DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 92
60ıncı Birleşim
7 Şubat 2011 Pazartesi
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan va kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız ve 27 milletvekilinin, üniversite
öğrencilerine yönelik orantısız güç kullanımının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1021)
2.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal ve 19 milletvekilinin, 27 Mayıs 1960
darbesinden bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin
uğradığı hak kayıplarının
araştırılarak yapılması gereken düzenlemelerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1022)
3.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylani ve 19 milletvekilinin, Hakkârideki hava
kirliliği sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1023)
4.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici ve 19 milletvekilinin, öğrencilere
karşı orantısız güç kullanılmasının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1024)
B) Gensoru Önergeleri
1.- Cumhuriyet
Halk Partisi adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili K.
Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, uyguladığı tarımsal politikalarla
çiftçileri işsizliğe ve yoksulluğa ittiği, kırmızı
et fiyatlarında yükselişe neden olduğu, tarımsal üretimi ve
üreticileri desteklemek yerine ithalatı teşvik ederek görevinin
gereklerine aykırı davrandığı iddiasıyla Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/13)
C) Tezkereler
1.- Türk
Silahlı Kuvvetleri Deniz Unsurlarının; Korsanlık/Deniz
Haydutluğu ve Silahlı Soygun Eylemleriyle Mücadele Amacıyla
Yürütülen Uluslararası Çabalara Destek Vermek Üzere, Gereği,
Kapsamı, Zamanı ve Süresi Hükûmetçe Belirlenecek Şekilde Aden
Körfezi, Somali Karasuları ve Açıkları, Arap Denizi ve Mücavir
Bölgelerde Görevlendirilmesi ve Bununla İlgili Gerekli Düzenlemelerin
Hükûmet Tarafından Belirlenecek Esaslara Göre Yapılması İçin
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10/2/2009 Tarihli ve 934 Sayılı
Kararıyla Hükûmete Verilen ve 2/2/2010 Tarihli ve 956 Sayılı
Kararıyla, Bir Yıl Uzatılan İzin Süresinin Anayasanın
92nci Maddesi Uyarınca 10/2/2011 Tarihinden İtibaren Bir Yıl
Daha Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/1407)
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadolun, OSTİM ve İvedikte meydana gelen
müessif kazayla ilgili Hükûmet yetkililerinin beyanlarına ilişkin
açıklaması
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, OSTİM ve İvedikte
meydana gelen kazaların herkese ders olmasına ilişkin
açıklaması
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, iş kazalarına
karşı iş yerlerinde alınacak tedbirlere ilişkin
açıklaması
4.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün, 133 ve 134üncü maddelerin gerekçelerinin yazılmamasında
bir şeylerin saklandığı şeklindeki ifadesine
ilişkin açıklaması
5.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, İstanbul Milletvekili
Mustafa Özyürekin konuşmasında geçen Faili meçhul olaylara iktidar
da muhalefet de seyirci kalıyor. ifadeleriyle faili meçhul olayların
araştırılması için iktidar ve muhalefeti göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep
Dağının; Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin;
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali
Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası
A.Ş.nin mülkiyetindeki bir taşınmazın tescil işlemine
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/17516)
2.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TRTnin programlarına ve
dışarıda yaptırılan programlar için yapılan ödeme
miktarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/17517)
3.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, TRT 6da yayınlanacağı
iddia edilen Kürtçe türkü yarışmasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/17522)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir şirketle ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı (7/17530)
5.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyeliğine
yapılan bir atamaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Ali Babacanın cevabı (7/17606)
6.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, alışveriş merkezleriyle
ilgili yasal düzenlemeye ilişkin sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/17640)
7.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Zonguldaktaki işsizlik
rakamlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/17679)
8.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, EPDK üyeleri ve üst düzey yöneticilerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/17824)
9.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, elektrik
abonmanlığı bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/17826)
10.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, mobbingle mücadeleye ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/17882)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak dört oturum yaptı.
Erzurum
Milletvekili Muzaffer Gülyurt, 2011 Universiade Erzurum Kış
Oyunlarına,
Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş, Ankara OSTİMde meydana gelen
patlamalara,
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, üniversite ve yüksekokullarda okuyan ve
mezun olan gençlerin sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Erzurum
Milletvekili İbrahim Kavaz,
Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugay,
2011 Universiade
Erzurum Kış Oyunlarına;
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, MHP olarak OSTİMde meydana gelen kazanın
sebeplerini araştırmak üzere bir araştırma komisyonu
kurulması için önerge hazırladıklarına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Hatay
Milletvekili Fuat Çayın Dilekçe Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, yabancılara yönelik
ayrımcı uygulamaların (10/1017),
Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin,
Niğde-Ulukışlanın ekonomik ve sosyal
sorunlarının (10/1018),
Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 23 milletvekilinin, tarımda ve teknolojide
kullanılan kimyasalların doğal yaşam zinciri üzerine
yaptığı etkilerin (10/1019),
Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, doğal
tohumculuğun durumunun tespit edilmesi ve sorunların (10/1020),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
2/858 esas
numaralı 31.02.2006 Tarihli ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 04 Şubat 2011 tarihinde
havale edildiği komisyonlarda 48 saat geçmeden görüşülebilmesi için
tavsiyede bulunulmasına ilişkin MHP Grubu önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
608, 569, 570,
572, 573, 592, 593, 594, 595, 591, 596, 597, 598, 600, 601, 602, 603, 604 ve
605 sıra sayılı kanun tasarılarının gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 3, 6, 7, 8, 9, 11, 12, 13, 14, 15, 16,
17, 18, 19, 20, 21, 22, 23 ve 24 üncü sıralarına alınmasına
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine;
Genel Kurulun,
haftalık çalışma günlerinin dışında 7 ve 14
Şubat 2011 Pazartesi günleri de toplanarak gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 4 Şubat 2011
Cuma günü 606 sıra sayılı Tasarının 5inci bölümünün
tamamlanmasını müteakip 608 sıra sayılı
Tasarının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalara devam olunmasına; çalışmaların
tamamlanamaması hâlinde 5 Şubat 2011 Cumartesi günü saat 14.00'te
toplanarak 608 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam
edilmesine; 7 Şubat 2011 Pazartesi saat 14.00'te; 9 ve 10 Şubat
Çarşamba ve Perşembe günleri saat 13.00'te toplanmasına; 7
Şubat 2011 Pazartesi günü 606 sıra sayılı
Tasarının 6ncı bölümünün, 8 Şubat 2011 Salı günü 606
sıra sayılı Tasarının 7nci bölümünün, 9 Şubat
2011 Çarşamba günü 606 sıra sayılı Tasarının
8inci bölümünün, 10 Şubat 2011 Perşembe günü 606 sıra
sayılı Tasarının 9uncu bölümünün tamamlanmasına
kadar çalışmasına; çalışmaların
tamamlanmaması hâlinde 11 Şubat 2011 Cuma günü tasarının görüşmelerinin
tamamlanmasından sonra gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşmelerine devam olunmasına ilişkin AK
PARTİ Grubu önerisi kabul edildi.
Adalet
Komisyonunda açık bulunan 5 üyeliğe, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunca
aday gösterilen Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay, Aydın
Milletvekili M. Fatih Atay, Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli,
Hatay Milletvekili Fuat Çay ve İzmir Milletvekili Ahmet Ersin seçildiler.
3 Şubat 2011
Perşembe günlü 58inci Birleşimin 8 ve 9uncu kapalı
oturumlarında görüşmeleri yapılan 606 sıra sayılı
Tasarının 85inci maddesinin kabul edildiği
Başkanlıkça açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/883)
(S. Sayısı: 568) görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep
Dağının; Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla
Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serterin; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun;
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın;
Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynakın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın;
Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175,
2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356,
2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540,
2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691,
2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801,
2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S.
Sayısı: 606) altıncı bölümüne kadar kabul edildi.
3üncü
sırasına alınan, Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporu (1/995) (S. Sayısı: 608) görüşmeleri tamamlanarak kabul
edildi ve kanunlaştı.
Alınan karar
gereğince, 7 Şubat 2011 Pazartesi günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşime 00.51de son verildi.
Nevzat
PAKDİL |
Başkan
Vekili |
|
Fatih
METİN Harun
TÜFEKCİ Yusuf COŞKUN |
Bolu Konya Bingöl |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
No.: 77
II.- GELEN KÂĞITLAR
7 Şubat 2011 Pazartesi
Teklif
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; 2942 Sayılı Kamulaştırma
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/860) (Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.1.2011)
Rapor
1.- Türkiye İnsan
Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu
(1/804) (S. Sayısı: 611) (Dağıtma tarihi: 7.2.2011)
(GÜNDEME)
Gensoru Önergesi
1- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, uyguladığı tarımsal politikalarla
çiftçileri işsizliğe ve yoksulluğa ittiği,
kırmızı et fiyatlarında yükselişe neden olduğu,
tarımsal üretimi ve üreticileri desteklemek yerine ithalatı
teşvik ederek görevinin gereklerine aykırı
davrandığı iddiasıyla Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında Anayasanın 99 uncu ve
İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/13) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/02/2011) (Dağıtma tarihi: 07/02/2011)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki Kura nehri havzasına sulama
kanalları yapılmasına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2330) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/01/2011)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın ilçelerinin kapalı spor
salonu ve futbol sahası ihtiyacına ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Nafız Özak) sözlü soru önergesi (6/2331)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir sağlık ocağının
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2332) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/01/2011)
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köylerin su sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2333)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda okuma-yazma kursu
açılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2334) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, Milli Birlik ve Kardeşlik
Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18075) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
2.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, makam araçlarına ve yurt dışı
seyahat harcırahlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18076) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/01/2011)
3.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, bir üniversite arazisinin TOKİye
devredilmesine ve bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18077) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/01/2011)
4.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Hac başvurularında
ayrımcılık yapıldığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18078)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
5.- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
Muş Alparslan Tarım İşletmesinin özelleştirilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18079)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
6.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Ermenistandaki
Metsamor Nükleer Santralindeki sızıntı ile ilgili basında
çıkan haberlere ve alınan önlemlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18080) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/01/2011)
7.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, bazı illerde toplu
açılışı yapılan tesislere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18081)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
8.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlakın, İstanbuldaki Kentsel
Dönüşüm ve Gelişim projelerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18082) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
9.- İstanbul
Milletvekili Meral Akşenerin, İstanbulda bazı köylerin
nazım imar planlarından kaynaklanan mağduriyetleri ile
tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylülerin
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18083) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
10.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Ankarada devlet görevlilerinin
konaklama giderlerine ve bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18084) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
11.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğündeki atama ve görevden almalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18085) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yazılı ve görsel
basına karşı açılan davalara ve sonuçlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18086)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, karşılıksız çek
düzenleme suçu nedeniyle açılan davaların sayıları, verilen
para cezaları ve cezalandırılan kişilere ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18087)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, karşılıksız çek
düzenleme suçundan dolayı dava açılmış kişilere ve
cezaevinden kurtulmaya yönelik kanuni düzenlemeye ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18088)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
15.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, bir kitabın
yasaklanmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18089) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
16.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, diyabet hastalarının
kan ölçüm çubuklarının SGK tarafından
karşılanmasının iptaline ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18090)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
17.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, 5620 sayılı Kanuna
bağlı çalışan geçici işçilere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18091) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
18.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, 2002-2010 yılları
arasında SGKya kayıtlı ücretli çalışanlara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18092) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
19.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18093)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
20.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Anamur Ormancık Köyü
kamulaştırma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18094)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
21.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18095) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, kuş türlerinin azalışına
ve rafting sporuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18096) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
23.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18097) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
24.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bazı TRT personelinin il
dışına atanmasına ve açılan davalara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/18098) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/01/2011)
25.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, RTÜK tarafından uygulanan idari
para cezalarına, tahsiline ve muhataplarına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/18099) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
26.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki mazbut ve mülhak vakıflara ait
taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile
restorasyonlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/18100) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
27.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Adana İncirlik Hava Üssünün
ABD gizli servisi tarafından kullanıldığı
iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18101) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/01/2011)
28.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Tacikistanda gözaltına
alınıp Çine iade edildiği iddia edilen üç
vatandaşımıza ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18102) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/01/2011)
29.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18103)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
30.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Garp Linyitleri İşletmesi
Müessesesine işçi alımı yapılması konusunda bir
toplantı yapıldığı iddiasına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18104)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
31.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin, Erzurum-Tekman Belediyesince yapılan
ihalelere ve yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18105)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2011)
32.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin, Erzurum-Tekman Kaymakamlığınca
yapılan yardımlara, ihalelere ve yeşil kart iptalleri ile ilgili
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18106) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
33.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir sanıkla ilgili sahte delil üretildiği
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18107) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/01/2011)
34.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Ankara Büyükşehir Belediyesince bazı
tüzel kişilere yapılan yardımlara ve denetimine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18108)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
35.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, bir köyün su, yol ve elektrik
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18109) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
36.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, Van-Sarayın kanalizasyon
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18110) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
37.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, köy korucularının
özlük haklarına ve sosyal güvencelerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18111)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
38.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkâri-Van karayolu üzerinde yapılan
kimlik kontrollerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18112) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/01/2011)
39.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Yalova Valisinin bir
ifadesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18113) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
40.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bir sanıkla ilgili
sahte delil üretildiği iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18114)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
41.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Taşınmaz Kültür
Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı
hesabının kullanılmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18115)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
42.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyaman İl Halk
Kütüphanesi binasının yenilenmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18116)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
43.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada kültür ve tabiat
varlıklarının korunması amacıyla gerçekleştirilen
faaliyetlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18117) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/01/2011)
44.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Antalyada turizme
elverişli alanların geliştirilmesine yönelik teşvike
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18118) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
45.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18119)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
46.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, şeker pancarı
üretimine, şeker ithalatına ve pancar üreticilerinin sorunlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18120)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
47.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın, vergi incelemesi
yapmaya yetkili denetim elemanlarının il bazında
görevlendirilmesine ve yapılan denetimlere ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18121)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
48.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18122)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
49.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, Bursa ve ilçelerinde taşımalı eğitime ve
bu sebeple kapatılan okullara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18123)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
50.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18124)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
51.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, bir öğretmenin kadrolu
öğretmenliğe müracaatının engellenmesine ve bu durumdaki
diğer kişilerin mağduriyetine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18125)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
52.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa-Demirci ilçesinin orta öğretim
yurt ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18126) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
53.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada 2009-2011 yılları
arasında öğretmenlerin atama taleplerine ve sonuçlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18127) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
54.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa-Dörtçelik Çocuk Hastalıkları
Hastanesinin depreme karşı güçlendirme çalışmalarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18128) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
55.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18129)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
56.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde bulunan illerde yaşanan sağlık sorunlarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18130) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
57.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, diyabet hastalarının tedavisine ve
SGKnın bir genelgesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18131) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
58.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde ortalama yaşam süresinin artırılmasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18132) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
59.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve
şikâyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18133) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/01/2011)
60.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, tarım satış
kooperatifleri ve birliklerinin yeniden düzenlenmesine yönelik tasarı
çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18134) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
61.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın, bazı
şirketlerin merkezlerini Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerindeki bazı illere naklettikleri iddialarına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18135)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
62.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı yapıldığı
iddiasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18136) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/01/2011)
63.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, GDOlu ürünlerin ithalatı ve
denetimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18137) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
64.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18138)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
65.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, tarım kredi borçları
ertelenen çiftçilerin ürün desteklerinin ödenmediği iddiasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18139) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
66.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, süt teşvik priminin
yükseltilmesine ve süt işleyen firmaların desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18140) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
67.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı şehirlerdeki hayvan
pazarlarının yenilenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18141)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
68.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, sütteki üretim fazlasına ve süt
tüketiminin arttırılmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18142)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
69.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Mersinin bazı ilçelerinde meydana
gelen dolu yağışından dolayı üreticilerin
yaşadığı mağduriyete ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18143)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
70.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, 2009-2010 yıllarında meydana gelen
tren kazaları ve sonuçlarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18144)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2011)
71.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, mahkeme kararıyla görevine
dönen personele ve sendika seçimi konusunda personele baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18145)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
72.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Organize Sanayi Bölgesindeki
Mecidiye-Kayalıoğlu arasındaki kara yolunun
yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18146) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/01/2011)
73.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, İzmir-İstanbul yolu üzerinde yer
alan Kapaklı-Mecidiye arasındaki kara yolunun yapılmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18147) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
74.-
Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlunun, Kırşehire
demir yolu yapımı için bir proje olup olmadığına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18148) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
75.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa Hızlı Tren Projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18149) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/01/2011)
76.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Yüksek Öğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu yurtlarından ilişiği kesilen öğrencilere
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı
soru önergesi (7/18150) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/01/2011)
77.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa-Nilüfer Spor Kompleksinin
tamamlanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak)
yazılı soru önergesi (7/18151) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/01/2011)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, yüzde
sıfır oranında gümrük vergisiyle ithal edilen bazı
tarım ürünlerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16758)
2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, bir
bakanın Ergenekon davasıyla ilgili bir açıklamasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17057)
3.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, tutukluluk sürelerine ve
AİHMde açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17058)
4.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17059)
5.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Vanda antidepresan ve antipsikotik ilaç
kullanım miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17243)
6.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Şanlıurfada antidepresan ve
antipsikotik ilaç kullanım miktarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17244)
7.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Karamanda antidepresan ve antipsikotik ilaç
kullanım miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17245)
8.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, Niğdede antidepresan ve antipsikotik ilaç kullanım
miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17246)
9.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Çankırıda antidepresan ve
antipsikotik ilaç kullanım miktarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17247)
10.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Erzurumda antidepresan ve antipsikotik ilaç
tüketim miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17289)
11.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Trabzonda antidepresan ve antipsikotik ilaç
tüketim miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17290)
12.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Elazığda antidepresan ve antipsikotik
ilaç tüketim miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17291)
13.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kütahyada antidepresan ve antipsikotik ilaç
tüketim miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17292)
14.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Rizede antidepresan ve antipsikotik ilaç
kullanım miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17364)
15.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursada antidepresan ve antipsikotik ilaç
kullanım miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17365)
16.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Karabükde antidepresan ve antipsikotik ilaç
kullanım miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17366)
17.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bitlisde antidepresan ve antipsikotik ilaç
kullanım miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17367)
18.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Mardinde antidepresan ve antipsikotik ilaç
kullanım miktarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17368)
19.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Yüksekovada yeni yönetim modeli
uygulandığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17477)
20.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17478)
21.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, 2010 ÖSYS Kılavuzundaki hatalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17479)
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası
arazisinin imar değişikliğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17480)
23.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, özelleştirme gelirlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17481)
24.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Türk Telekomünikasyon A.Ş.nin erişim
şebekeleri yapım, bakım ve onarım ihalesine ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/17486)
25.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, kadına yönelik şiddete
ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru
önergesi (7/17489)
26.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, İzmirdeki yatırım
ve projelere ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/17490)
27.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Yüksekova-Van karayolu üzerinde yaşanan bir
olayla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17493)
28.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Kırklareli
Valisinin merkeze alınmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17494)
29.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdur-Yeşilovada sosyal
bilimler lisesi açılmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17495)
30.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, eğitim planlamasına ve
sözleşmeli öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17496)
31.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyaman-Çelikhanda bir
ilköğretim okulunun 6, 7 ve 8. sınıflarının
taşınacağı iddiasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17497)
32.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köyün anaokulu ihtiyacına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17498)
33.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yurt dışı seyahatlere, bunlara
katılanlara ve ödenen harcırahlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17499)
34.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, TUSda hatalı soru
sorulduğu iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17500)
35.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, ALESde dağıtılan kırtasiye
malzemesinin teminine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17501)
36.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, kruvaziyer gemi ve yolcu
sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17508)
37.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdur-Yeşilovayı
diğer ilçelere bağlayan yolların bölünmüş yol
yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17509)
38.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Ankara-İzmir Yüksek
Hızlı Tren Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17510)
39.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, dış ticarette denizyolu
taşımacılığının kullanımına ve
İzmirin limanlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17511)
40.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, etik davranış ilkelerini ihlal eden
personele ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17512)
41.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Türk Telekomünikasyon A.Ş.nin erişim
şebekeleri yapım bakım ve onarım ihalesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17513)
42.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yurt dışı seyahatlere, bunlara
katılanlara ve ödenen harcırahlara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17514)
43.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, etik davranış ilkelerini ihlal eden
personele ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17518)
44.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Tasarrufu Teşvik Fonu ve Konut
Edindirme Yardımı ödemelerini yapmayan işverenlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17521)
45.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, özelleştirme işlemlerindeki
danışmanlık hizmetlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17523)
46.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, özelleştirme kapsamında
bulunan kuruluşların yönetim kurulu üyelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17524)
47.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, yargılanan, açığa
alınan ve vekaleten görev yapan bürokratlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17525)
48.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Milli Emlak Genel Müdürlüğüne ait
taşınmazlara ve bunlardan Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına devredilenlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17526)
49.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Yatırımlarda Devlet
Yardımları Hakkında Karara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17527)
50.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Türkiye Şeker Fabrikaları
A.Ş.ye ait bir taşınmazın özelleştirilen Kütahya Şeker
Fabrikası adına yolsuz tescil edildiği iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17528)
51.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, İHH İnsani Yardım
Vakfına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17529)
52.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Devlet üniversitelerine bağlı
bazı birimlere yapılacak yardımla ilgili Bakanlar Kurulu
Kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17531)
53.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, belediyelerin sosyal amaçlı
yardımlarına ve yeşil kartlı sayısına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17533)
54.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın, Dünya Özürlüler Günü nedeniyle
düzenlenen bir gezi programının iptal edilmesine ve engellilerin
istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17541)
55.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, öğrenci
eylemlerine ve bir konuşmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17546)
56.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, sınır
ihlali iddiasıyla İran sınırında öldürülen
vatandaşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17547)
57.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, bazı
işçilerin sendikaya üye olduğu gerekçesiyle işten
atıldığı iddialarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/17548)
58.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Akdenizde münhasır ekonomik
bölge ilan etmiş devletlerle ilgili açıklamaya ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17556)
59.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, Hrant Dink davasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17557)
60.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Emniyet Genel Müdürlüğü
bünyesinde yapılan komiser yardımcılığı
sınavıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17561)
61.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, baş polislik ile komiser
yardımcılığına yükselmede aranan sicil notu
şartına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17562)
62.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıfları ve Köylere Hizmet Götürme Birliklerinin
kaynakları ile alınan araçlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17563)
63.- Mersin
Milletvekili Ali Oksalın, bir lokantada yapılan polis denetimine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17564)
64.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, bazı lokantalarda yapılan
polis denetimine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17565)
65.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin, Güney Kıbrıs Rum
Kesimindeki bir basketbol maçında yaşanan olaylara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17566)
66.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, Kahramanmaraş
olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17567)
67.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, AİHMnin Hrank Dink
davası kararı doğrultusunda sorumlular hakkında işlem
yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17568)
68.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, gıda
bankacılığı yapan sivil toplum kuruluşlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/17569)
69.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker
Fabrikasının özelleştirme sürecindeki bir işleme
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/17570)
70.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya Büyükşehir Belediyesinin
kullandığı bazı taşınmazların geri
alındığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17571)
71.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Güzelyayladaki hizmetiçi eğitim
programının sonlandırıldığı iddiasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17572)
72.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, yürürlükten kaldırılan Yurt
Dışında Sürekli Görevlendirilecek Personel Hakkındaki
Yönetmeliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17573)
73.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkâride okul servisi konusunda yaşanan
sıkıntılara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17574)
74.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın, Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle
yapıldığı iddia edilen anlaşmalara ve Irakın
kuzeyinde yaşayan Türkmenlerin sorunlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17575)
75.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, sözleşmeli öğretmenlerin
özlük haklarına ve eş durumu atamasında yaşanan sorunlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17576)
76.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Muğla-Dalaman-Tersakan Çayındaki
balık ölümlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17580)
77.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, sulama alanlarına ve
kullanılan sulama sistemlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17581)
78.- Manisa Milletvekili
Mustafa Enözün, Ankara-İzmir Hızlı Tren Projesine ve K-1
belgesi uygulamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17582)
79.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, çocukların internet
bağımlılığı konusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/17583)
80.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Vakıflar Bankası Genel
Müdür Yardımcılığına yapılan bir atamaya
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/17585)
81.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, engellilerin kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdamına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17588)
82.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Ankara-Kahramanmaraş uçak seferlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17589)
83.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, Diyanet Vakfı Kadın Merkezi
Müdürlüğü Yönetim Kurulu Başkanının görevden
alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17595)
84.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, işçilere yönelik vergi
düzenlemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17605)
85.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ekonomik krizin etkilerine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/17607)
86.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Bolunun ilçe ve köylerinde yaşanan yol,
su ve elektrik sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17608)
87.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Bolunun ilçe ve köylerindeki karla mücadele
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17609)
88.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Boluda yeni bir hal binası
yapılıp yapılmayacağına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17610)
89.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesinin hizmet
alımları tertibinin uygulamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17611)
90.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesindeki ödül
ve ikramiye ödemeleri kaleminin kullanımına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17612)
91.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Emniyet Genel Müdürlüğündeki
sözleşmeli personel istihdamına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17613)
92.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, taşra emniyet teşkilatının
bütçeden adil olarak yararlandırılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17614)
93.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Emniyet Genel Müdürlüğünde geçici görev
yolluklarının kullanımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17615)
94.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, hakkında
soruşturma açılan yerel yöneticilere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17616)
95.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, köy
korucularının özlük haklarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17617)
96.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, uyuşturucu
kaçakçılığıyla mücadeleye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17618)
97.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Ankaradaki kent içi ulaşım
projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17619)
98.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, DİSKin gerçekleştirdiği
bir gösteriye yapılan polis müdahalesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17620)
99.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, Seğmen alayı yürüyüşünün
engellenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17621)
100.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Konyaya tahsis edilen KÖYDES ödeneklerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17622)
101.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, indirimli kurumlar vergisi uygulamasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/17625)
102.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, çalışma hayatındaki vergi
oranlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17626)
103.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Simav Gölü arazisinin
kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17627)
104.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, kaçak elektrik kullanımına ve
çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17628)
105.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, muhasebe
uzmanlığı sınavına ve kariyer uzmanlıkları
kadrolarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17629)
106.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın, okulların emniyetinin
sağlanmasına yönelik çalışmalara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17630)
107.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Abant İzzet Baysal Üniversitesinin
öğretim görevlisi ve öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17631)
108.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Boludaki okulların kitap ihtiyacına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17632)
109.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Celal Bayar Üniversitesi Rektörünün bir
uygulamasına ve hakkında disiplin işlemi yapılan
öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17633)
110.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, 2010 KPSS ile ilgili iddialara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17634)
111.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, okul müdürlerine uygulanan
rotasyona ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17635)
112.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Bolu ve ilçelerindeki karla mücadele için
ödenek verilip verilmeyeceğine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17645)
113.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, sivil havacılık alanındaki
çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17646)
114.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, bilişim alanının
Bakanlığın çalışma alanından
çıkarılıp çıkarılmayacağına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17647)
115.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Kahramanmaraş-Türkoğluda kurulması planlanan lojistik merkeze
ve bir taş ocağına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17648)
116.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, Adana-Karaisalı arasındaki
yol yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17649)
117.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, engellilere yönelik Gökkuşağı
Projesine ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/17652)
118.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Devlet kurumlarındaki bakım ve
onarım işlerinin gördürülme usulüne ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17653)
119.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, İsrailin Mavi Marmara Gemisine
yaptığı saldırıya ve takip edilen dış
politikaya ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17655)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız ve 27 Milletvekilinin, üniversite öğrencilerine yönelik
orantısız güç kullanımının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1021) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/12/2010)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve 19 Milletvekilinin, 27 Mayıs 1960 Darbesinden bugüne kadar
Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin uğradığı hak
kayıplarının araştırılarak yapılması
gereken düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1022)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2010)
3.- Hakkari Milletvekili
Hamit Geylani ve 19 Milletvekilinin,
Hakkarideki hava kirliliği sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1023)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2010)
4.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici ve 19 Milletvekilinin, öğrencilere karşı
orantısız güç kullanılmasının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1024) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/12/2010)
7 Şubat 2011 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat
ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60ıncı Birleşimini
açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız ve 27
milletvekilinin, üniversite öğrencilerine yönelik orantısız güç
kullanımının nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1021)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İleri
demokrasinin en önemli göstergelerinden biri, çoğunluğun
görüşlerinin iktidarda olması, geriye kalan kesimlerin temsil
edilmesi ve taleplerini türlü yollardan dile getirebilmesidir. Taleplerin dile
getirilmesinde sıkça başvurulan ve etkili bir yöntem olan şiddet
içeriği olmayan protestolar, bu anlamda demokrasinin de bir
parçasıdır.
Bilindiği
gibi Sayın Başbakan Dolmabahçe'deki Çalışma Ofisinde
rektörlere üniversiteleri nasıl özgürleştirdiklerinden bahsederken
dışarıda öğrenciler yerlerde sürünmekte, öldüresiye
dövülmekteydiler. Tek dertleri ellerindeki öğrenci taleplerini
Başbakan'a iletmek olan öğrencilere polis her zaman olduğu gibi
orantısız güç uygulamıştır. Halbuki bu öğrenciler
ne devletin parasını hortumlamış ne babalarının
siyasi güçleriyle orman arazisi, gemicik sahibi olmuş ne de yetim
hakkına el uzatmışlardır. Sadece en temel hak olan protesto
haklarını kullanmaya çalışmışlardır.
Kaldı ki bu hak Anayasa ile güvence altına
alınmıştır. Bu öğrenciler de bu haklarını
kullanmak istemişlerdir. Yaptıkları eylemle yalnızca
üniversitelerdeki sorunları dile getirmeye ve Sayın Başbakan'a
taleplerini iletmeye çalışmışlardır.
Yaşanan
olaylar da göstermiştir ki öğrenciler ne sorunlarını dile
getirebilmiş ne de taleplerini iletebilmişlerdir. Hatta şehre
girmelerine dahi izin verilmeyerek öldüresiye dövülmüşlerdir. Ertesi gün
bütün öğrencilerimizin yüzlerinin, kollarının, gözlerinin
polisin cop darbeleriyle hem de sözde demokrasinin gereği mosmor
olduğunu, sapasağlam gözaltına alınan bir öğrencinin
ne yazık ki tanınmaz halde serbest
bırakıldığını hepimiz gördük. Ellerinde herhangi
bir şiddete yol açacak bir araç olmayan insanlara karşı neden bu
derece sert müdahale edildiğinin araştırılması hem bir
insanlık hem de sorumluluk gereği şarttır. Şiddet
içermeyen bir eylem karşısında bu denli vahşi bir müdahale,
özellikle insan hakları ve demokrasi açısından oldukça
düşündürücü bir tablo yaratmıştır. Çünkü; öldüresiye
dövülen gençlerimiz ne silah taşımış ne de birine
saldırmışlardır. O nedenle kendilerine uygulanan bu
insanlık dışı saldırıyı kesinlikle hak
etmemişlerdir. Bu koşullar altında, öğrencilere uygulanan
şiddetin, güvenlik güçlerine bir yerden emredildiği konusunda kamuoyu
görüş birliği içindedir.
Öğrenci
eylemleri Avrupa'da en masum eylemler arasında yer almaktadır.
Ülkemizde ise bu masum eylemler oldukça tahammülsüzce
karşılanmaktadır. Eğer üniversite öğrencileri
taleplerini dile getiremiyorlarsa, kendilerini hükûmet yetkililerine ifade
etmek istediklerinde tekme tokat dövülüyorlarsa o ülkede özgür
üniversitelerden, demokrasiden ve insan haklarından bahsetmek mümkün
değildir.
Oysaki bu
çocuklar bizim çocuklarımızdır. Üniversite öğrencileri
bizim geleceğimiz, yarınımızdır. Onlara bu denli sert
yaklaşırsak, onlara şiddeti ve kan dökmeyi öğretirsek,
gençlerimizin o tertemiz yüreklerini kirletmekten başka hiçbir şey
başaramamış oluruz. Çünkü insanlar bu yaşlarda neye maruz
kalırlarsa ileride karşısındakine aynı şeyi
uygularlar. O nedenle üniversite öğrencilerimizin daha
sağlıklı bireyler olarak eğitimlerini sürdürmelerine
yardımcı olmalıyız. Onlara burs vermeli, yurt yapmalı,
iş olanakları sağlamalı ve yaşama hazırlayacak
üniversal eğitim kurumları oluşturmalıyız. Taleplerini
özgürce dile getiren, yanlışın karşısında dimdik
durmayı bilen eğitimli gençler bir ülkenin gelişimindeki en
önemli faktörlerden biridir.
Bu nedenlerden
dolayı en ufak bir protestoda üniversite öğrencilerine
orantısız güç kullanılmasının önüne geçmek ve
uygulanan şiddetin altında yatan nedenlerin
araştırılması, uygulanan orantısız gücün önüne
geçebilmek için çözüm önerilerinin bulunması amacıyla Anayasanın
98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nün 104. ve 105.
maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Sacid Yıldız (İstanbul)
2) Kemal Demirel (Bursa)
3) Erol Tınastepe (Erzincan)
4) Gürol Ergin (Muğla)
5) Hulusi Güvel (Adana)
6) Tekin Bingöl (Ankara)
7) Rahmi Güner (Ordu)
8) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
9) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
10) Bilgin Paçarız (Edirne)
11) Nevingaye Erbatur (Adana)
12) Ahmet Ersin (İzmir)
13) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
14) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
15) Ahmet Küçük (Çanakkale)
16) Tansel Barış (Kırklareli)
17) Ensar Öğüt (Ardahan)
18) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
19) Rasim Çakır (Edirne)
20) Abdulaziz Yazar (Hatay)
21) Birgen Keleş (İstanbul)
22) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
23) Osman Kaptan (Antalya)
24) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
25) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
26) Atila Emek (Antalya)
27) Hüsnü Çöllü (Antalya)
28) Tayfur Süner (Antalya)
2.- Diyarbakır Milletvekili
Akın Birdal ve 19 milletvekilinin, 27 Mayıs 1960 darbesinden bugüne
kadar Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin uğradığı
hak kayıplarının araştırılarak yapılması
gereken düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1022)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
27 Mayıs 1960 darbesinden bu yana, kaç kişinin ordudan
atıldığı, kaçının geri döndüğü,
kaçının haklarını geri alabildiği ve kaç kişinin
haklarını alamadığının saptanması, hangi
düzenlemelerle hak kayıplarının giderileceğinin
belirlenmesi konularında araştırma yapmak üzere Anayasanın
98'nci, Içtüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis
Araştırması açılmasını dileriz. 09.12.2010
1) Akın Birdal (Diyarbakır)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Emine Ayna (Mardin)
7)Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye'de
ordunun yönetime el koyması 1960 27 Mayıs darbesiyle
başlamıştır. Aralardaki başarısız darbe
girişimlerini saymazsak, ülkenin demokratik gelişimini engelleyen, duraklatan
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 darbeleri
şekilleri değişik olsa da aynı sonucu
doğurmuştur. Muhalifler sindirilmiş, sivil yönetim üstünde
askeri vesayet oluşturulmuş, baskılar artmıştır.
Bunların dışında kamu kurumlarından yüzlerce, binlerce
kişi işten atılmış, hakları gasbedilmiştir.
Bu kurumlardan birisi de Türk Silahlı Kuvvetleridir. Ordudaki bu
tasfiyeler sonucu, binlerce kişi haklarında hiçbir mahkumiyet kararı
olmadan ordudan çıkartılarak zulme ve haksızlığa
uğratılmıştır. Salt yasadışı
görüş ve inanç edinmekle suçlanıp açlığa ve
işsizliğe mahkum edilmişlerdir. Kamu kurumlarında yeniden
görev almaları engellenirken, ordudan atılmış olmaları
özel sektörde işe girmelerinin önünde bile aşılmaz engel
oluşturmuştur.
Adaleti
Savunanlar Derneği ve Eylül Emeklileri Derneği'nin saptamalarına
göre bu tasfiyelerin sayısal değerleri şöyledir:
27 Mayıs
1960 darbesinde 235 general ve 4.171 subay ordudan
uzaklaştırıldı.
1963
yılında Talat Aydemir ve Fethi Gürcan önderliğindeki başarısız
darbe girişimi gerekçe gösterilerek 200 dolayında subay, 1459 Harp
Okulu öğrencisi atıldı. Mahkemenin akladığı 1293
kişinin okula dönmesine izin verilmedi.
12 Mart 1971
darbesinde 600 dolayında subay meslektaşlarınca işkenceli
sorgudan geçirildi ve re'sen emekli edildi.
12 Eylül 1980
darbesinde 397 subay, 176 astsubay, 447 askeri öğrenci
yasadışı görüşe sahip oldukları savıyla ordudan
atıldı. Mahkeme yalnızca 3'ü hakkında mahkumiyet
kararı verdi.
28 Şubat
1997 darbesinde, resmi inanç dışına çıktıkları
gerekçesi ile 1996 ile 2003 yılı arasında 900'ün üzerinde subay
ve astsubay ordudan atıldı.
Bu atılan
binlerce kişi, mağdur olmuş, toplumsal yaşamdan
dışlanmış, geçim sıkıntısı
çekmiştir. Emeklilik haklarını yitirenler olduğu gibi
iş bulmaları da güçleştirilmiştir.
Bu durum
açıkça bir insan hakkı ihlalidir.
Bu noktada
devlet, parlamento ve siyasi iktidarlar mağdurlar arasında
ayrımcılık yapmıştır.
27 Mayıs
1960 darbesi ile ordudan atılanlar için daha sonraki dönemlerde 4
ayrı yasa çıkarılmış ve mağduriyetleri gecikmeli
de olsa giderilmiştir. Askeri personel dışında kalan sivil
kamu personeli için de çeşitli yasal düzenlemeler yapılmış
ve bu durumda olanlar mahkeme kararları ile gasbedilen haklarına kavuşabilmişlerdir.
Ancak 12 Mart
1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 darbesinin mağdurları için
hiçbir yasal düzenleme yapılmamıştır. Verilen teklifler,
değişiklik önerileri ise ya geri çekilmiş ya da
reddedilmiştir. 27 Mayıs darbesi mağdurları için gösterilen
duyarlılık daha sonraki darbelerin mağdurları için
gösterilmemiştir. Böylelikle mağdur askeri personel arasında
ayrımcılık yapılmış ve anayasanın
eşitlik ilkesi ihlal edilerek hak ve adalet duygusu zedelenmiştir.
Bu nedenle 27
Mayıs 1960 darbesinden bu yana, kaç kişinin ordudan
atıldığı, kaçının geri döndüğü,
kaçının haklarını geri alabildiği ve kaç kişinin
haklarını alamadığının saptanması ile hangi
düzenlemelerle hak kayıplarının giderileceğinin
belirlenmesi konularında araştırma yapmak üzere bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.
3.-Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani ve 19
milletvekilinin, Hakkârideki hava kirliliği sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1023)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Hakkâri ve
ilçelerinde kış aylarında meydana gelen ve insan
sağlığını ciddi anlamda tehdit eden yoğun hava
kirliliğinin araştırılması amacıyla
Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri
gereğince bir Araştırma Komisyonunun kurulmasını saygılarımızla
arz ederiz.
1) Hamit Geylani (Hakkâri)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Hakkâri
coğrafik konum ve iklim koşulları nedeniyle,
kışın en çetin geçtiği yerleşim alanlarından bir
tanesidir. Bu coğrafyada kış, hem çok sert hem de çok uzun
sürmektedir. Köylerin de zorunlu boşaltılmasıyla, şehir
merkezlerine yapılan göçün de etkisiyle yurttaş; kent merkezlerinde
yoğun bir nüfus artış meydana getirmiş, bununla beraber,
kış aylarında da yoksulluk nedeniyle ısınmak
amacıyla ucuz ve kalitesiz kömür yakmaktadır.
Özellikle,
Hakkâri Valiliği'ne bağlı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Fonu (SYDV) tarafından halka dağıtılan
kömür, yöre halkının sağlığını ciddi bir
şekilde olumsuz etkilemektedir. Çoğunluğu Şırnak'tan
getirilen ve denetimlere tabi tutulmadan dağıtılan bu ucuz ve
kalitesiz kömür, hava kirliliğine neden olmaktadır.
Özelikle
akşam saatlerinde kentin üzerinde toz bulutları oluşarak,
başta yaşlı ve çocuklar olmak üzere yurttaşlar evinden
çıkamamaktadır. Hakkâri Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkilileri,
oluşan hava kirliliğinin en büyük etkisinin kalitesiz kömürden
kaynaklandığının altını çizerken, belediye
yetkilileri ise, kirliğin önlenmesi için kente giren kömürün kalite
açısında denetlenmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat
çekmektedirler.
Türkiye
istatistiklerine göre nüfus yoğunluğuna
bakıldığında hava kirliğinin en yoğun olduğu
yerlerden biri de Hakkâri ve ilçeleridir. Tek bir fabrikanın dahi
olmadığı Hakkâri ve ilçelerinde, yüzlerce fabrika
çalışıyormuş gibi bir görüntü oluşmaktadır.
Özellikle son
yıllarda, Hakkâri ve ilçelerinde meydana gelen başta kanser olmak
üzere diğer hastalıklarda yaşanan artışın,
yaşanan hava kirliliği ile bağlantısı olduğu
muhakkaktır.
Hakkâri'de
kış aylarında meydana gelen hava kirliliğinin önlenmesi
amacıyla mutlaka alternatif çözümler bulunmalıdır. Doğal
gaz gibi çevreyi ve insan sağlığını fazla olumsuz
etkilemeyen yakıtların bir an önce halkın hizmetine
sokulması bir zorunluluk olmuştur.
Bu nedenle,
Hakkâri ve ilçelerinde meydana gelen hava kirliliğinin nedenleri ve
çözümleri mutlaka araştırılması gerekmekte, ayrıca
yaşanan yoğun hava kirliğinin halkın
sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin
araştırılması gerekmektedir.
Bu amaçla bir an
önce bir meclis araştırma komisyonunun kurulmasını
saygılarımızla arz ederiz.
4.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve
19 milletvekilinin, öğrencilere karşı orantısız güç
kullanılmasının nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1024)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Türkiye'nin temel
sorunlarından olan toplu yürüyüş ve gösterilerle ilgili
öğrencilere yapılan müdahalenin bütün boyutlarıyla
araştırılarak gerekli çalışmaların
yapılması için Anayasanın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve
105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılmasını arz ve talep ederiz. 13.12.2010
1) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Öğrenci
Kolektifleri'nin çağrısıyla düzenlenen Büyük Öğrenci
Forumu'na katılmak üzere Türkiye'nin çeşitli illerinden
İstanbul'a gelen öğrenciler sabah saat 7 sularında Çamlıca
gişelerinde durduruldu. Öğrenciler engellemenin keyfî olduğunu
belirterek duruma itiraz edince polisin saldırısına maruz
kaldı.
Öğrencileri
taşıyan 3 otobüs Kurtköy Mehmetçik Vakfı Tesisleri'nde
verdikleri mola sırasında saldırıya uğradı.
Öğrencilerin bekletildiği yere giden avukatlara da engellemeyle
ilgili hiçbir gerekçe gösterilmedi.
Polis 7-8 saatlik
yollardan gelen öğrencilerin ihtiyaçlarını gidermek için bile
otobüsten inmelerine izin vermedi.
Daha sonra, keyfî
engellemeye karşı çıkarak otobüsten inen öğrenciler çevik
kuvvetin saldırısına maruz kaldı. Düşünce
özgürlüklerinin yanında ulaşım özgürlüklerinin de engellenmeye
çalışıldığını belirten öğrenciler,
otobüslerden inerek forumun yapılacağı Beşiktaş'a
kadar yürüyeceklerini açıkladılar. Yürüyüşe geçen
öğrencilere çevik kuvvet polisleri cop ve biber gazıyla
saldırdı. Saldırıda 30 öğrenci gazdan etkilendi.
9 öğrenci
polis tarafından gözaltına alınırken, öğrencilerin
büyük bölümü zorla Ankara'ya geri götürüldü.
Polisin
orantısız güç kullandığı görüntülerle sabittir.
Polisin bu keyfî tutumuna karşı TBMM kayıtsız
kalmamalıdır.
Bu ve benzeri
olayların faillerin bulunması için bir Meclis
araştırması açılmasında yarar bulunmaktadır.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Buyurun
Sayın Anadol.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun, OSTİM
ve İvedikte meydana gelen müessif kazayla ilgili Hükûmet yetkililerinin
beyanlarına ilişkin açıklaması
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz
günlerde OSTİMde ve İvedikte meydana gelen müessif iki kaza
sonucunda, Ankara Valiliğinin resmî açıklamasına göre, can
kaybı sayısı 20, yaralı sayısı da 53e
yükselmiştir. Ölen yurttaşlarımızın
acısını Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak paylaşıyoruz,
Allahtan rahmet diliyoruz, yakınlarına
başsağlığı diliyoruz. Ancak, bu münasebetle,
Parlamento dışında meydana gelen üç olayı ve demeci
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kısaca vurgulamak istiyoruz.
Bir sayın
başbakan yardımcısı Bu bize ders olsun. dedi. Sekiz
senedir iktidarda bulunan bir partinin başbakan
yardımcısına bu yakışmıyor, ders olsun diye
değil, önlem alsın diye yaklaşmaları lazım.
Sayın
Çalışma Bakanı ise güzel bir demeç verdi, Bundan sonra bütün
iş yerlerinin ruhsat ve mevzuat durumunu inceleyeceğiz. dedi. Acaba,
20 işçimizin aramızdan ayrılması mı gerekiyordu bunu
yapmak için?
Bir diğer
sayın bakan ise Hırsızın hiç mi kabahati yok. diyerek
ölen işçilerin sigortaya ihbarda bulunmamasını kusur olarak
gösterdi. Bunu da kınıyoruz ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu tür
demeçler yerine, iş kazalarını bir kader olarak gören, görmek
isteyen zihniyetin yerine ILO standartları içinde iş
kazalarını önleyici, kalıcı önlemler beklediğimizi
ifade ediyoruz; tekrar, aramızdan ayrılan, can kaybeden
yurttaşlarımız için Allahtan rahmet diliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Buyurun
Sayın Şandır.
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
OSTİM ve İvedikte meydana gelen kazaların herkese ders
olmasına ilişkin açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak biz de geçen hafta sonu itibarıyla Ankara
OSTİM ve İvedik Organize Sanayi bölgelerinde meydana gelen müessif
olayda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ayrı
ayrı Allahtan rahmet diliyoruz ve yaralananlara acil şifalar,
yakınlarına da başsağlığı ve sabırlar
diliyoruz. Gerçekten, bu olaylar herkese ders olmalı, yetkililer,
görevliler, sorumlular ne gerekiyorsa onu yapmalı -bir tek
insanımızın bir tek damla kanı bile önemlidir- gereken
tedbirler alınmalı. Allah bu ülkeyi bu türlü afetlerden, felaketlerden
korusun diyor; tekrar, ölenlere rahmet diliyorum, yaralılara acil
şifalar diliyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim efendim.
Sayın
Elitaş...
3.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
iş kazalarına karşı iş yerlerinde alınacak
tedbirlere ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Ben de aynı
konuyla ilgili Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun duygularını
paylaşmak istiyorum.
Geçen hafta
OSTİM ve İvedik Organize Sanayi Bölgesinde birbirine yakın
zamanda ortaya çıkan iş kazalarında, ilk etapta 17, daha sonra
da hastanede gözetim altına alınan kardeşlerimizden 3ünün
ilavesiyle birlikte 20 kardeşimizin hayatını kaybettiğini
görüyoruz. Bizim daha önceki süreçte çıkardığımız
iş güvencesi yasasında yaptırımların fazlalaşmasına,
yaptırımların ciddi bir şekilde devam etmesine rağmen,
teftişlerin tam olarak yeterli olmadığı; bunun yanında
da hem çalışanların hem de bu konuyla ilgili meslek odaları
temsilcilerinin, iş güvencesiyle ilgili ortaya çıkan problemleri veya
savsaklayan işletmeleri, derhâl, herhangi bir şekilde ispiyon olarak
değerlendirmeyip ilgili kurumlara iletmesi; dolayısıyla, bu
konunun üzerine hep birlikte gittiğimiz takdirde çözümlerin olması ve
çözümlere daha yakın bir şekilde sonuçların alınması
konusunda herkesin yardımcı olması gerektiği kanaatindeyim.
Hayatını
kaybeden kardeşlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine
başsağlığı dilerken yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum. Bütün milletimize geçmiş olsun dileklerimi arz
ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Bizler de grup
başkan vekili arkadaşlarımızın dileklerine
katılıyor, vefat edenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar, ailelerine başsağlığı dileklerimizi
sunuyoruz.
Sayın
milletvekilleri, bir gensoru önergesi vardır; önerge
bastırılıp bugün sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Gensoru Önergeleri
1.- Cumhuriyet Halk Partisi adına Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili
M. Akif Hamzaçebi, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
uyguladığı tarımsal politikalarla çiftçileri
işsizliğe ve yoksulluğa ittiği, kırmızı et
fiyatlarında yükselişe neden olduğu, tarımsal üretimi ve
üreticileri desteklemek yerine ithalatı teşvik ederek görevinin
gereklerine aykırı davrandığı iddiasıyla
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/13)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
AKP'nin 9
yıllık iktidar döneminde uyguladığı tarım politikaları
artan girdi maliyetleri ve düşük ürün fiyatları ile
sonuçlanmış; tarım sektörü ve üreticilerimiz büyük sorunlarla
karşı karşıya kalmıştır.
AKP döneminde 3
milyon hububat üreticisi perişan olmuştur. 2002'de 375.605 bin dolar
olan hububat ithalatı, 2009'da 1.202.124 bin dolara
çıkmıştır.
2002'de
13.063.500 dekar olan kuru bakliyat üretim alanı 2009 yılı
sonunda 8.009.592 dekara düşerken; 2002'de 1.510.100 ton olan kuru
bakliyat üretimi de her geçen yıl azalarak 2009 yılında
1.101.348 tona gerilemiştir. Hububat ithalatı 2002 yılında
35 milyon ABD dolarından 2010 yılında % 632 artışla
256 milyon dolara çıkmıştır.
2002'de 2 milyon
542 bin ton olan kütlü pamuk üretimi 2009'da 1 milyon 725 bin tona
düşmüştür.
Süt üretiminde
yem fiyatları neredeyse süt fiyatlarıyla eşitlenmiş,
üretici darboğaza girmiştir.
Son yıllarda
zeytinyağı fiyatı hemen hiç artmamış;
zeytinyağına yeterli prim verilmemiştir.
Doğu
Karadeniz Bölgesinde 5 Nisan 2004 gecesi don afeti
yaşanmıştır. Hükûmet fındıktaki zararın 2090
sayılı Kanuna göre 297.565.418 TL'lik kısmının
karşılanabileceğinin tespitini yaptığı halde,
zararın 169 milyon TL'lik kısmı hâlâ ödenmemiş,
fındık üreticisi 135.236 ailenin 169 milyon TL alacağı
âdeta gasp edilmiştir.
Türkiye'de
yılda 3 milyon ton narenciye üretilmesine rağmen, girdi ve nakliye
maliyetinin yüksekliği, TL'nin aşırı değerlenmesi
nedenleriyle yeterli ihracat yapılamamakta, narenciye dalında
kalmaktadır.
2002-2009 yılları arasında
büyükbaş hayvan varlığında nüfus artışı
dikkate alındığında anlamlı bir iyileşme
sağlanamazken; 2002'de 25.173.706 baş olan koyun
varlığı 2009'da 21.749.508 başa; yine aynı dönemde
6.780.094 baş olan keçi varlığı da 5.128.285 başa
gerilemiştir.
Kırmızı
et üretimi 2002'de 434 bin tondan 2009'da 412 bin tona inmiştir.
AB ve ABD'de kırmızı et fiyatları, 4-6
dolar/kg seviyelerinde iken, ülkemizde 17 dolar/kg seviyelerinde
seyretmektedir. Sorunu çözmek amacıyla AKP Hükûmeti 2010/623
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile EBK Genel Müdürlüğü'ne
31.12.2010 tarihine kadar geçerli olmak üzere 0 gümrük vergisi ile 100.000
ton canlı sığır ithali tarife kontenjanı
tanımış; 2010/1157 sayılı BKK ile süreyi 31.12.2011
tarihine kadar uzatmıştır. Bu çerçevede canlı hayvan ve karkas
et ithalinde % 135 ile % 225 arasındaki gümrük vergisi oranları, 2010/822
ve 2010/973 sayılı BK Kararıyla 0 ile % 40'a çekilerek
ithalatta özel sektörün önü açılmıştır. Bunlara
karşın, et fiyatlarında önemsenebilecek bir düşüş
sağlanamazken, ithalat özendirilmiş bazı üretici firmalar
besicilik faaliyetinden çekilip karkas et ithaline yönelmişlerdir.
2010 yılında Kurban Bayramında kesilecek
kurbanlık hayvanlar da ancak ithalatla sağlanabilmiştir.
Hayvan hastalıklarıyla mücadele ve gıda denetimleri
yetersiz kalmış, değişik bölgelerde kimi hayvan
pazarları şap nedeniyle kapatılmış, Tüberküloz ve
Brucella yaygınlaşmıştır.
AKP'nin üretici dostu olmayan politikaları sonucunda Türkiye
temel tarımsal ürünlerde net ithalatçı durumuna gelmiştir. Öte
yandan Tarım Kanununun tarımsal desteklemelere bütçeden
ayrılacak kaynağın gayrisafi yurtiçi hâsılanın yüzde
birinden az olamayacağı hükmü hiç uygulanmamıştır.
2011 yılı Bütçesinde tarımsal destekleme ödeneği
GSYH'nın % 0,50'lik oranıyla 2002 yılının gerisinde
kalmıştır.
Türkiye'de kırsal alanda yoksulluk oranı 2002'de % 34,48
iken 2009'da % 38,69'a yükselmiştir.
Yanlış politikalarıyla ülkemiz çiftçilerini
işsizliğe ve yoksulluğa iten, kırmızı et
fiyatını pahalılaştıran, çözümü yerli üretim ve
üreticiyi desteklemek yerine ithalatta bulan ve bu suretle yabancı
ülkelerin çiftçilerinin desteklenmesine yol açarak görevinin gereklerine
aykırı davranan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker
hakkında Anayasa'nın 99'uncu ve İçtüzüğün 106'ncı
maddeleri uyarınca gensoru açılmasını
.saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Kemal
Anadol M. Akif
Hamzaçebi Muharrem
İnce |
İzmir
Trabzon
Yalova
|
CHP Grup
Başkanvekili CHP Grup
Başkanvekili CHP Grup
Başkanvekili |
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensorunun gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşme günü Danışma Kurulunca daha sonra
belirlenerek oylarınıza sunulacaktır.
Sayın milletvekilleri, Anayasanın 92nci maddesine göre
verilmiş Başbakanlığın bir tezkeresi vardır,
okutuyorum:
C)
Tezkereler
1.- Türk Silahlı Kuvvetleri
Deniz Unsurlarının; Korsanlık/Deniz Haydutluğu ve
Silahlı Soygun Eylemleriyle Mücadele Amacıyla Yürütülen
Uluslararası Çabalara Destek Vermek Üzere, Gereği, Kapsamı,
Zamanı ve Süresi Hükûmetçe Belirlenecek Şekilde Aden Körfezi, Somali
Karasuları ve Açıkları, Arap Denizi ve Mücavir Bölgelerde
Görevlendirilmesi ve Bununla İlgili Gerekli Düzenlemelerin Hükûmet
Tarafından Belirlenecek Esaslara Göre Yapılması İçin
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10/2/2009 Tarihli ve 934 Sayılı
Kararıyla Hükûmete Verilen ve 2/2/2010 Tarihli ve 956 Sayılı
Kararıyla, Bir Yıl Uzatılan İzin Süresinin Anayasanın
92nci Maddesi Uyarınca 10/2/2011 Tarihinden İtibaren Bir Yıl
Daha Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/1407)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap
Denizi ve mücavir bölgelerde vuku bulan korsanlık/deniz haydutluğu ve
silahlı soygun eylemleri hakkında 2008 yılında kabul edilen
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin 10/2/2009 tarihli ve 934 sayılı Kararıyla bir
yıl için verdiği izin çerçevesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri
deniz unsurlarının söz konusu bölgelerde
konuşlandırılması suretiyle, bölgede seyreden Türk
Bayraklı ve Türkiye bağlantılı ticarî gemilerin emniyetinin
etkin şekilde muhafazası ve uluslararası toplumca yürütülen
korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun eylemleriyle
müşterek mücadele harekatına aktif katılımda
bulunulması sağlanarak, bu alanda Birleşmiş Milletler
sistemi içinde ve bölgesel ölçekte oynadığımız rolün ve
görünürlüğümüzün pekiştirilmesi temin edilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının bölgede
görev icra etmesine izin veren 934 sayılı TBMM Kararının
süresi, 2/2/2010 tarihli ve 956 sayılı Kararla bir yıl
uzatılmış olup 10/2/2011 tarihinde sona erecektir. Diğer
yandan, anılan bölgelerde ve Hint Okyanusu'nda meydana gelmeye devam eden
deniz haydutluğu/korsanlık ve silahlı soygun eylemleriyle
uluslararası toplumca mücadele edilebilmesine cevaz veren
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin ilgili
Kararlarının süresi son olarak 23/11/2010 tarihli ve 1950
sayılı Kararla bir yıl daha uzatılmıştır.
Bu kapsamda, Türk Silahlı Kuvvetleri deniz
unsurlarının Aden Körfezi, Somali kara suları ve
açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için
Hükûmete verilen bir yıllık izin süresinin, 10/2/2009 tarihli ve 934
sayılı TBMM Kararında belirlenen ilke ve esaslar dâhilinde,
10/2/2011 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasını
Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Başbakanlık
tezkeresi üzerinde İç Tüzükün 72nci maddesine göre görüşme
açacağım.
Gruplara, Hükûmete ve şahsı adına iki üyeye söz
vereceğim.
Konuşma süreleri gruplar ve Hükûmet için yirmişer
dakika, şahıslar için onar dakikadır.
Tezkere üzerinde ilk söz Hükûmet adına Millî Savunma
Bakanı Mehmet Vecdi Gönüle aittir.
Sayın Bakanım, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; deniz haydutluğu ve
korsanlık eylemleriyle mücadele kapsamında Türk Silahlı
Kuvvetleri deniz unsurlarının yurt dışında
görevlendirilmesine ilişkin yüce Meclisimizin 2 Şubat 2010 tarihli ve
956 sayılı Kararıyla Hükûmete verilen bir yıllık izin
süresinin uzatılması maksadıyla verilen tezkerenin gerekçelerini
açıklamak üzere huzurunuzda bulunuyor ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime öncelikle deniz haydutluğu, korsanlık
meselesiyle ilgili kısa bir değerlendirmeyle başlamak istiyorum.
Dünya deniz ticareti için büyük bir öneme sahip olan Süveyş Kanalı,
Kızıldeniz ve Aden Körfezinden yıllık ortalama 33 bin adet
ticari gemi geçiş yapmaktadır. Söz konusu gemi geçişleriyle
dünya ticaret hacminin yaklaşık yüzde 14ü ve dünya petrol
ihracatının ise yüzde 26sı karşılanmaktadır.
Ülkemiz açısından istatistiklere
bakıldığında ise Aden Körfezinden yıllık
ortalama 360-380 adet Türk Bayraklı, Türkiye bağlantılı
ticaret gemisi geçiş yapmakta ve toplam 33 ülkeyle ithalat ve
ihracatımız bu ulaştırma güzergâhı üzerinden
sağlanmaktadır.
Türkiye'nin 2009 yılı itibarıyla yıllık
yaklaşık 243 milyar Amerikan doları olan dış
ticaretinin 40 milyar Amerikan doları tutarının üzerindeki
bölümü bu deniz ulaştırma yoluyla yapılmaktadır.
Aden Körfezinde, Somali kara sularında ve
açıklarında seyreden ticari gemilere yönelik deniz haydutluğu,
korsanlık ve silahlı soygun eylemleri bir uluslararası güvenlik
meselesi olarak uluslararası gündemin ön sıralarında hâlen yer
almaya devam etmektedir.
Fırkateynlerimizin bölgede görev yapmaya
başladığı 2008 yılından bugüne kadar Türk personel
tarafından icra edilen 15 ayrı operasyonda toplam 94 deniz haydudu ve
2 adet haydut teknesi etkisiz hâle getirilmiştir.
Ülkemiz 2 kere Birleşik Milletler Birleşik Görev Kuvveti
Komutanlığını deruhte etmiştir. Birleşik Görev
Kuvveti Komutasını 3 Mayıs 2009, 13 Ağustos 2009 tarihleri
arasında üstlenen ve böylece NATOdaki görevleri dışında
bir Birleşmiş Milletler görevi olarak ilk defa denizde çok uluslu bir
koalisyon gücünün komutanlığını yürüten ülkemiz, 1 Eylül
2010 tarihinde söz konusu komuta görevini ikinci kere üstlenmiş ve bir
tümamiralimiz tarafından deruhte edilen bu görevi 29 Kasım 2010
tarihinde Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanlığına
devretmiştir. Birinci dönemde Tuğamiral Erdem Caner Bener komuta etmiş,
ikinci dönemde de Tümamiral Sinan Ertuğrul bu görevi yerine
getirmiştir.
Bölgede görev icra eden fırkateynlerimiz Türk Bayraklı
ve Türkiye bağlantılı ticaret gemilerinin emniyetli
geçişlerinin sağlanması için her türlü tedbiri almakta ve
gerekli koordinasyonu sağlamaktadır.
Deniz haydutları ve korsanlar tarafından bugüne kadar
toplam 5 Türk Bayraklı, Türkiye bağlantılı gemi
kaçırılmıştır. Son kaçırma eylemi 23 Mart 2010da
gerçekleşmiş olup, kaçırılan tüm gemilerimiz
kurtarılmıştır.
Bölgede sürdürülen askerî faaliyetlerimiz neticesinde 24 Mart 2010
tarihinden bugüne kadar saldırıya uğrayan 158 adet yabancı
bayraklı ticaret gemisinden 56 adedi deniz haydutları tarafından
kaçırılmış olmasına rağmen, uygulanan tedbirler
sayesinde aynı dönemde Türk ve Türkiye bağlantılı hiçbir ticaret
gemisi kaçırılmamıştır.
Deniz kuvvetlerimizin bu alanda yürüttüğü
başarılı faaliyetlere son örnek 27 Kasım 2010 tarihinde
yaşanmıştır. 26 Ağustos isimli Türk Bayraklı
ticaret gemisi, deniz haydutlarının saldırısına
uğradığını Deniz Kuvvetleri Harekât Merkezine
bildirmiş, gemiyle kurulan telefon irtibatı neticesinde gemi
personelinin kendilerini emniyetli bölümde emniyete aldıkları
öğrenilmiştir. Olay derhâl o tarihte bir Türk amiralimiz
tarafından komuta edilmekte olan Görev Kuvveti 151e iletilmiş ve
alınan tertip ve tedbir sonucu gemi 28 Kasım 2010 günü yani
kaçırıldığının ertesi günü
kurtarılmıştır. Benzer bir vaka Danimarka bayraklı
Leopard isimli ticaret gemisinin 12 Ocak 2011 tarihinde deniz
haydutlarının saldırısına uğramasıyla
yaşanmış, bu defa anılan gemiye en yakın mevkide
bulunan Görev Kuvveti 151 unsuru olan Türk fırkateyni Gaziantep, Türk
deniz komandolarını gemiye çıkarmıştır. Adı
geçen fırkateynimiz elli altı saat süresince refakat ederek geminin
emniyetini sağlamıştır.
Arz ettiğim bu iki örnekten de yola çıkılarak
bölgede seyreden bazı ticaret gemilerimizin benzer vakalarla
karşılaşması riski hâlen devam etmektedir. İcra
edilmekte olan bu güvenlik faaliyetlerinin uluslararası meşruiyeti
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2008 ve 2009
yıllarında aldığı kararla tesis edilmiştir. Bu
mücadelenin temel hukuki dayanağını oluşturan ve 2
Aralık 2008 tarihinde kabul edilerek 2 Aralık 2009 tarihinde
geçerliliği sona eren 1846 sayılı Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi Kararının süresi önce 30 Kasım 2009 tarihli ve
1897 sayılı Karar, son olarak da 23 Kasım 2010 tarihli ve 1950
sayılı Kararla bir yıl daha uzatılmıştır.
Ülkemiz geçtiğimiz süre zarfında deniz
haydutluğuyla mücadele görevi icra eden NATO Daimi Deniz Kuvvetlerine ve
Meclisimizin Hükûmete verdiği izin çerçevesinde Görev Kuvveti 151e
dönüşümlü olarak toplam 10 fırkateynle aktif olarak katkı
sağlamıştır. Hâlihazırda Giresun isimli
firkateynimiz bölgede görev yapmaktadır.
Görev yapan fırkateynlere ilaveten Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
tarafından bölgeden geçiş yapan Türk/Türkiye
bağlantılı ticaret gemilerinin faaliyetleri yakından takip
edilmekte, geçiş yapan ticaret gemileri yürürlükteki koruyucu tedbirleri
uygulayarak emniyetli seyir yapmaları konusunda bilinçlendirilmekte, bölgede
harekât icra eden yabancı harp gemileriyle yakın iş birliği
içerisinde bulunarak Türk/Türkiye bağlantılı ticaret gemilerinin
korunması ve desteklenmesi için tavsiyelerde bulunulmakta ve bölgedeki
askerî faaliyetler, deniz haydutluğu tehdit durumu, alınması
gereken tedbirler ile güncel gelişmeler hakkında Denizcilik
Müsteşarlığımız aracılığıyla
denizcilik sektörümüz bilgilendirilmekte ve uyarılar
yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli üyeler; geçtiğimiz süre
zarfında Aden Körfezinde ve Somali açıklarında seyredecek
ülkemizle bağlantılı ticaret gemilerinin emniyetinin
sağlanması maksadıyla az önce sözünü ettiğim askerî
önlemlerin yanı sıra sivil planda da müşahhas ve bütünleyici
adımlar atılmıştır. Denizcilik
Müsteşarlığımızca Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın
katkılarıyla, bölgede seyredecek Türkiye Bayraklı veya
bağlantılı ticari gemilerle ilgili bilgilerin bir veri
tabanının toplanabileceği deniz haydutluğu bilgi sistemi
kurulmuş, böylece, sahada konuşlu Deniz Kuvvetleri
unsurlarımızla ticari gemilerimiz arasında bir elektronik
eş güdüm ve bilgi paylaşımı platformu
oluşturulmuştur.
Deniz haydutluğu/korsanlık ve silahlı soygun ile
mücadelede uluslararası iş birliğinin geliştirilmesine özel
bir önem atfeden ülkemiz, bu alandaki çabaları desteklemiş, Birleşmiş
Milletler, NATO, Avrupa Birliği ve Uluslararası Denizcilik Örgütü
bünyesinde yürütülen çalışmaları aktif olarak izlemiş ve
katkıda bulunmuştur. Bu yaklaşımla ülkemiz,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1851 sayılı
Kararı çerçevesinde oluşturulan temas grubunda da kurucu üye olarak
yer almıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
gerekçelerle, Anayasanın 92nci maddesi gereğince Türk Silahlı
Kuvvetleri deniz unsurlarını, 10 Şubat 2009 tarihli ve 934
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla belirlenen ilke
ve esaslar dâhilinde başlatılan ve 2 Şubat 2010 tarihli ve 956
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla 10 Şubat
2011 tarihine kadar uzatılan korsanlık/deniz haydutluğu ve
silahlı soygunla mücadele görevinin Aden Körfezi, Somali kara suları
ve açıkları ve mücavir bölgelerde 10 Şubat 2011 tarihinden
itibaren bir yıl süreyle bir kez daha uzatılması ve bununla
ilgili gerekli düzenlemelerin Hükûmet tarafından yapılması için
hazırlanan Hükûmet Tezkeresini yüce Meclisimizin takdirlerine
saygılarla sunuyor ve teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Gruplar adına ilk konuşma Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Mustafa
Elekdağ, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; korsanlık/deniz
haydutluğu ve silahlı soygun eylemleriyle mücadele için
Birleşmiş Milletler kararları uyarınca Aden Körfezi, Somali kara suları ve
mücavir bölgelere Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurları
gönderilmesine dair Hükûmet tarafından onayınıza sunulan tezkere
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına görüşlerimi
açıklamak amacıyla söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, daha önceki iki tezkere
uyarınca bu bölgelere gönderilen Türk Silahlı Kuvvetleri deniz
unsurları görevlerini Birleşmiş Milletler sistemi içinde
başarıyla yerine getirmişlerdir. Şimdi yüce Meclise sunulan
tezkereyle Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının görev
süresi bir yıl daha uzatılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, dünyamız gerçekten
küresel köy durumuna dönüşmüş durumda. Bu ortamda ülkeler
arasında giderek genişleyen ortak çıkar alanları, artan bir
iş birliğini gerektiriyor. Aynı şekilde ortak tehditlere
karşı da uluslararası dayanışmanın ön plana
çıktığını görüyoruz. Deniz haydutluğu ve
korsanlık da bu alanlardan biri. Türkiye hem ulusal
çıkarlarını ilgilendirmesi hem de uluslararası
sorumluluklarını ciddiyetle yerine getiren bir devlet olarak bu
iş birliği alanına bigâne kalamamakta ve Birleşmiş
Milletler sistemi içinde aktif bir şekilde bu alandaki faaliyetlere
katılmaktadır. Önümüzdeki tezkere de bu amaca yöneliktir.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyeyi bölge
güvenliği açısından yakından ilgilendiren bir gelişme
de Arap ülkelerini vuran isyan fırtınasıdır. Yasemin
Devrimi olarak adlandırılan Tunustaki halk isyanının
etkisi bölge ülkelerine süratle yayılmış ve özellikle Mısırı,
Cezayiri, Yemen ve Ürdünü etkisine almıştır. Son gelen
haberler Suudi Arabistanın da bu fırtınadan masun
kalamayacağına işaret etmektedir.
İsyan fırtınasından en şiddetli
şekilde etkilenen Mısır olmuştur. Mısırı
otuz yıldır olağanüstü hâl ile yöneten Hüsnü Mübareke
karşı ayaklanan halk iki haftadır kanlı bir özgürlük
mücadelesi veriyor. İsyan hareketinin nedenlerinden başında
işsizlik, hayat pahalılığı, yoksulluk, temel gıda
maddelerinin fiyatlarının artması, aşırı sosyal
adaletsizlik, özgürlüklere ve temel insan haklarına getirilen
kısıtlamalar gelmektedir. Bu bağlamda, iletişim
teknolojilerinin, ayaklanmayı hem tetikleyen hem de devamını
kolaylaştıran bir unsur olduğunun da altı
çizilmelidir.
Belirttiğimiz tüm bu unsurlar, siyasi değişim,
özgürlük ve demokratik yönetim taleplerine yol açmıştır. Ayaklanmanın
ikinci haftasının sonunda, meydanları dolduran halk ile Mübarek
arasında tam bir restleşmenin ortaya
çıktığını, Mübarekin eylüle kadar iktidarda kalarak
bu tarihte düzenlenecek seçimlerin kendi kontrolünde yapılmasını
istediği, buna mukabil direnişçilerin ise Mübarek çekilinceye kadar
meydanları terk etmeyecekleri ve hükûmetle hiçbir diyaloğa
girmeyeceklerini açıkladıkları bilinmektedir.
Değerli arkadaşlarım, ben bu gelişmelerle
ilgili detaylara girmeyeceğim. Ancak, direnişin
başlamasından kısa süre sonra,
Mübarekin, Sivil Havacılık Bakanı Ahmet Şefiki
Başbakanlığa atayarak yeni bir hükûmet oluşturduğunu,
otuz yıl süreyle boş bırakılan Devlet
Başkanlığı Yardımcılığına da Millî
İstihbarat Başkanı Korgeneral Ömer Süleymanı
atamış olduğuna dikkatinizi çekeceğim.
Mısır Anayasasına göre, Devlet
Başkanının herhangi bir şekilde yokluğu durumunda, bu
makam Devlet Başkan Yardımcısı olan kişinin denetimine
geçer. Yani direnişçilerin talepleri doğrultusunda Mübarek istifa
ettiği takdirde, iktidar otomatik olarak Ömer Süleymana geçecektir.
Burada altı çizilmesi gereken bir nokta, Ömer
Süleymanın bu makama ne için atandığıdır. Ömer
Süleyman, direnişçilerin gözünde pek öyle beğenilen bir şahsiyet
değildir. Bu itibarla, yeni makamına direnişçilerin taleplerini
karşılamak için getirilmemiştir.
Süleymanın atanmasının nedeni, Mübarekin çok
sadık ve güvenilir bir adamı olması ve Amerika ve İsraille
gayet iyi ilişkileri bulunmasıdır. Ayrıca, uzun süre
istihbarat başkanlığı görevini yapmış olması
nedeniyle, Mısır siyasetindeki sivil ve asker herkesin
cemaziyelevvelini de bilmektedir.
Obama yönetimi, Mübarekin artık önlenemez görünen
istifasıyla Orta Doğuda yeri doldurulamayacak bir müttefikini
kaybedeceğinin telaşı içinde, Mısırdaki olaylardan
göreceği zararı asgariye indirmek amacıyla, gelişmeleri
çıkarları doğrultusunda etkilemek istemektedir.
Gerçekte, Amerikayı derinden endişelendiren husus,
Mısırdaki durumun bir kaos ortamına dönüşmesinden
yararlanacak olan Müslüman Kardeşler örgütünün ülkenin siyasi denkleminde
ağırlık kazanması ve gelişmeleri kontrol edecek bir
duruma gelmesidir.
Böyle bir gelişmeyi önlemek amacıyla, Washingtonun
Kahirede taraflarla temas hâlinde olduğu ve Başkan
Yardımcısı Ömer Süleymanın
başkanlığında muhalif grupların da belirli
şartlarla iş birliğini sağlayacak bir geçiş hükûmeti
kurulması için girişimler sürdürdüğü biliniyor.
Ancak, geçiş hükûmetinin teşkili için Mübarekin
görevini terk etmesi veya yetkilerini devretmesi gerekmektedir ki, bu konuda
Obama yönetiminin henüz bir karara varamadığını görüyoruz.
Nitekim Washingtonun bu husustaki kafa
karışıklığı, Münih Güvenlik Konferansına
dahi yansımış ve Obama yönetimi için son derece rahatsız
edici bir durum yaratmıştır.
Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton
Konferansta yaptığı konuşmada Başkan
Yardımcısı Ömer Süleymanın bir an önce direniş
liderleriyle müzakerelere başlayarak anayasal değişikliklerden
özgür ve adil seçimlere kadar her şeyi görüşebilmesi gerekmektedir.
Ancak, bunun için Mübarekin istifa etmesi zorunludur. demek suretiyle,
Mübareke koltuğuna yapışmaktan vazgeçmesi hususunda sert bir
mesaj göndermiştir.
Buna mukabil, aynı konferansta konuşan ve Başkan
Obama tarafından Mısıra özel temsilci olarak tayin olunan
Amerikanın eski Kahire Büyükelçisi Frank Wisner Amerika, Mübareki
kapı dışarı etmekte acele etmemeli, zira Mübarekin eylülde
başkanlık süresi doluncaya kadar oynayacağı çok kritik bir
rol vardır. diyerek aksi görüşü savunmuştur.
Her ne kadar, açıklama, bilahare, Dışişleri
Bakanlığı tarafından tekzip edilmiş ve Wisnerin
ifadeleri kendi özel görüşleridir, Amerikayı bağlamaz
denilmişse de, Münih Güvenlik Konferansında Batılı
liderlerin, Mısırda sağlıklı siyasi parti sistemi
kurulmadan acele şekilde seçime gidilmesinin hatalı olacağı
yolunda görüşler ileri sürmeleri, Wisnerin
yaklaşımının hiç de yabana atılır nitelikte
olmadığını ortaya koymuştur.
Ancak, Mısırdaki olayların seyrinin, Mübarekin
kaderi hakkındaki bu kararsızlığın uzunca bir süre
devam etmesine tahammülü yoktur. Bunun önde gelen bir nedeni de, Müslüman
Kardeşlerin Mısırdaki direniş hareketini manipüle ederek
iktidarı ele geçirip ülkeyi İrana çevirecekleri hususunda Obama
yönetiminin çok ciddi endişeleri olmasıdır.
Mısırda değerli arkadaşlarım, bundan
sonraki gelişmelerin seyri hakkında şu anda belirtilecek
görüşlerin spekülasyon olmaktan ileri gitmeyeceği açıktır.
Ancak Mısırda çoğulcu demokrasi kurulması için
atılacak adımların başarılı olması
varsayımından hareketle, böyle bir gelişmenin
Mısırın dış politikasını ve Orta
Doğuyu nasıl etkileyeceği hakkında bir değerlendirme
yapabiliriz.
Mısır seçimlerinin,
Müslüman Kardeşler de dâhil olmak üzere, toplumdaki tüm siyasi
akımları kapsayacak şekilde ve demokratik standartlara uygun bir
şekilde yapıldığını ve bunun sonucunda hukuka,
bağımsız yargıya ve özgür basına saygılı bir
parlamento ve hükûmet ortaya çıktığını
varsayalım. Bu durumda, yeni Hükûmetin İsraile ve Amerikaya yönelik
politikaları nasıl olacaktır? Bu soruyu şöyle
yanıtlayabiliriz:
Yeni hükûmet Amerikadan sağladığı
bağış şeklindeki önemli mali yardımın ve
Mısır ordusuna askeri yardımın devamını
sağlamak için, Amerika ve
İsrail ile ilişkilerini aksatmadan yürütmeye çalışsa
dahi, bu ilişkiler Mübarek
dönemindeki stratejik ortaklık niteliğini ve yakın dostluk ve
sıcaklığını kaybedecektir.
Bu bağlamda, Mısırdaki değişimin bölge
ve Türkiye üzerindeki etkileri hususunda şu öngörülerde bulunabiliriz:
1) Mübarekin yönetimindeki Mısır, Amerikanın Orta
Doğu stratejisinin en önemli ayağıydı. Amerikanın
bölgede Mısırın yerine koyacağı bu önemde başka
bir unsur yoktur. Bu itibarla, Amerikanın bölgedeki eli zayıflayacak
ve kendine yeni bir Orta Doğu stratejisi çizme ihtiyacını
duyacaktır.
2) Yeni Mısır hükûmeti, büyük bir olasılıkla
Mısır-İsrail Barış Antlaşmasını
muhafaza edecektir.
3) Buna mukabil, yeni Mısır hükûmetinin Gazzeye
yönelik politikasının değişmesi ve İsrailin Gazzeye
abluka ve ambargo uygulayan politikasına destek vermemesi beklenmelidir.
4) Hamas olmadan Filistin görüşmeleri
yapılmasının anlamsızlığı Amerika
tarafından anlaşılarak, Filistin sorunun hâlli için
Hamasın devreye sokulmasının yolları aranacaktır.
5) Orta Doğuda türbülans artacak, taşlar yerinden
oynayacaktır.
6) Türkiyenin Amerikanın stratejik skalasındaki yeri
güçlenecek, doğan jeopolitik boşluğun Türkiye tarafından
doldurulması düşüncesi Washingtonda filizlenmeye
başlayacaktır ve nihayet, tüm çevresi düşmanları
tarafından kuşatılmış konumdaki İsrail de Türkiye
ile uzlaşma ihtiyacını giderek daha fazla ölçülerde
duyacaktır.
Değerli arkadaşlarım, Orta Doğuda demokrasi,
insan hakları ve sosyal adalet arayışları
yoğunlaştıkça Türkiyeye ilginin arttığını
ve Türkiyenin profilinin yükseldiğini görüyoruz. Avrupa ve Amerikan
gazetelerinde, hemen her gün, Arap ülkelerinin siyasi yapılanma
çalışmalarında Türkiyeden ders alabilecekleri hususunda
makaleler yayımlanıyor. Gerçekten de hem Batının hem de
Doğunun bir parçası olan Türkiye, sahibi olduğu tarihsel ve
kültürel miras ve bugünkü laik, demokratik, sosyal hukuk devleti kimliğine
ulaşmak için modernleşme ve demokratikleşme yolunda
kazandığı deneyim nedeniyle İslam dünyası için bir
referans noktası, bir ilham kaynağı olabilir çünkü Türkiye,
bugünkü dünyada, İslami değerleri çok partili bir demokratik sistemle
ve laik bir devlet yapısıyla uzlaştırıp yaşatan
yegâne ülkedir ve bu niteliğiyle Müslümanlığın çoğulcu
bir demokratik toplumla başarılı şekilde
bağdaştığını çarpıcı biçimde
kanıtlayan örnektir.
Vurgulanması gereken bir husus da Türkiye örneğinin, Max
Weber ve Samuel Huntington gibi Batılı ünlü bilim
adamlarının, İslami toplumların demokrasi idealini,
modernizasyonu ve laikliği benimseme ve uygulama kabiliyetlerinin
olmadığı yolundaki görüşlerini çürütmüş olduğudur.
Diğer taraftan, dünyanın bugün içinde bulunduğu
çatışma ortamı perspektifinden bakılırsa, Türkiye
örneğinin, İslam ile Batının ahenk ve barış
içinde yaşamasının reçetesini içerdiği ve İslam
radikalizmine dayanan ve dünyanın başına bela olan Bin Ladinin
siyaset anlayışına bir alternatif oluşturduğu da
anlaşılır.
Ancak, değerli arkadaşlarım, Türkiye örneğinin
şu andaki eksiklikleriyle sadece potansiyel bir niteliğe sahip
olduğu unutulmamalıdır.
Fiilî ve etkin bir örnek haline gelebilmesi için Türkiyenin,
demokrasisini Avrupa Birliği standartlarına çıkartmakta göstereceği
başarıya koşut olarak, ekonomik alanda da sıçrama
yapması ve vatandaşlarının yaşam kalitesini çok daha
yükseltmesi şarttır.
Bu hedeflere ulaşan bir Türkiye, Avrupa Birliği ve tüm
Batı âlemi tarafından, Müslüman dünyasına, laikliğe dayanan
demokratik bir devlet sisteminin İslamla
bağdaştırılabileceğinin ve vatandaşlarına
adalet, güven, özgürlük ve refah sağlayabileceğinin somut ve
yaşayan bir kanıtı olarak gösterilebilecektir.
Değerli arkadaşlarım, burada altı önemle
çizilmesi gereken bir nokta var. Bu da, Türkiyenin İslam âleminde tek
demokratik ülke olmasının sırrının laiklik ilkesini
benimsemiş olmasında yattığıdır. Nüfusunun
çoğunluğu Müslüman olan ve İslam dininin güçlü bir potansiyel
siyasi faktör haline dönüşebildiği ülkelerde, laikliğe dayanmayan
bir yönetim sistemi şu nedenlerle demokratik olamaz:
1) Evrensel nitelik kazanmış insan haklarını
benimseyip koruyamaz.
2) Kadın-erkek eşitliğini uygulayamaz.
3) Çağdaş standartlara uygun bir hukuk sistemini kabul
edip hayata geçiremez.
4) Pozitivist bir eğitim sistemini uygulamaya koyamaz.
Bu nedenlerle değerli arkadaşlarım, Türkiye
Cumhuriyetinin laik yapısı zayıflarsa sadece demokrasisi
tehlikeye düşmekle kalmaz, aynı zamanda, Türkiye, örnek olma
vasfını da kaybeder.
Tabii bu noktada ılımlı İslam kavramı
hakkında birkaç söz söylememiz gerekiyor.
Ilımlı İslam denilen kavram, Orta Doğudaki
enerji coğrafyasına göre politikasını belirleyen
Amerikanın, bu bölgedeki sömürüsünü meşrulaştırmak
amacıyla üretmiş olduğu dinsel-siyasal bir araçtır.
Ilımlı İslam, Müslüman toplumların siyasi elitine ve
iktidarlarına yönelik siyasi bir projedir. Amerikanın amacı,
Amerikanın Orta Doğudaki çıkarlarına ters düşmeyen,
Batı karşıtı olmayan, global kapitalizme karşı
tutum almayan bir İslam yaratmaktır. Amerika, tüm Müslüman ülkeler
için uygulanabilir bir modeli, bir ortak paydayı oluşturmak istiyor,
tercih ediyor. Amerikaya göre yaratmak
istediği modele radikal İslamın kaynağı olan
katı sert şeriat anlayışı (Selefilik) ne kadar ters
düşüyorsa, laiklik de o kadar ters düşüyor. Çünkü Türk laisizminin
diğer Müslüman ülkeler tarafından uygulanmayacağını ve
laikliğin bu ülkelerin sosyal dokusuyla
bağdaşmayacağını düşünüyor Washington. Yani
Türkiyenin, standart ılımlı İslam modeline uyması
için -Amerikanın görüşünce- laiklik ilkesini esnetmesi budaması
ve içini boşaltması gerekiyor.
Ilımlı İslam uygulaması bir başka deyimle
şeriat temelli veya buna yakın bir sistemin devlet modeli olarak
savunulmasıdır. Böyle olunca demokrasiyle yönetilen
ılımlı İslam modelinden söz etmek büyük bir
saçmalıktır değerli arkadaşlarım.
Sözlerime son verirken bir noktanın daha altını
çizmek istiyorum. Bu da, Türkiyenin yükselen bu profili, Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarına tutarlı
olmayı ve Başkasına verir talkını, kendi yutar
salkımı. konumuna düşmeme yükümlülüğünü de getirmektedir.
Yani Sayın Başbakan Mısırda Tahrir Meydanında
toplanarak iktidara karşı direnç gösterenleri Meşru
direniş haklarını kullanıyorlar. diyerek desteklerken,
Ankarada demokratik haklarını kullanan işçileri copla, gazla ve
panzerle dağıttırırsa o zaman Hükûmet
tutarlılığını yitirmiş olur ve o zaman Sayın
Başbakana Kahirede hak olanın, neden Ankarada yasak olduğunun
sorulması da meşruiyet kazanır.
Değerli arkadaşlarım, bu görüşlerle Türk
Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali kara
suları ve Arap Denizi ile mücavir bölgelere gönderilmesine ilişkin
tezkereye olumlu oy vereceğimizi belirtir, yüce Meclise saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Elekdağ.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Kamil Erdal Sipahi.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir)
Sayın Başkan, sizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10 Şubat 2009 tarihindeki
55inci Birleşiminde 934 sayılı Kararla yürürlüğe giren
Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Babülmendeb Denizi
ve mücavir alanlardaki korsanlık, deniz haydutluğu ve de silahlı
soyma eylemleri hakkında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
kararları çerçevesinde Türk Deniz Kuvvetleri unsurlarının
görevlendirilmesi uygulamasının bir yıl daha
uzatılması hususunda Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Geçen yıl olduğu gibi, Arap Denizi
tanımlaması ve Hint Okyanusu tabirindeki rahatsızlık ve
endişelerimi burada tekrar dile getiriyorum.
Anlaşıldığı kadarıyla arşiv bilgilerinin dışına
çıkartılıp bazı doğru şeylerin
yazılmasında hâlâ noksanlığımız var.
Sayın milletvekilleri, korsanlık ve deniz
haydutluğu suçu işlendiği alana veya bu suçu işleyenlerin
milliyetlerine bakılmadan herhangi bir devletin yargılama yetkisinin
var olduğu kabul edilmiş uluslararası bir suçtur,
dolayısıyla evrensel yargı kapsamına girmektedir. Bunun
nedeni, uluslararası düzen için oluşturduğu tehdidin
büyüklüğünden kaynaklanmaktadır. Belirtilen alan yıllık
küresel ticaretin yaklaşık yüzde 20sinin cereyan ettiği ve
yılda yirmi beş bin civarında ticari geminin geçiş
yaptığı, bu nedenle de uluslararası ticaret güvenliği
için çok önemli ve öncelikli bir alandır. Bu alan Türk deniz ticaretini de
ilgilendiren, yakın geçmişte Türk ticaret gemilerinin de
doğrudan etkilendiği, son yıllarda beş yüzden fazla geminin
korsanlık ve deniz haydutluğu eylemlerine maruz
kaldığı bir bölgedir. Geçmişte bölgede bazı ülkelerin
münferit operasyonları icra edilmiştir, sınırlı NATO
operasyonları yapılmıştır. Bunlardan SNMG-2 isimli
NATO operasyonuna Türkiye daha önce Gökova Fırkateyni ile iştirak
etmiştir ancak bu münferit operasyonlar 12 Aralık 2008de sona
ermiştir.
2008 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyinde bu konuyla ilgili olarak 1816, 1838, 1844 ve 1846 sayılı
dört karar alınmıştır. Ocak 2009da da 1851
sayılı Kararla bu konuya uluslararası meşruiyet
kazandırılmıştır. 1851 sayılı Kararla
CTF-151 isimli bir müşterek görev gücünün kurulmasına imkân
sağlanmıştır. Bu Karar çerçevesinde Türkiye uluslararası
bir temas grubunun üyesi olmuştur. Bu grupta yirmi dört ülke yer almaktadır.
NATO, Avrupa Birliği, Afrika Birliği, Uluslararası Denizcilik
Örgütü ve Birleşmiş Milletler Sekreteryası da gözlemci statüsü
taşımaktadır. İşte, 10 Şubat 2009da yüce
Meclisimizin onayıyla yürürlüğe giren bu uygulamayla Türk Deniz
Kuvvetlerinden bir fırkateyn bölgede sürekli olarak görev almaya
başlamıştır. Yeni uygulamayla bölgedeki eylemler belki
durmamıştır ancak çok azalmıştır.
Hukuki anlamdaki bir gelişme ise şudur: Dünyanın
önemli güçlerinin deniz ticaretinin güvenliğini sağlamak için Hint Okyanusuna
savaş gemisi göndermesine rağmen, yakalanan korsanların nerede
yargılanacağı geçmişte tartışma konusu
olmuştur. Geçen yılın başlarında Kenya Hükûmeti
saldırılardan etkilenen diğer devletlerin taşın
altına ellerini koymaması durumunda korsan davalarına
bakmayacağını açıklamıştı. Kenyanın
çağrısı üzerine Mombasanın Shimo La Tewa Hapishanesinde
kurulan özel korsan mahkemesi Birleşmiş Milletler, Avrupa
Birliği, Avustralya ve Kanadanın yardımlarıyla görev
yapmaktadır.
Bu alanda dönüşümlü olarak görev yapan SAS ve SAT
unsurlarıyla takviyeli fırkateynimiz yaklaşık iki
yıldır cesur ve başarılı operasyonlarıyla her
zamanki gibi yüz akımız ve gururumuz olmuştur. 26 Ocak 2011den
itibaren TCG Giresun Fırkateynimiz görevi TCG Gaziantepten
devralmıştır. Zaten barış zamanı eğitim ve
tatbikatlarında sık sık icra ettiği kontrol, kontrobant ve
müsadere uygulamalarıyla bu tip görevlerin altyapısına sahip
olan şanlı donanmamızın Barbarosun hafidi leventlerine
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına teşekkürlerimizi, başarı
dileklerimizi tekrarlamayı bir borç biliyorum.
Ordumuz, gerek şanlı tarihimizde gerekse cumhuriyet
döneminde dünya coğrafyasının birçok alanında
bulunmuş, görev almış, sancak göstermiş bir ordudur. Ne
Aden Körfezi ve Somali kıyıları ne bir zamanların Türk gölü
olan Akdenizin her kıyısı ve ne de Türk Bayrağına
bakıp da çırpınan Karadenizin her köşesi, Türk
donanmasının ve gururla toka ettiği ay yıldızlı
şanlı bayrağımızın yabancısı
değildir.Hayasızca yürütülen bir asimetrik psikolojik harekâtın
hedeflerinden birisi olan Türk donanmasının, asil Türk milletinin
namus ve şerefini korumak için yalnız kendi denizlerimizde
değil, dünyanın her yanındaki sularda yüce milletimizi onurla,
gururla temsil ettiğinden ve edeceğinden, deniz alaka ve
menfaatlerimizi koruyacağından eminiz.
Geçmişte Türk bahriyesi uluslararası alanda,
Arnavutlukta, Adriyatikte, Akdeniz Görev Grubu içinde görev almış
ve her birinde üstün başarıların sahibi ve
uygulayıcısı olmuştur. Ben bu vesileyle Türkiyenin
barışı destekleme faaliyetleri kapsamında görev alan Türk
Silahlı Kuvvetlerinin geçmiş dönemlerde yapmış olduğu
görevlerle hâlen devam eden uluslararası faaliyetleri sizlere kısaca
hatırlatmakta fayda görmekteyim: Bu görevlerin bir kısmı
Birleşmiş Milletler kapsamı, bir kısmı NATO görevi
çerçevesinde veya Avrupa Birliği çerçevesinde icra edilmiştir ve
edilmektedir. Türkiyenin barışı destekleme harekâtlarına
geçmişte yapmış olduğu katkıların sadece isimleri
söz konusu edilirse Kore Savaşı, Birleşmiş Milletler Somali
Ümit Operasyonu, Bosna-Hersekte Birleşmiş Milletler Koruma Görevi,
NATO Uygulaması İstikrar Kuvveti gene Bosnada, Adriyatikte
1993-1996 yılları arasında Scharp- Guard Deniz Harekâtı,
Baltık ülkelerinde Üç Kod ismiyle daha önce icra edilmiş olan
muhtelif harekât tipleri, Arnavutlukta Alba Operasyonu, Makedonyada icra
edilen Mecburi Hasat ve Kurnaz Tilki Operasyonları, Birleşmiş
Milletler Kongo Demokratik Cumhuriyeti Misyonlarıdır.
Geçmiş dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel
gönderdiği askerî gözlemci görevleri ise, kısaca sadece isimleri
zikredilmek suretiyle, Birleşmiş Milletler Irak-İran Askerî
Gözlemci Grubu UNIMOG, Birleşmiş Milletler Irak- Kuveyt Askerî
gözlemci Grubu UNIKOM, Birleşmiş Milletler Doğu Timor Destek
Misyonu UNMISET, AGİT Kosova Doğrulama Misyonu, AGİT Gürcistan
Sınır Gözlem Misyonu, Demokratik Kongo Cumhuriyetinde Avrupa
Birliği Polis Misyonu, Birleşmiş Milletler Bosna-Hersek Misyonu
ve Filistin El Halildeki Uluslararası Geçici Mevcudiyet Misyonu olarak
sıralanabilir.
Uluslararası güvenliğe hâlihazırda
yaptığımız katkılara geçmeden önce, askerî alanda
yaptığımız ikili ilişkilere de kısaca
değinmek istiyorum: Bugüne kadar 58 ülke ile askerî alanda eğitim,
teknik ve bilimsel iş birliği anlaşması
yapılmış. 42 ülkeyle savunma sanayi iş birliği
anlaşması, 46 ülkeyle de askerî eğitim iş birliği
anlaşması imzalamış bulunmaktayız. Hâlen,
bunların dışında, 12 ülkeyle savunma sanayisi iş
birliği anlaşması, 35 ülkeyle de askerî anlamda eğitim,
teknik ve bilimsel iş birliği anlaşması için
çalışmalar devam etmektedir.
Kore Harekâtıyla başlayan uluslararası
operasyonlarda aktif rol alma geleneği hâlen Birleşmiş Milletler
şemsiyesi altında Doğu Akdenizde, Lübnan ve Sudanda; NATO
kapsamında ise Kosovada, Afganistanda ve Akdenizde; Avrupa Birliği
şemsiyesi altında ise Bosna-Hersekte yürütülen barışı
destekleme görevlerine katılım şeklinde devam etmektedir.
Konumuz olan Aden Körfezi ve Somali açıklarındaki deniz
operasyonlarına katkımız da sürmektedir. Bu tezkere ile bir
yıl daha, tasvipleriniz hâlinde devam edecektir.
Şimdi, kısaca, devam eden uluslararası güvenlik
katkılarımıza bölüm bölüm değinmek istiyorum.
Lübnan: Türkiye, Lübnandaki Birleşmiş Milletler Geçici
Görev Gücünün Deniz Görev Birliğine yaklaşık 250 personeli olan
bir helikopterli fırkateynle katılmaktadır. Diğer yandan,
Sur şehrinin yakınındaki Eş Şatiye kasabasında
261 personeliyle bir İstihkâm İnşaat Birliğimiz
konuşlandırılmıştır. Lübnandaki UNIFIL
Karargâhında 4 subayımız görev yapmaktadır. Ayrıca,
Mersin Limanı, 1701 sayılı Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda, dost ve
müttefik ülkelerin istifadesine açılmış, Birleşmiş
Milletler tarafından da Lübnan Geçici Görev Gücüne katılan ülkelerin
kullanımı için Mersin Limanımız tayin edilmiş liman
olarak açıklanmıştır. Bunun yanı sıra, Lübnan
Geçici Görev Gücü Harekâtı kapsamında İskenderun
Limanımız da 2008 Ağustos ayı sonundan itibaren lojistik
maksatla kullanılmaya başlanmıştır.
Sudan: Birleşmiş Milletler kapsamında Sudandaki
UNAMID Darfur Misyonunda 1, UNMIS Misyonunda ise 3 personelimiz görev
yapmaktadır.
Afganistan: Türkiye, Afganistanda görev yapan Uluslararası
Güvenlik Yardım Kuvveti ISAFın komutasını 2002 ve 2005
yıllarında 2 kez deruhte etmiş, buna ilaveten aynı
yıllarda Kâbil Uluslararası Havaalanının askerî
kısmının işletilmesiyle tüm havaalanının hava
kontrol görevini üstlenmiştir.
Türkiye, Ağustos 2006da, Fransa ve İtalyanın da
iştirakiyle teşkil edilen Kâbil Bölge
Komutanlığının komutanlık görevini sekiz ay süreyle
yürütmüştür. Liderlik döneminde toplam personel sayımız 1.150
seviyesine çıkarılmıştır. Uluslararası Güvenlik
Yardım Kuvvetine hâlihazırdaki toplam personel katkımız
1.828 kişidir. Türkiye, Kâbil Bölge Komutanlığı
Liderliğini Fransadan sonra 1 Kasım 2009dan itibaren üstlenmiş
ve bir yıl süreli olan görevimiz 1 Kasım 2010 tarihinden itibaren bir
yıl daha uzatılmıştır.
Türkiye tarafından Afganistanda teşkil edilen Vardak
Bölgesel İmar Ekibi 20 Kasım 2006 tarihinde faaliyete
başlamış olup 28 sivil ve 77 askerî personelden
oluşmaktadır. Vardak Bölgesel İmar Ekibi bugüne kadar birçok
eğitim tesisi ve sosyal tesis inşaatını yüz akıyla
tamamlamıştır ve yeni projelerin inşasına
başlamıştır.
Afganistanın Kuzey Bölge Komutanlığı
sorumluluk sahasında bulunan Cevizcan ve Sari-Pul vilayetlerinde faaliyet
göstermek üzere Shibirganda İkinci Bölgesel İmar Ekibimiz 21 Temmuz
2010 tarihinde çekirdek personelle faaliyetlerine
başlamıştır. Bu, geçici olarak Mezarışerifte
bulunmaktadır.
Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti yani ISAF
Harekâtı kapsamında toplam 63 personelden oluşan 5 harekât
yönlendirme ve irtibat timimiz Afganistanda ayrıca görev
yapmaktadır. İki helikopterimiz de hâlen Kâbil Bölge
Komutanlığı bünyesinde görev yapmaktadır.
Ayrıca, ISAF Karargâhında 14 personel, ISAF
Müşterek Komutanlık Karargâhında 4 personel, Kâbil
Uluslararası Havaalanı Karargâhında ise 7 personel görev
yapmaktadır. Ekim 2010 ayı içinde ilave 1 generalimiz ISAF
Karargâhında görevlendirilmiştir. Diğer yandan, Kâbil Bölge
Komutanlığında bulunan Gazi Kışlasında, Afgan
Ulusal Ordusu personelini eğitmek üzere 2 Şubat 2010 tarihinde
faaliyetlerine başlayan Gazi Askerî Eğitim Merkezinde 27
eğitmenimiz görev yapmaktadır. Ayrıca, Afganistanın
çeşitli eğitim kurumlarında ilave 16 eğitimci ve danışman
personelimiz de görevlerine devam etmektedir. Bu suretle, Afganistandaki
toplam eğitmen sayımız 70e yaklaşmıştır.
Şu ana kadar, askerî eğitim ve iş birliği
kapsamında yaklaşık 10 bin Afgan personeline Afganistanda,
1.543 personele ise Türkiyede eğitim verilmiştir. Hâlihazırda
182 Afgan personelin Türkiyedeki eğitimi devam etmektedir. Türk
Silahlı Kuvvetleri tarafından Afganistana yapılan
yardımların Ekim 2010 ayı itibarıyla genel toplamı 75
milyon Amerikan dolarına ulaşmıştır.
Kosova: Benzer şekilde, Türkiye Kosovada yürütülen ve KFOR
olarak adlandırılan NATO Kosova Harekâtında Almanya, Avusturya
ve İsviçreyle birlikte oluşturduğu Güney Bölge Çok Uluslu Görev
Kuvvetine takviyeli bir manevra taburu ve destek birlikleriyle katkıda
bulunmaktadır. Güney Görev Kuvvetinin Komutanlığı
Mayıs 2007-Mayıs 2008 ayları arasında Türkiye
tarafından bir yıl süreyle yürütülmüştür.
Ülkemiz, liderlik döneminde 723 personel ile Kosova
Harekâtına katkı sağlayarak harekâta katılan NATO ülkeleri
arasında beşinci sırada yer almıştır.
Liderliğin devredilmesinin ardından, bu harekâta hâlihazırda 504
personelle katkı sağlamaya devam edilmektedir.
Bosna-Hersek: Türkiye, Avrupa Birliğinin Bosna-Hersekte 2004
yılında NATOdan devraldığı ve NATO imkân ve
yeteneklerini kullanarak başlattığı EUROFOR ALTHEA
Harekâtına 276 personel ile katkı sağlamaya devam etmektedir.
Bunların dışındaki diğer faaliyetlerimize
de kısaca değinecek olursak: Irakta, NATOnun Irak Eğitim
Misyonunda Irak güvenlik güçlerine verilen eğitim desteğine ülkemiz
de gereken yardım ve desteği sağlamaktadır.
Hâlihazırda 2 subayımız bu maksatla Iraktadır.
Ayrıca, Iraka yönelik eğitim desteği kapsamında
Iraklı güvenlik güçlerine, özellikle lider personeline ülkemizde de
eğitim verilmektedir. Bugüne kadar toplam 362 Iraklı personel
ülkemizdeki askerî eğitim kurumlarında eğitim görmüştür.
2010 yılı içerisinde altı farklı alanda kurs ve
eğitimlerine devam edilmiştir.
Transformasyon Komutanlığı ve mükemmeliyet
merkezleriyle ilgili faaliyetlerimiz: 28 Haziran 2005 tarihinde açılan ve
14 Ağustos 2006 tarihinde NATO
Konseyi tarafından akredite edilen Terörle Mücadele Mükemmeliyet
Merkezimizde ki bu, Ankarada görev yapmaktadır- bugüne kadar 71 faaliyet
gerçekleştirilmiş olup söz konusu faaliyetlere 97 ülkeden 4.998
personel kursiyer olarak, 47 ülkeden 915 personel ise eğitmen amaçlı
olarak iştirak etmişlerdir.
Barış İçin Ortaklık faaliyetleri: Yine
Ankarada bulunan Barış İçin Ortaklık Eğitim
Merkezinde ise 1998 yılındaki açılışından bu yana
88 ülkeden toplam 10.321 personele eğitim verilmiştir, verilmeye
devam etmektedir. Barış İçin Ortaklık ülkelerine ve NATO
müttefiklerine açık olan bu merkez, ortak ülkeler ve NATO üyeleri
arasında bir köprü görevi sürdürmektedir.
Karadeniz Deniz Gücü: Türkiye'nin liderliğinde 2 Nisan 2001
tarihinde Ukrayna, Rusya Federasyonu, Bulgaristan, Gürcistan ve Romanya deniz
kuvvetlerinin katılımıyla oluşturulmuştur. Her
yıl nisan ve ağustos aylarında her ülkeden bir savaş
gemisinin katılımıyla faaliyetler sürdürülmektedir. Türkiye,
Ağustos 2007-2008 arasında bu görev grubuna komuta etmiştir,
hâlen emir komuta sırası Romanyadadır.
Akdenizdeki faaliyetler: Bilindiği üzere Bakû-Tiflis-Ceyhan
Boru Hattının 2006 yılından itibaren resmen hizmete
girmesiyle Mersin ve İskenderun bölgeleri bölgesel ve küresel enerji
güvenliği açısından büyük bir önem kazanmıştır.
Buna ilaveten gelecekte inşa edilecek yeni boru hatları da bu
bölgenin güvenlik açısından daha büyük bir önem taşıyacağının
göstergesidir. Bu nedenle, 2006 yılında başlatılan Akdeniz Kalkanı
Harekâtı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız
tarafından bölgede bulunan diğer unsurlarla koordineli olarak
başarıyla sürdürülmekte ve elde edilen deniz trafik bilgileri
Karadeniz Uyumu Harekâtında olduğu gibi, NATO makamlarıyla
düzenli olarak paylaşılmaktadır.
Diğer taraftan, Akdeniz Kalkanı Planı
dışında, NATOnun Etkin Çaba Harekâtı, terörizme
desteğin önlenmesi amacıyla Akdenizde ülkelerin yüzer, dalar, uçar
unsurla katkıları ve NATO daimî deniz görev gruplarının
akın harekâtları desteğiyle, 2001 yılından bu yana
icra edilmeye devam edilmektedir.
Bütün bu anlattığım hususlar, tarihi şan ve
şerefle dolu ordumuzun, aziz vatanımızı korumak
yanında uluslararası güvenlik ortamında birçok coğrafyada
ülkemizi, milletimizi ve bayrağımızı, hepimizin gurur duyacağı
şekilde yıllardır temsil etmesinin örnekleridir.
Atatürkün tanımıyla Türk ordusunun vazifesi, Türk
vatanını ve Türklük camiasının şan ve şerefini,
dâhilî ve haricî her türlü tehlikeye karşı korumaktır. Türk
ordusu, Türk tarihinin mirası ve Atasının bu vasiyetini yerine
getirirken dışarıdan ve içeriden kendisine yöneltilen
maksatlı bir iftira ve suçlama kampanyasının, ahlaksız ve
hayâsız saldırılarının maalesef hedefi yapılmaktadır.
Peygamber ocağı bu ordu bunu hak etmemektedir. Kafalarının
arkasında alternatif ordu kurma gayretindekiler bunu bilmelidir.
Diğer yandan, kendi çapsızlıklarını,
ordumuza yönelik Kâğıttan kaplan sözlerine yansıtanlar,
kendilerinin hangi kâğıttan yapıldıklarını ve
kendi içlerinin oyukluğunu ve tabii ki hadlerini bilmek zorundadır.
Yüce Türk milleti de ordumuza yönelik bu kirli oyunları ve
taraflarını tanımak ve anlamak zorundadır.
Donanmamızın toka ettiği şerefli
bayrağımızla uluslararası sularda ülkemizi temsil etme
konusundaki tezkereye, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Evet. diyoruz ve
leventlerimize en iyi dileklerimizi sunuyoruz.
Sözlerime son veriyorum, yüce Meclise saygılar sunarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sipahi.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu üçüncü tezkere Somaliyle ilgili, önümüze gelen. Biz çekincelerimizi,
itirazlarımızı, gerekçelerini daha önceki görüşmelerde
ortaya koymuştuk. Evet, Mecliste bulunan üç parti grubunun
görüşlerinin dışında, buna ret oyu veren, buna
karşı çıkan, gerekçelerini açıklayan tek parti biziz.
Bunu bugünün gelişmeleriyle beraber
değerlendirdiğimizde, niye bu kararımızın Türkiye
halkının çıkarına olduğunu bazı veriler ortaya
koyarak açıklamak istiyorum. Somalideki korsan olayları nedeniyle,
ticaret gemilerinin güvenliğini sağlamak üzere Türk Silahlı
Kuvvetlerinin Aden Körfezinde, özellikle de Somali kara suları ve
açıklarında, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için
verilen tezkereye baktığımız zaman, oraya bir Giresun
gemisinin daha önce görevlendirildiğini biliyoruz. Ancak, oradaki
stratejik coğrafi durum ve komşu ülkelerin güçlerinin dengelerini bir
göz önüne almakta büyük yarar var.
Neden oraya gemimizi, askerimizi gönderiyoruz? Daha önce de
onlarca ülkeye hep Türk Silahlı Kuvvetlerinin gönderilmesi için tezkereler
çıktı. Burada Somali kaynak olarak gösteriliyor. Evet, Somalide 1991
yılında Siad Barre dikta yönetimi devrildikten sonra ilginç bir durum
oluştu. Onun yerine, tam on yedi yıl hükûmetsiz kalıyor Somali.
On yedi yıl hükûmetsiz kalan Somalide Birleşmiş Milletler ne
yaptı, ne tür etkin bir önlem aldı da, nasıl oldu da orada,
Somali devletinde asgari düzeyde bir istikrar ve yönetim sağlayabildi?
Birleşmiş Milletler bir görev üstlendi de yapabildi mi? Maalesef,
orada başarısızlıktır sonuç. Bütün, oraya gönderilen
yabancı güçler dahi, Somalide belli bir istikrarı
sağlayamadı.
Yine, 3.700 kilometre uzunluktaki Somali sahilinin, kendi
hükûmetini kuramayan Somali halkının, 10 milyon nüfusla, kalkıp
güvenliğini korumasını beklemek Birleşmiş Milletlerin
veya dünyanın sorunu olsa gerek, Somali halkının değil
çünkü yüzde 70i tarım ve hayvancılıkla zar zor geçinen,
açlığın, yoksulluğun, sefaletin hüküm sürdüğü bir
ülke. Bir yanda o ülkenin bulunduğu coğrafyada, Aden Körfezinden,
Kızıldenizden, Süveyş Kanalından binlerce petrol
tankerinin geçtiği, ticaret gemilerinin geçtiği, Çinin,
Hindistanın, Japonyanın, başta ABD olmak üzere,
Rusyanın, Avrupa Birliği ülkelerinin dünya ticaretinin deniz
üzerindeki nakliyesinin yüzde 90ını yaptığı bir alan
orası. Hani, bütün Amerika
Filmlerde gösteriyorlar, dizilerde de
gösteriyorlar ve bu dizilerde, filmlerde, NATOnun ne kadar güçlü
olduğunu, işte, orduların ne kadar teknik
geliştirdiğini, uzaydan, uydudan nasıl tespitler
yapıldığını, o tespitler üzerinden nasıl nokta
vuruşları yaptıklarını falan filan, hikâyelerini hep
dinledik. Oysa Somalide iki tane korsan gemisi var ve o korsan gemilerini
kullananların da ellerinde gelişmiş lap-toplar var,
gelişmiş silahlar var ve bu gelişmiş silahların,
telsizinden tutun saldırı silahlarına kadar, hepsini de bu
gelişmiş ülkelerden almışlar, bu iki gemi üzerinde üs
yapıyorlar. Yakın zamanda da Türkiyeden Horizon gemisi gibi
bazı gemilerin bu saldırılara maruz
kaldığını bizim basınımız kamuoyuna yansıttı.
Şimdi, burada Birleşmiş Milletler bir karar
alıyor, devreye NATO giriyor, NATO kendine blok bir düşman
bulamadığı için bula bula Somalili birkaç korsanı kendisine
yeni düşman olarak ilan ediyor. Bu enteresan bir durum yani şunu
ifade etmekte büyük yarar var: Şimdi, bir siber saldırı
modasını çıkardılar. Siber saldırılarda
-biliyorsunuz- Estonyanın işte Rusyaya karşı 2007de
meçhul asker anıtını kaldırması nedeniyle
Rusyanın siber saldırısı olmuştu. Arkasından,
Çin Silahlı Kuvvetlerinin Almanyaya özelikle yazılım
alanında bilgisayar sisteminde siber saldırısı kamuoyunu
meşgul etmişti.
Yine, 2007de ABD Savunma Bakanlığında bilgisayar
sistemlerinin hedef alındığı, yine bunun Çin Silahlı
Kuvvetleri üzerinden yapıldığı yönünde, sızma
bulunduğu yönünde, işte o dönemin Savunma Bakanı Robert Gatesin
açıklamaları var.
Yine, Siber soğuk savaş dönemine giriliyor mu?
denilirken gariptir küresel bir olay olarak en son NATOnun, diplomatik
kanalların WikiLeaks belgelerinde ortaya çıkan kirli
çarşafların ortaya saçılması söz konusu oldu. Bunları
bir bütün olarak görmedikten sonra sadece Somalideki korsanların Burum
Ocean ve Athena isimli iki gemi üzerinden -ki iki gemi de biliniyor-
saldırılarını yönlendirerek, işte ticaret gemilerine,
oradan geçen tüm gemilere saldırıp rehin ve milyonlarca dolar para
aldıkları yönündeki iddialara gelince şunu söylemek gerekiyor:
Bu tanımlamayı dahi Korsan-terörist karışımı
insanların yaptığı saldırı. olarak niteliyorsa
Birleşmiş Milletler yani bunun adını koyamıyorsa zaten
o koskoca Birleşmiş Milletlerin bile bir şey ifade
etmediği, NATOnun bir şey ifade etmediği ortaya
çıkıyor.
Düşünün ki Somalide diktatörlük rejimi
yıkılıyor, on yedi yıl hükûmet kurulamıyor. Hükûmet
kurulamayan yerde siyasi parti yok, siyasi partinin olmadığı
yerde yargı yok, hukuk yok, mahkeme yok ve orada yakalanan korsanı da
uluslararası hukuka göre, aradan geçen bunca zamana rağmen,
yargılayacak makam yok. Hadi buyurun, buyurun işte,
Birleşmiş Milletler, NATO, bütün dünya
Garip bir durumdur arkadaşlar bu, garip bir durum.
Uluslararası hukukta korsanlarını bile yargılayamayan bir
Birleşmiş Milletler ve NATOnun küresel krizden sonra çöküşü
başlamıştır. Bunu anlamak lazım. Bunu şöyle de
anlamak, okumak lazım: Eğer sizler Somalinin bire bir
Mısırın güvenliğini ilgilendirdiğini
düşünmezseniz, Süveyş Kanalını anlamazsanız, oradan
geçen ticareti anlamazsanız ve Mübareke karşı çıkan
milyonların dikta rejimlerinin karşısında demokrasi ve
hukuku istemesini anlayamazsınız, Somalideki üç beş
korsanın yol kesmesine, üç beş eşkıyanın yol
kesmesine, isterseniz dünya kadar kahramanlık nutukları bu kürsüden
atın, bizim kahraman askerlerimiz gidecek, gemilerimiz gidecek üç tane
korsanı yakalayacak, dünya ticaretinin yolunu açacak
Kardeşim, dünya ticaretinden sen ne kazanıyorsun o
Körfezden? Aden Körfezinden senin kaç gemin geçiyor? Kimin kaç gemisi
geçiyor? Bu Mecliste kimin gemileri var, ticaret gemileri var? Denizcilik
Müsteşarlığının bir verisi var mı bizim kaç tane
gemimizin oradan geçtiğine dair? Bizim oradan petrol taşımacılığı
yapan kaç tane gemimiz var? Söyler misiniz Allah aşkına, Uzak
Doğudan ithalat, ihracat yapıp da Türkiyeye gelen, oradaki deniz
ulaşımının bütün navlununu üstlenen, Hindistanın,
Malezyanın, Endonezyanın, Çinin, Japonyanın gemileri dışında
size gelen ithal malları taşıyan gemi var mı? Siz denizcilik
alanında, deniz ticareti alanında, deniz
taşımacılığı alanında kaçıncı
sıradasınız bir ülke olarak? Kendi gerçeğinizi bir ortaya
koyabilir misiniz? Eğer sizin yüzde yüz ticareti yapılan Aden
Körfezinde binde 1 kadar bir hisseniz varsa oraya niye asker ve gemi
gönderiyorsunuz arkadaşlar, niye? Koskoca NATOya bu hazineden verilen
bütçeler yetmiyor mu? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine
ayrılan paralar nereye gidiyor? Bu vatandaşın verdiği
vergilerle devletin yükümlü olduğu aidatların hesabını
eğer bu ülke onurlu bir dış politika güderek soramıyorsa, 3
tane korsanın, iki tane geminin, dört tane filikanın enterne
edilmesini sağlayamıyorsa başka bir hesap var ortada
arkadaşlar. Bu hesap tehlikeli bir hesaptır. Bu hesap öyle bir hesap
ki Amerikayla NATOnun karşıtı olan Rusyayı
birleştirmiştir. Ama Rusyanın savunma bakanları,
komutanları Somali bahane. diyor, Somaliye üs kurma girişimleri
vardır. diyor. ABD veya Rusyanın oraya üs kurma,
kalıcılaşma... Çinin, düşünsenize, açık denizlerde
donanması yok ama Çin, ticaretinde büyük payı olduğu için
gemilerini gönderiyor buraya, Japonya gönderiyor buraya.
Şimdi sormak istiyorum: Tarihten hiç mi ders
almayacaksınız arkadaşlar? Bu tezkerelere hiç düşünmeden,
zerre kadar düşünmeden oy verirken tarihten size bir sayfayla hatırlatma yapmak istiyorum.
Yemende yedinci kolordu. Yakında gittik ziyarete. Abdülhamit
zamanında yapılan kışla orada duruyor. Yakında gittik
oraya. Biliyor musunuz 1918 Birinci Dünya Savaşında
İngilizlerin Aden Körfezine kurduğu bir üs üzerinden orada
Zeydilerle anlaşarak, Zeydiler halifeliğe karşı olduğu
için Zeydi kabilelerini örgütleyerek, arkasından imamları
örgütleyerek Türkiyedeki o son noktanın olduğu yerde işte
kutsal topraklar için o topraklarda bulunan orduya birlikte organizasyonu ve
saldırıyı yapılıp 1918de yedinci kolordunun oradan
çıkıp da Diyarbakıra kadar gelmesini sağlayan bir proje,
plan değil miydi? Duruyor orada İngiliz üsleri. Şimdi de orada
İngiliz üslerinin heyecanı sarmış durumda Rusları,
Çinlileri, Japonları. Şimdi biz durmadan asker gönderiyoruz. E, biz
kahramanız. Böyle değil arkadaşlar. Dünya bu kahraman
nutukları üzerinde artık dönmeyecek.
Gerçeklerle hepimizin yüzleşmesi lazım. Küresel kriz
dünyada siyasi krizi tetiklemiştir. Güvenlik denklemi ile yoksulluk
denklemi karşı karşıya gelmiştir. Yoksul ülkelerin
başkaldırısı şu veya bu şekilde her yerde böyle
korsanvari değil, milyonlarla meydana dökülmeyle zincirleme
gelişiyor. Bakın, Tunustaki yaşanan olaylar. Evet,
mağripte bunlar yaşandı, şarka yansıdı,
Mısıra yansıdı. Mısırda milyonlar Tahrir
meydanlarına yürüdü. Milyonlar Tahrir meydanlarına yürürken Yemenin
başkentinde otuz yıllık başkana karşı halk
direnişleri, gösterileri başlıyor. Çok uzak değil bu
coğrafya arkadaşlar. Kıbrıs hemen onun yanı
başındadır. Siz Kıbrısı, Mısırı,
Suudi Arabistanı, Yemeni, Somaliyi, Sudanı bir bütün olarak ele
almadığınız zaman, oraya bir gemi göndererek zevahiri
kurtaramazsınız. Kıbrısta bile halk çıkıyorsa,
meydanlarda protesto ediyorsa, o halk birtakım taleplerde bulunuyorsa
düşüneceksiniz. Hemen, yekten, efendim Siz, bunca yardım ediyoruz,
beslemesiniz. deyip aşağılama hakkı yoktur hiçbir
hükûmetin, üstelik kendi insanlarını, kendi
vatandaşlarını. Bakın arkadaşlar, gerçekler
acıdır. Oraya giden bir bakanı bir gün protesto etmiş
sendikalar: Vay yavru vatandı, biz bilmiyorduk, gâvur vatan olmuş.
İzmir gâvur, Kıbrıs gâvur. Bu nasıl bir anlayış
arkadaşlar? Kıbrıs halkı taleplerini dile getiriyor. Orada
da yoksulluk var, işsizlik var. Kıbrısta kumar var, kayıt
dışılık var, fuhuş var. Şimdi, işsizlikle
beraber, kayıtsızlıkla beraber oralarda Karpaz bölgesine
TOKİnin projeleri konuşuluyor, yeni yollar yapılıyor buna.
Şimdi, bunu alın, Mısıra getirin. Mısırdaki
yeni yönetim biçimi eğer demokratik bir düzeni ve asgari düzeyde hukuku
sağlayamadığı zaman, sizin oraya gönderdiğiniz
Giresun gemisindeki askerlerimizin hepsinin hayatı tehlikededir
arkadaşlar. Bu kadar karmaşa içinde bir ortama, gemilerimizi ve
askerlerimizi göndermenin rahatlığını nasıl gösterebiliyorsunuz?
Bu ciddi bir sorumluluktur. Yemen kaynıyor, Sudanın güneyi plebisite
gitti, Sudanın güneyinde petrol vardı, kopuyor. Somali, zaten yüzde
75i göçebe aşiretlerden oluşan, hayvancılıkla geçinen ve kıyılarında
da üç beş korsanı olan bir ülke. Mısırsa
karmakarışık. Alın size Aden Körfezinin etrafındaki
ülkelerdeki istikrarsızlığı. Bu istikrarsızlık
ortamına biz ne yapıyoruz? Asker göndermeye
çalışıyoruz.
Korede, ilk asker gönderdiğimizde Amerika, Bir Türk
askerinin maliyeti 23 senttir. demişti. Soruyorum Sayın Bakana:
Oraya gönderdiğiniz, Sudana gönderdiğiniz bir askerin maliyeti kaç
senttir, kaç dolardır?
Bu elbette ki bu Meclisin, bu halkın, bu vatandaşın
verdiği vergi ve hazineden çıkan paralarla gidiyor ama kimin için
gidiyor? Ne diyordu Nazım o dönem için? Mister Dallas,/ sizden saklamak
olmaz,/ hayat pahalı biraz bizim memlekette./ Mesela iki yüz gram et
alabilirsiniz,/ koyun eti,/ Ankarada 23 sente, demişti.
Şimdi, bu kadar enteresan bir durumda yaşarken bu gönül
rahatlığıyla, bu olayları sorgulamadan, Türkiye, Orta
Doğuda eğer büyük bir devlet olmanın, hukuk ve demokrasinin
kalesi olmanın kaygısını yaşamıyorsa önce kendi
içinden bir düzelmeye başlayacak arkadaşlar.
Bakın, bugün darbe tartışmaları vardı,
Türk Silahlı Kuvvetleri de beyanat veriyor iki büyük partiye, ikinize.
Birisi Darbecilere karşıyım. diyor, birisi farklı bir
şekilde konuşuyor. Bakın, buna hiç gerek yok. İstikrar
arıyorsanız, yarın 12 Eylül askeri darbesinin yapılma
nedeni olan İç Hizmet Kanununun 35inci maddesiyle ilgili kanun teklifim
görüşülecek. Buyurun, ana muhalefet, iktidar, göreceğiz. Samimiyet
testleri
Öyle dışarıda yok kâğıttan kaplan, yok bu
böyle, yok
Böyle olmuyor arkadaşlar, somut adım atmayı
gerektiriyor ve böyle koşullarda benim ülkemin o istikrarsız
bölgesine göndereceği ne bir tek kuruşu ne bir tek askeri ne bir tek
gemisi vardır. Biz burada ret diyoruz, buna ret diyoruz, bütün
halkımız adına ret diyoruz.
Bu kahramanlık nidalarıyla hiç kimse bizi
kandırmasın. Evet diyor şair Batmak üzere olan /bir gemide
/panik içindeyken herkes /ne de çok sevinir /ipleri çözülen /filika.
demiş. Biz de bütün halka, halkımıza ve bütün bu ülkelere barış
ve istikrar gelmesini temenni ediyoruz ve ret oyu
kullanacağımızı ifade ediyoruz.
Saygılarımızla. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AK PARTİ Grubu adına Sakarya Milletvekili Sayın
Erol Aslan Cebeci, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EROL ASLAN CEBECİ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı
Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali kara suları
ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmek için
önce 10 Şubat 2009 tarih ve 934 sayılı, daha sonra 2 Şubat
2010 tarih ve 956 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla
Hükûmetimize verilen bir yıllık izin süresinin anılan kararda
belirtilen ilke ve esaslar dâhilinde 10 Şubat 2011 tarihinden itibaren bir
yıl daha uzatılması hususunda Hükûmet tezkeresi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2006 yılından bu yana
dünya denizlerinde, özellikle Kızıldeniz, Aden Körfezi, Arap Denizi,
Basra Körfezi ve Somali açıklarında ticaret gemilerine ve Dünya
Gıda Programı gemilerine yönelik olarak haydutluk faaliyetlerinde bir
artış görülmektedir. Hâlihazırda deniz haydutluğu
faaliyetleri bölgesel bir boyutta gerçekleşiyor gibi gözükse de ticaret
gemilerinin milliyet ve bayrağı aranmadan, ayırım
yapılmadan uluslararası deniz ulaştırma yolları
üzerinde gerçekleştirilmesi bu saldırıların, bu mesele
küresel bir nitelik kazanmıştır. Dünya deniz ticareti için büyük
önemi haiz olan Süveyş Kanalı, Kızıldeniz ve Aden
Körfezinde yılda yaklaşık 30 binden fazla ticari gemi
geçiş yapmaktadır. Söz konusu gemi geçişleriyle dünya ticaret
hacminin yaklaşık yedide 1i ve dünya petrol ticaretinin ise dörtte
1i karşılanmaktadır. Aden Körfezinden yıllık 400e
yakın Türk Bayraklı, Türkiye bağlantılı ticaret gemisi
geçiş yapmaktadır ve aslında toplam 33 ülkeyle ithalat,
ihracatımız bizim bu deniz ticareti yoluyla gerçekleşmektedir.
Ülkemizin yıllık yaklaşık 250 milyar doları bulan
dış ticaretinin yüzde 17si, 18i hemen hemen bu bölgedeki deniz
ulaştırma yolları kullanılarak yapılmaktadır.
Görüldüğü üzere söz konusu korsanlık eylemlerinin vuku
bulduğu deniz alanları uluslararası deniz ticaretinin
başlıca güzergâhlarından biri olup Türk ticaret gemileri ve Türk
mürettebatlı yabancı uyruklu gemiler tarafından da yoğun
bir şekilde kullanılmaktadır.
Aden Körfezinde, Somali kara sularında ve
açıklarında, Hint Okyanusunda seyreden ticaret gemilerine yönelik
deniz haydutluğu, korsanlık ve silahlı soygun eylemleri bir
uluslararası güvenlik meselesi olarak uluslararası gündemin ön
sıralarında yer almaya maalesef hâlâ devam etmektedir. Bu yasa
dışı eylemler sadece can ve mal emniyetini tehdit etmekle
kalmayıp seyahat özgürlüğünü kesintiye uğratmakta, uluslararası
ticareti ve deniz taşımacılığını da olumsuz
biçimde etkilemektedir. Bu eylemler ne yazık ki ayrıca Somali ile
diğer Afrika ülkelerine yapılan insani yardımların deniz
yoluyla ulaştırılmasını da engellemektedir.
Geçtiğimiz dönemde daha da artan bu eylemler tabiatıyla
ülkemizi de yakından ilgilendirmektedir. Bölgede bugüne kadar 500den
fazla korsanlık, deniz haydutluğu ve silahlı soygun vakası
yaşanmış ve 2008 yılı sonundan bu yana Türkiye
bağlantılı 5 ticaret gemisi mürettebatıyla birlikte rehin
alınmış, bunlar daha sonra serbest
bırakılmıştır. Aslında en son Frigia isimli
bir Türk gemisi 29 Temmuz 2010 tarihinde
serbest kalmıştır. Bununla birlikte 2008 yılından bu
yana Türk Bayraklı, Türkiye bağlantılı 10 adet ticaret
gemisi deniz haydutlarının saldırısından son anda
kurtarılmıştır. Bunlardan ülkemizin bayrağı
altındaki 3 gemi, 2010 yılı içerisinde bu
saldırıların hedefi olmuştur. Söz konusu bölgede benzer
vakalarla karşılaşılması riski hâlen devam etmektedir.
Ayrıca, ticari gemilerimize ve bunlarda görev yapan
vatandaşlarımıza yönelik tehdit, diğer yandan ülkemizin
ticari ve ekonomik menfaatlerini olumsuz etkileyen bir boyut da
taşımaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri, Somalide
kamu düzeninin sağlanamamış olması, korsan deniz
haydutlarının ve silahlı soygun icra eden kişilerin çok
geniş bir deniz alanında faaliyet göstermeleri, bunların
tutuklanıp yargılanmaları konusunda
karşılaşılan problemler, bu meseleyle etkin bir mücadele
yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle,
ülkemiz sorunun vahameti ve karmaşıklığı
karşısında, uluslararası toplumun kapsayıcı bir
yaklaşımla müşterek hareket etmesini ve uluslararası etkin
tedbirlerin alınmasını ve uygulanmasını
savunmaktadır. Hepimizin takdir edeceği gibi, hiçbir ülke tek
başına bu problemle baş edebilecek imkân ve yeteneğe sahip
değildir. Deniz haydutluğu ve korsanlık meselesine
kalıcı çözümün anahtarı, asıl olarak karadadır.
Somalinin içinde bulunduğu güç duruma uluslararası toplum olarak
siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarını da içerecek
kapsayıcı bir yaklaşım ve strateji geliştirilmesi ve
bunların etkin bir şekilde hayata geçirilmesi gerekmektedir.
İnancımız odur ki böyle geniş bir bakış
açısıyla deniz haydutluğu, korsanlık problemine ancak makul
bir çözüm bulunabilecektir.
Son dönemdeki saldırıların Aden Körfezi ve Somali
açıklarıyla sınırlı kalmadığı, Hint
Okyanusunun bir bölümünü de kapsayan daha geniş bir alana
yayıldığı müşahede edilmektedir. Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin 2008, 2009 ve 2010 yılında
aldığı kararlarla, söz konusu eylemlerle ortak mücadeleye
yönelik olarak uluslararası toplumun yakın iş birliği ve
eş güdüm yapmasını kolaylaştıracak meşruiyet
zemini güçlendirilmiştir.
Uluslararası toplumun Somali açıklarındaki
korsanlık, deniz haydutluğuyla bu ülkenin kara sularını da
kapsayacak şekilde yürüttüğü mücadelenin temel hukuki
dayanağını oluşturan Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyinin ilgili kararlarının süresi son olarak 23 Kasım 2010
tarihli ve 1950 sayılı Kararla bir yıl daha uzatılmıştır.
Bu çerçevede, bölgede ülkemizin de bilfiil iştirak
ettiği Müşterek Görev Gücü 151 ve NATO ile Avrupa Birliğinin
Atalanta gibi koalisyon deniz güçleri münhasıran deniz haydutluğuyla
mücadele etmektedir. Aslında Avrupa Birliği 8 Aralık 2008
tarihinde bölgede Avrupa Birliği Now For Atalanta adlı bir deniz
operasyonu başlatmayı kararlaştırmış ve bu
operasyona İngiltere, Fransa, Yunanistan, Hollanda, Almanya, İtalya,
Belçika, İsveç ve İspanya iştirak etmektedir.
Bölgede ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Rusya
Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Japonya, Malezya, Güney Kore ve
Avustralyaya ait askerî gemiler bulunmakta, ticari gemilere refakat etmekte ve
deniz alanı güvenliğinin tesisi operasyonlarını icra
etmektedirler.
Bu derece geniş kapsamlı ve yoğun bir askerî
konuşlandırmanın deniz haydutları üzerindeki
caydırıcılığının devamının ve
bunun güçlendirilmesinin ise tabiatıyla icra edilen operasyonlarda ele
geçirilen zanlıların adalete teslim edilerek
yargılanmalarının sağlanmasıyla mümkün
olabileceği göz ardı edilmemelidir. Ülkemiz, bu maksatla, ele
geçirilecek faillerin bölge ülkelerinde yargılanmalarını
kolaylaştıracak bölgesel temelde bir iş birliği ve eş
güdüm mekanizması kurulması yönünde Birleşmiş Milletler
uhdesinde yürütülen bütün çalışmaları desteklemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz,
geçtiğimiz süre zarfında Dünya Gıda Programı
tarafından kiralanmış ve Afrikaya insani yardım
taşıyan gemilere koruma sağlamayı amaçlayan NATO daimi
deniz görev güçlerine yüce Meclisimizin Hükûmetimize verdiği izin
çerçevesinde, Müşterek Görev Gücü 151e dönüşümlü olarak toplam 10
fırkateynle aktif katkı sağlamıştır, bunlardan
5i de 2010 yılı içinde görevlendirilmiştir.
Bölgedeki deniz kuvvetleri unsurlarımızca deniz
haydutlarına karşı bugüne kadar 15 operasyon icra edilmiş
olup bunlardan 10u geçtiğimiz 2010 yılı içerisinde
gerçekleşmiştir.
Bölgede görev icra eden fırkateynlerimiz, Türk Bayraklı
ve Türkiye bağlantılı ticaret gemilerinin emniyetli
geçişlerinin sağlanması için her türlü tedbiri almakta ve
gerekli koordinasyonu sağlamaktadır.
Bu çerçevede, bölgede görev yapan fırkateynlerimiz ile
geçiş yapan ticaret gemilerimiz arasında koordinasyon amacıyla
kesintisiz iletişim tesis edilmiştir. Bölgeden geçiş yapan
ticaret gemileri yürürlükteki koruyucu tedbirleri uygulayarak emniyetli seyir
yapmaları konusunda bilinçlendirilmekte ve diğer ülke deniz
kuvvetlerine ait askeri konvoylara dâhil olmalarına yardımcı
olunmaktadır.
Ayrıca, bölgede operasyona katılan diğer ülkelerin
savaş gemileriyle yakın iş birliği yapılarak Türk
Bayraklı, Türkiye bağlantılı ticaret gemilerinin
korunması ve desteklenmesi maksadıyla yönlendirmelerde ve
tavsiyelerde bulunulmaktadır.
Geçtiğimiz süre zarfında, Aden Körfezinde ve Somali
açıklarında seyredecek ülkemizle bağlantılı ticari
gemilerin güvenliğinin sağlanması amacıyla askeri
önlemlerin yanı sıra sivil planda da birtakım önlemler
alınmıştır.
Denizcilik Müsteşarlığı tarafından mümkün
olan korsanlık saldırılarından kaçınmak veya
bunların olmaları hâlinde bunlardan imkânlar nispetinde kaçınmak
maksadıyla Uluslararası Denizcilik Teşkilatı
önderliğinde hazırlanan en iyi uygulama kuralları, Türk
denizcilik sektörüne en geniş şekilde duyurulmaktadır.
Ülkemiz, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1851
sayılı Kararı çerçevesinde oluşturulan Temas Grubuna
kurucu üye olarak katılmıştır. Korsanlık, deniz
haydutluğu ve silahlı soygun ile mücadele kapsamında istihbarat
paylaşımı ve bölgedeki askerî, sivil faaliyetlerin koordinasyonu
konularında kapsamlı çalışmalar yürüten bu Temas Grubu, ilk
toplantısını, Ocak 2009da New Yorkta yapmış ve bu
toplantıda kabul edilen kararlar ve ilkeler doğrultusunda
oluşturulan çalışma grupları da bugüne kadar aktif bir
şekilde çalışmıştır ve ülkemiz de bu
çalışma grupları içerisinde aktif olarak yer
almıştır. Ülkemizin soruna yönelik olarak sergilediği
kararlı ve aktif tutumu ve somut katkıları, hem Türk
Bayraklı ve Türkiye bağlantılı ticari gemilerin emniyetinin
muhafazasını sağlamış hem de Birleşmiş
Milletler sistemi içinde ve bölgesel ölçekte oynadığımız
rolün ve görünürlüğün pekiştirilmesini temin etmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; izninizle,
Türkiye'nin sınır ötesi uluslararası operasyonlara
katılımıyla ilgili şunu da söylemek isterim: Konunun
uzmanı olan hemen herkes hemfikir ki son yıllarda Türkiye'nin
uluslararası alanda etkinliği gözle görülür bir biçimde arttı ve
uluslararası danışma ve karar alma süreçlerindeki yeri de
sağlamlaştı. Bu konuda birçok somut örnekler verebilirim. Bu
artan etkinlik, aynı zamanda, Türkiyeye, uluslararası problemlerin
çözümünde katılımcı olma ve katkı sağlama
sorumluluğu da getirmektedir. Şurası kesin ki Türkiye, deniz
haydutluğu ve korsanlık nedeniyle kendi ekonomimize gelebilecek
muhtemel zararları mutlaka engellemelidir. Ama en az bununki kadar önemli
olan, cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş yıl dönümünde yani 2023te
dünyanın siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda en etkin ilk on ülkesi
arasına girme iddiası olan bir ülkedir bizim ülkemiz ve bu iddia bize
belli sorumluluklar yüklemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kapsamda
Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali
kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerinde
görevlendirilmesi için Hükûmetimize verilen bir yıllık izin süresinin
10 Şubat 2009 tarihli ve 934 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Kararında belirlenen ilke ve esaslar dâhilinde 10 Şubat 2011
tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılması talebini
yukarıda açıkladığım gerekçelerle AK PARTİ Grubu
olarak gerekli bulmaktayız ve destekleyeceğiz.
Yine AK PARTİ Grubu adına bu amaçla üstün bir
başarıyla görev yapan tüm deniz kuvvetleri personelimize
teşekkür ediyor ve başarılarının devamını
diliyorum. Yüce Meclisi bu vesileyle tekrar ve en derin saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Aksaray Milletvekili Sayın Ruhi
Açıkgöz, buyurun.
RUHİ AÇIKGÖZ (Aksaray) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden
Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir
bölgelerde görevlendirilmesine dair 2009 yılında alınan 934
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararının bir yıl
daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi
üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, son yıllarda artan itibarı ve gücü paralelinde
dünyada birçok uluslararası kurumun gerektirdiği görevleri ifa
etmektedir. Türkiye, 1950li yıllarda Korede başlayan
uluslararası sorunlara asker katkısıyla çok önemli başarılar
elde etmiş, bu başarıları çerçevesinde NATO üyeliği ve
onun akabinde gelen uluslararası birçok kurumda temsil kabiliyeti
kazanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, son yıllarda artan
ticaret hacmiyle, 250 milyar doları aşan ticaret hacmiyle artık
sınırlarının ötesinde ticari çıkarları olan, hem
güvenliği hem ticari güvenliği sınırlarının
ötesinde başlayan bir ülke hâline gelmiştir. Türkiye olarak bizim
dışımızda meydana gelen olaylara duyarsız
kalamayız. Eğer Türkiye olarak iddia içinde olacaksak, benden önce
konuşan Sayın Cebecinin de belirttiği gibi ilk on ülke
arasında yer alacaksak tabii ki dünya sorunlarına bigâne
kalamayız. Türkiye'nin dünya sorunlarının çözümünde muhakkak hem
eli olacaktır hem gözü olacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu tür görevler, Türkiye'nin bu tür
görevleri sadece uluslararası bir görevin yerine getirilmesi olarak da
algılanmamalı. Özellikle Bosnada ve Kosovada Türkiye'nin
sağlamış olduğu destek, bu tür uluslararası
görevlerdeki katkısı nedeniyledir. Bunu da bir taraftan
düşünmemiz lazım. Bundan sonra bu tür görevler tabii ki
çıkacaktır. Bu tür görevleri şahsım adına
destekliyorum. Silahlı kuvvetlerimiz, deniz kuvvetlerimiz verilen görevi
hakkıyla ve başarıyla yerine getiriyor. Ben, kendilerini de
tebrik ediyorum.
Tezkerenin lehinde olduğumu belirtir, hepinize saygılar
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Açıkgöz.
Şahsı adına Antalya Milletvekili Abdurrahman
Arıcı, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Aden
Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir
bölgelerde görev süresinin Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca
10/2/2011 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasına dair
Başbakanlık tezkeresi üzerine şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda dünya güvenlik
yapısı çok
değişiklik göstermektedir. Küçük, belirsiz ve
değişken tehditlerin giderek yoğunlaştığı bir
yüzyılda bulunuyoruz. Zamanla küresel karakter kazanan bu tehditlere
karşı mücadele de yeni savunma kavramının ve mücadele
tarzının geliştirilmesini zorunlu bir hâle getirmiştir.
Klasik alan savunması yanında alan dışı savunmalar
gittikçe önem kazanmaya başlamıştır. Zira, çok uzakta denilen
bir tehdit, şu veya bu şekilde, o tehdidi kendinden uzak gören
herhangi bir ülkeyi de bir gün tehdit eder hâle gelmektedir.
Bugün üzerinde konuştuğumuz ve terörizmin bir başka
şekli olan deniz korsanlığı da bu mahiyette ve pek çok
ülkeyi ilgilendiren bir tehdit olarak yoğunluk kazanmıştır.
Son yıllarda korsanlık ve deniz haydutluğu gittikçe büyüyen
bölgesel ve küresel tehdit oluşturmaya başlamıştır.
Tarih boyunca bilinen korsanlık olayı çağımızda daha
teçhizatlı ve organize bir yapıyla, saldırılarla uluslararası
deniz taşımacılığını ve ticaretini tehdit
eder hâle gelmiştir.
2008de meydana gelen iki yüz doksan korsan
saldırısının çoğu Somali açıklarında
gerçekleşmiştir. Bu saldırılar insani yardım malzemesi
dâhil tüm gemi ve süper tankerlere yöneliktir. Başlangıçta bölgesel
kabul edilen saldırılar gittikçe küresel bir mahiyet
kazanmıştır.
Uluslararası Denizcilik Bürosunun verilerine göre
korsanlık olayı 2006dan itibaren her yıl artarak devam
etmektedir. Korsanlık ve deniz haydutluğu olaylarının Aden Körfezi
ve Somali açıklarında bu derece yoğunlaşması ve
artmasının nedenlerinin başında Somalinin devlet olarak
çöküntüye uğraması gelmektedir. Emrivaki otonom bölge oluşumu,
silahlı gruplar ve diğer grupların ortaya çıkması
ülkede yönetim bütünlüğünü yok etmiştir. Bu durum, ülkede organize
suç örgütlerinin artmasına ve korsanlık ağının
oluşmasına yol açmıştır.
Ayrıca, Somali dâhil, bölge ülkelerinde fakirlik, açlık,
sefalet, yolsuzluk bu suç örgütlerine zemin hazırlamaktadır.
Aden Körfezinin coğrafi konumu nedeniyle bu bölgedeki
saldırılar, dünyanın diğer bölgelerine nazaran dünya
ticaretine daha tahrip edici etki yapmaktadır. Yıllık küresel
ticaretin yüzde 20sinin cereyan ettiği ve yirmi beş bin civarında
ticari geminin geçtiği bu alan, uluslararası ticaret
güvenliğinin sağlanması açısından öncelikli bir durum
arz etmektedir. Bu durum karşısında ulusal ve uluslararası
deniz güvenliği güçlerinin bölgede güvenliği sağlayabilmeleri
için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ilave hukuki bir çerçeve
oluşturmak üzere birtakım kararlar almıştır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin oluşturduğu bu
hukuki çerçeveye dayanarak çeşitli ülkeler ve uluslararası kurumlar,
bölgeye 2008den itibaren müdahale etmeye başlamışlardır.
Müdahale eden uluslararası kurumların başında Avrupa
Birliği ve NATO gelmektedir. Bölgede askerî gemi bulunduran ülkeler ise
Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti,
Hindistan, Japonya, Güney Kore ve Avustralya gibi ülkelerdir.
Bu gelişmeler çerçevesinde, devlet olarak uluslararası
güvenliğe katkımızı sağlamak ve söz konusu bölgede
Türk Bayraklı veya Türkiyeye ait yük taşıyan gemileri korumak
üzere Hükûmetimiz, bölgeye, Türk deniz unsurlarını sevk etmek amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisinden 10 Şubat 2009 tarihinde izin
almıştır. Bu iznin gereği olarak bölgeye fırkateyn
göndererek bu alanda güvenliğe katkı sağlanmaktadır. Türk
fırkateynleri verilen görevleri başarıyla yerine
getirmektedirler. Bölgede deniz korsanlarının tehdidi devam
etmektedir, dolayısıyla Türkiyenin uluslararası kurum ve
devletlerle birlikte tehdit alanında varlığını
sürdürmesi tabii karşılanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, otuz yıla yakın
terörizmle mücadelenin içindedir ve yeteri kadar uluslararası iş
birliğinin sağlanamamasının da acısını
çekmektedir. Türkiye, bu yaşadığı tecrübeyle
uluslararası iş birliğinin önemine en çok inanan ülkedir. Bu
sebeple Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ortaya
çıkan bölgesel kriz ve çatışmalarda ve terörizmle mücadelede hep
uluslararası camiayla birlikte hareket etmiştir. Balkanlardaki
operasyonlarda, Afganistan operasyonunda ve Akdenizde devam eden NATOnun
aktif davranış operasyonunda Türkiye önemli katkılar
sağlamış ve sağlamaya devam etmektedir. Türkiye'nin, Aden
Körfezi, Somali kara suları ve açıkları ile Arap Denizi
bölgesindeki korsanlık ve deniz haydutluğu olaylarına
karşı deniz unsurlarıyla katkılarının devamı
bu anlayış çerçevesinde sürdürülecektir. Türkiye'nin,
uluslararası bu operasyonlara katılması kendi güvenliği ve
uluslararası saygınlığının da bir gereğidir.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, Hükûmetimizin 10
Şubat 2009 tarihli ve 934 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Kararının bir yıl daha uzatılması talebini
yukarıda açıkladığım gerekçelerle uygun bulduğumu
belirtir, yüce heyeti saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Arıcı.
SIRRI SAKIK (Muş) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısı istiyorsunuz. Yerine
getireyim de
Önce bir tezkereyi okutacağım, ondan sonra
Sayın milletvekilleri, Başbakanlık tezkeresi
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi tezkereyi
tekrar okutup oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap
Denizi ve mücavir bölgelerde vuku bulan korsanlık/deniz haydutluğu ve
silahlı soygun eylemleri hakkında 2008 yılında kabul edilen
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin 10/2/2009 tarihli ve 934 sayılı Kararıyla bir
yıl için verdiği izin çerçevesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri
deniz unsurlarının söz konusu bölgelerde konuşlandırılması
suretiyle, bölgede seyreden Türk Bayraklı ve Türkiye
bağlantılı ticarî gemilerin emniyetinin etkin şekilde
muhafazası ve uluslararası toplumca yürütülen korsanlık/deniz
haydutluğu ve silahlı soygun eylemleriyle müşterek mücadele
harekatına aktif katılımda bulunulması sağlanarak, bu
alanda Birleşmiş Milletler sistemi içinde ve bölgesel ölçekte
oynadığımız rolün ve görünürlüğümüzün
pekiştirilmesi temin edilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının bölgede
görev icra etmesine izin veren 934 sayılı TBMM Kararının
süresi, 2/2/2010 tarihli ve 956 sayılı Kararla bir yıl
uzatılmış olup 10/2/2011 tarihinde sona erecektir. Diğer
yandan, anılan bölgelerde ve Hint Okyanusu'nda meydana gelmeye devam eden
deniz haydutluğu/korsanlık ve silahlı soygun eylemleriyle
uluslararası toplumca mücadele edilebilmesine cevaz veren
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin ilgili
Kararlarının süresi son olarak 23/11/2010 tarihli ve 1950
sayılı Kararla bir yıl daha uzatılmıştır.
Bu kapsamda, Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının
Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve
mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için Hükûmete verilen bir yıllık
izin süresinin, 10/2/2009 tarihli ve 934 sayılı TBMM Kararında
belirlenen ilke ve esaslar dâhilinde, 10/2/2011 tarihinden itibaren bir
yıl daha uzatılmasını Anayasanın 92 nci maddesi
uyarınca arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN Evet, tezkereyi oylarınıza sunup karar
yeter sayısını arayacağım.
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir, karar yetersayısı vardır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.09
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.23
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa komisyonları raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883)
(S. Sayısı: 568)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile benzer mahiyetteki 59 kanun teklifi ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe komisyonları
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17
Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağının;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve
29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut
ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2
Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289,
2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503,
2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689,
2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783,
2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821)
(S. Sayısı: 606) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen tasarının beşinci bölümünde
yer alan maddelerinin oylamaları tamamlanmıştı.
(x) 606 S. Sayılı
Basmayazı 26/01/2011 tarihli 53üncü Birleşim Tutanağına
eklidir.
Şimdi altıncı bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Altıncı bölüm, 128inci maddeye dâhil ek 2 ve geçici
7nci maddeler ile 131inci maddeye bağlı geçici 2 ve 3üncü maddeler
dâhil olmak üzere, 127 ila 152nci maddeleri kapsamaktadır.
Altıncı bölüm üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Bülent Baratalıya aittir.
Sayın Baratalı, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT BARATALI (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 127 ila 152nci maddelerini
içeren altıncı bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin
görüşlerini dile getirmek için söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi grubum ve şahsım adına saygıyla
selamlarken, geçen hafta OSTİM ve İvedik sanayi sitelerindeki
patlamalarda yaşamlarını yitiren işçi kardeşlerimize
rahmet, yaralılara da sağlık ve şifa diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla ilgili olarak öncelikle
şunu ifade etmek istiyorum: Bu tasarı bir dayatma
tasarısıdır, Ben yaptım, oldu bitti!
tasarısıdır. Sekiz yıl boyunca AKPnin her
sıkıştığında başvurduğu ve
alışkanlık hâline getirdiği yöntemle Meclise dayatılan
bu düzenleme torba veya çuval değil, âdeta bir harar düzenlemesi hâlini
almıştır. Hararın içinde de torbacıklar ve yamalı
bohçalar vardır. Aynı zamanda antidemokratik bir düzenlemedir; ne
demokrasi ne milletin iradesi ne de kanun yapma tekniğiyle
bağdaşmaktadır. Çünkü AKP bu düzenlemeyi yaparken toplumun
ilgili kesimlerine kulaklarını tıkamış, taleplerini
karşılamamış veya bunlardan işine geleni
almış, gelmeyeni de duymazlıktan gelmiştir oysa tam tersi
olabilirdi. Bunu komisyonlarda da -alt ve üst komisyonlarda- söyledik: Bir
uzlaşma içinde, bir uzlaşı içinde bir düzenleme yapalım.
dedik ama bu da olmadı. Oysa bir uzlaşı içinde
yaptığımız düzenlemeler çok güzel sonuçlara varabiliyor.
Ticaret ve Borçlar kanunlarında olduğu gibi, İller Bankası
Kanununda olduğu gibi, herkesin hoşlandığı,
işine geldiği, desteklediği güzel düzenlemeler yaptık.
Örneğin İller Bankasında yeni kanunla emekli olmak isteyenlere
yüzde 30 gibi bir ek primin verilmesi Türkiye'nin her tarafında,
doğusunda, batısında, kuzeyinde ve güneyinde çok güzel sonuçlar
doğurdu, oradaki çalışanlar bizlere de ulaşarak
teşekkürlerini ve minnet duygularını ifade ettiler ancak bu
yasa, yukarıda saydığım yaklaşımları dile
getirmemiştir; karda, kışta aylarca hak arayan Tekel
işçilerinden, ücretsiz eğitim ve özerk üniversite isteyen
öğrencilerden, iş güvencesi ve asgari ücret yaşı nedeniyle
torba kanuna karşı çıkan çalışanlardan
esirgenmiştir ve bir çifte standart yansımasıdır.
Değerli arkadaşlarım, görüşmekte
olduğumuz torba yasa tasarısı genel anlamda bir mali af yasa
tasarısıdır. Bunun içinde bizim
katıldığımız -grup olarak- hususlar da vardır ama
katılmadığımız konular daha da fazladır çünkü
gerek alt komisyonda veya Komisyonda, üst komisyonda tasarı ekleme ve
çıkarmalarla tamamen amacından uzaklaşmış ve 21 madde
olarak hazırlanan, genellikle mali affı içeren bu tasarı
eklemelerle önce 120 maddeye sonra da 234 maddeye
çıkarılmıştır.
Altıncı bölümle ilgili 127 ile 152nci maddelere
baktığımızda da bunu açıkça görüyoruz. Devlet Su
İşleri Kanunundan Gümrük Kanununa, İçişleri
Bakanlığını ilgilendiren düzenlemelerden kalkınma
ajanslarına, Konut Edindirme Yardımından Bankacılık
Kanuna ne ararsanız bu altıncı bölüm içinde görülebilir.
Bu çerçevede 135, 136, 137 ve 139uncu maddeler
yap-işlet-devret modeliyle, Kamu İhale Kurumu ve Yüksek Planlama
Kuruluyla ilgili düzenlemeleri içermektedir. Bu düzenlemelerle, yap-işlet-devret
modeliyle yapılan ihalelerde görevli şirketçe üretilen mal ve
hizmetler için idare tarafından talep garantisi verilmekte, ön
yapılabilirlilik etüdüyle de yapılan iş ve proje hem Yüksek
Planlama Kurulundan hem de siyasi sorumluluktan kaçırılmaktadır,
Yüksek Planlama Kurulunu uygulama sözleşmelerini değerlendirmeden
alıkoyacak. Bu düzenlemeler tasarı metninden bu nedenle
çıkarılmaktadır.
Ayrıca, yap-işlet-devret projelerini yürüten
şirketlere kamu kaynaklarının tahsisi, KİTlerin atıl
kapasite ve varlıklarının bedelsiz ve rayiç bedel altında
devri, özelleştirme sürecindeki
kamu kaynaklarının ve kamu bankalarının gayrimenkul
yatırım ortakları ile, enerji, su, ulaştırma ve
telekomünikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren teşebbüs ve işletme
şirketleri ile Türkiye Kömür İşletmelerinin özel sektöre
devredilmiş kömür sahalarından yapacağı alımları
Kamu İhale Yasası kapsamı dışında tutması
kamu çıkarlarına aykırılık teşkil etmektedir.
145, 151, 154 ve 156ncı maddelerde ise Vakıflar
Bankası, Türkiye Kalkınma Bankası, BDDK ve SPKnın
İstanbula taşınması vardır, bunu içermektedir.
İstanbulun finans merkezi olduğu ve olacağı gerekçe
gösterilerek yapılan bu taşınmaların inandırıcı
yönü yoktur çünkü iletişim teknolojileri sayesinde bankaların
Ankarada veya İstanbulda olmasının, burada
kalmasının işlevleri yapılabilmeleri de mümkündür. Bu
düzenleme Ankaranın içinin boşaltılması düzenlemesidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
tasarı sekiz buçuk yıldır tek başına iktidarda olan
AKPnin hiçbir problemi çözemediğinin bir başka
kanıtıdır. Sorunlar birike birike bir dağ
yığını hâline gelmiştir ama Sayın Başbakan
sözde açılışlar ve açılımlarla böbürlenmeye devam ediyor.
En çok övündüğü konu da duble yollardır. Değerli
arkadaşlar, ben geçen hafta Şırnaktaydım. Merak ettim,
inceledim. Duble değil, tek yönlü yollar bile ortadan kalkmış
durumda. Kasrik Boğazından geçerken kontrol noktasında
durduğumuzda Sayın Başbakan buralardan nasıl geçti? diye
sordum. İlginç cevaplar aldım. Sayın Başbakanın
geçiş güzergâhını sizlerle paylaşmak istiyorum, şöyle:
Ankara-Mardin özel uçak, Mardin-Şırnak helikopter, iniş yeri
askerî birlik, askerî birlikten kongre salonuna geçiş. Halkla neler
konuştu? dedim. Halkla hiç konuşmamış ve halka
dokunmamış. O zaman anladım ki Sayın Başbakanın
Şırnak-Van yolundan, Şırnak Havalimanından,
taşımalı eğitimde yaşanan sorunlardan,
Şırnakta kömürde oynanan oyunlardan, kömür diye halka
dağıtılan taşlardan, Şırnak Devlet Hastanesinin
neden yapılamadığından, Habur Gümrük Kapısındaki
sorunlardan, orada 10 veya 15 lira para kazanabilmek için koşuşan
çocuklardan, üniversite harcını yatırabilmek için orada
çalışan üniversite öğrencilerinden, onların
sorunlarından, özel idarenin işlettiği kır
parkının perişan durumundan, kamyon başına alınan
10-15 veya 20 liralık kantar payıyla beraber alınan
paraların nerede kullanıldığından pek haberi yok ama
Sayın Başbakan bunları söylemeye devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı hiçbir soruna çare
olmayacaktır; tersine, yeni sorunlar doğuracaktır, genç işçi
ve çırak sömürüsünü yaygınlaştıracaktır.
İşsizlik Fonunda biriken paraları sermayeye
peşkeş çeken bu düzenleme, fonla ilgili yasadaki tanım ve
kapsamı ihlal edecek düzeydedir. İşverenlerin ödemediği
primlerden, evde çalışma ve uzaktan çalışma biçimlerinden,
süreli sözleşmelerden, sözleşmesiz çalışma ve
yasallaştırılmasından, kuralsızlık ve
örgütsüzlükten, yaygınlaştırılmasından sorumlu bir
yasa hâline gelmiştir. Turizm sektöründeki denkleştirmeler, görev
yerine bağlı olmaksızın çalıştırma, sürgüne
gönderilen memurlar ve buna benzer değerlendirmelerden sorumlu bir yasa
olarak önümüze gelecektir, yaşayıp göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı uygulanan ekonomi
politikalarının başarısızlığının
açık bir itirafıdır. AKP tarafından daha önce
çıkarılmış olan 4811, 5458, 5736 ve 5811 sayılı
Kanun ve düzenlemelerin bir başka versiyonudur. Onlar çünkü pek işe
yaramamıştır ki, bu da gelmektedir. Kayıt
dışı ekonomiyi cesaretlendirmektedir. Af beklentilerini sürekli
hâle getirmektedir. Vergi ve ödemelerini düzenli yapanları
cezalandırmaktadır. Kuralsızlığı ve
örgütsüzlüğü yaygınlaştırmaktadır. Sürgünlerin ve
geçici görevlendirmelerle siyasi istismarın önünü açmaktadır. Tekel
işçilerinin yaşadığı travmaların benzerini,
önümüzde tekrar bu yasanın yürürlüğe girmesiyle görebiliriz.
CHPli üyeler olarak bizlerin hem alt komisyonda hem üst
komisyonda, tasarının eksiksiz ve hukuka uygun biçimde düzenlenmesi
konusunda her türlü çabayı gösterdiğimiz inkâr edilemez ancak bütün
bu itirazlarımız kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, bu düşüncelerle
tasarının yeniden yapılandırma ve mali af ile ilgili
hükümleri dışındaki çoğu maddelerine
katılmadığımızı belirtir, geri çekilmesi
talebimizi takdirlerinize sunar, yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baratalı.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili
Sayın Emin Haluk Ayhan.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının altıncı bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek için söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Altıncı bölüme ilişkin maddelerdeki hususların
muhtevası farklılık göstermiş olsa bile genel olarak,
kadro, Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilatı ve
Vazifeleri Hakkında Kanun, 3996 sayılı bazı
yatırım ve hizmetlerin yap-işlet-devret modeline ilişkin Kanun,
hükûmet konağı yapımı, Emlak Gayrimenkul, gümrük,
uzlaşma, banka merkezlerinin İstanbula taşınması,
bağımsız denetim kurumları, BDDKya ilişkin hususlar
Sadece bu saydığım dokuz mevzu hatırladıklarım.
En az bunun yarısı kadar daha mevzu çıkar bu bölümde.
Böyle bir yasa tasarısı hatırlıyor musunuz?
Birbirine benzemez yüzlerce mevzu ve madde, vatandaşı
umutlandıran, aylardır bekletilen demeçleriniz, onları her zaman
istismara yönelik beyanlarınız
Vatandaş neler düşünüyor?
Her şeyi cumhuriyet dönemi ve bizim dönem diye ifade ettiğiniz
AKP dönemi. Cumhuriyet döneminde bu kadar problem yaratılmadı
maalesef. Sizin dönemdeki kadar borçlanılmadı, sizin döneminizdeki
kadar cari açık verilmedi, sizin dönemdeki kadar ithalat
yapılmadı, sizin dönemdeki kadar dış ticaret
açığı verilmedi, sizin dönemdeki kadar yatırım
dışarı gitmedi, sizin dönemdeki kadar kâr transferi yurt
dışına çıkmadı, sizin dönemdeki kadar devlet malı
satılmadı, sizin dönemdeki kadar hane halkı gelirlerinin
borçlarına oranı artmadı.
Gerçekten, bu tasarı, AKPnin ülkeyi soktuğu
girdabın bir ürünüdür. Bunun içinde AKP yönetiminin
yarattığı problemlerin sözde çözüm önerileri de vardır.
Daha, yakın geçmişte, Kanun Yapım Süreci Sempozyumunda
konuştuk, problemleri konuştuk. Böyle bir tasarıyı yüce
Meclisin huzuruna getirmekten AKPnin hiç de mutlu
olmadığını biliyorum. Bunu sayın bakanlardan
bazıları ifade etmekten de kaçınmıyorlar ancak
yarattıkları problemin altında da eziliyorlar. Kanun yapma
tekniğiyle ilgili bir kısmı bir tarafa bırakalım çünkü
ona hiç uymuyor. AKP İktidarının bu kadar problemi
yaratmayı nasıl becerdiğini merak ediyorum. Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu tasarının Alt Komisyon Başkanı Sayın
Recai Berber nasıl olup da bu kadar maddeyi iki yüz elli maddeye
-yaklaşık- çıkardı? Bu, çok özel bir yetenek gerektirir.
Kendisine de bunu nasıl becerdiğini, bunun özel bir yetenek
gerektirdiğini söylediğimizde, bize, her yıl buna benzer bir
tasarının mutlaka gelmesi gerektiğini ifade etti. Hâlbuki, Kanun
Yapım Süreci Sempozyumunda AKPyi temsilen Sayın Grup Başkan
Vekili Bozdağ böyle bir şeyin
iyi olacağına dair en ufak bir şey söylemedi, söylememesi de
doğaldı zaten. Sayın Grup Başkan Vekili de bu işin
olmaması gerektiğini iyi biliyor.
Bakın, ben o sempozyumda konuşmacıydım. Ben
Olmasın. demedim, Minimum düzeye indirilsin, öyle
kullanılsın. dedim ama önümüzde görüşmekte olduğumuz facia
gibi bir şeyden kaçınılması gerektiğini de ima ettik,
aynı zamanda söyledik. Böyle bir şeyin her sene olması
gerektiğini düşünebilmek bile akla ziyan. Nasıl teklif
edilebiliyor? Anlamakta sıkıntı çektiğimi
huzurlarınızda bir kere daha ifade etmek istiyorum. Bu kadar problemi
yaratmak için nasıl bu kadar beceriksiz ve kabiliyetsiz bir Hükûmet
olunur? Ülke nasıl bu kadar sıkıntının içine
sokulabilir? Geçen bu kürsüde de söyledim, bugün de söylüyorum: Bu
tasarıya göre esnaf dertli, işçi dertli, çiftçi dertli, köylü dertli,
öğrenci dertli, memur dertli, emekli dertli, sanayici dertli,
ihracatçı dertli, ithalatçı dertli, bakanlar dertli, Hükûmet dertli
diyorum. Dertli olmayan toplum kesimi yok.
Kamu kurumlarında Devlet Su İşleri dertli, Maliye
Bakanlığı dertli, İçişleri Bakanlığı
dertli, Çalışma Bakanlığı dertli, Çevre
Bakanlığı dertli, Ulaştırma, DPT, Hazine, hemen hemen
derdi olmayan hiçbir kurum da kalmamış AKP sayesinde.
Şimdi, diyebilir misiniz esnaf dertsiz, işçi dertsiz,
çiftçi dertsiz, köylü dertsiz, öğrenci dertsiz, memur dertsiz, emekli
dertsiz, sanayici dertsiz, ihracatçı dertsiz, ithalatçı dertsiz,
bakanlar dertsiz, Hükûmet dertsiz? Mümkün mü böyle bir şey söylemek? Öyle
değil mi Sayın Bakan?
Dertli olmayan toplum kesimi yok. Bunu söylemediğimize göre
bu kadar problemi siz yarattınız. Bu kadar toplum kesimi
arasındakini bir tarafa bırakın aynı gruplar arasında
da bu tasarıyla ayrımcılık yapıyorsunuz. Koridorlarda
hayvancılıkla uğraşanlar da doluydu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Denizlide dert yok
mu?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Çiftçilere de eşit
davranmıyorsunuz. Haksızlık çok.
Denizliyi biraz sonra gündeme getireceğiz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Dert yok galiba.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Bu tasarının
hesabı yok. Bu tasarının kitabı da yok. Bu
tasarının ne getireceği ne götüreceği belli değil.
Tasarının ne hesabı var ne kitabı. Yani bu tasarı,
hesabı ve kitabı yok, hesapsız ve kitapsız.
Bundan memnuniyet mi duyuyorsunuz? Bu tasarı hilkat garibesi
gibi yapılandırıldı. Yaklaşık 25ten fazla
kurumun problemi, 50den fazla kanun tasarısı ve teklifi bu
tasarıda.
Bakın, bu tasarının genel gerekçesinin baştan
ikinci paragrafı, işletmelerin nakit dengelerinin bozulduğunu,
işletmelerin kamuya yönelik yükümlülüklerin yerine getirilmesinde
gecikmeler olduğunu söylüyor. Yani vatandaşın
sıkıntısını gerekçesi zaten söylüyor. Daha ne
olmuş? Bu süreçten olumsuz etkilenen işletmelerin kamuya olan borçlarına
uygulanan ek mali müeyyideler borçları ve yükümlülükleri
artırmış, icra takibine uğrayanlara mevcut yasal
düzenlemeler kâfi gelmemiş, onu söylüyor. Onun için bu geliyor.
Sağlanmaya çalışılan ödeme imkânları da bu
borçların tasfiyesinde yeterli olmamış. Bak, bak! daha önce kaç
kere yaptınız bu tür tasarıları böyle? Onun için hâlâ
bitmemiş. Demek ki sorunu çözememişsiniz, sorun çözülmüyor. Her
benzeri tasarı yasalaştıkça arkadan daha büyüğü gelmeye
başladı, şimdi de bakın bu büyüklükte
Millete derman
olacak mı? Zor.
Genel gerekçenin dördüncü paragrafında ne söylüyorsunuz, bir
bakalım: Yatırım ortamının iyileştirilmesi ha!
Dokuz senedir yapamadınız. Özel sektörün kamuya ilişkin borç
yükünü azaltmak. diyorsunuz. Onların borç yükü -hem dış borcu- 40
milyar dolardan 180 milyar dolara çıktı. Bunu dokuz senede
yaptınız, becerdiniz, özel sektörün borcunu bu hâle getirdiniz.
Maliye ve para politikalarının daha etkin
kullanımının sağlanması için tasarının
hazırlanması. Burası önemli. Siz hiç kamu maliyesine
ilişkin tedbir almıyorsunuz, Merkez Bankasının üstüne
işi yıktınız, onun takatini de yok etmeye
çalışıyorsunuz.
Bakın, dış ticaret açığı 70 milyar
dolar, cari işlemler açığı 50 milyar dolar, bütçe
açığı 40 milyar TL. Bütçe açığı 2009
yılına göre yüzde 25 azalmış 2010 yılında,
2008de sadece 17 milyar dolar, 2 katından fazla. 2010da 40 milyar TL.
Cari açık ile bütçe açığı toplamı, kabaca toplam
tasarruf açığı yurt içi hasılanın yüzde 10unu
aşıyor. Bu ne zamankinin benzeri? 2001dekinin benzeri. Bu ikisinin
toplamının yurt içi hasılaya oranı 2001 yılı
düzeyinde. Şimdi şunu söyleyelim: Bu tasarı AKP Hükûmetinin
beceriksizliğidir.
Bakın, Denizlili bir vatandaş şunu söylüyor: AKP
Hükûmeti sosyal güvenlik ve vergi borçları için Temmuz 2010dan beri mükellefleri,
taksit yapılacak, gecikme zamları düşecek diye hâlâ oyalamakta
olup, bir yandan Denizli SGK İl Müdürü ve Vergi Dairesi Başkanı
çıkmayan yasanın reklamını yapmakta, toplantılar
düzenlemektedirler. SGK İl Müdürü ve Denizli Vergi Dairesi
Başkanı, yaptığı uygulamalar ile esnafın
borçlarını kanun çıkmadan ödemesi için her türlü yolu
denemektedirler. Denizlide bu müdürlükler borçları bildirim yapmak yerine
tüm borçlu mükellefleri icraya vermekte, araba ve gayrimenkullerine haciz
konmakta, borcun üzerine bir de haciz masrafları eklenmektedir.
Vatandaş malına ve arabasına konulan haciz
yazısını kaldırmak istediğinde yeterli teminat
göstermesine rağmen malındaki ve aracındaki haczi kaldırmamakta,
borcun ödenmesi istenmektedir. Şu hâlde bunlar milleti ne hâle
düşürdüğünüzün Denizlide bir kısım örneği. Bunu bize
vatandaşlar gönderdi, ileriki konuşmalarda bunları anlatmaya
devam edeceğiz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum Sayın
Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Bitlis
Milletvekili Sayın Nezir Karabaş.
Buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra
sayılı Tasarının altıncı bölümü üzerinde
Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, uzun bir süredir bu tasarıyı
tartışıyoruz. Tabii bu tasarıda toplumun değişik
kesimlerinin beklentisi olan maddelerin yanında, daha önce de belirttik,
birçok kesimi olumsuz etkileyen, işçilerin, memurların, kamu
çalışanlarının, toplumun önemli kesimlerinin
karşı çıktığı maddeler de var.
Tabii burada en önemli şeylerden biri, Türkiyede maalesef
mesele Kürtler olunca sendikaların da, kamu emekçilerinin de,
aydınların da dile getirmediği bir şey var.
Tabii bu bölümde şuna değinebiliriz kısaca:
İşte, bununla aslında geçmiş dönemlerden daha yoğun
bir şekilde AKPnin her attığı adımda denetime, kendi,
devletin kurumlarının denetimine tabi olmadan istediğine ihale
verme, istediği gibi verme gibi bir tavrı var, bunda da bunu
sürdürüyor. Daha rahat, denetimsiz belli işleri yapabilme,
yaptırabilmeyle ilgili maddeler var ama bu yasada gerçekten birçok
olumsuzluk yanında hiç kimsenin sesini çıkarmadığı bir
madde var. Burada bir af var herkesin kabul ettiği, öğrenci affı
ama bu afta bir madde var: Terör suçlarından hüküm giyenler hariç.
Üniversite öğrencisi olup terör suçundan hüküm giyenler
kimlerdir: Bu ülkede anadilde eğitim isteyenler terör suçundan ceza
alıyor, hüküm alıyor. Bu ülkede kan dursun, ölüm olmasın
diyenler ceza alıyor. Bu ülkede Şerzan Kurt öldürülmesin diye bunu
protesto edenler ceza alıyor. Aydın Erdem Diyarbakırın
göbeğinde öldürüldü, bunu protesto edenler hüküm giyiyor. Sayın Ahmet
Türk saldırıya uğramış, Sayın Ahmet Türkün saldırısını
kınayanlar veya protesto edenler terör suçlarından ceza alıyor.
Hırsızlar, çapulcular, tecavüz edenler, katiller, herkes
yararlanıyor, hiçbir istisnası yoktur, tek istisnası var, bu
yasanın içinde Kürtler yoktur. Herkes affedilmiştir, herkes
öğrenimini tekrar yapabilir, Kürtler yapamaz; bunun başka bir
izahı yoktur.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Ne alakası var?
Tam saptırıyorsun.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) - Bunun başka bir
izahı yoktur.
İddia ediyorum, bu, Türkiyede -hiç kabul edilmeyecek ama-
herkesin kabul ettiği, tüm muhalefet partilerinin, iktidarın,
sendikaların, odaların kabul ettiği bir olaydır. Bu
değişmediği sürece, bu zihniyet değişmediği
sürece sonuç alınabilir mi? Böyle bir afta Kürtler dışarıda
tutulmasaydı kıyamet kopmazdı bu ülkede.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Teröristlerin yararlanmaması
doğal.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) - Evet, teröristler çünkü
birilerine göre bizler de öyleyiz, yazıyorlar dergilerinde. Dava
açıyoruz, mahkemeler Hayır, siz zaten hak etmişsiniz.
diyorlar. Birilerine göre teröristler
Eğer birilerine göre olsaydı
biz de burada olmayacaktık. Öğrenciler, üniversite öğrencileri,
bugün ceza alanların, örgüt üyeliğinden ceza alanların,
haklarında okuldan uzaklaştırma cezası alanların hepsi
böyle almış. Al, burada gönderilen evraklar var Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesinden, geçen sene öğrenciler eylem
yapmış. Ne yapmış? Şerzan Kurtun öldürülmesiyle
ilgili açıklama ve eylem yapmışlar. Aydın Erdemin
öldürülmesiyle ilgili eylem yapmışlar. Sayın Ahmet Türkün
Samsunda saldırıya uğramasıyla ilgili eylem
yapmışlar. Okul idaresi -çünkü her açıklama bir de izne
bağlanmış, yasalarda o olmamasına rağmen- Şerzan
Kurtla ilgili açıklamaya izin veriyor ama Sayın Ahmet Türkün
saldırıya uğraması ve Aydın Erdemin öldürülmesiyle
ilgili izinsiz eylem yapıldığı için 40 öğrenci hakkında
bir dönemle iki dönem okuldan uzaklaştırma veriyor. Öğrenciler
-daha önce de belirttik, bir defa dile getirdiğimizde Sayın
Başkan da itiraz etmişti- binlerce, on binlerce öğrenci
sıradan gerekçelerle bir basın açıklaması
yaptığı için, bir eylem yaptığı için, birçok
zaman hiçbir olay yaşanmamışken, birçok zaman üniversitenin
dışında yapılmışken ve birçok zaman,
hakkında dava açılmamışken okul idareleri okulun dışında
yapılan eylemlerde bile bir gerekçeyle dava açıp, soruşturma
açıp öğrencileri bir dönem, iki dönem okuldan
uzaklaştırıyor.
Yani buradaki öğrenciyle ilgili affı biz kabul
etmeyeceğiz, partimiz kabul etmeyecek, Kürtler kabul etmeyecek,
vicdanı olan hiç kimse bunu kabul etmeyecek. Bu af değil ve buna
sessiz kalan herkes de bir gün bu halka veya en azından kendi
vicdanına bunun hesabını verecektir arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bu yasayı
tartışıldığı dönemden bu yana
tartıştık. Bu ülkede birçok zaman, bugüne kadarki hükûmetler ve
mevcut AKP nasıl bakıyor, işçiye, memura, emekçiye, Kürte, Aleviye
nasıl bakıyor; bunları anlattık da. Şimdi, en son,
Sayın Başbakanın Kıbrısla ilgili
açıklamalarında bu gözüküyor: Farklı olana nasıl
bakıyor? Bu Onlar için biz ölüme gideriz, şehit veririz, gazi
oluruz. denilen kesimler olsa bile, bunlar Türk olsa bile, yeri geldiği
zaman biat etmeyene nasıl bakıldığının
göstergesidir. Sayın Başbakanın birkaç gün önce
yaptığı açıklaması, Kıbrısta infiale neden
olan ama nedense Türkiyede çok tartışılmayan, basının
da Kıbrıstan geçtiği birkaç haber dışında vermediği,
muhalefetin de, diğer siyasetçilerin de üzerinde durmadığı.
Sayın Başbakan ne diyor: Kuzey Kıbrısta son günlerde
provokatif eylemler var. Güneyle beraber yapıyorlar. Türkiye'ye
karşı böyle bir eyleme hakları yoktur. En düşük
memurları 10 bin liraya yakın para alıyor. Beyefendi 10 bin lira
alıyor, bir de bu eylemi yapıyor utanmadan. Üstelik 13 maaş
alıyorlar. 'Türkiye buradan çek git' diyor. Sen kimsin be adam!
Şehidim var, gazim var, stratejik olarak oradayım.
Şimdi, bu söylemlere tek tek bakalım. Birincisi, Türkiye
yıllardır birçok şehit vererek, gazi vererek 1974
yılında Kıbrısa gitti ve oraya gitmesinin gerekçesi
oradaki Kıbrıslı Türklerin Rumlar tarafından
oluşturulan çeteler tarafından öldürülmesi, baskı görmesi ve
işkence görmesiydi, onları kurtarmak adına gidildi ve
yıllardır Türkiyenin geçmiş hükûmetlerinin de, bugün AKPnin de
politikası Onlar Kıbrıslı kardeşlerimizdir. Biz onlar
için her türlü politikayı belirleriz. adı altında aslında
oradaki Hükûmet, oradaki yapı Türkiyenin vesayeti altında tutuluyor.
Fakat bu mantığa baktığımız zaman
Kıbrıs Türküne Ben sana para veriyorum, sen sesini
çıkaramazsın. Benim politikalarıma veya benim
desteklediğim, orada ayakta tuttuğum hükûmetlerin politikasına
karşı çıkmazsınız. diyor ve kabul edilemeyecek,
hiçbir insana yönelik kullanılamayacak sözcükler var: Sen kimsin be
adam! Ha oradaki Türkler, Türkiyeye yönelik, Hükûmete yönelik, Türkiye
devletine yönelik farklı şeyler diyebilirler, bazen yanlış
şeyler de söyleyebilirler fakat bir ülkenin Başbakanı, oradaki
Kıbrıs halkına, oranın halkı olan insana Sen kimsin?
diyor. Neye göre Sen kimsin? diyorsun? Yani Kimsin?
Kıbrıslıdır, Kıbrıs halkıdır, ülkesinde
yaşıyor. Sen, oraya, ona destek verme, onu koruma adına
gitmişsin. Sen stratejik çıkarım var. demedin. Türk
halkına dedin ki: Biz yüksek değerler adına Kıbrısa
gidiyoruz. Dedin ki: Biz oradaki insanlarımızı koruma
adına gidiyoruz. Ama şimdi diyorsun ki: Benim stratejik
çıkarlarım var. Orada sesini çıkaran herkesi burada ya bölücü
ya da -eğer diğer çevredense Ergenekoncu ilan ettiğin gibi- kim
protestosunu veya karşı çıkışını dile
getirirse, Güneyden yana, Rum ilan ediyorsun. Böyle bir mantık, böyle
bir bakış olabilir mi? Bu mantık sakattır arkadaşlar.
Bu mantık ne Türkiyedeki sorunları çözer ne Kıbrıs
sorununu çözer
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla)
ne de Türkiyeyi
dünyada kamuoyunun gözünde hak ettiği yere getirir.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Isparta Milletvekili Süreyya Sadi
Bilgiç.
Buyurun Sayın Bilgiç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; altıncı bölüm
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, toplumumuzun bütün
kesimlerini, milyonlarca insanımızı ilgilendiren torba yasa
üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Gençlerimize,
kadınlarımıza, engellilerimize, emeklilerimize,
memurlarımıza, esnafımıza, sanayicimize,
tüccarımıza, çiftçimize, köylümüze, öğrencimize, taksicimize,
tarım çalışanımıza, kooperatiflerimize, sulama
birliklerimize -bunu
çoğaltabiliriz- yani toplumun bütün kesimlerine yönelik, burada, onlarla
bir barış sürecini oluşturacak bir düzenleme zincirinin üzerinde
çalışıyoruz. Tabii, bazı
arkadaşlarımızın buraya çıkıp kendilerinin yahut
da belli bir grubun, ülkemizde belli bir etnik grubun bu tasarının
içerisinde yer almadığını ifade etmesini açıkçası
ben bir talihsizlik olarak nitelendiriyorum.
Değerli arkadaşlarım, aslında bölüm üzerinde
konuşacaktım ancak şu ana kadar geçen görüşmelerin hiçbir
tanesi bölüm üzerinde olmadığı için ben de tasarının
genel mantığı üzerine bazı şeyler söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, buradaki eleştirilere
baktığımızda, eleştirilerin Türkiyedeki genel
ekonomik konjonktür üzerinde yoğunlaştığını
görüyoruz. Burada bir konuşmacı arkadaşımız
çıkıyor, şunu söylüyor, diyor ki: Tasarının
gerekçesine bakıldığında, burada işte ifade edilen
şey ülkede belli bir krizin olduğu. Arkadaşlar, biz bunu
söylüyoruz, diyoruz ki dünyadaki yaşanan global kriz Türkiyede de belli
manada daralmaya sebep olmuştur, biz bunu ifade ediyoruz, bundan daha net
bir şey yoktur ve şu an yapılmak istenen de toplumun bütün kesimlerini
rahatlatacak yeniden bir amme alacaklarının
yapılandırılması, bunun yanında da çalışma
hayatından ekonomiye, sosyal güvenliğe, genel sağlık
sistemine kadar giden pek çok noktada vatandaşımızın lehine
olacak düzenlemelerin burada hayata geçirilmesidir.
Burada işçiler sokağa dökülüyor, bazıları
bunları teşvik ediyor, tahrik ediyor, sokağa
çağırıyor, hatta hatta bir gaflet içerisinde Mısır,
Tunus örneğiyle Türkiyeyi mukayese etme gafleti içerisine düşüyorlar
ama arkadaşlar, hem alt komisyonda hem üst komisyonda komisyondaki
arkadaşlarımız biliyorlar, bütün sendikalar, bütün sivil toplum
kuruluşları oraya davet edilmişlerdir ama bu
arkadaşlarımız gelip orada işçinin lehine
düşüncelerini ortaya koymamış, hiçbir şekilde fikir ortaya
koymamışlardır, bunu sokakta yapmayı kendilerine göre
tercih etmişlerdir.
Değerli arkadaşlarım, bir başka
arkadaşımız çıkıyor, Sayın Başbakanın
Şırnak seyahatini dile getiriyor, işte Başbakan neden
haberdar? Ya bırakın haberdar olmayı, biz halkın
içerisinde halkla beraber yaşıyoruz. Biz seksen bir ilin seksen
birinde de varız, Türkiye'nin her tarafında varız.
Başkaları gibi biz Orada bir köy var uzakta, o köy bizimdir görmesek
de yaşamasak da ayak basamasak da. demiyoruz. Biz Türkiye'nin seksen bir
ilinde her bir karış toprağında o toprağa ayak
basıyoruz, suyunu içiyoruz, ekmeğini yiyoruz ve o yörelere hizmet
götürüyoruz. Şimdi, yani eleştirilerimizi belli insaf ölçüleri
içerisinde mutlak surette yapmamız gerekiyor.
Türkiyedeki genel ekonomik durumu eleştirenler global krize
baksınlar. Biz başkaları gibi kendi krizimizi yaratmadık.
Yani bugün, bu ülkede yirmi bir bankayı hortumlatanların
çıkıp ekonomik global bir buhran üzerinden burada politika yapmaya
çalışmalarını da anlayabilmek gerçekten mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım, burada
kadınlarımızla ilgili çok ciddi düzenlemeler var, göz ardı
ediliyor; öğrenci affımız var, bir şekilde bu
sulandırılmaya çalışılıyor; bütün amme
alacakları, sulama birlikleri, tarım kesimi, kooperatifler yani ne
bileyim, toplumun bütün kesimlerine yönelik son derece ciddi düzenlemeler
yapılıyor ama bunların hepsi göz ardı ediliyor, bunu
anlamak mümkün değil. Burada, gümrük vergilerinde de bir uzlaşma
getiriliyor, buna karşı çıkılıyor. Sanki belli
şahıslar için, belli zümreler için, insanları ayırarak
toplumun belli kesimlerini ayırarak, ayrıştırarak burada
düzenleme yapılması gibi bir beklenti var. Böyle bir şey mümkün
olabilir mi? Eğer siz, devlet olarak, Meclis olarak bir düzenleme
yapıyorsanız, yapmış olduğunuz düzenlemenin toplumun
bütün kesimlerini kapsamasından ve kucaklamasından daha tabii hiçbir
şeyin olması mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım, bu duygu ve düşüncelerle
yüce Meclisinizi tekrar selamlıyor, torba yasanın milletimize ve
vatandaşımıza hayırlı ve uğurlu
olmasını diliyorum. Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bilgiç.
Şahsı adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, torbada Çevre Bakanıyla
ilgili konular var.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Çorbada tuzu olsun!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Tabii torbanın
içine o da girdi ama demin, kardeşim sulama birliklerinden bahsetti
Sayın Bakan. Yani her şeyi bitmiş, şak şakı
gitmiş sulama birliklerini affetsen ne olur, affetmesen ne olur Süreyya
Bey! Sulama birlikleri mi kaldı? Sulama birliği kaldı mı
artık bu ülkede? Sulama birliklerini dokuz yıldır
bağırıyoruz. Hâlâ İçişleri Bakanlığına
bağlı sulama birliklerinde trafik polisleri suya yön mü verecek
acaba! Ben bunu anlıyorum. Acaba, İçişleri
Bakanlığına bağlı bir sulama birliğinin bu
ülkenin tarımına, bu ülkenin özellikle sebzesine, meyvesine faydası
ne kadar olur? Zaten, sulama birliğinin şak şakı
gitmiş, bir şeyi kalmamış. Kanalların bir
başından suyu bıraktığın zaman artık öbür
başına gitmiyor, hepsi mahvolmuş, çünkü bakımı yok,
sahibi yok. Sayın Bakan geçen dönem yoktu, bu dönem diyor ki: Getirdik,
getireceğiz.
Sayın Bakan, ya bir kanun gelir, ya görüşülür, buraya
gelir, bir günde buradan çıkar. Artık lütfen Meclise sevk ettik
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Komisyonda.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sayın Bakan,
inanmıyorum, bir daha bunu ne olursunuz söylemeyin Komisyonda. demeyin.
Eğer sulama birliği konusu Türkiye'nin önemli bir konusuysa, buna
inanıyorsanız, getirirsiniz bir günde bu Mecliste burada
görüşülür ve Türk tarımına, Türk ziraatına faydası
olur.
Arkadaşlar, sulama birliğinin şak şakı
gitmiş diyorum, bir şeyi kalmamış, suyu baştan
bırakıyorsunuz, dibine gitmiyor artık, yok olmuş kanallar.
Bunun DSİnin gözetiminde, DSİnin gözetimi altında olması
lazım ama maşallah dokuz yıldır Geldi, gelecek kanun.
Bana birisi söylesin, sulama birlikleriyle İçişleri Bakanlığının
ne ilgisi var? Ya, bana Allahın bir kulu çıksın, desin ki:
Bunun İçişleri Bakanlığına bağlı
olmasının sulama birliklerine şundan, şundan, şundan
dolayı yararı var. Arkadaşlar, yani hakikaten birbirimizi
kandırmayalım.
Sayın Bakan, bu bahar da geçti, yine kanun gelmedi, dönemimiz
bitti, inşallah başka bahara. Bir daha Mecliste. falan demeyin, ya
çıkın deyin ki bana: Arkadaş, yarın sabah getiriyoruz,
torba yasa bittiği gün getiriyoruz. Yok, bu da yok. Onun için, bir daha
Mecliste. falan demeyin. O kanun kadük olacak. Gelecek dönem plak, tekrar sil
baştan yeni bir plak. Artık şak şak olan, her şeyi
çıkan sulama birlikleri artık ne olur bilmiyorum arkadaşlar.
Lütfen, hepinizi ciddiyete davet ediyorum. Ya bu kanun gelir ya gelir
arkadaşlar!
Sayın Komisyon Başkanım, yarın bir madde
gelecek, 179uncu madde, tütünle ilgili. Ben buradan Bitlis milletvekillerine,
Adıyaman milletvekillerine, Malatya milletvekillerine sesleniyorum.
SIRRI SAKIK (Muş) Muşu da unutma!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Muş
Bizim millî ürünümüz, bizim ekmeğimiz, altını
çiziyorum, ekmeğimiz
Yaklaşık iki aydır, Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı bizimle dalga geçiyor;
bağırıyorum, dalga geçiyor!..
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Bir kilo tütün için 5,5-6
milyar ceza ödüyorlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
Hazırladım, hazırlayacağım ve yönetmelikle
yapacağım...
Arkadaş, daha gündeme getirdiğimden bu yana iki ay
geçti. Eğer bir insan ekmeğimize bu kadar sahip çıkmayacaksa,
Sayın Başkan, bugünden söylüyorum, yarın ben burada
kıyameti koparırım ve ben, bu illerin milletvekillerini ekmek
için, yarın hepinizi büyük bir sorumluluğa davet ediyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Düzenlemeyi kim yapacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Oradan
bağırma, buraya gel, burada bağır!
BAŞKAN - Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Ağyüz, buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Gel, buraya gel! Gel,
buradan bağır!
BAŞKAN - Mevlüt Bey, Yaşar Bey soru soracak.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Gel, burada
konuş, burada!
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu
Buyurun Sayın Ağyüz.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, siz HESlerle ilgili platformu ve
mühendis odalarını, Çalışma Bakanı sendikaları ve
emeklileri, Sağlık Bakanı eczacıları ve tabip
odalarını, Başbakansa hiçbirini muhatap almıyor. İleri
demokrasi bu mudur acaba?
Bu yasa hazırlanırken sendikaları ve emeklilerin
örgütlerini neden çağırmadınız, neden muhatap
almadınız?
Müşavirlik hizmet alımı neden KİK kapsamı
dışına çıkarılıyor? Dilediğiniz firmalara
vermek için önünüzde bir engel mi var?
Ayrıca, seçim bölgem Gaziantepin orada oturduğunuz
için soruyorum- çevre koruma planı ne oldu? Siz Bitti, bitecek.
diyordunuz. Doğanpınar Barajı var, Kilisin Elbeyli ilçesinde
yedi köyün sulama kanalları var. Bu konularda bilgi verirseniz seviniriz.
Ayrıca, bu torba yasaya her türlü şey girmiş de bu
özelleştirilen TEDAŞta çalışan işçilerin gelecek
güvencesi niye girmemiş, onu da merak ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Efendim, ben söyledim
söyleyeceğimi.
BAŞKAN Peki.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri, önce
Sayın Ferit Aslanoğlunun sulama birlikleriyle alakalı bir
konuşması vardı. Şimdi, efendim, bu konuda sulama birlikleri
kanunu hazırlandı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sevk edildi, oradan komisyona ve alt komisyona
sevk edildi. Alt komisyondaki çalışmalar bitti, bu hafta içinde ana
komisyona gelecek ve neticede Genel Kurula intikal edecektir. Tabii, Sayın
Ferit Aslanoğlu Beyefendi aynı komisyonda olmadığı
için belki fark etmemiş olabilir ama şu anda komisyonlarda
görüşülüyor.
Sayın Ağyüzün sorusuyla alakalı olarak da efendim,
tabii, Gazianteple ilgili çevre düzeni planları devam ediyor. Esasen,
Gaziantepe hakikaten biz tabiat parkları, ağaçlandırma
konusunda büyük destek verdik. Hatta hangi belediye olursa olsun,
ağaçlandırma veya fidan talebi olduğu zaman tamamını
karşıladığımızı ifade ediyorum.
Ayrıca, Gazianteple ilgili, bu sene çok büyük
yatırımlar başlayacak. Mesela şu anda Ardıl
Barajıyla ilgili çalışmalar devam ediyor, sulamalar devam
ediyor. Kayacık Barajı sulaması hemen hemen bitti.
Doğanpınar Barajının da inşaatına
başlayacağız. Yani Gazianteple ilgili çalışmalar
devam ediyor. Herhangi bir talep olduğu zaman, vekillerimizin bir talebi
olduğu zaman arkadaşlarımız anında cevap veriyor.
Hatta bana talep geldiği zaman ben de bizzat kendim dönüyorum.
Bu konuları da özellikle bilgilerinize sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Evet, sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Altıncı bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi altıncı bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önerge işlemleri yapacağız efendim.
127nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 127 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Zekeriya
Akıncı R.
Kerim Özkan |
Ankara Burdur |
Madde 127- Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar
ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usûlü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin
Sosyal Güvenlik Kurumuna ait bölümüne eklenmiştir.
(1) SAYILI LİSTE
KURUMU : SOSYAL
GÜVENLİK KURUMU
TEŞKİLATI :
TAŞRA
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SERBEST
KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 1 250
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 2 250
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 3 250
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 4 250
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 5 250
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 6 250
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmen Yardımcısı 7 1250
TOPLAM 2750
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 127. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Mehmet Şandır |
Denizli Antalya Mersin |
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Metin
Çobanoğlu |
Konya Manisa Kırşehir |
Ahmet
Bukan M. Akif
Paksoy Abdülkadir
Akcan |
Çankırı Kahramanmaraş Afyonkarahisar |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Paksoy konuşacak
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, tasarının bu maddesiyle, Sosyal
Güvenlik Kurumunda denetmen ve denetmen yardımcısı
kadroları ihdas ediliyor.
İki ay önce bütçe kanunu kabul edildi. Bu düzenleme bütçe
kanununda yer alabilirdi. Demek ki aklınız şimdi yerine geldi.
Yarın aklınıza ne gibi garipliklerin geleceğini, bunları
da hangi torbaya dolduracağınızı doğrusu merak
ediyoruz.
Hâlbuki, milletin derdi, yolsuzluğun ve buna bağlı
olarak yoksulluğun önlenmesidir. Yapılan araştırmalar,
Türkiye'deki sosyal yardımların yoksulluk oranını
düşürmede etkili olmadığını göstermektedir. Avrupa
Birliğine üye yirmi yedi ülkenin sosyal koruma harcamalarının
2005'te gayrisafi millî hasılaya
oranı yüzde 25,2 iken aynı yıl Türkiye'nin sosyal koruma
harcamasının gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 11'de
kalmıştır. Bu da gösteriyor ki Türkiye'nin, yoksullukla
mücadelede oy sömürüsüne dayalı mevcut yöntemler yerine yeni politikalara
ihtiyacı var.
Bu politikaların esası, yardımların yeterli
düzeyde ve sosyal bir hak düzleminde ele alınması
olmalıdır. Diğer taraftan yardımlardan yararlanmak için
kişilerin muhtaç olduklarını kanıtlamak zorunda
bırakılması damgalanmalarına ve onurlarının
kırılmasına neden olmaktadır. Bu durum insanlık
onurunu kırıcı bir yöntem olup sonuç itibarıyla
insanlık hakkı ihlalidir. İnsanların damgalanmadan,
vatandaş olmaktan kaynaklı, düzenli temel gelir desteğinin
geliştirilmesi, yoksulluk ve sosyal dışlanmayla mücadelede önem
arz etmektedir.
Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi olarak hakça ve insan onuruna
yakışır düzenlemeleri kısa sürede hayata geçirmeye söz
veriyoruz. Genel Başkanımız, seçim beyannamemizi
açıkladığı 28 Ocak tarihinde kamuoyuna önemli müjdeler
vermiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak öncelikle temiz toplum, temiz
siyaset anlayışını hâkim kılarak yolsuzluk ve
yozlaşmanın kökü kurutulacaktır. Milliyetçe Hareket Partisi
iktidarında vatandaşlarımızın kimseye muhtaç
olmayacağı, insanca yaşayacağı sosyal bir refah düzeni
kısa zamanda tesis edilecektir. Bu kapsamda gelir dağılımındaki
adaletsizlik giderilerek sosyal güvenlik ve sosyal adalet sağlanacak,
ekonominin yıllık ortalama yüzde 7 büyümesi sağlanarak
yıllık 700 bin kişiye iş imkânı sağlanmak
suretiyle işsizlik ve yoksulluk zaman içerisinde ortadan
kaldırılacaktır.
Öncelikle muhtaç durumdaki ailelerin en az bir ferdine iş
imkânı sağlanacak, iş sağlanana kadar asgari ücretin
yarısı kadar -yaklaşık 320 TL- aile sigortası
yardımı yapılacaktır. Bu ödemenin öncelikle ev
hanımlarına yapılması esas alınacaktır.
Bizim iktidarımızda ilk olarak asgari ücret
yükseltilecek, 2011 yılı itibarıyla net asgari ücret 825 lira
olacaktır. 65 yaşını doldurmuş, muhtaç durumdaki
kişilere ödenen aylık 105 liradan 250 liraya yükseltilecektir.
Yoksullara ve ihtiyaç sahiplerine devlet tarafından her ne ad
altında olursa olsun yapılan yardımlar arttırılarak
tek çatı altında sürdürülecektir. Bu kapsamda muhtaç ailelere
aylık temel ihtiyaçlarını karşılayacakları
hilalkart verilecek, yardım bedelleri bu kartlara yüklenerek küçük
esnafın desteklenmesi amacıyla bu kartların ikamet edilen yerde
geçerli olması sağlanacaktır.
Her yoksul vatandaşın genel sağlık
sigortasına ait primleri devletçe ödenecek, kamuya ait atıl
arazilerden kullanılabilir olanları tarımsal üretim ve istihdam
amaçlı olarak işsiz ve yoksul vatandaşlara verilecektir.
Belli nüfusun üzerindeki yerleşim birimlerinde
yaşlı bakım evleri
yapılması sağlanacaktır. Yaşlısına bakmakla
yükümlü olan muhtaç durumdaki ailelere, yaşlısını koruyup
kollaması ve onun her türlü fiziki, ekonomik ve sosyal
ihtiyaçlarını karşılaması için sosyal bakım
yardımı ödemesi yapılacaktır.
Bütün bunlar oy avcılığı için değil,
sadece insan olmak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak esasına
binaen sosyal hak olarak gerçekleştirilecektir. Davul zurnayla yardım
dağıtımı son bulacak, ihtiyacı olan devleti
değil, devlet gerçek ihtiyaç sahibini bulacaktır.
Sözlerimi tamamlarken yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz
Tamam.
Önergenin oylanmasından önce bir yoklama talebi vardır,
onu yerine getireceğim.
Sayın Okay, Sayın Anadol, Sayın Özyürek, Sayın
Öztürk, Sayın Diren, Sayın Susam, Sayın Köse, Sayın
Barış, Sayın Güner, Sayın Süner, Sayın Koçal,
Sayın Karaibrahim, Sayın Tütüncü, Sayın Paçarız, Sayın
Ünsal, Sayın Arslan, Sayın Ağyüz, Sayın Günday, Sayın
Emek, Sayın Özkan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Coşkuner,
Sayın Seyhan.
Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre
veriyorum, yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 127 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
R.
Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları
Madde 127- Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar
ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usûlü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin
Sosyal Güvenlik Kurumuna ait bölümüne eklenmiştir.
(1) SAYILI LİSTE |
KURUMU : SOSYAL
GÜVENLİK KURUMU |
TEŞKİLATI :
TAŞRA |
İHDAS EDİLEN KADROLAR |
SERBEST |
KADRO
|
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ |
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 1 250 |
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 2 250 |
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 3 250 |
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 4 250 |
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 5 250 |
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmeni 6 250 |
GİH Sosyal
Güvenlik Denetmen Yardımcısı 7 1250 |
TOPLAM
2750 |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) -
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İhdas edilen kadro sayısında değişiklik
öngörülmezken dereceler itibariyle her dereceye yeniden
dağılımı yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 128e bağlı ek madde 2 üzerinde iki adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı kanun
tasarısının 128. maddesindeki Ek Madde 2 nin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ancak 1053 sayılı kanunun geri ödeme süresi ile ilgili
4 üncü maddesinin 4 üncü fıkrasında öngörülen 30 yıllık
süre 50 yıl olarak uygulanır.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Abdülkadir
Akcan Süleyman Nevzat Korkmaz |
Afyonkarahisar Isparta |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın 128 inci maddesi
ile 6200 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 2nin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R. Kerim
Özkan Zekeriya
Akıncı Mehmet
Ali Susam |
Burdur Ankara İzmir |
Ek Madde 2- Bu Kanuna göre inşa edilen baraj ve tesislerin
içme suyuna isabet eden yatırım bedellerinin, kendilerine içme suyu tahsisi
yapılanlarca geri ödenmesi ve ödeme süreleri için 3/7/1968 tarihli ve 1053
sayılı Belediye Teşkilatı Olan Yerleşim Yerlerine
İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun hükümleri
uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Susam, buyurun.(CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bazı alacakların yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili kanunun 128inci maddesinin
ikinci bendinde değişiklikle ilgili verdiğimiz önerge
hakkında konuşmak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Burada, değişiklik önergemizde kastettiğimiz konu,
bu borçlarla ilgili kurumlar arası ilişkide, eğer sunulan
belgelerde eksiklikler varsa, bunun gecikme zammıyla birlikte
alınması konusunda bir netlik sağlanması için bu önergeyi
verdik. Bu verdiğimiz önerge kanunun değişikliğine
katkı koymak için ve daha açık, net bir anlatımla konunun
anlaşılmasına katkı koymak içindir. Bu vesileyle de
bazı konularda da görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu kanunla ilgili, borçların yeniden
yapılandırılması, başta vergi, sigorta borçları
olmak üzere tarım kesiminde elektrik borçlarının, sulama
birlikleri borçlarının yeniden yapılandırılması
konusunda uzun dönemdir bir talebimiz var. Kriz döneminde yaşanan bu
sıkıntıların Hükûmet tarafından hızla
değerlendirilerek, vatandaşların içinde bulundukları
durumların bir an önce önüne geçilip, içinde bulundukları
koşulların faizsiz bir şekilde yeniden
yapılandırılmasıyla vatandaşların işlerinin
görülmesi gerekiyordu. Maalesef Hükûmet bu konudaki tüm bu önergelerimizi, tüm
bu tekliflerimizi bir yılı aşkın süredir göz ardı
edip, seçim süreci öncesinde buraya gündeme getirdi.
Bu iki yüz yirmi dört maddelik kanunda, tüm bu gecikmelere
rağmen desteklediğimiz birçok madde var ama burada şunun
altını çizmek istiyorum: Özellikle tarım kesiminde sulama birliklerinin
borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili
-başta elektrik borçları olmak üzere- çok ciddi gecikmeler
yaşanmıştır. Şimdi bu borçlandırmada
yaptığımız olay şudur: Gene borçlandırmanın
faizlerinin TEFE, TÜFE oranıyla vatandaşın üzerine bindirilip ve
borçlandırma süresinin de kısa tutulmasıdır.
Tarım kesiminde bu borçlandırmaları ödeyebilecek
bir güç, bir takat maalesef yoktur. Tarımda köylünün durumu içler
acısı bir noktadadır. Bu kanunda bazı
yapılandırmaları, borçları ertelerken, seksen dört aya
kadar varan borçlara erteleme yaparken, tarım kesiminde bu borçların
ertelenmesini, esnaf kesiminde borçların yeniden
yapılandırılmasını gerçekten çok ciddi bir
şekilde on sekiz ay taksite düşürmek çok mantıklı ve
akıllı değildir. Spor kulüplerini, belediyeleri uzun vadede
taksitlendirdiğimiz bu kanunda, tarım kesimini de, esnaf kesimini de
uzun vadeye yaymak gereken bir konum içerisindeyiz. Çünkü burada şunu
bilmelisiniz ki, vatandaş bu borçları öderken, aynı zamanda
mevcut kanunda üzerine düşen borçlanmaları da, önüne çıkan yeni
ödemeleri de yerine getirecektir. Daha önceki konuşmamda da söyledim, bu
borçların tutarı 100 milyar Türk lirasını geçen
borçlardır. Bu borçları bir de önümüzdeki dönemde gelecek
borçlanmalarla birlikte düşündüğünüz zaman, tarım kesiminin,
esnafın, tüccarın bu borçları ödemede zorlanacağı
açıktır. Bu vadelerin uzatılması, on sekiz taksit yerine
otuz altı taksite ve spor kulüplerinde olduğu gibi daha uzun
taksitlere yayılması, bu işten sonuç alma açısından
önemlidir. Bu anlamıyla biz bu konuda tarım kesiminin
borçlarının da daha uzun vadeye yayılarak, köylünün içinde
bulunduğu sıkıntılarda, borç ödemede, onların örgütlü
gücü olan sulama birliklerinin borçlarını ödemede daha uygun bir
taksitlendirme yapılmasının gerekli olduğuna
inanıyoruz.
Bu vesileyle de özellikle su olayının da ülkemiz
açısından giderek en önemli maddelerden biri olduğunun
altını çizmek istiyorum. Bir dahaki konuşmamda da bu madde
çerçevesi içerisinde, özellikle DSİ ve sulama konusundaki
görüşlerimizi belirteceğim.
Bu duygularla önergemizin kabul edilmesini diliyorum ve
huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı kanun
tasarısının 128. maddesindeki Ek Madde 2 nin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ancak 1053 sayılı kanunun geri ödeme süresi ile ilgili
4 üncü maddesinin 4 üncü fıkrasında öngörülen 30 yıllık
süre 50 yıl olarak uygulanır.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Akcan, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 128inci maddesinin Ek 2nci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu Ek Madde 2 nüfusu belli
bir sayının üstünde olan, özellikle büyükşehir niteliğinde
olan illerin belediyelerinin temin etmesi ve insanlarımızın
tüketimine sunması gereken suyu kısmen veya tamamen Devlet Su
İşleri tarafından yapılmış barajlardan temin
etmesi hâlinde o barajın yapımıyla ilgili olarak
yapılmış yatırımın, o yatırımda kullanılan
ödeneğin, harcamanın bir kısmına ortak edilmesi borca ve
bundan dolayı şekillenen borcun geri ödenmesi söz konusu.
Belediyelerimiz bu borçları ödeyemiyor. Eğer
ödeyebilmiş olsalardı şimdi çuval yasa dediğimiz bu
yasanın içerisinde onlara ödeme kolaylığı olsun diye bir
hüküm getirilmezdi. Madem cezalarından, gecikme zamlarından,
faizlerinden vazgeçiyorsunuz, bu ödeme kolaylığı olsun diye
vazgeçiyorsunuz, Ana parayı ödeyelim, otuz yıla da yayarak ödeyelim.
diyorsunuz. Bize göre bu otuz yıl yetersiz bir süre. Bunu elli yıl
yaparsak zaten milletin verdiği vergilerle yapılmış olan
barajlardan temin edilen suyun bir kısmının o vergiyi verenler
tarafından içme suyu veya kullanma suyu olarak kullanılması
hâlinde, belediyenin tahakkuk ettireceği para geri ödemeyi
sağlayabilecek miktarda, yani metreküpü aşırı fiyatlarla
kullanıcıya sunmak üzere fiyatlandırılıyor. Eğer
burada ödeme kolaylığı olursa, belediyelerimiz bunun geri
ödenmesinde kullanacakları parayı kullanıcıdan, suyu
kullanandan tahsil ederken, düşük miktarlarda tahsil eder ve böylece
kullanıcı kolay öder, kullanıcıdan parayı alan
belediye de bunu geri kolay ödeyebilir mantığını ön planda
tutuyoruz.
Anayasamız bir yandan insanlarımızın
sağlıklı yaşamından devleti sorumlu tutuyor,
sağlıklı yaşamın bir parçası da düzenli kullanma
ve içme suyu teminine bağlı. Dolayısıyla, bunu temin etmede
zorlanırsa belediyelerimiz, kendinden yüksek miktarlarda geri tahsil
bedeli istenirse, kullanıcıya sunulan rakamlar da büyür. Oysa
devletin bu sorumluluğunu, anayasal sorumluğunu yerine getirmede
belediyeyi aracı olarak kullanıyorsak, belediyelere de bunda
kolaylık sağlamamız gerekir düşüncesiyle biz bu önergeyi
verdik, ancak önerge okunurken Sayın Bakan arkada başkalarıyla
konuşuyordu. Ben saygı duyarım. İktidar partisi
milletvekillerimiz de dâhil bakanlarımızı yerinde bulup
dertlerini anlatamıyor ki. Hiç kimse bakan görme meraklısı falan
değil, iktidar milletvekillerimiz de dâhil, yakalarsa konuşuyor, o da
burada yakalıyor, burada önerge dinlemek yerine Sayın Bakan, başkalarıyla
konuşuyor, konuşurken önerge okunuyor, Kabul ediyor musunuz?,
Hayır, etmiyoruz. diyor ondan sonra. Niye kabul etmediniz Sayın
Bakan? Neyi kabul etmediğini bilmiyor Sayın Bakan, çünkü meşgul.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Biz
daha önce okuduk önergenizi.
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) Dolayısıyla, neyi,
niçin getirdiğimizi, burada neyi niçin
tartıştığımızı bilerek bu işi yaparsak,
çok mantıklı, çok anlamlı kanunlar çıkarırız ve
hangi amaçla çıkarıldığı, boyutu, eni boyu belli olan
kanunlar çıkarınca da değişen hükûmetlerle dahi
değişmeyecek, değişen zaman dilimiyle
değişmeyecek, değişen şartlarla
değişmeyecek, uzun yıllar geçerliliği, hükmü olan kanunlar
çıkarma şansına sahip oluruz böylece, ama neyin, niçin
verildiği mantığını bilmek suretiyle. Biz bu
mantıkla, bu düşünceyle önerge vermiş durumdayız. Bilmem
meramımı anlatabildim mi?
Anlattığım kapsam çerçevesinde, bu önergeyle ilgili
desteklerinizi bekler, yüce heyeti saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akcan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 128e bağlı geçici madde 7 üzerinde bir adet
önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 128 inci maddesi
ile 6200 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 7'nin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R. Kerim
Özkan Zekeriya
Akıncı
Şahin Mengü |
Burdur Ankara Manisa |
Geçici madde 7- Bu Kanun ile 1053 sayılı Kanun
hükümlerine göre inşa edilen baraj ve tesislerden kendilerine içme suyu
tahsisi yapılanların, bu yatırımda içme suyuna isabet eden
yatırım bedellerinin, geri ödemeleri ile süreleri protokole
bağlanmış olanlarından, 31/12/2010 tarihi itibarıyla
vadesi geçtiği hâlde bu maddenin yayımlandığı tarih
itibarıyla ödenmemiş olanlar için, bu maddenin yayımlandığı
tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğüne başvuruda bulunulması ve bu başvurular üzerine
bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen 'dokuzuncu
ayın sonuna' kadar durumları Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünce tespit edilen borçlulara yapılan bildirim üzerine alacak
asıllarının, bildirimi takip eden aydan başlamak ve
ikişer aylık dönemler hâlinde azami onsekiz taksitte ödenmesi
şartıyla ödenen kısma ilişkin fer'i alacakların
tamamının tahsilinden vazgeçilir. Protokole bağlanmış
yatırım bedeli geri ödemesinden kalan alacaklar, toplam süre otuz
yılı geçmemek üzere, 1053 sayılı Kanuna göre ek protokol
yapılmak ve fer'i alacak hesaplanmamak suretiyle revize edilir.
Bu maddenin yayımlandığı tarihten önce dava
konusu edilmiş ve/veya icra takibi başlatılmış
alacaklar için, borçlunun bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere
başvuruda bulunması halinde, davalar sonlandırılır ve
icra takipleri durdurulur. Bu durumda, borçluların mahkeme ve icra
masrafları ile vekalet ücretini ilk taksit tutarı ile birlikte
ödemeleri gerekir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutalım?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Başvuru süresi ve vade konusunda iyileştirmeler
yapılması ve maddenin daha iyi anlaşılabilmesi için
işbu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, çerçeve madde 128i bağlı ek
madde 2 ve bağlı geçici madde 7 ile birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 129 üzerinde üç adet önerge vardır; önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
606 sıra sayılı kanun tasarısının
129'uncu Maddesine bağlı Ek Maddenin
aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ek Madde 1 - Barajlarda ve/veya tesislerde bu Kanunun 4 üncü
maddesine göre veya diğer kanunlara istinaden belirlenen maksat oranı
veya oranları Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
tarafından belirlenir.
M. Nezir
Karabaş Nuri
Yaman Sırrı
Sakık |
Bitlis Muş Muş |
Hasip
Kaplan Fatma
Kurtulan |
Şırnak Van |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 129 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Zekeriya
Akıncı R.
Kerim Özkan Mevlüt
Coşkuner |
Ankara Burdur Isparta |
Madde 129- 1053 sayılı Kanuna aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 1- Baraj ve tesislerde bu Kanunun 4 üncü maddesine veya
diğer kanunlara göre belirlenen maksat oranı veya oranları
Devlet Su işleri Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu
Bakanın teklifi ve Başbakanın onayı ile
değiştirilebilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 129. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli
Antalya
Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa
Konya
Mersin |
Ahmet
Bukan Metin
Çobanoğlu |
Çankırı
Kırşehir |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Cengiz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 129uncu maddesi üzerine
vermiş olduğumuz önergemiz doğrultusunda söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu önergemiz ile
129uncu madde ve buna bağlı olarak ek madde 1in tasarıdan
çıkarılmasını talep ettik. Özellikle bu tasarıda,
belediyelerimizle ilgili, su taksimatıyla ilgili ve belediyelerimizin
Devlet Su İşlerinden alacağı içme suyu, kullanma suyu
ve/veya endüstriyel sularla ilgili çalışmalara
baktığımızda, zaten bu düzenleme, 1053 sayılı
Belediye Teşkilatı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma
ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanunun 4üncü maddesinde yer
almıştır. Dolayısıyla Kanunun 4üncü maddesinde bu
maksat oranları açıkça ifade edilmiştir. Bu maksat
oranlarının ve ödemeyle ilgili, Devlet Su İşlerinin bu
konudaki yapılanması ve oranların belirlenmesi hâlinde
Bu ek
maddeyle, bu oranların tespiti, onayı, ilgili, Devlet Su
İşlerinin bağlı olduğu Bakanın teklifi ve
Başbakanın onayına sunulmaktadır ve buna bağlanmak
istenmektedir. Dolayısıyla, hem belediyeler arasındaki adalet
zeminini ortadan kaldıracak hem de siyasallaşacak hem de içme ve
kullanma suyu gibi zaruri bu iş ve işlemlerin tamamen siyasallaşmasına
vesile olacaktır. Biz, özellikle bunun bu maddeyle, bu torba kanun
tasarısıyla daha dar bir alanda konuşulmasının
doğru olmadığını, daha bir kanun düzenlemesiyle
geniş bir tabanda mütalaa edilerek, Meclis çatısı altında
değerlendirilerek bunun ayrı bir yasayla ve geniş çaplı bir
müzakere noktasından sonra ele alınıp değerlendirilmesi
gerektiğine inanıyoruz. Zaten yasada mevcut olmasına rağmen
bunun niçin, neden eklendiğini ve bunun bakanın teklifine ve
Başbakanın onayına bırakıldığını
ve Başbakanın bütün işini, gücünü bırakıp da bu su
işlerini takip etmesi noktasında da bir zaman kaybını da
bir Başbakana bağlamak ve bunu daha da siyasal bir zemine çekmek hiç
doğru değildir, bu tamamen yanlıştır, bunun bu
tasarıdan çekilmesi lazım ve bizim önergemiz de bu
doğrultudadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, özellikle son
zamanlarda yerel yönetimlere baktığımızda yerel yöntemlerde
-eski bir belediye başkanı olarak da- haksız uygulamaları,
iktidarın belediyeler üzerindeki tasarruflarını,
baskılarını görmekteyiz. Özellikle son zamanlardaki belediyeler
üzerindeki soruşturma, kovuşturma, açığa alma ve
baskılar noktasındaki iktidar işlemleri tamamen siyasal,
yanlı, baskıcı ve baskı altına alan, özellikle
muhalefet belediye başkanlarını daha da zorlayıcı,
onları etkileyici bir duruma gelmiştir. Gerçekten, belediye
başkanlarımız, özellikle yapmış olduğu
işlemlerde, ihalelerde muhalefet sıkı sıkıya denetim
altına alınırken iktidar belediye başkanlarının
yapmış olduğu ve bu kürsüden de dile getirmiş olduğumuz
birçok belediyeyle ilgili, özellikle de benim önergelerim bulunduğu
noktada, İçişleri Bakanlığınca işlem
yapılmamış, İçişleri Bakanlığının
uygulamaları Adanada, Kayseride, Elâzığda ve başka
ilçelerimizde farklı tezahür etmiştir. Özellikle bu uygulamaların
İçişleri Bakanlığının belediye
başkanları üzerindeki baskıcı ve belediye
başkanlarımızın iş ve işlemlerini ürkek ve korkak
bir zemine çekmesi, özellikle muhalefet belediye
başkanlarımızın çalışmalarını da
psikolojik olarak etkilemektedir.
Özellikle buna bağlı olan yerel yönetimlerde sulama
birlikleriyle ilgili
Bu kanunda, sulama birliklerinin kadrolarında
bulunan işçilerimizin ve memurlarımızın norm kadro
fazlası olanlarının başka kurumlara geçirilip
geçirilemeyeceği konusunda da bir fluluk vardır. Bunun da ortaya
çıkarılması, bunun da buradan açıklanması
gerekmektedir. Gerçekten bunun cevabı verilememektedir.
Özellikle muhtarlarımızın da beklentileri çok
fazladır yerel yönetimlerde ve muhtarlarımızın özellikle
özlük hakları konusunda da ciddi iyileştirmeler olması
gerektiğine inanıyoruz.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Cengiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 129 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 129- 1053 sayılı Kanuna aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 1- Baraj ve tesislerde bu Kanunun 4 üncü maddesine veya
diğer kanunlara göre belirlenen maksat oranı veya oranları
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu
Bakanın teklifi ve Başbakanın onayı ile
değiştirilebilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakan teşekkür
ederim. Demin
Ben o komisyonda değilsem de o komisyonda saat saat, dakika
dakika her şeyi biliyorum: Alt komisyona ne zaman gitti, ne zaman geldi
Ama dokuz seneden sonra Sayın Bakanım, dokuz senedir ben bunu
söylüyorum. Siz bana
Daha komisyona bundan altı ay önce geldi, bekledi,
sonra alt komisyona gitti; dakika dakika, saat saat biliyorum. Çünkü sulama
birlikleri bu ülkenin her şeyidir, tarımın her şeyidir. Bu
nedenle dakika dakika biliyorum Sayın Bakanım ama siz şunu
yapın: Komisyondan çıktı, Genel Kurula gelsin, Genel Kurula. Bu
kanun, Meclis bitmeden gelsin Sayın Bakan, gidin
kalıbınızı koyun, kellenizi koyun Bu kanunu getirin.
deyin.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce bir telefon
aldım. 2005 ve 2006 yılları arasında Türkiye'de acaba
satılan minibüs sayısı kaç tane? Ne oluyormuş biliyor
musunuz? ABS freni yoktur diye
Bunları sattılar. 2005-2006, satılan
tüm minibüslerin hiçbiri ABSli değilmiş! Haa, şimdi
diyorlarmış ki: Arkadaş, biz bunları muayene etmiyoruz,
ABSsiz minibüsler muayene edilmeyecek. Çöpe mi atalım arkadaşlar
bunları? Başka bir formülü yok mu bunların? Özellikle illerden
ilçelere giden bu minibüslerin şoförleri, sahipleri
30 bin
liraymış bunların tanesi, fiyat düşmüş 10 bin liraya.
Birileri bir oyun oynuyor, birileri bir oyun oynuyor. Eğer bunun çözümü
Arkadaş, biz bu minibüsleri muayene etmiyoruz. Ne yapacak, çöpe mi
atacaklar? Daha beş yaşındalar. Efendim, müsaade
etmiyormuş, yani ABS takalım. diyorlarmış, ona da müsaade
etmiyorlarmış. Bir çözümsüzlük var, dikkatlerinize sunuyorum. Bu
insanlar perişan, dikkatlerinize sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bir başka konu, tabii, burada
belediyelerle ilgili bir konu bu ama belediyelerin
Acaba, Sayın Bakan,
her belediyeye eşit parayla mı bunu yapacaksınız? Çünkü
sizin belediyeler arasında bir adaletiniz yok. Belediye payları ve
özel idare payları Türkiye'de adaletsiz dağıtılıyor.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Nüfusa
göre
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hayır efendim,
nüfusa göre de değil. Büyükşehir olacaksın, malı
götüreceksin. Bir dakika, ben size örnekler vereyim: Büyükşehir olursan 1
kişiden 5,5 lira alacaksın, hem belediye payı hem özel idare
payı. Afyonda kaymak vardı Sayın Bakan, ballı kaymak. Bir
tane köyü yok, hem özel idare payı hem belediye payı;
haksızlık. Bir kere, bu maddede şöyle bir şey koyun
Sayın Bakan: Büyükşehirlere ayrı tarife uygulayın, çünkü
parayı onlara veriyorsunuz. Hak eden 600 bin nüfuslu
Şanlıurfaya yazık etmiyor musunuz? Büyükşehir
dediğiniz isim vermek istemiyorum, daha fazlasını verin, ama
hakkaniyetle verin- bazı illerin iki kat nüfusuna sahip olan bir
Şanlıurfanın hakkını acaba ne zaman daha
yemeyeceksiniz. Geldi, gelecekti
Ama, bana öyle sesler geliyor ki, bu bahar da
geçiyor. Bakın, buradan uyarıyorum -Denizli milletvekilim nerede?-
bahar geçiyor, bu baharda da yine bir şarkı dinleyeceğiz;
gelecek bahara. Hepinizi uyarıyorum.
Hepinize teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
606 sıra sayılı kanun tasarısının
129'uncu Maddesine bağlı Ek Maddenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ek Madde 1 - Barajlarda ve/veya tesislerde bu Kanunun 4 üncü
maddesine göre veya diğer kanunlara istinaden belirlenen maksat oranı
veya oranları Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
tarafından belirlenir.
Nuri Yaman (Muş) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Sakık buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; ben de önergemiz üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi bu torba yasası görüşülmeye
başlanırken herkes buna bir ad koydu. Ben de merak ettim, ya ne
kadardır ağırlığı? Tarttım, 1 kilo 200 gram.
Ama dönüp baktığımızda gerçekten içinde adalet yok,
hakkaniyet yok.
Şimdi belediyelerle ilgili yasalar görüşülüyor. Peki,
Sayın Bakanım, gerçekten siz bütün belediyelerde adil misiniz?
Hakkaniyet duygunuz var mıdır? Bütün bakanlıklardan belediyelere
nasıl kanallar açıldığını biliyoruz. Mesela
Diyarbakır Belediyesiyle İzmir Belediyesi, Ankara Belediyesiyle,
İstanbul Belediyesiyle eş değerde midir? Bunu söyleyemezsiniz veyahut
da beldeler, Barış ve Demokrasi Partisine ait olan, Milliyetçi
Hareket Partisine, Cumhuriyet Halk Partisine ait olan beldelerle size ait olan
belde belediye başkanlıkları aynı oranda buradan pay
alıyor mu? Almıyorlar. Siz bu konuda hakkaniyet duygusu içinde
değilsiniz. Bu torba yasasında böyle.
Hele siz emek cephesine gerçekten düşmansınız.
Bakın, Tekelde çalışan işçileri aldınız. Ne
yaptınız? Perişan bir hâldeler şu an ve bu işçilerin
büyük bir çoğunluğu değişik kurumlarda
çalışıyorlar, kendi illerinden başka illere gidiyorlar. Bu
işçilerin büyük bir çoğunluğu çoluk çocuğunu terk edip
gitti. Şimdi bu torba yasasında yeniden belediyelerde
çalışan işçileri başka alanlara göndereceksiniz.
Bakın, bunlardan biri 4/Cli. Tekelden 4/Cli olarak
Danıştaya gönderdiniz. Danıştaya başvuruda bulunuyor
ve bu arkadaşımızın adı Ferit Demir.
Danıştaya başvuruyor. Danıştay toplanıyor. Özürlü
bir kardeşimiz. Danıştay Biz seni alamayız. diyor. Çünkü
Danıştaya manken lazım! Özürlü olduğu için kabul
edemeyiz.
Bakın, hukukun ve adaletin olduğu alanlarda bile
özürlüye uygulanan muameleyi hep birlikte gördük. Elimizde belgeler. Bu
arkadaşımız Danıştaya başvuruyor,
alınmıyor; yetkili kurumlara başvuruyor, bu yine gerçekleşmiyor.
Kime başvurması gerekir? Siz bu torba yasasında yeni
mağduriyetler yaratıyorsunuz. Peki, bu insanların
sığınabileceği bir liman neresi olabilmeli? Limandan
vazgeçtik, bir saçak arıyoruz, o bile yok. Yani bu ülkede adalet ve hukuk
dağıtan kurum bile, özürlü olan Ferit Demiri işe almıyor.
Ferit Demir her gün bütün grupların kapısını çalıyor,
Elinde belgelerim var ve ben 4/Cli olarak bu noktada mağdurum. diyor
ama buna rağmen, işçiler bu noktada perişan.
Siz, bu torba yasasına 55 bin civarında köy
muhtarını dâhil etmediniz, yine 3.200 dolayında il genel meclisi
üyelerini dâhil etmediniz. Yani bunlar o kadar cüzi bir maaş alıyor
ki yol paralarını karşılamıyor. Halkın iradesi
diyorsunuz, halkın milletvekilleri hangi iradeyse il genel meclisi üyeleri
de o irade olmalı ve bu yasadan pay almalıdırlar, muhtarlar
aynı şekilde. Siz bunlara da bu uygulamayı yapmadınız.
Bakın, basın emekçileri cezaevinde. Kimi yüz
altmış altı yıl ceza almış. Azadiya Velat
gazetesi yazı işleri müdürü yaklaşık dört yüz yıl ceza
aldılar. Buraya koyabilirdiniz. Yani düşüncesini ifade ettikleri için
bunlara hayat hakkı tanımadınız ama diğer taraftan,
holdingleri, şirketleri büyük bir oranda kollayan, koruyan bir
anlayışınız var. Yani onun için diyoruz ki ülkenin her
tarafında hakkaniyet ve adalet olmalıdır. Ama bir taraftan,
düşüncelerini ifade eden gazeteciler, yüz elli altı yıla mahkûm
olanlar cezaevinde, 56 gazeteci şu anda cezaevinde kalıyor ama
kimsenin kılı kıpırdamıyor ve burada torba
yasası
Aklınıza gelen her şeyi bu torba yasasına
dâhil ettiniz ama bu torba yasası belki seçimlerde sizlere bir miktar
katkıda bulunabilir ama iç barışımıza bu torba
yasası gerçekten bir katkıda bulunmuyor çünkü torba yasasında
adalet yok, hakkaniyet yok, eşitlik yok, kardeşlik yok.
Kardeşlik dolu yıllar diliyorum. Başka söyleyecek
laf yok.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 130 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 130. maddesi ile 16.12.1960 tarih ve 167
sayılı kanunun 10. maddesine eklenen fıkraya Yönetmelik en geç
bir ay içinde yürürlüğe konulur. ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Ahmet
Bukan Yılmaz
Tankut |
Çankırı Adana |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 130 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R. Kerim
Özkan Mevlüt
Coşkuner Rasim
Çakır |
Burdur Isparta Edirne |
Enis
Tütüncü |
Tekirdağ |
Madde 130- 16/12/1960 tarihli ve 167 sayılı Yeraltı
Suları Hakkında Kanunun 10 uncu maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
Kuyu, galeri, tünel ve benzerleri üzerine buralardan çekilecek
yeraltı suyu miktarının tespitini sağlayacak ölçüm
sistemleri kurulmadan, kullanma belgesi verilemez. Bu ölçüm sisteminin
özellikleri Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) -
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Tütüncü, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 130uncu maddesinin değiştirilmesi
konusunda bir önerge vermiş bulunuyoruz. Önergemizin amacı maddenin
daha iyi anlaşılmasına dönüktür ve önergemizin amacı
maddede yazılı yönetmeliğin kimin tarafından
çıkarılacağına açıklık getirilmesi
açısından önemlidir. Öyle sanıyorum ki bu önergemize kabul oyu
vereceksiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle
ben, Sayın Bakanımızın bulunduğu bu oturumda
Tekirdağımızla ilgili düşünülenin ötesinde önemli bir
sıkıntımızı dile getirmek istiyorum.
Konu şudur: Tekirdağ özeli, Trakya geneli, hepimizin
bildiği gibi yer altı ve yer üstü su kaynakları
açısından son derece fakir bir yöremizdir Türkiyede. Yer altı
su kaynakları hızla tükeniyor, yer üstü su kaynakları zaten
kullanılabilecek durumda değil. Hepimiz biliyoruz ki Çorlu Deresi,
Ergene Deresi zehir akıyor; ağır metallerle birlikte canlı
yaşaması mümkün değil, kullanılması kesinlikle mümkün
değil, yer altı su seviyesi de her geçen gün düşüyor.
On-on beş sene öncesine kadar değerli milletvekilleri,
50 metreden, 60 metreden son derece güçlü ve temiz artezyen suyu elde
ediliyordu; şimdi 300 metre, 400 metre, 450 metreye düşmüştür
yer altı su seviyesi ve son derece yetersiz, güçsüz çıkmaktadır,
aynı zamanda temiz de değildir.
Şimdi, buradan şuraya gelmek istiyorum: Tekirdağ,
özellikle son yıllarda, ekonomik krizin de etkisiyle, Türkiye
coğrafyasının dört bir yanında işini yitirmiş
olan insanların öbek öbek, akın akın gelmiş oldukları
bir il. Zaten hızlı nüfus artışı ve iç göç
baskısı açısından önde gelen illerden biriydi ama
şimdi Türkiye ikincisi. Hızlı göç baskısı ve net nüfus
artış hızı bakımından Türkiye ikinciliği
konumu Tekirdağın geleneksel sorunlarının ötesinde ve
yanında su kıtlığı sorununun da eskisiyle
kıyaslanamayacak şekilde önem kazanmasına neden olmuştur.
Değerli milletvekilleri, bakınız, Türkiyede
potansiyel kullanılabilir su miktarı kişi başına
yıllık 1.600 metreküp/yıl bilebildiğimiz kadarıyla;
Trakyada 500 metreküp/yıl, Tekirdağda daha da düşük, ama
Trakya geneli olarak söyleyeyim: Trakyada Türkiye ortalamasından çok
düşük seviyedeki bu potansiyel su kaynaklarının yüzde
60ına yakını kullanılmış durumdadır.
Türkiye ortalaması 1.600 metreküptür. Dikkatinizi çekiyorum, Tekirdağ,
Trakya 500 metreküp. Türkiye ortalamasının üçte 1inden daha az bir
su potansiyeline sahibiz. Türkiyede ortalama su potansiyelinin yüzde 25i
kullanılıyor, Tekirdağ yüzde 60ını kullanmaya
başlamış. Alarm zilleri çalmaktadır. Bir an önce bu yer altı
su kaynaklarının takviye edilmesi açısından ne
yapılması gerekmektedir: Bize göre, Trakyada toprak göletler yapma
seferberliğine bir an önce gidilmesi gerekiyor. Bir zamanlar Devlet
Planlama Teşkilatındayken
Tekirdağda iki yüz dolayında
toprak gölet yapılacak bir potansiyel olduğu ortaya
çıkmıştır.
Sayın Bakan, lütfen, Tekirdağda ve Trakyada hızla
yaklaşan bu su kıtlığı sorununun bir an önce çözümüne
yardımcı olunuz.
Teşekkür ederim.
M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter
sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam Sayın Hamzaçebi.
Evet, önergeyi oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.05
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.16
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
130uncu maddesi üzerinde verilen Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 130. maddesi ile 16.12.1960 tarih ve 167
sayılı kanunun 10. maddesine eklenen fıkraya Yönetmelik en geç
bir ay içinde yürürlüğe konulur. ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) -
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Tankut, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TANKUT (Adana) - Sayın Başkan değerli
milletvekilleri; 606 sıra sayılı kanun
tasarısının 130uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bize göre Türkiye, başta
terörle mücadele olmak üzere yargı, adalet, siyaset, eğitim,
tarım, sağlık, sosyal,
ekonomi ve daha pek çok alanda, belki de siyasi tarihinin en kötü
şekilde yönetildiği ibretlik bir dönemi yaşamaktadır. Ancak
biz bunları söylerken, sözlerimiz siyasi taassupla değerlendirilip
ikazlarımızın kulak arkası edildiğini, bazen de
aşırı tepki ve alınganlıkla karşılandığını
biliyoruz. Oysa bu tür bir anlayışın ne ülkeye ne de iktidara
hiçbir faydası yoktur. Hiç umudumuz
olmasa da, muhalefet olarak yaptığımız uyarılara
karşı AKP iktidarından daha hoşgörülü, daha
anlayışlı olmalarını bekliyoruz ve haziran ayında
yapılacak seçimlere kadar sabırla beklemeye de devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, yer altı sularıyla ilgili
olan bu maddeyle doğrudan ilgili olan kurum, hiç şüphesiz ülkemizin
en köklü kuruluşlarından birisi olan Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü ve ona bağlı bölge ve şube müdürlükleridir.
167 sayılı Yer Altı Suları Hakkında Kanun
gereğince 10 metreden daha derin açılacak her türlü su temin
amaçlı sondaj kuyusu için Devlet Su İşlerinden yer altı
suları kullanma belgesi almak gerekmektedir. Bu belgede, kuyudan çekilecek
suyun hangi amaçla ve ne kadar kullanılabileceği özellikle
yazılmaktadır. Belge sahibinin de kendisine tahsis edilen bu su
miktarını kullanması esastır.
Bu madde bu gerekçe ile hazırlanmış olup,
doğru olarak kabul edilebilir çünkü günümüzde Devlet Su İşleri,
İller Bankası, il özel idareleri haricinde, çiftçiler tarafından
açılmış çok sayıda belgeli-belgesiz sondaj kuyusu
mevcuttur. Sadece Konya kapalı havzasında 2009 yılı sonu itibarıyla
100 bin adetten fazla kaçak kuyu açılmıştır. Bu kuyularla
ne kadar su çekildiği bilinmemektedir, dolayısıyla rezervden ne
kadar suyun eksildiği de belirlenememektedir. Sağlıklı bir
su yönetimi için ise bu bilgiler elbette fevkalade önemlidir. Ancak bu
maddeyle, yine Devlet Su İşlerine yurttaşlık görevi
gereği başvuran ve başvurmuş olanlara saat sisteminin
kurulmasının şart koşulması başvuru yapan
çiftçilerimizi maddi yönden cezalandıracakken, kaçak açılan kuyulara
hiçbir şey yapılmamış olacaktır. Saat sistemi
faydalı olmakla beraber çiftçilerimize ek bir yük getirecektir. Zaten
uygulanan beceriksiz tarım politikaları ile âdeta yok edilen
çiftçilerimize ilave olarak böyle bir yükü yüklemek ise bize göre hiç
doğru değildir ve bu yükü devletin karşılaması icap
etmektedir.
Diğer taraftan, sondaj kuyularıyla çekilen yer altı
suyu için şüphesiz enerji gerekmektedir. Enerji bedeli ise günümüzde
fevkalade pahalıdır ve hiçbir çiftçi bu pahalılıktan
dolayı kuyudan lüzumsuz suyu çekmeyecektir. Ancak günümüzde çiftçiler
hâlen salma sulama yöntemlerini kullanmaktadır ki, bu da fazladan su
sarfiyatı demektir. Amaç sudan tasarruf sağlamak ise devlet sübvanse
etmek suretiyle özellikle damla sulama sistemlerini mutlaka teşvik
etmelidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bu sistemin tamamı
devlet tarafından karşılanmış ve Güzelyurt akiferinde
azami tasarruf bu sayede sağlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, Devlet Su İşlerinin görev
ve sorumluluk alanlarından birisi de vatandaşımızın
can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürecek taşkınlara
karşı önlem almak ve bu noktada gereken çalışmaları
yapmaktır. Ancak ne hazindir ki, ülkemizin birçok bölgesinde nice verimli
tarımsal alanlar hatta yerleşim alanları ani su
baskınlarına maruz kalmakta, ciddi zarar ve ziyana hatta can
kayıplarına yol açmaktadır. Dolayısıyla Çevre ve Orman
Bakanlığının bu alanlarda ifa etmesi gereken pek çok
görevini de tam manasıyla yapmadığı gözükmektedir.
Örneğin iki yıl önce Adanada Seyhan ve Çatalan baraj
kapaklarının çiftçilerimize, köylülerimize ikaz dahi yapılmadan
açılması sonucu binlerce dönüm ekili alanda meydana gelen ziyanlar
hâlen unutulmuş değildir ve hâlen o ziyanların
mağduriyetini yaşayan çiftçilerimiz mevcuttur. Daha geçtiğimiz
aylarda ekim mevsiminde suyun en çok lazım olduğu bir dönemde
tarım alanlarının susuz bırakılması sonucu yine
binlerce üretici mağdur olmuştur. Çevre ve Orman
Bakanlığından bu konudaki soru önergemize verilen ibretlik
cevapta ise Çukurovada susuzluk çekilmediği ifade edilmiştir. Yani
Adana ile Mersinin Tarsus ilçesi sınırlarında üretim yapan
çiftçilerimiz yalancıktan feryat etmişler, yine bu cevaba göre kaba
bir tabirle numara yapmışlardır.
Dolayısıyla, AKP Hükûmetinin hiç olmazsa seçim
atmosferine girdiğimiz bu zaman dilimi içerisinde her şeyi tozpembe
göstermekten artık vazgeçerek vatandaşlarımızı daha
fazla mağdur etmemesi gerektiğini hatırlatıyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 131e bağlı geçici madde 2 üzerinde iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 131. maddesinde yer alan GEÇİCİ MADDE 2
deki üç ay içinde ibaresinin bir ay içinde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Yılmaz
Tankut Ahmet
Bukan |
Kırşehir Adana Çankırı |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 131 inci maddesi
ile 167 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 2nin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R. Kerim
Özkan Abdullah
Özer Ahmet Ersin |
Burdur Bursa İzmir |
Geçici Madde 2- 10 uncu maddenin ikinci fıkrasında
çıkarılması öngörülen yönetmelik, altı ay içinde
hazırlanarak Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
bağlı olduğu Bakanlık tarafından yürürlüğe
konulur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılıyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Ahmet Ersin
konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ersin. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET ERSİN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; yüksek heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, daha önceki konuşmamda
da söyledim, 1.666 gram ağırlığındaki ve yedi yüz
altmış sekiz sahifeden ibaret bu kanun tasarısını,
torba kanun tasarısını çok fazla incelediğinizi
sanmıyorum çünkü zaman itibarıyla da belki buna fırsat bulamadınız
ama verdiğimiz önergelere de hiç dikkat etmiyorsunuz, önergelerin ne
içerdiğini bile araştırmadan reddediyorsunuz.
Dolayısıyla, bunu da reddedeceksiniz, bundan çok eminim. Ancak
Sayın Millî Savunma Bakanı buradayken bir
sıkıntımı sizlerle paylaşmak isterim, Sayın
Bakana da iletmek isterim.
Değerli arkadaşlarım,Türk Silahlı Kuvvetleri,
ordumuz, Orta Doğunun ve Balkanların çok güçlü bir ordusudur.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Bakan dinlemiyor.
AHMET ERSİN (Devamla) Sayın Bakanım, Sayın
Millî Savunma Bakanı, size hitap ediyorum, dinler misiniz.
AHMET YENİ (Samsun) Genel Kurula hitap edin, Genel Kurula
AHMET ERSİN (Devamla) Genel Kurula hitap ediyorum ama
Sayın Bakanın da ilgisini çeker diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türk Silahlı Kuvvetleri,
ordumuz, Orta Doğu ve Balkanların en güçlü ordusu, iftihar ediyoruz.
SIRRI SAKIK (Muş) Dün de kartondan kabadayı dediniz.
AHMET ERSİN (Devamla)
ve bu silahlı kuvvetlerde, bu
orduda hepimiz şerefle askerlik yaptık. Bizden sonra gelen
çocuklarımız da, aynı şekilde, şerefle bu orduda
askerlik yapacaklar.
Cuma günü gece yarısı, on yıllık polislerin
askerlikten muaf olmasına ilişkin bir kanun tasarısı
görüşüldü ve kabul edildi ama ondan sonraki gelişmeler bana göre son
derece can sıkıcı.
Değerli arkadaşlarım, askerlikten muaf olan
polislerin eşleriyle çocuklarıyla birlikte İstanbul ve Ankarada
Sayın Başbakanı alkışlamaları,
teşekkürlerini iletmeleri, abartılı bir şekilde memnuniyetlerini
iletmeleri ve Sayın Başbakanın da aynı şekilde onlara
Askerlikten yırttınız. diye cevap vermesi ve onları
alkışlaması, üzülerek belirteyim ki, son derece can
sıkıcıdır.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, askerlik, asker
ocağı bir çilehane değil. Bütün çocuklarımız,
gençlerimiz severek asker oluyorlar ve bu en kutsal vatan görevini coşku
içinde tamamlıyorlar. Ancak gerek askerlikten muaf olan on
yıllık polis memurlarının coşkulu bir şekilde
askerlikten kurtulmuş olmalarını ifade etmeleri ve gerekse
Sayın Başbakanın Yırttınız askerlikten. diye
cevap vermesi, böyle bir söylemde bulunması, sanıyorum, şu an
silah altında olan gençlerimizde ve bundan sonra askere gidecek olan
gençlerimizde bir duygu kırılmasına sebep olabilir.
Değerli arkadaşlarım, bir Başbakanın,
askerlik görevini, bu kutsal görevi yapmak isteyenlere ya da bu kutsal görevden
bir şekilde kendisini kurtarmış olanlara Hadi bakalım,
askerlikten yırttınız. diye cevap vermesi, bu şekilde
karşılaması, böyle bir tanımlama yapması son derece de
ayıptır. Bir Başbakana yakışan söylem değildir.
Hem Türkiye Cumhuriyetinin Silahlı Kuvvetlerinin Orta Doğunun ve
Balkanların en güçlü ordusu, hatta dünyanın sayılı
ordularından olduğunu söyleyeceğiz
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Süheyl Batum Kâğıttan
kaplan diyor!
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Kâğıttan
kaplan demediniz mi?
AHMET ERSİN (Devamla)
hem orada askerlik görevini, vatan
görevini yapmanın kutsal bir görev olduğunu söyleyeceğiz,
diğer taraftan da Başbakan, bu ülkenin en güçlü insanı
Başbakan askerden kurtulmanın yolu yöntemi olarak Hadi bakalım,
yırttınız. diye bir söylemde bulunacak! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Vekilim, Süheyl Batuma ne
diyeceksin, Süheyl Batuma?
AHMET ERSİN (Devamla) Bu yakışmıyor,
Başbakana yakışmıyor değerli arkadaşlarım.
AHMET YENİ (Samsun) Sen Süheyl Batuma ne dedin?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
AHMET ERSİN (Devamla) Sanıyorum şu an askerde
olan gençlerimizde ve askerlik için sıra bekleyen gençlerimizde bir duygu
kırılmasına sebep olmuştur. Bir ayrıcalık yapıldığına
ilişkin bir duygu kırılmasına sebep olabilir. O nedenle
bunu belirtmek istedim.
Sayın Millî Savunma Bakanının bu söylemlere, bu
davranışlara karşı, bu abartılı
davranışlara karşı bir tavır göstermesini beklerdim
ama maalesef seyretmekle yetindi. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Süheyl Batuma ne dedin, Süheyl
Batuma?
AHMET ERSİN (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
ordumuza kimse bir şey söyleyemez.
AHMET YENİ (Samsun) Diyebildin mi, onu söyle, onu.
AHMET ERSİN (Devamla) Söylediğim gibi, hepimizin
iftihar ettiği ordumuza kimse yanlış bir yaklaşım
içinde bulunamaz, kimse ordudan, vatani görevinden bir şekilde
uzaklaşmış olanlara yırttınız diye cevap veremez.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ersin.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır önergenin
oylamasından önce, onu yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Diren,
Sayın Öztürk, Sayın Yazar, Sayın Susam, Sayın Tütüncü,
Sayın Ersin, Sayın Köse, Sayın Süner, Sayın Güner,
Sayın Dibek, Sayın Emek, Sayın Özer, Sayın Baratalı, Sayın
Ünsal, Sayın Karaibrahim, Sayın Küçük, Sayın Koçal, Sayın
Mengü, Sayın Seyhan, Sayın Özyürek.
Sayın milletvekilleri, yoklama için bir dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Efendim, kabul edildi
mi önerge, edilmedi mi?
BAŞKAN Kabul edilmedi efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, kabulü için kaldırdık ama biz.
ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) Kabul için
kaldırdılar efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Siz ne diyorsanız odur
ama kabul için kaldırdık Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hayır,
hayır, reddettiniz, ret!
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Neyse, bir daha oylayalım!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hayır,
reddettiler Sayın Başkanım, ret!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hükûmet kabul etti, Komisyon
takdire bıraktı.
BAŞKAN Hayır, Hükûmetin katıldığı
doğru ama ben Kabul edenler
Kabul etmeyenler
dedim ve kabul edilmedi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Her şey çorbaya döndü zaten, bu da
karışsın!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tamam Sayın
Başkan tamam, reddettiler.
BAŞKAN Bir yanlışlık oldu, yoklama istenince
karıştı işler.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Muhalefet kendi önergesinde
yoklama istediği için şaşırdık doğrusu.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 131. maddesinde yer alan GEÇİCİ MADDE 2
deki üç ay içinde ibaresinin bir ay içinde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Tankut, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülen kanun tasarısının 131inci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yağışlardan
dolayı oluşan taşkınların erkenden öğrenilmesi,
gereken önlemlerin alınması ve oluşabilecek can ve mal
kayıplarının en aza indirgenmesi için özellikle kamunun bu
konuda gerekli yatırımları yapması artık
kaçınılmaz bir hâl almıştır.
Suyun aktığı doğal yataklarında
beklenmedik ve kontrol edilemeyen su akışlarına hepinizin
bildiği gibi sel denilmektedir. Ülkemizde görülen doğal afetler
içinde sel, depremden sonra en büyük can ve mal kayıplarının
görüldüğü hadiselerdir. Her yıl, can kayıplarımız bir
yana, bu afetlerden kaynaklanan ekonomik kaybın ortalama 160 milyon Türk
lirası olduğu hesaplanmıştır.
Dünyada son yirmi yılda doğal afetler nedeniyle 1,5
milyon kişi hayatını kaybetmiştir. Dünyada afet riski
altında bulunan nüfusun yüzde 15i gelişmiş ülkelerde
olmasına karşılık can kayıplarının sadece
yüzde 1,8i gelişmiş ülkelerde meydana gelmiştir.
Kalkınmakta olan ülkelerin afetler sonucu ekonomik kayıpları ise
gelişmiş ülkelerin 20 mislidir. Bu durum doğal afetlerin
mücadele edilebilir olaylar olduğunu, gelişmiş ülkelerde
başarılı müdahaleler nedeniyle ziyanın en az düzeyde
yaşandığını göstermektedir. Devlet Su
İşlerinin verilerine göre son yirmi yılda tüm Türkiyede üç yüzü
aşkın taşkın meydana gelmiş, bu taşkınlarda
yaklaşık 500 vatandaşımız hayatını
kaybetmiştir.
Seller elbette ki doğal ve meteorolojik olaylardır ancak
afete dönüşmesinin nedeni ise yönetememe durumudur ve bu durumdan da
elbette hükûmetler ve yerel yönetimler sorumludur. 8-9 Eylül 2009 tarihinde
İstanbul ve Trakya bölgesinde yaşanan sel felaketi yerel yönetimler
ve kamu kurum ve kuruluşları açısından ders
çıkarılması gereken vahim olaylardır. Bu felaketlerde 33
kişi ölmüş ve ciddi maddi ziyanlar meydana gelmiştir. Yerel
yönetimler ve İktidar temsilcileri ise bu acı durumu maalesef o
günlerde Takdiriilahi şeklindeki açıklamalarda
geçiştirmişlerdir.
Bu son sel felaketi de göstermiştir ki Türkiyede afet
yönetimi gerçekleştirilememektedir. Afet yönetimi kavramı her türlü
tehlikeye karşı hazırlıklı olma, olası
zararları azaltma, imkânları optimum kullanma, planlama, karar alma
ve değerlendirme çalışmalarının tümünü içine
almaktadır. Başka bir ifadeyle afet yönetimi, afet öncesi ve
sonrası yapılacak işleri kapsamaktadır. Afet sonrası
müdahaleler genel olarak kriz masası yönetimi olarak
adlandırılmaktadır. Ancak önemli olan, afet olmadan önce
afetleri önlemeye yönelik tedbirleri alabilmektir. Afeti önlemeye yönelik olarak
yapılan çalışmalar ise kabaca risk yönetimi olarak
adlandırılmaktadır.
Yaşanan son sel felaketleri Türkiye'de risk yönetimi
olgusunun olmadığını, bunun yerine felaket meydana
geldikten sonra kriz masası yönetimi yapılmaya
çalışıldığını, bunda da başarılı
olunamadığını göstermiştir. Örneğin selin
olduğu bölgeye girişler engellenememiş, arama ve kurtarma
çalışmaları yetersiz kalmış, insanlar kendi
imkânlarıyla bilinçsizce selle mücadele etmişlerdir.
Taşkın gibi doğal olaylara doğru zamanda ve
olay gerçekleşmeden önce müdahale edilmelidir. Afet yönetimi bunu
gerektirir ve öncelikle sellerin afete dönüşmesine engel olabilmek için
erken uyarı sistemleri kurulmalıdır. Erken uyarı sistemleri
birtakım olası senaryolarla birlikte
çalıştırılmalı ve yerleşimlerin düzenlenmesi
başta olmak üzere tüm tedbirler sel olmadan önce
alınmalıdır. Sel taşkınlarının olduğu
havzalarda sel taşkınları önceden tespit edilebilmektedir,
önceden haber alınabilmektedir ve bu amaçla kurulması şart olan
taşkın önleme sistemleri sayesinde şu söyleyeceğim
işlemler gerçekleşmektedir: Havzada bilinmeyen bir zamanda
taşkın meydana getirecek aşırı bir
yağış olduğunda sistem ilgili yerlere otomatik olarak bilgi
göndermektedir. Kar erimesinin ne zaman başladığı ve kar
erimeye başladığında ne kadar su oluştuğu,
aşırı kar erimesinden dolayı ne zaman ve nerede
taşkın olacağı sistem ile anında bilinmektedir. Bu
projeleri Türkiye'de yapan yerli firmalarımız da mevcuttur. Sel ve taşkınların
Türkiye'de can ve mal kaybına sebep olmaması için taşkın
erken uyarı sistemi olarak adlandırılan bu sistemlerin mutlaka
bütün havzalarda kurulması gerekmektedir. Böylece taşkın erken
uyarı merkezine gelecek olan alarm mesajlar ile olabilecek sel ve
taşkın hadiseleri il valiliği, belediye
başkanlığı ve sivil savunma müdürlükleri ile ilgili kamu
kurumlarının Ankaradaki genel merkezleri tarafından anında
takip edilerek gereken önlemler alınabilecektir.
Ancak değerli arkadaşlar, maalesef AKPnin bu konularda
ne kadar duyarsız ve vizyonsuz olduğunu dokuz yıllık icraatlarından
anlamaktayız ve artık bu saatten sonra da bu
anlayışlarının değişeceğine inanmıyoruz
diyor ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkemizin
yaşadığı bu sorunların çözümüne katkı
sağlamaya devam edeceğimizi belirterek, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 131e bağlı geçici madde 3 üzerinde iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 131. maddesi ile 167 sayılı kanuna eklenen
GEÇİCİ MADDE 3'de yer alan kuramayanların ibaresinin kurmayanların
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Erkan Akçay Doç. Dr. Mehmet Günal |
Denizli Manisa Antalya |
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Metin
Ergun |
Konya Mersin Muğla |
Metin
Çobanoğlu Yılmaz
Tankut Ahmet
Bukan |
Kırşehir Adana Çankırı |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 131 inci maddesi ile 167
sayılı Kanuna eklenen Geçici madde 3'ün aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Tacidar
Seyhan |
İstanbul İzmir Adana |
Abdullah
Özer Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ramazan Kerim Özkan |
Bursa Malatya Burdur |
Geçici Madde 3- Bu maddenin Resmî Gazetede yayımı
tarihinden önce yeraltı suyu temini maksadıyla kuyu, galeri, tünel ve
benzerleri için kullanma belgesi almış olanlar, iki yıl
içerisinde 10 uncu maddenin ikinci fıkrasında öngörülen ölçüm
sistemini kurarlar. Bu süre içerisinde ölçüm sistemi kurmayanların
kullanma belgeleri Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü tarafından
iptal edilir ve belgeye konu yer kapatma masrafları sahibinden
alınarak kapatılır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Seyhan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında bu maddeyle bir tür denetim sağlanıyor.
Yer altı sularının kuyu, galeri ve tünellere
alınmasında bir ölçüm sağlanıyor. Bu gayet güzel bir
uygulama. Eğer amacınız yer altı sularını kontrol
altına almak ve planlamaksa amenna ama burada çok önemli bir nokta var.
Peki, bunu kim denetliyor? Devlet Su işleri. Aynı Devlet Su
İşlerinin yer altı sularını denetlerken bu tesisleri
denetleme yetkisi var mı? Tesisi kim denetliyor? Yok, denetleme yetkisi
yok çünkü denetleme kanunu yok. Peki, yer altı suları üzerinde böyle
bir planlama girişimi var mı Devlet Su İşlerinin?
Ruhsatlandırma, gerektiğinde kapatma yetkisi var mı? Çevreyi
ilgilendiriyorsa Çevre Bakanlığının var ama Devlet Su
İşleri kullanım iznini verdi mi iş bitiyor çünkü denetim
yetkisi yok. Değerli arkadaşlarım, bu, çifte standart.
Bakın, Türkiye'de yıllardır doğru dürüst bir
havza planlaması yapılmıyor. Yıllar önce yapılan havza
planlamasına göre, yer altı sularında, dereler üzerine onlarca
yenilenebilir enerji adı altında hidrolik santral ruhsatı
verildi. Devlet Su İşleri bunun neresinde? Bizim yetkimiz yok. Bunu
kim verir? EPDK verir. E, siz niye varsınız? Kim denetleyecek? O
bölgedeki suyun yeterliliğini kim denetleyecek? Bir dere üzerine on üç
tane, on beş tane santral ruhsatı verilecek ama Devlet Su
İşleri bu işin içinde olmayacak.
Değerli arkadaşlar, bunun dışında ne
yapıyor biliyor musunuz? O bölgede can suyu diye, oradaki tarımsal
alanın, floranın, doğal dengenin yaşamasını sağlayan
bir can suyu bırakılır. Bu can suyu tespiti bile Devlet Su
İşlerinin yetkisinde değil, orada bir denetimle
yapılmıyor, Ankaradan belirleniyor, yıllar önce
yapılmış ölçümlere göre belirleniyor. Türkiye'de eğer biz
doğayı koruyacaksak ilk yapmanız gereken bir havza
planlaması yapmaktır. Sayın Bakan Çevre Bakanı olunca,
önceden de hazırlığı vardı, hemen Devlet Su
İşleri onun bünyesine alındı, sanki, çevreyi, Devlet Su
İşlerini oraya alarak korumaya yetecekmiş gibi.
Peki, değerli arkadaşlar, niye koruyamıyoruz? Çevre
Bakanlığı bünyesine aldınız, planlama yaparken
Tarım Bakanlığıyla ilgili, Enerji
Bakanlığıyla ilgili yetkiyi niye siz EPDKya verdiniz? Sadece,
DSİ şu anda, para alınacak noktada var arkadaşlar.
Ölçümlerini yapar, eğer tahakkuk çıkarırsa su kullanım
iznine para alır, şimdi de ölçüm koyuyor, ölçüme para alır.
Peki, genel denetleme hayır, tesis denetlemesi hayır,
ruhsatlandırma hayır. Oralarda yoksun, nerelerde varsın?
Kullanım hakları çerçevesinde varsın. Oradaki yasa
dışılık aletle ve suyun akışıyla ölçülüdür,
onun dışında yok. Bakın arkadaşlar, bu mantık
Türkiyeyi gecekondu barajlar çöplüğüne doğru götürür, götürüyor da.
Dikkat ederseniz, kısa bir süre önce,
hatırlarsınız, Başbakan dedi ki Bu koruma
kurullarını merkeze bağlamak lazım çünkü her şeye
durdurma kararı veriyorlar. Nerede verdi? Karadenizde bir hidrolik
santrale durdurma kararı verdi. Peki, size soruyorum: Sayın
Başbakan, geçen günlerde bir anıt için şunu söyledi: Koruma kurulu
kararı var. Kimse bunun üzerine bir şey söyleyemez. Aynı
Başbakanın diğer tarafta söylediği nedir? Koruma
kurulları haksız yere bir hidrolik santrali kapattılar.
Bunları derleyip toplayıp düzenlemek lazım.
Arkadaşlar, siyasette çifte standart olmaz. Eğer
düzenleyecekseniz yer altı sularını düzenleyin, destek verelim.
Kontrol edin kullanılıp kullanılmadığını ve
enjeksiyonu, yeniden verilmesi gerekenlerin verilip verilmediğini kontrol
edin, su planlamanızı doğru yapın ama yer üstü sularında
da havza planlamasını ve santrallerin planlamasını Enerji
Bakanlığıyla birlikte yapın. Bunu
yapmadığınız sürece bu çöplükleri yol üzerinde çok görürüz.
Türkiye buna müsaade etmez.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Seyhan, önerge sahibi arkadaşlar,
önerge üzerinde Komisyonun bir düzeltme talebi var, sizlerin de
katıldığı söyleniyor, bir şey
çıkacakmış. Doğru mu efendim?
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Evet, buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Sayın Başkan, önergedeki Resmî
Gazetede ibaresinin çıkarılması hâlinde, takdire
bırakıyoruz Komisyon olarak. Çıkarılması kabul
ediliyor herhâlde?
BAŞKAN Dinlediniz. Komisyon Resmî Gazetede ibaresinin
çıkarılmasıyla olumlu yaklaştığını
ifade etti.
Önerge sahipleri de benim anladığım-
onayladılar.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Evet, önergeyi düzeltilen şekliyle
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Önerge bu şekliyle kabul edilip metin
değiştiği için diğer önergeyi işlemden kaldırma
zarureti hasıl olmuştur, onu kaldırıyoruz.
Önergeyle değiştirilen metni oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve madde 131i bağlı geçici madde 2 ve geçici madde
3le birlikte oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bir önerge
daha var.
BAŞKAN Efendim, işte biraz önce onu izah ettim.
Arkadaşlar bu önerge kabul edilince diğer önergenin
değişikliğinin kabul edilmesinin mümkün
olmadığını ifade ettiler, o bakımdan
kaldırdık. Kemalettin Beye bir dahaki sefere sıra gelecek.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.47
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.59
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
606 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, biraz önce oylamasını
yaptığım 131inci madde üzerinde arkadaşlar
tutanağı getirdi, oylamaya sunduktan sonra Kabul edilmiştir.
ifadesi geçmemiş yani Kabul edilmiştir. ifadesini ekliyoruz oraya.
132nci madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı nın 132 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Nil
Hıdır Ahmet
Yeni Nusret Bayraktar |
Muğla Samsun İstanbul |
İsmail
Bilen Ali
Bayramoğlu |
Manisa Rize |
Madde 132- 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun geçici 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
4628 sayılı Kanun kapsamında kurulmuş ve
kurulacak olan hidroelektrik santrallar için imzalanan su kullanım
hakkı anlaşması hükümleri çerçevesinde DSİ'ye ödenecek olan
enerji hissesi katılım payının hesabında esas
alınacak tesis bedeli, tek veya çok maksatlı tesislerde tesisin
ihaleye esas ilk keşfi;
a) Enerji tesisini ihtiva ediyorsa tesisin DSİ
tarafından yapılan kısmın ilk keşif bedeli,
b) Enerji tesisini ihtiva etmiyorsa ortak tesise ait ilk keşif
bedeli,
TEFE/ÜFE ile su kullanım anlaşmasının
yapıldığı tarihe getirilmiş olan bedelin % 30'undan
fazlasını geçemez ve (b) bendi kapsamına giren tesislerde,
DSİ tarafından enerji tesisine harcanan miktar var ise TEFE/ÜFE ile
hesaplanarak ayrıca enerji hissesi katılım payına ilave
edilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın 132 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R.Kerim
Özkan Abdullah
Özer |
Burdur Bursa |
Madde 132- 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun geçici 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
4628 sayılı Kanun kapsamında kurulmuş ve
kurulacak olan hidroelektrik santrallar için imzalanan su kullanım
hakkı anlaşması hükümleri çerçevesinde Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğüne ödenecek olan enerji hissesi
katılım payının hesabında esas alınacak tesis
bedeli, tek veya çok maksatlı tesislerde tesisin ihaleye esas ilk
keşfi;
a) Enerji tesisini ihtiva
ediyorsa, tesisin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
tarafından yapılan kısmın ilk keşif bedeli,
b) Enerji tesisini ihtiva etmiyorsa, ortak tesise ait ilk
keşif bedeli,
TEFE/ÜFE ile su kullanım anlaşmasının
yapıldığı tarihe getirilmiş olan bedelin % 30undan
fazlasını geçemez ve (b) bendi kapsamına giren tesislerde,
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından enerji tesisine
harcanan miktar var ise TEFE/ÜFE ile hesaplanarak ayrıca enerji hissesi
katılım payına ilave edilir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu okutacağım
iki önerge aynı mahiyettedir, okutup birlikte işleme
alacağım, eğer talepler olursa kişilere, önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 132. maddesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Erkan Akçay Doç. Dr. Mehmet Günal |
Denizli Manisa Antalya |
Mustafa
Kalaycı Metin
Ergun Mehmet
Şandır |
Konya Muğla Mersin |
Necati
Özensoy Ahmet
Bukan Metin
Çobanoğlu |
Bursa Çankırı Kırşehir |
Diğer önerge sahipleri:
M. Nezir
Karabaş Nuri
Yaman Sırrı
Sakık |
Bitlis Muş Muş |
Hasip
Kaplan Fatma
Kurtulan |
Şırnak Van |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Son iki önergeye katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Son
iki önergeye katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kaplan, siz mi
konuşacaksınız?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu torbanın içine ha bire madde ve önerge
atılınca şaşıyor insan, maddi hata yapıyor,
maddeyi yanlış yazıyor, tekniği yanlış
yazıyor, yasa kalitesini çürütüyor. Ondan sonra da önergelerle düzeltmeye
çalışıyoruz.
Bakın, şimdi bu maddede deniliyor ki: (b) bendi
kapsamına giren
(b) bendi yok bunun içinde, (b) bendi olmayan bir madde
yazılmış. Şimdi, bu maddenin çıkarılmasını
istiyoruz biz. Bu kadar teknik hata, bu kadar maddi hata, bu kadar
yanlış, bu kadar özensizlik, bu kadar dikkatsizlik
Bu kadar aceleye
getirmenin anlamı ne?
Allianoiya bakın. Mutlu musunuz Allianoinın sular
altında kalmasından? Karadenizin derelerine bakın, yapılan
HESlere bakın. Oralarda her gün mahkemeler karar veriyor, çevre örgütleri
Karadenizde ayakta. Onu bırakın, Hasankeyfi sular altında
bırakacaksınız. Hasankeyfle ilgili bütün Türkiye, bütün dünya
ayakta. Munzur Vadisine HESleri kurmaya çalışıyorsunuz. Munzur
Vadisiyle ilgili her gün Dersimliler yürüyor, bütün Dersim ayakta. Yani sizler
ne yapmak istiyorsunuz gerçekten?
Hem bu maddeye son dakika önergeleri yetiştiriyorsunuz hem
yanlışı düzelteceksiniz hem de bu şirketlere kıyak
çekeceksiniz, onlara gayet güzel ödeme kolaylıkları getireceksiniz.
Allahtan korkun! Yani gerçekten bunun bir ölçüsü, bir izanı olması
lazım.
DSİye su kullanım bedeli veriliyor. DSİ hangi
suların tapusunu üzerinde taşıyor, söyler misiniz?
Malatyanın, Adıyamanın, Şanlıurfanın,
Diyarbakırın, Elâzığın, Tuncelinin toprakları
üzerinde kurduğunuz barajlar, Keban, Atatürk Barajı ve diğer
barajlar söz konusu olduğunda, bu topraklardan kaynağını
alan bir baraj söz konusu olduğunda buradan kazanıyorsanız en az
yüzde 15ini o bölgeye vermeniz bütün dünyada adalet gereği uygulanır
ama o bölgeye yüzde 15 verilmiyor, bir kuruş verilmiyor; yüzde 48
elektriği alınıyor, götürülüyor, başka yerde
kullanılıyor. Bu adaletsizlik ayrı bir konu.
Rüzgârın sesini kesiyorsunuz. Güneşin
ışınları eskisi gibi parlatmıyor.
Buğularını, sularını, karlarını
değiştirdiniz, iklimini değiştirdiniz ve bu ülkenin
tabiatını, doğasını, çehresini
değiştiriyorsunuz. Böylesi bir olayda çevreye sormuyorsunuz,
yaşayan insana sormuyorsunuz, bir referandum yapmıyorsunuz, bir ÇED
raporu yapmıyorsunuz, almıyorsunuz, sonra da buraya yalan
yanlış kanun tekliflerini koyup, madde
başlıklarını unutup, ondan sonra da burada uyarmasa
muhalefet
Niye uyardınız kardeşim? Uyarmayın da
kaldırsınlar ellerini, maddesi olmayan yasa nasıl geçmiş
Türkiye de görsün.
Yapmayın arkadaşlar, suyun kullanım bedeli
DSİnin olmaz, o su nereden çıkıyorsa -kaynak- oranın
halkının, orada yaşayan insanların, oradaki şehrin
hakkı olabilir. Burada birileri yiyor, birileri kazanıyor. Bir
atasözümüz var, ne diyor? Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar. der.
Evet, birileri bu enerji olayında fazla yemeye başladı, çok
fazla kâr hırsıyla doğayı tahrip etmeye başladı
ve doğayı tahrip ederken o bölgeyi ihmal etmeye başladı. O
bölgedeki bütün kaynakları kuruturken, bütün halkın
yararlanacağı yöntemler yerine 1-2 kişinin, bir şirketin, 5
kişilik ortaklıkların orayı sömürmesine izin veriliyor.
Çevre kirletiliyor, hava kirletiliyor, doğa tahrip ediliyor, ekolojik
denge bozuluyor, su kaynakları kurutuluyor.
Hiçbir yere bakmayın, Meke Gölü niye kuruyor, bir sorun kendi
kendinize. En güzel doğal varlıkları Konyanın,
Karamanın, diğer yerlerin. Tek tek bir inceleyin bakın, su
dengesi niye değişiyor bu ülkede. Ya, Karadenizin türkülerini de mi
kurutacaksınız, Şevval Samın türkülerini de mi ve
Koyuncunun türkülerindeki dereleri de mi çıkaracaksınız?
Arkadaşlar, yapmayın. Bu konuda biraz vicdan, biraz izan diyoruz. Bu
yanlış maddenin çıkarılmasını istedik. Takdir
sizindir.
Teşekkürler. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Şandır, sizin gruptan konuşacak var
mı?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Var efendim, Necati Özensoy.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Hayır, önergeler aynı mahiyette
olduğu için onlar konuştu, Necati Bey de konuşsun.
Sayın Özensoy, buyurun efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, aslında
bu tanzim şekli yanlış. Gerekçeyle kanun metnine anlam
kazandıramazsınız. Kanun yapma tekniği açısından
bu düzenleme şekli yanlış. Bunun düzeltilmesi lazım,
eğer burada ifade edilemeyen bir gerekçe varsa onun da
anlatılması lazım. Böyle kanun olmaz. Kanunun metninden
farklı bir anlam çıkıyor. Onu anlatabilmek için gerekçeye izahat
konuluyor komisyon tarafından. Böyle bir şey olmaz. Bu usul
tartışılmalıdır yani arkadaşımız
konuşsun ama aslında bu maddenin oylamasından önce bir usul
tartışması yapılması gerekir. Bu düzenleme
yanlış bir düzenleme. Komisyonun ve Sayın Bakanın
takdirine. Buradan çıkan uygulama uygulayıcıları çok zor
durumda bırakır.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Çok
net anlaşılıyor, öyle uygulanıyor zaten.
BAŞKAN Sayın Özensoy, buyurun efendim.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 606 sıra sayılı kanunun 132nci maddesiyle
ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım.
İşte, biraz önce Grup Başkan Vekilimizin de ifade
ettiği gibi, maalesef bu maddedeki değişiklikten doğru bir
murat algılanmayınca gerekçesinde sanki kanunu düzeltme
yapılıyormuş gibi yani kanun tekniğine hiç de uygun olmayan
bir değişikliği tartışıyoruz burada. Biz
aslında sizi kurtarmak için bu maddenin metinden
çıkarılmasını talep ettik. Yani bu maddenin metninden
çıkarılmasını gerçekleştirirseniz belki siz de
kurtulmuş olursunuz.
Tabii, bugüne kadar yapılan kanunlara
baktığımızda, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla
alakalı 2005te bir kanun yapmışız, 2010da
yapmışız. İşte, onlar da yetmedi, burada yine
yanlış üzerine bir yanlış daha yapıyoruz maalesef. Ama
konu yenilenebilir enerji kaynakları olduğuna göre, ben biraz
HESlerden de ve HESlerin elektrik projeksiyonuna nasıl
yansıyacağından biraz bahsetmek istiyorum.
Mevcut EÜAŞa ait HESlerin bu geçiş döneminde
özelleştirilip özel sektörün eline geçmesiyle birlikte, önümüzdeki
yıllarda ciddi anlamda sıkıntılar oluşacak elektrik
fiyatları açısından. 2002den 2007ye kadar elektriğe zam
yapılmamasıyla birlikte KİTler arasında oluşan o
yaklaşık 12-13 milyarlık görev zararı hâlen katlanarak
devam etmekte ve daha sonra, 2007den sonra maliyet bazlı fiyatlandırmaya
geçince de EÜAŞın sattığı elektrikle, işte,
TETAŞın ikili anlaşmalarla aldığı elektrikler
bir şekilde paçal yapılıp TEDAŞa veriliyor ve TEDAŞ
da bu paçal fiyatla, işte kayıp, kaçakları vesaireyi koyup
üzerinden, vatandaşa, son tüketiciye gönderiyor.
Bakın, bugüne kadar EÜAŞın elinde bulunan
hidroelektrik santrallerinden bu paçal maliyetin içerisine koyduğu fiyat
ne kadar biliyor musunuz? Yani yaklaşık 12 bin megavatlık bir
hidroelektrik santral yılda 5 milyar kilovatsaat elektrik üretir, bunun
üzerine şu anda bu özelleştirmeden dolayı, özel sektöre
geçtiğinden dolayı, EÜAŞ bugüne kadar o paçal maliyetlerin
içerisine 1 kuruş maliyetle elektrik fiyatlarını koyuyordu,
şimdi 10 kuruşluk bir fark gelecek, dolayısıyla, o toplam
TEDAŞın 2009 yılında aldığı
yaklaşık 18 milyarlık elektrik fiyatlarının üzerine
tam 5 milyar lira fark binerek, yani yüzde 20den yüzde 30a varan bir fiyat
farkı oluşacak sadece hidroelektrik santrallerin özel sektöre
devriyle. Yani özel sektörün, işte, yine 2005te ve 2010da yapılan
kanunla ilgili, satış fiyatları da ortadadır. 1 kuruş
nerede 10 kuruş nerede, 11 kuruş nerede? Bunun acısını
önümüzdeki yıllarda zaten kaos içerisinde olan bu elektrik projeksiyonunda,
elektrik üretimiyle alakalı konularda hep birlikte yaşayacağız.
Bakın, ben bütçe konuşmamda bir konuya temas
etmiştim. TEDAŞın yaptığı bu
fiyatlandırma, tarife bileşenlerinin içerisinde perakende
satış fiyatının içerisine, 14,54 kuruş olan fiyatın
içerisine kayıp kaçaklar konduktan sonra TRT payı niye kesiliyor,
kayıp kaçaklardan da niye TRT payı alınıyor? diye
sormuştum. Sağ olsun, EPDK buna kulak vermiş. Şu anda, EPDK
şu andaki fiyatlarda TRT payını kayıp, kaçaklardan almama
kararı almış ama bunun için de aslında EPDKnın bu
kayıp, kaçaklarla yaklaşık yüzde 16 olan yani 23 milyar
kilovatsaat, 25 milyar kilovatsaate tekabül eden bu kayıp kaçaklardan,
faturalarını ödeyen vatandaşların ödediği bu
kayıp kaçaklardan da maalesef ÖTVsi de KDVsi de vesaire
Yani
yaklaşık yüzde 60a varan vergisini de maalesef yine vatandaş bu
kayıp kaçakların ödüyor. Böyle bir duyarlılık
göstermiş EPDK, kayıp kaçakların dışına
çıkarmış TRT payını. Doğru bir yaklaşım
bu. Ben de bu ifadeyi kullanmıştım zaten ama EPDK bu
konuşmama da kulak versin. Bu kayıp kaçaklarla ilgili
Gerçekten,
zaten bu HESlerin devriyle de yarınlarda ciddi anlamda fiyat
farklılıkları oluşacak, zamlar oluşacak, bu elektrik
fiyatlarının da önüne geçmek adına hiç olmazsa kayıp
kaçakların da ayrı bir konuma getirilmesini ben burada talep
ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özensoy.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Önergelerin oylamasından önce bir yoklama
talebi vardır.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ersin,
Sayın Öztürk, Sayın Baratalı, Sayın Diren, Sayın Köse,
Sayın Karaibrahim, Sayın Oksal, Sayın Güner, Sayın Süner,
Sayın Özkan, Sayın Coşkunoğlu, Sayın Yazar, Sayın
Günday, Sayın Çakır, Sayın Dibek, Sayın Küçük, Sayın
Arifağaoğlu, Sayın Emek, Sayın Mengü, Sayın Ünsal,
Sayın Meral.
Sayın milletvekilleri, yoklama talebini yerine
getireceğim.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591,
2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740,
2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806,
2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım iki önerge de aynı
mahiyettedir, birisini okutup diğerlerinin imza sahiplerini
okutacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 132 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 132- 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun geçici 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
4628 sayılı Kanun kapsamında kurulmuş ve
kurulacak olan hidroelektrik santrallar için imzalanan su kullanım
hakkı anlaşması hükümleri çerçevesinde Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğüne ödenecek olan enerji hissesi katılım
payının hesabında esas alınacak tesis bedeli, tek veya çok
maksatlı tesislerde tesisin ihaleye esas ilk keşfi;
a) Enerji tesisini ihtiva ediyorsa, tesisin Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan
kısmın ilk keşif bedeli,
b) Enerji tesisini ihtiva etmiyorsa, ortak tesise ait ilk
keşif bedeli,
TEFE/ÜFE ile su kullanım anlaşmasının
yapıldığı tarihe getirilmiş olan bedelin %30undan
fazlasını geçemez ve (b) bendi kapsamına giren tesislerde,
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından enerji tesisine
harcanan miktar var ise TEFE/ÜFE ile hesaplanarak ayrıca enerji hissesi
katılım payına ilave edilir.
Diğer önerge sahipleri:
Mehmet Nil Hıdır (Muğla) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Orada ilave edeceğiniz bir husus mu vardı?
Maddelerde b falan diye bir şey söylediniz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Sayın Başkan, izninizle, bu maddeyle ilgili olarak şu
açıklamayı yapmak istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 132nci maddesinde
düzenlenen 5346 sayılı Kanunun geçici 4üncü maddesinde (a) ve (b)
bentlerini ifade eden harfler Komisyon metninde bulunmasına rağmen,
sıra sayısı basımında sehven yer
almamıştır ve bu bentler şu anda bu iki önergeyle yerine
gelmektedir.
Anlam karışıklığına meydan vermemesi
açısından şunu ifade etmek istiyorum: Burada ilk keşif
bedelleri TEFE/TÜFEyle su kullanım anlaşmasının
yapıldığı tarihe getirilmekte ve bunun yüzde 30undan
fazlasını geçmemektedir. Bu madde, meri kanundaki maddeyle
aynıdır. Gerekçede, bunun nasıl hesaplanacağına
ilişkin açıklama getirilmiştir. Anlam
karışıklığı bakımından şunu izah
etmek isterim: Bu yüzde 30, bedelin yüzde 30unu geçmez. denmemekte, yüzde
30undan fazlasını geçmez. denmektedir.
Bu hususu da bilgilerinize arz ediyorum.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılıyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 132nci maddeyle ilgili vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz önce de Sayın Komisyon
Başkanının ifade ettiği gibi bu madde komisyondan Kanunlara
gönderildiğinde (a) ve (b) bentleri olarak işaret edilmiş
olmasına rağmen baskıda bu (a) ve (b) bentleri düşmüştü
ve biz de bunu incelediğimiz sırada mevcut maddede (b) bendine bir
atıf görünüyor, fakat yukarıya bakıyoruz (b) bendi diye bir bent
yok, dolayısıyla baktığımızda böyle bir hata
yapıldığını gördük. Tabii, bu Parlamentonun bu
şekilde hızlandırılmış bir takvimle
çalıştırılmasının da bu tür teknik hatalarda
etkili olduğunu kabul etmek durumundayız.
Değerli milletvekilleri, bu 5346 sayılı Kanunun
geçici 4üncü maddesinin ikinci fıkrasında bir değişiklik
yapılıyor. İkinci fıkrası iki cümleden ibaret.
Değişiklik yaptığımız bölüm birinci cümleyle
ilgili. Bu nedenle, biraz önce ifade edilen
yüzde 30undan
fazlasını geçemez. de mevcut hükümde, Yasada yer alan bir hüküm,
dolayısıyla bugüne kadar uygulamada da bir yanlış
anlaşılmaya yok açmamış görünüyor. Ancak biz de tekrar,
bunun nasıl anlaşıldığını bir kez daha bizim
açımızdan tutanaklara geçirtmek istiyoruz. Yani ilk keşif
bedeli, DSİnin bu enerji yatırımlarıyla ilgili olarak ilk
keşif bedeli esas alınacak, o bedel Su Kullanım
Anlaşmasının yapıldığı tarihe kadar TEFE ve
ÜFE endekslerine göre eskale edilecek ve yeni bir bedel bulunacak.
Dolayısıyla, eskale edilmiş bedel üzerinden yapılan bu su
anlaşmaları çerçevesinde vatandaşlardan yüzde 30dan daha fazla
bir katılım bedeli almamamız gerektiği şeklinde anlıyoruz.
Bu anladığımızı da bu şekilde ifade etmek
istiyorum.
Hükûmet grubu da bizim önergemizi gördükten sonra önergemizle
aynı mahiyette bir önerge hazırladılar. Burada aramızdaki
fark: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü adını bizim
açık olarak yazmamız, Hükûmet grubunun ise kısaltma olarak
DSİ şeklinde yazması şeklinde bir farklılık
var. Bu farklılık da
Tasarıdaki önceki maddelere
baktığımızda, tamamında Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğünün adının açılmış hâliyle yer aldığını
görüyoruz. Ancak bu 5346 sayılı yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla ilgili Kanunun Tanımlar maddesine
baktığımızda DSİnin Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünü anlattığı yönünde bir tanım olduğu
için, bu şekilde kısaltılmış bir hâlde de metinde yer
alabileceği düşüncesindeyiz. Özetle önergeler aynı mahiyettedir.
Takdirlerinize sunulacaktır.
Biraz önce görüşülen 131inci maddenin ekindeki geçici madde
2de bir yönetmelik çıkarılması öngörülüyor. Burada kuyu,
galeri, tünel ve benzerlerinden çekilecek yer altı suyu
miktarının tespitini sağlayacak ölçüm sisteminin
kurulmasıyla ilgili bir yönetmelik düzenlenmesi öngörülüyordu ve maddede
üç aylık süre verilmişti. Biz, bu bir önceki maddeyi de dikkate
alarak, bugüne kadarki uygulamaların yaygınlığını
da göz önünde bulundurarak, bu üç aylık sürenin yetmeyebileceğini,
seçim nedeniyle de birtakım sıkıntılar
yaşanabileceğini ve altı aylık olması gerektiğini
söyledik ve bu yönde bir önerge verdik ancak önergemizle ilgili olarak yoklama
talep etmiş olmamız
Bu, özüne katılmış olmakla
birlikte önergemize iktidar grubu katılmadı. Dolayısıyla,
bunu sizlerin ve milletimizin dikkatlerine sunmak istedim.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 132 nci maddesiyle değiştirilen
10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunun geçici 4 üncü maddesinin geçici
ikinci fıkrasının ilk cümlesindeki değişiklik Plan ve
Bütçe Komisyonunda (a) ve (b) harfli bendleriyle kabul edilmiş olup,
cümlenin devamında da (b) bendine atıflı düzenleme yer
almıştır. Ancak, Genel Kurul'da görüşülmekte olan metinde
ise (a) ve (b) harfleri yer almamış olup, cümlenin devamındaki
(b) bendine yapılan atıf bendi belli olmamaktadır.
Önerge ile; Komisyondan Genel Kurula gönderilme safhasında
oluşan basım hatasının düzeltilmesi
sağlanmaktadır.
Ayrıca (a) ve (b) bendlerindeki ilk keşif bedelinin
TEFE/ÜFE ile artırılmış olan tutara % 30 ilave ile birlikte
ulaşılan bedeli aşamayacağı hususuna açıklık
getirilmiştir.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkanım, o
anlamı vermiyor yalnız metin.
BAŞKAN - Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) O anlamı vermiyor metin.
BAŞKAN - Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saat 20.00de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.29
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.07
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
606 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
133üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
133. maddesi ile değiştirilmek istenen 13/12/1983 tarihli ve 178
sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (j) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
j) Bakanlık hizmet binalarının
yapımını programlamak, satın alma işlemlerini yürütmek
ve İmar planı ve mimari projeye uygun olarak bunların
onarımlarını yapmak,
M. Nezir
Karabaş Nuri
Yaman Sırrı
Sakık |
Bitlis Muş Muş |
Hasip
Kaplan Fatma
Kurtulan |
Şırnak Van |
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu
önergeleri birlikte okutup işleme alacağım. Önerge sahiplerinin
istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 133 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ramazan Kerim
Özkan |
İstanbul İzmir Burdur |
Abdullah
Özer Tayfur
Süner Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Bursa Antalya Malatya |
Diğer önergenin imza sahipleri:
Emin Haluk
Ayhan Erkan Akçay Doç. Dr. Mehmet Günal |
Denizli Manisa Antalya |
Mustafa
Kalaycı Ahmet
Bukan Metin
Ergun |
Konya Çankırı Muğla |
Mehmet
Şandır Metin
Çobanoğlu |
Mersin Kırşehir |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Süner, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TAYFUR SÜNER (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; torba yasasının 133üncü maddesi üzerine vermiş
olduğumuz önerge konusunda söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
133üncü maddenin yasadan çıkarılmasını talep
ediyoruz ama ondan önce birtakım söyleyeceğim sözler var.
Konyaaltında, akaryakıt tankının üzerinde,
gaz sıkışmasından dolayı 2 vatandaşımız
hayatını kaybetti. Onlara Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı diliyorum. Aynı konuda, 2009 senesinde
de yine gaz sıkışmasından dolayı 4 kişi
hayatını kaybetmişti. Maalesef, akaryakıt tanklarıyla,
yer üstü akaryakıt tanklarıyla ilgili, Türkiye'nin genelinde,
halkın sağlığını düşünen politikaları
üretemiyoruz.
On beş-yirmi gün önce bir basın açıklamam
vardı. Bu da yine akaryakıt tanklarıyla ilgiliydi. Ayamama
Deresinin kenarında, havaalanının dibinde yedi tane 5 bin
tonluk tanklardan oluşan bir akaryakıt silsilesini oraya
yerleştirdiniz, tam Ayamama Deresinin kenarı. Ayamama Deresinde ve
İkitellide doğan sel felaketinden dolayı 31 kişi
hayatını kaybedince Sayın Başbakan demişti ki:
Artık İkitellide, Ayamama Deresinin kenarında insanlar
ölmeyecek. Orada yapılaşmaya müsaade etmeyeceğiz. Ama
bakıyorum, Konyaaltında, Antalyada akaryakıt tanklarını
koyacağımız yeri tespit edemediğimiz gibi, maalesef
havaalanının kenarında da vatandaşlarımızı
düşünecek, hayatını tehlikeye sokacak yerlerin konumunu tayin
etmekte güçlük çekiyoruz. Yapılaşma bir tarafa, akaryakıt
tanklarını oraya yerleştirdiniz ve yapılaşma hâlâ
devam ediyor, Mevcutları da yıkacağız. dediği hâlde
Sayın Başbakan, hâlâ gereği yerine getirilmedi.
Aynı Ayamama Deresinin kenarında bir tabela gördüm bir
ay önce, kadın sığınma evi. Ya Allah aşkına,
kadınları koruyacaksanız
Anayasa oylamasında, Türkiye'nin
her tarafında Kadınlara ayrıcalık
tanıyacağız, kadınları koruyacağız. diye
bas bas bağırdınız, hakikaten kadınları
koruyorsunuz! Ayamama Deresinin kenarına, farelerin, sivrisineklerin,
karasineklerin uçuştuğu, insanın bile geçmeyi arzu etmediği
bir yere kadın sığınma evi yapıyorsunuz.
İnşallah torba yasasında söz verdikleriniz de
yerine getirilir ama ben zannetmiyorum. Sabahleyin tv8i açtığım
zaman AKP Grup Başkan Vekili Artık torba yasasında kıdem
tazminatıyla ilgili bir sorun yaşamayacağız. dedi. Demek
ki yaşayacağız. Kıdem tazminatının bir
kısmını devlet ödeyecek, bir kısmını da
işveren ödeyecek diyor. Şimdiye kadar verilen sözlerin hiçbiri
tutulmadığına göre, demek ki kıdem tazminatıyla ilgili
işçilere yönelik bir tedbir alınacağını zannetmiyorum.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Devlet ödeyecekse İşsizlik
Sigortası Fonuna ödeteceklerdir.
TAYFUR SÜNER (Devamla) Tabii ki, yani işverene yönelik
alacaklar ama işçinin hakkını alıp almayacağı
belli değil.
Şimdi bu madde niçin yasadan çıkarılsın
diyoruz, 133üncü madde. Daha önce Maliye Bakanlığının
yapmış olduğu hükûmet konağı, akaryakıt
giderleri, kiralama, kamu kurum ve kuruluşlarının yurt
dışı ve yurt içindeki kiralama olayları
Efendim, Maliye
Bakanlığı yapmasın, İçişleri
Bakanlığı yapsın
Şimdi ben düşünmeye
başladım bu madde önüme gelince. Acaba, İçişleri
Bakanlığının, bu kanun çıkmadan önce, akaryakıt
giderleriyle ilgili, kiralamayla ilgili ve binaların yapımıyla
ilgili usulsüz birtakım işlemleri var da onu yasal hâle mi getiriyoruz
diye bir düşünceye sahip oldum. Çünkü bu yasayla artık
Bayındırlık Bakanlığının işi yok,
Hazine ve Millî Emlak Genel Müdürlüğü de devre dışı
bırakılıyor, onun da işi yok. Demek ki bir art niyet var.
Önergemize destek vermenizi rica ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı
BAŞKAN Konuşmaktan vaz mı geçtiniz Haluk Bey?
Diğer önerge sahipleri konuşmuyor.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı metninde yer alan metnin hangi ihtiyaçtan
doğduğu anlaşılamamıştır. Mevcut yasal
prosedürdeki aksamaların ne olduğu
anlaşılamamıştır. Bakanlık hizmet
binalarının yapımının programlanmasından sadece
Maliye Bakanlığının mı binaları olduğunun da
açıklanması gerekir.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.16
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.23
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
133üncü maddesi üzerinde verilen aynı mahiyetteki iki önergenin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Önergeleri kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
133. maddesi ile değiştirilmek istenen 13/12/1983 tarihli ve 178
sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (j) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
j) Bakanlık hizmet binalarının
yapımını programlamak, satın alma işlemlerini yürütmek
ve İmar planı ve mimari projeye uygun olarak bunların
onarımlarını yapmak,
Nuri
Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 133üncü maddesiyle ilgili verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu
nedenle hepinizi en içten duygularla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, tabii, bir yasal çalışma
kendi süreci içinde ve normal bir çalışma temposuyla yürütülmezse,
biraz önce 132nci maddesinde yaptığımız düzeltmede
görüldüğü gibi, bir sürü yanlışlıklarla da karşı
karşıya kalırız. Hani halk arasında çok güzel bir
deyim vardır: Şaşkın ördek göle tersten
dalarmış. Bugün bu maddeyi görüşürken gördük ki artık bu
çalışmalarda gerekçelere dayalı olarak yasal eksiklikleri ve
yasal birtakım yetmezlikleri dolduruyoruz. Bunlar aslında, böyle,
yüce Meclisin aceleye getirmeden komisyonlarından geçirerek
yapacağı düzenlemelerde rastlanılacak durumlar değil ama
buna rağmen, AKPnin mutlak çoğunluğuna dayalı olan
yönetimi, aldığı talimat doğrultusunda, bütün bundan önceki
değişikliklerle ilgili verdiğimiz önergelerde olduğu gibi
bu verdiğimiz önergeleri de yine oy çokluğuyla reddedecek ama ben
yine de dilimin döndüğü kadar, belki arkadaşlarımız bu
sohbetlerinde zaman ayırırlarsa, değineceğim önemli bir konuyu
da dile getirmek istiyorum.
Bu yasal düzenlemeyle bizim önergemizin
değişikliğinin temel amacı
Maliye Bakanlığı
Millî Emlak Genel Müdürlüğünün görevleri arasında zaten 83ten beri
bulunan bu yasal düzenleme, bir sonraki maddesinde -134üncü maddesinde-
hükûmet konaklarının İçişleri
Bakanlığının programı ve yönetimi dâhilinde
yürütülmesinden kaynaklı olarak tekrar düzenlenme ihtiyacı duyuyor
ancak bakanlıkların bu konudaki hizmet binalarının
yapımı, bunların programlanması, satın alma
işlemleri, yürütme ve imar planları ve mimari planlar çerçevesinde
yapılmasını istememizin nedeni şudur: Bugün Anadolunun çok
sayıdaki yerlerinde hepiniz gibi ben de kamuya ait, bakanlıklara ait
binaları gezdim, gördüm ve bunların büyük bir çoğunluğunda
ne kadar mimari ve estetik zevksizliklerin olduğunu, o binaların hem
bulundukları yerlerin coğrafi ve iklim koşullarına hem de o
coğrafi ve çevresindeki binalarla ne kadar uyumsuz, ne kadar uygunsuz
düştüğünü hep beraber gördük.
Şimdi, bu nedenle bu değişiklik önerimizle diyoruz
ki: Lütfen bu kadar zevksiz binalar yapmayın. Bakın, diğer
yabancı ülkelerde biz kamuya ait, devlete ait binalara
baktığımız zaman belki sizler de benim gibi saatlerce bu
binaların mimari ve estetik güzelliklerini seyrediyorsunuz ve bizdeki
binalarla hemen karşılaştırma gibi bir durumla
karşılaşıyorsunuz. Yalnız Maliye
Bakanlığı bu yetkisini kullanarak, öyle sanıyorum,
süregelen bir TOKİ furyası içinde çok sayıda kamu hizmetlerine
ait binaları yine TOKİye yaptıracak gibi görünüyor. Zaten Anadolunun
neresine giderseniz gidin TOKİnin konutlarla ilgili
yaptığı binaları ve o bazılarına göre rant
getiren ve şehrin önemli birtakım yerlerinde belli gelir düzeyindeki
insanlara yapılan o villaların dışındaki
binaların şekilsizliğini, fiziki yetmezliğini,
bunların yapımındaki eksikliklerini, altyapı
yetmezliklerini her gün gazetelerde ve o törenlerde
dağıttığınız binalardaki insanların
haykırışlarında görüyoruz. Biz şimdi bu önergemizi
bakanlık hizmet binalarının bundan sonra en azından imar
planlarını her ne kadar TOKİye verirseniz, o yetkilerini
kullanacaksa da yapılacak olan diğer birtakım şeylerin hem
imar planlarına hem de mimari projelere uygun yapılmasını
amaçladığımız için verdik.
Ben bundan sonraki maddeyle ilgili olarak da hükûmet konaklarımızın
içinde bulunduğu konuya değineceğimiz için burada bu konuyu
bitiriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
134üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
134. maddesi ile değiştirilmek istenen 14/2/1985 tarihli ve 3152
sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına
(b) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (c) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
c) Hükûmet konaklarının yapımını
programlamak, satın alma ile kiralanması işlemlerini yürütmek ve
bunların imar planı ve mimari projeye uygun olarak
onarımlarını yapmak,
M. Nezir
Karabaş Nuri
Yaman Sırrı
Sakık |
Bitlis Muş Muş |
Fatma
Kurtulan Hasip
Kaplan |
Van Şırnak |
BAŞKAN Şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir; okutup, beraber işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 134 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R. Kerim
Özkan Abdullah
Özer Şahin
Mengü |
Burdur Bursa Manisa |
Diğer önergenin imza sahipleri:
Emin Haluk
Ayhan Doç.Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Mengü, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 3152 sayılı İçişleri
Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun
23üncü maddesinin birinci fıkrasına (b) bendinden sonra gelmek üzere
(c) bendi eklenmek isteniyor. Bu Hükûmet konaklarının
yapımını programlamak, satın alma ve kiralanması
işlemlerini yürütmek ve bunların onarımlarını yapmak
şeklinde bir madde. Bu duyan gelmiş denebilecek olan tasarıda
gerekçesi yok.
Niye böyle bir işlem yapılıyor? Bunu anlamak mümkün
değil. Efendim, Bütçe Plana gidecekmişiz, Bütçe Planda öneriyi veren
arkadaşların gerekçesine bakacakmışız, çok enteresan
bir kanun tekniği. Yani bir gerekçesi olmayan bir kanunu burada hep beraber
tartışıyoruz. Gerekçesinin olmamasının sebebi bir
mantığının da olmamasından kaynaklanıyor çünkü
aynı işi 178 sayılı Maliye Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Maliye
Bakanlığının Millî Emlak Genel Müdürlüğüne verilen
görevler var. Millî Emlak Genel Müdürlüğü bugüne kadar bunları hep
yapagelmiş. Bugüne kadar Millî Emlak Genel Müdürlüğünün
yaptığı işlemlerden ötürü de herhangi bir şikâyet de
yok ve çok ihtisaslaşmış bir genel müdürlük. Maliye
Bakanlığı, hakikaten, her şeye rağmen bu ülkenin, çok
ciddi, ağırlıklı bakanlıklarından biridir. Biz
onları zaman zaman eleştiririz, özellikle maliyecilerin tutumundan
ötürü ama hakikaten ağırlığı olan bir teşkilattır
ve onların davranışlarında da bugüne kadar hiç öyle, bu
konuyla ilgili nedir sorunun gerekçesi anlayamadık ama benim bildiğim
kadarıyla, burada hepimizin bildiği gibi aslında bu
onarımlar, bakımlar, hepimiz biliyoruz ki bunlar, kaymakamlık,
valilik, elindeki diğer fonlardan bu işleri yaparlar. Bu işleri
bu fonlardan yaptıkları için bugüne kadar bir anlamda kanunsuz
yapılmış işlemlerine hukuki bir kılıf
hazırlamak mahiyetinde gözüküyor. Çünkü bakıyorum Maliye
Bakanlığının yasasına: Hazinenin özel mülkiyetinde ve
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz malların yönetimine
ilişkin hizmetleri, gerektiğinde diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile işbirliği yaparak yürütmek, Hazinenin özel
mülkiyetindeki taşınmazların satışı,
kiralanması, trampası ve üzerinde sınırlı aynî hak
tesisi, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin kiralanması ve
bu yerler için gerekli görülen hallerde kullanma izni verilmesi
işlemlerini yapmak
ve sayıyor birçok maddeyi. Şimdi, bütün bu
kadar teknik işi rahatlıkla yapabilen bir teşkilattan bir anda
gelip neyi alıyorsunuz? Hükûmet konaklarının
yapımını programlamak, satın alma ve kiralanması
işlemlerini yürütmek. Bir şeyi saklıyoruz arkadaşlar.
Gerekçeye de yazmadığımıza göre bir şey var. Şunu
açıkça söyleyeyim: Biz bunu bu gayeyle yapıyoruz
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Yapılan işi temizliyor.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla)
bugüne kadar şöyle
şöyle bir hukuksuzluklar oldu, kanunsuzluklar oldu, bunu örtmeye
çalışıyoruz, bunu hep beraber düzeltelim. denebilir ama böyle
bir kanun
Siz bir şey mi söylediniz Sayın Başkan?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) MHP sırasındaki arkadaşlar söyledi.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Beni gördü o. Beş dakika
önceydi.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) Olabilir.
Nedir gerekçe? Gerekçeyi bilmiyorum. Hakikaten bilenleriniz varsa
Bakın, iktidar sıralarında bir sürü milletvekili
arkadaşım oturuyor. Ne olur, bunun gerekçesini bilen birisi varsa bir
izah etsin. Bu, bir, izaha muhtaç bir şey. Neyi saklıyoruz
arkadaşlar? Bir şeyin saklandığı açık. Gerekçesi
olmayan kanun maddesi olmaz. Hiçbir mantığı olmayan, Millî Emlak
gibi çok ihtisaslaşmış bir Genel Müdürlükten bir şeyi
alıyorsun; kaymakamlığa, valiliğe veriyorsun. Niye? Millî
Emlak bugüne kadar Türkiyedeki devletin ihtiyacı olan gayrimenkulleri
kiralarken yanlış mı yapıyordu? Yoo...
Bir şey var, saklanan bir şey var, bunu öğrenmek
istiyoruz. Bunu öğrenmek istemek de bizim milletvekili olarak
hakkımız. Biz, burada görev yapıyoruz, hepiniz görev
yapıyorsunuz. Bunu, sizin de bilmek hakkınız. Buradaki
arkadaşların birçoğunun bunun gerekçesini bilmediğini
biliyorum, yok çünkü gerekçesi. Hepiniz gerekçeye bakıyorsunuz. Acaba ben
mi yanılıyorum, gerekçeyi ben mi bulamadım? dedim. Olabilir,
kabiliyetimiz müsait değildir, gerekçeyi bulamayabiliriz. Gerekçe yok.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Gerekçeye gerek yok!
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) Gerekçeye gerek yok. diyor
arkadaşım. Doğru çünkü yapılmak istenen eğer
başka bir şey varsa, saklanmak istenen bir şey varsa o zaman gerekçeye lüzum olmaz, hatta gerekçe
yazılmaz. Hukuksuzluğu itiraf edecek hâliniz yok. O zaman sükûtla
geçersiniz, bütün bu işler yürür.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Diğer önerge sahiplerinden Sayın Emin Haluk Ayhan,
Denizli Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Denizlide belediye
konağı var mı?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 134üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz bu önergeyle. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyoruz.
Gerekçemiz, tasarı metninde yer alan metnin hangi ihtiyaçtan
doğduğunun bilinmemesi. Hükûmet öneriyi getiriyor veya
milletvekilleri getiriyor; sebebi, sonucu belli değil. İçişleri
Bakanlığının önünde koca bir terör hadisesi var.
İçişleri Bakanlığının en önemli önceliği bu
mu? Maliye Bakanlığının hiç beceremediği husus bu mu?
Değil. Sizin verdiğiniz 60 lira emeklilere söz hâlâ bu yüzden
bekliyor. Onun için kanun tasarısı verdik öncelikli olarak, onu da
yapmadınız. Şu anda Türkiye Cumhuriyetinin en önemli meselesi
hükûmet konağının kimin tarafından
yapılacağı mı? Yüz binlerce emekli bekliyor. Onların
işlerini geciktiriyorsunuz.
Bakın, Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
madde bir önceki düzenlemeyle ilgili bir madde. Bir tarafta birini
alıyorsunuz, diğer tarafta diğerine veriyorsunuz.
Hükûmet konaklarının yapımını
programlamak. Hükûmet konağı ne olacak? Bunun demokratik bir
şekilde yapılması hâlinde bile Hükûmet tarafları bu
işe uymuyor. Denizli bunun en güzel örneği. Ne yaptık?
Demokratik bir sempozyum yapılmış. Hükûmet konağının
nereye yapılacağı söylenmiş. Herkes toplanmış.
Bunun sonucunda bir yarışma açılmış. Bir önceki
maddede yetişip konuşabilseydim biraz daha uzatacaktım ama
şimdi uzatamıyorum. 2009 Haziran tarihinde Denizli Valiliği
imzaya koyuyor bir protokol, yarışma açıyor, açılan
yarışma tüm Türkiyede ilgiyle karşılanıyor, yüksek
bir katılım var. Konusunda değerli uzmanlar geliyor
katılıyor. Mimar Yavuz Selim Sepinin projesi birinci seçiliyor.
Yarışma sonuçlanıyor. Projenin aynen uygulanacağına
dair yetkililer açıklama yapıyor. Atılan imzalara rağmen
Haziran 2010da projede hiç yıkılmaması gereken Kız Meslek
Lisesi binası yıkılıyor.
Şimdi, burada ne var? Arada birtakım problemler oluyor.
Bu aşamada Mimarlar Odası yetkilileriyle Denizli Valisi görüşme
yapıyor. Binanın yıkımının söz konusu
olmadığını söylüyor. Sadece toplantı salonu olan
kısım yıkılarak yolun genişletileceği, ana binada
tamirat yapılacağı, bakım
çalışmalarının yapıldığı ifade
ediliyor, yıkım ve moloz atım işlemleri ise bir belediye
tarafından üstleniliyor.
Şimdi, bütün bunlara bakıyoruz. Bunun belediyeye devrinden
sonra öteden beri binanın yıkımını savunan yetkililer
tavır sebebiyle şüphe uyandırmış, Valinin
açıklamalarına rağmen yapı 19 Haziran 2010 günü tamamen
yıkılmış. Bu süreçte, hukuki süreçler, odaların ve
koruma kurulunun yıkan ve yıktıranlar hakkında suç
duyurularıyla sürüyor. Ancak devlet kurumları-meslek odaları
arasında ciddi bir güven problemi oluşmuş. Devlet kurumları
atılan imza ve verilen sözlere, resmî ve ulusal ölçekli yarışma
sonuçlarına aykırı bir işlem yürütüyor, tamir olunmaz bir
yara açıyor. Hadise kurumlar arasında sadece bu konuda değil,
başka alanlara da kayıyor. İçişleri
Bakanlığıyla Maliye ve Bayındırlık
Bakanlığı birlikte birer müfettiş göndersinler. Literatüre
geçecek bir
(x) bu. Anlaşsınlar, bu bakanlıkların
arşivlerine girsin. Girerken de bundan sonra herkes ne
yapılacağını, neyi düzenleyeceğini ona göre
yapsın.
(x) Bu bölümde Hatip
tarafından Türkçe olmayan bir dille birtakım kelimeler ifade edildi.
Gerçekten, konuşmamın başında söylediğim bir
şey var: Terör bir tarafta duruyor, memleketin problemleri bir tarafta
duruyor. Emeklilere söz verdiğiniz 60 lira sözü sırf bunlar yüzünden
duruyor. Temmuzda söz verdiğiniz hadise hâlen duruyor, yavaş
yavaş ilerletiyorsunuz seçime yakın çıksın diye. Nedir o?
Verginin yeniden yapılandırılması, sosyal güvenlikle ilgili
hadiselerin yeniden yapılandırılması. Her şeyi ne
yapıyorsunuz? Darmadağın ediyorsunuz, olmayacak işleri
bunun içine koyuyorsunuz. Bunun ne anlamı var? Bu tasarıda yeri mi
yurdu mu
İçişleri Bakanlığı büyükşehir sözü
verdi. Sayın Başbakan 2014e attı. Yani bunun neresi güvenilir
bir söz? Yaptığınız işin bir evini evceri var mı?
Saygılar sunuyorum Sayın Başkanım,
teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeleri oylarınıza
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, kısa bir açıklama yapmama izin verir misiniz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Niye? Böyle bir usul var mı?
Yani önerge yok, bir şey yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Manisa Milletvekili Şahin Mengünün, 133 ve 134üncü
maddelerin gerekçelerinin yazılmamasında bir şeylerin
saklandığı şeklindeki ifadesine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım,
biraz önce konuşan bir arkadaşımız bu maddelerle ilgili
gerekçenin olmadığını ifade etti, 133üncü madde ve
134üncü maddeyle ilgili. Herhâlde biraz tasarının kapsamlı
olmasından kaynaklanan bir durum.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın)
Dağınık, dağınık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 133üncü madde, tasarıda
95inci madde olarak yer bulmuş. Onunla ilgili bir de 96ncı madde
var. Şu anda konuştuğumuz 134üncü madde de tasarının
96ncı maddesiyle ilgili. Her ikisinin de gerekçesi olduğunu ifade
etmek istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Bunu söyleyen benim Sayın
Başkan. Cevap hakkım doğdu müsaade ederseniz.
BAŞKAN Aman efendim
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Benim söylediğime cevap
veriyor. Sataşma var.
BAŞKAN Evet buyurun. Otuz saniyede bir açıklama
yaptı, bir dakika da size vereyim, açıklayın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçesinde
olmadığını söyledi.
BAŞKAN Açıklasın bakalım, ne diyecek,
Sayın Elitaş.
Buyurun efendim.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Bunun 54 ve 55inci
sayfalarına bakarsanız Anayasa Mahkemesine uyduk. diyor. Bu gerekçe
mi? Buradaki arkadaşlarımın hangisi Anayasaya
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) Bir dakika müsaade buyur. Sen
konuşurken ben müdahale etmedim Sayın Elitaş.
Gerekçe bu: Anayasa Mahkemesinin kararına uyduk. Hangi
arkadaşım biliyor hangi Anayasa Mahkemesi kararı olduğunu?
Bu gerekçe mi? Böyle bir gerekçe mi var dünyada?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe yokla gerekçe
farklı. Şimdi siz önergenizdeki gerekçeye bakabilirsiniz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400,
2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591,
2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740,
2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806,
2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum. Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
134. maddesi ile değiştirilmek istenen 14/2/1985 tarihli ve 3152
sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına
(b) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (c) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
c) Hükûmet konaklarının yapımını
programlamak, satın alma ile kiralanması işlemlerini yürütmek ve
bunların imar planı ve mimari projeye uygun olarak
onarımlarını yapmak,
Nuri
Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 134üncü maddesiyle ilgili verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu kürsüden bir sürü yapılan konuşmalarda değerli
hatiplerin hepsi tuğla şeklindeki yasanın, torba yasanın
gerekli nitelendirmelerini yaptılar. Ben yasanın maddelerinin
tamamını şöyle bir hesapladım, iki yüz yirmi dört maddesi
var. Bu iki yüz yirmi dört maddenin yaklaşık iki yüz maddesi bu
düzenlemelerde beklenen ihtiyacı karşılamadığı ve
kamuoyunun da karşı çıktığı bir sürü maddeyi
içeriyor. Ancak yaklaşık yirmi iki-yirmi üç maddeden ibaret olan,
dişe dokunur maddelerden biri de -bana göre- yapılan bu değişiklik
maddesi.
Bu değişiklikle, hükûmet konaklarının, bundan
önce, yıllardan beri Maliye Bakanlığı tarafından
yürütülmesinde, inşallah, öngörülen eksiklikleri giderecek şekilde,
doğrudan doğruya hizmetin sahibi olan İçişleri
Bakanlığı tarafından tam ve isabetli olarak yerine
getirileceğini umuyorum. Nedeni, Anadolunun hemen hemen her
köşesindeki hükûmet konaklarında çeşitli görevlerde bulunan ve
inceleyen bir kişi olarak, proje yarışmasıyla da
kazanılan bir sürü binanın ne kadar çapraşık ne kadar
ihtiyaçtan uzak olduğunu gören bir kişiyim. Yine bir sürü ilçede
yapılan hükûmet konaklarının ne kadar anlamsız, ne kadar
ihtiyacın çok çok üzerinde olduğunu da gördüm.
Ben, sayın Kütahya milletvekillerinin ve sayın Zonguldak
milletvekillerinin, bir an için bu iki ilimizdeki hükûmet konaklarını
gözlerinin önüne getirmesini rica ediyorum. Bu hükûmet konaklarında,
yaklaşık her ikisinde de uzun süre görev yapan bir kişiyim ve
üzülerek belirtiyorum, bu iki hükûmet konağı da yarışmayla,
birincilikle, proje yarışmasıyla yapılan binalar.
İnanının ki hiçbir şekilde ne hizmetin ne görev yapan
kişilerin çalışma ortamı ve ne de oranın jeolojik ve
jeoteknik şartlarına uygun olarak yapılmış, izbe bir sürü
koridorlardan, bodrumlardan ve ihtiyacın üzerinde bırakılan
boş alanlardan ibaret. Demek ki Maliye Bakanlığı döneminde,
bu projelerin, işte birtakım kişilere -proje
yarışması yaptırarak- birtakım ödüller, birtakım
paralar verilirken, hizmete ve bu konudaki gereklere uygun olarak
yapılmadığı anlaşılıyor. Umuyorum ve
diliyorum ki bundan sonra, örneğin, Erzincanın Otlukbeli ilçesindeki
hükûmet konağı gibi bütün Otlukbelini içine alsa dahi boş
kalacak bölümlerinin olmadığı ve ihtiyaca cevap verecek
birtakım hükûmet konaklarının yapılması
sağlanır.
Ben öyle umuyorum ki -bu değişikliğin amacı-
hizmetin temel uygulayıcısı olan İçişleri
Bakanlığı, hizmet gereklerine uygun bu binaların
yapılmasını sağlamak amacıyla, Maliye
Bakanlığı buna müdahale etmeden, kendi inisiyatifiyle böyle bir
düzenleme yapmıştır. İşte o iki yüz yirmi dört madde
içinde dişe dokunur maddelerden biri olarak da ben bunu görüyorum.
Yine, bu hükûmet konaklarının İçişleri
Bakanlığına verilmesinin isabetli bir yanı da Millî Emlak
Genel Müdürlüğü kanalıyla gelen ödenekler, yıllarca bu
binaların onarımı ve diğer ihtiyaçlarının
giderilmesi için yazışmalara rağmen gelemiyordu. Ancak,
İçişleri Bakanlığı, öyle sanıyorum ki valilerin
ve kaymakamların çeşitli olanaklarını da kullanarak belki
ufak tefek ihtiyaçları bu şekilde kendi yaptığı binada
yapacak. Ancak o yarışmayla kazanılan hükûmet
konaklarındaki tadilatlarla ilgili imar planı ve kendi
planlarına uygun olarak müelliflerine de bir ödeme yapmak koşuluyla,
o ucube denen birtakım binalarda da düzenlemeler
yapacağını umuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
135inci madde üzerinde üç adet önerge vardır. Kâtip Üye
arkadaşımızın sonradan okuyacağı iki önerge
aynı mahiyette olduğu için onları birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
135. maddesi ile değiştirilmek istenen 8/6/1994 tarihli ve 3996
sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması
Hakkında Kanunun 4 üncü maddesine eklenen fıkranın son
cümlesinden veya yabancı şirket ibaresinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Nezir
Karabaş Fatma
Kurtulan Hasip
Kaplan |
Bitlis Van Şırnak |
M.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık |
Muş Muş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 135 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek |
İzmir Malatya İstanbul |
Hüseyin
Ünsal Bülent
Baratalı Tekin
Bingöl |
Amasya İzmir Ankara |
Diğer önergenin imza sahipleri:
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Erkan Akçay |
Denizli Antalya Manisa |
Mustafa
Kalaycı Metin
Ergun Mehmet
Şandır |
Konya Muğla Mersin |
Ahmet
Bukan Metin
Çobanoğlu |
Çankırı Kırşehir |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ünsal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
yasanın 135inci maddesi üzerinde verilen önergeyle ilgili
konuşuyorum.
Değerli arkadaşlarım, 670 sayfa, sıra
sayısı verilmiş bir kâğıt var elimizde. Kanun
görüşüyoruz.
Ben de Sayın Elitaş için bir şey söyleyeyim:
Uygunsa 135inci maddenin de bir gerekçesini bulun bana. Ben o 676
sayfanın içerisinde bu gerekçeyi bulamadım ama bu gerekçeyi
araştırmak için AKPli arkadaşlara sordum. Zamandan tasarruf
için böyle bir önerge verdiklerini söylediler. Böyle bir yasa olmaz. Dokuz tane
bölüm var, 676 sayfa, gramlarını arkadaşlarımız
söylediler. Burada olmayacak bir yasa görüşüyoruz. Şu anda belki bizi
milletvekilleri fazla dinlemiyor ama halkımız bunu dinliyor. Halk
yararına burada bir tane madde geçiremediniz ve burada Meclis meşgul
ediliyor.
Değerli arkadaşlarım, 135inci maddeyle ilgili
olarak yapılmak istenen değişiklik, Yüksek Planlama Kuruluna
müracaat edildikten sonra, bundan sonra yapılacak bütün işlemlerin
ilgili bakan veya bürokrat tarafından yönetilmesiyle ilgili kanuna bir
madde ekleniyor. Kanunun maddesini okuduğumuzda şunu görüyoruz: Madde
esasında Yüksek Planlama Kurulunu amir kılıyor, bunun da çok
mantıklı yanı var, çünkü Yüksek Planlama Kurulu Bakanlar
Kurulundan teşkil ediyor, ama bir klasiktir bu, AKP klasiğidir, yine
yap-işlet-devret modellerinde yüksek Planlama Kuruluna giren bakanlardan
dahi bir şeyler kaçırılması anlamında artık
YPKya uygulama projeleri gitmeyecek. Sebep: Zamandan tasarruf. Zamandan böyle
bir tasarruf olmaz, çünkü yap-işlet-devret projeleri basit projeler
değildir, çok boyutlu projelerdir. Bunun sosyal boyutu vardır,
ekonomik boyutu vardır ve yap-işlet-devret projelerinin uluslararası
boyutu vardır. Dolayısıyla, bu boyutları da göz ardı
ederek bu kanun maddesini ekleyerek YPKyı devre dışı
bırakmak, birtakım işleri bakanlardan, bürokratlardan
kaçırmak anlamına geliyor. Bu anlamda karşı
olduğumuzu, o yüzden de bu önergeyi verdiğimizi sizlere belirtmek
istiyorum, çünkü önümüzdeki dönemde yap-işlet-devret modeliyle muhtemelen
üçüncü köprü gelecek, Galataport Projesi gelecek, Haydarpaşa Garı
Projesi gelecek, Gebze-İzmir Otoyolu Projesi, daha doğrusu körfez
geçişi gelecek ve bu geçişler geldiğinde de yap-işlet-devret
projesi ihalesini alanlar artık Yüksek Planlama Kurulunda değil, o
uygulamayı yapan bürokratlarla muhatap olma durumuna gelecek.
Dolayısıyla, böyle büyük önemi olan projelerin Yüksek Planlama
Kurulunda tekrardan gözden geçirilmesi ve oradaki bakanların da dikkatini
çekmesinde fayda vardır, çünkü yine AKP İktidarında YPK
içerisinde çekince koyduğu için Yüksek Planlama Kurulundan çekilen
bakanlarımız olmuştur, bu yap-işlet-devretlerde de
aynı şeyler söz konusu olacaktır diye düşünüyoruz.
Üçüncü köprüyle alakalı diyorum, üçüncü köprüyle alakalı
olarak yap-işlet-devrete getireceksiniz ama, çok önemli bir proje,
İstanbul hepimiz için, dünya için önemli. İstanbul için de bu önemli
olan proje hatlarında, şu anda, Poyrazköy-Garipçe hattında
artık arsalar kapatılmış, paravan şirketler
hazırlanmış, böyle önemli bir projede de
Karayollarının bir tespiti var: 17nci Bölge Müdürlüğü,
güzergâhın uzunluğu, uzun bağlantı yollarının
ihtiyacı, trafik yükünün azalmaması nedeniyle bu projenin verimli
olmadığını söylüyor. Dolayısıyla, işletmeyi
üstlenecek firmalara da bu geçiş ücretleri üzerinden devlet garantisi
verilecek mi verilmeyecek mi? İstanbul için, üçüncü köprü için en büyük
merakımız burada. İşte yap-işlet-devrette bunlar
kaçırılma noktasına geliyor. Hepimiz, bu konuda şüphe
uyandırdığı için bunun tekrar ve tekrar Yüksek Planlama
Kurulunda, yani o siyasilerin ortak olduğu kurulda bu sorumluluğun
tekrar ve tekrar üstlenilmesini talep ediyoruz.
Haydarpaşa Limanı ve çevresinde de yapılmak istenen
konular, zaten devri iktidarınızda hep torba yasalarla getirildi.
2004 yılında çıkardığınız yasayla ilk önce
Haydarpaşa Limanını Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarına verdiniz, 21/4/2005te 5335 sayılı Yasayla da
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına bu limanları satma
yetkisini verdiniz. Şimdi, bu torba yasayla da bu limanları
yap-işlet-devret modeliyle satma noktasına geliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) - Dolayısıyla,
yap-işlet-devret modeliyle yapılacak olan çalışmaların
YPK tarafından tekrar gözden geçirilmesini talep ediyor, önergemize destek
bekliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Diğer önerge sahipleri adına Antalya Milletvekili
Sayın Mehmet Günal.
Buyurun Mehmet Bey. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sizleri ve yüce Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu maddede YPKnın
yetkisi elinden alınarak ilgili bakanın onayıyla sonra bir daha
da karışmamak üzere kurum yetkilendiriliyor.
Bakın, arkadaşlarımız kanun maddesini aynen
şöyle yazmışlar: İkinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır. Yeni bir fıkra eklenmiş.
Bakıyorsunuz, kaldırılan bir şey yok, eski şeyde sadece
YPKya yetki verilir. deniliyormuş, şimdi sadece
kaldırılmış, yeni bir fıkra eklenmiş gibi yaparak
böylece yetkinin gizlenmesi söz konusu. Yüksek Planlama Kurulu önemli görevler
ifa ediyor. Bir tanesinde diyor ki: Ülkenin yurt içi ve yurt
dışı ekonomik hayatıyla ilgili konularda yüksek düzeyde
kararlar almak. Şimdi, bunu kaldırınca yüksek düzeyden alt
seviyelere doğru kararı indirmiş oluyoruz. Yani alçak düzeyde
kararlar artık alacağız, yüksek düzeyde kararlar
alamayacağız demektir.
Değerli arkadaşlar, bunların hepsi,
yap-işlet-devret böyle küçük projeler değil biliyorsunuz.
YPKnın içinde de hem DPTnin görüşü var.
Tabii, Sayın Bakanım gülüyor. Bir ara siz, DPTyi de
kapatmayı düşünmüştünüz Bize engel oluyor. Bizim
yatırımlara para vermiyor. Uzmanlar bizi engelliyor. Onlar da kim
oluyor? gibi. Ben bunu normal karşılıyorum.
Maliye baypas, ekonomi bakanlığı baypas, DPT
Müsteşarı, DPT Müsteşarlığı baypas. Bakın,
aynen ne diyorsunuz: Yetkili idarelerin
Bağlı yetkili idarelerin,
ekonominin falan değil. Diyelim ki Ulaştırma
Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı
veya Enerji Bakanlığı. Onun dışında ne DPTnin
haberi olacak, ne Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısının
haberi olacak, ne Maliye Bakanının haberi olacak. Böylece
bunların gelmesi gerekir
Peki neden? Neden? Ben yine sizden bir örnekle durumu
açıklayayım. Daha önce bu tip konular olmuştu. Hani
hatırlarsınız, ilk döneminizde Ekonomiden sorumlu Sayın
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şenerin
imzalamadığı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları
vardı kendisinin Bakanlığına ve sonra
milletvekilliğine mal olan.
Kısa bir şeyi oradan sizinle paylaşmak istiyorum
değerli arkadaşlar. Diyorlar ki bununla ilgili, özelleştirmedeki
sıkıntılarla ilgili söylüyor ve
imzalamadığını da söylüyor. Bir ÖYK kararı geliyor.
Öncelikle sayın sorumlu bakanın imzası olması gerekirken
Sayın Başbakanın imza atıp gönderdiğini söylüyor. O da
imzalamadım. diyor.
Sadece bununla mı ilgili? diyor. Hayır diyor. O
dosyaya imza atmadım; onu da Sayın Maliye Bakanına devrettiler.
Başka özelleştirmeyle ilgili
rahatsızlığınız neydi? Hayır
Galataportta da
imzala dedi imzalamadım. Avea ve Aycell birleşmesine itiraz ettim
ve Bu da benden geçmez. dedim. Onlar da kanun çıkardılar. diyor.
Şimdi, yine yaptığımız, belli
şeyleri baypas edebilmek üzere bir kanun tasarısını
çıkarmak ve böylece bir değişiklik ortaya koymak. Yani ne
oluyor? YPKdan geçse ne olur? Niye bunu değiştiriyorsunuz? Neden
kaçırıyorsunuz? Yani DPTden geçsin, ilgili bakanımız
baksın. Yani şimdi, sadece Sayın Eroğlu burada.
DSİnin bir şeyi var, sadece o imzalayınca geçecek. Diğer
arkadaşlarımız da Bakanlar Kurulunun üyesi, onlar da görsün. En
azından, ekonomiyle ilgili yapılacak yatırımlarla ilgili
koordinasyon sağlansın.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) İşler uzuyormuş!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bakın, değerli
arkadaşlarım, bu çok önemli bir şey. Neden? Neden bunu
yapıyoruz? Yani, işlerlik açısından mı? Diğer
arkadaşlarımız bunu anlamıyorlar mı? DPTdekiler
anlamıyor mu? Şimdiye kadar YPKya
Peki, sekiz yıldır
aklınız neredeydi? İşler iyi mi gidiyordu? Neden bu torbaya
bu kanun maddesi sokuldu, ben hâlâ anlayamıyorum.
Yine, geliyor ki arkadaşlarımız, aynı
şeyde
Neden öyle söylüyorum? Çünkü, Sayın Abdüllatif Şener, DPT
kendisine bağlı olduğu için, diyor ki:
Arkadaşlarımız bana getirdiler, bir hesap yapmışlar,
hem taksitlendirme anlamında hem de risk anlamında, projenin
gerçekleştirilmesi anlamında sıkıntı vardı.
Şimdi, bu tür mahzurları götürecek kimse kalmayacak. Bunun önüne
taş koyacak kimse de kalmayacak. Maalesef böyle bir düzenlemeyle
karşı karşıyayız.
Yine, o mülakatta Sayın Şener bir şey
söylemiş, yani gazetede çıkan haberin altında. Kendisine de
sormuşlar, doğrulamış. O günlerde, Sayın Şener,
Sürekli olarak İsra Suresinin 80inci Ayetini ben okuyup
tekrarladım. diyor, gazeteciler de onu yazmışlar.
Ben de size konuşmamın sonunda bununla veda etmek
istiyorum. Allahuteala 80inci Ayette şöyle buyuruyor: Rabbim,
girdiğim yere doğrulukla girmemi, çıktığım yerden
doğrulukla çıkmamı nasip et. Bana, tarafından destekleyici
bir kuvvet ver. diye dua ediyormuş. Ben hepimiz için Allahın bu
duayı kabul etmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter
sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Evet, önergeleri oylarınıza sunacağım, karar
yeter sayısını arayacağım.
Önergeleri kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik cihazla oylama yapacağım ve bir
dakikalık süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır, önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
135. maddesi ile değiştirilmek istenen 8/6/1994 tarihli ve 3996
sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması
Hakkında Kanunun 4 üncü maddesine eklenen fıkranın son
cümlesinden veya yabancı şirket ibaresinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Sakık, buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; ben de önergemiz üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinize saygılar ve sevgiler.
Yap-işlet-devret, ne dersek bizim burada bu yasaları
değiştirme ne şansımız var ne de böyle bir konsensüsümüz
var.
İkincisi, çok da fazla bir derdimiz de yok. Yani bu ülkenin
temel sorunlarıyla eğer bir Parlamento ilgilenmiyorsa burada büyük
bir yanlışlık var. Bakın, Türkiye'nin dört bir
tarafında
Ben yeni geliyorum, Bitlisin Mutki ilçesinden geliyorum, orada
insanlığa karşı suç işleniyor, iktidar partisi ve
muhalefet partisinden çıt yok, ses yok. Ve bir alçak çıkıp Ben
JİTEMi kurdum. diyor, Ben yüzlerce cinayet işledim. diyor, Ben o
cinayetleri işlerken bir de mezar taşı mı yapsaydım?
diyor ve kanal kanal dolaşıyor. Ve bir ülkede, bir alçak eğer
devlet adına burada cinayet işlediğini söylüyorsa ve elini
kolunu sallayarak dolaşıyorsa, burada iktidardan ve muhalefetten ses
çıkmıyorsa bu yasalar bizi çok ilgilendirmez. Ve bu adam
çıkıp Ben kurdum. diyor, Eğer ben görev başında
olmuş olsaydım Haburdan gelenler
O gün 20 bin insanı
öldürürdüm. diyor. İşte bunlar katil sürüsü, bunlar cinayet
işliyor. Ve biz bunların araştırılması için
sizleri göreve davet ediyoruz, sesiniz çıkmıyor. Ve biz feryat ettik,
Cumhuriyet Halk Partisi de birkaç kez bu konuda Meclis araştırma
önergeleri getirdi, yine sesiniz çıkmadı. Ama seçimler
yaklaştı, iki gün önce, 305 kezdir Galatasaray Lisesi önünde eylem
yapan anneleri Sayın Başbakan kabul ediyor ve diyor ki:
Acınızı anlıyorum ama bu Meclis araştırma
önergelerini kabul etmeye bizim tek başımıza gücümüz yetmez.
Ee, peki, yetmiyorsa buyurun, ana muhalefet partisi destek veriyor, biz destek
veriyoruz, siz veriyorsunuz; peki, diğer güç ne? Siz acaba bilinmeyen
güçlerden mi talimat alıyorsunuz? Şimdi, bu konuda çok açık, net
kamuoyunu bilgilendirmelisiniz. Anneler
feryat ediyor Ben otuz bir yıldır kapıma kilit vurmadım.
Bir gün geri dönebilir umudunu taşıyorum. Benim çocuklarım
kayıp, onun için sizi göreve davet ediyorum. diyor ama ne yazık ki
hâlen bu konuda Parlamento görev başında değil.
Sevgili arkadaşlar, kendi iktidarınızı, kendi
saadetinizi bizim sefaletimizde aramayın. Eğer sadece seçim için bu
işlere yaklaşıyorsanız bunun vebali çok
ağırdır, bunun vebali çok büyüktür. Onun için, bu yasalardan
daha çok önemli olan bu vicdan yasasını geçirmektir. Bu gece, ne
olur, gidin uyuyun ve başınıza yastığa
koyduğunuzda o 305 haftadır Galatasaray Lisesi önünde her cumartesi
günü bekleyen annelerin ruh hâlini düşünün, kendi annelerinizi
onların yerine koyun. Eğer böyle düşünebilirsek bu sorunu
çözebiliriz.
Adalet dolu bir dünya istiyoruz, merhamet dolu bir dünya
değil. Yani bunlara karşı bir merhamet duygusuyla
yaklaşmamalıyız. Adaletin ve hukukun, gerçekten,
normlarını uygulayarak bu sorunlarımızı çözebiliriz.
Burada hepimize görevler düşüyor, hepimize. Her seferinde söylüyoruz,
ortak vatanımızda bir arada yaşamak zorundaysak, mecbursak,
mahkûmsak, evet, adalet dolu bir dünya
Bu noktada Cumhuriyet Halk Partisine, Milliyetçi Hareket Partisine
ve başta Adalet ve Kalkınma Partisine önemli görevler düşüyor ve
sizden, bu konuda, kardeşlik adına, barış adına, bu
ülkenin geleceği adına birlik istiyoruz. Bu, ülkemizin üzerinden
eksik olmayan savaş bulutlarının bir an önce barış
meltemlerine dönüşmesi için bu konulara değinmeniz gerektiğini
ve bunlarla ilgili daha hassas olmanız gerektiğini düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
136ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
136. maddesi ile değiştirilmek istenen 3996 sayılı Kanunun
8 inci maddesine eklenen fıkranın aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Görevli şirketçe üretilen mal ve hizmetler için idare
tarafından hiçbir şekilde talep garantisi verilmez.
M. Nezir
Karabaş Nuri
Yaman Sırrı
Sakık |
Bitlis Muş Muş |
Fatma
Kurtulan Hasip
Kaplan |
Van Şırnak
|
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi Sayın
Özçelikin okuyacağı iki önerge aynı mahiyettedir, okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı nın 136 ncı maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk Mustafa
Özyürek Bülent
Baratalı |
İzmir İstanbul İzmir |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Hüseyin
Ünsal Tekin
Bingöl |
Malatya Amasya Ankara |
Tacidar
Seyhan |
Adana |
Diğer önergenin imza sahipleri:
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Tacidar
Seyhan konuşacak.
BAŞKAN Sayın Seyhan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde alım garantisiyle ilgili.
Değerli arkadaşlarım, her dönemde her hükûmetçe bu
alım garantisini yaşıyoruz ve olumsuzluklarını da
yaşıyoruz. Sadece şimdinin sorunu değil. 90lı
yıllarda Türkiye, çok yüksek al ya da öde kapsamında alım
garantileri verdi. Hatta, öyle elektrik santralleri kuruldu ki
yap-işlet-devret kapsamında, o kadar ciddi alım garantileri
verildi ki, Türkiyede bugün elektrik fiyatlarını yeterince
düşüremiyorsak, o günlerde verilen yüksek alım garantilerinin büyük
etkileri vardır.
İkinci büyük etki, bu Hükûmet döneminde de devam eden ve bir
türlü düşürülemeyen al ya da öde sözleşmeleri ve alım
garantileridir. Dikkatle bir göz atalım bunlara:
Değerli arkadaşlar, bakın, 2008 yılında
İrandan alamadığımız gazın parasını
ödemişiz, 705 milyon dolar, İrana. 2009 yılında
İrana alamadığımız gazın parasını ödemişiz,
650 milyon dolar. Yani 1 milyar 355 milyon dolar parayı götürdük biz
İrana ödedik al ya da öde kapsamında.
Bakın, biz bu gazı kullanamadık ama iyi
sözleşmeler yapmış bu ülke, yeterli arz talep dengesi
kuramadığı için iyi sözleşmeden doğan haklarını
da kullanmıyor.
Bakın, şu da Azerbaycanla yapılan sözleşmenin
onaylı aslı. Diyor ki 6 milyar metreküp bizden gaz
aldığınız zaman 120 dolara alacaksınız, bunun
üzerinde 1,5 milyar metreküp gaz aldığınız zaman onu da 45
dolara alacaksınız. Bu ülke, Rusyadan 400 dolara 1.000 metreküpü
gaz aldı ama altı yıldır 45 dolarlık 1,4 milyar
metreküp alacağı gazı Azerbaycandan alamıyor. Yazık
değil mi bu ülkeye!
Değerli arkadaşlar, böyle alım garantisi, böyle
talep garantisi olur mu? Bunu yapan, planlayan insanlar Türkiyede ne kadar
doğal gaz kullanacağını hesap edemiyorlar mı? Mutlaka
bunun bir ölçüsü olması lazım.
Yine bir alım garantisi rezaleti de Rusyadan geliyor. 2008,
2009u koydum sözleşmede, 2010 yılında Türkiye -2010, yeni bu-
bu dönemki, bu yılki, ölçüyü de göreceksiniz, 2010 yılında
Rusyaya 4 milyar metreküp ödemek zorunda kaldı. Bu da yeni alım
garantisinden çıkan başımıza bela!
Şimdi, bunlar ödenebilir mi? Alınabilir mi?
Değerli arkadaşlar, bunlar alınabilir. Ne zaman
biliyor musunuz? Beş yıl sonra. Hangi fiyattan? O günkü fiyattan. O
günkü fiyattan ödeyeceğimiz ceza nedir? Ödeyeceğiniz toplam
paranın yüzde 25ini ödersiniz. 2 milyar tutuyorsa, 500 milyon doları
gitti bu milletin. Yazık değil mi! Yazık değil mi! Ben
buradan bu hesapları yapan arkadaşlara sesleniyorum: Bu ülkeyi böyle
bu hâle getirmeye hakkınız var mı?
Bakın, yine sözleşmenin aslı elimde, aslından
onaylı fotokopisi. Aynı sözleşmede deniliyor ki Rusya için:
Alım garantisi 5-6 milyar metreküptür. Türkiye, sürekli para öderken 5
milyar metreküpü değil de 6 milyar metreküpü baz almış.
Sözleşme açık: 5-6 milyar metreküp ve aynı sözleşmenin
2.4üncü maddesinde diyor ki: İstenildiğinde, o yıl içinde
bildirilmek koşuluyla, buradaki miktar yüzde 25 oranında
düşürülebilir. Sözleşme elimde ama Türkiye bu düşürmeyi hiçbir
zaman yapmamış ve yine diyor ki: Türkiye, alması gereken gaz
miktarının sadece al ya da öde garantisi çerçevesinde yüzde 75ini
öder. Tamamını öder demiyor. Yani 6 milyar metreküp üzerinden hesaplarsanız
bunu, Türkiye'nin ödeyeceği miktar 2,8 milyar metreküp.
Değerli arkadaşlar, bu sözleşmeden doğan
haklarını Türkiye kullanmıyor. Birinin çıkıp bunun
hesabını vermesi lazım. Hem neden yüksek fiyattan
hesaplandığını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum. Bir
sonraki maddede devam edeceğim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Ayhan, buyurun.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısının 136ncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir önceki maddeyle tasarıda yapılmak istenen
değişikliğe ilişkin verdiğimiz önergenin gerekçesinde,
Tek başına Türkiye Büyük Millet Meclisinde büyük bir çoğunlukla
iktidar olan bir siyasi partinin Yüksek Planlama Kurulu onayından
kaçınmaya çalışması maalesef
anlaşılamamıştır. İktidarda bulunulan dokuz
yıl boyunca böyle bir lüzum hissedilmemesi, ancak seçime çok az bir süre
kalması, böyle bir düzenlemeye gidilmek istenmesi, seçim öncesi bazı
işlerin diğer kurul üyelerinden de kaçırılarak
yapılmak istenmesi düşüncesinin oluşmasına neden
olmaktadır. ifadesini kullanmıştık.
Tasarının bu maddesinde ise Bu fıkrada belirtilen
oranlar ile uygulanmasına ilişkin esas ve usuller yılı
programının uygulanması, koordinasyonu ve izlenmesine dair
kararda belirlenir. ibaresi değiştirilmektedir. Değişiklik
ile bu fıkranın uygulamasına ilişkin usul ve
esasların Bakanlar Kurulunca belirlenmesi hükmü yer almaktadır.
İkisi arasındaki farkı Hükûmet kamuoyuna
açıklayamamaktadır.
Şimdi burada ifade etmek istediğim bir husus var. Bir
önceki maddede Yüksek Planlama Kurulu tarafından ilgili idarenin
yetkilendirilebileceği ifade ediliyor. Daha önce benzer maddelerde
problemli maddeler geçirdik, burada da aynı. Peki, yetkilendirilmezse ne
oluyor? Devam ediyor, yetkilendirilmezse Bu kanun kapsamında ilgili bakan
veya ilişkili olduğu bakanın onayı alınarak sermaye şirketi
veya yabancı şirket ile imzalanır. diyor. Şimdi bunun bir
mantığının olması lazım.
Yaptığınız işin evini evceri olması lazım.
Ne yapmak istediğini Hükûmet kendi de bilmiyor. Kafasında yapmak
istediği bir madde var, madde dizaynını ona göre
şekillendirmekte zorluk çekiyorlar.
Elbette, ben de biliyorum, Yüksek Planlama Kurulu Hazineden
görüş alırken, Planlamadan görüş alırken oradaki
uzmanların direndiği, görüşlerinde Hükûmetle farklı
olduğu hususların çıkması doğal ama netice
itibarıyla bunu yapacak olan Hükûmet, dinlersiniz, dinlemezsiniz. Oradaki
bir uzmanın veya bir kurumun görüşü sonradan bize
sıkıntı olur, bizim bunu aşmamız lazım.
diyorsanız, o zaman, bu sayıyla Hükûmet olan bir iktidarın hiç
de görevini yerine getirebildiği kanaatimiz de yok. Kendisinden korkar bir
hâlde.
Şimdi, bu maddeyle Bu fıkrada belirtilen oranlar ile
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, yılı
programının uygulanması, koordinasyonu ve izlenmesine dair
kararda belirlenir. ibaresi yürürlükten kaldırılıyor. Daha
doğrusu değiştiriliyor. Peki, bu karar kimin tarafından
yayınlanır? Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanmaz mı
o kaldırdığınız karar? Evet, onun tarafından.
Evet, o zaman bu ibarenin kalkmasıyla yerine kim geliyor? Bakanlar Kurulu
geliyor. Nasıl geliyor? Bu fıkranın uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir. şeklini
alıyor, ikisinde de Bakanlar Kurulu oluyor. Ne var burada?
diyebilirsiniz, haklısınız da ama değiştirilmesine ne
gerek var? Orada küçük bir nüans farkı var. Nedir o nüans farkı?
diyeceksiniz, bu da normal, bu soru da normal. İncelik nerede?
diyeceksiniz
Mevcut hâlinde esas ve usullerin, bizim planlamacıların
deyimiyle, program kararnamesinde yer alması, genel esaslara tabi
olmasına bile gerek yok. Bu hususu ayırıp yazabilirsiniz hatta
program kararnamesinde de Bakanlar Kuruluna yetki verebilirsiniz. Ancak bu
Hükûmetin ya acelesi var ya milletin bilmediği bir şeyi atlatmaya
çalışıyor. Peki, aceleniz olsun, ya, şurada beş ay
var, beş ay sonra yeni gelen hükûmet istediği şekilde
düzenlesin. Bu acele niye, niye bunu yapmaya çalışıyorsunuz?
Bazen kamu kuruluşları görüş yazıyor, biraz
önce ifade ettim, bu kamu kuruluşlarının görüş yazması
ileride sizin yargılanmanızda baz teşkil edecek, delil
teşkil edecek yazılar olduğu için, deliller olduğu için mi
bundan kaçıyorsunuz? Bir de bunu düşünmek lazım.
İleriki maddelerde ben de devam edeceğim.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, önergenin oylamasından önce yoklama
talebi vardır.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Baratalı, Sayın Yazar,
Sayın Susam, Sayın Köse, Sayın Güner, Sayın Tütüncü,
Sayın Ünsal, Sayın Ağyüz, Sayın Dibek, Sayın Emek,
Sayın Ersin, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Seyhan, Sayın
Seçer, Sayın Bingöl, Sayın Mengü.
Sayın milletvekilleri, yoklama için bir dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
136. maddesi ile değiştirilmek istenen 3996 sayılı Kanunun
8 inci maddesine eklenen fıkranın aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Görevli şirketçe üretilen mal ve hizmetler için idare
tarafından hiçbir şekilde talep garantisi verilmez.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kaplan, buyurun efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sanıyorum torba kanunun en önemli üç dört
maddesini şu an görüştüğümüzün farkında olmanız
lazım. Bu konuda sorularımıza cevap veren Sayın Bakan
Babacan sadece bu torba kanundaki yap-işlet-devretle ilgili en asgari 65
milyar dolar bir hedef olduğunu söyledi. Tabii Sayın Bakanın
öngördüğü asgari had bu. 100 milyar doları da aşabilir, çünkü
çok ciddi projeler var. Bu projelerin direkt Bakanlığın, üstelik
de YPKnın izni aranmadan ihale süreçleri atlanarak, mali denetim
atlanarak, hatta onun ötesinde, daha hızlı, daha acil, daha acele
kararlar alabilmek üzere ve de daha önemlisi -takip eden maddelerde var-
Hazine arazilerinin terkin ve tesciline kadar, limanlarına kadar,
dağlarına kadar, ovalarına kadar, kara sularına kadar,
kıyılarına kadar, denizlerindeki petrol aramalarına kadar
her alanda nasılsa mali kural da yok, istediğimi yapayım.
maddeleri bunlar.
Şimdi, arkadaşlar, zaten anketlerde birinci parti çıkıyorsunuz,
tek başınıza iktidarsınız, bu aceleniz ne? Gerçekten
şaşırıyoruz. Bu aceleniz, bu koşturmacanın
anlamı ne?
Şimdi düşünsenize, demin arkadaşlar
açıkladı, neyin garantisini veriyorsunuz? Lütfen, kamuoyuna
çıkın açıklayın, Sinoptaki nükleer santralin, Mersin
Akkuyudaki nükleer santralin kaç sent üzerinden, kaç
yıllığına garantisini verdiniz? Lütfen, bu termik
santrallerin, özelleştirmeyle sonradan yapılan santrallerin hepsinin
kaç sent üzerinden elektriğinin garantisini, alım garantisini kaç
yıllığına verdiniz? Bu ülkeyi zaten on
yıllığına, on beş yıllığına
ipoteklemişsiniz. Doğal gaz ithalatında
yaptıklarınız, hatalar ayrı bir konu. Zaten doğal gaz
konusunda İrana verilen paralar, Rusyayla olan bağlantılar
ayrı bir sıkıntı. Yani burada sabahlıyoruz,
konuşuyoruz; gelin, ülkenin gerçek sorunlarını
konuşalım, enerjiyi konuşalım, sabahlara kadar
tartışalım arkadaşlar. Gelin, işsizliği
konuşalım, sabahlara kadar tartışalım; yoksulluğu
konuşalım, sabahlara kadar tartışalım; Kürt sorununu
konuşalım, demokrasiyi konuşalım, yeni Anayasayı
konuşalım, yeni bir Siyasi Partiler Yasasını, yeni bir
Seçim Yasasını, barajsız, sıkıntısız, özgür
bir geleceğini konuşalım Türkiyenin ama varsa yoksa bu torba
kanuna doldurduğunuz, kendinizi, herkesi, kendince bütününüzün
çıkarlarını karşılayacak şeyler koyuyorsunuz.
Bakın, öyle bir hata yapıyorsunuz ki, arada bazı
güzel şeyler de yapmaya çalıştık. Alt komisyonda
konuştuk, üst komisyonda konuştuk. Allah aşkına, 12 Eylül
darbesi sonrası üniversite öğrencilerinin, geç de olsa, otuz yıl
geçse de aradan, bir afla tekrar okula kazandırılması,
okullarının devam ettirilmesini her dört grupla birlikte
uzlaşmadık mı? Uzlaştık. Sonra bir günlüğüne bir
yere gittik, geldik, baktık, komisyondaki, üniversite öğrencilerine
af tasarısı aynen şöyle geçmiş: Terör suçlarından
mahkûm olanlar hariç. 12 Eylülde yargılanan, sağcısı da
solcusu da terörist diye mahkûm olmadı mı? Sıkıyönetim
askerî mahkemelerinde bunların kararları verilmedi mi? Kitap yazan,
makale yazan gazeteci, düşünen bütün ülkenin insanları terörist diye
yargılanmadı mı? Şu anda yargılanmıyor mu?
Şu an 47 tane gazeteci içeride değil mi? İlla ki güzel bir
şey yaparken bir güzel güvecin içine bir sinek atmanın ne âlemi var?
Ne bu ayrımcılık, ne bu korku, ne bu mide bulandırma? Niye
biraz adil olamıyoruz? Arkadaşlar, yanlış; bu
yanlış ayağınıza dolanır, önünüze çıkar;
bunu uyarmak bizden.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
137nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
137. maddesi ile değiştirilmek istenen 3996 sayılı Kanunun 12 nci maddesine
eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yap-işlet-devret modeli ile yapılacak projelerde ilgili
idaresince 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa
tabi olunmak suretiyle yapım ve işletme sürelerinde müşavirlik
hizmet alımı yapılabilir. Söz konusu hizmet alımına
ilişkin esas ve usuller ilgili bakanlıklar tarafından
belirlenir.
M. Nezir
Karabaş Nuri
Yaman Sırrı
Sakık |
Bitlis Muş Muş |
Fatma
Kurtulan Hasip
Kaplan |
Van Şırnak |
BAŞKAN Bu iki önerge aynı mahiyettedir; okutup,
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 137 nci maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Hüseyin
Ünsal Tekin
Bingöl Rasim
Çakır |
Amasya Ankara Edirne |
Tacidar
Seyhan Bülent
Baratalı |
Adana İzmir |
Diğer önergenin imza sahipleri:
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Seyhan, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
TACİDAR SEYHAN (Adana) Değerli arkadaşlar, çok
geç bir saat değil ama Türkiye Büyük Millet Meclisindeki, özellikle
şu sıralardaki tabloyu izah etmenin hiçbir yolu yok. Çok ciddi bir
kanun görüşüyoruz; bir, konuyla ilgili Bakan yok; iki, sıralara bir
bakar mısınız, bir tane bürokrat yok değerli
arkadaşlar, bir tane bürokrat yok! Bir şey sormak isteseniz, birlikte
bir şey kararlaştırmaya çalışsanız bir tane
bürokrat yok. Gören de Meclis Başkanlığının izniyle
buraya bürokrat alınmıyor zanneder.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) O arkadaş Plan
ve Bütçe Komisyonundan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Böyle
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Vekiller var.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Değerli arkadaşlar,
vekilin işi başkadır, bürokratın işi
başkadır. O zaman buraya hiç bürokrat almayın. Yani bilerek
konuşalım, söylediğimiz şeyin bir anlamı olsun. Devlet
yönetimi ciddiyet ister değerli arkadaşlar. Bir gün öyle, bir gün böyle
denilmez. Orada olmanın da, orada bulunmanın da bir ciddiyeti
vardır, yasanın da bir ciddiyeti vardır. O çerçevede bir
disiplin istiyoruz, bunu da istemek milletvekili olarak hakkımız
bizim.
Değerli arkadaşlar, bu önerge konusunda da birkaç
şey söyleyeceğim ama söylediklerim yarım
kalmıştı. Değerli arkadaşlar, yine sözleşme
elimde. Bu sözleşmeye göre al ya da öde kapsamı içerisinde
dağıtamadığımız gazı bakın neler
yapmışız: Bir gazı alıyorsunuz ve o gazı
kullanamıyorsanız ne yaparsınız? Satarsınız.
Azerbaycandan gazı 120 dolara alıyoruz, Rusyadan bunun tam 2,5
katına alıyoruz. Hangi gazı satarsınız doğal
olarak? Rusyadan aldığınız gazı. Peki, ilgili
bakanlık ve ilgili genel müdürlük hangisini satmayı tercih
etmiş? 120 doları. Bir şirkete satıyor ve bu şirkete
sattığı miktar 1,2 milyar metreküp. Bu 1,2 milyar
TURCAS&SOCARa devretmiş, bunun niçin devredildiği
açıklanmak zorundadır. Bu çok büyük vebal. İkincisi, yine
aynı şirkete 2 milyar metreküplük kısmı yurt
dışına satılmak üzere devredilmiş. Değerli
arkadaşlar ve bunu yaparken ne yapmışız biliyor musunuz?
Bir yandan 2,5 katı fiyata Rusyadan gaz alırken, diğer yandan
Azerbaycana 2 milyar metreküplük kısmını, 120 dolardan olan 2
milyar metreküplük kısmını Almak istemiyorum. diye
başvurmuşuz ve o gazı almamışız.
Değerli arkadaşlar, bu yönetim zafiyeti değil de
nedir? Yani üç yıl içerisinde siz 3 milyar dolar al ya da ödeden
ödeyeceksiniz bir yere, bir de 2,5 kat fiyatla aldığınız
gazı satacağınız yere 120 dolarlık gazı
satacaksınız, bir şirkete devredeceksiniz, şirketin cebini
parayla dolduracaksınız. Faturasını kim ödeyecek?
Vatandaş ödeyecek. Bunun adil yönetimle, adaletle, yönetim disipliniyle,
iyi yönetimle bağdaşır bir yanı olabilir mi? Bir yıla
sâri şey değil bu. 2008den beri bu ödenme devam ediyor. Peki, hiç
planlayamadınız mı? Bu planlayamama ülkenin başına
daha çok işler getirecek. Önce Kontrat devri yapalım
şirketlere, bununla kurtulalım. dediler. Üç dört tane şirket
bulundu -yandaş olup olmadığını herkes biliyor, onu
kamuoyu değerlendirsin- hâlâ o kontrat devirleri tamamlanmadı. 2011
anlaşmanın bittiği yıl. Peki, bu kontrat devirlerini o
şirketler yapamazsa, 6 milyar metreküplük bölüm tehlikeye düşerse,
Türkiye o zaman ne yapacak? Yoksa, bunu al ya da öde kapsamında
alamadığınız gazın açığını
kapatmak için mi kullanacaksınız?
Arkadaşlar, bunu yapacağınıza, siz Türkiyeyi
doğru planlayın. Nabucconun daha nereden alınacağı
belli değil. Önce, Nabuccoya Türkiyedeki gazınızı kaynak
hâline getirin, boşu boşuna para ödemeyin. Fazla gazınız
varsa, dış satım anlaşmaları yaparak onu kaynak hâline
getirin. Güçlü hükûmet budur.
Bu maddeyle ilgili de bir şey söylemek istiyorum değerli
arkadaşlar: Bu maddede, maalesef, özellikle hizmet alımına
ilişkin, müşavirlik hizmeti alımına ilişkin tüm işlemlerin
ihalesiz yapılması öngörülüyor. Değerli arkadaşlar, bu,
daha önce ihalesiz müşavirlik hizmeti alan ve şu anda yargılanan
insanlara af anlamına gelir. O kadar fazla bu konuyla ilgili
yargılanan belediye başkanı var ki, böyle bir şeyi
yapamayız, böyle bir şeye hakkımız yok. Bunun bedeli ne
kadardır? Biz, bir sürü aklama modelinin müşavirlik
anlaşmalarının üstünden geçtiğini biliyoruz. Lütfen buna
izin vermeyin.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Seyhan.
Sayın Ayhan, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önergemizde
görüşülmekte olan tasarının 137nci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizdeki amaç, tasarının 135 ve 136ncı
maddelerinde yapılan düzenlemeler ile Hükûmetin giderayak neler yapmak
istediğini açıkça göstermektedir. Tasarının bu maddesiyle
yapılmak istenen düzenlemeyle tamamen kural tanımaz bir tutum
takınmaya çalıştığını ortaya
koymaktadır. Hükûmet bu düzenlemeyle yine Kamu İhale Yasasından
kaçmaktadır. Bu ilk değildir, defalarca yapmıştır, bir
defa daha yapmaktadır. Ama yaptığının doğru
olmadığını biz bir kere daha ifade etmek istiyoruz. Hükûmet
ihalelerde zorlandığı her hususta ne yapmaya
çalışıyor? İhale Yasasından kaçmaya
çalışıyor. Bu da Hükûmetin çalışma yöntemi. Buna da
diyecek bir şeyimiz yok. Hukuken buraya getiriyorlar ama millet de bunu
izliyor.
Şimdi, emeklinin söz verdiğiniz, daha önce de söyledim,
60 lirası bekliyor, kamu alacaklarının yeniden
yapılandırılması, vergiyle, sosyal güvenlik primleriyle
ilgili hususlar bekliyor, Hükûmet başka şeylerle
uğraşıyor, başka konulara daha çok kendini adapte ediyor.
Şimdi, burada, 3996 sayılı bazı
yatırım ve işletmelerin yap-işlet-devret modeline
ilişkin Kanunun 12nci maddesine bir fıkra ekleniyor. Ne ekleniyor?
Öncelikle 12nci maddede ne var? 3996 sayılı bazı
yatırım ve hizmetlerin yap-işlet-devret modeline ilişkin
Kanunun 12nci maddesinde, Yap-işlet-devret ile iş yapan yerli ve
yabancı şirket damga vergisi ve harçlardan muaftır. diyor.
Şimdi de bu maddeyle alakası olmayan bir husus bu maddeye konulmaya
çalışılıyor, diğer bir ifadeyle, ilave edilmeye
çalışılıyor. Ne kadar birbiriyle ilgisi vardır, o da
anlaşılamamıştır. Ancak hukuken buraya konulma hususu,
şeklî olarak buraya konulma zarureti olduğu kanaati bizde hasıl
olmuştur.
Peki, Nedir buraya konulmak istenen husus, onu anlat.
diyeceksiniz. Yap-işlet modeliyle yapılacak işlerde Kamu
İhale Kanunu dışında yani ona tabi olmadan yapım ve
işletme sürelerinde müşavirlik hizmeti alınabilir. Usul ve
esaslar da Bakanlar Kurulunca belirlenir. Şimdi o usul ve esasları
koyun kanuna madem, ileride sık sık değiştirmek
isteyeceksiniz. Size engel olan ne varsa tarumar etmeye
çalışıyorsunuz.
Birincisi, ilgili hususun 12nci maddesiyle alakası yok. Yeri
burası değil. Olursa ne olur? diyeceksiniz. Daha iki hafta önce
kanun yapma süreciyle ilgili sempozyum yapıldı. Bütün katılan
siyasi partiler bu tür bir yaklaşımdan uzak durulmasına
yakın görüş beyan ettiler. O zaman böyle bir husus teknik açıdan
uygun değil.
İkincisi, AKP İktidarı bu Kamu İhale Kanununa
düşman. Kaçıncı defadır değiştiriyor, artık
unutuldu. Orasını oynadınız olmadı, burasını
oynadınız olmadı, altını oynadınız
olmadı, üstünü oynadınız olmadı. Şimdi de burada
kanuna uymamak için yeni bir hukuki düzenlemeyle kanun yapmaya
çalışıyorsunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Denizli de
oynasın, Denizli
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Denizliyi unuttular zaten.
Verdiği bütün sözler gitti.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hangi sözler?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Büyükşehir belediyesi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Olacaksınız, olacaksınız.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Malatya da aynı
şekilde.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Tekirdağı
unutma.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Doğru, tamam.
Şunu tamamen kaldırsanız, deseniz ki: Bizim
aklımızdan geçen her şey bu Kamu İhale Kanunu hükümleri
dışındadır. veya Bizim yapacağımız
işlerde bu kanun hükümleri uygulanmaz. Siz de rahatlayın, Meclis de
rahatlasın, millet de rahatlasın, yerli ve yabancı firmalar da
rahatlasın.
Peki bu hüküm lüzumsuz bir şekilde, lüzumsuz bir zamanda niye
Meclisin gündemine geliyor? Ne aceleniz var? Seçim öncesi hangi projeler için
-bu hükümleri uygulamak için- uygulamayı düşünüyorsunuz? Bunu millete
anlatın, açıklayın. Seçim öncesi çok mu acil?
Belki gelen hükûmet farklı bir yöntem uygulayacak. Bu iş
demokratik temayüllere daha uygun. Yoksa siz imzaladığınız
bir yap-işlet-devretle ilgili projenin uygulanmasında mı
sıkıntı çekmeye başladınız veya başlarken
problem çıkmasın diye mi uğraşıyorsunuz?
Bu maddeye ilişkin yaptığımız
çalışmalara ilişkin DPTnin, Hazinenin, Kamu İhale
Kurumunun ve diğer kurumların görüşleri nerede? Onlar ne
düşünüyor? Onların bağlı olduğu bakanları
sormuyorum, sormak da istemiyorum çünkü onların bir şey deme
şansı yok -onu tahmin edebiliyorum- olsa da onların
görüşlerinin hükmü yok zaten.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
137. maddesi ile değiştirilmek istenen 3996 sayılı Kanunun 12 nci maddesine
eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yap-işlet-devret modeli ile yapılacak projelerde ilgili
idaresince 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa
tabi olunmak suretiyle yapım ve işletme sürelerinde müşavirlik
hizmet alımı yapılabilir. Söz konusu hizmet alımına
ilişkin esas ve usuller ilgili bakanlıklar tarafından
belirlenir.
Nezir
Karabaş (Bitlis) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Karabaş, buyurun.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının 137nci maddesiyle ilgili
verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede en çok, en
hızlı değişen kanun Devlet İhale Kanunudur. On
yıllardır Türkiyede diğer iktidarlar zamanında, daha sonra son sekiz yıldır AKP
İktidarı döneminde de bu yasa en çok oynanan yasa. Hem Avrupa
Birliği uyum yasaları çerçevesinde birçok zaman belli baskılarla
bu yasada değişiklikler yapılmaya
çalışılıyor diğer taraftan da Devlet İhale
Kanununun iktidarın istediği şekilde, istediği kişiye
çıkar sağlama ve istediği kişiye ihale verme şeklinde
nasıl yapılabilir? Her seferinde de mutlaka bazı eksiklikler,
aksaklıklar çıkar. Daha önce yapılıp düzenlenip
hazırlanan uygulama artık geçersiz olur ve başka ihalelerde yeni
şeyleri yapmak gerekir, yeniden bu İhale Kanunu getirilir ve her
seferinde de topluma, kamuoyuna hatta Avrupaya daha şeffaf,
tarafsız, devletin çıkarlarını, kamunun
çıkarlarını koruyan bir iddia olur fakat her seferinde de
maalesef bu doğru değil Daha fazla nasıl devlet
malını çalabiliriz veya çaldırabiliriz. üzerine kurulur.
İki madde var bu tasarıda üst üste gelen 136, 137. Bu her iki maddede
de daha önce yap-işlet-devret modeliyle ilgili yasa geldiği zaman o
dönem üzerinde konuştuk, o yasanın sakıncalarını
belirttik. Yap-işlet-devret modeliyle birçok kamu kaynağını
belli kesimlere dağıtma, peşkeş çekme gayreti var dedik.
Şimdi, bu iki maddeyle de yap-işlet-devret modeliyle iş
yapmış olanlar veya yeni yapacaklara yeniden kaynak aktarma, yeniden
çalma, devlet malını, hazine malını bu kesimlere aktarmayla
ilgilidir. 136ncı maddede, üretilen mal ve hizmetler için idare
tarafından talep garantisi veriliyor. Yani diyor ki Siz -peşinen- bu
işi, bu yatırımı gelin yapın, ben size veriyorum. Bu
kadar da mal üretin, peşin parasını da size vereceğim, bunu
sizden almayı garanti ediyorum. Bunun örnekleri var, arkadaşlar
zaten konuşmalarında -diğer vekiller- belirttiler.
Burada bir madde ve ondan sonrasında da 137nci maddede
yap-işlet-devret modeliyle yapılacak müşavirlik ihaleleri de
Kamu İhale Kanununun dışında tutuluyor. Değerli
milletvekilleri, bu Kamu İhale Kanununa tabiyken, bu ihaleler
yapılıyorken hangi sıkıntılar yaşandı, hangi
ihtiyaçtan kaynaklı? Mevcut, şimdiye kadar yapılan bir iş,
müşavirlik hizmetleri alımı Kamu İhale Kanununun
dışına çıkarılıyor. Yani bu olduğu zaman,
hangi belli kesimlere çıkar sağlama, devlet malını çalma,
kamu malını birilerine aktarmanın dışında ihtiyaç
nedir? Bu konuda belli bazı gerekçeler yazılmış
tasarıya. Muhalefet burada konuşuyor. İktidar da çıkıp
-sayın bakanlar dâhil, iktidar milletvekilleri, grup başkan vekilleri
dâhil- sırf şu gerekçeyle Uzamasın, bu yasayı bir an önce
çıkaralım. gerekçesiyle, burada muhalefet milletvekillerinin dile
getirdikleri çekincelere, dile getirdikleri eleştirilere hiç kimse
çıkıp cevap vermiyor. Yani, bu iki maddeyle ilgili, 136 ve 137nci
maddelerle ilgili, muhalefet milletvekillerinin dile getirdikleri, iddia
ettikleri şeylere birilerinin cevap vermesi gerekiyor. Deniliyor ki: Siz
hırsızlık yapmak için bunu yapıyorsunuz. Kimse cevap
vermiyor, Sayın Bakan cevap vermiyor, bakanlar cevap vermiyor, iktidar
milletvekilleri cevap vermiyor. Nasıl iştir, yani bu iddialar var, bu
iddialar burada dile getiriliyor fakat kimse de cevap vermiyor. Nedir, ileri
sürülen gerekçe ne? Bu yasa herkesin beklentisidir bir an önce
çıksın. Peki, belli kesimlerin veya sokaktaki insanların bu
tasarıyla ilgili birçok çekinceleri var, itirazları var, bunları
anlatmıyorsunuz da yasa çıkarıyorsunuz.
Hepinize saygılara sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
138inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 138. maddesi ile 3996 sayılı kanuna
eklenen EK MADDE 1 de yer alan (kamu iktisadi teşebbüsleri dahil)
ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Erkan Akçay |
Denizli Antalya Manisa |
Mustafa
Kalaycı Metin
Ergun Mehmet
Şandır |
Konya Muğla Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 138 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R.
Kerim Özkan Vahap
Seçer |
Burdur Mersin |
Madde 138- 3996 sayılı Kanuna aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 1- Bu Kanun kapsamında gerçekleştirilecek yatırım
ve hizmetlerle ilgili olmak üzere görevli şirketin kullanımına
bırakılacak olan mülkiyeti kamu kurum veya kuruluşlarına ve
Hazineye ait taşınmazlar ile bedeli idare tarafından ödenmek suretiyle
kamulaştırılarak tapuda idare veya Hazine adına tescil ya
da tapudan terkin edilen taşınmazlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu
altında bulunan diğer yerler için kullanım bedeli ve
hasılat payı yüzde elli oranında alınır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
138. maddesi ile değiştirilmek istenen 3996 sayılı Kanuna
eklenen ek maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ek Madde 1- Bu Kanun kapsamında gerçekleştirilecek
yatırım ve hizmetlerle ilgili olmak üzere görevli şirketin
kullanımına bırakılacak olan mülkiyeti kamu kurum veya
kuruluşlarına (kamu iktisadi teşebbüsleri dâhil) ve Hazineye ait
taşınmazlar ile bedeli idare tarafından ödenmek suretiyle
kamulaştırılarak tapuda idare veya Hazine adına tescil ya
da tapudan terkin edilen taşınmazlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu
altında bulunan diğer yerler için kullanım bedeli ve
hasılat payı alınır.
M. Nezir
Karabaş Fatma
Kurtulan M. Nuri
Yaman |
Bitlis Van Muş |
Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan |
Muş Şırnak |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Sakık, buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; tekrar hepinize merhaba.
Şimdi, bu torba yasası görüşülürken yani sözüm ona
mağdurları kollamak, korumak adına böyle bir torba yasası
hazırlanıyor. İçinde işte, geçmişten bugüne kadar
krizden mağdur olan insanların korunması gibi
Peki, size
soruyorum: Yani 1993, devletin güvenlik güçleri gitmiş Kürt
coğrafyasında, Boludan, Kayseriden tugay komutanlarıyla
birlikte gitmişler, orada köyleri ateşe vermişler. 1993 ve bugün
2011, arada on sekiz yıl bir zaman dilimi ve bu mağdurların hiçbirinin
mağduriyeti giderilmemiş büyük oranda. Bu mağdurlardan biriyim
de. Gidip köyümü yakmışlar, evimi yakmışlar ve yakanlar da
üzerinde üniforma ve apoletle gidip yakmış, devlet adına
yakmış.
Peki, siz krizden mağdur olanları beslediniz de bunlarla
ilgili yasal düzenleme yapıyorsunuz ve sizin vatandaşınız
olan insanların mağduriyetini niye dikkate almıyorsunuz? Üç
buçuk yıldır burada her gün kürsüye çıkıyoruz ve
bunları size söylüyoruz, söylüyoruz ama Sayın İçişleri
Bakanımız çıkıp burada ayetlerle İnşallah
olacak, maşallah olacak
ama bu işler inşallah, maşallahla
olmuyor! Yani felakete karşı bu iyi niyet veyahut da bu mistik
inançlar sigorta oluşturmuyor sevgili arkadaşlar.
Bakın, bölgede görev yapan sizin valileriniz çünkü sizin il
başkanınız gibi davranıyor. Ben üç gün önce Bitlisteydim.
Bitlis Valisi bir militan gibi davranıyor. Gidip kapalı spor
salonunda toplantı yapıyoruz, mahkemeden karar çıkarıyor,
bizi kamerayla tespit edecek, efendim, üst baş aranacak, öylece salona
girilecek. Valinin görevi bu mu? Acaba sizler gittiğinizde size
karşı nasıl bir davranış içerisinde? İşte, o
valilerden adalet bekleniyor. O valiler, gidip on sekiz yıl önce evi
barkı yanan insanları alıyor, götürüyor, ikna odaları var,
vali muavinleri
Hep ikna odalarından şikâyet edersiniz ya!
Şimdi ikna odaları orada, mağdurları alıp götürüyor,
ikna odasında ikna ediyor. Nasıl? Efendim, 20 milyar
alacağınız varsa, ver elini sevgili kardeşim, biz bir
pazarlık yapalım, 7 milyar, 8 milyar liraya. Bir sosyal devlete
bunlar yakışır mı? Gerçekten sizin bu ülkede bütün
vatandaşların sorunlarını çözmek gibi bir derdiniz
olmalıdır, ama burada görüyoruz, böyle bir dert yok. Bunları,
mağdurları da buraya dâhil etmiş olsaydınız, dönüp hiç
olmazsa söylerdik Evet, şu boyutta eleştirilerimiz var, ama hiç
olmazsa şu mağduriyetleri giderecek bir adım da
atılıyor. Ama ne yazık ki bugüne kadar bu bile olmadı.
Bakın, Muşta, bizim Muş Rekabet Kurulu Lisemiz
var. Bu lisemiz 2008 ve 2010 yılında dünya şampiyonu oldu
atletizmde. Bu insanları çağırıp bunlarla bir diyalog
kurmak, sahiplenmek gerekirken, bir 5 bin TL bunlara yardım
yapıldı, ama diğer taraftan mesela basketbolda dünya 2ncisi
olduk, Sayın Başbakan onları çağırdı, çünkü onlar
beyaz Türkler. Çağırdı, hatta Hidayetin elini okşuyordu,
Hidayet de para diyordu, 1,5 trilyon para ödendi onlara ve sonra bu yetmiyor,
500 altın; yetmiyor, bir daire
Ama yoksul Kürt çocukları dünyada
1inci olmuşlar, bunları büyütmeniz gerekirken bunlarla
görüşmüyorsunuz. Hidayetin elini okşayacaksınız,
hiçbirinin ne paraya ne pula ihtiyacı yok, ama burada 2008 ve 2010
yılında dünya 1incisi olmuş bu çocuklarımızı
büyütmeniz gerekirken ne yazık ki, sizin adaletiniz bu kadar, sizin
adaletiniz hep varlıktan yana olmak, adaletiniz hep güçlüden yana olmak.
Güçsüzlerin sesi olacağız.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 138 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ye teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 138- 3996 sayılı Kanuna aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
Ek madde 1- Bu Kanun kapsamında gerçekleştirilecek
yatırım ve hizmetlerle ilgili olmak üzere görevli şirketin
kullanımına bırakılacak olan mülkiyeti kamu kurum veya
kuruluşlarına ve Hazineye ait taşınmazlar ile bedeli idare
tarafından ödenmek suretiyle kamulaştırılarak tapuda idare
veya Hazine adına tescil ya da tapudan terkin edilen taşınmazlar
ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan diğer yerler için
kullanım bedeli ve hasılat payı yüzde elli oranında
alınır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özyürek, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Değerli
arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 138inci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge
hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, epey bir süredir
yap-işlet-devret modeliyle ilgili torba yasada yer alan
değişiklikleri değerlendiriyoruz, tartışıyoruz.
Bu değişikliklerden sonra Türkiyede temel
yatırım yapma yöntemi yap-işlet-devret modeli olacak çünkü kamu
yatırımlarının millî gelire oranı her geçen gün
düşüyor, her geçen yıl düşüyor. Geriye ne kalıyor? Büyük
olanaklar tanıdığımız, büyük imtiyazlar tanıdığımız
özellikle yabancı kuruluşların, şirketlerin
yap-işlet-devret modeliyle yapacakları yatırımlar.
Şimdi, Sayın Babacan bir konuşmasında
demişti ki: Bizim bütçemizde yatırımlar için yeterli ödenekler
yok. Ayrıca, olsa bile ödenekten pay veremiyoruz. Öyleyse
yap-işlet-devret modelini esas alıyoruz. Oysa bütçeden
yap-işlet-devret modeliyle çalışanlara önemli katkı
payı sağlıyoruz. Ayrıca, garanti, talep garantisi
veriyoruz.
Ayrıca, görüşmekte olduğumuz bu 138inci maddeyle
devletin gayrimenkullerini bedelsiz, hiçbir hasılat payı almadan,
hiçbir bedel almadan yap-işlet-devret modeliyle çalışacak
firmalara tahsis ediyoruz. Yani çok büyük olanaklar tanıyoruz.
İstisnai olarak, yani Türk müteşebbisinin
yapamadığı, kamu sektörünün yapamadığı çok
özelliği olan bazı işleri yap-işlet-devret modeliyle
yaptırabilirsiniz. Ama artık her işinizi yap-işlet-devret
modeliyle yaptırırsanız, o zaman yabancılara ülkeyi,
ülkenin kaynaklarını teslim etmiş olursunuz. Çünkü bunlar, bu
yatırımları yapacaklar, çok kârlı alanlarda yapılan bu
yatırımlarla sürekli dışarıya kâr transfer etmek
suretiyle ülkenin kaynaklarını aktaracaklardır. Oysa bütçeden
pay ayırarak, vergilerden pay ayırarak yapacağınız yatırımlar
sonucu elde edeceğiniz kazançlar, kârlar bu ülkede kalacaktır, Türkiyede
kalacaktır. Yani, istisnai olarak başvurulacak bir yöntemi,
yap-işlet-devret yöntemini temel sistem hâline getiriyoruz; kamuyu, âdeta,
yatırım yapmayan, altyapı yatırımları bile
yapmayan bir konuma düşürüyoruz. Bu, yanlış bir
anlayıştır. Bu, doğru bir anlayış değildir.
Değerli arkadaşlarım, Sırrı Sakık
ayrıldı- konuşurken Arif Doğan diye, bana göre bir
meczup
İşte 70 kişi öldürdüm, 80 kişi öldürdüm.
JİTEMi ben kurdum. diye konuşuyor. Mahkeme bunu ciddiye
alıyor, günlerce ifadesini alıyor, televizyon kanalları ciddiye
alıyor, kanal kanal dolaştırılıyor, konuşuluyor.
Sayın Sakık dedi ki: İktidar da muhalefette buna seyirci
kalıyor. Bu kişi, mahkemenin önünde söylüyor bunları. Mahkeme
bir tedbir almıyorsa, yazanı çizeni üç senedir, dört senedir hapiste
tutuklu olarak çürütüp bu kişiyi seyrediyorsa, muhalefet partisi olarak
bizim yapacağımız bir şey yok. İktidar partisine
yönelik eleştirilerinizi anlarım ama Cumhuriyet Halk Partisine dönük
eleştirilerinizi anlamakta güçlük çekiyorum. Ama, Türkiyede, hem
medyanın hem mahkemelerin içine düştüğü acıklı durumu
Arif Doğanın ifadeleri çok net gösteriyor.
Bu konuda alınması gereken önlemleri mahkemenin
alması gerektiğini düşünüyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Benim bahsettiğim şu
BAŞKAN Efendim Sırrı Bey? Bir şey
söylenmedi, sadece o bahsettiğiniz kişiyle ilgili
SIRRI SAKIK (Muş) Benim bahsettiğim şu: Ben,
iktidar ve muhalefet partisini göreve davet ediyorum. Sadece onun
televizyonlardaki açıklamaları
Bununla ilgili bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN Tutanaklara geçti zaten söylediklerin.
SIRRI SAKIK (Muş) Ben de dostça bir öneride
bulunmuştum sadece.
BAŞKAN Tamam
SIRRI SAKIK (Muş) - Tabii ki eleştireceğiz.
BAŞKAN Hayır
Burada bir şey yok, bir
sataşma yok ki burada.
Ama, oraya kadar gelmişken bir dakika bir şey söyle,
buyur.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, İstanbul Milletvekili Mustafa
Özyürekin konuşmasında geçen Faili meçhul olaylara iktidar da
muhalefet de seyirci kalıyor. ifadeleriyle faili meçhul olayların
araştırılması için iktidar ve muhalefeti göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, ben tabii ki
olayı açıklarken çok net ortaya koydum, Bakın, Türkiye'nin dört
bir tarafında kazılar yapılıyor, cesetler
çıkıyor, bir tarafında da silahlar çıkıyor ve bu ülke
bu hâliyle yaşayamaz. dedim. Burada iktidar ve muhalefete görevler
düşüyor. Bizim elimizde krokiler var, bu krokiler
Nerede, hangi
çatışmalarda veyahut da faili meçhul cinayetlerde kimleri, nasıl
aldılar, nasıl götürdüler? Bunların hepsi bizde hazır.
Şimdi, Mutkide, evet, suçüstü yakalandı. Teşekkür
ediyoruz, bu konuda katkısı kimin varsa, hangi savcının,
hangi yargıcın. Ama siyaset dünyası bu olup bitenlere seyirci
kalamaz. Cumhuriyet Halk Partisini göreve davet ettik, bu konuda sorumluluk
almaya davet ediyoruz ve gerçekten siz bugünden bir heyet
oluşturmalısınız, siz de bizim gibi gidip orada
araştırabilmelisiniz. Bu eleştirilerimizi size de ve iktidar
partisine de yaptık. Yani ben yoksa Arif Doğanla ilgili değil,
Arif Doğanın dışındaki noktada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Muş) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 138. maddesi ile 3996 sayılı kanuna
eklenen EK MADDE 1 de yer alan (kamu iktisadi teşebbüsleri dahil)
ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Kemalettin
Nalcı (Tekirdağ) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Nalcı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının altıncı bölümünün 138nci maddesinin ek 1
maddesinde verilen önerge hakkında söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yap-işlet-devret modeline
şöyle bir bakacak olursak: Devletin kamunun yapması gereken veya
kamunun sorumluluk alanına giren işleri özel sektör iş
birliğiyle yapılmasına, belli bir müddet bunun girdilerinin özel
sektör tarafından alınması ve zamanı geldiğinde de bu
yatırımın ilgili kurumlara devredilmesine vermiş
olduğumuz ad yap-işlet-devret modelidir. Lakin, bir önceki maddede
de gördüğümüz gibi, 138nci maddede yap-işlet-devret modeliyle
çıkacak olan işlerin müşavirlik ihaleleri 4734 sayılı
Devlet İhale Kanununun da dışına
çıkartılıyor. Ki, bu Mecliste yap-işlet-devret modeliyle
çok kanunlar geçirilmeye çalışıldı. Hafızamızı
azıcık zorlarsak burada mayın yasası,
yap-işlet-devretle geçti. Arkasından bir kanun daha geçirdik, ki
Meclis bunu anlayamadı, yap-işlet-devret katkı payı. Bu da
neden çıkartıldı? Rantabl olarak gözükmeyen projelerin devlet
tarafından finanse edilmesi.
Bugün geldiğimiz noktaya baktığımız
zaman, bugün Türkiyede her nehrimizin üzerinde -burada Sayın Çevre ve
Orman Bakanımız olduğu için onun üzerinden
konuşmalarımı götürmeye çalışacağım-
yap-işlet-devret modeliyle HESler
verildi, bizim regülatör dediğimiz ufak su yapıları üzerinde
enerji kaynakları verildi. Yap-işlet-devret modelleriyle katı
atık tesisleri verildi. Fakat bunun bir yönetmeliği tam
anlamıyla oturtturulamadı.
Bugün DSİye geldiğimiz zaman: DSİ, Türkiyedeki
suyun tek hâkimi. Yer altındaki, yer üstündeki, hatta bulutlardaki suyun
bile hâkimi DSİ. Nedir? Yağan suyu toplama havzaları
yapılıyor.
Bununla ilgili, ben, şimdi burada Sayın Bakanıma
soruyorum: Çorluda bir proje vardı. Bu neydi? Yap-işlet-devretle bu
suyun getirilmesi. Yaklaşık olarak beş sene bu proje rafta
kaldı ve daha sonra bu proje iptal edildi. Ama bir önceki, 132de de,
128de de, 131de de su kanunları konuşulurken DSİnin görevleri
arasında 100 bini geçen nüfuslarda suyu getirmek var Sayın
Bakanım. Bunları yap-işlet-devret modelleriyle neden
düşünmüyoruz? Arıtmaları
Bugün Ergenenin gelmiş
olduğu noktayı biz burada kaç kere konuştuk. Daha bu Meclis
başladığı günde biz burada küresel ısınmayla
ilgili komisyon kurduk, akabinde Çevre Komisyonu kuruldu, bir ton raporlar
yapıldı. Sayın Bakanım burada kaç kere söz verdiniz Ergeneyle
ilgili. Ben bir daha burada sizin huzurlarınızda yine soruyorum
Sayın Bakanıma: Ergene ne oldu Sayın Bakanım? Ergene yine
unutuldu. Aynı zamanda Konya unutuldu, Urfa unutuldu. Oraya komisyonlar
gitti. Ben şahsen 3 kere gittim. Bu dönem de bitti, ki 22nci Dönemde de
hazırlanmıştı, onlar da bitti. Geldiğimiz her nokta
fos.
Şimdi, bu kanunda 138inci maddede de getirmiş
olduğunuz önergedeki eklenen ek maddede ilk bakışta proje
maliyetlerinin düşürüleceği öngörülüyor. Belki bu kabul edilebilir
bir şey ama anlaşılır bir şey değil. Nedir?
Burada kamu kurum ve kuruluşları
Parantez içi ise hükme Kamu
İktisadi Teşebbüsleri konmuş. Gelgelelim burada
özelleştirme kapsamındaki
KİTler unutulmuş. Peki, bunlar ne olacak, kanunlar? Burada
yapmış olduğumuz tüm icraatların sonucunu bir türlü burada
çıkaramıyoruz değerli milletvekilleri. Tamam, burada
toplanıyoruz, konuşuyoruz, kararlar alıyoruz ama hepsini burada
bırakıp çıkıyoruz.
Ben bu duygu ve düşüncelerle önergemizin kabulü
tarafında oy kullanmanızı temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Cevap
verebilir miyim müsaade ederseniz?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, özellikle şunu belirteyim: Az önce, Bitlis
Milletvekili Sayın Nezir Bey, müşavirlik hizmetlerinin özellikle Kamu
İhale Kanunu dışarısına
çıkarılmasını tenkit etti, hatta bu konuda ağır
sözler de söyledi. Ben şunu ifade edeyim: Bizim her
yaptığımız iş şeffaftır, alnımız
açıktır bakın. Ben, İSKİde, DSİde ve Çevre ve
Orman Bakanlığında, belki Türkiyede en çok ihale yapan birimlerin
başında bulundum. Dolayısıyla, her işimiz son derece
şeffaftır. Bu bir.
Müşavirlik hizmet alımlarının mutlaka 3996ya
göre bu Kamu İhale Kanunu dışarısına
çıkılması bir teknik zarurettir bakın, çünkü bunu ihaleyi
yapan bilir. Bakın, ben o zaman izah edeyim niçin çıkması
lazım: Bir kere, 3996 Kamu İhale Kanununa tabi mi? Değil. O
zaman, 3996yla yapılacak işleri kontrol edecek olan mühendislik ve
müşavirlik hizmetlerinin gerek yapım gerek hizmet süresinde mutlak
surette İhale Kanununa tabi olmaması lazım. Aksi takdirde, Kamu
İhale Kanununa tabi olduğu zaman paralellik sağlamak mümkün
değil. Dolayısıyla da, belli sürede müşavirlik hizmetleri,
çeşitli itirazlar oluyor ve idare mahkemelerine gidiyor.
Dolayısıyla, işler aksayabilir, çok büyük bir işteki küçük
bir müşavirlik hizmetleri dolayısıyla teknik açıdan
birtakım problemler ortaya çıkabilir. Dolayısıyla, bu
teknik bir zaruretten kaynaklanmıştır. Yoksa, büyük bir ihale
içinde müşavirlik, mühendislik hizmetlerinin oranı çok daha
düşüktür. Bu bir.
İkinci husus: Bir de Sayın Tekirdağ Milletvekilinin
ifade ettiği Ergene. Efendim, Ergeneyle alakalı, daha önce biz
Ergene Nehrinin, DSİ Genel Müdürüyken -hatta yıllarca 3 kilometre
ıslahı yapılmış- biz 150 kilometre
ıslahını bitirdik. Ancak burada problem şu: Biz bu konuda
master planı hazırladık, fakat biz, Çevre ve Orman
Bakanlığı olarak atık su arıtma tesislerini yapan
birim değiliz, kontrol eden birimiz ama buna rağmen biz, belediye
başkanlıklarıyla toplantı yaptık. Sayın
Başbakanımızın talimatıyla, Çevre ve Orman Bakanlığının
yatırım fonlarından, biz, belediyelere belli oranda hibe olarak
destek vereceğimizi ifade ettik. Ama, lütfen, o bölgedeki belediye
başkanlarına söyleyin de, toplantılara iştirak etsinler,
kendi vazifelerini yerine getirsinler.
Ama şunu ifade edeyim: Ergene ile ilgili çalışmalar
başladı, master plan bitti. Bizzat Sayın Başbakanımızın
talimatıyla, ben kendim kontrol ediyorum, projeler
tamamlandığı zaman bu sene bununla ilgili belediyelerdeki
atık su arıtma tesislerinin temelini atacağız, Ergene
Nehrini de belli bir sürede kontrol altına alacağız.
Ben bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Sayın Bakan,
belediyelere yaptırım kanunu çıkartalım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
139uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır; okutuyorum,
buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
139. maddesi ile değiştirilmek istenen 3996 sayılı Kanuna
eklenen geçici maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 2- 8 inci maddenin ikinci fıkrasında
belirtilen esas ve usuller, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı, Kamu İhale Kurumu ve Hazine
Müsteşarlığı tarafından hazırlanarak bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlar Kuruluna
sunulur.
Nezir
Karabaş Nuri
Yaman Sırrı
Sakık |
Bitlis Muş Muş |
Hasip
Kaplan Fatma
Kurtulan |
Şırnak Van |
BAŞKAN Şimdi bu okutacağım iki önerge
aynı mahiyettedir. Birisini okutup diğerinin imza sahiplerini
okutacağım, birlikte işleme alacağım.
Buyurun efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 139. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Erkan Akçay Metin Çobanoğlu |
Denizli Manisa Kırşehir |
Ahmet
Bukan Mustafa
Kalaycı Doç. Dr.
Mehmet Günal |
Çankırı Konya Antalya |
Metin
Ergun Mehmet
Şandır |
Muğla Mersin |
Diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Özyürek Enis
Tütüncü Vahap
Seçer |
İstanbul Tekirdağ Mersin |
Harun
Öztürk Ramazan Kerim
Özkan Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İzmir Burdur Malatya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Ayhan, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergeyle görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 139uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.
Gerekçemiz: AKP Hükûmeti, Bakanlar Kurulu kararlarının
yıllık olarak düzenlenmesine dahi tahammül edemez hâle
gelmiştir. İktidardan dokuz yıl sonra seçim öncesi böyle bir
düzenlemeye gidilmesi AKP Hükûmetinin durumunu yeterince ortaya koymaktadır.
Bu düzenleme kamuoyunu tatmin etmemiştir. Bu nedenle bu önerge
verilmiştir.
Gerçekten, ifade ettiğim gibi daha önceki
konuşmalarımda, emeklilerin parasını vermiyorsunuz,
bunlarla burada vakit geçiriyorsunuz. Söz verdiniz. Aynı şekilde,
kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasıyla
ilgili verdiğiniz sözleri yerine getirmiyorsunuz, geciktiriyorsunuz,
başka şeylerle uğraşıyorsunuz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 3996
sayılı yap-işlet-devret mevzuatına ilişkin Kanunda
yapılan değişiklik ve ilaveleri konuşmaya devam ediyoruz bu
maddeyle. Ne yapılıyor bu maddede? 3996 sayılı Kanuna
geçici madde ekleniyor. Niye geçici olduğunu birinin açıklaması
lazım. Ne diyor eklenen geçici madde: Bu kanunun 8inci maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen usul ve esaslar Devlet Planlama
Teşkilatı tarafından hazırlanacak, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren de bir ay içinde Bakanlar Kuruluna
sunulacak. Biz mi bir şey atlıyoruz? Maddede, bir kere, bir
defalık demiyor. İkincisi, ne diyor? Bu iş geçici olarak
yapılmayacak. Değişecekse zaten kim yetkili? Bakanlar Kurulu
yetkili değil mi? Bundan sonra bu oranlar değişmeyecek mi?
Yaptığınız her iş alelacele,
karmakarışık. Daha baştan iyice düşünüp kamuoyuyla
tartışsanız ne olacak sanki? Komisyonda herkesin
ayağını bir pabuca sokmaya çalışıyorsunuz. Bu
tasarının günahı zaten Alt Komisyon Başkanına yeter.
Bu kadar milletvekili beş dakikada bir içeriye zorla girip çıkmaya
mecbur kalıyor. Bunu bu millet televizyonlardan seyrediyor.
Keçi otlatma ile emekli maaşının ne ilgisi var?
Yap-işlet-devretin ne ilgisi var bunlarla? Komisyon
Başkanını da zora sokuyorsunuz. Arzu etmediği hâlde ilgili
ilgisiz her şeyin bu işe girmesinden rahatsız. AKP Hükûmeti
komisyon başkanlarını da zorluyor. Bütçenin arkasından
torba yasa
Bütün Komisyon üyeleri burada canhıraş bir şeyler
düzgün çıksın diye uğraşıyor, bazı bakanlar da
Seyahate çıkacağım diye, bazı bakanlıkların
karşı çıktığı tasarıları kaşla göz
arasında komisyondan geçirmek için baskı yapıyor. Bu, Hükûmetin
üyelerine de, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine de yakışmıyor
demeyeceğim ama uygun düşen bir davranış biçimi değil.
Buradaki milletvekilleri de kimsenin zorlayarak iş
yaptıracağı insanlar değil.
Bize ulaştığı kadar vatandaşın
sorunlarını sizlere ulaştırıyoruz. Bu kadar
birikmiş sorun varken niye böyle olur olmaz mevzular olur olmadık
zamanda gündemi işgal ediyor?
Burada personel rejimine ilişkin hususlar var.
Kuruluşların teşkilat yasaları da geçiyor. İçinde
birbirine benzemeyen birçok husus var. Aynı kurum içinde de
yanlış ve haksızlıklar yapıyorsunuz. Bir ay sonra,
yeni çıkan yasaların neresine bir ilinti yapıp da koyabiliriz
diye bakıyorsunuz. Kamu personel rejimini allak bullak ettiniz, rezil
rüsva oldu. Kurumları birbirine düşürdünüz. Aynı kurumda
çalışanları birbirine düşürdünüz. Kurumun taşra
teşkilatı ile merkez teşkilatı çalışanlarını
birbirine düşürdünüz. Böyle bir personel rejimi düzenlemesi olur mu?
Niye personel meselesini burada yap-işlet-önergesinde dile
getiriyorsunuz derseniz
Bakın, hangi kurumla bu işi
yapacaksanız, her birinde bu işleri uygulayacak ve aynı işi
yapacak personelin statüleri farklı olmasın. İlerideki uygulamalarda
çıkacak aksaklıkları gördüğünüzde Haklıymış
bu söylenenler diyeceksiniz çünkü benzer problemler başka hususlar için
başka maddelerde de mevcut, onun için söylüyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum Sayın
Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Sayın Tütüncü, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 139uncu maddesiyle ilgili önerge hakkında söz
almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Önergemiz bu maddenin tasarı metninden
çıkarılmasıyla ilgilidir.
Aslında değerli milletvekilleri, bu madde
tasarının 136ncı maddesiyle ilgilidir. Sayın
Bakanımız, Komisyonda yap-işlet-devret modelinin ne kadar
yararlı olduğunu ve bütçe ödeneği gerektirmeksizin kamu
yatırımlarını en kısa sürede devreye sokulmada çok
büyük yararlar sağladığını, ayrıca kamu borç
stokunda da bir artış sağlanmadığını,
gerektirmediğini dile getirmiştir. Ancak yap-işlet-devret
modeliyle ilgili tüm yatırımlar için kazın ayağı öyle
değildir. Neden? Çünkü yap-işlet-devret modeliyle ilgili 2008
yılında bir değişiklik yapıldı. Buna göre bir
ücret karşılığı sunulmayan yatırımlar için
bütçeden girişimciye yıllarca katkı payı adı
altında ödeme yapılması kabul edildi ve bu ödemenin ilgili
kuruluşların bütçelerindeki yatırım ödeneklerinden
karşılanması öngörüldü.
Öyle değil mi Sayın Bakanım?
Bu nedenle bu model bütçe gelirlerinin ve kamu
yatırımlarının uzun sürelerle, belki yirmi yıl, otuz
yıl, kırk yıl gibi uzun sürelerle bloke edilmesi ve kamunun
borçlanma ihtiyacının artması sonucunu da doğurabilir. Bu
gerçeği neden dikkate almıyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, işte bu nedenledir ki biz
yap-işlet-devret uygulamalarında Yüksek Planlama Kurulunun ön izin
verdiği projelerin ihale sonrası Yüksek Planlama Kurulu
tarafından yeniden değerlendirilmesi gerektiğine
inanıyoruz. Böylece, ileriki yıllardaki kaynak tahsisi
projeksiyonlarında da buna göre düzeltme olanağı da
sağlanmış olacaktır. Uzatmıyorum fazla. Bu nedenle
önergemizin kabulünün son derece yararlı olacağını
dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Ayrıca, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben 130uncu madde üzerinde konuşurken Tekirdağdaki su
sıkıntısının çok kısa zamanda Tekirdağda
çok büyük bir su problemine dönüşeceğini dile getirmiştim ve
toprak göletler yapılma seferberliğine gidilmesini önermiştim.
Biraz daha açıklık getirmek istiyorum. Neden? Çünkü Sayın Bakan arada
dedi ki: Biz Trakyada, Tekirdağda büyük yatırımları
gidiyoruz. Bakınız, Tekirdağda toprak göletler
yapılması seferberliği bir taşla en az üç kuş
vurulması anlamına gelecektir. Birincisi, hızla seviyesi
düşmekte olan yer altı su kaynaklarını güçlendirecektir.
İkincisi, ayçiçeğinin sulu tarıma geçilerek sulanmasına
yardımcı olacaktır. Çünkü Tekirdağ ayçiçeği
açısından son derece stratejik önemde bir ildir. Eğer
ayçiçeğini sulayabilir isek yıllardır dışarıya,
ithalata vermiş olduğumuz milyarlarca dolarlık kaynaklar yurt
içinde kalacaktır.
Üçüncüsü ise yörede hayvancılık açısından,
büyükbaş hayvancılığı açısından bir atak
yapılmasına ihtiyaç vardır. Göletlerin bir bölümü hayvan içme
suyu göleti olarak yapılmalıdır ve hayvan yemi, sulu yem
bitkilerinin yetiştirilmesi için de bu göletlerin bir bölümü sulamaya,
hayvan yemi sulama ihtiyacı olarak kullanılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim efendim.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) Evet, Sayın Başkan,
Sayın Bakan, öyle zannediyorum bu dileklerimizi dikkate alacaksınız
ve bu çerçevede lütfen talimat veriniz. Bu çerçevede bir fizibilitenin bir an
önce yapılmasının yararlı olacağına
inanıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tütüncü.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
139. maddesi ile değiştirilmek istenen 3996 sayılı Kanuna
eklenen geçici maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 2 - 8 inci maddenin ikinci fıkrasında
belirtilen esas ve usuller, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı, Kamu İhale Kurumu ve Hazine
Müsteşarlığı tarafından hazırlanarak bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlar Kuruluna
sunulur.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaplan, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; vergi ve sigorta
yapılandırmasından beklenen rakam 50 milyar,
yap-işlet-devretten beklenen 80 milyar, etti 130 milyar. Zaten bütçe
açığı, öngörülen, 39,6 milyar.
Ya, ne yapmak istiyorsunuz arkadaşlar, yani bu torba kanunla
bu aceleniz ne? Yani bununla uğraşmayın yani bu kadar kanun, bu
kadar madde
Gerek yok. Chavez gibi bir kanun çıkarın AKP ömür boyu
iktidardır. diye, bir defada geçirin, bütün istediklerinizi
yaparsınız, olur biter; Meclisi de oyalamayın,
uğraştırmayın. Bakın, kestirme yolu gösteriyorum size,
böyle boşu boşuna uğraşmayın.
Size şunu söyleyeceğim ama hep söyleyeceğim: Burada
üniversite öğrencilerine bir af maddesi geçti. Onun içine üniversiteden
şu veya bu şekilde 12 Eylül darbesiyle ayrılan bugüne kadar
öğrencilere yeni bir kapı açılıyor. Bir madde yerleştirdiniz
ve dediniz ki: Üniversiteden herkes yararlanır, sadece terör suçundan
mahkûm olanlar hariç. Yani kimler yararlanır? 17 bin faili meçhul cinayet
işleyenler yararlanabilir bu maddeden. Darbe yapan Kenan Evren dahi bu
maddeden yararlanabilir. Bu ülkeyi soyup soğana çevirenler yararlanabilir.
Irza tasaddide bulunanlar, bakın dikkat edin, ırza tasaddi
değil, tecavüz suçunu işleyenler, bütün yüz kızartıcı
suçları işleyenler, hırsızlık yapanlar, rüşvet
alanlar, dolandırıcılık yapanların hepsi bu maddeden
yararlanabilir ama kazara bir üniversite öğrencisi ana dilde eğitim
istiyorum diye okuldan atılmışsa, bir Nevrozda bir genç bir
halay çekmişse, bir belediye başkanı bir basın
açıklaması okumuşsa, bir siyasetçi düşüncesini açıklamışsa
yani bunların hepsi terörist; bunlar bir üniversiteyi okumayacak,
okumasınlar ama bu ülkede hırsızı, darbecisi, çetecisi
hepsi okusun, onlara yol açık! Bu nasıl bir mantık, sizin
vicdanınıza siniyor mu? Yani biraz tahayyül edin. Burada yirmi saat
oturuyorsunuz yani bunu biraz düşünmeniz gerekmiyor mu, yani bu mu adalet
teraziniz? Yani bir şeyler yaparken niye bunu yapıyorsunuz diye
sormak vicdani olarak
Yani şimdi Sayın Bülent Arınç Kölnde
Şivanla konuşuyor, fotoğraf veriyor, çok güzel. Şivan da
gelip Türkiyede bir senfoni yapmak istiyor Sezen Aksuyla, Sertabla,
Tarkanla. TRT Şeşten kim sorumlu? Sayın Arınç. Peki, TRT
Şeşte Şivanın imzalayıp Sayın Arınça
verdiği otuz CDnin yirmi tanesinin sansürlü ve yasaklı olduğunu
ve terörist olduğunu biliyor musunuz? Kürtçe stranların,
şarkıların terörist olduğunu ve TRTde yasaklı
olduğunu biliyor musunuz?
Arkadaşlar, aymazlığa gerek yok. Bu Terörle
Mücadele Kanunu var olduğu sürece, Şivanın Türkiyeye
girdiğinde, her seferinde başının belaya gireceğini
biliyor musunuz? Biliyorsunuz herhâlde, yani bu kadar hukukçu var içinizde
herhâlde.
Ne yapmak istiyorsunuz arkadaşlar? İnsanlar kendi
kimliğini, kendi dilini, kendi kültürünü, kendi folklorunu, kendi
türküsünü yaşadı diye terörist ilan ediliyor. Türkiyede 12 Eylülden
bu yana otuz defa, yasalarda terörizmin tanımı değişti;
Birleşmiş Milletlerde 169 tane, terörizmin tanımı var. Bu
torbanın içine bunu da katmanın, illa ki bir aşın içine bir
sinek atmanın ne anlamı var? Yani hiç mi düşünce yok? Neyin kaygısını
taşıyorsunuz? Ayıptır yani. Eğer Abdullah Öcalan gelip
üniversiteye devam edecek diye bu maddeyi koyuyorsanız yazıklar olsun
size! Yazıklar olsun! Böyle bir anlayışla, 100 bin, 200 bin tane
gencimizin önünü tıkama hakkınız var mı? Her şeye bir
bahane, her şeye bir bahane
Olmaz arkadaşlar. Biraz izan, biraz
düzen lazım.
Bu torbanın içinde, inanın, sizleri çok sarsacak, çok
şey çıkar. Bunlarda, biz sizi ancak uyarabiliriz bu beş
dakikalarda. Takdir sizindir, bildiğinizi çoğunluğunuz var-
okuyabilirsiniz.
Saygılarımla
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 140 üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
140. maddesi ile değiştirilmek istenen 14/5/1964 tarihli ve 474
sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetveli Hakkında Kanunun 1 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan açmaya ve değiştirmeye
ibaresi açmaya, değiştirmeye ve bunlara ilişkin usul ile kural
ve esasları belirlemeye olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Nezir
Karabaş Nuri
Yaman Sırrı
Sakık |
Bitlis Muş Muş |
Fatma
Kurtulan Hasip
Kaplan |
Van Şırnak |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 140 ıncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Vahap
Seçer R. Kerim
Özkan Enis Tütüncü |
Mersin Burdur Tekirdağ |
Madde 140- 14/5/1964 tarihli ve 474 sayılı Gümrük
Giriş Tarife Cetveli Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Bu cetvelde yer alan eşyaların
pozisyonlarını, alt tarife pozisyonlarını ve bunlara ait
sayısal kodları, bölüm, fasıl ve alt tarife pozisyon
notlarını ve Armonize Sistemin yorumuna ait genel kuralları
genişletmeye, açmaya ve değiştirmeye ilişkin esas ve
usulleri belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 140. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan Necati
Özensoy |
Kırşehir Çankırı Bursa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özensoy, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 140ıncı maddesiyle ilgili
verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu torba denilen tasarı görüşüldüğü günden bugüne
kadar, işte, bakanlarımız orada Hükûmeti temsilen oturuyorlar.
Enerji konuşuluyor, Çevre ve Orman Bakanımız orada oturuyor.
İşte, gümrükleri konuşacağız,
Bayındırlık Bakanımız orada oturuyor.
Tabii, bu önergeleri verince elbette gümrüklerde
sıkıntılar varsa bunları burada ifade edeceğiz. Ben,
her ne kadar Bayındırlık Bakanı Hükûmeti temsilen
oturuyorsa da gümrüklerden sorumlu Sayın Bakana hitaben burada
birtakım şeyleri söyleyeceğim çünkü bugünlerde gümrüklerde
yangın var. Yani gümrük idarelerinin merkezî işlem
bilgisayarlarında meydana gelen arıza nedeniyle ithalat ve ihracatla
ilgili sorunlar düzelmeden şimdi de gümrük idarelerinde denetimle ilgili
gönderilen müfettişler nedeniyle cari işlemler durma noktasına
gelmiş. Gümrük Müsteşarlığındaki merkezî bilgi
işlem sisteminin veri tabanında oluşan arıza nedeniyle
-günde 400 milyon dolarlık ihracat, 600 milyon dolarlık
ithalatın gerçekleştiği dikkate alındığında-
iki gündür 2 milyar dolarlık, dış ticarette aksama olduğunu
gazetelerde de aynı şekilde okuyoruz. Hafta sonu -İstanbul
başta- birçok ilde, bu kez de denetimler nedeniyle cari işlemlerde
sıkıntı yaşandığını, yine mükellefin ve
gümrük müşavirlerinin protesto etmeleri nedeniyle öğrendik. Bugün
birçok ilde yaptığımız araştırmada cari
işlemlerde sanki arıza giderilmemişçesine
sıkıntının devam ettiğini, birçok iş
adamımız ve sanayicimizden öğrendik. Bunun nedenini ise gümrük
idarelerinde Sayın Bakan talimatıyla başlatılan
denetimlerde cari işlemlerin satır satır işlem bazında
denetlemeye alınması yatmaktadır. Sayın Bakan, denetime
kimsenin bir diyeceği olmaz ama görev yapıyoruz gerekçesiyle hiçbir
olumsuzluğa kavuşmamış sanayicinin, iş
adamının işlerinin aksamasını nasıl doğru
buluyor, onu da anlamak mümkün değil.
Neden denetimlerinizi öncelikle gümrük operasyonlarının
yapıldığı illerde değil de Bursa ve diğer illere
kaydırarak sıkıntı yaratıyorsunuz? Bunu da Sayın
Bakandan sormak istiyorum. Öncelikle bilgi işlemin çökmesinden kaynaklanan
gecikmeleri ortadan kaldırıp, ondan sonra denetime geçmiş
olsaydınız daha iyi olmaz mıydı?
Yine, önemli konulardan bir tanesi, gümrük müşavirleri ve
gümrük müşavir yardımcılarıyla ilgili
çıkartılacak kanunun bugüne kadar 3 defa kadük duruma geçmesi ve
hâlen bu kanunun da bir türlü yürürlüğe girmemiş olmasıdır.
Yani gümrük müşavirleri ve yardımcıları ne zaman oda hâline
geleceklerini merak ediyorlar, bunları da soruyorlar.
Yine, sanayicimizin gümrüklerde
karşılaştığı en önemli konulardan biri de
yatırım konusu. Makine ve teçhizatının ithalini natamam
yapmışsa, yatırımlarınızı eğer
teşvik belgesi kapsamında yapıyorsanız sorun yok. Bu konuda
düzenlenmiş Gümrük Genel Tebliği imdadınıza yetişiyor
ama aynı yatırımı teşvik kapsamı
dışında yapıyorsanız sorun başlıyor. Örneğin
finansal kiralama veya kendi kaynaklarınızı kullanarak
yatırım yapacaksanız, bu büyük üretim hattı sipariş
ettiyseniz, makineniz yurt dışından birden fazla tırla
gelmeye başladıysa, ilk tırla gelen eşyanızın son
tırı beklemesi gerekiyor. Eğer kendi paranızla
yatırım yapmak, bu anlamda gümrüklerde eziyet çekmenin bir sebebi
oluyorsa, bunu bir an önce düzeltmeli, böyle torba yasada, çorba yasada böyle
lüzumsuz vakitler geçireceğimize, işte önemli olan ihracatı,
üretimi artırmak için tedbirleri bir an önce almalıyız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 140 ıncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Enis
Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları
Madde 140- 14/5/1964 tarihli ve 474 sayılı Gümrük
Giriş Tarife Cetveli Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Bu cetvelde yer alan eşyaların
pozisyonlarını, alt tarife pozisyonlarını ve bunlara ait
sayısal kodları, bölüm, fasıl ve alt tarife pozisyon
notlarını ve Armonize Sistemin yorumuna ait genel kuralları genişletmeye,
açmaya ve değiştirmeye ilişkin esas ve usulleri belirlemeye
Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tütüncü. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 140ıncı maddesi üzerine vermiş
olduğumuz önerge hakkında konuşuyorum. Hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Önergemiz, ilgili fıkrayı yeniden düzenleyerek
fıkrayı daha sade ve daha anlaşılabilir bir hâle
dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, bizim Gümrük Tarife Cetveli
uygulamalarımız ile Avrupa Birliği uygulamaları arasında
uyum sağlanmasını amaçlamaktadır, öngörmektedir. Bu nedenle
önergemizin değerlendirileceğini ve kabul edileceğini umut
ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torbaya
benim de bir yasa teklifimi koymuşlar. Bu bana, bizim, Rumelideki
yaygın bir halk deyişini -halk söylemini- anımsatıyor.
Birisine bir tatlı sürpriz, bir tatlı söz ya da bir iyilik
yapıldığı zaman o kişi şaşkın bir
mutlulukla şöyle söyler, der ki: Hangi dağda kurt öldü? Bu torba
yasasında benim teklifime yer verilmesi gerçekten bana bu söylemi burada
da dile getirme ihtiyacını doğurttu.
Değerli milletvekilleri, son derece önemli, geçen dönem
vermiş olduğumuz bir teklif idi. Anımsayacaksınız
geçen dönem KOBİlere can suyu adıyla büyük iddialarla AKP bir yasa
çıkarmış idi ancak kâğıt üzerinde kaldı,
uygulanamadı fakat bu yasa çıkarılırken büyük bir
mağduriyet yaratılmıştı. Şu şekilde: Yasa
sadece ve sadece mali kesime, bankalara borcunu ödememiş olan KOBİ
işletmelerini kapsıyordu ama elindekini avucundakini satarak
bankalara borcunu kapatmış olan işletmeleri kapsamıyordu,
onların SSK borcunun, vergi borcunun, doğalgaz, telefon, elektrik
gibi borçlarının yeniden yapılandırılmasına imkân
vermiyordu. Yani deniyordu ki bazı KOBİlere: Kusura bakmayın,
sizler bu yasadan yararlanamazsınız, can suyu yasasından
yararlanamazsınız. Neden? Çünkü sizler elinizdekini avucunuzdakini
satarak bankaya borcunuzu kapatmışsınız, kapatmamanız
gerekirdi. Böylesine acayip bir mağduriyet yaratılmıştı.
İşte bunun için biz bir yasa teklifi vermiştik ancak AKP
uzattığımız eli o zaman reddetti ve bu kadük oldu. Yeni
dönemde ekonomik krizin ayak sesleri duyulmaya başladığında
biz bunu tekrar hukuk deyimiyle ihya ettik. Şu ana kadar bekledi yani
geçen dönemde, geçen Parlamento döneminde mağduriyete uğratılmış
olan o kişilerin önemli bölümü krizde iflas ettiler ve şimdi, bizim
bu teklifimiz buraya alınmış ama iş işten geçmiş.
Neden alınmış? Neden alınmış acaba? Çünkü seçim
yaklaşıyor, KOBİlere sözüm ona göstermelik de olsa
ağızlarına bir parmak bal. Hangi dağda kurt öldü?
lafı ne kadar geçerli değil mi? Keşke, bizim o önerimizdeki,
yasa teklifimizdeki şekilde bir kapsama yapılmış
olsaydı, o da olmadı. Bizim, ne yazık ki, o vermiş
olduğumuz yasa teklifinde elektrik borçları, doğal gaz, telefon
borçları da var idi, bunlar buraya alınmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Ayrıca icra takipleri de
alınmamış. Buna da şükür diyelim, hayırlı olsun.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun tasarısının
140. maddesi ile değiştirilmek istenen 14/5/1964 tarihli ve 474
sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetveli Hakkında Kanunun 1 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan açmaya ve
değiştirmeye ibaresi açmaya, değiştirmeye ve bunlara
ilişkin usul ile kural ve esasları belirlemeye olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuri
Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklikle metnin anlaşılabilirliği
sağlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 141 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 141 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Vahap
Seçer |
İstanbul İzmir Mersin |
R.
Kerim Özkan Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Burdur Malatya |
Madde 141- 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük
Kanununun mülga 244 üncü maddesi aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
Madde 244- 1. Beyan ile gümrük idaresince yapılan tespit
arasında ortaya çıkan farklılıklara ilişkin
tebliğ edilen gümrük vergileri alacakları ile bu Kanunda ve ilgili
diğer kanunlarda öngörülen cezalar hakkında; yükümlü veya ceza
muhatabı tarafından, söz konusu eksiklik veya
aykırılıkların kanun hükümlerini yanlış
yorumlamaktan kaynaklandığının veya yargı
kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş
farklılığının olduğunun ileri sürülmesi
durumunda, idare bu maddede yer alan hükümler çerçevesinde yükümlüler veya
cezanın muhatabı ile uzlaşabilir. Uzlaşma talebi,
tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde, henüz itiraz
başvurusu yapılmamış gümrük vergileri ve cezalar için
yapılır. Uzlaşma talebinde bulunulması halinde, itiraz veya
dava açma süresi durur, uzlaşmanın vaki olmaması veya temin
edilememesi halinde süre kaldığı yerden işlemeye başlar,
ancak sürenin bitimine üç günden az kalmış olması halinde süre
üç gün uzar. Uzlaşma talebi otuz gün içinde
sonuçlandırılır. Uzlaşmanın vaki olmaması veya
temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz.
2. Gümrük vergileri ile ceza alacaklarının, 5607
sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yer alan kaçakçılık
suçlarına ve kabahatlerine ilişkin olması halinde bu madde hükmü
uygulanmaz.
3. Bu madde kapsamında yapılan uzlaşma talepleri,
gümrük uzlaşma komisyonları tarafından değerlendirilir.
Gümrük uzlaşma komisyonlarının kurulması,
çalışması ile bu madde kapsamında yapılacak
başvurulara ilişkin usul ve esaslar Dış Ticaret
Müsteşarlığının görüşü üzerine yönetmelikle
düzenlenir.
4. Gümrük uzlaşma komisyonlarınca düzenlenen
uzlaşma tutanakları kesin olup idarece derhal yerine getirilir.
Yükümlü veya ceza muhatabı; üzerinde uzlaşılan ve tutanakla
tespit olunan hususlar hakkında dava açamaz.
5. Uzlaşma konusu yapılan ve uzlaşılan gümrük
vergileri ve cezalar, uzlaşma tutanağının tebliğinden
itibaren bir ay içinde ödenir. Uzlaşılan vergilerin ödenmesi
gerektiği tarihten uzlaşma tutanağının
imzalandığı tarihe kadar geçen süre için 6183 sayılı
Kanun hükümlerine göre belirlenen gecikme zammı oranında gecikme
faizi uygulanır. Uzlaşmanın temin edilememesi halinde, genel
hükümlere göre işlem yapılır.
6. Bu madde uyarınca üzerinde uzlaşılan cezalar
hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun
17 nci maddesi uyarınca ayrıca peşin ödeme indirimi uygulanmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 141. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Mustafa Kalaycı |
Denizli Antalya Konya |
Erkan
Akçay Mehmet
Şandır Metin
Ergun |
Manisa Mersin Muğla |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Günal, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu, birkaç gündür
tartıştığımız bir konu, siz de biliyorsunuz. Daha
önce ilga edilmiş olan bir maddeyi ihya ediyoruz. Burada kısmen
kapalı oturumda da tartıştık. Yine sonra tekrar gündeme
geldi. Sayın Bakan, -şu anda Bayındırlık
Bakanımız varmış- ilgili
bakan var mı diye bakıyorum. Dolayısıyla bu maddenin
muhatabı olan ne gümrüklerden sorumlu Bakanımız ne de bize gece
bilgi veren Sayın Şimşek burada yok.
Ben kısaca hafızanızı tazelemek istiyorum
bununla ilgili. Neden böyle bir şeyin ihyasına gerek duyuldu? Daha
önce kaldırılan bir madde. Arkadaşlarımız, iktidar
mensubu milletvekillerimiz, Komisyon Başkanımız, grup
başkan vekilleri çok doğal olarak diyorlar ki: Herkese aynı
muameleyi yapıyoruz yani bir firmayı ayrı tutamayız. Peki,
bu daha önce de görüşüldü. Yine vergiyle ilgili af kanunu
çıktığında yine muhalefete mensup milletvekilleri itiraz
edince geri çekilmişti. Şimdi aceleden ne gelirse bunun hepsine
giriyor. Ben gerçekten merak ediyorum. Bu tarzda yapılan işlemlerle
ilgili devam eden davalar da var. Arkadaşlarımız bize not
verdiler görüşmeler sırasında Gümrük
Müsteşarlığının
Yani uzlaşma, idareye,
yükümlüden istenilen gümrük vergileri ve cezalarının bir
kısmından vazgeçilmesi karşılığında vergi
alacağının hemen tahsil edilmesi imkânını
sağlamakta, bu sayede de yargı sürecinin uzaması nedeniyle
doğacak sıkıntılar önlenmekte ve çok sayıda
davanın takip külfeti de ortadan kalkmaktaymış. Bütün mesele
davalarda ciddi bir külfet varmış.
Arkadaşlarımızın söylediği miktarlara
baktık arkada, ilama bağlı borç ödemelerine ilişkin olarak
Müsteşarlığın ayırdığı bütçe 2008de
2,5 iken, 2009da bir anda 5,8e, 2010da 5,4e çıkmış. Yani
bütün mesele
Milyon bu söylediğim.
Şimdi, öbür taraftan müfettişlerin
açıkladığı, kamuoyuna yansıyan, basında da
tartışılan rakamı size söylüyorum: Alkollü içki
ithalatında büyük vurgun. Yurt dışından düşük fiyat ve
az vergiyle ithal edilen içkiler 3-7 kat fiyatla free shoplarda
satıldı. Bu yolla son beş yıl içerisinde 3,8 katrilyon
liralık vergi kaçırıldı. Ve bu kamuoyuna
yansımış bir şey.
Şimdi, affettiğiniz miktar, Efendim, herkese aynı
standardı uyguluyoruz. deyip, birisinin 10 bin lirasını
affetmek, öbür tarafta milyonlarca, yüz milyonlarca parayı affetmek.
Sayın Bakan, bize olayı doğruladı, biliyorsunuz, ama
miktarlarıyla ilgili bilgisi olmadığını söyledi. Biz
hâlâ Hükûmetin üyelerinden, herhangi birinden
Sayın Demir burada ama,
onun muhatabı değil, çünkü Maliye Bakanımız bile
öğrenemediğine göre Bu maddenin görüşülmesi sırasında
tekrar soracağız. dedik, şu anda bu konudan sorumlu
Bakanımız maalesef yok.
Şimdi, bu nasıl oluyor da bu kadar tartışmalı,
şaibeli bir konu, araya başbakanlar giriyor, mektuplar
yazılıyor, yeni başbakan geliyor aynı ülkenin
firmasının çıkarını korumak üzere, o da mektup
yazıyor, Avrupa Birliğinin yetkilileri giriyor, onlar da mektup
yazıyor ve sonuç olarak böyle bir kanunu koyarken siz de şunu
diyebiliyorsunuz: Efendim, biz bir uzlaşma, öbür tarafta,
getirmiştik, gümrükte de bu uzlaşmayı getirelim, adaletsizlik
olmasın.
Peki, başka konularda biz size sürekli önerge veriyoruz.
Diyoruz ki: Bakın, bunlara getiriyorsunuz, iyi, çiftçilere niye
getirmiyorsunuz? Sosyal güvenlik primleriyle ilgili bir hak niye
tanımıyorsunuz? BAĞ-KURlu olmaları için niye bir hak
tanımıyorsunuz? Bu adaletsizlik değil mi?
Öbür taraftan milyarlarca lirayı bulduğu söylenen ve
rakamını kimsenin bilmediği, 500 milyon olarak söyleniyor ama
toplam rakam
Burada, sadece arkada yetkili arkadaşlarımız var,
onlar verir mi bilmiyorum. Yeni genel müdürümüzü gördüm. Hayırlı
olsun diyeyim bir taraftan. Belki onlarda bilgi vardır, geçen sefer daire
başkanımız Var. demişti.
Değerli arkadaşlar, bakın bu ciddi bir konu. Bu
gibi tartışmalı konularda ya gelip ilgili bakan adam gibi burada
bilgi verir bize ya bu konuşulmaya devam eder.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Adam gibi. ne
demek ya?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bize tam bilgi verir. Bilgi, adam gibi
bilgi.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Adam gibi.
lafını geri al.
MEHMET GÜNAL (Devamla) İlgili bakan değil, bilgi,
bilgi. Adam gibi bilgi ne demek? Efradını cami
ağyarını mâni, gelir
Yoksa, o zaman bu resimlerin üzerinden,
gelen mektuplardan tartışma yapılır. Nerede? Ne oldu? O gün
bir sürü tartıştık. Herhangi bir bilgi geldi mi? Gelmedi.
Lütfen
Bu konular çok su kaldıran konulardır. Ya tam olarak, neyse,
bu işin aslını arkadaşlarımız bize anlatsın,
aksi takdirde bu tartışmalar devam eder. Doğru mudur yalan
mıdır, kamuoyu o zaman takdir eder.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
Sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Önergenin oylamasından önce yoklama talebi
vardır, onu tespit edeceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Ünsal, Sayın Öğüt, Sayın
Susam, Sayın Yazar, Sayın Köse, Sayın Özkan, Sayın Güner,
Sayın Coşkuner, Sayın Barış, Sayın Emek,
Sayın Çöllü, Sayın Seyhan, Sayın Mengü, Sayın Ağyüz,
Sayın Seçer, Sayın Yıldız. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri)
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen
20 tane milletvekilinin yoklama talebi olabilir. Bunun için parti
ayrımı falan yok, biliyorsunuz.
Yoklama için bir dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 141 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
R.
Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları
Madde 141- 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük
Kanununun mülga 244 üncü maddesi aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
Madde 244- 1. Beyan ile gümrük idaresince yapılan tespit
arasında ortaya çıkan farklılıklara ilişkin
tebliğ edilen gümrük vergileri alacakları ile bu Kanunda ve ilgili
diğer kanunlarda öngörülen cezalar hakkında; yükümlü veya ceza
muhatabı tarafından, söz konusu eksiklik veya
aykırılıkların kanun hükümlerini yanlış
yorumlamaktan kaynaklandığının veya yargı
kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş
farklılığının olduğunun ileri sürülmesi
durumunda, idare bu maddede yer alan hükümler çerçevesinde yükümlüler veya
cezanın muhatabı ile uzlaşabilir. Uzlaşma talebi,
tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde, henüz itiraz
başvurusu yapılmamış gümrük vergileri ve cezalar için yapılır.
Uzlaşma talebinde bulunulması halinde, itiraz veya dava açma süresi
durur, uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde
süre kaldığı yerden işlemeye başlar, ancak sürenin
bitimine üç günden az kalmış olması halinde süre üç gün uzar.
Uzlaşma talebi otuz gün içinde sonuçlandırılır.
Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde yeniden
uzlaşma talebinde bulunulamaz.
2. Gümrük vergileri ile ceza alacaklarının, 5607
sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yer alan kaçakçılık
suçlarına ve kabahatlerine ilişkin olması halinde bu madde hükmü
uygulanmaz.
3. Bu madde kapsamında yapılan uzlaşma talepleri,
gümrük uzlaşma komisyonları tarafından değerlendirilir.
Gümrük uzlaşma komisyonlarının kurulması,
çalışması ile bu madde kapsamında yapılacak
başvurulara ilişkin usul ve esaslar Dış Ticaret Müsteşarlığının
görüşü üzerine yönetmelikle düzenlenir.
4. Gümrük uzlaşma komisyonlarınca düzenlenen
uzlaşma tutanakları kesin olup idarece derhal yerine getirilir.
Yükümlü veya ceza muhatabı; üzerinde uzlaşılan ve tutanakla
tespit olunan hususlar hakkında dava açamaz.
5. Uzlaşma konusu yapılan ve uzlaşılan gümrük
vergileri ve cezalar, uzlaşma tutanağının tebliğinden
itibaren bir ay içinde ödenir. Uzlaşılan vergilerin ödenmesi
gerektiği tarihten uzlaşma tutanağının
imzalandığı tarihe kadar geçen süre için 6183 sayılı
Kanun hükümlerine göre belirlenen gecikme zammı oranında gecikme
faizi uygulanır. Uzlaşmanın temin edilememesi halinde, genel
hükümlere göre işlem yapılır.
6. Bu madde uyarınca üzerinde uzlaşılan cezalar
hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun
17 nci maddesi uyarınca ayrıca peşin ödeme indirimi uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Özyürek
BAŞKAN Sayın Özyürek
(CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarının 141inci maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 141inci maddeyle Vergi Usul Kanununda uzun zamandır
uygulanmakta olan uzlaşma müessesesi, bundan böyle, gümrük vergileri için
de uygulanacaktır. Bu, doğru bir tercihtir, doğru bir
yaklaşımdır. Bunun en iyi şekilde
çalıştırılması gerektiğini ifade ediyorum. Tabii,
müesseseler tek başına sorunları çözmezler. O müesseseleri
nasıl kullandığınız, nasıl işlettiğiniz
son derece önemlidir.
Değerli arkadaşlarım, gümrükten sorumlu Sayın
Devlet Bakanımız burada olsaydı, çok daha yararlı bir
görüşme yapma fırsatı bulabilirdik. Çünkü gümrüklerle ilgili pek
çok konuyu burada da tartıştık, Komisyonda da tartıştık
ama yeterli bilgiyi alamadık. Sayın Bakan, bundan kısa bir süre
önce üst düzey bürokratlar arasında kendi deyimiyle veya basına
yansıyan şekliyle büyük bir operasyon gerçekleştirdi yani
yöneticilerin yerlerini değiştirdi. Şimdi, bundan önce de yine
Sayın Bakanın imzasıyla görevde olan bürokratlarla ilgili çok
ciddi bir yolsuzluk ortaya çıktı ve o nedenle, Sayın
Bakanın göreve getirdiği kişileri yine kendisi görevden almak
durumunda kaldı. Şimdi, göreve yeni gelen arkadaşlarla ilgili
olarak da -doğru yanlış, ben onu bilmem ama- geçmişte
kendileri hakkında da bazı yolsuzluk iddiaları nedeniyle
soruşturmalar yapıldığı yazıldı, çizildi,
söylendi. Daha önce bu yolsuzluğa karışan ve Sayın
Bakanın görevden almak durumunda kaldığı bürokratların
da daha önce bazı yolsuzluklara karıştığına dair
iddialar vardı. Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Bakana bunları
sorduğumuzda Yani öyle bir soruşturma geçirmişler ama
bunların önemi yoktu. dedi. O emareler, o ortaya çıkan belgeler
gösteriyor ki huylu huyundan vazgeçmiyor, bir süre sonra önemli yolsuzluklara
neden oluyorlar. O bakımdan, özellikle gümrüklerle ilgili tasarruflarda
çok ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Her seferinde
Yanılmışız. diyerek bu işin içinden
sıyrılmak, kurtulmak mümkün değildir. O nedenle, özellikle
gümrükte etkin noktalara getirdiğiniz kimselerle ilgili çok dikkatli
incelemeler yapmanız lazım ve o arkadaşlarımızın
geçmişte hiçbir şaibeye bulaşmamış olmaları son
derece önemlidir. Çünkü gümrükteki yolsuzluk, sadece suç olmaktan, toplum
vicdanını yaralamaktan öte Türkiye'nin ekonomi politikaları
açısından çok önemlidir. Siz, ekonomi gerektirdiği için
bazı mallarla ilgili vergileri artırıyorsunuz, vergileri
eksiltiyorsunuz ama bir de bakıyorsunuz ki uygulamada sizin
çıkardığınız kanunlar, kararnameler yok sayılmış,
oradaki yetkili ve görevliler istedikleri gibi gümrüklerden ithalata veya
ihracata fırsat tanımışlar. Öyle olunca gümrük meselesi,
gerçekten bu ülkenin en önemli meselesidir. Bunu mutlaka ve mutlaka en iyi
şekilde yönetmek ve hiçbir şaibeye bulaşmamış
kimseleri göreve, yöneticiliğe getirmek son derece önemlidir. Mesela
akaryakıt kaçakçılığı öylesine yaygındır ki
ne yazık ki bu işe karışan insanlar Soruşturmada bir
şey çıkmadı. filan bahaneleriyle tekrar göreve getiriliyorlar
ve aynı işleri tekrarlıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.07
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.19
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
142nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın 142 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Ramazan
Kerim Özkan Abdullah
Özer |
Burdur Bursa |
Madde 142 25/1/2006 tarihli ve 5449 sayılı Kalkınma
Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 5- Bu Kanunun 20 nci maddesinin son
fıkrası hükmü 2011 yılı için uygulanmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 142. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ayhan buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemiz ile görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 142nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz. Gerekçemiz ise
tasarının bu maddesiyle Hükûmetin konuları ciddiyetle ele
almadığının ortaya çıktığını ifade
ediyoruz. 2010 yılı sonunda 2011 yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi görüşmeleri sırasında bu husus dile
getirilmemiştir.
Ayrıca, tasarının bu maddesiyle yapılmak
istenen değişiklikle önümüzdeki yılın bütçesine de ipotek
konulmak istenmektedir. Uygulanması ertelenmek istenen hükümler de mevcut
iktidar tarafından talep edilen bir metin olarak, yasa olarak buradan
çıkmıştır. Hükûmet, çıkardığı yasaya
uymak istememektedir, ertelemek istemektedir. Ertelemek istemesinden öte ne
yapmak istemektedir? Gelecek senenin bütçesine de ipotek koymak istemektedir.
Peki, bu Hükûmet niye yaptığı işi doğru düzgün bir
iş olarak önümüze getirip çıktığı zaman problemsiz
olarak ortaya koymuyor, bu yapılamıyor?
Devlet Planlama Teşkilatına hesap kitap
yaptırıyorsunuz, ilgili ajansa hesap kitap yaptırıyorsunuz,
bütçe de geçiyor, sonra diyorsunuz ki bu uygulanmasın. Uygulanmasın
da Bunu biz tahmin edemedik, öngöremedik
Böyle bir şey söyleseniz
algılama daha kolay.
Siz, adaletsizliğe de devam ediyorsunuz. Adınızda
adalet var ama adil değilsiniz. Gelin yükümlülüklerini yerine getiren
mükelleflere bu kanunla ödül verelim diyoruz, onlar da
aldatılmışlık duygusu içine girmesinler, onu hissetmesinler
istiyoruz. Ona da Hayır. diyorsunuz, onlara haksızlık
ediyorsunuz. Onların vergilerini taksitlendirelim diyoruz, Hayır.
diyorsunuz. Onların AKP tarafından
aldatılmışlıklarını ortadan kaldıralım,
zararı yok önergeyi siz verin, adı sizin olsun, şanı
şerefi de sizin olsun, yeter ki bu vatandaşlar istifade etsin
diyoruz, doğru dürüst iş yapan, edimini, yükümlülüklerini yerine
getiren mükelleflere bu kolaylıkları sağlayalım diyoruz,
siz ona da karşı çıkıyorsunuz. Vergiler iyi gidiyor
diyorsunuz. İyi gidiyor demenize rağmen zaten bu tasarıdaki
gelir gider hesabı bütçede yok ama buna rağmen ne yapıyorsunuz?
Bütün bu önerilerimizi kabul etmiyorsunuz. Madem kamu maliyesinde imkân var,
madem bütçede imkân var, gelin edimlerini, yükümlülüklerini yerine getiren
mükelleflere de bir güzellik yapalım, onları da rahatlatalım.
Perişan ettiğiniz vatandaşlar arasında
ayrım yapıyorsunuz. Bu madde bunun bir örneği, burası bunun
bir örneği. Bu tür benzer yasalar getirdiniz, problemi çözmedi.
Vatandaşın durumu, vergi ödeyemedikçe
Kişi başına
millî geliri artırıyorsunuz. Kitaba koydunuz, üç gün sonra Devlet
Planlama Teşkilatının şu sayılı yazısı
üzerine programda düzeltme yapıyorsunuz. O orada
yanlışlıkla konulmuş bir şey değil ki. Daha önce
koyduğunuz kriterler belli. Siz ne yapıyorsunuz? O kriterlerin dışına
taşıyorsunuz, başka kriterler koyuyorsunuz. Koyduğunuz
kriterlerde kişi başına millî gelir bir gecede, bir saniyede
2.500 dolar birden artıyor. Bunun hiç iler tutar tarafı yok.
Şimdi, gelin, bu tasarıya başka bir şey ilave
edelim. Nasıl olsa vatandaş bu sefer de ödeyemeyecek. Bundan sonraki
birkaç yıl içinde kamusal mali yükümlülükleri yerine getirmeyenlere de,
yani getirmeyeceklere, getiremeyeceklere de şimdiden bir imkân
tanıyalım, kolaylık olsun. Bunu buraya getirmemiş olun,
tekrar tekrar getirecek durumda olmayın, bu sıkışıklıklar
olmasın; biz bu kadar Hükûmeti tenkit etmeyelim,
vatandaşlarımız bu problemi yaşamasınlar, bize
temmuzda Sayın Başbakan söz verdi ama şubat ayına geldik,
neredeyse temmuza geliyoruz, daha hâlâ tasarı üzerinde çıkacak
mı, çıkmayacak mı endişesini yaşamasın onlar.
Gelin, önümüzdeki yıllarda da bu işi ödeyemeyeceklere şimdiden
bir esneklik sağlayalım, bir güzellik yapalım. Yani bunu ne
yapmak lazım? Bakmak lazım. Böyle olur mu diyeceksiniz, olur.
Yukarıda, Komisyonda, af kanununda öğrencilere, haziranda
atılacaklara da af getirdi arkadaşlar önergelerle, sonradan
çıktı. Yani nasıl olsa atılacak, atılacağına
göre onlara kolaylık sağlayalım. Burada da nasıl olsa
vergiyi ödemeyecek, onlara da bir kolaylık sağlayalım, ne
olacak. Hükûmetin mantığıyla bir problemi yok.
Ben çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum Sayın
Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 142 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 142 25/1/2006 tarihli ve 5449 sayılı
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri
Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 5- Bu Kanunun 20 nci maddesinin son
fıkrası hükmü 2011 yılı için uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Eklenen geçici madde 5449 sayılı Kalkınma
Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında
Kanunun 20nci maddesinin son fıkrası hükmünün 2013 bütçe
yılına kadar uygulanmayacağını öngörmektedir.
20nci maddenin son fıkrası ise Ajansın
yıllık personel giderleri toplamının gerçekleşen en
son yıl bütçe gelirlerinin yüzde on beşini
aşamayacağına dairdir.
Ajans, 2006 yılının Ocak ayında kurulmuş
olmasına rağmen bugüne kadar yasada öngörülen gelirleri toplamakta
başarılı olamamış, buna karşılık sabit
personel harcamalarını yapmak zorunda kalması nedeniyle bu
giderlerin toplam gelirler içindeki payını kanunun emrettiği
yüzde 15'in altında tutmayı başaramamıştır.
Şimdi yasa ile bu oranı 2013 yılı bütçesine
kadar tutturamama yetkisi verilmektedir.
Ajansın toplamakta başarılı
olamadığı gelirleri yasanın 19uncu maddesinde şu
şekilde sayılmıştır:
a) Bir önceki yıl gerçekleşen genel bütçe vergi
gelirleri tahsilatından, vergi iadeleri ile mahallî idarelere ve fonlara
aktarılan paylar düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden, binde
beş oranında her yıl ayrılacak transfer ödeneğinden,
Yüksek Planlama Kurulunca her bir ajans için nüfus, gelişmişlik
düzeyi ve performans ölçütlerine göre belirlenecek pay.
b) Avrupa Birliği ve diğer uluslararası fonlardan
sağlanacak kaynaklar.
c) Faaliyet gelirleri.
d) Bir önceki yıl
gerçekleşen bütçe gelirleri üzerinden, bölgedeki il özel idareleri için;
borçlanma, tahsisi mahiyetteki gelirler ile genel, katma ve özel bütçeli
kuruluşlardan alınan yardım kalemleri hariç tutulmak üzere yüzde
bir, belediyeler için; borçlanma ve tahsisi mahiyetteki gelir kalemleri hariç
tutulmak üzere yüzde bir oranında, cari yıl bütçesinden aktarılacak
pay.
e) Bölgedeki sanayi ve ticaret odalarının, bir önceki
yıl kesinleşmiş bütçe gelirlerinin yüzde biri oranında,
cari yıl bütçesinden aktarılacak pay.
f) Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarca
yapılan bağış ve yardımlar.
g) Bir önceki yıldan devreden gelirler.
Bakanlar Kurulu, il özel idareleri için belirlenen oranı
yüzde beşe kadar yükseltmeye ya da bu Kanunda belirlenen oranına
kadar indirmeye, belediyeler için belirlenen oranı ise; yarısına
kadar indirmeye ya da bu Kanunda belirlenen oranına kadar yükseltmeye
yetkilidir.
Birinci fıkranın (d) ve (e) bentlerinde belirtilen
paylar, ilgili idare ve kuruluşlar tarafından haziran
ayının sonuna kadar ajans hesabına aktarılır, (d)
bendinde belirtilen paylar, süresi içerisinde aktarılmadığı
takdirde, bu idarelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı
üzerinden ayrılan paydan ilgisine göre Maliye Bakanlığı
ve/veya İller Bankasınca kesilerek ilgili ajans hesabına
aktarılır. Diğer alacakların tahsilinde, genel hükümlere
göre işlem yapılır.
Bugüne kadar maddede sayılan gelirlerin tahsil edilememesi
bundan sonra da tahsilinde sıkıntı çekileceği anlamına
gelmektedir.
Bu nedenle, soruna 2011 yılı sonuna kadar bir çözümde
bulunulması için geçici maddedeki tarih 2011 yılı sonuna
çekilmektedir.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.31
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.36
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
142nci maddesi üzerinde verilen İzmir Milletvekili Harun Öztürk ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
142nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
143üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 143. maddesi ile 5664 sayılı Kanunun 3
üncü fıkrasının sonuna eklenen cümledeki müteakip ibaresinin
takiben olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 143 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R.
Kerim Özkan Abdullah
Özer |
Burdur Bursa |
Madde 143 - 22/5/2007 tarihli ve 5664 sayılı Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunun
4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Bu fıkrada tanımlanan hak sahiplerine EGYO
tarafından ödenen kâr paylarının EGYO'nun yükümlülüğünü
aşan kısmı, Hazine Müsteşarlığınca
incelenmesini müteakip düzenlenecek rapora istinaden Hazine tarafından
EGYO'ya ödenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Konunun daha iyi anlaşılması için işbu
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın Şandır, bu önergeyle madde tümden
değiştiği için maddenin üzerindeki değişiklik
önergesini işleme alma imkânı kalmamıştır.
Haluk Bey, senin konuşma şansın kalmadı,
madde
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Benim değildi zaten.
BAŞKAN Evet.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
144üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 144. maddesi ile 5570 sayılı kanunun 1
maddesine eklenen 3 fıkranın son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan Mithat
Melen |
Kırşehir Çankırı İstanbul |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın 144 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R. Kerim
Özkan Mehmet Ali Susam Abdullah
Özer |
Burdur İzmir Bursa |
Madde 144- 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu
Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi
Kullandırılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan avans olarak ibaresi madde metninden
çıkartılmış ve maddeye aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
(3) 15/11/2000 tarihli ve 4603 sayılı Kanun ile bu
Kanuna istinaden T.C. Ziraat Bankası A.Ş.'ye, ödemeleri T.C. Ziraat
Bankası A.Ş. kanalıyla yapılmak üzere tarım kredi
kooperatiflerine ve Türkiye Halk Bankası A.Ş.'ye Bakanlar Kurulu
kararları uyarınca verilen görevler nedeniyle doğan ve bankalar
ile tarım kredi kooperatifleri kayıtlarına göre gerçekleşen
gelir kayıpları ve görev zararları, bankalar ve tarım kredi
kooperatifleri tarafından yapılacak ödeme talebine istinaden, ilgili
mevzuatında belirlenen usul ve esaslar kapsamında Hazine
Müsteşarlığı bütçesinde yer alan ilgili harcama
tertiplerine gider kaydedilerek ödenir. Bu ödemeler, 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 35 inci maddesi
hükümlerine tabi değildir.
(4) Yapılan ödemeler yıllık olarak Hazine
Kontrolörlerince incelenir. İncelemeler sonucunda düzenlenen raporlarda;
hesaplanan tutar ile Hazine Müsteşarlığı bütçesinden
yapılmış bulunan ödemeler arasında fark bulunduğunun
tespiti halinde taraflar yükümlülüklerini faizsiz olarak yerine getirir. Ancak,
ilgili teşebbüs veya kuruluş tarafından yapılan talebin
gerçek olmayan belge ve işlemlere ilişkin tutarları da
içerdiğinin tespiti halinde, gerçek olmayan belge ve işlemlere
ilişkin olup Hazine tarafından teşebbüs veya kuruluşa
ödenmiş bulunan tutar Hazine Müsteşarlığı
tarafından, söz konusu ödemenin yapıldığı tarihten
itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun çerçevesinde gecikme zammı oranında faiz
uygulanarak tahsil edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Susam, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aslında Bakanlığın ve
Komisyonun önergemize katılmaması için hiçbir gerekçe yok.
Bizim ilave ettiğimiz olay şudur: Eğer yapılan
incelemede usulsüzlük nedeniyle kontrolörlerce kurum arasında
farklılık varsa usulsüzlük nedeniyle yapılanlara faiz
uygulanması. Bu, kamuyu koruyan bir anlayıştır. Aslında
bunun yapılması gerekir ama maalesef arkadaşlarımız
katılmadılar.
Şimdi, bu konuştuğumuz madde aslında
kamuoyunda görev zararları olarak bilinen, Ziraat Bankası ve Halk
Bankası vasıtasıyla esnaf sanatkâra veya tarım kredi
kooperatifleri vasıtasıyla köylüye, çiftçiye kullandırılan
kredilerle ilgili, Hükûmetin aradaki faiz farkını ödeyerek
oluşan görev zararını değerlendirdiğimiz bir madde.
Bu maddeyi değerlendirirken bir şeyi hep beraber bir kez
daha konuşalım. Şu kriz öncesi, Halk Bankası ve Ziraat
Bankasını Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti özelleştirme
sürecine girmişti. Diyordu ki: Görev zararları nedeniyle bizden önce
bu bankalar çok zarar etti. Bu bankaları biz özelleştirerek görev
zararlarını ortadan kaldıralım ve kamu bankaları
mümkün oldukça özelleştirilerek, kamu, bankacılık kesiminden
elini ayağını çeksin. şeklinde bir anlayış
vardı. Bunun karşısında bizler de diyorduk ki: Finansmana
ulaşmada tarım kesiminin, köylünün, esnafın, sanatkârın çok
ciddi, finansmana ulaşma zorlukları var. Bunun için kamunun, bu
alanda, finansman alanında, bankacılık alanında bulunması
lazım. Hatta Avrupada bu konuda çok ciddi şekilde kamu
ağırlığı hissedilir, bankalar dışında
kooperatifler aracılığıyla da finansmana ulaşmada bu
kesimlere destek verilir. Bizim Anayasamız da bu kesimlerin
korunması ve kollanmasını emrettiği için onların
finansman ihtiyacını karşılamada daha çok kamu
bankalarına ihtiyaç vardır. Maalesef, bu söylediklerimize
rağmen, özelleştirme sürecine gitmek üzereyken dünyada bir kriz
patladı ve bankacılık sektörü krediler konusunda, özellikle
yabancı banka ve özel sektör bankacılığı ayak direme
noktasına girdiğinde kamu bankalarının önemi
anlaşıldı ve o zaman Ziraat Bankası ve Halk
Bankasının özelleştirme süreci hemen durduruldu, unutuldu ve o
bankalar aracılığıyla
Hatta Başbakan çıkıp
özel sektör bankacılığına ihtarlar vermeye
başladı. Bu bankaları devreye sokup kriz döneminde finansman
konusunda çıkan zorlukları aşmak için bu iki bankayı
Hükûmet istediği gibi kullanma noktasına geldi. Demek ki bizim
söylediklerimiz doğruymuş. O gün sizin bizi dinlemediğiniz
şeyler
Kriz döneminde Cumhuriyet Halk Partisinin, finansman konusunda,
bankacılık konusunda ne kadar doğru söylediğini hayat bir
kez daha hepimize gösterdi.
Değerli arkadaşlar, aslında bu iki bankanın
varlığı da yeterli değildir. Özellikle tarım kesiminin
ve esnaf sanatkârın kamu tarafından finanse edilmesinde kamu
bankalarının ve kooperatiflerin önemi çok fazladır. Bugün
bakın, İnternet sitelerinde ve bazı gazetelerde
satılık köy görürsünüz. Bir köy bankalardan aldığı
kredi nedeniyle borçlarını ödeyemeyince Satılık Köy diye
ilan asmış. Gerekçeleri de şu: Bize gelip çok uygun faizli
krediler ve kredi kartları dağıtan bankalara aldandık,
hepimiz borçlandık ve bugün bu borçları ödeyemeyince köyümüzü satma
noktasına geldik.
Demek ki arkadaşlar, bugün Türkiyede, finansmana
ulaşmada ve ucuz, uygun, zamanında finansman almada, özellikle
esnafın, sanatkârın, köylü kesiminin ciddi zorlukları var. Bu
zorlukları aşabilmek için de işte, Ziraat Bankasına, Halk
Bankasına, tarım satış kooperatiflerine, tarım kredi
kooperatiflerine ve esnaf kefalet kooperatiflerine ihtiyaç var. Daha
onlarcasının olması bu kesimler için önemlidir.
Biz, bu anlamıyla buralardaki görev zararlarının
önemli olmadığını, bu kesimlere verilecek her türlü
desteğin ekonomiye verilmiş destek olduğunu düşünüyor, bu
duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 144. maddesi ile 5570 sayılı kanunun 1
maddesine eklenen 3 fıkranın son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mithat
Melen (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Melen, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MİTHAT MELEN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
144üncü maddesi ile 5570 sayılı Kanunun 1inci maddesine eklenen
üçüncü fıkranın son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, aslında, hemen bu maddeyi
çıkarmak kolay bir şey gibi görünüyor önergelerde, belki de kolay;
çok basit yazılıyor, bunu yazması kolay, üzerinde
çalışılmamış gibi görünüyor ama burası öyle
değil. Bakın, niye öyle değil? Çünkü bu maddenin içerisinde çok
önemli bir şey var, o da şudur: Mesela, madde 1in ikinci
fıkrasında avans olarak metinden çıkarılmasıyla
paralel bir yapısı var bunun yani onu oraya getirdiğiniz zaman,
o zaman 5018 sayılı Kanunda Hükûmet kendi
çıkardığı kanuna uymak istemiyor demektir. Bu çok ilginç
bir şey. Yani bunu bilerek tabii yapıyor mutlaka bunu yapanlar, bu
kanunu hazırlayanlar ama o zaman niye yanlış hukuki düzenleme
yapılıyor, sonra niye düzeltilmeye çalışılıyor?
İşte esas mesele her zaman olduğu gibi birinci kareye gelmemizle
ilgili. O birinci kare de şu: Bütün çıkarılan kanunlar, bütün
burada yapılan tartışmalar, üzerinde çok
çalışılmadan, düşünülmeden ezbere yapılmış
işler, sonra da onları düzeltmek için ettiğimiz gayretler. Yine
bu kanunun değişmesi için yakında yine başka türlü
önergeler verilecek.
Şimdi, belki bunlarla tebrik etmek lazım sizleri.
Kamuoyunu bunlarla meşgul edip gerçek ekonomiyi, ekonomide neler
olduğunu pek anlatmak, göstermek de istemiyorsunuz çünkü bunlar
anlaşıldığı gün zaten işler o kadar gecikmiş
olacak ki
Türkiyede ekonomi hakikaten sıkıntı içerisinde, öyle
çok göründüğü gibi değil, çok parlak gitmiyor işler. Ha bundan
da çok memnun olduğumu falan zannetmeyin. Çünkü bu sene sıkıntılı
bir sene. Bu sene zor bir sene. Bir de seçim senesi. Bu sene alınacak
bütün bu seçimle ilgili kararlardan sonra bütün muslukları
gevşeteceğimiz için altı ay sonra bunları tekrar
kısmak zorunda kalıp hep birlikte
sıkıntısını çekeceğiz. Niye? Bir türlü altyapıyla
ilgili meselelere giremediğimiz için. Bu da aynı. Bu da
altyapıyla ilgili bir meseleydi. Bununla hiç uğraşmadık.
Şimdi birdenbire bunu getirip çözmeye çalışıyoruz. Ama
bundan ne fayda edineceğiz, onu da bilemiyorum, onu da herhâlde kanunu
getirenler
Mesela o 5570 sayılı Kanunun tümünde aslında
sıkıntılar var. O zaman 5018 sayılı Kanun niye ortaya,
gündeme tekrar geliyor? Eğer bundaki maksat Sayıştay denetiminin
dışına çıkmaksa, o da çok doğru değil. Yani niye
doğru değil? Zorunlu olarak Sayıştay, kendi kendimizi
denetlemek için seçtiğimiz bir kurum. E, Sayıştayın
denetiminden niye böyle karamsar olup veya işte dolambaçlı yollarla
kaçmaya çalışıyoruz, onu da çözemiyorum ben. Yani o zaman
Sayıştayın varlığı hakkında da
tereddütlerinizin olması lazım. Niye bu, Sayıştay
denetiminden çıkarılıyor? O zaman 5018 sayılı Kanun
niye var? Hep bunları kendi kendimize sormamız lazım. Zaten ben
dâhil -bunu çok samimi söylüyorum- bu torba kanundan hiçbir şey anlamıyorum.
Türkiyede de çok anlaşıldığını zannetmiyorum birkaç
uzmanın dışında. Ama hep beraber bunun fiyatını
ödeyeceğimiz de kesin anlaşıldığı zaman.
İşte, bilmem, üniversitelerden tutun da 50 bin
kişiyi sokağa çıkarmaya kadar bir sürü madde var.
Üniversitelerde kredi meselesini bile bu kanunla çözüyoruz. Ne kadar acı.
Hep bir sistemden, hep bir intizamdan, dünyayla bütünleşmekten
bahsederken, söz ederken, hiç dünyayla ilgimiz yok sanki. El yordamıyla
işleri çözmeye çalışan bir Türkiye Büyük Millet Meclisi. Esas
bence üzücü olan bu. Ama her şeye rağmen, en azından bu maddeyi
çıkarırsak belki bir yanlıştan da döneriz.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Melen.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
145inci madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeler
aynı mahiyettedir, birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın 145 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R. Kerim
Özkan Abdullah Özer
Hüseyin Ünsal |
Burdur Bursa Amasya |
Diğer önergenin imza sahipleri:
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla
|
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Ünsal, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, 145inci maddeyle ilgili verilen
değişiklik önergesi üzerine söz aldım, saygıyla
selamlıyorum.
Bizler aynı zamanda Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonunun üyesiyiz. Kalkınma Bankası da Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonunun inceleme kapsamı içerisinde yani
KİTtir. Biz bu bankanın incelemesinde çok üzerinde durmamıza
rağmen Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda bir sorumuzun
cevabını alamadık. Sayın Bakan buradayken ve kanun da
geçerken Hükûmetten bu konuyla ilgili neler yapıldı? Bu konudaki
merakımızın cevabını almak için söz aldım.
Değerli milletvekilleri, Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonu bildiğiniz gibi Yüksek Denetleme Kurulu tarafından
denetlenmekte, Yüksek Denetleme Kurulunun geçmiş yıllardaki
raporları da bizlere intikal etmektedir. YDK raporları bizlere
intikal ettikten sonra alt komisyonda görüşmeler yapılır ve üst
komisyona gelir. Üst komisyonda yapılan görüşmelerde de o gelen
KİTin bütün hesapları, faaliyetleri incelenir. Bu inceleme
esnasında karşılaştığımız çok özel bir
durum oldu. Bu konuyu özellikle burada belirtmek istiyorum ve bu özel durumun
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kayıtlarına geçmesini istiyorum.
Yüksek Denetleme Kurulu üyesi Kalkınma Bankasının
hesaplarını incelerken Kalkınma Bankasında birtakım usulsüzlüklerin,
kanuna aykırılıkların olduğunu tespit ediyor ve bu
tespiti yaptığında, bu konunun da farkına
varıldığında Kalkınma Bankasının
yöneticileri Yüksek Denetleme Kurulu Başkanına gidiyor ve böyle bir
tespit yapıldığını, bu tespitin düzeltilmesini, bu
tespitin, bu usulsüzlüklerin YDK raporlarına geçmemesini istiyor ve bunun
üzerine de Yüksek Denetleme Kurulu Başkanı, o tespiti yapan Yüksek
Denetleme Kurulu üyesini aynı gün görevden alıyor ve bir
başkasını görevlendiriyor ama o gün başka bir iş daha oluyor
değerli arkadaşlarım. Yüksek Denetleme Kurulu
Başkanının oğlu, bu olaylar görülürken, aynı günler
içerisinde, hiç hak etmediği hâlde, eğitimi yetersiz olduğu
hâlde, çalışma süresi yetersiz olduğu hâlde Kalkınma
Bankasında görevli olarak başlıyor. Şimdi, böyle bir al
gülüm ver gülüm. Kalkınma Bankasındaki usulsüzlükleri ortaya
çıkaran denetçiyi bir kenara atıp, onun yerine başka bir denetçi
koyup, Yüksek Denetleme Kurulu Başkanının oğlunun
Kalkınma Bankasında görev alması ve tespit edilen usulsüzlüklerin
de YDK raporlarından çıkarılması bir AKP klasiğidir.
Uzun zaman, uzun süre bu konuyu hem Mecliste hem Komisyonda dile
getirdiğimiz hâlde, Adalet ve Kalkınma Partisinin ne yöneticilerinden
ne de Hükûmetten herhangi bir cevap alamadık.
Bu konuyu burada söz etmek için söz aldım. Önergemiz lehinde
oy kullanmanızı talep ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
Diğer önerge de aynı mahiyette olduğu için
Sayın Günal, siz mi konuşacaksınız?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Evet.
BAŞKAN Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine geldik başka bir
taşınma maddesine. Ben, her seferinde size bunları
hatırlatacağım. Şimdi rakamları tekrar söyleyeyim, kaç
para o bankalar oraya vermişti, ilaveleriyle beraber: 223,5 milyon Halk
Bankası, 211,5 milyon Ziraat Bankası, Vakıfbank yine KDVsi
dâhil söylüyorum -bilgiler yanlış değil, hepsi doğru- net
verilen para
TOKİye teslim etmişler. Sayın Bayraktar Ben bu
paraları onlardan aldım, 600 milyon. Bana para akıyor. dedi.
Onun da itirafı var, ne kadar verdiklerini duyduk. BDDK yine 168 milyon,
SPK 80 milyonluk ödeyecek yer almış. O maddelere geleceğiz de
ben şimdiden size yine ne kadar para oraya
aktarıldığını söyleyeyim.
Değerli arkadaşlarım, 2008 yılında
Sayın Başbakan Kanunsa, gerekirse kanun çıkarırız.
diyerek bunların sinyalini vermişti. Bir anda baktık, burada,
İstanbula böyle bir haber geldikten sonra, hemen emlak fiyatlarında,
çevredeki arsaların fiyatlarında ciddi anlamda bir artış
olmuş.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ben hâlâ
cevabını bulamadım, sormaya devam edeceğim, eğer
Hükûmet üyelerinden birisi beni muhatap alır, söylerlerse -Sayın
Demir yine burada nöbetçi olarak, onun fazla maddesi yok ama- neden
Ataşehire taşınmak istendiğinin cevabını
istiyorum. Hadi İstanbula taşındınız, İstanbula
taşınmasının da bir gerekçesi yok, hepsini anlatıyoruz
ama hâlen merak ediyorum ne var Ataşehirde? Kimin
yatırımları var? Ataşehirin neresine finans merkezi
kuracaksınız? Defalarca sordum, bir tane örnek getirin bana,
dünyanın hiçbir yerinde bir bölgesel finans merkezi var mı? Hepsinin
bir araya toplandığı bir site var mı? Bunları bana bir
anlatın. Adamları nasıl taşıyacaksınız,
orada bir uluslararası finans toplantısı
yaptığınız zaman hangi havaalanından, kaç dakikada
gelecekler? O bina yoğunluğunu artırdığınız
zaman
Hani iptal ettiğimiz büyükşehire alma yetkisi
istemiştiniz Komisyona geldiğinizde, İFM kanunu geldiğinde
5inci madde vardı, ilçe belediyeleriyle çözememiştiniz ve
büyükşehire yetki istemiştiniz, vermemiştik, tepkiler üzerine de
geri çekmiştiniz. Şimdi, o yoğunlukların içerisinde bu
trafik sorununu nasıl çözeceğiz Allah rızası için? Yani
Bir anda banka rüzgârı gelince Ataşehirde ev fiyatları üçe
katlandı. diyor. Evdekiler ayrı ama o arsalar kimin? Yanında
kimler proje yapıyor? Bu TOKİ bu projeleri kime veriyor? Başka
kimler geldi, uluslararası hangi projeler var? Birisi çıksın,
muhatap alıp bize bir bilgi versin. Neden Ataşehir?
Şimdi yeni bir şey duyduk, herhâlde yeni rant yaratma
projeniz var. Sayın Başbakan geçenlerde bir inci daha döktürmüş:
Yeni İstanbul Projesi Yukarı doğru
Merak ediyorum, henüz daha
bulamadım, fırsat bulursam, bu torba bitsin
araştıracağım oralarda kimler arsa kapatmış, ne
olmuş yukarıya doğru? Hani şu arkasından
getireceğiniz 2Blerle ilgili yasayla alakası var mı vallahi merak
ediyorum şimdi.
Ben hâlâ istiyorum, Ataşehire neden finans merkezi yapıyorsunuz?
İstanbulu hadi anladık. Yapılan komisyonların buradaki
raporlarını sizlere okudum. Raporların hepsi, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi yetkilileri de var. Vali
Yardımcısının başkanlığında gelen,
tespit edilen yerlerin içerisinde en kötü olan, ulaşım olarak,
altyapı olarak en kötü olan yer Ataşehir. Yani burada bir, varsa
Levent ile Maslak arasında zaten var. Bir de finansal olarak ne yapmaya
çalışıyorsunuz, ben gerçekten merak ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bu bankaların
taşınması hiçbir ekonomik gerekçeye dayanmıyor hele Türkiye
Kalkınma Bankasının. Ne yapacak yani? Türkiye Kalkınma
Bankası ne yapıyor İstanbulda? Siz zaten sanayiyi
bırakmıyorsunuz, sadece hizmetler kalıyor, İstanbulun
dışına çıkıyor
Ne yapacak, Türkiye Kalkınma
Bankası İstanbulda kime ne kredisi verecek? Yani onun
dışındaki Türkiyeye kredi verilmeyecek mi? Niye
taşıyorsunuz, ben merak ediyorum. Eğer gerekçeye dayanırsa
daha önce de söylemiştim. Bazı arkadaşlar Bizim illeri niye
söylemedin? diye iktidar
kanadından da söylediler. Ben sadece faaliyet alanına göre
söylemiştim. Ziraat Bankası Urfaya ya da Konyaya gitsin. derken
ziraatla uğraşan iller olarak söyledim veya Halk Bankası
Kayseriye gitsin. dedim. Öbür arkadaşlarımız
alınmış. Bursaya da gidebilir, Antepe de gidebilir, Denizliye
de gidebilir. Ferit Bey alınır belki. Malatyaya da gidebilir
Sayın Aslanoğlu. Yani o yönden sıkıntımız yok.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Yok, bizim
hakkımız değil.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ama bunlar gerçekten gerçek bir gerekçeye
dayanmıyor, hepsi birtakım siyasi hesaplara, İstanbulu
başkent yapma hesabına ve arsa, arazi rantına dayanıyor
diyorum. Cevap gelirse öbür maddelerde özür dileyeceğim. Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
146ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 146 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek R. Kerim
Özkan Harun Öztürk |
İstanbul Burdur İzmir |
Abdullah
Özer Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Bursa Malatya |
Madde 146- 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı
Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde yer alan Destek hizmeti
kuruluşu tanımı aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Destek hizmeti kuruluşu: Bankaların, mevduat veya
katılım fonu kabulü, nakdî, gayrinakdî her cins ve surette kredi
verme ve bu Kanunun uygulamasında kredi olarak sayılan işlemler
dışında kalan faaliyetlerini banka adına
gerçekleştiren; ya da mevduat veya katılım fonu kabulü
dışındaki faaliyetlerinden herhangi birinin pazarlanması da
dahil gerçekleştirilmesinde bankaya yardımcı nitelikte hizmet
veren kuruluşları,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 146. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Erkan Akçay Doç.Dr. Mehmet Günal |
Denizli Manisa Antalya |
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Metin
Ergun |
Konya Mersin Muğla |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Yalçın, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; 146ncı madde üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde
söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüyorum ki önergeler üzerinde
konuşmak çok anlamlı da değil, nasılsa dinlemeden bir
refleks hâlinde reddediyorsunuz. Bu fırsatı bulmuşken,
aslında geçen hafta da üzerinde konuştuğum bir konuyu, o kadar
beni sarstı ki gerçekten, tekrar gündeme getirmek istiyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, elbette insanlar bir siyasi
partide siyaset yaparlar, oradan aday olurlar. Süreç içerisinde belki siyaset
yaptıkları parti kendi arzu ettikleri çizgiden çıkabilir ya da
kendisinin siyasi fikirleri değişebilir ve olabilir, kopmalar,
ayrışmalar yaşanabilir, bu Mecliste de birçok arkadaşımız
geçmişte başka partilerde siyaset yapmış olabilir, ben bunu
çok yadırgamıyorum, fakat Beypazarı Belediye
Başkanının bir istifa süreci yaşandı.
Şimdi, arkadaşlar, burada daha önce Belediye
Başkanlığı yapan Sayın Mansur Yavaş,
Büyükşehir Belediye Başkan adayımız olmuştu. Öylesine
siyasi zarafet örnekleri sergiledi ki orada, eğer Hükûmet içerisinde,
Kabineden destek aldığı bir hizmet olmuşsa, o hizmetin
kenarına, bu hizmet şu bakanın sayesinde
yapılmıştır tabelaları asacak kadar siyasi zarafet içerisinde
hareket eden bir insandı. Onun başarılarıyla tekrar seçim
kazanan Cengiz Özalp, birdenbire, partimizle hiçbir ideolojik
ayrışma, çatışma, tartışma yaşamadan, bir
sabah bir baktık ki, Sayın Melih Gökçekin kolunda partinize
katıldı.
Arkadaşlar, eğer şu olsaydı, bu
arkadaşımız Benim artık Milliyetçi Hareket Partisiyle
fikirlerim örtüşmüyor, Adalet ve Kalkınma Partisinin fikirlerini
benimsiyorum ve buraya katıyorum. deseydi, inanın, bu da beni sarsmazdı
ama Ben seçmenlerime ihanet ettim, hizmet almak için buraya
katılıyorum. cümlesini kullanmış bir insanı partinize
kabul etmiş olmanızı siyasi ahlak bakımından
sorgulanmaya muhtaç görüyorum. Böyle bir şey olamaz. Şimdi
bakın
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir dakika sayın milletvekilleri, bir dinleyiverin,
bakın.
Bugün, bu arkadaşımız yeni bir beyanatta
bulunmuş, basında yer aldı. Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek Beypazarı Belediyesine hoş geldin
hediyesi olarak iki çöp toplama kamyonu, bir cenaze aracı, bir de iş
makinesi hibe etmiş. Belediye
Başkanı da Bir de süpürge kamyonu hibe edilecek. Ayrıca, Ankara
Büyükşehir Belediyesi parklarımızda yeni düzenlemeler yapacak.
Bir de turistler için şehir terası yapılacak. Evet, seçmenlerimi
üzdüm, MHPden seçildim, ihanet ettiğim doğrudur. Ben siyaset
adamı değilim, hizmet için geldim. ifadesini kullanıyor.
Arkadaşlar, çok sayıda milletvekilisiniz. Bu cümleye
birinizin en azından siyasi etik adına, bir ilke adına itiraz
etmesi gerekir yani siz aslında bu cümleyi ifade eden bir insanı aranıza
katarak diyorsunuz ki Türk Halkına: Biz belediyeler arasında
ayrım yapan, kendi partimizden olana birtakım kamu
imkânlarını sevk eden bir Hükûmetiz.
Ben, bunu kabul edemiyorum. Bu yaklaşımı, bu
anlayışı makul bulamıyorum. İstiyorum ki, buna
içinizden birisi ya da Sayın Bakan bir itiraz etsin, böyle bir gerekçenin
haklı olmadığını, ahlaki
olmadığını ifade etsin. Böyle bir şey olamaz.
Değerli milletvekilleri, bu itirazı yapmayacaksanız
eğer ben bu tabloyu, bu resmi Türk filmlerindeki bir sahneye benzetiyorum.
Çok yaşanmıştır Türk filmlerinde; bir mazbut aile
kızı bir gariban biriyle sevgilidirler, evlenme hayali kurarken, bir
zengin aktör çıkar film içerisinde ve o mazbut kızımız, o
ana kadar filmin iyi aile kızı, hanım kızı o zengin
adamın peşine takılır ve bir zaman sonra da
bakarsınız ki o zenginin pahalı arabalarıyla caka satmaya
başlar.
Bu işin özeti budur. Bu Belediye Başkanının
resmi benim gözümde o Türk filminin sahnesi şeklindedir. Belediye
Başkanınızın, büyükşehrin gönderdiği
araçların önünde, bu arkadaşımız mazbut yaşamı
terk edip, zengin araç peşine takılmış bir genç kız
durumuna düşmüştür.
Bunu da takdirinize sunuyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 146 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 146- 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık
Kanununun 3 üncü maddesinde yer alan Destek hizmeti kuruluşu
tanımı aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Destek hizmeti kuruluşu: Bankaların, mevduat veya
katılım fonu kabulü, nakdî, gayrinakdî her cins ve surette kredi
verme ve bu Kanunun uygulamasında kredi olarak sayılan işlemler
dışında kalan faaliyetlerini banka adına
gerçekleştiren; ya da mevduat veya katılım fonu kabulü
dışındaki faaliyetlerinden herhangi birinin pazarlanması da
dahil gerçekleştirilmesinde bankaya yardımcı nitelikte hizmet veren
kuruluşları,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Aslanoğlu konuşacak.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri, tabii, burada bugün her nedense
bürokratları getirmiyorsunuz. Burada bu mektubu vereceğim bir
bürokrat göremiyorum. Aslında bu mektubu
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Var, var
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Nerede, nerede?
Yoktur işte.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Var, var
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Niye yalan
söylüyorsunuz? Nerede bürokratlar burada?
AHMET YENİ (Samsun) Mevlüt Bey, orada oturuyor
arkadaşlar!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Oradaki
bürokratların kim olduğunu biliyor musunuz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Lütfen arkadaşlar
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sadece, Kalkınma
Bankası Genel Müdürünün dışında başka kimse yok
burada.
AHMET YENİ (Samsun) Kalkınma Bankası yok şu
anda, gitti, başkası geldi.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) BDDK
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yeni geldi, yeni
geldi. Şimdi, Sayın Başkan, hoş geldiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Arkadaki Mustafa bizim
bürokratımız, Bütçe Müdür Yardımcısı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi benim
muhatabım BDDK. Size bir mektup okuyacağım. Hani Faizler yüzde
3, yüzde 5, işte yüzde
TÜFE, ÜFE, TEFE. diyordunuz ya. Bakın, size
bir mektup okuyacağım.
HASAN ANGI (Konya) Reel faiz, reel
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - 3 bin lira anapara,
yüzde 87 faiz oranıyla
RECAİ BERBER (Manisa) Nasıl oluyor o?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Buyurun.
RECAİ BERBER (Manisa) - Hangi dönem bu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yeni yeni
Tarih, 22
Aralık 2010. 3 bin lira anapara
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) Uydurma, uydurma o
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Anlamadım
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Lütfen arkadaşlar
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Beyefendi, uyduran
sizsiniz!
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) Başkası
uydurmuş, başkası
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ya edebinle orada otur
ya laf konuşmayın! Ne demek? Kim uydurur? Kim uydurur? Yalancı
insan uydurur. Ne demek Uydurma.?
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, Mevlüt Bey, Genel Kurula
hitap edin efendim, lütfen
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ya edebinle otur, ya
gel konuş. Ayıp ya!
Bak, belgeli, bilgili konuşuyorum.
RECAİ BERBER (Manisa) Mevlüt Bey, sen bankacısın,
yüzde 87 faiz olmaz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) İhtarname
tarihi, 22/10/2010.
RECAİ BERBER (Manisa) Sen bankacısın, yüzde 87
faiz olmaz yani.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Buyurun
Ben
Vereceğim, yetkiliye vereceğim. diyorum ya. Adam, borcunu ödeyecek
makam bulamamış.
RECAİ BERBER (Manisa) Hangi banka?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Birleşik Fon
Bankası
Buyurun.
AHMET YENİ (Samsun) Bulur, bulur Mevlüt Bey. Sen bu
işi bilirsin. Nasıl bulamaz yani? Bankacılık yaptın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Beyefendi, mektup da
burada, mektup da burada
Ben adamı tanımam, bilmem. Adamı ne
tanırım ne bilirim, ne tanırım ne bilirim. Mektup da burada,
ihtarname de burada. Faiz oranı yüzde 87. Böyle bir faiz oranı var
mı? Soruyorum, var mı?
RECAİ BERBER (Manisa) - Olmaması lazım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Recai Bey, bakar
mısın şuna rica ediyorum. Rica ediyorum Recai Bey.
SUAT KILIÇ (Samsun) Oraya gelemez.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Recai Bey
BAŞKAN Sonra
Sonra...
AHMET YENİ (Samsun) Bak yine sahibine vermedin Mevlüt Bey.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Vereceğim,
vereceğim. Ben de çok numune var, veririm. Daha başka da var, başka
da var Ahmet Bey.
SUAT KILIÇ (Samsun) Belgeyi verdin, ne anlatacaksın bize?
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, vaktiniz doluyor,
konuşunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Mektup da burada,
ihtarname de burada. Eğer bir taraftan yüzde 87 faiz oranını ve Birleşik
Fon Bankası, TMSFnin bankası
Eğer vicdanınıza
RECAİ BERBER (Manisa) Allahını seversen tarih
1999.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Beyefendi, faiz
oranına bakın. Faiz oranına bakın, faiz oranına.
AHMET YENİ (Samsun) 99daki faiz o.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hayır efendim,
son, son, son... 3 bin lira anapara, 51 bin lira olmuş. Her şey
burada.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hangi tarihte
başlamış?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ben şunu
söylüyorum: 87lik faiz oranı var mı, yok mu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 99 buradaki.
AHMET YENİ (Samsun) Ya, doğrudur senin dediğin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) 99da başlamış.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Beyefendi, 87, son
ortalama faiz oranı, hesapladığı faiz oranı 87.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 99da zaten yüzde 7.500dü.
Niye 7.500dü 99da?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Beyefendi,
hesapladığı faiz. Son dokuz yılda, son on yılda, son
yirmi yılda var mı böyle bir faiz? Takdir sizin, böyle bir faizi ben
sizin vicdanınıza bırakıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama 99 yazıyor burada.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ben tanımam
bilmem. Beyefendi, tanımam bilmem. Vicdanınızda
AHMET YENİ (Samsun) 98.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 98miş bak doğrusu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) BDDKya
vereceğim şimdi. Onların vicdanında, böyle bir borç 3 bin
lira.
AHMET YENİ (Samsun) İşte o sizin dönemden kalma
işler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hiç arayıp
sormayacaksın, ihtarname göndermeyeceksin
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama 98 yılı o.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Borcumu ödüyorum,
muhatap bulamıyorum beyefendi.
AHMET YENİ (Samsun) Muhatabı ben söylerim sana Mevlüt
Bey.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Takdir sizin yani her
ne hikmetse rakam buna ulaşmıştır. Bilgilerinize sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Arkadaşlar
Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri, lütfen
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
RECAİ BERBER (Manisa) Sayın Başkan, bir
açıklama yapayım.
BAŞKAN Arkadaşlar, burada çok maliyeci var, çok
bankacı var, diğer arkadaşlar var.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
147nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 147. maddesinin son cümlelerindeki Kurulca
ibaresinden sonra gelmek üzere çıkarılacak yönetmelikle ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 147 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R.Kerim
Özkan Abdullah
Özer Rahmi Güner |
Burdur Bursa Ordu |
Madde 147- 5411 sayılı Kanunun 15 inci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şeklide
değiştirilmiştir.
Bağımsız denetim, değerleme ve derecelendirme
kuruluşlarının yetkilendirme izni
Madde 15- Kurul tarafından zorunlu tutulması halinde,
bankaların varlıklarının, hak ve yükümlülüklerinin ya da
kredi müşterilerinden alınacak teminatların değerlemesi ve
kendilerinin ya da kredi müşterilerinin derecelendirilmesi faaliyetleri
ile Bankaların bağımsız denetim faaliyetlerini
gerçekleştirecek olan kuruluşların yetkilendirilmesine,
yetkilerinin geçici veya sürekli olarak kaldırılmasına Kurulca
karar verilir. Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar
ilgili meslek birliklerinin görüşü alınarak Kurulca belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Güner, buyurun efendim.
RAHMİ GÜNER (Ordu) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Teklifinin 147nci maddesinde 5411
sayılı Kanunun 15inci maddesi başlığıyla
birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. diyerek bu 15inci maddeye kredi
müşterilerinin derecelendirilmesi faaliyetleri ile bankaların
bağımsız denetim faaliyetlerini ibaresinin ilavesini talep
ediyoruz. Bu konuda talebimizin kabulünü yüce Meclisten ayrıca talep
ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu madde yine bankalarla
ilgili bir maddedir. Dikkat ederseniz bankalar, bilhassa Halk Bankası -Çok
Değerli Arkadaşım biraz önce anlattı- esnaflarla ilgili
kredi vermekte, esnaf kredi
kooperatifleri vasıtasıyla değerlendirilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, yine Türkiye'de tarım
sektörünün kalkınması, tarım sektöründe ürünün daha verimli bir
şekilde elde edilmesi için tarım kredi kooperatifleri
vasıtasıyla Ziraat Bankası tarafından kredi verilmekte idi.
Başka yöreleri bilmiyorum ama benim yöremde tarım kredi
kooperatifleri tamamen kapanmıştır. Onun için, dikkat ederseniz,
Türkiye'de ürün, tarım kredi kooperatiflerinin kapanmasıyla tamamen
düşmüştür. Benim ilimde üretici, verim gübresini kasım
ayında bu kredi kooperatiflerinden almakta idi. Mahsulü iyi alması
için azot gübresini de mart, nisan aylarında yine tarım kredi
kooperatiflerinden almaktaydı. Yine, haziran ayında yapılan ilaçlamada
da aynı şekilde, bu ürünün ilaçlanması için ilaçları da
yine tarım kredi kooperatiflerinden almaktaydı.
Ne oldu şimdi değerli arkadaşlarım? Bu
tarım kredi kooperatifleri neden kapandı, neden ortadan
kaldırıldı da bu duruma geldik biz? Şimdi Türkiye'de, ben
şunu örnek vermek istiyorum, kendi ürünümüzden: Her sene Karadenizde ve
batıda Akçakoca yöresinde 650 bin, 700 bin ton fındık
üretiliyordu, ama şimdi, dikkat ederseniz, 2009, 2010 yıllarında
350 bin ton, 400 bin ton fındık üretimine başlandı. Bunun
en önemli nedenlerinden birisi, bu fındık üretiminin gelişmesi
için üreticinin gübre parası, ilaç parası gibi ürünün daha fazla
olması için verecek olduğu ve harcayacak olduğu parayı
bulamamasından kaynaklanmaktadır. O bakımdan, değerli
arkadaşlarım, ürün fiyatları tamamen düşmüş ve dikkat
ederseniz, tekelleşme de olduğu için, Avrupada iki alıcı,
Türkiyede üç beş satıcı tamamen tekelleşmiş.
FİSKOBİRLİK bu görevi yapıyordu o da ortadan
kaldırılmış, maşallah TMOyu getirdiniz,
fındıktan hiç anlamayan şeyi, o da zarar etti.
Geçen burada çok değerli bir arkadaşım dedi ki;
Fındıkta biz 4,700; 5 liraya çıktı şeklinde bir
beyanda bulundu. Ben, o arkadaşımın ilçesine gittim, ilçesinde
sordum, yakınlarına da sordum, biliyor yakınlarını.
Fındığı 3 liraya sattığını söylüyor
değerli arkadaşlarım. İşte, o 3 liraya satılan
fındık kârcının eline geçiyor. Şu anda 4,700 lira fındık
ve bu kârcı bundan kâr etmektedir.
Yine, değerli arkadaşlarım, çok önemli bir konu
var; bu ara, alan bazlı destek parası verilmektedir. Buna da
şiddetle karşıyız biz. Ürüne para verilir, alan bazı
şeklinde bir kredi verilmez ve bu para da, dikkat ederseniz, şerh
olmadığı için her zaman haciz edilmekte, alan bazında para
alacak olan kişiler maalesef para alamamakta, büyük bir
sıkıntı içindedirler. Bu konuda kanun teklifi verdim bir sene
önce, maalesef gündeme gelmedi, şerh verilmesi için, haczedilmemesi için
alan bazlı verilen paraların.
Çok değerli arkadaşlarım, işte üreticinin
korunması, daha iyi verim alması, Türkiyeye daha fazla para girdisi
sağlanması için maalesef hiçbir tedbir alınmamakta, 2 milyar
dolar gelir sağlanan bir fındıktan şu anda 1 milyar 300-1
milyar 200 milyon dolar sağlanmaktadır. Bu da Türkiye'nin büyük bir
kaybıdır, üreticinin kaybıdır.
Tüm arkadaşlarımı ve bütün milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 147. maddesinin son cümlelerindeki Kurulca
ibaresinden sonra gelmek üzere çıkarılacak yönetmelikle ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Yıldız, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 147nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge
üzerinde söz aldım. Öncelikle yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu torba yasasıdır. Ne
torbası demeyin, yasa torbasıdır. Bir bakalım yasa
torbasında neler varmış:
Bu yasa torbası, Ben derim, olur. torbasıdır.
Bu yasa torbası, AKPnin kandırmacalı demokrasi
torbasıdır.
Bu yasa torbası, O kadar yasayla tek tek
uğraşamam, hepsini bir tek yasada hallederim. torbasıdır.
Bu yasa torbası, adalette deprem torbasıdır.
Bu yasa torbası, demokraside felaket torbasıdır.
Bu yasa torbası, yasamada rezalet torbasıdır.
Bu yasa torbası, acelesi olan gözü kara AKPlilerin
yangından mal kaçırma torbasıdır.
Bu yasa torbası, sihirli, kerametli, el çabukluğu
torbasıdır.
Bu yasa torbası, ayvayı yedik torbasıdır.
Bu yasa torbası, devlet memurlarının parti
memurları hâline getirilmesi torbasıdır.
Bu yasa torbası, devlet memurlarının esnek
çalışabilmesinin sağlanabilmesi adı altında işten
atılabilmesinin sopasıdır.
Bu yasa torbası, devlet memurlarının geçici
görevlendirmelerle işten atılabilmesinin sağlanmasının
sopasıdır.
Bu yasa torbası, devlet hizmetlerinin parti hizmetine
dönüştürülmesinin torbasıdır.
Bu yasa torbası, Adalet ve Kalkınma Partisinin
demokrasiyi amaç değil araç yapmasının torbasıdır.
Bu yasa torbası, Adalet ve Kalkınma Partisinin kendisine
karşı olanları susturma sopasıdır.
Bu yasa torbası, muhalefet yapılmasını önleme
torbasıdır.
Bu yasa torbası, AKPnin yüksek yargıyı ele geçirme
torbasıdır.
AHMET YENİ (Samsun) İnternetten mi aldın
onları?
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) - Bu yasa torbası, Hükûmetin
denetimsiz bir iktidar istemesinin torbasıdır.
Bu yasa torbası, yandaş sermayeyi zenginleştirme
pastasıdır.
Bu yasa torbası, Avrupa Birliğine, Amerika Birleşik
Devletlerine, küresel sermayeye teslim bayrağınızdır.
Bu yasa torbası, yandaşların
yolsuzluklarını görmezlikten gelme torbasıdır.
Bu yasa torbası, esnafın, çiftçinin, işçinin
sorunlarına çözüm getirmeyen torbadır.
Bu yasa torbası, 2011de yapılacak seçimlerde oy
avcılığı torbasıdır.
Bu yasa torbası, işçilerin iş güvenliğini yok
etme torbasıdır.
Bu yasa torbası, işçiyi işverenin insafına
terk etme torbasıdır.
Bu yasa torbası, AKPnin kronikleştirdiği
sorunları istismar etme torbasıdır.
Bu yasa torbası, Adalet ve Kalkınma Partisinin bütçe
denetim dışı seçim ekonomisine kaynak yaratma
torbasıdır.
Bu yasa torbası, İşsizlik Fonunun amacı
dışında kullanılmasının sağlanması
torbasıdır.
Bu yasa torbası, yargı engeline takılan
isteklerinizin yasa yoluyla çözülmesi torbasıdır.
Bu yasa torbası, denetim ve inceleme işlerinin düz
memurlar eliyle yaptırılabilmesinin torbasıdır.
AHMET YENİ (Samsun) Millet bu torbaya sokacak sizi,
torbaya!
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) - Bu yasa torbası, AKPnin özel
sektörden yandaş üst düzey yönetici transfer edebilmesinin
torbasıdır.
Bu yasa torbası, AKPnin siyasal
kadrolaşmasının tamamlanması torbasıdır.
Bu yasa torbası, elveda demokrasi, elveda hukuk devleti
torbasıdır.
Umuyorum 2011 Haziranında Türk milleti AKP zihniyetini toptan
bir seçim torbasına doldurarak
gereken cevabı verecek diyor, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 148 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 148. maddesinin 1. fıkrasının 5411
sayılı Kanunun 35 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 148 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R.
Kerim Özkan Abdullah
Özer |
Burdur Bursa |
Madde 148- 5411 sayılı Kanunun 35 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 35- Bankalar destek hizmeti almadan önce, alacakları
destek hizmetinden doğabilecek riskler ile bunların yönetilmesine,
beklenen fayda ve maliyetin değerlendirilmesine ilişkin, Kuruma ibraz
edilmek üzere, yazılı bir rapor hazırlar. Münhasıran
bankaların yönetim kurullarınca veya iç sistemlerinde yer alan
birimlerce yapılması gereken faaliyetler ile işlemlerinin
muhasebeleştirilmesi ve finansal raporlarının düzenlenmesi
faaliyetleri destek hizmetine konu edilemez. Alınacak destek hizmeti,
bankaların yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerini, ilgili
düzenlemelere uymalarını ve etkin biçimde denetlenmelerini
engelleyici nitelikte olamaz. Kurul, bankaların destek hizmeti
alabilecekleri konuları belirlemeye veya banka ya da banka grupları
itibarıyla destek hizmeti alınabilecek konuları
sınırlandırmaya, yasaklamaya ya da sorumluluk sigortası
yaptırılmasını zorunlu tutmaya veya destek hizmetinin
niteliğine göre bu hizmetlerin alınmasını izin koşuluna
bağlamaya yetkilidir.
Merkez Bankası tarafından kurulmuş ve Merkez
Bankası bünyesinde faaliyet gösterenler ile Sermaye Piyasası
Kurulunun denetiminde bulunan takas, saklama ve merkezi kayıt hizmeti
kuruluşları bu Kanunun uygulamasında destek hizmeti kuruluşu
olarak değerlendirilmez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı 5411 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin
altıncı fıkrasını yürürlükten kaldırmak suretiyle
banka genel müdür ve genel müdür yardımcılarının konsolide
denetime tâbi ortaklıkların yanı sıra başka bir ticari
kuruluşta tam veya yarı zamanlı olarak görev almalarına
imkân sağlanmaktadır. Genel müdür ve
yardımcılarının bu şekilde ilave görev almaları
uygun görülmediğinden söz konusu değişikliğin madde
metninden çıkarılması önerilmektedir.
Ayrıca 35 inci maddede yapılan değişiklik,
bankaların destek hizmeti almadan önce, alacakları destek hizmetinden
doğabilecek riskler ile bunların yönetilmesine, beklenen fayda ve
maliyetin değerlendirilmesine ilişkin, gerektiğinde Kuruma ibraz
edilmek üzere, yazılı bir rapor hazırlayacaklarını
öngörmektedir. Bu raporun gerektiğinde değil mutlaka
hazırlanıp Kurula verilmesi için gerektiğinde ibaresinin madde
metninden çıkarılması teklif edilmektedir.
Yine 35 inci maddenin birinci fıkrasında, Kurulun,
gerektiğinde bankaların destek hizmeti alabilecekleri konuları
belirlemeye veya banka ya da banka grupları itibarıyla destek hizmeti
alınabilecek konuları sınırlandırmaya, yasaklamaya ya
da sorumluluk sigortası yaptırılmasını zorunlu tutmaya
veya destek hizmetinin niteliğine göre bu hizmetlerin
alınmasını izin koşuluna bağlamaya yetkili
oldukları hükme bağlanmaktadır. Kurulun sayılan bu
hususları mutlaka belirlemesi yararlı olacağından burada da
gerektiğinde ibaresinin metinden çıkarılması
gerekmektedir.
Değişiklik önergesi işbu amaçları
gerçekleştirmek üzere verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 148. maddesinin 1. fıkrasının 5411
sayılı Kanunun 35 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 5411 sayılı kanunun 25 inci maddesinin
altıncı fıkrası yürürlükten kalkar ise Genel müdür ve
genel müdür yardımcıları, konsolide denetime tabi
ortaklıklar hariç başka bir ticari kuruluşta tam veya yarı
zamanlı olarak görev alamaz. Hükmü kalkmış olmaktadır.
Tasarının 148 inci maddesi ile yapılmak istenen de budur. Bu
değişiklik yapıldığı takdirde banka genel müdür
ve yardımcıları bankadaki görevini ikinci görev gibi
yapacaklardır. Bu duruma karşı olduğumuz için
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 149 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 149. maddesinin son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan Hüseyin
Yıldız |
Kırşehir Çankırı Antalya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 149 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
R. Kerim
Özkan Abdullah
Özer Tekin
Bingöl |
Burdur Bursa Ankara |
Madde 149- 5411 sayılı Kanunun 36 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 36- Bağımsız denetim kuruluşları,
verdikleri hizmetlerden doğabilecek zararları karşılamak
amacıyla yurtiçinde veya yurtdışında kurulu sigorta
şirketlerine, Hazine Müsteşarlığı tarafından
genel şartları belirlenecek ve bu şartlara uygunluğu teyit
edilecek sorumluluk sigortası yaptırmakla yükümlüdürler.
Değerleme, derecelendirme ve destek hizmeti kuruluşları da
verdikleri hizmetlerden doğabilecek zararları karşılamak
amacıyla sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadırlar. Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurulca belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Tekin
Bingöl konuşacak.
BAŞKAN Sayın Bingöl, buyurun.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Önceki maddelerde tek tek, Vakıfbank gibi, Kalkınma
Bankası gibi, nihayet BDDK gibi bankalar ve finans
kuruluşlarının Ankaradan taşınmasının önü
açılıyor. Ana sözleşmelerde yapılan
değişikliklerle resmî bankalar ve finans kuruluşları tek
tek Ankaradan taşıttırılıyor.
Değerli milletvekilleri, başkentler o ülkelerin en
önemli simgeleridir ve ülkelerin başkentleri duygusal bir
anlayışla, sıradanlıkla oluşturulmazlar,
başkentler tarihî bir sürecin sonucunda başkent yapılırlar,
coğrafik koşulları çok önemlidir, demografik yapısına
bakılır, bütün bu özellikler alt alta sıralanarak, stratejik
önemi de dikkate alınarak başkent yapılır ve cumhuriyetin
kuruluşunda bozkırın ortasında bir Anadolu
kasabasından bugün müthiş bir değer
yaratılmıştır. Türkiye'nin ikinci büyük kentidir ve
uluslararası saygınlığı olan başkentler
arasında önemli bir yer teşkil eder ama gelin görün ki son
yıllarda başkentlilik bilinci, Ankarada var olan
başkentlilik bilinci bilinçli olarak ortadan kaldırılmaya
çalışılmaktadır.
Niçin finans kuruluşları ve bankalar Başkentin
dışına taşınır? Dünyada bunun hemen hemen hiç
örneği yoktur. Birkaç ülkede merkez bankaları diğer illerde
olabilir ama başkentlerinde şubeleri vardır ve asıl olan
merkezî yönetimle iç içe olan o finans kuruluşlarıyla merkez
bankasının birlikteliğini ve merkezî yönetimle birlikte iş
birliğinin somutlaşmasını sağlar. Ama gelin görün ki
Ankarada özellikle finans kuruluşlarının, resmî bankaların
taşıttırılmasının temelinde başka bir
anlayış yatıyor. O anlayış, Türkiye Cumhuriyetinin
başkentinin farklı bir anlayışla Ankara
dışına taşıttırılmasını
beraberinde getiriyor ve üzülerek şunu ifade etmek istiyorum ki, birkaç
yıldır Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri ve milletvekilleri
ısrarla bu konuyu kamuoyunun dikkatine çekmekle ve bunu ısrarla
gündemde tutmasına rağmen, maalesef hiçbir AKPli Ankara milletvekili
bu konuda görüş belirtmemektedir.
Değerli milletvekilleri, siz Ankarada adayken,
Ankaranın ilçelerinde, sokaklarında, caddelerinde siyaset yaparken,
oy isterken seçmenleriniz ve halkınıza ne anlamda siyaset yaparak
öneriler götürdünüz? Ankaranın başkent olmasını ortadan
kaldıracağınızın garantisini mi vermiştiniz? O
anlayışla mı siyaset yaptınız, oy istediniz?
Şimdi hiçbir AKP milletvekili ve AKP sözcüsü bu konuda tek bir yerde
görüş dahi belirtmemektedirler. Suskunlukları mahcubiyetlerinin önüne
geçmiştir ama seçmen, özellikle Ankara seçmeni Ankarada başkent
olmanın bilincini ortadan kaldıran bu anlayışı mutlaka
önümüzdeki seçimde mahkûm edecektir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 149. maddesinin son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değerleme, derecelendirme ve destek hizmeti
kuruluşlarının zorunlu sigorta yaptırma yükümlülükleri
ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle değişiklik önergesi
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 150 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 150. maddesinin son iki fıkrasının
aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
Sıfat ve görevleri dolayısıyla bankalara veya
müşterilerine ait sırları öğrenenler, söz konusu
sırları bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan
mercilerden başkasına açıklayamazlar. Bu yükümlülük görevden
ayrıldıktan sonra da devam eder. 22/4/1926 tarihli ve 818
sayılı Borçlar Kanunu, 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı
Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar
Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, 20/4/1967 tarihli
ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu ile 22/5/2003 tarihli ve 4857
sayılı İş Kanunu kapsamında çalıştırılan
işçi, gemi adamı ve gazetecinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikte
her çeşit istihkak ödemelerinin özel olarak açılan banka
hesabına yapılması halinde, bu hesaplara ilişkin bilgi ve
belgelerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı ile
bunlara bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşlara verilmesi ile
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 8 inci ve 100 üncü maddelerinin
uygulanması ile genel sağlık
sigortalılığında gelir testinin yapılmasına
ilişkin bilgi ve belgelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi
sırrın ifşası sayılmaz. Bu bilgi ve belgelerin
verilmesine ilişkin usûl ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakanlık ile Kurulca belirlenir.
Kurumun gözetim ve denetimine tabi kuruluşların,
bunların ortaklarına, bağlı ortaklık, iştirak,
birlikte kontrol edilen ortaklıklarının faaliyetlerine veya
müşterilerine ilişkin yabancı ülke kanunlarına göre denetime
yetkili ve Kurum muadili mercilerin taleplerinin Kurumca
karşılanması sırasında banka ya da müşteri
sırrı niteliğindeki bilgilerin öğrenilmesi sır saklama
yükümlülüğü dışındadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 150 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul İzmir Malatya |
Nevingaye
Erbatur R. Kerim
Özkan |
Adana Burdur |
Madde 150- 5411 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının dördüncü cümlesi ile üçüncü ve dördüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Kurumun bu fıkra kapsamında elde edeceği sır
niteliğindeki bilgi ve belgeler, ceza soruşturması ve
kovuşturması kapsamında savcılıklar ile ceza
mahkemeleri, görevden ayrılmış olsalar dahi, görevleriyle
bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlardan
dolayı başlatılan soruşturma ve kovuşturmalar ile
bağlantılı olarak talepte bulunacak soruşturmacılar
dışında hiçbir kişi, kurum ve kuruluşa verilemez.
Sıfat ve görevleri dolayısıyla bankalara veya
müşterilerine ait sırları öğrenenler, söz konusu
sırları bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan
mercilerden başkasına açıklayamazlar. Bu yükümlülük görevden
ayrıldıktan sonra da devam eder. 22/04/1926 tarihli ve 818
sayılı Borçlar Kanunu, 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı
Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar
Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, 20/4/1967 tarihli
ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu ile 22/5/2003 tarihli ve 4857
sayılı İş Kanunu kapsamında
çalıştırılan işçi, gemi adamı ve gazetecinin
ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikte her çeşit istihkak ödemelerinin özel
olarak açılan banka hesabına yapılması halinde, bu
hesaplara ilişkin bilgi ve belgelerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığı ile bunlara bağlı ve ilgili kurum ve
kuruluşların denetim birimlerine verilmesi ile 31/5/2006 tarihli ve
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 8 inci ve 100 üncü maddelerinin uygulanması ile
genel sağlık sigortalılığında gelir testinin
yapılmasına ilişkin bilgi ve belgelerin Sosyal Güvenlik Kurumu
denetim birimlerine verilmesi sırrın ifşası sayılmaz.
Bu bilgi ve belgelerin verilmesine ilişkin usûl ve esaslar
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu Bakanlık ile Kurulca belirlenir.
Kurumun gözetim ve denetimine tabi kuruluşlarla bunların
ortaklarına, bağlı ortaklık, iştirak, birlikte kontrol
edilen ortaklıklarının faaliyetlerine veya müşterilerine
ilişkin yabancı ülke kanunlarına göre denetime yetkili ve Kurum
muadili mercilerin taleplerinin Kurumca karşılanması, gizlilik
sözleşmesi yapılması ve sadece belirtilen amaçlar ile
sınırlı kılınması koşuluyla bankaların
ve finansal kuruluşların, kendi aralarında doğrudan
doğruya ya da risk merkezi veya en az beş banka ya da finansal
kuruluş tarafından kurulacak şirketler vasıtasıyla
yapacakları her türlü bilgi ve belge alışverişinin
yanı sıra doğrudan veya dolaylı pay sahipliği yoluyla
sermayelerinin yüzde onunu ve daha fazlasını temsil eden paylarının
satışı amacıyla muhtemel alıcıların
yapacakları değerleme çalışmalarında ya da
sermayelerinin yüzde on veya daha fazlasına sahip olan yurtiçinde veya
yurt dışında yerleşik kredi kuruluşu ile finansal
kuruluşlar da dahil ana ortaklıkların konsolide finansal tablo
hazırlama çalışmalarında, risk yönetimi ve iç denetim
uygulamalarında veya kredileri de dahil varlıklarının ya da
bunlara dayalı menkul kıymetlerin satışı amacıyla
yapılacak değerleme çalışmalarında ya da
değerleme, derecelendirme veya destek hizmeti alınması ile
bağımsız denetim faaliyetlerinde ve hizmet alımlarına
yönelik işlemlerde kullanılmak üzere bilgi ve belge taleplerinin
karşılanması sırasında banka ya da müşteri
sırrı niteliğindeki bilgilerin öğrenilmesi sır saklama
yükümlülüğü dışındadır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe, Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde bankacılıkla ilgili sırların
paylaşılmasına ilişkin düzenlemeler içermektedir.
73 üncü maddenin ikinci fıkrasının dördüncü
cümlesine yapılan değişiklikte, görevden ayrılmış
olsalar dahi, görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri
iddia edilen suçlardan dolayı başlatılan soruşturma ve
kovuşturmalar ile bağlantılı olarak talepte bulunacak Kurul
Başkanı ve üyeleri ile Kurum personeli ile sırların
paylaşılmasına izin verilmektedir. Burada kurul
başkanı ve üyeleri ile kurum personeline değil soruşturmacılara
bu sırrın verilmesi uygun olacağından, maddenin giriş
kısmında bu yönde bir değişiklik önerilmektedir.
73 üncü maddenin üçüncü fıkrasında yapılan
değişiklik kayıtdışı ile mücadele amacıyla
söz konusu sırlara çok sayıda kişinin ulaşmasına imkan
tanıyacak niteliktedir. Bu haliyle yasalaşması durumunda
bankacılık sırlarından söz etmek mümkün olmayabilir. Bu
nedenle kurumların bilgiye ulaşmaları yerine görevlendirilecek
denetim birimlerinin söz konusu bilgilere ulaşmasının daha
doğru olacağı düşüncesi ile bir değişiklik
teklifinde bulunulmaktadır.
73 üncü maddenin dördüncü fıkrasında yapılan
değişiklikte de hizmet alımları ile ilgili olarak gerekli
tedbirlerin alınması kaydıyla şeklinde içeriğinin
nasıl doldurulacağı belli olmayan bazı ifadeler kullanılmıştır.
Bu ifadelerin de metinden çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 150. maddesinin son iki fıkrasının
aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
Sıfat ve görevleri dolayısıyla bankalara veya
müşterilerine ait sırları öğrenenler, söz konusu sırları
bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden
başkasına açıklayamazlar. Bu yükümlülük görevden
ayrıldıktan sonra da devam eder. 22/4/1926 tarihli ve 818
sayılı Borçlar Kanunu, 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı
Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar
Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, 20/4/1967 tarihli
ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu ile 22/5/2003 tarihli ve 4857
sayılı İş Kanunu kapsamında
çalıştırılan işçi, gemi adamı ve gazetecinin
ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikte her çeşit istihkak ödemelerinin özel
olarak açılan banka hesabına yapılması halinde, bu
hesaplara ilişkin bilgi ve belgelerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı
ile bunlara bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşlara verilmesi ile
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 8 inci ve 100 üncü maddelerinin
uygulanması ile genel sağlık
sigortalılığında gelir testinin yapılmasına
ilişkin bilgi ve belgelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi sırrın
ifşası sayılmaz. Bu bilgi ve belgelerin verilmesine ilişkin
usûl ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu Bakanlık ile Kurulca belirlenir.
Kurumun gözetim ve denetimine tabi kuruluşların,
bunların ortaklarına, bağlı ortaklık, iştirak,
birlikte kontrol edilen ortaklıklarının faaliyetlerine veya
müşterilerine ilişkin yabancı ülke kanunlarına göre
denetime yetkili Kurum ve muadili mercilerin taleplerinin Kurumca
karşılanması sırasında banka ya da müşteri
sırrı niteliğindeki bilgilerin öğrenilmesi sır saklama
yükümlülüğü dışındadır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bankalar ve kuracakları şirketler
vasıtasıyla yapacakları faaliyetler sırasında
öğrenecekleri banka ya da müşteri sırrı niteliğindeki
bilgilerle ilgili çok geniş yetki tanınmaktadır. Yabancı
ülke kanunlarına göre denetime yetkili ve kurum muadili mercilerin
dışındaki kuruluşlara verilen yetkinin suiistimalinin
önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
151inci madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeler
aynı mahiyettedir, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun
Tasarısının 151. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Doç. Dr. Mehmet Günal Metin Ergun |
Denizli Antalya Muğla |
Erkan
Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Şandır |
Manisa Konya Mersin |
Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan |
Kırşehir Çankırı |
Diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Şevket
Köse |
İstanbul İzmir Adıyaman |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Akif
Ekici Enis
Tütüncü |
Malatya Gaziantep Tekirdağ |
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
Trabzon |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı, İstanbulu finans
merkezi yapma iddiasıyla kamu bankalarını, şimdi
görüştüğümüz maddeyle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumunu ve birkaç madde sonra gelecek olan bir düzenlemeyle de Sermaye
Piyasası Kurumunu İstanbula taşımak istemektedir.
Kamu bankalarıyla ilgili, Hükûmet birtakım gerekçeler
ortaya koyabilir, Bankacılığın merkezi İstanbuldur.
diyebilir ama Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuyla ilgili
olarak Hükûmetin ortaya koyabileceği bir ikna edici gerekçe yoktur. Bir
gerekçe var tabii görünüşte: Bankalar İstanbuldadır, dolayısıyla
bankaları, bankacılık piyasasını denetleyecek olan
kurum da İstanbulda olmalıdır. Tek başına bu gerekçe
BDDKyı İstanbula taşımak için yeterli bir gerekçe
değildir. BDDK, bankacılık piyasasını denetleyen bir
kurumdur ancak aynı zamanda bu piyasanın çerçevesini çizen, buna
ilişkin kuralları koyan, bu kuralları koyarken hükûmetle
yakın iş birliği içerisinde olan bir kurumdur. Bir kentin finans
merkezi olabilmesi için o kentin bulunduğu ülkenin finans
kurumlarının İstanbulda veya o kentte olması gibi bir
gerekçe makul, makbul bir gerekçe değildir. İstanbulun finans
merkezi olabilmesi için birçok özelliği, birçok potansiyeli vardır
ancak Türkiye uluslararası sermayeyi çekebilecek bir özelliğe sahip
ise, Türkiyenin de en büyük kenti olan, finansın merkezi olan
İstanbul gerçekten dünya finans merkezi olabilir. Bunun için uygun bir
yatırım ikliminin olması gerekir, bu şarttır. Uygun
yatırım iklimi ekonomide istikrar demektir, finansal istikrar
demektir. Fiskal yani kamu maliyesinde istikrar demektir. Fiyat istikrarı
demektir. Bu, birinci şarttır yani bu üç f olarak ifade
edebileceğimiz unsurlar bir kentin, bir ülkenin finans merkezi
olabilmesinin birinci şartıdır.
Yine uygun yatırım ortamına sahip olmanın bir
diğer şartı da uluslararası
yatırımcıların güvenle o ülkeye gelebilmesi için o ülkenin
kamu makamlarıyla olan ilişkilerinde bir sıkıntı
yaşamaması gerekir. Uluslararası Saydamlık Örgütü ülkeleri
bu açıdan denetliyor, puan veriyor, sıralıyor. Hangi ülke kamu
makamlarıyla iş adamı ilişkisinde saydam bir yapıya
sahiptir ve iş adamları, yatırımcılar kamu
makamlarıyla gayet açık, net bir şekilde görüşmeler
yaparlar, herhangi bir başka yol arama, tanıdık bulma
ihtiyacına girmeksizin, böyle bir ihtiyacı duymaksızın işlerini
yürütürler?
Uluslararası Saydamlık Örgütünün birkaç gün önce
yayınladığı bir rapor var. Türkiye için bu rapor hiç iyi
şeyler söylemiyor. Raporun sonuçlarıyla ilgili birkaç rakamı,
bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Seksen altı ülkeyi incelemiş durumda Uluslararası
Saydamlık Örgütü. Tam 91.500 kişiyle anket yapmış. Anketin
sonuçları Küresel Yolsuzluk Raporu olarak yayınlanmış
durumda. Bu rapora göre, son üç yılda Türkiyede yolsuzlukların
azaldığını düşünenlerin oranı yüzde 26.
Türkiyede anket yapılan kişilerin yüzde 26sı Türkiyede
yolsuzlukların azaldığını düşünüyor. Ancak yine
Türkiyede yolsuzlukların arttığını düşünenlerin
sayısı yüzde 57dir. Son üç yılın oranı bu. Bu oran,
Asya-Pasifik ülkelerinde yüzde 47 -onlardan daha yüksek bir orana sahibiz- Orta
Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yüzde 57, Latin Amerika ülkeleri, Rusya
ve Rusyadan ayrılan ülkelerde, bunlarda yüzde 45 ile 51 arasında
değişiyor. Bu ülkelerin gerisinde kalmış Türkiye.
Uluslararası Saydamlık Örgütünün raporları, Küresel Yolsuzluk
Raporu; açıp bakarsınız, bir yanlışlık varsa siz
düzeltirsiniz.
Peki, dünyada nasıl? Dünyada finans merkezi olan kentlerde mi
toplanmış bankacılık düzenleme ve denetleme gibi kurumlar?
Hayır. Amerikanın finans merkezi New Yorktur, Amerikanın BDDK
muadili kurumu Ulusal Bankalar Denetim Ofisi Washingtondadır, Kanadada
aynı şekildedir, başkenttedir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Almanyada aynı
şekildedir. Dolayısıyla BDDKnın İstanbula
taşınmasının hiçbir makul, mantıklı gerekçesi
bulunmamaktadır.
Sözlerimi bitiriyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Sayın Şandır, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Mehmet Günal konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gecenin bu saatinde sabırsızlanan arkadaşlarım
var, sadece bir sonraki önergede gerekçe okutacağım, ondan sonra sizi
serbest bırakacağız.
Şimdi İstanbul finans merkezi olmaz. dedik, az önce
Sayın Hamzaçebi de onu söylerken mikrofon kesildi. Ben size az önce
kısaca bahsettiğim raporun, Sayın Başbakanın
talimatıyla İstanbul Finans Merkezi Projesi Raporunu hazırlayan
kısa bir değerlendirmeyi bilginize sunacağım. Diyor ki:
Maslak seçeneğinde olanakların zaten büyük ölçüde hem mevcut
olduğu hem de gelişme kabiliyetine sahip olduğu söylenebilir.
Ataşehirle ilgili değerlendirmelerde İFM için 300 bin metrekare
alan tahsis edildiği, bu alanın ancak finans sektörünün kamu bölümüne
ayrılabileceği belirtildi. İMKB ve Türkiye Sermaye Piyasası
Aracı Kuruluşları Birliği gibi kuruluşların
Maslak-Büyükdere ekseninde gelişerek yer aldığı
anlatılan raporda Ataşehirin finans merkezi olması durumunda
Ataşehir ve Maslak olmak üzere çift lokasyonlu bir tablonun ortaya
çıkacağı ve başta ulaşım olmak üzere ciddi
sorunlar yaratacağı vurgulanıyor. Şimdi, bakın,
arkasından İMKB Başkan Yardımcısının da
Burası finans merkezi olmaz diye açıklaması aynı
şekilde devam ediyor.
Değerli arkadaşlarım, peki, siz hep böyle
yabancı kaynaklara bakıyorsunuz, Uluslararası Küresel Finans
Merkezleri Endeksi diye bir endeks var, Dünya Ticaret Merkezleri Endeksi
diye bir endeks var. Şimdi, bakıyorum, Master Card tarafından
hazırlanan -her yıl araştırma yaptırıyor- Dünya
Ticaret Merkezleri Endeksi adı verilen ve yedi ayrı kritere göre
yapılan sıralamada -siz başlattığınızda 2008
yılı çalışmasına bakıyorum- İstanbul 64üncü
sırada yer alıyor. Yani, burada bir sürü kriter var, yedi tane
ayrı kritere göre yapmışlar. En zayıf yönlerinden birisi
İstanbulun bilgi üretimi ve enformasyon akımı. Burada bir sürü,
veri hızı, bilgi işlem altyapısı gibi unsurlar yer
alıyor.
Şimdi, yine başka bir şey: Londrada
yayınlanan Küresel Finansal Merkezleri Endeksinde ise yine İstanbul
yer almıyor. İlk 50 ülke arasında, finans merkezi olabilme
potansiyeli içinde, endekste yer almıyor.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Ne var?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ne var? diyor. Şunu söylemeye
çalışıyorum Sayın Aydoğan: Bunun ekonomik, finansal,
ticari açıdan hiçbir makul gerekçesi yok.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Bize göre var.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ha, size göre var; hah oraya geliyorum.
Şimdi, size göre var çünkü size göre Ankaranın misyonu bitti, size
göre Ankaranın başkent olma fonksiyonu bitti. Size göre
İstanbulun yeni Osmanlı federal devletinin başkenti olması
için altyapı hazırlıyorsunuz. O zaman onu soruyorsan
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Hayır, o size
göre.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ben bütün uluslararası kriterlere
göre bir finans merkezinin neleri taşıması gerektiğini
anlatıyorum.
Şimdi, hiçbirisinde yok. O zaman gelin, söyleyin.
Ankaranın misyonu bittiyse cumhuriyetin kuruluşuyla, temel
ilkeleriyle sorununuz varsa bunu ayrıca tartışalım. Yoksa o
zaman bana bir makul gerekçe gösterin. Bakın, ben size bütün
raporları okuyorum, bilgiler veriyorum, rakamlar veriyorum. Siz de
kalkın deyin ki, götürün Sayın Bakana ya da Sayın Komisyon
Başkanına veya burada söz alın, açıklayın değerli
arkadaşlar. Deyin ki: Sayın Günal, senin şu, şu konuda
söylediklerin yanlış ya da eksik bilgiye dayanıyor. Biz de sana
bunu sunuyoruz. Ben, bakın, neyi söylüyorum: Sayın
Başbakanın talimatıyla kurulan Finans Merkezi
Araştırma Komisyonunun raporundan bölüm okuyorum, bu kadar basit.
Yani varsa bir şey gelin söyleyin. Ben de diyeyim ki: Benimki eksik
bilgiymiş, sizden özür dilerim. diyeyim. Her seferinde söylüyorum.
Bilgiye açık bir insanız. Doğrusu gelirse, yenisi
açıklanıncaya kadar benim söylediğim bilgiler doğru
demektir. Ben de toparlıyorum.
Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, burada
ben bütün Ankarayla ilgili kaygısı olanları, başta, daha
önce söylemiştim, Sayın Zafer Çağlayan ASO Başkanıyken
Bu kurumların İstanbulda ne işi var? diyordu. O artık
bakan, o bir şey yapamaz. Mecburen burada Bakanlar Kurulunun içerisinde,
bir şey söyleyemez de ama onun yerine geçen başta ASO
Başkanını, daha önce Ankara Platformunu toplayan ATO
Başkanı Sayın Sinan Aygünü, -ki onu da sıkıntıya
düşürmeyelim, daha önce başına gelenleri sizler biliyorsunuz;
çünkü Sayın Başbakan kızınca Bunu yazanları nerede
biliyorsunuz. diye söylüyor- Esnaf Odaları Birliği
Başkanını, tüm Ankarayla ilgili, Ankaranın ticari, sosyal
hayatıyla ilgili üyeleri adına kaygı duyanları ve özellikle
de bu kurumlarda çalışan, 10 bine yaklaşacak olan
çalışanlar adına -sadece Merkez Bankasının idare
merkezinde 3 bine yakın insan vardır- bunların
haklarını savunmak üzere kamu çalışanları
sendikalarını göreve çağırıyorum, yeni bir Ankara
platformu oluşturmak ve Ankaradan bu kurumların
taşınmasını önlemek üzere.
Saygılar. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
152nci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır,
okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sayılı Kanun Tasarısının
152. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Emin Haluk
Ayhan Erkan Akçay Metin Çobanoğlu |
Denizli Manisa Kırşehir |
Doç. Dr. Mehmet
Günal Mustafa Kalaycı Mehmet Şandır |
Antalya Konya Mersin |
Ahmet
Bukan |
Çankırı |
Diğer önerge imza sahipleri:
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Akif
Ekici |
İstanbul İzmir
Gaziantep |
Enis
Tütüncü Şevket
Köse Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Tekirdağ Adıyaman Malatya |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Şandır, Sayın Hamzaçebi
gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının bir önceki maddesi ile yapılmak istenen
değişiklikle Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumuna
ilişkin yetkili mahkemeler Ankara ilinden İstanbul İline
taşınmak istenmekteydi. Bu hususun doğru olmadığı
düşünüldüğünden personelin yemin edeceği mahkeme ve ilinin
değiştirilmesinin uygun olmayacağı düşünülmektedir.
BAŞKAN Evet, diğer gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde de BDDKnın İstanbula taşınması
hâlinde ilgililerin Ankara Asliye Ticaret mahkemesi yerine İstanbul Asliye
Ticaret Mahkemesinde yemin edeceklerini düzenlemektedir.
BDDK kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali
özerkliğe sahip bir kuruluştur.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi Kurumun
kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez.
Üyeler Bakanlar Kurulunca atanırlar.
Kurul Başkan ve üyelerinin görev süresi altı
yıldır.
Kurum, 5411 sayılı Kanun ve ilgili diğer
mevzuatın verdiği yetkiler çerçevesinde finansal piyasalarda güven ve
istikrarın sağlanması, kredi sisteminin etkin bir şekilde
çalışması, mali sektörün gelişmesi, tasarruf sahiplerinin
hak ve menfaatlerinin korunması için;
a) Bankalar ve finansal holding şirketleri ile diğer kanunlarda
ve ilgili mevzuatta yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla finansal
kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin; kuruluş ve
faaliyetlerini, yönetim ve teşkilat yapısını,
birleşme, bölünme, hisse değişimini ve tasfiyelerini düzenlemek,
uygulamak, uygulanmasını sağlamak, uygulamayı izlemek ve
denetlemek,
b) Yurt içi ve yurt dışı muadil kurumların
katıldığı uluslararası mali, iktisadi ve mesleki
teşekküllere üye olmak, görev alanına giren hususlarda yabancı
ülkelerin yetkili mercileri ile mutabakat zaptı imzalamak,
ile görevli ve yetkilidir.
Kurum, tasarruf sahiplerinin haklarını ve
bankaların düzenli ve emin bir şekilde
çalışmasını tehlikeye sokabilecek ve ekonomide önemli
zararlar doğurabilecek her türlü işlem ve uygulamaları önlemek, kredi
sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak
üzere gerekli karar ve tedbirleri almak ve uygulamakla yükümlü ve yetkilidir.
Kurum; her türlü faaliyetinde, kuruluş kanununda verilen
yetkiler saklı kalmak kaydıyla kalkınma planı, programlar
ve hükûmet programında yer alan ilke, strateji ve politikalara uyar.
Kurum, 5411 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuat
hükümleri çerçevesinde kendisine verilen yetkilerini, Kurulca tesis edilecek
düzenleyici işlemler veya alınacak özel nitelikli kararlar ile
kullanır.
Kurum, iç düzenlemeleri dışındaki düzenleyici
işlemlerini yürürlüğe koymadan önce sektör stratejisi ve
politikaları ile ilişkisinin kurulması bakımından
ilişkili Bakanlığın, kalkınma planı ve
yıllık programla ilişkisinin kurulması açısından
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının ve
diğer ilgili kurum ve kuruluşların görüşünü alır.
İlişkili Bakanlık ve Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı en geç yedi gün içinde cevap vermezse olumlu
görüş verilmiş sayılır.
Kurumun sayılan bu görevleri yerine getirmek için
İstanbula gitmesi gerekmemekte, aksine Ankarada kalması
gerekmektedir.
BDDKnın İstanbula taşınması ile ilgili
olan bu maddenin de Tasarı metninden çıkarılması gerekir.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, altıncı bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 8 Şubat 2011 Salı gün saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Siz sayın milletvekillerine ve bizleri izleyen
vatandaşlarımıza hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 01.11