DÖNEM: 23 CİLT: 92 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
62nci
Birleşim
9 Şubat 2011 Çarşamba
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile
konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV.- KAPALI
OTURUMLAR
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.-
Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğanın, Gümüşhane ilinin
düşman işgalinden kurtuluşuna ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, İstanbul Sarıyer ilçesi Derbent
Mahallesindeki gecekondu yıkımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Niğde ilinin merkez ve ilçelerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Milliyetçi Hareket Partisinin kuruluş
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, uluslararası yolsuzluk anketi verilerine
göre ülkemizin dünya rüşvet sıralamasında 6ncı sırada
bulunduğuna ilişkin açıklaması
3.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, İnsan Hakları
Komisyonunun 2004 yılındaki raporuna ilişkin
açıklaması
4.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın
çete ve mafyayla mücadelenin sanki ilk defa bu Hükûmet zamanında
yapıldığı tarzındaki konuşmasına
ilişkin açıklaması
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Ankara Milletvekili Ahmet
İyimayanın muhalefet milletvekiliyken yaptığı
konuşmaları unutmaması gerektiğine, seçimler
yaklaşınca gelecek seçimlerin gelecek nesillerin önüne geçmesi davranışına
ilişkin açıklaması
6.- Ankara
Milletvekili Ahmet İyimayanın, Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin konuşmasında ifade ettiği gibi hiçbir zaman
gelecek seçimlere dayalı olarak söylem ve tavır
geliştirmediğine ilişkin açıklaması
7.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın
konuşması içinde talihsiz ifadeler olduğuna, hiçbir darbenin
meşruiyeti olamayacağına, darbelere meşruiyet
kazandırıldığına ilişkin bir kanaatin Mecliste
ifade edilmesini doğru bulmadığına ilişkin
açıklaması
8.- Malatya
Milletvekili Öznur Çalıkın, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun konuşmasında bahsettiği, bir köyde ateş
edilerek öldürülen kızın katilinin serbest
bırakılmasına ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Genel Görüşme Önergeleri
1.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Kıyıların Kullanımının
Planlanması ve Denetimi adlı performans denetim raporları
hakkında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/22)
2.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Vakıflar Genel Müdürlüğünün
Sorumluluğundaki Tarihî Eserlerin Korunması adlı performans
denetim raporları hakkında genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/23)
3.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Ormanların Korunması adlı performans
denetim raporları hakkında
genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/24)
4.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Trafik Kazalarını Önleme Faaliyetleri
adlı performans denetim raporları hakkında genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/25)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/958) esas
numaralı astsubayların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına dair
önergenin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 09/02/2011 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından
verilmiş olan gözaltılardaki ve hapishanelerdeki kayıplar,
ölümler ve faili meçhul bırakılan siyasi cinayetler hakkındaki
Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun 09/02/2011 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunması ve ön görüşmelerinin
aynı birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Zafer Üskülün, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olarak
faili meçhuller konusunda şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağın, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, AK
PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
3.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, Eskişehir Milletvekili H. Tayfun
İçli ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesinde AK
PARTİ Grubuna dönük hakaretler bulunması nedeniyle partisine
sataşıldığı iddiasıyla konuşması
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep
Dağının; Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve
29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut
ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah
Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal Demirelin;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236,
2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377,
2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587,
2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714,
2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805,
2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
3.- Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/994) (S. Sayısı:
610)
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 610 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmeleri
sırasında; İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen tasarıya geçici madde ihdas edilmesiyle ilgili verilen
önergelerden, en fazla iki adedinin işleme alınabileceğine
ilişkin Oturum Başkanının tutumu hakkında
XII.- OYLAMALAR
1.- Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının oylaması
XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, özel bir sağlık
merkezinde yapılan göz ameliyatlarına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/17250)
2.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Filyos Vadisine termik santral
kurulacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/17661)
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Kahramanmaraştaki
hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/17685)
4.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoyun, yunus parklarına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/17750)
5.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, Antalya-Finikede meydana gelen selden
kaynaklanan mağduriyetin giderilmesine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçekin cevabı (7/17794)
6.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının, Orman Genel Müdürlüğüne ait
taşınmazlara ve Gazi Yerleşkesine ilişkin sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/17815)
7.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, kamu yatırımlarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/17840)
8.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursadaki bir taş
ocağı işletmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/17865)
9.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, mobbingle mücadeleye ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/17877)
10.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, 2/B arazilerinin
satışlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/17969)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak dört oturum yaptı.
Ardahan
Milletvekili Saffet Kaya, Ardahan iline yapılan yatırımlara,
Mardin
Milletvekili Cüneyt Yüksel, Mardin Tarihî Dönüşüm Projesine,
İlişkin
gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantep ve Kilis illerinde bugüne
kadar gerçekleştirilemeyen GAP yatırımlarına ilişkin
gündem dışı konuşmasına Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu cevap verdi.
Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Ardahan Milletvekili Saffet Kayanın,
CHP Genel Başkanına sataşması nedeniyle bir konuşma
yaptı.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt, Ardahanda yeni yapıldığı
söylenen bazı kamu binalarının tadilatlı
olduğuna; bu konuda Başbakana
yalan söyletenleri kınadığına,
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, Mezopotamyanın en gözde, en tarihî, en
kültürel şehri Mardinin, dinlerin, dillerin, mezheplerin, inançların
kenti olduğuna,
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, valinin, bürokratların ve hiç kimsenin
Başbakana yalan söylettiremeyeceğine,
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir, Gaziantepe gazilik unvanının
verilmesinin yıl dönümüne,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, kanser tedavisi
olanaklarının geliştirilmesi ve onkoloji ilaçlarının
tedarikinin kolaylaştırılması için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesine (10/1026),
Van Milletvekili
Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, DİSK eski Genel Başkanı
Kemal Türkler cinayeti davası ile ilgili iddiaların araştırılmasına
(10/1025),
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın:
Sayıştayın
Hastane Enfeksiyonlarıyla Mücadele (8/20),
Sayıştayın
Büyükşehir Belediyelerinde Altyapı Faaliyetlerinin Koordinasyonu
(8/21),
Adlı
performans denetim raporları hakkında bir genel görüşme
açılmasına;
İlişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan:
(10/597) esas
numaralı, GAP bölgesindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına dair önergenin
görüşmelerinin Genel Kurulun 08/02/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin BDP,
(10/601) esas
numaralı, akaryakıt kaçakçılığındaki
artış ve Hükûmet tarafından alınan önlemlerin
değerlendirilmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına dair önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun
08/02/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
MHP,
İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürek ve arkadaşları tarafından
16/12/2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Dünyada
Petrol Fiyatları hakkındaki Meclis araştırması
açılmasına dair önergelerinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer araştırma önergelerinin önüne alınarak,
08/02/2011 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP,
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
AK PARTİ
Grubu önerisinin işleme alınıp alınmayacağı
hususunda usul görüşmesi yapıldı; Oturum Başkanı
tutumunda İç Tüzüke aykırı bir durum
bulunmadığını ifade etti.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 610 ve 609 sıra sayılı kanun
tasarılarının bu kısmın 3 ve 4üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine;
Genel Kurulun
haftalık çalışma günlerinin dışında 12 ve 13
Şubat 2011 Cumartesi ve Pazar günlerinde de toplanarak gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 9, 10, 12, 13, 14,
16, 17, 23 ve 24 Şubat 2011 Çarşamba, Perşembe, Cumartesi, Pazar
ve Pazartesi günlerinde saat 13.00'te, 11, 18 ve 25 Şubat 2011 Cuma
günleri saat 14.00'te toplanmasına; 15 ve 22 Şubat 2011 Salı
günlerindeki birleşimlerde sözlü soruların görüşülmeyerek
gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işlerin
görüşülmesine; 8 Şubat 2011 Salı günü (bugün) 610 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci bölüm
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 9 Şubat 2011 Çarşamba
günü 610 sıra sayılı Kanun Tasarısının tümünün
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 10 Şubat 2011 Perşembe
günü 62 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 11 Şubat 2011 Cuma günü 569
sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 12 Şubat 2011 Cumartesi
günü 570 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 13 Şubat 2011 Pazar günü
572 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 14 Şubat 2011 Pazartesi
günü 573 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 15 Şubat 2011 Salı
günü 459 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 16 Şubat 2011 Çarşamba
günü 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 17 Şubat 2011 Perşembe
günü 535 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 18 Şubat 2011 Cuma günü 586
sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarına
devam etmesine, bu birleşimlerde gece 24.00'te günlük programların
tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar
çalışmalara devam edilmesine; 22, 23, 24 ve 25 Şubat 2011
Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma günlerindeki birleşimlerde
saat 23.00'e kadar çalışmalarını sürdürmesine; 4/2/2011
tarihinde dağıtılan ve Genel Kurulun 7/2/2011 tarihli
60ıncı Birleşiminde okunan Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkındaki (11/13) esas numaralı
Gensoru Önergesinin 15/2/2011 Salı günkü gündemin "Özel Gündemde Yer
Alacak İşler" kısmında yer alması,
Anayasanın 99uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun aynı günkü birleşiminde
yapılmasına; 610 ve 609 sıra sayılı kanun
tasarılarının, İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, torba yasadan vazgeçip başka kanun
görüşmeye başlamanın nezaketsiz ve millet iradesini yok sayan
bir anlayış olduğuna ve kınadığına
ilişkin,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, CHPyi yanlış değerlendirdiği
gerekçesiyle,
Birer
açıklamada bulundular.
Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Hükûmete sataşması nedeniyle bir konuşma
yaptı.
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/253) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi yapılan görüşmelerden
sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporlarının (1/883) (S. Sayısı: 568),
2nci
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk
ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağının;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve
29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut
ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili
Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235,
2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363,
2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553,
2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698,
2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802,
2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasına alınan ve İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesi kabul edilen, Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/994) (S. Sayısı: 610) görüşmeleri ikinci bölümüne kadar kabul
edildi.
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Başbakana sataşması
nedeniyle bir konuşma yaptı.
Adalet Bakanı
Sadullah Ergin, Konya Milletvekili Atilla Kartın, komisyon
görüşmeleri sırasında sorduğu soruları çarpıtarak
tekrar sorduğuna, gerek hâkim ve savcı mülakatında gerekse
unvanlı personel alım mülakatında sorulan sorulara, ilişkin
bir açıklamada bulundu.
9 Şubat 2011
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 01.51de son verildi.
Sadık YAKUT
Başkan
Vekili
Harun
TÜFEKCİ Fatih
METİN
Konya Bolu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram
ÖZÇELİK Murat
ÖZKAN
Burdur Giresun
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 79
II.- GELEN KÂĞITLAR
9 Şubat 2011 Çarşamba
Tasarı
1.- Terörizmin
Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
(1/996) (İçişleri; Plan ve
Bütçe; Dışişleri ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2011)
Genel
Görüşme Önergeleri
1.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Kıyıların
Kullanımının Planlanması ve Denetimi adlı performans denetim
raporu hakkında bir genel görüşme açılmasına ilişkin
önergesi (8/22) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2010)
2.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Vakıflar Genel Müdürlüğünün
Sorumluluğundaki Tarihi Eserlerin Korunması adlı performans
denetim raporu hakkında bir genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/23) (Başkanlığa geliş tarihi:
14/12/2010)
3.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Ormanların Korunması adlı
performans denetim raporu hakkında bir genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/24) (Başkanlığa geliş tarihi:
14/12/2010)
4.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Trafik Kazalarını Önleme Faaliyetleri
adlı performans denetim raporu hakkında bir genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/25) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/12/2010)
9 Şubat 2011 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.03
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 62nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır.
Sayın milletvekilleri,
görüşmelere başlamadan önce 4 Şubat 2011 tarihli 58inci
Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin, İç
Tüzükün 71inci maddesine göre okunabilmesi için kapalı oturuma geçmemiz
gerekmektedir. Bu nedenle, sayın milletvekilleri ile Genel Kurul salonunda
bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli görevliler
dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica
ediyorum.
Tutanak özeti okunduktan
sonra açık oturuma geçilecek ve görüşmelere devam edilecektir.
Sayın idare amirlerinin bu konuda yardımcı olmalarını
ve salon boşaltıldıktan sonra Başkanlığa haber
vermelerini rica ediyorum.
Kapanma Saati: 13.04
IV.- KAPALI OTURUMLAR
İkinci Oturum
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 13.20
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 62nci Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Gümüşhane ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun
93üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Gümüşhane Milletvekili
Yahya Doğana aittir.
Buyurun Sayın
Doğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğanın,
Gümüşhane ilinin düşman işgalinden kurtuluşuna ilişkin
gündem dışı konuşması
YAHYA DOĞAN
(Gümüşhane) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gümüşhanemizin düşman işgalinden kurtuluşunun 93üncü
yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle çok değerli
Gümüşhaneli hemşehrilerimin de kurtuluş bayramını
kutluyor, esenlikler diliyorum.
Bu arada, geçtiğimiz
hafta Ostimde ve İvedik Organize Sanayi Bölgemizde cereyan eden müessif
olay sonucu hayatlarını kaybeden işçi kardeşlerimize
Allahtan rahmet, kederli ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Gümüşhane, doksan üç
yıl önceki kurtuluşunu bugün her alanda göstermiş olduğu
gelişmeyle taçlandırmaktadır. Son sekiz yılda yaşanan
gelişmeler Gümüşhanenin kaderini değiştirmiştir.
Gümüşhanenin yaşadığı gelişim ve
değişimi birkaç alana bakarak görmek mümkündür.
Düne kadar sürekli
öğretmen sıkıntısı çeken ilimizde ve ilçelerinde,
bugün eğitimde Türkiye'nin en başarılı illerinden birisi
olmuştur. İlimizde derslik başına 17 öğrenci
düşmektedir. Öğretmen başına düşen öğrenci
sayısı ise 19dur ve bu rakamlar, dünya standartlarına
yakındır. Kız çocuklarının okullaşmasında
ilimiz Türkiye birincisi olmuştur ve erkek çocuklarının
okullaşmasında ise Türkiye ikincisiyiz. İlköğretimde okullaşma
oranımız yüzde 99dur. Okul öncesi yüzde 80lik bir
katılıma ulaşılmıştır. Bunun sonucu olarak
da 2010 LGSde Türkçe-sosyalde Türkiye üçüncüsü, diğer alanlarda da
Türkiyede ilk on içine girmiştir. 2010 yılında kuruluşuna
yüce Meclisin onay verdiği üniversitemiz gelişmesini hızla
sürdürmektedir. Yeni kurulan üniversiteler içerisinde en hızlı
gelişen üniversite Gümüşhane Üniversitesidir. Bunun
dışında beş ilçemizin hepsine de yüksekokul
açılmıştır. Üniversitenin ve yüksekokulların ilimize
önemli katkısı olmaktadır.
Benzer bir manzara da
sağlık alanında karşımıza çıkmaktadır.
2002 yılından bu yana sağlık personeli sayısında
yüzde 30luk bir artış olmuş, gerek yatak sayısı gerek
tedavi gören hasta sayısı 2 katına
çıkmıştır. Kelkit ilçesinde yüz yataklı Kelkit Devlet
Hastanemiz hizmete girmiştir. Yine Gümüşhanede Ağız,
Diş ve Çene Sağlığı Merkezimiz
açılmıştır. Kürtün ve Torul ilçelerimizin yeni hastaneleri
yapılmaktadır. Gümüşhane merkez ve Şiran ilçelerimizin yeni
hastanelerinin yapılması için de 2011 yılı genel
programına alınmıştır. Vatandaşlarımız
sağlık hizmetinden kolaylıkla yararlanabilmektedir.
Tarım alanında da
önemli gelişmeler olmuştur. Özellikle sulu tarıma geçişte,
organik tarıma geçişte ilimizde barajlar ve göletler
yapılmıştır. Köse Barajı tamamlanmış, Sadak
Barajının ihalesi bu sene inşallah ikinci defa
yapılacaktır. Sırada Şiranımızın Tersun
Barajı vardır. Onun ötesinde gölet çalışmalarımız
da devam etmektedir.
Yine tarımsal destekler
açısından rakamlar üçe, dörde katlanmıştır 2002
başlarına nazaran. Bir örnek vermek gerekirse 1999-2002
yılları arasında sadece iki kooperatife 458 bin lira destek
sağlanmış iken bu tarihten sonra on beş kooperatife
aşağı yukarı 10 milyon TL destek
sağlanmıştır.
Yine, kara yollarında
hızlı bir yapım çalışması devam etmektedir. Çevre
yolumuz inşallah bu sene ihale edilecektir. Zigana alttan tekrar delinmek
suretiyle Gümüşhane-Trabzon arası kırk beş dakikaya
indirilecektir. Bu arada Sayın Ulaştırma Bakanımıza
hem teşekkür ediyoruz hem de Salyazı Köse
havaalanımızın da bir an önce yapılmasını bekliyoruz,
arzu ediyoruz. Keza demiryolu konusunda Erzincan-Trabzon yolunun
Gümüşhaneden geçmesi bir zorunluluktur.
Kadirşinas
Gümüşhane halkı doksan üç yıl önce topraklarını
düşman işgalinden kurtaranları asla unutmadığı
gibi bugün Gümüşhanenin gelişmesi için yapılanları da iyi
bilmektedir. Bunun için başta Sayın Başbakanımız olmak
üzere bize destek olan herkese çok teşekkür ediyoruz. Doksan üç yıl
önceki ruhla çok daha ileriye gideceğimizi biliyor, bizi bugünlere
bırakanlara layık olmak için çalışıyor ve yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Doğan.
Gündem dışı
ikinci söz İstanbul Sarıyer ilçesi Derbent Mahallesinde yaşanan
yıkımlarla ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet
Sevigene aittir.
Buyurun Sayın Sevigen.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin, İstanbul
Sarıyer ilçesi Derbent Mahallesindeki gecekondu
yıkımlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET SEVİGEN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
dün gece yarısı İstanbulda saat 4te sabaha karşı
Sarıyer Derbent Mahallesinde bir grup 1.500 civarında bir polis
arkadaşımız, memur arkadaşımız gece
yarısı saat dörtte sanki bir terörist avına
çıkmış gibi bir mahalleyi basıyorlar, ellerinde gaz bombaları
yani buraya getirdim, insanlar görsün, bilsin diye belki arkadaşlarım
fark etmemişlerdir, bir tanesi hemen hemen 20 gram
ağırlığında. Beş yaşındaki çocuklar,
yatağından kalkmamış insanlar, daha ne
olduklarını bilmiyorlar, daha ne oldukların fark etmeden,
beş yaşındaki çocukları okul tatil olduğundan
dolayı evlerinde hepsi okula da gitmemiş, kalkmamışlar,
işlerine de gitmemişler. Gece gaz bombalarıyla 1.500 tane
polisle bir mahalleyi basıyorlar sevgili arkadaşlar.
Bu mahalle 1970lerden beri
kurulan bir gecekondu mahallesi. Burada arkadaşlarımız var, o
bölgede milletvekilliği yapan arkadaşlarımız var,
sayın bakanlarımız var o mahalleden, o bölgeden
çıkmış bakanlarımız var. O mahallenin
yapısını biliyorlar. O mahallede birilerinin tapusu üzerine
gecekondu yapılmamış. Daha önceden gecekondu
yapılmış belediyenin yeri, hazinenin yeri, vakıfların
yeri; o gecekonduları, bir kooperatif gidiyor, satın alıyor,
içinde gecekondu olduğunu bile bile satın alıyor. En genç
gecekondu orada otuz beş yıllık, kırk yıllık.
Ailece beraber yaşamışlar, elli yıldır, yetmiş
yıldır vergilerini vermişler, üç tane de camisi var, dört tane
okulu var. Mahalleyi mahalle yapmışlar oradaki insanlar ve oradaki
insanlar yağmur suyuyla çocuklarını yıkamışlar,
sularla yıkamışlar, böyle büyütmüşler, böyle mahalleyi
mahalle yapmışlar. İnsanlar olmasa mahalle mahalle olur mu?
Kız almışlar, kız vermişler, akraba olmuşlar.
Sonra bu mahalleyi
gelmiş, onların bir kısmı hazineden satın
almış, sonra izalei şüyu davası açmış,
bunların elinden almış. Şimdi, o mahalledeki bütün
tapuların bir kısmı, kendi üzerlerinde olan, kooperatifin
tapusu. Kooperatif de gidiyor Multi Mall diye bir Hollanda firmasıyla
anlaşıyor. Hollanda firması da Cemre İnşaat diye bir
aracı inşaat koyuyor. O Cemre İnşaat da oradaki
insanların yoksulluğundan faydalanıyor, fakirliğinden,
fukaralığından, garipliğinden çünkü o izalei şüyu
davası açıldığı zaman bunlar yoksul oldukları
için ne avukat tutabilmişler ne
paraları var ne yol biliyorlar ne iz biliyorlar, bunlara iz, yol
gösteren büyük ağabeyleri de yok, büyükler de yok o zaman ama maalesef
şimdi bunları o evlerinden böyle zorla söke söke çıkarmaya
çalışıyorlar. Boğazın en güzel yeri. Bir dairenin
fiyatı 1 milyon dolar, 600 bin dolar, 700 bin dolar sevgili
arkadaşlarım. Yetmiş yıldır orada oturuyorlar. Merak
ediyorum orada 1.500 tane polis...
Sayın Bakanımı
dün aradım, sağ olsun özel kalem müdürü cevap verdi. İstanbul
Emniyet Müdürünü aradım, Valiyi aradım. Oradaki kavgaları
durdurdum, ilkin çok büyük kavgalar çıktı, sonra araya girdim. Polisleri
halktan koruduk, inanın, samimi olarak söylüyorum, kendi
arkadaşlarını bile su sıkarak yerlerde sürüklediler, o
polisleri biliyorsunuz. Bir gazeteciye vuruyorlar, gazeteci diyor ki:
Ağabey, ben gazeteciyim bana niye vuruyorsun? Amirim öyle söyledi.
diyor. Bugün gazetelerde okumuşsunuzdur. Böyle acımasızca
birbirine vuran, birbirini böyle katleden bir ülke olur mu sevgili
arkadaşlarım?
Sayın Bakan talimat
verecek, Dur kardeşim orada. diyecek. Konuşarak
anlaşacağız. Eğer o kooperatif, o arsaları, o
Hollandalı şirkete vereceğine, çağırsa orada vatandaşları,
dese ki: Vatandaşlar, biz size veriyoruz. Onlar inanın, rayiç
fiyatından almaya razılar. Yıllardır beraber
yaşıyorlar, beraber oturmuşlar. O insanları oradan söküp
almak, o insanları yok etmek anlamına geliyor.
Burada Büyükşehir
Belediyesi de KİPTAŞın yaptığı evlerden,
Kağıthanedeki evlerden bunlara veririz. diye fırsat
tanıyor bunlara, buraya da aracı olmaya çalışıyor.
Karışmasın, burada eğer o insanlar evlerinden
çıkacaklarsa o Hollandalı firma, o devletin 1.500 tane polisini
nasıl bir sermaye grubunun Allah aşkına hizmetine veririz, onu
merak ediyorum. Para mı alıyoruz onlardan biz? Keşke Sayın
Bakan olsaydı burada cevap verseydi. 1.500 tane polisimiz, amirimiz,
müdürümüz, hepsi orada. Bir sermayenin, bir Hollanda firmasının
emrinde bizim insanlarımızın,
vatandaşlarımızın elindeki
Bütün insanları evlerinden
çıkartarak, zorla çıkartarak onları sokaklara atıyoruz.
Eğer onları çıkartacaksak iyi niyetle
O kadar, 1 dairenin
fiyatı 1 milyar, 1.080 tane daire çıkıyor. Burada
milletvekillerim var inşaatçı, bilirler, 130 dönümünü 117 milyon
liraya almışlar -eski milyar şimdi milyon lira- şimdi 1
dairenin parası, 10 tane dairenin parası o kadar sevgili
arkadaşlarım. Rant varsa o insanlar yapsın. Eğer
faydalanacaklarsa o insanlar diledikleri gibi yapıyorlar.
Bizim buradan görevimiz, bana
göre görevimiz, biz o Hollandalı firmayla nasıl anlaştıysa
çağıracağız kooperatifi diyeceğiz ki: Kardeşim,
sen bunları vatandaşlara ver, vatandaşla anlaş.
Vatandaşlar da sana oradan aldığı payı verecekler.
Düşünün, orada Boğazdaki kat karşılığında
verdiğiniz bir arazi yüzde 60tan, yüzde 70ten aşağı
değildir. Hollandalı firma bunları yüzde 25ten alıyor
kooperatiften. Yüzde 75i o firmanın, yüzde 25i kooperatifin. Zaten
kooperatif
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkanım, bir dakika
BAŞKAN Yok
Sayın
Sevigen
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
Hemen bitiriyorum, teşekkür edeyim.
BAŞKAN Lütfen
Sayın Sevigen
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
Bilgi veriyorum yani şikâyet etmiyorum.
BAŞKAN Sayın
Sevigen, kararlaştırdık biliyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Lafı kaldı ortada ya!
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
Tek cümle söyleyeceğim, teşekkür edeceğim.
BAŞKAN Sayın
Sevigen lütfen
Biliyorsunuz bu kuralı.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
Canın sağ olsun Başkanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Sevigen.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
Ne yapalım yani görün diye söylüyorum arkadaşlar. Bunlar
çocukların yüzlerine atılmış, 2si hastanede şimdi. 20
gram tanesi.
BAŞKAN Sayın
Sevigen, yalnız o elinizdekiler patlamamış olmasın, lütfen
MEHMET SEVİGEN
(İstanbul) Yani patlamamış olmasından korkuyorsunuz, boşundan korkuyorsunuz,
onlar dolusundan nasıl korkmasın?
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz Niğde ili ve ilçelerinin sorunları
hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Mümin İnana aittir.
Buyurun Sayın İnan.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın, Niğde ilinin
merkez ve ilçelerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MÜMİN İNAN
(Niğde) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; Niğde ilimizin merkez ve ilçelerinin
sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Niğde ilimiz nüfus
büyüklüğü bakımından ülkemizin 51inci sırasında yer
alırken, devletten aldığı kamu yatırımları
bakımından son sekiz yılın sonunda 76ncı sırada
bulunmaktadır. Türkiye'nin AKP hükûmetleri döneminde
yaşamış olduğu ekonomik ve sosyal
sıkıntılar, Niğde ilimize devlet elinin uzanmaması bu
dertleri daha da artırmaktadır.
Nüfusun önemli bir bölümünü
oluşturan çiftçilerin genel durumları, Türkiye'de olduğu gibi
Niğdede de kötüye gitmektedir. Sayın Tarım Bakanı, her ne
kadar AKP hükûmetleri döneminde çiftçiler altın çağını
yaşıyor. dese de bu söz kuru bir ifadeden öteye gitmemekte, hâlinden
şikâyet etmeyen bir çiftçiye rastlamak mümkün olmamaktadır. Mazot,
gübre, ilaç, tohum gibi temel üretim girdilerinin fiyatları AKP
hükûmetleri döneminde sürekli artmış ve bugün dünyanın en
pahalı girdileri olmuştur. Ürün satışları maliyetlerin
dahi altında olduğu için çiftçi haciz kıskacına
alınmış ve hapis cezasıyla karşı
karşıya kalmıştır. Niğdede yakalama emri olmayan
çiftçi neredeyse yok gibidir. Hem esnaf hem çiftçi hem de sanayicide haciz
miktarı o kadar artmıştır ki işlemleri
yetiştirebilmek için Niğdede yeni icra daireleri kurulmak zorunda
kalınmıştır.
Küçük sanayi sitelerinde
esnaf ve sanatkârlarımız çıraklarının,
kalfalarının haftalıklarını dahi veremeyecek durumdadır.
Kamyoncu ve diğer
taşımacı esnaflarımız K ve D belgelerinin
aşırı fiyatından şikâyetçidir. Dünyanın en zor
mesleğini yapan şoförlerimiz, mazot fiyatlarının çok yüksek
olmasından dolayı para kazanamamakta, vergisini ve BAĞ-KUR
primini dahi ödeyememektedirler .
Niğde Devlet
Hastanesinde hâlâ bir kalp anjiyo ünitesi yoktur. Kalp
rahatsızlığı geçiren vatandaşlarımız acil
olarak civar illerdeki hastanelere yetiştirilmeye
çalışılmaktadır.
Niğde ve Bor organize
sanayi bölgelerinde eskiye oranla üretim ve istihdam azalmaktadır.
Sanayiciler 5084 sayılı Kanunda enerji desteği teşvikinin
uzatılmasını beklemektedirler.
Bor ilçemizde tabakhane
esnafının yıllardır çözülemeyen taşınma
problemleri ve diğer sorunları, ilçemizde beş asırdır
tarihî geçmişi olan dericiliği bitme noktasına getirmiştir.
Bor Şeker
Fabrikasının özelleştirme kapsamında olması herkesi
rahatsız etmektedir. Ayrıca, bölgedeki çiftçilerimiz pancar
kotalarının yükseltilmesini beklemektedirler.
Hayvancılık
kooperatifleri, Tarım Bakanlığına müracaat etmişler
ama maalesef 2010 yılında bu konuda destek bulamamışlar ve
taleplerine destek beklemektedirler.
İlimizin tamamı,
yer altı suyu kuyu ruhsatları bakımından DSİ
tarafından kapatıldığı için çiftçiler ciddi sorun
yaşamaktadırlar. Bakanlığın bu konuda ne gibi bir
çalışma yaptığı ve bu yasaklamaların ne zaman
sona ereceği merak edilmektedir.
Altunhisar ilçemizde,
vatandaşlarımız, eğitim ile ilgili öğretmen
sirkülasyonu çok olduğundan eğitimde istenilen verimin elde
edilemediğini ifade ederek ilçelerine bir erkek yatılı lise
pansiyonu, bir de yüksekokul yapılmasını talep etmektedirler.
Ayrıca, Altunhisar Göleti su kaçırma probleminin de bir an önce
giderilmesi beklenmektedir.
Ulukışla ilçemizin
içinden geçen E-90 kara yolunun Ereğli kavşağından Pozantıya
kadar olan bölümünün duble yol yapılması hem trafiğin
rahatlamasına hem de yol güzergâhında bulunan yerleşim
yerlerinin ekonomisine önemli bir katkı yapacaktır.
Ulukışla Çiftehan beldemizde civar köylerin de pazar yeri olarak
ortak kullandığı alan belediye tarafından özel bir firmaya
satılmak istenmektedir, bu satışın engellenmesini yöre
halkının tamamı istemektedir.
Pozantı-Çamardı
yolunun genişletilmesi Çamardı ekonomisine ve yayla turizmine önemli
katkı yapacaktır. Niğde Ketençimen-Çiftlik kara yolunun
genişletilmesi, Azatlı göletinin bir an önce yapılması, bu
ilçemizi ve köylerimizi ekonomik olarak rahatlatacaktır.
Çiftlik Devlet Hastanesinde
hâlâ uzman doktor bulunmamaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Niğdede elliye yakın
köyün içme suyu temini için kullandıkları enerji borcuyla ilgili
elektrik dağıtım şirketleriyle problemleri devam etmekte,
başta Kömürcü ve Yarhisar olmak üzere birçok köyümüzün borcundan
dolayı zaman zaman elektrikleri kesilmektedir.
Bor Kaynarca köyümüzdeki yer
altı göçüklerinden dolayı burada yaşayan
vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği yoktur, bu
problemin bir an önce çözülmesi gerekmektedir.
Akkaya Barajıyla ilgili
Çevre Bakanımızın verdiği sözler hâlâ yerine
getirilmemiştir ve barajın çevre sorunu artarak devam etmektedir.
İlimiz, son sekiz
yılda devletten kayda değer bir ciddi destek alamamış,
bundan dolayı işsizlik yüksek seviyelerde seyretmektedir. Resmî
rakamlara göre vatandaşlarımızın bankalara ve kamu kurumlarına
olan borçları katbekat artmıştır. İşsizler,
çiftçiler, esnaflar, sanayiciler ve çalışanlar sekiz yıldır
AKP hükûmetlerinden beklediğini bulamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MÜMİN İNAN
(Devamla) Dolayısıyla, bu konuları bizlere iletmişlerdir.
Bu konuların çözülmesi temennisiyle ve
vatandaşlarımızın gönlünden geçen güzel şeylerin
gerçekleşmesi temennisiyle hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın İnan.
Sayın Vural, bir söz
talebiniz var, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Milliyetçi Hareket
Partisinin kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım, kısa bir söz talebim
var.
Bugün, 9 Şubat. 9
Şubat 1969 tarihi Milliyetçi Hareket Partisinin doğuşunu
müjdeleyen önemli bir tarih. 42nci yılımızı kutluyoruz. 9
Şubat 1969dan itibaren yürekleri vatan ve millet için çarpan
milliyetçiler, siyasal temsil yönünden aradıkları kimliği,
kurumu ve kucaklamak istedikleri gönülleri üç hilalin etrafında
bulmuşlardır. Millet sevgisinden başka sevdası ve sermayesi
olmayan fedakâr kadroların yıllarca en ağır şartlar
altında verdikleri muhteşem bir şerefli mücadelenin adım
adım ulaşılan neticesinde, bugün Milliyetçi Hareket Partisi kalıcı
bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilmektedir. İlk
yıllarında kurucusu ve lideri merhum Alparslan Türkeş Bey ve
dava arkadaşlarının eseri olan milliyetçi, ülkücü gençlerin
Türkiye'miz için duydukları millî kaygıları bugünkü seviyelere
iftiharla ulaştırmış kahraman kadroların eseri olan
Milliyetçi Hareket Partisinin 42nci kuruluş yıl dönümünü kutluyorum.
Ve inşallah, bir siyasal güç hâline gelmiş, bu davaya omuz
vermiş, emek vermiş aziz kahramanların eserini tek
başına iktidara götürme kararlılığımızı
da bu vesileyle vurgulamak istiyorum.
Söz verdiğiniz için
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Güvel, buyurun.
2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, uluslararası yolsuzluk
anketi verilerine göre ülkemizin dünya rüşvet sıralamasında
6ncı sırada bulunduğuna ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL (Adana)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
uluslararası yolsuzluk anketi verilerine göre, ülkemiz dünya rüşvet
liginde 6ncı sırada bulunuyor. En çok rüşvet verilen ülkeler
arasında Türkiye bu hâliyle Avrupada ilk sırada yer almaktadır.
Avrupa Birliği her yıl yayınladığı ilerleme
raporlarında ülkemizdeki yolsuzluk olaylarının önünün
alınamadığına vurgu yapmaktadır. Bu tablo çok acı
verici bir tablodur. Yolsuzluk bir ülkede yoksullaşmanın,
yozlaşmanın en temel nedenlerinden birisidir. Yolsuzluklara son
vereceğim. diye halka vaatlerde bulunarak iktidara gelen AKP döneminde
yolsuzluklar iyice çığırından
çıkmıştır. Bugün belediyeler yolsuzluk batağının
içindedir, kamu kurumları yozlaşmıştır.
Yolsuzluğun, kayırmacılığın, rüşvetin bu
denli yaygın olduğu bir ülkede kamu
etiğinden söz etmek mümkün değildir.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Güvel.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Dört genel görüşme
önergesi vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Genel Görüşme Önergeleri
1.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, Sayıştayın Kıyıların
Kullanımının Planlanması ve Denetimi adlı performans
denetim raporları hakkında genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/22)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Özellikle son yıllarda,
kıyı alanlarımızdaki uygulamalar, kıyı
özellikleri yeterince gözetilmeden gerçekleştirilmiş, bu durumun
sonucunda kıyılarımız ciddi bir şekilde tahrip
edilmiştir. Kıyılarımızın doğal yapısının
bozulması, yakın gelecekte hem turizm gelirleri hem de su ürünleri
yönünden ekonomimizi olumsuz etkileme riskini beraberinde getirmektedir.
Ülkemizde
kıyıları ilgilendiren konular geniş kapsamlı bir
düzenleme yerine birden çok yasada yer almakta, kıyı yönetimine
ilişkin özel bir kurumsal yapı bulunmamaktadır.
Kıyıların koruma-kullanma dengesini sağlamaya yönelik
yönetim politikalarının belirlenmemesi, bilim çevrelerinin
çalışmalarının yeterince dikkate alınmaması,
uygulamaların ve yasal düzenlemelerin bu alanların iyi kullanımına
değil, yalnızca kullanımına ve gelir elde edilmesi konusuna
odaklanması sonucunda mevzuatımızda kıyıların
korunmasına ilişkin hükümler de gözardı edilmiş, izinsiz,
plansız ve doğal yapıya zarar veren uygulamalar
önlenememiştir.
Bu durum Sayıştay
Başkanlığının "Kıyıların
Kullanımının Planlanması ve Denetimi" adlı
Performans Denetim raporuyla da ayrıntılarıyla ortaya
konulmuştur. Sayıştay'ın söz konusu raporu
Sayıştay Genel Kurulunun 17.07.2006 tarihli ve 5164/1
sayılı kararıyla 832 sayılı Sayıştay
Kanununun ek 10'uncu maddesine istinaden Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulmuş, ancak söz konusu rapor bir türlü Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine getirilmemiştir.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 101, 102 ve 103'üncü
maddeleri uyarınca, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
"Kıyıların Kullanımı" konusunun ve söz
konusu Sayıştay Raporunun tüm yönleriyle ele
alınmasını amaçlayan bir genel görüşme açılması
hususunda gereğini arz ederiz.
Mehmet Şandır Oktay
Vural
Mersin İzmir
Genel Gerekçe:
Özellikle son yıllarda,
kıyı alanlarımızdaki uygulamalar, kıyı
özellikleri yeterince gözetilmeden gerçekleştirilmiş, bu durumun
sonucunda kıyılarımız ciddi bir şekilde tahrip edilmiştir.
Kıyılarımızın doğal yapısının
bozulması, yakın gelecekte hem turizm gelirleri hem de su ürünleri
yönünden ekonomimizi olumsuz etkileme riskini beraberinde getirmektedir.
Ülkemizde
kıyıları ilgilendiren konular geniş kapsamlı bir
düzenleme yerine birden çok yasada yer almakta, kıyı yönetimine
ilişkin özel bir kurumsal yapı bulunmamaktadır.
Kıyıların koruma-kullanma dengesini sağlamaya yönelik
yönetim politikalarının belirlenmemesi, bilim çevrelerinin
çalışmalarının yeterince dikkate alınmaması,
uygulamaların ve yasal düzenlemelerin bu alanların iyi
kullanımına değil, yalnızca kullanımına ve gelir
elde edilmesi konusuna odaklanması sonucunda mevzuatımızda
kıyıların korunmasına ilişkin hükümler de gözardı
edilmiş, izinsiz, plansız ve doğal yapıya zarar veren
uygulamalar önlenememiştir.
Ülkemizde kıyı
alanlarına özgü ayrı bir yönetim modeli
oluşturulmamış, bu alanlardaki kullanımın planlama,
planları onaylama ve görüş bildirme yetki ve görevleri
değişik kurumlar arasında dağılmıştır.
Planlama konusunda değişik kanunların farklı kurumlara
yetki vermesi, kurumlar arasında yargıya intikal eden
anlaşmazlıklara yol açmakta, bu durum planlama
çalışmalarını aksatmakta, plansız kullanımlara
yol açmaktadır. Planlama yetkisi yanında, kıyı
alanlarının kullanımı konusunda da kurumlar arasında
yetki anlaşmazlıkları yaşanmaktadır.
Kıyı alanlarının
planlamasında plancı, uygulayıcı, yatırımcı
sektör ve kişiler için uyulması gereken esasları belirleyen
Çevre Düzeni Planları tamamlanmamıştır. Planlama
çalışmalarında yol gösterici üst ölçekli planların
eksikliği, sağlıklı planların yapılması
açısından risk teşkil etmektedir. Planlama
çalışmaları için ihtiyaç duyulan haritaların ve diğer
verilerin elde edilmesinde sorunlar bulunmaktadır. Bu alanda kurumlar
arasında bilgi paylaşımının yeterli olmadığı
anlaşılmaktadır.
Bu durum Sayıştay
Başkanlığının "Kıyıların
Kullanımının Planlanması ve Denetimi" adlı
Performans Denetim raporuyla da ayrıntılarıyla ortaya
konulmuştur. Sayıştay'ın söz konusu raporu
Sayıştay Genel Kurulunun 17.07.2006 tarihli ve 5164/1
sayılı kararıyla 832 sayılı Sayıştay
Kanununun ek 10'uncu maddesine istinaden Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulmuş, ancak söz konusu rapor bir türlü Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine getirilmemiştir.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde "Kıyıların
Kullanımı" konusunun görüşülmesini talep etmekteyiz.
2.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Sayıştayın Vakıflar
Genel Müdürlüğünün Sorumluluğundaki Tarihî Eserlerin Korunması
adlı performans denetim raporları hakkında genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/23)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Yurdumuzun her köşesinde
bulunan ve sayıları on bini aşan, bütün dünyanın
hayranlığını kazanan vakıf eserleri Türk ve Dünya
kültürünün eşsiz örneklerini oluşturmaktadır. Tarihî ve mimarî
değeri haiz eski eserlerin korunması, fonksiyon verilerek
kullanılması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara
aktarılması özel ihtisas, büyük malî kaynaklar, iyi bir plânlama
isteyen zor ve önemli bir görevdir.
Ülkemiz, tarihî ve kültürel
mirası ile çevre değerleri bakımından dünyanın en
zengin ülkelerinden birisidir. Buna karşın, aynı
zenginliğin korunması, yaşatılması ve geleceğe
aktarılması yönünde kullanılabilecek kaynaklar ise son derece
kıt olduğu gibi, aynı kaynakları kullanmakla yetkili
kurumlar arasında da eşgüdüm eksikliği yaşanmaktadır.
Bu durum Sayıştay
Başkanlığının "Vakıflar Genel
Müdürlüğünün Sorumluluğundaki Tarihi Eserlerin Korunması
Hakkında Sayıştay Raporu" adlı Performans Denetim
raporuyla da ayrıntılarıyla ortaya konulmuştur.
Sayıştay'ın söz konusu raporu Sayıştay Genel Kurulunun
06.05.2004 tarihli ve 5093/1 sayılı kararıyla 832
sayılı Sayıştay Kanununun ek 10'uncu maddesine istinaden
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş, ancak söz konusu rapor bir türlü
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmemiştir.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 101, 102 ve 103'üncü
maddeleri uyarınca, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
"Tarihi Eserlerin Korunması" konusunun ve söz konusu
Sayıştay Raporunun tüm yönleriyle ele alınmasını
amaçlayan bir genel görüşme açılması hususunda gereğini arz
ederiz.
Mehmet
Şandır Oktay
Vural
Mersin İzmir
Genel Gerekçe:
Yurdumuzun her köşesinde
bulunan ve sayıları on bini aşan, bütün dünyanın
hayranlığını kazanan vakıf eserleri Türk ve Dünya
kültürünün eşsiz örneklerini oluşturmaktadır. Tarihî ve mimarî
değeri haiz eski eserlerin korunması, fonksiyon verilerek
kullanılması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara
aktarılması özel ihtisas, büyük malî kaynaklar, iyi bir plânlama
isteyen zor ve önemli bir görevdir.
Ülkemiz tarihî ve kültürel
mirası ile çevre değerleri bakımından dünyanın en
zengin ülkelerinden birisidir. Buna karşın, aynı
zenginliğin korunması, yaşatılması ve geleceğe
aktarılması yönünde kullanılabilecek kaynaklar ise son derece
kıt olduğu gibi, aynı kaynakları kullanmakla yetkili
kurumlar arasında da eş güdüm eksikliği yaşanmaktadır.
Taşınmaz tarihî
eserlere ilişkin yasal düzenlemelerdeki görev, yetki ve sorumluluklar çok
sayıda kamu kurum ve kuruluşunun koordineli
çalışmasını gerektirecek şekildedir ve bu koordinasyon
da tam olarak sağlanamamaktadır. Özellikle tekke ve zaviyelerle
türbelerin kapatılmasına dair 677 sayılı Kanun ile 2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
hükümlerinin çelişmesinden dolayı türbelerin korunması konusunda
Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Kültür ve Turizm
Bakanlığı arasında görev ve yetki karmaşası
yaşanmaktadır.
Yönetmeliklerle
taşınır tarihî eserlerin korunması konusunda bazı
görevler Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce üstlenilmiş olmasına
rağmen temel yetki Kültür ve Turizm Bakanlığı'da
bulunduğundan bu alanda tam bir yetki, görev ve sorumluluk sistemi
oluşturulamamıştır. Kanun ve yönetmeliklerde belirtilen
yetki, görev ve sorumlulukların ne şekilde ve kimler tarafından
yerine getirileceğine dair kurum içi idarî düzenlemeler yeterli ve
açık değildir. Yönetmeliklerle birden çok birime benzer görevler
verilmiştir. Faaliyetler, kurumun amaç ve hedefleri belirlenmeden plânsız
olarak yürütülmekte olup, yararlanılan bilgilerin elde edilmesini ve
güncellenmesini sağlayan çağdaş bir yönetim bilgi sistemi ile
tüm birimleri kapsayan standart bir dosyalama sistemi bulunmamaktadır.
Bu durum Sayıştay
Başkanlığının "Vakıflar Genel
Müdürlüğünün Sorumluluğundaki Tarihi Eserlerin Korunması
Hakkında Sayıştay Raporu" adlı Performans Denetim
raporuyla da ayrıntılarıyla ortaya konulmuştur.
Sayıştay'ın söz konusu raporu Sayıştay Genel Kurulunun
06.05.2004 tarihli ve 5093/1 sayılı kararıyla 832
sayılı Sayıştay Kanununun ek 10'uncu maddesine istinaden
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş, ancak söz konusu rapor bir türlü
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmemiştir.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde "Tarihi Eserlerin
Korunması" konusunun görüşülmesini talep etmekteyiz.
3.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Sayıştayın Ormanların
Korunması adlı performans denetim raporları hakkında genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/24)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Temel öğesi ağaç
olan, içerisinde çok değişik canlı türlerinin yaşam
bulduğu, biyolojik bir ekosistem olan ormanlar, başlı
başına bir kaynak olduğu gibi diğer kaynaklara da
koruyuculuk yapmaktadır.
Ormansızlaşmanın
yol açtığı olumsuzlukların bilinmesine karşın,
çeşitli araştırmalarda dünya üzerindeki orman
alanlarının azaldığı tespit edilmiştir. Dünyadaki
gelişmelere paralel olarak ülkemizde de ormanlar çeşitli nedenlerle
azalma eğilimindedir. Ormanın azalmasına yangınlar,
hastalıklar, doğal yıkımlar, rüzgâr ve kar devirmeleri,
yasa dışı müdahaleler, başarısız
ormancılık uygulamaları, yol ve enerji hattı geçirilmesi
gibi alt yapı yatırımlarının yanı sıra yasal
düzenlemelere dayalı olarak orman alanlarının yerleşime ve
tarımsal kullanıma açılması, orman köylülerine
dağıtılması, turizm faaliyetleri için tahsis edilmesi gibi
bazı uygulamalar da yol açmaktadır.
Bu durum Sayıştay
Başkanlığının "Ormanların Korunması
Hakkında Sayıştay Raporu" adlı Performans Denetim
raporuyla da ayrıntılarıyla ortaya konulmuştur. Sayıştayın
söz konusu raporu Sayıştay Genel Kurulunun 13.09.2004 tarihli ve
5100/1 sayılı kararıyla 832 sayılı Sayıştay
Kanununun ek 10'uncu maddesine istinaden Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulmuş, ancak söz konusu rapor bir türlü Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine getirilmemiştir.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 101, 102 ve 103'üncü
maddeleri uyarınca, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
"Ormanların Korunması" konusunun ve söz konusu
Sayıştay Raporunun tüm yönleriyle .ele alınmasını
amaçlayan bir genel görüşme açılması hususunda gereğini arz
ederiz.
Mehmet
Şandır Oktay
Vural
Mersin İzmir
Genel Gerekçe:
Temel öğesi ağaç
olan, içerisinde çok değişik canlı türlerinin yaşam
bulduğu, biyolojik bir ekosistem olan ormanlar, başlı
başına bir kaynak olduğu gibi diğer kaynaklara da
koruyuculuk yapmaktadır. Ormanlar, iklim değişikliğini,
hava kirliliğini ve erozyonu önlemek, enerji depolamak, rekreasyon
olanağı sağlamak, temiz su ve oksijen üretmek, çeşitli
canlılara yaşama imkânı sağlamak, topraksu-karbon dengesini
sağlayarak doğadaki tüm sistemlerin geliştirilmesini sağlamak
ve güvence altına almak gibi kolayca farkına varılamayan ve
ekonomik değeri ölçülemeyen çok sayıda yaşamsal fonksiyonu
yerine getirmektedir.
Ormansızlaşmanın
yol açtığı olumsuzlukların bilinmesine karşın,
çeşitli araştırmalarda dünya üzerindeki orman alanlarının
azaldığı tespit edilmiştir. Dünyadaki gelişmelere
paralel olarak ülkemizde de ormanlar çeşitli nedenlerle azalma
eğilimindedir. Ormanın azalmasına yangınlar,
hastalıklar, doğal yıkımlar, rüzgâr ve kar devirmeleri,
yasa dışı müdahaleler, başarısız
ormancılık uygulamaları, yol ve enerji hattı geçirilmesi
gibi alt yapı yatırımlarının yanı sıra yasal
düzenlemelere dayalı olarak orman alanlarının yerleşime ve
tarımsal kullanıma açılması, orman köylülerine
dağıtılması, turizm faaliyetleri için tahsis edilmesi gibi
bazı uygulamalar da yol açmaktadır.
Anayasamızın
169'uncu maddesi, ormanların korunması ve sahalarının
genişletilmesi için gerekli kanunların çıkarılarak
tedbirlerin alınacağı, bütün ormanların gözetiminin devlete
ait olduğu, devlet ormanlarının mülkiyetinin
devredilemeyeceği, bu ormanların zamanaşımı ile mülk
edinilemeyeceği ve kamu yararı dışında irtifak
hakkına konu olamayacağı, ormanlara zarar verebilecek hiçbir
faaliyet ve eyleme müsaade edilemeyeceği, ormanların tahrip
edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamayacağı gibi
ormanı korumaya yönelik hükümler getirmiştir.
Orman niteliğini
kaybeden alanların tespiti, bilimsel ve objektif kriterlere
dayanmamaktadır. Kadastro komisyonları zaman zaman hatalı
uygulamalar yapmakta ve gerçekte orman niteliğini kaybetmeyen alanlar da
orman sınırları dışına
çıkarılmaktadır. Bu durum orman varlığının
azalmasına yol açtığı gibi çok sayıda hukukî ihtilâfın
doğmasına da neden olmaktadır.
Ormanlarımızın
hukukî sınırlarının tespitine yönelik kadastro
çalışmalarının tamamlanamamış, tamamlanan
çalışmaların önemli bir kısmının da tapu
tescilinin yapılamamış olması ormancılık
faaliyetleri ve koruma çalışmalarını olumsuz
etkilemektedir.
Bu durum Sayıştay
Başkanlığının "Ormanların Korunması
Hakkında Sayıştay Raporu" adlı Performans Denetim
raporuyla da ayrıntılarıyla ortaya konulmuştur.
Sayıştay'ın söz konusu raporu Sayıştay Genel Kurulunun
13.09.2004 tarihli ve 5100/1 sayılı kararıyla 832 sayılı
Sayıştay Kanununun ek 10'uncu maddesine istinaden Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulmuş, ancak söz konusu rapor bir türlü Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine getirilmemiştir.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde ""Ormanların
Korunması" konusunun görüşülmesini talep etmekteyiz.
4.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Sayıştayın Trafik
Kazalarını Önleme Faaliyetleri adlı performans denetim
raporları hakkında genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/25)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde meydana gelen
trafik kazalarında her yıl binlerce insanımız
hayatını kaybetmekte, on binlercesi de yaralanmaktadır. Trafik
kazaları sonucunda yok olan ve parçalanan aileler ile
yaşamının geri kalan bölümünü engelli olarak sürdürmek zorunda
kalanlar olayın sosyal boyutunu ortaya koymakta, ayrıca
yaralıların tedavi süreçleri ve maliyetleri ile kaza sonrasında
meydana gelen maddi hasar miktarı ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir.
Bu durum Sayıştay
Başkanlığının "Trafik Kazalarını Önleme
Faaliyetleri" adlı Performans Denetim raporuyla da
ayrıntılarıyla ortaya konulmuştur.
Sayıştay'ın söz konusu raporu Sayıştay Genel Kurulunun
8.5.2008 tarihli ve 5216 sayılı kararıyla 832 sayılı
Sayıştay Kanununun ek 10'uncu maddesine istinaden Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulmuş, ancak söz konusu rapor bir türlü Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine getirilmemiştir.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 101, 102 ve 103'üncü
maddeleri uyarınca, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
"Trafik Kazalarının Önlenmesi" konusunun ve söz konusu
Sayıştay Raporunun tüm yönleriyle ele alınmasını
amaçlayan bir genel görüşme açılması hususunda gereğini arz
ederiz.
Mehmet
Şandır Oktay
Vural
Mersin İzmir
Genel Gerekçe:
Ülkemizde meydana gelen
trafik kazalarında her yıl binlerce insanımız
hayatını kaybetmekte, on binlercesi de yaralanmaktadır. Trafik
kazaları sonucunda yok olan ve parçalanan aileler ile
yaşamının geri kalan bölümünü engelli olarak sürdürmek zorunda
kalanlar olayın sosyal boyutunu ortaya koymakta, ayrıca
yaralıların tedavi süreçleri ve maliyetleri ile kaza sonrasında
meydana gelen maddi hasar miktarı ülke ekonomisini olumsuz yönde
etkilemektedir.
Ülkemizde yolcu
taşımacılığının % 95'inin, yük
taşımacılığının da % 92'sinin
karayolları vasıtasıyla gerçekleştirilmesi trafik
kazası riskinin yüksek seviyede olmasına neden olmaktadır. Bu
trafik kazalarında ölüm ve yaralanmaya ilişkin istatistiki veriler
her geçen gün artış kaydetmektedir. Ancak trafik kazalarına
ilişkin olarak açıklanan istatistiklerin kaynağını
oluşturan kaza tespit tutanaklarındaki ölü sayıları ile
meydana gelen maddi hasar miktarı da tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır.
Dolayısıyla kaza sonucunda ölenlerin sayısı ile maddi hasar
miktarı açıklanan rakamların oldukça üzerindedir. Trafik
kazaları açısından önemli bir veri olarak kabul edilen
"100.000 araca düşen ölü sayısı" istatistiğine
bakıldığında ülkemizdeki durumun pek parlak
olmadığı görülmektedir. Öyle ki 2003 yılı verilerine
göre bazı OECD ülkelerinde 100.000 araca düşen ölü sayısı
ortalama 16 iken ülkemizde bu sayı 44 olarak tespit edilmiştir.
Trafik güvenliği
konusunda ülkemizde ulusal düzeyde bir strateji hayata geçirilememiştir.
Bu alanda ulusal ölçekte hedeflerin tespiti, stratejilerin belirlenmesi ve
kurumlar arası koordinasyonun sağlanması amacı ile 1997
yılında kurulan Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu (KGYK) ve
Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu (KTGK) bu yönde bir çalışma
gerçekleştirmemiş, yılda iki defa toplanması öngörülen KGYK
da 1998 yılından bu yana toplanmamıştır.
Bu durum Sayıştay
Başkanlığının "Trafik Kazalarını Önleme
Faaliyetleri" adlı Performans Denetim raporuyla da
ayrıntılarıyla ortaya konulmuştur.
Sayıştay'ın söz konusu raporu Sayıştay Genel Kurulunun
8.5.2008 tarihli ve 5216 sayılı kararıyla 832 sayılı
Sayıştay Kanununun ek 10'uncu maddesine istinaden Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulmuş, ancak söz konusu rapor bir türlü Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine getirilmemiştir.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde, "Trafik
Kazalarının Önlenmesi" konusunun görüşülmesini talep
etmekteyiz.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması
konusundaki ön görüşme, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım, okutuyorum:
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/958) esas numaralı astsubayların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına dair önergenin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
09/02/2011 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
Tarih:
09.02.2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 09.02.2011 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan 10/958
esas numaralı, Astsubayların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince
Meclis araştırması önergemizin görüşmelerinin Genel Kurulun
09.02.2011 Çarşamba tarihli bugünkü 62. Birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Kamil Erdal Sipahi, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Sipahi.
(MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, size ve yüce Meclise
saygılar sunarım.
Türk Silahlı
Kuvvetlerinin emir ve komuta zincirinde yer alan asli ve en önemli unsurlardan
birisi de saygıdeğer astsubaylarımızdır. Ülkeleri için
şerefli meslekleri uğruna bir ömrü feda eden, en ücra yurt
köşelerinde canı pahasına görev yapan, aile fertlerinin de
aynı kaderi kendileriyle paylaştığı bu şerefli
camianın cefakâr ve fedakâr mensuplarının çok ciddi ve
birikmiş sorunları acil çözümler beklemektedir.
Şerefli
astsubaylarımız kimseden ulufe istemiyor, hak ettiğini istiyor.
Yılların emeğinin, fedakârlığının, canı
pahasına görev yapmanın karşılığını
istiyor. Birçok meslek mensubuna verilip de kendilerinden esirgenen,
analarının ak sütü gibi helal olanları istiyor. Devletimizin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü uğruna canını
esirgemeyen 290 astsubay şehidimizin, yüzlerce organ kaybı ve
yaralanma yaşayan astsubay gazilerimizin, yüzlerce görev şehidinin
hak ettiklerini istiyor.
Ben, Milliyetçi Hareket
Partisi Milletvekili olarak, 71 milletvekili arkadaşımla birlikte,
onların sorunlarını bu Meclis araştırmasıyla,
onlarca soru önergesiyle ve Meclis konuşmalarımızla, kanun
tekliflerimizle dile getirmekten, onların sesi olmaktan gurur
duymaktayım. Otuz altı yıllık meslek hayatımı
paylaştığım silah arkadaşlarım
astsubaylarımıza, emeklisiyle, muvazzafıyla,
saygıdeğer aile fertleriyle en iyi dileklerimi sunuyorum,
şehitlerini rahmetle anıyorum.
Silah arkadaşım
tabiri şu andaki hüviyetim itibarıyla bazılarına tuhaf
gelebilir. Silah arkadaşlığı kavramı Türkün, Türk
askerinin hasletlerinden birisidir. Silah arkadaşlığı,
askerlik yemini edildiği gün başlar, mezara kadar devam eder. Evet,
onlar, sekiz yıllık AKP İktidarından kendilerine söz
verilip de yerine getirilmeyenlerin, seçim öncesi sahte vaatlerin, yalan
beyanların, Yaptık, yapıyoruz, merak etmeyin seçimden sonra
olacak. yalanlarının hesabını soruyorlar. Onlar 100 bini
aşkın muvazzaf ve 117.500 emeklisiyle, aile fertleriyle birlikte 1
milyonluk şerefli bir camia, artık aldatılmayı,
kandırılmayı, sahte vaatlerde bulunulup sonra yan çizilmeyi ve
oyalamayı hak etmiyorlar.
9 Ekim 2010da,
aldıkları devlet terbiyesiyle ve kendilerine yakışan bir
vakar ve ciddiyetle on binlercesi, sorunlarını Ankarada bir mitingde
dile getirdiler. Kimileri bu mitingden ve bu mitingin,
astsubaylarımızın atalarını ziyaretiyle
başlamasından rahatsızlık duymuş olabilirler. Emekli
olduklarında maaşları yarı yarıya azalıyor, yüzde
50si ek iş, yüzde 20si işportacılık yaparak AKPnin
kendilerini açlık sınırına mahkûm etmesinin kaderini
yaşıyorlar. Derece, kademe ilerlemeleri Mecliste komisyona
getiriliyor, önce kabul edip ertesi gün AKP milletvekillerince geri çekiliyor.
Emekli maaşlarına 100 TL seyyanen zam yapılacağı iki
yıl önce resmen açıklanıyor ama iki yıldır ses
çıkmıyor. Emekli olan veya hâlen görevde olan, lise ve dengi okul
mezunu olup da fakülte ve yüksekokul bitirmemiş olanların iki
yıllık yüksekokul mezunu kabul edilmeleri için kanun teklifi verdik
Milliyetçi Hareket Partisi olarak. Fakülte ve yüksekokul mezunu olanlara iki
kademe verilmesi. dedik, aynı kanun teklifine bunu da dâhil ettik. Emekli
aylıklarına 100 lira ilave için kanun teklifi verdik. Hükûmete
soruyoruz: Neden bunlar gündeme getirilmiyor, neden Meclisten
kaçırılıyor?
Benim silah
arkadaşım, değerli astsubaylarımız neler istiyor ve
bekliyorlar, özetle sıralarsak:
1) Meslek yüksekokulu mezunu
astsubaylar 9un 2nci kademesinde,
lisans mezunları ise 8e 1inci kademesinden göreve
başlatılmalıdır.
2) Yüksekokul mezunu olup da
1inci derecenin 4üncü kademesine yükseltilmeyen tek kamu görevlisi
örneği şerefli astsubaylarımızdır.
3) Temsil ve hizmet
tazminatları astsubaylara da verilmeli, Danıştayın iptal
gerekçesi doğrultusunda yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Bu
konuya teferruatıyla tekrar değineceğim.
Üyelerin yüzde
60ını oluşturan OYAK ve iştiraklerinin yönetim ve de
denetim kurullarında astsubaylarımız ve emeklilerinin temsil
edilmeleri sağlanmalıdır.
Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesince yasaklanan muhakemesiz şahsi hürriyeti
kısıtlayan ceza sistemi değiştirilmelidir.
Sorumluluk ölçüsünde yetkiler
artırılmalı, astsubay meslek yüksekokulları mutlaka lisans
düzeyine çıkartılmalıdır. Lisansüstü ve doktora
eğitimi yapan astsubaylara da başarılı her eğitim
yılı için kıdem verilmelidir.
Sosyal tesislerden
astsubaylarımızın temsili oranı ve faydalanma oranı
oran olarak artırılmalıdır. Astsubaylara ait tesislerin
fiziki durumları düzeltilmelidir.
Kalkınmada öncelikli
illerde görev yapan kamu görevlilerine verilen kademe
astsubaylarımıza da verilmelidir.
Emniyet ve asayiş
hizmetleri sınıfından olup emniyet ve asayiş görevlisi
emniyet ve MİT mensuplarına ödenen 100 liralık tazminatın
emniyet ve asayiş görevi yapan astsubaylarımıza verilmesi
de sağlanmalıdır.
926 sayılı Askerî
Personel Yasasından önce sanat okulu, lise mezunu ve iki yıllık
Harp Okulu mezunlarına tanınan intibak hakkı Astsubay Meslek
Yüksekokulları Yasasından önce mezun olan astsubaylarımıza
ve emeklilerine de tanınıp, bunların intibakları meslek
yüksekokulu mezunu olarak yapılmalıdır.
Emeklilerine iki yıl
önce söz verilen 100 liralık seyyanen zam en kısa sürede gerçekleştirilmelidir.
631 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile beş yıldan fazla hizmeti olan tüm memurlara
görev tazminatı verilmesi öngörülmüş olmasına rağmen görev
tazminatı sadece ve sadece makam ve unvanı olan memurlara verilmiştir.
Özellikle görev tazminatının Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde
sadece subaylara verilip astsubayların bundan
faydalandırılmaması kurum içerisinde hoşnutsuzluk, eş
ve çocuklar üzerinde olumsuz etki yaratmasına neden olmuştur.
Aynı kurumda çalışan, aynı meslek sahibi, savaşta ve barışta
aynı kaderi paylaşanların, ülkenin her köşesinde külfette
beraber oldukları gibi nimette de beraber olmaları Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ve ülkenin bekası gereğidir. Bu eşitlik mutlaka ve
mutlaka sağlanmalıdır.
Söz konusu tazminatın
iki yıldır ha bugün ha yarın çıkacak söylentileri
astsubaylarımızın motivasyonunu olumsuz yönde etkilemiştir.
Görev tazminatının bir an önce çıkarılması
onların sosyal yaşantıları, moral ve motivasyonu
açısından artık kaçınılmaz hâle gelmiştir. Evet,
istekleri, talepleri, beklentileri özetle bunlar.
Şerefli
astsubaylarımız imtiyaz ve ayrıcalık değil, adalet ve
eşitlik istiyorlar. Terleri, kanları ve canlarıyla bu ülkeye ve
Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlılıklarının, bir
ömre mal olan hizmetlerinin bedelini yani haklarını istiyorlar.
Sayın Millî Savunma
Bakanının milletvekillerine dağıttığı,
Astsubaylarımızla ilgili şu iyileştirmeleri yaptık.
adı altında sunulan maddeler aslında Hükûmetin yaptıkları
değil, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi içerisinde yerine getirip
yaptığı hususlardır.
ALİ RIZA ALABOYUN
(Aksaray) Parasını kim veriyor, parasını?
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) İçinde AKP İktidarının
payı ve katkısı yoktur.
ALİ RIZA ALABOYUN
(Aksaray) Ödeneği kim veriyor?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Baban veriyor, baban!
AKİF AKKUŞ (Mersin)
Baban veriyor, baban!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Dolayısıyla konuyu, biz,
astsubaylarımız için şu hizmetleri, iyileştirmeleri
yaptık demek, bir oyalamadır, ağza bir parmak bal sürmektir ve
ciddiyet dışıdır.
Evet, örneklerine geçeyim.
Neler yapılmış, Millî Savunma
Bakanlığımızın yazısında?
Yurt dışı
yabancı dil eğitimi imkânı
artırılmıştır. Genelkurmayın Yurt
Dışı Kurslar Talimatında değişiklik
yapıldı, onun gereği. Subaylığa müracaat
yılları öne çekilmiştir. Astsubay meslek yüksekokulu
açıldığı için onun gereği olarak bir iç düzenlemedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri eğitim merkezlerinden faydalanma
oranları artırılmıştır. Sosyal Hizmetler
Yönetmeliği gereğince Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi iç
düzenlemesidir. Kara Kuvvetlerine mensup astsubaylara Türk Silahlı
Kuvvetleri özel eğitim merkezlerinden ilave kontenjan
sağlanmıştır. İç düzenlemedir. 30 Ağustos
Resepsiyonu ayrı orduevleri yerine tek orduevinde astsubayların katılımıyla
düzenlenmiştir. Genelkurmayın bir emridir. Yurt dışı
geçici ve daimî görevlere seçilebilme imkânları
artırılmıştır. Yurt Dışı Görev ve Kurs
Talimatında Genelkurmayın yaptığı bir kendi
düzenlemesidir. İç Hizmet Yönetmeliğinde yapılan
değişiklikle yirmi dört yılını dolduran
astsubaylarımızın albaylar gibi nöbet hizmetinden
çıkartılması sağlanmıştır. Bunun gibi
onlarca kalem sayabilirim size sayın milletvekilleri. Bunların
hiçbirisi Hükûmetin yaptığı düzenlemeler değildir, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin kendi iç bünyesinde yaptığı iç düzeltmelerdir, düzenlemelerdir.
Bunlardan özellikle bir
tanesini vurgulamak istiyorum. Konunun ne kadar komik boyuta
taşındığını sizler de kabul edeceksiniz. Türk
Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliğinde yapılan
değişiklik ile astsubaylara gece kıyafeti, yani mesdres
verilmiştir. Yani Hükûmetimiz, astsubaylarımıza gece
kıyafeti verilerek iyileştirme yapmış. Artık bu bir
komedi unsuru mudur, bir alay unsuru mudur? Ben yüce Meclisimizin takdirlerine
sunuyorum.
Gönül ister ki onların
ciddi olarak çözüm bekleyen sorunları yıllardır yerine
getirilseydi. Ta 2005 yılından kalan, elimde vesikalar var, soru
önergelerine verilen cevaplar var. Sayın Millî Savunma Bakanı diyor
ki: Astsubaylarımızın bütün sorunları tarafımdan
bizzat, şahsen takip edilmektedir. Onların sorunlarını çok
iyi takip ediyoruz ve en kısa zamanda çözümleyeceğiz. Aradan geçen
süre beş ile sekiz yıl.
Evet, ben sözlerime son
verirken değerli astsubaylarımıza, sevgili silah
arkadaşlarıma, emeklisiyle muvazzaflarıyla, aile fertlerine en
iyi dileklerimi sunuyorum; aziz şehitlerini rahmetle, gazilerini minnetle
anıyorum.
Yüce Meclise saygılar
sunarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Hüseyin Gülsün, Tokat Milletvekili.
Buyurun Sayın Gülsün.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
astsubaylarımızla ilgili sorunların
araştırılması amacıyla MHPnin önergesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum.
Türk Silahlı
Kuvvetlerinin çok önemli unsurlarından olan astsubaylarımız
ülkemizin en ücra köşelerinde fedakârca hizmet etmekte, şehit
vermekte, gazi olmaktadırlar. 200 binin üzerinde emekli ve hâlen görevli
astsubaylarımızın sorunlarını çözmek, onların
gerek özlük hakları ve gerekse çalışma şartlarını
düzeltmek bizim asli görevimizdir.
Bu bağlamda,
yapılan, çalışmaları tamamlanan ve
çalışmaları devam eden konuların bazılarını
size arz etmek istiyorum. Tabii, benden önceki değerli
konuşmacının Bunlar Türk Silahlı Kuvvetleri
tarafından yapıldı, Genelkurmay tarafından
yapıldı. demesini gerçekten yadırgıyorum. Bunların
hepsi hükûmete bağlıdır, devlete bağlıdır.
Devlete bağlı bir kurumdur Türk Silahlı Kuvvetleri. Herhangi bir
kuruma neler yapıldıysa Türk Silahlı Kuvvetlerine de o
yapılmıştır ve hükûmet tarafından
yapılmıştır. Bu hükûmet AK PARTİ olabilir, başka
bir hükûmet olabilir. Bunu hükûmet yapmadı, Türk Silahlı Kuvvetleri
yaptı. demek bana göre yanlış bir bakıştır.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Herkes kendi bütçesini kullanıyor!
HÜSEYİN GÜLSÜN (Devamla)
Ben müsaadenizle, yapılan işlerin bazılarını
açıklamak istiyorum:
Subaylığa müracaat
yılının öne çekilmesi: Eskiden yedi-dokuz yıl hizmet
yılından sonra yapılıyordu, şimdi beş-yedi hizmet
yılından sonra yapılıyor.
Yine personelin, ocak ve
şubat ayları dışında temmuz-ağustos ayları
içinde de takdir hakkı olmaksızın, diğer aylarda ise ilgili
kuvvet komutanının uygun görmesi üzerine emekli olabilme imkânı
sağlanmıştır.
Kendi nam ve hesabına
yüksek lisans öğrenimi yapan astsubaylara, subaylara uygulanan esaslar
dâhilinde kıdem verilmesi sağlanmıştır.
Her yıl 30 Ağustos
Zafer Bayramı günü rütbe terfi, rütbe kıdemliliği onanan
astsubayların hak kazandıkları yeni aylıklarına
ilişkin maaş farklarının rütbe terfi tarihinden itibaren
ödenmesi sağlanmıştır.
Eğitim süresi dört
yıla çıkan astsubay hazırlama okulu öğrencilerine
harçlık ödenmesi sağlanmıştır.
Kendi kusurları
olmaksızın sözleşmesi feshedilen veya hizmet sürelerinin
bitiminde ayrılan sözleşmeli astsubaylara 750 TL tutarındaki yol
harcırahının ödenmesi sağlanmıştır. Eskiden
bunlar yoktu.
Son altı
yıllık sicil notunun ortalaması yüzde 90 ve üstünde olan
subaylara 1inci dereceye yükselme imkânı tanınmıştır.
Anadolu Üniversitesiyle
protokol yapılarak lise mezunu astsubayların ön lisans eğitimine
devam etme imkânı sağlanmıştır.
Subaylık
sınavını kazanan astsubayların sınıf okulu
eğitimine başlamadan önce teğmenliğe nasbedilmelerine
olanak sağlanmıştır.
Rütbe bekleme süreleri yeniden
düzenlenmiştir.
Astsubaydan subay olan
personele albaylığa kadar yükselme imkânı verilerek rütbe normal
bekleme süreleri, yaş hadleri de dâhil diğer hususlar için muvazzaf
subaylar hakkındaki hükümlerin uygulanması sağlanmıştır.
Astsubaylara emirlerinde
çalışan astlarına, birinci sicil üstü olarak sicil verme yetkisi
verilmiştir.
Yaş haddinden emekli
olan astsubaylara askerî hastanelerin B polikliniğinden faydalanma
hakkı verilmiştir.
İç Hizmet
Yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile yirmi dört
yılını dolduran astsubayların albaylar gibi nöbet
hizmetinden çıkarılması sağlanmıştır.
Buna benzer başka
yenilikler de yapılmıştır. Tabii çalışmaları
devam eden konularla ilgili de birkaç ayrıntıyı vermek istiyorum
müsaadenizle.
Lise mezunu emekli
astsubaylara iki yıllık yüksekokul mezunu olarak intibak
yapılması çalışması yapılmaktadır.
Görevdeki astsubayların
Türk Silahlı Kuvvetleri hizmet tazminatlarının
artırılması, ayrıca emekli astsubaylara ilave 100 TL
artış sağlanması çalışması
yapılmaktadır.
Ek göstergelerinin
düzenlenmesi, 2nci dereceden itibaren emekli aylıklarına 158 lira
iyileştirme çalışmaları yapılmaktadır.
Astsubay hazırlama
okullarının, meslek liselerinin ilgili programları ile
denkliğinin sağlanması çalışması
yapılmaktadır.
İş
yoğunluğu fazla olan askerî ataşeliklere astsubay kadrosu
açılması sağlanmaya çalışılmaktadır.
Güven ve asayişi ihlal
eden eylemler nedeniyle yakalanan, gözaltına alınan, tutuklanan veya
hükümlü bulunanların sevk ve nakillerinde görev alan astsubaylara görevi
nedeniyle maruz kaldıkları yaralanma, sakat kalma ve ölüm hâllerinde
nakdi tazminat ödenmesi çalışması yapılmaktadır.
Sicil amirliği yetkisi
bulunan astsubaylara ceza yetkisinin de verilmesi düşünülmektedir.
Ben bu vesileyle şerefli
astsubaylarımızın her türlü iyileştirmeye layık
olduklarını ifade ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Gülsün.
Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisinin lehinde söz isteyen Bülent Baratalı, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Baratalı.
(CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT BARATALI (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; astsubaylarla ilgili
olarak Milliyetçi Hareket Partisince verilen grup önerisi üzerindeki CHPnin
görüşlerini dile getirmek için söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle sizleri CHP Grubu ve şahsım adına saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; astsubaylar da ordumuzun çok şerefli
unsurlarının başında gelmektedir. Hangi ordunun? Türk
ordusunun. Peki, Türk ordusunun -birkaç gündür bu tartışılıyor-
vasıfları nelerdir?
Değerli milletvekilleri,
dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir özellik Türk ordusunda
bulunmaktadır. Türk ordusu Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduktan sonra
kurulmuş ve Ulusal Kurtuluş Savaşını büyük bir
başarıyla bitirmiş olan bir ordudur yani halkın ordusudur.
Dünyanın hiçbir yerinde önce meclis, sonra ordu
kurulmamıştır. Bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
deyişlerinde de görebiliriz. 26 Ağustos 1922de sabaha
karşı Türk ordularına Akdenizdir, ileri. hedefini gösteren Gazi,
aynen şöyle seslenmişti: Türkiye Büyük Millet Meclisi orduları,
ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri! Onun için, Türk ordusu hakkında
burada veya dışarıda kelamda bulunan, sözde bulunan,
eleştiride bulunanların bu ordunun halkın ordusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinin ordusu olduğunu hiçbir zaman unutmamaları
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
cumhuriyetimizin kuruluşundan beri, Osmanlının son döneminden
beri astsubaylar ordumuzda önemli görevler yapmışlardır. Küçük
zabit okulları ve daha sonra kurulan astsubay okullarından mezun
olanlar dün olduğu gibi bugün de şerefli görevlerini
yapmaktadırlar.
Öğrenim düzeyinin
yükselmesi bazı yasal düzenlemeleri zorunlu kılmış,
eğitim düzeyine göre birtakım haklar verilmiş ve
Anayasanın eşitlik ilkesi gereği emeklilik ve ücret
alanında yapılan geçici düzenlemelerle
haksızlığın önüne geçilmeye
çalışılmıştır bugüne kadar. Benden önce
konuşan AKPli Değerli Milletvekili Arkadaşım Yapılacaktır,
edilecektir, korunacaktır. sözlerini söyledi. Sekiz buçuk
yıldır iktidardasınız, Yaptık, ettik, düzenledik.
demeniz gerekirdi Sayın Milletvekili. Bunun için biz de elimizden gelen
şeyleri yaptık, kanun tekliflerini verdik, önergeleri verdik, biraz
sonra bunlara geçeceğim. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
neler yaptığımızı ve o grubun mensubu bir milletvekili
olarak astsubaylar için, bu haksızlığın giderilmesi için
neler yaptığımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi sitesinde de görülebileceği gibi CHP Grubu
adına Türk Silahlı Kuvvetleri ve astsubayların içinde
bulunduğu durumla ilgili defalarca kanun teklifleri verilmiştir. Bu
grubun bir üyesi olarak bizzat benim hazırlayıp verdiğim kanun
teklifleri yıllardır komisyonda görüşülmeyi beklemektedir yani
biz bu sorunları sekiz senedir, 22nci Dönemden beri Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ve sizin huzurunuza getiriyoruz. Nedir bunlar?
Sıralarını söyleyeyim: (2/30), (2/36), (2/40), (2/69) esas
numaralı tekliflerim hâlâ daha komisyonlarda beklemektedir. Bunların
bazılarının İç Tüzük 37ye göre öne alınması ve
gündeme alınması burada bütün üyelerin oylarıyla kabul edildi
ama bugüne kadar hâlâ daha komisyonlarda beklemektedir. 2005 yılında
makam ve temsil tazminatlarıyla ilgili verdiğim teklifim 2007
yılında yeniden Başkanlığa sunulmuştur. (2/40)
esas numaralı hâlen görüşülmeyi beklemektedir. (2/69) esas
numarasıyla o da görüşülmeyi beklemektedir, nasıplar ve
intibaklarla ilgili teklifler.
Az önce Milliyetçi Hareket
Partisinden arkadaşımın ifade ettiği gibi
astsubayları, diğer ordu mensupları ile ve polis meslek yüksek
okullarından mezun olan arkadaşlarımızla
karşılaştırmada şunu görüyoruz: Polis meslek yüksek
okulu mezunları 9/2den başlıyor, astsubay meslek yüksek
okulları ise 9/1den başlıyor. Harp Okulunu bitiren arkadaşlarımız
8den başlıyor ama astsubay olup da üniversiteyi bitirenler bu
hakları alamıyorlar.
Aynı konularda gerek
Milliyetçi Hareket Partisinin gerek bazı AKPli milletvekili
arkadaşlarımızın verdiği teklifler de komisyonlarda
görüşülmeyi beklemektedir. Benim 2007de verdiğim teklife benzer bir
teklifi 5/1/2011 tarihinde AKP Çankırı milletvekilinin de vermiş
olduğunu TEMAD sayfalarından öğrenmiş bulunmaktayım.
Şimdi, beklediğim ve beklenen ise, astsubay
arkadaşlarımızın beklentisi ise bu teklife AKP Grubunun,
kendi arkadaşlarının verdiği bu teklife destek vermesidir
ve sahip çıkmasıdır. Değerli arkadaşım az önce
sahip çıkılacağını söyledi, biraz sonra
göreceğiz. Bu bir samimiyet testidir, bu konuda AKPnin ne kadar samimi
olduğunu biraz sonra sizlerin oylarıyla göreceğiz değerli
arkadaşlarım.
Değerli
arkadaşlarım, konuşmamı başta söylediğim gibi
Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden bitirmeye
çalışacağım. Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde oynanan
onca oyundan sonra son günlerde AKP tarafından dökülen timsah
gözyaşlarına da değinmeden geçemeyeceğim. Buradan iddia
ediyorum, cumhuriyet tarihi boyunca kendi ordusuna bu kadar zarar veren, Türk
Silahlı Kuvvetlerini toplumdan bu kadar uzaklaştırma gayreti
içinde olan, ipe sapa gelmez uydurma gerekçelerle, yaşamı
pahasına mücadele veren komutanları aylarca cezaevinde tutan,
terfilerine bile karışarak hiyerarşik dengeyi bozan, sahte
suikast ihbarlarıyla kozmik odalarda günlerce arama yapan ve darbe
vesvesesiyle silahlı kuvvetleri halktan yabancılaştırmaya
çalışan bir başka hükûmet olmamıştır. Şimdi,
aynı kişiler, timsah gözyaşları içinde birdenbire ordunun
en büyük destekçisi olarak ekranlarda boy göstermektedir. Ne kadar trajikomik
bir durumda olduğumuzu bu son iki gün iyice açığa
çıkarmıştır.
Buradan tekrar AKPyi
samimiyet testine davet ediyorum.
HASAN ANGI (Konya) Senin
haddine değil.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
Dokuz yıldır iktidardasınız, cak, cukları,
yapılacakları, edilecekleri bırakın. İktidarda
olanlar Yapacağız, edeceğiz., cak, cuk demez, Yaptım,
bitirdim, başardım. der. İktidar
(x) yani elde bulundurma
erkidir. Elinizde bulundurduğunuz erki dokuz yıldır
kullanmıyorsunuz, ondan sonra, Meclisin kapanmasına iki ay kala
burada Yapacağız, edeceğiz. diyorsunuz.
HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat)
Yapacağız.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
Biraz sonra göreceğiz; samimi misiniz, değil misiniz biraz sonra
göreceğiz Sayın Milletvekili.
Şimdi, iki
yıldır ordumuz için ne yaptığınızı size
soruyorum değerli arkadaşlar? Bir tane örnek istiyorum ordumuz için.
Bu tekliflerimizin, on tane teklif sıraladım
Üstsubaylar konusunda
büyük bir trajedi yaşanıyor. Orgeneralden kıdemli
binbaşıya kadar gelen üstsubay arkadaşlarımız temsil
görev tazminatı alıyorlar. Kanunda yazılmasına rağmen,
binbaşılar ve onların muadili olan kademeli
başçavuşlar, kıdemli başçavuşlar bundan
yararlanamıyorlar. Neden? diye sorduğumuzda
Burada,
hatırlayın, 37ye göre getirdiğimiz zaman teklifi, şurada
oturan Maliye Bakanı iki elini kaldırarak bu teklifi reddetti.
Şimdi, komisyonlarda tekliflerimiz bekliyor. Eğer samimiyseniz,
emekli olduklarında aktif maaşlarının yüzde 65ine kadar
kaybeden astsubay arkadaşlarımıza bu tür imkânları, bu tür
olanakları verirsiniz. Onların bugüne kadar yoksun
kaldığı bütün haklardan, bu fedakâr insanlardan, bu kahraman
insanlardan, ordumuzun en önemli unsurlarından özür dileyerek bunu yerine
getirirsiniz.
(x) Bu bölümde
Hatip tarafından Türkçe olmayan bir dille bir kelime ifade edildi.
Bu düşüncelerle, verilen
bu önergenin lehindeki konuşmamı bitirmeden önce -bu samimiyet
testini biraz sonra zevkle izleyeceğim, herkes de görecek, astsubaylar da
görecekler çünkü televizyonların başında izliyorlar- yüce
Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Baratalı.
Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Abdurrahman Arıcı, Antalya
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Arıcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
astsubaylarımızla ilgili sorunların
araştırılması amacıyla Anayasanın 98inci
maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılması
için verilen önergenin aleyhine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
02/07/1951 tarihli ve 5802
sayılı Astsubay Kanunu ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde astsubay
statüsü belirlenmiş ve Türkiye Cumhuriyeti ordusunun Kara, Deniz ve Hava
Kuvvetleriyle, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı kadrolarının ast komuta kademelerinde
eğitim, sevk ve idare ile diğer idari işlerde subaya
yardımcı olarak görevlendirilen askerî şahıslara astsubay
adı verilir. hükmü getirilmiştir. Astsubayların özlük
hakları 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu
ile düzenlenmektedir. 2003 yılında astsubay hazırlama
okullarının üç yıl süren eğitim dönemleri iki yıla
indirilmiş ve eğitim seviyeleri ön lisans seviyesine yükseltilerek
astsubay hazırlama okullarının adı astsubay meslek
yüksekokulu olarak değiştirilmiştir.
Astsubaylarımız,
ordunun orta kademe yöneticileri, komutanlarıdır. Çeşitli kuvvet
ve komutanlıklarda ilçe jandarma komutanı, jandarma bölük
komutanı, karakol komutanı, takım komutanı, kısım
komutanı, kademe komutanı, bot komutanı, bölük
astsubaylığı, hareket eğitim astsubaylığı,
idari işler astsubaylığı gibi önemli makam ve görevlerde
bulunmakta, cansiparane bir görev anlayışıyla Türk Silahlı
Kuvvetlerinin önemli bir unsuru olarak çalışmaktadırlar; aile
fertleriyle birlikte yaklaşık 1 milyon kişiyi bulan önemli bir
toplum kesimini oluşturmaktadırlar. Ülkemizde herkesin ya ailesinin
içinde ya da yakın çevresinde muhakkak bu görevi yapan bir
tanıdığı vardır.
Değerli milletvekilleri,
bizler, astsubaylarımızın sorunlarının
araştırılması ve çözümleri yolunda adım
atılmasının tabii ki taraftarlarıyız ancak
Meclisimizin çalışma programının yoğunluğu ve
yaklaşan genel seçimler nedeniyle yaklaşık bir ay sonra Meclisin
seçim tatiline girecek olması bu araştırma komisyonunun
kurulması ve çalışmalarını yaparak
sonuçlandırmasını imkânsız kılmaktadır.
Toplumumuzun önemli bir bölümünü oluşturan astsubaylarımızın
sorunlarının yaklaşan genel seçimlere malzeme yapılmadan,
daha fazla zaman ayrılarak geniş çaplı bir araştırma
yapılması ve daha sağlıklı kararlar alabileceğine
inandığım için, bu çalışmanın 24üncü Döneme
bırakılması kanaatimi bildirir, yüce heyeti saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Arıcı.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Arayacağım Sayın Anadol.
Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisini oylarınıza sunuyorum ancak karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.32
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.43
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verdiği önerisinin
oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.Şimdi öneriyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır ve öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları
tarafından verilmiş olan gözaltılardaki ve hapishanelerdeki
kayıplar, ölümler ve faili meçhul bırakılan siyasi cinayetler
hakkındaki Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun 09/02/2011
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunması ve ön
görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
09.02.2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 09.02.2011 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından, 11.01.2011 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Gözaltılardaki ve hapishanelerdeki kayıplar, ölümler ve faili
meçhul bırakılan siyasi cinayetler hakkında verilmiş olan
Meclis Araştırma Önergesinin (441 sıra nolu), Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
09.02.2011 Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda okunması
ve görüşmelerinin aynı birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekili arkadaşlarımla birlikte verdiğim, işkencede
ölenler, gözaltındayken kaybolanlar, faili meçhul cinayetlere kurban
gidenlerle ilgili araştırma yapılmasına ilişkin bu
Meclis araştırma önergesi üzerinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yakın geçmişimiz, gözaltındaki kayıplar,
işkencelerdeki ölümler, faili meçhul bırakılan siyasi
cinayetlerle anılmaktadır. Çok sayıda
yurttaşımız, gözaltına alındıktan sonra yok
olmuşlar, ortadan kaybolmuşlar, âdeta buharlaşmışlardır.
Gözaltındayken kaybolanların kimisinin cesetleri daha sonra
kimsesizler mezarlığında bulunmuş, kimisinin cesetleri ve
kemikleri dahi bulunamamıştır. Devlet, gözaltındayken
kaybolanları bir türlü bulamamış, gözaltındaki
kayıpların nedenlerini ve sırrını bugüne kadar bir
türlü açıklamamıştır, siyasi cinayetlerin faillerini
bulmamıştır, Gözaltındaki bir kişi neden ve
nasıl kaybolur? sorusunun cevabını dahi bugüne kadar
vermemiştir.
Devlet, gözaltındayken
kaybolan, işkencelerde ölen yakınlarını yıllardır
her cumartesi günü İstanbul Galatasaray Meydanında arayan Cumartesi
Annelerinin acılarını, dertlerini anlamamış, anlamak
istememiş, onların taleplerine her seferinde cop, biber gazı ve
şiddetle cevap vermiştir. Hukuk devletinde, yakalanıp
gözaltına alınan tutuklunun, hüküm giyen kişilerin devletin
koruması altında olduğu bir gerçektir. Devlet, kendi
koruması altındaki kişilerin can güvenliğinden sorumludur,
yaşam hakkının ihlalinden sorumludur. Gözaltındayken
kaybolanların, işkencelerde ölenlerin, faili meçhul
bırakılan cinayetlerde kurban gidenlerin yakınları Cumartesi
Anneleri adıyla, 27 Mayıs 1995 tarihinden bugüne kadar her cumartesi
günü İstanbul Galatasaray Meydanında toplanarak
yakınlarını aramaktadırlar ama bir türlü
bulamamaktadırlar. Cumartesi
Anneleri Arjantinde faşist cunta yönetiminin yok ettiği
çocuklarını aramak için Plaza del Mayo meydanında toplanan
annelerden esinlenerek faaliyete geçmişlerdir. Cumartesi Anneleri
hareketini başlatan olay, gözaltındayken kaybolan Hasan Ocakın
cesedinin daha sonra işkence edilmiş bir vaziyette kimsesizler mezarlığında
bulunmasıdır.
Değerli
arkadaşlarım, demokratik hukuk devleti olduğunu iddia eden
Türkiye Cumhuriyetinin tarihinde gözaltındaki kayıplar, faili meçhul
bırakılan siyasi cinayetler ve işkencedeki ölümler kara bir leke
gibi durmaktadır. Maalesef, demokratik hukuk devletinde millî iradenin
temsilcisi olduğu iddia edilen bu Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu
karanlık noktalara bir türlü ışık saçamamaktadır.
Işık saçamamasının nedeni de Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubuna mensup milletvekili arkadaşlarımızın
ısrarla ve inatlı bir şekilde faili meçhullerin
araştırılmasına karşı çıkmasıdır.
Değerli
arkadaşlarım, geçen hafta sonunda Başbakan Sayın Recep
Tayyip Erdoğan bu Cumartesi Anneleriyle ilgili bir toplantı
düzenledi. Bundan önce 20/7/2010 tarihinde Cumartesi Anneleri için Sayın
Başbakan Ne iş yaptıklarını bilmiyorum. Cumartesi
Anneleri birileri tarafından kullanılıyor. demişti ama
toplumda yükselen tepkileri hafifletmek üzere Sayın Başbakan, bu
cumartesi, sonunda bu kayıp anneleriyle bir araya geldi. Sayın
Başbakan burada bu kayıp annelerinin, Cumartesi Annelerinin
talepleri olan faili meçhullerin ve gözaltındaki kayıpların
araştırılması, soruşturulması, nedenlerinin
açığa çıkarılması, sorumlularının
yargılanmalarının yolunun açılmasına yönelik talepleri
konusunda Bu, iktidar partisi olarak bizim tek başımıza
yapacağımız iş değil, muhalefetin de destek vermesi
gerekir. dedi.
Değerli
arkadaşlarım, her seferinde olduğu gibi, Sayın
Başbakan 12 Eylül 1980 darbe yönetimine karşı söylemler söylemekte
ama bu konuda, karşı olma konusunda bir türlü samimi
davranmamaktadır. Yine, her seferinde faili meçhul siyasi cinayetlerle
hesaplaşma konusunda laflar söylemekte, gözyaşları dökmekte ama
her nedense onlarla hesaplaşma konusunda bir türlü samimi davranmamaktadır.
Bu elimdeki kitapçık
Faili meçhuller hakkında CHP ne dedi? AKP ne yaptı? adlı
kitapçıktır. Bu kitapçıkta AKP Grubunun, faili meçhul
bırakılan siyasi cinayetlerin araştırılmasına
neden ve nasıl karşı çıktığı Meclis
tutanaklarıyla sabittir.
Sayın Başbakan
Cumartesi Anneleriyle yaptığı
görüşmeden sonra: Biz, demokrasi için, hukukun üstünlüğü
için, 12 Eylül müdahalesiyle yüzleşmek için, 12 Eylüle evet derken birileri
buna hayır dedi ve hayır demeye devam ediyor. diyor. Oysa
Sayın Başbakan unutuyor, bu Mecliste faili meçhul bırakılan
siyasi cinayetlerin araştırılması ve
günışığına çıkarılması için Mersin
Milletvekili olarak benim Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili
arkadaşlarımla birlikte verdiğimiz araştırma komisyonu
kurulmasına ilişkin önerge 6 Nisan 2010 tarihinde Genel Kurula geldi,
AKP oylarıyla, faili meçhullerin araştırılmasına
karşı çıktı AKP milletvekilleri. 22 Haziran 2010 tarihinde
geldi, yine AKP milletvekilleri, faili meçhul bırakılan siyasi
cinayetlerin araştırılmasına karşı
çıktı. Dediler ki: Tatilden sonra görüşelim, hatta tatilden
sonra biz bu konuda önerge vereceğiz, siz destekleyin. Meclis tatile
girdi, tatil bitti, 20 Ekime kadar bekledik, AKP Grubundan bu konuda önerge
gelmedi ve yeniden faili meçhullerle ilgili araştırma komisyonu
kurulması önerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirdik.
Yine, AKPli milletvekilleri,
faili meçhul cinayetlerin araştırılmasına karşı
oy kullandı ve AKPlilerin oylarıyla reddedildi.
1 Kasım 2010 tarihinde
AKP Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş Zaman gazetesine demeç verdi:
Bizi bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlere karşı
çıkıyor göstermek için Cumhuriyet Halk Partisi acele etti, haftaya
beraber getirelim. dedi ve bunu biz samimi bir çağrı olarak kabul
ettik.
3 Kasım günü Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna faili meçhul bırakılan siyasi
cinayetlerin araştırılması önergesini yeniden getirdik,
yine AKP oylarıyla reddedildi. 27 Kasım günü, BDP Grubu, faili meçhullerin
araştırılması önergesini getirdi. Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak, önergenin kimden geldiğine bakmaksızın, talebin
niteliğine bakarak bu önergeye Cumhuriyet Halk Partisinin destek
vereceğini söyledik ama AKP oylarıyla bu önerge de reddedildi
değerli arkadaşlarım.
Yine grup
toplantısında iki gözü iki çeşme ağlayan, 12 Eylül 1980
darbesinden şikâyet eden Sayın Başbakan, 12 Eylül 1980
darbesinin yol açtığı mağduriyetlerin giderilmesi için
Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili olarak benim
arkadaşlarımla verdiğimiz kanun teklifinin Adalet Komisyonu
raflarında beklediğinden herhâlde haberi yok.
Sayın Başbakan, 20
Temmuz 2010 günü Erdal Eren, Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlunun
adlarını anarak aynen dünkü grup toplantısında
yaptığı gibi iki gözü iki çeşme ağladı yani 12
Eylül 1980 darbesine halkın duyduğu tepkileri istismar etti. Ama
onların idam edilişlerine ilişkin yasanın yürürlükten
kaldırılmasına ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili
olarak benim arkadaşlarımla verdiğim kanun teklifi yine Adalet
Komisyonu raflarında bekliyor.
Öyle
anlaşılıyor ki Sayın Başbakanın, Adalet
Komisyonunda bekleyen kanun tekliflerinden haberi yok. Öyle
anlaşılıyor ki Sayın Başbakan 3 Eylül 2010 günü
Diyarbakırda Ape Musadan bahsedip Ape Musanın da içinde
bulunduğu siyasi cinayetlerin araştırılmasına
ilişkin önergenin AKP milletvekilleri oylarıyla reddedildiğinden
herhâlde haberi yok. AKP grup başkan vekilleri, onu herhâlde söylemiyorlar
değerli arkadaşlarım.
Değerli
arkadaşlarım, gün o gündür. Faili meçhul cinayetlere karşı
istismarcılıktan vazgeçmelidir Sayın Başbakan, 12 Eylül
1980 darbesini istismar etmekten vazgeçmelidir. Faili meçhul cinayetlerle
yüzleşmek istiyorsa, kayıplarda, işkencelerde ölenlerin
failleriyle hesaplaşmak, yüzleşmek istiyorsa, 12 Eylül 1980
darbesiyle hesaplaşmak istiyor ise bu önergemize AKP milletvekilleri kabul
oyu verirler, faili meçhullerle hesaplaşmanın yolu açılır.
12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili kanun teklifimi AKP Grubu destekler, 12 Eylül
1980le hesaplaşma konusunda AKP Grubunun samimi olduğunu biz
öğrenmiş oluruz değerli arkadaşlarım.
Bu vesileyle önergemizin
kabulünü diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisi aleyhine söz isteyen Zafer Üskül, Mersin Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; CHP
önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Türkiyede gözaltında
kayıplar, faili meçhul cinayetler hepimizin derin bir yarasıdır.
Bu olayların üzerine şimdiye kadar etkili bir biçimde
gidilememesinin, araştırma yapılamamasının ve sonuç
olarak bu iddiaların açıklığa
kavuşturulamamasının sorumluluğu elbette hepimizin
üzerindedir.
Ben birkaç ay önce Cumartesi
Annelerini Galatasaray Meydanı önünde ziyaret ettim, onların
anlattıklarını dinledim, acılarını
paylaştım. Grubumuza, diğer gruplara, Komisyonumuza Cumartesi
Annelerinin temsilcileri geldiler, Toplumsal Bellek Platformunun temsilcileri
geldiler. Zaman zaman Komisyonumuza faili meçhul cinayetlerle ilgili
başvurular oldu.
Tabii ki biz Komisyonumuzun
değişik toplantılarında bu konuları gözden geçirdik ve
ne yapabileceğimizi araştırdık, Acaba Meclisin
kuracağı bir araştırma komisyonu mu daha etkili bir inceleme
yapabilir, yoksa Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu mu etkili olabilir? sorusunu sorduk. Sayın
Öztürkün de belirttiği gibi, AK PARTİli milletvekilleri olarak
bizler de bir Meclis araştırma önergesi hazırladık,
imzaladık, grubumuza verdik ancak şu ana kadar ne yazık ki Genel
Kurulumuzda bu araştırma önergeleri ya gündeme gelemedi ya da gündeme
getirilenler kabul edilmedi. Bunun üzerine biz İnsan Hakları
İnceleme Komisyonu olarak daha fazla zaman yitirmemek için bir alt
komisyon kurarak incelemeye başlama kararı verdik. Bugün
yaptığımız toplantıda başta gözaltına
alındığı iddiasıyla, gözaltına
alındıktan sonra kaybolduğu
iddiası ortaya atılan Tolga Baykal Ceylandan başlayarak
gözaltında kaybolduğu iddia edilen kişilerin akıbetini
araştırmak üzere bir alt komisyon kurduk. İnsan Hakları
İnceleme Komisyonu elbette değişik partilerimizden üyelerin
katıldığı bir komisyon. Alt komisyonlarımızı
da biz tabii ki gruplarının elverdiği ölçüde muhalefet
partilerinin üyelerinin de yer aldığı bir biçimde
oluşturuyoruz. Ancak biz alt komisyonlarımızda ve genel olarak
komisyonumuzda üyelerimizi iktidar milletvekili ya da muhalefet milletvekili
olarak değerlendirmiyoruz, insan hakları alanında ortak
kaygıları taşıyan, ortak değerleri paylaşan
üyeler olarak hareket ediyoruz.
SIRRI SAKIK (Muş)
İçinde BDP var mı Sayın Başkan?
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
- Bunun da en önemli göstergesi şu ana kadar Komisyonumuzda kabul edilen kırk
altı alt komisyon raporunun sadece iki tanesinde muhalefet şerhi
olması, geri kalan tüm raporlarımız oy birliğiyle kabul
edildi. Kurduğumuz yeni alt komisyon da elbette aynı anda işler.
Şimdiye kadar olduğu gibi iktidar, muhalefet milletvekili
ayrımı yapmaksızın konunun önemini dikkate alarak ortak bir
anlayış içinde hareket edecek ve kurduğumuz komisyonun olumlu
bir sonuca ulaşması yönünde çaba harcayacak.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, BDP var mı bunun içinde?
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
- Alt komisyonlarımızda daha önceki
araştırmalarımız sırasında değişik üye
arkadaşlarımızla birlikte çalıştık. Bu
çalışmalarımızı zaman zaman değişik
üyelerimiz içinden ya da üyemiz olmayan milletvekillerinden gelen
başvurular üzerine alt komisyon kurarak çalışmalarımızı
yürüttük. Bazen genel olarak önemli gördüğümüz insan hakları
ihlalleri tespiti üzerine alt komisyonlar oluşturduk, bazen de bize gelen
başvurular üzerine hareket ettik. Cezaevlerini inceleme, çocuk
yuvalarını inceleme gibi konularda ise yeteri kadar başvuru
olmasa bile, insan hakları ihlallerinin olabileceği alanlarda sürekli
çalışan alt komisyonlar kurarak incelemelerimizi yürüttük.
Şimdi, bugün, Cumhuriyet
Halk Partisi üyelerinin getirdiği önergeyle ilgili olarak benim
kişisel düşüncem çok açık, nettir: Bu konular
araştırılmalıdır mutlaka. Ancak öyle
anlaşılıyor ki Genel Kurulumuzda bu konuda şimdiye kadar
bir olumlu karar çıkmadı. O zaman Komisyonumuz bu durumu da dikkate
alarak harekete geçti, daha fazla gecikmemek için ve alt komisyonumuzu kurar
kurmaz da hemen çalışmalara başladık. Şu anda
uzmanlarım, değişik bilgileri, değişik kurumlardan
toplamak üzere yazışmaları hazırlamıştır.
Alt komisyonların
nasıl oluşacağı İç Tüzükümüzde bellidir. Alt
komisyonumuzda
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, soru sordum: BDP var mı bu alt komisyonda?
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
Soru sorduysanız cevabını bekleyin, daha sözümü bitirmeden
itiraz ediyorsunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İç Tüzüke göre her gruptan 1 kişi bulundurmak
zorundasınız, ayrımcılık burada yapıyorsunuz.
SIRRI SAKIK (Muş)
İşte bu kadarsınız! Muhalefet partileri var, bu işte
bedel ödeyen BDP yok.
BAŞKAN Sayın
Kaplan, Sayın Sakık
Lütfen
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
5 kişilik alt komisyonları biz oluşturuyoruz. Meclis
Başkanlığının belirlediği oranlar söz konusudur.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Grup temsil hakkı ne demek? Grup temsil
hakkını da ayaklar altına alıyorsunuz.
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
- Grupların sayılarına oranlı olarak alt komisyon üye
sayısı her gruba ayrılmaktadır.
SIRRI SAKIK (Muş) Bu
kadar biat size yakışmıyor, bu kadar biat etmek!
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
- Bundan asla ayrılarak bir işlem yapmadık; aslında
yaptık, tersine yaptık.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Önergelerle alakası yok bu alt komisyonun.
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
- Bir soru soruldu, cevap veriyorum.
Bazı durumlarda, alt
komisyon içinde, Meclis Başkanlığının bize
verdiği oranlar çerçevesi içinde yer almaması gerekirken
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ayrı ayrı grupların hakkı var.
Grupların temsil hakkı var.
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
-
alt komisyonumuza aldığımız üyelerimiz de oldu.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Ne oranından bahsediyorsun?
BAŞKAN Sayın
Kaplan, lütfen
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
Şimdi, değerli milletvekilleri, bizim niyetimiz üzüm yemek,
bağcı dövmek değil.
SIRRI SAKIK (Muş) Siz
bu hâlinizle ne üzüm yersiniz
Hep dövülürsünüz!
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
Niyetimiz, ortada bir sorun var, araştırılması gereken
konular var, bunların üzerine gitmek ve elden geldiğince,
yapabildiğimiz ölçüde, gözaltında kaybolduğu iddia edilen kişilerin
akıbetlerinin ne olduğunu aydınlığa çıkarmaya
çaba harcamaktır. Alt komisyonumuz bunu yapacaktır.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hangi alt komisyon bu?
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
Bundan önce olduğu gibi, el birliğiyle, iktidar-muhalefet
milletvekili ayırımı yapmaksızın hep beraber bu çalışmayı
yürüteceğiz.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sizin aklınıza, muhalefet denince iki partiden başka kimse
gelmiyor mu? Bir de sol kimliğiniz vardı, demokrat kimliğiniz
vardı!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ayıp, ayıp! İnsan Hakları Komisyonu
bu, ayıp! Ne demokratlığınız ne solculuğunuz,
insan olmak yeter bu konularda!
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
Ve bu çalışmalarımızın sonucunda da inanıyorum
ki son derece, toplumumuzun beklentilerine cevap verecek bir
çalışmayı yapabileceğiz. Bu konuda içinde bulunduğumuz
durumu sizlere böylece aktardıktan sonra hepinize
saygılarımı sunuyorum, sözlerimi burada bitiriyorum.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş)
Saygı da senin olsun, saygında senin olsun!
K.KEMAL ANADOL (İzmir)
Ne oy kullanacaksınız, ne oy? Oyunuz nasıl, oyunuz?
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Üskül.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
(BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yaşama hakkı temel hak ve hürriyetlerin en üstünde olan bir
haktır. Eğer bir hukuk devleti yaşama hakkını
koruyamıyorsa, güvence altına alamıyorsa, hukuk devleti bunun
gereğini yapamıyorsa o zaman diğer temel hak ve hürriyetlerin
-düşünce özgürlüğü, kişisel haklar, ifade hürriyeti- hiçbir
anlamı yoktur. Bunu bu noktadan önemle tespit etmek lazım, sonra
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler babından
bakmak lazım. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 2nci madde
yaşam hakkı ihlalini güvence altına alıyor ve bu konuda
önemli hükümler koydu. Sonra Türkiye'nin taraf olduğu Medeni ve Siyasi
Haklar Sözleşmesiyle Birleşmiş Milletlerin -ki yakın
zamanda bu çok önemli- aynı zamanda bu yaşam hakkı ihlalleri
için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvuru mekanizması
dışında, Strazburgun dışında Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Komisyonuna müracaat yolunu açmış
durumda.
2004 yılında
Anayasanın 90ıncı maddesi değiştirildi. Mecliste
katkısı olanlara teşekkür ediyoruz ama uygulanmamakla beraber
uluslararası sözleşmelerin iç hukukla çelişmesi durumunda
sözleşmelerin öncelikle uygulanacağı çıktı.
Şimdi, bu gerçekler
ışığında biz 12 Eylül darbesinden günümüze gelerek
Savcı Doğan Özden, bir hukuk adamından, Kemal Türklerden, ki
Kemal Türkler DİSK Genel Başkanıydı, büyük bir
konfederasyonun genel başkanıydı, AKP İktidarı
döneminde otuz yıllık zaman aşımına uğrayıp
davası düşürüldüğünde benim Meclis İnsan Hakları
Komisyon Başkanım iki laf edip üstüne gitmemiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Bravo, doğru.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Özür borcunuz var. Kemal Türklerin ailesinden, devrimcilerden ve
sendikacılardan Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı
olarak özür borcunuz var. Bu kürsüde özür dilemeden sizin bu görevi sürdürmeniz
de hikâye.
Bakın, Savcı
Doğan Öz, Kemal Türkler, gelelim günümüze kadar Abdi İpekçi, Mumcu,
Vedat Aydın, Ape Musa, Taner Kışlalı yine
iktidarınız döneminde, Tolga Ceylan İğneadada kaybedilen;
bunlar insan, bunlar can. Türkiyede 20 binin üstünde faili meçhul ve
gözaltında kayıp var. Kayıp yakınları Arjantinden
esinlenip Cumartesi Anneleri geliyor, tam 300üncü oturma eyleminden sonra AK
PARTİ İktidarının dokuzuncu senesinde benim Meclis
İnsan Hakları Komisyonumun aklına geliyor, Başkanı,
lütfedip ziyaret ediyor. Bu utanç size yeter Sayın Başkan. (BDP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bu utançla siz büyümezsiniz, küçülürsünüz.
Hukuk, bu değildir.
Bakın, bu Hükûmetin
Başbakanı, Dolmabahçede, yüz üç yaşındaki Berfo Ninenin
önünde azıcık vicdan, azıcık insan, azıcık hukuk,
azıcık izan, azıcık adalet duygusuyla hareket etse, iki laf
ederdi.
SONER AKSOY (Kütahya) Sizde
var mı?
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Ben Başbakanım, buna irade koyuyorum, faili meçhul cinayetlerin ve
kayıpların üzerine gideceğim. diyecekti. Bunun örneklerini çok
verdik. Burada çok araştırma komisyonu kurulsun diye önerge verdik,
BDPninkini hep reddettiniz; sonra CHPnin, ana muhalefetin verdiklerini
reddettiniz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
5 kez, hem de 5 kez.
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Reddettiniz, işiniz çoktu. Reddettiniz çünkü ekonomi yasaları,
istimlak yasaları, yap-işlet-devret yasaları, ihale
yasaları, hırsızlık yasaları, yolsuzluk yasaları
kahredesi ülkemde insan yaşamından, insan canından daha
kıymetli sizi için. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, Hatip şuurunu kaybetmiş bir
şekilde konuşuyor. Sayın Hatibi uyarın Sayın
Başkan.
BAŞKAN Grup olarak
cevap verirsiniz Sayın Başkan.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Utanmak gerekir.
EYÜP AYAR (Kocaeli)
PKKyı bir defa lanetlediniz mi? Bir defa!
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Türkiye'nin gündemi can olmalı, yaşam olmalı, insan olmalı.
Utanın be, utanın!
Bakın
EYÜP AYAR (Kocaeli)
PKKyı bir defa lanetlemiyorsun. Onların aldığı can
değil mi?
HASİP KAPLAN (Devamla)
Sakin dur, bir dakika arkadaş.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Doğru söylüyor, doğru.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen oturun.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Lütfen
Lütfen
EYÜP AYAR (Kocaeli)
PKKnın öldürdükleri can değil mi?
BAŞKAN Sayın
Kaplan
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Devamla)
Durun, sakin olun.
EYÜP AYAR (Kocaeli)
PKKyı bir defa lanetlediniz mi?
HASİP KAPLAN (Devamla)
Bir dakika
(AK PARTİ ve BDP
sıralarından karşılıklı laf atmalar)
Meclis İnsan
Hakları Komisyonu Başkanım gelmiş, burada açıklamada
bulunuyor.
EYÜP AYAR (Kocaeli) Utanmaz
sensin, Utanmaz. diyorsun.
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiyeyi en fazla kayıplarda
mahkûm etti, biliyor musunuz.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Faili meçhulleri savunuyorsunuz.
EYÜP AYAR (Kocaeli) Kim
yaptı onları? Otuz sene öncesi
HASİP KAPLAN (Devamla)
- Türkiye, Bosna-Hersek mahkemesinin ilk
toplu kayıplarına, faili meçhul cinayetlerine, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararlarına emsal oldu, oradan kararlar
çıktı.
Biliyor musunuz, 1991-1997
arası 17 bin faili meçhul cinayet işlendi ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi -o dönemde ben gidiyordum o davalara- Türkiye'nin bir
bölgesinde hukuk yoktur. diye kararlar verdi. Hukuk yoktur, hukuk devleti
yoktur, yönetim yoktur, insanlık yoktur, izan yoktur. dedi ve benim
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyon
Başkanım, gelmiş, burada diyor ki
Bu kadar devasa bir konuda,
dünyanın, hakikatleri araştırma komisyonlarını
kurduğu, örneklerinin Güney Afrikada, Arjantinde, İspanyada GAL
çetelerine karşı, her yerde başarıyla kurduğu
hakikatler komisyonunu getirip Meclis İnsan Hakları Komisyonunun alt
bir komisyonuna sığdırıp, öteleyip, oyalayıp, üstünü
örtmenin izansızlığını ve
oransızlığını gösteriyor. Bu ne hukuktur, bu ne
insanlıktır, bu ne yaşamdır, bu ne vicdandır
Sayın İnsan Hakları Komisyonu Başkanım? Siz bir alt
komisyona nasıl sığdırırsınız? Bu
araştırma önergelerini biz verirken Bir alt komisyona
sığdırın. mı dedik size?
Size şunu söylüyoruz:
Bunu anlayın. Bu komisyonlar anayasal olarak kuruluyor. Biz Sürekli bir
komisyon kurulsun. dedik. Sağcısıyla solcusuyla, her kim ki
kaybedilmişse, her kim ki failiyse, gelin, gerçekle yüzleşelim,
gelin, tarihle yüzleşelim, gelin, hakikatlerle yüzleşelim. Kim ki,
devletse devlet, örgütse örgüt, kişiyse kişi, bunun
hesabını bu Meclis sorsun. Bu Meclis milletin iradesidir ama siz alt
komisyon kuruyorsunuz.
Benim grubumu temsil eden
üyemiz Sayın Akın Birdal, İnsan Hakları Derneği Genel
Başkanı, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu
Yönetim Kurulu üyeliğini yaptı. İnsan hakları konusunda,
Sayın Komisyon Başkanı, sen, bizi temsil eden üyenin eline su
dökemezsin ama benim anayasal hakkımı ihlal edip o Komisyona benim
üyemi -grubumun hakkını- almıyorsun. Bu kadar haksız, bu
kadar kötüye kullanılan bir uygulama yaptıktan sonra, siz kayıp
yakınlarını koruyamazsınız, siz insan
haklarını koruyamazsınız.
Sayın Üskül, bugünkü
konuşmadan sonra sana istifa etmek yakışır. Ya istifa
edersin ya rezil rüsva olursun, ya çeker gidersin ya da bu komisyon kurulur. Bu
komisyon kurulacak.
Bakın, şunu
açıkça söylüyoruz: Bunun meydanlarda hesabını halk sorar, seçim
sandıklarında halk sorar. Sanma ki bu devran, bu düzen böyle gidecek;
sanma ki yatan canlarımızın, sanma ki yüz üç yaşındaki
Berfo Ninenin ahı yanınızda kalacak. Vallahi billahi, bu
ülkenin 74 milyon insanı adına ant içiyoruz ki biz bu
kayıplarda, bu canlarda gerçeklerle yüzleştireceğiz, hakikatleri
araştırtacağız, bunun hesabını soracağız;
koruyan, kollayan sizin gibi profesörleri de hukukçuları da tarihin
çöplüğüne atacağız! Bir daha bu ayıpla
yaşamayacaksınız. Bu size yakışır. Bu size yeter.
Bu ayıptan gelin dobra dobra
SONER AKSOY (Kütahya) - Niye
bağırıyorsun?
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Korkunuz yoksa evet oyu verin. Neden korkuyorsunuz söyler misiniz? Ayıp
değil mi? Can bu can, can, can, insan yaşamı. Ayıp,
utanın!
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin)
Ne bağırıyorsun be, sağır mı var burada!
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Bağırıyoruz duymuyorsunuz, adam gibi konuşuyoruz
duymuyorsunuz. Ne zaman duyacaksanız? Ne zaman, ne zaman? Ayıp!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) -
İşte böyle. Biz kurulsun diyoruz, kurmayanların da
vicdanını halka havale edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kaplan.
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Mersin)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Üskül.
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Mersin)
Sayın Başkan, şahsıma hakaret edilmiştir,
şahsıma sataşılmıştır, söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN Ne dedi de
sataştı Sayın Üskül? (Gürültüler)
Sayın milletvekilleri,
tutanaklara geçmesi için soruyorum. Herhâlde konuşulanları burada
herkes dinledi, lütfen
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Mersin)
Çok başka ifadede bulundu. Utanacak bir şeyim yok efendim. Söz
istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Üskül, yeni bir sataşmaya mahal vermeden
Üç dakika süre veriyorum,
buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Zaten üç dakikası vardı, konuşmadan kesti.
BAŞKAN Sayın
Kaplan, Meclisin mehabetine, zarafetine, nezaketine uygun olmayan o kadar söz
söyledikten sonra karşı tarafın sataşma nedeniyle söz
istemesinden dolayı üç dakikayı niye çok görüyorsunuz? (BDP
sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yaşam hakkı var!
BAŞKAN Sayın
Kaplan, milleti
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hangi nezaketi öğreteceksiniz? Böyle
konuşamazsınız!
MEHMET TUNÇAK (Bursa)
Cevaba bile tahammül edemiyorsunuz!
BAŞKAN Siz, burada
Genel Kurulda bu tarzda
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Siz AK PARTİnin Başkanı değilsiniz!
Siz AK PARTİnin Başkanı değilsiniz!
BAŞKAN
iktidar veya
diğer parti milletvekillerini korkutacağınızı mı
zannediyorsunuz?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Nezaketin de yeri var!
BAŞKAN Burada
çıkıp konuşmak hakkınız ama kurallara da uymak
zorundasınız! Kimseyi de korkutamazsınız.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Öyle orada oturup kimseyi azarlamaya da kalkmayın!
Başkanlık Divanının tutumunu da görüşmeye açarız,
sorgularız sonra.
BAŞKAN Sizden de
soracak değilim ben bunu, kimseden soracak değilim!
Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Üskülün, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, İnsan Hakları Komisyonu
Başkanı olarak faili meçhuller konusunda şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İnsan Hakları
İnceleme Komisyonu, 2007 seçimlerinden sonra bugüne kadar
değişik insan hakları ihlallerini incelemek üzere 46 rapor
hazırlamıştır. 1992 yılından 2007
yılına kadar hazırlanan raporların sayısı ise
60tır. 46+60=106 eder. Tüm İnsan Hakları İnceleme
Komisyonu dönemi içinde hazırlanan 106 raporun aşağı
yukarı yüzde 45inin üzerinde bir bölümü bizim Komisyonumuzca
hazırlanmıştır.
İnsan Hakları
İnceleme Komisyonu Başkanı, Komisyonunun kuruluş kanununa,
Meclis İç Tüzüğüne göre hareket eder; sadece bunlara bağlı
olarak, hukuka bağlı olarak hareket eder. Şimdiye kadar
yaptığımız bütün incelemeler, biraz önce belirttiğim
gibi, ikisi dışında oy birliğiyle alınmıştır.
Bütün siyasi partilerimizin üyelerinin oylarıyla kararlarımız
birlikte alınmıştır. Benim İnsan Hakları
İnceleme Komisyonu Başkanı olarak hiç kimseden alacak dersim
yoktur.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Çok alırsınız!
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
Hukuku, Meclisin kurallarını esas kabul ederek ve insan
hakları uluslararası sözleşmelerinin bize verdiği
ışık çerçevesi içinde çalışmalarımızı
şimdiye kadar yürüttük.
Benim Komisyonumda görev
yapan hiçbir üyemin öbüründen eksik ya da fazla bir yanı yoktur.
Birilerinin daha önceki dönemlerde farklı görevlerde bulunmuş olması
öbürlerinin insan hakları alanında mücadele etmediğini
göstermez. Böyle bir ayrıcalık yoktur. Bu
ayrıcalığı şimdiye kadar hiç kimseye göstermedim,
bütün üyelerimi eşit kabul ettim, her birine saygılı
davrandım ve Komisyonumuz bugüne kadar çalışmalarını
başarıyla yürüttü.
Sizler,
Başbakanımızın da özel olarak ilgilenmesinden sonra, daha
fazla zaman yitirmemek için Komisyonumuzun bir alt komisyon kurarak bu
konuların üzerine gitmesine karşı mısınız? Üzüm
mü yemek istiyorsunuz, bağcı mı dövmek istiyorsunuz?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) O alt komisyonun işi değil o.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Önergeye karşı mısın?
ŞENOL BAL (İzmir)
Sayın Başbakanın talimatıyla mı
çalışıyorsunuz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Ben sizin komisyon kurduğunuzu nereden bileyim?
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Başkan, önergeye karşı mısın?
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
Başka komisyonlar kurulamamışsa İnsan Hakları
İnceleme Komisyonunun bu konuya el atmasından nasıl bir
şikâyetiniz olabilir?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sizden önce kuruldu faili meçhul komisyonları, siz
niye kurmuyorsunuz?
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla)
Komisyon Başkanı görevini başarıyla şimdiye kadar
yürütmüştür, bundan sonra da yürütmeye devam edecektir.
Saygılar sunarım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Vardı sizden önce, vardı. Sizden önce kuranlar sizden daha
duyarlıydı.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Üskül.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları
tarafından verilmiş olan gözaltılardaki ve hapishanelerdeki
kayıplar, ölümler ve faili meçhul bırakılan siyasi cinayetler
hakkındaki Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun 09/02/2011
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunması ve ön
görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Bekir
Bozdağ, Yozgat Milletvekili.
Buyurun Sayın
Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
İnsan hayatı en
kıymetli şeydir. Devletin birinci vazifesi de bu kıymetli olan
şeyi korumak, buna karşı yapılan her türlü haksız
müdahaleye karşı tedbir almak, eğer herhangi bir haksız
müdahale olur ve devletin emniyet tedbirine rağmen cana
kıyılır ise bu cana kıyanlardan hesap sormaktır. Biz
buna inanırız. Bir insanı öldürmek bütün
insanlığı öldürmek gibidir. anlayışının
temsilcileriyiz. Herkes de bu anlayıştadır. Bizim bundan
herhangi bir şüphemiz yok.
AK PARTİ iktidara geldiği günden bu yana
karanlık yapılarla, çetelerle, mafyalarla, derin denilen, derinin
derininde denilen her şeyle mücadelesini şiar edinmiş bir
harekettir. Bugüne kadar, bakarsanız, hesabı sorulmayan, ifadeye
çağrılmayan, necisin, nesin denilmeyen yapıların hepsinden
hesap sorulduğu bir dönemdir.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Arif Doğandan ne hesap sordunuz? Korkmaz
Tağmadan ne hesap sordunuz?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- İlk defa çetelerin, ilk defa yeraltı dünyasının yerin
üstünde gezip de yerin altında o kadar, belki daha fazlası
olanların yargıya çıkarıldığı, hesaba
çekildiği dönemdir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Faili meçhullerle ilgili adı geçenlerin hesap
verdiği dönemlerdir. İlk defa kuyuların
açıldığı dönemlerdir. İnsanların canlı
canlı veya başka şekillerde hayatına son verilip,
gömüldükleri yerden ilk defa yargı ilk defa kuyuları açıyor ve
insanların oralarda varsa cesetlerini, varsa emarelerini aramaya
çalışıyor.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Şırnakta ilk defa kuyuları biz
açtırdık.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Bugüne kadar pek çok iktidarlar geldi, bunların üzerine bir
şal örtmekten başka bir şey yapılmadı, ama ilk defa
hesap soran bir iktidar var
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Siz kim, hesap sormak kim!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) -
kuyuları açan bir iktidar var ve onları kodese gönderen
bir yapı var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Atmayın, biraz fazla oluyor.
BAŞKAN Sayın
Kaplan
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Onun için takdir edilmesi lazım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Araştırmaya ret oyu veriyorsun, bol bol konuşuyorsun ya!
İktidarsın Bekir ya!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Bakın, bir şey daha söyleyeceğim; faili meçhul
dendiği zaman ben şöyle bir geriye doğru gidiyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Korkaklar ya, yüreksizler, cesaretsizler! Ezbere konuşuyorsunuz!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Bu ülkede faili meçhuller ne zaman olmuş diye soruyorum ve
herkes soruyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Faili meçhullerden hesap soracaklarmış! Birazdan göreceğiz
nasıl oy verecek burada.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - 1990lı yıllar faili meçhullerin zirve
yaptığı yıllar, dorukta olduğu yıllar, ama
şöyle bir bakın o döneme; Eşref Bitlis o dönemde gidiyor
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Size kimse inanmıyor. Size kimse inanmıyor.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) -
faili meçhul, Cem Ersever o dönemde gidiyor faili meçhul, Bahriye
Üçok o dönemde gidiyor faili meçhul, Davut Dursun o dönemde gidiyor faili
meçhul, Uğur Mumcu o dönemde gidiyor faili meçhul, Sivasta aydınlar
cayır cayır yanıyor faili meçhul, Başbağlarda katliam
var faili meçhul, Susurluk ortada.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sivasta sizin dedeleriniz yaktı, dedeleriniz!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Peki ben sorarım, bu saydıklarımız, Susurluk
hariç, bütün bunlar olurken iktidarda kim vardı biliyor musunuz? DYP-SHP
Koalisyon Hükûmeti vardı. Sivas olayları olurken, Sivasta
aydınlar cayır cayır yanarken
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Tabii
Tabii
Yakanlar da sizinkilerdi!
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Yakanlar kim, yakanlar!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Yakanlar kim peki, yakanlar kim?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Sivasın Valisi rahmetli Erdal İnönünün özel kalem
müdürüydü. Şimdi buradan konuşuyor -o zaman SHP idi, sonradan CHP
oldu- iktidar yetkisi elinde olanlar bunların hesabını niye
sorup da Uğur Mumcunun, Bahriye Üçokun, Davut Dursunun, Sivasta yanan
canların katillerini yargının önüne getirmediler?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Gel şimdi soralım. Gel şimdi soralım. Niye şimdi
sormuyorsunuz? Sen iktidarsın, sen sor!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Elini tutan mı oldu! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Niye getirmediniz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sen sor o zaman. Sormamışlar, ayıp etmişler, sen sor.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Failler yok ama AK PARTİ dönemine bakın, Sayın
Başbakanımız da söyledi, iki tane faili meçhul
dışında faili meçhul yok. Kim yaptıysa yakasına
yapıştık, yargının huzuruna getirdik.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Nerede? Nerede?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bakın, işte yargılanıyorlar.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Hangisini çıkarttınız? Hangisini çıkarttınız?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) İşte hepsi yargının huzurunda.
Danıştay saldırısının katili orada, Hrant Dinke
saldıran katiller orada, bütün katiller yargıda hesap veriyor ama
himaye eden siyasi bir irade yok.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Yahu, nerede veriyorlar? Onlar sizin yandaşlarınız! Onlar
sizin yandaşlarınız!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bir şey daha söyleyeceğim, o da şu, bakın
rahatsızlık şundan: Faili meçhulleri yapanların himaye
edildiği hukuk düzeni, siyasi anlayış artık tarihin
sayfalarına havale edilip tozlu raflardan dosyalar indirilince bir
rahatsızlık var. Faili meçhullerden hesap soranlara devrinde faili
meçhuller rekor kıranların hesap sormaya hakkı olamaz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Faili meçhullerin iş birlikçisisiniz! İş birlikçisisiniz.
ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) Mehmet Ağarı da yargılasana!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bakın, bir şey daha söyleyeceğim, o da şu: Bu
faili meçhullerle ilgili komisyon kurulmuş mu? Bakın Meclisin
tutanakları, arşivleri orada. Rahmetli Uğur Mumcu ile ilgili
araştırma komisyonu bu Parlamentoda kurulmuş mu? Kurulmuş.
Davut Dursun, Bahriye Üçok, rahmetlilerle ilgili kurulmuş mu? Kurulmuş.
Peki, faili meçhullerle ilgili, sadece faili meçhullerle ilgili bir komisyon
kurulmuş mu? Kurulmuş. Raporu burada konuşulmuş mu?
Konuşulmuş. Güneydoğu olaylarıyla ilgili 90lı
yıllarda yaşanan faili meçhulleri araştırmak için güneydoğu
olaylarını araştıran bir araştırma komisyonu
kurulmuş mu? Kurulmuş. Peki, arkasından doğu ve
güneydoğu olaylarını bir kez daha araştırmak isteyen
bir komisyon gene kurulmuş mu? Kurulmuş. Sivas ve Başbağlar
olaylarını incelemek üzere araştırma komisyonu
kurulmuş mu? Kurulmuş. Ben bu raporları okudum, baktım,
neler yazıyorlar diye.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sen o raporları okumamışsın. Senin o raporlardan haberin
yok. Sen ezbere konuşuyorsun!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bakın çok net söylüyorum, bu benim görüşüm,
katılır, katılmazsınız, bakın çok net söylüyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sen ezbere konuşuyorsun!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Dokuz senedir aynı şeyi yapıyorsunuz.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Meclisin araştırma komisyonları faili meçhulleri
araştırıp bulmaya zerre kadar bir katkı yapmamış,
sadece olayların üstüne Parlamento tarafından bir kez daha şal
çekilmesinden başka hiçbir amaca hizmet etmemiş.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Açalım. Açalım.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Çok açık, bunu ben de söylemiyorum, bu
araştırmaları yapan raporlar söylüyor. Komisyonların
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Haydi açalım.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Böylesi araştırma komisyonlarıyla böylesi
konuları araştırıp belli bir süre içerisinde sonuç
almanın imkânı yok. Hepsi itiraz etmişler. Yok böyle, alma
imkânı da yok.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
- Başbakan konuşurken böyle ağlamayacaksın, samimiyetsiz
davranmayacaksın!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bakın, Susurluk Araştırma Komisyonu daha dün gibi
gözümüzün önünde, bırakın o komisyonu, o komisyon o günü
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
- Samimiyetsiz olmayacaksın!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, müdahale et lütfen.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sen konuşma! Samimiyetsiz olmayacaksınız!
BAŞKAN Sayın
Öztürk
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
- Siz samimiyetsizsiniz! Siz samimiyetsiz davranıyorsunuz! Sen
konuşma!
BAŞKAN - Sayın
Öztürk
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, belli bazı kişileri
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Siz samimiyetsiz davranıyorsunuz!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Efendim, ben meramımı anlatıyorum, rahatsız olmayın.
Sayın
Başkanım, süremi ilave ederseniz memnun olacağım, süremi
ilave ederseniz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Siz doğruları söylemiyorsunuz, samimiyetsizsiniz!
BAŞKAN Sayın
Öztürk
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Sayın Başkanım, lütfen süremi ilave edin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Laf cambazlığı yapıyorsunuz! Doğruları
söylemiyorsunuz!
BAŞKAN Ne
yapmamız gerekiyor Sayın Öztürk, çıktınız
konuştunuz, ne yapmamız gerekiyor? Lütfen dinleme zahmetinde bulunun,
sabredin biraz.
Buyurun Sayın
Bozdağ
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Laf cambazlığı yapıyorsunuz! Samimiyetsizsiniz!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Sayın Başkanım, süremi ilave ederseniz memnun olurum
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Susurluk Komisyonu o dönemde belli bazı kişileri ifadeye
çağırayım mı, çağırmayayım mı diye
tartıştı, ifadeye dahi çağıramadı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Geç onları, geç!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Şimdi onlar yargılanıyorlar, tutuklu, hesap
veriyorlar, ifadeye çağıramadığı adamlar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Öyle yok, öyle yok
Kuyular açılıyor
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Arif Doğanı hangi suçtan
yargıladınız?
BAŞKAN Sayın
Karabaş, lütfen oturun.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bakın, biz, bütün bunların hesabını
soracağız, sormaya da devam edeceğiz.
Sayın
Başbakanımız, Cumartesi Anneleri diye bilinen, yürekleri yanan
acılı anneler
Bugüne kadar kaç iktidar geçti, niceleri geldi geçti,
hiçbirisi Buyurun analarım deyip onlarla oturup konuşup, dertlerini
dinleyip acılarını paylaştı mı? Şimdi, ilk
defa, bir Başbakan, yavrularını kaybeden anaları huzuruna
kabul ediyor, onların dertlerini dinliyor, Ben bu işe sahip
çıkacağım diyor. Bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Sayın
Başbakan Komisyon kurulsun diyor ve İnsan Hakları Komisyonu bir
alt komisyon kuruyor. Bundan niye rahatsız oluyorsunuz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Başbakan Cumartesi Anneleri için ne demiş bak.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Parlamento bu işe sahip çıkıyor. Normal
araştırma komisyonlarının süresi sınırlı ama
İnsan Hakları Komisyonunun süresi sınırlı değil,
yetkileri de araştırma komisyonundan daha fazla.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Niye kurmuyorsunuz? Bunun için başvuru var, niye
kurmuyorsunuz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sizin maskeniz düştü, maskeniz.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Biz bu konunun süreyle sınırlı olmaksızın
daha geniş bir şekilde araştırılmasını
istiyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Bir senedir aynı laf.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Siz katillerin yanında yer almaya
başladınız.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - O nedenle, İnsan Hakları Komisyonu bu konuda
çalışmasını yapacaktır, bu konuda incelemesini
yapacaktır, herkesi oraya katkı vermeye çağırıyorum.
Devri iktidarlarında
faili meçhullerin zirve yaptığı iktidarların ve o dönemin
partilerinin, siyasi istismar amacıyla, bütün faili meçhullerin
arkasına düşüp bunları araştıran ve sorgulayan,
yargıya teslim eden bir iktidardan hesap sorma hakkı olamaz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın geçmişe,
faili meçhullere bakın.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Günaydın. Geçti.
BAŞKAN Sayın Kaplan,
lütfen
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Ben, bu vesileyle, bir kez daha ifade ediyorum. Biz bütün faili
meçhullerin aydınlatılmasından yanayız.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yalan!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Bütün katillerin, kimse, yargıya teslim edilmesinden, hak
ettikleri cezayı almasından yanayız. Herkes buna katkı
vermeli, buna katkı sunmalı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Ama hayır oyu vererek katkı sunuyorsunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Oy verin.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Biz Şemdinli Komisyonunu da gördük, nasıl katkılar
verildiğini de gördük, bir adım mesafe alınmadı. Herkes
samimi olacak.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Önce sen samimi olacaksın Bekir Bozdağ. AK PARTİ grup
toplantısında ağlamayacaksın! Sen samimi olacaksın!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Komisyon kurulduğu zaman, komisyonları sulandırmak
değil, bu komisyonlar amacına hizmet etsin diye çalışacak
ve inşallah insan hakları alt komisyonu bu amacı temin edecek
diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bozdağ.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Başkan, oylamaya mı geçeceksiniz?
BAŞKAN Evet.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, Grup Başkan Vekili kendisini yirmi
kişi zannediyor.
BAŞKAN - Yoklama talebi
var.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, oylamaya geçmeden önce söz talebim var.
BAŞKAN
Soracağım Sayın Sakık. (AK PARTİ
sıralarından Ayağa kalkın bakalım sesleri.)
Sayın milletvekilleri,
lütfen
İç Tüzükteki haklarını kullanıyorlar. Sizin
Ayağa kalkın bakayım deme hakkınız da yok sayın
milletvekilleri.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ama tek kişi olmaz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Anadol, Sayın Mengü, Sayın Öztürk, Sayın Özyürek, Sayın
Güner, Sayın Köse, Sayın Yıldız, Sayın İçli,
Sayın Ünsal, Sayın Coşkuner, Sayın Keleş, Sayın
Koçal, Sayın Süner, Sayın Arat, Sayın Paçarız, Sayın
Çöllü, Sayın Çakır, Sayın Emek, Sayın Köktürk, Sayın
Tütüncü.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları
tarafından verilmiş olan gözaltılardaki ve hapishanelerdeki
kayıplar, ölümler ve faili meçhul bırakılan siyasi cinayetler
hakkındaki Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun 09/02/2011
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunması ve ön
görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Sakık,
kısa bir açıklama talebiniz vardı, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın,
İnsan Hakları Komisyonunun 2004 yılındaki raporuna
ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi aslında
hepimizin feryadı belli. Bu ülkede 17.500 faili meçhul cinayet
işlendi. Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları
Komisyonu 2004 yılında bir araştırma yapıyor. 1993
yılında bölgeye giden, Diyarbakır-Muş üçgeninde 11 tane
vatandaşımızı alıp katleden bir şahsiyet. Kim bu?
Bolu Tugay Komutanı Yavuz Ertürk. Bu İnsan Hakları Komisyonunun
raporu. Şimdi bu raporun araştırılması için bu kadar feryat
ediyoruz ve siz de diyorsunuz ki: Biz duyarlıyız. Peki,
bunların araştırılması için niye bu önergelere ret oyu
veriyorsunuz? Bakın, bu tespit bizim tespitimiz değil, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonunun tespiti. Ve
bu general elini kolunu sallayarak şu an dolaşıyor. Ve bu orada
sadece 11 kişinin değil, orada yüzlerce insanın ölümünden
sorumlu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Muş) -
Bütün bölge insanı bunu biliyor ve bunun araştırılması
için Meclis niye Hayır diyor?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Sakık.
Sayın Vural, buyurun.
Bir dakikalık süreniz
var Sayın Vural.
4.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağın çete ve mafyayla mücadelenin sanki ilk defa bu
Hükûmet zamanında yapıldığı tarzındaki
konuşmasına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
sataşmadan dolayı söz almam gerekiyordu ama Sayın
Bozdağın birtakım ifadeleri var. Yani sanki ilk defa bu Hükûmet
çeteyle, mafyayla mücadele ediyormuş gibi! Tabii bütün geçmişi satan
ve bütün geçmişi inkâr eden bir anlayışı
kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin
sorumluluk aldığı 57nci Hükûmet döneminde ilk
çıkardığımız yasa 7 Temmuz 1999 tarihli Çıkar
Örgütleriyle Mücadele Yasasıdır. Bu çerçevede yetmişe
yakın operasyon düzenlenmiştir. Hatırlanmalıdır ki
bankaları hortumlayanların yurt dışından eli
kelepçeyle götürüldüğü bir dönemde birileri Bozüyükte o banka
hortumlayıcıların helikopterleriyle siyaset
yapıyorlardı.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Bankaları kim hortumladı?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Yirmi bir tane bankaya hortumu takmışlar, kaçarken
yakalamışlar.
OKTAY VURAL (İzmir)
Dolayısıyla Milliyetçi hareket Partisi olarak çete ve mafyalarla etkin
mücadele sürdürdüğümüz bir hükûmet dönemi olmuştur. Ne hazindir ki
bugün terör örgütü mensupları bir tahliye yasasından
faydalandırılmakta, ne yazıktır ki terör örgütüyle müzakere
edilmektedir. Bunu da hatırlamak istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Vural.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.36
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.45
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile benzer mahiyetteki 59
kanun teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ile Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun;
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara
Milletvekili Zeynep Dağının; Kırklareli Milletvekili
Tansel Barışın; Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin;
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali
Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu Milletvekili
Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2,
2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261,
2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460,
2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682,
2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769,
2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810,
2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan,
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/994) (S.
Sayısı: 610) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet?
Yerinde.
Dünkü birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen
tasarının birinci bölümünde yer alan maddelerinin oylamaları
tamamlanmıştı.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz. İkinci bölüm, 13üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile ikinci fıkrası ve
geçici 1, 2 ve 3üncü maddeler dâhil olmak üzere 7 ila 15inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ali İhsan Köktürk,
Zonguldak Milletvekili.
Buyurun Sayın Köktürk.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti, kuvvetler ayrılığı ve yargı
bağımsızlığı ilkeleri temelinde şekillenen
laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Ancak, bir süre önce 12 Eylülle
hesaplaşma, temel hak ve özgürlükleri genişletme savıyla
halkımızın gündemine getirilen, gerçekte ise Adalet ve
Kalkınma Partisinin bağımsız yargıya da hâkim olma
hedef ve anlayışını içeren bir referandum sürecini geride
bıraktık. Aradan bugüne kadar geçen süreçte ise temel hak ve özgürlüklerin
genişlemediğini, 12 Eylülcülerden hesap
sorulmadığını, tersine ülkemizin hukuk devletinden giderek
uzaklaştığını ve buna basamak oluşturan
düzenlemelerin birer birer, alelacele Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
taşındığını yaşayarak gördük.
Yine, bağımsız
yargının en önemli kurumunun yani Hâkim ve Savcılar Yüksek
Kurulunun Adalet Bakanlığının blok listesiyle
oluştuğuna, referandum sürecinde Adalet ve Kalkınma Partili il
başkanlıkları tarafından teşekkül edilen baro
başkanlarının yüksek kurulun üyesi olarak
atandığına, bağımsız yargı adına içimiz
burkularak tanıklık ettik.
Değerli milletvekilleri,
bu sürecin devamı olarak dün ve bugün de iktidarın yargıdaki
hâkimiyetini pekiştiren, yüksek yargıyı da tıpkı
yasama gibi yürütmenin kuyruğuna takacak bir torba kanun
tasarısını görüşüyoruz. İç Tüzük hükümlerini tamamen
bertaraf ederek komisyonlardaki muhalefet partisi milletvekillerinin söz ve
önerge hakkını kısıtlayan, üniversite öğrencileri ve
alanlardaki emekçilere karşı gösterilen baskıcı
tavrını Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki
ihtisas komisyonlarına da taşıyan iktidarın
bağımsız yargıya egemen olma ihtirasıyla
hazırladığı yeni bir düzenlemeyle karşı
karşıya bulunuyoruz.
Değerli milletvekilleri,
daha bundan iki üç yıl önce Yargıtaydaki üye sayısını
en fazla 150yle sınırlamaya çalışan, buna karşı
çıkanları reform karşıtı ilan eden Adalet ve
Kalkınma Partisinin Anayasa ve Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu değişikliğinden
sonra bu tasarıyla Yargıtaydaki üye sayısını 137
artırarak 387ye çıkartma suretiyle yüksek yargıyı da kendi
arzu ve istekleri doğrultusunda yeniden biçimlendirme çabalarını
ibretle izliyoruz, görüyoruz.
(x) 610 S.
Sayılı Basmayazı 08/02/2011 tarihli 61inci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Yine, müsteşarı
kanalıyla yüksek yargıya üye seçimlerini kilitleyerek 10uncu üyenin
boşalmasından itibaren iki ay içerisinde gerçekleştirilmesi
gereken üye seçimlerini 33 ve 34üncü üyelerin boşalmasına kadar
yapmayan siyasal iktidarın bu somut örneklerle de görünen yüksek
yargıyı kilitlemeye yönelik bu çelişkili tavrının
aslında bugün de gerçekte yargıyı hızlandırmaya
yönelik olmadığını biliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bütün bunlardan yola çıkarak öncelikle Sayın Bakan bugün iş yükü
gerekçesiyle normalin çok üzerinde artırmaya
çalıştığı yüksek yargıdaki üye
sayısını Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu
değişikliğinden önce niye 150nin altına düşürmeye
çalıştığını bu çatı altında
açıklamalıdır.
Sayın Bakan
bahsettiği Yargıtaydaki iş yükünün
ağırlığına rağmen bir süre önce Yargıtaydaki
üye seçimini engelleyerek yüksek yargıyı niye kilitlemeye
çalıştıkları konusunda bizi bu çatı altında
aydınlatmalıdır.
Yargıtaydaki ceza daire
sayısını 7ye, hukuk daire sayısını 13e
düşüren Sayın Recep Tayyip Erdoğan imzalı tasarı
Adalet Komisyonu gündeminde iken ceza daire sayısını 15e, hukuk
daire sayısını 23e çıkaran bu tasarıyla yapılmak
isteneni ve bu çelişkiyi bize burada anlatmalıdır,
halkımızı buradan aydınlatmalıdır.
Yine, Sayın Bakan
şayet bugünkü gerekçelerinde samimi olduğunu iddia ediyorsa, önceki
işlem, eylem ve söylemlerinden ötürü Türk halkından,
bağımsız yargıdan ve komisyonlardaki üye
sayısının düşürülmesi tavrının yanlış
olduğunu ifade eden ancak reform karşıtı olmakla suçlanan
muhalefet partisi milletvekillerinden, muhalefet partisinden bu çatı
altında özür dilemelidir ancak, değerli milletvekilleri, Sayın
Bakan böyle bir tavırdan uzaktır. Adalet ve Kalkınma Partisi
yargı konusunda dün samimi olmadığı gibi bugün de samimi
değildir.
Değerli milletvekilleri,
ayrıca bu tasarıyla, Yargıtay dairelerinin görevlerinin yasa ile
belirlenmesi uygulamasından vazgeçilerek Yargıtay dairelerinin
görevlerinin karara bağlanması hususu Büyük Genel Kurula
bırakılmaktadır. Oysaki mahkemelerin görevlerinin yasayla
düzenlenmesi gerektiği Anayasamızın 37, 154 ve 155inci
maddelerinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin de 6ncı
maddesinde düzenlenen adil yargılama ilkesinin ve doğal hâkim
ilkesinin zorunlu sonucudur. Dolayısıyla getirilen bu düzenleme, hem
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine hem Anayasamızın
emredici hükümlerine aykırılık oluşturan, belli
davaların değişken bir şekilde belli dairelerde görülmesini
sağlamaya yönelik, yüksek yargıda da belli davalar için özel daireler
yaratmaya dönük, hukukla bağdaşmayan amaçlar içeren, son derece
tehlikeli bir düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 11 ve geçici 2nci maddesiyle, hâkim ve savcılar
üzerinde iktidarın Adalet Bakanlığının
kılıcı hâline gelen hukuksuz telefon dinlenmelerinde önemli bir
rol üstlenen adalet müfettişleri ve savcılar âdeta korumaya
alınmaktadır. Yargıç ve savcılarla ilgili kişisel
kusur durumunda bile doğrudan dava açılamaması, devlete
karşı açılacak davaların ağır şartlara
bağlanması, yeni açılan yasa yolunun geçmiş olaylar için de
geçerli kılınması, yargıç, savcı ve müfettişler
karşısında hakkını arayan kişilerin hak arama
özgürlüklerini etkin kullanmalarını engelleyici nitelikte olduğu
gibi, siyasal iktidarın bilinen mevcut davalara müdahale iradesini
açıkça ortaya koymakta, iktidar baskısı altındaki
yargıdaki açık hukuksuzluklar himaye edilerek
meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.
Yine tasarıda,
Yargıtaya üye seçiminin yapılmasından itibaren on beş gün
içerisinde Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun yeni baştan
belirleneceği ifade edilmektedir. Yargıtay Birinci
Başkanlık Kurulunda yeni seçilen ve mevcut üye ayrımı
yapılmadan Yargıtayda üyelerin hangi dairelerde görev
yapacaklarını belirleyeceği öngörülmüştür. Bu şekilde,
yargının yapısı tamamen değiştirilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
yargı bağımsızlığı ve yargıçlık
güvencesi esaslarına göre iki yıllık süre için seçilen Kurulun
görevinin yasa ile sona erdirilerek, yeniden seçim yapılmasının
öngörülmesi hukuk devletinde, Anayasanın açık hükümleri
karşısında kabul edilemez.
Sonuç olarak, değerli
milletvekilleri, tasarı, yüksek mahkemelerimizin
bağımsızlık esasına göre oluşan
yapısını kökten değiştirmektedir, yüksek
yargıyı siyasallaştırmaktadır. Siyasal iktidarın
iradesi doğrultusunda yüksek mahkemelerde özel daireler oluşturmakta,
görevlerini kötüye kullanan hâkim, savcı ve adalet müfettişlerini
iktidarın özel koruması altına almaktadır.
Sonuç olarak tasarı,
hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkeleriyle
örtüşmeyen, hukuk devletimizi parti devletine dönüştüren kabul
edilemez bir düzenlemedir ve böyle bir düzenlemeye Cumhuriyet Halk Partisi
olarak destek olmamız mümkün değildir.
Bu duygu ve düşüncelerle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Köktürk.
İkinci bölüm üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Metin Çobanoğlu,
Kırşehir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Çobanoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA METİN
ÇOBANOĞLU (Kırşehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 610 sıra sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının ikinci bölümüyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket
Partisi Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün üzerinde konuşmakta olduğumuz tasarı,
ağırlıklı olarak, yüksek yargıda
değişiklikler yapan, yüksek yargının içinde bulunduğu
şartları değiştiren bir tasarı. Her zaman olduğu
gibi, Adalet ve Kalkınma Partisinin bundan önceki birçok kanun
tasarısında yaptığı gibi, çok aceleye getirilmiş,
yeteri kadar tartışılmamış, Komisyon görüşmeleri
sırasında Komisyon üyesi milletvekillerinin konuşmaları
belli sürelerde engellenmiş, kısıtlanmış, özellikle üzerinde
ciddi değişiklikler yapılan Yargıtayın,
Danıştayın bu konudaki görüşleri alınmadan, çok
hızlı bir şekilde Komisyondan geçirilmiş, yine acele bir
şekilde dünden beri de Genel Kurulun gündeminde.
Değerli milletvekilleri,
tabii, yargının iş yoğunluğu noktasında,
yargının problemleri noktasında bu Mecliste bulunan hiç kimsenin
en ufak bir endişesi yok. Bunların düzeltilmesi konusunda da hepimiz
hemfikiriz. Dün şikâyet ettiğiniz yüksek yargıyla ilgili bugün
yapılan değişikliklere baktığımızda,
yargının problemlerini çözmekten uzak ama Adalet ve Kalkınma
Partisinin, iktidarın yargıyı bir kuşatma projesi olarak
yine karşımıza getirildiğine üzülerek şahit oluyoruz.
Ülkemizin vazgeçilmez dinamiklerinden olan kuvvetler
ayrılığı prensibi, hukuk devleti ilkemiz de bu vesileyle
zedelenmiş oluyor. Bu bir proje, bu bir süreç. Bu süreç ne zaman başladı?
Bu süreç Anayasa değişikliğiyle başladı. Anayasa
Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluyla ilgili Anayasa
değişiklikleri referandumla gerçekleştirildikten sonra, sanki
fethedilecek bir kale gibi görünen Yargıtay ve Danıştayda da bu
değişiklikler, bu ele geçirme operasyonları bu kanunla, bu
tasarıyla yapılmak istenmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Anayasa Mahkemesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Yargıtay,
Danıştay bu ülkenin anayasal kurumlarıdır, yüksek
yargımızdır. Bu konuda hepimizin titizlikle objektif
davranması gerekirken, üzülerek söylüyorum, mevcut iktidar sanki hiçbir
zaman iktidardan gitmeyecek, Bunlar benim inisiyatifimde olsun, benim
dediğim gibi şekillensin. gayreti içerisinde.
Anayasa Mahkemesinden
yakınıyordunuz, şikâyet ediyordunuz. Bizim de
şikâyetlerimiz vardı ama referandumla yapılan
değişiklikten sonra istediğiniz gibi atamalar yapıldı,
şimdi ne Anayasa Mahkemesinden yakınıyorsunuz ne Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun aldığı kararlardan
yakınıyorsunuz. Niye? Oradaki operasyonu tamamladınız,
istediğiniz şekilde atamalar yapılıyor, istediğiniz
şekilde kararlar çıkıyor. Yargıtayda, Danıştayda
bu değişiklikleri yaptıktan sonra, bugüne kadar şikâyet
ettiğiniz Yargıtaydan, Danıştaydan şikâyetleriniz
ortadan kalkacak, yine, alınan her türlü kararla ilgili hiçbir
eleştiriniz olmayacak.
Değerli milletvekilleri,
komisyon toplantıları sırasında Sayın Bakan
Danıştayla ilgili öyle bir serzenişte bulundu ki,
Danıştayın özellikle hâkim alımı, savcı
alımı noktasındaki imtihanlarla ilgili verdiği
kararları uzun uzun bizlere anlattı. Bunu komisyonda da ifade ettim,
Sayın Bakan bu kuruma bu kadar ön yargılı
yaklaşıyorsa, bu kadar ön yargıyla yaklaşılan bir
kurumla ilgili çıkarılacak, hazırlanacak bir kanun
tasarısında objektif olması mümkün değil, mutlaka subjektif
bir kanun tasarısıyla karşımıza gelecektir. dedim.
Bugün burada yapılan değişikliklere
baktığımızda bu subjektiflik görülüyor.
Buradaki bütün mesele, birkaç
yıl önce Adalet Komisyonuna Hükûmet tarafından getirilmiş Yargıtayın
üye sayısını düşüren bir kanun tasarısı
Komisyonda beklerken, yine aynı Hükûmet tarafından
Yargıtayın, Danıştayın hem daire
sayılarını artıran hem üye sayılarını
artıran bir kanun tasarısıyla karşı karşıya
olmamızdır. Acaba iki yıl içerisinde ne değişti de
böyle bir tasarı hazırlamayla, yani bir önceki tasarının
tam 180 derece tersine bir tasarı hazırlamayla
karşılaştık? Buna baktığımızda tabii ki
bunun da cevabını görüyoruz. Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulundaki gerekli değişiklik yapıldıktan sonra böyle bir
artışın yapılmasını Yargıtayda ve
Danıştayda iktidarın yargıyı
siyasallaştırması operasyonunun bir parçası olarak
görüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
tabii ki, bu tasarıyla ilgili Ceza Muhakemeleri Kanununun 102nci
maddesinde yapılan değişiklikten sonra, ki biliyorsunuz birkaç
kere yürürlüğü ertelenmiş ama son defa yürürlüğü ertelenmedikten
sonra, Yargıtayın verdiği Hizbullah örgütüyle ilgili, bu davadan
yargılanan ama tutukluluk süreleri on yılı aşan
birtakım tutuklular serbest bırakıldıktan sonra Hükûmet
derhâl Yargıtayı suçlamaya başladı. Oysaki bu
tasarıyı getiren, bu kanunu çıkaran yine de Hükûmetti, Hükûmet
tasarısı olarak gelmişti ama kamuoyunda Yargıtaya
karşı ciddi bir saldırı başladı ve kamuoyunda da
canilerin, birçok cinayeti işleyen insanların serbest
bırakılmasından doğan infial de uygun bir zemin olarak
görülerek işte bu tasarı böyle bir ortamda kamuoyunu da
hazırladıktan sonra Meclise getirilmiştir. Üzülerek söylüyorum,
bu kanunlaştığı takdirde, bu tasarı
kanunlaştığı takdirde iktidarın yargıyı
kuşatması, siyasallaştırması projesinin de nihai
sonucuna ulaşılmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
yargı, adalet bir gün hepimize mutlaka lazım olacaktır. Senin
yargıcın-benim yargıcım olmaz, senin mahkemen-benim
mahkemem olmaz; biz mahkemelerden adil yargılanma isteriz, adaletin
tecelli ettirilmesini isteriz ama üzülerek söylüyorum, bu
değişiklikler yapıldıktan sonra mahkemelerin verecekleri
kararlar adaletli de olsa, hukuka, hakka uygun da olsa mutlaka kamuoyunda bir
şüpheyle karşılaşılacaktır. Ne olurdu objektif
bir tasarı hazırlansaydı? Hâkimler Savcılar Yüksek
Kuruluyla ilgili olarak da Anayasa Mahkemesiyle ilgili olarak da
Yargıtayla ilgili olarak da Danıştayla ilgili olarak da
objektif, herkesin kabul edeceği, hiç kimsenin istismar edemeyeceği
bir zemin üzerine oturtturabilseydik de bu ülkede bu
tartışmaları kesebilseydik ne kadar güzel olurdu ama üzülerek
söylüyorum, burada yapılan, dün yakındığınız, dün
eleştirdiğiniz konularda yapılan değişikliklerle kendi
inisiyatifiniz çerçevesine, kendi inisiyatifiniz altına alma gayreti
gözükmektedir. Bu da hiç kimseye fayda sağlamayacaktır.
Şunu da buradan ifade
etmek istiyorum: Bugün iktidarsınız ama yapılacak ilk
seçimlerden sonra iktidardan gitmeniz mukadder. İşte o zaman
göreceksiniz, şimdi bizim dediğimiz insanların birçoğunun
size selam vermeyeceğine de şahit olacaksınız. Gelin vakit varken
bu tasarıyı geri çekelim, hepimizin uzlaşabileceği,
kamuoyunda tartışılmış, sivil toplum örgütlerinde
tartışılmış, hepimizin uzlaşabileceği
objektif bir kanun tasarısı getirelim, bu tartışmalara son
verelim ve hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığı
prensibini yeniden tesis edelim. Fakat bunu üzülerek görüyorum, Adalet ve
Kalkınma Partisi bu konuda son derece kararlı gözüküyor ve bu
tasarı kanunlaştığı takdirde de, ülkemizde her verilen
kararla ilgili kamuoyunda vatandaşımızın zihninde bir
endişe taşınacaktır. Bu endişenin bertaraf edilmesi
gerektiğine inanıyorum.
Biz Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak sonuna kadar bu tasarının
karşısındayız. Aleyhte oy
kullanacağımızı ifade ediyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Çobanoğlu.
Bölüm üzerinde
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen
Sırrı Sakık, Muş milletvekili.
Buyurun Sayın
Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Amerikalıların bir sözü var: Eğer arıza yoksa tamirata
gerek yok ama bu yasalarda, bu Anayasada arıza var, tamirata da gerek
var.
Şimdi sizlere
eleştirilerimiz var, yani gerçekten geçmişten bugüne kadar birçok
siyasi parti, mevcut yargıyı bir arka bahçesi gibi kullandı ve
kullanmaya da devam etti. Eğer gerçekten yargıyı arka bahçe
olmaktan çıkaracaksınız, yani herkesin
sığınabileceği bir liman olarak yargıyı inşa
edecekseniz yolunuz açık olsun, sizi destekleriz ama yok, bunu bir arka
bahçeye dönüştürürseniz de hep karşınızda oluruz.
Şimdi, bu ülkede çok
acılar yaşandı. Yani biz hep buraya
çıktığımızda arkadaşlarımız zaman zaman
tepki gösteriyor ama ne yazık ki bir türlü bir diyalog
oluşturamıyoruz. Bakın, 2000li yıllarda Hayata Dönüş
Operasyonuyla ilgili cezaevlerinde neler yapıldı: O dönem, Zülfü
Livanelinin bir yazısından alıntılar yaparak
hafızalarımızı biraz yenileyelim. Bakın Erbakan ve
Ecevit için vicdan farkı diyor. Genç insanların yaşamı üzerinde
çok pis oyunlar oynandı bu ülkede. Erbakan, Ecevit ve ölüm
oruçlarının arka planı diye bir yazısı. Genç
insanların yaşamı ve oynanan oyunlar
Türkiye Büyük Millet
Meclisi komisyon raporuna göre 17 bin faili meçhul cinayet işlenmiş
olan bu ülkede, adaletten, haktan, hukuktan, demokrasiden ne kadar söz
edebiliriz? İşte, biraz önce de faili meçhul cinayetleri
konuşuyorduk. O faili meçhul cinayetlerde 30un üzerinde insanı,
sözüm ona Hayata Dönüş Operasyonundan yola çıkarak cezaevlerinde, lav
silahlarıyla, eli kolu bağlı olan insanları katlettik. O
dönem görevde bulunanlar, başbakanlar vardı. Bir dönem
Erbakanın başbakanlık ettiği dönemdi ve o dönem,
Parlamento içi ve Parlamento dışından birkaç aktör cezaevinde
olup bitenlerin önünü kesmek için cezaevine gidip diyalog kuruyorlar. Erbakan
döneminde olan diyalogda, akşamleyin, Zülfü Livaneli şöyle
anlatıyor: Gittim, gördüm, perişan bir hâldeydiler ve ölmek
üzereydiler. Sayın Hocayı aradık. Hoca uçaktaydı. Uçaktan
indikten sonra kendisiyle diyalog kurduk, dedik ki: Bu insanlar ölecek. Hemen
talimat verdi ve bunların talebi yerine getirildi, ölüm
oruçlarının önü kesildi. Aynı dönem Ecevitte böyle bir süreç
yaşanıyor ve Gittik. diyor, Biri dinci, biri sosyal demokrat bir
lider. Dinci lider ölüm oruçlarına karşı barikat oluşturdu
ama ne yazık ki sol gelenekten gelen Ecevit, ölüm oruçlarına
karşı tam tersine bir duruş sergiledi ve bu insanlar o gece
ölümle yüzleştiler. Bunu anlatan Zülfü Livaneli, bizzat o süreci
yaşayan aktörlerden biri.
Ben bu kürsüde bu olup
bitenleri gündeme getirdiğim için ve o dönemde genel müdür olan bir zat,
buradan Hâlâ bu konuda toplumun vicdanı yaralıdır.
dediğim için hakkımızda davalar açtılar. Çok kısa bir
süre içerisinde 15 milyara yakın para cezasıyla bir mahkûmiyet oldu,
oysaki o insanların büyük bir bölümünün davası ilk kez görülmeye
başlandı; bu ülkede yargı bu.
Şimdi, bu ülkede
yargı, kimliklere göre, kişiliklere göre her gün şekil
değiştiriyor ve biz gerçekten bu işin
mağdurlarıyız. Sadece yargı Kürt siyasetçilerine
karşı düşmanca bir tavır içerisinde değil. Yani, Kürt
kimliğine karşı düşmanca bir tavır içerisindedir.
Beş gün içerisinde ismimden dolayı mahkûmiyet kararı
çıkabiliyor. Bazı davalar çok kısa süre içerisinde, bir
yıllık bir süre içerisinde Yargıtaydan onaylanıp
gidebiliyor ve sözüm ona Terörle Mücadele Yasası
İnsanlar
düşüncelerini ifade ettikleri için, şimdi, üniversite
öğrencileri parasız eğitim istedikleri için Terörle Mücadele
Yasasından mahkûm oluyor ve anında cezaları tasdik oluyor ve
gidip cezaevine
Siyasetçilere aynı yöntem uygulanıyor. Bu yetmiyor,
Kürt kadınına, Kürt erkeğine
Yani yargı bu ülkede Kürtlere
karşı yargıyı askıya alıp intikam
duygularıyla hareket ediyor. Gerçekten birlikte yaşamanın yolu,
yargının adil ve tarafsız olmasıdır. Onun için,
Sayın Bakanım, sizin bu konudaki çabalarınızı
biliyoruz. Gerçekten, eğer bu ülkede hukukun ve huzurun ülkesini yaratmak
üzere bu çabalarınızı sürdürüyorsanız, başta da
belirttiğim gibi, bunun pratikte bir an önce yansıması gerekir
çünkü bu ülkede yargının herkese eşit koşullarda, adil bir
şekilde davranması gerekir. Cumhuriyetin şerefi adaletidir.
Eğer adalet yoksa burada hiçbirimizin can güvenliği de yoktur. Onun
için, hepimize gerekli olan bu adaletin inşa edilmesi gerekir.
İşte, biraz önce o Hayata Dönüş Operasyonunda nasıl
davranıldığını hep birlikte paylaştık. Saidi
Nursi ne diyor biliyor musunuz? Zalimlere karşı yaşasın
cehennem ateşi. Haksız da değil. Eğer siz bir ülkede
hukuku ve adaleti oluşturamazsanız insanların
sığınabileceği tek adalet o olur ve biz de zalimlere
karşı Yaşasın cehennem ateşi. diyoruz ve bu ülkede
adalet istiyoruz, bu ülkede demokrasi istiyoruz. Demokrasinin ve adaletin
oluşması için biz çaba sarf ediyoruz. Bu çabaların oturması
için de sizin bütün kesimlerle diyalog oluşturmanız gerekir. Salt
sayısal çoğunluğunuzla buralardan yasaları geçirerek bir
tarafı mutlu edebilirsiniz ama bu ülkede mutlu olmayan ve bu ülkede
ellerinde çocuklarının fotoğraflarıyla her gün alanlarda
olan insanların adalete ihtiyacı vardır. İşte,
kavgamızın nedeni de budur. Size biraz önce o kürsüden söyledim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunun raporu var. O raporda 1993
yılında bölgeye gidenlerin nasıl cinayet işlediğine
dair raporlar var. Gelin, onları araştıralım. diyoruz ama
buna da siz hayır diyorsunuz. O insanların
yakınlarının İstanbulda Galatasaray Lisesi önüne gidip
eylem yapma şansları da yok. Evet Cumartesi Anneleri var orada,
kimileri seslerini yüksek bir şekilde, üç yüzü aşkın
haftadır seslendiriyor ama kimi insanın da Kulpda böyle bir
olanağı yoktur. Onun için, sığınabileceği tek
liman yargıdır, gidip başvuracağı tek liman
yargıdır ve buraya başvuruyorlar. İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunun bu konuda raporları olmasına rağmen
ve bir generalin bu cinayetleri işlediğine dair
Arada -2004-2011
yılı- koca bir zaman dilimi var ve burada hâlen bu insanla ilgili bir
tek işlem yapılmadı ve Cumartesi Anneleri Bizim katillerimiz
Ergenekondur. diyor. Buradan, Ergenekona gidip avukatlık edenler de oturup
kendilerine dönüp sualler sormalıdır çünkü Veli Küçükün yüzlerce
insanı katleden insanlardan biri olduğu söyleniyor ve bu iddialar
var.
Onun için, hepimizin
yargıya ihtiyacı var ve biz size söylüyoruz, bu antidemokratik
uygulamaları, bu hukuksuzluğu eğer ortadan
kaldıracaksınız Allah yardımcınız olsun ama yok
eğer bu hukuksuzlukları ortadan kaldırmayıp sadece bir arka
bahçe yaratmaya çalışıyorsanız sizi de Cenabı Allaha
havale ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
İkinci bölüm üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Aydın.
AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının ikinci
bölümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
mülkün temelinin adalet olduğu anlayışıyla hareket eden AK
PARTİ, gecikmiş adaletin adalet olmadığını
şiddetle savunan bir parti ve bu manada, tam da bu anlamda adaletin
zamanında ve gerçek manada tesisi için çalışıyoruz ve
şu andaki tasarıdaki görüşmelerin temel dayanağı da
bu.
Değerli arkadaşlar,
tasarıyla yargıdaki iş yükünün hafiflemesi, yüksek yargı
organlarının önünde bekleyen dosyaların bir an önce bitirilmesi
ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde, makul süre
aşıldığı gerekçesiyle ülkemizin mahkûm
olmasının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Şu anda, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde aleyhine dava açılan 2nci ülke
konumundayız. Yine aynı şeklide, en çok ihlal kararı
çıkan 1inci ülke konumundayız. İşte bu manada, bir nebze
de olsa, en azından ülkemizin bu anlamda Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine şikâyet edilmesinin de önüne geçilecektir. Böylece, toplumda
da kaybolmakta olan yargıya güvenin yeniden tesisiyle, adalet duygusunun
temini ve toplumsal huzurun sağlanması amaçlanmaktadır. Toplumun
yargı organlarına olan güveninin korunabilmesi, hakkın gerçek
sahibine bir an önce tesliminin sağlanması ve
uyuşmazlığın taraflarının en kısa süre
içinde tatmin edilebilmesi açısından, yargılamanın bu
bahsettiğimiz makul süre çerçevesinde bitirilmesi son derece önemlidir.
Değerli milletvekilleri,
ilk derece mahkemelerince verilen aşağı yukarı tüm kararlar
için, temyiz talebi üzerine, Yargıtaya veya Danıştaya temyiz
incelemesi üzerine gidiliyor. Bu iki yüksek mahkemenin son yıllarda
aşırı iş yüküyle uğraşmak zorunda olduğu
herkes tarafından biliniyor. 2010 yılına
baktığınızda, Yargıtayda bekleyen dosya
sayısının 1 milyon 100 bin civarında, yine
Danıştayda bekleyen dosya sayısının da 200 binlerin
çok üzerinde, 270 bin civarında olduğu çok net bir şekilde
açığa çıkıyor. Diğer taraftan, Yargıtay ve
Danıştay başkanları da uzun yıllardan bu yana, adli yıl
açılış konuşmalarında, iş yoğunluğunu
gündeme getirmekte ve böylece, hata yapmanın kaçınılmaz bir hâl
aldığını da ifade etmektedirler. Bu iş yükü sebebiyle
dosyaların yeterince incelenmeden
sonuçlandırıldığı gibi bir anlayış toplumda
da hâkim olmaya başladı ki bu da adalet duygusunu son derece sarsmaya
başladı.
Yine, değerli
arkadaşlar, üniversite çevrelerinde, hocalarda, daha önceki hükûmetler
döneminde, hatta, 57nci Hükûmete dahi baktığınızda, bir
önceki hükûmetin, AK PARTİ hükûmetlerinden bir önceki hükûmetin hükûmet
programında dahi, 4 Haziran 1999 tarihinde TBMM Genel Kurulunda
Başbakan Bülent Ecevit tarafından, rahmetli Ecevit tarafından
sunulan hükûmet programında dahi yargı sisteminin
hızlandırılmasından bahsediliyor. Yine, orada İdari
yargı yeniden düzenlenecek, bölge idare mahkemelerinin görev alanları
genişletilecek ve Danıştayın daire sayısı
artırılacaktır. diyor.
Yine, 57nci Hükûmetin Adalet
Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk de aynı şekilde
Yargıtaydaki iş yükü sadece istinaf mahkemeleriyle çözülemez, yani
yeni daireler derhâl faaliyete geçirilmelidir çünkü geciken adalet, adalet
değildir. diyor.
Şimdi, bütün bunlara
baktığımız zaman, bütün çevrelerin ifadeleri bir
vakıayı ortaya koyuyor. Evet, yargıda çok ciddi manada bir
iş yükü var ve bu iş yükü altında, Yargıtayda bulunan
işin ehli üyeler, tetkik hâkimleri ezilmekte ve çıkan sonuçlar da Ne
derece doğru? diye tartışılmaktadır.
Resmî verilere ve yüksek
yargı organlarının başkanları tarafından
yapılan açıklamalar sonucu ortaya çıkan sayılara göre,
bugün itibarıyla, yani şu an itibarıyla Yargıtaya yeni
dosya gitmese dahi mevcut dosyaları Yargıtayın bitirebilmesi
için en az dört ya da beş yıllık bir zamana ihtiyacı var.
Düşünün bu süreyi: Hiç yeni dosya gitmeyecek beş yıl içerisinde,
ellerindeki mevcut dosyaları ancak beş yıl içerisinde
Yargıtay eritebilecek.
2009 yılı
verilerine baktığınız zaman, dosyaların
Yargıtayda ortalama görülme süresine bakınca, ceza dosyalarında
bu süre, başsavcılıkta geçen süre, akabinde dairede ve Genel
Kurulda geçen süreleri dâhil ettiğiniz zaman, bir ceza
dosyasının karara bağlanması neredeyse 1.042 günü bulmaktadır. Yine, aynı
şekilde, bir hukuk dosyasının karara bağlanması 232
günü bulabilmektedir.
Değerli arkadaşlar,
Yargıtayda beş yıl önce esasa kaydedilmiş olup hâlen temyiz
incelemesi tamamlanmamış dosyalar bulunmaktadır. Beş
yıl önce esasa kaydediyorsunuz ve bu beş yıl süre zarfında
daha dosyanın kapağı açılmamış durumda. Hatta
bugün itibarıyla, Yargıtaya gelmiş olup henüz zarfı
açılmamış 50 bin dosyanın bulunduğu ve bu
sayının giderek arttığı da ifade edilmektedir.
Bu verilere
bakıldığı zaman, Yargıtayda temyiz inceleme süresi
oldukça uzun sürmektedir. Tutuklu dosyaları karara
bağlanamadığı için tahliyeler de gecikmekte ve bu, kamu
vicdanını aynı zamanda yaralamaktadır. Çok sayıda
dosya da bu sebeple zaman aşımına uğramaktadır.
Sonuç olarak, değerli
arkadaşlar, yüksek yargının daire ve üye sayısının
artırılmasını öngören bu
tasarıyla biz ne yapmayı amaçlıyoruz? Yüksek mahkemelerin
bu dosyalara daha fazla zaman ayırabilmesine imkân sağlıyoruz.
Getirilen düzenlemeyle yüksek mahkemelerde dosyaların zaman
aşımına uğraması önlenmiş olacaktır. 2010
rakamlarına baktığınız zaman -tabii yıldan
yıla bir artış var- sadece bir yıl içerisinde 18.586 dosya,
değerli arkadaşlar, zaman aşımına uğruyor
incelenemediği için. Çok acı bir gerçek bu. Tahsis edilen yeni üye
kadrosuyla da dairelerin heyetler hâlinde çalışması öngörülüyor.
Yine, Yargıtay ve
Danıştayın daha hızlı karar verebilmesi ve bir sonraki
yıla daha az dosyanın devredilmesi amaçlanmaktadır.
Yine, geçmiş
yılların rakamlarına baktığınız zaman
değerli arkadaşlar, Yargıtay ellerindeki dosyaların yüzde
50 civarını neredeyse bir sonraki yıla incelenemediği için
devrediyor. Danıştay, yine, yüzde 60 civarında dosyayı
inceleyemediği için bir sonraki yıla devrediyor ve bu katlanarak
gidiyor, artıyor, artık çıkılmaz hâle geliyor.
Yine, değerli
arkadaşlar, Yargıtayda her üye başına şu anda ortalama
olarak 4.393 dosya bulunuyor. Danıştayda ise her üye başına
şu anda 2.880 dosya düşmektedir. Tasarıyla yüksek mahkemelerin
daire ve üye sayısı artırılmak suretiyle bunlara düşen
iş yükünün azaltılması ve her dosyaya daha fazla inceleme süresi
sağlanması amaçlanmaktadır. İnceleme sürelerine
baktığınız zaman da örnekler çok acı, dakikalara varan
sürelerde, 1,7 ya da 2,4 dakikada bir dosya tamamlanıyor.
Değerli arkadaşlar,
Yargıtaya giden dosyalar öyle ince dosyalar da değil, üç beş
sayfadan ibaret dosyalar değil. Kabarık dosyalar, çuvallarla giden
dosyalar var ve orada zaman darlığı nedeniyle, iş yükü
nedeniyle, o dosyaları, o çuvallar dolusu dosyaları bir buçuk-iki dakikada
eritmek zorundalar. Peki, bu şekilde eritilen bir dosyadan ne derece
sağlıklı bir karar bekleyebilirsiniz? Bu da cabası.
Yine, değerli
arkadaşlar, tabii, biz, bu tasarıyla, hem Danıştayda üye
sayısını artırmak hem Yargıtayda üye
sayısını artırmak ve daire sayısını
artırmak suretiyle iş yükünün hafifletilmesi, yine adli tıpta,
eğer Tam Gün Yasası da faaliyete geçecekse ki geçecek- orada
çalıştıracak uzman bulamıyoruz, yine bu tasarı
kapsamında onların özlük haklarında da bir iyileştirme sağlanıyor,
hâkim ve savcılar için açılan tazminat davalarının devlete
karşı açılması öngörülüyor.
Değerli arkadaşlar,
tabii ki birçok konudan bahsedildi, yargının
kuşatılması, bir şekilde kadrolaşma veya farklı
farklı burada eleştiriler oldu ama eleştiri yapanların önce
kendi geçmişlerine bakması lazım diye düşünüyorum ben.
Burada Yargıtayın ya da Danıştayın arka bahçe ya da ön
bahçe olması değil, az önce Sayın Sakıkın da ifade
ettiği gibi, diğer konuşmacıların da ifade ettiği
gibi, herkesin sığınabileceği bir liman konumuna getirme.
İşte tam o anlamda da bu tasarı olmak durumunda ve burada,
bizler, Yargıtay bir şekilde birilerinin arka bahçesi olmasın
istiyoruz ama birileri de ön bahçesi yapmasın istiyoruz. Burada olsa olsa
Türk milleti adına karar veren yargının milletin yargısı
hâline gelmesi için çalışıyoruz. Bu çalışma son derece
önemli bir çalışmadır diye düşünüyorum. Kadrolaşma kesinlikle bir önceki
hükûmetler döneminde, o zamanın adalet bakanlarının
söylediği şekliyle olmuyor artık, her şey hak ve nasafet
ölçüleri çerçevesinde oluyor, ehliyet ve liyakat çerçevesi içerisinde oluyor.
Burada bizim tesis etmek
istediğimiz amaç, adaletin tam ve zamanında tesisi diyor, bu
tasarının kanunlaşması dileğiyle hepinizi
saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aydın.
Şimdi, bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun tasarısıyla ilgili şahsım adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Benden önce konuşan AKP
milletvekili arkadaşım Sayın Ahmet Aydın geçmişine
bakmalarını önerdi. Ben de Sayın Aydının
geçmişine dönüp bakmasını diliyorum. Sayın Aydın -çok
uzağa gitmesine gerek yok- 2008in 6 ve 8 Şubat günleri Adalet
Komisyonunda ne demiş, bu kürsüde neler söylüyor, bunlara bir baksın
ve Sayın Ahmet Aydın o zaman söylediklerinden mi utanıyor,
şimdi söylediklerinden mi utanıyor, bunları bir söylesin.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
O zaman söylediklerim de doğru, şimdikiler de doğru.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı
daha önce geldi. Hangi gerekçeyle geldi? Yargıtayın yükünün
azaltılması gerekçesiyle getirildi. Ne denildi? Daire
sayılarını azaltalım yani 32den 20ye düşürelim, üye
sayısını da 250den 150ye düşürelim. Gerekçede
Yargıtayın iş yükü fazlalığından bahsedildi ve o
tarihteki Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin dedi ki: Bölge
adliye mahkemelerinin yani istinaf mahkemelerinin bir an önce faaliyete geçirilmesi
için bu kanun tasarısının
Yani hangi kanun
tasarısının? Yargıtayın üye sayısını,
daire sayısını azaltan kanun tasarısının
çıkarılmasını istedi. Sayın Ahmet İyimaya da dedi
ki: Bu yasanın arka planında ciddi bir emek var. Ben yakından
biliyorum. Yıllardır Yargıtay reformuyla ilgili... Hangi
kanunun arkasında ciddi emek var? Bu kanun tasarısının
arkasında ciddi emek var. Yani ne yapıyor bu kanun
tasarısı? Yargıtay daire sayısını azaltıyor,
üye sayısını azaltıyor.
Yine, değerli
arkadaşlarım, Ali Öztürk isimli AKP milletvekili
arkadaşımız Yargıtay gerçekten zorlanıyor iş
yükü altında. Bu bölge adliye mahkemelerinin kurulacak olması
nedeniyle de Yargıtay Yasasının bir an önce elden geçmesi gerektiğini
düşünüyorum. Derhâl çıkarılmalıdır. diyor.
Ben ne demişim,
değerli arkadaşlarım, o tarihte? Bugün Ahmet Aydının
bu kürsüde söylediklerini ben Komisyonda söylemişim, Evet, bir dairede
30-40 bin dosya var. Bunların aşılması lazım, geciken adaletin
hızlandırılması lazım. Bunlar Türkiyedeki adalette olan
sıkıntılar. Sokaktaki vatandaşımızın
yargıdan gerçekten sıkıntısı vardır.
Davaların bu kadar uzamasından sıkıntısı
vardır. Bunların aşılması gerekir. Şimdi bölge
adliye mahkemeleri kurulmadan ve onların nasıl işlediği
görülmeden, gerçekten yargının önündeki
tıkanıklıkları aşıp aşamayacağı
belli olmadan Yargıtayın yapısını
değiştirerek bunları dikkate almadan Yargıtayın
yapısında değişiklik yapmanın bizim beklediğimiz
faydadan çok, zarar getireceğini düşünüyorum. demişim.
Değerli
arkadaşlarım, yani şimdi bizim o tarihte söylediklerimizi hiçbir
şey yokmuş gibi gelip burada AKPnin temsilcileri söylüyor. Ya
bunları söylerken insanın bir suratı kızarır ya. Ben
bakıyorum orada suratları kızaracak mı diye, surat murat
kızardığı yok. (CHP sıralarından
alkışlar) Mehmet Ali Şahin söylüyor, diyor ki Mehmet Ali
Şahin: Ya kardeşim, bu Yargıtay daire sayısını
azaltan yasayı bir an önce çıkartın, biz de istinaf
mahkemelerini faaliyete geçirelim. Yine bir arkadaşımız, Ali
Öztürk arkadaşımız diyor ki: Şu anda bölge adliye
mahkemeleri için, istinaf mahkemeleri için hem hâkim ve savcı eğitimi
hem de personel eğitimi tamamlanmış durumda, hazır
kıta gibi bekliyorlar o konuda arkadaşların endişesini
gidermek için söyledim. Bölge adliye mahkemeleri gerçekten Yargıtayın
iş yükünü azaltacaktır.
Değerli
arkadaşlarım şimdi, o tarihte Yargıtayın iş
yükünü azaltmak için Yargıtay daire sayısını ve üye
sayısını düşürmeye çalışan anlayış,
şimdi aradan üç sene sonra geliyor aynı gerekçeyle
Yargıtayın iş yükünü düşürmek için daire sayısını
ve üye sayısını artırma gerekçesiyle bu kürsüye geliyor. Bu
aradaki çelişkiyi açıklamak durumundasınız. Dün
bunları söyledik onlar komisyon tutanaklarında kaldı, bugün biz
bu kürsüye geliriz farklı şeyler söyleriz, halkı
kandırırız. Çünkü halkı kandırmak AKPnin artık
kural hâline getirdiği bir uygulama oldu. Halkı
kandıramazsınız, halkı kandıramayacaksınız
değerli milletvekilleri. Sizin dün komisyonlarda ne söylediğinizi
sizin suratınıza çarpacağız, suratınıza
çarpacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) - Biz burada afaki
konuşmuyoruz. İşte komisyon belgeleri burada.
BAŞKAN Sayın
Öztürk, Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) - Siz bu komisyon belgelerini
bir kenara bırakarak
BAŞKAN Sayın
Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) -
halkı kandırmaya yönelik, Meclisi kandırmaya
yönelik, milletvekillerini kandırmaya yönelik söylemler söylüyorsunuz,
suratınız da kızarmıyor!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van)
Niye bağırıyorsun? Bağırma!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
İnsanın suratı kızarır ya!
MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) Ayıp! Aynaya bak, aynaya!
ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Aynaya bak aynaya, senin suratın
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Hatip konuşurken, grubumuzu halkı kandırmakla itham
etmiştir. 69a göre söz talep ediyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Burada, burada
Tutanaklardan okudum Sayın Başkan. Ezber
konuşmadım, tutanaklarda ne söyledikleri belli.
BAŞKAN Lütfen
Sayın Öztürk...
İki dakika süre
veriyorum.
Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın, Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürkün, AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bizim bugüne kadar parti
olarak milletimizden aldığımız desteğin en önemli
nedeni, her zaman milletimizin huzurunda ne söylediysek onları yapmak ve
milletimizle beraber yürümek. Biz, bugüne kadar milletimizi aldatıcı
hiçbir işin içerisine girmedik.
Biz, Yargıtayın
iş yükünü azaltmak için önemli düzenlemeler yaptık. Bölge adliye
mahkemelerini de biz kurduk. Tabii, bunu kurduktan sonra, bölge adliye
mahkemeleri kurulunca Yargıtayın iş yükü de azalacağı
için Yargıtay tasarısını da biz getirdik, üye sayısını
150ye indiren yaklaşımı
da getirdik. Niçin? Bölge adliye mahkemeleri kuruluyor, dolayısıyla
buna ihtiyaç yok diye. O zaman Yargıtay buna karşı çıktı,
o zaman Biz istemiyoruz. dedi ve talepte bulundular, Efendim yeni daireler
ilave edilsin. diye. O arada da bölge adliye mahkemelerinin kurulması
için altyapı çalışmaları var, bölge adliye mahkemelerinin
kurulmasına da Yargıtay karşı çıktı ve bölge
adliye mahkemelerini kuramadık. Öte yandan, Yargıtay kanunu da
çıkmadı ama iş yükü artmış gidiyor, sıkıntı
devam ediyor. Öyle olunca biz ne yaptık? Şimdi bu
sıkıntıyı çözecek adımı attık.
Yargıtayın istediğini yaptık ama şimdi Yargıtay
O zaman Cumhuriyet Halk Partisi tutanaklar elimde, ben burada tek tek okumak
istemem- bölge adliye mahkemelerine nasıl karşı
olduklarını iki sayfa yazıyorlar.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Şimdi gene karşıyım, bölge adliye mahkemelerine
karşıyım, var mı itirazın?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Şimdi, bakın, Yargıtay diyor ki: Biz bugün bölge
adliye mahkemelerinin kurulmasını istiyoruz ama daire
arttırmayın. Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi diyor ki: Bölge
adliye mahkemeleri niye hayata geçmedi? Bunu artırmayın.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Yahu! Demiyoruz kardeşim, siz diyorsunuz.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Şimdi, bakın, biz siyasi partileriz, bir siyasi
duruş ortaya koyabiliriz ama Yargıtay siyasi duruş ortaya
koyamaz, dün öyle, bugün böyle davranış ortaya koyamaz. Biz
koyabiliriz çünkü biz siyasi partiyiz. Biz dün ne söylediysek bugün de
aynısını söylüyoruz. Sözlerimizde yanlışlık yoktur.
Saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bozdağ.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, söz istiyorum.
Bölge adliye mahkemeleriyle
ilgili, bizim bugün savunduğumuzu, dün karşı
çıktığımızı söylüyor. Ben tutanaktan
düşüncelerimi aktardım. Bölge adliye mahkemeleri kurulmadan,
işlemeden, işleyişi görülmeden Yargıtayın
yapısının değiştirilmesinin doğru
olmadığını söylemişim. Ayrıca da bölge adliye
mahkemelerinin doğruluğu veya yanlışlığı
tartışmasını bir kenara bırakmışım.
Benim şahsi
düşüncemi soruyorsa Sayın Bekir Bozdağ, bölge adliye
mahkemelerinin kurulmuş olması Yargıtayın yükünü
azaltmayacaktır, bunu söylüyorum ben. Dün ne söylediysem bugün de onu
söylüyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öztürk. Sözleriniz tutanaklara geçti.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen
Sayın Aydın, bu karşılıklı devam edecek
değil.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkanım ama bir sürü hakaret etti bize.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Hiç hakaret etmedim, tutanaklardan okudum.
BAŞKAN
Karşılıklı ne zamana kadar devam edeceğiz Sayın
Aydın, lütfen.
Grup Başkan Vekili
Sayın Bozdağ çıktı, cevap verdi.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Ama ismimi de zikrederek söyledi.
BAŞKAN Lütfen
Sayın Aydın
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sen ne söylemişsen onları söyledim.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Ben de ne söylediysem onları söyleyeceğim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Komisyonda söylediklerini söyle, benim söylediklerimi söyleme. Benim o
Komisyonda söylediklerimi söylüyorsun değil mi?
BAŞKAN Sayın
Öztürk, lütfen
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/994) (S.
Sayısı: 610) (Devam)
BAŞKAN Bölüm üzerinde
Komisyon adına söz isteyen Ahmet İyimaya, Ankara Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Yüksek Parlamentonun
değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Çok aziz
arkadaşlarım, dün tasarının geneli üzerindeki
müzakerelerde, planıma göre, son Adalet Komisyonu toplantısı
ekseninde muhalefet hakları, tasarının reform kapasitesi var
mı ve bu vesileyle siyaset kurumunun ortak günahı olarak
yasamanın boğuşmakta olduğu krizi konularında
konuşacaktım. Dünkü pozitif müzakere süreci içerisinde konuşmama
yönünde takdir hakkımı kullandım, ancak bugün -tabii önemli- çok
değerli muhalefetin saygın ve etkin şekilde karşı
muhalefeti, iktidarın farklı yaklaşımları içerisinde Komisyon
Başkanı olarak, sadece toplumumu, Parlamentoyu değil,
gelecekteki nesilleri zabıtlar yoluyla aydınlatmak için ben de
görüşlerimi sizlerle paylaşmayı bir sorumluluk gereği
saydım.
Değerli arkadaşlar,
uzun konuşmayacağım.
Bir: Bu yasa paketinin reform
karakteri yoktur. Mevcut olan, geçici, birikmiş ama adil yargılanma
talebini karşılayacak, zamana boğdurmayacak bir geçici çözüm.
İçine girmeyeceğim, usulleri var biliyorum. Tek reform karakteri var,
o da yargılama faaliyetlerinden kaynaklanan sorumluluk davasının
devlete açılması ve hâkime, sorumluya rücu sistemi, bütün dünyada bu
var.
Ben, şahsen, 2008
yılında Hükûmetimizce verilen, dönemin Yargıtayınca
hazırlanan projenin bir reform projesi olduğunu ama şarta
bağlı bulunduğunu, istinaf sistemini devreye sokmadıkça
onun işlemiyor olacağını biliyorum, gerekçesiyle
vesaireyle. Bir tez ortaya konulur iken o süreçteki sözcülerin sözlerine
argüman olarak dayanmak bir tarzdır ama akademik derinliği olmayan
bir tarzdır. Ben O günde doğru söyledim. derim, bugün de doğru
söyleyeceğim çünkü bağlam farklı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
- Çünkü sen Dün, dündür; bugün, bugündür. ekolünden geliyorsunuz.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Değil.
BAŞKAN Sayın
Öztürk, lütfen dinleme nezaketini gösterin.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bugün, bakın, ben, şahsen, pozitif muhalefetten sözlere
atıflı muhalefet değil, bir projeli muhalefet isterdim.
Yargıtay reformu şöyle olmalıdır, şu böyle
olmalıdır...
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Senin projen çok belli. AKP Grup Başkan Vekili ne dediyse onu
yapıyorsun.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) -
bunu göremedim.
Arkadaşlar, Türkiyede bir defa reformda iki şeyi
birbirinden ayırmamız lazım. Gerçekten gecesini gündüzüne katan,
o dosyanın ağır yükü içerisinde
sağlığını kaybeden hâkim veya yüksek hâkim
gerçeğini reddeden bir anlayış düşünülemez.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) Sayın Başkanım, 150ye düşürülürken
neredeydiniz? 150ye düşürülürken o hâkim çalışmıyor muydu?
AHMET İYİMAYA
(Devamla) Reformlar
Reformların konusu sistemdir, kurumdur,
kuraldır ve reformların konusu kişileri gündeme almaz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Dün, dündür; bugün, bugündür.
AHMET İYİMAYA
(Devamla) Hukuk fakültesinden mezun olan her öğrenciyi, hâkim
olduğunda her hâkimi, siyasal düşüncesi ne olursa olsun, ara
mensubiyetleri ne olursa olsun bir Türk vatandaşı hâkimi olarak
selamlarım ve kişiliğe yönelmemek lazım.
Bugün Yargıtay sorunu
vardır, Danıştay sorunu vardır. Keşke dün yirmi dakika
konuşabilseydim bunları ortaya koyabilirdim. Ama bir tane
Geçen sene
Türk-İngiliz hukuku ödülünü almak için davet edildiğimde
Yargıtayın kütüphanesine gittim, İngiliz Yüksek Mahkemesinin
kütüphanesine gittim, ilk kararından bu yana devlet armalarıyla
ciltli kitaplarını gördüm. Dün Yargıtayı aradım,
kütüphaneyi, 7 bin cilt ve bakın, Ahmet Cevdet Paşa Divanı
Ahkâmı Adliyeyi kurarken Ceride-i Adalet dergisini
yayınlamış, Yargıtayda yok, İyimayanın
kütüphanesinde var! Enver Paşa ikinci dönüşümü yaparken Mecmua-i
Mukarrerat-ı Temyiziye dergisini, hem de ceylan derisiyle
kaplatmış, Yargıtay kütüphanesinde yok!
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Sayın İyimaya, uygulamaya bak, uygulamaya!
Beş dakikayla sınırlıyorsun konuşmayı.
AHMET İYİMAYA
(Devamla) Evet, buradaki bütün mesele şu: Yargıtay reforma
muhtaçtır, Danıştay reforma muhtaçtır ama bu büyük
çalışmayı gerektirir, kritiği, otokritiği gerektirir.
Ben bir de buraya özetle
değindikten sonra, Komisyon yönetimimle ilgili
Bakın
arkadaşlar, Komisyon çalışmalarını bitirdi, ertesi
günü çok değerli arkadaşlar basın toplantısını
yaptı ve çıkıp herhangi bir televizyonda konuşmadım
iki televizyon dışında. Çağırıldım, hiç
konuşmadım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Konuşacak suratın yok ki! Konuşacak yüzün yok, yüzün! Ben de
konuşacaktım, şimdi duy!
AHMET İYİMAYA
(Devamla) İki: Sadece yazılı bildirimi ortaya koydum ama
şu anda konuşma hakkım doğdu. Komisyon Başkanı
olarak Ahmet İyimaya demokrasiye, hukuka sadıktır
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Ne hukuku ne demokrasisi? Bekir Bozdağa sadık kaldın, Bekir
Bozdağa! AKP Grup Başkan Vekilinin talimatlarına sadık
kaldın sen!
AHMET İYİMAYA
(Devamla)
ve bakın, modern parlamentolarda maddeli değil
komisyonlarda, konulu müzakere vardır. Bir: Yargıtay daire
sayısı artsın mı, artmasın mı; üye
sayısı artsın mı, artmasın mı? Dairelerin iş
bölümü normla mı belirlensin, kararla mı belirlensin? Yargılama
faaliyetinden doğan sorumluluk davası kime açılsın? Bunun
için yirmi saat yetmez mi arkadaşlar?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sana göre yetebilir, sana göre yetebilir.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Yetmez mi? Yeter ama
şöyle söyleyelim bakın, bakın
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sen mi belirleyeceksin? Sen mi belirliyorsun?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Dört yüz sayfalık
müzakere
(CHP sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Komisyon senin çiftliğin mi? Sen mi belirleyeceksin? İç Tüzük var,
İç Tüzük. Sen uygulamanın hangi usule uyduğunu söyle.
BAŞKAN Sayın
Öztürk
Sayın İnce, lütfen
yani
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Evet, değerli
arkadaşlar, dört yüz sayfalık müzakere, Komisyon
Başkanının konuştuğu sayfa sayısı 17
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sen bu uygulamanda hangi İç Tüzük maddesine dayanıyorsun? Hangi maddeye
dayanıyorsun? Hangi maddeye dayandın?
BAŞKAN Sayın
Öztürk
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla)
Adalet Bakanının
konuştuğu sayfa sayısı 15, Adalet ve Kalkınma Partisi
üyelerinin konuştuğu sayfa sayısı 18
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Konuşturmuyorsun ki. Konuştursaydın, konuştursaydın.
Biz mi engelledik?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla)
Milliyetçi Hareket Partisi
Komisyon mensubu üyelerinin sayfa sayısı 63, Cumhuriyet Halk Partili
arkadaşlarımın konuşma sayfa sayısı 200.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
AKPlilerin konuşmasını biz mi engelledik? Kendin istemiyorsun
konuşturmayı.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Bakın, beş dakika
diyelim. Beş dakika değil, çarpıtma, yirmi saat artı
beş dakika.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Konuşsalardı, sabaha kadar konuşsaydı onlar da.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Bütçe Komisyonu
konuşmalarını sözcüler arasında
paylaştırıyoruz, füzyon diyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Çünkü konuşturmadan yasayı geçirmek istiyorsun.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Bunu tersine birleştirme
yoluyla Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız üye beş
çarpı beş yirmi beş dakika bir maddede konuşurdu
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Hangi maddeye göre yaptın bunu Sayın Başkan?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) 1 üye -17 madde- 2 defa konuşurdu,
ayrıca 2 üye daha söz alabilirdi. Müzakere imkânı
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
İç Tüzükün hangi maddesine dayandın?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Deniyor ki
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Süphanallah ya, Allahım, Ya Rabbim Ya Resûlullah ya! Sen bana
sabır ver ya!
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Bakın, Sayın
Öztürkün şiddetle dillendirdiği usulü uygulasaydım 1 maddeye
beş saat düşüyordu.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Yahu, hangi maddeye dayandın Başkan? Hangi maddesine dayandın
ya? Bir söyle, ben de öğreneyim ya! Özür dileyeyim senden.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) 17 maddenin müzakere
sayısı yüz bir saattir. Önergelerin, 130 önergenin okunmasıyla
beraber yüz bir saate varıyor.
Arkadaşlar, evet, modern
parlamentolarda elbette ki engelleme vardır ama engellemeyi engelleme de
haktır. Nereden çıkarıyorsunuz Sayın İyimaya?
İç Tüzükü sallayarak Komisyonda.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Nereden çıkarttın, nereden?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Sayın İyimaya adalet
ve hukuk temelini ortaya koymadan hiçbir zaman bir hüküm veya ara hukuk kurmaz.
Bir: Pozitif muhalefet kuralından çıkardım. İki:
Milletlerarası Adalet Divanının 38inci maddesindeki, hiçbir
hakkın kötüye kullanılma yasağını düzenleyen temel
normdan çıkardım, komisyonların gündeme hâkimiyet yolunu normdan
çıkardım ve nihayet tecrübemden çıkardım, vicdanımdan
çıkardım, insafımdan çıkardım.
Ben şahsen kitap, insan,
orman ve hukuk sevgimi kimseye kaptırmam, (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) derin sabrımın temelleri
de kökleri de bu sevgiden güç alıyor.
Bana karşı
çıkan, saldıran, beni dinleyen bütün arkadaşları
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın İyimaya.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Siyasi geleceğin uğruna hukuku çiğnersin! Listeye girmek için
hukuku çiğnersin! Siyasi geçmişine bakınca senin ne
olduğunu görürüz! Siyasi geçmişine bak!
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Mustafa Hamarat, Ordu Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Hamarat.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkanım, insan, kitap sevgisinin yanında bir de
koltuk sevgisi var mı acaba!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Var var!
MUSTAFA HAMARAT (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sen siyasi çıkarları uğruna geçmişini inkâr etmiş
adamsın!
BAŞKAN Sayın
Öztürk, lütfen
Buyurun Sayın Hamarat.
MUSTAFA HAMARAT (Devamla)
görüşülmekte olan yasa tasarısının ikinci bölümü üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bu bölüm yargıyla ilgili
birtakım düzenlemeler içermektedir. Yargıtay daire sayısı
artırılmakta, 32den 38e çıkarılmaktadır, daire
sayısıyla birlikte üye sayısında da birtakım artışlar
yapılmaktadır.
Bu kanunun diğer bir
isabetli düzenlemesinden de bahsetmek gerekirse, o da ticaret mahkemesindeki 3
hâkimli sistemin tek hâkime indirilerek hâkim sayısında tasarrufa
gidilmesi, yani daha çok hâkimin davaların incelenmesinde ilk derece mahkemelerinde
devreye alınması sayılabilir.
Burada, bu kürsüde ileri
sürülen birçok itirazın hukuki temelden yoksun olduğunu herkes az çok
biliyor, siyasi kaygılarla ileri sürülüyor. Örneğin biraz önce
cereyan eden bir tanesine değinmek istiyorum, böylece Sayın
Aydının da söz isteyip de alamadığı durumda bir
telafi yapmış olayım.
İki sene önce bir
şey söylediğini iddia eden bir milletvekilimiz Gelip, iki sene
sonra, benim söylediğimi burada tekrar ediyorsunuz. Yüzünüz
kızarmıyor mu? diyor. Sizin fikirleriniz yüz
kızartıcı fikir de mi sizin fikirlerinizi burada tekrar etmek
bir insanın yüzünü kızartacak?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Öz eleştiri yapın o zaman. Hata yaptık. deyin, demiyorsunuz
ki.
MUSTAFA HAMARAT (Devamla) -
Yani siz bir fikri yirmi saat, kırk saat, üç gün anlattıktan sonra,
buna birtakım katılmalar olursa bu katılmalar yüz
kızartıcı bir şey değildir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Beyefendi, yanıldık deyin, olay bitsin.
MUSTAFA HAMARAT (Devamla) -
Bu yanlış bir yaklaşımdır. Ona da değinmiş olayım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Yanıldık. deyin, bize bir teşekkür edin o zaman.
MUSTAFA HAMARAT (Devamla) -
Durum hepimizin gözü önünde cereyan ediyor. Hâkim sayısı az dava
sayısı çok, iş yükü ağır. Davalar uzun sürmekte,
adalet gecikmektedir. Vatandaşlarımız adalet beklemekte, hem de
çok acil hızlı adalet beklemektedir. Hâl böyleyken, siyasetin,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuya duyarsız kalması, çözüm
üretmemesi düşünülemez. Bu düzenlemelerle hâkimler dosyalara daha fazla
zaman ayıracaklar. Böylece, daha teferruatlı inceleme imkânına
kavuşacaklardır. Adalet hızlanacaktır,
insanlarımız haklarına daha kısa sürede kavuşacaklar
hem de belki de daha isabetli yargı kararlarıyla kavuşacaklardır.
Bu düzenlemeler, bu
bağlamda düşünüldüğü zaman, adalete büyük bir hizmettir. Bu
düzenlemeler, vatandaşa büyük bir hizmettir, adalet bekleyen
vatandaşa büyük bir hizmettir. Bu, aynı zamanda vatana da büyük bir
hizmettir.
Vatanımıza,
milletimize hayırlı olsun diyor, emeği geçen herkese çok
teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Hamarat.
Sayın İnce, bir söz
talebiniz var, buyurun.
Bir dakika süre veriyorum.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Ankara Milletvekili
Ahmet İyimayanın muhalefet milletvekiliyken yaptığı
konuşmaları unutmaması gerektiğine, seçimler
yaklaşınca gelecek seçimlerin gelecek nesillerin önüne geçmesi
davranışına ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın İyimaya, her
konuşmaya çıktığında Meclise Yüksek Parlamento. diye
hitap ediyor. Kendisinin entelektüel birikiminden, kitap
sayısının çok fazla olduğundan hiç kuşkum yok,
bunların hepsi doğru ama ben kendisinden şunu beklerdim: Bir
ağabeyimiz olarak, gelecek nesiller-gelecek seçimler
tartışmasında gelecek nesillerden yana tavır
koymasını isterdim. bize örnek olmasını isterdim. Yani
Yüksek Parlamento. deyip daha sonra da insan bu Mecliste, o kürsüde
konuştuklarını unutmamalı diye düşünüyorum yani
geçmişte muhalefet milletvekili iken konuştuklarınız
tutanaklar elimizde Sayın İyimaya- Parmakların
akılları olsaydı demokrasiyi yutan ejderhalar türemezdi. Tamamen
bir oy makinesi ve imalathane hâline getirecek bir İç Tüzüktür. diye.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Doğru, aynen kabul
ediyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Geçmişte söylediklerinizi bir anda unutup, seçimler yaklaşınca
gelecek seçimlerin, gelecek nesillerin önüne geçmesi
davranışınız
Kitap sayınız onu kapatamaz efendim.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Sayın Başkan, sevgili
kardeşime cevap vermek istiyorum; önemli
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Sayın Başkan, ben de söz istiyorum Sayın
İyimayanın konuşması üzerine.
6.- Ankara Milletvekili Ahmet İyimayanın, Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin konuşmasında ifade ettiği
gibi hiçbir zaman gelecek seçimlere dayalı olarak söylem ve tavır
geliştirmediğine ilişkin açıklaması
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Değerli
Başkanım, değerli üyeler, siyasete hiçbir zaman taleple
gelmedim. İstemkâr olarak gelmedim. 1993 yılında rahmetli
Özalın teklifine Milletvekili olmak için iktisadi tamamiyet
şarttır, ilmi tamamiyet yetmez. demiştim. Ben hiçbir zaman için
gelecek seçimlere dayalı olarak söylem, tavır geliştirmem.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Düşünceni değiştirerek geldin!
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Benim için o kadar da önemli
değil.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın İyimaya.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/994) (S. Sayısı:
610) (Devam)
BAŞKAN İç
Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş görüşmelerin devam etmesine
dair bir önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İçtüzüğünün 72.
maddesi uyarınca, görüşülmekte olan 610 Sıra Sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2. Bölümü üzerindeki görüşmelerin devam
ettirilmesini arz ve talep ederiz.
Ali Rıza Öztürk Turgut Dibek M. Rıza
Yalçınkaya
Mersin Kırklareli Bartın
M. Ali Özpolat Rasim Çakır Rahmi Güner
İstanbul Edirne Ordu
Malik Özdemir Şevket Köse Ali İhsan Köktürk
Sivas Adıyaman Zonguldak
Hakkı Suha Okay Şahin Mengü Atila Emek
Ankara Manisa Antalya
Gerekçe:
Tasarı siyasi
iktidarın yargıyı şekillendirmeye yönelik
girişimlerinin son halkalarından biri niteliğindedir.
Tasarının güdümlü bir yargı yaratarak, kuvvetler
ayrılığı ilkesinin tasfiyesini amaçladığına
kuşku yoktur.
Siyasi iktidar yine
kendisinin yarattığı ve Hizbullah gibi suç örgütü üyelerinin
serbest kalmasına neden olan bir yasal düzenlemeyi gerekçe göstererek
Danıştay ve Yargıtay üzerinde oyun oynanmak istenmektedir.
Tasarı siyasi
iktidarın dayatması niteliğindedir. Siyasi iktidar
Tasarıyı hazırlarken Danıştay ve Yargıtay
yetkililerinin görüşüne başvurmadığı gibi Barolar,
YARSAV, Yargıçlar ve Savcılar Sendikası gibi konuyla ilgili
sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerini
almamıştır. Dolayısıyla toplum kesimlerinin, konunun
taraflarının görüşlerini içermemesi salt Parlamento
çoğunluğu ile geçirilmek istenmesi açısından darbe
süreçlerini aratmayacak yöntemlerle dayatıldığını
ortaya koymaktadır.
Tasarı,
zamanlaması, içeriği ve daha önce TBMM'ye sevk edilen
tasarılarla çelişkileri açısından siyasi iktidarın
bugüne kadar yargı üzerinde oynadığı oyunların suçüstü
belgesi niteliğindedir. Bugün Yargıtay ve Danıştay'ın
iş yükünü gerekçe göstererek üye sayısını artırmaya
çalışan siyasi iktidar, 2006 yılında TBMM'ye sevk
ettiği ve 2007 yılında Başbakanın imzası ile
yenilediği hâlâ Adalet Komisyonunda görüşülmeyi bekleyen
Tasarıda Yargıtay'ın üye sayısının 250'den 150'ye
düşürülmesini öngörmektedir. Niçin 2007 yılında
Yargıtay'ın üye sayısı düşürülmek istenirken, bugün
Yargıtay'ın üye sayısı artırılmak istenmektedir?
Bu sorunun yanıtı yargı üzerinde oynanmak istenen oyunları
gözler önüne sermektedir. Anayasa değişikliğinin ardından
gerçekleştirilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye seçimlerinde
Adalet Bakanlığının listesinin tamamının
seçildiği düşünüldüğünde siyasi iktidarın niçin
Yargıtay ve Danıştay'ın üye sayısını
artırmak istediği ortaya çıkmaktadır. Siyasi iktidarın
amacı yargı sürecini hızlandırmak değil,
yargıyı kendine bağımlı kılmaktır.
Söz konusu Tasarı
öncesinde de siyasi iktidarın Yargıtay üye seçimlerine müdahale
etmiştir. 2007 yılının Mart ayında boş bulunan 23
Yargıtay üyeliği ile 6 Danıştay üyeliği için HSYK'da
seçim yapılması Bakan Sayın Cemil Çiçek ile dönemin
müsteşarının toplantılara katılmamaları ile
engellendi. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu toplantıların
sabote edilmesi üzerine, müsteşar hakkında suç duyurusunda bulundu.
Yani bu yaşananlar geçmişteki girişimlerin son ve nihai
halkasıdır.
Yargıtay ve
Danıştay'ın üye yapısı değiştirilirken,
Geçici 1. madde ile Yargıtay'da ihdas edilen üye kadrolarına seçim
yapılmasından itibaren on beş gün içinde Birinci
Başkanlık Kurulunun yeniden belirlenmesi ve üyelerin hangi dairelerde
görev yapacağını, dairelerin iş durumunu ve
ihtiyaçlarını göz önünde tutarak, oluşturulan yeni
Başkanlık Kurulunun belirlemesi öngörülmüştür. Söz konusu düzenleme
yargının kurgulanmasına zemin oluşturacaktır. Siyasi
iktidarın niyetlerini ortaya koymaktadır. Uzmanlaşmayı da
ortadan kaldıracak bu durum, özel yargı düzenine geçişi
amaçlamaktadır.
Hiçbir yargısal
görevleri olmayan Bakanlık müfettişlerinin de koruma altına
alınması, müfettişler üzerinden yürütülen baskılara zemin
oluşturacaktır.
Son derece önemli olan bu
yasa tasarısının TBMM Adalet Komisyonunda yeterince
görüşülmesinin engellenmesi, çoğulcu değil çoğunlukçu
anlayışın, bir tezahürüdür. Siyasi iktidarın yasama
organı üzerindeki tahakküm kurma ve yargıyı dönüştürme
girişimlerinin Anayasaya aykırı olduğuna ve Türkiye'yi daha
otoriter bir rejime sürüklediğine kuşku yoktur.
Yargıyı siyasi
iktidarın güdümüne sokmayı amaçlayan, erkler
ayrılığını ortadan kaldıracak düzenlemenin
görüşmelerine devam edilmesi demokrasimizin geleceği
açısından son derece önem taşımaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Şimdi bölüm üzerinde on
beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Taner, Sayın
Kaplan, Sayın Köse, Sayın İçli, Sayın Işık,
Sayın Sakık ve Sayın Özdemir sisteme girmişlerdir.
Sayın Taner, buyurun.
RECEP TANER (Aydın)
Sayın Bakan, yayınladığınız kitaba göre adli
tıpta görev yapan personel sayısını yüzde 31
artırdığınızdan bahsediyorsunuz. Bu yüzde 31
oranı, Bakanlığınıza bağlı diğer
birimler veya diğer bakanlıklarla kıyaslandığında
yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
İki: Asistan tabip,
pratisyen tabip, diş tabipleri ile kimyager, biyolog, psikolog, fizikçi,
mühendis, pedagog gibi aynı işlemleri yapanlar arasındaki yüzde
500, yüzde 300 döner sermaye oranları çalışma
barışını bozmaz mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Terörle
Mücadele Kanunundan, Türk Ceza Kanunu 215, 216, 220 ve 301, 314üncü
maddelerinden bugüne kadar kaç dava, soruşturma açıldı, kaç
tanesinde karar verildi?
Bir de yargının
siyasallaştığı konusunda bir kanı yaygın. Yani
yargıçların, hangi düşüncede olursa olsun, belli siyasi
düşüncede veya etnisitede veya din ve mezhepte olanlara karşı ön
yargılı davrandığı yönünde bir inanç var. Bu konuda
bir kaygı var mı; bir araştırmanız, bir
çalışmanız var mı? Onu sormak istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
referandumla Anayasa değişikliği öncesi Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun Yargıtaya üye atamalarına engel
olmanızın Yargıtay iş yükünün artmasına neden
olduğunu düşünüyor musunuz?
Yine önceki Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunda sürmekte olan davaların hâkim ve
savcılarının yer değişikliğine karşı
çıkarken yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna tam tersini
yapıp AKP yandaşı denilen hâkim ve savcıları
atamanızı nasıl izah edeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın İçli
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Sayın Bakanım, askerliğini yapmamış
stajyer dâhil kaç hâkim ve savcımız var? Adalet
teşkilatında hâkim ve savcı açığı olduğunu
Komisyonda da ısrarla belirttiniz. Polislerin askerlikten muaf
tutulmasına ilişkin yasa çıktığı hâlde,
Bakanlığınızın hâkim, savcı ve avukatların
askerlikten muafiyetiyle ilgili bir çalışması var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, dün de
sordum, cevap alamadım. Özetle, Diyarbakır İstinaf Mahkemesinin
yeni binası iki üç yıldan bu yana süren çalışmalar
sonucunda tamamlanmak üzere. Buraya yüzde 75 oranında AB fonlarından kaynak
aktarıldığı iddiaları doğru mudur? AB
fonlarından bu amaçla gelen paraların önemli bir bölümünün de PKK
terör örgütüne aktarıldığı iddiaları doğru mudur?
Doğruysa bu kanalla ne kadar para terör örgütüne gitmiş, ne kadar
para da binanın yapımında kullanılmıştır?
İkincisi de: Üç yıl
önce Mehmet Ali Şahin Bey bakan iken Kütahyaya vergi ve idare
mahkemelerinin kurulabileceği yönünde verilen söz ne olmuştur?
Kütahya unutulmuş mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, biz
sürekli cezaevlerini dolaşmaktayız. Gittiğimiz her cezaevinde
-daha önce de paylaşmıştık- bir sürü tutuklu ve
hükümlülerle ve ağır hastalarla her gün yüz yüze geliyoruz. Bu konuda
daha önce bir girişimimiz olmuştu, Abdullah Soysal şu anda
serbest ve sağlık sorunları dışarıda tedavi
ediliyor. Acaba diğer arkadaşlarımızla ilgili
çalışmanız hâlen ne noktada? Bu bir.
İkincisi:
Gittiğimiz her cezaevinde, hemen hemen her tutuklu ve hükümlünün
iaşeyle ilgili ciddi sıkıntıları var; 4 TL ile günde
üç öğün yemek ve
Bu 4 TLnin arttırılmasıyla ilgili ne
yapılabilinir? İnfaz koruma memurlarının da ekonomik
koşullarının iyi olmadığını siz de biliyorsunuz.
Bu konuda çalışmanız var mı?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana soruyorum:
Hizbullahçı katilleri, PKKcıları ve kanlı katilleri
güvenlik kuvvetleri canı pahasına, şehitler vererek
yakaladılar. Bir günde, bunlarla ilgili hiçbir araştırma
yapılmadan, hiçbir tedbir alınmadan ve yerel mahkemelerde bunlarla
ilgili hükümler verilmesine rağmen serbest bırakıldı.
Bunların serbest bırakılmasıyla ilgili sizin
vicdanınız sızlamadı mı ve istifa etmeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Cezaevlerinde yatan mahkûm
sayısı nedir? Bu mahkûmların ne kadarı terör
suçlarından, ne kadarı da uyuşturucu suçlarından
yatmaktadır?
İkinci sorum da,
ilçelerin bazılarında adliye sarayları
kapatılmıştır. Bu, nüfusu artan ilçelerde adliyeleri tekrar
açmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan buyurun.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
En son soru Sayın
Doğrudan geldi, cezaevlerinde yatan mahkûm, tutuklu
sayısını sordu Sayın Doğru. 121 bin civarında
şu anda hükümlü ve tutuklu toplamı var, ama bunların ne
kadarı terör örgütü veya uyuşturucudan, bunu ayrıca
yazılı olarak kendilerine bilgi vereyim.
M. FATİH ATAY
(Aydın) Kapasite ne kadar?
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Hatay) Onun dışında, kapanan adliye
binalarının yeniden kuruluşlarının açılması
Bu, tamamen bilimsel bir çalışmaya dayalı olarak belirleniyor.
Bir adliyedeki iş yükü, oradaki istihdam edilen hâkim, savcı
sayısının optimum istifade edilebilmesini sağlayacak
düzeydeyse devamına karar veriliyor. HSYKnın belirlemiş
olduğu rakamlar var, bu sayıyı tutturan ilçelerimizde adliye
binaları kurulmaktadır, tutturamayanlardaysa maalesef kapatmak
durumunda kalıyoruz.
Sayın Özdemir,
değişik terör örgütü mensuplarının, güvenlik güçlerimizin
canı pahasına yakalandığını,
yargılandığını, cezaevlerine konulduğunu, ancak
bunların sorumsuz bir şekilde salıverildiğini ifade ettiler
ve bundan bir vicdan azabı duyup duymadığımı, istifa
edip etmemeyi düşünüp düşünmediğimi sordu.
Ben şunu ifade ediyorum:
Elbette ki bu son tahliyeler hepimizi rahatsız etmiştir. Bu
tahliyelerin altında yatan neden, Türk yargısının
yıllardır biriktirmiş olduğu sorunlar olduğunu
açıkça ifade ettik.
Şu anda tutuklu
yargılanılabilecek süre CMK 102nci maddeye göre on yıl,
özellikle bu tip suçlarda. Bu sürenin az olduğunu ifade ediyorsanız,
bunun on beş yıl, yirmi yıl olmasını öngören
teklifleri getirebilirsiniz ama bu sürelerin çok fazla olduğunu biliyoruz
ve bu sürelerin dahi uluslararası hukuka göre kabul edilebilmesi mümkün
değil. Bugün çalıştığımız yasa
tasarısı da bu ızdırapları sona erdirebilmek için bu
tür, toplumun vicdanını kanatan, yaralayan uygulamalar olmasın
diyedir.
Biz bu tasarıyı
gündeme getirdiğimizde Yargıtay Başkanlar Kurulu bir
açıklama yaptı. Efendim, yeni dairelere ve üyelere ihtiyaç yok;
istinafları devreye alın, biz de fedakârlık yaparız, bir
sene sıkı çalışırız ve bu iş yükünü
eritiriz. anlamına gelen bir açıklama yapıldı. 2 milyona
yakın dosyayı böyle bir yılda eritebileceğini düşünen
bir kurum var karşımızda. Aslında bu 2 milyon dosyayı
eritmek yerine bütün kamuoyunun vicdanını yaralayan yirmi otuz tane
dosyayı öne alıp sadece yirmi üç gün önce karara bağlayabilseydik
belki bugün bu serzeniş olmayacaktı.
OKTAY VURAL (İzmir)
Keşke siz de o adamları takip etseydiniz, yakalasaydınız.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Hatay) - Değerli arkadaşlar, bugün yapmış
olduğumuz çalışmalar elbette ki bu serzenişleri önleyebilmek
için yapılan çalışmalardır.
OKTAY VURAL (İzmir) Üç
defa ertelediniz, niye şimdi de ertelemiyorsunuz?
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Hatay) Sayın Sakıkın sorusuna gelince, cezaevinde
bulunan tutuklu ve hükümlülerden hasta olanlarla ilgili olarak yakın bir
takip içerisindeyiz ancak burada ne Adalet Bakanı ne Sayın
Başbakan ne de Sayın Cumhurbaşkanı şunu şöyle
yapın demekle o işlemler öyle yapılamıyor. Yasaların
emrettiği prosedürler var, bunların işleyişinde aksayan
yönleri gidermeye çalışıyoruz. Süreci hızlandırıp
hak sahibi olanlar varsa, bunları, hak sahiplerini haklarıyla
buluşturabilmek için yoğun bir gayret içerisindeyiz. İaşe
sıkıntısına ilişkin eleştiriyi dikkate alıp
değerlendireceğiz.
İnfaz koruma
memurlarının durumuna ilişkin şu an için bir
çalışmamız yok ancak cezaevlerinde dış güvenliğin
de Adalet Bakanlığına bağlı güvenlik birimlerinde
toplanması ve jandarmanın buradan ayrılmasını öngören
bir tasarı komisyonda görüşülüyor, o tasarı gündeme
geldiğinde inşallah hep beraber bunları değerlendirme
imkânı olacak.
Sayın
Işıkın bir sorusu var. Diyarbakır İstinaf Mahkemesi
binasının yapımıyla ilgili olarak AB fonlarından
kaynak temin edildiği ve bu kaynakların da terör örgütüne müzahir
unsurlarca kullanıldığıyla ilgili birtakım duyumlar alındığına
dair
Yanlış anlamadıysam, bu yönde bir soru.
Sayın Işık,
sadece Diyarbakırda istinaf mahkemesi kurulmasına dönük özel bir fon
alınmamıştır. İstinaf mahkemelerinin hayata
geçirilebilmesi için, Ankara, Diyarbakır, Erzurum istinaf mahkemelerinin
tamamı için, ortak bir proje kapsamında, AB fonlarından kaynak
kullanılmıştır. Kullanılan kaynakların
tamamı 22 milyon euro civarındadır ve tamamen o hizmet
binalarının yapımına dönük kullanılmış bir
kaynaktır. Onun dışındaki haberler gerçekleri
yansıtmamaktadır.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Bakan, 59 tane ticari firma terör örgütüne para aktardı. Bu,
Sanayi Bakanlığı raporunda var.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Hatay) Benim bilgim dâhilinde yok ama inceleriz, böyle bir
şey varsa da sorumlular hakkında gereği yapılır.
Değerli arkadaşlar,
Sayın Kösenin sorduğu bir soru ki önemli bir soru: Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu seçimleri öncesinde Yargıtaya seçilmesi
gereken üyelerin seçimini engellemek suretiyle Yargıtaydaki işleyişi
ağırlaştırdığınız ve bundan dolayı
da bir vicdan azabı duyup duymadığımı sordu Sayın
Köse.
Değerli arkadaşlar,
buradan bir gerçeğin altını daha çizmek istiyorum: Vaktiyle,
2009 yılında biz bunu, bir kamuoyu açıklamasıyla,
Bakanlığımız tarafından kamuoyuna ilan etmiş idik.
Özellikle Yargıtayda boşalan otuz üç üyelikle ilgili seçim sürecini,
Adalet Bakanlığının, Kurul gündemine getirmek istemesine
karşın, o günkü Kurul üyelerimizin şu cevabıyla
karşılaşmıştır: Biz, dosya incelemelerini devam
ettiriyoruz. İncelemelerimiz bittiğinde, seçimlere geçme düzeyine
geldiğimizde sizi haberdar edeceğiz. Onun için şimdi bunu
gündeme almayalım. demiştir. Kurulun yüksek yargı kökenli
üyelerinin talebidir bu. Biz bunu daha önce basın açıklamasıyla
kamuoyuna yayınladık
M. FATİH ATAY
(Aydın) Sayın Bakan, gazete manşetlerine çıktı, çok
rica ederim yani
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Hatay) Müsaade edin
Hiçbir kurul üyemiz de bizim
bu açıklamamıza itiraz etmemiştir. Bugün de o kurul üyelerimizle
bu konuyu vicahi, yüzleşme noktasında da ne zaman istenirse buna
hazır olduğumuzu da ifade ediyorum. Ta ki 27 Aralık 2009 gününe
kadar
27 Aralık 2009 günü dönemin Kurul Başkan Vekili beni
aramıştır ve Biz incelemelerimizi tamamladık. Seçimlere
geçebiliriz. diye bilgi vermiştir. Günlerden pazar günüdür, günlerden
pazar günü olmasına rağmen, ben, Müsteşarımıza da
haber vermek suretiyle Kurulu toplantıya çağırdım ve pazar
günü toplantıyı başlattım, 27 Aralık 2009. Ancak, bu
görüşmeler başladıktan birkaç gün sonra, bir Kurul üyemiz, daha
önceden belirlenmiş bir program çerçevesinde Güney Amerika gezisine
çıktı ve diğer üyelerimiz ise bu kurul üyemizin yurt
dışından dönüşünü bekleyelim diye ısrar ettiler. Biz
de Kamuoyunda bir beklenti var,
Yargıtay Başkanımız toplantılarda yangın var
diye feryat ediyor, bu üyeleri bir an önce seçelim, yedek üyelerden bir
tanesini takviye edelim, şu seçimleri bitirelim. diye teklif ettik.
Ancak, o günkü üye arkadaşlarımız aynen şunu ifade ettiler:
Ayıp olur. Arkadaşımız on beş gün içinde dönecek,
döndüğünde bu seçimleri yapalım. dediler. Buradan ilan ediyorum ve
nitekim o arkadaşımız 15 Ocak 2010 ya da 16 Ocak 2010 günü
dönmüştür yurt dışından, iki veya üç gün içerisinde de
seçimler yapılmıştır; Ocağın 18 ya da 19unda
2010 yılının Yargıtay üyeleri seçimleri
yapılmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, ikide bir Adalet Bakanlığı bu seçimleri
engelledi diye kendi dönemim için söylüyorum- dile getiriliyor. Ben bu
keyfiyeti Yargıtay Başkanımız Sayın Hasan Gerçekere
de ifade etmişimdir. Bu konuyla ilgili kendisini ziyaret ettim, durumu
aktardım, seçimlerin yapılmamasının Bakanlıkla
alakalı olmadığını, Kurulun Yargıtay ve
Danıştay kökenli üyelerinin süre istediğini ifade ettim,
Sayın Gerçeker de bana aynen şunu söyledi: Ben durumu biliyorum
Sayın Bakanım, merak etmeyin. Sayın Gerçekerin ifadesidir.
Genel Kurula arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) - Sayın Başkan, benim soruma yanıt vermedi
Sayın Bakan. Sayın Bakan benim sorularıma cevap vermemeyi âdet
hâline getirdi.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Hatay) Süre yetmedi,
Sayın Başkan süre verirse
BAŞKAN Süre
tamamlandı Sayın Bakan.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) O zaman süreyi ayarlayın, bir soruya on dakika cevap
veriyorsunuz, olacak şey mi ya!
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, biraz önce milletvekilimiz Hasan Özdemir Bey bu
birtakım tahliyelerle ilgili vicdanının sızlayıp
sızlamadığına ilişkin bir soru sordu, Sayın Bakan
da bununla ilgili CMK 102nin tutukluluk süresini
kısıtladığını, Eğer çok arzu
ediyorsanız on beş yıla, yirmi yıla çıkarmak için
önerge verin. diye ifade etti. Ama Sayın Bakan, 2004 yılında o
hüküm varken 3 defa erteleyen de sizsiniz, son olarak ertelemeyi getirmeyip bu
tahliyelerin önünü açan da sizsiniz. İçişleri
Bakanlığı da
Bu tahliye edilenleri takip etmeyip yakalamayan da
yine sizin Hükûmetinizdir.
Bunu, tutanaklara girmesi
açısından arz ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Vural, tutanaklara girdi.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
7nci madde üzerinde iki adet
önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 7. Maddesi ile düzenlenen Yargıtay
Kanununun 5. Maddesinde yer alan
yirmiüç ve onbeş kelimelerinin metinden
çıkarılmasını, yerine yirmibir ve onbir kelimelerinin
yazılmasını ve maddeye Yargıtayda mürettep daire kurulur.
Mürettep dairelerin görev süresi 3 yıldır cümlesinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Faruk Bal Metin Çobanoğlu Muharrem Varlı
Konya Kırşehir Adana
K. Erdal Sipahi Recep Taner Hakan Coşkun
İzmir Aydın Osmaniye
Yılmaz
Tankut Rıdvan
Yalçın
Adana Ordu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının (7) inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Atilla Kart
Mersin Zonguldak Konya
Turgut Dibek Rahmi Güner Şahin
Mengü
Kırklareli Ordu Manisa
M.
Fatih Atay
Aydın
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Fatih Atay, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın Atay.
M. FATİH ATAY
(Aydın) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce
ikinci bölümle ilgili yapılmış olan tartışmaların
siyasette de bize bir şeyleri öğrettiğini sanıyorum. Demek
ki siyasette ne söylediğini iyi düşüneceksin. Üç yıl önce söylediğin
üç yıl sonra başka türlü kamuoyunun önüne geldiği zaman bunu
hatırlatanların yüzünün kızarmadığını
söylemesinden çekinmeyeceksin.
Değerli milletvekilleri,
üç yıl önce Komisyona aynı konuyla ilgili, Yargıtayla ilgili bir
yasa tasarısı getiriyorsunuz. O yasa tasarısında bu
mahkemelerin çok fazla olduğunu, bu dairelerin çok fazla olduğunu, bu
nedenle azaltılmasını iddia ediyorsunuz. Üç yıl sonra
aklınız başınıza geliyor, Bunlar azmış,
daha önceki önerimiz yanlışmış, şimdi daha
fazlalaştıralım. diyerek toplumu kandırmaya
çalışıyorsunuz. Bir tek amacınız var: Yüksek
yargıyı ele geçirmek, Danıştayı ele geçirmek,
Yargıtayı ele geçirmek. Ele geçirmek için yapıyorsunuz bunu. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Sekiz yıldır
iktidardasınız sekiz yıldır. Sekiz yıldır bu
reformlarla ilgili olarak kılınızı
kıpırdatmadınız. Şimdi çıkmış adaletin
gerçekleşmesi için ne kadar
uğraştığınızı topluma anlatmaya çalışıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, adaletin gerçekleşmesi için
vicdanınız kanıyorsa, o Hıı! diyen arkadaşım,
daha bugün gazetelerde testereyle sevgilisini kesen kişinin
çıkmasından vicdan azabı çekmiyor musunuz ha, çekmiyor musunuz?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Tasarıyı onun için getirdik.
M. FATİH ATAY (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, böylesine bir anlayış içerisinde
Yargıtayı dizayn etmek istiyorsunuz, Yargıtaydaki üye
sayılarını artırıp mayısta yapılacak olan
Başkanlık seçiminde kendinize yakın, yandaş olan bir
kişinin Yargıtay Başkanı olması için alelacele bu yasayı
getirdiniz, alelacele. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ne oldu, torba yasa toplum
için çok önemliydi. Neden yarıda kestiniz ha, neden? Neden kestiniz?
Toplum bunu yuttu mu? Yutuyor mu zannediyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
M. FATİH ATAY (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bir şeyi daha var; ben, Sayın
İyimayayla ilgili olarak bir şey söylemek istiyorum.
Sayın İyimaya,
Sayın Başkan, 20nci Dönemde sizinle birlikte görev yaptık. Siz
o zaman sekiz yıllık zorunlu eğitimi engellemek için çaba
gösteren bir siyasal partide görev yapıyordunuz. Komisyonda günlerce,
günlerce, hiç kimsenin konuşma hakkına sınır getirilmeden,
Komisyonda herkes özgürce, bütün milletvekilleri konuşabildi. Buraya gelip
de Canım, biz iktidar partisi on üç sayfa, Bakan on yedi sayfa, muhalefet
partisi iki yüz sayfa... diyerek insanların konuşma
hakkını, ana muhalefetin, muhalefetin konuşma hakkını
kısıtlama konusunda vicdanınız sızlamıyor mu?
O zaman, sekiz
yıllık kesintisiz eğitimde bu Parlamento -bazı
arkadaşlarım da vardı- günlerce çalıştı ara
vermeden, günlerce çalıştı. Kimsenin özgürlük hakkına,
muhalefet hakkına
Düşüncelerini söyleme özgürlüğü sona erdirilmedi,
kısıtlanmadı. Bütün Parlamentodaki milletvekilleri, gruplar
anlaştılar, herkesin özgürce düşüncelerini söyleyebilmesi için
ortam yarattılar ama Sayın İyimaya, geçmişte
uygulamalardaki düşüncelerinizin farklı oluşu, bugünkü
düşüncelerinizin farklı oluşunu dile getirdiğimiz zaman da
rahatsızlık duymayacaksınız.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Duymayız.
M. FATİH ATAY (Devamla)
Geçmişte söyledikleriniz farklı, şimdiki farklıysa o
zaman siyasetçiler söylediği, ağzından çıkan sözleri iyi
tartacaklar. Öyle bir siyasi anlayıştan geliyorsunuz ki arkadaşlar,
açıkça söyleyeyim, özelleştirme sizin zamanınızda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Atay, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 7. Maddesi ile düzenlenen Yargıtay
Kanununun 5. Maddesinde yer alan
yirmiüç ve onbeş kelimelerinin metinden
çıkarılmasını, yerine yirmibir ve onbir kelimelerinin
yazılmasını ve maddeye Yargıtayda mürettep daire kurulur.
Mürettep dairelerin görev süresi 3 yıldır cümlesinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Rıdvan Yalçın, Ordu Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
RIDVAN YALÇIN (Ordu)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; tasarının
7nci maddesi üzerindeki önergemiz hakkında söz aldım.
Konuşmamın başında yüce Meclisin değerli üyelerini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
dün bu kürsüde birinci bölümle ilgili yaptığım konuşma
bazı yayın organlarında 2 milyon Yargıtayda bekleyen dosya
olduğunu ifade etmiş olmam hasebiyle bu tasarıya destek gibi
takdim edildi. Sözlerimi çarpıtanları Allaha havale ediyorum. Bir
kez daha söylüyorum: Ben bu Parlamento çatısı altında olan
hiçbir milletvekilinin Yargıtaydaki 2 milyona yakın dosya devam
etsin, insanlar hakkına hukukuna ulaşamasın arzusu içerisinde
olduğunu zannetmiyorum, düşünmüyorum, buna inanmıyorum.
Aslında bu Parlamentoda, bu çatı altında, kamuoyunda, bütün
hukuk çevrelerinde Yargıtayda bir dosya yığılması
olduğu ve bunun eritilmesi gerektiği hususu bir ortak kanaate
dönüşmüştür arkadaşlar. Problem burada değildir, bu bir ortak
objektif tespittir. Bütün problem bu yığılmanın ne
şekilde eritileceği, bunun çözüm yolunun ne olacağı
noktasında ortaya çıkmaktadır. Orada siz, biraz ideolojik bir
kavganın geçmişe dönük bir intikam aracı olarak bu meseleyi
kullanma arzusu içerisinde, dün düşüncenizin tam tersi olarak bir üye
artırımı peşinde koşuyorsunuz. Yani aslında
burada iktidar ve ana muhalefetin bir mevzi yarışına sahne
oluyor bu Meclis ne yazık ki. Oysa biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
çok net, açık, samimi bir öneride bulunuyoruz. Biraz önce Komisyon
Başkanımız burada geldi, bu tasarının bir reform
olmadığını, bir geçici soruna geçici çözüm ürettiğini
söyledi. Aslında tam da bu bizim tezimizi doğrulayan bir şey.
Evet, doğrudur, bu bir reform değildir. Ortada bir geçici yığılma
vardır; o hâlde, bu geçici yığılmanın çözümü de bir geçici
yöntemle olabilmelidir.
Sayın İyimaya,
Sayın Bakan; tam da burada, biz bir öneride bulunuyoruz: Gelin,
yargının, yüksek yargının yapısını
değiştirmeden, bu meseleyi yeni bir ideolojik kavganın içerisine
yargıyı atmadan çözelim. Bunun yolu geçici daire kurulmasıyla
olabilir, geçici görevlendirmeyle olabilir. Bunun yolunu, yöntemini
konuşabiliriz değerli milletvekilleri ama bu dayatmadan ortaya
çıkacak sonuç hayırlı olmayacaktır.
Şimdi, Sayın Bakan,
değerli arkadaşlar; buradaki esas problem, ana problemi sizlerle daha
belki vatandaşımızın anlayabileceği çerçevede
paylaşmak istiyorum. Bakın, bir kanun vesilesiyle Sayın Adalet
Bakanı Adalet Komisyonunda aynen şu cümleyi ya da bu anlama gelecek
bir cümleyi kullandı: Anayasa paketinin Anayasa Mahkemesinde kısmen
iptalinden sonra, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun seçim usulünün
değişmesi sebebiyle, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundaki
yapının tek sesli olduğunu ifade etti Sayın Bakan. Bu tek
sesliliğin sorumluluğunun da kendilerinde
olmadığını ifade etti.
Şimdi, aslında
Sayın Bakan, ortada böyle bir itiraf varken, yani siz bizatihi Adalet
Bakanı olarak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun tek sesli
Aslında o tek ses de kimin sesi diye baktığımızda,
elbette ki o Kurulun oluşumunda ana rol oynayan iktidarın sesi olarak
bunu kabul ettiğimizde, işte, bütün problemin ana
kaynağının burası olduğunu anlıyoruz. Bu tek
sesli yapının seçeceği, oluşturacağı bir yeni
üyelik sisteminin yargıda huzur getirmeyeceği kanaatindeyiz.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun geçsin, hayata geçsin uygulanmaya başlansın, göreceksiniz,
yeni seçilecek arkadaşlar, hiç hak etmedikleri hâlde gidip göreve
başlayacakları kurum içerisinde daha baştan iktidarın
adamları, iktidarın hâkimleri diye bir töhmet altında göreve
başlayacaklar. Siz, nasıl geçmişte yargının
birtakım siyasi refleksle kararlar verdiği iddiasında iseniz, bu
sebeple yargıya olan güvencenizde bir eksilme olmuşsa bugün Türk
toplumunun öteki yarısı benzer kaygılar taşıyacak, hiç
siyasi yönü olmayan davalarda bile insanlar, bu kaygıyı, adil
yargılanmadığı kaygısını
taşıyacak.
Arkadaşlar, bu toplumda
insanlar adalete olan inancını kaybederse, işte, herkes o gün
kendi hakkını kendi arama peşine düşer ki bunun sonu
kaostur, bunun sonu kamu otoritesinin bozulmasıdır. Onun için, bir
kez daha samimiyetle söylüyorum, gelin, Türk toplumunun önemli bir
kısmı tarafından paylaşılan bu endişelere
karşı bir ortak çözüm üretelim, ortak model üretelim. Toplumumuzda
yeni bir ayrışma çalışmalarını
oluşturmayalım diyor yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, yoklama talep ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var.
Sayın ince, Sayın
Mengü, Sayın Öztürk, Sayın Köktürk, Sayın Atay, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Köse, Sayın Güner, Sayın İçli,
Sayın Baratalı, Sayın Keleş, Sayın Tan, Sayın Kaptan,
Sayın Süner, Sayın Emek,Sayın Seyhan, Sayın Küçük,
Sayın Günday, Sayın Okay, Sayın Seçer.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/994) (S.
Sayısı: 610) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
8inci madde üzerinde
aynı mahiyette iki önerge vardır. Şimdi, bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde de
kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 8. Maddesinin metinden
çıkarılmasını ve madde numaralandırmalarının
bu düzenlemeye göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Metin Çobanoğlu Muharrem Varlı
Konya Kırşehir Adana
Yılmaz Tankut K. Erdal Sipahi Recep Taner
Adana İzmir Aydın
Hakan
Coşkun Rıdvan
Yalçın
Osmaniye Ordu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının (8) inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Atilla Kart
Mersin Zonguldak Konya
Turgut Dibek Rahmi Güner Şahin
Mengü
Kırklareli Ordu Manisa
M.
Fatih Atay
Aydın
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Fatih Atay, Aydın Milletvekili.
Buyurun
Sayın Atay.
M.
FATİH ATAY (Aydın) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
tasarı maddesiyle, Yargıtay dairelerinin görevlerinin yasayla
belirlenmesi uygulaması terk edilerek hangi dairenin hangi işe
bakacağı konusunun karara bağlanma görevi Yargıtay Büyük
Genel Kuruluna verilmektedir. Bu çerçevede, Yargıtay Yasasındaki
dairelerin görevlerini de tek tek düzenleyen madde bu şekilde
değiştirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Yargıtay dairelerinin görevlerinin mutlaka yasayla
belirlenmesi gerekmektedir. Temyiz incelemesi sırasında daireler
arasındaki ilişki teknik anlamda görev değil iş bölümü
ilişkisi olduğundan bahisle böyle bir düzenlemeye gidilmektedir, ki,
bu gerekçe yapılan düzenlemeyi haklı göstermemektedir. Mahkemelerin
görevinin yasayla düzenlenmesi gerektiği Anayasanın 37nci
maddesinin zorunlu unsurlarıdır. Bu konu giriş bölümünde de
belirtilmiştir yasanın. Yargıtay ilk derece olarak da
yargılama yapmakta olduğundan, ilk derece yargılamasında
görevli dairelerin, dolayısıyla görevli mahkemenin mutlaka bir yasa
hükmüyle düzenlenmesi zorunludur. Bu zorunluluk aynı zamanda yasal
yargıç ilkesinden de kaynaklanmaktadır. Bu durum bile anılan
düzenlemenin hukuka aykırılığını ortaya
koymaktadır. Dolayısıyla, getirilen bu düzenleme
Anayasanın 37nci maddesine açıkça aykırıdır.
Ayrıca,
temyiz incelemesi yönünden teknik anlamda görev değil iş bölümü
nitelemesi yapılsa bile, bu durumda da Anayasanın 154üncü son
maddesi hükmü uyarınca Yargıtayın işleyişine yönelik
düzenlemelerin yasayla yapılması gerektiği yolundaki hükme
aykırılık oluşturmaktadır çünkü Anayasadaki bu
düzenleme uyarınca Yargıtayın işleyişine ve
çalışmalarına yönelik hükümlerin açık ve kural olarak da
bir başka işlem veya karara gerek bırakmayacak bir biçimde yasa
ile yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Yasayla ve de
daha açık ve uygulanabilir şekilde düzenlenmesini gerektirmektedir.
Bu nedenle, Yargıtay dairelerinin görevlerinin yasayla belirlenmesi
yolundaki düzenlemeden vazgeçilerek, bu tasarı hükmünün tamamen metinden
çıkarılmasını önermekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, bu kanundaki değişiklik ile sizlerle ilgili olarak
söylemek istediğimiz, baştan beri Yargıtayı ele geçirme
taktiklerinizdi. Evet, Yargıtayı ele geçirmek istiyorsunuz,
gerçekten. Türkiyede sistemi değiştirmek istiyorsunuz,
başkanlık sistemine geçmek istiyorsunuz. Bununla ilgili, Sayın
Başbakan, Partinizin Genel Başkanı, açıkça, böyle
olması konusundaki dileğini dile getirdi. Partinizin bazı
komisyon başkanları, üyeleri, böyle düşünülmemesi
gerektiğini, böyle düşünmenin yanlış olduğunu da
belirttiler.
Ortada
bir şey var. Sayın Bakan, Yüksek Seçim Kuruluna üyeler
Danıştaydan ve Yargıtaydan seçiliyorlar. Şimdi, Yüksek
Seçim Kurulunu da -yüksek
yargıdır orası da- orayı da ele geçirmek için bu
Danıştaydaki ve Yargıtaydaki üye sayılarının
artırılması yönündeki bu aceleci tavrınız da ortaya
koymaktadır.
Sizlere
bir şey söylemek istiyorum sayın milletvekilleri. Biraz önce
konuşmamda da söyledim, sizlerin daha önce söylemiş olduğunuz
sözler, bu aynı konularla ilgili olarak farklı düşüncelerinizin,
bugün, iktidarda olduğunuz zaman değişmesi, elbette öyle hayra
alamet gibi düşünülmemesi gerekiyor. Sizler, özelleştirmeyle ilgili
geçmiş hükûmetinizdeki bakanların bir tanesi, birçoğu, bu
kürsüde, Meclis kürsüsünde, özelleştirmenin bir ailenin yatak odasına
girmek kadar bir düşünce olduğunu söyleyebilecek kadar ileri gitti.
Bu anlayıştaki bir arkadaşımız bakan olduğu zaman
da özelleştirmeyle ilgili tasarılara, işlemlere imza atmaktan da
çekinmedi. Bunu söylediğimiz zaman niye rahatsız oluyorsunuz
arkadaşlar ya? Neden rahatsız oluyorsunuz?
MEHMET
CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Rahatsız olmuyoruz.
M.
FATİH ATAY (Devamla)
Geçmişte Özelleştirme yapmak bir kişinin mahremiyetine
girmektir, yatak odasına girmektir. diyenleri, daha sonra Türkiye'nin en
büyük özelleştirmesini yaptı diye eleştirince niye
kızıyorsunuz arkadaşlar ha, neden kızıyorsunuz?
Değerli
milletvekilleri
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Atay.
M.
FATİH ATAY (Devamla) Peki, öbür maddede konuşurum.
Saygılar
sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde
söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının 8inci maddesinin değiştirilmesiyle ilgili
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, insanlığın geliştirmiş
olduğu evrensel değerler vardır. İnsanlığın
barış, kardeşlik, huzur, refah gibi geliştirdiği bu
evrensel değerlerin içerisinde en önemlilerinden bir tanesi de adalet
duygusudur. İnsanlığın geliştirdiği bu adalet
duygusunun altyapısında evrensel değer olarak
karşımıza çıkan ikinci husus ise, herkesin, bir suç
işlediğinde, bir hukuki ihtilafla karşı karşıya
kaldığında başvuracağı yargı mercisini
önceden bilmesidir. Başvuracağı yargı mercisinin önceden
bilinmesi bir evrensel değer olduğu gibi, hangi mahkemeye
başvuracağını da bilmesi evrensel değerdir. O
mahkemedeki hâkimlerin atanmasının, görev yapmasının ve
özlük işlemleriyle ilgili usul ve esasların da önceden belli olması gerekmektedir.
İşte biz buna tabii hâkimlik ilkesi diyoruz ve mahkemelerin
görevlerinin kanunla belirlenmesi ilkesi diyoruz. Bu, sadece Milliyetçi
Hareket Partisinin tespit ettiği bir durum değildir. Bu, biraz önce
ifade ettiğim gibi evrensel değerdir. Yargıtay da evrensel
değerlere uygun olarak kanunla belirlenen görevlerini daireler
şeklinde yerine getirir. Kanunla belirli olan dairelerde kimin önceden ne
şekilde yargılanacağı belli olmuştur. Bu bir evrensel
değer olmakla beraber, aynı zamanda insan hakkıdır yani
adil yargılanma hakkı içerisinde bulunan hukuki belirginlik ve
hukuki güvenlik dediğimiz kavramların içerisindedir.
Şimdi
vaziyet böyle iken, tasarı Yargıtayın hangi dairesinin hangi
işe bakacağına dair kanunla belirli olan statüsünü alıyor,
değiştiriyor, yok ediyor, onun yerine Başkanlık Kurulu adı
altında bir heyetin hangi dairenin hangi işe
bakacağını yani daireler arasında görev taksimi
yapacağını hükme bağlıyor. Yani Yargıtay Genel
Kurulunda daireler arasındaki görev bölümü oraya seçilmiş olan
üyelerin çoğunluğuna terk ediliyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu, biraz önce ifade ettiğim evrensel
değerleri, adil yargılanma hakkını, tabii hâkimlik
ilkesini, hukuki güvenilirlik ilkesini yok ettiği gibi,
karşımıza bambaşka bir soru da getiriyor. AKPnin
başından beri arka bahçe olarak şikâyet ettiği yargıyı
kendi ön bahçesi hâline getirme çabalarının bir ürünüdür bu
görüştüğümüz madde. Seçilecek 137 tane yeni Yargıtay üyesiyle
birlikte orada Yargıtaydaki çoğunluğu ele geçirip,
Yargıtaydaki çoğunluğu ele geçirdikten sonra da daireler
arasındaki işi zülfüyâre dokunacak daireden alıp kendi
düşüncesine uygun bir başka daireye verme gibi bir riski ortaya
koymaktadır. Bu böyle olmayabilir ama böyle olma ihtimali vardır.
Şimdiden kamuoyunda yargının AKPlileştirilme süreci
içerisinde böyle olacağına dair bir algılama var.
Dolayısıyla oraya seçilecek olan yüksek Yargıtayın 137 tane
yeni üyesinin elbette ki tarafsız ve bağımsız bir
yargı görevi yerine getireceğine inanmak isteriz ama
Yargıtaydaki algılanışı böyle olmayacaktır,
Yargıtayda AKPnin seçtirdiği üyeler olarak algılanacaktır
ve kutuplaşma olacaktır, zıtlaşma olacaktır,
yargının içinde siyasal tartışmalar
başlayacaktır. İşte bu siyasal tartışmalar
içerisinde sizin düşüncenizin üstün olduğu bir Genel Kurulun daireler
arasındaki iş bölümünü etkileyecek bir noktaya gelmesi, sizin sekiz
yıllık iktidarınızı yargılayacak olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL
(Devamla) -
gerek ilk derece mahkemesi gerekse yüksek mahkeme olarak
yargılayacak olan Yargıtayı da
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
FARUK BAL
(Devamla) - İşte bu önergeye
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, hiç olmazsa milletvekilinin kürsüden
ayrılmasını bekleseniz, nezaket gösterseniz
BAŞKAN
Ben teşekkür ettiğini zannettim Sayın Vural.
FARUK BAL
(Devamla) Su içme nezaketini gösterseniz.
BAŞKAN
Hayır, teşekkür ettiğini düşünerek oylamaya sundum, onu
çok samimi bir şekilde ifade edeyim.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime
on dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 17.42
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık
YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
610
sıra sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
9uncu
madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu
maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2797 sayılı
Yargıtay Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci
fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif
olunur.
Bekir Bozdağ Mehmet Erdoğan Orhan KArasayar
Yozgat Hatay Adıyaman
Nuri Uslu Yaşar
Karayel
Uşak Kayseri
"Üye
sayısının yeterli olması halinde birden fazla heyet
oluşturulabilir. Bu durumda, oluşturulan diğer heyetlere,
heyette yer alan en kıdemli üye başkanlık eder."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 9. Maddesi ile düzenlenen Yargıtay
Kanununun 40. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan "daire
başkanının görevlendireceği üye" ibaresinin
"dairede görevli en kıdemli üye" şeklinde
değiştirilmesini, birinci fıkranın 4. cümlesinde bulunan
"salt" kelimesinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Faruk Bal K. Erdal Sipahi Metin Çobanoğlu
Konya İzmir Kırşehir
Recep Taner Muharrem Varlı Hakan Coşkun
Aydın Adana Osmaniye
Yılmaz
Tankut
Adana
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının (9) uncu maddesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Atilla Kart
Mersin Zonguldak Konya
Şahin Mengü Rahmi Güner Turgut Dibek
Manisa Ordu Kırklareli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Evet Sayın Vural, buyurun.
OKTAY
VURAL (İzmir) Önergenin görüşülmesinden sonra
BAŞKAN
Tamam.
Önerge
üzerinde söz isteyen Şahin Mengü, Manisa milletvekili.
Buyurun
Sayın Mengü. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülen
tasarının 9uncu maddesinde üye sayısı
artırılarak dairelerin iki heyet oluşturması hüküm
altına alınıyor. Şimdi, bunun hukuk tekniği
açısından çok büyük sakıncaları olduğu gibi, eğer
iyi niyet taşısa yani bu söylediğimiz, Yargıtayı,
Danıştayı ele geçirme mantığı olmasa,
dosyaların bitirilmesi, tüketilmesi hadisesi olsa -biraz evvel burada konuşan
Milliyetçi Hareket Partili arkadaşımın da söylediği gibi-
geçici görevlendirmeyle belli bir süre için Yargıtaya hâkim tayin
edersiniz. Bu, dünyada, Batıda örnekleri olan bir yöntemdir, ilk defa
Türkiye'de biz yapacak değiliz. Aslında bir şeyin doğrusunu
biz de yaparız, illa bir şeyi Batıda aramaya da lüzum yok.
Türkiye en az seksen yedi yıldır kıta Avrupası hukukunu
uygulayarak geliyor, biz bu işi Avrupalılar kadar biliriz ama sizi
rahatlatsın diye söylüyorum, bu örnekler de var. O zaman, bir basit
Anayasa değişikliğiyle Yargıtaya ve Danıştaya
geçici görevlendirme yapılabileceğini hüküm altına alırsınız
ve Yargıtayı, sizin tabirinizle, bundan evvel, daire sayılarını
azaltmak istediğiniz zamanki gibi bir şişmeyi önleyerek geçici
görevle, bu dosyaların kaç yılda tüketileceğini,
sıfırlanacağını tespit edersiniz, o kadar süreyle
görevlendirme yaparsınız. Böylelikle iki şeyin önüne geçersiniz
Bir, bu yaptığınız düzenlemeyle Türkiye'de içtihat
aykırılıkları yaratırsınız.
Düşünebiliyor musunuz, aynı dairenin içinde birden farklı iki
heyet çalışacak, biri A diyecek, öbürü B diyecek. Türkiye'de
avukatlık yapan arkadaşlarımın hemen hemen hepsi bilir,
böyle, zaman zaman, iş yoğunluğu olan bazı dairelerdeki üye
sayısı ikiye bölünerek yapılan uygulamalarda, aynı dosya
tek numara, çift numara olarak iki ayrı heyete gider ve farklı karar
çıkar. Asıl işte kamuoyunun indinde yargıyı zedeleyen
oyalar bunlardır. Örnek: İki işçinin aynı şekilde
işlerine son verilir, işleriyle ilgili açtıkları davalarda,
peş peşe Yargıtaya giden dosyalarda biri farklı, biri
farklı kararlar alırlar. Bu durum çok tehlikeli bir durum. Bu durum
yargıyı zedeleyeceği gibi, Yargıtayda şişme
yaratır. Eğer hakikaten iyi niyetli olsaydınız bu yöntemi
getirirdiniz, Yargıtaydaki dosya sayısı tüketildiği zaman o
insanların da görev süreleri otomatikman biterdi. Ne yapardınız?
Altmış yaşını doldurmuş üyelerden böyle bir ekip
seçerdiniz. Bunlar zaten yaş haddinden, altmış
yaşını doldurduğu zaman evlerine giderler, emekli
olurlardı. Hem Yargıtayı şişirmemiş olurdunuz hem
de bir grup dosyaların tüketilmesine yardımcı olurdunuz. Ama yapılan
sistem bu değil; yapılan sistem, önümüzdeki üç dört ay içinde
yapılacak olan, mayıs ayında
yapılacak olan Yargıtay başkanlık seçiminde
dilediğiniz kişileri veya size yakın olduğuna
inandığınız kişileri o makama taşımak için
yapılan bir operasyondur, bu getirdiğiniz çift heyet
mantığı da odur. Yargıtayın sayısını
artırsanız, artırdığınız daire
sayısına yeterli sayıda üye tayin etseniz gene Yargıtayda
istediğiniz bu operasyonu yapamıyorsunuz. O zaman ne
yapacaksınız? Sabit olan, şu anda var olan dairelere de ek 4er,
5er üye tayin edeceksiniz, yeni kurulan dairelere de tayin edeceksiniz ve
böylece dengeleri her yerde lehinize bozacaksınız.
Bakın,
dünyanın hiçbir yerinde, yargıyla uğraşan hiçbir siyasi
iktidar bundan hayır görmemiştir. Yargı, bugün sizin lehinize
çalıştığını zannettiğiniz yargı
Yarın o yargının altında kalırsınız. En
sonunda, bu insanların hepsi hukuk okumuş insanlardır. Bir yere
kadar sizin etkiniz altında kalırlar. İlk etapta kalırlar,
hoşlarına da gidebilir. Bizi, bu kadar insanı, başka
hiçbir dönemde bir anda Yargıtay üyesi yapmadılar. diye size
sempatiyle de bakabilirler. Ama unutmayın ki bir gün bunun altında
hep beraber kalırız çünkü yargı hiçbirimizin değildir,
hepimizindir. Hepimiz o yargıya ihtiyaç duyarız, hepimizin
sığınacağı son noktadır. Yani eğer
Ankarada hâkimler var. diyemiyorsak bu ülkede ne demokrasiden
bahsedebilirsiniz ne hukuk devletinden bahsedebilirsiniz. Eğer Ankarada
hâkimler vardır. mesajını topluma veremiyorsanız hiçbir
şeyle uğraşmayın. Açık açık söyleyin, deyin ki:
Bizim yapmak istediğimiz tamamıyla Yargıtayı ve
Danıştayı ele geçirme operasyonudur. Çünkü bu getirdiğiniz
çözüm bir çözüm değildir, bir operasyondur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞAN
Teşekkür ediyorum Sayın Mengü.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 9. Maddesi ile düzenlenen Yargıtay
Kanununun 40. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan "daire
başkanının görevlendireceği üye" ibaresinin
"dairede görevli en kıdemli üye" şeklinde
değiştirilmesini, birinci fıkranın 4. cümlesinde bulunan
"salt" kelimesinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Metin Çobanoğlu, Kırşehir
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Çobanoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
METİN
ÇOBANOĞLU (Kırşehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının 9uncu maddesiyle ilgili verdiğimiz
önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugün burada yaptığımız
görüşmelerde, komisyon görüşmeleri sırasında yapılan
konuşmalarda, biraz önce de Sayın Komisyon Başkanı Ahmet
İyimayanın ifade ettiği gibi, bu tasarının bir hukuk
reformu olmadığı, geçici bir çözüm için getirildiği ifade
edilmiştir. Komisyon görüşmeleri sırasında da buna benzer
görüşlerin Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekilleri
tarafından da ifade edildiğine şahit olduk, bunlar tutanaklarda
da vardır. Yani bugün burada bu tasarıyla getireceğimiz kanun
yargının iş yükünü hafifletmeyecektir, bir çözüm
getirmeyecektir. Bu, birçok konuşmacının da ifade ettiği
gibi, yürütmenin yargıyı kuşatma operasyonunun, Hükûmetin
yargıyı kendi inisiyatifi altına alması operasyonunun bir
parçasıdır. Bunu üzülerek ifade ediyorum. Bundan bu ülkeye de, bu
devlete de, milletimize de hiçbir yarar sağlanmayacaktır.
Yargıyla oynamak, adaletle oynamak hiç kimsenin işine yaramayacaktır.
Bir gün, burada yapılan bu değişiklikler yarın sizin
ayağınıza da dolanabilir ki bu da mukadder bir kaderdir.
Değerli
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiği günden
beri ülkemizdeki insanları ötekileştiren, yandaş ve öteki
şekliyle memurlarımızı, sivil toplum örgütlerimizi böyle
algılayan bir siyaset izlemiştir. Bu doğru değildir. Birçok
konuda ayrımcılık yapmaktadır, eleştiriye tahammülü
yoktur, hiç kimseden farklı bir ses çıkarılmasına razı
olmamaktadır. Bu çok ciddi bir problem yaratmaktadır. İşte
bugün burada yapılan düzenlemeyle de yargının kendileri
açısından son kale olarak gördükleri Yargıtayı ve
Danıştayı da istedikleri gibi biçimlendirme operasyonundan
ibarettir.
Bugün
yapılan değişikliklerle, özellikle üzerinde önerge
verdiğimiz 9uncu maddede de bu keyfîlikler çok açık, net
gözükmektedir. Bu maddede deniyor ki: Yeteri kadar üye olması hâlinde bu
daireler iki heyet hâlinde toplanır.
Değerli
milletvekilleri, ben buradan soruyorum: yeteri kadar üyeden ne
kastediyorsunuz? Bu her başkana göre farklı algılanabilecek bir
şey. Oysaki biz, hukuk normlarını ortaya koyarken çok daha
keskin, herkes tarafından doğru anlaşılabilecek
birtakım ifadeleri ortaya koymamız
Burada da sayısal bir
ifadenin ortaya konulması gerektiği kanaatindeyim.
Yine
özellikle ikinci heyetin başkanının tespiti noktasında
daire başkanına keyfî bir atama belirleniyor, bu önergemiz de bunun
için verilmiştir. Niye daire başkanı istediğini
atayabilsin? Gelin, bizim önergemizde olduğu gibi birlikte en
kıdemli üye atanabilir diyelim, bu keyfîliği önleyelim. Bana göre,
hukukta da idarede de bu ülkeyi yönetirken de yapılması gereken en
önemli şey, kişilerin inisiyatifini ortadan kaldırmak,
keyfîliği ortadan kaldırmak. Eğer biz bu keyfîliği ortadan
kaldırabilirsek bu sefer adalet duygusunu da toplumda
yerleştirebiliriz.
Değerli
milletvekilleri, öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki, öyle
hukuksuzluklarla karşılaşıyoruz ki gerçekten Türkiye'nin
geleceğiyle ilgili endişe duyuyoruz. Bakın, Adana
Büyükşehir Belediye Başkanı, aylardır İçişleri
Bakanı tarafından açığa alındı. 56 tane
müfettiş gitti, hiçbir suç unsuru yok, hiçbir mahkemeye
ulaşmış bir şey yok ama Adana Büyükşehir Belediye
Başkanı açıkta. Konya Ereğli Belediye Başkanının
evi, sabah beşte, 100 emniyet görevlisi tarafından
basılıyor, bütün evrakları alınıyor, belediye
başkanlığı binası basılıyor. Dört ay
geçmiş, hâlâ açılmış bir soruşturma yok.
Değerli
arkadaşlarım, bu keyfîliği önlememiz lazım. Sonuç
itibarıyla, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı da
seçilmiş bir insandır, Konya Ereğli Belediye Başkanı
da seçilmiş bir insandır. Hukuku kendimizden olanlara farklı,
diğerlerine farklı bir şekilde kullanmak bu ülkeyi
sıkıntıya sokar, bu ülkede adalet duygusunu zedeler. Gelin,
bundan vazgeçelim.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çobanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu
maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2797 sayılı
Yargıtay Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci
fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif
olunur.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
"Üye
sayısının yeterli olması halinde birden fazla heyet
oluşturulabilir. Bu durumda, oluşturulan diğer heyetlere,
heyette yer alan en kıdemli üye başkanlık eder."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yargıtayın
mevcut iş durumu göz önüne alınmak suretiyle, işi yoğun
olan dairelerde birden fazla heyet hâlinde çalışma imkânı
getirilmesi amacıyla bu önerge verilmiştir. Dairede birden fazla
heyet oluşturulması hâlinde, oluşturulan bu heyetlere, heyette
yer alan en kıdemli üyenin başkanlık etmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya
teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif
ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı
önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı
İç Tüzükün 87nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. İç
Tüzükün 91inci maddesine göre de yeni bir madde olarak görüşülmesine
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde
görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge
verilebilir.
Bu
nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 13 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına çerçeve 9 uncu maddeden
sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesi ve
devamındaki maddelerin buna göre teselsül ettirilmesi arz ve teklif
olunur.
Bekir Bozdağ Mehmet Erdoğan Orhan Karasayar
Yozgat Gaziantep Hatay
Nuri Uslu Yaşar
Karayel
Uşak Kayseri
"Madde
10- 2797 sayılı Kanuna 53 üncü maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki 53/A maddesi eklenmiştir.
Bilgi
İşlem Merkezi Müdürlüğü ve görevleri
Madde
53/A- Bilgi İşlem Merkezi, Yargıtay Birinci
Başkanlığına bağlı olarak görev yapar ve bir
müdür yönetiminde yeteri kadar şef, mühendis, programcı, çözümleyici,
bilgisayar işletmeni, veri hazırlama ve kontrol işletmeni ile
teknisyenden oluşur.
Bilgi
İşlem Merkezi Müdürlüğünün görevleri şunlardır:
a)
Yargıtay Başkanlığında bilgi işlem sistemini ilk
derece ve bölge adliye mahkemeleri bilişim sistemiyle koordineli olarak
kurmak, işletmek, bakım ve onarımlarını yapmak veya
yaptırmak, bilgi işlem sistemleri ile ilgili teknolojileri ve
gelişmeleri takip ederek ihtiyaçlara göre gerekli güncellemeleri yapmak,
Yargıtay Başkanlığının ihtiyaçlarına göre
projeler üreterek yazılım geliştirmek ve güncellemek,
b)
Gerektiğinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının
geliştirmiş olduğu yazılımlarla uyumunu sağlamak,
uluslararası kapsamda, sistemler arası çevrim içi ve çevrim
dışı veri akışını ve koordinasyonu
sağlamak, bilişim teknolojileri ile ilgili ulusal ve
uluslararası faaliyetlerde Yargıtay Birinci
Başkanlığınca verilen görevleri yerine getirmek,
c)
Yargıtayın faaliyet alanına ilişkin olarak hazırlanan
karar, mevzuat, genelge, görüş, metin ve belgelerin, Türkiyenin üyesi
olduğu ve yargı yetkisi tanınan uluslararası mahkeme kararlarının,
kullanıcıların hizmetine sunulması için gerekli
desteği sağlamak,
d)
Yargıtay Başkanlığı bilgi sistemlerinde güvenlik
politikalarının usul ve esaslarının belirlenmesi,
uygulanması ve güncellenerek denetlenmesini sağlamak,
e)
Bilgisayar ve bilgi sistemlerinin kullanılmasında Yargıtay
Başkanlığınca çıkartılacak esasları
hazırlamak, Yargıtayın tüm birimlerinde görev yapan bilgisayar
kullanıcılarının talepleri de dikkate alınarak gerekli
eğitimlerini sağlamak,
f)
Yargıtay Başkanlığı tarafından verilen benzeri
görevleri yapmak."
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Değerli
Başkanım, yüksek Yargıtayın talebidir, e-devlet
uyarlamasının Yargıtayda gerçekleşmesi
amaçlanmaktadır. Komisyon yeter nisabıyla katılmaktadır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış
olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.
Sayın
Bal, süreniz on dakikadır.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Komisyonun katıldığı, Sayın Bakanın
katıldığı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunca verilen
ve görüşülmekte olan tasarıya bir madde eklenmesine ilişkin
önergeyi, yetmez ama, olumlu olarak değerlendiriyoruz ve
dolayısıyla, Yargıtayda bir bilgi işlem dairesi
kurulmasına ilişkin bu önergeye Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak destek vereceğimizi sözlerimle ifade ediyorum.
Yetmez
ama evet. dedik. Yetmez çünkü Türk yargısı sadece Yargıtaydan
müteşekkil değildir. Yargının sorunu sadece
Yargıtayın sorununu halletmekle bitecek bir sorun değildir.
Yargının sorunu, suçun işlendiği andan başlamak
suretiyle kolluk kuvvetlerinden soruşturması, cumhuriyet
savcılığının soruşturması, mahkemelerdeki
yargılama, Yargıtaydaki temyiz aşaması, mahkûm olanlar için
ceza ve tevkif evlerindeki suçluların cezalarının çektirilmesi,
ceza ve tevkif evlerinde bunların eğitilerek topluma iade edilmesi,
adli sicil ve adli sicil uygulaması ile bir mahkûmun rehabilite
edilmiş olarak topluma iadesi sürecini kapsamaktadır.
Dolayısıyla bu perspektiften baktığımızda sadece
Yargıtayda bilgi işlem dairesinin kurulması ve bu bilgi
işlem dairesinin Yargıtayın işlevlerinden bir
kısmına sınırlı bir şekilde teknolojik destek
sağlaması yargının sorunlarını halletmez, bu
açıdan yetmez.
Biz,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak 21inci yüzyılın tüm evrensel
değerlerini milletimizin hizmetine sunabilmenin azmi ile bir Millî Yargı
Projesi hazırladık. Bu Millî Yargı Projesi ile
insanlığın geliştirmiş olduğu tüm evrensel
değerlerden, uluslararası hukukun geliştirmiş olduğu
tüm değerlerden milletimizin her ferdinin istifadesine imkân
sağlayacak bir demokratik hukuk düzenini hedefliyoruz.
Dolayısıyla bu demokratik hukuk düzeni içerisinde
insanlarımızın adil yargılanma hakkını gözeten,
makul sürede yargılanma hakkını gözeten, yargının da
kendi içindeki sorunlarını topyekûn halledebilecek bir projeyi
hazırlamış bulunuyoruz.
Bu proje
kapsamında yargının motivasyon bozukluğunu giderecek ve
motivasyonundaki eksiklikleri giderecek program, motivasyon düzeltme ilkeleri
çerçevesi içerisinde yerine getirilecektir. Otomasyonla ilgili sorunlar o
teknik birim içerisinde gereği yerine getirilecektir. Standardizasyon,
dokümantasyon ihtiyaçları da o kapsam içerisinde, o disiplinler içerisinde
değerlendirilecektir.
Bütün
bunların içerisinde teknolojik yargı reformu adını
verdiğimiz iki önemli ayaktan sizlere söz etmek istiyorum. Bunlardan bir
tanesi
Sayın
Başkan, lütfen, benim konuşmamı engelleyecek şekildeki
sohbetleri kesebilir misiniz efendim.
BAŞKAN
Herhangi bir şey yok Sayın Bal.
FARUK BAL
(Devamla) Efendim, çok yoğun bir biçimde ben gürültü alıyorum ve
insicamım bozuluyor, lütfen üyeleri uyarın.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, uğultu var Genel Kurulda, lütfen sessiz
olalım.
Buyurun.
FARUK BAL
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, belki dinlerseniz,
memleketimiz adına güzel bir hizmetten bahsediyoruz, nasiplenebilirsiniz.
Teknolojik
yargı desteği, Türk yargısının temel sorunu olan
iş yükünü teknik destekle çözecek bir projedir. Teknolojik yargı
desteği, yargının kendi içerisinde uğramış
olduğu üç tane temel sıkıntıya çözüm getiren bir destektir.
Bu üç temel sorun: Birincisi, usul hatalarının yapılması ki
vahim bir tabloyla karşı karşıyadır Türk
yargısı usul hataları açısından. Yargıtaya giden
dosyaların ki 1 milyon 900 bin tane olduğu ifade ediliyor- yarısı
usul hatası nedeniyle bozularak mahkemesine gönderilecektir. Demek ki usul
hatasını minimize edecek bir teknik desteğe ihtiyacı var
yargının. İşte millî yargı dediğimiz teknolojik
destek bu kapsamda kendisini gösteriyor. Yapay zekâ modellemesiyle her dava
tipine uygun bir şekilde, eğer usuli bir hata yargılama
sürecinde yapılır ise bu takdirde yapay zekâ tekniği
yargılama yapan makamı uyararak bu usuli hatayı gündeme
getirecek ve dolayısıyla bu usuli hata henüz yargı bitmeden
telafi edilebilecek noktaya gelecektir. Sadece bundan dolayı Yargıtaydaki
yaklaşık 700-800 bin tane dava dosyasının daha ilk derece
mahkemesinde bozulmaması için, yanlış bir yargıya
ulaşılmaması için bir destek olarak gündeme gelecektir.
Değerli
arkadaşlarım, yargının maruz kaldığı ikinci
temel sorun ise maddi hatadır. Maddi hata ile yani herhangi bir
kasıttan, ihmalden kaynaklanmayan, sadece uygulama sırasında
ortaya çıkan maddi hataların tespit edilmesi ve bu maddi
hataların teknolojik yargı desteğiyle giderilmesi mümkündür.
İşte, millî yargının içerisindeki teknolojik yargı
reformu, yargılama süreci içerisindeki maddi hataları anında
uyararak, yargılamayı yapan makama bunun giderilmesi için imkân
tanımaktadır.
Yargıda
üçüncü hata ise insan hatasıdır. Hâkim de insandır, hâkim de
hata yapar. İnsan zihni elbette ki unutmakla maluldür. Elbette ki insan
zihni, insan beyni unuttuğu içindir ki yeni bilgileri öğrenebilecek
şekilde Cenabı Allah tarafından tanzim edilmiştir.
İşte bu unutkanlık uzun süren yargının en önemli
problemidir ve hâkimin unutkanlığı, hâkimin hatası netice
itibarıyla yanlış bir yargı olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Unutmayan
bir tek alet vardır, o da -doğru programlandığı
takdirde- bilgisayarın hafızasıdır. On yıl, yirmi
yıl, elli yıl, yüz yıl sonra, ne yazdıysanız onu
karşınıza çıkarabilecek bir kabiliyete ve kapasiteye
sahiptir. İşte, bilgisayar teknolojisinin bu özelliğinden
yararlanarak maddi hata kapsamı içerisindeki insan hatalarının
yani hâkim hatalarının, unutkanlıktan veya yanlış
hatırlamaktan kaynaklanan hataların giderilebilmesi için yapay zekâ
modellemesi ile Türk yargısına yeni bir perspektif, yeni bir vizyon
çiziyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu yürürlüğe girdiği takdirde, Türk
yargısı güvenli, Türk yargısı adil yargılama
hakkını kendisine teslim eden ve makul sürede yargılamayı
bitirebilecek bir ehliyete, liyakate, kaliteye ve kapasiteye ulaşmış
olacaktır. Bu mümkün müdür? Evet, bu çok mümkündür ve çok kolaydır.
Aziz dava
arkadaşlarım, sadece çok basit bir çocuk oyununun
kurgulandığı bilgisayar programının usul hatası
ve maddi ve insani hatalar boyutunda dizayn edilmesi ile bu mümkün hâle gelebilecektir
ve Milliyetçi Hareket Partisi bunun mümkün hâle gelebilirliğini
prototipiyle üretmiştir. Cenabı Allahın izni, milletimizin
takdiriyle bunu büyük milletimize büyük bir adalet reformu olarak sunuyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, ikinci olarak, mahkemelerdeki davalar toplumun
nabzını, toplumun tansiyonunu, toplumun her türlü kan değerini
ölçen ve oralarda ortaya çıkan sorunları belirleyen verileri
içermektedir yani Türkiyedeki kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına
her mahkemede ortaya çıkan adli bir sorun Türkiyenin gerçek toplumsal
sorunlarının değeridir, gerçek toplumsal sorunlarının
verisidir. Dolayısıyla Türkiye bu verilerden şimdiye kadar
yararlanamamaktadır. Milliyetçi Hareket Partisinin hazırlamış
olduğu ve adını da Veri sayar teknolojisi olarak ortaya
koymuş olduğu bu sistemle her yargı organındaki toplanan
uyuşmazlığa neden olan, suç işlenmesine neden olan olaylar,
o olayların failleri veya ilişkili bulunduğu kişilerin kişilik
hakları, devlet sırrı, asker sırrı, ticari sır
gibi kavramlardan arındırıldıktan sonra bir veri toplama
merkezinde birikmekte ve böylece toplumsal bir sorun olan adliyedeki bu
verilere gerekiyorsa yasal, gerekiyorsa idari, gerekiyorsa sosyal, gerekiyorsa
ekonomik tedbirlerle topyekûn çare bulma yolu açılmış oluyor.
İşte bu veri sayar teknolojisi Türkiyede sekiz yılda AKPnin
genellikle tercüme kanun olarak Meclise getirdiği
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL
(Devamla) Tamam mı?
BAŞKAN
Tamam Sayın Bal.
FARUK BAL
(Devamla) Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Yeni
madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Muharrem
İnce, Yalova Milletvekili.
Buyurun
Sayın İnce.
CHP GRUBU
ADINA MUHARREM İNCE (Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bakınız,
ben size bugün çok ilginç bir belge göstereceğim. Gerçekten belki de dokuz
yılda bu Mecliste ilk kez bu kadar hoşuma giden bir belge buldum. Bu
kürsüden bize, Cumhuriyet Halk Partisine darbeci dediniz, statükocu
dediniz, Ergenekoncu dediniz
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MUHARREM
İNCE (Devamla)
devam edeyim, postal yalayıcısı
dediniz, bunların hepsini dediniz. Şimdi kimmiş postal
yalayıcısı, ben onu göstereceğim, acele etmeyin.
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Hepsini ince ince diyor!
MUHARREM
İNCE (Devamla) Şimdi, biz burada, Anayasanın geçici 15inci
maddesinde zaman aşımının durdurulmasını
istediğimizde reddettiniz. İç Hizmet Kanununun 35inci maddesini
değiştirelim. dedik, reddettiniz. Kenan Evrenle
açılışlara gittiniz, Kenan Evrenle Çankaya Köşkünde
birlikte yemek yediniz, sonra maaşına zam yaptınız. Bütün
bunlar yetmedi.
Şimdi,
bakın: YÖK 12 Eylül kurumlarından birisidir, temel kurumlarından
birisidir, Sayın Vecdi Gönül de YÖKün kurucu üyesidir. Sayın
Abdülkadir Aksu da 12 Eylülün görevden alıp Rize Belediye
Başkanı yaptığı kişidir. Ben bunlarla
sınırlı biliyordum ama öyle değilmiş.
Şimdi,
bakın, siz yalnızca darbe tüccarı olmakla kalmayıp
darbecilerin avukatıymışsınız da haberimiz
yokmuş. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Evet,
bakın
AHMET
YENİ (Samsun) Ergenekon mu?
MUHARREM
İNCE (Devamla) Okuyorum bak
Kim Ergenekoncu, oku.
BAŞKAN
Sayın Yeni, lütfen
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Bak, Ahmet Yeni, sana yeni bir şey söylüyorum:
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, mahkemesi Ankara Asliye 15. Hukuk
Hâkimliği -okuyorum- Kenan Evren adına avukatı Ahmet
İyimaya. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Duyduk duymadık demeyin! Ey ahali! Ey aziz halkım! Ey sevgili
milletvekilleri! Bu ülkede, Kenan Evren bu ülkede darbe
yaptığında Cumhuriyet Halk Partisini kapattı, bu partinin
yöneticilerini zorunlu ikamete tabi tuttu, arkadaşlarımız
işkence gördü. Bak, işkence gören birini orada görüyorum: Rasim
Çakır, birisi. Daha, Mevlüt Coşkuner, Çetin Soysal, Hikmet
Ağabey, hepsi, bütün arkadaşlarımız
Bizim
arkadaşlarımız 12 Eylül sonrasında işkence görürken
Ahmet İyimaya Kenan Evrenin avukatıymış da haberimiz
yokmuş!
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) O gün mesleğini yaptı.
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri, Sayın Aydın
MUHARREM
İNCE (Devamla) Tabii canım
Tabii canım, Kenan Evrenin
avukatlığını yapmak meslek, ne olacak.
Sizi gidi
darbe şakşakçıları sizi, sizi gidi darbeciler sizi, sizi
gidi Ergenekoncular sizi, sizi gidi darbe tüccarları sizi. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Şimdi, geç bunları, bunları geçeceksin. Siz
çelişkilerinize bir yenisini daha eklediniz.
Şimdi,
bakın, Allah aşkınına, ikisinde de Başbakanın
imzası var: 10/1/2007, azaltılıyor daire sayısı;
21/1/2011, artırılıyor. Bu bir çelişki değil mi? Bunu
bir Allahın kulu çıkıp burada açıkladı mı? Yok.
Şimdi
çelişkilerinize devam edelim: Yani, Sayın İyimaya bu kürsüye
gelip Ekmek parası, ne yapayım? Kenan Evreni savundum. mu diyecek?
Yoksa 12 Eylül oldu, darbe oldu, Türkiyede siyasetin önü tıkandı.
Türkiyede belki de biz darbe ürünüyüz. Türkiyede siyaset rayına
oturmadı. Bak bugün iktidar olduk, bizim önümüzü açtı, yani Kenan
Ağabeyimizi savunmayacak mıydım? mı diyecek, ne diyecek?
Ne diyecek yani? Ya, bu kadar olur! Bu artık
Buna insan utanır.
Şimdiden
sonra bir taneniz Cumhuriyet Halk Partisine böyle laf etmeyeceksiniz.
Avukatı Komisyon Başkanı yapmışsınız, daha
ne yapacaksınız? Sizi gidi darbeciler sizi
(CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Bak, bak
Geçin bunları. Ben olsam
Cumhuriyet Halk Partisinde de pek çok avukat
arkadaşım var milletvekili, eğer burada benim avukat
arkadaşlarımdan birisi Kenan Evrenin avukatlığını
yapmış olsaydı, Genel Başkana müracaat ederdim, derdim ki:
Bu milletvekiliyle ben aynı partide olmam. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Kusura bakmayın, ben olmam. derdim.
Kenan Evren... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu darbecinin
avukatlığını da yapmaya devam ediyorsunuz, siz onların
avukatlığını yapmaya devam ediyorsunuz.
Bakın,
devam edeyim, çelişki içindesiniz, çelişki. İngiltere
Başbakanının isteği üzerine kanun çıkartmaya
çalışıyorsunuz Türkiye Büyük Millet Meclisinde. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Viski tüccarlarını affetmek
istiyorsunuz. Torba kanun gelsin, yeni belgelerimi de
açıklayacağım hiç merak etmeyin.
Bakın,
toplum tartışıyor, bir içki yönetmeliğini
tartışıyor. Anladık, Anayasanın 58inci maddesinde
alkol düşkünlüğü diyor. Orada cehalet de diyor, kumar da diyor,
kumar. Türkiyede kumarı 3 katına çıkaran siz değil
misiniz? Şans topunu kim buldu? Yani şans topunu sizin...
NURİ
USLU (Uşak) Güldürme milleti!
MUHARREM
İNCE (Devamla) Güldürmüyorum. Bak, bir soru soruyorum: Şans topu AKP iktidara gelene kadar Türkiyede var
mıydı, yok muydu? At yarışı 2 gündü, şimdi 7 gün.
YAŞAR
KARAYEL (Kayseri) Siz oynuyorsunuz.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Ben bilmem onları, gerçekten bilmem ama oynayanlar
vardır, onu bilemem ama şans topunu siz icat ettiniz.
YAŞAR
KARAYEL (Kayseri) Biz icat ettik de siz oynuyorsunuz.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Bu ülkede at yarışını her gün siz
yaptınız. İddaayı kim icat etti? Yani 2002 yılına
kadar Türkiyede İddaa diye bir kumar var mıydı? Kim yaptı
bunu? Siz yapmadınız mı? Kim? (AK PARTİ
sıralarından siz sesleri) Yalancıyı kurt yesin mi?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen...
Sayın
İnce, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.
Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
MUHARREM
İNCE (Devamla) İddaa bu İktidar döneminde olmuştur,
şans topu bu İktidar döneminde olmuştur, at
yarışı yedi güne bu İktidar döneminde
çıkmıştır, kumar 3 kat artmıştır.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Milli Piyangoyu siz yapmadınız
mı?
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Yani üç sene önce azaltacak, sonra artıracak. Kenan
Evrenin avukatlığını yapacak, sonra bize darbeci
diyecek. Alkolle mücadele ediyormuş gibi görünüp kumarı 3 katına
çıkaracak. Gel, Geçici 15i değiştirelim. gelmeyecek. İç
Hizmet Kanununun 35inci maddesini değiştirelim. yan çizecek. Bütün
bunlar sizin gerçek yüzünüzü ortaya koyuyor. Faili meçhul cinayetler dedik,
bugün yine getirdik grup önerisini. Niye kabul etmediniz? Hani siz Türkiyede
her şeyin şeffaf olmasını istiyordunuz? Hani siz Türkiyede
gizli bir şey kalmasın istiyordunuz?
MEHMET
YÜKSEL (Denizli) Millet biliyor, millet.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Biz Sabahattin Aliden Hrant Dinke kadar bütün
cinayetlerin, faili meçhullerin araştırılmasını
istiyoruz. Niye kabul etmiyorsunuz? Şimdiden sonra size bir tek şunu
söyleyeceğim.
YAŞAR
KARAYEL (Kayseri) Süheyl Batuma sor, Süheyl Batuma.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Siz darbecilerle iç içesiniz, darbecileri koruyorsunuz,
darbecilerin avukatısınız.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İnce.
Komisyon
adına Komisyon Başkanı Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya
söz istemişlerdir.
Buyurun
Sayın İyimaya. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Çok Değerli
Başkanım, yüce Parlamentonun çok değerli üyeleri; hepinizi
sözlerimin başında saygıyla selamlıyorum.
RASİM
ÇAKIR (Edirne) İstersen bir yudum daha su iç Hocam.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) İlkokulu
okuma fırsatım olmadı, köyümüzde okul yoktu. On iki
yaşıma kadar kara lastik dahi giymedim.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Duygu sömürüsü yapma!
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla)
Alnımın teriyle, tırnaklarımla, babası general
olmayan, annesi profesör olmayan vasat bir köylünün evladıyım.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Benim anam profesördü, babam generaldi be!
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla)
Yükseldiğim veya yürüdüğüm her makama hem alnımın teriyle
ve hem kaderin ikramıyla geldim.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Bizler de Vehbi Koçun torunlarıyız!
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Ankara
Barosunda yapayalnız avukatlığa başladım ve sorumluluk
hukukunda derinleştim. 12 Eylülde avukattım, birkaç senelik avukat.
Bildiri yayınlandığı zaman beni en fazla üzen şey,
avukatların ve doktorların çok kazandığı ve vergi
vermedikleriydi. Bilincimin derinine saplanan bir kılıç gibi ruh
dünyamdaki gerçeklik olarak yerini aldı.
Tarih
bana bir fırsat verdi. Tarihini bilmiyorum, 1993tür, 94tür. 12 Eylül
rejimi sona ermiş, normalleşme dönemine geçilmişti. Aziz Nesin,
değerli meslektaşım Emin Değerin dilekçesiyle Kenan
Paşaya bir dava açmıştı. Kenan Paşayı darbeci
sıfatının dışında, ne tanırdım ne
bilirdim ne görürdüm.
Bir
sabah, çok saygı duyduğum ve iki üç hafta evvel geçirdiğimiz
medeni hukuk projelerinin büyük başı Turgut Akıntürk bana bir
telefon açtı. Ahmet Bey, Kenan Paşaya bir dava açıldı,
böyle böyle. Yargıtaydan, hukuk bilim dünyasından sorduk, bu konuda
en kaliteli isim sensin. Davayı kabul eder misin? dedi.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Bravo!
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Evet,
Davayı kabul eder misin? Tefekkür ettim, vicdani sorgumdan geçirdim.
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Müşavirliği, rahmetli
Özalın da, Kemalettin Alikaşifoğlu da -tanırım
Yargıtaydan, o da- geldi ve bir darbe yapmış insanın
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Derin devletin tüm adamlarıyla konuştunuz
yani!
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla)
hukuktan
yardım isteme talebine, aynen 1960 darbesinden sonra kimi baroların
Ben bunların avukatlığını alamam. diye karar verip
Ankara Barosunun bir savunma yıldızı gibi yükselip Sakıt
insanların savunmasını yaparım. dedikleri gibi, ben
davayı aldım ama avukatlık yaptım.
MEVLÜT
COŞKUNER (Isparta) Hayırlı olsun!
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Bir zarf
içerisinde Çankayadan para geldi. Bunu hatıralarımda
yazacaktım. Nedir bu? dedim. 500 lira para.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Nereden bileceğiz?
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Fatura kestin mi, fatura!
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Dedim ki:
Darbenin ilk demeci avukatlık ücreti konusunda olan bir zatın
parasını almıyorum ve iade ediyorum. dedim. [CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!) AK PARTİ
sıralarından alkışlar] Bu, benim vicdanımda, benim ahlakımda,
benim savunma mesleğimin kutsallığında, rahmetli Faruk
Eremin Arkadaşlar, avukatlar olarak istemediğiniz kişiler
olabilir, kazıyınız ama her insanın derininde bir insan
cevheri çıkabilir. arifesini kendime ilke edinmiştim. Bu bilinmiyor
değildi, saydam bir toplumdaydık.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Savunma metnini
çoğalt da dağıt, okuyalım.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) - O tarihte,
Fehmi Koru kıvançla yazdı, merhum Esat Coşan bir şerefli
olay olarak kitabında yazdı. Gizlim yok, saklım yok ama siyaseti
şahsiyet yamyamlığına dökmek isteyenler bilsinler ki
İyimayanın böyle yamyamların hayal sofralarına pirzola
olamayacak kadar şeffaf, ahlaklı, adil bir hayatı vardır.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Siyaset yapacak adam aynaya bakacak Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İyimaya.
Yeni
madde üzerinde AK PARTİ Grubu adına
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Kenan Evreni nasıl savundun? Savunmayı
nasıl yaptın?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Bir saniye sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun
Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın İyimaya siyaset
yamyamlığından neyi kast ediyor? Benim anladığım
siyaset yamyamlığı, bugün savunduğun bir şeyin
yarın tersini savunmaktır. Ben siyaset
yamyamlığını böyle anlarım. Böyle
anladığım için de hayatımın hiçbir döneminde siyaset
yamyamı olmadım. Açıklık getirmesini istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İnce.
Yalnız
benim de dinlediğim kadarıyla şahsınıza herhangi bir
sözü olmadı.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Katiyen.
BAŞKAN
Yeni madde üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz isteyen Bekir
Bozdağ, Yozgat Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Bozdağ.
AK PARTİ
GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grubu adına 10uncu madde
üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
10uncu madde önemli bir madde, esasında yargıda Hükûmetimizin
başlattığı UYAP sisteminin bir devamı.
UYAP
dediğiniz zaman, yargıyı hızlandırmak için
avukatların yerinden dava açabildiği, harç yatırabildiği,
duruşmasını takip edebildiği, hatta duruşmaları
olan vatandaşların da istemleri hâlinde kendi dosyalarının
akıbetleri hakkında bilgi sahibi olduğu bir sistem kuruluyor ve
bu sistemi yakinen vatandaş da takip ediyor. Avukatın verdiği
bilgiye göre davanın hangi aşamasında olduğunu değil,
bizzat vatandaş kendisi ne yapıyor? Davasını takip ediyor,
bir nevi avukatını da kontrol etme imkânı elde etmiş
oluyor.
Şimdi,
Yargıtayda kurulacak olan bilgi işlem merkezi ile Yargıtayda
bulunan kararların ve Yargıtayla ilgili diğer bazı
konuların buradan İnternet aracılığıyla kamuoyuna
ve kamuya açılması, kamuoyunun da buradan istifade etmesinin yolu
açılıyor. Bugüne kadar hepimiz sorduk, hepimiz dedik ki:
Yargıtaydaki içtihatları biz öğrenelim. Ama Yargıtay
dergisinde yayınlanan içtihatlar veya bir şekilde ulaşılan
içtihatlara ancak vakıf olabiliyoruz ama bu Yargıtayla ilgili
konunun, bütün kararlarının detayına inme imkânı maalesef
olmadı.
İşte,
bu düzenlemeden sonra Yargıtayla ilgili bütün kararlara avukatlar dâhil
herkesin erişme, ulaşma ve Yargıtayı takip etme, bir
noktada da vatandaşın bu kararları okuyarak, orada olan
gelişmeleri takip ederek Yargıtayı denetleme imkânı da
getiriliyor. Önemli bir düzenleme. Ben isterdim ki bu düzenleme üzerinde
konuşmalar olsun ama burada başka başka şeyler
konuşuldu. Ben eminim, buradan AK PARTİ Grubunu veya AK PARTİlileri
darbeci diye nitelendirdiğinde -zannedersem yeni nüfus
sayımına göre 74e yaklaştık- 74 milyon insan emin olun
gülüyordur hem de çok keyifle gülüyordur. Hele bunu bir de CHP söyleyince, emin
olun keyfinin dozajı daha da artıyordur.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Doğru ya, 12 Eylülden sonra sen gittin
hapishaneye!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Ben milletimizin bunu çok yakın bildiğini
düşünüyorum.
Şöyle
geriye doğru biraz yolculuk yapıp bugüne doğru gelelim, orada da
kalmayalım. Bu ülkede 27 Mayıs
1960 darbesi oldu. O zaman, bu darbe olsun
diye sokak sokak, cadde cadde, kimler neler yaptı ve bu darbe
olduğu zaman
RAHMİ
GÜNER (Ordu) Peki, sen neredeydin o zaman?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) -
ve bu ülkenin 1
Başbakanı, 2 tane Saygıdeğer Bakanı idam
sehpasında, uyduruk yargılamalarla, hukuk cinayetleriyle
yargılanırken kimlerin nasıl bayram
yaptığını bu millet bilir.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ya Bekir, bırak onları! Sen şimdi
Komisyon Başkanına bak! Komisyon Başkanına cevap ver.
60ı bırak sen!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, ben daha, sadece evde, sohbet ederken Oh
iyi oldu. diye bayramdan bahsetmiyorum ama daha önemli bir şey
söylüyorum.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bak, adam yok orada!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Bu Parlamentodan, 1963 senesinde, rahmetli İsmet
İnönünün Başbakan sıfatıyla imzalığı bir
kanun tasarısıyla, bu Parlamentodan bir kanun geçti ve bu Kanun, 1982
Anayasası yürürlüğe girene kadar da uygulamada kaldı. Neydi
biliyor musunuz bu Kanunun özü? 27 Mayıs 1960 darbesinin yapıldığı
günü Hürriyet ve Anayasa Bayramı ilan eden kanundu. Darbeyi bayram ilan
eden kanunu buradan geçirdiler. Neymiş? Hürriyet ve Anayasa Bayramı.
Daha ilginç yanı, bir de bu bayramı nerede kutlatıyorlar biliyor
musunuz? Anayasa Mahkemesinde kutlatıyorlar.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bekir Bey, sen bugüne gel, bugüne! Bugüne gel, bugüne!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Anayasa Mahkemesinin önünde, Sayın Anayasa Mahkemesi duruyor, devlet
erkânı ve davetliler gelip Başkanı tebrik ediyorlar.
Düşünün! Anayasayı rafa kaldırıyorlar, hürriyeti rafa
kaldırıyorlar, millî iradeyi temsil edenleri ipe gönderiyorlar, ondan
sonra bu haltı yiyenlerin yaptığı işin
yapıldığı günü de bayram ilan edip bir de çiğnedikleri
Anayasa Mahkemesinde bayram kutlatıyorlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Darbecilik budur! Budur darbe severlik!
Öyle yok! Biz öyle, havadan şeylerle, bir avukatın vaktiyle
yaptığı bir vekâlet göreviyle değil
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ne bir avukatı ya! Adalet Komisyonu
Başkanı.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Benim
söylediğim, bu çatının altında olmuş ve Kanun, Meclisin
tutanaklarında var, Resmî Gazetede var, hepsi var. Darbeyi bayram biz
ilan etmedik. Anayasa Mahkemesinde, Anayasanın katili olanları oraya
götürüp bir de Anayasa Mahkemesinin önünde hürriyet ve Anayasa bayramı
yaptırmadık.
Bir
başka şey: Daha fazla geriye gitmeye gerek yok. 12 Mart 1971,
Parlamento çalışıyor ve o zaman generaller muhtıra veriyor.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Utan be! İsmet Paşayı ağzına alma!
Utan!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) 12 Mart muhtırasını veriyor.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Vatanı kurtaran, milleti kurtaran insan!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bakın, bunlar tarihî bilgiler ve
kayıtlı. Muhtırada ne oluyor? Hükûmet istifa ediyor. Burada pek
çok parti var, hepsini de katıyorum.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Hâlâ İsmet Paşayla uğraşıyorsun,
hâlâ Atatürkle uğraşıyorsun! Ayıp!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) İstifa ediyor, Başbakan da çekiliyor.
Başbakan CHPnin içerisinden saygıdeğer bir isim, Başbakan
oluyor. Bakanları da darbeciler tayin ediyor, Hükûmet kuruluyor ve bu
Parlamento muhtıracıların talimatıyla şakır
şakır kanun çıkardı, şakır şakır
Anayasa değiştirdi. O zaman, Biz, muhtıra verenlerle Hükûmetin
istifa ettiği muhtıra verenlerin akredite ettiği kişinin
Başbakan veya Bakan olduğu bir Hükûmete güvenoyu veremeyiz,
onların talimatıyla Anayasa değiştiremeyiz. diye millî
iradeye neden sahip çıkılmadı, demokrasiye niye sahip
çıkılmadı? Şimdi darbeden bahsediliyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Çıkıldı, çıkıldı! Sen
okumamışsın. Bülent Ecevit ne yaptı o zaman?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Yıl 1997, 28 Şubat ve o zaman da emin olun bu
ülkede yine aynı şeyler oldu.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sen tarihi bile bilmiyorsun Bekir!
RAHMİ
GÜNER (Ordu) - Bekir, bilmediğin şeyleri anlatma!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Hukuk rafa kalktı. 28 Şubatı
alkışlayanlar, bin yıl sürecek diye davasını
güdenler, Hayatıma mal olsa bile gereğini yaparım. diyenler
nerede? Yok. (Gürültüler)
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Siz hâlâ İsmet Paşayla
uğraşıyorsunuz!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Peki, başka bir şey söyleyeceğim.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Bundan dolayı utan, utan!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Sayın Paçarız
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bir başka şey: Yıl 2007. O zaman 28
Nisanda bir muhtıra daha verildi. İşte buna
bakacaksınız.
RAHMİ
GÜNER (Ordu) Sen nereden biliyorsun onu? Sen dünyada yoktun! Biz o
yılları yaşadık!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) O muhtırada da Hükûmete, o muhtırada da
Parlamentoya, özellikle AK PARTİ Grubuna karşı Her zaman biz
düdüğü çalınca nasıl olsa Meclis hiza, istikamet yapar, bizim
dediğimiz olur, düdük bizimdir, her yerde öter. diyenler düdüğü
çaldılar ama o düdüğü duyar duymaz alkışa geçip
televizyonlara bağlanıp gayet iyi diyenler var ama ayağa
kalkıp Herkes yerini hududunu bilecek.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sen öyle demiştin değil mi Bekir? 60
ihtilalinde sen öyle demiştin.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Biz millî iradeyi temsil ediyoruz, herkes görevini,
haddini bilecek. diye millî iradeye sahip çıkıp milletin
dediğini cumhurbaşkanı yapan ve muhtıraya meydan vermeyen
bu kadrodur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ama
bakın ne oldu?
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Yazıklar olsun sana!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Şimdi, birdenbire CHPde bir değişiklik
oldu. Yıllardır alkış tutanlar darbe karşıtı
oldu, birden bir kanun teklifi getirdiler. Bakın Sayın Okayın,
Sayın İncenin de imzası var. Nedir? Darbeleri
kaldıralım. Tamam, kaldıralım. Ne gerekçesi var? Askerî
İç Hizmet Kanununun 35inci maddesi. Orada ne var, burada ne var?
Bakın, diyor ki
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Yatıyorsunuz İsmet Paşa, kalkıyorsunuz
İsmet Paşa!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bakın okuyorum, tekliften okuyorum, millet
dinlesin: Silahlı kuvvetlerin vazifesi Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin
edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini parlamenter demokratik sistemin
işlerliği çerçevesinde ve Anayasaya bağlı olarak
korumaktır. Bu ne demek biliyor musunuz? Bakın, Silahlı
kuvvetlerin vazifesi Türk yurdunu
Tamam. Anayasa ile tayin edilmiş olan
Türkiye Cumhuriyetini
O da tamam. Ama neye göre? Demokratik sistemin
işlerliği ve Anayasaya bağlılık çerçevesinde korumak
görevi. Anayasa Mahkemesi Parlamentoyu denetliyor. Parlamenter sistemin
işlerliğini ve Anayasaya uygunluk denetimini Türk Silahlı
Kuvvetlerine veren ve bu çerçevede de darbe yapması için, İç Hizmet
Kanununun 35inci maddesini darbeye engel olacak hâlde değil, darbe
yapmak isteyenlerin elini güçlendirecek şekilde değiştiren bir
teklif, takviye teklifi.
En son
Sayın Süheyl Batum konuştu. Ne dedi? Kâğıttan
kaplanmış dedi. Amerika içini oymuş, oymuş, oymuş
Nedir? Efendim, rahat çıkılmış, darbe yapmayan askeri kâğıttan kaplana, Amerika
tarafından içi oyulmuş orduya benzetiyorsunuz. Bunu ben
benzetmiyorum, sizin Sayın Genel Başkanınız benzetiyor. Kim
darbeci, kim darbesever, millet biliyor.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bozdağ.
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Okay.
(AK
PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
Bir
saniye sayın milletvekilleri
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın
Okay, buyurun.
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) - Sayın
Başkan, biraz evvel Sayın Bozdağ, benim de soyadımdan
bahsederek, vermiş olduğum bir kanun teklifine ilişkin
çarpıtarak bir açıklamada bulundu.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Ben çarpıtmadım.
BAŞKAN
- Ne diye çarpıttı? Ne söyledi
de çarpıttı Sayın Okay?
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) Parlamenter sistemin işleyişi anlamında ve
bunun Türk Silahlı Kuvvetlerinin darbeyi koruması ve darbeciliğe
yol açar anlamında bir kanun teklifi verdi. diye çarpıtarak
kamuoyunu yanıltan ve ismimi de kullanarak bu açıklamayı
yapmıştır.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) - Çarpıtma değil o, benim yorumum.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Okay. (CHP
sıralarından alkışlar)
İki
dakika süre veriyorum. Yeni bir sataşmaya mahal vermeden
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha
Okayın, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın
konuşmasında, partisine sataşması nedeniyle
konuşması
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biraz evvel Sayın Bozdağ, benim Türk Silahlı Kuvvetleriyle
ilgili İç Hizmet Kanununun 35inci maddesine ilişkin Sayın
Muharrem İnce ile vermiş olduğum bir kanun teklifine ilişkin
olarak hem kamuoyunu hem yüce Meclisi yanıltıcı bir şekilde
bir açıklamada bulundu. Bunun tashih edilmesi için söz talebinde bulundum.
İç
Hizmet Kanununun 35inci maddesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev
tanımını belirliyor ve o 35inci madde, bu tanım
içerisinde, önceki hâlinde sadece
cumhuriyeti derken, biz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev
tanımına demokratik parlamenter sistemin işleyişi
içerisinde ilavesini yaptık.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 12 Mart gibi, 12 Mart gibi.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Onu kim tayin edecek?
BAŞKAN
- Sayın Bozdağ, lütfen
HAKKI
SUHA OKAY (Devamla) Onu Anayasa tayin edecek Bekir.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) - Asker tayin edecek, asker.
HAKKI
SUHA OKAY (Devamla) Onu Anayasa tayin edecek, Anayasaya tabi olacak. Sadece
cumhuriyeti değil, demokrasiyi de savunacak.
Şimdi
bırakın laf atmayı da dinleyin!
Dün bu
Parlamentoda 35inci maddenin öncelikle görüşülmesi talebini sizler
oylarınızla reddettiniz. Neredeydi o yüreğiniz? Gelseydi,
gündeme alsaydınız.
Ayrıca
bir iki hususu daha belirtmek istiyorum. Bu, darbecilikle ilgili 28 Şubat
sürecinde o imzayı atan sizin ağa babanızdı. O zaman bir
çoğunuz o partide siyaset yapıyordunuz. 28 Şubatı siz kabul
ettiniz, siz imzaladınız. Zamanın Başbakanı da Necmettin
Erbakandı. 27 Nisana geldiğimizde, 27 Nisan muhtırasından
sonra 4 Mayısta Dolmabahçede zamanın Genelkurmay
Başkanıyla bir araya gelip hâlâ kendi içinizde tuttuğunuz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAKKI
SUHA OKAY (Devamla) -
ve bir türlü açıklayamadığınız
özel mutabakatınız var. Herkes haddini bilsin, kendi geçmişine
baksın diyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Okay.
AHMET
ERSİN (İzmir) Adama madalya verdiniz!
BAŞKAN
Bir saniye sayın milletvekilleri
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Vural.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın
konuşması içinde talihsiz ifadeler olduğuna, hiçbir darbenin
meşruiyeti olamayacağına, darbelere meşruiyet kazandırıldığına
ilişkin bir kanaatin Mecliste ifade edilmesini doğru
bulmadığına ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, biraz önce gerçekten Sayın
Bozdağın ifadeleri içerisinde talihsiz olduğunu
düşündüğüm bir tartışma vardı. Efendim hiçbir darbenin
hukuki meşruiyeti olamaz. Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. Eğer bu konuda, darbelere hukuki meşruiyet
kazandırma konusunda adım atılıyorsa bundan önceki
darbelerin de hukuki meşruiyeti olduğu iddia edilir. Bu doğru
bir şey değildir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, darbelerin
hukuki meşruiyeti olmadığını düşünüyoruz ve
Atatürkün 29 Ekim 1938de ölüm döşeğinde yazdığı,
daha sonra Celal Bayarın da okuduğu Cumhuriyet Bayramındaki
şu ifadesini okumak istiyorum: Türk ordusunun vazifesi, Türk
vatanını ve Türklük camiasının şan ve şerefini
her türlü tehlikeye karşı korumaktan ibarettir. O bakımdan,
burada, darbelere meşruiyet kazandırıldığına
ilişkin bir kanaatin Mecliste ifade edilmesini doğru
bulmadığımı belirtmek istiyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural, kayıtlara geçti sözleriniz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/994) (S. Sayısı: 610) (Devam)
BAŞKAN
Yeni madde üzerinde, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
BDP GRUBU
ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuştuğumuz konu
bağımsız yargı olunca, adalet olunca ve hukuk devletlerinde
yurttaşların sığınacağı son liman ve iktidar
çoğunluklarına, totaliter rejimlere, diktalara ve darbelere
karşı tek güvence hukuk, hukuk devleti ve bağımsız
yargı olunca herkesin, her partinin, özellikle de iktidar partisinin yasa
tekliflerinde, tasarılarında son derece özenli olması gerekiyor.
Biz
Avrupa Birliği müzakere sürecinde olan bir ülkeyiz. Bir Ulusal Program
burada kabul edildi AK PARTİ iktidar olmazdan önce. Bu Ulusal Program,
Mecliste kabul edildi ve bağımsız yargıyla ilgili
eksikliklerin neler olduğu orada teker teker yazıldı.
Arkasından Katılım Ortaklığı Belgesinde
yargıyla ilgili kriterler, Kopenhag kriterleri getirildi. Yine
arkasından ilerleme raporunda bağımsız yargıya
ilişkin eleştiriler yer aldı.
Şimdi
doğruyu konuşalım. Birbirimizi başka konular üzerinden ve
gerçek konunun dışına çıkarak, bağımsız
yargıyı da konuşmayarak
Kaldı ki bu konuşulan
konularda darbe, olağanüstü yargı, olağanüstü yönetimler söz
konusu olduğu zaman, böylesi hassasiyetlerde biraz daha Meclisin birbirini
anlaması ve ortaklaşması gerekiyor.
Şimdi,
size şunu sormak istiyorum: Anayasanın 90ıncı maddesiyle
yapılan değişiklikle uluslararası sözleşmelerin,
Türkiye iç hukukunda, iç hukukun, ulusal hukukun, kanunların üzerinde
olduğu kabul edilmedi mi? Anayasada bu hüküm var. Peki, kabul edildi ve
sonradan Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi de kabul edildi, adil
yargılanma hakkı. Adil yargılanma hakkı, kişisel
haklar, kişi ve güvenliği, özgürlüğü
Bütün bu konular
bağımsız yargının güvencesi altında. Peki,
düşünce ve örgütlenme özgürlüğü, gösteri yürüyüşleri hakkı
İşte, bu konular da aynı şekilde sözleşmelerin güvencesinde
ve yargının güvencesinde.
Şimdi
burada konuştuğumuz değişiklikler bunlara çözüm olabilecek
mi? Gerçekten, burada bir madde önergesi var, yeni madde ihdas ediliyor hep
böyle son dakikada, AKP alışkanlık hâline getirdi. Bu tür madde
önermeleri var. Zaten e-yargı sistemi, bir düzen olarak yargılama sisteminde
var. Biliyorsunuz, davaların açılması, UYAP sistemi, Avrupa
Birliğinde de takdir gören projelerden birisi.
Ama bilgi
işlem merkezi söz konusu olduğu zaman, buradaki unvanlara
bakıyorum -önergenin, AK PARTİnin- ve Anayasayla
karşılaştıracağım, sonra uygulamayla
karşılaştıracağım ve sonra da
vicdanınıza havale edeceğim. Bakın, burada, yazı
işleri müdürü, şef, programcı, çözümleyici, bilgisayar
işletmeni, zabıt kâtibi beş altı tane, üç tane sekreter,
iki tane teknisyen, dört tane hizmetli
Arkadaşlar, bu bilgi işlem
merkezi ise Türkiyede adalet yanmıştır. Eğer bilgi
işlem merkezini dijital adalet durumuna indirirseniz, sizin
anladığınız bilgi işlem merkezi bu ise siz
sınıfta çakmışsınız arkadaşlar. Bilgi
işlem merkezi, zabıt kâtibi, mübaşir, sekreter, hizmetli
işi değildir. Bunu anlayın artık. Hukuk, dünyada evrensel
hukuk değerler yaratıyor. 21inci yüzyılın hukukunu
konuşuyoruz; insancıl hukuk, soykırım, insanlık suçu,
uluslararası ceza mahkemesini konuşuyoruz. Bu bilişim hukukunda
bu işin uzmanı, teknokratı, bunun akademisyeni,
bilirkişisi, dil bileni, bunun en az eğitim düzeyiyle, en az bir
fakültenin üstünde en az bir on yıllık birikimi, uluslararası
hukuk tecrübesi olması gereken bir konu söz konusu.
Arkadaşlar,
siz burada tarım ofisi kurmuyorsunuz. Farkında mısınız
yaptığınızın? Siz bununla kimi
kandırıyorsunuz, kiminle dalga geçiyorsunuz? Bunun farkında
mısınız?
Bakın,
Anayasanın 138inci maddesi ne diyor? Çok açık: Hiçbir makam, organ
tavsiye ve telkinde bulunamaz. Bu bilişim merkezini kurup
başına da yürütmeyi, Hükûmeti koyuyorsunuz. Onu onlar kuracak, Adalet
Bakanlığı denetleyecek. Hani yürütme, yasama, yargı
bağımsızdı bu ülkede, demokrasinin teminatıydı?
Arkadaşlar,
siz bağımsız yargıyı, sadece birkaç daire kurarak,
hâkimlerin sayılarını artırarak çözeceğinize inanıyorsanız
çok çok çok gerisindesiniz bağımsız yargının,
adaletin. Böyle değil bu sistem. Bu sistem bir bütündür arkadaşlar.
Bu sistem karakola düştüğünüz andan başlar. Adalet karakolda
başlar, nezarette başlar, poliste başlar, ifadede başlar.
Sonra savcı denetimindeki soruşturmayla sürer, yargı
aşamasına gelir, mahkemelere gelir ve sonra Yargıtaya gelir. Siz
bütün bu işlemleri, bu sıralamaları atlayarak gelirseniz ne olur
biliyor musunuz? İşte, İçişleri Bakanımız burada.
Bütün mahkeme arama kararları matbu olarak çıkıyor kalemlerden.
Polisin elinde altı aylığına, Diyarbakırda, süresiz,
sınırsız arama kararları var. Bunun arşivini tutup
bize bilgisini verebiliyor musunuz?
Bizim
siyaset yapan arkadaşlarımız, Şırnak Belediye
Başkanı bir basın açıklaması yaptı diye -bir
basın açıklamasından- yedi yıl iki ay hapis cezası
aldı. 10 tane il başkanımız on yıl ceza aldı. Siz
bu oransız cezaların, adaletsizliğin kaynağında
siyasallaşmış bir yargının olduğunun
farkında mısınız? İçişleri
Bakanlığının polisleri, ellerinde kamera, bizim bütün parti
etkinliklerimizde kamerayı vatandaşın gözüne soka soka, GBT
yaptıra yaptıra araç konvoylarımızı engelliyor,
toplantılarımızı engelliyor; Toplantıya katılanların
GBTsini araştırıyorum. diyor. Böyle bir adalette demokrasi
arayışı olur mu arkadaşlar?
Arkadaşlar,
ayakları yere basan bir adalet anlayışı,
bağımsız yargı için, bu bütçenin, savaşa ayrılan,
güvenliğe ayrılan, orduya ayrılan, polise ayrılan,
jandarmaya ayrılan, güvenlik devletine ayrılan bütçenin sadece yüzde
1ini ayırırsanız adalete, bu ülkede adalet olmaz.
Şimdi
burada hikâye tartışmalar yapıyorsunuz. Faili meçhul cinayetlere
ret
Darbeler araştırılsın, 35inci madde kalksın
Ret. Söyleminiz, teoriniz, pratiğiniz birbirini tutmuyor, ondan sonra
getiriyorsunuz, burada sinir harbine döndürüyorsunuz, ondan sonra da
çıkıyor ortaya üzücü durumlar.
Arkadaşlar,
bu böyle olmaz. Yargıç teminatı olmadan, Türk yargıçlar
Bakın, açık söylüyorum, KCK davalarında Türk yargıçlar Kürt
sanıklara acımasızca ceza verdiği sürece, isterse namaz
kılsın isterse yargıç rakı içsin, bu ülkede hepsi aynı
şekilde siyasallaşıp acımasızca ceza veriyorsa, hepsi
de siyasallaşmışsa bu adaletten yargı ve adalet kararı
çıkmaz. Bu eşitlik bütün yurttaşlar karşısında
aynı adalet duygusuyla kurulmadığı sürece boştur,
boş!
HALUK
İPEK (Ankara) KCKnın suç işleme özgürlüğü var mı?
HASİP
KAPLAN (Devamla) Siz biraz kendinize gelin. diyoruz, Bu
yanlışlıklardan biraz cayın. diyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Sayın
milletvekilleri, birleşime saat 20.00ye kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.06
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık
YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
610
sıra sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Yeni
10uncu madde üzerinde şimdi söz sırası, şahsı
adına söz isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili.
Buyurun
Sayın Aydın.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; ilave edilecek olan 10uncu madde üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu madde Yargıtayın kurumsal bir talebidir ve burada
bizim yapmak istediğimiz, e-devlet uyarlamasının Yargıtayda
gerçekleştirilmesinden başka bir şey değildir. Malumunuz,
AK PARTİnin iktidarıyla birlikte yargının hem fiziki mekân
hem altyapı sorununu gidermek için çok ciddi gayretler sarf ettik ve
fiziki mekân olarak baktığınızda 2002den sonra mevcut
mekânın 5 katı büyüklüğünde bir mekân elde ettik. Personel
eksikliği noktasında ciddi gelişmeler sağlanmaya
çalışılıyor. Mevzuat çalışmaları, her geçen
gün yoğun bir şekilde çaba sarf ediliyor, neredeyse temel
kanunların tamamını bu dönemde tekrardan geçirdik.
Değerli
arkadaşlar, tabii bu maddede öngörülen, işte yine bu altyapıyla
alakalı. Özellikle, bilgi çağında yaşıyoruz,
teknolojik gelişmeler son derece hızlı bir şekilde
ilerliyor ve istiyoruz ki, Yargıtayımız da gelişen,
büyüyen, kurumsallaşan Yargıtayımız da bu teknolojik
gelişmelerden had safhada istifade etsin ve bu manada da bilgi işlem
merkezi müdürlüğünün kurulmasını öngören bir önerge bu ve burada
bu maddede bilgi işlem merkezi müdürlüğünün görevleri zaten az önce
de okundu, kanun metninde açıkça sıralanmış durumda.
İnşallah, bu bilgi işlem merkezinin kurulmasıyla birilikte
Yargıtayımız da teknolojiden en iyi şekilde istifade
etmiş olacaktır.
Değerli
arkadaşlar, tabii daha önceki oturumlarda da özellikle çokça
konuşuldu, tartışıldı, hele ki, muhalefetten
arkadaşlarımız, özellikle de 2008 yılında Adalet
Komisyonuna gelen ve daire ve üye sayısını azaltmayı
öngören tasarı ile bugünkü tasarı arasında ne fark var? Öyle
dediniz de bugün böyle diyorsunuz, hangisi doğru? diye sıkça sorular
yönelttiler. Aslında değerli arkadaşlarımız
zannediyorum anlıyorlar da anlamak istemiyorlar ya da anlamadıklarını
ifade ediyorlar ama biz bunları komisyonda da ifade ettik. Şimdi,
tekrar yeri gelmişken, özellikle, değerli arkadaşlarım,
mesela benim 2008 tarihinde komisyon tutanağında yer alan ifadem
şöyledir: Şimdi, burada bir defa biz her zaman Yargıtayın
iş yoğunluğundan bahsederiz ve gerçek manada da Yargıtayın
bir temyiz yeri ve incelemesi yapmasını istiyoruz ve aynı
zamanda da Yargıtayın içtihatlardaki
sıkıntılarının giderilmesini, bir içtihat
birliğinin oluşmasını istiyoruz ve bu manada gerçekten
böyle bir düzenlemeye ihtiyaç vardır diyoruz. Zira, zaten istinaf
mahkemeleri uygulamaya başlayacak. Yani 2008 yılında gelen
düzenleme aslında o gün Yargıtayın kurumsal bir talebiydi, onun
teklifiydi. Şimdi, Yargıtayın, Danıştayın,
diğer muhatap kurumların tekliflerini, önerilerini dikkate
alınca suçlu oluyoruz. Hakikaten eğer böyle bir şey varsa ve
istinaf mahkemelerinin uygulanmaya geçmesi şartıyla o gün için o
söylediğimiz doğru. Bugün yine söylüyorum, eğer istinaf
mahkemeleri faaliyete geçmiş olsa idi ve bu manada da Yargıtaya giden
dosya sayısında ciddi manada bir azalma olmuş olsaydı,
bugün bu tasarıyı belki görüşmeye gerek yoktu. O gün o
söylediğimiz gerçekten doğru bir işti. Bu işin ertelenmesi
yine neden kaynaklandı, bu tasarı niye geri bırakıldı?
Yine, bu tasarı, istinaf mahkemelerinin ertelenmesini isteyen ve
dolayısıyla bu tasarıyı da ertelemek isteyen, yine o günkü
şartlarda oluşan HSYK. Bakın, o günkü şartlardaki
HSYKnın talebiydi: İstinaf mahkemelerini bir süre daha erteleyin,
uygulamayın. dedi. İstinaf mahkemeleri uygulanmayınca, hâliyle
dosya sayısı da her geçen gün şişti, kabardı,
arttı, artık, bunda daire sayısıyla üye
sayısını artırmaktan başka bir çare de yoktu.
Yani
demek istediğimiz şu değerli arkadaşlar: Sizler
söylüyorsunuz Muhatapları dinlemiyorsunuz. Biz, ilgili muhatapları
dinliyoruz, ilgili muhataplar çerçevesinde, günün şartlarına uygun
bir şekilde düzenlemeler yapmaya çalışıyoruz ve o günkü
düşüncemiz yine aynen o gün itibarıyla doğru bir
düşünceydi. Bunun ertelenmesini isteyen de Yargıtayın ve
HSYKnın kendisiydi.
Peki,
şimdi ben size sormak istiyorum: Siz, bir taraftan, istinaf mahkemeleri
çıkartılırken Türkiye bölünüyor, eyaletlere bölünüyor,
Yargıtay güçsüzleştiriliyor. dediniz, ona karşı
çıktınız. Azaltalım derken yine karşı
çıktınız, bu sefer İstinafları uygulayalım. dediniz.
Şimdi Artıralım diyoruz, ona da karşı
çıkıyorsunuz. Arkadaş siz ne istiyorsunuz? Azaltalım
diyoruz karşı çıkıyorsunuz, Artıralım diyoruz
karşı çıkıyorsunuz. İstinaf mahkemelerini kurarken
ciddi manada karşı direnç gösterdiniz. Daha sonra azaltılırken
Yok, istinaf mahkemelerini uygulayalım. dediniz. Emin olun, burada sizde
ciddi bir düşünce, kafa karışıklığı var. Siz
önce bir kendinizi netleştiriniz. Hakikaten siz burada ne istiyorsunuz?
Yargıtaydaki, Danıştaydaki bu dosya yükünü, iş yükünü çok
iyi bilmenize rağmen bunun çözümü noktasında başka ne
yapabiliriz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Veysi Kaynak,
Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaynak.
VEYSİ
KAYNAK (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, Meclisimizin değerli
üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan 610 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının ek 10uncu maddesi
üzerinde şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu madde
ile kurumsal olarak yapısı daha da güçlendirilen, daha da zengin hâle
getirilen Yargıtayımızın, görevini yaparken, görevini
yerine getirirken teknolojinin imkânlarından yararlanması amaçlanmaktadır.
Bu madde ile Yargıtayda bir bilgi işlem merkezi müdürlüğü
kurulmakta ve bu müdürlük yeteri kadar teknik kadroya
kavuşturulmaktadır. Bu müdürlük, bir sayın hatibin
söylediği gibi yürütme organına değil, doğrudan
Yargıtay Birinci Başkanlığına bağlı olarak
görev yapacaktır. Bu hususun düzeltilerek bu şekilde tutanaklara
geçmesini arzu ettiğim için söz aldım. Daha sonra, yasanın tümü
üzerinde şahsım adına da görüşümü belirteceğim için şimdilik
bununla iktifa ediyorum.
Yasamızın
Türk yargısı için, milletimiz için hayırlı
olacağına inanıyorum, hayırlar getireceğine
inanıyorum ve hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaynak.
Soru-cevap
işlemi yapılacaktır.
Sayın
İçli, buyurun.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Sayın Başkanım, teşekkür
ederim.
Sayın
Bakanım, bir önceki bölümde soru yöneltmiştim, öncelikle onun
yanıtını istiyorum.
Bir de
halk arasında bir laf vardır: Dakika bir, gol bir. Daha bu kanun
görüşülürken bu kanuna bir madde eklenmesi Hükûmetinizin bu konuda
tasarı hazırlarken acemiliğini gösteriyor mu, göstermiyor mu?
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Tabii, bu
son dakikada gelen madde ilavesine ilişkin eleştiriniz, Adalet
Komisyonu Başkanlığımıza komisyon görüşmelerinden
sonra ulaştırılmış bir talep, rapor
yazıldıktan sonra ulaştırılmış bir talep. Bu
talep daha önce de Yargıtay Başkanlığı tarafından
gündeme getirilip tarafımıza iletilmiş talepler arasında
yok Sayın İçli ancak talebin içeriği olumlu ve sürece katkı
sağlayacak bir düzenleme olduğu için, muhalefet partilerimizde
olduğu gibi bizde de olumlu karşılandı ve ilavesi
öngörüldü. Bu maddenin ilavesinin maksadı bu.
Bir
önceki turda yöneltmiş olduğunuz soru da hâkim, savcı
sayısı ve bunların askerlik yapmamış olanlarına
ilişkin. Şu anda hâkim, savcı sayımız toplam 12 bin
küsur civarında ancak erkek hâkim, savcı sayısı ve
bunların içerisinde askerliğini yapmamış olanları
ifade edeyim: 841 askerliğini yapmamış hâkimimiz var. Hâlen
askerde olan 144 hâkimimiz var.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Savcı dâhil mi hâkimlere?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Evet, aday olanlar içerisinde. Şu
anda 794 adayımız var, bu adayların askerliğini
yapmamış olanlarının sayısı 501, askerde
olanların sayısı 42. Yaklaşık 1.500 civarında
askerlik görevini yapmakta olan ve yapmamış olan hâkim, savcı ve
aday toplamı var. Elbette ki bunlar bir şekilde askerlik görevinden
muaf tutulabilir ise şu anda hâkim, savcı
sıkıntımızı aşma noktasında önemli bir
katkı sağlar ancak şimdi polislerle ilgili yasa geçtikten sonra
hâkim, savcılara ilişkin bu yönde bir ihtiyacın dile getirilmesi
beraberinde hemen diğer meslek gruplarının da benzer taleplerini
getireceğinden, aynı sıfatta, aynı derecede eğitim
almış, farklı görevler yapan doktor, mühendis, eczacı
vesair bunların da ihtiyaçları söz konusu olabilecektir. Genelkurmay
Başkanlığının kendi ihtiyaçları da değerlendirilmek
suretiyle bunlar ancak karşılanabilmektedir.
Nitekim, polislerimize
ilişkin değerlendirme, Genelkurmay
Başkanlığımız, İçişleri
Bakanlığı ve Hükûmet nezdinde yapılan uzun
çalışmalar sonrasında bu noktaya gelebilmiş bir çalışmadır.
Bu, şu anda gündemde olan bir husus değil sorduğunuz soru ama
ileride zaman ne getirir, ne götürür, şimdiden bağlayıcı
bir şey söylemek istemiyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Yeni
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece, tasarıya yeni 10uncu madde eklenmiştir.
Madde numaraları kanun yazımı esnasında teselsül
ettirilecektir.
Şimdi,
tasarının mevcut madde numaraları üzerinden devam edeceğiz.
10uncu
madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre
okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10 uncu maddesi ile
13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellere eklenmesi öngörülen (3)
sayılı listenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesi arz ve teklif olunur.
Bekir Bozdağ Mehmet Erdoğan Orhan Karasayar
Yozgat Gaziantep Hatay
Yaşar
Karayel Nuri
Uslu
Kayseri Uşak
(3) SAYILI
LİSTE
KURUMU : YARGITAY BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS
EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı Unvanı Kadro Derecesi Kadro Adedi Toplam
GİH Yazı İşleri Müdürü 1 3 3
GİH Yazı İşleri Müdürü 2 3 3
GİH Şef 4 14 14
GİH Programcı 2 3 3
GİH Programcı 6 3 3
GİH Programcı 7 3 3
GİH Programcı 8 3 3
GİH Çözümleyici 4 4 4
GİH Çözümleyici 5 3 3
GİH Çözümleyici 6 3 3
GİH Çözümleyici 7 3 3
GİH Çözümleyici 8 2 2
GİH Bilgisayar İşletmeni 6 3 3
GİH Bilgisayar İşletmeni 7 2 2
GİH Bilgisayar İşletmeni 8 1 1
GİH Bilgisayar İşletmeni 9 1 1
GİH Bilgisayar İşletmeni 10 2 2
GİH Zabıt kâtibi 8 20 20
GİH Zabıt kâtibi 9 20 20
GİH Zabıt kâtibi 10 20 20
GİH Zabıt kâtibi 11 20 20
GİH Zabıt kâtibi 12 20 20
Sınıfı Unvanı Kadro Derecesi Kadro Adedi Toplam
GİH Zabıt kâtibi 13 28 28
GİH Sekreter 12 24 24
GİH Sekreter 13 24 24
GİH Sekreter 8 1 1
GİH Koruma ve Güvenlik 10 70 70
Görevlisi
GİH Şoför 13 6 6
TH Mühendis 10 10 10
TH Teknisyen 6 1 1
TH Teknisyen 7 1 1
YH Mübaşir 10 6 6
YH Hizmetli 13 50 50
YH Hizmetli 14 50 50
YH Hizmetli 11 3 3
YH Garson 12 16 16
TOPLAM 446 446
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 10. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 10-
Bu Kanuna ekli (1), (3) ve (5) sayılı listelerde yer alan kadrolar
ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin
Danıştay, Yargıtay ve Adli Tıp Kurumu
Başkanlığına ait bölümüne, (2) ve (4) sayılı
listelerde yer alan hakim ve savcı sınıfı kadrolar ise
aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (II) sayılı cetvelin
Danıştay ve Yargıtay Başkanlıklarına ait bölümüne
eklenmiştir.
Faruk Bal Metin Çobanoğlu Muharrem Varlı
Konya Kırşehir Adana
Hakan Coşkun Yılmaz Tankut Recep Taner
Osmaniye Adana Aydın
Rıdvan
Yalçın K.
Erdal Sipahi
Ordu İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının (10) uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Atilla Kart
Mersin Zonguldak Konya
Şahin Mengü Rahmi Güner Turgut Dibek
Manisa Ordu Kırklareli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili.
Buyurun
Sayın Dibek.
TURGUT
DİBEK (Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, önerge üzerindeki düşüncelerimi paylaşmadan önce,
aradan evvel burada bir tartışma konusu yapılıyordu, bir
avukatlık konusu vardı, işte, kim, hangi davalarda
avukatlık yapıyor, hangi davaları kimler takip ediyor? Bununla
ilgili Sayın Bozdağ da iki tane dava isminden bahsetmişti, Umut
davası ve Sivastaki, Madımaktaki davadan. Ben birkaç şeyi
söylemeden edemeyeceğim çünkü burada Sayın Bozdağ, tabii, çok
farklı anlatımlara da konuyu çekti.
Değerli
arkadaşlar, Umut davası, hepimiz biliyoruz, bu ülkenin
yetiştirmiş olduğu gerçekten çok değerli gazeteciler,
öğretim üyeleri öldürülmüştü, katledilmişti, onların
sanıklarının yargılandığı dava.
Biliyorsunuz, bir de Sivasta, Madımakta yine 35 kişi
yakılmıştı, bir de o insanları yakanların
yargılandığı bir dava vardı. Bu iki davaya
baktığımızda, değerli arkadaşlar, burada, gerek
Umut davasında gerekse Sivastaki Madımak davasında müdahil
olan, yani öldürülen, yakılan insanların haklarını savunan
2 tane Cumhuriyet Halk Partisi sıralarında oturan milletvekili var:
Bir tanesi Ankara Milletvekili Sayın Önder Sav, bir tanesi de Hakkı
Suha Okay. Şu anda ikisi de burada milletvekili olarak görevlerini
yapıyorlar.
Ama,
değerli arkadaşlar, şu Sivas davasını, yani
Madımak davasını hatırladığımızda, bu
aslında bir utanç davasıdır. O davada
Arkadaşlar
konuşurken ben, tabii, orada yerimden şunu düşündüm:
Biliyorsunuz, bir Adalet Bakanımız vardı eskiden -ki
geçmişte beraber siyaset yaptığınız,
ağababalarınızdan bir tanesi de diyebilirim- Sayın
Şevket Kazan. O davaya milletvekili olarak katılmıştı.
Duruşma salonundan çıkarıldı. O davada, o yakan, yani 35
kişiyi yakan insanları savunmak üzere yer almıştı.
Değerli
arkadaşlar, biri daha var, şu anda sizin Bakanlar Kurulu listenizde
yani Bakanlar Kurulu sıralarında oturuyor, Sayın Hayati
Yazıcı. O da, o davada sanıklar avukatı olarak yer
almıştı. Yani değerli arkadaşlar, bunları da
unutmadan, bunları da bilerek konuşmanız gerekir. Öncelikle bu
konuyu dile getirmek istedim.
Bir konu
daha var: Şu Hizbullah meselesi. Sayın Bakan, sorulara cevap verirken ikinci bölümün
içerisinde bu konuyu yani sütte leke var, kendilerinde leke yok, sütten
çıkmış ak kaşık gibi öyle bir anlatıyor ki
değerli arkadaşlar.
Şimdi
Hizbullah dosyası ne zaman Yargıtaya gelmiş? Bu insanlar ne
zaman salınmış? Bu davanın seyri nedir? Yani bu Hükûmetin
hiçbir kusuru yok, hiçbir kabahati yok Hizbullah sanıklarının
tahliye edilmesinde!
Değerli
arkadaşlar, o dava görülürken, görülmeden önce de basına
yansıyan haberler vardı. Çok iyi hatırlıyorum, bir olayda,
Adanadan Ankaraya bir kamyonette buzdolabı içerisinde domuz
bağıyla elleri bağlanmış, vücudu
bağlanmış olan birisi getiriliyor. Getiren diyor ki, baba
oğul -sizler de okumuşsunuzdur aslında- anlatıyorlar: Biz
öldüğünü varsaydık. Fakat Ankaraya getirdiğimiz zaman hâlâ
yaşıyor. Öldürmek için bin tane yol denemişler, sonra baba
oğul, ikisi, neyse başarmışlar. Bu kişi
anlatıyor, her şeyi ikrar ediyor, kabul ediyor ve bu kişiler serbest
şu anda biliyor musunuz?
Yani
hepimizin vicdanı sızlıyor ama işin özü şu:
Bakın, bu dava on yıl Diyarbakırda kaldı. Yargıtaya
geliş tarihi, savcılığa 21 Eylül. 21 Eylül 2010 tarihinde
başsavcılığa geliyor, tebliğname hazırlanıyor.
Yargıtayın 9. Ceza Dairesine gelişi, değerli
arkadaşlar, 26 Ekim. 28 klasör var, 25 tane sanık var, 26 Ekimde
geliyor ve buna duruşma günü veriliyor. Sayın Bakan burada.
Duruşma gününün ocak ayına verildiğini biliyor ve her yerde
söylüyorum, Sayın Bakan kendi itiraf etti, -Komisyonda da söylemiştim-
UYAPtan görüyoruz, UYAPtan takip ediyoruz. dedi. Kim tahliye olacak
görüyoruz.
Yani,
Sayın Bakan verilen duruşma gününe göre bu kişilerin tahliye
edileceğini görüyor. Yani bile bile lades. Yani, şimdi şunu hep
beraber düşüneceğiz: Arkadaşlar, hukuki sorumluluk var, siyasi
sorumluk var ama bir de vicdani sorumluluğumuz var. O 180 kişi
katledildi, öldürüldü. Orada kalkıp da Yargıtaya Efendim işte
yirmi gün evvel bu dosyayı inceleselerdi... Ya Sayın Bakan, siz
yıllarca avukatlık yaptınız, Yargıtaya dosyalar
geldikten sonra bunların sürecini, tebliğnamenin
hazırlanmasını, gönderilmesini, duruşma günü verilmesini
bilmiyor musunuz? O davanın ocak ayının ortalarına,
duruşma gününün 20sinden sonra verildiğini görmüyor musunuz? Görüyorsunuz.
Niye burada o maddenin uygulamasını 2011in sonuna
bırakmadık, niçin getirmediniz bu düzenlemeyi? Bunun da bir
hesabı var. Bunun hesabını da zaten
arkadaşlarımız, ziyaret eden arkadaşlarımız,
Hizbullaha yakın dernekleri zaten bu hesabı az çok ortaya koyuyorlar
değerli arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURGUT
DİBEK (Devamla) - Sürem bitti. Bir sonraki önergede bunu açıklamak
istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Dibek.
Sayın
Bakanın kısa bir açıklama talebi var.
Buyurun
Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Dibekin ifade ettiği, daha önce de birkaç kez dile getirmişti.
Adalet Bakanlığı, Yargıtayda devam eden dosyalarda hangi
sanığın durumunun ne olduğunu görebilecek durumda
değil. Bizde sadece cezaevlerinde bulunan hükümlü ve tutukluların
cezaevine giriş tarihleri söz konusu. Buralarda dosyalardaki durum nedir,
ne değildir, detaylı bilgi bizde yok Yargıtaydaki. Yargıtay
bir de kendi bilgisayar sisteminden ilk derece mahkeme hâkimlerine bilgi
açarken Bakanlığa bunu açmış değil. Bunu da buradan
doğrultmak ihtiyacı duydum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
TURGUT
DİBEK (Kırklareli) Ocak ayındaki duruşmayı bilmiyor
musunuz Sayın Bakanım, Yargıtayın verdiği ocak ayındaki
duruşmayı bilmiyor musunuz?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay)
Cezaevlerindeki durum var bizde.
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 10. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 10-
Bu Kanuna ekli (1), (3) ve (5) sayılı listelerde yer alan kadrolar
ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin
Danıştay, Yargıtay ve Adli Tıp Kurumu
Başkanlığına ait bölümüne, (2) ve (4) sayılı
listelerde yer alan hakim ve savcı sınıfı kadrolar ise
aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (II) sayılı cetvelin
Danıştay ve Yargıtay Başkanlıklarına ait bölümüne
eklenmiştir.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
- Önerge üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bal.
FARUK BAL
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu önergeyle
657 sayılı Kanun gereği memur statüsünde olan personelin bir
arada ifade edilmesi ve hâkim ve savcıların da kendi
sınıfları içerisinde bahsedilen cetvellere yazılması
suretiyle kanun tekniğine uygun bir madde yapalım düşüncesiyle
bu önerge verilmişti. Ancak Sayın Bakan ve Sayın Komisyon
katılmadı. Büyük bir ihtimalle Adalet ve Kalkınma Partisinin
Grubu da katılmayacaktır. Dolayısıyla biraz önce geçen,
10uncu madde olarak eklenen ve Yargıtayda Bilgi İşlem
Dairesinin kurulmasına ilişkin olarak Milliyetçi Hareket Partisi
evet oyu vermişti, Evet ama yetmez. diyerek evet oyu vermişti.
Niçin yetmediğine ilişkin görüşlerimizi izah etmeye
zamanımız yetmediği için şimdi o görüşleri tamamlamak
üzere huzurunuzdayım.
Değerli
arkadaşlarım, sadece Yargıtayda Bilgi İşlem Dairesinin
kurulmuş olmasıyla, bir zincir olarak değerlendirdiğimiz
suçun işlendiği veya hukuki ihtilafın
çıktığı andan itibaren başlayan yargı sürecinde
sadece bir halkaya cevap vermiş oluruz. Oysa bu, adli görev yapan kolluk
kuvvetlerini, jandarması, polisi, efendim, sair güvenlik güçleri,
cumhuriyet savcıları, mahkemeler ve Yargıtay, ondan sonra da
ceza infaz kurumu, icra daireleri ve adli sicil gibi bir halkayı
taşımaktadır.
Dolayısıyla
bu halka içerisinde bir bütünlüğü teşkil eden teknolojik bir destek
vermek lazım gelir yargıya. Bu, bütünü kapsayan bir katkı
değildir. Bütünü kapsayan katkıyı Milliyetçi Hareket Partisinin
2023 Yükselen Güç Türkiye Projesi kapsamı içerisinde Millî Yargı
Projesi vermektedir. Dolayısıyla şu anda Türkiye'nin sadece
klavye farklılığı nedeniyle üç ayrı dil kullanan
bilgisayar sistemi ve bu kapsam içerisinde değerlendirildiğinde
bilgisayar mezarlığına dönmüş olan devlet daireleri,
bilgisayar teknolojisi mezarlığına dönmüş olan devlet
dairelerine bir yenisinin eklenmemesini ümit etmekteyiz çünkü Yargıtaya
kurulacak olan bilgi işlem dairesi temenni etmekteyiz ki
Yargıtayın iş yükünü teknolojik destek ile halletmeye
katkıda bulunsun yoksa bilgisayar mezarlığına ya da
bilgisayar teknolojisi mezarlığına yeni bir tanesi eklenmemiş
olsun.
Değerli
arkadaşlarım, bu kapsam içerisinde UYAPla ilgili sözler söylenildi.
UYAPı bizim Hükûmetimiz kurdu. filan gibi sözler de ifade edildi.
Sayın Bakan Adalet Bakanlığındaki -kalmışsa- eski
bilenleri eğer dinlerse UYAPın fikir sahibinin kim olduğunu çok
kolay teslim edebilir. Uygulamasının da -Sayın
Bozdağın sözüydü sanıyorum- 57nci Hükûmet döneminde
başlatıldığını elbette bilecektir. Lakin bu demek
değildir ki UYAP çok güzel hizmetler yapıyor, yargının
sorunlarını çözüyor. Hayır. UYAPın sizin Hükûmetiniz
zamanında perspektifi daraltılmıştır, faaliyet
alanı daraltılmıştır, UYAP yargıyı frenleyen
bir teknolojik destek hâline gelmiştir, yargıya yol veren, yargıyı
açan, sorunlarını halleden bir teknolojik destek olmaktan
uzaklaşmıştır. Bugün eğer önemli bir konu ile ilgili
bu UYAPa girmeye çalışırsanız derhâl sistem kilitlenmekte,
cevap vermemektedir. UYAP ile bizim hedeflediğimiz teknolojik
yargının birinci ayağını teşkil eden yapay zekâ
teknolojisinden yardım alınamamaktadır. İkinci ayağını
teşkil eden veri sayar teknolojisi eksiktir. Dolayısıyla UYAP bu
hâliyle sadece daktilo devrinden bilgisayar devrine geçmeyi
kolaylaştırmış bir hizmet olmuştur ve sadece daktilo,
bir de geçmişe yönelik duruşma zabıtlarının
kolaylıkla tetkik edilebildiği, incelenebildiği bir imkânı
sağlamaktadır. UYAP çare değildir. UYAPın yerine,
UYAPın geliştirilerek, UYAPın büyütülerek, perspektifi
genişletilerek, yapay zekâ ve veri sayar teknolojisiyle donatılması
ve tüm yargıyı kapsayacak şekilde, güvenlik güçlerinden
başlamak, cumhuriyet savcılığı, mahkemeler,
Yargıtay, Danıştay, icra daireleri, ceza infaz kurumları ve
adli sicille sona erecek bir zinciri tamamlamak gerekir diyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yoklama talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var,
yerine getireceğim.
Sayın
İnce, Sayın Öztürk, Sayın Dibek, Sayın Köktürk, Sayın
Kart, Sayın Karaibrahim, Sayın Güner, Sayın Özdemir, Sayın
Soysal, Sayın Tüzün, Sayın Tütüncü, Sayın Koçal, Sayın
Emek, Sayın Keleş, Sayın Aslanoğlu, Sayın İçli,
Sayın Ağyüz, Sayın Seçer, Sayın Diren, Sayın Özkan.
İki
dakika süre veriyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/994) (S. Sayısı: 610) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10 uncu maddesi ile
13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin eki cetvellere eklenmesi öngörülen (3) sayılı
listenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve
teklif olunur.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
(3)
SAYILI LİSTE
KURUMU : YARGITAY BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS
EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı Unvanı Kadro Derecesi Kadro Adedi Toplam
GİH Yazı İşleri Müdürü 1 3 3
GİH Yazı İşleri Müdürü 2 3 3
GİH Şef 4 14 14
GİH Programcı 2 3 3
GİH Programcı 6 3 3
GİH Programcı 7 3 3
GİH Programcı 8 3 3
GİH Çözümleyici 4 4 4
GİH Çözümleyici 5 3 3
GİH Çözümleyici 6 3 3
GİH Çözümleyici 7 3 3
GİH Çözümleyici 8 2 2
GİH Bilgisayar İşletmeni 6 3 3
GİH Bilgisayar İşletmeni 7 2 2
GİH Bilgisayar İşletmeni 8 1 1
GİH Bilgisayar İşletmeni 9 1 1
GİH Bilgisayar İşletmeni 10 2 2
GİH Zabıt kâtibi 8 20 20
GİH Zabıt kâtibi 9 20 20
GİH Zabıt kâtibi 10 20 20
GİH Zabıt kâtibi 11 20 20
GİH Zabıt kâtibi 12 20 20
GİH Zabıt kâtibi 13 28 28
GİH Sekreter 12 24 24
GİH Sekreter 13 24 24
Sınıfı Unvanı Kadro Derecesi Kadro Adedi Toplam
GİH Sekreter 8 1 1
GİH Koruma ve Güvenlik 10 70 70
Görevlisi
GİH Şoför 13 6 6
TH Mühendis 10 10 10
TH Teknisyen 6 1 1
TH Teknisyen 7 1 1
YH Mübaşir 10 6 6
YH Hizmetli 13 50 50
YH Hizmetli 14 50 50
YH Hizmetli 11 3 3
YH Garson 12 16 16
TOPLAM 446 446
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Komisyon takdire
tevdi eder efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yargıtayda
Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü kurulması öngörüldüğünden,
bu Merkezin görevlerini gereği gibi yerine getirebilmesi için gereken
personelin tahsisi amacıyla bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 10uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11inci
madde üzerinde iki adet önerge vardır. Aynı mahiyette önergeler
olduğu için bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 11. Maddesinin metinden
çıkarılmasını ve madde numaralandırmalarının
bu düzenlemeye göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Metin Çobanoğlu Muharrem Varlı
Konya Kırşehir Adana
Yılmaz Tankut Recep Taner Hakan Coşkun
Adana Aydın Osmaniye
Rıdvan
Yalçın Erdal
Sipahi
Ordu İzmir
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Atilla Kart
Mersin Zonguldak Konya
Turgut Dibek Rahmi Güner Şahin
Mengü
Kırklareli Ordu Manisa
Muharrem
İnce
Yalova
BAŞKAN
- Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısının 11inci maddesi
üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Belki de
bu kanun tasarısının en tehlikeli yönlerinden birisi bu madde.
Bu maddede, yargıçların yaptıkları kamu hizmeti ve
yargılama faaliyetleriyle ilgili bile olmasa, kişisel kusur ve
kastına bile davransa yargıçlar aleyhine dava açılamayacak.
Dolayısıyla bu, yargılama sürecinde hâkimlere daha da fazla bir
keyfîlik getirecek, dolayısıyla hâkimlerin görevlerini yaparken suç
işlemelerinin önü daha da açılmış olacak. Yani hâkimleri
Ali kıran baş kesen yapacak ama bundan daha da tehlikelisi, hiçbir
yargısal faaliyeti bulunmayan, tamamen idari bir görevi ifa eden ve sadece
ve sadece yargıçlar ile savcılar hakkında işlem yapma tekel
ve gücüne sahip olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Adalet
Bakanlığı müfettişlerinin, yargıçlar ve
savcıların yargısal faaliyetlerine münhasıran getirilen
tazminatla doğrudan sorumlu tutulmama düzenlemesinden yararlandırılmasıdır.
Bu düzenleme yargıyı idarenin baskısı, egemenliği,
şiddeti altına alma istek ve iradesinin son adımlarından
birisidir.
Değerli
milletvekilleri, bu görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı çok
açık bir anlatımla, Adalet Komisyonunun değil, keyfî biçimde bir
araya gelmiş milletvekillerinin kabul ettiği bir tasarı
durumundadır. Hepimiz biliyoruz ki, bu kanun tasarısı
görüşülürken Komisyon Başkanının Meclis İç Tüzük ve
Anayasada öngörülen kuralları bir kenara bırakarak tümüyle
antidemokratik bir şekilde Komisyon çalışmalarını
yürütmesi ve Komisyonda muhalefetin muhalefet etme hakkını
engelleyerek elinden alması ve hiç konuşmasanız da olur
anlayışına indirgemesi, ben yaptım, oldu
tavrını göstermesi karşısında Cumhuriyet Halk Partili
milletvekilleri bu Komisyondan çekilmişlerdir, istifa etmişlerdir.
Buradaki bu tartışmadan sonra meseleyi hukuksal olarak açıklamak
gerekirken Sayın Komisyon Başkanı bu uygulamanın tüm
siyasal sorumluluğunu üstlendiğini açıklamıştır.
Yani, bu açıklamayı doğrusu ben anlamadım. Sayın
Komisyon Başkanı Bu uygulamanın siyasal sorumluluğunu ben
aldım. demekle neyi kastetmektedir? Böyle bir davranışın
siyasal sorumluğu olmaz, böyle bir davranışın hukuksal
sorumluluğu olur. Acaba, Adalet Komisyonu Başkanı Bunun siyasal
sorumluluğu bana aittir. demekle yeniden seçilememeyi mi
kastetmiştir, yoksa tek seçicinin milletvekili aday listesine girmeyi
garantilemeyi mi kastetmiştir?
Komisyon
Başkanı Hükûmetten gelen yasa tasarıları üzerine
görüş bildiremezsiniz, değişiklik yapamazsınız,
geciktiremezsiniz. talimatını daha en başından
almıştır.
1inci
madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin beş önergesi var, 2nci madde
üzerinde beş önergesi var komisyon sırasında ve diğer
maddelerde ve 7nci maddeye kadar hiçbir önergesi yok.
Değerli
milletvekilleri, daha bunlar gelmeden Komisyon Başkanı, Başkan
Önergemiz olacaktır deniyor, önergelerimiz değil. Yani bu işin
daha, önergelerin olup olmayacağı belli değilken, bir
milletvekili arkadaşımız Önergelerimiz var. deyince Önergemiz
olacaktır deniyor, önergelerimiz değil. diyor. Madde konusunda
gerçekten Ali Rıza Beye katılmayabiliriz, ama maddenin içeriği
hakkında hukuk ve yerindelik ekseninde veciz şekilde ortaya koydu.
diyor. Yani demek ki biz Sayın Başkanın söylediği gibi boşuna
konuşmamışız. Kaldı ki engelleme hakkının
engellenmesi diye bir tabir sadece İyimayanın hukukunda var.
Objektif hukukta böyle bir şey yoktur.
Hakkın
suistimali kapsamında açıklamak ise doğru değildir.
Hakkın suistimali var ise, böylesine on beş maddeden ibaret bir kanun
tasarısını temel kanun olarak komisyonlarda görüştürüp
tartıştırmadan, kimsenin görüşünü almadan buraya
getirmektir.
Sayın
Başkan şimdi söyledi, Sayın Adalet Bakanı söyledi, az önce
ihdas ettiğimiz madde hakkında Yargıtayın komisyon
görüşmeleri sırasında bir talebinin
olmadığını söyledi. Tabii ki talebi yoktur, çünkü
görüşlerini almamışlardır.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan
BAŞKAN
Önerge üzerinde başka söz talebi?
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi
Sayın
İnce, Sayan Öztürk, Sayın Köktürk, Sayın Dibek, Sayın Kart,
Sayın İçli, Sayın Soysal, Sayın Keleş, Sayın
Tütüncü, Sayın Ersin, Sayın Yıldız, Sayın Emek,
Sayın Koçal, Sayın Aslanoğlu, Sayın Seçer, Sayın
Küçük, Sayın Karaibrahim, Sayın Öztürk, Sayın Sönmez, Sayın
Özer, Sayın Güner.
Yoklama
için bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/994) (S. Sayısı: 610) (Devam)
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
11inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci
madde üzerinde bir adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının (12) inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Turgut Dibek Tayfun
İçli
Mersin Kırklareli Eskişehir
Ali İhsan Köktürk Rahmi Güner Şahin Mengü
Zonguldak Ordu Manisa
Atilla
Kart
Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Katılmıyoruz.
FARUK BAL
(Konya) Sayın Başkan, MHPnin önergesi vardı madde 11de
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani bir önceki maddede MHPnin önergesi vardı,
işleme koymadınız.
BAŞKAN
Hayır, işleme koymadım değil. Ben, tutanakları
incelerseniz Önerge üzerinde söz talebi var mı? diye 2 defa sordum. Tutanakları istetebilirsiniz, 2 defa
sordum.
Önerge
üzerinde söz isteyen Tayfun İçli, Eskişehir Milletvekili, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, biraz evvel bir olaya tanıklık ettiniz. Bir madde,
daha doğrusu önerge getirildi, Hükûmet ve Komisyon iştirak etti.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunmadı.
FARUK BAL
(Konya) Gerekçeyi okutacaksınız o zaman.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Bir temel kanuna, sanki bir bölüm gibi bir madde
eklendi.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Okuttunuz mu gerekçeyi?
FARUK BAL
(Konya) Nasıl olacak o zaman?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - İşte onları söyledik.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunmadı, oylama yapılmadı.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Sayın Başkan, süremi durdurursanız
Problem çözülsün, ondan sonra
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bizim önergemiz işleme
konulmadı, gerekçe okutulmadı, oylatılmadı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayser) Hayır
Sayın Başkan sordu.
BAŞKAN
Ben Önerge üzerinde konuşma var mı? diye 2 defa sordum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sordunuz
Evet
BAŞKAN
- Tutanaklar istenip incelenebilir, ayrı bir konu, ama gerekçe
okunmadı, doğru yani, evet.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunmadı, oylama yapılmadı,
dolayısıyla o madde tamamlanmadı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Aynı mahiyette olduğundan gerekçeyi
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Aynı mahiyette değil ki
BAŞKAN
Aynı mahiyette Sayın Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Aynı mahiyette mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Aynı mahiyette.
BAŞKAN
Aynı mahiyette, evet.
SUAT
KILIÇ (Samsun) Birlikte oya sundu önergeleri, aynı mahiyetteki
önergeleri birlikte oya sundu.
BAŞKAN
Aynı mahiyette önerge.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Tamam.
BAŞKAN
Buyurun.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Sayın Başkanım, süremi yeniden
başlatırsanız.
BAŞKAN
Yeniden başlattım.
Buyurun.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Biraz evvel ifade ettiğim gibi, bu torba kanuna
bir madde eklendi, bir bölüm gibi. Biz demiştik ki:
Arkadaşlarımız sıklıkla vurguladı, Böyle bir
kanun torba kanun olarak görüşülemez. Komisyondan süratle bu kanun
geçirildi ve bizlerin söz hakkı kısıtlandığı için
ve Anayasaya aykırılık önergelerimiz Komisyon tarafından
oylanmadan buraya getirildiği için, Anayasaya aykırılık
iddiası dâhil olmak üzere, birçok iddiamızı ileri sürdük.
Düşünün, bir Hükûmet tasarısı, gece yarısı, sabahlara
kadar bunu görüşüyoruz ve acemilik, daha hemen, biraz evvel burada
yaşandı.
Değerli
arkadaşlarım, gece gündüz, sabahlara kadar
çalışıyoruz. Her kanunu torba kanun olarak görüşüyoruz.
Torba kanunu yarım bırakıyoruz, araya bir torba kanun sokuyoruz.
O yetmiyor, dün AKP grup önerisinin kabulüyle torba kanun arasına, sanki
bir sandviçin arasına bir şey konulur gibi, uluslararası sözleşmeleri
koyuyoruz. Değerli arkadaşlarım, Allah rızası için
bana şunun yanıtını verin: Bu geceli gündüzlü, sabaha kadar
çalışmada, milletin yararına, halkın yararına ne
getiriyoruz? Hiçbir şey getirmiyoruz.
Bakın,
işçiler, memurlar, herkes sokakta, gösteri yapıyor, siz Hükûmetin
gücüyle biber gazı sıkıyorsunuz, kış gününde tazyikli
soğuk su sıkıyorsunuz. Onları susturamıyorsunuz,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerini susturmak için
konuşmalarını Komisyonda, ihtisas komisyonunda beş
dakikayla sınırlıyorsunuz. Yargıtayın,
Danıştayın temsilcileri Komisyonda Bizim görüşlerimiz
alınmadı, bize süre verin, bu konuda çalışalım.
dedikleri hâlde bir
Doğru mu Başkanım, öyle dediler mi,
demediler mi? Süre istiyoruz. dediler, verilmedi, burada apar topar geldi.
Şimdi,
bakın, burada temel kanun görüşüyoruz. Tabii, yazık ediyoruz,
AKPli arkadaşlarımız millî maç arasında buraya
koşarak gelip koşarak gidiyorlar, hangi kanunun hangi maddesinin
görüşüldüğüne dahi vâkıf değiller.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten, bakın, çok acele olsa,
uluslararası sözleşme, on tane uluslararası sözleşme
Uluslararası sözleşmenin bizlerin sabaha kadar geceli gündüzlü
çalışmamız için ne gibi önemli aciliyeti var? Getiririz bunu,
cumartesi günü çalışırız, pazar günü çalışırız,
bunları görüşürüz.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bunları bir tarafa
bırakıyoruz. Geçen gün polislerle ilgili askerlikten muafiyet getiren
bir yasayı burada kabul ettik. Sayın Bakana biraz evvel sordum, dedim
ki: Hâkimler ve savcılar açığınız var. Mahkemelerde
işlerin tıkanması nedeniyle istinaf mahkemelerinin
kurulamamasını siz hâkim, savcı açığına
bağlıyosunuz. Diyor ki Sayın Bakan: E, ne yapalım,
işte, başka meslek grupları da var, buna Genelkurmay karar
verecek. Bu Meclis Anayasanın 145inci maddesini değiştirdi,
Askerî Ceza Kanunuyla ilgili düzenlemeler yaptı, birçok
yargılamayı sivil yargıya bıraktı. E,
Genelkurmayın savcıya, yargıca ihtiyacı varmış.
Sayın Bakanım, İçişleri Bakanı kadar
olamıyorsunuz. Siz adalet teşkilatının
bakanısınız. Ya, hâkim ve savcıların, kendi
emirlerinde olan polisler askerlikten muaf tutulurken hâkim ve
savcıların hakkını, hukukunu korumak, bu yüce Mecliste
korumak sizin göreviniz ama ne yazık ki biz bunları yapamıyoruz.
Bakın, bu yasada ayrıcalıklı birtakım insanlar
yaratıyoruz ve bunun arkasında, ne yapıyoruz? İşte, polislere
ayrıcalıklı bir hak getirdik. Tamam; iyidir kötüdür,
tartışılır. Başka? Başka ne yapıyoruz? Hâkim
ve savcıların kişisel kusurlarından dolayı
haklarında tazminat davası açılamayacağına dair bir
maddeyi geçirdik. Ee, kaymakam hakkında açılıyor, vali
hakkında açılıyor, herkes hakkında kişisel
kusurlarından dolayı dava açılıyor ama hâkim ve
savcılar hakkında açılamıyor.
Başka
ayrıcalık? Önümüzdeki günlerde gelecek. 17 Anayasa Mahkemesi üyesine
kırmızı plaka, 12 milyar maaş, bireysel başvuruda
ayrı takviye
Ayrı ayrı ayrıcalıklı
sınıflar yaratıyoruz. Devlet içerisinde farklı maaş
Siz, adliye teşkilatının bakanısınız. Anayasa
Mahkemesinin üyesi 15 milyar para alacak da Yargıtayın,
Danıştayın üyeleri niye onlardan eksik para alacaklar ya da
birinci sınıf hâkimlerin ne gibi kabahati var? Adalet Bakanı
olarak adliye teşkilatının hakkını, hukukunu korumak
sizin göreviniz. Sadece hâkim ve savcılar değil, kamu avukatları
var, adalet teşkilatında çalışan bir sürü görevliler var.
Türkiye'nin bunca sorunu varken Yok, biz bunlara herhangi bir şekilde el
atamayız ama işte biz burada Adalet Bakanlığı
yaparız.
Değerli
arkadaşlarım, doğru dürüst kanun yapmıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Yaptığımız iş kanun yapmak
değildir, diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İçli.
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yoklama talep ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, ancak önce bir yoklama
talebi var.
Yoklama
talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit
edeceğim: Sayın İnce, Sayın Öztürk, Sayın Dibek,
Sayın Küçük, Sayın Kart, Sayın İçli, Sayın Güner,
Sayın Köse, Sayın Keleş, Sayın Tütüncü, Sayın Diren,
Sayın Yıldız, Sayın Emek, Sayın Koçal, Sayın
Soysal, Sayın Aslanoğlu, Sayın Karaibrahim, Sayın Özkan,
Sayın Seçer, Sayın Ağyüz.
Bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/994) (S. Sayısı: 610) (Devam)
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
12nci madde kabul edilmiştir.
Madde
13ün 1inci fıkrasının (a) bendi üzerinde bir adet önerge
vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının (13) üncü
maddesinin (1) inci fıkrasının (a) bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Turgut Dibek
Mersin Zonguldak Kırklareli
Rahmi Güner Hulusi Güvel Tayfun İçli
Ordu Adana Eskişehir
BAŞKAN
- Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
- Önerge üzerinde söz isteyen, Rahmi Güner, Ordu Milletvekili.
Buyurun
Sayın Güner.
RAHMİ
GÜNER (Ordu) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 610 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 13üncü maddesinin 1inci fıkrası (a)
bendinin madde metninden çıkarılmasını talep ediyoruz. Bu
önergemiz bu hususta verilmiştir. Öncelikle önergemizin kabul edilmesini
talep ediyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bugün Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, kuran, bugün
Türkiyeye demokrasiyi getiren, çok partili dönemi başlatan Cumhuriyet
Halk Partisine darbeci damgası vurmak isteyen, bu konuda kültürü ve
bilgisi olmayan bazı kişilerin konuşmasını izledim
değerli arkadaşlarım. Türkiyeye hâlen kaldırmak isteyen,
Türkiyede hâlen böyle bir bağımsız yargının
olmasından rahatsız olan sizler, yürütme organına bağlı
olan bir yargı sistemini getirmek istiyorsunuz. Hedefiniz tamamen
bağımsız yargı erkidir.
İşte
değerli arkadaşlarım, o bağımsız yargı
erkinin kuvvetler ayrılığı sistemini Türkiyeye getiren
Cumhuriyet Halk Partisidir. İşte bakın, 1959 senesinde
yayımlanan İlk Hedefler Beyannamesinde, Yüksek Hâkimler Kurulunun,
Yüksek Savcılar Kurulunun ve bağımsız Radyo ve Televizyon
Kurumunun, ayrıca yasama organından çıkan kararnameleri ve
yasaları denetleyen en yüksek yargı olan Anayasa Mahkemesinin
kurulması talep edilmiştir. İşte 1961 Anayasasına
giren o kurumlar Cumhuriyet Halk Partisinin 1959 senesindeki İlk Hedefler
Beyannamesinde de vardır. Bu şekilde Türkiyeye demokrasiyi getiren
bir siyasi parti nasıl darbeci olur? Bu akla, mantığa
sığar mı değerli arkadaşlarım?
Şunu
da söylüyorum: Bakın, siz iktidardasınız. O zaman Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı, Başbakan
Amerikanın,
Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki menfaatlerine karşı Johnson
Mektubu vardır. Johnson Mektubuna karşı Türkiye'nin
menfaatlerini, Türkiye'nin onurunu en iyi şekilde savunan, cevap veren,
işte Türkiyede ikinci adam, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı İsmet İnönüdür. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Değerli
arkadaşlarım, bakın, 1973 senesinde Amerikanın Türkiyede
neyin ekileceğine neyin ekilmeyeceğine karar vermesine
karşı direnen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Bülent
Ecevittir. Kıbrıs Harekâtında emperyalist güçlerin
baskısına rağmen Kıbrısa Barış
Harekâtını başlatan Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı, Başbakan Bülent Ecevittir.
Değerli
arkadaşlarım, siz ne yaptınız? Kuzey Irak
Harekâtını yapmamak için Dubaide 1 milyar dolar anlaşma
yapmadınız mı Amerikayla? Türkiye'nin onurunu, Türkiye'nin
şerefini, Türkiye'nin menfaatlerini siz mi iyi korudunuz, Cumhuriyet Halk
Partisi mi iyi korudu? Değerli arkadaşlarım, bunu
düşündünüz mü hiç?
Bakın,
bir konuya daha değinmek istiyorum. Kenan Evren ihtilal yaptıktan
sonra başkanlık sistemi ve iki siyasi partinin seçime girmesini
istedi. Siz neyi istiyorsunuz? Türkiyeye başkanlık sistemini
getirip, Amerikada heyetleri dolaştırıyorsunuz, Türkiyede iki
parti olacağını söylemiyor musunuz değerli
arkadaşlarım. Ne farkınız var? Kenan Evrenin
diktasıyla sizin diktanız arasında ne fark var değerli
arkadaşlarım?
Doğumunuz
12 Eylül 1980, erginlik çağınız 28 Şubat 1997dir. Siz öyle
bir siyasi partisiniz. İşte onun için, bütün güçleri elinizde
toplamak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Gidişiniz gidiş
değil, yolunuz iyi yol değildir. Aklınızı
başınıza almanız lazım.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Güner.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde
13ün 1inci fıkrasının (a) bendini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde
13ün 1inci fıkrasının (b) bendi üzerinde iki adet önerge
vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 13. Maddesinin 1.
fıkrasının b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
b) 2797
Sayılı Kanunun 31. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan
salt çoğunluk ibaresi çoğunluk şeklinde
değiştirilmiştir.
Faruk Bal Metin Çobanoğlu Rıdvan Yalçın
Konya Kırşehir Ordu
K. Erdal Sipahi Recep Taner Hakan Coşkun
İzmir Aydın Osmaniye
Muharrem
Varlı Yılmaz
Tankut
Adana Adana
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının (13) üncü
maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Turgut Dibek
Mersin Zonguldak Kırklareli
Rahmi Güner Hulusi Güvel Tayfun İçli
Ordu Adana Eskişehir
Atilla
Kart
Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Atilla Kart, Konya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kart. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA
KART (Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan madde üzerinde tarafımızdan verilen önergeyle
ilgili olarak söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, daha evvelki konuşmalarımızda da
vurguladığımız gibi, bu tasarı, daha etkin, daha adil,
daha seri yargılama yapılmasını sağlamaya yönelik bir
tasarı olarak Hükûmet tarafından Genel Kurul gündemine
getirilmiş durumda. Tabii, daha seri, daha etkin, daha adil bir
yargılama yapılabilmesi için yargılama aşamasından
evvel hazırlık soruşturması ve diğer aşamalarda
yapılması gereken çalışmalar konusunu önemle, ısrarla
hep dile getiriyoruz. Bu çerçevede de adli tıp yapılanması,
bilirkişilik, bilirkişilik kurumu yapılanması, adli kolluk
yapılanması, bunları önemle hep dile getirdik.
Yine bu
çerçevede şunu ısrarla ifade ettik: Kemal Türkler olayında
olduğu gibi dosyanın zaman aşımına uğraması
noktasında yürütme organının üstüne düşen görevleri neden
yapamadığını, bunların da sorgulanması
gereğini yine dile getirdik. Hükûmetin bütün bu konulara cevap vermek
yerine yine karartma yapmaya devam ettiğini, bilgi kirliliği
yaratmaya devam ettiğini görüyoruz. Burada, bu biraz evvel
başlıklar altında söylediğim konuları
arkadaşlarım birkaç kez anlattılar. Ben bütün bunların
yanında bir diğer önemli konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Sayın
Başkan, ısrarla takip ediyorum, hâlen konuşmaya devam ediliyor.
Şurayı lütfen uyarın.
BAŞKAN
İkaz edeceğim.
Sayın
milletvekilleri, lütfen
Buyurun
Sayın Kart.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Talebe miyiz biz yahu!
ATİLLA
KART (Devamla) Konuşmayı ya dışarıda yapın ya
da gidin geride yapın; şurada, birinci sırada yapmayın olur
mu değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN
Sayın Kart, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz. Her parti grubu
yapıyor aynı şeyi Sayın Kart, lütfen.
ATİLLA KART (Devamla) Çünkü
konuşmacının insicamını bozuyorsunuz.
ABDURRAHMAN
DODURGALI (Sinop) Siz orada bozuyorsunuz ya!
ATİLLA
KART (Devamla) Yani ne yapalım? Siz konuşmaya devam mı
edeceksiniz?
ABDURRAHMAN
DODURGALI (Sinop) Siz orada dinleyin, biz devamlı dinleriz burada.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ATİLLA
KART (Devamla) Şimdi, bakın değerli arkadaşlarım,
grubumuz bir çalışma yaptı. Türk Ceza Kanununda 2005
yılından bu yana kaç maddede değişiklik
yapılmış biliyor musunuz? Kırk dört maddede
değişiklik yapılmış değerli milletvekilleri.
Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı yargılama mercileri,
mahkemeler her değişiklik yapıldığında özellikle
Yargıtay aşamasında ise mutlaka dosyanın mahalline iade
edilmesi demektir çünkü yapılan değişiklikler genellikle
sanıklar lehine olduğu için, sanıklar lehine sonuçlar
doğurabileceği için bunun yargılama aşamasında mahallî
mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Bir değişikliğin,
bir dosyanın mahalline gidiş gelişi neresinden bakarsanız
sekiz aydır, bir yıldır değerli milletvekilleri.
Bütün
bunların üstüne ne yapıyoruz, bu kırk dört maddeyle ilgili
değişikliğin dışında ne yapıyoruz
değerli milletvekilleri? Türk Ceza Kanununun 257nci maddesinde de
değişiklik yaptı bu Hükûmet, görevi kötüye kullanma maddesini
değiştirdi. Görevi kötüye kullanma maddesi, Anayasa Komisyonu
Sayın Başkanının ifade ettiği gibi bir maydanoz
madde değildir değerli milletvekilleri, çok önemli bir maddedir.
Kamu yönetiminde, devlet yönetiminde o kamu yönetiminin verimliliğini,
etkinliğini, ciddiyetini sağlayan en temel maddelerden birisidir.
Niye o madde önemlidir? Çünkü, öyle suçlar vardır ki, o suçlar
aslında zimmet niteliğindedir, aslında ihaleye fesat
karıştırma niteliğindedir, aslında nitelikli
dolandırıcılık niteliğindedir ama tipiklik unsuru
sebebiyle o maddelerin uygulanması çoğu zaman mümkün olmaz. Fakat
maddi vakıa, yani suç bulguları çok net olarak ortadadır, bunun
yanında da sanığın suç işleme kastı net olarak
ortadadır. Onun içindir ki, o noktada kanun koyucu -doktrinde bu, hep
istikrar kazanan bir uygulamadır- bu gibi suçlarda yine
sanığın lehine olacak şekilde görevi kötüye kullanma
maddesini düzenlemiştir ama ne
yapıyoruz Hükûmet olarak? Bu maddeyi bile etkisiz hâle getiriyoruz. Bu
madde yüzünden belki de on binlerce dosya yine mahalline iade edilecek ve
sadece bu uygulamadan dolayı zamanaşımı durumları
doğacak. Bunları artık sorgulamanız gerekiyor, bunları
değerlendirmeniz gerekiyor. Sorumluluk duygunuzun gereği olarak,
milletvekili sorumluluğunun gereği olarak bunları
değerlendirmek gerekiyor.
Bu
düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 13. Maddesinin 1.
fıkrasının b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
b) 2797
Sayılı Kanunun 31. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan
salt çoğunluk ibaresi çoğunluk şeklinde
değiştirilmiştir.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya milletvekili.
Buyurun
Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; muhtemeldir ki
verdiğimiz önerge biraz sonra AKPnin değerli milletvekillerinin
oylarıyla reddedilecektir ve böylece ortaya çıkan sonuç Meclisin
kararı gibi değerlendirilecektir ancak bu, Meclisin külli kararı
artık değildir, parmakların ortaya koymuş olduğu bir
çoğunluk kararıdır, bu karar da AKPnin iradesini teşkil
etmektedir. İşte burada, Sayın İyimayanın, çok defa,
tam yerine oturan çok güzel söylemleri vardır, kendisini bu özelliği
nedeniyle takdir ettiğimi yakinen bilmesini isterim. İşte bunlardan
bir tanesi de bugün öğrendim, teyit ettim, Sayın İyimaya diyor
ki: Parmakların aklı olsaydı demokrasiyi yutan canavarlar
ortaya çıkmazdı. Tam bugüne göre söylenmiş bir laf, kendisini
tebrik ediyorum.
ATİLLA
KART (Konya) Gerçekten takdir edilecek bir tespit.
FARUK BAL
(Devamla) Ben de bu durumu ortaya koymak için demokratik değerler
yerine parmakmatik değerler diye tanımlamaya
çalışıyordum, benimki biraz galat kaçıyordu, Sayın
İyimaya çok güzel ortaya koymuş.
Şimdi,
11inci maddeyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu
önergeyi reddettiniz. Reddetmekle ne yapıldı? Reddetmekle ortaya
çıkan durum şu: Maddeyi kül olarak değerlendirdiğimiz
takdirde, AKPnin kabul ettiği maddeyi kül olarak
değerlendirdiğimizde, yargı, yargıçlara karşı
işlemez, bunun Türkçe anlamı budur. Niçin? Çünkü bu maddeyle
yargılama sürecinde suç işlemiş olan bir hâkimin
yargılanabilmesi için önemli barajlar getiriliyor. 1927 yılından
beri, gerek Ceza Muhakemesi Kanununda gerek Hukuk Muhakemesi Kanununda suç
işleyen hâkimler ile ilgili yapılacak iş ve işlemler Türk
hukukunda vardı ve herhangi bir sorun olmadan bu sistem
çalışıyordu. Şimdi, sizin getirdiğiniz sisteme göre,
hâkim hakkında tabii ki ceza davası ayrı bir prosedüre tabi
olacaktır ama hukuk davası açılabilmesi için hâkimin suç
işlemesiyle ilgili işlemin, adli işlemin kesinleşmiş
olması gerekir. Bugünkü süreçte değerlendirdiğimizde, hâkimin
görevini suistimal ederek ve yapmış olduğu bir hatanın ya
da işlediği suçun dâhil olduğu dosya kesinleşecek ki ondan
sonra devlet aleyhine dava açılabilecek. Devlet aleyhine açılan dava
kaç yıl sürerse o da bittikten sonra rücu edilebilecektir. Bunun
adına Ölme eşeğim ölme, yaz gelince yonca biçeyim. derler.
Oysa bir suçtan mutazarrır olmuş olan mağdur kişi bir taraftan
ceza davası ile hakkını adalet önünde ararken, diğer
taraftan da tazminat davasıyla adaletin önüne gider. Dolayısıyla
siz, suç mağdurlarının tazminat davasıyla adalet önüne
gitmesini mesele hâkimler olduğu takdirde engelliyorsunuz. Bu engelleme
yargının yargılanamaması anlamını taşır
ki hukukun en ince noktasından ve adaletin en püf noktasından
yargıya karşı en büyük darbeyi vurmuş oluyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, yargının yargıca karşı
işlememesinin sebebi hikmeti nedir? Şimdiye kadar yargı
yargıca karşı işliyordu ve herhangi bir sorun yoktu. Ortaya
bir dava çıktı. Bu dava nedeniyle, Sayın Haberalın
gerekçesiz tahliye taleplerinin reddedilmiş olmasından dolayı,
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin vermiş olduğu dava nedeniyle bu
prosedürü geliştiriyorsunuz. Kişiye göre hukuk yaparsanız günü
geldiğinde, siz de o hukuka muhtaç hâle geldiğinizde sizin
hakkınızda da kişisel hükümler verilebilir.
Yolunuz
yanlıştır. Bir an önce dönmenizi temenni ederim. Lakin, sizin bu
yoldan döneceğinize dair herhangi bir işaret yoktur. Olan
olacaktır. Olan, bu memleketin, bu milletin adalete, hukuka, hakkaniyete
olan saygısı, hürmeti ve muhabbeti sayenizde hâk ile yeksan
olacaktır.
Hepinize
saygı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Madde
13ün ikinci fıkrası üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 13 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.
Bekir Bozdağ Kadir
Tıngıroğlu Mehmet
Yüksel
Yozgat Sinop Denizli
Ali İhsan
Merdanoğlu Tuğrul
Yemişçi
Diyarbakır İzmir
b) 2575
sayılı Danıştay Kanununun 8 inci maddesinin (3)
numaralı fıkrasında yer alan , yukarıda sayılan
görevlerde toplam olarak en az üç yıl ibaresi, 10 uncu maddesinin (8)
numaralı fıkrası, 26/A, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 34/A, 34/B,
34/C ve 37 nci maddeleri,
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülen
tasarının 13. maddesinin 2. fıkrası c bendinde yer alan ve
33 üncü maddesinin birinci fıkrası ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Mustafa Enöz Recep Taner
Konya Manisa Aydın
Akif
Akkuş Rıdvan
Yalçın
Mersin Ordu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının (13) üncü
maddesinin (2) nci fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Rahmi Güner
Mersin Zonguldak Ordu
Tayfun İçli Turgut Dibek Hulusi Güvel
Eskişehir Kırklareli Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısıyla ilgili verdiğimiz
önergede Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun tasarısının görüşülmesi
sırasında, bir kanun yapılırken uyulması gereken
prosedüre uyulmadığını, daha önceki
konuşmalarımda söylemiştim. Adalet Komisyonundaki
görüşmeler sırasında da milletvekillerinin sözlerinin
kesildiğini, önerge verme haklarının engellendiğini
belirtmiştim ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin kurumsal olarak
istifasından sonra, Adalet Komisyonunun faaliyetini devam ettirmemesi
gerektiğini belirtmiştim çünkü komisyonun varlığı,
siyasi partilerin varlığıyla bağlıdır.
Anayasamızda,
yasa tasarı ve tekliflerinin nasıl görüşüleceği açıkça
belirtilmiştir. Madde 88de, bunun İç Tüzükle belirleneceği
belirtilmiş ancak bu yetki devri
sınırlandırılmış. 1982 Anayasasının
88inci maddesinin gerekçesi, 1961 Anayasasının 85inci maddesinin
gerekçesine atıfta bulunmuş ve siyasi grupların Meclis
çalışmalarının temel unsurları olarak
çalışmalara katılmaları gerektiği
vurgulanmıştır.
Anayasa
koyucunun amacı, siyasal parti gruplarının her birinin,
komisyonlar da dâhil, tüm Meclis çalışmalarına temel öge olarak
katılmalarını sağlamaktır. İktidar-muhalefet
ayrımı yapılmadan, her siyasal parti grubunun komisyon ve Meclis
çalışmalarına katılması, komisyonların
varlık koşuludur. Bir siyasal parti grubunun komisyondan çekilmesi
komisyonun oluşumunu sona erdirir ve komisyon Genel Kurulda yeni bir
seçimle siyasal parti grup eksiği giderilip yeniden varlık kazanmadan
çalışamaz, görev yapamaz. Nitekim, Anayasa Mahkemesi, 1970/26 esas
sayılı Kararında Meclisin tüm çalışmalarına
mutlaka tüm siyasal partilerin katılması gerektiğini
vurgulamıştır. Böyle bir katılma olmazsa komisyonun
kuruluşunun Anayasanın 85inci maddesindeki ilkeye aykırı
düşeceği açıkça belirtilmiştir. Yüksek mahkeme
kararına göre, bir siyasal parti grubunun komisyondan istifa ederek
çekilmesi, kendi kontenjanını boşaltması komisyonu hukuksal
dayanaktan yoksun kılacak, çalışamaz duruma getirecektir.
Çağdaş demokrasiler yönünden baktığımızda da
işlevsel anlam yönünden, anayasalar devlet iktidarını
sınırlandıran en üst düzeydeki normlardır.
Değerli
milletvekilleri, yürütmenin içerisindeki siyasal gücün denetlenmesi ve
frenlenmesi amacıyla, Parlamentoda iktidarı ve muhalefetiyle siyasal
parti gruplarının tümünün yasama organının tüm
çalışmalarına katılması zorunlu
kılınmıştır. Çünkü çağdaş demokrasilerde çoğulculuk
ilkesi iktidar gücünün sınırlandırılması için
muhalefeti önemli kılmış, iktidara da muhalefetin haklarına
saygı gösterme, onları koruyup kollama görevi vermiştir.
Muhalefetin
elindeki, konuşarak aydınlatma ve uyarma ile, önerge verme
araçları, gerek Meclis Genel Kurulunda gerekse komisyonlarda güce
dayalı Anayasa aykırılıklarını, toplumu ve
siyasal rejimi dönüştürme çabalarını önlemenin en masum ve
hukuksal yollarıdır. Komisyonda alınan kararlarla
milletvekillerinin konuşma hakkının
sınırlandırılmasının, önerge verme
hakkının sınırlandırılmasının hiçbir
yasal ve hukuksal dayanağı yoktur. Komisyondaki ve Parlamentodaki
çoğunluğa dayanılarak kararlar ihdas edilmiş olması
Meclis İç Tüzüğünün yeni madde ihdası anlamına
gelmektedir.
Aslında,
Genel Kurul çalışmalarında sınırlandırmanın
önlemi çok daha önceden alınmış, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkan Vekili Sayın Nurettin Canikli 27 Aralık 2005te
yaptığı konuşmada Burada kanunları Hükûmet
çıkarır, kanunları AKP parti grubu çıkarır.
Kanunların çıkarılmasında muhalefetin hiçbir şekilde
etkisi olamaz. demiştir. Bu düşünce bile bu yasama sürecinin
nasıl yürütüldüğünün en açık ve somut kanıtıdır
değerli milletvekilleri. Burada, komisyonlarda milletvekillerinin
konuşma hakkı kısıtlandığı için Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
Komisyondan istifa etmek zorunda kalmamız
sonucunda Komisyonun hazırladığı bir metin yoktur, yok
hükmündedir, Anayasaya aykırıdır. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülen
tasarının 13. maddesinin 2. fıkrası c bendinde yer alan ve
33 üncü maddesinin birinci fıkrası ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Rıdvan Yalçın konuşacak
efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Rıdvan Yalçın, Ordu Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar)
RIDVAN
YALÇIN (Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 13üncü maddesinin ikinci
fıkrası üzerindeki önergemiz üzerinde söz almış
bulunuyorum. Konuşmamın başında yüce Meclisin değerli
üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Komisyon aşamasından bu yana, Genel Kurulda da,
Komisyonda da Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ortadaki ciddi bir problemin
-Yargıtayda birikmiş 2 milyona yakın dosyanın- toplumu
germeden, yargıda daha büyük sorunlar açmadan çözülmesi için olumlu katkılar
vermeye çalıştıysak da anlıyorum ki bir dolu bardağa
tekrar su ilave etme durumunda gibi bir resme sanki konuşuyoruz. Maalesef,
ne kadar haklı şeyler söylesek de çok bunları dinlemek, anlamak
istemiyorsunuz.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, konunun çok da ifade edilmeyen, başka bir boyutunu
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şimdi,
2 milyon dosya diyoruz, sadece Yargıtayda 2 milyon dosya. Bu
dosyaların sadece 1er tarafı olduğunu düşünürsek, 4 milyon
insandan bahsediyoruz, 4 milyon taraftan. Eğer 2şer, 3er kişi
-tarafı- olduğunu düşündüğümüzde 6-7 milyon. Taşra
adliyelerindeki sayılarla bu rakamı birleştirdiğimizde,
Türkiyede belki 15-20 milyon, 25 milyon insanın adliye
kapılarında hak aradığı gibi bir gerçekle
yüzleşiyoruz, karşı karşıya geliyoruz.
Şimdi
çıkıp, bu Hükûmet, arkadaşlar, bu Hükûmetin adalet
mekanizması, Adalet Bakanı, kurumları yalnızca bu meseleye
bir istatistik olarak bakabilir mi? Bakmalı mı? 50den başlatırsak çok partili
hayatımızı, altmış iki yılın sürdüğünü
düşündüğümüzde sizler çok partili demokrasimizin yüzde 15ini tek
başına kullanmış bir iktidarsınız.
Çıkıp 15-20 milyon insan adliye kapılarında hangi sebeple
bulunmaktadır? Neyin uğraşısı içerisindedir diye
düşünmeyecek misiniz? Bu davaların kaçının tarafı
kamudur? Kaçı belediyelerledir? Kaçı iş mevzuatından kaynaklanmaktadır?
Kaçı aslında kayıt dışı sebebiyle adliye önüne
gelmiştir? Bunlara kafa yormayacak mısınız sayın
milletvekilleri? Yalnızca bu
meseleyi
Dosyalar birikmiş
birikmiş, efendim ne yapalım? Gelip buna bir çözüm
bulmalıyız gibi bir kısır anlayış içerisinde
bakmak sizi kurtaracak mıdır
sorumluluktan?
Bu
kürsüye gelen iktidar milletvekillerini hayretler içerisinde dinliyorum.
Efendim oluşmuş bu tıkanıklığın sorumlusu
asla iktidar değilmiş, bu Hükûmet değilmiş, Hükûmetin
politikalarıyla alakası yokmuş gibi daha çok yüksek yargı
organlarını suçlar bir tarz içerisinde bir açıklama
getiriyorsunuz. Arkadaşlar, bu ülkede neden acaba mala karşı
suçlar bu kadar artmıştır hiç düşündünüz mü? Ya da
şöyle bir soru yönelteyim size: Bugün Türkiyedeki gerçekten bütün petrol
kaçakçılıkları adliyeye yansımış olsa, bütün
hırsızlıklar bir şekilde adliyeye intikal etmiş olsa,
bütün vergi kaçıranlar bir şekilde adliyeye intikal etmiş olsa,
kaçak işçi çalıştıranlar bir şekilde adli makamlar
önünde hesap veriyor olsa acaba bu sayı kaç olacaktır değerli
milletvekilleri? Hiç böyle bir kaygınız var mı? Böyle bir
düşünceniz var mı?
Bir soru
önergeme Adalet Bakanının verdiği cevap: Son beş yılda
2011 rakamları hariç 1 milyon çiftin boşandığını
gösteriyor arkadaşlar. Son beş yılda 1 milyon aile
bozulmuş, 1 milyon yuva dağılmış! Sadece boşanma
davaları bakımından baktığımızda, hem Türk
aile yapısı bakımından ürkütücü bir rakam hem birbirinden
ayrılmış 2 milyon insanın acaba kaç mağdur ettiği
çocuk var, ortada bıraktığı kaç çocuk var? Hiç bu yönüyle
bakmayacak mısınız? Sizler için adalet sadece bir istatistik
midir? Yargıtayda şu kadar dosya var, şu dairede bu kadar dosya
var, efendim, savcılıktan şu kadar dosya geldi gitti. Bütün hassasiyetiniz,
bütün ilginiz bu mudur? Türk toplumunun çözülen yapısını,
çürüyen yapısını, Türk toplumunun yaşanan ekonomik krizde
karşılaştığı sorunları hiç düşünmeyecek
misiniz, bunlarla ilgilenmeyecek misiniz? Bu konuyu yalnızca rakamsal
boyutuyla ele almak ve bu şişen rakamları yargıya bir gol
atmak, yargıdan bir intikam almak, bir kinci yaklaşım içerisinde
ele almak bu gerçekleri değiştirmiyor değerli milletvekilleri,
değerli arkadaşlar.
Onun
için, artık bu iktidarın zamanı kalmadı ama bu dokuz
yıl içerisinde birçok ihtilafın adli makamlara intikal etmeden
çözümlerini ortaya koyabilecek projeler hayata geçirilmeliydi fakat maalesef
yapılamadı. Bu zamanların hepsi bir kayıkçı
kavgasıyla, bir bilek güreşiyle geçildi, harcandı ve bugün de
birtakım tahliyeler bahane edilerek bu düzenleme yapılıyor.
Ben, bu
yasanın hayırlı olmayacağı düşüncesi
içerisindeyim. Bu düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yalçın.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 13 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif
olunur.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
b) 2575
sayılı Danıştay Kanununun 8 inci maddesinin (3)
numaralı fıkrasında yer alan , yukarıda sayılan
görevlerde toplam olarak en az üç yıl ibaresi, 10 uncu maddesinin (8)
numaralı fıkrası, 26/A, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 34/A, 34/B,
34/C ve 37 nci maddeleri,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Katılıyoruz efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İdari
görevlerde bulunanların Danıştay üyeliğine seçilebilmeleri
için Devlet hizmetlerinde yirmi yıl, maddede sayılan görevlerde ise
en az üç yıl çalışmış bulunmaları şarta
bağlanmıştır. Buna karşın, Anayasa Mahkemesi
üyeliğine atanacak üst kademe yöneticileri bakımından, belli
görevlerde belirli bir süreyle çalışmış olma
şartı aranmamaktadır. Bu itibarla yüksek mahkemelere üye olarak
seçilebilmek için aranan şartlarda birliğin sağlanması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda madde 13ün (2)nci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Çerçeve
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici
madde 1 üzerinde aynı mahiyette iki adet önerge vardır, okutup
birlikte işleme alacağım; önerge sahiplerinin istemi hâlinde de
kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının Geçici 1. Maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Faruk Bal Metin
Çobanoğlu
Mersin Konya Kırşehir
Muharrem Varlı K. Erdal Sipahi Recep Taner
Adana İzmir Aydın
Hakan Coşkun Yılmaz Tankut Rıdvan
Yalçın
Osmaniye Adana Ordu
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Tayfun İçli
Mersin Zonguldak Eskişehir
Turgut Dibek Rahmi Güner Hulusi
Güvel
Kırklareli Ordu Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurunuz.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz
kanunun geçici 1inci maddesinde verdiğimiz önergede bize göre çok önemli
bir iddia ortaya koyuyoruz, diyoruz ki: Bu geçici 1inci maddede
getirdiğiniz husus Anayasanın 37nci ve 142nci maddesine
aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, bu iddiayı Komisyonda da ifade ettik, gerekçelerini de
anlattık ama maalesef, üzülerek, yalnız bunun için değil, genel
yapı açısından tekraren ifade ediyorum. Maalesef burada müzakere
yapmıyoruz, bir şekil şartını yerine getiriyoruz.
İç Tüzükün gereği el kaldır, el indir, kanunlar geçiyor. Neden
Anayasaya aykırılık iddiasında bulunduğumuzu maalesef
ne komisyonda ne Genel Kurulda -zaten böyle bir imkân yok- iktidar partisine
anlatabilmek mümkün olmuyor.
Değerli
milletvekilleri, yargı reformu yapılmasın diyen bu ülkede hiç
kimse yok, yargı mensupları dahil. Özellikle, kurumsal olarak, her
siyasi parti, Milliyetçi Hareket Partisi bunların başında, toplumun
en önemli ortak paydası olan yargı sisteminde yıllara
dayalı eskimişlik, birtakım uygulama
yanlışlıkları, zamana uyarlanma mecburiyetleri
doğrultusunda bir yargı reformu yapılması hem
beyannamelerimizde, programlarımızda ifade edilerek topluma
karşı verdiğimiz taahhüttür ama bu ülkeyi sekiz yıldan bu
yana Türk milleti adına, Türk milletinden alınan yetkiyle yöneten AKP
İktidarı ne hikmetse, maalesef yargı reformunu dönemin sonuna,
bu sıkışıklık ortamına, Anayasaya
aykırılık iddialarını dahi görmezden gelerek geçirmeye
çalışmasını, gerçekten bu konuda bu millete karşı
bir haksızlık olarak görüyorum.
Değerli
milletvekilleri, bakınız dün Sayın Bakana burada birkaç soru
sordum, çok iyi niyetle. Bu Kanunun gerekçesi olarak ortaya koyduğunuz
Yargıtayda ve Danıştaydaki yığılmanın, dosya
yığılmasının sebeplerini sorguladınız
mı? dedim. Türk Ceza Kanununu 2004 yılının Eylül
ayında bir acelecilikle hatta Meclisi olağanüstü toplantıya
çağırarak geçirdiniz. Yeni bir Türk Ceza Kanunu. Aslında
hukukçular bilirler bazı kanunlarla bu kadar sık oynamamak gerekiyor
çünkü dengeyi bozuyor. Bunun birisi Türk Ceza Kanunu. Dolayısıyla,
getirdiğiniz Türk Ceza Kanunuyla sistemi öyle kökünden
değiştirdiniz ki dilini değiştirdiniz, madde
sıralamasını değiştirdiniz ve sanık lehine
getirdiğiniz düzenlemelerle, demin bir sayın milletvekilinin ifade
ettiği gibi, özellikle Yargıtay aşamasında olan tüm
dosyaların yeniden birinci derece mahkemelere intikaline, geri
gönderilmesine sebep oldunuz. Sonuçta -yargının yükü ağır-
yargının yükünün hafifletilmesi için gereken tedbirleri almayan
siyasi iktidar böyle bir müdahaleyle de ilave bir yükü getirdi.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, Komisyonda bize göre çok önemli bir teklif getirdik,
dedik ki: Şu dönemin sıkışık ortamında -böyle köklü
ve parçalı, yarım yani buna yargı reformu diyemezsiniz- gelin,
geçici bir çözüm üretelim. Geçici görevlendirme diye bugün Türk yönetim
sisteminde, hemen her kurumda işleyen bir müessese var. Gelin,
Yargıtayın bu geçici yükünü ortadan kaldırmak için geçici bir
tedbir geliştirelim ve yargı reformunu başlı sonlu
yapalım. Sistemin temellerinden biri olan yargıyı, böyle ikide
bir el yordamıyla, deneme yanılma metoduyla düzeltemezsiniz. Türk
Ceza Kanununu getirdiniz. Getirdiğiniz Türk Ceza Kanununun neredeyse
üçte 1ini yeniden değiştirdiniz.
Değerli
milletvekilleri, tabii, bir sonuç olarak söylüyorum. Bu ülkenin yıllarca
uyguluya uyguluya oluşmuş kurallarını, teamüllerini böyle
değiştirerek, oynayarak bozamazsınız. Türkiyenin çivisini
çıkarttınız, farkında mısınız?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Dolayısıyla, çok önemli bir konuda Anayasaya
aykırılık iddiamız -şimdi Sayın Bakan yerinden
yok, Sayın Komisyon Başkanı yerinde yok- ret edilerek buradan
geçti.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, grup başkan
vekillerine bir dakika ek süre veriniz efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) İstemiyoruz.
Dolayısıyla,
önergemizi dikkate almanızı huzurlarınıza sunuyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Önergeler
üzerinde söz isteyen Ali İhsan Köktürk, Zonguldak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Köktürk.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının geçici 1inci maddesinin tasarı
metninden çıkarılması için söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu madde Danıştay Başkanlık Kurulu ile
Yargıtay Başkanlar Kurulunun bu kanunla ihdas edilen üye
kadrolarına seçim yapılmasından ve dairelerde
çalışacak üyelerin belirlenmesinden itibaren bir ay içerisinde
toplanarak daireler arasında iş bölümüne ilişkin karar
tasarısını hazırlayacağını, bu karar
tasarısını genel kurula sunacağını, daha önce
başka dairelerde görülmekte olan ancak daireleri değişen
dosyaların ilgili dairelerine gönderileceğini ve Yargıtayda
ihdas edilen üye kadrolarına seçim yapılmasından itibaren on
beş gün içerisinde Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun
yeniden belirleneceği düzenlemektedir. Ayrıca, yeni seçilen ve mevcut
üye ayrımı yapılmadan Yargıtay üyelerinin hangi dairelerde
görev yapacaklarının yeni oluşturulan Başkanlık Kurulu
tarafından belirleneceğini öngörmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı -az önce Sayın Şandırın da
ifade ettiği gibi- Anayasamızın 37nci maddesine, 142nci maddesine,
Yargıtay ve Danıştayın çalışma
şartlarını düzenleyen 154 ve 155inci maddeleriyle, Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma
hakkını düzenleyen 6ncı maddesine açıkça
aykırılık oluşturmaktadır.
Yine bu
düzenleme, hukuk devletinin temeli olan tabii hâkim ilkesini açıkça
bertaraf etmektedir. Çünkü, değerli arkadaşlar, Yargıtay ve
Danıştay daireleri sadece temyiz mercisi olmayıp birinci derece
yargılamaları da, ilk derece yargılamaları da
yapmaktadır. İlk derece yargılamalarında hangi mahkemelerin
hangi işlere bakacağının belirlenmesi
Anayasamızın 37nci maddesinin açık hükmü gereğince yasa
ile yapılmalıdır.
Yine bu
düzenleme, dairelerin her yıl değişen şartlara göre
görevlerinin yeniden belirlenmesi niteliğinde yeni düzenlemeler
getirdiği için Yargıtayın temyiz mercisi olma niteliği ve
uzmanlık gerektirmesi karşısında bu niteliğiyle hiçbir
şekilde bağdaşmamaktadır.
Ayrıca,
değerli milletvekilleri, bu düzenlemeyle Yargıtay ve
Danıştay dairelerinin bakacakları işler, somut ölçüt
öngörülmeden yeni baştan düzenlenmektedir.
Değerli
arkadaşlar, iki yıl için seçilen Birinci Başkanlık
Kurulunun kazanılmış müktesep hakları ortadan
kaldırılarak Yargıtaya tahsis edilen kadroların
seçilmesinden itibaren on beş gün içerisinde yeniden belirleneceğinin
öngörülmesi Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından
Yargıtayın yeniden biçimlendirilmesinin açık bir örneğini
oluşturmaktadır.
Bu
gerekçeler karşısında Sayın Bakana sormak istiyorum:
Sayın Bakan, bu kadar açık ve hukuksuz düzenlemeler
karşısında dairelerinde bekleyen bir kısım dosyalara
özel müdahale edilme amacı güdülmediğini bize nasıl izah
edebilirsiniz?
Sayın
Bakan, yine, bu düzenlemeler karşısında tıpkı özel
yetkili birinci derece mahkemeleri gibi, yüksek yargıda da
değişen şart ve durumlara göre, özel yetkili daireler yaratma
amacında olmadığınızı hukuk ve yargı
çevrelerine nasıl anlatabilirsiniz?
Yine,
Sayın Bakan, kazanılmış hakları ortadan
kaldırarak Birinci Başkanlık Kurulunun yeniden seçilmesinin ve
dairelerdeki üye sayısının yeniden belirlenmesinin
yargıyı hızlandırma amacına yönelik olduğu,
yargının hızlanmasıyla Birinci Başkanlık
Kurulunun yeniden belirlenmesi arasında bir bağ bulunduğu
konusunda bizleri, halkımızı ve yüksek yargı
organlarının üyelerini nasıl ikna edebilirsiniz?
Sayın
Bakan, Birinci Başkanlık Kurulunun değişmesiyle
Yargıtayın iş yükünün hafiflemesi ve Yargıtayın
çalışmalarının hızlanması arasında
nasıl bir bağ olabilir, bunu açıklayabilir misiniz? Ancak
herhangi bir bağ bulunmadığını siz de biliyorsunuz,
biz de biliyoruz. Asıl amacın, Yargıtayı, yüksek
yargıyı yeniden biçimlendirmek ve yürütmenin kuyruğuna takmak
olduğunu sizler de, bizler de çok açık bir şekilde görüyoruz
ancak bu kadar hukuksuzluğun, bu kadar yanlış hesabın
Bağdattan değil ama önümüzdeki seçimlerde Türk halkından
döneceğine yürekten inanıyorum.
Bu duygu
ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Köktürk.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Geçici
madde 2 üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre
okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 2 nci
maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi, üçüncü
fıkrasının madde metninden çıkartılması,
diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesi arz ve teklif
olunur.
Bekir Bozdağ Mehmet Erdoğan Orhan Karasayar
Yozgat Gaziantep Hatay
Nuri
Uslu Yaşar
Karayel
Uşak Kayseri
"c)
Miktar veya değeri itibarıyla temyiz veya karar düzeltme yoluna
gidilemediği için kesinleşen hükümler,"
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım; önerge sahiplerinin istemi hâlinde de ayrı ayrı
söz vereceğim.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının Geçici 2. Maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal K. Erdal Sipahi Metin Çobanoğlu
Konya İzmir Kırşehir
Hakan Coşkun Recep Taner Muharrem Varlı
Osmaniye Aydın Adana
Rıdvan
Yalçın Yılmaz
Tankut
Ordu Adana
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Tayfun İçli
Mersin Zonguldak Eskişehir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi Güner Turgut Dibek
Malatya Ordu Kırklareli
Hulusi
Güvel
Adana
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısının sonlarına doğru
geliyoruz.
AKPnin
yol ayrımına geldiğini görüyoruz, AKPnin yargıyı
siyasallaştırmak için her çareye başvurduğunu ve kendi
kusurlu iktidarı sayesinde yargının iş yükünün
artmasını bahane ederek yandaş bir yargı kurumu yaratma
noktasındaki pervasızlığını görüyoruz. Parmakların
keşke aklı olsaydı, Sayın İyimayanın dediği
gibi, siyasallaşmış bir yargının, yasamanın ve
yürütmenin, denge ve denetim mekanizması olan yargının
demokrasiye verebileceği zararı engellemiş olabilirdik, ancak
parmakların maalesef aklı yok, maalesef demokratik değerler
parmakmatik bir değere mahkûm edilmiş durumda.
Şimdi,
bununla neler yaptığınızın farkında
mısınız, ben Sayın Bakana ve değerli milletvekillerine
sormak isterim. Bir hâkim, özellikle Yargıtay üyesi, Yargıtay
Başkanı olan bir hâkim görevini suistimal ettiği takdirde,
tazminat davası kaç kişilik bir heyet huzurunda yapılacaktır,
bilen var mı? 320 hâkimlik bir mahkeme kuruyorsunuz bu tasarıyla. 320
hâkim bir araya gelecek, bir Yargıtay Başkanının veya
üyesinin vazifeyi suistimal suçundan onu yargılayacak. Dünyanın
neresinde 320 üyeli bir mahkeme vardır? Farz edelim ki bu 320 civarında,
belki daha da artabilir, rakamı bilmiyoruz, çünkü tamamen takdire
bırakılı bir organ hâline getirilmiştir yargı.
Eğer
taraflardan birisi temyiz ederse, bu temyiz talebini inceleyecek olan
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun kaç üyeden müteşekkil olduğunu
biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim, 387. 387 tane yüksek hâkim bir araya
gelecek ve 387 tane yüksek hâkim, bir Yargıtay Başkanının
veya daire başkanının vazifesini suistimal edip etmediğine
karar verecek. Bu garip durumun bir tek izahı vardır, o da yargı
obeziteye mahkûm edilmiştir. Obez bir yargı yaratıyorsunuz,
hareketsiz, cansız, hantal bir yargı yaratıyorsunuz. Bu,
hantallık. Zannediyorsunuz ki siz yargıya düştüğünüz zaman
yargının kılıcı sizi kesmeyecek, adaletin
kılıcı sizi kesmeyecek. Lakin siz oraya düştüğünüzde,
elbette ki adalete inanan insanlar bunun ne anlama geldiğini size
hatırlatacak bir uygulamayı yapacaklardır.
Değerli
arkadaşlarım, Guinness Rekorlar Kitabına şimdiden müracaat
edin. Nasıl bir mantık oyunuyla dünyanın en obez mahkemesi
yaratılabilir? Birinci noktada bunu başarırsınız,
Guinness Rekorlar Kitabına girersiniz. İkinci noktada ise nasıl
bir mantık yanıltmasıyla kendi yarattığınız
iş yüküyle boğduğunuz yargıyı nasıl yandaş
hâle getirebilirsiniz? Bu mantık silsilesinde de Guinness Rekorlar
Kitabına gireceğinize eminim. Ama olan halka olacaktır, olan
Gene tehir etme üç ay öteye. diye adaletten ümidini kesmeyen, hâkime sitem
eden vatandaşa olacaktır.
Eldeki
verilere göre, Türkiyede ortalama 2 milyon civarında Yargıtaydaki dosya
var, 4 milyon civarında da yerel mahkemelerde dosya var; toplam 6 milyon.
Değerli
milletvekilleri, 6 milyon dosyanın 1er tane tarafı olsa 12 milyon
insan eder. Bunlar 4er kişilik aileden oluşsa rakam nüfusumuzun
yarısını teşkil eder. Pek çok davada birden fazla taraf
vardır, bunun şahidi vardır, müdahili vardır,
müştekisi vardır. Bu itibarla, yargı artık Türkiye'nin
tamamını ilgilendiren bir kurum olarak, tamamının evinde
yanan bir ateş olarak, bir sızı olarak günümüzdedir. Siz, buna
dokuz yılda çare bulmadınız, dokuz yılın neticesinde,
giderayak yargıyı yandaş hâle getirip, bundan sonra
yargılanacak yere işimiz düşerse paçayı kolay
kurtaralım diye düşünüyorsunuz. Bu, elbette böyle olmayacak.
Verdiğiniz karar yol ayrımıdır, gittiğiniz yol
antidemokratik dikta yoludur. Bu yolda artık
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL
(Devamla) Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Önerge
üzerinde başka söz sahibi?
Mevlüt
Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, ben bir hukukçu değilim. İki gündür de sadece gelip,
yardım etmeye çalışıyorum. Bilmediğim konuda ahkam
kesmek istemiyorum. Benim yapım budur ama vicdanımdaki bir şeyi
de söylemek zorundayım.
Tabii,
yargı ve cezalar, önce yürekleri tatmin etmelidir. Yüreği tatmin
etmeyen bir cezanın hiçbir anlamı yoktur bana göre. Eğer
toplumun yüreğini bir ceza tatmin etmiyorsa, ben bu verilen cezanın
hiçbir anlamı olduğunu ifade etmiyorum, ifadesi olduğuna
inanmıyorum.
Kucağımda
ölen kızcağız yirmi yaşında, Galatasaray
Üniversitesinde okuyordu. Bir düğünde, bir köyde uzaktan ateş
edilerek öldürülüyor. Ama o gün ben tesadüfen Malatyadaydım,
kucağımda öldü. Yirmi yaşında bir kız ama onun katili
serbest bugün. Ben vicdanımda bir milletvekili olarak çok rahatsız
oluyorum. Bunu hangi vicdan kabul eder? Düşünün o aileyi, aileleri düşünün,
o kızlarını bir daha mezara koydular. Eğer bir ceza
vicdanları rahatsız ediyorsa, salıveriliyorsa ben, benim
vicdanım
Türkiyede bir hukuk devletinin olduğunu inanmıyorum,
vicdanım buna elvermiyor. Bir katili eğer salıveriyorsak
cezası kesinleşmemiş diye, ben böyle bir
Özür diliyorum
hukukçulardan, hukukçu değilim ama işlemeyen bir hukuk, yerine
gelmeyen bir ceza toplumun yüreğini rahatsız ediyorsa, ben hukuk
devletinden şüphe ederim.
Değerli
arkadaşlarım, mesele bu. Vicdanımda çok rahatsızım.
Şu anda o gün kucağımda ölen kızın o hâlini
Ben
vicdanımda
Nefret ediyorum bir daha
Bir hukuk devletinde bunların
olmasından üzüntü duyuyorum. Bir hukuk devletinde, bir daha o kızı
Şu anda, ben
mezara elimle koyduğum insanın ailesinin infialine, bir milletvekili
olarak ailesinin infialine cevap veremiyorum, cevap veremiyorum ve
yanlarına gidemiyorum, evlerine gidemiyorum. Takdir hepinizin.
Bir
başka konu: İki gündür konuşuluyor yasa ama sadece, burada
olaylara, bir yargıç ve savcılar, bu gözle
Tabii, bu Yargıtay
ve Danıştay ama Türkiyede bir de Türk hukukunun, Türk adliyesinin,
adliye personelinin büyük sorunları var. Bunlar hiç dile getirilmiyor.
Ceza infaz kurumlarında çalışan arkadaşlarımın
büyük sorunu var. Bunlar hiç dile getirilmiyor. Arkadaşlar, Türk
adliyesinin çok, sabahlara kadar çalışan o personelin, adli
personelin, her kademedeki insanın ve ceza ve tevkif evlerindeki her
kademedeki insanın büyük sorunları var. Arkadaşlar, bu
sorunları çözmezsek Biz, Türkiyede adli yargının mutlaka bugün
bir tarafını yapalım. dediğiniz
Yapamazsınız.
Mutlaka, adli personelin, ceza ve infaz kurumlarındaki insanların
konumlarını, sorunlarını mutlaka gidermeliyiz, yok
etmeliyiz. Ben, bir kez daha -hukukçu değilim ama- toplumun bir
parçası olarak bunları da dile getirmek zorundayım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
ÖZNUR
ÇALIK (Malatya) Sayın Başkanım, söz talebim var. 60a göre
kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN
Ne diye söz talebiniz var?
ÖZNUR
ÇALIK (Malatya) 60a göre kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
Sayın Aslanoğlunun Malatyayla ilgili
BAŞKAN
Buyurun Sayın Çalık.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Malatya Milletvekili Öznur
Çalıkın, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun konuşmasında
bahsettiği, bir köyde ateş edilerek öldürülen kızın
katilinin serbest bırakılmasına ilişkin
açıklaması
ÖZNUR
ÇALIK (Malatya) Sayın Başkanım, değerli milletvekilimizin
bahsetmiş olduğu konu Malatyada vuku bulmuş ve bütün
Malatyayı ve Türkiyeyi de yasa boğmuştur. Bu
kızımızın vefatından sonra tutuklanma işlemi
tamamlanmış ve beş yıl, maalesef, mahkeme süreci devam
etmiş ve bu yaşanılan hadisenin Malatyayı, Türkiyeyi
üzdüğü gibi yargı sistemini de üzmesi gerektiğini
düşünüyorum. Şu anda karara bağlanamadığı için,
maalesef, tutukluluk süresi nedeniyle tahliye olmuş vaziyette, beş
yıllık tutukluluk süresi bitmediği için.
Tam da bu
nedenle bu kanun tasarısına destek vermemiz gerekiyor ki
yargılanma, tutukluluk süreçleri bu kadar uzun tutulmasın, hemen
mahkeme sonuçlansın, Yüksek Mahkeme de bu kararları hemen
uygulasın istiyoruz.
Teşekkür
ediyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bir kez daha aileye
Allahtan rahmet diliyorum.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/994) (S. Sayısı: 610) (Devam)
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Aynı mahiyetteki iki önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 2 nci
maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi, üçüncü
fıkrasının madde metninden çıkartılması,
diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesi arz ve teklif
olunur.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
"c)
Miktar veya değeri itibarıyla temyiz veya karar düzeltme yoluna
gidilemediği için kesinleşen hükümler,"
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde
metninin daha açık ve anlaşılır olması için iş bu
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda geçici madde 2yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici
madde 3 üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici (3) üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Turgut Dibek
Mersin Zonguldak Kırklareli
Rahmi Güner Hulusi Güvel Tayfun İçli
Ordu Adana Eskişehir
Ahmet
Ersin
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ahmet Ersin, İzmir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ersin.
AHMET
ERSİN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; iki günden beri gece yarılarına kadar
çalışarak kanunlaştırmaya
çalıştığımız bu yasa tasarısı,
Yargıtay ve Danıştayda önemli değişiklikler içeren bu
tasarı anlaşıldığı kadarıyla Meclisten
geçecek, kanunlaşacak. Daha sonra da Sayın Cumhurbaşkanı
imzalayacak ve yürürlüğe konulacak.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun tasarısı toplumun bazı
kesimlerinde destekleniyor, yani sizin niyetinizi bilen çevreler, kendi
talepleriyle sizin niyetleriniz aynı olduğu için bu kanun
tasarısını destekliyorlar. Ama toplumun önemli bir kesimi de
yine sizin niyetinizi bildikleri için ve sekiz buçuk yıllık
iktidarınızı da göz önüne aldıklarında ciddi bir
endişe ve tepki duyuyorlar. Değerli arkadaşlarım, bu kanun
tasarısı, maalesef, toplumda ciddi bir duygu
kırılmasına neden olmuştur. Yüksek yargıda
yapılmak istenen bu operasyon, maalesef, toplumun önemli bir kesiminde
ciddi endişelere ve tepkilere neden olmuştur.
Değerli
arkadaşlarım, bir hukuk devletinde Adalet Bakanı bir
başsavcıyı telefonla arayarak göz altındaki
şüphelilerin serbest bırakılmasını ve yürümekte olan
soruşturmanın durdurulmasını isteyebilir mi, böyle bir
şey olabilir mi? Ama devri iktidarınızda, maalesef böyle bir
sorunla, olayla karşı karşıya kaldık.
Yine,
değerli arkadaşlarım, bir hukuk devletinde davaya bakan
yargıçla o davanın sanığı arasında ağır
bir husumet, derin bir husumet varsa o yargıcın o
sanığın dosyasından el çektirilmesi gerekmez mi? Bakın
Profesör Mehmet Haberal kendisinin tahliye taleplerinin haksız yere ve
gerekçesiz bir şekilde reddedildiği nedeniyle 9 yargıç
hakkında açtığı tazminat davasını kazandı.
Yargıçlar tazminata mahkûm oldular ve bu mahkûmiyet kararları
Yargıtay Genel Kurulu tarafından onaylandı yani kesinleşti.
HASAN
KARA (Kilis) Jet hızıyla!
AHMET
ERSİN (Devamla) Dolayısıyla, şimdi, bir hukuk devletinde
yargı etiği ve yargıç etiği gereği bu
yargıçların, Mehmet Haberalla aralarında bu derin husumete
rağmen -karşılıklı icra takipleri de var- bu derin ve
ağır husumete rağmen, o davayı, o kişinin, o
sanığın, Mehmet Haberalın dosyasını
değerlendirmeye ne hakları var? Yargı etiği, yargıç
etiği bunu mu gerektiriyor?
Bakın,
elimde aralık ayında verilen kararlar var, tahliye taleplerinin
reddine ilişkin kararlar, reddi hâkim taleplerinin reddine ilişkin
kararlar. Altındaki imzalara bakıyoruz, Mehmet Haberalın
tazminata mahkûm ettirdiği, haksız yere tahliye taleplerinin
reddedildiği nedeniyle, gerekçesiz bir şekilde reddedildiği
nedeniyle tazminata mahkûm ettirdiği yargıçlar hâlâ Mehmet
Haberalın dosyasına bakmaya devam ediyorlar. Komik bir durum.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir olayla karşılaşamazsınız.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Mahkemeyi buraya kurdunuz Sayın Ersin.
AHMET
ERSİN (Devamla) Demokratik bir ülkede, hukuk devletinin egemen
olduğu, hukuk anlayışının egemen olduğu bir
ülkede, hukuk devletinde, bir yargıçla o davanın
sanığı arasında böylesine derin bir husumet, ağır
bir husumet varsa o yargıç, yargıç etiği gereği, ahlak
gereği, yargıçlık ahlakı gereği o dosyaya bakmaktan
sarfınazar eder. Ama maalesef, eğer o dosyaya bakmaya devam ediyorsa
Adalet Bakanının devreye girmesi lazım, Adalet
Bakanının müfettişleri görevlendirmesi lazım, bir kasıt
olduğu nedeniyle, o yargılamada bir kasıt olduğu nedeniyle,
yargıçların o davranışında bir kasıt olduğu nedeniyle devreye
girip Bu sorun nedir? diye araştırması lazım ama
yapmıyor ve maalesef, işte bunları görerek insanlar,
vatandaşlarımız, sekiz buçuk yıllık
iktidarınızda hayra dokunacak bir şey
yapmadığınızı da görerek, özellikle de hukuk
alanında, yüksek yargıda yapmak istediğiniz bu büyük operasyonu
şüphe ve endişeyle karşılıyorlar ve sizin bu
operasyonunuzdan tedirginlik duyuyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET
ERSİN (Devamla) Değerli arkadaşlarım, ne desek boş,
siz gene bildiğinizi yapacaksınız.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici
madde 3ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.03
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık
YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
610
sıra sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet? Yerinde.
Sayın
milletvekilleri, Başkanlığımıza yeni geçici madde
ihdas edilmesi ile ilgili olarak çok sayıda önerge intikal etmiş
bulunmaktadır. Ancak İç Tüzük hükümlerinin birlikte
değerlendirilmesinden, İç Tüzükün 91inci maddesi hükümlerine göre,
görüşülmekte olan temel kanunlar üzerinde sadece iki geçici madde önergesi
verilebildiği görülmektedir. Nitekim
Başkanlığımızın bugün kadar uygulaması da bu
yönde olmuştur. Örneğin, daha bir hafta önce 2 Şubat 2011
tarihli 57nci Birleşimde temel kanun olarak görüşülen ve hâlen de
gündemimizde olan 606 sıra sayılı Tasarının çerçeve
52nci maddesine bağlı olarak 5510 sayılı Kanuna yeni
geçici madde ihdasına dair her parti grubuna ait bir önerge olmak üzere
toplam dört yeni geçici madde önergesi işleme
alınmıştır.
İç
Tüzükün değişiklik önergeleriyle ilgili 87nci maddesine göre
kanun tasarısı veya teklifinde bir maddenin reddi, tümünün veya bir
maddenin komisyona iadesi, bir maddenin değiştirilmesi, metne ek veya
geçici madde eklenmesi hakkında, milletvekilleri, esas komisyon veya
Hükümet, değişiklik önergeleri verebilir. Bu esaslar dairesinde
milletvekilleri tarafından Anayasaya aykırılık önergeleri
dahil her madde için yedi önerge verilebilir. Dolayısıyla bu madde
hükmünden açıkça çıkan sonuca göre geçici madde eklenmesine
ilişkin önergenin sınırı yedidir.
İç
Tüzükün 91inci maddesi ise milletvekilleri, esas komisyon ve hükûmet
tarafından değişiklik önergesi verilebileceğini öngörmekte
ancak değişiklik önergelerinin hangi amaçlarla verilebileceği
hususunda hüküm içermemektedir. Maddenin beşinci fıkrasında ise
diğer hükümlerin saklı olduğu belirtilmektedir.
Dolayısıyla burada da önergelerin bir maddenin reddi, tümünün veya
bir maddenin komisyona iadesi, bir maddenin değiştirilmesi metne ek
veya geçici madde eklenmesi hakkında verilebilmesi gerekir. Bu durumda,
87nci maddede olduğu gibi geçici madde sayısına ilişkin
sınırlamanın burada da geçerli olması gerekir.
91inci
maddede her madde üzerinde iki önerge verilebildiğinden, tasarı
üzerinde ancak iki geçici madde ihdasına ilişkin önerge
verilebileceğini kabul etmek gerekir ancak bu durumda da her siyasi parti
grubunun bir önerge verme hakkı saklıdır yani geçici madde
önergesi sayısı grup sayısıyla orantılı olarak
dörde ve ilk iki önerge, grubu olmayan partiler ile bağımsızlar
tarafından kullanılmışsa altıya çıkabilir.
Başkanlığımızın bugüne kadarki uygulaması da
bu yöndedir.
Diğer
taraftan, Anayasa Mahkemesinin temel kanunlarla ilgili olarak verdiği
2001/129 esas ve 2002/24 karar no.lu Kararında Yasama etkinliklerinde
asıl olan, kamusal yararı gerçekleştirmek amacıyla
yapılan görüşmeler sonucunda Meclis'in gerçek iradesinin
oluşmasıdır. Bu iradenin oluşmasında, yapılan
görüşmeler kadar verilen önergelerin de büyük katkısı
olduğu bir gerçektir. Ancak, milletvekillerine sınırsız
sayıda önerge verme olanağının tanınmasının
da yasama çalışmalarını olumsuz yönde etkileyerek gereksinim
duyulan yasaların çıkarılmasını engelleyeceği
açıktır. dendikten sonra metne ek veya geçici madde eklenmesinin bu
kapsamda değerlendirilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Bu
nedenlerle ikiden fazla önergeyi işleme alma imkânı
bulunmamaktadır.
Bu
nedenle iki önergeyi okutuyorum
ATİLLA
KART (Konya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kart.
ATİLLA
KART (Konya) Usul 63e göre, görüşünüze
katılmadığımız için bu konuda tartışma
açılmasını istiyorum.
BAŞKAN
Lehte mi aleyhte mi istiyorsunuz Sayın Kart?
ATİLLA
KART (Konya) Aleyhte istiyorum.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, lehte
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Aleyhte
BAŞKAN
Sizinki lehte mi aleyhte mi Sayın Şandır?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Aleyhte veya lehte fark etmez Sayın Başkan;
lehte olsun.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kart.
Sekiz
dakika süre veriyorum Sayın Kart.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 610 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmeleri sırasında; İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen tasarıya geçici
madde ihdas edilmesiyle ilgili verilen önergelerden, en fazla iki adedinin
işleme alınabileceğine ilişkin Oturum
Başkanının tutumu hakkında
ATİLLA
KART (Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçici madde
ihdas edilmesi yönünde vermiş olduğumuz önergeler üzerine
Başkanlık makamının bu önergelerin işleme
konulmaması yolundaki görüşüne
katılmadığımız için uygulamanız hakkında
aleyhte söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu
konudaki İç Tüzük hükümlerini değerlendirmeden evvel Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 22nci Yasama Dönemindeki bir
uygulamayı hemen sizlerle paylaşmak istiyorum. 22nci Yasama Dönemi
Üçüncü Yasama Yılı 63üncü Birleşim 24 Şubat 2005 tarihli
oturum:
Başkan-Sayın
milletvekilleri, tasarıya yeni geçici madde eklenmesine dair iki adet
önerge vardır.
Kemal
Anadol-Efendim, çoğunluk var mı Komisyonda? Ek madde için
çoğunluğun olması lazım.
Başkan-
Sayın Anadol, geçici madde olduğu için çoğunluk aranmıyor,
ayrıca önerge işlemi yapıyoruz.
Komisyonda
bir çoğunluğun oluşmasına gerek kalmadan geçici madde
hakkında önerge işlemi yapılmasına karar veriyor Sayın
Başkan ve uygulamayı başlatıyor, geçici 6ncı maddeyi
okutuyor, normal madde uygulamasına dair prosedürü uyguluyor, Kabul
edenler
Etmeyenler
diye maddeyi sonlandırıyor.
Devam
ediyor:
Başkan-Yeni
geçici madde 6 eklenmesine dair önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir. diyor.
Sayın
Fatsa, yeni geçici madde 7 eklenmesine dair bir önergeniz var, bu önerge bu
yasayla ilgili midir, değil midir?
Eyüp Fatsa-İlgilidir.
Başkan-
Önergeyi okutuyorum. diyor ve geçici madde ihdasına ilişkin önerge
hakkında da madde uygulamasını yaparak görüşmeyi
açıyor. Bu uygulamayı yapan Sayın Meclis Başkanı,
şu anda birleşimi yöneten Sayın Sadık Yakut, bunu hemen
bilgilerinize sunayım değerli arkadaşlarım. Bakıyoruz, benzeri bir uygulamayı
yine 22nci Yasama Döneminde 131inci Birleşimde 28 Eylül 2006 tarihinde
Sayın Nevzat Pakdil yapmış.
Tekrar
ifade ediyorum: Geçici madde ihdasını ayrıca önerge olarak kabul
edip buna göre görüşme yapılmasını gerek şu anda
oturumu yöneten Sayın Meclis Başkan Vekilimiz gerekse Sayın
Nevzat Pakdil bir uygulama hâline getirmiş. Yani Meclisin, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bu konudaki uygulamaları istikrar kazanmış
değerli arkadaşlarım.
Sayın
Başkan, bu sebeple, biraz evvel dile getirdiğiniz gerekçelerin
hiçbirisinin dayanağı yok. Burada sunduğumuz geçici madde
ihdasına dair önergeler geçici maddenin tüm unsurlarını
içeriyor. Yani o geçici maddeyle düzenlemesi yapılan maddeler, belli bir süre
sonra ya uygulanıyor ya da uygulanamaz hâle geliyor, süreklilik
kazanmıyor.
Sunduğumuz
geçici madde ihdasları, kanunun 10uncu maddesiyle doğrudan ilgili
değerli arkadaşlarım. Bakın, 10uncu maddedeki 190
sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle
ilgili cetvele ilişkin olarak doğrudan hükümler içeren bir geçici
madde ihdası talebimiz var. Bu sebeple, burada, İç Tüzükün temel
kanunları düzenleyen 91inci maddesinde geçici maddeyle ilgili olarak
düzenleme yapılmadığı için, kural olarak, doğal olarak
87nci maddedeki hükümler uygulanacak. Zaten Sayın Başkan siz de bunu
bir şekilde ifade ettiniz. Burada, 91inci maddedeki
kısıtlamaların söz konusu olmadığını, 87nci
maddedeki değişiklik önergeleriyle ilgili düzenlemelerin esas olduğunu,
uygulanması gerektiğini siz de bir anlamda ifade ettiniz. Burada
şu noktaya takılmamak gerekiyor, 87nci maddede şunu ifade
ediyor, aynen okuyorum: Kanunlarda veya İçtüzükte aksine bir hüküm yoksa,
kanun tasarısı veya teklifinde bir maddenin reddi, tümünün veya bir
maddenin komisyona iadesi, bir maddenin değiştirilmesi, metne ek veya
geçici madde eklenmesi hakkında
Şimdi, mevcut bir madde
olmadığı için, mevcut maddeye ilişkin önerge
kısıtlamaları burada söz konusu olmayacak.
Geçici
madde ihdası: Geçici madde ihdasına ilişkin olarak da
Başkanlık makamının önerge uygulamasına yönelik bir
kabulü ve uygulaması söz konusu olduğuna göre, önerge
uygulamasındaki hükümler neyse bunun uygulanması gerekir Sayın
Başkan. Bu sebeple, görüşünüz İç Tüzüke açıkça
aykırı ve daha da ötesi, bu uygulamanızla, siz aslında
kendi uygulamalarınızı inkâr etmiş oluyorsunuz Sayın
Başkan, tutanakları ve uygulamaları görmezden geliyorsunuz. Siz
-samimi kanaatimi ifade ediyorum- saygınlığı olan bir
başkan vekilisiniz. Böylesine mutlak anlamda çelişkiye
düşmemeniz gerekir, buna mutlaka bir açıklama getirmeniz gerekir,
buna mutlaka bir gerekçe getirmeniz gerekir. İnanıyorum ki bu
açıklamalarınızdan sonra görüşünüzü yeniden gözden geçirmek
durumundasınız. Bu noktada, en azından, diğer
konuşmacılara söz vermeden, bu söylediklerimize, Meclisin
saygınlığı adına, Meclisin
tutarlılığı adına, Meclisin etkinliği ve
ciddiyeti adına ve Başkanlık makamının
saygınlığı adına açıklama getirmeniz gerekir diye
düşünüyorum.
Genel
Kurulu bu düşüncelerle saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
Lehte söz
isteyen Bekir Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanlık Divanının tutumu lehinde söz aldım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün bir
temel yasayı görüşüyoruz. Tabii, temel yasanın görüşülmesi
nasıl olacak, bunu bizim İç Tüzükümüz düzenliyor. İç
Tüzükümüzün 91inci maddesine baktığımızda bununla ilgili
düzenleme var. İkinci fıkrasını okuyorum, diyor ki:
Milletvekilleri, esas komisyon veya Hükümet değişiklik önergeleri
verebilir. Burada değişiklik önergesi verilebilir. Milletvekilleri
tarafından Anayasaya aykırılık önergeleri dahil madde
üzerinde iki önerge verilebilir. Ancak, her siyasî parti grubuna mensup
milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır. Ne diyor?
Temel yasa görüşülürken en fazla iki önerge verilebilir. Siyasi parti
gruplarının önerge verme hakkı saklıdır. Gruplar
önerge verdiği zaman bu iki önergeyi milletvekilleri veremez,
grupların önergesiyle doldurulur; bu, özel bir düzenleme. Özel hüküm olan
yerde genel hükmün uygulanma imkânı bulma şansı yoktur ama
burada bir husus daha var, diyor ki beşinci fıkrada: Diğer
hükümler saklıdır. Yani burada olmayan konu olunca -başka
hükümler- o ilgili maddelerine bakın anlamına geliyor. O zaman, bu
bizi 87nci maddeye gönderiyor. 87nci maddeyi açtığımızda
birinci fıkrasını sizlerle paylaşmak istiyorum: Kanunlarda
veya İçtüzükte aksine bir hüküm yoksa, kanun tasarısı veya
teklifinde bir maddenin reddi, tümünün veya bir maddenin komisyona iadesi, bir
maddenin değiştirilmesi, metne ek veya geçici madde eklenmesi
hakkında, milletvekilleri, esas komisyon veya Hükümet değişiklik
önergeleri verebilir. Bunların hepsini sayıyor, bu konularda hükûmet
ve komisyon değişiklik önergeleri verebilir ama dikkat ederseniz,
hepsi de değişiklik önergeleri olarak sonunda
vasıflandırılıyor ve bir kategori içerisinde sayıyor.
Devamına baktığımızda: Bu esaslar dairesinde milletvekilleri
tarafından Anayasaya aykırılık önergeleri dahil her madde
için yedi önerge verilebilir. Her siyasî parti grubuna mensup
milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır. Ancak, bu
hak; ilgili siyasî parti grubuna mensup milletvekillerince kullanılmaması
halinde, diğer siyasî parti grubuna mensup olanlarla
bağımsız sayılan milletvekillerince kullanılabilir.
Ne getiriyor? Geçici madde eklenmesine ilişkin önerge verilebilir. Burada
bizim bir ihtilafımız yok, doğru, arkadaşlarımız
verebilir ama ne diyor? Bütün önergeler, ne olursa olsun, Anayasaya
aykırılık dâhil, tamamı yedi tane olur. Efendim Bu geçici
madde, bu değişiklik önergesi. diyemezsiniz çünkü devamına
baktığınızda bunları sayıyor sayıyor
eklenmesi hakkında, milletvekilleri, esas komisyon veya Hükümet
değişiklik önergeleri verebilir. derken bunlarla ilgili hepsini de
bu kapsamda aldığını açıkça ifade ediyor. O nedenle
Ben geçici madde koyuyorum, bu geçici madde değişiklik önergesi olarak
algılanamaz. denemez. Şimdi, bunu ikisiyle beraber
birleştirdiğinizde, biz temel yasada görüşürken önergeyi ikiyle
sınırlıyor, gruplar kullandığı zaman grup
sayısı kadar önerge verilebiliyorsa o zaman, geçici madde ilavesine
dair bir önerge verildiği zaman, aynı usulün burada da
uygulanması lazım, aynı şekilde bunun da
değerlendirilmesi lazım.
Şimdi,
Sayın Kart burada iki tane Meclis Genel Kurulunda yapılan usul
tartışmasını gündeme getirdi. Benim
hatırladığım, bu usul tartışmaları
yapıldı, doğrudur ama usul tartışmalarında ne
tartışıldı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Usul tartışması değil,
uygulama.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Uygulamayı söylüyorum. Bu uygulamada ne oldu?
Şu oldu: Komisyon bulunsun mu, bulunmasın mı konuları
geçmişte görüşüldü. Esasında, ek madde ile geçici madde
aynı şeyde görüşülüyor. Ek madde koyduğunuz zaman komisyonu
koyuyorsunuz, çoğunluk var mı, yok mu diye onu arıyorsunuz ama
ek veya geçici madde hakkında diyor. Siz geçici madde koyarken komisyon
aramıyorsunuz. Bana göre, burada bir yanlışlık var,
Meclisin uygulamasında. Esasında, geçici madde koyulurken de
komisyonun oturması, yeni madde gibi bunun komisyon salt
çoğunluğuyla katılırsa görüşme açılması
lazım ama Meclis böyle bir uygulama yapmamış.
ATİLLA
KART (Konya) - Tutanaklar onu göstermiyor Sayın Bozdağ,
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Sayın Kartın verdiği her iki örnekte de
ne yapılıyor? Bunlar önerge olarak kabul ediliyor ve Mecliste bugüne
kadar tasarı veya tekliflere geçici madde eklenmesi uygulamasında iki
tane önerge örneği var, üçüncü geçici madde eklenmesine ilişkin -benim
hatırladığım kadarıyla- bir önerge, bu Genel Kurulda
görüşülmemiş. Eğer görüşüldüyse, buradan
açıklanırsa, biz de bilgi sahibi oluruz.
Şu
anda, Cumhuriyet Halk Partisi, haricen Divan arkasında verilen bilgiye
göre, beş yüz tane geçici madde eklenmesine ilişkin önerge
vermiş durumda. Peki şimdi, beş yüz tane geçici madde
eklenmesine ilişkin önergeyi
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yasanın tamamı kaç madde?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla)
Divan işleme koyduğu zaman, her kanunun
arkasına, her teklifin arkasına, yürütme maddesinden önce, efendim,
biz, beş yüz tane
Bunu beş yüz niye yaptılar, onu da
anlamıyorum, on milyon, beş milyon, bin, iki bin, beş bin, yüz
bin de yapabilirlerdi.
ABDULLAH
ÖZER (Bursa) Sana mı soracağız kaç tane
olacağını!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Eğer bu mantıkla giderseniz, o zaman, bizim
Parlamentoyu kilitleyip gitmemiz lazım çünkü bu kadar önerge
hakkının verildiğini kabul ettiğiniz zaman, isteyen
kişi, Genel Kurulun çalışmasını tek bir kişi de
bloke edebilir çünkü bir kişinin iki tane önerge verme hakkını
sınırlayamaz, bir milletvekili binlerce önerge verip bu Genel Kurulu
çalıştırmayabilir. Hâlbuki, Genel Kurulun
çalışması lazım, çalışmaların
sağlıklı yürümesi lazım. O nedenle 87de
sınırlama getirilmiş, ihtiyaç duyulduğu için
sınırlama getirilmiş, 91de ihtiyaç duyulduğu için
getirilmiş konulmuş ve burada, muhalefet partileri veyahut da
milletvekilleri, herhangi bir kanun tasarı veya teklifi görüşülürken
elbette engelleme hakkını kullanacaktır. Bu da demokrasinin
içinde var, kimse bu hakkı kullanıyor diye eleştirilemez,
doğrusu, kullanmaları lazım ama bu hakkın
kullanımının sınırlarını
aştığı zaman, işte orada, Divan veya bu hakkın
kullanımına izin verenler, bu hakkın kullanımını,
hakkın kullanımının sınırları çerçevesinde
tutmak için gerekli müdahaleyi yapabilir ve Divan, geçmiş
uygulamalarına da baktığınızda, İç Tüzükte
boşluk olan konularda kendi oluşturduğu gelenekler, teamüller
çerçevesinde uygulama ortaya koymuştur. Burada da bir boşluk var. Bu
çerçevede bugüne kadarki uygulamaya baktığınızda, iki tane,
geçici madde eklenmesine ilişkin önerge gündeme
alınmıştır.
Biz bu
uygulamanın doğru olduğunu, şu an için Başkanlık
Divanı uygulamasının doğru olduğunu kabul ediyoruz
çünkü geçmiş geleneklere de uygun. Ama benim şahsi görüşüm -onu
da ifade etmek istiyorum- geçici madde olsun, ek madde olsun, bunlar ayrı
ayrı maddelerdir; bunlarla ilgili, Divanın görüşme yaparken
komisyonun salt çoğunluğunu araması lazım, aksi takdirde
önergeyi işleme koymaması lazım. Ek madde için komisyon
arıyor ama geçici madde için aramıyor.
Ben
Meclisin uygulamalarına uygun olduğu için Başkanlık
Divanının tutumunu destekliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bozdağ.
Aleyhte
söz isteyen, Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanlık Divanının tutumu aleyhinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi komisyonlarında ve Genel Kurulunda öngörülen
çalışma usul ve esasları Anayasanın 88inci maddesinde
açıkça öngörülmüştür. Burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunun çalışmalarının usul ve esaslarının
İç Tüzükle belirleneceği hükmü öngörülmüştür. Ancak bu yetki
devri 95inci maddede sınırlanmıştır. Meclis İç
Tüzüğünün 81inci maddesinden itibaren kanun tasarı ve tekliflerinin
Genel Kurulda görüşülmesinin usul ve esasları belirlenmiştir.
Şimdi,
87nci maddede Kanunlarda veya İçtüzükte aksine bir hüküm yoksa, kanun
tasarısı veya teklifinde bir maddenin reddi, tümünün veya bir
maddenin komisyona iadesi, bir maddenin değiştirilmesi, metne ek veya
geçici madde eklenmesi hakkında, milletvekilleri, esas komisyon veya
Hükümet değişiklik önergeleri verebilir. denilmektedir. Yani 87nci
maddesinin bu ilk cümlesinde, kimlerin, ne hakkında, hangi önergeleri
verebileceği belirtilmiştir. Buna göre, hükûmet, komisyon ya da
milletvekilleri madde üzerinde değişiklik önergesi verebiliyor, metne
ek madde önergesi verebiliyor, geçici madde önergesi verebiliyor ve burada, bu
esaslar dairesinde, milletvekilleri tarafından, Anayasaya
aykırılık önergeleri dâhil, her madde için yedi önerge
verilebilir. Her madde için, altını kırmızıyla
çiziyorum. Yani buradaki yedi önergeyle sınırlama her madde için
değişiklik önergesine ilişkindir.
Dolayısıyla,
burada geçici maddenin hukuki mahiyetine baktığımız zaman,
geçici madde bir değişiklik önergesi değildir, bir ek madde de
değildir, yeni bir madde de değildir, dolayısıyla hukuki
mahiyeti itibarıyla bunlardan çok farklıdır. Bir maddeye
bağlı değişiklik önergesi ile hiçbir maddeye
bağlı olmayan, tamamen bağımsız olan geçici maddeye
ilişkin önergeler hukuksal olarak tamamen birbirinden farklı
kavramlardır. Zaten, İç Tüzükün 87nci maddesinde, çok açık bir
şekilde her madde için diyor. E, bizim verdiğimiz geçici madde
ihdasına ilişkin önergeler bir maddeye bağlı olarak verilen
önergeler değil ki, her maddeye ilişkin. Yani Bir kanun tasarısına
ya da teklifine bağlı olarak bu kadar önerge verilir. demiyor.
Yine,
dayanılan 91inci madde temel kanunlara ilişkin bir düzenleme.
Dolayısıyla, burada da yine her madde üzerinde değişiklik
önergeleriyle ilgili olarak iki önerge verilebileceği
sınırlaması getirilmiştir. Her cümlede her madde üzerinde
deniliyor. Dolayısıyla burada İç Tüzükün 91inci maddesine ve
87nci maddesine dayanılarak geçici madde ihdasına ilişkin
önerge verme hakkımızın sınırlanması açık
bir İç Tüzük ihlalidir ve bu, yasanın bütününü sakatlayan,
yasanın bütününü de tamamen Anayasaya aykırı hâle getiren bir
durumdur. Maddelerin üstünde, maddelere bağlı olarak önerge verme
sınırlarını, siz, geçici madde ihdasına ilişkin
önerge verme sınırlaması olarak kabul edemezsiniz. Çünkü, bu
İç Tüzükte geçici maddenin ihdasını sınırlayan,
önergelerini sınırlayan hiçbir hüküm yoktur. O zaman bunu,
muhalefetin engelleme hakkını kötüye kullanması çerçevesinde
değerlendirebilirsiniz, bu, tartışılabilecek bir konudur
ama muhalefetin engelleme hakkının kötüye
kullanıldığının tayin ve tespitini kim
yapacaktır? Neye göre yapacaktır? Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
on beş maddelik bir kanunu temel kanun olarak getiren ve bu konuda
yasanın, İç Tüzükün kendisine tanıdığı
hakkın da üstünde yer alan objektif iyi niyet kurallarına
aykırı davranmaktan çekinmeyen siyasi iktidarın, muhalefetin
engelleme hakkını, hakkın kötüye kullanılması
çerçevesine dayandırması samimi değildir değerli
arkadaşlarım.
Sayın
Başkan Sadık Yakutun geçmişte yaptığı uygulamada
çok açık bir şekilde Yeni geçici madde eklenmesine dair iki adet
önerge vardır. diyor. Yani burada önergelerin sayısını
tartışmıyor.
Şimdi,
biz beş yüz önerge değil de üç önerge verseydik, dört önerge
verseydik, beş önerge verseydik Sayın Başkan aynı
tartışmayı açacak mıydı? Neye göre? Burada önemli olan konu şudur: Geçici
madde ihdasına ilişkin önerge
verilir mi verilmez mi? Bu konuda hiçbir tartışma yok, herkes
verilebileceğini kabul ediliyor. O zaman, ne kadar önerge verilebilir yani
verilecek önerge sayısı nedir? Bu konuda İç Tüzüke
bakıyoruz, İç Tüzükte madde üzerindeki değişiklik
önergeleri, Anayasaya aykırılık önergeleri konusunda
sınırlama var ama geçici maddenin ihdası konusunda
sınırlama yok. Bir hak sınırlanmamışsa o
hakkın kullanılması engellenemez. Deminden de söylediğim
gibi, o hakkın kötüye kullanılmasının sınırı
nedir?
HALUK
İPEK (Ankara) Sonsuz mudur? Kaç önerge oldu?
AHMET
YENİ (Samsun) Kaç tanedir, onu söyle, kaç tane?
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Ben rejimi
değiştireceğim, hukuki engelleri de mahkemeleri, yüksek
mahkemeleri ele geçirip önlerim, tüm muhalifleri zulümhanelerde süründürüp
sustururum, muhalefetin sesini de Meclisteki çoğunluğa dayanarak
aldığım kararlarla keserim. anlayışı, çağdaş
demokrasilerde olmayan ve gerçekten diktatör, otoriter ve totaliter rejimlerde
görülebilen Ben yaptım oldu. mantığının tipik bir
yansımasıdır.
Lütfen,
Sayın Başkan, bu uygulamanızdan vazgeçin. Buradaki tutum ve
davranışınızla çok ağır bir İç Tüzük
ihlaline sebep olmayın ve kanunun zaten sakat olan bütününü yeniden
sakatlamayın. Bu kanun komisyon metni olmadan geldi görüşüldü, bunu
anlattık; o yönüyle zaten sakat. Şimdi de siz Meclisteki AKP
çoğunluğuna oylattırarak, Sayın İyimayanın
söylediği gibi, demokrasiyi AKPnin çoğunluğunun
parmaklarının ucuna indirgeyerek böyle bir karar alırsanız
bu, demokratik hukuk devletindeki bir Parlamentonun alması gereken karar
olmaz. O nedenle tutumunuzdan geri dönmenizi istiyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Şimdi,
lehte söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
konuda, bu tartışılan konuda Başkanlık
Divanının lehinde veya aleyhinde olmaktan çok, olayı
tartışmak bence daha doğru, gerçekten doğru. İç
Tüzükte sarahaten geçici madde talebinde bir sınırlama, bir
tanımlama bulunmamaktadır. Değişiklik önergelerinde,
Anayasaya aykırılık dâhil, her maddede ne kadar önerge
verileceği, 87nci maddede, 91inci maddede belirtilmiştir ama geçici
madde talebinin bir değişiklik önergesi olup olmadığı
konusunda İç Tüzükümüzde maalesef böyle bir tanım bulunmamaktadır.
Bu noktada bir açık olduğu kesindir.
Tabii,
muhalefetin engelleme metodu, yolu, imkânı olarak İç Tüzükün bu
açığından faydalanmak hakkı mıdır, bu hak hangi
düzeye kadar kullanılırsa istismardır, değildir, bu bir
tartışma alanıdır. Bunu takdirinize bırakıyorum
ama değerli milletvekilleri, ben, muhalefet partisi sözcüsü olarak,
Başkanlık Divanının tutumunun lehinde söz almakla bir
yükümlülüğüm oluşmuş olmakla beraber, bir sonucu burada sizin
takdirlerinize sunuyorum.
Bakınız,
dört yıldır birlikte çalışılıyor. Sekiz
yıldır bu Meclistesiniz. Bu İç Tüzükle ülkenin
ihtiyaçlarının, toplumun beklentilerinin sağlıklı bir
şekilde karşılanmasının mümkün olmadığı
sürekli konuşulmuş olmasına rağmen sekiz yılın
sonunda gelinen nokta budur. Gelinen noktada bir çözümsüzlükle karşı
karşıyasınız. Başkanlık Divanını bir
usul tartışmasının içine hapsederek şimdi burada
oylarınızla sorumluluğu siz kendi üzerinize alıyorsunuz.
Başkanlık Divanı tavrının usule uygun olup olmadığını
oylatarak meşrulaştırmaya çalışacak ama bu
tartışma bitmeyecek değerli milletvekilleri. Bunu sürekli
konuşuyoruz. Bu İç Tüzükle Türkiye'nin ihtiyaçları veya
toplumun beklentilerini karşılayacak kanun düzenlemelerinin
-doğru kanun düzenlemelerinin- yapılmasının
imkânının kalmadığını her defasında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak veya bu işlerden
rahatsızlık duyan bir milletvekili olarak ısrarla ifade etmemize
rağmen maalesef iktidar partisi, bu kadar uzun süre tek başına
iktidarı, bu kadar sayısal çoğunluğuna rağmen sorumluluğunu
yerine getirmemiş ve bugün gelinen noktada hangi türde karar verirseniz
veriniz sonuçta bir hukuki boşluk ve bir sonuç, meşruiyet
tartışmasının içine Türkiye Büyük Millet Meclisini
atmış olacaksınız. Bunun sorumluluğu size ait
değerli milletvekilleri. Değerli iktidar partisi grubunun
değerli yöneticileri bu sorumluluğu yüklenmek mecburiyetindedir.
İç Tüzükümüzün 13üncü maddesinde bu noktada bir imkân var. O da: Burada
anlaşılamayan, uzlaşılamayan konularda Başkanlık
Divanına yeniden değerlendirme ve bu konuda bir usul ihdas etme
hakkı vermiş ama bunu birçok defa birçok konuda talep etmemize
rağmen Meclis Başkanlık Divanı iktidar partisinin
taleplerinin engellenmesi anlamında bunu bir nakisa görmüş ve
uygulamamıştır. Şimdi geldiğimiz noktada, gerçekten
benim de kanaatim budur, İç Tüzükte geçici madde talebini
tanımlayan, sınırlayan bir husus net değildir, açık
değildir, yorumla -Sayın Bekir Bozdağın ve Sayın
Meclis Başkanının ifadesiyle- böyle bir değerlendirme
yapılmaktadır ama geçici madde talebi bir değişiklik
önergesi değildir ve bunda da bir sınırlama yoktur.
Ancak,
değerli milletvekilleri, sağduyuyla hareket etmek gerekirse,
sorumluluk anlayışıyla hareket etmek gerekirse bunun bir de
ruhuna -lafzı böyle ama- bu işin bir de ruhuna bakmak lazım yani
ne kadar geçici madde talebi meşru olur? Nereye kadar ulaşacak
hadise?
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Şandır, on beş
maddelik tasarıyı temel kanun olarak görüşürken meşru
oluyor mu?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Meclis tarihinde var mı on beş maddelik bir
kanunun temel kanun olması?
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Tabii, tabii, yani şu, Sayın Köktürk, mesele
şu: Deve misali Nerem doğru? demiş, nerem doğru? Yani
yapılan her şeyde hukuku çiğneyerek, İç Tüzükü
çiğneyerek hatta varılan uzlaşmaları çiğneyerek bu
Meclisi çalıştırmayı bir usul hâline getirirseniz şimdi
gerekli olduğu noktada çaresiz kalırsınız.Tekrar ediyorum:
Yani bir tenkit, suçlama anlamında değil, bir tespit anlamında
söylüyorum. Maalesef, tüm bu sonuçların sorumlusu iktidar partisi
grubudur.
Değerli
milletvekilleri, burası, bu kürsü çözüm üretme makamıdır.
Topluma karşı sorumluluklarımız vardır. Bu
sorumlulukları yerine getirme noktasında ne İç Tüzükün
boşluklarına ne de hukukun imkânlarına sığınarak
görevden kaçamayız.
Değerli
Başkanım, bu yasa uzlaşılarak getirilmesi gereken bir temel
yasa. Madde sayısı olarak temel yasa olmayı
karşılamamakla beraber, sistemin temeli anlamında gerçekten bir
temel yasa. Yargının çok önemli bir kurumunu yeniden
yapılandıran bir yasa. Bu yasanın tanziminde, bu yasanın
görüşülmesinde ve bu yasanın kabul edilmesinde azami düzeyde bir
uzlaşmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Şimdi, yaşanan sonuçlardan
yargıyı suçlayarak, alelacele, bir mutabakata varmadan bu düzeyde bir
düzenleme yapmak, bir kanun yapmak, bence meseleyi zaten baştan sakatlamış
durumdadır.
Dolayısıyla,
ben Başkanlık Divanının lehinde, aleyhinde olmak
değil
Zaten usul tartışması açarak Başkanlık
Divanına Cumhuriyet Halk Partisi bir imkân verdi, şimdi oylatarak
meseleyi bağlayacaklar. Dolayısıyla, bu konu bizim İç Tüzük
boşluğundan sonuçlanan ve maalesef, iktidar partisi grubunun
sorumluluğunu bugüne kadar yerine getirmemiş olmasından
kaynaklanan ve hukuku meşruiyet noktasında tartışmaya çeken
bir sonuçtur. Tekrar ediyorum: Bunun sorumlusu siyasi iktidardır.
Başkanlık Divanının yapabileceği şey, İç
Tüzük 13e göre bunu Başkanlık Divanında tartışmak ve
bu konuda bir usul ittihaz etmek için ertelemek olabilirdi ama bunu
yapmayıp doğrudan oylatarak sizin sorumluluğunuza tevdi etmesi
bana göre bir yanlış olmuştur, eksik olmuştur.
AHMET
YENİ (Samsun) Biz sorumluluğu üstleniriz.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Netice itibarıyla parmakların ucundaki bir
demokrasi bazen de faydayı hasıl etmediğini birçok defa
görmüş bulunmaktayız.
AHMET
YENİ (Samsun) Milletin parmakları bunlar.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bu düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sayın Atilla Kart tarafından verilen
örnekler az önce belirttiğim uygulamayı destekler niteliktedir.
Örneğin, Sayın Kartın sözünü ettiği 24 Şubat 2005
tarihli 63üncü Birleşimde 723 sıra sayılı kanuna
Sayın Eyüp Fatsa ve arkadaşları tarafından iki yeni geçici
madde ilave edilmesine ilişkin önerge verilmiş ve önergeler
işleme alınmıştır. Başka bir grubun önerisi de
bulunmamaktadır. Burada sadece geçici madde ihdasında komisyon
aranıp aranmayacağına ilişkin itiraz
yapılmıştır.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Önerge sayısı
tartışılmamış ama.
BAŞKAN
Yine, 28 Eylül 2006 tarihli 131inci Birleşimde de verilen geçici önerge
sayısıyla ilgili bir tartışma yaşanmamıştır,
bunda da iki önerge verilmiştir.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) İki tane almışsınız, orada niye
hemen iki tane aldınız?
BAŞKAN
Tutumumda herhangi bir değişiklik olmamıştır.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Biliyorduk zaten Başkanım.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/994) (S. Sayısı: 610) (Devam)
BAŞKAN
Tasarıya yeni geçici madde eklenmesine ilişkin ilk önergeyi okutup
işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına aşağıdaki
geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tayfun İçli Turgut Dibek Atilla Kart
Eskişehir Kırklareli Konya
Ali Rıza Öztürk Osman Kaptan Ali İhsan Köktürk
Mersin Antalya Zonguldak
Geçici
Madde 4: Bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan ve Kanunun 10.
maddesi ile ihdas edilen kadrolar 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetvelin
Danıştay Başkanlığına ait bölümüne Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten 3 gün sonra eklenir. Söz konusu kadrolar 3
gün içinde kullanılmadığı takdirde iptal edilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, artık öyle anlaşılıyor ki Türkiye Büyük Millet
Meclisinde İç Tüzükü, Anayasa kurallarını bir kenara
bırakarak, tümüyle çoğunluk partisinin oylarına dayalı
alınan kararlarla yürütülmesi kuralı kabul edilmiş oluyor.
Burada,
biz, iktidarıyla muhalefetiyle birbirimizle konuşarak, birbirimizle
tartışarak olayları aydınlatma, yasa yapma
geleneğinden ayrılmış oluyoruz. Bu, aslında çok
acıdır. Ülkeyi yöneten siyasi parti olarak iktidar partisidir.
Parlamentoyu da siyasi partinin hukuk kurallarına göre yönetmesi
gerekmektedir.
Demin
verdiğimiz önergelerimiz yine, bu Genel Kurulda AKPnin
çoğunluğuna dayalı olarak reddedilmiştir. Komisyonlardaki
konuşmalarımız yine, çoğunlukla reddedilmiştir. Peki,
İç Tüzük kuralları ne olmuştur? Bir kenara itilmiştir.
Komisyonlarda milletvekillerinin maddeler üzerinde ya da geneli üzerinde
konuşmasını sınırlayan, önerge vermesini
sınırlayan hiçbir İç Tüzük ya da Anayasa hükmü
olmadığı hâlde Genel Kurulun çalışma usulleri oraya
uygulanmak suretiyle muhalefet partisi milletvekillerinin sözleri
kesilmiştir değerli arkadaşlarım.
Çağdaş
demokrasilerde, demokrasiye zarar vermemesi için devlet gücünü ellerinde
bulunduran siyasal kadronun sınırlandırılabilmesinin en
etkin yolu da erkler ayrılığı ilkesinin benimsenmiş
olmasıdır çünkü erkler ayrılığında iktidar gücü
çeşitli devlet organları arasında
paylaştırılır. Devlet iktidarının bir
parçasını kullanan her organ sahip olduğu yetki sayesinde
diğerlerini denetleyip frenler ve dengeler. Gücün dengelenmesinde
işte, yürütme bölümünde yer alan siyasal gücün denetlenmesi ve
frenlenebilmesi için Parlamentoda muhalefetin muhalefet etme hakkının
kullanılması gerekir. Muhalefetin muhalefet etme hakkı
engellenmemelidir. Muhalefetin elindeki konuşarak aydınlatma ve
uyarma ile önerge verme araçları Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
çoğunluğun gücüne dayalı anayasal
aykırılıkları, toplumu ve siyasal rejimi dönüştürme
girişimlerini önlemenin en masum ve en etkin hukuksal
yollarıdır. İktidar partisinin çoğunluğu elinde
bulundurduğu nedenle muhalefetin bu hakkını -saygı
duyması yetmez- koruması ve kollaması gerekir çünkü demokratik
hukuk devleti anlayışı bunu gerektirir. Demin de söyledim, Ben
rejimi değiştireceğim. diyerek ısrarla ve inatla
Meclisteki, komisyonlardaki çoğunluğa dayanarak alınan kararları
İç Tüzük hükümleri ya da anayasal kurallar hâline getirerek Türkiye Büyük
Millet Meclisini yönetmeye kalkmak açık bir İç Tüzük ihlalidir.
Ben
burada büyük hukukçu Ahmet İyimayadan yine bir alıntı yapmak
zorundayım. Sayın İyimaya Bugün parmaklar yasama iktidarı
için yetebilir. Buna güvenilmemelidir. Uzlaşmanın çimlendiği,
çözümlerin oluşturulacağı mekân o mekândır.
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliğinin bir uyum
komisyonundan geçmemesini bu güzel geleneğin ihmali ve ihlali olarak
görüyorum. Tekerrürünü ve parmaklara sığınmayı ise yasama
demokrasimizin geleceği adına kaygıyla izliyorum. diyor ve o
tarihte, 15/6/1999 tarihinde Doğru Yol Partisi Grubu adına
yaptığı bir konuşma. Refah Partisi sıralarından
da alkışlar geliyor.
Değerli
arkadaşlarım, muhalefette olduğunuz zaman hukuka
aykırılıklara karşı çıkmayı
alkışlamak, iktidarda olduğunuz zaman hukuka
aykırılıkları, hukuksuzluğu ve keyfîliği kural
hâline getirmek doğru bir yöntem değildir, bundan vazgeçilmesi
gerekir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 610 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına aşağıdaki
geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tayfun İçli Turgut Dibek Atilla Kart
Eskişehir Kırklareli Konya
Ali İhsan Köktürk Osman Kaptan Ali Rıza Öztürk
Zonguldak Antalya Mersin
"Geçici
Madde 5: Bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan ve Kanunun 10.
maddesi ile ihdas edilen kadrolar 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin
Danıştay Başkanlığına ait bölümüne Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten 3 gün sonra eklenir. Söz konusu kadrolar 4
gün içinde kullanılmadığı takdirde iptal edilir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
8
yılı aşan bir süreden bu yana devam eden AKP iktidarıyla
birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde artık AKP'nin Derin Devleti
inşa edilmiş durumdadır.
Türkiye
Cumhuriyeti'nin Valilerinin önemli bir bölümü Devlet'in Valisi olmaktan
çıkmış durumdadır. AKP'nin İl
Başkanlıklarıyla eşgüdüm içinde görev yapan ve Siyasi
İktidarın Ajanı durumunda olan görevliler hâline gelmişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti,
Türkiye'den yönetilmemektedir. Bu süreçte Başbakanlık, Adalet ve
İçişleri Bakanlıkları kilit rol üstlenmişlerdir.
Türkiye
Cumhuriyeti İçişleri Bakanı, sayılarının 500'e
ulaştığı ifade ve iddia edilen yabancı
istihbaratçının varlığıyla ilgili olarak ısrarla
sorulan sorulara, "Ben de bilmiyorum" diyebilmektedir.
Türkiye
Cumhuriyetinde TİB yoluyla, yasa dışı telefon dinlemeleri
yoluyla, Telekomünikasyon yoluyla, gizli tanık terörü yoluyla;
Başbakanlık, İçişleri ve Adalet Bakanlığı
bünyesinde oluşturulan "illegal karargâhın"
varlığını doğrulayan gelişmeler
yaşanmaktadır.
Türkiye
Cumhuriyetinde 4 Mayıs 2007 tarihli Dolmabahçe görüşmesiyle
birlikte, "sivil-asker işbirliğiyle" post-modern bir darbe
gerçekleştirilmiştir. Bu darbe üzerine 22 Temmuz 2007 seçimleri
şekillenmiştir.
Siyasi
iktidar, kamu yönetimi içinde kendi devletini yarattığı gibi;
sivil toplumu sindirmiş, birkaç istisna dışında sivil
toplum ve meslek kuruluşları muhalefet edemez hâle gelmiştir.
Anayasal çerçevede muhalefet görevini yapmak isteyen ve sayıları son
derece sınırlı olan meslek odaları ve kuruluşlar ise,
medya yapılanmasındaki kuşatma ve çıkar ilişkileri
sebebiyle sesini duyuramaz hâle gelmiştir.
Türkiye
Cumhuriyeti; demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin tüm direnme unsurlarını
ve hayatiyetini yok eden rejimi faşist bir yapıya dönüştüren
sürecin nihai aşamasıyla karşı karşıyadır.
Bugün
görüşülmekte olan tasarılar yargı engelini tümüyle bertaraf
etmenin ve rejimi dönüştürmenin nihai aracı hâline gelmiştir.
Türkiye,
cumhuriyet ve demokrasinin kazanımlarını kaybetme noktasına
gelmiştir.
Bu
sürecin kaçınılmaz sonucu ise, devlet olarak dikta
yapılanması, toplumsal olarak da bölünmedir,
ayrışmadır.
Karartma,
bilgi kirliliği ve takiye konularında yakın tarihin en büyük
demagoglarından olan Başbakan; Göbels propagandası ve Makyavel
yöntemleriyle; Türkiye'yi hem ekonomik olarak hem siyaseten ve hem de kültürel
olarak müstemleke bir ülke hâline getirme misyonunu büyük ölçüde
başarmış durumdadır.
1919'larda
başarılı olamayan, amacına ulaşamayan emperyalizm,
AKP'nin "işbirlikçi" anlayışıyla bugün önemli bir
mesafe almıştır.
Özetle,
tüm yargı mekanizması ve kazanımları; yeni oluşturulan
ve birçoğunda yargıçlık misyonu bulunmayan Anayasa Mahkemesine
boğdurulmak ve hegemonyasına sokulmak istenilmektedir.
Bugün
için Yargıtay ve Danıştaya egemen olamayan siyasi iktidar,
Yargıtay ve Danıştayı Anayasa Mahkemesi
aracılığıyla ezmek ve etkisiz kılmak istemektedir.
Anayasa
Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi kurumlar faşizmi
hedefleyen iktidarlar için başlangıçta alt edilmesi gereken,
üzerlerinden atlanması gereken kurumlardır. Ancak iktidar devleti ele
geçirdikten sonra artık bu kurumlar, faşizmin demir pençesini
oluşturan faşist yargı kurumlarına dönüşürler.
Naziler,
yüksek mahkeme yargıçlarının kendi kontrolleri altındaki
kurumlardan seçilmesini sağlıyorlar. AKP bunu daha da ileri
götürüyor. Sadece Yüksek Mahkemeleri değil, İlk Derece Mahkemelerinde
de bunu başarıyor.
Bu önerge
ile kadroların kullanımının verimli hale getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, şimdi, bu gerekçede
partimize ve grubumuza dönük ağır hakaretler bulunmaktadır. O
yüzden İç Tüzük 69a göre söz talep ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bozdağ lütfen
Zaten son iki madde kaldı.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, Sayın Başkan, burada bizim grubumuzun
asla kabul edemeyeceği, baştan aşağıya bir iftira
destanı yazılmıştır.
BAŞKAN
Ne var? Ne söylediler? Ne yazmışlar ki Sayın Bozdağ?
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, baştan aşağıya dikta,
faşizm, Nazizm, demagog, emperyalizm işbirlikçisi
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, iki dakika süre veriyorum.
Yeni bir
sataşmaya mahal vermeden, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli ve
arkadaşlarının önergesinin gerekçesinde AK PARTİ Grubuna
dönük hakaretler bulunması nedeniyle partisine sataşıldığı
iddiasıyla konuşması
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii
burada görüşmeleri yaparken meramını anlatmakta aciz
olursanız veyahut da derdinizi anlatamazsanız, o zaman insanlara
iftira etmek bir kolaycılık. Yazarsınız yukarıdan
aşağıya şöyledir böyledir, şudur budur diye,
bunları alt ata dizersiniz, buna fikir dersiniz. Bu fikir olmaz.
İftiraların manzumesini bir fikir olarak ortaya koyup, AK PARTİye
bunu gerçekmiş gibi yamamak son derece büyük bir haksızlıktır
ve bu iftiradır. Huzurunuzda biz bunu reddediyoruz.
AK
PARTİ hükûmetleri ve Sayın Başbakanımız Türkiyenin
içeride ve dışarıda itibarını artırmış,
bölgesinde ve dünyada artık kale alınmayan bir ülke değil, olan
bütün olaylara yön veren ülke konumuna gelmiştir. Mısırda
yürüyen de Tunusta yürüyen de Artık, Türkiye gibi bir ülke, Türkiye gibi
bir demokrasi, Tayyip Erdoğan gibi bir Başbakan istiyoruz. diye
yürüyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bütün
dikta rejimlerinden bunalanların örneği Türkiye olmuştur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bozdağ.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/994) (S. Sayısı: 610) (Devam)
BAŞKAN
14üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının (14) maddesinin,
Madde 14- Bu kanun yayımı tarihinden itibaren 3 yıl sonra
yürürlüğe girer. şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Atilla Kart
Mersin Zonguldak Konya
Turgut Dibek Rahmi Güner Şahin
Mengü
Kırklareli Ordu Manisa
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili.
Buyurun
Sayın Dibek.
TURGUT
DİBEK (Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, 14üncü madde üzerindeki önergemiz hakkında söz
aldım.
Tabii,
artık, tasarının sonuna geldik. Kanunla ilgili söylenenler
söylendi. Ben, bu beş dakikalık süre içerisinde genel olarak
aslında ülkenin bugün içinde bulunduğu
Az önce alkışlardan
-aslında konuşmamın bir kısmını farklı
yapmayı düşünmüştüm ama- alkışları görünce, yani
çok bir şeyin de değişmediğini görüyorum.
Değerli
arkadaşlar, bugün, Türkiye'nin içine girdiği veya sokulduğu
tabloyu aslında şöyle, kısaca bir özetlediğimizde,
Sayın Bozdağın söylediği, işte, Demokrasi, efendim,
özgürlükler, her ülkeye örnek olan bir anlayışa büründü Türkiye.
gibi, bunların hiçbirinin geçerliliği yok. Bugün, Türkiye, dibine
kadar, bir tek adam yönetiminin içerisine girmiştir. Bakın, bu
tasarı kanunlaştıktan sonra bu daha da kuvvetlenecektir.
Şimdi,
Anayasamızı açın, bakın, orada göreceksiniz.
Anayasamızda hukuk devletinden bahsediyor. Anayasamızda kuvvetler
ayrılığı rejiminden bahsediyor. Anayasada, işte, bu
kuvvetler ayrımının birbirinin denetlemesinden bahsediyor. Bugün
içinde bulunduğumuz süreç, yaşadıklarımız, işte,
sizlerin Çok fazla özgürlük getirdik, birçok yasada düzenlemeler yaptık
Biçimsel anlamda, aslında ülkede, gerçekten,
baktığımız zaman maddelere, birtakım
iyileştirmelerin yapıldığını, kâğıt
üzerinde, görüyoruz. Bunları, çıkıp burada söylüyorsunuz. Mesele
o değil. Mesele, yaşamsal açıdan
bakıldığında hangi noktadayız?
Şimdi,
özgürlüklerden bahsediyorsunuz ama bu ülkede -şeylere hiç
girmeyeceğim, bu, efendim, dinlemeler, şunlar, bunlar-
vatandaşlarımız, artık seyahat özgürlüğünü
kullanamıyorlar, bakın, seyahat özgürlüğünü. İşçiler
araçlarla bir yere giderken artık polis tarafından durduruluyor,
gidemezsiniz deniyor. Öğrenciler, efendim, bir yere gidemiyorlar.
Sayın Başbakanın açılış için veya işte gittiği
yerlerde insanlar bir gün, iki gün önceden gözaltına alınıyor.
Şimdi, bu mantığı, aslında bu anlayışı
Yani kâğıt üzerinde var olduğunu söylediğiniz özgürlüklerin
bu ülkede olmadığını hepimiz görüyoruz, sizler de
görüyorsunuz.
Bu kanuna
belki biraz sonra değerli arkadaşlarımız işte
oylarıyla kabul oyu vererek bu kanunu yasalaştıracaklar.
Birileri ellerini ovuşturacak, Evet, istediğimiz oluyor. diyecek.
Ben burada iyi niyetle, her şeye rağmen iyi niyetle yine bu kanunun
ülke için yararlı olduğunu düşünerek oy verecek olan
milletvekilleri olduğunu da düşünüyorum.
Ama
değerli arkadaşlar, bakın, Alman Weimar Anayasası var -arkadaşlarımız bilirler-
dönemin en demokratik anayasası, o dönemin. Şimdi, o Anayasanın
içerisinden bir Hitler çıktı, bir diktatör çıktı.
Şöyle bir yanılgı içerisindesiniz gibi geliyor bana: Demokrasi
ve çok parti her şeye yeter. Arkadaşlar, yetmiyor. Geçen gün YSK
açıklamış, yirmi dört tane siyasi parti önümüzdeki seçimlerde yelpazede
yer alacak yani yirmi dört tane siyasi partiye oy kullanacak
vatandaşlarımız. Yani çok parti var diye, bu ülkede, efendim,
kâğıt üzerinde temsilî demokrasi var diye eğer sizler her
şey güzel diyorsanız, yanılıyorsunuz. Bakın,
diktatörlerin bir anlayışı var, tarihten gelen o mantık. Ne
diyorlar? Seçimle geldik, halk bizi seçti, biz her şeyi yaparız, bize
kimse engel olamaz, muhalefet de engel olamaz, kurumlar da engel olamaz. Bunu
yaparken bize kimse müdahale etmeyecek ve bunu yaparken biz bu süreçte -sizin
yaptığınız gibi- hukuku da hiçe sayabiliriz, gerekirse
zaman zaman bunu Sayın Başbakan ve diğer sözcüler
yapıyorlar- hukuku hedef de gösterebiliriz. Diktatörler bunu
zamanında yapmışlar. Şimdi, ben bu mantığı
tarihte görüyorum, bakıyorum, bugün de sizin aslında
uygulamalarınızda bunu görüyorum değerli arkadaşlar.
Şimdi,
bakın, Sayın Başbakan -sürem de bittiği için bunu da okumak
istiyorum- aslında kafasında bir, tek adam rejimi var. 2004te bir
televizyon programında, Kanal Dde Teke Tek programında Fatih
Altaylının bir programına katılmış. O programda
Başbakan şunu söylemiş, Başkanlık rejiminden
bahsetmiş. Bugün yine dikkat ederseniz onu temcit pilavı gibi tekrar
ortaya çıkardı, Vatandaşlarımız bunu
tartışsın. diyor. Şimdi, o programda başkanlık
sistemini övüyor Sayın Başbakan ve bunun gerekçesini de şöyle
söylüyor: Bu, bürokrasiyi ortadan kaldırır. diyor, yani
başkanlık sistemi gelirse. Fatih Altaylı da bunun üzerine
şöyle bir şey sormuş kendisine: Sayın Başbakan, bunun
uygulanabilmesi için eyalet sisteminin olması gerekmiyor mu? demiş.
Sayın Başbakanın yanıtı değerli arkadaşlar:
Eh, tabii. O zaman ona uygun bir yapılanma da olmalı, altı
kaval üstü şişhane olmaz. Sayın Başbakan 2004te
aslında niyetini açıklamış. Bu gelen yasaların hepsi,
değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanın tek
adamlığı için.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURGUT
DİBEK (Devamla) Hayırlı olsun! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Dibek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
15inci
madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 610
sıra sayılı Kanun Tasarısının (15) inci
maddesinin, Madde 15- Bu kanun hükümlerini Adalet Bakanlığı
yürütür. şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Atilla Kart
Mersin Zonguldak Konya
Turgut Dibek Rahmi Güner Şahin
Mengü
Kırklareli Ordu Manisa
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türk halkının hukuki güvenliğini yok eden,
yarınlarını karartan, siyasi iktidarın yüksek Yargıtay
ve yüksek Danıştayı ele geçirme projelerinin sonuna getiren bir
kanun tasarısının sonuna gelmiş oluyoruz. Bu kanun
tasarısının, insanları yarınlarında derin
kaygılara sevk edeceği herkesçe açıktır. Bugün siyasi
iktidarda olanlar, bu kanun tasarısının kendilerine yönelik
yaratacağı hukuki güvenlikten yararlanabilirler ama yarın
muhalefete düştüklerinde kendileri de sığınacak güvenli bir
liman ararlar.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun tasarısının Türkiye Büyük
Millet Meclisine getirilişinden itibaren, komisyonlarda görüşülmesi,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi süreci tümüyle hukuka
aykırı yürütülmüştür, Parlamento teamüllerine aykırı
yürütülmüştür, İç Tüzük hükümleri ihlal edilmiştir.
Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri, Adalet Komisyonu
Başkanının antidemokratik tavır ve tutumları
nedeniyle, muhalefet etme haklarının kısıtlanmış
olması nedeniyle grupsal olarak Adalet Komisyonundan çekildiler.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun grupsal olarak Komisyondan çekilmesi,
artık, o Komisyonun çalışmalarını
durdurmasını gerektiriyor idi. Ancak bu konuda Komisyon
Başkanı Komisyonun toplantı yeter sayısı
vardır. savıyla çalışmaları devam ettirdi. O zaman,
komisyonlar başta kurulurken de toplantı yeter sayısı var
çünkü AKPnin 25 kişilik komisyonda 15 kişisi var. O zaman diğer
gruplardan komisyona üye almanın ne anlamı var? Siyasi partilerin
komisyonlarda temsil edilmesi bir haktır, aynı zamanda bir görevdir. Bu hiçbir tarzda
engellenemez. Siyasi partiler temsil haklarını da milletvekilleri
eliyle kullanırlar.
Şimdi
şöyle bir soru soruyorum sizlere: Biz Cumhuriyet Halk Partisinin 5
milletvekili olarak parti grubunun, parti yetkili organlarının
aleyhine aykırı bir şekilde komisyonlardan istifa etseydik ve
bundan parti grubunun haberi olmasaydı Sayın Başkan ne gibi
işlem yapacaktı veya biz Adalet Komisyonunun 5 üyesi olarak
Cumhuriyet Halk Partisinden istifa etseydik Komisyon üyeliğimiz o noktada
düşecek miydi? Bizim istifa dilekçelerimizi partiye bildirme
zorunluluğumuz yok. Partiden istifa dilekçemizi Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına ve Komisyon
Başkanlığına verdiğimiz anda otomatik olarak bizim
Komisyon üyeliğimiz de düşüyor çünkü komisyonlarda
bağımsız milletvekili var mı? O zaman Komisyon
Başkanı çalışmalarını devam mı ettirecekti?
O siyasi partiye yani Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna Sizin Komisyondaki
milletvekilleriniz istifa etti, partiden istifa etti, haberiniz var mı,
yeni üye verecek misiniz? diye sormayacak mıydı? Eğer komisyon üyesi
verilmesi zorunlu değilse Meclis Başkanı daha sonra gruba neden
yazı yazdı Komisyona üye verin. diye? Biz istifa etmiştik,
devam ettirebilirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı CHP Grubuna yazı yazıyor Komisyona
üye verin. diye.
Değerli
arkadaşlarım, deminden beri anlatmaya çalıştım.
Komisyonların varlık nedeni siyasi partilerin gruplarının
komisyonlarda temsiliyle mümkündür. Bu anayasal bir haktır.
Dolayısıyla komisyonlardan grupsal olarak çekilme o komisyonun
varlığını sona erdirir. Komisyon, yeniden üyeler seçilip
tamamlanana kadar devam ettirir çalışmalarını. Öyle
olmamış olsaydı, başta da söyledim, başında da
salt çoğunluğu sağlayan
-zaten sayısı var- AKPnin hiç muhalefet partisi
gruplarından adam almasına gerek yoktu.
Dolayısıyla,
burada görüştüğümüz bu kanun tasarısı Adalet Komisyonunun
kanun tasarısı değildir, keyfî olarak bir araya gelmiş
milletvekillerinin keyfî olarak aldığı bir metindir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
15inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
İkinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının
görüşmeleri de tamamlanmıştır.
İç
Tüzükün 86ncı maddesi gereğince, oylarının rengini
belirtmek üzere 2 sayın milletvekili söz istemişlerdir.
Lehinde
söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.
Buyurun
Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün çok
önemli bir yasanın sonuna geldik. Yaklaşık yirmi maddelik, ek
maddeyle birlikte yirmi bir maddelik bir yasal düzenlemeyi bitirdik. Biraz
sonra inşallah tamamını oylayacağız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce
yaptığımız Başkanlık Divanının usul
tartışması çerçevesinde ana muhalefet partisinin son maddede,
geçici 3üncü maddeden itibaren beş yüz tane önerge verdiğini gördük.
İç Tüzükü zorlayarak, İç Tüzükün kendilerine verdiği bir
hakkın istismarını devam ettirerek yaptırdıkları
bir önerge. Bu çerçevede Sayın Meclis Başkanı bizi içeriye davet
ettiğinde bu önergelerin nasıl olacağı konusunda
tartıştık, anlaşamadık ve usul
tartışması açılmasına karar verdik. Fakat iki önergeyi
Meclis Başkanlığı işleme aldı. İşleme
alınan önergelerin bu hengâme içerisinde gerekçelerinin bizim
tarafımızdan ve Başkanlık Divanı tarafından
incelenmediğini gördük.
Şimdi,
önergeler İç Tüzük 87nci maddeye göre verilir. Temel yasa ise 91inci
maddeye göre verilir. İç Tüzükte önergeler gerekçesi
olmadığı takdirde kabul edilmez 87nci maddeye göre. Gerekçesiz
önergeler Başkanlık Divanı tarafından kabul edilmez. Niye?
Çünkü kanun koyucunun niyeti
Kanunun gerekçesiyle beraber bir bütün
olmasından dolayı gerekçenin ne anlama geldiğini ifade etmek
gerekir ama şimdi bu beş yüz tane önergenin gerekçesine
bakıyoruz, hepsi matbu. Burada Başkanlık Divanı gerekçeyi
okutuyor, herhangi bir milletvekili konuyla ilgili görüşme yapmıyor,
önergeyle ilgili, gerekçeyi okutuyor ama gerekçeye bir bakıyorsunuz, Allah
göstermesin, hakaretin bini bir para. Başından sonuna hakaret,
başından sonuna iftira. İllegal bir karargâh kurulmuş,
faşist bir yapıya dönülmüş, dikta yapılanması
olmuş, müstemleke hâline getirilmiş bir ülke şeklinde yalan ve
iftirayla dolu bir gerekçe. (CHP sıralarından gürültüler)
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Sana göre öyle, sana göre öyle!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkan, bakınız, bizim
İç Tüzükümüzün 66ncı maddesine göre eğer burada bir
milletvekili kaba ve yaralayıcı bir söz kullanırsa
Başkanlık Divanının, Meclis Başkan Vekilinin o
milletvekili konuşurken sözünü kesme hakkı vardır.
Yine
konuşma üslubunu içeren 67nci maddeye göre eğer Genel Kurulda kaba
ve yaralayıcı sözler söylenirse Başkanlığa gelen
yazı ve önergelerde kaba ve yaralayıcı sözler varsa Başkan
gereken düzeltmelerin yapılması için o yazı ve önergeyi sahibine
geri verir. Şu anda Başkanlık Divanı bunu
yapmamıştır.
Öte
yandan, bu kaba ve yaralayıcı sözler İç Tüzükün
160ıncı maddesine girmektedir. İç Tüzükün 160ıncı
maddesi ne diyor? Kınama cezasını gerektiren fiil şu anda
işlenmiştir. İç Tüzükün 160ıncı maddesinin üçüncü
bendine göre kaba ve yaralayıcı sözler sarf etmek ve hareketler
yapmak kınama cezasını gerektirecek fiillerdir.
Başkanlık
Divanının, açıkçası, gelen önergelerle ilgili incelemesini
tam olarak yapması gerekir, hakaret içeren önergeleri, yasa metniyle zerre
kadar alakası olmayan önergeleri işleme almaması gerekir.
Bakın,
önergeyi okuyorum size:
Geçici
Madde 4: Bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan ve Kanunun 10.
maddesi ile ihdas edilen kadrolar 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetvelin
Danıştay Başkanlığına ait bölümüne bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten 3 gün sonra eklenir. Söz konusu kadrolar 3
gün içinde kullanılmadığı takdirde iptal edilir.
Bir
sonraki önergede buradaki 3 rakamı 4 olmuş, 4 rakamı 5
olmuş.
Allah
aşkına, yani milletvekilliğinin itibarı, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin, Parlamentonun itibarı bu kadar
düşürülmemiştir! Yani 3 rakamını 4 yapacaksın, 4
rakamını 5 yapacaksın ve burada da beş yüz tane önerge
vereceksin, Vaktim olsaydı 5 milyon önerge verecektim. Bana mı
sordun? diyeceksin.
Millet
böylesine Parlamentonun itibarını düşürenler kimse 12 Haziran
tarihinde sandıkta bunun hesabını soracaktır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aleyhte
söz isteyen Muharrem İnce, Yalova Milletvekili.
Buyurun
Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben
Sayın Bülent Arınçın yerine olsaydım Sayın
Elitaşa şimdi kızardım çünkü Sen bu konuşmayı
yapmasaydın Muharrem İnce de benim eski tutanakları
okumazdı. derdim.
Şimdi
tutanaklardan okuyorum. Sayın Bülent Arınç -o zaman muhalefet
milletvekili- Amerika Birleşik Devletlerindeki bir uygulamayla saatler
boyunca konuşmak bile mümkündür ama hiçbir Temsilciler Meclisi üyesi veya
senatörün aklından, bu hakkın, çok fazla zaman
harcadığı, bunun milletvekillerine bir lüks olduğu
düşüncesi geçmemiştir. Orada saatler boyunca konuşur insanlar.
diyor. Bülent Arınç söylüyor bunu, Sayın Arınç.
AHMET
YENİ (Samsun) Ama iftira atmaz, yalan konuşmaz!
MUHARREM
İNCE (Devamla) Yine diyor ki Sayın Arınç: Sayısal
çoğunluk aynı zamanda siyasi ağırlık değildir.
Meclis görüşmelerinde müzakere usulü terk edilmektedir, otomasyona
gidilmektedir. Affedersiniz, bir halk tabiridir: Ham hum şorolop. Al,
gönder, getir, kabul et. Arkasında ne olacak? Beş dakikada
Beşiktaş. Böyle şey olur mu?
Yine
Sayın Suat Kılıç 20/12/2005 tarihli köşe
yazısında Türkiye mahkemeleri bağımsızdır.
Türkiye yargı bağımsızlığıyla yeni
tanışmıyor. Bu ülkede bakanlık, Başbakanlık
koltuğunda bulunmuş isimler bugün Yüce Divanda
yargılanıyor. Onlar da mahkemelerin
bağımsızlığına, hukuka, hâkimlerin vicdanına
emanet edilmiştir. diyor, 2005te. Sonra da diyor ki: Yargı
bağımsız değildir.
SUAT
KILIÇ (Samsun) Aynen doğru.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlarım, siz,
evet, faşizan bir uygulamayla muhalefetin sesini kesmek istiyorsunuz.
1)
Komisyonda önerge sayısını
sınırlandırıyorsunuz.
2)
Konuşma süresini beş dakikaya indiriyorsunuz.
3) Genel
Kurula geliyoruz. Meclis tarihinde on beş maddelik bir kanunun temel kanun
olarak görüşüldüğü bir başka görüşme olmuş mudur? Bunu
defalardır soruyorum. Hiçbirinde olmamıştır.
Bakınız, 21inci Dönem Parlamentosunda, bu Büyük Millet Meclisi temel
kanunla 7 kez karşılaşmıştır, 22nci Dönemde 29
kez, 23üncü Dönem Parlamentosunda bu 41inci temel kanun. Siz istisnai bir
durumu genel bir durum hâline getirdiniz.
Bu
akşam itibarıyla farklı bir Türkiye var. Artık, yürütme
yasamayı da yargıyı da teslim almış durumda. Yani,
burada, ben biliyorum, bakanların önünde düğme ilikleyen
milletvekillerini biliyorum, kendisinin yasamanın üyesi olduğunu
farkında değil, o yürütmeyi denetlemekle görevli olduğunun
farkında değil. Orada düğme ilikleyen milletvekilleri
vardı, artık bakanların önünde, AKPli milletvekillerinin önünde
düğme ilikleyen hâkimler de olacak! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Artık tek şansımız şu olacak: AKPli
hâkimlerin de vicdanı vardır inşallah. demekten başka bir
şansımız kalmadı. Türkiyede hiç kimsenin hukuk
güvenliği kalmamıştır. Türkiyede tuz kokmuştur.
Anayasanın
7nci maddesi Yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. diyor. Siz bu yetkiyi zaten
devretmiştiniz Genel Başkanınıza. 9uncu maddesi de
Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız
mahkemelerce kullanılır. diyordu, ne yazık ki yargı
yetkisini de devrettiniz. Bakın, yürütme yetkisi için Türk milleti adına
kullanılır. demiyor, Yürütme yetkisi, Anayasaya ve kanunlara uygun
olarak kullanılır. diyor ama siz yasama yetkisini de yargı
yetkisini de ne yazık ki devrettiniz.
AHMET
YENİ (Samsun) Bittiniz, bittiniz
Tükendiniz
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Bir Yargıtay Başkanı, yargıçları
vicdanla cüzdan arasına sıkıştırmaktan söz
etmişti. Sanırım siz artık vicdanı
bıraktınız, cüzdanla ilgileniyorsunuz. Şimdi, Anayasa
Mahkemesi üyelerinin maaşlarını iki üç katına artırma,
onlara kırmızı plaka verme sevdasına düştünüz.
VEYSİ
KAYNAK (Kahramanmaraş) Zaten yok muydu?
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Yok öyle bir şey.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Evet evet, bunların
Şimdi,
YÖK üyelerini maaşla kandırdınız ama bu ülkede namuslu
yargıçlar vardır, bu ülkede siz iktidar da olsanız Ankarada
hâkimler de vardır, o maaş zammına, o kırmızı plakaya,
o vereceğiniz birtakım haklarla boyun eğmeyeceklerdir diye
düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Türkiyede
yargıçların vicdanlarının olduğunu düşünüyorum ve
bu konuda da size hesap soracaklarını düşünüyorum ve şunu
unutmayınız ki o getireceğiniz bazı düzenlemelerle YÖK
üyelerini maaşlarıyla, makam arabalarıyla YÖK üyelerini teslim
almış olabilirsiniz ama yüksek yargıçları teslim
alamayacaksınız diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İnce.
Tasarının
tümünü oylarınıza sunacağım ancak sayın
milletvekilleri, tasarının tümünün oylamasının açık
oylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır,
önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.
TBMM
Başkanlığına
610 s.
sayılı kanun tasarısının tümünün oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve talep ederiz.
Bekir
Bozdağ? Burada.
Veysi
Kaynak? Burada.
Cevdet
Erdöl? Burada.
Yılmaz
Tunç? Bartın.
Kayhan
Türkmenoğlu? Burada.
Cüneyt
Yüksel? Burada.
Özlem Piltanoğlu
Türköne? Burada.
Azize
Sibel Gönül? Burada.
Mehmet
Nil Hıdır? Burada.
Mehmet
Ceylan? Burada.
Ahmet
Yeni? Burada.
Cemal
Yılmaz Demir? Burada.
Kadir
Tıngıroğlu? Burada.
Güldal
Akşit? Burada.
Haluk
Özdalga? Burada.
Yahya
Doğan? Burada.
İhsan
Koca? Burada.
Mehmet
Şahin? Burada.
Ali
Öztürk? Burada.
Mehmet
Emin Tutan? Burada.
Yılmaz
Helvacıoğlu? Burada.
Sayın
milletvekilleri, açık oylamanın şekli hakkında Genel
Kurulun kararını alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 610 sıra sayılı Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 307
Kabul : 279
Ret : 27
Çekimser : 1
(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram Özçelik Yusuf
Coşkun
Burdur Bingöl
BAŞKAN
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Adalet
Bakanı Sayın Sadullah Ergin teşekkür konuşması
yapacaklardır.
Buyurun
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ADALET
BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu saatinde hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün,
burada, madde sayısı az ama özgül ağırlığı
itibarıyla çok önemli bir tasarıyı yasalaştırdık.
Bu tasarının hazırlık aşamasından komisyon
aşamasına, Genel Kurul aşamasına kadar, iktidarıyla
muhalefetiyle her türlü olgunlaşmasına katkı veren arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum.
Bu
kürsüde birçok değerlendirme yapıldı. Hakaret, iftira ve gerçek
dışı beyan içermemek kaydıyla, bütün değerlendirmelere
demokratik sabır çerçevesinde saygı duymak görevimiz.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede yargının problemlerine ilişkin genel
tespitleri yapmış idik. Bunların çözümü için, 2008
yılında başlayan bir çalışma, 2009 yılında
Yargı Reformu Strateji Belgesi ve Eylem Planına dönüşen bir
plan deklare edildi. Bu plan, hem iç kamuoyunda hem Avrupa Birliği
nezdinde, Türkiye'nin olumlu yönde attığı bir adım olarak
tespit edildi. Arkasından, Adalet Bakanlığının
2010-2014 dönemlerini kapsayan Beş Yıllık Stratejik Planı
açıklandı.
(x) Açık oylama kesin
sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Bugüne
kadar bu Parlamentoda yapmış olduğumuz çalışmalar da
gerek Anayasa değişikliğiyle yapılan düzenlemeler gerek
ondan sonra getirmiş olduğumuz düzenlemeler, bu Stratejik Plan
çerçevesinde öngörülmüş olan adımların hayata geçirilmesine
dönüktür, günlük sorunlara dönük olarak düzenlemeler getirmedik. Bugün
itibarıyla gelmiş olduğumuz noktayı sizlerle paylaşan
bir Yargı reformunun neresindeyiz? broşürünü de milletvekili
arkadaşlarıma, Parlamentoda çalışan değerli,
saygıdeğer parlamenterlere saygımızdan dolayı
hazırlayıp sizlere sunmuştuk,
dağıtmıştık bu tasarının görüşmeleri
başlar iken. Burada, şu anda bulunduğumuz noktayı
işaret buyurduk, işaret ettik ve bugüne kadar yapılmış
olan çalışmaları, bu Stratejik Plan çerçevesinde
atılmış olan adımları anlattık ve bugün
itibarıyla, yüksek yargımızda yapılan güçlendirme ile
beraber Türkiyede uzun yargılamaları önleyecek önemli bir adım
atmış olduk. Bundan sonra atacağımız adımlar da
bellidir, belirgindir, öngörülebilir adımlardır ve bu öngörülebilir
adımlarımız, Avrupa Birliği yetkililerince de, Venedik
Komisyonunca da Avrupa Konseyince de Avrupa Parlamentosu tarafından da
Türkiyedeki akademisyenler tarafından da önemli ölçüde refere
edilmektedir.
Bundan
sonra, ceza yargılamasında uzlaşma müessesesinin daha etkin hâle
getirilmesi önümüzde bir çalışma olarak bulunuyor. Hukuk
uyuşmazlıklarında arabuluculuk müessesesi ki yasa
tasarısı Adalet Komisyonundadır, bunu devreye
alacağız. İstinaf mahkemelerinin devreye alınmasıyla
beraber yüksek yargıda iş yükünü azaltan önemli bir mesafe kat
etmiş olacağız. Dün itibarıyla kamuoyuyla
paylaştığımız, yaklaşık yirmi dört maddelik,
ilk derece mahkemeleriyle yüksek yargıya gelen işin
azaltılması noktasında bir tedbirler paketimizi görüşe
sunduk. On gün içerisinde görüşleri aldıktan sonra
olgunlaştırıp Parlamentoya, sizlerin huzuruna getirmeyi
düşünüyoruz. Onun dışında, insan kaynaklarını
güçlendirecek çalışmalarımız, adımlarımız
peşinden geliyor. Adli Tıbbın reforme edilmesine ilişkin
büyük çalışma taslağımız hazırlık
aşamasındadır ve en son, icra iflas sisteminin yeniden gözden
geçirilmesine ilişkin mevzuat düzenlemesi var. Bu süreç içerisinde gerek
altyapı konusunda gerek Türk hukuk mevzuatının tepeden
tırnağa yenilenmesi noktasında çok önemli adımlar attı
bu Parlamento, önemli reformlara imza koydu.
Ben
iktidarıyla muhalefetiyle, bugün geldiğimiz noktada bu
çalışmalara katkı sunan arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum. Temenni ediyorum ki bu düzenlemeler kronikleşmiş olan Türk
yargısının sorunlarını küçültsün ve milletimizin acil
bekleyen adalet duygusunu tatmin noktasında önemli hizmetler versin bu
değişiklikler.
Hepinize
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.54
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık
YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
Kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 10 Şubat 2011 Perşembe günü,
alınan karar gereğince, saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.02