DÖNEM: 23 CİLT: 98 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
86ncı
Birleşim
5 Nisan 2011 Salı
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile
konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Karabük
Milletvekili Mehmet Ceylanın, Karabük ilinin ve Türk demir çelik
sanayisinin kuruluşunun 74üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, merhum Alparslan Türkeşin
ölümünün 14üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Konya
Milletvekili Ayşe Türkmenoğlunun, Avukatlar Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Çukurova Üniversitesinde 200 dönüm arazi
üzerinde kurulu zeytin gen bahçesinin söküldüğüne ilişkin
açıklaması
2.-
Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçlinin, özel yetkili mahkemelerde
savunma makamının görev yapmasının engellendiğine
ilişkin açıklaması
3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Avukatlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
4.- Kocaeli
Milletvekili Fikri Işıkın, konuşmasında hiçbir
partiye yönelik komplo iddiasında bulunmadığına dair
açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 23 milletvekilinin, taşımalı
eğitimde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1100)
B) Tezkereler
1.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair talebine ilişkin
tezkeresi (3/1447)
2.- Dilekçe
Komisyonu Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair
talebine ilişkin tezkeresi (3/1448)
3.- TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercanın, NATO
KİS Merkezi ile İsviçre Misyonu tarafından Cenevrede 30 Mart-2
Nisan 2011 tarihleri arasında düzenlenecek olan Silahların Kontrolü
Silahsızlanma ve Yayılmanın Önlenmesi Alanlarında
Parlamentoların Rolü konulu toplantıya katılacağına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1449)
C) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin; Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılarak Tarımsal
Üretimde Kullanılan Elektriğin Düşük Fiyattan
Satılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/515) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/266)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- ÖSYMnin
sorunlarının araştırılarak daha
sağlıklı çalışabilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen (10/485) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 5 Nisan 2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
2.-
Akaryakıt fiyatlarındaki artış hakkında verilen
(10/1034) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Nisan 2011 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
3.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 744 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Kocaeli Milletvekili Fikri
Işıkın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Kocaeli Milletvekili Fikri
Işıkın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Kamu Hizmetlerinin
Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri
ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1017) (S.
Sayısı: 746)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük Cemahiriyesi Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/872) (S. Sayısı: 681)
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Kamu
Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini
Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat,
Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki
Kanunu Tasarısının (S. Sayısı: 746) Anayasaya
aykırı olduğu iddiasıyla, Başkanlıkça işleme
alınıp alınamayacağı hususunda
X.- OYLAMALAR
1.- Kamu
Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini
Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat,
Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki
Kanunu Tasarısının oylaması
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük Cemahiriyesi Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, diyabet hastalarına ve tedavide
kullanılan kan şekeri ölçüm çubuğu alımıyla ilgili
genelgeye ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/18571)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, SGK tarafından bazı
nedenlerle maaşları kesilen emeklilerin mağduriyetinin
önlenmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/18592)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ekonomik krizin ülkemiz ekonomisine
etkilerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/18597)
4.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki yöneticilerin
daha önceki görevlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/18651)
5.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Mustafa Kemal
Atatürkün Dolmabahçe Sarayındaki odasının
boşaltıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı
(7/18652)
6.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, akaryakıt
kaçakçılığına ve Ulusal Marker Projesinin gecikmesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/18662)
7.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlakın, bir beldede TOKİ tarafından
tapulara şerh konulduğu ve kamulaştırma
yapılacağı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/18663)
8.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Mavi Akım doğal gaz boru
hattının İsraile uzatılacağı iddiasına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/18698)
9.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Azerbaycan-Türkiye doğal gaz boru
hattına ve bazı iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/18706)
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, sosyal güvenlik denetmenliği
kadrolarına yapılacak atamalarda mevcut tecrübeli personelden yararlanılmasına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı (7/18839)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, SGK personeline fazla çalışma ücreti
verilip verilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/18842)
12.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Japonya-Fukuşima Nükleer Santralindeki sızıntının
ülkemizin nükleer enerji politikasına etkisine ve yeni kurulacak olan
nükleer santrallere ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/18897)
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Seyitömer Termik Santrali
İşletme Müdürlüğünün personel taşıma işi
ihalesiyle ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/18902)
14.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Akkuyu Nükleer Santrali Projesine ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/18904)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak dört oturum yaptı.
Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, Kahramanmaraşta bulunan Germenicia Antik
Kentinin tanıtımına ve Türk turizmine
kazandırılmasına,
Karabük
Milletvekili Cumhur Ünal, Karabük Demir Çelik İşletmelerine ve
Karabük ilinin 74üncü kuruluş yıl dönümüne,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, Trakya çiftçisinin sorunları
ve Ergene Havzasına ilişkin gündem dışı
konuşmasına Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Eker cevap verdi.
Adana Milletvekili
Muharrem Varlı, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin verdiği rakamlarla insanlarımızı
yanılttığına,
Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı, Trakya çiftçisinin Ziraat Bankasına
olan borçlarına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Macaristan Ulusal
Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Mihaly Balla ve
beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu
olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretlerine ilişkin Başkanlık
Tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan ve 34 milletvekilinin, Mersin-Akkuyuda kurulacak
nükleer santralin muhtemel etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1099)
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı
ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Yargı Hizmetlerinin
Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/1012) (S. Sayısı: 725),
2nci
sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/1016) (S.
Sayısı: 719),
6ncı
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/990) (S. Sayısı:
646)
Görüşmeleri
tamamlanarak yapılan oylamalardan sonra;
3üncü
sırasında bulunan, Türkiyede Yapılan Birleşmiş
Milletler Konferansları ve Toplantılarına Dair
Ayrıcalık, Bağışıklık ve Diğer
Bazı Hususlara İlişkin Düzenlemeler Hakkında
Birleşmiş Milletler ve Türkiye Arasındaki Çerçeve
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/1011) (S. Sayısı: 699),
4üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve İslam
Ülkeleri Standardlar ve Metroloji Enstitüsü Arasında İslam Ülkeleri
Standardlar ve Metroloji Enstitüsünün Türkiyede Kurulması Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1008) (S.
Sayısı: 702),
5inci sırasında
bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükûmete Yetki Verilmesine
Dair Kanun, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun ile Asya Kalkınma Bankası Kuruluş
Anlaşmasına Katılmamızın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/1006), (S. Sayısı: 712),
Görüşmeleri
tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra;
Kabul edildi ve
kanunlaştı.
5 Nisan 2011
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 22.00de son
verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
Bayram
ÖZÇELİK
Fatih METİN
Burdur Bolu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Yaşar TÜZÜN Gülşen
ORHAN
Bilecik Van
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 116
II.- GELEN KÂĞITLAR
1 Nisan 2011 Cuma
Teklifler
1.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve 1
Milletvekilinin; Kadını Şiddetten Koruma Kanunu Teklifi (2/896)
(İçişleri; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği;
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.3.2011)
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 1 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/897) (Avrupa Birliği Uyum; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.3.2011)
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Kamu Personel Yönetiminin Geliştirilmesi
ve Desteklenmesi Alanlarında İşbirliğine İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/699) (S.
Sayısı: 735) (Dağıtma tarihi: 1.4.2011) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı ve Almanya Federal
Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanlığı Arasında Yapılan
Mühimmat Dahil Leopard 2 Ana Muharebe Tankı Silah Sisteminin Müşterek
Konfigürasyon Kontrol Yönetimi (JCCM) Konulu Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/982) (S. Sayısı: 737) (Dağıtma tarihi: 1.4.2011)
(GÜNDEME)
3.-
Araştırma Organizasyonu, Programları ve Faaliyetleri İçin
Avrupa Anlayışı Hakkında (EUROPA) Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/875) (S. Sayısı: 740) (Dağıtma tarihi: 1.4.2011)
(GÜNDEME)
4.- Ortak Savunma
Araştırma ve Teknoloji Projeleri Konulu 1 Numaralı Avrupa
Araştırma Grubu Düzenlemesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/871) (S. Sayısı: 741) (Dağıtma tarihi: 1.4.2011)
(GÜNDEME)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri
Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/895) (S. Sayısı: 742) (Dağıtma tarihi: 1.4.2011)
(GÜNDEME)
No.: 117
4 Nisan 2011 Pazartesi
Raporlar
1.- Adana
Milletvekili Necdet Ünüvar ve 1 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcının; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (2/889, 894) (S. Sayısı: 744)
(Dağıtma tarihi: 4.4.2011) (GÜNDEME)
2.- Askeri
Tesislerin Güvenliği İleri Sürülerek Muğla İli
Köyceğiz İlçesi Sultaniye Köyü Büyükkaraağaç Mahallesinin
Boşaltılmasına İlişkin Uygulamalara Son Verilmesi
Talebini İçeren Dilekçelere İlişkin Dilekçe Komisyonu Genel
Kurulunun 24/12/2010 Dağıtım Tarihli ve 23 Numaralı
Kararına, İzmir Milletvekili Mehmet Vecdi Gönül ve Afyonkarahisar
Milletvekili Veysel Eroğlunun İtirazları ve Dilekçe Komisyonu Genel
Kurulu Raporu (5/5) (S. Sayısı: 745) (Dağıtma tarihi:
4.4.2011) (GÜNDEME)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Batmanda bir partinin yöneticileri
hakkında bilgi istenildiği iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19025)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/03/2011)
2.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, bir İngiliz şirketinin vergi
borcuna ve bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19026) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/03/2011)
3.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, açılışı
yapılan tesislere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19027) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/03/2011)
4.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, NATOnun Libyaya müdahalesine
ve bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19028) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/03/2011)
5.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun, Sümela Manastırında
yapılan ayine ve Karadeniz Bölgesini kapsayacak Pontus televizyonu
kurulacağı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19029) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/03/2011)
6.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Van-Muradiyeye bağlı köylerin
sulama sorununa ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19030) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/03/2011)
7.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Eydoğanın, Balıkesir-Bandırmada
bir şirketin ÇED raporu alıp almadığına ve
denetimlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19031) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/03/2011)
8.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, İstanbul Büyükadada bulunan bir parkın
yıkımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19032) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/03/2011)
9.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbul-Fatihteki
Fevzipaşa Caddesinin bazı bölümlerinin otopark yapılması
amacıyla bir şirkete devredildiği iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19033)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/03/2011)
10.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, uyuşturucu madde
taşıdığı iddiasıyla gözaltına alınan
bir kişiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19034)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/03/2011)
11.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve
Tazminatlara İlişkin Kararın güncellenmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19035)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/03/2011)
12.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, teknik eğitim veren program ve bölümlerin
mezunlarının memuriyetteki özlük haklarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19036)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/03/2011)
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, eğitim müfettişlerinin
özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19037) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/03/2011)
14.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada gıda güvenliği, hijyen ve
kalite analizi yapan laboratuvarlara ve yapılan denetimlere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19038) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/03/2011)
15.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyede gıda güvenliği, hijyen ve
kalite analizi yapan laboratuvarlara ve yapılan denetimlere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19039) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/03/2011)
16.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, yerleşim alanı içerisindeki baz istasyonlarının
çevre ve halk sağlığına etkilerine ve baz istasyonunun
kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19040) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/03/2011)
17.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
TÜRKSAT yetkililerinin haksız ücret aldıkları iddiasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19041) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/03/2011)
18.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Şükrü Elekdağın, ABDden
F-35 savaş uçağı alımına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19042)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/03/2011)
19.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Tekirdağ F Tipi
Cezaevinde kitap toplatıldığı iddiasına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19043)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/03/2011)
20.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, tarımsal sulamada denetim amaçlı
görev yapacak sorumlu elektrik mühendisi giderlerinin
karşılanmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19044)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/03/2011)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Anayasa Mahkemesi üyelerinin ant
içme metninde yapılacak değişikliğe ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18017)
2.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, 2003-2010
yılları arasında açılan maddi ve manevi tazminat
davaları ve sonuçlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18029)
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, bir hükümlünün avukatlarıyla
görüşmelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18031)
4.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, cezaevlerindeki tutuklulara
internet olanağı sağlandığı iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18032)
5.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, CMKnın 102. maddesi kapsamında
serbest bırakılan sanıklara ve kaçan sanıkların
yakalanması için alınan tedbirlere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18033)
6.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, HSYKnın bazı atama
kararlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18034)
7.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Polis Meslek Yüksek Okulu
sınav sorularının çalınması hakkında yürütülen
soruşturmaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18035)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, karşılıksız çek
düzenleme suçu nedeniyle açılan davaların sayıları, verilen
para cezaları ve cezalandırılan kişilere ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18087)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, karşılıksız çek
düzenleme suçundan dolayı dava açılmış kişilere ve
cezaevinden kurtulmaya yönelik kanuni düzenlemeye ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18088)
10.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, bir kitabın
yasaklanmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18089)
11.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, insan
taşımacılığı yapanların
kullandığı akaryakıttan alınan vergilere, otogar
çıkış ücreti ile otopark ücretlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18516)
12.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Kırıkkalenin
Büyükavşar Beldesi ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18518)
13.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, tarihi eserlerin restorasyonu
çalışmalarında meydana gelen yangınlara ve bunun sebeplerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18519)
14.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, bir cezai soruşturmayla ilgili bilgilerin
basına sızdırıldığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18520)
15.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, basın mensupları hakkında
açılan adli soruşturmalara, medya kuruluşlarının vergi
incelemelerine ve basın özgürlüğünü sağlayıcı
tedbirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18521)
16.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir belediye başkanı ile bazı
yöneticiler hakkında ihaleye fesat karıştırma
iddiasına ve yürütülen adli ve idari soruşturmaların sonucuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18522)
17.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir sanıkla ilgili sahte delil üretildiği
iddiasına ve yürütülen soruşturmaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18532)
18.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Konyaya yeni stadyum
yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18533)
19.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanının Brooklyn Belediyesini
ziyaretiyle ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18534)
20.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, İDOda çalışan gemi
adamlarının maaşı ve avukatlık hizmet
alımıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18535)
21.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa-Mustafakemalpaşada bazı köy
yollarının onarımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18536)
22.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa-Nilüfere bağlı bir köyün yol ve
kanalizasyon sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18537)
23.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, bir avukatın
öldürülmesi ile ilgili adli soruşturmaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18538)
24.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankarada asfalt
danışmanlığı hizmet alımına ve asfalt
katılım payı tahakkukuna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18539)
25.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Kadirli Kültür Merkezi inşaatına ve
Osmaniyede bulunan diğer kültür merkezlerine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18541)
26.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, sözleşmeden kadroya geçen personele yolluk
verilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18542)
27.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgat Belediyesinin bir tesisi vergi borcu
mukabilinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığına
devrettiği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18543)
28.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, okul kantinlerine ve denetimlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18544)
29.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresun Üniversitesi rektör seçimine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18545)
30.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Samsun-Vezirköprüdeki YİBOnun
kapatılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18546)
31.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Kuzey Iraka Kürtçe
eğitim görmek üzere öğretmen gönderildiği iddialarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18547)
32.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, dönüştürülen ve birleştirilen
eğitim kurumlarındaki norm kadro fazlası öğretmenlere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18548)
33.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın,
İstanbul-Beykozda bazı okullarda yapılan Güçler ve Güçlükler
anketine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18549)
34.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kütahya ve ilçelerindeki taşımalı
eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18550)
35.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgunun, Hatayda bir okul müdür
yardımcısı hakkındaki iddialara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18551)
36.-
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, ÖSYMdeki bazı
çalışanlarla ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18552)
37.-
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, yenilenen KPSS Eğitim
Bilimleri Sınavına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18553)
38.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, ithal
sığırların Konya Sarayönü Konuklar Tarım
İşletmesinde karantinaya alınmasına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18556)
39.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursada don ve sel afeti
sebebiyle zarar görenlere yapılan yardımlara ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18557)
40.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgat Belediyesinin bir tesisi vergi borcu
mukabilinde Bakanlığa devrettiği iddiasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18558)
41.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, TCDDnin bir dergisinde yayınlanan
yazıya ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18559)
42.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, İstanbul Boğazına
yapılması planlanan üçüncü köprüye ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18560)
43.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, kamyonet tipi araçlara tartı
kontrolünde kesilen cezalara ve kamyonetlerin azami yük
ağırlığı kriterlerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18561)
44.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yurt dışı seyahatlere, bunlara
katılanlara ve ödenen harcırahlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18562)
45.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, TCDDnin bir dergisinde yayınlanan
yazıya ve kadın erkek cinsiyet eşitsizliğine ilişkin
Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/18563)
46.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, görevi esnasında
hayatını kaybeden askerlerin yakınlarına, şehit
yakınlarına tanınan hakların sağlanmasına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18564)
47.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Bakanlık şube müdürlüğü
kadrolarına ve yapılan atamalara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18565)
48.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgat Belediyesinin dış kaynaklı
kredi kullanımı nedeniyle Hazine Müsteşarlığına
olan borcuna ve bir tesisin devredildiği iddiasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/18567)
49.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, KKTC ile
yaşanan soruna, büyükelçinin görevden alınmasına ve yeni
yapılan atamaya ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18568)
No.: 117ye Ek
4 Nisan 2011 Pazartesi
Raporlar
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat ve 20 Milletvekili, Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü ve 38 Milletvekili, Kırklareli Milletvekili
Tansel Barış ve 23 Milletvekili, Adana Milletvekili Nevin Gaye
Erbatur ve 23 Milletvekili, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya ve 22 Milletvekili, Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 22
Milletvekili, Konya Milletvekili Hasan Angı ve 19 Milletvekili, Konya
Milletvekili Orhan Erdem ve 28 Milletvekili, Çanakkale Milletvekili Mustafa
Kemal Cengiz ve 27 Milletvekili, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 21
Milletvekili, İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan ve 25 Milletvekili,
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 23 Milletvekili, İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 29 Milletvekili, Afyonkarahisar Milletvekili
Halil Ünlütepe ve 23 Milletvekili, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve
29 Milletvekili, Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 23
Milletvekili, İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 26 Milletvekili,
Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu ve 24 Milletvekili,
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan ve 21 Milletvekili, Van
Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu ve 19 Milletvekili, Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 23 Milletvekili, Isparta Milletvekili Mevlüt
Coşkuner ve 25 Milletvekili, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 22
Milletvekili, İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve 39
Milletvekili, Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 Milletvekili, Isparta
Milletvekili Haydar Kemal Kurt ve 23 Milletvekilinin Ülkemizde Yaşanan Çevre
Sorunlarının Araştırılarak Sürdürülebilir Çevre
Politikası İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu (10/3, 8, 12, 28, 31, 33, 38, 42, 47, 56, 59, 62, 64, 65, 68,
71, 84, 87, 89, 98, 101, 119, 145, 146) (S.Sayısı: 352) (Dağıtma tarihi: 4.4.2011) (GÜNDEME)
2.- Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 26 Milletvekilinin,
CHP Genel Sekreterinin Yasa Dışı Dinlendiği
İddiasının Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis
Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve
Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/203)
(S.Sayısı: 344) (Dağıtma tarihi: 4.4.2011) (GÜNDEME)
3.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 23 Milletvekili, Antalya Milletvekili Tayfur Süner
ve 26 Milletvekili, Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 31
Milletvekili, Yalova Milletvekili İlhan Evcin ve 20 Milletvekili, Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve 24 Milletvekili, İstanbul Milletvekili
Nusret Bayraktar ve 21 Milletvekili, Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 20
Milletvekili, İstanbul Milletvekili Mithat Melen ve 22 Milletvekili,
İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 21 Milletvekili, Kocaeli Milletvekili
Muzaffer Baştopçu ve 30 Milletvekilinin, Deprem Riskinin
Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis
Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve
Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/60, 63, 99, 242, 243,
244, 245, 246, 254, 256) (S.Sayısı: 549) (Dağıtma
tarihi: 4.4.2011) (GÜNDEME)
4.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 20 Milletvekili, Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 34 Milletvekili, İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 39
Milletvekili, Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 25 Milletvekili, Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 21 Milletvekili, Mardin Milletvekili Emine Ayna
ve 19 Milletvekili, Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı ve 19
Milletvekili, Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 24 Milletvekili,
İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 28 Milletvekili, Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut ve 22 Milletvekili, Kütahya Milletvekili Alim Işık
ve 23 Milletvekili, Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 26 Milletvekili, Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ve 29 Milletvekili, Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 Milletvekili, İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 21
Milletvekili, Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 25 Milletvekili,
Gaziantep Milletvekili Akif Ekici ve 27 Milletvekili, Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemir ve 20 Milletvekili, Diyarbakır Milletvekili Selahattin
Demirtaş ve 19 Milletvekili, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
28 Milletvekili, İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 27 Milletvekili,
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 Milletvekili, Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 24 Milletvekili, Manisa Milletvekili Ahmet
Orhan ve 23 Milletvekili, İstanbul Milletvekili Alev Dedegil ve 21
Milletvekilinin, Kayıp Çocuklar Başta Olmak Üzere Çocukların
Mağdur Olduğu Sorunların Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın
98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis
Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri
ve Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu (10 / 90, 190, 210, 235, 312, 433, 438, 466, 474, 496, 531,
539, 558, 563, 564, 565, 566, 567, 568, 569, 570, 571, 572, 573, 574)
(S.Sayısı: 589) (Dağıtma tarihi: 4.4.2011) (GÜNDEME)
5.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 Milletvekili, Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 20 Milletvekili, Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekili, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl
ve 21 Milletvekili, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 23 Milletvekilinin
Kanser Hastalığı Konusunun Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına
İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu (10/348, 551, 666, 667, 668)
(S.Sayısı: 648) (Dağıtma tarihi: 4.4.2011) (GÜNDEME)
6.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Adına Grup
Başkanvekilleri Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Sivas
Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlu ve 5 Kişinin Hayatını Kaybettiği
Helikopter Kazası ve Kurtarma Çalışmalarının Tüm
Yönleriyle Araştırılarak Benzer Durumların
Yaşanmaması İçin Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98inci İçtüzüğün 104 ve
105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına
İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu (10/333, 334, 335-3/1090) (S.Sayısı: 700) (Dağıtma
tarihi: 4.4.2011) (GÜNDEME)
7.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 21 Milletvekili, Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak ve 25 Milletvekili, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve 20 Milletvekili, Edirne Milletvekili Cemaleddin
Uslu ve 19 Milletvekili, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 27
Milletvekili, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22
Milletvekili, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23
Milletvekili, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu Adına Grup
Başkanvekilleri Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve Batman Milletvekili
Bengi Yıldız, Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve 21
Milletvekili, Sivas Milletvekili Hamza Yerlikaya ve 19 Milletvekili, Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 22 Milletvekili, Çanakkale Milletvekili
Mustafa Kemal Cengiz ve 24 Milletvekilinin, Spor Kulüplerinin Sorunları
ile Sporda Şiddet Sorununun Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın
98inci, İçtüzüğün 104 ve 105inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis
Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve
Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/80, 91, 267, 674, 714,
737, 739, 876, 877, 878, 879, 880) (S.Sayısı: 733) (Dağıtma
tarihi: 4.4.2011) (GÜNDEME)
No.: 118
5 Nisan 2011 Salı
Rapor
1.- Kamu
Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini
Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat,
Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki
Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1017) (S.
Sayısı: 746) (Dağıtma tarihi: 5.4.2011) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 23 Milletvekilinin, taşımalı
eğitimde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1100) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/03/2011)
No.: 118e
Ek
5 Nisan 2011 Salı
Tasarı
1.- Afgan Ulusal
Polisinin Eğitilmesi ve Kapasitesinin Geliştirilmesi Hususunda
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında İşbirliği Yapılmasına Dair Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı (1/1019) (İçişleri ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.4.2011)
5 Nisan 2011
Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
86ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekili arkadaşıma gündem dışı
söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Karabük ilinin ve Türk demir çelik sanayisinin
kuruluşunun 74üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Karabük
Milletvekili Mehmet Ceylana aittir.
Sayın
Ceylan, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Karabük Milletvekili Mehmet Ceylanın, Karabük
ilinin ve Türk demir çelik sanayisinin kuruluşunun 74üncü yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Meclisimizin 23üncü Döneminin bu son
haftasının ilk gününde Karabük Demir Çelik İşletmelerinin
ve Karabükün kuruluşunun 74üncü yıl dönümü münasebetiyle söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlarım; bilindiği üzere,
güzel ülkemizin seksen bir vilayetinin birçok ilinde yılın belli
günlerinde düşman işgalinden kurtuluş günleri
kutlanmaktadır ama bir cumhuriyet kenti olan Karabükte ise
kurtuluştan ziyade kuruluş günü kutlanmaktadır. 3 Nisan 1937
yılında cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürkün direktifleri doğrultusunda -ülkemizin sanayileşmesi
konusunda- Karabükte ilk ağır sanayi tesisi Karabük Demir Çelik
İşletmelerinin temeli atılmış bulunmaktadır.
Aradan
yetmiş dört yıl geçmiştir. Karabük Demir Çelik
İşletmeleri bu süreç içinde giderek büyümüş ve ülkemizin sanayileşme
ve kalkınmasında gerçekten çok önemli roller üstlenmiş
bulunmaktadır. Sadece çelik üretimiyle değil ama onun ötesinde,
mühendislik hizmetleriyle Türkiyede birçok sanayi tesisinin -çimento
fabrikaları, çay fabrikaları, kuleler, antenler, köprüler, barajlar
ve benzeri gibi tesislerin- yapımında Karabük Demir Çelik
İşletmelerinin, şimdiki KARDEMİRin mühendislerinin,
işçilerinin, ustalarının emekleri, alın terleri
bulunmaktadır. İşte o açıdan Karabük Demir Çelik
İşletmeleri ve KARDEMİR, bölgemiz açısından son derece
önemlidir.
1937
yılında on dört haneli sadece bir köy olan Karabük, bugün nüfusu 100
binleri aşan, gerçekten gelişen modern çehresiyle bir cumhuriyet
kenti olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.
Karabükün
bugünlere gelmesinde Karabük Demir Çelik İşletmelerinin çok büyük
emekleri vardır. Karabüke bu sayededir ki ülkemizin birçok yerinden
işçiler, ustalar göç ederek bu tesislerde
çalışmışlardır. Ben buradan bir kez daha, bu tesisleri
kuranları, başta Büyük Atatürk olmak üzere, arkadaşlarını
ve emeği geçenleri şükranla yâd ediyorum, ruhları şad
olsun.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; tabii, Karabük, ifade
ettiğim gibi, 1937 yılında on dört haneli bir köy. Karabük Demir
Çelik İşletmelerinin büyümesiyle birlikte, gelişmesiyle birlikte
Karabük giderek büyümüş, göç almış ve 1950li yıllarda
kasaba ve 1995 yılında da vilayet olmuş bulunmaktadır.
Tabii, vilayet
statüsüne geçtikten sonra, ilçe statüsünden vilayet statüsüne geçtikten sonra
da kurumsal yapıları ve diğer yatırım ve hizmetleri
açısından büyük ihtiyaç hissetmiş. İşte, Karabük,
özellikle AK PARTİ İktidarı döneminde, son sekiz buçuk
yılda ihtiyaç duyduğu bu yatırım ve hizmetleri önemli
ölçüde almış ve bu ihtiyaçlarını kapatmış
bulunmaktadır.
2007
yılında kurulan Karabük Üniversitesi, bugün 10 fakültesi, 6
yüksekokuluyla birlikte 12 bin öğrenci kapasitesine
ulaşmış ve dört yıl
içinde 32 binlere ulaşacak bir üniversiteye sahip olmuş
bulunmaktadır. POMEMiyle, ilk ve ortaöğretim kurumlarıyla,
sağlık tesisleriyle, yeni hastaneleriyle, ağız ve diş
sağlığı merkeziyle, 300 yataklı modern hastanesiyle,
100 kilometrenin üzerinde duble yollarıyla, doğal gazıyla,
Karasu içme suyu tesisleriyle, KÖYDESle yaptığı projelerle,
TOKİ tarafından 3 bine yakın konut ve öğrenci evleriyle ve
gurur duyduğu Kardemir Karabüksporuyla, barajlarıyla, organize
sanayisindeki yatırımlarıyla Karabük, gerçekten cumhuriyet kenti
olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Eksikliklerini de
-barajlarını ve diğer yatırımlarını-
inşallah AK PARTİ İktidarının gelecek döneminde
tamamlayacaktır.
Bu duygu ve
düşünce içinde Karabükün ve KARDEMİRin kuruluşunun 74üncü
yıl dönümünü bir kez daha kutluyorum. 23üncü Dönemde görev yapan bütün
milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, bu yeni
seçimde başarılar diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Ceylan, teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı ikinci söz, merhum Alparslan Türkeşin ölümünün
14üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Mehmet
Şandıra aittir.
Sayın
Şandır, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
merhum Alparslan Türkeşin ölümünün 14üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, 4 Nisan tarihi itibarıyla partimizin kurucusu Alparslan
Türkeş Hakkın rahmetine yürümüştür, 14üncü yıl dönümünü
dün mezarı başında andık. Bu Meclisin bir mensubuydu, Türk
siyasi hayatının mümtaz şahsiyetlerinden biriydi; Türk
milletinin hayatında, getirdiği değerlerle, kurduğu siyasi
partiyle gerçekten çok derin izler bırakan, hizmet eden, emek veren çok
büyük, önemli bir şahsiyetti. Yalnız Türkiyede değil, Türk
milletinin yaşadığı her coğrafyada saygıyla
anılan bir büyük Türk evladıydı. Onu, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunda, onun yetiştirdiği bir ülkücü olarak rahmetle
ve şükranla anıyorum. O gerçekten bir duygu ve düşünce olarak en
büyük ortak paydamız olan Türk milliyetçiliği fikrini bir ideolojiye,
bir siyasi programa, bir iktidar olma projesine dönüştüren ve buna
dayalı kadroları yetiştiren, siyasi partiyi kuran, Türk siyasi
hayatında ender büyüklerimizden biridir.
Alparslan
Türkeş seksen yaşında rahmetli olmuştur.
Çalışırken Hakka yürümüştür. İnandığı
dava yolunda bütün ömrünü, bütün enerjisini tüketmiştir.
Çalışırken, bu davaya hizmet ederken, ülkesine, milletine hizmet
ederken o yolda hayatını tüketmiş ve rahmete yürümüştür.
Onun, bu milletin hayatında çok önemli, hayatının her döneminde,
bu ülkenin geleceğinde, bu milletin hizmetinde çok önemli
katkıları, hizmetleri olmuştur. Bakınız, bugün
devletimizin vazgeçemeyeceğimiz birçok kurumunun kuruluşunda rahmetli
Türkeşin Başbakan Müsteşarı olarak imzası
bulunmaktadır. Türk siyasi hayatında birçok değerin, ortak
değerin tesisinde rahmetli Türkeşin tavrı vardır, sözü
vardır, eylemi vardır. İktidarda olsun muhalefette olsun,
Mecliste olsun Meclis dışında olsun, Türk siyasetine öncülük
yapmıştır, Türk siyasetini yönetenlere bir anlamda
danışmanlık yapmıştır.
Onun
söylediği çok önemli ve bugün için çok ihtiyacımız olan bir iki
hususu da arz etmek istiyorum. Birincisi, rahmetli Türkeş derdi ki: En
kötü demokrasi en iyi askerî yönetimden daha iyidir. Milletin iradesine,
milletin iradesiyle oluşmuş Türkiye Büyük Millet Meclisine ve ondan
çıkan iktidarıyla, muhalefetiyle sivil yönetimine çok önem verir, çok
değer verir, kendisi bir asker, kendisi bir ihtilalin mensubu olmakla
beraber demokrasiye, milletin iradesinin şekillendirdiği demokratik
yönetime samimiyetle inanırdı.
Bir diğer
hadise, milletin birliğini çok önemserdi. Gerçekten, bu topraklarda
yaşayan halkın adı olarak andığı Türk milleti
onun için her şeyin merkeziydi, temeliydi. Kürt-Türk ayrımına
çok kızardı, insanların kendilerini soylarıyla
tanıtmalarına çok kızardı ve unutmayınız, derdi
ki: Ben ne kadar Türksem Kürtler de o kadar Türktür, Kürtler kendilerini ne
kadar Kürt hissediyorlarsa ben de o kadar Kürtüm. Biz, et-tırnak misali
bir olmuş, kardeş olmuş, tarih yazmış, geçmişi
paylaşmış, geleceği paylaşmak iradesinde bir milletiz.
Bu milleti farklılıkların üzerinden ayrıştırmanın,
bunu işte demokratik proje diye veya millî birlik, kardeşlik
projesi diye bu milleti ayrıştırmanın kimseye faydası
olmadığını rahmetli Türkeş dün söylemiştir,
bugünleri öngörmüştür. Rahmetli Türkeş haklı
çıkmıştır. Onu, tekrar şükranla, rahmetle yâd ediyor,
saygılar sunuyorum, huzurunda saygıyla eğiliyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Gündem
dışı üçüncü söz Avukatlar Günü münasebetiyle söz isteyen Konya
Milletvekili Ayşe Türkmenoğluna aittir.
Sayın
Türkmenoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.- Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlunun,
Avukatlar Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
AYŞE
TÜRKMENOĞLU (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle gündem dışı
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, 5 Nisan avukatlar için özel bir anlamı olan gündür.
Türkiye'nin en eski barosu olan İstanbul Barosunun ilk genel kurul
toplantısını yaptığı 5 Nisan 1878 tarihinden
ilham alan ve ilk defa 1987 yılında kutlanmaya başlanan 5 Nisan
Avukatlar Günü, meslektaşlarımız için özel bir anlam ifade
etmiş ve bu vesileyle, avukatlık mesleğinin önemi, mesleğin
sorun ve zorlukları gündeme getirilmeye çalışılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi hukuk devleti
ilkesinin birinci ve en önemli şartı bağımsız ve
tarafsız yargıdır. Savunma olmadan bağımsız ve
tarafsız bir yargıdan bahsedilemeyeceği gibi savunma almadan ve
savunma yapılmadan gerçekleştirilen bir yargılamanın gerçek
ve adil bir yargılama sayılamayacağı hukuk devleti
ilkesinin temel gereğidir. Doğru ve güvenilir bir yargılama
bağımsız mahkemelerin, hâkimlerin, savcıların
varlığı kadar bağımsız avukatların da
varlığını gerektirmektedir. Bu anlamda, savunmanın
temsilcileri olan avukatlar da yargının diğer aktörlerinden daha
az öneme sahip değildirler.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şüphesiz ki Türkiyede
yargının sorunları olduğu kadar buna bağlı olarak
avukatlarımızın da önemli sorunları bulunmaktadır.
Yargının kurucu unsurlarından olan ve kamu hizmeti niteliği
taşıyan avukatlık mesleği zor ve meşakkatli bir
geçmişten günümüze gelmiş ve meslektaşlarımız türlü
zorluklarla mesleklerini ifa etmişlerdir. Geçmişte bir taraftan
bürokrasinin hantal ve yavaş işleyen yapısıyla
uğraşan avukatlar bir taraftan da müvekkiline durumu açıklamakta
zorlanmış ve her türlü aksaklığı üstlenmek zorunda
kalmıştır. Yıllarca uzayan davalar, delile ulaşmada
yaşanan zorluklar, bu nedenlerle kaybedilen davalardan avukat sorumlu
tutulmuş ve toplum nezdinde güvene layık görülmeyen bir meslek
konumuna getirilmeye çalışılmıştır. Hükûmet
konaklarının bir kenarına
sıkıştırılmış adı saray olan adliye
binalarından adaletin tecelli edeceği beklenmiş ve devlet
korumasında olan hâkim ve savcıların yanında avukat adaletin
kötü çocuğu sayılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; adaletin doğru ve kendine
yakışır fiziki mekânlarda tecelli etmesine inanan Hükûmetimiz,
bu anlamda cumhuriyet tarihinin en
önemli icraatlarından birine imza atmış ve tüm Türkiyede adliye
binalarını görkemli yapılara kavuşturmuştur.
Sayın Başbakanımızın özel gayretleriyle
gerçekleştirilen bu hamle, tüm adalet mensupları ve
vatandaşlarımız kadar bu binaları en çok kullanan
avukatlarımız için de mesleğin onuru adına uygun
çalışma ortamı yaratmış, avukatlarımız
işlerini yaparken haz almaya başlamışlardır.
Yine gittikçe
gelişen ve yaygınlaşan UYAP dediğimiz Ulusal Yargı
Ağı Sisteminde adalet erişimi
kolaylaştırılmış ve bu anlamda sistemi en fazla
kullanan ve yararlanan kesim de avukatlarımız olmuştur. Bugün
avukatlar her belge için, örneğin bir duruşma tutanağı için
mahkeme kalemlerine gitmek zorunda kalmamakta, sistem üzerinden bürosunda
tutanağı temin edebilmektedir. Sistemin daha da geliştirilmesiyle
bugün en fazla şikâyet edilen yargılamanın yıllarca
uzaması sorunu son bulacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde bugün 75 bini
aşkın bir topluluğu ifade eden avukatlar yargının
güvenilirliği ve adaletin yerine getirilmesinde önemli bir rol
üstlenmişlerdir. Avukatlarımızın bu görevi yerine
getirirken karşılaştıkları sorunların çözümü
konusunda hem bire bir meslektaşlarımızla ve hem de
avukatların meslek birliği olan barolar ve Barolar Birliği ile
birlikte iş birliği içerisinde katkı
sağlayacağımızı ve sorunların giderilmesinde
önemli adımlar atacağımızı da belirtmek istiyorum.
Sözlerime son
verirken, ebediyete intikal eden tüm avukat meslektaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyorum, hepsini saygıyla selamlıyorum. Bu duygu
ve düşüncelerle avukatlık mesleğinin en önemli günlerinden
birisi olan 5 Nisan Avukatlar Gününü kutluyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Türkmenoğlu.
Sayın Güvel,
buyurun efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Çukurova
Üniversitesinde 200 dönüm arazi üzerinde kurulu zeytin gen bahçesinin
söküldüğüne ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, Adanada Çukurova Üniversitesinde 1976da 200 dönüm üzerine
kurulan ve aralarında nadir türleri de barındıran 86
değişik türden 7.500 zeytin ağacının bilimsel
amaçlarla yetiştirildiği zeytin gen bahçesi dozerlerle sökülmektedir.
Adana Valiliği İl Özel İdaresinin gerçekleştirdiği bu
fiil, ülkemizde bilime ne kadar önem verildiğinin de bir göstergesidir. Bu
ülkede zeytin gen kaynaklarının korunmasında büyük önem
taşıyan bu merkezin yapılan bir imar
değişikliğine kurban edilmesine, tarım
alanlarının imara açılmasına sesini çıkarmayan bir
Tarım Bakanı vardır. Böyle bir anlayışa sahip bir
bakan bu ülkenin tarım politikalarını belirleyemez. Göz göre
göre bilimin katledilmesine sesini çıkarmayan yetkilileri ve Sayın
Bakanı açıklama yapmaya davet ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
İçli, buyurun efendim.
2.- Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçlinin,
özel yetkili mahkemelerde savunma makamının görev
yapmasının engellendiğine ilişkin açıklaması
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, her zaman üyesi olmaktan gurur duydum, bir
Ankara Barosunun
Bir avukat olarak her zaman onur duydum ama son dönemlerde
savunma görevini yapan birçok avukatta olduğu gibi, özellikle özel yetkili
mahkemelerde ve savcılıklarda savunma makamının görev
yapmasının engellenmesi nedeniyle, sanıyorum bugünler cumhuriyet
tarihinin savunma makamı açısından en karanlık günleridir
diyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İçli.
Sayın
Öztürk
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Avukatlar
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bildiğimiz üzere 5 Nisan Avukatlar Günü. Herkes
için adalet, adalet için hukuk, hukukun üstün olduğu bir yönetimde tüm
avukatların yargının temel unsuru olduğu gerçeği
hatırlanacağı umudu ve dileğiyle avukatların Avukatlar
Gününü kutluyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Bizler de avukat
arkadaşlarımızın Avukatlar Gününü canıgönülden
kutluyoruz.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin bir önerge
vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 23 milletvekilinin,
taşımalı eğitimde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1100)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde
taşımalı eğitim, 1989-1990 eğitim öğretim
yılında pilot uygulaması başlayıp, uygulamaya konulmuştur.
Özellikle; 1-2 ve 3. Sınıflar için taşınan gözü
yaşlı öğrenciler, yaşadıkları sosyal ve
psikolojik sorunlarla boğuşmakta, gözü yaşlı anne
babaları da çocuklarının sosyal, psikolojik ve fiziksel
sağlık sorunlarıyla mücadele etmektedir. Bu arada birleştirilmiş
sınıfları ortadan kaldırmayı amaçlayan sistem, yine
birleştirilmiş sınıflara taşıma yapmaktadır.
Uygulamaya
geçilmeden önce yeterli çalışmalar
yapılmadığını düşündüren sorunlar
yumağı, taşınan çocuklarla birlikte her gün
artmaktadır. Sağlığa uygun olmayan fizik şartlara
taşınan çocuklar, hem fiziksel sağlıklarından olmakta
hem de psikolojileri bozulmaktadır.
Kapanan okullarla
birlikte bir çok köyde eğitimle ilgili hiç eser
kalmamıştır. Köylerden; eğitimin direği ve
başlangıcı olan öğretmenler tamamen silinmiştir.
İstiklal Marşı hiç dinlenmeyen yüzlerce köyümüz
bulunmaktadır. Bu köylerde milli bayramlarımız kutlanamamakta ve
bu coşku yaşanamamaktadır. Köylülerimiz cehalete terk
edilmiştir.
Konu çok
önemlidir. Özellikle ilk 3 sınıfın eğitimi köylerde
verilmelidir. Bu yaş grubundaki çocuklar ailelerinin yanında,
evlerine yakın ve güvende okullarına gitmeli ve harabe haline dönmeye
başlamış olan okullar köylerde yeniden işler hale
getirilmelidir.
1. Ülkemizde
taşımalı eğitime geçişin amacı ne idi? Günümüzdeki
uygulamalarla bu amaca ulaşılabildi mi?
2.
Taşımalı eğitime başlanmasıyla birlikte kaç
okulda eğitime son verildi, kaç köyde okul kapatıldı? Kapanan
köy okullarının şimdiki durumu nedir?
3.
Taşımalı eğitim uygulamaları sırasında
servis araçları ile taşınan kaç öğrenci, trafik
kazaları sonucunda hayatını kaybetmiştir? Kaç öğrenci
yaralanmıştır?
4. Çok küçük
yaşlardaki çocuklar ailelerinden uzak yerlere taşınarak
psikolojik ve sosyal sorunlar yaşamaktadır. Kendi
sorunlarını gittikleri yerlere taşımak
dışında oraya uyum sağlayamadıkları için
sorunları daha da artmaktadır. Bu tür sorunların ihtimali
üzerine ne gibi çalışmalar yapılmıştır?
5.
Taşımalı eğitimin sosyal ve psikolojik yönü ile ilgili
Milli Eğitim Bakanlığı nasıl bir ön çalışma
yapmış ve bu çalışmaların sonuçları nasıl
değerlendirilmiştir?
6.
Taşımalı eğitim sisteminin uygulanmasından önce ne
gibi fizibilite ve ön çalışmalar yapılmıştır? Bu
çalışmalarda ortaya çıkan sorunlar hangileriydi ve bu konularda
nasıl çözümler gerçekleştirildi?
7.
Taşımalı eğitim merkezlerinin sisteme geçiş öncesinde,
fiziksel, sosyal, kültürel ve sağlık konularında desteklenmesi
ve tamamlanması yönünde ne gibi çalışmalar
yapılmıştır? Halen bu sorunların
yaşandığı okullara yönelik neler yapılmaktadır?
8.
Taşımalı eğitimle daha kaliteli eğitim için
laboratuvar ve eğitim araç gereci daha donanımlı okullarda
eğitim planlanmışken, bu konuda açığı bulunan
okullara taşınan çocuklarımızın durumu nedir?
9. Eğitimde
ailenin desteği ve çocukların güven duygusunun da geliştirilmesi
önemli bir konudur. Halen 1-2-3. sınıflardaki çocukların
taşınarak eğitim alması sağlanırken bu
çocukların yaşadığı psikolojik ve fiziksel
sağlık sorunları ile ailelerinin yaşadığı
korku ve panik ile başa çıkmak için neler yapılmaktadır?
10.
Taşıma sırasında yaşanan kazaların sebepleri ve
çözümleriyle ilgili ne gibi çalışmalar
yapılmıştır?
11.
Taşıma merkezi okullarda, beslenmenin denetimleri nasıl
yapılmaktadır?
12. Bir çok
Bakanlığa sürekli kadrolar tahsis edilirken, ülkemizde halen
eğitimin temel taşı olan öğretmen
açığının kapatılmasına yönelik çözümler
üretilememektedir. Öğretmen açığına taşımalı
eğitim çözüm olmuş mudur? Bu konudaki sorunların çözümü için
neler yapılmaktadır?
Taşımalı eğitimle ilgili sorunların ve
hali hazırda eğitimle ilgili durumun ortaya konulması,
aksaklıklara son verilmesi için gereken önlemlerin alınması ve
bu konuda sosyal bir politika oluşturulmasına ışık
tutulması amacıyla Anayasanın 98'inci, İçtüzüğün 104
ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz
ederiz.
1) Kemal Demirel (Bursa)
2) Abdulaziz
Yazar (Hatay)
3) Ali Oksal (Mersin)
4) Ergün
Aydoğan (Balıkesir)
5) Derviş
Günday (Çorum)
6) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
7) H. Tayfun
İçli (Eskişehir)
8) Abdullah Özer (Bursa)
9) Eşref
Karaibrahim (Giresun)
10) Selçuk Ayhan (İzmir)
11) Şevket
Köse (Adıyaman)
12) Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak)
13) Fehmi Murat
Sönmez (Eskişehir)
14) Durdu Özbolat
(Kahramanmaraş)
15) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
16) Ali Rıza
Ertemür (Denizli)
17) Ensar
Öğüt (Ardahan)
18) Ahmet Küçük (Çanakkale)
19) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
20) Muhammet
Rıza Yalçınkaya (Bartın)
21) Bayram Ali
Meral (İstanbul)
22) Tekin Bingöl (Ankara)
23) Sacid
Yıldız (İstanbul)
24) Ahmet Ersin (İzmir)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşme sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
B) Tezkereler
1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair talebine ilişkin
tezkeresi (3/1447)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair bir talebi
olmuştur. Başkanlığımızca uygun görülen bu talep
İçtüzüğün 25 inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.- Dilekçe Komisyonu
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair talebine ilişkin tezkeresi
(3/1448)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Dilekçe
Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur.
Başkanlığımızca uygun görülen bu talep
İçtüzüğün 25 inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3.- TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı Murat Mercanın, NATO KİS Merkezi ile İsviçre
Misyonu tarafından Cenevrede 30 Mart-2 Nisan 2011 tarihleri arasında
düzenlenecek olan Silahların Kontrolü Silahsızlanma ve
Yayılmanın Önlenmesi Alanlarında Parlamentoların Rolü
konulu toplantıya katılacağına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1449)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Murat Mercan,
30 Mart-2 Nisan 2011 tarihleri arasında NATO KİS Merkezi ile
İsviçre Misyonu tarafından Cenevrede düzenlenecek olan
Silahların Kontrolü Silahsızlanma ve Yayılmanın Önlenmesi
Alanlarında Parlamentoların Rolü konulu toplantıya
katılacaktır.
TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Murat Mercan
bahsekonu toplantıya katılımı, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanunun 9. Maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tezkereyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını
arayacağım. Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.26
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Meclis
Başkanlığının son tezkeresinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım:
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- ÖSYMnin sorunlarının
araştırılarak daha sağlıklı
çalışabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilen (10/485) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Nisan 2011 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 05.04.2011 Salı günü (bugün) toplanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu
Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
(Mersin)
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan 10/485 esas numaralı, ÖSYMnin
sorunlarının araştırılarak daha
sağlıklı çalışabilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98. ve
İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis
Araştırması önergemizin görüşmelerinin Genel Kurulun
05.04.2011 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde Alim Işık, Kütahya
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Işık.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
bugün, doğrudan 1 milyon 700 bin dolayında gencimizi, dolaylı
olarak en az 10 milyonu ve Türkiyede yaşayan 73,5 milyonu ilgilendiren
çok önemli bir skandalla ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
vermiş olduğumuz bir önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, maalesef konuşması zor, söylemesi zor ama AKP
İktidarı döneminde skandal üstüne skandalın
yaşandığı bir kurumun Türkiyeyi en son getirdiği
noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Kurum, ÖSYM. Maalesef bugün, en
son yaşanan skandalla milyonlarca genci gelecekten umutsuz ve hayalleri
çalınmış bir insan gibi yaşatmak hiçbirimizin hakkı da
değil, haddi de değil.
Sayın
Cumhurbaşkanı ve Sayın Hükûmet adına Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin peşinen Sayın ÖSYM
Başkanının açıklamalarından tatmin olduklarını
ifade ettikleri bir konu, herhâlde kendi çocukları, yakınları
veya torunları sınava girmediği için basitten geçirilmek
isteniyor. Henüz Devlet Denetleme Kurulu görevini yapıp
tamamlamamış, ortada bir rapor yok, diğer taraftan
savcılık konuya el atmış, bir hüküm yok ama yapılan
açıklamalar bu yaşanan skandalın ya da basına
yansıdığı ismiyle gizli şifre iddiasının
doğru olmadığı, siyasilerin veya basın mensuplarının
insanların kafasını karıştırdıkları
yönünde geçiştirilmesi gerçekten acıdır, üzücüdür ve büyük bir
haksızlıktır.
Hepinizin
bildiği gibi, 2 Nisan 2011 tarihinde basına gizli şifre
iddiasıyla yansıyan konu iki temel çözüm üzerinde
bütünleşmiştir. 27 Mart 2011 tarihinde yapılan son YGS
sınavında sorulan soruların bir şifreyle rahat çözülebileceği
dolayısıyla bu şifrenin
sızdırıldığı kişilerin hiçbir birikimi
olmasa dahi bu sınavda başarılı olabileceği
iddiasıyla, birinci şifrenin cevap şıklarında yer alan
sayılar küçükten büyüğe doğru sıralandığında
çakışan sayıların doğru cevap olduğu, ikinci
şifrenin de, eğer bu şifrede küçükten büyüğe doğru
sıralama zaten yapılmış ise o zaman da doğru
cevabın A şıkkı olduğu yönündedir. Bu bir avukat
bayanın tespitiyle ortaya çıkmış ve kamuoyunun bunun
üzerine gitmesiyle, maalesef, gerçek olduğu hepimizin de yakından
izlediği gibi bugün tespit edilmiştir.
Şimdi,
öncelikle, daha önceki sınavlarda bazı soruların
yanlış olduğu gerekçesiyle iptal edildiği, diğer
taraftan bazı adayların yerine sahte adayların girdiği ve
tespit edilenlerin iptali yönündeki konularda yaşananlar hepimizin malumu
ancak son dönemde yaşananlar gerçekten çok acı verici.
2003
yılından itibaren, Sayın Millî Eğitim Bakanının
bir yazılı soru önergeme verdiği resmî cevaptan size okuyorum.
Sınavlar itibarıyla iptal edilen soru sayılarını
sizlerle paylaşmak istiyorum:
ÖSYM
tarafından yapılan sınavlarda 2003 yılında toplam 2
soru, 2004 yılında 14 soru, 2005 yılında 11 soru, 2006
yılında 20 soru, 2007 yılında 25 soru, 2008
yılında 25 soru, 2009 yılında 44 soru iptal edilmek zorunda
kalınmıştır. Bunlar Sayın Millî Eğitim
Bakanının resmî cevabından verdiğim rakamlar.
Bunlar makul,
olabilir ama bir şey görünüyor burada: Zaman ilerledikçe yani AKP
İktidarının bu tür kurumlarda da benden olsun
anlayışı yaygınlaştıkça buradaki hassasiyet
kaybolmuş, 2 ile alınmış 44e kadar gelmiş.
Son iki
yılda polis meslek yüksekokulu sınavlarında iptal edilen
sınavları yaşadık. Bir dershanede sınav tarihinden bir
hafta önce cevaplar veriliyor, gençlerimiz eğer o dershaneye gitmişse
polis oluyorlar. Allahtan ÖSYM bunu tespitler ortaya çıktıktan sonra
iptal etti, haksızlık önlendi. Arkasından, KPSS
sınavında yaşanan usulsüzlük, yolsuzluk, -çok özür diliyorum-
hırsızlığın sonunda birçok insan bedavadan kamuda
memur oldu. Sadece eğitim bilimleri sınavı iptal edilerek
öğretmenlerle ilgili güya haksızlığın önüne geçildi
ama hepimizin unuttuğu bir şey var: O, diğer kamu personeli
yerleştirmelerinde esas alınan genel kültür soruları da maalesef
bu çalınan, hırsızların sızdırdığı
cevapları içeriyordu, onlar iptal edilmedi. İşte geçen dönem
memur atandı, atanan tüm kardeşlerimize hayırlı olsun ama
hakkı yenenler bunu unutmayacak.
Şimdi, en
son yaşanan bu YGS sınavındaki, gençlerimizi âdeta
ümitsizliğe sürükleyen ve gerçekten aileleriyle beraber tüm ulusumuzu
devlete ve devletin kurumlarına güvenmekten alıkoyan uygulama
maalesef bu ülkeye yakışmadı. Biz, bu gençlerimizin morallerinin
bozulup ikinci sınavlarında da başarısız
olmalarına yol açacak uygulamaların derhâl kaldırılmasından
yanayız. Onun için, gençlerimizin morali bozulmasın diye bu konuyu
Genel Kurul gündemine taşımayı daha uygun bulduk. Basın
toplantısı ve diğer kanalları özellikle gençlerimizin
geleceği açısından hiç değerlendirmeyi düşünmedik ama yüce
Meclisin çok değerli siz üyelerinin bilgisine sunarak bunun acil çözümlerinin
bulunması gerektiği düşüncesiyle konuyu sizlerle
paylaşmanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz.
Tabii, Sayın
Cumhurbaşkanının ve Sayın Başbakan
Yardımcısının ifadeleri gerçekten bu ülkeyi yönetmekte
artık son dönemde özellikle acze düşmüş anlayış açısından
çok ibret vericidir. Hiçbir belgeye dayanmadan, bilgiye dayanmadan, ama bir
gerçek var, bu şifrenin kullanıldığı artık tüm
ulusumuz tarafından ortaya çıkmasına rağmen, bu
şekildeki söylemlerle bunun kapatılması asla ve asla
düşünülmemelidir. Çünkü KPSS sınavında yapılan yolsuzluk,
haksızlık ve hırsızlıkların maalesef üzeri
kapatılmış, yine verdiğimiz soru önergelerine gelen resmî
cevaplarda maalesef bu konuda suçluların bulunamadığı
yönünde cevabın verilmiş olması bu ülke için son derece
acıdır.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Millî Eğitim Bakanının burada
olmasını çok arzu ederdim, gördüğüm kadarıyla yok. Bugün
bir skandala daha şahit oldum. Millî Eğitim
Bakanlığının ücretini ödediği millî eğitime
bağlı okullardaki İnternet sisteminden Adalet ve Kalkınma
Partisinin resmî web sitesine giriliyor, BDPnin resmî web sitesine giriliyor,
Cumhuriyet Halk Partisinin resmî web sitesine giriliyor ama Milliyetçi Hareket
Partisinin resmî web sitesine herhangi bir öğrencimiz veya okuldaki
herhangi bir öğretmen ya da idareci girmek isterse bakınız
karşısına ne çıkıyor: Bu siteye erişim
sakıncalı içeriğinden dolayı Millî Eğitim
Bakanlığı isteğiyle Türk Telekom AŞ tarafından
engellenmiştir. Sayın Bakan, siz her şeyi çok iyi takip
ediyorsunuz da, işinizi takip etmiyorsunuz. Bunu yüce Meclisle
paylaşıyorum. Bu konudaki bürokratları bilgilendirdim, şu
anda çalışıyorlar, huzurunuzda hepsine teşekkür ediyorum
ama bir bakan eğer kendi talimatıyla bir siyasi partinin resmî web
sitesine girişi engelliyorsa, bunun cevabını burada vermek
zorunda. Cevap budur.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) İleri demokrasi
ALİM
IŞIK (Devamla) Bu, ileri demokrasinin Türkiyeyi getirdiği
noktadır. Sayın Bakanı göreve davet ediyorum. Özellikle de YGS
sınavında yaşananlardan dolayı kendisiyle beraber YÖK
Başkanı ve ÖSYM Başkanının kendilerine büyük gelen o
koltuktan bir an önce inmelerini talep ediyorum, derhal inmeleri
lazımdır. Çünkü, bugün eski ÖSYM Başkanı hakkında
konuştukları da hiç yakışık almamıştır.
O pislikleri temizlemeden böyle konuştuğu konusunu Sayın
Bakana
yakıştıramıyorum. O
bürokratla siz beraber çalıştınız ama o kişi
onuruyla istifa etti
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM
IŞIK (Devamla)
yeni Başkanın ve Bakanın da derhâl
istifasını talep ediyorum.
Önergemize desteğinizi
bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Bakanla konuştun mu?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Genel Müdürüyle konuştum.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Bakanla konuşsaydın.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakana ulaşamadım.
BAŞKAN
Grup önerisinin aleyhinde Muğla Milletvekili Yüksel Özden. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YÜKSEL ÖZDEN
(Muğla) Sayın Başkanım, değerli üyeler; MHP grup
önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi bu vesileyle
saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli
arkadaşlar, daha bir ay öncesinde, Türkiye'de ortalama 5 milyon, bazı
yıllarda 8 milyona yakın kişiyi sınava alan kurumun yeniden
yapılandırılması, günümüzdeki çağdaş, teknolojik
donanımlar doğrultusunda sınavın geçerliliğini, güvenirliğini
artırması için Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezini
yeniden yapılandırdık, sadece öğrenciyi seçmediği için
bundan sonrasında da Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi olarak
adını değiştirdik. Bahsettiğimiz kurum -biraz önce
söylediğim gibi- 8 milyona yakın insanı sınava alıyor
yıllık. Bu sınavlar sadece öğrenci sınavları
değil, bir tarafta KPSS, göreve ilk giriş sınavı, terfi
sınavı, TUS sınavı, ÜDS, ALES; DGS ve Jandarma
Okulları Komutanlığı sınavı gibi kırk kadar
sınav yapıyor. Bu sınavların yapılmasında,
uygulanmasında daha önce ortaya çıkan eksiklikler,
yanlışlar, ithamlar, iddialardan dolayı hepsinin üzerine gidildi
ve bu kurumla ilgili düzenlemeyi daha bir ay öncesinde yaptık.
Sayılara
baktığımızda, bu sınavlara girenler, görev alanlar
itibarıyla sayılar milyonları buluyor. İşte, 2010
yılındaki rakamları verecek olursak, 5 milyon kişi
sınava giriyor, 1 milyon kişi sınavda görev alıyor yani 6
milyon kişi. Etkisiyle baktığımızda, bu ülkedeki
herkes bu sınavlardan etkileniyor şu veya bu şekilde.
Şimdi
-üzerinde daha önce konuştuğumuz- bu sınavın üzerinde, bir
yerinde bir şeyler bularak oradan fırtına koparmak yerine bu
ülkedeki kurumların, işlerini bilir, yapar, güvenilir hâlde
olması ve böyle bilinmesi hepimizin görevi. Bunun için
çalıştık burada ve bir ay öncesinde bu kanunu buradan
çıkardık.
Ben verilen
araştırma önergesinin gerekçesine bakıyorum, daha önceki
sınavlarda ortaya atılan iddialarla ilgili bir gerekçeyle tekrar
Meclis araştırması isteniyor. Bir defa, buradaki
tutarsızlığa, buradaki özensizliğe dikkatinizi çekmek
istiyorum. Bu Kurum bir ay öncesinde oluşturulmuş ama siz çok daha
öncesindeki bir sınavla ilgili iddiaları gerekçe göstererek tekrar bu
kurumun yeniden yapılandırılmasını istiyorsunuz.
Tekrar baktım, bu kurum yeniden yapılandırılırken
görüşmelerde bulunan grubunuz üyesi arkadaşların herhangi bir
itirazları olmuş mu, bir eleştirileri olmuş mu, çekinceleri
olmuş mu? Böyle bir şey yok.
Şimdi,
gelelim bu sınavla ilgili iddialara. Çok kıymetli milletvekili
arkadaşlarım, bir defa, şimdiye kadar kendimiz bu sınavlara
girdik. Daha sonrasında çocuklarımız, yeğenlerimiz,
arkadaşlarımız, hepsi de girdi ve her zaman bu sınav
olduğunda bu ülke bu sınavlara kilitlenir. Hepimiz şöyle böyle
bu sınavla ilgiliyizdir, tarafızdır, bir taraftan sonuçları
merakla bekleriz. Bugüne kadar böylesine bir şeffaflık gördük mü?
Daha önceki
sınavlarda olmayan bir şeyi yapıyor ÖSYM bu sefer. Her bir
öğrenciye soru kitapçığı hazırlıyor ve her biri
biricik. Yani, 160 sorunun yeri her bir kitapçıkta farklı. Ayrıca,
bu kitapçıklardaki cevap şıklarının yeri her bir
kitapçıkta farklı. Yani, 1 milyon 692 bin adet, her biri biricik
olan, başka eşi benzeri olmayan bir soru kitapçığı
üretiyorsunuz, bunun üzerine kimsenin söylediği, söyleyebileceği bir
şey yok ve ondan sonra, kendine çok güvendiği için, Öğrenci
Seçme ve Yerleştirme Merkezi diyor ki Ben, bu 1 milyon 692 bin
kitapçığın her birini İnternete koyacağım. ve
koyuyor. Kitapların her biri teker teker yayınlanmaya
başlandı, 400 bine mi ulaştı tam bilmiyorum, bu sabah
itibarıyla 360 bini geçmişti. Hiçbirinde böylesine bir durum yok
çünkü bu kitapçıkları üreten algoritmanın böyle bir şeyi
yapmasının imkânı yok. Defalarca denenmiş, cevaplanıp
gelen soru kitapçıkları bakılmış, rastgele içinden
örneklemler alınmış, böylesine bir şey yok. 400 bine
yakın kitapçık ilan edilmiş, böylesine bir şey yok ortada
ve geri kalanlar da ilan edilmeye devam ediliyor ama siz kalkıyorsunuz,
milyonlarca gencin ümitleriyle, hayalleriyle oynuyorsunuz, onları bir
belirsizliğe, bir kaosa sürüklemek istiyorsunuz. Eğer çocuklar
üzerinden, gençlerin eğitimi üzerinden siyaset yapmak istiyorsanız,
gelin bizim yaptıklarımızdan daha iyisini yapmayı vaat
edin, Biz, bu ülkedeki gençlerin daha iyi, daha kaliteli eğitim
alması için şunları şunları öngörüyoruz. 165 tane
üniversite açtınız, biz bu üniversitelerin yanına
ekleyeceğiz. deyin veya bu üniversitelerin -şöyle veya böyle- dünya
standartlarında daha verimli, daha etkili olması için, dünyada
yarışabilecek gençler yetiştirmek için neler yapacağınızı
söyleyin.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Siz çekilin, biz yapacağımızı
yaparız.
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) Sizin yaptıklarınızı da biliyoruz biz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sınavsız
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) Sizin yaptıklarınızı da çok iyi biliyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Bir sınavı bile başaramıyorsunuz, bir de
övünerek anlatıyorsunuz!
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) - Gelin, üniversite öğrencileri üzerinden, üniversite
adaylarının hayalleri, beklentileri üzerinden oyun oynamayı
bırakalım.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Ne oyunu ya, ne oyunu!
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) Çünkü 1 milyon 692 bin kitapçığın hiçbirisinde
ALİM
IŞIK (Kütahya) Bu ne, bu? Sayın Konuşmacı, bunu gördün
mü sen?
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla)
bugüne kadar bir hata bulamadınız ve iddia ediyorum bulamayacaksınız,
hiç kimse o kitapçıkların üzerinde bir iddia, bir aksilik, bir
kodlama, herhangi bir şey bulamayacak
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Savcı mısın?
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla)
çünkü bilgisayar, formüllü algoritma ile her birini biricik olarak
üretmiş.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Öğrencilere verilen kitapçıkta bir şey var
mı, onu koy ortaya. Öğrencinin kitapçığında var
mı?
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) Peki, neyin üzerinden yapıyorsunuz? Üzerinde söz söyleyecek
başka bir şey bulamadığınız için cevap anahtarı
üzerinden fırtına koparmaya çalışıyorsunuz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Biz çıkarmadık basın çıkardı,
basın.
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) Oysa çocuklarımızı ilgilendiren tarafında
bugüne kadar ilan edilen kitapçıkla ilgili hiçbir şey yok.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Olmaz tabii, yargı sizin elinizde, ÖSYM sizin elinizde.
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) Tekrar söylüyorum: Milyonlarca genci belirsizliğe, kaotik bir
duruma sürüklemek için konuşmayın, üzerinde somut bulabildiğiniz
bir şey varsa
MUHARREM
İNCE (Yalova) Şifre var mı, şifre? Şifre var
mı, onu bir açıklasana güzel kardeşim.
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla)
cevapların üzerinde, çocukların
kullandığı kitapçıklarla ilgili, cevap anahtarıyla
ilgili yaptığınız bir şey varsa onu söyleyin ve bunu
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Şifre, kopya sayıldı mı?
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) Şifre değil, ortalıkta şifre yok.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Kız çocuklarını bir okulda
toplayabildiklerine göre istediğini istediği okulda toplayabilirler.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) O çelik kasa şifresi mi?
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) ÖSYM Başkanı, uzun, açık, net, samimi bir
şekilde sorulara cevap verdi. Burada zerre kadar kimsenin hiçbir şey
bulamayacağına güvendiği için
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Şifre ne, şifre?
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Kendisi bile inanmıyor söylediklerine. Yazık ya!
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla)
bu kadar kitapçığı zaten İnternete koyuyor
ama siz şu ana kadar hiçbir sınavda böylesine şeffaflık
görmediniz, böylesine açıklık, net durum göremediniz.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Bravo!
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Her sınavda yolsuzluk var, her
sınavda sahtekârlık var.
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) Çok değerli arkadaşlarım, bakın, sizlere
tavsiyem
Bu Kurum kuruluyorken ben Arkadaşlarımın herhangi bir
eleştirisi, itirazı var mı? diye baktım, Şerhleri
var mı? diye baktım, bir şerh yok. Bir ay önce çıkan
yeniden yapılandırmayla ilgili bugün getirdiğiniz gerekçe, aylar
öncesi, bu Kurum yapılandırılmadan altı ay, yedi ay öncesinde
yapılan bir sınavla ilgili. Her biriyle ilgili şikâyetler
üzerine incelemeler, araştırmalar devam etmektedir.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Ne oldu, sonuç ne, sonuç?
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) Sizlere son sözüm: Gençler üzerinden siyaset yapmak
istiyorsanız
(CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Siyaset filan yapmıyoruz, sahtekârlıktan
bahsediyoruz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Hırsızlık yapanları söylüyoruz,
gençlerin geleceğini çalanları söylüyoruz, gençlere sahtekârlık
yapanları söylüyoruz.
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) ...onlara daha parlak bir gelecek vaat edin, daha kaliteli bir
üniversite eğitimi söyleyin, onların hayalleriyle, onların
kafasında karışıklık yaratarak, bir bardak suda
fırtına koparmaya çalışarak siyaset yapmayı
bırakın.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) İmtihana benim oğlum girdi!
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) - 1 milyon 692 bin adet kitapçığın her biri, bir
başkasına benzemeyecek şekilde
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) İmtihana benim oğlum girdi!
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Şifre ne, şifre?
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) - 1 milyon 692 kitapçığın her biri, hiçbir
şekilde şaibeye, eleştiriye, şüpheye ve birilerinin buradan
istifade etmesine yönelik olmayacak şekilde
yapılmıştır. Bundan sonrasında
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Nereden biliyorsunuz? Nereden biliyorsunuz? Kendiniz mi
incelediniz?
YÜKSEL ÖZDEN
(Devamla) - 400 bin adet olan kısmı
yayınlanmıştır, bundan sonrasını da hep birlikte
göreceğiz.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum, araştırma önergesinin aleyhinde
olduğumu bir kez daha belirtiyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Grup önerisinin
lehinde, İstanbul Milletvekili Sayın Nur Serter.
Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde konuşmak
için söz almış bulunuyorum ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten, yeni
ÖSYMnin göreve başladıktan çok kısa bir süre sonra, Türkiye'nin
yeni bir ÖSYM sınav skandalıyla çalkalanmakta olduğunu görüyoruz.
Bu defa, ÖSYMnin, yeni atılımlarını yaparken o çok
övündüğü ve sınavda kopyalanmanın önüne geçeceğini iddia
ettiği kişisel, özel soru kitapçığı
uygulamasını neden gerçekleştirdiğini, bu ortaya çıkan
sonuçla kamuoyu anlamıştır. Kişiye özel soru kitapçığı,
olanlardan anlıyoruz ki kişiye özel şifrelemeyi de beraberinde
getiren yeni bir uygulamayı başlatmıştır. Bu nedenle,
ÖSYMyi, ÖSYM Başkanını kutluyoruz.
Şimdi
burada, benim çok merak ettiğim bir konu var. ÖSYM Başkanı, bu
şifreleme olayı ortaya çıktıktan sonra acaba neden ÖSYM
içinde bir soruşturma, hadi bırakın soruşturmayı, bir
inceleme bile başlatma gereği duymamıştır? Herhangi
bir kurumun başındaki kişi, orada, doğru ya da değil,
böyle bir iddia ortaya atıldığında, kaldı ki
Türkiye'nin tümünü, bütün çocuklarımızı, bütün gençlerimizi,
onların geleceğini ilgilendiren bu derece önemli bir iddia ortaya
atıldığında en azından bir bakar, Böyle bir şey
var mıdır, yok mudur? diye bir inceleme yapma gereği duyar.
Çünkü aynı ÖSYM Başkanı, bundan önce ortaya çıkan ve hâlâ
faili bulunmayan soru skandalıyla ilgili olarak kurumun bütün
çalışanlarını şaibeli ilan etmiştir, yetersiz,
yeteneksiz ve şaibeli ilan etmiştir. Mademki kendisinden önce faili
hâlâ bulunamayan bu soru skandalıyla ilgili bütün çalışanlar
şaibelidir, o hâlde bu şifreleme durumunda Bir kişi bile acaba
böyle bir suç işledi mi? Bir şaibe altında kalabilir mi? deme
gereğini ÖSYM Başkanının duymamış olması
aslında kendisinin şu anda şaibeli konumuna düşmesine,
maalesef, neden olmuştur. Ama Hükûmet, başta Sayın
Cumhurbaşkanı, bu olaya her nasılsa, neyi anladıysa, ÖSYM
Başkanının o anlaşılmayan ve çelişkilerle dolu
açıklamalarından ne anladıysa, kefil olmuş, arkasından
Hükûmet tatmin olduğunu ifade etmiştir. Vallahi, kamuoyu tatmin
olmadı değerli milletvekilleri, biz tatmin olmadık. Biz bu
çelişkilerle dolu açıklamalardan hiçbir biçimde tatmin olmadık.
Bu
çelişkilerle dolu açıklamalarda ÖSYM Başkanı 1 milyon 700
bin değişik soru kitapçığı üretildi. diyor, hemen
arkasından Yok, bazı kitapçıklar da birbirine benzer olabilir.
diyor. Kamuoyuna sunmuş olduğu kitapçık acaba neden
sınavda kullanılan master kitapçıklardan biri değildi?
sorusuna da hâlen cevap verebilmiş değildir. Ama en önemlisi, kendi
içinde böyle bir soruşturma başlatma gereği duymuş
olmamasıdır. Bu, suça fiilen iştirak anlamına gelir.
Bakınız,
neden duymalıydı biliyor musunuz? Şunun için
duymalıydı: Bundan önceki ÖSYM döneminde en önemli birimlerinde
ÖSYMnin çok ciddi sorumluluk alarak çalışmış olan
personelin tümüne yakını hakkında soruşturma
başlatıldı ve ÖSYM Başkanı, bizim burada beş gün
arka arkaya alt komisyonda yaptığımız bütün
toplantılarda, bu personeli YÖKe göndermesinin gerekçesi olarak da
bunların şaibeli olduğunu söyledi. Bunlar şaibeli.
Peki, bu dönemde
1 kişi var, soruşturma kapsamı dışında
bırakılıyor ve almış olduğu burs nedeniyle de bu
1 kişi Kanadaya gönderiliyor. Bu 1 kişinin ismini daha önce
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın
Kılıçdaroğlu da söyledi: Mustafa Asil. Bu 1 kişi,
soruşturma kapsamı dışında
bırakılmasına rağmen, yeni ÖSYM aşamasında
geliyor tekrar Türkiyeye ve aynı yerde göreve başlıyor. Bu 1
kişinin özelliği nedir biliyor musunuz? Soruların tümünü gören
az sayıda insandan birisi olması. Bu 1 kişinin önemi bu. Bununla
ilgili hiçbir soruşturmaya gerek duymuyor. 318 personel içinden bir tek bu
mudur şaibesiz olan, taltif edilmesi, ödüllendirilmesi gereken?
Bunların da cevabını hâlâ verebilmiş değildir. Benim,
iki ayı aşkın bir süredir, bu konuda vermiş olduğum
soru önergelerine de cevap gelmemiştir.
İki:
ÖSYMde, şu anda, KPSSden muaf tutularak yani KPSSye girmeksizin,
METEKSAN şirketine geçici işçi olarak alınan ama ÖSYMnin Bilgi
İşlem biriminde uzman statüsünde ve Test Araştırma
Biriminde yine uzman konumunda çalışan elemanlar var. Bu nasıl
bir iştir? Değerli milletvekilleri, bunları sorgulamayacak mıyız? KPSSyi
atlayacaksınız siz -işte kadrolaşma budur zaten-
atlatacaksınız, geçici işçi diye alacaksınız ve
ÖSYMnin en kilit birimlerinde bu insanlara görev
yaptıracaksınız. Bilgi İşlem Dairesi Müdür
Yardımcısı, adını vermiyorum, Müdür
Yardımcısının çocuğu bu sınava girdi. Bu Müdür
Yardımcısı, Bilgi İşlem Müdür
Yardımcısı olarak bütün bu sınavların
değerlendirilmesinden sorumlu kişi. Bundan önceki uygulamada
çocuğu sınava girenler o dönem için görevden uzak
tutuluyorlardı, en azından test değerlendirme işi
yaptırılmıyordu. Şimdi böyle bir şey yok. Göreve devam
ediyor herkes. Burada herkesin çocuğu sınava giriyor ama onun
çocuğu sınava girmesine rağmen en kilit mevkide görevine devam
ediyor. Vatandaş da çocuğunu dershaneye göndererek, özel
öğretmenler tutarak, özel ders kitapları alarak yıllarca emek
sarf ederek çalıştırıp üniversiteye sokmaya
çalışıyor.
Bir başka
soru: 27 Mart günü yapılan ÖSYMnin yaptığı YGS
sınavında cezaevlerinde sınav iki saat geç yapıldı.
Neden? Ve bu neden kamuoyundan gizlendi? Bu, kamuoyundan gizlendi, bu
sınav iki saat geç yapıldı, sınavın ortasında fen
bilimleri ders kitabının cevap şıklarının olmadığı
görüldü -ne ilginçtir, bütün cezaevlerinde- yeni kitapçıklar getirtildi.
Diyelim ki iyi niyetle, diyelim ki bir maddi hata oluştu böyle bir
şey oldu. Peki, ÖSYM Başkanının bunu kamuoyundan özenle
gizlenmesi ve bu konuda hiçbir soruşturma açıp da görevini ihmal
etmiş olan kişileri araştırmaması nedendir acaba? Bu
da cevapsız kalmış sorularımızdan biridir.
Kız ve erkek
öğrencilerin ayrı ayrı okullarda İstanbulda sınava
alınmasını tesadüf diye nitelendirmek gerçekten insan
aklıyla alay etmektir. Bunun başka bir izahı yoktur.
Ünal
Yarımağan, ÖSYMnin bir önceki Başkanı, bugün soruyor,
diyor ki: Sınav kapılarında arama yapıldı, çok göz
boyamaca aramalar, insanların saçının tokası söküldü,
neredeyse röntgeni çekildi ama kulakları kapalı girenlere bu
inceleme, bu araştırma yapılmadı; kulakları
kapalı girenlere yapılmadı yani onların kapalı olan
baş kısımlarının arkasında böyle bir dinleme
aygıtının olup olmadığı
araştırılmadı. Biz de gördük zaten ekranlarda
araştırılmadığını. Bu bir
ayrıcalık değil midir? Kadın yapar, başı öyle
girer; kadın yapar, ayrı bir odaya alır, başını
açtırır bakar, ondan sonra kapattırır. Buna verilecek makul
bir cevap yoktur.
Cevap
kâğıdı ve veri güvenliği ihaleleri acaba gerekçesiz olarak
neden ÖSYM tarafından iptal edilmiştir?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Dinleme cihazı sadece başörtünün altına
mı saklanır; mesela ceketin altına, eteğinin altına
saklanmaz mı yani?
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bağırabildiğiniz kadar
bağırın, kamuoyu buradaki sahteciliği, buradaki
skandalın hesabını
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Senin aklın ikna odasında kalmış, haydi git
sen, oralara git. Haydi süren doldu, yürü
FATMA NUR SERTER
(Devamla) MHPnin önergesini destekliyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Dinleme cihazı ille başörtünün altına mı
saklanıyor?
BAŞKAN -
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde Kocaeli Milletvekili
Sayın Fikri Işık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Kafayı bozmuşsun sen başörtüyle ya!
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Ne alakası var?
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Var alakası, var alakası
BAŞKAN
Sayın milletvekilli, karşılıklı
konuşmayalım.
Buyurun
Sayın Işık.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN
Sayın Hatibi dinleyelim. Arkadaşlar, lütfen
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Sayın Başkan, süremi dondurun.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Ne alakası var?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sahtekarlıkla baş örtüsünün ne alakası var?
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Var alakası! (AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar) Benim çocuğum da
baş örtülü.
BAŞKAN
Sayın Kurt
Haydar Bey
Sayın Kurt
Sayın Kurt
Lütfen
Sayın Aydoğan
Sayın Aydoğan
Sayın Kurt
MUHARREM
İNCE (Yalova) Kalpazanlıkla başörtüsünün ne alakası var?
BAŞKAN -
Arkadaşlar, hatibi dinleyelim, kendi aramızda konuşmayalım
lütfen.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Kalpazanlıkla başörtüsünün ne alakası var?
BAŞKAN -
Sayın Işık, buyurun.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun Anayasanın 98, Meclis İç
Tüzüğümüzün 104 ve 105inci maddeleri gereğince verdiği Meclis
araştırma önergesi hakkında, önergenin aleyhine söz almış
bulunuyorum, bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının
en tabii hakkı eğitim hakkıdır ve daha iyi bir hayat, daha
iyi bir gelecek için en iyi eğitim olanaklarından yararlanma
hakkına da sahiptir. Bunun için toplumumuzda gelişen eğitim
bilinciyle birlikte yüksek eğitim öğretimde çok ciddi bir rekabet
oluşmuştur. Âdeta milyonlarca gencimizin girdiği sınavdan önemli
oranda kaliteli okulları kazanan öğrencilerimiz vardır ve bu
öğrencilerin arasına girmek için bütün velilerimiz çok ciddi
fedakârlıklar yapmak durumundadır.
İşte,
bu noktada bu sınavların güvenli olması, açık olması,
şeffaf olması, sağlıklı olması, toplumun adalet
duygusunu zedelemeyen bir tarzda yapılması son derece önemlidir.
Bakın bu konu siyaset üstü bir konudur, bu konu, siyasi partilerin kendi
aralarında polemik yapacakları bir konu asla değildir.
Şimdi bu noktada bugüne kadar yaşanan aksaklıklar, uygulamada
meydana gelen problemlerden dolayı bu yüce Meclis daha bir ay önce
ÖSYMnin ismi de dâhil yapısını baştan aşağı
çok ciddi bir reforma tabi tuttu ve bu reformun içeriğine yönelik personel
ve satın almaların dışında muhalefet partisi temsilcilerimizin
de bir muhalefet şerhi yok. Demek ki daha bir ay önce
yaptığımız reform muhalefeti de, toplumun geniş
kesimlerini de tatmin eden bir reformdu. Dolayısıyla
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yetkiyi verdik, kullanamamışsınız.
Sahtekârlık yapılsın diye mi verdik yetkiyi?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Müsaade ederseniz
Hiç rahatsız olmayın.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Doğruyu söylemiyorsun ama. Hangi maksatla yetki verildi,
sahtekârlık yapılsın diye mi?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Bu noktada şunu çok net olarak ifade ediyoruz:
Toplumun güvenini sarsacak herhangi bir olay varsa bu olayın
soruşturulması, açığa çıkarılması, sorumlu
kişilerin cezalandırılması sadece muhalefetin değil
iktidar olarak da hepimizin görevidir. Zira bu siyaset üstü bir olaydır.
Ancak maalesef bu yapılan -adına provokasyon da diyebilirsiniz, hata
da diyebilirsiniz, yanlış da diyebilirsiniz- ne olduğu daha çok
net olarak açığa çıkmamış bir konu vesilesiyle, bu
konunun, muhalefet olarak İktidarı yıpratma, Hükûmeti
yıpratma, AK PARTİyi yıpratma kampanyasına
dönüştürülmesi ve maalesef, birtakım medyanın da buna
ısrarla, tüm yapılan açıklamalara rağmen çanak tutuyor
olması son derece düşündürücüdür. Bunun üzerinde özellikle durmak
durumundayız.
Değerli
arkadaşlarım, bundan bir süre önce -yine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu o zaman vermişti- KPSS skandalıyla ilgili Meclis
araştırma önergesi
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Ne oldu? Ne yaptınız?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Evet, o zaman da söyledik, şimdi de söylüyoruz:
Soruşturma devam ediyor; bakınız, soruşturma devam ediyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sorumluları buldunuz mu?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Soruşturma bitecek. O soruşturma bittikten
sonra Devlet Denetleme Kurulu raporunu hazırlayacak. İddianame
noktasına gelirse -eğer savcılık takipsizlik kararı
verirse bunu ayrı değerlendiririz- savcılık iddianame
hazırlarsa, o zaman bu yüce Meclis bu konuyla ilgili her türlü gereken
çalışmayı yapar; bundan kimsenin tereddüdü olmasın.
Şimdi,
ortaya çıkan yeni durum, çok ciddi olarak üzerinde durulması gereken
bir durum. Değerli arkadaşlarım, ÖSYM bir ilke imza
atmış, gelişmiş ülkelerde her sınava giren
öğrencinin şahsına hazırlanan soru
kitapçığını ilk defa ülkemizde uygulamış ve
maalesef ama maalesef, burada bütün arkadaşlarımın dikkatini
çekmek istiyorum: Sadece basına gönderilen sınav
kitapçığında bir şifreleme iddiası var.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Olur mu canım? Bugün bakmadınız mı
gazetelere?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Evet, bugün ben de gazetelere baktım sabah. Bir
gazetemizde, hatta birkaç gazetemizde iki ayrı soru
kitapçığında da aynı şifrelemenin olduğu iddia
edildi. Ben de ÖSYMnin yetkililerini aradım, dedim ki: Ya, böyle bir
iddia var, bunu incelediniz mi? Evet, sabah erkenden bu konuyu inceledik.
dediler.
Değerli
arkadaşlarım, dikkatinize sunuyorum: Bir sınav
kitapçığında matematik soruları hiç
cevaplanmamış. O şifreleme iddiası var ya, o şifreleme
iddiasına muhatap olan kişi hiç matematik sorularını
cevaplamamış, boş. Diğer soru kitapçığında
da cevap anahtarının yarısına yakını
işaretlenmiş, yarısından çoğu
işaretlenmemiş. Yani iddialar tamamen kamuoyunu tedirgin etmeye,
rahatsız etmeye, endişelendirmeye yönelik iddia.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Hep öyle olur!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Burada ben Nur Serter Hanıma bir noktada
katılıyorum: Eğer bu iddialar, ÖSYMnin soru
kitapçıklarında, öğrencilere dağıtılan,
sınava giren insanlara dağıtılan kitapçıklarda problem
yok da sadece ve sadece basına verilen kitapçıklarda problem varsa bu
gerçekten araştırılmalı. Bunu yapan neyi
amaçlamış olabilir? Bunu herkesin çok iyi değerlendirmesi
lazım.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Şifre koymanın ne amacı olabilir, söyler
misiniz?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Türkiye'nin doludizgin seçime gittiği bir
atmosferde, ÖSYMnin o yılların getirdiği hantal
yapısının değiştiği, ÖSYMde yeni bir
heyecanın oluştuğu, sınav güvenliğine yönelik çok
ciddi radikal önlemlerin alındığı bir dönemde basına
verilen kitapçıklarda şifreleme iddiası gerçekten
araştırılmalıdır.
Bunu öncelikle
kim yapacak? Savcılık yapacak. Savcılık bu konuyu enine
boyuna inceleyecek ve enine boyuna inceledikten sonra eğer konu iddianame
noktasına gelirse elbette ki bu yüce Meclis bu konuyla ilgili gereken her
türlü adımı atacaktır, ben buradan zerrece tereddüt duymuyorum.
Ama bu skandalın veya bu iddianın ortaya çıkmasından hemen
sonra birtakım çevrelerin yaptığı propagandaya dikkat
edersek, birtakım medyanın bu işe âdeta balıklama
dalmasını dikkate alırsak, değerli arkadaşlarım,
bu iş sanki Hükûmete yönelik bir komplo gibi gözüküyor. Bu iş
[CHP
ve MHP sıralarından Bravo(!) sesleri, alkışlar (!)] Evet,
evet
MUHARREM
İNCE (Yalova) Dalga mı geçiyorsun!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Yani, sadece basına verilen kopyanın
Sadece
basına verilen kopyayla ilgili bir fırtına çıkıyorsa,
değerli arkadaşlarım, ÖSYM Hodri meydan! dedi, 1 milyon 700
bin kitapçığı İnternete koyuyor. Şu ana kadar 500 bini
geçmiş. Ben matematikçiyim, az istatistik bilirim, eğer 1 milyon 700
bin kitapçığın 500 bini açıldıysa ve bunda 2 tane
bulunabildiyse ve o 2 tane
Efendim, daha incelenemedi. Hayır, şu
anda sadece Türkiyede değil, dünyanın her yerinde kitapçıklar
taranıyor. İnternet aracılığıyla, eminim ki,
incelenmeyen kitap yok ama buna rağmen
Ki, bir şifre bulunsa
anında bizim medyamıza akar ve medyamız bunu anında
haberleştirir ama bu saate kadar böyle bir, tutarlı bir
şifreleme ortaya konmadıysa o zaman bizim üzerinde durmamız
gereken konu, böyle bir komplo varsa bu komplonun neden olduğu ve bunun
acaba siyasal sonuçlarının ne olduğu üzerindedir. Bunun üzerinde
durmak durumundayız.
Değerli
arkadaşlarım, bir noktanın daha özellikle altını
çizmek istiyorum: Bakın, bir yasama döneminin sonuna geldik. Bu hafta
5inci yasama yılımız, 23üncü Dönemin son haftası.
Önümüzdeki hafta, artık, her milletvekili veya milletvekili adayı,
sahada olacak, kendi partisinin kendi düşüncesini halka anlatmak için bir
ciddi gayretin içerisine girecek.
Bugün,
aslında, bu araştırma önergesinin gündeme
alınmasının pratiği yok, sadece seçime yönelik yani gündem
oluşturmak ve bu noktada Hükûmeti zor durumda bırakmaya yönelik bir
öneri olarak değerlendiriyorum.
Ama şunu
özellikle ifade etmek istiyorum: Arkadaşlarımın iyi niyetini bir
kenara koyuyorum, yani o konuda Arkadaşlarım art niyetlidir. demek
asla istemem ama değerli arkadaşlarım, bizim bir şeye
dikkat etmemiz lazım; ÖSYM gibi kurumlar, bakın, siyaset malzemesi
yapılamayacak kadar önemli kurumlardır. Eğer siz, yeni ÖSYM
derseniz ve eski ÖSYMnin bugüne kadarki pek çok hatasını O ÖSYMnin
başındaki insanlar dünya görüşü olarak bize yakındı,
örtelim ama şimdi en küçük bir hatada bu yeni ÖSYM
Başkanının kellesini koparalım. derseniz, bunun siyasetle
de, insafla da, izanla da bağdaşır tarafı olmaz.
Bir de şunu
unutmayalım: Cumhuriyet Halk Partisi, cumhuriyeti kurduğunu iddia
eden bir parti.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) - İddia değil, kuran...
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Yahu cumhuriyet kurumlarını AK PARTİyi
yıpratacağız diye...
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) - İddia ne demek?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Tabii, o dönemde Cumhuriyet Halk Partisi tek partiydi ve
bütün toplumun renkleri siyaset yapma noktasında Cumhuriyet Halk
Partisinde siyaset yapmak durumundaydı ama...
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) - Bunu bile, gerçeği bile söyleyemiyorlar ya.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - ...şunu bilin: Toplumun değerlerini
aşındırmak, AK PARTİ İktidarını yıpratacağız.
diye devleti yıpratmak hiç kimseye fayda getirmez.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) - Ne alakası var bunun devletle ya?
Sahtekârlığın üzerine gitmek ne zaman devleti yıpratmak
oldu?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Bu olsa olsa Cumhuriyet Halk Partisinin iktidara
gelemeyeceğinin açık bir göstergesidir diyorum.
Önergenin
aleyhinde olduğumu bildiriyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Sayın Başkan...
BAŞKAN
Evet Muharrem Bey
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkanım, ÖSYMyle ilgili
iddiaların bazı çevreler tarafından Hükûmete yönelik komplo
olduğunu söyledi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ne alakası var?
MUHARREM
İNCE (Yalova) İç Tüzük 69a göre siyasi parti gruplarına
sataşma vardır, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
istiyorum.
BAŞKAN
Bunun şeyle ilgisi ne? Grubunuza bir sataşma mı var burada?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) CHPyle ne alakası var?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Biz söylüyoruz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Siyasi parti gruplarını Hükûmete yönelik komplo
kurmakla suçladı Sayın Işık.
BAŞKAN
Yok, böyle bir şey yok Muharrem Bey.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Öyle söyledi efendim.
BAŞKAN
Hayır efendim, böyle bir şey yok.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim, şeylere bakayım, inceleyeyim, olur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, buradaki her
konuşulandan alınganlık gösterilirse olmaz.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Ne alınganlığı canım?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Efendim, aynen şöyle söyledi: Bu iddiaları
ortaya atanlar Hükûmete yönelik komplo kuranlardır. dedi, siyasi parti
gruplarını İç Tüzük 69a göre itham etti, bu konuda söz
vermelisiniz.
BAŞKAN
Şimdi, bakınız Muharrem Bey, bu konuyla ilgili olarak,
Sayın Başkan, eğer hiç kimse buraya çıkıp hiçbir
siyasi parti bir konuda diğerini eleştirmeyecekse o zaman siyaset
falan olmaz zaten.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bu eleştiri değil, komplo kurmak
BAŞKAN
Hayır efendim, gruplar adına direkt böyle bir şey söylenmedi.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkanım, komplo kurmak bir
eleştiri sınırının ötesindedir.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Eleştirinin ötesindedir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet, buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bu grup önerisini
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz verdik. Bu verdiğimiz önergeyle,
bugün ülkemizin büyük kısmını ilgilendiren bu konunun Genel
Kurulda görüşülmesini arzu ettik. Bu arzumuzu bu öğrencilerin
üzerinden siyaset yapmak, bunları istismar etmekle suçlayan aleyhte konuşmacılara
cevap hakkımız doğmuştur. Müsaade ediniz, İç Tüzük
69a göre söz istiyorum. İsterseniz tutanakları getirtin, okuyun,
gerek birinci konuşmacı gerekse ikinci konuşmacı aynı
cümleleri kullandı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tutanaklara bakın efendim.
BAŞKAN
Tutanakları getirteyim, dediğiniz hususlar varsa sizlere söz
vereceğim efendim, tutanakları getirteyim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkanım, aynı oturum içinde.
BAŞKAN
Tutanakları getirteyim, tamam arkadaşlar, tamam Muharrem Bey.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Karar yeter sayısı arayınız efendim.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Öneriyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Sayın
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım.
Buyurun:
2.- Akaryakıt fiyatlarındaki artış
hakkında verilen (10/1034) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Nisan 2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 05.04.2011 Salı günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında
yer alan (Akaryakıt Fiyatlarındaki artış hk.) (10/1034 esas
numaralı) Meclis Araştırma Önergesinin görüşmesinin, Genel
Kurulun, 05.04.2011 Salı günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili
Sayın Mustafa Özyürek.
Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi lehinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce konuşulan, bu ÖSYMde yapılan
şifreli sorularla ilgili olarak arkadaşlarımız konuyu böyle
bir politize ederek, gargaraya getirerek aşmaya
çalışıyorlar. Bu somut bir olaydır değerli
arkadaşlarım. Böyle, Cumhurbaşkanının kefil
olmasına, Hükûmetin bildiri yayınlamasına, milletvekillerinin
burada konuşma yapmasına gerek yok. Bu teknik bir konu, bu somut bir
konu. Kurarsınız ciddi bir komisyon, o komisyon inceler, sonucu
açıklar.
Arkadaşım
diyor ki: Ben ÖSYMden bilgi aldım, burada şifre yokmuş.
Şifre olduğu artık o kadar net bir şekilde ortaya konuldu
ki bunu Yok. diyerek ortadan kaldıramazsınız. Böyle bir olay
yaşanmamış olsaydı, muhalefet veya AKPye karşı
olanlar nasıl bunları uydurabilirlerdi? Oturup insanlar olmayan
şifreleri uyduruyorlar mı? Yani biraz insaf sahibi olmak lazım.
Muhalefet eleştirdiğine göre biz haklıyız. psikolojisiyle
bir sahtekârlığı gelip burada savunmak hiçbirinize
yakışmıyor değerli arkadaşlarım.
Yanlışa yanlış deyin. 1,5 milyon insanın, gençlerin
umudunu kırmaya ne hakkınız var?
Burada ÖSYMyle
ilgili yasa çıkarken -ben konuşmamı çok iyi
hatırlıyorum- dedim ki: ÖSYM, kurulduğundan bu KPSS
sınavlarına kadar güvenilir bir kurumdu. Herkes, ÖSYM sonuçları
ilan edildiği zaman ÖSYM ilan ettiğine göre doğrudur. derdi,
tartışma olmazdı ama o KPSSyle birlikte kaç yıllık
ÖSYM güvenilirliğini kaybetti. Dediniz ki Gelin, bize yetki verin,
eksikleri neyse ÖSYM Yasasının, daha da güçlü bir şekilde, biz
sınavları dürüst bir şekilde yapalım. O yetkiyi verdik,
komisyonlarda iyileştirmek için elimizden geleni yaptık, daha ilk
sınavda böyle bir skandalla karşı karşıya geldik.
Deniliyor ki: Meclis daha iki ay önce yetki verdi. Evet, yetkiyi verdik ama o
yetkiyi, siz, amacına uygun, maksadına uygun, dürüst bir şekilde
kullanamadınız.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye'yi sınav yapamaz bir ülke konumuna
getirdiniz. Sayın Başbakan, bugün grup konuşmasında
başarılarınızı anlatıyordu ama niçin sınav
yapamayan bir ülke hâline getirdiğinizi, niçin artık, her yere mutlaka
yandaşlarınızı yerleştirmek için milyonlarca
insanın umudunu, hayalini ortadan
kaldırdığınızı, oturup elinizi
vicdanınıza koyarak düşününüz diyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bizim bugün grup önerisiyle gündeme getirmek
istediğimiz konu akaryakıt fiyatlarıdır. Bugün dünyada
petrol fiyatları 120 dolara çıkmıştır. Eğer
Libyadaki olayların arkası alınmazsa, Orta Doğudaki
diğer olaylar durulmazsa bu fiyatlar artmaya devam edecektir.
Tabii, bu
fiyatlar dışarıda artınca Hükûmet hemen onu benzine,
motorine, diğer akaryakıt fiyatlarına olduğu gibi
yansıtıyor. Tabii, bu akaryakıt fiyatlarının bu kadar
yüksek olmasının nedeni, dünyada en yüksek fiyatlı
akaryakıtın Türkiyede satılmasının nedeni
dışarıdaki fiyatlar değildir. Almanyada, Yunanistanda,
diğer Avrupa Birliği ülkelerinde de petrol yok, onlar da
dışarıdan ithal ederler, onlar da ya ürün olarak ya ham petrol
olarak ithal ederler ve tüketiciye sunarlar. Oralarda akaryakıt niçin daha
ucuz da Türkiyede bu kadar pahalı? Sebebi çok açık değerli
arkadaşlarım: Biz akaryakıtı ve benzin
istasyonlarını vergi dairesi gibi kullanıyoruz, toplam vergi
gelirlerimizin çok büyük bir bölümünü akaryakıt üzerinden alıyoruz.
Tabii, bunun temel nedeni, kurumlar vergisi gibi, gelir vergisi gibi
doğrudan vergilerin, dolaysız vergilerin tahsil edilemeyişi;
yüzde 40lara, 50lere varan kayıt dışılığı
önleyemeyişin faturasını bugün nakliyeci ödüyor, bugün çiftçi
ödüyor, bugün araç sahipleri ödüyor, bugün evinde tüp gaz kullanan
kadınlarımız ödüyor. Öyleyse, gelin artık
dışarıda her petrol zammı olduğunda Türkiyedeki
akaryakıta zam yapma yolundan vazgeçelim, buradaki vergi
oranlarını makul düzeye indirelim değerli
arkadaşlarım.
Biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak halkımıza vaat ediyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında tüketicilerimiz, özellikle çiftçilerimiz, motorini, bugün
olduğu gibi 3,5 liraya değil 1,5 liraya kullanacaktır; 3,5 lira
yerine 1,5 lira ödeyecektir. Bunun üstündeki vergileri biz kesinlikle
kaldıracağız değerli arkadaşlarım çünkü çiftçinin
bu desteğe ihtiyacı var. Türkiyede çiftçi çok güç durumda;
tarlasını süremiyor, traktörünü çalıştıramıyor,
ürününü toplayamıyor. Öyleyse bunlara ciddi bir destekte bulunmak
lazım. Bunu, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz yapacağız.
Değerli
arkadaşlarım, bu akaryakıt fiyatları üzerindeki vergileri
mutlaka ve mutlaka aşağı çekme ihtiyacı vardır. Bugün
120 dolar olan akaryakıt yarın 150 dolar olduğu zaman, gene bu
düzeyde vergi alırsanız, 5 liraya motorin satacaksınız. 5
liraya sattığınız motorinle nakliye ne olacak, çiftçilerin
durumu ne olacak; bunları düşünmek gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, biz bunu gündeme getirdiğimiz zaman deniliyor ki:
Bütçeyi biz ona göre dengeledik. Akaryakıt üzerinden vergi alamazsak bu
bütçe dengesini sağlayamayız. Değerli arkadaşlarım,
elbette, kamu harcamaları mutlaka vergiyle
karşılanmalıdır, vergi almadan bir devlet yönetimi olmaz,
bunu söylüyor değiliz ama nereden vergi alacağınızı
iyi kararlaştıracaksınız. Siz holdinglerden doğru
dürüst vergi alamazsanız, siz ekonomin büyük kısmının
kayıt dışı kalmasına göz yumarsanız doğrudan
vergileri tahsil edemezsiniz. O zaman, akaryakıt üzerinden vergi almaya,
tüketicilere vergi üzerine vergi bindirmeye devam edersiniz.
Değerli
arkadaşlarım, akaryakıt sektörünün çok önemli
sıkıntısı, sorunlarından biri de akaryakıt
kaçakçılığıdır. Sayın Başbakan 13 Şubat
2007 yılında yaptığı bir açıklamada demişti
ki: Akaryakıt sektöründe 38 milyar dolarlık kaçakçılık vardır.
Bunu 2007 yılında Sayın Başbakan söyledi, 38 milyar dolar.
Değerli
arkadaşlarım, dile kolay; söylemesi bile zor. Peki, o günden bugüne
dört yıl geçti. Acaba AKP, ilgili bakanlıklar, Enerji Piyasası
Kurulu, Emniyeti, Gümrüğü bu kaçakçılıkla mücadele için ne
yaptı, hangi önlemleri aldı, hangi çareleri toplumun önüne koydu? Bir
başbakan söylediği sözün arkasında durur. 38 milyar
dolarlık kaçakçılıktan bahsediyorsanız, bunun önlenmesi
için de aynı şekilde ciddi tedbir almış olmanız
lazım. Bugüne kadar akaryakıt kaçakçılığıyla
mücadele anlamında ben somut bir tek önlem görmedim, somut bir tek
adım görmedim. Demek ki ya Başbakan yalan yanlış bir
bilgiyi kamuoyuyla paylaştı veya biliyorsunuz bu
kaçakçıları, himaye ediyorsunuz diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Grup önerisinin
aleyhinde Siirt Milletvekili Afif Demirkıran.
Buyurun
Sayın Demirkıran. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisinin akaryakıt
fiyatlarındaki artışla ilgili vermiş oldukları grup
önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, gönül arzu ederdi ki bu dönemin son günlerinde Cumhuriyet Halk
Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi çıkıp burada Hükûmetimizin
yapmış olduğu güzel şeyleri takdirle ifade etsin, tebrik
etsin ve 12 Hazirandan sonraki AK PARTİ hükûmetleri döneminde biz de
parti olarak Türkiye'nin geleceği için, Türk insanının huzuru,
refahı için size destek vereceğiz, yaptığınız
güzel icraatlarda sizi destekleyeceğiz. demiş olsunlar. Bakın, demiş
olsaydılar ki: Cumhuriyet tarihi boyunca sadece 6 bin kilometre duble yol
yapılmışken, çift yol yapılmışken siz 13 bin
kilometre duble yol yaptınız. Demiş olsaydılar ki: Fakir
fukaraya, garip gurebaya, orta hâlli insanlara, dar gelirli insanlara 480 bin
konut yaptınız. Demiş olsaydılar ki: Yüzde 8,9 büyümeyle,
Türkiyeyi Avrupanın ve OECDnin büyümede 1 numaralı ülkesi hâline
getirdiniz. Demiş olsaydılar ki: 1970ten bu yana enflasyon en
düşük seviyeye düştü ve enflasyon canavarını
ağlattınız. Biz sizi tebrik ediyoruz, sizi takdir ediyoruz,
sizin politikalarınızı destekliyoruz. Tüm bunları
demiş olsalardı herhâlde vatandaşlar nezdinde çok daha fazla
takdir toplarlardı.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sırayı garantiledin, biraz daha anlat!
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Ancak, arkadaşlarımız bütün
bunları söylemeyip ikinci kezdir akaryakıt fiyatlarındaki
artışı, sözde artışı gündeme getiriyorlar.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sözde artış öyle mi?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Siz akaryakıt almıyorsunuz galiba.
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Evet, akaryakıt fiyatlarında bir
artış söz konusudur. Bakın, biz iktidara geldiğimiz zaman
varili sadece 24 dolar idi, bugün itibarıyla -dünya fiyatlarından
bahsediyorum- 120 dolardır.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Peki, Avrupada benzin fiyatı ne kadar, bizde ne kadar?
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Bakın, 2009da ortalama brent petrolün varil
fiyatı 62 dolardı, 2010 ortalama fiyatı 77 dolar. Fazla
uzağa gitmeyelim, 1/1/2011 tarihinde 92 dolar 55 sent ve 1/4/2011
tarihinde, sadece üç ay sonra, bu fiyat 115,95 dolara çıkıyor. Kuzey
Afrikadaki, Orta Doğudaki malum, bildiğiniz halkların
demokrasi talepleri, ayaklanmaları sonucu, tabii, dünya genelinde bir
tedirginlik, dünya fiyatlarında bir artma, dünya üretimlerinde bir
düşüş söz konusu oldu. Nijerya dahi, ki seçimlere gidecek, ama
Nijeryada bile büyük bir tedirginlik var. Amerika, ithal ettiği ham
petrolün yüzde 10unu Nijeryadan alıyor. Dolayısıyla,
Nijeryada oluşabilecek olan herhangi bir belirsizlik Amerikayı ve
dolayısıyla bütün dünyayı erteleyecektir.
Peki, dünya
fiyatlarındaki bu artış oluyor iken Türkiye'de, gerçekten,
aynı orantıda benzin ve motorin fiyatları artıyor mu? Ona
da baktığımız zaman,
bakın, 1/1/2011 tarihinden 1/4/2011 tarihine kadar benzin CIF fiyatı
yüzde 21,45 artmış iken Türkiye'deki vergisiz bayi fiyatı sadece
yüzde 13,38 artmıştır. Dünyadaki CIF fiyatının
neredeyse yarısı kadar bir artış söz konusudur.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Şimdi kaç lira? Dışarıda ne kadar, burada
ne kadar?
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Arkadaşlarımız hep bu kürsüye
çıktıklarında Dünyada en fazla vergi yükü Türkiye'dedir.
diyorlar. Bakın, evet, Türkiye'de vergi yükü vardır ama bu
Türkiye'deki vergi yükü, ilk vergi konduğu zaman, bizden önceki iktidarlar
döneminde yüzde 70 iken bugün yüzde 65lere, 66lara düşmüş
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Dokuz yıldır iktidarsınız,
bırakın eskileri artık.
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) -
ve Avrupa ülkelerinin ortalaması -iPad hemen
burada, çok güzel bir grafik var orada- yüzde 60 civarındadır, yüzde
60ın biraz üstündedir Avrupa ülkelerindeki vergi yükünün ortalaması.
Hollandada Türkiye'den fazladır. Daha önce bu kürsüde Hollanda
örneği verildi, Hollandada Türkiye'den fazladır.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) En yüksek bizim.
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, Türkiye, AK PARTİ hükûmetleriyle fakir fukaraya,
halkına sunduğu hizmetleri hiçbir şekilde petrol
fiyatlarındaki artışla karşılamamıştır,
karşılamak gibi bir niyeti de yoktur ve hiçbir şekilde
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Ya neyle karşılayacak? En büyük vergiyi oradan
alıyor.
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Bakın, 2009 yılında, 2010
yılında vergi yükünde herhangi bir artış söz konusu
olmamıştır, 2011 yılında da vergi yükünde herhangi bir
artış söz konusu olmayacaktır. Maliye
Bakanlığımızın olayı gözden geçirip, bütçe
dengesi dâhilinde herhangi bir çalışma yapması tabii ki
hepimizin arzusudur ama hiçbir şekilde, petrol fiyatlarındaki
artış, akaryakıt fiyatlarındaki artış ile
bütçenin herhangi bir şekilde ilave gelir elde etme gibi bir niyeti hiçbir
zaman olmamıştır, olmayacaktır, buna zaten ihtiyacı da
yoktur.
Değerli
arkadaşlar, bakın bir misal daha vereyim: Şimdi, OECD
ülkelerinde -dünyanın her yerinde olduğu gibi- enflasyonu tetikleyen
en önemli unsur enerji fiyatlarıdır son zamanlarda ve bu OECD
ülkelerinde geçen sene şubat ayında yüzde 1,9 olan enflasyon, bu sene
şubat ayında yüzde 2,4 olmuştur. Peki, bizde ne oldu? Enerji
fiyatlarındaki artışlara rağmen Türkiye son kırk
yılın en düşük enflasyonunu yaşadı, yüzde 4. Bu, önemli
bir göstergedir; bu, Türkiyenin gelmiş olduğu noktayı
göstermektedir; bu, yeni Türkiyenin vizyonunun ne olduğunu
göstermektedir. Enerji fiyatları, malumunuz olduğu gibi, serbest
piyasa koşullarında, arz-talep dengesi doğrultusunda, dünya
konjonktürüne bağlı olarak değişkenlik arz etmektedir,
ancak şunu ifade etmeden geçemeyeceğim: Türkiye petrol
açısından maalesef fakir bir ülkedir. Değişik zamanlarda bu
kürsüden ifade ettim, Türkiyedeki şu andaki ham petrol miktarı
rezervi 40 milyon ton civarındadır ancak. Bizim sadece bir
yıllık tüketimimizin bir miktar üstündedir. Yerli üretimimiz 2,5
milyon ton civarındadır. Petrol tüketimimizin yüzde 90ını,
92sini ithal etmekteyiz, kalan kısmını ise yerli kaynaklarımızdan
üretmekteyiz. Onun içindir ki Hükûmetimiz, her sene bir miktar daha fazla
yatırım yapmakta.
Bakın, bu
sene, 2010 yılında 1,2 milyar dolar yatırım
yapmış bulunuyoruz petrol aramalarına -kamu, özel- ve
geçmiş yıllarda ortalama 40-50 adet sondaj açılıyorken
geçtiğimiz yıl 150 civarında sondaj kuyusu
açılmıştır. Denizlerimizde petrol aramaktayız. Çok da
ümitliyiz. İnşallah, hep beraber Karadenizde eğer ciddi bir
rezerve rastlarsak -ki göstergeler onu gösteriyor- Türkiye bugün için yurt
dışına ödediği 40 milyar dolarlık petrol
faturasından kurtulacaktır.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Ne zaman?
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Karadenizde petrol bulduğumuzda
inşallah. Hep beraber bunu kutlayacağız.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Rüyanda mı gördün!
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Bundan memnun olmanız lazım. Esasen bu
cümlemi alkışlamanız lazım. Türkiye kendi kendine yetecek
olan bir ülke hâline geliyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Bu tempoyla kırk sene sonra!
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Türkiye enerji politikalarında yerli
kaynaklarına yöneliyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Türkiye enerji politikalarında dışa
bağımlılıktan kurtuluyor.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Ne zaman, ne zaman? Dokuz yıl bitti!
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Türkiye enerji politikalarında sadece kendi
içinde değil, bölgesel ve küresel ölçekte bir aktör hâline geliyor.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Tabii
Tabii
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Başkalarına muhtaç bir aktör!
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Türkiyeden geçen petrol boru hatları, Türkiye
üzerinden geçen doğal gaz hatları, elektrik bağlantısı
Avrupayla
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Giderayak şaka yapma!
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Yani öyle kolay değil Türkiye'nin bu
şekilde dünyada sözü dinlenir ülke hâline gelmesi. Evet, bunun önemli bir
kısmı da petrol politikalarımızın
doğruluğundan kaynaklanmaktadır. Şu an için yüzde 70in
üzerinde ithal bağımlısı bir ülkeyiz ama biz yenilenebilir
kaynaklarımızın tamamını
değerlendirdiğimizde göreceğiz ki Türkiye kendi enerjisinde
kendisine yetecek bir konuma gelecektir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum ve 12 Haziranda yapılacak olan seçimlerin
ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Grup önerisinin
lehinde Mehmet Günal, Antalya Milletvekili.
Sayın Günal,
buyurun efendim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu grup önerisi, son günlerde akaryakıt
fiyatlarındaki artışlarla ilgili. Tabii, Hükûmete, iktidar
partisine mensup arkadaşlarımız her şeyi güllük
gülistanlık göstermeye devam ediyorlar. Ben size şimdi bazı
gerçekleri söyleyeceğim. Yine parmaklar kalkacak inecek, sadece grup başkan
vekillerine bakıp oylayacaksınız ama bazı bilgileri
sizlerin dikkatinize arz edeceğim, belki bu arada yüce Türk milletini de
bu gelişmelerden bilgilendirmiş oluruz. Sizlerin parmakları
kalkıp inip kabul etse de onlar gerçekleri öğrenmiş olur bu
vesileyle diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, şubatta, mart ayı başında bir daha
gelmiş, bir daha gelmiş
Sadece geçen hafta böyle bir oylamadan
sonra, birkaç kuruşluk bir indirimin dışında sürekli olarak
bir macera var. Yani Avrupanın en pahalı benzinini tüketiyoruz.
Dünyanın en fazla vergi ödeyen -benzinde, akaryakıtta- ülkesiyiz.
Şimdi bir
bakıyoruz, böyle çıkarken nedense otomatik bir fiyatlandırma
var. Benzin fiyatları dünyada çıkarken anında, ertesi gün hemen
bu akaryakıt belirlemesi yapılıyor. Akaryakıt
fiyatları düşmeye başladığı zaman bu otomatik
çalışmıyor nedense, böyle şeyin otomatiği gibi,
düşerken çalışmıyor. Bu kur politikasında olduğu
gibi, yani tersine olduğu zaman hemen müdahale, düşerken bırak
düşsün, orada da tersi var.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, buraya baktığınız zaman,
Hükûmetin milleti yanılttığını görüyoruz çünkü
yansımıyor. Düşüşler neden yansımıyor? Enerji
Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu burada, Enerji
Bakanlığı burada, çıkarken otomatik yansıyan şey
Ben şimdi size rakamları okuyayım, sizler de hep beraber, Türk
milletiyle beraber bu gerçekleri öğrenmiş olun. Çünkü size gelenler
hep böyle düşenleri gösterdiği için, fiyatlardaki artış
belki gelmiyor olabilir. 2002 yılı başında,
baktığınız zaman -hep 2002 ile mukayese ediyorsunuz, bunu
da edelim nereden nereye gelmiş diye-
petrolün ortalama varil fiyatı 24 dolar civarında, 95 oktan
kurşunsuz benzinin pompa fiyatı ortalama 1,48 lira, 1,5 lira dahi
değil. Petrolün varil fiyatı 2003te 27 dolara çıkmış,
benzinin fiyatı 1,80e çıkmış. Şimdi, geliyorsunuz
sürekli olarak benzinin fiyatı yükselmeye başlıyor ve 2008
yılına gelindiğinde, biraz da krizin etkisiyle, petrol
fiyatları 140 dolara kadar çıkıyor. Aynı dönemde 1 litre 95
oktanlık kurşunsuz benzinin pompa fiyatı 3,21 liraya
yükselmiş. 2009 yılında, bakıyoruz şimdi, ne oluyor,
ilk çeyreğinde, yüzde 72 oranında petrol fiyatlarında
düşüş var. Bakın, yüzde 72. Az önce fiyatı söyledim, 3,21
lira. Yüzde 72 düşüş var, petrol fiyatları 140 dolardan 38
dolara kadar düşmüş. Peki, benzin fiyatlarında ne kadar indirim
olmuş hiç bilen var mı? 6 kuruş, sadece 6 kuruş.
FEVZİ
ŞANVERDİ (Hatay) Sen anlamazsın!
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Bakın, yüzde 72 indirime karşılık fiyatlarda
yüzde 72ye
Fevzi Bey mi
konuşuyor? Arkadan bir şeyler geliyor, anlamıyorum Sayın
Başkan. Arkadaşlar bir şeyler söylüyor ama
6 kuruşluk
sadece indirim yapılmış, yüzde 72 petrol fiyatlarındaki
düşüşe karşılık. Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu, milleti aldatmaktır.
2009
yılının son çeyreğine bakıyorsunuz. Şimdi orada
dursa yine iyi. Bir de bakıyoruz ki benzin fiyatları 60 dolara
çıkmış, yeniden zamlanmaya başlamış, bir anda
3,60 liraya çıkmış. Burada, Hükûmet, maalesef, bu konuda milleti
yanıltmaktadır. Yine petrol fiyatları tekrar 60 dolara
düşmüş 80den, yine bakıyoruz benzin fiyatlarında herhangi
bir indirim yok. Yani çıkarken otomatik olarak çıkıyor, inerken
orada kalıyor. Neden? Demin burada arkadaşlarım
kızıyorlardı Efendim bir artış olmadı diye,
Afif Bey de söyledi, çünkü buradan önemli ölçüde vergi alıyor, en fazla
vergiyi ödeyen biziz. Bu nedenle, benzin fiyatlarına
baktığımız zaman değerli arkadaşlar, 2000
yılında ortalama 0,58 lira litre başına ödenirken, şu
anda, on bir yılda, bu rakam yüzde 741 oranında artmış ve
4,30 liraya kadar yükselmiş. Dolayısıyla, efendim, işte
benzindeki artışlar yansıyor, indirimlerde de iniyor diye bir
şey yok. Tekraren
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın
Başkanım, lütfen
Arkadaşlar,
burası kıraathaneye döndü, ben anlamıyorum bunu. Ben de bana
sataşıyorlar diye bakıyorum ama
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Ayıp ama ya! Saygısızlık bu!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, saygıdeğer arkadaşlarım,
Sayın Hatip rahatsız oluyor efendim. Genel Kurulu sükûnete davet
ediyorum.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Yani madem muhabbet ediyorlar, o zaman
Rahatsız oluyorum
Başkanım.
BAŞKAN
Haklısınız, ikaz ettim Sayın Günal.
Buyurun efendim.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bir daha size de söylüyorum arkadaki arkadaşlar: Yüzde 72
oranında petrol fiyatları düşmüş, benzin fiyatı 6
kuruşçuk düşmüş, sadece 6 kuruş.
MEHMET
ERDOĞAN (Adıyaman) Niye olduğunu sen iyi biliyorsun.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Niye olduğunu biliyorum, işte onu anlatıyorum. Çünkü
buradan aldığınız vergiler olmasa o yandaşlara
kayırarak verdiğiniz kredileri, o yandaşlara verdiğiniz
ihaleleri finanse etme şansınız kalmayacak; vergi gelirlerini
nereden aldığınıza bakarsanız oradan göreceksiniz. Ha,
niye olduğunu ben biliyorum, size anlatmaya çalışıyorum.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu, AKP Hükûmetinin burada acziyetinin bir
göstergesidir, en azından vatandaşa bunu doğru anlatmak
lazım. Fiyatlar belli, ayrıntısı da var, ben sadece
2002den sonrasını söylemedim, 2009a geçtim, krizin olduğu
yıla, isterseniz 2004te, 2005te, 2006da ne olmuş, ne kadar
yükselmiş, hepinize bunları takdim edebilirim.
Dolayısıyla,
burada yapılan şey milleti kandırmaktır, Milletin
sırtından, zorunlu olarak herkes arabasına biniyor, o zaman
buradan alalım, herkes cep
telefonunu kullanıyor, bunlardan alalım. demektir. Burada milleti
kandırmaktan vazgeçelim. Hiç olmazsa çiftçinin kullandığı
mazottan gelin bu KDVyi sıfırlayalım. dedik. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, küçük çiftçilerimizin kullanmış olduğu
mazottaki KDV ve ÖTVyi sıfırlayacağız, -seçim
beyannamemizde söyledik- büyük ölçekli çiftçilerde de yüzde 50ye kademeli
olarak belli bir strateji çerçevesinde indireceğiz. Bu, AKPnin enerji
politikasının olmadığını, bir
başıboşluğun olduğunu gösteriyor.
Ben, dört
yıldır Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında
ve burada da Sayın Bakan geldiği zaman sürekli söylüyorum, hâlen daha
bir enerji stratejisi oluşturulamadı, Enerji
politikalarımız var. deniyor, sonunda söyleye, söyleye önce bir
özelleştirme yol haritası çıktı birkaç sayfalık, ondan
sonra dediler ki: Biz stratejimizi koyduk. Döndüm baktım değerli
arkadaşlar, 27/10/2009 tarihinde bir Strateji Belgesi Yüksek Planlama
Kurulu tarafından onaylandı. Strateji Belgesinin tamamı on bir
sayfa ve nükleere üç satır, doğal gazla ilgili ilişkilere de iki
satırcık yer verilmiş. Şimdi, siz burada uygulayacağınız
politikaları millî bir enerji stratejisi çerçevesinde uygulamazsanız
bu sefer dışa bağımlılık artar. Doğrudan
ihalesiz olarak bir ülkeye verirsiniz. O ülkeye zaten siz hem petrolde hem
doğal gazda bağımlısınız. Bir de nükleer enerjiyi
verdiğiniz zaman yarın enerji arz güvenliği diye bir şey
kalmaz.
Dolayısıyla,
bu hususlar önemlidir. Ne kadar pahalı enerji tükettiğimizin
arkasında yatan nedenler hem fiyatlandırmanın otomatik olarak
uygulanmaması hem de Hükûmetin buradan elde ettiği vergi
kazançlarından olmamak için
Çünkü her düşen fiyatta otomatik olarak
aldığınız KDV ve ÖTV de düşmüş oluyor. Bu
nedenle, Adalet ve Kalkınma Partisini
vatandaşlarımızın normal günlük ihtiyaçlarında kullandığı
bu akaryakıtlarla ilgili biraz daha adaletli olmaya ve bunlar üzerindeki
yükü azaltmaya sürekli olarak davet etmiştik ama maalesef bugüne kadar
olmadı.
Artık seçime
gidiyoruz. İnşallah 12 Haziranda Türk milleti bu
yanıltmaları görecektir. Kendisinin çektiği
sıkıntıları, üzerinden yapılan istismarları
görecektir ve Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarında, az önce
belirttiğim gibi, millî bir enerji politikasıyla enerji stratejisi
belirlenerek öncelikle dışa bağımlılık
azaltılacak, belli anlaşmalar yeniden gözden geçirilecek ve millî
enerji politikaları uygulanacak. Bu kapsamda da özellikle çiftçilerimizin
kullanmış olduğu mazottan KDV ve ÖTVyi
kaldıracağız, kademeli olarak büyük çiftçilerde de yüzde 50ye
indireceğiz. Böyle 2023 lider ülke demek sadece adını taklit
etmekle olmuyor. Bunun gereği olan millî politikaları, Türkiyeyi
güçlü yapacak millî enerji politikalarını da ortaya koymak gerekiyor.
Bu duygularla
hepinize teşekkür ediyor, inşallah 12 Hazirandan sonra bunları
biz Milliyetçi Hareket iktidarı olarak yapacağız diyor, sizleri
ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Grup önerisinin
aleyhinde Bayram Ali Bayramoğlu, Rize Milletvekili, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Bayramoğlu, giderayak doğruları söylersin.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Nasıl olsa aday değilmişsin, artık
doğruları söyle.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Her zaman doğruları söyler
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Aday olduğum zaman da bütün doğruları
söyledim, hiç ondan endişeniz olmasın.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önergenin aleyhine söz
almış bulunuyorum.
Ben de konuyla
ilgili, gelişmelerle ilgili bilgilerimi sizlerle paylaşmış
olacağım.
Şimdi,
konuşmaya başlamadan önce bir prensibi söylemekte fayda görüyorum.
Önerge aslında son derece önemli bir konu. İç Tüzük gereği
partilerin kendi bünyelerinde kamuoyunun gündemine getirilmesi gereken,
kamuoyunun dikkatinin çekilmesi gereken konuları burada
tartışmak, bunlar için gerekiyorsa komisyonlar kurdurmak son derece
doğal bir şey ama önemli olan bir konuyu böyle sık sık,
peş peşe gündeme getirdiğiniz zaman işi sanki süre
kazanmayla, Bu işi biraz daha uzatalım. mantığıyla
karşı karşıya kalmak gibi noktaya getiriyor bizi ki konunun
ciddiyeti de maalesef bu anlamda ikinci plana itilmiş oluyor.
Bakın, 8
Şubat günü gene aynı bu Mecliste gene Cumhuriyet Halk Partisinin bu
konuyla ilgili verdiği önerge enine boyuna
tartışılmış, hatta Sayın Özyürek Cumhuriyet Halk
Partisi adına konuşmuş, Milliyetçi Hareket Partisi adına da
Erkan Akçay konuşmuş, bu da aynı meseleleri gündeme getirerek
değerlendirme yapmış.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ama yine kabul etmemişsiniz.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Şimdi bugün gene aynı konuları
gündeme getirip aynı şeyleri konuşmuş oluyoruz ama
konuşulunca bazı altı çizilmelik birkaç tane önemli not
aldım, onları da sizlerle bu vesileyle paylaşmış olacağım.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sorun devam ediyor.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Öncelikle şunu bir kere net bir şekilde
bilelim ki, 5015 sayılı Kanun çıktıktan sonra yani
1/1/2005ten itibaren petrol piyasasının düzenlenmesi ve
fiyatlandırılması konusu tamamen EPDK bünyesine intikal
ettirilmiş ve fiyatlandırma mekanizması, Hükûmetin
planladığı bir şekilde yapılan bir uygulama
değildir.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Vergileri kim koyuyor?
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Hükûmet sadece bu konuda ÖTV ve KDVyle ilgili
vergiler konusuyla ilgili gündemine alır, bütçesini hazırlarken de bu
planlamayı yapar. İşte, burada gündeme getirilmiş olan
aslında KDVnin ve ÖTVnin indirilmesi gereken konu 31/12/2009 tarihi
itibarıyla fiyatların yüzde nispetinin dışına
çıkartılarak fikslenmesiyle birlikte netleştirilmiş.
Bakın,
mesela, burada, size son derece önemli rakamlar vereceğim sizin
verdiğiniz rakamların önünde: 1/1/2010, yani bundan
yaklaşık on altı ay evvel 1 litre kurşunsuz benzinin
fiyatı 3 lira 64 kuruş iken bunun içerisindeki ÖTV nispeti toplam 1
lira 89 kuruş, yani yüzde nispeti olarak değil 1 lira 89 kuruş.
Bugün itibarıyla, yani bir hafta evvelini alırsak 31/3/2011 tarihi
itibarıyla 1 litre kurşunsuz benzinin fiyatı 4 lira 13
kuruşken ÖTV yine 1 lira 89 kuruş. Yani alınmış olan
prensip kararına göre litre fiyatlarının fikslenmiş olması
fiyatların artışında herhangi bir vergi yükünü
artırmadığı gibi tam tersine petrolün, gerek mazot olarak
gerek benzin olarak fiyatının artması demek içerisindeki vergi
yükünün aşağıya orantılı olarak düşmesi
anlamına gelir. Velev ki, bu tarih itibarıyla
baktığımızda 2005 yılında kurşunsuz benzinde
yaklaşık yüzde 74 olan toplam vergi nispeti 2011 yılı
itibarıyla yüzde 65 rakamına indirgenmiş olmasına
rağmen, bugün itibarıyla toplam KDV, ÖTV yükü dâhil olmak üzere vergi
yükü yüzde 61,05e indirilmiştir. Yani şunu derseniz: Bu vergiler
yüksektir, bunları kaldıralım, yerine şunları
koyalım. ayrı bir şeydir
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yüksek, azaltalım diyoruz.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) -
ama
Hükûmet vergileri hiç gündeme getirmiyor, bunları fiyat olarak
aşağı indirmiyor. derseniz bu yanlış olur çünkü
hesaplar ortada. Dolayısıyla, bu anlamdaki vergi yüklerini
aşağıya indirmiş olmak şu anda Hükûmetin
almış olduğu bir prensip kararıdır. Ancak, burada
çiftçiye
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Seçime kadar mı? Daha önce de öyle
yapmıştınız.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) - Seçimle ne
alakası var Mehmet Beyciğim, 1/1/2010dan itibaren bahsediyorum,
1/1/2010 on altı ay evvelinden beri bahsediyorum ve bu
alınmış prensip kararı, bundan sonra uygulanacak olan bir
prensip kararıdır.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Allahın emri değil ya.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Şimdi burada gündeme Sayın Özyürek
getirdi, dedi ki: Biz vergileri kaldıracağız. Bu çok güzel bir
söylem.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Tarımda
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Yani Biz benzini 4 lira 13 kuruş yerine
Şu anda içerisindeki toplam vergi yükü yaklaşık 2,5 lira. Bu ne
demek? 2,5 lirayı kaldıracağız, yerine 1 lira 60
kuruşa benzin vereceğiz veya işte 3,5 liralık mazotun
yerine de 1 liraya mazotu vereceğiz
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Motorin.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Fark etmez. Ben akaryakıt olarak söylüyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Fark eder. Benzin demedim.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Mazotu söyleyelim. Bu güzel bir söylem. Ancak,
geçtiğimiz yıl itibarıyla, 2010 yılı itibarıyla
bütçemizin toplam gelir kalemi 232 milyar liradır yani Türkiye bütçesinin
toplam geliri 232 milyar. Bu gelir kaleminin içerisindeki akaryakıt
ÖTVlerinin toplam gelir nispetiyse 34,6 milyar liradır yani yüzde
15idir. Şimdi siz bunun sadece mazot kısmını
söylüyorsanız, diyelim ki yarı yarıya olsun, ki mazot daha
fazladır...
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Tarımdaki mazot
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) 34 milyar liralık, 35 milyar liralık
gelirin yaklaşık 20 milyar lirasını biz
almayacağız. diyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Hesap ettik, 9 milyar.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Bakın, ben size mazotun rakamını
söylüyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yanlış hesap ediyorsunuz. Tarımda ne kadar
tüketildiğini bilmiyorsunuz ki.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Şimdi Çiftçiye döndüreceğiz,
taşımacılığı durduracağız. demeyin.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Tarımda ne kadar tüketildiğini söyle.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, bu 20 milyar liralık
vergi gelirinden eğer feragat edecekseniz bu çok güzel bir söylemdir ama
bu 20 milyarın yerine neyi koyacağınızı da
söyleyeceksiniz.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Evet, kayıt dışı ekonomiden
alacağız.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Yani bu 20 milyar liralık vergi
kaybını biz bütçe açığı olarak yeniden enflasyon
olarak mı yaşayacağız yoksa bunu tekrar
insanlarımızın sırtına yükleyeceğimiz bir
başka yük olarak mı göreceğiz?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Kaçakçıdan alacağız, akaryakıt
kaçakçılığıyla mücadele edeceğiz.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, söylemi söylemek ayrı
bir şey. Ben de katılıyorum, bir sanayici olarak
uluslararası rekabet piyasasında enerji girdi maliyetlerimizin yüksek
olduğunu görüyorum ama Türkiyenin mevcut istikrarlı siyasi
politikası ve ekonomik politikası faizlerin, enflasyon
rakamlarının düşüşüyle birlikte -her ne kadar
akaryakıt giderlerini aynı oranda düşürtemediyse de- gerek
ekonomik büyüklüğü gerek uluslararası rekabet edebilirliliği
açısından bu fiyatları artık kendi içerisinde absorbe
edebilecek noktaya gelmiştir. Şimdi bunu yeniden gündeme getirip
Açalım bu kapıyı, yeniden rakamları indirelim, popülist
politikaları uygulayalım. dediğimizde çıkabilecek yeni
sıkıntıları da nazarı itibara almış
olmamız lazım.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Popülist falan değil
Biz tarıma öncelik vermek
istiyoruz.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) - Yani ben realistik rakamlarla
yaklaşıyorum, ben de kendi söylemlerimi söylüyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Siz kendi dengenizi savunuyorsunuz, biz de kendi dengemizi
savunuyoruz.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) - Şimdi, ben fiyatın yüksek
olmadığını savunmadım.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Savunuyorsunuz.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) - Ben, mevcut sistemin içerisinde bunun absorbe
edilebildiğini ve bunu kullanan firmalarımızın
uluslararası rekabet etme şanslarının var olduğunu
söyledim.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Bir de çiftçiye soralım.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) - Yüzde 60 faiz nispetiyle kredi kullanırken,
bugün sanayici yüzde 9lu rakamlarla kredi kullanır konuma gelmişse,
ekonomik enstrümanları içerisinde maliyet fonksiyonlarını
aşağıya çekip, enflasyon altında ezilmekten, her yıl
hangi rakamı kâr olarak
Veya maliyetleri mi artış olarak
düşüneceği dediği noktada uluslararası piyasadaki
etkilenmenin getirdiği maliyet yükünü de hesap edecek demektir.
Şimdi, bunun
yanında bir diğer konuyu daha Sayın Mehmet Beyin
açıkladığı konuyla değerlendirmek istiyorum. Dedi ki,
haklı olarak: Fiyatlar yükselince hemen otomatik olarak artıyor,
fiyatlar düşünce niye bunlar yansıtılmıyor? Bakın,
kâğıt üzerindeki fiyatlarla Türkiyenin petrol ve doğal gaz
alımı fiyatlarının hangi endeksle
alındığını bilmez isek bu şekilde söyleriz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yüzde 72 de az bir şey değil.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) - Bakın, 160 dolarlar seviyesine
çıkmış petrol fiyatları 38 dolarlara kadar indi ama
kâğıt üzerinde indiği zaman Türkiyenin satın
aldığı fiyatlar aynı fiyatlarla paralellik arz etmedi. O
dönemdeki uygulamaları biz dört ay sonrasından takip ediyoruz
uluslararası anlaşmalarda. Fiyatlardan
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Çıkarken nasıl hemen çıkarıyorsunuz?
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) - Çıkarken de düzenli çıkmıyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Aynı şekilde geliyor, çıkarken de aynı.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) - Bir dakika
Yok, öyle değil. Öyle değil.
Rakamlarla konuşalım. Rakamlarla konuşalım.
Bakın,
1/1/2011 tarihinde petrolün varil fiyatı 92,55 dolar, 1/1/2011i
söylüyorum. Toplam, bugün itibarıyla, 5 Nisan itibarıyla brent
petrolün fiyatı 120 dolar. Arasındaki artış ne kadar? Tam
yüzde 30. Yüzde 30 fiyat artışı olmuş. Peki, vergisiz bayi
fiyatlarındaki artış ne olmuş? Ortalama yüzde 13,38
olmuş. Yani siz Fiyatların tamamı dünya genelinde ham madde
olarak arttı. deyip Birden, bütün fiyatları pompa
fiyatlarının üzerine yansıtıyorsunuz. derseniz haklı
olursunuz
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yani sen de diyorsun ki önümüzdeki ay artacak o zaman.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU
(Devamla) - ...ama ham madde rakamlarının yüzde 30
arttığı bir yerde satış fiyatlarına yüzde 13
olarak yansıtılması bunun, bir, hakkaniyet hesabı
yapılarak gündeme getirildiğinin çok net ifadesidir.
Dolayısıyla,
bunların genel olarak tartışılmasında mutlaka fayda
vardır ama bu önergenin şu an için çok haklı bir önerge
olmadığını bu vesileyle söylüyor ve CHP grup önerisinin
karşısında olacağımı belirterek sözlerime son
veriyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Grup önerisi
kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Şandır ve Sayın İncenin biraz
önce, söz almak için söyledikleri gerekçe, kullandıkları
konuşmaları inceledim, baktım. Evet, burada komplo ifadeleri
yer alıyor ama bu komplo ifadeleri bir siyasi partiye yönelik olarak
değil, medyanın ve bir kısım kurumların bu hususta,
işte, kendi tabiriyle, tırnak içinde, Fikri Beyin, balıklama
daldıkları ifadesi filan var, onları gündeme getiriyor ama
burada grup önerisini veren siyasi parti olarak Milliyetçi Hareket Partisinin
Grup Başkan Vekiline, bunu sadece bir konunun açıklığa
kavuşması maksadıyla kendilerinin verdiklerine ben
inanıyorum, kendileri de öyle diyorlar. O anlamda, yani, böyle, bir
kısım çevrelerin, bir kısım hususların komplo
ifadeleri olabilir ama biz onun içinde falan değiliz, biz konunun
açıklığa kavuşmasını istiyoruz anlamındaki
düşüncelerine katılıyorum. Kendilerine açıklamak için iki
dakika süre vereceğim.
Buyurun
Sayın Şandır.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
Kocaeli Milletvekili Fikri Işıkın, grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bu ÖSYMde
yaşanan sorunların, sık sık yaşanan sorunların
Meclis Genel Kurulunda görüşülmesi, Danışma Kurulu
Grup önerisi
bir komisyon kurulması amacıyla verilir ama Meclis Genel Kurulunun
gündemi belirlenirken sözlü sorulara yer verilmemesi iktidar partisi grubunun
bir kararı olarak buradan geçiyor. Dolayısıyla, Meclisin
muhalefet olarak denetleme görevini yapabilme olanağı,
şansı kalmıyor, imkânı kalmıyor. İşte, böyle
bir, ülke gündemindeki, toplumun gündemindeki bir konuyu, önemli bir konuyu
Meclis Genel Kurulunda tartışmaya açmak, görüşebilmek için bu
grup önerilerini veriyoruz. Arkadaşlarımızın, bizi,
işte Meclis bitti, süre bitti, komisyon kurulması talebi gayri
ciddi. diye suçlamalarının aslı doğru değildir,
birinci husus bu.
İkinci
husus: Bir sorun var ortada değerli arkadaşlar. İster bu komplo
olsun ister Hükûmeti hedef almış olsun ama bir sorun var. 1 milyon
700 bin öğrencinin
kafasını karıştıran, moralini bozan ve sürekli
yaşanan bir sorun var ve bu sorunun çözümlerini bulmak sorumlusu siyasi
iktidar.
Değerli
arkadaşlar, ülkeyi, bu millet adına, AKP Grubunun,
iktidarının, Hükûmetinin yönettiğinin ne zaman farkına
varacaksınız Allah aşkına? Yani ÖSYMde bir sınavda bu
kadar yanlış yapılıyorsa ve sürekli yapılıyorsa,
bunun tedbirini alamıyorsanız, kime ne söyleyeceğiz?
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz asla öğrencilerin veya ülkenin bir sorununun
üzerinden istismar siyaseti yapmayı ilke olarak da ahlak olarak da
doğru bulmayız ve asla yapmayız. Bu konuda toplumun bir sorununu
dile getiriyoruz ve Hükûmeti sorumlu
davranmaya davet ediyoruz.
Bunu, Hükûmeti
yıpratmak değil, göreve davet etmek olarak
algılamanızı size tavsiye eder, teşekkür eder,
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Sayın
İnce de aynı konuyla ilgili olarak bir açıklama yapacaklar.
Buyurun efendim.
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Kocaeli
Milletvekili Fikri Işıkın, grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MUHARREM
İNCE (Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
1 milyon 700 bin
gencimizin geleceğinden söz ediyoruz. Bunlar sınava girmişler,
kaderleri ortada. Hiç kimsenin, hiçbir siyasi partinin, hiçbir sivil toplum
örgütünün, bu gençlerin kaderinin olduğu bu olayla politika yapmak,
siyaset yapmak, Hükûmete yüklenmek, Hükûmete komplo kurmak... Böyle bir
şey olabilir mi? Bunu kim yapar, hangi vicdan yapar, hangi akıl
yapar?
Ama ortada bir
iddia var: Sorular çalınıyor. Daha önce, Polis Akademisinde olan ve
eğitim bilimlerinde olan kopya olayı değildir. Bunu bir kez daha
söylüyorum. Kopya, önceden bir emek hazırlanarak yapılan iştir,
bir tesadüfe bağlıdır, çıkarsa bakıp
yaparsınız. Buradaki kopya değildi, geçmişteki.
Hır-sız-lık-tı. Soruların ve cevapların servis
edilmesiydi. Önceden birilerine sorular ve cevaplar verilmişti. Şimdi
ortada bir şifre var. Yok Basına verilen kitapçıkta
vardı. yok Öbür kitapçıkta vardı.
Değerli
arkadaşlarım, neden şifre konulur? Birilerine kıyak geçmek
için şifre konulur. Yıllarca öğretmenlik yapmış insanlarız.
Aptal mı bunlar, geri zekâlı mı bunlar, ne diye şifre
koyuyorlar? Şifre koymalarının bir tane sebebi var: Kişiye
özel kitapçık hazırlanıyorsa, şifre varsa, istediği
kişiyi, istediği yere sokacaklar demektir. Kız
çocuklarının İzmirde, İstanbulda aynı okulda
sınava alınması demek, istedikleri bir kişiyi istedikleri
bir yerde sınava alacaklar demektir. Bu haksızlıktır, bu
haramdır, bu birinin hakkını gasbetmektir, bu hiledir, bu yalancılıktır,
bu sahtekârlıktır. Devlet Denetleme Kurulu görevini yapmalıdır.
Sayın Başbakan MİTi görevlendirmişti. MİT nerede?
Niye bu soruşturulmuyor? Niye bu araştırılmıyor? Niye
bu açığa çıkmıyor? Biz bunun peşindeyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM
İNCE (Devamla) Kimseyi suçladığımız falan yok.
Açığa çıksın istiyoruz. Bu sahtekârlık, bu
hırsızlık çözülsün istiyoruz. Siyaset yapmak gibi bir
amacımız yok.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Işık, şimdi konu zaten...
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) İç Tüzük 60a göre bir söz...
BAŞKAN Ben
şunu diyorum: Konu savcılığa intikal etmiş,
savcılık ilgili yerden soru kitapçıklarını
istemiş, diğer şeyler olmuş, dolayısıyla
konmuş
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kısa bir açıklama yapmak istiyor
Sayın Başkan.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkan, tutanaklara geçsin.
BAŞKAN
Efendim, şöyle, çok kısa bir söz talebinizi yerine getireceğim.
Siz oturunuz efendim. Ben sizin söz talebinizi yerine getireceğim.
Evet, en son
sizin de söyleyeceğiniz kısa bir açıklamayı alarak bu
konuyu kapatalım. Çünkü konu yargının eline geçmiştir.
Yargı artık gerekli değerlendirmeyi yapsın.
Sayın
Işık, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Kocaeli Milletvekili Fikri Işıkın,
konuşmasında hiçbir partiye yönelik komplo iddiasında
bulunmadığına dair açıklaması
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bir konunun
tutanaklara geçmesi açısından bir kısa söz istedim.
Benim
konuşmamda hiçbir siyasi partimize yönelik bir komplo iddiam yoktur. Bir
komplo iddiası varsa bu, Hükûmete yönelik bir iddia olarak
değerlendirilmelidir. Çünkü, bu, Hükûmeti zor durumda bırakmaya
yönelik bir sonuç doğurmuştur. Dolayısıyla, tutanaklara bu
şekilde geçmesini arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Saygıdeğer
milletvekilleri, şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alıyorum:
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 744 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK
PARTİ Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 05.04.2011 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan 746 ve 744 sıra sayılı kanun
tasarısı ve teklifinin 48 saat geçmeden Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
Kısmının 1 inci ve 3 üncü sıralarına; 681, 713, 682,
732, 726 ve 727 sıra sayılı kanun tasarıları ile kanun
tekliflerinin ise bu kısmın 2, 4, 5, 6, 7 ve 8 inci
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
04.04.2011
Pazartesi günü dağıtılan, 700, 549, 589, 648, 352 ve 733
sıra sayılı Meclis araştırması komisyonları
raporlarının gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmına alınması ve raporlar
üzerindeki genel görüşmelerin bu sıra ile ve Genel Kurulun 07.04.2011
Perşembe günkü Birleşiminde yapılması,
Genel Kurulun;
05 Nisan 2011
Salı günü (bugün) 681 Sıra sayılı kanun tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
6 Nisan 2011
Çarşamba günü 682 Sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
7 Nisan 2011
Perşembe günü saat 12:00'de toplanarak; 700, 549, 589, 648, 352 ve 733
sıra sayılı Meclis araştırması komisyonları
raporlarının görüşülmelerinin tamamlanmasının
ardından; gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi, 6 Nisan 2011 Çarşamba günkü birleşimde 682
sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin
tamamlanamaması halinde bu tasarının görüşmelerine bu
birleşimde devam edilmesi ve 682 sıra sayılı
tasarının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalara devam edilmesi; bu birleşimde de 682 Sıra
sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanamaması
halinde Genel Kurulun, haftalık çalışma günlerinin
dışında 8 Nisan 2011 Cuma günü de saat 14:00de toplanarak bu
birleşimde 682 sıra sayılı kanun tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam
edilmesi,
Bu
birleşimlerde gece 24:00de günlük programların tamamlanamaması
halinde günlük programların tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesi;
744 Sıra
Sayılı Kanun Teklifinin, İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel
Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması,
Önerilmiştir.
744 Sıra
Sayılı
Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/889,894)
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki Madde
Sayısı
1. Bölüm 1 ila
11 inci maddeler 11
2. Bölüm 12 ila
22 nci maddeler 11
Toplam
Madde Sayısı 22
BAŞKAN
Grup önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili Sayın Ufuk Uras.
Buyurun efendim.
(BDP sıralarında alkışlar)
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; usulen tabii
lehte söz aldım.
İçeriğe
gelince, bir dönemin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Yaşam gailesi
yüzünden yaşamın kendisi hakkında düşünmeye hiçbirimizin
pek vakti kalmıyor ama galiba bir labirente dışarıdan daha
iyi bakmak ve bir labirenti dışarıdan daha iyi çözmek mümkün.
Sokağın nabzını, sesini Meclise büyük ölçüde
yansıtmaya ve siyasi partilerimize yönelik siyasi eleştirilerde
bulunmaya çalıştık, şahsileştirmemeye özen gösterdik.
Şimdiden Sürçülisan ettiysek affola. diyorum ve vekil
arkadaşlarımıza önümüzdeki dönemde siyasi
yaşantılarında başarılar temenni ediyorum.
Bir
politikanın geleceğini
taşıyıcılığının
yaratıcılığı belirliyor. Serada yetişen bir
siyasetin ihtiyacı karşılamadığını
görüyoruz, o yüzden hep Mecliste vicdan gerek, Meclise aydınlık
gerek, Meclise emek gerek. dedik. Bilinen her hastalığı
iyileştirecek bir ilacın da olmadığını gördük, o
yüzden belki her bir konuya göre, her bir konunun özgünlüğüne göre tutum
almak gerekiyor ve fikrî fosilleşme karşısında Richard
Bachın Martısı gibi her gün kendimizi aşmak ve kendimizi
yenilemek ihtiyacı siyasetin en önemli özelliği.
John Stuart Mill
En güçlü millî ruha sahip olan milletler en az milliyetçilik sergilerler.
demişti. Sürekli milliyetçilik yarışması içerisinde, bu
yarışın girdabı içerisinde somut sorunlara somut
yanıtlarımız zaman zaman geride kalabiliyor, hamaset somut
siyasetin yerini alabiliyor ve biz bir türlü ülkemizde
ittihatçı-ihtilafçı ikilemini aşma becerisini gösteremiyoruz.
Siyasetin idareye
tabi olmaması gerektiğini biliyoruz. Otoriter siyaset
anlayışı karşısında her zeminde özgürlükleri
savunmak çok önemli. Çiviye yandan vurduktan sonra çekice sarılmanın
anlamının olmadığını gördük.
Geçen gün Libya
ile ilgili, yine yurttan sesler korusu gibi ortak tutum alınan Genel
Kurulda Sayın Dışişleri Bakanına küçük bir metin
okudum, verdim. Orada Dövüş Sanatı kitabının yazarı
Liang diyordu ki: Dövüşte usta olanlar öfkelenmez, kazanmakta usta
olanlar korkmazlar, dolayısıyla akıllılar dövüşmeden
önce kazanır, cahiller kazanmak için dövüşürler. Hem
uluslararası ilişkilerde hem iç siyasette herhâlde dikkate
almamız gereken bir şiar.
Siyaset
toplumdaki potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye dönüştürüyorsa
anlamlı. Bu kinetik enerjiyi ortaya çıkarmak için
sınırlı da olsa ön seçim yapan bütün siyasi partilerimizi
kutluyorum, darısı Türkiye genelinde bu doğrudan demokrasinin
kanallarını açmaya.
Halkın
bilgisi yoksa iradesinin de olmadığını görüyoruz.
Hegemonya dediğimiz şey rızanın örgütlenmesi, insanlar
nasıl razı oluyorlar, nasıl sömürülmeyi onaylıyorlar.
Kutadgu Biligi bilirsiniz, bir metninde diyor ki: Kuvvet kullanılıp
toprak alınsa bile/Halk elde tutulmaz tek başına kılıç
ile. Kılıç politikasıyla hiçbir zeminde sonuç
alınamayacağını gördük ve siyasette zararlı ot
gübrelemek denilen şeyin ne kadar tehlikeli olduğu da görüldü.
Umarım önümüzdeki dönemde zararlı ot gübrelemeyi misyon edinen bir
siyaset anlayışı ön plana çıkmaz. Zamanında yolu açan
buldozerin gün gelip bozulduğunda bu sefer kendisinin artık yola
engel olduğunu görüyoruz. O yüzden, siyaseten kendimizi yenilememiz,
güncellememiz çok önemli. Tolstoy diyordu ki: Kendisi kötü oldukları hâlde
kötülüğü düzeltmek istiyorlar. Devrimcilik ise önce kendimizden
başlayarak zihinsel ve ahlaki bir devrimle toplumu dönüştürmek çok
önemli.
Bildiğiniz
gibi, sivil itaatsizlik barışçıl, alternatif bir siyaset biçimi
olarak dünyada gündeme geliyor, bir tür pasif mukavemet anlamına
geliyor. Habermas gibi sivil itaatsizlik üzerine kitaplar yazanlar var. Biz de
bir kere daha, Kürt sorunu gibi temel bir meselenin barajlarla, mahkemelerle,
operasyonlarla çözülemeyeceğini naçizane ifade etmek istedik.
Todor Jivkov
döneminde Bulgaristanda soydaşların isimleri
değiştirildiğinde önemli bir sorun olmuştu. İlginç bir
sivil itaatsizlik eylemini Romanlar verdi. Adınız mı
değiştirilmek isteniyor? Evet, değişsin. dediler. Ne
istiyorsunuz? Todor Jivkov. Bravo yoldaş. dedi Bulgar yöneticiler.
Sonra öğrenildi ki binlerce insan, Roman, ismini Todor Jivkov olarak
değiştirmek istiyor. Bunun bir sivil itaatsizlik eylemi olduğu
anlaşıldı ve Todor Jivkov adının
kullanılması yasaklandı.
Sporcunun
Uzak
Doğu sporlarında gücünü kendi lehine çevirmek, kendine doğru,
rakibini barışçıl yollarla alt etmek anlamına geliyor.
Siyaset yapmak da özlemlerimiz doğrultusunda zaten halkı seferber
etmek değil mi? Kötülüğe karşı kötülükle karşı
olmak bizi de kötülerden farksız kılıyor. Kendini
değiştirme araçlarından yoksun olan bir sistem kendini koruma
araçlarından da yoksun oluyor. O yüzden, ertelemek korkakların
ödünüdür, siyaseten önümüze gelen hiçbir meseleyi ertelememek gerek. O yüzden,
belki Cervantes, Don Kişotta Doğru yaşayış, vaaz
yerine geçer. diyordu, vaazlardan çok ne yaptığımız
önemli.
Bu Meclis
çalışmalarında en üzüldüğüm konulardan bir tanesi, İç
Tüzükü değiştiremememiz oldu. Grup merkezli değil, birey
merkezli bir iç tüzük olmalıydı. Yasakların
olmadığı bir iç tüzük olmalıydı. Bazen
milletvekillerimiz çıkıyor diyorlar ki: İşte, efendim ben
nasıl kravat takıyorsam siz de yasaklara uyacaksınız. diye
Yasakların hiçbirisi amentü değil. Kılık Kıyafet
Yönetmeliği Avrupa Parlamentosunun hiçbir yerinde yok. Avrupa
Parlamentosunda kılık kıyafet nasılsa, bizim Meclisimizin
de öyle olmasını temenni ediyorum.
68
Kuşağı Pariste duvarlara Kravatlı devrime hayır.
diye yazıyordu. Kravat sadece boynumuzu boyunduruk altına
almıyor, beynimizi, ufkumuzu da boyunduruk altına alıyor. Bu
Mecliste emeğin, kimliklerimizin, her türlü tercihimizin simgelerine
karşı, bu boyunduruğa karşı tutum almamız son
derece önemli. Eğer bu Meclis kendi İç Tüzükünde
demokratikleştirilir, kılık kıyafet meseleleri gibi
şekil konularını aşarak da içerik meselesinde demokratik ve
sosyal bir Türkiye ve cumhuriyet konusunda adım atarsa çok mutlu
olacağımızı ifade ediyorum. Ben bu temennilerimle kendi
kravatımı da, bu boyunduruğu da Meclise hediye ediyorum
arkadaşlar.
(İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras, kravatını çıkarıp, hatip
mikrofonuna astı)
Umarım,
yasaksız, kılık kıyafet yasağının
olmadığı bir Meclisimiz olur. (BDP sıralarından
alkışlar)
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Sivil itaatsizlik budur işte!
BAŞKAN
Evet, Sayın Vekilimizin kravatını kendisine verelim efendim.
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Sivil itaatsizliğe devam.
BAŞKAN -
Ufuk Bey, buyurun, kravatınızı tekrar size iade edelim.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Hayır, Meclis Başkanlığına hediye
ettik.
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Sivil itaatsizliğe devam Sayın Başkan.
BAŞKAN
Efendim, şimdi, sivil itaatsizlik konusu farklı bir konudur,
şeydir
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Bu işte, bu. Bu yanlışlara
karşı gelmek.
BAŞKAN
Yani, şu anda değişmediği müddetçe İç Tüzükümüzün
kuralları vardır. Biraz önce Sayın Uras da söyledi, amentü
değildir.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bu kuralı ben beğenmedim, uymuyorum. Böyle bir
şey olur mu!
BAŞKAN
Doğrudur ama değişmediği müddetçe de bu kurallara
uymamız gerekir. Sayın Urasın
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Değiştireceğiz, hep beraber
değiştireceğiz.
BAŞKAN
Efendim, Sayın Ufuk Uras Beyden de kravatını takmasını
rica ediyorum. Eğer Genel Kurulu terk edecekse ona bir itirazım yok.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Genel Kurula devam edemezsin böyle.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Uras, kravatımızı takalım veya Genel
Kurulu terk edelim.
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) İsterseniz bu konuda İç Tüzük
tartışması açalım. İç Tüzük çok net.
BAŞKAN
Evet efendim, lütfen
Şu andaki uyguladığımız İç
Tüzük budur.
Evet, Sayın
Uras
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Kürsü benim mütemmim cüzüm, benim bir parçam, bunda da benden
başka kimse söz alamaz ki.
BAŞKAN
Efendim, Sayın Uras, geçmişte Sayın Osman Yüksel Serdengeçtinin
de bu tip esprileri olmuştu. Ben, sizi nezaketli bir
arkadaşımız olarak görüyorum. Kravatımızı lütfen
oradan alıp takalım veya Genel Kurulu terk edelim. İstirham
ediyorum. Hangisini tercih ederseniz.
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Ben sizi yasaklarınızla baş başa
bırakıyorum.
(İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras Genel Kurul salonunu terk etti)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bütün gazeteciler çekti resmini, merak etmesin.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uras.
Grup önerisinin
aleyhinde Sayın Muharrem İnce, Yalova Milletvekili.
Sayın
İnce, buyurun efendim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Şimdi, Genel Kurul salonunda kravat
çıkarılıp bütün gazeteciler fotoğrafı çektikten sonra,
tekrar o konsantrasyonu sağlamak sanırım zor olacak.
Dört buçuk sene
yat milletvekilliğinde, sonra, giderayak Bir şov yapalım da
gündeme gelelim
Bunları doğru işler olarak görmüyorum
açıkçası. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi,
sayın milletvekilleri, Meclis kapanmak üzere. Bu Meclis seçim kararı
almış. Milletvekilleri Bir daha seçilecek miyim? diye düşünür
olmuş. Kamuoyunda Kimler aday olacak? diye beklentiler var.
Aslında, bu Meclis, fiilen, kanun yapma gücünü, yetkisini kaybetmiş
bir meclis. İşte, biz böyle bir Meclisi sabaha kadar
çalıştıracağız, Bitimine kadar. diyeceğiz ve
buradan altı aylığına bir yetki vereceğiz. Neden
altı aylığına? Yani 12 Haziran günü seçim var,
haziranın içerisinde bu Meclis toplanabilir, hiçbir şey geri kalmaz,
hiçbir şey engellenmez. Neden altı aylığına bu yetki?
Yani bu şuna benziyor: Ağustos böceğiyle karıncanın
hikâyesi gibi bu. Dokuz yıldır yattınız demek ki şimdi
giderayak bu yetkiyi vererek altı aylığına, bir şeyler
yapacağız diyorsunuz.
Bakınız,
23üncü Dönem Parlamentosunun bir karnesini çıkarayım size. 23üncü
Dönemde 503 kez toplantı yeter sayısı istemişiz -muhalefet
istemiş bunu- 503 toplantı yeter sayısının 137sinde
bulunamamış; 768 kez karar yeter sayısı istenmiş,
412sinde bulunamamış.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ne kadar oyalamışsınız
Meclisi.
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Eğer siz 768 karar yeter sayısının
412sinde 138 milletvekilini, grubunuzun yarısından daha
azını burada bulunduramamışsanız siz
çalışmamışsınız demektir,
yatmışsınız demektir.
Şimdi, ne
yapacaksınız bu yetkiyle? AKP programına
baktığımızda, eşit işe eşit ücret var, kamu
personeli reformu var. Niye yapmadınız bunu da şimdi bu
alacağınız yetkiyle personelle ilgili düzenleme
yapıyorsunuz?
Yine, bir
başka konu: Bu yetkiyle Hükûmet neyi yapabilir?den ziyade Neyi
yapamaz? diye sorgulamamız lazım. Bir defaya mahsus, TÜBİTAK
Başkanını atayabilir bu yetkiyle. Rüyasında gördüğü
kişiyi YÖK üyesi yapabilir. Yargılanması gereken bürokratın
avukatlık masraflarını devlete ödetebilir.
Şimdi, ben
size 2/8/2000 tarihli Milliyet gazetesinden, Fazilet Partisi Milletvekili
Sayın Abdullah Gülün bir köşe yazısından
alıntılar yapıyorum. Sayın Gül o zaman Fazilet Partisi
Milletvekili. Milliyet gazetesi, 2/8/2000 tarihi: Meclisi baypas etmek
niyetiyle kullanılmaktadır kanun hükmünde kararname. Hukuk işte
böyle yozlaşır. Kapsamı açıkça belirtilmelidir. Memurlar
arasında ayrımcılık yapılabilecektir. Binlerce memur
emekli edilecektir. diyor Sayın Abdullah Gül Kayseri Milletvekiliyken.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun hükmünde kararname, aslında muhalefet
milletvekillerine değil ama iktidar milletvekillerine bir hakarettir.
Bence hakarettir bu size, bize değil, size hakarettir. Şundan
dolayı hakarettir: Yani, burada gasbedilen sizin iradenizdir. Bu yetki
kanunu çoğunuzun aday olmayacağının, aday
yapılmayacağınızın garantisidir. Yani diyor ki: Sizin
parmak indirip kaldırmanıza bile gerek yok. Siz Meclis olarak zaten
liste telaşındasınız, bak yazmam ha! Siz bu yetkiyi
verseniz de yazmayacak, vermeseniz de yazmayacak. 2002den 2007ye
baktığınız zaman yüzde 60ı, yüzde 65i
değişmiştir milletvekillerinin. Siz, giderayak Şimdi bu
yetkiyi ben verirsem, yazılırım listeye. sakın demeyin.
Yani, Parmak kaldırmanıza bile gerek yok. Siz giderayak bu yetkiyi
bana verin, altı aylığına ben istediklerimi yapayım.
diyor. Parmaklarınızın kaldırılmasına bile gerek
duyulmuyor artık.
Kanunlar ve
Kararlar Dairesi açıkça Anayasaya aykırıdır. diyor,
dikkate almıyorsunuz. Komisyon Başkanı yurt
dışındayken onun yerine imza atıyorsunuz. Açıkça
Anayasaya aykırı olan tasarı Anayasa Komisyonunda
görüşülmüyor. Bu hız neden? Bu hukuksuzluk neden? Bu usulsüzlüklerin
sebebi ne? Bu acele neden?
Kanun hükmünde
kararnamelere baktığımız zaman, en fazla davayı
Fazilet Partisi açmıştır. Siz o kökenden gelen
insanlarsınız, ne oldu da bugün değişti her şey? Bu,
Türkiyede Parlamento tarihindeki en büyük tornistan örneğidir. Kanun
hükmünde kararnameler muhtıracıların eseridir, ilk kez Eylül
1971de anayasa hukukumuza girmiştir, yürütmeyi güçlendirmiştir, 12
Eylülcüler de bunu kullanmıştır. Yani, siz
muhtıracıların ve darbecilerin mantığıyla bu
ülkede hareket etmektesiniz.
Anayasa
değişikliğinde boş kâğıda imza, umredeyken oy
kullanma, yurt dışında olan Komisyon Başkanının
imza atması
Bütün bunlar devlet adamı ciddiyetine
yakışmıyor, devlet adamı mantığına yakışmıyor.
Bunlar olsa olsa bir bakkal defteri mantığına da
yakışmaz. Orada bile bir veresiye düzeni vardır.
Şimdi,
bakın, sayın milletvekilleri, Sayın Fikri Işık her
kürsüye çıktığında cumhuriyetin kökenleriyle, Cumhuriyet
Halk Partisinin ilk yıllarıyla ilgili sürekli bir şeyler söyler.
Yine söyledi, Cumhuriyeti kurduğunu iddia eden parti. dedi.
Bakınız, İsmet Paşa muhalefetteyken eşi Mevhibe
Hanımın Malatya Sümerbanktan 3 metrelik kumaş
aldığını ve faturasını ödemediğini
söylerler. Mecliste konuşulur bu. İsmet Paşa Eksik, 3 metrelik
kumaş aldığım doğrudur, faturasını da
ödedim. der, faturasını bir gün sonra getirir, verir. Cumhuriyet
Halk Partisi zihniyeti bu. Ama ben size
-kim isterse, isimlerini okumak istemiyorum- Sümer
Halıcılık ve El sanatları Sanayi ve Ticaret AŞ Genel
Müdürünün görevden alınması sonrası dava dilekçesine
yansıyan, Başbakan Yardımcısının,
milletvekillerinin, yani Sümer Halıda bayilik fiyatından
satış yapılıp kurumu zarara uğrattıkları
gerekçesiyle -ki miktarını da söyleyebilirim buradan, 84.573 lira-
yani bu kurumu indirimli halı alarak 84 bin lira zarara
uğrattıkları gerekçesiyle hangi milletvekillerinin isimlerinin
olduğunu isterseniz size verebilirim. İşte size, sürekli
kötülediğiniz, aşağıladığınız
Cumhuriyet Halk Partisi mantığı, işte 2010lu
yılların Türkiye mantığı bu.
Bir başka
konu daha: Şimdi elimde bir kitap var Son Ispartalı diye. Siz, bize
darbeci dediniz, darbecilerin avukatı arkadaşınız
çıktı. Siz, şimdi, bizi Silivriyle eşleştiriyorsunuz
sürekli. Son Ispartalı. Kitaba baktım, kitabın ön sözünü yazan
kişiye baktım Acaba, bu kişi New Yorkta mı, Washingtonda
mı, Brükselde mi? Bu kişi acaba milletvekili mi? Bunu acaba
Sayın Elitaş mı, Sayın Kapusuz mu, Sayın Cemil Çiçek
mi, Sayın Veysel Eroğlu mu yazdı? Kim? Yani bu camianın
tanıdığı insanlar mı? Acaba bu ön sözü kim
yazdı? dedim, araştırdım ben. Bakıyorum
Çok ilginç
biliyor musunuz? Bizi sürekli suçlarsınız ya, Kenan Evrenin
avukatı siz
(AK PARTİ sıralarından Bülent Ersoyun
avukatı da siz! sesi)
Mahkeme
kararı var biliyorsunuz, olmadığını ispatladı ve
tazminat kazandı Bülent Ersoydan Deniz Bey.
Bakın
arkadaşlar, Grup Başkan Vekilinin, Sayın Kılıçın
yazdığı kitabın önsözünü yazan kişi Tuncay Özkan.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) - Ne var?
MUHARREM
İNCE (Devamla) Evet, ne var?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Bir şey yok tabii.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Biz selam verdiğimiz zaman Tuncay Özkana darbeci,
ihtilalci, Silivrici siz önsöz yazdırdığınız zaman
Ne var? diyor. Pişkinlik bu kadar olur işte. İşte bunun
adı pişkinlik.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) - Ne zaman yazıldı?
MUHARREM
İNCE (Devamla) 2000 yılında.
Bak, bunun
adına pişkinlik derler.
Ben, bu hafta
içerisinde, o 12 Eylül avukatlığından tutun, önsöz
yazarlığına, birkaç tane daha açıklayacağım.
Merak eden varsa indirimli halı listesini, bunu da bilahare kendilerine
fotokopiyle verebilirim.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Grup önerisinin
lehinde Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.
Sayın
Elitaş, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ
grup önerisi, 23üncü Dönem son yasama yılının son
haftasını çalışmak üzere, bu program çerçevesinde
yapmamız gereken, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkarmayı
arzuladığı kanun tasarı ve tekliflerinin neler
olduğuyla ilgili, çalışma saatlerinin ne zamana kadar gitmesiyle
alakalı verdiğimiz grup önerisi.
Değerli
arkadaşlar, grup önerimizde, biraz önce
arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, geçen hafta
Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda
tartışılan, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi veren kanun tasarısının bugün ve
arkasından Libyayla ilgili bir uluslararası sözleşmenin
bitimine kadar çalışma süresinin devam etmesini teklif ediyoruz.
Yarın ise Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin bitmesi, arkasından Türkiye ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükûmeti arasındaki uluslararası sözleşme ve yine,
Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti arasındaki denizcilik
anlaşmasının onaylanmasına dair uluslararası
sözleşmenin bitimine kadar devam etmek istiyoruz. Arkasından
Bugüne kadar
Türkiye Büyük Millet Meclisinde siyasi partilerin birlikte verdikleri
önergelerle araştırma komisyonları kuruldu. Bu önergeler
içerisinde yedi tane araştırma komisyonu kuruldu, yedi komisyonumuz
da çalıştı ve raporlarını verdiler. Bu komisyonlar
içerisinde 7 Nisan Perşembe günü öncelikle rahmetli Muhsin
Yazıcıoğlunun helikopter kazasıyla ilgili ikinci kere kurulan
araştırma komisyonunun raporu, arkasından, kayıp çocuklarla
ilgili kurduğumuz araştırma komisyonunun raporu, sonra, kanser
hastalıkları ile ilgili konuda kurulmuş araştırma
komisyonu raporu, spor kulüplerinin sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili komisyon raporu, çevre
sorunları araştırma komisyonu raporu, deprem araştırma
komisyonu raporu değerli milletvekillerine Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tarafından bastırılıp
dağıtılmıştır.
Değerli
arkadaşlar, bu komisyon raporlarının bastırılıp
dağıtıldıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşüldüğü andan itibaren hayata geçmeye ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ürünü olmaya hazır hâle geldiği anlamına gelir. Aksi
hâlde komisyon raporları Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülmediği, bastırılıp
dağıtılmadığı takdirde tozlu raflarda, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin raflarında kalır ve kamuoyunda bu konuyla ilgili
inceleme ihtiyacı olanların incelemelerine fırsat
verilmemiş olur.
Değerli
arkadaşlar, biraz önce Değerli Grup Başkan Vekilimiz, bizim Grup
Başkan Vekilinin yazdığı kitapla ilgili bazı
şeyler söyledi. Kitabın yazarı, AK PARTİ Grup Başkan
Vekili Sayın Suat Kılıç. Değerli Grup Başkan
Vekilimizin genç yaşta bir kitap yazması da
Gerçekten ben sekiz
yıldır, sekiz buçuk yıldır mesai
arkadaşlığı yaptığım bir kardeşimin
böyle bir eserinin olmasını mutlulukla ifade ettiğimi buradan
söylemek istiyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Haberiniz yok muydu daha önce?
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) O zamanlar kitap yazmak serbestti Sayın Elitaş!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, bakınız, Suat
Kılıç bu kitabı yazmış. Kitabın baskı tarihi
2002. Kitabın ön sözünün yazılış tarihini de Sayın
İnce, Mayıs 2002 diye söyledi.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) O zaman serbestti kitap yazmak Sayın Elitaş!
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Evet, o zaman kitap toplamıyorlardı.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Sayın Elitaş, cuk oturdu.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Evet!
Şimdi,
bakın değerli arkadaşlar, Mayıs 2002 tarihinde Suat
Kılıç, o zaman, sizin ifade ettiğiniz, Tuncay Özkanın
bulunduğu, editörlük yaptığı televizyonda muhabir olarak
çalışıyor.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Darbe planlarını birlikte
yapmışlardır!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Muhabir
olarak çalışan bir kişinin kendi yazdığı
kitabına bunun muhabir olarak çalıştığı
editörünün bu konuda ön söz yazması kadar rahat ve hoş olan bir
şeyde nasıl siz burada kalkıp da
Tuncay Özkanın 2002 yılında yaptığı
konuyla ilgili böyle diye iddiada bulunabilirsiniz?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Suatı darbeciler mi yetiştirdi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın
İnce, bakın, Türkiyede darbe geleneği ne zaman
başladı biliyor musunuz?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yapma ya, yapma!
Bak, bir belge
daha açacağım. Bir belge daha açayım mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Türkiyede
darbe geleneği 1960 yılından itibaren başladı
CANAN ARITMAN
(İzmir) Siz darbeleri peydahladınız!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
ve
Türkiyede 3 Kasım 2002 seçimlerinden itibaren AK PARTİnin önlenemez
yükselişi birilerini aşırı derecede rahatsız
ettiğinden dolayı planlar yapılmaya başlandı. O darbe
planları: Ayışığı, Sarıkız, Eldiven,
Balyoz. Neler aklınıza gelirse.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) O tarihler, o tarihler
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) O darbe planlarının ne zaman
yapıldığının tarihleri, hepsi ortada, belli.
Yani bugün
Türkiye'de milletin iradesinden, milletin bağrından
çıkmış insanların iktidara gelmesi birilerini rahatsız
etmeye başladığı andan itibaren Nasıl bu
iktidarı biz önleyebiliriz? Nasıl engel olabiliriz? Protokol yolundan
inecek bir aracın önüne kaza süsü verebiliriz. diye planlar
yapıldığını hep gördük.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Dava bitmiş yahu, mahkeme bitmiş!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Cumhuriyet mitingleriyle Tandoğanda,
Çağlayanda, Gündoğduda insanları toplayıp Googleda
bunları, biri bin gibi göstererek, Türkiyede büyük bir
çoğunluğun rahatsız olduğunu ifade ederek darbenin ayak
seslerini meşru hâle getirmek için birilerinin nasıl gayret
ettiğini ve bazı siyasi partilerin de orada boy gösterdiğini bu
millet unutmadı.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Nerede boy gösteriyor, nerede?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Nitekim,
2007 seçimlerinde dedi ki değerli Türk milleti, değerli seçmenler:
Ben, kendi irademle Parlamentoya gelmiş insanların iradem
dışı, başka bir şekilde indirilmesine müsaade
etmiyorum ve yüzde 47yle seni iktidar ediyorum; yürü, yolun açık olsun.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Büyükanıta zırhlı araba verdiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bugün biz AK PARTİ İktidarı olarak
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Zırhlı araba verdiniz Büyükanıta.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
3 Kasım 2002de Her şey Türkiye için,
her şey bu vatan için, her şey bu millet için. dedik.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Madalya verdiniz Büyükanıta.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Darbecilere madalya verdiniz, zırhlı araç verdiniz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Kenan Evrenin maaşına kim zam yaptı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) 2007 yılında milletimize dedik ki: Daha
yapacak çok işimiz var, bize yol verin, yolumuza devam edelim. Durmak yok,
yola devam. Millet Yürü! dedi. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Evet, darbecilerle beraber yolunuza devam ediyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ve bugün yürüyoruz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bence fena yakaladım bu sefer, fena yakaladım!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ama nasıl ki
bakın, 12 Mart döneminde rahmetli Bülent Ecevit 12 Mart
Muhtırası verildiğinde kendi partisinden birisinin
bağımsızlaştırılarak Başbakanlığa
getirilmesini Bu, demokrasi hayatına karşı vurulmuş en
büyük darbedir. diye isyan ederek, parti genel sekreterliğinden istifa
ederek geldiği nokta ve arkasından milletimizin ona karşı
gösterdiği teveccühü sizler aklınızdan hiç çıkarmaması
gereken bir siyasi partisiniz ama
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Beyefendi, o zaman milletvekiliydik biz. Ben milletvekiliydim o
zaman.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
siz de rahmetli Ecevitle beraber herhâlde
hareket etmişinizdir diye düşünüyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bırak, bırak, bırak
Sen kısa pantolonla
geziyordun.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Siz kim bilir nerelerde koşturuyordunuz?
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sen para kazanmakla meşguldün.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bakın şimdi, değerli
arkadaşlar, Sayın İnce biraz önce eleştirilerinde bu Yetki
Kanunu Tasarısıyla ilgili Anayasa Komisyonu bunu
görüşmemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Anayasaya aykırı olduğunu
açık ve net bir şekilde ifade etmesine rağmen niye Plan Bütçe
Komisyonuna gitmiştir? diye bir ifade kullandı.
Bakın
değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kanun tasarı
ve tekliflerinin Anayasaya aykırı olduğunu inceler, Anayasaya
aykırı ise Meclis Başkanlığı Anayasaya
aykırı olduğundan iddiasıyla, ifadesiyle geldiği yere
geri gönderir ve Plan Bütçe Komisyonu, bütün komisyonlar kanun tasarı ve
tekliflerini Anayasaya uygun olup olmadığı konusunda denetleme
yetkisine haizdir
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Mehmet Ali Şahin AKPnin tasarısını geri
gönderecek. Olacak şey mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
ve Plan
Bütçe Komisyonu Anayasaya aykırı olmadığını
düşünerek, ifade ederek ve Anayasanın 91inci maddesindeki açık
hükümle bunun görüşmesini yapmıştır.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Meclis Başkanı göndermiş komisyona.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, muhalefet şerhini okuyorum.
Muhalefet şerhinde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili arkadaşlarımız
diyor ki: Sayısı kesin olmamakla birlikte bugüne kadar 30 tane kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi veren kanun tasarısı Türkiye
Büyük Millet Meclisinden geçmiştir. İlki 1972 yılında, sonuncusu
2002 yılında. O günden bugüne kadar 546 adet kanun tasarı ve
teklifi, yetki ve kanunuyla birlikte kanun hükmünde kararname
çıkarılmıştır. En son gelen çerçevede
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kaçı iptal edilmiş? İptal edilen kaç?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bakın, kanun tasarısı
görüşülürken Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlarında içtihat
sahibi hukukçularla kitabı olan hukukçuların bu konuda ne türlü
fikirleri olduğunu da herhâlde hep beraber
tartışacağız diye düşünüyorum.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Komisyon toplanmadı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın,
karşı oy yazısının birinci paragrafının son
cümlesini okuyorum: Söz konusu tasarı, aynı gün esas komisyon olarak
Plan ve Bütçe Komisyonuna, tali komisyon olarak da Adalet Komisyonuna havale
edilmiştir.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Evet.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Evet. diyor Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Anayasa Komisyonu görüşünü belirtmemiş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Özyürek de Evet. diyor ama
altında da diyor ki, ikinci fıkra: Tali komisyon olarak görevlendirilen
Anayasa Komisyonu görüş bildirmekten kaçınmıştır.
Yani bizim bilmediğimiz Adalet Komisyonuna bir sevk de mi var, yoksa
Cumhuriyet Halk Partili arkadaşların bu konuyu biraz aceleyle
incelediklerinin belgesi midir?
Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Grup önerisinin
aleyhinde Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır.
Buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Zannediyorum,
23üncü Dönem Beşinci Yasama Yılının son Danışma
Kurulu görüşmesini yapıyoruz ve de muhtemel son
konuşmacıyız. Sayın Elitaş burada konuştu,
Sayın Elitaş burada her defa dinlediğimiz bir nutuk attı.
Artık bunlara alıştık. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
ben bu kürsüde her defasında diyorum, Genel Kurulun gündemini belirleme
yetkisi, hakkı iktidar partisine aittir. Ülkenin ihtiyacı, millete
verilen sözler doğrultusunda çıkartılması gereken
kanunları öncelik sıralamasını iktidar takdir edecek,
programı yapacak, Genel Kurul onaylayacak ve o gündemle
çalışacağız ama birinci söyleyeceğim şey: Öyle
bir iktidar grubu var ki bir gün sonrasını -bir hafta çok uzun oluyor
bazen- öngöremeden sürekli karar değiştiren, sürekli buraya
Danışma Kurulu getiren bir usulü artık kural hâline
getirmiştir.
Şimdi, bu
son Danışma Kurulunun son konuşmasında değerli
milletvekilleri, Sayın Elitaş konuştu ama ben de söyleyeyim:
Fermanı okudu. Yani bugün 746 sıra sayılı Yetki
Yasasını bitimine kadar konuşacağız. Hazır olun,
burada bulunun; çok tartışmalı bir konu, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak komisyonda da ifade ettiğimiz, burada da ifade
edeceğimiz Anayasaya aykırılık iddiamız var.
Dolayısıyla mesele toplumun önünde, halkımızın,
milletimizin önünde ciddi bir şekilde tartışılacaktır,
herkes burada bulunsun. Yarın yine bir torba yasa geliyor. Bu torba
yasayla beraber iki tane de uluslararası sözleşme geliyor. Yine
bitimine kadar çalışılacak. Bir sonraki gün, perşembe günü
de Genel Kurulumuzun, Meclisimizin iktidar ve muhalefet partileriyle birlikte
oluşturduğumuz araştırma komisyonlarının
raporlarını görüşeceğiz. Doğru bir gündemdir, biz de
buna katkı vereceğiz. Perşembe günü bitiremediğimiz
takdirde ne yazık, üzüntüyle ifade ediyorum cuma günü de burada
olacaksınız. Onun için perşembeye enerji toplamanızı
tavsiye ederim. Yani biz bu fermanları her hafta bir iki defa dinlemeye
alıştık ama inşallah bundan sonra size bu zevki vermeyeceğiz,
bu son Danışma Kurulu olacak. Tamam, yarın getireceğiniz
Danışma Kurulu Önerisini -çünkü var, sayın bakanlar yine
kanunları aldılar, geç kalmış olmanın
aceleciliğinde Bunları da çıkartalım. diye geliyorlar-
onları uzlaşmayla çıkartacağız yani bir
Danışma Kurulu getirmenize, o zevki tatmanıza müsaade
etmeyeceğiz.
Değerli
milletvekilleri, bakınız, işin esprisi bir yana, bir dönemin
sonundayız. İki dönemlik tek başına iktidarın
sonundasınız. Üçüncü dönem iddianız var. Anayasayı
değiştirecek çoğunlukta da bir Meclis çoğunluğunuz
var. Bu ülkeyi tek başına yönetmek iddiasıyla, Tek
başına işbaşına. diyerek hükûmete geldiniz, Meclise
geldiniz. Sekiz buçuk yılın sonunda getirdiğiniz bu yetki
yasası, sizin AKP İktidar Grubu olarak bana göre iflas belgenizdir.
Sekiz buçuk yılda yapamadıklarınızı şimdi, Meclis
Genel Kurulunun, Meclisin yetkilerini devralarak şu altı ay süre
içerisinde
Seçime de iki ay kaldı. Milletin iradesine ipotek mi
koyuyorsunuz? İki ay sonra burada olacağınızdan emin misiniz? Böyle bir senet mi var cebinizde?
Değerli
milletvekilleri, şimdi, bakın, Türkiye hukuk devleti. Hukukun
üstünlüğüne inanmadan bu hukuk kurumu çatısı altında
bulunmak mümkün değil. Bu anlamda, biraz önce
yaşadığımız hadiseyi telin ediyorum. Ama bunu sürekli
burada yaşıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, biraz sonra ısrarla konuşacağız.
Anayasaya aykırılık önergemizi vereceğiz ve bunun burada
tartışılmasını ısrarla yapacağız,
hukukçu gözüyle, siyaset yaparak değil, hukuk olarak. Eğer
burası hukuk devletiyse ve burada Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Türk
milleti adına hukuk kuruyorsak, hukuka uygun bir çalışma
içerisinde, bir davranış içerisinde olmak mecburiyetimizi size
hatırlatacağız.
Ama milletime
şikâyet ediyorum sizi, halkıma şikâyet ediyorum sizi. Sekiz
buçuk yıl sonra getirdiğiniz yetki yasasında söylediğiniz
husus şu, diyorsunuz ki
Değerli milletvekilleri, söze başlarken
Fermanı dinlediniz. dedim. Bir şansınız yok elinizi
kaldırmaktan öte.
RECEP KORAL
(İstanbul) Sizin var mı?
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Yapacağınız bir şey yok, Allah
yardımcınız olsun. Sizin durumunuza hiç kimsenin düşmesini
tavsiye etmem, gerçekten üzüntü verici. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Ama, bakın,
size bir şey söyleyeyim
Hadi, işin güzelliği, hoşluğu
olsun diye söylüyorum. Şimdi, bakın, size bir şey söylüyorum:
Sekiz buçuk yıl sonra diyorsunuz ki, Sayın Hükûmetiniz diyor ki:
Kamu yönetimini hantal yapısından kurtaramadık.
Getirdiğiniz yetki yasasının gerekçesi bu değerli
milletvekilleri ve diyorsunuz ki: Gerekli yasal düzenlemeleri de
yapamadık. Ne yaptınız siz ya? Ey milletim, sandık önünüze
geliyor, bu soruyu sorun. Sekiz buçuk yılda bu kamu yönetiminin, bu devlet
yönetiminin hantal yapısını düzeltemediyseniz siz ne
yaptınız? İtiraf ediyorsunuz: Başaramadık. diyorsunuz,
Beceremedik. diyorsunuz. İşin özü bu. Siz diyorsunuz, ben
demiyorum. Burada, getirdiğiniz kanunun gerekçesi bu.
Ha, bir de
samimiyet sorgulaması yapmak lazım. Milleti aptal yerine
koymayınız, bu Genel Kurulu böyle bir duruma düşürmeyiniz.
Diyorsunuz ki: Sınırlı bir konuda, kısa bir süre için
yetki istiyoruz. Hangi sınırlı konu arkadaşlar? Allah
aşkına, şu kanunu açın bir okuyun ya! Hangi
sınırlı konuda? Yani devletin tüm yapısını
değiştiriyorsunuz, tüm yapısını değiştirmek
için yetki alıyorsunuz. Bakanlıklar kuruyorsunuz,
bakanlıkları birleştiriyorsunuz, atama kanunlarını
değiştiriyorsunuz, tüm yapıyı değiştiriyorsunuz.
İşin esprisi bir yana.
Değerli
milletvekilleri, siz seçimden sonra değiştirmeyi öngördüğünüz
Anayasa ve Sayın Başbakanın ısrarla konuştuğu
başkanlık sistemine geçiş için idari bir zemin mi
hazırlıyorsunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Allah Allah, kanun hükmünde kararnameyle
başkanlık sistemine geçildiğini de ilk defa duyuyoruz!
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Tekrar ediyorum, Sayın Elitaş,
okuduğunuzu anlıyorsanız, işte burada var.
Getirdiğiniz
yetki yasasıyla sınırlı bir konuda
Hangi
sınırlı konu Allah aşkına? Ben saydım, burada on
bir tane kanunda değişiklik yapıyorsunuz, dokuz tane kanun
hükmünde kararnamede değişiklik yapıyorsunuz
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yirmi beş, yirmi beş kanunda değişiklik
yapıyor.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla)
ve bunların tamamında kamu kurum ve
kuruluşlarını yeniden düzenliyorsunuz.
İki: Kamu
kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler,
sözleşmeli personelin nelerini değiştiriyorsunuz?
Atamasını, naklini, görevlendirilmesini, seçilmesini, terfisini,
yükselmesini, görevden alınmasını, emekliye sevk edilmesinin
usul ve esaslarını değiştiriyorsunuz. Bundan daha büyük
kapsam olur mu ya? Bunu siz nasıl olur da Sınırlı bir
konuda yetki istiyoruz. diye millete kabul ettireceksiniz?
Tekrar ediyorum
Bakın, sizi milletime şikâyet ediyorum. Tekrar ediyorum: Seçime
giderken kapalı kapılar arkasında yaptığınız
müzakerelerde verdiğiniz sözlerin gereği, Türkiye'nin
yapısını federal yapıya dönüştürmek için öngördüğünüz
Anayasa değişikliğine bir idari alt zemin mi
hazırlıyorsunuz? Bunu bu millete anlatmanız lazım. Biz
çünkü Milliyetçi Hareket Partisi olarak ısrarla size teklif ediyoruz,
Gelin, bu Anayasayı nasıl değiştireceğinizi bu
millete anlatın, hangi hususlarda değiştireceğinizi
söyleyin. diyoruz ama Sayın Başbakan diyor ki: Seçimden sonra
değiştireceğiz. Seçimden sonra değiştirin,
seçilirseniz değiştirin ama bu yetki yasasıyla idarenin yapısını
değiştirme niyetinizi masum bir niyet olarak kabul etmemizi nasıl
beklersiniz?
Değerli
milletvekilleri, bu yapılan yanlıştır, bu
yapılanın adı şudur: Adalet ve Kalkınma Partisi olarak
bu ülkeyi iyi yönetmediğinizi itiraf ediyorsunuz.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Yok canım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İki ay kaldı, iki ay.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Adalet ve Kalkınma Partisi olarak iflas
ettiğinizi itiraf ediyorsunuz. Bu belge onun belgesidir.
AHMET YENİ
(Samsun) - 12 Eylülde dersinizi aldınız.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Dolayısıyla yetki kanunu bu anlamı
taşır, bunu birazdan sorgulayacağız. Bu sebeple, bu
önergeye biz hak vermiyoruz, doğru değil diyoruz ve aleyhte
vereceğimizi de ifade ediyoruz.
Teşekkür
ederim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Karar yeter sayısı istiyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
AK PARTİ
grup önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
C) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit ve Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılarak Tarımsal Üretimde Kullanılan
Elektriğin Düşük Fiyattan Satılmasına Dair Kanun
Teklifinin (2/515) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/266)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılarak, Tarımsal
Üretimde Kullanılan Elektriğin Düşük Fiyattan
Satılmasına Dair Kanun Teklifim, süresi içerisinde ilgili Komisyonda
görüşülmediği için doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili
Meclis Genel Kurulunda görüşülmesini arz ve talep ederim. 02.03.2010
Hasan
Macit
İstanbul
BAŞKAN
Sayın Macit, buyurun efendim.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz almış
bulunuyorum. Şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Kanun teklifinin
doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili
Meclisin kapanmasına
da zaten bir iki gün kaldı ve bunun gündeme alınmayacağı,
yasalaşmayacağı bir gerçek ama biz bu konuyla ilgili söz
talebini bir yıl önceden istemiştik, ancak bugün gelebildi ve bugün
geldiği için de bu konunun öneminden dolayı bir not düşmek
adına söz almış bulunuyorum. Belki önümüzdeki yasama döneminde
bu konu gündeme gelir ve yasalaşır, Türk çiftçisine gerekli
kolaylık sağlanmış olur. Kanun teklifimiz tarımsal
sulamada kullanılan elektrik ücretlerinin daha düşük ücretten
çiftçiye yansıtılmasıyla ilgili, 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununda değişiklik yapılmasıyla ilgili.
Değerli
milletvekilleri, zaman zaman Türk çiftçisinin üretimine katkı koyabilmek,
girdilerde destek olmak amacıyla birtakım desteklemeler
yapılıyor. Bu, tamamen kanunla düzenlenmediği için Bakanlar
Kurulunun o gün, o koşullarda belirlediği şartlar dâhilinde
oluyor. Örneğin, söz konusu sulamada kullanılan elektrik
fiyatlarıyla ilgili, daha önceden sübvanse edilirken bu elektrik,
Aralık 2002de kaldırıldı ve o günden bu tarafa da sulamada
kullanılan elektrikle ilgili herhangi bir destek yok ama ondan bu tarafa
çiftçilerimiz de bu elektriği ödemede büyük sıkıntılar yaşadı
ve defalarca Meclisimizden bu borçların ödenmesiyle ilgili,
iyileştirmeyle ilgili düzenlemeler yapıldı. Gelin, bunu kanunla
belirleyelim ve dünyada rekabet hâlinde olduğu diğer çiftçilerle
girdi konusunda rekabet edebilir düzeye çıkaralım diyoruz. Yani bugün
Amerika Birleşik Devletleri yılda 75 milyar dolar civarında bir
destek yapmaktadır, Avrupa Birliği çiftçisine ise 50 milyar euro
civarında bir destek yapılmaktadır. Türkiye'de ise Tarım
Kanununda belirtilen yüzde 1inden az olmamak kaydıyla diye hüküm
olmasına rağmen, ne yazık ki şimdiye kadar gayrisafi millî
hasılanın yüzde 1i desteklemelere
ayrılamamıştır, hep bunun altında
kalmıştır ve bu nedenledir ki Türk çiftçisi girdi maliyetlerinin
yüksekliğinden dolayı rekabet edememekte ve ürettiği daha
pahalıya mal olmakta ve dışarıya satışıyla
ilgili başka ülkelerin çiftçisiyle üretim noktasında rekabet
edememektedir.
Değerli
arkadaşlar, söz konusu teklifimizde Tarımsal sulamada
kullanılan elektrik fiyatı, normal piyasa koşullarının
yüzde 80inden fazla olamaz. diyoruz. Yani normal piyasa
koşullarında verilen elektriğin kilovatsaatinin yüzde 20nin bir
altında olmasını öngörüyoruz. Aynı şekilde damlama
sulamayı da teşvik etmek amacıyla, damlama sulamada
kullanılan elektrik ücreti de gene tarımsal sulamaya ayrılan,
yani Yüzde 80inin yüzde 80inden fazla olamaz. şekliyle bir teklif
getiriyoruz.
Eğer bu
teklifimiz yasalaşırsa Türk çiftçisinin tarımsal sulamada
kullandığı elektrik girdisine önemli bir destek
sağlanacaktır ve Meclisimizde defalarca bu konuyla ilgili ödeme
kolaylığı yaptığımız düzenlemelere gerek
kalmadan çiftçimiz kullandığı elektriğin bedelini daha
rahat koşullarda ödeyebilecektir diyoruz, böyle bir teklif getirdik.
Oylarınızla
bu doğrudan gündeme alınırsa bu dönemde yasalaşmayacak ama
inşallah, önümüzdeki dönemde yasalaşır diyor, hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Macit.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince, sözlü
önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sıraya alınan, Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir
Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir
Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1017) (S. Sayısı: 746) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Dinleyeceğim Sayın Şandır.
Komisyon raporu
746 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Buyurun
Sayın Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bir önerge verdik. Bu
yasanın, bu tasarının Anayasaya aykırı olduğu
iddiasındayız. Bu yönüyle Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına da bir yazı yazdık Komisyon
görüşmeleri sırasında. Meclis Başkanlığı bu
konuda bir cevap vermedi, Komisyonda da Anayasaya aykırılık
tartışması açılmadı. Biliyorsunuz İç Tüzükün
84üncü maddesine göre Anayasaya aykırılık iddiaları
öncelikle görüşülür. Ben bu yasanın Anayasaya aykırı olduğu,
Genel Kurul görüşmesine alınmaması gerektiği
iddiasındayım. Bu konuda bir görüşme açılmasını
talep ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Şandır, teşekkür ederim.
Kısa bir
açıklama da izin verirseniz ben yapayım.
Buyurun siz
oturun efendim, sonrasında tekrar görüşürüz.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümünün
görüşmelerine başlamadan önce, Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve
Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu Tasarısının
Anayasaya aykırı olduğu belirtilerek maddelerine geçilmeden
reddine ilişkin iki önerge Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
(x) 746 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Başkanlığımızın bu konudaki
görüşünü kısaca Genel Kurula arz etmek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün söz konusu 84üncü maddesi, bir kanun
teklifinin Genel Kuruldaki görüşülmesi sırasında belli bir
maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle verilecek
önergeleri düzenlemektedir. Henüz tasarının maddelerine geçilmesine
karar verilmemiştir. Bu nedenle, bu önergenin yani önergenin derken iki
önergeyi kastediyorum- işleme konulması şu aşamada mümkün
değildir, ancak tasarının maddeleri görüşülürken her madde
üzerinde Anayasaya aykırılık önergesi verilmesi mümkün olacaktır.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, bakınız, çok önemli bir konuyu
müzakere ediyoruz, istirham edeyim yani
Kaldı ki söz konusu tasarı,
esas olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmiş ve Komisyon tarafından
da görüşülerek rapora bağlanmıştır. İç Tüzükün
38inci maddesine göre tüm komisyonlar, kendilerine havale edilen tasarı
veya tekliflerin ilk önce Anayasanın metin ve ruhuna aykırı
olup olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler. Komisyon
Anayasaya aykırı gördüğü tasarıyı maddelerine geçmeden
reddetmek zorundadır. Plan ve Bütçe Komisyonu, tasarıyı
Anayasaya aykırı görmeyerek raporunu
Başkanlığımıza intikal ettirmiş ve tasarı
gündemimizdeki yerini almıştır.
Genel Kurulda
tasarının tümü üzerindeki görüşmeleri sırasında
Anayasaya aykırılık iddialarının dile getirilmesi
mümkündür. Genel Kurulun, bu görüşmelerden sonra Anayasaya
aykırılık iddialarını ciddi görerek maddelerine
geçilmesini reddetme yetkisi de bulunmaktadır.
Yine İç
Tüzükün 84üncü maddesine göre, tasarının belli bir maddesinin Genel
Kurulda görüşülmesi sırasında Anayasaya aykırı
olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler, diğer önergelerden
önce oylanır.
Görüldüğü
gibi, bir tasarının Anayasaya aykırı görülmesi hâlinde
gerek komisyonda gerekse Genel Kurulda reddedilmesine olanak sağlayan çok
sayıda kural bulunmaktadır. Bu nedenlerle, tasarının
görüşmelerine başlanmadan önce Anayasaya aykırılık
iddialarını görüşme usulü ve bu önergelerin işleme
alınması mümkün bulunmamaktadır.
Bu konuyu
bilgilerinize arz ediyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, İç Tüzük 84e göre
belli bir maddesinin Anayasaya aykırılık hususu doğrudur.
Ama benim iddiam şu: Anayasaya aykırılık iddiası,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun Meclis Başkanlığına
verdiği bir dilekçeyle dile getirilmiş,
tartışılmış ama sonuca
ulaştırılmamış. Şimdi benim sizden isteğim
şu: Bu Anayasaya aykırılık konusu
tartışılsın, kanuna öyle geçelim. Buna bir usul bulun,
mesela İç Tüzük 63e göre
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Nasıl usul bulacağız Sayın
Başkanım?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sizin değerlendirmenize ben katılmıyorum.
Tavrınızı İç Tüzük 63e göre
Ama bu amaca matuftur.
BAŞKAN
Anladım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani bu tasarının Anayasaya
aykırılık iddiamızın ifadesine yetecek kadar bir süre
içerisinde İç Tüzük 63e göre usul tartışması
açılmasını istiyorum.
BAŞKAN
Anladım Sayın Şandır. Yani Başkanlık
Divanının, Başkanlığın bu hususta
yapmış olduğu açıklamayı yeterli görmeyerek bu hususta
tutumumuzla ilgili söz talep ediyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Lehte Sayın Başkan
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
dakika efendim, müsaade buyurunuz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Lehte Sayın Başkan
BAŞKAN
Hayır, hayır; bir de Sayın Elitaşı dinleyeceğim
de onun için söyledim.
Buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, Sayın Grup
Başkan Vekilinin atıfta bulunduğu 84üncü madde, sizin de ifade
ettiğiniz gibi, sadece maddelerin görüşmesi esnasında Anayasaya
aykırılık önergeleri öncelikle görüşmeye alınır,
diye ifade ediyor. Bu konuda usul tartışması açmanızla
ilgili İç Tüzükte herhangi bir husus yok efendim. Usul
tartışması açamazsınız.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ben maksadımı ifade ettim ve siz
anladınız efendim.
BAŞKAN
- Anladım efendim. Sizin
görüşünüz de böyle. Bir başka Grup Başkan Vekilimizin
görüşü
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, konunun daha vuzuha kavuşması
bakımından ben kanaatimi sizlerle paylaştım.
Bu konuda usul
tartışması açacağım ve lehte Sayın Günal,
Sayın İnce veya Sayın Genç
MUHARREM
İNCE (Yalova) Tayfun İçli
BAŞKAN En
fazla 2 kişiye söz verebilirim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Şandır zaten talep ediyor, ben lehte söz
istedim Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Efendim, lehte söz istediniz, gördüm
öncelikle.
Sayın
Şandır, Sayın Günal lehte, tamam.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Tayfun İçli
BAŞKAN
- Tutumumun aleyhinde yani, lehinde
değil, düzeltiyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tutumunuz lehinde Sayın Başkanım.
BAŞKAN
- Evet, Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ahmet Yeni
MUHARREM
İNCE (Yalova) Tayfun İçli
Sayın Başkan, söyledim,
Tayfun İçli dedim.
BAŞKAN
- Sayın İçli, yalnız,
bakınız, tutumum lehinde söz isteyip aleyhte konuşursanız
olmaz.
Siz aleyhte mi
istiyorsunuz?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Biz aleyhte istiyoruz.
BAŞKAN Siz
aleyhte istiyorsunuz.
Sayın
İçli, siz
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) - Tutumunuzun aleyhinde istiyoruz.
BAŞKAN
Sayın İçli, siz de aleyhte istiyorsunuz.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Karıştırdınız.
İlk önce neyi veriyorsunuz?
BAŞKAN
- Efendim, ben şunu söylüyorum
size: Lehte mi istiyorsunuz, aleyhte mi istiyorsunuz?
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Aleyhte istiyoruz.
BAŞKAN
- Aleyhte istiyorsunuz, tamam.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Belli bir konunun açığa
çıkmasını konuşacağımız için, her gruptan
birer kişiye söz veriniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kura çekin efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Komisyon Başkanı, Hükûmet de bu konuda
konuşsun.
BAŞKAN
- Sayın Şandır, ben bir
şey demiyorum.
Arkadaşlar,
bakınız, en fazla 4 kişiye söz verilebilir, 2 kişi lehte, 2
kişi aleyhte.
Şimdi, ilk
söz talepleri Sayın Şandır ve Sayın Günal. Sayın
İçliyi de yazıyorum, Sayın Genç de söylemişti.
Kendi
aranızda birbirinize söz hakkınızı devredebilirsiniz, ona
bir şey demiyoruz.
Sayın
Elitaş, Sayın Yeni
Evet, tutumumun
aleyhinde
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kime lehte, kime aleyhte verdiğinizi sorabilir miyim
Sayın Başkan?
BAŞKAN
- Efendim, zatınız Sayın
Günal siz aleyhte, Sayın Şandır aleyhte, Sayın İçli
aleyhte, Sayın Genç aleyhte
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ben lehte demiştim dikkat ederseniz.
AHMET YENİ
(Samsun) Lehte olur mu
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Şimdi burada, arkadan gelen arkadaş en son söyledi diye
BAŞKAN
- Şimdi bakınız
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Ben sizin lehinizde konuşamaz mıyım Sayın
Başkan?
BAŞKAN
- Hayır konuşursunuz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Lehte diye söyledim.
BAŞKAN -
Yalnız bakınız, arkadaşlar
HALİDE
İNCEKARA (İstanbul) Lehte isteyip aleyhte konuşuyorsunuz.
AHMET YENİ
(Samsun) Hem aleyhte istiyorsunuz
BAŞKAN
Evet arkadaşlar, her arkadaşıma dört dakika söz vereceğim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bu konu önemli bir konu,
önemli bir kanunu görüşeceğiz.
BAŞKAN
Hayır, dört dakika efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani, bu zamanı kısarak maksat hasıl
olmaz efendim.
BAŞKAN Yok
efendim, konu zaten açık.
Buyurun efendim,
dört dakikalık süre veriyorum Sayın Şandır.
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir
Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu Tasarısının
(S. Sayısı: 746) Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla,
Başkanlıkça işleme alınıp alınamayacağı
hususunda
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisinin aleyhinde konuşurken de
ifade ettim. Gerçekten önemli, dönemin sonunda, bir iktidarın sonunda,
sekiz buçuk yıllık bir iktidarın sonunda bir acziyetin ifadesi
olarak bir yetki yasası görüşüyoruz. Bu yetki yasasında, kendi
gerekçelerinden okuyorum. Bu gerekçede ifade ettiğiniz husus, gerçekten bu
konuda bir itirafta bulunuyorsunuz. Diyorsunuz ki: Biz, kamu yönetiminin hantal
yapısını değiştiremedik, bunun için yeterli
yasaları çıkaramadık. Şimdi bize bir yetki yasası
verin, Meclis Genel Kurulu, komisyonlar olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Anayasadan kaynaklanan yetkisini bize devretsin, biz, kalan şu iki
aylık sürede kanunlar çıkaracağız ve devleti yeniden
yapılandıracağız diyorsunuz. Bakanlıklar
kuracaksınız, bakanlıkları birleştireceksiniz. Yeniden
bir düzenleme yapacağız diyorsunuz. Bu, çok önemli bir karar. Bu, çok
önemli bir husus. Yani, sekiz buçuk yılda normal prosedür içerisinde
tartışıp Meclisin kararı hâline getiremediğiniz bir
düzenlemeyi şimdi hükûmet sıralarına alıyorsunuz. Ben
zannediyorum, o, hükûmet sıraları da değil, bürokratik
sıralara alıp bu meseleden neyi amaçlıyorsanız onu
gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz.
Bakın,
Anayasaya aykırılık konusu çok önemli bir konu. Burası
hukuk devleti, hukuk kuran bir müessese, hukuka uymadığı
takdirde, hukukla ilgili itham ve iddiaları yeterince
cevaplandırmadığı takdirde burada yapılan iş
hukuk bozuculuğu olur. Şu anda yapacağınız, eğer,
bu Anayasaya aykırılık konusunu tatmin edici bir çözüme
kavuşturamazsanız, yapacağınız sonuç hukuk
bozuculuğu olur.
Değerli
arkadaşlar, İç Tüzükün ilgili maddeleri, hepiniz biliyorsunuz,
İç Tüzük 37nci maddeye göre, 26ncı maddeye, 23üncü maddeye göre,
kanun tasarı veya teklifleri Meclis Başkanlığının
gönderdiği tali ve ana komisyonlarda görüşülür. Görüşmem diyemez
komisyon. Görüşür, görüş bildirmeyebilir. Ama Anayasanın
91inci maddesine göre yapmış olduğunuz düzenlemeyi, Anayasa
Komisyonunda tartışmadan, tartışıp bir kanaat ifade
etmeden, Anayasa Komisyonu üyesi milletvekillerine bilgi vermek
gerekliliğini bile duymadan Plan ve Bütçe Komisyonunda Ben yaptım,
oldu. mantığıyla gerçekleştiriyorsunuz.
Aldığınız yetki şaibeli olur. Değerli
milletvekilleri, değerli Hükûmet, aldığınız yetki
şaibeli olur ve gelecekte tartışılır.
Bir başka
şey söyleyeceğim.
Çok kısa
zaman verdi Sayın Başkan, sağ olsun.
Değerli
milletvekilleri, aynı gerekçeyle, okursanız, hemen hemen bire bir
cümlelerle aynı gerekçeyle 2000 yılında da böyle bir yetki
yasası çıktı. Bu yetki yasasına, o günün, sizin partiniz,
sizin geldiğiniz parti olan Fazilet Partisi itiraz etti, Anayasa Mahkemesine
gitti. Anayasa Mahkemesi, işte şu uzun gerekçeyle, Anayasaya
aykırılık iddiasıyla, hatta Anayasanın 1inci
maddesine aykırı olduğu iddiasıyla o yetki
yasasını iptal etti. Şimdi, hep hukukçusunuz. Anayasa Komisyonu
Başkanı, Adalet Komisyonu Başkanı karşımda.
Tekrar ediyorum: Hukuk kuruculuk mu hukuk bozuculuk mu yapıyorsunuz?
Anayasanın 153üncü maddesine göre, bir yargı kararı ortada
dururken, yürütme veya yasama bu yargı kararına aykırı bir
kanun çıkartabilir mi? Sayın Hocalar, Sayın Kuzu, Sayın
İyimaya
İşte, burada. 4588 sayılı Yetki Yasası
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, aynı gerekçeyle
istenen bir yetki yasası Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmiş. İnat, parmağım gözüne! der gibi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkanım, bu meseleyi
konuşmamız lazım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, geneli üzerinde izah
ederler efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Böyle zaman kazanamazsınız. Lütfen bize zaman
verin.
BAŞKAN
Şimdi, bakınız, Sayın Şandır, ben sürenizi
verdim.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Arkadaşlara da verin.
BAŞKAN
Bakınız, bu konu zaten tartışılmış,
görüşülmüş şeydir.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Ama şimdi benim iddialarımı yeterince
ortaya koymadıktan sonra, neyi tartışacağız?
BAŞKAN -
Bakınız, kuralı şu şekilde şey yapayım: Ben
size bir dakika vereyim ama öbür arkadaşlar da tabii bir dakikayı
peşinen alır.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkan, öbür arkadaşlara da onar
dakika verin.
BAŞKAN
Efendim, şöyle yani, saatlerce de görüşseniz aynı şeyler
devam eder, şimdi buna bir şey yapmak
Konu açık
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bu konuda ben iddia sahibiyim, iddiamı ifade etmem
için yeterli süreyi vermeniz lazım.
BAŞKAN -
Bakınız, İç Tüzükte süreler belli, diğer hükümler belli.
Ben ek bir dakika süre veriyorum Sayın Şandır, lütfen
görüşünüzü tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Yani böyle bir şey olmaz değerli
arkadaşlar, yani biz burada laf olsun diye konuşmuyoruz. Tarih önünde
vebal altındasınız, tekrar ediyorum, tarih önünde vebal
altındasınız. Sayın Cemil Çiçekin de aralarında
bulunduğu Fazilet Partisinin imzasıyla iptal edilen kanunu, Anayasa
Mahkemesinde iptal edilen kanunu aynı gerekçelerle tekrar getiriyorsunuz
ve burada parmak çoğunluğuyla, antidemokratik, hukuka uymadan, hukuk
bozuculuğu yaparak buradan geçirmeye çalışıyorsunuz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Anayasa Mahkemesi üyelerine boşuna mı zam
yaptı?
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Bu kanun Anayasaya aykırıdır,
şeklen de aykırıdır, usulen de aykırıdır,
içeriği de aykırıdır, geçiş şekli de
aykırıdır. Anayasa Komisyonunda görüş bildirilmeden,
Anayasa Komisyonu üyesi milletvekillerinin kanaati alınmadan bu kanunun
Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirilmesi de Anayasaya aykırıdır.
İçeriği itibariyle dar bir konuda, dar bir alanda yetki istiyorsunuz.
İçeriğine bakarsanız dar değil, köklü bir temel kanun
getiriyorsunuz. Bu, Anayasaya aykırıdır,
aykırılığı tescil edilmiştir. Altında
imzası bulunan Anayasa Mahkemesi üyeleri hâlâ hayattadır.
Dolayısıyla
bu konuyu tekrar müzakere etmenizi, tekrar tezekkür etmenizi, doğru bir
şekilde tanzim edip buraya getirmenizi size tavsiye ederim. Yoksa tarih
önünde, millet önünde vebal altındasınız ve bu kanun sizin ifrat
belgeniz olur. Sekiz yılda gerçekleştiremediğinizi burada bir hukuksuzluk
yoluyla gerçekleştirmek size ve milletin iradesine, milletin iradesinin
tescil ettiği size de yakışmaz diye düşünüyorum. Doğru
yapmıyorsunuz.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Sayın
Elitaş, buyurun, lehte
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında
Sayın Grup Başkan Vekili de İç Tüzüke göre böyle bir usul
tartışmasının açılmaması gerektiğini
bilmesine rağmen, maalesef sadece zamandan kazanabilmek için ve
engelleyebilmek için yaptıkları işlemdir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Elitaş, beni dinlememişsin, hangi
maksatla söylediğimizi dinlememişsin.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Zarfın içinde yazıyı verdim uymadı diye mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, Meclis Başkan Vekilimiz, Kanunlar
Kararlar Müdürlüğünün hazırladığı şekli okudu.
Anayasa
aykırılık iddiaları; bir, Meclis
Başkanlığı tarafından bakılır, kontrol
edilir. Eğer Meclis Başkanlığı, bu kanun
tasarısı veya teklifinin Anayasaya aykırı olduğu
konusunda herhangi bir görüş beyan etmediyse doğrudan doğruya
komisyonlara havale eder.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Meclis Başkanlığı incelemez.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Meclis Başkanlığı, bu konuda,
Anayasaya uygun olduğunu görmüş ve komisyonlara havale etmiş.
İç Tüzük
38inci madde: Anayasaya aykırılık olup olmadığı
konusunda komisyonlar kendiliğinden bunu değerlendirmeye tabi
tutarlar. Komisyon Başkanlığı Anayasaya aykırı
olduğu görüşüne varmadığından dolayı komisyonda
görüşmelere başlamış.
Bu süreçte,
sizler, muhalefet partisinin değerli milletvekilleri, Komisyon üyeleri
komisyon aşamasında Anayasaya
aykırılıklarını iddia edebilirlerdi
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Ettik.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) -
ama Anayasaya
aykırılıklarını iddiayla ilgili Komisyonda herhangi
bir görüşme yapmamışlar, sadece muhalefet şerhlerinde bunu
ifade etmişlerdir.
İki
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Tutanaklar burada.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hiç okumadığın belli.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Müsaade edin, bir dinleyin arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hiç okumadığın belli. Bilmeden konuşuyorsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Niye zorunuza gidiyor? Doğruları
dinlemekten niye alınganlık gösteriyorsunuz?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bilmeden konuşuyorsun. Komisyon Başkanı burada.
Oradaki usul tartışması beş saat sürdü.
BAŞKAN
Lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bırakın, dört dakikalık vaktimde
bunları anlatayım.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, Genel Kurula hitap edin lütfen.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ben dört dakikalık vaktimde bunları
anlatayım, siz de neyin ne olduğunu iyi bir şekilde
öğrenmiş olursunuz.
Bakın,
Anayasa 91inci madde
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Okumadın madem, söyleme.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Anayasa 91inci maddenin uygulaması ta 1960
Anayasasından bu tarafa var. Yani, kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Geç onu, geç.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) -
hükûmetlere Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından 1972 yılından bu tarafa verilen önemli bir yetkidir
ve Anayasa 91inci madde kanun hükmünde kararnameye o kadar büyük bir ehemmiyet
vermiştir ki, birinci fıkrada sınırlarını
çizmiş, diyor ki: Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller
saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci
ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve
ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnameler düzenlenemez. Burada sınırlamayı yapmış.
Arkasından, yine bu yetkiye o kadar büyük ehemmiyet vermiş ki,
eğer bu kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi herhangi bir
hükûmete Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından verildiği takdirde,
hükûmetler... Bakanlar kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama
döneminin bitmesi, belli bir süre için verilmiş olan yetkinin sona
ermesine sebep olmaz. Yani bunda aynen kanun tasarı ve tekliflerinde
komisyonlarda bekleyen, dönemi geçen, bir sonraki döneme intikal edenlerin
kadük olması gibi bir durum söz konusu değil.
Yine, Anayasa
koyucu bu kararname yetkisine öyle büyük ehemmiyet vermiş ki, bakın,
sekizinci fıkrada: Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde
kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda
öncelikle ve ivedilikle görüşülür. Yani diyor ki, komisyona gelen, kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisini içeren bir tasarı varsa komisyon
bütün gündemini değiştirip ilk önce bunları görüşür.
Kırk sekiz saatlik süre de burada geçerli değildir. Nitekim bugün
kırk sekiz saatlik süre geçmeden de Anayasanın 91inci maddesinin
yedinci fıkrasına göre ivedilikle görüşülmesi gerekir.
Bakın,
değerli arkadaşlar, 1972 yılından bu tarafa kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi verilmiş. Kimler kullanmış?
Mesela, 57nci Hükûmet kendisinden önce verilmiş kanun hükmünde kararname
yetkisini kullanmış. 57nci Hükûmet zamanında
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Kaç tanesi iptal edilmiş Anayasa Mahkemesi
tarafından?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, bugüne kadar 29 tane yetki kanunu
çıkarılmış.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Kaçı iptal edilmiş?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, biraz sonra bunların hepsini
görüşeceğiz, konuşacağız.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Hangisinde bakanlık kurulmuş?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bu kanun
hükmünde kararnameler, mesela, kimin zamanında çıkmış?
1inci Bülent Ecevit
Cumhuriyet Halk Partisi döneminde. Ne zaman? Ferit Melen
Hükûmetinden kalan Yetki Kanunu çerçevesinde 1 tane kanun hükmünde kararname
çıkarmış. Yine, Bülent Ecevit Hükûmeti, 3üncü Ecevit Hükûmeti,
42nci Hükûmet
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Kaçı iptal edilmiş, onları söyle!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) -
2171 sayılı Yetki Kanunuyla 21 tane
kanun hükmünde kararname yetkisi çıkarılmış.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Anayasaya aykırı olduğunu söylüyorum, bunlar
da aykırıydı, bugünkü de aykırı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Yine, Bülent Ulusu Hükûmeti zamanında 5 tane
yetki kanunu verilmiş ve bunlardan 90 tane. Turgut Özal hükûmetleri
döneminde 7 tane yetki kanunu çıkarılmış, 113 tane kanun
hükmünde kararname. Yine, DYP-SHP İktidarı döneminde,
Yıldırım Akbulut Hükûmetinden kalan Yetki Kanunu çerçevesinde
Süleyman Demirel ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim. Sizin hakkınızı daha önceden belirledim,
beş dakika olarak koymuştum. Evet, süreniz tamamlandı Sayın
Elitaş, teşekkür ederim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Kaç tanesi iptal edilmiş, onu söylesenize!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Anayasa Mahkemesi kararını yok sayarak
buradan
BAŞKAN
Sayın Günal, siz mi konuşacaksınız, Sayın İçli mi
konuşacak?
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Ben konuşacağım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ben de konuşacağım da, hangisi konuşur diye
BAŞKAN
Hayır, yani aleyhte bir kişiye söz vereceğim. Ya İçli
konuşacak ya siz konuşacaksınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bunlar siparişe bağlı değil
Sayın Başkanım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ben lehte dedim ya Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bakınız Sayın Günal, lehte dediniz ama geldiğiniz zaman
aleyhte konuşma olmaz. Yani şık olmuyor şeyin içerisinde,
bellidir.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bu ilk uygulamanız. Bu tutanaklara geçsin. Ben lehte diye
herkesten önce söyledim mi? Söyledim. İktidar mensupları defalarca bu
kürsüde lehte diye, aleyhte diye alıp bizim yerimize konuştular
mı? Konuştular. Bu tutanaklara geçsin Sayın Başkan.
BAŞKAN
Geçsin efendim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Tutumunuzu taraflı buluyor ve eleştiriyorum. Ben lehte
konuşacağım. Sizin tutumunuzun lehinde
konuşacağım!
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Belki lehte konuşur. Belki lehte konuşacak.
BAŞKAN
Olabilir, olabilir, konuşabilirsiniz.
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkan, lehte biz konuşacağız.
BAŞKAN
Ahmet Bey, lütfen efendim, lütfen. Sakin olun efendim, sakin olun lütfen.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Böyle şey olur mu ya!
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yazılmamış kitaba ceza oluyor da,
konuşulmamış konuşmaya bile yasak oluyor!
AHMET YENİ
(Samsun) Lehte söz istedim Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın İçli aleyhte konuşacak, ben lehte istedim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, Mehmet Günal lehte söz
istemiştir.
BAŞKAN
Tamam efendim. Lehte konuşsun, tamam.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Söylenmemiş sözlere yasak!
BAŞKAN
Buyurun Sayın İçli.
Tamam, lehte
konuşsun efendim. Lehte konuşacaksa muhalefetten bir arkadaş
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkanım, yazılmamış
kitaba ceza var da, söylenmemiş söze de mi var yani!
BAŞKAN
Buyurun.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Sayın Başkanım, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Başkanın
tutumunun aleyhinde söz aldım.
Biraz evvel
Sayın Elitaş bununla ilgili Plan ve Bütçe Komisyonunda Anayasaya
aykırılık iddialarında bulunulmadığını
söyledi. El insaf! Ben Plan ve Bütçe Komisyonu olmadığım hâlde
sabahtan akşama kadar bütün Komisyon görüşmelerine katıldım
ve Komisyon görüşmelerinin ana konusu Anayasaya aykırılık
iddiasıydı. Zamanımız dar, fazla detaya girmiyorum. Ve bize
dağıtılmayan bir raporu da tespit edip tutanaklara geçmesi için
orada okudum.
Sayın
Elitaş, siz de dinlerseniz
Bakın, bu
yetki kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiğinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğü bir inceleme
raporu hazırlıyor. Bu inceleme raporu
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Onu biterken dağıttılar millete!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Biterken sizlere dağıttılar ama ben
önceden okuyup tutanaklara geçirttim.
Ve inceleyen,
Yasama Uzmanı Mustafa Şahin, Müdür Yardımcısı Fahri
Bakırcı.
Bu rapor,
şimdiki getirilen yetki kanununun 29/6/2000 tarihinde getirilen yetki
kanunuyla tıpatıp aynı olduğunu, bu yetki kanununun Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edildiğini belirtiyor, Anayasa
Mahkemesinin iptal gerekçesini bütün detaylarıyla burada koyuyor ve diyor
ki: Tasarının 1inci maddesinin ikinci fıkrasının (a)
bendinin (20) numaralı alt bendiyle (b) bendinin (7) numaralı alt
bendi
diye devam edip bunun Anayasaya aykırı olduğunu
söylüyor ve komisyon görüşmeleri devam ederken Sayın Cemil Çiçekin,
Sayın Bakanın basına intikal eden demeçlerine de tanık
olmuşsunuzdur, Ya, uzman bunu söylüyorsa da bizi bağlamaz.
şeklinde ifade var.
Değerli
arkadaşlarım, bu açıkça Anayasaya aykırıdır.
Yetki kanunları çıkarılmıştır, doğru -on
yıldır çıkmamaktadır- ama her yetki kanunu Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Bakın,
Anayasada bu yetki kanunlarının hangi hâllerde
çıkabileceği belirtilmektedir. İşin ilginç tarafı
nedir biliyor musunuz? Anayasa Mahkemesinin yapısı
değiştikten sonra geçen hafta alelacele Anayasa Mahkemesinin görev ve
yetkileri yasasının neden çıkarıldığını
daha iyi anlıyoruz. Bu yetki kanunu Anayasa Mahkemesine giderse, biz
nasıl olsa Anayasa Mahkemesine kırmızı plaka, kırmızı
pasaport, maaş, her tür özlük haklarıyla ilgili rüşveti verdik
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ayıp, ayıp!
RECEP KORAL
(İstanbul) Onlar bunları hak etmiyor mu?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Hayır, iddia bu, iddia.
onlar nasıl
olsa bu Anayasaya aykırılık iddiasını dinlemezler.
diye peşin peşin bazı düzenlemelerin yapıldığı
halk tarafından algılanmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, hep söylüyorum, Türkiye Büyük Millet
Meclisi seçim kararı almıştır. Seçim kararı
aldıktan sonra savaş, olağanüstü hâller dışında
yasama faaliyetleri rölantiye girer, çok önemli işler, çok acil,
tarafların uzlaştığı konular buraya getirilir.
Şimdi,
bakın, birçok kanunu, sadece uluslararası sözleşmeler
dışında bütün kanunları burada temel kanun diye
getiriyorsunuz, Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edenler
Etmeyenler
O size yetmedi; yok,
yetmedi. Seçim kararı alındıktan sonra Yüksek Seçim Kurulu
devreye girmiş, bakın, 3 Nisanda ön seçim yapılmış,
bütün sandıklarda oy kullanılmış. Milletvekili
adayları seçimlerde belli oluyor ve gümrüklerde oy kullanılacak. Siz,
bu yetmediği gibi Türkiye Büyük Millet Meclisini baypas ederek yürütme
organına -keşke yürütme organı olsa da iyi- yürütme
organının başına geniş yetkiler veriyorsunuz ve bu
geniş yetkilerle yürütme organı -Bakanlar Kurulu- bu kanun hükmündeki
kararnamelerle Anayasada yargı yetkisini kullanan hâkim ve
savcılarla ilgili düzenleme de yapacaktır.
Yine, bu kanun
hükmündeki kararnameyle -münhasıran yasama organına- Türkiye Büyük
Millet Meclisine ait olan yetkiler kullanılacaktır ve çok
acıdır, Hükûmetin gerekçesinde -zamanım dar- bakın, ekim
ayına kadar Parlamentonun yasama faaliyetlerinin
yapılmayacağı söylenmekte, arkasından da bütçe kanun
tasarısı geleceği için E, kusura bakmayın milletvekilleri,
siz baypas edildiniz, biz sizin yerinize düşünürüz, sizin yerinize kanun
çıkartırız; siz de bunu Anayasa Mahkemesine götürürseniz,
nasıl olsa halka biz referandumda özgürlük dedik, Anayasa Mahkemesinin
yapısını değiştirdik, haklarla da yeni kanunla ona
özlük hakları getirdik, nasıl olsa iptal etmez canım. gibi bir
anlayışla parlamenter rejimi, demokrasiyi sekteye uğratmaya
çalışıyorsunuz, bu kabul edilemez ve Anayasa Komisyonu da baypas
edilmiştir. Buradaki söylenenler, işte İç Tüzüke göre
öncelikle incelenecek
Bunlar hep fasa fiso. Yazılı belge
alınmış Biz bunu incelemeyeceğiz. demiş Anayasa
Komisyonu Başkanı. Hadi canım! Senin yetkinde mi? Anayasa
Komisyonunda bir sürü milletvekilleri var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim. Süremiz doldu.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Beş dakika sürem vardı
BAŞKAN
Hayır, beş dakika vermiştim direkt olarak.
Teşekkür
ederim Sayın İçli.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Komisyonda birçok milletvekili vardır ama bir sürü
yoktur.
BAŞKAN
Biraz önce Sayın Günal söz talebinde bulunmuştu, doğru, kendisi
lehte söz talebinde bulunduğunu ifade etmişti.
AHMET YENİ
(Samsun) Lehte ben bulunmuştum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Efendim, müsaade eder misiniz Sayın Yeni.
Ben aleyhte kabul
ettim. Sayın Günalın ben söz
talebini öncelikle gördüm, doğru Ben lehte istedim ve bu husus daha
önceden de oldu. dedi. Doğru, lehte istedi. Dolayısıyla,
Sayın Yeni, siz daha sonra talepte bulunduğunuz için Sayın
Günala söz vereceğim, lehte konuşacak.
Buyurun
Sayın Günal.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Aslında Ahmet Yeni konuşsaydı, misafir o,
bir daha konuşamaz, Ahmet Yeni konuşsun.
BAŞKAN -
Buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Değerli
arkadaşlar, söz hakkının tanındığı İç
Tüzük 84 Lehte ve aleyhte ikişer kişiye söz verilir. diyor,
muhalefet ya da iktidar partisinden demiyor. Dolayısıyla ben
Sayın Başkana hem usule ilişkin tutumundan dolayı hem de bu
söz hakkımı bana teslim ettiğinden dolayı ayrıca
teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, 84üncü maddeye ilişkin olarak gerçekten kendi eline gelen
nota bakarak bize söylediği doğru. O notu kimin gönderdiğini de
ben gördüm de neyse
Şimdi, Başkanlık Divanı bakıyor,
oradaki Tüzükte yazana, 1inci madde veya 2nci madde üzerine
Biz arkadaşlarımıza
önce sorduk, bu, Anayasaya aykırıdır diye. Ben şimdi size
bunun aleyhinde-lehinde söylemiyorum. Tutumla ilgili zaten
açtığımız tartışma, Sayın Başkan
açtı. Zaten lehindeyiz. Teşekkür ediyoruz. Açmasaydı
tartışmayı oylatıp geçip gidebilirdi. Bize bu hakkı
verdiği için -zaten lehinde olmak zorundayım, yoksa
konuşturmazdı beni- ben teşekkür ediyorum tekrar.
Sayın
Başkanım, söylediğimiz bir tek şey var, şimdi
maddelerde bunu konuşacağız. Sayın Bakan da oradaydı.
Bizim Meclis Başkanlığına bir yazımız var, siz o
safahatı bilmediğiniz için, o arada Sayın Grup Başkan
Vekilimiz geldi, cumartesi günü tekrar söyledi. Cuma günü, bu perşembe
günü geri çekildikten sonra -Sayın Grup Başkan Vekilimiz o zaman
imzaladı, o uzun hikâye, onu sonra konuşacağız ama- bir
yazı yazıldı, Anayasanın 91inci maddesine istinaden,
bakın, aynen şöyle diyor, ben okuyayım. Eğer ben
yanılıyorsam ondan da özür dileyeceğim, burada hukukçu
arkadaşlarımız var. Buradaki söylenen şey, Meclise kanun
hükmünde kararnameyi veren yetki tasarısıyla beraber KHKların
da ivedilikle ve öncelikle görüşüleceği söyleniyor. Ne diyor?
Bakın, dikkat edin: Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun
hükmünde kararnameler Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel
Kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür. Hukukçu arkadaşlar,
Sayın Adalet Komisyonu Başkanımız, Sayın eski Adalet
Bakanımız; görüşülür, Anayasa hükmü; görüşülebilir
değil. Peki, Meclis Başkanlığı kime havale etmiş?
Meclis Başkanlığı, tali komisyon olarak Anayasa Komisyonuna
havale etmiş. Burada Anayasa Komisyonu tali komisyonsa
görüşmeyebilir. demiyor.
Değerli
arkadaşlar, bu sizin söylediğiniz on günlük süre normal kanun teklif
ve tasarılarındaki süredir. Bizde de geldiği zaman Komisyon
Başkanımız Görüşmeyeceğim. diyor ama burada
Anayasanın amir hükmü var, kanun hükmünde kararnamelere ilişkin.
Sayın Kuzu Hocam da gelmiş. Bana lütfen, yanılıyorsam Sen
Mülkiyelisin, yarım hukukçusun, bilmezsin. deyin, ben de özür dileyeyim.
Görüşülür. hükmü
Sayın Anayasa Komisyonu Başkanımız
da orada, görüşmek zorundasınız Hocam.
BURHAN KUZU
(İstanbul) Konuşacağım, konuşacağım.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Evet, görüşmek zorundasınız. Söylediğimiz buydu
Sayın Başkanım. Buradaki şey, Anayasanın hükmü
Görüşülür. diyor. Biz de dedik ki, Anayasa Komisyonu önce görüşsün,
bu bizim uzmanlık alanımız değil.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Bunun Başkanın tutumuyla ne alakası var?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - AKP döneminde sürekli olarak Plan ve Bütçe Komisyonunu baypas etme
vardı. Görüşülür. diyorsa, Anayasa Komisyonu görüşür, der ki:
Kardeşim, bunda Anayasaya aykırılık yoktur. der. Ondan
sonra, biz de görüşmeyelim demedik. Bunun usulüne de aykırı.
Artı, içindeki yetki, 1990dan beri oluşmuş, Anayasa
Mahkemesinin içtihadı var. Bütün yetki tasarılarında, öncelik,
ivedilik ve zorunluluk
Bakın, öncelik, ivedilik ve zorunluluk. Anayasa
Mahkemesinin iptal gerekçeleri, az önce Sayın Elitaş güzel
saydı, ben onu Sayın Bakana da gösterdim. Elimde iptallerle ilgili de
bir liste var. Baştan aşağı hepsi, birkaç ay sonra
çoğu, bir iki tanesi hariç iptal edilmiş. Biz de istiyoruz ki,
doğru düzgün bir şey yapılsın.
Değerli
arkadaşlarım, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu hafta sonu
çalışmalarına ara veriyor. 91inci maddenin sonunda başka
bir husus daha var, onun için Anayasaya aykırı diyoruz. Bakın,
yayınlandıkları gün Meclise sunulmayan kararnameler bu tarihte,
reddedilen kararnameler bu kararın Resmî Gazetede
yayınlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Eğer
göndermiyorsa zaten yürürlüğe girmez. Peki, ivedilikle ben
görüşeceğim. Meclis kapalı, kim görüşecek? Bu bir yetki
devri değildir, sınırlı konuda bir yetki verilmesidir.
Verdiğim yetkiyi de ben Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak denetlemek
durumundayım ve sizin çıkardığınız bu yetki
kanununda ise bizim denetleme yetkimiz yok çünkü Meclis kapalı.
Sayın Bakan
dedi ki: Acele toplantıya çağırır Meclis
Başkanı. Bunun olmayacağını hepimiz biliyoruz. Onun
için, ben Sayın Başkana tutumundan dolayı teşekkür
ediyorum. Gerçekten, bu konuların görüşülmeden önce
açıklığa kavuşturulması gerekiyordu. Sizlerin zaten
malumatı yok, bizim de uzmanlık alanımız değil.
Tartıştık, Anayasa Komisyonunun mütalaasını
bekliyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyoruz, bu hususu
dikkate alacağınızı umuyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Efendim, son
olarak, söz veremediğimiz Sayın Gençe bir söz vereceğim.
Sayın Genç,
buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, daha önce 29/6/2000 günlü 4588 sayılı bir Yetki Kanunu
çıkmış. O Yetki Kanununda şu var, bu Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilmiş, Fazilet Partisi bunu şey etmiş:
Bu Kanunun amacı, kamu hizmetlerinin düzenli, hızlı ve etkin
bir biçimde yürütülmesini sağlamak ve kamu mali yönetiminde disiplini
temin etmek üzere; kamu kurum ve kuruluşlarının
(Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanunları ile
diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin ve teşkilatlarla ilgili
hükümleri hariç) teşkilat, görev ve yetkilerine, personel kanunları
veya kendi özel kuruluş kanunları uyarınca aylık veya ücret
alan memurlar ve diğer her türlü kamu görevlileri ile bunların
emeklilerine ve kamu mali yönetimine ilişkin kanun ve kanun hükmündeki
kararnamelerde değişiklikler yapmak ve aynı konularda yeni
düzenlemelerde bulunmak amacıyla Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisini vermiş. Buna karşı Fazilet
Partisi Anayasa Mahkemesine gitmiş ve bu yetki kanununu iptal etmiş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, lehte, aleyhte katkı veren bütün
arkadaşlarıma canı gönülden teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, bakın, burada verilen yetki çok geniş bir
yetki.
BAŞKAN
Anladım Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani daha önce Anayasa Mahkemesince iptal edilen yetki kanunu var.
AHMET YENİ
(Samsun) Ya yeter be!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne yeter ya, ne yeter yani! Yani böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen.
Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Başkanlığın tutumunda
bir değişiklik olmamıştır.
Tasarının
görüşmelerine başlıyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir
Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1017) (S. Sayısı: 746) (Devam)
BAŞKAN -
Gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Özyüreke aittir.
Sayın Özyürek,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, söz veriyorsunuz, meramımızı
anlatmadan
Böyle Başkanlık olur mu?
BAŞKAN
Sayın Genç, bakınız, iki lehte, iki aleyhte oldu. Siz
girmiştiniz, ben, size de verdim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın, yani ben bir açıklık getirmek
istiyorum.
BAŞKAN
Açıklığı yaptınız efendim, biz anladık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne aceleniz var? Bana bir söz veriyorsunuz ve bu meramımı
anlatmaktan yoksun bırakıyorsunuz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Çok taraflısınız.
BAŞKAN
Anladım efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Utanç duyuyorum sizin o taraflı
davranışlarınız karşısında.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın
Özyürek, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, önce, kısaca, biraz önceki tartışmaya
yani bunun Anayasaya uygunluğu konusuna değinmek istiyorum.
Anayasamızın 7nci maddesine göre kanun çıkarma yetkisi, yasama
yetkisi münhasıran Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Temel ilke budur
ama 1971 yılında, 1961 Anayasasının millete bol
geldiği, özgürlüklerin çok görüldüğü bir anlayışla bu kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi Anayasaya konulmuş ve Meclisin
bazı konularda istisnai olarak hükûmete kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi tanınmıştır. Fakat bu 91inci maddedeki
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi istisnai bir yetkidir ama ne
yazık ki geçmişte bu yetki çok çeşitli vesilelerle
kullanılmıştır, 30dan fazla yetki kanunu
çıkmıştır.
Burada, biz
Meclisin böyle bir yetkisi yok, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verilemez. demiyoruz ama çıkmış olan yetki
kanunlarının 10dan fazlası Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilmiştir. Öyleyse, Hükûmete düşen, Türkiye Büyük Millet
Meclisine düşen görev nedir? Bu Anayasa Mahkemesi kararlarının
temel hükümlerini dikkate alarak bir tasarı hazırlamaktır.
Burada arkadaşlarım ifade etti. Bizim söylediklerimize itibar
etmiyorsunuz, Muhalefet zaten eleştirir. diyorsunuz ama önümde Fazilet
Partisinin açtığı dava, oradaki dava dilekçesi ve bu dava
dilekçesinde ileri sürülen görüşler var. Bu dava dilekçesinde, bugün
Bakanlar Kurulu sırasında oturan Sayın Cemil Çiçekin
imzası var, Sayın Bülent Arınçın imzası var,
Sayın Salih Kapusuzun imzası var, Meclis Başkanı
Sayın Mehmet Ali Şahinin imzası var, 15e yakın, şu
anda AKPde görev yapan milletvekilinin imzası var. Onlar, o gün, bugün
burada bizim ifade ettiğimiz Anayasaya aykırılık
noktasındaki düşüncelerimizi aynen dilekçeleriyle yazmışlar
ve imzalarını atmışlardır. Şimdi, eğer bugün
getirilen, kanun hükmünde kararname yetkisi veren tasarıyla Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği tasarıları
karşılaştırırsanız bugünkü çok daha geniş
yetkiler içeren bir düzenlemedir. Bizim söylediğimiz budur.
Anayasa
Mahkemesi, yargı niçin vardır? Yargı, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin alacağı kararlara bir sınır çizmiştir, bir
yorum getirmiştir. Bu yoruma itibar edilmesi gerekir. Ama nedense AKP,
artık hukuk devletini bir tarafa bıraktı. Biz Türkiye hukuk
devleti olmaktan çıktı, kanun devleti hâline geldi. diyorduk ama bu
yetki kanunundan sonra Türkiye kararname devleti hâline gelecektir. Artık
kanuna ihtiyaç kalmayacaktır, Bakanlar Kurulu istediği noktada
kararnameler çıkaracak, o kararnameler de kanun niteliğinde
olduğu için, kanun hükmünde olduğu için Türkiye Büyük Millet
Meclisine yeni yeni tasarılar getirme ihtiyacını
duymayacaktır. Yani Muhalefetle, Sayın Şandırla,
Sayın Muharrem İnceyle niye uğraşayım?
Alırım yetkiyi. Bu yetki kanunu konuşulurken biraz onların
eleştirilerine tahammül ederim, ama daha sonra artık Bakanlar Kurulu
istediği gibi karar alabilir. diyor.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi görüşmeleri
şeffaftır, halka açıktır, ama Bakanlar Kurulu
görüşmeleri halka kapalıdır. Şimdi siz orada, Mecliste
verilmesi gereken kararları, Mecliste çıkarılması gereken kanunları,
Hükûmet olarak, kamuoyunun bilgisi dışında, muhalefetin hiçbir
şekilde söz hakkı olmadığı şekilde çıkaracak
ve yürürlüğe koyacaksınız.
Şimdi,
Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararları, gerekçeleri ortada olduğu
için 2001 Nisanından bugüne hiçbir kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi Meclise gelmemiştir. Bu rahatlığı, bu Bakanlar
Kuruluna olağanüstü yetkileri AKP niçin bugüne kadar istememiş,
almamıştır değerli arkadaşlarım? Çünkü, Anayasa
Mahkemesine gidildiği zaman bu yetki yasalarının iptal edileceğini
bildiği için bu yola başvurmamıştır. Ama şimdi,
Anayasa Mahkemesinin yapısıyla ilgili kanun çıktı, Anayasa
Mahkemesini Anayasa Mahkemesine hülle yoluyla atanan üyelerin görev yaptığı
bir hâle getirdiniz, artık Anayasa Mahkemesi AKPnin arka bahçesi oldu,
onun için rahat rahat bu yetkiyi alıyorsunuz, Nasıl olsa Anayasa
Mahkemesinden dönmez. diye düşünüyorsunuz. Biz de diyoruz ki: Artık
onlarca kararla müstakar hâle getirilen bu görüşlere rağmen, Anayasa
Mahkemesinin, ne kadar arka bahçesi olursa olsun, bir hukuk varsa, bir vicdan
varsa bu yetki kanununu da iptal etmesi gerekiyor.
Biraz önce de söyledim,
şimdi tekrar ediyorum: Daha önce çıkarılan ve Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği yetki kanunları bugünkünden çok daha dar
kapsamlıdır, bugünkü çok daha geniş kapsamlıdır.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu tasarıya
baktığımızda, iki grup yetki alınıyor. Bunlardan
birincisi, devletin yapısıyla ilgili, Bakanlar Kuruluyla ilgili
yetkilerdir. Bunun gerekçesi şu, deniliyor ki: Meclis şimdi tatile
girecek. Daha sonra, yemin töreninden sonra Meclis fiilen çalışamaz,
yaz aylarına geliyor seçim. Arkasından da bütçe gelecek. O nedenle de
fiilen kanun çıkarması mümkün değil. Oysa biz -yani seçimi
kazanacaklarına garanti gözüyle baktıkları için- yeni Bakanlar
Kurulunu oluştururken Bakanlar Kurulunun dağılımını
değiştireceğiz, devlet bakanlıklarını
değiştireceğiz. Bize bu yetkileri verin ki istediğimiz gibi
Bakanlar Kurulunu oluşturalım. Ayrıca Bütçe görüşmeleri
gelecek, bütçe görüşmeleri sırasında da kanun çıkmaz.
diyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, hepiniz hafızanızı yoklayınız,
elinizi vicdanınıza koyunuz, bütçe görüşmeleri
sırasında biz pek çok yasayı buradan geçirdik,
çıkardık. Tatil döneminde eğer acil bir ihtiyaç varsa Türkiye
Büyük Millet Meclisini toplarsınız, olağanüstü
toplarsınız, istediğiniz yasayı
çıkarırsınız. Bunların hiçbirine engel yok ama biraz
önce söylediğim gibi sizin maksadınız şu: Muhalefetin
olmadığı, hatta AKP Grubunun bile olmadığı, 20-25
bakanın önceden toplanmış imzalarıyla yürürlüğe
konulacak kararnameleri, kanun hükmünde kararnameleri yürürlüğe koymak
istiyorsunuz, meselenin özü budur.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin temel görevi
yasamadır ve idareyi, hükûmeti denetlemedir. Şimdi zaten denetim
yetkisini Allaha şükür ortadan kaldırdınız. Herhangi bir
konuda komisyon kuralım. diyoruz, Faili meçhulleri
araştıralım. diyoruz kabul etmiyorsunuz, Çeşitli
yolsuzlukları araştıran komisyon kuralım. diyoruz eller
kalkıyor, komisyonlar kurulmuyor. Gensoru veriyoruz enerjiyle ilgili
konularda, neredeyse çok somut bir şekilde yolsuzlukları gündeme
getirdik, kanıtladık, yine eller kalktı, gensoru da
çalışmıyor.
Ne oldu? Türkiye
Büyük Millet Meclisi var, 550 milletvekili var, 550 milletvekili devletten
maaş alıyor fakat temel görevlerini yani denetim görevlerini yerine
getirmiyorlar, o bitti. Geriye ne kalmıştı? İyi kötü,
komisyonlarda kavga dövüş, orasını burasını
düzelttiğimiz yasaları Genel Kuruldan, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden geçirmek, şimdi bu kanun hükmünde kararname yetkisiyle
artık kanun çıkarmaya da gerek yok.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun hükmünde kararname yetkisiyle on dokuz kanunda
değişiklik yapma yetkisini alıyor Bakanlar Kurulu. Nedir bunlar?
Mesela 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu. Oysa, daha önce
çıkan yetki kanunlarında 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun hangi maddelerinin değişeceği orada belirtilmiş,
burada 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu dediğiniz zaman
yüzlerce maddeden oluşan bir kanunu istediğiniz gibi
değiştirme yetkisini istiyorsunuz.
Anayasa Mahkemesi
bir kararında, devlet memurlarıyla ilgili idari, mali, sosyal
konularda düzenleme yapma yetkisi istendiğinde, idari
kısmını iptal etmiştir. Nedir idari kısmı?
Tayindir, terfidir, nakildir, emekliye sevktir.
Şimdi,
burada getirilen yetki kanununda bu yetkilerin hepsini istiyorsunuz, memurlarla
ilgili emeklilik yetkisi istiyorsunuz, tayin yetkisi istiyorsunuz, nakil
yetkisi istiyorsunuz, terfi yetkisi istiyorsunuz. Nasıl
kullanacaksınız bu yetkileri? Bunu sadece devlet memurları için
istemiyorsunuz, Türk Silahlı Kuvvetleri için de istiyorsunuz, işçiler
dâhil diğer bütün kamu personeli için istiyorsunuz. Yani iktidar
hoşuna gitmeyen memurları, hoşuna gitmeyen üst düzey
yöneticileri dilediği gibi emekliye sevk etme yetkisi almak istiyor,
istediklerini oraya buraya sürme yetkisi almak istiyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun tasarısı bir tasfiye kanun
tasarısıdır, bu kanun tasarısı bir sürgün
tasarısıdır. Tabii, istemediğiniz memurları, üst düzey
görevlileri istediğiniz gibi bu kanun hükmünde kararnameyle tasfiye
edeceksiniz, ayrıca artık bunların Danıştaya gitmek,
idare mahkemesine gitmek gibi bir hakları da olamayacak çünkü kanunla bunu
yapmış olacaksınız. Bunun amacı, temel amacı
sürgün ve tasfiyedir değerli arkadaşlarım, bunu gözden
kaçırmamak gerekiyor. Tabii, seçimde buzdolabı dağıtan,
seçimde -Başbakanın dediği gibi- şoför mahalline oturup
kömür dağıtan valileri de istediğiniz gibi terfi ettirmek
isteyeceksiniz, istediğiniz gibi onları da ödüllendirmek
isteyeceksiniz. Bu getirilen düzenlemenin temelinde yatan bunlardır.
Değerli
arkadaşlarım, bu konu, yani istisnai olarak getirilmek istenen kanun
gücünde kararname çıkarma yetkisi dünyanın her yerinde istisnai
yetkidir. Sayın Cemil Çiçek Komisyonda o ülkede de var, bu ülkede de var
Ama o yetkiler daha çok ekonomik konularla ilgilidir. Türkiye'de de var;
KDVnin oranlarını, ÖTVnin oranlarını hükûmetler tayin
eder belli sınırlar içinde, bu yetkiyi hep verirsiniz. Fransadaki de
Almanyadaki de aşağı yukarı bu düzeyde yetkilerdir. Böyle
tutup memurları emekliye sevk etmeye dönük bir kanun hükmünde kararname oradan
çıkmaz.
Şimdi,
hepimizin değerlendirmesi gereken, arkadaşlarım, Türkiye bir
hukuk devleti olarak devam edecek mi? Hiç yoksa, bir kanun devleti olarak devam
edecek mi yoksa artık kararname devleti hâline mi geleceğiz? Yani
Bakanlar Kurulunun dilediği şekilde alacağı kararların
kanun gücünde olmasını sağlayan bir düzenlemeyle Türkiyeyi
nasıl yöneteceğimizi hep beraber düşüneceğiz.
Diyorlar ki:
Belki AKP dışında bir Hükûmet kurulur, bu yetkileri onlar
kullanır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak -tutanaklara geçmesi için
buradan açıklıyorum- kanun hükmünde kararname yetkisini, yani bu
kanunun verdiği yetkiyi kesinlikle kullanmayacağız. Çünkü bizim
anlayışımızda Anayasamızın temel hükmü olan
Türkiyenin laik, demokratik bir hukuk devleti olduğu ilkesidir. Biz,
Türkiyenin bir hukuk devleti olarak yaşamasını, devam etmesini,
kalmasını istiyoruz. O nedenle, böyle Parlamentoyu yok sayacak, millî
iradeyi yok sayacak, millî iradeyle oluşmuş olan Meclisin yetkilerini
Bakanlar Kuruluna devredecek bir tasarıyı, bir kanunu kesinlikle
kabul etmek istemiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce söyledim, istisnai olarak, ivedi ve
olağanüstü konularda kanun hükmünde kararname yetkisi alınabilir.
Şimdi, buradaki düzenlemelere baktığımızda hiçbirinde
ivedi, gecikmesinde büyük zarar doğacak bir olay yok. Devlet
memurları çalışmaya devam ediyorlar. Türk Silahlı
Kuvvetleri mensupları da -hapse atmadıklarınız-
çalışmaya devam ediyorlar. Onun dışında
üniversitelerdeki personel, rektörler, öğretim üyeleri devam ediyorlar ama
bazı öğretim üyelerinin laik, demokratik cumhuriyete sahip
çıkmasından rahatsız oluyorsunuz, onları da bu kanun
hükmünde kararname çıkarmak suretiyle tasfiye etmek istiyorsunuz. Peki, bu
insanları böyle hukuk dışı yollarla tasfiye ederken bunların
hakkını kim koruyacak? Türkiye'de insanların hakkı, hukuku
nasıl korunacak? Bütünüyle hukukun ayaklar altına
alındığı bir ülke mi olacak Türkiye, yoksa hukukun egemen
olduğu bir ülke mi olacak? Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu
tasarıya, Türkiyenin hukuk devleti olarak kalması isteğimiz
nedeniyle karşı çıkıyoruz. Aksi takdirde, hukuk devletinin
yok olmasına, Türkiyenin bir kararnameler devleti olmasına
doğru gitmiş oluruz.
Değerli
arkadaşlarım, AKP Daha önce hep Türkiye'de olağanüstü hâl
vardı ama olağanüstü hâli biz kaldırdık. diye hep övünür
ama şimdi bu tasarıyla âdeta bir olağanüstü hâl dönemine
geçiyoruz.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Onu da kendileri kaldırmadı.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) Bir olağanüstü hâl dönemine geçiyoruz. Artık, hukuk bir
kenarda, Bakanlar Kurulu göstermelik, tek kişinin, Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın, devlet başkanlığına gitmeden önce
Başbakan olarak dilediği şekilde kanun hükmünde kararname
çıkaracağı, başkanlık sisteminin altyapısını
hazırlayacağı bir döneme geçmiş oluyoruz. Bu,
yanlış bir yoldur değerli arkadaşlarım. Biz, hukuk
içinde sizi uyarıyoruz. Bunca iptal edilen yetki kanununun niçin iptal
edildiğine bir dikkatle bakarsanız
Sayın Elitaş tabii
bunları kabul etmiyor, Sayın Elitaş kusura bakmasın,
Mülkiyede bize daha geniş bir hukuk okuturlardı. Onun için, Anayasa,
Anayasaya aykırılık; hukuk, hukuka aykırılık,
bunlar çok önemlidir. Bir ülkede hukuk yoksa, adalet yoksa o ülke de refah da
olmaz, özgürlükler de olmaz.
Biz demokrasiden
yana olduğumuz için, hukuktan yana olduğumuz için bu yetki
tasarısına şiddetle karşı çıkıyoruz
değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.
Saygı
değer milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.16
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
746 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi,
tasarının tümü üzerinde söz Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına Siirt Milletvekili Osman Özçelike aittir.
Sayın
Özçelik, buyurun efendim.
BDP GRUBU ADINA
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 746 sıra sayılı kamu hizmetlerinin düzenli,
etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum
ve kuruluşlarının teşkilat, görev ve yetkileri ile kamu
görevlilerine ilişkin konularda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesini talep
eden kanun tasarısı üzerine Barış ve Demokrasi Partisinin
görüşlerini sunmak üzere söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, AKP, kanun tasarısının gerekçesinde, Türkiyede
ekonomik konularda, sosyal politikalarda, sağlıkta, eğitimde,
çevrede, toplu konutta, yargıda, sosyal güvenlik konularında çok
önemli mesafelerin katedildiğinden, demokrasinin güçlendirildiğinden,
herkesin geleceğe güvenle baktığı bir ülke
yaratıldığından söz ediyor, bundan dem vuruyor. Biz, bu
konularda gerek Barış ve Demokrasi Partisi olarak gerekse diğer
muhalefet partileri olarak bu yaratılmaya çalışılan hayalî,
tozpembe dünyanın böyle olmadığını bütün
kanıtlarıyla Meclis kürsüsünden ifade ettik. Hiçbir gelişme yok
mu? Tabii ki var, doğanın yapısı gereği bu
gelişmeler olacaktır zaten ama yaratılan hayal
dünyasının bir hayal olduğunu hep vurgulamaya
çalıştık.
İnsanların
geleceğe güvenle baktığı bir ülkeden söz ediliyor.
Gerçekten insanlar geleceğe güvenle bakabiliyorlar mı? Bakın,
biz milletvekilleri olarak, Barış ve Demokrasi Partisinin
milletvekilleri olarak biz bile geleceğe güvenle bakabiliyor muyuz? Her
birimiz hakkında otuz-kırk tane fezleke var. Ne yaptık biz, biz
ne yaptık da bu fezlekeler düzenlendi aleyhimizde? Yolsuzluk var mı,
hırsızlık var mı, ihaleye fesat karıştırma
var mı, iskâna tecavüz var mı, başka adi suçların hiçbiri
var mı? Hiçbiri yok. Biz sadece çeşitli toplantılarda,
seçmenlerimizle yaptığımız görüşmelerde,
toplantılarda yaptığımız konuşmalarda bir siyasi
parti olarak Türkiye'nin geleceğine ilişkin görüşlerimizi
açık bir şekilde ve bütün sorunların barışçıl
yollardan çözülmesine ilişkin düşüncelerimizi kamuoyuyla
paylaştığımız için hakkımızda fezlekeler
var. Her birimizin yüz, yüz elli yıl, iki yüz yıl ceza talebiyle
yargı önüne çıkacağı günler bekliyor bizi. Geleceğe
güvenle bakamayan milletvekilleri
Acaba halkın geleceğe nasıl
güvenle baktığını düşünebiliriz, böyle bir iddia ne
kadar doğru olabilir?
Bakın, 1
milyon 700 bin insan sınavlara girdi ve sınavlar üzerinde de çok
ağır bir şaibe var, şifre şaibesi var. Bu 1 milyon 700
bin insan, bu şaibe tamamen ortadan kaldırılmadan, açık bir
şekilde
Sadece teminat vererek bunun olmayacağını herkes
biliyor. Biz Başkana güveniyoruz, onun açıklamaları yeterli.
demek yeterli mi acaba? Bunun mutlaka açığa
çıkarılması lazım, yoksa 1 milyon 700 bin gencimizin
geleceğini karartmış olursunuz.
Yine, onlarca
gazeteci cezaevlerinde. Yazarların yazılmayan kitapları
toplatılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde yazılmamış
bir kitabın toplatıldığı görülmüş müdür? Böyle
bir ülke için demokrasi tanımı yapılabilir mi, demokratik bir
ülke tanımı yapılabilir mi? Hâlâ, kadın cinayetleri var.
Kadına işkence, baskı, şiddet uygulanıyor. Bunun önüne
geçilebildi mi? Kadınlarımız geleceğine güvenle
bakabiliyorlar mı acaba? İnsanlar kılık ve
kıyafetlerinden dolayı yasal engellerle
karşılaşıyorlar, geleceklerinden umutlu olabilirler mi?
Bir kitap
yazıldı, hatta yazılmadı bir kitap, bu kitap
toplatıldı: İmamın Ordusu Şimdi duyuyoruz, yeni bir
kitap yazılıyor. Sayın Başbakan İçişleri
Bakanına, İçişleri Bakanı da polis yetkililerine, oradan da
savcılara bir talimat herhâlde gider bugünlerde. Bu defa İmamın
Şifreleri diye bir kitap yayınlanıyor bugünlerde, onun
hazırlıkları yapılıyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Onu kim yazıyormuş?
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) Onu da Sayın İçişleri Bakanı
arasın bulsun, ben ihbar etmiş olmayayım. İmamın
Şifreleri kitabını da
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Hayır, kolaylık yapalım da
toplayıversinler.
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) Evet.
Şimdi, AKPnin
bu kanun tasarısının gerekçesinde bütün bu konularda
inandırıcı, tatmin edici söylemler yok ancak doğru bir
şey var. Doğru olan şey: Ne diyor yasa
tasarısının gerekçesinde? Bütün bu yapılanlara
karşın kamu yönetimini hantal yapısından
kurtaramadık. diyor. Şimdi, bakın, dokuz yıldır
iktidardasınız. Kamu yönetiminin bu kadar önemli, bu kadar acil
olduğu gerekçesiyle, Meclisin kapanmasına iki gün kala bir yasa
tasarısı getiriyorsunuz ve çok önemli bir konu, dokuz yıl kulak
ardı etmişsiniz, dokuz yıl böyle bir sorunun farkına
varmamışsınız veya farkına varmış
olsanız bile Meclisin gündemine getirmemişsiniz; şimdi, Meclisin
kapanmasına iki gün kala Meclisin gündemine getiriyorsunuz. Niye getiriyorsunuz?
Meclisin gündeminden kaçırmak, Anayasanın Meclise verdiği
yasama yetkisini baypas etmek, kendi uhdenize almak amacıyla
yapıyorsunuz.
340
milletvekiliniz var bu sıralarda. Sekiz dokuz yıldır, en
azından son dört beş yıldır istediğiniz kanunu parmak
sayısına güvenerek getirdiniz, geçirdiniz. Size bu yetmiyor çünkü
burada, bu Mecliste yapılan konuşmalar televizyonlardan
yayınlanıyor, muhalefetin düşünceleri, muhalefetin eleştirileri
basında, medyada yer alıyor ve halkın sizin bu tutumunuza
karşı tereddüt içinde olmasına neden oluyor. Ne
yapacaksınız? 340 kişinin oyuyla yetinmiyor, Meclisin
tamamının yetkisini bir elde toplamaya çalışıyorsunuz.
Ne yapıyorsunuz? Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname yetkisi
vererek.
Evet, kanun
hükmünde kararname yetkisi tabii ki anayasal bir durum, anayasal bir kurum,
buna itiraz eden yok. Meclisin bu tür kararname yetkisi verme durumu
Anayasanın 91inci maddesinde düzenlenmiş. Bakın, 1876 tarihli
Kanuni Esaside Meclisi Mebusana kanun hükmünde, gücünde kararname çıkarma
yetkisi verilmişti ama o günün İttihat Terakkicileri bu yetkiyi o
kadar kötü kullandılar ki keyfî yönetimler, keyfî idareler o kadar keyfî
kanunlar, yasalar çıkardılar ki bundan vazgeçilmek zorunda
kalındı ve ta 1971e kadar, 1921 Anayasasında yok, 1924
Anayasasında yok, 1961 Anayasasında yok ama 1971 Anayasasında
Meclise, hükûmete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme görevi
verildi, böyle bir durum düzenlendi.
Yine bu tarihten
sonra, 1971den 1980e kadar -yani askerî darbeye kadar- çok
sınırlı sayıda yetki aldı hükûmetler kanun hükmünde
kararname çıkarmak için -sanıyorum 36 kanun hükmünde kararname
çıkarılmış- ama 12 Eylül darbesinden sonra, Kenan Evren
yönetimi, üç dört yılda 166 kanun hükmünde kararname
çıkarmış. Şimdi siz buna mı özeniyorsunuz, yani Kenan
Evren yönetimine mi özeniyorsunuz kanun hükmünde kararnameyle çok kapsamlı
yetkiler almaya çalışıyorsunuz?
Şimdi,
Anayasada bu yetkinin çok sınırlı konularla ilgili
olabileceğini söylüyor. Yani sizin ortaya koymaya
çalıştığınız bakanlıkların
teşkilatlanmaları, görevleri ve sorumluluklarına ilişkin,
yine genel müdürlüklerin, başkanlıkların teşkilat ve
görevleri hakkında kanunlarda değişiklik yapmayı tasarlayan
bu yaklaşımınız
Yirmi-yirmi beş
bakanlığın veya kurumun teşkilat yasasını tümden
değiştirme yetkisi istiyorsunuz. Bu sınırlı bir yetki
değil, bu çok kapsamlı bir yetkidir, Anayasaya bu nedenle
aykırıdır.
Yine, çok ivedi
durumlarda kanun hükmünde kararnamelerin çıkarılabileceği,
yetkilerin verilebileceği Anayasada belirtiliyor. Peki, çok ivedi olan
durum ne? Ülke bir savaş hâlinde mi? Meclisi toplayamıyor, karar
alamıyorsunuz, bu alınacak kararlar zaman alınacak ve ülke
felakete girecek; böyle bir durum mu var? Yok. Peki, doğa felaketleri mi
yaşıyoruz bir an önce acil önlemler almak gerekir? Meclis
toplanıp da bu konularla ilgili zaman kaybetmeye, gecikmesinde
sakınca bulunan bir hâl mi var? Yok. Dokuz yıldır sizin
yönetiminizde bu yasalar yürürlükte ve devlet mekanizmasının, bizim
de çok eleştirdiğimiz hantal yapısı devam ediyor.
Şimdi siz
dokuz yılda bir şey yapmayacaksınız, dokuz yıl için
kulağınızın üstüne yatacaksınız Ee altı
aylık bir süre var, efendim Meclis 12 Hazirana kadar tatile girecek,
tatilden sonra da Meclis toplanacak, efendim yeni yılın bütçesi
gelecek, altı ay bir süre geçecek, bu çok uzun bir zaman. Dokuz yıl
kısa bir zaman ama altı ay bekleyemiyorsunuz.
Bakın
Meclisin gerçekten sizin iyi niyetli, kamu yararına düzenlediğiniz, düzenlemek
istediğiniz yasa tasarılarına muhalefet partileri olarak bizler
hiçbir zaman zorlayıcı, engelleyici olmadık. Evet,
eleştirilerimizi, önerilerimizi söyledik ama yasaların
çıkarılması konusunda engelleyici bir tutum içinde olmadık,
iyi niyetli olduğuna inandığımız
tasarımlarınız, tasarılarınız hakkında.
Tabii ki halkın aleyhine olduğunu düşündüğümüz yasa
tasarılarınıza, tekliflerinize de, tabii ki muhalefet partileri
ve biz karşı durduk. Bunun kamuoyuna doğru anlatılması
konusunda denetleme görevimizi yeterince yaptığımıza
inanıyoruz ama tabii ki sizin sayısal çoğunluğunuz var, 340
milletvekili, 335 milletvekiliyle parmak sayısına güvenerek
Dediğim dedik,
çaldığım düdük. tutumu içinde bunları geçirdiniz.
Şimdi bu
kanun hükmünde kararname konusunda böyle bir telaşınız var, bir
telaş görüyoruz. Neye benziyor bu telaş biliyor musunuz? Hani Buzlar
Çözülmeden oyununu bilir misiniz? Buzlar Çözülmeden, Cevat Fehmi
Başkutun iki perdelik oyunu. Tımarhaneden kaçan bir delinin bir
kış günü bir kasabaya yolu düşer. Kasabaya tayin edilen kaymakam
yollar kapalı olduğu için gelememiş, kasaba kaymakam bekliyor ve
bu deli kendisini kaymakam olarak tanıtıyor ama bütün
telaşı yollar açılmadan, buzlar çözülmeden kendi tasarılarını,
abuk sabuk çalışmalarını orada yaşama geçirme
telaşı içinde.
Siz bu duruma
düşmeyin. Önümüzde 24üncü Dönem var, 24üncü Dönem eğer siz
gerçekten iktidar olacağınıza inanıyorsanız yine bu
kürsülerde siz arzu etmeseniz bile muhalefet partileri olacak ve
inanıyorum ki iyi niyetli yaklaşımlarınız, devletin
kamu hizmetlerinin bu hantal gidişinden rahatsız olan tüm bizlerin,
bizden sonra geleceklerin yardımcı olacağı konusunda bir
kuşkunuz olmasın. Bir altı ay daha bekleyin. Yok, alelacele, bir
an önce bunları geçirmek istiyorsunuz. Bu bize sizin bu konuda samimi ve
iyi niyetiniz konusunda kuşkular yaratıyor. Acaba, bugüne kadar
yaptığınız gibi devletin bütün kurumlarında
kadrolaşmaya ilişkin yaptığınız
çalışmaların bir parçası olarak mı bu tekrar gündeme
getiriliyor?
Diğer
muhalefet partisi sözcüsü arkadaşlar ifade ettiler, yargıda,
eğitimdeki kadrolaşmalar yetmedi, şimdi bütün kamu
kurumlarında yeni kadrolaşmaların önünü açacak, Bakanlar
Kurulunun denetimden yoksun bir şekilde ortaya getireceği
düzenlemelerle geleceğinizi bir şekilde garanti altına mı
almaya çalışıyorsunuz? Yoksa siz gerçekten bu seçimlerden sonra
bu Mecliste yeterli çoğunluğu sağlamayacağınız
konusunda endişe içinde misiniz? Eğer böyle ise zaten gelecek hükûmet
bu kanun hükmündeki kararnamelerinizi sanıyorum iptal edecektir. Bu
telaşa gerek yok. Bunu bugün bu Meclis kürsüsüne, bu Meclisin gündemine
getirmenin herhangi bir yararı olacağına inanmıyoruz.
Halkın
iradesinin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisini bu şekilde
baypas ediyorsunuz. Kanun hükmünde kararnameyi çıkarmanız hâlinde
bile Meclisin tamamen reddetmesi, onaylaması veya kısmen
değiştirmesine ilişkin Anayasal hükmü yani bu denetleme durumu
da Meclis tatile gireceği için uygulamaya geçilemeyecek. Olağanüstü
toplantıya mı çağıracaksınız? Seçimin sıcak
günlerinde, seçim arifesinde Meclisi apar topar toplantıya
çağırıp yine hazırladığınız, kamuoyu
denetiminden, Meclis denetiminden uzak hazırladığınız
bu kanun hükmündeki kararnameleri Meclisten geçirmeyi düşünüyorsunuz.
Sayın
Başbakan, hep bize şunu söylüyor, diyor ki: Barış ve
Demokrasi Partisi gerginlik yaratıyor. Ve nedense bizim her
söylediğimiz, bizim her eylemimiz, her söylemimiz Sayın
Başbakanı geriyor. Diyor ki: Siz koltuk amacıyla
yapıyorsunuz bunu. Evet doğru, koltuk amacıyla yapıyoruz
bütün yaptıklarımızı ama bu koltuk sevdamız sizin
sevdanız gibi değil. Biz halkın, tüm toplumsal kesimlerin bu
Mecliste belli bir hakkaniyet çerçevesinde, temsilde adalet çerçevesinde temsil
edilmesi için çaba sarf ediyoruz ama siz herkesi Meclis dışında
bırakmaya çalışıyorsunuz. Barış ve Demokrasi
Partisi Mecliste olmasın. Milyonlarca seçmeni, sempatizanı olan bir
siyasal hareketin Meclis dışında kalması için her türlü
antidemokratik yasal uygulamayı yürürlükte tutuyorsunuz,
bağımsız adaylarla seçime girmemiz durumunda bile minimum temsil
için çaba sarf ediyorsunuz. Bu mudur adalet? Bu mudur hakkaniyet? Seçmenimizin
de katkılarıyla oluşmuş hazineden bize beş kuruş
hazine yardımı yapmıyor, âdeta seçmenlerimizin hazineye aktardığı
parayı gasbediyorsunuz ve bizim aleyhimize eşitsiz koşullarda
bir yarışa sürüklüyorsunuz bizi.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) İktidar partisine söylüyorsun bunları değil mi?
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) - Evet, siz de onun az bir ortağı
değilsiniz, siz de az bir ortağı değilsiniz onun. Sizin
gelmeniz hâlinde daha iyi olacağına dair bir emare fazla görmüyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Barajı indirme önergelerimizi verdik.
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) Biz, Meclisin, Mecliste kürsünün halk adına
temsil edilmesi için çaba sarf ediyoruz. Biz, Türkiyenin bütün sorunlarının
şiddet yolu olmaksızın, hak arama yollarının,
şiddetle arama yollarının kapanması için, Meclis
çatısı altında, demokratik yollarla ve barışçıl
yöntemlerle sorunların çözüm yerinin Meclis olduğunu işaret
etmek için bu koltuklara aday oluyoruz. Yoksa, bu koltukların kişisel
olarak bize kazandırdığı bir şey yok, demin söyledim.
Yüz yıl, yüz elli yıl, iki yüz yıllık cezalarla
karşı karşıyayız. Polis copuyla karşı
karşıyayız milletvekilleri olarak; polisin gazıyla, polisin
renkli sularıyla, hakaretleriyle karşı karşıya
kalıyoruz her gün, halkımızın yanında yer
aldığımız için. Milletvekilliğinin kişisel olarak
bize kattığı bir şey yok ama bize kattığı
bir tek şey var: Halkımızın, Türkiyede ezilen, sömürülen,
baskı altında tutulan bütün toplumsal kesimlerin burada temsilini
sağlamak. Tüm sorunların demokratik yollarla çözüm yerinin
burası olduğunu ispatlamak için her türlü riski göze alıyoruz.
Buna rağmen, Sayın Başbakan Efendim, siz gerginlik
yaratıyorsunuz. Nasıl gerginlik yaratıyoruz?
Bakın, sivil
itaatsizlik eylemleri adı altında bir eylemler dizisi
başlattık. Taleplerimiz belli, dört talebimiz var. Bu taleplerin
hiçbiri bölücülük içermiyor, bu taleplerin hiçbiri kavgayı, şiddeti
içermiyor. Seçim barajı düşsün. diyoruz. Bu sadece bizim talebimiz
mi? Demokrasiye inanan herkesin talep etmesi gereken bir durum değil mi?
Aydınlar bunu söylemiyor mu? Üniversiteler bunu söylemiyor mu? Muhalefet
partileri veya partisi bunu söylemiyor mu? Bu sadece bizim mi talebimiz? Bu
niye gerginlik yaratıyor, bunu talep ediyoruz diye?
Askerî ve sivil
operasyonlara son verilsin. diyoruz. Her gün 15-20 yöneticimiz cezaevine
konuluyor, gözaltına alınıyor, her gün ama. Şu anda 2
binden fazla yöneticimiz, üyemiz cezaevinde. Suçsuz, günahsız, hiçbir
şiddet yok, şiddeti çağrıştıracak hiçbir şey
yok. Demokratik alanda siyaset yapan arkadaşlarımız, belediye
başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri, parti
yöneticileri.
Demokratik
özerklik talebimiz Türkiyenin geleceğinin güvencesidir. Bir arada
yaşamanın, bir arada yaşama koşullarının
geliştirilebileceği, birlikte yaşama kültürünün
geliştirilebileceği, bütün gelişmiş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) İki dakikam var mı Sayın Başkan?
BAŞKAN
Yok.
Teşekkür
ederim.
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) Peki.
Barış
dolu günler diliyorum. Ne diyeyim size?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özçelik.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan.
Buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte 746 sıra
sayılı Tasarının geneli üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği
gibi, ihtisas komisyonları kanun yapım sürecinin en önemli
aşamasıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul gündemine
giren tasarı ve tekliflerin çok büyük bir kısmı Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmektedir. Bu süreçte birçok kanun tasarısı
hakkında teknik sebepler gerekçesiyle alt komisyonlar
oluşturulmaktadır. Komisyona davet yazıları ve buna
istinaden yapılan görüşmeler de hukuka uygun olmalıdır.
Kanunların
çok büyük bir kısmı tasarılara dayandığı için, tasarıların
kaleme alındığı Başbakanlık ve ilgili
bakanlıklarda yasa yapım sürecinin ilk önemli aşamasındaki
hukuki sürecin yanlışlığı veya kasten ihmali ülkeyi
sıkıntıya sokmaktadır. Başbakanlık
tarafından koordine edilen bu aşamadaki yetersizlikler, siyasi
tavırlar ve Meclisteki hızlı yasama nedeniyle çoğu zaman
düzeltilmeden yasalaşmaktadır.
Kanun yapım
sürecinde Hükûmet bünyesindeki hazırlık aşamasına yeterli
zaman ayrılmamakta, kanunla ilgili sosyal kesimlerin ve sivil toplum
kuruluşlarının katkısı alınmaktan özellikle
kaçınılmaktadır. AKPnin Kanun bir kere çıksın, sonra
yeni değişiklikler yapıp düzeltiriz. yaklaşımı
Türkiyede kanun enflasyonu olgusunu ortaya çıkarmıştır.
Şimdi size
bu tasarıyla ilgili gelişmeleri anlatmaya
çalışacağım:
28/3/2011
tarihinde Başbakanlık, kamu hizmetlerinin düzenli, etkin ve verimli
bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere, kamu kurum ve
kuruluşlarının teşkilat, görev ve yetkileriyle kamu
görevlerine ilişkin konularda yetki kanun tasarısının
gerekçesi, 28/3/2011 tarih ve 334/1130 sayı ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına gönderilmişti. Aynı tarihte,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından,
esas komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna, tali komisyon olarak Anayasa
Komisyonuna 1/1017 sayı ile havale ediliyor.
29/3/2011
tarihinde Komisyon Başkanlığı, 422 sayılı
yazı ile Komisyon Başkanı Sayın Açıkalının
imzasıyla 31/3/2011 Perşembe günü Komisyon üyeleri toplantı için
çağrılıyor.
31/3/2011
Perşembe günü toplantı başlamadan Komisyon üyesi olarak bizzat
ben, Komisyon Başkan Vekiline mevcut davet yazısıyla
yapılan çağrının toplantı yapılması için
geçerli olmayacağını beyan ettim. Nitekim, Komisyon Başkan
Vekili toplantıyı başlatmadı, başlatamadı.
Daha sonra,
Sayın Başkan Vekili Recai Berberin imzasını taşıyan
31/3/2011 tarih 423 sayı ile 2/4/2011 Cumartesi günü saat 10.30da Plan ve
Bütçe Komisyonunun 518 no.lu salonunda toplanacağını ifade eden
Komisyon üyelerine hitaben bir çağrı yazısı daha geldi.
Buna ilave
olarak, Bütçe Komisyonunun 1/4/2011 tarih 424 sayılı
yazısıyla toplantının saat 11.30da
yapılacağını ifade eden Komisyon Başkanı
Sayın Mustafa Açıkalının davet yazısı Komisyon
üyesi milletvekillerinin sekreteryalarına bildirildi.
Bilahare, biz,
bunu elektronik posta ile daha önceki yazılar ilgi gösterilerek elde
ettik. Daha önceki yazıların geçersiz olduğunu ve bu nedenle
toplantının yapılamadığını açık ve net
bir şekilde söyledik. Onlar ilgi gösterilerek tekrar bunun
görüştürülmeye çalışılması ve bir saat ertelenerek
hileişeriyeyle, Başkan Vekilinin imzasının geçerli
olmayacağı bilindiğinden Başkanın imzasını
atarak bir saat erteleme gibi hileişeriye yoluna gidildi. Bunu bütün
millet takip ediyor, kamuoyu önünde cereyan ediyor.
Diğer
taraftan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Kanunlar ve
Kararlar Müdürlüğü tarafından söz konusu yetki kanun
tasarısı hakkında çekincelerinin ortaya konulduğu bir
mütalaa tesis edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve
Kararlar Müdürlüğünce hazırlanması gerekli inceleme raporu
Komisyon Başkan Vekili Sayın Recai Berberden muhalefet
tarafından defalarca istenmesine rağmen ancak tasarının
görüşülmesi bitmek üzereyken yoğun isteklerimiz üzerine
alınabilmiştir. Neden? Çünkü o, iktidara ve Hükûmete imkân
tanımayan bir görüştür, çok açık ve nettir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğünün konuya
yaklaşımından da, tasarının biraz önce ifade
ettiğim gibi hukuken problemler taşıdığı gayet
net ve açıktır.
Diğer bir
önemli husus ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
hitaben Türkiye Büyük Millet Meclisi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
Başkanlığınca yazılan 712 sayılı 1/4/2011
tarihli yazıda Anayasa Komisyonunun Anayasanın amir hükmü
çerçevesinde söz konusu yetki tasarısını görüşmek üzere
Anayasa Komisyonu Başkanı tarafından toplantıya
çağrılması, bu Komisyon görüşünü takiben Plan ve Bütçe
Komisyonunun toplantı yaparak konu hakkındaki raporun
hazırlanması hususunu gereği yapılmak üzere Anayasa ve
İç Tüzük hükümleri çerçevesinde ele alınması gereken yazıya
henüz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu bir cevap alamamıştır.
Bir başka
husus ise, tali komisyon olarak tasarının görüşülmek üzere
gönderildiği Anayasa Komisyonu Başkanı tarafından bu
tasarı hakkında görüşme yapılmayacağını
ifade eden yazısıdır. Bu yazıda Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 37nci maddesinin tali komisyonlar için
öngörüldüğü on günlük süre içerisinde Komisyonumuzda gündeme
alınmayacaktır. denilerek, Plan ve Bütçe Komisyonuna yazı
gitmiştir.
Şimdi,
şunu ifade etmek istiyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının bizzat Komisyona havale ettiği bir yazıya,
Komisyonu toplamayarak, bilerek toplamayarak cevap vermek, en hafif deyimiyle
Türkiye Büyük Millet Meclisine, ilgili Komisyon üyelerine ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine, ilave olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisine, nedir? Hakarettir. Bunu bütün milletime şikâyet ediyorum
buradan. Değişime uğrayanların, Gömleğimizi
değiştirdik. diyenlerin, bu tasarıya imza koyanların,
geçmişte bu konulara nasıl yaklaştığını da
vatandaşların öğrenmesi gerekiyor. Çok detaya falan
girmeyeceğim.
Bakın,
21inci Dönem Üçüncü Yasama Yılında, 20/12/2000 Çarşamba günü
37nci Birleşimde şimdiki Başbakan Yardımcısı
Sayın Bülent Arınçın konuşmasında neler söyleniyor.
Çok detaya girmeyeceğim: Bütün milletvekili
arkadaşlarımızı bir tedirginlik, bir endişe içerisine
sokmaktadır. -Böyle bir tasarı
gelmiş de- Çünkü sadece mali ve sosyal haklar denebilse bunları herkesin
anlaması mümkündür, ama idari haklar ve bu konuda yapılacak düzenleme
denildiği için idari haklar konusunda acaba ne getirilmek isteniyor, hangi
amaçlar gizlenilmek isteniyor, yine hangi trajediyi yaşayacağız,
herkesi tedirgin eden, korku içerisine alan bir düzenlemeyle mi karşı
karşıya kalacağız endişesini
taşımaktayım. diyor.
Değerli
arkadaşlarım, Fazilet Partimiz, bir sorumlu muhalefet partisidir,
anamuhalefet partisidir ve hepiniz biliyorsunuz ki, 4588 sayılı Yetki
Kanununun iptali için Anayasa Mahkemesine dava açmıştır ve bu
dava, 5 Ekim 2000 tarihinde, yürürlüğün durdurulmasıyla birlikte
iptal edilmiştir.
Yoksa, buradan kanun hükmünde kararnameyle,
sınırları belli olmayan bir yetki kanununa dayandırmak,
sürekli bir münakaşayı, sürekli bir endişeyi ve korkuyu da
beraberinde taşıyacaktır. Türkiye, buna müstahak değildir.
Bu tutanaklarda var.
Şimdi,
Sayın Karapaşaoğlunun da benzer konuşmaları var,
bunlara girmeyeceğim.
Anayasanın
87nci maddesi Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılabileceğini
düzenliyor. 91inci madde ise bu kanun hükmünde kararnamelerin düzenlenmesi ve
yürürlüğe girmesini hükme bağlıyor, 91/1 kanun hükmünde
kararnamelerin hangi alanlarda düzenlenebileceğini belirtiyor.
Anayasanın
7nci maddesinde Yasama yetkisi, Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. denilmektedir. Kanun hükmünde
kararnameler yapısal bakımdan yürütme organı işlemi,
işlevsel bakımdan ise yasama organı işlemi olup bu yetkinin
istismar edilmemesi erkler ayrılığı ilkesinin bir
gereğidir.
Yetki
tasarısı, yaklaşık sekiz buçuk yıldır iş
başında olan AKP hükûmetlerinin kamu yönetimi, personel rejimi,
emeklilik rejimini içinden çıkılmaz bir hâle getirdiğinin
ikrarıdır. Tasarının gerekçesinde 58, 59, 60ıncı
hükûmetler döneminde yürürlüğe konulan düzenlemelerin kamu yönetimini
hantal yapısından kurtarabilmek için yeterli olmadığı
açıkça ikrar edilmektedir. Sekiz buçuk yıl Anayasayı bile
değiştirecek çoğunluğa sahip olan AKPnin hâlâ bunları
söylüyor olması, AKP adına hiç de sevinilecek bir durum
değildir, daha başka bir şey söylemek istemiyorum.
Bu düzenleme,
egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu,
millet adına bu yetkinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
yerine getirildiği parlamenter sistemin baypas edilmesidir; her
fırsatta millî iradeden bahseden AKPnin bu söylemlerinin sadece laftan
ibaret olduğunun veciz bir ifadesidir. Yetkinin
kullanılmasının belirsiz olan bir hükûmete verilmiş veya
verilecek olması, Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesinin kötüye
kullanılması, seçimlerden sonra oluşacak Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerinin de iradelerinin ipotek altına alınması
anlamına gelmektedir. Bu yönüyle tasarı, hukuki anlamda
sakatlıkla maluldür.
Öte yandan, tüm
kamu teşkilatının yeniden yapılandırılması,
personel rejimi ve emeklilik rejiminin değiştirilmesi de yer almakta.
Bu kadar kapsamlı ve toplumun büyük kesimini ilgilendiren düzenlemelerin
yangından mal kaçırır gibi yapılmak istenmesi, ilgili sivil
toplum kuruluşlarının, kamu kurum ve kuruluşlarının
görüşlerinin yeterince alınmaması, AKPnin gizli gündemlerinin
olduğunun çok açık bir göstergesidir.
Alınan
yetki, AKPnin ifade ettiği ancak içeriği hakkında hiçbir
şey söylemediği Anayasa değişikliğinin de
ipuçlarını vermektedir. Torba yasa olarak adlandırılan
kanun ile yapılan düzenlemeler de dikkate alındığında,
AKP, kamu çalışanlarından yandaş olmayanları bir
havuzda toplayacak, baskı ve cebir ile emekliliklerini isteyecek, teşkilatlar
değiştirilerek taş üstünde taş
bırakılmayacaktır. Kendi bürokratlarını sağlama
almaya çalışacaktır. Atama ve yükselmede liyakati esas alan
düzenleme yapılacağının gerekçede yer alması, bugüne
kadar AKP tarafından yapılan atamaların bu ilkelere uygun
olmadığını göstermektedir. Yapılacak düzenlemeyle
atama yetkisi Cumhurbaşkanından alınarak Başbakan tekelinde
toplanacaktır. Önerilen bu yapı, başkanlık sisteminin de
hazırlığı mahiyetindedir. Bu yetki içinde yer alan
hususların bazıları özellikle Türk Silahlı Kuvvetleriyle
ilgili düzenlemeler. Yine seçim öncesi kamuoyu önünde Türk Silahlı
Kuvvetleri-AKP kavgası ya da Türk Silahlı Kuvvetlerine haddini
bildirme göstergesi vermek suretiyle bundan nemalanmak olduğu
anlaşılmaktadır. AKPnin yeni bir istismar siyasetidir bu.
AKPnin yaptığı bugüne kadarki düzenlemelerin gerekçelerinde hep
kamunun iyi işlemesi, verimlilik ve etkinlik gibi ifadelere yer
verilmiş, o nedenle kanun yapılmış olması
karşısında bugün yetki kanunun gerekçesinde yer alan ifadelerden
Bugüne kadar böyle söyledik ama biz yalan söyledik. anlamı mı
çıkarmak gerekir? Türkiye Büyük Millet Meclisinin işlevsiz hâle
getirilmesi girişimi olan bu yetki tasarısı niyeti
bakımından, amaç ve kapsamı bakımından iyi niyetten
uzak, toplumsal gerilimi artırmaya, yeni Anayasa
çalışmalarına altlık oluşturmaya dönük bir
düzenlemedir.
Şimdi, bütün
bu ifade ettiklerimizden sonra özellikle Anayasa, yasama faaliyetleriyle ilgili
emredici genel hükümlerin ve kuvvetler ayrılığı ilkesi
karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesinin hiçe
sayılması Milliyetçi Hareket Partisi Komisyon üyelerini rahatsız
etmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; artık Türkiye Büyük Millet
Meclisi çalışanları da baskı altındadır,
çalışanlar baskı altındadır. Anayasa Komisyonunda
dağıtımlı yazıyı biz elektronik ortamda
alamadık bu muhalefet şerhimize koymak için.
Yaptığımız telefon görüşmeleri meydandadır. Kanun
Kararlardaki uzmanlardan belgeyi çok geç almış olmamıza
rağmen Komisyonda, onlardan elektronik ortamda yine bu muhalefet
şerhine koymak için o belgeyi alamadık. Herkes korkuyor, tir tir
titriyor. Şimdi, Komisyonda bütçe görüşmeleri esnasında hangi
milletvekilinin ne kadar konuştuğuna dair belgeyi istediğimizde
Komisyon Başkanını da zorlayarak bir ay gibi bir sürede belgeyi
almış olmamıza rağmen, aynı belgeyi elektronik ortamda
rica etmemize rağmen Komisyon Başkanının
baskısından burada alabildiğimiz her şeyi orada
alamıyoruz. Bütün bunları milletime şikâyet ediyorum.
Şimdi, bilgi istiyorsunuz veren yok.
Sayın
Başkan tutanakları okuyacağını ifade ediyor, okumuyor
bize olan itimadını kaybetmemek için. Okudum ben, söylediklerimiz
meydanda. Yaptığı iş yanlış. Makamı terk
ediyorsunuz. Üstü boş, altı imzalı; ister ıslak olsun ister
olmasın
Ne yapıyorsunuz? Gönderiyorsunuz. Böyle bir şeye
hakkı var mı? Yok. Maliye müfettişleri arasında incelemeye
soksanız herhâlde bir daha teftiş kuruluna geri almazlar o
insanı. Şimdi şunu ifade etmek istiyorum: Bu işler,
gerçekten, milletin Türkiye Cumhuriyetini tahribata yönelik
yapılmamalıdır.
Son olarak bir
şeyi ifade etmek istiyorum -Sayın Bakan da burada, Denizlili- Denizli
perişandır. Bugün bir iş adamımız daha intihar etti.
Burada
Bakın, siz gelmeden fevkalade iyi olan ilimiz, tahsilat-tahakkuk
oranında vergilerde çok kötü bir durumda. Kredi takibatı açısından
en kötü illerden biri, sondan 3üncü. Şehir harap. 30 bin kişi
işini kaybetmiş. İcra dairesi sayısı 2den 9a
çıkmış. Şimdi, bütün bunların iyi olduğu
söylenebilir mi? Denizli bu hâldeyse Türkiye ne hâlde? Bütün bunları ifade
etmek istiyorum.
Söylemek
istediğim birkaç husus daha var. Şimdi, bu hadiseyi biz Sayın
Bakana söyledik; biz bu konuda
çalıştığımızı, Meclise araştırma
önergesi verdiğimizi, Milliyetçi Hareket Partisinin bu konular üzerinde
hassasiyetle durduğunu söyledik. Bir seneden beri bize ne cevap veren ne
bu konuda ne olduğunu söyleyen, ne yapmak istediğini söyleyen var.
Sayın Bakanım, şu getirdiğiniz tasarıda düzenlemek
istediğiniz şeylerden hiç olmazsa alt başlıklarla bir
şeyler getirip şu Komisyonun önüne koymak mümkün müydü? Siz kendi
bürokratlarınızı arkanızda getiremiyorsunuz, kamuoyu bunu
konuşuyor. Size bunlar dikte ettiriliyor.
Ben bunları
ifade etmek istedim.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Saygılar
sunuyorum yüce heyete. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
AK PARTİ
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Burhan Kuzu.
Buyurun
Sayın Kuzu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA BURHAN KUZU (İstanbul) Sayın Başkanım, çok
değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan Kamu Hizmetlerinin
Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri
ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu
Tasarısı üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.
Herkesi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, kanun hükmünde kararnameler konusu kamu hukukunun ve anayasa
hukukunun en çetrefilli konusudur. Bu mesele benim doktora tezimdir aynı
zamanda söylemesi ayıp. Dolayısıyla, beş yüz sayfalık
emeği olan bir çalışma yayınladım.
Fransanın başına
yıllarca sıkıntı çıkarmış, hep
tartışılmış, iki yüz yıldan beri Fransa bunu
kaldırmak için çabalamış ama bir türlü
kaldıramamış. Demek ki bu bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor.
Evvela bunun altını çizmemiz lazım. Benzer görüşmeler
Almanyada gerçekleşmiştir, benzer tartışmalar
İtalyada vardır. Gerek olağanüstü hâllerde gerek normal
dönemlerde kanun gücünde kararnameler kurumu hep olmuş.
Tabii,
tartışmanın temeli nereden kaynaklanıyor? Kuvvetler
ayrımına yer veren modellerde bu tartışma çok
doğaldır. Yasama kanun yapar, yürütme bunları uygular,
yargı da aradaki ihtilafları çözer.
Şimdi,
getirdiğimiz kurum ya da dünyada tartışılan bu kurum, bu
iki yetki arasında orta bir yerde bulunuyor. Decret-loi dedikleri
kararname-kanun şeklinde iki taraflı olan bir işlem türü bu
aslında. Decret (kararname) kelimesi yürütmenin işlemi
olmasından kaynaklanıyor, loi (kanun) kelimesi de kanun
muhtevasına sahip olmasından kaynaklanıyor.
Dolayısıyla da yasama diyor ki: Ben bu yetkiyi sana vermem. Yürütme
diyor ki: Benim ihtiyacım var. Hasılı bu tartışmalar
hep yaşanmış.
Şimdi
günümüze ve özellikle tarihimize dönersek
Kısa bir özet vererek
tasarıya geçmek istiyorum. Şimdi, bizdeki tartışmalar 1876
Anayasası döneminde başlamış. Kanunuesasinin 36ncı
maddesi doğrudan doğruya hükûmete, Bakanlar Kuruluna muvakkat kanun
çıkarma yetkisi veriyor. Muvakkat kanun geçici kanun ama hep
kalıcı olmuş bu kanunlar ve 1909-18 arasında sürekli
çıkmış. Zaten savaş yıllarında Parlamento tatilde
olduğu için hep kararnamelerle ülke yönetilmiş ve bunlar Meclise
sunulduğu zaman, yani Kanunuesasinin dayanak olarak
alındığı bu muvakkat kanunlar Meclise sunulduğu zaman
orada şöyle bir
Sadece bir bölümünü söyleyeyim size: Yüz bu kadar kanun
gücünde kararname bir günde görüşüldü, Meclis hiçbirini Anayasaya
aykırı bulmadı. diyor ve eleştiri konusu oluyor. Sonra
hükûmet adına çıkan başbakan (sadrazam) E, o zaman istifa
edelim madem bu kadar rahatsızsanız. diyor. Muhalefetten gelen ses
Sakın bir yere gitmeyin. Hükûmet istifa etse, biz eteğinden tutar
oturturuz hükûmeti tekrar. şeklinde bir serzenişte bulunuyor ya da o
şekilde bir cevap veriyor.
Tabii bu
şunu gösteriyor aslında: Yani eleştirilen bir konudur,
muhalefetin bu konudaki çıkışları elbette ki kendi
açısından doğaldır, normaldir ama bu kurum da maalesef Türk
siyasi tarihinde olsun, dünyanın değişik anayasalarında
olsun, vazgeçilmez kurum olarak gözüküyor. Bütün mesele bunun dengesini
kurabilmekten kaynaklanıyor.
Muvakkat
kanunların bu kadar kötü uygulanması cumhuriyetin ilk yıllarında
Yani gerek 1921 gerek 24 anayasalarına baktığımız
zaman Teşkilatı Esasiyye yasalarında bu konuda hüküm
konulmadığını görüyoruz. Ama bu sefer de uygulamada
-hepimizin bildiği gibi- 1930 ve 40lı yıllarda uzun süre
uygulanan Millî Korunma Kanunu ve Türk Parasının Kıymetini
Koruma Kanunu çıkarılıyor. Aslında bunlara
baktığınız zaman bir nevi yetki kanunu, süresi belli
olmayan bir yetki kanunu. Orada da kararname çıkarılıyor. Bunlar
belki kanun gücünde değil ama çıkarılan kararnameler senelerce
uygulandı ve sonunda da, bilindiği gibi, bu yasalar son yıllarda
kaldırıldı. Özal döneminde de Türk Parasının
Kıymetini Koruma Kanunu, malum, yürürlükten kaldırıldı.
Şimdi, 1961
Anayasasına gelindiği zaman, bu Anayasa tartışmaları
sırasında 1971den 1980e kadar on yılda on iki tane hükûmet
kurulmuş, Türkiye perişan olmuş ve 70li yıllarda, o
bunalım dönemlerinde bu mesele Türkiyede bir kez daha gündeme geliyor.
Değerli
arkadaşlar, bakın, 64üncü maddeye bu hüküm ilave edilirken, kanun
gücünde kararname çıkarma yetkisi
Şunu okumak istiyorum
müsaadenizle: "Parlamenter rejimlerde, kanun yapmanın belli usullere
uyulmak zorunluluğu sebebiyle zaman aldığı ve gecikmeler
meydana getirdiği bir gerçektir. Değişen iktisadî ve sosyal
şartların gereği olarak bazı hukuk kurallarının
bu usuller dışında yürürlüğe konulabilmesi çağdaş
devlet anlayışının tabiî bir sonucu olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Anayasa'nın
5. maddesi -yasama yetkisiyle alakalı maddedir- hükmünün prensibini
bozmamak ve her halde önceden yasama meclislerince esasları bir kanunla
tespit olunan sınırlar içerisinde kalmak kaydıyla, hükümete
KHKler çıkarma yetkisinin verilmesi ve bu yetkiyi düzenleyen hükmün
TBMMnin genel olarak görev ve yetkilerini belirleyen 64. maddesine eklenmesi uygun
görülmüştür." diyerek kanun gücünde kararnamelerin ilk düzenlemesi
yapılmıştır.
Şimdi, 82
Anayasası aslında bu düzenlemeye hemen hemen aynen uymuş, çok
küçük bir iki değişiklik yapmış. Mesela bunlardan birisi:
Gelen hükümetler bu kanun gücünde kararnameyi kullansın mı, kullanabilir
mi hukuken? Evet, kullanabilir. denmiş. Hükümetin istifası,
değişmesi çıkan kararnameyi hükümsüz kılmaz. şeklinde
bir düzenleme getirilmiş. Bir de Verilen yetki neticesinde ne kadar
kararname çıkacak, bir mi, birden çok mu? Bunların da yer alması
öngörülmüş. Hasılı, bunların dışında, özü
itibarıyla 61in aynısı -yani 71den bahsediyorum 61 derken-
kabul edilmiş. Böylece bu süre içerisinde aşağı yukarı
36 adet yetki kanunu çıkmış -bir tanesi de şimdi bu- bunun
7 tanesi uzatma biçiminde çıkmış yani yetkiyi uzatan biçimde
çıkmış, kalanları da normal olarak yetki kanunu
çerçevesinde çıkmış. Bu yetki kanunlarına uyarak bugüne
kadar hükûmetler 522 adet kanun hükmünde kararname çıkarmışlar.
Bunların bir kısmı iptal edilmiş, bir kısmı
komisyonlarda bekliyor. Enteresandır, burada tabii ki bunların
görüşülmesinin geciktirildiği ya da şu anda aceleye
getirildiği -en azından bu yasa bakımından- söylenirken,
bugüne kadar yıllardan beri aşağı yukarı yüzlerce
kararname ilgili komisyonlarda bekliyor.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) O zaman sistemde bir sakatlık var.
BURHAN KUZU
(Devamla) Anayasa, açıp bakıyorsunuz,
komisyonlarda ve Genel
Kurulda öncelikle ve ivedilikle görüşülür. diyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Kaç senedir bekliyor
BURHAN KUZU
(Devamla) Şimdi, bizden önceki hükûmet döneminde de bunlar
beklemiş. İşte Meclisin yoğunluğu sebebiyle bunlara
maalesef sıra gelmiyor.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Tam dokuz yıldır da sizinle bekliyor.
BURHAN KUZU
(Devamla) Bu Hükûmete evvela bir teşekkür edin sayın muhalefet. O
teşekkür şu: Sekiz yıldır bu Hükûmet hiç kararname
çıkarmadı, yetki kanunu da istemedi.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Şimdi niye çıkarıyor Hoca?
BURHAN KUZU
(Devamla) Şimdi diyeceksin ki: Efendim, tek başına, güçlü
Hükûmet.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) O zaman Anayasa Mahkemesinden dönecekti.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Dönecekti Anayasa Mahkemesinden!
BURHAN KUZU
(Devamla) Tek başına, güçlü Hükûmet dediğin zaman
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sizin Anayasa Mahkemeniz var, resmî plakalı Anayasa
Mahkemesi üyeleri var, diplomatik pasaportlu, bol maaşlı!
BURHAN KUZU
(Devamla) Özal dönemi de güçlü hükûmetti, Özal döneminde kanun gücünde
kararnameler çok sayıda çıkarıldı. Demek ki güçlü olmak,
tek başına, kararname çıkartmak konusunda yeterli bir neden
değil. Bu, AK PARTİ Hükûmetinin Türkiye Büyük Millet Meclisine
verdiği değeri gösteriyor aslında, bunun önemini gösteriyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Şimdi saygısını yitirdi mi?
BURHAN KUZU
(Devamla) Yoksa alırdı birkaç yetki kanunu -bizim burada sabahlara
kadar çalıştığımız günler olmuştur-
bunları düzenlerdi. Bu bir yetkidir sonuç olarak ama bunu yapmadı.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Allah razı olsun yani, yapmadınız,
lütfettiniz!
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Lütfettiniz, sağ olun!
BURHAN KUZU
(Devamla) Dolayısıyla öyle zannediyorum ki konuyu böyle
değerlendirirsek daha sağlıklı düşünmüş oluruz.
Peki, şimdi
yetki kanunu veriyoruz, acaba kanun hükmünde kararnameler çıkartma
konusunda verilen bu yetki -tartışmanın bir tanesi de bu
noktada- yasama yetkisinin devri anlamına mı geliyor? Bu da, çünkü,
çok konuşuluyor.
Şimdi, evet,
Anayasamızın 6ncı maddesine baktığımız
zaman yasama yetkisinden söz ediyor, 7, 8, 9, öyle gidiyor, yürütmeyi ve
yargıyı düzenliyor, kuvvetler ayrımını öngörmüş
ve bunların da medeni bir iş bölümü olduğunu Anayasamız
vurgulamış.
Burada tabii,
evet, çıkarılan kanun, kanun hükmünde bir yetki veriyor, kanun yapma
gibi bir yetki veriyor. Bu noktada baktığınız zaman
yetkinin devri gibi gözüküyor ama literatürde -çok teoriler var ama- kabul
gören teoriye göre yetki genişletmesi olarak algılanıyor. Yetki
devri olsa -yani bir an için öyle olduğunu düşünelim- yetki devrinde
yetkiyi devreden devrettiği sürece o konuya dokunamaz. Kim devrediyor
şimdi? Biz devrediyoruz Hükûmete, diyelim ki devir olsa. Hâlbuki kanun
gücünde kararnamelerde bu Meclis istediği zaman bu yetkiyi geri alabilir,
altı aylık süre için verdiği yetkiyi geri alabilir, çıkan
kararnameleri pekâlâ iptal edebilir, kaldırabilir.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Liste telaşı var, biraz sıkar onu geri
almak!
BURHAN KUZU
(Devamla) Dolayısıyla, demek ki burada bir yetki devri söz konusu
değil, bir yetki genişletmesi söz konusudur, bunu özellikle
belirtmemiz gerekir.
Pekâlâ, kanun
hükmünde kararnamelerle neler düzenlenemez? Şimdi, muhalefet partilerimiz
Anayasaya aykırılıktan söz ettiler. Anayasa bu konuda
açıkça hükmünü koymuş, diyor ki: Kişi hakları, temel hak
ve özgürlükler, siyasi haklar ve 163üncü madde de bütçe -bütçe özel olarak
düzenlenmiş- bu konularda kanun gücünde kararname çıkarılamaz.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Ve cezalar
BURHAN KUZU
(Devamla) - Demek ki bunun dışında kalan alanlarda kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi hükûmete her zaman verilebilir, evvela
bunu belirtelim.
Şimdi, bir
şey daha var, deniliyor ki: Efendim, Anayasada -açıyoruz
Anayasayı, Anayasada yazıyor-
kanunla düzenlenir,
bu konuda
kanun çıkarılır,
ancak kanunla düzenlenir. gibi ifadeler
var. Bu ifadeler varken nasıl olur da bu gibi konularda Hükûmete yetki
verilebilir?
Esasen,
değerli arkadaşlar, kanun hükmünde kararname zaten kanunun konusu
olan konularda verilir, tipik olarak odur zaten yani evvela bunu kabul etmemiz
lazım, ağırımıza gitmesin, bu iş böyle. Yani
burada Anayasanın öngördüğü kanun düzenlenir. dediği alanda
zaten kararname verebiliriz. Dolayısıyla bu, efendim, bildiğimiz
bir üçlü kararname filan gibi değil, bayağı kanun yapıyor
burada.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Bülent Arınçın konuşması
burada, Sadece kanunla düzenlenir, kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmez.
diyor. Kendisiyle bir konuşsanız iyi olur.
BURHAN KUZU
(Devamla) Mustafa Bey, sen gel beni dinle istersen bu konuda, uzman gözüyle
şu anda kürsüde konuşuyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hocam, 85te yazdıklarını mı şimdi
söylediklerini mi? Kitapta yazanları mı yoksa söylediklerini mi
dikkate alacağız?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bülent Arınç bu işten anlamaz. mı demek
istiyorsun?
BURHAN KUZU
(Devamla) Yahu, fitne çıkarma fitne, ortaya fitne sokma, şurada bir
hafta kaldı, fitne çıkarma.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Burhan Bey, resmî görüşünüzü mü açıklıyorsunuz,
kişisel görüşünüzü mü?
BURHAN KUZU
(Devamla) Şimdi, bu konuda çıkarılan kararnamelerle ilgili
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kitapta var Hocam, 85te, kanun hükmünde kararname kitabı var,
ona mı bakalım şimdikine mi?
BURHAN KUZU
(Devamla) Müsaade buyurun değerli arkadaşlar, rica ediyorum, lütfen
dinleyin, bir şeyler öğrenin Allah aşkına yahu. Bakın,
buraya çıkıyorsunuz, yanlış şeyler söylemeyin ne olur.
BAŞKAN
Sayın Kuzu, siz Genel Kurula hitap edin efendim.
Buyurun.
BURHAN KUZU
(Devamla) Şimdi, 1972 tarihinde ilk yetki kanunu verilmiş, buna
dayanılarak on iki adet kararname çıkarılmış. Bunlar
içinde tabii, şunu söyleyeyim ki arkadaşlar: Her hükûmet kararname
konusunda aynı hassasiyeti de maalesef göstermemiş, bazen suç ve
cezalarla alakalı konulara bile girilmiş ve mesela bankerler
konusundaki kanun gücünde kararnamelerle bunların dışına
çıkılmış ve gerçekten de bazı ihlallerle karşılaşılmış.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sizinkinde de var, görevden alma var, görevden alma.
BURHAN KUZU
(Devamla) Keza, memurlarla alakalı yetki verilmiş
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Bunda da var ceza hükümleri.
BURHAN KUZU
(Devamla)
memur konusu ciddi anlamda hırpalanmış, düzeltmek
yerine ciddi sorunlar da çıkarılmış. Diyeceksiniz ki:
Bunlar kanunla olsaydı aynı perişanlık olmaz
mıydı? O da olabilirdi yani o da onun garantisi filan değil ama
verilen yetkilerin taşkınlığı anlamında
söylüyorum.
Süre meselesi
Altı ay süre istiyor Hükûmet. Bu süreler uzun mu kısa mı? diye
baktığımız zaman dünya anayasalarında genellikle
kararnameler konusunda belirlenmiş bir süre yok yani bir yıl, iki
yıl filan gibi ama uygulamada, mesela Fransa dört ay, beş ay gibi
süre veriyor fakat bizim uygulamalarımız daha uzun süreler ihtiva
ediyor. Mesela yetki kanunlarında iki yıllık var önümde, bir
yıllık var, on sekiz aylık var.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Üç aylık var.
BURHAN KUZU
(Devamla) Üç aylık, beş aylık, ne ise
Dolayısıyla
bir yıllık ortalama olarak hep olmuş ama genelde bir yıl
veriliyor fakat Hükûmet altı ay olarak istemiş.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Doğrusu seçime kadar olması değil mi?
BURHAN KUZU
(Devamla) Pekâlâ, çıkarılan kararnameler acaba çünkü Plan Bütçede
bu da konuşulmuş- bir süre konsa Şu kadar süre içerisinde görüşülmezse
ne olur? filan gibi. Bunda da süre konmaktan öte süreye
bağlayacağımız müeyyide konusunda sorun
yaşanıyor. Mesela Altı ay içinde Meclise bunlar sunulmazsa ya
da sunulup da görüşülmezse kadük hâle gelir, geçersiz hâle gelir.
deseniz
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sunulur.
BURHAN KUZU
(Devamla) Zaten sunulmak zorunda yani de, görüşmek anlamında. Tabii
sunulacak.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Ha, görüşmezsek olur, yoksa sunulur.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Anayasayı değiştirirken niye koymadın
Hoca?
BURHAN KUZU
(Devamla) Müsaade buyurun Mustafa Bey.
Bu konuda süre
koymayı doğru bulmuyoruz. Süre konulmasını doğru
bulmuyoruz, çünkü süreyi ne uygulayacaksın? Mesela İtalyada diyor
ki: Altı ay içinde görüşülmezse kanun hükmünde kararname kabul
edilmiş sayılır. Buna var mısınız? Buna
yoksunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yokuz.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) O zaman hiç çalışmaz Meclis.
BURHAN KUZU
(Devamla) Peki, Kabul edilmez sayılır. desek, bu sefer de
kararnamenin suçu ne diyeceğiz haklı olarak.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Öncelik ve ivedilik diyor.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Niye tartıştırmadın Komisyonda?
BURHAN KUZU
(Devamla) Dolayısıyla süre koyma meselesi de gündemde pek olan bir
konu değil.
Netice
itibarıyla, değerli arkadaşlar, şu doğru değil: Yani
bunları Meclis yapsa şeklindeki bir görüş kararnamenin
veriliş gerekçesiyle pek bağdaşmıyor. Yani şöyle bir
şey yok: Nasıl olsa çoğunluk var, ne olacak bir günde
çıkmaz iki günde çıkar.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) 1.400 tane de kanun çıkmaz!
BURHAN KUZU
(Devamla) Belki bunlar bir eleştiri sebebi olabilir. Zaten nasıl
olsa gelen tasarı komisyonlardan ve Genel Kuruldan genellikle olduğu
gibi geçiyor. Parlamentarizmin hastalığı. O ayrı bir
mesele. Bunlar bir gerekçe olarak sunulur ama bu aslında kanun gücünde
kararnamelerin teknik bir konuyu düzenleme konusundaki hükûmetin
önceliğini gidermez ve esasen o gerekçeyle verildiğini burada
belirtmemiz gerekiyor.
Şimdi,
gelelim bu, komisyonlarda görüşülmesiyle alakalı itirazlar
Emin
Ayhan Bey demin Komisyonumuzu ağır bir dille eleştirdi.
Şimdi, Anayasa Komisyonuna bu tali olarak geldi, benim gönlüm isterdi ki
asli olarak gelseydi, esas komisyon ben olsaydım ama öyle olmadı. Bu,
Özal döneminde başlayan yanlış bir uygulamadır maalesef.
Nedir o yanlış uygulama: Para yönü varsa, efendim, ağır
basıyorsa, kadro yönü varsa Bütçe Plana gidiyor. Ben 2003
yılında Meclis Başkanına bir dilekçe verdim
MUHARREM
İNCE (Yalova) Parayı çok sevdiklerinden mi acaba?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Daha ağır basan bir şey mi var?
BURHAN KUZU
(Devamla) Müsaade buyurun, müsaade
Şimdi, bırakın
paraydı, şeydi, bende para filan yok.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Hükûmet sizi dinlemiyor mu Hocam?
BURHAN KUZU
(Devamla) Anlamadım? Dinle
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) AKP dinlemiyor mu sizi?
BURHAN KUZU
(Devamla) Onlar zaten bana baştan diyorlar ki: Hocam yanlış
söylemez. Sizin şüpheniz var, onun için söylüyorum size bakarak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Neyse,
şimdi
MUHARREM
İNCE (Yalova) Acaba parayı çok sevdikleri için mi Plan ve Bütçe
Komisyonuna gidiyor bunlar?
BURHAN KUZU
(Devamla) Ya, bir şeyler öğrenin ya.
AHMET YENİ
(Samsun) Hocam, sizi dinliyoruz, öğrenelim.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Dinliyoruz Hocam.
BURHAN KUZU
(Devamla) Bak, şurada bir şey kalmadı. Süre dolup gidiyor,
görüyorsunuz.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Dinleyelim, öğrenelim.
BURHAN KUZU
(Devamla) Evet, netice itibarıyla, bizim buradaki gayretimiz,
değerli arkadaşlar
MUHARREM
İNCE (Yalova) Hocam, üniversite değil burası,
karıştırdın.
BURHAN KUZU (Devamla)
Tabii, 2003 yılında biz aldık, getirdik, dedim ki: Ey Meclis
Başkanlığı -6 no.lu- şu elimizdeki uyum
yasasını Anayasa Komisyonuna gönderin. Adalet Komisyonuna
gönderdiler. Adalet Komisyonu Başkanı da yazardım o zaman ama
maalesef orası uygun görüldü, oraya verildi. Bu yanlışlara ben
her zaman karşı çıktım, ayrı bir mesele. Fakat
Anayasaya aykırılık meselesini her komisyon görüşebilir,
zaten elimizdeki İç Tüzük bunu emrediyor, evvela buna bakar diyor. Plan ve
Bütçe Komisyonu da buna bakmış. İşin içinden
çıkamasaydı bize zaten gönderirdi onlar Hocam, gel şu işe
bir de sen bak. derlerdi. Böyle bir ihtiyaç doğmamış.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bari tali komisyon olarak baksaydın da bir şey
öğrenseydin.
BURHAN KUZU
(Devamla) Anayasaya aykırı bir durum da yoktur benim gördüğüm
kadar.
İkinci bir
husus, Sayın Ayhan, bizim Komisyondaki durum İstedim de vermediler.
filan gibi
O üç satırlık bir yazı. Üç satırlık
yazıda diyor ki: Biz tali toplanmıyoruz. Bugüne kadar Anayasa
Komisyonu tali olarak hiç toplanmadı, hiçbir zaman, bizden önce de
toplanmamış.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Hocam, isterseniz deşifre ettirelim konuşmamı.
BURHAN KUZU
(Devamla) O ayrı bir konu, toplanıp toplanmamak bize
bağlı bir iştir. Biz öyle uygun gördük Toplanmıyoruz. dedik.
Üç satır yazıyı İstedim de vermediler. filan, bunun bir
manası yok. Üç satırı hemen yazdırırsın, niyet
başka, orada niyet başka, orada başka şey arıyorsun.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sadece hukuk arıyoruz.
BURHAN KUZU
(Devamla) Dolayısıyla, oradaki niyetin başka senin, ona da
fırsat vermek istemedik.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Sayın Başkan, sataşma var.
BURHAN KUZU
(Devamla) Değerli arkadaşlar, Hükûmetimiz bu konuda, tabii seçime
gidiliyor, altı aylık bir süre içerisinde bunları
çıkarayım diyor. Seçimden sonra, isterseniz, gelirseniz bunu siz
uygulamazsınız. Bu Hükûmet de yapmış olur, yanına
olur, o kadar. Bundan rahatsız olmayın yani gelemeyeceğiz diye
bir hisse kapılmış gibi bir hâliniz var, bunu aşın
artık beni dinlerseniz. Dolayısıyla, bence bunlar üzerinde çok
fazla durmayın. Siz gelirseniz kabul etmezsiniz. Bu Hükûmet de zaten bunu
kullanmak zorunda değil. Hükûmet alır bunu, altı ay, kullanmaz
ama bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Eğer bu Hükûmet bunu
kullanmaz da seçim olursa, arkasından, en erken martta bu işi
tamamlayabiliriz. Alın, oturun, hesabınızı yapın.
Hükûmet bu sebeple getirmiştir.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, burada hedef kısa,
ödül büyük, var bunda bir hinlik. Bir kenara yazalım bunu.
BAŞKAN -
Şahsı adına Faruk Bal, Konya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlar Kuruluna kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi veren kanun tasarısı üzerine
şahsım adına söz aldım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Kuzuya çok teşekkür ederiz. Uzun uzun -İtalyadan, Fransadan vesair
yerlerden- gayet akademik bir konuşma yaptı ama meselenin özüne
gelmedi. Ben sizin meselenin özüne gelebilmeniz için bir şeyler
hazırladım, bakalım yardımcı olabilecek miyim.
Önce, biz kimiz?
Kime ne veriyoruz? Gayet basit bir soru. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisiyiz.
Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veriyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama organıdır yani yasama, gücünü
Bakanlar Kuruluna devrediyor yani yürütme organına devrediyor yani
Bakanlar Kurulu hem yasama organı hem yürütme organı hâline geliyor.
Bugün görüştüğümüz konunun özü bu. Bunun iyi
anlaşılabilmesi için hangi hâllerde Bakanlar Kuruluna bu yetki
verilmeli, hangi hâllerde de verilmemeli noktasını iyi
değerlendirmemiz lazım.
Meselenin
vahametini bu yüce Meclisin 1inci Döneminde yaşanmış bir olayla
yüce heyetin takdirine sunmak istiyorum. Biliyorsunuz, birinci Meclis gazi
Meclistir. Birinci Meclis Kurtuluş Savaşı yapmış bir
Meclistir. Birinci Meclis önce kendini teşekkül ettirmiş, kendi
içinde hükûmet kurmuş, ondan sonra devletini kurmuş bir Meclistir ve
bu Meclis Kurtuluş Savaşı verirken, değerli
milletvekilleri, Birinci Sakarya Savaşı yapılıyor. Birinci
Sakarya Savaşını Meclis yapıyor, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hükûmeti o savaşı organize ediyor ancak Meclis, Birinci
Sakarya Savaşı yapılırken Meclisin ve Hükûmetin
başındaki Gazi Mustafa Kemal Atatürke yetkisini vermiyor.
İkinci
Sakarya Savaşına geliyoruz: İkinci Sakarya
Savaşını Türkiye Büyük Millet Meclisi hükmi şahsiyet
olarak yapıyor, o savaşı yaparken dahi kendi yetkisini Meclisin
Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürke vermiyor, ta ki
Eskişehir-Kütahya savaşında ordu içerisinde bir
sıkıntı oluşup ricat durumu, Sakaryanın öteki
kıyısına geçme durumu olduğunda, Türkiye Büyük Millet
Meclisi yetkilerini Gazi Mustafa Kemal Atatürke veriyor.
MUHARREM
İNCE (Yalova) O da altı aylığına vermiyor, daha
kısa süre.
FARUK BAL
(Devamla) Buradan çıkaracağımız sonuç şu: Bu
Meclisin bu devleti kurarken yasama gücüne vermiş olduğu önemi ve
yasama yetkisini devrederken göstermiş olduğu hassasiyeti 24üncü
Dönem Parlamentosu da anlamak ve buna uygun davranmak zorundadır.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, böyle olağanüstü hâllerde dahi yasama
yetkisini devretmeyen Türkiye Büyük Millet Meclisi ne oldu da 12 Haziranda
yapılacak seçimlere giderken, iki ay kala bütün yetkisini bu kanun
hükmünde kararname yetkisinin devrine ilişkin tasarıda Hükûmete
devrediyor? Hükûmet diyor ki -anlamı şudur bunun- yetkiyi isterken: Ben
dokuz yıldır iktidarım ancak kamuyu çekidüzene koyamadım,
başarısızım. Hükûmet diyor ki: Ben, bu kanun
tasarısı içerisindeki yetkileri şimdiye kadar kullanmadım,
kullanamadım, bu konuda başarılı olamadım, şimdi
bana bu yetkiyi verin. Kardeşim, seçime iki ay kalmış, bekle
iki ay daha. İki ay kalmış bir ömrünü tamamlayacak yasama
Meclisinin yetkisini parmakmatik bir usul ile elinden almanın hangi
demokrasiyle, hangi hukukla, hangi anayasayla, hangi evrensel değerlerle
bağdaşır bir yönü var? Bunun daha iyi anlaşılabilmesi
için şöyle izah edilmesinde fayda var: Bugünkü Hükûmet diyor ki: Ben, iki
ay sonra yapılacak seçimlerde milletin iradesini tanımıyorum,
milletin iradesi benim çantamda keklik. Bu çantamda kekliğe göre iki ay sonra yapılacak seçimlerden sonra tekrar
iktidar olacağım. Tekrar iktidar olduktan sonra da Bakanlar Kurulunu
şöyle kuracağım, kamu teşkilatında şöyle bir
düzenleme yapacağım. bunun anlamı bu.
Değerli
arkadaşlarım, bunun anlamı buysa bunun hukukla, mantıkla,
ahlakla, siyasi etikle birleşir, özdeşir bir tarafı var mı?
Hani milletin iradesiyle biz buradaydık? 12 Hazirandan sonra ne
olacağını kim biliyor? 12 Hazirandan sonra kim öle kim kala.
Bugün buradasınız, yarın yoksunuz.
RECAİ BERBER
(Manisa) Millet yetki verirse
FARUK BAL
(Devamla) Evet, evet, yarın yok olacaksınız. Bunu, bu millet
elbette ki
Çantada keklik mi
sizin oylarınız? Çantada keklik mi sizin oylarınız, bir
bekle bakalım.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Belki siz gelirsiniz!
FARUK BAL
(Devamla) 12 Hazirandan sonra oluşacak hükûmete bugünkü Meclisin
tahakküm etme hakkı, yetkisi var mı? Yok.
RECAİ BERBER
(Manisa) Yetki verilir, ister kullanırsınız ister
kullanmazsınız.
FARUK BAL
(Devamla) Yok işte, bu yetki yok.
Siz, millet
iradesini tanımadığınız için, vatandaşın
önüne konulacak sandığın 12 Haziranda boş olarak
konulacağının idraki içinde olmadığınız için
böyle saçma, böyle saçma sapan bir kanunu getiriyorsunuz bu Meclisin huzuruna.
Biraz önce anlattım, hangi Meclisin üyesi olduğunuzu lütfen bir
anlayın. Hangi Meclisin üyesisiniz? Gazi Meclisin üyesisiniz. Bu Meclisin
Kurtuluş Savaşı yaparken bile vermediği yetkiyi, seçimde
tehdit aracı olarak kullanmak için istiyorsunuz. Kamu görevlilerini
baskı altında bulundurmak için bu yetkiyi alıyorsunuz. Emekliye
sevk edileceklerin listelerini alıp onların siyasi kanaatlerini
kamuda etkin bir şekilde değerlendirip oya çevirmek için böyle bir
yetkiyi alıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, bu yetki tasarısı demokrasiye
aykırıdır, demokrasinin genetiğine
aykırıdır. Yasama ve yürütme güçlerinin, seçime gidilen bir
dönemde, seçime iki ay kalmış bir dönemde, gelecek 24üncü Dönemin de
yetkisini uhdesinde barındırır bir şekilde
kullanılması demokrasiye aykırıdır.
Değerli
arkadaşlarım, bu, Anayasaya aykırıdır, Anayasa
Mahkemesinin içtihatlarına aykırıdır. Anayasanın
başlangıç hükmüne, 2nci maddesine, 7nci maddesine, 87nci maddesine
ve 91inci maddesine aykırıdır.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Ve 153
FARUK BAL
(Devamla) Bu, siyasi ahlaka aykırıdır. Bırakın,
kendi döneminiz içerisindeki işlerinize bakın, bu dönemde ne
yapacaksanız ona bakın. Eğer bu dönemde
başaramadığınız bir iş varsa bunun
hesabını milletin mahkemeyi kübrasında verin, eğer
aklanabilir iseniz o zaman bunu yapın. İki aylık bir süre
beklemekle
Dokuz yıl yapamamışsınız, iki ay daha
kaybetseniz ne olacak? O zaman burada mesele, yetki kanunu
tasarısının gerekçesindeki masum ifadeler değil, seçimde bu
kanun tasarısı ile kamu görevlilerini zapturapt altına,
baskı altına alma işidir.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, bunları biz konuştuk, sizler de dinlediniz.
Biraz sonra oylama yapılacak. İşte, demokrasinin en kötü durumu
burada maalesef gerçekleşecek. Sayın İyimayanın ifade
ettiği, bu parmaklarda akıl olmadığı için, parmaklar
akla işaret etmediği için, parmakların akla hizmet ederek,
vicdana hizmet ederek ayağa kalkıp inmesi meselesini
halledemediğimiz için, demokrasinin bir canavarı daha burada
doğum yapacaktır.
AHMET YENİ
(Samsun) Millet demek milletvekili demek. Milletvekiline hakaret ediyorsunuz.
FARUK BAL
(Devamla) Dolayısıyla, parmakmatik bir demokrasi
anlayışıyla, emme basma tulumba gibi biraz sonra bu oylama
yapılacak ve bu oylamada, maalesef, gök kubbede hoş bir seda
bırakmayacaksınız.
Hepimiz
gideceğiz milletin huzuruna. Uzun yıllar istatistikleri ortaya
koymuştur ki hepimizin içinde 1/3ü geri gelemeyecek, 1/3ü de seçimlerde
listelerde seçilemeyecek sıralarda olacak yani üçte 1iniz burada
olacaksınız ama vereceğiniz oylar kayda geçecektir.
Vereceğiniz oy
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
FARUK BAL
(Devamla) Bir dakika verir misiniz?
BAŞKAN Yok
efendim. Kuralı bozmayalım, istirham edeyim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, usul tartışmasında
verdiniz birer dakika.
BAŞKAN
Hayır, Sayın Şandıra bir verdim, ondan sonrasında
FARUK BAL
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, vereceğiniz oy bu gazi
Meclisin kubbesinde hoş bir seda olarak kalmayacak, demokrasi tarihimizde
kara bir leke olarak ortaya çıkacaktır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
Hükûmet
adına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Sayın Cemil Çiçek.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
23üncü Yasama
Döneminin son müzakerelerini yapıyoruz. Bu dönem zarfında burada
görüştüğümüz konularda, kanun tasarılarında ve sair
müzakerelerde hem parti gruplarımıza hem de teker teker hepinize
yaptığınız katkılardan dolayı teşekkür
ediyorum. Tabiatıyla bu kürsüden Türkiye'nin her sorununu
konuşacağız. Burada konuşacağız, demokrasinin bir
özelliği. 12 Haziranda seçimlere gidiyoruz. Burada konuştuklarımızı,
konuşmadıklarımızı millet önünde de elbette
tartışacağız, sonuçta milletimiz bir karar verecek, hepimiz
o karara saygı duyarak 24üncü Döneme de o karar çerçevesinde
başlamış olacağız.
Bugün burada
müzakeresini yaptığımız konu, amacı, kapsamı,
ilkeleri belli, o konularla sınırlı olmak üzere Hükûmete kanun kuvvetinde kararname çıkarma
yetkisi veren bir yetki tasarısını görüşüyoruz.
Hiç
şüphesiz, değerli arkadaşlarımızın bu kürsüden
ifade ettiği hususları Plan ve Bütçe Komisyonunda da geçtiğimiz
cumartesi günü dokuz saati aşkın, hatta on saate yakın bir süre
içerisinde enine boyuna tartıştık. Evvela usul yönünden
tartıştık. Komisyonun usulüne uygun toplanıp
toplanmadığı dâhil, Anayasaya uygunluk konuları da dâhil,
bunların hepsini orada tartıştık. Hatta bu dokuz on saatlik
sürenin belki de üç dört saati -çok önemli bir kısmı- bu
tartışmalarla başladı, sürdürüldü ve sonuçta Komisyon
işin esasından görüşülmesine karar verdi ve neticede bugün,
burada, Genel Kurulda bu işin müzakeresini yapıyoruz.
Evvela şunu
ifade edeyim kamuoyunun bilgilenmesi açısından: Bu yetki tasarıları
sık sık Meclis gündemine gelen konular değil. Onun için, zaman
zaman basında, sanki Hükûmet bu yetki tasarısıyla Anayasada
olmayan, anayasal dayanağı olmayan bir konuyu Türkiye'nin gündemine,
Meclisin gündemine getiriyor gibi bir tartışma oldu, bir algılama
oldu. Bu doğru değil. Evvela, Anayasamızın 87nci maddesi,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91inci maddedeki şartlar muvacehesinde
kanun hükmünde kararname çıkarmak üzere yetki verebileceğini ifade
ediyor. Dolayısıyla bu tasarının anayasal dayanağı
evvela 87nci maddedir. Sonra, buna dayalı olarak da 91inci maddedeki ve
163üncü maddedeki kısıtlamalar hariç, sadece ekonomik konularda
değil, onun dışındaki her alanda kanun kuvvetinde kararname
çıkarabilir yetki verildiği takdirde. Dolayısıyla hem Anayasanın
87nci hem 91inci maddesinde ifadesini bulan, dayanağını bulan
bir düzenlemeyi huzurunuza getirmiş oluyoruz o sınırlamalar
çerçevesinde.
İkincisi:
Gerek burada gerek yukarıda gerekse kamuoyunda, sanki bu yetki kanunuyla
beraber Meclis iradesinin iptal edildiği, Meclisin yok
sayıldığı gibi ya da o anlama gelebilecek, öyle
algılanabilecek değerlendirmeler yapıldı. Bu hiç doğru
değil çünkü eninde sonunda bu yapılan düzenlemelerin hepsinin yeni
baştan değerlendirileceği,
yasalaştırılacağı mekân, çatı yine
burasıdır. Dolayısıyla Meclis iradesinin ötelenmesi,
dışlanması, askıya alınması da asla söz konusu
değil.
Bir üçüncü husus:
Bu düzenlemeler sadece bize mahsus da değildir. Biraz evvel Sayın
Kuzunun ifade ettiği gibi kanun hükmünde kararnamelerin parlamenter
sistemde ki hatta parlamenter olmayan başkanlık sistemi dâhil
Anglosakson hukukunda da yerinin olduğunu, geniş ölçüde uygulama
alanı bulduğunu da ifade etmek isterim. Dolayısıyla kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi ve buna dayalı düzenlemeler bize mahsus, bize özgü bir
düzenleme değil, tüm Batı hukukunda, gelişmiş,
kökleşmiş demokrasilerde de tartışılmasına
rağmen -yeri neresidir değildir, buna gerek var mıdır yok
mudur- hâlen uygulama alanı bulan bir anayasal imkândır. Demek ki
ortada bütün bu tartışmalara rağmen bir ihtiyaç da var.
Bir başka
husus: Şimdi, bu tartışmalar ilk defa bu tasarıyla gündeme
gelmiyor. Biraz evvel de ifade edildi. 29 tane yetki yasası
çıkmış. Bu yasalara dayalı olarak 7 defa
uzatılmış, 1 defa da kapsamı değiştirilmek
suretiyle 36 tane yasaya, yetki yasasına dayalı olarak 522
Bunun
55-56 tanesi sayın cumhurbaşkanları tarafından iade
edilmiş. Şu an devlet hayatımızda, toplum
hayatımızda önemli alanları düzenleyen bir model olarak, bir
imkân olarak, anayasal imkân olarak hukukumuzda, devlet hayatımızda
var ve üstelik 1971den sonra da Anayasa hukukumuza ve parlamenter sistem
içerisinde bir imkân olarak karşımıza çıkan bu hususu, bu
imkânı kullanmayan hemen hemen hiçbir başbakan da hiçbir hükûmet de
yoktur. Yani bu 522 tane kanun hükmünde kararname, ona dayanak teşkil eden
yetki yasaları tek başına iktidarlar döneminde de
kullanılmış, koalisyon hükûmetleri döneminde de
kullanılmıştır. Bu, iktidarların gücüyle alakalı
bir konu da değildir. Tek başına, bizimki gibi Anavatan Partisi
Hükûmetlerinde olduğu gibi Meclis çoğunluğuna sahip olduğu
dönemlerde de kullanılmış, 91de olduğu gibi 91-95
arası veya daha önce çok güçlü koalisyon hükûmetleri döneminde de bu
kararname yöntemine başvurulmuş. Neden başvurulmuş bütün bu
tartışmalara rağmen? Çünkü Türkiyede bu yolla belli
alanları düzenlemeye ihtiyaç hasıl olmuş. Bunu kimsenin göz
ardı etmemesi gerekir. Konuyu
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Kaç tanesi seçime giderken olmuş?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Efendim?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kaç tanesi seçime giderken, iki ay kala olmuş?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Şimdi onu da
söyleyeceğim.
Şimdi, bu
sorduklarınızın hepsine yukarıda belli ölçüde cevap verdim
ama orası kapalı oturumdu, tutanaklarda var. Şimdi, burada
herkesin huzurunda ifade edeceğim.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Bir de kaç tanesi iptal edilmiş?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Şimdi,
zamanlamalarına baktığımızda, değerli milletvekilleri,
Meclisin açık olduğu zaman yetki talep eden düzenlemeler var. Meclis
açık. Denilebilir ki Niye kanun kuvvetinde kararname
çıkaracaksınız? Bak, Meclis açık -sizlerin aynen
söylediği gibi- getirin neyi yapmak istiyorsanız burada kanun olarak
düzenleyelim. Niye kanun hükmünde kararname çıkarıyorsunuz? Meclis
açık. Demek ki bir kısım yetki yasaları Meclisin açık
olduğu dönemlerde çıkmış, bir kısım yetki
yasası Meclis tatile giderken çıkmış. Onu da görmek
lazım. Meclis tatile giderken
Bir kısım yetki yasaları ise
seçime giderken çıkmış. Yani yetki yasası
çıkmış, birkaç gün sonra seçim kararı
alınmış ve seçime gidilmiş. Bununla ilgili tarihleri de
seçim dönemleriyle ilgili de bilgileri geçtiğimiz yukarıdaki
komisyonda verdim. Tekrar gerekiyorsa bunları sizlerle
paylaşabiliriz.
Mesela, bir misal
vermek gerekirse 3755 sayılı Yetki Yasası, 6/6/1991de
çıkarılmış, 9/6/1991de Resmî Gazetede
yayımlanmış, Meclis tatile girmiş arkasından ve 20
Ekimde de Meclis seçime gitmiş. Dolayısıyla 87de de böyle bir
durum var, 95te de -aradaki mesafe biraz uzak olmakla birlikte tatilden
sonraki süreyi hesaba kattığınızda- Meclis seçim
kararını verdiği dönemde de bunlar
çıkarılmış. Dolayısıyla bizim hukukumuzda geriye
dönüp baktığımızda her üç ayrı dönemle ilgili olarak
da yetki yasaları çıkarılmış, buna uygun kararnameler
de çıkarılmıştır.
Şimdi, bu
Hükûmet açısından baktığımızda:
Bakınız, şu kadar zamandır söylüyorsunuz. 2002den bu
tarafa biz böyle bir yetki talebiyle karşınıza gelmedik. Aynen
sizin söylediğiniz gibi, mümkün olduğu kadar her türlü düzenlemeyi bu
çatı altında tartışarak yapmaya çalıştık.
Bugün bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Bu
ihtiyacı değerlendirmek adına da Anayasadaki bir imkânı
değerlendiriyoruz. İyi niyetimizin göstergesi olarak geriye dönüp
baktığımızda -itirazen söylendi- evet üç aylık,
altı aylık var, bir yılık, iki yıllık var,
beş yıllık yetki yasası var. Dört yıl sekiz
aylık, dört buçuk yıllık, dört yılın üzerinde yetki
alan imkânla da karşıya gelinmiş. Demek ki biz burada altı aylık
Meclisin bu seçim dönemini de hesaba katmak suretiyle bir an evvel
yapacağımız düzenlemeleri sizin huzurunuza getirebilmek
adına iyi niyetle diyoruz ki: Bize bu konularda amacı, kapsamı,
ilkesi belli konularda altı aylığına yetki vereceksiniz ve
biz bu düzenlediğimiz hususları kamuoyu önünde sizinle buraya
getireceğiz. Şöyle bir suçlama yaparsanız haksızlık
olur: Bakınız, durup durup sekiz buçuk yıl sonra şimdi mi
bunu
Değerli
arkadaşlar, bu Parlamentoya kimse haksızlık etmemelidir. En
evvel kendimiz etmemeliyiz. Sizlerle beraber, sizlerin de katkısıyla
gece sabahlara kadar çalıştık, boş kalmadı bu Meclis.
Bu ülkenin çok sorunu var, çok sıkıntısı var, çok
hızlı değişen bir yapımız var, toplumsal
yapımız var. Bölgede, dünyadaki olan gelişmeleri en evvel
algılayan, yorumlayan bunun karşılığı olarak da
hem mevzuatında hem de devlet yapısında süratli
değişikliklere ihtiyaç duyan bir ülkeyiz. Dolayısıyla, biz,
aradan geçen, 18 Kasım 2002den bu tarafa, bir taraftan Avrupa
Birliğiyle ilgili anayasal ve yasal düzenlemeler yaptık, alan
düzenlemeleri yaptık, yapısal düzenlemeleri yaptık. Sabahlara
kadar -hepinize teşekkür ediyoruz- bu Meclis sabahlara kadar
çalıştı. Dolayısıyla, Meclis sanki altı ay, bir
sene hiç çalışmadı, hiçbir şey yapmadı; durup dururken
bir yetki yasasıyla aradan geçen zamanı kapatmak adına böyle bir
yola başvurdu. Bu doğru değil. Meclis, Türkiyede, devlet
kurumları içerisinde geçmişte de bugün de -iddia ediyorum- en çok
çalışan, en çok çabalayan, milletimize de bu manada en çok hizmet veren
ve Türkiyenin her meselesinin enine boyuna konuşulduğu ve
konuşulacağı yegâne de kurumdur. Bunda hepimizin de ittifak
etmesi lazım. Bu sekiz buçuk yılda Türkiye çok şey kazandı,
çok şey değişti, çok önemli noktalara da geldik. Bunları
toplum önünde de tartışmaya devam edeceğiz. İnanıyorum
ki milletimiz, benim burada söylediğimi de 12 Haziranda teyit edecektir.
Gelin, meseleye
böyle baktığımız takdirde
Bu düzenlemelerle
getirdiğimiz husus Anayasaya aykırı değil. Aslında,
bizim Anayasamız kanun kuvvetinde kararnameyle düzenlenebilecek
alanı çok geniş tutmuş, bunu sınırlandıran
Anayasa Mahkemesi kararlarıdır. Bunu şikâyet anlamında
söylemiyorum, bir tespit olarak söylüyorum. Değilse üç konu hariç, temel
haklar, kişisel haklar, siyasi haklar dışında, 163üncü
maddedeki bütçe kanununda değişiklik anlamındaki husus bir
tarafa, her alanda kanun kuvvetinde kararname düzenleme yetkisi var. Anayasa
bize, böylesine bir çoğunluğa bu kadar geniş imkân vermiş
olmasına rağmen, bakınız, sekiz buçuk yıldır ilk
defa sizin karşınıza bir yetki talebiyle geliyoruz. Hatta bu
konuyla ilgili bir kısım makalelerde Bu altı aylık süre
azdır. dediler. Siz bu düzenlemeleri yapacaksanız bunu daha uzun
yapmanız tarzında yol gösteren, tenkit eden, telkin eden yazılar
da çıktı ama biz altı aylık sürenin yeteceği
kanaatindeyiz Meclise olan saygımızın,
inancımızın gereği. Çünkü altı ay içerisinde biz
yapacağımız düzenlemeleri yapar, onu da Meclis huzuruna getirir
ve böylece yapılması gereken hususlar ne ise bunları
gerçekleştirmiş oluruz.
Kaldı ki bir
başka şeyi daha ifade etmek isterim değerli milletvekilleri:
Kanun hükmünde kararname konusu -demin söyledim- sadece ekonomik konularla
ilgili değil ya da olağanüstü durumların söz konusu olduğu
zamanlarda başvurulacak bir yol değil. O türlü kanun hükmünde
kararnameler zaten Anayasada var, sıkıyönetim ve olağanüstü
hâller hariç diyor. Olağan dönemde de bir sorun çözme yöntemidir, ülkenin
sorunlarına bir yasal zemin oluşturabilme ve ülkenin sorunlarını
çözebilme noktasında bir anayasal fırsattır.
Şunu kabul
etmemiz gerekir değerli milletvekilleri: Devlet hayatı, kamu
hayatı son derece dinamik bir hayat. Toplum devamlı
değişiyor, ne sekiz sene evvelin ne on sene evvelin Türkiyesi var.
Bazen bir sene içerisinde çok şey değişiyor. Teknolojideki
gelişme, dünyada olup bitenler devlet hayatında da süratli
değişikliklere ihtiyaç gösteriyor. Bu ihtiyaçların
karşılanabilmesi, bu düzenlemelerin yapılabilmesi için kanun
hükmünde kararname meselesi zaten bu neviden zaruri ihtiyaçlar sebebiyle anayasa
hukukumuza, devlet hayatımıza girmiş, Batıdaki varlık
sebebi de budur.
Kaldı ki
zaten geriye dönüp baktığımızda çıkarılan bu 522
kararnameden, değerli milletvekilleri, 250ye yakını
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) 631.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) 631se daha
fazlası, ama bizdeki kayıtlar, arkadaşlarımız, 522
olarak ifade ediyor.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Hayır, 631.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Zararı yok.
Benim dediğimi de kabul etseniz, sizinkini de kabul etseniz 250ye
yakını kamu kurum ve kuruluşlarının yeniden
düzenlenmesiyle alakalı. O zaman sormazlar mı -eğer soruyu bize
soruyorsanız- bizden evvelki hükûmetlere -ki bu yola başvurmamış
hiçbir hükûmet yok, hiçbirisi de zaafından, zafiyetinden dolayı
buraya başvurmadı- 250ye yakın kanun hükmünde kararname devlet
organlarının yeniden teşkiliyle ilgiliyse, o zaman sormazlar
mı Siz niye düzeltemediniz? Siz niye o yollara başvurdunuz? Siz niye
o yol ve yöntemlerle sorunları aşmaya gittiniz de Parlamentoya
getirmediniz, buraya getirmediniz? diye.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) O zaman niye dava açtınız?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Hâlbuki
Parlamentoya getirilmedi. tabiri de hoş değil, eninde sonunda her
şeyin geleceği nokta burasıdır.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Çiçek, bu imza sizin değil mi?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Bir dakika
şimdi
Bir dakika
MUHARREM
İNCE (Yalova) Siz dava açtınız. İmzanız var,
imzanız.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Sayın İnce, bakın,
şimdi bir şey rica edeceğim ben sizden: Siz Grup Başkan
Vekilisiniz. Bak, hakkımı yiyorsunuz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Hayır, imzanızı sordum. Bu imza kimin?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Grup başkan
vekilleri ağır oturur, batman götürür. Biraz sorumlu davranın,
sorunlu davranmayın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Rica edeceğim, bak, şunun şurasında bir
hafta zaman kalmış, yapmayın.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bence Başbakan Yardımcısı da eski
attığı imzanın hesabını vermelidir. Bu imza
kimin?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Benim üslubum
incedir, sizin soyadınız İnce. Bu doğru değil. Gelin,
üslubumuzu da inceltelim, tutumumuzu da. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bu imza kimin?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Şimdi, onun
izahını yaparım, onun izahını yaparım.
Şimdi, o
altına imza koyduğumuz konuyu Anayasa Mahkemesi iptal etti.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Evet.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Neden dolayı
iptal etti? Demek ki biz yanlış söylememişiz, doğru
söylemişiz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Çiçek, aynısını
yapıyorsunuz şimdi. Bu imza kimin?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Bizim doğru
söylediğimizi Anayasa Mahkemesi de kabul etmiş. Neden dolayı?
Kapsamı olmadığından dolayı.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Hayır, hiç alakası yok, hatta şimdikinin
kapsamı daha geniş.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Onun için, dikkat
ederseniz getirdiğimiz bu yetki tasarısında en fazla hacim
işin kapsam kısmındadır.
O iptal edilen
tasarıda amaçla kapsam birleşmiş gözüküyor, kapsamı
olmadığı için iptal edildi. Biz doğru bir şey
söylemişiz, Anayasa Mahkemesi de bizi teyit etmiş.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Bakan, Pozisyonum değişti, görüşüm
de değişti. deyip kurtulun.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Pozisyonunuza göre görüş...
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Müsaade ederseniz,
siz eğitimden ben de biraz hukuktan anlarım. Herkes kendi
alanında konuşsun, birbirimizi üzmeyelim, demin, Sayın
Hocamın da tavsiyesine uygun olarak.
MUHARREM
İNCE (Yalova) İsterseniz imza konusunda konuşalım, ortak
alan olsun.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla)
Dolayısıyla, o imza benim, o imza bizim, o
yaptığımız itirazın doğru olduğunu da
Anayasa Mahkemesi teyit ettiyse bunu ikide bir ismimi telaffuz ederek gündeme
getirmeniz sanki büyük bir kabahat işlemişiz, yanlış
işlemişiz gibi, böyle bir şey var.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Büyük bir çelişki, tutarsızlık.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, biz bu tasarıyı hazırlarken elbette
Anayasayı, uluslararası hukuktaki uygulamaları ve hiç
şüphesiz Anayasa Mahkemesinin geçmişte on konuyla ilgili olarak... On
tanesi Anayasa Mahkemesine gitmiş.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) - On iki tanesi Anayasa Mahkemesince iptal.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - On iki tanesi
İki tanesi kısmen
iptal, iki tanesi. Orada dile getirdiği hususları, öne
çıkardığı hususları dikkate alarak getirdiğimiz
bir düzenlemedir.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) - Hiç dikkate almamış, hiç ilgisi yok.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Şimdi siz
diyeceksiniz ki: Anayasaya aykırı.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Aykırı.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Biz de diyoruz ki:
Anayasaya uygun. Neticede demokraside tartışmanın yolu bir
yerde kesmektir. Aykırıdır, uygundur
İşte bunu bir
usul çerçevesinde tartışıyoruz. Eğer sonunda siz hâlen
kanaatinizde ısrar ediyorsanız Anayasa Mahkemesine gidecektir.
Yalnız,
burada yeri gelmişken bir şey ifade edeyim: Şimdi, Anayasa
Mahkemesinin Teşkilat, Kuruluş Yasasını geçtiğimiz
günlerde burada konuştuk.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Anayasa Mahkemesi üyelerine kırmızı
pasaportları verdiniz.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Onunla ilgili her
şey söylendi. Şimdi, hâlen, bu işe bir noktayı koymak
lazım. Orayı iktidarın arka bahçesi vesaire tarzındaki
ifadeler yakışık almaz, doğru olmaz.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Arka bahçeniz, aynen öyle!
MUHARREM
İNCE (Yalova) Aynen öyle!
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Orada görev yapan
tüm yargıçları zan altında tutacak, onları töhmet
altına sokacak ifadeler doğru değildir.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Geçmişte hep siz söylüyordunuz.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Bunları
reddederim, onlar adına da reddederim çünkü burada kendilerini savunma
imkânları yoktur. Oradaki insanları sırf bir teşkilat
yasası çıkarıldı diye vicdanlarını bir tarafa
bırakacak, askıya alacak, hukuku bir tarafa alacak, biz böyle dedik
diye bize göre karar verecek. O zaman mefhumu muhalifinden şöyle bir
şey çıkar: Eskiler de sizin dediğiniz gibi
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Hayır, eskiden hukuk vardı, şimdi siz
varsınız!
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Eskiler de sizin
arka bahçenizdir diye oradaki insanları suçlamak gibi bir durumla
karşı karşıya kalırız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yapmayın yani bu kürsü bir
suçlama aracı değildir. Burada her türlü değerlendirmeyi
yaparız ama burada olmayanları suçlamak bence bu kürsü
açısından da doğru olmadığı gibi İç Tüzük
açısından da çok uygun bir üslup olmadığı kanaatini
taşıyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sekiz buçuk senedir çıkarmadığınız
kararnameyi şimdi niye çıkarıyorsunuz?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) Bu
tasarının milletimize, ülkemize hayırlı olması
dileğiyle hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çiçek.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun efendim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, Sayın Çiçek
konuşmasında Siz Grup Başkan Vekilisiniz, daha
ağırbaşlı olmalısınız. dedi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ben buna katılıyorum. Ben gerekli
ağırbaşlılığı gösterdiğime
inanıyorum. Grup Başkan Vekilinin bir diğer görevi daha
vardır ki konuşurken belgeyle, bilgiyle konuşmalıdır.
Bence Sayın Çiçek
Ben imzasını sordum Sayın Çiçekin, açıklaması
şudur: O zaman muhalefet milletvekiliydim, şimdi Başbakan
Yardımcısıyım, şartlar değişti
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hayır,
hayır, hiç öyle bir şey söylemedim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Ben imzayı söyledim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Şahsı adına Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz
Tunç.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yetki
kanunu tasarısının tümü üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Benden önce
konuşan Değerli Başbakan
Yardımcımız ve AK PARTİ Grubu adına konuşan,
aynı zamanda benim de Anayasa Hukuku Hocam olan Değerli Burhan Kuzu
Hocamız yetki kanunu tasarısının anayasa hukuku
açısından değerlendirmelerini yaptılar
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Eyvah!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Senin nasıl geçtiğin belli oldu hukuk derslerinden!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Ben Hocamıza ve Değerli Bakanımıza çok
teşekkür ediyorum.
Kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi Anayasamızın 91inci maddesinde
düzenlenmiştir. 82 Anayasasından önce de var olan bu yetkiyi
hükûmetler 1971 yılından 2001 yılına kadar zaman zaman
kullanmışlardır. Bugün bu yetki tasarısına itiraz eden
partilerin, Cumhuriyet Halk Partisinin, Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarda
olduğu dönemlerde de bu yetki kullanılmıştır, hatta bu
yetki Anayasaya Cumhuriyet Halk Partili Nihat Erim tarafından
konulmuştur.
AK PARTİnin
iktidara geldiği 2002 yılından bu yana ise kanun hükmünde
kararname yetkisi hiç kullanılmamıştır. 12 Haziran 2011
tarihinde yapılacak olan seçimler nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi
bu haftanın sonundan itibaren çalışmalarına ara verecektir.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Seçimle ne alakası var! Olsaydı 2007 seçimlerinde
isterdiniz!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Yapılacak olan genel seçimlerin ardından Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yeniden teşkili ve hükûmetin kurulması
çalışmalarının yanı sıra ekim ayında
başlayacak bütçe süreci de dikkate alındığında,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin uzun bir süre için yasama faaliyetlerinde
bulunmayacağı açıktır.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Peki, bütçe ilk defa mı yapılacak! Her bütçede yetki
mi alınacak!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Bu nedenle kamu hizmetlerinin etkin işleyişi
açısından aciliyeti olan konuların Hükûmete verilecek bir yetki
çerçevesinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerle
gerçekleştirilmesi, kamu yönetimimizde etkinlik ve verimliliğin
artırılmasına katkı sağlayacaktır.
Anayasa Mahkemesi
kanun hükmünde kararnameler konusunda, 1990 yılından başlayarak
verdiği kararlarıyla bir yandan Anayasanın bazı açık
hükümlerini fiilen etkisiz kılmış, diğer yandan da bu konuda
Anayasada olmayan ivedilik, zorunluluk ve önem gibi yeni hükümler
eklemiştir. Anayasa Mahkemesinin Anayasanın açık hükümlerini
geçersiz kılacak veya Anayasaya Anayasada olmayan hükümler ilave edecek
kararlar vermesi hukuken mümkün değildir. Anayasanın açık hükmü
ortadayken Anayasa Mahkemesinin âdeta anayasa normu koyarcasına karar
vermesi yanlıştır. Anayasa normu koymak veya anayasa
normlarını değiştirmek yalnızca ve yalnızca millî
iradeye, Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Bu nedenle, millî iradenin
temsilcisi olan milletvekillerimizin anayasa normunu göz ardı ederek
Anayasa Mahkemesinin geçmişte verdiği hukuka aykırı
kararlarını savunmaları doğru değildir.
Yüce Meclisin
dikkatlerine bu müzakerelerde farkına varılmayan bir
yanlışı sunmak isterim.
Kanun hükmünde
kararname ve yetki kanunu kurumu, sınırları, yasakları ve
kapsamı anayasa normu tarafından ihdas edilmiş bir kurumdur. Bir
anayasal kurumun Anayasa bütününe veya herhangi bir maddesine
aykırılığından söz edilemez. Bazı sözcüler
Anayasa Mahkemesinin kararlarına aykırılık ile anayasa
normuna aykırılığı birbirine
karıştırmaktadırlar.
Anayasa Mahkemesi
1990 yılına kadar kanun hükmünde kararname ve yetki kanunu
kurumlarını Anayasanın sözüne ve özüne uygun şekilde
anlamış, uygulamış ve itirazları buna göre
sonuçlandırmıştır. Anayasa Mahkemesi 1990
yılından itibaren kararlarını Anayasamızın
91inci maddesi karşıtlığında kurmuştur. Anayasa
Mahkemesinin karar çizgisindeki bu değişiklik siyasal koşullar
ve siyaset bilimi bakımından değerlendirilebilir.
Şimdi, her
birimizin önünde var olan Anayasanın 91inci maddesini dikkatle
okuyalım. Hangi cümlesinde önem kelimesi var, ivedilik ve zorunluluk
kriterleri var?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Anayasa Mahkemesi kararlarında var.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - Yüksek Parlamentonun asgari 330 oyla başarabildiği
anayasa değişikliğini, anayasa bilimi söylemiyle kurucu iktidar
yetkisini Anayasa Mahkememiz hangi anayasa normundan almaktadır? Yetki
yasasının veya kanun hükmünde kararnamenin Anayasaya aykırılığı
ile Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılığını
birbirine karıştırmamalıyız. Anayasa Mahkemesi
kararlarının bağlayıcılığı iptal
ettiği normların yürürlükten kalkmasıyla sınırlıdır.
Yüksek Meclis, anayasa normunu Anayasa Mahkemesinin
anladığının dışında, yepyeni bir
bakış açısıyla yorumlayabilir.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Çiçek dedi ki: Anayasa Mahkemesinin bütün
kararlarına uygun. Sen diyorsun ki: Bağlayıcı değil
Anayasa Mahkemesi kararları.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - Bu nedenle modern Anayasa yargısı, Anayasa Mahkemesinin
karar gerekçelerinin yasayıcı organları
bağlamadığı temeli üzerine kuruludur. Bizim için aslolan
Anayasanın bağlayıcılığıdır. Bugün
görüşülen iş, Anayasanın özüne ve sözüne merkezî bir uygunluk
içindedir. Doktrinde ve muhalefet şerhlerinde ağır
eleştiriye uğrayan Anayasa Mahkemesinin, konuya özgü
kararlarını gözden geçireceğini ummaktayım. Bir içtihat
otokritiği Anayasa Mahkememizi de Anayasa eksenine çekecektir.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Cesaretlendiren sizi o zaten!
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) İçtihat değişecek. diyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasamızın 91inci maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verebileceği, ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller
saklı kalmak üzere, Anayasada yer alan temel haklar, kişi
hakları ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Yine maddede, yetki kanununun,
çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını, kapsamını,
ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname
çıkarılıp çıkarılamayacağını göstermesi
gerektiği belirtilmiştir.
Görüşmekte
olduğumuz yetki kanunu tasarısına
baktığımızda, kamu hizmetlerinde düzenlilik, etkililik ve
verimlilik sağlanması ve kamu görevlilerinin
çalışmalarında etkinliğin artırılması
amacıyla mevcut bakanlıkların birleştirilmesine,
kaldırılmasına veya yeni bakanlıklar kurulmasına ve
bunların bağlı kuruluşları arasındaki
hiyerarşik ilişkinin yeniden belirlenmesine, mevcut,
birleştirilen veya yeni kurulacak bakanlıkların görev ve
yetkileriyle taşra ve yurt dışı
teşkilatlarının düzenlenmesine ve bakanlıklarda ve
bakanlıkların bağlı kuruluşlarında istihdam
edilen memur, işçi ve sözleşmeli personelin atanma ve nakil esaslarının
belirlenmesine ihtiyaç duyulduğu ve bu konularla ilgili olarak altı
ay süreyle ve bu süre içerisinde birden fazla kararname
çıkarılabilecek şekilde Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi ve bu
yetki kullanılırken uyulacak ilkeler belirlenmiştir. Tasarıda
Anayasanın öngördüğü şekilde amaç ve kapsam net bir
şekilde belirlenmiş, ilkeler ve yetki süresi de açıkça
düzenlenmiştir. Bu nedenle, Anayasaya aykırılık
tartışmaları yersizdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sekiz buçuk yıllık AK
PARTİ İktidarında parti programında ve hükûmet
programlarında taahhüt edilen hususlarda çok büyük mesafeler
alınmıştır. Demokrasimiz bu dönemde güçlenmiştir. Her
alanda iyileştirmeler sağlanmış, ülkemizin itibarı AK
PARTİ İktidarında artmıştır. Milletimiz
geleceğe bu dönemde güvenle bakmaya başlamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi yoğun gündemlerle
çalışmış, temel kanunlarımızın tamamına
yakını çağımızın ihtiyaçlarına cevap verecek
şekilde değiştirilmiştir. 11 Haziran seçimleri ve yaz
dönemi ve ardından yapılacak bütçe görüşmeleri nedeniyle geçecek
zamanda ihtiyaç duyulan, milletimizin menfaatine olan, özellikle kamu
yönetiminde daha etkin ve verimli çalışmayı sağlayacak bu
düzenlemelerin hayata geçirilmesine itiraz etmenin doğru olmadığını
belirtmek istiyorum. Kurulması düşünülen Gençlik ve Spor
Bakanlığına, Ekonomi Bakanlığına, Dış
Ticaret Bakanlığına, Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım
Bakanlığına kimin itirazı olabilir? Seçimlerin hemen
akabinde yeni hükûmet kurma çalışmaları
gerçekleştirilecektir. Yeni hükûmet kurulurken bu bakanlıklarla
ilgili yeni mevzuatın hazır olması ülkemizin zaman kaybetmesinin
önüne geçecektir. Muhalefete mensup milletvekillerimizin de bu zaman
kaybına gönüllerinin razı olmayacağını düşünüyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle Yetki Kanunu Tasarısının ülkemize ve
milletimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tunç.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, aslında yetki verme hükûmete Anayasadan kaynaklanan bir
durumdur. Ancak burada getirilen yetki kanunuyla Hükûmete verilen kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi çok geniş. Burada şimdi deniliyor
ki: Memurların seçilmesi, terfi etmesi, yükselmesi ve görevden
alınması
Siz memuru hangi koşullarda görevden
alacaksınız, hangi koşullarda emekliye sevk edeceksiniz? Bu,
temel hak ve özgürlüklere bir saldırıdır. Şimdi, emekliye
sevk işlemlerini 5510 sayılı Kanunla mı
yapacaksınız yoksa özel bir emeklilik statüsü mü getireceksiniz?
Bir de Anayasa
Mahkemesinin kuruluş kanununu çıkardınız, Anayasa Mahkemesi
Başkanına orada yıllarca çalışan insanların
görevine son verdirttiniz, açığa aldınız. Yani, burada da
aynı sistemi getiriyorsunuz. Memurların görevine son verdiğiniz
zaman memur güvencesi olur mu? Yani orada amir o zaman kadına diyecek ki:
Gel evimde bulaşık yıka, yoksa seni buradan atarım.
Bununla o getiriliyor. Yani kamu görevlilerinin güvencesi kalmıyor.
BAŞKAN
Sayın Yalçın.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli
Bakanım, şunu sormak istiyorum: Şimdi, bu kanun maddeleri
içerisinde personel rejimi etkilenecek kurumların yasalarına
işaret edilirken Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunundan da
bahsedilmekte. Aynı zamanda normal devlet memurları prosedüründe
emekliye sevk etme işlemi tabiri bu yasada geçtiği zaman da bu
sanki biraz silahlı kuvvetlere ilişkin bir jargon, normal devlet
memurları için böyle bir düzenleme çok kullanılmıyor.
Baktığınızda, daha ziyade bakanlıkların
ihdası, ayrılması, birleştirilmesi gibi takdim
ettiğiniz bu hususta nereden icabet etmiştir de Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanunu da bu kanun içerisine alınmıştır? Bu kanun
geçerse Türk Silahlı Kuvvetlerinde emekliye sevk etmeyi
düşündüğünüz kimler vardır ya da bu yasadan etkilenecek askerî
personel hangi vasıf ve evsaftadır?
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
yukarıda da sordum ama demin de Cevaplayacağım. dediniz. Ben
merak ediyorum, sizin saydığınız kanun hükmünde kararname
çıkarma yetki kanunlarının kaç tanesi seçime gidilirken
çıkarılmıştır? Onların içerisinde bu kadar
geniş yetki verilen var mıdır? Hangisinde, Seçime giderken
çıkarıldı. dediklerinizden hangisinde bu kadar geniş
düzenleme; sekiz buçuk yılda yapamadığınız her
şeyi pakete koyup bütün kurumları, az önce Sayın
Yalçının dediği gibi TSK dâhil koyarak yapılmış
bir yetki kanunu var mıdır? Bunların kaç tanesini Anayasa
Mahkemesi iptal etmiştir, iptal edilmeyen neler kalmıştır?
Merak ediyorum. Demin de Cevap vereceğim. dediniz ama belki bu vesileyle
-zaman yetmediği için- cevap verirsiniz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Günal.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu tasarı yasalaşırsa hangi bakanlıklar kapatılacak
veya ikiye, üçe bölünerek yeni bakanlıklar oluşturulacaktır? Söz
konusu bakanlıkların resmî görüşleri alınmış
mıdır? Alınmışsa hangi bakanlık nasıl bir
görüş vermiştir?
Bir de
tasarının 1inci maddesinin 20nci fıkrası, diğer
kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle ilgili düzenlemeleri de kapsıyor.
Kafanızdaki diğer kanun ve kanun hükmünde kararnameler hangileridir?
Bunlarla kimlerin canlarını yakmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
- Sayın Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler
ve sözleşmeli personelin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi
etme, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilmesinin usul ve
esaslarını belirlemek üzere yetki alıyorsunuz.
Şimdi, bu
kadar geniş bir yetkiyi seçim öncesinde alırken seçimi yönetecek kamu
çalışanlarına bir baskı
uyguladığınızı düşünüyor musunuz? Birinci sorum
bu.
İkincisi:
2000 yılında 57nci Cumhuriyet Hükûmeti tarafından
çıkartılan kanun hükmünde kararname veya yetki yasasına
karşı demiştiniz ki, bir arkadaşınız: Memurların
ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve
yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ödenekleri ve diğer
özlük işleri kanunla düzenlenir. Kararnamelerle düzenlenir demiyor
kanunla düzenlenir, diyor. diye bir arkadaşınız itiraz
etmiş, Anayasa Mahkemesine gidiş gerekçesine de bunu
yazmışlardır. Bu söz bugün doğru değil midir? Dün mü
doğruydu, bugün mü doğru Sayın Bakan?
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
yine ben de memurlarla ilgili sormak istiyorum: Seçimlere iki ay kala almak
istediğiniz bir yetkiyle emeklilik zamanı gelmiş memurları
emekli etmeyi düşünüyorsunuz. Emekli edeceğiniz bürokratlar sizin
gibi düşünmeyen, diğer partilerin görüşlerini benimseyenlerden
mi olacaktır?
İkinci
sorum: Yargı kararıyla iade edilen kaç adet üst düzey bürokrat
vardır? Bunları mı emekli etmeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çelik
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
Anayasanın 91inci maddesi ikinci fıkrası yetki kanununun amaç,
kapsam, ilke ve kullanma süresine ilişkin hüküm içeriyor. Yine Alim
Işık Beyin ifade ettiği gibi -ben onu tekrarlamak istiyorum-
1inci madde 2/a 20nci madde ve yine madde 1in 2/b 7nci maddesi; yani
Diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin diye başlayan cümleler
her ikisi de. Burada sınır konulmuyor ve geniş bir düzenleme
öngörüyor. Bu durumda siz devlet teşkilatlanmasında neler yapacaksınız?
Onu o zaman Genel Kurula anlatır mısınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Evvela şunu
ifade etmek istiyorum: Çıkarılan bu 522 adet kanun hükmünde kararnamenin
250 kadarı kamu kurum ve kuruluşlarının yeniden
yapılanmasıyla ilgili, önemli bir kısmı da personel
rejimiyle ilgilidir. Doğal afet gibi vesaire, bu konularda da
çıkarılmış olan kararnameler var. Yani genel tasnif olarak
baktığımızda, önemli bir kısmı kamu
kuruluşlarının yeniden yapılanması, ikincisi de
personel rejimiyle ilgili düzenlemelerdir. Dolayısıyla ilk defa
KAMER GENÇ
(Tunceli) Personelin durumunu iyileştirmek için alıyorsunuz bunu,
görevine son vermek için değil.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
İyileştirme dediğinizde, tabiatıyla
Biz de başka
maksatla alıyor değiliz. Onları kanun hükmünde kararnameler
çıktığında zaten göreceksiniz. Demek ki personel rejimiyle
ilgili kanun hükmünde kararname çıkarmak mümkün. Bunun
sınırları da zaten burada belirtilmiş oluyor. Nitekim,
misal vermek gerekirse, önümdeki listede, 2171, 2999, 3268, 3990, 4214, 4615,
en son personelle ilgili olarak 2001de çıkmış olan 4639. Yani
1978den bugüne kadar personel rejiminin düzenlenmesiyle ilgili kanun hükmünde
kararname çıkmış, aşağı yukarı genel
yazılım tarzı da bizim burada ifade ettiğimiz gibi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada görevine son verme yok.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Anayasa Mahkemesiyle
ilgili olarak değerli milletvekilleri, anlaşılıyor ki bu
kanun konuşulurken müteaddit defalar gündeme gelecek. O kanun
tasarısı görüşülürken ifade ettik, Anayasa Mahkemesinin
teşkilat, kuruluş ve yargılama usulleriyle ilgili kanun
düzenleniyor. Düzenlenirken orada personel rejimiyle ilgili, personelin özlük
hakları, kadro durumuyla ilgili de bir kısım düzenlemeler var.
Mesela, orada, aklımda kaldığı kadarıyla -bir iki
eksik ya da fazla olabilir, ondan özür dilerim- on sekiz tane müdürlük varsa
yediye, sekize düşüyor. Şimdi geri kalanların durumu ne olacak?
Bunların taşra teşkilatı da olmadığı için
KAMER GENÇ
(Tunceli) Anayasa Mahkemesi Başkanına yetki vereceksiniz.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Sayın Genç,
müsaade ederseniz ben bir şey söyleyeyim.
Şimdi, on
sekiz tane müdürlük var da sekize düşüyorsa on tanesinin durumu ne olacak?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye düşürdünüz?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Daha evvel
Yargıtay Kanununda ek bir madde var. Yargıtay Kanunundaki o ek
düzenleme de bu dönemde çıkmış değil. Oradakine paralel
olarak deniliyor ki: Eğer bu türlü düzenlemeler sebebiyle bir
kısım insanların mağduriyetine imkân vermemek adına, bunlar
Adalet Bakanlığındaki kadrolara aktarılmak suretiyle özlük
haklarının korunmasına imkân sağlanır.
Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesindeki o düzenleme bugüne mahsus, bu
defaya mahsus ve bu mahkemeye mahsus bir düzenleme değil. Aynı
şey Yargıtay Kanununda var bildiğim kadarıyla. O gün
Adalet Bakanlığı bürokratları şunu söyledi: Aynı
şeyi Danıştay da bizden istiyor bir düzenleme
gerektiğinde. Çünkü bir ihtiyaç var, ihtiyaç 8 kişiyse 10 tane
insanın özlük hakları nasıl olacak, bunun düzenlenmesi gerekiyor,
o nedenle.
İkinci
olarak: Geriye dönük olarak çıkarılmış olan
Sayın
Yalçının sorduğu soru, deniliyor ki Türk Silahlı
kuvvetleriyle ilgili düzenleme
Belli ki bu soruyla ilgili olarak bir tereddüt
var, onu ifade etmek için söylüyorum. Şimdi, daha evvel çıkarılmış
olan yetki veren kanunlarda, 26/9/1978 tarihli 2171 sayılı, 24/4/1984
tarihli 2999 sayılı, 12/3/1986 tarihli 3268 sayılı,
18/5/1994 tarihli 3990 sayılı, 28/11/1996 tarihli 4214
sayılı, 21/12/2000 tarihli 4615 sayılı, 10/4/2001 tarihli
4639 sayılı yetki kanunlarında da diğer kanunlar
zikredildiği için personel rejimiyle ilgili, Türk Silahlı
Kuvvetleriyle ilgili de düzenlemeler var. Çünkü bir kısım özlük
haklarıyla ilgili düzenleme olacaksa, bir kısım imkânlar
sağlanacaksa, düzenleme yapılacaksa bu kanunlar bu düzenlemelerde de
var.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Özlük hakları var mı bunun içinde?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hangisi?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Mali yetkiyle ilgili bir şey var mı?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Ha, personel rejimi
şimdi, bir kadro değişti, ihdaslar olacak, iptaller olacak
vesaire, bununla ilgili düzenlemeler geldiğinde tabiatıyla bu
kanunlarda da konulmuş.
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Mali yetki yok!
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) O günkü kanunların
yazılım tarzına bakarsanız bunun bu maksatla konulduğu
görülecektir.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bugünkünde yok Sayın Bakan!
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Bakan, mali yetki yok efendim!
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hangi konularda şey çıkmış, Sayın
Günalın sorusu, yanlış şey yapmıyorsam,
çıkarılmış olan kanunlar da, hemen söyledim, kategorik
olarak ya kamu kurum ve kuruluşlarının yeniden teşkiliyle
ilgilidir ya personel rejimiyle, özlük haklarıyla ilgilidir ya da
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bunun hepsini birden içeren var mı hiç?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Efendim?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bütün diğer kanunları, ne bileyim, personel rejimini,
bakanlıkları
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Birçok kanunda var,
özellikle 1984te falan çıkan, Rahmetli Özal döneminde çıkan yetki
kanunlarına bakarsanız bunları göreceksiniz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Bakan, spesifik, biz baktık, bulamadık da ondan
soruyorum.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Alim
Işıkın Hangi bakanlıklar, ne olacak? diye bir sorusu
var.
Bununla ilgili
çalışmalarımız oldu, alternatifli olarak
çalışmalarımız var. En evvel, konu gündeme geldiğinde
kamuoyu açısından daha iyi anlaşılabilmesi
bakımından, devlet bakanlıklarıyla ilgili düzenlemeyi öne
çıkarmak istedik çünkü başlangıçta iki tane devlet
bakanlığı vardı, bugün yirmi devlet
bakanlığı var. Dolayısıyla, esas itibarıyla, çok
sayıda devlet bakanlığı kurulması gibi geçmişte
Türkiyenin çok değişik sebeplerden dolayı başvurduğu
bir yol olmuş. Bazen bir genel müdürlük için bir tane
bakanlığın konulduğu dönemleri biliyoruz. Ben kendi
hayatımdan da biliyorum, devlet bakanı olarak görev
yaptığım dönemde sonradan, ben ayrıldıktan sonra
aynı görevler beş ayrı bakanlık tarafından yürütüldü.
Dolayısıyla, bu devlet bakanlıklarına artık bir son
verelim, devletin diğer icracı bakanlıkları gibi tüzel
kişiliği olan, normal işleme imkânı olan icrai
bakanlıklara dönüştürecek bir sisteme götürmek istiyoruz. Bütçesi
yok, Başbakanlıkla ilintili, bunun getirdiği
sıkıntılar var; tüzel kişiliği yok, bununla ilgili
sıkıntılar var. Bir de, ayrıca, devlet bakanlığının
Batıda bizdeki gibi bir denkliği yok, orada daha çok bakan
yardımcısı ya da siyasi müsteşar gibi bir
algılanması var, bunun getirdiği de bir sıkıntı
var. Onun için, artık, bu tecrübelerden sonra istiyoruz ki bu devlet
bakanlıklarını kaldıralım, büyük ölçüde icrai
bakanlıklara dönüştürelim.
Ayrıca
diğer bakanlıklarda -belki sanayi bilim teknoloji
bakanlığı, çünkü bunları söylediğimiz zaman
doğrusunu isterseniz bir kısım beklentilere, tereddütlere de
sebebiyet verir, onu ifade etmemek için söylüyorum- belki bazı
bakanlıklarda ya kaldırarak veya başka ad altında yeni bir
kompozisyonla yeni bir bakanlık düzenlemesine gitme imkânı da
vardır. Bu konularla ilgili alternatif çalışmaları
yaptık, zaten kararname çıktığında bu açık olarak
gözükecektir. Bununla ilgili düzenleme de çok büyük bir ihtimalle seçimleri
takiben yapılacak, aynı işi, hükûmet kurma işini iki defa
yapmamak adına, onu ifade etmek istiyorum.
Sayın
Şandır, hepimiz siyasetin içinden geliyoruz. Sorduğunuz soru
önemli. Bu ülkede kim seçmene baskı yapıyorsa kaybediyor. Bunu
kerratla gördük. Geriye dönük
Bakınız, 24üncü defa sandık
başına gideceğiz genel seçim için. İster normal zamanlarda
ister olağanüstü dönemlerin akabinde yapılan seçimlerde seçmene
baskı anlamına gelecek -ki kamu görevlileri de seçmendir, epey de
etki alanları vardır- aklını peynir ekmekle yememiş
hiçbir hükûmet baskı yol ve yöntemiyle vatandaştan oy alma yolunu
tercih etmez, ederse kaybeder geçmişte yapıldığı gibi.
Onun için bizim bu düzenlemeyi getirirken hiçbir kamu görevlisine, hiçbir
vatandaşa bir baskı yoluyla bir netice elde etmek gibi ne
düşüncemiz var ne de buna ihtiyacımız var; bunun bilinmesinde
fayda var ama sizin bunu Baskı aracı olarak getirildi.
tarzında değerlendirmemenizi de rica ediyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bu kadar çok geniş memur kitlesini ilgilendiren
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hayır, işte
Bu kadar çok geniş memuru ilgilendiriyor. diyorsanız o zaman
Hükûmet bu tip kararnameleri çıkarırken ince eleyip sık
dokuyacak, 9 defa düşünecek, 19 defa düşünecek böyle bir
algılamaya imkân vermemek adına. Onun için konuyu bu şekliyle
ifade etmek istiyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Korku yaratacaksınız!
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Yargı
kararıyla iade edilen ne kadar kamu görevlisi var? Sayın Paksoy,
doğrusunu isterseniz, yanlış bir bilgi vermiş olurum,
istiyorsanız yarın sorayım -illa da bu formatta bunun
cevaplanması gerekmiyor- size bilgi vereyim yani yanlış bir
bilgi verirsem size de saygısızlık olur.
Emekli
edileceklerle ilgili de bizim bir önyargımız yok, vesaire yok, bu
düzenlemelerin sonucunda çıkacak tabloya bakarız. Zoraki emeklilik
diye bir şey olmadı, olsa olsa teşvik edersiniz geçmiş
dönemdeki bazı uygulamalar sebebiyle, belki ikramiye miktarını
artırırsınız, teşvik edici düzenlemeler olabilir.
Emekli olur ya da olmaz emekli olacak kişi hesabını
kitabını yapar, kendi arzusuna bağlı bir konudur.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Öyle bir şey yok Sayın Bakanım, değişiklik
yapın bari.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Yok, yok.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yani mali haklarla ilgili bir şey yok, bari bir önerge verin
de değiştirin.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Sayın Çelik,
yanlış anlamadıysam -siz tabii idarecilikten geliyorsunuz-
şöyle bir şey var: Bir konu Anayasada kanunla düzenlenir.
denildiğinde kanun hükmünde kararnameyle düzenlenebilir mi? Anayasa
Mahkemesinin 89/4 esas, 89/23 sayılı Kararı var. Demin
konuşmamda ifade ettiğim 91inci maddedeki istisnalar, yani temel
haklar, siyasi haklar ve kişisel haklarla 163üncü maddedeki istisna
dışında düzenleme yapabileceği yolunda mahkeme kararı
var. Doğrudur
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Arınç, öyle dememiş, Memurlarla ilgili
hususlar 128de kanunla düzenlenir. demiş.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Efendim, şimdi
kişisel görüşleri tartışmak değil de artık
yargı kararları
Siz de yukarıda bana onu söylediniz. Yargı
kararları
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bunları diyor, ben bir şey demiyorum.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Bak şimdi,
yargı kararları, sizin de ifade ettiğiniz 153üncü maddeye göre
katılsak da katılmasak da yargı kararları
bağlıyor bizi. Katılmadığımız noktalar
oluyor, nitekim birçok anayasa hukukçusu Anayasa Mahkemesinin bu kanun hükmünde
kararnamelerle ilgili görüşüne katılmıyor. Anayasadaki var olan
bir yetkiyi işlemez hâle getiriyor diye Sayın Kemal Gözlerin ki o
gün orada bir değerli arkadaşımız o kitaptan bahisle
herhâlde
Sayın Günal sizde miydi?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Var hepsi, var.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Sizdeydi.
Orada diyor ki,
Anayasadaki bir imkânı ortadan kaldırıyor Anayasa Mahkemesi
diye çok ağır bir şekilde de Anayasa Mahkemesini
eleştiriyor. Şimdi eleştirmek ayrıdır, kanuna uymak
ayrıdır.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Eleştirebilir ama kaldırmış yani.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Diyor ki Anayasa
Mahkemesi Bu istisnalar dışında kanunla düzenlenir konusunda da
düzenlemeler yapılabilir. Doğrudur, yanlıştır ama
neticede hepimizin bir düzenleme yapılırken dikkat etmemiz gereken
hususlardır diye düşünüyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Evet, sayın
milletvekilleri, yirmi saniyelik bir zamanımız kaldı. Bazı
arkadaşlarımız soru-cevap için girmişler ama Sayın
Bakanın da cevap verme şansı yok. Onun için soru-cevap
işlemi burada neticelenmiştir.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, maddelerine geçilmesinin oylamasından önce bir
hususu açıklamak istiyorum: Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç,
Başkanlığımıza bir önerge vermiştir. Sayın
Genç, önergesinde görüştüğümüz tasarının tümünün
maddelerine geçilmeden Komisyona iade edilmesini talep etmektedir. İç
Tüzükün 87nci maddesinin birinci fıkrasında Kanunlarda veya
İçtüzükte aksine bir hüküm yoksa, kanun tasarısı veya teklifinde
bir maddenin reddi, tümünün veya bir maddenin komisyona iadesi, bir maddenin
değiştirilmesi, metne ek veya geçici madde eklenmesi hakkında,
milletvekilleri, esas komisyon veya Hükûmet değişiklik önergeleri
verebilir. hükmü yer almaktadır. Hükmün başında yer alan
İçtüzükte aksine bir hüküm yoksa ibaresine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Tasarı veya teklifin tümünün veya bir maddesinin komisyona iadesi hususu
İç Tüzükümüzde özel olarak 88inci maddede ve 87nci maddenin son
fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre, tasarı veya teklifin
tümünün veya bir maddesinin komisyona geri verilmesini, 88inci maddeye göre
ancak Hükûmet veya esas komisyon, 87nci maddenin son fıkrasına göre
de esas komisyon isteyebilmektedir. İçtüzükte aksine bir hüküm
bulunmaması şartı karşısında, tasarı veya
teklifin tümünün veya bir maddesinin komisyona iadesi konusunda İç
Tüzükte özel bir düzenleme bulunması nedeniyle Sayın Gençin
önergesini işleme alma imkânımız bulunmamaktadır. Nitekim,
bugüne kadar da bu içerik ve nitelikte herhangi bir önerge de işlem
görmemiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, evvela benim önergemi okutun. Bana söz
vermek zorundasınız çünkü 87nci madde açık. Yani bunu yorumla
değil
BAŞKAN
Açık efendim, ben de onu okudum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır
BAŞKAN
Aksine bir hüküm yoksa diyor, burada aksine bir hüküm var,
dolayısıyla bu önergenizi işleme koyma
KAMER GENÇ
(Tunceli) 87nci maddede, tasarının komisyona iadesi hüküm
altında.
BAŞKAN
Hayır, önergeyi işleme koyma imkânım yok, yoksa ben verirdim
mecburiyetle sözü çünkü buradaki İç Tüzük hükmü
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, önergemi okutun, bana bir açıklama
hakkı verin.
BAŞKAN
Hayır, İç Tüzük hükmü son derece açık, önergenizi işleme
alamam, İç Tüzüke aykırı davranamam Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yanlış yapıyorsunuz.
BAŞKAN
Hayır, İç Tüzüke aykırı davranamam.
KAMER GENÇ
(Tunceli) O zaman, tutumunuz hakkında söz istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Onun için, önergenizi işleme koyamayacağım. Teşekkür ederim
size.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN
Başka bir imkânım yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yanlış yapıyorsunuz. Sayın Başkan, olmaz
ki böyle.
BAŞKAN
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
KAMU HİZMETLERİNİN DÜZENLİ, ETKİN
VE VERİMLİ BİR ŞEKİLDE
YÜRÜTÜLMESİNİ SAĞLAMAK ÜZERE KAMU KURUM VE
KURULUŞLARININ
TEŞKİLAT, GÖREV VE YETKİLERİ İLE
KAMU GÖREVLİLERİNE İLİŞKİN
KONULARDA YETKİ KANUNU TASARISI
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu
Kanunun amacı, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve
ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere;
a) Kamu
hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki
dağılımının yeniden belirlenerek;
1) Mevcut
bakanlıkların birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, yeni bakanlıklar kurulmasına,
anılan bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine,
2) Mevcut
bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların
bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya
bunların mevcut, birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar
bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine,
3) Mevcut
bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan
bakanlıkların görev, yetki, teşkilat ve kadrolarının
düzenlenmesine, taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma
esaslarına,
b) Kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler,
sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin
çalışmalarında etkinliği artırmak üzere, bunların
atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma
ve emekliye sevk edilme usûl ve esaslarına,
ilişkin
konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi vermektir.
(2) Bu Kanuna
göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler;
a) Kamu
hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki
dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin
olarak,
1) 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda,
2) 24/5/1983
tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
Kanununda,
3) 27/9/1984
tarihli ve 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev
Esasları Hakkında 174 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
13/12/1983 Gün ve 174 Sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve
Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin
Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi
Hakkında 202 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda,
4) 10/10/1984
tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü
Hakkında Kanunda,
5) 8/1/1985
tarihli ve 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda,
6) 21/5/1986
tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda,
7) 9/12/1994
tarihli ve 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile
Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda,
8) 1/5/2003
tarihli ve 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda,
9) 27/10/2004
tarihli ve 5251 sayılı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda,
10) 10/11/2004
tarihli ve 5256 sayılı Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel
Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda,
11) 1/12/2004
tarihli ve 5263 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanunda,
12) 13/12/1983
tarihli ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskan
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
13) 13/12/1983
tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
14) 8/6/1984
tarihli ve 217 sayılı Devlet Personel Başkanlığı
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede,
15) 27/6/1989
tarihli ve 375 sayılı 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunu, 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802
Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu, 2914 Sayılı
Yükseköğretim Personel Kanunu, 5434 Sayılı T.C. Emekli
Sandığı Kanunu ile Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması, Devlet Memurları
ve Diğer Kamu Görevlilerine Memuriyet Taban Aylığı ve
Kıdem Aylığı ile Ek Tazminat Ödenmesi Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
16) 7/8/1991
tarihli ve 441 sayılı Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
17) 2/7/1993
tarihli ve 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede,
18) 19/6/1994
tarihli ve 540 sayılı Devlet Planlama Teşkilatı
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede,
19) 25/3/1997
tarihli ve 571 sayılı Özürlüler İdaresi
Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
20) Diğer
kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev, yetki, merkez, taşra ve yurt
dışında teşkilatlanma esasları, kadrolar,
bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların
bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde,
b) Kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler,
sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin, atanma, nakil,
görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye
sevk edilme usûl ve esaslarına ilişkin olarak;
1) 657
sayılı Devlet Memurları Kanununda,
2) 27/7/1967
tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel
Kanununda,
3) 23/4/1981
tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı
Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanunda,
4) 23/6/1981
tarihli ve 2477 sayılı 23/4/1981 Tarih ve 2451 Sayılı
Kanunun Kapsamı Dışında Kalan Kamu Kurum ve
Kuruluşlarında Atama Usulüne İlişkin Kanunda,
5) 11/10/1983
tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda,
6) 22/1/1990
tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel
Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararnamede,
7) Diğer
kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar, işçiler, sözleşmeli
personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme,
seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usûl ve
esaslarına ilişkin hükümlerinde,
yapılacak
değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Sayın Hakkı Suha Okay.
Sayın Okay,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisine ilişkin
tasarının 1inci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Tasarının
tümü üzerinde görüşlerini açıklayan Sayın Burhan Kuzu ve
Sayın Bakanın açıklamalarını dinledim. Burada
tartışılan, Parlamentonun kanun hükmünde kararname
çıkartıp çıkartmayacağı değildir. Burada
tartışılan, görüşmekte olduğumuz tasarının
içeriği itibarıyla Anayasaya uygun olup olmadığıdır,
sorun da buradadır. Ben, Sayın Kuzunun açıklamalarından
şunu bekliyordum: Bu içeriği tartışmak. Yoksa, Anayasada
açık hüküm var, Anayasanın 87nci maddesi var, Anayasanın
91inci maddesi var. Evet, kanun hükmünde kararname çıkarabilirsiniz,
kapsamı, amacı, süresi, sınırları belliyse, fakat
şimdi görüyoruz ki öylesine geniş kapsamlı bir kanun hükmünde
kararname çıkıyor ki, bu, Anayasaya aykırı. Niye
Anayasaya aykırı? tartışmasını yapıyoruz.
Yoksa Gelen tasarının Anayasada yeri yok ve bu tasarı çıkmaz.
demiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, biraz evvel Divan Kâtibinin de uzun süre okuduğu
gibi, on dokuz kanun ve kanun hükmünde kararnameye temas eden ve ola ki
arasında unuttuklarımız varsa diye yirminci olarak da
diğer diye adlandırılan ve bundan sonraki süreçte önümüze
herhangi bir şekilde değişiklik gelirse bununla ilgili de biz
kanun hükmünde kararname çıkaralım diye bir yetki tasarısı
gündemde. Peki, bu yetki tasarısı niye bugün gündemde? Sayın
Bakan Çiçekin açıklamasına göre Eğer 12 Hazirandan sonra
yapılacak seçimlerde AKP iktidara yeniden gelecek olursa dört devlet bakanlığını
dört icracı bakanlık hâline çevireceğiz, onun için zaman
kaybetmeyelim, şimdiden biz bu yetkiyi alalım. Peki, bu yetkiyi
aldınız ama uygulamaya geçebilecek misiniz? Hayır. Uygulamaya geçemeyecekseniz,
eğer böyle bir çalışma yapacaksanız sizin elinizi tutan da
yok, çalışmanızı sürdürün. 12 Haziran sonrası millî
iradenin nasıl tecelli edeceği belli olmadan, böylesine, atiye
ilişkin, geleceğe ilişkin bir düzenlemeyle buraya gelmek ve bu
düzenlemenin süresini altı ay olarak belirlemek, açıkça, Parlamentonun
yetkisini gasptır. Kaldı ki Sayın Bakan, Fazilet Partisi
milletvekili olduğu dönemde Anayasa Mahkemesine yapılan
başvuruda imzam var. İyi ki de o imzayı atmışım
çünkü nihayetinde Anayasa Mahkemesi de iptal etmiş. diyor.
Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği o yetki tasarısına
baktığımızda idari hak terimini iptal ediyor, idari hak
ve şunu söylüyor: İdari hak kavramının memurların ve
diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal hakları
dışında kalan tüm haklarını ifade etmesi nedeniyle bir
belirsizlik içerdiği açıktır. diyor ve İdari hakla ilgili
olarak kanun hükmünde kararname çıkmaz. diyor, Bu da Anayasanın
başlangıcının dördüncü fıkrasına, 2nci ve 7nci
maddesine, 87 ve 91inci maddelerine aykırıdır. diyor.
Peki, o 20nci
fıkrasında getirilen diğer bir yana, yapılmak istenen ne?
Memurların atama, nakil, görevlendirme, seçilme, terfi, yükselme, görevden
alma ve emekliye sevk etme; tamamen idari hakları tek tek
tanımlayarak, açıkçası, Anayasaya içerik olarak
aykırı bir kanun hükmünde kararnamenin
tartışmasını yapıyoruz şimdi. Bu
tartışmayı yaparken de iki gün sonra artık seçim nedeniyle
bir daha bir araya gelmeyecek ve yeni bir dönemin başlangıcı
olacak 12 Haziran sonrası için altı ay süreli Parlamentonun yetkisine
el atıyoruz.
Pekâlâ, böyle baktığımızda
Anayasaya aykırılık nerede? diyorsanız, Anayasa
Mahkemesinin kararına baktığımızda Anayasanın
Başlangıç bölümü, dördüncü fıkrası
diyor. Anayasanın
dördüncü fıkrası kuvvetler ayrımından bahsediyor ve
belli
Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla
sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği
olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu
diyor. Siz yasamanın görevini yürütmeye devrediyorsunuz.
Başka?
Anayasanın 2nci maddesi hukuk devletinden bahsediyor, Anayasanın
7nci maddesi yasama yetkisinden bahsediyor ve Yasama yetkisi Türk Milleti
adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. diyor.
Anayasanın 11inci maddesi Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz. diyor.
Devam ediyoruz
Anayasadan. Anayasanın 70inci maddesi var, Hizmete alınmada,
görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım
gözetilemez. diyor. Oysa bu kanun hükmünde kararnamede bu da göz ardı
edilecek. Anayasanın 87nci maddesi Kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi vardır. diyor ama 91inci maddesinin birinci fıkrasında
Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde
yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü
bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemez. diyor.
Şimdi
yapılmak istenen, Anayasanın 91inci maddesinin birinci
fıkrasına aykırı bir biçimde bir yetki tasarısı
ve böylece Hükûmete bu yetki tasarısıyla birlikte dilediği gibi
tasarrufta bulunma imkânının sağlanmasıdır. Keza
Anayasanın 128inci maddesi var ve nihayetinde Anayasanın 153üncü
maddesi var: Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen
yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını,
idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.
Şimdi, biraz
evvel Sayın Tunç bahsederken, İçeriği değil, içeriği
bağlamaz. dedi. İçerik yol gösterir. Anayasa Mahkemesinin 2001/9
esas sayılı Kararında diyor ki: Böylesine geniş kapsamlı
bir yetki tasarısı olmaz, kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi verilemez.
Şimdi hep
birlikte Parlamentoda yapılmak istenen, böylesine Anayasaya açıkça
aykırı bir kararname için yetki alınmasıdır.
Bunu ben söylemiyorum. Bunu, Sayın
Çiçek söylüyor. Bunu, Sayın Bülent Arınç söylüyor. Bunu, Sayın
Abdullah Gül söylüyor. Bunu, Sayın Vecdi Gönül söylüyor. Ne zaman
söylüyorlar? Fazilet Partisi milletvekili olarak Anayasa Mahkemesine verilen
dilekçenin altına attıkları imzayla. Şimdi şöylesine
bir kolaycılık olabilir mi? E, o zaman biz ana muhalefet partisiydik
Fazilet Partisi olarak, şimdi iktidardayız. Dün dündür bugün bugündür.
Arkadaşlar,
dün yanlış olarak gördüğünüz ve de
yanlışlığını Anayasa Mahkemesi kararıyla
tescil ettirdiğiniz bir hususta, bugün bakıyorum ki hukuk adına
ve içerik saklanarak sadece kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi var
mı yok mu tartışması içerisinde bir Parlamento
çalışması götürülüyor.
Biliyorum ki biraz sonra yapılacak oylamada bizim bu
ikazlarımıza rağmen yine sizler bu maddeyle ilgili olumlu oy vereceksiniz.
Değerli
arkadaşlarım, Parlamento ömrünü tamamlıyor. Sizi son bir kez
daha ikaz etmek istiyorum, hiç olmazsa bir kez, Anayasaya uygun, hukuka uygun
oy verme iradesini ortaya koyabilin diyorum.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Okay.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 746 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere
huzurlarınızdayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tasarının
amaç ve kapsamının belirlendiği bu maddeyle, kamu hizmetlerinin
bakanlıklar arasında dağılımının yeniden
belirlenmesi ve kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirme, seçilme,
terfi, yükselme, görevden alma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına
ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmektedir. Hem önemli, ivedi ve
zorunlu bir durumun söz konusu olmadığı şartlarda hem de
yetki konusu ve yetki sınırları açık ve net bir
şekilde belirlenmeden, sınırları geniş ve belirsiz
konularda düzenleme yapmak üzere Hükûmete yetki verilmesi
Anayasamızın 2, 7, 87 ve 91inci maddelerine
aykırıdır. Bu durum daha önce çıkarılan benzer
içerikteki yetki kanunları hakkında Anayasa Mahkemesinin verdiği
iptal kararlarıyla da sabittir.
Şimdi
soruyorum: Bu maddenin 2nci fıkrasının (a) bendinin 20
numaralı alt bendinde Diğer diye belirtilen kanun ve kanun hükmünde
kararnameler nelerdir? Kapsama girecek kurumlar hangileridir?
Şimdi, 19
bentte tadat edip kanunları 20nci bentte Diğer demenin, bu 19
bentte sayılan kanunların bir anlamını ortada
bırakmıyor. Bu nedenle bu konu sınırsız ve
belirsizdir.
Yine bu maddenin
2nci fıkrasının (b) bendinin 7 numaralı alt bendinde
Diğer diye belirtilen kanun ve kanun hükmünde kararnameler nelerdir?
Burada hangi görevliler kastedilmektedir? Böyle, konusu belli olmayan konularda
sınırsız yetki verilemez.
Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda atanma, nakil, görevlendirme, seçilme, terfi,
yükselme, görevden alma ve emekliye sevk edilme konularında düzenlemelerde
bulunmak üzere yetki isteniyor. Acaba ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Yine kamu
görevlilerinin emekliye sevk edilme usul ve esaslarında düzenlemelerde
bulunmak üzere yetki isteniyor. Kimi veya kimleri hangi amaçla, niçin emekliye
sevk edeceksiniz?
Bu soruları
hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de biraz önce Sayın Başbakan
Yardımcısına sorduk ama tatmin edici bir cevap alamadık.
Özlük haklarından bahsetti, ikramiyelerden bahsetti. Hâlbuki bu
tasarı, özlük haklarını, mali ve sosyal hakları kapsamıyor.
Bu konuda bir yetki verilmesi söz konusu değil. Bu tasarı
hakkında ilgili ve yetkili bakanlık veya
kurumlarımızın görüşü de alınmamıştır.
Halbuki 17 Şubat 2006 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Mevzuat
Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikin 6ncı
maddesine göre görüş alınması zorunlu olan Adalet
Bakanlığının, Maliye Bakanlığının, DPT
Müsteşarlığının, Devlet Personel
Başkanlığının resmî görüşleri
alınmamıştır. Böylesi kapsamlı bir tasarının
Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde de, başta Adalet
Bakanlığı olmak üzere sendikaların, sivil toplum
kuruluşlarının temsilcileri
çağrılmamıştır. Şu anda Sayın Başbakan
Yardımcısının yanında yine Adalet
Bakanlığı temsilcilerini göremedim, bilmiyorum varlar mı?
Bu düzenleme
Anadolu tabiriyle Ali kıran baş kesen yetkisi istemektedir.
İstediğin bakanlığı istediğin kurumu
kuracaksın, istediğini kapatacaksın, birleştireceksin,
ayıracaksın, görev, yetki, teşkilat ve kadrolarını
istediğin gibi düzenleyebileceksin, istediğin memuru, işçiyi,
sözleşmeli personeli, diğer kamu görevlilerini istediğin gibi
atayacaksın, istediğin yere nakledeceksin, görevlendireceksin, sürgün
edeceksin, istediğini görevden alacaksın, emekliye sevk
edebileceksin.
Değerli
arkadaşlarım, böyle bir yetki ancak krallarda vardır, diktatörlerde
vardır. Bu tasarı burada kabul edilse bile Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından Anayasaya aykırılıktan
dolayı veto edileceğine inanıyorum.
Değerli
milletvekilleri, AKP döneminde kamu yönetimi disiplini ve devlet yönetimine
ilişkin gelenekler yok edilmiş, kamu yönetimi kurum, kural ve
çalışanlar bakımından her yönüyle tahrip edilmiştir.
Bugüne kadar kamu yönetimi alanında yapılan düzenlemeler birlik ve
bütünlük ilkesinden tamamen uzak, temel dengeleri tahrip eden,
eşitliği zedeleyen, adaletsizliğe yol açan düzenlemeler
olmuştur. AKP hükûmetleri bir yandan kamu yönetimindeki dengesizlik,
verimsizlik ve kalitesizlikten, bürokratik oligarşiden şikâyet
etmiş bir yandan da bu düzensizlikleri gidermek yerine kullanmayı, bu
yolla kayırmacılık yapmayı tercih etmiştir.
Sayın
Başbakanın ve Hükûmetin vücut dilinden anlamayan personel taciz
edilmiş, yıldırma politikası uygulanmıştır.
Terfilerde kayırma esas olmuş ve idari görevler siyasi
yandaşlarla doldurulmuş, siyasi kadrolaşma
anlayışı hâkim olmuştur.
Şimdi Hükûmet
yetki istiyor. AKP Hükûmeti sekiz buçuk yıldır yan gelip
yatmış, bu çarpık sistemden yararlanıp eş dost
kayırarak bunca yılı geçirmiş, şimdi de
kalkmış kamu yönetimini yeniden yapılandırmak için yetki
istiyor. Bunun iyi niyetle bağdaşabilir bir tarafı
bulunmamaktadır.
Tasarı
gerekçesinde hantallıkla suçladığınız kamu yönetimini
bu yapıdan kurtarmak şimdi mi aklınıza geldi? Sekiz buçuk
yıldır neredeydiniz? Bunca yıllık iktidar dönemi
göstermiştir ki AKP hükûmetleri sorunların altından
kalkamamış, üstesinden gelememiştir, birçok sorunun daha da
büyümesine yol açmıştır.
AKP
tarafından taahhüt edildiği hâlde kamu yönetimi, personel ve ücret
rejimine yönelik reformlar gerçekleştirilmemiştir. Bugüne kadar
yapılan düzenlemeler de kamu yönetiminin iyileştirilmesi ve kaynak
israfının önlenmesine yönelik olmak yerine, kamu arazileri ve
malları nasıl talan edilebilir
Kamu yönetimindeki yolsuzluk ve
yozlaşma büyük boyutlara ulaşmış, işler çoğu
zaman meşru zeminde yürür olmuştur.
Söz
verildiği hâlde siyasi ahlak yasası, mal bildirimine ilişkin
düzenlemeler, milletvekili dokunulmazlıklarının
kaldırılması konusu hep kulak arkası edilmiştir.
Tasarının
gerekçesinde, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve ekonomik
bir şekilde yürütülmesinin amaçlandığı ifade edilmektedir.
Bu amacın hasıl olabilmesi için kamunun yeniden
yapılandırılması kapsamında eş zamanlı
olarak yasama, yargı ve denetim ile merkezî yönetim, yerel yönetimler,
bütçe, bölgesel kalkınma ve personel alanlarında reformların
gerçekleştirilmesi de gerekmektedir. Yoksa, bakanlıkların
kurulması, birleştirilmesi ya da kaldırılmasına
yönelik yüzeysel düzenlemelerle kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin,
verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesi mümkün değildir.
Ülkemizin içinde
bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunların çözüme
kavuşturulması ve her şeyin en iyisine layık olan Türk
milletine evrensel normlarda hizmet sunulması, toplumsal dönüşümü
sağlayacak kapsamlı bir devlet ve yönetim reformunu gerektirmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi kapsamlı bir şekilde
hazırladığı Toplumsal Dönüşüm Sürecinde Devlet ve
Yönetim Reformu Projesini milletimize takdim etmiştir. Bu proje, devletin
rolüne ve kurumsal yapısına yönelik tercihlerin net olarak ortaya
konulmasını içeren devlet reformu, devletin işlevlerini etkin
olarak yürütmesinin sağlanmasını içeren yönetim reformu olmak
üzere iki temel anlayış çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Milliyetçi
Hareket Partisi her şeyden önce vatandaş memnuniyetini esas alan,
açıklık, katılımcılık ve hesap verilebilirlik
ilkelerine uygun, kalite ve sonuçlara yönelik, performansa dayalı bir
yönetim kültürünü kamuda hâkim kılmayı, vatandaşa güveni esas
alan adil, kollayıcı ve koordine edici bir anlayış ile
bunlara yönelik idari yöntemlerin uygulanmasını ve bunu
sağlayacak zihniyet değişikliğini gerçekleştirmeyi
amaçlamaktadır. Türk milletinin refah ve mutluluğunun yükseltilmesi
temel amacı doğrultusunda, ülkemizin ekonomik ve sosyal alanda
gelişmesini sağlayarak çağdaş uygarlık düzeyini
aşması ve cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş yıl dönümü olan
2023 yılında lider ülke olması Milliyetçi Hareket Partisinin ana
hedefidir.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Şahsı
adına Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır, buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle saygılar sunuyorum.
Tabii, işte,
ne kadar konuşursak konuşalım sonuçta imam bildiğini
okuyor. Dün söylediklerinizi bugün söylüyoruz, kendiniz telaffuz etmiyorsunuz
ama tavrınızla diyorsunuz ki: Dün dündür, bugün bugündür. Biz bu
yetki yasasını çıkartacağız, isteseniz de istemeseniz
de. Bu bir dayatma. Ama şu sorunun cevabı yok, yani
getirdiğiniz kanunun gerekçesinde, ortaya koyduğunuz gerekçede
söylediğiniz bir şey var, diyorsunuz ki: Kamu yönetimini hantal
yapısından kurtaramadık. Kurtarabilmek için gerekli hukuki
düzenlemeleri yapamadık. Bu bir güçsüzlük ifadesidir, bu bir acziyettir,
bu bir başarısızlığın ifadesidir,
itirafıdır. Bence bu yetki yasası anayasal olabilir,
geçmişte kullanılmış olabilir ama tek başına
iktidar olan AKP için, Türk milleti karşısında bir
başarısızlık belgesidir, bir başaramamanın
itirafıdır. Öncelikle bunu kabul edeceksin.
İkinci
husus, hukukçu kimliklerinize söylüyorum, gerçekten Anayasaya aykırı
arkadaşlar. Bu kadar geniş kapsamlı bir yetki yasası olmaz.
Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup ARGEsi bir çalışma yapmış,
bu kanunla, bu yetki yasasıyla ne kadar sayıda kanunda
değişiklik yetkisi alıyorsunuz? İnanınız ki
toplamaya imkânım olmadı ama muhtemel, iki bin maddelik, yani Türk
hukuk mevzuatının çok önemli bir kısmını kapsayan,
kişisel hakları da kapsayan, yani Anayasanın 91ine göre
değiştirilememesi, yetki alınmamasını amir olan,
kişisel hakları da kapsayan... İşte, buraya tek tek çıkarttık, yani
657den tutun, işte 14 tane kanun, 9 tane kanun hükmünde kararname,
bunlardaki değişiklikler, maddeleri alt alta sıralarsanız
iki binin üstünde kanun maddesinde değişiklik yapma yetkisi
alıyorsunuz.
Bir başka
şey: Kamuda çalışan sözleşmeli, geçici işçi, kadrolu
tüm personelin, işçi, memur tüm personelin özlük haklarıyla ilgili
yeniden düzenleme yapma yetkisi alıyorsunuz. Yetmiyor, değerli arkadaşlar.
Şimdi,
özellikle hatırlatmak istiyorum: Diğer kanun hükmündeki
kararnamelerin yetki yasalarında, hiçbirinde şu husus yok,
zannetmiyorum, inceleyeceğim ama yok. Yani 91e göre kapsamı net ve
belli olacak. Şu kanunda, şu kanunda, şu kanunda diye
sıralayacaksınız ama tüm bunların arkasında
diğer kanun ve kanun hükmünde kararnameler dediniz mi kapsamı
muğlak hâle getiriyorsunuz. Böyle kapsam tanımlaması olmaz.
Anayasanın 91inci maddesine göre bu getirdiğiniz hüküm
yanlış.
Sayın
Bakanım, yani eğer kanunların lafzı ve ruhu birlikte
mütalaa edecekse ve birbirimizi kandırmak gibi bir niyetimiz yoksa, Burhan
Hoca yok burada, kendisi de söyledi, çok çetrefilli bir alan, demokrasinin
ayıbı bu. Yani, yasamanın yetkisini yürütmeye devretmek
anlamı taşıyan böyle bir uygulamada geçmişte yapılan
yanlışı bugünün gerekçesi yaparsak yanlış
yaparız, doğru yapmayız. Böyle bir yetki yasası gerçekten
özel durumlar için alınabilinir, icranın, Hükûmetin elini özel
durumlarda, özel zamanlarda güçlendirmek için, sıkışık
zamanlarda, dar zamanlarda böyle bir yola başvurulabilinir ama seçime
giderken
Bakın, değerli milletvekilleri, bir
siyasi partimizin ön seçim yoklaması sonuçlandı. Bu ön seçim
sonuçlarına göre bu siyasi partimizden birçok milletvekili gelecek dönem
burada yok, belli oldu durumları. Şimdi, burada oy verecekler.
Meşru olur mu bu?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sizin döneminizde çıkan kanunlar mülga
mı?
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) İki gün sonra Meclis
çalışmasını tatil edeceğiz. Nasıl
yapacaksınız?
RECAİ BERBER
(Manisa) 12 Hazirana kadar yetkiniz yok mu?
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Değerli arkadaşlar, gerçekten, sebebiniz ne
bilmiyorum, hangi şartlar sizi böyle bir yetki yasasını sekiz
buçuk yıl sonra çıkartmaya getirdi, bunu bilmiyorum ama
anlatamadığınız ve masum olmayan bir sebebiniz mutlaka
vardır ve bu sebep bana göre meşru değildir.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Evet,
şahsı adına Isparta Milletvekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiç
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yetki kanunu tasarısının 1inci maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, buraya
çıkan konuşmacıları dinlediğimizde, işte, sekiz
senedir, dokuz senedir neden bu yetki kanunu tasarısı çerçevesinde
düzenlenecek kanun hükmünde kararnamelerle yapılacak iyileştirmelerin
yapılmadığını soruyorlar.
Yani tabii, biz
sekiz senedir ne yapıyoruz? 2002de devralmış olduğumuz
Türkiye'yi bir hatırlamak lazım. 2002de yirmi bir tane bankası
batırılmış, devletin vatandaşına nema borcu
olduğu, KEY borcu olduğu, işte, IMFye borcun 25 milyar dolar
sınırına dayandığı bir Türkiye. Biz
geldiğimizden beri sizlerin hayal dahi edemeyeceğiniz reform
niteliğindeki uygulamaları Türkiye'de hayata geçirdik.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Mesela! Bir tane örnek ver!
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Bunların neler olduğunu siz gayet iyi
biliyorsunuz!
AK PARTİ
hükûmetleri döneminde, ülkemizde, temel hak ve özgürlüklerden yargı
sistemine, ekonomiden sosyal politikalara, sosyal güvenlik sisteminden
yoksulluğun azaltılmasına, gelir
dağılımının iyileştirilmesine,
sağlığa, ulaşıma, tarıma, dış
politikaya, bütün alanlarda reformlar gerçekleştirilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, biliyorsunuz ki bu reformların
gerçekleştirilmesi sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi de
yoğun bir tempo içerisinde yasama süreciyle bu konuya katkıda
bulunmuştur. Yapılan tüm bu kapsamlı düzenlemelere ve sabahlara
kadar süren yoğun çalışma tempomuza rağmen, Hükûmetimizin
programında yer alan ama henüz hayata geçiremediğimiz pek çok önemli
konu da bulunmaktadır. Kamu düzeninin etkin işleyişi
açısından ihtiyaç duyulan bu konuların kısa süre içerisinde
yasalaştırılması da büyük önem arz etmektedir.
Sayın
Başbakanımız, 24üncü Dönemin AK PARTİ
iktidarlarının ustalık dönemi olacağını sürekli
vurgulamaktadır. Ustalık dönemi ve 2023 vizyonuna ulaşabilmek
için bakanlıkların ve bağlı kuruluşların yeniden
yapılandırılması büyük önem arz etmektedir. Burada,
sizlerin iddia ettiği gibi, bürokrat arkadaşlarımızı,
memurlarımızı ürkütecek, onların özlük haklarını
olumsuz etkileyecek hiçbir düşüncemiz yoktur ve asla da olamaz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Görevine son vermeyi niye getirdiniz?
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) - Devlet bakanlıklarının gerek bütçe
açısından gerek kurumsal kimlik, tüzel kişilik, temsil
açısından yaratmış olduğu sıkıntılar
ortada; ki, Komisyonda Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinden Komisyon
üyesi bir arkadaşımız da, devlet bakanlıklarının
kaldırılarak bunların yerine icrai bakanlıkların
kurulmasına kendilerinin seçim bildirgesinde de yer verdiklerini ifade
ediyordu. O zaman, buradaki itirazın ne olduğunu anlamak mümkün
değil.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Mecliste yapacağız, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
birlikte yapacağız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Burada yapacağız inşallah.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) - Yaparsınız tabii de önce Parlamentoya
gelmeniz gerekiyor, önce o kısmı geçmeniz gerekiyor.
RECAİ BERBER
(Manisa) Yetkiyi de alıyorsunuz, daha ne istiyorsunuz?
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli
milletvekillerimiz; önümüzdeki bu kısa süre içerisinde kamu hizmetlerinin
hızlı, etkin bir şekilde yerine getirilmesine yönelik ve çok
sayıda kanunda değişiklik getiren düzenlemelerin
kanunlaştırılmasının Türkiye Büyük Millet Meclisinde
mümkün olamayacağı açıktır, 24üncü Dönem de
çalışmalarına ancak ekim ayında başlayabilecek. Bu
durumda, yasalaştırılıp yürürlüğe konulması acil
ihtiyaç duyulan bu düzenlemelerin Bakanlar Kuruluna verilecek bir yetki
çerçevesinde
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kalfalık belgeniz geçersiz, ustalık belgesi vermeyecek
millet size.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) -
kanun hükmünde kararname
çıkarılması yoluyla gerçekleştirilmesi bir zorunluluk
olarak ortaya çıkmaktadır.
Yetki
yasaları ve onlara dayalı yapılan iş ve işlemleri
Parlamentoyu askıya almak olarak nitelemek, algılamak tamamen
yanlıştır. Meşruiyetini Anayasadan alan bir yetkiyi
yanlış değerlendirirsek 1971den bu tarafa görev yapmış
olan tüm hükûmet ve başbakanları Parlamentoyu askıya almakla
suçlamak durumunda kalırız.
Değerli
arkadaşlarım, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine
ilişkin sınırların Anayasayla belirlendiği,
Anayasada sayılan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
siyasi hak ve ödevler dışında kalan bütün konularda kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilebileceği, tasarıda
da yetkinin sınırlarının açıkça belirtildiği
açıktır. Bu anlamda da bu tasarının Anayasaya bir
aykırılığının söz konusu olmadığı
da son derece nettir. İptale gerekçe olarak buradan öne sürdüğünüz
4588 sayılı Yetki Kanununun iptal gerekçesi kapsamının ve
sınırlarının belirsizliğidir
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bununki belirsiz değil mi?
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) -
ve bu, gerekçede de net olarak ortaya
konulmuştur.
Değerli
arkadaşlarım
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bununki de belli değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Aynı değil, aynı değil.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Niye?
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Aynı değil, aynı değil; çok
net bir biçimde orada belirtilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, hepinize bu vesileyle saygılar sunuyor ve bu kanun
tasarısının milletimiz ve memleketimiz için hayırlara
vesile olmasını temenni ediyor, saygılarımı sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın
İçli
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Sayın Bakanım, biraz evvel
konuşmanızda, Anayasanın 91inci maddesi dışında
ve 163üncü maddesi dışında, Hükûmete, kanun hükmünde kararname
çıkartabileceğini ifade ettiniz. Anayasanın 140ıncı
maddesine göre hâkimlik teminatı vardır. Hâkimlerin özlük
haklarına ilişkin kanun hükmünde kararname çıkartabilecek
misiniz? Bu bir.
İkincisi:
163üncü madde de bütçede değişiklik yapılmasıyla ilgili
bir düzenleme vardır ama 161inci maddede bütçelerin kanunla
yapılacağına dair amir hüküm vardır. O zaman, bütçeyi de
kanun hükmünde kararnameyle düzenleyebilecek misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Açıklığa
kavuşması açısından tekrar soruyorum, Belki Sayın
Bakanın bir açıklaması olur, kayıtlara düşer. diye.
Anayasa 91e göre, kapsamı, ilkeleri ve amacının belli
olması gereken yetki yasasında Diğer kanun ve kanun hükmündeki
kararnameler. diyerek kapsamı belirsiz hâle getirdiğinizi düşünüyor
musunuz? Bu husus bile Anayasaya aykırılığı göstermez
mi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu tasarıda isimleri zikredilen bakanlık, kamu kurum veya
kuruluşlarının hangilerinden hangi tür görüşler
alınmıştır? Tasarının hazırlanmasında
hangi sivil toplum kuruluşlarının görüşüne
başvurulmuştur?
Bir de kamu
iktisadi teşebbüsleri personel rejiminin düzenlenmesi ve 233
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin bazı maddelerinin
yürürlükten kaldırılmasıyla ilgili düzenlemede hangi amaç
güdülmüştür, buradan ne tür personelimiz zarar görecektir?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın Günal
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, tekrar soruyorum: Bu kararnamelerden kaç tanesi Anayasa Mahkemesi
tarafından -demin söylediğiniz- iptal edilmiştir, iptal
edilmeyenler hangileridir?
Yine bu kadar
geniş şekilde alınmış olan kararname hangidir,
başlığını okuyabilir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tasarının
2nci fıkrasının (a) bendinin 20nci alt bendi diğer kanun
ve kanun hükmünde kararnamelerin görev, yetki, teşkilatlanma esasları
ile kadrolarına ilişkin hükümlerinde değişiklik ve düzenleme
yetkisini kapsamaktadır. Bu diğer kanun ve kanun hükmünde
kararnameler hangileridir ve toplam kaç personeli ilgilendirmektedir? Bu kadar
geniş ve namütenahi bir yetki diktatörlük yetkisi değilse nasıl
bir yetkidir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Ayhan
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana tevdi
etmek istediğim iki soru var:
Bir tanesi,
sınır bölge asayişi AB mevzuatına uygun olarak askerden
alınıp özel birliklere verilecek midir? Bunun için bu tasarıyla
bir ilgisi var mıdır? Bu iş için risk analizi
yapılmış mıdır?
Gümrük
teşkilatıyla ilgili tasarı komisyondadır. Bu tasarıya
özellikle personel alımıyla ilgili, burada başka bir
tasarıya bir önergeyle ilave yapılmak istenmiştir bu
tasarıyla ilgili, fakat usule uygun olmadığı için
alınmamıştır, eklenmemiştir, şimdi, yine ilgisiz
bir tasarının arkasına komisyonda ilave edilmiştir. Siz bu
işleri hiç Bakanlar Kurulunda görüşmüyor musunuz? Burada da yetki
alıyorsunuz, bunu farklı farklı şekillerde gündeme
getirmenin bir anlamı olduğuna inanıyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Yalçın.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkanım, Sayın Bakanıma soruyorum: Bugün Kütahya
Milletvekilimiz Sayın Alim Işık Bey de kürsüde ifade etti.
Sayın Bakanım, Millî Eğitim Bakanlığı personeli
bilgisayarından Milliyetçi Hareket Partisinin sitesine girmek
istediğinde Bu site sakıncalı olduğundan Millî Eğitim
Bakanlığının talebi üzerine Telekom tarafından
erişimi engellenmiştir. ibaresiyle karşılaşıyor.
Aynı personel AKPnin sitesine girebiliyor, BDPnin sitesine girebiliyor,
CHPnin sitesine girebiliyor fakat Milliyetçi Hareket Partisinin sitesine
girdiğinde böyle bir yazıyla karşılaşıyor.
Sayın Bakanım, Milliyetçi Hareket Partisinin nasıl bir
sakıncası vardır, diğer üç partide olmayan nasıl bir
sakınca taşımaktadır ki böyle bir muameleye tabi
tutulmaktadır? Bu iddia belgeleriyle bu kürsünün şerefine tevdi
edildi ve bir tane yetkiliniz çıkıp buna cevap vermedi. Böyle bir
şey nasıl olabilir? Siz bunu kendi vicdanınızda nasıl
sorguluyor, değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Son olarak
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
soruyorum: Bu kanun hükmünde kararname kapsamına girmeyen herhangi bir
kamu kurumu var mıdır, varsa hangisidir? Yani dersiniz ki: Şu
şu şu kurumlar girmiyor bu kanun kapsamına.
İkincisi; bu
kanunla özel bir polis teşkilatını kurmayı düşünüyor
musunuz? Bu polis teşkilatına dışarıdan eleman
almayı düşünüyor musunuz? Bu F tipi polis
teşkilatlanmasına bununla gidiyor musunuz?
Bir de biraz önce
sordum size, emekliliğe sevk etme işleminde 5510 sayılı
Kanuna göre mi memurları emekliye sevk edeceksiniz, yoksa yeni bir
emeklilik sevk statüsü mü getireceksiniz?
Bunları
öğrenmek istiyorum, teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Süre yettiği
nispette ifade etmeye çalışayım. Sayın İçlinin Plan
Bütçe Komisyonunda gündeme getirdiği bir konu vardı. Tabiatıyla
demin konuşmamda da ifade ettim, aslında bizim Anayasa'mız,
91inci maddedeki istisnalar ve 163teki istisna dışında her
alanda kanun kuvvetinde kararname çıkarma yetkisi veriyor.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Bütçeye de
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) 163üncü maddedeki
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Ayrı
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Bütçe kanununda
değişiklik yapmaya imkân vermiyor.
Şimdi,
Anayasa Mahkemesine konu götürülmüş. Bakınız, demin onu
söyledim, Anayasa Mahkemesi konuyu açıklığa
kavuşturmuş. Ne zaman? 1989/4 Esas (16 Mayıs 1989) 1989/23
sayılı Karar. Oradan okuyayım: Anayasanın bir konunun
kanunla düzenleneceğini öngördüğü durumlarda o konu kanun hükmünde
kararnameyle ilgili özel hüküm olan 91inci maddenin sınırlaması
dışında kalmadıkça ya da 163üncü maddede olduğu gibi
kanun hükmünde kararname çıkarılamayacağı açıkça
belirtilmedikçe kanun hükmünde kararnameyle düzenleme yapılabilir.
Anayasanın kanunla düzenleme yapılacağını öngören her
maddesini, mutlak ve yalnız kanun çıkarılmasını
gerektiren bir zorunluluk sayıp kanun hükmünde kararnameyi sakıncalı
bulmak olanaksızdır. Doğru, yanlış ama bugüne kadar
sizin söylediğiniz uç noktalarla ilgili düzenlemelere gidilmemiş.
Demin söyledim, çıkarılan 522 tane
Sayın Öztürkle orada
şey yapamıyoruz, fırsat bulursam onu da
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Arada atlama yoksa 631.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Var, arada atlama
var.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) - Atlama varsa bilemem, en son kararnameyi söylüyorum.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Bir
kısmını, 56 tanesini sayın cumhurbaşkanları geri
göndermiş, bir kısmı da yayınlanmamış, söylediğiniz
doğru, numara almamış. Onun için 522 yürürlükte olan, onun
üzerinden bakıyoruz.
Dolayısıyla,
genellikle çıkarılan kararnamelerin çok önemli bir kısmı
kamu kurum ve kuruluşlarının yeniden düzenlenmesiyle ilgili, bir
kısmı da personel rejimiyle ilgili -mali, özlük hakları filan-
bazen de doğal gaz konusuyla ilgili veya depremle ilgili -o gün
yukarıda belirttiğiniz gibi- alanlarda. Yani bu alanlarla ilgili
düzenleme bugüne kadar yapılmamış.
Dolayısıyla,
bu türlü bir imkân olsa bile, belli ki hükûmetler bu alanlarda düzenleme
yapmış. Onun için, bizim, düzenlememiz içerisinde söylenilen o
konularla ilgili ne bir düşüncemiz var ne de böyle bir uygulamayı
sekiz buçuk yıldır yaptık.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Hâkimler Kanunu var.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hayır, o
başka sebeple
Eskilerinde de var, yani baktık.
Değerli
milletvekilleri, ben müteaddit defalar ifade etmeye çalıştım ki,
bu düzenlemeleri yaparken
Hatta biz, kendi sevk ettiğimiz Hükûmet
metninde -bakarsanız
önünüzde- 2802 sayılı Hâkimler Kanunu filan dememişiz. Ama
yukarıda bu konuyla ilgili şey yapılırken eski kanunlarda
da olduğu için buna benzer bir düzenleme gelmiş. Ama bizim
düzenlememiz içerisinde hâkimlerle, savcılarla, bu alanlarla ilgili bir
düzenleme söz konusu değil.
Sayın
Şandırın hem konuşmasında hem de burada soru olarak
ifade ettiği Diğer şeylerde var mı benzer böyle ifade?
diye
Şimdi önümüzde olanlara bakalım. Diyor ki: Kanun numarası
3268. Bunun kapsam maddesi -2nci madde- (m) bendinde yazmış
işte yukarıda: 1600 sayılı Askerî Kanun, Yargıtay
Kanunu, askerî kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, mülki idare
amirliği
filan filan dedikten sonra (m)ye kadar gelmiş (a)dan
itibaren. Diğer kanun ve kanun hükmündeki kararnameler diye
başlıyor. Orada var.
Ondan sonra
geçiyoruz, 3378
Yine Kapsam maddesinde Belediye Kanunu, Büyükşehir
Kanunu, Kat Mülkiyeti Kanunu demiş, ondan sonra Diğer kanun ve
kanun hükmünde kararnameler diye (g) bendinde yazmış.
Geliyoruz 1996
tarihinde çıkarılmış 4214 sayılı Kanuna.
Kapsam maddesinin (2nci madde) onuncu bendinde Diğer kanun ve kanun
hükmünde kararnamelerin
Geliyoruz 4639
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Devamında ne diyor Sayın Bakanım, devamında?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hayır,
şimdi geliyoruz, işte diğer kanunda
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin devamında
ne diyor o cümle?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hayır,
şöyle: 4639. 2001de. (f) fıkrasında Diğer kanun ve kanun
hükmünde kararnamelerin memurlar ile -çünkü bu memurlarla ilgili
çıkarılan şey- diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal
haklarına ilişkin
, Diğer kanunlarda demek suretiyle
atıflar yapılmış.
Sürem bitti
herhâlde. Geri kalanlara da sözlü cevap verme imkânım yok,
yazılı cevap vereyim.
BAŞKAN
İsterseniz bir iki dakika süre vereyim.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hayır, tamam
Başkanım.
BAŞKAN
Peki, tamam.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, 1inci madde üzerinde yedi adet önerge
vardır. İlk okutacağım beş önerge aynı mahiyette
olduğundan, ilk önergeyi okuttuktan sonra diğer önergelerin imza
sahiplerinin isimlerini okutacağım. Sonrasında iki önergemiz
var. En son önerge Anayasaya aykırılık iddiası
taşımaktadır. Onun için onu okuttuktan sonra işleme
alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/1017 esas
numaralı kanun tasarısının 1 inci maddesinin birinci
fıkrasının b) bendinde geçen etkinliği kelimesinden sonra
gelmek üzere ve verimliliği ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Mustafa
Elitaş İbrahim
Yiğit
(Kayseri) (İstanbul)
Diğer önerge
sahipleri:
Hayrettin
Çakmak
Yılmaz Tunç
Bursa
Bartın
Faruk
Koca Ahmet Aydın
Ankara
Adıyaman
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Yetki Kanunu Tasarısının 1 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Kamer Genç Haluk Koç Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Tunceli Samsun Malatya
Madde 1.
(1) Amaç:
Kamu
hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve ekonomik bir şekilde
yürütülebilmesi ve kamu görevlilerinin çalışmalarında
etkinliği artırmak için; bu kanun kapsamına giren bakanlık
ve genel müdürlüklerin kuruluş, görev ve yetkileri ile kamu hizmetlerinin
bakanlıklar arasında dağılımı ve bu
bakanlıklara bağlanacak bağlı ve ilgili
kuruluşların yeniden belirlenmesi ve kamu kurum ve kuruluşlarda
istihdam edilen personel ile bunların emeklilerinin mali ve sosyal
haklarında adaletsizlikleri giderecek iyileştirmeler yapma
konularında Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi verilmiştir.
(2) Kapsam:
Bu Yetki Kanununa
göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler;
a) Kamu
hizmetlerinin bakanlıklar ve genel müdürlükler arasındaki
dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin
olarak;
1) 24.3.1983
tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
Kanununda,
2) 27/9/1984
tarihli ve 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş Ve Görev
Esasları Hakkında 174 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname
İle 13/12/1983 Gün Ve 174 Sayılı Bakanlıkların
Kuruluş Ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Bazı Maddelerinin Kaldırılması Ve Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında 202 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda,
3) 10.10.1984
tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü
Hakkında Kanunda,
4) 8.1.1985
tarihli ve 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda,
5) 21.5.1986
tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda,
6) 9.12.1994
tarihli ve 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile
Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda,
7) 27.10.2004
tarihli ve 5251 sayılı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda,
8) 10.11.2004 tarihli ve 5256 sayılı
Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Teşkilât ve
Görevleri Hakkında Kanunda,
9) 1.12.2004
tarihli ve 5263 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanunda,
10) 13.12.1983
tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının
Teşkilat ve
Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede,
11) 13.12.1983
tarihli ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskan
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
12) 13.12.1983
tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
13) 27/6/1989
tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede,
14) 7.8.1991
tarihli ve 441 sayılı Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
15) 2.7.1993
tarihli ve 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede,
16) 19.6.1994
tarihli ve 540 sayılı Devlet Planlama Teşkilatı
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede,
17) 25.3.1997
tarihli ve 571 sayılı Özürlüler İdaresi
Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
b) Kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler,
sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal
haklarında adaletsizlikleri giderecek iyileştirmeye ilişkin
olarak;
1) 14.7.1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda,
2) 27.7.1967
tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel
Kanununda,
3) 11.10.1983
tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda,
4) 2802
5) 22/1/1990
tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede,
6) Diğer
kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar, işçiler, sözleşmeli
personel ve diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında
adaletsizlikleri iyileştirmeye ilişkin hükümlerinde,
yapılacak
değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 746 sıra sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve
Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu
Tasarısının 1. maddesi Anayasanın 2, 6, 7, 11, 87 ve
91inci maddelerine aykırı olduğundan tasarının
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Doç. Dr. Mehmet Günal Mehmet Şandır Faruk Bal
Antalya Mersin Konya
Alim
Işık Mustafa
Kalaycı Rıdvan
Yalçın
Kütahya Konya Ordu
Emin
Haluk Ayhan
Behiç Çelik
Denizli Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Yalçın, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; kanun hükmünde kararname yetkisi verilmesine
ilişkin tasarının 1inci maddesi üzerindeki önergemizle ilgili
söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, biraz önce Sayın Bakana soru-cevap
kısmında yönelttiğim ve cevap alamadığım hususu
tekrar hatırlatmak istiyorum: Sayın Bakanım, bugün, bu kürsüde,
Kütahya Milletvekilimiz Sayın Alim Işık, Kütahyadaki Millî
Eğitim Bakanlığı personelinin kendisine yönelttiği
ciddi bir hususu Meclisin, Genel Kurulun önünde kamuoyuyla paylaştı.
Ben de kendisine gelen mesajı gördüm, aynen şöyle ifade ediliyor:
Milliyetçi Hareket Partisinin İnternet sitesi sakıncalı
bulunduğundan Millî Eğitim Bakanlığının talebi
üzerine erişime engellenmiştir.
Şimdi,
Sayın Bakan, bu ciddi iddiaya, bu kürsünün şerefine tevdi
edilmiş bu ciddi iddiaya cevap verecek bir tek yetkiliniz yok mudur?
İsterdim ki
bugün, üniversite sınavında yapılan birtakım şifreleme
işlerinin konuşulduğu bir günde burada Millî Eğitim
Bakanı da olsun, kamuoyunda 1 milyon 700 bin çocuğumuzun ve
ailelerinin merakına yetkili ağız olarak cevap versin ama
maalesef bu mümkün olmadı. Sizden istirham ediyorum, nedir bu Millî
Eğitim Bakanlığı personeli işi? Milliyetçi Hareket
Partisini, mensup olduğumuz partiyi BDP ya da Cumhuriyet Halk Partisinden
daha sakıncalı kılan husus nedir? Lütfen, bunu hem bize hem
kamuoyuna açıklamanızı özellikle sizden bekliyor ve istirham
ediyorum.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bu tasarının, bu yetki meselesinin
Anayasaya aykırı olduğu bu kürsüde defalarca ifade edildi,
kapsamı itibarıyla aykırı olduğu ifade edildi,
içeriği itibarıyla Anayasaya aykırı olduğu ifade
edildi ama anlıyorum ki hiçbir şekilde Acaba muhalefet neyin
kaygısı içerisinde? gibi bir endişe
taşımıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, biraz önce Sayın Bakan Cemil Çiçek burada konuşurken
hayretler içerisinde kaldım. Yani sanki biz şöyle bir dönem
içerisindeyiz: Meclis rutin üç aylık yaz tatiline girecek de bu yaz
tatili içerisinde acaba acil bir şey, birtakım şeyler
gelişir mi? Meclisi toplamak zor olabilir. Bu dönem içerisindeki
hususlarda inisiyatif kullanmak için bir yetki meselesini konuşuyoruz.
gibi anlatıyor Sayın Bakan. Allah aşkına, ben şimdi
size soruyorum: İki-iki buçuk ay sonra seçim olacak bu memlekette. Siz bir
seçimin varlığını nasıl bu kadar anlamsız hâle
getirebiliyorsunuz? Sanki milletin oyunu cebinize doldurdunuz da aynı
şekilde devam mı edeceğinizi düşünüyorsunuz ki? Ki, böyle
bile olsa bu Meclise de bu millete de saygısızlıktır böyle
bir beyanda bulunmak. İki buçuk ay sonra seçim olacak bir ülkede altı
aylık yetki almanızın nedir esprisi? Bana çıkıp
aklı başında bir insan şunu anlatsın ya: Kültür ve
Turizm Bakanlığını ikiye ayırmanın aciliyeti
nedir? Yani yeni oluşacak bir Meclisin, yeni oluşacak bir Hükûmetin
bu kadar da mı inisiyatifi olmayacaktır? Bu nasıl bir
mantıktır? Bu nasıl bir anlayıştır? Yani siz
dokuz yıl hükmettiğiniz, dokuz yıl sayısal
çoğunluğunuzla hükmettiğiniz bir Mecliste
düşünmediğiniz, yapmadığınız, hayata
geçirmediğiniz bu uygulamalar için seçim atmosferine girdiğimiz
şu günlerde bakanlık kuracaksınız, bakanlık
ayıracaksınız ve bütün kamu personelini, memur, işçi,
sözleşmeli, tamamını kapsar bir meseleyi bu Meclisin gündemine
getireceksiniz. Ben bunu açıkçası -kusura bakmayın- hem Meclis
iradesine hem millet iradesine saygısızlık olarak
değerlendiriyorum; bu kabul edilemez bir durumdur, böyle bir şey
nasıl olabilir?
Değerli milletvekilleri,
peki, nedir o zaman, dokuz yıldır kullanmadığınız
yetkiyi, bunun için teşekkür beklediğiniz yetkiyi bugün kullanmaktaki
muradınız ne olabilir? Gerçekten, samimiyetle düşündüm,
şuna kanaat ettim: Şimdi, birkaç gündür, geçen torba yasada belediye
personelinin başka kurumlara gönderilecek norm fazlasıyla ilgili
bunun yürürlüğünün ertelendiğinden haberdar olmayan insanlar biçare
şekilde bizleri arıyor, Aman işte rica edin de belediye
başkanımıza bizi göndermesinler. duygusu içerisinde.
Şimdi, siz
bu tasarıyla bütün kamu personelini tedirgin ediyorsunuz. Bütün kamu
personelini Ya seçimde bizim yanımızda yer alır bizim
adımıza etrafınıza AKPnin propagandasını
yaparsınız ya da bu yetkiyi kullanır, sizin huzurunuzu bozar,
bir kısmınızı emekliye sevk ederim, bir
kısmınızı da sürgün ederim. diyorsunuz. Bu hakça
değildir, bu hukukça değildir değerli arkadaşlar.
Bu
düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Yetki Kanunu Tasarısının 1 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 1.
(1) Amaç:
Kamu
hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve ekonomik bir şekilde
yürütülebilmesi ve kamu görevlilerinin çalışmalarında
etkinliği artırmak için; bu kanun kapsamına giren bakanlık
ve genel müdürlüklerin kuruluş, görev ve yetkileri ile kamu hizmetlerinin
bakanlıklar arasında dağılımı ve bu
bakanlıklara bağlanacak bağlı ve ilgili
kuruluşların yeniden belirlenmesi ve kamu kurum ve kuruluşlarda
istihdam edilen personel ile bunların emeklilerinin mali ve sosyal
haklarında adaletsizlikleri giderecek iyileştirmeler yapma
konularında Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi verilmiştir.
(2) Kapsam:
Bu Yetki Kanununa
göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler;
a) Kamu
hizmetlerinin bakanlıklar ve genel müdürlükler arasındaki
dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin
olarak;
1) 24.3.1983
tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
Kanununda,
2) 27/9/1984
tarihli ve 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş Ve Görev
Esasları Hakkında 174 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname
İle 13/12/1983 Gün Ve 174 Sayılı Bakanlıkların
Kuruluş Ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Bazı Maddelerinin Kaldırılması Ve Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında 202 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda,
3) 10.10.1984
tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü
Hakkında Kanunda,
4) 8.1.1985
tarihli ve 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda,
5) 21.5.1986
tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda,
6) 9.12.1994
tarihli ve 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile
Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda,
7) 27.10.2004
tarihli ve 5251 sayılı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda,
8) 10.11.2004
tarihli ve 5256 sayılı Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel
Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda,
9) 1.12.2004
tarihli ve 5263 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanunda,
10) 13.12.1983
tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının
Teşkilat ve
Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede,
11) 13.12.1983 tarihli
ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskan
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
12) 13.12.1983
tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
13) 27/6/1989
tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede,
14) 7.8.1991
tarihli ve 441 sayılı Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
15) 2.7.1993
tarihli ve 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede,
16) 19.6.1994
tarihli ve 540 sayılı Devlet Planlama Teşkilatı
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede,
17) 25.3.1997
tarihli ve 571 sayılı Özürlüler İdaresi
Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede,
b) Kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler,
sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal
haklarında adaletsizlikleri giderecek iyileştirmeye ilişkin
olarak;
1) 14.7.1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda,
2) 27.7.1967
tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel
Kanununda,
3) 11.10.1983
tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda,
4) 2802
5) 22/1/1990
tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede,
6) Diğer
kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar, işçiler, sözleşmeli
personel ve diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında
adaletsizlikleri iyileştirmeye ilişkin hükümlerinde,
yapılacak
değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 746 sıra
sayılı Yetki Kanunu Tasarısının 1inci maddesiyle
ilgili olarak verilen önerge üzerinde söz aldım. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Aslında bana
kalsaydı, maddenin tasarı metninden çıkarılması
şeklinde verirdim ama arkadaşlarımız öyle vermişler.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, seçime girerken eski ÖSYM Başkanı
Profesör Doktor Ünal Yarımağan bugün ne diyor biliyor musunuz? Sekiz
aydır korkumdan konuşmuyorum. diyor. Sekiz aydır yani ÖSYM
imtihan sorularının çalındığı tarihten
Türkiye, korku
imparatorluğu hâline geldi. Neden hiçbir üniversitede ses
çıkmıyor? En dinamik beyinler konuşmuyor? Bu, ülke adına
çok büyük bir olumsuzluk. Devri iktidarınızda ülke karanlıklara
sürüklendi. Bugün kimse yarından emin değil.
Şimdi, YGS
imtihan soruları şifrelenmiş. 1 milyon 700 bin aileyi
ilgilendiriyor. Allah rızası için kimse çıkıp da bu 1
milyon 700 bin ailenin sorunlarını, tereddütlerini giderecek bir şey
söylemiyor. Abdullah Gül diyor ki Ben tatmin oldum. Sen ne anladın ki
tatmin oldun? Tatmin olduysan çık konuş bakalım!
Şimdi,
bakın beyler, ar, namus, insanlık, haysiyet her insan için gerekli
olan bir durumdur. Bir memlekette namuslu, dürüst, arlı, edepli bir nizam
kurmak herkesin görevidir. Şimdi, ben soruyorum size: Getirdiğiniz bu
yetki kanunu ile kamu personelinin görevine son verme yetkisini Hükûmete
veriyorsunuz. Peki, neye göre son vereceksiniz? Anayasa Mahkemesinin
Kuruluş Kanununda, siz, Başkanı memnun etmek için -16 mı
veya o civarda- 17 tane daire başkanının kanunla görevini
feshettiniz. Şimdi, ne yapacak? Anayasa Mahkemesi
Başkanının takdirine bıraktınız. Eğer hanımsa
diyecek ki Gel benim evimdeki bulaşıkları yıka ki ben seni
bir yere göndermeyeyim. Yani sizin kamu personeline getirdiğiniz statü
bu. Doğruluğunu savunuyorsanız
Kamu personelinin
durumunun iyileştirilmesi için yetki verildi -yani aylık ve
ödeneklerinin durumunun yükseltilmesi, onların terfilerinin
kolaylaştırılması- ama hiçbirisinde bunların görevine
son verme yetkisi Hükûmete verilmedi. Peki, siz görevine son vereceğiniz
bu personelin görevine hangi kıstasa göre son vereceksiniz? Zaten, bizim
kanunlarımızda hangi kıstasa göre bir kamu personelinin görevine
son verileceği belli, bunun dışında niye ayrı bir
yetki alıyorsunuz? Yarın seçime giderken diyeceksiniz ki sandık
başındaki memurlara İşte, benim istediğim
şekilde oy getirmezsen senin görevine son veririm. Bu dürüst, namuslu,
haysiyetli bir insanın düşüneceği bir davranış biçimi
midir? Kamu personelinin arını, namusunu, statüsünü, güvencesini
sağlamak Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi değil midir? Peki,
eğer bu göreviyse neden bu hakkı bu kamu personelinden
alıyorsunuz?
Tabii, o kadar
çok şey var ki
Geçen gün elime bir belge geçti, bu İhracatçılar
Birliği
AKPnin eski Genel Merkezini -MHPnin Genel Merkezinin
altında olan yeri- dört sene önce İhracatçılar Birliğine
kaça sattınız? Arkadaşlar, dört senedir hâlâ o bina boş
orada. 15,5 trilyon liraya satmışlar. Kim almış?
İhracatçılar Birliği. İhraçtılar Birliği bu
binayı dört senedir orada boş tutuyor ve 15,5 trilyon liraya
Yine o
İhracatçılar Birliğinde, senede ihracatçıdan alınan
aşağı yukarı 1 trilyon liraya yakın da para var.
Arkadaşlar, bir ay benim elime geçmişti; orada bazı
bakanların, müşavirlerin özel arabalarının akaryakıt
paraları, kendi danışmanlarının telefon paraları,
bakanların bayram kartlarının paraları
Bu devleti talan
ediyorsunuz. Yani fırsat elinize geçti mi talan ediyorsunuz, bir de böyle
bir yetki aldınız mı ne yapacaksınız? Artık bu
devleti yok sayacaksınız. Tayyip Erdoğan diyor ki Ben
ustalık dönemime girdim. Yani diyor ki Ustalık dönemime girdim,
artık bu yetki kanununu da alınca milletin çanına ot
tıkayacağım. Arkadaşlar, bu yetki dünyada hiçbir kimseye
verilmemiştir. Evet, yetki belli sınırlarla verilebilir. Ben
biraz önce Sayın Bakana Bu yetki kanunu kapsamına girmeyen bir tane
devlet dairesini sayabilir misin? diye sordum. Sayamaz ki hepsini
sokmuşsunuz.
Onun için, bu,
yüz karası bir yetkidir. Siz, devleti, diktaya, faşizme, milleti
götürüyorsunuz, milleti köle yapmaya çalışıyorsunuz. Bunun için,
gerçekten çok yüz kızartıcı bir durum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım beş önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım,
önerge sahiplerinin talebi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1017 esas
numaralı kanun tasarısının 1 inci maddesinin birinci
fıkrasının b) bendinde geçen etkinliği kelimesinden sonra
gelmek üzere ve verimliliği ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
Diğer
önergelerin imza sahipleri:
Hayrettin
Çakmak
Yılmaz Tunç
Bursa Bartın
Faruk
Koca Ahmet
Aydın
Ankara
Adıyaman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
23üncü Dönem,
Dördüncü Yasama Yılının son günlerini bitirmek üzereyiz.
Perşembe veya cuma günü inşallah
Türkiye Büyük Millet Meclisi 24üncü Dönem milletvekillerine, gelecek
arkadaşlara yerlerini terk etmek üzere, bir kısım
arkadaşlarımız burada olacak, bir kısım
arkadaşlarımız başka başka görevler içerisinde
bulunacak.
Dört
yıllık geçen süre içerisinde ağrınmadan, incinmeden,
birbirimizin kalplerini kırmadan milletvekilliği, bittikten sonra
bile birbirimizin yüzüne bakabilecek bir şekilde zamanı getirmek için
iktidar partisi grubu olarak, iktidar partisi grup başkan vekilleri
olarak, milletvekilleri olarak elimizden gelen gayreti gösterdik.
Bazılarını duymamaya çalıştık,
bazılarını -zaten onun söylediği bellidir- hiç ciddiye
almamaya çalıştık ama yalan ve iftira olduğu sürece burada
da cevap vermek mecburiyetini hissettik.
Buraya çıkan
şahıs her ne zaman çıktıysa yalan ve iftiradan başka
hiçbir şey bilmiyor. Hani derler ya Dervişin fikri neyse zikri
odur. diye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Aklında iftiradan başka, aklında yolsuzluktan başka,
aklında nüfuz kullanmaktan başka hiçbir fikri olmayan, ömrü boyunca
sadece devlet memurluğu yapmış bir kişinin
altmışın üzerinde daire sahibi olması ve iki tane, üç tane
büyük iş yeri, gayrimenkul sahibi olması, iş
hanlarının bulunması
Bir kere, düşünün değerli
milletvekilleri, sadece memur maaşıyla alınan şeyler ve
yüzde 5lik, yüzde 10luk hisseyle, sadece nüfuz kullanarak. Alman Doktor
Brechmannın 22 Temmuz seçimlerinden sonraki ilk yaptıkları
genel kurulda saman duvarlarla ilgili neler yapacağı ve 1 trilyon
liraya yakın bir borcu birisine takıp gittiği gazetelerde ilan
edildi. O gazeteyi yazan muhabir arkadaşa diyor ki: Ben sana bunu
söyledim, niye başkalarıyla bunu paylaşıyorsun?
Önce, senin
bunların hesabını vermen lazım. Başkasına iftira
atabilmek için önce senin ak ve pak olman lazım. Bakın ne diyor?
Adalet ve Kalkınma Partisinin, Milliyetçi Hareket Partisinin
sokağında bulunan Genel Merkezini, 15,5 milyon dolara Türkiye
İhracatçılar Meclisine sattınız. diyor. Külliyen yalan,
bütün söylediklerinin demek ki hepsi böyle. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Satmadınız mı? Kime sattınız, kime?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) O kirayı
Gazeteleri araştır oku. O
zaman eleştirildi, denildi ki Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel
Merkez binası, aylığı şu kadara kiraya tutuldu.
denildi. Bunları da mı okumadın? Bunları da mı görmedin?
Hâlâ kalkıp burada yalan söylüyorsun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İhracatçılar Birliğine satılmış.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, bakın değerli
arkadaşlar, buna cevap vermeyi kendime ar ediniyorum, inanın ar
ediniyorum, buraya çıkmayı kendime bir zül olarak kabul ediyorum.
Bakın,
Twitterda bazı arkadaşlarımızın, değerli milletvekilimiz
Halide İncekaranın çok veciz sözleri var. Bazı şeyleri
yapmışlar, vatandaş da ona katkı sağlıyor. Diyor
ki Halide Hanıma: Değerli milletvekilim, zihin fukara olunca fikir
ukala olur. Oturma cahille sözü can incitir, otur alim ile her sözü mercan,
incidir. Arkadan da bu öncekini açıklamış: Alim ile sohbet
etmek lalü mercan, incidir; cahille sohbet etmek günde bin can incitir.
Arkadan biri daha var: Sayın milletvekilim, bu söylediklerimin en
doğrusu bu. diyor. Alim ile sohbet edersen alırsın mertebe,
cahille sohbet edersen dönersin
Nokta noktaya. diyor.
Onun için
değerli arkadaşlar, bakınız, şu son günleri, ne olur,
lütfen
Grup başkan vekili arkadaşlarımıza teşekkür
ediyorum, ihtimam gösteriyorlar, son günlerimizde ince ve birbirimizi
kırmadan çalışmaya gayret ediyoruz. Yarın
baktığımız zaman bizim dostluğumuz var, Muharrem Bey,
Mustafa Bey, Sayın Başkanım, Harun Bey, diğer
arkadaşlarımız, Milliyetçi Hareket Partisinden Mustafa Bey,
Mehmet Bey, Rıdvan Bey
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bizimkine de mesaj geliyor, Bir de Zahid Akmanınkini
açıklasın. diyorlar. Bağışla nasıl
almış? Zahid Akmanınkini açıklasın. diyorlar.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Milletvekili oluruz veya olmayız, bu
makamlar, bu koltuklar hiçbirimize baki değil ama bu arkadaşlarımızla
yarın bir sokakta karşılaştığımızda,
ben Antalyaya geldiğimde, siz Kayseriye geldiğinizde Ya, bizim
şöyle şöyle güzel anılarımız vardı. Bak ne kadar
güzel şeyler yaptık. Şunları yaparken kalp kırdık
mı acaba? diye düşünmememiz gerekir.
Eleştiriler
yapılıyor, yasayla ilgili eleştiriler yapılıyor,
farklı farklı şeyler söyleniyor hatta ağır, incitici
şeyler söyleniyor ama bu siyasetin geleneğinden gelen bir unsurdur
diye incitici eleştirilere de katlanıyoruz. Fakat, inanın, yalan
ve iftiraya katlanmak kadar zor bir şey yok ve burada da Grup Başkan
Vekili olarak, yalan ve iftiradan başka hiçbir şey konuşmayan
bir insanı dinleyip gerilmemek de mümkün değil.
Değerli
arkadaşlar, hepinizi saygı, sevgi ve hürmetle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sataştı, söz istiyorum efendim.
ABDURRAHMAN ARICI
(Antalya) Sataşmadı. Ne sataştı!
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Çok açık yani. Sataşma başka nasıl olacak?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç. Bir açıklama yapınız, buyurunuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sataşmadım, doğruları söyledim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Arkadaşlar, bir konuyla ilgili olarak, kendisine isnat olunan sözlerle
ilgili olarak aksi bir durum, diğer bir şeyler varsa onu
açıklayacak, oturacak, ondan sonra da güzel bir şekilde
çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Sayın Genç,
buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet, ama iki dakika verdiniz Sayın Başkan. Yani
şimdi çok ağır laflar söyledi.
BAŞKAN
Sayın Genç, herkese aynı şeyi veriyoruz, size de aynı, fark
etmez. Siz hatipsiniz
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben fazla bir şey söylemiyorum, 60 tane dairem varsa, 3 tane
iş hanım varsa ben size bağışlıyorum.
Bağışlıyorum, gelsin, işte, Mustafa gelsin. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi,
fabrika meselesinde de arkadaşlar geldiler, ben Aksarayda bir saman
fabrikasının yüzde 5 hissesini aldım fakat sonradan iş
gitmedi, devrettim.
HASAN ANGI
(Konya) Kaç para verdin, kaç para?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ama bazı arkadaşlarımız samandan, tuğla
yapmaktan çok gocunuyorlar çünkü saman onların kışlık
yiyeceği. Ben onların kışlık yiyeceğini
bırakırım kendilerine canım, o kadar merak etmesinler.
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Terbiyeli konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, onun için, bu kadar samana taktılar.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Âlim ile konuşursan alırsın
mertebe, cahil ile konuşursan dönersin merkebe. idi o. Nokta nokta var ya
o senin samanlarındı işte.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben devri iktidarınızda gittim, bir ortak oldum ama zarar
ettim, ayrıldım, ben devrettim.
Şimdi, bakın,
ben burada hiçbir şey, yalan söylemedim. Senin eski AKP Genel Merkezini
İhracatçılar Birliğine dört sene önce sattın mı
satmadın mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yalan söylüyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Yalan söyleyen sensin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yalan söylüyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) - İspatlarsam ne yaparsın? İspatlarsam
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Lütfen arkadaşlar
KAMER GENÇ
(Devamla) - İhracatçılar Birliğine 15 trilyon liraya
satmışsınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Nereyi satmışız?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, eski bir binanız vardı ya, AKPnin bir Genel
Merkezi, kullanıyordunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Nerede o?
KAMER GENÇ
(Devamla) - MHPnin o sokağında.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yalan söylüyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, neyse!
Ondan sonra,
tamam ama fiyat konusu
OSMAN KILIÇ
(Sivas) Kira orası, kira.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bak, ihracattan sorumlu Bakan burada.
Yalancının mumu
İhracattan sorumlu Bakan burada.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, yetkinizi kullanarak devletin malını bedava,
şey, devletin parasını, 3-5 kat fiyatla kendi
gayrimenkullerinizi satıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET YENİ
(Samsun) Yalan söylüyorsun! Yalan konuşuyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, beyler, bakın, eğer şey
ediyorsanız, buyurun, savcılara gidelim, her şeyimizi
açıklayalım. Tayyip Erdoğan da malını mülkünü getirsin
ortaya koysun, ben de koyayım yahu. Çıkalım, hesap
uzmanlarını getirelim, çağıralım, hepimizin
hesaplarını incelesin. Sizin içinizde kim ticaretle
uğraşıyorsa, kim vergi kaçakçılığını
yapıyorsa
Mustafa
Elitaş, var mısın? Hesap uzmanlarını
çağıralım. Getirip inceletmeyen şerefsizdir, namussuzdur,
alçaktır ve hesap vermeyen de şerefsizdir, alçaktır,
namussuzdur!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Şerefi ağzına alma, olmayan şeyi
ağzına alma.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Karşılıklı hesap uzmanlarını
çağıralım, hesaplarımızı verelim, var
mısınız arkadaşlar? Hepinize hodri meydan diyorum! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Olmayan şeyi ağzına alma. Olmayan
bir şey için pazarlık yapma, ağzına alma.
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Bir sürü yalan söyledin, gidiyorsun.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım
Bakınız,
arkadaşlar
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım
BAŞKAN -
Müsaade edin arkadaşlar.
Bakınız,
bizi milyonlarca insan izliyor.
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Yalan söylüyorsun!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yalan söyleyen sensin!
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Yalan söylüyorsun!
BAŞKAN
Sayın Öksüz
Sayın Öksüz
Sayın Öksüz
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Yalan söylüyor Başkanım.
BAŞKAN
Tamam efendim, buyurun.
Arkadaşlar,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Varsa, beni mahkemeye ver, yalan söylüyorsam.
BAŞKAN -
Sayın Genç, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, nihayetinde, bu gayrimenkulün yeri
bellidir, yurdu bellidir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar,
lütfen ya!
Sayın
milletvekilleri, bu gayrimenkulün yeri belli, yurdu belli. İnternete
girdiğiniz zaman öğrenilir arkadaşlar. Tapu kayıtları
açık, kim kime kaça satmış, kaça vermiş, bilmem ne
etmiş, bunun gizli kapaklı bir tarafı yok ki. Kimse de istese
gizleyemez. Evet, gidiniz, isteyenler tapudan öğrensinler ama
konuşurken lütfen birbirimizi kırmadan, dökmeden
(Gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Efendim
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Biraz önce konuşmacı Samanları ben
size yem olarak veriyorum. dedi. İzin verirseniz bir dakikada bir
şey söyleyeceğim.
BAŞKAN
Samanlarla sizin ne ilişkiniz var
Sayın
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ona sormak lazım.
Sayın
Başkanım, izin verin bir dakika
BAŞKAN
Sayın Elitaş, bir dakika...
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Bir bakalım ne diyecek
arkadaş, bir dinleyelim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım, Genel Kurulu bu tür şeylerle
meşgul etmek doğru değil.
BAŞKAN
Sayın Şandır, katılıyorum hassasiyetinize.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Az önce dedim ya arkadaşlar Dervişin
fikri neyse zikri odur. diye. Bizi, beni bazı şeylerle itham etti.
Onun yediği neyse aklından hiç çıkmadığından onu
başkalarına söylüyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bakın, Özkan
Öksüz Bey, AK PARTİ Genel Merkezinin binasının kime ait
olduğunu ifade ediyor, Ekol Şirketine ait olduğunu söylüyor ve
Adalet ve Kalkınma Partisi orada, bildiğim kadarıyla,
aylığı 30 bin dolara veya 20 bin dolara kiraya tutulmuştu.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) 25 bin
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) 25 bin dolara. Evet, Nusret Bey doğrusunu
söylüyor.
Aylığı
25 bin dolara tutulmuştu, Bu ne kadar kira? Büyük kira diye de
gazetelerde manşet olmuştu. İhracattan sorumlu Sayın Bakan
burada, TİM Başkanını aradım ulaşamadım
-TİM Başkanına eğer ulaşmış olsaydım,
şimdi de TİM Başkanı beni aradı cevapsız
aramadan- biraz sonra TİM Başkanıyla görüşeceğim,
Türkiye İhracatçılar Meclisine Adalet ve Kalkınma Partisinin 1
kuruşluk mal satıp satmadığını
öğreneceğim, ona da vereceğim.
Hepinize
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Tamam, teşekkür ederim arkadaşlar,
tamam.
Evet, kendi
aranızda konuşup meseleyi halledersiniz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir
Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1017) (S. Sayısı: 746) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergelerin gerekçelerini okutuyorum.
Gerekçe:
Bu önergeyle
kelime tahsisi yapılarak ifade bütünlüğünün sağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
İlkeler ve
yetki süresi
MADDE 2- (1)
Bakanlar Kurulu bu Kanuna göre verilen yetkiyi kullanırken;
a) Kamu
hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki
dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak,
1)
Bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların Devlet
bakanlarına bağlanması ve ilgilendirilmesi uygulamasına
hizmetlerin özelliğinden kaynaklanan zorunluluklar dışında
yer verilmemesini,
2) Sosyal
hizmetler alanında halen bağlı kuruluşlar eliyle yürütülen aile,
özürlüler, çocuklar, kadınlar ve sosyal yardımlar alanındaki
hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesini
sağlamak üzere yeni bir bakanlık kurulmasını,
3) Ekonomiyle
ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülen faaliyetlerin koordinasyonunu
sağlamak, ekonomi politika, hedef ve stratejilerini belirlemek üzere yeni
bir bakanlık kurulmasını,
4) İç ve
dış ticarete yönelik hizmetlerin daha etkin ve verimli bir
şekilde sunulabilmesini sağlamak üzere yeni bir bakanlık
kurulmasını,
5) Gençlik ve
spora yönelik hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde
sunulabilmesini sağlamak üzere yeni bir bakanlık
kurulmasını,
6) Kamu
hizmetlerinin verimli, süratli ve etkin bir şekilde yürütülmesini, ülkenin
ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak hizmetin özelliği ve
gereklerine uygun düzenlemeler yapılmasını,
7) Kamu
hizmetlerinde işbölümü ve koordinasyonun sağlanmasını,
benzer hizmetlerin tek kuruluş veya birim tarafından yürütülmesini ve
kaynak kullanımında israfın önlenmesini,
8)
Teşkilatların, hizmetlerin özelliğinden kaynaklanan zorunlu
farklılıklar saklı kalmak kaydıyla, hiyerarşik
bağlılık ve unvan standardizasyonu sağlanacak şekilde
düzenlenmesini, zorunlu olmadıkça yeni birim kurulmamasını,
kadro ihdasında azamî tasarrufa riayet edilmesini,
9)
Kaynakların ekonomik ve sosyal ihtiyaçlara uygun ve rasyonel
kullanılmasını, kamu hizmetlerinde etkinliğin
artırılması yönünde düzenlemeler getirilmesini,
b) Kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler,
sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme,
görevden alınma ve emekliye sevk edilme usûl ve esaslarına
ilişkin olarak,
1) Yürütülen
hizmetin, özelliklerini de dikkate alacak şekilde çağdaş kamu
yönetimi anlayışına uygun bir şekilde
geliştirilmesini,
2) Kamu kurum ve
kuruluşları tarafından yürütülen hizmetlerin, özelliğinden
kaynaklanan zorunlu farklılıklar saklı kalmak
kaydıyla, standardizasyon
sağlanacak şekilde düzenlenmesini,
3) Yönetim
görevlerine atanmada ve bu görevlerde yükselmede kariyer ve liyakat
esasları ile nitelikli personel istihdamının esas
alınmasını,
gözönünde
bulundurur.
(2) Bakanlar
Kuruluna verilen yetki, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren altı ay süre ile geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu
birden fazla kanun hükmünde kararname çıkarabilir.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Harun Öztürk.
Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 746 sıra sayılı Yetki
Kanunu Tasarısının 2nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım, bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, hükûmetlere kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verilmesi 1961 Anayasasına 71de girmiştir. Aynı hüküm 1982
Anayasasında da yer almıştır yani dayanağı
Anayasada vardır. Bugüne kadar birçok hükûmet Parlamentodan aldığı
yetkiye dayanarak birçok kanun hükmünde
kararname çıkarmıştır. 1972 yılından bu yana
çıkarılan kanun hükmünde kararnamenin 522 olduğu Hükûmet
tarafından açıklanmıştır. AKP Hükûmetlerinin bu
yetkiyi bugüne kadar kullanmamış oldukları doğrudur. Bunda
tek başına iktidar olmanın yasa çıkarmada verdiği
rahatlık kadar temel kanun olarak görüşme usulünün
yozlaştırılmasının da etkili olduğu
yadsınamaz. Mademki kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
dayanağını Anayasadan almaktadır, o hâlde önceki
hükûmetlerde olduğu gibi AKPnin de bu yetkiyi kullanmasında ne sakınca
olabilir? diyebilirsiniz. Bu durumda getirilen yetki
tasarısının amaç, kapsam ve ilkeleriyle süresi
bakımından Anayasaya uygun olup olmadığını
tartışmamız gerekir.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle seçime giden, gidip de gelip gelmeyeceği belli
olmayan bir hükûmetin niçin bu yetkiyi istediği ve yetki süresini niçin
seçimlerden sonraya da sarkıttığı
cevaplandırılmalıdır. Hükûmet tasarının
gerekçesinde Parlamentonun tatile girdiği dönemlerde
yasalaştırılması gereken acil konular olabileceğini
söylemektedir. Öncelikle bu acil konuların neler olduğunun bu yetki
talep edilirken ortaya konulması gerekirdi. Ayrıca, Parlamento ilk
kez seçime gidiyor olmadığı gibi, ilk kez de tatile giriyor
değildir.
Yine gerekçede,
bütçe görüşmeleri sırasında Parlamentonun yasa yapma işinin
yavaşladığı belirtilerek, bu nedenle de kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisine ihtiyaç olduğu ifade edilmektedir. Burada
da Parlamento ilk kez mi bütçe yapacak? sorusunun cevabı verilmelidir.
Seçimlerden sonra iktidarda kalma hayali kuran Hükûmet, bu beyanıyla bütçe
döneminde de kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini kullanmak için
yetki kanununun süresini uzatma niyetinde olduğunun sinyallerini
vermektedir. Görüldüğü gibi, iktidar, anayasal bir yetkiyi kullanma
talebinde bulunurken tutarlı gerekçeler ortaya koyamamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Anayasanın 7nci maddesi, yasama yetkisinin Türk milleti
adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğunu ve
devredilemeyeceğini hükme bağlamakta, 87nci maddesi Türkiye Büyük
Millet Meclisine, Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi vermekte, 91inci maddesi de verilecek yetkinin
sınırlarını belirlemektedir. Bu sınırlar içinde
kalan alanda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veren yasanın,
çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden
fazla kararname çıkarılıp
çıkarılamayacağını da göstermesi gerekir. Görüşmekte
olduğumuz yasaya bakıp Amaç ve kapsamı var, ilkeler ve süre de
belirtilmiş, o hâlde Anayasaya uygundur. deyip işin içinde
çıkamayız; çıkamayız çünkü bugüne kadar bu şekil
şartını yerine getiren yetki kanunlarının çoğu,
yasama yetkisinin devri anlamına yorumlanmış ve iptal
edilmiştir.
1993 ve 96
yıllarında verilmiş iptal kararlarında yer alan Yürütme
organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının
Anayasanın 7nci maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri
koyması, çerçeveyi çizmesi, sınırsız, belirsiz, geniş
bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir.
cümlesini dikkatlerinize sunmak isterim.
Değerli
milletvekilleri, bu iptal kararları çerçevesinde görüşülmekte olan
yetki tasarısının 1inci maddesinin 2nci
fıkrasının (a) bendinin 20 numaralı alt bendiyle, (b)
bendinin 7 numaralı alt bentleri Hükûmete verilmek istenen yetkinin
sınırsız, belirsiz ve geniş bir alanı
kapsadığını göstermektedir. Bu nedenle, söz konusu hükümler
Anayasanın 7, 87, 91 ve 153üncü maddelerine aykırıdır. Ayrıca,
disiplin cezası mahiyetinde olan görevden alma ve reysen emeklilikle
ilgili düzenlemeler de yine Anayasa Mahkemesinin içtihatları çerçevesinde
Anayasaya aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, Yüksek Mahkeme kararlarında, yasama yetkisinin genel ve
asli bir yetki olması, Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bulunması ve
devredilememesi karşısında kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisinin kendisine özgü ve ayrık bir yetki olduğu sonucuna
varmış, bu yetkinin yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya
da bu izlenimi verecek biçimde yaygınlaştırılıp
genelleştirilmemesi gerektiğine vurgu yapmış, kanun
hükmünde kararnamelerin ancak ivedilik gerektiren belli konularda, kısa
süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu
düzenlemeler için yürürlüğe konulması gerektiğine işaret
etmiştir. Anayasanın Danışma Meclisinde görüşülmesi
sırasında kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine niye
ihtiyaç duyulduğu Çok acele hâllerde Hükûmetin elinde uygulanacak bir
seri kural olmadığı için, acele olarak çıkarılıp ve
hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hâllerde çıkarılması
için bu düzenleme getirilmiş. cümlesiyle açıklanmaktadır.
Açıklanan
gerekçelerle, istenen yetkinin Anayasaya aykırılığı
açık olmasına rağmen Anayasa Komisyonunun kendisine havale
edilen bu konuyu gündemine alıp görüşmemesi, en hafifinden, görevden kaçınmadır.
Çünkü Plan ve Bütçe Komisyonu cumartesi toplanıp bu tasarıyı
görüşebildiğine göre, Anayasa Komisyonu da aynı işi
yapabilirdi. Bildiğimiz kadarıyla, 29 Mart-2 Nisan döneminde
anılan Komisyon, sadece 29 Martta Genel Kurulun kendisine iade ettiği
bir maddelik bir konuyu görüşmüştür.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet, şu ana kadar ne Komisyonda ne de Genel Kurulda
yetki talebini haklı gösterecek ivedilik ve zorunluluk hallerini ortaya
koymuş değildir. Hükûmetin acil düzenleme yapılması
gerektiğini ifade ettiği teşkilatlanma konularında da hemen
devreye sokabileceği hazır düzenlemeleri de bulunmamaktadır.
Yetki talebi,
Hükûmetin dokuz yılda düzenleme yapamadığı alanlara
ilişkindir. Kendisi bu dönemi, çıraklık ve kalfalık dönemi
olarak ifade etse de biz, iktidarın ülkeyi yönetme açısından
belli bir ustalık dönemine hâlâ ulaşamadığı
kanaatindeyiz. Millet de kendisinin deneme tahtası yerine konulmasına
izin vermeyecektir.
Değerli
milletvekilleri, Parlamento, Hükûmetin bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirdiği teşkilat düzenlemelerini de Gümrük
Müsteşarlığı hariç
yasalaştırmıştır. ÖSYM, Anayasa Mahkemesi Kuruluş
Kanunu, Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu,
Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Kanunu,
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Kanunu ve İller Bankası
Teşkilat Kanunu örnek olarak gösterilebilir. Yetki kanununa
dayanılarak yapılması düşünülen teşkilat düzenlemeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmiş olsaydı pekâlâ onlar da
yasalaştırılabilirdi.
2nci maddede
ortaya konulan ilkelerin de Anayasanın emrini şeklen yerine getirme
çabasından öte bir anlam ifade etmediğini dikkatlerinize sunmak
isterim.
Değerli
milletvekilleri, üyelerinin çoğunun bir daha seçilip seçilmeyeceği
belli olmayan ve seçime giden bir Parlamento, gidip gelmeyebilecek bir Hükûmete
bu tasarıyla yasa yapma yetkisini Anayasaya aykırı bir biçimde
altı ay süreyle devretmektedir.
Hükûmet, son
Anayasa değişiklikleriyle üç erkten yargının işini
bitirmiştir. Yasama organı zaten Hükûmetin kontrolündedir ancak
Hükûmete göre yeterince hızlı çalışmamaktadır.
İşte, Hükûmet, bu tasarı ile yargıdan sonra yasama
organının da işini bitirmek niyetindedir.
Defalarca Anayasa
Mahkemesince iptal edilmiş olmasına ve Anayasanın ilgili
maddelerinde bir değişiklik
yapılmamasına rağmen bugün yetkinin alınmak istenmesinde
Anayasa Mahkemesinde yapılan son operasyonların etkili olduğunu
ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, yüce Meclisi ve bu Meclise yetki veren, yasama yetkisi veren
yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, az önce Burhan Hocam Biraz dinleyin, bir şeyler
öğrenin. dedi ama ben söylediklerini pek öğretici
bulmadığım için, kitaplarını daha önce okumuştum,
oradan okuduklarımı daha öğretici buldum, ondan örnekler
vereceğim.
BURHAN KUZU
(İstanbul) Oku, oku.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Ondan önce de Sayın İyimayanın bir kitabıyla
başlamak istiyorum. Yazdığı makaleyi vermişti. Demin
Başkana teşekkür ettim, şimdi de değerli
hukukçularımıza teşekkür ederek başlıyorum. Sayın
İyimaya -kitabının bir başını, bir sonunu
söyleyeceğim vaktinizi almamak için- Siyaset Kurumunun Ortak Günahı:
Yasama Reformu diye bir makale yazmış yani günahı olan çok da
Hocam, yasama reformu dediği için söylüyorum.
Başında
Demokrasi ve Meclis, çağdaş siyasal düzenin açık bir
şifresidir. diyor. Şifre deyince ÖSYMnin şifresini
anlamayın. Bu çok açıkmış, kapalı değil. Sonunda
da yine aynı şekilde bir tek çoğulcu ilavesi yapmış.
Son cümlesi yine kitabın başlığında hemen var:
Çoğulcu demokrasi ve Meclis, çağdaş siyasal düzenin açık
bir şifresidir. diyor ama ben bir düzeltme yapmak istiyorum. Çoğulcu
değil çoğunlukçu bir demokrasi Türkiyede uygulanıyordu,
uygulanıyor diyemiyorum artık. Bir parmak demokrasisi var. diyorduk
artık diyemiyorum çünkü Sayın Başbakan o parmak demokrasisini
dahi size çok gördü, artık parmaklarınızı
kaldırıp indiremeyeceksiniz.
Değerli
arkadaşlarım, burada, hakikaten bu yetki gasbediliyor, sizin buradaki
parmak kaldırma yetkiniz bile elinizden alınıyor. Sekiz buçuk
yıldır yapılmayan bir şey, ne var da
Yani şimdi
itiraf etmişsiniz gerekçede ama, seçime giderken ne
yapacaksınız? Bu reformların hepsi iki ayda yapılır
mı? Seçimden sonra yapacaksanız niye acele ediyorsunuz? Bunları
yapamadığınızı itiraf etmek bir acziyet göstergesi
değil midir?
Değerli
arkadaşlar, bakın, burada bunu yapabilmek için o kadar olmadık
yollara başvuruyorsunuz ki arkadaşlarımız burada rencide
oldu, Komisyonda iki gün tartışmalar yaşadık, imzalar
atıldı, bilmem ne oldu. Burada geneli üzerine konuşurken
arkadaşlarımız bazı şeyleri sizlere izah ettiler ama
bakıyorum, burada, yani bu kadar hızlı bir şekilde geçirmek
için neden acele ediyorsunuz? Ne oluyor? Ya da şimdiye kadar niye
getirmediniz? Bu iki ay içerisinde ne yapacaksınız? Seçime kadar ne
yapacaksınız? Sekiz buçuk yıldır Anayasayı bile,
Türklüğe hakareti serbest bırakan Türk Ceza Kanununu bile
çıkarttınız, zinayı suç olmaktan çıkaran
kanunları çıkarttınız, burada metazoriyle sabahlara kadar
ne kanunlar çıkarttınız. Neyi çıkartamadınız siz?
Neyi getirdiniz de biz kabul etmedik? Hangi reformu getirdiniz? Hangi yasama
reformu geldi Sayın İyimayanın dediği gibi de burada size
katılmadık? Ama yangından mal kaçırır gibi
verdiğiniz taahhütleri yerine getirmek üzere sözde açılım
projesinin altyapısını yaparsanız bu olmaz.
Değerli
arkadaşlar, bakın, burada, az önce kısa bir şekilde
Sayın Şandır konuşurken söyledi. Söylediğimiz
şeyin arkasında durmamız lazım, 128inci maddeyi söylüyor
Sayın Arınç. Kanun hükmünde kararnameyle değil, kanunla düzenlenir
memurlara ilişkin
diyor burada. Yine bu düzenlemenin içerisinde mademki
idari haklar diyoruz. diye devam ediyor. İptal edilen yasadan bahsediyor.
Sizin arkadaşlarınız bunu söylüyor. Az önce baktım Altan
Ağabey buradaydı, herhâlde hâlâ duruyor, onun da konuşması
var.
Değerli
arkadaşlar, aynen demin söylediğimi söylüyor. Bakın Eğer
Hükûmet Parlamentomuzun bu üç aylık tatil dönemi içerisinde bir
şeyler yapmak istiyorsa bu yetkiyi üç aylık alabilir, ama üç ay sonra
yine inşallah hep beraber buradayız, Parlamento çalışacak,
buna ne gerek var. diyor, yani Birtakım kanunlarda
değişikliği sonra yaparız. diyor. Ne güzel. Yani
yarın gelince siz gelirseniz yine siz yapın, biz gelirsek
bırakın biz yapalım. Bizim de devlet reformu kanunumuz var.
İçindeki bazı şeylere aykırı değiliz. Demin,
sağ olsun, Sayın Bilgiç o kısmını anlamış,
söyledi bize, anlatmıştık Komisyonda. Yani onlar yapılacak
ama bunların bütün bu kesimlerle tartışılarak, herkesle,
Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanarak
Siz Kamu görevlileriyle ilgili düzenleme
yapacağız. diyorsunuz ne sendikayla alakanız var ne bir
şey var. Şimdi, gidecek, iki ayda ne yapacaksınız? Ben
merak ediyorum, siz ne çıkarmak istiyorsunuz? Açıkça bunu söyleyin.
Böyle bir düzenleme için yetki alınmaz. Gerçekten neyi istiyorsunuz, neyi
yapmak istiyorsunuz?
Burada, 91inci
madde çok net, tekrar sordum. Sayın Kuzu Hocam, oraya cevap vermediniz ama
bakın İvedilikle görüşülür. diyor yani burada yetki devri
olmadığını söylemişsiniz, siz de genişletmeye katılıyorsunuz,
teoriyi de hepsini de okudum Hocam, delegalizasyonu da okudum
BURHAN KUZU
(İstanbul) Gelişme var!
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Hepsini okudum, merak etmeyin ama sizin söylediğiniz gibi bir
gerekçe göremedim yani diyor ki
Bir
kısmını okuyayım, hepsini söylemişsiniz -sunulmadan
sonraki hikâyeyle ilgili söylüyorum, görüşme, ivedilikle ilgili- 388inci
sayfada diyor ki: Kanun hükmünde kararnameler için öncelikle ve ivedilikle
görüşülme hususunu benimsemesinin sebebi, yasama organının
yürütme organınca yapılan bu düzenlemeler üzerinde iradesinin bir an
önce gerçekleşmesini sağlamaktır.
BURHAN KUZU
(İstanbul) Doğru okuyorsun.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Şimdi, doğru okuyorsunuz
Peki, devam ediyor: Anayasa
koyucu Meclisin iradesinin bir an önce gerçekleşmesini arzuladığı
için bu işlemlerin görüşülmesinde izlenecek yöntemi Meclisin kendi
tercihine bırakmayarak bizzat kendisi tespit etmiştir. Neden
görüşmüyorsunuz o zaman Hocam? Siz dediniz ki: Keşke, ben asli
komisyon olsaydım. Tali komisyon olmuşsunuz, niye görüştürmediniz?
BURHAN KUZU
(İstanbul) O değil, o başka bir şey.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Olur mu işte? Şimdi, burada yetkinin önemli olduğunu
söylüyorsunuz. Kitap benim değil, Burhan Kuzu, doktora... Kanun hükmünde
kararnameleri de söylemişsiniz.
Değerli
arkadaşlar, söylemeye çalıştığımız şey
şu: Neden? Az önce söylediğim parmak demokrasisine dahi tahammül
edemeyen Başbakanın talimatı: Bu çıkacak. Bitti!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ferman!
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Ne zaman? İki gün içinde çıkacak. İmza eksik.
Cumartesi çıkacak. Tamam, geldik, biz çalışıyoruz, siz
neredesiniz? Niye Anayasa Komisyonu toplanmadı? Bu kadar kitap
yazmışsınız, bir kısmını hiç olmazsa rapora
koysaydınız da biz de Plan ve Bütçe Komisyonu olarak oradan
faydalansaydık güzel olacaktı.
RECAİ BERBER
(Manisa) Faydalanmışsınız işte.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bakın, madde 91de aynen öyle diyor, bir daha söyleyeyim:
Öncelikle ve ivedilikle görüşülür. Hocam faydalanmış ama
burada söylediğimizi dinlemiyor, kitapta yazmış ama burada dinlemiyor,
uygulamıyor.
RECAİ BERBER
(Manisa) Siz de faydalanmışsınız.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Kitaba yazmak önemli değil ki, onun için dedim. Ben
yazdıklarına itibar ediyorum, söyledikleri çünkü siyasi yani Anayasa
profesörü olarak söyledikleri, doktora tezinden sonra söyledikleri doğru.
Burada bir yetki yok Görüşülür
Herkes Anayasa Mahkemesinin
kararlarına da uymak zorundadır. Hocam, kusura bakmayın, o
kadarlık söyledim ama vaktim az, sonra siz cevap verirseniz onları
dinlerim.
Değerli
arkadaşlar, bakın, burada, başka bir husus daha var, Sayın
Bakana sorduğumuz hususlar var burada, hâlâ cevap gelmedi. Bakın, 84,
86, 88, 88, sizin demin saydığınız da dâhil, İki tane
iptal edilmedi. dediği şeyler zaten iptal davası
açılmayan, 84 ve 86 tarihindeki iki tane kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi iptal edilmemiş çünkü dava açılmamış.
Onun dışında, 90, 90, 91, 93, 94 ve 96 sayılı
kararlar, o açılanların hepsi iptal edilmiş yani dava açılanlar
iptal edilmiş; ikisine dava açılmamış, iptal
edilmemiş.
Peki, biz diyoruz
ki: Şimdi kaç kişiyle ilgili düzenlemeler yapıyorsunuz?
Arkadaşlarımız soru soruyor, Bu kadar memur tehdit
altında. diyoruz. Tamı tamına şu anda, 2010 yılı
itibarıyla 1 milyon 776 bin memur -küsuratlarını söylemiyorum-
262.500 sözleşmeli, 226 bin sürekli işçi, kapsam dışı
personel 3 bin, kapsam içi personel 7 bin küsur, toplam 2 milyon 276 bin
kişiyi ilgilendiren bir düzenleme yetkisi istiyorsunuz. Ne demek bu seçim
arifesinde? Yani neyini düzenleyeceğiz? Bu kadar da geniş.
Diğer kanunlarda ve kanun hükmünde kararnamelerde de. deyip bir de böyle
bir yetki koymuşuz. Ben şimdi bunu anlayamıyorum.
Sayın
Bakanım, burada, yirmi tane ayrı kanunda, otuz, kırk, elli, yüze
yakın maddelerde değişiklik yapma yetkisi istiyorsunuz. Bu
kanunların bir tanesini biz, komisyonlarda ve Genel Kurulda, günlerce,
haftalarca tartışarak bir sürü yanlışını
düzelterek geçiriyoruz. Sizden gelen kanunları da gördük. Bazen üzerini
kalemle çizip teklif, sonra hepsini birden çizip tekrar teklif diye
yazdıklarımızı, biz Plan ve Bütçe Komisyonunda şahit
olduk, arkadaşlarımız burada. Ne kadar ciddiyetle
geldiğini, aceleyle gelenlerin gördük. İki ay içinde, o zaman
hazır var, tak tak tak Sayın Başbakan aldığı o faksla
imzaları da -hâlâ teyidi bana gelmedi, söyledim, Faksla biz
yapıyoruz, usulü var. dediniz ama faksla yapılan işlemin teyidi
gelir- ondan sonra, o zaman arkasına koyacak, hazırlamış,
sizin önceden verdiğiniz imzalarla çıkaracak.
Dolayısıyla,
Türkiyede yasama yetkisi gasbediliyor. Parmak demokrasisi dahi ortadan
kaldırılıyor, çoğulcu değil çoğunlukçu demokrasi
de, azınlığa tahakküm eden demokrasi de maalesef işlemez
hâle getiriliyor değerli arkadaşlarım. Buradan bu konuda tekrar
sizi uyarıyorum ve bu düzenleme bu kadar geniş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Türk Silahlı Kuvvetlerinde hangi düzenlemeleri
yapacaksınız? dedik, hâlâ buna da cevap alamadık. Üç yüz küsur
maddesi var Sayın Bakanım Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili
kanunun. Bu kadar geniş yetkiyle ne yapacağınızı
anlayamadık.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal. (MHP sıralarından
alkışlar)
BURHAN KUZU
(İstanbul) Sayın Başkanım, kısa bir açıklama
yapayım.
BAŞKAN Ne
oldu efendim, anlamadım.
BURHAN KUZU
(İstanbul) İsmimi söyleyerek bir konuda açıklama istedi
benden.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kitabı vereyim mi Hocam? Buradan ben konuştum ama.
BAŞKAN
Sonra yaparsınız Hocam, yerinizden bir söz veririm ben size,
açıklarsınız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bir dakika, sataşma yok ki Hocam, sizin
kitabınızın reklamını yaptım. Kitaptan okudum,
maddelerin reklamını yaptım.
BURHAN KUZU
(İstanbul) Doğru okudun da yanlış anladın.
BAŞKAN -
Şahsı adına Uşak Milletvekili Sayın Mustafa Çetin.
Sayın Çetin,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ÇETİN (Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz yetki tasarısının 2nci maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Kanun hükmünde
kararnamelerin anayasal dayanağı 91inci madde. 91inci maddenin
ikinci fıkrası bir yetki talebinin içermesi gereken zorunlu
unsurları ifade ediyor. Bu yetki talebini düzenleyen tasarı,
amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve bu
süre içinde birden fazla kararname çıkarılıp
çıkarılmayacağını hükme bağlar,
bağlaması gerekiyor.
Şimdi, amaç
ve kapsam biraz önce kabul edilen 1inci maddede tartışıldı
ve kabul edildi. 2nci madde yetki ve süre, ilkeleri ve yetkinin süresiyle
ilgili. İlkeler burada fıkralar, bentler ve alt bentler hâlinde sayılmış.
Süre olarak altı aylık bir süre öngörülüyor ve birden fazla düzenleme
olabileceğini de, buna dair talebi de içeriyor. Bu bakımdan, 91inci
maddeyle ilgili bir sorun olmadığını düşünüyorum.
Şimdi, bir
Hükûmet, 2 defa üst üste salt çoğunlukla, güçlü bir salt çoğunlukla
seçim kazanmış ve bugüne kadar kanun hükmünde kararname talebinde
bulunmamış. Şimdi arkadaşlar diyor ki: Siz Meclisin
yetkisini gasbedeceksiniz. Seçime giderken bunu niye istiyorsunuz? Arkadaşlar,
bu, şimdi lazım. Niye mi şimdi lazım? Seçim sebebiyle zaten
Parlamento çalışmayacak. Seçimden sonra Başkanlık
Divanının oluşması, komisyonlar, hükûmet kurulması
Bu, gerekçede yazıyor arkadaşlar yahu! Bu gerekçeyi hiç okumadınız
mı? Herkes çıkıyor buraya, muhalefet, değerli muhalefet
aynı sözleri tekrar ediyor.
Arkadaşlar,
izin verirseniz bir şey söyleyeyim: Ben, benden önce söylenmiş bir
sözü asla hayatta söylemedim ve söylemem. Benim yeni bir şey söylemem
lazım. Eğer bu personelle ilgili veyahut idari teşkilatla ilgili
bir şeyler söylüyorsa, Sayın Burhan Hocam açıkladı, yani
bunun Anayasaya aykırılık sorunu
olmadığını, Anayasaya uygun bir düzenleme ve talep
olduğunu söyledi. Siz de ıslarla diyorsunuz ki: Anayasaya
aykırıdır. Bunu duyduk, anladık.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Toplayamadı Komisyonu.
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Anladık bunu kardeşim, 10 defa niye
söylüyorsun? Bizim zekâmız var, aklımız var, anlıyoruz
yahu! O zaman, yeni bir şey söyle, bunun içiyle ilgili bir şey söyle.
Anayasaya aykırıdır. Daha da yetmezse Anayasa Mahkemesine
gidersin.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Şimdiye kadar niye konuşmadın?
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Yani lafı niye uzatıyorsunuz?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Onu bilmiyorduk, sizden öğrendik.
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Ha, işte öğreneceğiniz daha çok şey var.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sizden öğrenmiş olduk.
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Hoca olmak tek başına yetmiyor, talebeler de
bir şeyler biliyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Başka bir talimatın var mı?
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Talimatım yok. Bakın, şimdi
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Talimatlarını sırala
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Bakın, ben burada milletin kürsüsünde söylemem
gerekenleri söylüyorum, bunlarla benim söylediklerime engel
olamazsınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Ne söyleyeceksen söyledin, bırak.
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Bu bir talimat filan değil. Ben kendi hukukumu ve
kendi yaptığım icraatı savunuyorum, savunmaya da devam
edeceğim.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Şahsı
adına Manisa Milletvekili Sayın Recai Berber.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECAİ BERBER
(Manisa) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de
hepinize saygılar sunuyorum.
Ben de
görüşmekte olduğumuz 746 sayılı Yetki Kanunu
Tasarısının 2nci maddesiyle ilgili şahsım adına
söz almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten, kanunun kapsam maddesi görüşülürken de, 2nci
maddesi görüşülürken de, her maddesi görüşülürken, biraz önce
Değerli Arkadaşımızın söylediği gibi, Anayasaya
aykırılıktan başlıyoruz, Anayasaya
aykırılıktan devam ediyoruz.
Ben Burhan Hocama
teşekkür ediyorum, burada çok güzel anayasa dersi verdi. Gerçi, benim
üniversiteden hocam değil, benim hocam da Mümtaz Soysal. Hocamla ben de
gurur duyuyorum, uluslararası bir hocamız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Benimki de Mümtaz Soysaldı.
RECAİ BERBER
(Devamla) - Yani Hocama sorarsanız, bakın, Hocamın bu konuda
Siz Burhan Hocama cevap vermek için onun kitabına
bakmışsınız, bir de Mümtaz Hocanın kitabına baksaydınız,
orada da bunun Anayasaya aykırı olmadığını
görecektiniz.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Hayır, bir de orada muhalefet ne diyor, onu
öğrenelim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Ama Erbakan Hoca Sınıftan kaçan talebeler
dedi
RECAİ BERBER
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın, şunun için
söylüyorum bunu: Bu kanunun özellikle daha önce iptal konusu olmuş
kanunlarda gerçekten çok açık bir şekilde Anayasanın 91inci
maddesini ihlal var. Nasıl var?
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Ondan önce, Komisyonu usulsüz topladın.
RECAİ BERBER
(Devamla) Biraz önce Sayın Harun Öztürk 4588 sayılı Yetki
Kanununda amaç bölümünü okudunuz mu? diye bizzat geldi. Ben de kendisine
söyledim okuması için. 1inci madde amaç ve kapsam. Değerli
arkadaşlar, bu madde nasıl başlıyor biliyor musunuz? Bu
Kanunun amacı
diye başlıyor ve sonunda şu amacıyla
Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir.
Amaç ve kapsam bundan ibaret.
Peki, nerede
kapsam? Şimdi burada detaylı olarak sayılmış
olması Anayasaya aykırı! Çok genişmiş!
Anayasanın 91inci maddesi genişlik veya darlık
açısından bakmıyor, tadadi olarak sayılmasını
istiyor.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Toplantı usule aykırı.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) 4615i de oku Recai Bey.
RECAİ BERBER
(Devamla) Yani Neyi düzenleyeceğinizi bu yüce Parlamento bilsin.
diyor. Neyi düzenleyeceksiniz?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Anayasa Mahkemesinin on iki tane kararı var.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) 4615i de oku.
RECAİ BERBER
(Devamla) Bakın, burada gündeme getirilen hem 1inci madde hem 2nci
madde, değerli arkadaşlar, Parlamentonun çok net bir şekilde
bildiği bir şeyi koyuyor. Öyle saydığınız gibi
bütün kanunlarda filan düzenleme yetkisi de vermiyor.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Zabıtlara geçti!
RECAİ BERBER
(Devamla) Evet, zabıtlara geçiyor.
Diyor ki: Kamu
hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki
dağılımını yeniden belirlemek üzere
aşağıdaki hususlarda yetki istiyor.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Peki, 20 numaralı alt bendi oku.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Recai Bey, yanlış söylüyorsun.
RECAİ BERBER
(Devamla) Yani diyelim ki bakanlıklardan bir tanesiyle, örnek veriyorum,
Maliye Bakanlığıyla ilgili herhangi bir düzenleme yoksa 657
sayılı Kanunda değişiklik yaparak Maliye
Bakanlığıyla ilgili bir düzenleme yapılabilir mi bu
yetkiyle? Yapılamaz arkadaşlar, çok açık. Yani niye böyle sanki
ucu başı belli olmayan bir şey olarak düzenliyorsunuz? Çok
açık.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Hoca, doğruysa topla Komisyonu. Doğru olmadığı
için toplayamadın.
RECAİ BERBER
(Devamla) Sonra 2nci maddede İlkeler bölümünde bunların hangi
devlet bakanlıklarıyla ilgili kurumlar olduğu bile şu,
şu, şu hususların düzenlemesiyle ilgili diye açık
açık belirtilmiş. Hatta yeni
personel alımı veya yeni personel düzenlemelerinde nelere dikkat
edileceği hususunda bile...
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Yetkin olmadan Komisyonu topladın sen.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Berber, tıraş yapıyorsun!
RECAİ BERBER
(Devamla) Evet değerli arkadaşlar, Komisyon
çalışmaları sırasında da aşağı
yukarı on saat süren Komisyonun yedi sekiz saati işte, usul ve
Anayasaya aykırılık tartışması. Tam tutanak
tutuldu, bakabilirsiniz, sonra maddelere geçtiğimizde
arkadaşlarımızın bu maddelerle ilgili en ufak bir itirazları
da olmadı. Sadece denildi ki: Buraya geçmişte olmayan bir süre
koysak
Harun Beye teşekkür ederim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) 20 ve 7ye itiraz... 20 ve 7 numaralı bentler.
RECAİ BERBER
(Devamla) Dediniz ki: Bu şekilde çıkarılan kararnameler bir
yıl içinde veya belli bir süre içinde Mecliste tekrar görüşülsün.
Değerli arkadaşlar, geçmişte, yirmi yıl önce, otuz yıl
önce çıkmış yetki kanunlarına dayanarak çıkarılan
kararnamelerden hangisi şimdiye kadar görüşülmüş?
Yine burada çok
yanlış bir yaklaşımda bulunuldu.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Denetleyemeyeceğim yetkiyi niye veriyorum?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Berber, iyi tıraş yapıyorsunuz!
RECAİ BERBER
(Devamla) Deniyor ki 91inci maddede: Hükûmet istifa etse bile, bu yetkinin,
süresi içinde, yeni gelen hükûmetler tarafından
kullanılacağı çok açık. Yani burada siz ister
kullanırsınız ister kullanmazsınız, ama bakın, bu
yetki
Eğer millet size yetki verirse sizin için de bir yetki alınmış
oluyor ama milletten yetki almayanlar tabii bu yetkiyi kullanamazlar. Onun
için, burada Hükûmetimiz, milletimizin sağduyusuna güvenerek yetkisini
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Sayın Başkan, usulsüz komisyon topladılar.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Berber.
RECAİ BERBER
(Devamla) Ben de teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
69a göre bir açıklama
Bir dakika
yetiyor mu Hocam?
BURHAN KUZU
(İstanbul) Biraz daha versen daha iyi olur Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
BURHAN KUZU
(İstanbul) Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
91inci maddedeki bir paragrafın yorumunda bir uyuşmazlık var,
bu konuda bir açıklık getirmek istiyorum, ismim de
kullanıldığı için.
Şimdi,
burada Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür. diyor. Bizim literatürde bunun
tartışmasında gündemdeki öncelik olarak algılarız biz
bunu, yani mutlaka görüşme manasında değil. Görüşmeye karar
verdiğinde, diyelim birikmiş işler varsa onlar bahane edilemez,
önce bu alınsın. Nitekim AK PARTİ Grubu bir önerge verdi burada
hatırlarsanız. Bence önergeye de gerek yoktu bana
sorarsınız, bu madde çerçevesinde direkt görüşmek gerekirdi, ama
öyle uygun görülmüş, belki bir tartışmaya meydan vermemek
adına.
Buradaki durum
zorunluluk anlamında değil. Görüşmeye karar verip de, biri
çıkıp da Bu kadar iş varken niçin bunu önce görüşüyorsun?
dediği zaman Bu hükme dayanarak görüşüyorum. dememiz lazım.
İşin özü, esası budur.
Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yani şimdi görüşülür emri emir değil mi Sayın
Kuzu. Görüşülür diyor, görüşülebilir demiyor ki.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemini
gerçekleştireceğiz.
Sayın
Işık, buyurun efendim.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakanım, bu tasarıyla ilgili olarak
memur ve işçi sendikalarının görüşü nedir?
Diğer
taraftan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda, 2477
sayılı ve 2451 sayılı Kanun kapsamı
dışında kalan personelle ilgili nasıl bir düzenleme
düşünülmektedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi 3 Mart 2011 tarihinde 12 Haziran tarihi için seçim kararı
aldı. Genel seçimlere iki aylık bir süre kalmışken,
Hükûmete altı ay süreyle kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verilmesi, şu anda görev yapmakta olan Meclisi devre dışı
bırakmak ve seçim sonrası oluşacak Meclisin ise iradesine ipotek
koymak değil midir? Bu konunun açıklanmasını istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Günal
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Bakanım, demin üç yüz elli küsur tane madde
söyledim Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunuyla ilgili. Burada genel
olarak hepsini düzenleme yetkisi alıyorsunuz. Bunun içerisinde yeni ordu
kurma, sınır fiziki güvenlik sistemiyle ilgili şeyler var
mı, daha önce Çıkaracağız. dediniz? Yoksa biz hâlâ Türk
Silahlı Kuvvetleriyle ilgili
Özlük hakları dediniz, burada özlük
hakları yok. Mali bir şey vereceğiz, ayıp olur,
söylemeyelim. dediniz Komisyonda da. Bu konuda gerçekten bir açıklama
yapabilir misiniz? Yoksa çünkü resen emeklilikle beraber o zaman mahkeme
kararıyla dönen üç tane generalin de resen emekliliğe mi sevk edileceği
gibi sorular geliyor aklımıza. O zaman ya bu resen emekliliğe
sevk cümlesinin çıkarılması gerekir ya da bir açıklık
getirmek gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim
Sayın
Yalçın
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum.
Umarım
Sayın Bakan bu kez soruma cevap verir, üçüncü kez aynı suali sormak
durumunda kalıyorum.
Sayın
Bakanım, Milliyetçi Hareket Partisini diğer partilerden daha
sakıncalı hâle getiren hangi husustur ki Millî Eğitim
Bakanlığı böyle bir tasarrufta bulunmuştur? Millî
Eğitim Bakanlığının bir memur kitlesinin
İnternette erişim imkânını kısıtlama hakkı
nereden gelmektedir, böyle bir hakkı bulunmakta mıdır?
Bir de efendim,
şunu soruyorum: Şimdi, bu tasarıyla getirdiğiniz
-bakanlıklar kuracaksınız ya da bakanlıkları
ayıracaksınız- bu yetkileri hangi aşamada kullanmayı
planlıyorsunuz? Seçim öncesi mi biz bunu yaşayacağız,
yoksa, örneğin, seçim sonrası yeni hükûmetin kurulma aşamalarında
bu yetkilerin kullanılması da olası olacak mı? Yani
güvenoyu almaya çalışan ya da bunun uğraşısı
içerisinde olan bir Hükûmet varken görevi devam eden Bakanlar Kurulu bu
inisiyatifleri kullanabilir mi? Siz bu altı aylık takvimi ne
şekilde planladınız kafanızda?
Teşekkür
eder, saygılar sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bir
kısım reform niteliğindeki konularla ilgili olarak
geçmişten beri yapılmış Başbakanlıkta,
bakanlıklarda çok sayıda çalışma var yani bakarsanız,
devlet yapısının yeniden düzenlenmesiyle ilgili hemen hemen her
hükûmette, her kalkınma planında bu konularla ilgili
yapılmış çalışmalar var, özel ihtisas
komisyonları kurulmuş vesaire. Dolayısıyla, bu getirilen
yetki tasarısı bu görüşlerin ışığındadır.
Tabii, kanun hükmünde kararnameler çıkarken hangi alanı
düzenliyorsanız onunla ilgili de ilgili kuruluşların özel olarak
bilgisine, görüşüne başvuracaksınız, ona göre de
çıkaracaksınız. Bununla ilgili olarak zaten
Başbakanlığın bilgisinde, tecrübesinde, arşivinde,
yeteri kadar, bakanlıklardan, ilgili kuruluşlardan
alınmış görüş var.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani bu kuruluşların görüşlerine müracaat
etmeyeceksiniz?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Biz yetki kanunu için
böyle bir şeye gerek görmüyoruz ama ona dayalı olarak
çıkarılacak kararnameler özel bir alanı düzenleyeceği için
o alanda
Esas uygulanacak olan orasıdır yani kanun yerine geçecek
olan orasıdır, orayla ilgili olarak da tabiatıyla ilgili
bakanlıkların, kurum ve kuruluşların görüşü
alınacaktır.
İkincisi
-demin konuşmamda da ifade ettim, tekrar soruldu, buna da memnun oldum-
kanun hükmünde kararname çıkarmaya imkân veren yetki yasaları Meclisi
baypas etmek değildir değerli arkadaşlarım yani bundan
sonra bu Meclisi kimse devre dışı bırakamaz. Geçmişte
zaman zaman sıkıntılar oldu, bundan hepimiz, en fazla da
demokratik düzen zarar gördü. Artık, iki de bir Meclis baypas ediliyor.
vesaire tarzındaki konuları gündeme getirmek bence doğru
değil çünkü önünde sonunda, kanun hükmünde kararname de
çıkarsanız -şimdi yetki vereceksiniz eğer uygun
görüyorsanız- o kararnameler buraya gelecek. Herkesin, her şeyin
burada konuşulacağı bir düzene girdik artık, bir döneme
girdik. Dolayısıyla Meclis baypas ediliyor. filan
O zaman, otuz
altı tane yasa bu Meclisten çıktı. Bu ülkede demokrasiye
inanmış, bunun mücadelesini vermiş, yeri gelmiş hapis
yatmış, yeri gelmiş sıkıyönetimlerde
sıkıntıya girmiş olan başbakanlar döneminde de kanun
hükmünde kararnameler çıktı, yetki yasaları çıktı.
Yani böyle bir yetki yasasını illa da Meclise şu oluyor, bu
oluyor tarzında nitelemek bence doğru değil; o insanlara da
haksızlık olur, bizim de sekiz buçuk yıllık bir
geçmişimiz var. Yani bu Meclisin hukukunu korumak adına kim ne
söylediğinde nasıl durduğumuz, nasıl tavır
aldığımız da ortadadır. Onun için, bu türlü
şeyler ne Meclisi ipotek altına almadır ne Meclisi devre
dışı bırakmaktır; tam tersi, bir ihtiyaçtan kaynaklanan
husustur.
Sayın Günal
sordu, demin vakit gelmedi, ben bir cevap vermek istemediğimden
değil, işte oradaki saat işliyor, o süre zarfında cevap
veriyoruz. Bu soruyu aslında siz yukarıda da sorduğunuz için ben
orada cevap verdim, tutanaklarda var. Yeni ordu mu kuracaksınız
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Var var, tutanak var!
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hayır,
hayır, o tutanaklara bakın. Siz sordunuz, ben cevabı orada
verdim ama bir defa daha vereyim çünkü orası dar kapsamlı bir grup
arkadaşın duyduğu konu, tutanaklar, şimdi burada üçüncü
kanaldan herkes de dinliyor.
İnşallah
bu ülke yeni bir ordu kurma ihtiyacını duymaz, Türkiye o
sıkıntılara girmez. Bizim ne ordu kurma işimiz var ne böyle
bir düşüncemiz var ne özel bir uygulama ihtiyacımız var.
Kaldı ki
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yeni değil, özel ordu vardı ya Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Bir şey daha
sordunuz -onu sormadınız- sınır birlikleriyle ilgili,
entegre sınır yönetimiyle ilgili. Bu, ulusal programda olan bir
husustur. Bununla ilgili çalışmalar yapılıyor ama Bunu bu
yetkiyle düzenleyeceğiz. diye bir husus yok. Hiç aklımızdan
geçmeyen de bir konudur. Bu kanunla her şeyi alıyorsunuz, neleri
yapmayacaksınız? İşte, şimdi siz sordunuz. Böyle bir
sınır birlikleri filan getirme yok, yeni bir ordu kurma tarzında
bir şey yok, silahlı kuvvetlerin yeniden teşkili,
reorganizasyonuyla ilgili bir düzenlemeyi bizim bu kanunla yapma niyetimiz de
yok, aklımızın köşesinden geçmedi. Yerel yönetimlerle
ilgili herhangi bir düzenleme bu kanun kapsamında yapılmayacak.
Bunlar hiç düşündüğümüz şeyler değil.
Onun için, o
türlü genelleme yapmak yanlış olur. Niyetimizin ne olduğunu daha
somut anlamak istiyorsanız tabii kanun kuvvetinde kararname
çıktıkça daha net göreceksiniz ama sordunuz, bakınız en
azından üç tane sorulan somut soruya cevap verme imkânımız oldu.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Göremeyeceğiz, ara vermiş olacağız.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Şimdi,
Sayın Yalçının sorduğu soru: Samimi olarak ben ilk defa
şimdi sizden duydum, yani o şeyi dinlemedim. Yani burada Mecliste
temsil edilen bir partiyle ilgili o türlü bir düşünceyi, o türlü bir
uygulamayı ben şahsen bilmiyorum, bir bilgim yok. Bilgimin
olmadığı konuda
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakan, akşamdan beri
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hayır,
Sayın Bakan şimdi burada olsaydı, onu da sorabilirdim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sordurun efendim, telefonla sordurun.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hayır
hayır, sordururuz, onu da sordururuz ama şimdi
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani Milliyetçi Hareket Partisi böyle bir muameleye
muhatap oluyor, siz rahatsız olmuyorsunuz, bu nasıl bir şeydir?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Sayın
Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Akşamdan beri konuşuyoruz şurada!
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Bir dakika yani
şimdi Sayın Şandır, beni en iyi tanıyanlardan birisi
sensin. Yani sen şunu bilirsin ki, yani bilmediğim bir konuda cevap
vererek size saygısızlık mı edeyim ya? Yani siyaset
adamı bildiği konuda konuşursa doğru dürüst, adam gibi
siyaset adamı olur, bilmediği konuda konuşursa olur mu?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakanım, bilin ama bilin.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Benim size
saygım var, partinize de saygım var. Burada temsil edilen partilere
saygım var, insanlara saygım var, bu konuyu bilmiyorum diyorsam, sen
de anlayışla karşıla. Yani kalkıp da böyle suçlama ya
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Konuştuklarımızı birine sorun o
zaman!
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Anlıyoruz yani,
tamam seçim yaklaşıyor, burada son
konuşmalarınızı da yapacaksınız ama yani bilmeden
bir şey mi diyeyim?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hayır efendim, bilmeden söylemeyin ama öğrenin,
öğrenme imkânınız var.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Canım
öğreniriz onu da, bir şey demedim ki. Demin de bakınız, bir
arkadaşım sordu, Bilmiyorum, öğreneyim size yarın cevap
vereyim dedim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Akşamdan beri konuşuyoruz ama burada.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Yahu elini
vicdanına koy, akşamdan bu tarafa iki dakika dışarıya
çıktım, ben buradayım, bu kanunu da baştan beri ben takip
ediyorum. Yani istiyorsanız bunu sabaha kadar tartışalım
canım. Yani bu böyle bir şey değil ki. Yapma bunu Sayın
Şandır, en evvel sen yapma. Yani doğru bir şey değil.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakanım, Türkiyede
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Yetkiyi ne zaman
kullanacağız? Bizim düşüncemiz, bu yetki
tasarısını getirirken düşündüğümüz konu, seçimleri
takiben yeni bir hükûmet teşkil edildiğinde aynı işi iki
defa yapıp zaman kaybına sebebiyet vermeyelim.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Bakan, siz Hükûmette kalacağınızı
garanti mi görüyorsunuz? Yeni Hükûmetin
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Yasama ekonomisi
açısından bunu önemsiyoruz. Bir saatlik buradaki
çalışmanın neye mal olduğu ortada. Dolayısıyla,
biz başlangıçta da onu ifade ettik. Bu konuşmalarım üzerine
de atıf yapıldı. Onun için, bu kanunla ilgili bir yetki söz
konusu olacaksa, bunu büyük ölçüde seçimleri takiben kullanmayı
düşünüyoruz.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Bakan, hiç olmadı şu anki konuşmanız.
Meclisin bunu takdir etmesi gerekmez mi Allah aşkına? Nasıl
böyle bir şey yaparsınız?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Genel
düşüncemiz, genel şeyimiz budur.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde yedi önerge vardır. İlk
okutacağım beş önerge aynı mahiyette olduğu için
önergeyi okutup, diğerlerinin imza sahiplerini okutacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/1017 esas
numaralı kanun tasarısının 2 nci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen altı kelimesinin sekiz olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ali
Öztürk
Konya
Diğer
önergelerin sahipleri:
Durdu
Mehmet Kastal Ayhan
Sefer Üstün
Osmaniye Sakarya
Ahmet Yeni
Safiye Seymenoğlu
Samsun Trabzon
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Yetki Kanunu Tasarısının 2 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Özyürek Kamer Genç Haluk Koç
İstanbul Tunceli Samsun
Tayfun
İçli Hüseyin
Pazarcı Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir Balıkesir Malatya
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 2.
(I) İlkeler:
Bakanlar Kurulu
bu Kanuna göre verilen yetkiyi kullanırken aşağıdaki
ilkeleri göz önünde bulundurur.
a) Kamu
hizmetlerinden genel idare esaslarına göre yürütülmesi gerekenler; Başbakanlık,
Bakanlıklar ve bunlara bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşlar eliyle yürütülür.
b) Bakanlıkların kuruluş ve
teşkilatlanmasında; kamu hizmetlerinde işbölümünün ve
koordinasyonun sağlanması, bir hizmetin tek kuruluş veya birim
tarafından yürütülmesi ve kaynak israfının önlenmesi esas
alınır.
c) Ekonomiyle
ilgili bakanlıklarla kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülen
faaliyetlerin tek elde toplanmasını sağlamak, ekonomi politika,
hedef ve stratejileri belirlemek üzere yeni bir bakanlık kurulur.
d) İç ve
dış ticarete yönelik hizmetlerin daha etkin ve verimli bir
şekilde sunulabilmesini sağlamak üzere yeni bir bakanlık
kurulur.
e) Sosyal
hizmetler alanında halen bağlı kuruluşlar eliyle yürütülen
aile, özürlüler, çocuklar, kadınlar ve sosyal yardım alanındaki
hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesini
sağlamak üzere yeni bir bakanlık kurulur.
f) Gençlik ve spora yönelik hizmetlerin daha
etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesini sağlamak üzere yeni bir
bakanlık kurulur.
g) Zorunluluk olmadıkça devlet
bakanlığı şeklinde örgütlenilmez.
h) Serbest kadro adedinin yüzde onundan fazla
yeni kadro ihdas edilemez.
i) Kamu kurum ve kuruluşlarında
istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ve diğer
kamu görevlileri ile bunların emeklilerinin mali ve sosyal
haklarında; ücret adaletsizliklerini gidermek, eşit işe
eşit ücret ilkesini gerçekleştirmek ve ücret sisteminin nitelikli
personelin kamu kesiminde istihdamına olanak sağlayacak şekilde
geliştirmek hedeflenir,
j) Yeni
teşkilat düzenlemesinde halen üst düzey görevlerde bulunanlar ihdas edilen
eşdeğer kadrolara öncelikle atanırlar,
k) Kadro unvan ve
derecesi değişen kamu görevlilerinin eski kadrolarına ait
aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminat hakları yeni
görevlerinde kaldıkları sürece şahıslarına
bağlı olarak saklı tutulur.
(2) Yetki süresi:
Bakanlar Kuruluna
verilen yetki, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay
süre ile kullanılabilir ve hiçbir şekilde uzatılamaz. Bu süre
içinde Bakanlar Kurulunca birden fazla kanun hükmünde kararname
çıkarılabilir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 746 sıra sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve
Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu
Tasarısının 2. maddesi Anayasanın 2, 6, 7, 11, 87 ve 91
inci maddelerine aykırı olduğundan tasarının metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Mehmet Şandır Rıdvan
Yalçın
Antalya Mersin Ordu
Behiç Çelik Erkan Akçay Emin Haluk Ayhan
Mersin Manisa Denizli
Alim
Işık Mustafa
Kalaycı Faruk
Bal
Kütahya Konya Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılmıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Alim Işık konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Işık, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 746 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle bu geç vakitte hepinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, söz konusu kanun, yürürlük ve yürütme maddelerini
düşünmezsek iki maddelik bir kanun, toplam üç yarım sayfalık da
bir metne sahip ama bu kanunla ilgili kırk sekiz sayfa muhalefet
şerhi var.
Değerli
milletvekilleri, dört yıla yakın süredir burada beraber çalışıyoruz.
İki maddelik bir kanunda kırk sekiz sayfalık muhalefet
şerhini ilk defa görüyoruz. Acaba bu muhalefet bu kadar şerhi niye
düştü diye hiç merak edeniniz herhâlde olmadı.
Konunun hukuki
boyutunu benden önceki birçok değerli konuşmacı ziyadesiyle açıkladı,
ben onlara girmek istemiyorum ancak şunu hatırlatmak istiyorum: AKP
iktidara geldiğinde önce icracı bakanlıkları azalttı
ve Sayın Başbakan çıktı Bakanlık sayısını
azalttık, milletvekili lojmanlarını sattık. diye de çok
popülist bir politikayla milletin kahramanı gibi oldu. Şimdi, aradan
geçen yıllardan sonra, ihtiyaca binaen bakanlık
sayılarının artması gerektiği görüşüne
gelmiş olmanız hakikaten önemli bir gelişme. Bunu tekrar hatırlatmak
isterim. Acaba, aradan geçen yıllarda ne oldu da bu bakanlık
sayılarını dört bakanlık olarak artırma ihtiyacı
ortaya çıktı? Bunu düşünmemiz gerektiğini söylüyorum.
Diğer
taraftan, Sayın Burhan Kuzu Hocam, Anayasa Komisyonu Başkanı
olarak Keşke bana gelseydi de bunu farklı bir şekilde
değerlendirseydik. diye burada bir itirafta bulundu. Sayın Hocam,
siz bir Komisyonun Başkanısınız. Eğer Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanı bu Komisyonu kavgalı dövüşlü
toplayabildiyse sizin de Komisyonunuzun görüşünü buraya zikretmeniz
lazımdı. Bu kırk sekiz sayfalık muhalefet şerhinin bir
önemi olması gerekiyor. Anayasa Komisyonunun görüşü yok, birkaç
satırlık bir görüşle maalesef böyle bir konu tekrar gündemde.
Olağanüstü hâllerde bile devredilmeyen yasama yetkisini seçime iki ay kala
sayın milletvekilleri olarak sizler devrediyorsunuz. Eğer bundan
sonra oluşacak, sizin vicdanınızı rahatsız edecek bir
konuda bu millete hesap vermeniz gerekirse elbette ki bunun vebaline de
katlanmanız kaçınılmaz olacaktır.
Sayın
Başbakan 315 ile 335 arasında milletvekili
çıkaracağını iddia ediyor ve bunu da birçok basın ve
medyada söylüyor. O zaman, seçim sonucu garantiyse, iki ay sonra yeniden bu AKP
İktidarı tekrar hükûmet oluşturacaksa buna niye gerek var? O
zaman bu çelişkiyi nasıl açıklayacaksınız? Bu milletin
iradesine şimdiden ipotek koymayı, değerli milletvekilleri,
sizlerden vicdanınızda yeniden tartmanızı talep ediyorum,
ona göre bu maddeye oy vermeniz gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye'nin
götürülmek istendiği diktatörlük yönetimi dünyada
yıkılıyor. Bunu yeniden değerlendirmenizde yarar olduğunu
düşünüyorum tekrar. 23üncü Dönemde, bu son haftada eğer bu Meclisin
tarihine kara bir leke düşmesini istemiyorsanız geliniz, bu
vicdanınızı yeniden tartınız ve oylamanızı
ona göre yapınız diyor, her şeye rağmen, bu yasanın
ülkemize hayırlara vesile olmasını temenni ederek tekrar
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Yetki Kanunu Tasarısının 2 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 2.
(1) İlkeler:
Bakanlar Kurulu
bu Kanuna göre verilen yetkiyi kullanırken aşağıdaki ilkeleri
göz önünde bulundurur.
a) Kamu
hizmetlerinden genel idare esaslarına göre yürütülmesi gerekenler;
Başbakanlık, Bakanlıklar ve bunlara bağlı, ilgili ve
ilişkili kuruluşlar eliyle yürütülür.
b) Bakanlıkların kuruluş ve
teşkilatlanmasında; kamu hizmetlerinde işbölümünün ve
koordinasyonun sağlanması, bir hizmetin tek kuruluş veya birim
tarafından yürütülmesi ve kaynak israfının önlenmesi esas
alınır.
c) Ekonomiyle
ilgili bakanlıklarla kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülen
faaliyetlerin tek elde toplanmasını sağlamak, ekonomi politika,
hedef ve stratejileri belirlemek üzere yeni bir bakanlık kurulur.
d) İç ve
dış ticarete yönelik hizmetlerin daha etkin ve verimli bir
şekilde sunulabilmesini sağlamak üzere yeni bir bakanlık
kurulur.
e) Sosyal
hizmetler alanında halen bağlı kuruluşlar eliyle yürütülen
aile, özürlüler, çocuklar, kadınlar ve sosyal yardım alanındaki
hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesini
sağlamak üzere yeni bir bakanlık kurulur.
f) Gençlik ve spora yönelik hizmetlerin daha
etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesini sağlamak üzere yeni bir
bakanlık kurulur.
g) Zorunluluk olmadıkça devlet
bakanlığı şeklinde örgütlenilmez.
h) Serbest kadro adedinin yüzde onundan fazla
yeni kadro ihdas edilemez.
i) Kamu kurum ve kuruluşlarında
istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ve diğer
kamu görevlileri ile bunların emeklilerinin mali ve sosyal
haklarında; ücret adaletsizliklerini gidermek, eşit işe
eşit ücret ilkesini gerçekleştirmek ve ücret sisteminin nitelikli personelin
kamu kesiminde istihdamına olanak sağlayacak şekilde
geliştirmek hedeflenir,
j) Yeni
teşkilat düzenlemesinde halen üst düzey görevlerde bulunanlar ihdas edilen
eşdeğer kadrolara öncelikle atanırlar,
k) Kadro unvan ve
derecesi değişen kamu görevlilerinin eski kadrolarına ait
aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminat hakları yeni
görevlerinde kaldıkları sürece şahıslarına
bağlı olarak saklı tutulur.
(2) Yetki süresi:
Bakanlar Kuruluna
verilen yetki, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay
süre ile kullanılabilir ve hiçbir şekilde uzatılamaz. Bu süre
içinde Bakanlar Kurulunca birden fazla kanun hükmünde kararname
çıkarılabilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın İnce, buyurun.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Son günlerde bir
usta-çırak tartışması var. Aslında, bu
tartışmanın kökenleri, tam beş yüzyıllık. Mimar
Sinan 1500lü yıllarda, Şehzade Camisi için Bu benim
çıraklık eserimdir. Süleymaniye için Bu benim kalfalık
eserim. Selimiye içinse Bu benim ustalık eserimdir. der. Yani, 1500lü
yıllarda yaşamış Mimar Sinandan alıntı yaparak,
bugün üçüncü dönemi kastederek Ustalık dönemim olacak. diyen Sayın
Başbakana bir şeyi hatırlatmak istiyorum: Mimar Sinan o minareyi
yaptığında oradan bir çocuk geçiyor. Çocuk diyor ki Aa bu
minare eğri. Mimar Sinan hemen topluyor çalışanları,
halatları bağlatıyor minareye, Çekin. diyor. Çocuğa da
diyor ki: Düzelince söyle. Çocuk diyor ki: Düzeldi. Tamam,
bırakın. diyor.
O çocuk kimdir
biliyor musunuz? O çocuk eleştiridir, o çocuk muhalefettir, muhalefet.
Yani Ustalık eserim, kalfalık eserim, çıraklık eserim.
diyen, o 1500lü yıllarda yaşayan Mimar Sinan için o çocuk bir
eleştiridir yani çok küçük bir eleştiridir ama eleştiridir.
Yani, bir çocuğun eleştirisine bile katlanabilen Mimar Sinan ama
muhalefetin eleştirisine, kendisiyle aynı konumda olan
milletvekillerine, ana muhalefet partisine, muhalefet partilerine katlanamayan
bir iktidar. Bu şuna benzer
Bu tartışma aslında ideolojik
bir tartışma, yüzyıllık bir tartışma. Yarım
yamalak özümserseniz bir kültürü, bir ideolojiyi, bir düşünceyi,
yarım yamalak algılarsanız işte böyle olur. Sizin
yarım yamalak demokrasi bilginizle de bugün burada yasa yapıyoruz.
Madem bu kadar
önemliydi neden Komisyon Başkanı burada yok? Yurt dışındayken
imza atmasını biliyor ama Komisyon Başkanı bugün burada
yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Muharrem Bey, Komisyon Başkanı,
Başkan Vekili burada, Sözcü orada.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Yani siz bir çocuğun muhalefetine bile, bir
çocuğun eleştirisine bile katlanabilen bir geleneğin
insanları olduğunuzu söylüyorsunuz da bu temel yasa kavramı
neden? Muhalefete beş dakikalık süre neden? Söz kesmek neden? Kanun
hükmünde kararname neden?
Sayın
Elitaş, twitterdan mesajlar okudun. E, bize de mesajlar geliyor, hiç
okumuyoruz. Bir tanesini okuyayım. Diyor ki: Mücahitler müteahhit oldu,
sonra her şeye müsait oldu. Buna benzer on tane mesaj var, twitter
mesajlarına geçmeyelim isterseniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kimi kastediyor, kimi?
MUHARREM
İNCE (Devamla) Mesela Gömleklerini değiştirdiler ama kafa
aynı kafa. diyor. Buna benzer pek çok mesaj geliyor. Bunları hiç
okumayalım isterseniz.
Şimdi, madem
buradan yetki alıyorsunuz, ben Sayın Bakana şunu söylemek
istiyorum:
1)
Sözleşmeli öğretmenler üç senedir kadro bekliyor. Bu yetki kanunu ile
sözleşmeli öğretmenlere kadro verecek misiniz?
2) İthal
öğretmen istihdamını bu yetki kanunuyla mı çözeceksiniz?
Eşit
işe eşit ücret ilkesini bu yetki kanunuyla mı
gerçekleştireceksiniz?
Kurumlar
arasındaki ücret dengesizliğini bu yetki kanunuyla mı
çözeceksiniz?
Görevden
alınma işlemlerine karşı dava açan bürokratların sicil
puanlarını düşürmek, onları süründürmek, sürgün etmek,
yargı kararlarını uygulamamak gibi yöntemleri bu yetki kanunuyla
yasal hâle mi getireceksiniz?
Başbakana
bir defaya mahsus atama yetkisi mi vereceksiniz TÜBİTAKta
yaptığınız gibi?
Başbakan
tarafından tesis edilen işlemlere karşı dava açan kamu
görevlileri için özel bir düzenleme yapacak mısınız?
Çakılı
kadro ile sözleşmeli çalışan sağlık personelinin
sorunlarını bu kanunla mı çözeceksiniz?
Bakınız,
bu kürsülerden eski Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik
sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirileceğinin sözünü verdi,
Sayın Nimet Çubukçu verdi. Siz Meclisi baypas ederek, yasamayı devre
dışı bırakarak Bakanlar Kuruluna madem böyle bir yetkiyi
veriyorsunuz, parmak kaldırmanıza da nasıl olsa gerek yok
artık, hadi o verdiğiniz sözü tutun, o sözleşmeli
öğretmenleri bu yetki kanunuyla kadroya geçirin, o atanamamış
300 bin öğretmenin derdine çare olun.
Bu yetki kanunu
ne işe yarayacak? Yani siz ballı maaşlı,
çocuklarınıza yaptığınız
-bazılarınızın çocuklarınıza
yaptığınız- kıyakları kimlere yapacaksınız
bu yetki kanunuyla? Bunu atanamamış öğretmenlere yapın
diyorum, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım beş önerge aynı
mahiyettedir. Önergeleri okutacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1017 esas
numaralı kanun tasarısının 2 nci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen altı kelimesinin sekiz olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ali
Öztürk
Konya
Diğer
önergelerin sahipleri:
Durdu
Mehmet Kastal Ayhan
Sefer Üstün
Osmaniye Sakarya
Ahmet Yeni
Safiye Seymenoğlu
Samsun
Trabzon
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önergeyle
sürenin uzatılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeleri birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.47
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 00.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
746 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi,
tasarının 3üncü maddesini okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 3- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Bülent Baratalı.
Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yetki kanunu
tasarısının yürürlük maddesi üzerinde, 3üncü maddede Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek için söz almış
bulunmaktayım. Öncelikle grubumuz
ve şahsım adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ben, her kanunda olması gereken gerekçeler üzerinde biraz
görüşlerimi ifade edeceğim. Bir defa, yetki kanunu
tasarısının gerekçesi inandırıcılıktan
uzaktır. Bu gerekçeye bağlı bu tasarı, Türkiye Büyük Millet
Meclisini ve millî iradeyi baypas eden bir tasarıdır, altı
aylığına bir baypas vardır ve millet iradesine de altı
ay müddetle bir el koyma tasarısıdır; demokratik değildir,
antidemokratik bir tasarıdır.
Aslında,
geçmiş dönemlerde de bazı hükûmetler bu yetkiyi
kullanmışlardır ama daha çok, yetki tasarıları,
olağanüstü dönemlere ait olan tasarılardır. Geçmiş
dönemlerde bu kullanıldı diye bu Hükûmetin de bunu
kullanmasını pek doğru bulmuyorum. Yani kanun hükmündeki
kararnameler bir istisna olarak bizim hukukumuzda kalmalıdır diye
düşünüyorum çünkü kuvvetler ayrılığı prensibine
aykırı bir olaydır, yasamanın yetkisini yürütme
istediği gibi belirli bir süre kullanmaktadır. Ancak tasarının
gerekçesinde itibarımızın arttığı ve
demokrasimizin güçlendiği bir dönem yaşandığı
söyleniyor dokuz yıllık süreç içinde. Ben, bu ifadeyi hayretle
karşılıyorum. Gerekçelerini anlatacağım. Bu gerekçeyi
yazan arkadaşlar ve katılanlar acaba başka bir ülkede mi
yaşıyor diye düşünüyorum çünkü bu dokuz yıl içinde üniversiteler
ve YÖK altüst olmuştur. Rektörler, hocalar, gazeteciler, bilim
adamları her kesimden muhalifler çeşitli senaryolar ve sehven
eklenmiş delillerle aylardır cezaevinde bulunmaktadırlar. Hukuk
adına en büyük hukuksuzluk bu dönemde yapılmıştır.
Yüksek yargı, HSYK, Anayasa Mahkemesi AKPnin birer organı hâline
gelmiştir. Polis akademisi sınavlarında ve KPSSde sınav
yolsuzluğu ilk defa bu dönemde yaşanmıştır. Şimdi
de üniversite sınavında ortaya çıkan şifre skandalıyla
1 milyon 700 bin öğrencimizin, 1 milyon 700 bin ailenin umutları ve
geleceği karartılmıştır. Sayın
Cumhurbaşkanı, Endonezyadan ikna olduğunu söylüyor herhangi bir
şifre skandalı yok diye ama ben Cumhuriyet Halk Partisi terbiyesi
almış bir arkadaşınız olarak sadece bir iyi niyet
okuması olduğunu ifade ediyorum
Cumhurbaşkanımızın söylediklerinin çünkü 1 milyon 700 bin
öğrencinin ve ailenin ikna olması çok önemlidir. Ben bir ikna
olayı da göremiyorum. Bu konuda araştırma, soruşturma ve inceleme
yapılmadan İkna oldum. demekle geçiştirilemeyecek kadar büyük
olan bu skandalın derhâl aydınlatılması gerekmektedir çünkü
bu çocukların psikolojisi, motivasyonu, inancı ve gelecek
duyguları tamamen alt üst olmuştur, bunun da tek sorumlusu AKPdir.
Değerli
milletvekilleri, haneye tecavüzler, kameralı kayıtlar bu dönemde
başlamış, özel hayatın gizliliği
kalmamıştır. Basılmamış kitaplar üzerinde sürek
avları bu dönemde yaşanmaya başlamıştır.
Dinlemelere karşın Telefonla konuşmayın. diyen bir bakana
ilk defa bu dönemde rastlanmıştır. Ortak özellileri dinler
tarihi, dinler arası diyalog, karşılaştırmalı
dinler tarihi, dinler tarihi metodolojisi gibi konularda uzmanlık olan
ilahiyatçı profesörlere yönelik baskı ve aramalar bu dönemde
yaşanmıştır çünkü bu zihniyet yani AKP zihniyeti
kendisinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımayan bir
zihniyettir. Onun içindir ki bunlara dokunanlar Ergenekon ve çeşitli
darbe planları adı altında susturulup cezaevlerine konulurken
Deniz Feneri davasının daha
iddianamesi bile hazırlanmamıştır. KPSSdeki kopya
skandalının failleri hâlâ ortaya
çıkarılmamıştır. Bu durumda iki olasılık
akla geliyor: Bunları yapanlar ya çok güçlü ya da bu iş AKPye kadar
uzanıyor değerli arkadaşlar. Bunun başka bir açıklaması
yok.
Bakınız,
yine Balyoz davasının esasını teşkil eden 11 no.lu CD
hakkında, davanın mağduru sıfatıyla duruşmaya
katılan gazeteci Abdurrahman Dilipak, bu CDyle ilgili olarak bazı
dolapların döndüğünü ve konu aydınlanıncaya kadar bunlarla
ilgili soru sormayacağını ifade ediyor ve diyor ki: 2003te
olduğu söylenen olaylarda 2008 kayıtları yer alırsa hangi
güvenden, hangi gelecekten, hangi hukuktan, hangi demokrasiden söz edilebilir?
Değerli
arkadaşlar, sayın milletvekilleri; biliyorsunuz, 11 no.lu CD kahraman
deniz kuvvetlerimizin belkemiğini ortadan kaldıran düzmece bir CDdir.
Kahraman deniz kuvvetlerimizin 54 amiralinden 27 tanesi şu anda
tutukludur. Hatta deniyor ki bir kurmay hesabıyla
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Ne yapalım?
BÜLENT BARATALI
(Devamla) Vallahi artık gölgede oturun, yapacak bir şey yok. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müsaade edin, arkadaşlar
konuşsunlar.
BÜLENT BARATALI
(Devamla) Ben size anlatayım: 27 amiralin tutuklanması yani
sanık hâline gelmesi deniz kuvvetlerinin belini
kırmıştır. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
- Sayın Baratalı
Sayın
Birinci, lütfen efendim.
Sayın
Baratalı, Genel Kurula hitap eder misiniz efendim.
BÜLENT BARATALI
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
O deniz
kuvvetleri ki Egede, Marmarada ve Karadenizde bandıra dolaştıran
deniz kuvvetleridir. Osmanlının son dönemlerinden önce Doğu
Akdenizde Rumlara petrol aratmayan deniz kuvvetleridir.
Bakın,
donanmanın Kurmay Başkanı tutuklu bu uyduruk CDyle ve Navarin,
Çeşme ve Sinop baskınından sonra deniz kuvvetlerinin başına
geçirilen en büyük baskındır. deniyor arkadaşlar.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Hitlerin Nasyonal Sosyalist Partisinin
ateşli bir neferi olan Papaz Martin Niemöller faşizmin gerçek yüzüyle
nasıl tanıştığını, tarihe geçen şu
sözlerle ifade ediyor: Önce sosyalistleri topladılar, sesimi
çıkarmadım çünkü ben sosyalist değildim. Sonra
sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım çünkü
sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım
çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler, benim için sesini
çıkaracak kimse kalmamıştı.
Değerli
arkadaşlar, demokrasi ve rejimin geleceği tartışmalı,
adalet, hukuk maalesef çok ciddi şekilde çürümeye başladı. Bunun
sonuçlarını herkes görüyor, herkese yansıyor. Türkiye bir
kırılma noktasına doğru gidiyor. Bu gerçekler
karşısında tasarının gerekçesinde demokrasimizin
güçlendiğini ve geleceğe güvenle bakıldığını
yazmak abesle iştigalden başka bir anlam
taşımamaktadır bu konuda çünkü tuz kokmuştur.
Bu nedenle,
Başbakanın sıkça dile getirdiği ustalık dönemi
Türkiyeyi ancak daha ileri bir faşizme götürecektir. Dokuz
yıllık çıraklık ve kalfalık dönenimde ustalık
için gerekli yeterliliğe sahip olmadığı ortaya
çıkmıştır. Onun için AKPnin 12 Haziran seçimlerinde
malulen emekli edilmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar,
dokuz yıllık yasama sürecinde AKP, Batılı demokrasilerin
İkinci Dünya Savaşından sonra terk ettiği meclis
üstünlüğü sistemini hoyratça kullanmıştır bu Mecliste.
Meclis üstünlüğü sistemi, parmak üstünlüğü sistemidir. Kimin
parmağı çoksa onun dediği olur, dokuz yıldır
olduğu gibi. Oysa öykündüğümüz Batılı demokrasilerde
artık anayasal üstünlük sistemi uygulanmaktadır. Anayasal üstünlük
ise muhalefetin de yasama sürecine katıldığı bir sistemdir.
Dokuz yıllık yasama sürecinde bunun bir tane bile örneğini
görememenin üzüntüsünü yaşıyorum ve Papaz Martin ne kadar
haklıymış diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Değerli
arkadaşlar, her kanunun bir mağduru olur. Bu kanunun mağduru da
içimizde bulunan bir Değerli Anayasa Profesörü. Sayın Hocaya Anayasa
Komisyonunu bile toplatmadılar. Anayasa Komisyonu bu en önemli konuda bir
görüş ifade edemedi. Onun için Sayın Kuzu Hoca için de üzülüyorum. Bu
nedenlerle tasarının geri çekilmesi önerisiyle sizlere tekrar
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baratalı.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay.
Buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
746 sayılı Tasarının 3üncü maddesi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi partim ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüştüğümüz bu tasarı ile Hükûmete çok
çeşitli kanunlarda ve konularda altı ay süreyle kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi verilmektedir.
Anayasanın
7nci maddesine göre, yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Bu
yetki devredilemez.
Anayasanın
87nci maddesine göre de kanun koymak Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve
yetkisi dâhilindedir.
Yine,
Anayasanın 91inci maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği ifade
edilmekte ve bu yetkinin Anayasadaki sınırlarını,
kapsamını, amacını ve usulünü belirlemektedir.
Ancak
görüştüğümüz bu kanun tasarısı Anayasanın 91inci
maddesinde belirtilen unsurları içermemektedir. Bu tasarının
1inci maddesinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin konusu,
kapsamı ve amacı tek maddede karmaşık bir şekilde iç
içe girmiş, kapsamının çok geniş olması nedeniyle de
verilen yetkinin Anayasa bakımından denetimi imkânsız hâle
gelmektedir. Konu ve kapsamdaki bu belirsizlik, yasama yetkisinin Hükûmete
devredilmesi anlamına gelmektedir.
Konusu,
amacı, kapsamı ve ilkesiyle ilgili sınırları belli
olmayan böylesi bir kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
Anayasanın 7nci maddesine aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, eğri oturup doğru konuşalım. Meclisten
istenen bu kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisiyle ileride AKPnin
getirmek istediği başkanlık sisteminin idari altyapısı
oluşturulmak istenmektedir. Gerçek amacınız budur. Devletin
çatısı ve temeliyle oynuyorsunuz. Başkanlık sistemi
özlemiyle ülkemiz keyfî ve şahsi bir yönetime sürüklenmektedir. Hani 23
Nisan Bayramında Başbakan koltuğuna oturtulan bir çocuğa
Başbakan Sayın Erdoğan ne demişti: Şimdi
Başbakansın, ister asarsın ister kesersin.
Başbakanlık makamını asma kesme makamı olarak gören
bir zihniyete Anayasa dışında neredeyse bütün kanunlarda
değişiklik yapma ve kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verilmesini ülke hayrına görmüyoruz.
Toplum zaten AKP
İktidarının icraatlarıyla korku, baskı ve endişe
içindedir. Genel seçimlere 67 gün kala Meclisten altı ay süreyle,
sınırları ve kapsamı açık olmayan çok geniş
yetkiler istenmesi iyi niyetle ve dürüstlükle izah edilemez. Yapılacak
seçimleri neredeyse geçersiz hâle getiriyorsunuz. AKP, ezici Meclis
çoğunluğuna rağmen bu yetkileri istiyorsa acaba bir acziyeti mi
var, yoksa kendi Meclis grubuna, kendi milletvekillerine saygısı ve
güveni mi yok? Seçim öncesi bütün seçim yatırımlarını kanun
hükmünde kararnamelerle mi yapmayı düşünüyor?
Bu kanun hükmünde
kararname yetkisiyle Başbakan Sayın Erdoğanın her
istediği kanun olacak, bunların çoğu Bakanlar Kurulunda bile
görüşülmeyecek. Bakanlar imzayı atacak, geçip gidecek. Muhalefet yok,
sendikalar yok, meslek örgütleri yok, basın sindirilmiş. Peki, bütün
bu olanlardan sonra Türkiye Cumhuriyetine demokratik hukuk devleti mi
diyeceğiz? Türkiye Büyük Millet Meclisini devre dışı
bırakan, işlevsiz hâle getiren bu yetki tasarısı toplumsal
gerilimi daha da artıracak, başkanlık sistemine, AKP
anayasasına zemin oluşturmaya dönük amaç ve kapsamıyla iyi
niyetten uzak bir düzenleme. Bu zihniyete göre, Türkiye Büyük Millet Meclisine,
milletvekillerine ne lüzum var, Başbakan ne isterse o olsun denilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye sekiz buçuk yıldır AKP İktidarı
tarafından yönetiliyor. AKP, 2002 yılında yüzde 34 oy oranı
ve 365 milletvekiliyle, 2007de yüzde 46 oy oranı ve 341 milletvekiliyle
iktidara geldi.
Yüce Meclis
kürsüsünden soruyorum: Sekiz buçuk yılda AKP Türkiye'nin hangi temel
sorununu çözmüştür? AKP, sekiz buçuk yılda Türkiye'nin hiçbir temel
sorununu çözememiştir.
Soruyorum: AKP,
sekiz buçuk yılda insanımıza iş ve aş üretebilmiş
midir? Hayır, üretememiştir. Bugün AKPyle geçen sekiz buçuk
yılın sonunda Türkiye daha huzursuzdur, temel ekonomik, sosyal ve
kültürel problemleri daha da büyümüştür. Sorunları çözmek için 365,
341 milletvekili yetmedi mi? Daha kaç milletvekili lazım veya daha kaç
yıl süre lazım? Baktınız olmuyor, şimdi de Meclisi
devre dışı bırakıyorsunuz.
Bu
tasarının genel gerekçesi, sekiz buçuk yıllık AKP
İktidarının iflası ve âdeta itirafnamesi gibidir. Tüm
çalışmalara rağmen
deniliyor gerekçede
yürürlüğe
konulan düzenlemeler kamu yönetimini hantal yapısından kurtarabilmek
için yeterli olmamıştır. deniliyor.
Tasarının
1inci maddesinin birinci fıkrasında, tüm kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler,
sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil,
görevlendirme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk
edilme usul ve esaslarında düzenleme yapılmak isteniyor.
Yapılacak
düzenlemelerle AKP baskısının tüm
ağırlığıyla bir karabasan gibi kamu görevlilerinin
üzerine çökeceğini görmek için kâhin olmaya gerek yok.
Çalışanların hukuki güvenceleri ellerinden alınacak, âdeta
köle düzeni kurulacaktır. Tasarıda birçok kanunda geniş
düzenleme yetkileri sayıldıktan sonra, ikinci fıkranın
yirminci bendindeki Diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev,
yetki, merkez, taşra ve yurt dışındaki teşkilatlanma
ve (b) bendinin yedinci alt bendindeki ve bütün kamu personeline atanma, nakil,
görevlendirme, görevden alma ve emekliye sevk etme esasları ve kadrolarda
değişiklik ve düzenleme yapma yetkisi bir diktatörlük yetkisi
değilse o zaman nedir? Diğer kanunlar deyince Türkiye
Cumhuriyetinin tüm kanunlarını kapsamıyor mu?
Altmış
yedi gün sonra seçime gidecek olan bir Meclis, gidişi olup da gelişi
olmayacak bir hükûmete kanun yapma yetkisini devretmektedir çünkü
60ıncı Hükûmet gidecek, 61inci Hükûmet gelecek.
Demokratik, laik
ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasa tarafından
belirlenen yasama, yürütme ve yargı erkleri dengesi içinde yani kuvvetler
ayrılığı ilkesine göre yönetilmesi gereken bir devlettir.
AKP Hükûmeti 12 Eylül 2010 Anayasa değişiklikleri ve yargıda
yapılan düzenlemelerle yargı erkine hâkim olmuştur. Türkiye
Büyük Millet Meclisi AKPnin ve Hükûmetin büyük çoğunluğunun
hakimiyetinde ve kontrolündedir. Hükûmet, bu tasarıyla Meclisi de devre
dışı bırakmaktadır.
Anayasanın
123üncü maddesinin birinci fıkrasında idarenin kuruluş ve
görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği
belirtilmiştir. 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş
ve Görev Esasları Hakkında Kanunda ise kanunun amacı kamu
hizmetlerinin düzenli, süratli, etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde
yürütülebilmesi için bakanlıkların kurulması, teşkilat,
görev ve yetkilerine ilişkin esas ve usullerin düzenlenmesi olarak
belirtilmiş, düzenlemelerde uyulması zorunlu esaslar şu
şekilde ifade edilmiştir: İdare kuruluş ve görevleriyle
bir bütündür, teşkilatlanmada görev ve yetkilerin tespitinde bu bütünlük
bozulamaz. Bakanlıkların kuruluş ve teşkilatlanmalarında
etkili bir idare, iş bölümü, kontrol ve koordinasyonun
sağlanması esastır. Aynı ve benzer hizmet ve görevlerin tek
bir bakanlık tarafından veya sorumluluğunda yürütülmesi,
atıl kapasite ve kaynak israfının önlenmesi esastır.
AKPnin sekiz
yıla yaklaşan iktidarı döneminde Meclise getirilen teşkilat
kanunu tasarıları bu ilkelere uygun olarak
hazırlanmamıştır. Hizmet ihtiyacına bağlı
olmaksızın birçok teşkilat kanunu değiştirilerek
yapılmak istenen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) -
kadrolaşma ve
tahribata yasal kılıf hazırlanmıştır.
Bu
düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Şahsı
adına Karaman Milletvekili Sayın Mevlüt Akgün, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan yetki kanunu
tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasamızın 91inci maddesi uyarınca,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi verebilmektedir. Kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisine ilişkin kanunda, çıkarılacak kanun hükmünde
kararnamenin amacı, kapsamı, ilkeleri, kullanma süresi ve birden
fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağı
gösterilmelidir. Yine, Anayasamızın ilgili maddesi uyarınca,
sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere,
Anayasanın ilgili bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi
hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler
kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyecektir.
Değerli
arkadaşlarım -önceki konuşmalarda da ifade edildiği gibi-
Anayasada yer alan bu yetki, hükûmetlerin 1971 yılından beri
başvurduğu ve alınan yetki çerçevesinde birçok kanun hükmünde
kararnamenin çıkarıldığı anayasal bir yoldur, yani
yeni bir uygulama değildir. Bugüne kadar bu kapsamda hükûmetlere yetki
veren 36 adet yetki kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul
edilmiştir. Bu yetki kanunları kapsamında bugüne kadar 522 adet
kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır. Ayrıca
benzer uygulamalar -daha önce de ifade edildiği gibi- sadece Türkiyede
değil, Almanya, İtalya, Fransa, İsveç gibi ülkelerde de yer
almaktadır. Görüşmekte olduğumuz tasarı, Anayasada
öngörülen şartları taşıyan bir tasarıdır. Çünkü
AK PARTİ Hükûmetinin talep ettiği yetkinin sınırları
tasarıda açıkça ifade edilmektedir. Ayrıca, yetki süresi
altı ayla sınırlandırılmıştır. Hükûmete
verilecek yetki Anayasanın 7nci maddesinde düzenlenen yasama yetkisinin
devri anlamına gelmemektedir. AK PARTİ Hükûmeti, tasarının
gerekçesinde de ifade edildiği gibi seçimlerin 12 Haziranda yapılacak
olması, yeni oluşacak 24üncü Dönem Meclisinin toplanma ve
çalışma süresinin uzun zaman alacağı ve bu zaman diliminde
kamu düzeninin etkin işleyişi açısından ihtiyaç duyulan
Hükûmet programında yer alıp ancak Meclisimizin yoğun gündemi
nedeniyle henüz yasalaştırılması imkânı
olmamış önemli konularda kanun hükmünde kararname ile düzenleme
yapmak istemektedir. Bu konuların yasalaştırılmasında,
kamu hizmetlerinde verimlilik, düzenlilik ve etkinlik sağlanması ve
kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliğin
artırılması amacıyla acil ihtiyaç bulunmaktadır. Yukarıda
da ifade ettiğim gibi, tasarı bu hâliyle Anayasamızın
91inci maddesinde ifade edilen şartları taşıyan ve
Anayasaya uygun bir tasarıdır.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; AK PARTİ
iktidarları uyguladıkları sosyal ve ekonomik politikalarla Türkiyeyi
dünyada itibar sahibi ve bölgesinde en güçlü ülke konumuna getirmişlerdir.
Sağlıktan eğitime, duble yollardan hızlı trenlere, tüp
geçit ve tünellere, toplu konutlardan okul, hastane, baraj
inşaatlarına kadar her alanda ülkemizi baştan başa bir
şantiye ve yatırım alanına çevirmiş hükûmetlerdir.
Aynı zamanda, ekonomi, sosyal politikalar, temel hak ve özgürlükler,
yargı sistemi, sosyal güvenlik sistemi, yoksulluğun
azaltılması, gelir dağılımının
iyileştirilmesi gibi alanlarda önemli reformlara imza atmış
hükûmetlerdir.
Bu politika ve
çalışmaların aziz milletimiz tarafından tasvip
edildiği, 2002 yılından bu yana yapılan her seçimde
onaylandığı milletimizin partimize verdiği büyük destek
sebebiyle açıkça ortadadır. Biz, milletimizin sağduyusuna ve
adalet anlayışına güveniyoruz. Milletimizin vicdan terazisi bir
sarrafın hassas terazisinden daha ince ayarlarla demokratik hayata yön
vermektedir. Bu nedenle, milletimizin tercihlerine her daim saygılı
olduk, 12 Haziranda yapılacak genel seçimde de milletimiz ülkemizin
geleceği için en hayırlı sonucu ortaya koyacaktır.
Bu
düşüncelerle, kanun hükmünde kararnamenin hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına Ordu Milletvekili Sayın Ayhan Yılmaz.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN YILMAZ
(Ordu) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanun tasarısının
3üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, dört yılı doldurmak üzereyiz. Bu Mecliste iyi
günlerimiz, tatlı günlerimiz oldu. İktidarıyla muhalefetiyle
memleketin gelişmesi yolunda elimizden gelen bütün gayretimizle gece
gündüz çalıştık. Bu hızlı tempo içerisinde bilemeden
ayağına bastığımız varsa, sürçülisan
etmişsek affola.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Ayhan veda mı ediyorsun, ne yapıyorsun?
AYHAN YILMAZ
(Devamla) Tabii, aslında hepimiz veda etmeliyiz. Çünkü 12 Haziranda
milletin terazisine çıkacağız ve bu terazide
vatandaşın takdir ettiği insanlar, arkadaşlar gelecekler,
burada çalışacaklar. Burada çalışacaklara ve bundan sonraki
siyasi hayatını yürüten bütün arkadaşlara başarılar
diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, hükûmet etmek zor bir iştir malumunuz. Hele bu hükûmeti
zor şartlarda devralmışsan çok daha zor bir iştir. Hatırlayalım: Ekonomisi dibe
vurmuş; memurları, işçisi ayakta; memur maaşını
ödeyemez bir hâlde; polisler nümayiş yapıyorlar, sokaklarda
hakkını arıyorlar; memur maaşlarını
depremzedelere dünya insani örgütleri tarafından gönderilen paralarla
idare etmeye çalışan bir zaman dilimi içerisinde insanların
umutları sönmüş, yarınlarından umutvar olmayan
insanların çoğunlukta olduğu bir ülkede hükûmet olmak kolay bir
iş değil. Bankaların battığı, yirmi tane
bankanın fona devredildiği bir zamanda, kasanın, kesenin
boşaldığı bir zamanda, Merkez Bankasının dibe
vurduğu bir zamanda hükûmet olmak kolay bir iş değil. Ama inanmışsa bir grup, bir
sevdası varsa, Ferhat gibi Şirini varsa dağları
delmiştir, delmesini de bilmiştir. Ne günlerden ne günlere geldik
arkadaşlar. Düşünebiliyor musunuz, IMFnin karşısında
1 milyar dolar kredi alabilmek için o fotoğraf karelerine nasıl
düştük?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sizdiniz düşen!
AYHAN YILMAZ
(Devamla) Ama şimdi öyle günlere geldik ki değerli dostlar, senin
Başbakanını
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - At
pazarlığını siz yaptınız.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Dubaide kim imzaladı?
AYHAN YILMAZ
(Devamla) Kahirede Tahrir Meydanında 3 milyon insan senin
Başbakanının yapmış olduğu konuşmayı
canlı dinliyor. Gazzede 100 binlerce insan sabahtan akşama kadar yol
yürüyerek senin Başbakanını dinliyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kerküktekiler de sitem ediyor Nerede? diye!
AYHAN YILMAZ
(Devamla) Suriyede 100 binlerce insan temel atma töreninde senin
Başbakanını dinliyor. Bu hepimizin gururu arkadaşlar. Bak,
bugünler, bu makam, bu mevkiler kimseye kalıcı değil. Bu
koltuklarda nice insanlar oturdu. Bizler de geldik, bizler de gideceğiz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Aynen öyle!
AYHAN YILMAZ
(Devamla) - Ama bizim Başbakanımız bizim ülkemizin gururu ve
onuru. Bundan kimse bir kere gocunmayacak. Bundan biz gururlanacağız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ayhan, boşuna uğraşma! Çok geç oldu, çok!
AYHAN YILMAZ
(Devamla) - Evlatlarımıza bırakacağımız en önemli
miras bunlar.
Bu
Başbakanın ekibinin içinde olmak benim için ayrı bir özellik,
ayrı bir incelik, ayrı bir güzellik. 480 bin konutun altına imza
koyan bir Parlamentoda, bir grupta olmak en büyük şereftir. Ben öyle
alıyorum değerli arkadaşlar. 13.600 kilometre duble yol yapan
bir iktidarın üyesi olmak, o Başbakanın milletvekili olmak benim
için bir gurur abidesidir.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Milletin vekilisin, milletin! Milletin vekilisin,
Başbakanın vekili değilsin!
AYHAN YILMAZ
(Devamla) - İnsanların hep övüneceği yanları vardır.
Bir arkadaşımız az önce bahsetti: Bu AK PARTİ
İktidarı hangi temel meseleleri düzeltmiştir? dedi de
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Geç kaldın, geç!
AYHAN YILMAZ
(Devamla) - Zaman yok işte, yine zaman bitiyor değerli
arkadaşlar. Türkiyeyi nereden nereye getirdiğimizi siz de
biliyorsunuz, bu millet de biliyor. Onun için bu millet üç seçimdir üst üste
Kuvvetle muhtemeldir ki, 12 Haziranda dördüncü sefer kahir çoğunlukla
iktidara getirecek ve bizi hükûmet yapacaktır. Biz de 2023e bu ülkeyi
götürmenin plan ve programlarını yapacağız. Çünkü bizim
sevdamız var. Bizim sevdamız bu millet, bizim sevdamız bu ülkeyi
muasır medeniyet seviyesinin ötesine taşımaktır değerli
dostlar.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) O zaman milletin vekili ol, Başbakanın değil!
AYHAN YILMAZ
(Devamla) - Hepinizi bu duygu ve düşüncelerle selamlıyor, Allaha
emanet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
ve MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Milletin vekili ol milletin! Başbakanın vekili olma,
milletin vekili ol!
BAŞKAN
Arkadaşlar lütfen
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın İnce, buyurun efendim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, Sayın Milletvekilinin bir
düzeltme yapması lazım.
BAŞKAN Ne
gibi?
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Biz yasamanın bir üyesiyiz. Yürütmenin başı
Sayın Cumhurbaşkanıdır, yürütmenin siyasi
kanadının başı ise Başbakandır. Milletvekili
başbakanın milletvekili olmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Yol arkadaşı dedi.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yol arkadaşı olabilir, Başbakanın
milletvekili olamaz. Genel başkanların milletvekili değiliz biz.
Biz milletin milletvekiliyiz, biz milletin vekiliyiz. Anayasanın 80inci
maddesi Milletvekili kendisini seçenlerin ya da seçildiği bölgenin
değil, bütün milletin temsilcisidir. der. Biz milletin temsilcisiyiz.
Yani ne genel başkanların milletvekiliyiz ne de Başbakanın
milletvekiliyiz. Bunu düzeltmesi lazım. Yasamaya
saygısızlık yapmıştır, yasamayı yürütmenin
emrine sokmuştur.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İnce.
Sayın
Yılmaz, herhâlde Sayın Başbakanın partisinden milletvekili
olmayı mı kastettiniz, neyi kastettiniz efendim?
AYHAN YILMAZ
(Ordu) Hayır efendim, biz Sayın Başbakanın yol
arkadaşlarıyız. Sayın İncenin bu kadar
üzüleceğini hiç düşünmemiştim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Evet. Yani böyle bir kastın olmadı.
Teşekkür
ederim.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
Yürütme
MADDE 4- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili
Sayın Behiç Çelik.
Buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 746 sıra sayılı Yetki
Kanunu Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, kanun hükmünde kararname düzenleyici bir işlemdir,
hükûmetin parlamentodan istediği yetkiye istinaden düzenleyici bir
işlemdir. Tabii ki yasama organının denetimine tabidir ve
normlar hiyerarşisinde kanun düzeyindedir. Bu, bizim gerek Osmanlıda
gerekçe cumhuriyet döneminde birçok kez uygulanan bir yöntemdir. Ancak, yasama
faaliyeti içerisinde istisnai bir durumdur ve idarenin yasamaya müdahale
etmeyeceği şeklinde bunun mütalaa edilmesi gerekir. Ayrıca,
kanun hükmünde kararname ya da kanuna eşit metinler, sınır,
konu, süre itibarıyla açıklıkla belirtilmelidir. Burada
özellikle Osmanlı döneminde, Osmanlının
yıkılış yıllarında çok sık başvurulan
kanunu muvakkat uygulamaları da yine kanuna eşit metinler olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, kanunu muvakkat yani geçici kanun adıyla bu kanuna
eşit metinler cumhuriyet döneminde de uzun yıllar
kullanılagelmiştir. Özellikle hepimizin yakından bildiği,
Türk yönetim yapısı içerisinde devletin idari
yapısını, özellikle bir alan yerel yönetimi olan il özel
idarelerini düzenleyen yasa son altı yedi yıl öncesine kadar bir
kanunu muvakkatti ve adı da İdarei Umumiyei Vilayat Kanunu Muvakkat,
İdarei Hususiyei Müteallik Bölümü şeklinde ifade edilmişti ancak
80li yıllarda bu yasanın ismi değiştirilmişti.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Plan ve Bütçe Komisyonunda cumartesi
günü görüşmelere ben de katıldım. Orada özellikle muhalefet
partisi milletvekillerinin görüşleri çok net bir şekilde ifade
edilmişti. Orada biz bir dilekçe hazırlamıştık Anayasa
Komisyonuna. Çünkü bu metnin, daha doğrusu yetki kanun
tasarısının tali komisyonda görüşülme zorunluluğu
vardı. Bu, bu kürsüde de tartışıldı, akşamdan bu
yana muhtelif hatipler buna değindi, 91inci maddeyle ilgili vurgu
yaptılar, doğrudur ancak Sayın Kuzunun bu konuyu gündeme almaması
ve görüşme istememesi açıkça Anayasanın 91inci maddesine
aykırılık teşkil etmektedir.
Ayrıca bir
maddeye daha atıfta bulunmak istiyorum, Anayasanın yasama yetkisini
düzenleyen 7nci maddesi. Bunun da, aynı şekilde, söz konusu kanun
hükmünde kararnamenin genel nitelikli, süresinin uzun tutulması ve
konusunun aşırı dağınık olması
itibarıyla, daha önce bir Anayasa Mahkemesi kararı muvacehesinde,
kuşkusuz ki, bu Genel Kurulda kabul edilse dahi Anayasa Mahkemesinden
geçmeyeceği gün gibi aşikârdır.
Burada,
değerli arkadaşlar, AKP, yetki yasası peşinde koşarken
sekiz buçuk yılda teslimiyetçi ve iş birlikçi politikalarıyla
maalesef bir meşruiyet sorununun içerisine düşmüştür.
Şimdi,
burada sizlere hatırlatırım, açlar, açlık
sınırının altında yaşayan kitleler, yoksulluk
sınırının altında yaşayan kitleler, artan
işsizlik, yeni istihdam alanlarının yaratılamaması,
tarımın çökertilmesi, sanayinin can çekişmesi, sıcak
paranın piyasaları kasıp kavurması, toplumsal cinnetin
artması, toplumsal dengenin aşırı bozulması, terörün
yurdun dört bir yanını sarmış olması, Türkiyenin
bütünüyle küresel hegemonların insafına terk edilmiş
olması, AKPnin izlediği genel politikalar yüzünden Türkiyenin
artık bir operasyon ülkesi hâline gelmiş olması ve bölünmeye
doğru hızla giden bir ülke konumuna sokulmuş olması
acı bir gerçeğimizdir. Onun için Sayın Kuzu kanun hükmünde
kararnameyi görüşmeyerek Plan Bütçe Komisyonunun doğrudan
görüşmesini sağlamakla çok yanlış yapmıştır.
Bunlara dikkat çekilmesi gerekir. Bahsetmiş olduğum hususlarla
AKPnin gelecekte ne büyük belalarla karşı karşıya
kalacağını ve bunların hesabının bir bir
sorulacağını özellikle hatırlatmak isterim.
Şimdi,
hatipler konuşuyor, tabii, Kerem ile Aslıdan, Leylâ ile Mecnundan
bahsediyorlar ama böyle hayal âleminde geziyorlar, daha bankaların hangi
tarihte battığının bile farkında değiller, nereye
getirirlerse oraya koyuyorlar. Âdeta MHPnin üçte 1 sorumluluğu olan
57nci Hükûmet dönemini, Hazreti İsanın çarmıha gerilmesinde
dahi Milliyetçi Hareket Partisini suçlama noktasına gelebiliyorlar. Bu,
iktidar partisinin bazı hatiplerinin en büyük hatası ve
aymazlığıdır.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarı, biraz önce arz etmiş olduğum
Anayasanın 91inci maddesine ve yine Anayasanın 7nci maddesine
amaç, kapsam, ilke ve süre itibarıyla terstir ve burada metni
okuduğumuz zaman, genel gerekçeyi okuduğumuz zaman tasarıdaki,
burada şunu görüyoruz: Aile, özürlüler, çocuklar, kadınlar için
bakanlık, gençlik için bakanlık, sosyal hizmetler, ekonomi
bakanlığı, gençlik spor bakanlığı, sosyal
yardım bakanlığı gibi birtakım bakanlıkları
planladıkları anlaşılıyor. Şimdi benim elimde
Milliyetçi Hareket Partisinin 28 Ocak 2011de Sayın Genel
Başkanımızın uzun bir konuşmayla sunduğu seçim
beyannamemiz var. Bu seçim beyannamemizin içeriğinde bunların
birçoğu var. Ben şunu anlıyorum: İktidar partisi kanun
hükmünde kararnameyle alelacele yangından mal kaçırırcasına
Milliyetçi Hareket Partisinin Seçim Beyannamesinden hırsızlama
yapmak suretiyle kopya çekmiş. Bunu anlıyorum ama orijinali bizde
olduğu için fark etmiyor, yani bunu iyi okuyun, bu beyannameyi, biraz
kültürünüz artsın.
Ayrıca, her
zaman efendim gençlik, kadın, aile, çocuk gibi, Anayasa
değişikliğinde yaptığınız gibi sayarak her
kesime sanki mavi boncuk dağıtır gibi bir strateji izliyorsunuz.
İnsanları lütfen kandırmayın, gerçekleri bütün
çıplaklığıyla söyleyin, insanlar bunu görsün ve şunu
hiçbir zaman unutmamak lazım: Demokraside ne kadar oy
aldığın değil, aldığın oyu nasıl
aldığın önemli. Bu itibarla kandırmadan,
açıklıkla, net, hulusikalple insanlara yaklaşın, öyle oy
alın.
Bu duygularla ben
sözümü noktalıyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu ve şahsı adına Eskişehir Milletvekili
Sayın Tayfun İçli. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, burada konuşuldu, dinleyenler de yanlış
anlamış olabilir. Şimdi, kanun hükmünde kararname çıkarmak
Anayasaya aykırı mıdır? Değildir. Buradaki muhalefete
mensup hiç kimse bunun Anayasaya aykırı olduğunu
söylememiştir. Kanun hükmündeki kararnameler sadece bizim ülkemize özgü
müdür? Hayır. Birçok demokratik ülkede kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi tanınmıştır. Bu konuda yetki
kanunları alırlar ve kanun hükmünde kararname çıkarırlar.
Değerli
arkadaşlarım, peki kanun hükmündeki kararname çıkar? Kanun
hükmünde kararname kimi zamanlarda çok gereklidir, acil işler vardır.
Bazen kanun çıkartmak çok zaman alabilmektedir. Hükûmetin, çok acil
işlerde, böylesi uzun zaman alacak vakti yoktur çünkü ülke acil, çok ivedi
birtakım sorunlara karşı karşıya
kalmıştır ve hükûmet bu sorunları çözmek durumundadır.
Bu nedenle, daha önceki anayasalarımızda olmayan, hatta 61
Anayasasında olmayıp 71 Muhtırasından sonra Anayasamıza
giren bir hüküm vardır; hükûmetler, kanun hükmünde kararname çıkartmak
için bir yetki kanunuyla Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetki alırlar ve
bunu çıkartırlar.
Değerli
arkadaşlarım, 71de bu çıktıktan sonra
Ha, bir de neden
böyle bir gereklilik konulmuştur Anayasaya? Çünkü Anayasamızın
88inci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun çıkartır.
Kanunu çıkartırken hangi kurallara uyar? Türkiye Büyük Millet Meclisi
İç Tüzüğündeki kurallara uygun davranır der.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, hükûmetler, 1971den sonra yetki
kanunlarıyla kanun hükmünde kararnameler çıkartmış ve
buradaki iktidara mensup, muhalefete mensup bütün milletvekillerin mutabık
kaldığı, özellikle Sayın Bakanın da ifade ettiği
üzere, Anayasa Mahkemesi çok sayıda iptal kararı vermek suretiyle
hükûmetin bu yetkisini sınırlamıştır.
Şimdi, uygulamada,
hükûmetlerin sıkıştığı konu, zaman içinde,
değerli arkadaşlarım, İç Tüzükle çözülmüştür. Anayasa
88e göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun çıkartırken İç
Tüzükteki kurallara bağlı kalacağına göre, daha sonra,
İç Tüzükün 91inci maddesinde, bu kanun hükmünde kararnamelerin
getirdiği sakıncaları ortadan kaldırmak için bir temel
kanun müessesesi getirilmiştir. Bakın, daha önce, 1970lerde,
80lerde, 90larda temel kanun diye bir kavram yok, temel kanun diye kavram
giriyor ama orada da bugün uyguladığımız gibi bir temel
kanun uygulama imkânı olmuyor.
2001
yılında İç Tüzükün 91inci maddesi daha geniş bir
şekilde yorumlanmak için bir İç Tüzük değişikliği
yapılıyor. O tarihte Fazilet Partisi Anayasa Mahkemesine götürüyor,
Anayasa Mahkemesi temel kanun düzenlemesini iptal ediyor.
Bunları
neden anlattım? Bunları şunun için anlattım değerli
arkadaşlarım: AKP iktidara geldikten sonra bugüne kadar kanun
hükmünde kararname çıkartmadığını söylüyor. Neden
çıkartmadı? Çünkü İç Tüzükün 91inci maddesini 2003te, 10
Nisan 2003; o yetmedi, 30 Haziran 2005; o da yetmedi, 31 Ocak 2007 tarihinde
değiştirmek suretiyle temel kanun kavramını getirdi.
Artık, AKPye İç Tüzükün 91inci maddesi de yetmedi ki 91inci
maddedeki düzenlemeyi tamamen keyfî uygulamak suretiyle
Sadece
uluslararası sözleşmeleri burada bir kanun, tek maddelik kanun olarak
görüşüyoruz, onun dışında bütün kanunları bir temel
kanun olarak bölümler hâlinde bölüyoruz; üç bölüme bölüyoruz, dört bölüme, hatta
iki bölüme bölüyoruz, Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edenler
Etmeyenler
İşte,
değerli arkadaşlarım, AKP, bu nedenle, iktidara geldikten sonra
İç Tüzükte yaptığı, 91inci maddede yaptığı
değişiklik nedeniyle kanun hükmünde kararname olayına başvurmadı.
Bir de başka bir neden, Anayasa Mahkemesinin özellikle 2001
yılında verdiği kararda kanun hükmündeki kararnamelerinin
sınırlarını net biçimde belirledi.
Şimdi neden
kanun hükmünde kararname getiriyor? Değerli arkadaşlarım, burada
iyi niyet aramak mümkün değil. Neden? Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi
bir seçim kararı almıştır, bir erken seçim kararı
almıştır, bunun adı erken seçimdir, öne çekmiştir ve
demiştir ki Ey halkım, biz erken seçim kararı aldık, 12
Haziranda seçime gidiyoruz. Anayasanın 67 ve 79uncu maddesi
gereğince seçimlerin adil, dürüst, eşit bir biçimde
yapılabilmesi için devreye Yüksek Seçim Kurulu girmiş ve bir seçim
takvimi ilan etmiştir. Şimdi, bu seçim takvimine göre kimi partiler
temayül yoklamasına gitmiştir, Cumhuriyet Halk Partisi yirmi dokuz
ilde ön seçime gitmiştir, adaylarını belirlemiştir ama tam
seçime giderken, seçim kararı almışken ve bir iki gün sonra
Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçim nedeniyle bir anlamda tatile
gireceği bir dönemde ucu, arkası hiçbir şekilde belli olmayan
bir yetki kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, burada iyi niyet aramak mümkün değil. Ben ve
birçok kişi, benim partim, Milliyetçi Hareket Partisi ve
vatandaşların birçoğu burada kötü niyet, art niyet arıyor.
Şimdi deniliyor ki Bundan önce bir sürü hükûmet yetki kanunu alarak kanun
hükmünde kararname çıkarttı. İddianız odur. Doğrudur,
çıkarttı, Anayasa Mahkemesi de 71den bu yana hep iptal
kararları verdi. Bakın, demin, Anayasa Profesörü, anayasa hukukçusu
Sayın Hocamız iki konuda çok enteresan beyanlarda bulundu. Birinci
beyanında Bu yetki kanunu yetki genişlemesidir, yetki devri
değildir. dedi. Doğru anladım değil mi, bir itiraz yok?
Hoca buradaysa... Öyle dediniz değil mi Hocam?
BURHAN KUZU
(İstanbul) Evet.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bakın, ben size Anayasa Mahkemesinin 2000/45,
2000/27 sayılı Kararını aktaracağım.
AHMET
İYİMAYA (Ankara) Hocanın kitabını
okumamışlar.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Hocanın kitabını okumamış,
evet. Hocanın kitabını artık kimse okumuyor, Anayasa
Mahkemesi niye kale alsın Hocanın kitabını? Çünkü Hoca
sabah başka şey söylüyor, akşam başka şey söylüyor,
Anayasa Komisyonu Başkanıyken başka şey söylüyor, Hocayken
kitabında başka bir şey söylüyor. Bunu eleştiri için
söylemiyorum. Bunu zamanımız yeterse konuşuruz.
Bakın, bu
nedir? Bu elimdeki benim uydurduğum bir olay değil. Plan ve Bütçe
Komisyonunda üyelerden gizlenen, üyelere verilmeyen ama bir şekilde
haberim olup, gidip Başkanın yanındaki uzmanlardan
aldığım, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve Kararlar
Dairesinin bu yetki kanunuyla ilgili verdiği inceleme raporudur. Bu
inceleme raporunda... Bunlar bize ait arkadaşlar değil, bu uzmanlar.
Bu uzmanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin deneyimli uzmanları ve bu
uzmanlar geçmişte sizin iddialarınızı da dikkate alarak
bütün Anayasa Mahkemesi kararlarını taramışlar, yetki
kanunlarını taramışlar ve özellikle 2000 yılında,
yani 21inci Dönem Parlamentoda, yani 57nci Hükûmet döneminde çıkartılan,
aynı özellikleri taşıyan kendi ifadeleri- 29/6/2000 günlü 4588
sayılı Kararın ana muhalefet partisi Fazilet Partisi
tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmesinden sonra Anayasa Mahkemesinin
verdiği karar bu. Değerli uzmanlar diyor ki, bu tıpatıp çok
benzer olan
Siz, tabii Kapsamı orada çok belirtilmemiş, biz
bunları tadat ettik. diyorsunuz, kendi savunmanız o. Ama bakın,
diyor ki uzmanlar, hepsini okuyacak değilim, zaman sınırlı:
kapsamının çok geniş ve sınırsız olması
nedeniyle de verilen yetkinin 91inci maddede öngörülen yasak alana girip
girmediğinin denetimi olanaksız hâle gelmiştir. Konu ve
kapsamdaki bu sınırsızlık ve belirsizlik, Türkiye Büyük
Millet Meclisine ait olan yasama yetkisinin yürütme organına devri
anlamına gelir.
BURHAN KUZU
(İstanbul) Ne bilsin oradaki çocuklar.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Ne bilsin çocuklar. diyor.
Siz her şeyi
biliyorsunuz.
Amaç, konu, ilke
ve kapsamla ilgili sınırların belirli olması gerekirken
bunlara uyulmadan kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi
Anayasa'nın 7nci maddesine aykırılık oluşturur.
BURHAN KUZU
(İstanbul) Öyle bir karar yok.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bu okuduğum, Anayasa Mahkemesinin kararı,
o uzmanların kararı değil, siz yanlış
anlıyorsunuz. Uzmanlar, bu Anayasa Mahkemesi kararının dikkate
alınması gerektiğini, kapsamının detaylı
incelenmesi gerektiğini söylüyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, sayın bakan da ben, her kanunda,
Anayasada kanun denildiğine göre, bu konularda kanun hükmünde kararname
çıkartılamaz şeklindeki benim ve birçok kişinin
iddiasını ve özellikle Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın bu kürsüde 2000 yılında yaptığı
konuşma ve Anayasa Mahkemesine verdikleri dava dilekçesindeki
iddiaların yerinde olmadığını, Anayasa Mahkemesinin
1984te verdiği kararın bu şekilde olduğundan bahisle Ne
yapalım, ben de katılmıyorum, Anayasa Mahkemesi
eleştirilir. şeklinde görüş bildirdi.
Sayın
Bakanım, yani tabii ki Anayasa Mahkemesi kararları eleştirilir
ama benim elime 1984 tarihli kararı getiriyorsunuz ve bunu emsal
aldığınızı, buna göre bir Anayasaya
aykırılık olmadığını söylüyorsunuz. Kusura
bakmayın da 100 tane Anayasa Mahkemesi kararının arasından
84 tarihlisini çıkartıyorsunuz ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin
uzmanlarının dile getirdiği, son 21inci Dönem Parlamentonun
çıkarttığı yetki kanunlarıyla ilgili Anayasa Mahkemesi
kararını ve 71den bugüne kadar gelen Anayasa Mahkemesi
kararlarını görmüyorsunuz. Anayasanın 153üncü maddesi der ki
Mahkeme kararları herkesi bağlar.
Şimdi, 2000
tarihli bir Anayasa Mahkemesi kararı önümüzde, diğer Anayasa
Mahkemesi kararlarından arkadaşlarımız defaten bahsettiler.
Şimdi, doğrudur, evet, 89da Anayasa Mahkemesi böyle bir karar
vermiş olabilir ama bakın 89, yıl 2011. 1989 tarihinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde temel kanun diye bir kavram yok.
Türkiye değişmiş, temel kanunu 3 defa Hükûmetiniz
değiştirmiş. Temel kanunu değiştirmişsiniz,
değiştirmişsiniz, bir de onu daha da geniş yorumlamak
suretiyle bütün kanunları temel kanun olarak Kabul edenler
Etmeyenler
diye de geçirmişsiniz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
dağıtılan gündeminde görüşülecek kanun tasarısı
kalmadı, iki yaprak. Eskiden -siz de deneyimlisiniz, biz de oralardan
geçtik- hep böyle olurdu yani kanun çıkartmak, hele hele temel kanunları,
öyle bin maddelik, beş yüz maddelik kanunları çıkartmak, bu
Mecliste gerçekten çok güçtü ama şimdi bunları süratle
geçirebiliyoruz. Parlamentonun böyle bir çalışma olanağı
var ve muhalefet partileri, uzlaştığımız konularda,
özellikle Hukuk Usulü Muhakemesi Kanununda, Türk Ticaret Kanununda, Borçlar
Kanununda, burada hiçbir muhalefet yapmadan, belki de üç bin maddeye
yakın kanunu buradan süratle geçirdik. Uluslararası
sözleşmelerin çoğunda muhalefet partileri burada hiçbir engelleme
yapmadı. Mesela, bu yasa görüşüldükten sonra, birazdan yine bir
uluslararası sözleşme gelecek, ülke menfaatleri gerektirdiği
için bunlara da itiraz etmeyeceğiz ama siz, tutuyorsunuz diyorsunuz ki:
İşte, 89da Anayasa Mahkemesi kararı böyledir.
Bakın,
özellikle de size sordum, Anayasada özellikle hâkim ve savcılarla ilgili
hâkimlik teminatı Anayasa teminatıdır ve hâkimlerin özlük
haklarına ilişkin düzenlemelerin kanunla düzenlenmesi emredici
hükümdür.
Yine ben ifade
ettim, Anayasanın 161inci maddesinde bütçe kanunu der, bütçe.
Anayasanın 163üncü maddesinde de bütçe kanunlarında kanun hükmünde
kararnameyle değişiklik yapılamayacağı ifadesi yer
alır. O zaman şöyle bir yorum yapmak gerekir: Kanun hükmünde
kararnamelerle bütçede değişiklik yapılamayacağına
göre -tersine yorum- demek ki Anayasanın 161inci maddesi gereğince
bütçe kanunları da kanun hükmündeki kararnameyle yapılır.
sonucu çıkar ki bu vahim bir olaydır. Çünkü bir ülkenin bütçesinin,
Parlamentonun yetkisinde olan bir konunun yürütme organınca kanun hükmünde kararnameyle
yapılabilmesi -değiştirilebilmesi değil- zaten mümkün değildir. O zaman,
Anayasada özellikle yargı ve yasama yetkisi, Parlamentonun yetkisinde
olan konular yetki kanunlarıyla, kanun hükmünde kararnameyle yürütme
organı tarafından değiştirilemez. O zaman, üç ayrı erk
olan güçlerin birleşmesi olur ki bu çok vahimdir, bu ancak
diktatörlüklerde olur.
Yani
bunları, lütfen, bu tutanaklara geçsin diye söylüyorum. Sayısal
çoğunluğunuzla yine bunu geçireceksiniz ama dediğim gibi, ben
sizin iyi niyetinize inanmıyorum, Türk halkı da sizin iyi niyetinize
inanmıyor diyorum ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 746 sıra sayılı yasa tasarısının 4.
maddesinde geçen Bakanlar Kurulu ibaresinin Başbakan olarak
değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğim
bir önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Sayın
milletvekilleri, tabii, biz burada yaptığımız
konuşmaları tarihe konuşuyoruz. Bakın, ünlü Fransız
tarihçisi Bernard Lewis diyor ki: On yıl sonra Türkiye ile İran yer değiştirecek.
Türkiyede hareket giderek daha hızlı bir biçimde yeniden
İslamlaşmaya doğru. Hükûmet gayet akıllıca
kurumları birbiri peşinden teslim alıyor. Ekonomi, iş
dünyası, akademik camia, medya; şimdi de geçmişte cumhuriyetçi
rejimin kalelerinden biri olan yargıyı devralıyorlar.
Biraz önce burada
okudum, eski ÖSYM Başkanı diyor ki: Maalesef, korkumdan
konuşmuyorum.
Türkiye devri
iktidarınızda çok karanlık bir rejime gitti ve götürüyorsunuz
da. Tabii, bunun günahını göreceksiniz. Yarın
çocuklarınız hiçbir zaman, zannetmiyorum ki sizinle gurur duyacak,
iftihar edecek. Bu ülkeyi çağdaşlıktan uzaklaştırarak,
bu ülkeyi Orta Çağ karanlıklarına götürerek, devletin
kaynaklarını kendi şahsi emelleri için tarumar ederek,
yargı denetimini ortadan kaldırarak, devletin bütün
kurumlarını bu yetki kanunuyla ortadan kaldırarak, tamamen
devlete tek kişinin hâkimiyetini sağlayarak bir ülke yönetmeye
kimsenin evet dememesi lazım. Demokrasiye inananların, insan
haklarına inananların, insan onuruna inananların bunlara
karşı çıkması lazım.
Bir devleti
ayakta tutan memurlarıdır, kamu görevlileridir. Kamu görevlilerinin
mesleğe alınmasında gereken nitelikler Anayasamızın
70inci maddesinde sayılmıştır, hizmetin gerektirdiği
nitelikler dışında başka bir ayrım gözetilemez. Siz
getirmişsiniz, diyorsunuz ki: Ben kamu görevlilerinin tümünü görevden
alabilirim, yerine atama yapabilirim. Peki, zaten, bizim yürürlükteki
kanunlarımıza göre, bunları göreve alma konusunda aranması
gereken nitelikler belli, görevine son verme sebepleri belli. Ama bunlarla
yetinmiyorsunuz çünkü siz istiyorsunuz ki bu Türkiye Cumhuriyeti devletini
tamamıyla ortadan kaldırmak. Bu, açık artık. Bunu biz
demiyoruz arkadaşlar, bunu birileri
Yani artık tarihçiler görüyor, bugün
yetmiş dört yıldır Türkiye tarihini en yakından inceleyen
bir Bernard Lewis diyor, bu Fransız
Bunlar herhâlde bizden daha fazla bu
Türkiyeyi yakından takip ediyorlar.
CEVDET ERDÖL
(Trabzon) Bunu söyleyenler hasta efendim, hasta.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, onun için böyle bir kanun getiriyorsunuz. Bu kanunla
işte Tayyip Bey diyor: Ben tabii şimdi artık ustalık
dönemine girdim. Ustalığı niye şimdi aklına
gelmişse bilmiyorum ama Türkiye uluslararası arenada hep itibar kaybeden
bir devlet. İşte önce çıktı dedi ki: NATOnun Libyada ne
işi var? Sonra tıpış tıpış gitti Türk
ordusunu
Daha burada yetki verilmeden gemileri Libyaya gönderdi. Bir
dışişlerine bakan, sizin sanki içinizde bakanlık yapacak
kimse yokmuş gibi, Ahmet Davutoğlu denilen bir kişi var, o da
çıktı Türkiye Haçlı seferlerinin bir elemanı olamaz.
dedi. Ama maalesef yine o da gitti o Haçlı seferlerine eleman oldu.
Şimdi tabii
böyle bir Türkiye, hiçbir kimsenin güvencesi yok. Bundan önce birçok kanun
hükmünde kararnameler çıkarıldı ama bu kanun hükmündeki kararnameler
bundan daha dar kapsamlı olanlar Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği,
işte, sizin Hükûmet sıralarında oturan kişinin de
imzasının olduğu 5/10/2000 tarihli 2005/45 sayılı
Kararda Kanun Hükmünde Kararnamede hiç olmazsa Türkiye Büyük Millet Meclisi
ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği bundan istisna
tutulduğu hâlde siz hiçbir kurumu istisna
tutmadan bu kadar düzenleme yetkisini veriyorsunuz Hükûmete. Kaldı
ki o istisna getirilen düzenlemede bu Hükûmete verilen böyle bir yetkinin
Anayasanın 91inci maddesine aykırı olduğu açıkça
belirtildiği hâlde, maalesef, işte ne hukuk dinliyorsunuz, ne
hak dinliyorsunuz. Siz diyorsunuz ki
Bizim bu parmaklarımız her şeye kadir. Ama bu parmakların
her şeye kadir olmadığını en yakın tarihte
göreceğiz. Bu milletimiz anlayacak bunu, yani karanlık rejime bu
memleketi sürüklemeye engel olacağına inanıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümünün oylamasından önce oyunun rengini belirtmek üzere Mersin
Milletvekili Sayın Mehmet Şandır, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle sizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu, bitime kadar
usulünü biz getirmedik. Bu, sizin oylarınızla kabul edilmiş bir
zulüm. Buna katlanacaksınız arkadaşlar. Yine de erken
bitiriyoruz, daha devam edebilirdi bu iş.
Değerli
arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak ve şahsım
olarak biz, bu yetki kanununa hayır oyu vereceğiz çünkü bu kanunu
masum bulmuyoruz. Dönemin sonunda, seçimin önünde böyle bir yetki yasasına
ihtiyaç duyan Hükûmetin ortaya koyduğu gerekçeleri kabul edilir türde
değil. Şunu derseniz -ki gerekçenizde söylüyorsunuz- Biz, sekiz
buçuk yıl içerisinde devlet kurumunun hantal yapısını
değiştiremedik. Böyle diyorsunuz ve Bunun için hukuk
düzenlemelerini tamamlayamadık. Seçime gidiyoruz, seçimden sonra
oluşacak boşlukta bu başaramadıklarımızı,
tamamlayamadıklarımızı böyle bir yetki yasasıyla,
denetimin de dışına çıkartarak gerçekleştireceğiz,
kanun hükmünde kararnameyle gerçekleştireceğiz. demeniz bizi tatmin
etmiyor. Çünkü burada birçok defa konuştuğumuz gibi, bu Genel Kurulda
adrese teslim, şahsa özel birçok değişiklik yapıldı.
Bu noktada, çok doğrudan söylüyorum, sizin masumiyetinize güvenmiyoruz,
samimiyetinize güvenmiyoruz. Sekiz buçuk yıldan bu yana ülkeyi
yöneten siyasi iktidar olarak bütün
imkânlara sahip olmanıza, bütün yetkiye sahip olmanıza rağmen,
yapılması gerekeni doğru yapmadığınız için,
tamamlayamadığınız için, böyle ucu açık, kapsamı belirsiz
bir yetki yasasıyla Türkiyeyi nereye
taşıyacağınız konusunda endişelerimizden
dolayı biz bu yetki yasasına hayır oyu vereceğiz.
Muhatabımız
sizler değilsiniz çünkü sizler ferman ne buyurduysa onun gereğini
yapacaksınız, bir şey söylemiyorum ama seçime gidiyoruz,
muhatabımız halkımız, milletimiz. Ben tekrar söylüyorum, bu
ülkenin çok sorunu var, halkımızın çok sorunu var, iş
sorunu var, sanayicisinin, esnafının, çiftçisinin. Hepimiz yarın
bu milletin önüne gideceğiz. O sorunların konuşulması
gerekirken burada başka şeyler konuşuyoruz. Millet biliyor.
Millet bildiğini de yarın sandığa yansıtacak. O
sebeple söylüyorum, biz bu yetki yasasıyla sizin neleri çözeceğinizi
şu on saate yakın görüşmede anlayabilmiş değiliz.
Bu yetki
yasasıyla Sayın Başbakan
Yardımcısı burada- mesela Devlet Personel Yasasının
ıstıraba dönen, zulme dönen adaletsizliklerini çözecek misiniz?
Atanma bekleyen 300 bine yakın öğretmeni atayacak
mısınız? 4/Bli, 4/Cli aynı işi yapan insanları
farklı statülerde böyle kıvrandıran bu rejimi değiştirecek
misiniz? Bunları, yani hazırlığınız yok, heybede
bulunsun diye böyle bir yetki alıyorsanız, bu ciddiyete
yakışmaz ama diyorsanız ki, Şunları
tamamlayamadık, şunları tamamlamak için böyle bir yetki
yasasına ihtiyacımız var. gelip bunu burada anlatabilirdiniz,
anlatmıyorsunuz. Dediğiniz şey: Devletin hantal
yapısını düzeltemedik, düzeltmek için yetki istiyoruz. Bunun
için gereken hukuku çıkartamadık, bunun için böyle bir yetki
yasası istiyoruz. Ama nasıl yapacağınız konusunda
size güvenimiz yok. İnanıyorum, milletin de güveni yok. Çünkü burada,
tekrar söylüyorum, milletime, halkıma söylüyorum, şahsa özel,
kişiye özel, adrese teslim birçok kanun değişikliği
yaptınız, bağırdık çağırdık ama
yaptınız.
Dolayısıyla,
biz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu yetki yasasına
hayır oyu vereceğiz. Gecenin bu saatinde bu yasanın değil
ama bundan sonra yapılacak seçimlerin ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını diliyor, sizlere de saygılar
sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Oyunun rengini
belirtmek üzere aleyhte Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemiz için
gerçekten bir felaket niteliğini taşıyacak bir kanunun aleyhinde
konuşmak benim için gurur vericidir.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, Shakespearein bir meşhur lafı
vardır: Şeytan günah işlediği zaman, işe
günahını kutsallık zırhına sarmakla başlar.
diyor.
Şimdi, bu
kanun da şeytanımsı bir günah işliyor. Orada da diyor ki
kamu hizmetlerini düzenli, süratli, etkin yapmak üzere böyle bir yetkiyi
veriyoruz. Hâlbuki kamu hizmetlerini etkin, verimli, sağlıklı
yapmak için değil, kamu hizmetlerinde siyasi iktidarın lehine
düzenlemeler yapmak için, devletin kamu hizmetini gören memurlarını siyasi
iktidarın kölesi yapmak için, Türkiyede hukuk düzenini yok etmek için,
Türkiyede hâkim teminatını yok etmek için, Türkiyede, Türkiyeyi
ayakta tutan kurumları yok etmek için böyle bir yetki kanunu bana göre
veriliyor.
Biraz önce
söyledim
Mustafa Bey, öğrendin değil mi binanın kime ait
olduğunu, satıldığını. İşte, Bakan Bey
burada, söylesin o zaman. İki buçuk üç sene önce sattınız
mı İhracatçılar Birliğine? Bakın, yarın bunun
hesabını da soracağım sana, yarın
çıkaracağım bunu. Bir de seninle hesaplarımızı
inceleteceğiz maliyeciler. Tamam mı? Yapacağız bunu.
Şimdi, bu
bakımdan, değerli milletvekilleri -Sayın
Şandırın biraz önce burada yaptığı konuşma
gibi- hakikaten bugüne kadar yaptığınız uygulamalarda bir
sıkıntı içinde olan kamu görevlilerinin
sıkıntılarını gidermek için böyle yetki alsanız
seve seve veririz ama sizin Başbakanlık makamına
getirdiğiniz, Cumhurbaşkanlığı makamına
getirdiğiniz kişilerin eylem ve işlemleri ortada. Bir Abdullah
Gülün yaptığı atamalar ortada, Danıştaya getiriyor,
hiç hukukla ilgisi olmayan kişileri Danıştay üyeliğine
atıyor. Ondan sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yine öyle.
Anayasa Mahkemesine bir rüşvet kanunu çıkardınız, o da
yetmiyormuş gibi, getirdiniz, Anayasa Mahkemesinde müdür seviyesinde
bulunan, ondan sonra orada belli bir makama gelen insanları bir kanunla
feshettiniz, o insanları güvenceden yoksun bıraktınız ve
dolayısıyla Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim
Kılıça o insanlar üzerinde bir krallık yetkisini verdiniz ve bu
insanlar, ki artık Haşim Kılıçın merhametine
kalmış, isterse doğuya gönderecek, isterse bilmem başka bir
yere gönderecek, isterse, kendisinin beğenisini kazanıyorsa orada bir
makamlara getirecek.
Getirdiğiniz
bu kanunla da bunları yapacaksınız. Bunların
günahını çekemezsiniz, yani sizin bu getirdiğiniz kanunla
Hükûmet yarın birçok masum memurun görevin son verdiği zaman
Çünkü
verdiği zaman da, bu defa da bunların hak arama yollarını
da tıkıyorsunuz. Bakın, sizin getirdiğiniz bu
anlayış -12 Eylülde de ben görev yaptım- 12 Eylülde yoktu
böyle. 12 Eylülde yirmi dört yıllık memurlara bir tebligat
gidiyordu: Görünen lüzum üzerine görevinize son verilmiştir. deniliyordu
ama sonradan yargı yolu açıldı, bu insanlar tek tek döndüler
yerlerine ama sizin getirdiğiniz bu kanunla, yani keyfine
Zaten, artık
bu biraz tasarrufta bulunurken, bugüne kadar bazı şeylerde bir vicdan
muhasebesinden geçirmek gerekiyordu, şimdi artık ona da gerek yok
çünkü bir ideolojik mücadele, bir ideolojik savaş veriyorsunuz. Bu ideolojik savaş ve mücadelede
karşınızdaki gruba hiçbir şans hakkı
tanımıyorsunuz ve tanımamaktasınız.
Dolayısıyla,
seçimlerde yine, işte size karşı olan kamu personellerini tek
tek bu kanunla ve aldığınız yetkiyle korkutup terbiye
edeceksiniz. Dolayısıyla, Türkiyenin bu karanlık rejimle, bu
yasalarla gittiği zaman, bunun sonucunun nereye varacağını
hepimiz göreceğiz.
Bakın,
Doğu, Güneydoğudaki olaylar ortada, ülkeyi ne duruma getirdiniz.
Dolayısıyla bu yönetimle benim size bir tavsiyem şu: Dokuz
senedir şu memleketi yönetiyorsunuz ve artık iktidar yorgunluğu
oldunuz. Sizin dokuz sene sonra bu memlekete vereceğiniz yeni hiçbir
şey yok. Zaten yapsaydınız, doğru dürüst, dokuz senede
yapardınız.
Tayyip Bey
çıkıyor diyor ki: 6 bin kilometre yol yapılmıştı
cumhuriyet kurulduğundan beri, biz 13 bin kilometre yol yaptık. Sen
duble yol yaptın. Hiç yeni bir yol yaptın mı arkadaş? Duble
yol ne kadardı? 6 bin kilometre. 6 bin kilometrenin yanına ancak 6
bin kilometre yol yaparsın. 13 bin kilometre nereden geldi?
O bakımdan,
kanuna karşıyım efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Konuşmaktan aciz adamsın sen?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Efendim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Hatip ismimden bahsederek
Türkiye İhracatçılar Meclisine satılıp
satılmadığı konusunda AK PARTİ Genel Merkezinin, bir
ithamda bulundu. İki dakikada açıklayayım efendim, izin
verirseniz.
BAŞKAN
İki dakika, buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, AK PARTİ Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Saygıdeğer milletvekilleri, biraz önce
kürsüde konuşurken Türkiye İhracatçılar Meclisi
Başkanı arkadaşımızla görüşmeye
çalıştım, arkasından beni aradı. Türkiye
İhracatçılar Meclisi Başkanımız Sayın
Cumhurbaşkanıyla beraber Endonezyada olduğundan dolayı
konuya kısa cümlelerle açıklık getirdim. İhracattan sorumlu
Değerli Bakanımız Sayın Tüzmen burada. Türkiye
İhracatçılar Meclisine Adalet ve Kalkınma Partisinin
sattığı bir tek kuruşluk mal ve mülk yoktur. Zaten Adalet
ve Kalkınma Partisinin şu andaki Genel Merkezi 2007 yılında
yaptırılmış ve hizmete sunulmuştur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Eski, eski
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan Adalet ve
Kalkınma Partisi, şimdi Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Merkezine
yakın olan yerde, 10 bin metrekarelik kapalı bir alan içerisinde 3
ortaklı bir şirkete ait veya 3 şahsın mülkiyetinde kiraya
tutulmuştur. Kiraya tutan da Kayseri Milletvekili Sayın İrfan
Gündüzdür. Aylık kirası 30 milyar liradır. Bu 30 milyar
liralık kira bedeli
ödenmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Satılmadı mı o İhracatçılar
Birliğine?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bu kira süreci içerisinde Adalet ve Kalkınma
Partisi 2007 yılının Nisan ayına kadar orada faaliyetlerine
devam etmiştir, 2007 yılı Nisan ayında Adalet ve
Kalkınma Partisi oraya taşınmıştır, yeni
merkezine, Söğütözündeki merkezine.
Ha bire, temcit
pilavı gibi, aslı astarı olmayan şeyleri, yalan, kulaktan
dolma bilgileri burada kalkıp milletvekilinin kafasında istifham
yaratmaya hiç kimsenin hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. Bunu
milletvekili arkadaşlarımız çok iyi biliyor, kamuoyu biliyor,
medya biliyor. Açık ve net söylüyorum. Değerli İrfan Gündüz
burada. O zaman bu şirketin veya bu mülkün 3 kişilik sahibi
vardır. 2 tanesi Ispartalı, 1 tanesi Kayserili ve 1
arkadaşımız da Sayın Özkan Öksüzün
arkadaşıdır, bu kiraya verilen mülkiyetle ilgili. Bunun AK
PARTİyle ne alakası var? Mülkiyetin AK PARTİyle kesinlikle
alakası yoktur ve bir kuruşluk mal da İhracatçılar
Birliğine satılmamıştır.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Elitaş, durum vuzuha
kavuşmuştur.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir
Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1017) (S. Sayısı: 746) (Devam)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN -
Saygıdeğer milletvekilleri, Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve
Verimli Bir şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu Tasarısı
açık oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan Oy Sayısı : 267
Kabul : 256
Ret :
11(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yusuf
Coşkun Harun
Tüfekci
Bingöl Konya
Bu Yetki
Kanununun Hükûmetimize, milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, 2nci sıraya alınan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük Cemahiriyesi Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
2.- Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük
Cemahiriyesi Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunması
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/872) (S. Sayısı: 681) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
681 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz talebi yoktur.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
BAŞKAN
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE LİBYA ARAP HALK SOSYALİST
BÜYÜK
CEMAHİRİYESİ ARASINDA YATIRIMLARIN
KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE
KORUNMASI ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 25
Kasım 2009 tarihinde Trablusta
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük
Cemahiriyesi Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunması
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk
Sosyalist Büyük Cemahiriyesi Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunması
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
(x)
681 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Kullanılan Oy Sayısı : 262
Kabul : 262 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yusuf
Coşkun Harun
Tüfekci
Bingöl Konya
Her iki ülkeye de
hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle Libyada akan
gözyaşının ve kanların da bir an önce dinmesini temenni
ediyorum.
Grup başkan
vekili arkadaşlarıma da hoşgörülü çalışmalarından
dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Biz de Meclis Başkan Vekilimize ve
Başkanlık Divanımıza teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı
ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 6 Nisan 2011 Çarşamba günü, yani
bugün saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.27
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.