DÖNEM: 23 CİLT:
92 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
63üncü
Birleşim
10 Şubat 2011 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş
ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Fatih Arıkanın, Kahramanmaraş ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 91inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyaman ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa ilinin sorunlarına,
tamamlanamayan yatırımlara ve alınması gereken tedbirlere
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Kahramanmaraşın zafer
gününe ilişkin açıklaması
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın,
Kahramanmaraşın düşman işgalinden kurtuluşu nedeniyle
zafer gününe ve Afşin-Elbistanda Çöllolar kömür sahasında meydana
gelen göçüğün altında kalan işçilere ilişkin
açıklaması
3.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
Kahramanmaraşın düşman işgalinden kurtuluşu
nedeniyle zafer gününe ve Afşin-Elbistanda Çöllolar kömür
sahasında meydana gelen göçüğün altında kalan işçilere
ilişkin açıklaması
4.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, usul tartışması
sırasında yaşanan gerginlik nedeniyle açıklaması
5.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, usul tartışması
sırasında yaşanan gerginlik nedeniyle açıklaması
6.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, usul tartışması
sırasında yaşanan gerginlik nedeniyle açıklaması
7.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, usul tartışması
sırasında yaşanan gerginlik nedeniyle açıklaması
8.- İzmir
Milletvekili Tuğrul Yemişcinin, Antalya Milletvekili Mehmet
Günalın ismini de zikrederek İzmirde bulunan Vadeli
İşlemler Borsasıyla ilgili sözlerine ilişkin
açıklaması
9.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmakın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde gösteri
yapanları besleme olarak nitelemek iktidar sarhoşluğu
içerisinde ortaya çıkan alt şuurdur. ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, üniversitelerde yaşanan olaylar
ile öğrencilere yönelik idari yaptırımların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1027)
2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 21 milletvekilinin, akaryakıt fiyatlarındaki
artışın nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1028)
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 25 milletvekilinin, özürlülerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1029)
B) Genel Görüşme Önergeleri
1.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Sağlık Bakanlığına
Bağlı Hastanelerde İlaç, Tıbbi Sarf Malzemesi ve Tıbbi
Cihaz Yönetimi adlı performans denetim raporu hakkında genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/26)
C) Çeşitli İşler
1.- Irak Meclis
Başkanı Osama Abdul-Aziz Mohammed Al-Nujaifiye,
Başkanlıkça Hoş geldiniz denilmesi
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/150) esas
numaralı, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanunun uygulamasından
kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına dair önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun
10/02/2011 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- (10/510) esas
numaralı, uzman erbaş uygulamasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına dair
önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 10/02/2011 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve
arkadaşlarının Ankara OSTİM ve İvedikte meydana
gelen patlamalar hakkında verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin, Genel Kurulun 10/02/2011 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep
Dağının; Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan
Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın;
Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz
Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın;
Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2
Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin;
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2
Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111,
2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289,
2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503,
2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689,
2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783,
2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821)
(S. Sayısı: 606)
3.- Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum
ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/991) (S. Sayısı: 609)
4.- Bazı
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve
Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/877) (S. Sayısı: 535)
5.- Avrupa
Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/339) (S. Sayısı: 62)
IX.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Başkanın, kürsüde konuşan hatibin sözünü kesmesinin İç
Tüzüke uygun olup olmadığı hakkında
X.
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, 2010 Aralık ayı tüketici
fiyatları endeksinin hesaplanma yöntemine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
(7/17738)
2.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, İşsizlik Sigortası Fonunun
kullanımına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
(7/17812)
3.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, dizi ve reklam süreleriyle ilgili bir
düzenleme yapılmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/17816)
4.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, Bingöldeki sosyal tesis ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/17876)
5.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yurt dışı seyahatlere, bunlara
katılanlara ve ödenen harcırahlara ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/17881)
6.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, mobbingle mücadeleye ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin
cevabı (7/17925)
7.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, mobbingle mücadeleye ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Egemen
Bağışın cevabı (7/17927)
8.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Göksu EDAŞın özelleştirme
ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/17974)
9.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, 2002-2010 yılları
arasında TPAOya yapılan atamalara ve atama yöntemlerine ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/17977)
10.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, 2002-2010 yılları
arasında TKİ Kurumuna yapılan atamalara ve atama yöntemlerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/17978)
11.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Göksu EDAŞın
özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/17979)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.03te açılarak dokuz oturum yaptı.
Birinci Oturum
4 Şubat 2011
tarihli 58inci Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak
özeti İç Tüzükün 71inci maddesine göre okunmak üzere, kapalı
oturuma geçildi.
Birleşime
saat 13.04te ara verildi.
İkinci Oturum
(Kapalıdır)
Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci,
Sekizinci ve Dokuzuncu Oturum
Üçüncü Oturuma
saat 13.20de başlandı.
Gümüşhane
Milletvekili Yahya Doğan, Gümüşhane ilinin düşman
işgalinden kurtuluşuna,
İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen, İstanbul Sarıyer ilçesi Derbent
Mahallesindeki gecekondu yıkımlarına,
Niğde
Milletvekili Mümin İnan, Niğde ilinin merkez ve ilçelerinin
sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Milliyetçi Hareket Partisinin kuruluş yıl
dönümüne,
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel, uluslararası yolsuzluk anketi verilerine göre
ülkemizin dünya rüşvet sıralamasında 6ncı sırada
bulunduğuna,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın:
Kıyıların
Kullanımının Planlanması ve Denetimi (8/22),
Vakıflar Genel Müdürlüğünün
Sorumluluğundaki Tarihî Eserlerin Korunması (8/23),
Ormanların
Korunması (8/24),
Trafik
Kazalarını Önleme Faaliyetleri (8/25),
Adlı
performans denetim raporları hakkında bir genel görüşme
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin,
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (10/958) esas numaralı,
astsubayların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına dair önergenin
görüşmelerinin Genel Kurulun 09/02/2011 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP,
Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından 11/01/2011
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gözaltılardaki ve hapishanelerdeki kayıplar, ölümler ve faili meçhul
bırakılan siyasi cinayetler hakkında verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen
diğer araştırma önergelerinin önüne alınarak, 09/02/2011
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP,
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/883)
(S. Sayısı: 568),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin;
Ankara Milletvekili Zeynep Dağının; Kırklareli
Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun;
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin;
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali
Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin;
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235,
2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363,
2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553,
2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698,
2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802,
2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı:
606),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/994) (S. Sayısı: 610), görüşmeleri
tamamlanarak yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi ve
kanunlaştı.
610 Sıra
Sayılı kanun tasarısının görüşmeleri
sırasında; İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen tasarıya geçici madde ihdas edilmesiyle ilgili verilen
önergelerden, İç Tüzükün 91inci maddesine göre en fazla iki adedinin
işleme alınabileceğine ilişkin Oturum
Başkanının uygulaması üzerine usul görüşmesi
yapıldı; Oturum Başkanı, tutumunda bir değişiklik
olmadığını ifade etti.
CHP Grubu
önerisinin görüşülmesi sırasında, Mersin Milletvekili Mehmet
Zafer Üskül, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, İnsan
Hakları Komisyonu Başkanı olarak faili meçhuller konusunda
şahsına sataşması nedeniyle,
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ:
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, AK PARTİ Grubuna sataşması
nedeniyle,
Eskişehir
Milletvekili H. Tayfun İçli ve arkadaşlarının önergesinin
gerekçesinde AK PARTİ Grubuna dönük hakaretler bulunması nedeniyle
partisine sataşıldığı iddiasıyla,
Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın
konuşmasında, Cumhuriyet Halk Partisinin parlamenter sistemin
işlerliliğini ve Anayasaya uygunluk denetimini Türk Silahlı
Kuvvetlerine veren ve bu çerçevede darbe yapması için İç Hizmet
Kanununun 35inci maddesini, elini güçlendirecek şekilde
değiştiren bir kanun teklifi verdiğine ilişkin
açıklamalarıyla partisine sataşması nedeniyle,
Birer
konuşma yaptılar.
Muş
Milletvekili Sırrı Sakık, İnsan Hakları Komisyonunun
2004 yılındaki raporuna,
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın çete ve
mafyayla mücadelenin sanki ilk defa bu Hükûmet zamanında
yapıldığı tarzındaki konuşmasına,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, Ankara Milletvekili Ahmet
İyimayanın muhalefet milletvekiliyken yaptığı
konuşmaları unutmaması gerektiğine, seçimler
yaklaşınca gelecek seçimlerin gelecek nesillerin önüne geçmesi
davranışına,
Ankara
Milletvekili Ahmet İyimaya, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin
konuşmasında ifade ettiği gibi hiçbir zaman gelecek seçimlere
dayalı olarak söylem ve tavır geliştirmediğine,
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın
konuşması içinde talihsiz ifadeler olduğuna, hiçbir darbenin
meşruiyeti olamayacağına, darbelere meşruiyet
kazandırıldığına ilişkin bir kanaatin Mecliste
ifade edilmesini doğru bulmadığına,
Malatya
Milletvekili Öznur Çalık, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun konuşmasında bahsettiği, bir köyde ateş
edilerek öldürülen kızın katilinin serbest
bırakılmasına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
10 Şubat
2011 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşime 00.02de son verildi.
|
|
Sadık YAKUT |
|
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
Murat ÖZKAN |
Harun TÜFEKCİ |
Bayram ÖZÇELİK |
|
|
|
Giresun |
Konya |
Burdur |
|
|
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
|
|
|
|
Yusuf COŞKUN |
|
|
|
|
|
Bingöl |
|
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
|
|
No.:
80
II.-
GELEN KÂĞITLAR
10
Şubat 2011 Perşembe
Tasarı
1.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu
Tasarısı (1/997) (Plan ve Bütçe ile Milli Savunma
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.2.2011)
Teklif
1.- İstanbul
Milletvekili Alev Dedegil ve 7 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/861)
(Kadın Erkek Fırsat Eşitliği; Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.2.2011)
Meclis
Araştırması ve Genel Görüşme Önergeleri
1.- Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili Batman Milletvekili
Ayla Akat Atanın, üniversitelerde yaşanan olaylar ile
öğrencilere yönelik idari yaptırımların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1027) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.12.2010)
2.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemir ve 21 Milletvekilinin, akaryakıt fiyatlarındaki
artışın nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1028)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2010)
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 25 Milletvekilinin, özürlülerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1029) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.12.2010)
4.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Sağlık Bakanlığına
Bağlı Hastanelerde İlaç, Tıbbi Sarf Malzemesi ve Tıbbi
Cihaz Yönetimi adlı performans denetim raporu hakkında bir genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/26)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2010)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlunun, bir sağlık ocağının
yeniden hizmete açılmasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17106)
2.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının, ülkemizdeki HIV/AIDS hasta sayısına ve
bunların tedavilerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17107)
3.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17108)
4.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, kamu yatırımlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17109)
10 Şubat
2011 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 63üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Kahramanmaraş ilinin düşman işgalinden kurtuluş
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Fatih
Arıkana aittir.
Buyurun Sayın
Arıkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkanın, Kahramanmaraş
ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 91inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce, Kahramanmaraş Afşin-Elbistan kömür
havzasında meydana gelen göçükte yaralananlara geçmiş olsun der,
kurtarma çalışmalarının bir an önce sona ermesini dilerim.
Değerli milletvekilleri,
Kahramanmaraş, doksan bir yıl önce 12 Şubat tarihinde
düşman işgalinden kurtuldu.
Maraşın
kurtuluşu da, kurtuluşunun anılışı da
öbürlerinden farklı. Maraş, kendi kendini kurtardı. Süt ve
tabanca
İşte Maraş budur, Anadolu budur. Maraşlı,
bayrak kaleden indirilince cuma namazının
kılınamayacağını bilir, bayrakla cuma namazı
arasındaki alakayı bilir. Bu savaşın temeli çok
sağlamdır, Süleymaniyenin temeli gibi
Maraş kurtuluş
hareketinin ilk gününde yayınlanan beyanname, bütün çağdaş
istiklal davranışlarının gerekçelerini aşan bir
gerekçeyle çıkar insanlığın karşısına. Sütçü
İmam ve Kalede bayrağımız olmadıkça bu camide size
cuma namazı kıldıramam. diyen ve bu sözüyle savaşı
açan Ulu Cami İmamı, o günün şartlarının Fatihi ve Selâhaddin-i
Eyyubisidir. Savaş başlar ve bitinceye kadar, Ahır
Dağlarıyla yazları kırmızı biberden
kıpkırmızı damlı acı Maraş arasında bir
şimşek alışverişidir gider. Yalnız ruhun
duvarları içinde geçmiş gibi tabiat üstü bir savaştır bu.
Binlerce olağanüstü oluşların örgüsü
Maraşın
savaşını ben bir insanın iç savaşına
benzetirim. Saf olanın içine karışan
katışığı barındırmaması
Maraş bir
denizdir. Cesedi ve ölüyü hemen dışına atan deniz.
Maraş kurtuluş
günlerinde her mahalle kendisine mahsus kıyafeti ve sesiyle, bayrak ve
flamalarıyla dalga dalga gelir ve eski belediye meydanında
toplanır, Ulu Caminin hemen önünde. Sonra belli bir saatte tam bir
susuş olur. Sessizliğin en kabarmış anında bir alarm
verilir. Her mahallenin yiğitleri bütün güçleriyle kalenin bulunduğu
tepeye her yandan koşmaya başlar. Bir yarış. Birkaç dakika
sonra kalenin bayrak direğine 5-10 kişinin
tırmandığı ve direğe bayrağın çekildiği
görülür. Kim bayrağı asmışsa o yılın
kahramanı odur o yıl Maraşta. Bayrak çekilirken her Maraşlı
oraya dönüktür. O anda Maraşlı, bir katarsis
arılığı içindedir. Bayrağın direğe
çekilişi, düşmanın çarmıha gerilişi gibidir onun
gözünde. O anda Maraşlı, çağdan ve aktüaliteden
sıyrılmıştır. Maraş o anda saf
inanışı yaşar, inanmışlığın
kendinden ibaretliğini.
Anadolu 12 Şubatta, her
yıl bir kere Maraş'ta ne olabilecekse onu rüya hâlinde yaşar ve
o gece, Türkiyenin gerçek lâmbası, tıpkı Alaattinin sihirli
lâmbası gibi bir kerecik yanar.
Evet, bu satırların
yazarı büyük şair, 2006 yılı Kültür Bakanlığı
Büyük Ödülü sahibi Sezai Karakoçun dediği gibi Kahramanmaraş kendi
kendini kurtardı.
Sayın milletvekilleri,
21 Ocak 1920 Çarşamba günü Fransızların makineli tüfek ve top
atışlarıyla başlayan o amansız mücadele yirmi iki gün
ve yirmi iki gece sürdü. Savaş 12 Şubat 1920 günü sabah namazı
sularında sona erdi. Kahramanmaraşlı, bu savaşı
kazanmış, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü
altın harflerle tarihe geçiren sevincinin bu haklı gururunu
yaşıyordu artık. Bu millî mücadele, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından 13 Nisan 1925te kırmızı şeritli
İstiklal Madalyasıyla ödüllendirildi.
Sayın milletvekilleri,
teşvik yasasından sonra 1,5 milyar dolarlık yatırım
tamamlanmış, 1,5 milyar dolarlık yatırım ise devam
etmektedir. Devam eden yatırımlar da tamamlandığında
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Arıkan.
FATİH ARIKAN (Devamla)
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündem
dışı ikinci söz, Adıyaman ilinin sorunları
hakkında söz isteyen Adıyaman Milletvekili Şevket Köseye
aittir.
Buyurun Sayın Köse. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyaman ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adıyamanın sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve
ekranları başında bizleri izleyen değerli yurttaşlarımızı
saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar,
yaklaşık dört yıldır bu kürsüden bölgemizin ve
Adıyamanın sorunlarını her fırsatta gündeme
getirmekteyim. Buna rağmen, AKP hükûmetleri döneminde bu sorunlara
herhangi bir çözüm bulunmadığını görmüş
bulunmaktayım.
Sayın milletvekilleri,
şimdi sorunları tekrar ediyorum:
1) Adıyamanda en büyük
sorun işsizliktir. Ne yazık ki işsizliğe herhangi bir çözüm
bulunamadı.
2) Teşvik ile ekonomi
düzelir ve buna bağlı tüm sektörlerde canlılık
yaşanır. dedim ama Adıyaman, teşvikte hak etmediği
yere alınarak ekonominin can damarı kesildi.
3) Esnafa yeterli destek
sağlanır, sosyal güvenlik ödemeleri ve vergilerde indirime gidilirse
esnaf ayakta kalır. dedim. Ne yazık ki Hükûmet bunları
yapmadı. Neticede esnaf kepenk kapattı.
4) Çiftçiye verilen destek
yetersiz, destekleri artıralım, sulamada kullanılan elektrik
tarifelerini düşürelim. dedim ama Hükûmet çiftçiyi kaderine terk etti,
çiftçi de toprağını terk etti.
5) Türkiyede sulama ortalama
yüzde 22, Adıyamanda ise yüzde 9dur. Barajları bitirin, gerekirse
GAPa en büyük fedakârlığı yapan Adıyamana ek ödenek
gönderin. dedim. Aldığım yanıt hep Planlama
aşamasındayız. oldu.
Atatürk Barajına koca
bir ilçesini veren Adıyamanda hâlâ sulama yapılamıyor.
6) Okul öncesi eğitimde
yatırımlar yetersiz, üniversite sınavlarında ilimiz iyi durumda
değil, özel bir program uygulansın. dedim, bırakınız
okulları, Hükûmet kırk yıllık il halk kütüphanesine bile
bir çivi çakmadı.
7) Yine, sayın
milletvekilleri, duble yol söylemi ilimizde heyecan yaratmıştır
fakat İktidar Ha bu ay bitecek, ha bu yıl tamamlanacak. sözleriyle
dokuz yıldır Adıyamanlıyı avutmaya
çalıştı ancak yollarda hâlâ çalışmalar sürüyor.
Üstelik tabelasız, levhasız çalışmalar nedeniyle herkes
tedirgin ve yollarda her gün can kaybı oluyor.
8) Turizm Adıyamana can
getirir. Nemrut ve Perre gibi tüm dünyanın ilgisini çeken yerlere
sahibiz. Yatırım yapalım, tanıtma, konaklama ve
ulaşıma önem verelim. dedim ama gerekli yatırımlar
yapılmadı ve turizm kenara itildi.
9) TEDAŞ
özelleştirmesi sonucu TEDAŞ çalışanları perişan
edildi.
Kaç kere söyledim bu kürsüde
Demir yolu Adıyamanda ihracata katkı sunar, dolayısıyla
işsizlik azalır, iş adamlarımız, sanayicilerimiz
rahatlar. dedim, tek bir demir yolu döşenmedi.
Sayın milletvekilleri,
Başbakanın önce söz verdiği sonra
hatırlamadığı Nissibi Köprüsüne de henüz
başlanmadı. Bu yüzden Adıyamanın diğer bölge
illeriyle bağlantısı kesiktir.
Yine, HESler
Adıyamanda çevreyi katlediyor, hava kirliliği kış
aylarıyla birlikte her yıl had safhaya çıkıyor.
Adıyamanda arıtma ve katı atık tesislerine hâlâ
başlanmadı. Şehrin giriş kapısı olan otogar
gecekondu görünümündedir, daha yenisi yapılmadı. Hükûmet bu
sorunların hiçbirisiyle ilgilenmedi.
10) Alternatif ürün projesi
başarılı olmadan tütünü bitirmeyelim, destekleyelim. Tütün
Adıyamanın her şeyidir. Tütün biterse Adıyamanlı
üretici de biter. dedim, hem tütünü hem de Tekeli bitirip, yandaşlarla
peşkeş çektiniz.
Değerli milletvekilleri,
peki, tüm bunların sonucunda ne oldu? Adıyamanlı mevsimlik
tarım işçisi oldu, yerinden yurdundan kalkıp, karnını
doyurmak için her şeyini bırakıp gurbet yollarına
düştü.
Değerli arkadaşlar,
artık Adıyaman için bıçak kemiğe dayandı.
Adıyamanda insanlar Hükûmetin kendilerini üvey evlat gibi görmesine Dur
demeye hazırlanıyor. Adıyamanlı çok şey değil, sadece
hakkını istiyor. Bunun için AKPlisi, CHPlisi, MHPlisi, BDPlisi
bir araya gelerek Adıyamanda tütün platformunu kurdu. Tütün platformunun
haklı mücadelelerinde ben hep yanlarında oldum ve yanlarında
olmaya devam edeceğim.
Az kaldı, 13 Hazirandan
itibaren kurulacak Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında tütün
üreticilerini ve tüm Adıyamanlıların sorunlarını
çözeceğiz. Bizzat Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlundan aldığımız söz gereği
Adıyamanlıların yüzü CHP iktidarıyla gülecektir.
Büyük usta Nazım Hikmetin
dediği gibi:
Güzel günler göreceğiz
çocuklar,
Motorları maviliklere
süreceğiz.
Çocuklar inanın,
inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz,
güneşli günler göreceğiz.
Sözlerime son verirken yüce
heyetinize tekrar selam ve saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Köse.
Gündem dışı
üçüncü söz Manisa ilinin sorunları hakkında söz isteyen Manisa
Milletvekili Erkan Akçaya aittir.
Buyurun Sayın Akçay.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa ilinin sorunlarına,
tamamlanamayan yatırımlara ve alınması gereken tedbirlere
ilişkin gündem dışı konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Manisa ilinin çözüm
bekleyen yüzlerce sorunlarından bir kısmını dile getirmek için
söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Manisa ilimiz, nüfus
büyüklüğü bakımından 13üncü, tarımsal üretim
bakımından 1inci, sanayi üretimi bakımından 6ncı,
toplanan vergi gelirleri bakımından 14üncü sıradadır ancak
2010 yılında aldığı 159 milyon liralık
yatırımla 81 il arasından 35inci sıradadır.
Manisa, tarımsal üretim
bakımından ilk 3 il arasında olmasına rağmen,
tarım yatırımlarından aldığı ödenek
bakımından 21inci sıradadır; nüfus bakımından
13üncü sırada olmasına rağmen, eğitim
yatırımları bakımından 29uncu sırada
bulunmaktadır; yüz ölçümü bakımından 18inci sıradayken,
ulaştırma yatırımları bakımından 44üncü
sıradadır. Bu nedenle AKP iktidarları döneminde Manisadaki yol
çalışmaları sekiz yıldır bir türlü bitirilememektedir.
Financial Times
tarafından yatırım yapılabilir en ideal kent seçilen
Manisada kayıtlı işsiz sayısı 2008 yılında
23.400 iken, 2010 yılının ilk dokuz ayında 31 bini
aşmıştır.
AKP tarafından, her
seçim öncesi, seçim vaadi olarak gündeme getirilen dört yüz yataklı
uygulama hastanesine hâlâ başlanamamıştır.
Gördes Barajının
koruma alanı içinde kalan Karayakup, Çağlayan, Yakaköy, Malkoca,
Çamköy ve Taşkuyucak köylerinde kamulaştırma işlemleri
bitirilememiş, vatandaşlarımıza iskân yerleri hâlâ gösterilememiştir.
1.500 dekarlık
arsasıyla Hazineye intikal ettirilen Akhisar Sigara Fabrikası
atıl durumda beklemektedir.
Soma Termik Santralinin baca
gazı filtrelerinin yenilenmemesi nedeniyle Somada kanser hastası
sayısı dünya standartlarından 4 kat fazladır.
Manisada otuz bine
yakın tarihî eser, sergilenecek müze olmadığından
dolayı depolarda bekletilmektedir.
Peki, AKP Manisada ne
yapıyor değerli milletvekilleri? AKP Manisada partizanlık
yapıyor. AKP Manisada oy verme hakkını gasbediyor ve AKP
Manisada insan hürriyetini engelliyor. Nasıl mı? Türkiye Kömür
İşletmeleri Soma müesseselerine eleman alımı
yapılıyor, AKP Salihli İlçe Başkanının cep
telefonundan Soma kömür ocaklarında çalışmak isteyen
kardeşlerimizin partimizde form doldurmaları gerekmektedir. şeklinde
telefon mesajı çekiliyor. 6 Şubat 2011 tarihinde Manisa Kulada
yapılan Ziraat Odası Kongresi İlçe Seçim Kurulu tarafından
iptal edilmiştir. Çünkü Kula Ziraat Odası seçimlerinde oy kullanacak
olan 2 delege AKP Kula İlçe Başkanı, Kula İlçesi Sandal belde
AKPli Belediye Başkanı, AKPli Kula Belediye Meclis üyesi ve AKP
Kula İlçe Yönetim Kurulu üyeleri tarafından oylarını
açık şekilde kullanmaları ya da oy kullanmamaları yönünde
tehdit ve baskı altında tutulmuşlardır. Bu 2 delege
tehditleri dinlemeyince, seçim sonuçlanıncaya kadar Sandal beldesine
götürülerek burada alıkonulmuşlardır. Seçimi AKPli aday 1 oy
farkla kazanmıştır. Tehdit edilen, oy kullanmaması için
kaçırılan 2 delegenin İlçe Seçim Kuruluna yaptıkları
suç duyurusu üzerine şahitler dinlenmiş ve seçim sonuçları iptal
edilmiştir. Kula İlçe Seçim Kurulu tarafından yukarıda
isimlerini, unvanlarını belirttiğimiz AKPli yöneticiler
hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda
bulunulmuştur. Manisada yaşanan bu olaylar 2011 genel seçimlerinde
AKPnin şımaran kadrolarının ne gibi cürümlere
teşebbüs edebileceğini göstermekte ve işaret etmektedir.
Şimdi, buradan AKPli
yetkililere soruyorum: Bunları yapanlar hakkında ne
yapacaksınız? Muhalefet belediyelerini sindirmek için gece
yarısı operasyonu yaptıranlar, adam kaçıran AKPli belediye
başkanları hakkında soruşturma izni verecek misiniz, merak
ediyorum.
Bu düşüncelerle muhterem
heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım, Kahramanmaraşın zafer günüyle ilgili
söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Şandır.
V.- AÇIKLAMALAR
1- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Kahramanmaraşın zafer
gününe ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak biz de Kahramanmaraşın bu zafer gününü yürekten
kutluyoruz. Aslında sayın Kahramanmaraş milletvekillerine de
buradan duyururum yani bunu kurtuluş günü olarak kutlamak doğru değil,
zafer günü. Yurdumuzu işgal etmeye cüret gösteren müstevlileri
Kahramanmaraşın kahraman evlatları süngü gücüyle yurdumuzdan
atmışlardır. Bu bir zafer günüdür. Tüm
Kahramanmaraşlıların bu gününü, bu zafer gününü Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak yürekten kutluyor, rahmete ulaşan
şehitlerimize rahmet diliyor, gazilerimize ve tüm
Kahramanmaraşlılara saygılar, sevgiler sunuyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Şandır.
Sayın Kaynak, buyurun.
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın, Kahramanmaraşın
düşman işgalinden kurtuluşu nedeniyle zafer gününe ve
Afşin-Elbistanda Çöllolar kömür sahasında meydana gelen göçüğün
altında kalan işçilere ilişkin açıklaması
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım,
Kahramanmaraşın düşman işgalinden kurtuluşunun ve
Sayın Şandırın ifade ettiği gibi zafer gününün
91inci yılı münasebetiyle bu zaferde emeği geçen
şehitlerimizi, gazilerimizi minnetle anıyorum ben de. Ancak bugün
Kahramanmaraşın Afşin ilçesinden üzücü bir havadis de geldi.
Afşin Elbistan B Termik Santraline kömür temin etmek üzere Park Enerji
tarafından işletilen Çöllolar kömür sahasında ikinci kez bir
göçük olayı meydana geldi.
İlk bilgilere göre göçük
altında maalesef 15-20 civarında işçimiz var ve yine ilk
bilgilere göre 6 işçimiz yaralı olarak kurtarılmış
vaziyette.
Kahramanmaraş
milletvekillerimiz, Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Pakdil ve
Sayın Avni Doğan bölgeye hareket ettiler.
Ben, bundan dolayı da
göçük altında kalan işçilerimizin inşallah sağ salim
kurtulmalarını Cenabıallahtan diliyorum, yakınlarına
sabırlar diliyorum, üzücü bir havadis almamayı temenni ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kaynak.
Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
3.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
Kahramanmaraşın düşman işgalinden kurtuluşu
nedeniyle zafer gününe ve Afşin-Elbistanda Çöllolar kömür
sahasında meydana gelen göçüğün altında kalan işçilere
ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Efendim, Elbistanda göçük altında kalan
kardeşlerimin bir an evvel kurtulmalarını diliyorum. Diliyorum
ki hepsi yaşamına kavuşur. Yaralı kardeşlerimize acil
şifalar diliyorum, tüm Afşin Elbistanlı kardeşlerimize ve
Kahramanmaraşlı kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyorum.
Ayrıca,
Kahramanmaraşın cefakâr, mücadeleci halkına bu kurtuluş ve
zafer günlerinden dolayı başarı diliyorum. Kahramanmaraş
özellikle ekonomik olarak da çok mücadeleci, dinamik bir ilimizdir, bu nedenle
bu ilimizin dinamik bir büyükşehir belediyesine kavuşmasını
da yürekten diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, üniversitelerde yaşanan olaylar ile
öğrencilere yönelik idari yaptırımların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1027)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de üniversitelerde
yaşanan olaylar ve öğrencilere yönelik cezai ve idari
yaptırımların bütün boyutlarıyla
araştırılarak gerekli çalışmaların
yapılması için Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
Ayla
Akat Ata
BDP
Grup Başkanvekili
Gerekçe:
Üniversiteler, ticari ve
siyasi kaygılardan arındırılmış akademik
kaygıların ön plana çıktığı ve özgürlüğün,
eşitliğin üretkenliğin hâkim olduğu kurumlar olması
gerekirken son yıllarda üniversite öğrencileri aleyhine verilen
cezalar bunun önünde engel teşkil etmektedir.
Öğrencilerin
düşünce ve kanaatlerini ifade etmek gayesiyle atmış
oldukları her adım cezai yaptırımla neticelenmektedir.
Düşünce ve kanaatlerin dile getirilmesi amacıyla düzenlenen
basın açıklamaları, çeşitli protesto amaçlı
etkinlikler, hatta sadece bu etkinlikleri izlemek dahi, Yüksek Öğretim Kurumu
tarafından cezalandırma sebebi haline gelmiştir.
Oysa Anayasa başta olmak
üzere, 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri
yasası, Avrupa insan hakları sözleşmesi ve AİHM
içtihatları uyarınca basın açıklaması yapmak ve
düşünce/kanaat açıklamak hak olarak tanınmıştır.
Ancak ne ki, üniversite yönetimleri üniversitelerde üstlendikleri
baskıcı rol ile basın açıklaması yapmak, düşünce
ve kanaat açıklamak gibi en demokratik hakları gençlerin ellerinden
almaktadır.
Geçtiğimiz günlerde
İstanbul Teknik Üniversitesi'nde demokratik haklarını kullanan
öğrenciler aleyhine verilen cezalar buna örnek teşkil etmektedir.
Bunun yanı sıra Yüksek Öğretim Kurumu Yasası'ndan
dayanağını bulan cezalar da üniversite yönetimlerince
uygulanmakta ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hakları
ellerinden alınmaktadır. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'nde
üniversite yönetimi; öğrencilerin en demokratik hak alma mücadelesi olan
yemek fiyatlarına yapılan zamları protesto etmek, üniversiteye
silahla girilmesini teşhir etmek için basın açıklaması yapmak,
BDP (Barış ve Demokrasi Partisi)'nin kongresine katılmak ve buna
benzer sebeplerle yeni öğretim yılının başlaması
ile yirmiye yakın öğrenci hakkında soruşturmalar
açmış ve neticede öğrenciler hakkında "yükseköğretim
kurumundan çıkarma" cezası ve "uzaklaştırma"
cezaları vermiştir. Bunun örneği daha önce de Mersin
Üniversitesinde yaşanmış olup "40 öğrenci
hakkında yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası,
"30" öğrenci hakkında da 1 yıl okuldan
uzaklaştırma cezası verilmiş idi. Her ne kadar bu
öğrenciler açtıkları davalar neticesinde öğrenim kurumlarına
dönmüş iseler de eğitim hayatları aksamış, gelecekleri
bir süre askıya alınmıştır. Bunun da ötesinde, bu
cezalar; öğrencileri, yani geleceğimizin temsilcilerini suskun,
düşünmeyen, üretmeyen, görmeyen, duymayan, korkak bireylere
dönüştürmüştür.
Anılan bu cezalar,
üniversiteler tarihinde verilmiş en ağır cezalardır. Zira
kişinin eğitim ve öğretim hakkının elinden
alınması birey ve topluma yüklenmiş en ağır
cezaları teşkil etmektedir. Üniversite öğrencilerinin mutlak
surette düşünen, üreten, eleştiren hakkını arayan bir
kimliğe sahip olmaları ise toplumsal bir ihtiyaçtır.
Sözünü ettiğimiz olaylar
neredeyse her üniversitede gerçekleşmektedir. Üniversitelerde yaşanan
bu antidemokratik uygulamaların ve bu uygulamalar sonucunda
öğrencilerin maruz kaldıkları cezaların tespiti ve
değerlendirilmesi için meclis araştırması
açılmasını talep etmek gerekmiştir.
2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 21 milletvekilinin, akaryakıt
fiyatlarındaki artışın nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1028)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde son günlerde
akaryakıt fiyatlarındaki artış çok ciddi ekonomik sorunlar
ortaya çıkarmıştır. Vatandaşlarımız
akaryakıt üzerindeki başta yüksek vergi oranları dâhil olmak
üzere Hükümet politikalarıyla büyük mağduriyetler
yaşamaktadır. Bu halde vatandaşlarımızın
yaşadıkları bu mağduriyetleri gidermek için alınacak
önemleri tespit etmek üzere Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104. ve
105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Hasan Özdemir (Gaziantep)
2) Cumali Durmuş (Kocaeli)
3) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
4) Osman Ertuğrul (Aksaray)
5) Cemaleddin Uslu (Edirne)
6) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
7) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
8) Hüseyin Yıldız (Antalya)
9) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
10) Mümin İnan (Niğde)
11) Alim Işık (Kütahya)
12) Recep Taner (Aydın)
13) Süleyman Latif
Yunusoğlu (Trabzon)
14) Reşat Doğru (Tokat)
15) Mithat Melen (İstanbul)
16) İzzettin Yılmaz
(Hatay)
17) Muharrem Varlı (Adana)
18) Mehmet Şandır (Mersin)
19) Mustafa Cihan Paçacı
(Ankara)
20) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
21) Beytullah Asil (Eskişehir)
22) Osman Durmuş (Kırıkkale)
Gerekçe:
Hükümetin son dönemlerde
artış gösteren petrol fiyatlarıyla ilgili olarak öne
sürdüğü Dünya fiyatlarındaki dalgalanmanın ürünü olarak petrol
fiyatlarının artış gösterdiği tezi gerçeği
yansıtmamaktadır. Maliye Bakanlığı verilerinde 28
Avrupa ülkesi içerisinde en pahalı benzin ülkemizde tüketilmektedir. Bu
durumun en önemli nedeni ise akaryakıt ürünleri üzerinden alınan
vergilerdir.
22 Kasım 2010 tarihinde
geçerli olan fiyat ve döviz kurları baz alınarak Maliye'nin
yaptığı hesaplamalara göre Türkiye'deki benzin fiyatı 1,9
Euro düzeyindeyken, 1 litre benzinden alınan ÖTV ve KDV 1,2 Euro'ya
ulaşmaktadır. Bu çerçeveden bakıldığında ÖTV ve
KDV akaryakıt litre satış fiyatının %68'ini
bulabilmektedir. Buna göre, benzinde rafineri çıkış fiyatının
%250'si, motorinin ise %175'i oranında vergi alınmaktadır.
Öte yandan ham petrolün varil
fiyatıyla örneğin kurşunsuz benzinin litre fiyatı
arasındaki ilişki ters yönlüdür. Bakınız, Temmuz 2008'de
ham petrolün varil fiyatı 150 dolar iken kurşunsuz benzinin litresi
3,34 TL idi. Bugün ise ham petrolün varil fiyatı 90 dolardır; ancak
kurşunsuz 97 oktan benzin perakendeden 4 liraya satılmaktadır.
150 dolardan 90 dolara düşen ham petrolün varil fiyatındaki
değişime göre bugün kurşunsuz benzinin litre fiyatı 2 lira
olmalıydı. Bütün bu rakamsal tabloyu litre düzeyinden gösterirsek
gerçekler daha belirgin olacaktır. Örneğin, 1 litre benzinin rafineri
çıkış fiyatı 99 kuruş ancak satış
fiyatı 3,85 TL'dir. Aynı şekilde 1 litre motorinin rafineri
çıkış fiyatı 103 kuruş ancak satış
fiyatı 3,24 TL'dir. Buna göre, benzin rafineri çıkış
fiyatının %389, motorin ise %315 fazlası fiyatlara
satılmaktadır. Öte yandan bakınız, benzinin rafineri
çıkış fiyatı ile motorinin rafineri çıkış
fiyatı arasındaki değerlendirmede benzinin fiyatı daha az
iken pompa satışında benzinin fiyatı daha fazladır. Bu
durum da uygulanan vergilerin bir yansımasıdır.
Uluslararası bir değerlendirme yapmak gerekirse aynı benzin
Yunanistan'da 2 dolar, Almanya'da 1,87 dolar, Fransa'da 1,82 dolar,
İtalya'da 1,74 dolar, İsviçre'de 1,50 dolar, Kanada'da 1,01 dolar,
Rusya'da 0,80 dolar, ABD'de 0,74 dolar, Libya'da 0,17 dolardır. Bu tablo
içerisinde Türkiye'deki rakamlar âdeta bir Dünya rekorudur.
Bütün bu tablo ortadayken
akaryakıt fiyatlarındaki artışı Dünya piyasalarındaki
dalgalanma ile açıklamak yeterli değildir. Şu andaki
akaryakıt fiyatları hükümetin siyasi tercihidir.
Vatandaşlarımız Hükümetin bu tercihi nedeniyle mağdur
olmaktadır. Vatandaşlarımızın mağduriyeti sadece
akaryakıtı daha pahalı almalarından dolayı
değildir. Örneğin, Gaziantep ilinde vatandaşlarımız
akaryakıt fiyatlarındaki artışlarla birlikte Türkiye'de 4
TL olan benzini Kilis'ten Suriye'ye geçerek 1,4 TL'ye almak zorunda
bırakılmaktadırlar. Aynı şekilde sınır
illerinde yaşayan vatandaşlarımız Irak ve İran'dan da
akaryakıt temini yapmaktadırlar. İkinci bir yöntem olarak ise
âdeta her köşe başında satılan kaçak benzin tercih
ediliyor. Son zamlarla birlikte bu iki yöntemden birisine başvuran vatandaş
sayımız her geçen gün artmaktadır.
Hükümet akaryakıt,
sigara, içki gibi dolaylı vergilerin yükünü
arttırmıştır. Bunun nedeni ise bu ürünlerin gelirine
bakmadan herkesten aynı fiyat ve vergiyle satın
alınmasıdır. Bir başka önemli husus da Dünya petrol
fiyatlarının bundan sonra artma eğiliminde olmasıdır.
Çözüm ancak Hükümetin,
akaryakıt üzerindeki vergi yükünü indirmesindedir. Benzin
fiyatlarındaki yükseklik bir kader yada değiştirilemez bir
gerçek değildir. Sadece Hükümetin işidir.
Bütün bu gerçekler
ışığında akaryakıt üzerindeki vergi yükü bir
yandan vatandaşlarımızın üzerinde ağır bir yük
olurken diğer yandan da kaçak mazot ve sınırdaş ülkelerden
akaryakıt alımı gibi yöntemlerle ekonomik bir kayıp da
ortaya çıkarmaktadır. Sonuç olarak, akaryakıt
fiyatlarının pahalılığından kaynaklanan ekonomik
sorunları gidermek için gerekli düzenlemelerin TBMM çatısı
altında bir an önce tespit edilerek uygulanması gerekmektedir.
3.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 25 milletvekilinin, özürlülerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1029)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde özürlü
yurttaşlarımız, eğitimden sağlığa,
ulaşımdan iş yaşamına katılmaya kadar pek çok
alanda sorunlarla karşılaşmaktadır. Üstelik, bu sorunların
çözümüne ilişkin net çalışmaların ortaya konulmaması,
yeni sorunların da doğmasına neden olmaktadır. Oysa
özürlülere özel ve onların insanca yaşamını sürdürmek
amacıyla düzenlemeler yapmak sosyal devletin bir gereğidir.
Hiçbirimiz unutmamalıyız ki herkes potansiyel bir özürlüdür.
Özürlü
yurttaşlarımızın karşılaştığı
en önemli sorunların başında iş yaşamına
katılma gelmektedir. İş yaşamında, yasaların ve
diğer düzenlemelerin varlığına rağmen hak ettikleri
boyutta yer alamayan özürlü yurttaşlarımız, sosyal devlet
ilkesinin kendilerine karşı uygulanmadığını
düşünmektedir. Bu konuda, yol gösterici ve örnek olması gereken kamu
kurum ve kuruluşlarında özürlülerin yasalarda belirtilen oranlarda
çalıştırılmaması, hatta kimi kamu kurum ve
kuruluşlarında hiç özürlü çalıştırılmaması
bir ayıp olarak yorumlanmaktadır.
Resmi verilere göre, kamu
kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmesi gereken özürlü
sayısı 48 bin civarında olması gerekirken, 38 bin
civarı özürlü kadrosunun boş olduğu görülmektedir. Başka
bir deyişle özürlü kadrolarının %79'u
kullanılmamaktadır. Ülkemizde yaşayan milyonlarca özürlü
olduğu düşünüldüğünde, rakamın ne derece önemli boyutta
olduğu anlaşılmaktadır. Özürlü yurttaşlarımızın
kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmesi konusunda sınav,
işe yerleştirme ve iş yerinde rahat çalışabilme
aşamalarında henüz çözülmemiş sorunlar, Hükümeti beklemektedir.
Bu konuda yasal boşlukların mutlaka doldurulması gerekmektedir.
İstihdam anlamında, özel sektörün üzerine düşen görevi
yapabilmesi için çeşitli teşvik yöntemleri daha fazla oranla
kullanılmalıdır.
Mesleki rehabilitasyon ve
bunun sonucunda işe yerleştirilme konusu, özürlülerin büyük umut
bağladığı düzenlemelerden biri olmasına rağmen,
bu konuda yeterli gelişme gösterilmediği aşikardır. Bu konuda
ilgili Bakanlıkların ortak bir çalışma yapması ve
ayrıntılı bir planlamayla çözüm yolu bulunması
gerekmektedir.
Türkiye'de yaşayan
özürlü yurttaşlarımız, istihdam haricinde günlük yaşamda da
büyük sorunlarla karşılaşmaktadır. Özellikle şehir içi
ulaşım, özürlülerin en büyük sorunlarından biridir. Yüksek
kaldırımlar, sinyalsiz trafik lambalarının
dışında; otobüs, minibüs, metro ve diğer raylı
araçların kullanımında özürlülerin düşünülmemesi, bu
yurttaşlarımızı isyan ettirmektedir. Yerel yönetimlerin bu
konuda daha dikkatli davranması ve özürlüleri düşünerek, onların
daha rahat gündelik yaşamlarını sürdürmesine dönük olarak
çalışmalar yapması gerekmektedir.
Anayasa, özürlülere
ilişkin pozitif ayrımcılık içeren düzenlemelere yer
vermiş ve bu düzenlemelerin eşitlik ilkesine aykırı
olmayacağını belirtmiştir. Ancak; bu hükümler
gereğince yerine getirilmemiştir. Sosyal devlet ilkesinin bir
gereği olarak, özürlülerin desteklenmesi konusunda da ülkemiz iyi bir
karneye sahip değildir. Özellikle sosyal devletin gereklerinden biri olan
özürlü aylıkları çok daha iyi rakamlarda olmalıdır. Yasalar
çerçevesinde verilen bu aylıklar maalesef komik miktarlarda olmakla
birlikte, bu rakamların düzeltilmesi için herhangi bir çalışma
yapılmıyor olması ayrıca üzücü bir tabloyu ortaya çıkarmaktadır.
Bu bağlamda, ülkemizde
yaşayan özürlü yurttaşlarımızın eğitimden
sağlığa, ulaşımdan iş yaşamına
katılmaya kadar sorunlarının ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla
Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
3) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
4) Tansel Barış (Kırklareli)
5) Rahmi Güner (Ordu)
6) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
7) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
8) Atila Emek (Antalya)
9) Tayfur Süner (Antalya)
10) Hüsnü Çöllü (Antalya)
11) Ahmet Küçük (Çanakkale)
12) Hulusi Güvel (Adana)
13) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
14) Sacid Yıldız (İstanbul)
15) Derviş Günday (Çorum)
16) Osman Kaptan (Antalya)
17) Nevingaye Erbatur (Adana)
18) Akif Ekici (Gaziantep)
19) Tekin Bingöl (Ankara)
20) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
21) Ali Arslan (Muğla)
22) Fevzi Topuz (Muğla)
23) Gürol Ergin (Muğla)
24) Kemal Demirel (Bursa)
25) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
26) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemde yerlerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Bir genel görüşme
önergesi vardır, okutuyorum:
B) Genel Görüşme Önergeleri
1.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Sayıştayın Sağlık Bakanlığına
Bağlı Hastanelerde İlaç, Tıbbi Sarf Malzemesi ve Tıbbi
Cihaz Yönetimi adlı performans denetim raporu hakkında genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/26)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık
Bakanlığına bağlı hastaneler hizmetlerini, 13.01.1983
tarih ve 17927 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren Yataklı Tedavi Kurumları İşletme
Yönetmeliğine göre yürütmektedirler. Yönetmelikte hastane ve malzeme
yönetimine ilişkin yetki ve sorumlulukların açık ve net olarak düzenlenmemesi,
uygulamada yetki-görev örtüşmelerine ve ortaya çıkan
aksaklıkların sorumlusunun tespitinde sorunlar yaşanmasına
yol açmaktadır.
Hastanelerde yöneticilere
yardımcı olması bakımından Yönetim Bilgi Sistemi
yeterli değildir. Hastaneler tarafından Bakanlığa iletilen
veriler ile hastanelerin kayıtlarındaki veriler birbiriyle
çelişmekte, Bakanlıkta toplanan veriler bilgiye dönüştürülerek,
sağlık hizmetlerinin planlanması ve koordinasyonu amacıyla
kullanılmamaktadır. Bakanlık, hastanelerin tıbbi sarf
malzemeleri ve ilaçlar için ne kadar kaynak kullandığını
tam ve doğru olarak belirleyemediğinden, bu alanda politika
oluşturma, planlama ve yönlendirme çalışmalarında gerekli
ve uygun kararlar alamamaktadır.
Bu durum Sayıştay
Başkanlığının "Sağlık
Bakanlığına Bağlı Hastanelerde İlaç, Tıbbi
Sarf Malzemesi ve Tıbbi Cihaz Yönetimi Hakkında Performans
Denetimi" adlı Performans Denetim raporuyla da
ayrıntılarıyla ortaya konulmuştur.
Sayıştay'ın söz konusu raporu Sayıştay Genel Kurulunun
10.03.2005 tarihli ve 5117/1 sayılı kararıyla 832
sayılı Sayıştay Kanununun ek 10'uncu maddesine istinaden
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş, ancak söz konusu rapor bir türlü
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmemiştir.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 101, 102 ve 103'üncü
maddeleri uyarınca, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
"Sağlık Bakanlığına Bağlı Hastanelerde
İlaç, Tıbbi Sarf Malzemesi ve Tıbbi Cihaz Yönetimi"
konusunun ve söz konusu Sayıştay Raporunun tüm yönleriyle ele
alınmasını amaçlayan bir genel görüşme açılması
hususunda gereğini arz ederiz.
Mehmet Şandır |
Oktay Vural |
|
|
|
|
|
Mersin |
|
İzmir |
Genel Gerekçe
Sağlık
Bakanlığına bağlı hastaneler hizmetlerini, 13.01.1983
tarih ve 17927 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğine
göre yürütmektedirler. Yönetmelikte hastane ve malzeme yönetimine ilişkin
yetki ve sorumlulukların açık ve net olarak düzenlenmemesi,
uygulamada yetki-görev örtüşmelerine ve ortaya çıkan
aksaklıkların sorumlusunun tespitinde sorunlar yaşanmasına
yol açmaktadır.
Hastanelerde yöneticilere
yardımcı olması bakımından Yönetim Bilgi Sistemi
yeterli değildir. Hastaneler tarafından Bakanlığa iletilen
veriler ile hastanelerin kayıtlarındaki veriler birbiriyle çelişmekte,
Bakanlıkta toplanan veriler bilgiye dönüştürülerek, sağlık
hizmetlerinin planlanması ve koordinasyonu amacıyla
kullanılmamaktadır. Bakanlık, hastanelerin tıbbi sarf
malzemeleri ve ilaçlar için ne kadar kaynak kullandığını
tam ve doğru olarak belirleyemediğinden, bu alanda politika
oluşturma, planlama ve yönlendirme çalışmalarında gerekli
ve uygun kararlar alamamaktadır.
Yataklı Tedavi
Kurumları İşletme Yönetmeliğinde hastane müdürleri ve
hastane müdür yardımcılarının, hastane yönetimi konusunda
eğitim ve deneyime sahip personel arasından atanması
gerektiği hususu açıkça düzenlenmiş olmasına rağmen,
buna uygun görevlendirme ve atamalar yapılmamakta, hastaneler
uzmanlaşmış yönetim ekiplerince yönetilmemektedir. Bu durum
Sağlık İşletmesi Yönetimi konusunda eğitim ve deneyimi
olmayan kişilerin hastaneleri yönetmesine ve kaynakların verimsiz
kullanılmasına risk oluşturmaktadır.
Hastanelerin; tıp
hizmetleri, yardımcı tıp hizmetleri, hemşirelik hizmetleri,
idarî malî ve destek hizmetleri şeklinde oluşan profesyonel bir
sağlık yönetim ekibi tarafından, işbölümüyle ve
uzmanlaşmaya gidilerek yönetilmediği hususu dikkat çekmektedir.
Hastane yönetimi kadrolarına yapılacak atamalarda da mevzuatta
öngörülen niteliklerin göz ardı edildiği görülmektedir.
Bu durum Sayıştay
Başkanlığının "Sağlık
Bakanlığına Bağlı Hastanelerde İlaç, Tıbbi
Sarf Malzemesi ve Tıbbi Cihaz Yönetimi Hakkında Performans
Denetimi" adlı Performans Denetim raporuyla da
ayrıntılarıyla ortaya konulmuştur. Sayıştay'ın
söz konusu raporu Sayıştay Genel Kurulunun 10.03.2005 tarihli ve
5117/1 sayılı kararıyla 832 sayılı Sayıştay
Kanununun ek 10'uncu maddesine istinaden Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulmuş, ancak söz konusu rapor bir türlü Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine getirilmemiştir.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde "Sağlık
Bakanlığına Bağlı Hastanelerde İlaç, Tıbbi
Sarf Malzemesi ve Tıbbi Cihaz Yönetimi" konusunun görüşülmesini
talep etmekteyiz.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemdeki yerini
alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki
görüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır; okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/150)
esas numaralı, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanunun uygulamasından
kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına dair önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun
10/02/2011 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun
10.02.2011 Perşembe günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Ayla
Akat Ata
Batman
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler Kısmının 84 üncü
sırasında yer alan 10/150 Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan
Zararların Karşılanması Hakkında Kanun'un
uygulanmasından kaynaklanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergenin
görüşülmesinin Genel Kurulun 10.02.2011 Perşembe günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu önerisi lehinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisi üzerinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sanıyorum bu
konuşacağımız konu bütün milletvekillerini yakından
ilgilendiriyor. En azından bu konuda bütün arkadaşlarımıza
defalarca mağdurların başvuruları olmuştur.
Bahsettiğimiz konu 5233
sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanunun uygulanmasından
kaynaklanan sorunların araştırılması ve gerekli
tedbirlerin alınmasıyla ilgilidir.
Bilindiği gibi, 2004
yılında bu Yasa çıkarıldı, yürürlüğe girdi, daha
sonra da 4 Ekim 2004 tarihinde uygulama yönetmeliği
çıkarıldı. Sonradan da 2007 tarihinde 5666 sayılı
Yasayla da bunun süresi uzatıldı. Ancak, valiliklere yapılan
başvurularda, bürokratik işlemler, havale, evrak kayıt gibi, il
özel idarelerinde kurulan komisyonların uzun süre bekletilmesi, etkisiz
olması, ciddi personel, teknik sıkıntı ve donanımlar,
sekretarya sıkıntıları ve en basit hukuki sorunlarda bile
Ancak, personelle muhatap olunabilen açıklama ve anlaşma
konularında önemli sorunlar yaşandığı uygulamada
görüldü.
Keşiflerde, özellikle
sulak ve geniş arazileri olan köylerde arazi miktarlarının
sınırlandırılması, yani bir kota uygulaması
yapılıyor. Yine, valiliklerin talimatıyla, araziler,
olayların henüz çıkmadığı, yani 1952 memleket
haritası tabir edilen bir harita üzerinden, işte orman alanı
gibi gözüküyor denilerek bahçelikler, köylük yerler, evler bu kapsamlara
alınmamakta. Yine, mevcut ekilebilinir arazilerin de yalnızca dörtte
1i dikkate alınmakta. 2003 tarihinde köye dönüş sonrası
inşa edilen yerler varsa, eğer vatandaş köyüne dönmüşse
bunlar göz önüne alınmamakta. Yapı denetim komisyonu
başkanlıklarının uyguladığı birim
fiyatları ise her olayda bire bir uygulanamamakta. Çiftçilik yapan
başvurucuların mülkiyete ulaşamama, arazi, bağ,
bahçelerinden yararlanamama, geçim kaynaklarından mahrum kalma durumları
tespit edilememekte. Keşif yapılan başvurular da yıllarca
bekletilmekte. Daha sonra da göçe zorlanan, kirada kalan, kira
zararlarını belgelemeyenler dahi dikkate alınmamakta.
Yakılan evler için, keşifler esnasında yanık izleri tespit
edilmesine, soruşturmalarda sabit olmasına rağmen eşya
zararları karşılanmamakta ve bu uygulamalar, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesindeki 1.500 karar aşamasındaki davanın
sonuçlandırılmadan geri gönderilmesi ve bundan sonra komisyonlarda
bunun görüşülmesiyle ortaya çıktı.
Özellikle kadın
başvurucuların eşlerinden noter onaylı muvafakatler
istenmesi, sabıka kaydı gibi talepler, uçuş haritaları,
ormanlık arazi dışında kadastro görmeyen yerlerde
zilyetlik, tasarruf konusunun dikkate alınmaması, mülkiyet hukuku
açısından, örneğin, kaydı, tapusu olmayan
vatandaşların mağdur edilmesi. Yine, bekletilen dosyalar,
ödeneklerin çok geç çıkarılması. Bir buçuk yıl sonra
İçişleri Bakanlığından bütçeden para
çıktıktan sonra ödenmesi gibi sıkıntılar var.
Yine, bu köy
boşaltmalar, yakılmalar resmî rakamlara göre 4 bin civarında. 17
binin üstünde faali meçhul var ama güvenlik güçleri bu köyleri kimin
yaktığı, hangi güçlerin yaktığı konusunda
belgeler istemektedir. Oysaki resmî makamların bu belgeleri tanzim etmekle
mecburiyet ve mükellefiyeti olmasına rağmen, bu husus, âdeta, üstü
örtülü bir tehdit olarak da kullanılmaktadır.
İçişleri
Bakanlığının verilerine bakarsak, örneğin 24 Eylül
2007 tarihinde 274.359 başvuru yapılabilmiş. O dönem 87.600
civarında bir rakam sonuçlanmıştı. Yakın takvime
bakıyoruz şimdi, 2010 Eylül sonlarında 251 bin başvurunun
görüşüldüğü söyleniyor. Yapılan başvuru
sayısının da 359.028 civarında olduğu. Bu rakamlardan,
sonuçlanan 251 binden sadece 141 bininin kısmen kabul edildiğini, 120
bin civarında dosyanın da reddedildiğini rakamlar resmî olarak
ortaya koyuyor. Tabii, bunun sonucu olarak vatandaş idare mahkemelerine,
Danıştaya başvurdu. Şu an Danıştayda ve idari
mahkemelerde görülen dava sayısının 10 bini
aştığı söyleniyor. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine, iç hukuk yeni yeni tükendiği için başvuru
sayısının da şu an itibarıyla 2 bini
aştığı yani ilk rakamların üstüne
çıktığı görülüyor. Örneğin, Malatya İdare
Mahkemesi, mesela Tuncelideki bir olayla ilgili, elektrik olmayan bir köyde
elektrik makbuzunun istenmesi, işte Evini ispatla. denilmesi gibi
durumları tespit ediyor ve verilen kararları bozuyor.
Yine,
Danıştayın verdiği kararlar var, işte manevi
mağduriyet ve tazmin konusuyla geçmiş dönemdeki uğranılan
sıkıntılar konusunda çelişkili kararlar ve uygulamalar var.
Yine örneğin, Mardin İdare Mahkemesinin verdiği iptal
kararları var ama tekrar aynı komisyona gönderiyor. Zaten komisyon
olumsuz bitirdiği için idari yargıya gidilmişti.
Bu sıkıntılar
üzerine şunu ifade etmek istiyorum: İlim Şırnakta
özellikle Uludere bölgesinden
Mahmura giden 15 bin mülteci vatandaşımız
-vatandaşımız hâlâ, vatandaşlık şeyi sürüyor-
mülteci kamplarında kalıyorlar. Şimdi, buradaki
vatandaşlarımızın hiçbirisi bu yasadan istifade etme
şansına, imkânına sahip değildi çünkü Türkiyeye gelip
başvurma hakkını kullanabilir durumda değildi; onların
köyleri, arazileri, hayvanları, bahçeleri yakıldı,
yıkıldı. Şimdi, bunun adalete ve hakkaniyete uygun olarak
düzenlenmesi açısından da bu hususta bir sorun tespiti gerekiyor. Bu
idari yargı davalarının çokluğu ve AİHM sürecine
gidiş, bir yandan sorunları çözelim derken, gerçekten şu an çok
ciddi daha büyük sorunların doğmasına neden oluyor ve maalesef
üzülerek de söyleyelim ki bu tür olaylarda, akçeli işlerde de
yolsuzlukların yapıldığına dair çok ciddi
şikâyetler ve idari disiplin mercilerince alınmış birçok
karar veya ceza davasına konu olmuş birçok olay vardır.
Şimdi, biliyorsunuz, bu
hususta, bu zararların karşılanması için bu 5233
sayılı Yasa çıkınca bir vergi kotası kondu. Bu
vergiden toplanan paralarla bu tazminler yapılıyor. Bunun ne kadar
olduğunun tespit edilmesi gerekiyor. Yapılacaksa bu başvurular,
süresinden sonra ne zaman biteceğinin tespit edilmesi gerekiyor.
Bu konuda sivil toplum
örgütlerinin çok ciddi çalışmaları var ve üzerinde
yoğunlaştıkları raporları var. Örneğin TESEVin,
GÖÇ-DERin, insan hakları derneklerinin, TUHAV gibi hukukçu kuruluş
vakıflarının izleme komitesi kurduklarını ve bu izleme
komiteleriyle, özellikle ilginç tespitleriyle raporlarında bu
sorunları yansıttıklarını görüyoruz. Örneğin 1987
yılında mağduriyetler başlatılıyor. Oysaki
Türkiyede 1984 yılında bir çatışmalı sürece girildi
ve örneğin 12 Eylül askerî darbesinden sonraki mağduriyetlerin
hiçbirisi bu kapsama alınmadı. Yani şimdi 12 Eylül darbesiyle
mağdur olmuş insanlarımıza bir özür borcunu
yakalayamıyorsak, en azından bu kapsamda bunun da tespit edilerek
Çünkü biz en büyük terörü, darbe terörü, generallerin terörü, devletin
adına darbe yapıp darbe anayasalarını koyanların
terörü olarak görüyoruz.
Bu tespitlerin
yapılması için bir araştırma komisyonu
kurulmasının gerekli olduğuna inanıyoruz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kaplan.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu önerisi aleyhine söz isteyen Fahrettin Poyraz, Bilecik
Milletvekili.
Buyurun Sayın Poyraz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sözlerime başlarken hepinizi en kalbî
duygularımla selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi
Partisinin Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanunun uygulanmasından
kaynaklanan sorunların tespitine ilişkin olarak bir
araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önerisiyle ilgili
olarak aleyhte söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar,
kamuoyunun da malumu olduğu üzere AK PARTİ hükûmetleri olarak
iktidara geldiğimiz andan beri, Türkiye'nin en önemli sorunlarından
biri hâline gelmiş olan terörle mücadele anlamında çok ciddi
tedbirler aldık. Aslında yapılması gereken çok şeyler
var, onlar yapıldı, söylenmesi gereken çok şeyler var, bir
kısmı söylendi ama bir kısmı muhtemelen süreç içerisinde
yapılanlara bağlı olarak söylenmeye devam edecek ama yeri
gelmişken şunu da ifade etmek lazım: Biz Hükûmet olarak,
hükûmetler olarak, yaptığımız şeylerde geçmişte
yapılan yanlışlara sahip çıkma anlamında bir
tavır içinde asla olmadık, kendi gerçekliğimizle karşılaşma
anlamında, yüzleşme anlamında cesur bir şekilde
davrandık ve eğer ortada bir mağduriyet varsa, ortada
vatandaşımıza karşı yapılan bir
yanlışlık varsa bu yanlışın düzeltilmesi
noktasında, mağduriyetlerin giderilmesi noktasında da gerekli
olan tedbirleri aldık, almaya da devam edeceğiz.
İşte aslında,
bugün konuştuğumuz ve uygulanmasına yönelik olarak
sorunların olduğu iddia edilen bu Kanun, dikkat ederseniz, 2004
yılında, kendi dönemimizde çıkmış ve uygulamaya
konmuş olan bir kanundur. Nitekim, bu Kanunda daha sonra -3 Ocak 2006
tarihinde de- mağdurların mağduriyetlerinin tamamen
giderilemediği noktasındaki tespitlere bağlı olarak o gün
verilmiş olan süreler tekrar tekrar uzatılmıştır.
Peki, burada biz bu Kanunu
çıkartmakla neyi amaçlamıştık? Değerli
arkadaşlar, kamuoyunu bilgilendirme ve hatırlatma anlamında
tekraren ifade edersek, bu Kanunun kapsamında, 1, 3 ve 4üncü maddeler
kapsamına giren eylem ve terörle mücadele kapsamında yürütülen
faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel
kişilerinin zararlarının sulhen karşılanması bu
Kanunda amaçlanmış.
Peki, buradaki zararları
nasıl tespit edeceğiz? Zararın tespiti, Kanun kapsamında
zarar görenin beyanı, adli, idari ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler
göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin
aldığı tedbirlere göre zarar görenin varsa kusur ve ihmalinin de
göz önünde bulundurulması suretiyle hakkaniyete ve günün ekonomik
koşullarına uygun biçimde oluşturulacak olan komisyonlar
tarafından ve gerekirse de bilirkişiler de kullanılarak tespiti
amaçlanmakta.
Peki, bu komisyonlar kimlerden
oluşacak? Elbette bu komisyonların kimlerden oluşacağı
kanunla belirtilmiş. İllerde valilerin görevlendireceği bir vali
yardımcısının başkanlığında, en az
şube müdürü ayarında maliye, bayındırlık ve iskân,
tarım ve köyişleri, sağlık birimlerinden gelecek olan kamu
görevlileri ve ayrıca sanayi ve ticaret konularında uzman birer
kişi ile o illerdeki baro yönetim kurullarınca baroya
kayıtlı avukatlar tarafından görevlendirilecek
arkadaşlarımızın bu komisyonda yer almasıyla bu
komisyonlar oluşturulacak. Özellikle son bahsettiğim husus çok önemli
çünkü zaman zaman kamuoyunda bu komisyonların çalışmalarına
yönelik olarak, söz konusu bugün görüştüğümüz BDP önerisinde de iddia
edildiği üzere, birtakım aksaklıklar, hukuksuzluklar,
yanlışlıklar, bunların önlenmesi anlamında özellikle
ve özellikle baroların bildireceği avukatların bu komisyonlarda
yer alması, hakikaten hakların korunması anlamında önemli
bir ayrıntı olarak dikkatlerinize arz ediyorum bu konuyu.
Diğer taraftan, peki,
ortada bir zarar varsa ve bir mağdur varsa ne olacak? Zarar gören,
mağdur olan vatandaşımız veya bunların
mirasçıları zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren
altmış gün içinde, her hâlükârda da olayın meydana gelmesinden
itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar
konusu olayın meydana geldiği il valiliklerine başvuracaklar ve
burada hakların karşılanması, mağduriyetin
giderilmesini talep edecekler. Şimdi burada tabii, bu komisyonlar lâyüsel,
tamamen keyfekeder çalışacak komisyonlar değil. Kanun bu
komisyonlara ne kadar süreyle bu konularda çalışma
yapacağını ve başvuruları neticelendireceklerini de
belirtmiş. Bu komisyonlar, başvuru tarihinden itibaren altı ay
içinde başvuruları sonuçlandırmak durumundalar. Eğer
iş yoğunluğu gerekçesiyle bir ihtiyaç hâsıl olursa da,
valiler bu altı aylık süreyi üç ay kadar da uzatma haklarına
sahipler.
Diğer taraftan,
belirtilmesi gereken husus şu: Değerli arkadaşlar, burada biz
vatandaşımıza elimizi uzatıyoruz ve diyoruz ki: Evet,
ortada bir mağduriyet vardır ve bu mağduriyetin çözümlenmesi
noktasında gel, biz seninle anlaşalım.
Bugün pek çok şey
söylenebilir ama AK PARTİ hükûmetleriyle ilgili olarak herhâlde takdir
edilmesi gereken en önemli husus, vatandaşı bizzat muhatap alan ve
vatandaşla olan ihtilafları çözümleme noktasında her türlü
gayreti sarf eden hükûmetler olmasıdır. Dolayısıyla biz,
mağdurlarımızla sulhname hazırlayarak ve onların bu
sulhnameyi kabul etmesiyle de bu ortaya çıkan mağduriyetlerin
giderilmesi noktasında da bütün vatandaşlarımızı
muhatap alarak, mağdurlarımızı, onların
mağduriyetini gidermeye çalıştık ve bu anlamda da, şu
ana kadar, Aralık 2010 yılına kadar da 358.506
vatandaşımız mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında
müracaatta bulunmuş, bu başvuruların 259.462 adedi
sonuçlandırılmış ve bunlardan 146.441inin başvuruları
incelenerek tazminat ödenilmesine karar verilmiş, 113.021 başvuru
reddedilmiş ve -değerli arkadaşlar, burası önemli- 2010
sonu itibarıyla da komisyonlarda olumlu sonuçlandırılan ve
sulhname imzalayan vatandaşlarımıza toplam 2 milyar 232 milyon 750
bin 810 lira ödenmesine karar verilmiş. Eski rakamlarla ifade edersek, 2
katrilyon 232 trilyon lira bir rakamdan bahsediyoruz. Dolayısıyla
burada önemli oranda mağduriyetlerin giderilmesi noktasında bir
çalışma olduğunu görmekteyiz.
Elbette, yapılacak ve
söylenecek birtakım hususlar olabilir, yapılacak işler olabilir
ancak bu iyi niyetin göz ardı edilmemesi gerekiyor. Biz, Demokratik Toplum
Partisinin bu konuyu gündeme getirmesi noktasındaki hassasiyetlerine
teşekkür ediyoruz ama şu anda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
gündemde bekleyen, yine vatandaşımızın
sorunlarını doğrudan ilgilendiren ve onların çözümü
noktasında öneriler getiren gündemdeki kanun maddelerinin görüşülmesi
noktasında biz gündemin devam etmesi noktasında bir karara sahibiz.
Özellikle torba kanundan sonra çıkacak olan kamu denetçiliği kanunu,
ombudsman kanunu vatandaşımızın idareyle olan, kamu
görevlileriyle olan ilişkilerinde ortaya çıkan hak ihlallerinin
giderilmesinde, mağduriyetlerin giderilmesinde önemli bir kanun
olduğu kanaatindeyiz ki torba kanundan sonra ivedilikle bu kanunun
görüşülmesi -ivedilikle derken bir an önce bu kanunun Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündeminde görüşülmesi- noktasında AK PARTİ Grubu olarak
bir kararlılığımız var, çünkü
vatandaşımız bunu bizden bekliyor.
Ben, tekrar, Demokratik
Toplum Partisi Grubundaki arkadaşlarımıza bu konuyu Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdıkları için
teşekkür ediyorum. Biz de bu sayede...
BAŞKAN Sayın
Poyraz Barış ve Demokrasi Partisi olarak düzeltirsek...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Önergeyi o zaman vermiştik Sayın
Başkanım.
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) Evet, özür diliyorum Başkanım, düzelteyim.
Evet, Barış ve
Demokrasi Partisinin bu önergesini bu anlamda Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminde görüşme fırsatı bulduk. Biz de AK PARTİ
hükûmetleri olarak bu konunun çözümü noktasında, gündeme getirilmesi
noktasında neler yaptığımızı anlatmaya gayret
sarf ettik.
Ben, tekrar
çalışmalarımızda başarılar diliyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Poyraz.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu önerisi lehinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bunu, birkaç
kez hep böyle gündeme getirdik. Yani bu sorun tamamen,
sorunlarımızı çözmediğimiz için, yani Kürt sorununa bir
asayiş sorunu olarak baktığımız için bu sorunlarla hep
karşı karşıyayız. Oysaki Kürt sorunu bir güvenlik sorunu,
bir asayiş sorunu değil; bir hak, hukuk ve adalet sorunudur, bir
özgürlük sorunudur. Ama bu çerçeveden bakmayan, yıllardır bu ülkeyi
yönetenler, sürekli asayiş ve sürekli baskı politikalarıyla
bugüne kadar sorunları çözmeden... Sorunlar da büyüyerek bu noktaya geldi.
Şimdi, dönüp baktığımızda son otuz yıla, doksan
yıllık cumhuriyet tarihine değil, otuz yıllık sürece
baktığımızda geride 50 bin ölüm, acı, göz
yaşı! Yani, adına hangi devlet derseniz deyin, eğer bir
devlet demokrasiden ve özgürlüklerden bahsediyorsa, kendi ormanlarını
yakamaz, kendi insanlarını öldüremez, kendi köylerini
boşaltamaz, bu köylerde cinayet işleyemez. Ama ne yazık ki bu
süre içerisinde, otuz yıllık süre içerisinde devletimiz bunları
yaptı. Bunları yaparken de hiç de ben yapmadım demedi. Gitti,
oraya giderken tankıyla gitti, giderken siyasi iradenin emriyle gitti.
Bunu biz söylemiyoruz çünkü orada görev yapan generallerden tutun ve
astsubaylara kadar herkes şunu iyi biliyordu: Biz siyasal iktidarlarla iç
içeydik ve bize gelen talimatlar sonucu bunu yaptık. Hatta son dönemlerde
bir korgeneral aynen şunu söylüyordu: Biz siyasi iktidarların
söylediği çerçeve içerisinde bunları yaptık. Bunu söyleyen bir
general; araştırın. Atilla
Soy ismini hatırlamıyorum.
Bir korgeneral bunları söyledi. Şimdi, bunu televizyonlarda söyledi.
Ben bir şeyleri uydurarak getirmiyorum. Ama ne yazık ki bunlar
yaşandı.
Şimdi, bir hukuk
devleti, sosyal devlet bu halkın bu hukukunu yerli yerine oturtması
gerekir. 1993ten, o karanlık yıllar dediğimiz 93ten bugüne
kadar bu insanlar mağdur edildi ve bu insanların mağduriyetinin
giderilmesi için şeklen komisyonlar kuruldu. İllerde, ilçelerde
komisyonlar oluştu ve o komisyonlar 2004ten bugüne kadar
Gidin
bakın bütün vilayetlerde bir vali yardımcısı bu işle
ilgilidir. Ama her tarafta dosyalar vardır ama bu dosyalar bir türlü
vatandaşın hakkını, hukukunu giderecek noktada değil.
Gidip pazarlık ediyorlar. Valisinden vali muavinine kadar vatandaşla
pazarlık ediyorlar.
Şimdi, size, bu torba
yasasını getirdiğinizde de eleştirimiz oldu. Dedik ki,
keşke bunu torba yasasına dâhil etseydiniz ve bu torba yasasında
bu olmuş olsaydı bu sorun çözülürdü. Şimdi, dönün, 10 milyar
dolar yeniden askerî uçaklar için bir fon ayrılıyor, bir bütçe
ayrılıyor. Siz, savaşa bu kadar para ayırırken,
mağdur ettiğiniz vatandaşların hakkını, hukukunu
niye ödemiyorsunuz? Savaş için para var, uçak için para var, bilmem,
generallerin maaşlarını bilmeyiz, bunların hepsi var. Peki,
bu halkın talebi, bu halkın hakkı olan
Gidip
yakmışsınız, boşaltmışsınız ve bu
insanları öldürmüşsünüz. Hani dün burada da
tartışılıp konuşuldu ya, Sayın Başbakan
Cumartesi Anneleriyle görüştükten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bir alt komisyon
oluşturdu. Peki, biz, dört yıla yakın bir süredir bu kadar
feryat ediyoruz, bu feryatlarımız niye duyulmuyor? Ama Sayın
Başbakan talimat vermedikçe Parlamentonun, kurumların veyahut da
komisyonların çalışma şansı da yok.
Bakın, dün bir komisyon
oluşuyor, alt komisyon oluşturuyorlar. Bu Barış ve
Demokrasi Partisi bu işin mağdurudur. 17.500 faili meçhul cinayet
bizim temsil ettiğimiz, büyük bir çoğunluğunu temsil
ettiğimiz kesimlerden oluşmaktadır. Mesela bizim, İnsan
Hakları İnceleme Komisyonunda üyemiz var, Akın Birdal;
saldırıya maruz kalmış, ölümden dönmüş ama ne
yazık ki bu işin mağduru olmasına rağmen burada
ayrımcı bir politika izleniyor, Akın Birdal alt komisyonda yer
almıyor. Bakın, üç parti komisyonda yer alıyor, bu işin
mağdurları komisyonda yok ve bu şunu gösteriyor: Acaba siz neyi örtmek
istiyorsunuz? Siz neden üç parti bu noktalarda buluşuyorsunuz da
Barış ve Demokrasi Partisini yok sayıyorsunuz? Ve bu işin
mağduru olan bir partiyi yok sayarak sorunu çözemezsiniz. Bakın,
işte köyleri yakılan insanları da aynı noktada yok
saydınız. Gidip ne yapıyor? Devlet köyleri yakıyor, gidip
zararı tespit eden de devlet. O zaman bağımsız kurullardan
oluşan bir kurulun gidip bu zarar ziyanı tespit etmesi gerekir. Yani
devlet yaptığı bir suçta ben yapmadım mı diyecek?
Zaten ön yargıyla yaklaşmış ve gidip yakmış ve
siz orada da bu komisyonları değil, tam tersine devletin
komisyonlarını oluşturarak bunu sağlamaya
çalıştınız. Oysaki dönün İstanbuldan Ankaraya,
İzmire, Diyarbakıra, orada binlerce insanı bulursunuz,
işsiz güçsüz, eğitimsiz, sağlıksız ve bunların
evi barkı yanmış, gelmiş buraya. Bunların hiçbiri
iş güç sahibi değil. Siz yakmışsınız. En son
Beypazarına giden araçta 11 kişi yaşamını yitirdi, bir
aileydi. İşte onların köyü de yakılmıştı,
zararları ödenmemişti. Bir yolculuğa çıktılar. Küçücük
bir ekmek uğruna gelip burada hayatlarını kaybettiler. Bu
devletin ayıbı değil midir? Eğer gidip
yakmışsanız, günah işlemişseniz o insanların
zararını ziyanını ödemek zorundasınız. Onlara
benzer binlerce örnek verebiliriz. Şimdi, eğer büyük kentlere bu
insanları alıp götürmüşseniz, o insanların o büyük kente
düşman olmaması için bir neden var mı? Çünkü,
yaşıtlarıyla eşit koşulda değil, ne eğitimde
ne sağlıkta ne beslenmede, hayatın hiçbir alanında
yaşıtlarıyla ortaklaşmayan ve eşit olmayan birilerinin
onlara karşı iyi niyet beslediğini söyleyebilir miyiz?
Hayır, söyleyemeyiz. Bunlarla ilgili bir şey yaptınız
mı? Hayır, yapmadınız. Ne yapabilirdiniz? Bunlara iş
imkânları sağlayabilirdiniz. Bu torba yasasına bir pozitif
ayrımcılık koyabilirdiniz. Buradan gelen insanların
mağduriyetini giderebilirdiniz. Sosyal devlet böyle olmalıdır.
Ama siz bunların hiçbirini yapmadan bu ülkede iç barışı
sağlayamazsınız, yaraları sarmadan kardeşlik kutuplarını
atamazsınız. Ancak kardeşlik eşit şartlarda olur ve bu
yaralarımızı kendi yaranız gibi sarar ve bunları
kollar korursanız bu sorunlar çözülür. Yoksa gerisi beyhude şeyler
olur.
Arkadaşımız
çıktı, bize teşekkür etti, biz de size teşekkür ediyoruz.
Ama her önergede sundukları gerekçe şu: Zaman. Peki, dört yıla
yakın bir süredir biz bunları gündeme getiriyoruz, siz de aynı
gerekçeyle reddediyorsunuz. Çok iyi bir önerge. diyorsunuz ama
çıkıp reddediyorsunuz, zaman diyorsunuz.
Şimdi, bu ülkede
mağdurlarla zalimlerin yolları kesişti. Çok acı dolu
yıllar yaşadık. Onun için, gelin, bu mağdurların
sorunlarını hep birlikte çözelim. Size önemli görevler düşüyor.
Gelin, bu konuda bunların mağduriyetlerini giderecek
SUAT KILIÇ (Samsun) Biz
görevimizi yapıyoruz da siz yapmıyorsunuz, siz.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Vallahi, sizi hep göreve davet ediyoruz. Sizlerle köprü oluşturmaya
çalışıyoruz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Biz
köprüyüz, milletvekillerimiz burada, Diyarbakır, Urfa, Batman, Hakkâri
SIRRI SAKIK (Devamla) Biz
sizlerle sorunları çözmek için hep sizi göreve davet ediyoruz ama siz
mazeret uyduruyorsunuz. Bu ülkede mazeret uydurarak iktidar olunmaz,
sorunları çözerek iktidar olunur. Biz size dostça Gelin, hep birlikte
bunları çözelim. diyoruz.
Her şeye karar veren
bizim yüreğimizdir yani insanların yasası, anayasası
yüreğidir. Eğer yüreğiniz bu işe karar veriyorsa, bizim
yüreğimiz de bu noktada açık ve net, halkımızın
sorunlarını birlikte çözmeye adayız. Gelin, hep birlikte
bunları çözelim. Siz iktidarsınız, sizin
sorumluluklarınız daha da fazladır. Yani bütün sorun sadece
yeniden seçim kazanmak değil, yeniden bütün sorunları birlikte masaya
yatırarak bu ülkede bu halkın sorunlarını çözecek,
sorumlulukları göğüsleyecek cesareti sizden istiyoruz çünkü o
cesareti göstermiyorsunuz. Getirdiğimiz bütün önergelerin çok haklı
olduğunu söylüyorsunuz ama ne yazık ki birazdan yeniden oylama
olacak, bunlara da hayır diyeceksiniz.
Sizi vicdanınızla
baş başa bırakıyor, hepinize sevgiler ve saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu önerisi aleyhinde söz isteyen Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın.
Buyurun Sayın
Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Saygıdeğer
Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi
Partimizin vermiş olduğu önerinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
tabii terör ve terörle mücadele konusu önümüze gelen yeni bir sorun değil.
Maalesef ülkemizin uzun yıllarını meşgul etmiş,
yaklaşık otuz senedir bizlere çok ciddi zararlar veren, sadece belli
bir bölgeye değil, bütün Türkiyeye ciddi zararlar veren bir konu. Bugüne
kadar da çok çeşitli iktidarlar geldi geçti, çeşitli hükûmetler
kuruldu ve şu zamana kadar, AK PARTİ İktidarı dönemine
kadar askerî tedbirlerin dışında da çok ciddi tedbirler
alınmadı maalesef.
Evet, değerli
arkadaşlar, askerî tedbirler alınacak, alınmaya devam edilecek,
o bir tarafa ama bu sorun sadece bununla hallolacak bir sorun mu? Bu ülke
yaşadı ve hallolmadığını da gördü. Sosyolojik,
psikolojik, ekonomik, birçok çeşitli sorun var ve bunlarla beslenen sorun
alanları var, bütün bu alanlarla bir arada mücadele eden bir AK PARTİ
var ve her şeyi göze alarak mücadele eden bir AK PARTİ ve
gerektiğinde siyasi geleceğini de riske eden bir durumda.
Değerli arkadaşlar,
bu sorun partiler üstü bir sorun, siyasete konu edilebilecek bir sorun da
değil. Bu soruna aslında sadece partisel açıdan değil,
hepimizin
Hani, biz bir millî birlik ve kardeşlik projesi
başlatırken bu, devletin sorunu dedik, hepimizin sorunu dedik ve
bunun muhatabı da bütün millet olmalı dedik, dolayısıyla
herkesin şapkasını önüne koyması lazım. Barış
ve Demokrasi Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi,
bağımsızlar, Mecliste olsun olmasın bütün siyasi partiler,
bütün sivil toplum kuruluşları, bütün halkın bu sorunun çözümü
konusunda, siyasi ideolojilerini de bir tarafa bırakarak etkin bir
şekilde el ele, omuz omuza mücadele etmesi lazım. Bu sorunda çok
şeyler kaybettik, çok mücadeleler verdik ve bunun neticesinde birçok
insanımızı kaybettik, 40 binlerle ifade ediliyor.
Yine, değerli
arkadaşlar, maddi zararlar bir tarafa -ölen bir kişinin yeri parayla
telafi edilemez, onu biliyoruz- köyler boşaltıldı, gidilen
şehirlerin dokusu bozuldu yeri geldiğinde, insanlar
barındığı toprakları terk etmek durumunda kaldı,
hayvancılık yapanlar hayvanlarını otlatamaz hâle geldi,
yollarda yasaklar başladı, yaylalar yasaklandı, kontroller
arttı, ciddi tedbirler, olağanüstü hâller geliştirildi, çok
ciddi sıkıntılar geldi beraberinde. Bir taraftan terörle
mücadeleyi sağlayalım derken çok sınırlamalar getirildi,
öbür taraftan da farkında olmadan insanların hak ve hürriyetleri
engellendi, kısıtlandı, özgürlükler sıkıntıya sokuldu;
bunu kabul ediyoruz, bu, ülkenin gerçeği ve bu sorunu da kabul ediyoruz.
İlk kez bir Başbakan çıkıp burada Bir Kürt sorunu var.
dedi. Türkiye hükûmetlerinde ilk kez bunu diyen Sayın Recep Tayyip
Erdoğandı, bunun alkışlanması lazım ve bunun
arkasından bir yürek olarak hepimizin bence gitmesi lazımdır.
Değerli arkadaşlar,
300 milyar dolar deniyor, çok daha fazla, Bu diğer zararlarla birlikte
belki 1 trilyon dolara kadar çıkar. deniyor. Sadece 300 milyar dolar
desen dahi, otuz tane GAP projesini
Bugüne kadar Türkiye otuz yılda bir
GAP projesi belki bitiremedi ama bu terörle mücadeleye giden parayla on tane
GAP projesi yapabilirdik, işsizliği de belki
kaldırırdık ama inşallah bundan sonraki süreçte AK PARTİnin
almış olduğu tedbirlerle birlikte bunlar gelişecek.
Hak ve hürriyetler
geliştiriliyor, gelişmeye gidiyor. Biz, ta iktidardan da önce, bu
Hükûmetin ilk kuruluşunda, partinin ilk kuruluşunda, 2001 tarihinde
Bölgesel milliyetçilik yapmayacağız. dedik, Etnik milliyetçilik
yapmayacağız. dedik, Dinsel milliyetçilik yapmayacağız.
dedik ve Bütün hizmetlerin temeline, merkezine insanı
koyacağız. dedik, Kürt olsun, Türk olsun, Alevi olsun, Sünni olsun,
Güneydoğulu olsun, Trakyalı olsun fark etmez. dedik ve böyle
geliştirdik bütün politikalarımızı.
İlk kez Doğu ve
Güneydoğuyla diğer bölgeler arasındaki o açık makası,
farkı kapatmaya çalıştık ve bugüne kadar bu bölgeye 25
milyar yani 25 katrilyon AK PARTİ döneminde para gitti değerli arkadaşlar,
az değil bu. Şu anda Doğu-Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
yetmiş altı tane hastane yapıldı, sayısız
sağlık ocağı, ek binalar hariç. Artık Kâhtadaki bir
hasta dahi, Adıyamanın Kâhtasındaki, Gergerindeki bir hasta
dahi jet uçaklarla yeri geldiğinde buraya geliyor. Sevkler o kadar
azaldı ki, biz gelmeden önce bilirdik, rakamları tutardık, yüzde
30lar, 40lar civarında büyük şehirlere sevkler varken şu anda
çok spesifik konularda sevkler oluyor çünkü oralarda da artık eğitim
ve araştırma hastaneleri kuruldu, üniversiteler kuruldu, okullar
kuruldu. İşte bunlar hep besleyen sorunlardı belki.
Orada artık benim
insanım Benim ülkem. demeye başladı. O aidiyet bilincini
geliştirmeye çalıştık çünkü devlet olarak siz ne kadar
sahip çıkarsanız o bölgeye, bölge insanı da size o kadar sahip çıkar.
Evet, artık Benim ülkem. demeye başladı.
İlk kez KÖYDESle,
BELDESle, yolu gitmeyen köylere yollar yapıldı, içme suları
Her alanda değerli arkadaşlar, her alanda yükselişler var.
Temel hak ve özgürlüklerden
bahsetti Sayın Sakık. Bir defa, hakikaten, düşünün arkadaşım
ya, siz uzun yıllardır siyasetin içindesiniz, şöyle bir, 2002ye
kadar olan durumla 2011e kadarki durumu bir kıyaslayın Allah
aşkına.
SIRRI SAKIK (Muş)
Tamam da bu zararlar ödensin gözüm.
AHMET AYDIN (Devamla) Yani
marifet biraz da iltifata tabidir değerli arkadaşlar.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Bak, yazı var. Seksen haneli köyde, Mutkinin,
Bitlisin suyu yok. diyor.
AHMET AYDIN (Devamla)
Eleştirin, eleştirinize katılıyoruz ama yapılanlara da
Allah razı olsun deyin ya, Allah razı olsun deyin değerli
arkadaşlar.
Bakın, hukuk sistemimizi
yeniledik. İnsan onuruna yaraşır bir ceza sistemi getirdik.
Olağanüstü hâl dedik,
DGMler dedik; bunların hepsi kaldırıldı.
TRT Şeş
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Terörle Mücadele Yasası
AHMET AYDIN (Devamla)
Şimdi ona da geleceğim, bir saniye...
BAŞKAN Sayın
Karabaş, lütfen
AHMET AYDIN (Devamla) Özel
radyo ve televizyonlarda yirmi dört saat artık yerel dilde yayın
yapılabiliyor.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Hepimiz, yeri geldiği zaman, bu yasaya göre biz de
teröristiz.
BAŞKAN Sayın
Karabaş, oturun yerinize.
AHMET AYDIN (Devamla) Ana
dilde kurslar, propagandalar
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Hepimizin yirmi davası var. Hepimiz bu yasaya göre
terörist olarak burada oturuyoruz.
AHMET AYDIN (Devamla)
Bakın, siz bilemiyor olabilirsiniz, bu seçim döneminde ne
yapacaksınız biliyor musunuz? Senin orada Kürtçe konuşman
yasaktı, benim konuşmam yasaktı.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Burada terörist olarak oturuyoruz.
BAŞKAN Sayın
Karabaş, lütfen oturun.
AHMET AYDIN (Devamla) Ama
şimdi, artık yerel dilde, Kürtçe de konuşabileceğiz, Arap
köylerinde Arapça da konuşabileceğiz. Bu Seçim Kanununda bu
propaganda serbestisini de getirdik, belki haberiniz yoktur, bilemiyorum ama
SIRRI SAKIK (Muş)
Gözüm, bunlar lütuf değil, bizim ödediğimiz
AHMET AYDIN (Devamla) Yine,
değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanımız da ifade
ediyor, gerçekten, cezaevinde bir annenin oğluyla, kızıyla, bir
mahkûmla konuşamaması acı bir durumdu; bunu gördü, bunu çözdü;
teşekkür edin ya Allah aşkına!
Hep taş atan çocuklar
dediniz, suça itilen çocuklar dediniz; evet, bunların
mağduriyetleri gene bu dönemde bitti.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Araştırma önergesini konuş.
AHMET AYDIN (Devamla)
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, Bilgi Edinme Kanunu, özel
üniversitelerde enstitü kurulma durumu, akademilerin kurulması, yol
kontrolleri
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Jandarma Genel Komutanının iki gün önce
yaptığı açıklamasına bir açıklama
yaptınız mı?
BAŞKAN Sayın
Karabaş, lütfen
AHMET AYDIN (Devamla) Yine,
değerli arkadaşlar, eğer bu kadar samimiyseniz, keşke, ben
isterdim
Bak, bu soruna katılıyorum, bu sorunun çözümü
noktasında -birazdan konuşacağım tekrar- destek verdiğimiz
birtakım hususlar da var, yok değil, haklısınız ama
lütfen siz de yapılanlara destek verin.
Bakın, ilk kez bu millet
kendi anayasasını yapacaktı, sivil anayasa. Sivilleşelim
diyorsunuz, yerelleşelim diyorsunuz, özgürleşelim diyorsunuz; o
gün niye oy kullanmadınız? Niye burada değildiniz?
Değerli arkadaşlar,
bakın
HASİP KAPLAN
(Şırnak) On altı tane yama yapıldı kanuna.
BAŞKAN Sayın
Kaplan
AHMET AYDIN (Devamla)
Bakın, terörle mücadele
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Siz de on yedinciyi yapıyorsunuz. Gelin,
tamamını değiştirelim.
AHMET AYDIN (Devamla) Peki,
şunu demiyor muyuz? 1984ten beri bu ülkede terör var diyoruz, kabul
ediyoruz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gelin, iradenizi koyun, tamamını
değiştirelim; varız.
BAŞKAN Sayın
Kaplan, lütfen, dinleme nezaketi gösterelim.
AHMET AYDIN (Devamla) Yine,
değerli arkadaşlar, 1984ten 2004e kadar kaç tane hükûmet geçti,
sayın bakalım. İlk kez bu Hükûmet döneminde, 2004
yılında, bu Terör ve Terörle Mücadeleden Dolayı Zararların
Karşılanması Hakkında Kanun çıkarıldı, insaf
be!
SIRRI SAKIK (Muş) Ne oldu?
Karşılanmıyor Ahmetciğim karşılanmıyor,
gözüm benim!
AHMET AYDIN (Devamla)
Karşılandı, karşılandı
Bu, AK PARTİnin en
önemli projelerinden biridir, bunun alkışlanması lazım.
Bakın, Köye Dönüş
ve Rehabilitasyon Projesi. Avrupa Komisyonu bunu örnek proje gösterdi,
kırk yedi ülke. Başka ülkelerde de göçler olmuyor mu? Oluyor. Hangi
ülkede böyle şeyler var? Bu proje kapsamında, değerli
arkadaşlar, sadece terörden dolayı zarar değil, terörle mücadele
kapsamında güvenlik güçlerinin de vermiş olduğu, verebileceği
zararları da karşılıyor. Alkışlanması
gerekmez mi? Önemli olan, bu yaraların sarılması değerli
arkadaşlar. Bu yaraları, bu ülke sarmak için elinden geleni
yapıyor. Eksiklikler olabilir, onu oturur konuşuruz, ama öncelikle
şapkamızı önümüze koyup yapılan bu güzel düzenlemeleri de
hep birlikte desteklemek daha doğru olmaz mı?
Bakın, değerli
arkadaşlar, 2010 yılı Aralık sonuna kadar 358.506
başvuru yapılmış bu kapsamda. Bu başvurulardan 259.462
adedi sonuçlandırılmış, bunlardan 146.441 başvuru için
tazminat ödenmesine karar alınmış ve ödenen tazminat
miktarı da 2 katrilyon 232 trilyon 750 bin 810 lira. Hepsi de ödenmiş
sonuçlandırılanların. Diğerleri de
sonuçlandırılsın, kalanlar varsa onları da hep birlikte
takip edelim.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Bakan arkanızda oturuyor, onun da köyleri yanmış, o
da biliyor, bak!
AHMET AYDIN (Devamla) Yine,
değerli arkadaşlar, bakın, 5233 sayılı Kanunun
yürürlüğe konulmasını ve bu kapsamdaki uygulamayı
değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 12/01/2006 tarihli
İçyer Kararında ise ne diyor? Kanun ile getirilen düzenlemenin
etkili bir iç hukuk yolu olduğunu vurgulamış Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi ve dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvuruyu da kabul edilemez bulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ahmetciğim, sizin dünyadan haberiniz yok, yirmi bin
tane yeni dava açıldı.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET AYDIN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu kapsamda bunların hepsi
araştırılsın, eksiklikler var.
SIRRI SAKIK (Muş)
Ahmet, senden önce bir Türk konuştu, Allah adına senden daha iyi
konuştu, hak veren bir konuşmaydı.
AHMET AYDIN (Devamla) Bunu
hep birlikte yapalım, bu eksiklikleri giderelim diyorum ama siz de
yapılanları söyleyin. (BDP sıralarından gürültüler)
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Aydın, teşekkür ediyorum.
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) Sayın Başkan, oylamaya geçmeden önce yoklama
yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunacağım ancak bir yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Arifağaoğlu, Sayın Çakır, Sayın Koçal,
Sayın Köse, Sayın Keleş, Sayın Ünsal, Sayın Sönmez,
Sayın Kaptan, Sayın Öztürk, Sayın Sevigen, Sayın
Pazarcı, Sayın Öztrak, Sayın Aras, Sayın Küçük, Sayın
Günday, Sayın Diren, Sayın Çöllü, Sayın Özyürek, Sayın
Ersin.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/150)
esas numaralı, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanunun uygulamasından
kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına dair önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun
10/02/2011 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- (10/510)
esas numaralı, uzman erbaş uygulamasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına dair
önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 10/02/2011 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun
10.02.2011 Perşembe günü (bugün) yaptığı
toplantısında, Siyasi Parti Grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisini İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan 10/510 esas numaralı,
"Uzman Erbaş Uygulamasındaki Sorunların
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla" Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105.
Maddeleri Gereğince Meclis Araştırması önergemizin
görüşmesinin Genel Kurulun 10/02/2011 Perşembe günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Kamil Erdal Sipahi, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Sipahi.
(MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, size ve yüce Meclise
saygılar sunuyorum.
Sözlerimin
başlangıcında, Kahramanmaraşımızın zafer
gününü kutluyorum. Hâlen Maraş ilimizde göçük altında bulunan
kardeşlerimizin sağ salim kurtulması için
dualarımızı gönderiyorum.
Dün, şerefli astsubay
camiamızın sorunlarını dile getirmek üzere burada söz
almıştım ve o sorunların araştırılması
için verdiğimiz önerge, maalesef, iktidar partisi tarafından reddedildi.
Gene dünkü konuşmam sırasında, gerek astsubaylarımız için
gerek uzman erbaşlarımız için iyileştirme adı
altında yapılan bazı konuların, aslında sadece
silahlı kuvvetlerin kendi iç düzenlemelerinin dışında
başka yeni şeyler olmadığını, önemli hiçbir
sorunlarına değinilmediğini dile getirmiştim. Aynı
konu, uzman erbaşlarımız ve uzman jandarmalarımız için
de geçerli.
19 Kasım 2009 tarihinde,
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak uzman kardeşlerimizin
yaşadığı sorunların incelenmesi, irdelenmesi ve çözüme
kavuşturulması için bir Meclis araştırma önergesi
vermiştik. 3369 sayılı Yasa kapsamında, 1986
yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman erbaş
uygulaması başlatılmıştır ancak geçen yıllar
içerisinde, maalesef, gerekli tedbirler başlangıçta
düşünülmediği için çok ciddi sorunlarla
karşılaşılmıştır. Şimdi miktarları
57 bine varan bu kardeşlerimizin hemen hiçbir sorunu çözülmeden
sözleşmeli er ve erbaş diye yine bir tasarı getirilecek.
İnşallah, seçim yatırımı diye alelacele
hazırlanıp klasik tasarılardan birisi hâline gelmez ve uzman
erbaşlarımızın yaşadığı sorunlardan
ders alınmıştır.
Biz uzman
erbaşlarımızın sorunlarını Milliyetçi Hareket
Partisi olarak yakından takip ediyoruz. Bu yiğit Anadolu
çocuklarını temsil eden Emekli Uzman Erbaşlar Derneğiyle
birlikte onların mücadelesini veriyoruz. Aralarından emekli
olabilenler ayda 850 lira emekli aylığı alıyor, yani
açlık sınırının altında.
En büyük sorunlarından
birisi, kırk beş yaşına girdiklerinde sözleşmelerinin
feshedilmesiydi. Yani emekli olamadan, hiçbir sosyal güvenceye
kavuşturulmadan çoluk çocuk sokağa atılıyorlardı.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sosyal faciaya karşı kanun
teklifiyle, soru önergesiyle, konuşmalarla mücadele ettik. İktidar
anladı ki kurtuluş yok, 18 Haziran 2010da bir yasa
değişikliğiyle bu sorun kısmen halledildi. Neden
kısmen diyorum? Bir kanun ne zaman yürürlüğe girer?
Yayımlandığı tarihte. Uzman erbaşlarla ilgili yasa
için AKP 1 Ağustostan itibaren geçerli. dedi. Peki, 1 Ağustosta
uygulandı mı? Ona da hayır. Çalışmalar
tamamlanmadı, yönetmelik çıkarılmadı. diye ancak
Kasım ortasında uygulanabildi.
Diğer önemli bir husus:
Bir yıl içinde üç aydan fazla istirahat alırlarsa sözleşmeleri
feshediliyor. Çok acı örnekler var. Uzman erbaş kardeşim
altı tane komando tugayında, dağ başlarında, yıllardır,
sıcak demeden soğuk demeden, gece gündüz, devletin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğü için, bayrağı için mücadele
etmiş, hem de AKPnin PKK açılımına, yıkım
projesine rağmen; sağlığı bozulmuş,
aralarında kanser hastaları var. Doktor diyor ki: En az bir
yıllık tedavin gerekiyor. Uzman erbaş düşünüyor: Canı
mı, yoksa çoluk çocuğunun ekmek parası mı? Canından
mı vazgeçsin, ekmek parasından, çoluk çocuğunun
nafakasından mı vazgeçsin?
Peki, sorunlar bu kadar
mı? Hayır, değil. Başka sorun alanları neler? Uzman
erbaşların emekli yaşlarının
artırılması gerekiyor. Ayrılanların kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdamı gerekiyor. Bunun için
alınmış kararlar var ama bu kararlara rağmen, o kamu kurum
ve kuruluşlarına gidildiğinde Sonra gel. deniliyor, sümen
altına, dosya altına atılıyor. Geçmişte yaş haddi
nedeniyle ayrılmak zorunda kalanların yapılacak
değişikliklerden yararlandırılması gerekiyor. Belirli
hizmet süreleri sonunda diğer Türk Silahlı Kuvvetleri personeli gibi
derece, kademe ilerlemesi yapmaları gerekiyor. Ceza aldıklarında
sözleşmelerin feshi konusunda, en azından belirli hizmet sürelerinden
sonra daha esnek, daha hoşgörülü bir uygulama yapılması
gerekiyor. Atanmaları konusunda diğer Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına
benzer bir sistem uygulanması gerekiyor. Eşitlik ilkesine uygun
olarak, belirli hizmet sürelerinden sonra diğer Türk Silahlı
Kuvvetleri personeline uygulanan esaslardan yararlanmaları gerekiyor.
Sosyal ve ekonomik sorunlarının -lojman gibi- iyileştirilmesi
gerekiyor. Hiç olmazsa emekli aylıklarına, birçok diğer meslek
grubuna yapıldığı gibi, 100 lira seyyanen zam gerekiyor.
Son olarak, Sayın Grup
Başkan Vekilimiz Mehmet Şandır Beyefendi ve Sayın Bursa
Milletvekilimiz Hamit Homriş Beyefendiyle Emekli Uzmanlar
Derneğimizi ziyaret ettik, onlarla kucaklaştık, bu yiğit
Anadolu çocuklarının dertlerini paylaştık. Uzman erbaş
kardeşlerimize, aile fertleriyle birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak en iyi dileklerimizi sunuyoruz. Terörle mücadelede verdikleri 432 uzman
erbaş şehidimizi rahmetle, yüzlerce gazisini minnetle anıyoruz.
Onların mücadelesini onlarla birlikte Milliyetçi Hareket Partisi olarak
sürdüreceğiz, iktidarımızda da çözeceğiz, bundan emin
olsunlar.
Bu vesileyle şimdi de
AKP mağduru başka bir önemli camianın, uzman jandarma
kardeşlerimizin önemli sorunlarını dile getirmek istiyorum.
Uzman jandarmalık eski bir jandarma geleneği. En ücra köşelerde,
en tehlikeli görevlerde yer alan, yüzlerce şehit ve gazisi olmuş,
şerefli bir camia. Onların da ekonomik, sosyal birçok sorunu var.
Emekli aylıklarına 100 lira seyyanen zam için onlara da söz
verilmiş ama iki yıldır onlar da unutulmuş. Millî Savunma
Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı
arasında Senin mi, benim mi personelim? tartışmaları
nedeniyle sahipsiz kalmışlar. Onların da emekli
aylıkları açlık sınırında, lojman sorunları
var, sosyal tesislerden istifade sorunları var ama esas iki ana
sorunları var. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu iki sorun için kanun
teklifi verdik, soru önergeleri verdik, konuşmalarda defalarca dile
getirdik. Cevap yok, çözüm hiç yok. 25 bin mevcutla bu önemli camiadaki
kardeşlerimin sözleşmeli değil, anlaşmalı değil,
geçici değil, bildiğiniz bunlar devlet memuru. Tabii
biliyorsanız. Bu kardeşlerimiz, lise ve dengi okul mezunu olmak
şartıyla işe alınıyorlar ama ortaokul mezunu gibi
işe başlatılıp öylece de emekli ediliyorlar. Bana, böyle
çarpık başka bir örnek, başka bir meslek grubu gösterin. Bu konu
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı; bu konu,
alınmasını öngördüğümüz yasalara aykırı ama daha
önemlisi ne biliyor musunuz? Akıllara aykırı, vicdanlara
aykırı.
Yıllardır dile
getiriyoruz, herkes Haklısın diyor. Hadi çözelim. diyoruz,
Hükûmet ortada yok, Millî Savunma ve İçişleri Bakanlıkları
ortada yok.
Diğer bir konu: Subay ve
astsubayların eğitimde geçen süreleri yani harp okulu ve astsubay
meslek yüksek okulunda geçen eğitim süreleri emeklilik hizmetinden
sayılmakta yani emeklilik hesapları yapılırken emekli
yılları içerisine bu harp okulu ve astsubay meslek yüksek okulu
içinde geçen süreler de dâhil ediliyor. Böylece, dört veya iki yıllık
bir kazanç sağlıyorlar ama sıra uzman jandarmalara gelince,
onlar da devlet memuru, onlar da aynı silahlı kuvvetlerin mensubu ama
onların eğitimde geçen süreleri emekli yıl hesabının
dışında. İşte, yasaya, akla, vicdana aykırı
bir yanlış uygulama daha. Bu konu da bizim tarafımızdan çok
dile getirildi Milliyetçi Hareket Partisi olarak. Bu konuda da kanun teklifi
verdik, bu konuda da önerge verdik, bu konuyu da defalarca bu kürsüden dile
getirdik ben ve Milliyetçi Hareket Partisinin diğer saygıdeğer
milletvekilleri. Her seferinde bize
Haklısın. denildi ama atılan bir adım, getirilen bir
çözüm yok.
Biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak onlarla birlikte, onların mücadelesini sürdürmeye devam
edeceğiz. Onlara ait derneği de, yine, Sayın Grup Başkan
Vekilimiz Mehmet Şandır Beyefendi ve Bursa Milletvekilimiz Sayın
Hamit Homriş Beyefendiyle birlikte ziyaret ettik, onlarla söyleştik,
dertleştik. Onların yanında olduğumuzu ilettik. Bu kardeşlerime
ve aile fertlerine de Milliyetçi Hareket Partisi olarak, en iyi dileklerimi
iletiyorum, aziz şehitlerini rahmetle, gazilerini minnetle anıyorum.
Uzman erbaş ve uzman
jandarma kardeşlerimizin sorunlarına eğer ilgi
duyuyorsanız, eğer bunları çözmek istiyorsanız, buyurun
bizim Meclis araştırma önergemize evet deyin. Hodri meydan
Eğer hayır diyecekseniz sakın onlara gidip de
İnşallah seçimden sonra
deyip de aynı bayatlamış masalı tekrar
anlatmayın.
Biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, uzman jandarma ve uzman erbaşlarımızın
bütün sorunlarını biliyoruz ve mücadelelerini veriyoruz, aynen dün
astsubaylarımızın sorunlarını bildiğimiz gibi.
Bunlar, MHP iktidarında bilinen değil, çözülen sorunlar
olacaktır.
Sözlerime burada son verir,
yüce Meclise saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Sipahi.
Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Yılmaz Helvacıoğlu, Siirt
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Helvacıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
M. YILMAZ HELVACIOĞLU
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisinin uzman erbaşlarla ilgili vermiş olduğu
önergenin aleyhinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Bu nedenle hepinize saygılar sunuyorum.
Hizmetlerin daha iyi
yürütülmesi, çalışanların yaşam standartları ile moral
ve motivasyonlarının artırılması maksadıyla
gereken tedbirleri alma konusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin bugüne kadar
uyguladığı ana prensipleri Hükûmet olarak de desteklemiş ve
desteklemeye devam edeceğiz. Bu kapsamda Türk Silahlı Kuvvetlerinin
en önemli unsurlarından birisi olan uzman erbaşların özlük
hakları, eğitim seviyeleri, sosyal hakları, sahip oldukları
yetkileriyle ilgili olarak bugüne kadar Hükûmetimizin iyileştirmelerini
Genel Kurula arz edeceğim.
Uzman erbaşlar göreve
başlarken yaptıkları ilk sözleşme süreleri en fazla iki
yıl iken Hükûmetimiz döneminde bu yıl bu süre beş yıla
çıkartılmıştır. Vatani görevini yapmakta olan erbaş
ve erler arasındaki astlık ve üstlük münasebetleri yeniden düzenlenmiş,
uzman erbaşlar er ve emsal rütbedeki erbaşların üstü hâline
getirilmiştir. Yedeğe ayrıldıktan sonra hizmete
çağrılanların muvazzaf emsalleri gibi özlük hakları
sağlanmıştır. Sözleşmenin sona ermesine neden olan
hava değişimi ve istirahat süreleriyle Silahlı Kuvvetlerden
ayrılan uzman erbaşlar ile ailelerinin tedavi süreleri yeniden
düzenlenmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; uzman erbaşların bir yıl
içerisinde alabilecekleri hava değişimi ve istirahat sürelerinin
toplamı iki aydan üç aya çıkarılmıştır. Hava
değişimi ve istirahat nedeniyle ilişkilerinin kesilmesinde azami
süre iki aydan üç aya çıkarılmış ve bu sürenin
hesabında tedavide geçen sürenin dikkate alınmasına söz
verilmiştir.
Sözleşmeleri sona
erenler ile bunların bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin,
kamu kurum ve kuruluşlarının, sosyal güvenlik
kuruluşlarının sağlık hizmetlerinden yararlanma
hakkı olanlar olmak üzere askerî hastanelerin bulunmadığı
garnizonlarda garnizon komutanlıklarından sevk almak
şartıyla kamu sağlık kuruluşlarından ücretsiz
tedavi ve muayene hizmeti almaları sağlanmıştır.
Sözleşmeleri sağlık nedeniyle feshedilenlerden sözleşmenin
feshedilmesine neden olan sıhhi arızaların tedavisine devam
edilenlere, sözleşmenin sona ermesinden başlamak üzere tedavi
süresince on iki ayı geçmemek üzere görevdeki emsallerinin almış
oldukları net maaşlarının 2/3ünü her ay sağlık
yardımı olarak almaları sağlanmıştır.
Bedeli
karşılığında zatî tabanca alabilme imkânları
kanunla düzenlenmiştir.
İntibak dönemi iki aydan
beş aya çıkartılmıştır. Bu süre zarfında
ayrılmak isteyenlere imkân sağlanmıştır. Derece
ilerlemesi yapabilmelerine imkân sağlanmıştır. Bu kapsamda
üçüncü dereceye kadar yükselebilmektedirler. Kendi istekleriyle
sözleşmelerini yenilemeyenlerin yanı sıra sağlık
niteliklerini kaybetmeleri veya kırk beş yaşına girmeleri
sebebiyle görev süreleri sona erenlere de kamu kurum ve
kuruluşlarında devlet memuru olarak istihdam edilme imkânı
sağlanmıştır.
İkramiye ile beş
yıl ve sonraki beş yıl için
farklılaştırılmış ve net
maaşlarının 20 katına kadar ikramiye verilmesi
sağlanmıştır. Kadronun kaldırılması hâlinde
sınıf ve kuvvet değişikliği yapabilme imkânı
sağlanmıştır. Paraşütçü, denizaltıcı,
kurbağa adam, uçucu gibi görevlerde çalışanlara, aynı
görevlerde çalışan astsubayların almış olduğu
tazminatın yüzde 30u tutarında aylık uçuş, dalış
ve atlayış tazminatı alma hakkı
sağlanmıştır. Aile, doğum ve ölüm yardımlarının
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Personel Kanununa göre
yapılacağı kanunla düzenlenmiştir. Sözleşme süreleri
içerisinde değişik bölge ve garnizonlara Silahlı Kuvvetler
hizmet ihtiyacı esas alınmak suretiyle atama ve yer
değiştirme işlemlerine tabi tutulabilmeleri kanunla
düzenlenmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri
Sağlık Yeteneği Yönetmeliği hükümlerine göre
sağlık raporu almaları esasa bağlanmıştır.
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısıyla ilerleyebilecekleri en son derece ve kademenin 3/8inden
2/6sına kadar çıkartılmıştır. Kırk
altı yaşında emekli olabilmeleri iki yıllık
yükseköğrenim yapanlara lise mezunu olanlardan sonra altı
yıllık sicil notu ortalaması 90 ve üzerinde olanların
birinci dereceye yükseltilmesi sağlanmıştır. Astsubaylara
verilen ek göstergelerin 2/3ünün verilmesi uzman erbaşlarla ilgili
yapılacak düzenlemelerden emeklilik veya malûllük nedeniyle daha önceden
ayrılmış olanlar ile yaş sınırı sebebiyle
sözleşme yapamayanların da faydalanmaları
amaçlanmıştır. Uzman Erbaş Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile on beş günlük,
yıllık mazeret izni hakkı anne baba, eş çocuk ve
kardeşlerin ölümü hâlinde yıllık mazeret izni
dışında on günlük izin, yangın, zelzele, sel, heyelan gibi
olağanüstü bir mazeret dolayısıyla yıllık mazeret izni
dışında bir yıl içinde otuz güne kadar mazeret izni
verilmesi amaçlanmıştır. 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hâl ilan
edilen bölgeler veya Millî Savunma ve İçişleri
Bakanlığınca müştereken belirlenecek kritik yörelerde özel
harekât ve operasyon timi olarak görev yapanlara ödenecek ek tazminatın
artırılması amaçlanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile emekli aylıklarıyla makam
tazminatı almaya hak kazanmamış olanlara da emekli aylıklarıyla
birlikte 100 Türk lirası ek ödenek verilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile gemilere atanan personele ödenen ek tazminat
miktarının artırılması amaçlanmaktadır.
Uzman Erbaş Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
taslağı ile malul ve gazi olanlara görevlerine devam edebilme
imkânının sağlanması amaçlanmaktadır.
Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Terörle Mücadele Kanunu kapsamında şehit olanların yanı
sıra malul olanlar ile eğitim, tatbikat, manevra ve birlik hâlinde
intikaller sırasında bu hareket ve hizmetlerin sebep ve etkileriyle,
malul olanların da faizsiz konut kredisinden faydalanmaları
amaçlanmaktadır.
375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile kendi kusurları olmaksızın
sözleşmesi feshedilen veya hizmet sürelerinin bitiminde ayrılanlara
500 Türk lirası tazminat ödenmesi amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; uzman erbaşlarla ilgili bütün konuları
önemsiyoruz ve onlara destek vermeye de çalışıyoruz ve
çalışacağız. Takdir edersiniz ki araştırma
komisyonu bugün kurulsa bile on gün içerisinde ancak çalışmaya
başlayabilir. Hepinizin takdiri olduğu gibi, martın
başlarında bir seçim başlangıcıyla ilgili olarak bir
yasa gelecektir ve seçimlere başlamak üzere kısa bir süremiz
kalmış olacaktır. Bu nedenle, fiilî olarak bu komisyon
kurulmuş olsa bile çalışması mümkün olamayacaktır ama
Sayın Başbakanımız ve Genelkurmay Başkanımız
bu konuyla ilgili, iyileştirmelerle ilgili gereken ne varsa
yapılacağı konusunda anlaşma sağlamış ve bu
konunun, inşallah gelecek seçimlerde
Her ne kadar İzmir
Milletvekilimiz Gelecek seçimlerde demeyin. ama bunun mümkün olamadığını
hepiniz takdir edersiniz. İnşallah, seneye, AK PARTİ
İktidarı, bugüne kadar uzman erbaşlara ve Silahlı
Kuvvetlerimize, daha doğrusu Türk Silahlı Kuvvetlerinin uygun
gördüğü en güzel şekildeki hizmetlerin ve yasaların verilmesi
konusunda en güzel amacı sağlayacak ve bu araştırma
komisyonunun kurulmasına karşı olduğumu takdirlerinize
bırakıyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Helvacıoğlu.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Çeşitli İşler
1.- Irak Meclis
Başkanı Osama Abdul-Aziz Mohammed Al-Nujaifiye,
Başkanlıkça Hoş geldiniz denilmesi
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, ülkemizde konuk olarak bulunan Irak Meclis Başkanı
Sayın Osama Abdul-Aziz Mohammed Al-Nujaifi şu anda Meclisimizi
teşrif etmişlerdir. Kendilerine yüce Meclis adına hoş
geldiniz diyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- (10/510)
esas numaralı, uzman erbaş uygulamasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına dair
önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 10/02/2011 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Rasim Çakır, Edirne
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR (Edirne)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisinin
İç Tüzük ve Anayasa gereği vermiş olduğu
araştırma önergesi lehine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve kıymetli
konuklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sevgili
arkadaşlarım, dün de yine Parlamentoda astsubayların, emekli
astsubayların özlük haklarına yönelik birtakım iyileştirmeleri
talep etme adına, yine Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği bir
önerge görüşüldü ve Adalet ve Kalkınma Partisine mensup değerli
milletvekili arkadaşlarımın hayır oyuyla bu komisyonun kurulması
reddedildi. Zannediyorum bugün de gerçekten Silahlı Kuvvetlerimizin
kanayan bir yarası durumunda olan, Silahlı Kuvvetlerimizin en
ağır yükünü şu an omuzlarında taşıyan kahraman
uzman erbaşlarımızın özlük haklarını iyileştirmeye
yönelik bir Meclis araştırma komisyonunun oluşturulabilmesi ve
bu sorunların tespit edilerek Değerli Hükûmetimizin gündemine
alınıp çözülebilmesi amacıyla bir görüşme açtık ama
yine zannediyorum ki dünkü gibi bugün de bu konuda, değerli iktidar
partisi milletvekili arkadaşlarımız hayır oyu kullanarak,
bu konudaki samimi ve gerçek niyetlerini ortaya koyacaklar.
Değerli
arkadaşlarım, askerlik mesleği... Her meslek önemlidir, her
meslek kutsaldır, her meslek gereklidir. Doktorluk, öğretmenlik,
hemşirelik, mühendislik, avukatlık, hâkimlik ama askerlik
mesleği, bütün bu mesleklerin dışında ayrı önemi olan,
ayrı değeri olan bir meslektir. Dolayısıyla, askerlik
mesleğiyle ilgili özlük hakları konuşulurken, sosyal haklar
konuşulurken, görevler konuşulurken, sorumluluklar konuşulurken
milletvekili arkadaşlarımızın hep ayrı bir noktada bir
bakış açısıyla bu duruma bakmaları gerekmektedir çünkü
askerlik, harp sanatını öğrenmek ve öğretmektir. Askerlik,
vatan savunması için öldürmek ve gerekirse gözünü kırpmadan ölüme
gitmektir. Askerliğin dışında hiçbir meslekte böyle bir
kutsiyet, böyle bir ulviyet yoktur. Dolayısıyla, bu sebeptendir ki
Silahlı Kuvvetlerimize, kahraman ordumuza Peygamber ocağı
ismini takmıştır yüce milletimiz.
O bakımdan,
geçtiğimiz 22nci Dönem Parlamentosu çalışma süresinde ve bu
dönemki çalışma süresince Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bizler
gerek uzman erbaşlarımızın gerek
astsubaylarımızın gerek subaylarımızın ve emekli
askerlerimizin gerekse gazi ve şehitlerin ve yakınlarının
özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik müteaddit defalar,
birçok kez kanun teklifi verdik, Meclis araştırması istedik ve
bu sorunları yüce Mecliste, bu Gazi Mecliste dile getirerek
sorunların çözümünü iktidar partisinden talep ettik. Ana muhalefet partisi
olarak Cumhuriyet Halk Partisinin yapabileceği sadece sorunu görmek,
sorunu ortaya çıkarmak, onu isimlendirmek ve iktidar partisine çözümünü de
ortaya koyarak önermektir. Ama yetki, güç iktidar olandadır. İktidar
olmak demek muktedir olmak demek. Ama maalesef dokuz yıldır,
değerli arkadaşlarım, ana muhalefet partisi olarak bizim bütün
gayretlerimize rağmen, iktidar partisinin aslında çözümünün çok basit
ve kolay olduğu bu sorunların çözümüne yönelik ciddi ve doğru
bir adım atmadığını hep birlikte yaşadık ve
gerekçe olarak da sürekli, arkadaşlarımız, Genelkurmay
Başkanlığınca bu sorunların çözümüne yönelik
kapsamlı bir çalışmanın
yapıldığını ve bu kapsamlı çalışma
çerçevesi içerisinde bu sorunların bir kerede çözüleceğini şu
kürsüde AKP grup başkan vekilleri sürekli bizlere karşı söz
verdiler, hitap ettiler ama dokuz yıldır beklediğimiz bu
kapsamlı çalışma nedense şu Parlamentonun gündemine bir
türlü gelmedi ve gelemedi. Sorunlar hâlâ aynı ve sorunlar hâlâ çözüm
bekliyor. Nedir bu sorunlar değerli arkadaşlarım? Kırk
beş yaşına kadar sadece askerlik yapmış, sadece harp
etme sanatını öğrenmiş bir insanın kırk beş
yaşından sonra bir başka mesleği icra edebilmesi mümkün
değildir. Dolayısıyla, 1986 yılında yürürlüğe
giren 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu çıkarılırken
en önemli konu olan bu insanların emekliliğine yönelik hakları
sağlıklı bir biçimde tanzim etmediği için
sıkıntılar bugüne gelmiş. Eğer bir asker dağda
savaşırken arkasındaki çocuklarını, eşini, özlük
haklarını, emekliliğini düşünüyorsa o askerin bu ülke
adına savaşabilmesi çok kolay değildir arkadaşlar. Eline
silah verip düşman karşısına göndereceğin
insanın, kendisinin ve ailesinin her türlü sosyal güvenliğini ve
yaşam standartlarını yüce Meclis olarak, gazi Meclis olarak
bizlerin düşünmesi gerekir. Bu Meclis unutmayınız ki İstiklal
Harbinde İstiklal Savaşını yöneten bir Meclistir, bu
Meclis İstiklal Savaşını buradan, Meclis kürsüsünden en
küçük detayına kadar planlayan ve yürüten Meclistir. O bakımdan bu
sorunların çözüm yeri de bu Türkiye Büyük Millet Meclisidir, öyle de
olmalıdır.
Şimdi
arkadaşlarım, geliyor uzman erbaş arkadaşlarımız,
on sene görev yapmış, on beş sene görev yapmış ama
sekiz tane on tane mükâfat almış, madalya almış
komutanlarından. Daha sonra bir hastalığa tutulmuş, uzun
süreli bir hastalığa ve sözleşmesi feshedilmiş. Yani
yıllarca dağlarda kahramanca savaşmış bir asker
belirli bir müddet sonra bir hastalığa yakalandığı
için, üç aydan fazla rapor aldığı için, hava değişimi
aldığı için sözleşmesi yenilenmemiş ve
geleceğiyle ilgili en küçük bir umut ışığı
olmadan kapının önüne konmuş. Madalyalarıyla efendim, para mükâfatıyla,
atış şerit rozetleriyle, komutanlarından
aldığı taltiflerle kapının önüne konmuş. Bu örnek
bugün görev yapan uzman erbaşlarımızın hepsinin önünde çok
olumsuz bir örnektir. Bu şekilde uzman erbaşlarımızın
kapının önüne konulmasına Meclis olarak göz yumarsak görev yapan
uzman erbaşlarımızın sağlıklı, kendinden
emin bir biçimde görev yapmalarını temin edemeyiz değerli
arkadaşlarım.
Ayrıca bu
arkadaşlarımız çeşitli disiplin yoluyla otuz günden fazla
ceza aldıklarında sözleşmeleri yenilenmiyor. Olabilir,
insanlık hâlidir, bir komutanla
karşılaşmıştır, komutanla elektriği
uymamıştır, fiziki teması uymamıştır,
belirli bir zıtlık araya girmiştir ve bir insanın ve
ailesinin geleceği o komutanın iki dudağının
arasında, o komutanın vereceği disiplin cezalarına
bağlı bir biçimde sona erebilmektedir. Bu hakkaniyetli ve adaletli
bir durum değildir. Her meslekte, o mesleği en iyi şekilde icra
eden insanların çalışma güvencesinin olması gerekir
değerli arkadaşlarım. Eğer bu güvence yeterli bir biçimde
yoksa, o insanları sağlıklı bir biçimde
çalıştırabilmemiz de olanaklı olamaz.
Bunun gibi daha
sayılması gereken bir sürü sorunlar var, sürem bu kadar izin
verdiği için ancak söyleyebildim. Ama şunu bilin ki yarın seçim
geldiğinde, biz meydanlara, kahvelere, sokaklara indiğimizde, oradaki
uzman erbaş ve astsubay arkadaşlarımıza, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, halkın iktidarı Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında bu sorunlarının bir tanesinin sorun olarak kalmayacağını
ve hepsinin öncelikli olarak çözüleceğini, bu kürsüden Cumhuriyet Halk
Partisi adına bir kez daha tekrar etmekten onur ve gurur duyuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Çakır.
Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ali Öztürk, Konya Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ ÖZTÜRK (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Milliyetçi Hareket Partisinin uzman erbaşların sorunlarıyla
ilgili Meclis araştırması yapılmasına dair önergesinin
aleyhinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
konuşmacı arkadaşlarımız, uzman erbaşların
sorunlarını ortaya koyarken, hep Sokağa atıldılar.,
Sokağa itildiler. gibi hitaplar kullandılar. Aslında uzman
erbaşlarla bizler de görüşüyoruz, onların dernekleriyle bizler
de görüşüyoruz, kendileriyle bizler de görüşüyoruz,
sorunlarını yakından biliyoruz ve burada görüşülen hiçbir
sorun önemsiz değildir, her sorun önemlidir.
Bu önergeyi veren partili
arkadaşlarımızın bugüne bu önergelerini
bırakmalarının sebebi belki de daha önce verdikleri önergelerden
ancak sıra bulmuş olmaları. Öyleyse, bugüne kadar verdikleri
önergeler önemsiz miydi? Hayır, onlar da önemliydi, bu da çok önemli.
Biz, Türk Silahlı
Kuvvetleri mensuplarının moral ve motivasyonuna ve eğitimine
önem verdiğimiz için, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bizim millet olarak
göz bebeğimiz olarak kabul ettiğimiz bir kurum olması nedeniyle
her türlü bireyinin sorunlarına gerçekten önem veriyoruz.
Bu anlamda, gerçi Yılmaz
Helvacıoğlu Arkadaşımız yapılan hizmetleri
saydı, ben tekrar olarak, belki hatırlanmasında ve akılda
kalmasında kolaylık olması bakımından belki de
ekranları başında yeni dinleme fırsatı bulan uzman
erbaşlar ve yakınlarının ilgisine sunmak adına bu
konuları bir kez daha tekrar etmek istiyorum.
2002 yılından bu
tarafa, uzman erbaşlarla ilgili yapılan hizmetler ve
iyileştirmelerden çok önemli olanlarını saymak gerekirse,
bunların göreve başlarken yaptıkları hizmet süreleri iki
yılken beş yıla çıkarılmıştır. Vatani
görevini yapmakta olan erbaş ve erler ile arasındaki astlık ve
üstlük münasebetleri yeniden düzenlenmiş, uzman erbaşlar er ve emsal
rütbedeki erbaşların üstü hâline getirilmişlerdir. Yedeğe
ayrıldıktan sonra hizmete çağrılanlara muvazzaf emsalleri
gibi özlük hakları verilmesi sağlanmıştır.
Sözleşmelerinin sona ermesine neden olan hava değişimi ve
istirahat süreleri ile Silahlı Kuvvetlerden ayrılan uzman
erbaşlar ile ailelerinin tedavi usulleri yeniden düzenlenmiştir. Bir
yıl içinde alabilecekleri hava değişimi ve istirahat sürelerinin
toplamı iki aydan üç aya çıkarılmıştır. Hava
değişimi ve istirahat nedeniyle ilişiklerinin kesilmesinde azami
süre iki aydan üç aya çıkarılmış ve bu sürenin
hesabında tedavide geçen sürenin de dikkate alınmasına son
verilmiştir. Sözleşmeleri sona erenler ile bunların bakmakla
yükümlü oldukları aile fertlerinin kamu kurum ve
kuruluşlarının ve sosyal güvenlik kurumlarının
sağlık hizmetlerinden yararlanma hakları olanlar hariç olmak
üzere, asker hastanelerinin bulunmadığı garnizonlarda garnizon
komutanlarından sevk almak şartıyla, kamu sağlık
kuruluşlarından ücretsiz muayene ve tedavi hizmeti almaları
sağlanmıştır.
Sözleşmeleri
sağlık nedeniyle feshedilenlerden sözleşmenin feshedilmesine
neden olan sıhhi arızalarının tedavisine devam edilenlere
sözleşmenin sona ermesinden başlamak üzere tedavi süresince on iki
ayı geçmemek üzere görevdeki emsallerinin almış oldukları
net maaşlarının üçte 2sini her ay sağlık
yardımı olarak almaları sağlanmıştır.
Bedeli
karşılığında zatî tabanca alabilme imkânları
kanunla düzenlenmiştir. İntibak dönemi iki aydan beş aya
çıkarılmış; bu süre içerisinde ayrılmak isteyenlere
imkân sağlanmış. Derece ilerlemesi yapabilmelerine imkân
sağlanmış, bu kapsamda üçüncü dereceye kadar yükselebilme
imkânları getirilmiştir.
Kendi istekleriyle
sözleşmelerini yenilemeyenlerin yanı sıra sağlık
niteliklerini kaybetmeleri veya kırk beş yaşına girmiş
olmaları sebebiyle görev süreleri sona erenlere de kamu kurum ve kuruluşlarında
devlet memuru olarak istihdam edilme imkânı
sağlanmıştır.
İkramiye ilk beş
yıl ve sonraki beş yıl için
farklılaştırılmış, net maaşlarının
20 katına kadar ikramiye verilmesi imkânı getirilmiştir.
Kadronun
kaldırılması hâlinde sınıf ve kuvvet
değişikliği yapabilme imkânı
sağlanmıştır. Paraşütçü, denizaltıcı,
kurbağa adam, uçucu gibi görevlerde çalışanlara aynı
görevlerde çalışan astsubayların almış olduğu
tazminatın yüzde 30u tutarında aylık uçuş, dalış
ve atlayış tazminatı alma hakkı
tanınmıştır.
Aile doğum ve ölüm
yardımlarının Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa
göre yapılacağı kanunla düzenlenmiştir. Sözleşme
süreleri içinde değişik bölge ve garnizonlara Silahlı Kuvvetler hizmet
ihtiyacı esas alınmak suretiyle atanma ve yer değiştirme
işlemlerine tabi tutulabilmeleri kanunla düzenlenmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri
Sağlık Yeteneği Yönetmeliği hükümlerine göre
sağlık raporu almaları esasa bağlanmıştır.
Bunların
dışında, ayrıca, uzman erbaşların özlük
hakları, eğitim seviyeleri, sosyal hakları, sahip oldukları
yetkiler ile ilgili olarak devam eden iyileştirme
çalışmalarından da örnek vermek gerekirse, ilerleyebilecekleri
en son derece ve kademenin 3/8den 2/6ya çıkarılması, kırk
altı yaşında emekli olabilmeleri, iki yıllık
yükseköğrenim yapanlara bir kademe, üç yıllık yükseköğrenim
yapanlara iki kademe ve dört ve daha fazla süreli yükseköğrenim yapanlara
bir derece verilmesi, iki ve daha uzun süreli yükseköğrenim yapanlar ile
lise mezunu olanlardan son altı yıllık sicil notu
ortalaması 90 ve üzerinde olanların 1inci dereceye yükselmesi,
astsubaylara verilen ek göstergelerin üçte 2sinin verilmesi, uzman
erbaşlarla ilgili yapılacak düzenlemelerden emeklilik veya malullük
nedeniyle daha önceden ayrılmış olanlar ile yaş
sınırı sebebiyle sözleşme yapamayanların da
faydalanması amaçlanmıştır.
İzin süreleri yeniden
düzenlenmiş, kritik yörelerde, özel harekât ve operasyon timi olarak görev
yapanlara ödenecek ek tazminatın artırılması amaçlanmaktadır.
Mayın arama ve temizleme
faaliyetlerinin bilfiil yapılması sırasında
hayatını kaybedenlerin dul ve yetimleri ile malul olanların
özlük haklarının iyileştirilmesi amaçlanmaktadır.
Emekli aylıkları
ile makam tazminatı almaya hak kazanamamış olanlara, emekli
aylıklarıyla birlikte 100 Türk lirası ek ödeme
yapılması amaçlanmaktadır.
Gemilere atanan personele
ödenen ek tazminat miktarının artırılması, malul, gazi
olanlara görevlerine devam edebilme imkânının sağlanması,
Toplu Konut Kanununda değişiklik yapılmak suretiyle, Terörle
Mücadele Kanunu kapsamında şehit olanların yanı sıra
malul olanlar ile eğitim, tatbikat, manevra ve birlik hâlinde intikaller
sırasında bu harekât ve hizmetlerin sebep ve etkileriyle malül
olanların da faizsiz konut kredisinden faydalandırılmaları
amaçlanmaktadır. Kendi kusurları olmaksızın sözleşmesi
feshedilen veya hizmet sürelerinin bitiminde ayrılanlara 500 Türk
lirası tazminat ödenmesi de amaçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
uzman erbaş konusu gerçekten önemlidir. Yukarıda söylediğim
iyileştirmeler ve çalışmalar zaten konuya önem verdiğimizi,
zaten sokağa atmadığımızı, zaten onların
sahipsiz olmadığını göstermektedir.
Bu nedenle, yoğun ve
önemli gündemi değiştirmeye gerek olmadığı kanaatinde
olduğumu bildirir, bu nedenle Meclis araştırması
açılmasına dair önergenin aleyhinde olduğumu tekrarlayarak yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisini oylarınıza sunacağım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter sayısı efendim.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı istiyorsunuz, arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
15.11
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.23
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verdiği önerisinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır ve öneri kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
3.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve
arkadaşlarının Ankara OSTİM ve İvedikte meydana
gelen patlamalar hakkında verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin, Genel Kurulun 10/02/2011 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı birleşimde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun,
10.02.2011 Perşembe günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Tekin
Bingöl ve arkadaşları tarafından, 09.02.2011 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Ankara Ostim ve İvedikte
Meydana Gelen Patlamalar hakkında verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin (451 sıra nolu), Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 10.02.2011
Perşembe günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Tekin Bingöl, Ankara Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Bingöl.
(CHP sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Bildiğiniz gibi 3
Şubat 2011 tarihinde Ankara Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi ile
İvedik Organize Sanayi Bölgesinde art arda iki patlamayla iş kazaları
meydana geldi ve yine hepinizin bildiği gibi, maalesef 20
vatandaşımız hayatını kaybetti, 53
vatandaşımız, 12si ağır olmak üzere yaralandı.
Bir kez daha buradan şahsım ve partim adına, ölenlere Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı ve
yaralılara acil şifalar diliyorum.
Tabii takdir edersiniz ki
hiçbir işveren yıllarca uğraşarak didinerek
oluşturduğu bir değerin yok olup gitmesini ve evladı gibi
sahiplendiği işçilerinin bırakınız can kaybı,
burnunun dahi kanamasını istemez. O açıdan işverenlerimize
de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor ve en kısa zamanda
yaralarının sarılarak yeniden Türk ekonomisine katkı
koyabilecek değerleri ortaya çıkarmalarını diliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
yıllardır, özellikle son yıllarda Türkiye'de çok ciddi iş
kazaları meydana gelmektedir. Daha Ankaradaki patlamaların
şokunu atlatmadan Antalyada patlama gerçekleşti ve henüz
bunların acıları çok tazeyken Kahramanmaraşta meydana
gelen göçükle âdeta yıkıldık.
İş
kazalarının son dönemlerde bu kadar sıklıkla meydana gelmesinin
elbette çok temel nedenleri var. Bugün, 2011 yılının daha ikinci
ayının içindeyken kırkıncı gününde iş
kazalarıyla hayatlarını kaybedenlerin sayısı 50ye
ulaşmış durumda. Sadece 2009 yılında iş
kazaları nedeniyle hayatını kaybeden 1.171 işçimiz, Avrupada
iş kazalarında hayatını kaybedenler sıralamasında
Türkiyeyi 1inci ve dünyada da maalesef 3üncü sıraya oturtmuştur. O
nedenle Son dönemlerde sıklıkla iş kazaları meydana
gelmektedir. ibaresini kullandım.
Bu iş kazaları
meydana geldikten hemen sonra yetkililer çok değişik açıklamalar
yapmakta ve âdeta kendi yetkileri ve kurumlarının yetkileri
altındaki sorumluluklardan kaçmak için sorumlulukları
başkalarına öteleme gayreti içerisine girmektedirler. Aynı
gayret, Tuzlada ölüm tarlaları hâline gelen tersanedeki işçi
ölümlerinde de meydana gelmişti; maalesef bu patlamalar sonrasında
yaşananlar sonrasında açıklananlar da bunu bir kez daha teyit
etmiştir.
Değerli milletvekilleri,
patlamaların hemen sonrasında bir sayın bakan, çok rahat bir
şekilde çıkıp; Ee canım, o iş yerlerinde
çalışan işçiler, çıkıp, eksiklikleri,
yanlışları, kayıt dışıları ihbar
etselerdi diyebilmiştir. Bu, son derece ucuz bir anlayıştır
değerli milletvekilleri. Bu, 12 Eylül zihniyetinin bir ürünüdür.
Hatırlayın, 12 Eylülde insanlarımız, ajanlığa,
ihbarcılığa yönlendirilmiş ve asılsız ihbarlarla
birçok yurttaşımız ağır bedeller ödemiştir. Bugün
sorumluluktan kaçmak adına bir bakan çıkıp, işçilerimizi,
ihbarcılığa, jurnalciliğe özendirebilmektedir. Oysa
şunu unutmasın sayın bakan; bizim
çalışanlarımız, ekmeğini kazandığı
işyerlerini kutsal mekânlar olarak görür ve oraları gözlerinin nuru
gibi korurlar. Hiç merak etmesin, oradaki işçilerin hiçbir tanesi
ihbarcı olmayacaktır ama asıl görevden kaçanlar, o
açıklamayı yapan bakanlardır.
Yine bir sayın bakan,
çok rahat bir şekilde, denetim eksikliğinden bahsetmiştir.
Sayın milletvekilleri,
dokuz yıla yakındır Türkiyede hükûmet edenler acaba niçin bu
denetim mekanizmasını layıkıyla yerine getirmemektedirler?
Çünkü iktidar denetimden hoşlanmamaktadır. O nedenle denetimsizlik
iktidarın işine gelmektedir. Yoksa dönüp sorarlar, siz denetim
yaptınız da sizin elinizi kolunuzu bağlayan mı vardı?
Yine çok ilginç bir
açıklama bir yetkiliden geldi, o sayın yetkili de 200 milyon
liralık bir yatırım yapabilseydik, 4-5 milyarlık bir
külfetten kurtaracaktık. diyebilecek kadar trajikomik bir
yaklaşım sergilemiştir.
Hadi bunlardan vazgeçtik,
asıl bombayı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
patlattı. Daha acılar çok tazeyken, henüz enkaz altında, göçük
altında insanların varlığından kaygı duyulurken,
henüz hayatını kaybedenlerin yakınları acıya,
gözyaşlarına boğulurken, onların feryatları
OSTİMi kaplarken büyük bir rahatlıkla çıkıp Ölenlerin
yakınlarına Mamakta birer ev verebileceğiz.
diyebilmiştir. Ne güzel muştu değerli milletvekilleri. Bunun
adı ölüler üzerinden siyaset yapmak değil de nedir acaba!
İşte bu anlayış maalesef Türkiyede AKP
İktidarıyla birlikte işçi sorunlarını had safhaya
ulaştırmıştır ve çok net bir şekilde emek
sömürüsü yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
elbette acıları hafifletmek adına hayatını kaybedenlere
katkı koymak bir insani vazife. Bırakın, insani vazifenin
ötesinde bir sosyal devlet olmanın gereğidir ama bunun zamanı ve
zemini henüz göçük altında can kayıplarımız varken
çıkıp buradan siyaseten nemalanmak olmamalı.
Değerli milletvekilleri,
bu sorunların temelinde iktidarın yanlış politikaları
yatmaktadır. İktidar, denetimsizliğin yanında
sendikasızlaştırmayı Türkiye gündemine gelip
oturtmuştur. 1980 ile 2011 yılını
kıyasladığımızda, aradan geçen bu süre içerisindeki
nüfus artışları ve iş yerlerindeki artışlara
baktığımızda, 1980 yılında Türkiyede 2,5 milyon
sendikalı çalışan varken maalesef bugün bu sayı 650 bine
düşmüştür ama gelin görün ki sadece kayıtlı iş yeri
sayısı bugün itibarıyla 1 milyon 180 bin civarındadır.
Fakat bu sayıdaki iş yerine rağmen, sendikalı işçi
sayısı sadece 650 binle sınırlıdır.
Yine, iktidarın çok
hoşlandığı, resmî kurumlarda yaygın bir şekilde
kullandığı taşeronlaştırma maalesef özel sektörde
de yaygınlaşmaya başlamıştır. Bütün bunlar sadece
ve sadece iktidarın denetimsizliği,
sendikasızlaştırmayı,
taşeronlaştırmayı, iş yeri güvenliğini ortadan
kaldıran anlayışlarını pekiştirerek Türkiyede
son yıllarda iş yeri kazalarının artışına
âdeta zemin hazırlamıştır.
Değerli milletvekilleri,
az önce bahsettiğim 1 milyon 180 bin kayıtlı iş yeri
olmasına rağmen, yine patlamaların olduğu günlerde bir
konuya çok değinildi, dendi ki: Bu iş yerlerinin işletme
belgesi yok. Ama gelin görün ki bu iş yerlerinin işletme belgesinin
olmamasının sorumlusu da Hükûmet çünkü 2009 yılında,
İşyeri İşletme Belgesi Yönetmeliğinin 2nci
maddesiyle, 50 işçiden fazla istihdam olanağı sağlayan
kuruluşlara işletme belgesi yükümlülüğü getirilmiştir. O
zaman, siz, bu yönetmelikle böyle bir dar anlayışı hâkim
kılarsanız, işveren de elbette kanundan ve yönetmelikten gelen
haklarını doğal olarak kullanacaktır. 1 milyon 180 bin
kayıtlı iş yerinden, yüzde 2 bile değil değerli
milletvekilleri, yüzde 1,6 oranında işletme belgeli iş yeri
vardır. İşte Türkiyede iktidarın emekçiye bakış
açısı budur.
Değerli milletvekilleri,
sadece bu patlamalarla ilgili değil, geçmiş dönemdeki patlamalarda da
iktidar mensupları çok rahat açıklamalar yapmışlardır.
Hatırlayın, Zonguldaktaki maden patlaması sonrasında
Sayın Başbakan, çok açık bir dille Orada çalışanlar
ölümün kaçınılmaz olduğunu bile bile çalışmayı
göze aldılar. diyebilmiştir. Hadi ondan da vazgeçtik,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı çıkıp Çok güzel
öldüler. diyebilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
ölüm bir gerçektir ve her canlı mutlaka ölümü tadacaktır ama
inanınız ki ölümün adı bile soğuktur ve şair, ölümü
Ölüm, adın kalleş olsun! diye nitelemiştir. O Sayın
Bakana sormak lazım: Ölüm nasıl güzel oluyorsa bir anlatıversin
de biz de o güzel ölümü tercih edelim. İşte değerli
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iş yerlerine,
işverenlere, işçilere bu gözle bakmaktadır. Bu
anlayışla biz bu önergeyi verdik ve diliyoruz ki Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekillerimiz de, bizim, bu kazalar
karşısında gösterdiğimiz hassasiyeti göstereceklerdir,
onların da yürekleri yanıyor. Bu araştırma önergesi dikkate
alınarak -önergemizin kabulüyle- iş yeri kazalarının
araştırılmasına yol açılsın. Aksi takdirde, bu
vicdani sorumluluk, bundan sonra yaşanacak iş kazalarında
hayatını kaybedenlerin vebalini Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin
sırtına yükleyecektir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bingöl.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi aleyhinde söz isteyen Abdullah Çalışkan, Kırşehir
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Çalışkan.
ABDULLAH ÇALIŞKAN
(Kırşehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi grubu tarafından verilen Meclis
araştırma önergesi, grup önerisi hakkında aleyhte söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, OSTİM Organize
Sanayi Bölgesinde ve İvedik Organize Sanayi Bölgesinde art arda
yaşadığımız patlamalar şüphesiz hepimizi
üzmüştür. Bu patlamalarda, bu kazalarda vefat eden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyoruz,
yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
Bu patlamaların
yaşanmasının ardından, Hükûmetimiz en yüksek seviyede bu
patlamaların olduğu bölgeye giderek orada incelemelerde bulundular.
Sayın Başbakanımız, ilgili bakanlarımızla birlikte,
milletvekillerimizle birlikte patlamaların yaşandığı
yerlere giderek hem kurtarma çalışmalarına katıldılar
hem de çalışmaların hızlı bir şekilde
tamamlanması için gerekli talimatları verdiler. Son derece uyumlu bir
şekilde, hızlı bir şekilde kurtarma
çalışmaları yapıldı ve maalesef 20
vatandaşımız vefat etti ve daha fazla da yaralımız
bulunmakta.
Tabii, Cumhuriyet Halk
Partisinin niyeti farklı da olsa bu konuyu Meclis gündemine getirmiş
olması önemli. Burada Hükûmetimizin iş sağlığı,
iş güvenliği, işçi güvenliği anlamında gerekli hassasiyeti
göstermediği, bu konuya gerekli hassasiyeti göstermeyerek gerekli
çalışmaların yapılmadığı gibi ithamlarla
karşılaştık. Ben, Hükûmetimizin kurulduğu andan
itibaren iş sağlığı ve iş güvenliği
alanında, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığımız başta olmak üzere,
Hükûmetimizin yaptığı çalışmalar hakkında
kısaca yüce heyetinizi bilgilendirmek istiyorum.
En önemlisi, 4857
sayılı İş Kanunu yine bu Meclisimiz tarafından Avrupa
Birliği uyum süreci çerçevesinde çıkarılmış oldu.
Bakanlığımız bünyesindeki İşçi
Sağlığı Daire Başkanlığı yine 2003 yılında
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğüne dönüştürüldü. Avrupa Birliği mevzuatına uyum
çerçevesinde iş sağlığı ve güvenliğine
ilişkin olarak yirmiye yakın
yönetmelik yenilendi ve uygulamaya konuldu. Yine, aynı şekilde ILO
sözleşmeleri Meclisimiz tarafından kabul edilerek iç
mevzuatımıza aktarıldı. İş
sağlığı ve güvenliğine ilişkin Avrupa
Birliğinin tüm direktifleri kanun tasarısı olarak
hazırlandı; bir kısmı kabul edildi, bir kısmı
önümüzdeki dönemde yine gündemimize gelecek. Hükûmetimiz, iş
sağlığı ve güvenliği alanında -bu çok önemli-
gerekli duyulan nitelikli iş güvenliği uzmanı ve iş yeri
hekimi yetiştirilmesiyle -ki bu anlamda daha önceden maalesef
çalışmalar yapılmamıştı- ilgili gerekli
yönetmelikleri hayata geçirerek bu alanda uzman kişilerin
yetiştirilmesi için, Eğitim Araştırma Merkezi başta
olmak üzere, uzaktan eğitimle olsun gerekli eğitim
çalışmalarını başlattı. Şu anda toplam 561
tane iş sağlığı ve güvenliği yönünden teftiş
yapan müfettişimiz bulunmakta. Daha önce 2002 yılında toplamda 654
tane iş müfettişi var iken, şu anda 442si müfettiş olmak
üzere toplam 912 tane iş müfettişi Çalışma
Bakanlığı bünyesinde faaliyet göstermekte ve bunların 561i
iş sağlığı ve güvenliği yönünden
Ki, az önce
dile getirildi; sanki gerekli teftişler, gerekli denetlemeler
yapılmıyormuş gibi. Ama yeterli mi? Tabii ki değil, daha da
artırmamız lazım. Sırf OSTİM Organize Sanayi
Bölgesinde olsun, İvedik Organize Sanayi Bölgesinde olsun, binlerce
iş yeri var. Bunların her an teftiş edilmesi, her an
denetlenmesi elbette ki mümkün değil. Bu iş yerleri iş
hayatına başlayacakları zaman gerekli ruhsatları
alıyorlar, Ben şu işi yapacağım. diyorlar, ona göre
gerekli işlemler yapılıyor, gerekli izinler alınıyor.
Ama ondan sonra bu izinlere rağmen o iş yeri farklı bir faaliyet
yapıyorsa, farklı bir üretim yapıyorsa, o izinde olmayan
işleri yapıyorsa, bunun da tabii her an denetlenmesi, her an Sen ne
yapıyorsun? denilmesi tabii ki mümkün değil. Ama bu müfettiş
sayımızı artırarak, gerekli düzenlemeleri inşallah
önümüzdeki dönemde yaparak, herkesin izin aldığı konuda, ruhsat
aldığı konuda faaliyette bulunması ve yasalar çerçevesinde
faaliyette bulunması için de hep beraber burada gerekli
çalışmaları da önümüzdeki dönemde yapacağız
inşallah.
Bunun haricinde,
Bakanlığımızın kurumsal kapasitesinin
artırılmasına yönelik çok önemli Avrupa Birliği projeleri
gerçekleştirildi: İş Sağlığı ve
Güvenliğinin Geliştirilmesi Projesi, İşyerlerinde
İş Sağlığı ve Güvenliğinin
Artırılması Projesi, İSGÜM Bölge
Laboratuvarlarının Güçlendirilmesi Projesi, Kişisel Koruyucu
Donanım Test Laboratuvarları Projesi gibi, yine Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığının kapasitesinin güçlendirilmesi,
kurumsal kapasitelerinin artırılmasına yönelik projeleri hep
beraber hayata geçirdik.
Bunun haricinde de yine
Bakanlığımız -Hatırlarsanız eskiden özellikle
tersanelerimizde çok iş kazaları oldu. O zaman da yine bu konu
gündeme geldi- tersanelerimizdeki İş Sağlığı ve
Güvenliğinin Geliştirilmesi Protokolüyle yaklaşık 16 bin
işçinin bu alanda, iş sağlığı ve güvenliği
alanında eğitim almasını sağlamış
bulunmakta.
Bununla birlikte, Millî
Prodüktivite Merkeziyle yapılan anlaşmayla, Maden Mühendisleri
Odasıyla yapılan protokollerle, Millî Eğitimle,
Bayındırlık Bakanlığıyla, Tarım
Bakanlığıyla, Sağlık Bakanlığıyla
yapılan protokollerle toplam 52.130 kişi eğitimden geçirildi
2002 yılından bugüne kadar ve iş sağlığı ve
güvenliği alanında gerçekten çok önemli eğitim faaliyetleri
gerçekleştirildi.
Onun haricinde, iş
güvenliği uzmanlığı ve iş yeri hekimliği
eğitimi de Bakanlığımız tarafından
yapıldı, 3 bine yakın kişi bu konuda
Bakanlığımız tarafından eğitime alındı.
Bakanlığımız
bünyesinde olan ÇASGEMle -Araştırma ve Geliştirme Merkezi- bu
konuda gerçekten tamamen iş sağlığı ve güvenliği
konusuna öncelik vererek ve bu alanda bütün sektörleri hem iş
başında olsun hem eğitim merkezinde olsun hem de şu anda
başlatılan projeyle, uzaktan eğitimle işçilerimizin bu
alandaki hassasiyetini, duyarlılığını artırmamız
son derece önemli. Biz ne kadar denetlersek denetleyelim, ne kadar kontrol
edersek edelim, işçilerimizin Bana bir şey olmaz, nasıl olsa
bir şey olmaz. anlayışından kurtulması ve gerçekten
işini yaparken gerekli bütün güvenlik önlemlerini almasını
sağlamamız, bunu birlikte başarmamız lazım.
Bir diğer önemli
istatistik olarak şunu verebiliriz: 100 bin işçi başına
düşen kaza sayısı 2002 yılında 1.385 iken, 2009
yılında bu sayı 712ye düştü.
2002 yılında
iş yeri sayısı 727.409, sigortalı sayısı
yaklaşık 5 milyon iken, iş kazası sayısı 72 bin
civarındaydı. 2009 yılına bakarsak: İş yeri
sayısı 1 milyon 200 bin civarına çıkıyor,
sigortalı sayısı 9 milyon, iş kazası sayısı
64 bin. Yani 72 binden 64 bine düşmüş.
Genel olarak bakarsak:
2002-2009 yılları arasında iş yerleri yüzde 67,
sigortalılar yüzde 73 oranında artmış iken, iş
kazaları aynı dönemde yüzde 11 oranında azalıyor.
Demek ki yapılan
eğitim çalışmaları, Bakanlığımızın
yaptığı tüm çalışmalar gerçekten iş
kazalarının azalması yönünde çok önemli bir etken olmuştur
ama tabii ki bu istatistik bir başarı olarak gösterilemez.
İş kazalarını hep beraber sıfır noktasına
indirmek bizim için hedef olması lazım. Bunun için az önce
bahsettiğim eğitim çalışmaları son derece önemli.
İş yeri sahiplerinin işçilerinin güvenliği
noktasındaki hassasiyeti, duyarlılığı çok önemli.
Onların işçilerin eğitilmesi için gerekli girişimleri
başlatmaları çok önemli. Bu sadece birilerini suçlamak, işte
Bakanlık şunu yaptı, bunu yaptı. şeklinde
değil; bu, topyekûn, toplum olarak gerekli bilinç seviyesine
ulaşmamızla mümkün olacaktır. Bizim Avrupa Birliği üyelik
sürecindeki temel etkenlerimizden, bu konudaki hassasiyetlerimizden birisi de
işte bu gibi konularda hep beraber Türkiyeyi kalkınmış
ülkeler seviyesine yükselterek toplumumuzun,
vatandaşlarımızın duyarlılığını,
bilinç seviyesini, hassasiyetini bu uygulamalarla, bu yasalarla, bu
mevzuatlarla, bu yönetmeliklerle bu kazaları hep beraber en asgari
seviyeye indirmemiz gerekiyor.
Ben tekrar hepinize
teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Çalışkan.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Tuğrul Türkeş, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın
Türkeş. (MHP sıralarından alkışlar)
YILDIRIM TUĞRUL
TÜRKEŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu arada, bugün
Maraşta, Elbistanda göçük altında kalan işçilerimizin de bir
an önce kurtarılıp sağlıklarına kavuşmalarını
temenni ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin
Ankarada olan kazalardan sonra Meclis araştırması
isteğinin lehinde söz almış bulunuyorum. Bu konuyu çok
detaylı ele almamız gerektiğine inanıyorum. 20 kişi
rahmetli oldu yani bir gün içinde Ankaradaki iki tane kazada. Öncelikle
hepsine Allahtan tekrar rahmet, ailelerine başsağlığı
diliyorum. 30a yakın da insanımız yaralandı, onlara da
geçmiş olsun dileklerimi tekrarlıyorum.
Bunu normal bir şey gibi
veyahut da İş kazası, olur. mantığıyla
karşılamamız mümkün değil. Benden önceki değerli
konuşmacı arkadaşım, Hükûmet kanadından,
yapılması gerekenleri veyahut da Avrupa Birliği müktesebatı
içinde atılması gereken adımları dile getirdi ama bu kaza
olduğundan beri -iki haftaya yaklaşıyor- iki haftadır,
işçiler ne kadar sorumlu olabilir, iş yerleri ne kadar sorumlu
olabilir diye işi lokalize ediyoruz, odaklaştırıyoruz
oraya.
Değerli arkadaşlar,
işte tam bu sebepten, tam bu mantıktan, bu konunun çok ciddi, bu yüce
Meclis tarafından bir komisyon kurularak araştırılması
lazım. Bunun birçok yönü var. Buradaki sorumluluk sadece o iş yerinin
midir? Yani o iş yeri sahipleri ruhsatlarını doğru
alıp, iki tane yangın söndürme cihazı koyup, çalışanlarını
da sigortaladığı takdirde, işçilere de şunu yap, bunu
yapma dediğiniz takdirde bunları sıfırlayabileceğinizi
düşünüyor musunuz? Yani bunda, toplum olarak, hem devlet kurumları
olarak hem vatandaş olarak, hatta medya olarak da bunlarda hiçbirimizin
bir sorumluluğu yok mu? Bu sorumlulukları konuşmayacak
mıyız, denetlemeyecek miyiz, ele almayacak mıyız?
Yani OSB yapılıyor,
şu kadar yapılıyor, ikincisi yapılıyor, üçüncüsü
yapılıyor. Mimari bir problemi var. Yani bu tip olaylarda görüyoruz
ki, yapışık düzen binalarda, birinde olan kaza diğerine
sirayet ediyor. Peki, bunu araştırıp, bunu tespit edip buna göre
yeni bir düzenleme yapmadığımız takdirde, Türkiyenin dört
bir tarafında, yeni organize sanayi bölgelerinin hepsinde aynı
bitişik düzen binalar yapılacak. Demek ki, mimari yapıdan
itibaren birçok farklı kesimin, birçok farklı yapının,
gövdenin sorumluluğu var burada. Bunları
araştırmalıyız, bunları tespit etmeliyiz ve bununla
ilgili gereken adımları atmalıyız.
Yangın söndürme
sistemleri yetersiz, bu iki olay da bunu gösterdi. Yangın söndürme
sistemleri yetersiz yani Biz itfaiyeye haber verdik, sağ olsun itfaiye üç
dakika içinde geldi. Demek ki bunun ötesinde orada yangın sistemiyle
ilgili bir konuyu ele almamız lazım. Ha, birçok
tartışılan konu, yani lehindeyim veyahut aleyhindeyim değil
ama az önce Sayın Bingöl de ona değindi, daha kazanın gününden
itibaren bütün yetkililer teflon tava üslubuna döndüler, Aman bana
yapışmasın, aman ben sorumlu olmayayım. Ya, sorumlu olun
Allah aşkına. Sorumlu olun, sorumluluğu alın. 20 tane
insanımız öldüyse, 30 tane insanımız feci şekilde
yaralandıysa bunun sorumluluğunu almanızda ne mahzur var?
Oranın denetimi bende değildi, ben ondan sorumlu değilim. Bunu
araştıralım işte. Gerekirse onun denetimini o talep edene
verelim. Yani belediyeler Organize sanayi bölgelerine ben
karışamıyorum. Karış kardeşim. Bunu
araştıralım, bunu doğru, net bir şekilde ortaya
çıkartalım. Karış kardeşim sen de ama bunun
neticesinde de -Allah korusun, hiç olmasını temenni etmiyorum- bir
kaza olduğunda da Gel bakalım efendi buraya, geçen sefer teflon tava
gibiydin, hiçbir şey yapışmıyordu üstüne. Bu sefer sen
sorumlu olduğun hâlde bunlar niye oldu? diye buna bakalım. Yani
bunları niye konuşmayacağız ki? Bunları
konuşmayacaksak, bunlardan daha önemli ne işimiz var Allah
aşkına. Kendi toplumumuzun, kendi içinde
yaşadığımız bu toplumun insanları,
çalışanlarımız, işçilerimiz her gün iş
kazalarıyla karşı karşıya gelip hayatları
tehlikede ise bana göre en önemli konu bu. Bunun üzerinde konuşmamız
lazım ve burada bunun bir araştırmasının ciddi
şekilde ele alınması lazım.
Şimdi, bir diğer
nokta bu ruhsatlar konusu. Yani az önce dediğim gibi, bu ruhsatların
mutlaka belli bir esasa, bir prensibe bağlanması lazım. Ha, bu
hatalar sadece o iki iş yeri ve orada çalışanların
hatası mıdır? Mesela, ben ondan sonraki günlerde de hem
olayı yakından takip ettim hem de medyadan da izlemeye
çalıştım. Bu oksijen tüplerini yapan firmayla ilgili iddialar
var, 82 yapımı tüpleri boyayıp verdiği söyleniyor. Yani
metal yorgunluğu diye bir şey var. Bunun içine basınçlı
nesneler koyuyoruz, bunların denetlenmesi gerekmez mi? Yani sadece o
kazanın olduğu iş yerindeki işçileri iş ahlakına,
iş kurallarına göre doğru dürüst
çalıştıracağız ama öbürü 82 yapımı tüplerle
oksijen teslim edecek. Burada gene bunu önleyemeyiz, bunu da görmemiz
lazım.
Değerli arkadaşlar,
bütün bunlardan sebep daha yani birçok konu var ama burada sırf satır
başlarını dile getiriyorum ki bunları görelim diye.
Şimdi Bunların içinde ben sorumlu olmayayım. Hayır, hepimizin
sorumluluğu var ve hepimizin bu sorumlulukları ele alması
lazım. Efendim, şikâyet etti birisi. Nereye etti? Bunların bir
toplanma yeri var mı? Yani sadece belediyeye şikâyet etmek, Burada
şu, bu hatalar, hasarlar var. diye bildirmek yeterli mi? Bunlar, acaba il
bazında bir merkezde bu şikâyetler toplanıyor mu?
Bir diğer nokta,
işte, tiner, solvent vesaire konuları var. Peki, o zaman en
basitinden bu tinerle yanıcı bu tip maddelerle uğraşan
iş yerlerini organize sanayi bölgelerinin dışında niye
farklı bir yere taşımayı düşünmüyoruz? Ve bunları
burada araştırmadan, burada konuşmadan, burada üzerinde durmadan
da çözmemiz mümkün değil. E, sorumlu Hükûmet değil, Hükûmetin
altındaki yer alan devlet kurumları değil. Oradaki sadece iki
firma ve iki tane firmanın çalışanlarının üzerine
getirelim. Hayır, hepimizin var sorumluluğu, medyanın da var.
Aynı dönemde bir televizyon sanatçısı, sunucusu, çok genç bir
insan rahmetli oldu. Bir gün önce o rahmetli oldu, genç bir sanatçı,
ertesi gün de bu kaza oldu. Akşam, kazadan sonra, merak içinde
kanalları dolaşıyorum yani ne oldu, ne bitti diye
bakıyorum. Medyada etkili bir ailenin çocuğunu işin içinden
sıyırmak adına -o bir
kişi, gencecik bir insan onun ölümüne de üzüldüm, ona bir şey söylemiyorum,
ama onu sıyırmak adına- o öncelikli tartışma konusu, o
birinci haber. Peki, sizce medyanın sorumluluğu yok mu o zaman bu
işin içinde? Yani bu tip olaylarda medya bunun sorumluluğunu almak
zorunda değil mi?
Evet, değerli
arkadaşlar, bütün bu arz ettiğim sebeplerden ve burada arz
edemediğim birçok sebepten dolayı bu Meclis araştırmasının
yapılması gereğine inanıyorum, o nedenle de lehinde söz
aldım.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Türkeş.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi aleyhinde söz isteyen Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Tuncel.
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; CHP grup
önerisinin usulen aleyhine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten OSTİMde
yaşanan patlama bir kez daha Türkiyede işçilerin, emekçilerin
yaşadığı sorunları gündemimize taşıdı
ve ne yazık ki ölümle gündemimize taşıdı. Sadece
OSTİMde yaşanan bu olay değil, hemen bu olayla birlikte, acaba
Türkiyede ne kadar çok işçi ölümü var, bunlar gerçekten iş
kazası mı diye düşündüğümüzde, aslında bunun bir
iş kazası olmadığını, bir iş cinayeti, bir
katliam olduğunu sanırım herkes söyleyecektir. Eğer öyle
olsaydı çok tek tük olması gerekirdi. Daha 2008de İstanbulda
Güngörende bir patlama meydana geldi Davutpaşada. O zaman da 21
insanımız, 21 işçi yaşamını yitirdi. Onlar
2008den bugüne adalet mücadelesi yürütüyorlar. Bilirkişi raporu,
Davutpaşadaki patlamada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Zeytinburnu
Belediyesi, İSKİ ve BEDAŞı kusurlu buldu ama buna
rağmen hâlâ, üç yıldır işçiler adalet mücadelesi veriyor,
henüz sonuçlanmış değil.
OSTİMde de bir patlama
meydana geldi, 20 yurttaşımız, 20 işçi
yaşamını yitirdi. Şimdi, o kadar çok gerekçe bulunabilir,
nedenini
İşte, diyelim ki her zaman için ölümler olduktan sonra
Türkiyede tartışılıyor işçilerin durumu, hangi
koşullarda çalışılıyor. Daha önce bu kürsüde, yine,
Tuzla tersanelerinde yaşanan ölümleri tartışmıştık,
bir araştırma komisyonu kurmuştuk. Oradaki iş
kazalarının tesadüf olmadığını, oradaki
koşulların işçilerin çalışmasına uygun
olmadığını, dolayısıyla bunun tedbirinin
alınması, yenisinin de, yeni yapılacak gemi tersanelerinin de
buna göre yapılması gerektiğini söyledik ama Yalovada
başka bir inşaat vardı ve Yalovada da aynı standartlar.
Yani o araştırma raporunun sonucuna göre uygunsuz, ne olursa olsun,
hiçbir şey dahi olmasa bile iş kazasına neden olabilecek
standartlar orada devam etti. Niye? Çünkü orada işverenler iş
yapmıştı, AKP İktidarının da sayın
milletvekilleri de var o şeyin içerisinde. Yani dolayısıyla, biz
sermayeden yana tavır gösteriyoruz. Bu, çok ciddi bir sorun ve Türkiyede
aslında işçi katliamlarının nedenlerini de ortaya koyuyor.
Çünkü Türkiyede insanın bir önemi yok, hele hele işçinin bir önemi
yok. Türkiye ekonomisine bu kadar katkı da sunan, Türkiye ekonomisi
konusunda AKP İktidarının o kadar övündüğü bir noktada,
işçilerin, emekçilerin ne yazık ki hiçbir önemi yok.
Dolayısıyla ölebilirler. Öldüğünde ne olur? Devlet der ki: Biz
ölenler için çok üzüldük, dolayısıyla ne yapalım, ailesine
yardım yapalım. Bu, işi kurtarıyor mu? Peki, bundan
sonraki ölümleri nasıl engelleyeceğiz? Ne yazık ki bunlar çok
ciddi sorunlar.
Yine, sevgili
arkadaşlar, bugünlerde torba yasayı tartışıyoruz.
Mesela, bu ölümlerin hepsinin temel nedeni taşeronlaşma, kayıt
dışı işçilik. Bunlar çok ciddi. Esnek çalışma
adı altında bugünlerde biz torba yasayla aslında,
taşeronlaşmayı, parçalı çalışmayı kanun
hâline getiriyoruz. Dolayısıyla bununla birlikte ölümleri de tekrar
aslında meşrulaştırmış oluyoruz, yeni alanlara
taşımış oluyoruz.
Bunlar çok ciddi sorunlar. Tabii İktidar bunun ne kadar
farkında? Her zaman ölenlerin arkasından ağlayacak mıyız,
yoksa ölümleri mi engelleyeceğiz?
Biraz önce iktidar
partisinden Sayın Milletvekili yaptıklarını anlattı.
Sayın Vekilim, ne yazık ki sizin yaptıklarınız
işçi ölümlerini engellemiyor, kazaları engellemiyor. Demek ki bir
problem var. Yani Avrupa Birliği sürecinde bizim ev ödevlerimizi iyi
yapmamız, sadece kâğıt üzerinde yapmamızla değil
Bunun pratik uygulaması çok ciddi bir sorun. İşte pratikte
bunlar yaşam bulmuyor.
Bakın size birkaç tane
örnek vereceğim işçi kazalarına ilişkin, cinayetlerine
ilişkin:
Tuzla tersanelerinde bugüne
kadar 142 tane işçi yaşamını yitirdi ve araştırma
komisyonu oluşturuldu. Biliyorsunuz, bu komisyonun raporuna rağmen
daha geçen ay 142nci ölüm gerçekleşti.
Son üç yılda 180den
fazla emekçi kömür madenlerinde hayatını kaybetti. Bunların bir
anlamı var mı bilmiyorum sizler için de. 2010 yılının
son altı ayında 66 kömür işçisi hayatını kaybetti.
HESlerde yine
Biliyorsunuz
bu HESler AKP İktidarı için çok önemli. Çünkü yenilenebilir enerji
kaynakları konusunda en iyi proje olarak söyleniyor. Dere
yataklarımızı rant alanına dönüştürmekten ziyade, bir
de bu HESlerde çalışan işçilerin de yaşamı
kararıyor. Tabii burada gündemde yok. Son iki ayda 6 işçi
yaşamını kaybetti.
Yine, Kahramanmaraşta
Sabancı Holdingin inşaatını yürüttüğü HESde,
Samsunda Çarşamba elektrik üretimi şirketinin yürüttüğü HESde,
Aydında İkizdere Barajının yapımında ve geçen
sene Doğuş Holding Grubunun Giresunda devam ettiği HESlerde
onlarca işçi yaşamını kaybetti.
İlginçtir, bu, Samsun
Çarşambadaki hidroelektrik santralini yapan şirketin
ortaklarından birisi iktidar partisinin milletvekili, biri de belediye
başkanı. Böyle olunca yani biri belediye başkanı, biri
milletvekili olunca ortak, dolayısıyla orayı araştırma,
oradaki iş kazalarını şey yapma noktası yok.
Yine, sayın
milletvekilleri, bugün Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütünün,
ILOnun 176 sayılı Madenlerde Sağlık ve Güvenlik
Sözleşmesini hâlâ imzalamış durumda değil yani. Bunlar çok
ciddi sorunlar. Peki, biz bunları tartışacak mıyız?
Diğer bir konu,
Türkiyede kayıt dışı işçilik çok ciddi bir sorun.
TÜİKin verilerine göre bugün 23 milyon işçi var, bunların 10
milyonu işsiz, kayıt dışı. Dolayısıyla
aslında ölümler de kayıt dışı oluyor yani ölenler de
kayıt dışı, kazaya maruz kalanlar da kayıt dışı
oluyor, bunlar çok ciddi.
Birkaç tane örnek
vereceğim size. Örneğin gemi inşaat sektöründe çalışan
35.042 işçinin 10.013ü asıl işverenler, kalan 25.029u alt
işverenlerce çalıştırılıyor yani gemi inşaatında,
Türkiyede önemli bir noktada, Türkiye ekonomisine de çok katkıda bulunan
bir alanda yüzde 71 alt işveren istihdam ediyor. Alt işverenin
istihdam etmesi ne demek? Kayıt dışı, güvencesiz
çalışmak demek. Bunların çoğu sigortasız, bunların
çoğu işte örgütsüz; sendikalı olamıyor, örgütlü
olamıyor, bunlar çok ciddi. Yine inşaat sektörünün neredeyse yüzde
80i kayıt dışı çalışıyor, yüzde 80i.
Dolayısıyla aynı zamanda oradaki iş kazaları da,
ölümler de kayıt dışı oluyor. Bunlar dışında
tabii çok daha örnek verebileceğimiz durumlar var.
Türkiyede milyonlarca
taşeron işçisinin olduğu herkes tarafından biliniyor.
Taşeronlaşma çok ciddi bir sorun. Tuzla tersaneleri konusunda
araştırma komisyonundaydım. Orada şöyle bir tespit
vardı: Bir gemide aynı anda beş altı tane taşeron
çalışıyor. Bu, iş kazalarına neden oluyor. Dünyada
böyle bir örnek yok. Aynı gemi içerisinde üç dört tane taşeron firma
aynı anda çalıştığında denetleyemiyorsunuz,
denetlenmesi mümkün değil. Aslında inşaat sektöründe de böyle,
başka alanlarda da böyle. Türkiyede devlet memurları hariç kayıtlı
iş gücünün en iyi ihtimalle yüzde 30u yani 3 milyona yakın işçi
taşeron şirketler tarafından güvencesiz
çalıştırılıyor.
Sayın milletvekilleri,
işte Türkiye'nin karnesi bu. Yani Türkiye, işçilerine hak ettiği
değeri verme, yaşamlarını garantiye alma ve daha iyi
üretebilme koşullarını sağlama konusunda ne yazık ki
istekli değil. Aksine, biz zaten neoliberal politikalar sonucu yeni bir
işçi tanımı getirdik, işçiliği yeniden şey
yaptık, rekabete karşı daha çok işçi
çalışmalı, hatta bazı yerlerde kayıt dışı
olanlarda on iki saate, on altı saate kadar çalışanlar var. Ne
yapacağız? Bizim için önemli olan cebimize para girmesi. AKPnin
torbasına para girmesi. Para için yaşamlar gidebilir
dolayısıyla eğer vücut bütünlüğü de
dağılmamışsa güzel ölüm olur onlar açısından,
madenlerde insanlar kalabilir.
Bakın, bugün
Kahramanmaraşta yeniden bir göçük oldu. İlginçtir, önce göçük oluyor
ve oradaki işçiler o göçük altında kalan iş makinelerini
çıkarmak için giriyorlar. Böyle bir şey olabilir mi sayın
milletvekilleri? Siz orada yeniden bir göçük olabileceği ihtimalini göze
alarak çalıştırmıyorsunuz, kapatıyorsunuz iş
yerini ama işçileri gönderiyorsunuz, o iş makinelerini çıkar. O
iş makinelerini çıkarırken de şimdi 5 tane işçi göçük
altında. Peki, eğer onlar sağ çıkamazsa ne olacak?
İşte böyle yaklaşılıyor insan yaşamına.
Bunlar çok ciddi sorunlar
dolayısıyla AKP İktidarı, öyle, Avrupa Birliğine
yönelik ev ödevini yapmasın; insan haklarına ilişkin,
işçilerin emeğine yönelik çalışma yapsın.
Bu vesileyle bir kez daha ifade
ediyorum: Gelin, sayın İktidar mensupları, bu torba yasayı
çekelim, işçilerin, emekçilerin lehine düzenlemeler yapalım, yeniden
işçiler ölmesin, emekçiler ölmesin. Eğer bunu yapıyorsanız
gerçekten o saydığınız, yaptığınız
eğitimlerin, iş güvenliği ve iş sağlığı
konusunda yaptığınız eğitimlerin bir anlamı olur,
aksi takdirde propaganda yapmaktan başka bir şeyi yok.
Unutmayın, bu ülkede
sadece zenginler yok ve sadece zenginlerle siz iktidara gelemezsiniz, asıl
iktidar yoksulların gönlünü kazanmakta. Bunu unutmamanız
dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grup önerisini oylarınıza sunacağım ancak karar
yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kâtip üyeler arasında
anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama
yapacağım.
İki dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, öneri
reddedilmiştir.
Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile benzer mahiyetteki 59 kanun teklifi ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep
Dağının; Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan
ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin;
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak Milletvekili Ali
Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref
Karaibrahimin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin;
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu Milletvekili
Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2,
2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261,
2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460,
2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682,
2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769,
2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810,
2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (x)
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
8/2/2011 tarihli
60ıncı Birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen tasarının altıncı bölümde
yer alan maddelerinin oylanmaları tamamlanmıştı.
Şimdi yedinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Yedinci bölüm, 154üncü
maddeye bağlı geçici 28 ve 29uncu maddeler dâhil olmak üzere, 153
ila 179uncu maddeleri kapsamaktadır.
Yedinci bölüm üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Faik Öztrak, Tekirdağ
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztrak.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FAİK
ÖZTRAK (Tekirdağ) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının yedinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(x) 606 S.
Sayılı Basmayazı 26/01/2011 tarihli 53üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
Değerli milletvekilleri,
bu kanunun gerekçesine baktığımızda, küresel krizden
olumsuz etkilenen işletmelerin kamuya olan borçlarına uygulanan ek
mali müeyyidelerin bu işletmelerin borç tutarlarını
artırdığı ve mevcut yasal düzenlemelerin bu borçların
tasfiye ve yapılanmasına izin vermediğinden bahsedilmektedir.
Doğrudur, küresel kriz, başta küçük esnaf olmak üzere toplumun önemli
bir bölümünü ezip geçmiştir. AKP elinde Türkiye, krizde gerek daralma
gerekse işsizlik artışında dünya şampiyonluğuna
oynamıştır. Kriz döneminde bize benzeyen 150 ekonomi içinde
daralma bakımından 16ncı olan Türkiye, işsizlik
artışında da 6ncı sıraya oturmuştur. Peki,
şimdi sormamız gerek: Türkiye neden bu kadar daraldı? Neden
işsizlik bu kadar arttı? Bu yasa tasarısına neden ihtiyaç
duyuldu? Hükûmete sorarsanız kriz teğet geçti ama ortada da
hesabı sorulması gereken ciddi bir sorun var. Kuşkusuz, temel
sorumlu da krizi en başta küçümseyip tedbirde geciken Hükûmettir.
Değerli milletvekilleri,
küresel krizin ülkemize ulaştığı dönem ne zaman? 2008in
son üç ayı. Biz bu kanunu ne zaman görüşüyoruz? Şubat 2011.
Aradan iki buçuk yıl geçmiş. Aradan geçen iki buçuk yılda esnaf
bitmiş, iş adamlarımız intihar etmiş, evine aş
götüremeyen babalar canına kıymış.
Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak 27 Ekim 2008de AKPye İzmirden, krizle
ilgili uyarılarda ve samimi önerilerde bulunduk. Tarihe dikkatinizi
çekerim. Krizin ülkemize yansımaya başladığı ilk
günlerden bahsediyorum. Bu önerilerden birisi, iş yerlerinin vergi
borçlarının makul bir faizle bir-bir buçuk yıl ertelenmesi ve
krizde nefes almalarını sağlayacak bir imkânın
tanınmasıydı, olmadı. Tekrar, 24 Şubat 2009da yeniden
büyümeye dönmek ve işsizliği azaltmak için yedi tane öneride
bulunduk. Otomotiv ve beyaz eşyada vergi ve ÖTVyi indirin dedik. Kredi
Garanti Fonunu işler hâle getirin dedik. Prim, sigorta ve vergi yüklerini
indirin dedik. İşsizlik Fonunun imkânlarını
işsizlikle mücadele için kullanın dedik. Önce, bunları
Sayın Başbakan küçümsedi İşinize bakın. dedi ama
bunları sonunda uygulamak zorunda kaldı ancak özellikle küçük esnafı
ve işletmeleri rahatlatacak önerilerimiz iki buçuk yıl aradan sonra
hâlen Meclisin gündeminde, bunları tartışıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bugün bu kanunun gecikmesi nedeniyle sıkıntı içinde olan
binlerce işletmemiz var. Hükûmet gerçekten samimi olsaydı,
görüşülmekte olan bu tasarının kamu alacaklarının affıyla
alakalı yirmi bir maddesini ayırarak bizim de desteğimizle,
hızlıca Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirebilirdi ancak Hükûmet
bu samimiyeti göstermemiştir, tasarıyı af konusunun ilk kez
gündeme getirildiği tarihten dört beş ay sonra, aralık
başında Türkiye Büyük Millet Meclisine sunabilmiştir. Yirmi bir
maddede çözülebilecek konu, ilgili ilgisiz eklemelerle yüz yirmi maddeden
oluşan bir Hükûmet tasarısı olarak Meclise sunulmuştur. Bu
yüz yirmi madde, Plan ve Bütçe Komisyonunda geçici maddelerle birlikte iki yüz
otuz dört maddeye çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri,
binlerce işletmenin beklediği maddeleri hızla görüşüp
yasalaştıracağımıza, ne amaca hizmet edeceği
belirli olmayan maddeler üzerinde uzun müzakerelerle zaman kaybediyoruz. Bir de
araya övüne övüne yargı reformu dediğiniz, aslında
yargıyı ele geçirme projenizin son halkası olan kanunu da
soktunuz.
Değerli milletvekilleri,
geçen gün, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun merkezini
İstanbula taşıdınız. Bugün görüşülecek
düzenlemelerle Sermaye Piyasası Kurulunu İstanbula
taşıyacaksınız. Bunun gerekçesi nedir? Gerekçe:
İstanbulu finans merkezi yapacağız.
Taşıdığınız kurumlar nedir? Finansal sistemi
düzenleyen ve denetleyen kurumlar. Dünyada düzenleyici ve denetleyici kurumlar
nerede; ülkelerin finans merkezlerinde mi, yoksa başkentlerinde mi? Sormak
isterim: Dünyanın finans merkezi neresi? New York. Amerika Birleşik
Devletlerinin düzenleyici ve denetleyici kurumları nerede? Başkent
Washington DCde. Almanyanın finans merkezi Frankfurtta. Düzenleyici,
denetleyici kurumların merkezleri nerede? Eski başkentleri Bonnda.
İtalyanın finans merkezi Milano ancak düzenleyici ve denetleyici
kurumlarının merkezi başkent Romada. Bu örnekleri
çoğaltmak mümkündür. Tüm bu örnekler, bir şehrin finans merkezine
dönüşmesinin başka koşullara bağlı olduğunu
açıkça ortaya koymaktadır. Hâl böyle iken Hükûmetin bu
ısrarı nereden kaynaklanmıştır? Bu kurumların
Ankaradan taşınmasının, Ankaranın başkent ve
devlet merkezi olma niteliğini gösteren kurumların İstanbula
taşınmasının nedeni iyi sorgulanmalıdır.
Kaldı ki bu kurumların denetledikleri kuruluşlardan bir kol boyu
uzakta olmaları, aynı şehirde bulunmamaları genel kabul
gören de bir husustur. Yine Türkiye'nin kurumlar vergisi şampiyonu kamu
bankaları da bu yasayla İstanbula taşınmaktadır.
İnsan kendine sormadan edemiyor: Acaba kamu bankalarının
taşınmasından İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ne
kazancı olacaktır? Bu kurumların taşınması borca
batmış İstanbul Büyükşehirin gelirlerine ne kadar
katkı yapacaktır?
Değerli milletvekilleri,
başkentin önemli kamu kurumlarını İstanbula
taşımak bu şehrin yalnız ekonomisi için değil,
kültürel ve sosyal hayatı için de ciddi etkiler doğuracaktır.
İyi eğitimli, kültürel ve sosyal yaşam içinde yer alan, gelir
düzeyi yüksek bir kitle aileleriyle birlikte İstanbula
taşınacaktır. Tüm bu kamu görevlilerinin Ankaradaki düzenini,
aile yaşamını, alışkanlıklarını hiçe
saymak ne kadar anlamlıdır? Tüm bu hususların takdirini
Ankaralıların ve Türkiye'nin vicdanına bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yine bu tasarıyla il özel idarelerinde sürekli işçi kadrolarında
çalışan ihtiyaç fazlası işçilerin çeşitli kamu
kurumlarına naklen atanacakları düzenlenmektedir. İş hukuku
hükümlerine göre çalıştırılan işçilerin bir kamu
kurumundan diğer kamu kurumuna nakli mümkün değildir. Bu, serbest
piyasa ekonomisinin en temel hürriyeti olan sözleşme yapma
özgürlüğüne de aykırıdır. İhtiyaç fazlası
işçi nasıl tespit edilecektir? Bunun objektif kriterleri nedir?
İş yeri değişikliğinin aynı şehir merkeziyle
sınırlanacağına ilişkin bir güvence de tasarıda
bulunmamaktadır. İşçiler kendi rızaları
dışında bir şehirden başka bir şehre
nakledilmektedir. Peki, bu işçiler nakledildikleri yerlerde sendikaya üye
olabilecekler midir? Toplu iş sözleşmesi hükümlerinden
yararlanabilecekler midir? Yine bu işçilerin kıdem tazminatı
sorunu olmayacak mı? Bu işçilerin kıdem tazminatının
ödenmesi gerekmeyecek mi? Ödenecek bu kıdem tazminatlarının
kaynağı nerede? Hükûmet bize her projemiz için kaynak soruyor.
Getirdiğiniz bu tasarının ortaya çıkaracağı
kaynak ihtiyacı nerede? Bunu nereden
karşılayacaksınız? Bunun maliyeti bütçede yer alıyor
mu? Bunların hiçbiri, tasarıda açık değildir. Bu
soruların cevabını Genel Kurulda alabilirsek çok
sevineceğiz.
Değerli milletvekilleri,
yaptığımız kanunlar, insanların hayatını,
kaderini etkilemektedir. Bir yandan, işletmelerimizi rahatlatacak, küresel
krizde sistemik bir şekilde etkilenen işletmelerimizi rahatlatacak
düzenlemeleri geciktiriyoruz; diğer yandan, hiçbir seçim hakkı
vermeden, Ankaradaki bürokratları, başka şehirlerde, il özel
idarelerinde, belediyelerde çalışan işçileri bir şehirden
başka bir şehre göndermekte tereddüt etmiyoruz. Bu soruların
cevabını vicdanlarımızda aramamız gerekiyor.
Sözlerimi tamamlarken Genel
Kurulu bir defa daha saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Öztrak.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Günal.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
bu sefer erken saatte, gündüz saatinde bu kanunu tartışmaya
başladık. Tabii, bu anlayış içerisinde sabaha kadar devam
edeceği anlaşılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, ben açıkçası, dünkü usul
tartışmaları ve çalışma takvimine bakınca hâlâ
hayret ediyorum yani bu nasıl bir çalışma düzenidir, bu
nasıl bir demokrasi anlayışıdır, anlamakta
zorlanıyorum. Yani böyle bir yasama faaliyeti olabilir mi? Cumartesi,
pazar, pazartesi, salı, çarşamba, tekrar devam, bitime kadar. Bunun
en erken biteni birde, ikide bitiyor eğer o gün Danışma Kurulu
önerisi azsa veya önergelerde arkadaşlarımız biraz az
konuşursa. Yani birisi gündemi belirliyor bir anda
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Zorla tutan yok seni burada.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bu
torba tasarıya bu kadar acele ettik mi? Ettik. Peki, ne oldu da şimdi
Yargıtayı, Danıştayı araya soktunuz? Ben
anlayamadım iki gündür. Yani birilerinin bir mahkemesi mi var,
yetişecek bir şeyi mi var veya birinin emekliliği geldi yerine
üye mi atanacak? Bir kere, bunu anlayamadım, onu söyleyeyim.
Peki, neden şimdi
yeniden devam ediyoruz? Niye geciktiriyorsunuz? Defalarca söyledik, bunu
anlamakta zorlanıyorum. Bu, demokrasi değil. Bu, parmak
demokrasisi. diye ben daha önce söyledim. Artık parmak demokrasisi de
değil, parmak diktatörlüğü. Sizi de zorla her seferinde
çağırıyoruz, geliyorsunuz, geri gidiyorsunuz. Neden? Aman,
Sayın Başbakan yoklamada olmadığımızı görürse
hapı yutarız. Yani parmak demokrasisini geçtik, çünkü zorla gir,
çık; gir, çık demokrasisi oldu. Açıkçası
AHMET YENİ (Samsun) Bu
parmaklar milleti temsil ediyor, milleti.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Evet, evet, onun için yani milletin söylediğini, milletin
yaptığı kanunu, milletin verdiği yetkiyle
çıkarılacak kanunu burada kaç kişinin dinlediğini, kaç
kişinin okuduğunu herkes görüyor, biliyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu, gerçekten, parmak demokrasisi olmaktan da
çıktı, parmak diktatörlüğüne dönüştü. Bakın, siz arada
söylediniz 113 maddeden çıktı 250ye. diye. Burada, Toplamda
baktığımız zaman, 104 sayfa, 5 kısım, 9 bölüm,
224 madde. diyorsunuz. Eğer eklenen maddelere, geçici maddelere, alt
maddelere ve ek maddelerin alt bentlerine bakarsanız, toplamda tam 752
ayrı madde, 74 tane ayrı kanunda düzenleme ve 8 ayrı ihtisas
komisyonunun alanına tecavüz ve doğrudan bir zorlamayla böyle bir
seçim kanunu geliyor.
Değerli
arkadaşlarım, bunun yanlışlığını
baştan söyledik, mevzuata aykırı olduğunu, hem İç
Tüzüke aykırı olduğunu hem de Başbakanlığın
kendi çıkardığı Mevzuat Hazırlama Yönetmeliğine
aykırı olduğunu defalarca söyledik ama siz inanılmaz bir
ısrarla, gerekçesi belli olmayan bir ısrarla, böyle bir zorlamayla,
sanki bir kanun çıkarıyormuş gibi devam ediyorsunuz. Ama hâlâ
anlayamıyorum. En azından, bizleri bırakın
Defalarca
sordum, bir tek cevap henüz alamadım. Bilmiyorum, belki bugün Sayın
Yılmaz biraz daha
Ekonomiyle ilgili değişik
bakanlarımız oturuyor, ne Sayın Babacandan ne Sayın
Şimşekten ne ilgili, ekonomiden sorumlu bakanlarımızdan,
hiçbirisinden, bugüne kadar bu kanunun bu şekliyle içine Ankaradan
İstanbula taşınmaların ve zorlamayla personel
istihdamına ilişkin birtakım hükümlerin konulmasının
gerekçesini gerçekten açıklayan olmadı.
Ben tekrar tekrar soruyorum:
Değerli arkadaşlar, neden bu kurumları İstanbula
taşıma gereği hissediyorsunuz? İstanbul finans merkezi
olacakmış! Kaç defa sordum, dünyada böyle bir coğrafi merkez
örneği var mı? Biriniz çıkın, söyleyin. Yani,
birleşilmiş, bir araya gelmiş, manifaturacılar
çarşısı gibi bir finans çarşısı var mıdır
yok mudur, bunu bir söyleyelim. Eğer yoksa, o zaman gerçekten de bunu niye
değiştirmeye çalıştığınızı bize
söyleyin.
Hani, bizi
dinlemiyorsanız, kendi Kabine arkadaşınızı
Kendisi
gelmiyor. Kaç gündür bakıyorum Sayın Çağlayan gelirse bir daha
sorayım diye, onun adına
Sayın Babacan da gelmez oldu. Ankara
Milletvekili olarak kendisine sormuştuk çünkü yukarıda, hâlâ cevap
gelmedi.
Bakın, ASO
Başkanı olarak Sayın Çağlayanın sözlerini sizlere
okumuştum. Aynen, burada sizleri uyaran sözleri vardı biliyorsunuz,
Niye bunları taşıyorsunuz?, yani İstanbulda ne var?
diyor. Kardeşim, benim içim yanıyor. diyor. İstanbulda
tarım mı var, Ziraat Bankası neden taşınıyor?
diye söylemişti, Şekerbank gitti, Ziraat Bankası gitti, Halk
Bankası gitti. Bir de sonunda bir cümlesi vardı değerli
arkadaşlar: Ben Ankara milletvekillerine soracağım, Ankaradaki
bu kurumlar taşınırken siz ne yapıyordunuz, bu taşlar
yerinden oynatılırken ne yapıyordunuz? diyor.
Ben, buradaki Ankara
milletvekillerine soruyorum. Adalet ve Kalkınma Partisinde sadece
Sayın Babacan yok. Madem o bugün yok, belki sizlerden birisi madde
üzerinde cevap verir. Yani Ankaranın içi boşaltılırken,
bu kurumlar giderken siz ne yapıyordunuz? diye soracağım diyor.
Ben Sayın Zafer Çağlayanın adına bunu bir defa daha sormak
istiyorum.
Şimdi, bir başka
husus, kaç defa sordum, ona da henüz cevap alamadım: Neden Ataşehir?
Sayın Bakanım, lütfen birisi
bana
Hadi İstanbulu anladık, taşıyorsunuz, doğru
yanlış ama neden Ataşehir? Orada bir ulaşım
imkânı yok, orada bir altyapı yok. Orada sadece yeni arsa
rantları, arazi rantları var. Yani, şimdi bunun bir izahı
olması gerekiyor. Oradaki yapılan imar tadilatları -siz de
biliyorsunuz- İstanbul finans merkezine ilişkin kanun
tasarısı görüşülürken büyükşehre verilen yetkiler, alt
kademelerle kavgalar
Şimdi işin polemiğine girecek kadar
vaktimiz yok ama belli belediyelerin
sınırından alınıp öbür tarafa sınır
değiştirmeler, imar planı tadilatı yapma yetkisi, resen imar planı tadilatı yerine
resen plan yapma yetkisini sizler alacaktınız. 5inci madde,
meşhur, içerisinden çıkarıldı. Yani demek ki
Ataşehirde bir şeyler oluyor. Geçen gün de söyledim size.
Şimdi, Sayın Başbakan Yeni İstanbul diye bir
şey söylemiş, o konuda da bir cevap bekliyorum. Acaba bu 2/B ile
ilgili yaptığınız çalışmalarla bu Yeni
İstanbul projesinin bir etkisi var mı doğrudan ya da
dolaylı? Oralarda da şimdiden arsa kapatmış olan birileri
var mı diye sormak istiyorum.
Ataşehirde kimleri
besleyeceğiz? Sayın Başbakanın tabiriyle besleme gündemde
bu arada biliyorsunuz. Yani kimler oradan doyacak? Şimdiye kadar kimler
doydu? O kurumları, tekrar tekrar söylüyorum, 600 milyona yakın
paranın TOKİnin kasasına geçtiğini Sayın Bayraktar
açıklamıştı. Seçim öncesinde bunları, sanki böyle bir
şey yapıyormuş gibi, Ziraat Bankasından, Halk
Bankasından ve diğer kurumlardan alınan paraları TOKİ
harcadı. Bunun sonu ne olacak? Diyorum ki: 12 Hazirandan sonra Milliyetçi
Hareket Partisi iktidar olduğu zaman siz o kurumların
paralarını ne yapacaksınız? Onların yönetim kurulu
üyeleri ne olacak? 223 milyona alınan arsayı acaba 223 milyona
satabilecek mi? O arada birileri maalesef malı götürmüş olacak.
Şimdi, Sayın
Başbakan Kıbrıs Türklerine Besleme diyor ama etrafına
baktığı zaman orada birçok, bu rantlardan beslenen
arkadaşlarımız var; inşaat şirketleri, oralara
yapı yapanlar, onları alıp satanlar
Oralardaki konut
fiyatlarının nereye çıktığını, iş yerinin
nereye çıktığını göreceğiz. Havaalanı yok,
yakınında bir şey yok. Demek ki başka bir şeyler var.
Değerli
arkadaşlarım, bu vesileyle gerçekten bu durumun
sıkıntılı olduğunu bir defa daha dikkatlerinize
sunuyorum. Asıl kendi beslediklerinize dikkatle bakmak gerekiyor.
Kıbrıs Türküne gönderilen paraya Daha bundan beslenenler
denilmiş. Özür dilenecek yerde, yeniden bakıyorum, bir açıklama
daha gelmiş. Cuma günü bize itiraz edenler, pazartesi günü bizim
verdiğimiz parayı alıyorlar. diye Sayın Çiçek yani bir
düzeltme beklerken tam tersine kör gözüm parmağına misali bir daha
açıklama yapmış. Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Bir
yardım yapsanız bile veren elin alan elden haberi olmaz. Bunu
başa kalkmak kadar çok kötü bir şey yoktur.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Rum Bayrağını sallayanlarla aynı
saftasınız!
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Sizin yaptığınız Yes be
annemcileri destekleyerek uygulanan ambargoyu
kaldıramadığınız için Kıbrıs
sıkıntıda. Kıbrısta ekonomi
çalışmıyor. Neden? O ambargoyu
kıramadığınız için. Vakti zamanında Rum kesiminin
geçmesine evet denildiği için ve Annan Planına evet
denildiği için bugün o ambargo devam ediyor. Dolayısıyla
asıl faili oradaki ekonomik sıkıntının yine AKP Hükûmetidir.
Değerli
arkadaşlarım, ayrıca o vatandaşlara giden para bizim
vergilerimizden toplanan, bütçeden ayrılan helal paradır ama sizin
beslediklerinize verilen ise beytülmaldan giden haramdır. Eğer usule
uygun verilmiyorsa da haram olsun. Bir taraftan Yorgo, sevgili dostum
diyeceksiniz, öbür taraftan Kıbrıs Türküne besleme diyeceksiniz.
Bu çok yanlış bir şey.
Ben, bu vesileyle
Ataşehire özellikle bu kurumların, cumhuriyetin temel
kurumlarının taşınmasının başkentin
İstanbul yapılma projesinin bir bağlantısı
olduğunu biliyorum ama özellikle Ataşehire taşınmasının
da yeni beslenme alanları yaratmak amacıyla olduğunu
düşünüyorum. Siz bundan vazgeçmiyorsunuz, ısrar ediyorsunuz ama biz,
milletimize bunun yanlışlarını söylemeye devam
edeceğiz. İnşallah çıkmadan bir yerlerinden dönersiniz diye
umut ediyorum ama çok da umut var değilim.
Saygılar. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Günal.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına söz isteyen Nuri Yaman, Muş Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bazılarının tuğla,
bazılarının çorba, bazılarının da gerçekten
torba dedikleri, çuval dedikleri bu kanunun artık görüşmelerinin
sonuna geldik. Şimdi yedinci bölümdeyiz.
Yedinci bölümle ilgili,
başlıklarına baktığımız zaman,
yaklaşık on iki farklı yasada yirmi sekiz madde ile bir sürü
değişikliklere gidiliyor. Fakat bu değişikliklere de yine
göz attığımızda, can alıcı çok önemli iki
maddeyle ilgili Barış ve Demokrasi Partisinin görüşlerini
sizinle paylaşmak istiyorum.
Bu maddelerden birisi,
170inci maddeyle getirilen düzenlemedir. Bu düzenleme ile mahallî idarelerin
ihtiyaç fazlası işçileriyle ilgili bir düzenlemeye gidilmekte ve
ikinci düzenleme de yine önemli bir düzenleme, 177nci maddeyle
Yükseköğretim Kanununda değişiklikle bir nevi af sistemine
gidilmektedir.
Şimdi, mahallî
idarelerin ihtiyaç fazlası işçilerine ilişkin hükümleri
değerlendirdiğimizde, gerçekten, bu konuda, bir hukuk devletinde
olmaması gereken, bir hukuk devletinde uygulanmaması gereken
birtakım uygulamaları ve hukuk dışına çıkmayla
ilgili kazanılmış hakların nasıl ortadan
kaldırıldığını sizlerle birlikte göreceğiz.
Bir defa, biliyorsunuz,
ülkemizde iki bin dokuz yüz elli üç adet belediye var ve bu belediyelerden
büyükşehir belediyelerini, il belediyelerini çıkarırsanız
büyük bir oranda da belde belediyeleri ve nüfusu genelde 50 binin altında
olan belediyeler çoğunlukta. Bu belediyelerle ilgili olarak kendi öz
kaynaklarını yaratmanın yerinde ve belediyeleri bulundukları
beldenin imarı, bulundukları beldenin insanca yaşanacak bir
ortama kavuşturulması ile ilgili, onlara devletin
sağladığı imkânları daha rasyonel bir şekilde
dizayn edilmesi hâlinde bu işlemlerin nasıl
yapılacağıyla ilgili düşüncelerimi sizinle paylaşmak
istiyorum.
Bilindiği gibi
belediyelerin bu öz kaynaklarının yerine getirilmesiyle ilgili evvela
kendi belde hudutları içindeki birtakım gelir kaynaklarının
muhakkak belediye vergi ve harçlarıyla ilgili düzenlemelerin arttırılması
gerekir.
Yine genel bütçe vergi
gelirlerinden alınan paylardaki artışın da bazı
belediyelerde şimdiki uygulamadaki aslan payını alan
büyükşehir belediyelerinin imkânlarının geri
kalmışlık ve bölgesel dengesizliği giderecek şekilde,
daha ziyade nüfusu 50 binin altında olan belediyelerle beldelere
aktarılması.
Yine vergi
dışı gelirleri olmayan ve borçlanma imkânı bulunmayan bu
beldelere de yeni İller Bankasının İlbank adıyla yeni
oluşan düzenlemeyle bunlara hem bankanın kârlarından hem de yeni
düzenlemelerden imkânlar sağlanması gerekir.
Bakın bu ihtiyaç
fazlası işçilerin bu bölümlerden, bu yerel yönetimlerden başka
kamunun diğer bölümlerine aktarılmalarıyla ilgili dayatmaya
dayalı düzenlemeyi nasıl yapıyorsunuz? Bu yasa hemen çıktıktan
sonra kırk beş gün içinde ihtiyaç fazlası işçilerin
tespitiyle ilgili kamunun ildeki temsilcisi olan vali veya
yardımcısının başkanlığında 9
kişiden oluşan bir komisyon oluşturuyorsunuz. Tabii bu komisyon
bu ihtiyaç fazlasını hangi kriterlere göre düzenleyecek? Hangi
kriterlere göre diyecek ki şu belediyedeki kadrolu işçi
sayısı fazla? Hangi kriterlere göre de diyecek ki falan il özel
idaresindeki işçileri kadro fazlası olarak değerlendirecek? Bir
defa, bunlar işçilerin rızası dışında
yapılacak olan işlemler olduğu için, bunların
kazanılmış birtakım sözleşmelere dayalı
haklarını gasbediyor ve ortadan kaldırıyorsunuz.
Yine, idarenin tek
taraflı yaptığı bu düzenlemeyle, bunların daha önceki
sözleşmelerine ve sözleşme şartlarına dayalı olan ve
bu kazanılmış haklarını, bir hukuk devletinde göz ardı
ederek tamamıyla ayaklar altına alıyorsunuz. Belli ölçü ve
kriterler de koymadığınız için, bu komisyon, 9 kişilik
komisyon kendi yaklaşımları içinde böyle bir düzenlemeye
gidecek.
Yine belediyelerdeki bu
işçileri, bulundukları yerden Türkiyenin herhangi bir yerine bu
kırk beş günlük süre içinde atadığınız zaman, bu
insanların aile birliği, eşlerinin çalışma durumu,
çocuklarının okutulması ve şu anda, yıllardır o
belediyenin hudutları içinde, o beldede veya o ilde, o ilçede
çalışan o kişilerin aile birliğinin, anayasal olarak
korunan o birliğin çok kısa bir sürede, bir bomba
atılmış gibi nasıl paramparça olacağını,
bilmiyorum, hiç gözlerinizin önüne getiriyor musunuz. Bakın, çok daha
radikal ve çok daha güzel birtakım yöntemlerle bu işçilerin kendi
bulundukları yerlerde çalıştırılması mümkün.
Biliyorsunuz, belediyelerin
bu eskiye dayalı kamuya olan borçları 2005 yılında bir
yapılandırmaya gidildi. Bu yapılandırmayla bir sürü
belediye şu anda, kesintilerden dolayı, hele bu aylarda kesintilerden
dolayı -bilhassa belde belediyeleri- kendi
çalışanlarının maaşını dahi ödeyemeyecek
konuma geldi. Ancak, bunun yanında yıllardır devlet hazinesi
garantisiyle, devletin zamanı gelmiş borçlanmalarını ödemesini
sağlayan bir Ankara Büyükşehir Belediyesinin, 6,5 milyar dolarlık
bütün yerel yönetim alacakları içinde yüzde 65ini karşılayan
4,5 milyar dolarlık borcunu devlet olarak üstlendiniz. İşte,
size diyorum ki: Böyle bir üstlenmeyi yapan bu devlet herhâlde kendi
belediyelileriyle ilgili de çok rahat yeni bir düzenlemeyle bu borçları da
düzenlerse bu belediyelerde çalışan bu işçiler bir bakıma
mağdur edilmeyecek.
Yine sözlerimin
başında belirttiğim gibi, 177nci maddeyle
değiştirilen geçici 58inci maddeyle de bir YÖK affı
getiriyorsunuz ama ne var ki bu YÖK affıyla getirdiğiniz öğrenci
affında bir eklemeyle Terör suçluları hariç diyerek bir noktada tam
anlamıyla bir ayrımcılığa, bir hukuk
dışılığına çıkıyorsunuz. Size sormak
istiyorum: 1980lerde o gözaltına alınan her türlü düşüncedeki
insanlar terör suçlusu olarak yargılanmadılar mı? Onların
büyük bir kısmı bugün bu Parlamentoda, o işkencelerden geçerek
bu haklarını tekrar alıp buralara gelmediler mi? Ve sözüm ona,
Sayın Başbakan iki yıldır tutturduğu bir demokratik
açılım, Kürt sorununun çözümüyle ilgili, dağın yolunu keseceğini
söylüyor. Şimdi, siz, Trabzon Teknik Üniversitesinde, Sakaryada,
Muğla Üniversitesinde okuyan Kürt öğrencilerle ilgili oralardaki
emniyet birimlerince düzenlenen tutanaklara dayalı olarak bu okullardan
ilişkisi kesilen bu insanları, bu kapsamda terör suçlusu olarak
değerlendirir ve bunların eğitiminin önünü açmazsanız, bu
dağın yolunu nasıl keseceksiniz? Sizce bu sorunun çözümü böyle
bir ayrımcılıkla mümkün mü diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Bölüm üzerinde AK PARTİ
Grubu adına söz isteyen Halil Aydoğan, Afyonkarahisar Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
yedinci bölümü üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Konuşmama başlarken yüce Meclisimizi ve
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun
tasarısında ve bu yedinci bölümde 5411 sayılı
Bankacılık Kanunuyla ilgili düzenlemeler yer almaktadır.
Muhtelif vesilelerle Türkiye Büyük Millet Meclisinde söz alan muhalefet
sözcüleri, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarına tertemiz,
sorunsuz bir bankacılık sektörü devrettiklerini, bankacılık
sektörünü yapılandırdıklarını, bugün
bankacılık sektörünün bu nedenle güçlü bir yapıya sahip
olduğunu hep söylediler.
Şimdi, ben, sizlere
Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinden sonra bankacılık
sektöründe Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarından önce
yapılanları ve Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının
yaptıklarını özet olarak sunmak istiyorum.
DSP, MHP ve ANAPın
iktidar olduğu dönemde meydana gelen Kasım 2000 ve Şubat 2001
krizlerinin de etkisiyle mali bünyeleri ve kârlılık
performansları daha da bozulan bankalar için, 2001 yılının
Mayıs ayında Bankacılık Sektörü Yeniden
Yapılandırma Programı uygulamaya konulmuştur.
Programın temel unsurları, kamu bankalarının yeniden
yapılandırılması, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna
devredilen bankaların çözümlenmesi, özel bankacılık sisteminin
daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulması, gözetim
ve denetim çerçevesinin güçlendirilmesi ve sektördeki etkinliğin
artırılmasıdır. Bu programın ortaya konulmasından
daha önemli olan, bu programın başarıyla
sonuçlandırılmasıdır. Peki,
sonuçlandırılmış mıdır? Hayır,
sonuçlandırılmamıştır çünkü iktidarı
sürdürememişler ve erken seçime gitmişlerdir. Adalet ve Kalkınma
Partisi İktidarından önce kamu bankalarının idaresi Ortak
Yönetim Kuruluna devredilmiş, şube ve personel sayıları
azaltılmıştır. Kamu bankalarının kısa vadeli
yükümlülüklerinin azaltılması için 8,5 katrilyon TL ve görev
zararı alacakları ile bu zararlara tahakkuk etmiş faiz
tutarının tamamı karşılığında 23
katrilyon TL tutarında hazineden özel tertip tahviller verilmiş, yani
hazine borçlandırılmıştır. Sermaye
yapılarının güçlendirilmesi amacıyla kamu bankalarına
hem menkul kıymet hem de nakit olarak kaynak aktarımı
yapılmış, yani hazine yine
borçlandırılmıştır. 2000 yıl sonunda kamu
bankalarının takipteki alacakları 1,17 katrilyon lira iken,
Aralık 2002 itibarıyla 3,613 katrilyon liraya yükselmiştir. Kamu
bankalarının canlı kredi portföyü ise Aralık 2002
itibarıyla 5,3 katrilyon lira olarak gerçekleşmiştir. Yani 2002
yılında kamu bankalarının takipteki alacaklar toplamı
canlı kredi portföyünün yüzde 68ine tekabül etmektedir. Sonuç olarak,
kamu bankaları yeniden yapılandırılırken hazinemiz çok
büyük miktarlarda borçlandırılmış, kamu bankaları
sorunu kamunun borç sorunu hâline dönüştürülmüş, hem kamunun söz
konusu borç sorunu hem de kamu bankalarının takipteki alacaklar
sorunu Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarına
devredilmiştir. Kaldı ki kamu bankaları sorunu da Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarından önceki iktidarlar döneminde
yanlış yönetimlerle, politik ve popülist kararlarla ve düzenleme ve
denetim eksikliği sonucu ortaya çıkmıştır. Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankaların çözümlenmesinde Adalet
ve Kalkınma Partisi İktidarından önce Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonuna devredilen yirmi iki bankadan Bank Ekspresin Tekfen Grubuna,
Birleşik Sümerbankın Oyak Grubuna satışı
gerçekleşmiş, Demirbankın HSBC Banka hisse devir
sözleşmesi, Sitebankın Nova SAya hisse devir sözleşmesi ve
Tarişbankın Denizbanka hisse devir sözleşmesi imzalanmış,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen diğer bütün bankaların
çözümlenmesi Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde
sağlanmıştır. Pamukbankın Halkbankla
birleştirilerek çözümlenmesi de Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarında gerçekleştirilmiştir. Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonuna devredilen bankalarla ilgili olarak 2000-2001
yıllarında tahsilat miktarı yaklaşık 700 milyon
dolarken İktidarımızda, 2002-2009 döneminde 18 milyar dolar
civarında tahsilat sağlanmıştır. 2003 yılında
yönetim ve denetimi TMSFye devredilen Türkiye İmar Bankasındaki buna
neden olan iş ve işlemler de Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarından yıllar önce başlamış, önceki
iktidarların yönetim zayıflıkları, düzenleme ve denetim
yetersizlikleri sonucu çok büyük bir bankacılık sorunu olarak Adalet
ve Kalkınma Partisinin iktidarı devralmasından sadece altı,
yedi ay sonra ortaya çıkmıştır. Bu sorun bile Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarına tertemiz bir bankacılık
sektörünün devredilmediğine somut bir örnektir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi İktidarından önce özel sermayeli bankaların sermayeleri
artırılmış, özel sermayeli bankaların yine
yabancı para açık pozisyonları önemli ölçüde
kapatılmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarında ise Halkbank-Pamukbank birleşmesinin yanında
bankacılık sektörümüzün çok önemli özel bankalarından birinin
Türk ve yabancı ortaklı bir gruba devrinin sağlanarak
bankacılık sektöründe büyük bir sorunun doğmadan çözümlenmesi,
önemli bir bankacılık operasyonu olarak bankacılık
tarihindeki yerini almıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarında düzenleme ve denetlemeye ilişkin çok daha önemli ve
köklü değişiklikler yapılmış, 5020 sayılı
Kanun, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, 5464 sayılı
Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ve bu kanunlara
dayanılarak çıkarılan mevzuatla sağlanmış,
düzenleme ve denetlemenin etkinliği ve kalitesi
artırılmıştır.
Sonuç olarak muhalefetin
sık sık iddia ettiği gibi Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarına tertemiz bir bankacılık sektörü
devredilmemiş, kamu borç sorunuyla birlikte sorunlu bir
bankacılık sektörü devredilmiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarları, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde iyi yönetimiyle, kanun ve mevzuat
düzenlemeleriyle, gerek kamu bankacılığında gerek özel
sektör bankacılığında ve gerekse TMSFye devredilen
bankalarda, kendisinden önceki iktidardan devraldığı çok büyük
sorunları çöze çöze, bankacılık sektörünü, BDDKnın ve
TMSFnin de etkin çalışmasıyla bugünkü çok iyi konumuna
getirmiştir. İşte, Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarlarının kendisinden önceki iktidarlardan farkı
yaptıkları bu icraatlardır, aldıkları müspet
sonuçlardır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarında 3 F
diye ifade edilen mali istikrar da, finansal istikrar da, fiyat istikrarı
da sağlanmıştır.
Türkiye Bankalar Birliği
Yönetim Kurulu, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanı makamında 5 Temmuz 2006 tarihinde ziyareti
esnasında, iç ve dış gelişmeler karşısında
piyasaların daha istikrarlı hâle gelmesi ve ekonomik büyümenin
sağlıklı finansmanında güçlü ve daha büyük bir finansal
sektörün önemi de görüşülmüş, Sayın Başbakanımız
ülkemizin bölgesi için çok önemli bir merkez olduğunu, İstanbulun da
fiilen finansal merkez gibi göründüğünü, bu fiilî durumun
uluslararası nitelikte formel bir yapıya dönüştürülmesi
hususunda kapsamlı bir çalışma yapılmasının
yararlı olacağını ifade etmiş, Türkiye Bankalar
Birliği projenin Deloitte danışmanlık firmasına
yaptırılmasına Şubat 2007de karar vermiştir.
Mayıs 2009da İstanbul Finans Merkezi Raporu güncellenerek nihai hâle
getirilmiş, İstanbul Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı 2
Ekim 2009 tarihli ve 27364 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe girmiş, IMF ve Dünya Bankası toplantıları
sırasında kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Kendimizin
inanmadığımız bir projeye başkalarını
inandırmamız ve ikna etmemiz mümkün değildir. İşte, bu
nedenle, BDDK, SPK gibi bankacılık ve sermaye piyasalarıyla
ilgili düzenleyici, denetleyici kuruluşların ve Türkiye Vakıflar
Bankası ve Türkiye Kalkınma Bankası gibi bankaların
merkezlerinin İstanbula taşınmasının uygun
olacağına, sinerji sağlayacağına ve süreci
hızlandıracağına inanıyoruz.
Yakın geçmişte,
önemli bir bankamız olan Türkiye İş Bankası ve
Şekerbank da genel müdürlüklerini Ankaradan İstanbula
taşımışlardır.
Bugüne kadar yapılan
çalışmalar değerlendirildiğinde, İstanbul
Uluslararası Finans Merkezi Projesinin altyapısının
olmadığı, hiçbir hazırlık ve ön çalışma
yapılmadığı şeklindeki muhalefetin iddiaları
geçerli değildir ve gerçeklerden uzak bir iddiadır. 15 bin kilometre
yol hedefini gerçekleştirmek üzere olan Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarı İstanbulun ulaşım altyapısını
da
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Aydoğan, şahsınız adına da söz talebiniz var.
Buyurun.
HALİL AYDOĞAN
(Devamla) -
bilişim altyapısını da ulaşım
altyapısını da diğer sorunlarını da çözecek güç
ve kudrete sahiptir.
Sözlerime son verirken, bu
duygu ve düşüncelerle, yüce Meclisimizi ve halkımızı
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Aydoğan, şahsınız adına da söz talebiniz vardı, verdim.
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Bu kadar yeter.
BAŞKAN Peki.
Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına
söz talebi, Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın Grup Başkan
Vekilimiz dedi ki: Elinize kanun metniyle ilgili bir şey alın. Bir
şey almaya gerek yok değerli milletvekilleri, benim oğlum bina
okur, döner döner aynısını okur.
Değerli arkadaşlar,
siyaset insanları bizim fikir dünyamızın, hayat
tarzımızın mimarlarıdır, inşa
insanlarıdır, ameleleridir, katbekat her mevki ve makama göre
sıfatlandırılabilecek bir statüye sahiptirler.
Dolayısıyla, bu inşa insanları, mimarları, aynı
zamanda sadece ekonomik hayatımızın değil, fikir
dünyamızın, sosyal hayatımızın da
inşasının insanlarıdır, mimarlarıdırlar.
Dolayısıyla, siyaset insanları siyaset yaparken ekonomik
politikaların yanında sosyal politikaların, kültür
politikalarının, fikir hayatının derinliklerinde
olmalıdırlar.
Buradan hareketle, insan
unsurunun söyledikleriyle yaptıklarının,
konuştuklarıyla yaptıklarının bir manzum içerisinde
bir inşaya vesile olması gerekir.
Şimdi, burada çok
çeşitli konuları tartışıyoruz. Plan ve Bütçe
Komisyonuna 123 madde olarak gelen tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonundan
belli çalışmaların neticesinde 250 küsur maddeye çıkarak
oradan yüce Meclisin önüne geliyor. Tabii ki bu bütün maddeler, aslında
direkt birey olarak, kurum olarak halkımızı ve devletimizi
ilgilendiren, yapıyı ilgilendiren konular. Böyle bir alanda
çalışma yapılırken bir seçim öncesinde bu kadar
hızlıca çıkartılan, içine her şeyin
atıldığı, faydasının ve zararlarının ne
olduğu tartışılmadan çıkartılan bir yasanın
buradaki çoğunluğa güvenilerek Türkiyeyi nerelere götüreceğinin
teferruatlı tartışması yapılmadan günübirlik
çalışmalarla bunlar tecelli ettiriliyor.
Değerli arkadaşlar,
Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu, Tasarruf Mevduat Sigorta
Fonunun kuruluşu ve birtakım yapılanmalar eğer
değerli milletvekillerinin gözlerini kapatarak dünü sadece bir at
gözlüğü bakışı içerisinde eleştirerek, kendilerinin
Türkiyeyi bir yere vardırabileceklerini zannediyorlarsa bunlara devam
etsinler ama doğruları anlamamakta ısrar ediyorlarsa, doğruları
anlamamalarının, dünü anlamamalarının bugün
yapacakları yanlışlarının bir garantisi olduğunu
ben ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
2001 yılında bankalardaki yapı, bankalardaki gelişen
olaylar o gün 57nci Hükûmetin
kucağında patlamış âdeta uzaktan kumandalı saatli bir
bombadır. 57nci Hükûmetin o konularda yapabileceği çok bir şey
yoktur ve o krizin üstesinden de gelebilmiştir. Bakın, o gün Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu kurulmuştur. Bakın, bakan
koltuklarınızda, bugün milletvekili koltuklarınızda oturan
birçok insan, 57nci Hükûmetten önceki hükûmetlerde görev yapmış
bakanlarınız var, sizin de bakanınız şu anda. 57nci
Hükûmette ve daha öncesi, üst düzeyde bürokratlık yapmış görevli
arkadaşlarımız var, sizlerin milletvekilleri, sizlerin
bakanları. Bunlar o gün, devletin o günkü yürütmesinde görev
almış arkadaşlarımız. Bunları itham ederken hiç
utanmıyor musunuz, hiç düşünmüyor musunuz? Saksı gibi, orada,
Millî Eğitim Bakanlığı yapmış arkadaşımız,
Komisyon Başkanı olarak oturuyor, ondan sonra da millî eğitimle
ilgili politikalar eleştiriliyor geçmişe yönelik, hiçbir şey
demiyor. E ben değildim mesul olan o gün! O gün ben değildim mesul
olan. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET OCAKDEN (Bursa)
Saksı sensin!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Bakın, değerli milletvekilleri, burada, bazı şeyleri
doğru ve gerçekçi konuşmak lazım. Eğer, biz doğru ve
gerçekçi konuşmazsak
MEHMET OCAKDEN (Bursa)
Saksı sensin!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
O saksıyı, senin orada oturuşun belli ediyor!
Saksıyı senin orada oturuşun belli ediyor!
BAŞKAN Sayın
Uzunırmak, lütfen
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Sen saksıdan daha öncesine oturuyorsun!
BAŞKAN Sayın
Milletvekilli
Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Dolayısıyla, elbette ki kendisinin eleştirildiği bir
konuda çıkıp yiğitçe cevap vermeyen adam saksı gibi
oturuyordur.
MUHYETTİN AKSAK
(Erzurum) Yiğitlik sana mı kalmış!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Eğer kendisinin oturduğu yerde kendisinin eleştirilerine cevap
veremiyorsa elbette ki saksıdan başka bir şey değildir
onlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Dolayısıyla,
değerli milletvekilleri, Türkiye çok yanlış yönetiliyor. Bu
yönetim tarzıyla, bu yönetim anlayışıyla Türkiye'nin
kurumları kurum olmaktan çıkmış
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
fikir yapısı, düşünce hayatı düşünce hayatı
olmaktan çıkmış, söylenen, birbirini tekzip eden bir sürü
söylemlerle
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
yüce makamların yıpratılması, devlete ve millete bir
şey kazandırmaz. Şöyle bir
BAŞKAN Lütfen
Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Siz, Adalet ve Kalkınma Partisi, cami avlusunda bulunmuş bir çocuk
değildir. Sizin de dünkü siyasi geçmişiniz var.
BAŞKAN Sayın
Uzunırmak, lütfen
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Yüksek Planlama Kurulunda, başka başka alanlarda sizin de
arkadaşlarınızın imzaları var ve bu imzalara sahip
çıksınlar! (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerinde
on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Taner, Sayın
Işık, Sayın Tankut, Sayın Özdemir, Sayın Doğru,
Sayın Uslu, Sayın Aslanoğlu ve Sayın Kaplan.
Sayın Taner, buyurun.
RECEP TANER (Aydın)
Sayın Bakan, gelir uzmanlığı sınavıyla ilgili
geçici maddede daha önce üç olumlu sicil alma şartı varken, torba
yasada üç yıl şeklinde değiştirildi. Çalışanlar
arasında şu anda bayağı bir mağduriyet var. Geçici
maddedeki üç yıl çalışma şartını
kaldırarak tekrar eski hâline yani üç olumlu sicil şekline
getirebilir misiniz veya en azından, Gelir İdaresinde
çalışma şartı olduğundan dolayı giderde
çalışanlar faydalanmamakta, bunu Maliye Bakanlığında
çalışan olarak düzeltebilir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, genel
merkezleri İstanbula taşınması planlanan bazı devlet
bankalarının İstanbula taşınmasının temel
gerekçesi nedir? Acaba, bunun, Ankaranın Türkiye Cumhuriyeti devletinin
başşehri olmasında bir etkisi var mıdır?
İkincisi: Şehit
aileleri tarafından belirlenecek ikinci bir kişiye kamu
kurumlarında iş verilmesiyle ilgili yasal düzenleme konusunda
Hükûmetinizin bir çalışması var mıdır? Bu konuda
kamuoyuna verilen sözler unutulmuş mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, belediye ve
il özel idarelerinde çalışan ihtiyaç fazlası işçilerin
başka kurum ve şehirlere nakli bu tasarıyla öngörülmektedir.
İhtiyaç fazlası işçiler nasıl tespit edilecektir? Bu konuda
hangi metotlar uygulanacaktır? Belediye ve il özel idarelerinde
çalışan işçilerin kendi istekleri dışında
başka kurum ve şehirlere nakledilmesi çalışma
hayatına, insan hak ve özgürlüğüne ve anayasal teminatlara uygun
mudur? Yıllardan beri bulundukları kurum ve şehirlerde güç bela
aile ve çalışma düzeni oluşturan bu insanlarımızı
hangi ölçü ve anlayışla mevcut ortamlarından
uzaklaştıracaksınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
Sayın Bakana soruyorum: AKP iktidarları döneminde birçok KİT
kuruluşları kendilerinin de bildiği gibi- özelleştirme
adı altında yandaşlarınıza âdeta ölü fiyatına
peşkeş çekilerek satılmıştır. AKPli büyükşehir
belediyelerine ait şirketler de kontrolsüz olarak mantar gibi
çoğalmış, hizmetlerinde haksız rekabete yol
açmışlardır ve bunlar da KİTler hâline gelmiş ve
tröstleşmiştir. Bu şirketleri de özelleştirmeyi, disiplin
altına almayı veya kapatmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Belediyelerle ilgili bir soru
sormak istiyorum: İllerde merkez ilçeye bağlı belediyeler ile
çevre ilçelere bağlı belediyeler arasında İller
Bankasınca gönderilen ödeneklerde büyük haksızlıklar vardır.
Örneğin Tokat ilinde Şubat 2011 İller Bankası payıyla
ilgili olarak: Güryıldız Belediyesine merkez ilçeye bağlı
olduğu için kişi başına 15 liradan, nüfusu 2.145
olması dolayısıyla 33 bin lira; Dereköy Belediyesine ise Pazar
ilçesine bağlı olduğu için kişi başına 23
liradan, 1.339 nüfusa 30 bin lira para gönderilmektedir. Bu
haksızlığı gidermek için bütün belde belediyelerinin
hepsini birinci grup belediyeler endeksine almayı düşünüyor musunuz?
Bununla ilgili torba kanun içerisine bir madde eklemeyi düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN USLU (Edirne)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu
tasarıya göre, tarım satış kooperatifleri ve birlikleriyle
ilgili olarak Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kapsamındaki yetki ve
görevler, Hazine Müsteşarlığı tarafından
yürütülecektir. Bu tasarıda söz konusu DFİF borçlarıyla ilgili
bir yapılandırma olmadığına göre, tarım
satış kooperatifleri ve birliklerinin bu borçlarıyla ilgili
düşünceniz nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, 52 bin muhtar diyor ki: Biz Köy
Kanununu beklemek istemiyoruz. Eğer biz bu ülkenin bir neferi isek
lütfen, bizim ekonomik, sosyal ve mali haklarımızı bu yasaya
koyun ve bu yasayla getirin.
İki: Köy ve mahalle
bekçileri Emniyet hizmetleri sınıfı
tazminatlarımızı verin. diyorlar, Bunu gasbetmeyin. diyorlar,
altını çiziyorum. Bunların elbiseleri de yıllardır
verilmiyor, köy ve mahalle bekçileri elbiseleri.
Bir de 25 bin tane geçici
işçi Artık yeter! Biz beş ay yirmi dokuz gün
çalıştık, altı ay olanı aldınız, artık
bizim günahımız bitmedi mi? diyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu bölümde
177nci maddede, üniversite affında
terör suçundan hüküm giyenler
hariç
diyor. Hırsız, katil, ırza tasaddî eden tecavüzcü,
herkes üniversite okuyabilecek ama, düşünce açıklayıp ceza yiyen
terörist... Yani, bu maddeye göre Başbakan teröristtir, çünkü
Diyarbakır DGMden hüküm giydi. Başbakan bile yararlanamayacaktı
bu maddeye göre. Acaba, bu fıkrayla, dağdan inen birisi üniversite
okumak istiyorsa niye önüne engel konulmak isteniyor? Niye bu
ayrımcılık yapılıyor? Niye bu eşitsizlik, niye bu
adaletsizlik? Niye katil okuyabiliyor, hırsız okuyabiliyor, niye
kitap yazan, makale yazan okuyamıyor? Başbakan da teröristtir bu
maddeye göre, Başbakan da okuyamaz. Bu kapsama giriyor, çünkü
Diyarbakır DGMde 312den mahkûm oldu; inanmıyorlarsa
kararını getiririm ben.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Yaman
M. NURİ YAMAN (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
şu anda Türkiyede 170 bini aşkın özel güvenlik görevlilerinin
gözü bu Mecliste ve sürekli telefonlarla bizi arıyorlar. Bunlar, 5188 sayılı
Özel Güvenlik Hizmet Yasasına göre özel güvenlik sektöründe
çalışanların kıdem ve özlük hakları şu anda
asgari ücret düzeyinde. Bu, Özel Güvenlik Yasasıyla ilgili düzenlemeyi
komisyondan buraya indirmediniz; ancak, bu torba yasası içinde, özel
güvenlik sektöründe çalışan bu insanların kıdem ve özlük
haklarıyla ilgili bir düzenlemeyi ve bunların
maaşlarının asgari ücretin en az 2 katına
çıkarılması gibi bir durumu düşünebiliyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Hıdır
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Özellikle, az önceki
konuşmaları esnasında kendi fikirlerini beyan etmek yerine
İstanbula aktarılan mali merkezlerle alakalı hakaretvari
konuşan arkadaşları ben doğrusu şahsım ve temsil
ettiğim milletim adına kınıyorum.
Diğer yandan,
arkadaşlarımız özellikle her fırsatı
değerlendirmek suretiyle başta Sayın
Başbakanımıza, sonra milletvekili arkadaşlarımıza
hakaret etmeyi bir gelenek hâline getirdiler.
BAŞKAN Sayın
Hıdır, lütfen sorunuzu sorunuz. Sorunuzu sorunuz lütfen.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Maddeye göre Başbakan teröristtir. Ya, doğruyu
konuşmak niye acıtıyor sizi?
ALİ KOYUNCU (Bursa)
Otur yerine!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bakana soru sorun, bana niye soru soruyorsunuz?
BAŞKAN Sayın
Kaplan, lütfen
Lütfen Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Kime soru soruyorsun? İç Tüzük var, niye
uyarmıyorsun?
BAŞKAN Uyardım.
OSMAN DEMİR (Tokat)
Terbiyeli konuş! Terbiyeli ol!
ALİ KOYUNCU (Bursa)
Otur yerine!
BAŞKAN Sayın
Kaplan, sizden mi öğreneceğiz?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Niye uyarmıyorsunuz?
BAŞKAN - Sizin
müdahalenizden önce ben uyardım Sorunuzu sorun. diye.
El kol hareketlerini
bırakın. İndirin o elinizi oradan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Öyle bir şey yok. Burada taraflı
davranıyorsunuz Sayın Başkan. Niye uyarmıyorsun?
BAŞKAN Uyardım
ben. Tutanakları isteyebilirsiniz. Haddinizi bilin.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Haddimi biliyorum ben.
BAŞKAN Bilin
haddinizi.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Herkes haddini bilecek.
BAŞKAN Önce siz bilin
haddinizi!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) DGM kararı getireceğim, bu maddeye göre
Başbakan teröristtir.
ALİ KOYUNCU (Bursa)
Sensin terörist! Sensin terörist! Sensin terörist!
ÖZLEM MÜFTÜOĞLU
(Gaziantep) Başbakana dil uzatamazsın!
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Edepsizlik etme, otur!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ben iddia ediyorum
Ben hukukçuyum, uluslararası
hukukçuyum, terör tanımı da ortada, bana bunu
anlatamazsınız.
İRFAN GÜNDÜZ
(İstanbul) Senin ağzından çıkanı kulağın
duymuyor!
BAŞKAN Sayın
Kaplan, lütfen oturun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Olayı doğrulayın ya!
BAŞKAN Lütfen,
sayın milletvekilleri
Sayın Bakan, buyurun.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Tanerin gelir uzmanlığıyla ilgili sorusu vardı,
onu ilgili bakanımıza ileteceğim. Bu konu Maliye
Bakanlığımızı ilgilendiren teknik bir konu. Belli bir
şart konmuş, onunla ilgili bir önerisi oldu, onu ilgili
bakanımıza ileteceğim.
Sayın Işık,
Neden İstanbula taşınıyoruz, başkent
değişecek mi? gibi bir soru sordu.
Başkentin
değişmesi hiçbir şekilde söz konusu değil.
Anayasamızda bunlar çok açık bir şekilde düzenlenmiş
hususlar. Burada olan, sadece ve sadece ekonomik rasyonaliteyle yapılan
bir düzenleme. İstanbulu bir finans merkezi hâline getirme projesi.
Bakın, birçok özel sektör
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Ekonomik rasyonalite nedir?
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Bakan
BAŞKAN Sayın
Işık, lütfen
Sorunuzu sordunuz, cevabı bir dinleyin lütfen,
dinleme nezaketi gösterin.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Cevap almaya çalışıyoruz Başkanım.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Bir dinleyebilirseniz, sonra tekrar konuşuruz.
Karşılıklı konuşma usulü yok burada.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Ekonomik rasyonalite nedir?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) - Buradan özel sektörden birçok genel müdürlük de, biliyorsunuz, özel
sektör şirketleri de ekonomik rasyonalitesinden dolayı
İstanbula taşınmışlardır.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Onlar özel sektör.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Bunun bir örneği de İş Bankası. Diğer
birtakım bankalar da var. Bunlar niçin taşınıyorlar?
Bunların taşınmasının gerekçesi neyse, kamu
bankalarının da taşınma gerekçesi aynı. Ekonomik
rasyonalitesi var bu işin, İstanbulun bir finans merkezi hâline
getirilmesi var.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
SPKnın ne rasyonalitesi var, biz de anlayalım.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) - Bu bankalarla yakın bir şekilde çalışan
düzenleyici kurumların da onlarla aynı şehirde olması son
derece normal bir durum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) O
zaman sizin Bakanlığı da götürelim. DPTyi de
taşıyalım, DPTyi.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Bunlar, dünyada birçok örneği olan husustur. Bunlar, hiçbir
şekilde başka siyasi tartışmalara konu olmaması
gereken hususlardır.
Sayın Tankut ihtiyaç
fazlası işçileri sordu. Burada, tabii, belediyelerimizin ve özel
idarelerimizin durumu ortada. İhtiyaçtan çok daha fazla personel var ve
sizler de gezdiğiniz yerlerde görmüşsünüzdür. Finansal durumları
belediyelerimizin gerçekten çok sıkıntılı ve bu yüzden
vatandaşa arzu edilen ölçüde hizmet de üretemiyorlar. Belediyeler,
personele maaş dağıtan kurumlar değil, hizmet üreten
kurumlar olmak durumunda.
YILMAZ TANKUT (Adana)
Başka vilayetlere nasıl gideceksiniz Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) - Dolayısıyla bir taraftan mevcut kamu
kaynaklarını, insan gücü kaynaklarımızı daha rasyonel
değerlendirmek için, diğer taraftan belediyelerimizin hizmet üretir
kurumlar hâline gelmesi için bu değişikliklere mutlaka ihtiyaç var.
Bunu farklı yönlere çekmek hiçbir şekilde doğru değil.
KİTlerle ilgili
Sayın Özdemirin bir sorusu oldu, ölü fiyatına satılma gibi
bir ifade kullandı. Buna tabii katılmak mümkün değil. Bizim
dönemimizde çok şeffaf bir şekilde, zaman zaman kameralardan,
televizyonlardan bütün kamuoyunun takip ettiği bir şekilde bu
süreçler gerçekleşiyor.
Burada ben bir
yanlışı da düzeltmek istiyorum doğrusu: KİTleri elden
çıkarmamız sadece gelir amaçlı bir hadise değil. Türkiye
1980 sonrası dönemde dışa açık ve özel sektöre dayalı
bir büyüme stratejisi benimsedi, gelişmiş ülkelerde nasıl
yürütülüyorsa piyasa ekonomisi, o şekilde bir piyasa ekonomisi olmaya
karar verdi ve bu özelleştirme de bu politikanın ana unsurlarından
bir tanesi. Yani burada biz KİTlerimizi satalım da gelir elde edelim
değil, yeni bir piyasa ekonomisi, rekabetçi bir ekonomi
oluşturalım anlayışıyla bunlar yapıldı.
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) Sayın Bakan, büyükşehir belediyelerine ne diyorsunuz?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) - Büyükşehir belediyelerinin de, dediğiniz gibi, yeri
geldiğinde
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Hacaloğlu, lütfen
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) Bir planlamacı olarak piyasa ekonomisinin
BAŞKAN - Sayın
Hacaloğlu, böyle bir usul yok.
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul)
mülkiyet temelinde ayrı tanımını
nasıl yapabiliyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın
Hacaloğlu
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) - Böyle mülkiyet olabilir mi?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Piyasa ekonomisinde devletin rolü değişik şekillerde
tarif edilebilir.
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) Kamu mülkiyeti de olabilir, özel mülkiyet de olabilir.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Bizimki -özellikle işletmecilik hususunda- artık
Türkiye'nin geldiği bu aşamada işletmecilik anlamında
artık devlete ihtiyaç yok.
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) Büyükşehir belediyesindeki KİTleşen
şirketleri söylüyorum Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Devlet altyapıyı yapacak, adaleti, emniyeti
sağlayacak, hukuk düzenini geliştirecek, eğitimi,
sağlığı sunacak ve özel sektörü teşvik edecek,
yatırım ortamını iyileştirecek ama artık
dünyadaki küresel rekabet şartlarında işletmeciliği de özel
sektör yapacak. Bizim görüşümüz bu. Başka görüşü olan varsa
gelir iktidarda o politikalarını uygular.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Öyle
yapacağız zaten.
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) - Belediye şirketlerine cevap vermediniz Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Belediye şirketlerini de gerekirse özelleştirmek gerekir
elbette ama belli hizmetleri gören şirketler şüphesiz devam
edecektir. Bunlar detaylı tartışılabilecek hususlar elbet.
Sayın Doğru ilçeler
konusunda bir yorumda bulundu. Açıkçası ben de katılıyorum
söylediğine.
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Haksızlık var Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Yani, burada, bazı beldelerimizle ilgili bazı
dengesizlikler olabiliyor. Şundan dolayı: Sosyoekonomik
gelişmişlik endeksi ilçe bazında hesaplanıyor, belde
bazında maalesef bir hesaba giremiyoruz.
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Sayın Bakan, yan yana iki belde burası.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) İlçe bazında hesaplandığı için ve beldeler
de ilçelere tabi olduğu için burada dediğiniz türden
farklılıklar doğabiliyor. Bununla ilgili biz de kafa yoruyoruz,
bir çare arıyoruz ama şu an için henüz geliştirdiğimiz bir
çözüm yok doğrusu.
Sayın Uslunun
sorduğu soruya, eğer müsaade ederse yazılı cevap verelim,
şu an doğrusu bu konuda bir teknik bilgiye sahip değilim. Daha sonra
arkadaşlarımız yazılı olarak cevap versinler.
Sayın Aslanoğlu,
muhtarlarla ilgili bir soru sordu. Muhtarların, yanlış
hatırlamıyorsam, 2002 yılında 98 lira gibi bir şeydi
maaşları. O tarihten bu yana oldukça önemli bir ilerleme oldu. Fakat Yeterli
mi? derseniz, elbette hiçbir zaman yeterli değil. Önemli bir
artış yapmamıza rağmen şüphesiz ki daha
fazlasını da imkânlar olsa keşke her kesime yapabilsek.
Köy Kanunu çerçevesinde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Zannediyorum sürem doldu, müsaade ederseniz geri kalanını
da yazılı olarak cevap vereyim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bekçilerin elbiselerini ver Sayın Bakan,
bekçilerin!
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Başbakana bir af düşünüyor musunuz Sayın
Bakan?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Sayın Başkanım, müsaade ederseniz
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Bakan
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Bakanın konuşması bittikten sonra yoklama talebimiz
var.
BAŞKAN Yoklama talebi
olacak herhangi bir şey yok, henüz maddelere geçmedik Sayın Okay.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Geçeceğiz efendim, geçeceğiz.
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Sadece Sayın Kaplanın
Onun da
Başbakanımıza öyle bir şey söyleyeceğini zannetmiyorum
ben, öyle bir yakıştırmada bulunacağını. Terörün
evrensel tanımı
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hayır, şurada terör suçu diyor. Üniversite
affında bir tek terör suçu diyor, Sayın Başbakan da ondan
hüküm giydi.
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Ha, kanunla ilgili bir şeye yorum yaptı, dolaylı bir
yorum yaptı. Burada terörün evrensel tanımı da bellidir,
teröristin, hangi fiilleri işleyenlerin evrensel hukuk çerçevesinde
terörist olarak tanımlandığı da bellidir. Bunu sadece,
belki, DGM Kanunuyla ilgili bir farklı yorumu olarak algıladım
ben. Öyle bir şey
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Yapmayın yani!
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) - Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
Başbakanıyla ilgili böyle bir yorum yapmaz diye düşünüyorum.
Belki düzeltmesinde fayda var, açıklamasında fakat
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Göz çıkarılmış burada, göz! Ayıp
denen bir şey var!
BAŞKAN Yedinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, yedinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
153üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, önergeleri geliş sıralarına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 153. maddesinin dördüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mehmet Günal |
Erkan Akçay |
Oktay Vural |
|
Antalya |
Manisa |
İzmir |
|
E. Haluk Ayhan |
Mustafa Kalaycı |
Recep Taner |
|
Denizli |
Konya |
Aydın |
"Kredi
kuruluşları ile Kurulca uygun görülecek finansal
kuruluşların müşterilerinin onay vermesi koşuluyla. Risk
Merkezi ile bilgi alış-verişi sözleşmesi imzalayan özel
hukuk tüzel kişilerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşları ile bunların üst
kuruluşlarına verilecek, müşterilerin bu kuruluşlar
nezdindeki risk bilgileri Kanunun 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrası
kapsamında değerlendirilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın
153 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Harun Öztürk |
Enis Tütüncü |
|
İstanbul |
İzmir |
Tekirdağ |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Akif Ekici |
Şevket Köse |
|
Malatya |
Gaziantep |
Adıyaman |
Madde 153- 5411
sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Risk Merkezi
Ek Madde 1- Türkiye Bankalar
Birliği bünyesinde, kredi kuruluşları ile Kurulca uygun
görülecek finansal kuruluşların müşterilerinin risk bilgilerini
toplamak ve söz konusu bilgileri bu kuruluşlar ile gerçek veya tüzel
kişilerin kendileriyle ya da onay vermeleri koşuluyla özel hukuk
tüzel kişileri ile de paylaşılmasını sağlamak
üzere Risk Merkezi kurulmuştur.
Kredi kuruluşları
ve finansal kuruluşlar, Risk Merkezine üye olmak zorundadır. Üye
kuruluşlar, Risk Merkezince istenilen, müşterileri ile ilgili her
türlü bilgiyi vermekle yükümlüdür. Risk Merkezi, bu yükümlülüğe
uymayanlara bilgi akışını durdurmaya yetkilidir.
Risk Merkezi, Kurumun ve
Merkez Bankasının personeli arasından belirleyeceği
ikişer üye dahil olmak üzere dokuz üyeden oluşan bir yönetim
tarafından idare edilir. Risk Merkezi yönetimini oluşturan üyeler
beş yıllık dönem için görev yapmak üzere seçilir.
Risk Merkezi yönetimi, Risk
Merkezinin kuruluş amaçları doğrultusunda özel hukuk tüzel
kişileri ile kamu kurum ve kuruluşlarından, kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşları ve bunların üst
kuruluşlarından bilgi talep etmeye ve bunlarla Kurulun uygun
görüşüne istinaden bilgi alış-verişine yönelik
sözleşmeler imzalamaya yetkilidir. Özel hukuk tüzel kişileri ile kamu
kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşları ve bunların üst kuruluşları Risk Merkezi
yönetimi tarafından talep edilen bilgileri
vermekle yükümlüdürler. Kredi kuruluşları ile finansal
kuruluşların müşterilerinin onay vermesi koşuluyla, Risk
Merkezi ile bilgi alış-verişi sözleşmesi imzalayan özel
hukuk tüzel kişileri ile kamu kurum ve kuruluşlarına kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşları ve bunların üst
kuruluşlarına verilecek, müşterilerin bu kuruluşlar
bünyesindeki risk bilgileri Kanunun 73 üncü maddesinin dördüncü
fıkrası kapsamında değerlendirilir.
Risk Merkezinin
kuruluşuna, faaliyetine ve çalışmasına, Risk Merkezi
yönetiminin oluşumuna, toplanmasına ve karar almasına, Risk
Merkezine verilen bilgilerin kapsam, biçim ve içeriğine ve bunların
paylaşılmasına, paylaşılacak bilgilerin kapsam ve
içeriğine, ücretlendirilmesine ve üyelerce ödenecek aidatların
belirlenmesine ilişkin usul ve esaslar, Türkiye Katılım
Bankaları Birliği ve finansal kuruluşların üye
oldukları meslek örgütlerinin görüşü ile Kurulun ve Merkez
Bankasının uygun görüşü alınarak Türkiye Bankalar
Birliğince belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.
Süresinde üyeler
tarafından ödenmeyen aidatlar ve komisyonlar Türkiye Bankalar Birliğince
kanuni yollara başvurularak tahsil edilir.
Kurum, gerektiğinde Risk
Merkezini denetler, denetime ilişkin usul ve esaslar Türkiye Bankalar
Birliğinin görüşü üzerine Kurum tarafından belirlenir.
Risk Merkezi,
topladığı her türlü bilgiyi, Kurum ve Merkez Bankasına
istenen biçim ve sürede vermekle yükümlüdür. Ayrıca, gerçek ya da tüzel
kişilerin gerekçesini belirterek risk bilgilerinin kendilerine verilmesi
için yazılı talepte bulunmaları ya da kredi
kuruluşları ile finansal kuruluşlar dışındaki bir
özel hukuk tüzel kişisine bu nitelikteki bilgilerin verilmesi için onay
verdiklerinin ispat edilmesi hâlinde bahse konu bilgiler de talepte bulunan
tarafça karşılanacak belli bir ücret
karşılığında verilir.
Risk Merkezinin bütün
işlem ve kayıtlar gizlidir. Sır sahibinin bilgilerinin
açıklanması konusunda açık rızasının
bulunması durumunda belirlediği kişiye risk bilgileri verilir.
Kişinin rızasına dayanan bilgilerin verilmesine ilişkin
usul ve esaslar, Kurulun, Merkez Bankasının, Türkiye
Katılım Bankaları Birliğinin ve Kurulun belirleyeceği
kurum ve kuruluşların uygun görüşü alınarak Türkiye
Bankalar Birliğince belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.
Risk Merkezi nezdinde bulunan
sır niteliğindeki bilgileri, bu konuda kanunen yetkili
kılınan mercilerden başkalarına açıklayanlar, hukuka
aykırı olarak kendisi ya da başkası yararına
kullananlar, yayanlar, verenler, aktaranlar veya ele geçirenler hakkında
bu Kanunun 159 uncu madde hükümleri uygulanır. Bu fıkrada tanımlanan
suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
hâlinde, ilgili tüzel kişi hakkında Türk Ceza Kanununun tüzel
kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Risk Merkezi, bünyesindeki
her türlü bilgi alışverişini bu Kanunun 73 üncü maddenin
dördüncü fıkrası uyarınca en az beş banka tarafından
kurulmuş şirketler aracılığı ile ve bu
şirketlerle yapılacak sözleşmeler çerçevesinde de
gerçekleştirebilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 153 üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Nuri Yaman |
Sırrı Sakık |
Sebahat Tuncel |
|
Muş |
Muş |
İstanbul |
|
Hasip Kaplan |
M. Nezir Karabaş |
Fatma Kurtulan |
|
Şırnak |
Bitlis |
Van |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Arkadaşlar, bu maddeyi kaldırın dedik çünkü
IBAN var, kimlik numarası var. Bırakın onu ya, şeffaf bir Türkiyeyiz;
gizli dinleme var, herkes herkesi dinliyor. Herkes herkesi dinlerken, risk
grubu kimmiş, durumu neymiş, yani buna hiç gerek yok. Onun için bu
maddeyi tümden çıkaralım, siz de gizli dinlemeye devam edin,
varsın gitsin dedik ki, işinizi kolaylaştırdık.
Ancak ben şurada bir
şey ifade edeceğim: Bunu bir kardeş olarak, bir dost olarak, bir
milletvekili arkadaşınız olarak
Bu üniversite affının
içine, bu terör suçlusu hariç tabirini niye koyuyoruz? Ben soruyu açık,
dobra dobra soracağım ama. Çok açık soruyorum, lütfen beni
dinleyin: Eğer 100 bin öğrencinin istikbaline mâni olacaksa, 100 bin
öğrencinin
Bakın, 100 bin diyorum çünkü terör suçunun bir
tanımı yok, otuz defa değişmiş. Şiir okuyan, kitap
yazan, makale yazan, türkü söyleyen, halay çeken, nevroza giden, yürüyüş
yapan herkes bundan hüküm giymiş. Vallahi de billahi de bu Meclisin üçte
1i teröristtir. Başbakan dâhil. Vallahi, billahi, tallahi diyorum.
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin)
Ne biçim konuşuyorsun!
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Ne konuşuyorsun sen ya!
HASİP KAPLAN (Devamla)
Arkadaşlar, sıkıyönetimden, içinizde, ceza alanları
tanıyorum ben, avukatlığını yaptım.
Arkadaşlar, 12 Eylülde yargılanan CHPlileri tanıyorum,
avukatlığını yaptım. Bana anlatmayın.
Ben size, yalnız, bir
şey söyleyeceğim, bakın, ben iddia ediyorum, eğer
kaygınızı taşıyorsanız, lütfen, bunu bana
söyleyin, bu kaygıyı gidermek istiyorum. Ya siz dağdan
birisinin, bir gencin inip üniversiteye gitmesini neden istemezsiniz? Yani
şiir okumuş Sayın Başbakanın bir üniversiteye devam
etmesini niye istemezsiniz arkadaşlar? Başbakan niye bir üniversite
daha okumasın?
Arkadaşlar, bakın,
kaygınızı anlıyorum. Size buradan bir söz veriyorum:
Eğer, bu maddeyi aynen
312ye giriyor, 312 de 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanununun içinde yazıyor. Bunu da İyimaya size
anlatır, çok iyi biliyorum. Bunların hepsini biliyoruz, birbirimize
anlatmayalım. Yalnız, kaygınızı gidermek istiyorum.
Eğer, üniversitede hırsız, tecavüzcüler, sapıklar,
ihaleciler, yolsuzluk yapanlar, banka dolandıranlar, katiller, hepsi
yararlanıyorsa, bir şiir okudu diye Başbakan
yararlanmıyorsa ben bunun için üzülürüm arkadaşlar.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN
(Balıkesir) Sana ne Başbakandan.
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Yapmayın, etmeyin. Bu haksızlığı Başbakana
yapmayın.
AHMET YENİ (Samsun)
Sen Başbakanı boşver.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Sen kendine bak.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Bakın, size bir şey daha söyleyeceğim: Bir kitap yazdı
diye, bir makale yazdı diye bir gazeteci kardeşinize, bir
aydına, bir yazara, bir sanatçıya lütfen bu kapıyı bu
nedenle kapatmayın veya dağdan inecek birine bu kapıyı
kapatmayın. Dağdan iniyorsa, üniversite okuyorsa bu kötü bir şey
mi arkadaşlar? Topluma karışmak, üniversite okumak, eğitimini
artırmak kötü bir şey mi? Ama ben sizin kaygınızı
anlıyorum. O gün yoktum Plan Bütçe Komisyonunda. Eğer bu maddeyi
koyarsak Abdullah Öcalan bundan yararlanıp gelip Siyasal Bilgiler
Fakültesini bitirecek. dediler. Duydum. Bakın, ben size samimi olarak
söylüyorum.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Senin samimiyetin yok. Sen samimi
değilsin, hiçbir zaman samimi olmadın.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Eğer bu kaygınız varsa, açık söylüyorum muhalefet dâhil
iktidara, ben avukatlara söyleyeceğim, İmralıya giden, ilk
İmralı kosteriyle gidecek avukatlardan belge getireceğim.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Keşke samimi olsan. Artistlik yapıyorsun burada, rol kesiyorsun, rol.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Sayın Abdullah Öcalandan Ben üniversite affından
yararlanmıyorum, benim nedenimle 100 bin kişi de engellenmesin. diye
belge getireceğim.
BAŞKAN Sayın
Kaplan... Sayın Kaplan... Sayın Kaplan...
HASİP KAPLAN (Devamla)
Meclise getireceğim...
BAŞKAN Sayın
Kaplan...
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Sen boş ver, sen rolünü oynamaya devam et!
HASİP KAPLAN (Devamla)
Belge getireceğim...
BAŞKAN Sayın
Kaplan...
HASİP KAPLAN (Devamla)
Ama 100 bin öğrencinin önünü kesmeyin...
(Mikrofon Başkan
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Kaplan...
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Sen rolünü oyna, devam et.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Ben üniversite affından yararlanmayacağım, benim için 100 bin
kişi engellenmesin. diye belge getireceğim.
BAŞKAN Sayın
Kaplan... Sayın Kaplan...
M. NURİ YAMAN (Muş)
Hayır, niye sözünü kesiyorsunuz?
BAŞKAN Keserim tabii
ki...
M. NURİ YAMAN (Muş)
Bitmedi süre, niye kesiyorsun?
BAŞKAN Sayın
Kaplan...
HASİP KAPLAN (Devamla)
Şunu kafanıza koyun...
M. NURİ YAMAN (Muş)
Hayır, neye göre kesiyorsun?
BAŞKAN Kesme
hakkım var benim İç Tüzük
gereğince.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Neye göre var?
BAŞKAN Kesme
gerekçesini söyleyeceğim.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Neye göre kesiyorsun?
BAŞKAN Sayın
Kaplan, 40 bin kişinin ölümüne sebep olan bir teröriste siz burada
sayın diyemezsiniz.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Sana mı soracak!
BAŞKAN - Lütfen,
sözlerinizi düzeltiniz. Lütfen Sayın Kaplan... (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
M. NURİ YAMAN (Muş)
Taraflı davranıyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Sayın Başkan da sıkıyönetim savcılığı
yaptı, savcılık yaptı...
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Otur yerine, otur!
HASİP KAPLAN (Devamla)
...Kenan Evrene her gün sayın diyor, darbe yapıp bu Meclisi
kapatana. Ve o Kenan Evren sağcısını astı, solcusunu
astı, siz ona sayın demeye devam edin.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Şov yapıyorsun. Bir kere samimi ol.
(Mikrofon Başkan
tarafından açıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla)
Sayın İyimaya da Kenan Evrenin avukatlığını
yapıp Sayın Kenan Evren. diyebilir, Müvekkilim. diyebilir,
Sevgili müvekkilim. diyebilir. Size has, size... Buyurun, yapın ama
biz... Benim de müvekkilim Abdullah Öcalan, ben de sayın diyorum.
Hanginiz müvekkilinize sayın demez, söyler misiniz? (AK PARTİ
sıralarından Yuh olsun! sesleri)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sana da bu yakışır zaten.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Böyle konuşmayın. Çeteler,
darbeciler, işkenceciler, bu ülkede katliam yapanlar bu sokaklarda
kahraman diye dolaşacak...
BAŞKAN Sayın
Kaplan, sizi son kez uyarıyorum.
HASİP KAPLAN (Devamla)
...biz doğruyu konuşunca bizi uyaracaksınız. Yok öyle
şey.
Bakın, gençlerin önünü
tıkamayın. Üniversiteli 100 bin gencin önünü tıkamayın. 100
bin gencin önünü tıkamak eğer bu nedenle ise ben belge
getireceğim.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Taşeronluk yapıyorsun!
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Başka bir malzemen yok, aynı
sakızı çiğneyip duruyorsun.
HASİP KAPLAN (Devamla)
100 bin kişinin önünü tıkamayın. Kimse bu nedenle 100 bin
gencin... Bu 100 bin gencin içinde devrimci var, ülkücü var, İslamcı
var, sağcı var, solcu var, 12 Eylül sıkıyönetiminde
yargılanan herkes var. Yapmayın arkadaşlar.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Senin gibi terörist de var.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Biraz sağduyu, biraz akıl, biraz izan, biraz...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla)
...kendinize gelin diyorum. Takdir
sizin. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 153 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 153- 5411
sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Risk Merkezi
Ek Madde 1- Türkiye Bankalar
Birliği bünyesinde, kredi kuruluşları ile Kurulca uygun
görülecek finansal kuruluşların müşterilerinin risk bilgilerini
toplamak ve söz konusu bilgileri bu kuruluşlar ile gerçek veya tüzel
kişilerin kendileriyle ya da onay vermeleri koşuluyla özel hukuk
tüzel kişileri ile de paylaşılmasını sağlamak
üzere Risk Merkezi kurulmuştur.
Kredi kuruluşları
ve finansal kuruluşlar, Risk Merkezine üye olmak zorundadır. Üye
kuruluşlar, Risk Merkezince istenilen, müşterileri ile ilgili her
türlü bilgiyi vermekle yükümlüdür. Risk Merkezi, bu yükümlülüğe
uymayanlara bilgi akışını durdurmaya yetkilidir.
Risk Merkezi, Kurumun ve
Merkez Bankasının personeli arasından belirleyeceği
ikişer üye dahil olmak üzere dokuz üyeden oluşan bir yönetim
tarafından idare edilir. Risk Merkezi yönetimini oluşturan üyeler
beş yıllık dönem için görev yapmak üzere seçilir.
Risk Merkezi yönetimi, Risk
Merkezinin kuruluş amaçları doğrultusunda özel hukuk tüzel
kişileri ile kamu kurum ve kuruluşlarından, kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşları ve bunların üst
kuruluşlarından bilgi talep etmeye ve bunlarla Kurulun uygun
görüşüne istinaden bilgi alış-verişine yönelik
sözleşmeler imzalamaya yetkilidir. Özel hukuk tüzel kişileri ile kamu
kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşları ve bunların üst kuruluşları Risk Merkezi
yönetimi tarafından talep edilen bilgileri vermekle yükümlüdürler. Kredi
kuruluşları ile finansal kuruluşların müşterilerinin
onay vermesi koşuluyla, Risk Merkezi ile bilgi alış-verişi
sözleşmesi imzalayan özel hukuk tüzel kişileri ile kamu kurum ve
kuruluşlarına kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları
ve bunların üst kuruluşlarına verilecek, müşterilerin bu
kuruluşlar bünyesindeki risk bilgileri Kanunun 73 üncü maddesinin dördüncü
fıkrası kapsamında değerlendirilir.
Risk Merkezinin
kuruluşuna, faaliyetine ve çalışmasına, Risk Merkezi
yönetiminin oluşumuna, toplanmasına ve karar almasına, Risk
Merkezine verilen bilgilerin kapsam, biçim ve içeriğine ve bunların
paylaşılmasına, paylaşılacak bilgilerin kapsam ve
içeriğine, ücretlendirilmesine ve üyelerce ödenecek aidatların
belirlenmesine ilişkin usul ve esaslar, Türkiye Katılım
Bankaları Birliği ve finansal kuruluşların üye
oldukları meslek örgütlerinin görüşü ile Kurulun ve Merkez
Bankasının uygun görüşü alınarak Türkiye Bankalar
Birliğince belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.
Süresinde üyeler
tarafından ödenmeyen aidatlar ve komisyonlar Türkiye Bankalar Birliğince
kanuni yollara başvurularak tahsil edilir.
Kurum, gerektiğinde Risk
Merkezini denetler, denetime ilişkin usul ve esaslar Türkiye Bankalar
Birliğinin görüşü üzerine Kurum tarafından belirlenir.
Risk Merkezi,
topladığı her türlü bilgiyi, Kurum ve Merkez Bankasına
istenen biçim ve sürede vermekle yükümlüdür. Ayrıca, gerçek ya da tüzel
kişilerin gerekçesini belirterek risk bilgilerinin kendilerine verilmesi
için yazılı talepte bulunmaları ya da kredi
kuruluşları ile finansal kuruluşlar dışındaki bir
özel hukuk tüzel kişisine bu nitelikteki bilgilerin verilmesi için onay
verdiklerinin ispat edilmesi hâlinde bahse konu bilgiler de talepte bulunan
tarafça karşılanacak belli bir ücret
karşılığında verilir.
Risk Merkezinin bütün
işlem ve kayıtları gizlidir. Sır sahibinin bilgilerinin
açıklanması konusunda açık rızasının
bulunması durumunda belirlediği kişiye risk bilgileri verilir.
Kişinin rızasına dayanan bilgilerin verilmesine ilişkin usul
ve esaslar, Kurulun, Merkez Bankasının, Türkiye Katılım
Bankaları Birliğinin ve Kurulun belirleyeceği kurum ve
kuruluşların uygun görüşü alınarak Türkiye Bankalar
Birliğince belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.
Risk Merkezi nezdinde bulunan
sır niteliğindeki bilgileri, bu konuda kanunen yetkili
kılınan mercilerden başkalarına açıklayanlar, hukuka
aykırı olarak kendisi ya da başkası yararına
kullananlar, yayanlar, verenler, aktaranlar veya ele geçirenler hakkında
bu Kanunun 159 uncu madde hükümleri uygulanır. Bu fıkrada tanımlanan
suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
hâlinde, ilgili tüzel kişi hakkında Türk Ceza Kanununun tüzel
kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Risk Merkezi, bünyesindeki
her türlü bilgi alışverişini bu Kanunun 73 üncü maddenin
dördüncü fıkrası uyarınca en az beş banka tarafından
kurulmuş şirketler aracılığı ile ve bu
şirketlerle yapılacak sözleşmeler çerçevesinde de
gerçekleştirebilir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede, Türkiye Bankalar
Birliği bünyesinde kurulacak Risk Merkezinin sadece kredi
kuruluşları ile Kurulca uygun görülecek finansal
kuruluşların müşterilerini değil kredi
kuruluşları ile bütün finansal kuruluşların
müşterilerini kapsaması yönünden değişiklikler
yapılması önerilmektedir. Ayrıca ifade ve atıf düzeltmeleri
önerilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 153. maddesinin dördüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"Kredi
kuruluşları ile Kurulca uygun görülecek finansal
kuruluşların müşterilerinin onay vermesi koşuluyla, Risk
Merkezi ile bilgi alış-verişi sözleşmesi imzalayan özel
hukuk tüzel kişilerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşları ile bunların üst
kuruluşlarına verilecek, müşterilerin bu kuruluşlar
nezdindeki risk bilgileri Kanunun 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrası
kapsamında değerlendirilir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Mithat Melen konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Mithat Melen, İstanbul Milletvekili
(MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Melen, önergede
imzanız yok, lütfen önce imzanızı tamamlayınız.
MİTHAT MELEN
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 153üncü madde üzerindeki değişiklik
önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
bir kere risk kavramı çok ilginç bir kavram ve aşağı
yukarı her kanunda ve özellikle finansmanla ilgili her yasada ve her
yönetmelikte var. Mesela bizim Bankacılık Kanunumuzun, yani 5411
sayılı Kanunun 44üncü maddesinde de var. Yani şu anda
Türkiyedeki, hatta dünyada da öyle, bütün finans kurumlarında risk
merkezleri var ve çok önemli bu konularda dosyalar tutuluyor, hesaplar
yapılıyor, onun çeşitli yönetmelikleri var. Şimdi durup
dururken -yani bunu anlamak güç- niye bu risk merkezleri -ki bankalarla da
konuştuğumuzda, finans kuruluşlarıyla da
konuştuğumuzda bunun gerekliliğine
inanmadıklarını söylüyorlar- birdenbire tekrar bir risk merkezi
ve İstanbulda tekrar kurulacak?
Şimdi bir parça bir
başka açıdan bakarsanız, aslında bilgilerin gizli
kalması anayasal bir hak. Şimdi bu bilgileri buna göre, bu maddeye
göre herkese dağıtacaksınız, vereceksiniz.
İnsanların kişisel haklarıyla da
uğraşıyorsunuz bir yerde. Yani kredi almak isteyen herhangi bir
vatandaş bu bilgilerinin başka birileriyle
paylaşılmasını istemeyebilir.
İkincisi, bunlar
rekabete aykırı. Hakikaten serbest rekabete aykırı, ticari
ahlaka da aykırı bazı bilgilerin verilmesi. Hâlbuki bu risk
merkezi oturacak, bütün bunları paylaşacak. Bunun adı nedir?
Riskten kaçınmak. Bunun adı nedir? Güvenlik. Peki, bu işi zaten
Türkiyede hem bankalar kendileri yapıyor, Merkez Bankası kendisi
yapıyor, Bankalar Birliği yapıyor, bir de ayrıca bir kurum
daha
Yeni bir kurum ne demek? Yeni
bir sürü memur demek, yeni bir sürü ek masraf demek, hatta Ankaradan
İstanbula taşınan bir sürü insan demek. Bakın, oturup
ekonomik hesap yapsak, sizin bu yasayla İstanbula taşınması
gereken insan sayısı, aile sayısı 10 bine varıyor.
Sanki İstanbulda her şey çok düzgün, altyapı çok iyi,
su-elektrik çok iyi akıyor! İstanbulda bir de bunların konut
sorunu çıkacak mesela, bir de bu masraflarla
uğraşacağız. Yani birdenbire
Ben çözemiyorum,
İstanbula taşınınca İstanbul bir sabahleyin finans
merkezi olacak ve risk merkezi sayesinde de İstanbulda her iş
doğru gidecek, bizim finansman işleri gerçekten düzene mi girecek?
Bir kere bunun resmî adı dublikasyon. Yani her kurumda bir tane var, bir
de bir yerde bir tane daha kurum kuruyorsunuz. Bu kurumun acaba gerçek
gereği nedir yani onu da ben pek anlayamıyorum. Bunu bu maddeye
koyarak, bu kanuna koyarak ve aşağı yukarı bir sayfa yeni
bir tanım yaparak yeni bir üst kurum yaratmanın Türkiyeye ne
faydası var? Zaten Türkiyede üst kurumlarla bir yönetim tarzı
belirlenmeye başlandı. Mesela Enerji Bakanlığının
yanında bir sürü üst kurum var enerji işleriyle uğraşan,
keza Hazinenin, keza Merkez Bankasının, hep üst kurumlar. Bu üst
kurumlar ne işe yarayacak acaba? Bazıları belki yarıyor ama
üst kurum sayısını bu kadar artırmak Ankaranın
yetkisini yani hükûmetin yetkisini de bir parça elinden almıyor mu? Bir
kere ekonomi yönetiminde tek başlılık çok önemli. Ekonomi
yönetimindeki tek başlılığı piyasa ekonomisi
adına bence bozuyorsunuz çünkü, mesela, kim şimdi ekonominin patronu,
çok karışık. SPK mı, Hazine mi, Merkez Bankası
mı, belli değil.
Bankalar
Bankalar
Birliği var, SPK var
İşler gittikçe daha beter
karışıyor ve gittikçe karıştığı zaman
Bir de, bu arada, gerçekten, herkesi de şüpheli şahıs görmemek
lazım, düzgün bir sürü insan var, düzgün bir sürü müdebbir tüccar var,
iş adamı var. Onların sırlarını da açıkça
birbirinizle paylaşınca belki rekabet bozulacak, belki de
Biraz daha
derine bakarsak bunun Avrupa Birliği yasalarıyla uyumlu olduğunu
da zannetmiyorum, bunu incelemek lazım ama orada da bir uyumsuzluk
başlayacak ve oradan da biz yine sıkıntıya gireceğiz.
Hatta, bu maddenin değil değişiklik tümüyle
kaldırılması ve bu kurumun ortadan kaldırılması
gerektiğine inanıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.42
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.57
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
154üncü maddeye
bağlı geçici 28inci madde üzerinde üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 154. maddesine bağlı Geçici madde 28in
sonuna aşağıdaki iki fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mehmet Günal |
Erkan Akçay |
Oktay Vural |
|
Antalya |
Manisa |
İzmir |
|
Emin Haluk Ayhan |
Mustafa Kalaycı |
Recep Taner |
|
Denizli |
Konya |
Aydın |
Ödeme tarihi 31.01.2011
tarihinden önce olup da, kullandığı nakdi ve gayri nakdi
kredinin ödemelerini aksatan gerçek ve tüzel kişilerin, ticari faaliyette
bulunan ve bulunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin karşılıksız
çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer
kredi borçlarına ilişkin kayıtları, söz konusu
borçların daha önce veya 31 Temmuz 2011 tarihine kadar ödenmesi veya
yeniden yapılandırılması hâlinde borcun tamamının
ödenmesini müteakiben Merkez Bankası nezdindeki Risk Merkezinde ve Kredi
Kayıt Bürosu A.Ş.'de bulunan kayıtlardan başvuru
aranmaksızın silinir.
Kayıtların
silinmesinden sonra, bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring
şirketleri ve tüketici finansman şirketlerince yapılacak
kredilendirme, çek karnesi verilmesi ve diğer işlemlerde
silinmiş kayıtlar dikkate alınmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" nın 154 üncü maddesi ile 5411 sayılı
Kanuna eklenen Geçici Madde 28'in aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Harun Öztürk |
Enis Tütüncü |
|
İstanbul |
İzmir |
Tekirdağ |
|
Şevket Köse |
Akif Ekici |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Adıyaman |
Gaziantep |
Malatya |
"Geçici Madde 28- Risk
Merkezinin çalışma usul ve esasları bu maddenin yayımı
tarihinden itibaren en geç alta ay içinde bu Kanunun ek 1 inci maddesinin
beşinci ve dokuzuncu fıkralarında belirtilen usul çerçevesinde
Türkiye Bankalar Birliğince belirlenir.
Bu Kanuna göre kurulan Risk
Merkezi faaliyete geçinceye kadar, Merkez Bankası bünyesinde bulunan Risk
Merkezi, 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası Kanununun yürürlükten kaldırılan 44 üncü maddesi
hükümleri uyarınca faaliyetlerini yürütür.
Merkez Bankası
bünyesindeki Risk Merkezi bilgileri, bu Kanuna göre kurulan Risk Merkezine
aktarılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 154 üncü maddesine bağlı Geçici 28.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Nuri Yaman |
Sırrı Sakık |
Sebahat Tuncel |
|
|
Muş |
Muş |
İstanbul |
|
|
|
M. Nezir Karabaş |
|
Hasip Kaplan |
|
|
Bitlis |
|
Şırnak |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Önerge üzerinde söz isteyen
Sırrı Sakık, Muş Milletvekili. (BDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Sayın Başkan,
ben tutumunuzla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Sakık, bir saniye. Tutumumla ilgili söz isteyecekseniz onu ayrı
konuşursunuz. Lütfen, İç Tüzük gereği konudan
ayrılmayın, önerge üzerinde konuşun.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Lütfen, ne konuşacağımızı siz oradan tayin
edemezsiniz. Tarafsız olmalısınız.
BAŞKAN Önerge üzerinde
konuşun lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) Biz
önerge üzerinde de konuşuruz, şu anda konuşmamı da
engelleyemezsiniz
BAŞKAN Usul
tartışması açılsın o zaman Sayın Sakık.
M. NURİ YAMAN (Muş)
O takdiri de ona bıraksaydınız.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Gücünüz yetiyorsa engelleyiniz o zaman.
BAŞKAN Hayır, güç
meselesi değil. Burada
SIRRI SAKIK (Devamla)
Değil. Peki, ne yapmamız lazım?
BAŞKAN Size
istediğiniz
SIRRI SAKIK (Devamla)
Sizden onay mı almamız lazım? Çıkıp burada sizin ne
istediğinizi mi söylememiz gerekir?
BAŞKAN Sayın
Sakık, benim her istediğimi
SIRRI SAKIK (Devamla) Bize,
irademize
BAŞKAN Sayın
Sakık, benim istediğim gibi konuşacak değilsiniz, öyle bir
şey söylemiyorum
SIRRI SAKIK (Devamla)
Sayın Başkan, irademize saygı göstereceksiniz.
BAŞKAN
İç Tüzük
neyi gerektiriyorsa onu konuşacaksınız.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bakın, burada
gerçekten hepimiz birbirimizin değerlerine saygı göstermeliyiz.
Burada arkadaşlarımız zaman zaman çıkıp
konuşuyorlar. Sizin hoşunuza gitmeyen sözcükler sarf etmiş
olabilirler, siz de eleştirebilirsiniz ama emir kipleriyle bizi tehdit
etmeye hiç kimsenin gücü yetmez, bunu herkes böyle bilsin.
Hele hele geçen gün burada
gruplar adına konuşmalar yapılırken Cumhuriyet Halk Partisi
grup sözcüsü çıkıp Bizim sabrımızı
taşırıyorsunuz, biz kendimizi zor tutuyoruz
Zor
tutmazsanız ne olur Allah aşkına, ne olur! Yani siz bizim
beynimizin, bedenimizin efendisi misiniz! Yani sizin gibi mi
konuşmalıyız! Yani size tabi mi olmamız lazım!
Biraz önce
arkadaşımız söyledi. Bu af yasasında, siz bir halkı bir
bütün olarak terörist ilan ettiniz. 3713 sayılı Yasa Terörle Mücadele
Yasasıdır. Buradan ben de mahkûm oldum, ben de teröristim. Ben
buradan alınıp götürüldüm, bu Yasadan mahkûm oldum, düşünce
suçundan mahkûm oldum ama sonra, geldim bu Parlamentoda Vekilim ama Kürt
çocukları buradan mahkûm olursa üniversiteye başlayamazlar. Böyle bir
adalet olur mu? Kürt çocukları, hepimiz bundan mahkûm olmuşuz, bu
ülkenin ayıbıdır. Yediden yetmişe, kadınıyla,
genciyle, erkeğiyle, bir bütün olarak bu Yasadan mahkûm olmuşuz.
Asıl, bu Yasa bu ülkenin yüz karasıdır. Bu Yasanın
değiştirilmesi gerekirken, buna hep birlikte bir birlik
oluşturmamız gerekirken arkadaşımız çıkıyor,
bir şey söylüyor, kıyametler kopuyor. Efendim, siz 40 bin
kişinin katiline böyle diyemezsiniz. diyor. Peki, siz bizim beynimizin,
bedenimizin efendisi misiniz? Bizim değerlerimiz yok mudur? Biz, evet,
Türkiye halkının değerlerini biliyoruz, bunlara saygı
duyuyoruz ama Kürtlerin de değerleri var. Bizi sizden farklı
kılan şey de
Bakın, siz Terörist diyorsunuz, biz Terörist
demiyoruz. Niye? Bizim çocuklarımız ve kardeşlerimizdir. Kürt
sorunu bir terör sorunu değil; bir hak, hukuk, adalet sorunudur, bunu
böyle algılamalısınız. Sizin Terörist dediğiniz
insanlarla devlet belki şu anda, şu saat orada görüşmeler
yapıyor ama bu, sorunu çözmüyor ki! Otuz yıl Terörist dediniz, otuz
yıl terörle mücadele yasalarını hayata geçirdiniz ve otuz
yıldır acı dolu yıllar yaşadık. Şimdi,
yaralarımızı sarma zamanıdır. Bizim ne kadar dilimize
dikkat etmemiz gerekiyorsa sizlerin de dilinize dikkat etmeniz gerekir çünkü
birlikte yaşayacaksak birbirimizin değerlerine saygı
göstermeliyiz ama birilerinin değerine saygı, birilerinin
değerlerine de hakaret etme hakkını hiç kimse size vermez ve biz
de buna müsaade etmeyiz. Bedeli ne olursa olsun biz zorun, zulmün önünde emin
olunuz ki boyun eğmeyiz, bizim geliş nedenimiz de budur, bu
halkı özgürleştirmektir, bu halkın sorunlarına sahip
çıkmaktır ve siz
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Bu halk özgür. Özgür bu halk, hiçbir sıkıntısı yok.
SIRRI SAKIK (Devamla) Bu
sizin sorununuz, sizi muhatap almıyorum zaten. Sorunlardan
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) -
Halkın hiçbir sıkıntısı yok. Özgür, özgür
Hiç
BAŞKAN Sayın
Milletvekili, lütfen
SIRRI SAKIK (Devamla)
Bakın
M. NURİ YAMAN (Muş)
Dili özgür mü?
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Özgür, özgür
BAŞKAN Sayın
Milletvekili
SIRRI SAKIK (Devamla)
Şimdi, hiçbir şey bilmiyorsanız
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Tek vatan var, tek bayrak var. Bu kadar
BAŞKAN Sayın
Tüzmen, lütfen
SIRRI SAKIK (Devamla) Bir
düşünür diyor ki: Eğer hiçbir şey bilmiyorsanız haddinizi
bileceksiniz. Bu konularda düşünceniz yoksa, bir fikir
üretmiyorsanız hiç olmazsa susun, oturun, konuşmayın.
Konuşmamak da bir erdemdir ama böyle afaki şeyler tek bayrak, tek
millet bilmem ne
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Yanlış mı?
SIRRI SAKIK (Devamla) - Bu
teklikler artık tarihin çöplüğüne atıldı ama biz, tek
millete
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Yanlış mı?
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Bakın, bütün kürsüde hep şunu söyleriz
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Bu vatan bizim vatanımız, hepimizin vatanı. Bu vatan
ortaklık kabul etmez öyle.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Bizim
vatanın tekliğine bir itirazımız yoktur, bayrağın
tekliğine itirazımız yoktur ama hepimiz
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Lafların arasına sıkıştıracaksın,
sıkıştıracaksın, burada konuşacaksın. Yok
öyle, bir yere kadar. O kadar uzun boylu değil.
SIRRI SAKIK (Devamla) -
farklı halklardan oluşuyoruz. Ben Türk kimliğine ne kadar
saygı gösteriyorsam sizin de Kürt kimliğine saygı göstermeniz
lazım.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) -
Biz milletimize saygı gösteriyoruz, o kadar.
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Diğer halkların kimliğine, diline, kültürüne saygı
göstereceksiniz.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) -
Milletimiz birdir, burada ayrımcılık yapmaya, bölücülük yapmaya
çalışma.
SIRRI SAKIK (Devamla) - O
senin sorunundur.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Samimi ol be! Samimi ol, samimi!
SIRRI SAKIK (Devamla) - Zaten
yani dar alanlarda siyaset yaparak yeniden mesaj vermeye
çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Samimi olun, samimi!
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Sayın Başkan, bakın, uzun süredir konuşamıyorum,
lütfen
BAŞKAN Genel Kurula
hitap edin Sayın Sakık, karşılıklı konuşmak
zorunda değilsiniz, lütfen
M. NURİ YAMAN (Muş)
Ama siz de oradan seyirle geçiriyorsunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Usul tartışması açacağız
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Kaplan, bir saniye
Siz oturun lütfen.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Niye müdahale etmiyorsunuz?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Başkanlık tutumu hakkında usul
tartışması açacağım.
BAŞKAN - Buyurun.
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Teşekkür ediyorum.
Sevgili arkadaşlar, bu
hamasi nutuklar bu ülkenin sorunlarını çözmüyor. Bu hamasi nutuklarla
bu ülke
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Hamasi nutku sen atıyorsun burada.
BAŞKAN Sayın
Tüzmen, lütfen
SIRRI SAKIK (Devamla) Ben
hamasi nutuk atmıyorum
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Sen atıyorsun.
SIRRI SAKIK (Devamla) -
ben
bedeli ödenecek şeyler söylüyorum. Yüreğiniz varsa bunları
söyleyin.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Bizim yüreğimiz var.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Biz
burada, bakın, bu ülkede bedel ödeyerek buralara kadar geldik. Nereden,
nasıl geldiğimizi siz çok iyi bilirsiniz, çok iyi
tanırsınız.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Bu ülke ödedi, herkes ödedi o bedeli, herkes.
SIRRI SAKIK (Devamla) Biz
daha çok ödüyoruz, zaten
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Yok öyle
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Keşke ödeyebilseydiniz, keşke o yürekliliği göstermiş
olsaydınız. Zaten birlikte, gelin, bedel ödeyelim, bu sorunları
çözelim.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) -
Şu anda bile sen konuştukça şurada bedel ödüyoruz biliyor musun?
SIRRI SAKIK (Devamla) Neyin
bedelini ödüyorsun?
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
İşte bunu dinlemenin bedelini ödüyoruz.
BAŞKAN Sayın
Sakık, lütfen, karşılıklı
Genel Kurula hitap edin.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) O kürsüyü dinleyeceksin, o halkın kürsüsü.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Sen artistlik yapma!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sizin zorunuza gidiyor değil mi? (Gürültüler)
SIRRI SAKIK (Devamla)
Sayın Başkan, ne söyleyeyim, ne diyeyim?
Şimdi, bakın, bir
kahvede oturur gibi oturmuş, ayaklarını üst üste
atmış, şimdi buna ne söylenir Allah aşkına, ne
söylenir? (Gürültüler)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu kürsü halkın kürsüsü, milletin iradesi, onu da
mı susturacaksınız?
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Senin ne olduğunu biliyoruz. Herkesin ne olduğunu herkes biliyor.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gücünüz yeter mi o kürsüyü susturmaya?
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Şimdi, seçimler yaklaşmış, Sayın
Arkadaşımız buradan nemalanmaya çalışıyor. Bize
vurarak acaba bir yerlere gelebilir miyiz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, niye müdahale etmiyorsunuz?
BAŞKAN Lütfen
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Niye müdahale etmiyorsunuz?
AHMET YENİ (Samsun)
Ya, daha çok konuşuyor.
BAŞKAN - Niye müdahale
etmediğimi sizden mi soracağım Sayın Kaplan? Ben dört
beş
AHMET YENİ (Samsun)
Esas size müdahale etmesi lazım.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hakaret ediyor.
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, lütfen bu tavrınızı bırakın.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Bakın, Mecliste oturmanın
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 63e göre, tutumunuz hakkında usul
tartışması açacağım.
BAŞKAN Açarım ben
Sayın Kaplan, ama kurallar içerisinde
SIRRI SAKIK (Devamla)
Sayın Tüzmen, Mecliste oturmanın bir adabı vardır, köy
kahvesinde oturur gibi oturuyorsunuz. (Gürültüler)
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Onu siz yapıyorsunuz!
BAŞKAN Burada
tehditvari sözlerle hiçbir yere varamazsınız.
SIRRI SAKIK (Devamla) Böyle
konuşamazsınız
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Sen ona karar veremezsin koçum, biz biliriz bu işleri.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Sizinle hayatın her alanında, her platformunda tartışmaya
hazırız.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
İşine bak!
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Sayın Başkan, biz burada esir değiliz, bize bu haksızlığı
yapamazsınız. (Gürültüler)
BAŞKAN Lütfen oturur
musunuz.
SIRRI SAKIK (Devamla) Bize
bu haksızlığı yapamazsınız. Kürsüye
çıkıyoruz, ya siz bizi azarlıyorsunuz ya da oradan paralı
askerleriniz azarlıyor, buna hakkınız yok.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Paralı asker sizsiniz!
BAŞKAN Sayın
Sakık, sizi azarlayan yok, siz önce şu kafanızın
içerisindeki ayrımcılığı, bölücülüğü ve
bölgeciliği bir kaldırın.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Siz yapıyorsunuz deminden beri Başkanım!
BAŞKAN Buraya her
çıktığınızda Kürtten bahsediyorsunuz, Kürt
halkından bahsediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Siz yapıyorsunuz!
BAŞKAN Türkiyedeki
Kürt meselesi size bırakılacak kadar basit bir mesele değil.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Bakın Sayın Başkan, biz ayrımcı değiliz, biz
bölücü değiliz.
BAŞKAN Bu, Türkiye
Cumhuriyetinin meselesi, Türk Hükûmetinin meselesi, tüm partilerin meselesi,
tüm anayasal kuruluşların meselesi. Bu mesele çözülecek ama
halkın oyuyla buraya gelip de bölücülük yapmakla, ayrımcılık
yapmakla bu mesele çözülmez.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Sayın Başkan, neresi bölücülük, neresi ayrımcılık
söyleyin?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, böyle
konuşamazsınız.
BAŞKAN Tehditvari
sözlerle hiçbir yere varamazsınız.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Böyle konuşamazsınız Sayın
Başkan. Usul tartışması açın lütfen.
BAŞKAN Demokrasi,
kurallar ve kurumlar rejimidir. Bu kurallara uymak zorundasınız.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, 63e göre usul
tartışması açın!
BAŞKAN Yemini
yaptığınız 81inci maddeye uymak zorundasınız,
Anayasaya uymak zorundasınız Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) Biz
Anayasaya uymak zorundayız. Ne yaptığımızı da
biz
(Gürültüler)
BAŞKAN Daha ne
istiyorsunuz? Türkiye Cumhuriyetinin bir ferdi olarak burada gelip her istediğinizi
söylüyorsunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, böyle
konuşamazsınız!
BAŞKAN Konuşurum
tabii ki.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 63e göre usul tartışması açın!
BAŞKAN Açarız,
oturun siz, açarım.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Orası yönetme yeri Sayın Başkan, böyle
konuşamazsınız orada.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Sayın Başkan, benim burada ne konuşacağımı bana
böyle işaret edemezsiniz. (Gürültüler)
BAŞKAN Siz oturun
lütfen Sayın Sakık.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Orası yönetme yeri, böyle
konuşamazsınız orada.
BAŞKAN Lütfen oturur
musunuz.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Burada benim nasıl konuşacağıma ben karar veririm, siz
karar veremezsiniz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Orası yönetme yeri, böyle
konuşamazsınız orada!
BAŞKAN Lütfen oturun.
SIRRI SAKIK (Devamla) Burada
neyi konuşacağıma ben karar veririm.
BAŞKAN Burada kimin
oturacağına ben karar veririm Sayın Sakık. Lütfen oturun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) AKPli değilsiniz orada. 63e göre tartışma
açılmasını istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buradaki
Başkan Vekili karar verir.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 63e göre usul tartışması açın
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Açacağım, bir dakika
Oturun siz yerinize.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Evet.
BAŞKAN Kurallara
uyarak sözünüzü isteyin, açacağım ben tartışmayı.
Oturun lütfen.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Söz istiyorum, 63e göre usul tartışması
açın.
BAŞKAN Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ben talep ediyorum. Burada, Başkanlık
Divanında oturuyorsunuz ama AKPli gibi davranıyorsunuz. Oysaki
Başkanın tutumu tarafsız olmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Kaplan, Başkanlık Divanı tarafsız, her isteyene söz
veriyor. Ama burada, geçmişte devletin görevlilerinin veya kurumların
yaptığı yanlışları bahane ederek kimseyi tahakküm
altına almazsınız.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) O kürsünün dokunulmazlığı var. O kürsüde,
işinize gelmeyecek, hesabınıza gelmeyecek her şey
konuşulur.
BAŞKAN Buyurun,
açıyorum.
Üç dakika süre veriyorum.
IX.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Başkanın, kürsüde konuşan hatibin sözünü kesmesinin İç
Tüzüke uygun olup olmadığı hakkında
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte, Sayın Başkan.
BAŞKAN Lehe mi, aleyhe
mi?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte, Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Lehte, Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Kaplan, lehe mi istediniz, aleyhe mi sözü?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sizin aleyhinizde konuşacağım,
Başkanlık Divanının.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte, Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) Ben
aleyhte istiyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Lehte
BAŞKAN
Yazacağım, bir saniye
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, lehte
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkan, lehte
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Tespit ediyor musunuz?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz
halkın özgür iradesi, annesinin ak sütü gibi helal oylarıyla seçildik
ve sizler gibi bu Meclise geldik. Biz buraya geldiğimiz zaman, bize oy
verenlerin hepsinin oyu sizi seçen oylar kadar eşit ve kardeştir.
Bunu bir kere kabul edeceksiniz.
İkincisi: Burada
çoğunluk olmak -çoğunluk hukukunu- dikta rejimi özlemi içinde,
Meclisi bir dikta ve totaliter anlayışla yönetmek demek değil.
Sayın Başkan, bir önceki önergede konuşurken ben bu kürsüde,
benim mikrofonumu kapatıyor. Bu, halkın kürsüsü. Bu halkın bana
verdiği bu kürsüyü hangi anlayışla, hangi hakla düğmesine
basıp kapatıyor? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN İç
Tüzükün 66ncı maddesinin verdiği yetkiyle kapatıyorum.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Bakın, burada kendisi savcılık görevinden gelmiş, hâlâ
kendisini sıkıyönetim savcısı bir AKPli zannediyor.
Yapamazsın Başkanım. Tarafsızlığı
sağlayamıyorsunuz, burada sataşma oluyor, burada hakaret ediyor
sizin partilileriniz, siz onlara söz söylemiyorsunuz, muhalefeti susturmaya
çalışıyorsunuz. Böyle bir anlayışı
AHMET YENİ (Samsun)
Millete hakaret ediyorsunuz, millete!
HASİP KAPLAN (Devamla)
Böyle bir anlayışla yönetmek Meclisi, milletin iradesine
saygısızlıktır. Kenan Evren gelip bu kürsüyü
susturabilmiş. Kenan Evrenin üstüne, halkımızın bize
verdiği güçle geldik bu kürsüye. Kenan Evren bu Meclisi kapattı.
Kenan Evren darbe yaptı, apoletleriyle buraya oturdu, Kenan Evren geldi bu
halkın kürsüsünü susturdu, bu kürsünün özgürlüğünü kıstı.
Benim özgürlüğüm
halkımın özgürlüğüdür, benim iradem halkımın
iradesidir. Ben o güçle geldim buraya.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin)
Sen özgür olmasan burada konuşabilir misin ya? Özgür olmasan burada, bu
kürsüde konuşabilir misin?
AYLA AKAT ATA (Batman) Siz
mi tanıyorsunuz o özgürlüğü bize?
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Sakın ola ki keyfî yönetiminizle, dikta yönetiminizle, tarafgir
anlayışınızla bu Başkanlık
Divanınızı yürütemezsiniz.
Sayın Başkan, üç
defadır uyarıyoruz ama siz bildiğinizi okuyorsunuz. Sizi
istifaya davet ediyorum! Erdemli olsanız
BAŞKAN Elinizi indirin
Sayın Kaplan!
HASİP KAPLAN (Devamla)
istifa edersiniz, erdemli olsanız bu kürsünün düğmesini
kapatmazsınız!
BAŞKAN Sizin isteme
hakkınız da yok! Hududunuzu ve haddinizi bilin!
HASİP KAPLAN (Devamla)
Erdemli olsanız halkın kürsüsünü susturmazsınız, erdemli
olsanız bizi susturmazsınız!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun)
Bizim Başkanımız erdemlidir.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Erdemli Mersinde. Mersinde Erdemli diye bir yer var; o, Pınarbaşılı.
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Tarafsızlık bunu gerektiriyor. Sizi istifaya davet ediyorum.
İstifaya davet ediyorum, erdemliliğe, sağduyuya davet ediyorum!
(AK PARTİ sıralarından Haydi oradan! sesleri)
BAŞKAN Lütfen oturun
Sayın Kaplan!
HASİP KAPLAN (Devamla)
Halkın sesini susturamazsınız, bunu böyle bilin!
BAŞKAN Sayın
Kaplan, lütfen oturun!
MUSTAFA KABAKCI (Konya)
Nezaketli ol.
BAŞKAN Ben, İç
Tüzükün bana verdiği yetkiye dayanarak
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hangi yetkiyle kapatıyorsunuz?
BAŞKAN Lütfen oturun!
Konuştunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hangi yetkiye göre?
BAŞKAN 66ncı
madde, açıp okuyun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Siz de hukukçusunuz, ben de hukukçuyum. Okuyun
bakayım, okuyun, hangisi?
AHMET YENİ (Samsun)
Bağırma be Başkana!
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Otur yerine!
BAŞKAN Şu
hareketiniz bile yeterli. Oturun lütfen!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Okuyun! Hangisi, okuyun!
BAŞKAN Lütfen
Sayın Kaplan!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Kürsüyü nasıl susturursunuz!
BAŞKAN Oturun lütfen!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Nasıl susturursunuz kürsüyü Başkan! İç
Tüzükün hangi maddesine göre kapatıyorsunuz Başkan, hangi maddeye
göre?
BAŞKAN Ben, İç
Tüzükün bana verdiği yetkiyle, 66ncı madde gereği sustururum!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sizin bu keyfîliğinizi, sizin bu
otoriterliğinizi
Burası Meclis kürsüsü, sıkıyönetim
mahkemesi değil! (AK PARTİ sıralarından
Bağırma! sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Onu siz takdir
edecek değilsiniz!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, burası Meclis kürsüsü,
sıkıyönetim mahkemesi salonu değil! Sıkıyönetim
mahkemesi salonunda savcılık yaparken böyle yüksekte oturmuyorsunuz!
BAŞKAN Lütfen oturun!
Lehte Sayın Canikli,
Sayın Şandır ve Sayın Hamzaçebi söz istemişlerdir
ancak 3 kişi istediği için Sayın Hamzaçebi vazgeçmişlerdir.
Buyurun Sayın Canikli.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, biz daha önce söz istemiştik ama
Evet
demiştiniz.
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Canikli.
Sayın Sakık, her
tavrınız böyle. Burada yazılı ama aleyhte istediğiniz
için
SIRRI SAKIK (Muş)
Neden tavrımız bu?
BAŞKAN Bir saniye,
izahını bir yapayım.
SIRRI SAKIK (Muş) Ben size
medeni bir şekilde söylüyorum.
BAŞKAN Ben de
izahını yapıyorum.
SIRRI SAKIK (Muş) Her
seferinde böyle niye yorumluyorsunuz!
BAŞKAN Ama her zaman
böyle yapıyorsunuz.
Bir aleyhte, bir lehte söz
veriyoruz, bunu biliyorsunuz.
SIRRI SAKIK (Muş)
İlk bağıran bendim Hasipten sonra.
BAŞKAN Sayın
Sakık, izahını yaptım. Lehte söz isteyenlere söz veriyorum,
biri aleyhte, biri lehte. Bu kuralı biliyorsunuz her zaman için.
SIRRI SAKIK (Muş) Siz
Aleyhte mi? dediniz, Evet dedim.
BAŞKAN Aleyhte
konuşacaksınız, lehte birisi konuştuktan sonra.
SIRRI SAKIK (Muş)
Tamam, sorun bu kadar.
BAŞKAN Ama her
şeye itiraz edilmez ki. Onu söylüyorum.
Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
herkes, özellikle bu kutsal çatı altında görev yapan ve Anayasaya,
bu milletin birliğine, beraberliğine bağlılık yemini
etmiş olan herkes, bu milletin birliğine, ülkenin bütünlüğüne
saygı duyacaktır; resmî diline saygı duyacaktır; bu
milletin kendisine saygı duyacaktır.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) En başta siz! En başta siz
duyacaksınız!
AYLA AKAT ATA (Batman) Ne
biçim konuşma ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Eğer bunu yapmıyorsa önce millete
ihanet ediyor, kendisine ihanet ediyor, haksızlık ediyor bu millete.
Çünkü eğer biraz yüreğiniz varsa, biraz samimiyetiniz varsa gelip
yeminini ettiğiniz o kurallara uymak zorundasınız. Sizi
samimiyete davet ediyorum
HASİP KAPLAN (Şırnak) Biz
sizi davet ediyoruz.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Ayıptır ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
sizi ahlaka davet ediyorum, sizi ahlaklı
olmaya davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, BDP sıralarından gürültüler) Milletin vekiline
paralı asker diyecek kadar küçülemezsiniz,
aşağılamazsınız
AYLA AKAT ATA (Batman)
Sayın Başkan
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
çukura düşemezsiniz. Böyle rezalet olamaz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ne diyorsun sen!
BAŞKAN Lütfen
Sayın Kaplan, oturun lütfen. Lütfen oturun. Söz vereceğim, lütfen oturun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bu milletin kutsal çatısı altında
milletin vekiline hakaret edemezsiniz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ne diyorsun sen! (BDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Şimdiye
kadar
Lütfen oturun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ben ne söylediğimi biliyorum. (BDP
sıralarından gürültüler)
M. NURİ YAMAN (Muş)
Sen ne biliyorsun be!
SIRRI SAKIK (Muş) Sen
aşağılık durumdasın! Sen
aşağılıksın! 50 kez
aşağılıksın sen!
BAŞKAN Sayın
Sakık, lütfen
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Terörden bahsediyorsun
Barıştan
bahsediyorsun, terör düşmüyor ağzından.
BAŞKAN Birleşime
beş dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati :
18.17
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 18.40
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Birleşime bir saat ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
18.41
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri,
önceki oturumda yaşananlar üzerine siyasi parti grup başkan
vekillerimizin bir açıklama talebi olmuştur. Kendilerine
sırasıyla söz vereceğim.
Buyurun Sayın Mustafa
Elitaş, Kayseri Milletvekili.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
4.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, usul tartışması
sırasında yaşanan gerginlik nedeniyle açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce oturum devam
ederken milletvekili arkadaşlarımıza, bu kürsüden
yaptıkları hitap çerçevesi içerisinde, siyasi parti grubumuzdan
bazı milletvekili arkadaşlarımızın -tüm gruplardan da
olmak üzere- hatibe farklı şekilde, konunun ve
milletvekilliğinin, Anayasaya ettiğimiz yemin çerçevesinde
konuşmaları şeklinde uyarıları ortaya çıktı.
Ama bu süreç içerisinde baktığımızda, ben olaylar vuku
bulduğu anda Parlamentoda değildim televizyonda izleme imkânı
buldum, bizim Grup Başkan Vekili Arkadaşımızın
konuşması sırasında ortaya çıkan ve başka bir
muhalefet partisinin milletvekilinin bu konuya itirazı üzerine Meclis
Başkanımız Parlamentoya ara vermek mecburiyetinde kaldı.
Değerli arkadaşlar,
bir kısmımız dokuz yıla yakındır
milletvekilliği görevimizi yapıyoruz, bir kısmımız
daha uzun süreli milletvekilliği görevlerimize devam ediyoruz, en az üç
buçuk yıllık milletvekili olan arkadaşlarımız var.
Bugüne kadarki geçen süreç içerisinde iyi konuşmalarımız oldu,
kötü konuşmalarımız oldu, eleştiriler oldu ama hakarete
varan, hakaret olup hem bir grubu hem de milletvekillerini itham altında
bırakan, töhmet altında bırakan konuşmalar genellikle
olmadı.
Anayasayı beğensek
de beğenmesek de, şu andaki yürürlükteki olan 1982 Anayasası
değişene kadar, değiştirilinceye kadar hepimiz uymak
mecburiyetindeyiz, o Anayasaya sadakatte yemin ettik.
Değiştirdiğimiz takdirde, halkımızın iradesiyle
değiştiği takdirde, Parlamentonun iradesiyle
değiştiği takdirde biz bu Anayasaya uymak mecburiyetindeyiz.
O anlamda hem Türkiye Büyük
Millet Meclisinde milletvekillerinin birbirlerini itham etmelerini, 74 milyon
insanın temsilcisi olan 50 milyon seçmenin oylarıyla seçilen
milletvekillerine herkesin sabır ve tahammül etmesini, aynı zamanda
her bir siyasi parti grubunun temsil ettiği kitleye saygıdan
dolayı konuşmalarımızı temsil ettiğimiz yüce
milletin karakterine uygun şekilde yapmak sadece bu ülkeyi, bölgeleri
değil bu ülkede yaşayan 74 milyon insanın kardeşliğini
pekiştirecek, ayrışmayı değil birlikteliğini hatırlatacak
ve birlikteliğini bir araya getirip bin yıldır beraber
olduğumuz bu birlikteliği dünyanın sonuna kadar devam ettirecek
şekilde konuşmalarımıza devam etmemiz gerekir diye
düşünüyorum.
Bu vesileyle, Değerli
Başkanımız bu konuşmayı, bu fırsatı bize
verdiğinden, bu süreçten sonra da uyumlu ve anlayışlı bir
şekilde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Sayın Başkanım, bir cümle söyleyip bitireceğim,
süre verirseniz
geçeceğini ümit ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Elitaş.
Akif Hamzaçebi, Trabzon
Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
5.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, usul tartışması
sırasında yaşanan gerginlik nedeniyle açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üç haftadır devam etmekte olan torba yasa
tasarısına ilişkin görüşmelerin akşam saatlerindeki
oturumunun bir tartışma ortamına dönüşmüş
olmasından eminim hepimiz üzüldük.
Demokrasi,
farklılıklarımızın özgürce ifade edilebildiği,
özgürce yaşandığı ve yine bu farklılıklar
arasında en geniş uzlaşmanın arandığı
rejimin adıdır. Sorun, birbirimizle iletişim kurma,
farklılıklarımızı muhafaza ederek ortak bir
yaşamı başarma, ortak bir yaşamı gerçekleştirme
sorunudur. Başarmamız gereken budur.
Farklılıklarımızı, bu farklılığın
ötesine taşımak, bir ayrışmanın veya
tartışmanın, derin tartışmaların unsuru olarak
görmek doğru değil, bunlar bize zaman kaybettirir.
Yine, demokrasi, sivil toplumun
en güçlü olduğu rejimin adıdır. İleri demokrasilerde,
gelişmiş demokrasilerde sivil toplum son derece güçlüdür. Sivil
toplum iknaya dayanır, sivil toplum uzlaşmaya dayanır. Sivil
toplum karşısında devlet vardır, devletin güçleri
vardır. Devletin gücünü hissettirmeye kalkıştığı
yerde yani daha doğrusu sivil toplumu dikkate almadığı
yerde demokrasi zayıflar. Biz, buradaki görüşmelerde sadece kendi
siyasal tabanımızı, bizim partilerimize oy veren, kendi siyasi
partilerimize oy veren vatandaşlarımızı değil bütün
toplumu ikna etmenin çabası içinde olmalıyız veya toplumun çok
geniş bir kesimini ikna etmenin çabası içinde olmalıyız.
Vatandaşlarımız bizi izliyor, başarmamız gereken,
yapmamız gereken budur. Bunu yaparsak demokrasi kazanır, Türkiye
kazanır. Aksi takdirde belki çok sınırlı kesimler bu
tartışmalardan, bu tip görüşmelerden mutlu olabilir ama toplumun
çok büyük bir kısmının bu tip tartışmalardan mutlu
olmadığını düşünüyorum. Umuyorum ki Türkiye Büyük
Millet Meclisi bunu başaracaktır, bunu başaracak kadrolar
buradadır.
Bütün milletvekillerimiz
milletin oylarıyla buraya gelmiştir, milletin temsilcileridir. Hiçbir
temsilcinin, hiçbir milletvekilinin diğerine kıyasla bir
üstünlüğü yoktur, hepimiz vatandaşı temsil ediyoruz.
Vatandaşımız da bizi izliyor, biz de
vatandaşlarımızı burada ikna etmek zorundayız. Ne
kadar ikna edersek demokrasiyi o kadar daha ileriye taşımış
oluruz.
Ben bu düşüncelerimi
ifade ederek sözlerimi sonlandırıyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Mehmet Şandır,
Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın
Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
6.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, usul tartışması
sırasında yaşanan gerginlik nedeniyle açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Teşekkür ederim Değerli Başkan.
Değerli milletvekilleri,
gerçekten biraz önce burada hoş olmayan, kabul edilemez, bize
yakışmaz, ülkemize yakışmaz olaylar yaşandı. Bu
olayları yok saymak doğru değil. Bu olayların tedbir alınmazsa
geleceğini öngörmek lazım. Ayrıca, burada biz kavga yaparsak
sokağın ne duruma geleceğini de bilmemiz gerekir. Bir seçim
öncesinde bu milleti germemek ve milletin duygularını dikkate almak
gerekiyor. Onun için biraz önce yaşanan olaylar bizim açımızdan
kabul edilemez olaylardır, asla tasvip edilemez olaylardır.
Değerli milletvekilleri,
arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, eğer biz birlikte
bir görev yapıyorsak, birlikte bir iş yapıyorsak ortak
zeminimizi güçlendirmemiz lazım. Farklılıklarımız
olabilir, duygularımız, düşüncelerimiz, siyasetimiz,
heveslerimiz, hesaplarımız farklı olacaktır ama eğer
birlikte bir görev yapıyorsak bu görevin sorumluluğunda ortak
paydalarımızı güçlendirmemiz lazım. Öncelikle, medeni
insanlar olarak birbirimize karşı saygılı olmak
mecburiyetindeyiz, sevgi mecburi değil ama saygı bir mecburiyet
olmalı, hoşgörü, tahammül ve gerçekten birbirimizi de iyi
anlamamız lazım, birbirimize bağırarak çağırarak
bir yere varılamadığını anlayacak kapasitede
olmamız lazım. Dolayısıyla, bundan sonraki
çalışmalarda her arkadaşımızın halkımız
adına, milletimiz adına burada davranışlarımıza
çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Bir diğer husus da
değerli arkadaşlar, Türkiye bir hukuk devletidir, ne kadar
farklı hesaplarımız, hayallerimiz olursa olsun bizi
bağlayan husus hukukun üstünlüğüdür. Hukukçu kimlikleriyle
arkadaşlarımız bu hukukun üstünlüğü konusunda, bu
Anayasanın belirleyici, tanımlayıcı hükümlerine uymazlarsa
ve bunu zorlarlarsa bunun topluma çarpan etkisiyle yansıması ülkemizi
felakete götürür.
Biz burada biziz, bunu iyi
anlamak lazım değerli arkadaşlar, biziz; biz, siz yok.
Eğer farklılıklarımızı kimlikleştirerek bu
kimliklerin kavgasına düşersek, bu ülkeyi cam
kırığı yığını hâline getiririz. Buna
hakkımız yok. Burada hepimiz, bu topraklarda yaşayan halkın
adına görev yapıyoruz ve hepimiz biriz. Kendimizi bir ayrı yere
koyarak karşımızdakileri suçlamak, onlara saldırmak bence
doğru değil, doğru olmamıştır. Bunun hiç kimseye
faydası yok, buna hakkımız da yok değerli arkadaşlar.
Bu sebeple biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkan, bitirmeme lütfen müsaade edin.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
- ...kendimizi bu milletin birliğinin teminatı görüyoruz,
milliyetçiliğimizin gereği bu. Bu topraklarda yaşayan halkı
tüm farklılıklarıyla kucaklayabiliyorsak biz hem hukuktan kaynaklanan
hem insan olmanın sorumluluğunda görevimizi yapıyoruz demektir.
Farklılıklarımızı kimlikleştirerek, bu
kimliklerin sorunlarını çözmek için politikalar, söylemler
geliştirmenin sonucunun nereye varacağını öngörmek
mecburiyetindeyiz. Siyasetçi ve devlet adamı geleceği öngörmek
mecburiyetinde. Geleceği öngörmeden atılan adımların ülkeye
neye mal olacağını geçmişte yaşadık. Onun için
herkesi sorumluluk anlayışıyla, sorumluluk ahlakı
içerisinde sağduyulu davranmaya davet ediyoruz ve Meclis
Başkanının bu konuda İç Tüzük hassasiyetini ben takdirle
karşılıyorum, buna da herkesin saygı göstermesini istirham
ediyorum.
Hepinize saygılar
sunarım. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Şandır.
Ayla Akat Ata, Batman
Milletvekili.
Buyurun Sayın Ata.
7.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, usul tartışması
sırasında yaşanan gerginlik nedeniyle açıklaması
AYLA AKAT ATA (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, akşam
saatlerinde bizler için de televizyonları başında bizleri
izleyen halkımız için de hoş olmayan bir tabloyla
karşı karşıya kaldık. Ancak dört yıla yakın
bir zamandır bu Parlamento çatısı altındayız.
Defalarca kez Başkanlık Divanının ayrımcı
politikalarıyla karşı karşıya kaldık ve bugün de
bir benzerini yaşadık. Sonuç itibarıyla yaşananların,
bugüne kadar yaşananların getirmiş olduğu nokta bizi, bunun
patlaması oldu ama kendimizi yaşananlardan sorumlu görerek burada
başta halkımıza ve bizi izleyen tüm
vatandaşlarımıza bir öz eleştiri vermemiz gerektiğini
düşünüyoruz. Bu öz eleştiri bugünün öz eleştirisi, bugün
yaşananların öz eleştirisi değildir. Bu öz eleştiri üç
buçuk yıldır bu Parlamento çatısı altında olup hâlâ bu
Parlamento çatısı altında ayrımcı politikalara,
ayrımcı tutum ve davranışlara karşı bir tutum
geliştiremememiz ve hâlâ bu uygulamalarla karşı
karşıya kalıyor olmamızdan kaynaklıdır.
Değerli milletvekilleri,
bizler talihsizlik olarak nitelendirebileceğimiz bir açıklamayla
karşı karşıya kaldık. Bu Parlamento çatısı
altında bütün grup başkan vekilleri hem aidiyetleri olan siyasi
partiler için hem de bir bütün toplumumuzun, Türkiye toplumunun tamamı
için bir sorumluluk altındadırlar. Bu Parlamento çatısı
altında bir grup başkan vekilinin diğer bir parti grubunu itham
altında bırakacak, bir çocuğun diğer çocuğa
söylemeyeceği hakarete varan birtakım söylemleri ifade etmesini, asla
ama asla doğru bulmuyoruz. Kimliklerin ön plana çıkmasını
istemezdik, ama biz Kürt olduğumuz için yok sayıldık, Kürt
olduğumuz için haklarımız yok sayıldı, Kürt olduğumuz
için bu ülkede eşit, özgür vatandaş olamadık
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
sayın milletvekilleri
AYLA AKAT ATA (Devamla)
o
yüzden bu kimliğimiz ön plana çıktı. Yoksa amacımız,
kimliğimizi her gün burada ifade etmek, bunun üzerinden politika yapmak
değildi, ama bu ülkede seçilmiş olmanın bir sorumluluğundan
kaynaklı, bu kürsüye her çıktığımızda bu ülkenin
belki büyük bir çoğunluğunun haberi olmayan birçok konuya
değindik, aksi hâlde BDP çatısı altında değil,
diğer siyasi parti grupları çatısı altında siyaset
yapıyor olurduk. Farklı düşünüyoruz, farklı bir yerden
siyasete, farklı bir yerden ülkenin bütünlüğüne ve birliğine
yaklaşıyoruz.
Ülkenin birliği ve
bütünlüğü bizim için de önemlidir, bugüne kadar yaşanan her şeye
ve büyük acılara rağmen, hâlâ ortak vatanda eşit, özgür,
birliktelikten yanayız; bunun için de mücadele ediyoruz, bunun için, bunu
istediğimiz için hâlâ bedel ödüyoruz ve Türkiye toplumu bundan habersiz.
Bu Parlamento çatısı altında yaşayan, faaliyet yürüten,
siyaset yapan milletvekillerinin buna tahammülsüzlüğü esasında
topluma da yansıyor ve toplumda yansımasını farklı
buluyor. Bu kürsüde bize konuşma hakkını sizler vermediniz,
kürsünün dokunulmazlığı var, farklı düşüncelerimizi bu
kürsüde ifade edeceğiz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYLA AKAT ATA (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ata.
AYLA AKAT ATA (Devamla)
bu
kürsüde bizi buraya taşıyan siyasal gerekçeleri ifade edeceğiz
ve bunu savunacağız. Bundan sonra da bu akşam yaşananlara
meyil vermeyecek bir tablonun içerisinde olmak istiyoruz. Belki yasama
döneminin sonundayız, ama herkesi sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Bu
sorumluluğu Barış ve Demokrasi Partisi Grubu olarak bizler
göstereceğiz.
Tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ata.
Sayın milletvekilleri,
önceki oturumda açılan usul tartışması sona ermiştir.
606 sıra
sayılı tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15,
2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262,
2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462,
2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683,
2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779,
2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811,
2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Muş Milletvekili Nuri
Yaman ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 154 üncü maddesi ile 5411 sayılı
Kanuna eklenen Geçici Madde 28'in aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Geçici Madde 28- Risk
Merkezinin çalışma usul ve esasları bu maddenin yayımı
tarihinden itibaren en geç altı ay içinde bu Kanunun ek 1 inci maddesinin
beşinci ve dokuzuncu fıkralarında belirtilen usul çerçevesinde
Türkiye Bankalar Birliğince belirlenir.
Bu Kanuna göre kurulan Risk
Merkezi faaliyete geçinceye kadar, Merkez Bankası bünyesinde bulunan Risk
Merkezi, 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası Kanununun yürürlükten kaldırılan 44 üncü maddesi
hükümleri uyarınca faaliyetlerini yürütür.
Merkez Bankası
bünyesindeki Risk Merkezi bilgileri, bu Kanuna göre kurulan Risk Merkezine
aktarılır.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın
Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli üyeler;
hepinize saygılar sunuyorum.
Çok üzüldüm, aslında
konuşacak mecalim kalmadı. Ben bu ülkeyi çok seviyorum, hepimiz çok
seviyoruz. Bu ülkenin tüm insanları, hepimiz bir kardeşiz, hepimiz
bir bireyiz, bu ülkenin bireyiyiz ama ben bu olaylara çok üzülüyorum.
Gelin,
halkımızın ekmeği için, gelin, insanımızın
ekmeği için büyük mücadele verelim. O kavgayı onların sorunu
için, onların sorununu çözmekte verelim, ekmek için verelim, aş için
verelim. Eğer biz halkımızın aşını ve
ekmeğini çözersek çok şeyi çözmüş oluruz.
Değerli milletvekilleri,
bugün 179uncu madde var, gelecek. Yine uyarıyorum: Tütün, ekmek,
bazı bölgelerimizin ekmeği, Bitlisin, Muşun, Malatyanın,
Adıyamanın, özellikle bu sarmalık tütün dediğimiz bu
insanların ekmeği.
Bir kurum düşünün
arkadaşlar, o maddeye gelmeden yine uyarıyorum, 179uncu madde,
gecenin en son maddesi ama hepinizden rica ediyorum, çözmemekte direnirse,
ekmeğimize kim göz koyarsa bu Meclis, bu Meclis bunu çözmelidir
arkadaşlar. Bir kurum düşünün, diyor ki: Tütün ticareti yapanlara 50
bin lira, taşıyana ceza veririm. Ya kime ceza veriyorsun sen? Kime
ceza veriyorsun? Alan var mı? Alan yok. Tekel dedin, onu da
sattınız gitti. Ama ben ekiyorum. Ekimini serbest
bırakıyorsun, yasak değil bu. Yasak olmayan bir şeyin
arkadaşlar, ticaretini nasıl, nasıl, nasıl yasaklarsınız
ya? Ekimi yasak olmayan bir ürünü eğer Adıyamandan Diyarbakıra
götürecekse, sen bunun kamyonuna nasıl el koyarsın? Nasıl 50 bin
lira ceza verirsin? Sen kim oluyorsun?
Benim ekmeğimle nasıl oynuyorsun?
MUHARREM SELAMOĞLU
(Niğde) Bana mı söylüyorsun?!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yok Muharrem ağabey, size söylemiyorum, herkese
söylüyorum.
Nereden gelirse gelsin
kardeşim, nereden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin bu ülkede
insanın ekmeğini kimse alıkoyamaz. Ben hepinizden rica ediyorum,
179uncu madde gelecek, bunu hep birlikte, bu Meclisin bir bütünü olarak
çözelim. Bu, bu sorun benim sorunum değil, bu sorun hepimizin sorunu. Bu
sorun, en az 1 milyon insanın ekmek parası. Ben sizden rica ediyorum:
Risk diyoruz işte; risk, birisinin ekmeğini elinden almak, en büyük
risk budur arkadaşlar. Tütün ekiyor, satıyordu dün ve
arkadaşlar, ne oluyorsunuz, serbest olan, ekimi serbest olan bir
şeyin nakliyesini nasıl yasaklarsın ya? Nasıl yasaklarsınız
ya? Bırakın satayım.
Değerli
arkadaşlarım, burada iki madde var, Tütün ve Alkol Piyasası
Kanununun 8inci maddesinin (h) ve (ı) bentleri; bu bentler
kaldırılmadığı sürece bu sorun devam eder. Bu Meclis
insanların ekmeğine sahip çıkmalıdır. Bu Meclis
insanların rızkına sahip çıkmalıdır, insanların
çoluk çocuğunun rızkına sahip çıkmalıdır.
Ben, gecenin geç saatinde,
belki sabaha karşı gelecek 179uncu madde. Şimdiden
uyarıyorum: Bu madde geldiğinde, Meclis iradesi, Meclis iradesi
diyorum arkadaşlar, Meclis iradesi buna sahip çıkmalıdır,
ekmeğe sahip çıkmalıdır. Bir kez daha hepinize bunu
söylüyorum.
Bir başka konu: Bir
şeyi yok ederken ama oradan ekmek yiyen insanların da ekmeğini
düşünmüyoruz bazen. Örneğin Şanlıurfada bir Evren Sanayi
Sitesi varmış, Kamyonlar, otobüsler buradan geçemez. denirmiş;
yollar kesilmiş, kimse artık o siteye giremiyor. 2.500 kişi
ekmek yiyor. 2.500 tane iş yeri var, 7.500 çalışanı var. 30
kilometreden dolaşıyormuş kamyonlar. Ya etmeyin, tutmayın.
Önce, Bu insanlar, buradan ekmek yiyen insanlar buraya nasıl girer? diye
bir bakın. Bir şeyi yasaklayın ama ekmeği
yasaklamayın. 30 kilometreden dönüp geliyorlarmış; artık,
oraya hiçbir kamyon, kamyonet veya tır giremiyormuş, başka
yerlere gidiyormuş. Benden söylemesi, takdir sizin.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ancak karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
20.11
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 20.16
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 154üncü maddesine
bağlı geçici 28inci madde üzerinde verilen Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır ve önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 154. maddesine bağlı Geçici madde 28in
sonuna aşağıdaki iki fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
Ödeme tarihi 31.01.2011
tarihinden önce olup da, kullandığı nakdi ve gayri nakdi kredinin
ödemelerini aksatan gerçek ve tüzel kişilerin, ticari faaliyette bulunan
ve bulunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin
karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet,
kredi kartı ve diğer kredi borçlarına ilişkin
kayıtları, söz konusu borçların daha önce veya 31 Temmuz 2011
tarihine kadar ödenmesi veya yeniden yapılandırılması
hâlinde borcun tamamının ödenmesini müteakiben Merkez Bankası
nezdindeki Risk Merkezinde ve Kredi Kayıt Bürosu A.Ş.'de bulunan
kayıtlardan başvuru aranmaksızın silinir.
Kayıtların
silinmesinden sonra, bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring
şirketleri ve tüketici finansman şirketlerince yapılacak
kredilendirme, çek karnesi verilmesi ve diğer işlemlerde
silinmiş kayıtlar dikkate alınmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu Milletvekili.
Buyurun Sayın
Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU
(Kastamonu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz
üzerine söz aldım. Sizleri en iyi dileklerimle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
AKP iktidara geldiği ilk yıllarda 5033 sayılı Kanunla bir
sicil affı çıkardı ve ödeme güçlüğünden dolayı
sicilleri bozulmuş olan vatandaşlarımızın Merkez
Bankasından kayıtları silindi ancak bankaların
ortaklaşa kurduğu Kredi Kayıt Bürosundaki kayıtlar ise
aynen kaldı. Yani 2003 yılında çıkarılan sicil
affı hiçbir işe yaramadı.
2008 yılına
gelindiğinde, Hükûmetin kötü ekonomi yönetimi sonucunda insanlar yine
ödeme güçlüğü içine düştüler ve tekrar sicilleri bozuldu. 1 milyondan
fazla vatandaşımız daha kara listeye girdi. Bunun içinde
kefillikten dolayı kara listeye girenlerin sayısı yok.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bir kanun teklifi verdik, böylece Merkez Bankasındaki siciller ile
birlikte Kredi Kayıt Bürosunda tutulan sicillerin temizlenmesini istedik.
Ancak Hükûmet, her zaman olduğu gibi Kargadan başka kuş
tanımam. tavrıyla yine bildiğini okudu, kendi
tasarısını dikkate alarak sadece Merkez Bankasındaki
kayıtları sildi ama Kredi Kayıt Bürosundaki kayıtlara
maalesef dokunulmadı. Yani çıkardığınız 5834
sayılı Kanun da hiçbir işe yaramadı, bu Meclis de boşa
kürek çekmiş oldu.
Değerli milletvekilleri,
görüştüğümüz madde, Merkez Bankası Risk Merkezinin
kapatılarak, kayıtlarının, Bankalar Birliği nezdinde
kurulacak risk merkezine aktarılmasını öngörmektedir. Önergemiz
ile, Merkez Bankası Risk Merkezindeki kayıtların yeni kurulan
risk merkezine aktarılmaması ve kredi kayıt bürosundaki
kayıtların da silinmesi istenmektedir. Türkçesi, tam anlamıyla
yeni bir sicil affı öngörmekteyiz. Bundan önce eksik
çıkardığınız sicil afları bir işe
yaramadığı için, bugün bu sicil affına gerçekten ama
gerçekten çok ihtiyaç vardır. Madem toplum kesimlerinin birikmiş
borçlarını yeniden yapılandırmaktayız, gelin, kara
listede bulunan kayıtları da burada birlikte silelim,
yaptığınız iş tam olsun; ama niyetiniz tavşana
kaç tazıya tut demekse biz bunu bilemeyiz değerli milletvekilleri.
Özellikle esnaf ve çiftçimizin bozuk sicillerinden dolayı kredilerden
faydalanamaması için bu sicilleri silmiyorsanız, o da tabii ki sizin
bileceğiniz bir iştir.
Değerli milletvekilleri,
kredi kayıt bürosunun kayıtlarına girmek kolay ancak çıkmak
o kadar zor ki. Olması gereken, borç ödendiğinde otomatik olarak
kayıtların silinmesi olması lazım ancak uygulama böyle
değildir. Listeye girdiniz mi bir daha çıkmanız neredeyse
imkânsızdır. Mesela, vatandaşlarımız, haberi olmadan
arkasından gönderilen kredi kartının bile ödenmeyen aidat ücreti
bahane edilerek altını çizerek ifade ediyorum- kara listeye
alınabilmektedirler. Vatandaşlarımız, kara listede
olduklarını ancak bir kredi kartı talebinde bulundukları
zaman öğrenebilmektedirler. Dolayısıyla, önergemiz kabul
edilerek, Merkez Bankası Risk Merkezindeki kayıtlar yeni kurulan risk
merkezine taşınmamalı, öncelikle ve özellikle Kredi Kayıt
Bürosundaki kayıtlar silinmelidir.
Sayın iktidar, sicil
affında samimi iseniz önergemize destek verin, bu problemi birlikte burada
çözelim ama yok, niyetiniz farklı ise yine reddedeceksiniz. Millet sizi de
bizi de bu saatlerde izlemektedir. Eğer niyetiniz iyi ise bu önergeye
destek verirsiniz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Serdaroğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Madde 154e bağlı
geçici madde 29 üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 154 üncü maddesi ile 5411 sayılı Kanuna
eklenen Geçici Madde 29un Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Harun Öztürk |
Enis Tütüncü |
|
İstanbul |
İzmir |
Tekirdağ |
|
Şevket Köse |
Akif Ekici |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Adıyaman |
Gaziantep |
Malatya |
|
|
Ali Arslan |
|
|
|
Muğla |
|
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ali Arslan, Muğla Milletvekili, buyurun.
ALİ ARSLAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
torba yasa deyince, artık, sekiz yılı aşan bir süreden
sonra AKP eğer bir torba yasa getiriyorsa, dikkat etmek gerekiyor. Yani
nereden çıktı bu torba, içinde neler var diye çok inceden inceye
bakmak gerekiyor. Tıpkı uyanık tüccarların
yaptığı gibi torba yasada halkın yararına olan
maddeler oluyor, halkın dört gözle beklediği maddeler oluyor,
emekçilerin, geniş halk yığınlarının
zararına olan maddeler oluyor, AKPnin gizli gündemini içinde
barındıran maddeler oluyor, çok dikkat etmek gerekiyor. Tıpkı
bir uyanık tüccarın pazar yerinde sattığı ürünler için
kullandığı torba gibi, çuval gibi; üstünde güzel, cilalı
maddeler var ama altında da bozuk, dikkat edilmesi gereken maddeler
oluyor. Gerçekten bu torba da böyle. Halkın dört gözle beklediği
düzenlemeler var.
Bu kanunun gerekçesinde de
çok net şekilde belirtmişsiniz, gerçekten bir ekonomik
sıkıntı sürecini, bir kriz sürecini, teğet geçti diye ilk
başta görmezden gelmeye çalıştığınız kriz
sürecini atlattık ve müthiş sıkıntılı,
intiharın eşiğine gelen, intihar eden, ruh
sağlığı bozulmuş vatandaşlar kitlesini arkada
bıraktık. Gerçekten insanlar borç altında inim inim inliyor,
vergilerini ödeyemez hâle geldiler, primlerini ödeyemez hâle geldiler. Böyle
bir düzenlemeye ihtiyaç var ve toplumun önemli bir kesimi de bunu dört gözle
bekliyor.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, defalarca anlatıyoruz, dinlemiyorsunuz
ama ben bu rakamları ekranları başında bizi dinleyen
vatandaşlarımız için 2 defa okuyacağım. Sevgili
arkadaşlarım, 2002 yılında bankalara bu ülkenin
vatandaşlarının toplam borcu 6,5 milyar dolar. 2010
yılında ne olmuş biliyor musunuz arkadaşlar? 170 milyar
dolara çıkmış. 10 katı değil, 20 katı değil,
30 katına yakın insanlarımızın bankalara borçları
artmış.
Yine, bakın, 2002
yılında 10 bin vatandaşımız bankalara
borçlarını ödeyememişler, 10 bin vatandaşımız bankalara
borç ödemekte zorlanıyor. 2010 yılında ne olmuş biliyor
musunuz arkadaşlar? 625 bin vatandaşımız bankalara borcunu
ödeyemiyor. Yani neredeyse her on vatandaşın bir tanesi banka
borçlarını ödeyemez hâle gelmiş. Gerçekten böyle bir düzenlemeye
şiddetle ihtiyaç var ama bakın siz ne yapıyorsunuz? Bir beklenti
yaratıyorsunuz. Onun yanında, zaten iktidara geldiğiniz günden
beri emeğin başına bir kâbus gibi çöktünüz İş
Yasasıyla, diğer yasalarla. Emek dünyasını perişan
eden, odaları, sendikaları sokaklara döken, hatta özürlüler
hakkında bile, özürlülerin bazı haklarını geri almaya
çalıştığınız düzenlemeler getiriyorsunuz içinde.
İnsanlar sokakta,
emekçiler, sendikalar sokakta demokratik haklarını arıyorlar,
haklarını kaybetmemek için yürüyüşler yapıyorlar. Siz ne
yapıyorsunuz? Arap ülkelerinde bile görülmedik uygulamalar; biber
gazları, coplar, tazyikli sular
İnsanları anasından
doğduğuna pişman edecek hâle getiriyorsunuz. Değerli
arkadaşlarım, Haburda PKKlı teröristlere gösterdiğiniz
hoşgörüyü kendi hakkını arayan bu emekçi insanlara maalesef
göstermiyorsunuz.
Silivride insanlar neden
yattığını bilmiyor yıllardan beri, Hizbullah
teröristleri dışarıda geziyor.
MUHARREM SELAMOĞLU
(Niğde) Onlar niye yattıklarını biliyorlar.
ALİ ARSLAN (Devamla)
Tam bir çifte standart sevgili arkadaşlarım.
Bakın, Kayseride,
Elâzığda belediyedeki yolsuzluklar ayyuka çıkmış,
belediye başkanları hâlâ görevine devam ediyor ama sudan bahanelerle
Yalıkavakta, Güllükte belediye başkanlarını görevden alıyorsunuz.
Adınızda Adalet var ama adaletin Ası bile yok. Sevgili
dostlar, tam bir çifte standart.
Şimdi, bakın, bir
başka düzenleme, torba ya, torbanın içine ne varsa koyuyorsunuz.
Biraz önce Aslanoğlu belirtti, tütüncülükle ilgili de bir düzenleme var,
tütün satışıyla ilgili. Ama asıl şimdi görüştüğümüz
düzenleme şu: Biliyorsunuz, bundan birkaç yıl önce Sayın
Başbakan da dile getirmişti, Merkez Bankasını Ankaradan
İstanbula taşımaya çalışıyorsunuz. O zaman büyük
gürültü koptu yapamazsınız dediler. Gerçekten, dünyanın hiçbir
ülkesinde, önemli ülkelerin birçoğunda Merkez Bankası bir başka
şehirde değil. Amerikada, Almanyada, diğer ülkelerde, tüm
ülkelerin merkez bankaları finans merkezlerinde değil,
başkentlerinde. O zaman büyük tartışmalar çıktı,
şimdi, siz, Merkez Bankasını çaktırmadan yavaş
yavaş Ankaradan İstanbula taşımanın
yollarını açıyorsunuz.
Gizli gündeminiz var, o gizli
gündeminizi gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz ama
başaramayacaksınız sevgili dostlar.
Bu duygularla hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Arslan.
III.- Y O K L A
M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Öztürk, Sayın Özyürek, Sayın Tan, Sayın Ünsal,
Sayın Meral, Sayın Sönmez, Sayın Kaptan, Sayın
Baratalı, Sayın Çakır, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Pazarcı, Sayın Arslan, Sayın Arat, Sayın Küçük, Sayın
Arifağaoğlu, Sayın Mengü, Sayın Serter, Sayın
Ateş, Sayın Emek.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15,
2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262,
2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462,
2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683,
2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779,
2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811,
2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve madde 154ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 155te üç adet önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 155 inci maddesiyle 2499 Sayılı
Kanunun 10/A Maddesine eklenen beşinci fıkrada geçen
münhasıran ibaresinin yalnız şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan |
Muş Muş Şırnak |
Fatma
Kurtulan M. Nezir
Karabaş |
Van Bitlis |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 155. maddesinde yer alan İlgili kanunlar
uyarınca ibaresinin Ancak, ilgili kanunlar uyarınca şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Mehmet
Şandır |
Antalya Manisa Mersin |
E. Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı Recep
Taner |
Denizli Konya Aydın |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" nın 155 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Harun Öztürk |
Enis Tütüncü |
|
İstanbul |
İzmir |
Tekirdağ |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Akif Ekici |
Faik Öztrak |
|
Malatya |
Gaziantep |
Tekirdağ |
|
|
Şevket Köse |
|
|
|
Adıyaman |
|
Madde 155 - 28/7/1981 tarihli
ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesine
beşinci fıkra olarak aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"İlgili kanunlar
uyarınca elektronik ortamda tebligatı yapılan alacakların
takip ve tahsiline ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, kayden
izlenen sermaye piyasası araçlarına ilişkin tedbir, haciz ve
benzeri her türlü idari ve adli talep sadece Merkezi Kayıt
Kuruluşunun üyeleri tarafından yerine getirilir. "
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın
Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın
Başkanım, tütünü hep unutmayacağım, sabaha kadar
söyleyeceğim, yarın da söyleyeceğim, öbür gün de.
Değerli
arkadaşlarım, bu madde sermaye piyasasıyla ilgili bir madde.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye, finansal kaynağı çok derin bir ülke
değil, tasarrufları çok yetersiz bir ülke. Bu nedenle, Türkiyedeki
sermaye piyasası çok genç bir sermaye piyasası ve bir sürü badire
atlattı ama bu badirelerden bizler ders almadık, bu badirelere
karşı sigorta sistemimizi geliştirmedik, bu badirelere
karşı birileri hep kaybetti ama sonuçta ülke kaybetti.
Size soruyorum: Çukurova,
Kepez hisse senetleri alan insanların günahı neydi? Bu insanlar
Çukurova, Kepez borsada olduğu sürece herhangi bir şekilde Çukurova
ve Kepezin mali özerkliği yönünde en küçük bir kuşku var
mıydı? Ve Türkiye'nin en önde gelen, halka açık ve Sermaye
Piyasası Kurulunda en çok revaçta olan hisse senetleriydi ama bir gecede
el konuldu. Hisse senedi, elinde, olan insanların da parası uçtu
gitti. Bunların günahı neydi?
Onun için, sermaye
piyasasında sigorta sistemini getirmek zorundayız. Herhangi bir riske
karşı küçük tasarrufçuyu koruyacak, küçük tasarrufçunun yarın
kendi iradesi dışında, kendi risk almadıysa, oluşacak
her türlü riske karşı, örneğin Çukurova, Kepezde olduğu
gibi devlet el koyuyorsa, devlet, sigorta sisteminden bu riski
karşılamak zorundadır arkadaş. Devlet hiçbir şeyi
gasbedemez, önce halkını düşünmeli. Onun için, ben bunu hep
söylüyorum. Mutlaka halka açık şirketlerin yarın herhangi bir
riske karşı, oluşacak risklerinde bir sigorta sistemi
kurulmalıdır, bunu Sermaye Piyasası Kurulu mutlak
yapmalıdır. Günlük işlem hacminden on binde 1, bak
altını çiziyorum, günlük işlem hacminden on binde 1 ödenecek
sigorta primleriyle bu sistem kurulabilir. Oluşacak her türlü riske
karşı yarın insanların, küçük tasarrufçunun
mağduriyetini önlemek hepimizin görevidir arkadaşlar. Yine söylüyorum,
ben dört yıldır söylüyorum. Mutlaka sermaye piyasasında sigorta
sistemini getirmek zorundayız. Arkadaşlar, devletten bir kuruş
para istemiyoruz. Günlük işlem hacminin çok minik bir
kısmını yapılan işlemden sigorta sistemine prim olarak
yatırdığımız zaman hiçbir tasarrufçu yarın zarar
etmeyecektir, bunun altını çiziyorum arkadaşlar, mutlaka bunun
getirilmesi lazım. Bir kez daha tutanaklara geçmesi açısından
Yarın Çukurova, Kepez gibi- mağdur olan halk oluyor burada
arkadaşlar, halk mağdur oluyor ve üç beş kuruşu olan
insanlar mağdur oldu, yok oldu, bir kez daha söylüyorum.
Bir başka konu,
Türkiyede bir altın borsası var arkadaşlar. Trafik
memurluğu yapıyor, altını çiziyorum, İsviçreden
altınları getir, burada kim alacaksa talep yapanlara sat, trafik
memurluğu yapıyor, başka hiçbir işlevi yok. Altın
Borsası altın piyasasını geliştirmek zorundadır.
Türkiyedeki özellikle
Türkiyede yaklaşık 120-130 milyar
dolarlık altın rezervi var, yani halkta. Bu
alışkanlıkları artık, bir şekilde kaydi para hâline
getirmek zorundayız ama Altın Borsası sadece trafik
memurluğu yapıyor arkadaşlar. Getiriyor, kuyumculara ve sektöre
sattığı altınlardan bir
(x) alıyor, bununla
geçinmeye çalışıyor.
Arkadaşlar, bu
işlemi herkes yapar, altın borsası kurmaya gerek yok, altın
borsası olmana gerek de yok. Bu işlemi
Görevli kıl Merkez
Bankasını, getirsin İsviçreden, satsın kuyumculara. Ama
anlı şanlı Altın Borsası hiçbir şekilde piyasaya
müdahale etmeyen, piyasayı geliştirmeyen bir altın
borsasıdır. Altın Borsası sadece trafik memurluğu
yapıyor, hepinizin bilgilerine sunarım.
(x) Bu bölümde
hatip tarafından Türkçe olmayan bir dille bir kelime ifade edildi.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunacağım.
III. Y O K L A
M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Bir yoklama
talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Öztürk, Sayın Özyürek, Sayın Tan, Sayın Ünsal,
Sayın İçli, Sayın Aslanoğlu, Sayın Bayram, Sayın
Sönmez, Sayın Pazarcı, Sayın Baratalı, Sayın
Çakır, Sayın Serter, Sayın Ateş, Sayın Küçük,
Sayın Koçal, Sayın Dibek, Sayın Arat, Sayın Kaptan ve
Sayın Ersin.
İki dakika süre
veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15,
2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262,
2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462,
2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683,
2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779,
2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811,
2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve
Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 155. maddesinde yer alan İlgili kanunlar
uyarınca ibaresinin Ancak, ilgili kanunlar uyarınca şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Sayın Recep Taner, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın Taner.
(MHP sıralarından alkışlar)
RECEP TANER (Aydın)
Sayın Başkan, 606 sıra sayılı torba Kanun
Tasarısının 155inci maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz bu madde 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa
ilave bir beşinci fıkra eklenmesiyle ilgilidir.
Sözlerime başlarken,
Aydının Karacasu ve Bozdoğan bölgesindeki tütün üreticileri
adına Sayın Aslanoğlunun gündeme getirdiği tütünle ilgili
179uncu maddede Hükûmeti tekrar düşünmeye davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşlarımız otuz yıldır bağımsız
bir üst denetim kurulu olarak faaliyet gösteren SPK merkezinin başkentten
İstanbul'a taşınması gibi konularla
uğraşacağınıza Hükûmet ve iktidar milletvekillerinin
neden gerçek meselelere sahip çıkmadıklarını merak
etmektedir. Örneğin, Aydındaki serbest muhasebeci ve mali
müşavir arkadaşlarımızın bu yapılandırmada
eksik buldukları ve mutlaka ilave edilmesini istedikleri, Türkiye
genelinde de on binlerce kooperatifi, 10 binlerce kişiyi ilgilendiren ve
iktidarıyla muhalefetiyle birçok milletvekiline iletilmesine rağmen
bir türlü torba yasaya giremeyen düzenlemelerden birisiyle ilgili sizlere
kısaca bahsetmek istiyorum.
Yapı kooperatifleri,
ortak dışı işlemler yapmamaları ve kurumlar
vergisinden, katma değer vergisinden muaf olarak kurulmuş olan birimlerdir.
Ta ki 2006 yılında yaptığınız Kurumlar Vergisi
Kanunu değişikliğiyle ortak dışı işlemler
konusunda değişikliğe gittiniz ve binlerce kooperatif muafiyet
kapsamından
çıkartıldı ve kanun geriye işletilerek 1/1/2006
tarihinden itibaren kurumlar vergisi ve katma değer vergisi
mükellefiyetleri tescil edildi.
Özellikle ilim olan
Aydın, kooperatifçiliğin son derece yaygın olduğu bir ildir
ve de o kooperatifler sayesinde küçük tasarruflarla binlerce kişi ev
sahibi olmuştur. Genelde 2006 yılı öncesi kurulan
kooperatiflerde üyelerin hak ve menfaatleri gereği arsa satın
alınıp o arsa üzerine bina inşa etmek yerine arsa payı
ödemesini inşaat maliyeti olarak mal sahibine vererek yapılan
kooperatifçilik sistemi yani kat karşılığı arsaya
sahip olma şeklinde kooperatifçilik yapılmaktaydı. Bu
şekilde 2006 yılı öncesinde inşaatlarına başlayan
ve devam eden kooperatifler yeni düzenlemeyle zor durumda
kalmışlardır.
Cezalı işleme
muhatap olmamak ve inşaat ruhsatlarında gerekli düzenlemeleri yapmak
için belediyeler ve tapu daireleri nezdinde yapılan girişimlerde
geriye dönük işlem yapılamayacağı gerekçesiyle bir netice
alınamamıştır ama kooperatiflerin belediye ve tapu
dairelerinde harcadıkları zaman aleyhlerine işlemiştir.
Kooperatif üyeleri normal üye aidatlarını ödeyemezken
değişen Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca mükelleflerin vermekle
yükümlü oldukları aylık KDV, kurum geçici vergisi, BA/BS
formları, kurumlar vergisi gibi beyannamelerini verdiklerinde Vergi Usul
Kanununun mükerrer 355inci maddesi hükümlerine göre her bir işlem için
ayrı ayrı ceza kesilmektedir. Buna baktığımızda
şu anda birçok kooperatif bu konuda mağdur durumdadır.
Değerli milletvekilleri,
vergi kaçıranları, naylon faturacıları affettiğiniz
yerde 1 TL dahi vergi matrahı ve tahakkuku olmayan, vergi ziyaı
bulunmayan işlemlere ait beyannameler neticesinde usulsüzlük ve özel
usulsüzlük cezalarının tahakkuk ettirilmesi adil değildir.
Ağustos 2009 öncesinde işlem başı 1 milyon 600 bin TL olan,
şu anda da işlem başı bin TL olarak uygulanmakta olan özel usulsüzlük
ve usulsüzlük cezaları kooperatiflerin birçoğunu zor durumda
bırakmıştır. Tasfiye edilen kooperatifler dâhil binlerce
kooperatif ortalama 150 ile 200 bin TL arasında bir ceza ile
karşı karşıya gelmektedir. Sizlerden istedikleri ise, torba
kanuna ilave edeceğiniz bir geçici madde ile Yapı kooperatiflerinde
geriye doğru verilecek beyanname ve bildirimlerde Vergi Usul Kanununun
mükerrer 355inci madde hükümleri uygulanmaz ve uygulanan cezalar var ise
kaldırılır. düzenlemesidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle heyetinizi en içten
duygularla selamlıyor, saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Taner.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 155 inci maddesiyle 2499 Sayılı
Kanunun 10/A Maddesine eklenen beşinci fıkrada geçen
münhasıran ibaresinin yalnız şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Nuri Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi?
BENGİ YILDIZ (Batman)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Münhasıran sözcüğü,
kamuoyunda herkesçe bilinen bir kelime olmayıp, bunun yerine günümüz
Türkçesine uygun düşen yalnız sözcüğü tercih edilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
156ncı maddede üç adet
önerge vardır ancak sayın milletvekilleri, üç önerge aynı
mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde de kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 156ncı maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
İkinci önergenin imza
sahipleri:
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Fatma
Kurtulan |
Muş Muş Van |
M
Nezir Karabaş Hasip
Kaplan |
Bitlis
Şırnak |
Üçüncü önergenin imza
sahipleri:
|
Mehmet Günal |
Erkan Akçay |
Oktay Vural |
|
Antalya |
Manisa |
İzmir |
|
Recep Taner |
Mustafa Kalaycı |
E. Haluk Ayhan |
|
Aydın |
Konya |
Denizli |
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Hüsnü Çöllü, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Çöllü.
(CHP sıralarından alkışlar)
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra
sayılı tasarının 156ncı maddesiyle ilgili önergemiz
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu maddeyle Sermaye Piyasası Kurulunun merkezi Ankaradan İstanbula
taşınıyor. Başbakan talimat verdi: İstanbul finans
merkezi olacak, SPK da bu kapsamda İstanbula gidecek. Bir geçiş
dönemi yok. Çalışanlara bir seçenek yok. Kanunla sürgün gibi bir
durum söz konusu ve iki yıl içinde de SPK İstanbula
taşınacak.
Peki, burada objektif ölçütlerin
geçerli olduğunu söylemek mümkün müdür? Gerçekten uluslararası
bölgesel finans merkezi olmuş şehirlerde, BDDK gibi, SPK gibi
kurumların merkezleri o şehirlere taşınıyor mu? Bilgi
teknolojilerinin ulaştığı seviye dikkate
alındığında böyle bir zorunluluğun
olmadığı açıktır değerli arkadaşlar.
BDDK ve SPK düzenleyici ve
denetleyici kurullardır. Bu kurumların faaliyetlerini etkin bir
şekilde sürdürmesiyle bulunduğu yer arasında doğrudan bir
bağ yoktur. Bir bölge müdürlüğü, bölge ofisi gibi bir yapılandırma
ile yetkiyi verirsiniz ve aynı işlemler orada sürdürülür.
SPKnın bütünüyle oraya taşınmasına gerek yoktur. Bu
düzenlemenin amacı, Ankaranın giderek
boşaltılmasıdır. Bu nedenle maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını istiyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İstanbulun finans merkezi olması için
hazırlanan strateji Ekim 2009da Resmî Gazetede
yayımlanmıştı. Peki, bu çalışmanın bütüncül
bir yapıda sürdürüldüğünü söylemek mümkün müdür? Gerçekten böyle bir
niyetiniz varsa bunun sağlıklı bir planlama ile bütüncül bir
yapıda ele alınması gerekir. Torba kanunlara bir iki madde
ekleyerek finans merkezi olunması mümkün değildir.
Finans merkezi konusunda
yapılmış birçok çalışmada görülüyor ki kentleşme,
iletişim, su, elektrik, çevre ve güvenlik gibi birçok konuda altyapı
eksikliklerinin giderilmesi gerekiyor. Sosyal hayatın
canlılığından kültürel dokuya, eğlence
hayatının canlılığına kadar birçok etken
sıralanıyor. Peki, bu altyapı konusunda tutarlı,
kararlı bir politikanın olduğunu söylemek mümkün müdür?
Canlı eğlence hayatı deniyor, aksırıncaya
tıksırıncaya kadar içiyorlar, bu ucube yıkılsın.
yaklaşımlarıyla kültürel hayatın, sosyal hayatın
canlılığı kavramı ne kadar bağdaşıyor
değerli arkadaşlar?
Ayrıca bu söylemin
Türkiye turizmini de olumsuz etkilediği ortadadır. Seçim bölgem
Antalya turizmin başkenti konumunda, tanıtım için ciddi paralar
harcanıyor. Milyonlarca dolar harcanarak yapılan tanıtım
çalışmalarının etkisi böyle açıklamalarla bir anda
ortadan kalkıyor. Bu nokta çok önemlidir. Alkole uygulanan yüksek ÖTV
turizm işletmecilerini zorlarken bir yanda da yapılan böylesine
açıklamalar turizmi daha da olumsuz etkileyecektir. Ama hedefiniz Arap
sermayesiyse, Arap ülkelerinde para var, o ülkelerin paraları bize yeter,
onların da böyle dertleri yoktur. deniyorsa bu mantık doğru bir
mantık değildir. Bu mantığın Türkiyeyi nereye
götüreceği çok iyi hesaplanmalıdır, sorumluları gerçekten
sorumlu ve duyarlı olmalıdır değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye büyümelidir. Gençlerine iş ve aş bulması için
Türkiyenin büyümesi gerekmektedir ama bu nasıl olacak? Üreterek mi
büyüyeceğiz yoksa finansal balonlarla mı büyüyeceğiz? Türkiye
büyüyor. deniliyor, Türkiye büyüyor ama bu büyüme işsizliği ve yoksulluğu
azaltıyor mu? Maalesef. İşsiz sayısı artıyor,
üniversiteli işsizler tır şoförü olmak için kuyruklarda
bekliyor. Yoksul sayısı artıyor 12-13 milyon
vatandaşımız yoksulluk sınırının
altında yaşıyor. Bu, nasıl bir büyümedir ki
işsizliği de, yoksulluğu da büyütüyor. Ben yaptım oldu.
mantığıyla, finansal spekülasyonlarla, üretime dayanmayan bir
ekonomi ile Türkiyenin bir yere varması mümkün değildir değerli
arkadaşlar. Bu noktada uyarı görevimizi bir kez daha
yaptığımızı belirtiyor, önergemize destek vermeniz
dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeler
üzerinde başka söz talebi?
Mehmet Günal, Antalya
Milletvekili.
Buyurun Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yine bir taşınma maddesi. Bu defa Sermaye
Piyasası Kurulu, daha doğrusu Kurumu taşınıyor.
Arkadaşlarımız o maddelerde konuşacaklar ama ben
adını da düzeltmiş olayım. Taşınacak personeli
diyorlar, kurul sadece yönetim organı.
SPK yeni kurulmadı,
Adalet ve Kalkınma Partisi de yeni hükûmet olmadı. Yani 82
yılından bu tarafa, demek ki bu Kurum etkin işlemiyor. Az önce
Sayın Bakan Yılmaz buradaydı, şimdi Sayın Tarım
Bakanımız buradaymış. Kendisi bir ekonomik rasyonaliteden
bahsetti. Ben de sormuştum ama cevap alamadım, şimdi de ilgili
bakanımız yok. Herhangi bir ekonomik gerekçesi varsa, sekiz
yıldır niye o zaman etkin işletmiyorsunuz? 82 yılından
beri bu kurumlar etkin olarak denetim yapmıyor mu? Eğer öyle bir
şey yoksa, neden hâlâ ekonomik etkinlikten, rasyonaliteden bahsediyorsunuz
da Kardeşim, biz bunu taşıyacağız, siz isteseniz de
istemeseniz de. deyip bu işin içinden sıyrılmıyorsunuz?
İMKB de yeni değil,
85ten beri çalışıyor yani denetlenen birim de denetleyen birim
de var ama demek ki şimdiye kadar kimse denetim yapmıyormuş.
Daha önce söyledik,
SPKnın benzer kuruluşu olan SEC yani Securities Exchange
Commission nerede? Arkadaşlarımız biliyor, Washington DCde.
Demek ki Amerikalılarınki de hiç etkin çalışmıyor.
Sürekli olarak orayı örnek aldığınız için söylüyorum.
Peki, neden Vadeli
İşlemler Borsası yok Sayın Bakanım? Madem
taşıyorsunuz, o niye İzmirde duruyor? Sayın Yemişci
burada mı? Buradaymış. O çok uğraşmıştı
kuruluşunda. Şimdi onu da alıp yarın herhâlde önergeye
eklememiz lazım. Denetlenen de denetleyen birim de orada
olacağına göre, İzmirde Vadeli İşlem
Borsasının ne işi var canım? Her taraf İstanbula
taşınıyor.
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Çalışıyorlar zaten taşımaya.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Yani, herhâlde ona da sıra gelecek burada yok ama.
Başka bir şey
soruyorum: Sermaye piyasasına ilişkin denetimlerin
artmasını istiyorsunuz. Peki, rekabetin artmasını
Türkiyede istemiyor musunuz? Neden Rekabet Kurumunu koymadınız?
Ankarada ne var, kaç tane sanayi kuruluşu var? Zaten Sanayi
Bakanımızın -eski Sanayi Odası Başkanımız-
söylediğini ben size söyledim, o uğramıyor kaç gündür. Ankara
neden taşınıyor? diye Sayın Çağlayanın
sözlerini söylemiştim. Şimdi, Rekabet Kurumu neden gitmiyor? Demin
Sayın Bakan arada konuşurken dedi ki: Düzenleyici, denetleyici
kurumları götürüyoruz. dedi. O da denetleme kurumu. Yine, enerjiyle
ilgili piyasa düzenleme kurumumuz var mı? Var. O niye Ankarada duruyor?
Yani, ne var, kaç tane enerji kuruluşu var? Hani sizin
mantığınızdan gidersek bunların hepsinin
taşınmış olması lazım.
Değerli
arkadaşlarım, İstanbula taşınmayla finans merkezi
olunmaz. Bir bakın bakalım işlem hacminiz ne kadar?
Derinliğiniz, genişliğiniz ne kadar? Bu kafayla İstanbula
herkesi taşısanız, finans merkezi olma şansınız
yok; işlem hacmimiz belli, içindeki derinlik belli.
Derinlik deyince, SPK yeni
bir düzenleme getiriyor işlem bilgileriyle ilgili yazdan itibaren.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ilginç bir şey, alanı,
satanı, takas yapanı görmeyelim diye bir düzenleme yapıyorlar.
Neden? Yabancılar istiyormuş. Yani, yabancılar Bizim ne
alıp ne sattığımız görünmesin. diyor. Adamlar
haklı, borsanın yüzde 70i onların elindeyse doğal olarak
onların dediği oluyor. Yani, önümüzde seçim de geliyor, seçim öncesi,
sonrası herhâlde bir tokatlama yapıp milletin elindeki 3
kuruşluk hisse senedini de değersiz hâle getirecekler. Daha önce de
Yunanistanda buna benzer bir operasyon yapmışlardı. Tabii ki
biz hâlâ konuşuyoruz, neymiş efendim? İstanbula
taşıyınca finans merkezi olacağız dünyanın. Bu
işlem hacmiyle, bu yabancı hâkimiyetiyle siz nereye
taşırsanız taşıyın finans merkezi olma
şansımız yok.
Ben soruyorum, burada
uzmanlarımız vardır belki, sayın bakanlar ara sıra
soruyor: Hazine bonolarının takasları hâlâ gizli, acaba ne
kadar, kim alıyor, kim satıyor, nereye gidiyor, henüz bilemiyoruz.
Bunlarla uğraşacağımıza, kurulan ama atıl bir
şekilde duran gelişen işletmeler piyasalarını neden
etkin hâle getirmiyoruz? KOBİlerle ilgili hepiniz nutuk atıyorsunuz,
gelin, o zaman onlara zaman ayıralım. Lüzumsuz taşınma
kararlarıyla uğraşacağımıza tarımsal ürün
borsaları kuralım. Milliyetçi Hareket Partisinin önerisini dikkate
alın. Sayın Bakanım burada, fındıkta niye bir dünya
borsası olacak bir tarımsal ürün borsası kurmuyoruz? Neden bir
pamuk borsası kurmuyoruz uluslararası çapta madem olacak? Biz ne
yapıyoruz? Efendim, taşıyalım bitsin. Neden, neden
taşıyacağız? Yani hâlen daha bir ekonomik... Sadece
Sayın Yılmaz dedi ki: Ekonomik rasyonalite Kelime olarak, ben
bekliyorum bunun altını dolduracak birisi varsa bu kanun bitinceye
kadar sormaya devam edeceğim. Taşınmayanların rasyonalitesi
yok mu veya rasyonalite varsa o zaman Başbakanlığı da
taşıyalım daha rasyonel çalışsın.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Karabaş, önerge üzerinde konuşacak
mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Konuşacağım.
Buyur demediniz.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
madde üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu torba
tasarısı birçok kesimi ilgilendirip, bu kesimlerin düşünceleri,
beklentileri, ülkenin gündemleri burada tartışılmıyorken daha
çok, bazı kurumların merkezinin İstanbula
taşınması, AKP tarafından gündeme getiriliyor. Diğer
taraftan da işte Ankaranın boşaltılması,
Ankaranın boşaldıktan sonra İstanbulun başkent
yapılması hesapları tartışılıyor.
Birincisi, bu kurumların
mevcut günümüz teknolojisi, kurumların yapılanması,
konumlanması dikkate alındığında kurumların genel
müdürlüklerinin Ankarada veya İstanbulda olmasının çok
anlamlı olmadığını düşünüyoruz. Bu
kurumların genel müdürlüklerinin merkezlerinin Ankaradan İstanbula
taşınmasında bazı hesaplar, rant hesapları, birilerine
çıkar sağlamanın dışında bir gerekliliği
yoktur, buna inanıyoruz.
İkincisi, belli
merkezlerin, genel müdürlüklerin, başkanlıkların İstanbula
taşınması, İstanbulun başkent olması
tartışması da çok anlamlı değil. Bu ülkede her ne
kadar Anayasanın değiştirilmez üç maddesinden biri işte,
Başkenti Ankaradır. diyorsa bile geçmişte de belli ülkelerde
bu tartışılmış, Türkiyede de tartışılabilir.
Yani hep ülkenin birliğinden, bütünlüğünden bahsediyoruz. Bu ülke
birlik, bütünlük içindeyse, doğusu, batısı veya herhangi bir
kenti fark etmiyorsa Anayasaya değiştirilmez maddeler koymak, bunun
birini de başkent koymak çok anlamlı değil. Bu pekâlâ
tartışılabilir. Bu tartışmayı da çok anlamlı
bulmuyoruz. Hatta ben kendi adıma söyleyeyim. İstanbul eğer
başkent olsaydı o ufuk, denizin sağlayacağı ufuk belki
Türkiyede birçok şeyin daha erken değişmesini bile
sağlayabilirdi.
Değerli milletvekilleri,
bizler torba yasasını tartıştık, günlerdir
tartışıyoruz. İki günlük ara verdik. İki günlük arada
OSTİMin etkisi vardı. Şimdi, OSTİMde bir kaza
yaşandı. 20 tane vatandaşımız yaşamını
yitirdi, 50nin üzerinde vatandaş da yaralandı. OSTİMdeki
kazanın nedenleri biliniyor, kayıt dışı
çalışma, ruhsatsız çalışma, denetimsiz çalışmadan
kaynaklı. Ankaranın göbeğinde bir organize sanayi bölgesinde
bir kaza oluyor, kazadan sonra bir gün, iki gün geçmesine rağmen kaç
kişi vardı, kim kayıptır, kaç kişi öldü, kaç kişi
yaralıdır, bilinmiyordu. Nitekim son güne kadar defalarca Ankara
Valiliği tarafından, diğer kurumlar tarafından farklı,
çelişkili bilgiler verildi çünkü o kurumlar, o birimler, o üretim yerleri
nedir, neyin nesidir, kimin tarafından çalışılıyor,
kaç kişi çalışıyor, kimler çalışıyor, öyle
bir kayıt yok ki. Kayıtsız ekonomi, kayıtsız
çalışanlar, ruhsatsız iş yerleri ve bunun
tartışılması, buna yönelik yasalar
çıkarılması, buna yönelik önlemler alınması
gerekiyorken, maalesef kayıt dışılığı
artıracak, teşvik edecek, vahşi çalışma biçimlerini,
güvencesiz çalışma biçimini, az ücretle çalışma biçimini
yaygınlaştıracak bu torba yasada birçok maddeyi
tartışıyoruz ve geçiriyoruz.
Yarın OSTİMde,
yarın İstanbuldaki diğer kurumlar da, yarın Türkiye'nin
birçok yerindeki sanayi kurumları, atölyeler de bu torba kanundan sonra
daha az güvenceli olacak, daha tehlikeli olacak, işçiler
açısından, çalışanlar açısından, emekçiler
açısından daha tehlikeli olacak. Onun için OSTİMden iki gün
sonra bu yasayı tekrar tartışmak, emekçiye, emeğe verilen
değerin göstergesidir diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter sayısı istiyoruz.
TUĞRUL
YEMİŞCİ (İzmir) Sayın Başkan, az önceki hatip
BAŞKAN Önergeleri bir
oylara sunayım da ondan sonra. Karar yeter sayısı da
arayacağım.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır ve önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
TUĞRUL
YEMİŞCİ (İzmir) Sayın Başkanım, bir önceki
hatip adımı da zikrederek, İzmirdeki borsanın neden bu
torba yasada olmadığını sordu. Dolayısıyla, 60a
göre kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Yemişci, yerinizden buyurun.
Sistemi açıyorum, bir
dakikalık süre veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
8.- İzmir
Milletvekili Tuğrul Yemişcinin, Antalya Milletvekili Mehmet
Günalın ismini de zikrederek İzmirde bulunan Vadeli
İşlemler Borsasıyla ilgili sözlerine ilişkin
açıklaması
TUĞRUL
YEMİŞCİ (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Bir önceki değerli hatip
adımı da zikrederek, İzmirdeki Vadeli İşlemler
Borsasının neden bu torba yasada İstanbula
taşınmasının olmadığını sordu. Ben, hem
Meclisimizi hem de kamuoyunu aydınlatmak için onu söylemek istiyorum.
Sayın
Başkanım, İzmirdeki Vadeli İşlemler Borsası
anonim şirket statüsünde olup, burada herhangi bir şekilde torba
yasaya koymaya gerek yoktur, kendi genel kurulu istediği yere
taşınması için karar alabilir.
Bunu açıklamak istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yemişci.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101,
2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267,
2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501,
2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689,
2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783,
2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821)
(S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN 157nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sıralarına göre
okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 157. maddesinde yer alan "Kurul
personeli" ibaresinin "Kurum personeli" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Günal |
Erkan Akçay |
Oktay Vural |
|
Antalya |
Manisa |
İzmir |
|
E. Haluk Ayhan |
Mustafa Kalaycı |
Recep Taner |
|
Denizli |
Konya |
Aydın |
|
|
Reşat Doğru |
|
|
|
Tokat |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 157 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Harun Öztürk |
Enis Tütüncü |
|
İstanbul |
İzmir |
Tekirdağ |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Şevket Köse |
Algan Hacaloğlu |
|
Malatya |
Adıyaman |
İstanbul |
Madde 157- 2499
sayılı Kanunun 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 25 - Kurul
başkan ve üyeleri ile personeli ve bu Kanuna göre görevlendirilen denetim elemanları
çalışmaları ve denetlemeleri sırasında ilgililere ve
üçüncü kişilere ait öğrendikleri sırları
açıklayamazlar ve kendi yararlarına kullanamazlar. Bu yükümlülük
görevden ayrılmalarından sonra da devam eder.
Kurulun para, evrak ve her
çeşit malları Devlet malı hükmündedir. Kurulun başkan ve
üyeleri ile diğer personeli görevleriyle bağlantılı olarak
işledikleri suçlar ile bunlara karşı işlenen suçlardan
dolayı sorumluluk bağlamında Türk Ceza Kanununun
uygulamasında kamu görevlisi sayılırlar.
Kurul Başkan ve üyeleri
ile Kurum personelinin görevleriyle bağlantılı olarak
işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalar, Kurul
Başkan ve üyeleri için ilişkili Bakanın, Kurum personeli için
ise Başkanın izin vermesi kaydıyla genel hükümlere göre
yapılır. Kurul üyeleri ile Kurum personelinin iştirak hâlinde
işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalarda Kurum
personeli hakkında soruşturma izni verme yetkisi ilişkili Bakana
aittir.
Kurul Başkan ve üyeleri
ile Kurum personeli hakkında görevleriyle bağlantılı olarak
işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı soruşturma izni
verilmesi için, bu kişilerin kendilerine veya üçüncü kişilere
çıkar sağlamak veya Kuruma ya da üçüncü kişilere zarar vermek
kastıyla hareket ederek bu işlemler sonucunda kendilerine veya üçüncü
kişilere çıkar sağlamış olmaları hususunda
açık ve yeterli emarelerin olması gerekir. Soruşturma izni
verilmesi hâlinde bu durum ilgililere tebliğ olunur. Soruşturmaya
izin verilmesine ya da verilmemesine dair kararlar aleyhine, tebliğ tarihinden
itibaren on beş gün içerisinde Danıştay nezdinde itiraz yoluna
başvurulabilir. İzin verilmiş olsa dahi, itiraz süresi geçene
kadar veya Danıştaya yapılan itiraz sonucunda hüküm tesis
olunana kadar soruşturma başlatılamaz.
Kurul Başkan ve üyeleri
ile Kurum personelinin, görevden ayrılmış olsalar dahi,
görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen
suçlardan dolayı başlatılan soruşturma ve
kovuşturmalar, ilgili üye veya personelin talebi hâlinde, bunlarla vekâlet
akdi yapmak suretiyle görevlendirilecek bir avukat tarafından takip
edilir. Söz konusu davalara ilişkin dava giderleri ve Türkiye Barolar
Birliğince açıklanan asgarî ücret tarifesinde belirlenen
avukatlık ücretinin on beş katını aşmamak üzere
avukatlık ücreti, Kurum bütçesinden karşılanır.
Kurul Başkan ve üyeleri
ile Kurum personeli aleyhine, Kurulun veya Kurumun bu Kanunda yazılı
görevlere ilişkin karar, eylem ve işlemleri sebebiyle, gerek
görevlerinin ifası sırasında gerek görevden ayrılmalarından
sonra, açılmış veya açılacak her türlü tazminat ve alacak
davası, Kurum aleyhine açılmış sayılır. Bu
davalarda husumet Kuruma yöneltilir. Avukatlık ücreti ve dava giderine
ilişkin bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü bu hukuk davaları
için de aynen geçerlidir. Yargılama sonucunda Kurum aleyhine karar
verilmesi ve kararın kesinleşmesi nedeniyle Kurumun ödeme
yapması hâlinde, Kurum bu meblağı, ilgililerinden talep eder.
Kurumun, yaptığı ödemeleri ilgililerinden talep edebilmesi için,
bu kişiler hakkında kusurlu olduklarına ilişkin mahkeme
kararının kesinleşmesi gerekir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 157 inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan |
Muş Muş Şırnak |
M.
Nezir Karabaş Fatma
Kurtulan |
Bitlis Van |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Sermaye Piyasası Kurulu
Başkanı, üyeleri ve personelinin soruşturulması ve
kovuşturulmasının izne bağlanması,
yargılamanın gecikmesine ve soruşturmanın gerçek anlamda
yapılmasında sorunlar yaratacaktır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 157 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 157- 2499
sayılı Kanunun 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 25 - Kurul
başkan ve üyeleri ile personeli ve bu Kanuna göre görevlendirilen denetim
elemanları çalışmaları ve denetlemeleri sırasında
ilgililere ve üçüncü kişilere ait öğrendikleri sırları
açıklayamazlar ve kendi yararlarına kullanamazlar. Bu yükümlülük
görevden ayrılmalarından sonra da devam eder.
Kurulun para, evrak ve her
çeşit malları Devlet malı hükmündedir. Kurulun başkan ve
üyeleri ile diğer personeli görevleriyle bağlantılı olarak
işledikleri suçlar ile bunlara karşı işlenen suçlardan
dolayı sorumluluk bağlamında Türk Ceza Kanununun
uygulamasında kamu görevlisi sayılırlar.
Kurul Başkan ve üyeleri
ile Kurum personelinin görevleriyle bağlantılı olarak
işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalar, Kurul
Başkan ve üyeleri için ilişkili Bakanın, Kurum personeli için
ise Başkanın izin vermesi kaydıyla genel hükümlere göre
yapılır. Kurul üyeleri ile Kurum personelinin iştirak hâlinde
işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalarda Kurum
personeli hakkında soruşturma izni verme yetkisi ilişkili Bakana
aittir.
Kurul Başkan ve üyeleri
ile Kurum personeli hakkında görevleriyle bağlantılı olarak
işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı soruşturma izni
verilmesi için, bu kişilerin kendilerine veya üçüncü kişilere
çıkar sağlamak veya Kuruma ya da üçüncü kişilere zarar vermek
kastıyla hareket ederek bu işlemler sonucunda kendilerine veya üçüncü
kişilere çıkar sağlamış olmaları hususunda
açık ve yeterli emarelerin olması gerekir. Soruşturma izni
verilmesi hâlinde bu durum ilgililere tebliğ olunur. Soruşturmaya
izin verilmesine ya da verilmemesine dair kararlar aleyhine, tebliğ
tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde Danıştay nezdinde
itiraz yoluna başvurulabilir. İzin verilmiş olsa dahi, itiraz süresi
geçene kadar veya Danıştaya yapılan itiraz sonucunda hüküm tesis
olunana kadar soruşturma başlatılamaz.
Kurul Başkan ve üyeleri
ile Kurum personelinin, görevden ayrılmış olsalar dahi,
görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen
suçlardan dolayı başlatılan soruşturma ve
kovuşturmalar, ilgili üye veya personelin talebi hâlinde, bunlarla vekâlet
akdi yapmak suretiyle görevlendirilecek bir avukat tarafından takip
edilir. Söz konusu davalara ilişkin dava giderleri ve Türkiye Barolar
Birliğince açıklanan asgarî ücret tarifesinde belirlenen
avukatlık ücretinin onbeş katını aşmamak üzere
avukatlık ücreti, Kurum bütçesinden karşılanır.
Kurul Başkan ve üyeleri
ile Kurum personeli aleyhine, Kurulun veya Kurumun bu Kanunda yazılı
görevlere ilişkin karar, eylem ve işlemleri sebebiyle, gerek
görevlerinin ifası sırasında gerek görevden
ayrılmalarından sonra, açılmış veya açılacak her
türlü tazminat ve alacak davası, Kurum aleyhine açılmış
sayılır. Bu davalarda husumet Kuruma yöneltilir. Avukatlık
ücreti ve dava giderine ilişkin bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü
bu hukuk davaları için de aynen geçerlidir. Yargılama sonucunda Kurum
aleyhine karar verilmesi ve kararın kesinleşmesi nedeniyle Kurumun
ödeme yapması hâlinde, Kurum bu meblağı, ilgililerinden talep eder.
Kurumun, yaptığı ödemeleri ilgililerinden talep edebilmesi için,
bu kişiler hakkında kusurlu olduklarına ilişkin mahkeme
kararının kesinleşmesi gerekir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Ali Rıza Öztürk
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazı
alacakların yapılandırılmasına ilişkin ve
yetmiş beş tane kanunda değişiklik yapılmasına
ilişkin çorba kanun tasarısı üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu, yetmiş beş tane kanunda değişiklik yapıyor,
yetmiş beş tane kanunda birbirinden ilgisiz konuları düzenleyen
bir kanun, hepsi ve bu kanunların hepsinden alıntılar yapılarak
düzenleme yapılıyor ve torba kanun tasarısı adı
altında Türkiye Büyük Millet Meclisine getiriliyor. Bu, Meclis İç
Tüzüğünün tanıdığı torba yasa yapma
hakkının kötüye kullanılmasının somut örneğidir.
Mesela Türk Ticaret Kanunu veya Borçlar Kanunu veya Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun temel kanun olarak görüşülmesi doğrudur, aynı konuda
bir düzenleme yapıyor ama burada yetmiş beş tane kanunda
değişiklik yapıyor.
Şimdi, bu kanunda
hakları ihlal edilen insanlar bu kanuna karşı demokratik
muhalefet etme haklarını ortaya koyuyorlar, demokratik protesto etme
haklarını ortaya koyuyorlar. Türkiye'nin dört bir yanında bu
insanlara, polis copu, biber gazı ve tazyikli suyla
saldırılıyor, susturuluyor, baskı uygulanıyor,
şiddet uygulanıyor. Seçim bölgem Mersinde de bu torba yasada
haklarının ihlal edildiğini düşünen meslek grupları,
demokratik sendikalar ve demokratik kitle örgütleri protesto
haklarını kullanıyorlar ama polis, bütün diğer yerlerde
olduğu gibi, şiddetle, baskıyla, copla, biber gazıyla
onları susturuyor.
Değerli milletvekilleri,
bu kadar büyük, yetmiş beş tane kanunda değişiklik yapan
tasarıda benim halkımın sorunlarının çözümü yok.
Örneğin, Silifkedeki limon üreticilerinin sorununun çözümü yok burada.
Silifkede Antalya yolu üzerinde bir kahvehane vardır, Limoncular
Kahvahanesidir adı, limon üreticilerinin hepsi o kahvehanede
toplanırlar. Şimdi o kahvehanede limon üreticileri kara kara
düşünüyor. Ya koskocaman şu kitabın içerisine şu limon
üreticilerinin sorunlarını niye yerleştirmediniz, almadı
mı yani bu kitap?
Şimdi, bakın AKP
İktidarı iş başına gelmeden önce limona verilen destek
ton başına 100 dolar civarında; 2001 yılında, 2002
yılı başında. AKP iktidara gelince, 2001de 90 dolar ve
giderek düşüyor; 2006da, 2007de 45 dolara kadar düşüyor bu destek
limonun tonunda. Şimdi de yüzde 14 teşvik veriliyor, destek veriliyor
1 tonda, o da satılabilinirse. Yani ihracatçı FOB satış
fiyatı üzerinden veriyor. Şimdi Silifkede, Mersinde, Erdemlide,
Anamurda, Tömükte eğer vatandaş limonunu satabilirse, 10
kuruşa satabilirse, alıcı bulabilirse 10 kuruşa satacak.
Alan yok, soran yok. Limon dalda kalmış. Bir de vatandaş,
şimdi o limonunu daldan temizletmek için, bakım yapmak için masraf
yapacak.
Tarım Bakanı da
burada. Bu limoncuların sorununu bu kitaba
sığdıramadınız mı Sayın Bakan?
Yani 50 kilogramlık bir
çuval sülfat gübresinin fiyatı daha önce 22 lira, şimdi 35 lira. 3
ton limon satacak limon üreticisi, onu da satabilirse,
alıcısını bulursa 3 ton limon satacak 50 kilogramlık
bir çuval gübre ancak alabilecek değerli arkadaşlarım.
Şimdi, esnaf siftah
etmeden dükkân kapatıyor; çiftçi tarlasını ekemez hâle
gelmiş, ektiğini biçemez hâle gelmiş, biçse bile biçtiklerini
satamaz hâle gelmiş. İktidarın bunlarla ilgilendiği yok,
Tarım bakanının bunlara baktığı yok. Bir afet
olur, dolu yağar, Bozyazıda, Anamurda daha geçen gün dolu
yağdı, insanlar perişan oldu, seralar yıkıldı;
Canım, sigorta yaptırsaydı. anlayışıyla onlar
kendi kaderlerine terk edildi.
Çiftçi kendi kaderine terk
edilecekse Tarım Bakanının görevi nedir acaba, Tarım
Bakanı ne işlerle meşgul olur? Tarım Bakanının
görevi, bu ülkede çiftçiyi desteklemek değil midir, onu korumak değil
midir? Çiftçinin zarar görmemesi için gerekli önlemleri almak değil midir
değerli arkadaşlarım? Yani gerçekten çiftçinin sorunları bu
İktidar döneminde hep göz ardı edilmiştir. Tarım
Bakanı, diğer bakanlar gibi, üstüne vazife olmayan işlerle
ilgilenmiştir. Bir gidin Silifkeye, bir gidin Erdemliye, bir gidin
Anamura, Mersine gidin de limon üreticisinin hâlini görün Sayın Bakan.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 157. maddesinde yer alan "Kurul
personeli" ibaresinin "Kurum personeli" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal (Antalya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Reşat Doğru, Tokat Milletvekili.
Buyurun Sayın
Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 157nci madde üzerinde
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, torba kanunun
görüşmelerine bir müddet ara verdikten sonra tekrar devam ediyoruz.
İktidar, bu kanunun içerisine, seçim endeksli olarak birçok konuyu
koymuş durumdadır. Milletimiz de tabii, kendisiyle ilgili ne olabilir
düşüncesiyle kanunu yakından takip ediyoruz ancak torba kanunda her
meslek grubu, her toplum kesimi kendisi ayrı ayrı yer almak istiyor
çünkü toplumda her kesimde çok büyük sıkıntılar mevcut.
İşçisi, memuru, esnafı, bütün sosyal kesimler, başta
bankalar olmak üzere birçok kuruma borçlu olup çok zor durumdadır.
Neredeyse bu insanlar hayatlarına küsmekte ve psikolojileri de
bozulmaktadır.
Bakınız bu
kesimlerden bazılarıyla ilgili örnekleri vermek istiyorum. Bu
kesimlerden bir tanesi esnaflardır. Esnaf kefalet kooperatifine olan
borçlar ödenmediğinden dolayı şu anda esnaflar Borçlarım
acaba nasıl ödenir, bu kanun içerisine nasıl girerim? şeklinde
büyük bir mücadele veriyorlar.
Tokatta
yayınlanmış olan Yeni Tokat gazetesinin 4 Şubat 2011
tarihli esnaflarla ilgili yapmış olduğu bir
çalışmayı size de takdim etmek istiyorum. Tokat sanayi
esnafları işsizlikten, nakit sıkıntısından,
veresiyelerin zamanında gelmemesinden büyük bir şikâyet içerisinde
bulunuyor.
Bunlardan Osman
Yazıcı, mobilyacı, diyor ki: Herkeste gelecek kaygısı
var. İşler geçmişteki gibi değil. Tokatın belli bir
kapasitesi var, onun üzerine çıkamıyor. Kâr marjları
düşmüş, malzeme pahalı, o yüzden esnaf da fazla para
kazanamıyor.
İlhan Aydın,
yağcı, diyor ki: Sanayi esnafının durumu çok vahim.
Elektrik, su parasını, BAĞ-KURumuzu bile ödeyemiyoruz. Siftah
yapmadan kepenkleri kapatan esnaflarımız var.
Önder Karacaoğlu,
makasçı, diyor ki: Sanayi esnafı bitik durumda. İş
potansiyelinin düştüğünden dolayı sanayi esnafı can
çekişiyor. Benim zanaatım kamyon ile alakalı ama artık
Tokatta böyle bir meslek yok sayılıyor.
Yine, Sabahat Aktanoğlu,
dizelci, diyor ki: Sanayi esnafının durumu hiç iç açıcı
değil. Tokatta iş sahası kalmadı. Fabrikalar da
kapanınca bizim işlerin sayısı azaldı, azaldı.
Yine, Hayrettin Şenol,
mermeritçi, o da diyor ki: Esnafın hâli perişan. Piyasada para dönmüyor.
Veresiye yapmayan adam çok ama para gelsin dendiği zaman, cebimiz delik,
para gelmiyor. Mobilya sektörü durgun olduğundan dolayı da bize de
fazla iş gelmiyor. Zaten Tokatın ekonomik durumu belli.
Mustafa Kırbaş, oto
boyacısı, diyor ki: Esnafın hâli kötü. İş yok, güç
yok. Herkes veresiye alıyor, parayı getirmiyor, piyasa bozuk.
Akşama kadar bekliyoruz ama gelen giden yok, bol bol televizyon
seyrediyoruz.
Sayın milletvekilleri,
tabii, bunların yanında, bir meslek grubu daha, memurlar. Memurlarla
ilgili yapılan bir çalışmayı da sizlere sunmak istiyorum.
Türkiye Kamu-Senin ARGE Merkezinde Türkiye İstatistik Kurumu verilerine
göre yaptığı çalışma sonunda şöyle bir durum
ortaya çıkıyor, aralık ayı için tek kişinin yoksulluk
sınırı ve dört kişilik ailenin asgari geçim
sınırı şu şekildedir: Tek kişinin yoksulluk
sınırı 1.445 lira, 4 kişilik ailenin yoksulluk
sınırı ise 2.891 liradır. Durum işte budur ama AKP
İktidarında gelmiş olduğu durumu da hep beraber görüyoruz.
Memurun eline geçen ücretlere bakılınca memur kartzede olmasın
da ne yapsın? Ayrıca, yine yapılan bir araştırmaya
göre de bir ailenin sağlık kuruluşlarının
belirlediği biçimde beslenebilmesi için asgari 21 lira 65 kuruşa
ihtiyaç var. Bu da yaklaşık olarak 649 lira yapıyor. Ayrıca
konut giderlerinin bir memurun aylık maaşının yüzde
35,79una denk geldiği de işte yapılan araştırmada
ortaya çıkıyor.
Yine, ortalama ücretle
geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim,
haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını
karşılamasından sonra maaşından 198 lira 98 kuruş
kalıyor. 2010 yılında, her zaman söylemiş olduğunuz
simit fiyatları yüzde 33,3, mutfak tüpü yüzde 22,7, otogaz yüzde 22,6
artmıştır. Memurun durumu işte bunların içerisindedir.
Türkiye Kamu-Sen Memurların maaş artışlarında yoksulluk
ve açlık sınırını baz alalım. Bunu yapmazsak
memur daha fazla yoksullaşacak, kartzede duruma gelecektir. diyor.
Emeklilerin durumu bundan iyi midir? Emeklilerin durumu bundan da kötüdür.
Sonuçta şu ortaya
çıkıyor ki memuruyla, herkesiyle bütün sosyal katmanların çok
büyük sıkıntılar içerisinde olduğu görülüyor ama artık
ülkemizde üreten ekonomi programına geçmemizin zamanı gelmiştir.
İstihdam dostu sürdürülebilir bir büyüme ortamı tesis edilmelidir.
İşsizliği ve yoksulluğu azaltmak, gelir
dağılımını daha adil bir hâle getirmek için
çalışma yapmamız gerekmektedir.
Yüce heyetinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Doğru, teşekkür ediyorum.
III.- Y O K L A
M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Öztürk, Sayın Arifağaoğlu,
Sayın Ünsal, Sayın Yalçınkaya, Sayın Susam, Sayın Dibek,
Sayın Sönmez, Sayın Arat, Sayın Emek, Sayın Hacaloğlu,
Sayın Kaptan, Sayın Ateş, Sayın Serter, Sayın
Pazarcı, Sayın Çakır, Sayın Baratalı, Sayın
Meral, Sayın Mengü.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101,
2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267,
2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501,
2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688,
2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780,
2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812,
2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
158inci madde üzerinde üç
adet önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 158 inci maddesiyle 2499 Sayılı
Kanunun 28 inci Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine
eklenen dördüncü paragrafta geçen %10 ibaresinin %5 şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan |
Muş Muş Şırnak |
Fatma
Kurtulan M.
Nezir Karabaş |
Van Bitlis |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 158. maddesinde yer alan "Bir takvim
yılı içinde talep edilmeyen tutarlar izleyen yıllarda ödenecek
tutara eklenir ve Kurul tarafından aynı usul ile talep
edilebilir" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
ve maddenin sonuna "ve ilgili Bakan tarafından onaylanır"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Günal |
Erkan Akçay |
Oktay Vural |
|
Antalya |
Manisa |
İzmir |
|
E. Haluk Ayhan |
Mustafa Kalaycı |
Recep Taner |
|
Denizli |
Konya |
Aydın |
|
|
Hüseyin Yıldız |
|
|
|
Antalya |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 158 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun
Öztürk Enis
Tütüncü |
İstanbul İzmir Tekirdağ |
Gürol Ergin Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Şevket
Köse |
Muğla Malatya Adıyaman |
Birgen
Keleş |
İstanbul |
Madde 158- 2499
sayılı Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendine dördüncü paragraf olarak aşağıdaki paragraf
eklenmiştir.
"Kurul tarafından
izlenen ve denetlenen borsalar, piyasalar ve diğer
teşkilatlanmış piyasaların, takas ve saklama
kurumlarının ve Merkezi Kayıt Kuruluşunun faaliyetlerinden
elde ettikleri faiz gelirleri hariç tüm gelirlerinin azami binde 10'u Kurul
bütçesine Kurul tarafından gelir olarak kaydedilebilir. Kurul bütçe ihtiyacını
dikkate alarak bu oranı iki katına çıkarabilir. Bu maddeye göre
yapılacak ödemelerin zamanı, gelirin elde edildiği
yılı izleyen takvim yılında Kurulun nakit durumu dikkate
alınarak Kurul tarafından en az otuz gün öncesinden ilgili kurumlara
bildirilir. Bir takvim yılı içinde talep edilmeyen tutarlar izleyen
yıllarda ödenecek tutara eklenir ve Kurul tarafından aynı usul
ile talep edilebilir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Harun Öztürk, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
(CHP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 158inci
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş olduğumuz önergeyle
ilgili görüşlerimi açıklamak üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu madde Sermaye Piyasası Kurulunun gelirlerine yeni bir unsur ekleyen bir
madde. Üst kurullar, bildiğiniz üzere, bağımsız kurullar.
Sadece yasaya bu kurulların bağımsız olduğunu
yazmamız tek başına yeterli değil. Bu
bağımsızlığı sağlayacak olan mali
özerkliği de bu kurumlara tanımamız gerekiyor. Bu açıdan bu
SPKyla ilgili gelir düzenlemeleri önemli.
Şimdi bu maddeyle ilgili
olarak ne getirildiğini ifade etmeden önce SPKnın gelirlerinin
nereden geldiği ve neler olduğu konusunda kısa bir bilginin
yararlı olacağını düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri,
2499 sayılı Kanunun 28inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde Kurulun bütün giderlerinin emrinde
kurulacak özel bir hesaptan karşılanacağı ifade
edilmektedir. Bu özel hesaba nerelerden gelir geldiğine
baktığımızda ihraççıların sermaye piyasası
araçlarının ihraç değerinin binde 3ü oranında SPKya bir
ödemede bulunduklarını görüyoruz. Bu ödeme tutarında da kanuna
göre Bakanlar Kurulu kararıyla artırma yönünde değil ancak azaltma
yönünde bir indirime gidilebileceği görülüyor. Öncelikle biraz önce ifade
ettiğim kurumun özerkliği, mali özerkliği açısından
kanunda gelirlerinin kesin oranlar hâlinde belirtilmesi, eğer bir yetki
verilmesi gerekiyorsa SPK Kuruluna bu yetkinin verilmesi, dolayısıyla
Bakanlar Kuruluna böyle bir yetkinin verilmesinin özerklik açısından
doğru olmadığını dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Bir başka gelir unsuru,
çeşitli menkul kıymet ve fonların üçer aylık dönemdeki net
varlık değerinin yüz binde 5ini aşmamak üzere hesaplanacak
kayda alma ücreti. Yine bu ücretle ilgili olarak Bakanlar Kurulunun yetkisi
var.
Peki, mevcut düzenlemedeki bu
gelirler yetmediği zaman SPK ne yapıyor? O zaman da kendi
giderleriyle gelirleri arasındaki açığın, merkezî yönetim
bütçesinden yapılacak hazine yardımlarıyla
karşılanması öngörülüyor.
Şimdi, bu maddeyle
getirilen düzenlemede, Kurul tarafından izlenen ve denetlenen borsalar,
piyasalar ve diğer teşkilatlanmış piyasaların, takas
ve saklama kurumlarının ve Merkezî Kayıt Kuruluşunun
faaliyetlerinden elde ettikleri faiz gelirleri dışındaki tüm
gelirlerinin -yani brüt gelirlerinin- yüzde 10unun Kurul bütçesine
aktarılacağı ifade ediliyor.
Biraz önce
saydığım unsurlara dikkatlerinizi tekrar çekmek istiyorum. Orada
talep edilen gelirler binde olarak ifade ediliyor ancak burada yüzde 10
oranında yüksek bir gelir talebi olduğunu düşünüyoruz. Bu
gelirin binde 10 şeklinde değiştirilmesini ve Kurul
kararıyla, gerektiğinde gelir ve gider dengesi dikkate alınarak
2 katına kadar arttırılmasının yani binde 20, onun
karşılığı da yüzde 2ye kadar
arttırılmasının uygun olacağını
düşünüyoruz.
Ayrıca Bu gelirlerin
hangi kurumlardan ne oranda tahsil edileceği her takvim yılı
için Kurul tarafından belirlenir. hükmünün de doğru
olmadığını ve tahsilat yapılacak birimler
arasında subjektif değerlendirmelere açık olan bir hüküm
olduğunu ifade ediyor ve önergemize Kabul desteği vereceğiniz
ümidiyle yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter sayısı istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.40
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 158inci maddesinde verilen,
İzmir Milletvekili Harun Öztürk ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır ve önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 158. maddesinde yer alan "Bir takvim
yılı içinde talep edilmeyen tutarlar izleyen yıllarda ödenecek
tutara eklenir ve Kurul tarafından aynı usul ile talep
edilebilir" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
ve maddenin sonuna "ve ilgili Bakan tarafından onaylanır"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Hüseyin Yıldız, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın
Yıldız. (MHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 158inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge için söz aldım. Öncelikle yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisinin dokuz yıllık iktidarı
döneminde gerçekleşen her yerel ve genel seçim öncesinde
yaptığı gibi 2011de yapılacak olan milletvekilliği
genel seçimleri öncesinde de, torbalanmış yasa
tasarılarıyla seçim fırsatçılığından
yararlanma, istismar etme, başarısızlıklarını
örtme ve iktidarını devam ettirebilmek için yasal
değişiklikleri kullanmaya maalesef yine devam etmektedir. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, seçim yatırımı olduğu gözlerden
kaçmayan, amacı her ne olursa olsun Adalet ve Kalkınma Partisinin
yanlış ekonomik politikaları nedeniyle ödeme zorluğu içine
düşen vatandaşlarımıza az da olsa kolaylık
sağlayacak olmasını olumlu bulduğumuzu ifade etmek
istiyorum.
Adalet ve Kalkınma
Partisinin seçim yatırımları yerine öncelikli olarak yapması
gerekenler, vatandaşlarımızın gelir düzeyini
yükseltecek ve istihdamı
artıracak yapısal önlemleri almak olmalıydı;
vatandaşlarımızı borçlanmadan yaşayabilir hâle
getirmek olmalıydı; Türkiye ekonomisini, üretmeyen, ithal eden
tüketime dayalı yapısını, sıcak parayla yürüyen
ekonomi anlayışını kökten değiştirmek
olmalıydı; ekonomide kayıt
dışılığı azaltmak, daha basit, adil ve geniş
tabana yayılan bir vergi reformunu yapmak olmalıydı. Ne
yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisini böyle bir çaba içerisinde görememekteyiz.
Aksine Adalet ve Kalkınma Partisi, ülkede yaşanan her sorunda
öncelikle kendinden önceki hükûmetleri vatandaşlarımızı ve
ilgili kurumları suçlayan anlayışına devam etmektedir.
Dokuz yıllık Adalet
ve Kalkınma Partisi İktidarında olduğu gibi bu yasa
tasarısıyla da Amerika Birleşik Devletlerine, Avrupa
Birliği ülkelerine, küresel sermayeye ve yandaşlara kolaylık ve
menfaat sağlamaya devam edilmektedir. Teknolojinin bu kadar
geliştiği bir çağda finans kuruluşlarının
merkezinin Ankaradan İstanbula taşınması ülkemize mi,
yoksa yandaş müteahhit ve gayrimenkul sahiplerine mi çıkar
sağlayacaktır?
Adalet ve Kalkınma
Partisi dokuz yıllık iktidarında hukuk devleti yerine,
oluşturmaya çalıştığı parti devleti hedefi
yolunda adım adım ilerlemektedir. Son adımını da
atarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda önemli
değişiklikler maalesef yapmaktadır. Maalesef, yine, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununda yapılan
değişikliklerle devlet hizmetleri parti hizmetine, devlet
memurları da parti memuruna dönüştürülmektedir. Kamu personelinin
alımında ve yükselmelerinde liyakat ve kariyer ilkeleri yerine
yandaşlık kriterlerinin öne çıkarılacağı, kamuda
teftiş kurullarının kaldırılarak siyasi denetimin öne
çıkacağı, memurların da esnek çalışabilmesinin
sağlanabilmesi ve geçici görevlendirilmeleri ile de işten
atılabilmelerini de sağlayacak düzenlemeler maalesef bu yasa
tasarısıyla yapılmaktadır.
Adalet ve Kalkınma
Partisinin dokuz yıldır yaptığı
yanlışların ve bu kanun tasarısıyla yapacağı
yanlışların cevabını da, inşallah, 2011
Haziranında yapılacak seçimlerde Türk milleti kendilerine verecektir.
Değerli milletvekilleri,
biraz önce Mersin iliyle ilgili limon üreticilerinin sorunlarını
anlatan Değerli Milletvekilimize Antalyada yaşayan üreticilerimizin
de aynı sıkıntıları çektiklerini ifade etmek
istiyorum. Ayrıca, sadece limonda değil, portakalda da maalesef
aynı sıkıntılar yaşanmaktadır. Tarım
Bakanımız bu kürsüye her çıktığında
tarımı nereden nereye getirdiklerini ifade etmektedirler. Ancak bu
Sayın Tarım Bakanını narenciye üreticilerinin yanında,
limon üreticilerinin yanında, muz üreticilerinin yanında hiç
göremiyoruz. Kendisine tavsiye ediyorum, eğer cesareti varsa -mademki bu
kadar başarılı bir tarım ekonomisi politikasını
yönettiler- buyursunlar beraber, basın mensuplarının huzurunda,
bu üreticileri bir ziyaret edelim. Belki o zaman yüzü kızarır diyor,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 158 inci maddesiyle 2499 Sayılı
Kanunun 28 inci Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine
eklenen dördüncü paragrafta geçen %10 ibaresinin %5 şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fatma
Kurtulan (Van) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Nezir Karabaş, Bitlis Milletvekili.
Buyurun Sayın
Karabaş. (BDP sıralarından alkışlar)
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı
üzerine verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili söz
almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu torba tasarıda birçok kesime, Türkiyede yaşanan ekonomik
sıkıntılar ve krizden kaynaklı mevcut
sıkıntılarını aşma yönünde düzenleme
yapıldığı iddia ediliyor. Hazır Tarım
Bakanımız Sayın Eker de buradayken hayvancılıkla
ilgili düşüncemi ve önerilerimi dile getirmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
bildiğiniz gibi bölgede özellikle süren savaş, çatışma
ortamında en büyük zararı hayvancılık gördü.
Yaylaların yasaklanması, yaylaları kullanan Koçerlerin
yaşam koşullarının kalmamasından kaynaklı
Türkiyede küçükbaş hayvanda ciddi bir azalma yaşandı.
Şimdi, mevcut Hükûmet,
AKP hep şunu iddia ediyor, Bursa Milletvekili Sayın Ali Koyuncu
şunu diyordu: Daha önce Türkiyede üretilen, beslenen hayvan
sayısı bilinmiyorken bizler üretilen süt miktarını, peynir
miktarını ve yumurta miktarını da biliyoruz. Ben de
Sayın Bakanım da buradayken -kendi seçim bölgesi olan, ili olan Diyarbakırdan
tutun bölgede yaylak ve kışlak olarak bölgeyi kullanan koçerler
var- şunu da söylüyorum: Bu devlet, doksan yıldır Türkiye
Cumhuriyeti devleti geçmiş hükûmetler de, mevcut, dokuz yıllık
dönemdir AKP İktidarı da koçerlerin mevcut yaşamları, ekonomik
zorlukları, beslendikleri hayvanlarla ilgili teşvik verme, destek
vermekten tutun çocuklarının eğitimine,
sağlığına ve konaklamalarına, iskânlarına kadar
hiçbir şeyiyle ilgilenmemiştir.
Şimdi,
hayvancılıkla, tarımla ilgili ciddi teşvikler verildiğini
söylüyor mevcut İktidar ve yüzdeler veriyor: İşte 2002den önce,
2002ye kadar tarıma verilen destek yüzde bu kadardı, bu kadara
çıktı; hayvancılığa verilen destek bu kadardı, bu
kadara çıktı. Soruyorum: Bugün, mevcut tüm zorluklara, o
çatışma, savaş dönemindeki zorluklara, yayla yasaklarına
rağmen, Türkiyenin küçükbaş hayvan üretiminin önemli kısmı
Doğu ve Güneydoğuda, bölgede oluyor ve yine bu hayvanların
önemli bir kısmını hâlâ koçerler besliyor. Şurada
Tarım Bakanı da hazır buradayken şunu iddia ediyorum,
diyorum ki: Kentte oturan, zaten o işi yapmayan veya o işi kentte
yapan eğitimli veya ilişkisi olan belli kesimlerin
dışında koçerlere hiçbir destek devlet tarafından
verilmemiştir. Siz, bu düzenlemeler yapılıyorken, teşvikler
ve yasalar düzenleniyorken, bu konumda olan, hâlâ küçükbaş hayvan
üretiminde, beslenmesinde ciddi anlamda katkıları olan, hâlâ
sayıları 10 binleri bulan aile ve besledikleri hayvanlar
-küçükbaş hayvan- milyonları bulan koçerlere herhangi bir düzenleme
neden yapılmıyor veya bugüne kadar bu düzenlemeler
yapılırken bunlar neden dikkate alınmıyor?
Şimdi, teşvik
veriliyor, hayvancılığa teşvik veriliyor, deniyor ki: Bu
kadar koyun alana veya bu kadar inek alana bu kadar para veriyoruz. Bu verilen
teşviklerin önemli bir kısmı verimli olmuyor çünkü o
teşvikleri alan insanların çoğu o işi profesyonel yapan
insanlar değil. Bu insanlar hayvancılık yapıyor,
yaşamları bunun üzerine, geçimleri bunun üzerine ve bu işi profesyonel
yapıyorlar ve bunların gelip ne ilişki kurmaları ne proje
yapmaları ne gelip yetkili yerlere başvurmaları mümkün ve
bunlara yaylaların parasız verilmesi, devlet tarafından
teşvik verilmesi, yemin karşılanması durumunda hem bu
insanlar ciddi bir şekilde mevcut yaşamlarını düzenlerler
hem de üretimde, hayvancılıkta ciddi bir katkı olur.
Sayın Bakana Bu konuda
bunu gündeminize alacak mısınız? diyorum, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
159uncu madde üzerinde üç
adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 159 uncu maddesiyle 2499 Sayılı
Kanunun 30 uncu Maddesine (f) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (g) bendinde
yer alan mal sözcüğünün madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan |
Muş Muş Şırnak |
M.
Nezir Karabaş Fatma
Kurtulan |
Bitlis Van |
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 159. maddesinde yer alan "ve bu işlemlere
yönelik hizmetlerin yerine getirilmesi," ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal E.
Haluk Ayhan Erkan
Akçay |
Antalya Denizli Manisa |
Mustafa Kalaycı Recep Taner Oktay
Vural |
Konya Aydın İzmir |
Ali
Uzunırmak |
Aydın |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" nın 159 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun
Öztürk Enis
Tütüncü |
İstanbul İzmir Tekirdağ |
Birgen Keleş Şevket Köse Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
İstanbul Adıyaman Malatya |
Bülent
Baratalı |
İzmir |
Madde 159- 2499
sayılı Kanunun 30 uncu maddesine (f) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (g) bendi eklenmiş ve mevcut (g) bendi (h) bendi
olarak teselsül ettirilmiştir.
"g) Döviz, mal,
kıymetli madenlerin kaldıraçlı alım satımı,
alım satımına aracılık ve bu işlemlere yönelik
hizmetlerin yerine getirilmesi,"
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bülent Baratalı, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Baratalı.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 606 sıra
sayılı torba tasarının 159uncu maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi önergesinin, partimizin verdiği önergenin üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Sizleri şahsım ve CHP Grubu adına
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz tasarının mali af bölümü hariç
toplumun hiçbir derdine derman olmadığı, olamayacağı
bilinmesine karşılık inatla ve ısrarla çıkarılmasını
anlamak mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri,
bu çıkartılmaya çalışılan tasarı, sekiz buçuk
yıllık AKP İktidarının Türkiye için bir zaman
kaybı olduğunun açık itirafıdır. Ülke, maalesef bu süre
içinde iyi yönetilmemiştir. İyi yönetilmiş olsaydı Merkez
Bankası durup dururken bazı tedbirler almak için piyasalara müdahale
etmezdi. Seçimlere üç dört ay kala yapılan bu müdahale, tehlikenin ve
riskin ulaştığı boyutu göstermek için önemli bir ipucudur.
Bu konuda, hemen her
fırsatta CHP olarak Hükûmeti uyardık. Dış ticaret
açığı ve cari açık tehlike boyutlarına
ulaştı, gidişat iyi değil. Sıcak para ile suni büyüme
rakamları sizleri aldatmasın. Bu böyle gitmez, duvara
toslayacağız. dedik ama bunu dinletemedik. Artık böyle gitmeyeceği
ortada. Merkez Bankası tehlikenin farkına vardı ve bizim gibi
Böyle gitmez. dedi.
Değerli milletvekilleri,
gelinen noktanın tek sebebi AKPdir çünkü 2002 yılında bu
ülkenin cari açığı yoktu yani AKP işbaşına
geldiği zaman cari açık sıfır idi. 2003 yılında 7
milyar dolar olan cari açık, 2010 yılının on birinci
ayında 41 milyar dolara yükselmiştir. 2002 yılında
dış ticaret açığımız 15 milyar dolardı,
şu günlerde dış ticaret açığımız 71 milyar
dolardır. 2010 yılında 185 milyar dolarlık ithalata
karşılık 114 milyar dolarlık ihracat
yapılmıştır. Sekiz yılda geldiğimiz durum budur,
makas bu konuda gittikçe açılmakta ve büyümektedir.
Vergi politikaları
açısından da durum aynıdır. Vurun abalıya misali,
AKP kurumlara ve çalışanlara vurdukça vuruyor. 2010 yılında
tahsil edilen vergilerin toplamı 210 milyar 523 milyon lira, beyanname
veren mükelleflerin 2010 yılında ödedikleri toplam gelir vergisi ise
3 milyar 526 milyon lira. Yani bu oran, toplam vergilerin ancak yüzde1,68idir.
Bu konunun üzerine gidileceğine, bir vergi adaleti getirileceğine, bu
tasarıyla, özellikle kayıt dışı ekonomi özendiriliyor,
cesaretlendiriliyor.
Değerli milletvekilleri,
bütün bunların yanında bir de başkanlık sistemi
tartışmalarıyla rejime son darbeyi vurmaya hazırlanan bir
Başbakan var. Sekiz buçuk yıldır tek başına iktidarda
olan, Anayasayı bile tek başına değiştirebilecek
güçte olan AKP, ajandasındaki gizli düşünceleri 22nci Dönemde
değil ama bu dönemde tek tek yaşama geçirmeye
başlamıştır.
Daha önce, beş yıl
önce, Anayasa Mahkemesini kaldırmak, yetkilerini kısıtlamak
isteyen AKP, diktatörlerin en çok başvurduğu yöntem olan referandumla
Anayasa Mahkemesinde yeterli çoğunluğa sahip olduktan sonra,
şimdi de Anayasa Mahkemesini olağanüstü yetkilerle donatmaya
çalışmaktadır.
Beş yıl önce
Mahkemeyi kapatmaya çalışan AKP
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Kim Mahkemeyi kapatmaya çalışıyor?
BÜLENT BARATALI (Devamla)
beş yıl sonra Mahkemeyi bey ve paşa durumuna getiriyor. Bu ne
yaman çelişkidir Sayın Elitaş, anlayana aşk olsun.
Bundan cesaret alan Anayasa
Mahkemesi Başkanı da hukuku ayaklar altına alıyor,
hukuksuzluğu savunabiliyor, bunun karşılığında
maaşına -aldığımız bilgilere göre- 12.500 TL ile
15.000 TL arasında düzenleme yapılacaktır; bir nevi al gülüm
ver gülüm hesabı. Bu arada maaş düzenlemesi yanında da
performans denetimi geliyor, Anayasa Mahkemesine girmesi öngörülüyor. Yani,
parça başına iş yaparak hâkimlerin maaşı
artacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, bu düşüncelerle Başbakanın ve özellikle
Sayın Kuzunun -biraz önce burada gördüm- tekrar bunları göz önüne
alarak yeniden düşünmesi gerektiğini söylüyorum ve önergemizin
desteklenmesini takdirlerinize sunuyor, yüce Meclisi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 159. maddesinde yer alan "ve bu işlemlere
yönelik hizmetlerin yerine getirilmesi," ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Uzunırmak (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın
Uzunırmak. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 159uncu maddesi üzerinde verdiğimiz önergede
söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yöneticinin dünya görüşü ile devleti kuran kurucu irade, felsefe
örtüşmediği zaman o yönetimdeki aksaklıkların söylemlerle
örtülemeyeceği bir gerçektir çünkü yapılan davranışlar, yönetim
metotları, uygulanan uygulamalar söylemlerle mutlaka çelişecektir ve
ters düşecektir. Dünyada bunun birçok örnekleri olmuş,
yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir.
Bakın, dünyadaki
örneklemeleri açısından, siz seçilerek gelmiş değerli
milletvekillerinin, aydın insanların dikkatini çekmek istediğim
bir konu var. Eğer Sovyetler Birliği kendi ülke
sınırları içerisindeki yaşayan halklarına
sınırları dışındaki halklara vadettiklerini
yaşatabilseydi Sovyetler Birliği yıkılmazdı. Eğer
bugün süper güç, tek kutup olma yolunda olan Amerika Birleşik Devletleri,
kendi halkına, ülkesi içerisindeki halkına esirgemediği
birtakım unsurları, kendi sınırları
dışındaki halklara o adaleti, o refahı paylaştırabilseydi,
bugün Amerika kendi sınırları dışında çok büyük
sempatiyle karşılanan bir ülke olurdu.
Buradan geleceğim nokta
nedir? Descartes diyor ki: Düşünüyorum, o hâlde varım. Ama maalesef
bugün Türkiyeyi yöneten arkadaşlarımızın birçoğu,
kurucu, kuruluş felsefesine uygun, devletin işleyişiyle ilgili
problemleri olduğu için Konuşuyoruz, o hâlde varız.
noktasına geldiler ve durmadan öyle konuşuyorlar ki,
konuştukları her şey aslında, kendilerinin dünya
görüşü gibi gösterdikleri bütün anlamlı kelimelerin tersine olan
uygulamalarıdır. Buradan gelmek istediğim nokta nedir? Bunlar
bazen meydan okurcasına konuşuyorlar, bazen suyun
akışına gidip alttan alırcasına konuşuyorlar.
Bunlar tabii ki zaman içerisinde yönetim safahatı
uzadığında halkın dikkatini çekecek ve ilgililerin de
dikkatini çekecektir.
Değerli milletvekilleri,
son günlerde Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından çok acı ve
hazin bir olay yaşanmıştır. Kıbrıstaki memurlar,
belki içlerinde küçük bir grup bizim de tasvip etmeyeceğimiz bir gösteriye
imza altmış olabilirler ama o insanları besleme olarak
nitelemek, bugüne kadar Hükûmetin yurt dışındaki
yaptığı bütün faaliyetlerin dış politikada âdeta bunun
bir ceremesinin olacağı çağrışımını
yaptırmıştır. Hatta ve hatta çok üzüntü vericidir ki, bizim
de desteklediğimiz TÜRKSOY projelerinden başka projelerine, TİKAnın
faaliyetlerine varıncaya kadar bütün bunlar yarınlarda o ülkeler, o
ülke halkları tarafından Kıbrısta söylenenler yarın
bize söylenecek midir acaba? diye bir endişeyle
karşılanacaktır. Onun ötesinde bu yönetim felsefesi acaba
Türkiye Cumhuriyeti memurlarına da Ee kardeşim, senin paranı
ben veriyorum, iktidarda ben varım, sen benim beslememsin.
noktasında da demokratik birtakım haklarının talebinde
karşısına bu şekilde bir felsefi dikilme olacak
mıdır?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Türk vatandaşlarından ve memurlarından hiçbiri senin
gibi bu şekilde yaklaşmaz.
BAŞKAN Sayın
Elitaş, lütfen
Lütfen Sayın Elitaş.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Sayın Elitaş, bunlar tabii ki bir alt şuurun ortaya
vuruşudur. Bu alt şuur iktidar sarhoşluğu içerisinde ortaya
çıkan alt şuurdur, bazen meydan okuyarak konuşma, bazen alttan
alarak konuşmadır. Onun için hiç kimse hatalardan ders
çıkarmadan yönetime devam etmemelidir. Ben aklıselim
arkadaşlarımızı, yönetimde olan arkadaşlarımızı
uyarıyorum. Eğer bizim dünya görüşümüz hakikaten eylemlerimizle
örtüşmezse, bu devletin kuruluş felsefesi Türkün şefkati,
Türkün adalet anlayışı bizim yönetim metotlarımızda
eğer bunları ortaya çıkarmazsa, Türk dünyası diye bir
dünya, Türk tarihi diye bir Türk tarihi algılamanız mümkün olmaz. Onun
için söylemlerimiz ile eylemlerimiz birbirine uymalı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanının açıkladığı,
Sayın Devlet Bahçelinin, Hilal Kart uygulaması, en onurlu
şekilde yarınlarda, bütün Türk dünyasına ve Türkiye
Cumhuriyetine bu algılama içerisinde, besleme kültürü olmadan, Türkün
adaleti ve şefkati noktasında uygulamalarına sahne
alacaktır, sahne bulacaktır.
Hepinize en derin
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Uzunırmak.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin
icraatlarını farklı bir şekilde izah etti.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Yok canım, Devlet Bakanı açıkladı,
nasıl farklı?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Öte yandan Zihnimizin arkamızdaki şuurun
yansımasıdır. diye, bizim hiç ifade etmediğimiz,
düşünmediğimiz konuda ifadeler kullandı. İzin verirseniz
iki dakikada açıklamak istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Elitaş, söyledikleriniz tutanaklara geçti.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Hayır, Sayın Başkan, Sayın Çiçekin
beslemeyle ilgili açıklaması var. Nasıl demediniz? Böyle bir
şey olmaz!
BAŞKAN Sayın
Uzunırmak, siz lütfen oturur musunuz yerinize.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, bakınız, Kıbrısta bir
grup insanın yaptıklarını Milliyetçi Hareket Partisi
sözcüsü herhâlde tasvip ediyor, o pankartları tasvip ediyor
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Çiçek gelsin veya Sayın Çağlayan gelsin, o
izah etsin! Olur mu öyle şey!
BAŞKAN Lütfen
Sayın Uzunırmak
Sayın Elitaş Grup Başkan Vekili,
lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri)
orada Rumlarla birlikte hareket edip, Rum
Bayrağını çekip de Türk askeri buradan çıksın.
diyenleri tasvip ediyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Hükûmetin üyesi var orada!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, izin verirseniz
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elitaş, iki dakika, yeni bir sataşmaya mahal vermeden...
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
9.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmakın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde gösteri
yapanları besleme olarak nitelemek iktidar sarhoşluğu
içerisinde ortaya çıkan alt şuurdur. ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Zafer Çağlayan Beye sorduğum soruya da cevap ver oraya
çıkmışken!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, sekiz buçuk yıldır AK
PARTİ iktidardadır. Sekiz buçuk yıl önce IMF kapısında
yatıp Nasıl borç alabileceğiz? diye Hükûmet içerisinden bir
yetkili bulamayan bir Türkiye, dışarıdan ithal ettiği bir
bakanla Türkiye'ye kaynak getirebilmek için uğraşan bir Türkiye var.
(MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) At
pazarlığını kim yaptı, at
pazarlığını!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ama şimdi çıkın dünyaya
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Ne alakası var konuyla! Ne konuşuyorsun! Ne
alakası var!
BAŞKAN Sayın
Uzunırmak, lütfen bir dinleyin, sonra cevap verirsiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
IMFyle at pazarlığını kim yaptı!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
Türk dünyasına, İslam dünyasına, Balkanlara,
oradaki Türkiye'nin itibarını görün, gurur duyun. Oradaki Türkiye
Cumhuriyetinin Başbakanına, oradaki Cumhurbaşkanına
gösterilen itibarı görün, gurur duyun. Bugün, eğer Türkiye, Orta
Doğuda, bulunduğu dünyada, bulunduğu coğrafyada önemli bir
aktör hâline geldiyse
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Şu besleme sözcüğünü nasıl savunuyorsun!
Yakışıyor mu sana bu!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
artık Türkiye'nin bulunduğu coğrafya üzerinde
Türkiye'ye sorulmadan hiçbir iş yapılmazken
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Bunun üzerine bırak söz almayı, kafanızı önünüze
eğmeniz lazım!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
sekiz yıl önce, dokuz yıl önce Türkiye'ye birileri
talimat gönderip Başüstüne diyen iktidardan onurlu bir Türkiyeye
gelmiştir.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
IMFyle at pazarlığını kim yaptı?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Bundan herkesin onur duyması gerekir.
Siz, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinde
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Neyi açıklıyorsun?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MEHMET GÜNAL (Antalya)
IMFyle anlaşmayı açıklayacağım. dediniz, söyleyin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Dinle
Dinle.. Bir dakika dinle.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bu ülkenin askerine
küfür eden bir pankartı açan, Rum Bayrağıyla birlikte Hadi
artık, Ayşenin tatili bitmiştir, geriye dön. diyen, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetini yok edip Rumlarla birleştirmeye çalışanla
aynı safta bulunuyorsunuz. (MHP sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Bülent Arınçın sözünü de açıkla orada.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkan, cevap vermiyor, sataşma yapıyor.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Aynı safta bulunmak yerine, bugün Türkiye'nin onurunu ve
gururunu belli bir noktaya getiren iktidarı desteklemek,
alkışlamak yerine siz Rumlarla birlikte olanlarla aynı safta
bulunuyorsunuz.
S. NEVZAT KORKMAZ ( Isparta)
Ne yaptın, açıkladın mı şimdi!
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Yanlış konuşuyorsun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Hadi canım sen de!
BAŞKAN Lütfen
sayın milletvekilleri
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
O sözünüzü açıklayın o zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Doktor Devlet Bahçeli de tahmin ediyorum onlarla
aynı safta değildir ama siz hangi safta olduğunuzu kendiniz
tayin edin.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Yazık! Yazık!
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Elitaş.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, konuyla ne alakası var
söylediklerinin?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Besleme sözünü oradan savunuyorsun. Tarihe geçtiniz.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) İşte AKP, konuştukça var!
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Şu besleme sözünü açıklaması lazım.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Besleme sözünü açıklasın.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkan, orada Hükûmetin sözcüsü var! Söz verdiniz, geldi,
sataşma yaptı.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15,
2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262,
2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462,
2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683,
2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779,
2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811,
2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 159 uncu maddesiyle 2499 Sayılı
Kanunun 30 uncu Maddesine (f) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (g) bendinde
yer alan mal sözcüğünün madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nuri
Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen?
AYLA AKAT ATA (Batman)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninde geçen mal
sözcüğünü ikame eden sözcükler mevcut olup bu sözcüğe gerek
kalmamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
160ıncı madde
üzerinde iki adet önerge vardır, geliş sırasına göre
okutup, aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 160 ıncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Enis Tütüncü |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
İstanbul |
Tekirdağ |
Malatya |
|
Harun Öztürk |
Tacidar Seyhan |
Algan Hacaloğlu |
|
İzmir |
Adana |
İstanbul |
Madde 160 - 2499
sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin son fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu Kanuna göre kurulan
borsalar özel bütçe ile idare olunur. Bütçe yılı takvim
yılıdır. Bütçeleri ve personel kadroları yönetim
kurullarının teklifi üzerine genel kurullarınca
kesinleştirilir. "
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 160. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Ali
Uzunırmak |
Antalya Manisa Aydın |
E. Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı Recep
Taner |
Denizli Konya Aydın |
Oktay
Vural |
İzmir |
Madde 160 - 2499
sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 40 ıncı maddesinin
son fıkrasının dördüncü, altıncı ve yedinci cümleleri
yürürlükten kaldırılmış, beşinci cümlesi ise
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Borsaların türleri
ve gelişmişlik düzeyleri itibarıyla düşük oranda pay
ayrılmasına veya hiç ayrılmamasına ilgili Bakan karar
verebilir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Ali Uzunırmak konuşacak.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Evet, Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri, bu Meclis kürsüsünde bazı şeyler çok doğru
konuşulmalı ve çok doğru halka algılatılmalı.
Doğrudur, IMFe olan borcumuz, Sayın Başbakanın
açıklamalarında, arkadaşlarımızın
açıklamalarında 24,5 milyar dolardan 6,5 milyar dolara düşmüştür
ama Türkiyenin, kamunun da dâhil, özel sektörün de dâhil iç ve dış
borç toplamı 220 milyar dolardan 550 milyar dolara
çıkmıştır. Yani IMFe olan borcumuzun azalmış
olması demek Türkiyenin borçlarının ödendiği anlamına
gelmemektedir. Özel sektör borcu 42 milyar dolardan 175 milyar dolara
çıkmıştır. Diğeri, kalanı bunun, özel sektör
borcunun dışındaki borç, yani 220 milyar dolardan 550 milyar
dolara çıkan borç kamunun borcudur değerli arkadaşlar, bunun 175
milyar dolarını çıktığınızda.
Bu Başbakan ve AKPli
arkadaşlar bir şeyi çok doğru beceriyorlar, çok iyi
beceriyorlar. Neyi? Doğru yalan söylüyorlar. Doğru yalan
söylendiği zaman tabii ki o yalanı ortaya çıkarabilmek çok zor.
Bir kısmı doğru ama büyük bir çoğunluğu yalan ve o
doğru yalan içerisinde bu halk kandırılıyor. Bakın,
değerli milletvekilleri, değerli halkım, televizyonları
başında bizleri seyredenler, bizim AKPden zaten en çok şikâyet
ettiğimiz konu, bu doğru yalan olması ve
kuşatılmış medyada bu doğru yalanı da ortaya
çıkaramaz hâle geldik biz.
Şimdi, şu
kitapçık bir kanun metni. Bu kanun metni öyle bir kanun metni ki, bu
metinde, bunu bekleyen halk katmanları var, halk toplulukları var ve
çok ilgilendiren, hakikaten yapılması gereken
yapılandırmalar var. Tabii ki orada tartışma da var. Ya, bu
ekonomi iyi gidiyorsa, AKP sekiz buçuk yıldır neden bu kadar çok
yapılandırma yaptı? Neden bu kadar çok, bu halk, vergisini
ödeyemez, sigorta primlerini ödeyemez, banka taksitlerini ödeyemez duruma
geldi? Ekonomi bu kadar düzgün de neden bu kadar defa yapılandırma
yapıyorsunuz? Kaçıncı defadır bu yapılandırma?
Ama, buna da karşı çıkmıyoruz. Ama, bu kanun metni, tabii
ki bu halk katmanlarının beklentilerine yeni yeni kendi beklentileri
eklenerek ve
Aşağı yukarı iki aydır Mecliste bu
kanun. Keşke, alelacele, bunları bekleyen, acil bekleyen o halk
katmanlarına bir an önce bu kanunları çıkarabilseydik.
Bakın, bu kanun, 75
kanunu içeriyor. Bakın, bu kanun, 8 ayrı ihtisas komisyonunu
ilgilendiriyor. Bakın, bu kanun, 30 ayrı kurumu ilgilendiriyor ve
burada, Meclisimizde 15 komisyon var, bunlardan 8 tanesini ilgilendiriyor,
ihtisas komisyonlarını, ama 56 ayrı kanun teklifini
birleştiriyorlar ve bu kanunun ismi sadece 663 kelime değerli
arkadaşlar. Böyle bir kanun yapma tekniği var mı?
Çok doğru, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, üyesi olmaktan onur duyduğum Türkiye Büyük Millet Meclisi
bir rekora imza atıyor. Şöhret olacaktır uluslararası
parlamentolar arasında ama, bu şöhret, zannederim ki kanun yapma
tekniği açısından Türkiye Büyük Millet Meclisini, onur
duyduğum, üyesi olduğum bu Meclisi galiba kötü şöhret
yapacaktır. Çünkü böyle bir kanun yapma tekniği olmaz değerli
arkadaşlar.
Şimdi, Sayın Bakan
orada oturuyor. Biraz önce Sayın Tarım Bakanı oturuyordu. Ben
şimdi içinizdeki arkadaşlarımıza da, muhterem heyetinize de
soruyorum: Acaba, 160ıncı maddenin neyi içerdiğini biliyor
musunuz? Kaç kişi biliyor içinizden ve hangi komisyonlardan ne
şekilde geldi?
MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) Böyle bir şey olur mu ya?
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Neyi içeriyor biliyor musunuz? Evet veya hayır
MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) - Böyle bir soru olur mu? Allah Allah!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Olur tabii ki.
Siz halk adına yasama
yapıyorsunuz burada, parmak kaldırıyorsunuz ve bu Parlamento
karar alıyor, kanun yapıyor. Bilmediğiniz kanunu yapıyorsunuz
burada.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MEHMET SALİH
ERDOĞAN (Denizli) Sen bilmiyorsan o senin sorunun!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Biliyorsan kalk, çık, söyle burada.
BAŞKAN Lütfen,
Sayın Uzunırmak, Genel Kurula hitap edin.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Ben rica ediyorum, çıksın arkadaşımız, Denizli
Milletvekili Salih Bey, 160ıncı maddenin ne içerdiğini söylesin
burada, yani söylesin.
MEHMET SALİH
ERDOĞAN (Denizli) Sen çekil ben konuşurum!
BAŞKAN Lütfen,
Sayın Uzunırmak, kimseyi sınav yapacak durumda değilsiniz
burada.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Şimdi, onun için, değerli milletvekilleri, böyle kötü şöhretli
olmaktansa yaptığıyla konuştuğu birbirine uyan
şekilde bu Parlamentoda sağlıklı bir yasama zemininin
yapılması lazım. Böyle bir yasama zemini sağlıklı
bir zemin değildir. Bu zemindeki yaptığınız yasalar
bizler tarafından daha adaletli bir şekilde Milliyetçi Hareket
Partisinin tek başına iktidarında değiştirilecektir,
bundan emin olun. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
Bu duygularla hepinize
saygılar sunuyorum.
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Çok beklersin!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Elbette ki bekleyeceğiz, öyle üfürükle gelen üfürükle gider.
MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) - Aynen sizin gibi üfürükle gider!
BAŞKAN Sayın
Uzunırmak, lütfen
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Dün sizler bir konjonktürün getirdiği hareketsiniz, bunu siz kendiniz de
söylüyorsunuz. O konjonktür kaybolduğu gün, inşallah, hepimiz
birbirimizi tekrar bu sıralarda göreceğiz.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 160 ıncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 160- 2499
sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin son fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu Kanuna göre kurulan
borsalar özel bütçe ile idare olunur. Bütçe yılı takvim
yılıdır. Bütçeleri ve personel kadroları yönetim
kurullarının teklifi üzerine genel kurullarınca
kesinleştirilir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Hacaloğlu, Sayın Başkan.
BAŞKAN Algan
Hacaloğlu, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın
Hacaloğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2499 sayılı
Kanunun, yani Sermaye Piyasası Kanununun 40ıncı maddesinin
son fıkrasının dört, beş, altı ve yedinci cümlelerinin
yürürlükten kaldırılması öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlar,
bilindiği gibi borsalar, sermaye piyasası araçlarının
işlem gördüğü, Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmuş, kamu
tüzel kişiliğini haiz kurumlardır. Borsaların kotasyon ve
tescil ücretleri ile borsa payının toplamının, Sermaye
Piyasası Kurulunun ilgilendirilmiş olduğu bakanın keyfî
iradesine göre yüzde 5 ila yüzde 10 arasındaki bölümünün Kurula
ayrılması kuralsızlığa yol açabilecek keyfî bir
uygulamadır, ciddi devlet yönetim anlayışıyla
bağdaşmayan bir durumdur. O nedenle, 2499 sayılı Kanunun
40ıncı maddesinin son dört cümlesinin yasa metninden
çıkartılmasını uygun görüyoruz ama CHP milletvekilleri
olarak, biz bu dört cümle yerine Bu Kanuna göre kurulan borsalar özel bütçeyle
idare olunur. Bütçe yılı takvim yılıdır. Bütçeleri ve
personel kadroları yönetim kurullarının teklifi üzerine genel
kurullarınca kesinleştirilir. şeklindeki düzenlemeyi
öngörmekteyiz. Böylelikle, kurallı sosyal piyasa ekonomisinin çok önemli
bir denetleyici ve yönlendirici aktörü olarak gördüğümüz Sermaye
Piyasası Kurulu, her türlü siyasi müdahalelerden
arındırılmış, gerekli kaynaklara
kavuşturulmuş, özerk, kalıcı bir yapıya
kavuşturulabilir.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye ekonomisinin son otuz yılına, ama özellikle AKP
İktidarının bulunduğu son sekiz buçuk yılına
kuralsızlık hâkim olmuştur. Bankacılık ve Sermaye
Piyasası kuralları çok sık çiğnenir hâle gelmiştir.
Sermaye Piyasası Kurulunun denetleyici işlevlerini yerine
getiremediği olayların başında, genelde yeşil sermaye
vurgunu olarak anımsanan, özellikle yurt dışında
çalışmakta olan yurttaşlarımızın 8-10 milyar avroluk
alın teriyle kazanılmış parasını alavere dalavere
hortumlayan uygulamalardır. Yetmiş sekiz holding ve yüzlerce
şirket üzerinden Sermaye Piyasası izni ve denetimi
olmaksızın toplanan paralarla gerçekleştirilen İslami
holding vurgunu, on binlerce yurttaşımızın emeklerini, alın
terini, göz nurlarını ortaya koyarak yarattıkları birikimlerini,
kendilerine Faiz haramdır, gelin bunu yatırın bize, döviz
üzerinden size yüzde 20-25 düzeyinde nema sağlayalım. denilerek
kandırılmışlar ve hortumlanmışlardır. Millî
görüş camileri, Süleymancıların camileri, Diyanet Vakfı
dernekleri ve benzeri kutsal alanlar kullanılarak bu suç
işlenmiştir. Suç işlenirken bu olaylarda görüntülenen,
konuşmaları ve duruşlarıyla bu vurgunlara kol kanat
gerenler susmuştur, hâlen de susmaya devam etmektedirler. Sermaye Piyasası
Kurulu ise, ne şiş yansın ne de kebap tavrına girerek
sorumluluklarını yerine getirmemiştir.
Dinî cemaatlerin, iktidara
mensup belirli siyasi kişilerin aracılığıyla, sahte,
geçersiz belgelerle, hukuk ve ahlak dışı yöntemlerle
gerçekleştirilen bu vurgunları unutmak mümkün değildir, unutmadık,
unutturmayacağız. Geçen dönem bu konuda bir araştırma
önergesi verdik, komisyon kuruldu. İçeride ve dışarıda
araştırmalar yapıldı, sonra kapsamlı ve bence çok
önemli bir rapor hazırlandı; ancak AKP İktidarı o raporun
da üzerine yattı. Suçluları zaman aşımına
uğratarak kurtardı.
Değerli
arkadaşlarım, ben, sözlerimi ilk kez olarak bu konuda mağdur
olmuş bir aşığın bir şiiriyle
kapatacağım.
Gurbetçi yandım Allah
diye yanıp tutuşurken,/Sizler altınızda lüks Mercedesler
gezip dolaşırken,/Yazıklar olsun size gurbetçi saçını
başını yolup ağlaşırken!/Cami cami cemiyet
dolaşıp topladınız paraları,/Elbet bir gün ilahî
mahkeme kurulacak,/Fakir fukara, emekli, yetimin hakkı sorulacak./Melekler
şahit, Cenabı Allah hâkim, binlerce kişi
davacı,/Haşimden, Dursundan, YİMPAŞtan ve diğer
vicdansızlardan hesap sorulacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Hacaloğlu.
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ancak bir yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Arifağaoğlu, Sayın Ünsal, Sayın Bayram,
Sayın Özer, Sayın Güner, Sayın Köktürk, Sayın Bingöl,
Sayın Ayhan, Sayın Soysal, Sayın Dibek, Sayın Ateş,
Sayın Serter, Sayın Çakır, Sayın Yalçınkaya,
Sayın Arat, Sayın Emek, Sayın Erenkaya, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Öztürk.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15,
2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262,
2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462,
2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683,
2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779,
2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811,
2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
161inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve
Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 161. maddesinin ikinci fıkrasındaki
yedinci yılın ibaresi beşinci yılın şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal E.
Haluk Ayhan Mithat
Melen |
Antalya Denizli İstanbul |
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Recep
Taner |
Konya Manisa Aydın |
Oktay
Vural |
İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 161 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Enis
Tütüncü Harun
Öztürk |
İstanbul Tekirdağ İzmir |
Abdulaziz Yazar Algan
Hacaloğlu Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
Hatay İstanbul Malatya |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Algan Hacaloğlu, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın
Hacaloğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) Efendim, bu defa şiir okumayacağım.
BAŞKAN Fıkra
anlatın o zaman Sayın Hacaloğlu.
ALGAN HACALOĞLU
(Devamla) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun geçici 6ncı maddesinin üçüncü
fıkrasının değiştirilmesi öngörülmektedir.
Çıkarılan bir yasaya geçici madde koyma ihtiyacı geçiş
dönemini düzenlemekten kaynaklanır genelde. Geçmişte bu kanuna
eklenmiş olan geçici 6ncı maddede veya herhangi bir geçici maddede
şimdi yeniden değişiklikler yaparak geçici maddenin hükmünü
uzatıyor ve değiştiriyorsunuz. Böylece, geçici bir maddeyi
devamlı uygulanmakta olan bir madde hâline getirmektesiniz; bu,
doğru, mantıklı, yasa yapma tekniğine uyan bir uygulama
değildir. Bu nedenle, değişikliğin yasa metninden
çıkartılmasını istemekteyiz. Eğer yeni bir düzenleme
yapacaksanız, yeni bir yasa çıkartınız.
Getirdiğiniz
düzenlemede, çıkartılmasını öngördüğümüz düzenlemede
şöyle bir ifade var. Gerçekten, kanun yapma tekniği
bakımından anlamakta çok zorluk çektim. Bence son derece laubali ve
üstünde gerçekten hiç durulmadan yazılmış bir bölüm.
Denilmektedir ki: Temsil edilen senetler merasime gerek
kalmamaksızın hükümsüz hâle gelir. Değerli arkadaşlar,
merasime gerek kalmamaksızın senetlerin hükümsüz kalması ne
demektir? Böyle bir ifade olabilir mi?! Bu kadar laubali bir metni Sayın
Bakan, soruyorum- kim yazmıştır? Bunu lütfen düzeltin.
Sayın Bakan Biz
KİTleri tasfiye edeceğiz. dedi akşam arasından evvelki
oturumda. KİTlerin varlığı piyasa ekonomisine
aykırıdır. dedi. Siz ideolojik olarak kamu kesiminin ekonomik
girişimciliğine karşı olabilirsiniz, bu nedenle tüm kamu
girişimlerinin özelleştirilmesini savunabilirsiniz ama bu ideolojik
tavrınızı öyle Özelleştirme piyasa ekonomisinin
kuralıdır. diyerek savunamazsınız. Bunu derseniz,
bırakınız gelişmiş ülkeleri, gelişmiş
Batılı piyasa ekonomilerinde faaliyette olan çok sayıda devasa
kamu girişimlerini inkâr etmiş olursunuz. Bu tutumunuz hem iktisat
bilimine hem ülkemizin gerçeklerine hem de halkımızın çıkar
ve haklarına aykırıdır. Önemli olan KİTlerin
gerçekten yönetimlerinde özerk olmalarıdır, iç ve dış
piyasalarda rekabet eden verimli kuruluşlar olarak işletilmeleridir.
Yoksa, çağdaş gelişmiş piyasa ekonomileri mülkiyetin kime
ait olduğuna değil, piyasalarda rekabet ortamının hangi
düzeyde olduğuyla ilgilidirler. Hükûmetlerinizin KİTlere yönelik bu
ideolojik tavrı sonucu geçen yıl Doğu ve Güneydoğu
Anadoludaki 21 ilde kişi başına sadece ve sadece 1.954 Türk liralık
bir harcama yaptınız bütçe kapsamında, kişi
başına; oysa, bu değer diğer 60 ilde 4.805 Türk
lirasıydı yani Doğu ve Güneydoğudaki illerin tam 2
katı. Devlet bütçesinin 2010 yılındaki benzeri diğer
harcamaları Şanlıurfada sadece 1.900 lira, Mardinde 1.054
lira, Muşta 1.109 lira, Batmanda ise 1.221 lira. Hem bütçeye kaynak
koymuyorsunuz hem de Doğuda ve Güneydoğudaki kamu
yatırımlarını tüketeceğiz, kapatacağız
diyorsunuz, gereğini yapıyorsunuz. Bu
anlayışınızla ne Türkiyede Doğu, Güneydoğu, Kürt
sorunu çözümlenir ne ülkede eşitlik ve dengeli kalkınma
sağlanır ne de Türkiye'nin huzuru sağlanabilir. Biz, sosyal
demokratik iktidarımızda Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki
özelleştirme ve uygulamalarına, stratejik KİTlerin tasfiyesine kesinlikle son vereceğiz.
Biz, sosyal demokrat iktidarımızda sosyal haklara duyarlı,
rekabetçi, örgütlü, kayıtlı, dünyaya açık, sosyal piyasa
ekonomisini kesintisiz, eksiksiz uygulayacağız ve KİTlerin
tasfiyesine -dediğim gibi- son vereceğiz.
Bu duygularla hepinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Hacaloğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 161. maddesinin ikinci fıkrasındaki
yedinci yılın ibaresi beşinci yılın şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mithat
Melen (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mithat Melen, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Melen.
(MHP sıralarından alkışlar)
MİTHAT MELEN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra
sayılı Tasarının 161inci maddesi üzerindeki
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
Önce, bir noktada bir
açıklık getirmek gerekiyor. Değerli milletvekilleri,
katılma belgeleri ile hisse senetleri zaten kaydileştirilmiş ve
bu önemli bir şey. Geçen yedi yıl içerisinde bunlar
kaydileştirilmiş. Bu, Türkiyede hakikaten önemli bir
aşamaydı. Şimdi esas kaydileştirilmesi gereken devlet iç
borç senetleri. Bu kaydileştirilmemiş. Bunda nasıl bir tehlike
var biliyor musunuz? Aslında dinlemek zorunda değilsiniz ama bunu
dinlerseniz iyi olur! İmar Bankası olayı bu yüzden başa
gelmiş bir olaydır. Bir tane daha böyle olay olabilir. Niye olabilir?
Çünkü bu senetlerin hakikaten kimin elinde olduğu içeride ve
dışarıda, çok belli değil. Belki bundan esas korkulan kimin
elinde olmasıyla ilgili problem ama bunların isimlerinin
açıklanmasıyla ilgili problem. Ama bunları hakikaten
kaydileştirmezsek ve bu madde içerisinde veya buna benzer bir madde
içerisinde merkezî kayıt kuruluşu bünyesine almazsak gerçekten
tehlikeli bir davranış biçimi içerisine gireceğiz gelecek için.
Çünkü buradan bir tehlike doğacak.
Aslında burada yedi
yıl diye bir süre var. Eğer böyle bir kayıt içerisine alma
mümkün olsa bunun beş yıla indirilmesi de mümkün olabilir. Ama esas
mesele gerçekten devlet iç borç senetlerinin merkezî sistem içerisinde ve o
bünyede görülmesi ve o bünye içerisine alınmasıyla ilgili. Bundan
önce de böyle denemeler oldu ama o devlet iç borç senetleri daha hâlâ ortada
yüzer durumda, biraz havada kaldı. Onun için, bu maddenin bir
tarafına bunu eklemek lazım veya yeni bir madde lazım. Bu
konudaki dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Şimdi, Kimde
olduğu meselesine gelince bu senetlerin. Kimde olduğu veya kimin
elinde olduğunu bilmediğimiz için bizim rahatsız olmamız
yanında bu senetleri elde tutanların da bu kayıt altına,
Merkezi Kayıt Kuruluşu altına geçmekten bir rahatsızlık
duyduğu da anlaşılıyor bir yerde ama devletin çok önemli
bir meselesi de, özellikle sermaye piyasalarında şeffaflıkla
ilgili bir mesele. Gerçekten, bunları daha fazla
şeffaflaştırmamız lazım, bunları daha fazla göz
altında tutmamız lazım. Bir de dünya piyasalarına daha
fazla devlet iç borç senedi mecburen -hele bu dönemde- çıkarır
durumdayız. Bunlar ne kadar daha fazla şeffaflaşırsa ve ne
kadar daha fazla Merkezi Kayıt Kurumu altında göz önüne
alınırsa daha önemli bir miktarda fazla senet arz edebiliriz.
Bu duygu ve düşüncelerle
önergemizin kabulünü arz ediyorum.
Saygılar sunarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Melen.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
162nci madde üzerinde üç
adet önerge vardır; yalnız, üç önerge aynı mahiyettedir.
Şimdi, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım,
önerge sahiplerinin istemi hâlinde de kendilerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 162. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Oktay
Vural |
Antalya Manisa İzmir |
E. Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı Recep
Taner |
Denizli Konya Aydın |
Nevzat
Korkmaz Yılmaz
Tankut |
Isparta Adana |
Diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa Özyürek Harun
Öztürk Şevket
Köse |
İstanbul İzmir Adıyaman |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Enis Tütüncü Birgen
Keleş |
Malatya Tekirdağ İstanbul |
Selçuk
Ayhan |
İzmir |
Diğer önergenin imza
sahipleri:
Nuri Yaman Hasip
Kaplan Sırrı
Sakık |
Muş Şırnak Muş |
Nezir
Karabaş Sebahat Tuncel |
Bitlis İstanbul |
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz
tasarıda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Sermaye
Piyasası Kurumu, Vakıfbank ve Türkiye Kalkınma
Bankasının taşınması öngörülüyor. Gerekçesini her ne
kadar ekonomik ihtiyaçlar ve mali zorunluluklar gibi kavramlar üzerine
oturtmaya çalışsalar da herkes çok iyi biliyor ki düpedüz siyasi
mülahazalar ve saplantılar söz konusu. AKP zihniyeti politik ve mali
merkez farklılaşmasını körüklüyor, büyütüyor, âdeta
ülkemizin birbirinden değerli iki iline farklı anlamlar yüklüyor.
Sanki Ankara cumhuriyetin sembolü de İstanbul değilmiş gibi
tehlikeli söylemlerin önünü açıyor ve neredeyse istiklal mücadelesi
verdiğimiz yedi düvelin yapamadığı
ayrımcılığı yeniden sahneye koyuyor.
Değerli milletvekilleri,
Ankaranın başkent seçilmesine emperyalist devletler ve özellikle
İngiltere karşı çıkmış, İngiliz
Dışişleri Bakanı Lord Curzon 2 Ağustos 1923 günü Fransa, İtalya,
ABD ve Japonya Hükûmetleri nezdinde girişimlerde bulunmuştur. Sonunda
İngilterenin baskısıyla şöyle bir karara
varmışlardır: Ankarada irtibatı sağlayacak bir
görevli olacak ama büyükelçilik İstanbulda kalacak. Ankara bunu kabul
etmez ise daha düşük bir temsil ile, elçilik ile yetinilecekti. 1 Mart
1925te böyle bir nota verilmişti Türkiyeye. Mustafa Kemal ve
arkadaşları tüm baskılara kararlı ve basiretli
adımlarla karşı durunca bu ülkeler büyükelçiliklerini Ankaraya
taşımak zorunda kalmışlardır. Tarihi Türk
evlatlarına ve gidip gelen büyükelçilere hatırlatmak için Millî
Müdafaa Caddesine işte bu yüzden şöyle bir mermer kitabe
yazılmıştır: Ankara merkezî hükûmettir ve ebediyen merkezî
hükûmet kalacaktır. Sanki Ankaranın başkent olabilmesi için
genç cumhuriyetimiz büyük mücadeleler vermemiş ve sanki tarihte böyle bir
kavga yaşanmamış gibi AKP Hükûmeti bugün Ankaraya anlam veren
ne kadar önemli kuruluş varsa taşımak istiyor. Bazı
bankaları daha önce taşımıştı zaten; bugün de
SPK, BDDK, Vakıfbank ve Kalkınma Bankasını taşıyor,
Merkez Bankası ve TRT için de hazırlık yapıyor.
Hesap belli: Ankarayı
boşalttıktan sonra Başkent Ankara mı, İstanbul mu?
tartışmasını başlatacak, Anayasanın
değiştirilemez hükümlerinden birini daha böylece
tartışılır hâle getirecek. Bu gelişmeler karşısında,
maalesef, başta Belediye Başkanı Melih Gökçek olmak üzere,
Ankaranın hukukunu savunması gereken yöneticileri uyuyor.
İstanbul yönetilemeyecek
kadar büyümüş, gecekondu yığını varoşlarla
kuşatılmış, deprem korkusu tüm ülkeyi sarmış,
devletin bu metropolün artık büyümesini engellemek üzere tedbirler alması
lazım. Sayın Başbakan Belediye Başkanıyken bas bas
bağırıyordu, lütfen hatırlayın İstanbulda
oturmanın bir bedeli olmalı, İstanbulda kafa vergisi
konulmalı. diye.
Değerli milletvekilleri,
milletimizin derdine derman olacak, proje fukaralığı çeken AKP,
kamuoyunu meşgul edecek yeni kamplaşmalara sebep olacak projelere
sarılmıştır. Bu projelerin mimarlarının
milletimize tarihî husumetler besleyen emperyalist ülkeler olması da
AKPyi caydırmamaktadır. Elbette AKPye oy vermiş kitleleri
tenzih ediyoruz ancak AKPnin sözünü söyleyen bazı kafalar, bu meseleyi
cumhuriyetin kazanımlarından rövanş alma noktasına
getirmektedir. Bu gerçeği kendi tabanından dahi gizleyerek
Ankaranın içini boşaltma yolunu tercih etmişlerdir. Dünyadaki
Berlin-Frankfurt, New York-Washington gibi numunelere bakıp,
Ankara-İstanbul çekişmesine sebep olmak millî birliğimize
atılan bir başka fitne olacaktır.
Sayın milletvekilleri,
taşınması istenen kurumların bu kadar teşkilat ve
işleyiş problemleri ortadayken, hangisinin önceliğidir
taşınmak? Defalarca ifade edildi: Uzmanlara göre İstanbulun
uluslararası finans merkezi olma düşüncesi objektif temellere
dayanmayan ham bir hayal. Ayrıca günümüzdeki ekonomik gelişmeler
mesafeleri ortadan kaldırmış, değil Ankara-İstanbul
arası, kutupları dahi birbirine yaklaştırmış.
Dolayısıyla fiziken nerede olduğunuzun çok önemi
kalmamış. SPK, BDDK gibi düzenleyici kurumlar her ne kadar
bağımsız yönetim modellerine sahip olsalar da, düzenleyici,
denetleyici nitelikleri dolayısıyla siyasi karar
mekanizmalarının hemen yanı başında olması
gerekiyor. Bu kurumların özel sektör ile iyi ilişkiler kurması
farklı, seviyeli, kol mesafesinde ilişkilere sahip olması
farklıdır. Piyasaları düzenlemek ayrı, piyasalar
tarafından yönlendirmek ve yönlendirilmek ayrıdır. Nereden
bakarsanız bakın, siyasi sonuçlar doğuracak bu taşınma
kararını doğru bulmadığımızı ifade
ediyor, yanlıştan bir an önce dönülmesi gerektiğini söylüyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Korkmaz.
Önergeler üzerinde başka
söz talebi?
Sebahat Tuncel, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Tuncel.
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, bu torba yasa
görüşüldüğü günden bugüne bu torba yasaya ilişkin
itirazlarımızı hep ifade ettik. Burada görüşmemiz gereken
aslında bu torba yasa değil, Türkiyenin demokratikleşmesi,
Türkiyenin temel sorunları olan Kürt sorunu, demokrasi sorunu, kadın
sorunu, işçilerin, emekçilerin sorununa çözüm bulabilecek köklü bir
demokrasi sözleşmesi olacak yeni bir Anayasayı
tartışsaydık. Şimdi, biz burada bu kadar mesai
harcıyoruz. Doğal olarak, önümüzdeki dönem AKP de söz verdi,
diğer siyasi gruplar da artık 12 Eylül Anayasasıyla
yönetilemeyeceğimizi, yeni bir Anayasaya ihtiyacımız
olduğunu söyledi. Dolayısıyla eğer bir yeni Anayasa
yapacaksak, eğer bu Anayasada eşitlik, adalet olacaksa, demokrasi olacaksa,
emeğin özgürlüğü olacaksa, kadın özgürlüğü olacaksa bu
çıkarttığımız yasalara yeni baştan mesai harcamak
zorunda kalacağız çünkü bunların hiçbirine uygun değil.
Eşitsizlik temel sorun bu maddede. Dolayısıyla torba olunca
eşitlik de olmuyor, ölçemiyorsunuz bu torbada ne kadar eşit, ne kadar
adil düzenlemeler oluyor.
Şimdi, biz bu yasa
tasarısında Sermaye Piyasası Kurulunun merkezinin Ankaradan
İstanbula taşınmasının uygun
olmadığını düşünüyoruz. Bizim meselemiz, sadece,
ekonomik olarak bunun İstanbula taşınmasına
itirazımız değil. Biz öncelikle demokrasiyi yerellere
taşıyalım diyoruz. Gelin, madem, işte önümüzdeki dönem
demokratik şekilde tartışacağız, sadece ekonomiyi
yerellere taşımayalım, aynı zamanda demokrasiyi yerele
taşıyalım, halkın yönetimini oluşturalım. Bunun
için de başından beri söylediğimiz ama buradaki
milletvekillerinin ya da siyasi gruplarının tartışmak
istemediği demokratik özerklik temelinde bir çözüm projesi sunduk. Bizim
çözüm projemizde, evet, Sermaye Piyasası Kurulu gibi kurulları da
bölgelere taşıyalım, İstanbulu başka bir merkez
yapalım, Diyarbakırı başka bir merkez, işte, Antalya
başka bir merkez olsun ama bu merkezler arasında başka bir
eşgüdüm olsun. Mesele, Ankaranın başkent olması ya da
İstanbulun başkent olması meselesi değil. Mesele,
gerçekten, artık merkezîleşen politikaların, ne ekonomik olarak
ne sosyal olarak ne kültürel olarak ne de eğitim alanında
sorunlarımızı çözmediğidir. Eğer bunu görüyorsak ve
bunun için çözüm arıyorsak, ki öyle görünüyor...
Sayın Başbakan
mesela başkanlık sistemini tartışıyor, yine,
diğer kurumlar bu meselenin çözülmeyeceğini
tartışıyor. Demek ki burada bir sistem
tıkanıklığı var, Bu sistemi nasıl
aşacağız? diye tartışıyoruz, biz de
tartışıyoruz. Biz, kendi cephemizden bir çözüm önerisi sunduk.
Yani sadece ekonomik olarak bazı merkezleri önemsemek yetmiyor. Gelin...
Diyelim ki yeni bir yönetim anlayışıyla bunu
gerçekleştirelim. Aksi takdirde, bazı yerleri merkez yaptık,
bazı yerleri yapmadık, ne olacak? Kaldı ki AKP
İktidarının sadece ekonomi üzerinden, sadece elit bir kesimi
Türkiyeyi yönetenlerin, işte, ekonomik olarak elinde tutanların bir
kesimin hakkını koruması, işte tam da
eşitsizliğin temel nedenidir. Eğer bunu yapmaya devam ederseniz,
Türkiyede eşitlik duygularını zedelerseniz, gerçek anlamda
ciddi sorunlara da davetiye çıkarmış olursunuz.
Daha önce bu kürsüde
söyledik. İşte, Orta Doğuda yaşanan gelişmelerin tam
da nedeni bu. Bu, eşitsizliktir. Zenginlerin daha çok zengin olması,
yoksulların daha da çok yoksullaşmasıdır. Bu kanun tasarısı
zenginleri daha çok zengin yapmak ve o zenginliği işte zenginlerin
olduğu bir merkeze taşımak amaçlanıyor. Oysa
yoksulların gerçekten eğer adaletini sağlamazsanız,
yarın burada diyelim ki Tunusta yaşanan, Mısırda
yaşanan sosyal hareketler gibi bir hareketin olmayacağını
nereden biliyorsunuz? Evet, şimdi, polisinizle, copunuzla, gaz
bombanızla emekçileri bastırabilirsiniz, Meclisin etrafına
yakınlaştırmayabilirsiniz ama bu emekçilerin geniş bir
çevreyle buluşması ve bunun çok daha geniş noktalara
yayılmasını nasıl engelleyeceksiniz? Gerçek anlamda
adaletsizlik ve eşitsizlik o kadar fazla ki
Bilmiyorum, tabii, Ankarada
oturunca iktidar partisinin milletvekilleri galiba sokakları görmüyorlar.
İşte İstanbulda yaşanan yoksulluğu,
açlığı görmüyorlar, sınıflar arasındaki
çatışmayı görmüyorlar. Biz bunun görülmesi gerektiğini
düşünüyoruz, aksi takdirde gerçekten Türkiyeyi de iyi bir gelecek
beklemiyor.
Sonuç olarak şunu ifade
etmek istiyorum sayın milletvekilleri: Biz sadece Ankara başkenttir,
ekonomiyi burada merkezleştirelim, burada denetim altına alalım
değil, evet, ekonomiyi de yerellere taşıyalım ama
demokrasiyi de, sorunların çözümünü de yerele taşıyalım,
demokrasi ancak böyle mümkün olur diyoruz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önerge üzerinde başka
söz isteyen?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Selçuk Ayhan
BAŞKAN Selçuk Ayhan,
İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Ayhan.
(CHP sıralarından alkışlar)
SELÇUK AYHAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte
olan torba tasarının yedinci bölüm 162nci maddesi üzerine CHP
Grubunun verdiği önergeyle ilgili söz aldım, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Adı geçen madde, Sermaye
Piyasası Kurulunun İstanbula taşınmasını
içeriyor. Biz de bu maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını öneriyoruz.
Her ne hikmetse son birkaç
yıldır Hükûmetinizde Ankarayı İstanbula taşımak
gibi bir heves ve saplantı var ama araştırdım
İstanbuldaki saray sayısı Bakanlar Kurulunu
ağırlayacak kadar yeterli değil.
Önce Merkez Bankasıyla
başladık, sonra şimdilik kaydıyla vazgeçtik yani daha
sonra tekrar gündeme getireceğiz, şimdi sırada BDDK ve SPK var.
İstanbula taşırsak daha rahat çalışma
olanağı bulacakmışız!
Şimdi,
bakınız, TMSFnin Ankarada üzerine düşeni gayet güzel
yaptığını görüyoruz. Bir iki örnek vermek gerekirse: Halis
Toprakın mallarını AKPli iş adamlarına ölmüş
eşek fiyatına sattınız. Adamcağız Devlet
kazansın, hiç olmazsa değerine sattırın. dediği hâlde
sattınız. Erol Aksoyun CİNE5 kanalını uzun
yıllar yandaş medya gibi kullandıktan sonra kendisine 100 milyon
dolar değer biçtiniz ama El Cezireye satmak için 40 milyon dolarlık
bir keşif bedeli belirlediniz. Başbakanın avukatlarından
birinin bürosunda, 26 Ocakta, El Cezire Türk firması kuruldu, iki hafta
sonra CİNE5 yarı fiyatının altında ihale edildi. Ne
güzel iş.
Şimdi, bu örnekleri niye
verdim? İş becermek için İstanbula taşınmak
gerekmiyor, yani Ankarada da bazı işler çok rahatlıkla
yapılabiliyor.
Şimdi, SPK
Başkanı diyor ki: İstanbula taşınırsak
olası krizleri daha iyi görürüz. İstanbula gelip gitmek de çok
masraflı oluyor, orada personelimiz çok, masraftan da kaçmak lazım.
Bir yandan vatandaşın malını değerinin çok çok
altında peşkeş çekeceksiniz, diğer yandan masraf azaltmak
için İstanbula taşınmak isteyeceksiniz. İnsanın bu vatanperverliğe
gözlerinin yaşarmaması mümkün değil değerli
arkadaşlar.
Bir başka nokta,
Sayın Başbakan, 1995 yılında İstanbula vize
uygulayalım, İstanbula gelmek artık vizeye
bağlansın. diyordu. Sayın Başbakan, 2007 yılında
da sözlerinin arkasında olduğunu söyledi, Plaka tahdidi getirelim.
dedi, Bu iş böyle gitmiyor. dedi. Şimdi, bir yandan helikoptere
bineceksiniz, hava üzerinden yerde 3üncü köprünün yerini belirleyeceksiniz,
bir arsa rantı oluşturacaksınız, bilimsel olarak göçü
teşvik edeceksiniz, diğer yandan finansal kurumların
merkezlerini İstanbula taşıyarak göçü teşvik edeceksiniz,
öbür taraftan da İstanbula vize koyalım. diyeceksiniz. Pes
doğrusu! Bunu da anlamak mümkün değil.
Şimdi, Türk
bankacılık sistemine bakıyoruz: Yabancı sermaye payı
yüzde 50lere yaklaşmış, tüm gelir getirici kurumlar
yabancı ağırlıklı firmalara satılmış,
maden arama ve işletme işleri uluslararası sermayeye
verilmiş, piyasada 100 milyar dolar mertebesinde sıcak para
dolaşıyor ve ballı faiz alarak gidiyor. Diyorsunuz ki:
İstanbula taşınırsak krizi daha rahat takip ederiz.
Şimdi, kontrolü zaten uluslararası sermayeye vermişsiniz
değerli arkadaşlar. Neyi takip ediyorsunuz? Sizin
taşıyacağınız merkez artık, İstanbul olamaz,
sizin taşıyacağınız merkez ancak New York ya da Londra
olabilir değerli arkadaşlar.
Ankaradan İstanbula
taşınmak Ankara ekonomisini söndürmeyecek mi, yaşam kalitesini
düşürmeyecek mi, Ankaranın başkent olma özelliğine darbe
vurmayacak mı? Yoksa 1925lerde İngilizlerin dikte ettirip yaptıramadığı
şeyleri bugün uygulamakla mı yükümlüsünüz? Bunların hiçbiri,
sanıyorum, umurunuzda değil.
Türkiyeyi sanal alemde
oluşturulmuş düzmece senaryolarla yönetiyorsunuz. Millî geliri 15 bin
dolara matematiksel oyunlarla çıkardınız.
Çalışanların yüzde 43ü asgari ücretle,
çalışanların yarısı kayıt dışı ve
önemli bir kısmı asgari ücretin altında çalışıyor
değerli arkadaşlar. Açlıktan bebekler ölüyor. Emeklilerin yüzde 85i
yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Çiftçi
bitmiş, esnaf çökmüş, sanayici borç batağında ve millî
gelir 15 bin dolar. Nerede bu para? Vatandaşta olmadığına
göre acaba beslemelerde olabilir mi?
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
163üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 163 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet
Yeni Kürşad
Tüzmen |
Giresun Samsun Mersin |
Öznur
Çalık Canan
Kalsın |
Malatya İstanbul |
Madde 163- 14/1/1970 tarihli
ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 22
nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye
ikinci fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"f) Bilgi istemeye ve
istatistiki bilgileri toplamaya ilişkin usul ve esasların
belirlenmesi,"
"Banka Meclisi,
gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak
açıkça belirlemek şartıyla yetkilerinden bir
kısmını diğer organlara devredebilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 163. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal E.
Haluk Ayhan Erkan
Akçay |
Antalya Denizli Manisa |
Mustafa Kalaycı Recep Taner Oktay
Vural |
Konya Aydın İzmir |
MADDE 163- 14/1/1970 tarihli
ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 22
nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"f) Bilgi istemeye ve
istatistikî bilgileri toplamaya ve bunların yayınlanmasına
ilişkin usul ve esasların belirlenmesi,"
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı yasa tasarısının 163. maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Harun Öztürk Tekin
Bingöl |
Malatya İzmir Ankara |
Mustafa Özyürek Ali
Koçal Selçuk
Ayhan |
İstanbul Zonguldak İzmir |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU -(Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen?
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun daha açık olarak
anlaşılması için.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 163. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
Madde 163- 14/1/1970 tarihli
ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 22
nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"f) Bilgi istemeye ve
istatistikî bilgileri toplamaya ve bunların yayınlanmasına
ilişkin usul ve esasların belirlenmesi,"
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU -(Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Günal.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de arkadaşların
sözünü bana diye dönüp baktım ama muhabbeti ilerletmişler; bana
değilmiş, kendi aralarında konuşuyorlar.
Değerli arkadaşlar,
bu saatte
Çok yüksek ses de geliyor.
Sayın Başkanım, arkadaşlar zaten yoklama için geliyor.
Dışarıda beklesinler, biz onları biraz sonra
çağıracağız.
BAŞKAN Sayın
Günal, lütfen
MEHMET GÜNAL (Devamla) Siz
de uyarın Sayın Başkanım. Burada, bakın, ben
konuşamıyorum. Orada arkadaşlarımız
bağırıyor, benden çok onların sesi çıkıyor. Burası
Genel Kurul, istemeyen dışarı çıkar.
BAŞKAN Sayın
Günal, sizin anlatabileceğiniz kadar Genel Kurulda sessizlik var.
Buyurun lütfen.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Kitaptan oku bir şeyler.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Kitapları sizin için getirdim, şimdi okuyacağım.
Değerli arkadaşlar,
bu Merkez Bankasıyla ilgili Sayın Babacana sorduk: Bunun
taşınmasını düşünüyor musunuz? Son anda
getirmiştiniz. diye. Şimdilik düşünmüyoruz. dedi. Ben de
şimdilik teriminin Acaba Genel Kurula kadar mı yoksa seçime kadar mı,
sonrasında mı? olduğunu sordum. Kısa vadede
düşünmüyoruz. dedi. Peki, o zaman son gecede yetiştirdiğiniz
-şimdi ağır olduğu için getiremedim- sıra
sayısının en sonunda duran kanun teklifi var; Sayın Eyüp
Ayar, Veysi Kaynak ve Abdullah Çalışkan. Her zaman, hani, Hükûmetin
alelacele getirdiği teklifleri imzalayan
arkadaşlarımızın getirdiği ve en sonuna, alt
komisyondan komisyona çıkarken görüşülsün dedikleri bir teklif var.
Şimdi, bu teklif neden geldi? Ben merak ediyorum yani mademki
yetişmeyecek, Hükûmetin kendi arasında bir kararsızlık
mı var? Son anda Merkez Bankasını eklemekten vaz mı
geçtiniz? Eğer eklemeyecek idiyseniz, neden aceleyle getirip de alt
komisyondan çıkarken bunu sıra sayısının içerisine
eklediniz? 56ncı sıraya bakın arkadaşlar. Orada bakanlar
varsa
Madde 2- Bankanın merkezi İstanbuldadır.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Bakan yok orada, imzalayanların hepsi milletvekili.
MEHMET GÜNAL (Devamla) -
Bunlar her zaman milletvekili olarak imzalayan arkadaşlarımız.
Son gün gelen
Tarihine de bakarsanız ne dediğimi
anlayacaksınız. Gerçekten, bu projenin eksik kalan en önemli
ayaklarından bir tanesi, sizin İstanbula bütün kurumları
taşıma projesinin eksiklerinden bir tanesi bu.
Şimdi, Merkez
Bankasının bağımsızlığıyla ilgili
tartışmalar geliyor. Siz, şimdi, kendi kendinize
Taşınacağız. diyorsunuz. Öbür taraftan da şimdi bir
yetki
AKP Grubunun maddeyle ilgili verdiği önerge, ilave olarak: Banka Meclisi, gerektiğinde
sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek
şartıyla yetkilerinden bir kısmını diğer
organlara devredebilir. Hangi yetkilerini? 22nci madde burada, on beşe
yakın yetkisi var. Merkez Bankasının yetkileri, görevleri bütün
organlarının kanunda belirtilmiş zaten. Hangi organlar? Yani, nereye,
neyi devredeceksiniz? Yarın yeni atamadan sonra acaba Banka Meclisinden
sürekli karar alamayız, sıkıntı olur. diye mi
düşünüyorsunuz? Yani Şimdi hazır biz buradayken
Yarın MHP
iktidar olacak o zaman bizim atadığımız adamlar karar alamaz,
biz şimdiden koyalım. diye mi bakıyorsunuz, bilmiyorum.
MİTHAT EKİCİ
(Denizli) Çok beklersin!
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Merkez Bankasının görev ve yetkileri belli, neyi devrediyorsunuz?
Banka Meclisinin zaten fazla bir yetkisi yok, Para Politikası Kurulu daha
çok politikaları belirliyor -birtakım alım satım işleri-
burada yazıyor. Hangisini devredeceksiniz ona göre açıkça belirtmeniz
lazım.
Sataşan arkadaşlara
sonra bunları anlatırım, onun için şimdi sıra
sayısıyla çıkmadım, itirazederseniz kitaplardan açıp
okuyacağım. Hepsi Merkez Bankasıyla ilgili, para politikasıyla
ilgili yazılarım. Ondan sonra Niye çıkardın, niye
aldın? diye sormayın, hepsinin cevabı var. Maddeler de burada,
gerekirse görev ve yetkileri de burada. Hangilerini değiştireceksiniz
değerli arkadaşlar? Burada somut olarak eğer bir şey yapmak
istiyorsanız, net bir şekilde bu önergenin neden verildiğini,
ayrıntısını da belirlemek zorundasınız.
Dolayısıyla, Banka Meclisinin yetkilerinin elinden alınması
da doğru değildir.
Eğer Merkez Bankası
bağımsızsa o zaman burada kanunla bunları düzenleyip
üzerinde belli bir tahakküm oluşturmak
İşinize geldiği
zaman Merkez Bankası yanlış yapıyor. işinize geldiği
zaman Hükûmetin içindeki bakanlar bile Efendim, bu kurlarla böyle olmaz, bu
faizlerle böyle olmaz. diye konuşup duruyorsunuz. Bunların hepsi
maalesef Merkez Bankasına tahakküm etme isteğinden
kaynaklanıyor.
Diğer etkilerini
şimdi diğer maddelerde tekrar konuşacağım, bundan
sonra da Merkez Bankası maddeleri var. Arkadaşlar şimdi
soruyorlar ama ona yetecek kadar vaktim yok, bir sonraki önergede hepsini
açıklayacağım.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Günal.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma saati:
23.10
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf Coşkun (Bingöl), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 163üncü maddesi üzerinde
verilen Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler... Kabul
etmeyenler...
Elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 163 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Madde 163- 14/1/1970 tarihli
ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 22
nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye
ikinci fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"f) Bilgi istemeye ve
istatistiki bilgileri toplamaya ilişkin usul ve esasların
belirlenmesi,"
"Banka Meclisi,
gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak
açıkça belirlemek şartıyla yetkilerinden bir
kısmını diğer organlara devredebilir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yetki devrinin
kanuniliği, idare hukuku öğretisinde ve uygulamasında genel kabul
gören bir ilkedir. Bu çerçevede Bankanın uygulamasında herhangi bir
tereddüde yer vermemek için Banka Meclisinin gerektiğinde Bankanın
diğer organlarına yetki devredebilmesine yönelik bir hüküm
düzenlenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
164üncü madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın
çerçeve 164. maddesiyle değiştirilen 1211 sayılı Kanunun
41. maddesinin 3. fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Oktay
Vural |
Antalya Manisa İzmir |
Recep Taner Mustafa
Kalaycı E.
Haluk Ayhan |
Aydın Konya Denizli |
Banka, her nevi Devlet iç
borçlanma senetlerinin mali servisini yapmakla görevlendirilebilir. Bu
sıfatla yaptığı işlemlerden dolayı üçüncü
şahıslar tarafından Bankaya sorumluluk tevcih edilemez.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 164 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun
Öztürk Şevket
Köse |
İstanbul İzmir Adıyaman |
Birgen Keleş Enis Tütüncü Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
İstanbul Tekirdağ Malatya |
Algan
Hacaloğlu |
İstanbul |
Madde 164- 1211
sayılı Kanunun (IV) numaralı Kısmının (IV)
numaralı Bölümünün başlığı "Bilgi isteme"
olarak değiştirilmiş ve 44 üncü maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
bir sicil affı yaptık hatırlarsanız. Burada
çıktık, biz bu sicil affının yüreklerde
işlemeyeceğini söyledik. Mutlaka sicil tutan kurumların masalarının
altında bu af olmayacağını, mutlaka bu aftan
beklediğiniz sonucun alınamayacağını belirtmiştik
ama o gün, hepiniz şöyle bir mesaj verdiniz esnafa, KOBİlere: Biz
sicil affı yapıyoruz, artık sicilleriniz tertemiz, tertemiz
olacak. Gelin görün ki artık siz de buna inanmadınız ama aradan
geçen sürede sicil affı diye bir şey olmadı arkadaşlar ve
her kurumun masasının altında ta geçmişten gelen tüm
siciller duruyor. Sicil affı olmadı. Burada bir tek olan kime oldu
biliyor musunuz? Çek mağdurlarına.
Arkadaşlar, bir
mağduriyet var burada. Mersin Milletvekilimiz Sayın Ali Rıza
Öztürk, geçmişten beri, özellikle Adalet Komisyonunda bu çek
mağdurları konusunda her şeyi söyledi.
Mademki
HASAN ANGI (Konya)
Alacaklının parasını kim alacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) Alacaklının parasını alacaksınız
kardeşim.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri lütfen
Sayın Angı
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Alacaklının parasını
alacaksınız.
Şimdi, biz burada, bu
torba yasada her türlü borçlu olan insana bir çözüm getiriyorsak çek
mağdurlarına da bir çözüm getirmek bizim görevimizdi. Ben
HASAN ANGI (Konya) Yapma
ya!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika
Bir dakika
Bir dakika ya!
Niye itiraz ediyorsunuz ya?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Hatibe müdahale etmeyin.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Niye itiraz ediyorsunuz? Niye itiraz ediyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın
Aslanoğlu, siz de Genel Kurula hitap edin lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Çek bir ödeme aracıdır.
Size başka bir konuyu
anlatayım:
İki yıl önce, ben
burada size bas bas bağırırken
Şunun için: Çeklerde çekten
caymaya
Gelin namuslu, şerefli insanı koruyalım, sahtekâr
çekten caymacıları yok edelim. dedim, çıkardık burada o
yasayı. Hepiniz de görüyorsunuz ki, o yasada namuslu insanları
koruduk. Çekten cayma meselesi, eğer sahtekâr
Çekten caymak isteyen
gidip artık mahkemeden kâğıdı o alsın. demiştim,
burada kabul ettik ve tıkır tıkır yürüyor.
İki: orada bir şey
daha yapmıştık, onun süresi de 31/12de bitti piyasa
istikrarı açısından. Özellikle cirantalara
Çekin üzerinde
yazılı tarihten önce, o gün krizde bazı bankalar cirantalara,
çekteki bir tane borçlunun herhangi bir şekilde sorun olması hâlinde,
tüm cirantalara vadeden önce gidiyordu ve insanları perişan ettiler.
Ama bu süre 31/12de bitti. Ben sizi bir kez daha uyarıyorum. O, piyasaya
bir istikrar getirmişti. Bir insan hangi tarihte borcunu ödeyeceğini
biliyorsa, o tarihte ödeyeceğini biliyorsa ve o çeki ciro ediyorsa o tarihten
önce eğer bir kurum gelip benim dalıma biniyorsa, bu bir
haksızlıktır. Bunu lütfen böyle kabul edin. Lütfen bunu böyle
kabul edin. Piyasa artık bugün, piyasanın koşulları budur.
Çekte vade olmaz şartını
Artık herkes bilsin, çekte
piyasada aslan gibi vade vardır. Bu gerçekleri gizlemeyin. Siz eğer
ciro ediyorsanız vadeli bir çeki, vadeden önce ciro ettiğiniz birisi
sizin üzerinize geliyorsa, o onurlu ve namuslu borçluyu korumak da bizim
görevimizdi ama tarihi 31/12ye kadar verdiniz. Bu tarih bitti. Uyarıyorum,
sizi uyarıyorum: Mutlaka, mutlaka herhangi bir sorun, çekin vadesinden
önce çeki ciranta edenin, ciro edenin üzerine bir şekilde artık bugün
herkes gidebilir, yarın onurlu ve namuslu bir borçluyu yok edebilirler.
Yine söylüyorum: Üzerindeki
vadeden önce çekin cirantasına gidildiği anda ödeme planları
altüst olur. Onun için, 31/12de biten sürenin mutlaka uzaması lazım.
Şöyle dediniz: Çek Kanununa bunu koyacağız. Çek Kanununu
getirmediniz. O kriz süresinde bu piyasanın oldukça çok olumlu işine
yaradı. 31/12 geldi, o iş bitti. Ama yarın herhangi bir sorunda
yine ilk gidilecek kişiler bunlar arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Onun için, bu torba yasada mutlak bunların da
dikkate alınması lazım.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın çerçeve 164. maddesiyle değiştirilen
1211 sayılı Kanunun 41. maddesinin 3. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
Banka, her nevi Devlet iç
borçlanma senetlerinin mali servisini yapmakla görevlendirilebilir. Bu
sıfatla yaptığı işlemlerden dolayı üçüncü
şahıslar tarafından Bankaya sorumluluk tevcih edilemez.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Az önce İşin
esasına bir sonraki maddede gireceğim. demiştim ama önce
Sayın Elitaş az önce bir şey söyledi, baktım, belki gelir
diye ama dışarı çıktı, dönmedi. Nasıl olsa grup başkan
vekilleri var, yine cevap verirler. IMFyle ilgili söylediklerine bir iki ilave
bilgi aktarmak istiyorum. IMFyle ilgili ben sordum: At
pazarlığı kelimesini literatüre kim soktu? Kimin dönemindeydi?
Hangi olaydan sonraydı? Sizin Körfeze gidip, yalvarıp yakarıp,
belli bir para almak üzerine, bunu Amerikalılar kimin için söyledi? Cevap
bekliyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) Türkiye
yalvarıp yakarmaz! Türkiye yalvarmaz!
MEHMET GÜNAL (Devamla)
İki: Daha bundan bir-bir buçuk yıl önce, siz IMFyle pazarlık
ederken, IMFyle pazarlık ederken, bakanlara Siz açıklama
yapmayın, bizatihi ben müjdeyi vereceğim. diyen ben miydim
Sayın Başbakan mıydı? Hemen buradan gösteririm. O müjdeyi
ben vereceğim, IMFyle anlaşmayı. deyip sonra da Biz
anlaşmıyoruz. diyen Sayın Başbakandı.
HASAN ANGI (Konya)
2001deki anlaşmayı bir söyle!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hasan gel, buraya gel, buraya! Bu tarafa gel!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Üç:
IMFnin borçlarını söylüyordunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Yakına gel, yakına!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Angı
Sayın Angı, lütfen.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben
size -IMFnin borçlarını söylüyorsunuz Düştü. diye, -demin
arkadaşlarımız söyledi- defalarca sordum, ısrar ediyorsunuz
cevaplamamakta; defalarca anlattım, ısrar ediyorsunuz tekrar
konuşmakta. 2005 yılı Mayıs ayında kim
iktidardaydı? Kaç para kredi aldınız? Sayın Elitaş da
gelir, birazdan söyler belki, siz de verirsiniz. 10 milyar doları, 6 küsur
milyar SDRı kim aldı, ben mi aldım? Kim imzaladı? 2005
yılının Mayıs ayında kim iktidardaydı? Sayın
Bakan da burada, kendisi de bürokrattı o zaman.
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Sizden fazla almadık!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ha, MFden borç alınır da ödenir
de. Türkiye Cumhuriyeti devletinin borcunu, her hükûmet gelir, öder. Ben size söyledim:
Şimdi 6,5 milyar duruyor. 6,5 milyar dolar duruyor. Hadi
SUAT KILIÇ (Samsun) Nereden
gelmiş, nereden gelmiş?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bir
saniye
Bir saniye
Biz de şimdi sizin
aldığınız borcu hazirandan sonra iktidar olunca mecburen
ödeyeceğiz, AKP Hükûmeti bıraktı. demeyeceğiz ki.
SUAT KILIÇ (Samsun) Nereden
gelmiş, nereden?
MEHMET GÜNAL (Devamla) -
Evet, ödeyeceğiz, mecburuz yani, Türkiye Cumhuriyeti devletinin borcu. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, şimdi orayı geçiyorum. Bakın,
şimdi bu rezervler
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Geçme, geçme, kal orada!
MEHMET GÜNAL (Devamla) -
Orada kaldık zaten yeteri kadar. Cevap veren olursa tekrar devam ederiz,
daha hakkımız var.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Kaç milyar dolardan devraldınız, kaç milyar dolar oldu?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Kaç
milyar dolardan devraldınız? 221 milyar dolardan
devraldınız, 506 milyar dolar oldu, borç daha da artacak yani.
SUAT KILIÇ (Samsun) Millî
gelire oranını söyle, millî gelire!
BAŞKAN - Sayın
Kılıç
Sayın Kılıç
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Hepsini söyleyeceğim, merak etmeyin.
BAŞKAN Sayın
Günal, soru-cevap şeklinde konuşmuyoruz. Lütfen Genel Kurula hitap edin.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Bakın, buraya sıra sayısıyla gelmedim, kitaplarla geldim.
Söylediklerinizin hepsi var. Bunlar benim yazdığım kitaplar,
hepsi de Merkez Bankasıyla ilgili.
SUAT KILIÇ (Samsun) Bir de
ekonomi biliyorum diyorsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Şimdi anlatacağım, dur.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, ikide bir bu IMF ve rezervleri meselesi gündeme geliyor. Ben
size bütçe görüşmelerinde de söyledim Sayın Başbakan, her yerde
yanlış yaptırıyorsunuz. diye. Yani Yanlış
yaptırıyorsunuz, ya danışmaları veya bilerek
yapıyor. dedim. IMFye borç bir Türkiye Cumhuriyeti devletinin borcudur,
herkes bu borcu ödemekle mükelleftir. Siz de alırsınız, sizden
sonraki hükûmetler de alabilir, almayabilir, o ayrı konu ama borç ödenir,
neyse stok.
İki: Şimdi, her
seferinde IMFyle beraber bir rezerv konusu her zaman gündeme gelir, Merkez
Bankasının rezervlerini artırdık. Merkez Bankasına
gelmişken söyleyeyim. Merkez Bankası rezervlerinin
artırılması -az önce de yetkisine müdahale ettiniz, bir önceki
maddeyle, Banka Meclisinin kararlarının- Banka Meclisinin ve Para
Politikası Kurulunun yani Merkez Bankası yönetiminin
kararıdır. Rezervlerin artırılmasıyla ilgili
operasyonel birimlerin dışında Merkez Bankası
Başkanı geldiğinde sorduk: Başbakanın talimat verme
hakkı var mı? Hayır. Ne yapabilir? Sadece genel olarak
makroekonomik hedefler görüşülürken onlarla istişare eder, onu
belirler. Bir tek kur rejimini belirleme şansı vardır, serbest
kur mu, dalgalı kur mu, sabit kur mu, onu belirler. Ondan sonra kim
uygular? Merkez Bankası uygular. Peki, rezerv 20 milyar olsa size ne,
100 milyar olsa size ne? Sizin bir başarınız var mı bunda?
(AK PARTİ sıralarından gülüşmeler) Hayır, hayır
Merkez Bankası bağımsızsa. Ha, burada gülmeyin, Merkez
Bankacılar var, sorun. O zaman şunu kabul etmeniz lazım: Biz
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Başbakan ne dedi?
Başbakan 100 milyara çıksın. dedi. Şimdi, Merkez
Bankası rezervini artırıp artırmamak Hükûmetin işi
değil, bakanların işi de değil. Merkez Bankası
alınan hedefler doğrultusunda politikasını uygular, ondan
sonra çıkan şeylerde
SUAT KILIÇ (Samsun) 2001
Şubatında ne oldu?
MEHMET GÜNAL (Devamla) 2000
krizinde tam tersiydi. Sizler de söylediniz, demin konuştunuz, oraya
ayrı cevap veririm. Oraya sonra cevap veririm, şimdi sürem dolmadan
Değerli arkadaşlar,
dolayısıyla Merkez Bankası bağımsızsa toplanan
rezerv miktarıyla da, seviyeleriyle de, müdahalelerle de
Başbakanın hiç alakası yoktur.
SUAT KILIÇ (Samsun) 2001
Şubatında ne oldu?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Aksi
takdirde, Merkez Bankası bağımsız değil demektir.
Derse bir sonraki maddede
devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Günal.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
165inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 165 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 165- 1211
sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 68 inci
maddesinin (I) numaralı fıkrasının (b) bendindeki 43 üncü
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 44 üncü maddesinde
belirtilen bilgi ve belgeleri vermeyen veya gerçeğe aykırı bilgi
ve belge veren ibaresi 43 üncü maddesinin birinci ve ikinci
fıkralarında belirtilen bilgi ve belgeleri mazeretsiz vermeyen veya
gerçeğe aykırı bilgi ve belge veren şeklinde
değiştirilmiştir.
Mustafa Özyürek Harun
Öztürk Tekin
Bingöl |
İstanbul İzmir Ankara |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ali Koçal Mehmet
Ali Susam |
Malatya Zonguldak İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 165. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan |
Antalya Manisa Denizli |
Mustafa
Kalaycı Recep
Taner |
Konya Aydın |
Madde 165- 1211
sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 68 inci
maddesinin (I) numaralı fıkrasının (b) bendi ile madde
metninden çıkarılmış, 43 üncü maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları ile 44 üncü maddesinde belirtilen bilgi ve belgeleri
vermeyen veya gerçeğe aykırı bilgi ve belge veren ibaresi 43
üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen bilgi ve
belgeleri vermeyen veya gerçeğe aykırı bilgi ve belge veren
şeklinde; (III) numaralı fıkrasının (b) bendindeki
otuz günden altmış güne kadar ibaresi ise yüz günden az olmamak
üzere değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Günal.
(MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Dersimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Soru varsa
cevaplayacağım, merak etmeyin.
BAŞKAN Sayın
Günal, soru-cevap şeklinde değil.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Kitapları onun için getirdim, hazır duruyor yani.
BAŞKAN Lütfen Genel
Kurula hitap edin Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Arkadaşlar da Genel Kurulda Sayın Başkanım, onlar da üye.
BAŞKAN Siz
başlatıyorsunuz Sayın Günal; buyurun.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Onlar da üye, ben devam ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Merkez Bankası
bağımsızlığı tehlikededir dedim. Merkez
Bankası bağımsızlığının en önemli
unsurlarından birisi fiyat istikrarını amaç olarak edinmesidir.
O da, yine demin kötülediğiniz 57nci Hükûmet döneminde 2001
yılında çıkarılan kanunla sağlanmıştır,
onun için savunmaya çalışıyorum. Ama, Merkez Bankası
Başkanımız geldiğinde de söylüyoruz, bağımsızlık,
fiyat istikrarının temel amaç olması, burada kullanılacak
araçlarla da ilgilidir. Merkez Bankası hiçbir zaman ben
bağımsızım -sizin yaptığınız bazı
eleştirilerin haklı olduğunu söylüyorum aslında, bazı
bakanlarımızın- ben başka şeye karışmam,
fiyat istikrarı
Çünkü fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyümenin
temel şartıdır ama aynı zamanda sürdürülebilir büyüme
olmazsa da fiyat istikrarını sağlayamazsınız.
Enflasyon geçici olarak düşer, bu, enflasyonun düşmesidir. Onun için,
Merkez Bankası, hem faiz politikalarında hem de döviz kuruna
ilişkin politikalarda dikkatli olmak zorundadır. Ha burada neyi
anlatmaya çalıştım? Bakın arkadaşlar, kur rejimi,
demin söylemiş olduğum, kaldığımız yerde sabit
mi, kontrollü dalgalı mı, tam serbest kur mu, budur. Onu belirledikten
sonra Hükûmetin kurla ilgili Merkez Bankasına hiçbir talimatı olamaz,
olmamalıdır bağımsızlık çerçevesinde.
Dolayısıyla rezervin de bununla alakası yok.
Peki, ne yapmak lazım?
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Bir
gecede Merkez Bankasının içini boşaltmak lazım.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Sık sık bakanlarımız şikâyet ediyorlar kur
politikasından ama aslında şikâyet ettikleri kur politikası
değil, sizin değiştirmeniz gereken kur rejimidir. Siz değiştirdiğiniz
zaman, onu da ona göre uyarlar. Ha biz söylüyoruz siz dinlemiyorsunuz.
Bakın, bugün yaşadığımız işsizliğin,
üretimsizliğin, üretemeyen ekonominin temelinde, bu Örtülü sabit kur
dediğim, Serbest kur dediğiniz kur rejimi yatmaktadır, kur
politikası değil. Bunu siz değiştirmediğiniz sürece
olmaz. Türkiye gibi, piyasası derin olmayan, 30-40 milyon dolar parayla
kurun belirlendiği, manipüle edildiği bir ortamda tam serbest kur
politikası çalışmaz.
Biz, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak diyoruz ki: Rekabetçi bir kur, yani kontrollü, dalgalı bir
kur politikası, kur rejimi izlenmesi gerekir, o zaman da bu sorunlar
çözümlenir. Hem de üreten bir ekonomiye geçiş olur.
İhracatımız daha rekabetçi hâle gelir. İthalat bu kadar
cazip olmaz. Hep tartıştığımız, sorun olarak
gördüğümüz dış ticaret açığı da, cari
işlemler açığı da o zaman sorun olmaktan çıkar.
Böylece Çinin ithalatına -örneğin eğer oradan ithalat
yapıyorsanız- yapacağınız katma değeri, o
katkıyı kendi ekonominize kendi ara malınızı, ham
maddenizi üreten sektöre yapmış olursunuz. Dolayısıyla
buradaki sorun, Merkez Bankasının sorunu değil, o kur rejimini
belirleyen Hükûmetin sorunudur. Eğer o yetkiyi verirseniz
bağımsız olarak Merkez Bankası da o politikaları
uygular, yerine göre müdahale eder yerine göre etmez. Dolayısıyla
çözüm, rekabetçi bir kur rejimi belirlemekte, rekabetçi kur politikaları
uygulamaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, bir de bu rezervlerin artması iyi bir şey mi?
Demin fazla bağırdığınız için biraz durdum. Sizce
iyi bir şey mi?
Şimdi, rezervlerin
artmasının bir maliyeti var. Hem sosyal maliyeti var
Ben defalarca
yazdım, milletvekili olmadan önce de yazdım, hâlâ da yazıyorum
zaman zaman ama benden önce Sayın Abdüllatif Şener
tartışmaya açmış, Sayın Zafer Çağlayan
tartışmaya açmış, Sayın Kürşad Tüzmen bakanken
tartışmaya açmış, bunu tartışalım,
dalgalı kuru diye. Dalgalı kuru yeniden tartışalım
diye de vaktizamanında yazmışız ama dinlenmediği için
çözüm maalesef bulunamıyor. Dolayısıyla işin esasına
inmezsek, burada sadece gelen şeyler üzerinden
karşılıklı polemiklerle götürürsek bunu çözemeyiz.
Biz, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak yapıcı, yol gösterici muhalefet
anlayışından yanayız. Buradaki sorun, birtakım
üsluptan ve dayatmadan kaynaklanan bir sorundur. Eğer bu tip bir şey
getirirseniz, yapıcı olarak bu sorunu çözecek öneriler getirirseniz
diğer kanunlarda olduğu gibi, Borçlar Kanununda, Türk Ticaret
Kanununda olduğu gibi, bazı kanunların ivedilikle
çıkması da mümkündür. Ama demin dediğim gibi, Parmak
demokrasisine dönmüş. Demiştim ama
Parmak diktatörlüğü deyince de kızıyorsunuz. Bu sefer,
içeri gir dışarı çık, arada hiçbir şey ne
tartışılıyor, karşılıklı, giren
arkadaşımız bağırmaya başlıyor.
İnşallah bunları toparlayıp dinlersiniz. İşin
gerçek çözümünün, esastan bu sorunu kabul etmek ve Türkiye'nin üretemeyen
ekonomik yapısını dönüştürmek için de bu kur rejimini
değiştirmek gerektiğini düşünürsünüz. Siz
yapamazsanız, biz, inşallah, 13 Hazirandan itibaren bunu
gerçekleştirip millî bir ekonomi programını uygularız.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Günal.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 165 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 165- 1211
sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 68 inci
maddesinin (I) numaralı fıkrasının (b) bendindeki 43 üncü
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 44 üncü maddesinde belirtilen
bilgi ve belgeleri vermeyen veya gerçeğe aykırı bilgi ve belge
veren ibaresi 43 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında
belirtilen bilgi ve belgeleri mazeretsiz vermeyen veya gerçeğe
aykırı bilgi ve belge veren şeklinde
değiştirilmiştir.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mehmet Ali Susam, İzmir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz önergeyle ilgili ve Merkez Bankasının
taşınması, finans merkezlerinin İstanbula gitmesiyle
ilgili bu kanun konuşulurken çok şey söylendi. Çok kısa bir
şey söyleyip asıl söylemek istediğim konulara girmek istiyorum.
Bir hükûmet, bir ülkede,
bütün faaliyet alanlarını belirli bir bölgede toplayarak doğru
bir ekonomik politika, doğru bir nüfus dağılımı,
doğru bir ekonomik kalkınma modeli uygulayamaz. Aslında
İstanbulun bu yükünü daha da artırmak ne İstanbula ne Türk
ekonomisine ne de finans kesimine katkı sağlayacaktır.
Aslında yaymak, İzmiri, Antalyayı, hepsini farklı
farklı cazibe alanları hâline getirmek, İç Anadoluda,
Doğuda, Karadenizde yeni merkezler yaratmak bir ülkede iktidar olan
hükûmetlerin temel görevleri arasındadır. Ama ne yazık ki
burada, kültür başkentinden finans başkentine kadar her şeyi
İstanbulda toplayan bir anlayış var. Bunun doğru
olmadığını bir kez daha söylemek istiyorum ama asıl
önemli konu, söylemek istediğim konu, bugün, bir kez daha, Türkiyede
işsizlik ve çalışan insanların sorunları konusunda bu
Meclisin dikkatini çekmek istiyorum.
Afşin-Elbistanda yine 5
işçimiz göçük altında kaldı. Bu işçilerimizden
çıkartılanların, maalesef, cenazeleri kaldırılma
durumunda. Öncelikle bu kederli ailelere başsağlığı
diliyorum.
Bu vesileyle iş
kazalarına baktım. 2010 yılı Aralık ayı
itibarıyla ki Aralık ayı çok fazla çalışma
ortamının olmadığı kış mevsimidir- 50
kişi ölmüş ve 270 kişi yaralanmış. 2009 yılı
itibarıyla iş kazalarına baktım, 1.200 kişiyi iş
kazalarında kaybetmişiz ve 65 bin yaralımız var.
Değerli arkadaşlar, geçen günlerde de OSTİMde 20
insanımızı, canımızı kaybettik.
Bu ülkede işsizlik bir
sorun ama çalışan insanların da can güvenliği olmadan,
sendikalı olmadan, çoğu sigortalı olmadan, taşeron firmalar
vasıtasıyla çok düşük ücretlere, çok kötü şartlarda
çalıştırılması da ayrıca bir sorun. Bu
Parlamentoda şu an bulunan milletvekillerinin kendi aralarında
konuşmasını kesip, söylediklerimi bir kafalarında bir de
vicdanlarında değerlendirmelerini rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
hepimizin bu konuda sorumluluğu var, başta bu Meclis olmak üzere ve
en büyük sorumluluk da bu ülkede sekiz yıldır ekonomik
politikayı belirleyen siyasal iktidarda. Bu kadar iş kazası
olmasının, bu kadar işsiz olmasının altında yatan
temel nedenler, Türkiyede gerçekten uygulanan ekonomik politikaların
işsizliği önlemediği ve giderek iş yapan insanların da
uluslararası rekabet ortamında rekabet edebilmek için Hükûmet
tarafından enerjide desteklenmediği, petrolde desteklenmediği,
işçilik maliyetlerinde desteklenmediği ortamda fiyatları
uluslararası rekabette aşağıda tutabilmek için
yanlarında çalıştırdıkları işçinin
maliyetlerini alabildiğine düşürme üzerine kurduklarıdır.
Türkiye, bizim hiç de örnek almayacağımız ülkelerdeki gibi giderek
taşeroncu işçi çalıştıran ülkeler konumuna gidiyor.
Bu, Türkiyeye yakışan bir durum değildir.
Türkiye'nin iddiası
şu olmalıdır: Daha çok üreten, ürettiğini daha çok
işçisiyle paylaşan, işçisini demokratik örgütlenmede
sendikalı yapan, işçisini kayıt dışılıktan
kayıt içine alan, ona hem yaşam güvencesi hem sosyal güvence
sağlayan, ürettiği malda katma değeri yüksek ürün üreten
çağdaş bir ülke olmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi bunu
yapmaya adaydır.
Bu duygularla hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Susam, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
166ncı madde üzerinde
üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 166 ncı
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bekir Bozdağ Ahmet Yeni Kürşad Tüzmen |
Yozgat Samsun Mersin |
A. Sibel Gönül Yılmaz
Helvacıoğlu Avni
Erdemir |
Kocaeli Siirt Amasya |
Mustafa
Elitaş |
Kayseri |
Madde 166- 1211
sayılı Kanunun 69 uncu maddesine birinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve aynı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"12/4/1990 tarihli ve
3624 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
Kurulması Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin (c) bendi hükmü Banka
hakkında tatbik olunmaz."
"Geçici Madde 10-
25/8/2009-28/8/2009 tarihleri arasında yapılan sözlü
sınav-mülakat sonucuna göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na
atanan uzman yardımcılarından, kendi talepleri
dışında ilişiği kesilenlerin sınav sonucuna
ilişkin hakları saklıdır. Bu adayların eğitimleri
ve stajları kaldığı yerden devam eder. Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on iş günü içerisinde, bu
madde hükümlerinden yararlanmak üzere kuruma başvurulması
gereklidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 166 ncı
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Mehmet Günal Recep
Taner Erkan
Akçay |
Antalya Aydın Manisa |
Hüseyin Yıldız E. Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı |
Antalya Denizli Konya |
Madde 166- 1211
sayılı Kanunun 69 uncu maddesine birinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve aynı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"12/4/1990 tarihli ve
3624 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
Kurulması Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin (c) bendi hükmü Banka
hakkında tatbik olunmaz.
"Geçici Madde 10- 25/8/2009-28/8/2009
tarihleri arasında yapılan sözlü sınav-mülakat sonucuna göre,
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına atanan uzman
yardımcılarından, kendi talepleri dışında
ilişiği kesilenlerin sınav sonucuna ilişkin hakları
saklıdır. Bu adayların eğitimleri ve stajları
kaldığı yerden devam eder. Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren on iş günü içerisinde, bu madde
hükümlerinden yararlanmak üzere kuruma başvurulması gereklidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 166 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Koçal Harun
Öztürk Hüseyin
Ünsal |
Zonguldak İzmir Amasya |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tekin Bingöl Selçuk
Ayhan |
Malatya Ankara İzmir |
"Madde 166- 1211
sayılı Kanunun 69 uncu maddesine birinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve aynı
kanuna aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
"12/4/1990 tarihli ve
3624 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
Kurulması Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin (c) bendi hükmü Banka
hakkında uygulanmaz."
"Geçici Madde 10.
25/8/2009-28.8.2009 tarihleri arasında yapılan sözlü
sınav-mülakat sonucuna göre, T.C Merkez Bankası'na atanan uzman
yardımcılarından, kendi talepleri dışında
ilişiği kesilenlerin sınav sonucuna ilişkin hakları saklıdır.
Bu adayların eğitimleri ve stajları kaldığı
yerden devam eder. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on
iş günü içerisinde bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere Kuruma
başvurulması gereklidir.
Birinci fıkrada
anılan tarihler arasında yapılan sözlü sınav-mülakat
sonucuna göre başarısız sayılanların bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç 30 işgünü içerisinde
Kuruma başvurmaları hâlinde, T.C. Merkez Bankası Uzmanlık
Yönetmeliğinin 6 ncı maddesi çerçevesinde sözlü sınav-mülakata
tabi tutulmaksızın atamaları yapılır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET ERDÖL
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Harun Öztürk, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
(CHP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
606 sıra sayılı Tasarının 166ncı maddesiyle
ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Merkez Bankası Haziran veya Temmuz 2009 içinde bir uzman
yardımcılığı sınavı açmıştır.
Sınav ilanı yapıldığında yazılı
sınav için barajın 50 olduğu, sözlü sınav için bir baraj
öngörülmediği, olumlu olması gerektiği ifade edilmiştir.
Yazılı sınavda
50nin üzerinde puan alan 55 kişi sözlü sınava
çağrılmış ve sözlüde 70 puan ve üzerinde not alan 31
kişinin ataması yapılmıştır.
Sözlü sınavda 50 ve
üzerinde not alanlardan bazıları bu idari işlemi idari
yargıya taşımışlardır. Yargıda
hakkını arayanlar arasında yazılı sınavı 55
kişi arasında 3üncülükle kazanan bir aday da bulunmaktadır.
Başvuru üzerine idari yargı, Merkez Bankasının sözlü
sınavla ilgili bu işlemini iptal etmiştir. Merkez Bankası
iptal üzerine, sadece sözlü sınavda başarılı
sayılmayanları yeni bir sözlü sınava alarak yine
başarısız saymıştır. Bu sınavda
başarılı sayılmayanlardan da hak aramaya devam edenler
olmuştur. Bu kez yargı, sadece sözlü sınavda
başarısız olanların değil, kazananlar dâhil tüm
adayların sözlü sınava alınmaları gerektiğine karar
vermiştir, idari işlemi bu şekilde yeniden iptal etmiştir.
Bu son karar üzerine
ataması yapılanlar dâhil tüm adaylar sözlü sınavına
alınmışlar ve bu kez yargıda haklarını
arayanlarla birlikte daha önce göreve başlatılmış
olanlardan bazıları da başarısız sayılarak
görevlerine son verilmiştir. İktidar grubu vermiş olduğu
önergeyle daha önce göreve başlatılanlardan son sınavda
başarısız olanların göreve iadelerine ilişkin yasal
bir düzenleme yapılmasını önermektedir. Buraya kadar
yapılan açıklamalar çerçevesinde bu düzenlemeyi Cumhuriyet Halk
Partisi olarak biz de destekliyoruz ancak AKPnin önergesinde idari
yargıda haklarını arayanların haklarının iade
edilmesine ilişkin bir düzenlemenin olmaması adalet ve hakkaniyet
duygularına uygun düşmemektedir. İdarenin sınav
ilanından sonra 20/4/2010 tarihinde yaptığı hem
yazılı hem de sözlü sınav için 70 puan barajının
öngörüldüğü yönetmelik değişikliğini bu sınav
sözlüsünde de uygulaması hukuka uygun değildir. Banka bu
sınavı objektif bir şekilde tamamlayamamıştır.
Uzmanlık yönetmeliğinin 6ncı maddesinde yönetim komitesinin
gerekli görmesi hâlinde sadece yazılı sınav sonucuna göre de
atama yapabilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
buraya kadar yapılan açıklamalardan da görüleceği üzere, banka
bu sınavı mevzuat çerçevesinde objektif bir şekilde
sonuçlandıramamıştır. Mademki yasama organı olarak bir
şekilde bu sınava müdahil oluyoruz, o zaman, önergemiz
doğrultusunda, hak arayanların mağduriyetlerinin de giderilmesi
yönünde oy vermenizi beklediğimizi ifade ediyor, yüce heyetinizi bu
vesileyle tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi
bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım, önerge
sahiplerinin istemi hâlinde de ayrı ayrı söz vereceğim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 166 ncı
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
Madde 166- 1211
sayılı Kanunun 69 uncu maddesine birinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve aynı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"12/4/1990 tarihli ve
3624 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
Kurulması Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin (c) bendi hükmü Banka
hakkında tatbik olunmaz.
"Geçici Madde 10-
25/8/2009-28/8/2009 tarihleri arasında yapılan sözlü
sınav-mülakat sonucuna göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
atanan uzman yardımcılarından, kendi talepleri
dışında ilişiği kesilenlerin sınav sonucuna
ilişkin hakları saklıdır. Bu adayların eğitimleri
ve stajları kaldığı yerden devam eder. Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on iş günü içerisinde, bu
madde hükümlerinden yararlanmak üzere kuruma başvurulması gereklidir."
Diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa Elitaş (Kayseri)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılıyoruz Sayın Başkan.
Önerge üzerinde söz isteyen
Hüseyin Yıldız, Antalya Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önergeyle, 25-28
Ağustos 2009 tarihlerinde yapılan Türkiye Cumhuriyeti Merkez
Bankası uzman yardımcılığı sözlü sınavı
mülakatıyla hak kazanarak kuruma uzman yardımcısı olarak
atanan ancak on üç ay çalıştıktan sonra, mülakat
sınavının gerek idare mahkemelerince gerekse de
Danıştayda açılan davalar sonucunda mülakat
sınavının yürütmesinin durdurulması sonucunda ise bir gün
içerisinde bu uzman yardımcılarımız görevlerinden
olmuşlardır.
Mahkeme süresince Merkez
Bankası yetkilileri açılan davaların kendileriyle ilgisi
olmadığı, bireysel iptal davalarından ibaret olduğu,
sonucu değiştirmeyeceği telkinlerinde bulunmuşlardır.
Bu telkinlere ve devletine güvenerek geleceğini planlayan, borçlanan,
ilerleyen yaşları nedeniyle başka işlere girme imkânı
azalan, ailelerine işten çıkarılmalarını izah edemeyen
bu gençler ortada bırakılmışlardır. Sayıştay
Kanununda yapılan değişiklikte, aynı durumda olanların
sorunlarına çözüm getirilmiş ancak Merkez Bankasında on üç ay
çalıştıktan sonra 22/10/2010 tarihinde işten atılan
uzman yardımcılarının sorununa çözüm getirilememişti.
Anayasanın eşitlik maddesi uyarınca mağduriyetlerinin
giderilebilmesi için 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez
Bankası Kanununa geçici bir madde eklenmesi suretiyle, işlerine son
verilen uzman yardımcılarının haklarının
korunmasını isteyen bir düzenleme talep etmekteydik. Bu talebimizi,
yaklaşık üç buçuk yılı aşan sürede ilk defa bir
önergemizi kabul etmenizden dolayı ve bu haksızlığa
uğrayan uzman yardımcıları adına, destek veren Adalet
ve Kalkınma Partisi grup başkan vekillerine ve milletvekillerine
teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yıldız.
Önerge üzerinde söz sahibi?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
25/8/2009 - 28/8/2009
tarihleri arasında yapılan uzman
yardımcılığı sözlü sınav- mülakat sonucuna
açılan davalar neticesinde, sınavın şekil
şartlarına uymadığı gerekçesi ile mülakatların
yürütmesinin durdurulması sonucunda, 13 ay çalıştıktan
sonra işlerine son verilen uzman yardımcılarının
mağduriyetlerinin giderilmesi amaçlanmaktadır. 2009
yılında, Sayıştay Başkanlığı'nda
denetçi yardımcısı görevinde çalışmakta iken,
mülakatın iptaline yönelik Danıştay
Başkanlığı'nın kararı sonucunda işlerine son
verilen denetçi yardımcılarının haklarını
korumaya yönelik düzenlemeye paralel bir düzenleme ile Merkez Bankası'nda
uzman yardımcısı iken işlerine son verilen kişilerin
mağduriyetlerine son verilmesi amaçlanmaktadır. Eklenmesi öngörülen
geçici madde ile, mağdur olan personelin bir kereye mahsus olarak
işlerine iadesi ve geçmişe yönelik olarak
çalıştıkları sürelere ilişkin haklarının
korunmasını amaçlamaktadır.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
167nci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, geliş sıralarına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 167 inci maddesi ile değiştirilen
5510 Sayılı Kanunun 31 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (c) bendinde yer alan "30
yaşından" ibaresinin "35 yaşından"
şeklinde değiştirilmesini, üçüncü fıkrasının
birinci cümlesinde yer alan "ve olumlu sicil almak kaydıyla"
ibaresinin madde metinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Nuri Yaman Hasip
Kaplan Sırrı
Sakık |
Muş Şırnak Muş |
M.
Nezir Karabaş Sebahat
Tuncel |
Bitlis İstanbul |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın çerçeve 167. maddesiyle düzenlenen 16/5/2006
tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 31'inci
maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan |
Antalya Manisa Denizli |
Mustafa
Kalaycı Recep
Taner |
Konya Aydın |
a) En az dört
yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî
bilimler, iktisat ve işletme fakülteleri ile diğer fakülte ve
yüksekokulların iktisat, işletme, matematik, istatistik, aktüerya,
bankacılık, sigortacılık, işletme mühendisliği,
endüstri mühendisliği, yazılım mühendisliği, elektronik
mühendisliği, elektrik ve elektronik mühendisliği, bilgisayar
mühendisliği, sosyal hizmetler ve sağlık idaresi/yönetimi
fakülte, yüksek okul veya bölümlerinden ya da bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanmış yurt
dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 167 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Koçal Harun
Öztürk Hüseyin
Ünsal |
Zonguldak İzmir Amasya |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tekin Bingöl Selçuk
Ayhan |
Malatya Ankara İzmir |
Madde 167- 16/5/2006 tarihli
ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 31 inci maddesi
başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Sosyal Güvenlik
Denetmenliği ve Sosyal Güvenlik Denetmen
Yardımcılığı
Madde 31- Kurum taşra
teşkilatında yeteri kadar Sosyal Güvenlik Denetmeni ve Sosyal
Güvenlik Denetmen Yardımcısı istihdam edilir.
Sosyal Güvenlik Denetmen
Yardımcılığına atanabilmek için 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara
ek olarak;
a) En az dört
yıllık eğitim veren yüksek öğretim kurumlarının
hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idari bilimler, iktisat, işletme,
matematik, istatistik, aktüerya, bankacılık, sigortacılık,
her türlü mühendislik, sosyal hizmetler ve sağlık idaresi/yönetimi
fakülte, yüksek okul veya bölümlerinden ya da bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanmış yurt
dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
c) Sınavın
yapıldığı gün itibariyle 35 yaşından gün
almamış olmak.
şartları
aranır.
Sosyal Güvenlik Denetmen
Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl
çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla yapılacak Denetmenlik
yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Denetmenlik yeterlik
sınavında başarılı olanlar Sosyal Güvenlik Denetmeni
kadrolarına atanır. Sınavda başarılı olamayanlara
bir yıl içinde iki kez sınava katılma hakkı
tanınır. Bu sınavlarda da başarı gösteremeyenler Kurum
taşra teşkilatında durumlarına uygun başka kadrolara
atanır.
Sosyal Güvenlik Denetmen
Yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri, yarışma ve yeterlilik
sınavlarının şekil ve uygulama esasları ile Sosyal
Güvenlik Denetmenleri ve Sosyal Güvenlik Denetmen
Yardımcılarının görev, yetki ve sorumlulukları ile
çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir. Şu kadar
ki başarı sıralamasının belirlenmesinde yazılı
sınavın yüzde 70i ile sözlü Sınavın yüzde 30'u
değerlemeye alınır.
Sosyal Güvenlik Denetmenleri
sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasına ilişkin tespit,
denetim ve taramalarda görevlendirilirler ve görevleriyle ilgili kayıt ve
belgeleri inceleme ve üçüncü kişilerden bilgi isteme yetkisine sahiptirler.
Sosyal Güvenlik Denetmenleri
ve Denetmen Yardımcıları, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler"
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine göre derece
yükselmesinden, 152 nci maddesinin "II-Tazminatlar" bölümünün
"(A) Özel Hizmet Tazminatı" bendinin (i) alt bendinde yer alan
özel hizmet tazminatından, "(F) Denetim Tazminatı" bendinde
yer alan denetim tazminatından ve (I) sayılı Ek Gösterge
Cetvelinin "I-Genel İdare Hizmetleri Sınıfı"
bölümünün (h) bendinde yer alan ek göstergeden aynı usul ve esaslarla
yararlanır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Selçuk Ayhan
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Selçuk Ayhan, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
SELÇUK AYHAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
606 sıra sayılı torba yasanın yedinci bölümü 167nci
maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi önergesi hakkında söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bir an evvel 200 küsur madde onaylansın,
tasarı yasalaşsın diye maddeler üzerinde söz almıyorsunuz,
biliyorum. Bizim konuşmalarımıza kızıyorsunuz,
sinirleniyorsunuz, tepki gösteriyorsunuz, onları da anlayışla
karşılıyorum ancak maddelerin geneli üzerine konuşurken de
öyle bir Türkiye manzarası çiziyorsunuz ki her şey güllük
gülistanlık, her şey çok iyi; insan, acaba başka bir ülkede mi
yaşıyorum, hayal dünyasında mı yaşıyorum diye
düşünmeden edemiyor.
Şimdi, sizlere bazı
resmî rakamlardan söz etmek istiyorum. Yani bunlar bizim
yarattığımız rakamlar değil, kamunun
değerlendirmelerinden aldığımız sonuçlar. Şimdi,
2010 yılında bütçe açığı bildiğiniz gibi 50
milyar dolar mertebesinde gerçekleşti, ödediğimiz faiz 59 milyar
mertebesinde; 2010 yılında asgari ücret 521 lira 89 kuruştu,
şimdi 650 liraya çıktı; 2010da işsiz sayısı
resmî rakamlara göre 5 milyon 368 bin kişiydi ki bu resmî rakam,
kayıt dışı, resmî olmayan, başvurmayanlar ayrı;
2010 yılında ödenmeyen kredi kartı ve tüketici kredisi
sayısı 2 milyon 100 bin; 2009 yılında
karşılıksız çek sayısı 1 milyon 815 bin 776; 2009
yılında protestolu senet sayısı da 1 milyon 718 bin 616.
İşte memleketimin gerçek insan manzaraları bu. Millî gelir de
yeni hesaplama paritesine göre 15 milyon dolar. Türkiyede 30 bin milyoner var
banka mevduatı açısından baktığımızda 72
milyon içinde 30 bin kişinin, demek ki bu 15 milyon dolar rakamına
yükselmeyi sağladığını buradan algılayabiliriz.
Şimdi, Sayın
Bakanımız, bölüm başında sözlü sorulara yanıt verirken
KİTlerin özelleştirilmesiyle ilgili Sadece gelir için değil,
global ekonomiye uyum sağlamak için de bunları yapıyoruz. dedi.
Burada sorun özelleştirme değil. Burada sorun, özelleştirmenin
nasıl yapıldığı, bunun ahlaki boyutu,
özelleştirmenin kamuyu zarara uğratacak bir şekilde ve
yandaşlara peşkeş çekilecek şekilde yapılması.
Şimdi, önce bir yakınımıza satıyoruz, düşük
rakama, sonra yakınımız başka bir yere satıp
alnını terletmeden ciddi paralar kazanıyor. Bunun çok önemli
örnekleri var.
Sayın
Başbakanın, özelleştirme ihalelerine doğrudan müdahale
ettiği de, bizzat yönlendirdiği de eski Başbakan
Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener tarafından
açıklandı. Sayın Başbakan buna herhangi bir yanıt
vermedi. Söz gümüşse sükût altındır.dan yola çıkmaya da
gerek yok çünkü her şey ayan beyan ortada.
Bazı yabancı
firmaların Türkiyede yapacakları yatırımlarla ilgili Türk ortağına
Başbakanın müdahale ettiğinin noter kanalından tespit
edildiğini biliyoruz.
TÜPRAŞ olayı
ortada. Oferle Sayın Başbakanın tanışmayıp sonra
1 kere görüştüğünün, daha sonra 3 kere görüştüğünün ortaya
çıktığını biliyoruz.
Haririlere satılan
Telekom olayı ortada.
Ne alakası var? Bunlar
tarihe geçti, yarın hesabı sorulacak, ondan alakası var.
Lübnana gittiğimiz
zaman Haririler tarafından karşılanıyoruz. Birçok
kalabalık toplanıyor, insanlara para dağıtılıyor.
Elbette, adam aldığı şeyin karşılığını
verecek; Telekom gibi sağılan bir ineği satın
almış beş yıl vadeli,
karşılığını elbette ki ödeyecek.
Yabancılara bir
medyanın kurulması için, Sayın Başbakanın Ankarada
Deniz Feneri sanıklarıyla buluştuğu gibi, en son bir
medyanın satılması ve elde edilecek gelirin kamu
borçlarının ne şekilde ödeneceği, bazı iş
adamlarının alacaklarını da ne şekilde tahsil
edeceği konusunda medya kurumunun çocukları ve damatlarıyla
yapılan görüşmeleri biliyoruz. Yani Sayın Başbakan iş
adamının tahsilatçısı durumuna düşüyor.
Türkiye'nin gerçeği bu.
Bunlar hesapsız kalmaz değerli arkadaşlarım. Gece
başınızı yastığa rahat koyabiliyor musunuz? Bunu
iyi düşünmenizi tavsiye ediyorum.
Hepinize iyi akşamlar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın çerçeve 167. maddesiyle düzenlenen 16/5/2006
tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 31'inci
maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Recep
Taner (Aydın) ve arkadaşları
a) En az dört
yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî
bilimler, iktisat ve işletme fakülteleri ile diğer fakülte ve
yüksekokulların iktisat, işletme, matematik, istatistik, aktüerya,
bankacılık, sigortacılık, işletme mühendisliği,
endüstri mühendisliği, yazılım mühendisliği, elektronik
mühendisliği, elektrik ve elektronik mühendisliği, bilgisayar
mühendisliği, sosyal hizmetler ve sağlık idaresi/yönetimi
fakülte, yüksek okul veya bölümlerinden ya da bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanmış yurt
dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak,
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fakülte, yüksekokul ve bölüm
kavramlarının iç içe geçmiş olması nedeniyle ortaya
çıkan anlam bozukluğunun giderilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 167 inci maddesi ile değiştirilen
5510 Sayılı Kanunun 31 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (c) bendinde yer alan "30
yaşından" ibaresinin "35 yaşından"
şeklinde değiştirilmesini, üçüncü fıkrasının
birinci cümlesinde yer alan "ve olumlu sicil almak kaydıyla"
ibaresinin madde metinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Nuri
Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Alınacak Sosyal Güvenlik
Denetmeni ve Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcısı için, yaş sınırının
30 olarak belirlenmesi, birçok kişinin başvuruda
bulunmasını engelleyecektir. Bu nedenle yaş
sınırı 35 olarak belirlenmiştir. Ayrıca, Sosyal
Güvenlik Denetmen Yardımcılığı sınavına
girebilmenin bir koşulu olan "olumlu sicil almak" ibaresi, madde
metninden çıkartılarak, hak etmediği halde amirleri
tarafından verilen kötü sicillerin yaratacağı
haksızlık önlenmeye çalışılmıştır.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
168inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın çerçeve 168. maddesiyle eklenen 16/5/2006 tarihli
ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun Geçici 8. maddesinin
(a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Şenol
Bal |
Antalya Manisa İzmir |
E. Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı Recep
Taner |
Denizli Konya Aydın |
a) Kurum Sosyal Güvenlik
Kontrol Memuru kadrolarında üç yıldan fazla süredir
çalışanlar doğrudan Sosyal Güvenlik Denetmeni kadrolarına
atanırlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 168 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun
Öztürk Turgut
Dibek |
İstanbul İzmir Kırklareli |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Hüseyin Ünsal Tekin
Bingöl |
Malatya Amasya Ankara |
Madde 168- 5502
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Personele dair
geçiş hükümleri
Geçici Madde 8- Bu maddenin
yürürlük tarihi itibarıyla,
a) Kurum Sosyal Güvenlik
Kontrol Memuru kadrolarında çalışanlardan bir yıl içinde
iki kez açılacak yeterlik sınavında başarılı
olanlar Sosyal Güvenlik Denetmeni kadrolarına atanırlar.
Bunların Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğunda geçen süreleri Sosyal
Güvenlik Denetmenliğinde geçmiş sayılır.
b) (a) bendi gereği
Sosyal Güvenlik Denetmeni kadrolarına atanamayan Sosyal Güvenlik Kontrol
Memuru kadrolarında çalışanlar, bu Kanuna ekli ihdas edilen
şahsa bağlı Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru kadrolarına atanmış
sayılırlar. Bunların herhangi bir şekilde bu kadrolardan
ayrılmaları hâlinde, şahsa bağlı olarak ihdas edilen
Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru kadroları kendiliğinden iptal
edilmiş sayılır.
Bu maddeye göre
yapılacak yeterlik sınavlarının usul ve esasları
Kurumca belirlenir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Değerli arkadaşlar, 168inci maddeyle ilgili
olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına verdiğimiz önerge üzerine söz
aldım. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
geçtiğimiz günlerde Meclisten İller Bankası Kanununu, yeni
Kanunu geçirdik. Yani çok eski tarihli olan, uzun süre de yürürlükte olan
İller Bankası Kanunu ortadan kaldırıldı ve yeni İller
Bankası AŞ kuruldu biliyorsunuz. Çok uzun değil yani
sanıyorum iki haftalık bir süre de geçmiş olabilir.
Şimdi, o yeni Kanunla
ilgili olarak, tabii İller Bankası artık bir anonim şirket
hâlinde olacak; Kalkınma Bankası, Yatırım Bankası;
iş ortakları il özel idareleri, belediyeler olacak. Bu Kanuna göre
bir genel kurul yapısı var. Bu genel kurulun da oluşması
Kanunun 5inci maddesinde belirtilmiş. Bunları niye
anlatıyorum? Bu genel kurulun nasıl oluşacağıyla
ilgili ilk toplantı bugün Ankarada yapıldı değerli
arkadaşlarım. Şimdi, kanunu buradan geçirirken güzel güzel
geçiriyorsunuz, bizler de aslında destek veriyoruz yani bu, işte,
yararlı olacak olan kanunlara muhalefet olarak bizler de olumlu
bakıyoruz ama değerli arkadaşlar, gelin görün bugün neler oldu
orada, onu anlatayım. Şimdi, genel kurulda
Önce bu genel kurul
nasıl oluşacak? Bu genel kurul oluştuktan sonra bir yönetim
kurulu seçecek.
Değerli arkadaşlar,
genel kurulun 105 kişiden oluşması öngörülmüş 5inci
maddeye göre. 20 tane delege, yani 20 kişi genel kurulda il özel
idarelerini temsilen il genel meclislerinden gelecek. Seksen bir tane ilin
belediyesi 1 tane temsilci seçecek. Orada herhangi bir sınırlama
yapılmamış, yani seksen bir belediyenin tümü 1er temsilci
gönderecek genel kurula. Üç tane bakanlık, İçişleri, Maliye
Bakanlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
ve bir de Hazine Müsteşarlığı 1er temsilci gönderecek.
Yani, 81
20
101; 4 tane de böyle, 105 kişi.
Şimdi, niye il özel
idarelerini temsilen 20 tane delege geliyor, niye belediyelerden 81 kişi
geliyor o da ayrı bir mesele, onu da tartışmamız
lazım. Şimdi ortaklığını dendiğinde
işte il özel idareleri ve belediyeler deniyor.
Bugün Türkiye'nin seksen bir
ilinden il özel idarelerini temsilen arkadaşlarımız geldiler.
Benim ilimden de geldi, sizlerin illerinden de arkadaşlar geldi, belki de
bugün görüşmüşsünüzdür. İller Bankasının ek binasında
bu toplantı bugün yapıldı.
Değerli arkadaşlar,
çağrılanlar içerisinde 61 kişi AKPli -yani sizin il genel
meclisi üyeleriniz- 20 il genel meclisi üyesi de il özel idarelerini temsilen
muhalefet partilerinden, bizden var, MHPden var, BDPden var. Şimdi,
orada, ne yapılması gerekir diye arkadaşlarımız bir
araya geldiler, ki ben de gitmiştim, gerçi toplantının
tamamını izlemedim ama başlangıçta, toplantı öncesi
orada bulundum. Yani, 20 kişi seçilecek, bu seçilecek olan arkadaşlarımız
içerisinde baktığımızda 81in dörtte 1i muhalefet
olduğuna göre öyle bir dağılım olur, yani 20 kişinin
içerisinde bir 4-5 tane muhalefetten temsilci olur diye bekliyorsunuz -Öyle
değil mi?- ama işte ileri demokrasi anlayışınız
sizin orada da devreye girmiş, AKP Genel Merkezinde sanıyorum Düzce
milletvekili arkadaşımız işte bu konuyla ilgilenmiş ya
da ilgilenecek olan arkadaşımız olmadığı için o
ilgilenmiş. Arkadaşlar demişler ki: Ya, biz 61 kişiyiz.
Yani 20 tane delege seçeceğiz genel kurula, muhalefetten isim niye
verelim, ne gerek var? Biz 20 tane listeye yazalım, aynı Adalet
Bakanlığı HSYK listesini oluştururken oluşturduğu
gibi tulum bir liste yapmışsınız ve orada bu il genel
meclisi üyelerinin toplantısında aslında arkadaşlarımız
ya gelin, burada bir paylaşım içerisinde olsun... Yani komisyonlarda
olduğu gibi bizden de 3-4 arkadaşımız bu genel kurul
delegesi olsun çünkü dörtte 1i muhalefetten denmesine rağmen, oradaki
toplantıda değerli arkadaşlar hayır denmiş ve 20
delegenin tamamı AKPnin il genel meclisi üyelerinden seçilmiş.
Şimdi, tabii
arkadaşlarımız şöyle diyorlar: Bizi niye
çağırdılar o zaman, ne gerek vardı bizi
çağırmaya? 61 tane AKPnin il genel meclisi üyesini
çağırsınlar, onlar zaten karar vermişler. İşte
kendi içlerinden 20 kişiyi seçsinler, daha sonra genel kurula sunsunlar.
Değerli arkadaşlar,
yani bu, işin bir tarafı. Bunu bilerek anlatıyorum, bu
yaşanan bir olay. Bunu bir daha düşünmeniz gerekir diye size
anlatıyorum.
Tabii, işin diğer
tarafı da şu: Niçin il özel idarelerinden 20 kişi? Niye
onların tamamı, yani her ili temsilen 1 kişiyi genel kurul
delegesi olarak Kanunun 5inci maddesinde öngörmediniz, o da ayrı bir
olay. Yani bunun içinde bir hesap mı vardı? İşte,
uygulamayla karşılaşacağız. Burada bazen diyoruz ya
evet diyoruz, güzel bir şey diyoruz ama arkadaşlar uygulamada Hep
bana, hep bana diyorsunuz ve ileri demokrasi
anlayışınızı da bu şekilde uyguluyorsunuz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Dibek.
III.- Y O K L A
M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım, yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın
Güner, Sayın Köse, Sayın Bingöl, Sayın Öztürk, Sayın
Ateş, Sayın Sönmez, Sayın Bayram, Sayın Dibek, Sayın
Yalçınkaya, Sayın Ayhan, Sayın Özer, Sayın Susam,
Sayın Arat, Sayın Köktürk, Sayın Özkan, Sayın Öğüt.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15,
2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262,
2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462,
2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683,
2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779,
2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811,
2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın çerçeve 168. maddesiyle eklenen 16/5/2006
tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun Geçici 8.
maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
a) Kurum Sosyal Güvenlik
Kontrol Memuru kadrolarında üç yıldan fazla süredir
çalışanlar doğrudan Sosyal Güvenlik Denetmeni kadrolarına
atanırlar.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kurum içerisinde zaten
denetim kadrolarında çalışan Sosyal Güvenlik Kontrol
Memurlarının doğrudan Sosyal Güvenlik denetmeni kadrolarına
atanmaları önerilmektedir. Böylece bir haksızlık giderilmiş
olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
169uncu madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 169 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Koçal Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Zonguldak İzmir Malatya |
Tekin Bingöl Ali
Rıza Öztürk Hüseyin
Ünsal |
Ankara Mersin Amasya |
MADDE 169- 21/7/1953 tarihli
ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 36/A maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Yurt
dışı çıkış tahdidi:
Madde 36 /A - Devlete ait
olup 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 4458 sayılı Gümrük
Kanunu kapsamına giren amme alacakları ile ilgili olarak
vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç
soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim
kararına bağlı olarak sınırlanabilir.
Hakim kararına
bağlı olarak yurtdışına çıkma hürriyetinin
sınırlandırılması, amme alacağına
karşılık teminat alınması, alacağın tecil
edilmesi, borçlunun aciz halinin tespit edilmesi, yargı mercilerince amme
alacağının takibinin durdurulmasına karar verilmesi veya
takibin kanunen durdurulması gereken diğer hallerle hastalık ve
iş bağlantısı gibi hallerde alacaklı tahsil dairesinin
talebi üzerine ilgili mahkemece geçici veya sürekli olarak
kaldırılır.
Amme borçlusuyla birlikte
amme alacağının ödenmesinden sorumlu olan ve bu Kanuna göre amme
borçlusu sayılan kişiler hakkında da bu maddede yer alan
esaslara göre yurt dışı çıkış tahdidi
uygulanır.
Bu maddenin uygulamasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 169. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Münir
Kutluata |
Antalya Manisa Sakarya |
Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı E. Haluk Ayhan |
Mersin Konya Denizli |
Recep
Taner |
Aydın |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Recep Taner, Aydın Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
RECEP TANER (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra
sayılı -torba- Kanun Tasarısının çerçeve 169uncu
maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
hakkında söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz bu madde 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 36/A maddesindeki
yurt dışına çıkış tahdidinin ne şekilde
uygulanacağının ve hangi miktardaki amme alacaklarını
kapsayacağının düzenlendiği bir maddedir.
Bu madde, aslında
devletin ciddiyetini ve caydırıcılığını
ortaya koyan, hazinenin hakkını korumaya yönelik bir düzenlemeydi.
Ortaya çıkan birkaç olumsuz örnek abartılarak kamuoyuna sunulunca,
sanki büyük bir sorunmuş gibi gündeme alındı ve referandumda da
çözüldü. Şimdi de Anayasa referandumu neticesinde hükmü kalmadı
gerekçesiyle yürürlükten kaldırılması talep edilmektedir. Ama
burada gözden kaçırılan 4458 sayılı Gümrük Kanunu
kapsamına giren alacakları da içerdiği için bu düzenlemenin
tamamen kaldırılmasıyla kanuni bir boşluk
doğacaktır. Dolayısıyla, maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını talep etmekteyiz.
Değerli milletvekilleri,
torba kanununda eksiklik olarak görülüp düzeltilmesi talebiyle sizlere
iletmemiz istenen bir başka konu da şudur: AKP
İktidarının çıkardığı 5754 sayılı
Kanun ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
yapılan değişiklik neticesinde 1 Ocak 2008 ile 30 nisan 2008
tarihleri arasında Cumhurbaşkanından milletvekillerine,
bürokrattan normal vatandaşlarımıza kadar herkes çocuğunu
sigorta yaptırma telaşına kapıldı. Hatta Sayın
Cumhurbaşkanımız Benim çocuğum Ali Babacan AŞde
çalışmıştır. açıklaması da
yapmıştı. O dört aylık dönemde SSKya yeni kaydolan
kişi sayısı bir anda milyonlarla ifade edildi. Daha sonra
öğrendiğimiz kadarıyla bunun 1 milyon 400 bini on sekiz yaş
altı, 111 bini de on dört yaş altı gençler idi. Binlerce
vatandaşımızın çocuklarına kendilerini yönetenleri
örnek alarak yaptırdıkları sigorta, bugün, maalesef
başlarına dert açmıştır. Şimdi de
savcılıklarda ifade vermekte, haklarında açılan dava dosyalarıyla
uğraşmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
SGK, 1 milyon 400 bin on sekiz yaş altı çocuktan hangi
kıstaslarla tespit edildiği tam olarak anlaşılmayan bir
değerlendirme yapmış ve 107 bin dosyayla ilgili inceleme
başlatmıştır. Bu çocukların iş yerinde fiilen
çalışıp çalışmadığına yönelik
yapılan teftişler neticesinde de yüzde 85inin fiilen
çalışmadığı açıklanmıştır ama
merak ediyorum: Bu yüzde 85 tespitinde müfettişlerin işverenlere
baskısının oranı nedir? Sigortalı olduğunda on
dört yaşın altında olan üst düzey yöneticilerimizin
kaçının çocuğu hakkında inceleme
yapılmıştır? İstanbulda 63 bin kişiden 16 bin
kişi, Ankarada 28 bin kişiden 6 bin kişi, Aydında 180
kişi hangi kıstaslara göre incelemeye tabi tutulup ve tespit
yapılmıştır?
Gelin, evladının
istikbalini düşünerek onları sigortalı yaptıran,
sigortalılık süresinde kurum zararı yaratmamış
vatandaşlarımızın davalarına son verelim ve
vatandaşlar arasındaki ayrımı da kaldıralım.
Aynı durumdaki iki aileden birisinin çocuğu incelemeye alınmaz
ve sigortalılığı geçerli sayılırken diğer
ailenin çocuğunun hem sigortalılığının iptal
edilmesi ve hem de üstüne üstlük o aileyi özel evrakta sahtecilik ve kamu kurum
ve kuruluşlarının zararına
dolandırıcılığa teşebbüs gibi yüz
kızartıcı suçlarla ağır ceza mahkemelerinde
yargılamak ne kadar adildir vicdanlarınıza soruyorum. Eğer
içinizde adil olduğunu düşünenler varsa bu vekillerimize de onlara
gariban vatandaşlarla uğraşacağınıza aynı
suçlardan veya çok daha ağır suçlardan Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kalpazanlıktan özel evrakta sahteciliğe, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturmaktan zimmete,
dolandırıcılıktan ihaleye fesat karıştırmaya
onlarca suçtan dolayı bekleyen 750 civarındaki dosyalara ait
milletvekili dokunulmazlıklarının zırhlarını
kaldıralım diyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 169 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
Madde 169- 21/7/1953 tarihli
ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 36/A maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Yurt
dışı çıkış tahdidi:
Madde 36 /A - Devlete ait
olup 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 4458 sayılı Gümrük
Kanunu kapsamına giren amme alacakları ile ilgili olarak
vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç
soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim
kararına bağlı olarak sınırlanabilir.
Hakim kararına
bağlı olarak yurtdışına çıkma hürriyetinin
sınırlandırılması, amme alacağına
karşılık teminat alınması, alacağın tecil
edilmesi, borçlunun aciz halinin tespit edilmesi, yargı mercilerince amme
alacağının takibinin durdurulmasına karar verilmesi veya
takibin kanunen durdurulması gereken diğer hallerle hastalık ve
iş bağlantısı gibi hallerde alacaklı tahsil dairesinin
talebi üzerine ilgili mahkemece geçici veya sürekli olarak
kaldırılır.
Amme borçlusuyla birlikte amme
alacağının ödenmesinden sorumlu olan ve bu Kanuna göre amme
borçlusu sayılan kişiler hakkında da bu maddede yer alan
esaslara göre yurt dışı çıkış tahdidi
uygulanır.
Bu maddenin uygulamasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
çorba kanun tasarısının 169uncu maddesi üzerinde
verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu 169uncu maddeyle, 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanunun
36/A maddesi yürürlükten kaldırılıyor. 6183 sayılı
Kanunun 36/A maddesi, vergi borcunu ödemeyenlerin yurt dışına
çıkış yasağıyla ilgili. Bu konuda, Anayasanın
23üncü maddesinde, en son yapılan Anayasa değişiklikleriyle
yani bizi ileri demokrasiye geçiren Anayasa değişikliklerinde yurt
dışına çıkış yasağının
sınırları belirlenmiş, mahkeme kararı ile bir
soruşturma ya da kovuşturma nedeniyle yurt dışına
çıkış yasağı konulabileceği belirtilmiş.
Şimdi, burada ise biz
6183 sayılı Yasadaki bu hükmü kaldırıyoruz tamamen. Bizim
verdiğimiz önerge, tamamen Anayasanın 23üncü maddesindeki
düzenlemenin maddeye getirilmesidir, başka hiçbir şey değildir.
Değerli milletvekilleri
-demin de söylediğim gibi- bu elimdeki çorba kanun
tasarısının içerisinde işte görüyorsunuz her derde derman
var. Yani vergisini ödemeyenlerin dertlerine çare var, vergisini zamanında
ödeyenlerin sorunlarına çözüm yok. İşte ne bileyim, SSK
primlerini zamanında ödemeyenlerin dertlerine çare var, zamanında
ödeyenlere bir şey yok. İşçiye bir şey yok, köylüye bir
şey yok, emekliye bir şey yok; doktora bir şey yok, mühendise
bir şey yok. Yani emekçilere bir şey yok, onlara cop var, polis copu
var, biber gazı var, polis panzeri var onlara. Onlar Anayasadan
kaynaklanan toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkını
kullanıyorlar, Sen niye kullanıyorsun? diye polis salıyorlar.
E, bunların içerisinde bu AKP İktidarı döneminde yaratılan
bir çek mağdurları kavramı var, o çek
mağdurlarının da burada sorunlarının çözümü yok.
Değerli
arkadaşlarım, bugün sekiz dokuz yıllık AKP
İktidarında uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle, ekonomik
krizler nedeniyle çeklerini ödeyemediği için eşinden,
çocuklarından, evinden barkından ayrı şekilde yaşamak
zorunda kalan insanların sorunları var. Bu sorunları çözmek
Parlamentonun görevi ama bunca Türkiye'nin dört bir yanından yükselen
feryatları iktidar partisi AKP bir türlü duymuyor.
Değerli arkadaşlarım,
çek, aynı senet gibi bir kambiyo senedidir ama çeki senetten ayıran
şey, senet belirli bir miktarın ödenmesi taahhüdünü içerdiği
hâlde, çek kayıtsız ve şartsız bir ödeme emrini içerir.
Yani çek, vadeli ve kredili bir alışverişin aracı
değildir; çek, peşin ödemenin bir aracıdır. İleri
tarihli çek aldığı zaman çeki alan kişi, bu çeki
aldığı tarihte çekin karşılığı
olmadığını bilerek çek almaktadır; çekin üstünde
yazılı bir tarihte karşılığı
olacağını, ödeneceği umudunu taşıyarak bu çeki
almaktadır. Dolayısıyla, çeki aldığı anda, çeki
aslında senet mahiyetinde kabul ederek almaktadır. Şimdi, senet
alacaklısının durumu bir cezai müeyyideyle korunmazken, mahkeme
ilamı alacaklısının durumu korunmazken çek
alacaklısının ayrıca bir cezai müeyyideyle korunmasının
sebebi nedir? Çek alacaklısı padişahın oğlu mudur, çek
alacaklısının babası padişah mıdır? Böyle
bir hukuksuzluk, böyle bir eşitsizlik olur mu?
Artık, AKP
İktidarı, çek mağdurlarının sesini duymak
durumundadır. Seçimler yaklaşıyor, bakın seçimlerde size oy
lazım, o insanlar size oy verecek. AKP Grubu, şu çek
mağdurlarının sorununu çözün.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
170inci madde üzerinde dört
adet önerge vardır. Bu dört önerge de aynı mahiyettedir. Şimdi
bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım, önerge sahiplerinin
istemi hâlinde de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Mahalli idarelerin ihtiyaç fazlası
işçilerine ilişkin hükümler başlıklı 170. maddesinin
kanun tasarısından çıkarılmasını
saygılarımla arz ve talep ederim.
Ayşe
Jale Ağırbaş
İstanbul
İkinci önergenin imza sahipleri:
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Fatma
Kurtulan |
Muş Muş Van |
Hasip
Kaplan M. Nezir
Karabaş |
Şırnak Bitlis |
Üçüncü önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Günal Erkan
Akçay Recep
Taner |
Antalya Manisa Aydın |
Mustafa Kalaycı E. Haluk Ayhan Metin
Çobanoğlu |
Konya Denizli Kırşehir |
Dördüncü önergenin imza
sahipleri:
Harun Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Şevket
Köse |
İzmir Malatya Adıyaman |
Bayram Meral Mustafa
Özyürek Bülent
Baratalı |
İstanbul İstanbul İzmir |
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Metin Çobanoğlu, Kırşehir Milletvekili; buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
METİN ÇOBANOĞLU
(Kırşehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 170inci maddesiyle ilgili verdiğimiz bir
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
biz, 170inci maddenin bu tasarıdan geri çekilmesi için bu
değişiklik önergesini verdik. Sebebine gelince; bu 170inci madde, il
özel idarelerindeki ihtiyaç fazlası işçilerin Karayolları Genel
Müdürlüğünün taşra teşkilatına, belediyelerdeki ihtiyaç
fazlası işçilerin Millî Eğitim Bakanlığı
taşra teşkilatına ve Emniyet Genel Müdürlüğü taşra
teşkilatına devrini öngörmektedir. Tabii, burada yine bir keyfîlik
söz konusu, bir belirsizlik söz konusu. İhtiyaç fazlası olduğunu
tespit edecek komisyonda işçi sendikaları yok. Yine, ihtiyaç
fazlasının neye göre tespit edileceğine dair bu tasarıda
yeterince açıklık yok. Yine, devredilecek işçilerin
rızası aranmamış, yani keyfîlik söz konusu. Neye göre
devredileceği belli değil ve gittikleri yerde bu işçilerin
nasıl çalışacaklarına da açıklık
getirilmemiş, ciddi bir sıkıntı var. Tabii, devrine karar
verilen işçiler beş gün içerisinde eğer yeni iş yerlerinde
işbaşı yapmayacak olurlarsa da iş akitleri feshedilecek.
Böyle bir dayatmayla karşı karşıya
bırakılıyor çalışanlarımız, emekçilerimiz.
Bu konuda ciddi bir haksızlık ortaya çıkacağı
kanaatindeyim.
Yine belediyeler beş
yıl süreyle bu devirden sonra işçi alamayacaklar. İhtiyaç hâlinde
de taşeronlaşmayı teşvik edecek. Bu da ciddi bir
sıkıntı doğuracak.
Tabii, sizler mahallî
idarelerle ilgili reform yaptığı iddiasındasınız
ama mahallî idarelerin problemlerine baktığımızda, her
geçen gün artarak büyüyen sıkıntılar birçok çelişkileri de bir
arada getirmekte. Bakıyorsunuz, bugün, belediyelerimizde özellikle
1/10/2008 tarihinde Emekli Sandığı Kanununda yapılan bir
değişiklikle bu tarihten önce belediye başkanlığı
yapmış olanlara makam ve görev tazminatı ödeniyor ama bu
tarihten sonra ilk defa seçilmiş belediye başkanları makam ve
görev tazminatından faydalanamıyorlar. Yani bir il belediye
başkanı veya bir başka ilçe veya belde belediye
başkanı 2009 tarihinde ilk defa seçildiyse makam ve görev
tazminatını alamıyor ama 2008 tarihinden önce seçilmiş
belediye başkanları bundan faydalanıyor. Bu da çok ciddi bir
adaletsizlik doğuruyor.
Yine belediyelerimize verilen
denkleştirme ödeneğinden dolayı ciddi sıkıntılar
yaşanıyor. 4.999 nüfuslu bir belediye 17 milyar alırken, 1 nüfus
fazla olan 5 bin nüfuslu bir belediyede 72 milyar gibi müthiş bir
açık ortaya çıkıyor. Burada da çok ciddi bir adaletsizlik söz
konusu. Bunların tekrar gözden geçirilmesi lazım.
Yine belediye
başkanları arasında yeşil pasaportla ilgili ciddi bir
farklılık var. İl ve büyükşehir belediye
başkanlığı yapmış olanlara yeşil pasaport
verilebiliyor ama bir ilçede, bir beldede yirmi yıl belediye
başkanlığı yapmış, yüksekokul mezunu, normalde
birinci dereceden veya üçüncü dereceden emekli olmuş bir belediye
başkanına şu anda yeşil pasaport verilmiyor ve burada da
ciddi bir haksızlık söz konusu. 215inci maddede, biz, böyle bir
değişiklik önergesi veriyoruz. Bütün belediye başkanları
üçüncü dereceye gelmek şartıyla, üçüncü dereceden emekli olmaları
şartıyla, emekli olduktan sonra da yeşil pasaport almaları,
bütün belediye başkanlarının yeşil pasaport almaları
ciddi bir adaletsizliği ortadan kaldıracaktır. Mecliste grubu
bulanan bütün partilerden de bu konuda destek istiyoruz, görüşmeleri
yapıyoruz. Bunu halledebilecek olursak da belediye başkanlarının
arasındaki bu adaletsizlik ortadan kalkacaktır.
Ben bu vesileyle hepinize
teşekkür ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Diğer önerge üzerinde
söz isteyen Bayram Meral, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Meral.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ MERAL
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
Yasa Tasarısının 170inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce bazı milletvekili
arkadaşlarım, görüştüğümde, AK PARTİnin IMF ile
uzaktan yakından hiç ilişkisinin olmadığını
söylediler. Acaba IMF ne istemiş değerli arkadaşlarım? Yatırımlar
duracak, tarıma ve hayvancılığa destek verilmeyecek,
emeklilik zorlaştırılacak, ücretler dondurulacak,
özelleştirme yağmasına devam edilecek, kamu küçültülecek, zaman
içerisinde yok edilecek. Bunu noktasına, virgülüne kadar
uyguladınız ve uygulamaya devam ediyorsunuz; bir.
İki: ithal bakandan
bahsettiniz. İthal bakanın ortaya koyduğu planı,
programı bugüne kadar, noktasına, virgülüne kadar
uyguladınız.
Değerli
arkadaşlarım, işte IMFnin ortaya koyduğu programlar:
Kamunun küçültülmesi. Daha yakın bir tarihte Tekel işçilerini üç ay
yerlerde süründürdünüz ve haklarını ellerinden aldınız.
Şimdi, sıra başka kademelere geldi.
Değerli
arkadaşlarım, daha önce Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Türk
köylüsüne yol, su, elektrik, kanal, cami, yaz ve kış yolların
açık tutulmasını, depremde, heyelanda Türk köylüsünün
imdadına koşulmasını yapan bir kuruluştu;
dağıttınız, bir bölümünü tuttunuz özel idarelere verdiniz.
Bugün o işçiler orada da o hizmeti yapıyor. Orayı da
dağıtmaya çalıştınız ama yine de memnunum ki bir
dönüş yaptınız Sayın Başbakan tarafından,
onların bu hizmetleri Karayollarında yürütmesini istediniz.
Şimdi, geriye kaldı
değerli arkadaşlarım, belediyede çalışanlar. Burada
bir yasa görüştük geçmişte, belde belediyelerini
kapattınız. Sorduk o zaman, burada çalışan işçiler ne
olacak? Diğer belediyelere dağıtacağız, hiçbir
işçinin burnu kanamayacak. diyen siz değil miydiniz Sayın AK
PARTİliler? Şimdi ne yapıyorsunuz?
ABDULLAH ÇALIŞKAN
(Kırşehir) Doğru.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) Doğru değil mi? Doğru. Şimdi ne
yapıyorsunuz doğruysa? Efendim, şimdi nereye
dağıtıyoruz? Emniyet Genel Müdürlüklerinin birimlerine. Nereye
dağıtıyoruz? Millî Eğitim Bakanlığına. Orada
sendika var mı değerli arkadaşlarım? O işçilerin
şu andaki aldığı toplu sözleşme bitse
İçinizde
belediye başkanlığı yapmış insanlar var,
işçi yönetmiş insanlar var. Toplu sözleşmesi bitti, ne olacak bu
işçiler değerli arkadaşlarım? Hangi ücreti alacak? Ya,
Allahtan korkun biraz ya! Geldiniz geleli emekliyle
uğraşıyorsunuz, memurla uğraşıyorsunuz,
işçiyle uğraşıyorsunuz, talancının, vergi
vermeyenlerin, vurguncuların da borçlarını affediyorsunuz. Ondan
sonra da Hakkın huzurunda duruyorsunuz: Allah beni affet. Allah sizi
affetmeyecek, onu söyleyeyim.
ALİ KOYUNCU (Bursa)
Onu Allah bilir.
SUAT KILIÇ (Samsun) Nereden
biliyorsun?
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) Sen, fakirin fukaranın hakkını ye, fakir
fukaranın hakkını kes, hakkını gasbet
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Yok öyle bir şey.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) Nasıl yok öyle, Allahtan kork! Yalan söyleme bir de.
Tekel işçilerini ne
yaptınız? Haklarını yüzde 30 düşürdünüz. Şimdi
sıra geldi belediye işçilerine. Ya, yapmayın arkadaşlar!
ABDULLAH ÇALIŞKAN
(Kırşehir) Ne yapıyoruz? Sokağa mı atıyoruz?
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Ya, biraz bu iççinin üzerinden elinizi çekin. Onu da bir başka
yere gönderin arkadaşlar, fazlaysa, Göndermeyin. demiyorum, onu da
sendikanın olduğu bir yere gönderin, hakkının
kaybolmadığı bir yere gönderin; yatsın, otursun demiyorum.
YAŞAR KARAYEL (Kayseri)
Oralara gidiyor, oralara.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Peki, efendim, işçi fazlalığı varmış,
ücretler ödenemiyormuş
AHMET YENİ (Samsun)
İşçi aidatlarını yiyen Allahtan korksun, işçi
aidatlarını yiyen!
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) Sen hışma rastladın, duramıyorsun.
AHMET YENİ (Samsun)
İşçi aidatlarını yiyen Allahtan korksun!
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Sen otur, sallanma, aklın başına gelsin; otur, otur!
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, peki, buralarda taşeron işçisi
çalışıyor, taşeron; bu taşeron işçilerine para
bulunuyor, noktasına, virgülüne kadar hakları ödeniyor da neden
belediyede çalışan işçilere para bulunmuyor?
Değerli
arkadaşlarım, burada belediye başkanlığı
yapmış arkadaşlarım var, yapmayın arkadaşlar!
Günahtır arkadaşlar, etmeyin arkadaşlar!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Fakir fukaranın ekmeğiyle oynamayın.
İnsanı yarın ne olacağından habersiz, huzursuz
etmeyin. Gelin, bu maddeyi çıkarın değerli
arkadaşlarım, rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Meral.
Sayın Hamzaçebi, iki
önergenin gerekçelerini okutacağım henüz, ondan sonra.
Aynı mahiyetteki
diğer iki önergeden Muş Milletvekili Nuri Yaman ve
arkadaşlarının önergelerinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile, belediyelerde
ihtiyaç fazlası işçi bulunduğu varsayımından hareketle
belediyelerce bildirilecek norm kadro fazlası işçiler ile norm kadro
dahilinde ihtiyaç fazlası kabul edilenler Milli Eğitim
Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra
teşkilatlarına gönderilmesi öngörülmektedir. Belediye
mevzuatında 2004 yılından bugüne yapılan
değişikliklerle kurulan norm kadro düzeni, belediye işçilerini
bilinçli bir şekilde fazla personel haline getirmiştir.
Söz konusu mevzuat ile
belediye hizmetlerinde kamu istihdamı daraltılmış ve
taşeronlaşma yaygınlaştırılmıştır.
Belediyelerin tüm hizmetleri piyasadan satın alması için kurgulanan norm
kadro düzeni bu yasayla doğrudan uygulamaya girmiş olacaktır. Bu
madde taşeroncu belediyelerin işine yaramaktadır. Belediye
çalışanlarının iradeleri dışında bazı
kamu kuruluşlarının taşra teşkilatlarına
gönderilmesiyle belediye hizmetleri alt işverenlere/taşeronlara
teslim edilecek, böylece sendikasız, toplu sözleşmesiz, asgarî
ücretli, emeği sömürülen çalışan kitlesi daha da
yaygınlaşacaktır.
Madde hükmünün
mantığı; belediyelerin içinde bulunduğu ekonomik
sıkıntının personel giderlerinden
kaynaklandığı gibi yanlış bir algılama
vardır. Oysa bu durum sadece küçük bazı belediyeler için geçerlidir
ve istisnadır. Hüküm, istisnai durumdan yola çıkarak
genelleştirmeye gitmektedir. Zor durumda olan bazı küçük belediyelere
kaynak aktararak sorunun çözülmesi olanaklıyken böyle bir genelleme
belediyelerde istihdam koşullarını işçiler aleyhine kökten
bozmaktadır.
BAŞKAN - İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın önergesinin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Belediyelerin ve
bağlı kuruluşların sürekli işçi norm kadro
sayıları, 2007 yılında yürürlüğe giren yönetmelikle
belediyelerin ihtiyaç duydukları gerçek personel sayısı yerine,
beldenin nüfus yapısı ve yaptığı hizmetin gerekleri
gibi kriterler konarak norm kadro sayısı ihtiyacın çok
altında tespit edilmiştir. Bunun sonucunda, belediyelerde sürekli
işçi kadrolarında çalışanların önemli bir
kısmı, bilinçli bir şekilde norm kadro fazlası durumuna
düşürülmüştür. Tasarıdaki bu madde
yasalaştığı takdirde belediye çalışanlarının
iradeleri dışında bazı kamu kuruluşlarının
taşra teşkilatlarına gönderilmesiyle belediye hizmetleri alt
işverenlere, taşeronlara teslim edilecek, böylece sendikasız,
toplu sözleşmesiz, asgari ücretli, emeği sömürülen yeni bir
çalışan kitlesi daha da yaygınlaşacaktır. Bu durum
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım. Ancak, bir
yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Dibek, Sayın
Tan, Sayın Köse, Sayın Bingöl, Sayın Yalçınkaya, Sayın
Öğüt, Sayın Ateş, Sayın Meral, Sayın Sönmez,
Sayın Ünsal, Sayın Susam, Sayın Serter, Sayın Özkan,
Sayın Oyan, Sayın Arat, Sayın Köktürk, Sayın Öztürk.
Yoklama için bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15,
2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262,
2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462,
2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683,
2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779,
2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811,
2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki dört önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
171inci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 171. maddesinin birinci fıkrasındaki
"otuz gün" ibaresinin "kırk beş gün" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Mehmet
Şandır |
Antalya Manisa Mersin |
E.
Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Denizli Konya |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 171 inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan daha önce ibaresinin bu Kanunun
yayımı tarihine kadar şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun
Öztürk Ahmet
Tan |
İstanbul İzmir İstanbul |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Şevket Köse Yılmaz
Ateş |
Malatya Adıyaman Ankara |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 171'inci Maddesinin (1) inci bendinde
yer alan cümleden sonra gelmek üzere,
"Daha önce
uzlaşmaya girmiş olan belediyeler ile bağlı idarelerin borç
ödemeleri de başvuru yapmaları hâlinde bu madde hükümlerine göre
yapılabilir."
cümlesinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Nezir
Karabaş |
Muş Muş Bitlis |
Hasip
Kaplan Fatma
Kurtulan |
Şırnak Van |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklikle ile
takas ve mahsup usulü ile borç ödemesi gerçekleştirecek olan
büyükşehir belediyeleri ve bağlı idari birimlerin
yapacakları ödemenin, ödeme yapacak olan diğer kurumlar ile uyum
içinde olması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 171 inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan daha önce ibaresinin bu Kanunun
yayımı tarihine kadar şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Şevket
Köse (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Yılmaz Ateş, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Ateş.
(CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ ATEŞ (Ankara)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
171inci madde özel olarak
Ankara Büyükşehir Belediyesi için düzenlenmiştir. Daha önce
affedilip, takvime bağlanıp ödenmeyen ve bugün kısmen affı
getirilen eski borçlar nedeniyle bu madde konulmuştur. Belediye
Başkanının isteğiyle çıkardığınız
kanun sayısı hatırlanamaz oldu. Bu beş veya
altıncı kanun düzenlemesidir. Her defasında af getirdiniz ama
Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazineye olan borcu azalmadı,
arttı. Türkiyedeki 2.400 dolayındaki belediyenin hazineye vadesi
geçmiş borçlarının toplamı 7,8 milyar TLdir, yani eski
deyimle 7,8 katrilyondur. Bunun 4,4 milyar Türk lirası, yani yüzde 56,4ü
Ankara Büyükşehir Belediyesine aittir.
Belediyenin ha bire borcu
yükseliyor ama halka daha ucuz, daha kaliteli hizmet gidiyor mu diye
soruyorsanız, hayır, gitmiyor. Dünyanın en pahalı suyunu,
Türkiyenin en pahalı toplu taşım hizmetini, en pahalı doğal
gazını Ankara halkı kullanmaktadır. Hatta Ankara
halkından yüzde 300lere varan zamlı fiyatlarla peşin toplanan
doğal gaz ödemeleri BOTAŞa yapılmadığı için,
yine özel bir kanun çıkararak EGOnun gaz bölümünü sattınız.
Peki, borcunu ödemeyen bu
belediyeye aktardığınız bu paraların yolsuzluklardan,
usulsüzlüklerden artan kısmı nereye kullanılıyor diye
baktığımızda da, değerli arkadaşlar, çürümekte
olan ucube demir kafeslerde, samanyolunda ve gökkuşağında
ahlaka, etiğe aykırı olarak transfer edilen belediye
başkanları transferlerine aktarılmaktadır. Dokuz
yıldır bu İktidar Beypazarını unuttu ama Belediye
Başkanlarını etiğe aykırı olarak transfer
ettikten sonra da -bu ileri demokrasinin herhâlde madalyası olsa gerek-
AKP transferine hediye araç filosu diye, filolar hâlinde araçlar gönderdiniz.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Başbakan ucube arıyorsa, Vanda, Ardahanda, Karsta
aramasın; eğer ucube arıyorsa, AKP Genel Merkezine 100 metre
mesafedeki demir kafesi görsün, gözünün önündeki merteği görsün. Eşkıya
arıyor ise mahkeme kararlarını uygulamayan, Atatürk Orman
Çiftliği arazisi üzerine demir kafes diken Ankara Belediyesinde
arasın. Eğer besleme arıyor ise Kıbrısta
aramasın, Ankara Belediyesinden besleme arasın. Her ne hikmetse,
Ankaranın içini boşaltıyorsunuz, kurumlarını İstanbula
taşıyorsunuz ama Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazinesine de
trilyonlarca para aktarıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
biz Sayın Erdoğanı demokratik, laik Türkiye Cumhuriyetinin
Başbakanı olarak görüyoruz ki öyledir. Eğer Sayın
Erdoğan tarihe böyle bir Başbakan olarak geçmek istiyor ise
Ankaradaki ucube demir kafesi yıkarak hukuksuzluğa son veren
Başbakan olarak geçmelidir yoksa Afganistandaki Talibandan sonra,
heykelleri yıkan bir Başbakan olarak geçmesini biz de arzu etmeyiz.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Bu
yakışmadı.
YILMAZ ATEŞ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, kabadayılık toplumumuzun önemli
değerlerindendir. Sayın Erdoğan eğer Kasımpaşa
kabadayısı ise de o kabadayılığının boş
olmadığını göstermelidir. Gazetecilere yüz binlerce 50 bin
TLlik tazminat davaları açmakla kabadayılığının
içinin dolu olduğu gösterilemez.
Eğer bu
kabadayılığının içinin dolu olduğu gösterilmek
isteniyorsa, gelin, oylarınızla bu maddeyi bu tasarıdan
çıkarın ve bunun da, değerli arkadaşlar, gereksiz yere bir
daha getirilmemesini diliyorum, yüce Meclisi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 171. maddesinin birinci fıkrasındaki
"otuz gün" ibaresinin "kırk beş gün" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Emin Haluk
Ayhan, Denizli Milletvekili... (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; önergemiz ile görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Tasarının 171inci maddesinin birinci fıkrasındaki otuz
gün ibaresinin kırk beş gün olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ediyoruz. Gerekçemiz de ilgili kuruluşlara 15 gün daha ek süre
verilmesi. Gerçi bunu kaç senedir ödemeyen belediye şimdi nasıl
ödeyecek? Belediyeler rahatlasın...
Ama belediyeler hususunu AKP
her zaman ne yaptı? İstismar etti. Bu maddenin
başlığı: Bazı mahallî idarelerin borçları ve
alacaklarının takas ve mahsubu. Maddenin birinci
fıkrasıyla 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun geçici 3üncü maddesi
kapsamında uzlaşmaya girmeyen büyükşehir belediyeleri ve
bağlı kuruluşları hazineye borcu olan veya üyeleri
belediyelerden oluşan mahallî idare birliklerinin otuz gün içinde müracaat
etmesi hâlinde yararlanmadıkları eski imkândan tekrar
yararlanması amaçlanıyor.
İkinci
fıkrasında, mahallî idare birliği üyesi belediyelerin
hissesinden tahsilat yapılması öngörülüyor.
Üçüncü fıkra ile
Doğalgaz Piyasası Kanunundaki bazı hükümler kapsam
dışı bırakılıyor.
Buradan, AKPnin artık
Ankara Büyükşehir Belediyesini sevmemeye başladığı
anlaşılıyor bu ibarelerden. Gerekçesini kendileri izah
edebilirler.
Bir diğer husus, tahkim
yapıyorsunuz, mahallî idarelerin, belediyelerin sorunları çözülmüyor.
Onlar çok büyük sıkıntılar içinde. AKP belediyeleri
iktidarın sürmesi için istismar ediliyor. Bu, çok açık ve net bir
şekilde görülüyor. Verdiğiniz sözü yerine getirmiyorsunuz. Ne
zamandan beri, önünüze gelen yerde Yarın şu iller büyükşehir
belediyesi olacak diye ilan ediyorsunuz, referandum öncesi söz veriyorsunuz,
gittiğiniz yerde Ha yarın Başbakan geldiğinde söyleyecek.
diyorlar, yarın geliyor, 2014 yılına atıyorsunuz. 2014te
zaten Allah sonunu hayır getirsin. Başbakan gelecek diye
toplayıp milleti de Belki bu müjdeyi verecek diye de istismar
ediyorsunuz.
Bu kanun sadece kamu
kurumları arasındaki eşitsizliği de ne yapıyor? Ortaya
koymuyor. Vatandaşlar arasında da büyük eşitsizlikler var.
Şimdi, biraz önce ifade
ettim ve net bir şekilde söyledim. Gerçekten önümüzde, elimde, 2011
yılı genel ekonomik hedefler ve yatırımlar var. Toplam kamu
yatırımlarının reel olarak azaldığını
görüyoruz. Merkezî yönetim bütçesinin reel olarak azaldığını
görüyoruz. İller Bankasının yatırımlarının
azaldığını görüyoruz fakat mahallî idarelerin
yatırımlarının önemli ölçüde arttığını
görüyoruz. Bunun sebebinin ne olduğunu sorduğumuz zaman, gayet
açık, sormaya da gerek yok. Bunu sebebi nedir? AKP seçim öncesi mahallî
idarelere ilave kaynak ayırarak bunları istismar edecektir. Bu
genelde yaptığı bir hadisedir. Her zaman
yapmıştır. Nerden bunu söylüyorsunuz? diyeceksiniz.
Bakın, 17/2/2010 tarihinde Plan Bütçe Komisyonunda biz bir şey
söyledik. Aynı şeyi tekrar söylüyorum burada. Ne demişiz o
zaman? AKP Hükûmeti mahallî idareler konusunu gerçekten siyasi istismar
aracı olarak kullanıyor. Geçen yıl geldiğimizde, seçimler
öncesinde, burada daha önce de bulunan bir tasarı tekrar gündeme
getirilmiş, komisyonda, burada hem mahallî idarelerin kendi öz gelirlerini
artırıcı hem de genel bütçe gelirlerinin paylarını
artırıcı bir tasarı sunulmuş olmasına
rağmen, bu ifade edildikten sonra tekrar ne yaptı? Tasarı
Komisyondan çekildi, alt komisyon kurulmasına rağmen; ne oldu? Sonra
teklif olarak aynı gerekçelerle harfiyen geri geldi. Şimdi, buna
baktığınız zaman, bunun adı istismardır,
suistimaldir. Buna baktığınız zaman neyi görüyoruz? AKPnin
mahallî idareleri hâlen suistimal aracı olarak gördüğünü söylüyoruz,
Ankara Büyükşehir Belediyesini de yavaş yavaş sevmemeye
başladığını görüyoruz.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan, saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
172nci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 172'inci Maddesinin (1) inci
fıkrasında yer alan "bir aya kadar" ibaresinin "on
beş güne kadar" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Nuri Yaman Hasip
Kaplan Fatma
Kurtulan |
Muş Şırnak Van |
M.
Nezir Karabaş Sırrı
Sakık |
Bitlis
Muş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 172. maddesinin birinci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Münir
Kutluata |
Antalya Manisa
Sakarya |
Mehmet Şandır Yılmaz Tankut Mustafa Kalaycı |
Mersin Adana
Konya |
E.
Haluk Ayhan Recep
Taner |
Denizli
Aydın |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 172 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Koçal Harun
Öztürk Hüseyin
Ünsal |
Zonguldak İzmir Amasya |
Tekin
Bingöl Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Ankara Malatya |
Yetki
Madde172- (1) Bakanlar
Kurulu, bu Kanunun Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü
Kısımlarında öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme
sürelerini iki aya kadar uzatmaya yetkilidir.
(2) Bu Kanun kapsamına giren gümrük vergileri ile bunların
aslına bağlı olsun veya olmasın her türlü cezaların
tamamı tahsil edilir. Gümrük vergisi ve her türlü cezaya ait faiz, gecikme
faizi, gecikme zammı gibi fer'i alacakların yerine, bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ise,
yürürlükteki mevzuata göre bu Kanunun yayımlandığı tarihe
kadar hesaplanan her türlü fer'i alacağın üçte ikisinden az olamaz.
(3) Bu Kanunun Birinci,
İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Kısımlarının
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, ilgisine
göre Maliye Bakanlığı ile Maliye
Bakanlığının görüşünü almak şartıyla Gümrük
Müsteşarlığı veya Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilidir.
İl özel idareleri ve belediyelere ait amme alacaklarına ilişkin
hükümlerin uygulamasına dair usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca,
TEDAŞ ve hissedarı olduğu elektrik dağıtım
şirketlerinin alacaklarına ilişkin hükümler Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının
uygun görüşü alınarak TEDAŞ, diğer kurumlara ait alacaklara
ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığının
görüşünü almaları şartıyla bu kurumlar tarafından
belirlenir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; burada bir yetki maddesi var. Ben de düşündüm ki herhâlde
İktidar bir yetki alacak, hakkı yenen belediyelerin hakkını
vermek için bir yetki istiyor herhâlde, öyle düşünmüştüm.
Sayın milletvekilleri,
benim ülkemin, benim bir bakanımın, benim bir
başbakanımın verdiği sözün yerde kalmasını ben
hazmedemem, ben hazmedemiyorum. Ben bu Meclisin bir milletvekili olarak, benim
bir bakanımın ağzından bir şey çıktıysa, bu
yerine gelmiyorsa bu benim için bir züldür, bir milletvekili olarak. Eğer
bu ülkenin Başbakanı bir söz veriyorsa bu yerine gelmiyorsa çok
üzülürüm, çok üzülürüm.
OSMAN KILIÇ (Sivas) Var
mı?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Var tabii.
OSMAN KILIÇ (Sivas) Var
mı?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Otur dinle o zaman, otur dinle, otur dinle! Evet,
otur dinle.
BAŞKAN Lütfen
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) O zaman dinlemesini bil.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sayın İçişleri Bakanı
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Sayın Aslanoğlu,
lütfen Genel Kurula hitap edin.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sayın İçişleri Bakanı
FEVZİ ŞANVERDİ
(Hatay) Bağırma!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Otur, dinlemesini bil. Dinlemesini bil. O zaman
dinlemesini bileceksin.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, ikaz eder misiniz.
BAŞKAN Ettim ikaz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) O zaman gel konuş burada. Gel konuş
burada. O zaman dinlemesini bilmiyorsan çık dışarı.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, lütfen
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sayın İçişleri Bakanı
referandumda Şanlıurfaya gidip Şu illeri büyükşehir
yapıyoruz. diye müjde verdi mi vermedi mi? Verdi mi vermedi mi? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, soruya cevap verince de kızıyor.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, lütfen soru-cevap şeklinde konuşmayalım. Genel
Kurula hitap edin lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) İki: Sayın Başbakan Denizliye
gittiğinde Ey Denizlililer, size müjde. dedi mi demedi mi? Ha, ben de
diyorum, şu üzüntümü söylüyorum: Ben, bu ülkenin
Başbakanının, bu ülkenin bir bakanının sözünün yerde
kalmasını hazmedemiyorum. [AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri (!)] Yani ben sizden
Gelin, Meclis olarak, Sayın
İçişleri Bakanının, Sayın Başbakanın sözünün
yerde kalmaması için bir yetki verelim Hükûmete, size bir yetki verelim,
bir daha kanun getirmeyin. Yapsınlar o zaman, yapın! Ama niye
yapmıyorsunuz? Niye onların sözlerini yerde bırakıyorsunuz?
Ben, bu ülkenin Başbakanının, bu ülkenin bir İçişleri
Bakanının verdiği sözün tutulmamasından üzüntülerimi ifade
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 172. maddesinin birinci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Yılmaz
Tankut (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen Yılmaz Tankut, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TANKUT (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
şimdi bu düzenlemeyle, belediyelerin ve mahallî idare birliklerinin
borçlarını, deyim yerindeyse yeniden
yapılandırıyorsunuz. Buna bizim bir itirazımız yok
ancak acaba bu düzenlemeden faydalanacak olan belediye ve birlik
sayısı nedir? Sayıdan öte, bu yapılandırmanın
rakamsal boyutu ne kadardır? Bu yapılandırmadan, esas olarak,
başta Ankara olmak üzere sadece bir iki belediye ve birliğin
faydalanması, diğerlerinin ise pek düşünülmediği izlenimi
doğmaktadır.
Sayın milletvekilleri,
bu torba tasarıdaki düzenlemelerin bir kısmı vatandaşlarımızın
bazılarını memnun edebilir, ancak iyinin içine kötü
karıştırılarak bu tasarıyla başka
mağduriyetlerin önüne geçemezsiniz. Hepsinden önemlisi, bu tasarı
milletin adalet beklentisini gerçekleştirmemiştir. Eksik ve
zamanında olmayan adaletin ise adalet sağlamaktan öte zulmet
getireceği hepinizin bildiği bir gerçektir. Mesela, çiftçilerimizin
Ziraat Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan
borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili bir
düzenleme bu tasarıda ne yazık ki yer almamıştır.
Gerek ekonomik kriz gerekse
de uyguladığınız yanlış politikalar sonucu
ülkemizde en çok mağdur olan kesimler küçük esnafımız ve
çiftçilerimizdir. Sayenizde, bir zamanlar orta direğin
karşılığı olan küçük esnaf ve çiftçilerimiz, bugün
neredeyse yok olma noktasına gelmişlerdir. Buradan daha önce de ifade
edildi, bugün maalesef bazı köylerimiz toptan icralık duruma
düşmüştür. Diğer taraftan ne yazık ki binlerce köylümüz bu
icra kıskaçlarının altında ezilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
biz dile getirmekten, siz ise kulak tıkamaktan maalesef
bıkmadınız. Mesela, bu tasarıda belediye işçilerine
tanınan kamuya geçme hakkının taşeron işçilere de
tanınmasını bizler çok isterdik, sözleşmeli personelin kadroya
geçirilmesiyle ilgili düzenlemeye biz tam destek vermek isterdik, işsizliğin
önlemesi konusunda yapıcı katkılarımızı sunmak
isterdik fakat maalesef bunların hiç birisine sizler imkân
tanımadınız.
Bakın, bugün Türkiyede
işsizlik giderek şekil değiştirmekte olup üniversite mezunu
işsizlerin oranı vasıfsız iş gücüne nazaran katbekat
fazlalaşmaktadır. Siz her ile bir veya birkaç tabela üniversitesi
açarak sorunu esasında öteliyorsunuz, ancak mesleki ve teknik eğitimi
önemsemeden her ile bir üniversite açmanız gelecek yıllarda
eğitimli işsizler açısından sosyal patlama tehlikesi
meydana getirecektir. Nitekim Kıbrısta
karşılaştığınız durum bunun en açık
örneğidir ve siz geleceği çok uzak sanıyorsunuz. Unutmayın
ki gelecek yanınızda ve çok yakınınızdadır.
Belki unutmuş
olabilirsiniz ama ben size yine de hatırlatayım: Kıbrısta
Rum tezlerini desteklemek için meşhur Birleşmiş Milletler
referandumunda birlikte Yes be annem şarkıları
söylediğiniz yol arkadaşlarınız şimdi size vuruyorlar.
Tabii, onlar da aslında o gün de bugün de Türkiye Cumhuriyetinin temel
tezlerine karşıydılar. Siz ise şahsi ve siyasi
saltanatınızla devletin politikalarını
karıştırdığınız için, o gün kabul etmekten
bile imtina ettiğiniz Sayın Eroğlundan bugün yol
arkadaşlarınızı mahkemeye vermesini istiyorsunuz. Bu
sebepten diyoruz ki: Politikalarınız tutarlı olsun.
Bakın, Mısır
halkına gösterdiğiniz hassasiyeti kendi insanınıza, kendi
işçinize, kendi çiftçinize, kendi emeklinize, kendi vatandaşınıza
göstermekten bugün âciz durumdasınız. Filistin meselesini unuttunuz.
Gazze için toplanan yardım paralarının hâlen teslim
edilmediği veya edilemediği söyleniyor. Oysa bu kampanyalar düzenlenirken
öğrenciler harçlıklarını vermişlerdi, siz ise bu
paraları hâlen bankalarda tutuyorsunuz.
Tavsiyemiz odur ki milletin
hafızasıyla alay etmekten artık vazgeçin. Sayısal
çoğunluğunuza güvenerek her şeyi doğru
yaptığınızı zannediyorsunuz ama siz de gayet iyi
biliyorsunuz veya bilmelisiniz ki çoğunluk adil olmayabilir. Millet sizden
adalet bekliyor ve bizler de yüce Meclise getirdiğiniz düzenlemeler için
adil ve tarafsız olmanızı istiyoruz.
Sözleşmeliler kadro
bekliyor, taşeron işçiler sorunlarının çözülmesini
bekliyor, çiftçiler icradan kurtulmak istiyor. Küçük esnaf Boğulduk,
yardım edin. diyor. Siz ise hâlen adaleti saraylara hapsetmeye devam
ediyorsunuz. Adalet artık saraydan çıksın ve millete
ulaşsın. diyoruz. Elbette sizden adaletin timsali Hazreti Ömerin
adaletini beklemiyoruz ama biraz nasiplenmenizi de milletimiz adına
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 172'inci Maddesinin (1) inci
fıkrasında yer alan "bir aya kadar" ibaresinin "on
beş güne kadar" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Nuri
Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklikle ile
başvuru ve ilk taksit ödeme süreleri için öngörülen süre
kısaltılmış ve bu bahisle ödeme yapacak olan birimler
açısından suistimalin önlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
173üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 173. Maddesinde yer alan "bağlı
kuruluşları olan İhracatı Geliştirme Etüd
Merkezi/Türkiye İhracatçılar Meclisi/İhracatçı
Birlikleri;" ibaresinin "bağlı kuruluşları olan
İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Türkiye İhracatçılar
Meclisi, İhracatçı Birlikleri ile" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Münir
Kutluata |
Antalya Manisa Sakarya |
Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı E. Haluk Ayhan |
Mersin Konya Denizli |
Recep
Taner |
Aydın |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 173 üncü maddesi ile 4059 sayılı
Kanuna eklenen Ek Madde 3'ün ikinci ve üçüncü fıkralarındaki
"ilgili diğer kurum ve kuruluşlar" ibarelerinin
"ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşları ve bunların üst
kuruluşları" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Harun Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Kemal
Demirel |
İzmir Malatya Bursa |
Bayram Ali Meral Mustafa
Özyürek Bülent
Baratalı |
İstanbul İstanbul İzmir |
Oğuz
Oyan |
İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 173'üncü Maddesi ile
Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun'a eklenen Ek 3'üncü maddenin 1'inci
fıkrasında yer alan "her türlü işlemler" ibaresinden
sonra gelmek üzere "Hazine Müsteşarlığından görüş
alınmak suretiyle" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık M.
Nezir Karabaş |
Muş Muş Bitlis |
Hasip
Kaplan Fatma
Kurtulan |
Şırnak Van |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklikle ile
Dış Ticaret Müsteşarlığının
alacağı kararlarda Hazine Müsteşarlığına
başvurması ve böylelikle ihracata yönelik yapılacak ekonomik
atılımlarda istikrarsızlığın yaşanması
önlenmek istenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 173 üncü maddesi ile 4059 sayılı
Kanuna eklenen Ek Madde 3'ün ikinci ve üçüncü fıkralarındaki
"ilgili diğer kurum ve kuruluşlar" ibarelerinin
"ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşları ve bunların üst
kuruluşları" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bayram
Ali Meral (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Oğuz Oyan, İzmir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Oyan.
OĞUZ OYAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bu madde
Anayasaya aykırıdır.
Maddede şu söyleniyor:
Dış Ticaret Müsteşarlığı, Destekleme ve Fiyat
İstikrar Fonundan ihracata yönelik devlet yardımları
kapsamında yapılan ödemelere ilişkin iş ve işlemleri,
bağlı kuruluşları olan
İGEME/TİM/İhracatçı Birlikleri; TTGV ve
görevlendireceği ilgili diğer kurum ve kuruluşlar
vasıtasıyla da gerçekleştirebilir.
Şimdi, bakın
diğer kurum ve kuruluşlar genellemesiyle, aslında bir kamu
kaynağını özel kuruluşlar aracılığıyla
dağıtmak gibi bir yola gidiyorsunuz. Yani, bu herhâlde Patagonyada
falan da olmaz.
Bir kere, Anayasa Mahkemesi,
bırakınız özel kuruluşlar aracılığıyla
kamu kaynağının dağıtılmasını, bir kamu
tüzel kişiliği olmayan, burada sayılan kuruluşlardan
ihracatçı birliklerinin bile böyle bir rol, böyle bir fonksiyon
uygulaması, böyle bir rolde olmasına karşı
çıkmıştır.
Bakınız, Anayasa
Mahkemesinin 2008e 145 sayılı, 18/9/2008de aldığı
Karardan bir pasaj okuyorum. Şunu söylüyor: Birlikler bu
yapılarıyla -yani
ihracatçı birlikleri- Anayasanın 123üncü maddesi kapsamında,
yasayla veya yasanın açıkça verdiği yetkiye dayanılarak
kurulan kamu tüzel kişileri olmadıkları gibi, amaçları,
işlevleri ve nitelikleri itibarıyla kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarına benzemekle birlikte, kuruluş ve tüzel
kişiliklerinin yasayla oluşturulmaması, organların
seçiminin yargı gözetiminde yapılmaması ve bağlı
kuruluş olarak gösterilmeleri nedeniyle, Anayasanın 135inci
maddesinde yer alan kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları
kapsamına da girmemektedir. Bu birlikler, Anayasanın ne 123 ne de
135inci maddelerine göre tüzel kişilik kazanan kuruluş
niteliğindedir. Anayasa Mahkemesinin açık kararı var, siz bunu
getirip bir de diğer kuruluşlar diyerek onun da
dışına taşırıyorsunuz, burada ihracatçı
birliklerini bile sayamazsınız.
Bakınız, bu konuda
Sayıştayın hem 2008 hem de 2009 yılı hazine
işlemleri raporu var, çok küçük bir şey de oradan okuyayım size,
Sayıştay da şunu söylüyor: Ödeme sürecinin özellikle mali
sorumluluk açısından karmaşık, uzun ve gereğinden
fazla parçalı bir yetki sistematiğiyle
kurgulandığını gösterdiği belirtilmiştir.
Ayrıca, ödeme emri belgelerine imza atan kamu görevlilerinin hiçbir
kanıtlayıcı belgeyi görmeksizin fondan aktarım
yaptıkları, harcamaların gerçekleşme aşamasında
mali sorumluluk doğuran işlemlerin ihracatçı birliklerin
çalışanı ve kamu görevlisi olup olmadıkları
tartışmalı olan kişilerce ifa edildiği, genellik
ilkesine uygun olmadığı yönünde eleştiriler
Bakınız,
kısaca olay şu: Kamu erkini kullanan kişinin aynı zamanda
ticari faaliyet yürütmesi gibi bir durumla karşı
karşıyayız. Yani, masanın iki tarafında da aynı
şey. Yani, ihracatçı birliği masanın bu tarafında
DFİF kaynağını dağıtacak, masanın öbür tarafına
geçecek kaynağı alacak. Yani, kamu fonunu dağıtan ile kamu
fonunu alan aynı kişi. Böyle bir şey olabilir mi? Kaldı ki,
siz, dediğim gibi, bunu da aşıp bir de özel kuruluşlara
bunu veriyorsunuz. Bu, tüccar siyaset mantığına belki
sığıyordur da kamu yönetimi, devlet yönetimi
mantığına sığmıyor değerli
arkadaşlarım.
Dolayısıyla,
Anayasa Mahkemesinden dönecek bir şeyi burada biz önlemeye
çalışıyoruz, inşallah kabul edersiniz.
Öte yandan, burada, DFİF
sadece Dış Ticaret Müsteşarlığına bağlanan
bir fon hâline getiriliyor. Oysa biliyorsunuz, bu Destekleme Fiyat
İstikrar Fonu, aynı zamanda bir tarımsal destekleme, birliklere
özellikle kredi verme aracı olarak da kullanılıyor. Bu
tarımsal desteklemeden bu fonu bütünüyle çekmenin getireceği
sıkıntılar vardır, bunun yerine bir mekanizma
koymuyorsunuz. Dolayısıyla, tarımsal destekleme bir kaynaktan
yoksun hâle geliyor. Bu, birinci söyleyeceğim.
İkincisi de Destekleme
Fiyat İstikrar Fonuna tarım ve satış kooperatifleri
birliklerinin 1 milyar 25 milyon liralık bir borcu birikmiş
durumdadır, faizi dâhil, 230 milyon lira ana paradan başlayarak.
Şimdi, işte tam da bu tasarıda bunu da gündeme almak ve bir
yeniden yapılandırma kapsamında düşünmek gerekiyordu, yani
faizlerin tümüyle silinmesi, ana paranın da uzun vadeli, on
yıllık bir döneme yayılması. Bunu Sanayi Bakanıyla da
görüştüm. Burada ben daha önceki maddede söylemiştim. Yani Bu
kapsamda belki olmaz ama daha sonra getiririz. dedi. Umarım bu yasama
döneminde birliklere ilişkin bu rahatlatıcı düzenleme
yapılır ve Türkiyede tarımsal desteleme önündeki bir engel
kaldırılmış olur.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Oyan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 173. Maddesinde yer alan "bağlı
kuruluşları olan İhracatı Geliştirme Etüd
Merkezi/Türkiye İhracatçılar Meclisi/İhracatçı Birlikleri;"
ibaresinin "bağlı kuruluşları olan İhracatı
Geliştirme Etüd Merkezi, Türkiye İhracatçılar Meclisi,
İhracatçı Birlikleri ile" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili
(MHP sıralarından
alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde,
görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 173üncü maddesinde yer alan "bağlı
kuruluşları olan İhracatı Geliştirme Etüd
Merkezi/Türkiye İhracatçılar Meclisi/İhracatçı
Birlikleri;" ibaresinin "bağlı kuruluşları olan
İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Türkiye İhracatçılar
Meclisi, İhracatçı Birlikleri ile" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.
Gerekçemiz, dil ve
anlatım bakımından bütünlük sağlanmasını
amaçlamaktır. Dolayısıyla noktalama işaretlerini
değiştiriyoruz.
Daha yeni, kanun
yapımıyla ilgili sempozyum yapıldı. Bu kanun
tasarısında kanun yapım sürecindeki kurallara uymayan birçok
madde var. Esasen bu tasarının çok önemli bir kısmı,
bürokratların, artık AKP İktidarının gideceğini
bildiği için, kendini sağlama alma, bakanların da, iktidardan
gideceği için, kendilerini sağlama alma gibi bir düşüncenin
ürünü. Hukuka aykırı, kanun yapımına aykırı
birçok hususu ihtiva eden bir tasarı olduğunu iktidara mensup arkadaşlarımız
da biliyor, kanun yapımcıları da bunu çok rahat biliyor.
Şimdi, bir tane hususu
söylemek istiyorum: Dış Ticaret Müsteşarlığınca
denetime ilişkin usul ve esaslar
Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı
olduğu Bakanlıkça belirlenir. Yani, nedir bu? Genelge midir,
yönetmelik midir? Neyle belirlenecek? Bir onayla mı belirlenecek? Onun,
bir şekilde belirlenmesi lazım. Şimdi Bakanlıkça diyor.
Orada, bakan var. O, çok farklı bir hadise. Tabii ki bu
tasarının 173üncü maddesiyle DFİFe ilişkin yetkiler
Hazine Müsteşarlığından alınıyor, Dış
Ticaret Müsteşarlığına geçiyor. Dış Ticaret
Müsteşarlığı da bütçe kaynaklı ihracata devlet
yardımlarını, ihracatçı birlikleri, Türkiye Teknoloji
Geliştirme Vakfı, İGEME ve diğer kuruluşlar
aracılığıyla vermekte ve Kurum, Dış Ticaret
Müsteşarlığına karşı mali olarak sorumlu. denilmektedir.
Burada ilk bakışta sorun görülmemekle beraber, işin içini bilen
herkesin, aslında neler olduğunu fark ettiğini biliyoruz. 5910
sayılı Kanunda, önce, ihracatçı birlikleri ile Dış
Ticaret Müsteşarlığı arasında organik bir altlık,
üstlük ve vesayet ilişkisi var idi. Bu kanundan sonra, ihracatçı
birlikleri ile Müsteşarlık arasında böyle bir ilişki
kalmamıştır veya aşırı şekilde
zayıflamıştır.
Şimdiki durumda,
ihracatçı birlikleri yönetim kurulu üyeleri, birlik personelini
istediği gibi işe almakta ve istediği gibi de işten
çıkarabilmektedir. Yani, birlik personelinin patronu, ihracatçı
birlikleri yönetim kurulu üyeleridir. Dahilde işleme rejiminde ve
ihracatta devlet yardımlarında, bu devlet desteklerinden yararlanan
firmalar yüzde 60 ila 80 oranında değişmekle birlikte,
ihracatçı birliklerinin yönetim kurulu üyelerine ait firmalardır.
Dahilde işleme rejiminde ve ihracatta devlet yardımlarında,
belge düzenlemesini ve belge kapatmalarını ihracatçı birlikleri
yapmaktadır. Şimdi, belgeyi kapatan kişinin patronu ile
belgedeki teşvikten yararlanan firmanın patronu aynı
kişidir ve sistem bunun üzerinden
Müsteşarlığın etkin
bir denetim mekanizması da yoktur. Bu sistemde, kimse
kapatılmaması gereken bir belgenin, patronun talimatı ile
kapatılmasını önleyemez ve bu durumdan rahatsızlık
duyan kimse yoktur. Bu saydığım sıkıntılar
değişik defalarca Sayıştay ve teftiş raporlarına
girmiştir, ancak idare bunu görmemektedir, bunu kanun hâline getirerek
problemi çözdüğünü düşünmektedir. Anayasanın 128inci maddesi
Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu
tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler,
memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. demektedir.
Onların personeli, birliklerin, memur değildir, o zaman bu
yaptığımız iş doğru değildir.
Bakın, zaten
dış ticarette AKP işi bırakmıştır. 1,1
trilyon dolar ithalat yapmıştır, 700 milyar dolar ihracat
yapmıştır, 400 milyar dolardan fazla dış ticaret
açığı vermiştir, 200 milyar dolardan fazla cari işlem
açığı vermiştir. 400 milyar dolar dış ticaret
açığının 72 milyar doları 2010 yılına
aittir. AKPnin dış ticarette Türkiyeye getirdiği tablo budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
- Bu getirdiğimiz madde de bir şeye merhem olmayacaktır.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
174üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 174üncü Maddesinin (ı)
bendinde yer alan önlisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumudur.
ibaresinin önlisans derecesinde bir yükseköğretim kurumudur
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan |
Muş Muş Şırnak |
M. Nezir Karabaş Fatma Kurtulan Sebahat
Tuncel |
Bitlis Van İstanbul |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" nın 174 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Koçal Harun
Öztürk Hüseyin
Ünsal |
Zonguldak İzmir Amasya |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tekin Bingöl Ahmet
Tan |
Malatya Ankara İstanbul |
Madde 174- 4/11/1981 tarihli
ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 3 üncü maddesinin
(ı) ve (r) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"ı) Meslek
Yüksekokulu: Belirli mesleklere yönelik nitelikli ara insan gücü
yetiştirmeyi amaçlayan yılda iki veya üç yarı yıl olmak
üzere dört yarı yıllık eğitim-öğretim sürdüren ve
önlisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumudur.
r) Ön Lisans:
Ortaöğretim yeterliliklerine dayalı, en az dört yarı yıllık
bir programı kapsayan nitelikli ara insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan
veya lisans öğretiminin ilk kademesini teşkil eden bir
yükseköğretimdir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve
Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın
174. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Münir
Kutluata |
Antalya Manisa Sakarya |
E.Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Denizli Konya Mersin |
Recep
Taner |
Aydın |
Madde 174- 4/11/1981 tarihli
ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinin (g)
fıkrasının ikinci paragrafı madde metninden
çıkarılmış, 3 üncü maddesinin (ı) ve (r) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"ı) Meslek
Yüksekokulu: Belirli mesleklere yönelik nitelikli insan gücü yetiştirmeyi
amaçlayan yılda iki veya üç dönem olmak üzere 2 yıllık
eğitim-öğretim sürdüren, önlisans derecesi veren bir
yükseköğretim kurumudur.
r) Ön Lisans:
Ortaöğretim yeterliliklerine dayalı, en az iki yıllık bir
programı kapsayan nitelikli insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan veya
lisans öğretiminin ilk kademesini teşkil eden bir yükseköğretim
düzeyidir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Gerekçe, Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun "Döner Sermaye" başlıklı
58. maddesinde 30.01.2010 tarih ve 27478 Sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 5947 Sayılı ve 21.01.2010 tarihli Üniversite ve
Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5. maddesi
ile yapılan değişiklikle, üniversitelerin döner sermaye
işletmelerinden personele yapılacak ek ödemelerde performans sistemi
getirilmiştir. Bu değişiklik 30.01.2011 tarihi itibariyle
yürürlüğe girecektir.
2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun 58. maddesinin (g) fıkrasına eklenen
iptalini istediğimiz ikinci paragraf hükmüyle; 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname'nin Ek 3. Maddesinin 1. fıkrası uyarınca ek
ödemeden yararlanan üniversite personeli arasında ayrım
yapılmıştır. Bu hükmün yürürlüğe girmesiyle birlikte
üniversitede görev yapan akademik personel bahsi geçen ek ödemeden yararlanmaya
devam edecek iken, idari personelin ek ödemeden yararlanma hakkı elinden
alınmaktadır.
Üniversitelerde
eğitim-öğretim sistemi akademik personel, idari personel ve
öğrenci arasında yürütülmektedir. Bu işleyiş içerisinde
akademik personelin olduğu kadar idari personelin de emek ve çabası
bulunmaktadır. Üniversite personeli arasında
ayrımcılığa yol açılması, T.C. Anayasasında
düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi
çalışma barışını olumsuz yönde etkileyecek ve
eğitim-öğretimin sağlıklı şekilde yürütülmesinin
önünde engel teşkil edecektir.
Yükseköğretim
kurumlarının döner sermaye işletmelerinden ek ödeme alan
personelin, bu ödemeleri almasında performans sistemi öngörülmüştür.
Her personel kendi unvan ve görevinin gerektirdiği şekilde
gösterdiği performansa göre bu ödemeden yararlanabilecektir. Diğer
bir deyişle kurumun döner sermaye işletmesine sağlanan
katkı, sadece belli unvandaki personelin kişisel performansına
bağlı değildir. Aynı zamanda onunla birlikte ya da
maiyetinde çalışan personelin de bu gelirlerin elde edilmesinde
payı bulunmaktadır.
Teklifimiz doğrultusunda
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58. maddesinin (g)
fıkrasına eklenen ikinci paragraf hükmünün iptali hâlinde,
eşitlik ilkesi doğrultusunda, üniversitede görev yapan akademik
personel ile idari personelin 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin
Ek 3. Maddesinde yer alan ek ödemeden yararlanmaları açısından
ayrım ortadan kalkmış olacaktır. Böylece çalışma
barışının olumsuz yönde etkilenmesinin önüne geçilecektir.
Öte yandan, ön lisans bir
yükseköğretim biçimidir, "bir yükseköğretimdir" ibaresi
anlamsızdır. Bu nedenle ifade değişikliği
yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" nın 174 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Koçal (Zonguldak) ve arkadaşları
Madde 174- 4/11/1981 tarihli
ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 3 üncü maddesinin
(ı) ve (r) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"ı) Meslek
Yüksekokulu: Belirli mesleklere yönelik nitelikli ara insan gücü
yetiştirmeyi amaçlayan yılda iki veya üç yarı yıl olmak
üzere dört yarı yıllık eğitim-öğretim sürdüren ve
önlisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumudur.
r) Ön Lisans:
Ortaöğretim yeterliliklerine dayalı, en az dört yarı
yıllık bir programı kapsayan nitelikli ara insan gücü
yetiştirmeyi amaçlayan veya lisans öğretiminin ilk kademesini
teşkil eden bir yükseköğretimdir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ahmet Tan, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Tan.
AHMET TAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge üzerinde
konuşmak üzere huzurunuzdayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Torbada, tabii ki, meslek
okullarıyla stajyerler eksik olsaydı tamamlanmamış olurdu.
Ne demişti atalarımız; meslek lisesi memleket meselesi diye;
torba, meslek lisesini geçiyor, yüksek okulları düzenliyor. Torba zaten
emekle ilgili her şeyi düzenliyor ve dümdüz ediyor.
TÜİK rakamları,
bildiğiniz gibi, çalışanların yüzde 40ının
kayıt dışı olduğunu belirtiyordu, ama yine de, Ali
Yiğit, Dursun Kavak, Satılmış Şimşek, Abdulkadir
Kurt, Bayram Özkan, Abdullah Karakulak, Ahmet Özdemir, Mükremin Atmaca, Cengiz
Soyalp, Hüseyin Yıldız ve daha 10 kadar genç geçen hafta kayda
geçtiler ama geçtikleri kayıt Ankara Karşıyaka Mezarlıklar
Müdürlüğünün kayıtlarıydı. Ankarada OSTİMde yanarak,
ezilerek ölenlerin kaçı sigortalıydı hâlâ
açıklanmış değil. Acaba bunlar meslek yüksekokulu lisans
mezunu olsalardı ölmekten kurtulabilirler miydi? Bunu istatistiklere
bakarak söyleyebiliriz. Çünkü üniversitelerin mezunlarından dörtte 1i
işsiz. Demek ki bunlardan, 20 yurttaşımızdan 5i hayatta
olacaktı, üniversite mezunu olmaları ve işsiz olmaları
dolayısıyla.
Meslek lisesi, yüksekokul
mezunlarından kimin ne kadar kusurlu olduğunu bilme imkânı yok.
Çünkü kusuru hiç kimse tespit edebilmiş değil. Ankara Belediye
Başkanı Ben sorumlu değilim. diye kestirip attı. Bakanlıkta
işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili yüzlerce
personel var ama onlar da buradaki sorumluları henüz
açıklamış değiller. Torbaya, dolayısıyla kayda
girebilen gençlere gün doğuyor. Çünkü deneme süresi adı
altında yeni bir garantiye kavuşuyorlar. On altı ile on sekiz
yaş arasında 650 bin gencin ücreti 90 lira düşürülüyor ama iki
ay deneme süresi garanti ediliyor.
Bugüne kadar meslek
okullarındaki amaç ara elemanı yetiştirmekti ancak bu elimizdeki
kanunda meslek ön lisans yüksekokul türünden bir fiyakalı akademik ad
veriliyor. Bu ad dolayısıyla acaba üniversite payesi verilerek bu
okullara oy almak peşinde mi gidiliyor, bu da akla takılan bir
şey. Yalnız, Başbakan geçen yılın üçüncü
ayının üçüncü günü, akılda kalıcı bir ay, Tuzlada şöyle
bir ilanat yapmıştı: Üniversite bitirene iş garantisi diye
bir şey yok. Şimdi üniversite mezunu olmayınca acaba meslek
lisesini bitirenler daha mı iş garantisine kavuşuyor, bunu
bilemiyoruz.
Gecenin bu saatinde bir
acı olayı hatırlatmak istiyorum. Ne zaman ki bu Meclis bir
emekle ilgili, çalışanlarla ilgili düzenleme yapıyor, lütfen
şu gördüğümüz kırmızı öbeğe bakmalı çünkü
bundan evvelki Meclisin, yani 20nci Dönem Meclisinin tamiri
sırasında avizelerin onarımını yapan bir işçi
buraya çakıldı ve öldü. Bu işçi, taşeron işçiydi ve
hiç kimseye belli etmeden, ailesi ile o dönemki Meclis anlaşma yaptı
ve kapatıldı. Burada işçinin kanı var ne yazık ki,
ölen işçinin, taşeron işçinin kanı var. Bu kanı
kapatmak üzere de
Herhâlde Mecliste yüzlerce bahçıvan çalışıyor,
ne yazık ki plastik çiçeklerle örttük o kan izini. O yüzden, ne zaman
emekle ilgili bir düzenleme yapacak olursak, özellikle taşeron
işçiliği teşvik eden bir düzenleme yapacak olursak bu öbeğe
bakmalıyız ve buradan yola çıkarak, işçilerin, geçen hafta
işte 20sini kaybettiğimiz işçilerimizin ve
Şu anda da
maden ocaklarında sadece birisinin cesedine ulaşmış
durumdayız. Yarına kalan 9 işçinin akıbetini
düşünmeliyiz, ona göre karar vermeliyiz arkadaşlar. Emekle ilgili
düzenlemeler, çok yazık, büyük dramlara, trajedilere yol açacak bir
durumda. Bu torba kanundaki düzenlemeler, ne yazık ki işçiye ve
emeğe saygıyı değil, sermayeyi güçlendirmek üzere
yapılan düzenlemeler.
Son söz olarak da: Bir
stratejiden bahsediliyor. Bu strateji Çin ve Hindistandaki üretimle rekabet
edebilsin diye bu düzenlemelerin yapıldığı söyleniyor.
Türkiye bir faiz ülkesi. Eğer üretimi Hindistan ve Çine ayarlayacak
olursak daha da felaket tablolarla karşılaşacağız.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Tan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 174üncü Maddesinin (ı)
bendinde yer alan önlisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumudur.
ibaresinin önlisans derecesinde bir yükseköğretim kurumudur
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuri
Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Bu
değişiklikle madde metninde anlam bütünlüğünün
sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
175inci madde üzerinde üç
adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 175inci Maddesi ile 2547
sayılı yasanın değiştirilen 44üncü maddesinin (f)
bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan |
Muş Muş Şırnak |
M. Nezir Karabaş Fatma Kurtulan Sebahat
Tuncel |
Bitlis Van İstanbul |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 175. maddesiyle değiştirilen 2547
sayılı Kanunun 44üncü maddesinin (a) fıkrasında yer alan
önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora diploması alır.
ibaresinin önlisans, lisans, yüksek lisans veya doktora diploması almaya
hak kazanır. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Münir
Kutluata |
Antalya Manisa Sakarya |
E. Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Denizli Konya Mersin |
Recep
Taner Hasan
Çalış |
Aydın Karaman |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 175inci maddesi ile değiştirilen 2547
sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin (b) fıkrasında yer alan
dönemi ibaresinin yarıyılı; döneme ibaresinin
yarıyıla; dönemde ibaresinin yarıyılda şeklinde
değiştirilmesini, ve teorik ders içerikleri ibaresinin fıkra
metninden çıkarılmasını, (c) fıkrasının son
cümlesi ile (ç) fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Koçal Harun
Öztürk Hüseyin
Ünsal |
Zonguldak İzmir Amasya |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tekin Bingöl Necla
Arat |
Malatya Ankara İstanbul |
c. Bu durumda, ders ve
sınavlara katılma ile tez hazırlama, yurt, burs, kredi, askerlik
tecili ve öğrenci pasosu hariç, öğrencilere tanınan diğer
haklardan yararlandırılmaksızın öncelik statüleri devam
eder.
ç. Bir yılda üç
yarıyıl öğretim veren yükseköğretim kurumlarında
öğretim elemanlarının bu Kanunun 36 ncı maddesinde
belirlenen haftalık zorunlu ders yükleri, sadece iki yarıyıl
için aranır. Tez danışmanlıkları hariç, üçüncü
yarıyılda da ders vermeleri hâlinde, bu derslerle ilgili olarak
kendilerine ek ders ücreti ödenir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Necla Arat konuşacak.
BAŞKAN Necla Arat,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Arat. (CHP
sıralarından alkışlar)
NECLA ARAT (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 175inci
maddesi üzerindeki önergemize ilişkin söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
bilindiği üzere, rekor düzeyde eleştiri alan ve içindeki beş
ayrı öbekte çok sayıda kanun ve kanun hükmünde kararnamede
değişiklik yaptığı için torba diye
adlandırılan, 12 Eylül referandum torbasına da benzetilen bu
tasarının 175inci maddesi 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 44üncü maddesinde yapılacak değişikleri
içermektedir. 2547de Öğretim süresi: başlığı
altında yer alan bu madde, yeni tasarının değişik
175inci maddesinde Diploma alma, ders kredilerinin hesaplanması,
öğrencilik haklarından yararlanma ve sınavlar:
başlığını taşımaktadır. Ne var ki
normalde eğitim alanında yapılacak değişikliklerin Millî
Eğitim, Gençlik, Kültür ve Spor Komisyonunda
tartışılması gerekirken, iktidar partisi, her zamanki gibi
oy çoğunluğuna güvenerek ve inanılmaz bir acelecilik ile konuyu
yalnızca Bütçe Komisyonunda görüştürmüştür yani Eğitim
Komisyonumuzun görüşlerinden yararlanılmamıştır.
Önergemizde de
belirttiğimiz gibi burada yasama yetkimizin kötüye kullanılması
kadar bir yetki aşımı ve bir İç Tüzük ihlali de söz
konusudur. Üzülerek söylemek gerekir ki iktidar, uzmanlık alanlarına
beklenen saygıyı göstermemektedir. Çünkü iktidarın asıl
amacı, ekonomik-sosyal yaşam, idari yapı ve emek süreçlerini
büyük bir hızla neoliberal politikalar temelinde yeniden düzenlemektir.
Nitekim, referandum torbasında olduğu gibi, birbirinden bağımsız
konuları içeren ve toplum yararına ters düşen bazı karma
tasarı ve teklifler genel kabul görebilecek yasa
değişiklikleriyle yan yana konmakta, böylece kabulleri
sağlanmaktadır. İktidarın bu yöntemini eleştiren
başta DİSK, Türk-İş, Türk Tabipler Birliği ve benzeri
gibi sendikalar olmak üzere sayısız sivil toplum örgütü torba yasa
tasarısına sessiz kalmamış, protestolarını
kamuoyuna duyurmak ve yaygınlaştırmak üzere harekete
geçmişlerdir. Ama başka ülkelerin halklarının isteklerinin
dinlenmesini isterken kendi halkının isteklerini dinleme
alışkanlığı olmayan iktidar, demokrasilerde çok
olağan karşılanabilecek bu protestoları basınçlı
su ve biber gazıyla engellemiş, bu arada protestoyu destekleyen
muhalefet milletvekilleri de uygulanan baskı ve şiddetten nasiplerini
almışlardır. Değerli milletvekilleri, bu yöntem hiç
kuşku yok ki ileri demokrasilerde uygulanan bir yöntem değildir. Bu
yöntemin uygulandığı bir ülkede de, bırakın ileri
demokrasiyi, demokrasi bile yoktur.
Üzerinde önerge verdiğimiz 175inci madde
öğrenciye af getiren bir düzenleme içinde yer almaktadır. Sayın
milletvekilleri, grubumuz doğabilecek bazı
sıkıntıları görmesine karşın pek çok gencimize ve
gençliğinde öğrenimini çeşitli nedenlerle yarım
bırakmış olanlara yeni fırsatlar yaratan bu düzenlemeye
ilke olarak karşı çıkmamaktadır. Üniversite
öğrencilerinin okuldan atılmalarını sona erdiren bu
düzenleme öğrencilere zamlı harç miktarları ödemek
koşuluyla öğrenime devam olanağı sağlamaktadır.
Bir derse üç kez kaydolan öğrenci harç miktarında ders
başına yüzde 50, dört kez kaydolan öğrenci yüzde 100, beş
ve üstünde kayıt yaptıran ise yüzde 300 zamlı ödeme yapmak
zorunda kalacaktır. Bu zamlarla yoksul öğrencilerin verilen
fırsattan yararlanabilmeleri pek mümkün görülmemektedir.
Ayrıca, yalnız ders
ve sınavlara katılmayla tez hazırlama hakları olan yurt,
burs, kredi ve öğrenci pasosu hakkından yararlanamayacak olan bu
öğrencilerin başarı olasılıkları çok
düşüktür. Bu nedenle önergemizde (c) bendinde yapılmasını
önerdiğimiz değişiklik anlamlı, önemli ve yararlı bir
talebi dile getirmektedir.
Maddenin (e) bendinde yer
alan yeterli öğretim üyesi bulunmayan üniversitelerde uzaktan öğretim
yoluyla ders verilebilmesi, art arda açılan ve iktidarın bu konudaki
aceleciliğini her defasında eleştirdiğimiz çok sayıda
üniversitenin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NECLA ARAT (Devamla) -
öğretim üyesi yetersizliği sorununu çözmeye yöneliktir ama
geçmişte benzer deneyimlerin ne ölçüde sonuç verdiği mutlaka
araştırılmalı ve dikkate alınmalıdır.
Sayın milletvekilleri,
iktidar, yeni açtığı üniversitelerde öğretim üyesi
yetersizliğine çare ararken yerleşik üniversitelerimizde ciddi
sancılar doğuracak bir performans sistemini uygulatmaya
başlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NECLA ARAT (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım, saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Arat.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 175. maddesiyle değiştirilen 2547
sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin (a) fıkrasında yer alan
önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora diploması alır.
ibaresinin önlisans, lisans, yüksek lisans veya doktora diploması almaya
hak kazanır. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasan
Çalış (Karaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Hasan Çalış, Karaman Milletvekili.
HASAN ÇALIŞ (Karaman)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz tasarının 175inci maddesi 44e (a) fıkrası
üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerinde görüşlerimizi
açıklamak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, önergemizle Ön lisans, lisans, yüksek lisans veya doktora
diploması alır. ibaresinin Ön lisans, lisans, yüksek lisans veya
doktora diploması almaya hak kazanır. şeklinde
değiştirilmesini istiyoruz. Kıymetli arkadaşlar, bu
değişikliği getirmemizin nedeni ibarenin daha
anlaşılır, daha açık hâle gelmesi ve olabilecek
yanlışlıkların önlenmesidir.
Kıymetli
arkadaşlar, 175inci maddeyle diploma alma, ders geçme, sınav ve
öğrenci haklarıyla ilgili düzenlemeler yapılmaktadır.
İşte bu düzenlemelerden en önemlilerinden birisi olan diplomayla
ilgili hususa önergemizle açıklık getiriyoruz. Bu konuda desteklerinizle
daha olumlu bir yola gireceğini umuyoruz.
Kıymetli
arkadaşlar, üniversite eğitimi gerçekten gençlerimiz için,
gençlerimizin geleceğini daha iyi programlayabilmesi için, gençlerimizin
bilim ve teknolojinin nimetlerinden yeterince faydalanabilmesi için toplumsal
hayatımızda daha verimli neticeler elde edilmesi ve ülke
kalkınması için gerçekten önemlidir. Gençlerimiz geleceğimiz
için son derece önemli. Ama gençlerimizin geleceğini gerçek anlamda
programlayabiliyor muyuz? Maalesef bu sorunun cevabına gönül
rahatlığıyla Evet diyemiyoruz.
Kıymetli
arkadaşlarım, gençlerimizi ilköğrenimden başlayarak
yeteneklerine, becerilerine ve ilgi alanlarına göre ve ülkemizin nüfus
artışına, ara eleman, teknik eleman ve diğer kalifiye
eleman ihtiyaçlarına göre programlayarak yetiştirmemiz gerekmektedir.
Maalesef, sekiz buçuk yılı böyle bir çerçeveyle
değerlendirdiğimiz zaman, netice, üzücü bir neticedir.
Arkadaşlar, maalesef,
üniversite kapılarında yığılma devam etmektedir.
Gençlerimiz ve ailelerinin üzerindeki özel dershane baskısı devam
etmektedir. Üniversiteye giren öğrencilerimizin sıfır
çekenlerinin sayısı her sene artarak devam etmektedir. 180 puan
barajını alamayan öğrenci sayısındaki artış
yine devam etmektedir.
Üniversite eğitimi
döneminde problemler bitiyor mu? Üniversite eğitimi döneminde
gençlerimizin beslenme problemleri, eğitimin kalitesiyle ilgili
problemleri, barınma problemleri devam etmektedir.
Arkadaşlar,
üniversiteler açıldığı zaman, gerçekten, yurt bulmak,
yurtlara yerleşmek hâlâ çok önemli bir problem olarak önümüzde
durmaktadır. Asıl önemli problem ise üniversiteyi bitiren
gençlerimizin işsizlik problemidir. İş
bulamadığımız bu gençlere, geriye doğru dönüyoruz,
Kredini zamanında ödeyeceksin. diyoruz. Kıymetli arkadaşlar,
yapılması gereken nedir? Öncelikle bu gençlerin kredi
borçlarını iş bulana kadar ertelemektir.
Bir başka husus,
müteşebbis özelliği olan, iş kurmak isteyen gençlerimize faizsiz
kredi imkânları sağlamak olmalıdır.
Kıymetli
arkadaşlar, kısaca, Üniversite gençliğimiz açısından,
gençliğimizin geleceği açısından gerçekten olması
gereken neydi? sorusunun cevabının, sekiz buçuk yıllık
iktidar yönünden koca bir kayıp olduğunu görüyoruz.
Saygılar sunuyorum.
Önergemize desteğinizi bekliyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 175'inci Maddesi ile 2547
sayılı yasanın değiştirilen 44'üncü maddesinin (f)
bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Fatma
Kurtulan (Van) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile yükseköğretim kurumlarının
bağımsız bir şekilde bilimsel faaliyetlerini sürdürmeleri
hedeflenmiştir. Aksi halde iş dünyası ile ilişkilerin
geliştirilmesi ve buna ilişkin danışma
kurullarının oluşturulması yapılacak bilimsel
çalışmaların sermaye çevrelerine yönelik fayda sağlama
saikine dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır. Oysa yüksek
öğretim kurumunun amacı bir takım kurumlara yardımcı
olmak değil, bağımsız bir şekilde bilimsel
çalışma yürütmek olmalıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
176ncı maddede iki adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın çerçeve 176. Maddesiyle değiştirilen
2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin (ç) fıkrasında
yer alan "yüzde üç yüz fazlası ile hesaplanır." ibaresinin
"yüzde ikiyüz fazlası ile hesaplanır." şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Münir
Kutluata |
Antalya Manisa Sakarya |
E. Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Denizli Konya Mersin |
Recep Taner Akif
Akkuş Beytullah
Asil |
Aydın Mersin Eskişehir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 176 ncı maddesi ile
değiştirilen 2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin (k)
bendinde yer alan "dörtte birini" ibaresinin
"yarısını" şeklinde; (a)
fıkrasının son cümlesi ile (ç), (d) ve (e)
fıkralarının da aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fatma Nur Serter Gürol
Ergin Harun
Öztürk |
İstanbul Muğla İzmir |
Mustafa
Özyürek Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İstanbul Malatya |
"Devletçe
karşılanan kısım cari hizmet maliyetinin yüzde
yetmişinden az olamaz."
"ç. 44 üncü maddenin (c)
fıkrasındaki süreler içinde aynı yükseköğretim kurumundaki
öğrenimi sırasında bir derse üçüncü defa kayıt
yaptırılması hâlinde, ilgili dönem için öngörülen katkı payı
ya da öğrenim ücretinin yanı sıra bu maddenin (c)
fıkrasına göre hesaplanan kredi başına ödenecek katkı
payı veya öğrenim ücreti; dersin alınacağı dönem için
belirlenen kredi başına katkı payı veya öğrenim
ücretinin yüzde elli, dördüncü defa kayıt yaptırılması
hâlinde yüzde yetmiş beş, beşinci veya daha fazla defa
kayıt yaptırılması hâlinde ise yüzde yüz fazlası ile
hesaplanır"
"d. 44 üncü maddenin (c)
fıkrasındaki süreler içinde öğrenimin tamamlanamaması
hâlinde, her bir ilave ders için kredi başına ödenecek öğrenci
katkı payı veya öğrenim ücreti; dersin alınacağı
dönem için bu maddenin (c) fıkrasına göre belirlenecek olan kredi
başına katkı payı veya öğrenim ücretinin yüzde elli,
ikinci defa kayıt yaptırılması hâlinde yüzde yetmiş
beş, üçüncü defa kayıt yaptırılması hâlinde yüzde yüz,
dördüncü ve daha fazla defa kayıt yaptırılması hâlinde ise
yüzde yüzyirmi beş ile hesaplanır."
"e. 44 üncü maddenin (c)
fıkrasında belirlenen süreler içerisinde yandal veya çift anadal
öğreniminin tamamlanamaması nedeniyle ilave ders alınması
hâlinde, her bir ders için kredi başına ödenecek öğrenci
katkı payı veya öğrenim ücreti; dersin alınacağı
dönem için (c) fıkrasına göre hesaplanan kredi başına
katkı payı veya öğrenim ücretinin yüzde elli, ikinci defa
kayıt yaptırılması hâlinde yüzde yetmiş beş, üç
ve daha fazla defa kayıt yaptırılması hâlinde ise yüzde yüz
fazlası ile hesaplanır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Fatma Nur Serter, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
evet, sabaha yaklaşıyoruz. Saat ikiyi çeyrek geçiyor. Biz burada
torba yasayla ilgili verdiğimiz önergeler üzerinde söz alırken 9
vatandaşımız, 9 yurttaşımız Elbistanda heyelan
sonucunda oluşan göçüğün altında can çekişmekteler. Şu
anda çalışmalara ara verilmiş durumda. Bütün dileğimiz,
toprak altındaki bu 9 canın toprağın yüzüne canlı
olarak çıkarılmaları. Ben burada ailelerine sabır diliyorum
ve umutla onların sağ bir biçimde yeniden ışıkla,
havayla kucaklaşacakları anı bekliyoruz.
Şimdi, torba yasayla
ilgili vermiş olduğumuz önerge, bu yasanın birbiriyle hiç
ilintisi olmayan maddelerinden biriyle ilgili. YÖK Kanununun yani 2547
sayılı Kanunun 46ncı maddesiyle ilgili.
Değerli milletvekilleri,
belki bu kürsüde bunlar çok fazla söylendi ama gerçekten 2547 sayılı
yani YÖK Kanununun birkaç maddesinde değişiklik yapan bir yasayla
ilgili görüşmelerin, Mecliste ihtisas komisyonlarına hiçbir biçimde
gönderilmeden Plan Bütçe Komisyonunda görüşülmüş olması çok
açık bir biçimde ihtisas komisyonlarının, ama en azından
kendi adıma söyleyeyim, Millî Eğitim Komisyonu adına söyleyeyim,
komisyonun yetkisinin gasp edilmesi anlamına gelmektedir. Madem bunu bir
alışkanlık hâline getirdiniz, madem her şeyi Plan Bütçe Komisyonunda
görüşüyorsunuz, belki seçimden sonra Anayasa değişikliğini
de Plan Bütçe Komisyonunda yaparsınız. Zahmet edip ihtisas
komisyonları kurmayın! Kapatın bütün komisyonları. Bütün
yasaları sokun bir torbaya. Çorba ve torba anlayışı
içerisinde ve ihtisas komisyonu içerisinde görüşün. Bugüne kadar Anayasa
Komisyonunu baypas ettiğiniz gibi, diğer komisyonları baypas
ettiğiniz gibi bundan böyle de adet hâline getirdiğiniz bu
alışkanlığı anlaşılan seçime kadar
sürdüreceksiniz. Seçimden sonra, umarım, iktidara gelecek olan hükûmet
yapacağı değişiklikleri, gerçekten, Türkiye Büyük Millet
Meclisini, bir yasama organını hatırlayarak yapar diye
diliyorum.
Vermiş olduğumuz bu
önergede bir şey çok açık olarak belirtilmiştir. Sizler,
üniversitede bir taraftan öğrencileri uzun süre üniversitede okutabilme ve
üniversiteden atılmasını engelleme gibi bir hak sunarken,
aynı zamanda sadece paralı olanların üniversitede eğitime
devam etmesine imkân tanıyan bir uygulama içine girdiniz.
Yaptığınız bütün düzenlemelerde öğrencilerin ders
başına ödeyecekleri, kredi başına ödeyecekleri katkı
miktarlarını misliyle arttırarak, yüzde 400lere çıkararak,
sadece ve sadece parası olan öğrencilere üniversitede eğitim
görme olanağı tanıdınız. İşte biz verdiğimiz
bu önergeyle, en azından, sizin katlayarak
arttırdığınız kredi başına katkı
paylarını yüzde 25er oranında arttırarak öğrencinin
bütçesine daha uygun bir hâle getirmeyi öneriyoruz.
Burada getirdiğimiz
ikinci önemli öneri: Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliğinden
bahsediyorsunuz ama Avrupanın birçok ülkesinde eğitimden, yükseköğretimden
katkı payı alınmıyor, Türkiyenin dört, beş katı
kişi başına millî gelire sahip olan ülkelerde üniversite
öğretiminden para alınmazken siz burada devletin katkısının
yüzde 50 olacağını ifade ediyorsunuz. Biz devletin
katkısını yüzde 70 olarak öneriyoruz.
Üçüncü olarak da üniversitede
çalışan öğrencilere günlük asgari ücretin dörtte 1ini
öneriyorsunuz. Brüt günlük asgari ücret 26,5 lira. Hatırlatıyorum.
Bunun neti 21 lira. Siz, bir gün çalışan öğrenciye bunun dörtte
1ini önerdiğiniz zaman, kusura bakmayın, bu öğrenci
çalıştırmak olmuyor, bu tam bir emek istismarı oluyor. Biz,
bunun yüzde 50ye çıkarılmasını yani günlük asgari ücretin
yarısının ödenmesini istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın çerçeve 176. Maddesiyle değiştirilen
2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin (ç) fıkrasında
yer alan "yüzde üç yüz fazlası ile hesaplanır." ibaresinin
"yüzde ikiyüz fazlası ile hesaplanır." şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Akif Akkuş, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
AKİF AKKUŞ (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra
sayılı Kanunun 176ncı maddesi hakkında verdiğimiz
önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tabii bu, gerçekten son derece tartışmaya açık bir konu yani
Katkı payı ve öğrenim ücretleri adı altında
düzenlenen bir madde. Daha önce mevcuttu bu aslında ama bunda bazı
düzeltmeler yapılarak yeniden gündeme getirilmiş. Aslında bu
maddenin elbette Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda
görüşülmesi daha uygun olurdu ama biraz önce de konuşmacı
vekilin söylediği gibi bir acelecilik içerisinde bu Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülüp buraya indirildi.
Değerli milletvekilleri,
yasanın bu maddesiyle 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kurumu
Kanununun 46ncı maddesinde birtakım değişiklikler
yapılıyor dedik. Bilindiği gibi yükseköğretimde öğrenci
katkı payı veya öğrenim ücreti adı altında belli bir
miktar ücret alınmaktadır.Birinci öğretim öğrencilerinden
bu miktar katkı payı adı altında alınırken,
ikinci öğretimde ve uzaktan öğretimde öğrenim ücreti adı
altında alınmaktadır.
Aynı fakülte ve
yüksekokul sırasında yapılan bu derslere hemen hemen aynı
öğretim elemanları girmekte, aynı araç ve gereç
kullanılmakta ama birinci ve ikinci öğretim öğrencilerinden
farklı ücretler alınmaktadır. Fakülte ve yüksekokullara devam
etmekte olan öğrencilerimiz için belli bir cari gider söz konusu
olmaktadır. Bu cari hizmet maliyetleri fakülteler, bölümler ve
yüksekokullar nezdinde farklılıklar arz etmektedir. Fakat bu fakülte
ve yüksekokullarda toplumun geleceğinin şekillendirilmesi söz konusu
olduğundan, ülkenin kalkınma dinamikleri harekete geçirildiğinden,
devlet buralara önemli yatırımlar yaparak katkıda
bulunmaktadır.
Tabii, burada, birinci
öğretim öğrencilerinden alınan ücret miktarı bir yarı
yılda 199 lira, ikinci öğretim öğrencilerinden alınan
öğrenim giderleri ise 511 lira. Yani ikisinin arasında demek ki 2,5 misli
bir fark bulunmaktadır ki belirttiğim gibi, birinci öğretimin
hocaları, sınıfları, laboratuvarları, kullanılan
araç ve aletlerde bir değişiklik bulunmamaktadır. Hatta bana
göre, amortismanı hesap ettiğimiz zaman, ikinci öğretim
öğrencileri birinci öğrencilere nazaran devlete daha ucuza
gelmektedir çünkü okullar, derslikler, sıralar ve laboratuvarlar birinci
öğretim öğrencileri için yapılmıştır. Bunlardan,
ekstradan ikinci öğretim öğrencileri de istifade etmektedir. Bu
bakımdan, bu ücretin birbirinden farklı olması biraz
anlamsız gibi gelmekte. Ancak şu söylenir daima: İkinci
öğretime giren öğretim görevlilerinin ve üyelerinin ücretleri birinci
öğretime nazaran 3 mislidir, bu yüzden bunun bu şekilde olduğu
iddia edilir ama yapılan hesaplamalarda bunun böyle olmadığı
da ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
ister katkı payı isterse öğrenim ücreti adı
altında alınsın küçük gibi görünen bu miktar, önergemizde
belirttiğimiz gibi, ikinci, üçüncü kez dersin alınması
sırasında özellikle dar gelirli aileler için ödenmesi imkânsız
olan miktarlara ulaşmaktadır. Biraz önce belirttim, diyelim ki 511
lira bir yarıyıl için ikinci öğretim öğrencisinden ücret
alıyoruz, bu öğrenci dersten kaldı bir defa, bir daha kaldı,
bir daha kaldı, bir daha kaldı
4 defa, 5 defa kayıt
yaptırması hâlinde yüzde 300e kadar çıkıyor bu miktar. 500
lira ne olacak, 1,5 milyon lira olacaktır.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Çalışacak ama
AKİF AKKUŞ
(Devamla) Çalışacak elbette ama oraya giren çocukların
hiçbirisi kendiliğinden çalışmamazlık yapmaz, birtakım
zorlukları vardır, bu yüzden çalışmaz. Bu yüzden biz
diyoruz ki, bu önergemizde belirttiğimiz gibi, bunun yüzde 300 değil,
yüzde 200 olarak kabul edilmesini arzu ediyoruz ve önergemize destek
bekliyoruz.
Yüce Divanı
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
177nci madde üzerinde dört
adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 177'nci Maddesi ile 2547
sayılı kanuna eklenen Geçici 58. maddesinde yer alan "terör suçundan
hüküm giyenler hariç" cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Nuri Yaman Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Muş Muş Şırnak
M. Nezir Karabaş Fatma Kurtulan Sebahat Tuncel
Bitlis Van İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı kanun tasarısının 177'nci maddesi ile
2547 sayılı Kanuna eklenen GEÇİCİ MADDE 58'in birinci
cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ Kürşad Tüzmen A. Sibel Gönül |
Yozgat Mersin Kocaeli |
Ahmet
Yeni Avni
Erdemir |
Samsun Amasya |
Yükseköğretim
kurumlarında hazırlık dâhil bütün sınıflarda intibak,
ön lisans, lisans tamamlama, lisans, lisansüstü öğrenimi gören
öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi
isteğiyle ilişikleri kesilenler ile yurt dışındaki
üniversitelerden yatay geçiş yaptıktan sonra yatay geçişleri
iptal edilenler dâhil, terör suçundan hüküm giyenler hariç her ne sebeple
olursa olsun ilişiği kesilenler ile bir programı
kazandıkları halde kayıt yaptırmayanlar bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş ay içinde
ilişiklerinin kesildiği yükseköğretim kurumuna başvuruda
bulunmaları şartıyla bu Kanunun 44 üncü maddesinde belirtilen
esaslara göre 2011-2012 eğitim öğretim yılında
öğrenimlerine başlayabilirler."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanım Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı" nın 177 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Koçal Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Zonguldak İzmir
Malatya |
Bayram Meral Tekin
Bingöl Hüseyin
Ünsal |
İstanbul Ankara Amasya |
Mustafa
Özyürek |
İstanbul |
Madde 177- 2547
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 58-
Yükseköğretim kurumlarında (Polis Akademisi dahil) hazırlık
dâhil bütün sınıflarda intibak, ön lisans, lisans tamamlama, lisans,
lisansüstü öğrenimi gören öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihe kadar, kendi isteğiyle ilişikleri kesilenler
dâhil, terör sucundan hüküm giyenler hariç, her ne sebeple olursa olsun
ilişiği kesilenler ile bir programı kazandıkları halde
kayıt yaptırmayanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren altı ay içinde ilişiklerinin kesildiği
yükseköğretim kurumuna başvuruda bulunmaları şartıyla
bu Kanunun 44 üncü maddesinde belirtilen esaslara göre 2011-2012 eğitim
öğretim yılında öğrenimlerine başlayabilirler.
2010-2011 eğitim-öğretim yılı bahar dönemi için bu maddenin
yürürlük tarihinden itibaren onbeş gün içinde başvuranlardan durumu
kurumlarınca uygun bulunanlar 2010-2011 eğitim-öğretim yılı
bahar döneminde eğitim öğretime başlayabilirler. Başvuru
süresi içinde askerlik zamanı gelmiş olanların askerlikleri
tecil edilmiş sayılır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte askerlik görevini yapmakta olanlar terhislerini takip eden üç ay içinde
ilgili yükseköğretim kurumuna başvurmaları hâlinde bu maddede
belirtilen haklardan yararlandırılır. Türk Silahlı
Kuvvetlerine bağlı eğitim kurumlarında tıpta
uzmanlık, önlisans veya lisans düzeyinde öğrenim görürken bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar terör suçundan hüküm giyenler hariç,
her ne sebeple olursa olsun kurumları ile ilişiği kesilenler, bu
maddenin yayımı tarihinden itibaren yukarıda belirlenen süre
içerisinde başvurmaları hâlinde Yükseköğretim Kurulunca uygun
görülen yükseköğretim kurumlarına intibakları
sağlanır. Bu maddede yer alan hükümlerden yararlanarak
ayrıldığı yükseköğretim kurumuna kayıt
yaptırıp işi veya ikametinin başka bir ilde
bulunduğunu belgeleyenler, üniversiteye giriş yılı
itibarıyla geçmek istediği üniversitenin taban puanını
sağlamaları ve ikamet ettikleri ildeki yükseköğretim kurumlarının
senatolarının da uygun görmesi hâlinde, senatolar tarafından
belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde ikamet ettikleri ildeki
üniversitelerdeki eşdeğer diploma programlarına yatay geçiş
yapabilirler. Bu maddeden yararlanıp bir yükseköğretim kurumunda
öğrenci statüsü kazananlar başvurmaları hâlinde Anadolu Üniversitesi bünyesindeki açık
öğretim ön lisans veya lisans düzeyindeki kontenjan
sınırlaması olan eşdeğer bölümlere, kontenjan
sınırlaması olmayan diploma programlarında ise istedikleri
bölümlere yatay geçiş yapabilirler. Bu maddenin uygulamasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Yükseköğretim Kurulu
yetkilidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 177. Maddesinin matlabında yer alan "geçici
madde" ibaresinin "geçici maddeler" şeklinde
değiştirilmesini; Geçici Madde 58'de yer alan
"yükseköğretim kurumlarına intibakları
sağlanır" ibaresinden sonra gelmek üzere "Polis
Akademisinden ilişiği kesilenlerden hâlen polislik mesleğini
yapanların, talepleri hâlinde doğrudan Polis Akademisine
intibakları sağlanır." ibaresinin eklenmesini ve maddeye
aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal E.
Haluk Ayhan Erkan
Akçay |
Antalya Denizli Manisa |
Mustafa Kalaycı Hasan Özdemir Mehmet
Şandır |
Konya Gaziantep Mersin |
Geçici Madde - 59
1) "Yardımcı
doçentlerin görev süresinde sınırlama aranmaksızın
atamaları yapılır. 12 yıldan fazla çalışamama
şartı yüzünden emekli olan veya görevlerinden ayrılmış
olan tüm Yardımcı doçentlere bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren 3 ay içerisinde müracaat etmeleri hâlinde bir defaya mahsus
ayrıldıkları üniversitelere geri dönüş hakkı
verilir."
2)"Yüksek öğretim
kurumlarının yardımcı doçent kadrolarında görev yapan
yardımcı doçentlerin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
başka bir işleme gerek kalmaksızın hak ettikleri derece ve
kademelere intibakları yapılır. 78 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye ekli(l) sayılı cetvelde düzenlemeler
yapılarak 1. Derecenin 4 kademesine kadar intibakları yapılır"
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Hasan Özdemir, Gaziantep Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 177nci maddesi için vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 177nci
maddesi, Yüksek Öğretim Kanununa eklenen bir geçici maddeyi ihtiva
etmektedir. Kamuoyunda çok tartışılan hâliyle,
yükseköğrenim öğrencilerine ilişkisinin kesildiği
yükseköğrenim kurumlarına geri dönme imkânı
tanımaktadır.
Önergemizde maddenin bu
hâlinde yer alan bir eksikliği gidermek istiyoruz. Buna göre polis
akademisinde ilk iki yıllık eğitimini tamamlayanlar polis memuru
olmaya hak kazanmakta, ancak memuriyetleri süresince görevde yükselememektedirler.
Daha önce hiçbir öğrenci affında yer almayan bu kişilerin
akademiye dönerek öğrenimlerini tamamlamaları ve görevde
yükselmelerinin önünün açılması için bu düzenleme şarttır.
Değerli milletvekilleri,
tasarının torbalaşmasının ardından gündeme gelen
ilk konulardan birisi öğrenci affı olmuştur. Bu çerçevede,
Hükûmet, bu hükmün bugünkü hâliyle en geniş öğrenci affı
düzenlemesi olduğunu ve yaklaşık 800 bin kişinin bu aftan
yararlanacağını bildirmiştir. Burada kamuoyu gündemine
yanlış bilgiler verilmektedir. Bir kere bugüne kadarki en geniş
kapsamlı af olduğuna dair değerlendirmeler gerçeği
yansıtmamaktadır. Daha önce çıkarılan öğrenci
afları 1960lı yıllara kadar gidebilmektedir.
Öte yandan, 800 bin
öğrencinin af kapsamına girdiği ifadesi de gerçekten uzak
görülmektedir. Ülkemizde dönem dönem bu tür öğrenci aflarının
çıkarıldığı ve son yıllarda üniversiteden
ilişiği kesilen öğrenci sayısının ancak on
binlerle ifade edilebileceği dikkate alındığında 800
bin rakamı göz boyama maksadıyla verilen abartılı bir rakam
olarak görülmektedir. Kaldı ki, rakam gerçekten 800 bin ise ortada çözüm
bekleyen daha vahim konular vardır.
Bakınız,
öğrenci affı konusunda asıl önemli olan bu aflardaki
başarı oranıdır. Öğrenci affındaki
ayrıntılarla ilgilenilmediği zaman başarı oranı
yüzde 10un bile altına düşmektedir. Üzülerek belirtmek istiyorum ki,
bugüne kadar Hükûmetin öğrenci affındaki ayrıntılarla
ilgili herhangi bir çalışma yaptığını
göremiyorum. Peki, nedir bu ayrıntılar?
Bakınız,
yükseköğretim kurumlarından ilişiği kesilen
öğrencilerin önemli bir bölümü maddi imkânsızlık nedenleriyle
okullardan atılmakta veya okulu bırakmak zorunda kalmaktadırlar.
Bu öğrenciler afla döndüklerinde Kredi ve Yurtlar Kurumu kendilerine harç
kredisi ve burs olanağı sağlayabilecek midir? Tam aksine,
öğrenci harcı miktarının 2 katına
çıkarılacağı konuşuluyor.
Daha vakit varken uyarmak
istiyorum: Afla dönen öğrencilere devlet desteğinin garantisi
verilmeden bu af bir işe yaramayacaktır.
Bu noktada, Sayın Genel
Başkanımızın 28 Ocak 2011 tarihinde kamuoyuyla
paylaşmış olduğu Milliyetçi Hareket Partisi seçim
beyannamesinden konuyla ilgili bir bölümü sizlere aktarmakta fayda görüyorum:
Ortaöğrenim ve
yükseköğrenimde okuyan gençlerin burs ve kredi imkânları
geliştirilecek, yurt ve barınma kredisi verilecek, çağdaş
standartlarda barınma imkânları oluşturulacak, hiçbir
öğrenci açıkta bırakılmayacaktır. Yoksul
öğrencilerin kamu yurtlarında ücretsiz barınmaları temin
edilecektir. Yükseköğrenim öğrencilerine yurt ve barınma
desteği olarak aylık 100 lira barınma kredisi verilecektir.
Öğrenim kredilerinin geri ödemesi, süre sonunda iş bulunmaması
hâlinde işe başlayanlara kadar ertelenecektir.
Netice itibarıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükûmet bir gençlik sınavından
geçmektedir. Sözler ile icraatın birbiriyle çelişmemesi için bu
uyarılarıma dikkat edilmesi ve önergeye konu ettiğimiz
düzenlemenin madde metnine eklenmesi gerekmektedir.
Konuşmama burada son
verirken yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 177 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 177- 2547
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 58-
Yükseköğretim kurumlarında (Polis Akademisi dahil) hazırlık
dâhil bütün sınıflarda intibak, ön lisans, lisans tamamlama, lisans,
lisansüstü öğrenimi gören öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihe kadar, kendi isteğiyle ilişikleri kesilenler
dâhil, terör suçundan hüküm giyenler hariç, her ne sebeple olursa olsun
ilişiği kesilenler ile bir programı kazandıkları halde
kayıt yaptırmayanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren altı ay içinde ilişiklerinin kesildiği
yükseköğretim kurumuna başvuruda bulunmaları şartıyla
bu Kanunun 44 üncü maddesinde belirtilen esaslara göre 2011-2012 eğitim
öğretim yılında öğrenimlerine başlayabilirler.
2010-2011 eğitim-öğretim yılı bahar dönemi için bu maddenin
yürürlük tarihinden itibaren on beş gün içinde başvuranlardan durumu
kurumlarınca uygun bulunanlar 2010-2011 eğitim-öğretim
yılı bahar döneminde eğitim öğretime başlayabilirler.
Başvuru süresi içinde askerlik zamanı gelmiş olanların
askerlikleri tecil edilmiş sayılır. Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihte askerlik görevini yapmakta olanlar terhislerini takip eden
üç ay içinde ilgili yükseköğretim kurumuna başvurmaları hâlinde
bu maddede belirtilen haklardan yararlandırılır. Türk
Silahlı Kuvvetlerine bağlı eğitim kurumlarında
tıpta uzmanlık, ön lisans veya lisans düzeyinde öğrenim görürken
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar terör suçundan hüküm
giyenler hariç, her ne sebeple olursa olsun kurumları ile
ilişiği kesilenler, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren
yukarıda belirlenen süre içerisinde başvurmaları hâlinde
Yükseköğretim Kurulunca uygun görülen yükseköğretim kurumlarına
intibakları sağlanır. Bu maddede yer alan hükümlerden yararlanarak
ayrıldığı yükseköğretim kurumuna kayıt
yaptırıp işi veya ikametinin başka bir ilde
bulunduğunu belgeleyenler, üniversiteye giriş yılı
itibarıyla geçmek istediği üniversitenin taban puanını
sağlamaları ve ikamet ettikleri ildeki yükseköğretim
kurumlarının senatolarının da uygun görmesi hâlinde,
senatolar tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde ikamet
ettikleri ildeki üniversitelerdeki eşdeğer diploma programlarına
yatay geçiş yapabilirler. Bu maddeden yararlanıp bir
yükseköğretim kurumunda öğrenci statüsü kazananlar
başvurmaları hâlinde Anadolu Üniversitesi bünyesindeki açık
öğretim ön lisans veya lisans düzeyindeki kontenjan
sınırlaması olan eşdeğer bölümlere, kontenjan
sınırlaması olmayan diploma programlarında ise istedikleri
bölümlere yatay geçiş yapabilirler. Bu maddenin uygulamasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Yükseköğretim Kurulu
yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mustafa Özyürek, İstanbul Milletvekili, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 177nci maddesine ilişkin verdiğimiz
önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, üniversite öğrencilerine af şeklinde
nitelendirilen bu maddeyi, Komisyona geldiği andan itibaren, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak desteklediğimizi ifade etmiştik. Ayrıca,
Komisyona gelen şekliyle tasarıda, 12 Eylül 1980den sonra
ilişkisi kesilenlerin tekrar üniversiteye dönmesi öngörülmekteydi. Bizim
verdiğimiz önergelere iktidar partisi de katıldı ve sonuç
itibarıyla, hangi tarihte olursa olsun üniversiteden ilişkisi
kesilenlerin, istedikleri takdirde, üniversiteye dönmeleri imkânı
sağlanmıştır. Bu, çok geniş kapsamlı bir af
düzenlemesidir.
Değerli
arkadaşlarım, biz, özellikle burada, önergemizde bir sorunu çözmeye
çalıştık, o da şudur: Bu maddede geçmiş af
düzenlemelerinde olduğu gibi Harp Okulundan ve Polis Akademisinden
ilişkisi kesilen öğrenciler, tekrar, bu af kanunuyla Polis
Akademisine ve Harp Okuluna dönememektedirler ve benzer, muadil başka bir
yükseköğretim kurumuna kayıtlarını
yaptırabilmektedirler. Denilebilir ki Harp Okulunun istediği disiplin
açısından bunda zorunluluk var. Fakat Polis Akademisinde herhangi bir
sınıfta düşük not aldığı için
sınıfını geçememiş ve polis akademisiyle ilişkisi
kesilmiş olan öğrenciler dışarıya
atılmamış, herhangi bir disiplin meselesi
olmadığı için de polis olarak en hassas noktalarda istihdam
edilmekte, çalıştırılmaktadırlar ama şimdi, bu af
kanunundan onlar bir anlamda yararlanamıyor. İstiyorlar ki biz Polis
Akademisine dönelim, kaldığımız dersleri verelim, Akademiyi
bitirip, komiser muavini olarak başlayıp meslekte yükselelim. Biz,
şimdi, onların önünü kesiyoruz, diyoruz ki: Sen gitmek istiyorsan
benzer başka bir fakülteye git ama Polis Akademisine dönme. Bu gelen
gençlerin çoğu, polis olarak görev yapmakta olan gençlerin çoğu -dertlerini anlattıklarında
gerçekten çok makul geldi bize de- diyorlar ki:
Biz zaten üniversite de bitirdik, bizim ayrıca gideceğimiz
bir üniversitemiz yok ama biz Polis Akademisinden mezun olup, bu meslekte
yükselmek istiyoruz. Bizim önümüzü niçin kesiyorsunuz? Gerçekten bunun hiçbir
mantığı yok. O nedenle, biz önergemizde diyoruz ki: Bu gençler
Polis Akademisine dönsünler, oradan mezun olabiliyorlarsa mezun olsunlar ve
yükselsinler. Disiplin nedeniyle veya başka bir nedenle ilişkisi
kesilenler dönmesin, kabul ama sadece bir dersten, iki dersten
kaldığı için ilişiği kesilen bu insanların
meslekte yükselmesinin önü bu düzenlemeyle kesiliyor. Eğer önergemize
destek verirseniz geniş bir kitlenin sorununu çözmüş oluruz.
Bir diğer önemli nokta:
İktidar partisinin bir önergesi var, biraz sonra belki oylanacak.
Şimdi, orada deniliyor ki:
yurt dışındaki
üniversitelerden yatay geçiş yaptıktan sonra yatay geçişleri
iptal edilenler dâhil
Şimdi, yurt dışındaki bir
üniversiteden yatay geçiş yapmışsa, bu usule uygunsa zaten o
artık öğrencidir. Ayrıca buraya bir ibare
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
Bir dakikanızı rica edebilir miyim?
BAŞKAN Sayın
Özyürek, biliyorsunuz süre eklemiyoruz. Lütfen Sayın Özyürek,
teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
Ama çok hayati bir şey anlatıyorum.
BAŞKAN Sayın
Özyürek vermiyoruz, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
Çok önemli bir konu. Eğer bu yatay geçiş hakkını
kazanamamış kimselere yatay geçiş hakkı sağlamaya
dönükse, böyleyse çok sakıncalı olur.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı kanun tasarısının 177'nci maddesi ile
2547 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 58'in birinci cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
Yükseköğretim
kurumlarında hazırlık dâhil bütün sınıflarda intibak,
ön lisans, lisans tamamlama, lisans, lisansüstü öğrenimi gören
öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi
isteğiyle ilişikleri kesilenler ile yurt dışındaki
üniversitelerden yatay geçiş yaptıktan sonra yatay geçişleri
iptal edilenler dâhil, terör suçundan hüküm giyenler hariç her ne sebeple
olursa olsun ilişiği kesilenler ile bir programı
kazandıkları halde kayıt yaptırmayanlar bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş ay içinde
ilişiklerinin kesildiği yükseköğretim kurumuna başvuruda
bulunmaları şartıyla bu Kanunun 44 üncü maddesinde belirtilen
esaslara göre 2011-2012 eğitim öğretim yılında
öğrenimlerine başlayabilirler."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yurt dışındaki
üniversitelerden yatay geçiş yaptıktan sonra yatay geçişleri
iptal edilenlerin de aftan yararlandıkları konusunda herhangi bir
tereddüdün hasıl olmaması için iş bu değişiklik
önergesi verilmiştir.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önergeyle
177nci maddeye bağlı geçici 58inci maddenin ilk cümlesi tümüyle
değiştiğinden, bu cümlede değişiklik öngören Muş
Milletvekili Nuri Yaman ve arkadaşlarının önergesini
işlemden kaldırıyorum.
Şimdi, kabul edilen
önerge doğrultusunda 177nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
178inci madde üzerinde dört
adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra
sayılı kanun tasarısının 178inci maddesi ile 4706
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen Geçici
13. maddesinin 1inci fıkrasında yer alan en az yüzde
yirmibeşi ibaresinin en az yüzde ellisi şeklinde değiştirilmesini,
2inci fıkrasında
yer alan en az yüzde yirmibeşi ibaresinin en az yüzde ellisi
şeklinde değiştirilmesini,
3üncü fıkrasında
yer alan en az yüzde yirmibeşi ibaresinin en az yüzde ellisi
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan |
Muş Muş Şırnak |
M. Nezir Karabaş Fatma
Kurtulan |
Bitlis Van |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 178 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Suat
Kılıç Mustafa
Elitaş |
Giresun Samsun Kayseri |
Ahmet Yeni Veysi
Kaynak Cüneyt
Yüksel |
Samsun Kahramanmaraş Mardin |
Madde 178- 29/6/2001 tarihli
ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 12 nci
maddesinden soma gelmek üzere aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 13- Mülga
21/1/1998 tarihli ve 4325 sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve
Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun
8 inci maddesi ile 29/1/2004 tarihli ve 5084 sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun mülga
5 inci maddesine göre, üzerlerinde yatırım yapılmak
amacıyla gerçek veya tüzel kişilere bedelsiz olarak devredilen
taşınmazlar için verilen süre içerisinde taahhüt edilen
yatırımı gerçekleştiremeyen yatırımcılara 3
yıla kadar ilave süre verilebilir.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir; şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım, önerge sahiplerinin istemi hâlinde de kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 178. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal E.
Haluk Ayhan Recep
Taner |
Antalya Denizli Aydın |
Alim Işık Mustafa Kalaycı Erkan Akçay |
Kütahya Konya Manisa |
Münir
Kutluata Mehmet
Şandır |
Sakarya Mersin |
Diğer önergenin imza
sahipleri:
Harun Öztürk Mustafa
Özyürek Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İzmir İstanbul Malatya |
Kemal
Demirel Bülent
Baratalı |
Bursa İzmir |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Bayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Harun Öztürk, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 178inci madde üzerinde
vermiş olduğumuz tasarı metninden çıkarılmasına
ilişkin önerge üzerine söz aldım, sabahın 03ünde yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İktidar grubu
arkadaşlarımın bu maddeyle ilgili olarak bir
değişiklik önergesi verdiklerini de gördüm. O değişiklik
önergesi gelmemiş olsaydı, sabahın üçünde hangi düzenlemeyi
yapıyorduk, bilgilerinize sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu görüştüğümüz madde ile üzerinde yatırım yapılmak
amacıyla gerçek ve tüzel kişilere bedelsiz olarak devredilen
taşınmazların tapu kütüklerine konulan şerhlerinin teşvik
koşullarına uyulmasa da kaldırılmasının yolu
açmaktaydı.
Bu teşvikler, 2004
yılından bu yana tamamı AKP tarafından verilen
yatırım ve istihdam yaratmaya yönelik teşvikler olup,
dayanağı; 4325 sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve
Yatırımların Teşvik Edilmesi Hakkında Kanun ile 5084
sayılı Yatırımların ve İstihdamın
Teşviki Hakkında Kanun hükümleridir.
Komisyonda 119 firmayı
ilgilendirdiği ifade edilen bu düzenleme, kişiye veya bir gruba özel
düzenleme niteliğindedir.
Söz konusu kanunlar
uyarınca teşviklerden yararlandırılanlar,
başlangıçta taahhüt ettikleri ne yatırımı ne de
istihdamı gerçekleştirebilmişlerdir. Komisyonda söz konusu
taahhütlerin gerçekleştirilememesinde teşvikten yararlananların
başlangıçta ölçüsüz taahhütte bulunmaları neden olarak
gösterilmiştir. Bu mazeret, teşviklerin
dağıtımının idare tarafından gelişigüzel
yapıldığının da kabulü anlamına gelmektedir.
Şimdi, bu düzenleme ile
yatırım ve istihdam taahhütlerini yerine getiremeyenlere,
yaptıkları yatırımın ve yarattıkları
istihdamın düzeyine göre, hazineye ait taşınmazı
devretmenin yolu açılmaktaydı. Yatırım ve istihdam
taahhüdünün ne ölçüde yerine getirildiğine bağlı olarak,
hazineye ait taşınmaz mal üzerinde tapuda konulan şerh
kaldırılacak ve devir tarihindeki rayiç değerinin tamamı ya
da bir bölümünü ödemeleri karşılığında devir
işlemleri yapılacaktır.
Böylece AKP döneminde,
hesapsız kitapsız bir biçimde, teşvik adı altında
dağıtılan taşınmazlar ihalesiz bir biçimde ve bugünkü
rayicinin altında bir bedelle söz konusu kişilere devredilecektir.
Bu taşınmazlar
üzerinde tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı vardır ve bu nedenle
maddede öngörüldüğü biçimde devredilmesi kabul edilemez.
Hükümet, teşviklerin
dağıtımında gerekli özeni göstermeyerek kaynak
israfına ve hazine zararına yol açmıştır. Hukuk
devletinde yapılması gereken, teşvik belgesindeki taahhütlerin
yerine getirilip getirilmediğini takip etmek, yerine getirilmemişse
taşınmazların hazineye geri intikalini sağlayacak
girişimlerde bulunmaktır.
Biz, açıklanan bu gerekçelerle
bu maddenin tasarı metninden çıkarılmasını
önermekteyiz. Ancak, biraz önce de ifade ettiğim gibi iktidar grubu bu
geçici maddeyle ilgili olarak bir değişiklik önergesi vermekte ve
bizim eleştirilerimize geç de olsa bir ölçüde yaklaşmakta ve yeni üç
yıllık bir süre vererek bu teşvik belgesini alan
arkadaşlarımızın taahhüt ettikleri yatırım ve
istihdam taahhütlerini yerine getirmelerini beklemeyi öngörmektedirler.
Bunun da olumlu bir
gelişme olduğunu ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
178inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
aldım. Bu vesileyle öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Henüz önergeye geçmeden
birkaç konuyu dile getirmek istiyorum. Öncelikle Kahramanmaraş ilimizde
meydana gelen göçük kazasında henüz kendilerine ulaşılamayan
vatandaşlarımıza bir an önce ulaşılması temennimi
ben de iletmek istiyorum.
Diğer taraftan, bir
talebim var Sayın Başkanlık Divanından: Bu Türkiye Büyük
Millet Meclisi kapılarında sabahları bekleyen milletin
ıztırabına bir son verelim. Meclise ziyaretçi
yasağının konmuş olmasını gerçekten anlamakta
güçlük çekiyorum. Bunu bu Meclise
yakıştıramadığımı da ifade etmek istiyorum.
Bir diğer konu:
Şehit ailelerinden bir şehit kardeşi veya eşine KPSS
sınavı aranmaksızın kamuda iş imkânı
sağlayan Kanunda bir değişiklik yapılarak ikinci bir
yakınına da iş imkânı sağlayan önergemize Sayın
Millî Savunma Bakanının olumlu görüşle İçişleri Bakanlığına
gönderdiği görüş doğrultusunda bir an önce çözüm getirilmesinde
yarar olduğu düşüncesindeyim. Son dönemde işsizliğin
arttığı ve gerçekten şehit yakınlarının çok
daha zor durumlarda yaşadığı bir zamanda böyle bir
düzenleme bu insanlarımızı da yeniden hayata bağlayacak bir
düzenleme olacaktır. Birkaç kez sordum ama henüz cevabını
alamadım. Eğer bu torba yasaya bununla ilgili bir düzenleme
eklenebilirse, inanıyorum ki birçok insanı memnun etmiş
olacağız. Sayın Bülent Arınçın bu konuda
açıklamalarının olduğu ifade edilmektedir. Eğer böyle
bir açıklama yapılmış ise bu devletin sözü
olmalıdır ve bu torba yasa sonuna böyle bir eklenti
yapılması yararlı olacaktır diyorum.
Şimdi önergeyle ilgili
benden önceki değerli konuşmacı teknik bölümünü ifade etti
aslında. Ama benim bu maddede merak ettiğim ve kamuoyunun mutlaka
aydınlatılması gerektiğine inandığım birkaç
soruyu sizlerle paylaşmam gerekiyor. Bu maddeyle getirilen ve üzerlerinde
yatırım yapılmak amacıyla gerçek ve tüzel kişilere
bedelsiz olarak devredilen taşınmazların tapu kütüklerine bu
kanun kapsamında konulan şerhlerin
kaldırılmasının yolunun açılması kaç firmaya
yaramaktadır? Komisyon görüşmeleri sırasında iktidar
partisi milletvekillerinin ifade ettiği gibi yaklaşık 120
civarındaki firmanın isimleri kimlerdir? Yani kırk dokuz yıllığına
şu ana kadar teşvik kanunlarından yararlanmak üzere tahsis
almış ama taahhüdünü yerine getirmemiş olan bu firmalar
kimlerdir? Kredi almışlarsa bu kredileri nerelerde
kullanmışlardır? Taahhütlerinin asgari yüzde 25ini yerine
getirmiş olanlara bu imkânın tanınması makul görülebilir.
Ama merak edilen konular: Acaba bu firmalar kimlerdir? Bu düzenlemelerde
nasıl bir kamu yararı düşünülmektedir? Teşvik için verilen
ve millî ekonomiye katkı için tahsis edilen bu araziler şimdiye kadar
neden boş kalmıştır? Bunlar için ne kadar kredi
kullanılmıştır? Kamu bankalarından kullanılan
kredi miktarları, varsa ne kadardır? Ne kadarı geri
ödenmemiştir? Bu yatırımların faaliyete geçmemiş
olmasından dolayı devletin ne kadar zararı olmuştur? Bu
düzenlemeyle devletin zararı tazmin edilebilecek midir? Mutlaka
bunların cevaplanması gerekiyor. Bu yüz on dokuz firma mutlaka
açıklanmalıdır; kimler iktidara yakındır ya da
yandaştır, kimler gerçekten mağduriyetten dolayı bu
yatırımları yapamamıştır, bunun kamuoyuna
açıklanması gerekiyor. (AK PARTİ sıralarından Ne
alakası var? sesleri)
Ne alakası mı var?
Çok alakası var. O zaman bu ekonomik krizden dolayı gerçekten bu
yatırımlar yapılamamışsa bir itirafı açık
yüreklilikle kamuoyuyla paylaşmamız lazım.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN
(Balıkesir) Nerede yazıyor?
ALİM IŞIK (Devamla)
Nerede mi yazıyor? Kanunu okursanız nerede
yazdığını görürsünüz Sayın Vekilim. Bu kanunu lütfen
okuyunuz, kime ne çıkar sağladığınızı
göreceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla)
Saygılar sunuyor, önergemize desteğinizi bekliyoruz. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Işık.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 178 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Suat
Kılıç (Samsun) ve arkadaşları
Madde 178 - 29/6/2001 tarihli
ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 12 nci
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"Geçici Madde 13- Mülga
21/1/1998 tarihli ve 4325 sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve
Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun 8 inci maddesi ile 29/1/2004 tarihli ve 5084 sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun mülga
5 inci maddesine göre, üzerlerinde yatırım yapılmak
amacıyla gerçek veya tüzel kişilere bedelsiz olarak devredilen
taşınmazlar için verilen süre içerisinde taahhüt edilen
yatırımı gerçekleştiremeyen yatırımcılara 3 yıla
kadar ilave süre verilebilir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe
Madde ile; 4325 sayılı
Kanuna göre 24, 5084 sayılı Kanuna göre 96 yatırımcı
ile ilgili olarak anılan Kanunlarla getirilen teşvik
uygulamaları kapsamında, yatırımcılara bu Kanunlarda
belirtilen idarelere ait taşınmazlar bedelsiz olarak devredilen
yatırımların gerçekleştirilmesi aşamasında
çeşitli güçlüklerle (ekonomik kriz, teknolojik gelişmelere paralel
olarak emek yoğun faktörlerden uzaklaşılması, doğal
afetler vs.) karşılaşılması nedeniyle taahhüt edilen
yatırımları ve istihdamı tam olarak gerçekleştiremeyen
yatırımcıların yatırımlarını
tamamlamalarına imkan sağlanması ve bu konuda idareler ile
yatırımcılar arasında uygulamada ortaya çıkan hukuki
ihtilafların giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
biraz önce kabul edilen bu önergeyle 178inci maddeye bağlı geçici
13üncü madde tümüyle değiştiğinden bu maddede
değişiklik öngören Muş Milletvekili Nuri Yaman ve
arkadaşlarının önergesini işlemden kaldırıyorum.
178inci maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
179uncu madde üzerinde üç
adet önerge vardır, gelişlerine göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısının 179'uncu maddesine
birinci fıkra olarak aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"3/1/2002 tarihli ve
4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 5'inci maddesine (e) bendi
olarak; "e), (b) ve (c) bentlerinde yer alan hükümler Tütün üreticileri
birliklerine uygulanmaz." bendi eklenmiştir. 4733 sayılı
Kanunun 6'ıncı maddesinin birinci fıkrasının ikinci
cümlesinden sonra gelmek üzere "Üreticinin tütün üreticileri birliği
üyesi olması durumunda, tütün mamulleri üreticileri ve tüccarlar,
üreticinin üyesi olduğu üretici birliği ile sözleşme
yapar." cümlesi eklenmiştir. 4733 sayılı Kanunun 8'inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "elli" ibaresi
"üçyüz" olarak değiştirilmiştir."
Bengi Yıldız Sırrı Sakık Nezir Karabaş |
Batman Muş Bitlis |
Nuri
Yaman İbrahim
Binici |
Muş Şanlıurfa |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 179 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet
Ceylan Ahmet
Aydın |
Giresun Karabük Adıyaman |
Şevket Gürsoy Mehmet Erdoğan Cemal Taşar |
Adıyaman Adıyaman Bitlis |
Zeki Ergezen Seracettin
Karayağız Medeni
Yılmaz |
Bitlis Muş Muş |
Madde 179- 3/1/2002 tarihli
ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin dördüncü
fıkrasının birinci cümlesindeki "veya niteliğine uygun
olmayan" ibaresi metinden çıkarılmış; aynı
fıkraya "satışa arz eden veya satanlar" ibaresinden
sonra gelmek üzere "ile ambalajları üzerinde bulunduğu ürün
bilgileri ile bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri
işaretlerin içerdiği bilgilerin farklı olması hâlinde, bu
ürünleri üreten veya ithal edenlere ibaresi eklenmiş; aynı maddenin
beşinci fıkrasının (k) bendinde yer alan "izinsiz
olarak veya Kurum düzenlemelerine aykırılık oluşturacak
şekilde" ibaresi metinden çıkarılmış ve aynı
bendin sonuna "Satışın internet ortamında
yapılması hâlinde, 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı Internet
Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu
Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele
Edilmesi Hakkında Kanunda
öngörülen usullere göre
erişimin engellenmesine karar verilir ve bu karar hakkında da
anılan Kanun hükümleri uygulanır." cümlesi eklenmiş;
aynı maddenin beşinci fıkrasının (ı) bendindeki
"ticari amaçla sarmalık kıyılmış tütün üretenler
ile satan veya satışa arz edenlere" ibaresi metinden
çıkarılmış; aynı maddenin beşinci
fıkrasına (n) bendinden soma gelmek üzere aşağıdaki
(o) bendi eklenmiş ve aynı maddenin sekizinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(o) Ticari amaçla
sarmalık kıyılmış tütün üretenler ile satan veya
satışa arz edenlere ürettikleri, sattıkları veya
satışa arz ettikleri tütünün;
50 kilograma kadar (50
kilogram dahil) olması hâlinde 250 TL.
50 kilogramdan 100 kilograma
kadar (100 kilogram dahil) olması hâlinde 500 TL.
100 kilogramdan 250 kilograma
kadar (250 kilogram dahil) olması hâlinde 1.500 TL.
250 kilogramdan 500 kilograma
kadar (500 kilogram dahil) olması hâlinde 3.000 TL.
500 kilogramdan fazla
olması hâlinde 5.000 TL.
idarî para cezası
verilir."
"Bu Kanuna, 4250
sayılı Kanuna veya 5607 sayılı Kanuna aykırı
fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet
kararı olanlara, Kurumun düzenlemekle yükümlü olduğu piyasalarda
faaliyete ilişkin hiçbir belge verilmez, verilmiş olanlar Kurumca
iptal edilir. Mahkemece verilecek mahkûmiyet kararında, kararın
kesinleşmesine kadar faaliyete ilişkin tüm belgelerin askıya
alınmasına da karar verilir. Yargılama sonuna kadar üretici ve
ithalatçılara yetkili idarece uygun görülecek miktarda bandrol, etiket,
hologram, pul, damga veya benzeri işaretler verilir. Söz konusu fiillerin
kamu sağlığını veya tütün ve alkol
piyasasının güvenliğini bozucu nitelikte olması hâlinde,
yargılama sürecinde yetkili mahkemece mevcut delil durumuna göre
belgelerin askıya alınmasına tedbiren karar verilir."
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 179. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Şevket Köse Ensar
Öğüt |
Malatya Adıyaman Ardahan |
Tekin
Bingöl Mehmet Ali
Susam |
Ankara İzmir |
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk |
İstanbul İzmir |
Madde: 179- 3/1/2002 tarihli
ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol piyasası Düzenleme Kurumu
Teşkilat ve görevleri hakkındaki Kanunun 8. maddesinin (h) bendinden
sonra gelmek üzere (g) bendi eklenmiş ve aynı maddenin sekizinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir
(o) Ticari amaçla
sarmalık kıyılmış tütün üretenler ile satan veya
satışa arz edenlere, ürettikleri, sattıkları veya
satışa arz ettikleri tütünün;
250 kgdan-500 kga kadar
(500 kg dahil) 500 TL
500 kgdan -1000 kg a kadar
1.000 TL
1.000 kgdan fazla
olması hâlinde 2.000 TL
İdari para cezası
verilir. Ayrıca, bu miktarlardaki ürünlerin nakliyesine idari para cezası verilemez.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Meclis iradesine teşekkür ediyorum, Meclis iradesine. Ama
görüyoruz ki hâlâ burada Tütün ve Alkol Piyasası Kurulu lütfedip gelmiyor,
lütfedip gelmiyor. Bu irade yaklaşık altı aydır...
Adıyaman Milletvekili Sayın Köse, daha sonra da diğer
Adıyaman milletvekillerimiz, Sayın Ergezenle birlikte bu halkın
sorunuydu, üreticinin sorunuydu...
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Ahmet Aydın Bey de...
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Adıyaman milletvekillerimiz. dedim efendim.
Sayın Ahmet Aydın Bey, Sayın Şevket Gürsoy Bey, Sayın
Mehmet Erdoğan, Sayın Köse, tabii, baştan söyledim.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Biz
de varız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ömer Faruk Öz Bey, tabii. Ben Malatya Milletvekili
olarak daha kendimizi katmadım Ömer Faruk Bey.
Arkadaşlar, şimdi,
burada iki önerge var. Tabii, ben 5 bin liralık bir cezanın,
altından kalkılmaz bir cezanın bu miktarlara düşmesinin
mutluluğunu yaşıyorum, bir kere bunu söylüyorum. Ama bizim
önergemizde şu var: 250 kilodan başlayan cezalar. Bir de, Sayın
Ergezen biliyor, bu eğer Adıyamandan Diyarbakıra tütünü
götürüyorsa bu insanlara ceza yazmayın, arabalara. Önergemizdeki
farklılık bu. Sizin önergenizde yine o ceza, nakliye cezası
duruyor o meşhur (ı) ve (h) maddesi olduğu için. Çok sorunu
çözmeyecek. Gelin, Meclis iradesi, burada ceza miktarlarında 250 kilodan
başlayalım, bir de eğer tütününü nakledip bir yere götürüyorsa,
kendi üreticiyse bu cezaları kaldıralım diyorum.
Ben, burada, yine, Tütün ve
Alkol Piyasası Kurulunu üreticisinin sorununa sahip
çıkmadığından dolayı esefle kınıyorum,
esefle kınıyorum ama Meclis iradesine saygı duyuyorum.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tasarının 179 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Madde 179- 3/1/2002 tarihli
ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin dördüncü
fıkrasının birinci cümlesindeki "veya niteliğine uygun
olmayan" ibaresi metinden çıkarılmış; aynı
fıkraya "satışa arz eden veya satanlar" ibaresinden
sonra gelmek üzere "ile ambalajları üzerinde bulunan ürün bilgileri
ile bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretlerin
içerdiği bilgilerin farklı olması hâlinde, bu ürünleri üreten
veya ithal edenlere ibaresi eklenmiş; aynı maddenin beşinci
fıkrasının (k) bendinde yer alan "izinsiz olarak veya Kurum
düzenlemelerine aykırılık oluşturacak şekilde"
ibaresi metinden çıkarılmış ve aynı bendin sonuna
"Satışın internet ortamında yapılması
hâlinde, 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı Internet Ortamında
Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla
İşlenen, Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda öngörülen
usullere göre erişimin engellenmesine karar verilir ve bu karar
hakkında da anılan Kanun hükümleri uygulanır." cümlesi
eklenmiş; aynı maddenin beşinci fıkrasının
(ı) bendindeki "ticari amaçla sarmalık
kıyılmış tütün üretenler ile satan veya satışa
arz edenlere" ibaresi metinden çıkarılmış; aynı
maddenin beşinci fıkrasına (n) bendinden soma gelmek üzere
aşağıdaki (o) bendi eklenmiş ve aynı maddenin
sekizinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
(o) Ticari amaçla
sarmalık kıyılmış tütün üretenler ile satan veya
satışa arz edenlere ürettikleri, sattıkları veya
satışa arz ettikleri tütünün;
50 kilograma kadar (50
kilogram dahil) olması hâlinde 250 TL.
50 kilogramdan 100 kilograma
kadar (100 kilogram dahil) olması hâlinde 500 TL.
100 kilogramdan 250 kilograma
kadar (250 kilogram dahil) olması hâlinde 1.500 TL.
250 kilogramdan 500 kilograma
kadar (500 kilogram dahil) olması hâlinde 3.000 TL.
500 kilogramdan fazla
olması hâlinde 5.000 TL. idarî para cezası verilir."
"Bu Kanuna, 4250
sayılı Kanuna veya 5607 sayılı Kanuna aykırı
fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet
kararı olanlara, Kurumun düzenlemekle yükümlü olduğu piyasalarda
faaliyete ilişkin hiçbir belge verilmez, verilmiş olanlar Kurumca
iptal edilir. Mahkemece verilecek mahkûmiyet kararında, kararın kesinleşmesine
kadar faaliyete ilişkin tüm belgelerin askıya alınmasına da
karar verilir. Yargılama sonuna kadar üretici ve ithalatçılara
yetkili idarece uygun görülecek miktarda bandrol, etiket, hologram, pul, damga
veya benzeri işaretler verilebilir. Söz konusu fiillerin kamu
sağlığını veya tütün ve alkol piyasasının
güvenliğini bozucu nitelikte olması hâlinde, yargılama sürecinde
yetkili mahkemece mevcut delil durumuna göre belgelerin askıya
alınmasına tedbiren karar verilir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Cezaları indirin Ahmet Bey.
AHMET AYDIN (Devamla)
Öncelikle bütün değerli arkadaşlara, ben, tahammül
sınırları zorlanan bu saatte beni dinleme zahmetinde
bulundukları için teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Kusurumuza bakmasınlar,
hakikaten çok önemli, çok güzel, çok hayırlı bir iş
yaptığımızı burada ben de ifade etmek üzere geldim.
Özellikle önergede imzası olan bütün arkadaşlarımız,
olmayan siz değerli bütün arkadaşlarımıza ben teşekkür
ediyorum, çok yoğun gayret sarf ettiler. Grup başkan vekillerimiz bu
konuda hakikaten çok yakın ilgi gösterdiler. Adıyamanda, Bitliste,
Muşta belki sayısı on
binleri aşan çok küçük arazilerde teras şeklinde bir dönümde tütün
eken üreticilerin ciddi sorunlarını çözüyoruz. Sadece
Adıyamanda Çelikhan ilçemizde 3 bin olmak üzere 6 bin üretici
Adıyamanda bu işi yapıyor ama hakikaten bugüne kadar çok ciddi
sıkıntılarla karşılaştılar ve bu
sıkıntıların aşılması adına biz bunu
yapıyoruz. Bu bir dönümlük arazide tütün dışında da
başka bir ekim mümkün değil, alternatif ürün kesinlikle olmuyor.
Yine burada ekilen başka
ürünlerle de bu aileler nafakalarını temin edemiyor, iklim
şartları da müsait değil.
Şimdi değerli
arkadaşlar, binbir emek ve zahmetle üretilen bu ürünün bir şekilde
ticari değerinin olması gerekiyordu ama ticaretten hâlen yasak bir
ürün. Burada biz sadece ceza boyutunu düşürüyoruz ve bu manada da kademeli
bir ceza getiriyoruz. İşte daha önce bir gram ürün satılsa dahi
5 bin lira ceza kesiliyordu, şimdi 50 kilograma kadar 250 lira diyoruz, 50
kilogramdan 500 kilograma kadar 500 lira ceza diyoruz, 250 kilogramla 500
kilogram arası da 3 bin TL. Değerli arkadaşlar, tabii ki 500
kilogramdan fazla da 5 bin TL.
Ancak, şunu ifade edeyim
değerli arkadaşlar, burada bu işin kayıt altına
alınarak vergisel boyutuyla ilgili de bir çalışma
yapılıyor. Bu sorunun kesinlikle tamamen çözümü için de bütün
arkadaşlarla bu gayreti sarf ediyoruz. Bize destek veren, bu konuda, bütün
herkese teşekkür ediyorum.
Bu yasanın, bu
tasarının hayırlara vesile olmasını diliyorum,
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
biraz önce kabul edilen önergeyle 179uncu madde tümüyle
değiştiğinden bu maddede değişiklik öngören Muş
Milletvekili Nuri Yaman ve arkadaşlarının önergesini
işlemden kaldırıyorum.
179uncu maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yedinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
03.26
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 03.27
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf Coşkun (Bingöl)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin
Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan,
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği
Uyum ve Anayasa Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum
ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/991) (S. Sayısı: 609)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan,
Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç
ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4. Bazı
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve
Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/877) (S. Sayısı: 535)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan,
Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
5.- Avrupa
Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/339) (S. Sayısı: 62)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 11 Şubat
2011 Cuma günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
03.28
Not: Devamı taramadır.