DÖNEM: 23 CİLT: 97 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
82nci
Birleşim
24 Mart 2011 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş
ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Zonguldak
Milletvekili Fazlı Erdoğanın, Zonguldak iline yapılan
yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
2.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, nükleer santral kazalarındaki
radyasyonun etkilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, Afyonkarahisar ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun Zonguldakla ilgili verdiği bilgilerin gerçeği
yansıtmadığına ilişkin açıklaması
2.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun, hastanelerde
uygulanmakta olan performans uygulamasının bir an önce
durdurulmasına ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, çok hassas kullanım alanı
olarak ilan edilen yerlerde, açık havada müzik çalmak, düğün yapmak
konusundaki yasağa ilişkin açıklaması
4.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Yaşlılara Saygı
Haftasına ilişkin açıklaması
5.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, Afyonkarahisardaki
bağlantı yollarının 2002 yılında
yapıldığına ilişkin açıklaması
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya halkına verilen sözlerin
yerine getirilip getirilmediğine ilişkin açıklaması
7.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun Zonguldakla ilgili verdiği bilgilerin gerçeği
yansıtmadığına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ve 28 milletvekilinin, toplu mezar
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1090)
2.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 28 milletvekilinin, faili meçhul cinayetlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1091)
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 33 milletvekilinin, yoksulluk
sorununun ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1092)
4.-
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, iş kazaları ve iş
hastalıklarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1093)
B) Tezkereler
1.- Libyada
istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik uluslararası çabalara
çok boyutlu katkıda bulunmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yabancı ülkelere gönderilmesiyle ilgili Başbakanlık tezkeresi
(3/1439)
VII.-
KAPALI OTURUMLAR
İkinci
Oturum
(Kapalıdır)
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Mersin
Akkuyuda kurulması düşünülen nükleer santralin kurulma sebepleri ve
sonuçlarının daha objektif bir şekilde
araştırılarak, kurulacak olan santral ya da santrallerin
kurulması aşamasında alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 24 Mart 2011 Perşembe günkü birleşiminde
okunması ve görüşmelerinin aynı birleşimde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- Terör ve
terörle mücadeleden doğan zararlara ilişkin (10/1080) esas
numaralı, Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin
Genel Kurulun 24/03/2011 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
B) Danışma Kurulu Önerisi
1.- Genel
Kurulun, 25 ve 26 Mart 2011 Cuma ve Cumartesi günkü birleşimlerinde
toplanmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat
Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698)
2.- Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı:
696)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağın, Mersin Milletvekili İsa Gökün, gruplarına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, gruplarına sataşması nedeniyle
konuşması
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, yüksekokul mezunu uzman jandarmaların
intibak sorununa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Osman
Güneşin cevabı (7/18323)
2.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, akaryakıttaki vergi
oranına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/18432)
3.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, Cumhurbaşkanı
tarafından ataması uygun görülmeyen personele ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/18514)
4.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, Bakanlık makamı ve
Dış Ticaret Müsteşarlığının bazı lüks
harcamalarının ihracatçı birliklerince
karşılandığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/18569)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.02de açılarak on oturum yaptı.
Çanakkale
Milletvekili Müjdat Kuşku, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve
Şehitleri Anma Gününe,
Trabzon
Milletvekili Süleyman Lâtif Yunusoğlu, 23 Mart Dünya Meteoroloji Gününe,
İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü, 22 Mart
Dünya Su Günü ve 23 Mart Dünya Meteoroloji Gününe,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, Adıyaman ilinin su potansiyeli
açısından çok zengin olduğuna ve bu potansiyelin doğru
kullanılmadığına, Hükûmeti bu konuda göreve davet
ettiğine,
Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan, Çanakkale Zaferi kahramanlarından Koca
Seyitin adını taşıyan Balıkesirin Havran ilçesi
Kocaseyit köyünün yolunun ulaşılmaz hâlde olduğuna,
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel, dünyada küresel ısınma, iklim
değişikliği ve su kaynaklarının yanlış
kullanımı nedeniyle yakın bir gelecekte su
sıkıntısı yaşanacağına,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, MHP Grubu olarak Dünya
Ormancılık Gününü kutladıklarına,
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Devlet Meteoroloji İşleri
Genel Müdürlüğü personeline Eurocontrolden sağlanan
tazminatların dağıtılmadığına,
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, anason üreticilerinin sorunlarına,
Muş Milletvekili
Sırrı Sakık, Dünya Ormancılık Gününü
kutladığına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 33 milletvekilinin, alışveriş
mağazalarının küçük esnaf üzerindeki etkilerinin
araştırılarak (10/1086),
Ankara Milletvekili
Tekin Bingöl ve 30 milletvekilinin, iş kazaları, iş
güvenliği ve işçi sağlığı konularında
karşılaşılan sorunların araştırılarak
(10/1087),
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, hayvan
yetiştiriciliğinde karşılaşılan şap, akabene
ve mavi dil hastalıklarının boyutlarının tespit
edilerek (10/1088),
Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 25 milletvekilinin, tasfiye hâlindeki
İhlas Finans Kurumu mudilerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için
(10/1089),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin,
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (10/96), (10/197), (10/390),
(10/509) ve (10/836) esas numaralı, hayvancılık sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergelerin görüşmelerinin, Genel
Kurulun 23/03/2011 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP,
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan Muhtarlarımızın
içerisinde olduğu ekonomik ve sosyal sorunlar hakkında (10/381) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin,
Genel Kurulun 23/03/2011 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP,
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet
Kastalın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (2/875, 2/876) (S.
Sayısı: 698),
2nci
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696) ikinci bölümün
46ncı maddesine kadar kabul edildi, verilen aradan sonra;
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Samsun Milletvekili Suat
Kılıçın,
Gruplarına
sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
24 Mart 2011
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 01.02de son verildi.
Sadık
YAKUT |
Başkan
Vekili |
|
Fatih
METİN Bayram ÖZÇELİK |
Bolu Burdur |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
|
Yaşar
TÜZÜN |
Bilecik |
Kâtip
Üye |
No.: 110
II.- GELEN KÂĞITLAR
24 Mart 2011 Perşembe
Tezkere
1.- Libyada Ortaya Çıkan Şiddet Ortamının
Sona Erdirilmesini Teminen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
Tarafından Alınan Kararlar Çerçevesinde; Lüzum, Sınır,
Kapsam, Şekil, Yöntem ve Zamanı Hükümetçe Takdir ve Tespit Edilmek
Kaydıyla Türk Silahlı
Kuvvetleri Unsurlarının Yabancı Ülkelere Gönderilmesi ve Gerekli
Düzenlemelerin Hükümet Tarafından Yapılmasına Anayasanın 92
nci Maddesi Uyarınca Bir Yıl Süreyle İzin Verilmesine Dair
Başbakanlık Tezkeresi (3/1439) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.3.2011)
No.: 110a Ek
24 Mart 2011 Perşembe
Sözlü Soru Önergesi
1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Marmaray Projesini yapan firmaların sözleşmelerinin
feshedilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2352) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, yakalama emrine istinaden bir
gazetecinin emniyete götürülmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18888) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/03/2011)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, (İHH) İnsani Yardım
Vakfına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18889) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
3.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, Edirnede set patlaması sonucu meydana
gelen mağduriyetin giderilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18890) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/03/2011)
4.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Başbakanlık tarafından yeni bir
uçak sipariş edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18891) (Başkanlığa geliş tarihi:
14/03/2011)
5.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkan Yardımcısının yaptığı bir
konuşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18892) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
6.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlunun, Türk Telekomun Yönetim Kurulundan
milletvekili adaylığı için yapılan istifalara ve
şirketteki temsile ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18893) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
7.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, SSK ve Bağ-Kur
emeklilerine 2003 ve 2006 yıllarında verilmesi gereken zamlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18894)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
8.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, iki kamu görevlisi
hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18895) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/03/2011)
9.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün, Hayraboludaki tarihi Osmanlı köprüsünün
toprak altından çıkarılması ve onarılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18896)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
10.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Japonya-Fukuşima Nükleer Santralindeki sızıntının
ülkemizin nükleer enerji politikasına etkisine ve yeni kurulacak olan
nükleer santrallere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18897) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
11.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi
Cezaevinde bazı mahkumların kitaplarına el konulduğu
iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18898) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
12.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Muş E Tipi Cezaevindeki bir tutukluya ve
tutukluların tedavilerine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18899) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/03/2011)
13.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, Silivri L Tipi Kapalı Cezaevinde kanunsuz
hücre ve tecrit uygulaması yapıldığı iddiasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18900)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
14.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, aile ve çocuk mahkemelerinde görev yapan
personele ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18901) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Seyitömer Termik Santrali
İşletme Müdürlüğünün personel taşıma işi
ihalesiyle ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18902)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
16.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Sinop ve Akkuyuda kurulması
planlanan nükleer santrallere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18903)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
17.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Akkuyu Nükleer Santrali Projesine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18904) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Belediyesine devredilen bir
tesiste yer alan binaların depreme karşı güçlendirilmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18905) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
19.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, mülki idare amirlerinin güvenlik
soruşturmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18906) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/03/2011)
20.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, yargılama izni istenen,
soruşturma izni verilen ve verilmeyen belediye
başkanlarının partilere göre dağılımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18907) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
21.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Fatih Projesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18908)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
22.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, İnönü Üniversitesi Tarih
Bölüm Başkanıyla ilgili bir iddiaya ve açılan soruşturmaya
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18909) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
23.- Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, satın alınan domuz gribi
aşılarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18910) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/03/2011)
24.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, sağlık
çalışanlarının sorunlarının çözümüne ve 14 Mart
Tıp Bayramı kutlamalarına yönelik yapılan ilana
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18911) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
25.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle
gazetelerde yapılan ilana ve bir gazeteye ilan verilmemesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18912)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
26.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, sağlık kurumlarındaki şiddet
mağduru kadınlara yönelik birimlere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18913)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
27.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki sağlık kurumlarındaki
şiddet mağduru kadınlara yönelik birimlere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18914)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
28.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, İstanbulda bulunan Devlet
hastanelerinin aile planlaması birimlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18915)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
29.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, ithal edilen canlı hayvan
sayısına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18916) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/03/2011)
30.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyedeki tarım kooperatiflerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18917) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2011)
31.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Türk Telekoma, bazı kurumların
internet güvenliğine, internet hızına ve Samsun çevre yolu
üzerine yapılması planlanan köprüye ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18918)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
32.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankara-Pozantı otoyolunun
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18919) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/03/2011)
33.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya-Şaphaneye sülfürik asit
tesisi kurulacağı iddialarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18920)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
34.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, cami ve mescit gibi
ibadethanelerin aydınlatma giderlerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18921) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/03/2011)
35.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Alışveriş
Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazalar Kanunu
Tasarısı çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18922)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
36.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, son on beş yılda hakkında
yolsuzluk nedeniyle soruşturma açılan Bakanlık personeline
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18923) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/03/2011)
37.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Libyada yatırım yapan iş
adamlarının zararlarının karşılanmasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18924) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
38.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, YAŞ kararlarına
karşı verilen yargı kararlarının uygulanmasına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18925) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/03/2011)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ve 28 Milletvekilinin, toplu mezar
iddialarının araştırılması amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1090) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/03/2011)
2.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 28 Milletvekilinin, faili meçhul cinayetlerin
araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1091) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/03/2011)
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 33 Milletvekilinin, yoksulluk
sorununun ve gelir
dağılımındaki adaletsizliğin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1092)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/03/2011)
4.-
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili
Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, iş kazaları ve iş
hastalıklarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1093) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/03/2011)
24 Mart 2011 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Zonguldak iline yapılan yatırımlar
hakkında söz isteyen Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğana
aittir.
Buyurun
Sayın Erdoğan.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğanın,
Zonguldak iline yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
FAZLI
ERDOĞAN (Zonguldak) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
AK PARTİ
hükûmetleri 2002den itibaren gerek Türkiye'mizde gerek
Zonguldakımızda her alanda yeniliklere, değişime,
dönüşüme uygun yatırımları sürdürmektedir. Takdir edersiniz
ki, Zonguldak, enerji merkezi, liman merkezleri, aynı zamanda üniversite
ve sağlık noktasında da büyük atılımların
olduğu bir değerli kentimiz. Bugüne kadar Zonguldaktan iki tane
vilayet çıkmış. Bartın ve Karabükle beraber Zonguldak, dün
var olan değerlerini bugün de Türkiye ekonomisine katma değer olarak
sunmaya devam etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, gerek eğitimde gerek sağlıkta gerek
ulaşımda gerek diğer yatırımlarda, KÖYDESte,
BELDESte, Türkiye'nin gerisinde kalmayan yatırımlar Zonguldakta da
devam etmiştir.
Özellikle
ulaşımda, Zonguldakta AK PARTİ hükûmetlerine kavuşmadan
önce sadece 16 kilometre duble yol varken şu anda 100 kilometreye
yaklaşmış, hedef olan 132 kilometre duble yolu bitirme
çabaları hızlı bir şekilde devam etmektedir.
Yaklaşık olarak 1 trilyonun üzerinde yatırım şu anda
Zonguldak ilimize altyapı olarak ulaşımda
aktarılmıştır. Bundan sonraki projeler de hızlı
bir şekilde takip edilmektedir. Temel hedefimiz, Zonguldakın
içerisindeki 3 kilometre gerek Mithatpaşa Tüneli gerek Zonguldak
içerisinden geçecek çevre yolunu projelendirip bu sene ihale
yapılmasına gayret ediyoruz. Ama bunun yanında
Ereğli-Devrek yolu, Ereğli-Zonguldak, Ereğli-Çaycuma-Bartın
ve Mengen yolu istikametinde yoğun çalışmalar devam etmektedir.
Bunun
yanında, sağlıkta büyük atılımlar olmuştur.
Özellikle Devrekte yüz yataklı bir hastanemizin ihalesi nisan
ayının içerisinde yapılacak. Çaycumada yine yüz yataklı ek
proje, Zonguldak merkezde beş yüz yataklı bir proje, Karadeniz
Ereğlide de dört yüz yataklı bir hastane projemizin nisan
ayının 8inde ihaleleri yapılacak. Dileriz ki mayıs
ayı içerisinde -müteahhit firmalar birbirleriyle açıkça yargı
önünde yarışmazlar- bir an evvel temelleri atılır.
Eğitimde son
derece güzel gelişmeler olmuştur. Öğrenci sayısındaki
artımın yanında özellikle sınıf sayısında,
öğrenci yataklarımızın, pansiyonlarımızın ve
diğer taraftan üniversitemizin
Türkiye ortalamasının 13üncü
sırasında yürüyen Zonguldak Karaelmas Üniversitesinin, tabii ki alan
itibarıyla merkezde yoğunlaşması arzu edilmesine
rağmen, Alaplıda, Ereğlide, Çaycumada, Devrekte ve Beycuma
olmak üzere merkezde 17 bin küsur öğrencisi vardır. Bu
öğrenciler içerisinde başarılı öğrencilerimiz
Türkiye'nin her yerinde
çalışmalarını sürdürmektedir. Aynı zamanda
eğitimde düşündüğümüz öğretmenevi hem merkezde hem
Ereğlide şu anda bitirilmiş, bu konuda, Devrekte yeni
yapılanma olmuş, Çaycumada aynı hızla
öğretmenevlerine katkıda bulunulmuş. Anaokulları 4 taneden
şu anda 11e çıkmış, lise konusunda, 37 tane olan lisemiz,
nitelikli lise de şu anda 51e ulaşmıştır. Ama bunlar
yeter mi? Yetmez. Her şeyden önce, adalet sarayı, hükûmet
konağı Alaplıda yoktu, bunlar bitirildi; Devrekte yoktu bitirildi;
Ereğlide mayıs ayı içerisinde inşallah onun da temeli
atılacak bir noktaya gelecektir. Merkezde yine ek adalet sarayı ve
hükûmet konağı çalışmalarında hızlı
adımlar atılırken, geçmişte yapılan yanlış
yatırımlar sonucunda haftada tek bir gün Zonguldaka su verilirken,
bu dönemde, özellikle hem çevrede hem su konusundaki geçici olan çözümler
kalıcı hâle getirilmiş, 13 trilyona yakın bir
yatırımla tüneller açılarak Zonguldakın her gün suya
kavuşması sağlanmıştır.
Bunun
yanında, bir Filyos Vadi Projemiz vardır ki bu dünya projesidir,
bölgesel projedir. Tabii ki GAP vardır, KOP vardır ama bundan sonra
Batı Karadeniz Projesi olan Filyos Projesi kapsamlı ve büyük bir
projedir. 15-20 milyar dolarlık projenin hem özel sektör hem kamu eliyle
hızlı bir çalışma üzerinde yoğunlaşıyoruz.
Bu çalışmalar içerisinde, takdir edersiniz ki, Kardemir bunun
içerisinde liman ihalesine katkıda bulunmak için girmiştir.
Ama Sayın
Kılıçdaroğlu geçenlerde bizim Ereğlimize gelmiştir.
Ereğlimizde gerçekten kendilerini güzel bir şekilde
ağırladık. Sayın Başbakanımızın, bütün Türkiyede
yapılan çalışmalar noktasında bazı
açılışlara vurgu yapmıştır, işte Okul
badanası yapılmıştır, boyası
yapılmıştır, Sayın Başbakan bunların
açılışına gitmiştir. diye birtakım arzu
edilmeyen ifadelerde bulunmuştur. Ben kendilerine saygı duyuyorum,
çok medeni bir insan. Tabii ki, Ereğlide ona bilgi verirken birtakım
belediye başkanının yaptığı şeylerin üzerine
girmeyeceğim, topu topu belki 2-3 trilyonluk yatırım için
Ereğliye gelmiştir. Ama şu anda Zonguldakta doksan altı
tane biten projemiz vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAZLI
ERDOĞAN (Devamla) Sayın Başkanım hemen bitiriyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğan, biliyorsunuz yok öyle bir
uygulamamız.
FAZLI
ERDOĞAN (Devamla) Doksan altı tane projemiz vardır, bu doksan
altı proje bitmiştir. On yedi tane bitmek üzere vardır, elli
beş tane de özel sektörün projesi vardır. Henüz buna
Başbakanımız fırsat bulup gelememiştir, en kısa
zamanda Zonguldaka bekliyoruz, ya seçimde ya seçimden önce gelip bunların
açılışı yapılacaktır.
Hepinize
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Zonguldaktaki ölen işçilere bakın siz
boşverin bunları.
BAŞKAN
Gündem dışı ikinci söz, nükleer santral kazalarındaki
radyasyonun etkileri hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Canan
Arıtmana aittir.
Buyurun
Sayın Arıtman.
2.- İzmir Milletvekili Canan Arıtmanın,
nükleer santral kazalarındaki radyasyonun etkilerine ilişkin gündem
dışı konuşması
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Japonya
gibi teknolojide çok ileri ve depremlere karşı her türlü tedbiri
almış bir ülkede bile Fukuşima nükleer faciası ile
insanlığın karşılaştığı büyük
tehdit, ülkemizde nükleer enerji santralleri kurma konusunu bir kez daha
düşünmeniz gerektiğini ortaya koymuştur.
Bugün dünyada
yüzde 100 güvenilir olan hiçbir nükleer santral yoktur. Hiçbir nükleer santral
için sıfır sızıntı garantisi verilememektedir. Hele
bizim ülkemiz gibi deprem ülkelerinde ve fay hatlarına yakın
santrallere hiçbir teknolojinin garanti vermesi mümkün değildir.
Komşumuz
Yunanistan bile bizim, Akkuyuya nükleer santral yapma kararımızla
nükleer tehdit altına gireceği endişesiyle tepkisini dile
getiriyor. Yunanistan Cumhurbaşkanı Kapımızın
eşiğinde bir felaket yaşanmaması için AB müdahale
etmelidir. diyor.
Değerli
milletvekilleri, şimdi sizlere bir hekim arkadaşınız olarak
radyasyonun insan sağlığına olan etkilerinden çok
kısaca bahsetmek istiyorum.
Nükleer kazalarda
ortaya çıkan radyoaktif maddeler suya, toprağa ve havaya
karışıp solunum, cilt ve besin zinciriyle canlıların
vücuduna girer. 3500-5000 mikro sievert radyasyona maruz kalanlar bir ay
içerisinde ölür. 100-1000 mikro sievert radyasyona maruz kalanlar ise ciddi
kanser türlerine yakalanır.
Nükleer
kazaların ardından radyasyondan en çok ana rahmindekiler, sonra
bebekler ve çocuklar etkilenir. Ana rahminde iken radyasyona maruz
kalınması, sonra çok yüksek oranda çocuk lösemisine, yani kan
kanserlerine yol açar, ceninde tahribat yaparak sakatlanmasına neden olur.
Biliyorsunuz, gebelere, röntgen filmi çekilen yerlere girmemelerini öneriyoruz.
Bunu hatırlatayım dedim.
Radyasyon,
kansere yol açmasının yanı sıra genetik mutasyonlara da
neden olur; sperm ve yumurta hücrelerindeki kromozomların bozulmasına
yol açarak bebeklerin anomalili yani sakat doğmalarına neden olur.
İşte, meningoselli, yarık damaklı, Down sendromu
dediğimiz zekâ geriliği olan bebekler doğar. Ayrıca anne
karnında bebek ölümleri ve düşükler çok artar.
Radyasyonun yol
açtığı genetik bozukluklar binlerce yıl ve nesiller boyu
devam eder.
Nükleer santral
civarında yaşayanlarda görülen kanser vakalarındaki yüzde
400lük artış, genetik mutasyonlar sonucu anomalili çocuklar ve
yaygın lösemi bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Uranyum 233ü
bulan ünlü nükleer fizikçi ve aynı zamanda tıp profesörü olan
(Emeritus) Prof. John W. Gofman elli yıllık deneyimlerinden
sonra Nükleer enerji kabul edilemez.
Çünkü insanlarda kansere ve genetik zararlara neden olması
kaçınılmazdır. Kitlesel ve açıkça cinayettir.
demiştir.
Radyasyona maruz
kalma çocukluk çağı troid kanserlerine yol açar, çocuk ve
yetişkinlerde kan ve kemik kanserleri, akciğer kanseri, cilt kanseri
ve lenfoma gibi yumuşak doku kanserlerinin görülme oranları çok
artar, ayrıca Mongolizm, Haşimato Troidi, katarakt ve
kısırlığa da neden olur ve bu hastalıklar yıllar
sonra bile ortaya çıkabilir.
Bir nükleer
kazada doğaya yayılacak radyoaktif elementlerin birçoğunun
yarılanma ömrü yüz binlerce yıldır. Dolayısıyla,
nükleer santral sızıntıları günümüz insanlarının
ve yüz binlerce yıl sonra yaşayacak insanların bile radyasyondan
etkilenmesine neden olacaktır.
Başbakanın
Risksiz yatırım yoktur. O zaman eve doğal gaz da çekmeyin, tüp gaz
da almayın. şeklindeki beyanında nükleer sızıntı
ile tüp gaz ya da doğal gazın vereceği zararı
eşleştirmesi doğru olmamıştır. Tüp gaz,
doğal gaz kazaları en fazla birkaç kişiye zarar verebilir ve
zarar o anlıktır, kalıcı değildir. Nükleer
sızıntının zararı ise nesiller boyu sürer ve
milyonlarca insanın ölümüne yol açabilir.
Bu gerekçelerle
Japonya dersi göz önüne alınmalı ve Akkuyuda nükleer santral için
yeni bilimsel ve teknolojik araştırmalar yapılmalıdır.
Ülkemizde ve komşu ülkelerde yaşayan milyonlarca insanın ve
çocuklarımızın geleceğinin korunması adına da
-nisan sonu mayıs başı gibi- Akkuyuya kazma asla
vurulmamalıdır.
Teşekkür
eder, saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Arıtman.
Gündem
dışı üçüncü söz, Afyonkarahisar ilinin sorunları
hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcana
aittir.
Buyurun
Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın,
Afyonkarahisar ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlarken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve
bana söz verdiği için Sayın Başkana teşekkürlerimi arz
etmek istiyorum.
Afyonkarahisar
ilimiz, Batı Anadoludan Orta Anadoluya geçişte bir kavşak
şehir, deniz ulaşımı dışındaki kara, demir
yolu ve hava ulaşımında kavşak olma özelliğini
sürdüren bir ilimizdir.
Geçimini, temel
olarak, tarım ve hayvancılıktan sağlar. Özellikle hayvansal
üretimde son birkaç yıl öncesine kadar İstanbulun et
ihtiyacının yüzde 15ini, İzmir ve Ankaranın et
ihtiyacının yüzde 10unu karşılayabilirken bugün Afyonda
çiftçi ve besici besi faaliyetini yapamaz hâle gelmiş, iktidarın
vermekle övündüğü kredileri geri ödeyemez hâle gelmiş, öderim
ümidiyle ödeme taahhüdünde bulunup ödeyemeyenler taahhütlerini yerine
getiremediği için hapse atılmışlardır. Taahhütte
bulunamayanlar, bulunmayanlar ise ipotek verdikleri evlerini, geçim
kaynağı olan tarlalarını icra yoluyla haraç mezat
satışı sırasında yaşlı gözlerle sadece
seyretmişlerdir.
Çiftçinin borcunu
ödeyebilmesi için evindeki hayvanı pazara çıkarması gerekir
ancak Afyonda şap ve öteki salgın hastalıklar nedeniyle
pazarlar kapalı, şimdi hayvanını zararına da olsa
satmak isteyen çiftçi borcunu nasıl ödeyecektir sayın
milletvekilleri? Bu durum karşısında geçim için yapacak bir şeyleri
kalmayanlar, çalmak ve dilenmek arsızlığına
düşmeyerek, çareyi Afyonu terk etmekte bulmuşlardır. Bunun
sonunda Afyon nüfusu azalmış ve milletvekili sayısı da 2
düşmüştür.
Dünkü Meclis
konuşmam sırasında Mecliste bulunan bir sayın
milletvekilinin konuşmam üzerine söz alıp, özrü kabahatinden büyük
olacak şekilde, milletvekili sayımızın özellikle 2011de
6dan 5e düşüşünü, adrese dayalı sistemde yeri olmayan
Emirdağ ilçemizdeki karargâhın lağvedilmesiyle Afyondan
ayrılan ve sayısı sadece 800 olan erata bağlamıştır.
Sayın milletvekilleri, bu karargâhtaki personel sayısı 6 subay,
40 astsubay ve 800 erden ibaretti. İşte bu şaşı
bakış Afyonu şimdiki bulunduğu duruma
düşürmüştür.
Afyonun en
önemli sorunlarından birisi de eğitimdir. 2002de Afyonda
sınıflardaki öğrenci sayısı ortalama 20li seviyelere
düşmüş iken sonra AKPnin sekiz buçuk yıllık
iktidarında bu sayı okulların taşımalı
eğitimle birleştirilmesinden dolayı hızla artmış,
boşalan okulların öğretmenleri başka illere tayin
edilmiş ve Afyonkarahisar öğretmensiz
bırakılmıştır. Mesela, 2010 yılı Temmuz
ayı içerisinde yapılan öğretmen atamaları sonrasında
Afyon İl Millî Eğitim Müdürü Sayın Hidayet
Yıldırım, öğretmen açığının yeni
atamalara rağmen henüz kapatılamadığını ve
açığın şimdilik 2.193 öğretmen olarak bulunduğunu
bütün kamuoyuyla paylaşmıştır ve basın toplantısıyla
bunu ifade etmiştir. Şimdi, eğitimdeki bu şaşı
bakışın yansımalarını başka noktalarda da
görüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, 3 Şubat Afyon depreminde afetten etkilenen yerleşim
birimlerinden birisi olan merkeze bağlı Gebeceler beldesinde deprem konutlarının
uygun zeminli yere yapılmasından sonra şehir merkezi, belde
merkezinin dışında epeyce uzak bir noktada
şekillenmiştir, yeni yerleşim birimi olarak. Bu yerleşim
biriminde ilkokul sekiz buçuk yıldan beri yapılmadığı
için her gün çocuklar tam gün eğitim nedeniyle 2 kilometre mesafeyi sabah
gidip öğlen gelmek, öğleden sonra gidip tekrar akşam dönmek
üzere her gün 8 kilometre kışta, karda, yağmurda yürümeye mahkûm
edilmişlerdir ve iktidarın sözcüleri, AKPnin sözcüleri Bize oy
verirseniz yolunuzu da okulunuzu da yaparız, eğer referandumda evet
derseniz sizin okulunuz yerine getirilecektir. diye ifade etmekten de
kendilerini alıkoymamışlardır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu Meclis Genel Kurulunda Millî
Eğitim Bakanımız Sayın Çubukçuya şu soruyu yönelttim:
Sayın Bakanım, iktidarınız döneminde Afyon ili, ÖSYM
sınavı başarı sıralamasında 51inci sıradan
yukarıya bir türlü tırmanamamıştır. Bunun nedeni acaba
Afyondaki eğitim altyapısının eksikliğinden midir
yoksa Afyonkarahisarlının çocuğunun zekâsı meselesi midir?
dediğimde Genel Kurula hitaben verdiği cevapta -tutanaklarda
vardır- Afyonkarahisarda eğitim altyapısı sorunumuz
yoktur. diyerek sorunu Afyonkarahisarlının çocuğunun eğitimle
ilgili zekâ seviyesine yüklemekten de kendisini alıkoymamıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) - 2011 12 Haziran seçimlerinde Afyonkarahisarlı kendisine
şaşı bakan AKPye gereken cevabı verecek diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.
Gündem
dışı konuşmaya Hükûmet adına Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlu cevap vereceklerdir.
Buyurun
Sayın Eroğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, çok
değerli milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle ben
gündem dışı konuşmalara cevap vermek üzere söz aldım.
Evvela, Zonguldak
Milletvekili Sayın Fazlı Erdoğan Zonguldakla alakalı
yatırımları gerçekten çok güzel bir şekilde ifade etti.
Kendisine teşekkür ediyorum. Ancak, özellikle, biliyorsunuz
Zonguldakın suyu yoktu. Hakikaten biz orada çok önemli bir
yatırımı hayata geçirdik. Doğanlı Regülatörünü
yaparak, aynı zamanda dev bir tünel açmak suretiyle Zonguldak ilimize,
sadece Zonguldaka değil, aynı zamanda Kozluya, Kilimliye,
Çatalağzına su verecek olan 2 metreküp/saniyelik dev bir tesisten
suları nitekim Kozlu Barajına akıttık ve Zonguldakın
artık 2050 yılına kadar içme suyu sıkıntısı
yoktur. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Bir de,
Sayın Fazlı Erdoğan, özellikle, hatırlarsanız
Acısu Deresi orada en büyük problemdi. Yıllardan beri bu mesele
gündeme getirilmiş fakat hiç kimse yapamamış bunu. Ancak,
biliyorsunuz o projeyle ilgili sizlere, bütün milletvekillerimize teşekkür
ediyorum, gerçekten çok önemli bir proje yapıldı, hayata geçti.
Trafik problemi hallolduğu gibi o bölgede, aynı zamanda dere
ıslahı da sağlanmış oldu. Onu da özetle vurgulamak
istiyorum.
Tabii,
Ereğli içme suyu projeleri devam ediyor. Özellikle Ereğli için
projeler tamamlandıktan sonra içme suyu projesini kökünden
halledeceğiz.
Bunun
dışında şunu ifade edeyim: Siz ağaçlandırmadan
bahsetmediniz. Şu ana kadar 11.627 hektarlık alanda
ağaçlandırma yapıldı ve 2 milyon 409 bin adet fidan
Zonguldak vilayeti sınırları içinde dikildi. Ayrıca bir de
kent ormanı inşa ettik biliyorsunuz.
Bunun
dışında hakikaten Batı Karadeniz Kalkınma Projesi
adıyla olan Filyos Vadisi Projesinde son noktaya gelindi, dere
ıslahı yapıldı. İnşallah, orada barajlar
inşa edeceğiz. Bu müjdeyi bütün Zonguldaklılara vermek
istiyorum.
Bir de
Zonguldakla ilgili olarak eğitimden bahsedilmişti. Bakın,
Hükûmet adına ifade ediyorum, Zonguldaka Hükûmetimiz döneminde tam 563
adet yeni derslik yapıldı. Bakın, bu tamamen yeni. Ayrıca,
bilgisayar diye bir şey yoktu, Zonguldaka 5.562 adet yeni bilgisayar gönderildi, 397 adet okula da
ADSL, yüksek hızlı İnternet erişim sistemi Zonguldaka
yapıldı. Yani lütfen Zonguldakta eğitim adına
geçmişte yapılanlarla Hükûmetimizin yaptıklarını bir
mukayese ederseniz, arada dağlar kadar fark olduğunu göreceksiniz.
Efendim,
Afyonkarahisara gelince: Afyonkarahisarı gururla ifade ediyorum, ben de
Afyonkarahisar Milletvekili olmaktan dolayı gurur duyuyorum. Özellikle
şunu ifade etmemde fayda var: Afyonkarahisara her sahada, gerek barajlar,
göletler, sulama tesisleri, ağaçlandırma ve teknolojik seralardan
tutunuz da millî eğitimde yaptığı yatırımlara,
Ulaştırmanın yaptığı yatırımlara
varıncaya kadar destansı yatırımlar
yapılmıştır. Zaten bunu bütün Afyonkarahisarlılar,
benim çok sevgili hemşehrilerim biliyor.
Özellikle biz,
sadece, bakın, Hükûmetimiz döneminde 27 adet baraj, gölet, sulama tesisini
yaparak Afyonkarahisarda bitirdik. 64 adet derenin ıslahını
yaptık. Yani şimdiye kadar olmayan bir şey. Bakın, birkaç
tane dev baraj ve göletin isminden bahsedeyim. Sandıklı Karacaören
Göletini biz bitirdik. İhsaniyede Üçlerkayası Barajı,
İhsaniyede gene Ayazini Barajı, Ağzıkara Barajı,
Bolvadinde Özburun Göleti ve sulaması, Sinanpaşada Kuruçay
Barajı ve sulaması ve İscehisarda Seydiler Barajı ve
sulaması gibi pek çok yatırımları Afyonkarahisara bizim
Hükûmetimiz yaptı. Tabii, burada beni dinleyen diğer
vatandaşlarımıza da şunu söylemek istiyorum: Tabii, burada,
Afyonkarahisarla ilgili konuşma olduğu için sadece oradan
bahsediyorum. Yoksa biz bütün Türkiyede sadece Devlet Su İşleri
olarak 920 adet dev tesisi açtık, hizmete sunduk. Konu Afyonkarahisar
olduğu için, dolayısıyla ondan bahsediyorum. O bakımdan,
şunu da ifade
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Bakan, Kırıkkaleye hiçbir bir
şey yapmadınız.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Merak etme Kırıkkaleye de
geliriz gerekirse.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Hamzalı Barajı duruyor.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Sayın Bakanım,
Kırıkkaleye de geliriz isterseniz.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Kırıkkaleye hiçbir şey
yapmadınız.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bunun dışında, çevre
adına, hakikaten Eber Gölünü biz kurtardık.
Bunun
dışında
AHMET ERSİN
(İzmir) Sayın Bakan, senden Çevre Bakanı olmaz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Sizden milletvekili olmaz.
BAŞKAN
Lütfen
Sayın Ersin, lütfen ama
AHMET ERSİN
(İzmir) Senden Çevre Bakanı olmaz. (AK PARTİ
sıralarından Ayıp, ayıp! sesleri, gürültüler)
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Senden milletvekili olmaz. Senin kadar...
BAŞKAN
Yaptığınız doğru mu Sayın Ersin?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) Çünkü sen orada
AHMET ERSİN
(İzmir) Senden Çevre Bakanı olmaz.
BAŞKAN
Sayın Ersin, lütfen
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Benim Bakan olup
olmayacağımı takdir edecek sen değilsin.
BAŞKAN Siz
takdir edecek değilsiniz Sayın Ersin.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bunu bir defa daha söyledin, bu sözünden
dolayı seni kınıyorum.
BAŞKAN
Oturunuz yerinize.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Kınıyorum, bu kadar şey
olmaz. Sen mi takdir edeceksin?
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Ergenekonun çantacısı o.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Boş ver, onları biliyoruz,
çantacıları biliyoruz.
Netice olarak,
bakın, şu anda Afyonkarahisarda dev bir çevre
yatırımı yapılıyor ve hakikaten, şu anda
dünyanın en ileri teknolojisi ile Eber Gölünü kurtaracak olan atık
su ileri biyolojik arıtma tesisini 11/11/2011 saat 11i 11 geçe
açacağız. İşte biz böyleyiz, farkımız bu bizim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Farkımız
bu, temel attığımız zaman tarih ve saat veriyoruz.
Bakın
ağaçlandırmada, Afyonkarahisar ve bütün ilçelerini
ağaçlandırıyoruz. Şu ana kadar bakın 49.335
hektarlık alanda ağaçlandırma yapmışız. Daha önce
ağaç falan yoktu, Afyonkarahisar kupkuruydu. Ama sizler Afyonkarahisardan
geçiyorsunuz, yolların etrafının nasıl
yeşillendiğini görüyorsunuz ve şu ana kadar 23 milyon adet fidan
dikilmiş. Zafer Ormanını biz açtık, 26 Ağustos Tabiat
Parkını biz açtık, şehitler ormanlarını biz
kurduk. Ayrıca, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
ne kadar ilçede otomatik ölçüm istasyonu varsa tamamını teşkil
ediyor, altı tanesini de bu sene kuracağız. Ben tabii ki
Vatandaşımız
Çevre Orman Bakanlığının yaptığı
yatırımları biliyor. Bakın, Sağlık
Bakanlığı orada dev tesislere imza atıyor.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) TOKİ yapıyor, TOKİ.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Afyonkarahisarda 400+200 yataklı
muhteşem bir hastane şu anda yapılıyor. Sayın Bakan,
siz de gelir, görürsünüz.
Bunun
dışında Bolvadindeki Sayın eski Bakanımız Halil
İbrahim Özsoy Devlet Hastanesini biz bitirdik, ek binasını biz
bitirdik. Zübeyde Hanım Kadın Doğum ve Çocuk
Hastalıkları Hastanesinin yeni bloğu tamamlandı.
Sandıklıda devlet hastanesi yeni binasını biz yaptık.
Sultandağındaki hastane bitti, inşallah
açılışını yapacağız.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Yüzde 95ini teslim aldınız, yüzde 5ini siz
bitirdiniz Sayın Bakan. Ayıp!
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Dinar Devlet Hastanesi acil bölümü
tamamlandı ve Sinanpaşa Sincanlı Devlet Hastanesini bitiriyoruz.
Hocalar Devlet Hastanesi, Dazkırı, Evciler Devlet Hastanesi
(MHP
sıralarından gürültüler)
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Millet sana cevabını verecek.
Doğruları söyle. Yüzde 95i bitmiş olan hastaneden bahsediyorsun.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen, Sayın Bakan hizmetleri anlatıyor.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Ben sizi dinledim, saygılı olun
biraz, nazik olun, biraz sabredin. Tamam mı?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sabrederim ben, edebimi ve adabımı
bozmadım. Edepli ol, halka yalan söyleme.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Afyonkarahisar zaten sandıkta sizi
gömecek.
AHMET BUKAN
(Çankırı) Atıyorsun
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) 10 adet sağlık
ocağını tamamladık.
Şimdi
gelelim tarıma: Bakın, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığımız tam rakamı veriyorum bu seneki hariç
olmak üzere- geçen yıl sonuna kadar Afyonkarahisara tam 533 milyon 600
bin TLlik tarımsal hayvancılık ve ziraat için destek
vermiş. Bunun detayları var, vaktimiz sınırlı
olduğu için detayına girmek istemiyorum.
Millî Eğitim
Bakanlığımızdan bahsetti. Bakın, Millî Eğitim
Bakanlığımızı ben biliyorum şu anda. 626 adet
yeni dersliği Millî Eğitim Bakanlığımız
Afyonkarahisarda inşa etti ve hizmete sundu.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Gebeceleri yapıyor musun Sayın Bakan onu
söyle.
BAŞKAN
Sayın Akcan, lütfen
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Aynı zamanda 8.306 adet
bilgisayarı gönderdi. Daha önce Afyonkarahisarda bilgisayar falan yoktu.
Teknoloji sınıflarını biz açtık Afyonkarahisarda ve
626 okula ADSL bağlantısını kurduk. Şartlı nakil
transferinden yani fakir talebelere eğitim desteği olmak üzere, bakın,
kuruşu kuruşuna geçen yıl sonuna kadar 7 milyon 897 bin 302 TLlik
destek verilmiş. Bundan daha güzel bir şey var mı?
Gelelim,
bakın, Afyonkarahisarda Kocatepe Üniversitesi bünyesinde 2 tane
yüksekokul, 5 adet meslek yüksekokulu, 18 adet araştırma-uygulama
merkezi ile Atatürk Kongre Merkezini hizmete alan biziz, bizim Hükûmetimiz.
Gerçekten çok önemli.
Peki, sizler
yolları kullanıyorsunuz.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Üniversiteyi kim kurdu, üniversiteyi, onu da sen mi
kurdun?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - İstanbuldan Afyonkarahisara gitmek
meseleydi, sekiz saatte gidemezdik, hele Bilecikteki rampalara girdiğimiz
zaman, kilometrelerce uzunlukta kuyruk olurdu. Artık Afyonkarahisar bütün
illere bölünmüş yollarla ulaşıyor. Afyonkarahisar-Ankara
bölünmüş yolu bitti, Afyonkarahisar-İstanbul bölünmüş yolu bitti,
Afyonkarahisar-İzmir bölünmüş yolu bitti; Afyonkarahisar-Denizli,
Afyonkarahisar-Antalya; şimdi az bir şey kaldı, o da bitiyor,
Afyonkarahisar-Konya bölünmüş yolları bitti. 420 kilometre
bölünmüş yol yaptık. Bundan dahası var mı? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hocam, bravo (!) Bunlara ihtiyacınız yok.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Daha bitmedi, şöyle ifade edeyim,
bunun dışında şunu da ifade edeyim: Afyonkarahisarda
OKTAY VURAL
(İzmir) Sen de inanmıyorsun vallahi.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Vallahi, inanmıyorsanız gelin,
görün. O yollardan geçiyorsun Sayın Vekilim; Sayın Başkan, o
yollardan geçiyorsun. Yollardan geçiyorsun, görüyorsun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sen de inanmıyorsun, gülüyorsun Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Efendim, bunun dışında,
Afyonkarahisardaki yatırımları kolayca gelin görün diye,
şimdi Allahın izniyle, Afyonkarahisar-Polatlı-Ankara-İzmir
hızlı trenini yapacağız. Böylece gelip yolları göresiniz
diye, hızlı trenle Afyonkarahisara ulaşasınız diye.
(MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hocam
Hocam, hızlı trenin
BAŞKAN
Sayın Şandır, lütfen oturun. Böyle bir usul var mı?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ama böyle bir şey olmaz ki efendim.
BAŞKAN - Söz
talebiniz var, vereceğiz ama.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Burası seçim meydanı mı Sayın
Başkan?
BAŞKAN -
Sayın Bakan Hükûmet adına konuşmaya cevap veriyor.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Böyle bir üslup yok Sayın Başkan!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Böyle bir şey olmaz!
BAŞKAN -
Efendim, talebiniz var, vereceğiz sözlerinizi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Devletin Hükûmeti mi, partinin Hükûmeti mi? Baas temsilcisi
misin sen?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Efendim, rahatsız olmayın. (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Gündem dışı konuşmaya cevap veriyor; vermesin mi,
konuşmasın mı yani?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Afyonkarahisardaki
yatırımlardan, bütün Türkiyedeki yatırımlardan hepimiz
gurur duymamız lazım, gurur duymamız lazım. Bundan gurur
duyacağız.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Bakan, propaganda için milletin kürsüsü mü kaldı,
televizyonlar yetmiyor mu?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Propaganda değil, ben cevap
veriyorum. Siz istediğiniz şekilde konuşacaksınız, biz
ağzımıza bant koyacağız öyle mi? Öyle bir şey
yok, kusura bakma. (MHP sıralarından gürültüler)
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Hadi oradan!
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Biz yapılacak her türlü çalışmayı
anlatırız, anlatacağız ve vatandaşın
ayağına giderek, onlarla kucaklaşarak da anlatacağız.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çanakkaleye de
gideceğiz, Şırnaka da gideceğiz, Ispartaya da
gideceğiz, İzmire de gideceğiz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hükûmet mi, yoksa amigo mu ya? Bakan mı, amigo mu bu?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Efendim, TOKİnin
yaptığı yatırımları
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Haydi bastır, haydi bastır!
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Efendim, rahatsız olmayın, niye
rahatsız oluyorsunuz?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Burası seçim meydanı mı Sayın Bakan?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Sayın Şandır, bakın,
böyle bir usul yok. Ben güzelce konuşuyordum, cevap veriyordum ama sizler
tahrik ediyorsunuz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerek yok buna
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Ben adabımı, edebimi bozmadım.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) TOKİnin yaptığından sana ne!
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Tahrik ediyorsunuz, bak.
Nitekim TOKİnin
yaptığı çalışmalar, bakın sayın vekillerim,
şu anda TOKİ 22 tane projeyi Afyonkarahisarda yapıyor ve 3.592
adet konutu inşa ediyor ve büyük kısmı da bitti. Ayrıca,
KÖYDES ve BELDES kapsamında Afyonkarahisarda ulaşılmayan köy
kalmadı, Allaha şükür. Ancak şunu ifade edeyim
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne anlatıyor Sayın Başkan, ne cevabı
veriyor?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, bir bakan konuşulan
konulara cevap verir.
BAŞKAN
Gündem dışı konuşmaya cevap veriyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Lütfen söz aldığı konuya dönmesini isteyin.
BAŞKAN -
Müsaade edin lütfen.
OKTAY VURAL
(İzmir ) Böyle bir usul yok.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Merak etme bitiyor, merak etme.
Rahatsız oldunuz değil mi? Merak etmeyin
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Böyle bir usul yok.
BAŞKAN
Hayır
Niye böyle bir usul yok? Ee gündem dışı
konuştunuz siz, cevap veriyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz oraya söyleyin, bize değil.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Ama şunu ifade edeyim: Biz bütün
ülkenin hizmetkârıyız, gece gündüz, bu can bu tende oldukça gece
gündüz çalışacağız.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) - Ayıp, ayıp!
BAŞKAN
Sayın Akcan, lütfen oturun.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Edirneden Karsa kadar, Sinoptan
Antalyaya kadar bütün Türkiyeye mührümüzü vuracağız. İşte
bu kadar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından gürültüler)
Teşekkür
ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Dubaiyle yaptığınız proje ne oldu, Dubai
Şeyhiyle?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bu kürsü bu amaç için
kullanılmamalı, burası milletin kürsüsü yani burası seçim
propaganda kürsüsü değil. Buna sizin de ihtiyacınız yok.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Seyyar satıcılar gibi bağırıyor.
BAŞKAN
Sayın Koçal, Sayın Durmuş, Sayın Susam, Sayın
Şandır, Sayın Akcan ve Sayın Işık, ayrıca,
Sayın Köktürk, İç Tüzükün 60ıncı maddesi gereğince
kısa söz talepleri vardır.
Buyurun
Sayın Koçal.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın, Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlunun Zonguldakla ilgili verdiği
bilgilerin gerçeği yansıtmadığına ilişkin
açıklaması
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün Mecliste
AKP İktidarının Zonguldakı gündeme
taşımış olmasından dolayı memnun olduğumu
öncelikle ifade etmek istiyorum ama söylenenlerin hiç biri doğru
değildir, bu bir kandırmacadır, bu bir aldatmacadır. Çünkü
Zonguldak bütçeden en az payı alan bir ildir ve Zonguldak ekonomik olarak
21inci sıradan 26ncı sıraya çıkmıştır.
Yapılan bir şey vardır, Çevre ve Orman Bakanının
söylediği, ağaçlar dikmiştir, fidanlar dikmiştir,
doğrudur ama esas fidanlar yer altında hayatını
kaybetmiştir, onları görmemiştir ve yer altında
hayatını kaybeden fidanlara Güzel öldüler. ifadesini kullanan bu
İktidardır. Ayrıca Bu kaderdir. diyen de yine bu
İktidarın Başbakanıdır. Dolayısıyla,
Zonguldakta söylenenlerle hiçbir alakası yoktur. Hiçbir katkı
sağlanmamıştır bugüne kadar, hep proje aşamasında
kalmıştır. Projeler sürekli ifade edilmiştir, 2002de ne
söylenmişse 2011de de aynı şeyler söyleniyor.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Durmuş, buyurun.
2.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun,
hastanelerde uygulanmakta olan performans uygulamasının bir an önce
durdurulmasına ilişkin açıklaması
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Üzülerek ifade
ediyorum: Bugün aldığım habere göre 9 tane anne doğum
yaptıkları hastanede menenjit oldular. Sarılık geçiren
bebeklerine süt vermeleri gerekiyor, menenjit oldukları için süt
veremiyorlar. Şu performans uygulamasını bir an önce durdurun.
İnsanlar kör oluyor, anneler menenjit oluyor. Hastanelerde asepsiye riayet
edilmiyor. Ne kadar ameliyat yaparsan o kadar para. anlayışı
enfeksiyonlarla insanlarımızı, ya sakat bırakıyor ya
öldürüyor. Bunu duyurmak istedim.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.
Sayın
Susam...
3.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın, çok
hassas kullanım alanı olarak ilan edilen yerlerde, açık havada müzik
çalmak, düğün yapmak konusundaki yasağa ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Çevre Bakanına soru
sormak istiyorum.
Kır
düğünlerindeki içki yasağından sonra şimdi de çok hassas
kullanım alanları ilan edildi. Bu bölgelerde açık havada müzik
çalmak, düğün yapmak yasak. Çevre ve Orman Bakanlığı
gürültü ve kirlilik çerçevesinde İzmirde birçok yeri çok hassas
kullanım alanı ilan etti. Açık yerlerde hiç, kapalı yerlerde
24.00e kadar müzik yayınına izin veriliyor. Bu nedenle, başta
Çeşme olmak üzere, Narlıdere, Bayraklı, Dikili, Foça, Karaburun
ve İzmirin içerisindeki bir sürü ilçe çok mağdur durumdadırlar.
Turizm İl Müdürü dâhil, sizden bu konuyu gözden geçirmenizi istiyorlar,
bütün belediye başkanları bu konuyu istiyorlar.
Sizden sorum
şudur: Bu çok hassas bölgelerle ilgili yönetmelikte
değişikliği yapıp şu an...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Şandır...
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
Yaşlılara Saygı Haftasına ilişkin
açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
18-24 Mart
Yaşlılara Saygı Haftası. Dolayısıyla, hem
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına tüm yaşlılarımıza saygılar sunuyorum,
ellerinden öpüyorum; uzun ömürler, sağlıklı ömürler diliyorum.
Bu arada,
Sayın Hocama üzüntülerimi de ifade edeyim. Değerli Hocam, yiğit
yaptıklarıyla övünmez, yapamadıklarının üzüntüsünü
ifade eder. Gözünü severim... Yani burada kalkıp Şunu yaptık,
bunu yaptık. demek...
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Yapmadığımız
bir şey kalmadı ki...
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) - Bu milletin kürsüsü. Yakışmadı Hocam,
yakışmadı. Ona üzüntülerimi ifade ediyorum. Siz burada bu
tepkilere muhatap olmamalıydınız.
Arz ederim.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Ben de teşekkür ederim,
sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Sayın
Akcan...
5.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, Afyonkarahisardaki
bağlantı yollarının 2002 yılında
yapıldığına ilişkin açıklaması
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, Sayın Bakan, eğer kendisinde siyaset ahlakı
varsa, bahsettiği Afyondan İstanbula gidişte en önemli kritik
yol olan Bozüyük-Bilecik, Bilecik-Mekece yolunun kredi
kaynağının ne zaman temin edildiğini -devletin
arşivlerinde, kaynaklarında vardır- ihalenin 2002
yılında yapılıp sonuçlandırılıp
sonuçlandırılmadığını kamuoyuyla
paylaşır; bir.
Kendisinin ilçesi
olan Şuhut yolunun, Afyonda yapılan yollardan bahsederken ne zaman
yapıldığını Şuhutlu hemşehrileriyle
paylaşır; iki.
Bahsettiği
Afyonkarahisar Bolvadin ilçesindeki devlet hastanesinin ne zaman
başladığını ve iktidara geldiklerinde yüzde 95
seviyesine varıp varmadığını, kalan yüzde 5in
beş yılda neden bitirilmediğini Afyonkarahisar Bolvadinlilerle
paylaşır; üç.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Herkesin, her şeyi bilmiyormuş gibi
baktığı size bir şey kazandırmaz; dört, Sayın
Bakan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık...
6.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahya halkına verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğine
ilişkin açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanı -Afyonda yaptıklarını bir reklam şeklinde
sunarak- ilgiyle izledik, kendisine teşekkür ediyoruz. Ancak bir sorum
var: Afyonun milletvekili sayısı 7den 5e niye düşmüştür?
İstihdam kaynağı yaratabildiniz mi projelerinizle?
İkincisi,
Kütahya ilinin de içinde bulunduğu Ege Bölgesinin bir bakanı olarak,
Kabinede bizi temsil eden bir bakan olarak, Kütahyaya verdiğiniz sözleri
yerine getirememenizden dolayı Kütahyalı hemşehrilerim
adına üzüntülerimi belirtiyorum.
Sulama projeleri,
sulama gölet ve barajları maalesef döneminizde bir adım dahi
ilerletilemedi. Simav göl arazisinde yaşanan sorunlar devam ediyor.
Döneminizde orman köyleri birbiriyle âdeta düşman hâline geldi. Maalesef,
Kütahyada döneminizde yaşanan göç sorunu var ve bizim de milletvekili
sayımız 6dan 5e düştü.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Köktürk...
7.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Çevre
ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun Zonguldakla ilgili verdiği
bilgilerin gerçeği yansıtmadığına ilişkin
açıklaması
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de bir
Zonguldak Milletvekili olarak Zonguldakı gündeme getirmesinden mutluluk
duydum ancak verilen bilgiler gerçeği yansıtmamaktadır. Zonguldak,
AKP İktidarı döneminde genel bütçeye verdiklerinin
yarısını alamamıştır. KÖYDES, BELDES projelerinde
de Zonguldak için kendinden çok küçük illerin ancak üçte 1i oranında,
yarısı oranında ödenek ayrılmıştır.
Sayın
Fazlı Erdoğanın bahsettiği Batı Karadeniz
Kalkınma Projesi için ise sembolik ödenekler söz konusudur. Binlerce
insana istihdam olanağı sağlayacak olan, sadece
Zonguldakın değil tüm Batı Karadenizin kurtuluşu projesi
olarak görülen Filyos Vadi Projesi ciddiyetiyle orantılı ödenekler ve
yatırımlar beklemektedir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 28 milletvekilinin,
toplu mezar iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1090)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Son dönemlerde
kamuoyunda sıkça konuşulan toplu mezar olaylarının
araştırılması zorunluluk hâline gelmiştir.
Yıllardır ülkemizde faili meçhul cinayetler ve gözaltında
kayıpların araştırılması ile ilgili gerekli
girişimler yapılmadığı için bu olaylarla ilgili
tartışmalar sürüp gitmektedir. Bu olayların
araştırılması, karanlıkların
aydınlatılması için TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105.
maddeleri ve Anayasanın 98. maddesi gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Tekin Bingöl (Ankara)
2) Bayram Ali Meral (İstanbul)
3) Hulusi Güvel (Adana)
4) Osman Kaptan (Antalya)
5) Tayfur Süner (Antalya)
6) Atila Emek (Antalya)
7) Sacid Yıldız (İstanbul)
8) Tacidar Seyhan (Adana)
9) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
10) Şevket Köse (Adıyaman)
11) Ahmet Küçük (Çanakkale)
12) Gökhan Durgun (Hatay)
13) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
14) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
15) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
16) Ensar Öğüt (Ardahan)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Tansel Barış (Kırklareli)
19) Ahmet Ersin (İzmir)
20) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
21) Orhan Ziya Diren (Tokat)
22) Hüseyin Ünsal (Amasya)
23) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
24) Abdulaziz Yazar (Hatay)
25) Rahmi Güner (Ordu)
26) Ali Oksal (Mersin)
27) Eşref Karaibrahim (Giresun)
28) Akif Ekici (Gaziantep)
29) Hüsnü Çöllü (Antalya)
Gerekçe:
Türkiye onlarca
yıldır Faili meçhul cinayetleri konuşmakta ve her geçen yıl
faili meçhul cinayetlere yenilerinin eklenmesine karşın gerekli
girişimler yapılmadığı için bu cinayetlerle ilgili
tartışmalar sürüp gitmektedir.
Özellikle 12
Eylül Askeri darbesi döneminde artan faili meçhul cinayetler sonraki
yıllarda da devam etmiş, işkencelerde ölenlerin,
gözaltındaki kayıpların, sokak ortasındaki infazların
ardı arkası kesilmemiştir.
İnsanlık
tarihi boyunca totaliter yönetimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde görülen
kayıplar ve faili meçhul cinayetlerin, Anayasasında hukuk devleti
olarak tanımlanıp temel hak ve özgürlüklerin güvence altına
alındığı ülkemizde de faili meçhul cinayetlerin ve
kayıpların olması son derece ürkütücü bir o kadarda
düşündürücüdür.
15 bin
civarında olduğu ifade edilen faili meçhul cinayetlerin ve
gözaltındaki kayıpların ülke gündeminde sık sık yer
bulduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Gözaltındayken
kaybolanların aileleri, Cumartesi Anneleri adı altında
simgeleşen ve yaklaşık 1 yıldır yeniden her Cumartesi
Taksim'de toplanarak kayıplarını aramaktadırlar.
Tüm bunlar söz
konusu iken son günlerde ard arda ortaya çıkan toplu mezarlar, faili
meçhul cinayetler ve gözaltında kayıpların yeni bir boyut
kazanmasına yol açmıştır.
Ortaya
çıkarılan toplu mezarlar tüyler ürperten boyutlardadır. Dünyada
birkaç ülkede örnekleri görülen toplu mezarlar ülkemizde inanılmaz
sayılara ulaşmış durumdadır. Bahsedilen toplu
mezarların sayısı yüzlerle ifade edilmekte ve bu mezarlarda 1469
kişiye ait kemiklerin olduğu söylenmektedir. Bugüne kadar açılan
26 toplu mezarda 171 kişinin kemiklerine ulaşılmış ve
kimlikleri tespit edilerek ailelerine teslim edilmiştir.
Farklı
illere dağılan bu toplu mezarlar ülkemiz için hiç de iç
açıcı olmayan görüntünün oluşmasına yol açmaktadır.
Coğrafi haritalar, maden haritaları gibi haritaların var
olduğu dünyamızda maalesef toplu mezar haritası gibi bir durumun
ülkemizde yaşanmış olması herkesin üzerinde dikkatle
durması gereken bir husustur.
Toplu mezarlarda
yapılacak ciddi incelemeler faili meçhul cinayetlerle,
kayıpların bir kısmının en azından
aydınlatılmasına da ışık tutacaktır. Yine
hayatını kaybedenler hangi nedenlerle ve hangi şekilde
ölmüş olursa olsun ailelerin 'veda hakkını' kullanmalarını
engellemez.
Toplu mezarlarda
çıkan bu kemikler ve hayatını kaybedenlerin cenazelerinin
ailelerine verilmemesi ve kendilerine ait mezarlarının
bulunmaması ailelerin veda haklarını kullanmalarını
engellemektedir.
Bu toplu
mezarların açılmaları sırasındaki uygulamalar
Birleşmiş Milletler Minnesota otopsi protokolüne de
uyulmadığını göstermiştir. Toplu mezarların
açılması sırasındaki yanlışlıklar adeta
kanıtların yok edilmesine yönelik bir uygulamanın
düşünülmesine yol açmaktadır. Örneğin Mezarlar
açılırken iş makinelerinin kullanılması delillerin
karartılmasına yol açmaktadır.
Tüm bu nedenlerle
ülkemizde kayıpların ortaya çıkarılması, toplu
mezarlarda kemikleri bulunan kişilerin kimlik tespitleri yapılarak
ailelerine teslim edilmeleri toplu mezar ayıbının sonlandırılması
ve Tunceli, Hakkâri, Batman, Bitlis, Siirt, Mardin, Diyarbakır gibi
illerde ortaya çıkan mezarların tümünün en kısa zamanda,
Minnesota otopsi protokolüne uygun olarak açılıp mezarlardan
çıkan kemiklerin DNA testlerinin yapılarak kimlik tespitleri
sonrasında da ailelerine teslim edilmeleri, toplu mezar
olaylarının araştırılması, karanlık
konuların aydınlatılması ve ailelerin
acılarını bir nebze olsun hafifletmek amacıyla bir
araştırmanın açılmasının uygun olacağı
düşünülmektedir.
2.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici ve 28
milletvekilinin, faili meçhul cinayetlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1091)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Demokrasi
tarihimize kara bir leke olarak düşen acı olaylardan biri de,
aydın, akademisyen, sanatçı, yazar, siyasetçi, sivil toplum örgütü
yöneticisi ve bürokratlarımızı kaybettiğimiz faili meçhul
cinayetlerdir.
Ülkemizin çok
önemli değerlerini kaybettiği, karanlık güçler tarafından
sinsice, planlanan bu olayların aydınlatılamaması,
faillerinin ortaya çıkartılamaması kamu vicdanında derin
yaralar açarken, toplumun geleceğe ve devlete olan güvenini de
zedelemektedir. Yıllarca açığa çıkartılamayan olaylar,
zaman aşımı nedeniyle düşen davalar, faili meçhul
cinayetlerde yakınlarını kaybedenler başta olmak üzere,
milyonlarca vatandaşımızın Devlete ve adalet sistemine olan
güven duygusunu olumsuz yönde etkilemektedir.
Geçmişindeki
karanlıkları aydınlatamayan ülkeler, karanlık mihrakların
faaliyetlerinin odağında olmaya devam edecektir. Ülkemizde faili
meçhul cinayetler aydınlatılmadığı sürece
karanlık güçlerin demokrasi ve aydınlık bir geleceğin
önünde her zaman engel olacağı gerçeğinden hareketle; ülkemizde
işlenen faili meçhul siyasi cinayetlerin üzerindeki sır perdesinin
kaldırılması, faillerin ve arkasındaki karanlık
odakların tespit edilmesi, varsa ihmali olanların saptanması
amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105.
maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması
hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz. 04.03.2011
1) Akif Ekici (Gaziantep)
2) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
3) Şevket Köse (Adıyaman)
4) Nevingaye Erbatur (Adana)
5) Atila Emek (Antalya)
6) Tekin Bingöl (Ankara)
7) Osman Kaptan (Antalya)
8) Hulusi Güvel (Adana)
9) Tayfur Süner (Antalya)
10) Sacid Yıldız (İstanbul)
11) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
12) Ahmet Küçük (Çanakkale)
13) Gökhan Durgun (Hatay)
14) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
15) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
16) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
17) Ensar Öğüt (Ardahan)
18) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
19) Tansel Barış (Kırklareli)
20) Tacidar Seyhan (Adana)
21) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
22) Orhan Ziya Diren (Tokat)
23) Hüseyin Ünsal (Amasya)
24) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
25) Abdulaziz Yazar (Hatay)
26) Rahmi Güner (Ordu)
27) Ali Oksal (Mersin)
28) Eşref Karaibrahim (Giresun)
29) Hüsnü Çöllü (Antalya)
Gerekçe:
Çocuklarımızın
daha demokratik, daha özgür bir ülkede barış, huzur ve refah içinde
yaşaması için mücadele eden, illegal örgütlenmelerin üstüne giden,
karanlık ilişkileri açığa çıkarmaya çalışan
sayısız aydınımızın bu düşünce ve
çabaları bazı kirli ellerin, kirli zihniyetlerin
patlayıcılarına ve kurşunlarına hedef olmuştur.
Yazar Sabahattin
Ali, Ümit Kaftancıoğlu, Turan Dursun, Musa Anter, gazeteci Metin
Göktepe, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Hrant Dink, gazeteci-yazar Uğur
Mumcu, yazar-şair Metin Altıok, Onat Kutlar, sendikacı Kemal
Türkler, Prof. Dr. Muammer Aksoy, Prof. Cavit Orhan Tütengil, Doç. Dr. Bahriye
Üçok, sanatçı Nesimi Çimen, şair Behçet Aysan, emniyet müdürü Cevat
Yurdakul, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Hasret
Gültekin, Dr. Sevinç Özgüner ve Savcı Doğan Öz hain
saldırılar sonucu kaybettiğimiz isimlerden
bazılarıdır.
Bu
saldırılara kurban verdiğimiz aydınlarımızın
kimler tarafından, hangi amaçla öldürüldüğü bilinmediği gibi
nerede ve nasıl öldürüldüğü bilinmeyenler dahi vardır.
Bazıları aileleriyle birlikte katledilen aydınlarımızın
cinayetlerinin üzerindeki sır perdesini kaldırmak konusunda gerek
birtakım kişi veya kurumların incineceği endişesiyle
gerekse devlet içindeki bazı örgütlenmelerin engellemesi sonucu
şimdiye kadar kararlı, somut bir adım
atılmamıştır.
Türkiye'nin
geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini, faili meçhul siyasi
cinayetlerin üzerindeki sır perdesini kaldıracağını
söyleyen AKP, bu söylemleriyle son derece çelişkili bir şekilde,
şimdiye kadar faili meçhul siyasi cinayetlerin
araştırılması için verilen önergeleri sayısal
çoğunluğuna dayanarak defalarca reddetmiştir. Bu cinayetlerin
perde arkasının araştırılması, tüm
sorumluların adalet önüne çıkarılması için verilen
önergeler Genel Kurul gündeminin yoğunluğu ve öncelikleri bahane
edilerek kabul edilmemiştir. Oysaki hiçbir gündem anaların,
çocukların, eşlerin yıllardır çektikleri acılardan,
döktükleri gözyaşlarından daha önemli olamaz.
Faili meçhul
siyasi cinayetlerin aydınlatılmasına yönelik çabalara gösterilen
bu vurdumduymazlık, ağırdan alma, tetikçilerin, katillerin,
planlayıcıların işine yaramaktadır. Bir şey
yapmadan geçirilen her gün delillerin karartılması, olanların
unutturulması, sorumluların adaletten kaçması için zemin
yaratmaktadır. Bu durum vatandaşın devlete olan güven duygusunu
zedelemekte, geleceğe ilişkin umutlarını yok etmektedir.
Vatandaşın devlete, yargıya, emniyete karşı güven
duygusu zedelendiğinde ise sığınacağı örgütlere
ihtiyaç duymakta, böylece toplumda kamplaşmalar oluşmaya
başlamaktadır.
Türkiye'nin
aydınlık bir geleceğe sahip olması için
çalışırken hunharca katledilen
aydınlarımızın ailelerine ve yakınlarına olan
borcumuzu yerine getirmek, vatandaşın devlete olan güvenini yeniden
kazanarak kamplaşmaların önüne geçmek, yeni cinayetlerin
oluşmasını engellemek için bu siyasi cinayetlerin nasıl,
neden ve kimler tarafından gerçekleştirildiğinin ortaya
çıkarılması için Millet İradesi'ni temsil eden Türkiye
Büyük Millet Meclisi bünyesinde bir araştırma komisyonu
kurulması son derece elzemdir.
3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 33
milletvekilinin, yoksulluk sorununun ve gelir dağılımındaki
adaletsizliğin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1092)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) 2009 yılı Gelir ve Yaşam
Koşulları Araştırmasını yayımlamıştır.
Araştırma Türkiye'de fakirin AKP döneminde daha da
fakirleştiğini kanıtlamaktadır. 2008 yılında 11
milyon 580 bin kişiyle yüzde 16,7 seviyesinde gerçekleşen yoksulluk
oranı, 2009 yılında yüzde 0,4 oranında artışla
yüzde 17,1 seviyesine ulaşmıştır.
Araştırma
Türkiye nüfusunun yüzde 17,1'i yoksulluk riski altında olduğunu
ortaya koymaktadır. Yoksulluk riski altında bulunanların
sayısı ise 12 milyon 97 bin kişidir. Kentsel ve kırsal
yerler için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına
göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 15,4 iken, kırsal yerlerde ise yüzde
16,1 olmuştur. Verilere göre en zengin yüzde 20'lik grup toplam gelirin
yüzde 47,6'sını, en yoksul yüzde 20'lik grup ise yüzde
5,6'sını alabilmekte bu da en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20
arasındaki gelir farkını 8,5 kat olduğu sonucunu ortaya
çıkarmaktadır. En düşük gelir grubunun ise Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'nde olduğu devletin resmî raporunda yer
almıştır. Yalnızca İstanbul'da 1 milyon 199 bin
kişi yoksulluk sınırının altında
yaşamaktadır. TÜİK, İstanbul'daki yoksulluk
oranının yüzde 9,5 olarak gerçekleştiğini tespit
etmiştir.
Araştırma
verilerine göre, halkımızın yüzde 60,8'i kendilerine ait olmayan
konutlarda otururken, yüzde 42,2'sinin konutunda "sızdıran
çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi vb."
sorunları vardır. Nüfusun yüzde 87,4'ü "evden uzakta bir
haftalık tatili", yüzde 62,5'i "beklenmedik
harcamalarını" ve yüzde 82,1'i "yıpranmış,
eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını"
ekonomik nedenlerle karşılayamamaktadır.
Gelire
dayalı göreli yoksulluk sınırları incelendiğinde ise,
Batı Marmara bölgesinde 437 bin kişinin yoksul olduğu ve
yoksulluk oranının ise yüzde 14,3 seviyesinde olduğu
belirlenmiştir. Doğu Marmara'da 2008'de 598 bin kişi yoksulken
bu oran 2009'da 709 bine çıkmıştır. 2008'de yüzde 9,5 olan
yoksulluk oranı Doğu Marmara'da, 2009 yılında yüzde 10,8'e
çıkmıştır. Ege'de ise 1 milyon 254 bin kişinin yoksul
olduğu ve yoksulluk oranının ise yüzde 13,6 seviyesinde
olduğu tespit edilmiştir. Akdeniz Bölgesi'nde ise yoksul kişi
sayısı 1 milyon 51 bin olmuştur. Batı Anadolu Bölgesi'nde
2009 yılında yoksul kişi sayısı 893 bin olurken,
yoksulluk oranı yüzde 13,5 oranında gerçekleşmiştir. Orta
Anadolu Bölgesi'nde ise yoksul kişi sayısı 435 bin kişi
olurken, yoksulluk oranı yüzde 11,8 seviyesine
çıkmıştır. Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi'nde ise yoksul
kişi sayısı 314 bin olmuştur. Ortadoğu Anadolu
Bölgesi'nde yoksul kişi sayısı 387 bin kişi olurken,
yoksulluk oranı yüzde 10,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2008
yılında bölgedeki yoksulluk oranı yüzde 9,3 seviyesindeydi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ise 2008 yılında 895 bin olan
yoksul kişi sayısı 2009 yılında 104 bin kişilik
artışla 999 bin kişiye yükselmiştir. Bölgedeki yoksulluk
oranı yüzde 13,7'ye çıkmıştır.
Ekonomiyi
yönetemeyen AKP, yoksulu daha da yoksullaştırmakta, hesap
değişiklikleriyle bir gecede milli gelirin 10 bin dolar seviyelerine
çıktığı masalı ile fakirleştirdiği
halkımızı uyutmaya çalışmaktadır. Yoksul daha da
yoksullaşırken Türkiye'nin en zenginleri servetlerine servet
katmaktadır. Bu durum Türkiye'deki gelir dağılımındaki
adaletsizliği kanıtlamaktadır. Forbes'in en zengin 100 Türk
araştırmasının sonuçlarına göre ülkemizde dolar
milyarderlerinin sayısı 39'a çıkmıştır.
Sıralamadaki isimlerin tamamının toplam serveti önceki sene 87
milyar dolarken, 2010 yılında 104 milyar doları bulmuştur.
Bu nedenlerle,
gelir dağılımındaki adaletsizliğin tespiti ve
çözümlenmesi amacı ile Anayasamızın 98. maddesi,
İçtüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir
Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla
araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Tekin Bingöl (Ankara)
4) Bayram Ali Meral (İstanbul)
5) Şevket Köse (Adıyaman)
6) Sacid Yıldız (İstanbul)
7) Akif Ekici (Gaziantep)
8) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
9) Ali Oksal (Mersin)
10) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
11) Nevingaye Erbatur (Adana)
12) Atila Emek (Antalya)
13) Hulusi Güvel (Adana)
14) Osman Kaptan (Antalya)
15) Tayfur Süner (Antalya)
16) Ensar Öğüt (Ardahan)
17) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
18) Ahmet Küçük (Çanakkale)
19) Gökhan Durgun (Hatay)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
22) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
23) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
24) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
25) Tansel Barış (Kırklareli)
26) Tacidar Seyhan (Adana)
27) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
28) Ahmet Ersin (İzmir)
29) Orhan Ziya Diren (Tokat)
30) Hüseyin Ünsal (Amasya)
31) Abdulaziz Yazar (Hatay)
32) Rahmi Güner (Ordu)
33) Eşref Karaibrahim (Giresun)
34) Hüsnü Çöllü (Antalya)
4.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Grup Başkan Vekili Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, iş
kazaları ve iş hastalıklarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1093)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İş
sağlığı ve güvenliği alanında işten
kaynaklanan ya da işle bağlantılı olarak meydana gelen
kazaların, hastalıkların ya da sağlıkla ilgili
diğer sorunların gerçek boyutları ile tespit edilerek önlemesine
dönük etkili politikaların belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın
98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
Ayla
Akat Ata
Grup
Başkan Vekili
Gerekçe:
Çalışma; işçi ve işverenin üretim adına
oluşturdukları ortak bir kültür alanı olarak kabul edilmektedir.
Bu alanının verimliliği ve devamlılığı için
hem işçi hem de işveren açısından sağlıklı
ve güvenli iş koşullarının temini vazgeçilmez
görülmektedir.
Herkesin sağlıklı ve güvenli bir işte
çalışma hakkı, değişik dönemlerde kabul edilmiş
Temel İnsan Hakları belgelerinde uluslararası bir norm olarak
tescil edilmiştir. Uluslararası Çalışma Konferansı
tarafından kabul edilen 188 Sözleşme ve 199 Tavsiye kararının
yarısından fazlası iş sağlığı ve
güvenliği konularıyla doğrudan ya da dolaylı olarak
ilgilidir. Bu kapsamda ILO 1981 yılında 155 Sayılı
İş Sağlığı ve Güvenliği Sözleşmesi ile
164 Nolu Tavsiye Kararını; 1985 yılında da 161
sayılı İş Sağlığı Hizmetleri Sözleşmesi
ve 171 Sayılı Tavsiye Kararını kabul ederek dünya
ölçeğinde iş sağlığı ve güvenliği
alanında mevcut olumsuzlukların ortadan kaldırılmasına
dönük daha ciddi önlemlerin alınmasının gerekli olduğuna
işaret etmiştir.
İş sağlığı ve güvenliği
alanında temel olan bu sözleşmeler ışığında
ILO/WHO İş Sağlığı Ortak Komitesi 1995
yılındaki 12. Oturumunda iş sağlığı
alanında gözden geçirilen "İş sağlığı,
hangi işi yaparlarsa yapsınlar bütün çalışanların
fiziksel, zihinsel ve sosyal refahlarının mümkün olan en yüksek
düzeye çıkarılmasını ve burada tutulmasını;
çalışma koşullarından kaynaklanan sağlık
sorunlarının önlenmesini; işçilerin işleriyle ilgili olup
sağlığa zararlı risklerden korunmalarını;
işçilerin fiziksel ve biyolojik kapasitelerine uygun mesleki ortamlarda
çalıştırılmalarını; özetle işin insana,
insanın da işine uygun hale getirilmesini hedefler."
tanımını belirlemiştir.
İş sağlığı ve güvenliği konusu
tüm dünyada önemli bir problem olarak karşımıza
çıkmaktadır. Her yıl azımsanmayacak sayıda insan çok
rahatlıkla önlenebilecek ve hukuken de engellenmesi zorunlu olan iş
kazaları ve meslek hastalıklarından yaşamını
yitirmekte veya engelli hale gelmektedir.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası'nın ILO'nun verilerinden
yararlanarak hazırladığı "İş
Sağlığı ve Güvenliği" raporunda çarpıcı
verilere yer vermektedir. Raporda her 15 saniyede bir, bir kişinin iş
kazası veya meslek hastalığı nedeniyle
yaşamını yitirdiğine vurgu yapılmaktadır. Her
yıl meydana gelen 270 milyon iş kazası nedeniyle 360 bin
kişinin hayatını kaybettiği, 1 milyon 950 bin kişinin
ise meslek hastalıklarından dolayı yaşamını
yitirdiği belirtilerek, iş kazaları ve meslek
hastalıkları nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının
yılda 2 milyonu aşkın olduğu ifade edilmektedir.
Dünyadaki iş ve meslek hastalıkları sonucu ölüm
oranlarının yüzde 56'sını meslek hastalığı,
yüzde 44'ünü ise iş kazalarının oluşturduğuna dikkat
çekilen raporda, istatistiki bilgilerde Türkiye'de ise iş kazaları
yüzde 99,3; meslek hastalığı ise yüzde 0,7 olarak
belirtilmektedir.
Türkiye'de 2009 yılı verilerine göre işgücünün 21
milyon 277 bin kişiden oluştuğu ve bunun 10 milyon 839 binin ise
kayıt dışı çalıştığı belirtilen
raporda, kayıt dışı çalışan 10 milyondan fazla
kişinin yaşadığı iş kazaları ve meslek
hastalıklarının da kayıt altına
alınmadığı belirtilmektedir. Dünya'daki verilere
karşılık Türkiye'de iş kazaları ve iş
güvenliği konusunda yaşanan ölümlerin ve hastalıkların
kaydının sağlıklı olarak tutulmadığı
eleştirisi yapılan raporda, Türkiye'deki meslek
hastalıklarından hayatını kaybedenlerin
sayısının 2007 yılında bin 208, 2008 yılında
539 olarak hesaplandığı kaydedilmektedir.
İş sağlığı ve güvenliği
alanında işten kaynaklanan ya da işle bağlantılı
olarak meydana gelen kazaların, hastalıkların ya da
sağlıkla ilgili diğer sorunların gerçek boyutları ile
tespit edilerek önlemesine dönük etkili politikaların belirlenmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını
arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemde yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Anayasanın 92nci maddesine göre
Başbakanlığın bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
B)
Tezkereler
1.- Libyada istikrar ve güvenliğin
yeniden tesisine yönelik uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda
bulunmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere
gönderilmesiyle ilgili Başbakanlık tezkeresi (3/1439)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Libya'da 15/2/2011 tarihinde başlayan olaylar neticesinde
ortaya çıkan şiddet ortamının sona erdirilebilmesini
teminen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından
alınan 26/2/2011 tarihli ve 1970 sayılı Karar ile 17/3/2011 tarihli
ve 1973 sayılı Kararda kayıtlı hüküm ve
çağrıları dikkate alarak ve mezkûr Kararlar çerçevesinde
Libya'da istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik uluslararası
çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere, lüzum, sınır,
kapsam, şekil, yöntem ve zamanı Hükümetçe takdir ve tespit edilmek
kaydıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere
gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından
yapılması için Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca bir
yıl süreyle izin verilmesini arz ederim
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Başbakanlık
tezkeresinin kapalı oturumda görüşülmesine dair, İç Tüzükün
70inci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Niye kapalı oturum ya?
BAŞKAN
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Libyada istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik
uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesiyle ilgili
Başbakanlık tezkeresinin görüşmelerinin İç Tüzükün 70inci
maddesine göre kapalı oturumda yapılmasını arz ve teklif
ederim.
Ahmet
Davutoğlu
Dışişleri
Bakanı
BAŞKAN Kapalı oturumda
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, şimdi, kapalı oturum önergesini Hükûmet verdi. İç
Tüzüke göre
BAŞKAN Lütfen yerinize oturun da sistemi açalım.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, şimdi, Hükûmet tarafından verilen kapalı oturum
önergesi, İç Tüzük gereğince herhangi bir görüşmeye konu
edilmeksizin, siyasi parti grupları herhangi bir görüş ifade
etmeksizin kabul ediliyor ve kapalı oturuma geçiliyor. Ancak, şunu
söylemek ve önermek istiyorum: Kapalı oturum gerektiren bir durumun
olmadığı kanaatindeyim. Sonuçta tarihî
bağlarımızın olduğu, bugün de ekonomik
bağlarımızın son derece güçlü olduğu Libyayla ilgili
olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının
uygulanması ve Libyada sivil ve ekonomik önlemlerin alınması
amaçlı bir önergeyi konuşacağımızı tahmin ediyorum.
Bu çerçevede, kapalı oturuma gerek olmadığını,
oturumun açık olarak yapılması gerektiğini ve bu oturuma
ilişkin görüşmelerin milletimiz tarafından izlenmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Bunu ifade etmek için söz almak istemiştim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi. Ancak
Başkanlığın karar vereceği bir konu söz konusu
değil çünkü Kapalı oturum önergesi verilince, kapalı oturumda
bulunabilecek şahıslar dışında herkes, toplantı
salonundan çıkarılır. diye amir hüküm var. İç Tüzükün 70
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Ona bir itirazımız yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, millet de bilsin.
BAŞKAN Evet, biliyorum.
Yani Başkanlığın vereceği herhangi bir
karar söz konusu değil.
Teşekkür ediyorum.
Kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek
sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin
dışarıya çıkmaları gerekmektedir. Sayın
İdare Amirlerinden salonun boşaltılmasını temin
etmelerini rica ediyorum.
Yeminli stenografların ve yeminli görevlilerin salonda
kalmalarını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet
Davutoğlunun, bazı görevlilerin kapalı oturum süresince salonda
bulunmalarına dair bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Libyada istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik
uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ile ilgili
Başbakanlık Tezkeresi ile ilgili olarak bugün 24 Mart 2011 Perşembe
günü TBMM Genel Kurulu esnasında komisyon sıralarında
aşağıda isimleri kayıtlı Bakanlık Personelimin de
hazır bulunması hususunu arz ve teklif ederim.
Ahmet
Davutoğlu
Dışişleri
Bakanı
Feridun
Sinirlioğlu Dışişleri
Bakanlığı Müsteşarı
Halit Çevik Dışişleri
Bakanlığı Müsteşar Yard.
Tacan İldem Büyükelçi, Genel Müdür
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın İdare Amirleri, lütfen basın
mensuplarının da dışarı çıkmasını temin
edelim.
AHMET TAN (İstanbul) Sayın Başkan, elimizdeki telefonların
hepsinde ses kayıt sistemi var. Meclis kapalı oturum kararı
aldığına göre
Görüntüyü kurtarmak bakımından
OKTAY VURAL (İzmir ) Bizi hükûmet dinlediğine göre
BAŞKAN Sayın Tan, her sayın milletvekilimizin
gizlilik konusuna riayet etmesini kendilerinden zaten bekliyoruz, genel
kuraldır bu.
Kapanma Saati: 15.09
VII.- KAPALI
OTURUMLAR
İkinci Oturum
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.09
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 82nci Birleşiminin kapalı oturumundan sonraki Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Kapalı oturumda oylanan Başbakanlık Tezkeresi kabul
edilmiştir.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- Mersin Akkuyuda
kurulması düşünülen nükleer santralin kurulma sebepleri ve
sonuçlarının daha objektif bir şekilde
araştırılarak, kurulacak olan santral ya da santrallerin
kurulması aşamasında alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 24 Mart 2011 Perşembe günkü birleşiminde
okunması ve görüşmelerinin aynı birleşimde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Tarih:24.03.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 24.03.2011 Perşembe günü (bugün)
toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini,
İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
23 Mart 2011 tarih ve 62656 sayı ile verilen "Mersin
Akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer santralin kurulma sebepleri ve
sonuçlarının daha objektif bir şekilde
araştırılarak, kurulacak olan santral ya da santrallerin
kurulması aşamasında alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla" verdiğimiz Meclis Araştırma
önergemizin 24 Mart 2011 Perşembe günü Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin Genel Kurulun 24.03.2011 Perşembe günü (bugün) 82.
Bileşiminde yapılmasını Danışma Kurulunun
görüşlerine arz ederim.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen
Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Nükleer santrallerle ilgili bir hafta içerisinde ikinci defa
huzurunuza gelmiş olmak, bu konunun önemini ifade etmek
açısından anlamlı olduğunu düşünüyorum. Ama şunu
bilmenizi istiyorum: Bu konuyu Mersin halkı adına, Akkuyu Nükleer
Santralinin kurulacağı Mersinin Gülnar ilçesi Büyükeceli beldesi ve
çevresindeki köyler adına, onların talepleri doğrultusunda
tekrar yapıyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, canhıraş
çığlıklarla, Sayın Hükûmetten ve Sayın
Başbakandan, Akkuyuda bir nükleer santralin yapılması
kararının yeniden gözden geçirilmesi talebimize, bu konuda yeniden
bir değerlendirme yapılması talebimize Sayın Hükûmetten,
Sayın Başbakandan, Sayın Bakandan herhangi bir olumlu tepki
gelmeyince, inanınız ki Mersin halkı, o bölgede yaşayan
insanlarımız çok ciddi bir endişeye hatta üzüntüye düştüler
çünkü her gün Japonyadaki felaketin dehşetini ekranlardan izliyorlar.
Televizyonlarda ilgili uzmanlar sürekli bu konunun tehlikesini, riskini
konuşuyor. Şimdi, bir ülke düşünün ki göz göre göre
insanının can güvenliği üzerindeki muhtemel tehdit ve
tehlikelere karşı, bütün çağrılara rağmen, bütün
taleplere rağmen bir hassasiyet göstermemiş olsun. Bu insanlar tabii
ki böyle bir anlayıştan, böyle bir yaklaşımdan büyük üzüntü
ve büyük tedirginlik duyuyorlar. İnsanlar kendi geleceklerinden, kendi can
güvenliklerinden emin değillerse ve bu konudaki korkularını
izale etmek, buna tedbir geliştirmek sorumlusu olan siyasi iktidarın,
hatta oy verdikleri siyasi iktidarın böyle
duyarsızlığını, ilgisizliğini seyrederlerse tabii
ki korkuya ve endişeye kapılacaklardır.
Ben açık yüreklilikle, Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına, siyaset kurumu adına bu insanları bu korkunun içine
düşürmeye hakkımız olmadığını, bu insanlara
haksızlık yaptığımızı buradan ifade ediyorum.
Başta Sayın Başbakanın ve Hükûmetin, iktidar partisi
grubunun bu halka karşı, bu korkuyu yaşayan insanlara
karşı bir özür borcu olduğunu düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, nükleer santralerin tehlikeli
olmadığını iddia etmek, Biz bununla ilgili her türlü
tedbiri alacağız. iddiasında bulunmak insanın aklıyla
alay etmek gibi bir hadise. Bakın, çok yakın zamanda bir hadise
yaşadı Türkiye, Kahramanmaraşın Afşin-Elbistan Termik
Santralinin kömür havzasında bir göçük yaşadık. İşte,
burada 2 Sayın Kahramanmaraş Milletvekilini de görüyorum, Sayın
Bakanımız da burada.
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Paksoy da burada.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) 2 derken zaten Sayın Akif
Paksoyla Sayın Mehmet Sağlam Hocamı kastediyorum, diğer
Kahramanmaraş milletvekilleri şu anda Genel Kurulda değiller.
Sayın Mehmet Akif Paksoyun verdiği bilgilerden ve okuduğum
kadarıyla söyleyeyim, orada 11 vatandaşımız göz göre göre
ölüme gönderilmiştir. Kimseyi suçlamak, izam etmek
Ben müfettiş
değilim, savcı değilim ama bir sonuç var, göz göre göre 11
vatandaşımız... Ki bunun 9 tanesi toprağın
altında kaldı, çıkartmak da mümkün değil, kemiklerini
bulabilirsek beş sene sonra ne âlâ. Buna hakkımız var mı
değerli milletvekilleri? Siyaset kurumu olarak, iktidarıyla
muhalefetiyle bu ülkeyi yönetmek iddiasında ve sorumluluğunda olan
insanlar olarak buna hakkımız var mı? Göz göre göre
O kömür
sahasının göçeceğini, çökeceğini, orada
çalışanlar yıllardır söylüyorlar çünkü bu tahliye
kuyuları çalıştırılmadı. Buradaki su
boşaltılmadan, gereken tedbirler alınmadan, yoğun bir
şekilde bu alandan kömür çıkartılması her hâlükârda böyle bir
kazayı davet ediyor.
Şimdi, önümüzde
komşumuzun yaşadığı felaketi yok sayarak, kendi
evimizde nasıl huzur içerisinde olacağız? Akkuyu dediğiniz
yer -tekrar ediyorum- Mersin ili Gülnar ilçesi Büyükeceli köyleri hududunda.
Cennetten bir köşe, gerçekten Hocam. Ben ormancılık yaptım,
o dönemde insanımızın sağduyusu orayı korudu,
kullanmadı, yerleşmedi, açmadı. Cennetten bir köşe
Sayın Bakanım, tablo gibi. Yani turizme versek orayı, turizme
kullandırsak inanınız ki bir değil, belki çok sayıda
nükleer santralin bize getireceği getiriyi getirir, geliri getirir. Yani
otuz yıldan bu yana, 79dan bu yana, 1980li yıllardan bu yana,
Burada nükleer santral yapacağız
Ben, tekrar ediyorum, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Nükleer
teknolojiye ulaşabilmek için nükleer santral yapılması gerekli.
iddiasına uzun müddettir sıcak bakıyoruz ama bu nükleer
santral dediğimiz hadisenin insanlığın geleceğine,
bugününe değil geleceğine
döşenmiş bir mayın olduğunu, işte Japonyada
gördük.
Tekrar ediyorum, bu
çığlığımızın sebebi Sayın Hükûmeti,
Sayın Başbakanı bu konuda duyarlı olmaya davet etmektir.
Bunun üzerinden siyaset yapmak, yaşanan acıları istismar etmek
veya muhtemel tehdidi ve tehlikeyi bir korkutma aracı olarak kullanmak
değil. Ama dünyanın sonu değil, otuz yıldır, kırk
yıldır yapılamayan bir santrali bugün, üstünde birçok
şaibenin de bulunduğu bir metotla, bir yolla
Değerli milletvekilleri, nükleer santral kurabilmek bir
ülkenin kendi kararı olmuyor. Sayın Bakan,
bağışlayın. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu veya bu
noktadaki uluslararası kuruluşların denetiminde böyle bir
şey yapabilirsiniz. Ben istedim, şu teknolojiyle, şuraya
şu santrali kuracağım, şu şekilde de
işleteceğim. diyemezsiniz. Şimdi, daha projesi yok, ÇED raporu
yok, gereken hazırlıklar yok, ilgili yönetmelikler
çıkartılmamış. Nasıl işleteceksiniz?
Atıkları nasıl muhafaza edeceksiniz? Tüm bu noktalarda bir
hazırlık yok ama Sayın Başbakanın kararı var.
Kazmayı vuracağız. Risk var diye yatırımlardan vaz
mı geçeceğiz? diyor Sayın Başbakan ve çok yakışıksız
bana göre çok anlamsız da bir benzetme yapıyor, Efendim, yani risk
var diye tüp gaz kullanmayacak mıyız? Yahu, olmaz böyle bir
şey! Böyle bir anlayışla bu işe yaklaşırsanız
bu insanların ödü kopar, gece uykuları kaçar değerli
arkadaşlar.
Siyasetçi ve devlet adamı muhtemeli, geleceği öngörmek
mecburiyetinde. Eğer öngöremiyorsanız güven
uyandıramazsınız. Bu sebeple ben bu konunun bir daha
değerlendirilmesini, bu konunun kararının tekrar gözden geçirilmesini
Sayın Hükûmetten, Sayın Başbakandan Mersin halkı
adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına yani tüm insanlık
adına tekrar istirham ediyorum. Bir kör inat uğruna -buna kör inat
denir- insanların uykusunu kaçırmaya hakkınız yok.
Kaldı ki işte, gözümüzün önünde bu nükleer santral insanların
canını alıp götürüyor. Çernobili unutmayınız.
Çernobilde, rakamlar ortada, aynı anda 50 bin kişinin öldüğü
iddia ediliyor, 290 bin kişinin nükleer
MUSTAFA ÖZTÜRK (Hatay) Çernobil nükleer santral değildi,
nükleer bomba olarak
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bomba olarak... Bunun nükleer bomba
olmayacağından nasıl emin olursunuz Değerli Hocam?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SONER AKSOY (Kütahya) Uluslararası anlaşmalar var.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Dolayısıyla, bu
inadınızdan vazgeçin, tarih huzurunda sorumlusunuz
BAŞKAN Sayın Şandır, teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Aksoy, siz özellikle
yenilenebilir enerjiyi savunun; o pozisyonunuz çok daha değerliydi,
şimdiki pozisyonunuz yanlış.
Çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Abdurrahman Arıcı, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Arıcı.
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Meclisimiz yoğun bir gündemle çalışmakta ve
önümüzde kalan iki haftalık bir süreçte de gündemimiz yoğun bir
şekilde devam etmektedir, edecektir de. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündeminde olan tasarıları hızlı bir şekilde hep
beraber, tüm gruplarla beraber tartışarak çıkarma çabası
içerisindeyiz.
Bu nedenle verilen önergeyi bu kısa sürede neticelendirmemiz,
komisyonların kurulması mümkün görünmemektedir. Bundan dolayı,
inşallah, verilen önergeleri 24üncü Dönemde arkadaşlar
değerlendirirler.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyor,
teşekkürlerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Arıcı.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ali
Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun verdiği
Meclis araştırması önergesinin lehine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçen haftalar içinde
Japonyanın Okoyamasında Pasifik dalma batma kuşağı
içerisinde ve 20 kilometre derinliğinde çöküntü biçiminde bir deprem
meydana geldi. Bu depremden sonra; Richter ölçeğine göre 8,9
şiddetindeki -daha sonra 9 olarak ölçülen- bu depremden sonra süprüntü
dalgalarıyla Japonyada tam bir nükleer cinayet yaşandı.
Şimdi, öncelikle şunu söylemek istiyorum: Bu depremin
derecesinin bir fazla ya da bir eksik, süprüntü dalgasının boyu bir
metre fazla veya bir metre eksiktir diyerek Japonyadaki bu nükleer cinayetin
sorumluluğundan kurtulmak mümkün değildir. Japonyadaki nükleer cinayetten
tasarımı yapan, bu tasarımlara lisans veren hükûmetler
doğrudan sorumludur. Japonyadaki nükleer felaket hacim olarak Çernobille
karşılaştırılamaz. Fukuşimada, her bir ünitede
25 ton civarında olmak üzere birinci, ikinci ve üçüncü ünitede toplam 75
ton yakıt eriyor, hâlâ erimeye devam ediyor çünkü soğutma sistemi
iflas etmiştir. Üçüncü ünitedeki reaktör yakıtı plütonyum 239 ve
uranyum karışımıdır. Dolayısıyla,
ayrıca bu dördüncü ünitede de soğutma havuzunda 370 ton atık
yakıt var, havuzlarda soğutma suyu olmadığından
hızlı radyasyon yaymakta. Bu havuzların üstü açık
olduğundan dolayıdır ki bunların yaydığı
radyasyon nükleer reaktörlerde yayılandan daha tehlikelidir. Bu felaketi
klasik nükleer kaza seviyeleriyle ölçemezsiniz. Çünkü atmosfere
karışan plütonyum 239 var. 1 gram plütonyum 239un patlama
neticesinde, atmosfere 1 mikron büyüklüğünde partiküller hâlinde çevreye
yayılması durumunda, bu çevrede yaşayan en az 500 bin
kişide kanser tetiklendiği bilim adamları tarafından
söylenilmektedir. Plütonyum 239un atmosferde okside olduğu an en
tehlikeli toksik maddesi olarak canlıların sinir sistemine tahrip
edici etkisi görülmektedir.
Fukuşimada ilk birinci haftada çevrede yayılan
radyasyon dozu saatte 500 miliremdir. Amerikada nükleer santral çevresinde
yaşayan insanların bir yılda alacağı maksimum miktar
100 miliremdir. Bu da göstermektedir ki, Fukuşima Nükleer Santrali
bölgesinde radyasyon dozu müsaade edilen miktarın 4 bin, 5 bin katına
ulaşmıştır.
İkinci Dünya Savaşından itibaren Japon hükûmetleri
daima en fazla enerji oburluğu olan bir toplum yaratmıştır.
Türkiyede de maalesef aynı politikalar izlenmektedir. Enerji
verimliliği ve tasarruf yerine sürekli enerji oburluğu
işlenmekte, toplum devamlı Karanlıkta kalacağız.
diye tehdit edilerek, gerçekten güvenilirliliği ve atık sorunu
çözümlenmemiş bir nükleer teknoloji Türkiyeye dayatılmaktadır.
Rusya, İranda VVER-1000 tipi reaktörü kurmuştur.
VVER-1000 tipi Rus reaktörü, Akkuyuya kurulması tasarlanan VVER-1200
reaktörünün zayıf kardeşidir.
Bu reaktörler altı ay önce denemeye alındılar
değerli milletvekilleri. Üç aydan beri Teknolojik problemler var. diye
fısıltı şeklinde haberler sızıyordu. Dört hafta
önce, Rosatomun web İnternet sitesinde birinci soğutma sistemindeki
dört adet ana sirkülasyon pompasının titremeye
başladığı, nükleer santralin titrediği bilgisi
aldık. Bunun üzerine Rosatom, yani değerli milletvekilleri, Akkuyuya
bu nükleer santrali kuracak Rus şirketi açıklama yapmak zorunda
kaldı. İrana kurdukları VVER-1000 tipi reaktörün
pompalarında 1970 yılından kalma pompaları
kullandıklarını itiraf ettiler. Şimdi de sökme
çalışmalarına başladılar.
Yine, buradaki bir karşılaştırmayı, bir
düşünceyi, bir yanlış düşünceyi söylemek istiyorum.
Sayın Bakan bugün televizyonlara çıktı, Paris ile Akkuyuyu
karşılaştırdı. Dedi ki: Efendim, Parise 75
kilometrede nükleer santral var. Parise turist gitmiyor mu? Değerli
arkadaşlarım, tabii, son zamanlarda, bu Hükûmet döneminde, bir
nükleer cehalet dönemi yaşanmaktadır. Bugüne kadar gelip geçmiş
Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinde bu kadar bir nükleer cahillik
görülmemiştir. Paris ile Akkuyuyu karşılaştırmak
mümkün değildir. Bu, fille karıncayı
karşılaştırmaya benzer. Parisin bir Mona Lisası
vardır, Parisin bir Mona Lisası vardır, Parisin bir Louvre
Müzesi vardır; Akkuyunun Louvre Müzesi yoktur, Akkuyunun Mona
Lisası yoktur. Dolayısıyla, Parise giden turist ile Akkuyuya,
Antalyaya giden turist, birbirinden nitelik olarak farklıdır.
İkinci bir konu: Efendim, nükleer santrallerin büyük bir
kesimi Amerika, Japonya ve Fransadaymış. Amerikada otuz
yılı aşkın bir süredir yani 1978den bu yana bir tek
nükleer santral yapılmıyor. Avrupada ise, Finlandiyada,
Avrupanın medarı iftiharı olarak sundukları bu
Finlandiyadaki nükleer santralle on - on iki yıldır
uğraşmaktadırlar, başka, bunun örneği yoktur
değerli arkadaşlarım.
Şimdi, sevgili milletvekilleri, değerli
arkadaşlarım, Japonyada patlayan, sobanın üstünde
unutulmuş kestane değildir; Japonyada patlayan, bizim ninelerimizin,
analarımızın tavada bize patlattığı
mısır değildir; Japonyada patlayan, bir uyandırma telefonu
falan değildir bir oteldeki. Japonyadaki felaketi, siyasi iktidar,
küçülte küçülte küçülte neredeyse iğnenin deliğinden geçirecek. Japon
Başbakanı ağlıyor, Japon bilim adamları çaresiz
kalmış -televizyonda bunu görüyoruz- ve Japon Hükûmeti, tarihinde ilk
kez, bir nükleer alarm ilan etmiştir, bir acil durum programı ilan etmiştir,
tarihinde ilk kez ama bizim Hükûmetimiz, bunu küçülte küçülte neredeyse çocuk
patiğinin içine sokacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bakın bu olay,
Japonyadaki yaşanan bu olay, artık Türkiyedeki Akkuyuda kurulacak
nükleer santral konusunda hem siyasi iktidarın hem de tüm toplum
kesimlerinin başlarını iki ellerinin arasına alıp
yeniden düşündürme fırsatı vermektedir. Gerçekten
düşünmemiz gerekiyor.
Şimdi, burada kurulacak nükleer santral VVER-1200 tipi
nükleer santraldir. Bu anlaşmanın Meclisten geçerken yapılan
konuşmalarında şimdi oradan bana laf atan
arkadaşımız gelip burada konuşmuştu, o teknolojinin ne
kadar güzel bir teknoloji olduğunu söylemişti.
Şimdi, ben Sayın Bakana sordum: VVER-1200 tipi
reaktörler henüz işletmeye alınmış, işletme hâlinde
bulunan reaktörler mi? demiştim. Bu kürsüde AKP adına konuşan
arkadaşımız, bu reaktörlerin dünyanın her tarafında
çalışmakta olduğunu söyledi ve ben bunun yalan söylediğini
söylediğimde bu kürsüde, dava açtı, şimdi onunla mahkemede
hesaplaşıyoruz. Sayın Bakana sordum: VVER-1200 tipi reaktörler
işletmeye alınmış, ticari deneyimi olan reaktörler mi?
Tabii, Sayın Bakan, benim soru önergelerime çok kaçamak cevaplar verdi ama
burada kaçamadı. Cevap şu değerli arkadaşlarım:
VVER-1200 tipi reaktörler henüz işletime
alınmamıştır, böyle bir modeli yoktur. demek zorunda
kaldı.
Sevgili milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; bu
elimdeki rapor Rus kamu çevre bilirkişi raporu. Bu Rus kamu çevre
bilirkişi raporu Akkuyuda kurulan bu VVER-1200 tipi reaktörlerin küçük
kardeşi olan, zayıf kardeşi olan dediğimiz VVER-1000 tipi
reaktörlerin Balakovoda kurulmasına ilişkin düzenlenen bir rapordur.
Bu raporda Rusyada bu konuda uzman bilirkişiler tarafından, kamu
çevre bilirkişileri tarafından bu VVER-1000 tipi nükleer santrallerin
dizaynı, dokümanları incelenmiş. Varılan sonuçlar çok vahim
değerli arkadaşlarım ama ben sadece bunun sonuç
kısmını okuyacağım. Burada çok geniş bir
şekilde var, bunun İngilizce orijini de var bende, istiyorsa o
arkadaşlarıma da veririm, Sayın Bakana da veririm. Çünkü
Sayın Bakan benim verdiğim soru önergesinde, böyle bir mahkeme
kararından, böyle bir rapordan haberi olmadığını
söylüyor.
Şimdi, arkadaşlar, bakın, buradaki çok enteresan
olayı söyleyeyim size. Burada Balakovoda kurulan ilk dört nükleer
reaktör içeren santral Sovyetler zemininde 70lerin sonunda kapsamlı bir
ÇED raporu yapılmadan alınmıştır. diyor. Dedikten
sonra, sonuç olarak, Bu iki VVER-1000 reaktörle ilgili bizlere sunulan resmî
belgelerde yaptığımız inceleme ve araştırmalar
sonucunda, ilk olarak bu projenin, Rusya Federasyonu Nükleer ve Radyasyon
Güvenliği Kurumu için 2003 yılında çıkarılan Enerji
Normları ve Regülasyon Kanununun 108inci maddesindeki kodlara,
Regülasyon Yönetmeliğine uymadığı tespit edilmiştir.
denilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Yani şu, değerli
arkadaşlar: Rusyadaki Nükleer Güvenlik Yönetmeliğine uymayan bir
teknoloji, uymadığı nedenle Balakovoda mahkeme kararıyla
yaptırılmayan bir teknoloji, Mersin Akkuyuya kurulmak isteniyor
değerli arkadaşlarım. Buna Akkuyu halkı da müsaade
etmeyecektir, buna Mersin halkı da müsaade etmeyecektir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bu santrali buraya
kuramayacaksınız, bu santrali kurmadan gideceksiniz. Mersin
halkı 12 Haziranda size cevap verecek. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, nükleer santralle ilgili
söylenmesi gereken çok şey var. Orada kurulan teknoloji işte mahkeme
kararlarıyla, Rus mahkeme kararlarıyla buradadır.
Yine Bulgaristanın Belene kentinde Avrupa Birliği
sertifikasını alamadığı için bu reaktör iptal
edilmiştir değerli arkadaşlarım. Bakan bunu da söylüyor,
Sertifika almamış olması kurulmamış
olmasını gerektirmez. diyor.
BAŞKAN Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bu sevdadan vazgeçilmelidir. Bu sevda, kötü bir
sevdadır. Bu, karşılıksız bir aşktır. Bu,
insanın yaşam hakkına doğrudan kast etmektedir. Ben bunu
arkadaşlarımızın bir kez daha düşünmesini istiyorum.
Ama şunu bilin ki, siz kazmayı vuramadan gideceksiniz, biz size
kazmayı vuracağız. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde
söz isteyen Afif Demirkıran, Siirt Milletvekili.
Buyurun Sayın Demirkıran.
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisinin
Akkuyuda kuracağımız nükleer santralle ilgili vermiş
oldukları araştırma önergesi aleyhine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan -Ali Rıza Bey burada mı,
ayrıldı mı?- Ali Rıza Bey, son kamuoyu
araştırmalarına bakarsak 12 Hazirandaki durum şimdiden
bellidir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) 12 Haziranda görürüz, görürüz!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Onun için, hiç merak etme,
biz 12 Haziranda da buradayız
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Görürüz görürüz, 12 Haziranda!
Mersinde göreceğiz sizi, Mersinde.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) -
ondan sonraki dört sene de
buradayız, ondan sonraki dört sene de.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Referandumda gördük, referandumda
Mersini gördük.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Çünkü biz, seçim
beyannamemizi 2023, cumhuriyetimizin kuruluşunun 100üncü yıl
dönümüne göre hazırlamış bulunmaktayız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yüzde kaç oy aldınız
referandumda, Mersinde yüzde kaç oy aldınız Afif Bey?
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Onun için, hiç merak
etmeyin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Mersinde yüzde kaç oy
aldınız?
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Mersin halkına gelince,
buradan bütün Mersin halkına saygılarımı sunuyorum,
selamlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Mersin halkı 12 Haziranda ne
yapacak bak görürsün!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Mersin halkı şunu
bilsin ki
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Neyi bilecek?
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) ... hiçbir şekilde Mersine, Mersinliye
en ufak bir zararı olacak bir teşebbüs içinde bulunmayacaktır bu
Hükûmet.
Mersin halkına şunu söylüyorum: Değerli Mersin
halkı, bakın, dünyadaki elektriğin yüzde 15i nükleerden
üretiliyor.
(Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ile Mersin Milletvekili
Ömer İnan arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın Öztürk
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Dünyada 441 tane nükleer santral
işletmededir, dünyada 60 tane nükleer santral inşa hâlindedir. Biraz
önce
(Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ile Mersin Milletvekili
Ömer İnan arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın
Öztürk, lütfen
Sayın İnan, lütfen
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Akkuyuda kurulacak olan santralin etrafı çiçeklik
olacak, etrafı bağlarla çevrili olacak, lüks oteller olacak, bunu hiç
merak etmeyin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Japonya ne oldu? Japonya ne oldu?
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Ben dünyada birçok ülkede
nükleer santral gezdim ve etrafındaki köylülerle konuştum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Japonyada çiçeklik var. Onlar
cesetler, dolaşanlar, çiçek değil!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Orada insanların
balık avladığını gördüm.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Tabii, tabii avlıyorlar,
Japonyada balık avlıyorlar şimdi!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) İnsanların havuzda
yüzdüğünü gördüm.
Dolayısıyla, hiçbir şekilde, böyle, sizin
yapmış olduğunuz şekilde
Bakın, Bergama için de aynı şey söyleniyordu. Ne
oldu Bergama? Bergamadan ses çıkıyor mu? Birkaç tane Asteriksi
salıyorlardı sokağa bazı lobiler. Ondan sonra ne oldu?
Bergama çalışıyor, arsenik teknolojisiyle
çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de yıllardan beri
arsenik kullanılıyor, gümüşte arsenik kullanılıyordu,
birçok değişik sanayide kullanılıyor, hiç kimsenin sesi
çıkmıyordu. Ama vakta ki, Türkiye altınını
değerlendirmeye başladı, emperyalizmin etkisinden kurtulmaya
başladı, kendi yer altı zenginliklerini kullanmaya
başladı, birileri bunun önüne geçmek için birilerini sahaya sürdüler.
SIRRI SAKIK (Muş) Allah söyletiyor.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) İşte, nükleer
santraller de bu şekildedir. Bakın, size bir şey söyleyeyim:
Nükleer santral
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yani şimdi siz nükleer
lobileri savunmuyorsunuz, emperyalizmin lehine mi yapıyoruz? Afif Bey, biz
emperyalizmin çıkarını mı savunuyoruz?
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Müsaade edin, müsaade edin
lütfen.
Bakın, üç tane nükleer santral kazası olmuş
dünyada, şimdiye kadar üç tane nükleer santral
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ayıptır, ayıp!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Bakın, nükleer
kazalardan bahsediyorum size.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bir kere bilimsel konuş!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) İstediğiniz sahaya
geliyorum, nükleer kazalardan bahsedeceğim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Benim bilmediğim ne var?
BAŞKAN Sayın Öztürk
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Bir tanesi 1979da Three
Miles Islandda, Amerika Birleşik Devletlerinde Pensilvanyada
Bu
vanalar, soğutma hatlarının vanaları kapalı
unutulduğu için -insan hatası- bir kaza oldu ama koruma
zırhı olduğu için hiçbir şey olmadı.
Çernobil: Biraz önce eski Enerji Bakanımız
buradaydı, dedi ki; o bir silah fabrikası. Evet, orada koruma
zırhı yok Çernobilde. Yine insan hatası. Fakat, Japonya
Fukushimaya geldiğimizde
Bakın, deprem üssüne çok daha yakın
bir başka santral var. Bir başka santral var deprem üssüne çok
yakın. O santralde hiçbir şey olmadı. Bakın, yüzde 9
deprem
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ya depremle hiç alakası
olmadığını söyledim zaten.
BAŞKAN Sayın Öztürk, böyle bir tarz var mı?
Lütfen
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Bakın, yüzde 9 deprem,
tsunami, hiçbir şey olmadı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Beni dinlememişsin sen!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Benim seni dinlememe gerek
yok, çünkü ben olayı çok iyi biliyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Dinlememişsin, çünkü
Depremle ilgili değil. dedim.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Öte yandan, yine
Fukushimanın 10 kilometre hemen güneyinde bir başka reaktör var, bir
başka santral var, orada da hiçbir şey olmadı. Orada da hiçbir
şey olmadı, ama burada, soğutma pompalarından bir tanesinde
arıza olunca, elektrikler de kesilince, üst üste bunlar binince tsunamiden
dolayı, depremden dolayı -daha belli de değil, nereden
kaynaklandığı da henüz belli değil, henüz belli değil,
araştırılıyor- böyle bir kaza meydana geldi. Peki, bu
kazanın sonucunda ne oldu? Şimdiye kadar herhangi bir ölüm haberi gelmedi
ve bugün basında var eğer takip ederseniz, Fransa ve İtalyaya
ulaştı oradan gelen bulutlar ve açıklama yaptı oradaki
bakan, Fransa ve İtalya açıklama yaptı: Risk sıfır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Allah Allah!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) İthal gıdalarda da
risk sıfır, oraya gelen bulutlarda da, Avrupaya ulaşan
bulutlarda da risk sıfır. Dolayısıyla, şuraya
geleceğim
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Cahit Aralı
anımsatıyorsunuz, Biraz radyasyon iyidir!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Şuraya geleceğim:
Arkadaşlar, bu, kırk sene önce kurulmuş olan bir santraldi,
ikinci nesil santral fakat bizim kuracağımız santral üçüncü
nesil. Ne demektir üçüncü nesil santral? Eğer herhangi bir şekilde
soğutma pompalarında bir arıza olduğu zaman dahi yedek
soğutma suları kendiliğinden devreye giriyor. Kabukta ikinci bir
güvence var. Dolayısıyla, hiç merak etmeyin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bu pompaların
arızalı olduğu mahkeme kararıyla tespit edildi.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Bakın, bir de bunun bir
lisanslaması olacak, çalışması olacak, ÇEDi verilecek,
EPDK devreye girecek. Yani -bu yapmış olduğumuz anlaşma-
yarın kazma vurulmayacak ki. Bütün bu çalışmalardan sonra,
güvenlik, vesaire her şey yolunda olduğu zaman, evet, buranın
müsaadesi verilecek ve kazma vurulacak.
Ama şunu söyleyeyim: Gerçekten biz otuz sene geç kaldık.
Gerçekten biz bugüne kadar çoktan santrali kuracaktık.
Arkadaşlar, burada kaza oldu diye 441 tane santralden hangisi
kapatıldı? Bir tane kapatılan santral var mı? Bizde henüz
kazma yok, henüz bir şey yok, henüz inşaat yok, siz diyorsunuz ki:
Akkuyuyu iptal edin. Ya çalışanlardan hiçbir tanesi kapanmadı
ki. Japonya yüzde 30 enerjisini nükleerden karşılıyor.
Bakın, Japonyada elli dört tane santral işletmede, 46 bin megavat.
Bizim bütün ülke çapındaki kurulu gücümüz 48 bin megavat, Japonyadaki 46
bin megavat; bizim gücümüzün tamamı kadar. Hidroliklerimiz, kömürümüz,
bütün kaynaklarımızın tamamı kadar bir kapasite var
Japonyada ve hâlen on iki tanesi de inşaat hâlindedir, planlama
hâlindedir. Bunlar da devreye girdiği zaman yüzde 40 enerjisini nükleerden
üretecek.
Ali Rıza Bey, ki çok sevdiğim, saydığım
bir arkadaşım, biraz önce dedi ki: Amerika Birleşik
Devletlerinde herhangi bir yeni santral yok, yapılmıyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) 78den beri yok.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Evet, elimdeki tablo burada,
Amerika Birleşik Devletlerinde bir tane santral inşaat hâlindedir,
buyurun, şu nüshasını size vereceğim, inşaat hâlinde,
inşaat hâlinde
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) 78den beri yok. Afif Bey, iyi
araştır, 78den beri yok. Bir tek Finlandiyada var şimdi.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Amerika Birleşik
Devletlerinde -şu anda güncel bir bilgiyi veriyorum ben sana- inşa
hâlindedir. Dünyada altmış tane 60 bin megavat nükleer santral
inşa hâlindedir. Dolayısıyla, biz halkımızı
karanlıklara mahkûm bırakmayalım, biz halkımızın
ihtiyaçlarını karşılayalım, biz nükleer teknolojiye de
gidelim.
Bakın, eğer nükleere karşıysak, nükleer
reaktöre karşıysak, işte Küçükçekmecedeki 5 megavatlık bir
nükleer reaktörümüz var, buyurun kapatalım. Yani, 5 megavat ile bin
megavat arasındaki fark izafi olarak bir şey değil,
aynıdır. Birisinin etki alanı daha fazla olabilir, birisinin
etki alanı daha az olabilir. O zaman, niye Küçükçekmecedekini
kapatalım diye kampanya yapmıyorsunuz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Kampanya yapmıyoruz, biz
gerçekleri söylüyoruz.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Arkadaşlar, bakın,
Akkuyu, güzel bir yöremizdir ama Türkiye'nin her tarafı güzeldir. Buradaki
değerli milletvekillerinin hepsinin seçim bölgeleri güzel yerlerdir.
Buyurun, Akkuyuda yapmayalım, nerede yapalım?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Siirtte.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Evet, Siirte
yapılmasını ben kabul ediyorum. Enerji
Bakanlığına açıkça söylüyorum: Ben, Siirte nükleer santral
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, biz, öyle buradan popülizm yapıp,
seçim bölgesine, insanlara bu seçim arifesinde mesajlar göndermeyelim.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Hiç yapmayalım.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Urfaya yaparız, hiç
merak etme.
Milliyetçi Hareket Partisi de aslında nükleer santrale
karşı değil. Zaten bu hazırladıkları
araştırma önergesinde de nükleer santrale, nükleer teknolojiye
karşı olmadıklarını ifade ediyorlar. Üstünden
girmiş, altından girmiş, sağdan girmiş, soldan girmiş
ama bakıyorum, okuyorum, Allah Allah, peki, bu niye verildi burada?
YILMAZ TANKUT (Adana) Bunu öteleyin, düşünün diye
söylüyoruz.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Sayın Şandır
demek ki Mersine mesaj göndermek için verdi. İki gün önce biz
bunları burada konuşmuştuk, tekrar tekrar
konuşacağız ve halkımızın bu ihtiyaçlarını
mutlaka karşılayacağız. Türkiyeyi karanlıklarda
bırakmayacağız. Türkiyeyi muasır medeniyet seviyesine
çıkaracağız.
Biz, kuracağımız bu santralde sadece Avrupa
Birliği kriterleri değil, Uluslararası Atom Enerjisinin de
kriterleri doğrultusunda, halkımızı her safhada
bilgilendirerek, halkımıza gerekli bilgiyi vererek,
halkımızla beraber biz, nükleer santralimizi de kuracağız,
güneşimizi de değerlendireceğiz, rüzgârımızı da
değerlendireceğiz, hidroliğimizi de değerlendireceğiz,
kömürümüzü de değerlendireceğiz. Evet, yapmak istediğimiz,
yaptığımız şu ezcümle: Biz, yerli
kaynaklarımızı geliştireceğiz, ithalattan
kurtulacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.45
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.48
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 82nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım.
2.- Terör ve terörle mücadeleden
doğan zararlara ilişkin (10/1080) esas numaralı, Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
24/03/2011 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 24.03.2011 Perşembe günü (Bugün)
toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
Grup
Başkanvekili
Öneri: Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme
ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler Kısmında yer alan (Terör ve Terörle Mücadeleden
Doğan Zararlar) (10/1080 esas numaralı) Meclis Araştırma
Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun, 24.03.2011 Perşembe günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Şevket Köse, Adıyaman Milletvekili.
Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerinde
söz aldım. Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, güzel ülkemiz ne çektiyse terör ve
terörle mücadele esnasında insanların gördüğü zararlardan çekti.
Bu zararlara çok sayıda örnek vermek olanaklıdır. En
başında harcanan yüz milyarlarca doları sayabiliriz. Silaha
ayrılan bu kadar parayı, eğer sağlığa,
eğitime ve adalete yatırsaydık bugün ülkemiz belki de çok
farklı bir konumda olacaktı.
Değerli arkadaşlar, bu ekonomik zararların
yanında ortaya çıkan sosyal çöküntü ayrıca da ele
alınmalıdır. Ortaya çıkan bu sosyal ve ekonomik çöküntüden
dolayı anaların gözyaşları dinmedi ve yuvalar
dağıldı, binlerce genç, bağlantıları ve ipleri
yurt dışında olan bir kavga uğruna canlarını
verdiler.
Bakınız, Uğur Mumcu acaba neden öldürüldü?
Uğur Mumcu kimlerin ipini pazara çıkaracaktı ve kimlerin bu
kanlı oyundan para ve rant sağladığını
yazacaktı ya da terörden kim besleniyorsa isimlerini açığa
mı çıkaracaktı? Bütün bunları unutmayalım değerli
arkadaşlar.
Sayın milletvekilleri, ülkemiz AKP hükûmetleriyle dokuz
yıldır yönetilmektedir. Geriye dönüp baktığımızda
AKPnin karnesinin kırıklarla dolu olduğunu görmekteyiz. Eğer
AKPnin en başarısız, en beceriksiz olduğu konu hangisi
diye sorarsanız şüphesiz terörle mücadele ve terörle mücadele
nedeniyle bölge halkının gördüğü zararlardır diyebiliriz.
Bakınız, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan
Zararların Karşılanması Hakkında 5233 sayılı
Yasa 2004 yılında çıkarıldı bu Mecliste. Yasanın
uygulamasında 3 kez uzatmaya gidildi, başka bir deyişle Yasada
sonuncusu 2007de olmak üzere 3 kez değişiklik yapıldı.
Bakınız, sonuç nedir? Bölge halkımız
yaşadığı mağduriyetlerden kurtuldu mu acaba? Elbette
ki hayır. Bölgede yaşayan yurttaşlarımız hem
acıları yaşadı hem de kıt kanaat geçinirken
ellerindeki ekmekten ve hatta yerlerinden, yurtlarından oldu.
Yaşadıkları sorunlar katlandı ve sorunları kamu
eliyle, devlet gücüyle çözülebilecek hâle geldi.
Değerli arkadaşlar, bölgede hangi ile gitsem zarar
tespiti için valiliklere yapılan başvurulardan şikâyetler
almaktayım çünkü insanlarımızı bıktıracak,
yıldıracak bir bürokrasi uygulanmaktadır bölgede. Yapılan
başvurular komisyonlarda uzun süre bekletilmektedir. Neticede sistemli bir
çalışma da olmadığından binlerce dosya, olduğu
gibi, işlem görmeden beklemektedir. Bunun nedeni ise AKP Hükûmetinin
bölgeye ve bölgede yaşayan yurttaşlarımıza bakış
açısıdır. Maalesef AKP terör ve terörle mücadeleden doğan
zararların karşılanması konusunda isteksiz ve halkın
yaşadığı acılara da duyarsızdır. Zarar gören
yurttaşlarımızın zararlarının
karşılanması konusundaki tutumu da bunun en bariz
örneğidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zamanın
İçişleri Bakanı olan Sayın Beşir Atalaya birçok soru
önergesi verdim. Zaten Hükûmetin konuya yaklaşımı verilen
yanıtlardan da açıkça anlaşılmaktadır. Örnek mi
istiyorsunuz? Örneğin Sayın Bakan aynen şunların
altına imza atmıştır: Yapılan müracaatlardan il zarar
tespit komisyonlarınca olumlu karara bağlanıp sulhname imzalayan
yurttaşlarımız için yapılan ödenek talepleri, bütçe
imkânları çerçevesinde tarih sırasına göre illerimize
gönderilmektedir ve zarar gören vatandaşlarımıza ödenmektedir.
deniliyor. Sayın Bakan bütçe imkânları çerçevesinde, gönderilmekte
olduğunu söylüyor ama her şeye para buluyorsunuz, haklı
talepleri için eylem yapan öğrencilere, hakkını arayan
emekçilere sıkılacak biber gazına paranız var da, bölgede
acı çeken halka acaba paranız niye yoktur? İki yıl önceki
rakamlar bile Sayın Bakanın bu konuya nasıl
yaklaştığının göstergesi olmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ekim 2008
sonu itibarıyla Türkiye genelinde zarar tespit komisyonlarına
yaklaşık 360 bin başvuru yapılmıştır.
Bunlardan 144 bini sonuçlandırılmıştır. Yani toplam
dosya sayısının yarısından daha azı ancak
sonuçlandırılmıştır. Bir de bu dosyaların hepsi
olumlu olarak sonuçlandırılmamıştır. Olumlu
sonuçlandırılan ve sulhname imzalayan yurttaşlarımıza
ödenmesine karar verilen tazminat miktarı ise 1 milyar
civarındadır.
Bu anlamda başka bir konuyu da es geçmeyelim. Bildiğiniz
gibi, 1984-1998 yılları arasında terör nedeniyle, daha iyi
yaşam koşulları arayışları gibi nedenlerle çok
sayıda köy ve mezra boşaltılmıştır. Bu nedenle
Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki on dört ilde yer
değiştirmeler olmuştur. Ayrıca, resmî rakamlara göre
bölgede göç eden toplam nüfus 360 bin civarındadır ve kimi sivil
toplum örgütlerine göre de bu rakam 3 milyon civarındadır.
Göç ettirilmiş nüfusa yönelik olarak 1994 yılında
Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi geliştirilmiştir ve
yaşadıkları yöreleri terk etmek zorunda kalan ailelerden gönüllü
olarak geri dönmek isteyenlere kolaylık sağlanmaya
çalışılmıştır.
Yine, kendi köylerinde veya bunların civarında veya
arazisi müsait başka yerlerde iskân edilmeleri ve gerekli sosyal, ekonomik
altyapısının tesisi için projeler
yapılmıştır ve proje kapsamında on dört il yer
almaktadır. Bu iller ise Bingöl, Hakkâri, Tunceli, Bitlis, Van, Muş,
Elâzığ, Adıyaman, Ağrı, Diyarbakır, Batman,
Siirt, Mardin ve Şırnaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; Köye
Dönüş Projesinde Başbakanlık tarafından 20 Ocak 1998
tarihinde çıkarılan genelge kapsamının içerisindeki
ilçelerden hareket edilerek uygulama yapılmaktadır. Bu genelge
kapsamı içerisinde geriye dönen insanların,
bakımsızlıktan yıkılmış, yok olmuş,
tahrip edilmiş evlerinin tamiri ve yaşanılabilir bir hâle
dönüştürülmesi için destek verilmesi söz konusudur.
Ayrıca, köylerin altyapılarına ait
çalışmalar ve bu insanlara geçimlerini temin edecek
hayvancılık, tarımsal kredi destekleri verilmesi
planlanmıştır.
Yine, kaymakamlıklar tarafından,
yaşamlarını idame ettirebilecekleri yardımlar
yapılmaya çalışılmıştır ancak bütçe
içerisinde aktarılan asıl meblağ altyapı hizmetlerine harcanmıştır.
İşte bu noktada 5233 sayılı Yasa uygulamaya konulunca
halkımız için bir umut ışığı
doğmuştur fakat bu umut ışığının bir
ampul ışığı olduğu kısa sürede
anlaşılmıştır.
Zamanın İçişleri Bakanı Köye Dönüş
Projesinin uygulandığı on dört il valiliğinden bilgiler
almış. Alınan bu bilgilere göre toplam 62.448 haneden 386.360
kişi yaşadıkları yerleşim yerinden
ayrılmış demektir.
2008 Mayısı sonunda ise 25 bin haneden 150.469
kişinin eski yerleşim birimlerine dönüş yaptığı
açıklanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; buraya kadar
değindiğimiz noktalar ekonomik boyuttadır. Bir de konunun sosyal
ve kültürel yanları bulunmaktadır. Hükûmet, her konuda olduğu
gibi bunu da göz ardı etmektedir.
Bakınız, geçtiğimiz günlerde
Diyarbakırdaydım ve bölgede yedi gün kaldım. Bölgede halk
yaşananlardan bıkmış, isyan edecek durumdadır. Halk,
bölge isminin artık terörle anılmasını istememektedir,
artı kalıcı çözümler istemektedir, yani GAPın bitirilmesini
istiyor, gözyaşı, ağıt yakmak istemiyor artık halk.
Bölgede yaşayan yurttaşlarımız, taleplerini dikkate almayan
AKPden artık kurtulmak istiyor. Ben de Cumhuriyet Halk Partisinin
kendilerine yönelik çözüm önerilerimi sundum. Yani Cumhuriyet Halk Partisi
olarak Doğu ve Güneydoğuda yaşanan sorunlara ilişkin çözüm
önerilerimizi anlattım. Neler dedik kısaca göz atmak istiyorum:
Bölgenin kalkınmasında devletin öncülük edeceğini söyledim. Yani
Devlet eliyle fabrikalar açılacaktır. dedim. Bir barış
projesi olan GAPı bitireceğiz. dedim. Bölgede özel sektör
girişimciliği desteklenecektir ve sosyal devlet uygulamalarına
hız verilecektir. Mayınlı araziler temizlendikten sonra bölge
halkının kullanımına açılacak ve tarihimizin en büyük
toprak reformu gerçekleştirilecektir. Köye Dönüş Projesi daha
ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Kültürel
hakların gelişmesi ve uygulanması için özel önlemler
alınacaktır. Tüm bunları halkın iktidarı yani
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, yani 13 Hazirandan sonra kurulacak
olan Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında gerçekleştireceğimizi
Diyarbakırda kaldığım yedi gün içerisinde bölge
halkımıza anlattım ve inşallah, 13 Haziranda iktidar
oluruz, hem AKPden kurtuluruz hem de bölge halkının sosyal,
kültürel, ekonomik sorunlarına en iyi bir şekilde parmak
basmış oluruz.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinize tekrar
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Köse.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Sırrı Sakık, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; ben de Cumhuriyet Halk Partisi önerisi aleyhinde söz istedim
çünkü lehte sözü Milliyetçi Hareket Partisi almıştı ama ben bu
şeyin mağduruyum yani her ne kadar lehte de aldıysam aleyhte
konuşacağım.
Şimdi, tabii bunun çok yasalaşması söz konusu
değil çünkü dört yıla yakındır biz ve Cumhuriyet Halk
Partisi bu konudaki hassasiyetlerimizi zaman zaman buraya taşıyoruz
ama sevgili iktidar partisinin sayısal çoğunluğu bunu
reddediyor. Oysaki gerçekten yaraların sarılması için bunun,
derhâl bu konuda bir araştırma önergesinin hayata geçmesi lazım.
Şimdi dönün bakın, 1992, aradan on sekiz yıl geçmiş, on
dokuz yıl geçmiş, bu insanlar mağdur edilmiş. Kim
tarafından? Devlet tarafından. Geçenlerde buradan bir sürü yasalar
geçirdiniz. Peki, bu mağdur insanların hukukunu niye gerçekten yerine
oturtmuyorsunuz? Bu insanlar mağdur ve iki gündür Radikal gazetesinde
önemli haberler var. Dün de burada gündeme getirdim. Bir eski özel timci
çıkıp açıkça söylüyor, diyor ki: O dönemde faili meçhul
cinayetleri biz işledik. İş adamlarını öldürdük.
Efendim, şunları şunları yaptık. Yani binlerce
şeyi sayıyor ama kimsenin sesi kıpırdamıyor, sesi
çıkmıyor ve şimdi ben buradan sesleniyorum. O dönem gidip orada
o insanların evini barkını, köyünü kentini yakan.
Yüreğinizde insanlıkla ilgili küçük bir şey varsa ve
insanım diyorsanız siz de o özel timci Ayhan Çarkın gibi
çıkın, kamuoyuna deyin: Evet, bu dönemde biz
üniformalarımızla, biz apoletlerimizle, biz tanklarımızla,
biz silahlarımızla geldik. Halka karşı bu zulmü işledik.
Bu halk sizi bağışlamaya hazır. Bu işin
mağdurlarından biriyiz biz de. Biz çetele tutarak bu sorunun
çözülmeyeceğine inanıyoruz ama gerçekten sorunun çözümü için bizim
geçmişimizle yüzleşmemiz gerekir.
Ben buradan bu vesileyle, mesela birkaç gündür gazetede
çarşaf çarşaf açıklamaları olan bu özel timciyle ilgili
Hükûmeti, savcıları, yargıçları, bir bütün olarak herkesi
göreve davet ediyorum. Önemli şeyler söylüyor. O dönemde kimlerin cinayete
karıştığına dair açık beyanları var ve biz
geçmişten bugüne kadar -ülkemizi de tanırız- bu konuda açık
yüreklilikle çıkıp ortada bu açıklamaları yapanların
başına neler geldiğini de biliyoruz. Hükûmet bunu -buradan
tarihe not düşüyorum- kollamalıdır, korumalıdır,
derhal bu özel timci koruma altına alınmalıdır çünkü
geçmişimizle yüzleşeceksek bu şahsiyetlerin bir an önce Hükûmet
tarafından korunma altına alınması gerekir. Eğer bu
şahıslar, bu şahsiyetler, gerçekten dönüp Parlamentoda bir
hakikatleri araştırma komisyonu oluşturabilmiş
olsaydık, bugün bunlar Parlamentoda bildiklerini açık ve net bir
şekilde bize söyler ve sizin de kendinize uygun
Sözüm ona sorunun
çözümüyle ilgili geçmişle yüzleşmekten bahsediyorsunuz ama ne
yazık ki hâlen bu konuda bizim çabalarımız bir türlü ete
kemiğe bürünmedi.
Bakın, ne diyor bu özel timci, Çarkın diyor ki: Behçet
Cantürk
Bilinir. Yani Kürt iş adamlarının nasıl Sapanca
üçgeninde alınıp, götürülüp katledildiğini açıkça beyan
ediyor ve bizler
Kimlerin yaptığının isimlerini söylüyor
ve hemen arkasından diyor ki: DEPli eski milletvekilleri
Ben de DEPli
eski bir milletvekiliyim, buradan da bizi alıp götürmüştüler. O dönem
ilahlar emretmişti, Genelkurmay emretmişti, bizi alıp
götürmüşlerdi. Bizim avukatımız rahmetli Vedat Serhatın
nasıl öldürüldüğünü; Savaş Buldan, bizim milletvekili
arkadaşımızın eşinin nasıl öldürüldüğünü;
Ömer Lütfi Topal cinayetini ve Dev-Sol sanıklarından Bedri
Yağan, Sinan Kukulun nasıl katledildiğini bire bir
anlatıyor. Ve Çarkın anlatıyor Mehmet Ağardan tutun
diyor bu, onlarca, yüzlerce polisin ölümünden sorumludur.
Şimdi, bunlar faili meçhullerle ilgili açıklamalarda
bulunuyor ve diyor ki: Yargısız infazlar gerçekleştirdik. Sinan
ve Bedriyi nasıl öldürdüğümüzü biliyoruz. diyorlar.
Şimdi, bu kadar açık beyanlar var iken Hükûmetin buna
seyirci kalmasını anlamakta zorluk çekiyoruz. Sevgili
arkadaşlar, bu sizin sürecinizde olmadı. Şimdi sizin elinizi
kolaylaştıracak aktörler çıktı. Önemli doneler sunuyor.
İktidar bunun için var ve Çıkın bunları çözün. diyor ama
siz bunlarla ilgili hâlâ burada direniyorsunuz. Yani, biz hepimiz bu ülkede
yaşayabilmenin bedelini çok ağır ödedik ama gerçekten artık
sorunların çözümüyle ilgili biz bir şeyler yapmalıyız,
yapabilmeliyiz.
Bakın, bu önergede
Hâlâ binlerce mağdur insanlar var
ama ben bugün, bu önerge gündeme gelirken bir bakanımızla
karşılaştım, kendi ilindeki bu sorunları, bu
hukuksuzluğu giderdiğini söylüyor. Peki, ne yapmamız lazım?
Yani biz de kendimize bu mağdurların hukukunun oturması için bir
bakan mı bulmamız lazım? Ne yapmamız lazım? Sevgili
Şevket kardeşimin dediği gibi Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar
olup -onu bekleyeceğiz- sorunlarımızın çözülmesini mi
bekleyeceğiz? E şimdi, söylediği ihtimal uzak, bakan bulmak çok
zor ama biz, gerçekten, bu konuda bu mağdurların
sorunlarını çözmeliyiz, hakkaniyet duygusu içerisinde
olmalıyız.
Ne yapıyor sayın valilerimiz? Sayın valilerimiz
alıyor, bu işin mağdurlarını çağırıyor,
getiriyor, devletin o otoriter, ceberut yüzünü göstererek diyor ki: Ver
bakayım elini. Zavallı vatandaş ne yapacak? Veriyor elini, 8
milyar, 10 milyar. Bakın, aradan on sekiz yıl geçmiş. On sekiz
yıl önce haksızlığa uğrayan bu
vatandaşlarımız, her bir yılı 1 milyar olsa
bakın, 1 milyar komik bir rakam- 18 milyar eder. Evi barkı
yanmış. 40-50 olsa, 50-100 milyar eder ama tam tersi bir uygulama
içerisinde. Diğer alanlarda, holdinglerin milyon dolarlarını
affediyorsunuz ama bu mağdur insanların
Eğer yani hakkaniyet
duygusu içerisinde olacaksanız, bir an önce bunların hakkını
ve hukukunu yerli yerine oturtun. İnsanlar kendi köylerine gidemiyor. Ben
de bu mağdurlardan biriyim. On sekiz yıldır, köyüm bir cennet
olmasına rağmen, köyüme gidemiyorum ve gelip yakanları da
biliyorum. Ve geçen gün Gaziantep Havaalanında
karşılaştığım MHP aday adaylarından biri
bana anlattı, Zengökü bilirim. Ben de Kayseriden gelen tugay
içerisindeydim. dedi. Dedim Sağ olun. Siz de muhakkak o yangın
işinde vardınız. Dedi ki: Bizden önce yaptılar bunu.
Söyleyen de bizzat bu. Hiçbir şey gizli saklı da kalmıyor ve
bunu gelip yakıp yıkanların hepsi de bu devletin
üniformasını taşıyan ve bu devletin tankını,
topunu bu halkın vergisiyle alan insanlar yaptı.
Şimdi, bu devlet bu günahını temizlemelidir ve
sizden bir lütuf olarak da bunu istemiyoruz. Bu insanların hukukunu,
hakkını yerli yerine oturtun. Eğer bunları
yapmazsanız... Yani tabii, hakkaniyet hiçbir yerde yok. Burada, mesela,
biz, çıkıp uzman çavuşların sorunlarıyla ilgili
haksız ve adaletsiz şeyleri seslendirdiğimizde -çünkü uzman
çavuşlara bile üçüncü, beşinci sınıf insan muamelesi
yapılıyor, onları subayevlerine, çocuklarını bile
almıyorlar- hemen Genelkurmay Başkanı çıktı, laf
yetiştirdi: Aramıza nifak sokuyorlar. Siz adaletsiz olursanız,
tabii ki aranıza nifak sokulur. Siz kendi aranızda bile adaleti
olmayan bir ülkenin kurumları, ülkenin parlamentosu bir bütün olarak, ne
burada adalet var ne ilde adalet var ne Genelkurmayda var ne yargıda var,
hiçbir yerde adalet ve hakkaniyet yok. Adaletin olmadığı yerde
de kavga devam eder.
Onun için, dönüp insanları suçlamaya gerek yok. Kendinizde,
kendimizde kusurları aramalıyız. Neden bu insanlar gerçekten bu
kadar uzun yıllardır hâlen sokaklarda? Hâlen Diyarbakırın
göbeğinde, Batmanda insanlar niçin sokaktadırlar? Bu akşam niye
oturma eylemi yapıyorlar? Sizin adaletsizliğinizi protesto ediyorlar.
Diyorlar ki: Yahu, yüzde 10luk barajı lütfen kaldırın.
Efendim, ana dilde eğitim görmek istiyoruz. Bu, bizim hakkımız,
bir lütuf değil. Bunun için sokakta siz polislerle onların üzerine
saldırtıyorsunuz, iktidarsınız. Şimdi, peki insanlar
ne yapmalı? Şiddete de başvurmuyor. En demokratik
hakkını kullanarak alanda oturuyor, diyor ki: Ben, demokrasi ve
özgürlük istiyorum. Ben, yasalar ve Anayasa düzeyinde güvence istiyorum.
diyor. Buna karşı da şiddet uygulanıyor. Şiddetin
uygulandığı yerde de hakkaniyet olmaz. Bu topraklar, bu insanlar
çok acı günler yaşadılar. Bizanstan bugüne kadar bu
topraklar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla)
bu çocukların, bu ülkenin bütün
çocuklarının kanıyla sulandı, bundan sonra kanın
akmaması için herkesin vicdanlı davranması gerektiğini
düşünüyor, hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen
Yılmaz Tankut, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Tankut. (MHP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin, terör mağdurlarının
sorunlarının araştırılması hakkında
vermiş olduğu grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, maalesef, özellikle AKP
hükûmetlerinin iş başına gelmesinden sonra sistematik bir
şekilde yükselen terör ve bölücü faaliyetler, bugün çok vahim boyutlara
ulaşmış bulunmaktadır. 2002 yılında AKP tek
başına iktidara geldiğinde sıfır noktasına
getirilmiş bulunan terör ve bölücülük faaliyetleri son yıllarda millî
birliğimizi, kimliğimizi, bölünmez bütünlüğümüzü ciddi boyutta
tehdit eder hâle gelmiştir. Dolayısıyla bölücü çetelerin dağ
ve şehirli militanları, artık aziz milletimizin ve devletimizin
gözünün içine baka baka, küstah ve alçakça isyan ve ihanet
provalarını yapmaktadırlar. Bugün, bu kabul edilemez ihanet ve
bölücü senaryo ve eylemler karşısında ise, yaklaşık
dokuz yıldır milletimizin ve devletimizin mevcudiyetine hükmetmeye
çalışan AKP İktidarı ise âciz, kararsız ve hatta bu
eylemleri teşvik eden bir politika benimseyerek ülkemizi bugün âdeta
uçurumun kenarına getirmiş bulunmaktadır. Şöyle ki 2003
yılında Eve Dönüş Yasası adı altında
PKKnın cezaevlerindeki bütün militanlarını yeniden dağ
kadrosuna ve örgüte kazandırmış ve akabinde Terörle Mücadele
Yasasının 8inci maddesini kaldırmak suretiyle güvenlik
güçlerimizin elini kolunu bağlamış, hainlerin ise cesaret ve
cüretini artırmıştır. Diğer taraftan, askerlerimizin
başına çuval geçirilmesini sindire sindire hazmettirmeye
çalışmış, Musulda alçakça şehit edilen güvenlik
güçlerimizin kanlarını yerde bırakmıştır. Bunlar
yetmemiş, Açılım zırvası altında dile
getirdikleri yıkım ve ihanet projesi çerçevesinde PKKlı
canileri Haburda törenle karşılatmış ve devletin hâkim ve
savcılarını onların ayaklarına göndermiş ve sözde
seyyar mahkemelerde yargılayıp serbest bırakmıştır.
Buna karşılık, bölücü hainlerle kahramanca mücadele eden ve aziz
milletimizin takdirini kazanan dönemin subay ve askerlerini de gizli
tanık maskesi altında, PKKlı tanıkların
beyanlarıyla haksız bir şekilde cezaevlerinde tutmaktan vicdan
azabı duymamıştır.
Değerli arkadaşlar, elbette demokratik rejimi darbe yapmak
suretiyle değiştirmek isteyenler hak ettiği cezayı
almalıdırlar. Fakat siz sadece Soruşturma ve kovuşturma
devam ediyor. şeklinde bir bahaneyle, tutukluluk sürelerinin, hüküm
almış gibi cezaya dönüştürülmesine onay verirseniz bir gün bunun
hesabını mutlaka verirsiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle
son sekiz yıldır bölücü terörle etkin ve kararlı bir
şekilde mücadele edilemediği ve bölücü hainlere taviz verildiği
için bugün maalesef terör bitmemiş ve toplumumuzun hemen her kesiminden on
binlerce insanımız mağdur edilmiştir. Başta bölge
insanımız olmak üzere, o bölgede görev yapan polisimiz, askerimiz,
korucularımız, memurlarımız ve öğretmenlerimiz sadece
kanlarıyla şehit olarak bedel ödememiş, aileleriyle birlikte çok
büyük sıkıntı ve çaresizliklerle karşı
karşıya kalmıştır. Örneğin, güvenlik güçlerimizin
dışında, öğretmenlerimiz ülkemizin her köşesinde büyük
fedakârlıklarla görev yapmaktadırlar. Büyük zorluklar içerisinde
görev yapan öğretmenlerimiz, özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde
görevleri başında, teröristlerce şehit edilmiş ve edilmeye
devam edilmektedir. Elinde silah değil, kalem tutan öğretmenlerimiz,
ülkemizin her bölgesinde, eller tabanca, silah değil, kalem tutsun diye
gecelerini gündüzlerine katmaktadırlar. Hiçbir siyasinin ziyaret
etmediği, gitmediği yerlerde, çetin doğa şartlarına ve
iklim şartlarına aldırmayan fedakâr öğretmenlerimiz o
bölgelerde sadece okullarda eğitim vermemekte, yüce devletimizin oradaki temsilcileri
olmaktadırlar. Bölge halkı da oraya gelen öğretmeni devlet
olarak bilmektedir. Köylerdeki okulların basılıp
lojmanlarındaki öğretmenlerin şehit edildiği, yolların
kesilerek kimliklerine bakılıp öğretmen olanların istifaya
zorlandığı günleri hatırımıza getirmeyi bile biz
bugün istemiyoruz. Peki, maddi karşılığı ölçülemeyecek
kadar büyük fedakârlıkla görevlerini devam ettiren ve bu bölgelerdeki
görevlerinden istifa etmeyip görevlerinde kalan öğretmenlerimize biz bugün
ne verebiliyoruz acaba? Öğretmenlerimizin, devletlerinin kendilerine hak
ettikleri değeri verdiğine mutlaka inanması gerekmektedir.
Öğretmenlik, fedakârlık ve şevk ile yapılan bir meslektir.
Öğretmenlerimizin geçimlerini iyi bir şekilde temin etmek için maddi
talepleri de mevcuttur fakat onların en büyük talebi, toplum içerisinde
hak ettikleri yeri, eskiden olduğu gibi, geri kazanabilmektir. Bu yüzden,
özellikle başta öğretmenlerimiz olmak üzere Bitlis, Bingöl, Hakkâri,
Tunceli, Van, Muş, Diyarbakır, Siirt, Mardin gibi illerimizde görev
yapan bütün kamu görevlilerimizin ve bölge insanının
acımasız PKK teröründen dolayı uğradıkları
mağduriyetleri mutlaka telafi etmemiz, gidermemiz gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, bölücü terör olaylarından
sadece Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşayan
insanlarımız değil, diğer bölge ve vilayetlerimizdeki
vatandaşlarımız da etkilenmekte ve mağdur olmaktadır.
Örneğin, İstanbulda meydana gelen bölücü terör olaylarıyla
ilgili bakın, Sayın Genel Başkanımız ne demiştir:
Şimdi bir düşünün. İstanbuldasınız. Allah
lütfetmiş, 5-10 kuruş kazanıyorsunuz. Kazandığınıza
banka kredisi ilave ediyorsunuz ve bir taksi alıyorsunuz, bir araba
alıyorsunuz, minibüs ya da otobüs alıyorsunuz. Akşam eve
geliyorsunuz, çoluk çocukla sofrada oturuyorsunuz, Allahın verdiği
nimeti yiyeceğiniz sırada dışarıda bir gürültü
Nedir? diye bakıyorsunuz, bir araba yanıyor. Acaba kimin
arabası? diyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki kendi arabanız
yanıyor. On sekiz günde Hüsnü Mübarek bir meydanda toplanılması
sonucu iktidarından oldu. On sekiz günde İstanbulda yanan araba,
minibüsü, otobüsü ve taksisiyle sekseni buldu. Mısırda bir tane
araba yanmamış, bir tane insan ölmemiş. Buna rağmen,
yoksulluk ve geçim darlığından dolayı otuz bir yıl
iktidarda bulunan bir diktatör görevden alınıyor,
uzaklaştırılıyor. Türkiye kan gölünde ama ileri demokrasi
palavrasıyla milletimiz hâlen aldatılmaya devam ediyor.
Netice olarak değerli arkadaşlar, yurdumuzun her
köşesindeki vatandaşlarımız bölücü terörün insafına
terk edilmiş ve büyük sıkıntılarla karşı
karşıya kalmıştır.
Sayın milletvekilleri, bugün ne yazık ki ülke ve toplum
olarak her manada çok tehlikeli bir dar geçitten ve çok
sıkıntılı badirelerden geçmekteyiz. Bugün Türkiye sadece
ekonomik, sosyal ve kültürel alanda değil, özellikle güvenlik, bölücülük
ve millî varlık konusunda da çok vahim ve tehlikeli bir tablo
içerisindedir ve maalesef, daha önce de buradan sık sık ifade
ettiğimiz gibi, bölücü emellerin artık gizlenmediği,
açıktan açığa kalkışma hareketlerini andıran
hadiselerin ve olayların yaşandığı, ihanet
provalarının yapıldığı, millî bayramlarımızda
bile bölücü ihanet çetelerinin sözde marşlarının
çalındığı çok tarihî ve her bakımdan ibret verici bir
musibet dönemini yaşıyoruz. Öyle bir musibet dönemi ki bu dönemde,
artık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri, milletvekilleri PKK
adına polisimizi tokatlayıp taşlayabilmektedir. Bu durum
karşısında ise Sayın Başbakan sadece densizlik
diyerek tepki göstermekte fakat yapılan küstahça eylemler yapanların
yanına kâr kalmaktadır. Bugün bir yandan bölücü hainler
polislerimizi, Mehmetçiklerimizi, güvenlik güçlerimizi ve masum
vatandaşlarımızı acımasızca katletmektedirler,
diğer yandan ne acıdır ki bu alana gizliden ya da açıktan
daha fazla özgürlük verilmesi çabaları, bugünlerde görüşmekte
olduğumuz yeni Anayasa Mahkemesinin yapısının
değişikliği maskesi altında da olanca hızıyla ve
büyük bir gaflet anlayışıyla devam ettirilmektedir.
Ben buradan bir kez daha vatanımız ve milletimizin
bölünmez bütünlüğü için fedakârca görev yapan ve bölücü hainlerce
şehit edilen subay, asker, polis ve masum vatandaşlarımıza
Yüce Allahtan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize de
başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün AKP yönetimindeki Türkiyede
gerçekten insanlarımız mutlu ve huzurlu değildir,
vatandaşlarımızın büyük bir kesimi bölücü terörün yanı
sıra yokluk ve açlıkla boğuşmakta ve geleceğinden
endişe duymaktadır. Toplumumuzun hemen bütün kesimleri çaresiz,
huzursuz, umutsuz bir şekilde baş başa
bırakıldığı meselelerle boğuşmaktadır
ancak son yıllarda Türk toplum yapısını tehdit eden,
istikbal adına derin kaygılar uyandıran bazı
gelişmeler de bugün ne yazık ki hep birlikte ibretle izlenmektedir.
Türkiye nereye gidiyor? sorusunu sormamıza neden olabilecek kadar vahim
gelişmeler günlük hayatımıza bir kâbus olarak çökmekte, toplum
hayatımızı âdeta kemirmektedir. Hemen her gün bir ilimizde,
ilçemizde, hatta köyümüzde cinnet, intihar, gasp, boşanma, aile içi
şiddet, soygun, hırsızlık, kapkaç, ırza geçme, talan,
vurgun, hortumlama gibi hadiseler vahim boyutlar kazanarak yükselmektedir. Türk
milletinin pek alışık olmadığı bu tip
çeşitli hadiseler yine her gün basına yansımakta ve artık
bütün bunlar sıradan hâle gelmiş bulunmaktadır. Çoğu ferdî
bazda, bazen grup kimliği adı altında meydana gelen bu tür
olayların sayıca ve zaman bakımından giderek yoğunluk
kazanmış olması ise hadiseye ciddi bir sosyal boyut
kazandırmış gözükmektedir. Dolayısıyla bölücü terör
kıskacında ve âciz bir yönetim altında her geçen gün kan
kaybeden ülkemizin artık bu ve benzer yükleri taşımaya daha
fazla tahammülü kalmamıştır ve inşallah yaklaşık
iki buçuk ay sonra 12 Haziranda yapılacak olan seçimlerde tek
başına iktidara gelecek olan Milliyetçi Hareket Partisi ilk önce
terörün ve bölücü hainlerin kökünü kazıyarak büyük Türk milletine alçakça
ve kalleşçe saldıranlara hak ettiği cezayı mutlaka
verecektir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ahmet
Aydın, Adıyaman Milletvekili.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki terörün ve terörden
doğan zararların incelenmesi gerekiyor. Bu konuda daha önce de gerek
İçişleri Bakanlığı nezdinde gerek başka
platformlarda bu incelemeler yapıldı. Biraz sonra da belki
değineceğim ama Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinde
bahsettiği hususların aslında bir kısmının
gerçeği yansıtmadığı ortaya da çıkacak. Velev ki
bir araştırma komisyonu kurulsa dahi -zaten dönemin sonuna da geldik-
bu komisyonun kurulması, rapora bağlanması, bu incelemenin,
araştırmanın yapılmasının mümkün
olmadığı da çok net bir şekilde gözükmektedir. Sadece
gündemi biraz geciktirmek, değiştirmek adına verilen bir
önergedir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye farklı kültürlerin,
farklı etnik yapıların, grupların, mezheplerin,
asırlardır iç içe, birlikte yaşadığı hemhâl
olduğu bir ülke. Bu farklılıkları biz AK PARTİ olarak
bir zenginlik olarak görüyoruz. Bu farklı unsurların hepsi bu ülkenin
aynı zamanda asli unsurlarıdır. Bu asli unsurlar içerisinde
birinin bir başkasına göre üstünlüğü yoktur, kimsenin bir
diğerine göre önceliği de yoktur, olamaz da. Bu farklı yapı
içinde hiç kimsenin diğerini ötekileştirmeye,
yabancılaştırmaya, dışlamaya, horlamaya hakkı olamaz.
Biz hiçbir vatandaşımızı mağdur ve mahrum görmek de
istemeyiz, hiçbir vatandaşımızın kendini
dışlanmış hissettiğini görmek istemeyiz. Biz bu
anlamda Kürt meselesini de, Alevi meselesini de ta başından beri
siyaset üstü bir zeminde ele aldık ve bu manada da
çalışmalarımızı, icraatlarımızı
geliştirdik.
Değerli arkadaşlar, bizler tarihimizi hep birlikte
kurduk. Cumhuriyeti bu-radaki bütün unsurlar hep birlikte inşa etti. Yine,
geleceğimizi de aynı şekilde, daha güçlü bir şekilde hep
beraber inşa edeceğiz. Terör ve terörle mücadele konusu bugün yeni
olan bir konu değil. Yaklaşık çeyrek asırdır
süregelen, maalesef ülkemize çok kayıplar verdiren bir konu. Bu manada
Türkiye ciddi bir çatışma ortamı yaşadı. Dönemsel
olaylar oldu, süregelen olaylar oldu ve Türkiye ciddi manada
kaynaklarını heba etti. Doğrudan yapılan harcamaların
en düşük rakamıyla birlikte 300 milyar dolar olduğu ifade
ediliyor ki bu da 450 katrilyon lira.
Değerli arkadaşlar, bu parayla çok daha fazla şey
yapabilirdik. Belki bu-gün işsizlik olmayacaktı. Otuz senedir
bitiremediğimiz bir GAP projesinin belki bu parayla 10 tanesini, 10
katını kısa sürede yapmış olabilirdik, 100 bin okul
inşa edebilirdik, 15 bin hastane yapabilirdik ve bu kesilen para herkesin
cebinden çıkıyor, Trakyalısının da, güneydoğulusunun
da, kuzeyden güneye, doğudan batıya herkesin cebinden
çıkıyor.
Tabii, maddi kayıptan söz ediyoruz ancak asıl olan
anaların yüreğini dağlayan bu yara. Bunu parayla telafi etmek
mümkün değildir. Bu acının karşılığı
parayla telafi edilemez. Hiçbir maddi değerle onları teskin etmek
mümkün değildir. Yine şehit annesi hakeza, kolunu kaybetmiş,
ayağını kaybetmiş gazinin durumu
Bunu parayla çözmek
mümkün değil ama devlet yine de bir nebze de olsa bu zararları
karşılamak durumunda, asli görevi de budur.
Yine, değerli arkadaşlar, terörle birlikte köyler
boşaltıldı. Köylerin boşaltılmasıyla birlikte göç
edilen şehirlerin dokusu bozuldu. Tarım alanları
boşaltıldı, otlaklar boşaltıldı,
hayvancılık yapılamaz hâle geldi; birçok maddi kaybı,
beraberinde birçok manevi kaybı oldu. Bu kayıpları gidermek
adına, kısmen de olsa maddi kayıpları hafifletmek
adına, yine AK PARTİ döneminde, 2004 tarihinde bir yasa
çıkartıldı. Terör ve terörle mücadeleden doğan
zararların karşılanması adına 5233 sayılı
Yasa, 20/10/2004 tarihinde de buna bağlı bir yönetmelik
çıkartıldı. Değerli arkadaşlar, bu kapsamda, ölüm,
yaralanma ve sakatlanmadan kaynaklanan zararlar, taşınır ve
taşınmazlardan oluşan zararlar, tarım ve
hayvancılıkla ilgili zararlar ile terör nedeniyle göç etmek zorunda
kalan vatandaşlarımızın mal varlıklarına
ulaşamamaları nedeniyle uğradıkları zararlar
karşılanmaktadır. Kanun kapsamındaki zararların
karşılanması amacıyla illerimizde il vali
yardımcılarının başkanlığında komisyonlar
kuruldu ve bu manada da Van ilimizde iki komisyon kurulmuştur
-araştırma önergesinde geçtiği için- 2010 yılı
başında komisyon sayısı bire düşürülmüş ve
çalışmalar da hâlen devam etmektedir. Kanunun yürürlüğe
girdiği mart ayına kadar, zarar tespit komisyonlarına toplam
350.506 başvuru yapılmıştır. Yine, bu
başvurulardan, CHPnin grup önerisinde 144 bin diyor ama bu
başvurulardan 144 bin değil, 259.462 adedi
sonuçlandırılmış, bunlardan 146.441 başvuru için
tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Mart 2011 itibarıyla
komisyonlarca olumlu sonuçlandırılan ve sulhname imzalayan
vatandaşlarımıza ödenmek üzere talep edilen toplam zarar
tutarı ise 2 milyar 303 milyon 128 bin 943 yani eski parayla 2 katrilyon
303 trilyon değerli arkadaşlar. Bunun da 2 katrilyon 235 trilyonu
ilgililere ödenmiştir.
Yine, değerli arkadaşlar, Van iline bakacak olursak, Van
ilinde kanunun yürürlüğe girdiği tarihten mart ayına kadar zarar
tespit komisyonlarına toplam 33.820 başvuru
yapılmıştır. Bu başvurulardan 31.764 adedi
sonuçlandırılmış olup bunlardan 18.279 başvuru için
tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Mart 2011 itibarıyla Van
Valiliği Zarar Tespit Komisyonu tarafından olumlu
sonuçlandırılan ve sulhname imzalayan vatandaşlarımıza
ödenmek üzere talep edilen toplam zarar tutarı 255 milyon 724 bin 41
TLdir. Bunun da 251 milyon 372 bin 498 TLsi ilgililere ödenmiştir.
Yine, değerli arkadaşlar, kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten 2011 Mart ayına kadar -özellikle grup önerisinde
bahsedildiği için- Van Bahçesaray ilçesinde Van zarar tespit
komisyonlarına toplam 5.253 başvuru yapılmış, bu
başvurulardan 4.077 adedi sonuçlandırılmış, yine
bunlardan, sonuçlandırılanlardan 2.094 başvuru için tazminat
ödenmesine karar verilmiştir.
Yine, değerli arkadaşlar, Bahçesaray ilçesinde
yapılan başvurularda, daha çok zilyetlik esas alınmış
ancak daha sonra kadastro çalışmalarının
yapılması münasebetiyle kadastro kayıtları esas
alındığı için bir kısım gecikmeler olmuş,
kayıtlar düzeltilmiş ve sorunlar giderilmiştir. Giderilmeye
kalanlarda devam ediliyor.
Değerli arkadaşlar, daha önce köy boşaltma
iddialarıyla yapılan başvurular için iç hukuk yollarının
tüketilmesi gerekiyordu ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
12/01/2006 tarihli İçyer Kararında, artık bunun iç hukukta
halledilmesi gerektiğine karar vermiş ve kendisine gelen
başvuruları da reddetmiş çünkü iç hukukumuz bu manada yeterli
görülmüştür ve etkili görülmüştür.
Yine, değerli arkadaşlar, Köye Dönüş ve
Rehabilitasyon Projesi de kırk yedi ülkeden oluşan Avrupa Komisyonu
tarafından örnek proje ilan edilmiş. Bu, sadece terördekileri
değil, aynı zamanda terörle mücadele kapsamında güvenlik güçlerine
verilmiş olan zararları da karşılayacak bir projedir.
Değerli arkadaşlar, tabii, biraz da böyle kara bir tablo
çizilmeye çalışıldı. Biz, bu parti, ilk kuruluşundan
beri Kuzeyde yapılan neyse güneyde de o olacak. Batıda yapılan
neyse doğuda da o yapılacak. Üç kırmızı çizgi
üzerinde, bu çizgimiz var. dedik ve siyasetimizi öyle geliştirdik. Etnik
milliyetçilik, bölgesel milliyetçilik ve dinsel milliyetçilik asla
yapmadık ve bu manada, Doğu ve Güneydoğuya yaptığımız
yatırımlarla diğer bölgelerdeki açık olan makas
farkını daraltmaya, kapatmaya çalıştık ki sadece bu
İktidar döneminde, değerli arkadaşlar, bu bölgeye
yapmış olduğumuz yatırımın parasal değeri 25
katrilyonun üzerindedir. Yine özellikle bu doğu illerinde yapılan
dersliklerin yüzde 51i, Güneydoğuda da yapılan dersliklerin
tamamının yüzde 74ü bu dönemde yapılmıştır. 2,5
katrilyonluk bir sağlık harcaması yapılmış, 76
hastane, birçok sağlık ocağı, ilave bloklar bu dönemde
yapılmıştır.
Yine değerli arkadaşlar, üretim manasında da ciddi
gelişmeler sağlanmış, bölge illerinin ihracatı
sektörlere göre yüzde 29dan yüzde 9 binlere kadar
sıçramıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) Yine 6 milyar TLlik TOKİ
yatırımları ve beraberinde birçok yatırım bu bölgelere
yapılmıştır.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, gündemine
hâkimdir, Meclis gündeminin devamı adına grup önerisinin aleyhinde
olduğumu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter
sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye
Milletvekili Durdu Mehmet Kastalın Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye
Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen tasarının ikinci bölümünde yer alan
45inci maddesi kabul edilmişti.
Şimdi bu bölümde yer alan diğer maddeleri ve varsa
önerge işlemlerini yaptıktan sonra oylarınıza
sunacağım.
46ncı madde üzerinde iki önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 46. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
"yalnızca" ibaresinin "sadece" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Ali
Rıza Öztürk Kamer
Genç |
Mersin Mersin Tunceli |
Ahmet
Ersin Ali
Oksal Ali
İhsan Köktürk |
İzmir Mersin Zonguldak |
Fehmi
Murat Sönmez Atilla
Kart |
Eskişehir Konya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 46. maddesinin 2. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Akif
Paksoy Nevzat
Korkmaz Faruk
Bal |
Kahramanmaraş Isparta Konya |
Behiç
Çelik Mehmet
Şandır Rıdvan
Yalçın |
Mersin Mersin Ordu |
(x) 696 S. Sayılı
Basmayazı 22/3/2011 tarihli 80inci Birleşim Tutanağına
eklidir.
2) Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz. Özel
hukuk tüzel kişileri yalnızca tüzel kişilik statüsüne yönelik
hak ihlallerinde bireysel başvuru yapabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Akif Paksoy,
Kahramanmaraş Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken bir hususun düzeltilmesinde fayda
görüyorum.
Kıymetli arkadaşlar, burada bir yalan rüzgârıyla
karşı karşıyayız. Ben, basında yer alan haberlere
atfen, Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerinin maaşları
hakkında dün Sayın Bakana bir soru sordum. Sayın Bakan da
Başkan ve üyelerin 8.500 TL ile 9.500 TL arasında maaş
alacağını açıkladı. Ya ilgili bürokratlar Sayın
Başbakan Yardımcısını yanılttılar veya
tasarının genel gerekçesi yalan veya yanlış.
Tasarının genel gerekçesinde, Başkan ve üyeleri ile diğer
mensuplarının özlük haklarının yabancı emsallerine
paralel biçimde iyileştirilmesinin öngörüldüğü ifade edilmektedir.
Bakın size, Avrupa ülkelerinden 2006 yılı
verilerine göre bazı örnekler vermek istiyorum:
İsviçrede bir hâkim yılda ortalama 192 bin,
İrlandada 191 bin, İtalyada 100 bin, Fransada ise 90 bin avro
ücret alıyor. Türk hâkimleri ise yılda yaklaşık 23 bin avro
civarında bir ücret alıyor. Bu ücret skalasıyla Türkiye, Avrupa
ülkeleri arasında son sıralarda bulunuyor.
Kıymetli arkadaşlar, demokrasileri diğer
kapalı rejimlerden ayıran en önemli özellik, şeffaflık ve
uzlaşmaya açık olmasıdır. Sizin İktidarınız
döneminde, maşallah, ne şeffaflıktan ne uzlaşmadan bir eser
göremedik. Bu kürsüde birtakım laf kalabalığı ve
muğlak ifadelerle mızrağı çuvala sığdırmaya
çalışıyorsunuz. Öncelikle bize karşı, kendinize
karşı bile dürüst değilsiniz, bunu biliyoruz, biliyoruz da bari
milleti kandırmaktan, kandırmaya çalışmaktan vazgeçin.
Bu tasarı başta olmak üzere yüce Meclise
getirdiğiniz hiçbir tasarıda şeffaflığa ve
uzlaşmaya imkân tanımadınız, hep dayatmacı bir
anlayışı benimsediniz. Kanun öncelikle adaleti sağlamak
için yapılır. Adaletsiz padişah misali, adaletten yoksun kanun,
vicdanları kanatır.
Şimdi, bu tasarıyla, teşkilat birimlerinin
görevlerini yönetmelikle düzenliyorsunuz. Mevzuatımızda bizim
bilmediğimiz bir değişiklik mi oldu da kanunla
yapılması gereken işi yönetmelik ile düzenliyorsunuz.
Yarın, bakanlıkların, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisinin de
hizmet birimleri ile ilgili düzenlemeyi yönetmelikle mi yapacaksınız?
Üstelik bu konuda Anayasa Mahkemesinin geçmişte birçok iptal kararı
verdiğini biliyoruz.
Başka personeli Adalet Bakanlığına
gönderiyorsunuz. Yeni personel alacaksınız, hatta yabancı uzman
çalıştıracaksınız. Anayasa Mahkemesi "think
tank" kuruluşu mu ki burada yabancı uzman
çalıştırmayı düşünüyorsunuz?
Yarın Türkiye Büyük Millet Meclisinin veya bir başka
bakanlığın teşkilat kanununda da bir değişiklik
yaparak buradaki personelleri de tıpkı özelleştirmelerde
yaptığınız gibi oraya buraya gönderebilirsiniz.
Bireysel başvurular konusunda Avrupa ülkelerini referans
gösteriyorsunuz. O zaman, hangi Avrupa ülkesinde bu manada başvuru Adalet
Bakanlığına gönderiliyor? Adalet Bakanlığına
fişleme mi yaptırmak istiyorsunuz?
Türkiye yandaş değil ama gerçek manada bir hukuk devleti
olduğu takdirde sorunlar kendiliğinden çözülecektir. Siz sorun
gördüğünüz yerde kurum kuruyorsunuz. Bu düzenleme ziyadesiyle genel ve
muğlak bir düzenlemedir. Anayasa Mahkemesini de asli görevlerini yapmaktan
öte bir inceleme kurulu hüviyetine sokacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisini birtakım korku ve hezeyanlarla
itham etmenize gerek yok. Türk milleti sizin öngörü ve
politikalarınızın sonuçlarını Kıbrıs'ta
gördü, Rasmussen'in NATO Genel Sekreteri olmasında gördü, 12 Eylül
referandumundaki Darbecileri yargılayacağız.
yalanlarınızla gördü, Büyük Orta Doğu Projesi veya Medeniyetler
Arası İttifak Projesinin nifak tohumu olarak Orta Doğuda
yeşeren fitneleri gördü, hepsinden öte, Libya'daki yanardöner
tavrınızda gördü.
Bütün bunları gördükten sonra Anayasa konusunda sizin
sözlerinize inanmamızı beklemek safdillik olacaktır.
Ağzınızdaki baklayı 12 Hazirandan sonra nasıl olsa
çıkaracaksınız. Türk namına ne varsa Anayasa'dan silecek,
çok dilli, çok kültürlü, çok unsurlu, federalizmi de aşan bir yapı
getirmeye çalışacaksınız. Biz diyoruz ki: Bari bunları
şimdi söyleyin, milletimiz 12 Haziranda karar verirken, 12 Eylülde
olduğu gibi bir daha kandırılmasın.
Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Paksoy.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 46. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
"yalnızca" ibaresinin "sadece" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fehmi
Murat Sönmez (Eskişehir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Murat
Sönmez konuşacak.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Murat Sönmez,
Eskişehir Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa
tasarısının 46ncı maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı, Anayasa
Mahkemesi üyelerinin seçilme şekli ve kendilerine tanınan imtiyazlara
bakınca, AKP zamanında temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen
kişilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmelerinin AKPnin
kontrolü altında tutulacağı izlenimini vermektedir.
Bugün, yargı, Adalet Bakanının izni olmadan hareket
edemez hâle gelmiştir. Hükûmet, Yargıtay, Danıştay
Kanununu, Hâkimler ve Savcılar Kanununu istediği biçimde
değiştirmiştir, şimdi sırada Anayasa Mahkemesi
vardır.
Önümüzdeki tasarıyla ilgili olarak hiçbir kurumdan görüş
alınmasına gerek duyulmamıştır. Barolar
Birliğinden bile görüş alınmamıştır. Ben
yaptım, oldu. mantığını alışkanlık
hâline getirmiş olan Başbakan, başka hiç kimsenin görüşünü
almaya ihtiyaç duymamaktadır.
Bu tasarı AKPnin bütün yargıyı kendine
bağlama çabasından ibarettir. Bu tasarı yargıyı
siyasallaştırmaya çalışan Hükûmetin son hamlesidir, hukuk
ve demokrasiyi rafa kaldırmaya dönük çalışmalarının
bir ürünüdür.
Bu tasarıyla kanunların Anayasaya uygunluk denetiminde
Anayasa Mahkemesinin yetkisi azaltılmaktadır. Buna
karşılık, Yargıtay ve Danıştay gibi diğer
yargı kurumlarının verdiği kararları iptal edebilme
noktasında Anayasa Mahkemesinin yetkisi genişletilmektedir. Yani
Yargıtay ve Danıştay, Anayasa Mahkemesi
aracılığıyla etkisiz kılınmak istenmektedir.
Yargı mekanizması ve adalet, Anayasa Mahkemesinin hegemonyasına
sokulmaya çalışılmaktadır. Siyasi iktidar, tüm yargı
mekanizmasını Anayasa Mahkemesi aracılığıyla
ezmek ve etkisiz kılmak istemektedir. Siyasi iktidar, günün birinde
muhakkak kendi kadrolarını yargılayacak olan Anayasa
Mahkemesinin hem kuruluş aşamasında etkili olmakta hem de ne
olur ne olmaz diyerek seçildikten sonra da kendilerine bağımlı
kalmalarını sağlamak amacıyla Anayasa Mahkemesinin
üyelerine büyük imtiyazlar
tanımaktadır. Yani kısaca siyaseten rüşvet
verilmektedir. Bu tasarıyla Anayasa Mahkemesi Başkanı ve
üyelerine, neredeyse Başbakan ve Meclis Başkanından daha fazla
imtiyazlar öngörülmektedir. AKP Hükûmeti, Anayasa Mahkemesi üyelerine her
alanda ayrıcalık sağlamaktadır.
Hatırlarsınız, AKP Yargının
bağımsız ve tarafsız olması lazım. diyordu.
Şimdi yargıyı kendi taraftarlarıyla doldurdular. Türkiye,
parlamenter demokratik sistemi bozan bir yargı sistemine doğru
gitmektedir. Ülkemizde artık, yasama, yürütme ve yargının
bağımsızlığından söz edilemez hâle gelinmiştir. Bağımsız
olması gereken Anayasa Mahkemesi dolaylı olarak Hükûmetin emrine
girmektedir. Artık bu kurumdan adaletli bir karar beklemek hayalcilik olacaktır. Adalet
rafa kalkmış durumdadır. Adalet, tek parti iktidarının
elinde ve istediği gibi kullanabildiği bir biçimde tecelli
etmektedir.
Eğer siz bir ülkede rejim değişikliği yapmak
istiyorsanız basını yandaş yapmak gerekir. Sendikalar
susturulup yandaş yapılmalıdır. Sivil toplum
kuruluşları yandaş yönetimlerden oluşturulmalıdır.
Devletin bağımsız olması gereken kurumları yandaş
kadrolarla doldurulmalıdır. Bunların hepsi için birer birer
gerekenler yapılmıştır. Bugün sıra yargıya
gelmiştir. Bugün yargı her ülkenin siyasi rejiminde büyük önem
taşımaktadır çünkü yargı yoluyla istediğiniz ülkeye
istediğiniz siyasi rejimi getirebilir ve mevcut rejimi
değiştirebilirsiniz. Şu dönemde bizim ülkemizde de
yapılmaya çalışılan budur. Yasama organı, hukukla
denetlemez hâle getirilmeye çalışılmaktadır. Tam demokrasi
ancak bağımsız yargı ve adalet mekanizmasıyla
olanaklıdır. Burada yapılan çalışma, bugün, Meclisin
son günlerinde ve tam adayların kimler olacağının
belirlenme sürecinde, hazır güç elimdeyken hukuka aykırı da olsa
mümkün olduğunca amaca uygun kanun çıkarmaktır.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle hepinize teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
47nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, gelişlerine
göre okutup aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının 47 inci
maddesinin (3) numaralı fıkrasında geçen "İhmal"
ibaresinin "idari ihmal" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Behiç
Çelik Nevzat
Korkmaz |
Konya
Mersin Isparta |
Rıdvan
Yalçın Mehmet
Şandır Hüseyin
Yıldız |
Ordu
Mersin
Antalya
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 47. maddesinin 6. fıkrasında yer alan
"onbeş" ibaresinin 'yirmi" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Ali
Rıza Öztürk
Kamer Genç |
Mersin
Mersin
Tunceli
|
Ahmet
Ersin Ali
Oksal Ali
İhsan Köktürk |
İzmir Mersin Zonguldak |
Atilla
Kart |
Konya
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 47 nci maddesinin üçüncü fıkrasında geçen
"olağan kanun yollarının tüketilmesine ilişkin
aşamaların ve buna ilişkin nihaî işlemin tebliğ
tarihi" ibaresinin "başvuru yollarının tüketilmesine
ilişkin aşamaların, başvuru yollarının
tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarih" şeklinde değiştirilmesi,
beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"kanunlarda zorunlu idari ya da yargısal başvuru yolu öngörülen
işlem veya kararlar için,'' ibaresinin ise metinden
çıkarılması arz ve teklif olunur.
Bekir
Bozdağ Yaşar
Karayel Hayrettin
Çakmak |
Yozgat Kayseri Bursa |
A.
Sibel Gönül M. Altan
Karapaşaoğlu |
Kocaeli Bursa |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Tasarıda terim birliğinin sağlanması
amacıyla bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 47. maddesinin 6. fıkrasında yer alan
"onbeş" ibaresinin 'yirmi" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın İsa
Gök
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İsa Gök, Mersin
Milletvekili.
Buyurun.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bireysel başvuru hakkını tanıyoruz. Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesine ve Anayasamızdaki temel hak ve
özgürlüklere ilişkin ihlallerde insanlarımıza, Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru ile hak ihlallerine karşı
Mahkemeden ihlal tespiti isteme imkânı getiriyoruz.
Tabii, Türkiye farklılıklar ülkesi ve Türkiye bir ironi
ülkesi, hayatımız ironi. Gazeteci Ahmet Şık, tutuklu. Neden
bu şahsı biliyoruz? Çünkü bu şahıs Nokta dergisinde,
şu anda Silivride yargılaması süren büyük bir olayın
aslında ifşasını yaratan, bunu dergiye yazan, o Özden
Örnekin darbe günlüklerini yayınlayan gazeteci. Ama gel gör ki, bu
gazeteci şu anda bir kitap yazmak istiyor. Kitap İmamın Ordusu
isimli. Bu kitapta, emniyet teşkilatı içinde örgütlenen Fethullah
Gülen cemaatinin, cemaat, tarikat, çete, ne derseniz deyin ama
hayırlı hiçbir kelimeyi kullanamazsınız, olumlu tek bir
kelimeyi Fethullah Gülen adından sonra kullanamazsınız. Böyle
bir yapılanma içerisinde emniyet
AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Doğru söylemiyorsun.
İSA GÖK (Devamla) Çok mu destekliyorsun? O zaman gel
lehinde konuş Fethullah Gülenin. Gel lehinde konuş. Ben aleyhinde
konuşuyorum Fethullah Gülenin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Baykal da teşekkür
etti.
İSA GÖK (Devamla) Tamam.
Şimdi bu Fethullah Gülen emniyet teşkilatına
sızıyor, her birime giriyor, ama her birime, istihbarata, KOMa, her
yere giriyor ve bir gazeteci, araştırmacı bir gazeteci, bu
teşkilatı, emniyet teşkilatı içindeki Fethullahçı
yapılanmayı deşifre ediyor, isim isim, makam makam buluyor.
Kitap yazmak istiyor. Başına ne geliyor? Tutuklanıyor ve bir
savcı olduğu beyan edilen bir isim var Zekeriya Öz, önünde bir
savcı ibaresi var, o hâlâ kuşkulu bir ibare, bu savcı
olduğu beyan edilen arkadaşımız bir karar veriyor.
HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat) Savcıya hakaret etme.
İSA GÖK (Devamla) Kendisini savunur o, senin savunmana
ihtiyacı yok onun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri lütfen
İSA GÖK (Devamla) Derken, Zekeriya Öz mahkemeden karar
alıyor. O yazılan kitap var ya, kitabı toplatın, kitap
yayımlanmasın; yetmiyor, kitabı yayımlayanı
tutuklayalım; yetmiyor, nüshalarını bulun nüshalarını,
mahkemeye başvuruyor. Emniyet teşkilatı, Silivrideki hâkimi,
savcısı bir araya gelmişler, henüz basılmayan kitabın
nüshaları ev ev aranıyor, bilgisayar bilgisayar. Kitap
neşredilmemiş, kitabın bir yayınevi var İthaki, basmak
istiyor, daha basmış değil. Kitabın editörü var Ahmet Öz
Daha basacağımız belli değil ki. diyor. Daha biz
kitabı yeni incelemeye başladık, belki de
basmayacağız. diyor. Olmaz, editörü de basılıyor, evi,
iş yeri. Radikal yazarı var Ertuğrul Mavioğlu, onda bir
nüshası var deniliyor, okuması için, incelemesi için, gazeteci ya.
İş yeri basılıyor. Neden? Bu kitap Salman Rüşdinin
Şeytan Ayetleri sanki. Bulunacak. Emir verildi. Neden? Çünkü emniyet
teşkilatında Fethullah Gülen çetesinin deşifresi
yapılıyor. Elhak, bunlar yok edilecek. Belki de bundan sonra
yargı içindeki Fethullah Gülen çetesinin deşifresi olacaktı,
savcılığa yansıyacaktı, yani bir yerden birilerine
batacaktı; batmadan, adamı batırdılar, Ahmet Şık
cezaevinde. Ne bu adamın günahı? Siyaseten aynı düşünmem,
yazdıklarını okumam, farklı düşünürüm ama bir gerçek
var, bir gazeteci
Sizin bugün Haydi, Libyaya asker gönderelim.
dediğiniz Libyanın basın özgürlüğü Türkiye
Cumhuriyetinden daha üst seviyede. Biz 136ncı sıradayız
arkadaşlar, Libya 100lerde -utanmanız lazım, eğer ar
damarı da varsa sıkılmanız lazım- bizden daha iyi.
Mısır bizden daha iyi arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen sözlerinizi
İSA GÖK (Devamla) Türkiye en dipte ve biz, basılacak
olan
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Senin ar damarın var
mı?
İSA GÖK (Devamla) Gel buraya, burada konuş, oradan car
car konuşma! Hadi oradan!
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Ayıp be! Ayıp! Ne
ar damarı! Utanmaz!
İSA GÖK (Devamla) Hadi oradan!
BAŞKAN - Lütfen Sayın Gök
İSA GÖK (Devamla) Siz, basılmayan kitapları dahi,
nüshaları toplatıyorsunuz, aman okunmasın, aman bilinmesin, aman
deşifre edilmesin
Arkadaşlar, korkunun ecele faydası yok. Benim ricam var:
Bu kitabın nüshası bu ülkede hangi yurtseverdeyse İnternetten
dağıtalım arkadaşlar. Okumadım, okumak istiyorum Ahmet
Şıkı; dağıtılsın Türkiyeye, herkes okusun,
herkes bilsin.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bozdağ, bir saniye, önergeyi bir
oylatayım
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Kabul etmeyenler
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, oylamaya geçtikten
sonra karar yeter sayısı istendi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan, geç istedi,
olmaz, Kabul edenler dendikten sonra istendi.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Zamanında istendi.
BAŞKAN Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağız.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, pusula
sahiplerinin burada olup olmadığını kontrol eder misiniz.
Elektronik ortamda mı var, yoksa pusulayla birlikte mi?
BAŞKAN Elektronik ortamda Sayın Başkan.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Bozdağ.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Hatip,
konuşurken, grubumuzu hedef alan, itham eden açıklamalarda
bulunmuştur.
İSA GÖK (Mersin) Ne demişim?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ar damarı olmamakla itham
etmiştir grubumuzu.
Söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bozdağ, sataşma nedeniyle iki
dakikalık süre veriyorum. Yeni bir sataşmaya mahal vermeyiniz lütfen.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, Mersin Milletvekili İsa Gökün, gruplarına
sataşması nedeniyle konuşması
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sataşma vesilesiyle söz aldım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepimiz diyoruz ki hiçbir organ, makam, merci veya kişi
yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat
veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Kural bu. Hepimiz
bunu biliyoruz ama bir şeyi daha görüyoruz, bu kürsüler sanki mahkeme
salonu, Türkiyede suçları soruşturmakla görevli cumhuriyet savcıları
suçlu, haklarında herhangi bir iddia bulunan ve soruşturmaya konu
olunan kişilerin hepsi savcılar tarafından zorla suçlanan
insanlar. Burada bir yargılama ve mahkûmiyet yapılıyor. Bu,
kişilerin haklarına saygısızlıktır, doğru
bir şey değildir. Cumhuriyet savcıları veya bir
başkaları hem soruşturulanlar için hem soruşturanlar için
hem de yargılayanlar için yanlış bir yaklaşımdır.
Bu, doğru bir şey değil. Buralar kürsü değil, bu savunmalar
bu kürsüde değil, mahkeme salonlarında yapılırsa yerini
bulur, daha doğru olur diye düşünüyorum.
Bir başka şey: Fethullah Gülen, bu ülkenin
yetiştirdiği değerli bir kıymettir; seversiniz, sevmezsiniz
ama değerli bir insandır, bilge bir insandır, bu ülkenin millî
ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini
yapıyor; her şeyi de açık, devletin denetimi, gözetimi
altında açık, her şey gözünün önünde olan
Yapılan
hizmetlere baktığınızda siz buna, hakkında herhangi
bir savcının iddiası, mahkûmiyet kararı olmayan birine
çete diye itham ederseniz ona karşı da büyük bir
haksızlık yaparsınız. Kendi de burada yok ama çeteden
yargılananları çete iddiasıyla soruşturulanları,
kovuşturulanları demokrasiye darbe vurmak isnat ve iddiasıyla
yargılananları milletvekili olmak için Meclise taşıma
gayreti içerisinde olurken, temiz insanları çete diye suçlamak kabul
edilemez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) Ama bak şimdi,
direkt suçladın. O da bir itham ama.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi. (Gürültüler)
Bir saniye sayın milletvekilleri
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, Sayın Bozdağ konuşmasının son cümlesinde,
yargılananları, darbeyle ilgili olarak yargılananları
Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekili adayı yapacağı
şeklinde bir değerlendirme yapmak suretiyle bize sataşmada
bulunmuştur. Söz istiyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Yapmayacağınızı
söyleyin o zaman!
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sana taahhütte mi
bulunacağız!
BAŞKAN Ama Cumhuriyet Halk Partisi diye sarf etmedi, aday
gösterenler dedi benim bildiğim kadarıyla Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, bize yönelik olarak bu cümleyi kullandığını
hepimiz biliyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
Yine sataşma nedeniyle iki dakika süre veriyorum.
Buyurun.
AHMET YENİ (Samsun) Yapmayacağınızı
mı söyleyeceksiniz!
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
2.- Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebinin, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın,
gruplarına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dinlerseniz ne söyleyeceğimi
anlayacaksınız değerli arkadaşım. Kim darbeden yana,
kim darbeye karşı, onu birkaç cümleyle açıklayacağım.
SONER AKSOY (Kütahya) Sülaleniz darbeci!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bunu bu kürsüden birkaç kez daha söylemiştim, bir kez
daha dikkatinize sunuyorum: Cumhuriyet Halk Partisi darbelerin
karşısında bir partidir. Cumhuriyet Halk Partisi
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Evet, teşekkür
ederim bana bu güzel konuşma fırsatını verdiğiniz
için.
Ben size bir soru sormak istiyorum: Siz darbelere karşı
iseniz, böyle darbeye teşebbüs etmiş, darbeyi düşünmüş,
darbeyi günlüklerine not etmiş, bilmem toplantı yapmış gibi
birtakım iddialarla bazı kişilere hesap soruyorsunuz. Sorun,
tabii ki, bunlara bir şey söylemiyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Biz sormuyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Yargı soruyor yargı!
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Hiç kimseyi de
suçlamıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Darbenin kendisi olan
28 Şubatçılara neden soramıyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Yargı soracak, yargı,
yargı!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Soramazsınız. Çünkü siz, Adalet ve Kalkınma Partisi 28
Şubatı yapanların icazetiyle kurulmuştur. Siz, 27 Nisan
e-muhtırasını veren o zamanki Genelkurmay Başkanına
hesap sormak yerine
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Siz alkışa durdunuz
alkışa, alkışa! O zaman alkışa durdunuz!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
savcılığa suç duyurusunda bulunmak yerine ona neden üstün
hizmet madalyası verdiniz? Soruyorum. Bunlar darbenin kendisi. Siz darbe
ürünü bir partisiniz, demokratik değilsiniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Adaylar ne oldu, adaylar?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Evet, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan Darbenin ürünü
dedi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan
darbenin ürünü bir parti dedim, sataşma olarak algılamıyor
Sayın Bozdağ, doğru olduğunu teyit ediyor. Teşekkür
ederim Sayın Grup Başkan Vekilim, bravo.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696) (Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının 47 inci
maddesinin (3) numaralı fıkrasında geçen "İhmal"
ibaresinin "idari ihmal" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hüseyin
Yıldız, Antalya Milletvekili; buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 696 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 47nci maddesinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Öncelikle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde, Anayasada güvence
altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden herhangi birinin
kamu gücü tarafından ihlal edilmesi nedeniyle bireysel başvuru
hakkını ve başvuru usulünü belirlemektedir.
Sürekli, ileri demokrasiden, özgürlüklerden bahseden ve dokuz
yıldır tek başına iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma
Partisinin, iktidarının sonunda hâlâ aynı şeyleri söylüyor
olmasını, her konudaki samimiyetsizliğini, özgürlükler ve
bireysel haklar hakkındaki samimiyetsizliğinde de görmekteyiz.
Ülkemizde bireysel özgürlük var mı, yok mu, halkın
takdirine bırakıyorum. Her konuda olduğu gibi Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarı olumsuz rekorlar kırmaya bireysel
özgürlükler alanında da devam etmiş, ülkemizi Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi tarafından en fazla mahkûm edilen ülke konumuna
getirmiştir.
2002nin şartlarını ve mağduriyetlerinizi
kullanarak elde ettiğiniz iktidarınızı 2007deki Anayasa
zorlamaları, e-muhtıra ve Cumhurbaşkanlığı
seçimleri mağduriyetleri ile devam ettirdiğiniz dokuz
yıllık İktidarınızda iktidara hazır
olmadığınız görülmüş, İktidarınızı
yandaşlara ve küresel sermayeye ülkenin ekonomisini teslim ederek
yönetmektesiniz. Ülkede iyi şeyler oluyorsa, ya da rakamları
çarpıtarak nereden nereye geldiğinizi anlatıyorsunuz. Kötü
gelişmeler olunca ilgili kurumları, küresel konjonktürü, muhalefeti,
özellikle de 2002yi ve Milliyetçi Hareket Partisini suçlayarak kurtulmaya
çalışıyorsunuz.
Haziran 2011 seçimlerine giderken yeni mağduriyetler arama,
maniple edebileceğiniz konular arama çabası içerisindesiniz. 12 Eylül
2010da yirmi yedi maddesini değiştirdiğiniz Anayasa
değişikliyle mesaj vermeye çalıştığınız
kesimlerden oy avcılığı yapmaya, çalışmaya devam
etmektesiniz.
Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Sayın
Başbakanın ağzından Anayasanın ilk üç maddesiyle
ilgili düşüncelerini duymak istiyoruz. Anayasada neleri
değiştirmek istediğini, neleri ilave etmek istediğini Türk
milletiyle şimdiden paylaşmasını istiyoruz.
Başbakanın yaptığı tehditten etkilenen ve işi
Türk sanayisi olması gereken iş adamlarına ısmarlama
anayasa teklifleriyle bu işin olamayacağını
anlamalısınız.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin
dokuz yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiği kanun
tasarı ve tekliflerine baktığımızda, vatandaşlarımızın
lehine ya da ihtiyaçlarına cevap verecek yasaları maalesef
görememekteyiz. Çıkardığınız yasalar
yandaşlarınızı, küresel sermayeyi ve AKP yetkililerini
kurtarma, kurumları AKPlileştirme yasaları olmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin uyarı ve itirazlarına
seçim sonuçlarını göstererek Oy oranları sizin dediğiniz
gibi söylemiyor. diyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, 2011 Haziranında ülkeyi kötü
yönetmenizden dolayı alacağınız sonuçtan Başbakan kimi
suçlayacak diye merak ediyorsanız, sayın milletvekilleri, sizleri
buradan uyarıyorum: İtiraz etmeyen, Sayın Başbakanı
uyarmayan AKP milletvekillerini suçlayacak diyor, siz yine de en iyisi bir üç
zarf hazırlayıp 13 Haziranı bekleyin diyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım
ancak yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Gök, Sayın Özyürek,
Sayın Karaibrahim, Sayın Ayhan, Sayın Tan, Sayın Köse,
Sayın Öztürk, yine Sayın Öztürk, Sayın Bingöl, Sayın Kart,
Sayın Genç, Sayın Özkan, Sayın Sönmez, Sayın Seyhan,
Sayın Seçer, Sayın Özer, Sayın Yazar, Sayın Köktürk,
Sayın İçli.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
48inci madde üzerinde iki adet önerge vardır; geliş
sırasına göre okutup, aykırılıklarına göre
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 48. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
açısından ibaresinin bakımından olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Ali
Rıza Öztürk Atilla
Kart |
Mersin Mersin Konya |
Ali
İhsan Köktürk Kamer
Genç Ali
Oksal |
Zonguldak Tunceli Mersin |
Ahmet
Ersin Selçuk
Ayhan |
İzmir İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının 48 inci
maddesinin (2) numaralı fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Behiç
Çelik Nevzat
Korkmaz |
Konya Mersin Isparta |
Yılmaz
Tankut Mehmet
Şandır Rıdvan
Yalçın |
Adana Mersin Ordu |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Yılmaz Tankut,
Adana Milletvekili; buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının
48inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hepinizin malumu olduğu üzere
anayasalar bir toplumsal sözleşme hüviyetindedir. Dolayısıyla
anayasalar, yasama organı da dâhil olmak üzere yürütme ve yargı
güçlerini bağlayıcı bir özellik arz ederler. Bu durumda da tüm
kurum ve kuruluşların eylem ve işlemlerinin ve
çıkarılan yasaların Anayasaya uygunluğunun tarafsız
ve bağımsız bir yargı organı tarafından denetlenmesi,
şayet varsa Anayasaya aykırılıklarının da
düzeltilmesi gerekmektedir. İşte, 1961 yılından beri görev
yapan Anayasa Mahkemesinin mevcudiyeti bu değerlere dayanmaktadır.
Ancak, ne yazık ki dokuz yıla yakın bir zamandır tek
başına iktidarda bulunan AKP Hükûmeti, söz konusu bu değerleri
altüst etmiş ve kendi siyasi menfaati için fütursuz ve gözü kara bir
şekilde yargıyı siyasallaştırmaktan bir türlü
vazgeçmemiştir. Başka bir ifadeyle, kendisinden önceki
iktidarların ön kabulle benimsediği Anayasaya sadakat ve
bağlılık ile hukuksal ve demokratik devlet işleyişine
saygı prensiplerini sonuna kadar zorlamış, kendisinin Anayasaya
ve hukuka uygun davranması gerektiğini unutarak Anayasayı ve
hukuku kendisine uydurma, kendisine benzetme yolunu seçmiştir.
AKP, 12 Eylül 2010da, adalet, eşitlik ve özgürlük içerisinde
birlikte yaşama idealini hiçe sayıp hiçbir uzlaşma zemini
hazırlamadan ve aramadan dayatma ile aziz milletimizi süslü ve yalan
sözlerle yanıltarak Anayasanın önemli maddelerini
değiştirmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz ise
başından beri 12 Eylül ürünü olan Anayasanın Meclis içerisinde
bir uzlaşma zemini oluşturularak değiştirilmesi
gerektiğini söylemişizdir. Ancak, bu haklı
çağrılarımıza kulaklarını tıkayan AKP
açılım denen ihanet ve yıkım projesinin hukuki zeminini
oluşturmak, yargıyı siyasallaştırmak amacı ile
dayatmacı bir anlayışı, ne yazık ki, tercih
etmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bütün gücümüz ve
samimiyetimizle Anayasa değişikliği görüşmelerinde ikaz ve
ihtarlarımızı yapmamıza rağmen AKP, açılım
olarak ortaya sürdüğü yıkım projesine destek verecek olan bu
değişiklikten maalesef vazgeçmeyerek millî devlet
yapımızın temelini âdeta dinamitlemiştir.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin Anayasa
değişikliğinin neler getireceği ve ülkemizi nasıl bir
akıbetin beklediği hususunda yaptığı bütün
ikazları, öngörüleri ve iddiaları bugün maalesef doğru
çıkmıştır. Mesela, Anayasa değişikliği
millî ve üniter yapıyı tahrip eden sonuçlar doğuracak. demiştir.
Referandumun akabinde, Anayasanın değiştirilemez hükümleri
arasında yer alan tek dil ve üniter yapı tartışmaları
malum çevrelerce başlatılmış, terör örgütü ve
bölücülüğün bir kısım taleplerinin siyasallaşmasına
vesile olunmuştur. Terör örgütüyle Hükûmet kurumları arasında
yapılan görüşmeler ve pazarlıklar netleşmiş,
görüşme olayı bizzat Sayın Başbakan tarafından da
kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve
HSYKnın teşkilat yapısında yapılan
değişiklikler yargının
siyasallaştırılması iddialarını
doğrulamıştır. 12 Eylülden hesap sorulacak
istismarıyla oy istenmiş, 12 Eylül ile hesaplaşma adına ise
maalesef hiçbir şey yapılmamış, iddia sahipleri bir daha bu
söylemleri ve iddialarını ağızlarına dahi
almamışlardır. Yargıda hesap vermekten kaçınanlar,
görevi kötüye kullanma gibi Türk Ceza Kanununun kamu görevlilerinin hesap
vermesini temin eden en önemli maddesini değiştirmişlerdir.
Bugün ise bölücü hainler ve onların temsilcileri Türkiye Büyük Millet
Meclisinin üyeleri polisimizi tokatlama ve taşlama cüretine ne yazık
ki, ne hazindir ki sahip olmuşlardır.
Komisyon üyelerimizin muhalefet şerhinde de ifade ettikleri
gibi, belirttikleri gibi, Milliyetçi Hareket Partisi, Anayasa Mahkemesi
teşkilat kanununda yapılan değişikliklerin hukukun
üstünlüğüne ve yargının bağımsız ve tarafsız
olması gerektiği prensibine uygun düşmediğini ısrarla
altını çizerek belirtmiş ve söylemiştir. Ancak en az
zararla bu tasarının çıkabilmesi için de yapıcı
muhalefet anlayışı gereği görüş ve önerilerini ifade
etmiş, etmeye de devam etmekte, yanlışları da mümkün
olduğunca engellemeye çalışmaktadır.
Netice olarak, AKP ne yaparsa yapsın, hangi yasalarla
kendisini kurtarmaya çalışırsa çalışsın,
inşallah, 12 Haziranda ilahî adalet tecelli edecek ve Milliyetçi Hareket
Partisinin tek başına iktidarında bütün bu
yapılanların ve yaptıklarının hesabını
verecek diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 48. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
açısından ibaresinin bakımından olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Selçuk
Ayhan.
BAŞKAN Selçuk Ayhan, İzmir Milletvekili, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SELÇUK AYHAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun Tasarısı, ikinci bölüm 48inci madde, Cumhuriyet
Halk Partisi önergesi hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, İnternette AKPnin
sitesine girdim. Sayın Başbakanın Ak ile karanın ortaya
çıkması, sürecin hassasiyetle ilerlemesi için herkesin yargıya
ve yargı süreçlerine saygı duyması şart. sözünü okudum ve
mutlu oldum. İşte benim ülkemin Başbakanı böyle
olmalı. dedim. Sonra biraz yakın, biraz da uzak geçmişe gittim,
baktım ki bizim Başbakan her zaman yukarıdaki gibi düşünen,
o düşünceyi savunan bir başbakan değil. Önce,
Başbakanın Ergenekonun savcısı olduğunu
anımsadım, daha sonra Sayın Başbakanın
İnanın ayaklarımızda pranga var, Türkiyede Parlamentonun
da yürütmenin de üzerinde bir yargı gücü var. Hesabı veren ben, bana
zulmeden de o. sözünü anımsadım. Başbakanın
mantığına göre yürütmenin de yasamanın da
yargının da başında ancak başbakan olabilir, gerisi
teferruattır; Başbakan ve AKP zihniyetinin istediği gibi
kullanacağı demokrasi oyununun birer argümanıdır.
En son, yurt dışındaki
yurttaşlarımızın oy kullanamama durumuyla ilgili
Başbakanın açıklamasına bakın: Tam o konuyu
işlediğim anda, ben Almanyadayken YSK karar alıyor. Sen bizi sabote
mi ediyorsun? YSK, kendine çekidüzen verecek, Başbakana sormadan iş
tutmayacak, haddini bilecek, yoksa faturayı öder. Bu, bu demek
değerli arkadaşlar.
Sayın Başbakan, Deniz Feneri dosyasının
Almanyadan eşekle değil de kaplumbağa sırtında
gelmesini sağlayarak Türkiyede soruşturma açılmasını
aylarca geciktirterek, hâlâ ne olduğu bilinmez durumda kalmasını
sağlayan Adalet Bakanlığının başı.
Sayın Başbakan, Deniz Feneri yolsuzluğunun bir numaralı
zanlısını İstifa et. diyen ilgili Bakana karşın
görevinin başında tutan Başbakan. Sayın Başbakan, KPSS
soruları çalınarak, alın teriyle başarılı olan
gençlerin alın terini gasbeden çete soruşturmasının bir
numaralı zanlısını soruşturma kapsamı
dışına çıkartarak Kanadaya doktora yapmaya yollayan
sorumluların en üst amiri konumundaki kişi. Sayın Başbakan,
Kayseri Belediyesiyle ilgili yolsuzluk belgelerini kendisine gönderen CHP Genel
Başkanının gönderdiği rüşvet defterini
soruşturmak yerine İtirafçının imzası yok. diye
örtbas etmeye çalışan kişi. Bu Başbakan, değerli arkadaşlar,
TÜSİADdaki konuşmasında, yargı reformuna gerekçe olarak
zaman aşımından kurtulan suçluları gösterip kendisi
altı dosyadan zaman aşımıyla kurtulan bir Başbakan. Bu
Meclis de, haklarında yedi yüz fezlekeden, dokunulmazlık
zırhı nedeniyle, aklanma şansını bile kullanmaya
cesaret edememeyi içine sindiren, ama laf atıp sataşırken
Yargılananları milletvekili mi yapacaksınız? demekten de
hiç imtina etmeyen milletvekillerimizin olduğu bir Meclis. İşte
bu nedenledir ki, Başbakanın dediği gibi, yargı ayağımızda
pranga olmaktan çıkmalı ve soğuk terler dökmek yerine geceleri
rahat uyku uyuyacağımız bir yargı sistemi
kurulmalıdır. Herkes için adalet ancak bağımsız ve
güvenilir bir yargıyla gerçekleşir. Eğer bunu
sağlayamazsak, bugün sevinerek, övünerek devam ettiğiniz bu süreç
yarın sizlerin aleyhine işleyebilir. Bugün ucube denen heykelle
ilgili alınan bir yargı kararından sonra, apar topar o mahkeme
başkanını görevden alıp yerine başkasını
atayacak kadar yargıya müdahale eden bu zihniyetin yarın nelerle
karşılaşacağı bilinemez.
Değerli arkadaşlarım, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Hepinize iyi geceler diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
49uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 49. maddesinin 1.
fıkrasının son cümlesinin Başkan, iş yükünün bölümler
arasında dengeli bir şekilde dağıtılmasını
gözetir. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Behiç
Çelik Nevzat
Korkmaz |
Mersin Mersin Isparta |
Akif
Paksoy Şenol
Bal Beytullah
Asil |
Kahramanmaraş İzmir Eskişehir
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 49 uncu maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif
olunur.
Bekir
Bozdağ Yaşar
Karayel Hayrettin
Çakmak |
Yozgat Kayseri Bursa |
A.
Sibel Gönül M. Altan
Karapaşaoğlu |
Kocaeli Bursa |
(2) Bireysel başvurunun kabul edilebilirliğine karar
verilmesi hâlinde, başvurunun bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilir. Adalet Bakanlığı gerekli
gördüğü hallerde görüşünü yazılı olarak Mahkemeye
bildirir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 49. maddesinin 2. fıkrasının madde
metninden çıkarılması ve fıkra numaralarının buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa Gök Ali Rıza Öztürk Kamer Genç Ahmet Ersin |
Mersin Mersin Tunceli İzmir |
Ali
Oksal Ali
İhsan Köktürk Abdulaziz
Yazar |
Mersin Zonguldak Hatay |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Abdulaziz Yazar,
Hatay
BAŞKAN Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
ABDULAZİZ YAZAR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 696 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 49uncu maddesi için
verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun
tasarısının 49uncu maddesinde yapılan
aykırılıklara ve yanlışlara geçmeden önce, AKP
Hükûmetinin yaptığı hukuk dışı uygulamalara
bakmak gerekmektedir:
AKP İktidarının yüksek yargı
organlarının yapısına yönelik yaptığı
operasyonların sonucunda ilk olarak Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı
değiştirilmiştir. Üye sayıları ve üyelerinin atanma
yöntemlerinin değiştirildiği bu iki kurumun üstüne
siyasallaşmanın ve İktidarın gölgesi düşmüştür.
Yargının görevini sağlıklı yürütmesi
engellenmiştir. Türk hukuk sisteminde olmayan uygulamalar
getirilmiştir. Hükûmetin Anayasa Mahkemesinin yapısıyla ilgili
tüm düzenlemeleri, her siyasi iktidarın yargıya doğrudan
müdahalesine yol açmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yapılan
kanun değişikliğiyle toplumun adalete güveni yok edilmektedir.
Hükûmet yargıyı yeniden yapılandırmaya yönelik
tasarılarla doğrudan siyasi iktidara tabi olan bir yargı düzenini
oluşturmak istemektedir. Bu yöndeki çabaları devam etmektedir.
Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı da yüksek yargı
alanında yapılan yanlış uygulamaların, hukuk
ihlallerinin devamı niteliğindedir. Tasarının 49uncu
maddesinin ikinci fıkrasındaki Bireysel başvurunun kabul
edilebilirliğine karar verilmesi hâlinde, başvurunun bir örneği
Adalet Bakanlığına bildirilir. şeklindeki düzenleme de
kuvvetler ayrılığı ilkesini zedeleyen bir hüküm olmuştur.
Hukuk devleti olmanın belirgin özelliği, her organın ve herkesin
hukuka bağlı olmasıdır. Kuvvetler
ayrılığı, hukukun üstünlüğünü sağlayan temel
ilkedir. Kuvvetler ayrılığı olmayan devlette hukukun
üstünlüğünden söz edilemez. Kuvvetler ayrılığı,
cumhuriyetimizin ve demokrasinin oluşumunu sağlayan temel
yapıdaki önemli bir ilkeyi ve sistemi oluşturmaktadır. Bu
nedenle kuvvetler ayrılığı ilkesini tahrip eden bu tür
işler, devletin cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak amaç ve görevine
aykırıdır.
Hukuk devletinin en belirgin özelliği, güçler
ayrılığına anlam kazandıran yargı
bağımsızlığıdır. Hukuk devleti kendisini
bağımsız yargısıyla korur. Günümüzde insan
haklarının ve özgürlüklerin başlıca güvencesi
bağımsız yargıdır. Bağımsız olmayan
yargı gerçek bir yargı olarak karşılanamaz.
Bağımsızlık yargının karakteridir. Bu temel
nitelikten yoksun olan yargı güdümlüdür ve öbür güçlerin, yasama ve
yürütmenin etkisinde, egemenliğindedir. Devlet olmanın koşulu
kabul edilen yargı bağımsızlığı
uygarlık savaşının en önemli alanını
oluşturmuştur. Demokrasinin ögesi durumuna yükselen yargı
bağımsızlığı, yasama ve yürütme
organının etki alanı dışına çıkarılarak
sağlanmıştır. Yürütmenin gözetim ve denetimi altında
gerçek bir yargı bağımsızlığından söz
edilemez.
Tüm bu nedenlerden dolayı, kabul edilen bireysel
başvuruların bir örneğinin Adalet Bakanlığına
bildirilmesi hükmü ile idare taraf yapılarak kuvvetler
ayrılığı ilkesi zedelenmektedir. Bu nedenle, söz konusu
fıkranın metinden çıkarılması yerinde olacaktır.
Bu anlayış, ülkemiz yargı sisteminin dayandığı
yargı ayrılığı ve adli ve idari yargı
organlarının birbirlerine karşı
bağımsızlığı ilkelerini de zedelemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa
Mahkemesinin teşkilat yapısını düzenleyen, görev ve
yetkilerini ilgilendiren bir kanunun anlaşılır olması
gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi yüksek yargının
tartışmasız en üst kuruludur. Böyle bir kurulun
tarafsızlığı, güvenilirliği, vermiş olduğu
kararların tartışılmaması, kamu vicdanında mahkûm
edilmemesi son derece önemlidir. Hukuk alanındaki en önemli kurumlarla
ilgili düzenlemeler yapılırken toplumsal uzlaşma, toplumun bütün
kesimlerinin temsil edilmesi, görüşlerinin yer alması yine
önemsenmemiştir. Bu çok önemli yasa tasarısının içerisinde
muhalefetin görüşü yoktur. Verdiğimiz önergeler içeriğine bile
bakılmadan parmak hesabıyla reddedilmektedir. Bir tek önergemiz dahi
haklı bile olsa kabul edilmemektedir.
Hukukun üstünlüğü adına, kuvvetler
ayrılığı ilkesi adına bu maddenin 2nci
fıkrasının iptalini yüce Meclisten talep ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 49 uncu maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif
olunur.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
(2) Bireysel başvurunun kabul edilebilirliğine karar
verilmesi hâlinde, başvurunun bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilir. Adalet Bakanlığı gerekli
gördüğü hâllerde görüşünü yazılı olarak Mahkemeye
bildirir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruların
Adalet Bakanlığına gönderilerek Bakanlığın
bilgilendirilmesini; Adalet Bakanlığının ise her
başvuru için değil, yalnızca gerekli gördüğü hâllerde
görüşünü yazılı olarak Mahkemeye bildirmesini sağlamak
amacıyla bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 49. maddesinin 1.
fıkrasının son cümlesinin Başkan, iş yükünün bölümler
arasında dengeli bir şekilde dağıtılmasını
gözetir. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Akif Paksoy,
Kahramanmaraş Milletvekili, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Vermiş olduğumuz önergeyle değiştirilmesini
istediğimiz cümle, kanun dili açısından daha uygun olur. Önlem
kelimesi bir yasağın uygulanmasını
çağrıştırmakta olduğu için bu teklifi verdik.
Sayın milletvekilleri, demokrasileri diğer kapalı
rejimlerden ayıran en önemli özelliği şeffaflık ve
uzlaşmaya açık olmasıdır. Sizin İktidarınız
döneminde, maşallah, ne şeffaflıktan ne de uzlaşmadan bir
eser göremedik. Sayısal çoğunluğunuza güvenerek dayatmacı
tavrınızı ısrarla sürdürüyorsunuz.
Kıymetli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi, AKPnin
mahkemesi olmayacak, Anayasada kendisine verilen yetki ve sorumluluk
çerçevesinde görevini yerine getirecek. Aslında, yandan dolanarak bu tür
değişiklikleri yapmak yerine kafanızın arkasındakileri
millete tam olarak açıklasanız her şey netleşmiş
olacak. Hukuk ilkeleri geneli kapsar ve eşitliği gözetir. Aynı
kapsamdaki hukuk normuyla farklı düzenleme getirilemez. Bütün
bakanlıkların teşkilat ve görevleri hakkındaki
kanunları yürürlükten kaldırın! Diğer sakıncaları
yanında, sırf bu tavrınız bile kamu yönetimindede
nasıl bir kaotik düşüncenin sahibi olduğunu göstermeye yeter de
artar.
Mevzuatımızda yönetmeliklerin amacı ve kapsamı
bellidir, hangi hususların yönetmelikle düzenlenebileceği
bilinmektedir ancak maksadınız, kendinize göre Anayasa Mahkemesi
üyesi, kendinize göre Başkan, hatta bu da yetmiyor, kendinize göre
personel istihdam etmektir. Açıkça, kanuna karşı hile olan bu
yöntemlerle hedeflerinizi gerçekleştireceğinizi
düşünüyorsanız fena hâlde yanılıyorsunuz. Türkiye
Cumhuriyeti devleti, sizin anladığınız manada kanun devleti
olmaktan öte, bir hukuk devletidir.
Temenni etmiyoruz ama bu tasarı
kanunlaştığı takdirde, muhtemelen Anayasa Mahkemesinin
önüne gidecektir. O zaman, yüce mahkeme, sizin zannınızdan
sıyrılarak, geçmişte hizmet birimleri kurulması
hakkında verdiği birçok karar gibi bu düzenlemeyi de iptal edecektir.
Bir başka husus: Bu tasarıyla Anayasa Mahkemesinde görev
yapan personeli Adalet Bakanlığına gönderiyorsunuz, özlük
haklarıyla ilgili bir netlik yok. Bu personelin, gelecekte, Bakanlık
tarafından merkezde mi, taşrada mı görevlendirileceği
belirsiz. Belki de bu personelin birçoğu emekli olacak veya istifa etmek
zorunda kalacak. Özelleştirme uygulamalarının sonucu mağdur
ettiğiniz personelin yaraları sarılmadan yeni yaralar açmaya
nasıl cüret ediyorsunuz? Yarın bir kanun da Türkiye Büyük Millet
Meclisi hakkında çıkartırsanız, buradaki personeli de
bakanlıklara dağıtırsınız.
Kıymetli arkadaşlar, her zaman söylüyoruz, söylemeye de
devam edeceğiz, lütfen, adaleti sadece kendinize istemeyin. Kendinize ve
kafanıza göre şekillendirdiğiniz adalet, adalet olmaktan öte
zulüm olacaktır. Vatandaşın ahını
alacaksınız. Ah alan da iflah olmaz. Biz sizi uyarıyoruz, vakit
çok geç olmadan bu düzenlemelerden vazgeçin. Aslında maksadınız
gayet açık, kapsamını seçimlerden önce açıklamaya cesaret
edemediğiniz, kafanızdaki Anayasa değişikliğinin
altyapısını kurmaya çalışıyorsunuz.
Yanlış hesabın Bağdattan dönmesi hesabı, bu
hesabınız da 12 Haziranda milletten dönecektir inşallah.
Biz sizden bir defa mertçe doğru söylemenizi bekliyoruz. 12
Haziran sonrası yapacağımız Anayasa
değişikliğinde Türk adına ne varsa Anayasadan
çıkartacağız. deyin. Referandumdan önce bertaraf etmekle tehdit
ettiğiniz TÜSİAD, kamuoyuna açıkladığı rapor ile
desteğini açıkladı, onlar da Türk kavramına
karşılar. Bu konuda yeterince yandaşınız ve
destekçiniz oldu ancak biliniz ki bu coğrafyayı vatan yapan, bin
yıldır bir ve beraber yaşayan Türk milleti bu oyununuza
gelmeyecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi maksadınızı milletimize
anlatacaktır diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı olmadığı için
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.36
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 21.45
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 82nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
696 sıra sayılı Kanun Tasarısının
49uncu maddesi üzerinde verilen Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır ve önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
50nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz tasarının 50. maddesinin
1. fıkrasının 1. cümlesinin Esas inceleme sonunda,
başvurucunun ihlal iddiasının kabulüne veya ihlal
iddiasının reddine karar verilir. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Behiç
Çelik Nevzat
Korkmaz |
Mersin Mersin Isparta |
Şenol
Bal Beytullah
Asil Hüseyin
Yıldız |
İzmir
Eskişehir Antalya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının
50 nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.
Bekir
Bozdağ Yaşar
Karayel A. Sibel
Gönül |
Yozgat Kayseri Kocaeli |
Hayrettin
Çakmak M. Altan
Karapaşaoğlu |
Bursa Bursa |
"(2) Tespit edilen ihlâl bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye
gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden
yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 50. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa Gök Kamer Genç Ahmet Ersin |
Mersin Tunceli İzmir |
Ali İhsan Köktürk Ali Oksal Atilla Kart |
Zonguldak Mersin Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İsa Gök, Mersin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, arkadaşlar, 50nci maddenin (2)nci
fıkrasında çok farklı bir hüküm var. Ne o? Anayasa Mahkemesinin
bir başka yargı mercisinin verdiği kararı iptal etmesi.
Şimdi, gerçi, AKPnin önergesi var ama sonucu değişmiyor. Yüksek
mahkemeler Anayasamızda sayılmıştır. Altı tane
yüksek mahkememiz vardır: Anayasa Mahkemesi, Yargıtay,
Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve
Uyuşmazlık Mahkemesi. Anayasamıza
baktığımızda bu mahkemeler konusundaki hükümlerde aynen der
ki: Mesela, Yargıtay
adliye mercilerinde
diye gider ve
karar ve
hükümlerin son inceleme merciidir. der, son inceleme mercisi, 154. 155e,
Danıştaya bakın, Danıştay aynı şekilde
idari mahkemelerce
falan diye gider
karar ve hükümlerin son inceleme
merciidir. Yüksek mahkemelerin, Anayasa hükmünde, karar ve hükümlerin son
inceleme mercisi olduğu açıkça yazılıdır.
Anayasamızın 148inci maddesi Anayasa Mahkemesini düzenliyor ve 12
Eylül referandumunda, bireysel başvuru hakkı geldi, 148inci maddenin
üçüncü fıkrası, dördüncü fıkrası ve beşinci
fıkrası geldi.
Arkadaşlar, her üç fıkraya
baktığınızda, bu fıkraların hiçbir yerinde,
Anayasa Mahkemesinin diğer yüksek yargı mahkemelerinin üzerinde,
onların karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olma imkânını
kaldıran, Anayasa Mahkemesi lehine o son inceleme mercisi mahkemelerin de
üzerine çıkartıp onların kararını temyizen tekrar
inceleyebilme imkânını veren bir tek kelime yok. Ben, Türkçe okurum,
Türkçe konuşurum.
Okuyoruz, bütün fıkraya baktığımızda,
üçüncü fıkra, 148: Herkes, Anayasada güvence altına
alınmış
falan diye gidiyor
Başvuruda bulunabilmek için
olağan kanun yollarının tüketilmiş olması
şarttır. Burada asla, iptal, bir başka mahkeme
kararını iptal, yok etmek yok.
Dördüncü fıkraya bakıyoruz: Bireysel başvuruda,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Kanun
yolları dediği, temyizdir, itirazdır, tashihi karardır
falan. Bu aşamalardaki incelemeler Anayasa Mahkemesinde yapılamaz.
Bu, aslında bize bir ışık veriyor.
Beşinci fıkraya bakıyoruz: Bireysel başvuruya
ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Şimdi, bakın arkadaşlar, ışık veren
fıkra dört. Hiçbir mahkeme kararını iptal yetkisi yok.
Şimdi elimize, şu çok kıymetli Anayasa Mahkemesinin
usul kanununun tasarısını alıyoruz, ikinci
fıkrasına bakıyoruz, diyor ki: Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa
diye uzun uzun gidiyor. Ayhan Beyin
formülü terditli bir yol ortaya koydu. Yani Anayasa Mahkemesi bir ihlal görürse
bunu mahkemesine gönderecek, mahkeme bu ihlali ortadan kaldıran karar
verecek. Karar vermezse yine darbeyi vuracak Anayasa Mahkemesi. Geldi,
eğer ki iddia devam ederse o mahkemenin kararını yine iptal
edecek. Ne diyor tasarıda?
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) İsa Bey, önergemiz var.
İSA GÖK (Devamla) Önergenize baktım Ayhan Bey. Ben
boş çıkmam buraya, merak etme sen!
Bu durumda Anayasa Mahkemesi doğrudan ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak kararı verir. Yani iptal
kararı.
Yeni önergenize bakıyorum Sayın Üstün. Önergenizde ne
diyor? Aynı şey: Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali
ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya
üzerinden karar verir. İhlali ortadan kaldıracak. İptal var
mı yok mu burada mahkeme kararına?
Bakın arkadaşlar, Avrupa yargı sisteminde ihlali
Şu Anayasa 148e göre ancak ihlali tespit eder, tazminat verebilir. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin de yetkisi budur. Siz AİHMin
Türkiyede bir mahkeme kararını iptal ettiğini gördünüz mü? Olur
mu ya! Böyle bir yetkisi yok Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, iptal
edemez bizim mahkeme kararımızı. Ama siz AİHMde olmayan,
Anayasanın vermediği bir yetkiyi kanuna koyarak, Anayasaya
aykırı olarak Anayasa Mahkemesine iptal imkânı veriyorsunuz. Bu
önerge de olmaz, bu tasarı da olmaz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Gök.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 50 nci maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif
olunur.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
"(2) Tespit edilen ihlâl bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye
gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden
yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçeyi okutun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bireysel başvuru sonucunda verilecek olan kararların
daha açık bir şekilde düzenlenmesi gerekmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz tasarının 50. maddesinin
1. fıkrasının 1. cümlesinin Esas inceleme sonunda,
başvurucunun ihlal iddiasının kabulüne veya ihlal
iddiasının reddine karar verilir. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Behiç Çelik, Mersin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelik. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 696 sıra sayılı
Tasarının 50nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi için söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
50nci maddede diyor ki: Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlâl edildiğine ya da edilmediğine karar
verilir.
Şimdi, bu tür cümleleri koyarken, idare makamlarına ve
mahkemelere karar verirken kolaylık olması açısından,
doğrusu, çok kalıp birtakım cümlelerin, hukuki anlam yüklü olan
birtakım söylemlerin tercih edilmesi daha uygun olurdu. Bu sebeple
başvurucunun ihlal iddiasının kabulüne veya ihlal
iddiasının reddine... şeklinde önergemizi Genel Kurula
sunmuş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi Türk hukuk
sistemine 1961 Anayasasıyla girmesine rağmen, son elli yılda
almış olduğu mesafeyi hiç kimse göz ardı etmemelidir. Dünya anayasa mahkemeleri içerisinde Türk
Anayasa Mahkemesinin hukuki statüsünün gittikçe gelişmekte olduğu
hepimiz için, toplumumuz için de sevindiricidir. Dolayısıyla, Anayasa
Mahkemesi vermiş olduğu kararlarla aynı zamanda kendi
içtihadını ve hukukunu da oluşturmaktadır. Bu
doğrudur. Dolayısıyla, kamu hukuku içerisinde önemli bir yer
işgal eden Anayasa hukukunun Anayasa yargısı eliyle daha da
geliştirilmesi demokrasiye yapılacak en büyük katkıdır.
Ancak, tekrar 12 Eylül referandumuyla gerçekleştirilen, 5982 sayılı
Yasayla yapılan Anayasa değişikliği, gerek
yapılış şekli gerekse topluma sunulma biçimi ve yalan ve
dolanlarla dolu olan söylemleriyle otomatikman baştan zedelenmiş,
millî iradeye darbe vurularak bu metnin halk tarafından kabulü bir
şekilde iktidar tarafından sağlanmıştır. Bu
itibarla, Anayasa Mahkemesinin yapısı düzeltilirken toplam 11 olan
üye sayısının daha da artırılarak 17ye
çıkarılması, yarın
başka bir iktidar tarafından, ileriki yıllarda -bu
yıldan itibaren- başka bir düzenlemenin kapısını
aralayabilir. Burada şunu kastediyorum: Tutarlar 17 olacağına
niçin 34 olmasın? diye bir fikir ortaya çıkarılabilir. O zaman
her Anayasa değişikliği yaparak Mahkemenin temel
yapısında, üye sayısında değişikliğe
gidilerek yapılacak bu düzenlemeler Anayasa Mahkemesinin işlevini
ortadan kaldırır ve Anayasa yargısının da gittikçe
partizanlaşmasının önünü açar ve Türk hukuk sistemine en büyük
zararı bu şekilde vermiş oluruz. Bu itibarla, bütün
konuşmalarımda yüce heyetinize arz etmiş olduğum
yargının, yasamanın, yürütmenin dengeli ve etkin
iletişiminin kurulması ve her erkin kendi iç bütünlüğünün
sağlanması, dolayısıyla muvazenenin esas alınması
çok önem iktiza eder.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın
başında da vurguladığım gibi, burada söz konusu
değişiklik önergemizin kabulü durumunda mahkeme kararlarına daha
bir katkıda bulunulacağını özellikle belirtiyor,
önergemizin kabulünü yüce heyetinizden arz ediyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler. Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
51inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 51.
Maddesinde yer alan "hükmedilebilir" ibaresinin karar
verilebilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Faruk
Bal Behiç
Çelik Nevzat
Korkmaz |
Konya
Mersin Isparta |
Beytullah
Asil Mehmet
Şandır Rıdvan
Yalçın |
Eskişehir Mersin Ordu |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 51. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Atilla
Kart Kamer Genç |
Mersin
Konya Tunceli |
Ali
Oksal Ahmet
Tan Ali
İhsan Köktürk |
Mersin İstanbul
Zonguldak
|
Ahmet
Ersin |
İzmir
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Ahmet Tan
BAŞKAN Ahmet Tan, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET TAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
696 sıra sayılı Tasarının 51nci
maddesiyle ilgili öneri üzerine söz aldım. Bireysel başvuru
hakkının kötüye kullanılmasını düzenliyor. Böyle bir
düzenleme, kanaatimize göre bazı sakatlıklar taşıyor. Bu
sakatlıkların birincisi gerekçede dile getirilmiş. Gerekçede
deniyor ki: Anayasa Mahkemesinin önerisi üzerine bu madde
değiştirilmiştir.
Şimdi, Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri arasında
-ki Anayasanın 147nci maddesi düzenliyor- Büyük Millet Meclisine böyle
bir öneride bulunmayı öngörmüyor. Bunun muhalefete, bizler gibi
milletvekillerine bırakılması -bu önerilerin- herhâlde daha
yerinde olacaktır. Zaten cesaretlendiren de bu gerekçedeki sakatlık.
Bir başka sakatlık kanun maddesinin kendisinde var.
Açıkça kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular
için 2 bin lira cezayı öngörüyor. Şimdi, hem bireysel başvuru
hakkı verip hem de bunu cezai müeyyideye bağlamak bir hakkın
kullanılmasını caydırıcı bir nitelik
taşıyor. Biraz da niyeti cezalandıran bir koku var burada.
Çünkü, eğer maksat bir kötüye kullanmaysa burada söz konusu olan müracaat
sırasında şekil şartını yerine getirmeyen bir
başvurucunun zaten kabul edilmiyor. Niyeti cezalandırma derken de bugün
bir ifade özgürlüğü hakkının ihlali olan
basılmamış bir kitabın matbaasının
basılmasıyla ilgili konu geliyor. Bu konuda da şunu söylemek
belki gerekecek: İşlenmemiş suçu Sen suç işleyeceksin.
diye bir düşünceyle cezalandırmak ve toptan imha edilmesiyle ilgili
bir karar vermiş mahkeme. Madem burada kanun yapıyoruz, burada iyi
düzenlenmemiş, gerekçesi iyi yazılmamış kanunlar ileride bu
tür sakatlıklara yol açıyor.
Bu nedenle, gerekçede Anayasa Mahkemesinin önerisi üzerine
yapılan bu maddenin, bir milletvekili grubunun, Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği bu önergeyle, toptan bu maddenin kaldırılması
yerinde olacaktır. Bireysel başvuru hakkının eğer bir
yenilik olarak anayasa hukukumuza dâhil edilmesi kutlanacak bir şeyse,
bunun kaldırılmasıyla herhâlde daha çok hak edecektir bunu.
Şimdi tabii ki, Anayasanın en temel kurumlarından
birisi Anayasa Mahkemesi, seçim kararı almış bir Mecliste bunun
görüşülmesi, hele de bu tür iyi yazılmamış maddelerin dâhil
edilmesi, böyle bugünkü yapılan, basın özgürlüğünü, ifade
özgürlüğünü de toptan ortadan kaldıran, bugünkü, işte
televizyonlarda tanık olduğumuz hadiseyi de akla getiriyor. Bu,
niyetin cezalandırılması gibi bir anlam çıkıyor bu
maddede de ve bugün yapılan işlemde de.
Niyet derken, madem saat ilerliyor, küçük bir fıkrayla,
Bektaşi fıkrasıyla meramımı daha iyi
anlatacağımı ve anlayacağınızı umut
ediyorum.
Bektaşi, ramazanda zaptiyeler tarafından durduruluyor
üstü aranıyor. Kuşkulanıyorlar. Cebinden binlik şişe
çıkıyor, içki şişesi. Zaptiyeler Bre zındık, ramazanda
içki içilmeyeceğini bilmiyor musun diye çıkışıyorlar.
O da Ben içmiyorum. diyor. Ama içeceksin, madem taşıyorsun
içeceksin. diyorlar. Hayır içmeyeceğim, ben bayramı
bekleyeceğim. Bunu yanımda bulunduruyorum ben. O zaman
dinlemiyorlar. Diyor ki bunun üzerine; Eğer beni götürecekseniz
kadının karşısına, beni ellerimle parmaklarım
dolayısıyla da götürün, çünkü bu eller ve parmaklarla daha büyük bir
suç işlerim, sizlere ayıp işaret yapabilirim. Şimdi yani
bu niyeti cezalandırmanın ucu bucağı yok. O yüzden bunu
önlemenin tek yolu, iyi yazılmış, sınırları çok
iyi çizilmiş ve serbestçe müzakere edeceğimiz bir kanun yapma
ortamına bunu kavuşturmaktır. Böyle alelacele, nefes nefese bir
ortamda bunun sonuçları, bugün ortaya çıkan, işte,
basılmamış kitaba baskın yapmak gibi manzaralar
olacaktır.
Bu vesileyle bu önerimizin kabul edilmesi, yani bu maddenin toptan
kaldırılması önerisi, Anayasa Mahkemesinin önerisiyle konulan bu
maddenin milletvekili grubunun önerisiyle kaldırılması çok
yerinde olacaktır. Belki bu konuda işlenen günahları da bir
nebze azaltacaktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter
sayısı, Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.08
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.16
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 82nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
696 sıra sayılı Kanun Tasarısının
51inci maddesi üzerinde verilen İstanbul Milletvekili Ahmet Tan ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 51.
Maddesinde yer alan hükmedilebilir ibaresinin karar verilebilir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Beytullah Asil,
Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın Asil. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 696 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 51inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz
aldım. Bu vesileyle sizleri ve sizlerin şahsında yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum.
Metinde yer alan hükmedebilir ibaresinin karar verebilir
şeklinde değiştirilmesini, bu yolla kanun metnini daha
anlaşılır hâle getirmeyi amaçladığımız bu
önergeye destek oylarınızı beklediğimizi ifade ederek
sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 12 Haziran 2011 tarihinde
yapılacak olan 24üncü Dönem milletvekilliği genel seçimleri
sonrası Hükûmetin başlattığı yeni Anayasa
çalışmaları doğrultusunda ülkemizi dönüştürmek
gayesiyle yoğun bir kampanya başlatılacağının
işaretleri bugünden görülmeye başlamıştır. Bu konuda
Hükûmete destek olmak, ülkeyi dönüştürmek maksadıyla oluşturulan
birleşik cephe, iktidar ile sıkı bir iş birliği kurmak,
bu yolla cepheyi genişletmek için ellerindeki bütün imkânları
seferber ediyor. Yapmak istediklerine, zihniyetlerine, düşüncelerine ve
ideolojilerine baktığımızda içine girdikleri yol kendileri
açısından normaldir çünkü Türk yurdunu, düşüncelerine ve zihniyetlerine
uygun şekilde dönüştürmeye çalışıyorlar.
Anlayamadığımız, bu girişim için oluşturulan
cepheye son olarak Türk Sanayicileri ve İşadamları
Derneğinin de katılmış olmasıdır. İçlerinde
ülkemizin, dünyanın sayılı zenginlerinin de bulunduğu bu
dernek temsilcileri bu zenginliklerinin tamamını bugün dinamitlemeye
çalıştıkları cumhuriyet döneminde bu aziz milletin
dişlerinden tırnaklarından artırarak
oluşturdukları tasarruflarından elde ettiklerini unutarak
Türkiye Cumhuriyetinin varlığına ve birliğine dil
uzatanlarla ve bölünmeyi gündeme
taşıyanlarla aynı çatı altında oturmak
gafletini gösterenlerdir, İktidarın gizli gündemine sözcülük
yapanlarla aynı safta oturmaya devam edenlerdir. Bu aziz millet mutlaka
bunu değerlendirecektir. Bu ülkenin değerlerini kullanarak söz
söyleme hakkı bulunanların çok daha dikkatli, milletine daha
saygılı, vefalı olmalarını beklediğimizi ifade
etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bütün bu olanları bu aziz
millet bugüne kadar sineye çekmiştir. Ancak, gelinen nokta bıçağın
kemiğe dayandığı noktadır. Bu birleşik cephenin
karşısına münevverlerimiz, entelektüellerimiz dikilmek
zorundadır. Bu cephe Türk fikir ve düşünce hayatına yön verme
yetkinliğine ulaşmış münevverlerimizin 12 Eylülün, 28
Şubatın, 3 Kasımın üzerlerine örttüğü küllerden
arınarak fikirleriyle, yazılarıyla, kitaplarıyla,
nutuklarıyla kamuoyunu etki gücünü harekete geçirmelidir tıpkı
Ziya Gökalp gibi, Turan Yazgan gibi, İsmail Gaspıralı gibi. Türk
milleti tarafından demokrasiye âşık Türk evlatlarının
vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunan Anayasanın ilk üç
maddesi ve onları koruyan 4üncü maddesinin
değiştirilemeyeceğini sadece biz siyasilerin söylemesi yetmez,
münevverlerimizin de, entelektüellerimizin de haykırma zamanı
gelmiştir.
Ne mutlu Türk'üm. diyebilen herkesi bu birleşik cephenin
karşısında milletimizi aydınlatmaya, bilgilendirmeye, bu
mücadele kervanında yer almaya çağırıyor, yüce heyetinizi
ve sizlerin şahsında yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Asil.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
52nci madde üzerinde iki adet önerge vardır. Okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 52. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
katılan ibaresinin iştirak eden olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Ali
Rıza Öztürk Kamer
Genç |
Mersin Mersin Tunceli |
Ahmet
Ersin Ali
Oksal Ali
İhsan Köktürk |
İzmir Mersin Zonguldak |
Harun
Öztürk Atilla
Kart |
İzmir Konya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının 52 inci
maddesinin (3) numaralı fıkrasının ilk cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif
olunur.
Faruk
Bal Behiç
Çelik Nevzat Korkmaz |
Konya
Mersin Isparta |
Mehmet
Şandır Rıdvan
Yalçın |
Mersin Ordu |
(3) Başkanın görevlendirdiği raportör ilk inceleme
raporunu hazırlayarak Başkanlığa sunar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Fıkra metninin bu şekilde yazılması daha
anlaşılır ve uygun olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 52. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
katılan ibaresinin iştirak eden olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Harun Öztürk
konuşacak.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Harun Öztürk, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 52nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili olarak söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, siyasi parti kapatma
davalarıyla ilgili madde görüşülürken 12 Eylül referandumuna AKP
tarafından sunulmak istenen fakat Türkiye Büyük Millet Meclisince
reddedilen değişiklikle ne yapılmak istendiğinin, bizler ve
milletimiz tarafından bir kez daha hatırlanmasında yarar
görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere AKP, 12
Eylülde referanduma sunulan Anayasa değişikliği teklifine parti
kapatmalarının imkânsız hâle getirilmesini de eklemek
istemişti. Anayasanın 69uncu maddesini değiştirmek
isteyen bu madde, siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin
davaların Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının
talebi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından verilecek izin üzerine
açılabileceğini öngörmekteydi. Yani Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı tarafından bir partinin kapatılması
için Anayasa Mahkemesinde dava açılabilmesi, kapatılması istenen
partinin bir nevi iznine tabi olacaktı. Ne var ki, bu ölçüsüz teklif
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından reddedilmiştir. Peki,
reddedildi de Anayasanın yasakladığı fiilleri açıkça
işleyen bir parti bundan böyle kapatılabilecek mi? Türkiye
Cumhuriyetini korumaya yönelik bu sigorta Anayasada durmaya devam etse de
Anayasa Mahkemesinin üye yapısında sağlanan değişiklik
bundan böyle herhangi bir partinin kolay kolay
kapatılamayacağını ortaya koymaktadır. Elbette, siyasi
partilerin kapatılması demokrasilerde son olarak başvurulacak
bir yöntem olmalıdır. Ancak, Anayasamızın 68inci
maddesinin dördüncü fıkrasında ifade edildiği üzere bir siyasi
partinin tüzük ve programı ile eylemleri, devletin
bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti
ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine
aykırı olursa, bu siyasi parti sınıf veya zümre
diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve
yerleştirmeyi amaçlar ve suç işlenmesini teşvik ederse, özetle,
Anayasada yazılı kapatma koşulları oluşursa, Türkiye
Cumhuriyeti kendisini ve temel ilkelerini koruyacak refleksi gösterebilmelidir.
Değerli milletvekilleri, bu arada kanun hükmünde
kararnamelerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesine ilişkin
yapılan fiilî bir Anayasa ihlaline de dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Sizlere bir örnek vermek istiyorum: Plan ve Bütçe Komisyonu gündeminde bulunan
30/5/1973 tarihli ve 5 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hâlâ
yasalaşmayı beklemektedir. Parlamento her seçime gittiğinde
kadük olan bu kanun hükmünde kararname her dönem yenilenmiş ve 23üncü
dönemde de yasalaşmadan kadük olacaktır. Söz konusu kanun hükmünde
kararnamenin çıkarıldığı tarihte yürürlükte olan 61
Anayasasında Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye
Büyük Millet Meclisine kanun hükmünde kararnamelerin
sunulacağını, Anayasanın ve yasama Meclisleri iç
tüzüklerinin kanunların görüşülmesi için koyduğu kurallara göre
ancak komisyonlarda ve Genel Kurullarda diğer kanun tasarı ve
tekliflerinden önce ve ivedilikle görüşülüp karara
bağlanacağını hükme bağlamaktadır. Aynı
hüküm 1982 Anayasasının 91inci maddesinde de mevcuttur. Çözüm için
Anayasanın amir hükmüne aykırı olarak makul bir süre içinde
yasalaştırılmayan kanun hükmünde kararnamelerin de iptale konu
edilebilmesine imkân tanınması gerekir çünkü burada Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yasama yetkisinin devri söz konusudur ve bu yetkiye
dayanılarak çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin de
ivedilikle görüşülmesi ve yasalaştırılması gerekir
diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir düzeltme yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Şimdi, efendim, kabul ettiğimiz önergeyle, 52nci maddenin üçüncü
fıkrasının ilk cümlesi Başkanın görevlendirdiği
raportör ilk inceleme raporunu hazırlayarak Başkanlığa
sunar. şeklinde, devamında Raportör ilk inceleme raporunu
hazırlayarak Başkanlığa sunar. ifadesi var, bu
çıkmış oluyor. Dolayısıyla ikisini beraber, birlikte
yazmış oluyoruz. Bunun çerçeveye bu şekilde işlenmesini arz
ederim Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Nasıl? Bu redaksiyon mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Fazlalık var, devamında fazlalık var, aynı şey bir
daha yazılıyor.
BAŞKAN Redaksiyonla birlikte, değişiklikle
birlikte, kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
53üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır; okutup,
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 53. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
talebiyle ibaresinin istemiyle olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İsa
Gök Ali
Rıza Öztürk Atilla
Kart |
Mersin Mersin Konya |
Ali
İhsan Köktürk Kamer
Genç Ali
Oksal |
Zonguldak Tunceli Mersin |
Ahmet
Ersin |
İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının 53.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan bu hükümlere
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Faruk
Bal Behiç
Çelik Nevzat
Korkmaz |
Konya Mersin Isparta |
Hasan
Çalış Mehmet
Şandır Rıdvan
Yalçın |
Karaman Mersin Ordu |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe: Madde metninde yer alan bu hükümlere ibaresi gereksiz
ve farklı yorumlara yol açabilir olduğundan
kaldırılması uygun olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 53. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
talebiyle ibaresinin istemiyle olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İsa
Gök (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali İhsan Köktürk,
Zonguldak Milletvekili.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 696 sıra sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun Tasarısının
53üncü maddesine yönelik önerge üzerine söz almış bulunuyorum,
öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi laik,
demokratik, sosyal hukuk devletimiz Anayasanın 2nci maddesinde ve
Anayasanın başlangıç metninde ifadesini bulan, yasama, yürütme,
yargı erklerinin birbirinden bağımsızlığı
yani kuvvetler ayrığı ilkesi üzerinde şekillenmiştir.
Anayasamızın, egemenliği düzenleyen 6ncı maddesine göre
de egemenlik kayıtsız şartsız Türk milletinindir ve Türk
halkı egemenliği Anayasamızın koymuş olduğu
esaslara göre değişik organlar aracılığıyla
kullanır. Yani değerli milletvekilleri, gerek bizim Anayasamız
gerekse bütün demokratik anayasalar egemenlik kavramını sadece
yürütmeye, sadece siyasal iktidara has bir kavram olarak
tanımlamamıştır. Egemenlik kavramı sadece yürütmeye
tanınan mutlak bir yetki değildir. Anayasalarda egemenlik yetkisi
dağıtılmış; hiçbir kişiye, sınıfa,
zümreye, gruba, tek bir siyasal partiye ve hangi çoğunlukla gelirse gelsin
sadece siyasal iktidara bırakılmamıştır. Yine, demokrasinin
olmazsa olmaz koşulu olan kuvvetler ayrılığının
doğal sonucu da yargı
bağımsızlığının güvence altına
alınmasıdır. Bu, aynı zamanda hukuk devletinin de ön
koşuludur.
Değerli milletvekilleri, bu sözlerimizi daha önce bu kürsüden
defalarca ifade ettik, tekrar tekrar dile getirdik, yine dile getiriyoruz.
Ancak, maalesef, siyasal iktidarın kuvvetler ayrılığı
ilkesini ortadan kaldıran, parmak çoğunluğuna dayanarak yasamaya
ve bu tür yasal düzenlemelerle yargıya da egemen olan, hukuk devletimizin
temel norm ve ilkelerini yok sayan, parti devletine gidişin son
aşamasını yaratmaya dönük anlayıştan ödün
vermediğini görmekten büyük üzüntü duyuyoruz.
1789 tarihli Fransız Yurttaş Hakları Bildirgesinde
tanımlanan Hakların güvence
altına alınmadığı, erkler
ayrılığının sağlanmadığı bir
toplumun anayasası yoktur. anlayışının iki yüz küsur
yıl sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasasıyla,
Yargıtay ve Danıştay değişiklikleriyle ve
görüşmekte olduğumuz Anayasa Mahkemesi yasa tasarısıyla
evrensel ilkelerle bağdaşmayan düzenlemelerin
yasalaşmasından ülkemizin geleceğiyle ilgili çok ciddi
kaygılar duyuyoruz.
Yine, bu tarihten iki yüz altmış, iki yüz yetmiş
yıl önce yaşamış olan Montesquieunun bütün gerçek
demokrasilerde kabul gören Eğer yargı gücü yürütme ve yasama
gücünden ayrılmazsa o ülkede özgürlük yoktur. ifadesinin gerisine düşen
bir iktidar anlayışını, bir AKP
anlayışını ibretle izliyoruz.
Değerli milletvekilleri, ben buradan iktidar partisinin
temsilcilerine seslenmek istiyorum: İktidar partisinin Sayın
Bakanı, iktidar partisinin sayın milletvekilleri; hukuk devletini
ortadan kaldıran, yargıyı siyasal iktidarın kuyruğuna
takan, küresel, dış destekli, dışarıdan
dayatılan, halkımızın da, ülkemizin de yararına
olmayan bu düzenlemeleri bir kenara bırakın; çocuğunun cebine
1,5 lira harçlık koyarak okula gönderemeyen, çocuğunun okul
masraflarını dahi karşılayamayan ailelerin, her gün
iş bulurum umuduyla evinden çıkan ancak akşam evine bir ekmek
alarak dahi dönemeyen milyonlarca işsizin açlık
sınırının altında maaş alan ancak buna
rağmen sadece çocuklarının değil, torunlarının
dahi geçimini üstlenmek zorunda kalan, kahveye dahi inemeyen veya indiği
kahvede bir bardak çayı boğazı düğümlenmeden içemeyen
emeklilerimizin sorunlarına yönelik düzenlemelerini bu kürsüye getirin.
Halkımız size bunun için oy verdi, sizlerden bunu bekliyor.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
54üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 54. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
taleplerinde ibaresinin istemlerinde olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
İsa
Gök Ahmet
Ersin Ali
Oksal |
Mersin
İzmir
Mersin
|
Ali
İhsan Köktürk Kamer
Genç Ali
Rıza Öztürk |
Zonguldak
Tunceli Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının 54.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan veya milletvekili
olmayan bakan ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Behiç
Çelik Nevzat
Korkmaz |
Konya
Mersin
Isparta |
Rıdvan
Yalçın Mehmet
Şandır |
Ordu
Mersin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta
Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önerge üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Herkesin bildiği bir ilke vardır: Devlette
devamlılık esastır. Devleti de yöneten siyaset kurumudur.
Milletler, siyaset kurumunda da devamlılığı
sağlayabiliyor ve hangi hükûmet gelirse gelsin doğrular iktidar
olmaya devam ediyorsa güvenli gelecek hayalleri kurabilir. Yoksa bugün AKPnin
yaptığı gibi kendi hükûmetini milat kabul edip kendinden önce
sanki olumlu, güzel hiçbir şey yapılmamış gibi reddimiras
yapar ise işte o zaman bu devamlılığı
sağlayamazsın. AKPnin siyasi üslubu neticesinde ülkede siyaset
lisanı sertleşmiştir, her ne pahasına olursa olsun kazanma
hırsı siyasete egemen olmuştur, milletin kırmızı
çizgileri yok edilmiştir; sadece siyaset alanında değil, her
alanda bizi biz yapan, cumhuriyetimize şahsiyet kazandıran tüm
özelliklerimiz bu tahribattan nasibini almıştır. Üzülerek
belirtmeliyim ki adalet müesseseleri, tahrip edilen kurumlar içerisinde ilk
sıralarda yer almaktadır.
Yargı kurumu ve hukukun üstünlüğü ilkesi her
şeyden önce insan hak ve özgürlüklerinin nihai teminatı ve devletin
temel taşıdır. Yargının ve adalet duygusunun
zedelenmesi, siyasetin emrine sokulması milletimize yapılan en büyük
kötülük olmaktadır. Yargı sistemimizde asırlık sorunlar
vardır. Elbette, sadece bu Hükûmet zamanında bu sorunlar ortaya
çıkmış değildir, ancak bu sorunları gidermenin yegâne
yolu, önyargısız, tüm tarafların olurunu alarak ve tabii ki
yargının düşünce ve değerlerine saygı gösterilerek
üretilecek çözümlerdir. Yoksa, öfke ve rövanş alma duygularıyla, hele
hele Dün yargıyı CHP kullandı, bugün AKP
kullanmalıdır. mantığıyla hareket ederek,
yargıyı vatandaşa şikâyet edip muhakeme süreçlerini
halkın gözünde mahkûm ettirerek bir yere
varılamayacağını herkes bilmelidir.
Hükûmet makamı sızlanma makamı değildir.
Sorunları kurumların üzerine yıkarak sıyrılıp
çıkmak değildir siyaset. Maalesef, AKPnin yargıya
bakışı ve yaklaşımı sorunludur. Hukuk olmadan
demokrasi, demokrasi olmadan da hukuk devletinin var olması
imkânsızdır.
Dokuzuncu yılında AKP İktidarı gerçek anlamda
bir yargı reformu için hiçbir adım atmamıştır, iç
hukuk mevzuatımızı karmakarışık bir hâle
getirmiş, anlaşılabilir, basit, evrensel, demokratik normlarla güçlendirememiştir.
Yargı, olur olmaz her işle meşgul edilmeye devam
olunmaktadır; iş yükünü hafifletmeyi, dava süreçlerini
basitleştirip kısaltmayı başaramamıştır.
İstinaf mahkemeleri için binalar yapmış, kadrolar
almış ancak bir türlü hayata geçirememiştir. Adli kolluğun
idari yapılanmasını, araç gereç noksanlıklarını
tamamlayamamıştır. Hâkim, savcı ve yardımcı
personel açığını giderememiştir. Hâkim, savcı ve
yardımcı personelin mali ve sosyal haklarını
iyileştirememiş, bugün Anayasa Mahkemesi Teşkilat Kanununda
olduğu gibi, muadil yargı kurumları arasında bile adaletsiz
ve eşitsiz uygulamaya yol açmıştır. Bizim hâkim,
onların hâkimi ayrımını yaratmıştır. Adli
tıp yapısının yargı
bağımsızlığı anlayışıyla özerk
yapısını korumayı ve güçlendirmeyi başaramamıştır.
Yüksek yargının içtihat oluşturma işlevinin önündeki
engelleri kaldıramamıştır. Bu sorunları tespit etmek
bir büyük keşif olmasa gerek. Bu sorunları Türkiyede herkes
bilmektedir. Peki, neden çözülmemektedir? İşte, sorun buradadır.
Yargıya Senin ön bahçen, benim ön bahçem diye bakmak yahut seçmenlerine
dönüp Yargıyı CHPnin elinden kurtardım, AKPlileştirdim.
demektir asıl sorun. Demokrasi ve hukuk devletine yönelik bir
sabotajdır aynı zamanda.
Milliyetçi Hareket Partisi yargıya hep saygılı
davranmış, hem AKP hem de CHPnin yaklaşımını
hiçbir zaman tasvip etmemiştir. Yargı, milletimizin
yargısıdır ve hiç kimsenin emrinde olmamalıdır, sadece
adalet ve vicdan duygusuyla çalışması için rahat
bırakılmalıdır. Yargıyı kendinize uydurmak
sevdasından vazgeçmelisiniz. Sokaktaki vatandaş gibi sizler de
yasalar ve adalet önünde boyun eğmelisiniz.
Milliyetçi Hareket Partisi bu düşüncelerle 12 Haziranda
yapılacak seçimlerde milletine hızlı, etkin ve adil
çalışan bir yargıyı vaat etmektedir. Bunu da herhangi bir
siyasi mülahaza ile değil, sadece aziz milletine hizmet saikıyla
yapmaktadır. Projelerimiz hazırdır ve devletin temeli olan
adaleti tesis etmek üzere inançlı kadrolarımız ile milletimizden
yetki beklemekteyiz.
Bu düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 54. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
taleplerinde ibaresinin istemlerinde olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Atilla Kart, Konya
Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; tasarının 54üncü maddesiyle ilgili olarak
vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu sözcüleri, iktidar grubu sözcüleri haklı olarak burada şu
değerlendirmeyi yapıyorlar: Burası bir mahkeme mercisi
değildir, bir yargılama mercisi değildir, burada hüküm
kuramazsınız.
Elbette doğru söyleniyor. Biz de zaten şunu anlatmaya
çalışıyoruz: Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak denetim
görevini yapmak amacıyla görev ve sorumluluk üstlendiğimizi ifade
ediyoruz, yargı yolunu açacak olan mekanizmaları devreye sokmak
istiyoruz. Bunu da yaparken elbette halk adına yapıyoruz, millet
adına yapıyoruz.
Esasen, Meclisin iki temel misyonundan, fonksiyonundan birinin,
asli fonksiyonundan birinin denetim olduğunu sizler de gayet iyi biliyorsunuz
ancak Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetiyle birlikte bu anlamda denetim
mekanizmalarının sistematik olarak engellenmesi söz konusu
olduğu için, hem Türkiye Büyük
Millet Meclisinde hem yürütme kademelerinde sistematik olarak böyle bir
engelleme yapıldığı içindir ki zorunlu olarak bu
konuları, yargıya intikal ettiremediğimiz bu konuları
burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, millî iradenin tecelligâhında
vatandaşımıza, halkımıza anlatmaya
çalışıyoruz, ulaştırmaya çalışıyoruz.
Bu çerçevede de Türk Telekom özelleştirmesiyle ilgili olarak gelişen
süreçleri, bu noktadaki yolsuzluk iddialarını, yolsuzluk
bulgularını, bunun Hükûmete kadar nasıl sirayet ettiğini,
buna dair bilgileri, bulguları kamuoyuyla, halkımızla,
milletimizle paylaşmak istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi Türk
Telekomünikasyon Anonim Şirketinin yüzde 55i 14 Kasım 2005 tarihi
itibarıyla yapılan özelleştirme sonucunda Lübnanlı Oger
Grubuna devredildi. Ondan sonra da İmtiyaz Sözleşmesi imzalandı.
Bu İmtiyaz Sözleşmesinin 38inci maddesi Danıştay
aşamasında değiştirildi, düzeltildi. Şöyle bir
düzeltme yapıldı: Burada, kuruma ait olan
taşınmazların yirmi altı yıllık, daha
doğrusu 2026 yılı sonundaki İmtiyaz Sözleşmesinin
bitiminde bu taşınmazların kuruma bedelsiz olarak devri kabul
edildi. Ancak Oger Grubu bu sözleşme değişikliğine
şerh koydu. Oger Grubunun yaptığı kanunsuzdu. Oger Grubunun
bu kanunsuzluğunu Danıştay da 13/12/2006 tarihli Kararıyla
ortaya koydu, Oger Grubunun şerhini esastan iptal etti. Bunun da ötesinde
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde görev yapan, sorumluluk
üstlenen Devlet Denetleme Kurulu da 17 Şubat 2010 tarihli raporuyla
sözleşmenin şerhsiz olarak imzalanması gereğini rapora
bağladı; Cumhurbaşkanı adına,
Cumhurbaşkanlığı makamı adına bunu rapora
bağladı.
Peki, Oger bu arada ne yapıyor değerli milletvekilleri?
Oger bu arada Kuruma ait olan taşınmazları harıl harıl
satıyor, ilanlar veriyor, ulusal gazetelere ilanlar veriyor, sahibinden
satılık arsa diyor ve enteresandır, o ilanlarda, ulusal
gazetelere verilen ilanlarda da sahibinin kim olduğunu da gizliyor çünkü
kanunsuz iş yaptığını biliyor Oger Grubu ama vahim
olan şudur: Oger Grubu bunu yaparken Türk Telekom adına, orada hazine
adına görev yapan kamu görevlileri de o kanunsuzluğu seyrediyor,
seyretmeye devam ediyor. Orada hazine adına kim görev yapıyor?
Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala görev yapıyor
değerli milletvekilleri. Başka kimler görev yapıyor Yönetim
Kurulunda? TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin görev yapıyor.
Başka kimler görev yapıyor? Kamuoyunun yakından bildiği
Abdullah Tirmikli isimli kişi görev yapıyor. Başka kim görev
yapıyor? Doktor Ali Arıduru, hani Sivil Havacılıkta
kendisine yönelik olarak çok ciddi suçlamaların
yapıldığı bir genel müdürden söz ediyorum. Peki, bunlar
acaba hazine adına mı görev yapıyorlar şu bulgulara göre
yoksa Oger adına mı görev yapıyorlar?
Değerli milletvekilleri, bunları görmeniz gerekiyor,
bunları sorgulamanız gerekiyor. Bu değerlendirmelerle bu
konudaki kanunsuzlukları halkımıza, kamuoyuna anlatmaya devam
edeceğimizi bir kez daha beyan ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kart teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım,
karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında
uyuşmazlık var.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır ve önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
55inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup, aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 55.
Maddesinin 1. fıkrasında yer alan Mahkeme ibaresinin Anayasa
Mahkemesi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Behiç
Çelik Nevzat
Korkmaz |
Konya Mersin Isparta |
Mehmet
Şandır Rıdvan
Yalçın |
Mersin Ordu |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 55. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
Sayıştay Başkanlığına ibaresinin Mahkemeye
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Atilla
Kart Kamer
Genç |
Mersin Konya Tunceli |
Ali
Oksal Ahmet
Ersin Ali
İhsan Köktürk |
Mersin İzmir Zonguldak |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 sıra sayılı
Tasarının 55. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ Mustafa
Özyürek Ahmet
İyimaya |
Yozgat İstanbul Ankara |
Mücahit
Fındıklı Ahmet
Yeni |
Malatya Samsun |
Madde 55- (1) Mahkeme siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir
ve giderlerinin kanuna uygunluğunun denetimi için Sayıştaydan
yardım sağlar.
(2) Siyasi partiler, karara bağlanarak
birleştirilmiş bulunan kesinhesap ile parti merkez ve bağlı
ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının
kesinhesaplarının onaylı birer örneğini Haziran ayı
sonuna kadar 2820 sayılı Kanuna uygun olarak, Anayasa Mahkemesi
Başkanlığına gönderirler. Mahkeme kendisine
gönderilmiş olan bu belgeleri incelemek üzere Sayıştay
Başkanlığına gönderir.
(3) Sayıştayca düzenlenen incelemeye ilişkin
raporlar karara bağlanmak üzere Mahkemeye gönderilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Siyasi partilerin mali denetimlerine ilişkin meydana
gelebilecek tereddütleri ortadan kaldırmak amacıyla düzenleme
yapılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İsa Gök ve arkadaşları
tarafından verilen önerge geri çekilmiştir.
Biraz önce kabul edilen önergeyle de 55inci madde tümüyle
değiştiğinden bu maddelerde değişiklik öngören ve daha
önce okuttuğum önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
56ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 56.
Maddesinin 2. fıkrasında yer alan Mahkemece ibaresinin Mahkeme
tarafından şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Behiç
Çelik Nevzat
Korkmaz |
Konya Mersin Isparta |
Mehmet
Şandır Hasan
Çalış Rıdvan
Yalçın |
Mersin Karaman Ordu |
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, robot kameralarda
arıza olduğu belirtildiğinden birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.56
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.07
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 82nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
696 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi tasarının 56ncı maddesi üzerindeki en
aykırı ikinci önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 sıra sayılı
Tasarısının 56 ıncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bekir
Bozdağ Mustafa
Özyürek Ahmet
İyimaya |
Yozgat İstanbul Ankara |
Ahmet
Yeni Mücahit
Fındıklı |
Samsun Malatya |
Madde 56 - (1) Siyasi partilerin kesin hesapları üzerindeki
inceleme 2820 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır.
(2) Yapılan incelemeye ilişkin raporlar ilgili siyasi
partiye gönderilerek en geç iki ay içinde görüşünü bildirmesi istenir.
(3) Mahkeme mali denetim sırasında siyasi partilerin
incelemeye ilişkin raporlar hakkındaki görüşlerini de
değerlendirir.
(4) Mahkemenin mali denetime ilişkin kararlarının
birer örneği ilgili siyasi partiye ve siyasi partinin sicil dosyasına
konulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderilir.
(5) Mali denetim sonucunda verilen kararlar Resmi Gazetede
yayımlanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Özyürek,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Özyürek. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; siyasi partilerin denetimi konusundaki
55inci maddeyle ilgili önergemiz kabul edildi, şimdi 56yla ilgili bir
önergemiz var.
Şimdi, siyasi partilerin denetimi, mali denetimi çok önemli
bir konu olmasına rağmen, ne yazık ki yeteri kadar
anlaşılmadığı için çok büyük yanlışlıklar
yapılıyor. Geçmişte, bundan üç dört yıl öncesine kadar
siyasi partiler aynı mali tabloları, aynı kesin hesabı
vermelerine rağmen, Anayasa Mahkemesince önemli bir eleştiri
gelmemiştir ama üç dört yıldır özellikle Sayıştaydan
gelen denetçi arkadaşlarımız, siyasi partilerin mali
hesaplarının denetimini biraz vergi denetimiyle
karıştırarak, biraz sıradan bir devlet dairesinin
denetimiyle karıştırarak, siyasi partilere çok haksız
zimmet çıkarıyorlar bir anlamda yani önemli miktarda paranın
hazineye irat kaydedilmesine neden oluyorlar. Tabii, bu işin niteliği
bilinmediği için de kamuoyunda bu raporlar alınıyor, deniliyor
ki: Partiler şu kadar parayı iç etmişlerdir, şu kadar
parayı kaybetmişlerdir, bunun hesabını versinler. Oysa
ortada yenilip içilen bir para yok. Paralar yerine harcanmış, sarf
edilmiş ancak belgelerin bir bölümü denetçiler tarafından kabul
edilmemiş. Mesela, bir satın almanın, bir harcamanın
faturasının yerine noterden tasdikli fotokopisini veriyorsunuz, o
ödemeyi yaptığınıza dair banka dekontunu veriyorsunuz fakat
denetçi arkadaşlarımız Hayır. diyorlar Biz bunu kabul
etmeyiz..
Değerli arkadaşlarım, ben, yıllarca vergi
denetimi yapmış bir arkadaşınızım. Bir: Öncelikle
işin mahiyetine bakacaksınız, böyle bir harcama
yapılmış mı, yapılmamış mı;
yapılmış, ödemeler ortada; yapılmış, diyelim
bayrak satın almışsınız; yapılmış,
diyelim iş yeri kiralamışsınız. Hayır. diyor
Usulüne uygun bir belge yok. veya esas belge kaybolmuş, onun yerine
noterden tasdikli fotokopisini getiriyorsunuz Biz bunu kabul etmeyiz. ve
ondan sonra, olayı bilmediği için, Sayın Başbakan bile CHP
trilyonların hesabını versin. diye meydanlarda konuşuyor.
Ne zamanki aynı olay AKPnin hesapları incelenince de başlarına
gelince, umarım bundan sonra bu tip suçlamalar yapılmaz.
Burada torba yasa çıkarılırken Siyasi Partiler
Kanununda özellikle mali denetime ilişkin ayrıntılı
düzenlemeler yaptık. Burada ona paralel düzenlemeler de
yapılıyor. Umarım, Anayasa Mahkemesi bundan sonra siyasi
partilerin hesaplarının denetimini daha ciddiye alır. Şu
anda bütünüyle denetçilerin insafına terk ediliyor. Kurul, Mahkeme bu
işe hiç dönüp bakmıyor. Orada yapılan
yanlışlıklar, olduğu gibi Mahkeme kararı hâline
geliyor.
Burada önergeyle yapmak istediğimiz önemli bir düzenlemeyle
denetçilerin raporunun yanında o rapora ilişkin siyasi partilerin
itirazı ve görüşü de birlikte Mahkemeye, heyete sunulacak. Heyet
siyasi partilerin itirazlarını da dikkate alan bir değerlendirme
yapacak, karar verecek. Daha adil bir karar vermesini diliyorum. Çünkü siyasi
partileri yıpratmak sadece demokrasiye zarar verir, hiç kimsenin lehine
olmaz diyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle
56ncı madde tümüyle değiştiğinden, bu maddede
değişiklik öngören ve daha önce okuttuğum önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
57nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 57. maddesinin 5. fıkrasında yer alan
iştirak edebilir ibaresinin katılabilir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Ali
Rıza Öztürk Kamer
Genç |
Mersin Mersin Tunceli |
Ahmet
Ersin Ali Oksal Ali İhsan
Köktürk |
İzmir Mersin Zonguldak |
Atilla
Kart |
Konya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun tasarısının 57.
Maddesinin 5. Fıkrasında yer alan Yargıtay Cumhuriyet
savcılarından görevlendirilen bir veya birkaçı da ibaresinin
Yargıtay Cumhuriyet savcılarından görevlendirilenler de
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Behiç
Çelik Nevzat
Korkmaz |
Konya Mersin Isparta |
Mehmet
Şandır Hasan
Çalış Rıdvan
Yalçın |
Mersin Karaman Ordu |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Metnin daha iyi anlaşılması bakımından
cümle yapısında düzeltme yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının
57. maddesinin 5. fıkrasında yer alan iştirak edebilir
ibaresinin katılabilir olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk,
Mersin Milletvekili, buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 57nci madde Yüce Divanda yargılama usulü.
Halkın iktidarında bu Yüce Divana çok iş
düşecek. AKP, sekiz dokuz yıldır bu ülkede
yaptığı yolsuzluk ve usulsüzlüklerin hesabını verecek.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sen de avukatlığını
yaparsın!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Onun için, bu tip düzenlemeler
yapılırken, AKP milletvekili arkadaşlarıma, lütfen,
keyfîliğe ya da böyle kuralsızlığa yol açabilecek maddelere
dikkat etmelerini ben kendileri açısından öneririm.
Şimdi, burada, (2)nci fıkrada Yüce Divan, 5271
sayılı Kanundaki iddianamenin iadesi sebeplerinden başka
esaslı hukuka aykırı hâllerin bulunması hâlinde de
iddianamenin veya iddianame yerine geçen belgelerin iadesine karar verebilir.
deniliyor.
Şimdi, burada 5271 sayılı Kanunda iddianamenin
iadesi için öngörülen sebepler sayıldıktan sonra
esaslı hukuka
aykırı hâllerin bulunması hâlinde
deniliyor. Şimdi bu ne
demek istiyor? Esaslı, hukuka aykırı hâllerin bulunması.
Nedir bu esaslı, hukuka aykırı hâller? İçeriği
belirsiz, keyfî uygulamalara yol açabilecek bir sebep eklenmiş buraya. Bu
da kamuoyunun, olayın tamamen aydınlatılmasına ve faillerin
hızla cezalandırılmasına yönelik meşru talebinin
güvence altına alınmasına engel olacak bir sebeptir eklenen
sebep. Bu, doğru değildir.
Değerli arkadaşlarım, hepimiz biliyoruz ki
yargı manzumesi içerisinde aslında Anayasa Mahkemesinin bizim
anladığımız anlamda yargı organı olarak yeri
bulunmamaktadır çünkü adli yargı, idari yargı ve askerî
yargıda bunların başını oluşturan, adli
yargıda en tepede Yargıtay, idari yargıda da Danıştay
vardır.
Şimdi, burada Anayasa Mahkemesinde bireysel başvuru
hakları tanınırken -ben bunu da bu maddede değil ama
tespiti açısından söylemek istiyorum- yasama işlemlerinin bireysel
başvurunun kapsamı dışında
bırakılmış olması aslında bana göre Anayasaya
aykırılık iddiasına yol açabilecek bir düzenlemedir. Çünkü
Anayasanın 148inci maddesi, herkese temel hak ve özgürlüklerinin kamu
gücü tarafından ihlal edilmesi iddiasıyla Anayasa Mahkemesine
başvuru olanağı tanımaktadır. Kanun koyucu da
içeriğinden bağımsız olarak daima kamu gücünün bir
kullanımı olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda şeklî
anlamdaki her kanun ilke olarak bireysel başvurunun konusunu
oluşturabilecektir. Anayasanın 148inci maddesinin Anayasa
şikâyetine başvurulabilmesi için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması koşulunu araması da
kanuna karşı doğrudan Anayasa şikâyetine başvurabilmek
için mutlak bir engel oluşturmamaktadır. İstisnai olsa da
şikâyet edenle doğrudan ilgili olan kanun, idarenin icrai bir
işlemine gerek duymaksızın temel hak ve özgürlükleri ihlal
ediyorsa bu kanuna karşı bireysel başvuruda bulunulabilmelidir.
Eğer icrai bir idari işlem gerekliyse önce zaten normal yargı
yoluyla bir işleme itiraz edilecektir.
Diğer bir husus da burada yine Anayasa Mahkemesine
yargılamayla ilgili
Sayın Bakanımız geçenlerde söyledi
Anayasa Mahkemesi Başkanının hukukçu olması gerekmiyor ama
hukuk adamı olması gerekiyor. dedi. Doğru söylüyor ama dünyada
hukuk adamları, kendi önüne gelecek bir davayla ilgili, önceden, bir
siyasi partinin lideri gibi bir demeç vermezler, bir açıklamada
bulunmazlar, yargıçlar, kararlarıyla konuşurlar.
Değerli milletvekilleri, siyasi iktidar AKP, bir yandan
yargının vesayetinden şikâyet etmekte, bir yandan
yaptığı düzenlemelerle Türkiyede yargının vesayetini
daha da artırmaktadır, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisini bile
yargının vesayeti altına sokacak düzenlemeler yapmaktadır.
Bu görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı da Anayasa
Mahkemesini Türkiye Büyük Millet Meclisinin vesayeti altına da sokacak
kadar ileri bir düzenlemedir. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusudur? AKPnin
her konuda olduğu gibi bu konudaki iddiaları da birbiriyle
çelişmektedir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Böylece ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi üçüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm geçici madde 1 ile 75inci maddeye bağlı 1,
2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8inci fıkralar dâhil 58 ila 77nci maddeleri
kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
isteyen Tayfun İçli, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın İçli. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Biraz evvel Genel Kurula on dakika ara verdik. Sayın
Başkanın ifadesiyle, robot kameraların arıza yapması
nedeniyle ara verdik. Sayın Başkanım, artık, robot
kameraların bile bu çalışma sistemine
dayanamadığı böylesi bir durumda, siz, milletvekillerinin hangi
çalışma koşulları altında görevlerini
yaptığını takdir edin.
SUAT KILIÇ (Samsun) Milletvekilleri robot mu canım?
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla)
- Hep onu söylüyorum, yani tabii bizler robotlardan çok daha dayanıklıyız burada.
Şimdi, bakın, salı günü -tekrarla ifade ediyorum-
Adalet Komisyonu başladı, Komisyondan çıkıyoruz, Genel
Kurula geliyoruz, sabahlara kadar çalışıyoruz. Sadece Adalet
Komisyonu çalışmıyor, Plan ve Bütçe Komisyonu
çalışıyor, Sağlık Komisyonu çalışıyor,
komisyonlar çalışıyor, sanki Türkiye Büyük Millet Meclisi seçime gitmeyecekmiş gibi.
Değerli arkadaşlarım, artık, Yüksek Seçim
Kurulu bu işe el koydu. Bugün, evet, bir tezkere vardı, tezkere için
Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde de
olsa, ara da verse toplanır, bu makuldür. Allah korusun, çok
olağanüstü bir hâl olur, yine Türkiye Büyük Millet Meclisini
toplarız. Bugün ne için çalışıyoruz sabahlara kadar? Bir
süper Anayasa Mahkemesi, bir süper temyiz mahkemesini konuşuyoruz ve bu
süper temyiz mahkemesinde -bu üçüncü bölümde yer alacak konulardan en önemlisi-
bu süper temyiz mahkemesinin Başkanı, Başkan Vekili, üyeleri, raportörler,
raportör yardımcıları, raportör yardımcı
adaylarının özlük haklarını düzenlemeye
çalışıyoruz.
Şimdi, yapılan Anayasa değişikliğine göre
-halkımıza ne derece anlatabildik pek emin değilim- on iki
yıllığına seçiyoruz Anayasa Mahkemesi üyelerini ve bu
seçtiğimiz üyelere, Anayasa Mahkemesi üyelerine, Danıştay ve
Yargıtayda üye olan çok değerli yargıçların çok daha
fevkinde, çok daha fazla maddi haklar tanıdığımız gibi
başka haklar da tanıyoruz. Yine, Yargıtayda ve
Danıştayda çalışan tetkik hâkimleri ve cumhuriyet
savcılarının da çok çok ötesinde, Anayasa Mahkemesinde
çalışan kişilere birtakım mali ve özlük haklar
tanıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu yüce Meclisin
mensupları Anayasa değişikliğiyle dört
yıllığına seçiliyor. Yine Anayasa
değişikliğine göre Cumhurbaşkanı beş
yıllığına seçiliyor ve bu yüce Meclisin mensupları,
gece gündüz çalışıyor, çalışacak, seçmenine hesap
veriyor ve sorumluluğu da var. Keza Cumhurbaşkanının görev
ve yetkileri Anayasamızda belirtilmiş, fakat bu süper temyiz
mahkemesine, bu süper Anayasa Mahkemesine, Anayasanın 10uncu maddesinde
belirtilen eşitlik ilkesine aykırı olmak suretiyle birtakım
haklar veriyoruz. Bakın, yasanın 68inci maddesinde bakın
nasıl bir hüküm var: Anayasa Mahkemesi Başkanı,
başkanvekilleri, üyeleri, Anayasa Mahkemesi raportörleri, raportör
yardımcıları ve raportör yardımcısı
adaylarının aylık ve ödenekleriyle diğer malî, sosyal hak
ve yardımları bu Kanun hükümlerine tabidir. diyor. Yani diğer
hâkim ve savcıların tabi olduğu 2802 sayılı Yasadaki
durumdan apayrı bir sistem kurulduğu gibi, 657 sayılı
Devlet Memurları Yasasındaki haklardan da farklı haklar
tanıyoruz. Yani düşünebiliyor musunuz, 69uncu maddede, (a) harfinden
(s) harfine kadar kıstas aylığının ne şekilde
oluşacağını tadat etmişiz, teker teker
saymışız.
Değerli arkadaşlarım, bu, eşitlik ilkesine
gerçekten aykırı. Bakın, Anayasamızın 86ncı
maddesi var, daha önceki yıllarda Türkiye Büyük Millet Meclisi,
milletvekillerinin aylık, ödenek ve yolluklarıyla ilgili düzenleme
yaptı, yüce mahkeme bunun Anayasaya aykırı olduğunu,
eşitlik ilkesine aykırı olduğunu çok açık bir ifadeyle
iptal etti. 2001 yılında 86ncı maddede yeni bir
değişiklik yapıldı ve bakın, 86ncı maddede,
milletvekillerinin ödenek ve yolluklarının hangi usul ve esaslara
tabi olacağı çok açık bir biçimde ifade edildi. Bakın,
orada, 86ncı maddede Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek,
yolluk ve emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir. dedikten sonra
Ödeneğin aylık tutarı en yüksek Devlet memurunun almakta
olduğu miktarı, yolluk da ödenek miktarının
yarısını aşamaz. şeklinde bir sınırlama var
ama değerli arkadaşlarım, şimdi burada, enteresan bir
şekilde bir sınırlama göremiyorsunuz.
Yine, Anayasa Mahkemesinin üyelerine, fertlerine, emekli olduktan
sonra özel birtakım sağlık hakları
tanındığı gibi, bir de bazı harcamalarının
Kamu İhale Yasasından da istisna edildiğini, Kamu İhale
Yasasına tabi olmadığını çok açık bir
şekilde düzenliyoruz. Değerli arkadaşlarım, bizim
işimiz, imtiyazlı sınıflar yaratmak değildir. Bizim
işimiz, yargıdaki, yüksek yargıda emek veren yüksek
yargıçları birbirine düşürmek değildir.
Bakın, iş yoğunluğu diyoruz, şimdi
birtakım gerekçeler var. Burada bireysel başvuru hakkını
tanıyoruz. Geçtiğimiz aylarda yoğun tartışmalar
yapıldı. Siyasi iktidar, başta Sayın Başbakan olmak
üzere, Yargıtayda ve Danıştayda biriken davaların
sorumlusunun işte, yargı olduğunu söyledi. Yargıtay
Başkanımız ve Danıştay Başkanımız,
bekleyen dosya sayısının milyonları bulduğunu söyledi.
Hatırlayın, davullarla, zurnalarla tahliye olan birtakım
teröristler, devlete meydan okurcasına tahliye oldu ve ne konuşuldu?
Yargıtayda, Danıştayda ve yerel mahkemelerde iş yükünün çok
çok fazla olduğu söylendi. Şimdi, bir taraftan bir buçuk milyon dosya
Yargıtayda bekleyecek, Yargıtay dosyaları koyacak oda
bulamayacak, tetkik hâkimleri, cumhuriyet savcıları geceli gündüzlü
çalışacak ama bir taraftan Anayasa Mahkemesi üyelerine apayrı
birtakım özellikler tanımak suretiyle yargıda ücret, özlük
haklarıyla ilgili adaletsizlikleri getireceksiniz,
karşılarına koyacaksınız. Değerli
arkadaşlarım, bunu kabul etmek mümkün değil.
Yine bu düzenlemeyle, sözde bireysel başvuru hakkı
tanımak suretiyle temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen
vatandaşların Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunacağını, hak arayabileceğini düzenliyoruz ama
değerli arkadaşlarım, bu kanunda bireysel başvuru
hakkını kullanmadan önce idari ve kanuni bütün yolların
tüketilmesi zorunluluğunu getiriyoruz ve ondan sonra Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunabileceğini düzenliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, son yıllarda ucu
açık davalar var. Neyle suçlandıklarını bilmeyen, hâlâ
ifadeleri alınamayan, tutukluluk bir tedbir olduğu hâlde cezaya
dönüşen ama dalga dalga, ucu açık bırakılan
soruşturmalarla, davanın boyutları genişleyen davalarla
karşı karşıyayız. Özel yetkili savcılıklar
ve özel yetkili mahkemeler. Şimdi, iç kanun yollarını tüketmeden
temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia eden vatandaşlarımız
Anayasa Mahkemesine gidip nasıl hak arayacaklar? Ha bire dalga dalga
geliyor. Bugün, yeni haber, daha yazılmayan, yazılması
düşünülen bir kitaptan dolayı bugün bir gazetemizin
basıldığı, matbaanın basıldığı
Bunlar yazılıyor, çiziliyor.
Bugün, Adalet Komisyonunda, gazetecilerle ilgili kanun
tasarısını sunan Sayın Bakanımız onu söylüyor,
işte çok gazeteciler tutuklanmış da, şudur da budur da,
onları konuşuyoruz. Değerli arkadaşlarım, öyleyse, bir
ülkede Anayasa Mahkemesinin yapısını, görevlerini,
çalışma esaslarını düzenlerken hayalci olmamak lazım.
Bakın, Venedik Komisyonunun Türkiyeye bir ikazı var, diyor ki:
Bireysel başvuru haklarını düzenlerken iç kanun
yollarını tüketme arzusundayken, vatandaşların Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine gitmesini engellemek şeklindeki bir
düzenleme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine açıkça
aykırı olacağı gibi, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararlarına da aykırı olacak. Şimdi,
vatandaşlarımız buradaki kanuni yolları tüketecek, dalga
dalga davalar açık kalacak, soruşturmaların, davaların ucu
açık bırakılacak, ee, iç kanun yollarını tüketemedin.
E, o zaman Adil yargılanma hakkım ihlal edildi. diyen
vatandaşlar Anayasa Mahkemesine nasıl başvuracak? Hep bir
çelişki. Gece yarısı anlamakta
zorlandığımız kanunları çıkarmaya
çalışıyoruz. diyorum. Bir sonraki önergemde diğer
görüşlerimi tamamlamak amacıyla arz ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın İçli.
Bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
isteyen Rıdvan Yalçın, Ordu Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA RIDVAN YALÇIN (Ordu) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 696
sıra sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının üçüncü bölümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Konuşmamın başında yüce Meclisin değerli
üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, üzerinde konuştuğum bölüm
daha ziyade Anayasa Mahkemesinin kuruluşunda mali hükümleri içeren bir
bölümdür. Bu kürsüde üç gündür mali hükümler çerçevesinde Anayasa Mahkemesi
Başkan ve üyelerine bu kanunda birtakım özel imtiyazlar
tanındığına ilişkin ifadeler kullanıldı.
Ben, böyle bir yakıştırmayı hiçbir hâkime, hele Anayasa
Mahkemesi gibi bir yüksek yargı organı hâkimlerine
konduramıyorum. Onun için böyle bir değerlendirme içerisinde
bulunmayacağım ama keşke en azından böyle bir kuruluş
kanunu içerisinde olmak yerine bu husus başka bir kanunda
değerlendirilmiş olsaydı daha zarif olabilirdi diye
düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, tasarının siyasi
yönü etraflıca konuşuldu, ben de biraz sonra siyasi tarafıyla
ilgili değerlendirmeler yapacağım ama öncelikle üzerinde
konuştuğum bölümde önemsediğim, hukuki anlamda da
önemsediğim iki maddeyi sizlerin, Sayın Bakanın ve Genel Kurulun
takdirine sunmayı arzu ediyorum. Keşke Hükûmet sırasında
Sayın Çiçek oturuyor olsaydı belki
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Buradayım Sayın Yalçın.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) Burada mısınız efendim,
tamam efendim.
Şimdi, Sayın Bakanım, önce şunu belirtmek
istiyorum: Bu 66ncı maddede mahkeme kararları diye başlayan
bir bölüm var. Şimdi, daha önceki Anayasa Mahkemesi Kanununda da
şimdi görüştüğümüz tasarıda da düzenlenmemiş bir alan
var, o da Anayasa Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararları verip
veremeyeceği meselesi açıkta kalmış bir konu. Daha önce
uygulamada gelişip uygulanmıştı. Zaman zaman anayasal bir
yetkiye dayanmadığı eleştirileri yapılsa bile
yürütmeyi durdurma müessesesinin ne kadar önemli bir görev ifa ettiğinin
birçok somut örneğini de yaşadık. Anayasa Mahkemesi
kararları malumunuz üzere geçmişe de yürümeyen kararlardır. Bu
kanunda da aynı düzenleme, paralel düzenleme bulunmaktadır. Bu
nedenle, geçmişe yürümeyecek karar olduğu düşünülünce yürütmeyi
durdurma müessesesinin bu kanunda düzenlenmemiş oluşunu önemli bir
eksiklik olarak değerlendiriyorum. Eğer arzu ederse iktidar grubu, bu
konuda, 66ncı madde üzerinde verdiğimiz bir önergeyi daha da
olgunlaştırıp yürütmeyi durdurma müessesesini bu kanun içerisine
koymak mümkün olacaktır. Bana göre de uygulamada çok ciddi bir görev ifa
edecektir diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, ikinci husus ise, 67nci maddede yer
alan yargılamanın yenilenmesi meselesidir. Bu düzenlemeye göre,
siyasi parti kapatma davaları ve Yüce Divan sıfatıyla
bakılan davalarda Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bir ihlalle
karşılık bulursa yani bir temel hak ve hürriyetin ihlali ya da
bir yargılama ihlali olduğu tespit edilmiş olursa bu maddeye
göre bir yıl içerisinde müracaat edildiğinde Anayasa Mahkemesinin
yargılamanın iadesi yani tekrar yargılama yapmasını
öngören bir hüküm.
Şimdi, değerli Bakanım, değerli
arkadaşlar, şunu özellikle sormak istiyorum: Bu konunun belki genel
hükümler çerçevesinde de değerlendirilmesi mümkün ama şimdi pratikte
şöyle bir örnekle karşılaştığımızı
düşünün: Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin zaman zaman
terörü, şiddeti bir yöntem olarak seçen partilere karşı bir
tolerans içerisinde olduğunu biliyoruz. Benzer bir uygulamanın
gerçekleştiğini düşünelim. Bu Mecliste olan bir siyasi parti
uluslararası hukuk standartlarına mutlaka uyacak bir Anayasa
Mahkemesi kararıyla kapatıldığında bunun doğal
sonuçları olarak da milletvekilleri düşecek ve malları da
hazineye devredilecek.
Peki, bu aşamadan sonra Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi bu kararda bir hak ihlali olduğuna kanaat ederse, böyle bir
karar verirse o zaman şöyle mi olacaktır: Bu maddeye göre Anayasa
Mahkemesi tekrar yargılama yapacak, yargılamanın iadesi
hükümlerine göre ve mesela, şunu mu söyleyecektir: Biz bu partiyi
yanlış kapatmışız, geri açıyoruz; milletvekillerinin
vekilliğini hatalı düşürmüşüz, vekillik sıfatını
iade ediyoruz; el koyduğumuz, hazineye geçmiş malları da geri mi
veriyoruz? diyecektir ya da Yüce Divanda yargılanan bir şahısla
ilgili bir ihlal tespit edildiğinde o infaz duracak mıdır, o
şahıs yeni duruma göre nasıl bir pozisyonla
karşılaşacaktır? Bu hususu ben, hukuki anlamda da müzakere
edecek bir muhataplık anlamında da Sayın Bakana özellikle
yöneltmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, daha önce de bu kürsüde birçok kez
ifade ettiğim üzere bir siyasi kararın, bir siyasi duruşun,
tercihin elbette taraftarları olacaktır, karşıtları
olacaktır, beğenenleri olacaktır, beğenmeyenleri
olacaktır. Neticede, böyle olduğu için siyasi partiler vardır.
Herkes aynı fikri düşünüyor olsaydı siyasi partilere de gerek
olmazdı.
Şimdi, bu durum içerisinde, bu çerçeve içerisinde
baktığımızda yargı kararlarını, yargı
tercihlerini siyaset gözüyle değerlendirmenin çok ciddi bir hata
olacağı düşüncesindeyim. Bir yargı kararı,
değerli milletvekilleri, ondan doğrudan etkilenmeyen, o kararın
doğrudan tarafı olmayan, kamuoyunda, kamu vicdanında aynı
değer içerisinde olmalıdır. Yani o davanın tarafı
olmayan herkes o yargı kararına saygı duymalı ve bunu
benimsemelidir ama bugün, özellikle son üç yıldır, hatta iktidara
geldiğiniz günden beri, belki daha öncesinden beri yargıyla öyle bir
bilek güreşi içerisindesiniz ki, öyle bir ideolojik
karşıtlık içerisindesiniz ki yargının sorunlarına
çözüm arayacak ne zaman bulabildiniz ne de imkân yarattınız. Ve bugün
maalesef, ülkemizde öyle bir noktaya geldik ki değerli arkadaşlar,
tutuklanan bir şahıs için milletimizin yarısı Ne iyi oldu
da tutuklandı, Türkiye'nin en suçlu insanı buydu. kanaatini
taşırken toplumumuzun diğer yarısı Ne masum insan,
haksız yere cezaevine düştü. kanaatini taşımaktadır.
Bu, yargı kararları üzerinde olabilecek bu ayrışma, bu
çatışma, bu kamplaşma ülkedeki hukuka olan inancı, hukuka
olan saygıyı, mahkemelere olan hürmeti yok edecek ve bir kaos
ortamına bizi sürükleyebilecektir. Maalesef, Sayın Başbakanın,
Biz vuruşa vuraşa geldik. beyanıyla bizi getirdiği toplumsal
psikoloji, Yargı bizim ayaklarımızda prangadır.
şeklindeki tanımlamasıyla oluşan sosyal psikoloji bizi bu
üzücü durumlara getirmiş olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, böyle bir günde, görüyorum ki
arkadaki sayın milletvekilleri bizi dinlemek yerine kahkahalarla gülmeyi
tercih ediyorlar. Anlıyorum Belki listede tekrar olur muyuz, seçilir
miyiz? kaygısı taşımaları doğaldır ama bu
ortam, Meclisteki bu ortam bile aslında seçim kararı almış
ve belki hukuki anlamda bir meşruiyet problemi olmasa da siyasi etik
bakımından süresini tamamlamış bir Mecliste Anayasa kanunu
gibi, Anayasa Mahkemesi kanunu gibi çok önemli bir temel kanunun aslında
bir sonraki döneme bırakılmasının ne büyük bir ihtiyaç
olduğunu da bu arkadaşlarımızın gayriciddi
tutumlarından anlıyorum.
Değerli milletvekilleri, siyaset etme biçimi olarak
çatışmacı bir anlayışı seçtiniz. Elbette,
Türkiyedeki her siyasi ekol gibi zaman zaman yargı kararlarından
mağduriyetler yaşadığınız olabilir. Bunların
en önemli somut örneği bir 367 kararıdır. Sayın Genel
Başkanımız, çok net hatırlıyorum, Trabzondaki
mitingde bu kararın yanlış olduğunu kürsüden ifade
etmiştir. Fakat bir baktığınızda hangi siyasi ekol bu
mağduriyetlerden nasibini almamıştır? Atatürkün
kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış vatan millet
sevgisi uğruna bütün ömrünü adamış insanların partisi
Milliyetçi Hareket Partisi kapatılmış ama kapatılan bu
partiler bir devlet kurumuna karşı nefret içerisinde olmak yerine bu
mağduriyetlerin vakarı içerisinde olmayı tercih etmiştir.
Şimdi, bakıyorum, sizleri, belki, kongrelerinizde,
çalışmalarınızda kendi taraftarlarınız
alkışlayabilir ama bir de toplumun diğer tarafından,
sizinle aynı frekansta olmayan insanlar gözüyle bakmayı da
becerebildiğinizde bu alkışların, keskinleşen bu
alkışların aslında toplumda bir karşıt keskinlik
de doğurduğunu görecek ve bu keskinleşmenin aslında ne
sizin ne de milletimizin hayrına olmadığına kanaat
edeceksiniz diye ümit ediyorum.
Bu sağduyuyu içinizde taşıyan insanlar
olduğunu biliyor, hayırlı akşamlar diliyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Yalçın.
Başka söz talebi yok.
Soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Korkmaz, buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakan,
aldığımız bilgilere göre, ki cumhuriyet
savcısının raporunu dayanak gösteriyorum, Isparta Atabey
Adliyesinin kapatılması yönünde işlemler başlatıldığıdır.
Gittikçe göç veren ve gittikçe ekonomik, sosyal açıdan irtifa kaybeden bu
ilçenin ve adliyenin kapatılması çok daha büyük
sıkıntılara yol açacaktır. Bizleri şu anda Atabey
ilçesi sakinleri, hemşehrilerimiz izliyor; bu konudaki
cevabınızı merak ediyorlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara)- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Benim, tabii, Bakanlıkla ilgim yok. Bilseydim bu konuda bilgi
alırdım ama buradaki bürokrat arkadaşlarımız
adliyelerin kapatılmasıyla ilgili bugün bir çalışmanın
olmadığını ifade ediyorlar. Ben aldığım
bilgiyi söylüyorum, eksik olabilir ama size yarın gayriresmî
söyleyebilirim veya yazılı da bu konuya cevap verebilirim ama şu
an burada bulunan arkadaşlarımız, Müsteşar Muavini Böyle
bir çalışma yok. diyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Cumhuriyet savcısı raporu
göndermiş.
Yazılı cevap verirseniz memnun olurum.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara)- Peki.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Başka soru yok.
Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
58inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
TBMM Başkanlığına
Tasarının 58. maddesinin 1. fıkrasında yer
alan veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın Oktay
Vural Yılmaz
Tankut |
Ordu İzmir Adana |
Beytullah
Asil Hasan
Çalış |
Eskişehir Karaman |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara)- Katılmıyoruz.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Efendim, niye katılmıyorsunuz
Sayın Bakan? Ayrı ayrı yetkiye mi sahipler Başsavcı
ile Başsavcı Vekili? Yokluğunda zaten o yetkiyi kullanmayacak
mı? Sanki ikisi ayrı ayrı aynı yetkiye sahiplermiş
gibi bir anlam çıkmış.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Beytullah Asil,
Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın Asil.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa
tasarısının 58inci maddesinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve sizlerin
şahsında yüce milletimi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, madde şöyle düzenlenmiş,
madde 58; 1inci fıkra Yüce Divan tarafından verilen hükme
karşı yeniden inceleme başvurusu Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili,
sanık, müdafi, katılan veya vekili tarafından yapılabilir.
demektedir. Maddedeki bu yazılış şekli, sanki Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Başsavcı
Vekilinin ayrı ayrı başvurma yetkisi olduğu gibi bir anlam
çıkmaktadır. Oysa Başsavcı Vekili
Başsavcının yokluğunda zaten Başsavcı adına
yetkilidir. Bu nedenle, madde 58; 1inci fıkranın Yüce Divan
tarafından verilen hükme karşı yeniden inceleme başvurusu
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, sanık, müdafi,
katılan veya vekili tarafından yapılabilir. şeklinde
düzenlenmesini amaçlamaktayız.
Değerli milletvekilleri, gerekçeyi bu şekilde izah
ettikten sonra, bu vesileyle ülkemizin, neslimizin geleceği olan
çocuklarımızın korunması hususunda
kaygılarımı dile getirmek, sizlerin ve kamuoyunun dikkatini konu
üzerinde yoğunlaştırmak amacıyla birkaç söz söylemek
istiyorum, gecenin bu vaktinde de sabrınıza güvenerek.
Değerli arkadaşlarım, düne kadar büyük
şehirlerde görülen sokak çocukları ve sokakta çalışan
çocukları bugün her ilimizde hatta ilçelerimizde de görmeye
başladık. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, kendi hukukunu
oluşturmakla meşgul iktidarın çocuğun hukukunu göz
ardı etmesidir. Geleceğimiz, ülkemizin geleceği, nesillerimizin
geleceği olan çocuklarımız üzerinde göstereceğimiz bu ihmal
yarın -Allah muhafaza- ülkemizi ve neslimizi tehlikeye sokacaktır.
Çocuğu sokağa iten en önemli faktör aile ve yaşanan ekonomik
meselelerdir. Bu konuda yapılan bir araştırmada, bu
çocukların babalarının yüzde 44ünün işsiz olduğu
görülmüştür. Bu çocukların işsiz babalarını iş
sahibi yapacak önlemleri almak yerine, burada, iktidarın kendi hukukunu
oluşturma gayreti bu millet tarafından mutlaka
değerlendirilecektir.
Bu hususu ifade ettikten sonra, önergemize yüce heyetinizin
desteklerini bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
59uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 59.
Maddesinin ç bendine bulunmuş olduğu ibarelerinden sonra ya da
yazılı mütalaada bulunduğu ibarelerinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Nevzat
Korkmaz M. Akif
Paksoy Rıdvan
Yalçın |
Isparta Kahramanmaraş Ordu |
Beytullah
Asil Abdülkadir
Akcan Yılmaz
Tankut |
Eskişehir Afyonkarahisar Adana |
Behiç
Çelik |
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 59. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Tayfun
İçli |
Mersin Adıyaman Eskişehir |
Atilla
Kart Kamer
Genç Ergün
Aydoğan |
Konya Tunceli Balıkesir |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
İSA GÖK (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Özensiz olarak hazırlanmış olan maddenin yeniden
düzenlenmek üzere Tasarı metninden çıkarılması
öngörülmektedir.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 59.
Maddesinin ç bendine bulunmuş olduğu ibarelerinden sonra ya da
yazılı mütalaada bulunduğu ibarelerinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
S.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta
Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasa Mahkemesi teşkilat kanun tasarısıyla ilgili bütün gruplar artık son sözlerini
söylüyorlar. Biz de Milliyetçi Hareket Partisinin bu görüşlerini
kayıtlara geçirmek üzere, özellikle bu cümleleri kurarak, belki de
tasarı üzerinde şahsımın son konuşmasını
yapacağım.
Milliyetçi Hareket Partisi, kıymetli arkadaşlar, 2007de
tüm gruplara bir çağrıda bulunmuş ve Gelin, hep birlikte 12
Eylül Anayasasını değiştirelim; el birliğiyle,
çoğulcu, demokratik ve sosyal barışa hizmet eden bir anayasa
yapalım. demiştir ancak AKP bu çağrıya cevap vermek ve
tarafların rızasını alarak uzlaşma içerisinde bir
anayasa yapmak yerine, kendi siyasi menfaatleri doğrultusunda meseleyi
siyasi istismarlığa, oya tahvil etmek yolunu seçmiştir.
Eylüldeki referandumda olmayanı varmış gibi göstererek yahut
gökteki yıldızları vadederek değişikliği
halkoyundan geçirmiştir.
Vatandaşlarımıza şunları sormayı ve
cevaplarını bulduktan sonra 12 Haziranda sandığa
gitmelerini istirham ediyorum: Ey aziz milletim, AKP, kadına,
yaşlıya, engelliye, memura, çocuğa, şehit
yakınları ve gazilere gökteki yıldızları
vadetmiştir. Bu bir milattır, hiçbir şey eskisi olmayacak,
hayatınız değişecek. demiştir. Hayatınızda
12 Eylülden sonra iyiye, güzele doğru ne değişmiş, nelere
sahip oldunuz, hangi sorunlarınız çözülmüştür?
Üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü
getireceğiz. demiştir. Mahkemelerde çile çekmeye son, mahkeme
kapılarında yıllarca beklemeyeceksiniz,
haksızlığa uğramayacaksınız. demiştir.
Anayasa Mahkemesi, HSYK, Yargıtay ve Danıştaya kendi listelerini
atamak dışında, yargı reformu adına, hukukun
üstünlüğünün gerçekleştirilmesi adına ne
yapmışlardır?
Analar ağlamayacak, terör bitecek, bu yüzden
açılım yapıyoruz, ezber bozuyoruz. demişlerdir. 12 Eylül
sonrasında bırakın terörün dinmesini, örgütün
azgınlıktan vazgeçmesini; çift dil, özerklik
tartışmalarını kendi yandaş kanallarında âdeta
gözümüzün içine soka soka yaptırmışlardır. Şimdi de
bebek katili ve İmralı canisinin ev hapsine alınıp
alınmaması tartışılmaktadır. Dün, nitekim, polise
atılan tokat da devletin otoritesine atılmıştır.
Demokratik açılımın hukuki zeminini
oluşturduğunu söyleyen Başbakanın bu sözlerini
halkımıza aktardığımızda, bizzat kendisi inkâr ve
tevil yoluna gitmiştir.
Gelinen noktada, ey aziz milletim, gözünden sakındığın
ülkenin ayrışma mesafesine gelmesi dışında ne
kazancın olmuştur? İstediklerini almak için gözünü boyamak
dışında sizlere adalet vadedenler neyi başarmışlardır?
Bölücü örgütle pazarlık yapıyorlar. dediğimizde
Meclisin mehabetine yakıştıramayacağımız bir
hakaretle saldırmışlar, Yalan söylüyorsunuz. demişlerdir,
sonra çıkıp kabullenmişlerdir. Dün de görüşüldü, bugün de
görüşülüyor. deme yolunu seçmişlerdir.
12 Eylül darbeci komutanlarından hesap soracağız.
Mazlumların davacısıyız demişlerdir.
Hayatlarında ağzına almadıkları, bir kere bile kabrini
ziyaret etmedikleri şehitlerimiz için timsah gözyaşı
dökmüşler, hatta bizleri 12 Eylül darbecilerine sahip çıkmakla itham
etmişlerdir, iftira atmışlardır. 12 Eylülden hesap
sorulmuş mudur? Evren ve arkadaşları, hiçbir şey
olmamış gibi, ayaklarını denize doğru uzatıp
kahvelerini yudumlamaktadırlar, müstehzi bir tebessüm ile de keyif
çatmaktadırlar. Bırakın hesap sormayı, bir daha
Başbakandan, AKP yöneticilerinden 12 Eylül darbecilerinden hesap soracağız.
sözü duyulmamıştır.
Vazgeçtim dokunulmazlıkların
kaldırılmasından, kendilerine ve yandaşlarına bir daha
dokunulmaması için, Türkiye'nin en önemli problemiymiş gibi, hemen
tedbirini alıp Anayasa Mahkemesini kafalarına göre
biçimlendirmişler, görevi kötüye kullanmanın cezasını
indirip, birçok milletvekili, belediye başkanı ve
yandaşlarını adaletin pençesinden
kurtarmışlardır.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı AKPnin referandumda
sahneye koyduğu oyunun ikinci perdesidir. Tasarıda yargının
sorunlarının giderilmesi, vatandaşın hukuk mücadelesine
katkı verilmesi, Anayasa Mahkemesinin tarafsız
yapılandırılması, sorunlarının giderilmesi
adına dişin kovuğunu dolduracak hiçbir şey yoktur. Aksine,
Anayasa Mahkemesinde iktidarın kadrolaşması ve anayasal
yargının işlevsiz bırakılması sonucunu
doğuracak düzenlemeler içermektedir.
Bu düşüncelerle, bu tasarıya olumlu bakmamız bizden
beklenilmemelidir. AKPnin Meclis çoğunluğuna güvenerek sahneye
koyduğu bu tiyatral oyunun bir parçası
olmayacağımızı beyan ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
60ıncı madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 60.
Maddesinin 5. Fıkrada yer alan ve esas yönünden kabul edilmemesi
ibarelerinin metinden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Nevzat Korkmaz M. Akif Paksoy Rıdvan
Yalçın |
Isparta Kahramanmaraş Ordu |
Yılmaz
Tankut Abdülkadir
Akcan Beytullah Asil |
Adana Afyonkarahisar Eskişehir |
Behiç
Çelik Hasan
Çalış |
Mersin Karaman |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 60. maddesinin 5. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını ve fıkra
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Kamer
Genç |
Mersin Adıyaman Tunceli |
Tayfun
İçli Atilla
Kart |
Eskişehir Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İsa Gök, Mersin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, tasarının 60ncı maddesinin 1inci
fıkrası: Başkan ve üyeler tarafsız hareket edemeyecekleri
kanısını haklı kılan hâllerin olduğu iddiası
ile reddolunabilirler. Bu maddenin ilk
hâli, 2949 sayılı, şu anda meri olan, yürürlükte olan Kanunun
47nci maddesi: Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyeleri tarafsız hareket
edemeyecekleri kanısını haklı kılan hallerin dava
açılmadan veya iş Mahkemeye gelmeden önce mevcut olduğu
iddiasıyla reddolunabilirler. Yani hem uygulamada var hem de yeni
tasarıyla aynen devam edecek.
Arkadaşlar, kısa kesiyorum, 6110 sayılı
Kanunu Anayasa Mahkemesine, Anayasaya aykırılık
iddiasıyla ana muhalefet partisi olarak götürdük, dava açtık.
Yargıtay, Danıştay ve bazı kanunlarda değişiklik
yapan bir kanun tasarısıydı bu. Bu dava dilekçemizin
başında, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim
Kılıçın daha bu tasarı görüşülürken Radikal
gazetesine verdiği bir demeçle, Uyuyorlar, geçiyor,
çalışmıyorlar, tabii ki bu kanun değişecek. şu
bu laflarıyla tarafsızlığını kaybettiğini,
hem eski Kanunun 47nci maddesinin hem bu tasarının
60ıncı maddesinin 1inci fıkrası, henüz yasalaşmıyor
ama
Açık konuşmak lazım, Haşim Kılıç
tarafsızlığını kaybetmiştir, bu çok
açıktır. Hiç germeden, eğer birazcık hâkimlik var ise,
davadan çekilmesini bekliyoruz. Bu, Meclis kürsüsünden Haşim
Kılıça davettir: Tarafsızlığınızı
kaybettiniz o davada, o kanunlarda açıkça taraf oldunuz, Hükûmet
yanında demeçler verdiniz, radyolarda, televizyonlarda konuştunuz,
gazetelere demeçler verdiniz. Sayın Haşim Kılıç, yeter
artık, dilekçemizin ilk bendi gereği çekilin, çekilin, çekilin.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar!)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Gök.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 60.
Maddesinin 5. Fırkada yer alan ve esas yönünden kabul edilmemesi ibarelerinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nevzat
Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Karaman Milletvekili Hasan
Çalış, buyurun.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının
60ıncı maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlar, gecenin bu saatinde bizim
çalışmalarımızı izleyen ve bizlere de bazı
uyarılarda bulunan bir dostun mesajını sizlerle paylaşmak
istiyorum: Sekiz buçuk yıldır AKP İktidarınca yapılan
yargıyla ilgili düzenlemeler adaletin kalitesiyle ilgili
tartışmaları bitiremiyorsa, adalet hizmetlerindeki gecikmeleri
çözemiyorsa, pek çok ilçe adliye teşkilatından mahrum hâle
gelmişse, hâkim, savcı ve diğer yargı
çalışanlarının problemlerini çözemiyorsa, cezaevlerinde
çalışanların, personelin, tutuklu ve hükümlülerin problemlerini
çözemiyorsa, adli kolluk hizmetleriyle ilgili problemleri çözemiyorsa,
yargının siyasallaşması tartışmalarını
bitiremiyorsa, kadastro ve orman kadastrosuyla ilgili problemleri çözemiyorsa,
dededen toruna kalmış yerler bugün sahiplerinden alınıyor ve
hak sahibine teslim edilemiyorsa, tutukluluk hâli giderek hükümlülük hâline
geliyor ve zaman aşımı nedeniyle suçlular salıverilmek
zorunda kalıyorsa, problemin kaynağı olan makamlar işin
içinden çıkamayan yargıyı mahkûm etmeye
çalışıyorsa, giderek yargı ve iletişim teknolojisi
üzerinden korku toplumu yaratılmaya çalışılıyorsa,
âdeta iktidar karşıtları yargı üzerinden sindirilmeye
çalışılıyorsa çıkardığınız yasalar
ne işe yarıyor, kimin ya da kimlerin derdine derman oluyor? diyor.
Değerli arkadaşlar, bizleri izleyen değerli dostun
son sorusunu ben de tekrar soruyorum: Gerçekten, sekiz buçuk yıldır
yapılan düzenlemeler ne işe yaramıştır,
vatandaşımızın hangi önemli adli problemlerine çözüm
getirmiştir? Bu ve benzeri soruların cevabının en
doğrusunu vatandaşımız 12 Haziranda sandıkta
verecektir.
AKPnin siyasi menşesi olan millî görüş geleneğini
ve AKPnin siyasi yolculuğunu göz önüne alırsak en üstten
aşağıya doğru AKP kadrolarındaki
duygusallığı, önyargıları anlamak için uzman olmaya gerek
yoktur. Fazla uzağa gitmeye gerek yok değerli arkadaşlar, 2007
yılında en son AKP için açılan kapatma davasının
öncesinde ve sonrasında ortaya koyulan duygusallığı
gördüğümüz zaman pek çok sorunun cevabını görme imkânı
vardır. Bu duygusallık içerisinde apar topar, kamuoyuyla
paylaşılmadan, kamuoyunun desteği alınmadan, uzlaşma zemini
araştırılmadan, muhalefetin, Meclis içindeki ve Meclis
dışındaki partilerin desteği ve bir uzlaşma yolunun
bulunmasının yolları aranmadan getirilen bu tasarı da
nihayet AKP kadrolarının kendi dertlerine derman aramaktadır.
Kıymetli arkadaşlar, malumunuz olduğu üzere,
referandum sonrasında çıkarılan bu yasayla artık AKP
kadrolarının kapatılma korkusu yoktur, Yüce Divan korkusu
yoktur, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili
korkuları yoktur. Uzlaşılmadan alelacele tek başına
AKP içindeki küçük bir azınlığın görüşlerini ortaya
koyan düzenlemelerin altında yatan mantık budur kıymetli
arkadaşlar. Bu düzenleme ayrıca yargı içinde de
yargının, en yüksek yargının tepesinde yeniden mutlu bir
azınlık, farklı bir azınlık yaratarak adliye
teşkilatı içinde de ayrı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın çalış.
HASAN ÇALIŞ (Devamla) Kıymetli arkadaşlar,
önergemize destek vermenizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul et-meyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
61inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 61.
Maddede yer alan çekilme talebinde bulunan başkan veya üyenin de
iştirakiyle ibarelerinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Nevzat
Korkmaz Behiç
Çelik Yılmaz
Tankut |
Isparta Mersin Adana |
Hasan
Çalış Beytullah
Asil Rıdvan
Yalçın |
Karaman Eskişehir Ordu |
M.
Akif Paksoy Abdülkadir
Akcan |
Kahramanmaraş Afyonkarahisar |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Çekilme kararının müzakeresinde çekilmede bulunan üyenin
bulunması doğru olmayacaktır. Zaten oy hakkı da yoktur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
62nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 62.
Maddenin 3. fıkra sonuna Bu sırlara yargılama faaliyeti
çerçevesinde vakıf olanların herhangi bir yöntemle açıklamaları
yasaktır, aksi halde genel hükümlere göre işlem yapılır
hükmünün eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nevzat
Korkmaz Yılmaz
Tankut M. Akif
Paksoy |
Isparta Adana Kahramanmaraş |
Abdülkadir
Akcan Behiç Çelik Beytullah Asil |
Afyonkarahisar Mersin Eskişehir |
Rıdvan
Yalçın |
Ordu |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 62. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Tayfun
İçli Şevket
Köse |
Mersin Eskişehir Adıyaman |
R. Kerim
Özkan Kamer Genç Atilla Kart |
Burdur Tunceli Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Tayfun
İçli
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Tayfun İçli,
Eskişehir Milletvekili.
Buyurun.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu bölüm üzerinde zaman
darlığı nedeniyle yarım kaldı bazı
görüşlerim. Orada bireysel başvuru hakkının
sıkıntıya yol açabileceğini söylemiştim ve Venedik
Komisyonunun Türkiyeyle ilgili uyarısından bahsetmiştim.
Değerli arkadaşlarım, bu yasa, şüphesiz,
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Anayasa Mahkemesine Anayasaya
aykırılık iddiasıyla götürülecek çünkü Anayasa Komisyonu
üyesi arkadaşlarımız muhalefet gerekçelerinde net olarak
Anayasaya aykırılık iddiasında bulundular.
Şimdi, tabii, Anayasa Mahkemesi -bu yeni kurulan- yeni üye
sayısıyla en büyük saygınlık testini, şüphesiz, bu
yasa önüne geldiği zaman verecek çünkü milletvekilleriyle ilgili
Anayasanın 86ncı maddesinde, bu derece duyarlı olan ve
eşitlik ilkesini aslında çok güzel bir gerekçeyle
içtihatlandıran Anayasa Mahkemesinin, kendi üyeleriyle ve
mensuplarıyla ilgili özlük haklarına ve mali haklarına
ilişkin diğer yargı mensuplarından çok büyük
ayrıcalıklar tanıyan bu yasaya nasıl bakacağı,
tabii ki bir test, en büyük saygınlık testi olacaktır diyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine bireysel başvurudan
bahsederken iç kanun yollarının, idari ve kanun yollarının
mutlaka ve mutlaka tüketilmiş olması koşulunun yasa maddesinde
olduğunu belirtmiştim.
Değerli arkadaşlarım, bugün, sıcağı
sıcağına, yine bir temel hak ve özgürlüklerin ihlaline
tanık olduk. Tabii, biz sabahtan beri komisyon, Genel Kurul
çalıştığımız için gündemi pek yakından takip
edemedik ama arada şöyle bir İnternete
baktığımızda, daha basılmamış bir
kitabın matbaasının 2 kez basıldığını,
sonra Radikal gazetesinin basıldığını, sonra
bilgisayardaki taslakların polis tarafından imha edildiğini ve
taslakların verilmezse terör örgütüne yardım ve yataklık suçu
oluşacağının ifade edildiğini üzülerek İnternet
gazetelerinden öğrenmiş bulunuyorum.
Seçime gidiyoruz değerli arkadaşlar. Şimdi, bir
özel yetkili savcının her şeye muktedir olduğunu, kendi
takdir hakkını çok geniş yorumlamak suretiyle her şeyi bir
terör örgütü kapsamına alarak özellikle gazetecileri, insanları
yıldırması, bir soruşturmaya tabi tutması,
şüphesiz, ondan mağdur olanlar açısından temel hak ve
özgürlüklerinin ihlali olarak algılanacaktır.
Değerli arkadaşlarım, Anayasanın 15inci
maddesinde -daha mürekkebi kurumadı, hep bu cümleyi sıklıkla
ifade ediyorum- bir sürü değişiklikler yaptık. Şimdi,
Anayasanın 15inci maddesinin Temel hak ve hürriyetlerin
kullanılmasının durdurulması başlıklı olay
maddesinde hangi hâllerde durdurulabileceği ama temel hak ve özgürlüklerin
hiçbir şekilde özüne dokunulamayacağına dair amir hüküm
bulunmaktadır. Şimdi hızla geçiyorum.
Biz, sıklıkla özgürlükleri geliştirdiğimizden
söz ediyoruz ama bir bakıyoruz, Anayasanın Kişinin
dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı
başlıklı 17nci maddesinin son dönemlerde sıklıkla
ihlal edildiğini görüyoruz, kişi hürriyeti ve güvenliğinin keza
sıklıkla ihlal edildiğini görüyoruz, gizli
soruşturmalardaki bazı kişisel verilerin, bilgilerin, özel
hayatın gizliliğinin, Anayasada ve yasada belirtilen hükümlerin
sıklıkla ihlal edildiğini görüyoruz ama bugün de değerli
arkadaşlarım, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetiyle
ilgili Anayasanın 26ncı maddesinin artık dayanılmaz
boyutlarda ihlal edildiğini ve herkese seçime giderken Bak, sen de öyle
yaparsan sen de terörist olursun, seni de alırız içeri, seni de
sorgusuz içeride ucu açık soruşturmalara tabi kılarız. Onun
için, haa
Bizim işimize gelmeyen kitapları yazmayın.
algılamasına yol açacak birtakım soruşturmaların
yapılması bu ülkede demokrasinin ne noktaya geldiğini
gösterdiği gibi, bu ülkede muhalefetin hangi zor koşullarda seçimlere
hazırlanabildiğinin de somut kanıtıdır. Eğer,
bugün, muhalefet burada iktidarın dayatmasıyla, seçim kararı
alınmış olmasına rağmen, komisyonlarda ve Genel
Kurulda sabahlara kadar çalışmaya zorlanıyorsa ve Yüksek Seçim
Kurulunun kararları hiçe sayılıyorsa Türkiye'nin ne hâle
geldiğini çok net olarak görüyoruz diyorum.
Zamanım bitti. Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 62.
Maddenin 3. fıkra sonuna Bu sırlara yargılama faaliyeti
çerçevesinde vakıf olanların herhangi bir yöntemle
açıklamaları yasaktır, aksi halde genel hükümlere göre
işlem yapılır hükmünün eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Yılmaz Tankut,
Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Tankut. (MHP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, son yıllarda yargının
üzerinde açıktan ya da gizliden birçok faaliyet yürütüldüğü bugün
hemen herkes tarafından müşahede edilmekte ve
tartışılmaktadır. Yine bakınız, son yıllarda
yargı üzerinde yapılan tartışmalar cumhuriyet tarihi içinde
hiç bu kadar yüksek düzeyde ve acımasızca
yapılmamıştır. Yani hiçbir dönemde yargı, bu denli,
mevcut siyasi iktidarın güdümünde olmamış ve güven kaybına
uğramamıştır ve bugün birileri ve özellikle de AKP
İktidarının bizatihi kendisi, işine gelmeyen yargı
kararlarından ötürü büyük bir rahatsızlık duymuş ve duymaya
da devam etmektedir. Hükûmet olma gücünü elinde tutan AKP zihniyeti devletin
bütün kurumlarını ele geçirme, bütün bürokratları,
basını, iş dünyasını, sivil toplum örgütlerini,
yazarları, aydınları, çizerleri hülasa nefes alan her şeyi
yandaş hâle getirme çabası içerisine girmiştir ve maalesef,
yıllardan beri devam eden bu anlayışa son yıllarda hız
ve yoğunluk kazandırılmış, herkesin adil ve eşit
adalet beklediği, beklemesi gerektiği yargıya kadar
uzanmıştır çünkü ele geçirilen mevziler yetmemekte ve AKP Hükûmetini
tatmin etmemektedir. AKP, bir gün, iktidarı boyunca yaptığı
yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve haksızlıkların
hesabını vereceğini gayet iyi bildiği için giderayak bu
hesapların sorulacağı en ücra yerlere bile AKP kartviziti ekleme
ihtiyacını hissetmektedir. Ayrıca, kendi gizli gündem
maddelerinden birisi olan ve aziz milletimize Millî Birlik ve Kardeşlik
Projesi gibi sahte etiketlerle pazarlanan ama milliyetçi hareketin ta
başından beri deşifre ederek karşı çıktığı
ve yaşanan süreçte de görüldüğü gibi aslında ihanet
açılımı olduğu ortaya çıkan bu projeyi hayata geçirmek
için yargının tamamen kendi yandaşlarınca
kuşatılması gerekmektedir. İşte bu süreçte, daha önce
de belirttiğimiz gibi, önce, geçtiğimiz yıl yapılan
referandumun ardından HSYKnın yapısıyla oynanmış
ve sızma operasyonu belirli bir ölçüde gerçekleştirilmiştir.
Şimdi de Anayasa Mahkemesinin kurumsal yapısı hedef
seçilmiştir. Böylece ihanet açılımının önünde hiçbir
engel kalmayacak ve 12 Hazirandan sonra iktidarı kaybettiklerinde
kendilerince hesap vermekten de bu şekilde kurtulacaklardır.
Değerli arkadaşlar, bütün bunları görmek için kâhin
olmaya da gerek yoktur. Bakınız, dağlardan
yıldızlı davetiyelerle getirtilen ve büyük nümayişlerle
karşılanan bölücü hainlere gösterilen şefkat ve anlayışın,
o canilerle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli
subaylarından esirgendiği, dahası âdeta eli kanlı
katillerin intikamının alındığı bir süreci bugün
hep birlikte ibret ve dehşetle izlemekteyiz. Daha geçtiğimiz
günlerde, nevruzu âdeta bölücü eyleme dönüştüren,
kalabalığı uyaran devletin polisine atılan taşı
ve tokadı şöyle bir düşünün isterseniz. Kimler tarafından,
hangi cüret ve küstahlıkla yapıldığını bir
anlayın artık.
Türkiye'nin nereden nereye geldiğini, her şeyden önce
lütfen kendi vicdanınızda bir değerlendirin ve patronlar kulübü,
Sayın Başbakanın tehdidinden olsa gerek, bitaraf olup bertaraf
olmamak ve Hükûmete yaranmak için bir Anayasa taslağı
hazırlatmışlar. Anayasamızın değiştirilemez
maddelerini kabul etmiyorlar. Peki, ne diyor o maddeler? Türkiye Devleti bir
cumhuriyettir ve bu devleti kuran halka Türk milleti denir. Türkiye Devleti,
ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür ve dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, ay yıldızlı
al bayraktır ve millî marşı İstiklal
Marşıdır. Başkenti de Ankaradır.
Şimdi soruyorum: Bunların hangisinden
rahatsızlık duyulmaktadır? Hangisinden sıkıntı
çekilmektedir? Güzel Türkçemizden mi? Türk milleti ifadesinden mi?
Başkent Ankaradan mı? Ay yıldızlı al
bayrağımızdan mı? Hangisinden? Nereden nereye? Dokuz
yılda, AKP İktidarının ülkemizi getirdiği nokta
işte budur sayın milletvekilleri.
Netice itibarıyla, şu an ülkemizi yöneten zihniyet,
bugün sağduyu sahibi, feraset sahibi herkesin nazarında
zanlıdır, yarın hukuk nezdinde de sanık sandalyesine
oturtulacaktır. 12 Haziran seçimleri bu manada Müslüman Türk milleti için
bir kader anı ve son şanstır ve inşallah, 12 Haziranda,
ülkemizin millî ve manevi bütün değerlerini yozlaştıran, içini
boşaltan bu anlayış tarihe gömülecektir diyor, bu duygu ve
düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tankut.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
63üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 63.
Maddedeki başkan ibaresinin mahkeme olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nevzat
Korkmaz M. Akif
Paksoy Rıdvan
Yalçın |
Isparta Kahramanmaraş Ordu |
Yılmaz
Tankut Abdülkadir
Akcan Beytullah Asil |
Adana Afyonkarahisar Eskişehir |
Behiç
Çelik |
Mersin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeye getirilen yükümlülükleri için başkanın
kişisel inisiyatifi yerine mahkemenin muhataplığı
getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
64üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 64.
Maddede dışındaki başvurular ibaresinden sonra dahil
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nevzat
Korkmaz M. Akif
Paksoy Rıdvan
Yalçın |
Isparta Kahramanmaraş Ordu |
Yılmaz
Tankut Abdülkadir
Akcan Beytullah Asil |
Adana Afyonkarahisar Eskişehir |
Behiç
Çelik |
Mersin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Akif Paksoy,
Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Merhum Mehmet Âkif Tarih tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret
alınsaydı tekerrür mü ederdi? demişti. Sizin tarihle,
tekerrürle filan ilgilendiğiniz yok. Kafanıza bir şey
koymuşsunuz, onu yapacaksınız. Önümüzdeki dönemde yapmayı
düşündüğünüz Anayasa değişikliğinin kendinizce
altyapısını oluşturuyorsunuz. İleri demokrasi, AB
kriterleri de bu düşüncenizin kılıfı. Bertaraf olma
korkusundan mıdır, yoksa rol paylaşımınızdan
mıdır bilmiyorum ama TÜSİAD bu alanda ilk pasını
verdi. TÜSİAD bu çıkışıyla kötü adam rolünden
herhâlde kurtulmuştur. Hatta bertaraf olma durumu da ortadan
kalkmıştır.
Kıymetli arkadaşlar, TÜSİAD nihayetinde bir
işveren sendikası. Dünyanın hangi ülkesinde bir işveren
sendikası anayasa paketi hazırlamış? Bunun bir
örneğini bilen varsa lütfen bize söylesin. TÜSİAD gibi, Türkiyede
yüzlerce, belki binlerce sivil toplum örgütü var. TÜSİADın,
yoksulluğun önlenmesi, çalışma hayatının
sorunları, iş güvencesi, gelir adaletsizliğinin giderilmesiyle
ilgilenmesi gerekir ancak onların tuzu kuru olduğu için millete,
meşhur deyimle, ekmek yerine pasta öneriyorlar.
TÜSİAD adına bu anayasa taslağını
hazırlayan Sayın Özbudun sizin yeni anayasa
çalışmalarınızın başındaydı. O zaman
şunu düşünmekte haklıyız: Ha TÜSİAD anayasası ha
AKP anayasası, ikisi de bölücülüğe, ayrımcılığa
prim veriyor, ikisi de Türkiyeyi dönülmez bir kaosa sürüklüyor.
Bakın, güneydoğuda, malum şahısların
adına sivil itaatsizlik dedikleri eylemler başladı. Kendileri,
bunun bir eylemden öte bir süreç olduğunu ve talepleri
karşılanıncaya kadar bu sürecin devam edeceğini bangır
bangır bağırıyorlar. Kimi polisi tokatlıyor, kimi yolu
kapatıyor. Yarın da ne yapacaklarını bilmiyoruz. Bir de
yarın bu tasarı yasalaşırsa, temel hak ve özgürlükler
kapsamında, sırf seçim barajı dolayısıyla binlerce,
hatta milyonlarca insan yarın bireysel başvuruda bulunursa bunu
nasıl çözeceksiniz? Hepsine tazminat mı ödeyeceksiniz, yoksa Bu
bireysel bir hak değildir. mi diyeceksiniz?
Kıymetli arkadaşlar, bu yaptığınız
düzenleme Türkiyeyi bir kaosa sürükleyecektir. Yüce Meclisin önceliği,
Türkiye'nin bir hukuk devleti olması ve hukuk devleti olarak kalması
için mevcut kanunları çalıştırmasıdır. Birileri
devlete, millete meydan okuyor, siz devletin Başbakanı olarak
panzerlerle, koruma ordularıyla oralarda dolaşmak zorunda
kalıyorsunuz, sonra da bizim bu masala inanmamızı istiyorsunuz.
Bakın, öncelikle burada yoksulluğu
tartışmamız lazım, yolsuzluğu
tartışmamız lazım; mahdumları, biraderleri,
yandaşları konuşmamız lazım; üç, beş, on yıl
önce kendi hâlinde bir vatandaşken peşkeş çekilen kamu
kaynakları sayesinde köşeyi dönenleri tartışmamız
lazım; Türkiyede 10 milyon yeşil kartlı var, 10 milyona
yakın kayıt dışı istihdam var, bunları
tartışmamız lazım, bunlara çözüm bulmamız lazım;
Türkiye'nin başkentine yağan 20 santim karı temizlemeyenleri
konuşmamız lazım. Siz memleketin asli sorunlarının
üstünü örtüyor, bizi cambaza bakmaya davet ediyorsunuz. Milliyetçi Hareket
Partisi bu oyuna gelmeyecektir.
Bakın, seçim bölgem Kahramanmaraş Afşin-Elbistan
Termik Santraline kömür sağlayan Çöllolar Havzasında 6 ve 10
Şubat tarihlerinde yaşanan göçükten dolayı toprak altında
kalanlara hâlâ ulaşılamadı, çalışmalar hâlâ devam ediyor, ne zaman biteceği de
belli değil. Yüce Meclisin, nahak
yere toprak altında kalan vatan evlatlarını
tartışması lazım, sorumluların bedel ödemesini
sağlaması lazım.
Kıymetli arkadaşlar, anayasalar yönerge veya genelge
değildir. Zor değişen, toplumun genelinin beklentilerini
yansıtan uzlaşı metinleridir. Anayasalar geneldir ancak
TÜSİAD paketine ve sizin seçimlerden önce açıklamaya cesaret
edemediğiniz ancak yandaşlarınız vasıtasıyla
kamuoyuna yapılan açıklamalara baktığımızda
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını parti tüzüğü veya TÜSİAD
tüzüğü gibi algıladığınız görülmektedir.
Tez zamanda bu yanlıştan dönmenizi diliyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Paksoy.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
65inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 65.
Maddenin 1. fıkra 1. cümlesinin Genel Kurul ve bölümler
kararlarını salt çoğunlukla alır şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nevzat
Korkmaz M. Akif
Paksoy Rıdvan
Yalçın |
Isparta Kahramanmaraş
Ordu |
Beytullah
Asil Behiç
Çelik Abdülkadir
Akcan |
Eskişehir Mersin Afyonkarahisar |
Yılmaz
Tankut |
Adana |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 65. maddesinin 1. fıkrasının 2.
cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
İsa
Gök Tayfun
İçli Şevket
Köse |
Mersin
Eskişehir Adıyaman |
Kamer
Genç Atilla
Kart Eşref
Karaibrahim |
Tunceli Konya Giresun |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının oylama şekli ve karar nisabını
düzenleyen 65 inci maddesinde oyların eşitliği durumunda
Başkanın oyuna ağırlık verilmesi başkanın
oyunun iki oya çıkarılması durumunu ortaya
çıkarmaktadır ki, bu durum üyeler arasındaki eşitliği
bozmaktadır. Mahkeme kararlarının alınmasında amaç en
çok yargıçla karar alınmasının
sağlanmasıdır. Yargıç sayısının
azaltılarak Başkanın oyuna üstünlük tanınması hukukun
genel ilkelerine ayrıdır. Başkana odaklı bir mahkeme
yapısı kabul edilemez bir durumdur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 65.
Maddenin 1. fıkra 1. cümlesinin Genel Kurul ve bölümler
kararlarını salt çoğunlukla alır şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Böylece katılanlar deyimi ile katılmanın sanki
keyfî bir tercih olmadığı vurgulanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
66ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 66.
Maddenin 3. Fıkranın sonuna: Mahkeme iptal davalarında kamu
düzeninin gerekli kıldığı,
aykırılığın ağır olması ve telafisi
imkansız zararların doğacağı durumlarda yürütmeyi
durdurma kararı verebilir. Bu karar kesindir. ibarelerinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Nevzat
Korkmaz Behiç
Çelik Yılmaz
Tankut |
Isparta
Mersin Adana |
Beytullah
Asil Rıdvan
Yalçın M.
Akif Paksoy |
Eskişehir Ordu Kahramanmaraş |
Abdülkadir
Akcan |
Afyonkarahisar
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 66. maddesinin 7. fıkrasının son
cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Şevket
Köse Tayfun
İçli İsa
Gök |
Adıyaman
Eskişehir Mersin |
Kamer
Genç Atilla
Kart |
Tunceli Konya |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge
üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu ifadenin yasa hükmüne dönüştürülmesine gerek
duyulmamıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 66.
Maddenin 3. Fıkranın sonuna: Mahkeme iptal davalarında kamu
düzeninin gerekliği kıldığı,
aykırılığın ağır olması ve telafisi
imkânsız zararların doğacağı durumlarda yürütmeyi
durdurma kararı verebilir. Bu karar kesindir. ibarelerinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Rıdvan Yalçın,
Ordu Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; 66ncı madde üzerinde verdiğimiz önergeye
ilişkin söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, açıkçası, bu önergenin
neyine katılmadı Sayın Komisyon, Sayın Hükûmet,
anlayabilmiş değilim. Daha önceki mevzuatımızda da bu
konuda bir düzenleme yoktu, şu anki tasarıda da bu düzenleme yok ve eksik
ve uygulamada uzun zamandır oturmuş bir teamül var. Yani Anayasa
Mahkemesi iptal davalarında yürütmeyi durdurma kararı veriyor ve
uygulanıyor. Şimdi, ben, bunun, bu önergeyle yasanın metnine de
girmesini teklif ediyorum.
Şimdi Sayın Bakan, şu soruma cevap verebilir
misiniz: Bundan sonra Anayasa Mahkemesi geçmişte de olduğu gibi,
mevzuatta olmamasına rağmen yürütmeyi durdurma kararları vermeye
devam edecek midir, edemeyecek midir? Yani buna ilişkin bir yasak da
koymuyorsunuz, verdiğim önergeyi de kabul etmiyorsunuz. Yani ne
demişiz? Aykırılığın ağır olması
ve telafisi imkânsız zararların doğacağı durumlarda
yürütmeyi durdurma kararı verir ve bu karar kesin. demişiz. Yani bu
bir pratik ihtiyacı karşılıyor. Anayasa Mahkemesi
kararları geçmişe yürümediği için birçok olayda çok ciddi
mağduriyetler doğabilecek bir durumla karşı
karşıyayız ki burada kararların gerekçesiyle beraber
açıklanacağını da tekrar hüküm hâline getirmişiz. Yani
bu da uygulanacaksa birçok önemli karar kamuoyunun çok daha sonra gündemine
gelebilecektir, bundan ciddi mağduriyetler doğacaktır. Ben, o
sebeple önergemize Genel Kurulun desteğini talep ediyorum.
Şimdi değerli milletvekilleri, tabii, fırsat
bulmuşken, yine bu çerçevede bir değerlendirmede bulunmak istiyorum.
Yargı niye bu kadar önemlidir, muhalefet neden bu kadar bu meselenin
üzerine düşmektedir sorusuna bir cevap olması hasebiyle bakın
Meclis Başkanlığımıza verdiğimiz soru önergesine
cevap olarak -sanırım bir altı ay kadar önce- altı yüz elli
civarı, muhalefetin verdiği kanun teklifinin bir tekinin bile
bağımsız olarak yasalaşmadığını bu
Mecliste daha önce paylaştım sizlerle.
Şimdi, yine Meclis Başkanlığına
verdiğim bir soru önergeme cevap olarak gelen bir metni sizlerle
kısaca paylaşmak istiyorum. Bakın, Sayın Abdullah Gülün
göreve başladığı 28/8/2007 tarihinden 25/2/2011 tarihine
kadar bu Meclis 482 adet kanun kabul etmiş, bunlardan 421 adedi,
Cumhurbaşkanlığınca, yayımlanmak üzere
Başbakanlığa, 3 adedi ise tekrar görüşülmek üzere
Meclisimize iade edilmiş. Bu 3 kanun, arkadaşlar, serbest
muhasebecilikle ilgili bir kanun, elektronik haberleşmeyle ilgili bir
kanun, bir de İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunuyla
ilgili bir kanun.
Yani, değerli milletvekilleri, 482 adet kanun içerisinde
Sayın Cumhurbaşkanlığınca sadece 3 adedi Meclise iade
edilmiş, sadece 3 adedi. Şimdi, bunu belki siz, ne uyumlu bir
Cumhurbaşkanımız var, Meclisle ne uyumlu bir çalışma
gösteriyor diye değerlendirebilirsiniz ama bir taraftan da parlamenter
sistemin işleyişi noktasında değerlendirdiğimizde,
şimdi, bu sistemin ki bazen ayarı kaçan, gaza fazla basıldığı
zaman bu sistemin fren pedallarına ihtiyacı var,
Cumhurbaşkanlığı böyle bir makam aslına
bakarsanız. Zaman zaman bu Meclisin çıkardığı
yasalardaki hataları geri göndermek suretiyle tekrar görüşme
imkânı sağlayan bir fren pedalı olmasına rağmen bu
iş hiç kullanılmamış, Sayın Cumhurbaşkanı,
maalesef bugüne kadarki pozisyonuyla, üzülerek ifade ediyorum, daha ziyade bir
noter vazifesi yapıp, Sayın Başbakanın
kırdığı potları rötuş yapmayla görevli gibi bir
pozisyon içerisinde bulunuyor.
Şimdi, diğer taraftan bakıyorsunuz değerli
milletvekilleri, soru önergeleri veriyoruz, cevap vermiyorsunuz. İki iki
buçuk yıl önce verdiğim soru önergelerine cevap alamıyorum.
Sayın Başbakanın gezilerden ne kadar harcırah
aldığını soruyorum, İçişleri Bakanı bu
kürsüye gelip Sayın Başbakan şu, şu, şu kanuna göre
harcırah almaktadır. diye cevap veriyor bana. Yine
İçişleri Bakanına, belediyelerin temsil giderleri ne
miktardadır diye soruyorum, iki yıl cevap vermiyor. Tekrar soruyorum,
bu rakamlar o makamlarda oturanların yüzünü kızartacak düzeyde midir
ki cevap vermiyorsunuz diye, hâlâ yine cevap alamıyorum.
Arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı makamı
çalışmıyor, denetim yolları çalışmıyor, kala
kala ortaya bir tek Anayasa Mahkemesi kalmış iken şimdi bunu da
maalesef kendi partinizle aynı frekansa getiriyorsunuz ve sistemin bütün
fren pedalları çalışmaz hâle geliyor. Kaygımız bunlar
içindir. Bunları tekrar ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
67nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 67.
Maddenin 2 ve 3. fıkralarının metinden
çıkartılmasını arz ederiz.
Nevzat
Korkmaz Behiç
Çelik Yılmaz
Tankut |
Isparta Mersin Adana |
Beytullah
Asil Rıdvan
Yalçın M.
Akif Paksoy |
Eskişehir Ordu Kahramanmaraş |
Abdülkadir
Akcan |
Afyonkarahisar |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasa Mahkemesi kararları geçmişe yürümez.
Dolayısıyla yargılamanın AİHM kararına
dayalı yenilenmesi sonuç doğurmayacaktır.
Egemenlik hakkının gereği AİHMin âdeta bir
temyiz mahkemesi gibi konumlanması doğru değildir.
Kapatma ya da ceza verilmesi hâlinde yargılanmanın
yenilenmesi, düşmüş milletvekilliğinin yeniden
kazanılması, infaz edilmiş cezanın ortadan
kaldırılması gibi kabul edilemez sonuçlar doğuracaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
68inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
69uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 69. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Kamer
Genç |
Mersin Adıyaman Tunceli |
Tayfun
İçli Atilla
Kart |
Eskişehir Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının mali haklar bölümü siyasi iktidar
tarafından Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerine, raportörlere
ayrıcalık yaratan düzenlemelerle doludur. Mali yönden ayrı bir
yargıçlar sınıfı oluşturulmaktadır.
Mevzuatımızda ve mali haklar rejiminde olmayan ifadelerle Başkan
ve üyelere ek ödemeler verilmektedir. Bu düzenlemeler yargı birliğini
zedelemekte, kendini yargıya adayan hukukçulardan farklı
ücretlendirme sistemi ülkemiz yargıçlarına, savcılarına ve
çalışanlarına karşı saygısızlık
olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca yolluk ve harcırahlarla ilgili
düzenlemelerde 2011 merkezi yönetim ve bütçe kanunu ile harcırah
kanunlarına aykırıdır. Bu tasarı ile Anayasa Mahkemesi
Başkan ve Üyelerine Başbakan ve TBMM Başkanından daha fazla
harcırah ve yolluk ödenmesi öngörülmektedir. Belirtilen nedenlerden
dolayı söz konusu madde tasarı metninden
çıkarılmalıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
70inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 70. maddesinin 2. fıkrasının son
cümlesinin metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Kamer
Genç |
Mersin Adıyaman Tunceli |
Tayfun
İçli Atilla
Kart |
Eskişehir Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İzin konusunda Başkana tanınan yetkilerin metinden
çıkarılması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
71inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı
Tasarısının 71 inci maddesinin birinci cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Diğer kanunlardaki sınırlamalar dikkate
alınarak Başkan, üyeler ve bunların emeklileri ile raportörler
ve bunların bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin giderleri
mahkeme bütçesinden ödenir.
İsa
Gök Tekin
Bingöl Mustafa
Özyürek |
Mersin Ankara İstanbul |
Şevket
Köse Atilla
Kart |
Adıyaman Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER
ÜSTÜN (Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İsa Gök, Mersin
Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İSA GÖK (Mersin) Sayın Elitaş, gitmenize gerek
yok, bir şey demeyeceğim.
SUAT KILIÇ (Samsun) Ben buradayım.
İSA GÖK (Devamla) Suat Bey burada, tamam.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
AKP Grubu, bir dakikanızı rica edeceğim, bir
dakikanızı; istirham ediyorum arkadaşlar, bir
dakikanızı.
Şimdi, arkadaşlar, az önceki maddeyle Anayasa Mahkemesi
üyelerinin maaşları, Başkanın maaşı Türkiyede
hiçbir yargı mensubunda olmayan bir şekilde yüzde 50 nispetinde
artırıldı, 9 bin liralara, 9.500 liralara çıktı. Bir
şey demiyoruz, herkesin maaşı çıksın.
Yargıtaydakilerin maaşı 6 bin lira, Yargıtay
Başkanının maaşı 6.040 lira, Anayasa Mahkemesi
Başkanının maaşı 9.700 lira mı ne oldu.
Bakın, bir şey demiyoruz.
Arkadaşlar, 71inci madde sağlık işleri.
Şimdi, bakın, Türkiyede bütün yargı mensuplarının,
arkadaşlar, sağlık sistemine katılmaları belli
nispettedir. Cumhurbaşkanı, Başbakan
ALİ KOYUNCU (Bursa) Ve biz.
İSA GÖK (Devamla) Sizler milletvekilisiniz.
Bizim sağlık yardımı sistemimizde katkı
payı var, bazı tahlilleri yaptıramazsınız, her yere
gidemezsiniz, milletvekilleri, Başbakan da böyle.
Arkadaşlar, bu maddede Anayasa Mahkemesi üyelerinin hiçbir
sınırlamaya tabi olmaksızın, milletvekillerinin
hakkının da üstünde, Türkiyede hiçbir gruba verilmeyen
ALİ KOYUNCU (Bursa) Başbakanın da
İSA GÖK (Devamla) - Başbakanın da üstünde.
bir hakla Anayasa Mahkemesi üyelerine özel bir sağlık
yardımı veriyorsunuz. Sınırlama yok; yurt içi, yurt
dışı, miktar, katkı payı, hiçbir şey yok.
Arkadaşlar, kanun diyor ki: Kanunlardaki hiçbir sınırlama
dikkate alınmaksızın
Milletvekiliyiz, bizim kanunumuzda
sınırlamalar var.
Bir önerge verdik. Önerge aslında AKP Grubuyla anlaşmalı
bir önerge, anlaşmalıydı. Bizim bu hakkımız yok
arkadaşlar, bizim bu hakkımız yok. Ama bakın, Anayasa
Mahkemesinde yazılıp gelen bir tasarı aynen şunu diyor:
Diğer kanunlardaki sınırlamaların hiçbirisi dikkate
alınmaksızın... Böyle bir şey olmaz.
Biz bir önerge verdik arkadaşlar. Dedik ki
Önerge
Bakın, yalnızca, Anayasa Mahkemesi üyeleri sağlık
sisteminde milletvekilleriyle eşit olsunlar bari. Türkiyede bu sisteme
kimse nail değil. Ne Başbakan ne Cumhurbaşkanı ne siz ne
biz, yok. Bari eşit olsun. Dedik ki
Diğer kanunlardaki gibi bir
önerge: Sınırlamalar dikkate alınarak başkan, üyeler ve
bunların emeklileri ve raportörler ve bunların bakmakla yükümlü
oldukları aile fertleri falan diye yazdık. Bu önerge onları
aşağıya indirmiyor, yalnızca bizlerle eşit
kılıyor. Aşağıya inmesinler. Ama Türkiyede hiç
kimseye, milletvekilleri de dâhil, diğer yargı mensupları dâhil,
cumhurbaşkanına, başbakana verilmeyen bir yetkinin bu
şekilde verilmesi ahlaken iyi değil.
Bakın bu ülkede bir sürü insan var. Yarın bunun
hesabını veremezler, Mahkemenin kendisi veremez. Ben bu sebeple
-konuşmamı uzatmayacağım- herkesin vicdanına
sesleniyorum. Bu önerge onları bizim nispetimize indiren, bizlerle
eşit kılan bir önerge.
Arkadaşlar, hastaneye gittik, katkı payı veriyoruz.
Bazı tahlilleri yapmıyorlar. Operasyon geçiriyorsunuz, ilaçtan pay
veriyoruz ya! Ödüyoruz biz bunları. Gözlük alamıyorsunuz. İki
yıl süresi var, bir sürü şartları var. Şu kadarlık
gözlük alabiliyorsunuz, diğerini alamıyorsunuz. Bu kadar kural var
mı arkadaşlar? Var. Peki, Anayasa Mahkemesindeki
çalışanların bu özelliği niye? Mecliste yok bu. Ee el
insaf, yukarıda Allah var ya, yukarıda Allah var! Bu kadar
ayrıcalık istenmez. Bu kadar ayrıcalık adil değil.
OKTAY VURAL (İzmir) İmtiyazlı sınıf
oluşturuyorlar.
İSA GÖK (Devamla) - Ben bu sebeple bu önergemizin kabulünü,
yüce Meclisin siz değerli üyelerinin vicdanlarına
bırakıyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) İmtiyazlısınız
Sayın Başkan. Siz diyordunuz Bazı uzmanlıklar, bürokratlar
eşit midir? diye, şimdi bunda eşitlik olmuyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Komisyon Başkanının kısa bir
açıklama talebi var bu konuyla ilgili.
Buyurun Sayın Başkan.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Değerli arkadaşlar, şimdi bu 71inci madde alt komisyonda da
bizim üst komisyonda da uzun uzun tartışıldı. Burada
getirilen usul şu: Malum, 2008de Çalışma Kanunuyla
alakalı bildiğimiz yasayı çıkardık. Orada birkaç
istisna öngörülmüş, birisi de milletvekilleri. Yargı mensupları
genel kanun içerisinde bunun dışında tutulmuş ama yeni bir
kanun yapılırken bu Anayasa Mahkemesi bakımından Meclis
statüsü gibi düşünülerek sağlık hizmetleri buraya istisna olarak
konulmuş.
Yargıtay, Danıştay bakımından bir
ayrım olduğu doğru ama onların yasaları
yapılırken bu şekilde bir ayrım orada yapılabilir.
Ben şunun için bu sözü aldım: Şimdi, bizim
sınırlamamızın nedeni yasadan kaynaklanmıyor. Meclis
Başkanlık Divanı, malumunuz, bu konuda birtakım
sınır getirmiş, diyor ki: Şu şu harcamalar bu kadar
olur, sağlığa şu kadar verilir, işte gözlük şu
kadar... filan gibi, neyse. Nitekim, bu maddede de diyor ki: İçtüzükte
bunların sınırı gösterilir. Geçici maddede de Altı
ay içerisinde bu İçtüzük çıkarılır. diyor, devamında
söylüyor. Yani bizim Divan kararıyla yaptığımız
sınırlamayı Anayasa Mahkemesi kendi İç Tüzüğünde
yapacak ne kadar sınırlı olacağını. Tablo bundan
ibarettir.
OKTAY VURAL (İzmir) İmtiyaz veriyorsunuz Sayın
Başkan.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) -
Konuyu bence başka tarafa çekmemek lazım çünkü bakın,
getirdiğiniz önerge İsa Bey, şunu getirir...
OKTAY VURAL (İzmir) Hiç doğru bir şey değil.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) Yani
konuşalım, mesele değil.
Şunu getirir eğer bu şekilde kabul olursa bu
önerge
OKTAY VURAL (İzmir) Ne olur?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) -
Anayasa Mahkemesi üyeleri istisna dışında tutulmuş olur
ve aynen, yani işçilerin tabi olduğu neyse yasadaki, aynı ona
tabi olmuş olur.
OKTAY VURAL (İzmir) Öyle şey olur mu?
İşçiyle, ayakla baş
Yani böyle bir şey olur mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Peki, canım, sen niye ayrı tutuyorsun kendini Sayın Oktay Bey,
söyler misin? Milletvekili kendini niye ayrı tutuyor o zaman?
OKTAY VURAL (İzmir) Siz diyorsunuz bürokratlarla
milletvekillerinin
Ne biçim milletvekilisin sen ya!
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Hayır, sen kendini niye ayrı tutuyorsun o zaman? Öyle bir şey
söylüyorsun ki
BAŞKAN Sayın Başkan
Sayın Başkan
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) -
Sen de işçi gibi ol o zaman. Niye olmuyorsun?
OKTAY VURAL (İzmir) Gidiyorsun orada iki tane adama
şey çekiyorsun
Ulufe mi dağıtıyorsun orada?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Bırakın bunları Allahınızı severseniz.
BAŞKAN Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Ulufe mi dağıtıyorsun
ya?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Bırakın bunları ya! Konuyu bilmiyorsunuz
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN İsa Bey, yerinize oturun da yerinizde vereyim
efendim.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Konuyu bilmiyorsunuz
BAŞKAN - Sayın Başkan, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Eşitlik olsun istiyoruz,
yargıda da eşitlik olsun.
BAŞKAN Sayın Vural
Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Torpil mi yapıyorsun, kıyak
mı çekiyorsun? Senin görevin o değil.
BAŞKAN Sayın
Vural
Sayın Başkan, lütfen
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Bağırma be, ne bağırıyorsun!
OKTAY VURAL (İzmir) Sen orada bağırıyorsun!
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Açıklama yapıyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Çiçek, kıyak
emeklilik diye geri çekti, aynı gerekçeyle niye bunu çekmiyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Milletvekillerine bir de şey
yapıyorsun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakanım, Kıyak
emeklilik diye geri çekiyoruz. dediniz, aynı şekilde niye bunu geri
çekmiyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Allah Allah! Çekin geri ya!
Milletvekillerine bir de laf atıyorsun ya!
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Arkadaşlar, şimdi, bakın, doğruyu
konuşalım. Burada, kanunda, açıkça siz, hiçbir
sınırlama kabul edilmeyen ilk cümleyi
yazdığınızda, iç tüzük veya yönetmelikle kanunda
sınırlama kaldırılıyor. Siz iç tüzükle
sınırlama koyamazsınız, yönetmelikle sınırlama
koyamazsınız. Ne diyor buradaki kanun? Açıkça, bakın
şunu diyor arkadaşlar, bu kanuna aykırı tüzük
yapamazsınız. Ne diyor: Diğer kanunlardaki
sınırlamaların hiçbiri dikkate alınmaksınız...
Bu olduğu müddetçe mahkeme başkanı kalkıp da tüzükle,
yönetmelikle sınırlayamaz. Kanunla bu hakkı alıyorlar. Ya
arkadaşlar, diğer yargının nesi eksik, buradakilerin nesi
eksik? Bunların niye üstün tarafı var? Raportörler,
çalışanlar
Bu ayrılık niye? Arkadaşlar, lütfen, adil
olmak lazım, bari eşit olsun. Bizim önergemiz eşitliği
sağlıyor. Milletvekili Seçim Kanunu
Milletvekillerinin
sağlık yardımının sistemi belli, aynı sistem
olsun bari, aynı sistem olsun bari, bu kadar mı kendimize kötüyüz
biz.
Saygılar sunuyorum Başkan, sağ olun.
S. NEVZAT KORMAZ (Isparta) Allah rızası için
doğruyu söyleyecek bir kişi arıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Kanunda istisna yapılacaksa kanuna
koyun. Burada yapmayın, istisna tanımayın. 5510da ne
koyuyorsanız onu yapın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 5510un aynısı.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
İSA GÖK (Mersin) Önergeyi oya sunun.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıç.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkanım, 71inci madde
dikkatle okunduğu zaman devamında ikinci cümlede şu ibare
görülecektir sağlık katkılarıyla alakalı olarak devam
eden cümlede: Buna ilişkin usûl ve esaslar İçtüzükle düzenlenir.
Geçici
İSA GÖK (Mersi) Tamam
Tamam
SUAT KILIÇ (Samsun) Bir
saniye
(CHP sıralarından Kanuna aykırı sesi)
Kanuna aykırı olmayacak çünkü kanunda yeri var
arkadaşlar, Kanunun 71inci maddesinde Buna ilişkin usûl ve esaslar
içtüzükle düzenlenir. deniliyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hiçbir sınırlamaya tabi
olmaksızın
cümlesi orada olduğu sürece Tüzükte bir şey
yapamazsınız.
SUAT KILIÇ (Samsun) Geçici 1inci maddenin beşinci
fıkrasına bakıldığı zaman İç Tüzükle ilgili
düzenlemenin altı ay içerisinde çıkarılması
gerektiğine işaret ediliyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Fark etmez.
SUAT KILIÇ (Samsun) Arkadaşlar, müsaade edin, bir izah
edeyim.
Milletvekilleriyle ilgili sağlık ve tedavi
imkânlarının sağlandığı hükümler, dikkatle
bakıldığı zaman, şimdi kanun numaralarına
boğmak istemiyorum, hepsini buraya getirdik.
OKTAY VURAL (İzmir) Maaşları da milletvekili gibi
yapın.
SUAT KILIÇ (Samsun) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının hazırlığı,
çalışması doğrultusunda bizim hak ve imkânlarımız
dizayn edilmiş. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi Başkan ve
üyeleri, raportörleri, bunların aileleri, eş ve çocuklarıyla
alakalı olarak çıkarılacak olan Mahkemedeki İç Tüzük
çerçevesinde düzenleme dizayn edilecek.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Nereden biliyorsun? Talimat mı
vereceksin?
SUAT KILIÇ (Samsun) Yani bizim kanaatimiz şudur: Anayasa
Mahkemesi Başkan ve üyelerinin sağlık ve tedavi imkânları
milletvekillerinin eş ve çocuklarıyla birlikte sahip oldukları
sağlık ve tedavi imkânlarından artı bir hususu bünyesinde
barındırmayacağı kanaatindeyiz, onu ifade ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Ahlaki değildir, doğru
değildir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hayır, onu
yazın.
SUAT KILIÇ (Samsun) Buradan zaten İç Tüzük düzenlemesi
yapıldıktan sonra geleceği yerle birlikte bu olacak değerli
arkadaşlar, bunun ötesinde bir şey yok.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Onu yazalım.
SUAT KILIÇ (Samsun) Yani zaten burada Anayasa Mahkemesi
Başkan ve üyeleriyle raportörlerinin sahip olacakları imkânların
milletvekillerine artı imkânlar olmasını biz de arzu etmeyiz, bu
doğru da olmaz, şık da olmaz, yakışanı da
değildir.
OKTAY VURAL (İzmir) Keyfî bir yönetim istediği gibi
yapacak. Hepsine verelim. İşçinin de istediği gibi olsun.
İşçilerinkini, memurlarınkini niye kısıyorsunuz?
SUAT KILIÇ (Samsun) Dolayısıyla istisnai bir durum söz
konusu olmayacak düzenlemenin nihayetinde İç Tüzükle birlikte
düşünüldüğünde.
BAŞKAN Sayın Kılıç, teşekkür ediyorum.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
şunu ifade edeyim ki Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Kuzu
Parlamentoyu yanlış bilgilendirmiştir, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin mensuplarına haksızlık etmiştir. Doğrusu
şudur, takdirlerinize sunuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
mensupları yani milletvekilleri 5510 sayılı Genel Sağlık
Sigortası ve Sosyal Güvenlik Yasasındaki kısıtlamalara
tabidir. Meclis Başkanlık Divanı karar alırken 5510
sayılı Yasa hükmüne uymuştur, bu hüküm emredicidir. Meclis
Başkanlık Divanının burada bir takdir hakkı yoktur.
Takdir hakkı olmadığı için, oradaki
kısıtlamaları aynen Türkiye Büyük Millet Meclisinin uygulamasına
yansıtmıştır, önce bunu düzelteyim. Dolayısıyla
milletvekilleri bütün sağlık hizmetlerinde, bütün muayenelerinde,
bütün ilaç alımlarında fark öderler. İlaç alındığı
zaman, eczanelerden alınan ilaç nedeniyle bordrodan o fark kesilir, bu
bir.
İki: konuyu milletvekili bağlamında
değerlendirmeyi de doğru bulmuyorum. Milletvekilleri tüm kamu
personelinin, tüm emeklilerin tabi olduğu rejime tabidir. Yani
Milletvekillerinde olmayan bir hak Anayasa Mahkemesi üyelerine veriliyor.
değerlendirmesini doğru bulmuyorum. Milletvekilleri de dâhil olmak
üzere tüm emeklilerde, tüm çalışanlarda olmayan bir hak, hiçbir
yargı organının mensubunda olmayan bir hak burada, Anayasa
Mahkemesi Başkan ve üyelerine verilmektedir. Verilsin, herkese verilsin.
Anayasanın 10uncu maddesi der ki: Hiçbir zümreye, sınıfa
imtiyaz tanınamaz.
Burada ben bir konuşma yaparken şunu ifade ettim,
konuşmam biraz ağır da oldu aslında yüksek yargı
organı Anayasa Mahkemesi için; tüm üyelerini de tenzih ediyorum ama
Anayasa Mahkemesi Sayın Başkanının böyle bir özlük
hakkı düzenlemesine, böyle bir sağlık hakkı düzenlemesine
talip olması Anayasa Mahkemesinin kararlarını bugünden zedeler,
bugünden gölge düşürür. Doğru değildir. Bu, eşitlik
ilkesine aykırıdır. Milletvekilleri dâhil olmak üzere hiçbir
kamu personelinde, hiçbir kamu çalışanında, özel sektör
çalışanında, emeklisinde, onların eşlerinde,
çocuklarında olmayan bir hak hiç kimseye verilmemelidir. Bu buradan
geçerse, Parlamento varlık nedenini inkâr etmiş olur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Sayın Gök, buyurun.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkanım, bir cümle
söyleyeceğim.
Şimdi, bakınız, arkadaşımız diyor
ki: Daha sonra İç Tüzük ve geçici 5inci maddeye göre, fıkraya göre
biz bunu azaltacağız. diyor.
Arkadaşlar, kanunla azaltamazsın. Hiçbir
sınırlamayı dikkate almamayı emredici hüküm
yapıyorsun, sen sonra İçtüzükle, yönetmelikle
sınırlandıramazsın bunu. Bizim milletvekilliğidir
durumumuz, kanun sınırlandırıyor, Meclis başkanı
buna göre sınırlandırıyor, kafadan
sınırlandıramaz ki. Ya niye böyle bir şeye evet diyelim?
O yüzden önergemizin kabulünü arz ediyoruz biz Sayın Meclisten.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gök, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Doğrusu budur Sayın Bakan.
Komisyon Başkanının kendi kapalı devresinde
yaptığı şeyler yani. (Ara verelim sesleri)
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri.
Sayın Kılıç, buyurun.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkanım, Anayasa
Komisyonu Başkanımızın, milletvekillerinin sahip
oldukları sağlık ve tedavi haklarıyla ilgili
değerlendirmesi farklı bir noktada değerlendirildiği için
konu biraz zemin dışına taştı. Elbette ki herkes
almakta olduğu sağlık ve tedavi hizmetinin farkında. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından,
Başkanlık Divanı tarafından yapılan düzenlemeler tek
başına iktidar yetkilileri tarafından yapılan düzenlemeler
değil. Burada, Başkanlık Divanında iktidarın da
muhalefetin de Meclis başkan vekilleri var, Divan kâtipleri var, idare
amirleri var. Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanında Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleriyle
ilgili olarak sağlık ve tedavi hizmetlerinden yararlanmaya yönelik
usul ve esaslar konusundaki düzenlemeler Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak
çalışması olarak şekillenmektedir. Biz burada bir imtiyaz
tesis edildiği kanaatinde değiliz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yapma Suat ya!
OKTAY VURAL (İzmir) İnsaf ya! Yargıtaya var
mı? Yok. Bize var mı? Yok. Anayasa Mahkemesi üyelerine var. Ne olur
hayır deseniz buna yani?
SUAT KILIÇ (Samsun) Dolayısıyla, konunun kendi
mecrası içerisinde değerlendirilmesini arzu ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Kılıç, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 00.57
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 01.44
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 82nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
696 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Anayasa Komisyonunun bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 sıra sayılı Kanun
tasarısının 71. maddesinin İçtüzüğün 88. maddesine
göre bir defaya mahsus olmak üzere Komisyona geri çekilmesini arz ve teklif
ederiz.
Burhan
Kuzu
Anayasa
Komisyonu Başkanı
BAŞKAN Tasarının 71inci maddesi İç Tüzükün
88inci maddesi uyarınca Komisyona geri verilmiştir.
Komisyona sormak istiyorum: Bu maddenin geri çekilmesi diğer
maddelerin görüşülmesini etkiler mi?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Sayın Başkanım, etkilemez. Daha önce de bunun benzerleri
yapıldı.
BAŞKAN O zaman görüşmelere devam edeceğiz.
72nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 72. maddesinin 3. fıkrasının son
cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Şevket
Köse Tayfun
İçli Akif
Hamzaçebi |
Adıyaman
Eskişehir
Trabzon |
Atilla
Kart Kamer
Genç İsa
Gök |
Konya
Tunceli
Mersin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İsa Gök, Mersin
Milletvekili; buyurun.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.
Arkadaşlar, bir sorun daha var. Yine arkadaşların
dikkatine sunmak istiyorum. Eğer dinleyebilirseniz arkadaşlar,
bakın, elimde maaş tablosu var. Anayasa Mahkemesi
Başkanının alacağı para 9.554 liraya
çıkıyor, neti; üyelerin ise 8.661 liraya çıkıyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Nereden?
İSA GÖK (Devamla) Bu, emekliliği
düşündüğünüzde yirmi beş yıl, yani asgariden
hesaplasanız dahi Başkanın emekli maaşı 6.687 liraya,
üyelerin emekli maaşı 6.062 liraya çıkıyor. Eğer ki
otuz yılsa beş puan daha koyacaksınız bunların
üzerine, emekli maaşı olacak 7 bin, 7 bin küsur. Türkiyede en yüksek
kamu görevlisinin emekli maaşını düşünün,
Cumhurbaşkanın, Başbakanın da düşünün, kendinizinkini
de düşünün -seçilemediğinizde- diğer yargı görevlilerini de
düşünün, aradaki farkı görün. Arkadaşlar, niye? Neden? Siz,
hepiniz emekli maaşı alıyorsunuz, düşünün kaç lira
aldığınızı. Şu anda 69uncu maddeyle verilen -az
önce geçti- en yüksek kamu görevlisi, kendinizi de hesaplayın, farkı
görün, bu 7 bin lira. Şu an, bakın, yirmi beş yıl asgariden
emekli olursa, yirmi beş hizmet yılı olursa 6.687, üyesi 6.062;
yirmi beş yıl asgariden. Yaş, eğer ki yirmi beş
yıl asgari hizmet yılı değilse, otuz, otuz beş yılsa
beşer puan daha koyacaksınız, olacak mı 7,5-8, öbürü de 7-7
küsur. Bu adaletsizlik niye? Neden? Ne farklılıkları var? Ne
özellikleri var? Diğer yargıdan ne özelliği var?
Başbakandan ne özelliği var? Sizlerden ne özelliği var? Bu
devlete çalışan, kamu görevi yapan yüzlerce, binlerce insandan ne
özellikleri var? İstirham ediyorum, lütfen, elinizi vicdanınıza
koyun, kendi ekonomik durumunuzu da hepiniz biliyorsunuz, hesaplayın,
aradaki 7 binin vicdani muhasebesini yapın. O yüzden, 69uncu maddenin de
tekriri müzakereyle mutlaka Meclis gündemine gelmesi
Şimdi diyorlar ya:
Vekillerin seviyesine de inemeyiz. Hakir görülüyoruz ya! Hadi bizi geçtim,
diğer kamu görevlileri var, diğer yargı mensupları var. Bu
kadar hakir görmenin kaynağı ne arkadaşlar? Niye hakir
görülüyoruz, neden? O yüzden, arkadaşlar, tekriri müzakereyle 69uncu
maddeyi lütfen Komisyon, lütfen iktidar partisi grubu, lütfen siz
milletvekilleri değerlendirin. 69un tekriri müzakereyle huzurunuza
gelmesi lazım.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Gök.
Sayın Bakanın bir açıklama talebi var.
Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Sayın Başkan, bu emekli konusuyla ilgili olarak bir
tavzihte bulunmak istiyoruz. Aslında alt komisyonda da bu konu gündeme
gelmiş, gerekli rakamlar verilmiş. Şu an yürürlükteki yasaya
göre Anayasa Mahkemesi Başkanının aldığı emekli
aylığı 4.345 lira.
M. AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Şu anda ama.
İSA GÖK (Mersin) Şu anda. Çünkü şu anki
maaşı da
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Şu anda, şu anda.
Eğer bu yasa yürürlüğe girerse yeni emekli
aylığı 4.737 lira olacak.
İSA GÖK (Mersin) Hayır! Nasıl? Maaş 3 milyar
artıyor
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hayır efendim!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Başkan Vekili ve üyelerinki 3.540; bu yasa yürürlüğe
girdiği takdirde 4.480 lira emekli aylığı almış
olacaklar.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Bakanım, bu bilgiler
yanlış çünkü maaşı 3 milyar, 4 milyar artıyor, emekli
maaşı artmaz mı?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Bu bir hesap meselesidir, eğer bu kadar farklı hesaplar
yapılıyorsa onu bilemem ama neticede
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, milletvekilleri
maaşlarının yüzde 40ını emekli maaşı olarak
alıyorlar, bürokratlar yüzde 65ini alıyor.
İSA GÖK (Mersin) Maaşı 3-4 milyar artacak ama
emekli maaşı artmayacak
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara)
arkadaşlarımızın bana verdiği rakamlar
bunlar, ben onları size ifade ediyorum. Dolayısıyla bu ölçüde bu
konunun değerlendirilmesi gerekir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, artan maaşın yüzde 70ini alır, hesap burada!
OKTAY VURAL (İzmir) Nereden geldi, kim verdi bu bilgiyi
size? Kamu görevlileri yüzde 65ini alıyor diye biliyorum ben. Bu bilgiyi
kim verdiyse bize söyleyin bakalım, o uzman kim?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yapmayın arkadaşlar!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Yapmayın ya,
bizi kandırmayın bari!
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi uzman efendim? Yok öyle bir
şey!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 73. maddesinin 1. fıkrasının son
cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Kamer
Genç |
Mersin Adıyaman Tunceli |
Tayfun
İçli Atilla
Kart |
Eskişehir Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Yurtdışı görevlendirmelerin
Başkanın takdiriyle uzatılmasına ilişkin hükmün
metinden çıkarılması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
74üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici 1. Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Kamer
Genç |
Mersin Adıyaman Tunceli |
Tayfun
İçli Atilla
Kart |
Eskişehir Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İsa Gök, Mersin
Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İSA GÖK (Mersin) Değerli arkadaşlar, şimdi,
devlet memurluğu farklı bir şey. Geçici 1inci madde,
arkadaşlar, burada Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genel Sekreter
Yardımcısı, Yazı İşleri Müdürü, Basın ve
Halkla İlişkiler Müdürü, Kararlar Müdürü, Özel Kalem Müdürü
bir
sürü makam sayılıyor. Bir satır var, bakın
-çalışanların ekmek parası- diyor ki:
kadro unvanlı
görevlerde bulananların görevleri, bu Kanunun yayımı tarihinde
sona erer. Yandı gülüm keten helva! Bu kadro unvanlı görevlerde
bulananların görevleri, bu Kanunun yayımı tarihinde sona erer.
Bitti
Yani, bunların hepsi bir yere gönderiliyor, işsiz kaldı,
bir şekilde bir yere tayin olacaklar.
Bir de 34üncü madde vardı, hatırlayın, yine
konuşmuştuk, orada da diyordu ki: Raportör
yardımcıları hariç
Onlar yine özel bir sınıf, niye
ise?
Mahkemenin hizmet birimlerinde çalışan 657 sayılı
Kanuna tâbi personel, Genel Sekreterin teklifi ve Başkanın uygun
görmesi üzerine, mükteseplerine uygun olarak Adalet Bakanlığınca
Bakanlık merkez ve taşra teşkilâtı kadrolarına
atanabilirler. Yani mahkemenin raportör yardımcılarını
ayrı tutuyorlar, bütün çalışanlarını, Mahkeme
Başkanı, istiyorsa Çemişgezekteki adliyeye kadar sürebiliyor.
Arkadaşlar, Anayasanın 128inci maddesi var; bunlar
kamu görevlisi, kamu görevlisi
El insaf! Bu kanun yarın yürürlüğe
girdi, Mahkeme Başkanı, memleketine göre, boyuna posuna göre,
cinsiyeti ve bıyığına göre haydi, mahkemede sürgünlere
başladı. Bu vicdan mı ya? Bu vicdan mı? Bu vicdan
değil. Ha, buna kadrolaşma diyebilirsiniz, tasfiye
diyebilirsiniz, ekipleşme diyebilirsiniz ama bakın, bir de
Başkan odaklı bir kadrolaşma. Parayı veriyorsunuz,
imkânı veriyorsunuz, süper emekli maaşı, süper maaş
veriyorsunuz, süper sağlık gideri veriyorsunuz
Hani, nerede Veysi Kaynak?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Buradayım.
İSA GÖK (Devamla) Jüristokrasi diyordu. İşte
budur o! İşte budur. Jüristokrasi budur, budur
Neydi arkadaşlar
o? Yasama organı üzerinde yargının tepe olup Demoklesin
kılıcı olması, hakir görmesi, üstünlüğü,
egemenliği. Ne oldu? Şimdi, ben size soruyorum: Ne değişti
de buraya, bu Mahkemeye bu kadar büyük özel imkânlar tanınıyor? O
yüzden, şu geçici maddeyle bari, arkadaşlar, orada çalışan,
yıllarını veren kamu görevlileri, memurların tasfiyesine,
sürgününe izin vermeyelim. Yeter artık! Bu kanun özel imtiyazlar kanunu.
Bu kanun birilerini ihya etme kanunu. O yüzden Mahkeme
Bakın, Mahkeme aslında vicdanen düşünse, bu
tasarıyı Mahkeme bize hazırlayıp buraya gönderirken
dikkatli düşünse bunun, bu kanun tasarısının Mahkemeyi
töhmet altında bırakacağını idrak eder çünkü buna
siyasi literatürde rüşvet denir, siyasi rüşvet denir
arkadaşlar. Kim, kime, ne veriyor? Yapmayalım bunu. Bari, şu
konuda
Bakın, ne diyorum: Şu solda yürek var, vicdan var vicdan.
Yukarıda Allah var, herkese mutlaka hesabını soracak, fatura
ödeyeceğiz. Arkadaşlar, bu kadar büyük imkânlar olmaz, kendi
imkânlarınıza bakın. Daha ileride maddeler var,
kırmızı pasaport
Hatta, arkadaşlar, bir şey daha
vardı, bakın, özel kırmızı plakalı araç
istiyorlardı, herkes özel kırmızı plakalı araç
istiyordu. Kavga çıktı, dedik ki: Ya, milletvekillerinin şoförü
kendisi, arabası kendisinin, kendisi alır benzini,
faturasını kendi öder. Şoförünüz var, kırmızı
plakalı araç istiyorsunuz, özel yeni araçlar istiyorsunuz, korumanız
var; Allah versin ama Türkiye'de bizler de kamu görevlisiyiz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Diplomatik pasaport istiyor!
İSA GÖK (Devamla) Kırmızı pasaport da
şimdi istiyor, onun maddesine de geleceğiz.
Sizlerin de dâhil olduğu kamu görevlilerinde böyle bir
imtiyaz yok, hiçbir yargıda da yok. Ne Yargıtay ne Danıştay
ne diğer kamu kurumlarında, siz dâhil, Meclis dâhil, hiçbir kamu
görevlisinde böylesine imtiyaz yokken bu tasarı imtiyazları havada
uçuşturuyor, ver Allah ver! Niye? Tasarı çünkü oradan geldi, onlar
yazdılar, sizin göreviniz, onların yazdığını
yalnızca vermek. Olmaz.
Arkadaşlar, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakanın bir açıklama talebi
var.
Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu üzerinde konuşulan konu, sadece Anayasa Mahkemesi
teşkilat yasasıyla ilgili bir husus değil, başka yasalarda
da benzer hüküm var. Yargıtayın 12/3/1985 tarih 3164 sayılı
Yasada da aynen böyle bir hüküm var. Şimdi, 17 tane birim 8e
düşünce, tabii olarak, bazı kadrolarda çalışanların
durumunun netliğe kavuşması lazım. Onun için Yargıtay
Kanununda aynen şöyle deniyor: Bürolarda ve diğer idari görevlerde
çalışan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi
personel, Yönetim Kurulunun kararı ve Birinci Başkanın teklifi
üzerine, Adalet Bakanlığınca iktisap ettikleri kadro ve
aylığa uygun, Adalet Bakanlığı
teşkilatındaki görevlere atanabilirler. Dolayısıyla,
benzer bir düzenlemedir. Bunu arkadaşlarımızın bilgilerine
sunmak istedim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Madde 75e bağlı (1)inci fıkra üzerinde bir adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 75. madesinin 1. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Kamer
Genç |
Mersin Adıyaman Tunceli |
Tayfun
İçli Atilla
Kart |
Eskişehir Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevzuat açısından ortaya çıkacak
karmaşayı engellemek açısından tekrar ele alınmak
üzere maddenin Tasarı metninden çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul et-meyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
İSA GÖK (Mersin) Başkan, fıkrayı oya
sundunuz, fıkralar ayrı ayrı oylanıyor, maddeyi oya
sunamazsınız.
BAŞKAN Düzeltiyorum, madde 75e bağlı (1)inci
fıkrayı olarak düzelttim, evet.
Madde 75e bağlı (2)nci fıkra üzerinde bir adet önerge
vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 75. maddesinin 2. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Atilla
Kart Kamer
Genç Şevket
Köse |
Konya Tunceli Adıyaman |
Tayfun
İçli İsa
Gök |
Eskişehir Mersin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın İsa
Gök
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İsa Gök, Mersin
Milletvekili, buyurun.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, şu fıkrayı bir okuyayım,
bakın, ne diyor: 15/7/1950 tarihli Pasaport Kanununun 13 üncü maddesinde
yer alan Anayasa Mahkemesi, ibaresi Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyeleri
ile olarak değiştirilmiştir.
Arkadaşlar, kırmızı pasaport dediğimiz
diplomatik pasaport, bu tür makamlarda başkana verilir, diplomatik
pasaport, kırmızı dediğimiz pasaport. Bu da
değiştiriliyor, bütün üyelerin tümüne bu pasaport veriliyor. Niye?
Niye? Neden diplomatik pasaport? Diğer hâkimlere var mı? Hayır,
yok. Diğer Yargıtay üyelerine var mı? Hayır, yok.
Danıştaya var mı? Hayır, yok. Hayır, yok, yok, yok.
Siz yarın emekli, gene yeşile döneceksiniz. Peki, buradaki bu istisna
niye? Neden üyelere veriliyor? Bir gerekçesi var mı? Mahkeme yeni ihdas
olmadı, bu mahkeme yıllardır var. Başkanın temsil
yetkisi vardır, yurt dışına gider, gelir, tamam, diplomatik
olsun, Başkan temsil ediyor, bir makamdır o, bir protokoldür. Ama üyelere
niye? Arkadaşlar, bakın, ha bire istisna, ha bire farklılık.
O yüzden, bunun
Bir fıkra daha vardı burada, o da arabalarına
kırmızı plakaydı. Hanginizin aracında
kırmızı plaka var? Hanginizde var ya? Bunları istediler,
bunu zor çıkarttırdık, zor. O da ne sözle? Bakın
-doğruya doğru, ben yalanı sevmem- bu da neden çıktı
biliyor musunuz? Evet, şu anda olursa çok tepki çeker. Taşıt
Kanunu geliyor, Taşıt Kanununda düzenlenip o zaman
kırmızı plaka verilmesi. kaydı şartıyla bu
fıkra çıktı buradan, biliyor musunuz. Benim ağrıma
gidiyor. Taşıt Kanununda bu hakkın verilmesi kaydı
şartıyla, Taşıt Kanununda değişiklik
yapılarak kırmızı plaka almaları geçici süre için
ertelendi, tepkinizi çekmesin diye.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Diplomatik pasaportu da Pasaport
Kanununda yapalım o zaman, haydi gelin! Haydi gelin o zaman!
İSA GÖK (Devamla) Aynı mantığın
devamı. O zaman bunu buradan çıkartalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Yaşasın imtiyazlı
cüppeliler! Cüppeliler devri!
İSA GÖK (Devamla) - Eğer ki tüm Türkiyedeki kamu
görevlilerini, temsil yetkisi sahibi olanları belli bir düzene
sokacaksanız, Pasaport Kanunu geliyor, onun içerisinde her makamı,
her mevkiyi değerlendirin. Nasıl ki Taşıt Kanununda
değerlendireceksiniz, onu da değerlendirin.
O yüzden, ben sizin vicdanlarınıza sesleniyorum: Hiç
kimseye, hiç kimsede olmayan yüksek ayrıcalık, yüksek konum verilmez.
O yüzden arkadaşlar, bu önergemizi kabul ederseniz
Pasaport Kanunu
geldiğinde eğer birileri kendilerini yukarıda görmek istiyorsa
Allah versin, görsün, ama tüm Türkiye'nin devlet yapısı içerisinde
bir nizam, bir uygunluk, bir münavebe, yani bir denge içerisinde verilmesi
lazım bunların. Dengeyi boz, oraya ver! Yok, arkadaşlar, yok!
Herkes kendi durumunu değerlendirsin.
O yüzden, ben grup başkan vekillerinin de vicdanına
sesleniyorum: Şu önergemiz kabul edilirse, Pasaport Kanununun da
düzenlemesinde, o zaman getirin, Komisyonda, her makam, her mevkinin nasıl
pasaport kullanacağı değerlendirilirken masaya
yatırılsın. Sizler dâhil tüm kamu görevlilerinin bir denge
içerisinde bu pasaportlara erişim hakkı sağlansın.
Bu sebeple, bu fıkranın madde metninden
çıkarılmasını talep ediyoruz sizden. Aynı,
kırmızı plakalı araç istediklerinde o hakkın
Taşıt Kanununda görüşülmesi gibi, bu da Pasaport Kanununda
görüşülsün diyoruz. Fıkranın madde metninden
çıkarılmasını talep ediyoruz arkadaşlar.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
İSA GÖK (Mersin) Arkadaşlar, kabul edilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edenleri saydınız
mı efendim? Kabul edildi.
BAŞKAN Daha söylemedim ki
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Arkadakiler, niye sonradan el
kaldırdınız?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Tam size göre,
yakışıyor size! Helal olsun! Bravo!
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 75e bağlı (2)nci fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 75e
bağlı (2)nci fıkra kabul edilmiştir.
Madde 75e bağlı (3)üncü fıkra üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 75. maddesinin 3. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Tayfun
İçli Şevket
Köse |
Mersin
Eskişehir Adıyaman |
Kamer
Genç Atilla
Kart |
Tunceli Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevzuat açısından ortaya çıkacak
karmaşayı engellemek açısından tekrar ele alınmak
üzere maddenin Tasarı metninden çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 75e bağlı (3)üncü fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 75e bağlı (4)üncü fıkra üzerinde bir adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 75. maddesinin 4. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Tayfun
İçli Şevket
Köse |
Mersin
Eskişehir Adıyaman |
Kamer
Genç Atilla
Kart |
Tunceli Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevzuat açısından ortaya çıkacak
karmaşayı engellemek açısından tekrar ele alınmak
üzere maddenin Tasarı metninden çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 75e bağlı (4)üncü fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 75e bağlı (5)inci fıkra üzerinde bir adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 75. maddesinin 5. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Kamer
Genç |
Mersin Adıyaman Tunceli |
Tayfun
İçli Atilla
Kart |
Eskişehir Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
İSA GÖK (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevzuat açısından ortaya çıkacak
karmaşayı engellemek açısından tekrar ele alınmak
üzere maddenin Tasarı metninden çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde 75e bağlı (5)inci fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 75e bağlı (6)ncı fıkra üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 75. maddesinin 6. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Kamer
Genç |
Mersin Adıyaman Tunceli |
Tayfun
İçli Atilla
Kart |
Eskişehir Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevzuat açısından ortaya çıkacak
karmaşayı engellemek açısından tekrar ele alınmak
üzere maddenin Tasarı metninden çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde 75e bağlı (6)ncı fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 75e bağlı (7)nci fıkra üzerinde bir adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 75. maddesinin 7. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Kamer
Genç |
Mersin Adıyaman Tunceli |
Tayfun
İçli Atilla
Kart |
Eskişehir Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevzuat açısından ortaya çıkacak
karmaşayı engellemek açısından tekrar ele alınmak
üzere maddenin Tasarı metninden çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 75e bağlı (7)nci fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 75e bağlı (8)inci fıkra üzerinde bir adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 696 Sıra Sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısının 75. maddesinin 8. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Şevket
Köse Tayfun İçli |
Mersin Adıyaman Eskişehir |
Kamer
Genç Atilla
Kart |
Tunceli Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, İsa Gök, Mersin
Milletvekili, buyurun.
İSA GÖK (Mersin) Arkadaşlar, mütemadiyen bize iç tüzük
deniyor. Şimdi, Anayasa Mahkemesine dönerek bir şey söylemek
istiyorum, Başkan dâhil: Anayasa Mahkemesinin yapacağı iç
tüzüğün yargısal denetimi hangi makamca yapılacak? Anayasa
Mahkemesince yapılacak olan iç tüzüğün yargısal denetimi
Danıştayda mı, sizde mi? Bunun ben mutlaka zapta girmesini
istiyorum çünkü eğer bizde yapılacak denirse, bu, şu demektir:
Ben çalar, ben oynarım. Siz bana kanunla yetkiyi veriyorsunuz, nasıl
olsa hiçbir sınırlama olmaksızın yetki veriyorsunuz, ben iç
tüzükle niye sınırlayayım, yönetmelikle niye sınırlayayım?
Hele ki bu iç tüzüğün yargısal denetimi konusunda da Mahkeme Bize
geleceksiniz veya bizim iç tüzüğün yargısal denetimi yoktur. diyecek
olurlarsa tam zil takıp oynanacak zaman işte. Diyorlarsa ki bu iç
tüzüğün yargısal denetimi Danıştaydır, başka bir
makamdır, onun ben zapta geçmesini istiyorum çünkü insanları çok
serbest bıraktığınızda kendi menfaatine
Ben Yörük
adamım, bizde nalıncı keseri vardır, nacağı
alırsın çamı yontarken hep kendine çekersin. O hesap, kendine çekecekler.
Bu davayı grubumuzla Anayasa Mahkemesine götüreceğiz.
Bir defa, bu maddelerin Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya
aykırılığının incelenmesi bile ahlaken sakat.
Adamın kendisine veriyoruz, parayı, her şeyi kendisine
veriyoruz.
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Nereye götürelim?
İSA GÖK (Devamla) Bakın, işte, sorun zaten burada.
O yüzden, bu kanunu sizin yönünüzden bile, milletvekilleri yönünden bile
eşitliğe aykırılıktan dolayı mahkemeye
götürdüğümüzde bu kararı inceleyecek olan, bu dosyayı
inceleyecek olan, o lehine ha bire akıttığımız
şahıslar. Bunun neresi ahlaki? Bunun neresi ahlaki arkadaşlar?
Tüzük yapacak şimdi
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ne öneriyorsun?
İSA GÖK (Devamla) Ben önerimi daha sonra getiririm. Önce
bir cevap versinler, bu cevap zapta geçsin arkadaşlar.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Gök.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Anayasa Mahkemesinin iç tüzüğü
yok mu şu anda? Kim denetliyor?
BAŞKAN Sayın Bakan, açıklama yapacak
mısınız?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Yok, hayır.
OKTAY VURAL (İzmir) Komisyon Başkanımız bir
şey diyecek mi denetimle ilgili?
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum
İSA GÖK (Mersin) Efendim, bir şey demek istiyor
Komisyon Başkanımız.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Değerli arkadaşlar, bu, denetim konusu yasalarımızda
açıkça öngörülmüştür. Bizim İç Tüzük diyelim, Meclis İç
Tüzüğü için Anayasa Mahkemesi, yönetmelik ise, bunlar bakımından
Danıştaya gidiliyor ama Mahkemenin iç işleyişi
bakımından yapılan bu düzenlemeler yargı
dışı gözüküyor şu anki durumda, yönetmelik
olmadığı için.
İSA GÖK (Mersin) Hah, işte mesele burada, yargı
dışı!
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Ama eskiden de böyleydi Sayın İsa Gök. Yani, işte, bugün filan
keşfetmiş gibi
Bir şey görmedin ki, ben dedim, sen duydun
bunları. Dolayısıyla, bunları bilmiyordun, bil hiç olmazsa.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İSA GÖK (Mersin) Yok canım, yok, öğrendik!
Arkadaşlar, bakın, sorun şurada: Kendi
tüzüğünü yapacak, denetimi de yok.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Evvelden öyle değil miydi?
İSA GÖK (Mersin) Denetimi de yok, yargısal denetimi
yok.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Anayasa Mahkemesini yeni mi kurduk
ya! Sanki Anayasa Mahkemesi yeni kuruluyor burada!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Siz yeni keşfettiniz, yeni
kurulmadı ama.
BAŞKAN Madde 75e bağlı (8)inci
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Anayasa Mahkemesi 60tan beri var
ama siz yeni keşfettiniz.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Önce itirazınız yoktu,
memnundunuz. Ne oldu size?
BAŞKAN Fıkraların bağlı olduğu
çerçeve 75inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 02.15
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 02.18
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 82nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
Bir Danışma Kurulu önerisi vardır, öneriyi okutup
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerisi (Devam)
1.- Genel Kurulun, 25 ve 26 Mart
2011 Cuma ve Cumartesi günkü birleşimlerinde toplanmamasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: Tarihi:
24/3/2011
Danışma Kurulunun yaptığı
toplantıda, ekteki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Nevzat
Pakdil |
Türkiye
Büyük Millet Meclisi |
Başkanı
V. |
Bekir Bozdağ M.
Akif Hamzaçebi |
Adalet ve Kalkınma
Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi |
Grubu Başkanvekili Grubu
Başkanvekili |
Oktay Vural Bengi
Yıldız |
Milliyetçi Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi |
Grubu Başkanvekili Grubu
Başkanvekili |
Öneri:
Genel Kurulun;
Daha önce toplanması kararlaştırılan 25 ve 26
Mart 2011 Cuma ve Cumartesi günkü birleşimlerinde toplanmaması,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
696 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 29 Mart 2011 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.19