DÖNEM: 23 CİLT: 96 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
77nci
Birleşim
15 Mart 2011 Salı
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, 14 Mart Tıp Bayramına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
2.-
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinin turizm potansiyeline ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, Japonyada meydana gelen deprem sonrasında
nükleer santraldeki sızıntı tehlikesi göz önüne alınarak
Mersin Akkuyuda nükleer santral kurulması kararının bir kez
daha gözden geçirilmesine ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, 14 Mart Tıp Bayramına ve
sağlık çalışanlarının sorunlarına
ilişkin açıklaması
2.-
Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akmanın, sanatçı İbrahim
Tatlısesin uğradığı menfur saldırıyı
kınadığına ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, MHP olarak, sanatçı İbrahim
Tatlısesin uğradığı menfur saldırıyı
kınadıklarına ve 14 Mart Tıp Bayramını
kutladıklarına ilişkin açıklaması
4.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun, hekimlerin, halkın
sağlık problemleriyle uğraşırken zaman zaman
saldırıya uğradıklarına, Sağlık
Bakanlığının bu saldırıları
kınamadığına ilişkin açıklaması
5.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, 14 Mart Tıp Bayramını
halkın ve sağlık çalışanlarının bir bayram olarak
kutlayamadıklarına, ülkemizde uzun yıllardır görülmeyen
kızamık, difteri gibi hastalıkların tekrar görülmeye
başladığına ve difteriden insanlarımızın
hayatlarını kaybetmeye başladıklarına ilişkin
açıklaması
6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, sağlık
çalışanlarının Tıp Bayramına büyük
sorunların gölgesinde girdiklerine ilişkin açıklaması
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya ili ve ilçelerinde hekim ve
diğer sağlık personeli açığına ilişkin
açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, ülkemizde tıp eğitiminin
yetersiz olduğuna ilişkin açıklaması
9.-
Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydının, 14 Mart Tıp
Bayramını kutladığına ve yaklaşan 18 Mart
Çanakkale Zaferinin yıl dönümü münasebetiyle Çanakkale Savaşı
sırasında şehit düşen İstanbul Tıp Fakültesi
mensuplarını andığına ilişkin
açıklaması
10.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Japonyadaki deprem felaketinden üzüntü
duyduğuna; sanatçı İbrahim Tatlısese geçmiş olsun
dileklerini ilettiğine, ayrıca AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Bekir Bozdağın CHP hakkında söylediği sözlerden
dolayı gruplarından özür dilemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, MHP Grubu olarak Akkuyu nükleer
santralinin yapılması konusunun yeniden gözden geçirilmesini istediklerine
ilişkin açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın, sanatçı İbrahim
Tatlısese acil şifalar dilediğine ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 31 milletvekilinin, narenciye üretimindeki ve
ihracatındaki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1070)
2.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner ve 26 milletvekilinin, fındık üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak daha etkin bir
fındık politikasının belirlenmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1071)
3.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak ve 19 milletvekilinin, İstanbuldaki toplu
taşıma hizmeti veren esnafın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1072)
4.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmaz ve 21 milletvekilinin, ticari taksi
esnafının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1073)
B) ÖNERGELER
1.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın; 6343 Sayılı Veteriner
Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri
Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve
Göreceği İşlere Dair Kanunun 19uncu ve 41inci Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/478)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/263)
VII.- ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine, 698 ve 646 sıra sayılı Kanun Tasarı ve
Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak ve
bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat
Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye
Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698)
2.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol,
Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Yalova Milletvekili Muharrem İnce,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Bengi
Yıldız ve 306 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 59 uncu Maddesinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu
(2/879) (S. Sayısı: 697)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, bir köydeki köprünün tamamlanmasına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı (7/18053)
2.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, bir köyün su, yol ve elektrik
sorununa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı (7/18109)
3.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, Van-Sarayın kanalizasyon
sorununa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı (7/18110)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, İzmir Bölge Hıfzıssıhha
Enstitüsünün kapatılacağı iddiasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/18154)
5.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Batmandaki büyükbaş ve küçükbaş
hayvan sayısı ile mera yasağı uygulamasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/18158)
6.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün mahalle statüsüne geçmesiyle meydana
gelen mağduriyetlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/18187)
7.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Başbakanın
açılışını yaptığı tesis ve
yatırımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Mustafa Demirin cevabı (7/18230)
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, et ithalatına ve et
fiyatlarındaki artışa,
- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, GDOlu ürünlerin etiketlerinde bir
uyarının bulunmamasına,
Kiraz üreticisine
destek verilmesine ve bazı doğal bitki ve tohumların
korunmasına,
- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Başbakanın
açılışını yaptığı tesis ve
yatırımlara,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/18287), (7/18288), (7/18289), (7/18290)
9.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Eti Maden İşletmeleri Genel
Müdürlüğü hizmet binasına ve yapılan kiralamaya ilişkin
Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/18357)
10.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, Çankırıya
yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/18379)
11.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, ithal edilen hayvanların
sağlık kontrolleriyle ilgili iddialara,
- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, Gemlik ve Orhangazideki sel afetinden
dolayı çiftçilerin yaşadığı mağduriyete,
-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, Çankırıya
yapılacak yatırımlara,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/18402), (7/18403), (7/18404)
12.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, makam araçlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/18517)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak dört oturum yaptı.
Van Milletvekili
Kayhan Türkmenoğlunun, Devlet Planlama Teşkilatının
kalkınma politikaları ve çalışmalarına ilişkin
gündem dışı konuşmasına Devlet Bakanı Cevdet
Yılmaz cevap verdi.
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış, Ergene Nehrinin kirliliğine ve
yarattığı çevre sorunlarına,
Erzurum
Milletvekili Muhyettin Aksak, Erzurum ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 93üncü yıl dönümüne,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Kütahya
Milletvekili Alim Işık, Kütahya ili Simav ilçesi
Kaymakamlığının küfürlü konuşmanın engellenmesi
amacıyla başlattığı projenin ulusal basın ve
medyada farklı bir şekilde kamuoyu gündemine getirilmesine;
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu, Ergene Nehrinin kirliliğine;
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır,
Erzurum ilinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 93üncü yıl dönümüne;
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
İstanbul
Milletvekili Mithat Melen ve 19 milletvekilinin, sağlık sistemindeki
sorunların (10/1066),
Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, yardımcı doçentlerin
sorunlarının (10/1067),
Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ve 37 milletvekilinin, Ankara OSTİM Organize
Sanayi Bölgesinde meydana gelen patlamaların nedenlerinin (10/1068),
Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve 23 milletvekilinin, nişasta bazlı
şekerin insan sağlığına etkisinin ve şeker
sektöründeki sorunların (10/1069),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Anayasanın
114üncü maddesine göre atanmış bulunan Adalet Bakanı Ahmet
Kahraman ant içti.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Sözleşmeli
Erbaş ve Er Kanunu Tasarısı ile Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu
Raporunun (1/997, 1/1003) (S. Sayısı: 633),
2nci sırasında bulunan,
Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar
Hakkında Sözleşme ve Bu Sözleşmeye İlişkin Hava
Aracı Donanımına Özgü Konulara Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/904) (S. Sayısı:
622),
3üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Kuveyt Devleti
Hükûmeti Arasında Sürdürülebilir Kalkınma İçin Doğal
Kaynakların ve Çevrenin Korunması Alanında
İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre ve
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/927) (S.
Sayısı: 652),
4üncü
sırasında bulunan, Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma
Koridoru Hükûmetlerarası Anlaşmasına Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/683) (S. Sayısı: 667),
5inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Tarım Alanında Ekonomik, Bilimsel
ve Teknik İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/856) (S. Sayısı:
624),
6ncı
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik
Hizmetleri Alanlarında İşbirliğine İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/870) (S. Sayısı: 625),
7nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Sınır Kapılarının
Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/863) (S. Sayısı:
626),
8inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti İçişleri
Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükûmeti
İçişleri Bakanlığı Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/823) (S. Sayısı: 627),
9uncu
sırasında bulunan, Samsun Limanı (Türkiye Cumhuriyeti) ve Kavkaz
Limanı (Rusya Federasyonu) Üzerinden Demiryolu Feribotu ile
Uluslararası Karma Taşımacılığın Organize
Edilmesi Hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Rusya Federasyonu
Hükûmeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/941) (S. Sayısı: 651),
10uncu
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu
Hükûmeti Arasında Bitki Karantinası Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/910) (S. Sayısı: 660),
11inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu
Hükûmeti Arasında Petrol Alanında İşbirliği
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/793) (S.
Sayısı: 668),
12nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri
Bakanlığı ile Rusya Federasyonu İçişleri
Bakanlığı Arasında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/943) (S. Sayısı: 669),
13üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı
ile Rusya Federasyonu Uyuşturucu Trafiği Kontrolü Federal Servisi
Arasında Uyuşturucu, Psikotrop ve Ara Kimyasal Maddelerin
Kaçakçılığı ile Mücadelede İşbirliği
Hususunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/945) (S. Sayısı: 670),
14üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti
Arasında Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı
Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/979) (S. Sayısı: 645),
15inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Yeni Zelanda
Hükûmeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/921) (S. Sayısı: 650),
16ncı
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım
Bakanlığı Arasında Bitki Koruma ve Karantina Alanında
İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/950) (S. Sayısı:
656),
17nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı
Arasında Tarım Alanında Ekonomik, Bilimsel ve Teknik
İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/894) (S. Sayısı:
657),
18inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım
Bakanlığı Arasında Hayvan Sağlığı
Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/885) (S. Sayısı:
658),
19uncu
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Sırbistan
Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Teknik ve Mali İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/908) (S. Sayısı: 662),
20nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ
Hükûmeti Arasında TİKA Program Koordinasyon Ofisinin Faaliyetlerine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/969) (S. Sayısı: 665),
21inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini Temsilen Tarım
ve Köyişleri Bakanı ile Avusturya Cumhuriyeti Hükûmetini Temsilen
Federal Tarım, Orman, Çevre ve Su Yönetimi Bakanı Arasında
Tarım Alanında İşbirliği Konulu Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/764) (S.
Sayısı: 666),
22nci
sırasında bulunan, Biyotıp Araştırmalarına
İlişkin İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesine Ek
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/394) (S. Sayısı: 604),
Görüşmeleri
tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi ve
kanunlaştı.
23üncü
sırasında bulunan, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu
Tasarısı ve Tunceli Milletvekili Kamer Gençin;
Cumhurbaşkanlığı Seçimine İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Kanun Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporunun (1/787, 2/62) (S.
Sayısı: 527),
24üncü
sırasında bulunan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları
Raporlarının (1/991) (S. Sayısı: 609),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
15 Mart 2011
Salı günü, saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 19.06da son
verildi.
Sadık
YAKUT |
Başkan
Vekili |
Harun TÜFEKCİ Bayram
ÖZÇELİK |
Konya Burdur |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Yaşar TÜZÜN |
Bilecik |
Kâtip
Üye |
No.:
102
II. - GELEN KÂĞITLAR
14 Mart 2011 Pazartesi
Rapor
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat
Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastalın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698) (Dağıtma
tarihi: 14.3.2011) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin,
cezaevlerindeki kütüphanelerde bulundurulan kitaplara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17666)
2.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Bayburt
ve ilçelerindeki hastanelerin depreme dayanıklı olup
olmadıklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17722)
3.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkanın, bir beldenin doktor ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17723)
No.: 103
15 Mart 2011 Salı
Tezkereler
1.- Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1428) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)
2.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu'nun Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1429) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.3.2011)
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata, Mardin Milletvekili Emine Ayna, Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici, Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ve
Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş'ın Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1430) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.3.2011)
4.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik'in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1431) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)
5.- Van
Milletvekili Özdal Üçer'in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1432) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)
6.-
Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak'ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1433) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.3.2011)
7.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız'ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1434) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.3.2011)
8.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş'ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1435) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.3.2011)
9.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik'in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1436) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, diyabet hastalarına ve tedavide
kullanılan kan şekeri ölçüm çubuğu alımıyla ilgili
genelgeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18571) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/02/2011)
2.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, özelleştirilen Tekelin alkollü
içecekler bölümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18572) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
3.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adanadaki sağlık
kurumlarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18573) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
4.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, 2002 yılından bu yana
yapılan kamu ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18574) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/02/2011)
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Polis Meslek Yüksek Okulundan
ilişiği kesilen öğrencilere ve 5806 sayılı Kanun
gereğince aftan yararlananlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18575) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bazı şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18576) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, 2010 ÖSYS Kılavuzundaki hatalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18577)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası
arazisinin imar değişikliğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18578) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, özelleştirme gelirlerine ve
kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18579) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yeni yatırım teşvik
uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18580) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker Fabrikası
A.Ş.nin mülkiyetindeki bir taşınmazın tescil işlemine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18581)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, demokratik açılım projesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18582)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
13.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, 2002-2010 yıllarında
Türkiyenin dünya ekonomileri arasındaki yerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18583)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
14.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, toplu mezarların
açılmasına ve bir komisyon kurulmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18584)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
15.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Hatay-Kırıkhanda faaliyet
gösteren taş ocaklarının verdiği zararlara ve bölgede sit
alanı bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18585) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
16.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, Kuzey Afrika ülkelerinde
çalışan Türk firmalarının siyasi ve toplumsal olaylar
sebebiyle maruz kaldığı mağduriyetlerinin giderilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18586)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
17.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadına karşı şiddete ve
yürütülen mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18587) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
18.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, bir gazetecinin
gözaltına alınmasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18588) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
19.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, 2002-2010 yıllarında
tutuklu ve hükümlü sayısına, ortalama yargılama süresine ve
açılan kamu davaları ile sonuçlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18589)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
20.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, işçilere yönelik vergi
düzenlemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18590) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
21.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Emet Bor İşletmesinin
bazı servislerinde çalıştırılan taşeron
işçilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18591) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, SGK tarafından bazı
nedenlerle maaşları kesilen emeklilerin mağduriyetinin
önlenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18592) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
23.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, SGK Rehberlik ve Teftiş
Başkanlığı müfettişleri ile idari
görevlendirilmelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18593)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
24.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, Bağ-Kur ve SSKlı
çalışanların prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18594)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
25.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, 2005-2010 yıllarında Bursada özürlülerin
istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18595)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
26.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, özürlü istihdamına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18596) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
27.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ekonomik krizin ülkemiz ekonomisine
etkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18597)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
28.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Türkiye Kalkınma Bankasına dair
YDK raporuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/18598) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
29.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Diyanet İşleri
Başkanlığının internet sitesiyle ilgili bir iddiaya
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru
önergesi (7/18599) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
30.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, camilerde yardım
toplanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik)
yazılı soru önergesi (7/18600) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
31.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir vakıf tarafından
organize edilen yardım konvoyuna İsrailin saldırısına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18601) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
32.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, İsrailin Mavi Marmara Gemisine
yaptığı saldırıya ve takip edilen dış
politikaya ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18602) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
33.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, Libyada yaşayan Türk
vatandaşlarına ve bunların tahliye edilmelerine ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18603) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
34.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, tüp gazdaki verginin
azaltılmasına, mutfak tüplerinde doğal gaz kullanımına
ve hidroelektrik santrallerinin kapasitesine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18604)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
35.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, maden mühendisi
istihdamına ve maden ocağı sayısı ile denetimlerine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18605) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
36.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgat-Sarıkayadaki jeotermal kaynak
suyunun kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18606) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
37.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, EGM bünyesinde yapılan komiser
yardımcılığı sınavıyla ilgili iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18607) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
38.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, uyuşturucu
kaçakçılığına ve ele geçirilen uyuşturucu
miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18608) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/02/2011)
39.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Ankaradaki kent içi ulaşım
projelerine ve hava kirliliğine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18609)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
40.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, bir gazetecinin
gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18610) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/02/2011)
41.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa-Orhanelide bir köyün kanalizasyon
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18611) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
42.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, bir Dışişleri eski
Bakanının 1937 ve 1938 yıllarında hangi görevde
bulunduğuna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18612) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
43.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa İl Emniyet Müdürlüğü hizmet
binası inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18613) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
44.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bazı Bakanlık personelinin belediye
veya iştiraklerinde geçici görevlendirilmelerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18614)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
45.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa-Nilüfere bağlı bir köyün yol
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18615) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
46.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, özelleştirme
uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18616) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
47.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya-Simav Gölü arazisinin
kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18617) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
48.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker
Fabrikasının özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18618)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
49.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Simav Gölünün kurutulmasıyla
ortaya çıkan arazinin kullanımına ve ecrimisil bedellerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18619)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
50.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, bazı okul müdürlerinin geçici
süreli görevlendirilmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18620) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
51.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, sözleşmeli öğretmenlere
kadro verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18621) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
52.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, ÖSYM tarafından
yapılan kamu personeli yerleştirme işlemleri ile ilgili
bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18622) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
53.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, sözleşmeli öğretmenlerin
özür grubu atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18623) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
54.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yenilenen KPSS Eğitim Bilimleri
Sınavından sonra yapılan öğretmen atamaları ile ilgili
bir iddiaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18624) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/02/2011)
55.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, 2010 KPSS ile ilgili iddialara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18625) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
56.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, Mersin-Erdemlide bir lisenin isminin
değiştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18626) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
57.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, aile içi şiddet konusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18627) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
58.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Çukurova Üniversitesi öğrencilerinin
barınma ve maddi yönden desteklenmeleri ile ilişiği kesilen
öğrencilere ve öğrenci affından yararlananlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18628)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
59.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa-Nilüfere bağlı bir köyün
okulunun kapatılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18629) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
60.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa ve ilçelerinde 2003-2004 ile 2010-2011
eğitim yıllarında kapanan ve yeniden açılan okul
sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18630) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
61.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Kahramanmaraş-Türkoğlu Fizik Tedavi Hastanesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18631)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
62.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Kahramanmaraş-Ekinözü Devlet Hastanesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18632)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
63.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Kahramanmaraştaki
bazı hastanelere ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18633) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
64.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, aile hekimliği
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18634) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
65.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Marmaris Belediye Başkanı ile ilgili
bir açıklamaya ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18635) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
66.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, çölyak hastalığının
bilinirliğinin artırılmasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18636)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
67.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, ithal edilen hayvanlara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18637) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
68.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, çiftçilerin tarım kredi
kooperatiflerinden ve bankalardan kullandıkları kredilere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18638) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
69.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, fındık üreticilerine yönelik
projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18639) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
70.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya-Tavşanlıda mera
arazisi olarak kullanılan alanlara ve mevcut büyükbaş ve
küçükbaş hayvan varlığına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18640) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/02/2011)
71.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Mersin-Bozyazıda
aşırı dolu yağışlarından zarar gören
çiftçilerin mağduriyetinin giderilmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18641)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
72.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, canlı hayvan
ithalatına ve 22 Aralık 2010da yayınlanan genelgeye
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18642) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
73.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, Bakanlıkça yapılan ürün
ithaline ve miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18643)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
74.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Balıkesir-Dursunbey-Harmancık-Tavşanlı
yolu projesinin tamamlanmasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18644)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
75.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Zafer Bölgesel Havaalanı
Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18645) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/02/2011)
76.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, posta hizmetlerinde kullanılmak için
kiralanan araçlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18646) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
77.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, bazı tarihî
binalarda çıkan yangınlara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/18647) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
78.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, SHÇEKde görev yapan din görevlilerine ve
bir yargı kararına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye
Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18648) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/02/2011)
79.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, belediye iştirakî şirketlerin
denetimine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18649) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
80.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, 2002-2011 yıllarında açılan
kütüphanelere ve kitap sayısına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18650)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 31 Milletvekilinin, narenciye üretimindeki ve
ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1070)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2011)
2.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner ve 26 Milletvekilinin, fındık üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak daha etkin bir
fındık politikasının belirlenmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1071)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2011)
3.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak ve 19 Milletvekilinin, İstanbuldaki
toplu taşıma hizmeti veren esnafın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1072) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2011)
4.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmaz ve 21 Milletvekilinin, ticari taksi
esnafının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1073)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.02.2011)
15 Mart 2011 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, 14 Mart Tıp Bayramı münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sacid Yıldıza aittir.
Buyurunuz
Sayın Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, 14 Mart Tıp Bayramına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Mart
Tıp Bayramı nedeniyle -gerçi son yıllarda artık Tıp
Bayramı olarak kutlanmıyor- 14-20 Mart Tıp Haftası
nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Başta bizi dinleyen hekimlerimiz ve tüm sağlık emekçileri olmak
üzere yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan evvel, Japon halkının başına gelen felaket
nedeniyle geçmiş olsun diyorum; ölenlere rahmet diliyorum, kalanlara da
acil şifalar diliyorum.
Aynı
zamanda, Değerli Sanatçı İbrahim Tatlısese de geçmiş
olsun diyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu yıl bilimsel hekimliğin 184üncü yılı
kutlanmaktadır. Kendini bu kutsal mesleğe adamış olan
hekimlerimiz mesleğin ilk yıllarından günümüze insanları
sağlıklarına kavuşturmayı kendilerine amaç
edinmişlerdir. Bu uğurda hiçbir ayrım gözetmeden
çalışan hekimlerimiz son yıllarda oldukça endişeliler,
Sağlıkta dönüşüm adı altında çıkarılan
yasa ve yönetmelikler onların geleceğe umutla bakmalarını
imkânsızlaştırmıştır.
AKP Hükûmetinin
uygulamaları nedeniyle insanlar her gün sokaklara inerek sesini duyurmaya
çalışmaktadırlar. Daha önce işçiler, memurlar,
öğrenciler, gazeteciler sokaktaydılar ve hâlâ sokaktalar. 13 Mart
Pazar günüyse Türkiye'nin her yerinden gelen 10 binlerce hekim ve
sağlık personeli çok ses tek yürek olarak Sıhhiye
Meydanında, büyük bir kalp atışı olarak Ankara
meydanlarında yüreklerini attırdılar. Bu büyük coşkuya
sağlık alanında hizmet veren on beş birlik, dernek ve
sendikanın yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve sivil
toplum örgütü de destek verdi. Başhekimlerin baskısıyla,
fişlenme ve kayda geçme korkusuyla binlerce hekim ve sağlık
çalışanının da mitinge
katılamadığını biliyoruz, hatta miting alanına
girişler bile zorlaştırıldı, engellenmeye
çalışıldı başlarda.
Bugüne kadar
yapılan en kalabalık, en coşkulu mitingi gerçekleştiren
sağlık emekçileri, Bakanlığın hemen önünde, hep bir
ağızdan artık kandırılmak istemediklerini
haykırdılar. Sağlık Bakanlığının tüm
uygulamalarının bir yalan olduğunu, Sayın Bakanın
iddia ettiğinin aksine hekimlerin mutsuz olduğunu herkese ispat
ettiler. Bugüne kadar sağlık çalışanlarının tüm
sorunlarına kulağını tıkayan Bakanlığın,
bu kez hemen önünde dile getirilen sağlık emekçilerinin seslerini
duymaması mümkün değil.
Değerli
milletvekilleri, peki, sağlık emekçileri ne istemektedirler? Onlar
performans baskısının olmadığı nitelikli
ortamlarda çalışmak istiyor. YÖKün 18 Şubatta
çıkardığı yönetmelik ile performans uygulaması iyice
çıkmaza girdi. Performans uygulamasıyla hekimler hastalarına
gerekenden daha az zaman ayırmak zorunda kalıyorlar, oysaki onlar
yalnızca mesleklerinin gereği hastalarına yeterli zamanı
ayırarak, onları sağlıklarına kavuşturmaya
çalışıyorlar. Daha çok hasta değil, daha iyi hasta bakmak
istiyorlar. Performans baskısıyla gereksiz ameliyat yapmak
istemiyorlar. Eğitim ve araştırmaya da zaman ayırmak
istiyorlar. Hekimler nitelikli bir sağlık hizmeti sunmak için
emeklerine değer verilen bir anlayışla, özlük
haklarının korunmasını, kayıplarının telafi
edilmesi için yeni düzenlemeler yapılmasını bekliyorlar, mesleki
bağımsızlık istiyorlar ve emekliliğe yansıyan
güvenceli gelir istiyorlar. Sokaklara dökülerek taleplerini dile getirmeye
çalışan on binlerce hekim, var olan haklarının
gasbedilmemesini istiyor.
Hekimler ve tüm
sağlık çalışanları şiddetsiz bir ortamda
çalışmak istiyorlar, sağlık emekçilerine yönelik her geçen
gün artan şiddetin bütün boyutlarıyla değerlendirilmesini ve
önlem alınmasını istiyorlar. Daha dün, iki yerde, hekimlere,
sağlık emekçilerine şiddet uygulandı. Hekimlerin
yarısı hayatları boyunca bir kez şiddete maruz kalmakta,
hemşirelerin ise üçte 1i.
Sağlık
sistemindeki sorunlar ve yanlışlıklar hekimlerin üstüne
atılıyor ve âdeta hedef gösteriliyorlar. Bu durumun düzeltilmesini ve
daha nitelikli hizmet verebilmek için hekimlerin omuzlarındaki yükün
hafifletilmesini istiyorlar.
Sağlık
emekçileri nöbet ertesi izin hakkı istiyorlar. Hekimlerimiz, çoğu
zaman nöbet tuttukları günün ertesinde, normal mesai saatleri içerisinde
de çalışmak zorunda kalıyorlar. Uzun ve kesintisiz
çalışma saatleri, özel bir dikkat ve özeni gerektiren
sağlık hizmetinin gerektiği şekilde
yapılmasını da engelliyor. Bu durum sağlık emekçileri
kadar hastaları da yakından ilgilendiriyor çünkü nitelikli hizmet
alma hakları bu şekilde ihlal edilmiş oluyor.
Aynı durum
asistanlar için de geçerlidir. Çalışma sürelerinin uzun olması,
yoğun bir çalışma temposu içinde, hiç yapmamaları gereken
işlerin de üzerlerine yıkılması nedeniyle asistanların
uzmanlık eğitimleri sekteye uğruyor. Hekimler nitelikli tıp
eğitimi istiyorlar ama ne yazık ki yetmiş dokuz tıp
fakültesinin olduğu bir ülkede nitelikli tıp eğitiminden söz
etmek çok zordur. Yeterli öğretim üyesinin olmadığı hiç
düşünülmemiştir bunlar kurulurken.
Gelecek on yirmi
yılda kaliteli ve nitelikli tıp eğitiminden söz etmek çok zor
görülüyor değerli arkadaşlar. Gereğinden fazla tıp
fakültesi açılması, niteliksiz yetişecek hekimlere bağlı
olarak sağlık sistemini de kötüleştirecektir ve Sağlık
Bakanı da ileride, gelecekte bu kötü sağlık sistemiyle
anılacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
SACİD YILDIZ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
On binlerce hekim
ve sağlık çalışanı, anlamlı bir günde ve
anlamlı bir yerde 13 Martta toplandılar çünkü 14 Marttan bir gün
evveldi ve Sağlık Bakanlığının önünde
toplandılar, değerli arkadaşlar ve gerçekleştirdikleri
mitingle bu talepleri yerine getirilmezse greve gideceklerini
haykırdılar.
CHP olarak,
sağlık emekçilerinin bu, demin de, biraz evvel söylediğim
haklı isteklerinin yanında ve daima takipçisi
olacağımızı bildirir, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yıldız.
Gündem
dışı ikinci söz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde turizmin sorunları ve çözüm önerileri hakkında söz
isteyen Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başaka aittir.
Buyurunuz
Sayın Başak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- Şanlıurfa Milletvekili Ramazan
Başakın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin turizm
potansiyeline ilişkin gündem dışı konuşması
RAMAZAN
BAŞAK (Şanlıurfa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Doğu ve Güneydoğudaki turizm potansiyeli üzerinde
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, İstiklal Marşımızın kabulünün
90ıncı yıl dönümünü tebrik ederken, Şanlıurfa
evladı, içimizden biri, değerli dostumuz Sayın İbrahim
Tatlısese yapılan saldırıyı şiddetle
lanetlediğimi ve kınadığımı belirtirken, maalesef
ve maalesef bazı değerlerimize sahip
çıkmadığımızı da özellikle belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, hayat bu kadar ucuz olmamalı. Değerli siyasetçiler çünkü
bu kadar kolay yetişmiyor, değerli sanatçılar, akademisyenler,
kanaat önderleri bu kadar kolay yetişmiyor değerli arkadaşlar.
Sayın Tatlısesin ailesine, sevenlerine, Şanlıurfaya
geçmiş olsun derken, özellikle Sayın Tatlıses başta olmak
üzere acil şifa bekleyen tüm hastalarımıza Allahtan şifa
diliyor ve Sayın Tatlısesle birlikte bu
hastalarımızın hepsine aziz milletimden dua temenni ediyorum
değerli arkadaşlar.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Doğu ve Güneydoğu turizminin AK PARTİ
İktidarının öncesindeki durumunu bir gözlerimizin önüne
getirelim. Bırakın turizm kelimesini, Doğu ve Güneydoğu
denildiği anda akla maalesef terör, annelerimizin gözyaşı ve kan
geliyordu. Batıda, Doğu ve Güneydoğudaki biraz sonra
sayacağım turizm potansiyellerinin, kültür potansiyellerinin yüzde
1i akla gelmiyordu arkadaşlar. Peki, bu kimin suçuydu? Benim suçum
değildi ha, onu peşinen söyleyeyim. O gün Doğu ve
Güneydoğuda asayişi sağlayamayan, batıda da Doğu ve
Güneydoğudaki bu potansiyeli yeterince anlatamayan iktidarların
suçuydu değerli arkadaşlar.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gelin, şöyle bir Şanlıurfaya bakalım.
Peygamberler şehri diyoruz, Hazreti Âdemin tarım
yaptığı ve yaşadığı şehir diyoruz. Tüm, bütün dinlerin atası kabul edilen
Hazreti İbrahim Şanlıurfada doğmuş ve
Şanlıurfada yaşamış. Bilinen kaynaklara göre,
saygıdeğer arkadaşlar, bilinmeyenleri söylemiyorum, 12 tane
peygamberimiz Şanlıurfada yaşamış. Nuh
Tufanından sonra -bakın arkadaşlar, burası çok önemli-
dünya üzerinde yaşamın olduğu her yerde kurulan ilk 7
şehirden 1i Şanlıurfa arkadaşlar. Bu, sadece benim
anlatacağım birkaç örnek.
Hani birileri
turizmi deniz olarak algılıyor ya, Urfada deniz ne gezer?
diyecekler. Şanlıurfanın en güzel ilçelerinden biri olan
Halfetiye bir gelin bakalım. O Atatürk Barajından kaynaklanan o
devasa göleti görün, emin olun Halfetinin Bodrumdan aşağı
kalmadığını göreceksiniz. Birileri belki Ben
Şanlıurfaya gidip bir balık yemek istiyorum. diyecek. Gelin,
Şanlıurfanın yine en güzel ilçelerinden biri olan Birecike bir
gidin, Fırat Nehrinin kenarındaki o çok güzel restoranlardaki
yiyeceğiniz balığın tadını asla
unutamayacaksınız.
Değerli
arkadaşlar, İktidarımızla birlikte Şanlıurfa
başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğuda turist sayısındaki
değişiklikleri üç beş rakamla hatırlatmak istiyorum. 2008
yılında Şanlıurfaya -yerli olarak yani İstanbuldan,
Antalyadan, Trabzondan, Türkiye'nin değişik illerinden- 134.688i
yerli, 11.433 yabancı; 329.028i yerli, 44.868 yabancı turist
Şanlıurfaya 2008 yılında gelmiş. Değerli
arkadaşlar, yüzde 400den bahsediyorum ha, dikkatinizi çekmek istiyorum.
Gelelim 2010 yılına. Toplam 428.983 turist Şanlıurfaya
gitmiş.
Değerli
arkadaşlar, altyapıya bakmak isterseniz bugün Şanlıurfada
3 tane beş yıldızlı otel, 3 tane üç yıldızlı
otel, 1 tane bir yıldızlı otel ve Şanlıurfa
halkının, Güneydoğu halkının misafirperverliğini
yakından tanıyacağınız onlarca konukevinin
olduğunu göreceksiniz.
Değerli
milletvekilleri, neden bunları anlattım biliyor musunuz?
Şanlıurfanın bu sahip olduğu kültür ve yer altı, yer
üstü hazinelerinin yüzde 1ine sahip olamayan iller, yurt
dışında, milyonlarca turist çekmekte.
Şanlıurfayı bir marka şehir hâline getirmek için gece
gündüz çalışan Adalet ve Kalkınma Partisinin altyapıdan
tutun üstyapıya
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
RAMAZAN
BAŞAK (Devamla)
gece gündüz bu çalışmaların neticesinde,
Allahın izniyle grubumuzdan, Sayın Başbakanımızdan
aldığımız güçle Türkiye'de 81 ilin içerisinde Antalyadan
sonra turizmin ikinci başkenti olacaktır diyorum.
Değerli
arkadaşlar, Şanlıurfaya batıdan, Orta Anadoludan,
Akdenizden, Karadenizden yapılacak ziyaretlerin, Doğu ve
Güneydoğuya yapılacak ziyaretlerin bu ülkenin birlik ve
beraberliği için çok önemli olduğunu bir daha özellikle size
hatırlatmak istiyorum.
Eğer
birbirimizi tanımazsak, birbirimizi tanımak için
çocuklarımızın ellerinden tutup Şanlıurfaya gitmezsek
hepimiz çok sıkıntıya gireceğiz diyor, tüm Türkiye'nin 81
ilindeki vatandaşlarımı Şanlıurfaya davet ediyor,
hepinizi Sayın Başkan Vekilimiz şahsında saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Başak.
Hükûmet
adına Sağlık Bakanı Sayın Akdağ
konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Akdağ.
1.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, 14 Mart Tıp Bayramına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (Devam)
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum, bizi
evlerinden, iş yerlerinden izleyen değerli
vatandaşlarımıza da hürmetlerimi arz ediyorum.
Bugün 14 Mart
Tıp Bayramının hemen ertesindeyiz. Dolayısıyla,
yurdumuzda, ülkemizde son sekiz yıl içerisinde sağlıkta neler
değişti, yeni sağlık sistemi ne getirdi? Bu yeni
sağlık sistemiyle vatandaşlarımız ne gibi
rahatlıklara kavuştu? Sağlık
çalışanlarının durumunda ne gibi değişiklikler
oldu? Bu konularla ilgili olarak yapılan gündem dışı
konuşmayı cevaplamak üzere huzurunuzdayım.
Değerli
milletvekilleri, şunu öncelikle ifade etmem gerekir ki dünyanın belki
de en zor ama en onurlu işlerinden birini yapan hekimler ve onlarla
birlikte çalışan sağlık ekibidir, sağlık
çalışanlarıdır çünkü hepimiz biliyoruz ki insanın en
kırılgan olduğu, en sıkıntılı olduğu zaman
hekimlerle ya da sağlık sistemiyle
karşılaştığı zamanlarda karşısına
gelir. Anamızın, babamızın, eşimizin, çocuğumuzun
ya da kendimizin ağır bir hastalığı olduğunu
şöyle bir düşünelim: Mutlaka şefkate en çok ihtiyaç
duyduğumuz bir dönemdeyizdir, mutlaka bize her türlü hizmetin en mükemmel
bir şekilde yapılmasını, hizmetlerin yerine getirilmesini
arzu ederiz ve insan olarak da bu hakkımızdır.
Dolayısıyla, sağlık çalışanları da bu talepte
bulunan insanla, vatandaşla karşı karşıya geldikleri
için gerçekten sağlık çalışanının işi kolay
değildir. Özellikle ülkemizde sağlık
çalışanının işi birçok Batılı ülkeye
kıyasla daha zordur çünkü Türkiyede, üzülerek ifade etmeliyim ki, bütün
iyileştirmelere rağmen, Sağlıkta Dönüşüm
Programıyla kurduğumuz yeni sağlık sistemine rağmen,
sağlık iş gücünün, sağlıktaki insan
kaynağımızın yeterli olmayışı hem
vatandaşımızın hem de sağlık
çalışanlarının işini birlikte
zorlaştırmaktadır.
Acaba Türkiyede
sağlık insan gücünün sayısı
Bakın, kalitesinden
bahsetmiyorum çünkü Türkiyede hekimler de diğer sağlık
çalışanları da gerçekten Avrupalı
meslektaşlarıyla kıyaslandığında, dünyadaki
diğer meslektaşlarıyla kıyaslandığında
oldukça iyi eğitim almış insanlardır ve oldukça iyi bir
hizmet de verirler, bilimin gerekleri çerçevesinde iyi de bir hizmet verirler.
Ancak, sayı söz konusu olduğu anda Türkiyede büyük bir
sıkıntımız var ve bu sıkıntıyı ilk defa
dile getiren de, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, biz olduk. Maalesef bu sıkıntı
hep gözden kaçırıldı. Aksine, böyle bir
sıkıntının olmadığı, zaman zaman bazı
meslek örgütleri tarafından, bazen üniversitelerimiz tarafından,
bazen de muhalefet cephesinden, insan kaynağının fazla
olduğu bile iddia edildi. Şimdi, rakamlara bakmak lazım. Dünya
nerede, biz neredeyiz? İnsanımızın beklentisiyle bunlar ne
ölçüde bir araya geliyor?
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa bölgesinde
yer alan bir ülkedir ve Avrupa bölgesinde yer alan bir ülke olarak tabii ki
kıyaslamaları buna göre yapmamız lazım. 53 ülkenin ortalama
olarak doktor sayısına baktığımızda, her 100 bin
kişiye 330la 350 arasında hekim düşmektedir -yıldan
yıla bu biraz değişiyor- yani Dünya Sağlık Örgütünün
Avrupa bölgesinde her 100 bin kişiye düşen hekim sayısı 340
civarındadır ortalamada. Peki, bu sayı acaba Türkiyede ne
kadar? Türkiyede bu sayı maalesef yüz binde 150dir. Hemşire
sayısına baktığımızda, sayının çok daha
az olduğunu görüyoruz.
Şimdi, hâl
böyleyken, bir taraftan hekimlerin ve sağlık
çalışanlarının üzerindeki iş yükünden bahseder, bir
taraftan da Türkiyede sağlık insan gücü sayısının
artırılmasına karşı çıkarsak büyük bir
çelişki içine düşmüş oluruz. Bu, ironik bir durum arz etmiş
olur. Maalesef Türkiyedeki meslek örgütleri yıllardır bu
yanlışı yapıyorlar. Her 14 Mart Tıp Bayramında,
haklı olarak hekimlerin üzerindeki iş yükü konuşuluyor. Hatta,
bizim, sisteme getirdiğimiz performans konuşulurken yani hekimlerin
kendi performansına göre çalışarak kazançlarının bir
kısmını da bundan elde etmeleri konuşulurken hep gündeme
şu getiriliyor: Nasıl olacak? Yani hekimler günde 100 hasta muayene
ederek mi performans elde edecekler? Hâlbuki, bir insan
hastalandığında ister istemez sağlık sisteminin
karşısına çıkmak zorundadır. Elbette, biz, AK
PARTİ hükûmetleri olarak sağlıkta dönüşüm çerçevesinde
koruyucu hizmetleri çok geliştirdik ama nihayetinde insanlar hasta olur,
bunu her zaman engelleyemezsiniz ve hasta, hizmet alma ihtiyacı içerisinde
doktorun karşısına çıkar. E, biz, Türkiyedeki
hastaları Yemene gönderip, Afganistana gönderip ya da bir Avrupalı
ülkeye gönderip orada hizmet verecek durumda değiliz;
vatandaşlarımıza Türkiyede hizmet vermek zorundayız, Türk
hekimleriyle Türkiyede hizmet vermek zorundayız.
Hâl böyle olunca
elbette hekimlerin iş yükü çok artmış oluyor, hangi sistemi
getirirseniz getirin iş yükü artıyor, ister hekimlere sabit maaş
verin, ister hekimlerin kamuda ve özelde birlikte çalışmalarına
müsaade edin, isterse bizim şimdi yaptığımız gibi
performans temelli, sabit maaşlarının üzerine belli bir
verimliliği de esas alan bir yöntem getirin, hekimin üzerindeki,
sağlık çalışanının üzerindeki iş yükü
azalmıyor. Türkiyede bir vatandaşın hekimin
karşısına çıkma ortalaması Avrupa ülkelerinden fazla
değil ki daha düşük, sayı daha az. Sağlıkta
Dönüşüm Programından önce, bu, yılda ortalama 3 defaydı, 3
defanın altındaydı, şimdi yılda 7ye ulaştı.
Buna rağmen Avrupalı ülkelerin ve birçok OECD ülkesinin,
gelişmiş ülkenin daha altında ortalama başvuru
sayıları var. Bunun net anlamı nedir değerli
arkadaşlar? Türkiyede sağlık insan gücü sayısını
artırmalıyız. Bunu tartışmaya
başladığımız zaman yetersiz altyapıdan,
üniversitelerin, özellikle yeni kurulanların yetersiz
kalacağından bahsetmek yerine, bu işi nasıl
başarırız, hem yüce Mecliste hem de yüce Meclisin
çatısı dışında, ilgili sektörlerle artık bunu
konuşmalıyız. Ama gelin görün ki 2010 yılında bile,
sorduğunuz zaman, tabip örgütü Türkiyede hekim sayısının
yeterli olduğunu iddia ediyor, Türkiyede hekim sayısının
da artırılmasına da karşı çıkıyor. Maalesef
zaman zaman muhalefet cephesinden de, özellikle bu örgütler tarafından
verilen bilgilere dayalı olarak bu işe karşı
çıkılıyor.
Ben, bu 14 Mart
Tıp Bayramında Türkiye'nin sağlık geleceği
açısından yüce Meclisimize şu çağrıda bulunuyorum:
Hükûmet olarak Türkiyede sağlık insan gücü sayısının
artırılmasına yönelik çabalarımıza lütfen destek
veriniz. Son yıllarda YÖKle bu hususta önemli
çalışmalarımız oldu ama bu sayıyı artırmak
için ne gerekiyorsa birlikte yapalım. Çünkü, değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; bu sayı artmadan biz her 14 Mart Tıp
Bayramında hekimlerin üzerindeki ağır iş yükünden
bahsedeceğiz, değerli asistan kardeşlerimizin üzerindeki
ağır iş yükünden bahsedeceğiz, diğer sağlık
çalışanlarının üzerindeki ağır iş yükünden
bahsedeceğiz. O hâlde, bu çağrımı özellikle vurguluyorum:
Türkiyede sağlık insan gücü sayısının, doktor
sayısının artışına engel olmayalım.
Evet, yeni
sağlık sistemiyle, Türkiyede yeni bir düzen oluştu. Tam Gün
Kanununu yaptık. Değerli ana muhalefet partimiz bunu Anayasa
Mahkemesine götürdü, Anayasa Mahkemesi belli maddeleri iptal verdi.
Danıştaya götürenler oldu ama sonuçta Danıştay İdari
Dava Daireleri Genel Kurulu bir karar verdi: Türkiyede ikili çalışma
tarihe karıştı. Bunun için yüce Meclisimize teşekkürlerimi
sunuyorum bir 14 Mart Tıp Bayramında.
Değerli
milletvekilleri, bu yüce Meclis, bu dönemde, bu açıdan milletin çilesini
sonlandıran çok hayırlı bir hizmet yapmıştır.
Artık hem üniversite hastanelerinde hem de devletin diğer
hastanelerinde vatandaş hizmet almaya gittiğinde ona başka bir
adres gösterilmeyecektir. Bu, kesinleşmiş durumdadır. Yargı
kararları, yaptığımız kanundan sonraki
tartışmaları sonlandırmıştır. Türkiyede
kamuda çalışan hekimler kamuda çalışacaktır,
ayrıca onların muayenehaneleri olmayacaktır, özel hastaneleri
olmayacaktır. Böylece, biz de vatandaş olarak devletin
kapısından hizmet alırken bir muayenehaneye gitmek zorunda
kalmayacağız, üniversite hastanesinin kapısından
girdiğimizde yok özel muayeneymiş, özel ameliyatmış, özel
işlemmiş gibi bu çileleri çekmeyeceğiz, bunlar için para
ödemeyeceğiz. Geri kalan nedir? Geri kalan, üniversitelerimizin
değerli üniversite öğretim üyelerimizin finansmanının
sağlanmasıdır. Hükûmet olarak bunu da gerçekleştirdik.
Yapılan son büyük torba kanunda, üniversitelerimize
vatandaşlarımız bir yılda, 2010 yılında ne kadar
para ödemişse bu parayı Hükûmet olarak ödemeyi taahhüt ettik. Geriye
kalan nedir? Şimdi üniversitelerimizin, üniversite yönetimlerimizin
yapması gereken nedir? Ortada un var, ortada yağ var, ortada
şeker var, şimdi helvayı yapmak lazım. Özellikle
asistanların, hekimlik yapan uzmanlık öğrencisi
kardeşlerimin hakkını hukukunu bundan böyle koruyabilecek bütün
enstrümanlar üniversitelerimizin elindedir. Ben yüce Meclisin kürsüsünden
üniversite yönetimlerine ve YÖK yönetimine sesleniyorum:
Asistanlarımızın emeklerinin karşılığı
artık mutlaka verilmelidir. Çünkü biz biliyoruz ki üniversite
hastanelerinde ve eğitim hastanelerinde hizmet yükünün büyük bir
kısmını bu asistan arkadaşlarımız
karşılıyor. Finansman sağlanmış durumdadır.
O hâlde, bundan sonra yapılacak iş, hakkın teslimidir,
emeğin karşılığının o emeği verene
ödenmesidir.
Ben, bu 14 Mart
Tıp Bayramı vesilesiyle, hemen 14 Martın arifesinde
Sağlıkta Dönüşüm Programıyla kurduğumuz yeni
sağlık sisteminde ülkeye hizmet eden bütün sağlıkçılara
ve bütün hekimlere şükranlarımı arz ediyorum. Türk halkı
adına bütün bu fedakâr insanlara bir borcumuz var. Allah hepsine
sağlık, afiyet versin. Bundan sonra da Hükûmet olarak onların işlerini
kolaylaştırmak, onların gelirlerini artırmak, onların
imkânlarını genişletmek için elimizden gelen her şeyi
yapacağız.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akdağ.
Gündem
dışı üçüncü söz, Japonyada meydana gelen deprem sonrasında
nükleer santraldeki sızıntı tehlikesi göz önüne alınarak
Mersin Akkuyuda nükleer santral kurulması kararının bir kez
daha gözden geçirilmesi hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Vahap
Seçere aittir.
Buyurunuz
Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, Japonyada meydana
gelen deprem sonrasında nükleer santraldeki sızıntı
tehlikesi göz önüne alınarak Mersin Akkuyuda nükleer santral
kurulması kararının bir kez daha gözden geçirilmesine
ilişkin gündem dışı konuşması
VAHAP SEÇER
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde Japonyada
binlerce kişinin hayatını yitirdiği, milyarlarca dolar
zararın meydana geldiği ve en önemlisi de bu deprem ve tsunami sonucu
meydana gelen o bölgedeki, felaket bölgesindeki nükleer santrallerdeki hasar
sonucunda oluşan nükleer sızıntı, nükleer felaket durumunda
kalan Japon halkının acısını
paylaştığımızı ifade etmek istiyorum. Türkiye de
deprem kuşağında olan bir ülke. Bu tip acıları bizler
daha önce de yaşadık. Onun için Japon halkının
acılarını derinden hissediyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, deprem ve tsunami sonucu nükleer güç santrallerinde
meydana gelen nükleer sızıntıların boyutu her geçen gün
artıyor. Bu anlamda da dünyada büyük bir endişe söz konusu. Bilim
adamlarının tespitlerine göre felaket bölgesinde eğer nükleer
felaketin boyutları bir an önce zapturapt altına alınmazsa,
burada felaketin kontrol edilememesi durumunda orada çok büyük çevre
felaketlerinin yaşanacağı, orada canlı varlıkların
hayatını idame ettirme şansının ortadan
kalkacağı konusunda endişeler her geçen gün artmakta.
Değerli
arkadaşlarım, bu Japonyada meydana gelen nükleer
sızıntı meselesinden sonra dünyada nükleer enerji alarmı
verildi, nükleer acil durum ilan edildi. Bugüne kadar hep
tartışılagelen nükleer güç santralleri konusu bir kez daha
tartışmaya açıldı. Japonya felaketi, tüm dünyada nükleer
güç santrallerini yeniden tartışılır hâle getirirken
nükleer endişeye sürüklendi tüm dünya. Avrupa Birliği enerji
bakanları sektörün bu konudaki ileri gelenleriyle acil toplantı
gerçekleştirdi ve toplantının amacı Japonyadan ders
çıkartmak. Alman Hükûmetinin bu konuda, enerji güç santralleri konusunda
önemli bir kapasiteye sahip Alman Hükûmetinin önemli bir kararı var. Daha
önceki hükûmetler döneminde nükleer güç santrallerinin kapatılması
konusunda karar çıkmıştı ama Merkel Hükûmeti bu süreci
uzatmıştı. Tekrar şimdi Merkel Hükûmeti bu kararı geri
almak durumunda kaldı ve bir müddetliğine bu kararı da erteleme
durumunda kaldı.
Nükleer güç
santralleri kapasitesi konusunda dünyanın en önemli ülkeleri, Amerika
Birleşik Devletleri, Fransa büyük endişe yaşıyor.
İsviçre, yaşlanan nükleer güç santrallerinin tekrar yenilenmesi
projelerini askıya almış durumda. Hülasa, bütün dünya şu
anda teyakkuz durumunda ve nükleer güç santralleri konusunu tekrar gözden
geçiriyor.
Bizde durum ne?
Bizde durum onlara göre çok farklı. Diğer ülkeler nükleer güç
santrallerini kapatırken biz belayı paramızla satın
alıyoruz. Biliyorsunuz, daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir
uluslararası sözleşme geçti, Rusya Federasyonuyla Akkuyuda
kurulacak olan nükleer güç santrali konusunda bir uluslararası
sözleşmeye imza attı yüce Meclis. Japonlarla temaslar devam ediyor,
Sinopta bir nükleer güç santrali kurulacak.
Japonya felaketi
ortaya çıktığı gün, depremin olduğu gün Sayın
Bakan Taner Yıldız, zaten Japonlarla, Japonların teknik
heyetiyle Sinopta kurulacak nükleer güç santralleriyle ilgili toplantı
hâlindeydi. Bu haberi alır almaz Sayın Bakanın ilk demeci şu
oldu, -o anda henüz nükleer sızıntı tehlikesi yoktu, nükleer güç
santrallerinde bir tehlike söz konusu değildi- şöyle demeç verdi:
Japonya, bir nevi kendini testten geçirdi, iyi bir sınav verdi.
Türkiyede nükleer güç santrali yapımı devam edecek. dedi ama bir
müddet sonra nükleer sızıntılar baş gösterince şöyle
bir demeç verdi: Fukuşima birinci nesil santraldir. Oysaki bizim Sinopa
kuracağımız santral üçüncü nesil santraldir. Ne hikmetse daha
güvenli bir model gibi bunu takdim etmeye çalıştı. Bizde
tsunami olmaz. Bu büyüklükte bir deprem söz konusu değil. Böyle bir
tehlike yok. dedi. Hülasa, Sayın Bakan aslında ne dediğini
bilmiyor, aslında kendi dediğine de kendisi inanmıyor.
Değerli
arkadaşlarım, bilindiği üzere, Akkuyuda Rusya Federasyonuyla yapılan
anlaşma sonucunda önümüzdeki günlerde nükleer güç santrali
inşaatı başlayacak, bu konuda yoğun çalışmalar
var. Daha bugün Sayın Bakan ve Sayın Başbakan, Rusya
Federasyonuna yapacakları ziyarette bu konuların da
tartışılacağını, görüşüleceğini söylediler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Biz o zaman da söyledik, bu işe karşı
çıktık, dedik ki: Bakınız, yanlış
yapıyorsunuz. O bölgede nükleer güç santrali yapımı oraya ihanet
olur, oraya bomba koymak gibi bir şey. Oranın yer lisansı bundan
otuz beş yıl önce alınmış. O günkü koşullara
göre, meteorolojik, oşinografik, jeolojik, sosyoekonomik koşullara
göre yer lisansı alınmış. Bugün otuz beş yıl
sonra siz oraya santral yapıyorsunuz. Ora deprem kuşağı
içerisinde. Oradan hemen 30 kilometre mesafede bir Ecemiş fay hattı
geçiyor. Oradan hemen 150 kilometre ötede Doğu Anadolu fay hattı
geçiyor. Dolayısıyla, buraya nükleer güç santrali
yapılmasının doğru olmadığını söyledik.
Ayrıca, Rusya ile yapılan anlaşma sonucu kurulacak VVER tipi
reaktörlerin güvenlik yönetmeliğine uymadığı Rusya
Federasyonu mahkemeleri kararıyla sabit olduğunu söyledik ve VVER
tipi reaktörlerin daha dünyada bir eşi, benzeri
olmadığını, bu tip reaktörlerin işletmeye
açılmadığını söyledik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Bağlayınız lütfen.
Buyurunuz.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Ancak biz söyledik, biz duyduk. Bizler uyardık, çevre
örgütleri uyardı, tüm sağduyulu insanlar Hükûmeti uyardı,
şimdi de doğa uyarıyor, hâlâ bundan bir ders
çıkartamıyorsunuz. Bizde bir söz vardır: Bir musibet bin nasihata
bedeldir. Bin nasihat ettik anlamadınız, şimdi
başımıza bir musibet geldi, artık lütfen anlayın, bu
sevdadan, bu inattan vazgeçin diyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Seçer.
Sayın Köse,
buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, 14
Mart Tıp Bayramına ve sağlık
çalışanlarının sorunlarına ilişkin
açıklaması
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tıp
hekimlerimiz, yaşamını insanlığa hizmet için
adamış, toplumun sağlığını her şeyin
üzerinde tutan, onurlu, kutsal, yüce bir mesleğin mensuplarıdır.
Karşılaşılan bütün zorluklara rağmen mesleklerinden
ödün vermeden özverili bir şekilde çalışmaya devam etmektedirler.
Bu meslek gruplarının yaşamlarını sorunsuz
sürdürebilmeleri de gerekmektedir.
Atama ve tayin,
özlük hakları, döner sermaye ve bundan pay alma, nöbet süreleri, can
güvenliklerinin sağlanması gibi birçok konuda sağlık
emekçilerinin sorunları bulunmaktadır. Bu sorunların çözülmesi,
daha sağlıklı gelecek kuşaklar demektir. Bu anlamda
demokrasi anlayışı da sağlıklı olur, gelecek
mutluluk üzerine inşa edilir ve kardeşlik duyguları daha da
pekişir.
Bu duygu ve
düşüncelerle tüm hekimlerimizin ve diğer sağlık
çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Haftasını
en içten duygularımla kutlar, sevgi ve saygılarımı
sunarım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köse.
Sayın Akman
2.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akmanın,
sanatçı İbrahim Tatlısesin uğradığı menfur
saldırıyı kınadığına ilişkin
açıklaması
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçtiğimiz pazar günü menfur bir saldırıya uğrayan
değerli hemşehrimiz İbrahim Tatlısese
yapılmış olan saldırıyı hemşehrilerim
adına kınamak istiyorum. Bu menfur suikastı düzenleyen
sanıkların bir an önce adalete teslim edileceğine dair
inancımı bir kez daha ifade etmek istiyorum.
İmparator
lakabıyla anılan, sadece Şanlıurfada değil, bütün
Türkiyede hatta dünyanın birçok ülkesinde hayranlıkla izlenen, çok
sayıda hayranı ve seveni olan değerli hemşehrimiz,
aynı zamanda memleketimiz ve ülkemiz için bir sanat elçisi
durumundadır. Bu menfur saldırının amacına
ulaşmayacağına biz inanıyoruz. Bu saldırıdan
sonra hemşehrilerimiz derin bir üzüntü içerisindedir.
Ben, bu konuyla
ilgili olarak gündem dışı söz almak istemiştim ama daha
önce arkadaşlarımıza söz verildiği için yerimden kısa
bir açıklama
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akman.
Sayın Vural
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, MHP
olarak, sanatçı İbrahim Tatlısesin uğradığı
menfur saldırıyı kınadıklarına ve 14 Mart
Tıp Bayramını kutladıklarına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak da Türk müziğinin değerli
ismi İbrahim Tatlısese yönelik menfur saldırıdan büyük
üzüntü duyduğumuzu ve bu saldırıyı
kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Sanatçı
kimliğiyle sevgi ve ilgiye mazhar olmuş Sayın Tatlısese
acil şifalar, ailesine ve sevenlerine geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyoruz. Bir an önce de saldırganların bulunması ümidimizi
ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, 14
Mart Tıp Bayramı. Tüm sağlık sektöründe
çalışanların bu bayramını kutluyoruz. Tabii,
sağlık sektörü ve çalışanların çok önemli
sorunları vardır gerçekten. Bu sorunlarını dile getirdiler
protesto eylemleriyle ama orada özellikle bu sağlık
çalışanlarının sorununun, işte Doktor Chenin
yolundayız. demek suretiyle siyasi bir noktaya getirilmiş
olmasını da doğru bulmadığımı ifade etmek
istiyorum ve böyle toplantıların siyasi mülahazalarla
ilişkilendirilmesinin sektörün sorunlarını topluma iletmekten
uzaklaştıracağını paylaşmak istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
Sayın
Durmuş
4.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun,
hekimlerin, halkın sağlık problemleriyle
uğraşırken zaman zaman saldırıya
uğradıklarına, Sağlık Bakanlığının
bu saldırıları kınamadığına ilişkin
açıklaması
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) - Teşekkür ederim Başkanım.
Hekimlerimiz
yıllarca halkımızın sağlık problemleriyle
uğraşırken zevkle, şevkle yardımcı olmaya
çalışmışlardır. Zaman zaman hasta
yakınlarıyla birlikte üzülür ve onlarla birlikte sevinirler. Hasta ve
yakınları için hekim saygın bir insan ve hastasına
şifa dağıtan büyük bir yardımcı olarak, eli öpülesi
bir kişi olarak tanımlanırdı. AKP İktidarında
yolsuzluk ve suiistimaller ayyuka çıktığında hekim ve
sağlık çalışanları hedef gösterilmiştir. Hekimler
günümüzde tokatlanıyor, yumruklanıyor, bıçaklanıyor,
kurşunlanıyor. Bir gün olsun Sağlık
Bakanlığı hekimlere karşı bu çirkin
saldırıları kınayan veya hasta yakınlarını
uyaran ve rehabilite eden açıklama yapmamaktadır. Hâlen
hastalarımız bir ahşap gibi görülerek hastaların her yerine
iğneler batırılıyor, kesiliyor, ameliyat
yapılıyor ve performansla paralar Hazineden buraya
aktarılıyor, Sağlık Bakanlığına da yüzde 6
pay aktarılarak orada harcama imkânı sağlanıyor.
Hastalarımızın sağlığı üzerinden Sağlık
Bakanlığına
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Durmuş.
Sayın
Arıtman
5.- İzmir Milletvekili Canan Arıtmanın, 14
Mart Tıp Bayramını halkın ve sağlık
çalışanlarının bir bayram olarak
kutlayamadıklarına, ülkemizde uzun yıllardır görülmeyen
kızamık, difteri gibi hastalıkların tekrar görülmeye
başladığına ve difteriden insanlarımızın
hayatlarını kaybetmeye başladıklarına ilişkin
açıklaması
CANAN ARITMAN
(İzmir) Ne yazık ki bu 14 Martı hem sağlık
çalışanları hem halkımız hem de ülkemiz
açısından bir bayram olarak kutlayamıyoruz. Biliyorsunuz
OECDnin ABnin araştırma şirketiyle iş birliğiyle
hazırladığı 2010 Sağlık Raporuna göre
sağlıkta sağlık göstergeleri en geri olan ülke ne
yazık ki biziz. Bunun ötesinde sağlık
çalışanlarımız, doktorlar meydanlarda protesto
eylemlerinde. Halkımız açısından bakarsak, yıllardan
beri bu ülkede görülmeyen kızamık, difteri gibi hastalıklar
tekrar görülmeye ve insanlar difteriden hayatını kaybetmeye
başladı. Sayın Bakan kalem aşısı mı
yapılıyor devri iktidarınızda? Yani
sağlığın bu kadar gerilediğinin en önemli göstergelerinden
biridir difteriden artık bu ülkede ölümlerin olduğunu görmek,
yıllardan beri eradike edilmiş bir hastalık idi.
Ayrıca, yine
OECD Sağlık Raporuna göre
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Arıtman.
Sayın Güvel
6.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, sağlık
çalışanlarının Tıp Bayramına büyük
sorunların gölgesinde girdiklerine ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, bu yıl da sağlık çalışanları bir
tıp bayramına daha, büyük sorunların gölgesi altında
girmektedir. Sağlıkta dönüşüm politikalarıyla birlikte
sağlık hizmetleri bir mal hâline getirilmektedir. Kamu
sağlığı serbest piyasanın insafına
bırakılmaktadır. Performansa dayalı çalışma
adı altında her hastanın puan ve para olarak görüldüğü bir
sistem kurulmaktadır. Aile hekimliği kurumunda sorunlar vardır.
Asistan hekimlerin, hemşirelerin çalışma sürelerine ilişkin
sorunları, parasal sorunları devam etmektedir. Döner sermaye
yönetmeliğindeki kat sayı adaletsizliklerinden dolayı pratisyen
hekimlere büyük haksızlık yapılmaktadır. Bunları dile
getiren sağlık çalışanlarından sürekli şikâyetçi
olan, onları düşman gibi gören bir sağlık bakanı
sağlık sistemini yönetmektedir. En acı olanı da budur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Güvel.
Sayın
Işık
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahya ili ve ilçelerinde hekim ve diğer sağlık personeli
açığına ilişkin açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Sağlık Bakanının açıklamaları nedeniyle söz
talebinde bulundum. Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanın da bildiği gibi Kütahya ili ve ilçelerinde hekim ve
diğer sağlık personeli açığı hızla devam
etmektedir. Yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle
çalışma huzuru bozulmuştur. Örneğin, en son Kütahya ili
Simav ilçesindeki Doçent Doktor İsmail Karakuyu Devlet Hastanesinden son
dönemde 10a yakın hekim istifa ya da tayin yoluyla görevinden
ayrılmıştır. Hastanede çalışma huzuru
kalmamış, sağlık hizmetleri aksar hâle gelmiştir. Bu
konuda Bakanlığın derhâl acil önlemleri alıp
vatandaşın mağduriyetinin giderilmesini talep ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Yıldız
8.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, ülkemizde tıp eğitiminin yetersiz
olduğuna ilişkin açıklaması
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Sağlık Bakanı, sağlık insan gücü sayısı
açısından yetersiz olduğumuzu ama kalite açısından iyi
olduğumuzu söyledi Avrupa ülkelerinde. Doğru, bu sözlerine
katılıyorum ama bu tıp eğitimiyle, yetmiş dokuz tane
tıp fakültesinde yeterli olmayan eğitimde, önümüzdeki yıllarda
-yirmi yılda- sağlıktaki kalitemiz de, hekimlik de özellikle
bozulacak. Bunu ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, 2011
yılında torba yasaya geçici 15inci maddeyle 2010daki özel muayene,
tetkik ve ameliyatlardaki gelirleri koyduğunu söyledi. Doğru, 430
milyonluk bir kayıp konulmuş. Fakat bu diğer yıllar ne
olacak? Bu sene, 2011 yılı, seçim yılı ve seçim
yılı olduğu için yeni bir sisteme girdiği için hem tepkiler
hafiflesin diye hem de seçim yılı olması nedeniyle bu konuldu
ama her yıl konulmayacak, bundan sonra üniversite hastaneleri daha da kötü
durumda olacak, zaten durumları kötü. Sadece 2011 yılı için bir
geçici rahatlatma kökten bir çözüm değil. Bunları ifade etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yıldız.
Sayın
Aydın
9.- Gümüşhane Milletvekili Kemalettin
Aydının, 14 Mart Tıp Bayramını
kutladığına ve yaklaşan 18 Mart Çanakkale Zaferinin
yıl dönümü münasebetiyle Çanakkale Savaşı sırasında şehit
düşen İstanbul Tıp Fakültesi mensuplarını
andığına ilişkin açıklaması
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüzde 39lardan
yüzde 80lere çıkan sağlıkta memnuniyette emeği geçen
-başta doktorlar olmak üzere- tüm sağlık çalışanlarının
14 Mart Tıp Bayramını kutluyorum.
Ayrıca
yaklaşan 18 Mart Çanakkale Zaferinin yıldönümü nedeniyle de tüm
şehitlerimizin ruhu şad olsun diyerek Çanakkale Zaferinin
kazanılmasında İstanbul Üniversitesinin -İstanbul Tıp
Fakültesinin- bir sınıfının tümünün orada şehit olarak
-İstanbul Tıp Fakültesinin bir yıl mezun vermediğini-
tıp doktorlarının bu ülke için hangi noktalarda nasıl
hizmetler verdiğini tüm kamuoyunun bilmesini arzu ettim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Sayın Ağyüz
10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
Japonyadaki deprem felaketinden üzüntü duyduğuna; sanatçı
İbrahim Tatlısese geçmiş olsun dileklerini ilettiğine,
ayrıca AK PARTİ Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağın CHP
hakkında söylediği sözlerden dolayı gruplarından özür
dilemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Japonyadaki
felaketten büyük üzüntü duyduk.
Büyük
sanatçı İbrahim Tatlısese de büyük geçmiş olsun diyoruz.
Ülkemizde neden
deprem ve nükleer başka ülkelerde bir felaket geldiği zaman
aklımıza geliyor? Bu deprem kuşağı üzerinde
olduğumuz yeni mi biliniyor? O nedenle, sayın bakanların bu
konuda duyarlı olması lazım.
Ayrıca, AKP
Grup Başkanı Sayın Bozdağ, CHPyi yeniden
tanımlıyor. Yanlış ve etik olmayan sözler için Bozdağ
grubumuzdan özür dilemelidir, CHPliden özür dilemelidir. Hiç kimsenin
Cumhuriyet Halk Partisini yeniden tanımlamaya hakkı da yoktur,
yetkisi de yoktur, cesareti de yoktur.
Ayrıca,
Sayın Sağlık Bakanı, 14 Mart ilanlarınızı
verirken niye bazı gazeteleri ayırıyorsunuz? Kendi cebinizden mi
veriyorsunuz ilanları? Bakanlık kesesini bu kadar hovardaca
harcamaya, dilediğinizce kullanmaya hakkınız var mı sizin?
Doktorlar
perişan, alanlarda seslerini çıkarıyorlar. Onlara
kulağınızı tıkayın, sevgi mesajları verin.
Sevgi alanlarda, onlara sevgi gösterin önce. Gazete ilanlarıyla sevgi
olmaz. Cebinizden harcasanız parayı neyse. Sözcü gazetesine niye ilan
vermiyorsunuz? Hovardaca harcama seçime yakın
Sizin hakkınız
mı bu? O nedenle bu tür duyarsızlıklara karşı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ağyüz.
Sayın
Şandır
11.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
MHP Grubu olarak Akkuyu nükleer santralinin yapılması konusunun
yeniden gözden geçirilmesini istediklerine ilişkin açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, Japonyada yaşanan bu nükleer
sızıntı bir kıyamet, bir felaket, gözlerimizin önünde. Ne
kadar insanın öldüğünün bile tespiti mümkün olmuyor.
Dolayısıyla nükleer santral tehlikesinin, riskinin gözümüz önünde bir
örneği var. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de Akkuyu Nükleer
Santralinin yapılması konusunun yeniden gözden geçirilmesini,
teknolojisiyle, yeriyle yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Mersin
Gülnar Büyükeceli beldesinin Akkuyu bölgesindeki dört koyda kurulacak olan bu
nükleer santral şu anda o yöre halkında çok ciddi bir korku
yaratmış bulunmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de
bu santralin kuruluşunun yeniden gözden geçirilmesini, Türkiyenin
elektrik temini, enerji temininin başka yollardan
sağlanmasının araştırılmasını talep
ediyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Sayın Tan
12.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın,
sanatçı İbrahim Tatlısese acil şifalar dilediğine
ilişkin açıklaması
AHMET TAN
(İstanbul) Teşekkür ederim efendim.
Ben de
Anadolunun, Güneydoğu Anadolunun ve doğunun eşsiz sesi
durumundaki İbrahim Tatlısese acil şifalar diliyorum ve
kendisine yapılan saldırının faili meçhul
kalmamasını diliyorum çünkü bu iktidar döneminde 116yı bulan
faili meçhullere birisinin eklenmemesi dileğindeyim.
Öteki konu da,
Türkiyedeki mevzuata göre İzmir ile Ankara arasında tek şoförle
gelme imkânı olmuyor çünkü sürekli olarak beş saatten fazla araba
kullanamıyor şoförler, sürücüler biliyorsunuz ama asistan hekimler,
acillerde çalışan değerli hekimler dokuz saat değil, on dokuz
saatten fazla çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu durumda
şoförlük hekimlikten daha mı önem arz ediyor insan
sağlığı bakımından? Bunu merak ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tan.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 31 milletvekilinin,
narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1070)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de son
yıllarda üretilen narenciyenin önemli bir kısmında uygulanan
yanlış politikalardan dolayı pazarlama sorunları
yaşanmakta, ürünler ağaçlarda kalmaktadır. Piyasada oluşan
fiyat dalgalanmalarına karşı önlem alınmaması
nedeniyle üreticilerimiz büyük sıkıntılar
yaşamaktadır. Ülkemizin yaş meyve ve sebze ihracatının
yarıya yakınının narenciyeden karşılanıyor olması
narenciye üretiminin Türkiye açısından önemini ortaya
koymaktadır.
Ülkemizde
yaklaşık 100 bin hektara yakın alanda narenciye üretimi
yapılmakta, toplam narenciyenin yüzde 70'inden fazlası Çukurova
bölgesinde üretilmektedir. Çukurova bölgesi ekonomisi için çok önemli bir yere
sahip olan narenciye üretiminde girdi fiyatlarının yüksekliği
başta olmak üzere, yanlış ihracat politikaları ve iç talep
yetersizliğinden kaynaklı bir dizi sorun bulunmaktadır.
Bu nedenlerle,
narenciye üreticilerimizin piyasada oluşan fiyat dalgalanmalarından
korunması ve narenciye ihracatında ülkemizin potansiyelinin
değerlendirilmesi ile ilgili sorunların tespiti ve alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İç
Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Kemal Demirel (Bursa)
3) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
4) Selçuk Ayhan (İzmir)
5) Ali Oksal (Mersin)
6) Gürol Ergin (Muğla)
7) Tekin Bingöl (Ankara)
8) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
9) Eşref Karaibrahim (Giresun)
10) Hüsnü Çöllü (Antalya)
11) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
14) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
15) Ahmet Küçük (Çanakkale)
16) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
17) Şahin Mengü (Manisa)
18) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
19) M. Fatih Atay (Aydın)
20) Hüseyin Tayfun İçli (Eskişehir)
21) Rahmi Güner (Ordu)
22) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
23) Ali Arslan (Muğla)
24) Tayfur Süner (Antalya)
25) Osman Kaptan (Antalya)
26) Bülent Baratalı (İzmir)
27) Birgen Keleş (İstanbul)
28) Ahmet Tan (İstanbul)
29) Atila Emek (Antalya)
30) Necla Arat (İstanbul)
31) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
32) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
Gerekçe:
Türkiye
yıllık 3 milyon ton civarında üretim ile dünya narenciye
üretiminde ilk on ülke arasında yer almaktadır. Bu üretim
miktarının ancak üçte bir ihraç edilebilmekte kalan kısmı
iç piyasaya sunulmaktadır.
Ülkemizin
narenciye ihracatında diğer ülkelerle rekabet edebilirliğinin
artırılması için ton başına verilen teşviklerin
üreticiler açısından yeterli bir noktaya getirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan iç piyasada fiyat istikrarının sağlanması,
ürünün bahçe fiyatı ile market fiyatı arasındaki uçurumun
kapanması, narenciye ürünleri için tanıtım grupları
oluşturulması son derece önemlidir.
İhracat
yapılan ülkelerin sayısının artırılması ve
yapılan ihracat miktarının yükseltilmesi gereği
vardır. İhracatı olumsuz etkileyen faktörlerin başında
gelen zirai ilaç kalıntısı konusunda üreticilerin
eğitilmesi ve denetim mekanizmalarının işletilmesi
zorunludur. İhracatın artırılması için etkin ve iyi
işleyen bir pazarlama organizasyonuna ihtiyaç olduğu
açıktır. Bunu gerçekleştirmek için Devlet kurumları öncü
rol üstlenmelidir.
Özellikle
2010-2011 sezonunda narenciye ürünleri maliyetinin altında fiyata
alıcı bulduğundan dalında kalmıştır. Mazot,
gübre, sulama ve işçilik maliyetlerinin sürekli yükselmesine rağmen
narenciye fiyatları bir önceki yılın altına inmiş,
üretici bu sezonu da zararla kapatmak zorunda kalmıştır.
Narenciye üreticisi açısından bir sahipsizlik söz konusudur.
Üreticinin hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından girdi
fiyatlarının aşağı çekilmesi büyük rol
oynayacaktır. Narenciye üretiminde bahçe oluşturma ve bakım
masrafları yüksektir. Öte yandan yeni dikilen narenciye
ağaçlarının meyve vermesi beş altı yıl almakta
büyük ölçüde yatırım yapıldığından ürün profili
kısa dönemde değiştirilememektedir.
Üretilen
narenciyenin üçte ikilik kısmının iç pazarda tüketildiği
göz önüne alınarak iç pazara yönelik stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir.
Bunun için üretici örgütlerinin temel beklentisi narenciyenin Hal Yasası
kapsamı dışına çıkarılmasıdır.
Üreticiden tüketiciye kadarki süreçte aracıların yüksek kâr elde
ettiği bilinmektedir. Narenciye ürünleri Hal Yasası kapsamı
dışına çıkarılırsa market fiyatını
aşağı çekmek ve talebi artırmak mümkün olabilecektir.
Narenciye
sektöründe üreticiler lehine sürdürülebilirliğin sağlanması için
temel girdiler konusunda destek sağlanması gereği vardır.
Bu önleme paralel olarak kooperatifler ve üretici birlikleri Devletçe
desteklenmeli ve özendirilmelidir. Yurtiçi talebi artırmak için
tanıtım ve reklam kampanyaları düzenlenmelidir.
İşleme
sanayi yatırımları desteklenmelidir. Hastalık ve
zararlılarla mücadelede dış pazarların karantina
uygulamaları ve üst kalıntı sınırları göz önünde
bulundurulmalıdır.
Yukarıda
sayılan gerekçelerle narenciye üreticilerinin yaşadıkları
sorunların ve bu ürünlerin ihracat politikasında var olan
eksikliklerin saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce
tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasının yerinde olacağı kanısını
taşımaktayız.
2.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner ve 26 milletvekilinin,
fındık üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak daha etkin bir fındık
politikasının belirlenmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1071)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye,
fındık üretiminde hem üretim miktarı ve hem de üretilen
fındığın kalitesi bakımından dünyada tam
anlamıyla rakipsizdir. Dünya fındık üretiminin 3/4'ünü üreten
Türkiye, dünya ihracatının da % 80'ine sahiptir. Ülkemizin
Karadeniz'e kıyısı olan hemen her ilinde fındık
üretilmekte, Doğu Karadeniz Bölgesi Fındık üretimi için ekolojik
bakımdan en uygun koşullara sahip bulunmaktadır.
Fındık
üreticisinin emeğinin karşılığını
alması; bölgede yaşanan yoğun göçün yerinde istihdamla
çözülmesini sağlayacağı gibi, Karadeniz Bölgesinin temel
problemlerinden olan erozyonla mücadelede de önemli yer tutan fındık
bahçelerinin korunmasını, dolayısıyla erozyonla mücadelede
de başarılı olunmasını sağlayacaktır.
Üretici olarak
dünya piyasasında neredeyse tekel konumunda bulunduğumuz bir üründe
bile kontrol edilemeyen fiyat dalgalanmalarının
oluşmasının ana nedeni hükümetin uyguladığı
Fındık politikasının
yanlışlığıdır.
Arz fazlası
fındığın müdahale alımlarıyla
alındığı geçmiş dönemlerde, özellikle 2005-2006
yıllarında yaklaşık 2 milyar dolar düzeyinde
Fındık ihracatından gelir sağlanırken bu rakam; 2007
yılında 1,5 milyar dolara, 2008 yılında 1,4 milyar dolar,
2009 yılında 1,1 milyar dolar civarına düşmüştür.
Fındık fiyatındaki artış üreticinin gelirinin
yükselmesinin yanında bununla doğru orantılı olarak ihracat
gelirini de artırmıştır.
Devlet
müdahalesiyle üreticinin alın terinin karşılığı
verilmediği takdirde ülkemizin fındıktan elde ettiği döviz
cinsinden ihracat gelirinin düşme eğiliminin süreceği
anlaşılmaktadır. Yine müdahale yöntemiyle alınan
fındığın zarar olarak gösterilmesi de kamuoyunu
yanlış bilgilendirmekten başka bir anlam ifade etmemektedir. Arz
fazlası fındık yağlığa ayrılmakta bu da
ülkemize işlenmiş sanayi ürünü olarak döviz getirisi
sağlamaktadır.
Bir üretici
kuruluşu olan Fiskobirlik 2005-2006 sezonunda destekleme fiyat istikrar
fonundan kredi talep etmiş, hükümet bu kredi talebine yanıt bile
vermemiştir. 230.892 ortağı bulunan ve fındık ürünü
konusunda ülkemizin en donanımlı üretici kuruluşu olan
Fiskobirlik kaderine terk edilmiştir. Başbakan 2009 yılında
Trabzon'da yaptığı bir konuşmada "fındık
TMO'nun işi değil dediği kuruma ise piyasada düzenleyici olma
görevi verebilmiştir. Nihayetinde üretici serbest piyasa
koşullarına terk edilmiş ve TMO da piyasadan çekilmiştir.
Uygulamasına
başlanan fındıkta alan bazlı destekleme politikası
terk edilerek ürün bazlı destek sistemine geçilmeli ve ABD'nin bademde
uyguladığı gibi bir stok istikrar yapısının
oluşturulması ve fiyatın arz dalgalanmalarından
etkilenmemesi sağlanmalıdır.
03-05 Nisan 2004
tarihlerinde Ordu, Giresun, Samsun ve Trabzon illerimizde fındık
ürününde don afeti yaşanmış ve il hasar tespit komisyonunca 633
trilyon hasar bedeli belirlenmiş fakat Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığınca bunun toplam 135.220 üreticiye 288 trilyon olarak
ödenmesi kararlaştırılmıştır. En son 2009
yılında yapılan %7'lik ödeme ile şu ana kadar hasar bedelinin
ancak % 44 ödenmiştir. Bu gün itibariyle 135.220 üreticinin 161 trilyon
alacağı bulunmaktadır. Hükümet 2009 yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunun Bazı Ödeneklerin Kullanılmasına ve
Harcanmasına İlişkin Esasları İçeren E-Cetvelinin 45.
maddesinde yaptığı düzenleme ile üreticinin
alacaklarını ödememe yoluna gitmiştir. Bu engelleyici hüküm
düzeltilerek üreticinin alacakları ödenmelidir.
İklim
şartları sebebiyle alternatif ürün ekimine uygun olmayan Doğu
Karadeniz Bölgesinde yaklaşık 3 milyon
vatandaşımızı doğrudan, 8 milyon
yurttaşımızı da dolaylı olarak ilgilendiren,
fındık ürünü ile fındık üreticilerinin sorunların
tespiti, Fiskobirlik'in yeniden piyasa aktörü olabilmesi ve istikrarlı bir
fındık piyasasının oluşabilmesi için alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98. ve İç
Tüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ye teklif ederiz.
1) Rahmi Güner (Ordu)
2) Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
3) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
4) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
5) Rasim Çakır (Edirne)
6) Ali Oksal (Mersin)
7) H. Tayfun İçli (Eskişehir)
8) Şahin Mengü (Manisa)
9) M. Fatih Atay (Aydın)
10) Şevket Köse (Adıyaman)
11) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
12) Ali Arslan (Muğla)
13) Osman Kaptan (Antalya)
14) Tayfur Süner (Antalya)
15) Bülent Baratalı (İzmir)
16) Birgen Keleş (İstanbul)
17) Ahmet Tan (İstanbul)
18) Atila Emek (Antalya)
19) Necla Arat (İstanbul)
20) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
21) Ahmet Küçük (Çanakkale)
22) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
23) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
24) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
25) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
26) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
27) Eşref Karaibrahim (Giresun)
3.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve 19
milletvekilinin, İstanbuldaki toplu taşıma hizmeti veren
esnafın sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1072)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Yaklaşık
13 milyonluk nüfusu ile dünyadaki 118 ülkeden daha fazla nüfus
yoğunluğuna sahip olan İstanbul ilimizde yıllardır zor
şartlarda zaman zaman hayati riskler yaşayarak toplu
taşımacık hizmeti veren taksi, minibüs ve otobüs esnafı
toplu taşıma hizmetlerinin yürütülmesi, ruhsatlandırılması
ve işletilmesi yetkisine sahip Büyükşehir Belediyesince mağdur
edilmektedir. Toplu taşıma hizmetlerindeki eşitsizliğin
giderilmesi, taksi, minibüs ve otobüs esnafının
yaşadığı sıkıntıların nedenlerinin ve
çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci
ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince
"Meclis Araştırması" açılmasını arz ve
talep ederiz. 11.02.2011
1) Durmuşali
Torlak (İstanbul)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
4) Kürşat
Atılgan (Adana)
5) Hamza Hamit
Homriş (Bursa)
6) Erkan Akçay (Manisa)
7) Mustafa
Kalaycı (Konya)
8) Osman
Durmuş (Kırıkkale)
9) Akif
Akkuş (Mersin)
10) Kemalettin
Nalcı (Tekirdağ)
11) Ahmet Bukan (Çankırı)
12) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
13) Metin
Çobanoğlu (Kırşehir)
14) Metin Ergun (Muğla)
15) Mithat Melen (İstanbul)
16) Yılmaz
Tankut (Adana)
17) Hasan Özdemir (Gaziantep)
18) Hakan
Coşkun (Osmaniye)
19) Hüseyin
Yıldız (Antalya)
20) Necati
Özensoy (Bursa)
Gerekçe:
Bilindiği
üzere raylı sistemin yoğun olarak kullanıldığı
dünya metropollerinde dahi ulaşımı tamamlayıcı unsur
olarak görülen lastikli taşımacılık tabiriyle hizmet veren
taksi, minibüs ve otobüsler şehir içi taşımacılıkta
geliştirilmeye devam etmektedir. Her geçen gün artan nüfusuyla ülkemizin
en büyük, dünyanın sayılı illerinden olan megakent
İstanbul'da raylı sistem taşımacılığın
yanı sıra şehrin yerleşim yapısı dikkate
alındığında lastikli taşımacılık büyük
önem arz etmektedir.
Günümüzde büyük
şehirlerde en önemli sorun olan ulaşımın
sıkıntısının çözümü noktasında trafik
yoğunluğunu ve akaryakıt kullanımını azaltmak,
çağdaş, güvenli ve konforlu ulaşımı sağlayabilmek
amacıyla teknolojik gelişmeler ışığında yeni
toplu taşıma alternatifleri olarak kent içi toplu
taşımacılıkta raylı taşımacılık ve
metro sistemi teşvik edilmekle birlikte şehrin yapısı,
hareketliliği ve yerleşimi göz önüne alınarak lastikli
taşımacılıktan kaçınılamayacağı
açıktır. Bununla beraber minibüs ve halk otobüslerinin belirli standartlara
getirilmesi kaçınılmazdır.
10.09.2009
tarihli UKOME kararı ile şehir içi taşımacılık
yapan konforlu, izli, emniyetli ulaşımın sağlanması
için çevre kirliliğine sebep olmayan (doğalgazlı Euro4 veya
Euro5) motorlu otobüslerin teşvik
edilmesine, İstanbul genelinde ihtiyaç duyulan 1.500 adet otobüs ilave
edilmesinin zorunluluk arz ettiğine karar verilmiştir. Bunlardan 840
adetinin mevcut minibüslerin otobüse dönüştürülerek revize edilmesi
yoluyla ve 730 adetinin ihale yoluyla satış yapılmasına
karar verilmiştir. Ancak İstanbul Otobüs İşletmeleri
AŞ adına bu ihalenin yapılmasına neden olan 8 Aralık
2010 tarihli İETT İdare Encümeni kararı alınmış,
bu karara göre ilan yapılmadan, davet
usulü ile teklif alınan 3
firmanın bilgilerine açıklamada yer verilmemiştir. Bu
firmaların toplu taşıma ile ilgili bilgi birikimi ve deneyimi kamuoyundan
gizlenmiştir. Söz konusu ihale ile ilgili yasaya aykırılık
iddiaları ve uygulamaları karşısında sessiz kalan
belediye yönetimi, 25 Ocak 2011 tarihinde 172 adet otobüs ihalesi
yapmıştır. Bu durum minibüsçü esnafı arasında büyük
güvensizliğe neden olmuş, 840 adetinin de kendi bilgileri
dışında satılacağı kanaati
oluşturmuştur.
Ayrıca
İstanbul'da çok zor şartlarda kar-kış, gece-gündüz demeden
hizmet veren taksi şoförleri gerekli güvenlik önlemlerinin
alınmaması nedeniyle zaman zaman hayatlarını kaybetmekte,
18.000 ticari taksiye karşılık sayıları 40.000'i bulan
kayıt dışı çalışan korsan taksiler
tarafından hakları gasp edilmekte, sürekli yapılan
akaryakıt zamları ve sadece İstanbulda kaldıran gece
tarifesi uygulaması ile emeklerinin
karşılığını alamamaktadır.
4.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz ve 21
milletvekilinin, ticari taksi esnafının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1073)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Taksici
Esnafının sorunları ve bu sorunların çözümüne ilişkin
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98
ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz. 15.02.2011
1) İzzettin Yılmaz (Hatay)
2) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
5) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
6) Akif Akkuş (Mersin)
7) Mithat Melen (İstanbul)
8) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
9) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
10) Behiç Çelik (Mersin)
11) Hasan Özdemir (Gaziantep)
12) Zeki Ertugay (Erzurum)
13) Alim
Işık (Kütahya)
14) Hasan
Çalış (Karaman)
15) Osman
Durmuş (Kırıkkale)
16) Yılmaz
Tankut (Adana)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
19) Mustafa
Kalaycı (Konya)
20) Sabahattin
Çakmakoğlu (Kayseri)
21) Kamil Erdal
Sipahi (İzmir)
22) Hamza Hamit
Homriş (Bursa)
Gerekçe:
Türkiye'nin en
önemli sektörlerinden biri olan taksicilik sektörü,
yaşadığı sorunlar sebebiyle çok büyük
sıkıntılar yaşamaktadır. Sektörün
sıkıntıları azalacağı yerde gün geçtikte artarak
devam etmektedir.
Bu sebepten
dolayı taksici esnafımız kontak kapatma noktasına
gelmiştir. Ayrıca birçok taksici de mesleği bırakmak
zorunda kalmıştır. Yıllar itibariyle taksicilik yapan
vatandaşlarımızın sayısına
baktığımızda büyük bir oranda azalma görmekteyiz.
Günümüzde her
sektörde yaşanan sıkıntılar taksicilik sektöründe de
kendisini göstermiş, taksicilikte faaliyet neredeyse imkânsız hale
gelmiştir. Bunların yanı sıra sektörün sorunlarına
duyarsızlık da taksici esnafını çaresizliğe
itmiştir.
Kamuoyunu
rahatsız eden taksici cinayetleri, başta sektörün temsilcileri olmak
üzere toplumun her kesimini endişeye sevk etmektedir. Ayrıca bu
cinayetlere karşı herhangi bir önlem alınamaması taksici
esnafında huzursuzluk yaratmaktadır.
Avrupa
ülkelerinde taksici gasp ve cinayetlerini önlemek amacıyla gerçekçi
önlemler alınmasına rağmen ekonomik olarak yalnız
bırakılan taksicilerimiz kaderine terk edilmiştir. Güvenlik
açısından oldukça yetersiz olan taksilerimizin standartları yeni
olayları tetiklemektedir. Bu amaçla taksici esnafının can ve mal
güvenliğini sağlayacak araçların sağlanması hayati
önem taşımaktadır.
Geçim
sıkıntısı içinde, her geçen gün kazancında azalma olan
taksici esnafı, ekonomik olarak darboğazın içindedir.
Akaryakıt fiyatlarında meydana gelen artışlar taksicilerin
ekonomik kayıplar yaşamasına neden olmaktadır.
Taksicilik
sektörünü krizden çıkarmak ve kazançlı bir duruma getirmek için,
akaryakıt fiyatlarında ticari taşımacılık yapan
esnafımıza KDV ve ÖTV oranlarında indirim yapılması
gerekmektedir.
Taksici
esnafının en önemli sıkıntılarından biri olan
korsan taksicilik, haksız kazanca neden olduğu gibi, sektörü bitirme
noktasına da getirmiştir. Ayrıca sebep olduğu kayıt
dışılık nedeniyle de devlete milyonlarca liralık vergi
kaybına neden olmaktadır.
Taksicilik
sektörünü bu şekilde derinden sarsan korsan taksiciliğe
karşı gereken önlemlerin alınmamış olması,
taksicilerde hükümetlere karşı güven eksikliğine neden
olmaktadır. Anayasanın 173. maddesinde çok açık bir şekilde
belirtilen "Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici
tedbirleri alır." hükmü taksici esnafına uygulanmamaktadır.
Vergisini veren,
ekonomiye artı değer yaratan taksici esnafının korsan
taksicilere karşı korunması gerekmektedir. Bu amaçla korsan
taksiciliği önlemek için gerçekçi ve önleyici tedbirlerin
alınması gerekmektedir.
A-türü yetki
belgesine sahip ticari araçların 5393 sayılı Belediye Kanunu ve
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu uyarınca belediye
idari sınırları ve mücavir alanı dışına
yolcu taşımaları engellenmektedir.
Kara
Ulaştırması Genel Müdürlüğü 26 Şubat 2010 tarihinde
yayınladığı genelgeyle A - türü yetki belgesine sahip
araçların yerleşim merkezlerinden, bu merkezlerin
dışındaki bir noktaya gidişi tek yönlü olarak izin
vermiştir. Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü'nün genelgesinin
"gidiş- dönüş dolu" şeklinde olarak yeniden
düzenlemesi gerekmektedir. Ancak bu sayede yaşanan mağduriyetin
giderilmesi mümkün olacaktır.
Taksici
esnafına araçlarını yenilemesi amacıyla bir kereye mahsus
KDV ve ÖTV'den muaf araç satın alma hakkı
sağlanmalıdır.
Sosyal Güvenlik
açısından karışık mevzuata kurban edilen taksici
esnafına sektörün gerçekleri göz önünde bulundurularak yeniden sigorta
sistemi uygulanmalıdır. Sigorta sistemi istihdamı destekler
nitelikte olmalıdır.
Vergi adaletini
sağlamak amacıyla vergilendirme, kilometre baz alınarak
tekrardan düzenlenmelidir. Zira taşrada ticari faaliyet gösteren
taksiciler günde birkaç kez yolcu taşıyabilmektedirler. Haksız
rekabetin önlenmesi amacıyla kilometre esas alınarak uygulanacak bir
vergi sistemi daha adaletli olacaktır.
Ayrıca
trafik ceza puanların kazaları önleyecek şekilde
uygulanması ve arkadan trafik cezalarının yazılmasında
keyfiyeti önleyecek önlemlerin alınması gerekmektedir. Bunların
dışında trafik cezalarının tahsilinde indirimli ödeme
zamanın, ödeme güçlüğü çeken taksici esnafının ekonomik
gücünü de göz önünde bulundurularak 15 günden 1 aya çekilmesi daha faydalı
olacaktır.
İşte
tüm bu nedenlerle taksici esnafının sorunların çözümü için
alınacak tedbirleri belirlemek amacıyla Anayasamızın 98 ve
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine, 698 ve 646 sıra
sayılı Kanun Tasarı ve Teklifinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
Tarihi:
15/03/2011
Danışma
Kurulunun yaptığı toplantıda, ekteki önerinin Genel Kurulun
onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi |
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili |
Mustafa
Elitaş Muharrem
İnce |
Milliyetçi
Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi |
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili |
Oktay
Vural Bengi
Yıldız |
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan ve Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan
698 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 48 saat geçmeden gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
Kısmının 1 inci sırasına alınması ve bu
kısımda yer alan 697, 646, 623, 653, 654, 655, 663, 664, 671, 672,
673, 674, 675, 676, 677, 678, 679, 680, 681, 682, 683, 684, 685, 686, 687, 688,
689, 690, 691, 692, 693, 694 ve 695 sıra sayılı Kanun
Tasarı ve Tekliflerinin ise bu kısmın 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9,
10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29,
30, 31, 32, 33 ve 34 üncü sıralarına alınması, diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
15 ve 16 Mart
2011 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular
ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek bu
birleşimlerde gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi,
16 ve 17 Mart
2011 Çarşamba ve Perşembe günlerinde saat 14.00'te toplanması,
15 Mart 2011
Salı günkü birleşimlerinde 697 sıra sayılı Anayasa
Deği-şikliği Kanun Teklifinin I. Tur oylamasının
bitimine kadar, 16 Mart 2011 Çar-şamba günkü birleşiminde 623
sıra sayılı kanun teklifinin bitimine kadar, 17 Mart 2011
Perşembe günkü birleşiminde ise 697 sıra sayılı kanun
teklifinin II. Tur oylamasının bitimine kadar
çalışması,
698 ve 646
Sıra Sayılı Kanun Tasarı ve Teklifinin, İçtüzüğün
91. mad-desine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
698 Sıra Sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/875, 2/876)
BÖLÜMLER
BÖLÜM MADDELERİ BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI
1. BÖLÜM
1 ila 15 inci maddeler 15
2. BÖLÜM
16 ila 30 uncu maddeler 15
TOPLAM MADDE SAYISI 30
646 Sıra Sayılı
Sporda
Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı
(1/990)
BÖLÜMLER
BÖLÜM MADDELERİ BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI
1. BÖLÜM
1 ila 15 inci maddeler 15
2. BÖLÜM
16 ila 27 nci maddeler 13
(Geçici Madde 1
dâhil)
TOPLAM MADDE SAYISI 28
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) ÖNERGELER
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın; 6343
Sayılı Veteriner Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk
Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül
Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanunun 19uncu ve 41inci
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/478) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/263)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/478 sıra
sayılı 6343 Sayılı Veteriner Hekimlik Mesleğinin
İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile
Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği
İşlere Dair Kanunun 19. ve 41. Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifim yasal süresi içinde gündeme
alınmadığından adı geçen Kanun Teklifimin İç
Tüzük gereğince doğrudan gündeme alınmasını arz
ederim.
Ramazan
Kerim Özkan
Burdur
BAŞKAN
Teklif sahibi olarak Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan.
Buyurunuz
Sayın Özkan.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
6343
Sayılı Veteriner Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk
Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül
Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanunun 19uncu ve 41inci
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz
almış bulunuyorum ve desteklerinizi bekliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ilgili kanun bundan elli beş yıl önce
çıkmıştır ve veteriner hekimler odasının ve Türk
Veteriner Hekimleri Birliğinin sorunlarına cevap vermemektedir.
19uncu maddede aidatlar söz konusudur. O dönemde, aidatlar yıllık 5
lira olarak tespit edilmiştir ama bu aidatlarla o odada görev yapan
değerli arkadaşlarımız ücretsiz
çalışmaktadırlar ama o odanın elektrik faturası
vardır, telefon faturası vardır, personel gideri vardır,
bugün İnternet çağındayız, İnternet masrafları
vardır. Bu masrafları karşılama adına 19uncu
maddedeki değişiklik isteğimiz, aidatların günün
koşullarına uyarlanması yönündedir.
Yine 41inci
madde de Haysiyet Divanının görevlerini belirlemektedir. Haysiyet
Divanında da veteriner hekimlik etik kurallarına uymayanlar, odaya
kayıt olmayanlarla ilgili cezai hükümler vardır. Bu hükümler de günün
koşullarına cevap vermemektedir. Onun için, bunun da
değişmesi gerekmektedir.
Türkiyede,
veteriner hekimler gerçekten, geçtiğimiz günlerde
Hep eti
konuşuyoruz, yumurtayı konuşuyoruz, sütü konuşuyoruz,
üretimi ve ürünü konuşuyoruz ama ne yazık ki bunların
altyapısında, oluşmasında cansiparane çalışan
veteriner hekimlerin özlük haklarında, bir türlü iyileştirme
anlamında, bu Parlamento döneminde, 23üncü Dönemde bir iyileştirme
yapmadık. Bu konuda bizim uyarlamamız
Biz tabipler olarak
Bir
veteriner hekim de insan hekimliğine direkt bir katkı koyma
anlamında çalışma yapmaktadır, zoonos hastalıklarla
uğraşmaktadır. Ülkemizde şap görülmektedir, brusella
hastalığı vardır, kuduz vardır, şarbon
vardır. Bunlarla koruyucu hekimlikte cansiparane çalışan
veteriner hekimler, veteriner sağlık teknisyenleri tarım il
müdürlüklerinde gerçekten bugün atıl konumda
çalışmaktadırlar. Veteriner hekimlere ancak büro işleri
yaptırılmaktadır. Bundan dolayı, ülkemizin her yerinde
bugün şap hastalığı görülmektedir, şarbon
görülmektedir, kuduz görülmektedir, mavi dil görülmektedir. Bunlar ülkenin
gelir ve getiri kaynakları olan hayvanlarımızın bir anlamda
ülke ekonomisine katkı koymasını engellemektedir. Hâlbuki bu
katkılar, bu veteriner hekimlere verilen özlük hakları
düzenlenmiş olsa ülkemizde bugün, yurt dışından
aldığımız kurbanlıkları elimizin tersiyle
iterdik, bugün hâlâ devam etmekte olan et ithalatını elimizin
dışıyla, tersiyle iterdik ama ne yazık ki bu veteriner
hekimlerin, veteriner sağlık teknisyenlerinin emekleri ülkemizde heba
edilmektedir. Hâlâ şu anda, besicilerimiz, Türkiye genelinde taleplerini
devamlı iletmektedir bizlere. Bu taleplerinde, biz sadece entansif besi
yapanları düşünüyoruz ama aile işletmelerini düşünmüyoruz.
Hâlâ ülkemize yurt dışından şu anda dahi ithal et gelmekte
ama varıyorsunuz, et reyonlarında, süpermarketlerde et
fiyatlarında bir değişikliğin
olmadığını görüyorsunuz. Bir an önce Hükûmet
yetkililerinin, Et-Balık Kurumuna işlerlik kazandırarak
üreticilerimizin ürettiği ürüne, ürün maliyeti hesap edilerek bugün 15
liradan aşağıya et mal olmuyor- en az 15 lira, 16 lira bir fiyat
vererek Et Balık Kurumuna bu besicilerimizin, aile işletmelerimizin
korunması gerekmektedir. Bu konuda taleplerimizi Tarım
Bakanlığı yetkililerine, Hükûmet yetkililerine iletiyoruz ama
bir kulaktan giriyor, bir kulaktan çıkıyor.
Yine şu anda
süt üreticileri perişan; 1 kilo süt parasıyla 1 kilo yem
alamıyor. Süt fiyatını 73 kuruş olarak belirlediniz ama
hiçbir yerde süt 73 kuruş olarak alınmıyor, 60 kuruştan
fatura teslim ediliyor, 60 kuruştan, 40 kuruştan, 50 kuruştan.
Yani bu üzüntümüzü sizlerle paylaşmak isterim. Bir an önce o sanayicilere
verdiğiniz desteği üreticiye ayırmanız gerekiyor, üreticiye
ayırmadığınız sürece bu bacasız fabrikalar yine
kesime gidecek ve yine ülke, hayvancılık perişan olacaktır.
Bu duygularla
hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özkan.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt
Yok.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi
alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci
sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye
Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye
Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
698 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu teklif, İç Tüzükün
91inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu
nedenle teklif, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü
üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak konuşacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Kaynak.
AK PARTİ
GRUBU ADINA VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
çok saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, 14
Mart Tıp Bayramı dolayısıyla, bütün
doktorlarımızın bu bayramlarını kutluyorum; ülkemize,
insanımıza yaptıkları hizmetlerden dolayı kendilerine
şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca, 18
Mart Çanakkale Deniz Zaferinin yıl dönümü münasebetiyle, Çanakkalede
şehit olan, gazi olarak vatanımıza hizmet eden, bize bu
vatanı kazandıran aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle ve
rahmetle anıyorum.
(x)
698 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
698 sıra sayılı Kanun Teklifi, bir yandan özel güvenlik
görevlilerinin statüleriyle ilgili düzenlemeler getirirken, diğer yandan,
küçük sanayi sitelerine Bakanlık bütçesinden tahsis edilen ödeneklerden,
kredilerden ödeme güçlüğüne düşmüş olan müteşebbislerin
borçlarının yeniden yapılandırılması imkânı
getirilmekte ve yine bu teklifle, Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün taraf olduğu davaların, idari davalar yanında
adli davaların da Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
avukatlarınca yürütülmesi öngörülmektedir. Bunun dışında,
Komisyonda eklenen bir kısım maddelerle birlikte bu teklif otuz
maddeye çıkmıştır.
Birazdan
geçeceğimiz Anayasa oylamaları sebebiyle sözlerimi fazla uzatmadan,
Büyük Birlik Partisinin merhum Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlunun hatırasını da yâd etmek üzere,
sadece özel güvenlik kısmıyla ilgili bölüme değineceğim.
Koruma ve
güvenlik hizmetlerinin bir bütünlük içerisinde yerine getirilmesi, önleyici
kolluk hizmetlerinin sağlıklı ve ahenk içinde yürütülebilmesi,
genel kolluk birimleriyle özel güvenlik görevlilerinin uyum içerisinde birlikte
çalışmasıyla mümkün olacaktır. Özel güvenlik alanında
sürekliliği ve profesyonelliği sağlamak için bu alanda
başarılı çalışanların kesintisiz olarak
görevlerine devam etmeleri gerekmektedir. Bu noktadan hareketle, özel güvenlik
alanında sürekliliğin sağlanabilmesi amacıyla uygulamada
karşılaşılan aksaklıklar ve yeni ihtiyaçlar
doğrultusunda bazı hukuki düzenlemelerin yapılması
ihtiyacı gündeme gelmiştir.
Özel güvenlik
görevlilerinin her beş yılda bir yeniden ruhsat harcı ödeyerek
yenilemek durumunda kaldıkları çalışma izinlerinin sürekli
hâle getirilmesi, özel güvenlik alanında çalışan görevlilerin
tecrübe ve birikimlerinden de istifadeyle koruma ve güvenliğin istenilen
düzeyde yerine getirilmesi ve mesleğin
kalıcılığının sağlanması daha uygun
olacaktır. Böylelikle, özel güvenlik görevlileri bir defaya mahsus ruhsat
harcı ödeyerek görevlerine devam edebileceklerdir.
Güvenlik
şirketlerinde olduğu üzere, alarm izleme merkezleriyle eğitim
kurumlarının kurucu ve yöneticilerinde de güvenlik
soruşturması yapılması ve özel güvenlik görevlileri de
dâhil olmak üzere her beş yılda bir güvenlik soruşturmalarının
yenilenmesi kuralı getirilmektedir.
Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; koruma ve güvenlik hizmetinin
sağlanacağı yerlerde sözleşmenin imzalanmasıyla
eş zamanlı olarak bu hizmetlerin yerine getirilmesinin istenmesi
nedeniyle, hizmetin başlamasından en geç bir hafta önce ilgili
valiliğe yazılı olarak bildirimde bulunma mecburiyeti hizmet
veren şirketleri cezalı duruma düşürmektedir. Koruma ve güvenlik
hizmetlerinin takibi ve kontrolü açısından, bildirimin hizmetin
başlamasından belli bir süre önce veya sonra yapılması
arasında bir farklılık bulunmamaktadır. Bu nedenle,
hizmetin başladığı gün mesai saati bitimine kadar
valiliğe bildirilmesi yönünde düzenleme yapılarak bu
olumsuzluğun giderilmesi ve şirketlerin cezai yaptırıma
maruz kalmalarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Özel güvenlik
şirketlerinin cezai yaptırıma maruz kalmalarının önüne
geçilmesi amacıyla, özel güvenlik hizmetinin, hizmetin
başladığı günün mesai saati bitimine kadar valiliğe
bildirilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Valilik
tarafından özel güvenlik hizmetleri verecek kurumların ve özel
güvenlik şirketlerinin yöneticilerine yönelik yapılmakta olan
güvenlik soruşturmasının alarm izleme merkezlerini de kapsayacak
şekilde genişletilmesi ve bu kurumların kurucularının
da güvenlik soruşturması kapsamına alınması
sağlanacaktır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Millî İstihbarat Teşkilatı ve genel kolluk
emeklileri ile en az beş yıl süreyle çalışıp kendi
istekleriyle buralardan ayrılanlara ve daha önce yükseköğretim
kurumlarının güvenlikle ilgili fakülte ve meslek
yüksekokullarından mezun olanlar ile fakülte ve meslek
yüksekokullarının güvenlikle ilgili bölümlerinden mezun olanlara
temel eğitim şartı kaldırılmaktadır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu yasa teklifi, hatırlayacağınız gibi,
Büyük Birlik Partisinin Genel Başkanı, Sivas Milletvekilimiz merhum
Muhsin Yazıcıoğlunun bu istikamette bir kanun teklifi ile
gündeme gelmişti. Bu teklif, rahmetlinin bir vasiyeti olarak bizim
grubumuz tarafından da kabul
edilmiş ve grup başkan vekillerimizin imzasıyla
huzurlarınıza getirilmiştir.
Bu teklif, yine
rahmetliden sonra Büyük Birlik Partisinin şimdiki Genel Başkanı
Sayın Yalçın Topçu ve arkadaşları tarafından da
ısrarla ve bizzat İçişleri Komisyonumuza kadar gelerek
-kendileri tarafından- takip edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Keşke teklifi kendi ismiyle getirseydiniz.
VEYSİ KAYNAK
(Devamla) Ben bu vesileyle bütün yaşamını, bütün
hayatını ülkemize adamış ve bu uğurda rahmeti Rahmana
kavuşmuş olan Sayın Muhsin Yazıcıoğlunu rahmetle
ve minnetle bir kez daha anıyorum. Onunla beraber ahirete intikal eden
dava arkadaşlarına ve helikopter kazasında vefat edenlere
Cenabıallahtan bir kez daha rahmet diliyorum.
Özel güvenlik
görevlileriyle ilgili bu iyileşmenin onun anısına
yasalaşmasından dolayı da ayrıca şahsım ve AK
PARTİ Grubu olarak büyük mutluluk duyduğumuzu ifade ediyorum.
Bu kanunun
hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaynak.
Sayın
milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.31
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
698 sıra
sayılı teklifin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Şimdi de
2nci sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili
Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural, Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır, Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Batman Milletvekili Bengi Yıldız ve 306 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 59 uncu Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Anayasa Komisyonu Raporunun birinci görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili
Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural, Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır, Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Batman Milletvekili Bengi Yıldız ve 306 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 59 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/879) (S.
Sayısı: 697) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
697 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili
Şahin Mengü konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Mengü. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son yıllarda alışmadığımız
kadar güzel bir yasama çalışmasının bugün burada ilk turunu
yapıyoruz.
(x)
697 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Komisyonda bir
şeyi gösterdik: Uzlaşmayla bir Anayasa değişikliğinin
ne kadar kolay, ne kadar seri olduğunu hep beraber yaşadık.
İlk defa -özellikle bu Parlamento süreci, bu seçim dönemi için de
söylüyorum- 23üncü Dönemde, bir Parlamento çalışmasında
uzlaşmanın Türk demokrasisine ne kadar büyük fayda
sağlayacağını hep beraber yaşadık. Hakikaten,
Futbol Federasyonunun ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün yetkililerinin
de katılımıyla evvela bir kendi aramızda ciddi ciddi hukuk
tartıştık, siyaset yapmadan, olayın hukuki çözümünün
nasıl olabileceğini tartıştık. Hatta bazı
arkadaşlarımız -benim de zaman zaman yandaş olduğum-
işte, Anayasanın 36ncı maddesine mi girer, 125e mi girer, yok
59un altına ilave mi edelim, oraya mı... Çok ciddi bir hukuki
tartışma oldu. Hakikaten, gerek Federasyondan gelen gerekse Beden
Terbiyesi Genel Müdürlüğünden gelen arkadaşlar çok önemli
katkılarda bulundular ve inşallah, Türk sporunun önündeki çok büyük
bir engeli, daha doğrusu Türkiye açısından çok büyük sorun
yaratacak bir siyasi, daha doğrusu sportif siyasi gelişmenin,
uluslararası bir gelişmenin, Türkiyenin aleyhine olacak bir
gelişmenin önüne geçiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, yapılan değişiklik, uluslararası
taahhütlerimizin, sportif olarak uluslararası taahhütlerimizin yerine
getirilmesinden başka bir şey değildir. Zaman zaman devletler,
uluslararası ilişkilerde uluslararası taahhütlerde bulunurlar,
bu bulundukları taahhüdün gereğini de yerine getirirler.
İşte, bu yaptığımız Anayasa
değişikliği, tüm spor federasyonlarında
Çünkü sporun
kendine has özelliği nedeniyle, bu disiplin suçlarından
başlayarak kulüpler arası ilişkilerden de kaynaklanarak bir
olayın sonuçlandırılmasının çok seri olması
gerektiği
Futbol anlamında anlatırsam çünkü hepimizin, toplumun
daha çok büyük bir kesiminin çok yakından takip ettiği futbol olarak
alırsanız, dünya futbolunu yönlendiren FIFA, onun altında
Avrupayı, bizi ilgilendiren UEFA gibi bir süreç içinde, bir
yapılanma içinde spor faaliyetleri götürülmektedir. Eğer, siz, Türk
sporu içindeki bu tip ihtilafları yani oyuncuya verilen kart
cezasından tutun her türlü disiplin cezasında olduğu gibi, kulüplerin
kendi aralarındaki ihtilaflar, kulüp-federasyon ilişkileri gibi
parasal olmayan, hukuken bir parasal ilişkiden kaynaklanmayan, oyuncunun
kulübünden alacağı, vereceği gibi şeyler değil ama
disiplin suçunu da ilgilendiren konuların bir an evvel çözülmesi ve
sonuçlandırılması dünya spor camiasının kabul
ettiği bir sistem. Çünkü -disiplin cezası- adamı pazar günü
oyundan atıyorsunuz, pazartesi cezasını veriyorsunuz, cuma
gününe o kararın bir şekilde kesinleşerek gelmesi lazım.
Hatta, hatırlayacaksınız, çok yakın zamanlarda Ankara yakınlarındaki
bir ilçe adliyesinden alınan bir kararla Futbol Federasyonu Genel Kurulu
bile erteletilmişti. Zaman zaman kulüpler düşerdi, kulüpler bir dava
açardı, Danıştaydan bir yürütmeyi durdurma kararı alır,
gelir, çünkü sporun kendi içinde yapılan değerlendirmesiyle bir
mahkemenin hukuk mantığı içinde değerlendirmesi, yani salt
hukuk mantığı içinde değerlendirmesi zaman zaman çok büyük
farklılıklar gösterebilir. Bu tabii, sporu çok olumsuz yönde etkiliyordu.
Bildiğim
kadarıyla, sonraki yıllarda, -özellikle son bir senenin içine girdik-
bu nisan ayına kadar bu Anayasa değişikliğini yapmazsak
Türk sporcularının uluslararası müsabakalarda temsil
edilmelerinin önünde büyük bir engel olacak, yani bir FIFA Türkiyeyi veya Türk
takımlarını herhangi bir uluslararası müsabaka yapmaktan
men edebilecek. İşte yapılan Anayasa
değişikliğinin gayesi budur, yani bu yapılan
değişiklikle bütün spor federasyonlarının tahkim
kurullarından geçen kararlar son tahkim kararından sonra
kesinleşmiş, yargı yolu kapatılmış olacaktır.
Bu tip kararlara karşı yargı yoluna başvurmak imkân
dışı bırakılmıştır, yani yargı
yolu kapatılmaktadır.
Bu
Anayasanın 36ncı maddesine mi ilave edilebilirdi, 59uncu maddeye
mi ilave edilebilirdi, 125in içine mi konabilirdi, bu çok
tartışıldı. 59uncu maddenin, yani gençlikle ilgili
maddenin içine -hem başlığını değiştirdik-
olayı genelleştirmek açısından oraya ilave ettik. Bunun
temel nedeni de 59uncu madde -çünkü bakın başlık da şudur-
spor federasyonu, spor faaliyetleriyle ilgili. O 59uncu madde gençliğin
spor faaliyetlerinin düzenlenmesi yetkisini vermiştir. O maddenin
başlığını da değiştirerek, o maddenin
başlığına bir hüküm kondu, yani tahkimi oraya ilave
ettik, başlığına da onu koyduk. Bu, olayı sadece
sporla sınırlandırma mantığıdır. 36ncı
madde bu yargıya gitme yolunun bütün temelini teşkil ettiği
için, bunun sadece sporla ilgili değerlendirilmesini oraya hasretmek,
bunun ileride başka noktalardan başka şeylerde
kullanılmasını da engellemek üzere bu maddeyi buraya getirdik ve
dedik ki: Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve
disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim
yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu
kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.
Özellikle bu, hiçbir yargı merciine başvurulamaz lafı, Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunundan kaynaklanan, zaman zaman tahkim kurulu
kararlarının yargıya taşınabilmesini önlemek içindir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda diğer ticari ve hukuki tahkim
kararlarına karşı, tahkim kararından sonra onu temyiz
mahkemesine götürebiliriz. Bunu önlemek içindir çünkü bizim Futbol
Federasyonunun tabi olduğu hukuk sistemi, kendine özgü, yani diğer
Latince tabiriyle sui generis bir yapıdır, özel hukuk hükümlerine
tabidir ama yakın zamana kadar spor faaliyetleri, bir kamu kurumu gibi
mütalaa ediliyordu, ondan da kurtarıldı Futbol Federasyonu. Son
eksiklik bu tahkim hadisesiydi. Yani bir kamu kurumu gibi siyasal, yani
hükûmetlerin müdahale etmesinden de kurtuldu. Federasyonlar, kendi tüm
faaliyetlerini özgürce yapabilmektedirler.
Bu getirilen
değişiklik, bunun son halkasıdır, Türk sporu için çok
önemli bir şeydir. Bu, uzlaşmayla da olduğu için zaten herhangi
bir sorun çıkacağına inanmıyorum. Bu Anayasa
değişikliğinin Türk sporuna hayırlı olmasını
diliyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Mengü.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Faruk Bal.
Buyurunuz
Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; spor
faaliyetlerini tanzim eden Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
teşkilatlarıyla ilgili Kanunun bir maddesinin Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilmesi üzerine uluslararası spor hukukuyla ilgili
Türkiye'nin önünde ciddi bir sorun ortaya çıkmıştı. Bu
ciddi sorunun aşılabilmesi, spor faaliyetlerinin uluslararası
standartlarda Türkiyede yürütülebilmesi ve spor
federasyonlarımızın uluslararası federasyonlarla
ilişkilerinin düzenlenebilmesi için bu Anayasa değişikliği
teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinde grupları bulunan partiler
tarafından bir mutabakat içerisinde yüce Meclisin huzuruna
getirilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, spor faaliyetlerinin
kendine özgü ihtiyaçlarının karşılanabilmesi, uzun zamana
yayılan bir denetim sürecinin spor faaliyetlerine vermiş olduğu
engelin ortadan kaldırılabilmesi ve spor
federasyonlarımızın ihtiyaçlarının karşılanabilmesi
için mutabakata varılmasında önemli bir katkıda bulunduk. Milliyetçi
Hareket Partisinin bu katkısı spor camiamıza hayırlı
sonuçlar getirecektir diye düşünüyorum. Bu vesileyle, spor camiasında
bulunanları saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu Anayasa değişikliği aynı zamanda
bir gerçeği daha ortaya koymuştur. Bu gerçek, anayasa
değişikliklerinin veya yeni anayasanın
yapılmasının toplumsal mutabakat çerçevesi içerisinde
gerçekleştirilmesine ilişkin evrensel bir değer.
Dolayısıyla, anayasa değişikliklerinin toplumsal mutabakat
içerisinde yapılabilmesine, böyle bir imkânın Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 24üncü Döneminde gerçekleştirilebileceğine de güzel bir
örnektir. Bunu biz daha önce de görmüştük. 2000 yılında
Anayasanın otuz üç maddesi değiştirilirken o tarihte Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bulunan beş siyasi parti de bu mutabakata
ulaşabilmişti. Dolayısıyla, bu şekilde, mutabakat
içerisinde yapılan anayasa değişiklikleri toplumsal bir
karşılığı olan, toplumsal bir değeri olan ve
toplumsal bir ihtiyacı da cevaplayabilen anayasa
değişikliği olmaktadır. İşte, bu açıdan
değerlendirdiğimiz zaman, Milliyetçi Hareket Partisi, 12 Eylül
Anayasasının, yani 1982 Anayasasının da
değiştirilmesini, ya yeniden
yapılandırılmasını ya da topyekûn bir anayasa ortaya
konulmasını düşünmekte, bununla ilgili genel çizgilerini
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biz devlet olarak, millet olarak çok büyük bedeller
ödeyerek, anayasa yapımında ve değiştirilmesinde
dünyanın en tecrübeli devleti, en tecrübeli milleti hâline geldik. 1876
Anayasasıyla, Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü
durdurabilmek için bir anayasa yaptık, Teşkilatı Esasiye Kanunu.
Maalesef, amacı Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü
durdurmak iken bu Anayasa çöküşü hızlandırmış ve 1876
tarihi itibarıyla imparatorluk sınırları içerisinde bulunan
pek çok vatan toprağı, neticede 1920li yıllara
gelindiğinde elimizden çıkmış ve imparatorluk da
İstanbulda küçücük bir alanda müstevli güçlerin tahakkümü altına
girmiştir.
İşte,
bir imparatorluğun çöküşünün sebepleri ve sonuçlarıyla ilgili
olmak üzere biz devlet olarak, millet olarak, bedel ödemiş bir millet
olarak büyük bir tecrübeye sahibiz. Onun için, 21inci yüzyıla
girdiğimiz şu süreçte yeni bir anayasa ihtiyacı var
olduğuna, kesin olduğuna göre, Milliyetçi Hareket Partisi
imparatorluğu çökerten 1876 Anayasasının, Anayasanın
uygulanmasıyla ilgili süreçten bu dönemde yararlanılması, bunun
faydalı yönlerinin benimsenmesi, çöküşe sebep olan noktalarından
ise sakınılması gerektiğini düşünmektedir.
Diğer
taraftan, çöken imparatorluğun arkasından verilen muhteşem bir
Kurtuluş Savaşından sonra 1921 Anayasasını
yapmışız. 1921 Anayasasında millet bütünlüğü ve
üniter devlet yapısına geçmişiz. Vatandaşın tebaa
düzeninden eşit vatandaşlık düzeyine geçmişiz ve bir
Kurtuluş Savaşı bedeli ödemiş millet olarak, devlet olarak
bu tecrübeden yararlanmamız, bunun olumlu yönlerini almamız ve
olumsuz yönlerinden ise sakınmamız gerekmektedir.
Yine 1924
yılında, kurmuş olduğumuz üniter ve millî devlet
yapısına siyasi bir model getirmişiz ve bu siyasi modelin de
adı cumhuriyet olarak tanımlanmıştır.
Dolayısıyla 1924 Anayasasının bu önemli özelliğinden,
21inci yüzyılın değerleriyle de örtüşmek kaydıyla
yeni anayasa yapımında yararlanmamız gerekmektedir.
Bir ihtilal
yaşamışız, yine bir bedel ödemişiz, 1960 ihtilali ve
1961 Anayasası. İhtilal mantığıyla
yapılmış olan 1961 Anayasası Bol geldi bu millete.
denilerek eleştirilmiş ve Türkiyeyi belirli bir süreç içerisinde
önemli noktalara kadar taşımıştır. Bu bol gelen
Anayasanın da iyi yönünün, kötü yönünün değerlendirilmesi ve 21inci
yüzyılda evrensel değerlerle barışık bir anayasa
yapımında bundan yararlanmamız gerekmektedir.
1982
Anayasası, bir ihtilal anayasasıdır, ihtilal
mantığıyla hazırlanmıştır.
Dolayısıyla, bu Anayasa da, o mantığın
gerektirdiği kurum ve kuruluşlar ile millet iradesini paylaşma
özelliği itibarıyla Dar geldi. diye eleştirilmiştir.
Dolayısıyla, dar gelen bu Anayasanın da olumlu ve olumsuz
yönleri 21inci yüzyılın evrensel değerleriyle
bağdaştırılmak kaydıyla değerlendirilmeli, yeni
anayasa yapımında dikkate alınmalıdır.
İşte
bütün bu saydığım beş tane anayasayı yüz otuz beş
yıl içerisinde biz değiştirirken, bir imparatorluk
kaybetmişiz, bir Kurtuluş Savaşı
yaşamışız ve iki tane de ihtilal görmüşüz.
Dolayısıyla, dünyanın en zengin anayasa yapan ülkesi olarak bu
anayasaları yaparken en büyük bedelleri ödemiş bir devlet, bir millet
olarak anayasa hukuku konusunda bizim 21inci yüzyılda
başkalarından alacak dersimiz yoktur, yeter ki, tarihten
çıkardığımız dersi dikkatle inceleyelim ve tarihin
tekerrür etmesine izin vermeyelim.
Değerli
arkadaşlarım, bu beş anayasa yapılırken Türkiye çok
sayıda anayasa değişikliği yapmış,
anayasaların 230a yakın maddesi değiştirilmiştir.
Şaşırtıcı bir şekilde bu anayasaların
değişikliği üç tane muhtıranın neticesinde
gerçekleşmiştir. Bu anayasa değişikliklerinin büyük bir
bölümü 12 Mart 1971, 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 tarihi itibarıyla
bu muhtıralar milletin iradesi üzerinde ciddi bir ipotek unsuru
olmuştur.
Şimdi,
buradan çıkarak yeni Anayasayı nasıl yapmamız lazım?
Değerli arkadaşlarım, bugün örneğini görüyoruz. Bugün dört
parti bir araya gelebildi. Demek ki haklı ve makul bir noktada siyasi
partilerimiz uzlaşma içerisine girebiliyor ve bu uzlaşmayı da,
geçmişte olduğu gibi, 2000li yıllarda beş partinin bir araya
gelerek Anayasayı değiştirdiği gibi, 23üncü Dönemde de
değiştirebiliyoruz.
Böyle bir
değişikliğin toplumsal mutabakat zemininde yapılabilmesi
için Milliyetçi Hareket Partisi, 2007 yılında, yani 23'üncü Dönem
milletvekilliği, yasama faaliyeti başlar bazlamaz milletimize ilan
etmiştir: Gelin, bu Anayasayı toplumsal bir mutabakat ile
değiştirelim veya yenisini yapalım. diye. Bunun için yol ve
yöntem de göstermiştir. Mecliste bir uzlaşma komisyonu kurulsun, bu
uzlaşma komisyonuna siyasi partiler üyelerini versin. Böyle bir
teşebbüs olmuş ve Milliyetçi Hareket Partisi de uzlaşma
komisyonuna üyesini vermiştir, lakin burada tartışmaya gerek
görmediğim sebeplerle bu komisyon kurulamamıştır. Ama,
vakit geç değildir. Önümüzde bir seçim vardır. Bu seçimde, belli
belli besbelli ki 24üncü Dönem Parlamentosu, yani bundan sonra seçilecek
Parlamentonun ağırlıklı çalışma konusu Anayasa
değişikliği olacaktır. O zaman, gelin, demokrasinin
gerektirdiğini birlikte yapalım, vakit geç değil. Siyasi
partiler bir uzlaşma komisyonu etrafında bir araya gelsinler ve
uzlaşabildikleri maddeleri alt alta yazsınlar. Seçime giderken
diyelim ki: Ey millet! Biz Mecliste bulunan partiler olarak Anayasanın
şu, şu, şu maddelerini değiştirme konusunda
anlaştık. Bize oyunu verirken ona göre ver. Elbette ki tam mutabakat
sağlanamaz. Bu takdirde, mutabakat sağlanamayan alanlarda, buna
karşı çıkan partiler de desin ki: Ben sağlanmış
olan bu mutabakatın şu maddelerine karşıyım. Millet
de onları bilsin, ona göre oyunu versin. Böylece millî irade tecelli etsin
ve 24üncü Dönem Parlamentosu artık kurucu Meclis, tali kurucu Meclis gibi
tartışmaları ortadan kaldıracak şekilde 21inci
yüzyılın evrensel değerleriyle barışık bir anayasayı
yapabilsin ve yüz otuz beş yıllık Anayasa
tartışmalarımıza bir son verebilsin.
İşte,
böyle bir zemin içerinde Milliyetçi Hareket Partisinin ortaya koyduğu ve
Anayasa değişikliğinde savunduğu, bir bakıma da
kırmızı çizgiler olarak ilan ettiği hususlar şunlar
olacaktır: Biz, tarihî tecrübeden yararlanıyoruz, tarihin tekerrür
etmemesi için. İşte, bu nedenle diyoruz ki: 1876 Anayasası,
Osmanlıya bir imparatorluk kaybetmesi sonucunu doğuran,
imparatorluğun çöküşünü hızlandıran bir anayasa
olmuştur. Dolayısıyla 21inci yüzyılda Türkiyeyi büyük
ufuklara, lider ülke ufkuna taşıyacak evrensel değerle
barışık Anayasanın yapımında, imparatorluğu
çökerten bu husus dikkate alınmalıdır ve etnik
ayrışmalar, etnisite temelindeki tartışmalar ortadan
kardırılarak 21inci yüzyılın evrensel değeri olan
eşit haklara sahip vatandaşlık esasında bir mutabakat
sağlansın.
Diğer
taraftan, imparatorluk çok uluslu, çok hukuklu bir yapıya sahipti. Bu
çöken Osmanlı İmparatorluğunun külleri arasından bir
Türkiye Cumhuriyeti devleti oluşmuştur. Bu devlet millî bir
devlettir, üniter bir devlettir ve millet bütünlüğüne dayalı bir
devlettir. Bir kurtuluş savaşıdır bu devletin
kurulmasının bedeli. Bu bedeli ödemiş bir devlet, bir millet
olarak devletin kuruluş felsefesine uygun davranılmalı ve yeni
Anayasa tartışmasında uyduruk ve ucube birtakım söylemlerle
devletin üniter yapısını ve milletin bütünlüğünü tahrip
edecek, örseleyecek, onları aşındıracak söylemlerden
kaçınılmalı.
Diğer
taraftan, kurulan yeni üniter ve millî devletin siyasi yapısı
parlamenter demokrasi ve cumhuriyet olarak belirlenmiştir.
Dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi ilan etmektedir ki yeni
Anayasada, 21inci yüzyılın değerlerini taşıyan yeni
Anayasada, cumhuriyetin temel değerleri, parlamenter demokrasi, kuvvetler
ayrılığı ilkesi, yargı
bağımsızlığı ilkesi tartışılmadan,
iyileştirilecek şekilde kabullenilmelidir.
Değerli
arkadaşlarım, bu ifade ettiğim altı tane madde, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesidir. Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kuruluş felsefesini aşındıracak, numaralı
cumhuriyetçilere laf söyleyecek bir yol açacak, Türkiyeyi etnik parçalara
bölecek, mozaiklere bölecek her teklifin karşısında Milliyetçi
Hareket Partisi dimdik ayakta olacaktır. Ödediğimiz bedellerin
kıymetini, kadrini bilen bir parti olarak Milliyetçi Hareket Partisi
tarihin tekerrür etmesine müsaade etmeyecektir.
Değerli
arkadaşlarım, tabii bütün bunları anlatırken bir de son
günlerde, yasama Meclisinin son döneminde yaşadığımız
bir Anayasa değişikliği olmuştur. 2007 ve 2010
yıllarında referandum ile kabul edilen Anayasalar, eğer iyi niyetle,
halis niyetle yaklaşılmış olunsaydı, mutlaka toplumsal
bir mutabakat temin edilerek milletin Anayasa değişikliği olarak
kabullenilebilir bir hâle getirilebilinirdi. Keşke bu Anayasa
değişiklikleri toplumsal mutabakatı arayan bir niyetin ürünü
olabilseydi, dayatma olmasaydı. İşte bu Anayasa
değişikliğinde, insanımızın, milletimizin millî
ve manevi değeri olarak kadına duyduğu saygı, milletimizin
çocuğa duyduğu şefkat, milletimizin şehide duyduğu
muhabbet, milletimizin özürlüye duyduğu merhamet, milletimizin baş
örtüsüne duyduğu hürmet ve milletimizin 12 Eylüle duyduğu nefret
duyguları propaganda aracı olarak kullanılmamalıydı.
Nitekim, 12 Eylül tarihi itibarıyla, Anayasanın kabul edilmesinden
bu yana ciddi bir zaman geçmiştir. Bu süreç içerisinde -altı yedi ay
geçtiği hâlde- ne Anayasa değişikliğinin pozitif
ayrımcılık yapılacak diye ilan ettiği kadına ne
çocuğa ne şehide ne özürlüye ne yaşlıya ne başörtülüye
pozitif bir ayrımcılığı öngören bir değerlendirme
yapılmamış ama 12 Eylülle ilgili burada yapılmış
olan gözyaşı propagandasının arkasında 12 Eylülün
mimarları, 12 Eylülün mühendisleri, 12 Eylülün darbecileri hâlâ 12
Eylülün yarattığı bu Anayasa düzeni içerisinde bir koruma altındadır.
Değerli
arkadaşlarım, keşke 12 Eylülü yargılayacağız.
iddiası gerçek olarak ortaya çıkabilseydi. Keşke 12 Eylülde
insanları işkencelere, Mamaklara, C-5lere götürüp orada
insanlık dışı muamele eden insanlar yargı önüne
getirilebilseydi. Getirilemeyeceği belliydi çünkü bu Anayasa
değişikliği yapılırken niyet halis değildi.
Sadece, milletimizin millî iradeyi ortadan kaldıran 12 Eylüle
karşı nefret duygusu bir evet oyuna dönüştürülme aracı
olarak kullanılmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, 12 Eylül hareketini yapanların
yargılanması
Çocuklara, kadınlara, özürlülere, şehit
yakınlarına ve devletin merhametli ve şefkatli elini
uzatması gereken diğer kesimlere herhangi bir pozitif
ayrımcılık yapılmazken, Anayasanın asıl
öngördüğü, içinde cumhuriyetin temel nitelikleri, yargı
bağımsızlığı, parlamenter demokrasiyi ilgilendiren
konularda süratli bir düzenleme yapılmıştır. Yani
asıl, Anayasanın çıkış, değiştirilme nedeni
olarak öngörülmüş olan Anayasa Mahkemesinin yapısının
değiştirilmesine, Yargıtayın yapısının
değiştirilmesine, Danıştayın yapısının
değiştirilmesine, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
yapısının değiştirilmesine ilişkin kanunlar
süratle geçirilmiş ancak bu amacı elde etmek için dolgu malzemesi
olarak kullanıldığı izlenimi ortaya çıkan pozitif
ayrımcılık yapılacak kesimlerle ilgili olmak üzere herhangi
bir iyileştirme yapılmamıştır.
Değerli
arkadaşlarım, bu duygu ve düşüncelerle, Meclisimizde
sağlanmış olan bu mutabakata, gönülden bir, halis niyetli
mutabakata ulaşma gayretiyle ortaya koyduğu çalışmalarla
destek veren Milliyetçi Hareket Partisi, bu duygu ve düşüncelerle, spor
camiamıza değişikliğin hayırlı olmasını
dilemektedir. Önümüzdeki süreç içerisinde spor
federasyonlarımızın yapacağı
karşılaşmalarda ve uluslararası
karşılaşmalarda ve yönetimi ve disipliniyle ilgili spor
faaliyetlerinde başarılı bir şekilde hizmetler
sunacağına inanıyor, bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bal.
Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler sona ermiştir.
Anayasa
değişikliğine dair teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlandığı için teklifin maddelerine geçilmesi hususunda gizli
oylama yapacağız.
Gizli
oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum:
Komisyon ve
Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden Komisyon
sırasındaki Kâtip Üye Adana'dan başlayarak Denizliye kadar
(Denizli dâhil) ve Diyarbakırdan başlayarak İstanbula kadar
(İstanbul dâhil), Hükûmet sırasındaki Kâtip Üye ise
İzmir'den başlayarak Mardine kadar (Mardin dâhil) ve Mersinden
başlayarak Zonguldak'a kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan
milletvekiline, biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı
olmak üzere üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen
milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir. Milletvekilleri,
Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden
başka yerde oylarını kullanmayacaklardır.
Vekâleten oy
kullanacak bakanlar da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin
bulunduğu bölümde oylarını kullanacaklardır.
Bildiğiniz
üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı
ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak
sayın üye, Kâtip Üyeden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı
aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra
kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu
burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta
kutusuna atacaktır.
Bilahare oy verme
yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı
Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna
atacaktır.
Oylamada adı
okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Şimdi, gizli
oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların
toplanmasına başlandı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 697 sıra sayılı Kanun Teklifinin
maddelerine geçilmesinin gizli oylamasında, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin yerine Bayındırlık ve İskân Bakanı
Mustafa Demir, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın yerine
Devlet Bakanı Faruk Çelik, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin yerine Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf vekâleten oy
kullanacaklardır.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN -
Oyunu kullanmayan sayın milletvekili arkadaşımız var
mı?
Oy kullanma
işlemi tamamlanmıştır.
Kupalar
kaldırılsın.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin maddelerine geçilmesine
dair gizli oylamanın sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan
Oy Sayısı : 350
Kabul : 343
Ret :
1
Çekimser : 6
Kâtip Üye Kâtip Üye
Gülşen
Orhan Yusuf
Coşkun
Van Bingöl
Teklifin
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ANAYASASINDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1-
7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 59uncu maddesinin kenar başlığı B.
Sporun geliştirilmesi ve tahkim şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
Spor
federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine
ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna
başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara
karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Mehmet Fatih
Atay.
Buyurunuz
Sayın Atay. (CHP sıralarından alkışlar)
M. FATİH
ATAY (Aydın) Ben böyle bir ortamda konuşmayı uygun bulmuyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Atay, siz buyurunuz kürsüye lütfen.
Sayın
milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturunuz ya da sizi kulise davet ediyorum.
Buyurunuz
Sayın Atay.
CHP GRUBU ADINA
M. FATİH ATAY (Aydın) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 59uncu Maddesinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım.
Değerli
milletvekilleri, spor evrensel bir olaydır. Spor oyun kuralları
dünyanın her yerinde aynıdır. Futbolla ilgili kurallar,
basketbol ve diğer bütün spor branşlarıyla ilgili kurallar
dünyanın her yerinde aynıdır ve uluslararası alanda spor
branşları örgütlenmiş ve bu konularda küresel kurallar egemen
olmuştur.
Sporun
yargılanmasının ani ve hızlı olması ve doğru
yapılması gerekmektedir. Ancak ülkemizdeki bu Anayasa
değişikliğinde, duyulan ihtiyaç nedeniyle, şöyle bir durum
söz konusudur: Anayasa Mahkemesi 5894 sayılı Yasanın tahkimle
ilgili olan kuralını Anayasanın 36 ve 9uncu maddelerine, hak
arama hürriyetlerine aykırı bulduğu için iptal etmiştir.
Dünyanın her yerinde sporla ilgili, tahkimle ilgili, özellikle futbolla
ilgili yargıya başvurmama kuralı söz konusudur ancak Türkiyede
bir istisna söz konusudur, o da Futbol Federasyonunun kurullarının
dışında genel yargıya da gidilmektedir. Bu, sporda iki
başlılığı doğurmaktadır. Bu nedenle spor
faaliyetleri ve disiplin konularıyla ilgili olarak sorunları Futbol
Federasyonu kurullarının zorunlu tahkim yoluyla çözümlemesi sporda
hızlı ve çabuk çözüm getirilebilmesi için önemli bir olaydır ve
bu Anayasa değişikliği de ortak olarak tüm siyasal partiler
tarafından birlikte verilmiştir.
Bu ortaklık
elbette güzel bir olayı beraberinde getirmiştir, ülkenin
çıkarları için Anayasa değişikliğindeki
uzlaşı kültürümüz bir örnek olay olarak siyasal tarihimize
geçecektir. Ancak bu değişiklik yapılmaz ise bazı
sorunlarla karşı karşıya kalacağımız da bir
gerçektir. Örneğin, yıllar önce, iki ilimiz, küme düşmelerine
rağmen, Futbol Federasyonunun verdiği kararları genel
yargıya götürerek -tedbir kararı verildi- idare mahkemesinden
almış oldukları kararla da bir üst lige çıktılar.
Ayrıca,
Ankarasporun -şimdi düştü- sahası Futbol Federasyonu
tarafından kapatılmıştı, onlar da anında tedbir
kararı aldırdılar -nasıl aldılarsa- ve
sahalarının kapatılmasını engelleyen bir kararla kendi
sahalarında oynama hakkını elde ettiler.
Ayrıca,
aynı örnekler kırmızı kartlarda da söz konusu oldu.
Değerli
arkadaşlar, burada hep birlikte yasalar çıkarıyoruz ve bu
yasaların hepimiz için, Türkiyede yaşayan bütün yurttaşlar için
uygulanması gerekir. Yani burada çıkardığımız
yasaların bir kişi tarafından uygulanmaması gibi bir durum
söz konusu olamaz ama bir spor kulübünün onursal başkanı var, o
onursal başkan ne yazık ki bu spor kulübünden elini çekmiyor -bu spor
kulübünün, onursal başkanlığın ötesinde devamlı olarak
kendisi tarafından yönetildiği bütün spor kamuoyu tarafından
bilinmekte, Federasyon tarafından bilinmekte, Gençlik Spor Genel
Müdürlüğü tarafından bilinmekte, Bakanlık tarafından
bilinmekte- ve kendisi, Twitterda kendi takımıyla ilgili olarak
birçok mesaj vermekten de çekinmiyor. Demek ki yasalar
karşısında hakkı olmadığı bir şeyi
yapan kişiye karşı hiçbir şey yapılamamasını
da hayretle karşıladığımı bildirmek isterim.
Geçen hafta kar
yağdı Ankarada, birçok parlamenter arkadaşımız mahsur
kaldı, birçok insan evine ulaşamadı ama o
arkadaşımız Twitterda kendi takımıyla ilgili birçok
şeyler yazmaktan çekinmedi. Bunu da doğru
bulmadığımı, spor kamuoyunun, bu çıkacak olan yasalar
karşısında herkesin eşit olduğunu ve herkese aynı
yaptırımın uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu Anayasa değişikliğine, bu maddeye de olumlu
bakıyor ve değişikliğe katkı vereceğimizi
düşünüyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Atay.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Oktay Vural.
Buyurunuz
Sayın Vural.
MHP GRUBU ADINA
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında
bugün Parlamentoda bir Anayasa değişikliğinin nasıl
yapılması gerektiğini ve usulüne uygun yapılacak bir
Anayasa değişikliğinin de nasıl, millet ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından kabul edilebileceğini göstermesi
bakımından önemli bir örneği yaşıyoruz. Bu konuda
özellikle Danıştayın başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesinin
verdiği tahkim kararlarına karşı yargıya
gidilemeyeceğine ilişkin kanun maddesinin iptaline yönelik bir irade
karşısında gerçekten durumu müzakere ettik ve bu çerçevede
Türkiye Futbol Federasyonunun yaptığı girişimler
neticesinde bu safhaya kadar geldik.
Aslında
Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Genel
Başkanımızla bu konuda bir görüşme talep etti. Sayın
Genel Başkanımızla yaptıkları görüşmede, ortaya
çıkan sorunu ve bununla ilgili bir düzenleme yapılmazsa Türk sporunda
bir kaosun doğacağını ifade etti ve kendileri de Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu konuda üzerimize düşeni
yapacağımızı ve katkı
sağlayacağımızı ve böyle bir Anayasa
değişikliğinin gerçekleştirilmesi için de öncelikle
adım atılacağını ifade etti. O görüşmede
Sayın Genel Başkanımız diğer partilerle de müzakere
ederek bu uzlaşma zemininin temin edilmesini ifade etti ve bugün bu
noktaya kadar geldik. Spordan sorumlu Sayın Devlet Bakanımız da
bu konuda görüşmeler yaparak, partiler arasında böyle bir
uzlaşmanın temin edilmesine katkı sağladı.
İşte, bugün, burada milletle uzlaşınca iyi oluyor tabii,
milletin tamamıyla uzlaşınca daha iyi oluyor.
Daha önce
söyledik, diyor ki, Hükümlerin en yücesi uzlaşmadır.
Dolayısıyla, bugün Türkiyede bir Anayasa değişikliği
yapılırken partiler arasında uzlaşmanın ne kadar
önemli olduğu kadar Komisyonda yapılan görüşmelerde teklifin
dışında da, o Komisyonda bu teklifin nasıl
şekillendirilmesi konusunda da bir uzlaşma temin edilmesi bence son
derece önemli. Bu bakımdan çıkarılması gereken dersler
vardır. Aslında burada çıkarılması gereken dersler
Anayasa gibi bir konuda partiler arasında diyalog olduğu zaman
uzlaşma olabilir ve partiler arasında bu uzlaşmaya zemin
teşkil edecek görüşmelerde de en uygun yolu bulabiliriz.
Dolayısıyla, inşallah, bundan sonraki Anayasa değişikliklerinde
de Türkiyede böyle bir uzlaşma temin etme yoluna gidilmesinde, hatta ve
hatta bizim daha önce ifade ettiğimiz, partiler arasında bir
uzlaşma komisyonu oluşturarak bu zeminin aranmasında büyük bir
fayda olduğunu bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
Ben böyle bir
Anayasa değişikliğinin gerçekten uzlaşma zemininde bu
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna gelmesine vesile olan herkese
teşekkür ediyorum, başta siyasi partilerin grup başkan
vekillerine teşekkür ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu
katkıyı nasıl yapacağımızı, makul ve mümkün
olanın, doğru olanın yanında da nasıl beraber ve
birlikte hareket edeceğimizi ortaya koymuş bulunmaktayız. Bu
Anayasa değişikliğinin Türk sporuna katkı
sağlaması ve Türk sporunun, açıkçası, rasyonel
kararları kendisinin alabilmesini temin edecek bir zemin
oluşturması bakımından da gerçekten faydalı
gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle bir
konuyu da belirtmek istiyorum: Anayasa Mahkemesi, sporla ilgili tahkim
kararlarını zorunlu tahkim yoluna sunan maddeyi iptal ediyor.
Aslında, belki de bugün bizim burada bir Anayasa
değişikliğine gitmeksizin de bu sorunun Anayasa Mahkemesi
tarafından da çözümlenmesi gerekir. Yani bir spor faaliyeti olmuş,
günlük, haftalık oynanan bir maçla ilgili, sürekli olarak bunları
yargıya götürmenin nasıl bir pratik yarar sağlayacağı,
sporu nasıl bu şekilde yönetebileceğimiz konusunda keşke
Anayasa Mahkemesi de mütalaa yapmış olsaydı; orada bir anayasal
yorum getirmek suretiyle, spor faaliyetlerinin yönetilmesi ve denetimiyle
ilgili hususların aslında bu şekilde, bir yargı yoluna
başvurulmaksızın zorunlu tahkim yoluyla
yapılabileceğine ilişkin bir karar almış olabilseydi.
Doğrusu bu yönüyle bakıldığı zaman da hukukun bu
şekilde, doğru bir şekilde yorumlanıp sorunları bu
yorum vesilesiyle çözebilme kabiliyetine erişmesini de dilediğimi
ifade etmek istiyorum.
Bu Anayasa
değişikliğinin başta spor camiasına, milletimize
hayırlı, uğurlu olması dileğiyle hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Başka söz
isteyen yok.
Soru-cevap yok.
Bir önerge
vardır, okutuyorum:
TBM Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 697 sıra sayılı yasa teklifinin birinci maddesinde geçen
başvurulabilinir ibaresinin başvurulur biçiminde
değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Sayın
Başkanım, metin çok açık. Ancak kelimesi olduğu için
başta bu önergeye katılamıyoruz, ifade yerinde ve doğrudur.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 697 sıra
sayılı Anayasa Değişikliği Teklifinde -bir maddelik
değişiklik zaten- burada deniliyor ki: Spor faaliyetlerinin
yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak
zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Hâlbuki başvurulabilir
ifadesi kulağı tırmalıyor, başvurulur... Zaten
ihtilaflara karşı bir tek yol vardır, o da tahkim usulüdür.
Anayasa yapmak bence önemli bir olay. Burada ifadelere dikkat etmek gerekiyor.
Ben başvurulur kelimesinin buraya daha uygun düşeceğine
inanıyorum.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, tabii ki dört senedir şurada, şu
Parlamento çatısı altında bu kadroyla hizmet ediyoruz.
Hatırlarsanız, Meclis daha başlangıç zamanında
Tabii,
Futbol Federasyonunda büyük paralar vardı. Tayyip Bey ne yaptı?
Futbol Federasyonunu elde etmek istedi. Elde etmenin yolu neydi? O zaman
kulüplerin
Bir kanun getirdi buraya -işte sizin parmaklarınızla-
o spor kulüplerinin 35 trilyon liralık vergi borçları affedildi.
Affedildikten sonra Tayyip Beyin arkadaşı rahmetli Hasan Doğan
seçildi Futbol Federasyonu Başkanlığına. Ondan sonra,
tabii, bu arada, Hasan Doğandan bir gemi de alındı denildi,
yani Tayyip Beyin oğlu bir gemi aldı, acaba Hasan Doğanın
şirketinden mi aldı, başkasından mı alındı,
o zaman ortalıkta böyle şeyler de dolaşıyordu. Tabii, bu
konuda sorduğumuz sorulara cevap verilmediği için bu geminin burada
alındığı konusundaki durum bir açıklık
kazanmadı.
AKP, Tayyip Erdoğan
spora müdahale etti de ne oldu spor? Uluslararası dünya
şampiyonasında, uluslararası arenada Türk sporunun parlak durumu
Tayyip Beyin müdahalesiyle maalesef, bugün, artık, dünyada isminden
bahsedilmez bir hâle geldi.
ABDURRAHMAN ARICI
(Antalya) Dünya Basketbol Şampiyonasında ikinci kim oldu?
Ayıp ya!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, Dünya Basketbol Şampiyonası değil; futbol,
futbol, bizim esas şeyimiz futboldu. Futbolda, tabii, büyük para
vardı, orası elde edildi, elde edildikten sonra yandaşlara
peşkeş çekildi. Yandaşlara da peşkeş
çekildiğinde
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bakın, seçime gidiyoruz. Seçime giderken
-AKPlilere özellikle belirtmek istiyorum- Türkiyede tek bir kişinin
dikta rejimi var. Bakın, geçenlerde, içeriye alınan 2 subay arkadaşımızın
yakınları vefat etti. Bunlar tutuklu. Şimdi, kanuna göre tutuklu
kişilerin yakınlarının cenazelerine gitmesi yasak, mümkün
değil. Şimdi, burada tutukluların da yakınlarının
cenazesi olduğu takdirde cenazeye katılması konusunda kanun
değişikliği yapmamız gerekirken, maalesef Tayyip
Erdoğan Ya, bırakın gitsinler. dedi. Böyle bir devlet olur mu!
Böyle bir kişi, kanun dinlemiyor, hukuk dinlemiyor, yargıyı
dinlemiyor. Şimdi, biz neyin peşindeyiz? Bir dikta rejimi
Bakın, değerli milletvekilleri, dolayısıyla, burada kanun
yapmak da bir şey ifade etmiyor, o kanuna saygı göstermek önemli.
Şimdi, AKP
seçime giderken diyor ki: Ben Anayasa değişikliği
yapacağım. Hangi değişikliği yapacaksan, çık
burada -nitekim birtakım partilerimiz de söylüyor- bunları söyle.
Anayasa toplumun tümüne uygulanan kurallardır. Bu kurallarda
insanların asgari müştereklerde uzlaşması lazım. Ama
işte, Cumhurbaşkanı seçiminde buna riayet etmezsiniz.
Cumhurbaşkanı, işte, bir kişiyi seçtiniz Çankayaya. Ne
yapıyor? Danıştaya üye atıyor. Danıştay nedir?
Yüce bir idari yargı, en son merci, oraya Tayyip Beyin
yakınını atıyor. Kimdir bu kişi? İmam-hatip
mezunu. Ne tahsili vardır? Gazi Eğitimi bitirmiş, öğretmenlik
yapmış. Peki, bu Gazi Eğitimi bitiren imam-hatipli arkadaş
Danıştayda Türk milleti adına hangi hukuki kararları
verecek arkadaşlar? Yani böyle, devletin kurumlarını ne duruma
çevirdiğinizi icraatlarınız ortaya koydu. Hukuk bir memlekette
işlemiyorsa, bir kişinin iradesiyle eğer devlet
şekilleniyorsa orada dikta rejimi vardır. Seçimden sonra da, dilerim
ki bu dikta rejimini isteyenlerin burnu kırılsın, ondan sonra
memlekete demokrasi gelsin.
Ben bu vesileyle
bunu belirtmek istedim.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
1inci madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi
maddenin gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, 697 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin oylamasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yerine
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir, Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yerine Devlet Bakanı Faruk Çelik,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker yerine Devlet
Bakanı Selma Aliye Kavaf vekâleten oy kullanacaktır.
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN
Oyunu kullanmayan sayın milletvekili arkadaşımız var
mı? Yok.
Oylama
işlemi tamamlanmıştır.
Kupaları
kaldırınız lütfen.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1inci maddesinin gizli
oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan
Oy Sayısı : 354
Kabul : 344
Ret : 2
Çekimser : 8
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Yusuf
Coşkun
Burdur Bingöl
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması
hâlinde oylanır.
BAŞKAN
2nci madde üzerinde söz talebi yok.
2nci maddenin
gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, 697 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin oylamasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yerine
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir, Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yerine Devlet Bakanı Faruk Çelik,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker yerine Devlet
Bakanı Selma Aliye Kavaf vekâleten oy kullanacaklardır.
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN
Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.
Oy verme
işlemi tamamlanmıştır.
Kupalar
kaldırılsın.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesinin gizli
oylamasının sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan
Oy Sayısı : 357
Kabul : 349
Ret : 4
Çekimser : 4
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Yusuf
Coşkun
Burdur Bingöl
Sayın
milletvekilleri, 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin birinci görüşmeleri
tamamlanmıştır. İkinci görüşmeye en az kırk sekiz
saat geçtikten sonra başlanabilecektir.
Alınan karar
gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 16 Mart 2011
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.58