) Hüsnü Çöllü (Antalya)
10 Ahmet Küçük (Çanakkale)
11) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
12) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
13) Şevket Köse (Adıyaman)
14) Atila Emek (Antalya)
15) Gökhan Durgun (Hatay)
16) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
17) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
18) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
19) Ensar Öğüt (Ardahan)
20) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
21) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
22) Rahmi Güner (Ordu)
23) Bilgin Paçarız (Edirne)
24) Nevingaye Erbatur (Adana)
2.- Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman Milletvekili Ayla Akat
Atanın, gıda denetiminde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1012)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gıda üretim, tüketim ve satış yerlerinin
denetiminde yaşanan eksikliklerin nedenlerinin belirlenmesi ve insan
sağlığı üzerindeki etkilerinin tespit edilerek gerekli
tedbirlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98, İç
Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
Ayla
Akat Ata
BDP
Grup Başkanvekili
Gerekçe:
Gıda güvenliği ve güvenli gıda üretimi ve tüketimi
insanın en temel haklarından biri kabul edilmektedir. Bu nedenledir
ki, gelişmiş ülkeler kendi gıda güvenliği sistemlerini
insan sağlığını dikkate alarak sürekli geliştirme
ihtiyacı içerisindedirler.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de, gıda ile ilgili
sorunlar, gıda güvencesi ve gıda güvenliği olmak üzere iki
açıdan ele alınmaktadır. Gıda güvencesi;
Birleşmiş Milletler'in kabul ettiği ve sosyal devlet
anlayışı çerçevesinde yer alan, herkesin yeterli ve dengeli
beslenmesi için gerekli gıdaya ulaşma hakkının güvence
altına alınmasıdır.
Gıda güvenliği ise, salt az gelişmiş ülkelerin
sorunu olarak görülmemekte neredeyse dünya ülkelerinin tümünde yaşanan bir
sorun olarak kabul görmektedir. Özellikle, günümüzdeki bilimsel ve teknik
gelişmelerle birlikte çevresel kirlilik ve endüstriyel atıklar,
insanların güvenli gıdaya ulaşmalarına büyük ölçüde engel
teşkil etmektedir. Bunun yanı sıra, üretilen ve satışa
sunulan gıda maddelerinin denetiminin yapılması da büyük önem
taşımaktadır. Gıdaların üretimi, işlenmesi,
taşınması, depolanması ve tüketiciye
ulaştırılması aşamalarında asgari teknik ve
hijyenik koşulların sağlanması, halk
sağlığı açısından önemlidir. Türkiye'de de
gıda denetimi alanında Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının dört binin üzerinde personelinin bulunmakta
olduğu, yine bu personelin denetimden geçirmekle sorumlu olduğu
ruhsatlı elli binin üzerinde gıda üretim ve üç yüz binin üzerinde ise
gıda satış ve tüketim yerinin bulunduğu bilinmektedir.
Ancak ruhsatlı yerlerin dışında sayıları binlerle
ifade edilen ruhsatsız gıda üretim, satış ve tüketim
yerleri bulunduğu gerçeği de bilinmektedir. Özellikle merdiven
altı diye tanımlanan kayıt dışı üretimin yüksek
düzeyde olması, gıda maddeleri üretiminin büyük bir
çoğunluğunun uygun olmayan koşullarda gerçekleştirilmesi,
üretimde teknik personelin çalıştırılmaması, yeterli
ve istenen düzeyde denetimlerin yapılmaması gibi sorunlar,
yaşanan sıkıntıların büyük bir kısmını
oluşturmaktadır.
Yine gıda maddeleri, sadece ülke içinden temin edilen
hammaddeler ile değil aynı zamanda ithal edilen hammaddeler de
kullanarak çok değişik bileşimlerde, çok farklı
şekillerde üretilmekte çok farklı yerlere, şehirlere hatta
ülkelere gönderilmekte ve çok farklı tüketiciler tarafından tüketilmektedir.
Bu kapsamda gıda denetim programlarına ilişkin 2009
yılı sonuçları Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı tarafından açıklanmıştır.
Bakanlıkça, içerik ve etiket denetimi olarak iki ayrı kategoride
denetim programının yürütüldüğü, etiket denetimlerindeki olumsuz
örneklerin oranının düşük kaldığı, içerik
denetimlerinde ise olumsuz örneklerin yoğun olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Süt ve süt ürünleri,
kırmızı et ve unlu mamuller denetiminde olumsuz örnek
oranının ortalamanın altında kaldığı,
kanatlı eti, pekmez, bal, kuru meyveler, bitkisel yağlar,
şekerli mamullerdeki denetim sonuçlarındaki olumsuz sonuç
oranının ise oldukça yüksek olduğu görülmüştür.
Gıda denetimi alanında gerekli tedbirlerin
alınmaması ve denetimlerin yapılmaması beraberinde halk
sağlığını da tehlike altına sokmaktadır.
İnsanların beslenmesi için yeterli ve güvenli gıdaya ulaşma
sorumluluğuna göre adım atılması gereği, sadece
Türkiye'de değil tüm dünyada yaşamsal öneme sahip bulunmaktadır.
Bu nedenle, gıda üretim, tüketim ve satış
yerlerinin denetiminde yaşanan eksikliklerin nedenlerinin belirlenmesi ve
insan sağlığı üzerindeki etkilerinin tespit edilerek
gerekli tedbirlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98,
İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
3.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan ve 19 milletvekilinin, çocuk evlilikleri sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1013)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde yüksek oranlarda gerçekleşen kız çocuğu
evliliklerinin araştırılarak çocuk istismarına olanak
sağlayan bu evliliklerin gerçekleşmesini önlemek üzere
alınabilecek acil tedbirlerin araştırılarak tespit edilmesi
amacıyla Anayasanın 98inci İçtüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması
için gereğini arz ederiz.03.12.2010
1) Pervin Buldan (Iğdır)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
15) Osman Özçelik (Siirt)
16) Özdal Üçer (Van)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Çocukların iradesi baskı altına alınarak
gerçekleştirilen erken yaşta evlilikler çok ciddi bir sorun
odağını oluşturmaktadır. Birçok karmaşık
nedenden kaynaklanan bu sorun hayati sonuçlar ortaya koymaktadır. Kız
çocuğu evlilikleri meydana getirdiği yıkımlar nedeni ile
günümüzde hem çocuk istismarı hem de kadına yönelik şiddet
olarak kabul edilmektedir. Bu evlilik türü ülkemizin yaklaşık olarak
bütün bölgelerinde yaygın olarak gerçekleştirilmektedir. Ataerkil
yapı tarafından normalleştirilerek meşru hale getirilen
kız çocuğu evlilikleri her üç evlilikten birini kapsayacak derecede
yüksek bir orana tekabül etmektedir. Erken yaşta evlilikler
yıkım getirmektedir. Bu kapsamda çocuk gelinlerin öncelikle
eğitim hayatı son bulmaktadır. Erken yaşta evlendirilen
kız çocukları okuldan alınmaktadır ve bu nedenle okuldan
ayrılmak zorunda kalan kız çocuğu sayısı çok ciddi
rakamlarla ifade edilmektedir. Bunun yanı sıra çocuk gelinler ruhsal
ve bedensel çöküntü içerisine girmektedirler. Erken yaşta evlendirilen
kız çocukları birçok ruhsal sorun yaşadıkları gibi
bedensel olarak da ciddi sağlık sorunlarının etkisine açık
hale gelmektedirler. Kız çocukları, bedensel gelişimini
tamamlamadan çocuk yaşta anne olmanın beraberinde getirdiği
risklerin mağduru olmaktadırlar. Toplumsal ve ruhsal gelişimini
tamamlayamadan evlendirilen kız çocukları evlilik sonrasında,
arkadaşlarından kopma, özgüven eksikliği, toplumsal faaliyetlere
katılımdan uzaklaşma gibi problemler yaşamaktadırlar.
Ve bütün bunların yanı sıra çocuk olmaları nedeniyle
yetişkin istismarına karşı savunmasız olan kız
çocukları eşleri tarafından fiziksel, duygusal, sözel ve hatta
cinsel şiddete maruz kalabilmektedirler. Bütün bu şiddet
sarmalının bir sonucu olarak erken yaşta evlendirilen kız
çocukları ya kaybolmakta ya da özkıyım yolunu seçerek
yaşamlarına son vermektedirler. Nitekim kaybolan ve intihar
girişiminde bulunan çocukların önemli bir kısmının
erken yaşta evlendirilen kız çocukları olduğu
görülmektedir. Türkiye basınında hemen her gün bu nitelikte
gerçekleşen acı olaylar sıklıkla yer almaktadır. Oysa
Türkiye'nin 1949 yılında imzaladığı İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi'ne göre "Yetişkin her erkeğin
ve kadının, ırk, yurttaşlık veya din
bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya
uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır.
Evlenme sözleşmesi, ancak evleneceklerin özgür ve tam iradeleriyle
yapılır..." Ancak çocuk gelinler gerçeği bu ilke ile
bağdaşmamaktadır. Kadına Karşı Her Türlü
Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne taraf olan
Türkiye "Çocuğun erken yaşta nişanlanması veya
evlenmesi hiçbir şekilde yasal sayılmayacak ve evlenme asgari yaşının
belirlenmesi ve evlenmelerin resmi sicile kaydının mecburi
olması için, yasama dâhil gerekli tüm önlemler
alınacaktır." hükmünü kabul etmiştir. Yine Türkiye'nin
taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 36. maddesinde
"Taraf devletler, esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek
başka her türlü sömürüye karşı çocuğu korurlar."
denilmektedir. Ancak, Türkiye yasalarında kısmi düzenlemeler
yapılmış olsa da bugün itibari ile kız çocuğu
evliliklerinin çok yüksek oranlarda gerçekleşmesi devletin üzerine
aldığı sorumlulukları yeterince icra edemediğini
göstermektedir. Bu nedenle, Çocuk istismarının bir tezahürü olan
kız çocuğu evliliklerinin gerçekleşmesini önlemek üzere
alınabilecek acil tedbirlerin araştırılarak tespit edilmesi
amacıyla bir meclis araştırma komisyonunun kurulması
aciliyet arz etmekle beraber ülkemiz açısından fayda
sağlayacaktır.
4.- Diyarbakır Milletvekili
Akın Birdal ve 19 milletvekilinin, F tipi cezaevi uygulaması ve
tecrit politikası nedeniyle yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1014)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
F Tipi cezaevleri ve tecritin yarattığı sorunlar,
bu durumdan mahkumların nasıl olumsuz etkilendiği, sürdürülen
tredman politikasının yarar sağlayıp
sağlamadığı, cezaların infazında yasalardaki
adaletsizliklerin saptanması konularında araştırma yapmak
amacıyla Anayasanın 98'nci, İçtüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri
uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını
dilerim. 03.12.2010
1) Akın Birdal (Diyarbakır)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10 İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye'de çeşitli tiplerde 368 cezaevi bulunmaktadır.
Bunlardan birisi de F Tipi cezaevleridir. 4966 kişi kapasiteli 13 F Tipi
cezaevi bulunmaktadır.
F Tipi cezaevleri koğuş sisteminin uygun
olmadığı gerekçesi ile gündeme gelmiştir. Ancak
kullanılmaya başlanıldığı 2001 yılından
bu yana sürekli sorun oluşturmuştur. Sorun F Tipinin tecride ve
yalnızlaştırmaya dayalı bir ceza infaz sistemine
dayanıyor olmasından kaynaklanmaktadır.
F Tipi hapishaneler 1 ve 3 kişilik hücrelerden
oluşmaktadır. Tek kişilik hücrelerde kalan mahkumlar hiç
kimseyle fiziki ve sosyal ilişki kuramamaktadırlar. Üç kişilik
hücrede kalanlar ise aynı hücreyi paylaştıkları
kişilerde başkasını görememektedir. Böylelikle mahkumlar
diğer mahkumlardan ve dış dünyadan
yalıtılmaktadır.
F Tipi cezaevlerindeki tecrit uygulamasının temel
amacı tredman yani "iyileştirmedir". Mahkumlar
cezalarını çekmenin yanı sıra bir de iyileştirme
programına tabi tutulmaktadırlar. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasanın 26/2 maddesi
"hükümlü ceza infaz kurumunun güvenlik ve iyileştirme
programlarına tam bir uyum göstermekle yükümlüdür" demektedir.
Böylelikle çekilen cezaya bir başka ceza daha eklenmektedir.
Devlet eliyle sürdürülen bu uygulama insan hak ve özgürlüklerine
aykırı bir durumdur. İnsanlık dışı
uygulamalar 10 yıldan beri mahkumların tek ses duyurabildikleri
açlık grevi, ölüm orucu gibi etkinliklerle protesto edilmiş, bu
eylemlerde 130'dan fazla mahkum yaşamını yitirmiştir. Ancak
sorunlar bitmemiş aksine ağırlaşarak bu güne
gelmiştir. Keyfi uygulamalar, tecrit koşullarını daha da
ağırlaştırmaktadır.
Süren hak ihlalleri ile yalnızlaştırma ve tecrit
uygulamalarına ilişkin basına yansıyan, mahkumların ve
yakınlarının bildirdiği kimi örnekler şunlardır:
Ceza dışında "iyileştirme
koşullarına" uyum göstermeyen mahkumlar cezaları
dışında disiplin cezalarına
çarptırılmaktadır. Bu durum tecridin koşullarını
ağırlaştırmakta hatta tahliyeleri bile engellemektedir.
Sincan F Tipinde, Ali Okuyucu adlı mahkumun tahliyesi disiplin cezası
gerekçesi ile ertelenmiştir.
Benzer uygulamalar
ağırlaştırılmış müebbet cezasına
çarptırılmış mahkumlarda da görülmektedir. Örneğin,
Muzaffer Öztürk'e 32 ay ziyaret, 33 ay iletişim, Ali Gülmez'e 34 ay
ziyaret, 20 ay iletişim, Ali Baba Arı'ya 34 ay ziyaret, 33 ay
iletişim, Kemal Ayhan'a 32 ay ziyaret, 33 ay iletişim, Cihat Kaplan'a
25 ay ziyaret, 25 ay iletişim, Emin Alakuş'a 9 ay ziyaret, 8 ay
iletişim yoksunluğu cezası verilmiştir.
Ali Öztürk adlı Vandan tedavi için gelen mahkum ise
"sevkin Sincana çıktı" denerek geri gönderilmemektedir.
Sincan F Tipinde kalan Abdülsamet Çelik için
"dışarıda tedavi edilmesi gerekir" diye hastanelerin
verdiği raporlar Adli Tıp Kurumunca kabul edilmemektedir.
İzmir Kırıklar F Tipinde kalan Memduh
Kılıç verem hastası olmasına karşın tedavisi engellenmektedir.
Sincan F Tipinde yeni atanan 1. müdür İsmail Gül'ün
gelmesiyle birlikte işkence ve kötü muamele artmıştır.
Tekirdağ ve Edirne F Tipi cezaevlerinde de yöneticilerin
değişmesi ile birlikte dayak, işkence ve kötü muamele
artmıştır.
5 kitap dışında kitap verilmemektedir.
Görüş süreleri çok kısadır. Açık
görüşlerde yakınlarla kucaklaşma engellenmektedir. Görüş
günlerinin "ayda 4 sefer" diye belirlenmesinden dolayı 5.
haftaya denk gelen günde görüş yaptırılmamaktadır.
Hücre kapıları günde en fazla 1-2 saat
açılmaktadır.
Gelen mektuplar haftada 1 gün verilmektedir. Giden mektuplar da
haftada 2 gün toplanmaktadır.
Hapishaneye gidiş-gelişler son derece kötü
koşullarda yapılmaktadır. Sağlığı yerinde
olmayan mahkumlar için hastaneye gidiş ayrı bir eziyete
dönüşmektedir.
Cezaevlerindeki sağlık hizmetleri ve doktor yetersizdir.
Var olan doktorlar da mahkumlara hasta gibi yaklaşmamaktadır.
Örneğin Sincan F Tipindeki doktor, hastaya hangi ilacın verilmesi
gerektiğini eczacıya sormaktadır.
Kimi doktorlar mahkumları izinsiz tıbbi denek olarak
kullanmaktadır.
Sohbet hakkı için 45/1 sayılı genelge
çıkarılmasına karşın uygulanmamaktadır.
Cam bardak, metal kaşık, çatal, cımbız
verilmemektedir. Bunların yerine plastik verilmektedir.
F Tipi cezaevleri insan sesine karşı da tecrit
edilmiştir. Metrelerce öteden musluktan akan suyun sesi duyulmakta ancak
yan hücredeki mahkumun sesi ulaşmamaktadır.
Mahkumların aile ve yakınlarından uzak cezaevlerine
konması nedeniyle görüşlerde zorluklar yaşanmaktadır.
Sevk isteyen mahkumlardan, üyesi olduğu örgütten
ayrıldığına ilişkin bir belge vermeleri istenmektedir.
Çatıya tırmanabilecekleri gerekçesi ile
kışın eldiven kullanılmasına izin verilmemektedir.
Kapalı cezaevleri dışında açık
cezaevlerinde de baskı ve hak ihlalleri yaşanmaktadır.
Örneğin Karaman Açık Cezaevinde üniversitede okumak isteyen
mahkumların okula, sınavlara geliş gidişleri çeşitli
gerekçelerle engellenmektedir. 2. Müdür Musa Kuraç ve Başmemur Hacı
Nuh Erbaş mahkumlar üstünde baskı kurmakta, keyfi
davranmaktadırlar.
Bu örnekler, Türkiye'nin taraf olduğu mahkumlara
uygulanması gereken en az standart kuralları belirleyen
uluslararası sözleşmelere, ayrıca Adalet
Bakanlığınca yayınlanan 45/1 sayılı genelgeye de
aykırılık oluşturmaktadır. Bu tutum ve
uygulamaların cezaevlerinde yeni sorunların yaşanmasına yol
açacağı kesindir. Erzurum H tipi cezaevinde yaşananlar bunun
habercisidir.
Bu nedenle F Tipi cezaevleri ve tecridin yarattığı
sorunlar, bu durumdan mahkumların nasıl olumsuz etkilendiği,
sürdürülen tredman politikasının yarar sağlayıp
sağlamadığı, cezaların infazında yasalardaki
adaletsizliklerin saptanması konularında araştırma yapmak
üzere bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde
olacaktır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sözlü sorunun geri alınmasına dair bir önerge
vardır, okutuyorum:
B)
Önergeler
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun (6/2295) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/254)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular Kısmının 421inci
sırasında yer alan 6/2295 esas numaralı sözlü soru önergemi geri
alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
BAŞKAN Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Sayın Korkmaz, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmazın, bugünkü birleşimde Eğirdir Gölüyle ilgili
yaptığı gündem dışı konuşmasına Çevre
ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun, bu konudaki çalışmaların
son noktasına gelindiğini bildirdiğine ilişkin
açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, önce
teşekkür ediyorum efendim.
Ben biraz önce Eğirdir Gölüyle ilgili bir konuşma
yapmıştım. Konuşma bittikten sonra Sayın Çevre
Bakanımızdan bir cevabi faks geldi. Bu faksı da hem yüce
Meclisle hem de Ispartalı hemşehrilerimle paylaşmayı
şeffaf siyaset, dürüst siyaset açısından bir görev addediyorum.
Sayın Bakan şunu söylüyor efendim: Bu konudaki
çalışmalarımız son noktasına gelmiştir. Bu
çalışmalarla ilgili ortaya çıkacak taslak ilgili kurum ve
kuruluşların görüşlerine sunulacak ve halk bilgilendirilecektir.
Halkın da talepleri alındıktan sonra kurum ve
kuruluşların görüşleri doğrultusunda son şekli
verilecektir ve ondan sonra da askıya çıkarılacaktır. Daha
sonra Bakanlık onayıyla yerel gazetelerde yayımlandıktan
sonra yürürlüğe girecektir. diyor.
Sayın Bakan bu sıkıntıların mevcudiyeti
ile ilgili olarak sanıyorum hemfikirdir bizimle ve inşallah da
yanlıştan dönülecektir.
Konuşma üzerine böyle bir cevabı gerçekten önemsiyorum.
Söylediğim gibi, şeffaf ve dürüst siyaset açısından da
Meclisimizle paylaşmak istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Sayın milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- (10/524) esas numaralı,
Hakkârinin Ormancık köyünde 12 kişinin öldürülmesi olayıyla
ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına dair önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun
02/02/2011 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 02.02.2011 Çarşamba günü (Bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Bengi
Yıldız
Batman
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler
Kısmının 423 üncü sırasında yer alan 10/524
Hakkârinin Ormancık köyünde 12 kişinin öldürülmesi olayıyla
ilgili iddiaların, araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergenin öngörüşmesinin Genel Kurulun
02.02.2011 Çarşamba günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde, Hakkâri Milletvekili
Sayın Hamit Geylani.
Buyurun Sayın Geylani. (BDP sıralarından
alkışlar)
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; araştırma önergemiz üzerinde söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede sadece 1990
yılından başlayarak bugüne kadar binlerce faili meçhul cinayet
işlenmiştir. Bu cinayetlerin neredeyse tamamının Kürt
coğrafyasında, devletin bir kurumu olan JİTEM tarafından
gerçekleştirildiği de bilinmektedir. Öldürülen kişilerin cesetleri
salt Kürt halkını rencide etmek ve korku salmak amacıyla
çoğu zaman şehir merkezlerinde, köy meydanlarında panzerlerin
üzerinde ya da sürüklenerek halka teşhir edilmiştir.
Bölgede yıllardır yapılan kazı
çalışmalarında birçok yerde toplu mezarlar bulundu, bu
mezarlardan yüzlerce insanın kemikleri çıkarıldı. Son
olarak Bitlis ve Tuncelide yapılan kazılar da hukuksuzluğun
yeni kanıtlarını ortaya sermiştir. Mutkide karakola çok
yakın bir mesafede, karakolun ve kentin çöpünün döküldüğü yerde
yapılan kazılarda 20 yurttaşın kemiklerine
ulaşılmıştır. Yine aynı bölgede beş
altı yerde daha toplu mezar olduğu herkesçe bilinmektedir.
Değerli arkadaşlar, kutsal topraklarımızda
kazmayı vurduğumuz her yerden insan kemikleri
fışkırıyor ancak Hükûmetin sızlayan kemiklerin sesine
ses vermeye niyeti hiç de yoktur. Sayın Başbakan Bosna Hersekte
ortaya çıkan toplu mezarlar için gözyaşı döküyor ancak ülkesinde
yaşananlar karşısında suskun ve samimiyetsizdir. Bu
vurdumduymazlıklar karşısında domino etkisinin bir gün
Türkiye'ye de sıçrama endişesini duyuyoruz, hem de halk olarak duyuyoruz.
Dünyada hiçbir zulüm, kötülük ve hukuk dışılık cezasız
kalmıyor. Bundan kimsenin kuşkusu da yoktur,
komşularımızda yaşananlar bunun somut ifadesidir.
Onun için tek çıkış yolu, devletin geçmişiyle
yüzleşip Kürt halkından ve bir bütün olarak Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarından özür dilemesi gerekiyor. Aksi takdirde insanlık
suçlarına karşı sesini duyuramayanlar bu suçun ortağı
olurlar, hatta devlet ise bizzat suçun faili olacaktır. Yaşananlar
21inci yüzyıl Türkiyesinin insanlık ayıbıdır,
Türkiye devleti bu ayıp ve utançtan bir an önce
arınmalıdır.
Değerli arkadaşlar, sabıkalı ve facialı
süreci emekli Koramiral Atilla Kıyat tüm çıplaklığıyla
ortaya koyuyor. Peki ne diyor Sayın Kıyat? 93-97 yılları
arasında işlenen faili meçhul cinayetlerin devletin politikası
olduğunu, o dönemin yüzbaşı, üsteğmeni olan kişilerin
aldıkları emir üzerine bu cinayetleri işlediklerini açıkça
itiraf ediyor. Kıyat, dönemin cumhurbaşkanlarının, başbakanlarının
ve genelkurmay başkanlarının da hesap vermesi gerektiğinin
de altını çiziyor. Bilindiği gibi devlette devamlılık
esastır. Bu nedenle, şu anda görevde bulunan devlet yetkilileri hesap
vermek zorundadırlar, çünkü onlar da devletin işleyişinden
sorumludurlar.
Değerli milletvekilleri, 24 Temmuz 1994 yılında
Şemdinli Derecike bağlı Ormancık Köyünü basan jandarma
ekipleri, 12si köy korucusu olmak üzere 14 kişiyi gözaltına
aldıktan sonra kendilerinden bir daha haber
alınamamıştır. Yakınlarının ve insan hakları
örgütlerinin tüm çabalarına rağmen 14 kişinin cesetlerine dahi bugüne
değin ulaşılamamıştır. Olay, dönemin Meclis
İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sayın Sema
Pişkinsüt tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine
taşınmışsa da dosya sumen altı edilerek şu anki
AKPnin tutumunda olduğu gibi kapatılmaya
çalışılmaktadır. Şimdi vereceğimiz
araştırma önergesinin de aynı akıbete
uğrayacağını AK PARTİ grubunun parmaklarıyla
ortaya çıkacağını şimdiden söylemek için kâhin olmaya
gerek yoktur ama Derecik İç Güvenlik Taburunda o dönem askerlik yapan ve
olayın görgü tanığı Afyonlu bir yurttaşın vicdan
muhasebesi sonucunda Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığına göndermiş olduğu ihbar
mektubu, Türkiyenin acı bir gerçeğini daha ortaya
çıkarmıştır. O askerin şahsında tüm Afyon
halkına burada huzurunuzda saygı sunuyorum. Bu Afyonlu
yurttaşımız mektubunda 14 korucunun JİTEM tarafından
öldürülmesini içime sindiremiyorum. diyor. Bu vahşetin herkes
tarafından bilinmesini istiyorum. diyerek olayın
sorumlularını ve nasıl gerçekleştiğini açıklamaktadır.
Yine, bu tanık, PKKye yardım ettikleri gerekçesiyle tabura getirilen
bu kişilere her tür işkence yapıldıktan sonra kurşuna
dizilip taburda bulunan büyük bir çukura gömüldüğünü de itiraf etmektedir.
Vicdan sahibi askerin anlattığı olayı
doğrulayan ve birebir yaşadıklarını da anlatan
kayıp yakınları da olay günü Yarbay Ali Çamurcunun
başında bulunduğu jandarma ekibinin köye geldiğini, tüm köy
halkını meydanda topladığını ve kendilerine en
ağır işkenceleri uyguladıklarını açık seçik
ifade ediyorlar.
Kayıplardan ve hâlen kemiklerine ulaşılamayan Yusuf
Çelikin eşi Emine Çelikin beyanları vahşeti tüm
boyutlarıyla gözler önüne sermektedir. Bakınız, insanım
diyen herkesi inleten bu kadın yurttaşımızın iki
cümlesini sadece aktarıyorum, şöyle diyor, tırnak içinde: O
vahşet gününü ömrüm boyunca unutmayacağım. Karnımdaki
bebeğimi ve eşimi aldılar benden. Evet, altını
çizerek tekrar ediyorum: Karnımdaki bebeğimi ve eşimi benden
aldılar. İnsanlık ve hukuk adına bu sese herkesin kulak
vermesi gerekiyor. Eğer ağlamak gerekiyorsa işte Sayın
Başbakan tam bu feryat karşısında ağlamalı ve
gereğini de yapmalıdır.
Değerli milletvekilleri, görgü tanığı askerin
ihbar mektubunun gazetelerde yayımlanmasından sonra insan
hakları örgütlerinin de desteğiyle kayıp yakınları suç
duyurusunda bulunarak olayın araştırılmasını
istediler. Askerin çizdiği krokiye göre, 21 Temmuz 2009 tarihinde taburda
yapılan kazılarda cesetlere ulaşılamamış,
olayın üstü bir kez daha kapatılmak istenmiştir. Son olarak, Van
Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla, olay
tarihinde askerlik yapan gizli tanıkla, 27 Ocak 2011 tarihinde
yapılan ikinci kazı çalışmasında da cesetlere
ulaşılamadı. Ulaşılamadı, çünkü hani derler ya
Minareyi çalan kılıfını da hazırlar. ve
kılıf hazırlanmış. Cesetlerin nereye
taşındığı, olaya karışanlar ve olaydan
bilgisi olanlar da devlet tarafından bilinmektedir. Onun için, devlet, o
cesetler nereye taşınmışsa ve hâlâ nerede gömülüyse bulmak
zorundadır. Gelinen aşamada, tanıkların ifadeleri
doğrultusunda olayın sorumluları tespit edilmiş,
soruşturma devam etmektedir ancak diğer faili meçhul cinayetlerin
sorumluları yargılanmadığı gibi bu olayın da
örtbas edileceğinden kuşku duyuyoruz. Bu kuşkuyu ancak dönemin
Derecik Tabur Komutanı Ali Çamurcu olmak üzere tüm sorumluların
yargı önüne çıkarılması ortadan kaldıracaktır.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede yaşanan
hukuksuzluklar karşısında onarıcı, adalet sürecinde
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 1989 yılında kabul
ettiği yasa dışı, keyfî ve toplu infazların önlenmesi
için ilkeler uyarınca mutlaka sorumlular hakkında hukuki süreçlerin
başlaması gerektiğini belirtiyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Grup önerisinin aleyhinde Bartın Milletvekili Sayın
Yılmaz Tunç.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisinin
aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri
saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün sabah saatlerinde İstanbuldan Bartına
giden yolcu otobüsünün Mengen, Devrek yakınlarında kaza yapması
sonucunda ilk belirlememelere göre 7 hemşehrimiz hayatını
kaybetmiş, 30a yakın hemşehrimiz de
yaralanmıştır. Yaralılar, Zonguldakta, Bartında ve Devrekte
hastanelerde tedavi altına alınmışlardır. Ben buradan
hayatını kaybeden hemşehrilerimize Cenabıallahtan rahmet
diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Hastanelerde
yaralılarla ilgili olarak yetkililerimiz gerekli tedbirleri
almışlardır. Allahtan böyle bu acı kazalar bir daha
göstermemesini temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1994
yılında, Hakkâri Şemdinli Derecik İç Güvenlik Taburu
Jandarma ekipleri tarafından Ormancık köyünde 12 kişinin
öldürülmesi iddialarının aydınlatılması amacıyla
Anayasanın 98, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılmasına dair önergenin bugünkü
gündeme alınması BDP grup önerisiyle talep edilmektedir.
Hakkârinin Şemdinli ilçesinde, 1994 yılında 12
köylünün öldürülerek Derecik Taburuna gömüldüğü iddiaları üzerine Van
Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından
soruşturma başlatılmış, 21 Temmuz 2009 tarihinde
Derecik Taburunda kazı çalışması yapılmış,
yapılan kazılarda herhangi bir bulguya
rastlanmamıştır. Hakkâri Barosu avukatlarının Van Özel
Yetkili Cumhuriyet Savcılığına yaptığı
ikinci başvurusu üzerine, ilk kazının gizli
tanığın işaret ettiği yerden farklı bir yerde
yapıldığı gerekçesiyle yeni bir kazının
tanığın katılımıyla yapılmasına karar
verilmiş; geçen hafta, Van Özel Yetkili Cumhuriyet
Savcılığınca gizli tanık, Hakkâri Barosu
avukatlarından 3 avukat, adli tıp uzmanları ve iş
makineleri ile Derecik Taburunda gizli tanığın yer
göstermesiyle, kayıp yakınlarının nezaretinde kazı
çalışmaları yapılmıştır ancak bu
kazılarda da bir bulguya rastlanmamıştır. Gizli
tanıkların beyanları doğrultusunda şüphelilerle ilgili
soruşturma devam etmektedir. Özel Yetkili Savcılığın
soruşturmasının neticesine göre şüpheliler hakkında
yasal işlem yapılacak ve haklarında dava açılacaktır.
Araştırma önergesine konu olayla ilgili olarak adli makamlar gerekli
soruşturmaları başlatmıştır. Bu durumda, adli
soruşturmaların sonucunu beklemek gerekir. Anayasamızın
138inci maddesine göre de devam eden davalarla ilgili olarak yasama Meclisinde
görüşme yapılamayacağı hükmü vardır. İddia edilen
olayın 1994 yılında meydana geldiği belirtilmektedir. O
dönemden bu yana on yedi yıl geçmiştir. Geçen bu süre içerisinde çok
sayıda hükûmetler gelmiş, geçmiş ancak olayla ilgili ciddi
araştırma ve soruşturma bu dönemde
yapılmıştır. Hâl böyleyken konu üzerinden AK PARTİ
İktidarını eleştirmek doğru değildir. On yedi
yıl önce gerçekleştiği iddia edilen olaylardan AK PARTİ
İktidarını sorumlu imiş gibi göstermek, bu konu üzerinden
siyaset yapmak iyi niyetli bir davranış değildir.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Devletin sorumluluğundan
söz ediyoruz Sayın Konuşmacı.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bugün ülkemiz, faili meçhullerle,
yargısız infazlarla, işkence ve kötü muamelelerle anılmayan
bir ülke hâline geldiyse bunda AK PARTİ hükûmetlerinin kararlı ve
ısrarlı mücadelesi belirleyici olmuştur. Bu konuda teşekkür
edecekken sürekli eleştiri yapılması
haksızlıktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
araştırma önergesinde ifade edilen olaylara benzer konularda
geçmiş yıllarda Türkiye Büyük Millet Meclisinde araştırma
komisyonlarının kurulduğunu biliyoruz. 2002 yılından
önce her bir faili meçhul cinayet için kurulan bu komisyonlar neticesinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünden kaynaklanan sebeplerle de
başarıya ulaşılamamıştır. Geçmiş
komisyon raporlarını incelediğimizde biz bunları görüyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde ve yeni anayasada
yapılacak düzenlemelerle bu konularda Türkiye Büyük Millet Meclisinin daha
aktif bir rol üstlenmesinin önü açılarak geçmişteki karanlık
noktaların aydınlatılması son derece önemlidir. Çetelerle,
hukuk dışı yapılanmalarla, mafyayla, suç örgütleriyle
kararlı bir şekilde mücadele eden, ülkemizin huzurunu bozmak isteyen
şebekelerin yargı önünde hesap vermeleri için güvenlik güçlerimize,
soruşturma makamlarına gereken her türlü desteği veren AK
PARTİ Hükûmeti bundan sonra da ülkemizde karanlıkta hiçbir şey
bırakmamaya kararlıdır. Demokratikleşme ve insan
hakları alanında, hukukun üstünlüğünün tesisinde gerek mevzuat
açısından gerekse uygulama açısından Türkiye çok önemli
mesafeler almıştır. Araştırma önergesine konu iddia
edilen olay 1994 yılında gerçekleşmiş, bugün, bu Hükûmet
döneminde, iddia edilen yerlerde kazılar yapılmakta, soruşturma
devam etmektedir. Bu soruşturmaların neticesini beklemek gerekir. Araştırma
önergesinin bugünkü gündeme alınmasını istemenin, konunun
aydınlatılmasına yönelik bir tutum olmadığı
kanaatindeyim çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma
gündeminde görüşülecek yasa tasarı ve tekliflerine
baktığımızda, seçim öncesi iki aylık bir
çalışma süresi kaldığını da
düşündüğümüzde, bu kısa süre içerisinde komisyonun kurulup
araştırma yapması ve raporunu hazırlaması için yeterli
bir süre zaten yoktur.
Konu, adli makamlarımız, özel yetkili Van Cumhuriyet
Savcılığımız tarafından soruşturulmaktadır.
Bu nedenle, grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Grup önerisinin lehinde, Diyarbakır Milletvekili Sayın
Akın Birdal.
Buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin, faili
meçhul cinayetleri araştırma komisyonu oluşturulmasına
ilişkin önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Şimdi, az önceki, AKP adına konuşan Sayın
Hatip, bu işlerin araştırıldığını,
hatta teşekkür edilmesi gerektiğini falan söylüyor. Yani, biraz
insan
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Araştırılması
gerektiğini söyledim.
AKIN BİRDAL (Devamla)
Araştırılmalıdır evet. Son on-on beş gündür de
Evet, gereklidir, araştırılmalıdır ama önümüzdeki
günlerde yapılacaktır. denilmektedir. Artık reddedilemiyor da;
çünkü, geçtiğimiz aylarda biliyorsunuz, faili meçhul cinayetlerde
yakınlarını yitiren aileler bir platform oluşturdular,
Toplumsal Bellek Platformu, Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiler, bütün
siyasi partilerin grup başkan vekilleriyle, yetkilileriyle ve İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu ile görüştüler. Herkes ortak
bir söz verdi, Tamam, bu faili meçhul cinayetleri araştırmak üzere
bir komisyon oluşturulacak ve faillerin bulunması konusunda bir
siyasi irade oluşturulacaktır. denildi.
Peki, o günden bugüne ne yapıldı? Örneğin, dün,
yine faili meçhul cinayetlere kurban giden diyelim
Çünkü tetikçiler önemli
değil, önemli olan İttihat Terakkiden günümüze değin
suikastçı, alçakça cinayetlerdir, siyasi cinayetler ve Sabahattin Aliden
başlayıp Hrant Dinke değin gelen siyasi cinayetlerin
arkasındaki otoriter, militer, hukuk dışı yapıyı
açığa çıkarıp çıkarmama konusunda bir iradedir.
Yapıldı mı şimdiye kadar?
Örneğin, dün katledilişinin otuz ikinci yılı
nedeniyle anıldı Abdi İpekçi -saygıyla anıyoruz- ve
anma toplantısında, Toplumsal Bellek Platformu adına, yine
kardeşini faili meçhul diye adlandırılan bir cinayette yitiren
-ki Metin Göktepe, gazeteci- Metin Göktepenin ablası şunu söyledi:
Acıların zaman aşımı olmaz. Gerçekten, işte,
bugün, örneğin, gazetelere baktığınız zaman, o
acının zaman aşımının
olmadığını Abdi İpekçinin karısının
mezarı başındaki fotoğrafında görürsünüz. Eğer
bakmışsanız, insan olup da... Gerçekten, bu failleri
açığa çıkaracak ve siyasi cinayetleri durduracak bir iradenin
ortaya konulmasında hukuksal, yasal düzenlemeler yapacak yer burasıyken
bunu geçiştirmek, ne akla ne hukuka ne vicdana sığar.
Şimdi, elbette ki, örneğin, Uluslararası Ceza
Mahkemesi böyle bir şey getirmiştir, İnsanlığa
karşı işlenen suçlarda, savaş suçlarında ve
soykırım suçlarında zaman aşımı olmaz.
demiştir ve nitekim işte Pinochet, faşist Pinochet -gerçekten
gereği yapılmıştır- yakalanmıştır ve
yargılanmıştır. Sonra, şimdi, Uluslararası Ceza
Mahkemesince mahkûm edilmiş soykırım suçu nedeniyle,
insanlığa karşı işlenen suçlar nedeniyle, örneğin
Sudan Devlet Başkanı bütün dünyada aranırken Türkiyede devlet
protokolüyle karşılanmıştır ve 1998 yılında
da bugün, dün tavsiyede bulunan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve
Türkiye Cumhuriyeti devleti hizmet madalyası ödülü vermiştir
Mübareke, otuz yıllık diktatöre. Şimdi, bunları
belleğimizde yok mu sayacağız? Bunlar hep yazılıyor.
İnsanlığa karşı işlenmiş suçların
faillerinin devlet protokolüyle karşılanması, 1998
yılında gerçekten halkına zulmetmiş bir diktatörün hizmete
layık ödülüyle burada ödüllendirilmesi ve şimdi de kalkıp,
akşam Ülkeyi terk et. diyoruz. İşte, terk etmiyor bakın,
bugün Kahirede Mübarek yanlılarıyla halk çatışıyor ve
orada yine insanlığa karşı bir suç işleniyor. Bu
suçluları bugüne değin cesaretlendirenlerin de burada
payının olduğunu unutmamak gerektiğini düşünüyorum ve
şimdi, çoğulcu sistem sanki oluşturduk, demokratik sivil bir
anayasa oluşturuldu ve buna bağlı insan haklarına
dayalı özgürlükçü yasalar oluşturuldu, işler iyi gitmiyor ve
şimdi başkanlık sistemini öneriyorlar. İki parti. Yani
bunun anlamı nedir? İki devlet partisi
Farklı olanların,
ötekilerin, Kürtlerin, sosyalistlerin, emekçilerin -Parlamentoda zaten temsilde
bir adaletsizlik var- tamamen önünü kapatmak isteyen bir yaklaşım
var. Bu, başkanlık sisteminin geleceğinin, tehlikesinin
işaretidir. O nedenle bu konuda da gerçekten Parlamentonun ve siyasilerin
tavrı önemli olacaktır. Çünkü bu sorunların, örneğin faili
meçhul cinayetlere, kayıplara, işkencelere, yargısız
infazlara neden olan durum, Türkiyede bir demokrasinin tam inşa
edilmemiş, bir hukuk devleti oluşturulmamış olmasından
ve insan hak ve özgürlüklerine dayalı demokratik bir sivil anayasanın
oluşturulmamasından kaynaklanmaktadır. İşte, o nedenle
Kürt sorununun çözümsüzlüğünün sonuçlarıdır.
Bakın, daha dün geldi, 2004 yılına kadar
Diyarbakır İnsan Hakları Derneğimizin ad, yer, tarih ve
kayıtlarıyla kayıplar ve faili meçhul cinayetler raporu. Bir
utanç belgesi. Gelin diyoruz biz, şimdi bu belgeyi ortaya koyalım ve
bu utançtan bu toplumu kurtaralım diyoruz ve hakikatleri
araştırma komisyonu oluşturalım. Bakın, 1980/10 Ocakta
başlamış günümüze değin süren kayıpların ve
cinayetlerin faillerini açığa çıkaralım diyoruz.
Bakın, sayın milletvekilleri, bir konuya daha
dikkatinizi çekmek istiyorum. Bugün Mısır, Tunus, Yemen, bakın
bütün Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde dipten gelen dalgalar var
diktatörlüğe karşı, totaliter rejimlere karşı. Burada
sadece bir ülkede şu anda sükûnet var. Neresi orası? Fas. Neden
Fasta şu anda gerçekten bir yarılma yok ya da isyan yok? Çünkü
beş yıl önce hakikatleri araştırma komisyonu
oluşturuldu ve Kral Hasanın kırk yıllık dönemi
şu anda masaya yatırıldı sorgulanıyor ve buna II. Kral
Hasanın oğlu önce izin verdi böyle bir hakikatleri
araştırma komisyonuna. Hukukçular, yargıçlar, insan hakları
savunucuları, akademisyenler bir araya geldiler ve Fasın gerçekten
kırk yıllık tarihini sorguluyorlar ve yüzleşiyorlar ve
toplumun vicdanı, şu anda acıları diniyor. O nedenle isyan
orada yok.
Şimdi, eğer böyle sürerse, hele bir de teşekkür
etmek gibi ret ve inkârcı siyasi kültür konusunda direnilirse bakın
kapımızın önündedir. Yarın emekçiler yürüyor. Hak ve
özgürlükleri yok eden, zaten sınırlı olan
çalışanların hak ve özgürlüklerini yok eden bir
anlayış. Yaklaşık iki yıldır KCK davası
adı altında Kürt siyasetçilerinin savunma hakkını, adil
yargılanma hakkını reddederek, ana dil hakkını
reddederek demokrasi olmaz. Hangi demokratikleşmeden söz ediyorsunuz siz?
Bir defa, kabul ettiğiniz uluslararası hukukun gereklerine uyun ki bu
Anayasanın 90ıncı maddesi de buna cevaz veriyor. Buna bile
uymuyorsunuz; bizim darbe anayasası olarak ayrımcı,
ırkçı, militarist, otoriter bir anayasa olduğunu
düşündüğümüz ve baştan aşağı
değiştirilmesini istediğimiz Anayasanın 90ıncı
maddesine bile uymuyorsunuz.
Şimdi, 19 Nisana kadar ertelendi KCK davası. Şimdi,
bunun anlamı nedir, biliyor musunuz sayın milletvekilleri?
Bakın, yaklaşık beş aydır süren eylemsizlik
kararının mart ayında yeniden gözden geçirilecek olması ve
haziran ayına kadar verilen sürenin nasıl gelişeceğine dair
bir tavırdır bu. Yani bu, yargının
siyasallaşmasının ve devletin Kürt halkına, onların
siyasi iradesine bir savaş ilanıdır. Bu savaşı elbette
ki Kürt halkı görecektir çünkü onlar demokratik siyaset konusunda
kararlılar ve halkın iradesini de buralara taşımaya,
alanlara, yargıya taşıma konusunda da kararlılar.
O nedenle, demokratikleşeceksek gelin, hakikatleri
araştırma komisyonunu oluşturalım, yüzleşelim,
demokrasiye, adalete ve hukuka bağlı demokratik bir Türkiye
yaratalım. Yoksa, gerisi lafügüzaftır.
Saygılar sunarım. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde Ali Öztürk, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZTÜRK (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin Hakkâri Şemdinli
ilçesi Ormancık köyünde 12 korucunun öldürülmesinin
aydınlatılması amacıyla araştırma komisyonu
kurulmasıyla ilgili önergesinin aleyhinde söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, hiçbir gerekçeyle
insanın hakları elinden alınamaz. Özellikle insanın
yaşam hakkı her şeyin üzerindedir. Devletin de bizatihi
varlığı kendi çatısı altında olan
insanların, yurttaşların varlığına
bağlıdır. Demokrasiyi savunan, demokrasiye sığınan
her yönetimin asayiş, güvenlik, devletin bekası, rejimin
korunması adı altında da olsa kimsenin yaşam
hakkını elinden alamaz, aksi hâlde bu yönetim biçiminin adı
demokrasi olamaz.
Ülkemizde de zaman içinde demokrasiyi askıya alan,
demokrasinin askıya alındığı bir bölgemizde terörle
mücadele içinde olağanüstü hâlle birlikte temel hak ve hürriyetlerin
kısıtlandığı dönemler olmuştur. Bu dönemlerde
faili meçhul cinayetlerin olduğu iddiaları yapılmaktadır.
Şunun özellikle bilinmesini istiyorum ki: AK PARTİ döneminde
kişi hak ve hürriyetleri önündeki her türlü fiilî ve hukuki engeller
kaldırılmış, bizatihi insanımız demokrasiyle daha
güçlendirilmiştir. Geçmişte hiçbir çetenin, faili meçhul
olayların üzerine gidilemezken AK PARTİ döneminde ucu nereye kadar
giderse gitsin üzerine gidilmektedir. İşte Ergenekon davası
bunun bilinen en güzel örneğidir. Bu dava içinde faili meçhul çok olay
yargı tarafından araştırılmaktadır.
BDPnin önergesi tabii ki önemlidir, bir insanlık suçundan
bahsedilmektedir ancak önergede bahsedildiği gibi bu konu zaten
Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına iletilmiş,
hukuki süreç başlatılmıştır. Şimdi hepimizin
üstüne düşen, bu yargı sürecine katkı sağlamaktır.
Seçim sürecine gidilirken Meclis araştırma
komisyonlarının oluşumu, çalışması için gereken
süreç göz önüne alındığında hemen hukuki fayda
sağlamayacağı kanaatindeyim. Halbuki Türkiyede her kesim kamuda
borç yapılandırmasıyla ilgili kanun tasarısına
kilitlenmiş ve bir an önce sonuçlanmasını beklerken gündem
değiştirmek milletimiz adına doğru olmayacaktır.
Bu nedenle, BDPnin araştırma önergesinin aleyhinde
olduğumu bildirir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
M. NURİ YAMAN (Muş) Sana yakışan da o zaten!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim, yoklama mı istiyorsunuz Muharrem Bey?
MUHARREM İNCE (Yalova) Evet Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Evet, önergenin oylamasından önce bir yoklama
talebi vardır.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımı tespit
edeyim: Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek,
Sayın Harun Öztürk, Sayın Ali Rıza Öztürk, Sayın Özdemir,
Sayın Topuz, Sayın Susam, Sayın Koçal, Sayın Güner,
Sayın Özbolat, Sayın Hacaloğlu, Sayın Pazarcı,
Sayın Sevigen, Sayın Korkmaz, Sayın Baytok, Sayın Ünsal,
Sayın Akıncı, Sayın Köse, Sayın Ersin.
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- (10/524) esas numaralı,
Hakkârinin Ormancık köyünde 12 kişinin öldürülmesi olayıyla
ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına dair önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun
02/02/2011 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
2.- (10/769) esas numaralı,
su ürünleri sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına dair önergenin
görüşmelerinin Genel Kurulun 02/02/2011 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 02.02.2011 Çarşamba günü (bugün)
yaptığı toplantısında Siyasi Parti Grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisini İçtüzüğün 19 uncu Maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan 10/769 esas numaralı, "Su ürünleri
sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla" Anayasanın 98. ve
İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis
Araştırması önergemizin öngörüşmesinin Genel Kurulun
02.02.2011 Çarşamba tarihli bugünkü 57. Birleşimde
yapılmasını Genel Kurulun görüşlerine arz ederim.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili
Sayın Durmuşali Torlak, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
D. ALİ TORLAK (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizdeki balıkçılık ve su
ürünleri sektöründe yaşanan sorunların
araştırılması ve alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması
için verdiğimiz önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, farklı ekolojik özelliklere ve
8.333 kilometrelik bir kıyı şeridine sahip olan ülkemiz 24,6
milyon hektar deniz üretim alanına, 1,55 milyon hektar ve 1.392 adet göl,
baraj gölü, gölet ve nehir alanına sahiptir. Balıkçı ve
balıkçı teknelerine hizmet vermek üzere inşa edilmiş olan
kıyı yapılarımızın toplam sayısı ise 277dir.
Denizlerimizde ve iç sularımızda
ruhsatlandırılmış 20.903 adet balıkçı teknesi
vardır; bunların 17.732 adedi denizlerimizde, 3.171 adedi iç
sulardadır. Bu teknelerde asgari 50 bin kişi çalışmakta ve
ülke ekonomisine katkıları yaklaşık 2 milyar 300 milyon
TLdir. Yıllık tahmin olunan katma değer tutarı ise 430
milyon TLdir.
Ülke ekonomisine bu kadar katkıda bulunan
balıkçılık ve su ürünleri sektörü farklı bakanlık,
müsteşarlık ve genel müdürlüklerle yönetilen, çok
başlılığın hâkim olduğu, sektörle ilgili
kalıcı herhangi bir planlamanın yapılmadığı
ve birçok sorunlarla uğraşan bir sektör hâline getirilmiştir.
Yanlış planlama, haksız rekabet, destekleme ve teşviklerin
yetersizliği ve doğru kullanılamamasıyla ilgili eğitim
eksikliği balıkçılık sektörünün en önemli sorunları
arasında yer almaktadır. Ayrıca bilinçsiz yapılan avlanma,
denetim ve plansızlık ile kültür
balıkçılığında yaşanan sorunlar kaynakların
hızla tükenmesine yol açmaktadır. Bununla birlikte açık
denizlerde yapılan avlanmalarda da komşu ülkelerle birçok sorunlar
yaşanmaktadır. Küçük teknelerle genellikle amatör
balıkçılık kapsamında yan uğraş olarak
balıkçılık yapılmakta, bu durum, zaman zaman sektörün
anlaşılmasında sıkıntı doğurmaktadır.
Dolayısıyla dünyanın her tarafında olduğu
gibi Türkiyede de kıyı alanının en yoğun ve en eski
kullanıcılarının balıkçılar olmasına
rağmen kendilerinden beklenen başta deniz
balıkçılığı ve yetiştiriciliği olmak üzere
dünya kooperatifçilik hareketindeki ivmeyi maalesef gösterememiştir. Var
olan birçok su ürünleri kooperatifi de kuruluş amaçlarına yönelik
faaliyetlerini tam manasıyla gerçekleştirememişlerdir.
Kooperatiflerin çoğu genel kurullarda bir araya gelmekte, bu
özellikleriyle âdeta birer tabela kooperatifi görüntüsü vermektedirler.
Bununla birlikte dünyada balıkçılık ve su ürünleri
sektörü devamlı ve hızla gelişirken sektörde oluşan olumsuz
durumlara karşılık Avrupa Birliği müzakere süreciyle
birlikte yapılan mevzuat değişiklikleri dışında
ulusal bir politika üretilememiştir. Dolayısıyla, su ürünleri ve
balıkçılıkta etkin bir organizasyona acil ihtiyaç duyulduğu
açıktır.
Değerli milletvekilleri, denizlerle çevrili olan ülkemiz
coğrafyasında büyük önem arz eden balıkçılık sektörü,
balığın avlanmasından başlayıp soframıza
gelene kadar geçen süre içerisinde birçok merhaleden ve evreden
oluşmaktadır. Bu evrelerde sektörün en büyük hedefi, avlanmanın
doğru zamanda ve doğru türleriyle yapılması, ekolojik
sistemi ve dengeyi bozmadan gerçekleştirilmesi olmalıdır çünkü
su ürünleri, büyük boyutlarda olumsuz müdahaleler olmadığı
sürece, devamlı surette kendini yenileyebilme özelliğine sahiptir.
Ancak, nüfus artışı, teknolojik gelişmeler ve çevresel
faktörler nedeniyle canlı deniz kaynaklarının yaşam
ortamları daralmakta, kontrolsüz ve aşırı avcılık
sonucunda balık stokları hızla yok olmaktadır.
Stokların ne kadar zarar gördüğünü anlamak için,
öncelikle stok tespiti yapılmalıdır. Avlanabilirliğin
sürekliliği açısından, ilgili bakanlık, balıkçı
örgütleri ve üniversitelerin iş birliğiyle avlanabilir stoklar tespit
edilmeli, izlenmeli ve avcılık, avlanma planları bu sonuçlara
göre düzenlenmelidir. Bu kapsamda, Tarım Bakanlığı kanun,
yönetmelik ve tebliğler çıkararak hem kayıt altına almaya
çalışmakta hem de koruma ve kontrol yapmaya
çalışmaktadır. Ancak, bu konuda bugüne kadar çıkan
kanunlar, yönetmelikler ve tebliğlerde bulunan maddeler
uygulanmamış, denizler sahipsiz kalmıştır. Kontrolsüz
büyüyen filomuz stoklar üzerinde baskı uygulamaya başlamış,
dolayısıyla, stoklarda azalma baş göstermiş ve
sürdürülebilirlik tehlikeye girmiştir. Dolayısıyla, zamanı
gelmeden avlanan bir deniz ürünü nasıl ki balık türlerinin
geleceğini tehdit ediyorsa, zamanı geldiği hâlde avlanmayan bir
deniz ürünü de aynı tehlikeyi taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri, Karadenizde 247, Marmarada 200,
Egede 300, Akdenizde 500 balık türü yaşamakta olup Türkiye, dünya
su ürünleri üretiminin binde 7sini karşılamaktadır. Ülkemizdeki
su ürünlerinin yüzde 71i deniz, yüzde 7si iç su ve yüzde 18i de
yetiştiricilikten karşılanmaktadır. Balık üretiminin
yüzde 81i avcılık yapılarak elde edilmekte olup dünyadaki
balık üretiminin yüzde 40ı ise kültür
balıkçılığından karşılanmaktadır. Bu
nedenle, Uluslararası Atlantik Orkinoslarını Koruma Komisyonu
nezdinde ülkemize tahsis edilen orkinos avlama kotasını
artırmaya yönelik girişimlerde bulunulması önemli ve gereklidir.
Su ürünleri sektöründe ileri derecede işlem görmüş,
fileto edilmiş ve tütsülenmiş balık ihracatının
özendirilmesi ve markalaşmanın teşvik edilerek sektörün bir
meslek grubu olarak tanımlanmasına yönelik adımlar mutlaka
atılmalıdır.
Kültür balıkçılığımızda soğuk
zincirin bozulmaması ve ileriye yönelik bir sorunla
karşılaşılmaması için birtakım önleyici
kararların uygulanmasını teminen Avrupa Birliğinde
olduğu gibi tahta kasalarda satışına ve soğutma
tesisatı olmayan araçlarla nakliyesine izin verilmemesi gibi bazı
tedbir ve önlemlerin alınması da bir zorunluluk hâline
gelmiştir. Ülkemizde hâlihazırda kurulu bulunan veya kurulacak olan
balık çiftliklerinin Avrupa Birliği normlarına uygun olarak
tesis ettirilmesi ve denetlenmesi, balık yağından alınan
KDVnin yüzde 1e düşürülmesi, konserve edilmiş su ürünlerine verilen
ihracat desteğinin taze ve dondurulmuş ürünler dâhil tüm su
ürünlerini kapsayacak biçimde genişletilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, su ürünleri sektörünün birçok sorunu
bulunmaktadır; üretimde, yetiştirmede, kalite ve pazarlamada önemli
sorunlar yaşanmaktadır. Denizlerimizde avcılık yapan 20.903
gemi ve teknelerin çoğunda soğutma ve dondurucu sistemi
bulunmamaktadır. Dünyada avlanan balıklar gemilerde anında
işlenerek satılırken ülkemizde bu düzeyde gemi, maalesef,
bulunmamaktadır. Balık fiyatlarındaki
istikrarsızlıklar balık toptancı hallerinin Avrupa Birliği
standartlarında olmaması, balık ve diğer su ürünleriyle ilgili
üretim ve satış istatistiklerinin tutulmaması, ülkemizde
balıkçı barınaklarının oldukça fazla olan altyapı
eksiklikleri, denizlerimiz ve diğer su kaynaklarımızın
verimli kullanılmaması gibi nedenlerle su ürünleri üretimi ve
tüketiminde birçok sorunlar yaşanmaktadır. Bu nedenle, ülkemizde
balıkçılık konusunda idari ve işletim açısından
yeni ve çağdaş bir üretim modeline şiddetle gereksinim
duyulmaktadır. Bu yönetim modelinde tüm uygulama alanlarının
çerçevesi çok net bir şekilde belirlenmelidir. Ayrıca, su ürünleri,
bilgi ve teknoloji üreten kurumlar hâline getirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, bitirilen, maalesef üzülerek
söylüyoruz ki bitirdiğiniz et ve hayvancılığımız,
tarım gibi balıkçılığımızın da
bitirilmemesi adına verdiğimiz bu önergeye desteklerinizi bekliyor,
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Torlak.
Grup önerisinin aleyhinde İzmir Milletvekili Sayın
Tuğrul Yemişci.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin
grup önerisinin aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyeti saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde
balıkçılık ve su ürünleri sektörü çok önemli bir sektördür.
Tabii ki sorunları olabilir, her zaman da olacaktır. Ancak şimdi
izaha çalışacağım konularda çalışmalar
yapılmış, kanunlar ve yönetmelikler Meclisimizce,
geçtiğimiz aylarda, 2010 yılında
çıkarılmıştır.
Su ürünleri üretimi konusunda: Dünyadan bilgi vermek gerekirse,
91,2 milyon ton avcılık suretiyle, ayrıca 75,2 milyon ton da
yetiştiricilik suretiyle, toplam, dünyada 156,4 milyon ton balık
üretilmektedir, su ürünleri üretilmektedir. Avrupa Birliğinde, ülkemiz,
avcılıkta 3üncü, yetiştiricilikte de 5incidir.
Türkiye üretimine baktığımızda,
avcılıkta 425 bin ton, yetiştiricilikte ise 159 bin ton olarak
toplam 624 bin ton su ürünleri üretimimiz vardır. Tüketime
baktığımızda, ülkemizde kişi başına
düşen tüketim 7 ile 8 kilo arasında. Avrupa Birliğinde bu rakam
22 kilogram, dünyada ise 15 kilogramdır.
Ülkemizde 117.424 adet balıkçılıkla
uğraşan, balık avcılığı yapan tekne ve gemi
vardır. Bu gemilerde çalışanların miktarı, iç sularda
7.800 kişi, denizlerde ise yuvarlak olarak 145 bin kişi,
balıkçılıkla uğraşmaktadır.
Av yasakları ile ilgili 2002 yılında -bunların
takibiyle ilgili- 29.766 takip yapılmış, 2009 yılında
52.860 kontrol yapılmıştır. 1380 sayılı Kanuna
göre, bu takipler neticesinde idari para cezaları kesilmiştir.
Bunların tutarı da 1 milyon 348 bin 560 TLdir. Ayrıca, av
araçları zaptı ve ürün müsaderesi de yapılmaktadır. Bu
işleri yapmak için iç sularda ve denizlerimizde Bakanlığın
82 adet kontrol teknesi vardır.
Bir de su ürünlerinde ve balıkçılıkta ithalat ve
ihracata göz atmak icap ederse, elimizdeki istatistiklere göre -ki
istatistiklerimiz var- 2002 yılında 22.500 ton su ürünü ithalatı
yaparken bu rakam yükselmiş, geçtiğimiz 2009 yılında 72.705
ton, bunun tutarı da rakam olarak, lira olarak 165 milyon TL ithalat
yapmışız.
İhracatımıza baktığımızdaysa,
2002 yılında 26 bin ton ihracatımız varken, 2009
yılında 56 bin tona çıkmış, fakat değer olarak da
165 milyon TLlik ithalatımıza karşılık 524 milyon
TLlik ihracatımız görülmektedir.
16/2/2010 tarihinde -balıkçı gemilerini ilgilendiren bu
yönetmelikte- su ürünlerinde faaliyet gösteren gemilere ilişkin hijyen
şartlarını ve diğer uygulanacak şartları içeren
yönetmelik çıkarılmış ve bunların içerisinde dondurucu
sistem ve buz makinelerinin olması istenmiş, belirli bir süre
verilmiştir. Ancak, görülmektedir ki kontrollerde, yüzde 80e yakın
bu şartlara uyulduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, tahta
kasayla balık ve su ürünleri korunması önlenmiş yönetmelikte,
strafor ve plastik kasa şartı getirilmiştir.
Bir de, 2004 yılında AK PARTİ Hükûmetinin
başlattığı balıkçılara ÖTVsiz yakıtla
ilgili bilgileri vermek istiyorum. 2004 yılında başlayan
uygulamayla 2.356 balıkçı gemisi 53 milyon 200 bin TL destek
almış, 2009 yılına baktığımızdaysa
artmış rakam, 4.121 balıkçı gemisi 105 milyon 367 bin TL
destek almıştır.
5596 sayılı Kanun 2010da yürürlüğe girmiştir;
bu Yasa, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve
Yem Kanunu başlıklı yasadır. Bu Kanun gerekçesi, Avrupa
Birliği üyeliğini hedef alan ülkemizin veteriner hizmetleri, bitki
sağlığı hizmetleri, veteriner sağlık ürünleri,
bitki koruma ürünleri, gıda ve yem konularında ulusal
mevzuatımızı Avrupa Birliği mevzuatıyla
uyumlaştırmak için çıkarılmıştır.
Değerli milletvekilleri, bir de Tarım
Bakanlığımız balıkçılıkla ilgili dairenin
genel müdürlük hâline gelmesi için yapılan, Meclisimize gönderilen ve
sırada bekleyen yasanın içine bir madde koymuştur.
Tabii ki araştırma komisyonu kurulması için
getirilen Milliyetçi Hareket Partisi önerisine 23üncü Dönemin sonuna yaklaştığımız
şu günlerde, sürenin de kısalığını dikkate
alarak, AK PARTİ Grubu olarak olumsuz yönde oy
kullanacağımızı belirtir, yüce heyeti şahsım ve
AK PARTİ Grubu adına saygılarımla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde İzmir Milletvekili Ahmet Ersin
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET ERSİN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin su ürünleri
üreticilerinin sorunlarıyla ilgili vermiş olduğu Meclis
araştırma önergesini desteklemek üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, su ürünleri üreticilerinin
elbette sorunları var; üretimden başlayıp depolama ve
pazarlamayla ilgili ciddi sorunları var ve bu sorunlar zaman zaman bu
kürsüden dile getiriliyor. Hatta, daha önce bu konuyla ilgili Meclis
araştırma önergesi de kabul edilmişti. Komisyon kuruldu, bir
çalışma yaptı ve bu çalışmanın sonucunda bir
rapor ortaya konuldu ama aradan geçen süre içinde bu raporda tespit edilen
eksiklikler, yanlışlıklar, hatalar bir türlü giderilemedi. Dolayısıyla,
sorunlar, o araştırma önergesinin kabulünden ve oluşturulan
komisyonun çalışmaları sonucunda hazırladığı
rapordan önce ne idiyse o raporun hazırlanmasından ve Mecliste okunup
görüşülmesinden sonra da aynı şekilde devam ediyor. Yani sorun
aynen ortada ama çözüm yok.
Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz su ürünlerinden
söz ederken elbette yaklaşık yirmi yıldan beri devam eden bir
sorunu da gündeme getirmek lazım, bunu da konuşmak lazım. Kültür
balıkçılığı, değerli arkadaşlarım,
yaklaşık yirmi yıldan beri Türkiye'nin gündemindedir. Zaman
zaman ciddi eylemlere de yol açan, gerek balık çiftliklerinin
kurulduğu, konuşlandırıldığı yerlerin
çevresinde yaşayan vatandaşlarımız gerek turistler gerek
turizm sektörüyle iştigal edenler, zaman zaman, bu balık çiftliklerinin
konuşlandırıldıkları yerlerde yarattıkları
kirlilikten şikâyet ederek eylem yapıyorlar ve bu sektörün bir an
önce disiplin altına alınması için taleplerde bulunuyorlar. Ne
yazık ki bu konuda da bu zamana kadar olumlu bir gelişme olmadı.
Değerli arkadaşlarım, şimdi bakın, kendi
seçim çevremden, İzmirden de örnek vereyim. İzmirin Seferihisar,
Urla, Çeşme, Karaburun bölgesinde yani iç ve dış turizmin çok
yoğun olduğu bu bölgelerimizde bütün koylar ve körfezler, hemen hemen
bütün koylar ve körfezler bugün balık çiftliklerinin işgali
altındadır ve yıllardan beri bu güzelim beldelerimizdeki bu
sorunun giderilmesi için gerek ben gerekse İzmir milletvekili diğer
arkadaşlarımızın gündeme getirdiği sıkıntıların
giderilmesi için yaptığımız bütün çabalar maalesef
boşa gitti ve öyle bir izlenim var ki bizlerde, İzmirlilerde, sanki
İzmirin koyları, körfezleri balık çiftliklerinin, kültür
balıkçılarının insafına terk edilmiş gibi
görünüyor. Dahası, daha da ileri giderek şunu da söyleyebiliriz:
İzmirliler, âdeta, bu yolla da cezalandırılıyorlar.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlarım, bu
kültür balıkçılığının, balık çiftliklerinin
bir disiplin altına alınması, üretimden başlayarak
pazarlamasına kadar geçen süreç içinde gelişmeler -bu kültür
balıkçılığıyla ilgili gelişmeler- bir disiplin
altına alınsa, sanıyorum şikâyetler de sona erer,
bunların yarattığı çevre kirliliği de sona erer ve bu
balıkçılık sektörü de, bu kültür
balıkçılığı sektörü de rahatlar.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, konu
sadece bu balık çiftliklerinin yarattığı çevre
sorunlarıyla sınırlı değil. Bu sorunun, bu sektörün
bir de kayıt dışı ekonomiyle ilgili olan sorunu var yani
kayıt dışılığı körükleyen bir sorun olarak
da karşımızda duruyor.
Değerli arkadaşlarım, balık çiftliği
kurmak için ruhsat aşamasında kapasitesini ne kadar belirlemiş
olursa olsun -özellikle de çoğu zaman ÇED engelinden kurtulmak için
düşük kapasitede göstererek faaliyetlerini ruhsatı alıyorlar-
çiftliği kuruyorlar ama geçen zaman içinde o kapasitenin 2 misline kadar
artırsa bile kapasitesini kimse arayıp sormuyor ve devlet kayıt
dışını önleyeceğim diye işportacının,
simitçinin peşinde koşan devlet, devletin kurumları, ilgililer,
buradaki büyük kayıt dışılığını
maalesef göremiyorlar.
Değerli arkadaşlarım, yapılan, bu ruhsat
aşamasında özellikle de ÇED toplantıları
yapılıyor. Yani o çevrede yaşayan
vatandaşlarımızın o bölgede bir balık çiftliği
konuşlandırılmasıyla ilgili görüşlerin ne
olduğunu, olumlu mu, olumsuz mu bakıyorlar diye sözüm ona bir ÇED
toplantısı yapılıyor ama bu ÇED toplantılarından
birkaçına katıldım İzmirde, hiçbirisinde bu bölgede
yaşayan vatandaşlarımız olumlu görüş belirtmemelerine
karşın hep olumlu sonuçla olumlu ÇED çıkıyor. Hatta bir tanesinin
peşine düştüm neden böyle oluyor diye, Sayın Çevre
Bakanlığındaki ilgililer dediler ki: Efendim, orada
toplantıya katılan herkes olumlu görüş belirtmiş. Yahu
ben oradaydım, ben de konuştum, ben de olumsuzluğunu söyledim.
dedim ama nasıl oluyorsa mahallinde insanlar hangi görüşü ileri
sürmüş olurlarsa olsunlar, bütün olumsuz görüşleri ne hikmetse
Bakanlığa gelirken olumlu hâle dönüşüveriyor.
Değerli arkadaşlarım, şimdi bakın, bir
örnek vereyim: Şimdi, Seferihisarın Sığacık Körfezi
-İzmir milletvekili arkadaşlarımız bilirler- dünya
çapında tanınan, bilinen bir yer yani İzmirin hatta Türkiyenin
göz bebeği olacak olan, olması gereken bir yer ve burada yat
limanı var, tarihî eserler var. Şimdi, bu Sığacık
Körfezine bir orkinos tesisi kurma çalışmaları var.
Değerli arkadaşlarım, Türk-Japon ortaklığı olan
bir orkinos tesisi Antalya Gazipaşada beş yıldan beri süren
faaliyetini artık orada sonlandırdı. Neden? Çünkü artık o
koşullarda beş yıldan beri bulunduğu yerde orkinos
balıklarını yetiştirme şansı kalmadı
yarattığı kirlilik nedeniyle. Bu balıklar yavru hâldeyken
doğadan yakalanıyor ve kafeslerde donmuş balıklarla
beslenerek 400-500 kiloya kadar ulaşıyor ve ondan sonra da Japonlara
satılıyor. Bulunduğu yerde hasat döneminde bu balıklar
kesilerek kanları, iç organları denize
bırakıldığı için yarattığı bir çevre
felaketi var. Bu yetmezmiş gibi, tabii bunların, bu 400-500 kilogram
ağırlığındaki bu dev balıkların
dışkıları bile ciddi bir kirliliğe neden oluyor ve bu
hasat döneminde ayrıca bunları yakalayabilmek için denize
karbondioksit veriliyor. O karbondioksit etkisiyle balık su yüzeyine
çıktığında tüfekle vurularak o balıklar daha sonra
gemide, bulunduğu mahalde kesilerek satılıyor.
Şimdi, bu Seferihisar Sığacık Körfezi,
dediğim gibi, dünyanın en güzel yerlerinden birisi. Üstelik
Seferihisar Sakin Kentler Birliğinin üyesi tek ilçemiz yani bu yönüyle de
önemli bir ilçemiz ama bu Uluslararası Sakin Kentler Birliğinin en
güzel körfezine, dünyanın en güzel körfezine, şimdi bir orkinos
tesisi kurulmak isteniyor ve bu tesis maalesef bütün çabalarımıza
rağmen -ki konuyu biz Büyük Millet Meclisi Başkanımız
Sayın Mehmet Ali Şahine de ilettik ve Sayın Şahin
haritadan baktığı zaman Ya yazıktır bu bölgeye. diye
bir beyanda bulundu- ne yaptıysak bunların buraya kurulmasını
engelleyemiyoruz. Bu orkinos tesisi Gazipaşada son beş yılda
nasıl kirlettiyse orayı ve artık orayı yaşanmaz hâle
getirdiyse balıklar için, orkinoslar için, şimdi aynı sonucu,
aynı akıbeti Seferihisar Sığacık Körfezinde de
yaşayacağız.
Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, bu
önemli bir sorundur. Yani biz kültür balıkçılığına
karşı insan değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.
AHMET ERSİN (Devamla) Elbette kültür
balıkçılığı da gelişsin. İnsanlar ucuz
balık yesinler ama çevre sorunlarını giderecek biçimde ve bu sektörü
disiplin altına alacak şekilde bir yaklaşım gerekiyor. Bunu
da şimdiye kadar sayın bakanlarımızdan, Çevre
Bakanımızdan göremedik. İnşallah bundan sonra görürüz.
Çok teşekkür ediyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Grup önerisinin aleyhinde İstanbul Milletvekili
Sayın Mustafa Özyürek.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun önerisinin
hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, torba yasayı
görüşüyoruz, görüşmeye de devam ediyoruz. Bir aydan fazla Plan ve
Bütçe Komisyonunda bunu görüştük. Orada bu yasanın özellikle
çalışma hayatımız açısından ne gibi
sakıncalar doğurduğunu ayrıntılarıyla anlatmaya
çalıştık. Burada tümü üzerindeki görüşmelerde de aynı
görüşlerimizi paylaştık ama ne yazık ki iktidar partisi,
dayatmacı bir anlayışla, sendikalarla iş birliği
yapmadan, onların görüşlerini almadan, hatta işveren
sendikalarının bile görüşlerini almadan bu torba yasayı
getirdi, Meclisin önüne koydu.
Şimdi, bizim, muhalefetin ortaya koyduğu gerekçeler
toplumda da makes bulmaya başladı ve işçi sendikaları,
sivil toplum örgütleri, yarın Ankarada büyük bir eylem
gerçekleştirecekler. Yani burada kaybettikleri hakları almak için
tavırlarını ortaya koyacaklar, yürüyüş yapacaklar. Yani
demokratik haklarını kullanacaklar fakat Ankara Valiliğinden
hemen bir açıklama geldi, diyor ki: Meydana gelebilecek her türlü olaylardan
ve zararlardan bu toplantıları organize eden kuruluşlar ile
yöneticileri ve söz konusu eyleme katılanların sorumlu
olacağı şüphesizdir. Kanunsuz eylemin güvenlik güçleri
tarafından mutlaka engellenmesi için talimat verdim.
Değerli arkadaşlarım, Mısırda bir büyük
direnişi, milyonların katıldığı bir direnişi
yaşıyoruz ve o direniş bir dikta anlayışına
karşı ortaya konan bir direnişti. Bu direnişe
karşı Sayın Başbakan gecikerek de olsa olumlu bir yaklaşım
gösterdi, tavrını olumlu buluyoruz, doğru buluyoruz ama
Sayın Başbakan Mısırda eylem yapanlara karşı her
türlü anlayışı gösterirken Türkiyede eylem yapan işçilere,
sivil toplum örgütlerine karşı bir baskıcı
anlayışı gündeme getirmektedir. Bu, kesinlikle kabul edilemez
değerli arkadaşlarım. Öğrenciler yürüdü, hakkını
aradı, hemen polis tekme tokat; hatta İstanbulda Dolmabahçede
olduğu gibi bir hamile kadınımızın çocuğunu
düşürmesine varan bir işkence, eziyet ve hak arayan işçilere
karşı da aynı tekme tokat ama Mısırdaki eylemcilere
karşı şefkat. Bu ne biçim çifte standarttır değerli
arkadaşlarım? Elbette, Mısırda eylem yapanlar büyük bir
iş yapıyorlar, bir diktatöre karşı direniyorlar.
Onları, buradan, Cumhuriyet Halk Partisi adına biz de
selamlıyoruz ve mutlaka başaracaklarına ve Mübareki uygun bir
yere göndereceklerine biz de inanıyoruz ama istiyoruz ki ülkemizde de
demokrasi olsun, ülkemizde de hak ve özgürlük mücadelesi yapan insanlara
karşı anlayışlı davranalım, onlara tekme tokatla
girişmeyelim.
Değerli arkadaşlarım, bu torba yasa
tasarısında özellikle çalışanların aleyhine pek çok düzenleme
var, bunları hep dile getirdik. Evden çalışma yöntemi
getiriliyor, uzaktan çalışma yöntemi getiriliyor. Yani esnek
çalışma yöntemi düzenli, kadrolu, işçi
çalışmasının yerini alıyor ve bu insanlar, bu
yanlış, bu kısa süreli çalışmalarla hem kıdem tazminatından
mahrum kalıyorlar hem fazla mesailerini alamıyorlar. Gene bu
çerçevede, denkleştirme dönemi, özellikle turizmde iki aydan dört aya
çıkarılmak suretiyle turizm sektöründe çalışanların
fazla mesai hakları elinden alınıyor. Deneme süresi iki aydan
dört aya çıkarılmak suretiyle kıdem tazminatından genç
işçiler mahrum bırakılıyor.
Gene bir önemli düzenleme var ki bu tasarıda, biliyorsunuz,
geçmiş dönemde AKP, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü ortadan
kaldırdı. Burada çalışan insanları özel idarelere aktardı,
nakletti, onların, işçilerin isteği dışında.
Şimdi yeni bir düzenleme yapıyor, diyor ki: Özel idarede
çalışan işçiler Karayolları teşkilatına
gönderilecekler, belediyelerde çalışan kadro fazlası
işçiler Millî Eğitim Bakanlığına ve Emniyet Genel Müdürlüğüne
nakledilecekler.
Değerli arkadaşlarım, şu kış
kıyamette, siz, özel idarede çalışan bir işçiyi Mersinden
alıp Vana naklettiğiniz zaman o insana iyilik mi yapmış
olacaksınız? Belediyede çalışan bir insanı Emniyet
Genel Müdürlüğünün herhangi bir ünitesine naklettiğiniz zaman elbette
o insanı mağdur edeceksiniz. Bu antidemokratik, bu
çalışanların aleyhine, işçilerin aleyhine düzenlemelere
karşı çalışanların haklarını aramalarından,
demokratik gösteri haklarını kullanmalarından daha doğal ne
olabilir?
Yarın saat on birde, DİSKin, KESKin, Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliğinin, Türk Tabipleri Birliğinin ve
diğer sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, emekçileri
Kızılayda toplanacaklar, eski SSK binasının önünde; oradan
Türkiye Büyük Millet Meclisine yürüyecekler ve dertlerini Meclise anlatmaya
çalışacaklar değerli arkadaşlarım.
Şimdi siz diyorsunuz ki Valilik olarak: Kesinlikle ben
sizleri Meclisin önüne yürütmem. Peki, Meclis millî iradenin temsilcisi
değil mi? Meclis halkın temsilcilerinin olduğu bir yer
değil mi? Halk, halkın temsilcilerine şikâyetlerini anlatmak
üzere buraya gelirse bunda ne gibi bir sakınca olabilir? Siz eğer
sürekli, çalışanları, hak arayanları baskı
altında tutarsanız bir gün patlar, toplum patlar, o zaman
yönetemezsiniz, yönetilemez hâle getirirsiniz. Bırakın herkes
demokratik hakkını özgürce kullansın. Sürekli Türkiyede ileri
demokrasiden bahsediyorsunuz, Türkiye'nin çağ atladığından
bahsediyorsunuz ama hak arayanlara karşı insafsız bir
baskı, bir yıldırma siyaseti uyguluyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakan
dünkü konuşmasında Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğunu ve
1950den itibaren de demokrasiye geçtiğini söylerken Rahmetli Menderesi
de rahmetle andığını ifade etti. Peki, Sayın
Başbakanın aklına gelmedi mi acaba, 1946da çok partili siyasal
düzeni getiren, 1950 yılında seçimi kaybettiği zaman da
şapkasını alıp Çankayadan inen, büyük bir erdemlilik
gösteren Rahmetli İsmet İnönünün adını ağzına
almaktan niçin Sayın Başbakan kaçınıyor? Türkiye bugün pek
çok ülkeye model hâline gelmişse Mustafa Kemal Atatürkün kurduğu
cumhuriyet sayesinde model hâline gelmiştir ve Türkiye bugün model
hâlindeyse Mustafa Kemal Atatürkün koyduğu laiklik ilkesi sayesinde bu
hâle gelmiştir. Bunları toplum olarak unutturamayacaksınız,
bunları biz sürekli topluma hatırlatacağız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.56
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 16.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 57nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, öneriyi okutup
işleme alacağım.
3.- (10/339), (10/375), (10/537)
ile (10/763) esas numaralı, engellilerin sorunlarıyla ilgili Meclis
araştırması açılmasına dair önergelerin
görüşmelerinin Genel Kurulun 02/02/2011 Çarşamba günkü
birleşiminde birleştirilerek yapılmasına ilişkin CHP
Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 02.02.2011 Çarşamba günü
(Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan (Engellilerin Sorunları); (10/339), (10/375),
(10/537) ile (10/763) esas numaralı Meclis Araştırma
Önergelerinin öngörüşmelerinin, Genel Kurulun, 02.02.2011 Çarşamba
günlü birleşiminde birleştirilerek birlikte yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde Ankara Milletvekili
Sayın Tekin Bingöl.
Sayın Bingöl, buyurun.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Bildiğiniz gibi her yıl 10-16 Mayıs tarihleri
arasında Engelliler Haftası ile 3 Aralık Dünya Engelliler Günü
etkinlikleri yapılır. O günlerde sivil toplum örgütleri, yetkililer
günün anlamına binaen toplantılar düzenler, sorunlar
tartışılır ve çözüm önerileri üretilir ama maalesef daha
sonraki günlerde bunların tamamı unutulur ta ki bir yıl sonraki
günlere kadar. Bu, yıllarca hep böyle olmuştur ve maalesef
engellilerin sorunu her geçen gün katlanarak günümüze kadar gelmiştir.
Türkiyede engelliler âdeta yok sayılmıştır. Nihayet 1996
yılında başlatılan bazı çalışmaların
sonrasında 2005 yılında 5378 sayılı Engelliler Yasası
çıkarılmış, bu, engellileri ciddi anlamda
umutlandırmıştır ama aradan geçen beş altı
yıllık süre zarfında engellilerin sorunları
azalacağına âdeta artarak devam etmiştir. Tabii, bu yasa
çerçevesinde bazı palyatif iyileştirmeler olmuştur ama sorunun tamamını
çözecek nitelikli bir çalışma ortaya konamamıştır.
Bugün engellileri ilgilendiren birçok yasa vardır: 5378 sayılı
Yasa, 2022 sayılı Yasa, 269 sayılı Yasa gibi. Bu yasalar
arasındaki kavram kargaşası ve zaman zaman çatışan
maddeler, engellilerin sorunlarını içinden çıkılmaz bir
hâle dönüştürmüştür. O nedenle, engellilerin bütün bu yasaların
dışında, geniş kapsamlı, tüm sorunlarını
içeren ve çözümleri üreten bir yeni engelliler yasasına acilen ihtiyaç
vardır.
Değerli milletvekilleri, sık sık vurgu yapılır,
Türkiyede 8,5 milyon civarında -yaklaşık olarak- engelli
vardır. Bu da Türkiye nüfusunun yüzde 12,5una tekabül eder ama bu
rakamlar, en son 2002 yılında TÜİKin yapmış
olduğu çalışmaların ortaya koyduğu
çalışmalardır ama bunun dışında engellilerle ilgili
çokça yapılması gereken araştırma ve istatistik
çalışmalar olmalıdır. Engellilerin eğitim durumu,
istihdam durumu, sayıları, engelli gruplarının ortaya
çıkarılması için ciddi çalışmalara ihtiyaç varken,
maalesef bunların hiçbirisi yapılmamaktadır ve bahsedilen
rakamlar, sadece afaki olmaktan öteye gidememektedir.
Engellilerin birçok sorunu vardır demiştik,
bunların bir kısmından bahsetmek istiyorum: Bunlardan bir
tanesi, Türkiyenin genel sorunları içerisinde önceliği olan
işsizliktir. Türkiyede TÜİKin açıkladığı
rakamlara göre engelli işsiz sayısı yüzde 11-12
civarındayken, engelliler arasındaki işsizlik oranı yüzde
17ler düzeyindedir. Bu çok ciddi bir rakamdır değerli milletvekilleri.
Bugün, İŞKURa başvuran engelli işsiz sayısı 110
bin civarındadır ama iş aramaktan bıkıp artık
umudunu yitirenler ise bu sayıya dâhil edilmemektedir. Hâl böyleyken,
yasanın elverdiği, yasal zorunluluk nedeniyle var olan kadrolar ise
maalesef engelliler için kullandırılmamaktadır. Bugün, resmî
sektörde 53 bin civarında, yasal zorunluluk nedeniyle var olan boş
engelli kadrosu vardır; yine, 20 bin civarında, özel sektörde engelli
kadrosu boşken, gerekli denetlemeler ve düzenlemeler
yapılmadığı için 75 bin civarındaki bu kadrolar
maalesef boş ve atıl vaziyette durmaktadır. Oysa bu kadrolar
kullandırılsa idi 110 bin civarındaki engelli işsiz
başvurusunun çok önemli bir kısmının sorunu çözülmüş
olacaktı.
Değerli milletvekilleri, bugün, yasalarla birlikte
yasaların önüne geçen birtakım genelgeler maalesef engelli
kardeşlerimizi âdeta canından bezdirmiştir, son
çıkarılan Sağlık Kurulu Genelgesi, işi içinden
çıkılmaz bir hâle dönüştürmüştür. Engelliler
sağlık kuruluşlarına başvurup yeni raporlarını
almaktan imtina etmektedirler, korkar hâle gelmektedirler. O nedenle, 2022
sayılı Yasadaki muhtaçlık tanımı mutlaka yeniden
düzenlenmelidir. Bu tanım düzenlenmezse, bu raporlarla, bu genelgelerle
engelliler çok daha ciddi anlamda mağduriyet yaşayacaklardır.
Bugün, yasanın öngördüğü şekilde, on sekiz
yaşındaki engelliler yaklaşık 180 TL civarında bir
maaş alıyorken, on sekiz yaşın üzerindeki ve yüzde
40ın üzerinde engelli yurttaşlarımız ise 250 TL
civarında bir maaş alabilmektedirler. Değerli milletvekilleri,
özel bakıma ihtiyaç duyan engellilerin 100 liralık, 200 liralık
maaşlarla hayatlarını idame ettirmeleri mümkün müdür sizce? Ve
bu paraları almak için de birtakım kriterler gerekmektedir.
Örneğin -çok komiktir- 100 liradan fazla gelirinin olmaması
lazım, gecekondu dahi olsa herhangi bir evin ev sahibi olmaması
gerekmektedir bu komik ücretleri almaları için.
Bugün, engellilerin eğitim sorunları da çok ciddi
anlamda pik yapmıştır. Bildiğiniz gibi, 269
sayılı Yasa ile özel özel eğitim kurumlarında engelliler
için on bir aylık bir eğitim öngörülüyorken geçtiğimiz yıl
İktidar tarafından bu süre üç aylık bir dilime çekilmiştir.
Düşünün değerli milletvekilleri, zihinsel engelli bir
çocuğumuzun, görme, işitme engelli bir çocuğumuzun üç aylık
bir eğitimle kendini hayata kabul ettirebilecek ya da günlük
yaşamını idame ettirebilecek eğitim alması mümkün
olabilir mi? Ama nedense bu, çok anlamsız gerekçelerle üç aya
indirgenmiş ve sanırım kısa bir süre sonra da özel özel
eğitim kurumlarındaki bu engelli eğitimi tümüyle ortadan
kaldırılacaktır. Burada gerekçe tasarruftur, burada gerekçe özel
eğitim kurumlarındaki usulsüzlükler ve suistimallerdir. Evet, bu
kurumlarda usulsüzlükler olabilir, bu kurumlarda suistimaller olabilir ama
bunun çözümü engellinin eğitimini ortadan kaldırmak
olmamalıdır; çözüm, devletin denetim organlarının bu
kuruluşları denetlemelerinden geçmektedir ama maalesef İktidar
bunu fırsat bilerek özel eğitim kurumlarındaki bu engelli
eğitimini ortadan kaldırmanın yolunu seçmiştir.
Değerli milletvekilleri, engellilerin -az önce
bahsettiğim gibi- eğitimle ilgili sorunları sadece özel
eğitim kurumlarından kaynaklanmamaktadır. Bugün, Türkiyede hâlâ
engelli eğitimi iptidai yöntemlerle yapılmaktadır. Maalesef,
devletin resmî kurumlarındaki engelli sınıflarında
eğitim, izbe, loş koridorlarda ya da merdiven altlarındaki
sınıflarda yapılmaktadır. Keza, Avrupada son derece
çağdaş binalarda, yeni araç ve gereçlerle eğitim sunuluyorken
ülkemizde hâlâ görme engellilerin, işitme engellilerin, zihinsel
engellilerin, bedensel engellilerin eğitim düzeyleri Avrupadaki
standartlardan son derece uzak bir noktadadır.
Bugün, engellilerle ilgili az önce bahsettiğim
muhtaçlık tanımı, artık, son derece önemli bir noktaya
gelmiştir çünkü muhtaçlık tanımının yeniden gözden
geçirilmemesi hâlinde sağlık kurulu raporlarının son
şekliyle, son genelgeyle dizayn edilmesi durumunda vergi muafiyetlerinin
çok önemli bir kısmı ortadan kalkacaktır. Bu vergi
muafiyetlerinin ortadan kaldırılması engellileri de ciddi
anlamda sıkıntıya sokacaktır.
Bugün, yasadan kaynaklanan bir düzenleme söz konusudur. Merkezî
otoriteye ve yerel yönetimlere engelli vatandaşlarımızın
hayata tutunmaları, hayata adapte olmaları, sosyal yaşama
entegre olmaları için mutlaka düzenlemeleri yapmaları
zorunluluğu getirilmiştir ama maalesef, hem merkezî otorite hem de
yerel yönetimler bu yasadan kaynaklanan düzenlemeleri yapmaktan imtina
etmektedirler. Yerel yönetimlerin tamamı -hiçbir parti ayrımı
gözetmeksizin ifade etmek istiyorum ki- sadece kaldırımlarda küçücük,
tekerlekli sandalyelerin hareketini kolaylaştıracak düzenlemelerle
engelli hayatını kolaylaştırdıklarını
zannetmektedirler ama bu, en ucuzcu yoldur değerli milletvekilleri. Oysa
bütün yaşam alanlarında, sosyal donatı alanlarında, kültür
merkezlerinde, alışveriş merkezlerine varıncaya kadar her
caddede, her sokakta engelli kardeşlerimizin de kendi kendilerine
yetebilecek, başkalarına ihtiyaç duymayacak ölçüde düzenlemelerin
mutlaka ve mutlaka yapılma zorunluluğu vardır fakat ne
acıdır ki yasada yer almasına rağmen, herkes buna kulağını
tıkamakta, engelli kardeşlerimiz bu düzenlemelerden vareste
tutulmaktadır.
Bugün, Türkiye, Avrupa Sosyal Şartı ile
Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesini imzalayan
ülkedir. Bu son derece olumlu yaklaşımdır ama maalesef, bu
sözleşmelere imza atan Türkiye kendi yasalarında ve genelgelerinde bu
sözleşmeye paralel düzenlemeleri yapmadığı için, bu
sözleşmelerden engelliler layıkıyla yararlanamamaktadır
diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde Orhan Erdem, Konya Milletvekili.
Sayın Erdem, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ORHAN ERDEM (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli Milletvekilimiz özürlülere dönük eksikleri dile
getirdi. Ama, evet, hayat devam ediyor, bu alanda da yapacağımız
çok şey var ama AK PARTİ döneminde yapılanların ben
şimdi bir kısmını sayacağım, belki beşte
1ini sayma imkânım olacak.
Özürlülerin istihdamından başlarsak konuşmaya, bir
kere, dönemimizde özürlülerin istihdamına dönük, özel sektörde 50
işçinin üzerinde çalıştırmak kaydıyla yüzde 3, kamuda
ise yüzde 4 kota getirildi ve daha sonra bir kanunla, engelli
çalıştıran kota kapsamındaki iş yerlerinin primlerini,
işveren primlerini hazinece karşılama kararı aldık.
Kotanın üzerinde çalıştıracak olan iş yerlerinin de
priminin yüzde 50sini karşılama kararını aldık. Daha
sonra, bu şarta uymayan iş yerlerine 2005 yılında
Değerli Lokman Ayvanın çok büyük katkılarıyla, o zamanki
bakanlarımızın katkılarıyla çıkan yasada asgari
ücretin 2,5 katına varacak şekilde ceza şartları getirdik.
Bu toplanan cezaların İŞKURca mesleki eğitimde
kullanılmasını sağladık. Yine 2009 yılında
Sayın Başbakanımızın, özürlü personel
atamalarıyla ilgili istisnadan çıkarılmasıyla, bu
atamaların istisna kapsamı dışına
alınmasıyla da hızlı bir şekilde özürlülerin istihdam
edilme imkânları arttı. Örnek verelim: 2002 yılında kamuda
sadece 6.103 kişi istihdam edilmiş, özel sektörle birlikte toplam
10.883 kişi istihdam edilmiş iken 2009da bu sayı kamuda
10.357ye, toplamda 26.428e çıkmıştır, 2010
yılında da kamuda 21.875e toplamda, özel sektörle birlikte ise
32.257ye çıkmıştır. Burada da görülüyor ki AK
PARTİnin her alanda olduğu hizmet anlayışı gibi
özürlülere dönük istihdam ve diğer alanlarda da çok büyük
gelişmelerin olduğunu gösteriyor. Bir kere, AK PARTİ, 2001
yılında Özürlüler Koordinasyon Merkezi gibi bir kurum kurarak kendi
partisi içinde, bugüne kadar hiçbir partinin yapmadığı bir
şeyi yaptı. Yine, 3 Kasım 2002 seçimlerinde, engelli 2
milletvekilimizle, bu sorunların hızlı çözülme
imkânını verdi -ve tekrar ediyorum, her zaman, grubumuz adına da
tüm bakanlarımıza, bu konuda öncülük eden Lokman kardeşimize,
Vekilimize de- birçok sorun çözüldü.
5378 sayılı Yasa, engellilere dönük o kadar büyük
gelişmeler yarattı ki bir kere, bu anlayış, hükûmetlerin
elinden alındı ve bir devlet anlayışı hâline
getirildi. 2022 maaşları vardı -demin Vekilim bahsediyor da- 24
liraydı. Kendileri de gerçi çok oldu iktidar olmayalı ama bugün, o
dönemlerde iktidar olan partilerimiz de var. 2002 yılında, engelli
kardeşlerimizin aldığı maaş 24 liraydı. Bugün, bu
iki gruba ayrıldı 2005 yılından sonra, yaklaşık
4-5 katı en az artırılarak yüzde 40 ile 69 arası 201 liraya
-4-5 katı yanlış bir ifade, 10 katına yakın- yüzde 70
üzeri özürlülere de 302 TL aylık bağlandı. Yeter mi? Yetmez.
Ama, nereden geliyor? 10 kat artırılmış oranlardan bahsediyoruz.
On sekiz yaş altı engellilere maaş bağlandı AK
PARTİ döneminde. Vergi muafiyetleri getirildi.
Yaşlılarımızın ve yüzde 70in üzerindeki
engellilerimizin, 240 bin kişinin, hani bu televizyonlarda kuyruklarda
ölen yaşlılarımızı, engellilerimizi görüyorduk ya artık
görmüyoruz çünkü maaşları evlerine gitti, evlerine verilmeye
başlandı. Emeklilik hakları üç aşamalı düzeltildi.
Yüzde 40 ve 60 oranındaki özürlülerin yirmi yılda, 60 ve 80
oranındaki engellilerin on sekiz, 80 üzerindeki engeli olan
kardeşlerimizin de on beş yılda emekli olma imkânı
getirildi. Yine, 2008 yılında, o gün için büyük bir sorun olan, 81
bin kişiyi ilgilendiren, yersiz ödemelerle ilgili, Faizlerini mi
alalım? Anaparanın ne kadarını alalım? diye
düşünülen bir sorunda, bir önergemizle tamamı silindi, yaklaşık
81 bin kişinin sorunu çözüldü.
Malullük oranları yüzde 66,6dan 60a çekildi. 2004ten bu
yana, özel eğitim okullarına giden öğrencilerin servis
hizmetleri Sosyal Yardımlaşma yoluyla karşılanıyor.
Görme engelli kardeşlerimizin kitapları basıldı.
Taşımacılıkta -hava, kara- indirimler getirildi seyahat
için. Tek gözü görmeyen engellilerimize ehliyet imkânı getirildi.
En önemli icraatlarımızdan biri: Bakıma muhtaç
özürlü aylığı alanların sayısı 284 bin
kişiye çıktı -bu, AK PARTİ dönemindedir- ve ailelere
aylık 570 lira yardım verilmekte.
Hani, Vekilimiz diyor ya Eğitimi bitirdi. Yine, AK
PARTİ geldiğinde 16-17 bin engelli kardeşimiz eğitim
alırken, bugün 216 bin engellimiz eğitim almakta ve bunun bedelleri
devletçe kurumlara ödenmektedir. Kurum sayısı da 400-500den 1.686ya
çıkmıştır -hani, eğitimi nasıl bitirdiysek,
anlayamıyoruz- ve eğitim saatleri de
artırılmıştır.
Özel özel eğitim kurumlarında da bu gelişmeler
olmuştur. 17 bin öğrenciye hizmet edilirken, bugün 50 bine yakın
öğrenciye hizmet edilmekte.
Evde eğitim diye bir şey getirdik. Bütün bu imkânlara
rağmen özel rehabilitasyona veya özel özel eğitim kurumuna gidemeyen
çocuklarımıza evinde eğitim veriyoruz ve şu anda bine
yakın öğrencimiz bu şekilde eğitim almakta.
314.424 engelli kardeşimiz vergi indirimlerinden
faydalanmış. Maaşlarda gelinen noktayı söyledim. Yine,
sayı olarak da, 2002 yılında 262 bin engelli kardeşimiz
maaş alırken, 2010 yılında 504 bin engelli kardeşimiz
bu kurumlara bağlanmış ve maaş almaya başlamış.
En son Anayasa değişikliğiyle
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Lokman Ayva niye tepki
gösterdi, Lokman Ayva?
ORHAN ERDEM (Devamla) Vekilim, siz bağırsanız da
millet görüyor. Engelli kardeşlerimiz AK PARTİnin
yaptıklarını çok iyi biliyor.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) 50 bin kişi oldu, 50 bin.
Böyle olmuyor bu iş.
ORHAN ERDEM (Devamla) 2003 yılında yatılı
hizmet talebi olan -bu sizlerin de yakınları olabilir- 3.729
kişi kapılarda, yollarda, evlerin ahırlarında
yaşarken, yerleştirilecek yer yokken, bugün ağır özürlü,
engelli, yatılı hizmet bekleyen kimse kalmadı. Bunlar AK PARTİ
İktidarının bereketidir. Biz şuna inanıyoruz:
Asıl özürlü olan, sorunlu insanlara duyarsız kalandır. AK
PARTİ sorunlu konulara hiçbir şeyde duyarsız
kalmamıştır ve bu alanda cumhuriyet tarihinin hizmetlerini bir
yana koyun, AK PARTİ dönemini koyun, her yerde tartışmaya
açığız. Cumhuriyet Halk Partisi yine baltayı taşa
vurmuş, yine yanlış yerden konuyu açmıştır.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Lokman Ayvayla konuş,
Lokman Ayvayla.
ORHAN ERDEM (Devamla) Evet, bu alanda yapacağımız
şeyler vardır. En çok yapmamız gereken alanlardır ama
şu saydığımız hizmetler benim
çıkarabildiğim, bu dakika içinde konuşabileceğim
işlerin onda 1idir, daha birçok şey var.
Biz, sorunları çözdük, çözüyoruz, hep birlikte çözelim diye
uğraşıyoruz. Bunun da devamını AK PARTİ olarak sağlayacağız.
Bu konuda bir araştırma önergesine,
çalışılmasına, vakit harcanmasına gerek yoktur. Bu
sorunları birlikte zaten tartışıyoruz. Bu alandaki
iyileştirmeleri inşallah bu Meclis daha iyi noktalara getirecektir
diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili Mithat Melen.
Buyurun.
MİTHAT MELEN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde
söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bir ülkede bir devletin, bir
ülkenin, bir ülkeyi yönetenlerin en önemli görevi, insanların yaşam
kalitelerini yükseltmekle ilgili. Gerçekten biz bu konuyu pek düşünemedik
-Anayasamızda var, birçok yasamızda var- ama yaşam kalitesini
her konuda yükseltmek zorundayız, zaten mecburuz. Belki devletin
varlığı bu nedenle var, ülkeler bu nedenle ayakta kalıyor:
Yaşayan insanların yaşam kalitesini ve niteliğini
yükseltmek. Hatta hep söylenir, ekonomistler hükûmetlere genelde bilgi
verirler, danışmanlık yaparlar ama işler iyi oldu mu, iyi
gitti mi hükûmetler, yöneticiler başarılıdır, kötü gitti mi
ekonomistler hata yapmıştır.
E şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bazı
şeyleri niye konuşmaktan korkuyoruz? Yani böyle bir
araştırma önergesini niye Biz bunları yaptık. diye
karşılıyorsunuz? Tabii yapacaksanız yani Hükûmetin de
görevi yapmak. Ayrıca yapılan birçok şeyi de ben takdir ediyorum
gerçekten, önemli işler yapıldı. Hatta geçen hafta bu diyabet
çubuklarının ödenmesi konusunda ben bir konuşma
yapmıştım. Gerçekten hem Cumhuriyet Halk Partisi Grubu hem
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu çok müspet yaklaştı ve bunun
çözülmesi için büyük gayret sarf ettik hep birlikte ve çözülür gibi oldu. Bu
çok önemli bir şey. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin asli
görevlerinden bir tanesi de bunları çözmek, uyarmak ve bazı konularda
da gerçekten derinliğine araştırma yapmak ama bu
araştırmaların da ne olacağı konusunda hep birlikte
oturup bir karar vermemiz lazım. Doktora tezi gibi araştırmalar
yapıyoruz burada. Sonra onları takip etmekten -yine İç Tüzük
gereği- belki âciziz, takip etmiyoruz. Çok güzel araştırmalar
var bakın arşivlerde ama o araştırmaların sonucu ne
olmuş? Çünkü araştırmalarda herkese görev düşüyor,
hükûmetlere, Meclise ama o takip edilmiyor. Yani böyle bir araştırma
istemek kötü değil, araştırmayı yapmak da önemli,
görevlerimiz arasında ama takibi ne olacak bu işlerin, onlar önemli.
Onu bir çözmemiz lazım. Şu İç Tüzük meselesinde gerçekten
bazı şeyleri yeni baştan düzenlememiz lazım.
Araştırma önergeleri önemli, araştırma yapmak, Meclis
araştırması çok önemli ama bunun takibi çok daha ciddi bir
şey. Meclis kendi yaptığı araştırmalarını
takip etmiyor. O da hakikaten denetleme mekanizmasının da iyi
çalışmamasına neden oluyor çünkü orada önemli şeyler var.
Mesela şunları niye takip etmiyoruz? Gelişmiş
ülke, gelişmemiş ülke
Ama Türkiyede maalesef engelli
sayısı yüzde 12 civarında. Kaldı ki biz 1993
yılında Birleşmiş Milletlerin Sakatlar İçin
Fırsat Eşitliği Anlaşmasındaki standart kurallara
imzamızı da atmışız. Bu da önemli, kabul ediyoruz
bunu, bunun varlığını da kabul ediyoruz ama hâlâ yüzde 12
çok yüksek bir rakam yani toplumun yüzde 12si bu civarda. Tabii, bunu çok
geliştirirseniz
Mesela diyabetliler engelli mi, değil mi? Bunu
oturup tartışırsak orada da önemli şeyler çıkıyor
ortaya. Yani toplumdaki hasta sayısı veya engelli
sayısının artması bir parça da toplumun nasıl yaklaştığıyla
ilgili. Yani engelliler illa fiziki değil, diğer engelliler de bunun
içinde, hastalıklar da engelli sayılabilir. Mesela bu
araştırmalarda bunları da ortaya koymak lazım.
Tabii, çok bilimsel şeyler bunlar. Bu konular -hep öyle
bakıyoruz- sadece ve sadece doktorların, hekimlerin işi
değil. Aslında, belki ekonomistlerin işi çünkü
kaybettiğiniz iş gücü, kaybettiğiniz kaynak, verimlilik,
etkinlik. Bununla hiç ilgilenmedik. Yani Türkiyede şu kadar sakat var.
veya Şu kadar engelli var. deyip bunun bir kısmıyla, devletten
çıkan parayla, ilaç sektörleriyle mesela hep ilgilendik veya okullarla
ilgilendik. Bunun ekonomiye gerçek kaybı nedir? Hasta çocuklar,
doğuştan hastalıklı çocuklar veya sakat doğan çocuklar,
ekonomiyle ilgili kaybı nedir? Mesela bununla ilgili hiçbir
araştırmamız yok. Bu araştırmalar bile, çok ilginçtir,
şu yüzde 12 rakamı bile tesadüfen bulunmuş bir rakam, ciddi bir
araştırma yok bu konuda.
Şimdi fiziki altyapı, mesela başta kentlerde
engellilerle ilgili fiziki altyapı çok zor, yok. Bir kentte engelli
olduğunuzu kanıtladığınız zaman öbür kentte
bundan yararlanamıyorsunuz. Çok basit gibi görünüyor ama öyle. Yani burada
bir yerde paso alıyorsunuz öbür tarafta kullanamıyorsunuz. Fiziki altyapılar
mesela okullarda yok. Evet bu arada okul sorunundan bahsetmeyeceğiz
değil mi yani Türkiyede sistem sadece bu mu, burada mı
sıkıntılar var? Ama yoksa da araştırıp çözmemiz,
bulmamız lazım. Eğitim kurumları yeterli değil tabii
yani engellileri eğitecek, düzeltecek eğitim kurumları yeterli
değil.
Türkiyenin başka ciddi bir sorunu var. Devamlı olarak
bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsülerinden ben şahsen dile getirmeye
çalışıyorum. O da nitelikli öğretmen. Hiç
uğraşmıyoruz. Biz nitelikli öğreticiyle
uğraşmıyoruz, uğraşmak istemiyoruz. Her gün yeni bir
üniversite açmak, her üniversitede yeni bölümler açmak çok önemli değil
ki. Nereden oraya nitelikli öğretmen bulacaksınız? Siz
nasıl dünyayla rekabet edeceksiniz her şeyden önce? Dünyayla rekabet
etmeniz lazım engelli konusunda da. E diyelim engellilere iş için
belirli imkânlar hazırlıyorsunuz. Evet, işte var, yazıyor,
kanunlarda da yazıyor ama orada hemen bir KPSS engeli çıkıyor
önüne. O bir imtihan meselesi var ki çok önemli bir imtihan, onu da oturup çözmemiz
lazım bakın. Bu üniversite sistemiyle, bu imtihan sistemiyle bunlar
olmaz. Artık Türkiye eğitim veren değil de kurslarla işi
götüren bir ülke hâline geldi, her şeyin kursu var. O zaman kapatalım
bu dükkânı, eğitim dükkânını, vermeyelim. Onun için bunlar
çok ciddi.
Sağlık hizmeti. Esas sorun sağlık. Yani yine
belirli yasalar çıkarırken yine burada bunları, yine
birbirimizle kavga ederek, yine işin derinine inmeden belirli yasalar
çıkarırken, belirli uygulamalar yaparken bir şeyi unutuyoruz: İnsanın
tekrar yaşam kalitesini unutuyoruz, insanın çektiği
sıkıntıları unutuyoruz, onları ihmal ediyoruz. Her
şey kâğıtta gibi. Bugün Türkiyede en torpilli hasta bile
olsanız -ki bizleriz onlar- gidip bir yerden tedavi almak o kadar zor ki.
Öyle zor ki işler, sıralara girmek, kuyruklara girmek. Yani bunu
kâğıt üzerinde buradan çözdüğümüzü zannediyoruz. Öyle değil
işin şeyi. Ama bunu oy için yapmamak gerekiyor -bu
araştırmayı da öyle- sırf politika için yapmamak gerekiyor,
bu topluma hizmet etmek için yapmak gerekiyor.
Mesela, yeni teknoloji sadece sağlık alanında
değil, her alanda. Yeni teknolojiyi şu engellilerin hizmetine
verebiliyor muyuz? Yok, veremedik. Niye? Orada fiyat var, bir meşhur fiyat
meselesi var. İşte, fiyat her zaman
En ucuz fiyat en doğru
fiyat mı acaba? Etkinlik burada önemli değil mi, verimlilik önemli
değil mi? En önemlisi insani yaklaşım değil mi?
Mesela, özel eğitim kurumlarının hâlâ bu konuyla
ilgili, engellilerle ilgili o meşhur fiyatları, ücretleri tespit
edilmemiş. Bugün kaçı ayın? Biraz devlet geriden işliyor,
sistem zor çalışıyor. Ayın bugün kaçı? Ama onlar
sıkıntıda. Hem o az -o kurumlar- hem o kurumlara verdiğiniz
ücretler az hem o kurumlarda görevlendireceğiniz insanların
sayısı çok az. Bunlarla uğraşmamız lazım.
Ayrıca bunlardan korkmayalım, bu araştırma önergesini
yapalım, ne var! Tabii, herkes seçim sıkıntısı
içerisinde, belki Bunları yapmam. diye geliyor ama olmaz. Bizim bunlarla
uğraşmamız lazım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
uğraşması lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplumun
önünde yol göstermesi lazım, her konuda ve bunları da açık ve
rahat biçimde burada dile getirmemiz lazım. Yani demokrasinin
erdemlerinden bir tanesi de belki bu. Yani herkes demokrasi havarisi geçiniyor
da iş konuşmaya ve bunları söylemeye, iş yapmaya gelince
kimse yanaşmak istemiyor. Bu konu ciddi bir konu. Bu konuda hepimizin
duyarlı olması gerekiyor.
Araştırma önergesinin lehindeyiz ve mutlaka bu konuda
ciddi bir araştırma yapılması ve bu
araştırmaların takip edilmesini talep ediyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde Lokman Ayva, İstanbul Milletvekili.
Sayın Ayva, buyurun efendim.
LOKMAN AYVA (İstanbul) Sayın Başkanım, aziz
milletimin kıymetli vekilleri; şu ana kadar Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri olarak, parti grupları olarak veya bağımsız
milletvekilleri olarak özellikle özürlü vatandaşlarımıza
hizmetlerinizden dolayı şükranlarımı sunuyor, yüksek
heyetinizi yüreğimden gelerek sevgi ve saygıyla selamlıyorum
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Efendim,
sağ olsun sayın vekillerimiz katkıda bulunuyor ama şu anda
ben cevap veremiyorum.
Şimdi, bir aslanla boğanın hikâyesini arz etmek
istiyorum. Aslanla boğa ormanda karşılaşmışlar.
Sohbet ederken hava kararmış. Aslan demiş ki: Efendim, benim
eve gitmem lazım, geç kalıyorum. Boğa da
şaşırmış Siz ki ormanlar kralı, haşmetmeap,
azamet, muazzam, ihtişam, eşinizden nasıl
korkarsınız? Aslan çok manidar bir cevap veriyor: Evet, seni
bekleyen belli, beni bekleyen belli. Beni seninki gibi evde bir inek
beklemiyor, dişi aslan bekliyor. diyor.
Efendim, tabii Cumhuriyet Halk Partimizin bu önergesi bizim bu
konuşma fırsatımız için çok iyi oldu, çok teşekkür
ediyorum, hem gündeme gelmesi anlamında, hem de bu kaygıların
paylaşılması anlamında çok teşekkür ediyoruz.
Bizim bu konudaki dişi aslanın ne olduğuyla ilgili
birkaç konuyu paylaşmak istiyorum, arz etmek istiyorum efendim:
Şimdi, Türkiyede özürlülerle ilgili gerçekten çok büyük işler
yapıldı. Şu anda -pek çok- rahatlıkla, iddialı olarak
söyleyebilirim ki Avrupa standartlarında hukuk anlamında, yani
zatı heyetinizin çıkardığı, zevatınızın
çıkardığı kanunlar anlamında, hukuk anlamında,
Anayasadan kanuna, temel kanunlara kadar Avrupa hukukundan çok daha iyi bir
noktadayız çünkü biz ayrımcılığı suç ilan ettik
Türkiyede. Yine, sosyal, eğitim, istihdam bakımından çok büyük
başarılar elde edildi. Sekiz senede işe yerleştirilen
özürlü vatandaş sayısı 178.577. Tabii bunlar çok güzel
gelişmeler. Bunlar -şu demek değil- problemler bitti, artık
araştırmayalım, artık konuşmayalım,
soruşturmayalım anlamına asla gelmez. Hatta bir kademe daha
ileri giderek şunu söylemek istiyorum: Türkiyede sorunlar boyut
değiştirdi, şekil, içerik, kimya ve fizik bakımından
boyut değiştirdi. Mesela 2005 yılından önce Türkiyedeki
ailelerin çocuklarına bakım parasını bankadan mı,
postaneden mi almak gibi bir sorunu yoktu çünkü böyle bir para yoktu.
Şimdi artık yeni bir sorunumuz var, artık yeni
alanlarımız var. Mesela artık özürlüler turizm bekliyor, talep
ediyor, turizm sahasından istifade etmek istiyor, turizmin
imkânlarından yararlanmak istiyor çünkü sadece geçen yıl 10 binden
fazla özürlü memur oldu. Bu ne demek? Aylık ortalama 1.500 lira gelir elde
ettiğini varsayalım, sırf geçen yıl girenlerin aylık
geliri 1.500x10.000, 15 milyon, senelik 180 trilyon kaynak
aktarılıyor demektir. Bu çok önemli bir şey, çok güzel bir
şey. Tabii, her gelişme potansiyel olarak sorununu da içinde
getiriyor.
Şimdi gelelim dişi aslan meselesine: Kıymetli
milletimin aziz vekilleri, şu anda ülkemizde iki tane temel aslan var.
Birisi, uygulamadaki sorunların sözle iyileştirilmeme gibi bir durumu
var. Bunun için bütün partilerimize çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin
hep beraber uygulamaya yönelik şunu yapalım: Tabanlarımıza,
parti tabanlarımıza, Adalet ve Kalkınma Partimiz kendi
tabanına, sempatizanlarına, sevenlerine, Cumhuriyet Halk Partimiz
kendi tabanına, Milliyetçi Hareket Partimiz kendi tabanına,
Barış ve Demokrasi Partimiz kendi tabanına sadece şunu
tavsiye etsinler: Özürlüler eğitim görebilirler. Lütfen herkes
çocuğunu eğitime yönlendirsin. Yaşı kaç olursa olsun
eğitimden faydalansınlar. İmkân yoksa onun yeniden imkânı
meydana getirilir ama şu anda çoğu okulda imkânlar var. Okulların
bir kısmı boş. O yüzden bunları gelin yönlendirelim. Bu çok
önemli bir şey, çok hayırlı bir iş.
İkincisi arkadaşlar, belediyelerimize diyelim ki:
Gelin, şehirleri özürlülerin de yaşayabileceği bir hâle
getirelim. Açık ve net olarak bekleyen sorunlar. Bunların komisyon
sonuçlarını falan beklemesine gerek yok. Hepimizin, biraz önceki
konuşmacı milletvekillerimizin de söyledikleri gibi bunlar belli,
bilinen sorunlar. Sonra, etkileyebildiğimiz kişiler istihdamla ilgili
olarak iş adamlarımız, belediyelerimiz, lütfen açıklarını
kapatsınlar.
Şimdi, birinci dişi aslanımız buydu. Yani
uygulamadaki sorunların bilinç değiştirilerek çözülmesi
meselesi. Şu anda bu sorunlar da bellidir, çözümler de bellidir. Sadece
parti liderlerimizin tavsiyeleri bekleniyor, vatandaşlarımızı
etkilemeleri bekleniyor. Bu çok hayırlı bir iş olur. Bu, şu
ana kadar partilerin kullanmadığı güçlerini milletin
yararına kullanmak şeklinde olacaktır. Biz de her zaman
olduğu gibi, şu ana kadar yaptığınız bütün hizmetlerde
olduğu gibi nasıl minnet ve şükran hisleri besleyeceksek bundan
sonra da beslemeye devam edeceğiz. Yapılsa da, besleyeceğiz,
yapılmasa da çünkü çok hayırlı işler yapıldı
burada.
İkincisi, ikinci dişi aslan bizi evde bekleyen:
Değerli milletvekillerim, seçimler yaklaşıyor. Evet, seçimler
yaklaşıyor. Soru şu: Bizler vatandaşımıza ne
taahhüt edeceğiz? Parlamentoya özürlü getirecek miyiz getirmeyecek miyiz?
Dolayısıyla, bence en önemli konulardan birisi de budur.
Ben, Adalet ve Kalkınma Partisi gibi, gerek CHPnin gerek
MHPnin gerek BDPnin de özürlü arkadaşları Meclisimize taşımalarını
talep ediyorum. Çünkü size gönül veren arkadaşlarım da var, onlar da
temsil edilmek istiyor, lütfen boyunlarını bükük
bırakmayalım.
Dolayısıyla, Türkiye'de gelinen nokta şudur:
Siyasetin çok güzel bir birikimi var. Gerek bizimki gibi muhafazakâr
demokrasinin gerek sosyal demokrasinin gerekse muhafazakârlığın,
milliyetçiliğin gerekse sol tandansın, bütün bu siyasi birikimlerin
özürlüler alanında yeni alternatifler oluşturması gerekiyor.
Bunun da en güzel yolu, siz değerli milletvekillerimizin, parti
yöneticilerimizin, buraya partilerinizle aynı ideolojiyi paylaşan
arkadaşlarımızı getirmesi, taşımasıyla
mümkün olacaktır.
Türkiye artık son noktada şuna geldi: Temel
ihtiyaçları çözülmüş bir özürlü kitlesi var. Yani eğitimle
ilgili, 216 bin kişi okuyor, bakımdan yaklaşık 300 bin
kişi faydalanıyor, özürlü maaşından yaklaşık 500
bin kişi faydalanıyor, istihdamdan, yine bu sene, inşallah
oylarınızla arzu ettiğimiz bir merkezî sınav sistemi
gelirse, yaklaşık 26 bin kişi
BAŞKAN Sayın Ayva, bir dakika kala ikaz edilmesini
istirham etmişsiniz, bir dakikanız var.
LOKMAN AYVA (Devamla) Çok teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Efendim, Sayın
Ayvaya bir dakika daha verin.
LOKMAN AYVA (Devamla) Dolayısıyla bütün bunların
hayata geçirilmesi gerekiyor, bundan sonra daha iyi noktalara gelinmesi için
farklı alternatiflerin siyasi birikimlerle üretilmesi gerekiyor.
Bu noktada ben, bütün partilerimizin üzerlerine düşeni
yapacaklarını, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da
yapacaklarına inanıyorum. Ben, hem şahsım adına hem de
her türlü siyasi görüşten arkadaşım adına, eğer kabul
ederlerse şükranlarımı ve saygılarımı tekrar
sunmak istiyorum.
Şu ana kadar, mesela MHP İstanbulda bir fuarda stant
açmıştı özürlülerle ilgili, orayı ziyaret ettim hem tebrik
ettim arkadaşları hem Cumhuriyet Halk Partisinde parti meclisine bir
arkadaşımızın seçilmesinden son derece mutlu oldum.
İnşallah, diğer partilerimiz de aynı şeyleri
yapacaktır.
Hepinize tekrar sevgi ve saygılarımı minnet ve
şükranla sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayva.
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü
soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
Birinci sırada yen alan Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa komisyonları raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883)
(S. Sayısı: 568)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
İkinci sırada yer alan Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile benzer mahiyetteki 59 kanun teklifi ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe komisyonları
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17
Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağının;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve
29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut
ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili
Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen tasarının ikinci bölümünde yer alan
maddelerinin oylamaları tamamlanmıştı. Şimdi üçüncü
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm 52nci maddeye bağlı geçici 28, 29, 30, 31,
32, 33, 34, ve 35nci maddeler dâhil 52 ila 72nci maddeleri
kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susama aittir.
Sayın Susam, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üçüncü bölüm hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi adına görüşlerimi belirtmek üzere söz
aldım.
(x) 606 S. Sayılı Basmayazı
26/01/2011 tarihli 53üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
Bu bölüm, çoğunlukla işçi hakları ve sosyal
güvenlikle ilgili konularda bazı düzenlemeleri içeren bir bölüm. Bu
bölümle ilgili görüşlerime geçmeden önce, sizlerle pazartesi günü,
31/12/2011 tarihinde, İzmirde, oturduğum bir yerde, orada
olduğumu bilen vatandaşlarla görüşmelerimden bazı pasajlar
sunmak istiyorum: Ziyaret eden, mobilya cilacısından emekli,
BAĞ-KURlu, 670 milyon lira maaş alan bir büyüğümüz,
altmış üç yaşında. Oğlu geçici işlerde
çalışıyor, sigortasız. Damadı işsiz. Damadı
evini kapatmış, bu kayınpederiyle beraber, aynı evde
oturuyor. Benden talebi: İşsiz damadı ile oğluna bir
iş bulmak. Kendisi altmış üç yaşında,
Karabağlarda iş olursa mobilyacıların yanında gidip
cila yapıyor.
İkincisi yine bir esnaf. İnşaat malzemeleri
satıyor. 20 bin liraya kefil olmuş. Kefil olduğu kişi
ödememiş borcu, 20 bin lirayı kendisi ödemek zorunda
kalmış. Dükkânındaki bazı şeyleri satmış ve
işsiz kalan çocuğuna, taşı sıksa su
çıkarabilecek, dozer ve kepçe kullanan oğluna Belediyede bir iş
bulur musun? diye bana yalvarıyor ve diyor ki: İşim
açıkken SRC belgesi almak için yatırdığım 350
lirayı geri alıp bu ay onunla geçineceğim.
Bir muhtar, bakkal dükkânı işletiyor, kriz döneminde 2
kere iflasla karşı karşıya kalmış, 2 oğlu
işsiz, büyükşehir belediye başkanına yalvarmış,
benden de rica ediyor 2 oğluna iş bulması için.
Elime sıkıştırılmış bir not:
Mehmet Ali Ağabey, borcumu ödeyemediğim için hapse girdim
çıktım. Çok zor durumdayım. Beni telefonla ararsanız size
derdimi anlatacağım. Filanca partinin belediye başkan
adayıyım.
İşten çıkarılan 2 genç
Buca Hastanesinin
Başhekimini arıyorum, Hiç işçi almıyoruz, kusura bakma
Sayın Vekilim, olursa size haber veririz
Türkiye Büyük Millet Meclisine bir mail gelmiş. Geçmişte
komşuluk yaptığım biri. Oğlum otuz iki
yaşında, elektrik mühendisi, işsiz. Sen ne biçim komşusun,
senin çocuğun olsaydı biz sahip çıkardık, bizim oğlumuza
neden iş bulmuyorsun? Çok ağır, komşuluk hakkını
helal etmeyen bir söz.
29 Ocak Sakaryadayım. Sanayi Ticaret Odası
Başkanı taşeron işçilerden kendilerinin de şikâyet
ettiğini söylüyor, Hak-İşe bağlı Çelik-İş
Sendikası Başkanı da aynı konuda talebini yeniliyor.
Bunları niye anlattım biliyor musunuz? Bugün iş
kanunlarındaki bu yeniden yapılandırmayla ilgili, daha güzel,
daha iyi işçilerin hak ve menfaatleriyle ilgili düzenlemeler beklerken
işsiz sayısının giderek arttığını
görüyoruz ama aynı gün ben, pazartesi günü, NTVnin akan
yazılarında şunu görüyorum: Bornovada bir yapı marketin
inşaatında kaynaktan alev alan malzeme sonucunda 2 işçi öldü. 2
işçi Kütahyanın ilçesinden İzmire gelmişti,
sigortasız çalışıyorlardı. Bugün bu kaza olunca
sabahtan girişleri yapılmış. diye isyan eden onlarla
beraber Kütahyadan gelmiş bir akrabaları.
Değerli dostlar, Türkiyede bu insanların dertlerini
dinleyip iş kanunlarında çözüm bulması gereken, işsiz
insanlara çözüm bulup daha iyi noktaya taşıması gereken bu
Meclise bu konuları söyleyerek dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu
saydığım esnafları dört yıl önce de tanıyordum,
bunların hepsinin işi vardı, yanlarında bu çocukları
çalışıyordu ve bunlar kendi işlerinde en azından
mutluydular. Bugün bu esnafların çocukları işsiz, iş
arayışında.
Peki, çevrenize baktığınızda bu konuları
konuştuğumuz bugünlerde ne oluyor? Bu yasa çıkarken DİSK,
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, KESK, Türk Tabipler
Birliği bu yasalarda kendi haklarının yok
sayıldığını, Türk-İş bize gönderdiği
yazılarla bu kanunda işçilerin haklarının geriye
götürüldüğünü söylüyor ve insanlar, yarın yurdun her tarafından
Ankaraya gelip Meclisin çevresinde eylem zinciri oluşturmak için,
haklarını arayabilmek için mücadele içerisinde, bu soğukta yola
çıktılar, buraya gelmeye çalışıyorlar. Sizin hepinizin
vicdanına sesleniyorum: Bu insanlar işlerini bırakıp
Ankaranın bu soğuğunda buraya geliyorlarsa bu
yaptığınız kanunda yanlışlık var beyler!
Onun için, dikkatinizi çekiyorum buna. Diyebilirsiniz ki: Bunlar bize
karşı, bunlar bizi istemiyorlar, bunlar bizi sevmiyorlar.
Sorunları böyle çözemezsiniz. Eylem yapan öğrencilere diyorsunuz ki:
Bunlar gizli örgütçü. Eylem yapan sendikacılar
Bunlar bizden
değil. Gazetelere ilan veren barolar
Bunlar zaten hep muhalif.
Değerli beyler, bunlar, bugün için sizin belki çok
dikkatinizi çekmeyebilir ama inanın, bir süre sonra, kafanızı
kaldırdığınızda
Bu uyguladığınız
susturma ve baskıyla, sesini çıkarabilenler veya çıkarmak
isteyenleri ezmenizle, bir gün gelir, kafanızı
kaldırdığınızda, hiç arzu etmeyiz ki Kuzey Afrikada
oluşan olaylar Türkiye'de olabilir.
AHMET YENİ (Samsun) Ayıp! Ayıp!
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Lütfen
Lütfen, dikkatinizi
çekiyorum
AHMET YENİ (Samsun) Milleti tahrik ediyorsunuz.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Dikkatinizi çekiyorum
Kimseyi tahrik etmek için söylemiyorum.
ASIM AYKAN (Trabzon) Ağzından çıkanı
kulağın duyuyor mu senin ya? Ne biçim konuşuyorsun ya?
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Söylediğim şey
şu: Bir toplumu, haklı taleplerini dile getirmek için seslerini
çıkardığı zaman onları susturursanız
ASIM AYKAN (Trabzon) Kim kimi susturuyor kardeşim ya?
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla)
onları ezerseniz, onlara
baskı uygularsanız, bu baskı kimseye fayda getirmez, size de bu
ülkeye de gelecek nesillere de.
ASIM AYKAN (Trabzon) Sizin kafanız değişmez.
Aradan yüz sene de geçse CHP aynı CHPdir, değişmez.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Onun için, size bir uyarım
var: Bu insanları kucaklayın, bu insanların hak ve menfaatlerini
bu Parlamentoda çözmek için ellerinizi olumlu maddelere kaldırın.
Türkiye'de bugün işçi hakları giderek geriye gidiyor.
Taşeronlaşma, sendikalaşma
Türkiye'de giderek
sendikalaşmanın azaldığını,
taşeronlaşmanın objektif, sanki gerekli bir çalışmaymış
gibi Türkiye'nin gündemine oturduğunu görüyoruz. Bunlar doğru
şeyler değil.
Türkiye'de hem işsizliği çözmemiz lazım hem
çalışanların, özgür, sendikalı, haklarını
alabilen, Uluslararası Çalışma Örgütü normlarında
çalışabileceği koşulları sağlamamız
lazım. Bunlar hepimizin üzerinde durması gereken konular. Biz bu yasalara
bu anlayışla bakıyoruz ve bu yasalarda bu demokratik tepkisini
gösteren tüm işçi kesiminin, emekçi kesiminin hak ve menfaatinin bu
Parlamentoda bulunan tüm Meclis milletvekilleri tarafından böyle
değerlendirilmesinin Türkiyenin demokrasisinin katkı göreceğe
inanıyor, bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kırıkkale
Milletvekili Sayın Osman Durmuş; buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Devlet, kamu hizmetlerini meslek mensubu memurlarının
kariyer, ehliyet ve liyakatlerine göre ilerleme ve yükseltilmelerini eşit
imkânlarla sağlamakla görevlidir. AKP İktidarında, kariyerin,
ehliyetin, liyakatin yerini, AKP döneminde idari görev yapmış olmak,
iktidarı destekleyen sarı sendikaya üye olmak, belirli gruplara
müntesip olmak şartları almıştır.
Daha müşahhas bir örnek vermek istiyorum; güncel olan
Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin öğretim üyesi
ilanına bakmanız yeterlidir. YÖK Başkanı ne iş yapar?
Cumhurbaşkanı bu partizanlığı görmemekte midir?
Partizanlığın bu kadar yaygın
kullanıldığı, öğretim üyesi alımlarında her
bir birey için adres tarifi yapıldığı ikinci bir dönem
görülmemiştir. Yandaş sendikalara üyelik konusunda
baskıların zirve yaptığı bu dönemde paket yasada
memurlara getirilen geçici görevlendirmelerde yılda altı ay süreyle
görevlendirme teklifi, zulmün alametidir. On yılda ceza almamış
memura bir kademe ilerlemesi isteği çok makul gibi görünse de AKPye
sempatisi olmayan memurlara sudan bahanelerle görevden alma, sürgün,
kıyım ve disiplin cezasının ne kadar kolay
uygulandığı hepimizin malumudur. Ayrımsız herkese bir
seçim ödülü olarak bir kademe verebilirsiniz. Bu, AKP yandaşı
memurları ödüllendirme olarak kullanılırken, yandaş olmayan
memurların cezasını artırabilecek bir maddedir. Sırf
kademe ilerlemesin diye ceza alacak memurların sayısının
artacağından endişe ediyoruz. Biat edeni ödüllendirme, etmeyeni
sindirme aracı olarak kullanılmak istenen bu maddeyle
Anayasanın eşitlik ilkesi ihlal edilmektedir.
Bazı üst düzey kamu görevlerine özel sektörde
çalışan yakınlarınızı atamak istiyorsunuz. Özel
sektördeki geçen sürelerinin, üst görevlere atanmak için kamu hizmeti süresi
gibi sayılması karmaşaya sebep olacaktır. Daha önce
sigortalı çalışan birçok memurumuz da bu hakkı isteyecektir
ve istemekte de hakkıdır.
Görevde yükseltme sınavına almadan bazı
yandaşlarınızı önce daire başkanı olarak
atıyorsunuz, sonra da müktesebinin düşük olduğunu düşünerek
şef kadrosu veriyorsunuz. Böylece görevde yükseltme
sınavını baypas ediyorsunuz.
Dışarıdan getireceğiniz özel sektör
elemanının kamuda on yıl çalışma süresini
aramıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, işçinin kıdem
tazminatının fona devrini düşünmek işçiyi yok
saymaktır.
İşsizlik Sigortası Kanunu, benim de içinde
bulunduğum 57nci Hükûmet zamanında
çıkarılmıştı. Amacı, işini kaybeden kamu
çalışanlarının, işsiz kaldıklarında fondan
nemalanmalarını sağlamak, namerde muhtaçlıklarını
gidermektir.
Bütçe görüşmelerinde İşsizlik Sigorta Fonunun 47
milyar TLyi aştığı bakanlar tarafından ifade edildi.
İşsizin, yoksulun fonu olarak kurduğumuz bu sigorta,
işçiden kesilen bu primleri işverenleri sübvanse etmekte
kullanamazsınız.
2007 yılında 8,5 milyar TLsini GAPa destek olarak
aldınız. GAPta bu paranın bir emaresi görülmüyor. O
paraları kaymakamlara, valilere mi gönderdiniz? Muhtarları
yönlendirip baskı altına alan Hükûmetin kaymakamları bu sefer
halktan tokat yerlerse devlet otoritesini nasıl
sağlayacaksınız?
Yoksulun cep harçlığının yüzde 30unu Kanunun
amacı dışında kullandınız. Şimdi de yüzde
50sini kullanmak istiyorsunuz. Bir kez olsun 57nci Hükûmete bu Kanundan
dolayı teşekkür ettiniz mi? Bu paralar sayesinde IMFye
muhtaçlıktan kurtuldunuz. Yine de bu ülkeyi 500 milyar TLnin üzerinde
borçlandırdınız.
TÜRK-İŞ, DİSK, bu İşsizlik Sigortası
Fonunun amacı dışında kullanılmasıyla ilgili ne
yapıyorlar? HAK-İŞten zaten bir şey beklemiyoruz.
Yoksulun parasını işverenin çalışan primi
olarak öderken işçi sendikalarının görüşünü ve
onayını aldınız mı? Yoksa sizin ileri demokrasi
anlayışınız, yüz binlerce üyesi olan sendikalar yerine, AB
fonlarından beslenen 30 üyeli NGOlarla çalışmak
mıdır? Doğrusu, bu tavır size çok yakışıyor!
Değerli milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, bu torba yasayı destekliyoruz. Neden? Yanlış ekonomik
politikalarınız yüzünden küçük esnaf battı, icralık oldu.
İktidar, batırdığı ve sağlığını
bozduğu esnafa bir yardım yapacakken torbanın içine memuru ve
işçiyi sömüren maddeler atmaktadır; esnafı, işvereni
işçi ve memurla karşı karşıya getiriyor.
Yoksullaştırdığı esnafın evdeki televizyonunu
icra memuru götürmesin diye destek veriyoruz.
İş batmışsa, esnaf işini ve düzenli
gelirini kaybetmişse, değil 36 ay, 100 ay da taksit yapsanız, o
esnaf yine de vergisini, sosyal güvenlik primini ödeyemeyecektir.
Faiz indirimiyle, eşeğini kaybetmiş köylüye
semerini iade ediyorsunuz. Buna da büyük bir iş yapıyor havası
veriyorsunuz. Esnafın azıcık nefes alması
karşısında işçinin kıdem tazminatını,
işsizin fonunu elinden alıyorsunuz. Bu tür düzenlemeleri de seçim
rantına dönüştürmek için seçim zamanına rastlatıyorsunuz.
Haksızlıklarınıza biz de karşı
çıkıyoruz ancak mal varlığını kaybetmiş
esnafın icra yoluyla hürriyetini kaybetmesini ve
sağlığını kaybetmesini göze alamıyoruz.
Borçların yeniden yapılanması ve esnafımızın
sağlığını korumak için destek veriyoruz. İşi
bozulan işverene, iş vermeye devam etsin diye, yaşasın diye
destek veriyoruz. Dahası, 12 Haziran seçiminden sonra iktidarı teslim
alabilirsek Allahın izniyle, seçim beyannamesinde belirttiğimiz
gibi, 73 milyar liralık bir onarım bütçesiyle destek vereceğiz.
Değerli milletvekilleri, ancak, AKP, muhtaç duruma
düşürdüğü vatandaşımızın, bu paketin
karşılığında oylarını, söz hakkını,
sendikalarını rehin almaktadır. Bunu her zaman böyle
yapıyor, bir parmak balın yanına zehir ve zıkkımı
katıyor. İtiraz etsek bir parmak bala muhtaç hâle
düşürülmüş şeker hastası gibi esnaf ölecek. İtiraz
etmezsek soygun, haksızlık ve adaletsizliğe destek vermiş
oluyoruz. İtirazımızı önergelerle dile getiriyoruz,
oylarınızla önergelerimizi reddediyorsunuz. Lafa gelince
katılımcı demokrasi diyorsunuz, teklif ve öneri muhalefetten
gelince zinhar kabul etmiyorsunuz.
Referandumda da aynısını yaptınız. PKKyı
siyasallaştıracak adımlar, iki dilli eğitim herzeleri,
demokratik özerklik palavraları evet diyenler sayesinde dile gelme
cesareti buldu. Elma şekeri olarak sunulan 12 Eylül darbecileri ve Kenan
Evreni yargılayabiliyor musunuz? Ne gezer. 28 Şubatın, 27
Nisanın hesabını soramayanlar ülkücülerin sırtından
kabadayılık yapmaya kalktılar. Şimdi de sözlerini
yaladılar
Haburda şov yaptıran Beşir Atalay,
Hizbullahı da serbest bıraktığı gibi, günlük
imzalarını almakta da acze düştü ya da Takip etmeyin. demiş
olmalı ki atı alan Üsküdarı geçti, ara ki bulasın.
Değerli milletvekilleri, seçim masrafları çok,
rüşvetleri de çok, çok para lazım. Kıbrısta milletvekili
transferi yapan genel başkan yardımcısı 1 milyon
rüşvet aldığı için görevden alınmıştı.
O, Kıbrısta çalıştı, transferleri sağladı.
Avrupa Birliği fonları ile referandumda Yes be annem diyen
Kıbrıslılar bunları ve Talatı silkeleyip attı.
Kıbrıslı ne de olsa Batı kültürü almış insanlar.
Anadoludan önce uyandılar ve Git be annem dediler, o günler Anadoluda
da yakın.
Değerli milletvekilleri, MHPnin yükselişinden
rahatsızlar, belde ve ilçe belediye başkanları borsası
kurdular. Hatırlayın, bir milletvekili çıktı, Hacılar
beldesinin rantını kaybetmemek için Belediyeyi biz kazanamazsak
projeler Ankaradan geçer, taş üstüne taş koydurmayız. dedi.
Kırıkkaleli Beşir Bey Olur mu öyle şey? Demokrasilerde,
yerel yönetimler arasında yatırım ayrımı olamaz.
demedi.
Rahmetli Memduh Beyin akıbetini biliyorsunuz. Önce 2
kiralık katil tuttular. Memduh Bey savcılığa ihbar etti.
Dosyasını ve delillerini içeren dosyayı sabaha kadar okudum. Bu
dosya örtbas edildi. Can güvenliği için tedbir istedi. Beşir Bey ve
atadığı vali koruma vermedi, cevap dahi vermedi. İkinci
katil güpegündüz Kırıkkalenin göbeğinde Memduh Beyi öldürdü.
Doğrusu, taş üstüne taş koydurmadıkları gibi gövde
üstünde baş da koymadılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Ben teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Sebahat Tuncel, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının üçüncü bölümü üzerinde Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu torba yasa görüşülmeye başlandığı
günden bugüne aslında, biz, bu torba yasanın Türkiye'nin
geleceği açısından çok iyi bir kanun tasarısı
olmadığını, burada hem işçilerin, emekçilerin hak
gasbının yer aldığını hem de bazı olumlu da
denilebilecek düzenlemelerin olduğunu, dolayısıyla bunun sosyal
adaletsizliği artıracağını, yaşanan
eşitsizlikleri, yoksulluğu, işsizliği gölgede
bırakacağını, bunun da başka sorunlara neden
olacağını ifade ettik. O yüzden bu tasarının
çekilmesini ve yeniden düzenlenmesini, böyle torba yasa olarak değil,
yeniden düzenlenmesini ifade ettik. Ama ne yazık ki AKP
İktidarının derdi bu ülke sosyal adaleti sağlamak
değil, bu ülkede yoksulları, işçileri, emekçileri hak
ettiği noktaya taşımak değil, sadece belli çıkar
gruplarının haklarını korumak. Ancak hem dünyada
göstermiştir hem Türkiyede, bu politikalar önümüzdeki dönem sosyal
sorunların yaşanmasını beraberinde getirecektir. AKP
Hükûmetini biz bu konuda uyarıyoruz. Yoksulluğun, adaletsizliğin
olduğu yerde doğal olarak, sosyal olarak insanlar da bunun
karşısında tepkisini gösterme, bunun mücadelesini yürütmeyi de
kendisine demokrasi mücadelesi olarak görev bilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bölümde
daha çok İşsizlik Fonu üzerinde, yine emeklilerin
maaşının düzenlenmesi konusunda bazı düzenlemeler var.
Gerçekten Türkiyede işsizlik rakamları her geçen gün büyüyor.
TÜİKin verilerine göre bile sadece iş bulamayanlar, yani işsiz
olanlar yüzde 17,3. Bunlara eksik ve yetersiz istihdam
koşullarını da eklersek Türkiyede yüzde 21,6ya
ulaşıyor. DİSKin verilerine göre işsizlik 10 milyona yaklaşmış
durumda neredeyse. Esnek çalışmayı da ifade ederseniz, geçici
işçiliği ifade ederseniz, aslında bu Türkiyedeki tabloyu çok
net olarak gösteriyor. AKP Hükûmeti bu konuda işsizliği yapısal
bir sorun olarak görüyor ancak bunun çözümü konusunda, Nasıl çözebiliriz,
işsizliği nasıl giderebiliriz? konusunda daha çok geçici
yöntemler bularak istihdamı esnekleştirerek, tarım alanında
yapılan çalışmaları, istihdam alanında yeni alanlar
açılıyormuş gibi göstererek aslında işsizliğin
azaldığı gibi bir yaklaşım içerisinde. Oysa Türkiyede
işsizlik çok ciddi bir sorun ve bu Hükûmet bu sorunu çözmekten ziyade yeni
işsizlerin oluşmasına neden oluyor.
Diğer bir konu, gerçekten esnek çalışma meselesi
-bu kürsüde çok ifade ettik- çok ciddi bir sorundur. Hele hele kadınlar
açısından bu esnek çalışma politikası ciddi bir
problem ve aslında aynı zamanda işçilerin örgütlenmesini,
emekçilerin örgütlenmesini, örgütlü olarak bu noktada tavır göstermesini
de engelleyen bir noktadır. Aslında AKPnin tam da istediği
budur. Çünkü iktidara geldiği günden bugüne işçilerin, emekçilerin
örgütlü mücadelesini hep bastırmıştır. Kendi
yandaşı olan işçilerle ya da sendikalarla diyalog kurarak
aslında daha çok demokrasiden yana, özgürlükten yana, emekten yana olan
sendikaların hak ve özgürlük mücadelesini de
bastırmıştır. Bu konuda oldukça da
başarılıdır doğrusu. Bugüne kadar
yaptığı şeyler açısından, politikalar
açısından bu böyle. Sanırız o açıdan bu defa da
Türkiyede seksen bir ilden yürüyen emekçiler yarın burada olacak,
Meclisin etrafında olacaklar. Burada da AKP İktidarı acaba
KESKin, DİSKin içerisinde olduğu bu emekçilere gerçekten Sizin
sorunlarınızı çözeceğiz, birlikte adil, demokratik bir
Türkiye yaratmak için emekten yana, çalışandan yana bazı
düzenlemeler yapmak istiyoruz, o yüzden bu torba yasayı, gelin sizin
aleyhinize olan düzenlemeleri çekelim, yeniden düzenleyelim. diyecek mi? Bizim
beklentimiz bu ama hiç zannetmiyoruz. Muhtemelen yarın yine güvenlik
güçleri karşılayacak işçileri, emekçileri, aslında güvenlik
güçleri ile işçileri, emekçileri karşı karşıya
getirecekler. Bu da ayrı bir konu ve Türkiyede aslında bu bir
Hükûmet politikası olmasına rağmen iki farklı güç bir araya
geliyor, bunun değiştirilmesi lazım. Bu noktada gerçekten AKP
Hükûmetinin özellikle seçim öncesi yaptığı bu düzenlemeler
toplumda çok ciddi sorunları beraberinde getiriyor.
Sayın milletvekilleri, bu yasa tasarısında
İşsizlik Fonuyla ilgili bir düzenleme var. Tabii bu
İşsizlik Fonuyla ilgili düzenlemeler de ne yazık ki olumlu bir
düzenleme değil. Bu İşsizlik Fonunda devlet istediğinde
yüzde 30, hatta yüzde 50ye varana kadar üzerinde tasarruf kullanabilecek.
Zaten bugüne kadar uygulanan İşsizlik Fonu ne yazık ki işçi
ve emekçilerin lehine kullanılmadı, orada birçok para birikti ama
bunun nasıl kullanıldığı, daha çok ekonomik krizin
giderilmesi üzerinde kullanıldığı da biliniyor.
Biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak bu konuda bir
kanun teklifi verdik. Tabii ki kanun teklifimiz gündeme alınmadı,
dikkate de alınmadı, nedenleri de ortada. Bu kanun teklifimizin
gerekçesi olarak: Küresel ekonomik krizle birlikte işsizlik önlenemez
boyutlara ulaşmıştır. Türkiye'nin en büyük sorunu olan
işsizliğe çözüm bulmak öncelikli hâle gelmiştir. Avrupa
ülkelerinde İkinci Dünya Savaşından sonra uygulanmaya
başlanan işsizlik sigortası Türkiyede 2000 yılında
kabul edilen bir kanunla yürürlüğe girmiştir ve 2009
yılında işsizlik ödeneği verilmeye
başlanmıştır. İşsizlik sigortası, bir ülkede
sadece ekonomik büyümenin yeterli olmadığı, aynı zamanda
sosyal refahın ve gelişmenin sağlanması gerekliliğine
dayanan bir yaklaşımla gelirin toplumda adil ve dengeli bir biçimde
paylaşılmasını amaçlayan bir sosyal devlet uygulaması
olmalıdır. Dolayısıyla, İşsizlik Fonu kâr
amacı güdülmeden kamusal bir yarar önceliğiyle kullanılması
gereken bir fondur. Ancak, bu, ne kadar, Türkiyede böyle
kullanılıyor, doğrusu tartışma konusudur.
TÜİK verilerine göre Türkiyede Ekim 2010 işsiz
sayısı 2 milyon 901dir. Bu, işçi ve emekçilerin
araştırmalarına göre -biraz önce de söyledim- rakam çok daha
büyük bir noktadadır, tarım dışı işsizlik yüzde
14,1 -işsizlik oranı- genç nüfusta daha da kötü bir tablo söz
konusudur, her 5 gençten 1i işsizdir. Bu resmî rakamlara bir de
kayıt altına alınamayanlar eklendiğinde, aslında,
Türkiyedeki işsizlik rakamlarının ne kadar büyük olduğunu
hepiniz, sanıyorum, biliyorsunuz.
İşsizlik Fonundan ise yararlanan kişi
sayısı 2009 Şubat ayında 281.882, bu rakam mayıs
ayına kadar artarak 313.860a ulaşmıştır. Mayıs
2009dan sonra ise işsizlik ödeneği alan işçi sayısı
azalarak 2010un Şubat ayında 231.536ya gerilemiştir.
Dolayısıyla, İşsizlik Fonundan yararlananlar ilk aylarda
yararlananlardan daha düşük hâle gelmiştir. Bu gerilemenin işsiz
kişi sayısının azalmasından kaynaklanması ya da
biriken fonun yetersiz olmasıyla alakası yoktur. Çünkü bu süre
içerisinde işsizlik artarken fonda biriken bütçe de giderek
artmıştır. İşçi ve işverenden belli yüzdelerde
kesilen fonda yaklaşık 53 milyar TL var iken bunun sadece yüzde 20si
işsizlik ödeneği için kullanılmaktadır ve toplam
işsizlerin sadece yüzde 6sı faydalanabilmektedir. Bunun en büyük
nedeni ise işsizlik sigortasına başvurmadaki ağır
koşullardır. Sigortalı işsizin işsizlik
ödeneğinden yararlanabilmesi için iş güvencesinin sona ermesinden
önceki son yüz yirmi gün prim ödeyerek sürekli çalışmış
olması son üç yıl içerisinde de en az altı yüz gün prim ödemiş
olması gerekmektedir. Kendi istek ve kusuru dışında
işini kaybetmiş olması gerekmektedir aynı zamanda.
Uygulamada ise bu şartların hepsini taşımanın
zorluğundan dolayı çok az kişi fondan faydalanabilmektedir.
Sayın milletvekilleri, buradaki rakamlar bile aslında
Türkiyedeki İşsizlik Fonundan, 10 milyona yakın işsiz
varken İşsizlik Fonundan ne kadar kişinin
faydalandığını ve bunun hangi amaçla
kullanıldığını çok net olarak göstermektedir. Bugün
yapılan düzenlemede de aslında bu fonda birikmiş paranın
başka alanlarda kullanılmasının önü açılmaktadır.
İşte burada sosyal adaletten bahsetmek mümkün müdür? Burada gerçekten
işçinin, emekçinin hakkının korunduğundan bahsetmek mümkün
müdür? Burada işsizlikten dolayı bunalıma giren ya da sorunlar
yaşayanlara çözüm bulmak, en azından bir iş bulana kadar
toplumda refah içerisinde yaşamasını öngörmek mümkün müdür? Yani
burada sosyal devlet olgusu denilen bir durum yoktur. Aksine Biz her alanda
nasıl rant elde edelim, İşsizlik Fonunu nasıl ranta
dönüştürelim, bunun üzerinden nasıl bir kâr elde edelim?
yaklaşımı vardır. Bu yaklaşım Türkiyede ne
yazık ki asıl problemlerin de kaynağıdır. AKP
İktidarının zihniyeti budur. Zihniyet budur ki uygulama da bu
noktada oluyor. Farklı bir uygulama beklemek zaten mümkün değildir
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Kütahya milletvekili Hasan Fehmi Kinay,
buyurun.
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Sayın Başkan,
muhterem milletvekilleri; 606 sıra sayılı Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Tasarı
hakkında üçüncü bölüm üzerine şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten Türkiyede gerek ekonomik
birimleri gerekse çalışma hayatını oldukça yakından
ilgilendiren çok önemli bir yasayı müzakere etmekteyiz. Tabii ki üçüncü
bölüm belki de istihdam paketi olarak ifade edebileceğimiz bir değer
taşımaktadır. Türkiyede ekonomik birimlerin borçlarının
yapılandırılmasına ihtiyaç duyulduğu kadar işsizlikle
mücadeleye de belki de çok daha fazla etkin bir şekilde mücadele vermemiz
gerektiği bir dönemdeyiz. Ben bu noktada Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığımız ve bağlı birimler
tarafından olgunlaştırılan bu üçüncü bölüme ilişkin
gerekli düzenlemeler, yasal düzenlemeler nedeniyle
Bakanlığımız ve yetkililerine teşekkürlerimi arz
ediyorum.
Bu üçüncü bölümde neler öngörülmüş? Şimdi, ana
hatlarıyla, temel başlıklarıyla bunlara değinmek
istiyorum.
Bildiğiniz gibi, Hükûmetimiz döneminde çok sayıda
istihdam paketi açıklandı. Özellikle 2009 yılı kriz
şartlarını hafifletmek üzere, ekonomik birimlere, istihdam
açısından daha fazla bu kapasiteyi artırmak amacıyla
birtakım teşvikler getirildi. Genç ve kadın işsiz olarak
nitelendirdiğimiz önemli bir işsiz kesimin, Türkiyenin yapısal
sorununun giderilmesi için de bir teşvik düzenlemesi
yapmıştık. Tabii ki buna benzer teşviklerin daha
kalıcı hâle getirilmesi ve etkin olarak kullanılması için,
işte bu yasal düzenlemede, üçüncü bölümde bunlara ilişkin
birtakım düzenlemeler getiriliyor.
Türkiyede, staj imkânı, istihdamın sağlanabilmesi
için belki de en çok önem vermemiz gereken konulardan biri. Bundan önce hâlen
yürürlükte olan mevzuat kapsamında, işyerlerinde
çalıştırılan işçi sayısı 20 ve üstü olmak
kaydıyla staj yapmasına imkân verilirken, artık biz bu
rakamı 10a düşürüyoruz. Böylece çok daha fazla küçük ve orta boy
işletmede de öğrencilerimiz staj yapma imkânı elde etmiş
olacaklar. Çalışma hayatına, iş hayatına belki de en
önemli basamak da böylece bu zeminde güçlendirilmiş oluyor.
Bir diğer düzenleme: Kısmi süreli çalışan
sigortalılar artık eksik kalan günlerini tamamlayabilecekler. Daha
önce değerli muhalefete mensup milletvekili
arkadaşlarımızın burada, özellikle kısmi süreli
çalışmalarda ortaya çıkan kayıpların -birçok vurgu
yapılmıştı- emekliliği imkânsız hâle
getirdiği yönünde birtakım tepkiler ortaya koymuşlardı.
İşte, bu sizin pek de desteklemeye gönüllü
olmadığınız yasayla biz, gerçek anlamda, o kısmi
süreli çalışan arkadaşlarımıza sigortalı
sürelerini 30 güne tamamlamalarına imkân getiriyoruz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Kendileri öderse
HASAN FEHMİ KİNAY (Devamla) Aslında burada bütün
sendikaların bu tür düzenlemeye destek vermeleri lazım.
Şimdi, kısa çalışma ödeneğiyle ilgili,
daha evvel, uluslararası bir kriz ortaya çıkacak, Türkiye bu krizden
etkilenecek ve böylece kısmi süreli, kısmi çalışma
ödeneği uygulaması söz konusu olacaktı, artık sektörel ve
bölgesel birtakım krizler de bu ödenekten yararlanmayı imkân hâline
getiriyor.
Biraz evvel değerli konuşmacı
arkadaşımız, işsizlik sigortasından, işsizlikle
mücadelede Hükûmetin çok daha fazla kaynak kullanacağına ilişkin
konuyu eleştiri malzemesi yaptı, ben de hayretle izledim. Şimdi,
Türkiyede eğer işsizlik sorunu Türkiyenin en önemli maddelerinden
biriyse, burada işsizlik sigortasında birikmiş fonlardan,
Hükûmet, işsizlikle mücadelede bundan daha fazla yararlanmak istiyorsa
buna destek vermemiz gerekmez mi değerli arkadaşlarım?
İşçi şikâyetleri aylarca sürüyordu, çalışma bölge
müdürlüklerine yapılan itirazlar bakanlığa intikal ediyordu,
altı ay süren, çok haklı sebeplerle, işçilerimizin haklı
gerekçelerle öne sürdükleri talepler yerine getirilemiyordu,
görüşülemiyordu. Bunlar artık on beş gün içerisinde cevaplanacak.
Esnek çalışma türlerine geçiyoruz. Belki de dünyada
çoktan beri, özellikle, gelişmiş ekonomilerde uygulanmakta olan bu
esnek çalışma türlerini biz çok çok daha önce yasalarımıza
getirmeliydik, bu esnek çalışma anlayışını
Türkiyede de çalışma hayatına uygulamaya geçirmeliydik.
Evet, bu yasa tasarısıyla ilgili, beş
dakikalık süre içerisinde, ancak bunları ifade edebildim ama çok daha
etkin, diğer yasalarla ilgili, maddelerle ilgili elbette ki
arkadaşlarımız katkı sağlayacaklar.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına İstanbul Milletvekili Sayın
Algan Hacaloğlu.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sayılı Yasa
Tasarısının üçüncü bölümü üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Kurumunu,
Karayolları Trafik Kanunu ve çalışma hayatını
ilgilendiren bu bölümde, diğer bölümlerde olduğu gibi birbirinden
kopuk, bütünlüğü olmayan, kalıcı düzenlemeleri içermeyen
hükümler yer almaktadır. Getirilen hükümler, genelde, emeğe, adil
demokratik çalışma düzenine, hepsinden öte ise sosyal devlete
duyarsız AKP zihniyetini yansıtan sakat düzenlemelerdir. Bu kapsamda,
İşsizlik Sigortası Fonu ile ilgili maddeler işsiz
işçiye destek olmak yerine, bütçeyi fonlamak anlayışı
üzerine oturtulmuştur. Bu anlayışla, madde 69 ile fon
gelirlerinin yüzde 50ye kadar olan bölümünün işsizlere doğrudan
nakdi destek yerine bütçeye aktarılabilmesinin yasal zemini oluşturulmaktadır.
Tasarıda yer alan kısa çalışma yaptırma
kararına yönelik hususlar da emekçilerin hak kaybına
uğramalarına neden olacak tuzak düzenlemelerdir. Tekelci sermayenin
güdümüne girerek esnek çalışma koşullarını emekçilere
dayatmanızı kabul etmiyoruz, reddediyoruz.
Çerçeve madde 53 ile getirilmek istenen düzenleme ise yasama
organının yargıya açık müdahalesi niteliğindedir. Bu
nedenle, Anayasanın 138inci maddesine aykırılık
içermektedir. Çerçeve madde 56 ve 57 ile trafiğe tescil ile ilgili
işlemlerde gerçek ve tüzel kişilerin de yetkili kılınmak
istenmesi, kamu görevinin açıkça devri niteliğindedir. Bu, kabul
edilemez.
Değerli milletvekilleri, AKP İktidarı altında
ülkemiz yoksulluk ve işsizlikten kırılıyor, toplumsal
barışımız çatırdıyor. Sayın
Başbakanın iddialarının aksine, son sekiz yılda
ülkemizde yoksulluk artmıştır. Türkiye İstatistik Kurumunun
harcama esaslı göreli yoksulluk oranları rakamları bunun resmî
kanıtıdır. Sosyal devleti âdeta çökertmiş olmanız
sonucu günümüzde sadece alt gelir grupları, kimsesizler, işsizler,
işçiler, memur ve emekliler değil, orta sınıf
dediğimiz, normalde istikrarımızın omurgasını oluşturması
gereken kesim de yoksullaşmaktadır. Siz ise, kendi eseriniz olan bu
toplumsal çöküntüyü görmezlikten gelerek emeği daha da ezen, sosyal
devleti daha da gerileten yasalar çıkarmaya devam etmektesiniz. Tutsak
olduğunuz neoliberal rant ekonomisi, sizi, yoksullaşan, işsiz
kalan, geçinemeyen yurttaşlarımızın rüyasından,
gerçeklerinden ne yazık ki koparmış durumdadır. Bunun
bedelini sandıkta ağır ödeyeceksiniz.
Değerli arkadaşlar, iktidarda öncelikli hedefimiz,
koruyucu sosyal refah devletini gerçekleştirmek, işsizliği,
açlığı ve yoksulluğu yenmek olacaktır. Hedefimiz,
işsizliği istikrarlı bir şekilde yüzde 5in altına
indirmek, giderek tam istihdamı sağlamak olacaktır. Sömürüye set
çeken, emeğe saygılı bir düzen kurmak, asgari ILO
standartlarında yapılanmış çağdaş bir
çalışma düzeni kurmak olacaktır. Örgütlenme haklarını
çiğneyen güvencesiz taşeron işçiliğine, 4/B ve 4/C gibi
emekçiyi mağdur eden uygulamalara son veren bir kamu çalışma
düzenini yaratmak olacaktır. İş güvencesi ve akdin feshine
yargı denetimi önündeki tüm engellerin kaldırılmış
olduğu bir ileri kamu çalışma ortamını sağlamak
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, CHP iktidarında, bu yasayla
geriletmekte olduğunuz işsizlik sigortası uygulamasını
emekçiler lehine geliştireceğiz, kurumsal yapısını
güçlendireceğiz. Bu çerçevede, işsiz kalanların işsizlik
ödeneği aldıkları sürece sosyal sigorta primleri
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacaktır.
İşsizlik sigortası ödemelerine hak kazanmak
kolaylaştırılacak, ödeme tavan ve tabanı yükseltilecek, ödemelerin
daha uzun süreyle devam etmesi sağlanacaktır. İşsizlik
sigortası ödemelerinden artacak kaynak ise, fonun kuruluş
amacının dışına çıkmamak kaydıyla,
işsizlikle mücadeleye dönük DPT tarafından onaylı projelerde
kullanılacaktır.
Ülkemizin emekçileri, üreticileri ve işsizleri, hak hukuk
dinlemeyen baskıcı yönetiminizin mağdurları, oyununuzu
bozmaya, yarattığınız sömürü düzenini sandıkta ters
yüz etmeye kararlıdır.
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, üçüncü bölümün görüşmelerinin
devamına ilişkin İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş
bir önerge vardır.
Önergeyi gerekçesiyle birlikte okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
TBMM İçtüzüğü'nün 72 nci maddesi uyarınca,
görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 3 üncü Bölümünün görüşmelerinin devamına
karar verilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
|
Harun Öztürk |
Hüseyin
Pazarcı |
|
Trabzon |
|
İzmir |
Balıkesir |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
Sacid
Yıldız |
|
Malatya |
|
|
İstanbul |
Gerekçe:
Hükümet, kriz Türkiye'yi teğet geçecek demesine rağmen,
gerekli tedbirler zamanında alınmadığı için, artan
işsizlik ve iflaslar nedeniyle dünyada krizden en çok etkilenen ülke bizim
ülkemiz olmuştur.
Hükümet programlarında; kayıtdışı
ekonomiyi ödüllendiren, kamuya olan güveni sarsan ve
kayıtdışılığı özendiren her türlü af ve borç
yapılandırılması beklentisinin önüne geçilecektir,
denilmesine rağmen, dokuz yıllık dönemde defalarca af
tasarısı yasalaştırılmıştır.
Sayın Başbakan, dilediği tasarıyı
dilediği komisyona havale ettirerek, toplumun değil kişilerin
özel çıkarlarını kollayan tasarıları ihtisas
komisyonlarından ve kamuoyundan kaçırmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı ve Meclis
Başkanlığı seçimleri ile anayasa değişikliklerinde
ortaya konulan dayatmacı tavır sürdürülmektedir.
Geçen hafta Adalet Komisyonunda yüksek yargıyı ele
geçirmeye yönelik tasarının görüşmeleri sırasında
yaşananlar hepimizi derin kaygılandırmıştır.
Hükümet, bu Torba Tasarı ile, muhalefetin itiraz etmediği;
yeniden yapılandırma, SSK ve Bağ-Kur emekli maaş
artışları, öğrenci affı gibi konuları ile
birlikte, adrese teslim bazı düzenlemeleri de yasalaştırmak
istemektedir.
9 yıldır beceriksiz yönetimi ile milleti borç
batağına saplayan AKP, şimdi seçim öncesi bir şey
yapıyormuş gibi görünmeye çalışmaktadır.
Ekim 2010'da, SSK ve Bağ-Kur emekli maaşlarına en
az 60 lira artış yaptığını müjdeleyen sayın
Başbakana, bu maaş artışını yapmak için niçin
Torba Tasarıyı beklediğini sormak gerekir.
Maaş artışlarının 2011 bütçe kanununa
eklenmesi önerimizi niçin reddettiklerini sormak gerekir.
Bu konudaki bir maddelik ayrı kanun teklifimizi niçin gündeme
aldırmadıklarını sormak gerekir.
Bu soruların cevabı, yetersiz maaş
artışlarının Hükümet tarafından Torba Tasarıya lokomotif
olarak konulmasında aranmalıdır.
Bu Torba Tasarıda da, bon bon şekerlerinin yanında
zehirlileri de vardır.
Gençlere ihbar ve kıdem tazminatı ödememek için deneme
süresi iki aydan dört aya çıkarılmaktadır.
Mevsimlik işçilere, özellikle turizm sektöründe
çalışanlara, fazla çalışma ücreti ödememek için
denkleştirme dönemi 2 aydan 4 aya çıkarılmaktadır.
Hazineden karşılanması gereken istihdamın
teşvikiyle ilgili giderler, tümüyle işsizlik sigortasına
yıkılmaktadır.
Sektörel ve bölgesel krizler bahane edilerek, işsizlik
sigortası fonu kısa çalışma ödeneği adı
altında tümüyle işverenlerin hizmetine sunulmaktadır.
Kısmi çalışma, evden ve uzaktan çalışma
yöntemleri ile yaygınlaştırılarak
çalışanların mali ve sosyal hakları, iş güvenceleri ve
örgütlenme hakları ellerinden alınmaktadır.
Kısmi çalışmanın
yaygınlaştırılmasıyla birlikte, emeklilik hayalleri
suya düşen işçilere, eksik çalıştığınız
sürelerin primlerini kendiniz yatırırsanız, emeklilik ve genel
sağlık sigortasından yararlanabilirsiniz diyerek, işçilerle
adeta alay edilmektedir.
İl özel idarelerine sürülen işçiler, yeni bir sürgüne
tabi tutulmak, mali ve sosyal hakları ile örgütlenme hakları
ellerinden alınmak ve güvencesiz bırakılmak istenmektedir.
Kadroların iptali ve keyfi geçici görevlendirmeler yoluyla
memurların siyasi sürgüne tabi tutulmalarının
hazırlıkları yapılmaktadır.
Bir gün bile memuriyeti olmayanlar genel müdür ve müsteşar
yapılmak istenmektedir.
Turizmde, verilen izinlere aykırı olarak yapılan
yapılaşmalarla ilgili cezalar, hem geçmişe hem de geleceğe
yönelik olarak azaltılmakta ve azaltılan cezaların ödenmesi
kaydıyla her türlü hukuksuzluk
meşrulaştırılmaktadır.
AKP tarafından 2004 yılından itibaren teşvik
amacıyla verilen arsa ve araziler, teşvikin gereği yerine
getirilmemiş olsa bile, yandaşlara yok pahasına satılmak
istenmektedir.
Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılan ihale
sözleşmeleri YPK'nın denetiminden kaçırılmak istenmektedir.
BDDK, SPK, Türkiye Kalkınma Bankası ve Vakıflar
Bankasının merkezleri İstanbul'a taşınarak
Ankara'nın içi boşaltılmak istenmektedir.
Yükseköğrenimde okuldan atılma
kaldırılıyor görüntüsü atında, paralı yüksek
öğrenime adım atılmak istenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemini gerçekleştireceğiz.
Sayın Ağyüz, buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, torba yasayı protesto etmek için
Ankaraya yürüyen sendikacılara, sendika üyelerine Ankara Valisinin
verdiği şehre sokmama kararına katılıyor musunuz? Bu
kararın geçerliliği veya uygulaması doğruysa, bu, ileri
demokrasiyle ne derece bağdaşır?
Emeklilerin intibak yasasına sözünüz var
çıkaracağız dediniz. Ne zaman Türkiye Büyük Millet Meclisine gelecek?
Kamu görevlisi sayılan muhtarlarımızın
maaşlarının artırılıp sosyal güvenlik primlerini
devletin ödemesini sağlayacak düzenlemeyi bu torba yasa içine neden
sokmadınız? Sizin demeçlerinizde asgari ücret, emeklilerin
aldığı maaş açlık sınırının altında.
Bunları düzenlemek için neden adım atmıyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, Sosyal Güvenlik Kanununun 50nci maddesinin
ikinci fıkrası uygulamadayken kısmi süreli çalışanlar
da işsizlik ödeneğinden gerçekten yararlanabilecekler midir?
Üçüncü bölümün 52nci ve 72nci maddeleriyle yapılacak
yeniden yapılandırma ile devletin ne kadar kaynak ayırması
gerektiğini öngörüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakana kısa bir sorum olacak. İşsizlik
Sigortası Fonunda bugüne kadar biriken para ne kadardır? Bunun
kullanımına ilişkin esaslar nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Tarımsal faaliyette bulunması nedeniyle
sattığı ürün bedellerinden BAĞ-KUR primi kesintisi
yapılanların BAĞ-KUR sigortalısı olarak tescillerinin
yapılmadığı ve iş mahkemelerinde hizmetlerini tespit
ettirmeye zorlandıkları ifade edilmektedir. Bu doğru mudur?
Doğru ise bu durumu idari bir düzenlemeyle düzeltmeyi düşünür
müsünüz, yoksa bütün vatandaşları yargıya mı göndermeyi
tercih edersiniz? Eğer idari tasarruf yeterli değilse bu konuda yasal
bir düzenleme yapmayı öngörüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakan, yasada
herkese mavi boncuk dağıtmışsınız ama çiftçiye,
köylüye bu yasada bir şey yok. Zeytin üreticisi çok zor durumdadır.
Komşu ve yabancı ülkelerde verilen desteklerden vazgeçtik. Zeytin
üreticisine, yağın litresine 1 lira bir prim vermeyi düşünür
müsünüz? Sizden artık umudunu yitirmiş zeytinciye bir
ışık yakar mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olalım.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, Maliye
Bakanlığının Hesap Uzmanlar Kurulu verilerine göre 2010
yılı vergi incelemeleri neticesinde her 100 liralık
kazancın 82,5 lirasının vergisinin ödenmediği ve
kaçırıldığı beyan edilmektedir. Torba kanunlarla yeni
aflar getireceğinize vergi kayıp ve kaçaklarını önleyici
tedbirleri alsanız vatandaşın üzerindeki ÖTV ve KDV gibi
dolaylı vergi yükünü düşürmüş olmaz mısınız?
Böyle bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bilindiği gibi Kütahya ili Emet ilçesinde
bulunan Emet Bor İşletmesinde alt işveren tarafından tiraj
yani bor madeni ayıklama işinde çalıştırılan 160
işçinin ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı
çalıştırıldığı gerekçesiyle
Bakanlığınızca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
aleyhine dava açılmıştı ve bu dava sonucunda
Bakanlığınız müfettişlerinin raporu doğru
bulundu. Bu rapor doğrultusunda ve sizin açtığınız
dava sonucunda şimdi orada çalışan 160 işçinin son durumu
nedir? Bunların sorunu nasıl çözülecektir? Bu torba kanun içerisinde
bunların sorununu çözmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sosyal Sigortalar Kanunu 2008 yılında
yürürlüğe girerken, kamuoyunda, siyasiler ve üst düzey görev yapan
bürokratlar tarafından yaşı küçük çocuklarının sigortalı
yaptırıldığı sık sık gündeme gelmişti,
hatta Sayın Cumhurbaşkanı ve bazı bakanların
çocuklarını sigortalattığı söylenmişti. Lakin,
sizin Bakanlığınızda çocuklarını sigorta
yaptıran müdür ve görevlilere uyarı cezası verildiği
söylenmektedir.
Sayın Bakanım, siz çalışanlarınıza
uyarı cezası verdiniz, siyasiler ve üst düzey bürokratlara ceza
verildi mi? Verilmediyse ceza alanların günahı nedir? Bu konuda
adaletin tecelli ettiğine inanıyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Esnaf kefalet kooperatifinden
kredi kullanan esnafımız borçlarını ödeyemedikleri için çok
zor durumda kalmışlardır. Almış oldukları
kredinin faiz oranı yüzde 6 iken, ödeyemeyince temerrüt ile beraber bu
oran yüzde 44lere çıkmıştır. Torba kanun içerisine bu
mağdur olan insanların sorunlarını koymayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yaman
M. NURİ YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, 160 bin kişiyi aşacak bir ordu
gibi çalışan özel güvenlik birimlerinde çalışan
insanların sizlerden bu torba yasasında büyük beklentileri
vardı. Hep, telefonlarım kaç gündür çalıyor ve Bu konuda
bizimle ilgili bir düzenleme var mı? diye soruyorlar. Ben de bu Meclisten
sürekli bunların sorunlarını dile getirdim. Herhâlde gelecek
bahara kaldı ancak bu çalışmalar sırasında
vereceğimiz bir önerge ile asgari ücretle çalışan, açlık
sınırı altında çalışan bu 160 bini
aşkın özel güvenlik birimlerindeki kişilerin durumlarıyla
ilgili bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz? Bunların
maaşlarının açlık sınırının üzerine
çıkarılması, en azından asgari ücretin 2 misline
çıkarılması bir zorunluluk hâline gelmiştir ve hepsi de bu
torba yasadan büyük umutlarla bekliyorlar. Bu konuda bir düzenleme yapacak
mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, tek
soru soruyorum. Mahalle ve köy bekçilerinin emniyet hizmeti
tazminatını verecek misiniz? Muhtarların maaşında
herhangi bir iyileştirme yapacak mısınız?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Çok değerli arkadaşlar, yine notlarıma göre
sondan başlayacağım, beni affedin lütfen.
Sayın Aslanoğlunun söylediği mesele, bu, özellikle
mahalle bekçilerinin, köy bekçilerinin tazminatıyla ilgili mesele
Çok
sıklıkla dile getiriyorsunuz ama orada bu bekçilerin emniyet
sınıfı hizmetine alınmalarının çok yeni
olduğunu biliyorsunuz. Ondan önce emniyet sınıfı
alanında değildiler ve düz memur görünüyorlardı veya işçi
görünüyorlardı. Şimdi ben size bir soru sorayım, bu kadar
sıklıkla ve ısrarla söylediğinize göre: Benzer durumda
memur gözüken milyonlara yakın insanlar varken, onlardan farklı bir
şekilde yeni sisteme girmiş ve emniyet sınıfına kabul
edilmiş insanlara ilave tazminat verilse, adalet sağlanmış
olur mu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Kanunu o şekilde
kabul ettiniz Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Şimdi, mevcut emniyet hizmetlerine girdikten sonra
herkes primini ona göre yatıracak. Sosyal güvenliğin
mantığı, yatırdığınız prim ve
aldığınız maaşla irtibatlı bir
mantıktır. Herkes emniyet sınıfına girdikten sonra
primini yatırır ve maaşını da ona göre alır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Kanun geçerken
bakın tutanaklara.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Dolayısıyla o konuda bence ölçüyü kaçırmadan o
konularda talepte bulunmakta yarar var.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tutanaklara
bakın Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Muhtarlarla alakalı hususa gelince: Muhtarlarla ilgili
ben İçişleri Bakanlığımızın bir
çalışma yaptığını biliyorum. O çalışma
yapılıp tamamlandıktan sonra sizlerle paylaşılır
zaten.
Sayın Yamanın özel güvenlik elemanı olarak
çalışanlarla ilgili söylediği husus
Doğrusu, tam olarak
anlayamadım soruyu, ancak eğer özel güvenlikten bahsediyorsak ve
bunlar özel sektörde çalışıyorlarsa onların ücret ve
maaşlarını belirlemek, devlet tarafından belirlenmesi
hukuken doğru bir şey değildir. Bunlar serbest piyasa
şartlarında belirleniyor, arz ve talebe göre yürütülüyor, Hükûmet
olarak biz asgari ücreti zaten belirleyip ilan ediyoruz, onun altında
çalıştırılması mümkün değil, bununla ilgili
eğer bir şikâyet ve sorun varsa onu bilelim, takibini yapalım.
Dolayısıyla, idari anlamda çözelim.
M. NURİ YAMAN (Muş) Bu torba yasayla asgari ücrette
bir düzeltme yapabilirsiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Nasıl yapabileceğiz?
M. NURİ YAMAN (Muş) Asgari ücretin en azından,
ilgili yasasında bir değişiklik yaparak
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Maaşını artırın mı
diyeceğiz?
M. NURİ YAMAN (Muş)
asgari ücretin 2 misli
diyebilirsiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Özel sektör için böyle bir şey mümkün mü?
M. NURİ YAMAN (Muş) Özel bir yasası vardır,
özel güvenlik birimlerinin yasasında bu düzeltmeyi yapabilirsiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Evet, arkadaşlar, pekâlâ.
Esnaf kredi kooperatiflerinden kredi alanlarla ilgili olarak
Arkadaşlar, bu kanunda kamu alacaklarıyla alakalı hususlar
düzenlendi, kamunun dışındaki alacaklar için ilgili kurumun talebi
göz önünde bulunduruldu. Esnaf ve kredi kooperatiflerinin bu alacakların
yapılandırılmasıyla ilgili bir talebi
olmadığı için maalesef bu kanunda yer alamadılar.
Onun dışında, tarım
sigortalılarından yapılan tevkifatla ilgili olarak
1994
yılından itibaren bu tevkifat yapılıyor biliyorsunuz,
yapılan tevkifatlara göre sigortalılık kaydı
oluşturulmaması nedeniyle 2007 yılına kadar 45 bin
dolayında dava olduğu dikkate alınarak 2007 yılında
çıkarılan tebliğle tevkifat yapılmışsa ve ilgili
birlik tarafından kuruma kesintiler aktarılmışsa,
tescilleri yapılmış ve hâlen de yapılmaktadır.
Birliklerce yapılan bu kesintiler kuruma aktarıldıktan sonraki
tarım faaliyetleri süresince sigortalılık süresi
oluşturulmaktadır.
Sayın Paksoyun yaşı küçük çocukların sigorta
yaptırılmalarıyla ilgili olarak sorduğu soru. Çok açık
ve net bunu ifade etmeliyim: Kendi kurumumda, konuyla ilgili olarak, eğer
kendi çocuğunu kurumun yöneticisi olarak sigortalı hâle
getirmişse hak etmediği hâlde, tek tek her birisinin tespitini
yaptım, sadece kınama cezasıyla da bırakmadım. Alt
düzeydeki memurlarda belki kınama ve uyarı türü cezalar verdim ama
yönetici seviyesinde olanları da görevden aldım, hatta bu maksatla
bir kurum başkan yardımcısını, birçok il müdürü veya
il müdür yardımcısını görevinden aldım. O konuda,
kurumsal olarak, yapılmış hatanın
karşılığı ne ise o verilmiştir ama onun
dışındakileri takdir edersiniz ki takip etmesi gereken ben
değilim. Sadece kurumsal olarak, yine bu tip haksız sigortalılar
varsa onların sigortalılıkları iptal edilmiş,
haklarında ilgili yerlere bilgi verilmiştir, gereğini onlar
yaparlar diye bekliyorum.
Kısmi süreli çalışanlarla ilgili olarak da
biliyorsunuz yine 5510 sayılı Kanunun 50nci maddesinin ikinci
fıkrası çerçevesinde, isteğe bağlı
sigortalılık priminin ödenmesinde işsizlik sigortası
priminin ödenmesine engel teşkil eden bir durum yok. Biz konuyla ilgili
çalışmalarımızı da yürütüyoruz, gerektiğinde
bunlar da işsizlik sigortasından yararlanabilecekler, onunla ilgili
herhangi bir hukuki engel kalmıyor.
Kütahya Emette alt işveren tarafından
çıkarılan 160 işçiyle ilgili olay hakkında, doğrusu,
hukuki sürecin tamamlandığına dair bir bilgim yok,
tamamlanmışsa bir daha gözden geçireceğim. Bu sebeple,
olayı inceledikten sonra size bilgi arz ederim.
Evet, arkadaşlar, onun dışında ana
hatlarıyla sorularınızı cevaplandırdım.
Şayet unuttuklarım varsa bunları da notlarımın
arasına alıp
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Ankara Valisinin kararı
ne oldu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Arkadaşlar, idari olarak, herhangi bir ilin valisinin
verdiği bir kararla ilgili benim bir değerlendirme yapmam söz konusu
değil, ben sadece genel bir şey söyleyebilirim.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Ama Hükûmetsin.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) İşçilerimiz kendileri bir sorun gördüklerinde veya
bir haksızlığa muhatap olduklarında veya bir beklentilerini
dile getirmek istediklerinde özgürce gösteri yapabilirler. Bu dileklerini
kamuoyunun nezdinde dile getirebilirler, gösteri de yapabilirler. Bunları
hukuka uygun olarak yapmak şartıyla onların yapacağı
her türlü gösteride ve ortaya koydukları tepkide yanlarındayım
ve onları desteklerim ama şu anda torba kanun olarak dile getirilen
ve bu maksatla yapılan gösterilerde, esasında torba kanundan çok
sendikal hak ve özgürlüklerle ilgili meseleler dile getirilmekte ancak torba
kanun bahane edilmektedir. Burada da ben bir çelişki görüyor, bunu
açıklamayı da vazife biliyorum.
Hakikaten, işçilerimizin dile getirdiği taleplere
baktığınızda, daha çok sendikal hak ve özgürlük talebinde
bulunmaktadırlar. Bu talepler çok doğru taleplerdir ve biz de zaten
özellikle Avrupa Birliğinin ve ILOnun standartlarına uygun
Türkiyede her türlü işçi hak ve özgürlüğünü sağlamaya hazır
olduğumuzu ifade ediyoruz. Ne yazık ki bazı işçi
gruplarımız veya sendikalarımızsa buna itiraz ediyorlar. Bu
açıdan bakıldığında, normal şartlarda, bugün,
işçi hak ve özgürlükleriyle ilgili konuda gösteri yapan sendikalarımızla
biz beraber aynı şeyi düşünüyor olmakla birlikte, sendikalarımızın
tepkilerini bize gösteriyor olmalarını da çok doğru bir
yaklaşım olarak değerlendirmiyorum.
Hakikaten, bu sorunda Hükûmet olarak hiçbir karşı
çıkışımız yok. İşçilerimiz bugün sendikal
hak ve özgürlük olarak neyi istiyorlarsa bir fazlasını yapmaya biz
hazırız yeter ki işçi sendikaları bu konuda bize destek
versinler ve bu maksatla yapılacak gösterilerin de muhatabının
biz değil -çok doğruca, dürüst bir şekilde- diğer bu
işe karşı çıkan sendikalar olması gerektiğini
ifade etmem lazım.
Onun dışında, bugün, torba kanunla ilgili dile
getirilen ve torba kanunun adına yapılan tepkilere
baktığınızda, torba kanunun içeriğiyle alakalı
olmadığını siz de göreceksiniz ve ben bu konuda
birazcık haksızlığa uğradığımız
kanaatini taşıyorum.
İntibakla ilgili de bir açıklama yapmak isterim. Bugüne
kadar, intibak meselesiyle ilgili benim sözlerim maalesef çok istismar
edilmiştir. Ben, her zaman ve biraz da ihtiyatlı bir şekilde,
intibak konusunu çalışacağımızı, işin
içinden çıkılıp çıkılamayacağına dair bir
model geliştirirsek ancak o zaman meseleyi kamuoyuyla
paylaşacağımızı söyledim. İntibak meselesini biz
inceledik. İntibak meselesi, bugün teknik olarak bile çözülmesi
imkânsız bir sorun olarak gözüküyor; getireceği ilave maliyetlere de
bakıldığı zaman, kamu sosyal güvenlik sisteminde aktüeryal
dengeleri altüst edecek gibi de bir sonuç ortaya çıkarıyor;
yaklaşık olarak her yıl 8 milyar liralık ek bir maliyet ve
beraberinde yine adaletsizliği daha da teşvik eden bir sonuç doğuracak
gibi görünüyor.
BAŞKAN Sayın Bakanım, son cümlenizi alabilir
miyim. Süremiz tamamlandı.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Pekâlâ.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Eğer cevap
veremediğim sorular olmuşsa onları da yazılı olarak
bildireceğim. Arz ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Madde 52ye bağlı geçici madde 28 üzerinde iki adet
önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 28 inci maddenin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde geçen 2008 yılı Ekim, Kasım ve Aralık
aylarına ibaresinin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen aylara şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Erkan Akçay |
Oktay Vural |
|
Konya |
|
Manisa |
İzmir |
|
Mehmet Günal |
|
E. Haluk Ayhan |
Kadir Ural |
|
Antalya |
|
Denizli |
Mersin |
|
|
|
Ahmet Bukan |
|
|
|
|
Çankırı |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 52 nci maddesi ile
5510 sayılı kanuna eklenen Geçici Madde 28in
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
|
Harun Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
İstanbul |
|
İzmir |
Malatya |
|
Yılmaz
Ateş |
|
Abdullah Özer |
Kemal Demirel |
|
Ankara |
|
Bursa |
Bursa |
Geçici Madde 28- Geçici 11 inci maddenin altıncı
fıkrasında öngörülen yükümlülükler ile 2008 yılı Ekim,
Kasım ve Aralık aylarına ilişkin olmak üzere 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki
sigortalılara ilişkin asıl veya ek nitelikteki aylık prim
ve hizmet belgelerine ilişkin yükümlülüklerin yasal süresi içinde yerine
getirilmemiş olması halinde, 102 nci maddede öngörülen idari para
cezaları yerine, işyeri bildirgesi ile belgenin asıl veya ek
olma durumuna göre belgede kayıtlı sigortalı başına
uygulanabilecek oran da dikkate alınarak her bir aya ait aylık prim
ve hizmet belgesi için ayrı ayrı olmak üzere asgari ücret
tutarında idari para cezası uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Demirel.
KEMAL DEMİREL (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 52nci maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen geçici madde 28 ile ilgili söz
almış bulunuyorum.
Verdiğimiz önergenin amacı, bu madde ile kamu
kurumlarının Sosyal Güvenlik Kurumuna ödemeleri gereken cezaları
hafifleten bir düzenlemedir. Önergemiz, madde ile ilgili
kısıtlamanın kaldırılmasına ilişkindir.
Değerli milletvekilleri, bu kanunla, ekonomik krizden
etkilenen ve zamanında ödenemeyen kamu borçlarının tahsili
noktasında kişilere ve işletmelere kolaylık getirilmesi
amaçlandığı söylenirken ve ifade edilirken onunla birlikte
işçilerin ve emekçilerin haklarının yok edilmesinin de önünü
açan bir kanunla karşı karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, bu kanunla ilgili konuşurken,
yine geçen yıllarda trafik müşavirliği yapan ve ellerinde bu
belgeleri bulunan yaklaşık 600 bin kişiyi ilgilendiren ve iki
yıldan beri görüş ve önerilerinin dikkate alınmasını
bekleyen ama bir türlü görüş ve önerileri dikkate
alınmadığı için ekmekleriyle oynanan kişilerin de
burada istek ve dileklerini dile getirmek istiyorum. Bu insanlar, trafik
müşavirlikleri belgeleri elinden alındıkları için şu
anda mağdur durumdalar ve bu işleri yapanlar bir başka kurumlar
ama bu işleri başka kurumlar yaparken şu anda o mağdur
edilen insanların ekmek paralarını nasıl
kazandığını, çoluk çocuklarının
nafakalarını nasıl kazandığını acaba
araştırdınız mı? Trafik müşavirlerine giderek
onların bu dertlerini ve sıkıntılarını dinlediniz
mi? Onların bu sıkıntılarını aşmak
noktasında onlara nasıl destek oldunuz? Kaldı ki onlar her
konuda yardımcı olacaklarını belirtmelerine rağmen,
her kapıyı çalıp dertlerine çare olmasını istemelerine
rağmen, maalesef, onlara gereken destek sağlanmamış ve o
trafik müşavirleri de ekmek dertlerine düşmüşlerdir. Hem burada
kanun teklifleri getireceğiz, kamu borçlarının tahsili noktasında
kolaylıklar sağlayacağız ama öte yandan, bazı esnaf
kardeşlerimizin de dükkânlarını kapatmanın
yollarını açmış olacağız. Buradaki çelişkiyi
özellikle bir kez daha vurgulamak istiyorum. Kaldı ki bu insanlar,
aynı zamanda yanlarında insanlar çalıştırdıkları
için istihdama da katkı sağlıyorlardı.
Yine geçenlerde, 25/11/2010 tarihinde kabul edilen ve 10/12/2010
tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 6083 sayılı Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
yürürlüğe girdi. Bu Kanunun 2nci maddesinin (g) bendinde,
emlakçılarla ilgili bir buçuk satırlık bir yer
ayrıldı, herhangi bir net açıklama da yok. Türkiye Tüm Emlak
Müşavirleri Federasyonu ile Bakanlık yetkilileri, yapılan ortak
toplantıda, bu Yasayla ilgili yönetmelik hazırlanırken bunlarla
bir araya geleceklerini, görüş alışverişinde
bulunacaklarını ve yönetmeliği bu şekilde
çıkaracaklarını belirtmelerine rağmen, İnternet
sitelerinde, bu Emlak Müşavirleri Federasyonu ve yöneticilerin
görüşlerini almadan, onları dinlemeden, onlarla bir araya gelmeden
böyle bir taslak hazırlamışlar ve İnternet sitesine
sunmuşlar ve bunun üzerine, bu taslakta, ne yazık ki mevcut
yönetmelikte bu işi yapan emlakçıların sorunlarıyla ilgili
en ufak bir açıklama ve görüş yer almamış ve daha sonra, ne
olduysa, bu taslak tekrar siteden kaldırılmış.
Burada, şimdi, ben özellikle soruyorum: Evini geçindiren,
birçok kişiye istihdam sağlayan, vergi, stopaj, KDV, SGK primi,
peşin vergi ödeyen, ülke genelinde 200 bine yakın emlakçı
arkadaşımız, esnafımız ne olacak? Bu 200 bin
kişinin, yanında çalışanlarla, eş ve çocuklarıyla
1 milyon kişiyi bulan insanlarımızın hâli ne olacak?
Esnaflık yapan, emlakçılık yapan kardeşlerimizin
kazanılmış, müktesep haklarının
kaldırılmamasını ve o haklarının devam etmesini
istiyoruz.
Bu arkadaşlarımız, bu yasa teklifi
hazırlanırken bu yasaya destek olmuşlardır ama bu
yasanın sonucunda, ellerinden alınmaması gereken müktesep
hakları var. Biz de bu müktesep haklarının devamını
istiyor, bu emlakçı kardeşlerimizin hazırlanacak olan yasa ve
yönetmelikte sözlerinin dinlenmesini ve beraber hazırlanmasını
istiyoruz.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 28 inci maddenin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde geçen 2008 yılı Ekim, Kasım ve Aralık
aylarına ibaresinin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen aylara şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bukan, buyurun.
AHMET BUKAN (Çankırı) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 28inci
maddesinde verilen önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Partim ve şahsım adına
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetin
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa eklemeyi düşündüğü hüküm şu: 2008
yılı Ekim, Kasım, Aralık aylarına ilişkin
asıl veya ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerine
ilişkin yükümlülüklerin yasal süresi içinde yerine getirilmemiş
olması halinde, bu maddede sayılan yükümlülüklerle
sınırlı olarak 102nci maddede öngörülen idari para cezası
yerine işyeri bildirgesi ile belgenin asıl veya ek olma durumuna göre
belgede kayıtlı sigortalı başına uygulanabilecek oran
da dikkate alınarak her bir aya ait aylık prim ve hizmet belgesi için
ayrı ayrı olmak üzere asgari ücret tutarında para cezası
uygulanır.
Bizim teklifimiz de, bu madde yürürlüğe girdiği tarihe
kadar geçen aylara ilişkin yükümlülüklerin de içerilmesini istemektedir.
Değerli milletvekilleri, tasarı görüşmelerinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü hükümleri dikkate
alınmamıştır. Tasarının içerdiği konular
itibarıyla sekiz ayrı ihtisas komisyonunda ayrı ayrı
görüşülmesi gereken maddeler vardır. Başka komisyonların
görev ve uzmanlık alanlarına giren düzenlemeler ilgili komisyonlarda
görüşülmeyerek İç Tüzük hükümleri ihlal edilmiştir. Bu
düzenlemeyle AKP esasen sekiz yıldır Türkiyeyi iyi
yönetmediğini ikrar etmektedir. Vatandaşlarımızın
borcunu ödeyemez hâle gelmesinin sorumlusu sekiz yıldır gerekli
önlemleri almayarak ekonomiyi ve vatandaşlarımızı kaderine
terk eden AKP Hükûmetidir. İnsanlarımız mutsuz ve
geleceğinden umutsuzdur. Türk insanı kaderine terk edilmiştir.
Önce borcunu ödeyemez duruma düşürdüğü
vatandaşlarımıza tam da seçim öncesine kolaylık getirmeyi
vadetmesi AKPnin samimiyetsiz ve fırsatçı siyasetinin yeni bir
göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum
AKPnin sorunları çözmeyip kronikleştirme ve sonra da istismar etme
alışkanlığının bir başka örneğidir.
12 Eylül Anayasa reformu öncesi 12 Eylülü
yargılayacağız ve hesap soracağız. diyerek halktan ve
12 Eylül mağdurlarından sahte gözyaşları dökerek evet oyu
isteyen AKP, dört aydır istismarın üstüne yatmış ve bu
sözünü inkâr ve unutturma gayretine girmiştir. Dört aydır bu konuda
en küçük bir gayret dahi gösterilmemiştir. 12 Eylül
mağdurlarını insafsızca ve haksız bir şekilde
istismar eden AKP, bu konudaki gerçek yüzünü Plan ve Bütçe Komisyonunda ve
Mecliste Milliyetçi Hareket Partisinin son derece samimi ve iyi niyetli ve
mütevazı önerisini reddederek göstermiştir. AKPnin 12 Eylül
hakkında Kenan Evren gibi düşündüğü
anlaşılmaktadır.
AKP, seçime dönük popülist bir yatırım çabası
içerisindedir. Kapsamlı bir şekilde alacakların yeniden
yapılandırılması ile bir taraftan seçim ekonomisine kaynak
yaratırken diğer taraftan da seçim öncesinde devlete borçlu
kesimlerin oylarının devşirilmesi hedef alınmaktadır.
Bu bizce etik bir davranış değildir.
AKPnin seçim yatırımları yerine öncelikli olarak
yapması gereken şey, vatandaşlarımızın gelir düzeyini
yükseltecek ve istihdamı artıracak yapısal önlemleri
almaktır, vatandaşlarımızı borçlarından
yaşanabilir hâle getirmektir. Türkiye ekonomisinin üretmeyen, ithal eden,
tüketime dayalı yapısını ve dolayısıyla
sıcak paraya ve ithalata dayalı ekonomi anlayışını
kökten değiştirmelidir.
Seçim bölgemiz olan Çankırıdan örnek verecek olursak:
AKPnin sekiz yılı aşkın Hükûmeti döneminde ekonomik
zorluklar içerisine düşenler rızıklarını başka
yerlerde aramış ve Çankırımızın nüfusu 274
binden 185 bine düşmüş, milletvekili sayısı da 3ten 2ye
düşmüştür. Bu noktada vebali olanları Çankırı
halkı zihinlerine yazmıştır ve hesaplaşmayı dört
gözle beklemektedir. Çankırımızda esnafımızın,
emeklimizin, çiftçimizin, sanayicimizin, işçimizin, memurumuzun
borçları artmıştır.
Teşekkür ediyorum. Hayırlı olsun.
BAŞKAN Sayın Bukan, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 52ye bağlı geçici madde 28yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Madde 52ye bağlı geçici madde 29 üzerinde iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın 52 nci
maddesi ile 5510 sayılı kanuna eklenen Geçici Madde 29un
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
|
Harun Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
İstanbul |
|
İzmir |
Malatya |
|
Yılmaz
Ateş |
|
|
Abdullah Özer |
|
Ankara |
|
|
Bursa |
Geçici Madde 29- Bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren ek 5
inci ve ek 6 ncı maddeleri kapsamındaki sigortalılardan, bu
maddenin yürürlüğe girdiği yıl için 82 nci maddeye göre
belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının on
beş katı üzerinden başlanılarak, takip eden her yıl
için bir puan artırılmak suretiyle otuz katını geçmemek
üzere prim alınır.
1/5/2008 ila 30/9/2008 tarihleri arasında 2925
sayılı Kanuna tabi sigortalı olanlar hakkında da bu
maddenin yürürlük tarihinden itibaren birinci fıkra ile ek 5 inci madde
hükümleri uygulanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 29 uncu maddenin birinci fıkrasında geçen "on
sekiz katı" ibaresinin, "on beş katı"
şeklinde, "bir puan" ibaresinin "yarım puan"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Erkan Akçay |
Oktay Vural |
|
Konya |
|
Manisa |
İzmir |
|
Kadir Ural |
|
Mehmet Günal |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Mersin |
|
Antalya |
Denizli |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Ural, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
KADİR URAL (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı 52nci maddeye
bağlı geçici madde 29a verilen önerge üzerinde grubum adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Gerçi vermiş olduğumuz önergelere pek destek
verdiğiniz yok ama yine de bu önerge üzerinde de konuşmak istiyoruz.
Fakat bu önergenin bir kısmında bu önerge hakkında
konuşacağız, çalışma hayatı hakkında
konuşacağız, bir kısmında da, geçmiş
konuşmalarımda belirttiğim gibi, tarım konusunu,
çiftçilerimizin konusunu gündeme getirmeye çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, çalışma hayatı
toplumun tamamını doğrudan ilgilendiren bir alandır.
Çalışanlar, işverenler, sivil toplum kuruluşları,
sendikalar, hane halkları ve devlet kurumları bu alanda hem etki eden
hem etkilenen pozisyonuyla yer alırlar. Sağlıklı
işleyen bir çalışma hayatı huzurlu ve refah seviyesi yüksek
bir toplumu ifade eder. Bu durum aynı zamanda istikrarlı ve
gelişmiş bir ekonominin de göstergesidir. Çalışma
hayatındaki göstergeleri makro ekonomik ögeleri dışlayarak ifade
etmek mümkün değildir. Bugün Türkiyede yaşanan işsizlik,
çalışanların ve emeklilerin yaşadıkları
sıkıntılar, sendikalaşma oranlarındaki negatif durum,
işverenlerin ekonomik problemleri, vasıfsız işçi
sayısının çokluğu, kapanan iş yerlerinin
çoğalması gibi çalışma hayatının içindeki
problemlerin hepsini Çalışma Bakanlığına yüklemek de
doğru değildir. Kabul etmek gerekir ki Hükûmetçe izlenen ekonomik
politikalardaki yanlışlıklar, beceriksizlikler ve
istikrarsızlık, eğitim alanında sağlanamayan kalite ve
yaşanan olumsuzluklar, dış ticaret verileri ve bütün
bunların yansımasını çalışma hayatında
bulmakta ve bütün konuştuğumuz problemler bu alanda toplanıp bir
araya gelmektedir.
Aralıksız sekiz yıldır iktidar olan bu Hükûmet
milletten siyasi ve ekonomik istikrar adına oy istemiş,
almıştır. Bu Hükûmetin bu saatten sonra günübirlik dönemsel
iyileşmelerle ülke ve milleti oyalama hakkı yoktur ve
kalmamıştır. AKP İktidarı bir kere idari anlamda
istikrarı sağlayamamıştır, nereden tutarsak elimizde
kalan bir bakanlık vardır. Mesela 59 milyar lira İşsizlik
Fonunda para toplanmış, 3,5 milyar lirası gerçek anlamda
işsiz işçilere kullanılmış, 11 milyar lirası
GAPa aktarılmış, geriye kalan 44,5 milyar liranın ne
olduğu bilinmiyor. Çıkartılan kanunları
vatandaşın hayrına çıkartıyoruz deyip başka
yerlerde kendi çıkarlarınıza mı kullanıyorsunuz yoksa
cevap olarak tarıma mı aktardığınızı
söyleyeceksiniz?
Değerli milletvekillerimiz, bu tasarı -geçen gün de
söyledim- torba tasarı diye geldi, kimi milletvekillerimiz çuval
tasarısı dedi. Bizim Akdeniz Bölgesinde çuvalın bir
büyüğüne de harar derler, çiftçilerimiz böyle kullanırlar. Bunun
adı harar tasarısı. Ama bu harar kanun
tasarısının içerisinde maalesef çiftçilerimizi ilgilendiren
konuların olmadığını görüyoruz.
Unuttuğunuz bir kesim var: Türkiye nüfusunun
yaklaşık yüzde 25ine tekabül eden çiftçilerimizin Ziraat
Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçları
tasarı kapsamında bulunmamakta, gerçek ve geniş bir
yapılandırmanın çiftçi borçlarını da kapsaması
gerekiyor. Çiftçimizin, Ziraat Bankası ve kooperatiflere 12 milyarı
geçen bir borcu var. Borcu borçla kapatan bir çiftçilik sistemi maalesef bu
Hükûmet zamanında olmuştur.
Değerli milletvekilleri, geçenlerde kendi bölgem olan
Mersine gittiğimde, seçim bölgem olan Mersine gittiğimde köyleri
geziyoruz. Bu sene, biliyorsunuz, domates üretiminde, işte Domatesçiler
çok iyi kazandı. falan diyorsunuz ya, evet, doğrudur, bir
kısım üretebilen domatesçilerimiz biraz para kazandılar.
Silifkenin Ovacık köyünden bir vatandaşımız Başkanım,
38 milyar para aldım, 13 milyar bankaya borçlu çıktım. diyor.
Nasıl oldu bu? dedim. 2006 yılında 13 milyar borç aldım,
2006da bunu ödeyemedim, 2007de ödeyemedim, 2008de ödeyemedim, 2009da ödeyemedim,
2010a geldiğimde borç 52-53 milyar oldu. 38 milyarı
yatırdım, 13 milyar borç kaldı. Ne zamandan? 2006dan. Ne
yapacaksın şimdi bu sene? dedim. Bu sene de yapacağım
şu olacak: Yine, gideceğim, Ziraat Bankasından 13 milyarı
ödeyecek şekilde bir kredi alacağım, o 13 milyarı
ödeyeceğim. Yatırım yapmak için bir 13 milyar daha
çekeceğim, borcum 26 milyar olacak. Gelecek sene de 26 milyarı ödemek
için uğraşacağım. dedi. İşte, Türkiyede
çiftçiyi getirdiğiniz hâl bu maalesef. Borcu borçla kapatan bir çiftçilik
sistemini AKP Hükûmeti dönemlerinde çiftçiler yaşamıştır.
İnşallah, çiftçiler de gereken dersi AKP Hükûmetine verecektir diyor,
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 52 nci maddesi ile 5510 sayılı
kanuna eklenen Geçici Madde 29un aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
Geçici Madde 29- Bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren ek 5
inci ve ek 6 ncı maddeleri kapsamındaki sigortalılardan, bu
maddenin yürürlüğe girdiği yıl için 82 nci maddeye göre
belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının on
beş katı üzerinden başlanılarak, takip eden her yıl
için bir puan artırılmak suretiyle otuz katını geçmemek
üzere prim alınır.
1/5/2008 ila 30/9/2008 tarihleri arasında 2925
sayılı Kanuna tabi sigortalı olanlar hakkında da bu
maddenin yürürlük tarihinden itibaren birinci fıkra ile ek 5 inci madde
hükümleri uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarının 52nci maddesiyle değiştirilen 29uncu madde
hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, birkaç gündür görüşmekte
olduğumuz bu tasarıda, 5510 sayılı Kanunda yapılan
değişiklikler önemli bir yer tutuyor. 5510 sayılı Kanunu
yüce Meclis ne zaman kabul etmişti? Daha iki yıl önce. İki
yıl önce çıkan bir kanunda o kadar kapsamlı
değişiklikler yapıyoruz ki, günlerdir görüşüyoruz,
görüşüyoruz, bir türlü tamamlanamıyor. Peki, 5510 sayılı
Kanun AKP Hükûmeti döneminde hazırlanıp yüce Meclisten geçmedi mi?
Geçti. Peki, bu kadar kısa sürede ne değişti ki önemli
değişiklikler yapıyoruz? Ya o zaman olup biteni öngöremedik,
tahmin edemedik veya şimdi başka bir şey yapmaya
çalışıyoruz.
Bu 52nci madde, içinde sekiz ayrı geçici maddede
değişiklik yapıyor. Yani bu yasa tasarısına çuval
derseniz bu çuvalın içinde torbalar var. Bu torbalardan biri de bu 52nci
madde. 52nci madde tek madde gibi görünüyor ama o kadar çok konuyu
düzenliyoruz ki sekiz tane ayrı düzenleme yapıyoruz. Bu, kanun
tekniği açısından da yanlıştır, meselenin özünü
çözmek açısından da yanlıştır ama ne yazık ki
önümüze getirilmiştir. İktidar gece gündüz çalışarak bu
tasarıyı çıkarmak istemektedir. Oysa bu tasarının esas
geliş amacı, daha önce görüşüp kabul ettiğimiz 21 maddeden
ibarettir. Yani, sosyal güvenlik prim borçlarının yeniden
yapılandırılması ve vergi borçlarının yeniden
yapılandırılması ve ona bağlı olarak da matrah
artırımı gibi düzenlemelerin yapılmasıydı. Ama
şimdi hazır bir torba var. Meclis de artık döneminin sonuna
geldi. Başka kapsamlı kanun çıkarmakta güçlük var. Öyleyse bu
torbaya Ne varsa koyalım, ne varsa koyalım. dedik ve böylesine
kapsamlı bir tasarıyla karşı karşıya geldik.
Değerli arkadaşlarım, bu 52yle
değiştirilen 29uncu maddede biz diyoruz ki, on sekiz gün olarak
belirlenen başlangıç döneminin on beşten
başlamasını istiyoruz. Şimdi, siz bazı haklar
veriyormuş gibi görünüyorsunuz ama insanlar emekli olabilmek için kendi
primlerini kendileri ödeyecekler. Bunu yüksek bir mertebeden başlatarak
adım adım giderseniz, insanlar böyle bir parayı ödeyemezler.
Onun için biz diyoruz ki on sekiz günü on beşe düşürelim, ondan sonra
birer puan birer puan artsın. Bu, ödeme gücü olmayan kesimlere bir
kolaylık sağlamak için getirdiğimiz yöntemdir. Bu önergemizin,
bu yöntemimizin kabul edileceğini umuyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 52ye bağlı geçici madde 30 üzerinde iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 30 uncu maddenin birinci fıkrasında geçen
"1/10/2008 ila bu maddenin yayımı tarihine kadarki sürede"
ibaresinin, "1/10/2008 tarihinden bu maddenin yayımı tarihine
kadar geçen sürede," şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
Konya |
|
Manisa |
Antalya |
|
Emin Haluk
Ayhan |
|
Cemaleddin Uslu |
Oktay Vural |
|
Denizli |
|
Edirne |
İzmir |
|
|
|
Kadir Ural |
|
|
|
|
Mersin |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 52 nci maddesi ile 5510 sayılı
kanuna eklenen Geçici Madde 30un aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Geçici Madde 30- Bu maddenin yayımı tarihine
kadarki sürede geçici 12 nci maddenin beşinci fıkrası
uyarınca 18 yaşını doldurmamış çocuklarından
dolayı tescil süreci başlatılanların kendileri ile 18
yaşını doldurmamış çocukları hariç bakmakla
yükümlü oldukları kişilerin, tescil tarihine kadarki genel
sağlık giderlerine ilişkin fatura tutarları Kurumca ödenir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçici 12 nci
maddenin beşinci fıkrası uyarınca tescili
yapılanların sağlık hizmet sunucusuna başvuru
tarihinden Kurumca tescil edildikleri tarihe kadarki sürede 18
yaşını doldurmamış çocukları adına
düzenlenen genel sağlık giderlerine ilişkin fatura
tutarları Hazineden karşılanmak üzere Kurumca ödenir."
|
Mustafa Özyürek |
|
Yılmaz
Ateş |
Harun Öztürk |
|
İstanbul |
|
Ankara |
İzmir |
|
Gökhan Durgun |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Hatay |
|
|
Malatya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Durgun, buyurun.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı kanunun
52nci maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 30uncu madde
üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu değişiklik önergesini vermemizin nedeni, bu maddenin
amacına uygun bir biçimde yeniden düzenlenmesini sağlamaktır.
Vergi ve prim borçlarını yeniden yapılandıran, vergi
cezaları, idari para cezaları, gecikme zammı, gecikme faizi ve
gecikme cezalarına af niteliğinde indirimler getiren, kira ve irtifak
hakkı bedellerinde yeniden yapılandırmaya giden bu tasarı
kamu alacaklarının yapılandırılması konusunda
oluşan en kapsamlı düzenlemedir. Bu kamu alacakları Türkiyeyi
teğet geçtiği öne sürülen ekonomik krize karşı gerekli
önlemler bu Hükûmet tarafından alınmadığı için ortaya
çıkmıştır. Bu nedenle, kamu alacaklarının yeniden
yapılandırılmasına destek olduğumuzu ifade etmek
istiyorum.
Bu torbanın içinde kamu alacaklarının yeniden
yapılandırılmasının dışında başka
neler var? Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı vergi, borç ve prim affı
olarak gündeme getirilen, Devlete borcu olanlara müjde. haberleriyle
reklamı yapılan torba yasa içinde özellikle istihdam
yapısını yakından ilgilendiren kapsamlı düzenlemeler
de var. Esnek çalışmayı yaygınlaştıran
düzenlemelerden 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda
yapılması düşünülen değişikliklere, Özelleştirme
Kanunundan İşsizlik Sigortası Fonundan işverenlerin daha
fazla yararlanmasına kadar çalışanları çok yakından
ilgilendiren düzenlemelerin var olduğu da görülüyor.
AKP İktidarının çalışanları
mağdur eden politikalarının son uzantısı olan bu torba
yasaya karşı toplumsal muhalefet de her geçen gün büyüyor. Torba
yasanın gündeme gelmesiyle beraber başlayan bu muhalefet, emek meslek
örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütleri arasında
gelişen güç birlikleriyle yeni bir sürece giriyor. 3 Şubat 2011
Perşembe günü, yani yarın, DİSK, KESK, TMMOB, TTB, seksen bir
ilden gelen çalışanlarla bu torba yasanın geriye çekilmesi
taleplerini Ankarada ifade edecekler. Bu sese kulak vermeniz gerekiyor ve bu
tasarıyı geriye çekmeniz gerekiyor.
Gerçi, Sayın Başbakan protesto edilmeyi sevmiyor,
eleştirileri dikkate almıyor ve herkese rağmen,
ısrarcı bir biçimde davranmaya devam ediyor. Bir stadyum
açılışında protesto edildiği için spor kulüplerini
tehdit ediyor. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısı için Orta
Doğu Teknik Üniversitesine giden Başbakan, öğrenciler tarafından
protesto ediliyor, protesto eden öğrenciler gözaltına
alınıyor. Başbakanın gideceği yerlerde, muhtemel,
protesto edecekleri iddiasıyla birçok vatandaş Başbakan gelmeden
önce gözaltına alınıyor, Başbakan gittikten sonra serbest
bırakılıyor. Başbakan rektörlerle toplantı yaparken
dışarıda protesto eden öğrenciler güç kullanarak
dağıtılıyor. Geçen sene, kışın
ortasında, eksi derece soğukta, çoluk çocuk Ankaranın
ortasında çadır kurup 4/C kölelik yasasını protesto eden
işçilere tazyikli su ve biber gazıyla müdahale edilmesine izin
veriyor. Zonguldakta, maden ocağında mahsur kalan, sinir krizleri
geçiren ve Başbakanı protesto eden işçi yakınları
dövülerek gözaltına alınıyor. Değerli
arkadaşlarım, halkın sesine kulak vermeyip inatla davrananların
sonunun ne olduğunu Orta Doğu coğrafyasına
baktığınızda göreceksiniz.
Ayrıca, bu yasa tasarısı, son referandumda
yapılan Anayasa değişikliklerinde bu tür konuların
görüşüleceği yer olarak anayasal bir kurum hâline getirilen Ekonomik
ve Sosyal Konseyin de gündemine getirilmemiştir. Bu yönüyle de bu torba
yasa Anayasaya aykırıdır. Bu torba yasanın amacı,
güvensizleştirmenin, esnek çalışmanın ve 4/C statüsü
benzeri çalışma biçimini daha da yaygınlaştırmak,
atamaları daha da siyasallaştırmak, parti-devlet
bütünleşmesine giden yolun önünü açmak, suskun, itiraz etmeyen, itaatkâr
işçi ya da memur profili ya da sendikasız, yandaş sendikaya üye
yeni iş gücü profili oluşturmak, çalışanlar arasındaki
rekabeti derinleştirmek. Bu yasanın temel amacı budur.
Ben, önergemize destek vereceğinizi umarak sizleri sevgi ve
saygıyla tekrar selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Durgun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 30 uncu maddenin birinci fıkrasında geçen
"1/10/2008 ila bu maddenin yayımı tarihine kadarki sürede"
ibaresinin, "1/10/2008 tarihinden bu maddenin yayımı tarihine
kadar geçen sürede," şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Uslu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52nci maddesine bağlı geçici 30uncu
maddesi üzerine verilen değişiklik önergesi üzerine söz aldım,
sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, büyük oranda çalışma
hayatını ilgilendiren bu tasarıda yapılan düzenlemelere
bakıldığında Üçlü Danışma Kurulunun hiç
bilgilendirilmemesi, taslakların konfederasyonlara gönderilip
görüşlerinin bile alınmaması manidar olduğu kadar ülkemizin
taraf olduğu üçlü danışmaya ilişkin 144 sayılı
ILO Sözleşmesine ve sosyal diyaloğa aykırıdır.
Toplumun büyük bir bölümünü yakından ilgilendiren bu değişiklik
tasarısı Anayasa değişikliklerinde bu tür konuların
görüşüleceği yer olarak büyük bir iddiayla anayasal bir kurum hâline
getirilen Ekonomik ve Sosyal Konseyin de gündemine getirilmemiştir. Bu
durum katılımcılık, sosyal diyalog konusunda dile getirilen
iddialarla çelişmektedir. Bunun sonucu olarak ortaya çıkan taslak
büyük oranda sermaye kesimlerinin de beklentilerini yansıtan bir
özelliğe sahiptir.
Bu tasarıda konu itibarıyla aralarında hiçbir
bağlantı bulunmayan birçok mevzuatta değişiklik içeren
hükümlere yer verilmiştir. Bu tasarı, sekiz yıllık AKP
İktidarının uyguladıkları yanlış politikalar
sonucu milletimizi ne hâle getirdiğinin açık göstergesidir. Önce
borcunu ödeyemez duruma düşürdüğü vatandaşlarımıza tam
da seçim öncesinde kolaylık getirmeyi vadetmesi Adalet ve Kalkınma
Partisinin samimiyetsiz ve fırsatçı siyasetinin yeni bir göstergesi
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum, Adalet ve
Kalkınma Partisinin sorunları çözmeyip kronikleştirme ve sonra
da istismar etme alışkanlığının bir başka
örneğidir. Sekiz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarının yanlış ekonomi uygulamaları ve
sonucunda derinleşen ekonomik krizin etkisiyle, vatandaşlar kamuya
olan borçlarını ödeyemez hâle getirilmişlerdir.
Tasarının genel gerekçesinde de bahsedildiği üzere, yaşanan
bu süreçten olumsuz etkilenen işletmelerin kamuya olan borçlarına
uygulanan ek mali müeyyideler borç tutarlarını
artırmış, icra takibine maruz kalan borçlulara mevcut yasal
düzenlemeler ile sağlanmaya çalışılan ödeme imkânları
da bu borçların tasfiyesinde yeterli olmamıştır. Bu durumu
dikkate alan Milliyetçi Hareket Partisi vatandaşın borçluluğu
konusunda defalarca Hükûmetin dikkatini çekmiş, MHP milletvekilleri
tarafından çok sayıda kanun teklifi verilmiş, Milliyetçi Hareket
Partisinin teklif ve uyarıları maalesef dikkate
alınmamış, bugüne gelinmiştir.
Bu tasarı, ilk defa Sayın Başbakan tarafından
dile getirilmiş, referandum sürecinde siyasi malzeme olarak
kullanılarak 15 Kasım 2010 tarihinde Başbakan Yardımcısı
ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından Kurban
Bayramında bayram müjdesi olarak kamuoyuna açıklanmış ve
kamuoyunda büyük beklenti oluşturulmuştur. Borçlu vatandaşlarımız
ve kurumlarımız bu tasarının uygulamaya geçmesini bir an
önce beklemektedirler. Ancak, tasarı, birçok insanımızda hayal
kırıklığına yol açmıştır. Bu hayal
kırıklığını yaşayan bir kesim de
intibakları yaptırılmayan 25 bin kişi ve ailesini
ilgilendiren uzman jandarmalardır. Bununla ilgili düzeltmenin torba yasada
yer alması beklenirken maalesef hiç bahsedilmemiştir. Özel kanunlarla
3466 sayılı Yasa ile Türk Silahlı Kuvvetlerine katılan ve
Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde istihdam edilen uzman
jandarmaların okula alımlarındaki eğitim seviyesi, 2003
yılında çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle uzman
jandarma adaylarının alımında eğitim seviyesi lise ve
dengi olarak değiştirildiği hâlde ve hâlen çalışmakta
olan 25 bin uzman jandarmanın 20 binden fazlası yüksekokul ve fakülte
mezunu olduğu hâlde, bunlara hâlâ ortaokul seviyesindeki kademe ve
dereceye denk gelen göstergeden maaş ödenmektedir. 25 bin uzman jandarma
ve ailesi Uzman Jandarma Kanununda gerekli düzeltmenin yapılarak
mağduriyetlerinin giderilmesini Türkiye Büyük Millet Meclisinden
beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, bugüne de yürütülen ekonomi
politikaları neticesinde vatandaşlarımızın ve
kurumların kamuya olan borçlarının enflasyon oranında
endekslenmek suretiyle ödenmesi ilk bakışta çözüm gibi görünmekte ise
de asıl sorun ekonominin temel göstergelerindedir, işsizliktir,
üretimsizliktir. İthalat kaynaklı ihracat artışı
ileride tekrar bizleri çözüm aramak durumunda bırakacaktır.
Sözlerime son verirken sizleri saygılarımla bir kez daha
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, yoklama
talebi
BAŞKAN Yoklama talep ediyorsunuz.
Önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır,
yoklama talebini yerine getireceğim: Sayın İnce, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Çakır,
Sayın Atay, Sayın Köse, Sayın Ekici, Sayın Güner,
Sayın Ateş, Sayın Arifağaoğlu, Sayın
Barış, Sayın Pazarcı, Sayın İçli, Sayın
Özkan, Sayın Hacaloğlu, Sayın Öztürk, Sayın
Akıncı, Sayın Sönmez, Sayın Serter, Sayın Ünlütepe,
Sayın Oyan.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
. Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici Madde 31 üzerinde iki adet önerge vardır; önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 52 nci maddesi ile 5510 sayılı kanuna eklenen Geçici Madde
31'in aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
|
Harun Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
İstanbul |
|
İzmir |
Malatya |
|
Rahmi Güner |
|
|
Yılmaz
Ateş |
|
Ordu |
|
|
Ankara |
Geçici Madde 31- Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim
kurumlarında ek ders ücreti karşılığında ilgili
mevzuatı çerçevesinde uzman ve usta öğretici olarak
çalıştırılanlar, bu durumlarını millî eğitim
il veya ilçe müdürlüklerince belgelendirmeleri kaydıyla, bu maddenin
yürürlük tarihinden önceki bu çalışmalarından dolayı ay içinde
30 günden eksik kalan sürelerini 41 inci madde esaslarına göre kendileri
veya hak sahipleri tarafından borçlanabilirler. Şu kadar ki
işveren primleri Hazine tarafından karşılanır.
Borçlanılan bu süreler 4 üncü maddenin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında sigortalılık süresi
sayılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 31 inci maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Ahmet Duran
Bulut |
Erkan Akçay |
|
Konya |
|
Balıkesir |
Manisa |
|
Emin Haluk
Ayhan |
|
Oktay Vural |
Mehmet Günal |
|
Denizli |
|
İzmir |
Antalya |
|
|
|
Kadir Ural |
|
|
|
|
Mersin |
|
"Geçici Madde 31- Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve
yaygın eğitim kurumlarında ek ders ücreti
karşılığında ilgili mevzuatı çerçevesinde uzman
ve usta öğretici olarak çalıştırılanların, bu
durumlarını millî eğitim il veya ilçe müdürlüklerince
belgelendirmeleri kaydıyla, bu maddenin yürürlük tarihinden önceki bu
çalışmalarından dolayı ay içinde 30 günden eksik kalan
sürelerinin bulunduğu her bir aya ilişkin prim ödeme gün
sayısı, bu Kanunun 80 inci maddesinin birinci
fıkrasının (j) bendi hükümleri esas alınarak yeniden
belirlenir ve buna göre Kurum kayıtlarında gerekli düzeltmeler
yapılır. Bu hesaplama sonucunda ay içinde 30 günden eksik kalan
süreler 41 inci madde esaslarına göre kendileri veya hak sahipleri
tarafından borçlanılabilir. Borçlanılan bu süreler 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalılık süresi sayılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Ahmet Duran Bulut
Sayın Bulut, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ilgili yasanın 31inci maddesinde,
değişiklik maddesinde verdiğimiz önerge hakkında söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sayıları
yaklaşık 50 bin civarında bulunan, Millî Eğitim
Bakanlığının değişik birimlerinde görev yapan,
usta öğretici ve uzman sıfatıyla adlandırılan
kişiler var. Bu insanlar, bu personel, 80li yıllarda, Bakanlık
tarafından sigortaları ödenmeden, büyük çoğunluğunun
sigortaları ödenmeden çalıştırıldı. Bugün emekli
olabilecek yaşa geldikleri hâlde, o gün ödenmeyen sigortalarından
dolayı emekli olamamaktadırlar. Bu durumda olan kişiler, Millî
Eğitim Bakanlığını mahkemeye verdikleri takdirde, o
gün çalıştığı tarihleri belgeledikleri takdirde bu
haklarını elde edebileceklerdir. Ancak, sigortalı olarak
çalışan, çalışırken de bu usta öğreticilerin
aldığı brüt ücret asgari ücretin üstünde veya seviyesinde ise
primleri otuz gün üzerinden yatırılmakta bunların ancak
aldığı brüt ücret asgari ücretin altında ise yedi buçuk
saatlik çalışmanın bir gün baz alınması ile
sigortası ödenmektedir. Ortalama sekiz ay bunların çalıştığını
düşünürsek, tatiller, bayramlar çıkartıldığında
asgari ücretin üstüne çıkmadığını,
dolayısıyla sosyal güvenlik primlerinin her ay otuz günün altında
olduğu görülmektedir.
Şimdi, bu personel, Millî Eğitim
Bakanlığına hizmet vermektedir. Bunlara, eksik olan günlerini,
geriye dönük belgeledikleri takdirde çalışmalarını, ödeme
hakkını getiriyor bu madde. Bu ödemenin Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından ödenmesi gerekmektedir. Devlet,
çalıştırdığı insanlara hakkını vermesi
gerekmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı zaten
çalışanını ucuza getirme anlamında bir tüccar
zihniyetiyle eğitime baktığı için, yaygın
eğitimde, örgün eğitimde de aynı anlayışı
sürdürmektedir. Ülkenin ihtiyacı olan öğretmenleri, Ücretli
öğretmen, Sözleşmeli öğretmen adları altında
mağduriyetleri sürerken, işte bu sayıları 50 binin üzerinde
olan usta öğretici ve uzman olarak çalışan insanların mağduriyetleri
de sürmektedir. Bunlar öğretmen değildir, öğretmen olarak kabul
edilmemektedir. Bunların iş güvenceleri yoktur. Sekiz ay
çalışırlar, sekiz ay sonra işe girme gibi bir
şansları idarenin iradesine bağlıdır. Bu kişiler,
eylül ayında halk eğitim müdürlükleri alan taraması yaparlar,
alan taraması yaptıktan sonra talep olduğu takdirde, işte,
dikiş, nakış, konserve, ağaç oyumu, değişik
mesleklerdeki kursları açmak için talep olduğu takdirde kurs açarlar.
Peki, talep nasıl gelecek? Alan taraması denen bir çalışma
vardır. Elinde personel olmadığı zaman Millî Eğitim
yöneticilerinin, çağırırlar birkaç kişiyi Git şu
bölgede alan taraması yap derler, o gider, oralarda, o köyde, o
mahallede, o beldede o kursu tanıtır, o konuda insanları
bilgilendirir ve talepler alır. Bu süreçte kişiler bu
çalışma karşılığında bir ücret alamazlar.
Nihayetinde, getirdikten sonra, yine de iş garantisi yoktur bunların.
Değerli milletvekillerim, sizlere de aynı şekil
geliyorlardır Bizim kız şu kursta görev alsın.,
Şurada buna iş bağlansın. şeklinde. Bu anlamda bu
insanların güvencelerini sağlamak adına, bir defaya mahsus, bu
birikmiş insanları Millî Eğitim Bakanlığının
kadrosuna almaktan başka çare yoktur. Bu insanlara bu kadro
hakkının tanınmasıyla kadın eğitimi konusunda
ülkemizin eksiğinin tamamlanması, kadınların eğitimi
konusunda bunların hizmet içi eğitim alması da
sağlanacaktır.
Önergemin kabulünü arz eder, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 52 nci maddesi ile 5510 sayılı
kanuna eklenen Geçici Madde 31'in aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
Geçici Madde 31- Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim
kurumlarında ek ders ücreti karşılığında ilgili
mevzuatı çerçevesinde uzman ve usta öğretici olarak çalıştırılanlar,
bu durumlarını millî eğitim il veya ilçe müdürlüklerince
belgelendirmeleri kaydıyla, bu maddenin yürürlük tarihinden önceki bu
çalışmalarından dolayı ay içinde 30 günden eksik kalan
sürelerini 41 inci madde esaslarına göre kendileri veya hak sahipleri
tarafından borçlanabilirler. Şu kadar ki işveren primleri Hazine
tarafından karşılanır. Borçlanılan bu süreler 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalılık süresi sayılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Güner, buyurun efendim.
RAHMİ GÜNER (Ordu) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52nci maddesiyle 5510 sayılı Kanuna
eklenen geçici madde 31e bir eklenti yapmak durumundayız. Geçici maddenin
şu şekilde değiştirilmesini talep ediyoruz: Şu kadar
ki işveren primleri Hazine tarafından karşılanır.
ibaresinin konulmasını talep ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu madde üzerinde zaten bütün
gerekli konuşmalar yapıldı. Ben daha değişik konulara
girme durumundayım. Bu, kanunlarda tanınan hakların hepsinin
belli bir kesim tarafından kazanılmış bir hak olarak her
zaman talep edilir bir durumudur.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye şu anda çok
değişik aşamalardan geçmektedir, dünya değişik
aşamalardan geçmektedir. Bugün Kuzey Afrikada olan olayları hepimiz
takip ediyoruz, Türkiye Parlamentosu da bunu takip ediyor. Fakat öyle enteresan
durumlar var ki, dünyada bütün güçleri elinde toplayan, dünyada
yargıyı, yasamayı, yürütmeyi tek elinde bulunduran liderlerin
teker teker halkın direnişiyle o görevden
uzaklaştıklarını da görüyoruz değerli arkadaşlarım.
İşte bunun örneklerini, şu anda Kahirede o halkın, ezilmiş
halkın, yoksullaşmış halkın ve aç
bırakılmış halkın direnişini görüyoruz. Bu, bütün
güçlerin nasıl tek elde toplandığının
kanıtıdır. Bu bunun gibi dünyada birçok diktatörün ve bu
şekilde tek lider olarak o ülkeyi yönetmek isteyenlerin nasıl
gittiklerine bir örnek teşkil edecektir.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakan dün
bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında dedi ki: Sayın
Mübarek, siz de bırakın, halkın isteklerini kabul edin ve oradan
gidin. şeklinde bir konuşma yaptı. Değerli
arkadaşlarım, Türkiyede olan olaylara karşı, uygulamalara
karşı, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de aynı
uyarıları yapıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Nasıl ki bir liderin yasama organını, nasıl ki
bir liderin yürütme organını, nasıl ki bir liderin yargı
organını tekeline alma mücadelesi varsa, Türkiyede oynanan oyun da
budur. Bugün Başbakan hem yasama organına hükmetmekte hem yürütme
organına hükmetmekte. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ve
mücadele yargı organıdır. Bugün Adalet Komisyonunda oynanan
oyunların en önemli olgusu da budur. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, önemli bir kanun
görüşülüyor; yargı kanunu görüşülüyor, Danıştay Kanunu
görüşülüyor ve muhalefetin sesi kısılmak isteniyor. Dünyada
nerede gözüküyor? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
RAHMİ GÜNER (Devamla) İşçiler 1 Mayısta
dövülüyor; öğrenciler dövülüyor, çocuklar dövülüyor ve bir kadın,
hamile bir hanım dövülerek çocuğunu düşürüyor. (AK PARTİ
sıralarından Hadi be! sesleri)
Siz Türkiyede yasalar çerçevesinde, Anayasanın verdiği
hak çerçevesinde o halkın yürümesini, halkın isteklerini belirtmesine
tahammül edemiyorsunuz ama diyorsunuz ki: Sayın Mübarek, gidin. Sizin
bugünkü oluşturmakta olduğunuz yönetim biçiminin Sayın
Mübarekin oluşturduğu yönetim biçiminden farkı var mı
değerli arkadaşlarım? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Hangi farkı var? Bir farkı var mı? Siz de yürütmeyi
tahakküm altına aldınız, yasamayı aldınız,
yargıyı aldınız, almak istiyorsunuz. Ne farkınız
var, o Devlet Başkanının devlet yönetmesiyle ne
farkınız var?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Milletin isteklerini yerine getirerek
oluyor.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Ses çıkaranları Silivriye
gönderiyorsunuz, Ergenekonda uyduruk davaların peşine
götürüyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, bu dünyada olayları
örnek alın; örnek alın dünyada olayları ve Türkiyeyi, Allah
esirgesin, böyle bir maceraya sürüklemeyin.
AHMET YENİ (Samsun) Ergenekoncuları savunmaya devam
edin.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Türk halkı böyle bir macera
yaşamak istemiyor. Üretici hakkını arayamıyor, işçi
hakkını arayamıyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Senin Mübarekten bir farkın var
mı?
RAHMİ GÜNER (Devamla)
memur hakkını arayamıyor;
bugün emekli hakkını arayamıyor, esnaf hakkını
arayamıyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Sokağa dökülse, hemen darbeci
diye yakalayıp mahkemeye gönderiyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Bitti, bitti
BAŞKAN Sayın Güner, teşekkür ediyorum.
Arkadaşlar, lütfen
RAHMİ GÜNER (Devamla)
halka korku saldınız,
halkı sindirdiniz
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Bitti, bitti
konuşması
RAHMİ GÜNER (Devamla)
halkın hak arayacağı
yargıyı da baskı altına aldınız. Bir
yıpratamadığınız demokrasi
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Güner, teşekkür ederim.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Bitti, bitti; kendine
gel.
BAŞKAN Arkadaşlar, ne oluyorsunuz?
RAHMİ GÜNER (Devamla)
ama yok edemeyeceksiniz. Halk bunun
hesabını size soracak
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar [!])
BAŞKAN Sayın Güner, süreniz doldu efendim. Sayın
Güner
RAHMİ GÜNER (Devamla)
millet, Türkiye Cumhuriyetinin
eğer
BAŞKAN Sayın Güner, süreniz doldu efendim, mikrofon
kesik, lütfen.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Burası Atatürkün
cumhuriyetidir
AHMET YENİ (Samsun) Fren tutmuyor, fren
BAŞKAN Sayın Güner, mikrofon kesik efendim, lütfen
Teşekkür ederim.
Arkadaşlar, susalım.
AHMET YENİ (Samsun) Fren patladı, fren! (Gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Arkadaşlar, susalım.
RAHMİ GÜNER (Devamla)
yargının
bağımsız olmadığı yerde, hâkimlik
teminatının olmadığı yerde
BAŞKAN Rahmi Bey
Sayın Güner, lütfen efendim
RAHMİ GÜNER (Devamla)
demokrasi olmaz.
BAŞKAN Sayın Güner
Sayın Güner
Sayın Güner,
istirham ediyorum, lütfen efendim. Efendim süreniz
RAHMİ GÜNER (Devamla) Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Freni patladı, freni patladı!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyen
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan
BAŞKAN Pardon efendim.
Komisyonun bir düzeltme talebi vardır, buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkanım, burada kendileri
veya hak sahipleri tarafından borçlanabilirler ifadesinde
tarafından ifadesinin çıkarılmasını istiyoruz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Duyamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Mikrofonu yaklaştırın, duymuyoruz
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Efendim, kendileri veya hak sahipleri
tarafından borçlanabilirler denilmektedir, bu tarafından
kelimesinin çıkarılması gerekiyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Düzeltmeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 32 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 32 nci maddenin başına Bu ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Erkan Akçay |
Oktay Vural |
|
Konya |
|
Manisa |
İzmir |
|
Mehmet Günal |
|
Emin Haluk
Ayhan |
Kadir Ural |
|
Antalya |
|
Denizli |
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 52 nci maddesi ile
5510 sayılı kanuna eklenen Geçici Madde 32nin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
|
Harun Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
İstanbul |
|
İzmir |
Malatya |
|
Tayfun
İçli |
|
Abdullah Özer |
Yılmaz
Ateş |
|
Eskişehir |
|
Bursa |
Ankara |
Geçici Madde 32- Kanunun 60 ıncı maddesinin yedinci
fıkrası uyarınca genel sağlık sigortalısı
sayılan yabancı uyruklu öğrencilerden yükseköğrenimleri,
aynı maddenin sekizinci fıkrası uyarınca avukatlık
stajına başlayanlardan stajyerlikleri anılan
fıkraların yürürlüğe girdiği tarihten önce
başlamış olanların genel sağlık
sigortalılıkları söz konusu fıkraların yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren başlar ve yabancı uyruklu öğrenciler
ilgili üniversitelerce, stajyerler Türkiye Barolar Birliğince bu tarihten
itibaren iki ay içerisinde genel sağlık sigortası giriş
bildirgesiyle Kuruma bildirilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın İçli, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri
saygıyla selamlıyorum.
606 sayılı Tasarının 52nci maddesinin geçici
32nci maddesiyle ilgili önergede söz aldım. Değerli
arkadaşlarım, hepiniz fark etmişsinizdir. Anlatırken
neyi, neyi böyle uzayarak gidiyor. Bu kanun tasarısı ve eklenen
teklifler ne yazık ki böyle. Geçtiğimiz maddede
yaptığım görüşmede bunun bir temel kanun olarak
görüşülmesinin sakıncalarını belirtmiştim.
Değerli arkadaşlar, bu 52nci maddede 8 tane geçici
madde var ve bunların hepsine baktığınız zaman içerik
olarak yaklaşık şu elimdeki metinde üç sayfayı tamamlıyor
ve kanun yapma tekniğine aykırı olarak bu görüşmede ne
yazık ki bu maddelerin içeriği hakkında da görüşemiyoruz
ancak önerge verip bu önergede de beş dakikada konuşmak durumunda
kalıyoruz. Bu önergede arkadaşlarımızla birlikte bir
aylık sürenin iki aylık süre olarak uzatılmasını
öneriyoruz. Madde aslında içerik olarak önemli ve yararlı bir madde
ama değerli arkadaşlarım, bu torba kanunda böyle yararlı
maddeler olduğu gibi gerçekten de çok zararlı olan,
vatandaşlarımızı sokağa döken, demokratik bir hak
olarak gösteri şeklinde sokağa döken düzenlemeler de var.
Değerli milletvekilleri, şimdi hepimiz burada
yaşıyoruz, vatandaşlarımız da bizi izliyorlar. Böyle
bir kanun yapma tekniği ne yazık ki demokratik değil. Genel
Kurulda 247 maddeyi düzenleyen 68 kanun ve 8 kanun hükmünde kararnameyi Kabul
edenler
Etmeyenler
şeklinde bir oylamayla buradan geçiriyoruz. Ne
yazık ki, kanunun içeriği hakkında hiçbirimiz doğru dürüst
bilgi sahibi değiliz ve önümüzdeki bu kanun tasarısıyla, daha
geçen hafta, ondan önceki hafta Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen ve
büyük övgülerle kabul edilen kanunlar hakkında da değişiklikler
yapıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun yapma tekniği
hukukun üstünlüğünü ifade etmiyor. Hep hukukun üstünlüğü, hukukun
üstünlüğü diyoruz. Aslında, buradaki uygulama üstünlerin hukukunu
temsil ediyor. AKP sayısal olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde güçlü ve
bu gücünü bir dayatma suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi sayın
üyelerine dayatıyor ve diyorlar ki bu uygulamaya: İç Tüzüğümüzün
91inci maddesinde böyle bir düzenleme var. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda detaylar görüşülmez, burada ancak belirli konularda
görüşülür. Biz bunu sınırlamak suretiyle bu yetkimizi
kullanıyoruz. diyorlar.
Değerli arkadaşlar, geçen hafta, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bence hukuk tarihine, uygulamasında kara bir leke sürüldü. Adalet
Komisyonundaki görüşmeler
Değerli arkadaşlar, Adalet Komisyonundaki
görüşmelerde milletvekillerinin konuşma süresi ve önerge
sayısı kısıtlandı ve bunu da Ne yapalım,
yeterince, on saat görüşüldü, daha fazla görüşülmeye gerek yok.
şeklindeki gerekçeyle bağdaştırdılar ve İç
Tüzüğümüzün Genel Kurulu düzenleyen 87nci maddesine gönderme yaparak,
87nci madde hükümlerinin komisyon çalışmalarında
uygulanmasını ifade ettiler.
Değerli arkadaşlar, bu tür yöntemler, biraz evvel ifade
ettiğim gibi, hukukun üstün olduğu ülkelerde değil, üstünlerin
hukukunun uygulandığı ülkelerde bunlara tanık oluyorsunuz.
Şimdi, bunu ben komisyonda da ifade ettim. Bakın, böyle bir uygulama
Değerli arkadaşlarım, demokrasiyi imha eden
sebepler daima topla tüfekle gerçekleşmez; bazen, adına hukuk denen
cibilliyetsiz olan kurallarla da aynı sosyal felaketi hazırlayabilir.
Güzel ve büyük Türkiyenin yaşadığı gerçek budur. Bu
girişim gücün hukuk yuvasından fırlaması ve yasama
egemenliğinin yok edilmesi olayıdır. Geçen sefer de söyledim,
geçen konuşmamda da söyledim, bu ifadeler, değerli
arkadaşlarım, bana ait değil. Bu ifadeler, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin şu andaki Başkanlığını yapan
Sayın Mehmet Ali Şahine, Adalet Komisyonu Başkanı
Sayın İyimayaya, Başbakan Yardımcısı Sayın
Bülent Arınça, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçeke ait.
Anayasa Mahkemesine verdikleri dilekçede ve 2001 yılı Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yapılan konuşmalarda bu ifadelerde
bulunmuşlardır.
Değerli arkadaşlarım, ne değişmiştir
de AKPnin sayısal gücüyle böylesine cibilliyetsiz diye ifade edilen
kanunlar Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirilmektedir.
Devam edeceğim bir sonraki önergemde.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın İçli.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 32 nci maddenin başına Bu ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddi hata giderilmektedir.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.04
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 57nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Madde 52ye bağlı geçici madde 33 üzerinde iki önerge
vardır. Şimdi önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen
Geçici 33 üncü maddede geçen "bu Kanunun" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Erkan Akçay |
Oktay Vural |
|
Konya |
|
Manisa |
İzmir |
|
Kadir Ural |
|
Emin Haluk
Ayhan |
Mehmet Günal |
|
Mersin |
|
Denizli |
Antalya |
|
|
|
Hakan Coşkun |
|
|
|
|
Osmaniye |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın 52 nci
maddesi ile 5510 sayılı kanuna eklenen Geçici Madde 33'ün
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
|
Harun Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
İstanbul |
|
İzmir |
Malatya |
|
Oğuz Oyan |
|
Abdullah Özer |
Yılmaz
Ateş |
|
İzmir |
|
Bursa |
Ankara |
"Geçici Madde 33- Kanunun 53 üncü maddesinin birinci
fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan
değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe
girdiği tarihten öncesi için de uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oyan.
OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; efendim, burada yaptığımız iş
herhâlde günün birinde Guinness Rekorlar Kitabına girecektir. Yani
düşünün ki yedi yüz elli sayfalık bir tasarı metni
görüşüyoruz, 224 madde, geçiciler, ekler hariç; üstelik de maddeler
arasında uyum yok. Yani torba demek doğru değil herhâlde
çorba demek lazım. Böyle bir yasayı görüşüyoruz ve bu,
herhâlde, gerçekten parlamenter demokrasi tarihinin en büyük yüz karası
olarak Guinness Rekorlar Kitabına girebilir. Bu konuda bir başvuru
yapmak için fırsatı değerlendirmek gerekir. Yani
hazırlanış biçimi, burada görüşülme biçimi
Nasıl olur da böylesine bir çorba tasarı temel yasa
olarak görüşülür? Bu, Anayasaya aykırı, İç Tüzüke
aykırı, yani parlamenter demokratik tartışma usullerine
aykırı. Toplumun belli kesimlerine gecikmiş -emekliler için
vesaire- birtakım haklar getirirken, birtakım aflar getirirken -ki,
bekleniyor da bunlar. Bunlara biz de destek verelim dedik bazı af hükümlerine-
ama öbür taraftan da toplumun önemli bir kesimi için ellerindeki hakları
geri alan, örgütlenme haklarını, çalışma
haklarını, sosyal güvenlik haklarını elinden alan
düzenlemeler. Yani toplumun bir kesimi bu tasarı çıksın diye
beklerken, bir kesimi de- ki, yarın büyük bir şey de olacak- bu
tasarının bu hükümleri ayıklansın, bu tasarı
çıkmasın diye uğraşıyor. Yani toplumun çeşitli
kesimlerini karşı karşıya getirmek için dâhiyane bir
buluş. Yani böylece böl ve yönet, böl ve yönet. Yani toplumun bir bölümü
tepki gösterirken, bir bölümü de aman çıksın diyecek.
Değerli arkadaşlarım, böyle ülke yönetilmez, böyle
ülke yönetilmez, böyle Parlamento yönetilmez, yasama organı böyle
çalıştırılmaz.
Bakın, şimdi, burada bir de ciddi eksiklikler var. Bir
tanesi, çeşitli aflar getiriyorsunuz. Peki, 2000 yılı
sonrasında çalışan bir mekanizmayla Destekleme Fiyat
İstikrar Fonundan tarım satış kooperatifleri birliklerinin
aldığı, anaparası 230 milyon olan ama şimdi 1 milyar
25 milyona çıkmış olan DFİF borçları için niçin bu
tasarıda herhangi bir düzenleme yok? 173üncü maddede DFİFle ilgili
bir düzenleme var. Yeri gelecek, orada da konuşacağız. Ama bu
Destekleme Fiyat İstikrar Fonuyla ilgili o düzenleme bunu düzenlemiyor.
O, sadece bir geçiş hükmü olarak daha çok Dış Ticaret
Müsteşarlığına bu fon yönetimini veren bir düzenleme.
Ben şimdi, burada kendisi yok ama Sanayi ve Ticaret
Bakanına bir çağırıda bulunayım. Henüz vakit var,
173üncü maddeye gelene kadar vaktiniz var. Gelin, bu tarım
satış kooperatifleri birliklerinin bu 230 milyon lira anaparalı
olan borcu, 4 katına çıkmış olan bu borcu burada faizlerini
silerek af kapsamına alın. Tarım satış kooperatifleri
birlikleri, yılın iki ayında ürün alıp bunu on iki ay
boyunca pazarlarlar. Yani bir stok kurumu olarak çalışırlar,
dolayısıyla stok maliyetleri vardır. Bu stok maliyetlerini
karşılamak ancak faizsiz kredi mekanizmasıyla mümkün olabilir ya
da sembolik yüzde 1 gibi faizlerle. Bu mekanizmayı
kurmadığınız zaman bu sorun karşınıza
sürekli çıkar ya da Türkiyedeki kooperatif örgütlenmenin tamamen ölmesine
yol açarsınız, tasfiye edersiniz. Gerçi tarımdaki tasfiye
programının bir önceliği de budur, Dünya Bankası, IMFnin
getirdiği; AKP döneminde de bu büyük ölçüde uygulandı. Şimdi, en
azından burada bu yasa vesilesiyle iktidarı, özellikle Sanayi ve
Ticaret Bakanını, tabii Hazineden sorumlu Bakanı bir adım
atmaya çağırmak bizim öncelikli taleplerimizden biri.
Son olarak, yarınki demokratik direnmeye gerçekten çifte
standartla yaklaşılmaması; bunu, her türlü demokratik direnmeyi
bir eşkıyalık olarak gören antidemokratik anlayışlara
son verilmesi dilekleriyle sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oyan.
Önergeyi oylarınıza sunacağım. Sunmadan önce,
herhâlde bir yoklama talebi var Muharrem Bey ayağa
kalktığına göre.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama isteyen arkadaşlarımı tespit
edeceğim: Sayın İnce, Sayın Öztürk, Sayın Köse,
Sayın Atay, Sayın Keleş, Sayın Kaptan, Sayın Güner,
Sayın Serter, Sayın Oksal, Sayın Süner, Sayın Korkmaz,
Sayın Baratalı, Sayın Özbolat, Sayın Erbatur, Sayın
Köktürk, Sayın Pazarcı, Sayın Hacaloğlu, Sayın Ersin,
Sayın Emek, Sayın Seçer, Sayın Çakır.
Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 33 üncü maddede geçen "bu Kanunun" ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Coşkun, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
HAKAN COŞKUN (Osmaniye) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 52nci maddesine
bağlı geçici 33üncü maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerine
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi,
televizyonları başlarında bizleri izleyen
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısı ile
belediyelerimizin kamu alacakları
yapılandırılmaktadır. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu ve vergi
alacakları için uygulanan hacizlerin de kaldırılması gerekmektedir.
Bu hacizlerin kaldırılması, belediyelerin gayrimenkullerini
değerlendirerek yapılandırmaya giren borçlarını
ödemesinde kolaylık sağlayacaktır. Ancak görüşülmekte olan
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının birinci
bölümünde belediyelerimizin bu sıkıntısı çözülmedi. Bu
konunun tekrar değerlendirilmesi ve gereğinin
yapılmasını takdirlerinize arz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Osmaniye ilimizin Düziçi Belediyesi,
Düziçi halkının yaşam standartlarını daha uygun hâle
getirebilmek için altyapı, kanalizasyon gereksiniminin yüzde 43ünü
tamamlamıştır, kalan yüzde 57lik bölüm için projesini
hazırlayarak İller Bankasına müracaatta bulunmuştur.
Kredibilitesi de müsait bulunmaktadır. Düziçili hemşehrilerimin sağlıklı
ve insanca yaşayabilmesi için bu olumsuz şartların ortadan
kaldırılması gerekmektedir. Yetkilileri, bu konuda Sayın
Bakanımızı da göreve davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, yine Osmaniye ilimizin Kadirli
ilçesini Osmaniye iline bağlayan yolun uygun koşullarda olmaması
dolayısıyla, 2002 seçimlerinden önce ilgili kurumlar tarafından
gerekli çalışmalar yapılarak bu yolun yapılması için
gerekli ödenek Osmaniye İl Özel İdaresine
aktarılmıştı. Ancak bu yolun tamamlanması için gönderilen
ödenek, hani o şaibeli, hukuksal farklı görüşlere sebep olan
Sayın Başbakanımızın milletvekili seçildiği
seçimler öncesi Osmaniye İl Özel İdaresinden alınarak Siirt
İl Özel İdaresine aktarılmıştır. Ayrıca, bu
geçen sekiz yıllık süreç içerisinde Osmaniye-Kadirli yolu henüz
bitirilmemiş, tamamlanmamış, ancak seçim dönemleri
başlatılıp seçim sonrası durdurulmuştur. AKP
İktidarı döneminde içerisinden en çok övündüğünüz konu,
çeşitli rakamlarla Biz şu kadar kilometre yol yaptık
demektesiniz.
Değerli milletvekilleri, Nasrettin Hocaya sormuşlar:
Dünyanın merkezi, ortası neresi? diye. Hoca cevaplamış:
İşte, tam burası. Ahali Olur mu Hoca? diye söylenmiş.
Hoca da İnanmıyorsanız ölçün. demiş. Bizim bu
yolları, duble yolları ölçemeye şu an imkânımız yok
ama Osmaniye-Kadirli yolu 40 kilometre, bunu
yapmadığınızı biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, yine Kadirli ilçemizin merkezinde
bulunan, halkımızın eşi ve çocuklarıyla gittiği,
çocuk parkı, yeşil alan, spor tesisleri, semaverle çay
içebileceği, kültürel faaliyetlerini yapabileceği güzel bir Kabasakal
Parkımız bulunmaktadır. Ancak bu güzel alan, görüntüsünü ve
gelişmesini engelleyen, daha önce belediyemiz tarafından karar
alınarak diğer bir arsa ile takas yapmak şartıyla Kültür
Bakanlığımıza kültür merkezi yapılması için
tahsis edilmiş, ancak Kültür Bakanlığı temelini
atmış, uzun yıllardan bu yana başka bir işlem
yapmamıştır. Ruhsat bile alamamış ve hatta alınan
karar gereği diğer takas edilecek arsa da verilmemiştir.
Sayın Kültür Bakanımızdan ricam bu binanın Kadirli
Belediyesine devri için gerekli işlemlerin ivedilikle yapılarak,
mazeret üretilmeden çözümü üretileceği temennisiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Coşkun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, geçici
34üncü maddenin kapalı oturumda görüşülmesine dair İç Tüzükün
70nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır.
Kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Madde 52ye bağlı Geçici 34. maddesinin
İçtüzük 70e göre kapalı oturumda yapılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Muharrem
İnce |
|
Şevket
Köse |
Harun Öztürk |
|
Yalova |
|
Adıyaman |
İzmir |
|
Birgen
Keleş |
|
Hüseyin
Pazarcı |
Nevingaye
Erbatur |
|
İstanbul |
|
Balıkesir |
Adana |
|
Ali Oksal |
|
Rahmi Güner |
R. Kerim Özkan |
|
Mersin |
|
Ordu |
Burdur |
|
Tansel
Barış |
|
Metin
Arifağaoğlu |
Atila Emek |
|
Kırklareli
|
|
Artvin |
Antalya |
|
Gökhan Durgun |
|
Akif Ekici |
Tayfun
İçli |
|
Hatay |
|
Gaziantep |
Eskişehir |
|
Canan
Arıtman |
|
Hüsnü Çöllü |
Oğuz Oyan |
|
İzmir |
|
Antalya |
İzmir |
|
Algan
Hacaloğlu |
|
|
Ali Koçal |
|
İstanbul |
|
|
Zonguldak |
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, kapalı oturumda
Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki
dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya çıkmaları
gerekmektedir.
İdare amirlerimiz buradadır umarım. Sayın
idare amirlerinden salonun boşaltılmasını temin etmelerini
rica ediyorum.
Yeminli stenografların ve yeminli görevlilerin salonda
kalmalarını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kapalı oturuma geçiyoruz.
Kapanma Saati: 20.26
IX.- KAPALI
OTURUMLAR
Dördüncü Oturum
(Kapalıdır)
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 20.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 57nci Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki
Beşinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, madde 52ye bağlı geçici madde 34 üzerinde
üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve 52'inci maddesinin geçici madde 34'ün a bendinin 1'inci alt bendinde
yer alan "60 TL" ibaresi yerine "400 TL", aynı bendin
1'inci ve 2'inci alt bendinde yer alan "% 4" olan ibarenin "%
80" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bengi
Yıldız |
|
Sebahat Tuncel |
Şerafettin
Halis |
|
Batman |
|
İstanbul |
Tunceli |
|
Hamit Geylani |
|
Akın
Birdal |
Ufuk Uras |
|
Hakkâri |
|
Diyarbakır |
İstanbul |
|
|
|
Nuri Yaman |
|
|
|
|
Muş |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
52 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 34 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin 1 numaralı alt
bendinde geçen "60 TL" ibaresinin, "200 Türk Lirası" şeklinde
değiştirilmesini ve aynı fıkraya aşağıdaki
bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Oktay
Vural |
Konya Manisa İzmir |
Mehmet
Serdaroğlu Kadir
Ural Kemalettin
Nalcı |
Kastamonu Mersin Tekirdağ |
Mehmet
Günal Emin
Haluk Ayhan |
Antalya Denizli |
"(f) Bu maddede belirtilen gelir ve aylık
tutarları, dosya bazında ödenmesi gereken miktar esas alınmak
kaydıyla; Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2010
yılına ilişkin hesaplanan gayri safi yurtiçi hasıla
değerinin bir önceki yıla göre sabit fiyatlarla artış
oranı kadar, bu oranın Türkiye İstatistik Kurumu tarafından
açıklandığı tarihi takip eden ay ödeme döneminden geçerli
olmak üzere ayrıca artırılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 52 nci maddesi ile 5510 sayılı kanuna eklenen geçici madde
34 maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk Mustafa
Özyürek Bülent
Baratalı |
İzmir İstanbul İzmir |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Tekin
Bingöl Oğuz
Oyan |
Malatya Ankara İzmir |
"Geçici Madde 34- 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalı
ve hak sahiplerine;
a) 2011 yılı başından önce
bağlanmış gelir ve aylık tutarları, dosya bazında
ödenmesi gereken miktar esas alınmak kaydıyla;
1) 2011 yılı Ocak ödeme döneminden geçerli olmak üzere
100 TL tutarında artırılır. Ancak bu artış
tutarının, gelir ve aylıkların % 10 oranında
artırılması halinde gerçekleşecek artış
tutarından az olması halinde % 10 oranında artırılarak
ödenir.
2) 2011 yılı Temmuz ödeme döneminden geçerli olmak
üzere, % 10 oranında artırılarak ödenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oyan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; efendim, biraz önce, bu yüzde 4 artış gibi
sınırlı bir artış yapılmasının acaba
Maliye açısından belirli sorunlara mı karşılık
geldiğini sormak için bir kapalı oturum
yapılmıştı. Bu kapalı oturum reddedildiğine göre,
demek ki, öyle anlaşılıyor ki, hazinenin eli
sıkışık değil. O hâlde, şimdiki bu önerimizi,
yani yüzde 10a çıkarma önerimizi kabul etmek için sizin de destek
vereceğiniz anlaşılıyor.
Değerli arkadaşlarım, bakın, burada bu
maddeyle, sigortalı sayılanlardan iki kesim için, yani hizmet akdiyle
bir veya birden fazla işveren tarafından
çalıştırılanlar ile köy ve mahalle muhtarları, hizmet
akdine bağlı olmaksızın kendi adına veya hesabına
çalışanlar için bunların aylıkları -gelir ve
aylık tutarları bunların- 60 lira sizin önerinize göre
artırılacak ama yüzde 4e tamamlanması da bunun içinde olacak.
Bizim önerimiz, 100 lira bir artış sağlanması, bunun yüzde
10dan aşağı kalmasında ise yüzde 10a tamamlanması
biçiminde. Niçin böyle bir öneri? Bir kere, refah payı
artışından mahrum bırakılmış emeklilerden
bahsediyoruz. 5510 sayılı Yasanın 55inci maddesi aynen
şunu söylüyor: Türkiye İstatistik Kurumu tarafından
açıklanan en son temel yıllık tüketici fiyatları genel
endeksindeki değişim oranı kadar artırılarak
belirlenir. diyor. Dolayısıyla, millî gelir artışı
kadar bir refah payı verilmesi engellenmiş durumda. O nedenle,
birinci neden, bu refah payından yoksunluğun telafisidir.
İkincisi, Türkiye bir kriz döneminden geçti ve geçiyor.
Dolayısıyla, enflasyonist baskılar ve reel satın alma gücü
kayıplarını telafi etmek açısından da bu
artışın daha yüksek tutulması gerekir.
Üçüncüsü, geçmiş dönem hakları, alacakları
bakımından emeklilerin böyle bir artış gerekir.
Tabii, kuşkusuz, 4/C kapsamında, yani kamu idarelerinde
çalışmış olup da emekli olanlarla aradaki farkın
azaltılması açısından da böyle bir intibak düzenlemesine
gerek vardır diye düşünüyoruz. Bu vesileyle bu önergeyi verdik ve
sizin oylarınıza bunu sunuyoruz, umarım destekleyeceksiniz.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce
kaldığımız konuya da bir iki şey ekleyeyim.
Bakınız, Adalet ve Anayasa Komisyonundan başlamak üzere
müthiş bir gerilim tırmanması ve şimdi bu torba yasayla
ilgili olarak da gene toplumda bir gerilim yükselmesi var. İktidarın
öncelikli görevi gerilimleri azaltmaktır. İktidarlar gerilim siyaseti
gütmezler. İktidarlar toplumdaki tansiyonu, gerilimi düşürmek üzere
siyaset yaparlar, birinci görev budur. Ama öyle bir gidişat var ki sözün
bittiği noktaya geliyoruz. Muhalefetin, muhalefet görevini yapması
engelleniyor. Muhalefetin, şu an bir çorba yasa örneğinde olduğu
gibi, temel yasaya dönüştürülmüş bir metinle Anayasal ve İç
Tüzükten gelen hakları engelleniyor. Yani böyle bir yasama anlayışı
olmaz. Bu, sözün bittiği nokta değerli arkadaşlarım. Yani
oraya doğru gidiyoruz. Bu, aslında demokrasiden
kaçıştır. Bu, otokrasi arayışıdır. Yani
Türkiye hızla bir otokratik rejime doğru gidiyor.
Dolayısıyla burada bunu dile getiren değerli
arkadaşlarıma hak vermek gerekiyor, yani bir taraftan Mübarek
rejimine karşı çıkanları destekleyeceksiniz, bir taraftan
Türkiyede demokratik haklarını, direnme haklarını,
taleplerini dile getirmek isteyen kitleleri eşkıya diye
aşağılayacaksınız! Böyle bir hakkı kim veriyor,
kim veriyor size?
Tabii, ben eminim, yarınki yürüyüş -ki epey önceden
planlanmış bir yürüyüş- vesilesiyle yarın eğer olaylar
çıkarsa bunu şimdiden ben büyük bir demagojiyle muhalefet üstüne
atmaya hazırlandığınıza da eminim.
Değerli arkadaşlarım, işte bu antidemokratik
olmanın başlangıç koşullarıdır ve direnme
hakkına böyle direnmek demokrasiden uzaklaşmak demektir.
Hepinizi bu vesileyle hem uyarıyor hem saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 34 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin
1 numaralı alt bendinde geçen "60 TL" ibaresinin, "200 Türk
Lirası" şeklinde değiştirilmesini ve aynı
fıkraya aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"(f) Bu maddede belirtilen gelir ve aylık
tutarları, dosya bazında ödenmesi gereken miktar esas alınmak
kaydıyla; Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2010
yılına ilişkin hesaplanan gayri safı yurtiçi hasıla
değerinin bir önceki yıla göre sabit fiyatlarla artış
oranı kadar, bu oranın Türkiye İstatistik Kurumu tarafından
açıklandığı tarihi takip eden ay ödeme döneminden geçerli
olmak üzere ayrıca artırılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Serdaroğlu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz aldım. Sizleri en iyi
dileklerimle selamlıyorum.
Görüştüğümüz bu madde, emeklilere cüzi bir maaş
artışını içermektedir. AKP İktidarı
yıllardır milyonlarca emekliye çeşitli sözler vermiş ancak
sözünü tutmamış ve emeklilerimizi hayal
kırıklığına uğratmıştır. 2004ten
bugüne emeklilerin intibak sorununun çözümü konusunda verdiği sözün
arkasında durmayan sayın iktidar, altı yıldır bu
sorunu çözememiş, bizim çözüm önerilerimizi de şiddetle
reddetmiştir.
İntibak diye adlandırılan düzenleme, emekliler
arasında maaş farklarının giderilmesiyle ilgilidir.
2004ten bu yana çalışma bakanları ve birçok AKP yetkilisi
intibak konusunda müjde üstüne müjde vermişlerdir. İşte, 15 Ekim
2009 yılında, Sayın Bakanın, -az evvel buradaydı- Sayın
Kavafın bakınız nasıl bir müjdesi var: En kısa
sürede emeklilerin bu mağduriyeti ortadan kaldırılacaktır.
diyor ama her zamanki gibi sözlerinin arkasında maalesef
durulamamıştır.
Değerli milletvekilleri, iktidar yüzde 2 ile 4 arasında
artışlarla ya da 60 TL zam vererek emeklilerin beklentilerini
boşa çıkarmış, intibak meselesini her seferinde rafa
kaldırmıştır. Önergemizde 60ın hiç olmazsa 200 TL
olmasını istemekteyiz.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin
üzerinde durduğu diğer bir konu da yaşlı ve özürlü
maaşlarının artırılması konusudur. Bu konudaki
kanun teklifim de uzun süredir komisyonda beklemektedir. Teklifimizle devletten
aldığı yaşlılık veya özürlü maaşından
başka bir geliri olmayan bu insanlara daha iyi yaşam
sağlayabilecek bir maaş verilmesini amaçlamıştık ama
her zaman olduğu gibi yine AKPyi ikna edemedik.
Değerli milletvekilleri, emeklilerimiz açısından
diğer önemli bir konu da maaş promosyonudur. Bankalar devlet
memurlarına promosyon öderken, 9,5 milyon emekli, yaşlılık
ve özürlü aylığı alanlarla birlikte 10 milyonun üzerindeki
kişinin maaşlarının yattığı bankalar
maalesef bu kişilere promosyon ödemeye yanaşmamaktadırlar.
Sayın Hükûmetin ve ilgili bakanlığın bankalarla
yaptığı pazarlıkta elini rahatlatmak için bizzat
tarafımdan bu konuda bir kanun teklifi hazırlanmıştır.
Teklifim ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yetki verilerek emekli, yaşlı
ve özürlülerimizin maaş promosyonu almasını kanuni güvence
altına almak istedik.
Devlet kurumları, hatta 50-100 kişinin
çalıştığı özel kurumlar personel
maaşlarını yatırdığı bankalarla pazarlık
yapıp maaş promosyonu alırken, 10 milyon emeklinin
maaşını ödeyen Sosyal Güvenlik Kurumunun bankalardan emekliler
adına promosyon alamaması aslında beceriksizliktir veya
başka bir ifadeyle emekliyi umursamaz tavrının tam bir
göstergesidir değerli milletvekilleri.
Kredi kartı, tüketici kredisi, kart faizi ve kart aidatı
gibi kalemlerden trilyonlarca lira kâr eden bankaların emekliye hiç
olmazsa senede bir defa promosyon vererek bu insanlara az da olsa bir
katkıda bulunması hakkaniyete uygun olacaktır. Ancak bu
teklifimiz de AKP tarafından dikkate alınmamıştır.
İktidar, önce müjde üstüne müjdelerle sözler vermekte, sonra maalesef
sözünü tutmamaktadır; tıpkı kredi kartı aidat ücretlerinde
ve emeklilere promosyon verilmesinde olduğu gibi, vatandaşın
lehine, bankaların aleyhine olan her durumda vatandaşı bir
kenara bırakıp bankaların yanında yer almaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında devlet her zaman
milletinin yanında olacaktır. Sayın İktidar, kısaca,
altmışı matmışı bırakın, gelin, şu
emeklileri açlıktan, sefaletten kurtarıp intibakı, promosyonu
çözüp delikanlıca bir iş yapalım diyor, hepinizi bir kez daha
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.
III.- Y O K L A M A
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Evet, önergenin oylamasından önce bir yoklama
talebi vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın Vural, Sayın Akçay, Sayın Uzunırmak,
Sayın Serdaroğlu, Sayın Yalçın, Sayın Işık,
Sayın Yıldız, Sayın Torlak, Sayın Taner, Sayın
Kalaycı, Sayın İnan, Sayın Paksoy, Sayın Asil,
Sayın Doğru, Sayın Çelik, Sayın Nalcı, Sayın
Tankut, Sayın Akcan, Sayın Özcan, Sayın Ergun.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve 52'inci maddesinin geçici madde 34'ün a bendinin 1'inci alt bendinde
yer alan "60 TL" ibaresi yerine "400 TL", aynı bendin
1'inci ve 2'inci alt bendinde yer alan "% 4" olan ibarenin "%
80" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tuncel, buyurun.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; madde üzerine verdiğimiz
değişiklikle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeye ilişkin yaptığımız önergeyle
birlikte, en azından her zaman için İktidarın Emeklilere müjde
veriyoruz. diye toplumu, özellikle emeklileri beklentiye soktuğu bir
dönemde gerçekten emeklilere müjde değerinde bir düzenlemenin
yapılmasını, en azından bu torba yasa içerisinde emekliler
lehine bir düzenleme yapılmasını önerdik çünkü Türkiyede
gerçekten emeklilerin durumu da en az işçilerin durumu kadar vahim bir
durumda. Özellikle hem emekliler arasındaki maaş farkının
çok olması hem de aynı zamanda emeklilerin yaşam
standartlarının altında, özellikle açlık
sınırından daha düşük maaş alması ciddi bir
problem. Yani TÜRK-İŞin açıkladığı verilere göre
bugün Türkiyede yoksulluk sınırı 2.835 TL, açlık
sınırı 870 TL. Böyle bir durumda, düşünün
Yani Türkiyede,
gerçekten emeklilerin hak ettiği yaşam standardını,
toplumda var olabilmesini sağlayacak bir düzenleme yapılması
önemli. O açıdan, biz, 400 TL önerdik, en azından bunun üzerinden bir
düzenleme yapılırsa, bunun üzerinden yapılacak bir zammın,
Türkiyede, emeklilerin -diyelim ki- daha adil, daha eşit
yaşaması konusunda önemli olacak.
Yine, öngörülen yüzde 4 zammın -diyelim ki- bu emekçilerin,
emeklilerin haklarını doğru değerlendirmediğini
O
açıdan da bunu yüzde 80 gibi önerdik. Şimdi burada çokmuş gibi,
yüzde 80 büyük bir değermiş gibi görünüyor ama bugüne kadarki
adaletsizlikleri, bugüne kadar emeklilerin yaşam mücadelesini en
azından belli bir noktaya taşımak ve yaşam
refahını, sosyal adaleti sağlamak açısından bu
önergeyi sunuyoruz.
Bu önerge dikkate alınacak mı? Tabii alınmayacak.
Şimdi, bakıyorum iktidar milletvekillerine, hepsi ya kendi
arasında konuşuyor ya telefonla konuşuyor ya da zaten bu
işle ilgilenmiyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yani
torba yasa gibi bir yasayla biz burada tartışırken, bari, bu
kadar -diyelim ki- Türkiye kamuoyunun gündemini alan, emekçileri sokağa
döken, Türkiyede çok ciddi tartışmalara neden olan şeyleri
sadece karar yeter sayısı ya da toplantı yeter sayısı
için değil, bu sorunu tartışmak için burada olsanız daha
anlamlı olur diye düşünüyoruz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Aksi takdirde, sadece planlanmış şeylere Evet. ya
da Hayır. demek çok gerçekçi bir durum değil.
Diğer bir konu sayın milletvekilleri: Tabii, Parlamento
dönemini bitirmek üzere, oysa Türkiye'nin çok daha ciddi sorunları var.
Yani bu ülkenin barış gibi bir sorunu var, bu ülkenin demokrasi
gibi bir sorunu var. Evet, seçime gidiyor olabiliriz. Seçim -diyelim ki- dört
beş ay sonra sandıklar kurulacak, burada, muhtemelen yeni yüzler
gelecek ya da eski denge bozulmayacak. Buna, tabii ki halkımız karar
verecek. Ancak, bu ülkede değişmeyen şeyler olacak yani. Bu
ülkede hâlâ yoksullar yoksul, işsizler işsiz, bu ülkede hâlâ bir
barış problemi, bir demokrasi problemi olacak.
Biz yaklaşık -diyelim ki- bu Parlamentoya
geldiğimiz günden beri bu kürsüde yeni demokratik bir Anayasa
tartışmasını hep yürüttük. Bu ülkenin demokratik bir
Anayasaya ihtiyacı var. Dolayısıyla bu Anayasa yapma konusunda
mesaimizi buna harcasaydık aslında, bugüne kadar
yaptığımız, eğer sabahlara kadar
çalışıyorsak Türkiyenin geleceği için
çalışsaydık, diyelim ki Türkiyede bütün bu yasal düzenlemeleri
de demokratik, sivil, çağdaş bir Anayasaya göre yapsaydık daha
hayırlı olacaktı. Şimdi Türkiyenin bu temel
ihtiyaçlarını, temel problem alanlarını görmezden gelen,
sadece seçim öncesi bir torbaya bütün maddeleri biriktiren ve bu maddelerde
sosyal adaletsizliği derinleştiren; kadınlar lehine,
işçiler, emekçiler lehine hiçbir düzenlemesi olmayan tartışmalar
için burada mesai sarf ediyoruz. Tabii ki Parlamentoya gelmişsek bunun
mesaisini sarf edeceğiz ama bu halklarımız lehine, emekçiler
lehine, Türkiye demokrasisi lehine ne geliştirecek bu önemli bir nokta.
Burada bunun şeyi var mı bilmiyoruz ama demokrasinin
olmadığı yerde, adaletsizliklerin, eşitsizliklerin
derinleştiği yerde işte yanı başımızda
Mısırda yaşananlar var, Tunusta yaşananlar var. Bunlar
bize örnek olmalıdır. Biz Türkiyede demokrasiyi eğer inşa
edemezsek Türkiye açısından da kriz ve kaosun,
çatışmaların yaşanması hiç de öyle uzak bir ihtimal
değildir. O açıdan da AKP İktidarının yapması
gereken şey aslında burada demokratik Anayasayı
tartışmaktır ama ne yazık ki bize torbayı
tartıştırıyorsunuz.
İyi akşamlar. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 35 üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 35 inci maddede geçen yürürlük tarihine kadar ibaresinin
yürürlük tarihini takip eden ikinci ayın sonuna kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Abdülkadir
Akcan |
Konya Manisa Afyonkarahisar |
Oktay
Vural Mehmet
Günal Emin Haluk Ayhan |
İzmir Antalya Denizli |
Kadir
Ural |
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 52nci maddesi ile
5510 sayılı kanuna eklenen Geçici Madde 35in
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Yılmaz
Ateş Abdullah
Özer Tayfun
İçli |
Ankara Bursa Eskişehir |
Geçici Madde 35- Bu Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü
fıkrasında ve 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilenler için aynı maddenin üçüncü fıkrasında
belirtilen yükümlülükler ile 11 inci maddesinin altıncı
fıkrasında belirtilen yükümlülüklerden bu maddenin yürürlük tarihine
kadar yerine getirilmiş olanları, yasal süresinde yerine
getirilmiş sayılır ve idari para cezası uygulanmaz. Bu
yükümlülükler için daha önce uygulanan idari para cezaları,
kesinleşip kesinleşmediğine bakılmaksızın terkin
edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın İçli, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Yine bu maddenin bir başka geçici maddesinde, kanun yapma
usulünü ve tekniğini eleştirmiştim.
Değerli arkadaşlarım, demokratik ülkelerde böyle
bir kanun yapma tekniğini göremezsiniz. Söyledik; parmak
çoğunluğuyla hukuka, Anayasaya aykırı kural koyuyorsunuz
ve diyorsunuz ki: Arkadaşlar, bu 247 maddelik kanun
tasarısının maddelerinde konuşamazsınız. Ne
yaparız? 30 maddeyi bir bölüm hâline getiririz, bölümlerde sadece on
dakika konuşursunuz. Başka türlü davranırsanız yasak. Peki
İhtisas komisyonlarında konuşamazsınız. Ne kadar
konuşuruz? Beş dakika. Altıncı dakika konuşur muyuz?
Yasak. Bir maddeden fazla önerge veremezsiniz, yasak.
Değerli arkadaşlarım, artık yasaklar sokaktan
Parlamentoya gelmiştir. Yumurta atan çocuklar yargılanıyor,
yasak. Islık çalanlar suçlanıyor, yasak. Toplantı ve gösteri
hakkını kullanmak isteyenlere valiler yasak koyuyor. Artık,
belirli eylemler yasak olmaktan çıktı, ihtimaller yasak
kavramına girdi. Başbakanı protestoya gitmek isteyen emekçiler,
öğrenciler o ilin sınırlarına sokulmuyor, komşu ilde
gözaltına alınıyor ya da o ilde gösteri yapacaksa, protestoda
bulunacaksa bir bakıyorsunuz ihtimale dayalı gözaltılar ve
Sayın Başbakan o ili terk ettikten sonra gözaltılar bitiyor.
Değerli arkadaşlarım, toplantı ve gösteri
hakkı Anayasamızın 34üncü maddesinde yer
almıştır. Bu hak, 2001 yılında yapılan Avrupa
Birliği denilen o demokratik açılımda yapılıyor.
Bakın, ne diyor, o zaman gerçekleşti: Herkes, önceden izin almadan,
silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Bu anayasal haktır.
Şimdi duyuyoruz ki Sayın Ankara Valisi birtakım yasaklar koymak
istiyor, birtakım engellemelerde bulunmak istiyor. Değerli arkadaşlarım,
bu demokratik ülkelerde böyle yasaklar olmaz. Böyle yasakların nerede
olduğu yakın tarihimizde hep görüldü. İşte, Saddam
Irakında olduğu gibi şimdi Büyük Orta Doğu Projesinin bir
ayağı olan Kuzey Afrika ülkelerinde, Tunusta, Mısırda
yaşıyoruz. Yasaklara karşı halkın demokratik tepkisi
demokratik ülkelerde -demokratik tepkisi, altını çiziyorum- takdirle
karşılanıyor.
Değerli arkadaşlarım, hem ileri demokrasi
diyorsunuz hem de yasaklar koyuyorsunuz. Sevsinler sizin ileri demokrasinizi,
eğer ileri demokrasiniz buysa. Parlamenterlerin, milletvekillerinin,
milletin temsilcisinin sesini kısmak ileri demokrasi değildir. Böyle
davranışlar, parlamentoda, totaliter rejimlerde bunlar olur,
totaliter rejimlerde. Bakın, Bu anlayış, benmerkezci, bencil ve
totaliter bir anlayıştır. diyor Sayın Bülent Arınç,
Sayın Mehmet Ali Şahin, Sayın İyimaya. Dilekçeleri de bunu
söylüyor ve çok ufak, 91inci maddeyle ilgili bir İç Tüzük
değişikliği için bunları söylüyor. Hukuka değil,
doğal bariyerleri zorlayan parmaklara ve dengeleri bozan antidemokratik
kurnazlıklara güvenmektir. diyor Sayın Arınç. Muhalefeti oyun
süsü zanneden bu talihsiz zihniyetin çarpıp parçalanacağı
uygarlık duvarları vardır. diyor ve devam ediyorlar: Bu
duvarların en başında Anayasamız ve millet gelmektedir.
Konuşmayan, suskun, iktidarın siyaseti, millete ait Mecliste sesi
kesilmiş muhalefete doğru yol almak istiyor. diyor 2001
yılında.
Değerli arkadaşlarım, bunlar güzel, veciz sözler
ama sayısal çoğunluğunuzu, bırakın üç partili
koalisyon hükûmeti dönemindeki Parlamentoya, sayısal
çoğunluğunuzu eğer Türkiye Büyük Millet Meclisinde muhalefet
milletvekillerinin sesini kısmak için kullanırsanız, sokaktaki
vatandaşı yasaklarla boğarsanız, tehditlerle,
şantajlarla, küfürlerle onları susturmaya kalkarsanız,
değerli arkadaşlarım, bir dost olarak söylüyorum, bu
başınıza hiç iyi şeyler gelmez. Bunları bir dost
olarak söylüyorum.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Aynaya bak, aynaya.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Laf atarak
susturabileceğinizi sanmayın.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Darbe mi yaptıracaksın?
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Beş ay sonra...
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Göreceğiz
Bu
baskıcı, bu totaliter anlayışla bir yere
gidemeyeceğinizi sizler de göreceksiniz. Bunlar demokratik
davranışlar değildir, bunlar ileri demokrasi örneği
değildir.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Siz darbeleri çok iyi bilirsiniz.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) Sen kendine bak.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Biraz evvel Grup Başkan
Vekilimizin söylediği gibi Devletin malını hortumlayanlar suçlu
değil ama ıslık çalanlar suçlu.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İçli.
Önergeyi oylarınıza...
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, yoklama
talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır, onu yerine
getireceğim.
Sayın İnce, Sayın Özyürek, Sayın Köse,
Sayın Öztürk, Sayın Keleş, Sayın Koçal, Sayın Ekici,
Sayın Karaibrahim, Sayın Çakır, Sayın Özkan, Sayın
Serter, Sayın Korkmaz, Sayın Güner, Sayın Pazarcı,
Sayın Ağyüz, Sayın Öğüt, Sayın Kaptan, Sayın
Aydoğan, Sayın Özbolat, Sayın Hacaloğlu, Sayın
Arıtman.
Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 35 inci maddede geçen yürürlük tarihine kadar ibaresinin yürürlük
tarihini takip eden ikinci ayın sonuna kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Akcan, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 52nci
maddesiyle ilişkili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, önergeyle biz, ilgili maddede
yürürlük tarihine kadar olan ifadesinin yürürlük tarihini takip eden ikinci
ayın sonuna kadar şeklinde değiştirilmesini talep
ediyoruz.
Maddede ifade edilen yükümlülüklerin, maddenin yürürlük tarihine
kadar yerine getirmiş olanların yasal süresinde yerine getirmiş
sayılarak idari para cezası uygulanmaması, uygulananların
da terkin edilmesi hükmü hukuki bir hatayı içermektedir. Zira
yükümlülüklerin böyle bir hükümden haberdar olabilmesi, maddenin yürürlüğe
girmesiyle mümkündür. Verilen sürenin maddenin yürürlüğe girdiği gün
sona ermesi anlamsız ve dikkat çekicidir. Bu durum, bu maddenin
hazırlanması ve görüşmelerinde bulunan başta
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve Bakanlık personeli
olmak üzere, bürokratları, Bakanlar Kurulu üyelerini ve milletvekillerini
zan altında bırakabilecektir. Böylesi bir düzenlemenin
yapılabilmesi için, hiç olmazsa gündeme geldiği ilk günden itibaren,
kanun yürürlüğe girinceye kadar bu imkândan yararlanılacağı
kamuoyuna duyurulması ve yoğun bir biçimde bilgilendirilmesi gerekirdi.
Oysa, her ne kadar 2010 Haziranından bu yana böyle bir torba yasadan
bahsediliyorsa da gerek ihtisas komisyonlarından
kaçırıldığı ve gerekse gelen tasarıdaki madde
miktarı Plan Bütçe Komisyonunda verilen önergelerle 10 katına
çıkarak torba olmaktan çıkıp çuval ve hatta harar tasarıya
dönüştüğü için hiç kimse öyle özüyle ve detayıyla bu
tasarının içeriğine vâkıf değildir. Bu itibarla,
maddeyle getirilen imkânlardan, maddenin yürürlük tarihini takip eden ikinci
ayın sonuna kadar yararlanması önergeyle teklif edilmektedir. Böylece
amaca ulaşmada daha iyi sonuç alınır diye düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı ile Hükûmet, daha
önceki yıllara ait devlete karşı olan mali yükümlülüklerini
yerine getirememiş, bu nedenle ceza ve gecikme faizine muhatap olmuş
mükelleflerin borçlarının tahsilini amaçlıyordu. Yani, bizde bir
söz vardır Müflis tüccar eski defterleri karıştırır.
diye. İşte, müflis tüccar mantığıyla eski defterleri
karıştırarak bir şeyler toparlayabilirim diye hareket
ediliyor. Ne pahasına? Devleti yönetenlerin yanlış yönetim
anlayışından dolayı işi bozulmuş olduğundan
ödeyemeyip Ben gerekirse bankadan faizli kredi alarak devlete olan
yükümlülüğümü yerine getiririm. diyen
vatandaşlarımızın aleyhine bir gelişmeye sebep olma
pahasına, bu gecikme ve ödenmemenin getirdiği yükten insanları,
bazı kişileri kurtarmaya dönük bir icraat yapıyoruz.
Dün devlete olan yükümlülüğünü, iyi niyetine rağmen,
vatandaş bugün yerine getirebilecek mi acaba? Yerine getirebilmesi için
önce konu hakkında haberinin olması gerekir ve sonra derinlemesine
bilgisinin olması gerekir. Biz bu önergeyle kişilerin tasarı
kanunlaştıktan sonra haberdar ve bilgi sahibi olarak yükümlülüklerini
daha iyi anlama ve yerine getirme şansını ortaya koyuyoruz. Aksi
takdirde bu tasarının bir sürü maddesiyle varılmak istenen
sonuca ve amaca varılamaz.
Nitekim bugün sabahleyin televizyonu
açtığımızda, ekonomi kritiği yapan konu
uzmanlarının kamuoyuna sunduğu, Sayın Maliye
Bakanının ifadelerinden, Hazineden sorumlu siyasilerin ifadelerinden
hareketle Türkiye Cumhuriyeti devletinin toplaması gereken verginin sadece
yüzde 17,5unu toplayabildiğini, iyimser bir rakamla yüzde 70inin
toparlanmadığını ifade ediyordu. Yine, maliyenin
açıklamalarına göre Türkiyede kurumlar vergisi mükelleflerinin
ödemesi gereken bedelin yüzde 70ini ilk 100 sırada üretim yapan kurumlar
vergisi mükelleflerinin ödediği, gerisinin toparlanamadığı
yani kayıt dışılığın arttığı
ifade edilmektedir. Bu önergenin kabul edilerek daha iyi uygulama
şansı yaratılacağını düşünüyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akcan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni geçici madde ihdasına dair
dört adet önerge vardır, önergeleri okutup arkasından
sırasıyla işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 52 nci maddesine bağlı olarak 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
R. Kerim
Özkan Yaşar
Ağyüz Yaşar
Tüzün |
Burdur Gaziantep Bilecik |
Mevlüt
Coşkuner Selçuk
Ayhan |
Isparta İzmir |
"Geçici Madde 36- 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılardan;
1/10/2007 ile 1/10/2009 tarihleri arasında iş akdi işveren
tarafından feshedilenlerden aylık bağlanması için gerekli
prim gün sayısını doldurmalarına rağmen, 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 81 inci maddesindeki
yaş haddinden dolayı aylık bağlanamayanlara, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde Kuruma
başvurmaları halinde, aylık bağlanır. Bağlanan
aylıklar, aylık bağlanması için gereken yaş
şartının sağlandığı tarihe kadar, Hazine
tarafından karşılanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tüzün. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz yasa
tasarısının 52nci maddesinin çerçeve 36ncı ek maddesi
için söz almış bulunuyorum Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, öncelikle şunu belirtmek
istiyorum: Bu geçici madde önergesi sadece önerge lehinde konuşabilme
adına değil, formaliteyi yerine getirebilme adına değil,
Türkiyede, ülkemizde yaklaşık 2 milyon
vatandaşımızı kapsayacak bir önerge. Bu önergenin
içeriği, gerçekten insanlarımız için, toplumumuz için, 2 milyona
yakın vatandaşımız için çok önemli. Özellikle iktidar
partisine mensup milletvekili arkadaşlarımın, en azından
bir dakika ayırıp bu önergenin lehinde konuşmamdan dolayı
beni dinlemelerini talep ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu önergenin içeriği,
insan yaşamında, iş bulan arkadaşlarımız,
kardeşlerimiz iş hayatına atıldıklarında en
önemli hesaplarından bir tanesi Ben ne zaman emekli olacağım?
düşüncesidir. İş hayatına başlayan kişi,
kuşkusuz, görevini yerine getirirken de ne zaman emekli
olacağını hesaplayıp kendi yaşam seviyesini ve ailevi
düzenini ona göre oluşturuyor.
Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarından
önce çıkan bu sosyal güvenlik yasalarında prim ve gün esastı.
Örnek veriyorum: 1990 yılında işe başlayan bir
arkadaşımız, prim ve gün esasına göre hesap
yaptığında 2010 yılında emekli olacağım,
2010 yılından sonraki yaşam tarzım bu şekilde olacak.
diyerek bir hazırlık yaptı. Peki, yüce Meclis ve kuşkusuz
AKP İktidarı ne yaptı? 2006 yılının 31
Mayısında -bir Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı- bizim tüm
karşı çıkmamıza rağmen bu Mecliste bir tasarı
kabul etti ve o tasarıda dedi ki: Sizin prim ve gün sayınız hiç
önemli değil. Siz yaş haddinden emekli olacaksınız. Böylece
prim ve gün sayısını doldurup da yaş haddine takılan
ülkemizde 2 milyona yakın vatandaşımız var. Şimdi, bu
vatandaşlarımız ne yapıyorlar? Özellikle, yine, 2008
yılında ülkemizde yaşanan ekonomik krizle birlikte iş
akitleri feshedildi. Dolayısıyla 2 milyona yakın
vatandaşımız şu anda prim ve gün sayısını
doldurduğu hâlde -bakınız, bu çok önemli, prim ve gün
sayısını doldurduğu hâlde- hiçbir iş yerinde
çalışamıyorlar, emekli olamıyorlar, sosyal güvencesi ve
sağlık güvencesi yok. 2006 yılında AKP İktidarı
döneminde maalesef böyle bir kanun çıkardınız.
Şimdi, bu önergeyle ilgili başta Sosyal Güvenlik Genel
Müdürüyle, yine Sayın Bakanla, iktidar partisinin grup başkan
vekiliyle bizzat görüşme yapıp ricada bulundum. Erken emekliliği
söz konusu etmiyorsanız bile en azından bu 2 milyon
vatandaşımıza emekli yaşına kadar bir maaş
bağlansın ve hazineden karşılansın diye bir ek madde
önergesi verdik.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten bu önerge
formalite, konuşma yapabilme adına verilmiş bir önerge
değil. İktidar partisi milletvekillerine tekrar sesleniyorum: Bu
kanunu 31 Mayıs 2006da siz çıkardınız, 2 milyona
yakın vatandaşımızı siz mağdur ettiniz. Bu
mağduriyeti giderebilecek, bu mağduriyeti önleyecek bir ek madde
önergesidir. Bunun lehinde söz aldım. Bu önergeyi destekleyeceğinize
yürekten inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tüzün, teşekkür ediyorum.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama talebi...
BAŞKAN Yoklama talebinde bulunuyorsunuz.
Sayın İnce, Sayın Tüzün, Sayın Özyürek,
Sayın Köse, Sayın Öztürk, Sayın Keleş, Sayın Atay,
Sayın Koçal, Sayın Ekici, Sayın Sevigen, Sayın Korkmaz,
Sayın Sertel, Sayın Oksal, Sayın Özkan, Sayın Çakır,
Sayın Özbolat, Sayın Hacaloğlu, Sayın Arıtman,
Sayın Dibek, Sayın Pazarcı, Sayın Öğüt, Sayın
Ağyüz.
Sayın milletvekilleri, yoklama için bir dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, İç Tüzüke göre
komisyonlarda temsil edilmeyle ilgili, o konuyla ilgili seçilmiş özel
sözcülerin temsil edebileceğini ifade ediyor. Komisyon raporunda
Sayın Milletvekilinin özel sözcü olarak seçildiğine ilişkin bir
kayda rastlamadım. Sadece en sondaki imza bölümünde var. Komisyonun böyle
bir kararı var mı? Eğer böyle bir seçim
yapılmışsa neden raporda yok, göremedim? Varsa kaçıncı
sayfada? Onu görebilirsek
O bakımdan, onu öğrenmek için
BAŞKAN Sayın Vural, 387nci sayfada.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Tabii, 800 sayfada bulmak
zorlaşıyor Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim. Efendim, 387nci
sayfada isimler var, altında yazılmış.
Dolayısıyla bir seçimin yapılmış olması
gerekiyor. Komisyon raporunda Bu raporun özel sözcüleri olarak şu,
şunlar seçilmişlerdir. diyerek komisyon iradesi gerekiyor.
Dolayısıyla bu irade olmadan özel sözcü tarafından temsil edilmesi
mümkün değil efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Komisyon tutanaklarında var.
Okuryazar olanlar baksın.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bazıları da cahilce
cühelaca konuşmasın.
BAŞKAN Sayın Vural, burada imza atılan
kısımda, yapılan şeyde, bu raporun sözcüsü olarak
Sayın Sadık Badakın ismi var, belirtilmiş.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, kaçıncı sayfada?
BAŞKAN 387nci sayfada, imza kısmında Bu
raporun
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, altına
yazılmış
BAŞKAN
sözcüsü ifadesi var.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, seçilmiş olup
olmadığına ilişkin, seçilmiş olmaları gerekiyor.
Ben de diyorum ki: Komisyon Başkanı bu konuda seçim yaptı
mı? Neye göre yaptı?
BAŞKAN Sayın Vural, şimdi
arkadaşlarımız da aynı şeyi söylüyor, sizin orada
görevli olan arkadaşlarınız da vardır. Burada bu
arkadaşımızın sözcü olduğunun aksine dair bir
şerh vesaire diğer şeyler yoktur. Burada Plan ve Bütçe
Komisyonunda üye olan arkadaşlar var, şu anda onlar da vardır.
Yani burada kayıt altına alınmış.
Dolayısıyla biz bunu böylece kabul edeceğiz. Uygulama da bu
şekildedir.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani burada komisyon başkanı
olarak sayın milletvekilinin ismi yazılırsa onu komisyon
başkanı mı sayacağız? Yani böyle bir şey olur mu?
Seçilmiş olması gerekiyor.
BAŞKAN Oktay Bey, öyle bir şeyin olması mümkün
değil, yani komisyon başkanı diyemez. Sadece komisyon
sözcülerinin ifadesi vardır ve burada var.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla Komisyon böyle
bir seçim yaptı mı yapmadı mı?
BAŞKAN Efendim, Komisyon yapmış ve
bakınız, burada imza altına almış.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, siz Komisyonun adına
lütfen şey yapmayın.
BAŞKAN Hayır, arkadaşlarımızla
şimdi konuştuk, uygulama aynen bu şekilde devam etmiştir,
daha önceden de bu şekilde olmuş Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Komisyon bir seçim yapmışsa
metinde yer alması lazım, karar yok. Karar yok efendim, karar yok!
BAŞKAN Efendim, işte devamlı yapılan bir
şeydir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, bugüne kadar bütün uygulamalar böyle oldu. Hiçbir zaman özel hüküm
dercedilmedi.
BAŞKAN Bakınız, sürekli uygulanan husus bu.
OKTAY VURAL (İzmir) Nasıl? Hangi? Ne zaman olmuş?
Yani rapora yazılmayan bir hususu seçilmiş gibi matbaa
yazmışsa onu komisyon sözcüsü mü yazacağız?
BAŞKAN Sayın Vural, böyle bir şeyi matbaanın
yazması söz konusu olabilir mi? İstirham ediyorum yani, böyle bir
şey söz konusu olamaz.
OKTAY VURAL (İzmir) Olamaz mı?
BAŞKAN Hayır, böyle bir şeyin aksi bir durumda
zaten Plan ve Bütçe Komisyonuna üye olan arkadaşlar itiraz edebilirler,
komisyon tutanağında da var.
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir seçim
yapılmamış.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Yapıldı
efendim, yapıldı Komisyonda.
BAŞKAN Yapılan işlem doğrudur Sayın
Vural.
Evet, diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 s. sayılı yasa
tasarısının 52 nci maddesine aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 36- 12 Eylül darbesi mağduru olarak
gözaltında, tutuklulukta, hükümlülükte geçirilen süre borçlanma suretiyle
emekliliğe esas alınır.
Hasip
Kaplan Sebahat
Tuncel Ayla Akat
Ata |
Şırnak İstanbul Batman |
M. Nezir
Karabaş Sırrı
Sakık Nuri
Yaman |
Bitlis Muş Muş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tuncel, gerekçeyi mi okutayım?
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
12 Eylül darbe mağdurlarına hem özür borcumuzu yerine
getirmek hem de mağduriyetlerini gidermek esas
alınmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 52 nci maddesine aşağıdaki
geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 36 - 13/5/1971 tarihli ve 1402 sayılı
Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim
mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya
tutuklananlardan, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yönetime elkoyduğu 12
Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer
olmadığına karar verilenler, hakkında mahkûmiyet
kararı verilmeyenler veya tutukluluk süresi mahkûmiyet süresini
aşanların fazla yattıkları süreler veya beraatlerine karar
verilenlerin, gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri için
kendilerinin ya da hak sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek bu
maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte
bulunması kaydıyla, gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri,
talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt
sınırının % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerinin; bu
durumlarından dolayı dava açıp tazminat alanların borcun
tebliğ tarihinden itibaren altı ay içerisinde kendilerince veya hak
sahiplerince, tazminat almamış olanların ise Hazinece ödenmesi
suretiyle borçlandırılır. Bu şekilde borçlanılan
süreler Kanunun dördüncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilir.
Ancak, sigortalılık başlangıç tarihinden önceki
borçlanılan süreler sigortalılık başlangıç tarihini
geriye götürmez.
5434 sayılı Kanuna tabi çalışmakta iken 1402
sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan
sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle
yakalanan veya tutuklananlardan, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yönetime
elkoyduğu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarında
kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar
verilenlerin, herhangi bir nedenle hizmet sayılmayan gözaltında veya
tutuklulukta geçen süreleri, kendileri veya hak sahiplerinin bu
durumlarını belgeleyerek bu maddenin yayımı tarihinden
itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla,
gözaltına alındığı veya tutuklandığı
tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık derece ve kademesinin talep
tarihindeki katsayılar ve emeklilik keseneğine esas
aylığın hesabına ait diğer unsurlar ile kesenek ve
karşılık oranları esas alınmak suretiyle hesaplanacak
borçlanma tutarının altı ay içerisinde kendilerince veya hak
sahiplerince ödenmesi hâlinde hizmet sürelerine eklenir. Borçlanılan
süreler 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun
geçici 205 inci maddesine göre yaş tespitinde dikkate alınmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi
sigortalılıklarından dolayı sosyal güvenlik kanunlarına
göre gelir veya aylık bağlanmış olanlar ile birinci ve
ikinci fıkra kapsamında sayılan söz konusu süreleri herhangi bir
şekilde sigortalılık hizmeti olarak değerlendirilmiş
olanlar bu madde uyarınca borçlanamazlar. Sosyal güvenlik kanunlarına
göre gelir veya aylık bağlanmayan ya da toptan ödeme yapılmak
suretiyle hizmetleri tasfiye edilenlerden borçlanacakları bu süreler ile
birlikte emekli veya yaşlılık aylığına veya
gelire hak kazanacak olanlara, geçmişe yönelik aylık ve farkı
ödenmez. Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında
borçlandırılan süreler emekli ikramiyesi hesabında dikkate
alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Kurum yetkilidir."
E. Haluk
Ayhan Mehmet
Şandır Erkan
Akçay |
Denizli
Mersin
Manisa |
Oktay
Vural Ali
Uzunırmak Mustafa
Kalaycı |
İzmir
Aydın
Konya |
Mehmet
Günal Atila
Kaya |
Antalya
İstanbul |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Kabul ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım? Ali Bey, konuşacak
mısınız?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür
konuşması yapacağım.
BAŞKAN Sayın Uzunırmak, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii ki güzel konuşan insan,
söylediğiyle yaptığı birbirine uyan insandır,
aslında güzel söz söyleyen insan değildir ve söylediklerimizle
yaptıklarımızın hayat süreci içerisinde tenakuza
düşmemesi gerekir. Dolayısıyla, darbeye karşı olmak
ama darbe hukukuna karşı olmamak gibi bir çelişki,
hayatımızda ve siyasi hayatımızda devam etmemelidir. 12
Eylül 1980 askerî darbesinin neticesinde, Türkiyede 650 bin kişinin üzerinde
insan tutuklanmıştır ve o zamanki gözaltı süresi doksan
gündür. Ananın adı, babanın adı deyinceye kadar,
insanların kendi kimliklerini açıklayıncaya kadar bu süre
geçmemiştir ve işkencehanelerde, zulümhanelerde yalan
yanlış ifadelerle birçok insan mahkûm edilmiştir darbe hukuku
anlayışı içerisinde. Dolayısıyla o günkü
mağduriyetlerin giderilmesi için, o günkü haksızlıkların
giderilmesi için bu önergeye yönelik olarak bir teklif hazırlığım
oldu 2008 yılında ve 2008 yılındaki bu teklif
hazırlığımla ilgili olarak iktidar partisi tabii ki
çoğunluğunun Evet demediği bir teklifin burada
yasalaşması mümkün değildi. Dolayısıyla
arkadaşlarımızla görüştük. Şimdiki Sayın CHP
Genel Başkanı o zaman CHP Grup Başkan Vekiliydi. Sayın
Kılıçdaroğluyla görüştük ve arkadaşlarımız
o zaman da uygun olabileceği görüşünde birleştiler ve ben
partime her şeyden önce çok teşekkür ediyorum öncelikli olarak. Çünkü
Milliyetçi Hareket Partisi, milliyetçi, ülkücü camia Türkiyedeki en büyük
sosyal maliyeti -bilhassa 12 Eylül 1980 askerî rejiminde- ödemiş bir
kitleye sahiptir ve bu insanlar çok büyük haksızlıklara muhatap
olmuşlardır. Bizim dışımızdaki insanlar da
vardır bu haksızlıklara muhatap olmuş. Dolayısıyla
buradaki bizim muradımız bu haksızlıkların ortadan
kaldırılması, bu haksızlıkların bir nebze olsun
yaralarının sarılabilmesidir. Belki çok kapsamlı bir
şeyi yerine getiremedik. Buradaki muradımız o günlerde
tutukluluk süresinde haklarında beraat kararı verilenler veya
haklarında tutukluluk süresinin mahkûmiyet süresinden uzun olduğu
zaman içerisinde, o mahkûmiyet süresinin tutukluluk süresinden kısa
olması neticesinde mağduriyete uğramış insanların
ve haklarında beraat kararı verilmiş insanların o günlük
sürelerinin sigortalılığa sayılmasını
Çünkü on
sekiz, on dokuz, yirmi yaşında üniversiteyi bitirmiş veya okula
giden bir genç, düşünün ki hayata atılacak, belki sigortalı
olacak ve yükseltilen sigortalılık yaş hadlerinden belki daha
kısa sürede yararlanabilecekti. İşte bütün bu
mağduriyetlerin ortadan kaldırılması için, bu teklifi
artık bu torba yasa imkânında bulabildik ve burada bunu dercetmeyi
uygun gördük.
Ben, burada Sayın Komisyonun katılmasına, Hükûmetin
katılmasına teşekkür ediyorum. Siz çoğunluk grubu olan
arkadaşlarımızın mutlaka ki muhalefetle beraber
katılarak bu mağduriyeti ortadan gidermelerini bilhassa istirham
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bizim
davranışlarımızı her zaman burada
Belli birikimleri
olan bir toplum olarak, eğer bilim birtakım verileri bizlere temin
edemiyorsa deneme yanılmayla toplumun yaşadığı sosyal
vetirelerin örneklemeler yapılarak bizlere ders çıkarması
gerektiği kanaatini taşıyorum. Bugün Türkiyede geçmişte
yaşananlar, dünyada yaşananlar, biz siyaset insanlarına âdeta
bir laboratuvar deneyimlerinin neticesini vermeli ve
davranışlarımızı, yönelmelerimizi hep buna göre temin
etmeliyiz. Hukuk yaparken kanun çıkarmak demek, mutlaka hukukun
üstünlüğünü temin etmek anlamına gelmediğini idrak etmeliyiz.
Kanun hukukun üstünlüğünden kaynağını almalı. Dolayısıyla,
eğer birtakım teminatlara bireysel olarak benim teminatımda
dersek, hukukun teminatına bırakmazsak orada hukukun
üstünlüğünden söz edemeyiz, orada kişilerin üstünlüğünden söz
edebiliriz çünkü haklar onların teminatları altında olursa
kişilerin hukuku meydana gelir.
Ben, bu düşüncelerle kabullerinizi bekliyor, hepinize sonsuz
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Uzunırmak.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkürümü geri
alıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 52 nci maddesine aşağıdaki
geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
GEÇİCİ MADDE 36 - 13/5/1971 tarihli ve 1402
sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan
sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle
yakalanan veya tutuklananlardan, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yönetime
elkoyduğu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarında
kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin,
gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri için kendilerinin ya da hak
sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek bu maddenin yayımı
tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması
kaydıyla, gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri, talep
tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt
sınırının % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerinin; bu
durumlarından dolayı dava açıp tazminat alanların borcun
tebliğ tarihinden itibaren altı ay içerisinde kendilerince veya hak
sahiplerince, tazminat almamış olanların ise Hazinece ödenmesi
suretiyle borçlandırılır. Bu şekilde borçlanılan
süreler Kanunun dördüncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilir. Ancak,
sigortalılık başlangıç tarihinden önceki borçlanılan
süreler sigortalılık başlangıç tarihini geriye götürmez.
5434 sayılı Kanuna tabi çalışmakta iken 1402
sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan
sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle
yakalanan veya tutuklananlardan, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yönetime
elkoyduğu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarında
kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar
verilenlerin, herhangi bir nedenle hizmet sayılmayan gözaltında veya
tutuklulukta geçen süreleri, kendileri veya hak sahiplerinin bu
durumlarını belgeleyerek bu maddenin yayımı tarihinden
itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla,
gözaltına alındığı veya tutuklandığı
tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık derece ve kademesinin talep
tarihindeki katsayılar ve emeklilik keseneğine esas
aylığın hesabına ait diğer unsurlar ile kesenek ve
karşılık oranları esas alınmak suretiyle hesaplanacak
borçlanma tutarının altı ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince
ödenmesi hâlinde hizmet sürelerine eklenir. Borçlanılan süreler 5434
sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun geçici 205 inci
maddesine göre yaş tespitinde dikkate alınmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi
sigortalıklarından dolayı sosyal güvenlik kanunlarına göre
gelir veya aylık bağlanmış olanlar ile birinci ve ikinci
fıkra kapsamında sayılan söz konusu süreleri herhangi bir
şekilde sigortalılık hizmeti olarak değerlendirilmiş
olanlar bu madde uyarınca borçlanamazlar. Sosyal güvenlik kanunlarına
göre gelir veya aylık bağlanmayan ya da toptan ödeme yapılmak
suretiyle hizmetleri tasfiye edilenlerden borçlanacakları bu süreler ile
birlikte emekli veya yaşlılık aylığına veya
gelire hak kazanacak olanlara, geçmişe yönelik aylık ve farkı
ödenmez. Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında
borçlandırılan süreler emekli ikramiyesi hesabında dikkate
alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Kurum yetkilidir."
Nurettin
Canikli Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Kayhan
Türkmenoğlu |
Giresun Malatya Van |
Hayrettin
Çakmak Ahmet Yeni Rasim Çakır |
Bursa Samsun Edirne |
Mehmet
Ceylan |
Karabük |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)
Kabul ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çakır, buyurun efendim.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
geçici madde 36yla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, gayet iyi
hatırlıyorsunuz, 12 Eylül referandumu öncesi Sayın Başbakan
ve sizler halkın huzuruna çıktınız ve bu referandumun bir
demokratikleşme olduğunu, referandumun bir 12 Eylülle hesaplaşma
olduğunu, 12 Eylülden hesap sorma olduğunu, bu anlamda da halkın
bu Anayasa oylamasına evet oyu vermesinin gerekli olduğunu uzun
uzun anlattınız. Fakat, referandumdan sonra, 1997 yılında
Yüksek Askeri Şûra kararlarıyla 28 Şubat döneminde silahlı
kuvvetlerden atılan subay, astsubay ve personel Askeri Yüksek İdare
Mahkemesine müracaat etti, dediler ki: Arkadaş olmaz, çünkü Anayasa
değişikliği geriye doğru uygulanmaz.
Aynı şekilde, 12 Eylül 80de üçlü kararnameyle
silahlı kuvvetlerden atılan personel müracaat etti. Onlara da dediler
ki: Olmaz, çünkü zaman aşımı, otuz yıl geçti.
Dolayısıyla bu Anayasa değişikliği, 12 Eylülde, yani
sadece 12 Eylül değil, darbe dönemlerinde yargıya gitme hakkı
olmayan, yargısız infaz edilen insanların özlük haklarına
yeniden kavuşabilmesi adına herhangi bir açılım getirmedi,
bir fayda getirmedi. Bunun üzerine ben de tuttum bir kanun teklifi verdim, 1971
12 Mart dönemi, 12 Eylül 1980 dönemi ve Yüksek Askerî Şûra
kararlarıyla yargısız infaz edilerek silahlı kuvvetlerden
resen emekli edilen subay, astsubay, sivil memur ve askerî öğrencilerin
özlük haklarını yeniden düzenleyen bir teklif verdim. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu dimdik ayakta, arkamda durdu, Milliyetçi Hareket Partisi destek
verdi, Barış ve Demokrasi Partisi destek verdi, sizler hepiniz
canıgönülden destek verdiniz. Tek tek konuştuğumuzda Rasim
bravo, aferin, çok iyi yaptınız. diye destek verdiniz. Adalet
Bakanı destek verdi. Ama sevgili arkadaşlarım, şu ana kadar
ne benim teklifimden bir şey geldi ne de sizden herhangi bir teklif geldi
bu anlamda.
Şimdi bir önerge var, geçici 36ncı madde. Sakın ha
anlaşılmasın ki bu 12 Eylülle bir hesaplaşmadır. Çünkü
baktığımız zaman, biz buna katılıyoruz, evet
diyeceğiz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, canıgönülden
katılıyoruz ama baktığımız zaman, emeklilik
hakkını kazanmış olanlar bundan yararlanamıyorlar.
Artı Emekli Sandığı Kanununun geçici 205inci maddesine
göre yaş tespitinde dikkate alınmıyor. Yani bu
arkadaşlarımız, cezaevinde yatan ama daha sonra beraat eden
arkadaşlarımız cezaevinde yattığı süre emekliliğine
sayılıyor ama emeklilik başlangıç tarihi olarak
sayılmıyor. Yani kapsamı o kadar daraltılmış ki.
Hâlbuki Milliyetçi Hareket Partisinin önergesinde en azından ceza
aldığı süre çıkarılarak
Hatta ondan önce bizim
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Durdu Özbolatın bir kanun teklifi var
aynı kapsamda. Biliyorsunuz 12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerinde
insanların kemik yaşı büyültülerek idam edildi arkadaşlar.
Erdal Eren bir çocuktu ve 12 Eylül tarafından idam edildi. Bu ülke
bunları yaşadı. Dolayısıyla o dönemin
sıkıyönetim mahkemelerinin vermiş olduğu kararların
bugünkü demokraside ne kadar geçerli olabileceği
tartışılır durumda. O bakımdan, 12 Eylül döneminde
cezaevinde yatıp ceza almış olsalar bile, bu
vatandaşlarımızın bu kanun kapsamına girmeleri
gerekirdi. Benim gönlüm bunu arzu ederdi. Yani hep beraber bir iş
yapıyorsak bu yaptığımız işin kamuoyu
vicdanını tatmin etmesi, milletimizi rahatlatması ve
yaptığımız işi öncelikle kendimiz beğenmemiz
gerekirdi ama maalesef, maalesef, yaptığımız işi
doğru bulmakla beraber, o dönemde suçsuz yere, günahsız yere
cezaevinde yatmış olan insanlarımızın bugün en
azından emekliliğine yönelik birtakım hakları elde etmesi
noktasında doğru bulmakla beraber, yeterli bulmamız mümkün
değildir değerli arkadaşlarım. Kaldı ki bu yaptığımız
işte arkadaşlar, bu süreler emekli ikramiyesinin ve emekli
maaşının tespitinde geçerli olmuyor. Yani bu da bu teklifin bir
başka eksikliği.
Bu vesileyle Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu teklife olumlu oy
kullanacağımızı bildiriyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çakır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir. Böylece yeni geçici madde 36 ilave
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, madde 52yi geçici madde 28, 29, 30,
31, 32, 33, 34, 35, 36yla birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 53 üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve 53üncü maddesinin 2nci fıkrasında yer alan Bu hüküm,
yürürlüğe girdiği tarihten önceki artışlarda ve görülmekte
olan davalar hakkında da uygulanır. ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız Sebahat
Tuncel Şerafettin
Halis |
Batman İstanbul Tunceli |
Ufuk
Uras Akın
Birdal Hamit
Geylani |
İstanbul Diyarbakır Hakkâri |
Nuri
Yaman |
Muş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı kanun
tasarısının çerçeve 53. Madde
başlığının MADDE 53- 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiş, ayrıca bu kanuna aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Recep
Taner Erkan
Akçay Akif
Akkuş |
Aydın Manisa Mersin |
Kemalettin
Nalcı Ahmet Duran
Bulut Reşat
Doğru |
Tekirdağ Balıkesir Tokat |
Metin
Ergun Kadir
Ural |
Muğla Mersin
|
GEÇİCİ MADDE 36- 506, 2925, 1479, 2926 ve 5434
sayılı Kanunlara tabi olarak 08.09.1999 tarih ve öncesinde
çalışmaya başlamış olanlara, bir defaya mahsus olmak
üzere prim ödeme gün sayısı ile sigortalılık sürelerini
tamamlamış olmak kaydıyla, 4447 ve 4759 sayılı
Kanunlarda geçen yaş şartı aranmaksızın ilgili
Kanunlardaki 08.09.1999 öncesi hükümlere göre bu kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren üç ay içinde kuruma başvurmaları
halinde yaşlılık ve emeklilik aylıkları
bağlanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 53 üncü maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk Mustafa
Özyürek Bülent
Baratalı |
İzmir İstanbul İzmir |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Tekin
Bingöl Durdu
Özbolat |
Malatya Ankara Kahramanmaraş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özbolat, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 53üncü maddesi hakkında verdiğimiz
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz yasa
tasarısının AKP hükûmetlerinin uygulamalarının ve
ekonomi politikalarının bir sonucu olduğunu belirtmek isterim.
Bakınız, 2002 yılından bu yana kadar
yapılan en az 5 yasanın gerekçesinde yeniden yapılandırma
olduğunu görmekteyiz. Buradan iki sonuç çıkarmak
olanaklıdır. İlki, AKP hükûmetleri Türkiyeyi çok iyi yönetti,
işsizlik azaldı, üretim arttı, halkımızın
ekonomisi ve refah düzeyi gelişti ama kimse borcunu ödemedi. Böyle bir şeyin
mümkün olmadığını hepimiz bilmekteyiz.
İkinci ve gerçek olan, doğru olan sonuç ise AKP
hükûmetlerinin ekonomide yarattığı tıkanmanın sahte
rakamlarla, süslü sözlerle iyi şeyler oluyormuş gibi göstermesi
sonucu evine ekmek götüremeyecek kadar zor durumda olan halkımızın,
açlıktan bir bebeğin öldüğü ülkemizde, borçlarını
ödeyemeyecek duruma gelmesidir.
Bakınız değerli arkadaşlar, AKP
tarafından bu duruma gelmiş ülkemizde böyle bir affın
çıkmasına karşı değiliz ancak af ya da yeniden
yapılandırma bahanesiyle aynı yasa tasarısının
içine ilgili, ilgisiz her şeyin katılmasına
karşıyız. Görüştüğümüz tasarıda yeniden
yapılandırma ya da af niteliğinde olan yirmi bir madde var,
bunları ayrıca ele alabilirdik; görüş birliği içinde,
düzenli ödeme yapan vatandaşlarımızı da mağdur etmeden
bir yasa hazırlanması olanaksız değildi ama Hükûmet, Meclis
iradesini devre dışı bırakmak ve tartışmaya,
farklı görüşe, eleştiriye yer vermeden yapmak istediği çok
sayıda değişikliği bu kapsama almıştır.
Hükûmet, gelecekte hesabını veremeyeceği işlere
kalkışmaktadır. Hükûmetin bu oyunlarına yabancı
değiliz. 12 Eylül tarihli halk oylamasında da aynısını
yaptı. Süslü ve güzel sözlerin arkasına ele geçirmeye
çalıştıkları yargıya ilişkin düzenlemeler
yaptılar. Sonuç ne oldu hepimiz görmekteyiz. Adalet Komisyonunda
yaşananlar Hükûmetin nasıl tehlikeli işlere
kalkıştığının bir göstergesi ve sonucudur.
Yalnız, ana muhalefet olarak uyarmadan geçmeyelim: Dikkat ediniz,
yaptıklarınız sizi gelecekte sıkıntıya
sokmasın.
Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 53üncü
madde, aslında tam bir AKP klasiğidir, AKP Hükûmetinin hukuk
tanımaz tutumunun bir göstergesidir. Bunun önüne geçmek için 53üncü madde
tasarı metninden çıkarılmalıdır. Tasarının
bu maddesiyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun geçici
20nci maddesi kapsamındaki bazı personelin emekli maaş
artışları konusunda yargıya taşıdıkları
bir ihtilaf, henüz yargı kesin kararını vermeden yasa
çıkarılmak suretiyle ortadan kaldırılmaktadır. Bu
durum yasama organının yargıya açık müdahalesi
niteliğini taşımakta olup Anayasamızın 138inci
maddesinin dördüncü fıkrasına aykırıdır, mahkemelerin
bağımsızlığına gölge düşürecek bir
düzenlemedir. Getirilen değişikliğin yürürlüğe girdiği
tarihten önceki artışlara ve görülmekte olan davalara da
uygulanacağının belirtilmesi ise parlamenter demokrasimiz
açısından yeni bir talihsizliktir.
Sayın milletvekilleri, değişiklik önergesi
verdiğimiz 53üncü madde 506 sayılı Yasayla ilgili olunca
söylenecek o kadar çok söz var ki, beş dakikada bunu bitiremeyiz. Hükûmet,
oldubittiye getirip 5510 ve 506 gibi genel sağlık
sigortasını, sosyal güvenliği doğrudan ilgilendiren
düzenlemeler yapmıştır. Peki, bu düzenlemeler ilgili komisyonda
görüşülmüş müdür? Hayır. Çalışma
yaşamını ilgilendiren düzenlemelerde işçi ve
işverenlerin görüşleri alınmış mıdır? Yine
hayır. Sorarım şimdi sizlere: Yasadan doğrudan etkilenecek
tarafların görüşlerinin alınmadığı yasa ne kadar
doğru olabilir? Demokrasi denildiği zaman herkesten önce laf üreten
Hükûmet, icraata geldiğinde demokrasiyi rafa kaldırmaktan hiç
çekinmemektedir. Demokrasiyi savunuyorsanız, oturursunuz sendikalarla
karşılıklı, ne gibi düzenlemeler istiyorsanız bunu
öğrenirsiniz, sonra da ona göre düzenlemeler yaparsınız. Bu
iş kalkıp Babalar burada araba üretin. demeye benzemez.
Çalışma barışını, tarafların
karşılıklı huzur ve güvenini tesis edecek düzenlemelerin
uzağındayız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
son verirken, verdiğimiz önergenin kabul edilmesini diler, hepinize
saygı ve sevgilerimi sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özbolat.
Önergeyi
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkanım,
yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz.
Sayın İnce, Sayın Küçük, Sayın Özyürek,
Sayın Köse, Sayın Öztürk, Sayın Soysal, Sayın Koçal,
Sayın Serter, Sayın Oksal, Sayın Özkan, Sayın Ekici,
Sayın Çakır, Sayın Aydoğan, Sayın Dibek, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Özbolat, Sayın Özer, Sayın Emek,
Sayın Karaibrahim, Sayın Atay, Sayın Pazarcı, Sayın
Öztürk, Sayın Oyan.
Sayın milletvekilleri, yoklama için bir dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı kanun
tasarısının çerçeve 52. Madde
başlığının Madde 53 - 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiş, ayrıca bu Kanuna aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Recep
Taner (Aydın) ve arkadaşları
Geçici Madde 36 - 506, 2925, 1479, 2926 ve 5434 sayılı
Kanunlara tabi olarak 08.09.1999 tarih ve öncesinde çalışmaya
başlamış olanlara, bir defaya mahsus olmak üzere prim ödeme gün
sayısı ile sigortalılık sürelerini tamamlamış
olmak kaydıyla, 4447 ve 4759 sayılı Kanunlarda geçen yaş
şartı aranmaksızın ilgili Kanunlardaki 08.09.1999 öncesi
hükümlere göre bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay
içinde kuruma başvurmaları halinde yaşlılık ve
emeklilik aylıkları bağlanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Taner, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı torba
kanun tasarısının 53üncü maddesine bağlı -geçici
madde eklenmesiyle ilgili- vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu
maddeye ilave edeceğimiz bir geçici madde 506, 2925, 2926, 1479 ve 5434
sayılı kanunlara tabi olarak 8 Eylül 1999 tarihi öncesi
sigortalılıkları başlamış ve devam edenlere, bir
kereye mahsus olmak üzere prim ödeme gün sayısı ile
sigortalılık sürelerini tamamlamış olmak şartıyla
4447 ve 4759 sayılı kanunlarda geçen yaş şartı
aranmaksızın, ilgili kanunlardaki 1999 öncesi hükümlere göre, bu
kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde ilgili
kurumlara başvurmaları hâlinde yaşlılık ve emeklilik
aylıklarının bağlanabilmesini talep etmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, ekonomik kriz ve neticesinde
oluşan -had safhaya çıkan- bir süreç, bugünlere getirmiştir.
İşsizlik oranları artmış ve genç nüfus da
işsizlik oranlarının en yüksek olduğu kesim hâline
gelmiştir. On binlerce genç iş bulmak için sıra beklerken
yürürlükteki kanunlar gereği çalışmaya
başladıkları andaki emeklilik şartları
değiştiğinden müktesep haklarını kaybeden
çalışanlar zor durumda kalmışlardır. Yaş haddi
yüzünden emekli olamayan fakat yaşlandığı için de işe
alınamayan, SGK kapsamında çalışmadığından
sağlık güvencelerinden mahrum kalan veya emekliliği
beklediği için ihbar ve kıdem tazminatlarını
alamadığından borç içinde yaşayan
vatandaşlarımızın beklentilerine çare olabilir miyiz?in
arayışındayız. Torba kanun tasarısı gündeme
geldiği andan itibaren binlerce vatandaşımız Acaba, bu
düzenlemede bizim mağduriyetimizle ilgili bir madde var mı?
arayışına girişmişler ve hepimize de postalarla,
telefonlarla taleplerini iletmişlerdir. Bu vermiş olduğumuz
geçici madde önergesiyle bir kereye mahsus olmak üzere emeklilik
şartlarını kazanıp yaş haddini bekleyenlerin
mağduriyetleri giderilmeye çalışılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, AKP olarak bugüne kadar birçok af
kanunu çıkardınız. Şöyle geriye dönüp
baktığımızda iktidara gelir gelmez 2003 yılından
itibaren hemen hemen her yıl yeni bir af yasa tasarısı gündeme
geldi. SSK affı, SGK affı, vergi barışı, stok
affı, kamu alacaklarının uzlaşma usulüyle tahsili, spor
kulüplerinin borçlarının affı, bazı varlıkların
millî ekonomiye kazandırılması gibi çeşitli düzenlemelerle
ekonomik sıkıntıya düşmüş
vatandaşlarımızı ön plana çıkardınız ama
yanına ilave ettiğiniz ek maddelerle naylon faturacıları da
kara para sahiplerini de sahtekârları da affettiniz. Şimdi AKPli
milletvekili arkadaşlarımızdan beklentimiz, dün
eleştirdiğiniz, daha sonra da 2006 yılında daha da
zorlaştırdığınız emeklilik işlemlerinde bu torba
kanun düzenlemesiyle bir rahatlık getirmektir. Dün yaş haddiyle
ilgili düzenleme yapıldığında Emeklilik
yaşının artırılmasıyla ilgili tasarı Türkiye
gerçeklerine aykırı bir tasarıdır. Bu tasarı bilimsel
analizin ürünü değildir. Bu tasarı kâr ve zarar
mantığına göre hazırlanmış bir
tasarıdır, sosyal kaygıları dikkate almamaktadır.
Sosyal güvenlik hakkını ve sosyal devlet olma özelliğini dikkate
almayan bir tasarıdır. demiştiniz. Bugün bu dediklerinizi
düzeltmenin şansı önümüzde. Önümüzde seçimler var. İşte
size bir fırsat, gelin, iktidarıyla, muhalefetiyle bu önergeyi kabul
ederek vatandaşlarımıza bir müjde verelim ve 1999 öncesinde
sosyal güvenlik kapsamına dâhil olmuş, prim ödemiş ve daha sonra
yapılan yaş şartı düzenlemesiyle emeklilik
haklarını kaybedenlerden şu anda gerekli prim ödeme gün
sayısını ve süresini yerine getirenlere bir kereye mahsus olmak
üzere emeklilik haklarını verecek olan bu önergeye destek verelim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu önergeye
desteklerinizi bekliyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Taner.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve 53üncü maddesinin 2nci fıkrasında yer alan Bu hüküm,
yürürlüğe girdiği tarihten önceki artışlarda ve görülmekte
olan davalar hakkında da uygulanır. ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklikle yargıya
taşınmış personel maaş artışlarıyla
ilgili davalarda henüz yargı kesin kararını vermeden, söz konusu
kanundaki ibareye dayanarak yargıya müdahalenin gerçekleşmesinin
önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 54 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 54 üncü maddesindeki birinci
fıkrasının (b) bendinin son üç paragrafı ibaresinin
ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Oktay
Vural Mehmet
Günal |
Manisa İzmir Antalya |
Mustafa
Kalaycı E.
Haluk Ayhan Kadir
Ural |
Konya Denizli Mersin |
M.
Akif Paksoy |
Kahramanmaraş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 54 üncü maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Abdullah
Özer Kemal Demirel Algan Hacaloğlu |
Bursa Bursa İstanbul |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hacaloğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Yasa Tasarısının, kısa adıyla torba
yasasının 54üncü maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu hükûmet tasarısıyla,
yasa yapma tekniği, kuralları ve gelenekleri bugüne kadar
görülmemiş boyutlarda çiğnenmekte, yasama erki ilk kez böylesine
çarpıtılmaktadır. Toplumsal hayatı düzenleyen,
milyonların refahı ve yaşamını yakından
ilgilendiren önemli konular, sap ile samanı karıştıran bir
mantık ve yöntemle bu torba yasa tasarısının içine
serpiştirilerek emekçilere ve topluma dayatılmaktadır.
Bu tür yasama ve kanun yapma anlayışı ancak
demokrasi dışı rejimlerde olur. Sorun, sadece sizin demokrasi
anlayışınızla sınırlı değildir.
Asıl sorun, sizin İktidar olarak insana, onun emeği ve
değerlerine, onun hukuku ve haklarına duyarsız
tavrınızdan kaynaklanmaktadır. Sorunun temelinde, İktidar
olarak sizin emek-sermaye ilişkilerine çarpık
bakışınız vardır, ülke olarak taraf olduğumuz ILO
sözleşmesi hükümlerine içinize sindirememeniz vardır,
çağdaş sosyal devlet kural ve kurumlarının ülkemizde de
sağlam ilke ve kurumlar üzerinde köklü bir şekilde hayata
geçirebilmesinin önünde İktidarınızın çarpık
bakış ve uygulamalarının en büyük engelleri
oluşturması vardır.
Siz, bu yasa tasarısı ile işçinin, emekçinin
haklarını gasbediyorsunuz, iş yaşamının
kuralsızlaştırılmasına yeni boyutlar
kazandırıyorsunuz, sosyal güvenlik sistemini geniş kesimler için
sosyal olmaktan ve güvenlik sağlamaktan
uzaklaştırıyorsunuz, iş güvencesiz
çalışmayı, çalıştırmayı yasal hâle
getiriyorsunuz. Bu düzenlemelerinizle ülkemizde emek sömürüsü
derinleşecek, sendikasızlaştırma yaygınlaşacak,
sosyal devlet daha da geriletilecektir.
Değerli milletvekilleri, 54üncü madde ile, 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununun 8inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin son üç paragrafının
yürürlükten kaldırılması öngörülmektedir. Trafik kazası
geçirmiş kişilere yönelik tedavi giderlerinin bütün yükümlü sigorta
şirketlerine rücu edilmesini, Zorunlu Mali Sorumluluk
Sigortasının geçerli teminat limitleri ve şartları
dâhilinde ödemekle yükümlü bulundukları tutarı aşan
kısmı için ise sigorta şirketlerinin Karayolu Trafik Garanti
Sigortası Hesabına başvurmasını öngören mevcut
uygulama bu maddeyle kaldırılmaktadır. Bunun yerine, madde 59
ile bu konuda kazazedeye sunulan sağlık hizmetlerine ait bedellerin
kişinin sosyal güvencesi olmasına bakılmaksızın Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması öngörülmektedir.
Düzenlemenin bu boyutu doğrudur ancak yetersizdir. Bir
yandan, bu amaçla Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılacak tutar sigorta
şirketlerince belirlenen primlerin ve güvence hesabınca tahsil edilen
katkı paylarının yüzde 15i olarak öngörülürken, diğer
yandan bu oranın Bakanlar Kurulu kararıyla yüzde 15ten yüzde 50ye
kadar artırılabilmesi sağlanmak istenmektedir. Bu düzenleme, AKP
İktidarına hâkim olan keyfîlik, kuralsızlık olgusunun tam
anlamıyla bir yansımasıdır; kamu idaresi ciddiyetiyle bağdaşmayan
bir düzenlemedir. Hukuk devletinde yasamanın iradesini böylesine hiçe
sayan bir yürütme yetkisi olamaz.
CHP olarak, halkı, emekçileri sömürmeye hizmet eden,
çalışma yaşamında sosyal barışı kanatan,
kamu yönetiminde keyfîliği ve kuralsızlığı yaygınlaştıran
hak ve hukuka saygıdan yoksun yasa tasarılarınızın
sorumluluğunu paylaşmayacağız. Kamu yönetiminde ortaya
koymakta olduğunuz sorumsuz tavrınıza hiçbir şekilde omuz
vermeyeceğiz. Mecliste yapmakta olduğumuz önerilerimizi reddetmeyi
âdeta otomatiğe bağlanmış bir reflekse dönüştürdünüz.
Umarım, Ankara meydanlarında yarın emekçilerin bu torba yasa
tasarınız aleyhine koyacakları tepkileri de benzeri
hoşgörüsüzlükle karşılamazsınız; hep
yapageldiğiniz gibi Kulaklarım duymaz, gözlerim görmez, vicdanım
sızlamaz. tavrı sergilemezsiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talep ediyorsunuz.
Sayın İnce, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk,
Sayın Soysal, Sayın Ekici, Sayın Koçal, Sayın Köse,
Sayın Küçük, Sayın Özkan, Sayın Oksal, Sayın Serter,
Sayın Korkmaz, Sayın Sevigen, Sayın Baratalı, Sayın
Keleş, Sayın Pazarcı, Sayın Dibek, Sayın Aydoğan,
Sayın Hacaloğlu, Sayın Öğüt, Sayın Topuz, Sayın
Atay, Sayın Seçer, Sayın Öztürk, Sayın Ağyüz, Sayın
Karaibrahim, Sayın Arifağaoğlu.
Arkadaşlar, yoklama için bir dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 54 üncü maddesindeki birinci
fıkrasının (b) bendinin son üç paragrafı ibaresinin ikinci,
üçüncü ve dördüncü fıkraları şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Paksoy, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 54üncü maddesi için
vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 54üncü maddesi için vermiş
olduğumuz önergeyle madde metninin daha anlaşılır bir hâl
alması, madde metninin yazımından kaynaklanan
anlaşılmazlığın giderilmesi
amaçlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanın
vergi ve amme alacakları hususunda düzenlemeler
yapılacağına dair 23 Ağustos 2010 tarihli
konuşmasının ardından kamuoyunun gözü Türkiye Büyük Millet
Meclisine dikkat kesilmiştir. Söz konusu alanlardaki borçları
nedeniyle büyük mağduriyetler yaşayan
vatandaşlarımızın beklentileri de büyük olmuştur.
Hükûmet, vatandaşlarımızı bir taraftan borç altına
sokarken diğer taraftan da âdeta sadaka zihniyetiyle bu borçlara dair yeni
düzenlemeler yapmaktadır. Kamuoyunun bu beklentisi ve ilgisi, Hükûmetin
kötü niyetlerini de ortaya çıkarmıştır. Nitekim,
tasarı, Başbakanın o ilk açıklamasının çok ötesinde
amaçlar içerecek şekilde, bugün, kamuoyunda torba yasa adı
altında adlandırılır hâle gelmiştir. Görüşmekte
olduğumuz 54üncü maddede bu tür bir girişimin izlerini görmek
mümkündür.
Tasarının 54üncü maddesinde konu edilen 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanunu, ülkemizin en önemli sorun
alanlarından birini düzenlemektedir. Kara yollarındaki trafik
kazalarında yaşanan acılar, âdeta, her gün onlarca ailenin evine
ateş düşürmektedir. Ülkemizde yaşanan acı tecrübeler, hâlen
gerekli hukuki düzenlemelerin alınmasına yetmemektedir. Bilinmelidir
ki trafik kazalarının önemli bir kısmı öngörülebilir ve
dolayısıyla önlenebilirdir. Yüksek gelir seviyesindeki ülkelerde, son
dönemlerde yol güvenliğine yönelik bir anlayış ile
gerçekleştirilen düzenlemeler ile trafik kazalarının can ve mal
kayıplarında önemli bir azalma ortaya
çıkartmıştır.
Değerli milletvekilleri, AKP yönetimindeki Türkiye'nin sekiz
yılı, popülist politikalar mezarlığının bir
görünümü olmuştur. AKPnin sekiz yıl içerisinde dört seçimde oy
devşirme çabası içerisinde popülist yaklaşımlarla
politikalar geliştirdiği görülmüştür. Beş ay sonra yeni bir
milletvekili genel seçimi yaşayacağız. Sandığa
beş ay kala Hükûmet yeniden sadaka ekonomisinin bir
yansımasını göstermektedir. Vatandaşlarımıza
Hükûmet, zorlaştırdığı hayat şartları
içerisinde önce havucu veriyor, sonra sopayı gösteriyor. İyi niyetten
yoksun bu tablo, AKPnin sekiz yıllık devlet yönetimindeki
başarısızlığının itirafıdır.
Bugün tartışılması gereken konu,
vatandaşlarımızın borçlarını ödeyemez hâle
düşürülmesidir. Vatandaş önce borcunu ödeyemez hâle getirilmekte,
sonra da sözüm ona borçlarını ödemelerinde kolaylıklar
sağlanmaktadır. Bu tablo AKPnin, milletimizin sorunlarını
çözmeyip bu sorunları istismar ile siyasi beslenme gayretinin önemli bir
göstergesidir.
Netice itibarıyla Türk milletinin içerisinde bulunduğu
karanlık ekonomi tablosuna bu tasarı da çözüm getirmemektedir.
Vatandaşlarımızın beklentileri yeniden
karşılanmayacaktır ve AKP kendi anlayışıyla yeni
bir istismar alanında oy avcılığı yapacaktır.
Yine, çiftçilerimizin tarım kredi borçlarına ve Ziraat
Bankası borçlarına bu yasa tasarısında hiçbir yer
verilmemiştir. Vatandaşlarımız ısrarla Ziraat
Bankası ve tarım kredi borçlarının da yeniden
yapılandırılmasını talep etmektedirler.
Ben konuşmama burada son verirken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyor, önergemize desteğinizi bekliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
55inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 55 inci maddesinde yer alan " üç
ay" ibaresinin " dört ay" şeklinde, " bir ay "
ibaresinin " iki ay" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan
Akçay Oktay
Vural Mehmet
Günal |
Manisa
İzmir Antalya |
Mustafa
Kalaycı E.
Haluk Ayhan Kadir
Ural |
Konya Denizli Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 55 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Abdullah
Özer Harun Öztürk |
İstanbul Bursa İzmir |
Kemal
Demirel Ali
Oksal Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Bursa Mersin Malatya |
"MADDE 55- 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun
20 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1)
numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"1. Tescil zorunluluğu olan araçlardan ilk defa tescili
yapılacak olanların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden
itibaren üç ay içinde tescili için; bunların hurda durumuna gelmesi
hâlinde ise bir ay içinde tescilin silinmesi için ilgili trafik tescil
kuruluşuna veya Emniyet Genel Müdürlüğünün belirleyeceği kamu
kurum veya kuruluşları ile gerektiğinde gerçek veya özel hukuk
tüzel kişilerine başvurmak,"
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
55'inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız Sebahat
Tuncel Şerafettin
Halis |
Batman İstanbul Tunceli |
Ufuk
Uras Akın
Birdal Hamit
Geylani |
İstanbul Diyarbakır Hakkâri |
Nuri
Yaman |
Muş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile kamu yetkisinde dahilinde olan
işlemlerin özel sektöre devredilmesinin engellenmesi
amaçlanmıştır. Esas olarak trafik denetimin özel sektöre havale
edilmesinin önünü açacak girişimlerin başında gelen bu düzenleme
kabul edilebilir değildir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 55 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
"Madde 55- 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun 20 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1)
numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
1. Tescil zorunluluğu olan araçlardan ilk defa tescili
yapılacak olanların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden
itibaren üç ay içinde tescili için; bunların hurda durumuna gelmesi
hâlinde ise bir ay içinde tescilin silinmesi için ilgili trafik tescil
kuruluşuna veya Emniyet Genel Müdürlüğünün belirleyeceği kamu
kurum veya kuruluşları ile gerektiğinde gerçek veya özel hukuk
tüzel kişilerine başvurmak,"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Öztürk, konuşacak kimse var mı,
gerekçeyi mi okutayım?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Ali Oksal
BAŞKAN Sayın Oksal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ OKSAL (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 55inci maddesine ilişkin değişiklik
önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kamuoyunda af tasarısı olarak bilinen, vergi ve prim
borçlarına yeniden yapılandırma hakkı veren tasarı,
Hükûmetin ilgili ilgisiz çok sayıdaki düzenlemeyi aynı yasa
tasarısına yığması nedeniyle, insanın
aklına, eskilerin deyimiyle taşra kurnazlığını
getiriyor. Siyasi partilerimizin önümüzdeki genel seçimlere
hazırlıklarına hız vermeye başladığı bu
süreçte, Hükûmetin, üzerinde öncelikle çalışılması gereken
234 maddelik bir kanun tasarısıyla alelacele karşımıza
çıkması ve bizlerden de bu olumsuzluklara onay beklemesi elbette
düşünülemez. Geçen yıl da Anayasa değişikliği
paketinde aynı mantık ve aynı zihniyet mevcuttu.
Değerli milletvekilleri, vergi adaleti, vergilendirmenin
hakça olması demektir. Demokrasinin en önemli unsuru vergidir.
Gelişmiş demokrasilerde devlet bir taraftan kayıt
dışı ekonomiyle mücadele etmekte, diğer taraftan da vergi
sistemini inşa ederken geniş halk kitleleri arasındaki gelir
dengelerini sağlamaya çalışmaktadır. Gelişmiş
toplumlarda herkes, güçlü bir devletin ve sağlam bir demokrasinin ancak
istikrarlı ve adaletli bir vergi sistemiyle olabileceğinin
bilincindedir. Bu açıdan bakıldığında, bu
tasarıda vergi adaleti yoktur. Biz, borç altında ezilen vatandaşlarımız
için vergi affının arkasında durduk ancak bugün vatandaşı
affeden Hükûmet, yarın yine adaletsiz vergi politikaları ve popülist
uygulamalarıyla vatandaşın belini bükecek ve vergi
affını bir istismar aracı olarak kullanacaktır.
Burada önemli olan, vatandaşımızın
sırtındaki bu adaletsiz yükü yük olmaktan çıkarıp bir görev
bilincine dönüştürebilmektir. Bunun yolu da vergi adaletinden geçmektedir.
Aksi takdirde borç-af döngüsü sürekli tekrar edecek, vatandaşın
devlete olan güvenini ve vergi bilincini kökünden sarsacaktır.
AKP İktidarı istikrarlı bir vergi politikası
yapmak yerine, çareyi sık sık vergi affı yapmakta
bulmuştur. Bu da kayıt dışı ekonominin daha da
büyümesine sebep olmuş ve zamanında vergisini ödeyen
vatandaşlarımız âdeta cezalandırılmıştır.
Değerli milletvekilleri, Ekonomik İşbirliği ve
Kalkınma Örgütü (OECD) 2010 Türkiye Raporunda Türkiye'nin kayıt
dışı ekonomiye bağımlılıktan kurtulması
gerektiğinin altı çiziliyor ve kayıt
dışılığın azaltılmasının kamu
finansmanı ve vergilerin daha adil dağıtılmasında
önemli rol oynadığı ifade ediliyor. Kayıt
dışılığın yüksekliği bu kesimde faaliyet
gösterenleri zenginleştirirken vergi verenleri de mağdur etmektedir.
Bu nedenle Hükûmet halkı af afyonuyla kandırmamalıdır,
avutmamalıdır.
Bu tasarı vatandaşlarımıza af getiren yirmi
bir madde dışında bizlerin ve sivil toplum
kuruluşlarının şiddetle eleştirdiği can
alıcı düzenlemelerden oluşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, olayların detayına inmeden
yüzeysel gözlemlerle yetinmek hastalıklı bir
alışkanlıktır. Bu tasarı ile genç işçi ve
çırak sömürüsü yaygınlaştırılmakta, silikozis
hastası işçilerin sorunları devam ettirilmekte, Hükûmetin
İşsizlik Fonundan kullanacağı oran artırılmakta,
işverenlerin sigorta prim ödemelerinin gecikme zammı kaldırılmakta,
ilk defa işe girenlerin deneme süresi dört aya çıkarılmakta,
kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışlara dahi prim
ödeme yükümlülüğü getirilmekte, işçi şikâyetlerinde iş
mahkemelerini ilgilendiren müfettişlik, uzmanlık kurumu
dışlanmakta, kamuda görev yerine bağlı olmaksızın
çalışma getirilmekte, kamuda geçici görevlendirme uygulaması ile
sürgün politikalarının önü açılmakta ve yine kamuda
çalışan kadınların doğum öncesi ve sonrası
ücretli aylık izinleri analık iznine dönüştürülmekte ve böylece
doğum öncesi ve sonrası izinler ücretli izin olmaktan
çıkarılmaktadır.
Tasarıda yer alan bir diğer önemli değişiklik
de özelleştirmeyle ilgili yasaların mahkemece iptal edilse dahi
uygulanmayacağı düzenlemesinin getirilmek istenmesidir.
Değerli milletvekilleri, adalet önce devletten başlar.
İktidarı seçime yönelik popülist girişimler yerine gerçek
çözümler üretmeye ve yüce milletimize hak ettiği değeri sunmaya
çağırıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz, tamam.
Sayın İnce, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk,
Sayın Soysal, Sayın Koçal, Sayın Atay, Sayın Köse,
Sayın Ekici, Sayın Küçük, Sayın Topuz, Sayın Oksal,
Sayın Serter, Sayın Korkmaz, Sayın Sevigen, Sayın
Baratalı, Sayın Pazarcı, Sayın Dibek, Sayın
Aydoğan, Sayın Özer, Sayın Seçer, Sayın Keleş,
Sayın Karaibrahim, Sayın Arifağaoğlu, Sayın
Ağyüz.
Evet, yoklama için bir dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
OKTAY VURAL (İzmir) Ama Sayın Başkan, yoklamayla
ilgili milletvekillerini uyarmadınız. Yoklamaya giremeyenlerin
şu şekilde yapması, pusula verilmesi
Yoklamaya giremeyenlerle
ilgili uyarıyı yapmadınız. Bakanların vekâletinin
nasıl olduğu, bu uyarıyı yapmadınız.
Sayın Başkan, yoklamaya giremeyenler ne yapacak?
Uyarı yapmadınız. Arkadaşlarımız giremiyor. Ne
yapacak?
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 55 inci maddesinde yer alan " üç
ay" ibaresinin " dört ay" şeklinde, "bir ay"
ibaresinin " iki ay" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bulut, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; yasada tescili zorunlu ve ilk
tescili yapılacak olan araçların satın alma veya gümrüklerden
çekme tarihinden itibaren üç ay içinde tescili için, bunların hurda
durumuna gelmesi hâlinde ise bir ay içinde tescilin silinmesi için ilgili
trafik tescil kuruluşuna veya Emniyet Genel Müdürlüğünün
belirleyeceği kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel
hukuk tüzel kişiliklerine başvurmak şeklinde
değiştirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, araçların, ikinci el
araçların satımında devir teslim işlerinin noterler
tarafından yapılmasına ilişkin kanun
yasalaştıktan sonra, tescil edilmiş araçların her türlü
satış ve devirleri, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil
belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler
tarafından yapılmaya başlanmıştır.
Şimdi, bir ev alırken, bir arsa alırken noterden mi
bu işlemi yapıyoruz? Hayır, bu arsanın ve evin
kayıtlı olduğu yer tapu dairesidir, tapu dairesinde bu
işlemleri yaparız. Araç alırken, aracın nerede
kayıtlıdır bilgileri, belgeleri? Trafikte
kayıtlıdır, emniyette kayıtlıdır, ancak bunun
alım satım işlerini noterden yapmak zorunda kalıyoruz, yani
elimizi dolaştırıp ters taraftan kulağımızı
tutuyoruz. Noterler araçla ilgili sorgulamayı online olarak
yapmaktadırlar. Ancak başlangıç tarihinde, online
işlemlerine geçilmesiyle birlikte altyapının tam
kurulmamasından, sistemdeki aksaklıklar ve noterler ile Emniyet Genel
Müdürlüğü arasındaki veri alışverişinde yaşanan
sistem uyuşmazlığı sebebiyle devir işlemi
yaptırmak isteyen vatandaşlar noterlerde uzun süre beklemek zorunda
bırakılmış ve mağdur olmuşlardır. Araç
devirleri için notere giden vatandaşlarımız ruhsat bilgileri ile
online bilgilerinin tutmaması ve Emniyetin sistemi kesmesi sebebiyle
mağdur durumda bırakılmışlardır. Mesela,
pazartesi günleri yapılacak işlemler büyük ölçüde aksamakta ve
yapılamamaktadır. Bu uygulamaya geçilecekse önce altyapının
tam olarak hazırlanması ve buna göre yapılması
gerekmekteydi.
Diğer bir konu ise araçların muayenesi konusudur. Araç
muayenesinin özelleştirilmesi Meclis tarafından başlı
başına incelenmesi, soruşturulması gereken bir konudur.
Motorlu taşıtların muayenesini yapan istasyonlar
özelleştirildi. Araç trafiğe çıktıktan üç yaş sonunda
her iki yılda bir muayene yaptırılması gerekmektedir. Tabii
ki, ceza bilgi aktarılışının zamanında
yapılamaması veya Maliye Bakanlığının bu verileri
online sistemine geçmemesi sebebiyle birtakım aksamalar olmaktadır.
Yine Avrupada araçların plakaları şahsa verilmektedir. Bu
sisteme de geçilmesi ülke adına faydalı olacaktır.
Ülkemizde ikinci el araç satışları genelde
galeriler tarafından yapılmakta. Türkiyede bu galerici esnafı,
bu işi yapan, vergi kaydı olan 35 bin galerici bulunmaktadır. Bu
esnafın dışında kayıtsız, 200 bin civarında
aynı işi yapan, oto alım satımı yapan insan vardır.
Bu esnafın, bu sektörün bir kimlik, bir kriter, bir standart sorunu
vardır. Bunların adı yoktur. Ticaret odalarında kendi
adlarına temsil edilemiyorlar, 40ıncı meslek grubu oto yedek
parçacıları grubunda giriyorlar. Yani, bunların meslekleri oto
yedek parçacıları olarak tanımlanıyor. Bu esnaflar,
Türkiyede, Türkiye Motorlu Araç Satıcıları Federasyonunu yeni
kurdu. Şimdi, sıfır araç satan firmalar ikinci el araç satmaya
da başladılar. Ankarada altı yüz civarında, vergi
dairesine kayıtlı, galerici bulunduğu hâlde, Büyükşehir
Belediyesi, bunları şehir dışına çıkarmaya
çalışmaktadır. Bunun için, cezai müeyyideler
uygulamaktadır. Ancak, birinci el araç satan firmalar ikinci el araç
satışlarını sürdürmektedirler. Bu, haksız bir rekabete
yol açmaktadır. Bunun da düzeltilmesi gerekmektedir.
Önerime destek vermenizi diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama talep ediyoruz.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Ayıp ya!
MUHARREM İNCE (Yalova) Ne demek ayıp? Otur lan yerine!
Terbiyesiz herif! Ne demek lan ayıp! Şu terbiyesizi susturur musunuz!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Muharrem tamam
Tamam
Muharrem
MUHARREM İNCE (Yalova) Böyle bir şey olabilir mi?
Yaptığım şey İç Tüzüke uygun bir şey. Ayıp
ya! diyor. Dışarıda oturup çay mı içeceksin? Terbiyesiz
herif! Ayıp mı benim yaptığım?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) İyi yapıyorsun! Sana
yakışıyor!
MUHARREM İNCE (Yalova) Kulaklığını
çıkar önce! Dışarıda oturacaksın, öyle mi? Bu, benim İç
Tüzükten gelen hakkım, sana mı soracağım?
ALİ KOYUNCU (Bursa) Ya ne bağırıp
duruyorsun!
BAŞKAN Sayın İnce, Sayın Özyürek, Sayın
Öztürk, Sayın Öztürk, Sayın Sevigen, Sayın Soysal, Sayın
Baratalı, Sayın Serter, Sayın Ekici, Sayın Köse, Sayın
Dibek, Sayın Oksal, Sayın Koçal, Sayın Arifağaoğlu,
Sayın Dibek, Sayın Keleş, Sayın Atay, Sayın
Ağyüz, Sayın Karaibrahim, Sayın Seçer.
Sayın milletvekilleri, yoklama için bir dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Al bilgisayarını orada
okey oyna!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Sayın milletvekilleri
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
56ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 56 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Abdullah
Özer Kemal Demirel Mehmet Sevigen |
Bursa Bursa İstanbul |
Madde 56- 2918 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin
birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Şu kadar ki, ilk tescili yapılan araçlar için düzenlenen
tescile ilişkin geçici belgelerin geçerlilik süresi içinde, trafik belgesi
alma zorunluluğu aranmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 56 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Oktay
Vural Mehmet
Günal |
Manisa İzmir Antalya |
Mustafa
Kalaycı E.
Haluk Ayhan Kadir
Ural |
Konya Denizli Mersin |
Madde 56- 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun
21 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümle eklenmiş, ikinci fıkrasındaki 14
400 000 lira ibaresi 5 000 lira olarak değiştirilmiştir.
Ancak, ilk tescili yapılan araçlar için düzenlenen tescile
ilişkin geçici belgelerin geçerlilik süresi içinde, trafik belgesi
zorunluluğu aranmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Torba tasarıyı görüşmeye devam ediyoruz. Her
şerde bir hayır var. derler ya, ekonomik sorunlar ve sıkıntıları
kamuoyunun ve Meclisin gündeminden kaçıran AKP, bu taslak ile muhalefetin
ekonomik sıkıntılar ve sosyal kesimlerin sorunlarını
Meclise taşımasına engel olamamıştır. AKP
alın teriyle üreten herkese, millî, yerli olan her şeye
karşıdır. Uluslararası partnerleri vardır,
onların istekleri doğrultusunda emek yoğun sektörleri
bitirmiş, milyonlarca kişinin işsiz kalmasına sebep
olmuş; esnaf, çalışanın iş yerlerini kapatmasına herhangi
bir vicdan azabı duymadan seyirci kalmış, ülkeyi yönetme
sorumluluğunu unutarak pembe tablolar çizmeye devam etmiştir. Borç
içinde işini gücünü kaybetmiş insanları muhtaç hâle getirerek
ıslah etmenin daha kolay olacağına inanmıştır.
Muhtaç bıraktığı kesimlere bir şey dağıtmak,
onları bu yardımları bekler hâle getirmek en iyi
yaptığı şeydir AKPnin.
Bu kesimlerden birisi de halkımız içerisinde trafik
müşavirleri olarak bilinen, vatandaşın trafik muayene
işlemlerini takip eden insanlardır. Hafta sonu
yaptığım Isparta ziyareti esnasında Trafik Müşavirleri
Derneği Başkan ve üyelerinden aldığım bilgileri,
onların mağduriyetlerini ve Ulaştırma
Bakanlığınca 13 Ekimde çıkarılan genelgeyi yüce
Meclisimizle paylaşmak istiyorum. Ulaştırma Bakanlığı,
bu genelgeyle trafik araçlarının muayenesini vatandaşlar
adına takip eden ve karşılığında 20-25 lira gibi
son derece cüzi ücretler alan trafik müşavirleri mesleğinin köküne
kibrit suyu ekmiştir. Bilirsiniz bu bürolara herkesin işi
düşmüştür. Örneğin köyden kente gelmiş bir kardeşimiz
muayene istasyonlarında aracını muayeneye sokacak, yol bilmez iz
bilmez, eksik ya da yanlış evrak dolayısıyla zaman
kaybına tahammülü yok, köye dönmesi gerekiyor ya da bu istasyonlarda
vaktini geçirmekten, sıraya girmekten daha önemli işleri var. Birkaç
kuruş karşılığında trafik müşavirliği
yapan insanlar, bu işlemleri takip etmek üzere devreye giriyor,
hayatımızı kolaylaştırıyorlar. Üstelik her bir
büro en az 5-6 kişi istihdam ediyor. Gayrikanuni bir şey yok. Yasalar
imkân tanımış ki ülke genelinde binlerce mensubu ile böyle bir
iş kolu türemiş, hepsi kayıtlı ve hepsi esnaf odaları
üyesi. Trafik muayene işlemleri, bu büroları ayakta tutan
işlemlerin yüzde 60ını oluşturuyor.
Vatandaşların işine sahip çıkması, işini
geliştirmesine imkân tanıması ve çalışan insanın
emeğine saygı duyması gereken Hükûmet peki ne yapıyor? 13
Ekim tarihli genelgesiyle bu insanların ekmeğine tasallut oluyor ve
çalışma şartlarını zorlaştırıyor.
15inci maddede yaptığı düzenleme ile bir kişi bir ayda
sadece 1 kez başka bir şahsa ait aracı muayeneye getirebiliyor.
Birden fazla aracı muayeneye getirebilmesini de her araç için noterden
ayrı ayrı vekâletname alınması şartına
bağlıyor yani 20 lira kazanmak için 40 lira noter ücreti ödemek
zorunda. Zaten, ikinci el araçların işleri Mayıs 2010da
noterlere verilmiş, sıfır araç işlemleri de bayilere
bırakılıyor. Peki, bu insanlar hayatlarını nasıl
idame ettirecek? Ekonomik durumları daha iyi olan noterlerin bu ücretlerde
gözü olduğuna da inanmıyorum. Maksadınız bu sektördeki
işlemleri kayıt altına almak mı? Öyleyse trafik
müşavirlerinin teklifi daha makul ve idarenin de
kaygılarını ortadan kaldıracak cinsten. Noterden
vekâletname yerine ticaret ya da esnaf odalarından trafik iş takip
sözleşmesi şeklinde bir form alınmak suretiyle yapılan
işlemler zapturapt altına alınabilir. Bu formu ibraz edemeyen
kimse de TÜV ya da emniyet müdürlüklerinde işlem yapamasın. Böylece
hem sektör kayıt altına alınır, vergilendirilir hem de
emeğiyle geçinen bizler ayakta kalırız. diyorlar. Ülkemizde bu
sektörde çalışan binlerce insan var. Bu işi yapan firma
sayısı 6.347, çalışan sayısı 210 bin. Onları
işsizliğe mahkûm edip sokaklara atamazsınız. Niyetiniz üzüm
yemek ise işsizliğin zirve yaptığı ortamda bunlara
sahip çıkmak durumundasınız.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kardeşlerimizin
dertleriyle yakından ilgileniyoruz ve izlenecek yolu da işaret ederek
Meclise getiriyoruz. Bir an önce Bakanlık bu yanlış uygulamadan
vazgeçmelidir. Hem insanlara yeni iş alanı açmayacaksın hem de
işi olanları işsiz bırakacaksın, işte AKPnin
samimiyet sınavı. Fakirin fukaranın, emeğiyle geçinenin mi
yoksa güçlünün mü hükûmeti olacaksın? Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bunun takipçisi olacağız diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, yoklama
talebi
BAŞKAN Sayın İnce, Sayın Öztürk, Sayın
Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Soysal, Sayın Sevigen, Sayın
Baratalı, Sayın Korkmaz, Sayın Koçal, Sayın Serter, Sayın
Köse, Sayın Oksal, Sayın Ekici, Sayın Arifağaoğlu,
Sayın Küçük, Sayın Dibek, Sayın Keleş, Sayın Seçer,
Sayın Atay, Sayın Ağyüz ve Sayın Hacaloğlu.
Yoklama için bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 56 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet
Sevigen (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 56- 2918 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin
birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Şu kadar ki, ilk tescili yapılan araçlar için düzenlenen
tescile ilişkin geçici belgelerin geçerlilik süresi içinde, trafik belgesi
alma zorunluluğu aranmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Sevigen, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; gecenin bu ilerleyen saatinde sinirler
oldukça gergin gözüküyor ama biz burada Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekili arkadaşlarımın gerçekten ne kadar
çalışkan olduklarını görüyoruz. Ben buradan Sayın
Başbakanın Muharrem Beye çok teşekkür edeceğine
inanıyorum bugün. İnanıyorum ki Sayın Başbakan,
eğer izliyorsa kendi yapamadığı birliği,
beraberliği CHP Grubu yaptığı için Muharreme bir teşekkür
edecek diye düşünüyorum.
Yani, dünyanın, gerçekten söylüyorum, maddelerini konuşuyoruz.
Bir torba yasası getirdik, iki yüz yetmiş tane yasayı eklerle
beraber dokuz günde çıkarmaya çalışıyoruz. Ben buradan
soruyorum size: Ne anlıyorsunuz Allah aşkına?
Anlamadığınız şeyi millete nasıl
anlatacağız? Anladınız mı? Anlayan birisi var mı?
Allah aşkına, sabahtan beri konuşuyoruz.
Ben, buradan, koca koca milletvekili
arkadaşlarımın, pırıl pırıl insanların,
sayın bakanların nasıl koşup girdiğini, koşup
girdiğini görüyorum. Böyle bir ilkellik var mı? Allah
aşkına, dünyanın hangi tarafında, dünyanın neresinde,
hangi parlamentoda böyle bir çalışma şekli var? Var mı? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Hangi parlamentoda dakika
başına yoklama var?
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Bu kadar dünyayı
geziyorsunuz, bu kadar dolaşıyoruz, hiçbir parlamentoda böyle
sabahlara kadar
Sanki gece böyle mal kaçırır gibi, puslu havayı
severmiş kurtlar derler gibi, alıp kaçıyorsunuz. Ne var bunlarda
anlayamadım. Toplumu ilgilendirecek, milleti ilgilendirecek, millete
anlatacağınız ne var?
Sevgili arkadaşlarım, bu bakımdan, gerçekten
söylüyorum, çok ilkel şartlarda çalışıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HASAN ANGI (Konya) Yoklama istemekten ne anlıyorsunuz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Günah, hem size günah hem bu
millete günah! Bu saatlerde bizi bekleyip bizden bir şey, medet uman,
buradaki konuşmalarımızdan bir feyiz alacak, bilgi alacak, bilgi
edinecek insanlara günah.
İnsanlar sokaklarda, çıkmış geliyorlar sevgili
arkadaşlarım. Bu yasanın yanlış olduğunu anlatmak
için otobüsler geliyor; işçiler geliyor, memurlar geliyor. Yollarda
yolları kesiliyor. Mahkeme kararları çıkarmışlar, her
ilde durduruyorlar, arıyorlar.
Her tarafa zam yapılıyor, zam, zulüm
yapılıyor. Tescili olsa ne olur, olmasa ne olur? Tescili kendi
otomobil satıcılarına verseniz ne olur, vermeseniz ne olur? O
muameleci insanların elinden ekmeğini alsanız ne olur,
almasanız ne olur? Arkadaşımın söylediği gibi, 210 bin
tane insanı aç bıraksanız ne olur, bırakmasanız ne
olur? Zaten yapıyorsunuz, bu sizin ilk yaptığınız
iş değil ki. Bunu, yıllardır, hükûmete geldikten beri bu
uygulamayı yapıyorsunuz. Size karşı olanı, sizden
olmayanı, meydan okuyanı, başkaldıranı yok
ediyorsunuz.
Günah yani, şuradaki bir arkadaşıma
bağrışları görüyorum, haykırışları
görüyorum. Bu, İç Tüzükün verdiği bir uygulama. İç Tüzükten
gelen bu uygulama
Eğer gerçekten Cumhuriyet Halk Partisi yoklama
istemeseydi çoğu arkadaşım burada olmayacaktı. Belki de
bugün yevmiyenizi kazanamayacaktınız, bir yevmiye
kazanıyorsunuz, devlet size para veriyor. Devlet size
dışarıda oturun diye para vermiyor ki, bize
dışarıda oturalım diye para vermiyor ki. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Siz kaç kişisiniz?
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Niye veriyor? Herkes görevini
yapsın diye para veriyor. Biz hepimiz gerçekten Muharreme teşekkür
ediyoruz. Çünkü Muharreme teşekkür
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Sizinkiler nerede?
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Burada arkadaşlarım.
İktidar çalıştırır, iktidar. Siz
çıkartıyorsunuz yasaları.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Nerede CHP grubu?
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Gelin insanca koyalım ortaya,
bir düzenli tarih koyalım, gündemi belirleyelim, çalışma
saatlerini düzenleyelim
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Palavra atma Mehmet.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Oturalım hep beraber
çalışalım ama böyle bir uygulama olur mu arkadaşlarım?
Gece yarılarına kadar, çoğu arkadaşım uykulu, ne
olduğunu bilmeden, ne söylediğini anlamayan, ne söylediğini
bilmeyen, gözleri kapalı içeri doğru, dışarı
doğru koşan arkadaşlarımın
çıkardığı kanundan ülkeye ne fayda gelir Allah
aşkına. Rica ediyorum
Sakın ola
Sizden rica ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Ayda kaç defa Meclise geliyorsun?
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Ben gelirim, gelmem
Sen
iktidarsın. Siz yapacaksınız bunu. Sizin göreviniz sevgili
arkadaşlarım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Sen de aynı parayı
alıyorsun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Arkadaşlar
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Bu düzeni kurmak, bu
kanunları çıkarmak sizin göreviniz ama çıkarırken de
milletin menfaatini düşünerek yapacaksınız, fakir fukarayı
düşünerek yapacaksınız. Böyle Ali kıran, baş kesen
gibi, yangından mal kaçırır gibi yapmanın ne size
faydası var ne bu kanundan yararlanacak insanlarımıza
faydası var ne de bu Meclise faydası var diye düşünüyorum.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Önce Meclise gel Meclise.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) İnanıyorum ki,
önümüzdeki günlerde bu yaptığınız
yanlışlıktan geri dönersiniz, bu yasaları tekrar gözden
geçirerek düzenleriz diye düşünüyorum.
Hepinize, beni dinlediğiniz için
Bir de gerçekten
söylüyorum, Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı uygulamaya
teşekkür etmeniz gerekir diye düşünüyorum, sizleri bir arada tutuyor.
Bu yasa -inanıyorum ki sizin yaptığınız bu
çalışmadan sizler de bir şey anlamadınız ama olsun-
hepinize hayırlı olsun. Görüşürüz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Boşuna yalakalık
yapıyorsun, işe yaramayacak. Önce Meclise gel Meclise. Bir dahaki
sefer gelemeyeceksin.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) Yalaka sensin.
Utanmıyor musun! Milletvekilisin, utanmıyor musun!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Arkadaşlar, madde 57 üzerinde dört adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte Olan Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasıyla Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 57nci maddesinin birinci fıkrasının
ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
yetkilendirilen bu gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri,
yapacakları işlemleri aralarında düzenleyecekleri protokol çerçevesinde
başka gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine de
yaptırabilirler.
Ahmet Gökhan
Sarıçam Nurettin
Canikli Fatma
Şahin |
Kırklareli Giresun Gaziantep |
Nusret
Bayraktar Öznur
Çalık |
İstanbul Malatya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 57 inci maddesinin 3 üncü
fıkrasındaki "bir ay" ibaresinin "iki ay"
şeklinde değiştirilmesini, dördüncü fıkrasındaki
"Genel hükümlerden kaynaklanan sorumlulukları saklı kalmak
üzere" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını,
dördüncü fıkradaki "on bin" ibaresinin "beş bin"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Oktay
Vural Mehmet
Günal |
Manisa İzmir Antalya |
Mustafa
Kalaycı E.
Haluk Ayhan Kadir
Ural |
Konya Denizli Mersin |
Behiç
Çelik |
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 57 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmelini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Abdullah
Özer Kemal Demirel Ahmet Küçük |
Bursa Bursa Çanakkale |
"Madde 57- 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi
yürürlükten kaldırılmış ve maddenin sonuna
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Birinci fıkrada sayılanlar hariç bütün
araçların tescilleri, araca ait belgelerin düzenlenmesi,
kişiselleştirilmesi, kişiselleştirilen belgelerin
basımı ve ilgililerine elden veya posta aracılığı
ile teslimi işlemleri Emniyet Genel Müdürlüğü veya bağlı
trafik tescil kuruluşlarınca yapılır. Emniyet Genel Müdürlüğü;
ilk tescili yapılacak araçların tesciline esas teşkil edecek
işlemleri elektronik ortamda bilgi paylaşımı yoluyla yapmak
üzere, elektronik ortamda oluşturduğu bir ay süre ile geçerli tescile
ilişkin geçici belgeyi basmak ve araç sahibine vermek üzere kamu kurum
veya kuruluşları ile gerektiğinde gerçek veya özel hukuk tüzel
kişilerini yetkilendirebilir. Araca ait kişiselleştirilen
belgelerin basımı ve ilgililerine elden veya posta yoluyla teslimi,
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen kamu kurum veya
kuruluşları ile gerektiğinde özel hukuk tüzel kişilerine de
yaptırılabilir. Bu işlemlerin yapılmasına dair usûl ve
esaslar yönetmelikte belirlenir."
"Tescil belgesinin bir ay içinde teslim edilememesi hâlinde,
buna ilişkin olarak araç sahibine sorumluluk yüklenemez."
"Genel hükümlerden kaynaklanan sorumlulukları saklı
kalmak kaydıyla, gerektiğinde ikinci fıkra hükmüne göre
yetkilendirilmiş gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine, belirlenen
usûl ve esaslara aykırı hareket etmeleri hâlinde tespitin
yapıldığı yerin mülki amiri veya bu konu ile ilgili olarak
yetkilendireceği trafik tescil birim amiri tarafından onbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir."
"Tescile ilişkin geçici belge, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun uygulanmasında resmî belge sayılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
57nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız Sebahat
Tuncel Şerafettin
Halis |
Batman İstanbul Tunceli |
Ufuk
Uras Akın
Birdal Hamit
Geylani |
İstanbul Diyarbakır Hakkâri |
Nuri
Yaman |
Muş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile kamu yetkisinde dâhilinde olan
işlemlerin özel sektöre devredilmesinin engellenmesi
amaçlanmıştır. Esas olarak trafik denetiminin özel sektöre
havale edilmesinin önünü açacak girişimlerin başında gelen bu
düzenleme kabul edilebilir değildir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 57 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmelini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
"Madde 57- 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi
yürürlükten kaldırılmış ve maddenin sonuna
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Birinci fıkrada sayılanlar hariç bütün
araçların tescilleri, araca ait belgelerin düzenlenmesi,
kişiselleştirilmesi, kişiselleştirilen belgelerin
basımı ve ilgililerine elden veya posta aracılığı
ile teslimi işlemleri Emniyet Genel Müdürlüğü veya bağlı
trafik tescil kuruluşlarınca yapılır. Emniyet Genel
Müdürlüğü; ilk tescili yapılacak araçların tesciline esas
teşkil edecek işlemleri elektronik ortamda bilgi
paylaşımı yoluyla yapmak üzere, elektronik ortamda
oluşturduğu bir ay süre ile geçerli tescile ilişkin geçici
belgeyi basmak ve araç sahibine vermek üzere kamu kurum veya
kuruluşları ile gerektiğinde gerçek veya özel hukuk tüzel
kişilerini yetkilendirebilir. Araca ait kişiselleştirilen belgelerin
basımı ve ilgililerine elden veya posta yoluyla teslimi, Emniyet
Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen kamu kurum veya
kuruluşları ile gerektiğinde özel hukuk tüzel kişilerine de
yaptırılabilir. Bu işlemlerin yapılmasına dair usûl ve
esaslar yönetmelikte belirlenir."
"Tescil belgesinin bir ay içinde teslim edilememesi hâlinde,
buna ilişkin olarak araç sahibine sorumluluk yüklenemez."
"Genel hükümlerden kaynaklanan sorumlulukları saklı
kalmak kaydıyla, gerektiğinde ikinci fıkra hükmüne göre
yetkilendirilmiş gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine, belirlenen
usûl ve esaslara aykırı hareket etmeleri halinde tespitin
yapıldığı yerin mülki amiri veya bu konu ile ilgili olarak
yetkilendireceği trafik tescil birim amiri tarafından onbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir."
"Tescile ilişkin geçici belge, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun uygulanmasında resmî belge sayılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Küçük, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; torba yasanın 57nci maddesinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubundan arkadaşlarımla verdiğimiz önergenin kabul edilmesi
doğrultusunda söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, AKP sekiz yıllık
iktidarını bitirdi, dokuz yılın içinde, ikinci dönemi
bitiriyor. Türkiye tarihinde art arda bu kadar süre hizmet eden, hizmet etme
olanağı bulan, üstelik böyle tek başına iktidar olarak
hizmet etme olanağı bulup sorumluluğu üstlenebilecek
şekilde hükûmet etme görevi yapan hükûmet çok az ve Türkiyede kendi
anlayışı doğrultusunda birçok düzenlemeyi yapabilme, çekip
çevirebilme ve iddialarını ortaya koyabilme şansını
yakalamış bir iktidar AKP İktidarı. 2002den beri ülkeyi
yönetiyor ama maalesef birçok defa yaptığı af düzenlemelerini
sekiz buçuk yıl sonra, sekiz yıl sonra, dokuzuncu yılın
içinde tekrar yapıyoruz.
Bu, şu demek: Bu yaptığı işleri ya iyi
yapamamış olmasından ya yaptığı tespitlerin
doğru olmamasından ya da iyi niyetli davranıyor
olmamasından kaynaklanıyor.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye, dünyayla birlikte
önemli bir krizin içinden geçti. Böyle krizlerin ardından da yaralar
oluşur ülkelerde, doğaldır. Her ne kadar AKP bu krizin
Türkiyeyi teğet geçeceğini, çok fazla etkilemeyeceğini
söylemişse de önemli yaralara yol açtığı getirilen tekliften
de anlaşılmaktadır.
Teğet geçen kriz toplumun her kesiminde önemli yaralar
açmış ve bu yaraları tamir etmek adına bazen haksız,
hukuksuz, yanlış bir sürü maddenin içine doldurulduğu,
adına torba yasa denilen ama birçok arkadaşımızın
bir sürü isim taktığı, ama bu akşam söylenenlerin içinde
adı en çok hoşuma giden çorba yasa hâline gelmiş bir metinle
karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlarım, bu, tam bir beceriksizliktir
bir defa ve burada bazı kesimlerin yaraları sarılırken de
bazı kesimlere önemli zararlar verilmektedir. Tabii, böyle ekonomik
sıkıntıların ardından özellikle sermaye kesiminde,
üretim kesiminde bazı sıkıntılar olabilir, bunların
vergi borçları, sigorta borçları olabilir, bunların elektrik
borçları olabilir ve bunların düzenlenmesi gerekebilir ama bu
fırsattan istifade edip bu arada emeğin sömürüsünü artıran
düzenlemeler yapmak, işçi sınıfını sokağa dökmek
ve onların daha azgın bir şekilde sömürülmesinin önünü açacak
düzenlemelerin aracı hâline bu yasayı getirmek bence tam bir
fırsatçılıktır ve bu fırsatçılığın
hesabını da, AKP, inşallah, bu yıl içinde yapılacak
seçimlerde verecektir.
Değerli arkadaşlarım, bu madde esas olarak, gene,
araç tescilleriyle ilgili bugüne kadar trafik müşavirleri
aracılığıyla götürülen hizmetlerin, şimdi bu hizmeti
veren aracı satan firmalara bu görevin devriyle ilgili bir düzenlemeyi
kapsıyor. Burada trafik müşavirleri diye belirlediğimiz ve 70
bin kişiye iş veren, ekmek veren çok geniş bir kesimi, hem
ekonomik bir faaliyet olarak hem de emek olarak çok yoğun bir kesimi içine
alan bir kesimi dışlayan, hor gören, yok sayan, onları devre
dışına itmeyi amaçlayan bir düzenleme karşımızda
duruyor. Hâlbuki, böyle önemli bir birikimi, bilgi birikimini, toplumun
sorunlarını halleden bilgi birikimini kayıt içine alarak, varsa
kayıt dışılıkları önleyerek onların
birikimlerinden yararlanan, varsa eksiklikleri gideren bir düzenleme
yapılması lazım. Bu da, önergede de belirtildiği üzere,
bunlarla yapılacak sözleşmelerle çok açık bir şekilde
trafik müşavirlerinin mağdur edilmeden konuyu halledebilecek bir
önergeyle düzenlenebilir bu ve bu önergemizin kabulü hâlinde önemli bir
sıkıntıyı gidermiş olacağız.
Bu doğrultuda, ben, yüce Meclisin önergemize desteğini
bekliyor, bu vesileyle de yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Küçük.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 57 inci maddesinin 3 üncü
fıkrasındaki "bir ay" ibaresinin "iki ay"
şeklinde değiştirilmesini, dördüncü fıkrasındaki
"Genel hükümlerden kaynaklanan sorumlulukları saklı kalmak
üzere" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını, dördüncü
fıkradaki "on bin" ibaresinin "beş bin" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çelik, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı görüşmekte
olduğumuz Tasarının 57nci maddesi üzerine vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bahse konu madde hükmü 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununun 22nci maddesiyle ilgili düzenlemeler
getirmektedir. Karayolları Trafik Kanunu yaklaşık yirmi sekiz
yıldır uygulanmaktadır. Hatasıyla, sevabıyla ülkemizde
kara yolu trafik güvenliği ile ulaşım hizmetlerinin
düzenlenmesinde önemli bir boşluğu doldurmuştur. Belirtmek
isterim ki, günümüzün kanun koyucuları, özellikle Hükûmet, komisyonlar
devlet mekanizmasını tanımlama ve hukuki terimleri seçmede bazen
bariz aksaklıklara yol açmaktadırlar. Bu maddede de Emniyet Genel
Müdürlüğü öznesinden hareketle bir yazım
yanlışlığı mevcuttur. Bunun düzeltilmesi ahenk ve
kurumların fonksiyonu yönünden şarttır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; trafiğe
çıkan her araç altın yumurtlayan tavuk gibidir vergilendirme
açısından. Örneğin, 1600 cc bir motor hacmine sahip bir otomobil
için müşteri, 4760 sayılı Kanun uyarınca yüzde 60
oranında ÖTV, 3065 sayılı Kanun uyarınca otomobilin ÖTVli
tutarı üzerinden yüzde 18 KDV ödemektedir. Ayrıca müşteri yine
197 sayılı Kanun uyarınca 697 TL motorlu taşıtlar
vergisi ödemektedir. Araç tescil belgesi kıymetli evrak olduğundan,
210 sayılı Kanuna göre her bir yaprak için 67 TL kıymetli evrak
bedeli ödemektedir. Müşteri araç sahibi olduktan sonra, iki yılda bir
araç muayenesi için 2918 sayılı Kanunun 35inci maddesi uyarınca
ücret alınmaktadır. Bu da yetmiyor, 4 liradan başlayan -litresi-
benzin almakta ve bu 4 Türk lirasının yüzde 65i, yani 2,6 Türk
lirası ÖTV ve KDVden oluşmaktadır.
Değerli arkadaşlar, sürücü olabilmek için B
sınıfı sürücü belgesi almak gerekiyor. Ehliyet için yine 492
sayılı Harçlar Kanununa göre 252 lira harç ve 210 sayılı
Değerli Kâğıtlar Kanununa göre de 67 TL değerli
kâğıt bedeli alınmaktadır.
Bu kadar mali yükümler karşısında araç
sahipliğinin ne kadar zorluklar içerdiğini, büyük ve
acımasız vergileme yapıldığını sizlere
sunuyorum.
Yük ve yolcu taşımacılığı yapan
küçük esnafın perişanlığı, çiftçinin traktör
satın alırken ve almışsa çalışırken mazot
fiyatlarından dolayı perişanlığı, izaha bile
gerek yoktur.
Trafik para cezaları taşımacılık
sektöründe vatandaşlarımızı bezdirmektedir. Bir söz var
vergi cenneti diye, bazı küçük ülkeler için. Türkiye bu anlamda âdeta
bir vergi cehennemine döndürülmüştür.
Türkiyede yaklaşık 13 milyon 906 bin araç var. On
yaştan büyük araç sayısı bu rakamın yüzde 55ine tekabül
ediyor. Yani, 750 binin üzerinde on yaşı aşkın araç var.
Demek ki bu iktidar döneminde göreceli olarak halkımız
fakirleşmiştir ki yeni araç alamamakta, on yaşından büyük
araçlar çoğunluğu teşkil etmektedir ve Türkiye âdeta bir
taşıt hurdalığına dönmüş durumdadır. Bu
sebeple, Türkiyede trafik kazaları çok daha fazla olabilmekte,
altyapı yetersizliğinden dolayı vatandaşlarımız
yollarda yaralanmakta ya da kaza nedeniyle hayatlarını
kaybetmektedir.
Değerli milletvekilleri, en son, sürem tamamlanmadan, K
belgesi, navlun bedelleri rekabetten dolayı çok düşük, kaçak
akaryakıt ve bir kamyon üzerinde yirmi sekiz çeşit verginin
olduğunu ve araç yenileme imkânının
sağlanmadığını da belirterek sözüme son veriyor,
önergemize destek vermenizi diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın İnce, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, İstanbulda DİSKin dört otobüsüne el konulduğuna
ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, şu anda İstanbulda DİSKin
dört tane otobüsüne polis el koymuş durumda. DİSK
Başkanıyla görüştüm şimdi. Bunu, bu Meclisin
tutanaklarına geçmesi için burada konuştum. 2 tane Sayın Bakan
buradalar, Başbakan Yardımcısı burada. Böyle bir şey
olamaz. İnsanların demokratik tepkilerinin önünü polis zoruyla
kesemezsiniz. Ben, buradan İçişleri Bakanına telefon açmak
istemiyorum. Bakanlar burada, Başbakan Yardımcısı burada.
Meclisin tutanaklarına geçmiştir bu. Bu ülkenin bakanları
İstanbuldan Ankaraya gelecek olan DİSKe ait o otobüsleri
saldıramıyorlarsa emri kendileri vermiş demektir. Böyle bir tepkiyi
engellemek için
Mübareke akıl vermek kolay. Halkın tepkisini
anla. diyeceksiniz ama kendi halkınızın tepkisini polis zoruyla
durdurmaya çalışacaksınız. Bunu kınıyoruz ve
sayın bakanlardan İçişleri Bakanıyla konuşup o
otobüslerin salıverilmesini istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergenin birisi geri
çekilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
58inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 58'inci maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Yabancı plakalı taşıtların
Türkiye'de geçerli sigortaları yoksa Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslara göre Türkiye sınırına
girişleri sırasında zorunlu mali sorumluluk sigortası
yapılır."
Erkan
Akçay Oktay
Vural Mehmet
Günal |
Manisa İzmir Antalya |
Mustafa
Kalaycı E.
Haluk Ayhan Kadir
Ural |
Konya Denizli Mersin |
M. Akif
Paksoy Mümin
İnan |
Kahramanmaraş Niğde |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 58 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Abdullah
Özer Kemal Demirel
R. Kerim Özkan |
Bursa Bursa Burdur |
"Madde 58- 2918 sayılı Kanunun 91 nci maddesinin
dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve
altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Türkiye'de geçerli sigortası bulunmayan yabancı
plakalı taşıtların zorunlu mali sorumluluk sigortası,
Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslara göre Türkiye
sınırlarına girişleri sırasında
yapılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz önergeyle maddedeki ifade bozukluğunu
düzeltmek istiyoruz, desteklerinizi de bekliyoruz.
Konu taşıt olunca taksici esnafımızın ve
kamyoncularımızın sorunlarını sizlerle paylaşmak
istiyorum: Biz, bu kış kıyamette soğuktan sokağa dahi
çıkmaya korkarken onlar bir dilim ekmek için dört teker üstünde ömür tüketiyorlar.
Bu esnaflarımız yasal zeminde dünyanın en pahalı mazotunu,
en pahalı likit petrol gazını, en pahalı benzinini
kullanmaktadırlar. Taksicilerimizin can güvenlikleri yoktur. Gasp
adına canlarından olmaktadırlar. Sosyal güvence primlerini
ödeyememektedirler. İş artık âdeta aslanın midesindedir.
İşini, elini kaptırmadan başarmak
zorlaşmıştır. Korsan çalışmalar devri
iktidarınızda engellenememiştir. Korsan çalışmayı
engelleme yasası hâlâ çıkarılamamıştır.
Hele hele şunu anlayabilmiş değiliz: Kocaeli ilinde
üretilip başka ülkelerde kullanılan kabinli araçlardan benim taksicim
niçin yararlanamaz? Bakın, uyarıyorum, hemen düşük faizli
kredilerle taksicilerimiz kabinli araçlarla buluşturulmalıdır.
Zor bir iş değil. Bunu yapmalısınız. Durak
sorunları hemen çözülmelidir. İkide bir Avrupa Birliği diyoruz
ama Avrupadaki uygulamalara bir türlü geçemiyoruz. Ülkemizde taksicilerin gasp
edilmelerine son verilmelidir.
Bu taksicilerimiz kimseye taş atmazlar. İçleri kan
ağlarken bile müşterilerine gülücük saçarlar. Bu gülücüklere Hükûmet
olarak bir cevap vermek sizin sorumluluğunuzdur. Lütfen gereğini
yapınız.
Ekmek, emek ve yaşam mücadelesi veren, 10 numara yağla
ömür tüketen kamyoncularımıza gelince: Onlar doğuda batıda,
kuzeyde güneyde, Burdurda Mersinde, Erzurumda Edirnede her gün kontak
kapatılıyorlar. Her gün binlercesi mesleğini terk etmek zorunda
kalıyor. Devlet, kamyoncu esnafına üvey evlat muamelesi yapıyor.
K1, K2, L, M, R, SRC belgeleri paralarını hâlâ anlayabilmiş
değiller.
Geçen gün Burdur Bucak Susuz köyünden bir
vatandaşımızla konuştum. İki kamyonum vardı,
filo adına zenginleştirmek istedim, üçüncü kamyonu aldım ama
üçüncü aldığım kamyon diğer iki kamyonumu da yedi, annemin
mülkünü de satmak zorunda kaldım. diyor.
Bu kamyoncularımızın sorunlarına hep beraber
eğilmek zorundayız değerli arkadaşlarım. Binlercesi
bireysel olarak çalışmak zorunda bırakılıyor.
Bunların yurt içi taşımacılık yapanları var, yurt
dışı taşımacılık işlemleri
yapanları var, deniz yoluyla kamyonlarıyla nakil yapanları var ancak
bunlar arasında uygulamalar çok farklı. Eşitleme bekliyorlar.
Kamyon kiralarında yüke ve kilometreye göre bir düzenleme isteniyor. Kaçak
mazotu, hem kamyona hem devlete zarar vermesine rağmen
engelleyebilmiş değilsiniz, aksine teşvik ediyorsunuz. Kamyoncu
iş bulamıyor, iş yok. Vatandaş iş yaratamaz. Devlet
iş yaratmalıdır. Taşıma da
taşımacıların işi olmalıdır.
Karayolları fazla yüke ceza kesiyor. Gücü garip gurebaya
yetiyor. Kamyoncu keyfinden mi fazla yük alıyor? O, mazot
parasını çıkarmak için, kamyonuna yük olmasına rağmen
fazla yük taşımak zorunda kalıyor. Bir an önce, Hükûmet, kaplama
lastikle ve 10 numara yağla nakliye yapan kamyoncuların sesine,
feryadına kulak vermelidir diyor, tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 58inci maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
Yabancı plakalı taşıtların Türkiyede
geçerli sigortaları yoksa Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslara göre
Türkiye sınırına girişleri sırasında zorunlu mali
sorumluluk sigortası yapılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın İnan, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte
olan 606 sayılı Kanun Tasarısının 58inci maddesi
için vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Tasarının 58inci maddesi için vermiş
olduğumuz önergeyle madde metninin daha anlaşılır bir hâl
alması, madde metninin yazımından kaynaklanan
anlaşmazlığın giderilmesi amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, tasarı, kamuoyu gündemine
geldiği günlerde vergi ve sosyal güvenlik gibi amme
alacaklarının yeniden yapılandırılmasına
ilişkin hükümler taşımaktaydı. Ancak tasarının bu
faydalı ve masum görünen ilk hâli, Hükûmetin, kamuoyu baskısı
neticesinde yıllardır çıkaramadığı bazı
dayatmacı hükümlerin de tasarının içerisine eklenmesi sonucu
ortaya çıkmıştır. Buna göre, tasarı
başlangıçta yüz yirmi dokuz madde ve geçici yedi maddeden oluşurken
ek ve geçici maddeler ile iki yüz kırk yedi maddeye kadar
çıkarılmıştır.
Tasarı bu hâliyle Türkiye Cumhuriyeti yasama sürecinin
örneğine az rastlanacak şekilde otuz ayrı bakanlık ve
kuruluşun çalışma alanını ilgilendirmektedir. Daha
açık bir ifadeyle belirtmek gerekirse,
vatandaşlarımızın vergi ve sosyal güvenlik primi
aflarına dair beklentileri Hükûmet tarafından
kullanılmıştır. Tasarı bu hâliyle üst üste
yığılmış tuğlalara benzemektedir.
Tasarının içerisinde ve ilgilendirdiği kanunlar içerisinde
hiçbir sıkı bağ bulunmamaktadır.
Tasarının gündeme geldiği günden beri önemli
olanın, vatandaşlarımızın gelir düzeyini yükseltecek,
istihdamı artıracak yapısal önlemlerin alınması,
diğer bir ifadeyle vatandaşlarımızın
borçlarını düzenli ödeyebilir hâle getirilmesi olduğunu
defalarca gündeme getirdik. Birçok kanun teklifi vermemize rağmen hiçbir
zaman iktidar partisinden bunlara destek bulamadık. Hükûmetin sekiz
yıllık uygulamaları vatandaşlarımızın
kazançlarını düşürmüş ve onları borçlanmış
bir hâle getirmiştir, borçlarını ödeyemez hâle getirmiştir.
Görüşmekte olduğumuz tasarının masum
tarafı da borçlu vatandaşlarımıza borçlarını
ödeme noktasında kolaylık vadetmesidir. Tam da genel seçim sürecinde
gerçekleştirilmek istenen bu düzenleme, AKPnin sorunları çözme
değil de istismar etme alışkanlığının bir
yansımasıdır. Ekonomiyi adam gibi bir sisteme
kavuşturamazsanız bu çalışmaların hepsi yeniden
boşa gidecektir diye ifade etmek istiyorum.
Hükûmetin ekonomi politikaları
vatandaşlarımızı büyük bir borç batağının
içine sürüklerken, rakamlarla çizilen sanal cennetler tek tek
kararmaktadır. Bakınız, 25 Kasım 2010 tarihli Resmî
Gazetede parite hesabında gerçekleştirilen bir değişiklik
ile kişi başına millî gelir bir gecede 2.350 dolar artmıştır.
Kâğıt üzerinde yapılan bu artışların
vatandaşın cebine bir lira bile yansımadığı
apaçık bir gerçektir. Türkiyenin hangi yöresinde kişi
başına 10.500 dolar gibi bir millî gelir safsatası
vatandaşların cebine yansımaktadır? Her gittiğimiz
yerlerde bunları sormaktayız ancak aldığımız
cevap da hayır olmaktadır. Ancak masum düzenlemelerin arkasına
sığınarak zihnin arka, karanlık planlarından gelen
düzenlemelere de karşıyız ve milletimiz adına
karşı olmaya devam edeceğiz.
Bu kanun hazırlanırken vatandaşların önemli
bir kısmının beklentisi olan Ziraat Bankası, tarım
kredi, Halkbank ve esnaf kefalet neden bu tasarıdan
çıkarıldı ya da neden bunun içinde yoktur? diye sosyal
kesimlerce bu soru sorulmaktadır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; şu anda Türkiye ekonomisi zordadır ve
sıkıntılar yansımaktadır. Aslında,
baktığımızda, AKP hükûmetleri hayali rakamlarla milletin
algılamalarını değiştirmeye
çalışmaktadır. Türkiye borç batağında
çırpınırken Türkiye üretimden düşmüştür ve
sorunların kaynağı da tam da burada yatmaktadır. AKPnin
yanlış ekonomik politikaları sonucunda Türkiye üretemediği
için işsizlik cumhuriyet tarihinin zirvesindedir, esnaf perişan
olmuştur, çiftçi toprağını terk etmiş, sanayici
ithalatın karşısında çaresiz bir biçimde rekabetten
düşmüştür, çalışanlar tedirgin hâle gelmiştir.
Sonuç olarak, ne düzenlemeler yaparsanız yapın üretmeden
olmaz. Üretmek için de kurallarını doğru koymak ve bu kurallara
da Hükûmet tarafından gerekli uygulamaların yapılması
gerektiğini söylemek istiyorum.
Bu vesileyle çıkacak yasanın hayırlı ve
uğurlu olmasını temenni ederken önergemize de destek vermenizi
temenni ediyor, hayırlı akşamlar diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İnan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
59uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 59'uncu maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Oktay
Vural Mehmet
Günal |
Manisa İzmir Antalya |
Mustafa
Kalaycı Reşat
Doğru Kadir
Ural |
Konya Tokat Mersin |
E.
Haluk Ayhan |
Denizli |
"Trafik kazaları sebebiyle bütün resmi ve özel
sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları
sağlık hizmetleri bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup
olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
karşılanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 59 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Abdullah
Özer Mevlüt
Coşkuner |
Bursa Isparta |
"Madde 59- 2918 sayılı Kanunun 98 inci maddesi
başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Trafik kazasından kaynaklanan sağlık hizmet
bedellerinin ödenmesi
Madde 98- Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere
bağlı hastaneler ile diğer bütün resmi ve özel sağlık
kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet
bedelleri, kazazedenin genel sağlık sigortası yükümlüsü olup
olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından karşılanır.
Trafik kazalarına sağlık teminatı
sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan
primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı
paylarının % 12'sini aşmamak üzere, münhasıran bu
teminatın karşılığı olarak, Hazine
Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri
çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı,
sigorta şirketleri ve 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık
Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için Güvence Hesabı
tarafından prim tahsilatını izleyen 30 gün içinde Sosyal
Güvenlik Kurumuna aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta
şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı
belirlenebilir. Aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence
Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer ve
aktarımın yapıldığı yıl içinde Sosyal
Güvenlik Kurumunun bu madde kapsamında yaptığı harcamalar
yapılan aktarımlarla karşılaştırılarak karşılıklı
mahsuplaşma ve tahsilâta konu edilir. Hazine
Müsteşarlığının bağlı bulunduğu
Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu söz konusu
tutarı % 50'sine kadar artırmaya veya azaltmaya ya da yasal
oranına çekmeye yetkilidir.
Bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve Güvence
Hesabı tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi
halinde 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci
fıkrası hükmü uygulanır.
Sigorta şirketleri ve Güvence Hesabından Sosyal Güvenlik
Kurumuna aktarılacak meblağın belirlenmesi ve ödenmesi ile
sağlık hizmetleri için teminat sağlanan sigortaların
tespiti ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve
esaslar Maliye ve Sağlık Bakanlıkları ile Sosyal Güvenlik
Kurumunun görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca;
trafik kazası sebebiyle Sağlık Bakanlığına
bağlı sağlık kurumlarınca gerçekleştirilen tedavi
giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Sağlık
Bakanlığına yapılacak ödemeye ilişkin usul ve esaslar
ise Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı
tarafından müştereken belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 59uncu maddeyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde
söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde trafik kazalarından
kaynaklanan ve kusur durumuna göre sigorta şirketi veya kamunun bu tedavi
giderlerini karşılamada vatandaşların içine
düştüğü sıkıntıyı giderme açısından
önemli düzenlemelerden biri, dolayısıyla, genel sağlık
sigortasını da kabul ettiğimize göre, bu tedavilerin
karşılanmasındaki sıkıntıları giderme de
bizlerin görevi olsa diye düşünüyoruz. Ancak, burada zorunlu sigorta
poliçesi karşılığındaki yüzde 15 oranının
yüksek olduğunu ve yüzde 12ye düşürülmesini öneriyoruz.
Sigorta şirketlerinin prim tahsilatlarını ne kadar
süre içerisinde kuruma aktaracakları konusunda maddede bir
açıklık yoktu. Tahsilatı izleyen otuz gün içerisinde bunu
aktarmalarını öngörüyoruz.
Bir diğer konu ise bu aktarılan paralardan Sosyal
Güvenlik Kurumunun yıl içinde yaptığı tedavi giderlerinin
toplamı tahsil etmiş olduğu yüzde 12den farklı olması
durumunda, az veya çok durumuna göre, ilgili yılı izleyen yılda
tahsilata ve mahsuplaşmaya konu edilmesinin doğru
olacağını ve yüzde 50 artırım yetkisi verirken bunu
azaltma ve yasal orana çekme konusundan da yine Bakanlar Kuruluna yetki
verilmesinin doğru olacağını düşündük. Son
fıkrada da öngörülen esas ve usullerin belirlenmesi sırasında
Maliye Bakanlığının görüşünün
alınmasının da yerinde olacağını
değerlendirdik ve bu yönde bir önerge verdik.
Değerli milletvekilleri, şimdi, ilerleyen maddelerde,
61inci madde ve izleyen maddelerde çalışma yaşamını
düzenleyen konular yer almaktadır. Bu konuyla ilgili olarak komisyon
aşamasında da çalışma yaşamıyla ilgili
yapılan düzenlemelerin gerek Üçlü Danışma Kurulunda gerekse
sosyal taraflar arasında görüşülmeden ve bu mutabakata
varılmadan getirilmesinin doğru olmadığını ifade
ettik. Doğru olmayan bir şeyi daha ifade ettik: O da Plan ve Bütçe
Komisyonunda değil Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonunda bu konuların değerlendirilmesinin doğru
olacağını ifade ettik. Sayın Bakan, komisyon
aşamasında bu konuların sosyal taraflarla istihdam
stratejilerinin belirlenmesi için yaptıkları toplantılarda
geniş ölçüde değerlendirildiğini ve orada sosyal tarafların
görüşlerini ifade ettiklerini belirtti. Bu doğru olabilir. Sosyal
taraflar bu toplantılarda görüşlerini ifade ediyor olabilirler ancak
bu tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisine sevkinden önce yine de
sosyal taraflarla görüşüp onların mutabakatının
alınması uygun olurdu. Nitekim yaşadığımız
olaylar bu söylediklerimizin doğruluğunu bize bir kez daha
kanıtlamış oldu.
Bizim önerimiz -61inci maddeye gelmek üzereyiz ve
çalışma yaşamını ilgilendiren maddeler- uygun
görülürse, bu madde görüşülmeden önce, 61den önce bu
toplantının bu gece sonlandırılması ve torba
tasarının selameti, çalışma barışının
selameti ve milletin selameti için çalışma hayatına ilişkin
maddelerin geri çekilmesi, sosyal taraflarla görüşülüp ilgili komisyona
havale edilmesinin uygun olacağı düşüncemizi tekrar ifade
ediyor, bu vesileyle tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talep ediyorsunuz Sayın İnce.
Evet, yoklama talep eden arkadaşlarımı
yazayım: Sayın İnce, Sayın Öztürk, Sayın Özyürek,
Sayın Öztürk, Sayın Durgun, Sayın Korkmaz, Sayın Köse,
Sayın Ekici, Sayın Baratalı, Sayın Pazarcı, Sayın
Oksal, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Aydoğan, Sayın
Dibek, Sayın Özkan, Sayın Topuz, Sayın Arıtman, Sayın
Özer, Sayın Karaibrahim, Sayın Ağyüz, Sayın Hacaloğlu.
Sayın milletvekilleri, yoklama için bir dakika süre
vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
(Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 59uncu maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
Trafik kazaları sebebiyle bütün resmi ve özel
sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları
sağlık hizmetleri bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup
olmadığına bakılmazsızın Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından karşılanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Doğru, buyurun.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 59uncu maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Önergemizle Trafik kazaları sebebiyle bütün resmî ve özel
sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları
sağlık hizmetleri bedelleri kazazedelerin sosyal güvencesi olup
olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından karşılanır. denilmektedir.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde trafik kazaları sonucu
hayatını kaybeden insanlarımızın sayısı
maalesef giderek artmaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsü
söylemlerine, araştırmalarına göre yılda yaklaşık
olarak 12 bin insanımız canını kaybetmekte, on binlerce
insan da maalesef yaralanarak sakat kalmaktadır.
Kazalarla terörden ve savaşlardan daha fazla
insanımızı kaybediyoruz. Çok büyük mal varlığı da
beraberinde kaybediliyor. Ülke olarak bu konuya mutlaka ama mutlaka çözüm
bulmak mecburiyetindeyiz. Bu durum, öncelikli olarak bütün
kurumlarımızın ve bütün insanlarımızın hepsinin asli
görevi olarak değerlendirilmelidir. Torba kanun içerisine konulan bu
maddeyle uzun zamandır mağduriyet yaşayan
insanlarımızın sorunu, geç kalınarak, bir nebze çözülüyor.
Trafik kazası geçiren insanı insanlığın
gereği en yakın sağlık kuruluşuna bir an önce
ulaştırmamız gereklidir. Yaralanan insan da bir an önce
kendisine tıbbi müdahale yapılmasını, tedavisinin de
beraberinde olmasını ister. Kaza geçiren insanın yanında
yakınları da panik içerisinde oldukları için, bu insanlar
Sosyal güvenliği nedir, Masrafları nasıl
karşılayacaksınız? sözlerinden şiddetli bir
şekilde rahatsız olurlar. Kaza hâlinde, acil servisler hastaya derhâl
müdahale etmeli ve görevini yapmalıdır. Ortaya çıkan bütün
masrafların da, trafik sigortasını yapan şirketlerden
beklenilmeden, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenmesi doğru
olacaktır. Kesilen paralar Sosyal Güvenlik Kurumunda toplanmalı,
özel, kamu, sağlık kuruluşlarına olan masraflar da
ödenmelidir. Kaza geçiren insana da para sorulmamalı, insanımıza
değer verilmelidir.
Önergemizle biz, trafik kazaları sebebiyle yaralanan
insanların herhangi bir kuruluşa bağlı olduğuna
bakılmadan masraflarının ödenmesinin gerekli olduğuna
inanıyoruz. Ancak, tabii, bunun yanında, özellikle bir konu da
önemlidir ki -AKP İktidarı zamanında
çıkarılmıştır- insanlarımız, fakir insanlar
mağdur olmaktadırlar, hasta insanlarımızdan
sağlık katkı payları alınmaktadır.
Sağlık katkı paylarının verilemediği durumlar da
vardır. Bakınız, yeşil kartlılar da dâhil olmak üzere,
bu insanların hepsinden sağlık katkı payları
alınıyor. Ancak, şu da bir gerçektir ki, emeklilerimiz, hatta
emeklilerimizin dışında fakir insanlarımız, yeşil
kartlı olan insanlar, sağlıkla ilgili olarak katkı
paylarının alınmasından dolayı bazen hastaneye gitmekten
imtina ediyorlar. İşte, AKP İktidarında konulmuş olan
bu yanlışın mutlaka düzeltilmesi gerekiyor.
İşte, daha önceki zamanlarda trafik kazası geçiren
insanlar hastanelere gittikleri zaman herhangi bir sağlık
kuruluşuna bağlı olmaksızın onlar tedavi edilir ve de
onların faturaları Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilir, ödenirdi ama
Sosyal Güvenlik Kanunu çıkarılırken bu maddeler konulmuş ve
ondan sonrasında da şu ana kadar bir mağduriyet
yaşanmış ve bir karışıklık ortaya
konulmuştur. Ancak geç de olsa çıkarılması uygun olan bu
kanunun acaba bu zamana kadar neden bekletilmiş olduğunu da hep
beraber düşünmek mecburiyetindeyiz.
Sayın milletvekilleri, insanlarımız trafik
kanunlarını tam olarak bilmiyorlar. Kaza tutanağı
nasıl tutulur?, Kaza sigortası neleri kapsar?, Trafik
cezaları nedir?, Nasıl itiraz edilir? bunları bilmiyoruz.
İçişleri Bakanlığı olarak TV kanalları
vasıtasıyla yeni Trafik Yönetmeliği kamuoyuna mutlaka
anlatılmalıdır. Trafik kazası sonucu yaralanan ve hastaneye
kaldırılarak tedavi altına alınan kazazedelerin, kanuna
göre, tedavi için ücret ödememesi gerekmektedir. Ancak, bazı hastaneler
Yapılacak müdahale ve tedavi ücretlerini ödeyeceğinize dair şu
belgeyi imzalayın. teklifi yapıyorlardı. Hasta da zaten panik
içinde Beni tedavi etmeyecekler. korkusu ile belgeyi derhâl imzalamak
durumunda kalıyor. Hâlbuki vatandaş haklarını bilse
kendisini savunacak ve bu durumla da karşılaşmayacaktır.
Bunun gibi birçok konuları da beraberinde bilmiyoruz.
Yine örnek olarak arabanıza bir araç çarptı, maddi hasar
var, çarpan arabanın da sigortası yok, sürücünün de ehliyeti yok
yahut da kazaya sebep olan aracın sigortası bilinmiyor, faili meçhul.
Kaza geçiren sigortasız yurttaşların ve faili meçhul
kazaların oluşturduğu hasarların masraflarını
Garanti Sigorta Fonu karşılıyor, hâlbuki biz bunları
bilmiyoruz. Bunun gibi birçok konunun İçişleri
Bakanlığı tarafından anlatılması gereklidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Doğru, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
60ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
60'ıncı maddesinin ek madde 16'da geçen % 30'u" ibaresinin
"% 35" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız Sehahat
Tuncel Şerafettin
Halis |
Batman İstanbul Tunceli |
Ufuk
Uras Akın
Birdal Hamit
Geylani |
İstanbul Diyarbakır Hakkâri |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 60 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Metin
Arifağaoğlu Vahap
Seçer Mevlüt
Coşkuner |
Artvin Mersin Isparta |
"Madde 60- 2918 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 16- Belediyeler tarafından karayollarında can
ve mal güvenliğini sağlamak, düzenli ve güvenli trafik
akışını temin etmek amaçlarına hizmet etmek üzere
kurulmuş veya kurulacak elektronik sistemlerin Emniyet Genel
Müdürlüğünce trafik ihlallerinin tespiti amacıyla
kullanılması durumunda, aylık dönemler hâlinde yapılan
tespitlere dayanılarak düzenlenen trafik idari yaptırım karar
tutanaklarında yer alan trafik idari para cezasının % 40'ı
oranındaki tutar, izleyen ayın sonuna kadar Emniyet Genel
Müdürlüğü bütçesinden ilgili belediyelere sistem kullanımı
hizmet bedeli olarak ödenir.
Bu madde kapsamında hizmetinden yararlanılacak
elektronik sistemlerin taşıması gereken teknik özellikler,
kurulması gereken yerler ve belediyelerle yapılacak protokollere
ilişkin diğer şartlar ile maddenin uygulamasına
ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Emniyet Genel
Müdürlüğünce müştereken belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 60 ıncı maddesinin çerçeve cümlesinin
2918 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde ve geçici madde
eklenmiştir şeklinde değiştirilerek 60 ıncı
maddesinde yer alan trafik ibaresinden sonra gelen idari para
cezasının % 30u oranındaki tutar ibaresinin tahsil edilen
idari para cezasının % 40ı oranındaki tutar olarak
değiştirilmesini ve aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Atila
Kaya Mustafa
Kalaycı Metin
Ergun |
İstanbul Konya Muğla |
E. Haluk
Ayhan M. Akif
Paksoy Oktay
Vural |
Denizli Kahramanmaraş İzmir |
D. Ali
Torlak Erkan
Akçay |
İstanbul Manisa |
Geçici Madde- Araç tescil ve trafik belgesinde hususi yolcu
taşımacılığında kullanım amacıyla tescil
edilmiş araçların, 31/12/2014 tarihine kadar ticari yolcu
taşımacılığında
kullanıldığının tespiti halinde, araç sahibi 10.000
Türk Lirası para cezası ile cezalandırılır, aracı
kullananın sürücü belgesine 90 puan ceza verilir. İkinci defa tespiti
halinde; araç sahibi 20.00 Türk Lirası para cezası ile
cezalandırılır, sürücü belgeleri bir yıl süreyle geri
alınır. Üçüncü defa tespiti halinde, araç sahibi 30.00 Türk
Lirası para cezası ile cezalandırılır ve araç bir
yıl süreyle trafikten men edilir, sürücü ise üç aydan altı aya kadar
hapis cezasıyla cezalandırılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kaya, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ATİLA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 60ıncı maddesiyle
ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, vermiş olduğumuz bu
önergeyle korsan taksi kullanımının önlenmesi ya da bunun
caydırılması amaçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bugün ülkemizde 75 bin ticari taksi
bulunmaktadır. Özellikle İstanbulu dikkate
aldığımızda, yaklaşık 18 bin ticari taksi
İstanbulda faaliyetlerini devam ettirmektedir ve bu ticari taksilerde de
yaklaşık 35 bin şoför esnafımız bu vesileyle ailesinin
ve kendisinin geçimini temin etmektedir.
Değerli arkadaşlar, daha önce bizim bu konuyla ilgili
olarak bir kanun teklifimiz vardı, maalesef reddedildi bu kanun
teklifimiz. Bugün şöyle bir tablo vardır: Bir tarafta, herhangi bir
ticari yükümlülüğü olmayan, herhangi bir vergiye bağlı
bulunmayan ve korsan olarak faaliyetini devam ettiren ve
baktığımız zaman da sayıları her geçen gün biraz
daha artan bir kesim vardır. Diğer tarafta ise her türlü ticari
yükümlülük altında olan, vergilerini düzenli bir şekilde ödeyen ya da
ödeme gayreti içerisinde olan taksici esnafımız vardır ve bir
haksız rekabet durumu söz konusudur.
Eğer herhangi bir korsan taksi bu faaliyetinden dolayı
gözaltına alındığında ya da
yakalandığında, mevcut kanunlarımıza göre buna
verilecek ceza yaklaşık 537 Türk lirası cezayla beş gün
trafikten men cezasıdır ve dolayısıyla bu ceza gereken
caydırıcılığı ortaya koyamamaktadır. Onun
için biz, bu kanun teklifini vermek suretiyle, hiç olmazsa, çok zor
şartlar altında, bazen hayatları pahasına bir kamu, amme
hizmeti gören bu taksici esnafımızın bir anlamda bu sıkıntılarını
gidermek istedik. Bunun için bu önergemizi desteklemenizi istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, özellikle bu konuyla ilgili olarak
Sayın Bakanın, Avrupa Birliği ilişkilerinden sorumlu Devlet
Bakanının, taksici esnafıyla yapmış olduğu bir
toplantıda şöyle bir tespiti var, Sayın Bakan: AB yolundaki bir
ülkede korsan taksicilik olmaz. Demokrasiyi ve dünya etik
standartlarını benimsemiş bir hükûmetin korsan taksiye göz
yumması abesle iştigaldir. demiştir.
Şimdi, bunu dikkate aldığımızda,
gerçekten de biraz önce ifade ettiğim gibi hem bir haksız rekabet
olan hem de zor şartlarda hayatlarını devam ettirmek
mecburiyetinde kalan taksici esnafımızın durumunu dikkate
aldığımızda, yüce Meclisin, Sayın Bakanın da dile
getirmiş olduğu bu abesle iştigal durumuna bir son vermesi ve
korsan taksilerle ilgili vermiş olduğumuz bu önergeyi kabul etmek
suretiyle bu durum konusunda bir caydırıcılık ortaya
koymasını bekliyoruz.
Yine bu vesileyle bir hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum
değerli milletvekili arkadaşlarım. Bu maddeyle ilgili
konuşmadan önce arayan taksici esnaflarımızdan şöyle bir
şikâyet bize iletilmiş bulunmaktadır: Özellikle bu kanun
tasarısının daha önce kabul edilen 51inci madde, ona
bağlı ek 6ncı maddesinde bu taksici esnaflarımızın
sigortalılık durumu düzenlenmişti ama henüz yürürlüğe
girmediği için bu madde -yani çok kısa bir zaman içerisinde
muhtemelen yürürlüğe girecek ama- bu arada taksici esnafımıza
yönelik çok sıkı kontrollerle 3 bin lira, 6 bin liraya varan
birtakım cezaların kesildiği bu esnaflarımız
tarafından dile getirilmişti ve var olan mağduriyetlerin üzerine
ilave mağduriyetler oluşturulduğu hususu dile getirildi.
Dolayısıyla biraz önce yine ifade edildiği gibi bu
esnaflarımızın, özellikle dar gelirli ve geçimini alın
teriyle devam ettirmek durumunda olan sosyal kesimler açısından her geçen
gün biraz daha ağırlaşan hayat şartlarını dikkate
aldığımızda bu esnaflarımızın, taksici
esnaflarımızın bu mağduriyetinin giderilmesi
noktasında getirmiş olduğumuz bu önergenin kabulünü diliyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaya, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın
60 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
"Madde 60- 2918 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 16- Belediyeler tarafından karayollarında can
ve mal güvenliğini sağlamak, düzenli ve güvenli trafik
akışını temin etmek amaçlarına hizmet etmek üzere
kurulmuş veya kurulacak elektronik sistemlerin Emniyet Genel
Müdürlüğünce trafik ihlallerinin tespiti amacıyla
kullanılması durumunda, aylık dönemler hâlinde yapılan
tespitlere dayanılarak düzenlenen trafik idari yaptırım karar
tutanaklarında yer alan trafik idari para cezasının % 40'ı
oranındaki tutar, izleyen ayın sonuna kadar Emniyet Genel
Müdürlüğü bütçesinden ilgili belediyelere sistem kullanımı
hizmet bedeli olarak ödenir.
Bu madde kapsamında hizmetinden yararlanılacak
elektronik sistemlerin taşıması gereken teknik özellikler,
kurulması gereken yerler ve belediyelerle yapılacak protokollere
ilişkin diğer şartlar ile maddenin uygulamasına
ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Emniyet Genel
Müdürlüğünce müştereken belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Arifağaoğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
METİN ARİFAĞAOĞLU (Artvin) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; medyamızın torba yasa
olarak isimlendirdiği 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 60ıncı maddesi için verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kara yollarında trafik
akışını güvenlik altına almak için, biliyorsunuz,
kameralı sistemler kullanılmaktadır. Belediye hudutları
içinde belediyelerin bütçesi tarafından kameralı sistem
yapıldığı takdirde, sistem kullanımı hizmet
bedeli olarak belediyelere, kesilen cezaların yüzde 30u reva
görülmüş 60ıncı maddeyle. Oysa biz, değişiklik
önergemizle, belediyelere verilecek payı yüzde 30 olarak uygun bulmuyoruz
ve yüzde 40 olmasını arzu ediyoruz ve bu konuda da yüce heyetinizden
destek istiyoruz. Ancak, ben, daha önemli bir konuyu dikkatlerinize sunmak
istiyorum, özellikle grup başkan vekillerinin dikkatine sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, çeşitli borçları, vergi
borçlarını kolaylaştıran bir yasa tasarısı
üzerinde duruyoruz günlerdir ancak Kamulaştırma Yasasından
kaynaklanan mağduriyetler vardır. Bu mağduriyetler neler
derseniz, süremizin içinde bunu size aktarmaya çalışacağım.
Biliyorsunuz, ülkemizde depolamalı barajlar
yapılıyor. Bu depolamalı barajlardan dolayı büyük
kamulaştırmalar yapılmıştır. Örneğin,
Artvinde de üç adet baraj için büyük kamulaştırmalar
yapılmıştır. Muratlı Barajı üretime 2005te
geçmiştir. Muratlı Baraj gölü 16 kilometre uzunluğundadır.
Bu 16 kilometre içindeki köyler, mahalleler
kamulaştırılmıştır.
Yine, Borçka Barajı
Baraj gölü uzunluğu 25
kilometredir. Bu 25 kilometre içinde bu havzada köyler, mahalleler ve Çoruh
Vadisinde bulunan araziler kamulaştırılmıştır.
Yine, Deriner Barajı
Baraj gölü yaklaşık 40
kilometre olacak, burada da birçok köy, mahalle
kamulaştırılmıştır. Bu
kamulaştırmalardan dolayı mağduriyet vardır.
Mağduriyet nedir? Bunları size izah etmeye çalışayım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz yeni
Kamulaştırma Yasasına göre, kamulaştırmayı
yapacak idare -ki burada Devlet Su İşleri- gidiyor, vatandaşa
Senin yerini şu değerden almak istiyorum. diyor. Vatandaş Ben
bu değeri kabul edemiyorum. diyor ve ilgili kuruluş, Devlet Su
İşleri yerel mahkemeye gidiyor ve vatandaşın yerinin
değerinin tespitini istiyor. Mahkeme bu yerin tespitini bilirkişi
vasıtasıyla, mahkeme kararıyla tespit ediyor. Örneğin,
diyelim 50 lira. Mahkemenin 50 lira olarak tespit ettiği bedeli Devlet Su
İşleri ödüyor ve ayrıca da diyor ki, bu bedel fazladır ve
temyiz ediyor, Yargıtaya geliyor. Aradan iki, üç sene geçiyor,
Yargıtay bu değeri yüksek buluyor, bozuyor. Dosya tekrar yerel
mahkemeye gidiyor, yerel mahkemeden tekrar bilirkişi değişti,
hâkim değişti, savcı değişti, tekrar duruşmalar
başlıyor ve aradan dört, beş sene geçtikten sonra örneğin
40 liraya indiriyor bunu. Burada 10 liralık bir azalma var.
Vatandaşın da 3 bin metrekare yeri varsa 30 bin lira borçlu
çıkıyor. Tekrar Yargıtaya geliyor, Yargıtay bu defa
onaylıyor ve vatandaşa ödeme emri çıkıyor.
Şimdi burada vatandaşın kusuru nedir? Kim tespit
etti yerin değerini? Mahkeme. İkinci defa kim tespit etti? Yine
aynı mahkeme. İkinci defa değer düştü. Şimdi Artvinde
birçok vatandaş borçlu durumdadır, icralık durumdadır.
Talep edilen durum nedir? Bize diyorlar ki: Milletvekilim, biz
anaparayı ödeyelim ama bunun faizlerinden bizi kurtarın. Niye
faizlerinden kurtulmak istiyor? Anapara 30-35 bin, faiz 55-60 bin. Niçin öyle
oluyor? Geçmişte, biliyorsunuz, 2002, 2003, 2004 yıllarında
faizler yüksekti, o zamanın faizleriyle çarpılıyor ve
vatandaşlar mağdur oluyor.
Ben, Sayın Canikli, özellikle size bu durumu
aktarmıştım, diğer grup başkan vekillerinden de
istirham ediyorum, bunu bu yasa tasarına dercedelim ve mutlaka bu
mağduriyeti önlememiz lazım. Bu, yüce Meclise düşen bir
görevdir, bunu özellikle hatırlatmak istedim. Bana ayrılan zaman
içinde de bunları bu kadar size aktarmakla yetiniyorum.
Değerli milletvekilleri, bize gelen haberlere göre, Devrimci
İşçi Sendikaları veya diğer Türk-İş
İstanbuldan hareket ediyor, buraya geliyor, yollarda durduruluyor. Bunun
adı demokrasi değildir, dikkatinizi çekiyorum. İlgili bakanlar,
lütfen bunu önleyin, bu durumun önüne geçin.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sadece İstanbul değil,
Türkiye'nin her yerinde yapıyorlar bunu.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arifağaoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
60'ıncı maddesinin ek madde 16'da geçen % 30'u" ibaresinin
"% 35" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile hâlihazırda büyük oranda
belediyeler tarafından yürütülen ve sağlanan elektrik sistemlerle
ilgili Trafik Emniyet Müdürlüğünden aktarılması öngörülen
bütçenin artırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.02
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 00.17
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 57nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, tasarının 61inci maddesi üzerinde üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 61 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Abdullah
Özer Mevlüt
Coşkuner Şevket
Köse |
Bursa Isparta Adıyaman |
"Madde 61 - 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî
Eğitim Kanununun 3 üncü maddesinin (j) bendine "orta öğretim
kurumları" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve mesleki ve teknik
eğitim yapan fakülte ve yüksek okullar" ibaresi
eklenmiştir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 61'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Oktay
Vural Mehmet
Günal |
Manisa İzmir Antalya |
Ahmet Duran
Bulut E. Haluk Ayhan Kadir Ural |
Balıkesir Denizli Mersin |
Mustafa
Kalaycı |
Konya |
"Madde 61- 5.6.1986 tarihli ve 3308 Sayılı Mesleki
Eğitim Kanununun 3'üncü maddesinin (j) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"j) "Mesleki ve Teknik Eğitim Okul ve
Kurumları" mesleki ve teknik eğitim alanında, diplomaya
götüren orta öğretim kurumları ve mesleki ve teknik eğitim yapan
yükseköğretim kurumları ile belge ve sertifika
programlarının uygulandığı her tür ve derecedeki örgün
ve yaygın eğitim-öğretim kurumlarını;"
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
61'inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız Sebahat
Tuncel Şerafettin
Halis |
Batman İstanbul Tunceli |
Ufuk
Uras Akın
Birdal Hamit
Geylani |
İstanbul Diyarbakır Hakkâri |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişikli ile kamu yetkisinde dâhilinde olan
işlemlerin özel sektöre devredilmesinin engellenmesi
amaçlanmıştır. Esas olarak trafik denetimin özel sektöre havale
edilmesinin önünü açacak girişimlerin başında gelen bu düzenleme
kabul edilebilir değildir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 61'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 61- 5.6.1986 tarihli ve 3308 Sayılı Mesleki
Eğitim Kanununun 3'üncü maddesinin (j) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"j) "Mesleki ve Teknik Eğitim Okul ve
Kurumları" mesleki ve teknik eğitim alanında, diplomaya
götüren orta öğretim kurumları ve mesleki ve teknik eğitim yapan
yükseköğretim kurumları ile belge ve sertifika
programlarının uygulandığı her tür ve derecedeki örgün
ve yaygın eğitim-öğretim kurumlarını;"
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bulut, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ilgili yasanın ilgili maddesinde vermiş
olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye gibi gelişmekte olan
ülkelerde, sanayinin ihtiyacı olan ara insan gücünü yetiştirmek
adına mesleki ve teknik eğitime mutlaka önem verilmesi gerekmektedir.
Türkiye, eğitim sistemini yeniden gözden geçirmelidir. Bugün, 100 binleri
aşan üniversite mezunlarının genelde sosyal branşlarda
üniversiteyi bitirip daha sonra istihdam imkânı bulamama
değerlendirmesini göz önünde bulundurarak, ortaöğretimden
başlamak üzere mesleki eğitime, çıraklık eğitimine
büyük ağırlık vermek gerekmektedir. Torba yasa, meslek
liselerinin stajyer maaşlarını düşürmektedir. Oysa, gençler,
çoğu zaman, günde on bir saat sağlıksız şartlarda ve
güvencesiz bir çalışma ortamı içerisindedirler. 3308
sayılı Mesleki Eğitim Kanununun Meslek eğitimi gören
öğrenci aday, çırak ve çırağa yaşına uygun asgari
ücretin yüzde 30undan aşağı ücret ödenmez. ifadesi yerine
Asgari ücretin net tutarının yüzde 30undan aşağı
ücret ödenmez. ifadesi getiriliyor. 2011 yılı asgari ücretine göre
öğrenciler 238 lira yerine artık 188 lira maaş alacaklar.
Liselerin staj yaptıkları iş yerlerindeki ağır
çalışma şartları da yeniden gözden geçirilerek maaş
düzenlemesinin yeniden yapılması gerekmektedir. Meslek liselerinde
öğrenciler son sınıfta iki gün okula, üç gün ise
alanlarında işletmede staj görüyorlar. Ucuz iş gücü olarak
görülen gençler işçilerin yerine kendi alanları olmayan konularda
uzun saatler çalıştırılıyorlar.
Eğitim sistemi üzerinde yıllardır sürdürülen
kısır çekişmeler mesleki ve teknik eğitime büyük darbe
vurmaktadır. Bu durum da en çok ihtiyaç duyulan eğitimli iş
gücünü iş dünyasına sunma fırsatının
kaçırılmasına ve sonuçta işletmelerde nitelikli iş
gücü açığının had safhaya ulaşmasına sebep
olmaktadır. Mesleki ve teknik eğitime devam edenlerin oranı
gelişmiş ülkelerde yüzde 65 iken Türkiyede yüzde 40lar
civarındadır. Katsayı değişikliği yapılmadan
önce bu oran ülkemizde de aynı şekildeydi. Fakat insanların
elinden üniversiteye girme hayali alınınca o zaman gençlerimiz daha
sonra üniversiteye girebilmek için düz liseleri tercih ettiler ve bu oran
tersine döndü. Üniversitelerimizin de kapasiteleri sınırlı
olduğu için her isteyen istediği yere giremedi ve sonuçta elimizde
milyonlarca düz lise diplomalı işsiz stoku oluştu. Elbette bu
oranın tekrar düzeltilmesi ve gelişmiş ülkelerdeki şekle
getirilmesi, meslek eğitiminin kalite kazanması için belli bir süre
ve uygun stajyerlere ihtiyaç vardır.
Ülkemizin ihtiyaçları göz önünde tutularak eğitim ve
istihdam şuuru acilen benimsenmelidir. Teknolojik gelişmelerin yeni
meslek alanlarında ortaya çıkardığı ihtiyaç dikkate
alınarak eğitimde yeni branşlara yer verilmelidir. İşletmelerin
en önemli sıkıntıları arasındadır ara eleman bulmak
ancak çırakların sağlık yardımının
kaldırılmış olmasından dolayı da büyük
sıkıntılar yaşanmaktadır. Çıraklık
eğitim merkezleri ile meslek liseleri en önemli ara eleman
kaynağıdır. Her açıdan bu kesimleri desteklemek gerekirken,
sosyal güvenlik maalesef dar ve mesnetsiz yorumlarla çırakları ve
meslek liselileri mağdur etmektedir. Çıraklık eğitim
merkezlerinde elektrik, elektronik, torna tesviye bölümlerindeki
öğrencilerin teorik eğitimleri verilip
Yani birçok sorunlar
bulunmaktadır. Bu sorunların düzenlenmesi için gayret gösterilmeli.
Genel sağlık sigortası yazsaydı bu yasada,
sağlık hizmeti verilebileceğini, ancak hastalık
yazdığı için SGKnın bu yardımı
yapmadığını belirtmektedirler. Sosyal Güvenlik
Yasasının bunlarla ilgili bölümlerinin yeniden gözden geçirilmesi
gerekmektedir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bulut.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
BAŞKAN Yoklama mı istiyorsunuz Sayın İnce?
MUHARREM İNCE (Yalova) Evet.
BAŞKAN Sayın İnce, Sayın Özyürek, Sayın
Köse, Sayın Öztürk, Sayın Atay, Sayın Coşkunoğlu,
Sayın Baratalı, Sayın Soysal, Sayın Arıtman,
Sayın Ekici, Sayın Dibek, Sayın Karaibrahim, Sayın Ali Rıza
Öztürk, Sayın Hacaloğlu, Sayın Seçer, Sayın Aydoğan,
Sayın Ağyüz, Sayın Korkmaz, Sayın Özkan, Sayın Oyan,
Sayın Oksal, Sayın Pazarcı, Sayın Sönmez.
Sayın milletvekilleri, yoklama için bir dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 61 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
"Madde 61 - 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî
Eğitim Kanununun 3 üncü maddesinin (j) bendine "orta öğretim
kurumları" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve mesleki ve teknik
eğitim yapan fakülte ve yüksek okullar" ibaresi
eklenmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Köse, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge hakkında söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinize
saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, verdiğimiz önergeyle düzenlenen
madde 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda düzenleme
yapmaktadır. Burada orta öğretim kurumları diye bir ibare
geçmektedir. Ancak maddenin netlik kazanabilmesi için mesleki ve teknik
eğitim yapan fakülte ve yüksekokullar diye maddeye ekleme
yapılmalıdır.
Değerli arkadaşlar, her şeyden önce bu yasanın
yapılışı konusunda Cumhuriyet Halk Partisi olarak
itirazlarımız vardır, şöyle ki: İlgili ilgisiz birçok
konuda değişiklikler getiren düzenlemeleri aynı torbaya tıkıştırarak
kanun yapmak sağlıksız bir yöntemdir. Öte yandan, bu yöntemin bu
denli sık uygulanması yüce Meclisin iradesini hiçe saymak anlamı
taşımaktadır. Yani bu yöntem yüce Meclisi bir oy verme makinesi
ve Hükûmet tasarılarını onaylama mercisi hâline getirmektedir.
Ayrıca, Meclisimizin ilgili komisyonlarına havale edilmeden, komisyonun
görüşleri alınmadan pek çok madde tasarıya eklenmiştir.
Bu torba kanunu birçok bakanlık ve kuruluşu ilgilendiren
düzenlemeler içermektedir. İçinde ceza affı vardır, üniversite
affı vardır, oluşturulan kadrolar vardır, iş
yaşamını ilgilendiren hükümler vardır, Hükûmete yetki veren
düzenlemeler vardır. Yine, Kabahatler Kanunundan tutun, Yeraltı
Suları Hakkında Kanuna kadar daha sayamadığımız
birbirleriyle ilgisiz pek çok konuda düzenlemeler vardır. Anlayacağımız
Hükûmet torbayı bir çorbaya çevirmiştir.
Sayın milletvekilleri, bundan beş ay önce Hükûmet,
ayrıca, aynı böylesi bir anlayışla birbiriyle ilgisiz pek
çok konuyu içeren bir torbayla halkımızın önüne gelmişti.
Peki, bir bakalım, ne vardı bu torbanın içinde? Bu torbanın
içinde 12 Eylülle hesaplaşma vardı. Şimdi soruyorum sizlere:
Aradan bu kadar zaman geçti, kiminle hesaplaştınız? Hükûmetin
aslında yasayı bu hâle getirmesinin nedeni ülkeyi kötü yönetmesidir.
Ülkemizin her yerinde kötü şartlarda yurttaşlarımızın
yaşadığını televizyonlarda ve gazetelerde görmekteyiz.
Bakınız, geçenlerde açlıktan bir bebek öldü, hem de herkesin
gözü önünde. Sorarım size, bebeğin açlıktan ölmesini nasıl
açıklayacaksınız? Aslında, bu olayın tek sorumlusu AKP
Hükûmetidir.
Sayın milletvekilleri, başka bir konu ise AKP İktidarı
döneminde, hem tutuklu hem de hükümlü sayısında ciddi bir
artış dikkat çekmektedir. 2005te 56 bin civarında olan tutuklu
ve hükümlü sayısı 2010 yılında 120 bini
aşmıştır. Yine, benzer bir biçimde, hacze
uğrayanların, kredi kartı kullananların, işsizlerin ve
yoksulların sayısı artmıştır. Tüm bu
çarpıcı artışların sebebi hiç şüphesiz dokuz
yıllık AKP İktidarının yanlış
politikalarıdır.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede 46,1 milyon kredi
kartı kullanıcısı bulunmaktadır ve kredi kartına
uygulanan faizler artık sosyal bir patlamaya neden olacak boyutlara
ulaşmıştır. Aslında bu sorunun temelinde ise
ekonominin kötü gidişinin olduğunu unutmamalıyız.
Sayın milletvekilleri, yine, AKP İktidarı sayesinde
yirmi beş yıldır ilk kez ve ne yazık ki donmuş et
ithalatı yapmaya başladık. Besicilikte yaprak dökümü
yaşanıyor ve besicilik bitme noktasına doğru gidiyor.
Bakınız, 2003te 42 milyon küçük ve büyükbaş
hayvanımız var iken, bugün bu sayı 37 milyona düşmüştür.
Peki, soruyorum tekrar sizlere: Bu durumu nasıl izah edeceksiniz?
Bu sizin vicdanlarınızı rahatsız etmiyor mu?
Şimdi, siz et ithal edeceksiniz, kendi insanına
dünyanın en pahalı etini yedireceksiniz, en pahalı benzini
kullandıracaksınız ve bir de kalkıp bu tabloda Türkiyenin
kalkınmışlığından bahsedeceksiniz.
Değerli arkadaşlarım, Başbakan
Tıksırıncaya kadar içiyorlar. sözü için, sinirli olduğunu
ve o nedenle bunu söylediğini belirtmişti. Şimdi Sayın
Başbakana sormak istiyorum: Siz hiç sarrafın
bağırdığını duydunuz mu Sayın Başbakan?
Kıymetli malı olanlar bağırmaz çünkü insan
bağırırken düşünemez, düşünemeyenler hep kavga hâli
içindedirler.
Sayın milletvekilleri, şu anda Türkiyenin her
tarafında haklı taleplerini dile getirmek için yola çıkan
işçi, emekli kardeşlerimizin yolları kesilmektedir ve bu
yanlış uygulamayı yaptıran faşizan, antidemokratik
uygulamaları protesto ediyor. Önergemizin kabul edilmesini diliyor, yüce
Meclisi yine en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köse.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
62nci madde üzerinde üç adet önerge vardır.
Son iki önerge aynı mahiyette olduğu için birlikte
işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 62nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Mustafa
Özyürek Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İzmir
İstanbul Malatya |
Hulusi
Güvel Bülent
Baratalı Şevket
Köse |
Adana İzmir Adıyaman |
Madde 62- 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununun 18
inci maddesinin birinci ve beşinci fıkraları ile 23 üncü ve 24
üncü maddelerinde yer alan Yirmi ibaresi onbeş şeklinde, 18 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan yirmiden ibaresi
onbeşten şeklinde değiştirilmiş ve 18 inci
maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Bu maddede belirtilen onbeş personel sayısını
on personele kadar indirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 62 inci maddesinin ikinci
fıkrasının Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan Oktay
Vural |
Manisa Denizli İzmir
|
Kadir
Ural Mehmet
Günal Mustafa
Kalaycı |
Mersin
Antalya Konya |
Alim
Işık |
Kütahya |
Diğer önergenin imza sahipleri:
Bengi
Yıldız Sebahat
Tuncel Şerafettin
Halis |
Batman İstanbul Tunceli |
Ufuk
Uras Akın
Birdal Hamit
Geylani |
İstanbul Diyarbakır Hakkâri |
BAŞKAN Son iki önergeyi birlikte işleme alıyorum.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; gecenin bu vaktinde hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önergeyle ilgili konuşmama geçmeden önce, seçim bölgem
Kütahyanın Dumlupınar ilçesi Ağaçköyde yaşayan,
yetmiş üç yaşındaki şeker hastası Mustafa Köse isimli
vatandaşımızın Sayın Bakanımıza iletmemi
söylediği mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum. Kendisi,
25 Ocak tarihinde, normalde 300-350 sınırlarında olan
şekerinin 57ye düştüğünü ve bu şekerini ölçmek için
kullanılan şeker ölçme çubuğunu parasıyla almak zorunda
kaldığını, verdiği paradan çok daha
fazlasını
100 kilometre uzakta bulunan Kütahya il merkezindeki
Sosyal Güvenlik Kurumundan almak için gitmeye mecalinin
olmadığını, bunun bir insanlık ayıbı
olduğunu ve lütfen buna bir an önce Sayın Bakanın çözüm
bulmasını talep ettiğini iletmek istiyorum. Bu hastayı
yakından tanıyan bir kişi olarak, son derece samimi olduğuna
ve şu anda da bizleri dikkatle izlediğine inanıyorum.
Dolayısıyla, bu konu geçen hafta da dile geldi, Sayın Bakan
çözüleceği sözünü verdi ama ne yazık ki bu hastamız maalesef,
kendi ilçesi de küçük olduğu için, bu çubuğu bulamamış, ta
Tavşanlıda tanıdığı bir eczacı
arkadaşından ödünç çubuk getirtmiştir. Bu önemli konuyu sizlerle
paylaşmak istedim.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün Türkiye gündeminin en
önemli problemini oluşturan işsizlik sorununa karşılık
geçmişte kalan altmış bir maddenin nasıl bir çözüm
getirdiğini vicdanlarınızda tartmanızı istiyorum.
Şu ana kadar oylanıp geçen altmış bir maddenin hiçbirisi
Türkiyedeki işsizlik sorunun çözümünü amaçlayan ve istihdamı
artıran bir düzenleme getirmiyor. Üzülerek ifade ediyorum, bugün esnaf
kefalet kooperatiflerinden kredi almış esnaflarımızın
kredilerinin düzenlenmesiyle ilgili bir değişiklik maalesef bu
tasarıda yer almamakta ama acıdır, esnaf kefalet
kooperatiflerine aidat borcu olan vatandaşlarımızın
borçlarının yapılandırılması var ama kredilerinin
yapılandırılması ne yazık ki yok.
Şimdi, bir taraftan işsizlik had safhaya gelmiş,
insanlar feryat ediyor ve inanıyorum ki hepimize günde en az 100 telefon
geliyorsa bunun 90ının işsizlikle ilgili olduğu bir
dönemde siz işsizlik sorununun çözümüne katkı sağlayacak
düzenlemeleri almayacaksınız ama bunun dışında, benden
önceki değerli konuşmacıların da dile getirdiği gibi,
birçok kesime borcunu ödememiş, vakti olduğu, gücü olduğu hâlde
devlete olan vergisini ödememiş kesime kolaylık sağlarken,
beklenti içerisinde olanlara bir çözüm getirmemiş olacaksınız.
Peki, bu verdiğimiz önerge neyi kapsıyor? Özetle,
tasarının 62nci maddesi 3308 sayılı Çıraklık ve
Mesleki Eğitim Kanununun 18inci maddesinde, 23üncü maddesinde ve
24üncü maddesinde geçen en az 20 ve daha fazla işçi çalıştıran
işletmeler, mesleki ve teknik eğitim okullarındaki
öğrencilere çıraklık eğitimi yaptırır.
ibaresindeki 20nin 10a düşürülmesini öngörüyor. Bu demektir ki
artık küçük ve orta ölçekli işletmeler de, eğer Bakanlar Kurulu
da uygun görürse, istediği zaman bu sayıyı 5e çekebiliyor.
Bunun yüzde 5iyle 10u arasında kalan sayıda bu beceri
eğitimini yaptırırlar. şekline dönüşüyor. Bunun
anlamı şudur değerli milletvekilleri: Küçük ve orta ölçekli bir
çok işletmeye ekstra yük getiriyorsunuz. Bu çalıştıracakları
öğrenciler için 20 sayısına kadar asgari ücretin üçte 1i, 20 ve
üzerindekiler için de üçte 2si ödeme yapacak olan bu işletmeler yeni bir
yükle karşı karşıyadır. Bir tarafta istihdam sorunu
var, bir tarafta siz bu işletmeleri yeniden yük altına koyuyorsunuz.
Dolayısıyla, bu düzenlemenin önergemiz doğrultusunda tasarı
metninden çıkartılması yerinde olacaktır diyor, hepinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile küçük işletmelerin zor durumda
bırakılması ve kayıt dışılığa
yönlenmelerinin engellenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 62 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 62- 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununun 18
inci maddesinin birinci ve beşinci fıkraları ile 23 üncü ve 24
üncü maddelerinde yer alan Yirmi ibaresi onbeş şeklinde, 18 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan yirmiden ibaresi
onbeşten şeklinde değiştirilmiş ve 18 inci
maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Bu maddede belirtilen onbeş personel sayısını
on personele kadar indirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Atay, buyurun.
M. FATİH ATAY (Aydın) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 606 sıra sayılı torba yasası
olarak bilinen yasanın 62nci maddesindeki değişiklik önergesi
üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Bu değişiklik önergesiyle 3308 sayılı
Yasanın 18, 23 ve 24üncü maddelerindeki 20 personel
çalıştıran iş yerlerinde bu sayı
yüzde beşinden
az, yüzde onundan fazla olmamak üzere mesleki ve teknik eğitim okul ve
kurumu öğrencilerine beceri eğitim yaptırır. Öğrenci
sayısının tespitinde kesirler tama iblağ olunur. maddesi
vardır. Biz, bu değişiklikle -bu yasayla 10a indirildi- 15e
çıkartılmasını talep ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, burada, maddenin sonunda, Bu
maddede belirtilen on personel sayısını beş personele kadar
indirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. ibaresi var. Öncelikle bu çok
yanlış bir şey, Anayasaya aykırıdır. Çünkü
yasalar çıkar, 10 olarak önerilmiştir, 10 olarak çıkar. Ancak bu
sayının 5e indirilmesine, Bakanlar Kuruluna, kanunun sonuna bir
cümle ekleyerek yetki verilmesi söz konusu değildir çünkü yasama yetkisi
Parlamentonundur, Bakanlar Kurulunun değildir. Burada 5e
indirebilirsiniz, 15e de çıkarabilirsiniz ama burada 10 olarak
çıkardığınız bir yasanın 5e indirilme yetkisini
Hükûmete veremezsiniz, Bakanlar Kuruluna veremezsiniz. Bu Anayasaya
aykırıdır. Bu, yetkimizin yürütmeye devri anlamına gelir,
çok sakıncalı bir şeydir, çok yanlış bir şeydir,
Anayasaya da aykırıdır. Bu nedenle bu maddenin bir daha ele
alınmasında yarar olduğu düşüncesindeyim.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca bu
öğrencilerin 238 lira olan harçlıkları -maaş olarak geçmez,
harçlık olarak değerlendirilmesi gerekir- 188 liraya inmiştir.
50 liralık bir tasarruf sağlanmıştır. 17nci büyük
ekonomiye sahip olduğu iddiasında olan bu Hükûmetin, bula bula
tasarruf edecek, öğrencilerin, staj yapan öğrencilerin 50
lirasına göz dikmesini doğrusu hayretle karşıladım,
yani çok şaşırdım. Başka bir yerden para
bulamadınız da mı bu çocukların 50 lirasını
tasarruf olarak görüyorsunuz? Çok üzüldük buna.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca, sizinle elbette
insanların, siyasi partilerin demokrasi anlayışları
farklı olabilir. Bizim de sizinle demokrasi
anlayışımız farklı. Bakınız, yarın bir
yasa çıkıyor, bu yasayla ilgili olarak birilerinin
yaşantısı daha zor duruma düşecek, daha az gelire sahip
olacaklar. Bu nedenle bu yasanın kendi yaşamlarının, kendi
yaşam tarzlarının daha az, daha zor durumda olmasını
engellemek için bir demokratik haklarını, anayasal haklarını
kullanmak için tavır koymak istiyorlar, eylem yapmak istiyorlar ve
tepkilerini göstermek istiyorlar. Bunun için, tepkilerini ortaya koymak için
ülkenin birçok yerinden otobüsle buraya gelmek istiyorlar ama siz 12 Eylülde
Demokrasinin standartlarını yükselteceğiz. diye iddiada
bulunan bir siyasi anlayış olarak onları daha bu gece, daha
hareket etmeden durdurma eylemini gerçekleştirdiniz. Onun için izinler
alındı, şimdi 20 kilometrede bir bütün otobüsleri
durduruyorsunuz, insanları indiriyorsunuz, T.C. kimlikleriyle onları
sorguluyorsunuz, fişliyorsunuz. Böyle bir demokrasi olabilir mi
arkadaşlar ya? Böyle bir şey olabilir mi ya?
İnsanların yaşamlarını
kısıtlayacak bir tarzda yasa çıkarıyorsunuz. Onu
ilgilendiren insanların tepki göstermesini engelliyorsunuz. Nasıl
demokrasi bu? Böyle bir demokrasi anlayışının
Siz Mısır
halkına reva gördüğünüz demokrasi anlayışını
ülkenizde yaşayan insanlara da reva görün.
Bakın, değerli arkadaşlarım, bu kürsüden bütün
arkadaşlarım çıkıyor, yolsuzluklarla ilgili iddiada
bulunuyor. Yolsuzluk yapılmadıysa neden korkuyorsunuz ya? Neden
korkuyorsunuz? Buyurun, inceleyin. diyelim. Pakistandaki yapılan
yatırımları, bir sürü arkadaşlarım örnekler verdi,
neden korkuyorsunuz? Neden araştırma, soruşturma
komisyonlarına izin vermiyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, ben bu önergeme Kabul oyu
verileceği umuduyla hepinize saygılar sunuyorum. Çok teşekkür
ederim, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
63üncü madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
63'üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız Sebahat
Tuncel Şerafettin
Halis |
Batman İstanbul Tunceli |
Ufuk
Uras Akın
Birdal Hamit
Geylani |
İstanbul Diyarbakır Hakkâri |
İkinci önergenin imza sahibi:
Ayşe Jale
Ağırbaş
İstanbul
Üçüncü önergenin imza sahipleri:
Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa Özyürek |
İzmir Malatya İstanbul |
Hulusi
Güvel Bülent
Baratalı Şevket
Köse |
Adana İzmir Adıyaman |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ekici, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarının 63üncü maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri
ve ekranları başında -gerçi ekran başında kimse
kalmadı bu saatte- izleyen vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 24üncü
maddesinde değişiklik öneren torba yasanın 63üncü maddesi,
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir düzenleme
getirmektedir. 3308 sayılı Yasanın mevcut maddesine göre staj
yaptırma yükümlülüğü olan işletmelerde, bu yükümlülüklerini
yerine getirmemesi durumunda, on sekiz yaşından büyükler için ödenen
asgari ücretin üçte 2si oranında ceza öngörülmekteydi. Oysa torba yasaya
konulan 63üncü maddeyle, işletmeler 20den az veya fazla personel
çalıştırmasına göre bir ayrıma tabi
tutulmaktadır. 20den az personel çalıştıran
işletmelere daha az, fazla personel çalıştıran
işletmelere daha çok para cezası belirlenmektedir. Bu,
Anayasanın eşitlik ilkesini çiğneyen bir düzenlemedir. Bu
nedenle tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim öncesi
oy telaşıyla hazırlanan ve birbirinden alakasız onlarca
düzenlemeyi içeren bu tasarının geneline
baktığımızda tek eksikliğinin bu noktada
olmadığını görüyoruz. Özellikle
çalışanların, emekçilerin hakları önemli ölçüde
gasbedilmektedir. Emek düşmanı, işçi karşıtı AKP,
emekçilerimizi kuralsız, güvencesiz, kısa süreli, düşük ücretle
çalışmaya zorlamakta, sendikasızlaştırmaya
çalışmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bu çeşit, buna benzer
maddelere Evet demek için insanın Allah korkusunun olmaması
gerekmektedir
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Hadi oradan!
AKİF EKİCİ (Devamla)
ama görüyoruz ki Recep Bey
korkusu bu korkuyu da bastırmıştır değerli
arkadaşlar.
Bugün -biraz önce arkadaşlarımız da söyledi-
Türkiye'nin değişik yerlerinden hak aramak için, daha iyi bir
yaşam hakkı kazanabilmek için, hatta hatta mevcut
durumlarını koruyabilmek için, Ankaraya Türkiye'nin
değişik yerlerinden otobüslerle gelen emekçilerimiz var ama emek
düşmanı bu zihniyet, işçi düşmanı bu zihniyet
verdiği talimatlarla bu işçi gruplarının yollarda,
20şer kilometre mesafelerde yollarını kestirerek bunların
kimliklerini kaydetmektedir, bunları kayıt altına almaktadır.
Bu mudur ileri demokrasi anlayışınız değerli
arkadaşlarım?
Bu işçilerimiz, bu emekçilerimiz, bu emeğiyle geçinen,
bu üreterek geçinen insanlarımız Ankaraya geldiklerinde ne
yapacaklar? Sizlerin yaptığı gibi, seksen beş
yıllık cumhuriyet kazanımlarını mı satacaklar
değerli arkadaşlar? Sizlerin yaptığı gibi seksen
beş yıllık cumhuriyet kazanımlarını
peşkeş mi çekecekler yandaşlarına değerli
arkadaşlar?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) İspat et.
AKİF EKİCİ (Devamla) Yoksa mayınlı
arazileri, sınırımızı İsraile teslim etmek için
mi geliyor bu işçi arkadaşlarımız? Bunlar emeğiyle
kazanan insanlar değerli arkadaşlarım.
Üzülerek şunu da söylemek durumundayım: Şimdi
yollarını kesiyorsunuz, şimdi Ankaraya doğru gelmelerini
engelliyorsunuz. Yarın, Ankaraya geldiklerinde de alanlara sokmamaya
çalış
RECEP KORAL (İstanbul) Ne kadar ayıp bir şey, hiç
yakışıyor mu?
AKİF EKİCİ (Devamla) Sus, otur yerine!
RECEP KORAL (İstanbul) Ne susacağım be!
AKİF EKİCİ (Devamla) Sus otur yerine,
saygısız adam.
RECEP KORAL (İstanbul) Kimin saygısız olduğu
belli.
AKİF EKİCİ (Devamla) Sus, otur yerine
saygısız adam!
RECEP KORAL (İstanbul) Sokak ağzıyla
konuşuyorsun.
AKİF EKİCİ (Devamla) Ankaraya geldiklerinde de
alanlara sokmayacaksınız değerli arkadaşlarım.
Korkarım ve üzülerek söylüyorum ki, yarın sizler de o alanlara
giremeyeceksiniz. Bunu iyi görmeniz gerekiyor.
Ben bir şeyi daha merak ediyorum değerli
arkadaşlar. Çok az bir zaman kaldı, yarın memleketlerinize
gideceksiniz, seçim propagandaları yapacaksınız. Bu emekçiye, bu
işçiye, bu öğrenciye reva gördüğünüz
haksızlığı, sizlerin talimatıyla, sizleri
yönlendirenlerin talimatıyla bu işçilerimize, bu öğrencilerimize
reva görülen hareketleri, reva görülen tavırları, biber
gazlarını, vurulan copları memleketinizde nasıl
anlatacaksınız? Bunun hesabını seçmenlerinize nasıl
vereceksiniz değerli arkadaşlarım? Çok zor. Çok
zorlanacaksınız. Ama ülkeyi bu hâle getiren, ülkenin
varlıklarını peşkeş çeken ve peşkeş
çekilirken de göz yuman sizler, tahmin ederim, buna da bir kılıf
bulacaksınız değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKİF EKİCİ (Devamla) Ben madde üzerinde fazla bir
şey söylemedim çünkü talimat alınmıştır. Talimat
dışında oy kullanamayacağınıza göre önergeye
Evet oyu vermenizi beklemiyorum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sağ olun.
Diğer önergelerin gerekçelerini okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile Asgari ücret 16-18 yaş arası için 599 TLden
518 TLye düşürülerek, gençler ciddi bir hak kaybına
uğratılmaktadır.
Diğer önergenin gerekçesi:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile mevcutta çok düşük ücretlere
çalıştırılan öğrencilere ödenen ücretin
düşürülmesinin engellenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
64üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının
Çerçeve 64üncü maddesinin ikinci fıkrasının Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Oktay
Vural Mehmet
Günal |
Manisa
İzmir
Antalya |
Mustafa
Kalaycı Emin Haluk
Ayhan Kadir Ural |
Konya
Denizli
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 64 üncü maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk Mustafa
Özyürek Bülent
Baratalı |
İzmir
İstanbul
İzmir |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Hulusi
Güvel Şevket
Köse |
Malatya Adana Adıyaman |
Vahap
Seçer |
Mersin
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın İnce, gerekçeyi mi okutayım?
MUHARREM İNCE (Yalova) Vahap Seçer
BAŞKAN Sayın Seçer, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan kanun tasarısının 64üncü
maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili söz
almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlarım, 64üncü madde, Mesleki
Eğitim Kanununun 25inci maddesindeki değişiklikleri içeriyor.
Bu maddenin kanun metninden çıkarılmasını amaçlıyoruz.
Bilindiği gibi, meslek liselerinde okuyan gençlerimiz bazı
işletmelerde mesleki eğitim yapmak durumunda kalıyorlar ya da
çıraklık eğitimi, çırak adayları eğitimi. Bu
işletmelerde mesleki eğitim alıyorlar ve bu eğitimlerinin
karşılığında oraya da bir emek veriyorlar,
çalışıyorlar, bunlardan da bir ücret alıyorlar. Eski
düzenlemede yani Mesleki Eğitim Kanununun 25inci maddesinde öngörülen,
ödenmesi gereken ücret brüt asgari ücretin en az yüzde 30u kadar, ancak bu
yeni torba yasada 64üncü maddede öngörülen değişiklikte bu oranlarda
20den az personel çalıştıran işletmelerde net asgari
ücretin yüzde 15i, 20den fazla personel çalıştıran
işletmelerde ise net asgari ücretin en az yüzde 30u kadar ücret
ödenmesini şart koşuyor. Siz de takdir edersiniz ki meslek
liselerinde okuyan çocuklar ya da çıraklık eğitimi alan çocuklar
genelde gelir düzeyi düşük ailelerin çocukları. Zaten bu
çocuklarımızın, meslek liselerine giderken ya da
çıraklık eğitimi alırken asıl amaçları hayata bir
an önce atılmak, bir an önce para kazanmak, bir an önce ailelerinin
geçimine katkı sunmak. Dolayısıyla, bu tip düzenleme bu
çocuklarımızın aldıkları ücretlerde bir
kısıtlama öngörüyor. Bunu biz yanlış buluyoruz. Neticede bu
çocuklara bu düzenlemeyle vereceğimiz 30 lira, 40 lira aylık eksik
ücret o işletme sahibini zengin ya da fakir etmez. Eğer küçük
işletmelerde bir tasarruf yapmak istiyorsak, küçük işletmeler bu
bedelleri bu meslek liselerinde okuyan çocuklarımıza ya da
çıraklarımıza öderken zorlanıyorsa o zaman devlet bütçesinden
küçük işletmelerimize katkı sunabiliriz. Dolayısıyla, bu
önergemizin sizlerin de desteğiyle kabul göreceğini umut ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu yasa tasarısı
toplumda yakinen takip edilen, izlenen bir yasa tasarısı.
Nihayetinde, aslında bu yasa tasarısı çalışmaları
başlarken, yola çıkılırken daha çok kamuya olan
borçların yeniden yapılandırılması, toplumun
değişik kesimlerinin, özellikle 2008 krizinden sonra ortaya çıkan
birtakım sonuçları bertaraf etme adına yapılan
birtakım değişikliklerdi. Ancak bu çalışmalardan sonra
toplumun değişik kesimlerinden birtakım talepler geldi ve
Hükûmetin de bugüne kadar çıkartmakta zorlandıkları bazı
kanun değişiklikleri de bu yasanın içerisine girince hâl bu
noktaya geldi. Tabii, gecenin bu saatinde de -geçen hafta başladı bu
çalışmalar- bunları tartışıyoruz. Öyle görülüyor
ki belki de bu çalışmalar önümüzdeki birkaç hafta sürecek. Tabii
kamuoyunda vatandaşlarımızın bu anlamda beklentileri var:
Bu yasa tasarısı bir an önce geçsin, borçlar var, bunlar yeniden
yapılansın. Hükûmet yetkilileri de tabii ki bu yasa
tasarısıyla ilgili kendilerinin arzu ettiği ama daha önceki
çalışmalarda Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçiremediği
birtakım değişiklikleri de bu vesileyle geçirmek istiyor.
Burada toplumu yanıltmayalım. Cumhuriyet Halk Partisinin
bu yasa tasarısında toplumun faydasına olan, toplumun
beklentilerini içeren birtakım değişikliklere karşı
bir duruşu yok. Bu yasa tasarısıyla ilgili buradaki
direnişimiz bundan kaynaklanmıyor. Bunu öne sürerek, yani halkı
aldatarak -tırnak içerisinde söylüyorum- halkın, toplumun
faydasına olan birtakım düzenlemeleri yapıyormuş gibi
gösterip, diğer taraftan da özellikle emek sınıfının
birtakım örgütlenme haklarını gasbediyoruz, daha önce
kazanılmış haklarını gasbediyoruz. Biz, bunların
yanlışlığına işaret etmek istiyoruz ve
bunların yasa tasarısından çıkartılmasını
istiyoruz. Bakınız, diyoruz ki: Toplumun taleplerine kulak verelim.
İşte, işçiler İstanbuldan, İzmirden, Adanadan,
Mersinden gelmek istiyor ama özgürlükleri kısıtlanıyor.
Burası demokratik bir ülkeyse hepimiz bunlara müsamaha göstermek
durumundayız. Nihayetinde bu yasaları toplum için yapıyoruz,
onlar için yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VAHAP SEÇER (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu tasarının
64üncü maddesiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesine
destek olacağınızı diliyor, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Seçer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 64üncü maddesinin ikinci
fıkrasının Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ural, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
KADİR URAL (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 606 sıra sayılı Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı 64üncü maddeye
bağlı 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 25inci
maddesi üzerine verilen önerge üzerine söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bu önerge üzerinde falan konuşmayacağım ben, onu
açık açık söyleyelim çünkü ne Sayın Bakan dinliyor ne milletvekilleri
dinliyor ne verdiğimiz önergelerin kabulü noktasında herhangi bir
hareket var. Onun için, ben, biraz önceki önerge üzerinde konuştuğum
ve bitiremediğim yerden devam ediyorum. Neyi devam ediyorum? Bu harar
kanunu dediğimiz ve bu harar kanununda çiftçilerimizin
sorunlarının olmadığını ve bu sorunların
çözümünü nereye getirdiğinizi anlatmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, çiftçinin Türkiye'deki borcu 12
milyar lirayı buldu, 12 milyar lira çiftçi borcu. Sizin bu dönemdeki,
2011de çiftçiye vereceğiniz destek 6-6,5 milyar civarında. Kanun
çıkardınız, gayrisafi millî hasılanın yüzde 1ini
çiftçiye vereceğiz diye. Yine sizin söyleminize göre gayrisafi millî
hasılamız 1 trilyon. Yüzde 1i ne yapar? 10 milyar. Niye
vermiyorsunuz bu 10 milyarı? Çiftçinin parasını niye
vermiyorsunuz? Çiftçi bunu soruyor: Bizim paramızı niye
vermiyorsunuz? Ayrıca 10 bin dolar gelirimiz var. diyorsunuz, bir
çiftçi ailesinde 4 kişi var ise onun da 40 bin dolar geliri olması
lazım. Çiftçiler soruyorlar: Nerede bizim bu 40 bin dolar? Nerede bu
para? diye soruyorlar. Ya birileri yiyor bu parayı ya da 10 bin dolar
geliri yok vatandaşın. Siz çıkıyorsunuz burada, bunun var
olduğunu söylüyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, TÜİKin nisan
rakamlarını söylüyorum: 2010 tarihinde açıkladığı
bitkisel ürün denge verilerine göre Türkiye ihtiyacının
ayçiçeğinde yüzde 46sını, kırmızı mercimekte
yüzde 45, yeşil mercimekte yüzde 65, incirde yüzde 75, mısırda
yüzde 79, kuru fasulyede yüz 83ünü üretiyoruz. Gerisini ne yapıyoruz?
Gerisini ithal ediyoruz. Yani dışarıdan alıyoruz. Eskiden
kitaplarda yazardı biliyor musunuz, sosyal bilgiler kitabında,
vatandaşlık kitabında falan, Türkiye, dünyada kendi kendine
yetebilen 7 ülkeden 1i. diye. Şimdi var mı hâlâ, Türkiye
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Nüfusumuz 30 milyondu o
zaman.
KADİR URAL (Devamla) Bu ihtiyaçları niye o zaman ithal
ediyorsunuz? Buğdayı ithal ediyorsunuz buğdayı. Buğday
ithal oluyor. Limon dalında kalıyor. Limon dalında, Mersin
halinde Arjantin limonu satılıyor. Mersin halinde Arjantin limonu
satılıyor.
Değerli milletvekilleri, 20 kuruşa limon
satılmıyor, siz Arjantinden limon ithal ediyorsunuz. Nasıl bir
sistem bu? Nasıl yaptığınız bir iş?
Değerli hemşehrilerime buradan sesleniyorum: Bu AKP
Hükûmetinin yapmış olduklarına mutlaka bir cevap
vereceğinizi zannediyorum.
2009 yılında 112 milyon dolar açık veren tarım
ürünleri dış ticaretimiz 2010 yılının ilk beş
ayında 646 milyon dolar açık verdi. 646 milyon dolar
Sizin
verileriniz bunlar, bizim söylediğimiz veya bir yerden
çıkardığımız, kafamızdan uydurduğumuz
şeyler değil.
Değerli milletvekilleri, ATOnun tarım ithalatı
raporu bu sıkıntılı gidişata dikkat çekiyor. 2002
dâhil, 2010 Haziran
Bu yıllar arasında AKPnin tek başına
iktidarda olduğu dönemde TÜFE enflasyon artışı toplam yüzde
108 olurken sulama ücretleri yüzde 231 artmış, gübre fiyatları
yüzde 196 artmış, mazot fiyatları yüzde 136 artmış.
Sayın Başbakanın Ananı da al git!
dediği çiftçinin annesi vefat etti, Allah rahmet eylesin.
İnşallah hakkını helal etmiştir. Eğer helal
etmediyse o Sayın Başbakanın öbür tarafta göreceği var.
İnşallah bu millet bu dünyada onun cezasını verecek ama
eğer öbür tarafa da kalır ise, o çiftçinin de hakkı var ise ben
buradan, Meclisten söylüyorum, o hakları helal değildir, haram olsun,
zehir zıkkım olsun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65inci madde üzerinde bir adet önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 65 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Yılmaz
Ateş Abdullah
Özer Yaşar
Ağyüz |
Ankara Bursa Gaziantep |
"Madde 65- 18/6/1992 tarihli ve 3816 sayılı Ödeme
Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart
Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki
bent eklenmiştir.
d) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna
göre aylık bağlanmış olanlar hariç olmak üzere, yeşil
kart verilen kişilerden 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (a) veya (b) bentlerine tabi sigortalı
olarak çalışan ve bu çalışmalarından dolayı genel
sağlık sigortası kapsamında olanlar ile bunların
bakmakla yükümlü oldukları kişilerin, 5510 sayılı Kanuna
göre genel sağlık sigortası kapsamında sağlık
hizmetlerinden yararlanmaya hak kazanma tarihinden sağlık
hizmetlerinden yararlanma şartlarının sona erdiği tarihe
kadar bu çalışmalardan dolayı elde edecekleri gelirlerine
bakılmaksızın yeşil kartları askıya
alınır. Bu kişilerin yeşil kartları 5510
sayılı Kanuna göre genel sağlık sigortası
sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkının sona erdiği
tarihten itibaren başvuru veya başka bir işleme gerek
kalmaksızın aktif hale getirilir. Aynı hanede bulunmakla
birlikte bakmakla yükümlü olunan kişiler dışında kalan
kişilerin yeşil kart hak sahipliği devam eder ve bu hak
sahipliğinin sürdürülmesinde bu bent kapsamındaki
çalışmalardan elde edilecek gelirler dikkate alınmaz. Yeşil
kartları askıya alınanlardan 5510 sayılı Kanuna göre
bakmakla yükümlü olunan kişi sıfatını yitirenlerin de bu
bent kapsamındaki çalışmalardan elde edilecek gelirler dikkate
alınmaksızın yeşil kartları aktif hale getirilir. 5510
sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının
(e) bendi kapsamında sayılanlar ile kamu kaynaklı meslek
edindirme kurslarına katılanların da kurs sürelerince yeşil
kartları devam eder."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ağyüz, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı yasanın
65inci maddesine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım.
Bu madde, yeşil kartlı iken genel sağlık
sigortasına bağlanan kişilerin yeşil kartının
devamına çözüm getiriyor.
Güzel bir yasa, eksik bir yasa. Biz bunun eksikliğini
gidermek için önerge verdik, bu önergemizin kabulünü bekliyoruz.
Tabii, yeşil kartlı deyince, bunların çok daha
değişik sorunları var. Mesela, bakın, bugün yeşil
kartlı sayısı 9 milyon 449 bin 734. 33 ilde yeşil
kartlı sayısı çok fazla, yüzde 50nin üzerinde. Bizim, SGKya
aktif prim ödeyenlerin sayısı 14 milyon 987 bin.
Şimdi bir rakam daha okuyacağım, sizin
bildirgenizden. Şunu tanıdınız mı?
Tanımışsınızdır herhâlde. Diyor ki:
Sevdamız millet -vay vay vay vay vay- işimiz hizmet. 2003 yılında
649 bin ton kömür yardımı yapılırken -Sayın Bakan da
burada- 2009 yılında 2 milyon 256 bin kişiye 1 milyon 910 bin
ton kömür yardımı. Yani, 1 milyon 261 bin ton kömür
artmış. Peki, bu neyi gösteriyor? Yeşil kartlı
artıyor, kömür yardımı artıyor, gıda yardımı
atıyor. Siz de diyorsunuz ki, bakanlar, Bakanlar Kurulu, Başbakan
Ekonomi büyüyor. Kardeşim, ekonomi büyüyorsa bu vatandaş niye
fakirleşiyor? Niye zenginleşmiyor ya? Ya hortumculuk var ya yolsuzluk
var ya cepçilik var? Bunun başka adı olmaz. Onun için
NURETTİN AKMAN (Çankırı) Millet
zenginleşiyor.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Zenginleşme yok, kendini
aldatma sen. Belki sen zenginleşiyorsun yavrum!
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Ne biçim konuşuyorsun?
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Onun için, bakın, CHP ne
demiş: Ücretler üzerindeki vergi ve sigorta primleri en az 10 puan
düşürülmeli. Bunları dinlememişsiniz
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Sayın Başkan, bu ne
böyle ya! Sayın Başkan, çayhanede mi konuşuyor?
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Yahu, çıkar konuşursun
kardeşim, cevap verirsin.
Bunları dinlememişsiniz, Ekonomi teğet geçti.
demişsiniz. Büyük sözü dinleseydiniz bunlar başınıza
gelmezdi sizin. Şimdi, onun için bu tür yasal düzenlemelerle
uğraşıyorsunuz.
Sayın Başbakan bugünlerde yine asıp kesiyor, hiç
yok yok kesede.
Şimdi, bakın, size bir deyiş anlatayım:
Bilgeye sormuşlar: En iyi neyi bilirsin? Haddimi bilirim. demiş.
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) İşte, sen onu
bilmiyorsun!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Sayın Başbakan çok
konuşuyor da, her şeyi biliyor da bir tek haddini bilmiyor, haddini.
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) İşte senin
bilemediğin şey o!
SONER AKSOY (Kütahya) Sen bilmiyorsun, sen!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Haddini de 12 Hazirandaki
sandıkta vatandaş bildirecek.
Şimdi, Sayın Çalışma Bakanı diyor ki:
Yarın gelecek olan sendikacıların hiçbir sorunu yok.
Nasıl sorunu yok? İşsizlik Fonunu peşkeş çekeceksin;
bilmem süreli çalışma, esnek çalışma, eve kapama,
bunları yapacaksın; on altı yaş
sınırını on sekiz yaşa çıkaracaksın;
belediye işçilerini sürgüne tabi tutacaksın, ondan sonra Sorunu yok
Bu adamlar da ağzı bağlı size teslim olacak. Ne güzel
iş be! Bu akşam yürüyorlar Ankaraya, gelecekler inşallah
hayırlısıyla ve Meclise de gelecekler, onları
karşılayın, sakın unutmayın. Sayın Bakan, seni de
bekleriz.
Şimdi, bakın, niye bunu söylüyorum? Bakın, niye
bunu söylüyorum? Bu resmi tanıdınız mı? Ne diyor?
Halkın haykırışına kulak ver Mübarek. diyor. Biz de
diyoruz ki: Ey Tayyip, ey Tayyipin partisinin üyeleri, saygın üyeler
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Biraz saygılı
ol!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla)
Bakanlar Kurulu üyeleri, siz
de başta Sayın Başbakan olmak üzere bu örgütlerin sesine kulak
verin, kulak.
BURHAN KAYATÜRK (Ankara) Terbiyeli ol!
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Terbiyeli ol, terbiyeli
ol!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Ben saygıyı senden iyi
bilirim.
Onun için bu sese kulak verin. İşsizlik
artmış, yoksulluk artmış, yolsuzluk artmış, bu
insanları yollarda durdurarak siz bu tepkiyi önleyemezsiniz. Gelin, ileri
demokrasi hayranları, ileri demokrasi sözcüleri, yolları kesmeyin;
yol kesmek demokratik iktidara yakışmaz, yol kesme ta milattan
öncelerde kaldı, gelin, bundan vazgeçin. İnsanların demokratik
hakkına saygılı olun, gelsinler, sözlerini söylesinler. Örgütlü
toplum diyorsunuz hani, İleri demokrasi diyorsunuz hani, Mübareke akıl
veriyorsunuz hani! O aklı vereceğinize biraz düşünün, Ne
yapmamız lazım? diye biraz düşünün ve yarın o gelenlere
saygılı olun; alanlarda saygılı olun, yolda
saygılı olun. Eğer o insanların başına demokratik
haklarını kullanırken bir şey gelirse var ya, bu gök
kubbeyi iktidarın başına yıkarız.
Hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler, Hadi oradan! sesleri)
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Hadi be! Yürü!
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Yürü! Yürü!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
66ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 66 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Abdullah
Özer Mevlüt
Coşkuner Esfender
Korkmaz |
Bursa Isparta İstanbul |
Madde 66- 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun
5 inci maddesinde yer alan ödenen aylıklar % 50 fazlasıyla geri
alındığı gibi, ibaresi ödenen aylıklar, % 50
fazlasını geçmemek üzere, ödeme tarihinden tahsil tarihine kadar
Türkiye İstatistik Kurumunca her ay için belirlenen Tüketici
Fiyatları Endeksi (TÜFE) aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanacak tutarıyla birlikte geri alınır ve
olarak değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 66 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Oktay
Vural |
Konya Manisa İzmir |
Mehmet
Günal E. Haluk
Ayhan Kadir
Ural |
Antalya Denizli Mersin |
Reşat
Doğru |
Tokat |
Madde 66- 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun
5 inci maddesinde yer alan ödenen aylıklar % 50 fazlasıyla geri
alındığı gibi, ibaresi ödenen aylıklar ödendiği
aydan tahsil edildiği aya kadar Türkiye İstatistik Kurumunca her ay
için belirlenen Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarıyla
birlikte geri alınır ve olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Doğru, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanunun 66ncı maddesi
üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
66ncı maddeyle, 2022 sayılı Kanunla ödeme
yapılan insanlardan aylık bağlanmasına ilişkin kanunun
5inci maddesi gereğince ödenen aylıklar % 50 fazlasıyla
alınır. ibaresini kaldırıp yıllık enflasyon
oranına göre alınır. yazılıyor. Bu da doğru
değildir. Bu insanların zaten gelirleri çok azdır, bu
parayı da nasıl ödeyecekler, merak ediyoruz.
Yaşamlarının büyük bir kısmını
topluma ve ülkeye hizmetle geçirmiş insanların,
yaşlandıkları ve bakıma muhtaç oldukları dönemde
ömürlerinin sonuna kadar insan onuruna yakışır bir şekilde
bakım talep etme hakları vardır. Bizleri bugünlere ve
geleceğe hazırlayan yaşlılarımız için hayatı
kolaylaştırmak ve kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını
sağlamak hem bizlerin hem de devletimizin öncelikli görevleri
arasındadır. Unutmamalıyız ki bir gün herkes
yaşlanacaktır. Büyük Atatürk ne demiştir: Bir milletin
yaşlı vatandaşlarına karşı tutumu o milletin
yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok
güçlüyken tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı
minnet hissi duymayan bir milletin geleceğe güvenle bakmaya hakkı
yoktur.
Bugün altmış beş yaş üstü muhtaç
maaşı üç aylık 315 liradır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak beyannamemizde, üç aylık maaşın 750 lira olarak
yapılmasını istiyoruz.
AKP Hükûmetinde ülkemizdeki ekonomik kriz toplumun bütün kesimlerini
etkilediği gibi bu ülkeye bir şekilde hizmet etmiş, emek
vermiş yaşlı insanlarımızı daha da fazla
etkilemiştir.
Sayın milletvekilleri, bugün AKP İktidarında
ekmeğin fiyatı 60 kuruş, simit 50 kuruş olmuştur, tüp
gaz 60 lira civarındadır. Bu verilen paralarla, fakir, kimsesiz
insanımız ekmek alamaz, çay içemez, simit de yiyemez durumdadır.
Üç ayda altmış beş yaş üstü 315 Türk lirası maaş
alan vatandaşımız bu parayla ne yiyip, ne içecektir? Bu insanlarımızı
fazla üzmeyelim. Kendilerine bakacak kimsesi olmayan bu insanların
hayatlarını idame ettirmeleri için gerekli olan maddi güçleri ne
yazık ki çok düşüktür. Bunlar, ihtiyaçları olmasa zaten bu
parayı almazlar. Hayatın gittikçe pahalılaşan durumu karşısında
yaşlılarımızın aldıkları ücret kendilerine
maalesef yetmemektedir çünkü aldıkları devlet yardımı,
elektrik, su ve ısınma giderlerini ancak
karşılamaktadır. Gerek altmış beş yaş üstü
gerekse özürlü vatandaşlarımızın gelirlerini
yükselttiğimiz takdirde, diğer kuruluşlardan, yani özel
bakımevleri, özel hastanelerden alacakları hizmet
çeşitliliği de artmış olacaktır çünkü devlet
kurumlarımız bu konuda sayısal olarak yetersiz kalmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında yoksullardan,
yaşlı, muhtaç insanlardan elektrik, doğal gaz, su ve telefon
hizmetlerine özel tarife uygulanacak ve bedeli devlet tarafından
karşılanacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında,
yaşlılık, yaşam kalitesini düşüren hastalık ve
bakıma muhtaçlık problemlerine yönelik çözümler getirilecek,
yaşlıların sağlık hizmetlerine kolay erişmesi
sağlanacaktır. Yaşlılara, günlük yaşamını
sürdürebilmesi için çağdaş standartlarda bakım ve yardım
hizmetleri sunulacaktır. Belli nüfusun üzerindeki yerleşim
birimlerine yaşlı bakımevleri yapılması
sağlanacaktır. Yalnız yaşayan yaşlılara, günlük
ihtiyaçlarının karşılanabilmesine yönelik destek hizmetleri
yapılacaktır, temizlik, günlük bakım, alışveriş
gibi konularda destek verilecek, bakıcı refakatçi sistemi
getirilecektir.
Sayın milletvekilleri, AKP hükûmetleri zamanında -2002
seçimlerinde- yoksullukla mücadele edileceği söylenmişti. Ülkemizde
bu iktidar zamanında yoksulluk almış başını
gitmektedir. İnsanlarımız her gün fakirleşmekte, her gün
daha da fazla yoksullaşmaktadır. AKP İktidarı
insanları fakirleştirmiş, günlük ihtiyaçlarını bile
karışlayamaz hâle getirmiştir. Bugünlerde çeşitli kamuoyu
yoklamaları yapılıyor ancak halkın esas gündemi yokluk,
açlık, fakirlik ve karın doyurmadır, bunlar neden göz önüne
alınmıyor?
Sayın milletvekilleri, zaten vatandaşlarımız
büyük bir ekonomik sıkıntı içerisindedirler.
Bağlanmış bulunan aylık zaten altmış beş
yaş ve üzerindeki muhtaç, güçsüz ve kimsesizlere verilmektedir. Bu
insanların doğru dürüst bir geliri yoktur. Mademki
halkımızın rahat nefes alması sağlanmaya
çalışılıyor. Öyleyse bu insanlardan bırakın
paraları geri almayı, yeni başka imkânlar da sunulmalıdır
diyor, yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın
66 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 66- 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun
5 inci maddesinde yer alan ödenen aylıklar % 50 fazlasıyla geri
alındığı gibi, ibaresi ödenen aylıklar, % 50
fazlasını geçmemek üzere, ödeme tarihinden tahsil tarihine kadar
Türkiye İstatistik Kurumunca her ay için belirlenen Tüketici
Fiyatları Endeksi (TÜFE) aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanacak tutarıyla birlikte geri alınır ve
olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasanın 66ncı
maddesi hakkında verdiğimiz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, teklifimiz altmış beş
yaş üstü muhtaç ve güçsüz olan vatandaşlarımıza yersiz
ödenen aylıkların geri ödenmesinde yüzde 50 fazla
şartının kaldırılmasıyla ilgilidir.
Değerli arkadaşlar, 2010 yılında
altmış beş yaş üzeri nüfus sayısı 5 milyon 360
bin kişidir. 65 yaş üzeri nüfus için bugüne kadar Türkiyede belli
başlı bir proje olarak ele alınan ve sonuçlandırılan
bir proje yoktur. Bunların çoğu emeklidir. Bugüne kadar Emekli
Sandığı, BAĞ-KUR ve SSK emeklileri arasındaki
maaş farkı henüz düzeltilmemiştir. Örneğin, hâlen en
düşük emekli maaşı 865 lira, en düşük BAĞ-KUR emekli
maaşı 371 liradır. Özellikle Emekli Sandığına
bağlı olanları çıkarırsak, SSKda ve BAĞ-KURda,
aynı işi yapıp, aynı süre çalışan iki emekli
arasında yüzde 100e varan farklar vardır. Aynı işi yapan,
aynı süre çalışan iki emekli birbirinden yüzde 100 farklı
maaşlar almaktadır.
Değerli arkadaşlar, BAĞ-KUR emeklisi tarım
sektöründe çalışmış birisi ocak ayı itibarıyla
371 lira maaş almaktadır, 172 euro eder.
Bakın, değerli arkadaşlar, 371 lira emekli
maaşını kimse kalkıp tartışamaz. 371 lira emekli
maaşı için söyleyeceğimiz tek söz var: Bu maaş Türkiyeye,
Türk milletine yakışmaz ve layık değil.
Yeni asgari ücrete göre, evli ve 2 çocuklu bir ailenin eline geçen
net asgari ücret 659 lira 83 kuruştur. Bakın, SSK ve BAĞ-KUR
emeklilerinin, en düşük, emekli olarak aldıkları maaşlar
asgari ücretin de altındadır arkadaşlar. Şimdi, TÜİK,
2009 yılı için 4 kişilik bir ailenin aylık yoksulluk
sınırını 825 lira olarak ilan etmiştir. Bakın,
arkadaşlar, memur maaşları dâhil BAĞ-KURlu, SSKlı
emeklilerin tamamı en düşük maaş olarak iki yıl önce
TÜİKin tayin ettiği 825 liranın altında maaş
almaktadır.
Değerli arkadaşlar, bugüne getirirsek bu 825 lira yani
yoksulluk sınırını bugüne getirirsek emekliler yoksulluk
sınırının çok altında maaş almaktadır. Bu
durumu önümüzdeki haziran seçimlerinde, genel seçimlerde milletvekili
adayı olacak arkadaşlar acaba nasıl izah edecekler?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÇETİN (Uşak) Ya, sen düşünme onları.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Ben aday olmuyorum ama senin
nasıl izah edeceğini çok merak ediyorum. Ama istersen gel, sana
taktik vereyim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67nci madde üzerinde dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının 67'
inci maddesinde geçen "3 aylık süre içerisinde" ibaresinin
"herhangi bir süre kısıtı olmaksızın" olarak
değiştirilmesini, "en az % 40" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını, 3'üncü fıkranın a) bendinde yer
alan "% 40 ila % 59 arasında" ibaresinin "% 59' a
kadar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız Akın
Birdal Sebahat
Tuncel |
Batman Diyarbakır
İstanbul |
Hamit
Geylani Şerafettin
Halis |
Hakkâri Tunceli |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
tasarısının çerçeve 67 nci maddesi ile 2022 sayılı
Kanuna eklenen geçici 2 nci maddenin birinci ve ikinci
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Ayşe Nur
Bahçekapılı Ahmet
Aydın |
Giresun İstanbul Adıyaman |
Mehmet Zafer
Üskül Mehmet Domaç M. Emin Ekmen |
Mersin İstanbul Batman |
Yusuf
Coşkun |
Bingöl |
"Bu maddenin yayımı tarihinden itibaren 3
aylık süre içerisinde talepte bulunan ve sosyal güvenlik mevzuatına
tabi olarak çalışmayan, sosyal güvenlik kurumlarından ya da
yabancı bir ülke sosyal güvenlik kurumundan her ne ad altında olursa
olsun herhangi bir gelir veya aylık almayan ve silikozis
hastalığı nedeniyle meslekte kazanma gücünü en az % 15
kaybettiğine Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulunca meslek
hastalıkları tespit hükümleri çerçevesinde karar verilen
kişilere, bu maddede belirtilen şartları sağlamaları
halinde aşağıda belirtilen esaslara göre Sosyal Güvenlik
Kurumunca aylık bağlanır.
Meslekte kazanma gücünü;
a) % 15 ila % 34 arasında kaybedenlere 7000,
b) % 35 ila % 54 arasında kaybedenlere 8000,
c) % 55 ve üzerinde kaybedenlere 9000,
gösterge rakamının her yıl bütçe kanunu ile tespit
edilecek aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan
tutarda aylık bağlanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 67 nci maddesinin çerçeve cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddeye
aşağıdaki geçici madde eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Recep
Taner Oktay
Vural |
Konya Aydın İzmir |
Erkan
Akçay Ahmet
Bukan |
Manisa Çankırı
|
"Madde 67- 2022 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir."
"Geçici Madde 3- Bu Kanunun 1 inci maddesinde yer alan 300
gösterge rakamı, 1/1/2011-31/12/2015 tarihleri arasındaki aylık
ödeme dönemlerinde 4000 olarak uygulanır. Bu konuda 26/12/2010 tarihli ve
6091 sayılı 2011 Yılı Merkezi Yönetim Kanununun K
Cetvelinin XI. SOSYAL YARDIM ÖDEMELERİ başlığı
altında yer alan hükümler uygulanmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı
"Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 67 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Abdullah
Özer Harun Öztürk |
İstanbul
Bursa
İzmir |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Çetin
Sosyal Mevlüt
Coşkuner |
Malatya
İstanbul
Isparta |
Madde 67- 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 3- Bu maddenin yayımı tarihinden itibaren
talepte bulunan ve sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak
çalışmayan, sosyal güvenlik kurumlarından ya da yabancı bir
ülke sosyal güvenlik kurumundan her ne ad altında olursa olsun herhangi
bir gelir veya aylık almayan ve silikozis hastalığı
nedeniyle meslekte kazanma gücünü en az % 10 kaybettiğine Sosyal Güvenlik
Kurumu Sağlık Kurulunca karar verilen kişilere, bu maddede belirtilen
şartları sağlamaları halinde aşağıda
belirtilen esaslara göre Sosyal Güvenlik Kurumunca aylık
bağlanır.
Meslekte kazanma gücünü;
a)% 10 ila %39 arasında kaybedenlere 7000,
b) % 40 ila % 59 arasında kaybedenlere 8000,
c) % 60 ila % 79 arasında kaybedenlere 9000,
d) % 80 ve üzerinde kaybedenlere 10.000,
gösterge rakamının her yıl bütçe kanunu ile tespit
edilecek aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan
tutarda aylık bağlanır.
Yukarıda belirtilen şartlara göre aylık almakta
iken ölen silikozis hastasının; 5510 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin birinci fıkrasının; (a), (b) ve (e) bentleri hariç
olmak üzere, 5510 sayılı Kanun veya yabancı bir ülke
mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi
sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık almayan;
a) Dul eşine % 60'ı, bu madde kapsamında aylık
alan çocuğu bulunmayan dul eşine % 85'i,
b) Çocuklarından;
1) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi
halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25
yaşını doldurmayan ve evli olmayan veya,
2) Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulu kararı ile
çalışma gücünü en az % 40 oranında yitirip malul olduğu
anlaşılanların veya,
3) Yaşları ne olursa olsan evli olmayan, evli olmakla
beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının,
her birine % 25'i,
oranında aylığın tamamı
dağıtılacak şekilde aylık bağlanır. Eş
ve çocuklara bağlanacak aylıkların toplamı silikozis
hastasına bağlanan aylığın tutarını geçemez.
Bu sınırın aşılmaması için gerekirse eş ve
çocukların aylıklarından orantılı olarak indirimler
yapılır.
Eş ve çocukların aylıkları yukarıda
belirtilen koşulların ortadan kalkması hâlinde kesilir.
Bu maddeye göre kendisine aylık bağlanan silikozis
hastası ile eş ve çocuklarının tedavi giderleri, 18/6/1992
tarihli ve 3816 sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların
Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından
Karşılanması Hakkında Kanun hükümlerine göre, Kanunun 2 nci
maddesinde belirtilen aile içindeki kişi başına düşen gelir
payına bakılmaksızın yeşil kart verilerek
karşılanır.
Bu maddeye göre aylık alanların 5510 sayılı
Kanuna göre çalışmaya veya sosyal güvenlik kurumlarından ya da
yabancı bir ülke sosyal güvenlik kurumundan her ne ad altında olursa
olsun gelir veya aylık almaya başlamaları halinde aylıkları
kesilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Soysal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sayılı Tasarının 67nci
maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu tasarının en önemli maddesi olarak
gördüğümü ifade etmek istiyorum 67nci maddeyi çünkü insan
sağlığı ve insanı ilgilendiren, insanın insanca
yaşayabileceği bir sosyal devletin yaratılması
açısından önem taşıyan bir madde. Bu maddede kot kumlama
işçileri var, silikozis hastalığına yakalanan kot kumlama
işçileri, ne yazık ki çok uzun bir süredir seslerini duyurmak için
çok önemli çaba sarf ettiler ve seslerini duyurmak için, birçok
aydınımız, sanatçımız, gazeteci
arkadaşlarımız kamuoyu oluşturmak için katkı sundular,
dayanışma geceleri düzenlediler ve bugün de siz değerli milletvekillerinin
aynı duyarlılığı göstereceğine inanıyorum.
Kot kumlama, bir silikozis hastalığına neden
oluyor. Silikozis hastalığı da bir meslek
hastalığıdır. Bu meslek hastalığı da ne
yazık ki kayıt dışı çalıştırılmanın
sonucu olarak ortaya çıkmıştır ve bugün, daha 18 Ocak
2011de silikozis hastası olan kırk beş yaşındaki
İsmail Şahin hayatını yitirmişti. Yine, daha önce de
yirmi üç yaşındaki Adem Abay yaşamını yitirmiş
idi. Yine Bingölün Karlıova ilçesinin Taşlıçay ve Toklular
köylerinde her evde ne yazık ki silikozis hastası var.
Bu bir meslek hastalığıdır ve bu
hastalığın da belgesi silikozis olması yeterlidir. Bu
açıdan bu çok insani bir olaydır ve buna sahip çıkmak da elbette
ki başta Parlamentomuzun en önemli görevi diye düşünüyorum. Tabii ki
burada Çalışma Bakanlığımız da
bakanlığın gereği olarak, yasalarca düzenlenmiş olan
bakanlığın gereği olarak buradaki işçilerimize,
buradaki silikozis hastalığına yakalananlara sahip çıkmak
durumunda çünkü bugüne kadar kayıt dışı
çalıştırılmışlar, göz yumulmuş.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın
gerekli denetimleri zamanında yerine getirememesinin sonucu olarak bu
insanlar uzun süre kayıt dışı
çalıştırılarak ölüme mahkûm edilmişler.
Şimdi, ölüme mahkûm edilmiş bu insanlarımız,
bizim insanlarımız. Bunlara sahip çıkmak, hepimizin en temel, en
biricik görevi. O açıdan, en az yüzde 10 ve üzeri silikozis
hastalığına yakalanan kim var ise sosyal devletin sahip
çıkması gerekmektedir. Yine, üç aylık geçici bir süreyle bunu
kısıtlayamayız. Ya ileri zamanlarda yine bir
denetimsizliğin sonucu olarak silikozis hastalığına
yakalanan insanlar ortaya çıkar ise yeniden burada bunları
görüşüyor mu olmamız lazım? Bunlar günümüz
koşullarında ilkel, çağ dışı bir
anlayışın sonucu ortaya çıkan hastalıklar.
Gelişmiş, çağdaş hiçbir ülkede silikozis
hastalığı olmaz, olamaz, olmamalıdır. Şimdi G-20
diyeceğiz, o G-20nin içerisinde o ilkel bir hastalık olarak
ağır ve tehlikeli çalışma koşullarının ve
kayıt dışı çalışma koşullarının
getirdiği bu hastalığa çözüm bulmayı bir geçici süreye
bağlayacağız. Bu haklı bir gerekçeye dayanmamaktadır.
Burada hepimiz elimizi vicdanımıza koyacağız. Gecenin bir
buçuğunda bana göre tasarının en önemli maddesini, insanı
ilgilendiren, sağlığı ilgilendiren, insanın insanca
yaşamını ilgilendiren, onların geleceğini ilgilendiren
bu yasa tasarısına önerdiğimiz şekilde sahip
çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Bunu üç ayda
kısıtlamayalım. İleri yıllarda silikozisle ilgili bir
denetimsizliğin sonucunda çıkacak hastalığın
getireceği olumsuzluğu şimdiden görmemiz gerekiyor. Aslında
halihazırda kayıt dışı
çalıştırılan silikozis hastalığına yakalanabilme
şansına neden olabilecek kot kumlama atölyeleri merdiven altında
devam etmektedir.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 67 nci maddesinin çerçeve cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddeye
aşağıdaki geçici madde eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"Madde 67- 2022 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir."
"Geçici Madde 3- Bu Kanunun 1 inci maddesinde yer alan 300
gösterge rakamı, 1/1/2011-31/12/2015 tarihleri arasındaki aylık
ödeme dönemlerinde 4000 olarak uygulanır. Bu konuda 26/12/2010 tarihli ve
6091 sayılı 2011 Yılı Merkezi Yönetim Kanununun K
Cetvelinin XI. SOSYAL YARDIM ÖDEMELERİ başlığı
altında yer alan hükümler uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, gecenin bu saatine kadar
çalışmamıza değecek çok önemli bir düzenlemeyi
görüşüyoruz. Bu düzenlemeyle silikozis hastalarına sahip
çıkılmakta, onlara aylık bağlanması öngörülmektedir.
Gerçekten, çok hayırlı bir düzenleme yaptığımıza
inanıyorum. Ben, Komisyonda da açık yüreklilikle ve samimiyetle
Sayın Bakana teşekkür ettim. Yine burada da bu düzenlemenin
yapılmasında emeği geçen, katkısı bulunan, desteği
olan herkesten Allah razı olsun diyorum.
İki konuyu belirteceğim burada. Yani bir eksiklik
diyeyim, şu anlamda: Birisi -biraz önce arkadaşım da söyledi- bu
üç aylık süreyi kısıtlamayalım, daimî tutalım çünkü
sadece bu üç aylık sürede başvurabilenler yararlanacak. Bir de tabii,
tespiti zannedersem mümkün olur, ölüm nedeninden
Sayın Bakanım, bu maaş bağlananlar öldüğü
zaman, dul eşine ve çocuklarına da maaş
bağlanmasını öngörüyoruz ama bu zamana kadar, hatta bugün, dün
ölmüş silikozis hastalarının dul eşlerine ve
çocuklarına bir maaş öngörmüyoruz. Herhâlde ölüm nedeninde, hastane
raporunda silikozis hastalığından öldüğü yazıyorsa
bunu bu madde kapsamına alabiliriz diyorum, bu şekilde de bu
eksikliklerini tamamlamış oluruz diyorum.
Bu arada, bu hayırlı düzenlemenin üzerine bir
hayırlı düzenleme daha yapalım diyorum. Bizim teklifimizde
getirdiğimiz hususları kısaca belirtmek istiyorum: Birincisi,
altmış beş yaş aylığı ve yine muhtaç
durumdaki engellilerimizin aylığı. Bunlarda da bir
artış yapalım.
Şimdi, kısaca bilgi vereyim: Şu anda 850 bin
civarında altmış beş yaşını doldurmuş
muhtaç durumdaki insanımız yaşlılık
aylığı alıyor ama aylığı ne kadar? 105 lira.
Yani 105 lira aylık olur mu değerli arkadaşlarım? Yani bunu
şu kadar artırdık, bu kadar artırdık diye bir mazeret
sunmak da doğru değil. Topu topu 105 lira maaş, yani üç ayda 315
lira alıyor yaşlılarımız. Bunların aylık
artışları memur maaş katsayısına bağlı
olduğu için, maalesef, geçen yıl 6 lira, bu yıl da 4
liralık bir zam yapılabildi.
Yine, engellilerimiz, muhtaç durumdaki engellilerimiz
yaklaşık 500 bin kişi civarında. Bunlara verdiğimiz
aylıklarda -ki, burada bir de asgari gelir kısıtlaması var-
105 liranın altında aylık geliri olanlara üç kademeli bir
aylık bağlıyoruz. Birincisi, başkasının
yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek
şekilde engelli olduklarını kanıtlayan, on sekiz
yaşını dolduran ve kanunen bakmakla mükellef kimsesi bulunmayan
engellilere 314 lira veriyoruz. Yani, nasıl silikozis hastalarında
bunu 550-560 lira öngördüysek, bunlarınkini de aynı seviyeye
getirelim diyorum. Neticede bunlar da başkasının
yardımına muhtaç olarak yaşayan engelli kardeşlerimiz.
Yine, on sekiz yaşını dolduran diğer engelli
kardeşlerimize 209 lira aylık veriyoruz. Kanunen bakmakla yükümlü
olduğu on sekiz yaşını tamamlamamış engelli
yakını bulunanlara da 209 lira aylık veriyoruz. Yani,
görüleceği üzere bu aylıklar da yetersiz, bunları da
artıralım diyoruz.
Verdiğimiz önergede altmış beş yaş
aylığı 250 liraya çıkmakta, başkasının
yardımına muhtaç olan özürlü aylığı da bunun 3
katı olan 750 liraya çıkmakta, diğer engellilerimizin
aylığı 500 lira düzeyine yükselmektedir. Bu konuda da Sayın
Bakan Komisyonda aslında hak vermişti. Niye hak vermişti? Geçen
yıl ve bu yıl, biliyorsunuz, düşük emekli aylığı
alan emeklilerimize 60 lira bir zam öngördük, alt limit. Bu 60 lirayı bu kesim
için de, muhtaç durumdaki yaşlılar ve engelliler için de
öngörebilirdik ama öngörülmediği için gerçekten çok komik zamlar
yapıldı. Yani, yaşlımıza, engellimize özel
ayrımcılık getireceğiz dedik ama 4 lira olmamalı
değil mi değerli arkadaşlarım?
Ben önergemize destek bekliyorum. Teşekkür ediyor,
hayırlı olsun diyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
tasarısının çerçeve 67 nci maddesi ile 2022 sayılı
Kanuna eklenen geçici 2 nci maddenin birinci ve ikinci
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"Bu maddenin yayımı tarihinden itibaren 3
aylık süre içerisinde talepte bulunan ve sosyal güvenlik mevzuatına
tabi olarak çalışmayan, sosyal güvenlik kurumlarından ya da
yabancı bir ülke sosyal güvenlik kurumundan her ne ad altında olursa
olsun herhangi bir gelir veya aylık almayan ve silikozis
hastalığı nedeniyle meslekte kazanma gücünü en az % 15
kaybettiğine Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulunca meslek
hastalıkları tespit hükümleri çerçevesinde karar verilen
kişilere, bu maddede belirtilen şartları sağlamaları
hâlinde aşağıda belirtilen esaslara göre Sosyal Güvenlik
Kurumunca aylık bağlanır.
Meslekte kazanma gücünü;
a) % 15 ila % 34 arasında kaybedenlere 7000,
b) % 35 ila % 54 arasında kaybedenlere 8000,
c) % 55 ve üzerinde kaybedenlere 9000,
gösterge rakamının her yıl bütçe kanunu ile tespit
edilecek aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan
tutarda aylık bağlanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Canikli, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten şu andaki madde son derece
-arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi- önemli bir
düzenleme, önem içeriyor ve önemli bir sorunu ortadan kaldırıyor.
Silikozis hastalarının bugüne kadar çözülemeyen problemlerine büyük
oranda çözüm getiren bir düzenleme. Pakette var. Bu önergeyle daha da
iyileştiriyoruz, daha da iyi bir konuma gelmelerini sağlıyoruz.
Bu vesileyle ben başta Sayın Bakanımıza ve Hükûmetimize çok
teşekkür ediyorum, elbette katkı sağlayan tüm arkadaşlara
Tabii, bu sorun yeni sorun değil yani uzun yıllardan
beri gelen bir sorun, devrolan bir sorun AK PARTİ hükûmetlerinden önce de
olan bir sorun ama çözümü birçok alanda, birçok benzer sorunlarda olduğu
gibi yine AK PARTİ hükûmetleri tarafından yerine getirilmektedir,
çözülmektedir. Bu da önemle altının çizilmesi gereken bir husustur.
Değerli arkadaşlar, tabii, biraz önce birçok
konuşmacı arkadaşımız çok farklı konulara
değindiler. Bunlarla ilgili, önemli gördüğüm birkaç tanesiyle ilgili
görüşlerimizi, kanaatlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunlardan bir tanesi şu: Çok sık ifade ediliyor,
cumhuriyetin kazanımlarının satıldığı,
peşkeş çekildiği şeklinde. Özelleştirme kastediliyorsa
1986 yılında bir devlet politikası olarak başladı
özelleştirme ve 1986 yılından sonra iktidara gelen tüm
yönetimler tarafından, siyasi partiler tarafından bu işlem
gerçekleştirilmiştir, istisnasız, sağdan, soldan, hangi
parti olursa olsun. Dolayısıyla, bu ifade, suçlama -tırnak
içerisinde söylüyorum- 1986dan beri iktidara gelen tüm yönetimleri
içermektedir, kavramaktadır. Yani bu tür konuşmalar
yapılırken bu gerçeğin göz önünde bulundurulması gerekir.
Böyle mesnetsiz, dayanağı olmayan ifadelerle suçlamada bulunmak
doğru değil.
Bir de özellikle son günlerde yakın bölgemizde yaşanan
olaylarla ilgili bazı değerlendirmeler yapıldı. Ben bu
değerlendirmeleri yapan bazı arkadaşların, gerçekten acaba
Türkiye'de mi, bu dünyada mı yaşıyorlar, yoksa başka bir
gezegende mi yaşıyorlar, şaşırıyorum, hayret
ediyorum.
Bakın, değerli arkadaşlar, bugün Mısır ve
Tunusta sallanan baskıcı yönetimler, tek parti yönetimi döneminin
uygulamalarını örnek almaktadırlar. Bu gerçek değerli
arkadaşlar. Türkiye'deki tek parti dönem ve zihniyetinin
uygulamalarına baktığınız zaman, bugün sallanan
Mısırdaki ve Tunustaki yönetimlerle birebir örtüştüğünü
görürsünüz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu bir
gerçek, bu bir realite. Zulme baş kaldıran oradaki halkın örnek
aldığı da AK PARTİ ve onun Genel Başkanı
Sayın Başbakanımız değerli arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Talkımı Mübareke
veriyorsunuz, salkımı kendiniz yutuyorsunuz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Öyle ki
Mısırda o meydanda toplanan milyonlarca insan, Sayın
Başbakanımızın konuşmasını canlı olarak
izliyor değerli arkadaşlar. Bu önemli bir olay. Bu gurur sadece bizim
değil, sizlerin de. Yurt dışına
çıktığınızda MHPli, CHPli diye bakılmıyor,
Türk milletinin bir evladı, bir kişisi ve Sayın
Başbakanımızın Başbakan olduğu Türkiye
Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak görülüyor, bu şekilde
değerlendiriliyor.
Dolayısıyla, bütün dünya, bütün belli başlı
ajanslar Sayın Başbakanımızın
konuşmasını flaş haber olarak geçiyor, istinasız
değerli arkadaşlar.
Bugüne kadar, hangi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına ve
bir parti liderine nasip oldu böyle bir onur? Bir tane örnek verebilir misiniz?
Nasıl gerçekler bu kadar ters yüz edilebilir? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Milyonlarca, yüz milyonlarca insan Sayın
Başbakanımızın ağzından çıkan kelimeyi
dinlemek için televizyonlara akın ediyor ve merak ediyor.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Yapma ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Elbette, bunu bütün
dünya söylüyor. Gazete okumuyor musunuz değerli arkadaşlar?
Bunları görün, bu gerçekleri görün.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Ne komiksin ya! Komiklik yapma
Sayın Canikli.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Çok istiyorlarsa verelim, çok
istiyorlarsa gönderelim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın, birileri
belki tek parti döneminin özlemi içerisinde olabilir, tek partili
baskıcı, zulüm dönemlerinin özlemi içerisinde olabilir ama artık
bunlar geçti. Milletimiz özgürlüğün, bağımsızlığın,
hizmetin tadına vardı AK PARTİ hükûmetleriyle. Daha önceki
siyasi partilerle artık boşuna uğraşmayın. Suyu geriye
akıtamazsınız, yukarıya akıtamazsınız. Bu iş
bitmiştir.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Allah ıslah etsin sizi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bu millet, bu toplum,
bu halk artık her zaman ileriye, daha ileri demokrasinin, daha
özgürlüğün, daha çok özgürlüğün tadını
almıştır ve bu şekilde de devam edecektir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Özgürlüğe bak,
özgürlüğe!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Defalarca bu millet
bunu ispat etti. İnşallah, 12 Haziranda bir kez daha hep birlikte
göreceğiz. O zaman, herkesin boyunun ölçüsünü alacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan
BAŞKAN Muharrem Bey, oturun da şu önergeyi
oylayayım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Bu kabul edilen önerge nedeniyle bir sonraki önergeyi
işlemden kaldırma zarureti hasıl olmuştur. Onun için o
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Sayın İnce, buyurun efendim.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, Sayın
Canikli konuları çarpıtmıştır. İzninizle, çok
kısa söz istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne alakası var!
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Kimin hakkını
savunuyorsun Muharrem Bey?
AHMET YENİ (Samsun) Rahatsız olmayın!
BAŞKAN Arkadaşlar, bir dakika
Sayın
milletvekilleri
Sayın milletvekilleri
Saygıdeğer
arkadaşlarım, bir dakika müsaade buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkanım,
özelleştirmeden söz ederken 1986dan itibaren, bütün partilerin
yaptığı gibi
Oradaki rakamları söylememiştir,
doğru bilgi değildir. Tek parti dönemiyle ilgili söyledikleriyle
ilgili çelişkiler vardır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bunun sataşmayla
ne ilgisi var Sayın Başkan?
MUHARREM İNCE (Yalova) Kuzey Afrikayla ilgili
söylediklerinde çelişkiler vardır. Yüce Meclisi ve kamuoyunu
yanıltmıştır, doğru bilgi vermemiştir.
İzninizle, kısaca düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın İnce
AHMET YENİ (Samsun) Mübareki savunmak size mi düştü?
BAŞKAN Sayın İnce, şimdi, şöyle:
Yerinizden kısa bir söz talebiniz varsa ben size söz vereyim ama burada,
direkt olarak bir sataşma yok, genel ifadeler kullanıldı.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan,
bırakın da Mübareki savunsun!
BAŞKAN Hayır, 60a göre vereyim, kısa bir söz
talebini yapayım ama burada direkt bir sataşma yok.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, Mübareki
savunsun müsaade edin de!
BAŞKAN Buyurun efendim.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin özelleştirmeyle
ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Türkiye'nin özgürleşmesinden söz etti Sayın Canikli.
Şu anda, Türkiye'nin bütün vilayetlerinde polis yolları kesmiş,
insanlar seyahat özgürlüğünü kullanamıyorlar. Ne özgürlüğünden
söz ediyor! Birincisi bu.
İkincisi, 1930larla 2011in Türkiyesini kıyaslamak
doğru olmaz. 1930da Fransa neydi, Türkiye neydi? İngiltere neydi,
Türkiye neydi; İngiltere nereye geldi, Türkiye nereye geldi?
Kıyaslama böyle yapılır. 1930da bütün dünyada tek partiler vardı.
Önemli olan, 2011de tek parti dönemini yeniden yaratmaktır, bu
mantığı yeniden egemen kılmaktır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Özelleştirmede ise 1986dan 2002ye kadar yapılan
özelleştirme 3,5 milyar dolardır ama sadece AKP döneminde, 2002den
2011e kadar yapılan özelleştirme 33 milyar dolardır ve sadece
ocak ayı içinde yapılan 30 milyon dolardır, daha
yılbaşından hemen sonra.
Bu bilgileri düzeltmek istedim. Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Arkadaşlar, tabii, Sayın İnce de konuştu. Yani
ben söz kısıtlanması yapmak istemem ama denilen husus
şuydu: Yani filan dönemde az yapıldı, filan dönemde çok
yapıldı. O ayrıntılara girilmedi ama bu hükûmet
politikası olarak o günden bugüne devam ettiğini söyledi, siz de onu
teyit ettiniz ama tabii ki ifade edilen rakamlar farklı olabilir.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Çelik, sizin konunuz ne efendim?
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, ben de
aynı konuda birkaç söz sarf etmek istiyorum. Aynı dönemi
kapsıyor çünkü.
BAŞKAN Arkadaşlar, şimdi bugünü tatlıya
bağlayalım anlamında bu akşam söz veriyorum da böyle bir
ifadeler olursa hiç kimsenin burada konuşmaması lazım, o zaman
direkt oylayacağız Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edenler
Etmeyenler
ona dönecek.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, ortada
yanlış bilgilendirme var.
BAŞKAN Bakınız, Sayın Çelik, şunu
söylüyorum: Bakınız, biraz önce çıkan
arkadaşlarımız ahirete müteallik olan sözler de söylediler:
Hakkı helal etmemek, zehir zıkkım, bilmem ne, ne vesaire, falan
filan. Bu konularla ilgili olarak iktidar partisinden bir şey gelmedi ama
ben son söz olarak bugün sizinkini de alayım, kapatayım bu konuyu.
Buyurun.
4.- Mersin Milletvekili Behiç
Çelikin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, konuşmasında
olayları çarpıttığına ilişkin açıklaması
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Sayın Caniklinin konuşması tamamen partizan ve
siyasi mülahazayla yaptığı bir konuşma olarak gözükmekte.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, efendim, bakın, demokrasinin alabildiğine
ülkemizde yaygınlaşması çok önemli. Bu konuya dikkat çekmesi
gerekirken iktidar partisinin grup başkan vekili olarak, olayları
çarpıtarak, tarihî ters yüz ederek âdeta tek parti otokrasisini Türkiyede
oturtmak için bir felsefi, fikrî zemin ifade etmeye çalıştı. Bu,
tamamen sakat bir düşüncedir. Dolayısıyla Mısırdaki
olaylar Türkiyeye benzerse
Şu anda Türkiyede yaşamakta
olduğumuz süreç Mısır sürecini biraz andırıyor. Bundan
kurtulsunlar, kendilerinin hayrına olur diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.00
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 02.02
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KATİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl) , Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 57nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Komisyonun bundan sonra da bulunmayacağı ve gruplar
arasındaki mutabakat da dikkate alınarak, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 3 Şubat 2011 Perşembe günü, alınan karar
gereğince, saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı
geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 02.03