DÖNEM: 23 CİLT: 93 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
66ncı
Birleşim
15 Şubat 2011 Salı
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Trabzon Milletvekili
Cevdet Erdölün, kara yollarında can güvenliğine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, yurt dışında çalışan
işçilerimizin tasarruflarıyla Türkiyede kurulmuş olan
şirketlerin batması sonucu mağdur olan vatandaşlarımıza
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Kütahya
Milletvekili İsmail Hakkı Biçerin, Kütahya çevre yolunda infilak
eden LPG yüklü bir araca ve kara yolu güvenliği açısından LPG
taşıyan araçların şehir trafiğine sokulmamasına
ilişkin açıklaması
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya çevre yolunda infilak eden
LPG yüklü araca ve bu tür kazaların tekrar yaşanmaması için
Hükûmetin daha ciddi tedbirler almasına ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Türk Patent Enstitüsünde işine son
verilen 110 taşeron işçiye ilişkin açıklaması
4.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
5.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, gensoru görüşmelerinde bakandan
sonra İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre yerinden söz
verilemeyeceğine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürek ve 24 milletvekilinin, akaryakıt
fiyatlarındaki artışın nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1034)
2.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan ve 20 milletvekilinin, NATO Devlet ve
Hükûmet Başkanları Zirvesinde kabul edilen Stratejik Konsept Belgesi
ve Füze Savunma Sisteminin etkilerinin araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1035)
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, ceza infaz kurumları
personelinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1036)
4.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Vandaki hava
kirliliğinin nedenlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1037)
B) Tezkereler
1.- Spor
kulüplerinin sorunları ile sporda şiddet sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan (10/80, 91, 267, 674, 714, 737, 739, 876, 877, 878, 879,
880) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin bir ay
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1415)
2.- TBMM ile
Mozambik Parlamentosu arasında parlamentolararası dostluk grubu
kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1412)
3.- Bazı
milletvekillerine, Başkanlık tezkeresinde belirtilen sebep ve
sürelerle izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1413)
4.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındıra ödenek ve yolluğunun verilmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1414)
C) Önergeler
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Kredi Kartları
Faizlerinin İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/174)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/257)
VII.-
GENSORU
A) Ön Görüşmeler
1.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, uyguladığı
tarımsal politikalarla çiftçileri işsizliğe ve yoksulluğa
ittiği, kırmızı et fiyatlarında yükselişe neden
olduğu, tarımsal üretimi ve üreticileri desteklemek yerine ithalatı
teşvik ederek görevinin gereklerine aykırı
davrandığı iddiasıyla Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/13)
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
2.- Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum
ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/991) (S. Sayısı: 609)
3.- Bazı
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve
Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/877) (S. Sayısı: 535)
IX.-
OYLAMALAR
1.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, uyguladığı
tarımsal politikalarla çiftçileri işsizliğe ve yoksulluğa
ittiği, kırmızı et fiyatlarında yükselişe neden
olduğu, tarımsal üretimi ve üreticileri desteklemek yerine
ithalatı teşvik ederek görevinin gereklerine aykırı
davrandığı iddiasıyla Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesinin oylaması
2.- Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının oylaması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, röntgen teknisyenlerinin
özlük haklarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/17249)
2.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, etik davranış ilkelerini ihlal eden personele
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı (7/17370)
3.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün sağlık
ocağının ebe ihtiyacına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/17505)
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Kahraman-maraş-Çağlayancerite adliye kurulmasına ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/17601)
5.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, Diyanet İşleri Başkanlığı
ve Türkiye Diyanet Vakfı işbirliğiyle şehit aileleri ve
gaziler için toplanan yardımların dağıtımına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/17673)
6.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün sulama ve içme suyu ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/17751)
7.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Türkiye-Avrupa Birliği üyelik müzekelerinde
fasılların açılmasında yaşanan soruna ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Egemen Bağışın cevabı
(7/17839)
8.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, kamu yatırımlarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/17841)
9.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, deniz kirliliğinin önlenebilmesi için
alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/17867)
10.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdur Onaç Barajı ve
kış aylarında yaşanan mağduriyete ilişkin sorusu
ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/17868)
11.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, Bursa-Keles Dağdibi Köyünün göletine ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/17870)
12.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, GAP kapsamında Gaziantepteki
sulama kanalları inşaatına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/17966)
13.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Mersin-Bozyazı Sazlıyokuş
mevkisindeki Hazineye ait bir taşınmazla ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/17968)
14.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, EPDKnın
aldığı kararlar çerçevesinde bazı elektrikle ilgili
ücretlerdeki artışa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/18047)
15.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, yanlış düzenlenmiş elektrik
faturalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/18049)
16.-
Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlunun,
Kırşehir-Mucura doğal gaz getirilmesine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/18050)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.03te açılarak altı oturum yaptı.
Pakistan Ulusal
Meclisi Başkan Yardımcısı Faisal Karim Kundi ve
beraberindeki,
Vietnam Ulusal
Meclisi Başkan Vekili ve üyelerinden oluşan,
Almanya Kuzey Ren
Vestfalya Eyalet Meclis Başkanı ve üyelerinden oluşan;
Birer heyetin
ülkemizi ziyaretlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Van Milletvekili
Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, 1937 ve 1938 yıllarında
Tuncelide meydana gelen olayların (10/1030),
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal ve 19 milletvekilinin, 1978de
Kahramanmaraşta meydana gelen olayların (10/1032),
Araştırılması
amacıyla;
İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 22 milletvekilinin,
Tuzladaki çevre kirliliğinin ve etkilerinin (10/1031),
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, baz istasyonlarının insan
sağlığına ve çevreye etkilerinin (10/1033),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla;
Bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ön
görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Gündemin
sunuşlar kısmında okunan Meclis Araştırması
önergelerinden, BDP Grubunca verilmiş olan (10/1030) no.lu 1937 ve 1938
yıllarında Tuncelide meydana gelen olayların
araştırılması amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergenin gerekçesinin asla kabul
edilemeyeceği, bu nedenle işleme alınmaması, önergenin geri
çekilmesi ve tutanaklardan çıkartılması gerektiğine
ilişkin Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın
açıklaması üzerine;
Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis,
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan,
İzmir
Milletvekili K.Kemal Anadol,
Birer
açıklamada bulundular.
Başkanlıkça,
konuya ilişkin bir açıklamada bulunuldu.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/883)
(S. Sayısı: 568),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
2nci
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün;
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17
Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağının;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve
29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut
ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın; Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın; Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkayanın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın;
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin;
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; Bursa Milletvekili Abdullah Özerin; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın; Muğla Milletvekili Fevzi
Topuzun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Bolu
Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) görüşmeleri
tamamlandı.
Geçici maddeler
ilavesine ilişkin önergelerin görüşmelerine
başlanıldı:
Geçici 17nci
maddenin görüşmeleri sırasında okunmuş bulunan önergenin
gerekçesine ilişkin açıklama yapan Devlet Bakanı Cevdet
Yılmazın konuşması üzerine:
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır,
İzmir
Milletvekili Harun Öztürk,
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
Geçici 18inci
maddenin görüşmeleri sırasında okunmuş bulunan önergenin
gerekçesine ilişkin açıklama yapan Devlet Bakanı Cevdet
Yılmazın konuşması üzerine:
Manisa
Milletvekili Erkan Akçay,
Birer
açıklamada bulundular.
606 S.
Sayılı Kanun Tasarısının görüşmeleri
sırasında:
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, BDP Grubunca verilmiş olan ve bugünkü
birleşimin sunuşlar kısmında okunmuş bulunan (10/1030)
no.lu 1937 ve 1938 yıllarında Tuncelide meydana gelen
olayların araştırılması amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önerge nedeniyle
bir açıklamada bulundu;
Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis,
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ,
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır,
Aynı konuya
ilişkin birer açıklamada bulundular.
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 17,
57, 76, 77, 78, 100, 122, 125 ve 179uncu maddelerinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi İç Tüzükünün 89uncu maddesine göre Genel Kurulda yeniden
görüşülmesine ilişkin Devlet Bakanı Cevdet Yılmazın
talebinin uygun görüldüğüne ilişkin Danışma Kurulu önerisi
bilgiye sunuldu; Hükûmetin önerisi kabul edildi.
Kabul edilen
öneri doğrultusunda, görüşülmekte olan 606 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 17, 57, 76, 77, 78, 100, 122, 125 ve 179uncu
maddeler üzerinde tekriri müzakere yapıldı.
179uncu maddenin
tekriri müzakeresi sırasında, madde üzerinde söz alan
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, tekriri müzakere
yapılmasıyla ilgili Danışma Kurulu
toplantısının Başkanlık Makamında
yapılmadığına, BDP Grubu adına böyle bir
toplantıya katılmadığına ve önerinin sahte
olduğuna ilişkin açıklaması üzerine:
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır,
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
Samsun
Milletvekili Suat Kılıç,
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan,
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ,
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır,
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan,
Samsun
Milletvekili Suat Kılıç,
İzmir
Milletvekili K.Kemal Anadol,
Birer
açıklamada bulundular.
Tekriri
müzakerelerin tamamlanmasından sonra, 606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısı yapılan açık oylaması sonucunda kabul edildi
ve kanunlaştı.
Danışma
Kurulunun, 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin 12 Şubat 2011 Cumartesi günkü (bugün)
birleşiminde tamamlanması hâlinde başka işlerin
görüşülmemesi ve Genel Kurulun 13-14 Şubat 2011 Pazar ve Pazartesi
günlerine ilişkin çalışma kararının
kaldırılması önerisi kabul edildi.
15 Şubat
2011 Salı günü, alınan karar gereğince saat 15.00te toplanmak
üzere birleşime 00.51de son verildi.
Sadık YAKUT
Başkan Vekili
Yusuf COŞKUN Murat
ÖZKAN
Bingöl Giresun
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram
ÖZÇELİK Fatih
METİN
Burdur Bolu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 83
II.- GELEN KÂĞITLAR
14 Şubat 2011 Pazartesi
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, bir bakanla
ilgili suikast iddiası ve Genelkurmay Karargahında yapılan
aramaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17142)
2.- İstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncelin, TCKnın 220. maddesinin 6. fıkrasından
yargılananlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17149)
3.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, yargılamalarda tıbbi tanı bilgilerinin
gizliliğine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17150)
4.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, HIV/AIDS
taşıyıcılarının sivil toplum
kuruluşlarınca temsiline ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17151)
5.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin, bir
tutuklunun tedavisiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17222)
6.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçının, bazı avukatların ölümlü kazalarda tazminat
pazarlığı yaptığı iddialarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17224)
7.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, son üç yılda hastanelere alınan
sağlık malzemeleri ve ekipmanlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17248)
8.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, Zonguldaktaki esnaf ve sanatkârlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17662)
9.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, Zonguldak ve diğer illerdeki KÖYDES ve BELDES Projelerine
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17663)
10.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, ahşap
sandık imalatçılarının mağduriyetlerinin giderilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17664)
11.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, gıda
bankacılığı faaliyetinde bulunan vakıf ve derneklere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17665)
12.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif
Yunusoğlunun, Rizedeki HES Projelerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17667)
13.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, Bülent
Arınça suikast iddiasıyla açılan soruşturmaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17668)
14.- Manisa Milletvekili Şahin Mengünün, kamu
yararına çalışan derneklere yapılan yardıma
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17669)
15.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, 6. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şûrasında
İzmirle ilgili gündeme getirilen konulara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17670)
16.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Wikileaksin yayınladığı
belgelerdeki Türkiyede nükleer silah bulunduğu iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17671)
17.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkanın, okullarda ücretsiz dağıtılan kitaplar için
yapılan ödemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17672)
18.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17674)
19.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, üniversitelerden atılan ve kaydı silinen kişilerin af
kapsamına alınmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17675)
20.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, Filyos Nehri Büyük Kanal Islah Projesine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/17683)
21.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, çocuklara yönelik şiddet ve istismara ilişkin
Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/17686)
22.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin
Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/17687)
23.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, kaçırılan çocuklara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17694)
24.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
Tunceli-Çemişgezek Belediye Başkanı ile ilgili bazı
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17695)
25.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün,
yerleşim birimlerinin isimlerinin değiştirilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17696)
26.- İstanbul Milletvekili Atila Kayanın,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bazı illerde belediye
hizmetlerinde Kürtçe kullanılacağı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17697)
27.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahya Jandarma Er Eğitim Tabur
Komutanlığının taşınmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17698)
28.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Emniyet Teşkilatında görev yapan GİH
sınıfındaki personelin sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanıdan yazılı soru önergesi (7/17699)
29.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın,
garnizon koşusuna ve seğmen alayı yürüyüşüne izin
verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17700)
30.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homrişin,
garnizon koşusuna izin verilmemesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17701)
31.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın,
Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinin uygulamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17702)
32.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın,
korucu sayısının artırılacağı iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17703)
33.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın,
Muş-Malazgirt Tarım Makineleri İstihdam Sanayindeki bazı
eksikliklere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17704)
34.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin,
İstanbul Üniversitesinde güvenliği sağlamak amacıyla
düzenlendiği iddia edilen Önleme Araması Kararına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17705)
35.- Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın, garnizon koşusunun yapılmasına izin
verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17706)
36.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, mülteci, sığınmacı ve göçmenlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17707)
37.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17708)
38.- Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin,
Mehmet Akif Ersoyun evinin müzeye dönüştürülmesine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/17709)
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Kahramanmaraş Havaalanı bağlantılı THY uçak
seferlerinin artırılmasına ve pervaneli uçak
kullanılacağı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17711)
40.- Batman Milletvekili Bengi
Yıldızın, öğretmen atamalarında hizmet puanı
üstünlüğü uygulamasının ihlal edildiği iddiasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17713)
41.- Batman Milletvekili Bengi
Yıldızın, Dicle Üniversitesindeki bir öğretim üyesi ile
ilgili bir iddiaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17714)
42.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, eğitim sistemine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17715)
43.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, öğretmenlik sertifikası alanların
atanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17716)
44.- Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin,
okul öncesi eğitim materyallerinin ücretsiz
dağıtılmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17717)
45.- Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin,
kız meslek lisesi mezunlarının istihdam edilmelerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17718)
46.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın,
Muş Alparslan Üniversitesindeki araştırma görevlisi
alımı sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17719)
47.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın,
Muş İl Milli Eğitim Müdürüyle ilgili bazı iddialara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17720)
48.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkanın, Burdur-Gölhisara Anadolu öğretmen lisesi yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17721)
49.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, damızlık sığır işletme
yatırımlarına hibe desteği uygulamasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17724)
50.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17725)
51.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, Filyos Vadisi Projesi kapsamındaki Filyos Limanına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17726)
52.- Manisa Milletvekili Şahin Mengünün,
Manisa-Salihli Garına asılan yeni tabelaya ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17727)
53.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Türk Telekom A.Ş.ye ait gayrimenkullere ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17728)
No.: 84
15 Şubat 2011 Salı
Rapor
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Samsun Milletvekili Suat
Kılıç ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynakın; Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Teklifi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Samsun
Milletvekili Suat Kılıç ile 6 Milletvekilinin; Ölçme, Seçme ve
Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/849, 2/851) (S.
Sayısı: 616) (Dağıtma Tarihi: 15.2.2011) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
İran sınırında kaçakçılık yapanların infaz
edildiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2335) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/01/2011)
2.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, Sivas-Şarkışla Devlet Hastanesine tıbbi
donanım ve teknik personel alımına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2336) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/02/2011)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Yağızın, yeni içki satışı yönetmeliğine ve
Anayasa değişikliğinde konuyla ilgili düzenlemelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18152) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/01/2011)
2.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahinin, Düzce-Meteköydeki TOKİ konutlarının eksikliklerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18153)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
İzmir Bölge Hıfzıssıhha Enstitüsünün
kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18154) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/01/2011)
4.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin
Pazarcının, Wikileaksin yayınladığı
belgelerdeki bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18155) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
5.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekicinin,
Lübnanda yaşanan hükümet krizi nedeniyle Dışişleri
Bakanının yaptığı görüşmelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18156) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/01/2011)
6.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Yağızın, iki inşaat firması ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18157) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)
7.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
Batmandaki büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı ile mera
yasağı uygulamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18158) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/01/2011)
8.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
2010 yılında Batmanda işsizlik oranı ve işsizlik
sigortasından yararlananlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18159) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/01/2011)
9.- İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın, özelleştirme işlemlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18160) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2011)
10.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin,
ara malı ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18161) (Başkanlığa geliş tarihi:
01/02/2011)
11.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun,
Muğla-Bodrumda yaşanan sel ve zararlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18162)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
12.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, bir
bakanla ilgili suikast iddiası ve Genelkurmay Karargâhında
yapılan aramaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18163) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
13.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
2010 yılında kadına yönelik şiddet olayları sebebiyle
ölümlere, açılan soruşturmalar ile davalara ve AİHMye
yapılan başvurulara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18164) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/01/2011)
14.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, tutuklu ve
hükümlülerin ikametgahlarına yakın yerlerdeki cezaevlerine
yerleştirilmelerine ve bir hükümlü yakınının
başvurusuna ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18165) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)
15.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Gaziantepte depreme karşı alınacak önlemlere ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18166) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
16.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, konut ihtiyacı ile yapı kooperatiflerine
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18167) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2011)
17.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Bakanlıkça düzenlendiği iddia edilen bir
film festivaline ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18168)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
18.- Çankırı Milletvekili Ahmet
Bukanın, Çankırıda yabancılara satılan
gayrimenkullere ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18169)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, SGK Başkanlığı taşra teşkilatı
üst düzey kadrolara yapılan atamalara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18170)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
20.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Emet Bor İşletme Müdürlüğünde
çalışan tiraj işi alt işveren işçilerinin
sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18171)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
21.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
katarakt ameliyatı için hastanelere ödenen bedelin indirilmesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18172) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2011)
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, çocuk işçiliğinin önlenmesine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18173) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
23.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, Kocaeli-Dilovası Beldesindeki çevre
kirliliği ile ilgili kurulan Meclis Araştırması
Komisyonunun önerileri hakkında yapılan çalışmalara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18174) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2011)
24.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
Zonguldaktaki hava ve çevre kirliliği ile doğalgaz projesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18175) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
25.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
Batmanda hava kirliliğine karşı yürütülen çalışmalara
ve alınacak önlemlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18176) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/01/2011)
26.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, 2872 sayılı Çevre Kanununa muhalefet nedeniyle verilen
cezalara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18177) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
27.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, Kocaeli-Dilovası Beldesindeki çevre
kirliliği ile ilgili kurulan Meclis Araştırması
Komisyonunun önerileri hakkında yapılan çalışmalara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18178) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
28.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
Düzcenin kalkınması için alınacak tedbirlere ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/18179) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/01/2011)
29.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
Filyos Projesinin tamamlanamamasına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/18180) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
30.- Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin,
Yeni Türk Lirasının tedavülden kaldırılması
işlemine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18181)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
31.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
Batmanda 2009-2010 yıllarında şiddete maruz kalan
kadınlara ve alınan önlemlere ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18182) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/01/2011)
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, Kahramanmaraştaki özürlü vatandaşlara ve
sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/18183) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2011)
33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Afşin-Elbistan Termik Santraline personel alımına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18184) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
34.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, elektrik santrallerinin sigortalanmadığı
iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18185) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/01/2011)
35.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Emet Bor İşletme Müdürlüğünde
çalışan tiraj işi alt işveren işçilerinin
sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18186) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2011)
36.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün
mahalle statüsüne geçmesiyle meydana gelen mağduriyetlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18187)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
37.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir
Karabaşın, Bursa-Yenişehirdeki mevsimlik tarım
işçilerinin geçici yerleşim alanına yönelik bazı iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18188) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)
38.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun, köy
korucularının özlük haklarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18189)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, Kahramanmaraşta mikro kredi uygulamasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18190) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
40.- Manisa Milletvekili Şahin Mengünün, bir
avukatla ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18191)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
41.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, köy ve mahalle muhtarlarının Bağ-Kur ve SGK
primlerinin ödenmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18192) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2011)
42.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, Kocaeli-Dilovası Beldesindeki çevre
kirliliği ile ilgili kurulan Meclis Araştırması
Komisyonunun önerileri hakkında yapılan çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18193) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
43.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Gelir
İdaresi Başkanlığınca uzmanlık sınavı
açılıp açılmayacağına ve ücret adaletsizliğine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18194)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
44.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, özel
tiyatrolara vergi indirimi uygulanıp uygulanmayacağına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18195)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
45.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
kamuya ait bazı taşınmazların rayiç yıllık kira
bedeline ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18196) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
46.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Gaziantepte il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine yapılan atamalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18197) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
47.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Gaziantepte okulların güvenliğinin sağlanmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18198) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
48.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
İstanbul Beykoz Su Ürünleri Lisesinin bakım, onarım ve
tadilatına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18199) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/01/2011)
49.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Türkiye Bilinçli Gençlik Projesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18200)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
50.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18201)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
51.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun,
bazı kişilerin açıktan atama yoluyla öğretmen olarak
atandığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18202)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
52.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
katarakt ameliyatlarında kullanılan bir malzemeye ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18203)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
53.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, SGKnın şeker ölçüm çubuklarıyla ilgili
genelgesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18204) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
54.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, Kocaeli-Dilovası Beldesindeki çevre
kirliliği ile ilgili kurulan Meclis Araştırması
Komisyonunun önerileri hakkında yapılan çalışmalara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18205) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
55.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
gıda üreten iş yerlerinin sorumlu yönetici istihdamına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18206) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
56.- Edirne Milletvekili Rasim Çakırın,
nişasta bazlı şeker kota oranının düşürülmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18207) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
57.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Gaziantepte Ulaştırma Bölge Müdürlüğünün veya şubesinin
açılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18208) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/01/2011)
58.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
Zonguldakın genel ulaşım sorununun çözümüne ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18209)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
59.- İstanbul Milletvekili Mithat Melenin,
Avrupa Kongresinin Koordinasyonuna ilişkin Devlet Bakanından (Egemen
Bağış) yazılı soru önergesi (7/18210)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
60.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, özel
tiyatrolara yapılan maddi desteğe ve destek olunan projelere
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18211) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)
61.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
Suriye sınırındaki mayın temizleme ihalesine ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18212)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
62.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, Şırnak merkez ilçe nüfusuna ilişkin Devlet
Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/18213)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
63.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, Kocaeli-Dilovası Beldesinde bulunan mevcut
tesislere ve kirliliğe karşı alınması gereken
önlemlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18214) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)
64.- Bursa Milletvekili Onur Öymenin, Tunus ve
Mısırda meydana gelen halk ayaklanmalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18215)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
65.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkanın, açılış törenlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18216) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2011)
66.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Şırnaktaki bazı yol
çalışmalarına ve havaalanı projesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18217)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
67.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
telefon dinlemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18218) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
68.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
çocukların cinsel istismarının önlenmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18219)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
69.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun,
suikast girişimi iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18220) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2011)
70.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, üremeye yardımcı tedaviler ile aile ve
çocuk yardımlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18221) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
71.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, daha önce hizmete açılmış
yerlerin tekrar açılışının
yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18222) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2011)
72.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Edirne F Tipi Cezaevindeki bir tutukluya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18223) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/02/2011)
73.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, suikast iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18224) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2011)
74.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekicinin,
nişasta bazlı şeker üretimi ve kullanımına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18225)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
75.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun,
suikast iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18226) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
76.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
gözaltında kaybolan kişilere ve toplu mezarlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18227)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
77.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
İran sınırında öldürülen köylülere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18228)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
78.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
Batmanda BDP il eş başkanları ile yöneticileri hakkında
bilgi istendiği iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18229) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2011)
79.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Başbakanın açılışını yaptığı
tesis ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18230)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
80.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, 2000-2010 yılları arasında SGKdan
maaş alan emeklilere ve yapılan ödemelere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18231) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
81.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, iş
kollarındaki işçi sayısı ve sendikaların üye
sayısı ile ilgili 2011 yılı Ocak ayı
istatistiğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18232) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2011)
82.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, işitme cihazlarının temininde
yaşanan soruna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18233)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
83.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, kan şekeri ölçüm çubuğu tedariki ile ilgili
bir mahkeme kararına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18234)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
84.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir
Karabaşın, mevsimlik tarım işçilerine yönelik
çalışmalara ve sorunlarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18235)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
85.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Başbakanın açılışını yaptığı
tesis ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18236)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
86.- Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın, HES projelerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18237)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
87.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18238) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
88.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih
Atayın, ambalaj atıklarının bertarafına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18239)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
89.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, Doğu Karadenizde hidroelektrik santrali kurmak
amacıyla yapılan barajlara ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18240)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
90.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, Konya Ovası Projesine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18241)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
91.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Emet Bor İşletme Müdürlüğünün maden
ocaklarının çevreye etkilerine ve Hisarcıkta
yapılması planlanan orman kadastrosuna ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18242)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
92.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir
Karabaşın, HES projelerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18243)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
93.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Başbakanın açılışını yaptığı
tesis ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18244) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2011)
94.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Başbakanın açılışını yaptığı
tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/18245) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
95.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, TMSFnin bir ihalesine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/18246) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
96.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
TRTde yayınlanan bir habere ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/18247) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2011)
97.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, TRT personeline ve programlarına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/18248) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2011)
98.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Başbakanın açılışını yaptığı
tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/18249) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
99.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Başbakanın açılışını yaptığı
tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi
(7/18250) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
100.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, bir açıklamaya ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru
önergesi (7/18251) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
101.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit
Homrişin, İznik Ayasofya Camisinin kilise olarak tahsis
edildiği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik)
yazılı soru önergesi (7/18252) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2011)
102.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/18253)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
103.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/18254) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/02/2011)
104.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18255)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
105.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulunun, Mısır ve Tunusta meydana gelen
olayların ticarete etkisi ile ihracat ve ithalata ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi
(7/18256) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
106.- Bursa Milletvekili Onur Öymenin,
Mavi Marmara saldırısında Amerikanın tutumuna ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18257) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
107.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, EÜAŞ bünyesindeki enerji üretimi santrali
işletmelerinin özelleştirileceği iddiasına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18258) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
108.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Emet Bor İşletme Müdürlüğüne personel
alımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18259) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2011)
109.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Afşin Elbistan Termik Santrali İşletme
Müdürlüğü fuel oil alım ihalesinde usulsüzlük
yapıldığı iddiası üzerine açılan davaya
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18260) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
110.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, EÜAŞ Genel Müdürlüğü ve bağlı
işletmelerdeki personel hareketlerine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18261)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
111.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18262) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/02/2011)
112.- Batman Milletvekili Bengi
Yıldızın, Elazığ-Alacakayada meydana gelen bir
saldırı olayına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18263) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2011)
113.- İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, İstanbul-Ulusta mezarlık olarak kullanılan
yeşil alana ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18264) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2011)
114.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, bazı valilerin yaptıkları konuşma ve
davranışlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18265) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2011)
115.- İzmir Milletvekili Canan
Arıtmanın, bir trompet sanatçısının gözaltına
alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18266) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2011)
116.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, Karstaki bir heykelin yıkılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18267)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
117.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18268)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
118.- İzmir Milletvekili Kemal
Anadolun, kırmızı bültenle aranan firari bir
sanığın yakalanması çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18269) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
119.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, çiftçilere Hazine arazilerinin satılmasına ve
enerji kaynaklarında vergi indirimine gidilmesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18270) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/02/2011)
120.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18271) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/02/2011)
121.- Samsun Milletvekili Suat Binicinin,
Samsun ve ilçelerinde bulunan eski yazılı basma eserlerin
değerlendirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18272) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2011)
122.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını yaptığı
tesis ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18273) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2011)
123.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18274)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
124.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin, Adıyaman Gölbaşı Anadolu Lisesinin yeni
bina ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18275) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2011)
125.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, hizmet alımı yoluyla
çalıştırılan personele ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18276)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
126.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Şırnak Devlet Hastanesinin ihtiyaçlarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18277) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
127.- Adana Milletvekili Nevin Gaye
Erbaturun, sağlık personelinin ihbar yükümlülüğüne ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18278)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
128.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun, ameliyathane teknikerliği kadrolarına atama
yapılmamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18279) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/02/2011)
129.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, Niğdede kalp anjiyo ünitesi açılmasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18280) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
130.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18281)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
131.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen taklit cep
telefonlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18282) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2011)
132.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, KOSGEB kredilerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18283)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
133.- İzmir Milletvekili Kâmil
Erdal Sipahinin, Erdemirin özelleştirilmesinden sonra bölgede
yaşanan istihdam sorununa ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18284) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2011)
134.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulunun, bilişim vadisi projesine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18285)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
135.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18286)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
136.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mehmet Akif Paksoyun, et ithalatına ve et fiyatlarındaki
artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18287) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2011)
137.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, GDOlu ürünlerin etiketlerinde bir uyarının
bulunmamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18288) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2011)
138.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, kiraz üreticisine destek verilmesine ve bazı doğal
bitki ve tohumların korunmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18289) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/02/2011)
139.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18290)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
140.- İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, TCDDdeki geçici kamu işçilerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18291)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)
141.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemürün, Başbakanın açılışını
yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18292)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
142.- Eskişehir Milletvekili Fehmi
Murat Sönmezin, Eskişehirdeki bir mahallenin üst geçit ihtiyacına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18293) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)
143.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin, havaalanı inşaatlarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18294)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürek ve 24 Milletvekilinin, akaryakıt fiyatlarındaki
artışın nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1034)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2010)
2.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan ve 20 Milletvekilinin, NATO Devlet ve
Hükümet Başkanları Zirvesinde kabul edilen Stratejik Konsept Belgesi
ve Füze Savunma Sisteminin etkilerinin araştırılması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1035) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.12.2010)
3.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin, ceza infaz kurumları personelinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1036) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23.12.2010)
4.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 Milletvekilinin, Vandaki hava
kirliliğinin nedenlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1037)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.12.2010)
15 Şubat
2011 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı Birleşimini açıyorum.
III. YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN -
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, kara yollarında can güvenliği
hakkında söz isteyen Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöle aittir.
Buyurunuz
Sayın Erdöl. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün, kara
yollarında can güvenliğine ilişkin gündem dışı
konuşması
CEVDET ERDÖL
(Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin
başında, dün gece idrak ettiğimiz mübarek Mevlit Kandili
vesilesiyle hem sizin hem de tüm İslam âleminin kandilini tebrik ederken
tüm insanlığa barış, mutluluk ve huzur getirmesini temenni
ederim.
Bu arada,
Kahramanmaraş'ta oluşan felakette kaybettiğimiz canlar için
Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilerim. Milletimizin başı sağ olsun.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde trafik kazaları ve
onların neticesinde oluşan binlerce can ve mal kayıpları,
yaralanmalar ve sakatlıklar en önemli halk sağlığı
sorunlarından birisini oluşturmaktadır. Sadece ülkemizde
değil, tüm dünyada görülen bu problemi gündemine alan Dünya
Sağlık Örgütü kara yollarında can güvenliği konusunda
aralarında Türkiye'nin de olduğu toplam on ülkede iki yıl
süreyle hayırlı bir pilot çalışma başlatmıştır.
Ülkemizdeki pilot çalışma Ankara ve Afyonkarahisar illerinde
gerçekleştirilecektir. Bu amaçla yapılan ilk toplantı 26 Ocak
tarihinde Sağlık Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü temsilcilerinin
katılımıyla Afyonkarahisar'da gerçekleştirildi. Dünya
Sağlık Örgütünün kara yollarında can güvenliğiyle ilgili
tedbir öncelikleri seçilen ülkeler arasında farklılıklar
göstermekle beraber, ülkemizde seçilen öncelikler hızlı araç
kullanımı ve emniyet kemeri takılmaması olmuştur.
Kanaatimce, kara
yollarında can güvenliğiyle ilgili olarak belirlenen bu iki sorunun
yanında, yola bağlı mühendislik, yapım hataları ve
hava şartlarına bağlı sorunlar, araca bağlı fren,
lastik gibi mekanik sorunlar ile far, stop lambası gibi elektrik ile
ilgili sorunlar da oldukça önemlidir.
Ancak her
şeye rağmen kazaların ekseriyeti sürücü hataları sonucunda
ortaya çıkmaktadır. Hızlı araç kullanmak, emniyet kemeri
takmamak, alkollü araç kullanmak, yorgun veya uykusuz araç kullanmak, uygunsuz
şerit değiştirmek, hatalı sollamak, küçük çocukları ön
koltukta oturtmak, bisiklet ve motosikletleri kasksız kullanmak gibi belli
başlı sürücü hatalarını saymak mümkündür.
Ayrıca radyo
veya televizyon ile uğraşmanın, cep telefonu ile elimizi ve
zihnimizi meşgul etmenin, benzer şekilde elimizi ve zihnimizi
meşgul eden sigara kullanmanın ne kadar cana ve mala sebep
olduğu kesin olarak belli değildir.
Alkollü olarak
araç kullanmak ile sarhoş olarak araç kullanmayı da birbirine
karıştırmamak gerekir çünkü, sarhoş olduğunu bilen
kişi belki hiç araç kullanmaya yeltenmezken, alkol almakla birlikte henüz
tam sarhoş olmayan ise, diğerlerinin aksine kendinde fazladan bir
cesaret bulmakta ve çok daha sıklıkla kazaya sebep olmaktadır.
Bu nedenle özellikle kara yolları güzergâhlarında alkol
satılmaması oldukça önemlidir. Kara yollarında kazaları
engellemek için alınmış çok önemli olan bu tedbiri gerek araç
kullananlar ve gerekse muhtemel kazalarda zarar görebilecek insanlar ve
çocuklar açısından önemsediğimi ifade etmek isterim.
Kara
yollarında can güvenliği bakımından vurgulanması
gereken en önemli bulgulardan birisi de, bölünmüş yolların insan
sağlığına olan olumlu etkisidir. Bölünmüş
yolların yapımından önceki ve sonraki kaza, yaralanma ve ölüm
istatistiklerinden elde edilen veriler, 2003 yılından bu yana
trafiğe açılmış bölünmüş yollarda kaza
sayısında yüzde 64, yaralanmalarda yüzde 36, ölümlerde ise yüzde 58
oranında azalma olduğunu göstermektedir.
Dikkati çeken
diğer bir bilgi de şudur ki, bölünmüş yol yapılmadan önce
daha çok kafa kafaya olan çarpışma şekilleri ve kazalar,
bölünmüş yollarda şarampole yuvarlanma, devrilme gibi hıza
bağlı sebeplerle ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle,
insanlarımızın can güvenliğini dikkate alarak kaliteli
bölünmüş yolların daha yaygın hâle getirilmesi halk sağlığı
bakımından oldukça önemlidir. Çünkü, net bir bilimsel veri olarak
söylenebilir ki, bölünmüş yollar konfor ve ulaşım
kolaylığı yanında can güvenliğine de olumlu katkı
sağlamaktadır.
Yeri
gelmişken, geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalaşan ve
halk arasında torba yasa denilen kanunla ilgili bir açıklama yapmak
istiyorum: Bu kanunda yapılan değişikliklerle, trafik
kazası geçiren herkesin tedavi masrafları artık bundan sonra
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacaktır. Bundan
önce kaza geçirip özel hastane veya üniversite hastanelerine ödenmesi gereken
ancak ödenemeyen borçlar da aynı şekilde Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından karşılanacaktır.
Tekrar edecek
olursak, yol ne kadar iyi olursa olsun trafik kazaları en çok sürücü
hatalarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Dünya
Sağlık Örgütünün ısrarla önerdiği şekilde, asla
hızlı araç kullanmayınız, mutlaka emniyeti kemerinizi
takınız, yorgun, uykusuz ve alkollüyken asla araç
kullanmayınız, küçük çocuklarınızı asla ön koltukta
oturtmayınız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Teşekkür
ederim.
Çok önemli halk
sağlığı sorunlarından biri olan kara yollarında
can güvenliği konusunu gündemine alarak ülkemizde pilot bir
çalışma başlatan Dünya Sağlık Örgütü yetkililerine
teşekkür ediyorum. Bu projede görev alan İçişleri
Bakanlığı personeline, Sağlık Bakanlığı
personeline ve tüm yetkililere, tabii ki Dünya Sağlık Örgütü
personeline başarılar diliyorum. Ankara ve Afyonkarahisar'da elde
edilecek tecrübelerin, gerek ülkemize ve gerekse tüm dünyaya yol gösterici
olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle, projenin hayırlara
vesile olmasını diliyorum.
Araç kullanan
herkese sesleniyorum: Unutmayınız ki mutlaka sizi seven ve bekleyen
birileri vardır.
Saygılar sunuyorum
efendim, teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdöl.
Sayın Biçer,
sisteme girmişsiniz.
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kütahya Milletvekili İsmail Hakkı Biçerin,
Kütahya çevre yolunda infilak eden LPG yüklü bir araca ve kara yolu
güvenliği açısından LPG taşıyan araçların
şehir trafiğine sokulmamasına ilişkin açıklaması
İSMAİL
HAKKI BİÇER (Kütahya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu gece
yarısından sonra, saat yarım sularında, İzmitten LPG
yükleyerek Antalyaya götürmekte olan bir araç Kütahya girişi, çevre
yolunda, gaz sızıntısı sonucu infilak etmiştir.
Beş aracın -bunlardan bir tanesi itfaiye aracı olmak üzere-
yanmasına ve yedi aracın hasar görmesine ve maalesef 19
vatandaşımızın da yararlanmasına sebebiyet vermiştir.
Kütahyalı hemşehrilerimize geçmiş olsun diyor, yaralılara
acil şifalar diliyorum.
Bu vesileyle,
kara yolu güvenliği açısından, LPG gibi tehlikeli madde
taşıyan araçların şehir trafiğine sokulmaması
konusunun bir daha gündeme alınmasını saygılarımla arz
ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Biçer.
Gündem
dışı ikinci söz, yeşil sermaye mağdurları
hakkında söz isteyen Giresun Milletvekili Murat Özkana aittir.
Buyurunuz
Sayın Özkan. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, yurt
dışında çalışan işçilerimizin
tasarruflarıyla Türkiyede kurulmuş olan şirketlerin
batması sonucu mağdur olan vatandaşlarımıza
ilişkin gündem dışı konuşması
MURAT ÖZKAN
(Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündem
dışı yapacağım konuşmaya başlamadan önce
hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bazı kesimlerce yeşil sermaye olarak tabir edilen,
özellikle, yurt dışında çalışan Türk işçilerinin
biriktirmiş olduğu tasarrufların yurda getirilmesi sonucunda
kurulan birtakım şirketlerin batması sonucunda mağdur olan
çok sayıda insanımız bulunmaktadır.
Şimdi, yurt
dışına insan göndermeye 1960 sonrası başladık.
1960 sonrası başladığımız bu süreçte,
insanlarımızın biriktirmiş olduğu paraları bir
şekilde Türkiyeye getirip Türkiye'nin hem sermaye hem de döviz
açığını kapatmak istedik. Bunun ilk örnekleri, dövize
çevrilebilir DÇM hesaplarıydı. Türkiye, uzun süre bu hesaplarla döviz
ihtiyacını karşılamaya gitti, peşinden DESİYABla
birlikte organize edilen işçi yatırımları. Bunların
bir kısmı başarılı oldu, bir kısmı
başarısız oldu. 1990lı yıllara gelince de Türkiyede
yeniden sermaye hareketlerini başlatmak ve yeni bir yatırım
hamlesi yapmak üzere yurt dışından paralar toplandı ve
Türkiyede birtakım yatırımlar yapılmaya başlandı.
Değerli
milletvekilleri, bu yatırımları değerlendirirken özellikle
bu dönemin şartlarını, yatırımların
yapıldığı dönemin şartlarını göz önünde
bulundurmak zorundayız. Bana göre iki faktör çok önemli rol oynadı bu
şirketlerle ilgili olarak. Birisi, ponzi modeli. Ponzi oyununa dayanan bir
anlayışla bu şirketler yönetildi yani dışarıdan
sermaye getirildi, getirildikçe ilk katılımcılara yüksek primler
ödendi fakat ekonomik alanda meydana gelen sıkıntılar ya da
başarısız yönetim bunların iflas etmelerine,
birçoğunun piyasadan çekilmesine sebep oldu. Diyebilirsiniz ki piyasa
ekonomisi de böyle bir şey; girişler ve çıkışlar
serbesttir, iflaslar olabilir. Doğrudur, iflaslar olabilir. Hepiniz, buna,
risk faktörü olarak, iflas edene Kardeşim, bunun kârını
alırken yapıyorsun da iflas ederken de bunun zararına
katılacaksın. diyebilirsiniz ancak bu şirketler niye iflas
etti, işte bütün sorun burada yatıyor. Bu şirketlerin iflas
etmesinin sebeplerinde acaba 28 Şubatın, rakip şirketlerin ve
medyanın rolü olmadı mı? Bu şirketler tasnif edilip bu
şirketlerin mal ve ürünlerine ambargo konuldu mu, konulmadı mı?
Bu şirketler Türkiyede serbest piyasa koşullarında
çalıştırıldı mı? Bana göre, bu şirketler,
serbest piyasa koşullarında
çalıştırılmalarını engelleyecek bir sürü
sıkıntıyla karşılaştılar. Bunlardan
birincisi: O dönemin şartlarında yeşil sermaye diye kenara
atılan bu işletmeler birer birer iflas ederken devlet denetlememekle,
bu şirketlerin mali yapılarını incelemeyerek de görevini
yerine getirmemiştir.
Değerli
arkadaşlar, peki, bu kötü yönetim, artı devletin denetlememesi,
artı 28 Şubatta yaşanan piyasaya piyasa dışı
müdahalelerle piyasanın dengesini bozanların hiç mi günahı yok?
Bütün günah, bu şirketlere para yatıran insanlarla, bu
şirketleri kuranların!
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede yeterli yatırımı yapamıyoruz.
Niye yapamıyoruz? Çünkü sermaye tasarruf oranımız yeterli
değil. Tasarruf yapamıyoruz, yatırım yapamıyoruz.
Tasarruf açığı olan bir milletin mutlaka
dışarıdan sermaye gelişine ihtiyacı var. Hepimiz,
affedersiniz, göbeğimizi çatlatıyoruz Türkiyeye yabancı sermaye
doğrudan gelsin diye. İşte, yabancı sermaye bile
değil, o niteliğe bile girmeyen yurt dışındaki Türk
işçilerinin alın teriyle elde ettikleri birikimin Türkiyeye
getirilmesi sonucunda oluşan bu doğrudan yatırımları
bugün heba etmiş, bugün bu firmaların birçoğunu
batırmışızdır. Bu batan firmaların belli bir
oranda yönetim hatasından kaynaklanan sonuçları, yanlışlıkları
vardır ama bunun, bu şirketlerin, o dönemin iktisada müdahale eden yönetim
anlayışının da yani devletin de sorumluluğu
olduğunu unutmadan bu sorunun üzerine gitmemiz ve nasıl bir banker
krizini, nasıl bankacılık krizini önleyecek ve o banker
mağdurlarını, bankacılık krizinde mevduat sahiplerini
devlet olarak korudu isek bizim üzerimize düşen görev, bu yeşil
sermaye olarak adlandırılan ki bana göre sermayenin rengi olmaz,
olmamalıdır, ticaret koşulları içerisinde insanlara,
herkese eşit muamele yapılarak, devlet de denetleme görevini yaparak
bu insanları görünmez ele bırakmamalıyız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
MURAT ÖZKAN
(Devamla)
sahip çıkmalıyız, Avrupadaki
insanlarımızın mağduriyetini önlemeliyiz, bu da
İktidara düşüyor. Bizim de İktidara bu konuda destek
olacağımızı ifade etmek istiyoruz ve hepinizi en kalbî
duygularımla tekrar selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özkan.
Sayın
Işık, sisteme girmişsiniz.
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahya çevre yolunda infilak eden LPG yüklü araca ve bu tür kazaların
tekrar yaşanmaması için Hükûmetin daha ciddi tedbirler almasına
ilişkin açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün saat 00.30
sıralarında Kütahyadan Antalyaya geçerken Kütahya çevre yolu
üzeninde meydana gelen, bir LPGli araçtaki gaz sızıntısı
sonucundaki patlama ve yangın olayında yaralanan 21 itfaiye
çalışanına acil şifalar diliyorum.
Bu tür
kazaların tekrar yaşanmaması adına Hükûmeti daha ciddi
tedbirler almaya davet ederek, söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Gündem
dışı üçüncü söz, çiftçilerin sorunları hakkında söz
isteyen Ardahan Milletvekili Ensar Öğüte aittir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Öğüt.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, çiftçilerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
çiftçilerin sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, üç konu üzerinde duracağım: Yem bitkileri
parasının ödenmesi, tarım ve hayvancılıkla ilgili
verilen krediler, bir de Ziraat Bankası, tarım kredi kooperatifiyle
ilgili görüşümü belirteceğim.
Değerli
arkadaşlar, yem bitkileri parası şu ana kadar hâlen ödenmedi.
Ben, Kars, Ardahan, Erzurum üzerinden geldim iki gün önce, kar, kış,
hakikaten tipi var, çok soğuk, eksi 25 derece geceleri oluyor. Yem
bitmiş, insan, hayvanını besleyemiyor. Yani bunun parası
şimdi verilmeyip de ne zaman verilecek? Bu yem bitkileri parası otuz
üç ile ödenmiş ama kışı ağır geçen, ağır
koşulları olan illere, başta Ardahan, Kars, o bölgeye
ödenmemiş. Rica ediyorum, Tarım Bakanımız ve Hükûmet bunu
acilen doğu ve güneydoğudaki illere de ödesin. Batıya
ödemiş, doğuya ödememiş.
İkincisi,
değerli arkadaşlar, Hükûmet Hayvancılıkla ilgili kredi
vereceğim. dedi fakat maalesef, kimse kredi alamıyor. Şu anda,
kim Ziraat Bankasına giderse plasman yok, para yok. Evvelsi gün de
Erzurumdan gelirken Erzurumda, Ziraat Bankası Bölge Müdürüyle
görüştüm Hükûmet bize para gönderirse biz de vereceğiz. diyor.
Şimdi, Hükûmet bas bas bağırıyor, diyor ki: Ben tarım
kredisini veriyorum, gitsinler alsınlar.
Değerli
arkadaşlar, hiç kimse kredi alamıyor çünkü
Teminatını
veren de alamıyor. Zaten köylüden teminat istiyorlar, şehir
merkezinden bina istiyorlar, Memur kefil getir diyorlar. Şehir
merkezinde binası olursa zaten adamın köyde ne işi var. Köydeyse
köydeki tarlasını, ahırını, hayvanını
teminat olarak alırsanız o zaman köylü kredi alır,
hayvancılık yapar ama maalesef, yine, zengin iş adamları
krediyi alıyor, köylüye hiçbir şey kalmıyor, buradan söylüyorum.
Bunları
söyleyenler kimler? Bizim köylümüz. Bakın, Asım Kılıç,
ismini veriyorum, Ardahan Merkez Kuşuçmaz köyünden. Göleden,
Çalıdere köyünden Nurettin Öngel. Gölenin Çalıdere köyüne gittim,
menfezi ararken, Sayın Başbakanın açtığı menfezi
ararken, orada Nurettin Öngel -ismini söylüyorum, şu anda beni izliyor-
dedi ki: Biz krediden faydalanamıyoruz, hep kendi adamlarına
veriyorlar, bize gelince vermiyorlar, biz vatandaş değil miyiz?
Değerli
arkadaşlar, yani, Çalık grubuna 750 milyon doları
teminatsız, bir kalemde veriyorsunuz da çiftçiye gelince niye
vermiyorsunuz? Bunu, lütfen, rica ediyorum.
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) Teminatsız olduğunu nereden biliyorsun?
Teminatsız kredi verilir mi?
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bunu araştırdık,
hatta, krediler de ödenmemiş, onu da söyleyeyim, kredilerin bir bölümü de
ödenmemiş.
Şimdi, bir
zamanlar, Kars, Ardahan, Iğdır, Erzurum, Ağrı, Van, bu
bölgenin yaylalarından yetişen hayvanların eti, sütü,
batıyı besliyordu, Türkiyeyi besliyordu. Hayvancılık
bitti. İthal hayvan gelmesiyle, maalesef, gözünüz aydın,
hayvancılığı bitirdiniz. Sizin zamanınızda -ithal
hayvan gelmiyordu, ithal et gelmiyordu- şimdi 25 milyon çiftçi kan ağlıyor.
Şimdi, ben
buradan da çiftçiye sesleniyorum: Değerli çiftiler, değerli
kardeşlerim, değerli köylülerim; dört ay sonra seçim geliyor,
demokratik hakkını kullan, oyunu Cumhuriyet Halk Partisine ver, bir
de Cumhuriyet Halk Partisini dene, bak bakalım köylünün hakkı
veriliyor mu verilmiyor mu?
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) Daha çok beklersin!
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Hiç merak etmeyin!
Fındık
üreticisi perişan, narenciye üreticisi perişan, işte
Adanalı arkadaşım söylüyor, Adanada çiftçi perişan, Egede
öyle, İç Anadoluda patatesçi, soğancı aynı durumda.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) CHPnin durumu perişan.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Esnafın çeki dönüyor. Yani öyle bir duruma geldik ki,
değerli arkadaşlar, hakikaten, esnafı ele
aldığımız zaman perişan durumda.
Bakın,
Ardahanda bizim esnaf kefalet kooperatifi var, 500 küsur tane ortağı
var, 300 milyara ihtiyacı var, devletten alamıyor, 300 milyar, 300
bin lira ve buradan da sesleniyorum işte. Yani burada hiç kimseye bir
şey yapılmadı. Yapılmadı mı? Yapıldı
ama nasıl yapıldı? Bir yapılıyorsa bin gösteriliyor
ama şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar: Eğer bizler,
burada, tarım kredi kooperatifine borcu olanlara, Ziraat Bankasına
borcu olanlara bir kolaylık getirmediysek bunlar da bizim
ayıbımızdır. Bu Meclisten bir torba yasası
çıktı. Üç yüze yakın madde, gece gündüz çalıştık,
kabul edildi. Allah aşkına, çiftçilerle ilgili, çiftçi
borçlarıyla ilgili, Ziraat Bankasıyla ilgili, tarım kredi
kooperatifiyle ilgili herhangi bir şey çıktı mı?
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Çiftçi borçlarıyla ilgili var tabii.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Hayır efendim. Lütfen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Öğüt.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Yanlış biliyorsun. Elektrik, su
borçlarıyla ilgili yok mu? Var.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Toparlıyorum.
Bakın, ben
AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Nurettin Canikliyle
konuştum, gayret gösterdi ama koyamadı. Dedi ki: Evet, Ziraat
Bankası kendisi bir yenileme yapabilir ama tarım kredi kooperatifi
borçlarını koyamıyoruz. Dedim ki: Kardeşim, niye koyamıyorsun?
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Tarım krediyi koyduk, geçici maddeyle koyduk.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Geçici maddeyle
Şimdi,
burada en önemli, 25 milyon, nüfusun üçte 1ini temsil eden çiftçilerimizin
Ziraat Bankasına olan borçlarını, tarım kredi kooperatifine
olan borçlarının ertelenmesi, faizlerinin silinmesi
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Ziraat Bankası kendisi yapılandıracak.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Siz zaten faize karşıydınız, en büyük faizci
oldunuz. Onun için, faizlerinin silinip
Bakın, özür diliyorum, faizleri
silinip anaparada da kolaylık yapılarak çiftçilerimizi
yaşatalım ve tarım kredi kooperatifine, Ziraat Bankasına
olan borçların anaparalarını silelim. Bunun yanı sıra,
çiftçilere olan kredilerde kolaylık tanıyalım ve yem bitkileri
parasını derhâl, acilen ödeyelim. Yoksa çiftçimiz hakikaten çok
perişan durumda oluyor.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Vural
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Türk
Patent Enstitüsünde işine son verilen 110 taşeron işçiye
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, Türk
Patent Enstitüsünde 110 taşeron işçinin işlerine son verilmesi
münasebetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine bir haykırışları
var, o münasebetle söz aldım.
Bu 110 kişi
1995 yılından bu yana çalışıyorlar ve yeni alınan
kararla, bu 110 kişinin iş akdi feshediliyor, yerine 4/Bli
alınıyor ve şu soruları soruyorlar Türkiye Büyük Millet
Meclisinde: Birçoğumuz evli ve çocuk sahibiyiz. Bizleri sokağa
attığınız takdirde evimize ekmeği nasıl
götüreceğiz? Çocuklarımızı okula nasıl
göndereceğiz? Kış mevsiminde evimize odun ve kömürü nasıl
alacağız? Karşılaştığımız bu
durumun insan haklarına aykırı olduğu kanaatindeyiz. Sizler
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizlerin temsilcilerisiniz, sizlerden
yardım bekliyoruz. diyorlar.
Bugün 110 aile
çöküyor ve 110 ailede ıztırap var. O bakımdan -ben bu konuyu
Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanına da ilettim- ivedilikle bu 110
kişinin kendileri için uygun olan bir yerde istihdam edilmesini ve sorunun
çözülmesini yüce Meclise arz ediyorum. İnşallah bu konuda Hükûmet
gerekli tedbirleri alır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Sayın Güvel
4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, tüm yurdumuzdaki çiftçiler gibi Adana çiftçisi de büyük
sorunlarla boğuşmaktadır. Çiftçilerimiz, gübre, mazot,
işçilik gibi girdi fiyatlarının aşırı
yüksekliği nedeniyle, elde ettikleri ürünü maliyetinin altında satmak
zorunda bırakılmaktadırlar.
Bu yıl
Adanada narenciye üreticisinin başına da bu gelmiştir. Bu
sezon, narenciye, maliyetin altında fiyata alıcı
bulduğundan dalında kalmıştır.
Yalnızca bu
üreticilerimizin sorunu yoktur, mısır üreticisinden pamuk
üreticisine, fıstık üreticisinden buğday üreticisine kadar bütün
çiftçilerimiz perişan hâldedir. Hükûmet çiftçinin durumuna
kayıtsızdır.
AKP hükûmetleri
döneminde çiftçilerin millî gelirden aldıkları pay sürekli olarak
gerilemiştir. Köylerimizde büyük bir yoksullaşma söz konusudur. Bu
Hükûmet, kendi çiftçisinden esirgediği desteği, ithalat yoluyla
başka ülkelerin çiftçilerine vermektedir.
Teşekkür
ediyorum Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Güvel.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek ve 24
milletvekilinin, akaryakıt fiyatlarındaki artışın
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1034)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Son dönemde
dünyada petrol fiyatlarında önemli bir artış
gerçekleşmezken, Türkiye'de dünya ortalamasının çok üzerinde bir
fiyat politikası uygulanmaktadır. Tarımdan sanayiye tüm
sektörlerde girdi olarak kullanılması nedeniyle, en önemli maliyet
unsuru olarak üreticiyi ve tüm ekonomiyi etkileyen yurtiçi akaryakıt
fiyatlarındaki artışın hangi politik tercihler sonucu
oluştuğunun belirlenmesi amacıyla anayasanın 98 inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz.
1) Mustafa Özyürek (İstanbul)
2) Hulusi Güvel (Adana)
3) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
4) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
5) Ahmet Küçük (Çanakkale)
6) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
7) Mevlüt Çoşkuner (Isparta)
8) Hüsnü Çöllü (Antalya)
9) Mehmet Ali Susam (İzmir)
10) Atila Emek (Antalya)
11) Suat Binici (Samsun)
12) Muhammet Rıza
Yalçınkaya (Bartın)
13) Tacidar Seyhan (Adana)
14) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya)
15) Harun Öztürk (İzmir)
16) Onur Başaran Öymen (Bursa)
17) Ahmet Ersin (İzmir)
18) Derviş Günday (Çorum)
19) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
20) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
21) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
22) Bilgin Paçarız (Edirne)
23) Ahmet Tan (İstanbul)
24) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
25) Vahap Seçer (Mersin)
Gerekçe:
Son yıllarda
Türkiye'de petrol fiyatları dünya ortalamasının çok üzerinde
seyretmektedir. Benzinin rafineri çıkışı 0.990 TL,
motorinin 1.03 TL, pompa satış fiyatı ise benzin 3,85, motorin
3,24 TLdir. Maliye Bakanlığının yaptığı
hesaplamalara göre bu fiyat farkının kaynağı ÖTV ve KDV'nin
satış fiyatının yüzde 66,8'ini
oluşturmasıdır. Akaryakıt üzerindeki bu yüksek vergi yükü
akaryakıt fiyatlarının özellikle Avrupa Birliği
ülkelerininkinin çok üzerinde gerçekleşmesine neden olmaktadır.
Hükümetin vergi gelirlerini artırma amacıyla akaryakıt
üzerindeki vergi yükünü yüksek tutması bir politika halini
almıştır.
Türkiye'de
tüketilen enerjinin % 32'lik kısmı petrolle
karşılanmaktadır. Akaryakıt fiyatlarındaki en ufak bir
oynama tüketiciye farklı sektörler üzerinden birikimli olarak
yansımaktadır.
Maliye
Bakanlığının akaryakıt istasyonlarını vergi
dairesi gibi kullanma politikası sonucu, dünyada petrol fiyatları
düşerken de Türkiye'de akaryakıt fiyatları yüksek seviyesini
korumaktadır. Nitekim 2009'da EPDK, yurt içi akaryakıt fiyatlarını
% 10-15 aşağı çekmişti, ancak Maliye
Bakanlığı ek vergi koyarak indirimin halka
yansımasını önledi.
Maliye
Bakanlığı şu anda da ÖTV ve KDV'de bir indirime
gitmeyeceğini açıkladı. Bugün 3,850 TL'ye satılan bir litre
benzin fiyatının içinde 2,480 TL vergi, 0,184 TL
dağıtımcı karı, 0,184 bayi karı vardır.
Vergide indirimi
düşünmeyen Hükümet, rafinerinin, dağıtıcıların ve
bayilerin kârlarında indirim yapılmasını istiyor.
TÜPRAŞ % 2 indirim yapacağını açıkladı.
Bu indirimler
akaryakıt fiyatlarındaki astronomik yüksekliğe çözüm olmaz.
Çözüm Hükümetin akaryakıttan aldığı ÖTV ve KDV'de indirime
gitmesidir.
Tüketicilerin
dünyada en yüksek fiyattan benzin almasına neden olan hükümetin
politikasının TBMM tarafından araştırılarak yeni
çözümler üretilmesine ihtiyaç vardır.
2.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan ve 20
milletvekilinin, NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesinde kabul
edilen Stratejik Konsept Belgesi ve Füze Savunma Sisteminin etkilerinin
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1035)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
19-20 Kasım
2010 tarihlerinde Lizbon'da gerçekleştirilen NATO Devlet ve Hükûmet
Başkanları Zirvesi'nin ve bu zirvede karara bağlanan Stratejik
Konsept Belgesi ve Füze Savunma Sisteminin ülkemiz üzerindeki etkilerinin
araştırılması amacıyla, Anayasa'nın 98 ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İç Tüzük'ünün 104 ve 105 maddeleri uyarınca
Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz.
1) Kürşat Atılgan (Adana)
2) Murat Özkan (Giresun)
3) Necati Özensoy (Bursa)
4) Recep Taner (Aydın)
5) Mehmet Günal (Antalya)
6) Mustafa Kalaycı (Konya)
7) Behiç Çelik (Mersin)
8) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
9) Rıdvan Yalçın (Ordu)
10) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
11) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
12) Oktay Vural (İzmir)
13) Hüseyin Yıldız (Antalya)
14) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
15) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
16) Yılmaz Tankut (Adana)
17) Hasan Özdemir (Gaziantep)
18) Mümin İnan (Niğde)
19) Ali Uzunırmak (Aydın)
20) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
21) Metin Ergun (Muğla)
Gerekçe:
19-20 Kasım
tarihlerinde Lizbon'da gerçekleştirilen NATO Devlet Başkanları
ve Hükümet Başkanları zirvesinde NATO'nun yaklaşık 10-15
yıllık geleceğine yön verecek Stratejik Konsept belgesi, füze
savunma sistemi gibi ülkemiz açısından büyük önem arz eden konular
tartışılmıştır.
Zirvenin en
önemli sonuçlarından biri ittifakın önümüzdeki geleceğine yön
verecek Stratejik Konsept belgesinin kabulü olmuştur. Bu belge kamuoyuna
açık bir tartışma süreci çerçevesinde şekillenmiş ve
müttefikler arasında yapılan yoğun müzakereler sonucu nihai
halini almıştır.
Yapılan
müzakereler sonucu Türkiye'nin beklentilerinin belgeye tam manasıyla
yansıdığını söylemek mümkün değildir. Türkiye
gibi stratejik önemi büyük olan bir ülkenin Savunma ve Güvenlik konusunda
hassasiyetleri ne kadar dikkate alınmıştır? Bu belgede ne
kadar yer almıştır? Bu konuların dikkate alınması
gerekmektedir.
Zirvede gündeme
gelen ve ülkemiz için çok büyük önem arz eden diğer bir konu da Füze
Savunma Sistemi'nin kurulması kararıdır. Bu sistemin komuta
yapısı ve füzelerin önlenmesi esnasında serpinti etkisinin
nasıl olacağı ülkemiz için önemlidir.
Bu konular
müzakere edilirken bu zirvede Türkiye'nin öne sürmüş olduğu
şartların ne kadar gündeme alındığı konusu da bir
diğer tartışma konusudur. Füze Savunma Sisteminin ülkemize
kurulmasının yanında diğer komşu ülkelerimizle
ilişkilerimizi nasıl etkileyeceği konusu da dikkate
alınarak tartışılmalıdır.
Kurulacak olan
araştırma komisyonuyla gündeme gelen ve milletimizin zihnini
meşgul eden soru işaretlerini ortadan kaldırmak ve kamuoyunu
aydınlatmak mümkün olacaktır.
3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20
milletvekilinin, ceza infaz kurumları personelinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1036)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ceza İnfaz
Kurumları personelleri gerek çalışma koşulları,
gerekse de özlük hakları itibariyle ciddi sıkıntılar
yaşamaktadır. Anayasal eşitlik ilkesine de aykırı olan
bu sorunların araştırılarak alınacak önemleri tespit
etmek üzere Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Hasan Özdemir (Gaziantep)
2) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
3) Necati Özensoy (Bursa)
4) Mustafa Enöz (Manisa)
5) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
6) Ali Uzunırmak (Aydın)
7) Muharrem Varlı (Adana)
8) Yılmaz Tankut (Adana)
9) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara)
10) Recai Yıldırım (Adana)
11) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
12) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
13) Kürşat Atılgan (Adana)
14) Mehmet Zekai Özcan (Ankara)
15) Hasan Çalış (Karaman)
16) Mehmet Şandır (Mersin)
17) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
18) Ahmet Bukan (Çankırı)
19) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
20) Recep Taner (Aydın)
21) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
Gerekçe:
Ceza infaz
kurumları personelleri Adalet Bakanlığı Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı ceza infaz
kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi ve
idari hizmetler sınıfına dâhil olarak çalışan kamu
personelleridir.
Ceza infaz
kurumları personelleri yapılan görev bakımından kolluk
kuvvetleri gibi emniyet ve güvenlik hizmetleri sınıfına dâhil
olmalıyken kamu personel yönetimi içerisinde idari hizmetler
sınıfına dâhil olarak değerlendirilmiştir. Ancak 4688
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nda yer alan
düzenlemelerde dahi ceza infaz kurumlarının statüsü göz önünde
bulundurularak, ceza infaz kurumları personelleri güvenlik ve asayiş
hizmeti görenlerle birlikte ele alınmış ve sendika kurma
hakları sınırlanmıştır. Ceza infaz kurumları
personelleri sendikalaşma açısından bürokratik yapılanma
içerisinde haksızlığa maruz kalmaktadır. Halen TBMM
gündeminde olan 1/897 esas numaralı Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nda öngörülen
düzenlemelerde sözleşmeli personelin dahi sendikalar ve üst
kuruluşlar kurabilmesinin önü açılmaktadır. Bu düzenlemeyle
özlük hakları itibariyle tüm kamu çalışanlarından olumsuz
bir durumda olan ceza infaz kurumları personelini sendikalaşma
hakkı bakımından da bir başka haksızlığa ve
eşitsizliğe maruz kalacaktır. Nitekim ceza infaz personelinin
bir kısmı 657 sayılı yasanın 4/b maddesi ile
sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilmesine rağmen yine de bu
haklardan istifade edemeyecektir.
Ceza infaz
personeli bir taraftan emniyet hizmetlerinde sayılmayacak diğer
taraftan ise emniyet hizmetleri sınıfındaymış gibi
değerlendirilerek sendikalaşma hakkı tanınmamaktadır.
Burada ceza infaz personelini mağdur eden hukuki mevzuatın kendi
içerisinde bir çelişkiler yumağı vardır.
Bilindiği
üzere ceza infaz kurumlarında toplum içerisinde kendilerine yer bulamayan,
sosyal ve maddi çıkarları için örgüt kuran ve yöneten suç örgütü mensupları;
siyasi ve politik suç işleyen, Devlete karşı gelen terör
suçları ile adli ve yüz kızartıcı suçlar işleyen
kişiler vb. yer almaktadır.
Ceza infaz kurumu
çalışanları suçlularla cezaları süresince onların
muhafazasını sağladığı gibi,
ıslahını, eğitimini ve iyileştirilmesinde de emek sarf
eden, mesai süresi belli olmayan, gerektiğinde 24 saat hizmet veren, resmi
tatillerde de çalışan, görevi esnasında yoğun strese maruz
kalan personeldir. Nitekim 2009-2010 yılları içerisinde 10
kişiden fazla ceza infaz kurumu personelinin intihar ettiği
bilinmektedir.
Ülkemizde ceza
infaz kurumu personelinin uluslararası sözleşmelerde gösterilen özlük
haklarına dahi sahip olamadığı görülmektedir.
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Ceza İnfaz Kurumları Asgari
Standartları'nda öngörülen personele ilişkin düzenlemelerde infaz
kurumlarında verimliliğin arttırılması, nitelikli
personel çalıştırılması ve
kalıcılığın özendirilmesi için çalışma
koşullarının ve özlük haklarının
iyileştirilmiş olması gerektiğine dikkat çekilmiştir.
Netice
itibariyle, ceza infaz kurumu personelinin özlük hakları ve
çalışma koşullarında çok büyük adaletsizlikler ve
yanlışlıklar vardır. Bu durum yasalarımızdan,
kanun hükmünde kararnamelerimizden vb. de kaynaklanmaktadır. Söz konusu
personelin mağduriyetinin giderilmesi için mevzuattan kaynaklanan sorunlar
ile çalışma şartlarındaki sorunlar
araştırılarak sorunların çözümü için yapılacak
düzenlemelerin belirlenmesi gerekmektedir.
4.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin,
Vandaki hava kirliliğinin nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1037)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Van'da özellikle
kış aylarında meydana gelen hava kirliliğinin sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin tespit
edilmesi için Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105.
maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Fatma Kurtulan (Van)
2) Selahattin Demirtaş
(Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Sırrı
Sakık (Muş)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Akın Birdal (Diyarbakır)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
15) Osman Özçelik (Siirt)
16) Özdal Üçer (Van)
17) Pervin Buldan (Iğdır)
18) Sebahat Tuncel (İstanbul)
19) Sevahir Bayındır (Şırnak)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Hava kirliliği
Türkiye genelinde insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiye
sahip en önemli çevre sorunlarından birini oluştururken; bazı
illerde çok yoğun olması ve önlenmesi ya da azaltılması
yönünde önlem alınmaması tedavisi mümkün olmayan çeşitli
hastalıklara da neden olmaktadır. İnsan
sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye
zarar vererek, yaşam kalitesini düşüren ve solunum yolu
hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa neden
olan hava kirliliği Van'da da artış göstermiştir.
Kışların
uzun ve sert geçtiği Van İlinde, ısınmak için
kullanılan ucuz ve kalitesiz kömür nerdeyse yılın sekiz ayı
yakılmaktadır. Van'da zorunlu köy boşaltmaları,
hayvancılığın yok edilmesi, tarım
alanlarının işletilmemesi şehir nüfusunu
çoğalttığından, en yoğun hava kirliliği il merkezinde
görülmektedir. İşsizlik ve yoksulluğun en çok
yaşandığı illerden biri olan Van'da, merkez dahil olmak
üzere ilçe ve köylerin hemen hemen hepsinde vatandaşlar ısınmak
için düşük kalorili kömür kullanmaktadırlar. Vatandaş zorunlu
olarak düşük kalorili kömüre yönelirken, Van Valiliğine
bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu (SYDV)
tarafından halka dağıtılan kömür de vatandaşın
sağlını ciddi boyutlarda olumsuz etkilemektedir.
Kente girişi
denetimsiz yapılan ve dağıtımının da aynı
şekilde olduğu iddia edilen düşük kalorili ve kalitesiz kömür,
Van ilinde hava kirliliğinin en önemli sebebi olmaktadır.
Sağlığı açıkça tehdit eden ve geçen yıl
dağıtımı yapılan kömürle kıyaslandığında
kalite bakımından büyük bir farkı olmayan kömürün
dağıtımı bütün uyarılara rağmen devam etmektedir.
Van şu an hava kirliliğinin en yoğun olduğu illerden
biridir. Valilik her ne kadar bu yıl dağıtımını
yaptıkları kömürün, kalori ve kalite bakımından, geçen
yıl dağıttıkları ve hava kirliliğine sebep
olduğu kabul edilen Şırnak kömüründen önde olduğunu ileri
sürse de oluşan hava kirliliği bunun aksini göstermektedir.
Özellikle
akşam saatlerinde belirgin şekilde artış gösteren hava
kirliliğinin, düşük kalorili kömürlerin kullanılmasından
kaynaklı olduğunu söylemek mümkündür. Van İlinde Valilik
tarafından 5 Ekimde dağıtımına
başlandığı söylenen kömürün kalitesine dair kesin veriler
bulunmamaktadır. Van Valiliği yaptığı bir
açıklamada geçen yıl dağıtımını
yaptıkları Şırnak kömürünün hava kirliliğine sebep
olduğunu bir bakıma kabul etmiş sayılmaktadırlar. Bu
yıl dağıtımını yaptıkları
Kütahya-Tavşanlı kömürünün daha kaliteli olduğunu öne sürseler
de meydana gelen hava kirliliği kullanılan kömürün geçen yıl
dağıtılmış olunan kömürden farklı
olmadığını göstermektedir. Van ilinde merkez mahalleleri
dahil birçok yerinde gecekondu ve müstakil ev bulunmaktadır. Bu tür
evlerde de filtre kullanımının mümkün olmadığı
düşünüldüğünde dağıtılmış kömürün
kullanımına devam edildiği sürece ilde hava kirliliğinin
daha da artacağı söylenebilir.
Hava kirliliği
Van'da yaşlılar, çocuklar, solunum güçlüğü çeken insanlar
başta olmak üzere bütün vatandaşlar için açık bir tehdit haline
gelmiştir. Bu nedenle Van ilinde meydana gelen hava kirliliğinin
nedenleri ortaya çıkarılarak kamuoyu ile
paylaşılmalıdır. İnsan sağlığı
üzerindeki olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması için
araştırma yapılarak önlem alınmalı, bu güne kadar
yaratmış olduğu riskler tespit edilerek vatandaşlar uyarılmalı
ve gerekli önlemler alınmalıdır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Spor kulüplerinin
sorunları ile sporda şiddet sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/80,
91, 267, 674, 714, 737, 739, 876, 877, 878, 879, 880) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının
Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
B) Tezkereler
1.- Spor kulüplerinin sorunları ile sporda şiddet
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla kurulan (10/80, 91, 267, 674, 714, 737, 739, 876,
877, 878, 879, 880) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin
bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1415)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Spor Kulüplerinin
Sorunları ile Sporda Şiddet Sorununun Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
(10/80, 91, 267, 674, 714, 737, 739, 876, 877, 878, 879, 880) Esas
Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu; 24.11.2010 tarihinde
göreve başlamıştır.
Komisyonumuz,
TBMM İçtüzüğünün 105 inci maddesi uyarınca kendisine verilen 3
aylık süre içerisinde (3 günlük araverme süresi dahil)
çalışmalarını tamamlayamadığından 28.02.2011
tarihinden itibaren Genel Kuruldan 1 aylık ek süre istenmesine karar
vermiştir.
Gereğini
bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Nazım
Ekren
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN
İç Tüzükün 105inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir
aylık kesin süre verilir. hükmü gereğince Komisyona bir aylık
ek süre verilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
2.- TBMM ile Mozambik Parlamentosu arasında
parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1412)
09/02/2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca, Mozambik
Parlamentosu ile TBMM arasında parlamentolararası dostluk grubu
kurulması hususu Genel Kurul'un tasvibine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.47
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 16.01
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının tezkeresinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bazı sayın
milletvekillerinin izinli sayılmasına dair bir tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
3.- Bazı milletvekillerine, Başkanlık
tezkeresinde belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1413)
10.02.2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıda
adları yazılı sayın milletvekillerinin hizalarında
gösterilen süre ve nedenlerle izinli sayılmaları Başkanlık
Divanının 31.01.2011 tarihli toplantısında uygun
görülmüştür.
Genel Kurulun
onayına sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır, hastalığı nedeniyle
27/09/2010 tarihinden itibaren 116 gün,
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Ankara
Milletvekili Faruk Koca, hastalığı nedeniyle 26/10/2010
tarihinden itibaren 15 gün,
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş, hastalığı nedeniyle
08/12/2010 tarihinden itibaren 30 gün,
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İstanbul
Milletvekili Ali Topuz, hastalığı nedeniyle 15/12/2010
tarihinden itibaren 42 gün,
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İzmir
Milletvekili Şenol Bal, hastalığı nedeniyle 22/12/2010
tarihinden itibaren 21 gün,
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugay, hastalığı nedeniyle 23/12/2010
tarihinden itibaren 15 gün,
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çorum
Milletvekili Derviş Günday, hastalığı nedeniyle 22/12/2010
tarihinden itibaren 16 gün,
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bursa
Milletvekili Mehmet Tunçak, mazereti nedeniyle 5/11/2010 tarihinden itibaren 11
gün,
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel, mazereti nedeniyle 13/12/2010 tarihinden itibaren
14 gün,
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir milletvekiline ödenek
ve yolluğunun verilebilmesine ilişkin bir tezkeresi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
4.- Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındıra ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1414)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hastalığı
nedeniyle bir yasama yılında aralıksız 2 aydan fazla izin alan
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındıra İçtüzüğün
154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi,
Başkanlık Divanının 31/01/2011 tarihli
toplantısında uygun görülmüştür.
Genel Kurulun
onayına sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir
Şimdi de
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
C) Önergeler
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
Kredi Kartları Faizlerinin İndirilmesi Hakkında Kanun
Teklifinin (2/174) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/257)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
22.02.2008 Tarihinde 4822 Sayılı Kanunla
değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
hakkındaki Kanuna Geçici 2 nci madde eklenmesine dair ile ilgili
vermiş olduğum Kanun Teklifimin İç Tüzüğün 37. maddesi
gereğince 45 gün içinde Komisyonda görüşülmediği için, yine
İç Tüzüğün 37. maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul
gündemine alınmasını arz ederim. 17.02.2010 (2/174)
Hasip
Kaplan
Şırnak
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurunuz
Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bizim kanun teklifimiz kredi kartları faizlerinin belli bir seviyeye
çekilmesi ve tüketici haklarının korunmasıyla ilgilidir.
Bu faiz
oranını Merkez Bankasının hazine borçlanma faizlerinin 2
katından fazla olamaz. şeklinde bir sınırlamayı
öneriyoruz ve borçların da belli bir müddet
yapılandırılmasıyla ilgilidir. Çünkü kanun teklifini
verdiğimiz tarihte hemen hemen yüzde 78 bileşik faiz kredi
kartlarına uygulanıyordu; oysaki hazine borçlanma faizlerinde yüzde
16 kanun teklifini verdiğimiz zamanda. Enflasyonun da yüzde 8 olduğu
düşünüldüğünde, gerçekten banka kredi kartları faizlerine
uygulanan faizin çok fahiş ve artık, bir bankacılık
işleminden çok tefecilik düzeyine çıktığını
görüyoruz.
Şimdi, o
tarihlerde, 2008 Şubatında kredi kartı borç bakiyesi 27 milyar
civarındaydı. Bunların büyük bir çoğunluğu icraya
verilmişti ve o tarihler de küresel krizin başlangıç tarihleri.
Bakıyoruz, en çok kredi kartı nerede kullanılmış?
Yüzde 33,8 ile market ve gıda harcamalarında
kullanıldığını görüyoruz ve kredi
kartlarının özellikle market ve gıdada kullanılması
bile tüketicilerin çok zorunlu hâllerde kullandığını
gösteriyor.
Yine Sayın
Başbakanın bir sözü var; işte Borç yiğidin
kamçısıdır. Bizim borcumuz leblebi, çekirdek, çerez. Fakat bu
tüketici kartlarında, kredi kartlarında bu, onların alım
gücüyle kıyaslandığı zaman gerçekten aileyi yıkar,
icra iflas işine getirir bir rakam.
Ankara Ticaret
Odası tespiti: 40 milyon insanın bu konuda borcu olduğu yönünde.
32 milyonunun kredi kartı borçlusu olduğu yönünde ve bunların
büyük bir çoğunluğunun da esnaf ve çiftçi olduğu yönünde.
Yine Tüketiciler
Birliği Genel Başkanı Sayın Kayanın
açıklamaları var. Tüketicinin mağduriyetine
karşılık bankalar 2009 yılında kredi kartı
faizinden 5,7 milyar lira kazanç sağladı. Yani, burada, oransız
bir kâr sağladığını görüyoruz.
Yine, torba kanun
tasarısında bunun tartışmalarını
yaşadık. Maalesef, bankaların alacaklarına yönelik olarak
kredi kartı borçlarının
yapılandırılmadığını, kapsama alınmadığını
biliyorsunuz. Bunu da dikkate aldığımız zaman, gerçekten
küresel krizin etkileri ışığında bunun sınırlandırılması
gerektiğini düşünüyoruz.
Yine, bankalar,
sorgulama yapmadan herkese kredi kartı veriyor, gelirinin çok üstünde
limitler veriyor; asgari ödeme tutarlarını yüzde 20lerde tutarak
yani kredi kartını, ödeme aracı olmaktan çok, borçlanma
aracı olarak düzenlemiş bulunmaktadırlar. Bu yönüyle de
baktığımız zaman, gerçekten, Türkiyede küresel krizden
etkilenen, özellikle, işçi, ücretli, emekli kesimin çok büyük mağdur
olduğunu görürüz.
Yine, burada
kredi kartları borçlarına ilişkin Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonu verilerine bakmak istiyorum: 2 milyon
kişinin icra takibinde olduğunu söylüyor. Bunların aileleriyle
beraber 10 milyon kişiyi buluyor. Yine, 2010 sonu itibarıyla
takipteki kredi kartı borçlarının 3 milyar 792 milyon
olduğunu görüyoruz. Toplam borcun da 43 milyar 629 milyon lira
olduğunu görüyoruz.
Burada tabii ki
bu kanun teklifimizin gündeme alınıp alınmaması
görüşülüyor yani bu, direkt, bir kanun teklifinin görüşülmesi
değil. Bugün bu kanun teklifimiz kabul edilse dahi, muhtemelen seçim
sonrası yasama dönemine intikal edecek bir durumdur. Bu nedenle, ben,
bütün milletvekillerinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Teşekkür ederim.
Bu dikkate
alındığı zaman, bizim Şubat 2008de verdiğimiz
kanun teklifi, maalesef iktidar çoğunluğu komisyonlarda
oluştuğu için Genel Kurula inememiş, biz de İç Tüzük 37ye
göre bunu indirmişiz. Kredi kartı faizleri gerçekten bileşik
faizle yüzde 100ü buluyor ve yüzde 100ü bulan bu faizler
karşısında tüketiciyi korumak gibi Meclisin bir sorumluluğu
olduğunu düşünüyoruz. Bu sorumluluk bilinciyle, özellikle bu
teklifimizin gündeme alınması oylanacak, bunun oylanmasını
Çünkü görüşülmesi ancak seçimlerden sonraki yasama Parlamentosuna
kısmet olacaktır.
Bu duygularla
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan. (BDP sıralarından
alkışlar)
Bir milletvekili
olarak önerge hakkında Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani
konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Geylani.
HAMİT
GEYLANİ (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
anılan yasa teklifinin gündeme alınması hakkında söz
aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, adına torba ve torba benzeri türevler denilen yasa tasarısı
hafta sonu AKPli üyelerin oylarıyla kabul edildi. Başta
çalışma yaşamını altüst eden işsizliği ve
sömürüyü dayatan, birçok olumsuz düzenlemeyle yasalaşan tasarı,
haksız ve eşit olmayan, toplum içinde ayrımcılık yapan
hükümleriyle de tarihe ucube bir not olarak düşecektir. Torbanın
altında biriken çifte standartlı ve
ayrıştırıcı tortu ise 100 bini aşan gencin
eğitimini yasaklayan şoven prangasıdır, o da bir sonuçtur.
Asıl neden, bu haktan alıkonan gençlerin Kahrolsun savaş,
yaşasın barış ve demokrasi. sloganının iki
parmak arasına sığmayan zafer işaretleridir. Onun için bu
da böyle biline.
Sayın
milletvekilleri, tüm ısrarlarımıza ve kamuoyunda oluşan
büyük beklentiye karşın AKP Hükûmeti, her birinin sonu büyük
trajedilere dönüşen kredi kartı borçlularının
yaşadığı sorunları torbaya dâhil etmemiştir. Her
konuda ve her yasada düzenlemeye gidilen bu tasarıda, ne yazık ki
toplumun kanayan yarası olan kredi kartı borçlarını
görmezden gelinmiştir. Oysa büyük şirketlerin, sermayedarların
vergi borçlarına af getiren Hükûmet, her zamanki gibi işçinin,
emekçinin, yoksulun ve borç batağına saplanmış
yurttaşın sorunlarına uzak durmayı tercih etmiştir.
Günümüzde,
tüketiciler, yaşamlarını kredi kartı ve tüketici kredisiyle
sürdürme noktasına gelmişlerdir. Türkiyede şu an
yaklaşık 50 milyon kredi kartı mevcut olup, bunun yüzde
50sinden fazlası hâlâ aktif durumdadır. Ne yazık ki şu
anda 1,5 milyon tüketici, kredi kartı borcu nedeniyle icralık
olmuştur. Yine 2 milyona yakın kişi kredi kartı borcunu
ödeyemediği için kara listeye alınmıştır. Bu sayı
giderek de çoğalmaya devam ediyor. Özellikle enerji kaynaklarına ve
gıdaya yapılan zamlar, tüketiciyi yaşamını sürdüremez,
borcunu ödeyemez hâle getirmiştir. Kredi kartı borçlarının
bu noktaya gelmesinde en büyük etken, tüketicilerin gelirleri ile giderleri
arasındaki oransızlıktır. Yurttaş,
ihtiyaçlarını mutlaka karşılamak istiyor, ancak gelirleri
yetmediği için kredi kartlarına sığınma durumunda kalıyor.
Ancak bugün oluşan bu borç birikimi sonucu, insanlar artık
çalıştıkları ve elde ettikleri geliri ailelerine,
çocuklarına harcamaktan öte, öncelikle kredi kartı borçlarına,
daha doğrusu faizlerine kullanıyorlar. Çoğu tüketici,
oluşan kredi kartı borçlarını ödemek için yeni kredi
kartları alıyor. Bunların da borçlarını ödemeyip
faizler katlanınca çeşitli aile dramlarının
yaşanmasına neden olmaktadır. Haber kanallarının ya da
gazetelerin üçüncü sayfaları bu tür trajik haberlerle doludur. Bu da
vatandaşın yaşadığı ekonomik bunalımı
gözler önüne sermektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye'de kredi kartı borçlarının ve borçlu
sayısının fazla olmasının en büyük nedenlerinden bir
tanesi de kuşkusuz kredi kartı faiz oranlarının
yüksekliğidir. Ülke şartlarında, yüksek enflasyon nedeniyle faiz
oranları çok yüksek seviyelerde seyretmektedir. Bu durum borçlanma
maliyetlerini de yükseltmektedir. Özellikle artan faiz yükü banka
alacaklarının tahsilini sınırlandırıcı bir
etki yaratmakta, tüketiciyi de maddi- manevi bunalıma sürüklemektedir.
Dünyada başka ülkelerle karşılaştırılmayacak
düzeyde yüksek kredi kartı faizi uygulamasıyla Türkiye tüketicinin
hiçbir şekilde korunmadığı, ancak bankaların
kârına kâr kattığı, bir avuç insanın
zenginleştiği bir ülke konumuna gelmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HAMİT
GEYLANİ (Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Toplumsal bir
soruna dönüşmesiyle boşanmalar ve intiharlar artmakta, yuvalar
dağılmakta, insanlarımızın ruh
sağlığı, toplumumuzun huzuru bozulmaktadır. Hükûmet,
bir an önce, görmezden geldiği bu konu hakkında bir
çalışma, bir proje başlatmalıdır. Öncelikle kredi
kartı borçlarının yeniden yapılandırılmasına
olanak tanımalı ve çok yüksek düzeylerde seyreden kredi kartı
faizlerinin düşürülmesi gerekmektedir.
Bu duygu ve
düşüncelerle yasa teklifini desteklediğimizi ve gündeme
alınması gerektiğini söylüyor, Genel Kurulu bir kez daha
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederiz Sayın Geylani.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Şimdi
gündemin Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmına
geçiyoruz.
Bu
kısımda yer alan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
uyguladığı tarımsal politikalarla çiftçileri
işsizliğe ve yoksulluğa ittiği, kırmızı et
fiyatlarında yükselişe neden olduğu, tarımsal üretimi ve
üreticileri desteklemek yerine ithalatı teşvik ederek görevinin
gereklerine aykırı davrandığı iddiasıyla
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında
Anayasanın 99uncu ve İç Tüzükün 106ncı maddeleri
uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin (11/13) esas numaralı
gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşmelere başlıyoruz.
VII.- GENSORU
A) Ön
Görüşmeler
1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, uyguladığı tarımsal politikalarla çiftçileri
işsizliğe ve yoksulluğa ittiği, kırmızı et
fiyatlarında yükselişe neden olduğu, tarımsal üretimi ve
üreticileri desteklemek yerine ithalatı teşvik ederek görevinin
gereklerine aykırı davrandığı iddiasıyla
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/13)
BAŞKAN -
Hükûmet? Hazır.
Önerge daha önce
bastırılıp dağıtıldığı ve Genel
Kurulun 7/2/2011 tarihli 60ıncı birleşiminde okunduğu için
tekrar okutmuyorum.
Sayın
milletvekilleri, Anayasanın 99uncu maddesine göre bu görüşmede
önerge sahiplerinden 1 üyeye, siyasi parti grupları adına 1er
milletvekiline ve Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya 1 bakana söz
verilecektir.
Konuşma
süreleri önerge sahibi için on dakika, gruplar ve Hükûmet için yirmişer
dakikadır.
Şimdi söz
alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Önerge sahibi olarak Mersin
Milletvekili Vahap Seçer, Gruplar olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Muğla Milletvekili Gürol Ergin, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan, Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Bengi
Yıldız konuşacaktır.
Şimdi ilk
söz önerge sahibi olarak Mersin Milletvekili Vahap Seçere aittir.
Buyurunuz
Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER
(Mersin) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet
Mehdi Eker hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeyle
ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, son günlerde tarım sektöründe önemli sorunlar
yaşanmaktadır. İstikrarsız tarım politikaları,
artan girdi fiyatları, düşük ürün fiyatları, yetersiz tarım
destekleri, Hükûmetin uygulamaya koyduğu günübirlik yanlış
kararlar, oluşan sorunlara çözüm üretmede aciz kalan bir Hükûmet ve
neticede, çaresiz ve sahipsiz kalan çiftçimiz.
Değerli
arkadaşlarım, tarımsal üretimin bütün kalemlerinde, bütün
sektörlerde sorunlar yaşanıyor. Son günlerin en önemli
konularından bir tanesi hayvancılık sektöründe yaşanan
sorunlar. Bildiğiniz üzere, 2010 yılının başından
bu yana özellikle kırmızı et fiyatlarında akıl almaz
muazzam yükselişler oldu. Bu arada, yerli üreticilerimizin de üretim
yapamaz duruma geldiği, besi çiftliklerini kapattığı
hepinizce aşikâr bilinen gerçekler.
Değerli
arkadaşlarım, aslında, hayvancılık sektöründe
yaşanan sorunların evveliyatı var, ta 2008 yıllarına
kadar gitmek lazım. O dönemde özellikle girdi fiyatlarında önemli
artışlar olmuştu. Süt fiyatları önemli ölçüde
düşüş göstermişti ve o süreç içerisinde Tarım
Bakanlığından beklenen bu konularla ilgili, bu sorunlarla ilgili
ivedi tedbirler alması, çözümler üretmesiydi ancak o süreç içerisinde
Hükûmet bu konuda, tedbir alma konusunda aciz kalmıştır. Aciz
kalmıştır ki binlerce süt ineği kesime gönderilmek zorunda
kalmıştır ve üreticiler iflas etme noktasına
gelmiştir, hatta iflas etmişlerdir. İşte o günlerde
yaşanan o sorunlara çözüm üretemeyen Hükûmet, 2010 yılında, özellikle
besicilikte, yani kırmızı et konusunda fiyatların
yükselmesinin önünü alamamıştır.
Değerli
arkadaşlarım, hatırlayınız o günleri,
kırmızı et fiyatlarında yükseliş
başladığında, Sayın Bakan, önce ret ve inkâr
politikaları güttü, dedi ki: Hayır, böyle bir şey yok. Peki,
et fiyatları yükseliyor, nedir bunun nedeni? Bunun nedeni spekülatörler.
dedi. Zaman geçti, dedi ki: Bizim hayvan varlığımız
yeterlidir. Hayvan sayımı yaptırdım, 2 milyon 200 bin
büyükbaş hayvanımız var ve ithalata gerek yok. Zaman geçti, et
fiyatları yükselmeye devam etti. Sonra, Sayın Başbakan,
Tarım Bakanını uyardı: Sayın Mehdi Eker,
yanlış yapıyorsun, et fiyatlarının yükselmesini
durduramadın, bu soruna bir çözüm bul. dedi ve o zaman Tarım
Bakanı çark etti. İthalata gerek yok. diyen Sayın Bakan,
ithalatın kapılarını ardına kadar açtı. Öncelikle
Et Balık Kurumuna canlı hayvan ve et ithalatını serbest
bıraktık. O yetmedi, daha sonra özel sektöre de Hadi bakalım
sizler de özel firmalar canlı hayvan ithal edebilirsiniz, et ithal
edebilirsiniz. dedik. Bakın, o günden bu güne -Sayın Tarım
Bakanının bu kürsüden verdiği rakamlarla söylüyorum- 64 bin ton
karkas et, 69 bin baş besilik dana, 230 bin baş kasaplık
sığır, 400 bin baş küçükbaş hayvan ithal etmişiz.
Sadece hayvan ithal etmemişiz, birçok hastalık etmenini de, deli dana
gibi, mavi dil gibi, şap gibi hastalık etmenlerini de bu yolla
ülkemize ithal etmiş durumdayız.
Değerli
arkadaşlarım, bu süreç içerisinde Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri
döneminde ilk defa Kurban Bayramında kurbanlık hayvan ithal
edilmiştir. Çok enteresandır, daha önce yurt dışında
çalışan vatandaşlarımız Türkiyeye gelirken
yakınlarına elektronik eşya ya da parfüm ya da çikolata gibi hediyelik
eşyalar getirirdi. 2010 yılında yurt dışında
çalışan vatandaşlarımız ülkeye gelirken
akrabalarına oradan hediye olarak et getirdiler değerli
arkadaşlarım.
M. YILMAZ
HELVACIOĞLU (Siirt) Bu kadar abartma ya!
VAHAP SEÇER
(Devamla) Hayvancılık sektörü bu noktalara getirilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten hayvancılık sektörü
elden gitmiştir. Hükûmet kaş yapacağım derken göz
çıkartmıştır. Et fiyatlarını düşürme
amaçlı ithalatı seçmiştir ama diğer taraftan da yerli
üreticiyi perişan etmiştir. Bugün yerli üretim yapan besici
artık üretim yapamaz durumdadır. Siz de takdir edersiniz ki, ülke
şartlarındaki üretim maliyetleri, yurt dışındaki
üreticilerin yaptığı üretim maliyetinden katbekat fazladır.
Yerli üretici ithal etle, ithal hayvanla rekabet edemez durumdadır. İflas
etme noktasına gelmiştir. Küçük yerli üretici yerle yeksan
olmuştur. Büyük üretici de üreticiliği bırakmış,
artık, onlar da tüccar olmuştur, ithalatçı olmuştur. Et
fiyatlarını düşüreceğim diye ithalata yönelen Sayın
Bakan, maalesef, yerli üreticinin, çiftçinin katili olmuştur.
Değerli
arkadaşlarım, bu krizden çıkmak için biliyorsunuz son günlerde
Ziraat Bankası kanalıyla bu sektöre sıfır faizli kredi
açıldı. Yaklaşık olarak 50 bin üreticiye 3,5 milyar liradan
fazla kredi dağıtıldı. Aslında bu para çarçur edildi.
Daha önceki, 2008 yılında süt sektöründe yaşanan krizde de
aynı yol seçilmiş ama bugün gelinen noktada o günkü sorunlar ortadan
kaldırılmamıştır.
Sayın
Başbakan Sayın Bakana soruyor: Sayın Eker, biz
hayvancılığa oldukça fazla destek veriyoruz, sen böyle
söylüyorsun. Bakın, krediler de veriyoruz. Peki, üretimi niye
artıramıyoruz? Ben, Sayın Başbakana cevabı vereyim:
Tabii ki böyle önemli bir Bakanlığın başında böyle bir
Bakan olursa bu sorunları çözemezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Ülkenin milyarlarca lira parasını sağa sola çarçur edersiniz.
Bugün dağıttığınız krediden küçük üretici
faydalanamıyor, büyük üreticiler faydalanıyor. Hani Sayın
Bakanın spekülatörler diye itham ettiği, suçladığı
büyük üreticiler bu kredilerden faydalanıyor. Hatta daha ileri gideyim,
hayvancılıkla alakası olmayan, farklı sektörlerde faaliyet
gösteren birçok firma şimdi bu bedava parayı bulunca bu parayı
aldılar ve hayvancılık sektörüne girme kararı aldılar.
Bunlar palyatif çözümlerdir, geçici çözümlerdir, istikrarlı politikalar
değildir, geleceğe dönük politikalar değildir; bir an önce
Hükûmetin bunlardan vazgeçmesi gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakan üretime bir çare bulamayınca
tüccarlığa soyundu, Et ve Balık Kurumu marifetiyle 100 tane
mağaza açıyor, sanki ülkede kasaplar konusunda bir sorun yaşanıyormuş
gibi ya da büyük alışveriş merkezlerinde, marketlerde et
satış reyonları kapatılmış gibi. Bunlar çözüm
değildir. Et fiyatlarını düşüreceğiz diye yabancı
ülke çiftçilerine para kazandırıyorsunuz, kendi ülkenizin
çiftçilerini bitiriyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, son yıllarda Türkiyede birçok üründe üretim
kaybı olmuştur. Sayın Bakan kürsüye
çıktığında üretim artışı sağlanan
birkaç üründen bahsediyor. Hoş, onların da pazarlamasında sorun
yaşanıyor sebze meyvede olduğu gibi, narenciyede olduğu gibi.
Bakın son
sekiz yılda buğdayda üretim yerinde saymıştır. Hatta
bazı yıllara göre üretimde ciddi kayıplar söz konusu
olmuştur bu yıl olduğu gibi. Biz daha önce Sayın
Bakanı uyarmıştık: 2010 yılı üretiminde ciddi
kayıplar olacak, kalitede kayıp olacak, üretim miktarında
kayıp olacak. demiştik, Tedbirlerinizi alın. demiştik.
Hayır. demişti, bize karşı görüş belirtmişti.
Üretim de artacak, kalite de artacak. demişti. Ama bugün Sayın
Bakan aralık ayı içerisinde Bakanlar Kurulu kararıyla TMOya
tarife kontenjanı uygulamasından 1 milyon ton buğday ithalat
izni almıştı sıfır gümrükle. Ve bugün Türkiye
buğday ithal etmek durumuyla karşı karşıya
kalmıştır. 300 bin ton buğdayı da şu anda Türkiye
Cumhuriyeti devleti ithal etmiş durumdadır.
Pamukta durum aynıdır.
Pamukta üretim geriye gitmiştir. Bir dönem pamuk üretiminde ihracatçı
konumda olan Türkiye bugün net ithalatçı konuma gelmiştir. 2002
yılında 1 milyon ton olan lif pamuk üretimimiz bugün 380 bin tonlara
düşmüştür. Bunlar yanlış tarım
politikalarının ortaya koyduğu sonuçlardır.
Bakınız,
bakliyat üretiminde 2002 yılında 1,5 milyon tona yakın olan
üretimimiz bugün 800 bin tona düşmüştür. Bakliyatta net
ihracatçı olan Türkiye bugün ithalatçı konuma gelmiştir. 2002
yılında bakliyatta 420 bin ton ihracat yapan Türkiye bugün 250 bin
ton ihracat yapar duruma düşmüştür. İthalatımız 2002
yılında 26 bin tonken bugün 300 bin ton seviyelerinde ithalat yapar
duruma gelmişiz.
Şeker
pancarında aynı durum. 16,5 milyon ton üretimden 14 milyon tona
düşmüştür.
Yağlı tohumlar,
soya, ayçiçeği, aspir, kanola
Bu kadar destek ödediğimizi iddia
ediyoruz yağlı tohumlar üretimini artırmak için
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Diğer üretim kalemlerine göre, diğer ürün
çeşitlerine göre üretimine daha fazla destek verdiğimizi iddia
ediyoruz ama yaklaşık olarak yılda yağlı tohumlara
ithalat için ödediğimiz para 3 milyar dolar seviyelerindedir değerli
arkadaşlarım.
Diğer bütün
üretim kalemlerinde sorunlar devam etmekte. Son günlerin en önemli
konularından biri, özellikle Akdeniz ve Egede üretim yapan üreticileri
ilgilendiren narenciye konusudur. Gerçekten perişan olmuşlardır;
Akdenizde narenciye üretimi yapan çiftçilerimizin, Egede narenciye üretimi
yapan çiftçilerimizin ürünleri dallarında kalmıştır. Çok
bağırdık, aylardır bağırıyoruz
İhracata destek olalım, üretime destek olalım, destek
miktarlarını arttıralım. ama biz söyledik, biz duyduk.
Bu bir
fırsattır, bu gensoru bir fırsattır. Eğer Sayın
Tarım Bakanı değişmezse Türkiyede tarım sektöründe
sorunlar bitmeyecektir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Seçer.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan.
Buyurunuz
Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker
hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu gensoru
önergesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Sizi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken dün gece idrak ettiğimiz Mevlit Kandilinin tüm İslam
âlemine hayırlı olmasını da yürekten diliyorum.
Yine,
Maraşta hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yakınlarına, toprak altında kalanların
yakınlarına olmak üzere sabırlar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi
Ekerin yönetimindeki Tarım Bakanlığıyla ilgili olarak
başlangıçta insanlar sabırla beklediler iyi şeyler olabilir
mi diye ama maalesef iyi şeyler olamadı. Her dakika, her saniye bir
çiftçi, bir hayvan yetiştiricisi bizleri arıyor ve diyor ki: Şu
problemim var. En son, kapıdan içeri girerken Genel Kurul salonuna,
Sayın Zeki Ertugay Beye Nevşehirden bir patates üreticisi telefon
ediyor, telefonu kapatır kapatmaz karşılaşıyoruz
Sayın Vekilim, ben patates ekmek istiyorum, tohumluk patatese
ihtiyacım var, şahıs olduğu için bu Tarım
Bakanlığı bana vermiyor şirketlere veriyor. diyor. Biraz
önce Sayın Seçerin söylemeye çalıştığı bu,
tabana yayılmıyor.
Türkiye
Cumhuriyeti devletinde, ister doğru sayın ister yanlış
sayın, 25 milyon insan bu sektörden geçimini temin ediyor. Bu sektörden
geçimini temin edenler, özellikle tarım sektöründe
İşsizlik
rakamları dünyanın her tarafında açıklanırken
tarım sektörü hariç diye açıklanır. Tarım sektöründe,
sürekli, bitkisel üretimin olmadığı dönemde bir gizli
işsizlik mevcuttur. Bu işsizliği hiç kimse katmak istemez. Bu
nedenle bu sektörde geçimini temin eden, yaşayanların
sayısı 25 milyon insandır. Dolayısıyla, bunların
her türlü problemi burayla ilgilidir. Ama diğer boyutuyla da,
dünyanın hangi ülkesi olursa olsun devleti yönetenler, demokratik
ülkelerde kendilerine anayasanın verdiği görevle, yönettikleri
ülkenin hükümranlık alanında yaşayan insanların
sağlıklı ve dengeli bir şekilde beslenmesinden ve
sağlıklarının korunmasından sorumludur.
Biraz önce,
Sayın Sağlık Bakanı buradaydı, inşallah,
konuşmamın o bölümüne gelinceye kadar Sayın Bakan buraya gelir
ve bir Sağlık Bakanı olarak, Türkiye'nin, Sayın Mehdi
Ekerin yönetimindeki Tarım Bakanlığında nasıl bir tehlikenin
içine atıldığını hep beraber, benimle beraber, ben
söylerim sizlerle beraber o da dinler. İnanın, bunları söylemek,
hayvancılık sektörüne yıllarını vermiş insan
olarak bunları söylemek Acaba, benim sorumlu olduğum sektörü, Bu
ülkede hayvancılık gelişsin. diye ömrünü vakfetmiş insan
olarak sekteye uğratır mı, halel getirir mi, olumsuz etkiler
mi? diye bugüne kadar söylemem gerekip de söyleyemediklerimi şimdi
söyleyeceğim.
Değerli
milletvekilleri, şu anda, siz, burada temsil ettiğiniz insanlara
karşı da sorumlusunuz. Dolayısıyla, o insanların
sağlıklarının korunmasından da, otomatik olarak,
muhalefetiyle iktidarıyla hep beraber sorumluyuz. Bu sorumluluğun
gereğini yapmak zorundayız.
Biraz sonra
Bakanlığın resmî evrakını okuyacağım size. O
evrakı okuduktan sonra, Sayın Bakanın hâlâ orada oturur durumda
olmasını da hayretle izleyeceğiz çünkü eğer bir gizli
oylama olsun, isim konulmadan oylama olsun asla ve kata kendisinin orada
kalmasına Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerimiz de müsaade
etmeyeceklerdir, bunu biliyorum.
Değerli
milletvekilleri, her şeyden önce, bu alanda çalışan
insanların bu alanda çalışmaya ve yaşamaya devam etmelerini
temin etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu yerine
getirirken insanlarımızın burada geçimini sağlıklı
bir şekilde temin etmesi lazım. Yatırıp, yatırıp,
yatırıp, yatırırken kullanıp,
kullandığı krediye karşılık evini ipotek edip,
daha sonra zarar edip, sonra da evinden olan insanlar ayyuka
çıkmıştır. Her vesileyle herkes söylüyor. Türkiye
Cumhuriyeti devletinde adalet sektöründe veya Adalet Bakanlığı
bünyesinde en fazla artan kurum ne diye baktığımızda, icra
dairelerinin artışı vardır, katlanarak devam ediyor.
Değerli
milletvekilleri, üretimi ve üreticiyi bu sektörde tutabilmek için sektörün
sürdürülebilir bir faaliyet olarak kalmasını temin etmemiz
lazım, dedik. Bunun için ne yapmamız lazım? Maliyet analizi
yapmamız lazım. Bu yapılacak maliyet analiziyle her şeyi
ortaya koymak ve fiyatın buna göre ayarlanmasını temin etmek
zorundayız. Şimdi, bugünkü şartlarda 1 kilogram kemikli etin
maliyetine bir bakalım. Besiye alınan bir dana normal ve ekonomik
besleme şartlarında günde 6-7 kilogram sanayi yemi yer ve 8 kilogram
civarında da silaj ağırlıklı kaba yem yer.
Dolayısıyla, bunların bugünkü parasal değerine baktığımızda
yemin çuvalı 35-38 lira arasında oynuyorsa, 50 kilogramlık
çuvallar, 100 kilogram dediğiniz zaman çıkacağı rakam 75
TLdir, bunun 1 kilogramı 75 kuruş eder. Eğer 7 kilogram günlük
tüketimle çarparsanız günde ne kadar sanayi yemi tükettiğini
bulursunuz ve bununla birlikte hükûmeti devraldığınız
dönemde çiftçiyi kollama adına yüksek fiyat şeklinde
şekillenmiş silajlık mısırın fiyatı o gün
12,5 kuruştu, bugün 10 kuruş, düşmüş durumda. Burada çiftçi
zarar ediyor ama üretim maliyeti besicinin düşüyor bir boyutuyla.
Şimdi, bunun 8 kilogramla çarpılması hâlinde çıkacak
maliyet unsurunu da göz önüne aldığımızda, etin maliyeti,
işçilikle beraber 11,5 liraya geliyor. Eğer bu besicinin kâr
marjını yüzde 20 diye hesap eder, üstüne koyarsanız, etin
satılması gereken fiyat 13,8 eder yani 13 lira 80 kuruş eder.
Bu, besicinin, kesimciye, toptancı, et tüccarına satış
rakamıdır.
Şimdi, bu
rakamla olayın üstüne gittiğiniz zaman, 2004 yılında 7 lira
olan kemikli etin satış fiyatı 2009a kadar, beş yıl,
altı yıl boyunca sadece 2 lira artmıştır. Bu artışı
çiftçi, besici sineye çekmiş, sineye çekmiş, sineye çekmiş, en
son pes etmiştir. Bu pes etmeden sonra üretimden vazgeçmiştir. Bu
üretimden vazgeçilmiş olmasına rağmen, Sayın Bakanın
dün Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerine dağıttığı
tablo var elimde, tesadüfen elime geçti; orada ne diyor Sayın Bakan: 421
bin ton 2002de üretim vardı, 2010da bu rakam 781 bin ton.
Değerli
arkadaşlar, cumhuriyet tarihinde, 2002 yılına kadar fert
başına kırmızı et üretimi 19 kilogramın
altına düşmemişti. Şimdi Sayın Bakanın
verdiği rakamı doğru kabul ederek 781 bin tonluk eti 73 milyona
böldüğünüzde 10,5 kilogram et eder. Sayın Bakan, fiilî olarak, aktif
olarak siz, yönetiminizle, fert başına 19 kilogram olan
kırmızı et üretimini 10,5 kilograma düşürmüş
durumdasınız. Sizin kendi teyidiniz bu. O verdiğiniz rakamlar
doğru değil, 2002 dönemine ait rakam doğru değil.
Burada,
TÜİKle ilgili bir kanun tasarısı görüşülürken şunu
söyledik: Söylediğiniz rakamlar nereden elde ediliyor da böyle emin
konuşuyorsunuz? dedim, TÜİKin Başkanına. Dedi ki: Efendim,
tarım sektörüyle ilgili olanlar bize Tarım Bakanlığı
tarafından -çoğu- verilir; biz bunları işler, ilan ederiz.
Yani sizin kendi verdiğiniz rakamları TÜİK size, alın
kullanın diye iade ediyor. Ne veriyorsanız onu alıyorsunuz rakam
olarak. 421 bin ton et fert başına 19 kilogramı
karşılamadığı için siz rakamlara takla
attırıyorsunuz.
Şimdi, etin
ithaline bu noktadan bakarsak değerli milletvekilleri, 2002
yılından 2010 yılına kadar nüfus, 69 küsur milyondan 73
küsur milyona çıkmış yani 4 milyon artmış. 4 milyon
artış karşısında sizin söylediğiniz rakamlarla et
artışı, 2002den şimdiye tam yüzde 60. Yüzde 60lık et
artışına karşılık sadece yüzde 5,7lik nüfus
artışı var. Bu durumda, 5,7 nüfus artarken yüzde 60a eti
artırıyorsunuz da nasıl oluyor da Hükûmeti veya 2002
yılında fert başına 19 kilogram olan kırmızı
et devri iktidarınızda 10,5 kilograma -sizin verdiğiniz
rakamlarla- düşüyor? Rakamları hoplatarak bir yere
varacağınızı zannediyorsunuz ama yanılıyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, bu ithalatın temelini ben size söyleyeyim. Değerli
milletvekilleri, 2009 İlerleme Raporuna bir bakalım. 2009
yılındaki İlerleme Raporunda ne diyor 11inci faslın
içerisinde: Türkiye, Avrupa Birliğiyle yapılmış olan
anlaşmalara rağmen et ithalatını, canlı hayvan ithalatını
ve gıda ithalatını haksız yere engellemektedir. Bu
engellemelerin kalkmaması hâlinde, veya başka bir ifadeyle bu
fasılların açılıp kapanabilmesi bu engellerin
kalkmasına bağlıdır. Şimdi, bu engelleri
kaldırma adına ne yaptınız? Sayın Başbakanın
bildiği matematiği unutturdunuz, rakamlara takla
attırdınız. Sayın Seçerin ifade ettiği gibi, ithalata
gerek yokken pat, ithalat gündeme geldi ve siz ithalatı yapmaya
başladınız. İthalatı yaparken ne yaptınız?
Bir: Et ve Balık Kurumunu görevlendirdiniz. Et ve Balık Kurumuna
ithalatla ilgili olarak görevi verdiğiniz zaman bir idari, bir teknik
şartname hazırlandı. Şimdi, idari şartname ve teknik
şartnameye değerli milletvekilleri, bir bakalım.
Teknik
şartnamede Seçimi yapılan hayvanlar ihracatçı ülkede yükleme
yapılmadan önce ara denetim komisyonu gözetiminde -yani bu Türkiyeden
oraya giden komisyonun gözetiminde- denetiminde tartımları
yapılacak. Tartımları yapılan hayvanların kulak küpe
numaraları listelenecek ve buna ilişkin yüklenici firma yetkilileri
ve ara denetim komisyonu elemanlarının ortak imzasıyla bir
tutanak düzenlenecek, daha sonra faturalar kesilip Türkiyeye bu hayvanlar
gelmek üzere nakliye araçlarına yüklenecek. Teknik şartname bu.
Bir de idari
şartnameyi okuyayım size değerli milletvekilleri, idari
şartnamede neler var? İdari şartnamede 2nci maddenin (d) bendi:
Alıma ait diğer bilgiler şu sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan şu sayılı Bakanlar Kurulu kararı
kapsamında ABD -Teksas, Alabama ve Washington eyaletleri hariç- Brezilya
-Parama bölgesi hariç- Uruguay, Arjantin -Corrientes, Misiones bölgeleri hariç-
Şili ülkelerinden ithal edilecektir. Ayrıca, bu ülkelerden lütfen
buraya dikkat edin- nakil vasıtaları ile ticari amaçlı olarak
yola çıkmış olan canlı kasaplık
sığırlar da bu ihalede teklif edilebilir. Yani, siz bir teknik
şartname ortaya koyuyorsunuz Ben heyet göndereceğim.
Alacağım yerden seçim yapılacak. Bu yapılacak seçimlerden
sonra buraya hayvanları getirmek üzere olur alan hayvanların kulak
numaraları tespit edilip öyle hayvanlar nakil vasıtalarına
bindirilecek. diye teknik şartname düzenliyorsunuz ama dönüyorsunuz idari
şartnamede Efendim, bu amaçla önceden yola çıkmış
hayvanlar da ihalede teklif edilebilir. diyorsunuz. Bunun sonunda değerli
milletvekilleri ne oluyor biliyor musunuz? Bunun sonunda, bakın, ne
oluyor: Bunun sonunda, tesadüfen, pazar günü... Sakatat uçuşa geçti.
Niye? Hayvanlar kesiliyor ama ortada sakatat yok. Niye? Çünkü söylediğimiz
konuyla ilgili olarak bir genelge var. Değerli milletvekilleri, bu
genelgeye göre, bu hayvanların kesilmesinden sonra ne yapılacak?
Şimdi onu okuyorum.
Değerli
milletvekilleri, torunlarınıza karşı sorumlusunuz,
bırakın sizi seçen insanlara karşı sorumluluğunuzu.
Şu okuyacağım, Tarım Bakanlığının,
Sayın Bakanın genel müdürlük yaptığı kurumun daha
yenilerde gönderdiği, valiliklere gönderdiği genelge:
X
Valiliğine,
Bilindiği
üzere ithal edilen kasaplık canlı büyükbaş ve küçükbaş
hayvanların mezbahalarda spesifik risk materyali olarak
adlandırılan beyin, göz, spinal kord, tonsil ve distal
ileumlarının imha edilmesi ve takibi hastalık riski
taşıması nedeniyle büyük önem arzetmektedir.
Bu amaçla
ülkemize ithal edilecek olan her yaştaki sığır cinsi
kasaplık hayvanların; beyin, göz spinal kord, tonsil ve distal
ileumları ile her yaştaki koyun cinsi hayvanların; dalak ve
ileumları ile 12 aylıktan büyük hayvanların beyin ve gözleri
dahil kafatası, tonsiller ve spinal kordlarının en kısa
süre içerisinde uzaklaştırılarak imha edilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede
ülkemize ithal edilen her yaştaki sığır ve koyun cinsi
hayvanların imha edilmesi gereken spesifik risk materyallerinin insan
tüketimine sunulmaması için; mezbahalarda takiplerinin
yapılması, gıda ve yem zincirine girmeyecek şekilde
(gömülerek ya da yakılarak) imha edilmesi ve kayıtlarının
tutulması hususlarında gereğini önemle rica ederim.
Değerli
milletvekilleri, dünyanın neresine giderseniz gidin, dünyanın
neresinde virolog konu uzmanlarına şu tamimi götürürseniz götürün,
Niye bu tamim yayımlanmıştır? diye sorarsanız, size
söyleyeceğinin Orada deli dana riski olduğu için bu tamim
yayımlanmıştır. olması gerekir, başka türlü
olamaz.
OKTAY VURAL
(İzmir) O eti yedirdiler şimdi millete.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Yani biz bu ithalatlarla deli danayı Türkiyeye ithal
ettik ve bunu, bakınız, yedik.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Bakanın kendisi de yedi mi acaba?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Şimdi, Sayın Bakan çıkıyor
Bunu bilen,
şuurlu, bilgili tüketici, Et ve Balık Kurumunun
mağazalarından veya kendi kasaplarından ithal etse almamaya özen
gösteriyor, elinde kalıyor Sayın Bakanın Et ve Balık
Kurumunun ithal ettiği hayvanlar. Bursada bu hayvanlar ölüyor, palas
pandıras dışarıya atılıyor ve köpekler bu
hayvanların leşlerini yiyor. Şundan da veteriner hekim olarak
sorumlusunuz Sayın Bakan: Bir iktisatçı olsanız, bir
tarlacı, ziraat mühendisi olsanız, bir makineci olsanız belki
çok fazla bir şey söylenemeyebilir, uzman çalıştırmak
zorundasınız ama siz bir veteriner hekimsiniz. İnanın,
oraya veteriner hekim olarak Bakan olduğunuzda, Bakan oluşunuzdan
sizin kadar mutluluk duymuştum. Şimdi o mutluluk duyma hadisesi bir
kâbusa dönüştü bende. Niye? Bu hayvanların etini yiyecek olan
insanların vebalini taşımış ve bunu ikaz etmemiş
olmanın sıkıntısını yaşıyor.
Bunun siyasetle
falan alakası yok değerli milletvekilleri, bunun parayla pulla
alakası yok. Bakınız, bunun
sıkıntılarını beş sene, on sene sonra Türkiye
çekmeye başlayacak. O nedenle, Sayın Bakan veya Hükûmeti yönetenler
-Sayın Mehdi Eker burada kalır veya gider, kim olursa olsun- ne olur şu
hayvan ithalatını durdurun. Hayvanları sağlıklı
bir şekilde muayene etmeden getiriyorsunuz. Delil mi istiyorsunuz?
Bakınız, kurumları vermiyorum: Bir şirket bu
hayvanları getiriyor. Nereye biliyor musunuz? TİGEMe. Türkiyede
löykoz yoktu. Bundan on gün önce Sayın Bakan löykoz genelgesi
yayımladı, yönetmeliğini bilahare hazırlamak üzere.
Löykozis nedir biliyor musunuz? Sayın Sağlık Bakanımız
geldi mi? Löykozis löseminin hayvanlardaki seyir şekli. Bu sütü içen
buzağı bu hastalığa enfekte olur. Sivrisinekle hayvandan
hayvana yayılır. TİGEMe 3.701 baş hayvan getiriliyor, bu
getirilen hayvanların 50sine yakınında paratüberküloz ve löykoz
çıkıyor. Eğer löykozlu hayvandan elde edilen sütü içerseniz
Ki
pazar günü Şemsi Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Başkanı
Hayvancılığa ikinci katliam geliyor. şeklinde bir
açıklama yaptı. Doğru, süt fiyatları 60 kuruşa
düştü, yemin fiyatı 75 kuruş olunca
Buraya her
çıktığımda 1 kilo sütü sattığınızda 2
kilo yem alamazsanız bu faaliyet sürdürülemez. diye söyledim.
Şimdi, bu
sürdürülemez faaliyet konusunda sizin vermiş olduğunuz krediler,
sıfır faizli krediler boşa gidecek. Sıfır faizli
krediyi kimse babasının cebinden vermiyor. Sıfır faizli
kredinin faizini hazine sübvanse ediyor, hazine Ziraat Bankasına ödüyor
yani senin, benim, herkesin ödediği vergilerle biriken hazineyle
veriliyor. Sayın Başbakanın söylediği gibi öyle
babamızın cebinden vermiyoruz, hazine bunu karşılıyor
ve herkesin hakkı var o sıfır faizli kredilerde.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Öldürüp sonra o
kredilerle ayağa kaldırmaya teşebbüs ettiğiniz
hayvancılık, damızlıkla ilgili olarak yeniden çökmeye
başlıyor. İşte löykozlu hayvanları,
damızlığı, eksilen damızlığı telafi
etmek için ithal ediyoruz, ithal ettiğimiz hayvanlardan elde edilen
sütlerin veya genel toplam sütün yüzde 25i sokak arası süt
dediğimiz, insanların kendi arasında tükettiği süt. Bu sütü
içenler doğrudan doğruya meme kanseri riski altındadır,
ister erkek olun ister bayan.
Şimdi, bu
halkın sağlığını, bu milletin
sağlığını sırf orada oturma uğruna kimin ne
sebeple gasbetmeye, riske atmaya veya tehlikeye sokmaya hakkı var
değerli milletvekilleri?
O nedenle Sayın
Bakanın kendine karşı saygılı olarak bu görevden
çekilmesi gerekir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akcan.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Gürol Ergin.
Buyurunuz
Sayın Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
GÜROL ERGİN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehdi Eker hakkında verdiğimiz gensoru
önergesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini
açıklamak için söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken
Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk
ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, son yıllarda tarım ve gıda sektörü geçmişle
kıyaslanmayacak ölçüde stratejik bir önem kazanmıştır.
Dünya Gıda Fiyatları Endeksinin tarihî rekorlar
kırdığı bu dönemde ülkemizde yetersiz destekleme, öngörüden
uzak, istikrarsız tarım politikaları, artan girdi maliyetleri ve
düşük ürün fiyatları nedeniyle tarımda tarımsal üretim
düşmüş, ithalat patlamış, çiftçi icra, haciz, borç
batağına sürüklenmiştir.
Sayın Mehdi
Ekerin 2005 yılı Haziranında Bakanlık görevini
devralmasından sonra çiftçiye verilen sözler tutulmamış, gübre
ve mazot fiyatları astronomik olarak artmasını sürdürmüş,
Türkiye, üretimine en fazla güvendiğimiz hububatta, dünya lideri
olduğumuz bakliyatta ve kırmızı ette bile ithalatçı
bir ülke durumuna düşürülmüştür.
2006
yılında çıkarılan Tarım Kanununa göre bütçeden
tarıma her yıl gayrisafi millî hasılanın yüzde 1i kadar
destek ayrılması gerekiyordu. Sayın Bakan kendi döneminde
çıkan bu yasaya bile hiç uymamış, 2007-2010 yılları
arasındaki dört yıllık süreçte çiftçiye toplam olarak 16 milyar
988 milyon lira eksik ödeme yapılmıştır yani çiftçinin
yaklaşık 17 milyar lirası gasbedilmiştir.
Tarım
destekleme bütçesi her yıl 5 ila 6 milyar lira arasında
değişirken çiftçinin aldığı kredi miktarı 2010
yılı Mayısında 17,8 milyar liraya yükselmiştir.
Çiftçinin, bir yandan her yıl daha çok borçlanması diğer yandan
borcunu ödeyemez hâle gelişi sonucunda 2010 yılının dokuz
aylık döneminde ödeyemediği borç miktarı 1 milyar 25 milyon
liraya yükselmiştir.
2010
yılında çiftçiye mazot desteği olarak verilen para 554 milyon
liradır. Hükûmetin, çiftçinin bir yılda kullandığı
mazottan aldığı vergi ise yaklaşık 3,5 milyar
liradır. Hükûmet çiftçiye verdiği mazot desteğinin 7
katını çiftçiden vergi olarak almaktadır. 3 liralık mazotun
1 lira 70 kuruşu vergidir. Çiftçi traktörüne binmekten korkar hâle
gelmiştir.
Sayın
Bakanın döneminde gübre fiyatları mazottan daha da fazla
yükseliş göstermiştir. Bu dönemde gübre tam bir rant aracı
olmuştur.
Çiftçinin
tarımsal sulamada kullandığı elektrik en pahalı
elektriktir. 122 bin tarımsal sulama abonesi borçlu duruma düşmüş,
bunlardan yüzde 30unun elektriği kesilmiştir. Hükûmetin üst üste
borç yapılandırmasına gitmesi çiftçinin elektrik borcunu
ödeyemeyişinden ötürüdür.
Sayın
Bakanın döneminde tarım katma değeri yılda yalnızca
yüzde 0,22 oranında artmıştır. 2010 yılının büyüme
hızı ise eksidir. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana hiçbir
dönemde, AKPnin iktidarda olduğu sekiz yıllık dönemdeki ve bu
Bakanın yönetimde olduğu beş yıllık dönemdeki kadar
düşük tarımsal büyüme görülmemiştir. Sayın Bakanın
görev yaptığı dönemde bitkisel üretim de hayvansal üretim de
düşmüştür. 2005 ila 2010 yılı üretimleri
karşılaştırıldığında bu durum net
olarak görülmektedir. Bu dönemde buğday üretimi 21,5 milyon tondan 19,5
milyon tona, arpa üretimi 9,5 milyon tondan 7,2 milyon tona,
kırmızı mercimek üretimi 520 bin tondan 422 bin tona, lif pamuk
üretimi 863 bin tondan 795 bin tona, tütün üretimi ise 135 bin tondan 55 bin
tona düşmüştür; mısır üretimi sabit kalmış;
çeltik, şeker pancarı ve ayçiçeğinde bir miktar artış
olmuştur. Bu rakamları söyleyiş nedenim Sayın
Başbakanın bu kürsüde Türkiye'nin kiraz üretimini ne kadar
artırdığıyla övündüğü içindir.
Türkiye bugün,
önemli bitkisel ürünlerin hiçbirinde kendine yeterli değildir. Kendine
yeterlik oranı buğday, arpa ve pirinçte yüzde 90, kuru fasulye ve
mısırda yüzde 80, kırmızı mercimek ve ayçiçeğinde
yüzde 45ler düzeyindedir. Tarımsal hammadde dış ticaretimiz
Sayın Bakan Eker dönemindeki beş yıllık süreçte toplam
olarak 18 milyar 334 milyon dolar açık vermiştir. 2006-2009
yılları arasında ithal edilen 9 milyon 725 bin ton buğdaya
3 milyar dolar, 2 milyon 794 bin ton mısıra 800 milyon dolar
ödenmiş, oysa Sayın Bakan, Haziran 2006da Türkiye artık,
buğday ithal etmiyor. diye övünmüş, bu övünç, Tarım-Kredi haber
bülteninde de manşetten yayınlanmıştır.
Aynı dönemde
yağlı tohum ham yağ ve küspe ithalatına toplam 8 milyar 900
milyon dolar ödedik. Bakliyatta bu Bakan döneminde ithalatçı durumuna
düştük ve yalnızca 2009 yılında 213 bin ton bakliyat
ithalatı yaptık. Pamuk ithalatına son üç yılın her
birinde 1 milyar doların üzerinde para verdik. Tütünde dünyanın en
iyi tütün ülkesi olan Türkiye, 2009 yılında ithalata 388 milyon dolar
ödedi.
Sayın Bakan
döneminde tarımda uygulanan politikalarla iç ticaret hadleri radikal
biçimde tarım aleyhine döndü, bu durum üreticinin tarımdan
kopmasına ve köyünü terk etmesine neden oldu. Bu dönemde 2 milyon 288 bin
hektar olan tarım alanı 1 milyon 907 bin hektara indi. Çiftçinin bu
dönemde ekmekten vazgeçtiği arazinin büyüklüğü lütfen, dikkat
buyurun- Yalova, Kilis, Bartın, Düzce, Osmaniye, Zonguldak,
Iğdır ve Kocaeli illerinin toplam alanından daha büyüktür.
Tarımdan
kopup son bir umutla kentlerin varoşlarına savrulan
yurttaşlarımız, işsiz kalıp gıda
yardımlarına muhtaç hâle gelmiştir. Bu süreç bir kentleşme
süreci değil, toplumsal anlamda bir altüst oluş sürecidir. Bütün bu
gerçeklere karşılık Sayın Bakan sürekli olarak sanal üretim
rakamlarıyla karşımıza gelmiş, hem kendini hem
kamuoyunu sürekli yanıltmıştır; eminim, bugün de böyle
yapacaktır. Bir Tarım Bakanını düşününüz ki gübre,
mazot fiyatı artarken suskun kalacak, pirinç ve buğday fiyatı
artarken, kendisinin ve TMOnun sorumluluğunu hiç aklına
getirmeyecek, yalnızca Spekülasyon yapıyorlar. diye feryat edecek
ve pirinç bulamayanlara bulgur yemelerini önerecek. Neyse ki Sayın Bakan
et fiyatlarındaki ciddi tırmanışta Et yemeyin, patates
yiyin. dememiştir.
Sayın Bakan
2 Şubat 2007 tarihli açıklamasında, kuraklık nedeniyle
Türkiyenin buğdaysız kalıp ekmek sıkıntısı
yaşayacağına ilişkin açıklama yapanları
spekülasyon yapmakla suçlamış ve Türkiye'de şu anda
kuraklık tehlikesi yok. Kuraklık Eylem Planı
hazırlıyoruz ancak bugün için değil, yirmi beş yıl
sonrası için. demiştir. Yirmi beş yıl sonrasını
gören ancak gözünün önünü göremeyen Sayın Bakan bu demecinden iki ay sonra,
4 Nisan 2007de Şanlıurfada yaptığı açıklamada
Türkiye'de bu yıl bir tarımsal kuraklık riski yok, bu nedenle
hiç kimse spekülasyon yapmasın. İnşallah, Türkiye'de
tarımla ilgili hiçbir problem beklemiyoruz. ifadesini
kullanmıştır. Bunları söyleyen Sayın Bakan, üç ay
geçmeden, dört ürün ve kırk il için kuraklık kararnamesi
yayımlamak zorunda kalmıştır. Biz şimdi bu Bakana
nasıl inanacağız?
2007
sonbaharından itibaren piyasada buğday arz
açığının hissedilmeye başlamasıyla Bakanlık,
Toprak Mahsullerine, geç alınmış bir kararla, sıfır
gümrükle 800 bin ton buğday ithal yetkisi verdi. Eğer bu ithalat
vakit geçirilmeden zamanında yapılmış olsaydı, ton
başına 150 dolar daha düşük fiyat ödeyecek ve 300 milyon dolar
zarar etmeyecektik.
2007
yılında yaşanan kuraklıktan 5 milyar liranın üzerinde
zarar gören çiftçiye ödenen ise yalnızca 514 milyon lira oldu. Bu süreçte,
Denizlide bir çiftçimiz, pembe tablolar çizen Sayın Başbakana Sen
bunları külahıma anlat. diye gerçekleri hatırlatma
gereğini duydu.
Doğu Karadenizde
5 Nisan 2004 gecesi yaşanan don felaketinde, 2090 sayılı Kanuna
göre, zararın 297 milyon liralık kısmının çiftçilere
ödeneceği belirtildi. 2004-2009 yılları arasında
zararın yalnızca 128 milyon liralık kısmı ödendi. 2011
bütçesine de bu miktarın ödenmesi için ödenek konmadı. Hükûmet, bu
tavrıyla Doğu Karadeniz Bölgesindeki 135.236 ailenin 169 milyon lira
tutarındaki alacağını âdeta gasbetti.
Son yıllarda
sürekli küçültülen TMO, sanki üstlendiği görevi hakkıyla
yapıyormuş gibi trajikomik bir biçimde fındık işine
girdi ve milyarlarca dolar görev zararı yaptıktan sonra
fındık işini bıraktı. Sayın Bakana Ne işin
vardı senin fındık alımında? Sen kendi görevini hakkıyla
yapsana. diye sormazlar mı?
Narenciyeye
gelince: Bu yıl Hatayda, Adanada, Mersinde, Antalyada, Muğlada
narenciye üreticileri büyük sıkıntı içinde. Hasat
başladığında 83 kuruş olan limon, bugün 25-30
kuruş, mandalina 30-40, portakal 40 kuruş. Greyfurt 15 kuruşa düştü
ama alıcı yok. Bütün narenciye dallarda kaldı.
Sıkıntı karşısında Bakanlığın
kılı bile kıpırdamadı.
Sayın Bakan,
zirai mücadelede de sınıfta kaldı. Gerekli karantina önlemleri
zamanında alınmadığı için domates güvesi önce Ege
Bölgesine, sonra Akdenize yayıldı. Türk halkı bu Bakan
sayesinde tarihinde ilk kez 10 liradan domates yedi.
2008
yılında, sanayici, süt fiyatlarını keyfî bir kararla 10-15
kuruş indirip 53 ila 57 kuruş arasına çekti, Tarım
Bakanının umurunda olmadı. Bugünlerde de sanayici, süt
fiyatlarını yine tüm Türkiyede aşağı çekti. Çiftçi
feryat ediyor, Tarım Bakanının yine umurunda değil.
Çiftçinin sorunlarına bu kadar duyarsız kalan bir kişi
Tarım Bakanlığı koltuğunda daha fazla oturabilir mi?
Zeytin
ağacı sayısını artırmaya çalışan
Bakanlık, şimdi, Zeytincilik Yönetmeliğinde
değişiklik yapma çabasında. Zeytincilik Yasası,
zeytinliklerde zeytinyağı tesisi kurma dışında hiçbir
faaliyete kesinlikle izin vermez iken, Bakanlığın
yaptığı yönetmelik değişikliğinde,
zeytinliklerde, jeotermal kaynaklı sera yatırımları,
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri,
madencilik, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,
savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar ve bakanlıklarca kamu kararı
alınmış plan ve yatırımlar yapılabilir hâle getirilmek
isteniyor. Sayın Bakana soruyorum: İlgili yasaya yüzde yüz
aykırı böyle bir yönetmelik düzenlemesini hangi hukuk, hangi
mantık anlayışıyla yapıyorsunuz? Bu
değişikliği gerçekleştirseniz bile, yargıdan mutlaka
döneceğini bilmiyor musunuz? Öyleyse amacınız nedir, bu kürsüden
açıklayın.
Sayın Bakan sürekli
olarak hayvancılığı desteklediklerini ve desteğin
giderek artırıldığını ifade ederken Bakanlar
Kurulu 2008de çıkardığı bir kararnameyle
hayvancılık desteklerini yarı yarıya azalttı.
Sayın Bakan bugün de yine hayvancılığa ne kadar büyük
destekler verildiğinden söz ediyor. Bu nasıl destek ki destek
arttıkça hayvancılık darboğaza giriyor! Keşke bu
destekler yapılmasaydı çünkü destekler ya bir kısım
haramzadelere yedirilip buharlaştırıldı ya da doğru
yönde, doğru amaçla kullanılamadı.
Türkiyede bugün
inkâr edilmesi mümkün olmayan bir et sıkıntısı var.
Kırmızı et üretimi 2006da 439 bin ton iken, 2009da 412 bin
ton. Et üretimindeki düşüşün nedeni belli. Sayın Bakanın
ette yaşanan sıkıntıya gösterdiği gerekçe ise evlere
şenlik; şöyle diyor Sayın Bakan: Efendim, AKP döneminde refah o
derece ciddi arttı ki insanımız çok daha fazla et yemeye
başladı, onun için sıkıntı çekiyoruz. Biraz ciddiyet
Sayın Bakan, biraz ciddiyet. Sayın Bakan basında bugün yer alan
bir habere göre Ette 450 bin tonluk bir üretim var deniliyordu, oysa TÜİK
rakamlarına göre on bir ayda kırmızı ette toplam 750 bin
tonluk üretim tespit edildi. diyor. Sayın Bakanın söyledikleri
gerçek olsa dağ, taş, tüm memleket hayvanla dolu olurdu. Sayın
Bakan milleti çocuk yerine koyuyor. 750 bin tonluk üretim TÜİKin üretim
miktarını belirleme yöntemini değiştirmesinden doğdu.
Tıpkı millî gelir hesaplamalarında olduğu gibi yöntem
değiştirildi, miktar artmış göründü. Eğer aynı
yöntem geçmişe de uygulanırsa geçmişteki rakamların 750 bin
tonun üzerinde olduğu net olarak ortaya çıkar. Adama sormazlar
mı: Et üretimi 450 bin tonlardan 750 bin tonlara çıktıysa, yani
et üretimi arttıysa bu et ithalatı ne anlama geliyor? Milleti ne ayak
oyunları ile ne de hesap oyunları ile kandırmaya
çalışmayın. Sayın Bakanın Şu ana kadar 60 bin
ton et, 130 bin ton canlı hayvan ithal ettik, fiyatları
düşürdük. şeklindeki övünmesi ise akıl ve mantık
dışı. Kendi çiftçine ürettirmeyeceksin, çiftçini, milletini zora
sokacaksın, sonra da Et ithal ettim, fiyatlar düştü. diye övüneceksin,
böyle bir bakanlık yönetim anlayışı olamaz. Kaldı ki
geçtiğimiz aralık ayında Koruma ve Kontrol Genel
Müdürlüğünün, il tarım müdürlüklerine gönderdiği
yazıyı biraz önce burada Milliyetçi Hareket Partisinin sayın
sözcüsü açıkladı, ben de tekrar etmek istiyorum, şöyle diyor
Koruma ve Kontrol: Ülkemize ithal edilecek olan her yaştaki
sığır cinsi kasaplık hayvanların beyin, göz, spinal
kord, tonsil ve distal ileumları ile her yaştaki koyun cinsi hayvanların
dalak ve ileumları, on iki aylıktan büyük hayvanların beyin ve
gözleri dâhil kafatası tonsiller ve spinal kordlarının en
kısa sürede uzaklaştırılarak imha edilmesi, sayılan
risk materyallerinin insan tüketimine sunulmaması için mezbahalarda takiplerinin
yapılması, gıda ve yem zincirine girmeyecek şekilde
gömülerek ya da yakılarak imha edilmesi
talimatını veriyor.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce de söylendi, bunun bir tek anlamı var,
bu hayvanlarda deli dana hastalığı riski olduğunu bu
Bakanlık biliyor, bu Bakan biliyor ama bu hayvanların etlerini bu
millete hiç tereddüt etmeden yediriyor.
TÜİKin
kullandığı yöntemi değiştirerek üretilen et
miktarını birdenbire yükseltmesi Sayın Bakanın o kadar
hoşuna gitmiş ve TÜİKe öylesine güven duymuş ki bu sefer
de TÜİKten kırsal kesimdeki yoksulluk oranını
değiştirmesini istiyor. 2002 yılında yüzde 34,48 olan ve
2009da yüzde 38,9a yükselen kırsal kesimdeki yoksulluk oranı
doğru değil, TÜİK bunu düzeltecek. diyor. Konuyu makalesine
alan yazar da bugün CHP gensorusuna yanıt, sanırım, Tarım
Bakanlığı yerine Türkiye İstatistik Kurumundan gelecek.
şeklinde müstehzi bir ifade kullanıyor.
Sayın Bakan,
gerçekleri TÜİKi yanlış rakam vermeye zorlayarak
değiştiremezsiniz. Bugün, Türk çiftçisinin yüzde 38i yani 5
çiftçiden 2si yoksul. Yoksul köylü sayısı 6,5 milyon, aç yatağa
giren köylü sayısı 250 bin. Bunlar, TÜİKin rakamları.
Hayvancılıkta
başarısız olunan bir başka konu da hayvan
hastalıklarıyla mücadele. Tüberküloz ve brusella çok yaygın.
Bakanlığın kooperatiflere hayvan alımı için 2008
yılında açtığı on beş ihaleye, şartnamede
hayvanların brusella ve tüberkülozlu olmaması şartı
konulduğu için hiçbir firma girmedi çünkü Türkiyede, brusella ve
tüberküloz olmadığından emin olunan hayvan yoktu. Bakanlık
çözümü, brusella ve tüberkülozu yok etmede değil de ihale
şartnamesinden bu iki hastalığın aranacağı
şartını kaldırmakta buldu.
Şap,
Türkiyeyi kasıp kavuruyor. Şimdi öğreniyoruz ki Anadoluda
giderek yaygınlaşan şap, şaptan ari ilan edilen
Trakyayı da tehdit ediyor. Bulgaristan Tarım Bakanı, şap
girmemesi için, Türkiye sınırına 142 kilometrelik tel örgü
çekileceğini bildiriyor. Bu arada, bizim Gümrük
Müsteşarlığımız da Tarım
Bakanlığına yazdığı bir uyarı yazısı
ile ithal hayvanların sağlık kontrollerinin yetersizliğine
dikkat çekiyor. Gümrük Müsteşarlığına göre, Bulgaristan
sınırından giren hayvanlar yeterince sağlık
kontrolünden geçirilmiyor. Bunu biz söylemiyoruz, Gümrük
Müsteşarlığı söylüyor.
Gıda
denetimlerinde büyük sıkıntı var. Salmonella ve listerialı
olduğu belirlenen 12 ton hamburger köftesi tespit edildiği hâlde, bu
köfteler imha edilmeyip halkımıza yedirildi. Bu duruma neden göz
yumduğunu Tarım Bakanının açıklaması gerekir.
Sayın Bakan,
kene ilacı ihalesi konusundaki sorularımıza doyurucu hiçbir
cevap vermediniz. Memnun olmadığınız ilk raporu veren
müfettişleri niçin görevden aldığınızı, bu
müfettişler hakkında niçin uydurma gerekçelerle soruşturma
açtığınızı açıklayamadınız. Sayın
Bakanın kendisini memnun eden ikinci raporu veren müfettişleri
ödüllendirişi de ayrı bir anlam taşımaktadır.
Sayın
Bakanın Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumunda yaşanan özellikle ihale oyunları konusundaki
sorularımıza verdiği yanıtlar da gerçeğe hiçbir
şekilde uymamaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
GÜROL ERGİN
(Devamla) Biliyorum, biraz sonra AKP sözcüleri ve Sayın Bakan bu kürsüye
gelerek, çiftçiye verilen desteklerin ne kadar
artırıldığını söyleyecek, çiftçinin durumunu
ballandıra ballandıra anlatacak. Anlatacak da bir anlam ifade
etmeyecek.
Değerli
milletvekilleri, bakınız, bir çiftçimizin şu sözleri çiftçinin
durumunu ne kadar güzel açıklıyor: Tarlamı ekemiyorum, bu
sayede köyümde borçsuz tek çiftçi benim. Eskiden çiftçi
Toprağımı ekiyorum. diye seviniyordu, şimdi ekemediği
için seviniyor çünkü ektikçe zarar ediyor.
Değerli
milletvekilleri, Türk tarımının bugünkü Sayın Bakanın
başında bulunduğu Bakanlıktan umudu
kalmamıştır. Ülkemiz çiftçilerini işsizlik ve
yoksulluğa mahkûm eden, ithalat yoluyla yabancı ülke çiftçilerine
yeni iş olanakları yaratarak onları destekleyen, böylece
görevinin gereklerine aykırı hareket eden Tarım Bakanı
Mehdi Eker hakkında gensoru açılması için desteklerinizi
bekliyor, sözlerime son verirken Sayın Başkana, siz değerli
milletvekillerine, yüce Türk ulusuna ve sevgili çiftçi kardeşlerime içten
sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ergin.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Bengi
Yıldız. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Yıldız.
BDP GRUBU ADINA
BENGİ YILDIZ (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım.
Sayın
Başkan, sözlerime başlamadan önce iki önemli hususu dile getirmek
istiyorum.
Bir: Sayın
Ufuk Urasın bir sorusuyla başlayalım. Sayın Uras bir
iktisatçı, diyor ki: Türkiye'nin altı büyük ovası tarım
dışı amaç için kullanıma açılmış, bunun bir
açıklaması var mı? Ben de Sayın Bakanıma soruyorum.
Kaldı ki aslında, birçok şehirlerimizin, ilçelerimizin gittikçe
tarımsal alanlarda kullanıldığını, oraların
imara açıldığını da biliyoruz.
Yine, bugün
Maraşın Pazarcık ilçesinin Hürriyet köyünden
vatandaşlarımız aradı. Hürriyet köyü Muhtarı diyor ki:
Atalarımızdan, dedelerimizden aldığımız
topraklar, tapulu topraklar, sınırları dere tepelerle belirli
olan topraklar tapuya daha az miktarda geçirildiği için
Şimdi
kadastral çalışmalar yapılmakta ve bu sınırlar esas alınarak
değil de tapudaki metrekareler esas alınarak tapularımız
verilmektedir, diğerleri de hazineye aktarılmaktadır.
Gerçekten, bu çok
önemli bir sorun, kadastral çalışmaların
yapıldığı bütün bölgelerde, illerde ve ilçelerde
yaşadığımız bir problem. Vatandaşın
parasıyla satın aldığı araziler bir ölçüde devletleştirilmektedir,
zaten ülke topraklarının yüzde 60ına yakını hâlen
hazinenin kontrolünde olmasına rağmen. Bu uygulamaların
vatandaşları ciddi bir zarara uğrattığı düşüncesindeyiz.
Bu konuyu da dile getirme gereğini duydum.
Adalet ve
Kalkınma Partisinin 2002 Seçim Bildirgesinde tarım
politikalarına ilişkin önemli
tespitler var, bunu sürekli dile getirme gereğini duyuyorum. Tarım
ve Hayvancılık başlığı altında Türkiyede
tarım sektörü yıllarca ihmal edilmiş, özellikle son
yıllarda yaşanan derin ekonomik krizden çiftçilerimiz, köylülerimiz
çok olumsuz etkilenmiştir. Uygulanmakta olan ekonomik program da
tarım sektörünün problemlerine çözüm getirmemiş, çiftçilerimiz daha
da zor duruma düşmüştür.
Son yıllarda
mazot, gübre, ilaç, tohumluk, makine gibi tarım girdilerinin
fiyatlarında büyük artışlar meydana gelirken, tarım
ürünlerinin fiyatlarındaki artış sınırlı
kalmıştır. Örneğin, 1998 yılında 2 kilo
buğday parasıyla 1 litre mazot alabilen köylümüz, bugün ancak 6 kilo
buğday parasıyla 1 litre mazot alabilmektedir. tespitini
yapıyor.
Türkiyede
tarım sektörünün gayrisafi millî hasıla içerisindeki payı yüzde 14e
gerilemiştir. Öte yandan toplam sivil istihdamın yaklaşık
yüzde 40ı tarım sektöründe çalışmaktadır. Bu nedenle,
tarım sektörü sadece ekonomik politikalar kapsamında değil,
öncelikli olarak sosyal politikalar kapsamında da ele alınmalı.
Devletin tarım sektörüne destek vermek zorunda olduğu tespitini
yaparak yine hayvancılık kısmına geçiyor ve bizim
aslında bugün iktidar partisine yönelttiğimiz eleştirileri o da
seçim programına koymuş ve bir önceki hükûmetlere karşı bu
eleştirileri yöneltmektedir.
Tabii, Sayın
Tarım Bakanımız hakkında bir gensoru
açılmıştır. Biz bu gensorunun Bakanlık hakkında
değil, Hükûmet hakkında, Sayın Başbakan hakkında
verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye'nin
tarım politikalarını aslında tarım bakanları
belirlemiyor, hatta hükûmetler de belirlemiyor diyebiliriz. 1980den beri
Türkiyeye dayatılan bir IMF politikası vardır. Tarım ve
hayvancılık gittikçe gerilemekte bütün hükûmetler döneminde ve bu
süreç AKP iktidarları döneminde de devam etmektedir.
Dolayısıyla, aslında Sayın Tarım Bakanı
hakkında verilen bu gensorunun da çok anlam ifade etmediğini
Barış ve Demokrasi Partisi açısından belirtmek isteriz ama
tarım ve hayvancılık alanında Türkiyenin çok temel büyük
sorunları vardır. Bu sorunlardan 1980den bugüne kadarki bütün
hükûmetler sorumludur. Bu sorumluluğu tekrar dile getirme gereğini
duyuyoruz.
Tutarlı bir
tarım politikası olmayan ülkelerin 21inci yüzyılda insanlığı
karşı karşıya bıraktıkları zorluklarla
mücadele etmesi beklenemez. Kapitalist barbarlığın tarih
sahnesinde kendisini daha da etkin biçimde göstermeye
başladığı 16ncı yüzyıldan beri toplumlar
arası süregelen ve ticaretin en katı kurallarına konu olan
tarımsal ürünler geldiğimiz yüzyıl itibarıyla da önemini
arttırarak sürdürmektedir. İnsanların yaşamak için
ihtiyacı olan malların üretiminin tarım üzerinden
sağlandığı göz önüne alındığında
ülkelerin tarım politikalarının insanı esas almayan,
insanları düşünmeyen, önemsemeyen siyasi yapılara terk
edilemeyeceği açıktır.
Değerli
milletvekilleri, dünyaya egemen olan siyasal sistemi ve bu sistemin
işleyişini algılamadan bugün ne AKPnin ne de
bakanlarının durumunu analiz etmek mümkün olmaz. Bugün Türkiyenin
başta tarım olmak üzere birçok alandaki politikası oldukça
bilinçli tercih edilmiş ve belirli hedeflere kilitlenmiştir. Onun
için, dünya egemen sistemi ışığında AKPyi ve
politikalarını değerlendirmek hem daha
aydınlatıcı hem de tabloyu gözler önüne serici olacaktır.
Normal
şartlarda bilim ve teknolojinin almış olduğu boyut ve bununla beraber üretim
araçlarının gelmiş olduğu nokta gezegenimizde 12 milyar
insanın karnını doyurabilecek bir potansiyelin olduğunu
göstermektedir. Gerçeklik böyle iken istatistiklere göre dünyada 2,5 milyon
insan yoksul ve 1 milyarın üzerinde insan açtır. Her gün 20 bin insan
açlıktan ölüyor. Her beş saniyede 1 çocuk açlık nedeniyle
ölüyor. Yoksulluğun doğrudan ve dolaylı etkileri sonucu günde
300 bin çocuk ölüyor. Aç kalanların yüzde 70i kadın ve
çocuklardır. Bir sermaye krizi olan 2008-2009 ekonomik krizi nedeniyle 100
milyon insan açlığın pençesine düşmüştür.
Dünyada
milyonlarca ton tahıl ve gıda maddesi, piyasa aktörlerinin elinde
fiyat manipülasyonu için kullanılıyor, depolarda tutuluyor çünkü
kapitalizm ve muhtaç olduğu kudreti, pazar kuralları bunu
dayatmaktadır. Çünkü birilerinin zengin olması için başka
birilerinin açlıktan ölmesi gerekiyor. İşte, piyasanın
kuralları bunu gerektiriyor. Peki, bu aç kalanların ülkesinde
kuraklık mı var? Hayır, sadece hegemonya var ve bu
hegemonyanın adı da neoliberalizm, uygulayıcıları da
hükûmetlerdir.
Kendilerine
gelişmiş adı veren ancak vicdanen yoksul olan ülkeler, bugün
kendi tarımsal politikalarını ülkesel çıkarları
bağlamında ele alıyor ve buna göre politika oluşturmaya
devam ediyorlar. Ancak geri bırakılan ya da gelişmekte olan
ülke adıyla avutulmaya çalışılan Türkiye gibi ülkelerde
ise hükûmetler eliyle gelişmiş ülkelerin istediği rotada
politikalar üretilmektedir. Gizli bir el âdeta ülkeyi belli bir hedefe
götürüyor. Bu hedef, her alanda yıkım ve piyasanın
kurallarına tam teslimiyettir. İşte, Türkiyede bu elin adı
AKP hükûmetleridir.
Türkiyede 1980
darbesiyle birlikte başlayan neoliberal ekonomiyi inşa etme
çabaları, bugün AKP siyaseti döneminde zirve yapmıştır.
Bunun en önemli göstergelerinden biri tarımsal desteklemenin
boyutlarıdır. 1970li yıllarda 30un üzerinde tarımsal ürün
desteklenirken 2004 yılında bu ürün sayısı 5e
düşürülmüştür. Bakanlık şahsında Hükûmetin sürekli
övünerek bulduğu her meydanda dile getirdiği destekleme primleri,
bugün tarım sektörünün fişini çaktırmadan çekme
girişiminden başka bir şey değildir. Tarımı ve
çiftçiyi geliştirmeyen, âdeta öldürmeyip süründüren destekleme
politikaları çiftçiye aba altından sopa göstererek Tarımsal
faaliyetleri bırakmazsan daha çok sürünürsün. demektedir. Kırsal
kesimde yaşayan insanlarımızı, çiftçiyi, köylüyü
metropollerde ucuz iş gücü hâline getirmek için oluşturulmuş bu
politikalar tarımsal üretimi büyük şirketlerin tekeline bırakma
girişimidir. Aksi takdirde, bugün Egede, Trakyada ve daha birçok yerde
çiftçilerin bankalardan almış oldukları krediler
karşılığında arazilerin yarısından
fazlasının ipotekli olmasını açıklamak mümkün
değildir.
Bugün çiftçinin
kullandığı krediler, çiftçiyi yüksek faizlerle borç altına
ve batağına sürüklemişken çiftçinin son sekiz yılda
kullandığı kredilerin ve faizlerin enflasyona oranı yüzde
30 civarında artmıştır. Bu da çiftçiye daha fazla faiz
yüklemek anlamına gelmektedir. Bugün çiftçi maalesef yüksek kredi faizleri
altında inim inim inlemektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yanlış ve yetersiz
tarımsal desteklemeler borç batağında bulunan çiftçi
gerçeğini yarattı. Bankaların takipteki alacaklarında
patlamalar yaşanırken AKPnin bunu gizleyecek gücü de
kalmamıştır. Bugün takipteki kredilerin toplam kredilere
oranı yüzde 2 dolayındadır. Bu tablo bir ilerlemenin değil,
tam tersine bir çöküşün ifadesidir.
Türkiye birçok
tarımsal üründe kendi kendine yeterliliğini oluşturacak bir ülke
iken bugün artık buğday başta olmak üzere arpa, mısır,
pirinç, kuru fasulye ithalatçısı konumuna düşmüştür.
İthal edilen her ürün üreticiyi daha da yıkmıştır,
yıkmaktadır. Türkiye'nin tarımsal üretiminde kendi kendine
yeterliliğinin yaklaşık ilk on ülke arasında olduğu
günler vardı, ancak bu tablo bugün çok gerilerde kalmıştır.
Birçok
politikayı AKPden önce ve AKPden sonra diye ikiye ayırmak
mümkün, ancak bu mümkünlük AKPden önceki hükûmetlerin de sorumluluğunu
görmediğimiz anlamına gelmemelidir. Özellikte tarım
alanında beterin beteri diyebileceğimiz AKP Hükûmetinin
uygulamalarının rakamsal karşılığı oldukça
açıklayıcıdır. Örneğin, 2002 yılında bir
çiftçinin 1 litre mazot almak için 3 kilogram buğday ve 1,5 kilogram pamuk
satması gerekirken, bugün bu rakamlar 5,5 kilogram buğday ve 3,5
kilogram pamuk şeklinde karşılığını
bulmaktadır.
Yine, ürede 2002
yılından bugüne kilogram başına fiyat artışı
yüzde 250 dolayındayken, DAPta daha da yüksek fiyat
artışları gerçekleşmiştir.
AKPnin tüccar
siyasetinin başka bir sonucu da tarımsal ürünlere ulaşımda
vatandaşın karşı karşıya kaldığı
sorunlardır. Bugün çiftçi, binbir güçlükle ürettiği malını
tüketiciye birkaç elden geçirdikten sonra ulaştırabilmektedir.
Üreticinin tüccarlara çok küçük rakamlarla sattığı mal,
vatandaşın eline geçene kadar fahiş fiyatlara yükseliyor ve bu
durumda mağdur olan üreticiler ve diğer vatandaşlar olurken, bu
işten tek kazançlı çıkan AKPnin her fırsatta
desteklediği tüccar kesimler olmaktadır.
Bugün üretici fiyatlarıyla
market fiyatları arasında fark, yüzde 400lerin üzerinde seyretmeye
devam ediyor. Ürün grupları itibarıyla
baktığımızda ise bu oranın yaş sebzede ve meyvede
yüzde 498, kurutulmuş ürünlerde yüzde 286, baklagillerde yüzde 252,
pirinçte yüzde 199lara ve hayvansal ürünlerde yüzde 206lara kadar
çıktığı görülmektedir.
Peki, kimin buna
hakkı vardır? Üreten, ter döken, üreticiden yok pahasına
malını alan tüccar, hiç zahmet etmeden, değer üretmeden
tüketicinin yüzlerce kat fazlasını kazanıyor. Bu, açıkça
çiftçiye Üretme, olabiliyorsan tüccar ol. demektir. İşte tüccar
siyasetin halkın başına getirdiği şey bugün tam olarak
budur ve bu siyasal yaklaşım oldukça problemli ve ahlaki olarak da
sorunludur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarımda olduğu gibi
hayvancılıkta da iç açıcı bir tablodan söz etmek mümkün
değil. Hayvancılığa oldukça elverişli bir ülke
olmamıza rağmen Türkiye, canlı hayvan üretiminde de
ihracatçı konumundan ithalat eden ülke konumuna düşmüştür.
Hayvancılığa sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi bazında
baktığımızda dahi hayvancılığın
artık sinyal verir düzeyde olduğu apaçık ortaya
çıkmaktadır. 1991 yılında büyükbaş ve küçükbaş
hayvan sayısı güneydoğu için 8 milyon 386 bin iken 2008
yılına geldiğimizde bu sayı 5 milyon 880 bine kadar
gerilemiştir. Bu yaklaşık yüzde 30 oranında bir azalma
demektir. Yine bölgenin Türkiye nüfusuna göre kişi başına
ürettiği süt miktarı 1991 yılında yıllık 12
kilogram iken 2008de 8 kilograma kadar gerilemiştir. Bu da
yaklaşık yüzde 30luk bir azalmaya denk gelmektedir.
Ülkemiz bir
tarım ve hayvancılık ülkesiyken şimdi dünyanın en
pahalı etini yiyen bir ülke oldu. Otuz yıllık
hayvancılık politikasının geldiği nokta, koyun
sayısı 40 milyondan 20 milyona, keçi sayısı 16 milyondan 5
milyona düşmüştür. Hayvancılık politikası
yanlış olan Hükûmet büyükbaş besiciliğine de önem verirken
hayvancılığın yeniden üretiminin önünü kestiği ve
ithalata doğru kayan bir sistem oluştu. Et ithalatının
serbest bırakılmasına karşın fiyatlar düşmedi.
Şimdi Anadolu da tam olarak şap hastalığına teslim
olmuş durumda. Şapla mücadelede yol katetmeyen Hükûmet Anadolunun
birçok yerinde hayvan pazarlarını tek tek kapatmaktadır. Bu
şekilde hayvan ticaretinin tek elden yürütülmesinin de yolu
açılmış oldu.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarım ülkesi olan Türkiye,
halkımızın et ihtiyacını Amerika ve Avustralya
kıtasından getirdiği hayvanlarla sağlamaya
çalışıyorsa başka bir şey anlatmaya gerek var mı?
Bu tarım politikası halkın çıkarına mı yoksa büyük sermaye gruplarının
çıkarına mı gerçekleştiriliyor? Cevabı: Ülke
gelişiyor, kalkınıyor. verilerine rağmen, fakirin daha
fakir, zenginin daha zengin olduğu bir sömürge düzenidir. Yakında
sadaka dağıttıklarınıza da besleme diyeceksiniz, bu
çok nettir. Biz olmasak aç kalacaktınız, kömürsüz ve makarnasız
kalacaktınız. da diyebilirsiniz.
Yoksul Türkiye
halklarının yaşadığı bu tablo, 2,5 milyar dünya
yoksulunun başına gelenden farklı değildir. Egemenler çok
kazanmak için dünyanın neredeyse yarısını aç ve
perişan bırakırken, Türkiye'deki siyasal sistem de bu temelle ve
bu anlayışla örgütlenmiştir, aksi takdirde bir tarafta
tıksırıncaya kadar yiyen kesimler varken, diğer tarafta
çöpte ekmek toplayan insan manzarasını görmek mümkün olabilir miydi?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle Doğu ve
Güneydoğu Anadoluda, buradaki beş üniversitenin, Atatürk,
Fırat, Kafkas, Yüzüncü Yıl Üniversitesi gibi üniversitelerin bu bölge
için çözüm önerilerinden birkaç tanesini sıralamak gerekiyor.
Birkaç il
dışında bölgenin tarım ağırlıklı bir ekonomiye
sahip olduğu gerçekliği var. Bölgeyi kalkındırmanın
yolunun öncelikle tarımdan geçtiği, bölgede birkaç il
dışında ham madde azlığı, kişisel gelirin
düşüklüğü ve bölgesel pazarın darlığı,
ulaşımdaki güçlükler nedeniyle sanayinin gelişmediği, birçok
ilin ekonomisinin daha ziyade kamu görevlilerinin aldıkları maaş
ve ücretlere dayandığı, bölgedeki kamu harcamalarının
azalmasının bölge ekonomisini daha da daraltacağı gibi
önemli saptamalar yapıyor. Buna karşılık Sayın
Başbakan, bölgeye kamu yatırımlarının
yapılmasının önemli olmadığını, böyle bir
ihtiyaç duyulmadığını, serbest piyasa ekonomisinin geçerli
olması gerektiğini söylemektedir.
Sayın
Başkan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
BENGİ YILDIZ
(Devamla) Özetlersek, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
24 Ocak 1980de alınan kararlar ülkemizin geleceğini ipotek
altına almıştır.
Türkiyede
tarım ve hayvancılık politikaları stratejiktir, bakandan
bakana hatta hükûmetten hükûmete değişiklik arz etmemektedir.
Dolayısıyla, Sayın Tarım Bakanı aleyhine verilen bu
gensoruda taraf olmayacağımızı, çekimser
olacağımızı belirtiyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce
heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Vahit Kirişci.
Buyurunuz
Sayın Kirişci. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA VAHİT KİRİŞCİ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Tarım ve
Köyişleri Bakanımız Sayın Doktor Mehmet Mehdi Eker
hakkında, Anayasanın 99uncu, İç Tüzükün 106ncı
maddeleri gereğince, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından verilen
gensoru üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi, ekranların başında bizleri izleyen
aziz vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Geçmiş Mevlit Kandilinizi de bu vesileyle tebrik ediyorum.
Kahramanmaraşta hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyor, toprak altında kalanlara da sabrı cemil,
ihsan diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu gensoruya tarım sektörüne ve
dolayısıyla eli nasırlı ve alın teri döken
çiftçilerimize AK PARTİ hükûmetlerimizin
sağladıklarını bir kez daha anlatma fırsatı
vermiş olmasından dolayı tek olumlu nokta olarak bakıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, konuşmamda özellikle 3 Kasım öncesinde Türkiyede
neler yaşandı, özellikle genel ekonomi ve tarım ekonomisi
adına yaşanılanları özetlemeye
çalışacağım. Enkaz edebiyatı yapmadan, nasıl bir
Türkiyeyi devraldığımızı vurgulamaya, belirtmeye özen
göstereceğim. Hükûmet olarak yaptıklarımızı
özetlerken, gensoruda yer alan iddialara da değineceğim.
Değerli
arkadaşlar, bizler 3 Kasım 2002yi her açıdan bir milat olarak
ilan ediyoruz. Zira, oy sandıkta slogan akılda kalır ilkesi
çerçevesinde geçmiş hükûmetlerin seçimlerdeki en önemli vaatlerinin
enflasyonu düşürmek olduğu, sloganlarına
yansımamış mıydı? O dönemde, enflasyon canavar olarak
tarif edilmemiş miydi? Sloganlar arasında canavarı beş yüz
günde hatta hızını alamayıp yüz günde alt edeceğini
ifade edenlere bu ülke şahit olmamış mıydı?
Sonuçta;
bırakın alt etmeyi, canavarı daha da azdırmadılar
mı? Seçimde vatandaşa iki anahtar vaat edenler, devri
iktidarlarında vatandaşın hazır elindekini de alıp
gitmediler mi? Canavar, yine o günkü siyasilerin söylemiyle işçiyi,
memuru, emekliyi, esnafı, çiftçiyi, köylüyü, dul ve yetimi yutmadı
mı? Pek çok vaat siyasi yalanlara bu süreçte dönüşmedi mi?
Cumhuriyet
tarihimize en ağır ekonomik ve sosyal krizler olarak geçen Kasım
2000 ve Şubat 2001 krizleri ülkemizin üzerinden silindir gibi ezip,
geçmemiş miydi? Sürekli kriz üreten Hükûmet, çareyi 1 Mart 2001de Kemal
Dervişi Türkiyeye davet etmekte bulmamış mıydı?
Böylelikle, ülkemiz, bakan düzeyinde ithal ekonomi yöneticileriyle de ilk kez tanışmamış
mıydı?
Fabrikası,
bankası ve pazarlama şirketleri olan ve bunları yabancı
ortakları ve profesyonel yöneticileriyle yönetirken, kriz sonrası, 23
Şubat 2001 günü Hepimiz üç dört gün içinde varlığımızın,
gücümüzün yüzde 40ını kaybettik. diyen iş dünyamızın
duayeni rahmetli Sakıp Ağa değil miydi?
Sakıp
Ağa öyle derken, Türkiyenin direği olan ve ahilik kültürüne
bağlı esnaf Ahmet Çakmak, kriz sonucuna daha fazla dayanamayarak
yazar kasasını 4 Nisan 2001 tarihinde Başbakanlık Merkez
Binası önünde fırlatmamış mıydı?
Değerli
arkadaşlar, özellikle çarpıcı olması bakımından
şu elimdeki grafikleri göstermek istiyorum. Size göre bu grafiklerin,
baktığınızda, sol tarafı bizden önceki hükûmetler
dönemini, sağ tarafı ise bizim iktidarımız olan dönemi
yansıtmaktadır. Dolayısıyla değerli arkadaşlar,
2002-2009 döneminde yüzde 60ın altına enflasyonu indirmeyi
başarı olarak addeden iktidarların yerine AK PARTİ
iktidarları bunu ortalama 12,5 düzeyine çekmiş, 2010da ise bu rakam
yüzde 6,4 mertebesine gerilemiştir.
Değerli
arkadaşlar, bir başka grafiğimiz daha var. Bu grafik de son
derece çarpıcı. Yine aynı şekilde Türkiye, maalesef o
iktidarlar döneminde enflasyon sıralamasında üst sıralarda yer
alan ülkeydi. En iyi olduğumuz dönemde 13üncü sıradaydık. 2008
yılında, bu ülke, bunu 85inci sıraya kadar düşürmüş
oldu. 2009da bir kriz yaşandı, 65e belki gerilemiş oldu ama
2010 yılındaki enflasyon rakamıyla, yeniden, daha iyi bir
noktada olacağımızı buradan rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dolayısıyla, enflasyon sıralamasında şampiyonlar
liginden ülkemizi G-20 ligi olarak tanımlanabilecek lige
çıkarmış olduk.
Değerli
arkadaşlarım, tabii ki yüksek enflasyon ve istikrarsız süreçte,
sürekli yaşanılan krizlerle birlikte, ortalama yüzde 4,5, yüzde 5
düzeyinde gerçekleşen büyüme rakamları, özellikle 1997-2001 döneminde
yüzde 1,5 seviyesinde kalmıştır ama iktidarımız
döneminde, 2009da yaşanan krize rağmen, bu, 3 katı mertebesinde
gerçekleşmiş, inşallah 2010 yılı büyüme
rakamlarıyla bu rakamın daha da yükseleceğini düşünüyoruz.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Sen bütçede konuşsaydın ya!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Tarıma gel, tarıma!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu
gördüğünüz, Kandilli Rasathanesinden alınmış bir deprem
çıktısı değil. Bu gördüğünüz grafikler, bu ülkede,
geçmiş hükûmetler döneminde genel ekonomide ve tarım ekonomisinde
yaşanılan sıkıntıları ortaya koymaktadır.
Özellikle kahverengi renkte olanlar genel ekonomideki, yeşil renkte
olanlar ise tarım ekonomisindeki, büyüme değil, daralmaları
göstermektedir. Çiftçinin mutlu olduğu yıllar maalesef seçimlerin
öncesine denk gelmekte ama o büyümenin küçülmeye dönüştüğü
yıllar ise hemen seçimlerden sonraya denk gelmekte, kaşıkla
verilen kepçeyle, çomçayla tekrar geri alınmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, aslında, bu grafikte 3 Kasım 2002 sonrasında
genel ekonomide ve tarım ekonomisinde Türkiyedeki büyüme eğrilerini
veyahut da büyüme grafiklerini görüyoruz
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Alttaki yeşil ne, alttaki? Onu da söyle.
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla)
ve sadece 2003 ve 2007
yıllarında -ki, bu, özellikle 2007 yılında da biliyorsunuz
kuraklık yaşandı- kuraklıktan kaynaklı olarak bir
küçülme söz konusu ama onların dışında, sürekli büyüyen bir
Türkiye tarımı söz konusu.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) O yeşiller neden küçük sarıdan? Bir bak bakayım, yan
yana, söylesene onu, çabuk geçtin. Yeşiller çok daha küçük duruyor.
Hızlı gitme, anlat da görelim.
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Değerli arkadaşlar, özellikle
bu grafiğe de bakmanızı istiyorum, bu tabloya da
bakmanızı istiyorum. Çünkü burada dile getirildi, denildi ki: Kredi
geri dönüş oranları çok düşük.
Değerli
arkadaşlar, yıl 2002, kredi geri dönüş oranı Ziraat
Bankasında yüzde 38, tarım kredi ortağı olduğu için
yüzde 71; 2009 yılındaki rakam bile yüzde 97,5, değerli
arkadaşlar, Ziraat Bankasında. Dolayısıyla tarım kredi
yüzde 95lerde, Ziraat Bankası da yüzde 98,4lerde seyrediyor bugün geri
dönüş oranında.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ne kadar verdin, ne kadar?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Dolayısıyla, bu, ülke
tarım ekonomisinin gelmiş olduğu noktayı göstermekte.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kendi çıkardığın kanuna uymuyorsun!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Değerli arkadaşlar, yine
çarpıcı olması bakımından, şu görmüş
olduğumuz grafik 2002 yılından itibaren artan bir seyirde Ziraat
Bankası ve tarım kredinin vermiş olduğu kredileri
gösteriyor.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Çiftçinin fakirleştiğini gösteriyor! Cebinde para olan
borç alır mı?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) 2002 yılında 529 milyon
lirayı paylaşan 550 bin çiftçi var, 2010 yılında ise,
değerli arkadaşlar, 15,7 milyar Türk lirasını paylaşan
1 milyon 200 bin üretici var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ne kadar almış? Haczedilen çiftçilerin grafiğini de
göster!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İcra dairelerinin sayısını göster! İcra
dosyalarını göster!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın, burada da faizi sıfırladık. Sayın Seçer,
burada, kürsüden şunu ifade etti, dedi ki: Bunu yüksek gelir grubuna
sahip olan üreticiler veyahut da üretici olmayanlar alıyor.
Değerli
arkadaşlar, bunlar hiç doğru değil. Bakın, 31/12/2010
tarihi itibarıyla sıfır faizli hayvancılık
kredisinden, bu verilmiş olan krediden 48.644 üretici yararlandı.
Kullandırılan kredinin miktarı, değerli arkadaşlar,
3,6 milyar Türk lirası, bunu da bilgilerinize sunuyorum.
4 bin yıl
önce, Kral Hammurabi, tarım sigortasını hayata geçirmişti.
Değerli
arkadaşlar, bu, AK PARTİ iktidarları döneminde Türk çiftçisiyle
buluştu biliyor musunuz? Bakın, bu, tarım sigortasıyla
ilgili 1 Haziran 2006 tarihinde başlayıp üç buçuk yıllık
bir süreçte tarım sigortasında gelinen noktayı gösteriyor.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Sen onlara göster, onlara!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Bunu biraz daha yakından
göstereceğim değerli arkadaşlar.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İcra dosyalarının grafiği yok mu?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) İzniniz olursa biraz daha
yakından göstereceğim.
Değerli
arkadaşlar, yine sizin gensoru önergenizde var, gensoru metninde var;
Doğu Karadeniz çiftçilerine, özellikle görmüş oldukları zarardan
dolayı ödeme yapılmadığını söylüyorsunuz.
Bakın, şu tabloda üç buçuk yıllık sürede tarım
sigortası uygulaması kapsamında 312 milyon Türk lirası
hasar ödemesi yapılmıştır.
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) Çiftçi yatağından kalkamıyor, traktörüne mazot
alamıyor!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Allah aşkına hanginizin
haberi oldu bundan? Hiçbiriniz haberi olmadı ama Türk çiftçisinin bunda
haberi var.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yatağından çıkamaz hâle geldi çiftçi!
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) Yatağına girdi, çıkamıyor!
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sen, mangal tahtasıyla bayram haftasını
karıştırıyorsun! Biz, 2004deki olaydan ötürü verilmesi
gereken parayı söylüyoruz.
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Değerli arkadaşlar, bu
ülkenin ihtiyacı olan, arz açığı olan ürünlerle ilgili
sürekli desteklerimizi artırdık.
GÜROL ERGİN
(Muğla) O verdiğin para FİSKOBİRLİKi
batırdığınız için! Kimi kandırıyorsun?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Bakınız, 2002
yılında 186 milyon Türk lirası olan destek, 2010
yılında 2 milyar Türk lirasının üzerine çıktı.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İcra dosyalarının grafiği yok mu?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Artık Bu, bunun kaç
katıdır? demeye gerek bile yok. Dolayısıyla, şurada
çok çarpıcı olarak gözüküyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Angusların grafiği yok mu, angusların?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Değerli arkadaşlar,
şimdi sıkı durun, bir başka grafik daha göstereceğim;
özellikle muhalefete gösteriyorum.
Değerli
arkadaşlar, 2002 yılında, bakın orada bir ok var: Dikkat
seçim var! 2000 yılında 344 trilyon vereceksiniz, 2001
yılında 593 trilyona çıkaracaksınız. Ama ne olur, ne
biter? 2002 yılında, hani seçim var ya, bunu 1,8 milyar Türk
lirasına çıkaracaksınız. Değerli arkadaşlar,
işte popülizm budur.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Senin Bakanın demedi mi Hazirandan önce tarım
desteklerinin hepsini ödeyeceğiz. diye? Hangi sene hepsini ödediniz
tarım desteklerinin?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Tarım sektörünün, Türk çiftçisinin
üzerinden siyaset yapmak budur.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Aynen senin dediğini, bugün senin Tarım Bakanın
aynen söylüyor, aynen söylüyor, aynen.
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Bir konuya daha açıklık
getirmek istiyorum.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Allah aşkına doğru şeyler konuşun be!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakınız, burada dile getirildi, denildi ki, değerli
arkadaşlar, denildi ki
GÜROL ERGİN
(Muğla) Yahu kardeşim, ne olur biraz doğruları söyleyin,
ne olur!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla)
Tarım Kanununa göre, 21inci
maddeye göre verilen destekler yüzde 1den daha az olamaz. Ama verdiğiniz
destekler yüzde 1den daha azdır. dediniz. Doğru mu?
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) Anguslar ne olacak, anguslar?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) İşinize geldiği zaman
OECDnin raporlarını kapar buraya gelir, konuşursunuz. Ben de
size OECDnin yapmış olduğu bir değerlendirmeyi sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bakınız, OECD ülkeleri ortalaması
yüzde 1in altındayken Türkiye'de yüzde 4lere yaklaşmakta. Bu sizin
nereden baktığınıza bağlı. Siz, tarım
kredileri için, bu tarımsal kredilerdeki sübvansiyon için hazineden
aktarılan kaynağın 532 trilyon olduğunu biliyor musunuz?
GÜROL ERGİN
(Muğla) Millet televizyonda izliyor Ananızı al git. demiyor
Grafiğini al git. diyor. Grafiğini al git. diyor millet.
VAHİT KİRİŞCİ
(Devamla) 2011 yılında bunun 776 milyon Türk lirası
olduğunu biliyor musunuz değerli arkadaşlar?
Değerli
arkadaşlar, bizler AK PARTİ hükûmetleri olarak tarıma bir tavla
gibi bakmadık. Bu işi şansa bırakmadık. Biz buna
satranç gibi baktık. Satranç oynamak akıl ister, strateji ister,
vizyon ister. Satranç birikim ister değerli arkadaşlar, donanım
ister.
OKTAY VURAL
(İzmir) Oyun oynuyordunuz ha!
GÜROL ERGİN
(Muğla) Oyun oynuyorlarmış, oyun! Tarımı oyun
biliyorlarmış. Aferin!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Ocak 2011de bu ülkede enflasyon
rakamları TÜFEde yüzde 4,9a geriledi mi? Geriledi. Peki, bu süre
zarfında, 1962 yılından bugüne kaç tane hükûmet geldi geçti?
Yirmi dokuz hükûmet geldi geçti. Değerli arkadaşlar, 6 tane de
cumhurbaşkanı eskitti.
Şimdi ben
size soruyorum: Enflasyon canavarının ortadan
kaldırılmasıyla bu ülkede repo, faiz, stokçuluk, karaborsa
tedavülden kalktı mı kalkmadı mı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Kalkmadı. Başbakan dedi ya Ette spekülatörler var.
diye.
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Döviz büroları üreticilerimizin,
vatandaşlarımızın uğrak yeri olmaktan çıktı
mı çıkmadı mı? On bir yıl aradan sonra yeniden iktidar
olabilmek için Kim ne verirse ben beş fazlasını veririm. diyen
siyasilere bu ülke tanık oldu mu olmadı mı? Oldu.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ona da tanık oldu, size de tanık oluyor!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Tek başına bu söylemin
kendisi bile 2002 öncesi Türkiyede tarıma popülizmin hâkim olduğunu
göstermeye yetmez mi değerli arkadaşlar?
GÜROL ERGİN
(Muğla) Onları arattınız, arattınız!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Daha hafızalarımızda
taze, 22 Temmuz seçimlerinde vatandaşın karşısına
çıkıp 1 litre mazot 1 YTL, ucuz mazot sloganlarını
gündeme getirdiniz mi getirmediniz mi?
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) Getirdik, gene getiririz.
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Ne dedi size, değerli Cumhuriyet
Halk Partililer? Siz yüzde 20de kalın. dedi.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Olmadı, yakışmadı.
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Değerli arkadaşlar,
şubat ve kasım krizleri
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) Uçaklara verin, uçaklara. Gemilere verin!
GÜROL ERGİN
(Muğla) Yatlara verin, yatlara!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla)
Sakıp Ağanın
sözlerini, esnaf Ahmet Çakmakın sözlerini sizlerle paylaştım
ama inanın Türk çiftçisinin üzerinden bir silindir gibi geldi geçti
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ananı da al git!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla)
ve bu çiftçinin, sayısı 1,
bin, 10 bin, 100 bin değildi, biz iktidara geldiğimizde ilk
işimiz 765 bin çiftçinin 2,7 milyar Türk liralık borcunun 1,5 milyar
liralık faizini sildik, 1,2 milyar lirayı da üç yılda ödeme
imkânı getirdik.
Değerli
arkadaşlar, bu 765 bin çiftçi kimin döneminde bu almış
olduğu o cüzi miktardaki kredileri ödeyemez hâle gelmişti?
Bunları
bilgilerinize sunuyorum.
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) Limon gibi sıktınız, limon gibi!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Değerli arkadaşlar, işte
enflasyon yüzde 45, Ziraat Bankasının verdiği kredinin faizi
yüzde 59, tarım kredi yüzde 69.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Şu narenciyeyi bir topla şu daldan!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bunları gerçekten çok önemsiyorum.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Niye tütün alıyoruz, onu söyle.
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Bir başka konu, değerli
arkadaşlar, bunlar bugün tarımdan müşteki olanların dönüp
bakması gereken ve kendilerinin de altında imzası olan
metinlerdir.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Vatandaşın kurbanlık koyun
bulamadığını söyle be!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) 9 Aralık 1999 tarihli niyet
mektubuna lütfen dönüp bir bakın.
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) Tarih boyuncu ilk defa kurbanlık koyun ithal ettiniz!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) 18 Aralık 2000 tarihli niyet
mektuplarına dönüp bir bakın. Orada ne taahhütler verildi? On
beş günde on beş yasa bu Mecliste çıkmadı mı?
Çıktı.
OKTAY VURAL
(İzmir) 2005tekine de baktın mı,
imzaladığınız stand-bya baktınız mı?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Peki, ben şimdi size soruyorum: O
gün hububat fiyatlarını, şeker pancarı
fiyatlarını, tütün fiyatlarını o mektupta taahhüt edilen
oranları geçmeyecek şekilde ifade edenler ve bu fiyatları bu
şekilde açıklayanlar kimler?
Tarımda
reform adı altında bu ülkenin aziz çiftçilerine bir zehir içirildi
değerli arkadaşlar ama bu millet bunları unutmadı.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Zehir etkisini göstermeyince siz zehir verdiniz, öldürdünüz!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Kredi sübvansiyonlarının
kaldırılacağı vaadi, yine aynı şekilde tarım
satış kooperatiflerinin ve birliklerinin
yapılandırılması, bütün dolaylı destekler yerine
doğrudan gelir desteğinin ikame edilmesi taahhütleri, bunların
hepsi IMFnin bu niyet mektuplarında yer aldı değerli
arkadaşlar.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Uygulamadın mı sen onu? Uygulamadın mı
doğrudan geliri? Yedi senedir uyguladın. Kendinle çelişiyorsun!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Tütün Yasası, Şeker
Yasası, bunlarla ilgili her türlü düzenlemeler yine aynı şekilde
bu iktidarlar döneminde gündeme geldi.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, ben size bir şey daha
söyleyeceğim: Cumhuriyetin yetmiş dokuz yılında, bizim
iktidarımıza kadar 57 hükûmetin gelip geçmiş olması
herhâlde bir istikrar olmasa gerek. Aynı şekilde, 1924te
çıkarılan Ziraat Vekâletiyle ilgili kanun ve bunun devamında
yaklaşık yetmiş sekiz yılda 44 Tarım
Bakanının gelmiş geçmiş olması da bir başka istikrarsızlıktır.
AK PARTİ
hükûmetleri Türk çiftçisine ne verdi? Bakın, ben bir meslek adamı
olarak
GÜROL ERGİN
(Muğla) Zulüm, zulüm! Açlık, açlık!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Allah çarpar Hocam sizi!
GÜROL ERGİN
(Muğla) Seni çarpsın!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Allah çarpar!
GÜROL ERGİN
(Muğla) - Allah seni çarpsın!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Türk çiftçisine
GÜROL ERGİN
(Muğla) - Senin gibi düşünenleri çarpsın! Seninle beraber
olanların hepsini çarpsın!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yalan söyleyeni çarpsın!
GÜROL ERGİN
(Muğla) Evet, yalan söyleyeni çarpsın! Sizin içinizde
çarpılmayacak bir tek kişi yok!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Eğer enflasyon bir canavarsa bu
canavarın alt edilmesi bile
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sizde çarpılmayacak adam kalmadı!
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Bu ülkede sağlanan istikrar, tek
başına enflasyonun yenilmesi, bu ülke çiftçisine yapılabilecek
en büyük hizmettir.
Değerli
arkadaşlar, bir konuya da açıklık getirmek istiyorum: Sayın
Kılıçdaroğlu, İşsizlik Mitingi adı altında
Adanamızda bir miting düzenledi hafta sonu. Tabii ki Adanalılar
yürekleri geniş insanlardır, sıcak kalpli insanlardır,
bağırlarına bastılar.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Seni bile bağırlarına bastıklarına
göre
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Ama değerli arkadaşlar,
Sayın Başbakanımıza Sayın
Kılıçdaroğlunun orada bir hitabı var, diyor ki:
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Yalan mı?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Doğru, doğru.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Muhtaç ettiniz.
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Sayın Genel Başkana, sokakta
yaşayan oğlu Ferhat ile gündeme gelmiş, 1990da Murat
Karayalçının, Cumhuriyet Halk Partili Murat Karayalçının
Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde
danışman olmuş ama kendisine danışılmayınca,
danışılmayan danışman olunca buna çok içerlemiş,
bozulmuş, istifa etmiş o aşık Mahsuninin, aşık
Mahsuni Şerifin yine dizeleriyle cevap vereceğim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜROL ERGİN
(Muğla) Şair oldun hemşehrim!
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) Diyor ki: Danışman oldum.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ya, sizin hepiniz mi şairsiniz?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Bakın şu başıma
gelen işlere/Ben Karayalçına danışman oldum/Toplayıp
getirdim çoluk çocuğu/Ben Karayalçına danışman
oldum/Sözler verdi gardaş gardaş konuştu/Berhanınan
Talipinen buluştu/Ne yüzümü gördü, ne de tanıştı/Ben Karayalçına
danışman oldum/Birsen Hanım derler özel kalemi/Murat Beye
yetiştirmez selamı/Geldim Ankaraya buldum belamı/Ben
Karayalçına danışman oldum/Murat gardaş, sen de yerli
insansın/Niye diyorsun ki kurban başkası yansın/Dönen
dolaplara gardaş düşen utansın/Ben Karayalçına
danışman oldum/Mahsuni Şerifim asırlar yaşar/Beş
yıllık insanın aklına şaşar/Demokrat adama
saygınlık düşer/Ben Karayalçına danışman oldum
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sen şimdi Tarım Bakanlığı konusunda
mı konuşuyorsun?
VAHİT
KİRİŞCİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu
danışman oldum şiirlerinin, dizelerinin sahibi ebediyete
intikal etti ama bu garibana dahi sahip çıkmayan bir Cumhuriyet Halk
Partisinin Adanaya gelip, Adanada fakirlik edebiyatı yapması,
işsizlik üzerinden siyaset yapması haddi değildir.
Hepinize
saygılar sunuyorum.(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GÜROL ERGİN
(Muğla) Hadi be sen de! Hadi oradan!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ne alakası var?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kirişçi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, birçok vatandaşımız bizi
izliyor. Bakın, Nevşehirin Çardak köyünden Mehmet Bey kardeşim
arıyor. Gözümüze baka baka bu yalanlar nasıl söyleniyor? Elektrik
parasını bile ödeyemiyoruz, elektriğimizi kestiler. diye
sesleniyor. Telefonda kendisi, buyurun Sayın Bakan. Nevşehir
Çardaktan Mehmet Bey.
BAŞKAN
Sayın Vural, lütfen yerinize oturunuz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, Genel Başkanımızı
ismen telaffuz ederek sataşmada bulundu.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, sataşma yok.
BAŞKAN
Kürsüye buyurun o zaman.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yerimden...
BAŞKAN
Yerinizden mi? Peki. Kürsüye de buyurabilirsiniz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Açık bir sataşma var ama böyle saçma sapan
iddiaları cevaba değer bulmuyorum.
BAŞKAN
Peki.
Evet, Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Eker.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gensoru ciddi bir
müessesedir, dolayısıyla ciddiyete alınması gerekir diye
düşünüyoruz.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Bakanlık yapmak da ciddiyet ister.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
gensoru metnine baktım, önergeye, okudum, burada, bugüne kadar, 23üncü
Dönemde altmış dört tane Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri
tarafından gündem dışı konuşma
yapılmış, bunların büyük bir çoğunluğuna da ben
cevap vermişim veya diğer bakan arkadaşlarım cevap
vermiş. Bunlar tarımla ilgili olanlar. Metne
baktığımızda bunların gündem dışı
konuşmalarda dile getirilenler dışında hiçbir farklı
bir şey getirmediği görülüyor, net.
Fakat tabii bu ciddiyetsizlik sadece bununla bitmiyor, bakın,
şöyle söylüyor -metinden okuyorum- diyor ki: 3 milyon hububat üreticisi
perişan olmuştur. Tabii, 3 milyon hububat üreticisi yok, o
sayıda bir üretici yok.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Kaç tane var?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 2 milyon
var, hepsini katarsanız, hepsini katarsak. 1 milyonluk bir mübalağada
bulunmuşsunuz sadece!
İki
Diyor
ki: 2002de 375 milyon 605 bin dolar olan hububat ithalatı 2009da 1
milyar 202 milyon dolara çıkmıştır. Dikkat buyurun. Hemen
altındaki paragrafta, burada. Yine hububat ithalatı. Diyor ki:
Hububat ithalatı 2002 yılında 35 milyon ABD dolarından
2010 yılında 256 milyon dolara çıkmıştır.
Şimdi bunların hangisi doğru? Bunu nasıl ciddiye
alacağız? Hangisini ne şekilde ciddiye alacağız?
Burada bu kadar üstünkörü, bu kadar, yani iki paragrafta aynı şeyi
söyleyemeyen bir ifadeyle bu kadar gerçekte üstünkörü, baştan savma,
alelacele yazılmış bir gensoru metni.
Biraz önce önerge
sahipleri adına çıkan bir arkadaşımız geldi burada
dedi ki
Tutanaklarda var. Hatta çek ettim acaba bir yanlışlık
mı var diye. Diyor ki mesela pamukla ilgili: Bugün pamuk 380 bin lif
üretimine düştü. diyor. Değerli arkadaşlar, bugün lif pamuk
üretimi 860 bin tondur, 2010 yılı.
Şimdi
metinde bunlar gibi bir sürü böyle maddi hatalar, fiziki yanlışlar
vesaire var. Biz tabii bunları milletimizin takdirine, yüce Meclisin
dikkatine sunuyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; benim elimde bazı kararlar var.
Ben bunları sadece size göstereceğim. Yani gerçekte AK PARTİyi
çiftçiye destek vermemekle, çiftçiyi perişan etmekle suçlayanlar kendileri
iktidar koltuğunda oturduklarında neler yapmışlar,
onların size sadece kararnamelerini göstereceğim.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Hüsnü Yusuf Gökalpi örnek al Sayın Bakan. Mersine
gidelim beraber, Mersine!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bakın,
31/12/2001 tarihli Tohumculuğun Teşvikine İlişkin
Kararname, Zirai Mücadele İlaçları ile Hayvan
Sağlığında Kullanılan İlaçlar İçin
Çiftçilere Destekleme Ödemesi Yapılmasına İlişkin
Kararname, bu kararnamelerin yürürlükten kaldırılması, burada.
Arka tarafta,
Tarım ve Hayvancılık Sektörüne Destekleme Ödemesi
Yapılması Hakkındaki Bazı Bakanlar Kurulu
Kararlarının Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Karar, o
da burada.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tarımda Kullanılan Kimyevi
Gübrelerin Desteklenmesinin Kaldırılması Hakkındaki Karar,
burada. Bu da ne günü? 21 Eylül 2001, 24530 sayılı Resmî Gazetede
yayınlanmış. Burada Bakanlar Kurulu üyelerinin isimleri var; bir
kısmı şu anda aramızda oturuyor imzası
bulunanların.
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Sen yaptıklarını anlat Sayın Bakan.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bir tane
daha. Diyor ki -yine Resmî Gazete- burada: 5254 sayılı Muhtaç
Çiftçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında Kanunun Yürürlükten
Kaldırılması.
Bu nedir biliyor
musunuz? Çiftçi tabii afetle karşı karşıya geliyor, bir
sorun yaşıyor. Sigortası yok, bir şeyi yok. Muhtaçsa,
devlet kendisine tohumluk yardımında bulunuyor. Bunu
kaldırıyor, tohumluk desteği kaldırılıyor, faiz
borçları kaldırılıyor, diyor ki: Bir daha böyle, borç
falan bir şey olmayacak. ve buna ait birçok değişiklik.
Gübre
desteğinin kaldırılması, kredi faiz sübvansiyonunun
kaldırılması, Toprak Mahsulleri Ofisinin Fiyat Desteğinin
Kaldırılacağına Dair Taahhüt, Çay Budama Ödemelerinin
2003te Sona Erdirileceğine Dair Taahhüt. Bunların bütün hepsinin
yerine doğrudan gelir desteği konacak. diyor.
Burada, hep
işte, milliyetçi söylemler kullanılır. Bu, Dünya Bankasına
yazılmış bir mektuptur; Dünya Bankasına
yazılmış, Dünya Bankası Başkanına. Bu, mektubun
Türkçesi, burası da İngilizcesi, orijinali.
Şimdi, bütün
bunlar çiftçilere dönük iyileştirmeler, çiftçilere dönük yardımlar,
çiftçilere dönük destekler
Bunlar kaldırılmıştır.
Şimdi, biz
ne yapmışız?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidara gelmiş,
önce 2003 tarihinde mazot desteğini uygulamaya koymuş Türk
çiftçisine artık mazot desteği ödeyeceğiz. demiş, burada
Bakanlar Kurulu kararı.
Arkasından,
2004 yılında, biraz önce söylediğim,
kaldırılmış bulunan kredi faiz sübvansiyonunu -yani
çiftçilere özel faiz indirimi uygulayan kararname
kaldırılmıştı- biz, bunu, tekrar ihdas ediyoruz,
diyoruz ki: Türk çitçisine kredi verilecekse bu normal piyasa faizlerinden
değil, indirimli olarak ödenecektir. Bu da bunun kararnamesi 2004
yılında.
Sayın
milletvekilleri, bu, 2005 yılında, kaldırılmış
bulunan 2001 yılında -biraz önce söylediğim- gübre
desteğinin tekrar ödenmeye başladığına dair Bakanlar
Kurulu kararı. Bunlar AK PARTİnin icraatları. AK PARTİ
Türkiyede çiftçiye destek vermiş mi, vermemiş mi, bunlar bunun
delilleri.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sadece gübre ve mazot için
değil, çitçinin kullandığı tohumluğa destek veren,
sertifikalı tohum kullanımının destekleneceğine dair
2005 yılında yapılan Bakanlar Kurulu kararı
uygulaması
Sertifikalı
tohum üretim desteği, 2008 yılında Bakanlar Kurulu kararı,
AK PARTİnin icraatı. Aynı tarihte devlet destekli -biraz önce
Sayın Kirişci de söyledi- tarım sigortaları uygulamalarını
biz başlattık, bu onun kanunu ve uygulaması 1 Haziran 2006da
başladı. Şu ana kadar çiftçi 292 milyon lira prim ödemiş,
biz 320 milyon lira kendisine ilave prim desteği ödemişiz yani yüzde
50sini o veriyor, yüzde 50sini biz veriyoruz, çiftçiyi doğal afetlere
karşı koruyoruz.
Bu sene yeni bir
uygulama başlattık, neydi o? Çiçeklenme döneminde yüzde 67 destek
veriyoruz eğer sigorta yaptırırsa, özellikle meyvecilikte.
Diğer hasarlarda da yüzde 50, bu da yine bizim çiftçi için
çıkardığımız bir uygulama. Bütün bunlara rağmen
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en şiddetli kuraklık dönemlerinden
birini yaşadı 2007-2008de. Onunla birlikte biz de kuraklık
desteği verdik ve toplam 800 milyon liranın üzerinde, iki yılda,
815-820 milyon civarında kuraklık desteği ödendi; bu da onun
kararnamesi.
Şimdi
bunlardan sonra benim söyleyeceğim, sayın milletvekilleri, gensoruda
şöyle bir husus var, diyor ki: 3 milyon hububat üreticisi perişan
olmuştur. Değerli arkadaşlar, biz bugün hububat üreticisine iyi
bir toprak işlemesi için aldığı, alıp
kullandığı makineye ve ekipmana yüzde 50 hibe veriyoruz.
Toprağını analiz yaptırıyor, ona destek veriyoruz,
dekar başına 2,5 lira. Tohum maliyetinin yüzde 30unu ödüyoruz, mazot
maliyetinin yüzde 17sini ödüyoruz, gübre maliyetinin yüzde 15ini ödüyoruz.
İyi bir sulama yapması için, damla sulama yapması için ya
faizsiz kredi veriyoruz veya alet ekipmanına yüzde 50 hibe veriyoruz.
Tabii afetlerden korunması gerektiğinde sigorta yapacaksa sigorta
prim bedelinin yüzde 50sini ödüyoruz. Ayrıca prim desteği ödüyoruz,
ayrıca Toprak Mahsulleri Ofisi destekleme alımı da yapıyor.
Şimdi
bunlarla birlikte 2002-2010u mukayese edeceğim. Bakalım hububat
üreticisi perişan mı olmuş, yoksa gerçekte alabileceği,
alması gereken desteği almış mı? Şimdi, 2002
yılında buğdayın maliyeti 253 lira/ton, fiyatı 230
lira. Maliyete bakın, fiyata bakın, 2002den bahsediyorum. Verilen
destek toplamda ton başına 45 lira. Doğrudan gelir desteği
koydulardı, halk ona tarla parası diyordu; tarlası olan,
tapusu olan alıyordu; ürünle, üretimle, verimlilikle hiçbir ilişkisi
yoktu. Dünya fiyatı 204 liraydı, kârlılığı sadece
yüzde 8,7 idi. Desteğin maliyeti karşılama oranı da yüzde
17, desteğin maliyetini karşılama oranı yüzde 17.
Şimdi
geliyorum 2010 yılına. Buğdayın maliyeti 437 lira/ton, fiyatı
550 lira 2010 Haziranında. Toprak Mahsulleri Ofisinin verdiği fiyat
bu. Verdiğimiz destek 103 lira ton başına, çiftçinin eline geçen
653 lira, dünya fiyatı 308 lira/ton ve kârlılığı yüzde
49. Şimdi ben size soruyorum: Yüzde 8 mi, yüzde 49 mu; hangisi çiftçiyi
perişan ediyor?
Değerli
milletvekilleri, hububatla ilgili olarak birkaç tane noktayı söylemem
gerekiyor. Bir tanesi şu: Biz kaliteyi artırdık. Süneyle etkin
mücadele yaptık. 917 ton, süne mücadelesinde ilaç kullanılırken,
biz bunu 163 tona düşürdük. Havadan ilaçlamayı yasakladık, yer
aletlerine geçtik. Buğdayda kalite arttı. Onun için, Türkiye daha
önceden, ürettiği, miktar olarak kendine yettiği hâlde, kalite
sebebiyle ithalat yapmak durumunda kalıyordu, yediği ekmeği
ithal ediyordu. Bugün böyle bir ihtiyaç yok, böyle bir durum yok. Biraz sonra
söyleyeceğim size, Türkiye artık ihtiyaçtan dolayı değil,
kalite sorunundan dolayı değil, ürettiğini işliyor; üstüne,
dünya piyasalarından uygun fiyatla alıp ihraç ediyor ve
VAHAP SEÇER
(Mersin) Yani 300 bin ton buğdayı kim ithal etti? Göstere göstere
yalan söylüyorsun.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
2002
yılında Türkiye buğday unu ihracatında dünyada
sıralamada bile değilken -dünya sıralaması 11di 2002de-
bugün, 2009da dünyada bir numara, 2010 yılında dünyada iki
numaradır. Yani buğday unu ihracatında Türkiye dünyada iki
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Canlı hayvandan bahset biraz, canlı hayvan
ithalatından bahset.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Oraya da geleceğim,
oraya da
Oraya da geleceğim.
Üretim
VAHAP SEÇER
(Mersin) 300 bin ton buğdayı kim ithal etti Sayın Bakan?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Bakın,
hububat ürünlerinden olan mısır, Türkiye 2 milyon ton üretiyordu,
bugün 4,2 milyon ton üretiyor.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bildiğimiz matematiği unutturdun bize.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Çeltik 360
bin ton üretiyordu, bugün 860 bin ton üretiyor, 860 bin ton
Değerli
arkadaşlar, çavdar 255 bin üretiyordu, 353 bin ton üretiyor. Yani
Türkiyede toplam hububatta artma var, azalma yok. Bir de ilave olarak, bu
üretim kaliteli bir üretimdir. Verimlilik arttı.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Gübre fiyatlarına yaptığınız zamdan
bahsedin, mazot fiyatlarına yaptığınız zamdan
bahsedin.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
buğdayda 210 kilogram dekar başına alınıyordu, bugün
254 kilogram alınıyor, 254 kilogram 1 dekardan alınıyor.
Çeltikte 600 alınıyordu, 775 alınıyor şimdi. Dane
mısırda 422 alınıyordu, şu anda 719 kilogram
alınıyor dönüm başına. Bakın, ihracat arttı, 2002
de Türkiye, hububat ithalat-ihracatında net ithalatçıdır.1
milyon 400 bin ton Türkiyenin hububatta açığı vardı, 2010
yılında 1 milyon 700 bin ton fazlası var. Yani ürettiğinin,
içeride kullandığının üstüne 1 milyon 700 bin ton da
ihracat yapıyor. Onun için bunlar
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Niye ithalat yapıyorsunuz?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Evet, yani,
bir gerçekte, bir perişan durumlar var ama o perişan durum hububat
üreticisinin perişan durumu değil
GÜROL ERGİN
(Muğla) Hükûmetin perişan durumu.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
o
perişanlık muhalefetin millet nezdindeki itibarının
perişanlığıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede kırsal alanda
yoksulluk arttı. deniyor.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Anadoluda çiftçi tarlasını ekemiyor Sayın
Bakanım.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
gıda yoksulluk oranını size söyleyeceğim. 2002
yılında Türkiyede yüzde 1,4tür gıda yoksulluk oranı, 2009
yılında yüzde 0,5. Ne demektir bu? Yaklaşık üçte 1
oranında azalma var veya 3 kat iyileşme var diyebiliriz. Tarımda
kişi başına düşen gelir bin dolardan 2.870 dolara
çıktı bu süre zarfında. Eğer Türkiyede tarım sektörü
iyi bir noktaya gelmeseydi bu olmazdı.
Bakın,
cumhuriyet tarihinde bizim başlattığımız, ilk defa
bizimle başlayan kırsal kalkınma hamlesinde
Bakın, şu
kitapta 2010 yılındaki 2010 proje var, kırsal kalkınma
projesi. Sadece bunların fotoğrafı yer alıyor bu kitapta.
Türkiyede, seksen bir vilayetinde
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Bırak kitapları.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Gelin size
de göstereyim bunları.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Milletin karnı aç.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) İlinize
gidin. İlinizde kaç tane olduğunu da size göstereyim, kendi ilinizde
kaç tane yapıldığını göstereyim.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) O kitaplar karın doyurmuyor.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bunlar
kırsal kalkınma yatırımları, kırsal kalkınma
yatırımlarının tesisleri. Bunlarla Türkiye 30 bin
kişilik istihdam sağladı kırsal alanda. 500 bin liraya
kadar, maliyetin yüzde 50sini hibe olarak veriyoruz. Yetmiyor, çiftçi üretim
yapabilsin, verimli üretim yapsın diye kullandığı makine
ekipmandan 78 bin tane projeye 350 milyon lira da hibe destek verdik.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Sen köye gittin mi hayatında, köye?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Dolayısıyla Türkiyede kırsal kalkınmadan, kırsal
alandaki vatandaşlarımızın yoksulluğundan, kalkınmasından
vesaire biz bahsederiz ve bakın, bunları da hem stratejik
planımız hem kırsal kalkınma planımız yani sadece
bugüne kadar yaptığımız değil, 2015e kadar da hangi
stratejiyle, hangi planı yaptığımız da belli, bunlar
da uygulamaya giriyor.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Bırak o kitapları, gösterme bize. Hayatın kendisine
bak, icraata bak!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Burada 26
milyar liranın on beş tane bakanlık ve kuruluş
tarafından kırsal alanda nasıl kullanılacağına
dair ayrıntılı planlar var, 90ın üzerinde tedbir var.
Bunların hepsi ayrıntılı bir şekilde burada yer
alıyor.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) O kitaplara karnı tok milletin Sayın Bakan.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Şimdi,
bir başka konu şu: Hayvancılıktan bahsedildi. Değerli
arkadaşlar, Türkiyede -şunu söyleyeyim size- büyükbaş hayvan
varlığında artma vardır, azalma yoktur. Küçükbaş
hayvan varlığında bir miktar azalma var. Bunun sebebi,
kentleşme başta olmak üzere, kırsal alandan şehre olan göçtür.
Bunun sebebi budur.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) O zaman fiyatlar niye yüksek?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ama buna
karşı bir hayvandan elde edilen verim artmıştır.
Bakın, eskiden 1.705 litre süt alınabilirken bir hayvandan şimdi
2.800 litre süt alınıyor.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Hani ariydi Trakya? Trakyada hastalık var.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Yüzde 64lük
artış var. Türkiyenin toplam süt üretimi 8 milyon tondan 12,5 milyon
tona çıktı. Türkiyede bir hayvan başına et verimi 184
kilogramdan 217 kilograma çıktı. Bütün bunlar, Türkiyede, hayvan
popülasyonu içerisindeki kültür ırkı oranında yüzde 19dan yüzde
35e çıktı ki bu, çok çok büyük bir sayıdır.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Peki, bu etleri yandaşlar mı götürdü? Nerede bu etler?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Şimdi,
deniyor ki: Efendim, kurbanlık koyun ithal ettiniz. Şimdi, ben size
söylüyorum...
GÜROL ERGİN
(Muğla) Evet, deli dana var
mı, deli dana, onu söyle bakayım.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türkiye
Cumhuriyetinin hangi yılında Türkiyenin bir bölgesi şap
hastalığından ari hâle geldi? AK PARTİ döneminde ilk defa
Türkiyenin Trakya bölgesi şap hastalığından ari hâle
geldi...
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Kasaplar kapalı Trakyada. Trakyaya hastalık getirdin.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -...ve biz bu
pozisyonu korumak için de Kurban Bayramında sadece Trakya için
kurbanlık koyun ithal ettik.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Bakan, doğruyu söyle. Trakya
yıllardır şaptan ari.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
-Dolayısıyla burada kimsenin yanlış bir şey
söylemesine biz fırsat vermeyiz.
GÜROL ERGİN
(Muğla) İhaleleri niye yapamadın, onu söyle. Tüberkülozdan
ihale yapamadın. Mahvettin hayvancılığı!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Şimdi,
süt üretimiyle ilgili olarak da süt üreticisinin, ilk defa Türkiyede, biz, süt
tozunun desteklenmesi yoluyla...
GÜROL ERGİN
(Muğla) Kendin Deli dana var dedin. Onu söyle.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Süt tozunun
desteklenmesi yoluyla, Türkiyenin sanayinin ihtiyacı olan süt tozunu biz
içeriden karşılıyoruz.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Deli danalı etleri yedirdin millete; yediriyorsun.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bugün 380
bin ton taze sütü alacak şekilde süt tozunu biz destekleme kapsamına
aldık ve bunu yapıyoruz.
Bakın,
besicilerle ilgili olarak da 400 milyon liralık bir paket geliyor.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Bırak besiciyi! O deli danayı bir anlat bakayım!
Hadi bakayım!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Dolayısıyla, sonuç olarak, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri...
GÜROL ERGİN
(Muğla) Şu deli danayı bir anlat!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Öyle bir
şey yok.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Deli danalı eti niye yediriyorsun?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Doğru
konuşmuyorsunuz. Doğru konuşmuyorsunuz. Kesinlikle deli dana eti
yedirilmedi. Kesinlikle yedirilmiyor. Kesinlikle yedirilmiyor. Doğru
değil.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Bu ne anlama geliyor? Bu senin yazın.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarım sektörü son altı
yılın...
GÜROL ERGİN
(Muğla) Buraya bak! Burada kendin yazıyorsun, kendin. Deli dana
var diyorsun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ben sana
anlatırım onu.
BAŞKAN
Sayın Ergin... Sayın Ergin...
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan...
GÜROL ERGİN
(Muğla) Bu senin yazın, benim yazım değil.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Otur yerine!
Otur yerine! Ben sana anlatırım onu.
BAŞKAN - Sayın
Ergin, lütfen yerinize oturunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, lütfen...
BAŞKAN
Sayın Ergin, lütfen yerinize oturunuz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri...
GÜROL ERGİN
(Muğla) Kendi yazmış, kendi. Deli dana var diyor
Türkiyede.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Doğru
değil...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Tarım
sektörü son altı yılın beşinde büyümüştür.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Trakyanın bereketini kaçırdın, hastalık
getirdin Trakyaya. Uğursuz Bakan!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bir tane
istisna yılı vardır, o da aşırı
kuraklıktır.
İki:
Türkiyenin tarımsal üretim değeri 23 milyar dolardan 51 milyar
dolara çıkmıştır. Türkiyenin dünya sıralaması
11inci sırada idi. 11inci sırada idi tarım ekonomisi
açısından, bugün 8inci sıraya yükseldi. Türkiyenin
ihracatı, gıda maddeleri ihracatı 3,6 milyar dolardı, bugün
11,9 milyar dolar. Türkiye asla, kata net ithalatçı değil, net
ihracatçıdır. Bunu herkes böyle bilsin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Dünya...
GÜROL ERGİN
(Muğla) Tarımsal ham maddeleri söyle! Tarımsal ham maddeleri
söyle! Yüreğin yetiyorsa söyle!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bunu, bizim,
bütün bu gelişmelerle, sağlanan gelişmelerle, gerek Dünya
Bankası yaptığı sıralamada...
GÜROL ERGİN
(Muğla) Elin buğdayını alıyorsun, onunla
övünüyorsun.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
bu TÜİKten bahsetmiyorum, Dünya Bankasından bahsediyorum.
Bilgisayara girerseniz görürsünüz. Dünya Bankası orada Türkiyenin
sıralamasını yazıyor.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Tabii, tabii! Tabii, biz bu ülkede yaşamıyoruz, onun
için Dünya Bankasından öğreniyoruz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 2002de
11inci sıradan 8inci sıraya çıktığını
yazıyor ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Teşkilatı (FAO) Türkiyenin tarımdaki
başarısını da başarı hikâyesi olarak
kaydetmiş...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Eker, lütfen Genel Kurulu selamlayınız.
Buyurunuz, lütfen
selamlayınız.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı bütün
bu anlattıklarımın hepsini başarı hikâyesi kabul etti
ve Türkiye'nin başarı hikâyesini dünyaya yayınladı. Bunu da
ben milletimize ve sizlerin takdirine sunuyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu gensorunun ciddi
olmasını isterdim doğrusu, ama belli ki seçime doğru, hani
Biraz tarım konuşalım. diye yaptılar. Biz de kendilerine
ve milletimize tarımla ilgili gelişmeleri bir miktar anlatma
imkânı bulduk.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bildiğimiz matematiği unutturdun bize,
matematiği.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Eker.
Sayın Çelik,
sisteme girmişsiniz, ne için acaba?
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) 60ıncı maddeye göre bir açıklama getirmek
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz.
Bir dakika süre
veriyorum.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Özellikle
Sayın Başbakan da buradayken, Kabinenin sanıyorum en zayıf
halkası Tarım Bakanımız. Tarım Bakanı icraatlarıyla,
konuşmasıyla, burada renkli kitapları Genel Kurula göstermesiyle
zaten başarısızlığını da
kanıtlamış oluyor.
Kaç kez söyledik,
afet oluyor Köylüye bakın. diyoruz, bakmıyorlar. Narenciye 22
kuruşa düştü. diyoruz, bakmıyorlar. Bütün üretici perişan
oldu. Türkiyede sadece Sayın Bakanın döneminde 2 milyon 800 bin
kişi evlerini barklarını terk ederek büyük şehirlere,
üstelik işsiz olarak göçtü. Sayın Bakanın bu konuda çok
ağır sorumluluğu olduğunu arz etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Sayın Ergin
GÜROL ERGİN
(Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
kendisi hakkında verilen gensoruya kendi dönemini açıklayarak
yanıt vermek gibi bir gerçekçiliğe düşmedi, tamamen önceki
dönemlerden söz etti.
Şimdi
bakınız, kendisine kene ilacı ihalesini sordum, kırsal
kalkınma ihalelerini sordum, güneydoğudaki hibe
yardımlarında yapılanları sordum, hiçbirine yanıt yok.
Deli dana hastalığını kendi söylediği hâlde
açıklayamadı. Şap, brusella, tüberkülozdan neler yaşandığını
anlattım, yanıt veremedi. 3 milyon hububat üreticisi yok. dedi
çünkü O hububat üreticisi deyince bunu yalnız buğday üreticisi
olarak zannediyor, o bakımdan bu kadar olmadığını
söylüyor. Buğday maliyeti 45 kuruş. dedi. O kendi
hesabıdır, 62 kuruştur buğday maliyeti. Yoksulluk
oranı üçte 1 azaldı. dedi, yanlış söyledi. Kendi ifadesi,
bugünkü ifadesi: 2002 yılında yüzde 34 olan yoksulluk, 2009da
38,9a yükseldi. TÜİK bunu düzeltecek. diyor. Emir verecek, TÜİKe
düzelttirecek, diğer rakamlar gibi.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ergin.
Sayın
milletvekilleri, burada bir soru-cevap işlemi yapmıyoruz. 60a göre
milletvekillerimiz söz istediği için söz veriyorum.
Buyurunuz
Sayın Aydoğan.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, bakanlık ciddi bir iştir. Sayın Bakan Türkiye
kamuoyuna ve çiftçilere yanlış bilgi vermiş ve yanlış
yönlendirmiştir.
Biraz önce
Sındırgıdan bir çiftçimiz aradı, Ben 50 dönüm
tarlamı Sayın Bakana vereyim, buğday eksin. Eğer
masrafını karşılayabiliyorsa tarlayı ona hibe
ediyorum. diyor ve Sayın Bakan yine kamuoyunu yanlış
yönlendiriyor, diyor ki: Türkiye ithalatçı bir ülke değildir.
Türkiye temel tarım ürünleri ithal eden bir ülke olmuştur.
Tükettiği etin dörtte 1ini ithal etmektedir. Eğer
aldığınız tedbirler doğru ise Türkiye niye temel
tarım ürünleri ve et ithal ediyor? Lütfen onun cevabını verin.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aydoğan.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım, şimdi
yaptığımız görüşme, gensorunun ön görüşmesi.
Gensoruya
ilişkin Anayasa özel bir düzenleme yapıyor. Tabii, Sayın Bakan
da bir savunma geliştirdi, kendine göre savunmasını yaptı
burada. Herkes söyleyeceğini söyledi.
Gensoruyla ilgili
görüşmeyi düzenleyen Anayasanın ilgili hükmü de çok açık.
Bakanın konuşmasından sonra İç Tüzük 60ı
işletmek suretiyle burada söz vermek, gensorunun amacına da ruhuna da
uygun değil ve Anayasanın
BAŞKAN
İç Tüzükün 60ıncı maddesi, biliyorsunuz Sayın
Bozdağ, milletvekillerinin
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, İç Tüzükün 60ıncı maddesine
göre söz verilemez.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, gensoru Anayasada
düzenlenmiş.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Anayasanın 99uncu maddesinde, Sayın
Başkanım, burada kimlerin söz hakkı olduğu tek tek
sayılmış.
BAŞKAN
60ıncı maddeye göre söz verdiğim zaman
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Özel bir düzenleme var efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Burada 60, uygulama bulmaz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, bu söz hakları milletvekillerinin var,
biliyorsunuz.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, savunmadan sonra
BAŞKAN
Gensoruda 60ı yasaklamıyor efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) - Son söz savunmanındır. Savunmadan sonra bütün
Parlamento konuşabilir
Bunun amacına uygun değil Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, Gensoruda İç Tüzükün 60ıncı
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, bu ayrı bir konu, bu gensoru konusu.
BAŞKAN -
maddesi kullanılmaz. diye bir madde yok.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, burada İç Tüzük 60ı
uygulayamazsınız, Anayasa 99u uygulamak zorundasınız.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Bozdağa mı soracaksınız Sayın Başkan
söz vermek için!
BAŞKAN
Efendim, İç Tüzük 60a göre söz verilmez. diye bir şey yok, bu
soru-cevap değil, 60a göre de söz hakkı vardır. Zaten bu
konuşmamız sırasında arkadaşlar sözlerini söyleyip
sonuca ulaşacaktık.
Buyurunuz
Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, bu
görüşmeler sırasında vatandaşlarımız izledi.
Gerçekten yörelerinden vatandaşlarımız, çiftçilerimiz,
köylülerimiz arıyor, Sayın Bakan Türkiye Cumhuriyetinin Tarım
Bakanı mı yoksa Fransanın bakanı mı? diye soruyor,
perişan olduk. diyor, gerçekleri anlatmıyorlar, bittik. diye
feryat ediyor.
Diğer
taraftan, grup adına konuşma yapan Sayın Abdülkadir Akcan
Özellikle deli dana hastalığıyla ilgili bir risk olduğuna
ve risk materyallerinin insanlara ulaştırılmaması
gerektiğine, imha edilmesi gerektiğine ilişkin
Bakanlığın yazısı var.
Şimdi,
vatandaşlarımızın sağlığı tehlikede
yani böyle bir konuda, vatandaşın sağlığının
tehlikede olduğu bir konuda Sayın Bakan doğru değildir
deyip sıradan geçiştiriyor.
Sağlık
Bakanını göreve çağırıyorum: Vatandaşın
hayatını tehlikeye atan bu konu hakkında lütfen
vatandaşlarımızı bilgilendiriniz.
Bunu arz etmek
istedim, teşekkür ederim söz verdiğiniz için.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Sayın
Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ana muhalefet
partisinin verdiği bir gensoruyu görüştük demin, Sayın Bakan,
iktidar partisi cevap verdi fakat doğrusu çok üzüldük,
hayvancılık, tarım konuşulurken GAP gibi kırk
yıllık bir proje, 1 milyon 862 bin hektar sulanacak araziden AKP
öncesi yüzde 14,201i sulanmış, AKP döneminde 2 puan artarak yüzde 16
sulama olmuş. Son olarak Sayın Bakan Yılmazın
açıklamalarına göre 7 milyar İşsizlik Fonundan, artı,
bu yıl da 9 milyar ayrılmış. Sayın Başbakan
ifadelerinde 16 milyar, GAPa ayırdıklarını söylediler. Bu,
Türkiye'de 5 milyon kişiye istihdam demek. Bu 5 milyon kişiye
istihdamın konuşulmaması
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Sayın
Öğüt, buyurun.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başbakanım, şu anda köylü kredi alamıyor, köylünün
toprağını kimse teminat kabul etmiyor, 2 tane memur kefil
isteniyor ve hakikaten köylü perişan durumda. Memur isteniyor bir de
şehir merkezinden bina isteniyor. E, köylünün zaten binası olsa
şehir merkezinde, köyde durmaz. Bunun için, bunu mutlak surette çözmemiz
lazım.
Bir de şu
anda gelen ithal hayvanlarda mavidil hastalığı var. Bu mavidil
hastalığından duran hayvanlar da Adapazarında bir
karantina altında. Oradaki bir vatandaş da Tarım Bakanlığına
dava açmış Bana hastalıklı hayvanları
sattınız. diye. Bu hastalıklı hayvanları şu anda
kestirerek millete yediriyorlar. Bunun üzerinde durarak bunun bir
araştırmasının yapılmasını arz ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, kaç kişiye söz vereceksiniz?
BAŞKAN
Sayın Hıdır
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, tabii, Sayın Bakanımızın köylerdeki
icraatını bilmeyen arkadaşlarımız Sayın
Bakanımıza muhalefet ediyor. Oysa zeytinyağında 40 bin
tondan başlayan ihracatımız 140 bin tona çıkmış,
zeytin fidanlarımız Türkiye genelinde 2 milyon ilave zeytin
fidanıyla Akdeniz havzasında iddialı hâle gelmiş,
tarımsal kredi faizlerimizle, sıfır faizli kredilerle köylümüzün,
çiftçimizin yüzü güldürülmüş. Yine, yüzde 6,5 işletme faiziyle
köylülerimiz yüzde 59, yüzde 60lardan kullandıkları kredilerle bugün
mukayese edildiği zaman ne kadar memnun olduklarını ifade
ediyorlar. Ama köylere çıkmayan muhalefet, köylünün derdini anlamayan
muhalefet burada tabii ki tarımı eleştiriyor ve milletin derdine
derman olmaktan ziyade sadece kuru kuruya muhalefet yapıyor. Sütte 4
milyon ton olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hıdır.
Sayın
milletvekilleri, iki sayın milletvekiline daha 60a göre söz
vereceğim, bundan sonra oylamaya geçeceğiz.
Buyurun
Sayın seçer.
VAHAP SEÇER
(Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakan kürsüde yapılan
konuşmalarda sehven yapılan hataları bulmakta mahir ama bakanlığı
yönetmekte mahir değil. Sayın Bakan gensorunun ciddi bir iş
olduğundan bahsetti, ben de katılıyorum, ciddi bir iştir.
Bizim yaptığımız sehven rakamsal hatalardır ama
kendisi, muhalefet partilerinin sözcülerinin, hatiplerin kürsüde
yaptığı değerlendirmelere, yaptığı
suçlamalara cevap vermemiştir. Türkiyede bir et krizi
yaşanmaktadır. Bunu Sayın Başbakan da takdir etmiştir.
Bu kadar destek veriyoruz, bu kadar hayvancılık konusunda para
harcıyoruz ama niçin üretimi artıramıyoruz? demiştir
Sayın Bakana. Bana matematiği unutturdun. demiştir Sayın
Başbakan. Bunları söyleyen Sayın Başbakandır ama
bunlara yanıt vermemiştir. Türkiyede ithalattan kaynaklanan ciddi
hastalık riskleri vardır. Deli dana gibi önemli bir hastalık
riskinden söz ediyoruz ama Sayın Bakan bunu kürsüde
yanıtlamamıştır. Gerçekten, duymamız gereken
cevapları vermemiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Seçer.
Buyurunuz
Sayın Elitaş, en son size söz vereceğim.
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
gensoru görüşmelerinde bakandan sonra İç Tüzükün 60ıncı
maddesine göre yerinden söz verilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, ben, İç Tüzük
60a göre söz istemiş değilim. Anayasanın 99uncu maddesi
gensoruyu açık ve net düzenlemiş, gensoruda kimlerin
konuşacağını ifade etmiş: Önerge sahipleri adına
bir kişi, siyasi parti grupları adına bir kişi ve ilgili bakan
veya Başbakan bu konuyla ilgili görüşlerini açıklayabilir, demiş.
Bakınız, bütün uygulamalarımızda bakandan sonra herhangi
bir milletvekili konuşabilir ama sadece gensoruda bakandan sonra hiç kimse
konuşamaz. İç Tüzükümüzün 60ıncı maddesinin ikinci
fıkrasına göre, gündemde özel olarak düzenlenmiş konular varsa,
bu konuyla ilgili kâtip üyeler söz kaydı yapamazlar, diye açık ve net
hüküm olmasına rağmen maalesef bu konuyla ilgili İç Tüzükü
ihlal ediyorsunuz.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, işleminiz doğru.
BAŞKAN
İç Tüzükü ihlal etmiyorum Sayın Elitaş.
OKTAY VURAL
(İzmir) Milletvekillerinin konuşmasından korkmayın.
VII.- GENSORU (Devam)
A) Ön
Görüşmeler (Devam)
1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
uyguladığı tarımsal politikalarla çiftçileri
işsizliğe ve yoksulluğa ittiği, kırmızı et
fiyatlarında yükselişe neden olduğu, tarımsal üretimi ve
üreticileri desteklemek yerine ithalatı teşvik ederek görevinin
gereklerine aykırı davrandığı iddiasıyla
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/13) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Eker hakkındaki (11/13) esas numaralı gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınması konusunun
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair
önerge vardır.
Önergeyi okutup
imza sahiplerini arayacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Çiftçileri ve
köylüleri yoksulluğa ve işsizliğe mahkûm eden Tarım ve
Köyişleri Bakanı M. Mehdi Eker hakkındaki gensorunun gündeme
alınmasının açık oylama şeklinde
yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN
Oktay Vural? Burada.
Mehmet Günal?
Burada.
Behiç Çelik?
Burada.
Sabahattin
Çakmakoğlu? Burada.
Reşat
Doğru? Burada.
Recep Taner?
Burada.
Muharrem
Varlı? Burada.
H. Hamit
Homriş? Burada.
Hasan Özdemir?
Burada.
Zeki Ertugay?
Burada.
K. Erdal Sipahi? Burada.
Mustafa Enöz?
Burada.
Murat Özkan?
Burada.
Hasan
Çalış? Burada.
M. Akif Paksoy?
Burada.
Emin Haluk Ayhan?
Burada.
Mehmet
Serdaroğlu? Burada.
Mustafa
Kalaycı? Burada.
Mustafa Kemal
Cengiz? Burada.
Ertuğrul
Kumcuoğlu? Burada.
Zekai Özcan?
Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, (11/13) esas numaralı gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmaması hususunun yapılan açık
oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 374
Kabul : 83
Ret :
291 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatih
Metin Yusuf
Coşkun
Bolu Bingöl
Böylece, gensoru
önergesinin gündeme alınması kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.02
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa
Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S.
Sayısı: 568) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
6/1/2011 tarihli
48inci Birleşimde, tasarının ikinci bölümünde yer alan 43üncü
maddesi kabul edilmişti.
Şimdi, bu
bölümde yer alan diğer maddeleri, varsa önerge işlemlerini
yaptıktan sonra oylarınıza sunacağım.
44üncü madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 44. maddesinin 4. fıkrasında
yer alan enterferanslar ibaresinin elektromanyetik girişimler 4. ve 5.
fıkrasında yer alan enterferansa ibaresinin elektromanyetik girişime
ve 5. fıkrasında yer alan enterferansın ibaresinin
elektromanyetik girişimin şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Behiç Çelik Faruk Bal M. Akif Paksoy
Mersin Konya Kahramanmaraş
Mümin
İnan Hasan
Özdemir
Niğde Gaziantep
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı yasa tasarısının 44.
maddesinin 7. fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer Genç Selçuk Ayhan Ali Rıza Öztürk
Tunceli İzmir Mersin
Şevket
Köse Osman
Kaptan
Adıyaman Antalya
BAŞKAN Komisyon
son okuttuğum önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
K. Kemal ANADOL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5651
sayılı kanuna yapılan atıf hatalı olduğu için
çıkarılması gerekir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 44. maddesinin 4. fıkrasında
yer alan enterferanslar ibaresinin elektromanyetik girişimler 4. ve 5.
fıkrasında yer alan enterferansa ibaresinin elektromanyetik girişime
ve 5. fıkrasında yer alan enterferansın ibaresinin
elektromanyetik girişimin şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde içinde yer
alan terimin aynı anlama gelen ve daha kullanılır olan elektromanyetik
girişim ibaresi ile değiştirilerek kanun maddesinin
anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
44üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
45nci madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 45. Maddesinin, 2.
fıkrasının son cümlesinde yer alan Bakanlığa
kelimesinin Başbakanlığa şeklinde
değiştirilmesini, fıkraya son cümle olarak İhlalin
devamı halinde ilgilisinin görevden alınmasını
Başbakanlığa teklif eder cümlesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Faruk Bal S. Nevzat Korkmaz Behiç Çelik
Konya Isparta Mersin
Mümin
İnan Akif
Akkuş
Niğde Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 45. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şahin Mengü Onur Öymen Tayfun
İçli
Manisa Bursa Eskişehir
Akif Ekici Abdullah Özer Rahmi Güner
Gaziantep Bursa Ordu
Atila Emek Ali İhsan
Köktürk M. Rıza
Yalçınkaya
Antalya Zonguldak Bartın
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Mengü, buyurunuz efendim.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu RTÜK,
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Yasasının 8inci maddesindeki
yayın ilkelerinde bir ihlal olduğu takdirde, bunu da TRT
televizyonları yaptığı takdirde Kurula bildirmek gibi bir
ikilem yaşanıyor, daha doğrusu bir çifte standart var. Bu
yayın ilkelerini herhangi bir özel televizyon kuruluşu veya radyo
kuruluşu ihlal ederse ona uygulanacak müeyyide farklı, TRT bu
kuralları çiğnerse ona sadece yazıyla bildiriyorsun. Peki,
yapmazsa, yerine getirmezse ne yapacaksın? Yani, böyle bir çifte standart
var.
Şimdi, bu
rekabet hukuku, liberalizm dediğiniz zaman bunların hepsi
çelişiyor. Bu, onunla bir kere bağdaşmıyor, hani, ileri
demokrasiyle hiç bağdaşmıyor. TRT yaparsa dilediğini
yapacak, siyasi iktidarın emrinde, ama özel televizyon
kuruluşları yaparsa ben ona müeyyide uygularım! Bu nasıl
bir mantık, ben pek anlamadım.
Şimdi,
herhâlde ilgili bakan arkadaşım veya Komisyon Başkanı bir
müddet sonra izah eder. Ama Türkiyede çifte standart yeni uygulanmıyor.
Yani hakikaten bir felaketin içinde gidiyoruz.
Belki TRT
Kanununun RTÜK Yasasıyla alakası yok ama arkadaşlar,
bakın çok acı bir şey yaşadık. Bugünkü gazetelerde
var. Dün, Sayın Cemil Çiçek bir demeç veriyor, Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu yerine getirsin, açıklama yapsın. diye. Bugün devlet
memuru Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili açıklama
yapıyor. Bu kadar çifte standartla yaşanan bir ülke olur mu ya?
Nasıl bir iştir bu? Açıklama yapsın. diyor Bakan, açıklama
yapıyor. Güya bağımsız.
Özel televizyona
müeyyide uygula, TRTye geldiği zaman yazıyla bildir.
Yapmadığı zaman ne yapacağını söylemiyorsun.
Tabii, şimdi hemen cevap gelir, genel müdür görevden alınır,
şu, bu gibi ama yasada düpedüz bir çelişki ve bir çifte standart var.
Devleti
yönetirken çifte standartla yönetemezsiniz. Devleti herkese eşit mesafede,
eşit kurallarla yönetmek durumundasınız. TRTnin olması
demek özel televizyon kuruluşlarına uyguladığın
müeyyideyi ona uygulamama hakkını sana vermez. Bu nedenle önergemizin
kabulünü arz ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Mengü.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 45. Maddesinin, 2.
fıkrasının son cümlesinde yer alan Bakanlığa
kelimesinin Başbakanlığa şeklinde
değiştirilmesini, fıkraya son cümle olarak İhlalin
devamı halinde ilgilisinin görevden alınmasını
Başbakanlığa teklif eder cümlesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Faruk Bal (Konya) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
TRTnin bu kanuna
aykırı olarak yayın yapması halinde sorumluların
cezalandırılması mekanizmasının daha etkin hale
gelmesini sağlamak için bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
45inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
45inci madde
kabul edilmiştir.
46ncı madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 46.
maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinde yer alan "yüksek öğrenim"
ibaresinin "fakülte" ibaresi ile değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Şahin Mengü Akif Ekici Onur Öymen
Manisa Gaziantep Bursa
Abdullah Özer Tayfun İçli Atila Emek
Bursa Eskişehir Antalya
Rahmi Güner Algan Hacaloğlu Ali İhsan Köktürk
Ordu İstanbul Zonguldak
M.
Rıza Yalçınkaya
Bartın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 46.
Maddesinin 1. fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(1) Yayından doğan sorumluluk, yayın
kuruluşunun bu kanundan doğan sorumluluğunu ortadan
kaldırmayacak şekilde, yayını yöneten ve programı
yapanla birlikte sorumlu müdüre aittir.
Behiç Çelik Faruk Bal M. Akif Paksoy
Mersin Konya Kahramanmaraş
Mehmet
Serdaroğlu Mümin
İnan
Kastamonu Niğde
BAŞKAN
Komisyon bu son okuttuğum önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile
kanun maddesinin daha anlaşılır hale getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 46.
maddesinin 3. fıkrasının b bendinde yer alan "yüksek
öğrenim" ibaresinin "fakülte" ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin
Mengü (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sorumlu müdür
veya müdürlerin öğrenimleriyle ilgili düzenleme
yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
46ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
46ncı madde kabul edilmiştir.
47nci madde
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 47inci
maddesinin birinci fıkrasındaki Elektronik tebligata ilişkin
hükümler hariç bu ifadesinin fıkradan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ Mehmet Erdoğan Mehmet Erdoğan
Yozgat Gaziantep Adıyaman
Asım
Aykan Hamza
Yanılmaz
Trabzon Elâzığ
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı Tasarının 47 inci maddesinin 1
inci fıkrasındaki Elektronik tebligata ilişkin hükümler hariç
ibaresinin fıkra metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Faruk Bal Behiç Çelik Oktay Vural
Konya Mersin İzmir
Mümin
İnan M.
Akif Paksoy
Niğde Kahramanmaraş
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 47.
maddesinin 2. fıkrasının son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şahin Mengü Akif Ekici Onur Öymen
Manisa Gaziantep Bursa
Abdullah Özer Tayfun İçli Atila Emek
Bursa Eskişehir Antalya
Algan Hacaloğlu Ali İhsan Köktürk M. Rıza Yalçınkaya
İstanbul Zonguldak Bartın
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Son önergeye
katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Aslanoğlu konuşacak efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, karasal yayın yapan yerel televizyonlar ve yerel
radyolar... Karasal yayın yapan, altını çiziyorum, uydu
değil ve ulusal değil. Bunlar her ilimizde var ve çok zor
koşullarda hizmet veriyorlar, gerek radyolar gerek televizyonlar. Geçen de
söyledim, siz ulusal yayın yapan televizyonlar ve radyolar ile karasal
yayın yapanları, -sadece kendi ilinde, bazılarının
ilçelerine dahi ulaşmadığını- aynı kefeye
koyarsanız, aynı reklam pastasından, aynı ücreti
alırsanız büyük haksızlık yaparsınız.
Aslında, RTÜK bütçesinden bunlara yardım yapılması
lazım. Karasal yayın yapan televizyonlar ve radyolar o bölgenin sesi;
bunların desteklenmesi lazım.
Bir kere, bunu
açıkça söylüyorum: Gelin, tekriri müzakere yapalım. Geçti o madde.
Eğer siz karasal yayın yapanlar ile ulusal yayın yapanlardan
reklam payından aynı oranda alırsanız büyük bir
haksızlık yaparsınız. Bu haksızlığı
gidermek zorundayız arkadaşlar. Zaten çok zor koşullar
altında geçiniyorlar. Zaten çok zor koşullar
Eğer biz bir ilde
objektif yayın yapan bir televizyon istiyorsak, bir radyo istiyorsak ve
net bir şekilde, birilerine çamur atmadan, sadece
yayıncılık ilkesiyle yayın yapmasını istiyorsak
bunlar ekonomik olarak desteklenmek zorunda çünkü o ilin her şeyi o
televizyonlar. Çok izleniyor bunlar illerinde. İlle ilgili haberleri, ille
ilgili olup bitenleri oradan izliyorlar. Bunlara destek olmamız
lazım. Ancak hâlâ biz ulusal yayın yapan ile çok az bütçesi olan
karasal yayın yapanları aynı kefeye koyarsak yazıklar olsun
bize. Yazıklar olsun bize. Bir kere, bu bir.
İkincisi,
bir geçici 4üncü madde var. Burada frekans ihalesi yapılacak ve frekans
ihalesiyle birileri daha yüksek fiyat vererek
Frekans ihalesi
yapılmasın demiyorum ama eğer bir ilde yeteri kadar yerel TV
varsa, yeteri kadar yerel radyo varsa bu ilde yeniden ihale yapmanın bir
anlamı yok arkadaşlar. Birileri gelip birilerini göndermeyin.
Yıllarca emek verilmiş, yıllarca yayıncılık yapmışlar,
yıllarca dürüstçe, namusluca hizmet etmeye
çalışmışlar. Siz, durup dururken Ben o ilde frekans
ihalesi yapacağım. derseniz, eğer o ilde yeterince hizmet eden
televizyonlar varsa neyin ihalesini yapıyorsunuz? Mutlaka, mutlaka bu
geçici 4üncü maddedeki bu olayın en az iki yıl sonra
yapılması lazım. Bir kere, iki yıllık, insanların
kendi kendine düzen verecek, bu yasaya uyum sağlayacak iki
yıllık bir geçiş süresi olması lazım. İki
yıllık geçiş süresi vermezseniz, insanlar damdan
düşmüş gibi olur, ne yapacağını bilmezler. Eğer
Trabzonda yıllardır yayın yapan bir televizyon varsa,
Malatyada varsa ve yeterince varsa, daha bu ilde frekans ihalesi yapmanın
bir anlamı yok. Siz yeterli televizyonu olmayan illerimizde frekans
ihalesini yapın, bir şey demiyorum ama yeterince televizyon var,
yeterince radyo varsa
25 radyolu bir Malatyada neyin ihalesini
yapacaksınız veya 5 tane, 6 tane televizyonu olan, karasal yayın
yapan bir ilde neyin frekans ihalesini yapacaksınız? Yıllarca
hizmet vermeye çalışmış bu insanlar; bunların bir
özelliği olmalı. Bunların bir özelliği olmalı. Bunlara
bir geçiş süreci tanımalıyız. Ama yine söylüyorum, en büyük
olgu, ulusal yayın yapanlarla karasal yayın yapanları aynı
kefeye koyarak ve RTÜK, bunlardan minicik, ayda 5 bin lira reklam geliri
olmayan insandan para alıyorsa, hakikaten üzülüyorum. Bunların
yıllık bütçeleri nedir? Bakın yıllık bütçesine ve
belli bir rakam koyalım, şu kadar bütçenin altında olan, şu
kadar reklam geliri olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika verir misiniz?
BAŞKAN
Vermiyorum efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Peki efendim.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olup, birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 47inci
maddesinin birinci fıkrasındaki Elektronik tebligata ilişkin
hükümler hariç bu ifadesinin fıkradan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ (Yozgat) ve
arkadaşları
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Oktay Vural
(İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Behiç Çelik konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Çelik, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının 47nci maddesinin (1)inci fıkrasındaki
hükümle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
RTÜK Yasa
Tasarısıyla ilgili, önceki aylarda görüşmelerimizde,
aslında, gerek tasarının bütünü üzerinde gerekse maddeleri üzerinde
parti grubum olarak olumlu katkılar yapmak için gayret gösterdik. Önceki
safahatında da yine aynı şekilde, Anayasa Komisyonunda ve alt
komisyonda bu çalışmalarımız sürmüştü.
Değerli
milletvekilleri, medya, toplumun gözü, kulağı, dili ve her şeyi.
Bizim, toplum olarak meseleleri kavramamız, doğruyu ve güzeli
anlamamız için medyanın yadsınamaz bir özelliği
vardır, gücü vardır. Ancak, bu gücü sürekli olarak kontrol etmek
isteyen antidemokratik güçler, gerek ulusal düzlemde gerekse uluslararası
düzlemde, her zaman olacaktır. Bizlere düşen, bu vatanı, bu
milleti seven bizlere düşen görev, böyle eğilim içerisinde olan
birtakım odakların etkinliklerini kırmak olmalıdır. Bu
anlamda, özellikle siyasal iktidara, kanun koyucu rolünü üstlenirken çok büyük
görev düşmektedir. Daha önceki konuşmalarımızda da ifade
ettik, eğer bu olmazsa, yani doğru habercilik olmazsa, doğru
bilgilendirme olmazsa, manipülasyona açıklık âdeta teşvik
edilirse, tartışma ve diyaloglar dengeli olmazsa ve eğitim
unsuru medya yayıncılığında ön planda tutulmaz ve
millî kültürün işlenmesi ve geliştirilmesi gözetilmezse, bunun
yanında uluslararası birtakım dalgalardan etkilenerek, ilham
alınarak toplumumuzda kültürsüzleştirme faaliyetine yol verilir ya da
tam tersi çok kültürlülük özendirilirse, eğlendirme genel ahlakın
boyutlarını aşacak duruma geçerse, toplumda birlik ve
bütünlüğümüzü sağlayan temel, millî ve manevi değerlerimiz göz
ardı edilirse böyle bir medya yayıncılığından,
maalesef, ülkemiz çok büyük hasar alır, çok büyük zarar görür. O hâlde,
burada, kitleleri daima doğru bilgilendirecek, onlara doğruyu,
güzeli, hakkı, adaleti öğütleyecek bir yapının
oluşturulması gerekir. Burada, tek parti diktasını
çağrıştıran bir medya yayıncılığı
ve demokrasinin en önemli kurumlarından olan medya sektörünün bütün
faaliyetleri, eylem ve işlemlerinin demokrasiye katkı vermek yerine,
âdeta demokrasiyi parçalıyor konuma sokulmak istenmesinin ya da
sokulmasının ülkemizin geleceği açısından çok büyük
bir karanlık noktaya doğru bizi götüreceği açık ve inkâr
edilemez bir gerçektir. Bu itibarla, bir müstemleke medyası ya da
yayıncılığını asla kabul etmememiz gerekir ve
medya üzerinde doğrudan ya da dolaylı bir sansürü de kabul etmememiz
gerekir.
Değerli
milletvekilleri, 7201 sayılı Tebligat Yasası çok eski bir yasadır.
Bu itibarla, bu Yasanın günümüz iletişim imkânlarının
arttığı şartlara uygun hâle getirilmesi, yeni bir tebligat
yasasının çıkarılması gereği de ortadadır.
Bu itibarla, sanırım 24üncü Dönemde, birlikte, böyle bir tebligat
yasasının, günümüz şartlarına uygun bir yasanın
hazırlanmasını sağlayacağız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Ben önergemizin özellikle kabulünü diler, hepinize
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Diğer önerge
üzerinde
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe Sayın Başkan
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
11/1/2011 tarih
ve 6099 sayılı kanunla Tebligat Kanununda değişiklik
yapılarak elektronik tebligata ilişkin hükümler getirilmiştir.
Bu bakımdan elektronik tebligat yönünden de Tebligat Kanununa tabi
olunması sağlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun 47nci
maddede bir redaksiyon talebi vardır.
Buyurunuz.
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Sayın
Başkanım, bu maddenin 2nci fıkrasında geçen duyumlar
ibaresi duyurular şeklinde olmalıdır.
BAŞKAN
Peki.
Bu redaksiyon ve
kabul edilen önergeler doğrultusunda 47nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
48inci madde
üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
1. maddesinin 7. fıkrasına aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin
Mengü Onur Öymen Tayfun İçli
Manisa Bursa Eskişehir
Akif
Ekici Abdullah Özer Algan Hacaloğlu
Gaziantep Bursa İstanbul
Atila Emek Rahmi Güner Ali Rıza Köktürk
Antalya Ordu Zonguldak
M.
Rıza Yalçınkaya Turgut
Dibek
Bartın Kırklareli
Emeklilik
yönünden kadrosu kaldırılan Teftiş Kurulu Başkanı ve
daire başkanı bakanlık genel müdür yardımcısına
denk sayılır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
1inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bekir
Bozdağ Mehmet
Erdoğan
Yozgat Gaziantep
Mehmet
Erdoğan Bayram Özçelik Hamza Yanılmaz
Adıyaman Burdur Elâzığ
(3) Bu Kanunla
yapılan yeni düzenlemeler nedeniyle kadro ve görev unvanı
değişmeyenlerden bu Kanunda öngörülen eğitim
şartlarını taşıyanlar başka bir işleme gerek
kalmaksızın durumlarına uygun aynı unvanlı kadrolara
atanmış sayılır. Kadro ve görev unvanları
değişen yahut kaldırılan veya anılan kadrolar için
aranan eğitim şartlarını taşımayan personelden;
Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Sekreter, Daire Başkanı
ve Bölge Müdürü kadrolarında bulunanlar Üst Kurul Müşaviri
kadrolarına, Başmüfettiş ve bölge müdür
yardımcısı kadrolarında bulunanlar uzman denetçi
kadrolarına, başka bir işleme ve tebligata gerek kalmaksızın
bu Kanunun yayımı tarihinde atanmış sayılır;
diğerleri Başkan tarafından üç ay içinde Üst Kurulda
durumlarına uygun kadrolara atanırlar. Bunlar atama işlemi
yapılıncaya kadar Başkan tarafından ihtiyaç duyulan
işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar,
eski kadrolarına ait ücret ve diğer mali haklarını almaya
devam ederler. Söz konusu personelin, atandıkları yeni
kadroların aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, bir aya isabet
eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar (fazla çalışma ücreti
hariç) diğer malî hakları toplam net tutarının,
atandıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin
olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, sözleşme
ücreti, bir aya isabet eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar (fazla
çalışma ücreti hariç) diğer malî hakları toplam net
tutarından az olması hâlinde, aradaki fark, atandıkları
kadrolarda kaldıkları sürece, herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi
tutulmaksızın ve farklılık giderilinceye kadar kendilerine
tazminat olarak ödenir.
(5) Üst Kurul
Müşaviri ve Uzman Denetçi kadrosunda bulunanlar, Üst Kurulda Başkan
tarafından uygun görülen birim ve işlerde görevlendirilirler. Bu
Kanunun yayımı tarihinden itibaren Üst Kurulda yeni Üst Kurul
Müşaviri ve Uzman Denetçi ataması yapılmaz ve bu kadrolarda
herhangi bir şekilde boşalma olması hâlinde, anılan
kadrolar herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal
edilmiş sayılır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının Geçici 1.Maddesinin
1.Fıkrasında yer alan "5510 sayılı Kanunun kamu
personeli için uygulanmaya başlandığı 15.10.2008 tarihinden
daha önceki bir tarihi geçmemek kaydıyla, Üst Kurul üyesi olarak göreve
başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren
geçen hizmet süreleri itibarıyla" ibaresinin metinden
çıkarılmasını. Ayrıca 5. Fıkrasının
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Üst Kurulda, Üst Kurul
müşaviri, uzman denetçi, başmüfettiş, hukuk müşaviri,
avukat, mühendis, sistem çözümleyici ve uzman kadrolarında görev yapanlar
dört yıllık fakülte mezunu olmaları şartıyla kanunun
yürürlüğünden itibaren Üst Kurul uzmanı kadrolarına
atanırlar. Bunların eski kadrolarında geçirdikleri süreler yeni
kadrolarında geçirilmiş sayılır." şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Recep Taner Osman Durmuş
Konya Aydın Kırıkkale
D. Ali Torlak S. Nevzat Korkmaz Behiç Çelik
İstanbul Isparta Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın
Taner, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı RTÜK Kanun
Tasarısının geçici 1inci maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle
geçici 1inci maddenin birinci fıkrasının metinden
çıkarılmasını ve beşinci fıkrasının da
eski hâline getirilmesini talep etmekteyiz. Bundan amacımız Üst Kurulda
görev yapan üyeler arasında oluşan adaletsizliği ortadan
kaldırmaktır.
Görüşmekte
olduğumuz maddelerde RTÜK kanununun sonlarına geldiğimiz
görülmektedir. Temennimiz, bu kanunla birlikte radyo ve TV
yayınlarının beklediğimiz seviyeye ulaşması ve
8inci maddede kabul edilen yayın ilkelerine uygun yayınların
olduğu bir dönemin başlamasıdır.
Değerli
milletvekilleri, bugünkü TV yayınlarıyla ilgili söyleyeceklerime
geçmeden önce bir örnek ile konuya girmek istiyorum. Hepimizin bildiği bir
kurbağa haşlama tekniği vardır. Hani anlatırlar ya
kurbağayı haşlamak için kaynayan kazanın içine
atmışlar, refleksleri güçlü olan kurbağa anında
sıçramış ama kurbağayı haşlamak amacında
olanlar bir teknik geliştirmişler, önce onları soğuk su
kazanlarının içine atmışlar, daha sonra da kısık
ateşte altından haşlamaya başlamışlar. Soğuk
suda dolaşan kurbağa yavaş yavaş ısınan sudaki
reflekslerini kaybetmiş ve kazandaki su kaynamaya başladığında,
reflekslerini kaybeden kurbağa maalesef haşlanmaktan
kurtulamamıştır.
Değerli
milletvekilleri, bu örneği neden anlattım? Bugünkü toplumsal
olumsuzluklar karşısında vermiş olduğumuz tepki de,
daha doğrusu tepkisizlik, toplumsal olarak reflekslerimizi kaybetmeye
başladığımızın göstergesidir. Örneğin,
işçilerin maaşlarından kesilen işsizlik sigortası
primlerinden oluşan fon Hükûmet tarafından farklı amaçlarla
kullanılıyor, yüzde 30 oranı yüzde 50ye çıkarılmaya
çalışılıyor, maalesef işçilerden veya işçi
sendikalarından yeterli tepki yok.
Devletin seksen
yıllık birikimleri özeleştirme adı altında eşe
dosta peşkeş çekiliyor; Ali Dibolar, rüşvetin belgeleri ortaya
çıkıyor; yandaş medyalar, yandaş sendikalar, yandaş
zenginler türüyor, yeterli tepki yok.
Esnaf, sanatkâr
ve ticaret erbabı yeni yatırım için değil işini devam
ettirebilmek için, çiftçi tarlasını ekebilmek için, vatandaş
gününü devam ettirebilmek için bankalara borçlanıyor, geleceğimiz
ipotek altına alınıyor; neticesinde, borçlar ödenemezse
tarlalarımız, bahçelerimiz gidiyor ama maalesef ne sivil toplum
örgütlerinden ne de vatandaşımızdan yeterince tepki yok.
Üreten
ürettiğini ederinde satamıyor, sattığının
parasını alamıyor; tarım, hayvancılık bitme
noktasına gelmiş; köylü, doğduğu köyde, yıllarca
yaşadığı köyde geçinemediği için şehrin
varoşlarına göç etmek zorunda kalıyor, yeterli tepki yok.
Yine,
açılım saçmalığı sonucu Habur rezaleti
yaşanmış, Sayın Başbakan umut tablosu olarak
değerlendiriyor. Terörist başıyla görüşmeler
yapılabiliyor, yol haritaları, haftalık mülakatlar, TV
programları vazgeçilmez şekilde yayınlanıyor, yeterli tepki
yok.
Kongreler
toplanıyor ve toplantılarda iki dillilik, özerklik adı
altında federasyon, ayrı bayrak talepleri gündeme geliyor. Mecliste
birileri Kürtçe konuştu diye Sayın Bakan da Kürtçe bir şeyler
söylüyor ama tepki vermesi gerekenlerden gerekli tepki yok!
Yoksa biz de
reflekslerimizi mi kaybediyoruz değerli milletvekilleri? Bu millet
nasıl bu hâle geldi? Maalesef görsel ve yazılı medya AKP
İktidarının yabancı fon ve desteklerin ülkemize
girişini 2004 yılında serbest bırakmasıyla AB
fonlarından, Soros Vakfından değişik destekler
alınmaya başlanmış, sonrasında ise bir kısım
medya almış oldukları parasal desteklerin
karşılığını yayın politikalarıyla
maalesef vermişlerdir. Yayınların en fazla izlendiği
saatlerde yapılan yayınlara baktığımızda bu gayet
açık bir şekilde de gözükmektedir. Ülkemin insanları
yarışma, magazin veya evlenme programlarıyla, televole
kültürüyle, dizilerle avutulmakta. Vatandaşın televizyon
izlediği saatlerde bir tane ülke gündemini veya vatandaşın
gündemini ilgilendiren konuların konuşulduğu programları
maalesef televizyonlarda izleyememekteyiz. İşte, neticesinde
geldiğimiz nokta bugünkü durum, malumlarınız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle
önerimizin kabulünü diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Taner.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
1inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
(3) Bu Kanunla
yapılan yeni düzenlemeler nedeniyle kadro ve görev unvanı
değişmeyenlerden bu Kanunda öngörülen eğitim
şartlarını taşıyanlar başka bir işleme gerek
kalmaksızın durumlarına uygun aynı unvanlı kadrolara
atanmış sayılır. Kadro ve görev unvanları
değişen yahut kaldırılan veya anılan kadrolar için
aranan eğitim şartlarını taşımayan personelden;
Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Sekreter, Daire Başkanı
ve Bölge Müdürü kadrolarında bulunanlar Üst Kurul Müşaviri
kadrolarına, Başmüfettiş ve bölge müdür
yardımcısı kadrolarında bulunanlar uzman denetçi
kadrolarına, başka bir işleme ve tebligata gerek
kalmaksızın bu Kanunun yayımı tarihinde atanmış
sayılır; diğerleri Başkan tarafından üç ay içinde Üst
Kurulda durumlarına uygun kadrolara atanırlar. Bunlar atama
işlemi yapılıncaya kadar Başkan tarafından ihtiyaç
duyulan işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar, yeni bir kadroya
atanıncaya kadar, eski kadrolarına ait ücret ve diğer mali haklarını
almaya devam ederler. Söz konusu personelin, atandıkları yeni
kadroların aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, bir aya isabet
eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar (fazla çalışma ücreti
hariç) diğer malî hakları toplam net tutarının, atandıkları
tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda
aldıkları aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, bir aya
isabet eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar (fazla çalışma
ücreti hariç) diğer malî hakları toplam net tutarından az
olması hâlinde, aradaki fark, atandıkları kadrolarda
kaldıkları sürece, herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi
tutulmaksızın ve farklılık giderilinceye kadar kendilerine
tazminat olarak ödenir.
(5) Üst Kurul
Müşaviri ve Uzman Denetçi kadrosunda bulunanlar, Üst Kurulda Başkan
tarafından uygun görülen birim ve işlerde görevlendirilirler. Bu
Kanunun yayımı tarihinden itibaren Üst Kurulda yeni Üst Kurul
Müşaviri ve Uzman Denetçi ataması yapılmaz ve bu kadrolarda
herhangi bir şekilde boşalma olması hâlinde, anılan
kadrolar herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal
edilmiş sayılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılıyoruz
Başkanım.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fıkraların
uygulanmasında ortaya çıkacak sorunların önüne geçilmesi için
açıklayıcı hükümler eklenmiş ve ara kadro ihtiyacı
dikkate alınarak uzman kadrosu şahsa bağlı kadro olmaktan çıkarılmıştır.
Zira tasarıda kadrosu kaldırılan ve değiştirilen
personelin ataması ile ilgili düzenleme yapılmışken kadrosu
kaldırılmayan personelin durumu ile ilgili düzenlemeye yer
verilmemiş olması uygulamada tereddütlere neden olacaktır.
Ayrıca meslek personeli dışında idari işlerde istihdam
edilmek üzere ara kadroya ihtiyaç bulunması nedeniyle uzman
kadrolarının korunmasına ihtiyaç bulunduğundan bu kadrolar
şahsa bağlı kadro olmaktan çıkarılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
1. maddesinin 7. fıkrasına aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Emeklilik
yönünden kadrosu kaldırılan Teftiş Kurulu Başkanı ve
daire başkanı bakanlık genel müdür yardımcısına
denk sayılır.
Şahin Mengü (Manisa) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Dibek. (CHP sıralarından alkışlar)
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Geçici 1inci
maddeyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım.
Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum değerli
arkadaşlar.
Gerek Maliye
Bakanı gerekse RTÜKten sorumlu olan ilgili Bakan Sayın Arınç,
ikisi birden burada olunca ben bir konuya değinmek istiyorum. Daha önce bu
konuyu gündeme de getirmiştim aslında, bu RTÜK üyelerinin
lojmanlarıyla ilgili, lojman tahsisleriyle ilgili bir konu vardı.
Aslında, sadece RTÜKü ilgilendirmiyor değerli arkadaşlar, bütün
yüksek kurullarla ilgili bir konu ama bu konunun biraz daha
anlaşılması gerektiğini ve bu konuya biraz daha dikkat çekmek
gerektiğini düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar,
RTÜK üyeleri 4 bin lira kira yardımı alıyorlar. Daha
doğrusu, onlara 4 bin liralık -yani üst limit 4 bin lira, bilmiyorum
belki son olarak değişti mi, bildiğim kadarıyla bir
yıl öncesi meblağ 4 bin liraydı- o meblağ kadar
kiralık konut tahsis ediliyor. Kimin tarafından? İlgili
Bakanın önerisiyle Maliye Bakanlığı da uygun görüyor. Ona
Sayın Başbakan da bu konuda izin verdikten sonra bir Kamu
Konutları Yönetmeliği var, onun ilgili maddesine göre kendilerine
kiralık konut tahsis ediliyor RTÜK üyelerine; 4 bin lira!
Değerli
arkadaşlar, şimdi, tabii bunu değişik açılardan
değerlendirmek lazım bana göre. Biliyorsunuz, 2002de işte
iktidara geldikten sonra AKP, milletvekilleri lojman tahsislerini
kaldırmıştı. Lojmanlar işte satıldı, hatta
oralara inşaatlar da yapıldı, arsalara satıldı. Yani
milletvekillerine lojmanla ilgili herhangi bir tahsis yok. İşin bu
tarafı var, bir.
İkincisi:
Milletvekili arkadaşlarımız sıralarda. Ankarada
oturanların birçoğu, sanıyorum kiralık konutlarda
oturuyorlardır. Belki gidip gelen var, belki burada misafirhanelerde kalan
var ama 4 bin liralık kiralık konutta oturan
arkadaşımız var mı merak ediyorum ben. Yani kendi
adıma söyleyeyim, ben bin liraya oturuyorum aylık, kiralık
konutum var. Diğer arkadaşlarımız da, kiralık konut
eğer burada tuttularsa milletvekilleri, acaba 4 bin lira bir kira
ödüyorlar mı?
İşin
ilginç tarafı, milletvekillerine, bildiğim kadarıyla, bir kira
yardımı da ödenmiyor maaş içerisinde.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede kaç tane üst kurul var biliyor musunuz? Yani
bununla ilgili değişik rivayetler var. Yani, bilmiyorum,
arkadaşlarımıza sorulsa, birçok arkadaşımız belki
farklı rakam söyleyecek ama ellinin altın da olabilir üzeri de
olabilir. Yani üst kurullardan bahsediyorum. Yani YÖKten başlarız,
işte Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu -buraya not
aldım az önce, aklımdan neler olabilir diye- Elektrik Piyasası
Üst Kurulu, Şeker Piyasası Üst Kurulu, Tütün Piyasası Üst
Kurulu, HSYK -Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu var biliyorsunuz- Sermaye
Piyasası Kurulu -aklıma gelenler- Kamu İhale Kurulu
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Anayasa Mahkemesi
Kırmızı plakalı hepsi
TURGUT DİBEK
(Devamla) Devlet Denetleme Kurulu, Para Politikası Kurulu
Yani say say
bunlar bitmez aslında, elliden fazla bunlar. Arpalık da denebiliyor
bunlara, yani öyle şeyleri de var bunların, nitelemesi de var.
Düşünebiliyor musunuz, aynı yönetmeliğe tabi hepsi, yani Kamu
Konutları Yönetmeliği var, o Yönetmeliğin bir 4üncü maddesi
var, o maddeye göre ilgili bakan -burada Sayın Arınç- talepte
bulunacak, Maliye Bakanı bunu uygun görecek, Başbakan izin verecek ve
artık onların aldığı karara göre
Buradaki karar 4 bin
lira. Aslında, 3.500 liraydı, Başkanlar için 4 bin liraydı.
Sayın Zahid Akman Başkanken 4 bin liralık konutta oturuyordu
-yani ona o kadarlık yardım yapılıyordu- üyeler için 3.500
liraydı. Sayın Zahid Akman üye olduktan sonra aradaki farkı
kaldırdılar alınan kararla, Başkan ve üyeler için
değerli arkadaşlar, aynı meblağ ödeniyor, 4 bin
liralık konut tutuluyor kendilerine. Bunun mutlaka değerlendirilmesi
lazım değerli arkadaşlar. Bakın, milletvekiliyiz, bizler
buradayız, biz herhangi bir kira yardımı almıyoruz,
herhangi bir lojman tahsisi milletvekillerine yok. Hepimiz, bize ödenen maaşın
içinden burada konut tutuyorsak kiramızı oradan ödüyoruz değerli
arkadaşlar.
Ha, bunun
yanında, şimdi, RTÜK üyeleri -RTÜK konuşulduğu için burada
konuşmak gerekir- yurt dışına çıkıyorlar,
işte harcırah alıyorlar, burada oturmayanların uçak
biletlerini kurum ödüyor, yine bildiğim kadarıyla hafta içerisinde
Ankara dışında olanlar yurt içi harcırahlarını
alıyorlar. Ne kadar maaş aldıklarını da biliyorum.
Yani hayır görevlerini yapıyorlar, bir şey demiyorum. Ne kadar
maaş aldıklarını da biliyorum ama bunu da burada söylemeye
gerek yok.
Ha, şimdi,
bir yanlışlık varsa, değerli arkadaşlar, ilgili
bakanların bu konuyu oturup düşünmesi lazım, 4 bin lira
arkadaşlar, dikkatinizi çekiyorum.
Evet, önergemizin
kabulünü diliyor, saygılar sunuyorum değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Dibek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Komisyon
Başkanının bir redaksiyon talebi vardır.
Buyurunuz
efendim.
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Sayın
Başkanım, bu geçici maddenin sekizinci fıkrasının (d)
bendinde geçen ÜDSnin açılımı Üniversitelerarası Kurul
Yabancı Dil Sınavı biçiminde olacaktır, bunu düzeltmek için
söz talep etmiştim.
BAŞKAN
Kabul edilen önerge ve bu redaksiyon talebi doğrultusunda geçici madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 2
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
2. maddesinin 1. fıkrasında yer alan altı ibaresinin sekiz
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin Mengü Onur Öymen Abdullah Özer
Manisa Bursa Bursa
Akif Ekici Algan Hacaloğlu Atila Emek
Gaziantep İstanbul Antalya
Ali
İhsan Köktürk M.
Rıza Yalçınkaya
Zonguldak Bartın
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 sıra sayılı
OKTAY VURAL
(İzmir) Önergemizi geri çekiyoruz.
BAŞKAN
Peki.
Daha önce
okutmuş olduğum önergeye Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Ali İhsan Köktürk, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçici 2nci maddeye yönelik önerge
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi öncelikle saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarının genel gerekçesinde Avrupa Birliği
mevzuatına uyum çalışmaları kapsamında
düzenlendiği ifade edilmektedir ancak tasarının içeriğine
bakıldığında Avrupa Birliği mevzuatına uyumundan
söz etmek olanaklı değildir. Avrupa Komisyonunun 2007 İlerleme
Raporunun İşitsel ve Görsel Medya Politikası
başlıklı bölümüne baktığımızda aynen şu
ifadeler yer almaktadır: İşitsel ve görsel medya alanında
müktesebata uyuma ilişkin hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.
Bağımsızlık konusu, daha önceki ilerleme raporlarında
olduğu gibi, kamu hizmeti veren yayın organı TRTnin ve RTÜKün
yeterli miktarda finansmanı hususu da dâhil olmak üzere, endişe
konusu olmaya devam etmektedir. Özellikle RTÜKün özel yayın
organlarına uyguladığı bir dizi yaptırım da bu
kurumun bağımsızlığı konusunda soru
işaretleri yaratmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, bu, Avrupa Birliğinin 2007 İlerleme Raporunun
açık ifadesi. Yani Avrupa Birliği İlerleme Raporunda kamu
yayıncılığı yapan, tarafsız olması gereken
TRTnin ve aynı zamanda özerk olması gereken TRTnin ve RTÜKün
bağımsızlığının endişe konusu olmaya
devam ettiği açıkça belirtilmektedir. Buna rağmen, bu
tasarıda bağımsızlığı sağlamaya yönelik
herhangi bir düzenleme de yer almamaktadır. Ayrıca, Üst Kurulun
üyelerinin seçimi ve oluşumu da Avrupa Birliğindeki benzer kurumlarla
hiçbir şekilde bir benzerlik taşımamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, yine bir yasa metnine idari ve malî açıdan özerk
olduğunun yazılması, o yasa metninde yer alan kurumların
özerkliklerini sağlayamaz. Bu bağlamda, Anayasada ve yasada özerk
olarak tanımlanan TRTnin özerkliği söz konusu
olmadığı, TRTnin Adalet ve Kalkınma Partisinin yani
siyasal iktidarın ideolojik bir propaganda aracı hâline geldiği
gibi, RTÜKün de işleyiş olarak özerk bir anlayışa sahip
olduğundan söz edilemez. Önemli olan, idari ve malî anlamda gerçek bir
özerkliği sağlayacak fiilî durumun da yaratılmasıdır
ancak bu tasarıyla gerek hukuki gerekse fiilî olarak özerkliğin
yaratılması olgusu kesinlikle söz konusu olmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, ayrıca RTÜK, düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar
arasında yer almaktadır. Yaşananlara
baktığımızda ise bizzat RTÜKün icraatlarının
denetlenmeye ihtiyaç hissettiğini görüyoruz. Bugün TRT nasıl Adalet ve
Kalkınma Partisinin, siyasal iktidarın tek yanlı ideolojik propaganda
aracı hâline dönüşmüşse, maalesef RTÜK de Adalet ve
Kalkınma Partisinin muhalefetin sesini kısmak için
kullandığı önemli araçlardan birisi hâline gelmiştir.
Yargıda özel yetkili mahkemelerin yaptığını maalesef
bugün medya alanında RTÜK yapmaktadır. Bir yandan Oda TV
örneğinde görüldüğü gibi muhalif sesler baskın ve
gözaltılarla susturulmaya çalışılmakta, diğer taraftan
RTÜK kanalıyla Adalet ve Kalkınma Partisinin politikalarını
eleştiren yayınlar yapan medya kuruluşlarına ceza üstüne
ceza yağdırılmaktadır. Ayrıca RTÜK Yasasında
açıkça belirtilmesine rağmen, yayın ilkelerini ihlal eden, tek
taraflı yayınlarla Adalet ve Kalkınma Partisine gözü kapalı
destek veren radyo ve televizyon kuruluşları ise açık açık
görmezden gelinmektedir.
Değerli milletvekilleri,
RTÜK bunu o kadar abartılı bir şekilde yapmaktadır ki
özellikle geride bıraktığımız 12 Eylül referandum
sürecinde Yüksek Seçim Kurulunun bile tahammül sınırları
aşılmıştır. Yüksek Seçim Kurulu, RTÜKün, TRTnin
özellikle, kamu yayıncılığı yapan TRTnin tek
taraflı yayınlarını görmezden gelmesi
karşısında âdeta isyan etmiş ve RTÜKe bir uyarı
yazısı göndermek zorunda kalmıştır.
Sonuç olarak, bu
yasayla RTÜK ve medya alanı yeniden düzenlenmekte, sermaye paylarıyla
ilgili olarak yapılan değişikliklerle medya tam kontrol
altına alınmaya çalışılmaktadır. Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu tasarıyla gerçekleştirilmek istenenleri görmezden
gelmemiz ve bu tasarıya onay vermemiz mümkün değildir.
Bu duygu ve
düşüncelerle önergemizin kabulünü diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köktürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici madde 2yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 3
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
3. maddesinin 2. fıkrasında yer alan altı ibaresinin oniki
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin Mengü Onur Öymen Tayfun İçli
Manisa Bursa Eskişehir
Akif Ekici Abdullah Özer M. Rıza Yalçınkaya
Gaziantep Bursa Bartın
Atila Emek Rahmi Güner Ali İhsan Köktürk
Antalya Ordu Zonguldak
Algan
Hacaloğlu
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Atilla Kart
BAŞKAN
Sayın Kart, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçici 3üncü
maddeyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarıyla birlikte
Türkiyenin ekonomik yönden, iletişim ve güvenlik bakımından,
siyasi bakımdan ve nihayet kültürel bakımdan sömürgeleştirildiği
bir dönemin yaşandığını görüyoruz. Bunları,
hemen, çok ana başlıklarıyla sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu ana başlıkları, alt başlıkları çoğaltmak
mümkündür ama şu zaman dilimi içinde son derece sınırlı
değerlendirmeler yapacağız.
Ekonomide,
bakıyoruz, Türkiyenin altı büyük ovasının tarım
dışı
bırakıldığını görüyoruz. Yine, ekonomide,
bakıyoruz işte, bugün de arkadaşlarımız
anlattılar- tarımda, hayvancılıkta ve pancar üretiminde
Türkiyenin nasıl bağımlı hâle getirildiğini, üretim
gücünü kaybettiğini görüyoruz, yaşıyoruz.
İletişim
ve güvenlik olayında Türkiyenin Telekom özelleştirilmesiyle
nasıl kuşatıldığını görüyoruz. Sermaye
yapısı belli olmayan bir uluslararası sermaye grubuna
Türkiyenin iletişim ve güvenliğinin nasıl teslim
edildiğini görüyoruz.
Siyasi
bakımdan bakıyoruz, mayınlı araziler olayıyla ve Kamu
Güvenliği Müsteşarlığındaki yabancı uzman
istihdamıyla Türkiyenin siyasi bakımdan, güvenlik
bakımından yine nasıl
kuşatıldığını görüyoruz. Öyle ki, Sayın
İçişleri Bakanı bu konudaki ısrarlı
sorularımıza yani Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığında yabancı uzman istihdam edilip
edilmediği ya da 5 Kasım 2007 tarihinden sonra Türkiyede 500
civarında yabancı uzmanın bulunduğu,
istihbaratçının bulunduğu ve bu istihbaratçıların
Türkiye gündemini yönlendirdiği yönündeki sorularımıza
karşılık Türkiye Cumhuriyetinin İçişleri Bakanı
Ben de bilmiyorum. diyebilmektedir. Bu, hiçbir şekilde kabul edilemez
bir tablodur ve elbette sizleri de rahatsız etmesi gereken bir tablodur.
Böyle bir
yapılanma içinde değerli milletvekilleri, RTÜK
tasarısının kültürel bakımdan, Türkiyenin,
kuşatılması, Türkiyenin sömürgeleştirilmesi, Türkiyenin
millî ve manevi değerlerinin baskı altına alınması
noktasında önemli bir rol üstlendiğini görüyoruz.
Bakın
değerli milletvekilleri, daha evvelki maddelerde de
konuşmalarımda ifade etmiştim. 22nci Dönemde Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekilleri Ertuğrul Yalçınbayır ve
Sayın Nevzat Yalçıntaş, bugün görüşmekte olduğumuz
tasarıdan daha hafif hükümler içeren RTÜKle ilgili değişiklikler
konusunda aynen şu ifadeleri kullanmışlardı: Bu
tasarının şaşkınlıkla
karşılandığını, yıkıcı unsurlar
içerdiğini ve bunun, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı
için çok ağır bir vebal olduğunu ifade etmişlerdi. Ve yine,
orada, 21inci Dönemde görev yapan, 22nci Dönemde ve 23üncü Dönemde
şu anda AKP kadrolarında, sıralarında görev yapan 53
milletvekilinin de aslında 21inci Dönemde bu görüşlerine
katıldığını ifade etmişlerdi.
Peki
değişen nedir? Aradan bir dönem geçti, değişen nedir? Millî
görüş gömleğini çıkardıklarını ifade edenler bu
kadar değişebilirler mi? Böyle bir değişim doğru ve
hayırlı bir değişim olabilir mi? Bakıyorsunuz, bu
değişimi gerçekleştirdiklerini ifade edenler, bir taraftan da
hâlen, görünürde, millî ve manevi değerlere sahip çıkmaktan söz
ediyorlar. Hemen ifade ediyorum. Bakıyoruz, RTÜK Başkanı bir
beyanatında Etilerde oturanların değerleri ile toplumun millî
ve manevi değerleri aynı mı? diyebilmiştir. Daha sonra bu
açıklamasını Şu toplumun diyerek kendince tevil etmeye
çalışmıştır. RTÜK Başkanı bir başka
beyanatında ise Bir kişinin kanaatini merak ediyorsam o kişiyi
mutlaka izliyorum. Mesela Ruhat Menginin programını hiç izlemiyorum.
Onun konukları ilgimi çekmiyor. Çünkü ne diyeceklerini tahmin ediyorum.
Mümtazer Türkönenin milliyetçilikle ilgili yorumunu ise merak ediyorum ve
izliyorum. diyebilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, RTÜK Başkanı bu açıklamalarıyla
aslında önyargılı olduğunu, tarafsız
olmadığını ve daha da önemlisi, daha da ötesi bu göreve
ehil olmadığını aslında itiraf etmiştir. Bir
program ve konuklarını tümden izlemeye değer görmediğini
ifade eden RTÜK Başkanı, aslında Hükûmetin sözcüsü konumunda
olduğu kamuoyu tarafından bilinen bir başka yazarın
milliyetçilikle ilgili yorumunu merak ettiğini ifade edebilmiştir. O
kişiyi elbette izleyebilir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kart.
ATİLLA KART
(Devamla) Hemen ifade edip, teşekkür edeceğim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
ATİLLA KART
(Devamla) Efendim, izin vermiyor musunuz?
BAŞKAN -
Teşekkür ederiz, vermiyorum efendim, bu yasalarla ilgili Genel Kurulun
kararı var.
ATİLLA KART
(Devamla) Peki, teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 3ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 4
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve ikinci fıkradaki "en geç
bir yıl" ifadesinin "en geç iki yıl", "en fazla
üç yıl" ifadesinin "en fazla iki yıl", "üç
yıllık" ifadesinin "iki yıllık", "üç
ay" ifadesinin "altı ay" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ Mehmet Erdoğan Mehmet Erdoğan
Yozgat Gaziantep Adıyaman
Hamza
Yanılmaz Asım
Aykan
Elazığ Trabzon
(1) Üst Kurulca sıralama ihalesi yapılıp, karasal
yayın lisansları verilene kadar geçecek süre içerisinde, sadece 3984
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunun geçici 6 ncı maddesi
uyarınca karasal ortamda yayında olan radyo ve televizyon
kuruluşları, Üst Kurulca yayın yapmalarına müsaade
edilmiş olan yerleşim yerleri ile sınırlı olmak
kaydıyla, yayınlarına devam ederler. Bu kuruluşlardan, 41
inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen kanal
ve frekans yıllık kullanım bedeli, bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren tahsil edilir. Kanal ve frekans kullanım bedelini 42
nci maddeye göre ödemeyen veya karasal yayın lisansları için
sıralama ihalesinin yapılmasının ardından tahsise hak
kazanmayan kuruluşların karasal yayınları bir ay içinde Üst
Kurulca durdurulur. Sıralama ihalesinde tahsise hak kazanan
kuruluşların yayınları Üst Kurulca belirlenen takvimde,
daha önce yayın yaptıkları kanal ve frekanslardan, tahsis edilen
kanal, multipleks kapasitesi ve frekanslara taşınır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici 4. maddesinin 5. fıkrasında yer
alan bir yıl ibaresinin iki yıl olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Şahin Mengü Akif Ekici Onur Öymen
Manisa Gaziantep Bursa
Abdullah Özer Tayfun İçli Atila Emek
Bursa Eskişehir Antalya
Rahmi Güner Algan Hacaloğlu Ali İhsan Köktürk
Ordu İstanbul Zonguldak
M.
Rıza Yalçınkaya
Bartın
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının Geçici 4. Maddesinin 2. ve 5.
Fıkralarında yer alan bir yıl ibarelerinin iki yıl
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal S. Nevzat Korkmaz Behiç Çelik
Konya Isparta Mersin
Mümin
İnan Mehmet Akif
Paksoy Hasan Özdemir
Niğde Kahramanmaraş Gaziantep
Akif
Akkuş
Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Özdemir, buyurunuz.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının geçici 4üncü maddesi için vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının
geçici 4üncü maddesinde kanal ve frekanslarla ilgili geçiş hükümleri
düzenlenmektedir. Önergemizde konu ettiğimiz değişikliklerde
ikinci ve beşinci fıkralarda yer alan bir yıl ibarelerinin
iki yıl olarak değiştirilmesini öngörmekteyiz. Bu değişiklikle
ulaşmak istediğimiz amaç ihale sürecinde piyasa koşullarına
uygun şartların oluşturulmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, AKPyle geçen sekiz yılda kamuoyunda en çok
tartışılan konulardan birisi medya hizmetlerinin
bağımsızlığı, tarafsızlığı ve
denetimi olmuştur. AKPli, sekiz yılda, bağımsız ve
tarafsız medya tartışmalarının bu kadar çok gündemde
yer alması tesadüfi değildir. Nitekim iktidara geldiği ilk
günden itibaren AKP, medyayı kontrol etme gayreti içerisinde
olmuştur. Özellikle RTÜK AKPnin medyayı kontrol etme gayretlerinin
bir aracı olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz medya sektöründeki tartışmalar, RTÜKün
kurumsal yapısı ve denetim organları üzerine
yoğunlaşmıştır.
Radyo ve
televizyon yayıncılığıyla ilgili olarak en çok
eleştirilen konu, RTÜKün oluşumunda siyasilerin etkisini en yüksek
derecede hissettirilebilecek ve kararlarında iktidar partisinin görüş
ve düşüncelerini kaçınılmaz olarak hissedebilecek bir kurum
yapısına sahip olmasıdır. AKPnin sekiz yıllık
iktidarları döneminde bu eleştirilerin haklılığı
kanıtlanmıştır.
Şimdi, yeni
bir RTÜK yasa tasarısıyla karşı karşıyayız.
Ancak yasayı yenilerken en çok ihtiyaç duyulan konu olan, RTÜKü siyasal
etkilerin dışına çıkarıp onu özerkleştirecek bir
kurumsallaşma sistemini burada göremiyoruz.
Görüşmekte
olduğumuz yeni tasarının diğer bir tehlikeli düzenlemesi,
medya sektöründeki yabancı sermaye oranıyla ilgili düzenlemelerde
ortaya çıkmaktadır. Tasarıda yabancı sermaye
oranının artırılması hususu, basitçe küreselleşen
dünyaya uyum sağlama süreci olarak değerlendirilebilir ancak medya
sektöründeki yabancı sermaye oranının
artırılması, belirli düşüncenin ve politikaların da
yayılmasını içermektedir. Medya alanındaki sermaye
sahipliliğinin, aynı zamanda zihinsel üretim aracı
sahipliliği olduğu gerçeği hiçbir zaman gözden uzak
tutulmamalıdır. Daha açık bir ifadeyle, bu
değişikliğin felsefi tabanlı siyasi, ekonomik ve sosyal
hayatı etkileyecek sonuçları olacaktır. Denetim sürecindeki
düzenlemeler bu gerçeği örtbas etmeye yetmemektedir. Yayıncılık
alanının RTÜK tarafından denetlendiği sürece medyaya ve
medya/sermaye oranının değiştirilmesinin önemli
olamayacağına dair bir öngörü kabul edilemez.
Netice
itibarıyla RTÜK, yüklendiği misyonu ve görevi itibarıyla
bağımsız ve tarafsız bir özerk kuruluş olmak
zorundadır, ancak görüşmekte olduğumuz tasarı, RTÜKün bu
niteliklerini sağlaması için herhangi bir hüküm içermemektedir.
Önergelerimizde bu yanlışlıkların düzeltilmesini
amaçlamaktayız. Ancak iktidar partisinin tutumu ortadadır. Tarih, bu
tutum sahiplerine hükmünü elbette verecektir.
Konuşmama
burada son verirken yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
4. maddesinin 5. fıkrasında yer alan bir yıl ibaresinin iki
yıl olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin
Mengü (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Frekans
planları ve uygulama takviminin hazırlanmasına ilişkin
süreler yeniden belirlenmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve ikinci fıkradaki en geç bir
yıl ifadesinin en geç iki yıl, en fazla üç yıl ifadesinin
en fazla iki yıl, üç yıllık ifadesinin iki
yıllık, üç ay ifadesinin altı ay şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
(1) Üst Kurulca
sıralama ihalesi yapılıp, karasal yayın lisansları
verilene kadar geçecek süre içerisinde, sadece 3984 sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun
geçici 6 ncı maddesi uyarınca karasal ortamda yayında olan radyo
ve televizyon kuruluşları, Üst Kurulca yayın yapmalarına
müsaade edilmiş olan yerleşim yerleri ile sınırlı
olmak kaydıyla, yayınlarına devam ederler. Bu
kuruluşlardan, 41 inci maddenin birinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilen kanal ve frekans yıllık kullanım bedeli, bu
Kanunun yayımı tarihinden itibaren tahsil edilir. Kanal ve frekans
kullanım bedelini 42 nci maddeye göre ödemeyen veya karasal yayın
lisansları için sıralama ihalesinin yapılmasının
ardından tahsise hak kazanmayan kuruluşların karasal
yayınları bir ay içinde Üst Kurulca durdurulur. Sıralama
ihalesinde tahsise hak kazanan kuruluşların yayınları Üst
Kurulca belirlenen takvimde, daha önce yayın yaptıkları kanal ve
frekanslardan, tahsis edilen kanal, multipleks kapasitesi ve frekanslara
taşınır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Hâlihazırda
karasal ortamdan radyo ve televizyon yayını yapan
kuruluşların mevcut verici tesisleri ile yayına devam
etmelerinin sağlanması, yoğun kullanılan ve ciddi oranda
yurt içi ve dışı enterferansa neden olan yayınlara sıralama
ihalesi yapılıncaya kadar mevcut ile sınırlı olmak
kaydıyla sınırlama getirilmesi sağlanmaktadır.
Ayrıca tasarıda geçiş dönemi için öngörülen sürelerin kısa
olabileceği ihtimaline binaen bu sürelerin daha makul süreler olarak
belirlenmesine yönelik düzenleme öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu
önerge doğrultusunda geçici madde 4ü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 5in
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
5. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Geçici madde 5
(1) 2020 yılına kadar Üst Kurul tarafından mükerrer
yaptırım uygulanmaz.
Şahin Mengü Abdullah Özer Tayfun İçli
Manisa Bursa Eskişehir
Atila Emek Onur Öymen Algan Hacaloğlu
Antalya Bursa İstanbul
Rahmi Güner M. Rıza Yalçınkaya Ali İhsan Köktürk
Ordu Bartın Zonguldak
Fatih
Altay
Aydın
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Katılmıyoruz efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gerekçe...
BAŞKAN
Gerekçe...
Gerekçe:
Maddenin
anlaşılır kılınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 5i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 6
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
6. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Şahin Mengü Akif Ekici Onur Öymen
Manisa Gaziantep Bursa
M. Rıza
Yalçınkaya Ali
İhsan Köktürk Abdullah
Özer
Bartın Zonguldak Bursa
Atila Emek Tayfun İçli Rahmi Güner
Antalya Eskişehir Ordu
Algan
Hacaloğlu
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Katılmıyoruz efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gerekçe...
BAŞKAN
Gerekçe...
Gerekçe:
Uygulamanın
genel kurallara göre yapılması yeterli olacağından, söz
konusu maddenin teknik olarak Tasarı metninde yer alması gereksiz
olarak değerlendirilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde
6yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Geçici madde 6 kabul edilmiştir.
Geçici madde 7
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
7. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Onur Öymen Akif Ekici Şahin Mengü
Bursa Gaziantep Manisa
Atila Emek Tayfun İçli Abdullah Özer
Antalya Eskişehir Bursa
Ali İhsan Köktürk Rahmi Güner M. Rıza
Yalçınkaya
Zonguldak Ordu
Bartın
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Onur Öymen.
BAŞKAN
Sayın Öymen, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
ONUR ÖYMEN
(Bursa) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; geçici
7nci maddeyle Türkiye'nin Avrupa Birliğine üye olmasına
bağlantılı olarak 15inci ve 19uncu maddelerin yürürlüğe
konulması önerilmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, keşke Avrupa Birliğine tam üye olsaydık
da buna benzer maddeleri görüşseydik ama Sayın Başbakan bile
söylüyor, Türkiyeyi üye yapacak mısınız, yapmayacak
mısınız; artık, kararınızı verin. diyor. Ne
yazık ki şu anda Türkiye'nin üyeliği yakın bir ihtimal
olarak gözükmüyor. Onun için biz bu maddenin geri çekilmesini öneriyoruz ama
bir şey bizi memnun etti. Bu metnin içinde Avrupa Birliğinden söz
edildiğine göre demek ki Hükûmet Avrupa Birliği ilkelerine ilgi
duyuyor. Şimdi, metne bakıyoruz. Acaba metin Avrupa Birliği
ilkeleri doğrultusunda mı hazırlanmıştır? Size
bir örnek vereceğim. Mesela esas 7nci maddeye bakıyoruz: 7nci
maddenin başında o kadar özgürlükçü hükümler var ki Savaş da
olsa, terörist saldırı da olsa ifade hürriyeti, basın hürriyeti
kısıtlanamaz; haber alma hürriyeti, ifade hürriyeti
kısıtlanamaz. diyor. Çok güzel. Altına bir madde koyuyor: Ama
kamu düzeninin tehlikeye düşebileceği yolunda şüpheler olursa
Başbakan veya tayin edeceği bakan yayın yasağı
koyabilir. diyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu yöntem maalesef demokrasi adı
altında yaşayan fakat demokrasiden rahatsız olan hükûmetlerin
başvurduğu yöntemdir. Önce bir özgürlük vadedeceksiniz, arkadan
kısıtlama maddesi getireceksiniz. İşte, bu metinde
yapılanlar bunlardır. Yani siz takdir edeceksiniz, siz hüküm
vereceksiniz, siz uygulayacaksınız. Metin bunu söylüyor.
Şimdi,
maalesef, son yıllarda, son aylarda, son günlerde basın üzerinde,
yayın organları üzerinde büyük bir baskı olduğunu
görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, son zamanlarda 4 tane Hükûmete muhalif yayın yapan
televizyonun kurucusu veya yöneticisi, sahibi gözaltına
alınmıştır; üç tane televizyon kapanmak zorunda
bırakılmıştır, üçü de muhalif, bir tanesi
satılmak zorunda bırakılmıştır. Son olarak,
önümüzdeki günlerde yeni bir kanal açmak üzere olan bir İnternet
programı yöneticisi, İnternet gazetesi yöneticisi olan değerli
gazeteci Soner Yalçın ve arkadaşları dün gözaltına
alınmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, bütün bunlar tesadüf olabilir mi? Diyelim ki bunlar tesadüf,
peki, dünya nasıl görüyor bizim basın özgürlüğümüzü? Freedom
House, ünlü Freedom House Örgütüne göre, değerli arkadaşlarım,
basın özgürlüğünde dünyada 106ncı sıradayız,
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütüne göre dünyada tam 122nci
sıradayız basın özgürlüğünde. Dünya bizi böyle görüyor.
Acaba, bu örgütlerin, bu uluslararası örgütlerin yöneticileri, sahipleri,
sakın onlar da Ergenekon örgütüne üye olmasınlar veya bir darbe
hazırlığı içinde olmasınlar? Nasıl oluyor
Türkiye'yi bu kadar geride görüyor bütün dünya basın özgürlüğünde?
Biz basın özgürlüğüne saygılıyız ama kimse
farkında değil, böyle mi diyeceğiz?
Değerli
arkadaşlarım, başka ülkelerde de benzeri durumlar oldu,
yargı hataları oldu, bu yargı hatalarına karşı
çıkanlar oldu. Ünlü Dreyfus Davasını
hatırlayınız. Hükûmetin, belli çevrelerin baskısı
altında mahkeme Dreyfusu mahkûm ediyor, ama orada cesaretli insanlar var.
Emile Zola diye bir insan çıkıyor ve yıllarca mücadele ediyor,
sonunda bağımsız bir mahkeme bunun hata olduğunu kabul
ediyor, beraatına karar veriyor yıllarca hapis yatırdıktan
sonra.
Bugün Dreyfusu
mahkûm eden hâkimlerin ismini hatırlıyor musunuz? Ama Dreyfusun
adı ve aynı zamanda Emile Zolanın ismi unutulmazlar
arasındadır.
Siz şu
tesadüfe bakın ki 6 Şubat günü Soner Yalçının
yazdığı yazının başlığı
şöyle: Türkiye'de Bir Emile Zola Yok. Düşünebiliyor musunuz?
Değerli
arkadaşlarım, huzurunuzda ifade ediyorum, haksızlıklara
karşı, baskılara karşı, özgürlükleri
sınırlayacak girişimlere karşı bütün Cumhuriyet Halk
Partililer birer Emile Zoladır. Herkesin bundan haberi olsun.
Değerli
arkadaşlarım, sizi uyarmak istiyoruz: Tuttuğunuz yol
yanlıştır. Size muhalif olanları ülke düşmanı
gibi görmekten vazgeçiniz, demokrasiyi tahrip etme yoluna gitmeyiniz ve
şunu unutmayınız ki, karanlığın en yoğun
olduğu an sabahın en yakın olduğu andır.
Yüce Meclisi
saygılarla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öymen.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici madde 7yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici madde 7
kabul edilmiştir.
Geçici madde 8
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
8. maddesinin 1. fıkrasında yer alan kadro iptal ve ihdasları,
sayısı ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Şahin Mengü Onur Öymen Akif Ekici
Manisa Bursa Gaziantep
Abdullah Özer Atila Emek Tayfun İçli
Bursa Antalya Eskişehir
Ali İhsan Köktürk Rahmi Güner Algan Hacaloğlu
Zonguldak Ordu İstanbul
M.
Rıza Yalçınkaya
Bartın
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
Personel kadro
iptal ve ihdasları ile sayısı konuları Üst Kurulun görev ve
yetkisinden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 8i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici madde 8
kabul edilmiştir.
Şimdi,
tasarıya yeni bir geçici madde eklenmesine dair bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda
görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Orhan Ziya Diren Şevket Köse Necla Arat
Tokat Adıyaman İstanbul
Tayfur
Süner Ali
Oksal
Antalya Mersin
Geçici Madde 9-
2954 sayılı kanunun Geçici 11. maddesi gereğince, 5767
sayılı kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle
kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı
değiştirilen birimlerde unvanlı/unvansız olmak üzere,
görevleri sonlandırılarak Araştırmacı kadrosuna
atanan; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan
Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı,
Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel
Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman, Uzman
(Teknik Hizmetler Sınıfı Hariç) ve Kurum Genel Müdür Uzmanlarından
bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar başka bir kadroya
atanmayan; Başkan, Daire Başkanı, Başuzman
kadrolarındaki personel Müşavir kadrosuna, diğer personel ise
Strateji Uzmanı kadrosuna atanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Başkanım,
sanıyorum bu önergede yanlışlık var. Biz Radyo Televizyon
Üst Kuruluş Kanunu hakkında görüşmeler yapıyoruz. Bu, TRT
ile ilgilidir ve TRT Kanununda personelle ilgili yer alması gereken bir
düzenlemedir.
Kabul etmiyoruz,
katılmıyoruz efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
2954
sayılı TRT yasasının geçici 11. Maddesi ile
maaşları dondurularak Araştırmacı kadrosuna
atananların mağduriyetlerinin ve hak kayıplarının
giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiş; böylece yeni geçici madde ihdası
kalkmıştır, kabul edilmemiştir.
Madde 49 üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 49.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Şahin Mengü Onur Öymen M. Rıza
Yalçınkaya
Manisa Bursa Bartın
Abdullah Özer Tayfun İçli Akif Ekici
Bursa Eskişehir Gaziantep
Atila Emek Rahmi Güner Algan Hacaloğlu
Antalya Ordu İstanbul
Ali
İhsan Köktürk
Zonguldak
Madde 49 (1) Bu
Kanunun 15 ve 19. maddeleri Avrupa Birliğine tam üye olunduğu
tarihten itibaren, diğer maddeleri yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bazı
maddelerin Avrupa Birliğine tam üyelik sonrasında yürürlüğe
girmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 49u
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 49 kabul
edilmiştir.
Madde 50 üzerinde
önerge yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Komisyonun bir
düzeltme talebi vardır.
Buyurunuz
efendim.
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Sayın Başkanım, daha önce 1inci maddede medya hizmet
sağlayıcılarının şeklinde yapılan
değişikliğin tasarının tümünde, ilgili yerlerde
redakte edilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Bu
redaksiyon talebiyle birlikte, düzeltmeyle, tasarının oylamasına
geçeceğim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Medya hizmet sağlayıcıları
BAŞKAN -
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Anlamadık Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Medya hizmet sağlayıcıları
BAŞKAN -
Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Komisyonun
açıklaması anlaşılmadı. Komisyon bir daha tekrar
ederse
BAŞKAN
Komisyonun düzeltmesini tekrar, yineleyelim efendim.
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)
Sayın Başkanım, bu tasarının 1inci maddesinde medya
hizmet sağlayıcılarının şeklinde bir düzeltme
yapılmıştı. Aynı şekilde, kanunun diğer
maddelerinde de bu düzeltmenin yapılmasını, redakte edilmesini
talep ediyoruz.
BAŞKAN
Peki.
Elektronik
cihazla oylama yapacağız.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri
Hakkında Kanun Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 247
Kabul : 237
Ret 10 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatih
Metin Bayram
Özçelik
Bolu Burdur
BAŞKAN
Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın bir teşekkür konuşması vardır.
Buyurunuz
Sayın Arınç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; Sayın Başkana söz verdikleri
için çok teşekkür ediyorum. İzin verirseniz bir teşekkür, bir de
öz eleştiri yapmak istiyorum.
Teşekkürüm
şunadır: On altı yıldır yürürlükte olan ama Anayasa
Mahkemesinin bazı maddelerini iptal etmesiyle, bazı maddelerde
kendilerinden oluşan boşluklar sebebiyle ve daha da önemlisi Avrupa
Birliği yönergesine uyum sağlanamamış bir RTÜK Kanunuyla
bugüne gelmiştik. Son on yıldan beri bu Kanunun yenilenmesi
düşünülmüş ama gerçekleşememişti. Bu dönemde, göreve
atandığımdan itibaren bir-bir buçuk yıldır üzerinde
çalıştığımız tasarı, çok seviniyorum, Genel
Kuruldaki görüşmeler sırasında fevkalade olumlu, fevkalade yapıcı
bir anlayışla bugün kanunlaştı. Pek çok kanunda böyle
olmadığını bildiğim için ayrıca teşekkür
ediyorum. Yani, bu üçüncü görüşmedir. Her defasında grup başkan
vekillerimizin, milletvekillerimizin hep olumlu katkılarını
gördük; bundan dolayı minnettarım.
Sayın
Başkana, Başkanlık Divanı üyesi arkadaşlarıma,
Anayasa Komisyonumuzun Başkan ve üyelerine, özellikle kanunu
toparlayıp önümüze bir özet hâlinde sunan Alt Komisyon Başkanı
ve üyelerimize, siyasi partilerimizin grup başkan vekillerine ve çok
değerli milletvekillerine candan teşekkür ediyorum. Umarım ki
Avrupa Birliği sürecinde çok önemli bir kanunu gerçekleştirdik.
Bugüne kadar ihtiyaç duyuluyordu. Umarım Üst Kurul bu konuda çok
kararlı, çok ilkeli, çok prensipli bir çalışma yapacak ve
hepimizin beklediği konularda radyo ve televizyon yayıncılığını
çağdaş prensiplere ulaştıracaktır.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce Sayın Turgut Dibekin
konuşmasında ileriye sürdüğü konu hepimiz için çok önemlidir.
Böyle bir kanun çıktıktan sonra benim de Üst Kuruldan, Başkan ve
üyelerinden tek istirhamım budur,
yıpranmışlığın önüne geçmeleri lazım, etik
açıdan yanlışlıklar varsa bunları süratle düzeltmeleri
lazım ve Üst Kurulun çok süratli kararlar alarak iyi bir yapılanmaya
kavuşması lazım. Devlet Denetleme Kurulu raporlarında
öngörülen bazı eleştirilerin açık yüreklilikle, mutlaka
çözülmesi, yanlışlıklar varsa bunlardan vazgeçilmesi ve süratle
doğruların yapılması lazım.
Sayın
Dibekin ortaya koyduğu konu şu açıdan bir gerçektir
-bakın, bir teşekkür konuşmasında bunu ifade etmek ne kadar
doğrudur bilmiyorum ama- bu yanlış varsa Üst Kuruldaki sadece
belli üyelerin değil tümünü ilgilendiren ve tümünün iş
birliğiyle alınmış bir karardır. Üst Kurul üyeleri
için, Başbakanlıktan alınan izinle 2006 yılında 3.500
lirayı geçmemek üzere konut kiralanması
yapılmıştır; benim dönemim değil, mutlaka bir
başka bakan arkadaşımızın dönemi. Üst Kurul üyelerinin
tamamı için de konut kiralanması söz konusu
olmamıştır. Bildiğiniz gibi 9 arkadaşımız
var, bunlardan 7si bu kiralanan konutlardan istifade ediyorlar. Kira bedelleri
ise 1.500 lira ile 3.500 lira arasında değişmektedir. Kim
1.500de oturuyor, kim 3.500de oturuyor bunların isimlerini söylemek
istemiyorum ama Arkadaşım emin olsun ki, bildiğiniz gibi bu
üyeler partilerin kontenjanlarından seçilmektedir. Şu anda üç
partimizin kontenjanından seçilen üyeler vardır. Hepsi de saygın
arkadaşlarımızdır. Dolayısıyla, Sayın Dibek
sadece belli bir partiyi kastetmişse -ki zannetmiyorum- böyle bir şey
gerçek değildir. Üst Kurul üyeleri parti kontenjanlarından seçilmeleri
fark etmeksizin bu kiralanan konutlardan yararlanmaktadırlar.
Bu konu Kamu
Görevlileri Etik Kuruluna da intikal ettirilmiştir ve Etik Kurul,
yaptığı inceleme sonucunda bu işin usulüne uygun
olduğu konusunda karar vermiş ve itirazı reddetmiştir.
Ancak, kendi kanaatimi söylüyorum: Etik Kurulun bu kararına rağmen bu
tür kiralamanın doğru olmadığı kanaatindeyim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Sayın
Başkanımızın ve Üst Kurul üyelerinin bu konuyu dikkate
almalarını kendilerinden ayrıca rica ediyorum.
Arkadaşlar,
Sayın Başkanım izin verecek mi bilmiyorum ama -iki dakikada-
yaşadığımız bir olayı da iyice bilmemiz gerekir.
Çünkü bu üyeler 6 bin lira maaş alıyorlar, 3.500 liralık
kiralık evde oturmaları doğru da değil, mümkün de
değil. Eğer bu maaşlara bir ilave olarak düşünülmüşse
o zaman bunun adına kiralanma denmemesi lazım. Her şeyimiz
açık olmalı, her şeyimiz dürüst olmalı, her şeyimiz
ahlaki olmalı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Üst Kurulun yapacağı iş budur.
Biz siyasetçiler
bunun acısını çekmiş insanlarız. 2002 sonunda
alınan bir kararla lojmanlardan çıkmamız gerekmiştir.
Hepimiz lojmanlarda oturduk. Ahmet Tanı hatırlıyorum,
Sayın Vural var mıydı o dönemde bilemiyorum. 2003ün 15
Ocağında Başkanlık Divanı olarak karar aldık, ben
de Meclis Başkanıyım, arkadaşlarımız bu
kararı aldılar. Bu fevkalade önemli, özel bir karardır. Neden? O
tarihte 237 bin tane lojman vardı Türkiyede, biz bunların sadece
550sinde oturuyorduk. Avantajımız da şuydu: Ben özellikle
tripleks denen bir yerde oturuyordum, altından rüzgâr giriyor, üstünden
hava çıkıyordu. Her ay da onların bakımı vesairesi
gerekiyordu. Ulaşım vardı, komşuluk vardı, ortak
hizmetler vardı, güvenlik vardı; buna rağmen biz dedik ki:
Vatandaşlarımızla aynı apartmanda oturacağız,
birbirimize selam vereceğiz, halkımızla daha çok birlikte
olacağız. Çok ulvi, çok ideal bir karar. 15 Ocakta çıktık,
237 bin lojmanın 550sini hazinenin bize verdiği intifa
hakkını kaldırtarak onlara teslim ettik. Bizden sonra bir tek
lojman bile boşaltılmadı. Dolayısıyla, Meclis
Başkanı olarak o tarihte dedim ki: Sivil ve askerî bürokrasi örnek
alsın, darısı onların başına. Günler geçti,
yıllar geçti, milletvekili arkadaşlarımız ya kirada ya
borçlandılar ev sahibi oldular ya memleketlerine gidip gelerek misafirhane
kullandılar.
Değerli
arkadaşlarım, o dönemde TOKİ ile anlaşarak, bedeli
mukabilinde milletvekillerini ev sahibi yapmaya kalktım, basın
başımıza yıktı. Ulufe istemiyorduk, parasını
vereceğiz, karşılığında TOKİden konut
alacaktık. O başımıza yıkıldığı
anda herkes dilekçesini çekmeye başladı. Biz siyasetçiler kendi
meselemize sahip çıkmayız, başkalarının işini
görürüz genelde ve birbirimizin ayağına da hep kurşun
sıkmaktan hoşlanırız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli
kardeşlerim, ben bunu milletvekilleri için yapamadım, 2.300 tane
konutu personelim için yaptım; güle güle otursunlar. Gölbaşı
Örencikte 2.300 konutluk muazzam bir mahalle meydana geldi, oturuyorlar.
Benden sonra Sayın Toptan geldi ve milletvekilleri için, Yenimahallede
zannediyorum, TOKİye konut yaptırıldı. Belki de piyasasından
daha yüksek fiyatla milletvekillerimiz oradan konut aldılar.
Sayın
Başkanım, lütfen bir cümleyle bitirmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, o günden bu yana, -dört dönemdir Parlamentodayım-
geldiğimiz günden beri milletvekillinin lojmanı, milletvekilinin
maaşı, milletvekilinin dokunulmazlığı konuşulur.
Lojman gitti, sıra maaşa geldi. Grup başkan vekilleri bilirler,
hâlimizi birbirimize anlatıyoruz, Başkanım şöyle bir
düzenleme yapsak falan
Kapının önüne çıkıyorlar, Asgari
ücret bu kadarken milletvekili maaşı bu kadar olur mu? diyorlar.
İçeride dertlenen, kapının önünde bizi birbirimize şikâyet
ediyorlar Kaç defa toplandık, bir araya geldik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) Efendim, bu bir
dertleşmedir, ne olur izin verin, bir dakikayla bitireyim bunu.
Değerli
arkadaşlarım, o günden bu yana da maaş skalasında 32nci
sırada olan bir üst kurul üyesinin ayrıcalıklarının
onda 1ine sahip olmayan milletvekilleri olarak çalışıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Turgut Dibek bu konuşmasında ne kadar haklıysa,
milletvekilleri olarak da, genç yaşta Parlamentoya girip seçilemedikten
sonra sağda solda takipçilik yapmaya başlayan, kötü anlamda
değil, bir avukat yazıhanesinde evrak götürüp getirerek
haftalığını çıkarmaya çalışan
arkadaşlarımız varken biz bunlarla ilgili bir düzenleme
yapamıyoruz. Ne olur, birbirimize sahip çıkalım. Siyasetçilerin
birbirlerine sahip çıkmaları lazım. Birbirimizi yıpratarak,
örseleyerek bir yere varamayız.
Sahip
çıkmamız anlamında güzel bir örnekle bitirmek istiyorum: Kendisi
sözlerimi beklemeden ayrıldı, Sayın Kemal Anadol bundan bir
hafta kadar önce Yunanistanda yeni bir kitabı dolayısıyla Atina
Barosu tarafından ödüle layık görüldü. Değerli
arkadaşımız Anadolu candan tebrik ediyorum.
Sizlere çok
teşekkür ediyorum. Hayırlı akşamlar. Birbirimize sahip
çıkacağımız günlerin de yakın olması
dileğiyle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Arınç.
Sayın
milletvekilleri, 2nci sırada yer alan, Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlıyoruz.
2.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı
ile Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları
(1/991) (S. Sayısı: 609)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3ncü sırada
yer alan, Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir
Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının
Bir Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/877) (S.
Sayısı: 535)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Grupların
uzlaşması üzerine, sıradaki diğer işlerde de
komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 16 Şubat 2011 Çarşamba günü
saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.36