DÖNEM: 23 CİLT : 79 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
9uncu Birleşim
20 Ekim 2010 Çarşamba
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydının, Gümüşhane
ilinde eğitim ve spor alanında gösterilmiş olan
başarılara ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, Zonguldakta 17 Mayıs 2010 tarihinde meydana gelen grizu patlamasına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, 16 Ekim Dünya Gıda
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, 16 Ekim Dünya Gıda Gününe ilişkin
açıklaması
2.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin konuşmasına ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin konuşmasına ilişkin açıklaması
4.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydının bu ülkede faili meçhul cinayetler kalmadı
sözüne ilişkin açıklaması
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, milletin kaynaklarının verimli ve
doğru kullanılıp kullanılmadığına
ilişkin açıklaması
6.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Sayıştayın performans
denetimi yapıp yapamayacağına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, afete uğrayan çiftçilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/881)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Turhal ilçesinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/882)
3.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, trafik kazalarının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/883)
4.- BDP Grubu
adına Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Bengi
Yıldızın, bazı şahısların mezar yerlerinin
araştırılması amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/884)
B) Çeşitli İşler
-
Gösteri ve Protestolar
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, konuşmadan kürsüde
beklemesi
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/618) esas
numaralı, Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 20/10/2010 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin;
Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)
4.- Birleşmiş
Milletler Nüfus Fonu ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
İstanbul, Türkiyede Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Doğu
Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Ofisi Kurulması Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/942) (S.
Sayısı: 557)
IX.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Sayıştay Kanunu Teklifinin görüşmeleri sırasında bir
önergeyle Sayıştayın performans denetiminin ortadan
kaldırılmasının hukuk bozuculuğu olduğuna ve
Başkanlık Divanının buna müsaade etmemesi gerektiğine
ilişkin Oturum Başkanının tutumu hakkında
X.-
OYLAMALAR
1.-
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında İstanbul, Türkiyede Birleşmiş Milletler Nüfus
Fonu Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Ofisi Kurulması Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, bazı ilaçların uzman hekimce reçete
edilme zorunluluğuna ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/15387)
2.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, İlaç Takip Sisteminde kişisel veri
güvenliğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/15417)
3.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, Hükûmet üyelerine ve
müsteşarlara ödenen harcırahlara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/15782)
4.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, kamuda kullanılan araçlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/15783)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın afet kapsamına
alınmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/15807)
6.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantepte yapılan TOKİ
konutlarının borç ödemelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/15877)
7.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, örtülü ödenekten yapılan harcamalara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/16193)
8.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bir yabancı gazetede yer alan bir iddiaya
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/16196)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.04te açılarak dört oturum yaptı.
Ülkemizi ziyaret
etmekte olan Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Christian
Wulffun 19 Ekim 2010 Salı günü Genel Kurula hitaben bir konuşma
yapması hususu kabul edildi.
Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, 16 Ekim Dünya Gıda Gününe,
Şanlıurfa
Milletvekili Ramazan Başakın, Güneydoğu Anadolu Projesindeki
gelişmelere,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Konuşma
yapmak üzere Genel Kurulu teşrif eden Almanya Federal Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Christian Wulffa Başkanlıkça Hoş
geldiniz denildi.
Alınan karar
gereğince, Genel Kurula hitaben konuşma yapması kabul edilen
Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Genel
Kurula hitaben bir konuşma yaptı.
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, İzmir ilinin milletlerarası
tanıtımına ilişkin gündem dışı bir
konuşma yaptı.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, GAP Projesine,
Muğla
Milletvekili Gürol Ergin, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin sözlerini çarpıtması nedeniyle,
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, Hükûmetin tarım politikalarına,
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin, İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin
İzmirde Cumhuriyet Halk Partili belediyelere yönelik haksız
eleştirisine,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, GAPa aktarılan kaynağa,
Edirne
Milletvekili Rasim Çakır, et ithalatına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve Sayıştayın 2009 yılına ait
dış denetim raporlarının inceleme sonuçlarına,
Çin Halk
Cumhuriyeti Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun davetine icabet
edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
Başkanı Murat Mercanın beraberindeki Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen
milletvekillerine,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
BDP Grubu
adına Grup Başkanvekilleri Batman Milletvekilleri Ayla Akat Ata ve
Bengi Yıldızın, sporun ve sporcuların
sorunlarının araştırılarak (10/876),
Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve 21 milletvekilinin, spor
kulüplerinin sorunlarının araştırılarak sporda
şiddetin önlenmesi için (10/877),
Sivas
Milletvekili Hamza Yerlikaya ve 19 milletvekilinin, spor kulüplerinin
sorunlarının araştırılarak sporcuların
başarılarının artırılması için (10/878),
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 22 milletvekilinin, spor
müsabakalarında yaşanan şiddet olaylarının
nedenlerinin araştırılarak (10/879),
Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz ve 24 milletvekilinin, Türk futbolunun
sorunlarının araştırılarak (10/880),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 557, 556, 555, 554, 553 ve 552 sıra
sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 4, 5,
6, 7, 8 ve 9uncu sıralarına alınmasına, diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Radyo
ve Televizyon Üst Kurulunda boş bulunan 1 üyelik için seçimin Genel
Kurulun 19 Ekim 2010 Salı günkü (bugün) birleşiminde
yapılmasına; gündemin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan (10/80, 10/91, 10/267, 10/674, 10/714, 10/737,
10/739) ve bugün okunarak Genel Kurulun bilgisine sunulan ve gelen
kâğıtlar listesinde yayımlanan (10/876, 10/877, 10/878, 10/879
ve 10/880) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 19 Ekim 2010 Salı günkü (bugün)
birleşiminde birlikte yapılması ve Genel Kurulun bu
görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam
etmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
Muğla Milletvekili
Gürol Erginin, 6237 sayılı Limanlar İnşaatı
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin (2/481) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/1087),
39uncu (6/1281),
46ncı (6/1290),
47nci (6/1293),
48inci (6/1294),
61inci (6/1320),
72nci (6/1350),
86ncı (6/1397),
89uncu (6/1414),
90ıncı (6/1415),
164üncü sırasında bulunan (6/1584),
171inci (6/1593),
185inci (6/1619),
211inci (6/1665),
243üncü (6/1715),
275inci (6/1787),
285inci (6/1800),
288inci (6/1805),
306ncı (6/1839),
324üncü (6/1868),
340ıncı (6/1894),
397nci (6/1986),
417nci (6/2022),
446ncı (6/2052),
447nci (6/2053),
462nci (6/2077),
Esas
numaralı sözlü sorulara, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün cevap
verdi; soru sahiplerinden Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüz de cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.
Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda açık bulunan ve Cumhuriyet
Halk Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe İstanbul Milletvekili
Bihlun Tamaylıgil,
Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunda açık bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna
düşen 1 üyeliğe Prof. Dr. Mehmet Korkmaz Alemdar, yapılan gizli
oylamadan sonra
Seçildiler.
Birleştirilerek
görüşülmesi kabul edilen;
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin (10/80),
Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak ve 25 milletvekilinin (10/91),
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin (10/267),
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 19 milletvekilinin (10/674),
İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve 27 milletvekilinin (10/714),
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin (10/737),
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin (10/739)
Esas
numaralı Meclis araştırması önergeleri ile bugün okunarak
bilgiye sunulan, spor kulüplerinin sorunları ile sporda şiddet
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin (10/876), (10/877), (10/878), (10/879) ve
(10/880) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin
yapılan ön görüşmelerinden sonra kabul edildiği
açıklandı.
Kurulacak
komisyonun:
16 üyeden
teşekkül etmesi,
Çalışma
süresinin, başkan, başkan vekili, sözcü ve katip üyenin seçimi
tarihinden itibaren 3 ay olması,
Gerektiğinde
Ankara dışında da çalışması,
Kabul edildi.
20 Ekim 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 19.27de son verildi.
|
|
|
Sadık
YAKUT |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
Murat
ÖZKAN |
|
Bayram
ÖZÇELİK |
|
|
Giresun |
|
Burdur |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.:
13
II.-
GELEN KAĞITLAR
20
Ekim 2010 Çarşamba
Teklifler
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın; Soyadı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/756)
(Kadın Erkek Fırsat Eşitliği; Plan ve Bütçe;
İçişleri ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.10.2010)
2.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın; YÖK Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/757) (Anayasa;
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6.10.2010)
3.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelikin; 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/758)
(Milli Savunma ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.10.2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, afete uğrayan
çiftçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/881)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2010)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, Turhal ilçesinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/882) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.06.2010)
3.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, trafik kazalarının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi. (10/883) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2010)
4.- BDP Grubu
adına Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Bengi
Yıldızın, bazı şahısların mezar yerlerinin
araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/884)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.06.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1. Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, özelleştirilen bir işletmenin durumuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15211)
2. Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibekin, terörle mücadeleye ve bir açıklamaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15213)
3. Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibekin, Mavi Marmara gemisinin yolculuğuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15215)
4. İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, yardım derneklerine ve gıda bankalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15216)
5. Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürkün, artan terör olaylarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15217)
6. Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
bölücü terör nedeniyle verilen şehitlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15220)
7. Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun, bölücü teröre ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15222)
8. Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, Akçay TCDD Eğitim ve Dinlenme Tesisinin satılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15223)
9. Giresun Milletvekili Murat Özkanın,
terörle mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15227)
10. Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, bölücü terör örgütü ile ilgili bir açıklamaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15228)
11. Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, OHAL uygulaması ve terör olayları ile ölüm
cezasının kaldırılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15229)
12. Bursa Milletvekili Onur Öymenin, Mavi Marmara
gemisiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15233)
13. Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, aldığı hediye ve ödüllere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15238)
14. İstanbul Milletvekili Atila
Kayanın, Ankarada bir caddede meydana gelen kazalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15267)
15. Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
Batmanda korucuların karıştığı suç
olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15271)
16. Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin logosuna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15272)
17. Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
otomobillerde çocuk koltuğu bulundurma zorunluluğuna ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15273)
18. Van Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir
çocuğun ölümü olayına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15276)
19. Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, bir kişinin AÖF sınavına girip girmediğine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15278)
20. Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, üniversitelere tahsis edilen akademik kadrolara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15280)
21. Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, üniversitelerin akademik ve ideri
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15281)
22. Mersin Milletvekili Kadir Uralın,
eğitim çalışanlarının bazı sorunlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15285)
23. Osmaniye Milletvekili Osman Coşkunun,
Osmaniye İl Milli Eğitim Müdürlüğünde yapılan bazı
görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15287)
24. İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahinin, taarruz helikopteri teminine ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15288)
25. Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, iptal
edilen yolcu treni seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15306)
26. İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, İzmirdeki sinyalizasyon ihalelerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15308)
27. Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, İstanbulda deniz otobüsü ve feribot bilet
fiyatlarına yapılan zamma ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15309)
28. Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, Erdek-Marmara arasındaki yolcu
taşımacılığına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15310)
29. Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
Adanadaki alt geçit projelerinin üst geçit olarak
değiştirildiği iddialarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15311)
30. Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın,
Vangölü Demiryolu Hattına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15312)
31. Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün alt geçit ihtiyacına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15313)
32. İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, Yalova Tersaneler Bölgesi ile ilgili sözleşmeye
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15315)
33. Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
terör olaylarıyla ilgili bir açıklamaya ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/15317)
20
Ekim 2010 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu Birleşimini açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için
beş dakika süre vereceğim.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.08
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.17
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN
Yapılan ilk yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için
beş dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Gümüşhane ilinin eğitim ve spor
alanında göstermiş olduğu başarılarla ilgili söz
isteyen Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydına aittir.
Buyurun
Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydının, Gümüşhane
ilinde eğitim ve spor alanında gösterilmiş olan
başarılara ilişkin gündem dışı
konuşması
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gümüşhane ilinin eğitim ve
spor alanında göstermiş olduğu başarılar konusunda
sizleri ve toplumu bilgilendirmek adına söz almış bulunuyorum.
Hepimiz biliyoruz
ki, küçük, şirin, sosyal yaşamı yüksek, Türkiye'nin nadide
illerinden birisi olan Gümüşhanede, 24 bin öğrenciye 1.262
öğretmen ile derslik başına 17 öğrenci ve öğretmen
başına 19 öğrenciyle dünya standartlarına yakın bir
standartta eğitim veren bir ildeyiz.
Hükûmetimiz
döneminde, özellikle 2003 yılından itibaren eğitimde yapılan
fiziksel altyapı yatırımlarıyla da bugün hâlihazırda
Gümüşhane ilinde, çok az eksiklerimiz olmakla beraber, eğitim
yatırımları tamamlanmış, bütün ilçelerimizdeki okul
altyapıları, laboratuvar altyapıları tamamlanmış.
Öğretmen
açığı bulunmayan bir ilde, Türkiye çapında
baktığımız zaman, kız çocuklarının
okullaşmasında Türkiye 1incisi olan, erkek çocuklarının
okullaşma oranında Türkiye 2ncisi olan bir ilde, aynı zamanda
ilimizin kamu yönetimi kadrolarının da yoğun
çalışmaları ve halkın gösterdiği yüksek ilgiyle de
yüzde 80 oranında okul öncesi eğitimi olan ve yine Türkiye'nin hedeflemiş
olduğu 2013 yılında yüzde 63ün üzerindeki mesleki eğitim
ilimizde şu an için tamamlanmış bulunmakta ve yüzde 65
oranında mesleki eğitime devam edilmektedir.
Yine ilimizin
Türkiye genelinde başlatılan Haydi kızlar liseye
kampanyasından daha önce, 2006 yılında başlatılan
Haydi kızlar liseye kampanyasında, daha önce, liseye 10 mezun olan
öğrencimizin 4ü giderken, bugün mezun olan öğrencilerimizin,
kız çocuklarımızın yüzde 90ı liseye devam
edebilmekte.
Kısaca,
öğretmen açığının olmadığı, okul,
öğrenci ve aile iş birliğinin iyi olduğu ve üç sendika
olan, Türkiyedeki üç sendika olan Eğitim-Bir, Türk Eğitim-Sen ve
Eğitim Sen ile beraber her yıl değerlendirmesi yapılarak
yakın takip edilen ilimizde, son yıllarda yine TÜBİTAKın
Millî Eğitim Bakanlığı ile yaptığı
çalışmalarda dereceye giren öğrencilerimiz Bu Benim Eserim
Yarışmasında bir ilçe okulundan bir çocuğumuz, yine TÜBİTAKtan,
fen lisesinin bir öğrencisi Türkiye derecelerine girmiştir.
SBSde daha önceki
yıllarda Türkiyede 70inci sıralardan bugün 20nci sıralara
inen il öğrencilerinin üniversiteyi kazanmada da 70li sıralardan bu
yıl Türkçe-sosyalde Türkiye 3üncüsü olmuş, matematik-fende Türkiye
10uncusu ve Türkçe-matematikte de Türkiye 13üncüsü olan bir ilin
başarısını sizlere anlatmaya çalışıyoruz.
Tabii ki bu oran
böyle kalmamış, üniversiteyi kazanma oranında da hemen hemen
öğrencilerinin yüzde 70ine üniversiteyi kazandırarak Türkiyenin
20nci sıralarına kadar inmiştir.
Onunla da
kalmayıp, Hükûmetimizin politikası doğrultusunda Her ile bir
üniversitede çok başarılı bir Gümüşhane Üniversitesine
sahibiz ve yurt eksiği de tamamlanmak üzeredir.
Spora gelince;
Gümüşhane Spor ve diğer Bocce Birinci Liginin yanında,
atletizmde Türkiye 1incisi, yine atletizmde Dünya Kros 1incisi ve Balkan
1incisi çıkaran bir il. Atıcılıkta Türkiye 2ncisi ve
3üncüsü, kayakta Türkiye 2ncisi ve 3üncüsü çıkaran bir il.
Voleybol liginde;
Türkiye Erkekler Birinci Voleybol Liginde, ilimizin 5 bin nüfuslu bir ilçesi,
bugün Türkiye Voleybol Birinci Liginde Türkiyede Ankara, İstanbul, Bursa
ve İzmir illeriyle, Anadoludan tek takım olarak mücadele etmektedir.
Tabii ki bu 5 bin
nüfuslu ilin bu takımı oradaki sosyal projeleri yürüten 4 gencin bir
kahvehane köşesindeki düşüncesinden olgunlaşmış,
Anadoluda kırk ili egale ederek ya da onları başarıyla
yenerek Üçüncü Lige, İkinci Lige ve sonunda da Türkiye Birinci Ligine
çıkmıştır, bugün de mücadele etmektedir. Burada
başarılarından dolayı bu gençleri ve Torul Gençlerbirliğini
tebrik ediyoruz.
Yalnız,
burada bir konunun altını çizmekte de yarar görüyorum. Bu
başarıları, özellikle algılama özelliğinin yüksek
olduğu dünya şampiyonalarının yapıldığı
yarışmaları destekleyen sponsor kuruluşların maalesef
Anadoludaki bu başarılı takımları desteklemekten
imtina ettiklerini sizlerle paylaşmak istiyoruz. Gönül ister ki,
Anadoluda, özellikle bu kadar küçük ilçelerde bu mücadeleyi veren gençleri,
Türkiyede spora sponsor olan kuruluşların daha yüksek bir gönülle
desteklemesi... Şu anda kulüp bu desteği bulamamaktan dolayı da
zorluk yaşamaktadır. Bu da özellikle Türk gençliğinin iyiye
doğru yönelmesini isteyen spor yöneticileri ve sponsorlara duyurulur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
KEMALETTİN
AYDIN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir de
Gümüşhane ilindeki bu eğitim ile spor başarılarında
ilimizde emeği geçen, özellikle Sayın Vali ve bürokratik kadroya,
ailelere ve öğrencilere teşekkür ettikten sonra, yüksek eğitim
düzeyine sahip olan, hem okullaşma oranında hem üniversiteyi kazanma
oranında yüksek eğitim düzeyine sahip olan Gümüşhane ilinde daha
fazla özgürlüğün, daha fazla demokrasinin, daha insan haklarına
saygılı bir Türkiye'nin olması adına 12 Eylülde gidilen
referandumda yüzde 80 oranında evet demesinden dolayı da sevgili
Gümüşhane halkını tebrik ediyor, teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Belediye Başkanına da teşekkür et!
MÜMİN
İNAN (Niğde) Belediye Başkanına da teşekkür
etseydiniz iyi olurdu!
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
Gündem
dışı ikinci söz, Zonguldak Türkiye Taşkömürü Kurumundaki
grizu patlaması hakkında söz isteyen Zonguldak Milletvekili Ali
Koçala aittir.
Buyurun
Sayın Koçal. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın, Zonguldakta 17 Mayıs 2010
tarihinde meydana gelen grizu
patlamasına ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldaktaki 17 Mayısta olan
grizu patlamasıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi Şilideki göçük sonucunda
geçen hafta 33 madenci sağ salim yeryüzüne çıkartılmış
ve dünyada ve Türkiyede önemli gündem maddesi olmuştur. Böylece de
Zonguldaktaki grizu patlaması ve onun sonuçları tekrar gündeme
gelmiştir.
Zonguldaka
baktığımız zaman yüz altmış yıllık
kömür üretim kültürüne sahip bir il, aynı zamanda Türkiye'nin sanayi
devrimine katkı vermiş, Türkiye'nin sanayileşmesinde önemli yer
tutmuş bir ilimiz.
Yüz
altmış yıllık bu birikim ve donanım son zamanlarda,
özellikle de 2002den bu yana, kullanılmayarak taşeronlaşma ve
özelleştirme adı altında, Zonguldaktaki birikim, yok
sayılmış ve kömür üretimi giderek azalmaya
başlamıştır. Türkiye'nin 20 milyon ton kömüre, taş
kömürüne ihtiyacı vardır. 20 milyon tona karşılık
sadece Zonguldakta çıkartılmakta olan taş kömürünün 1,5 milyon
tonu TTK tarafından, yaklaşık 1,5 milyon tonu da özel sektör
tarafından üretilerek 3 milyon ton kömür üretilmektedir.
Dolayısıyla yıllık 17 milyon ton dışarıdan
ithal edilmekte, bunun karşılığında da
yaklaşık 2 milyar dolar dışarıya döviz verilmektedir.
Oysaki Zonguldakta var olan 1 milyar 300 milyon tonluk kömürü eğer üretmiş
olsak, yeryüzüne çıkartıp ekonomiye katmış olsak, yurt
dışına verdiğimiz 2 milyar doları Türkiyede
kullanmış olsak bu sonuç ortaya çıkmaz. Zonguldaktaki birikim
ve donanım bir kenara itilerek özelleştirme ve
taşeronlaşma adı altında oradaki işler son
yıllarda taşeronlara verilerek yapılmaya, yaptırılmaya
çalışılmaktadır ama Zonguldakın işçisi,
Zonguldakın mühendisi, yetişmiş elemanları aslında bu
üretimi dünya standartlarında yapabilecek güce sahiptir.
Bu nedenledir ki,
17 Mayıstaki grizu patlaması ve onun sonucunda 30 madencimizi
yitirmiş olmamız, Hükûmetin uygulamakta olduğu politikanın
bir sonucudur. Yani, eğer Zonguldakta taşeronlaşma yöntemine
başvurulmamış olsaydı, TTK kendi işini kendisi
yapmış olsaydı 30 yurttaşımızı
yitirmemiş olacaktık. 30 yurttaşımızın şehit
olmasından sonra, o dönemi hatırlayacaksınız, 28i
çıkartılmış ve ailelerine teslim edilmiş ama 28inden
6sının cenazeleri de birbirine karıştırılmıştır.
Hükûmet söylemlerinde, özellikle de Çalışma Bakanımız
söylemlerinde Şilideki olay eğer Türkiyede olmuş olsaydı
biz bunu üç günde hallederdik. demesinin karşılığında
biz de şunu söyleyebiliriz: Şu anda 2 madencimiz beş aydan bu
yana hâlâ yer altındadır. Ayrıca, çıkartılan
madencilerimizden 6sının da cenazeleri birbirine karıştırılmıştır.
Bunu bile halledemedik, bu konuda bile bir ilerleme sağlayamadık.
Dolayısıyla geldiğimiz noktada, şu anda Zonguldakta grizu
patlaması sonucu 28 yurttaşımız, madencimiz yeryüzüne
çıkartılmış, 2si hâlâ içeridedir.
Bununla ilgili
Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin
yaptığı çalışmaların, aynı zamanda
diğer komisyonların yaptığı
çalışmaların sonucunda görüldü ki idarenin bu konuda çok büyük
ihmalleri olmuştur. İdarenin ihmalleri sonucunda 30
yurttaşımızı yitirmiş durumdayız.
Dolayısıyla Sayın Başbakanın ifade ettiği gibi,
bir kader söz konusu değildir. Çalışma Bakanlığı
müfettişleri, Enerji Bakanlığı müfettişleri,
TTKnın kendi müfettişleri ve komisyonların verdiği
raporlar, burada bir ihmalin olduğunu çok açık ve net olarak ortaya
koymuştur. O nedenledir ki, Başbakanın söylediği kader
havada kalmıştır. Buradaki ölümler kader değildir. Peki,
ondan sonra ne olmuştur?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Ondan sonraki süreçte 2 madencimizin cenazesinin
çıkartılması için beş ay, yüz elli altı gün zaman
geçmiş olmasına rağmen hâlâ bu madencilerimiz yeryüzüne
çıkartılamamıştır. Bununla ilgili ihale daha pazartesi
günü yapılmıştır, değerli milletvekilleri ve ihale dün
sonuçlanmıştır, pazartesi yapılmıştır, dün
sonuçlandırılmıştır. Bu konuda dikkatinizi çekiyorum.
Yapılan ihale şaibelidir, yapılan ihale sıkıntılıdır.
Bu ihalenin mutlaka değerlendirilip gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, burada ihmalin olduğu açık ve net olarak
ortadadır. Bu ihmal Bakanlık tarafından
gerçekleştirilmiştir ve TTKyı yönetenler tarafından bu
ihmal ortaya konmuştur. O nedenle, öncelikle Bakanlık, mutlaka, bu
konuda yeniden durumu gözden geçirip ilgililerin ve yetkililerin ifadelerini
alarak, gerekli değerlendirmeleri yaparak bu insanların, sorumlu
olanların istifa etmesini sağlamalı, yeniden bir yönetim kurulu
oluşturulmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Sayın Koçal, teşekkür için açıyorum.
Buyurun.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan, selamlıyorum.
Aslında,
Avrupa'da böyle bir şey olmuş olsaydı hem bakan hem de ilgili
yöneticiler istifa etmiş olacaklardı. Bundan sonraki süreçte bu
işlerin yeniden değerlendirilip ele alınması doğru
olacaktır.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Koçal.
Gündem
dışı üçüncü söz, 16 Ekim Dünya Gıda Günü münasebetiyle söz
isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoya aittir.
Buyurun
Sayın Paksoy. (MHP sıralarından alkışlar)
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, 16 Ekim Dünya Gıda
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 16 Ekim Dünya Gıda Günü münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, bütün canlıların varlıklarını
sürdürmeleri için olmazsa olmaz iki şey vardır: Birisi güvenlik,
diğeri de gıda. Yeterli miktarda, uygun fiyatta ve kalitede, güvenli
ve sürekli gıdaya ulaşmak bir insanlık hakkıdır.
Kuşkusuz, yaşamımızı sağlıklı ve mutlu
bir şekilde sürdürebilmemiz açısından diğer unsurların
da yeterli ve olumlu olması gerekir. Ancak güvenliğini ve
beslenmesini sağlayamayan hiçbir canlı organizma, maalesef,
yaşamını sürdüremez.
Sayın
milletvekilleri, şüphesiz ki açlık bu ülkenin de bugün için en önemli
problemlerinin başında gelmektedir. En az 1 milyon insan fiilen
açtır, en az 15 milyon insan yoksulluk sınırının
altındadır. Yani, insan gibi yaşamak için yeterli miktar ve
kalitede gıdaya erişme hakkından mahrumdur ve bu ülkede çok
büyük bir gelir dağılımı bozukluğu vardır.
İstatistiklere baktığınızda göreceksiniz ki Türk
halkı yeteri kadar beslenememektedir, ciddi bir protein
açığı vardır.
Sayın
milletvekilleri, hâl böyleyken, Türkiye için çok önemli olan bu trajik konu
Hükûmetin gündemini hiç işgal etmemektedir. AKP hükûmetleri boyunca gelir
dağılımı gitgide bozulmuş, geniş halk kitleleri
daha çok fakirleşmiş, sağlıklı ve dengeli beslenmeden
mahrum bırakılmıştır. Son aylardaki yaşanan
gelişmelere, gıda fiyatlarındaki artışlara, özellikle
ette ve sütte yaşananlara ve bu durum karşısında Hükûmetin
ve özellikle de Bakanın ilgisiz, lakayt tutumuna bakınca bugün
gelinen noktanın hiç de sürpriz olmadığı görülecektir.
Sayın Bakan,
Türk halkına varlık içinde yokluk yaşattınız, en büyük
kaynağını, hayvancılığı kuruttunuz.
Milletten özür dilemeniz gerekirken, hâlen gereksiz açıklamalarla milleti
aldatmaya devam ediyorsunuz.
Kıymetli
arkadaşlar, ette geldiğimiz nokta malum. Türkiye, tarım
potansiyeli bakımından kendi kendine yeterli, hatta ihracat
potansiyeli bulunan bir ülkeyken, geldiğimiz süreçte, önce buğdayla
başlayan, pirinçle devam eden, nihayet ete sıçrayan, gelecekte de
fındığa ve turunçgillere kadar ulaşabilecek olan bu kriz,
önümüzdeki en büyük tehlikedir. Hükûmetin, istatistik oyunlarıyla tarıma
şu kadar, yok bu kadar destek verdik demesinin bizim
nazarımızda hiçbir ehemmiyeti bulunmamaktadır, biz neticeye
bakarız. Milletimiz lafa değil gerçeklere bakar.
Bu Hükûmet
döneminde Türk tarımı yerlerde sürünmektedir. Süt üreticisinin zarar
etmesinden dolayı önce süt hayvanlarımız kesime gönderildi, bu
sayede damızlık kalmadığından besi
hayvanlarının sayısı azaldı, sonuçta da et
fiyatları roket gibi yükseldi. Hükûmetin et fiyatları konusundaki
önermesi, Spekülasyon yapılıyor. iddiasından ibarettir. Varsa
bir spekülasyon, bunu önlemenin birinci yolu mevcut yasal mekanizmaları
çalıştırmaktır.
AKP Hükûmeti bir
sorunla karşılaştığı zaman, hükûmet gibi çözüm
noktasında gereğini yapmak yerine mağdur gibi şikâyet
etmektedir. Hükûmet, şikâyet makamı değil, çözüm
makamıdır. AKP Hükûmetinin bugüne kadar bildiği tek çözüm yolu
ise ithalat olmuştur. Milletin mağduriyetinden ithalat adı
altında tıpkı mısırda, pirinçte ve buğdayda
olduğu gibi bir kısım yandaş unsurlar ihya edilmiştir.
Bu, karaborsacılıktan daha büyük bir vebaldir. Et ve Balık
Kurumunun görevi ithalat yapmak değildir, kuruluş kanunu
amacında böyle bir görevi bulunmamaktadır. İthalat, ancak
gelişmiş ülkelerle eşit kulvarlarda koşulabildiğinde,
ithal ürünlerle rekabet edilebilir hâle gelindiğinde üreticiye zarar
vermeyecek şekilde yapılabilir.
Et sorununda
yapıldığı gibi piyasayı düzenlemek üzere ithalata
yönelmek, ithalatı üretici üzerinden bir sopa gibi kullanmak sorunu
çözmekten öte büyümesine neden olur. Yaşanan süreçler bizi haklı
çıkartmıştır. Piyasa dengelerini ithalat düzeltemez. Önce doğru
ve gerçekçi destekler, peşinden etkin ve yeterli bir denetim ve müdahale
kurumlarının hayata geçirilmesi gerekir. Bunu
sağlayamadığımız sürece, yukarıda da ifade
ettiğimiz gibi ithalat kapısı Pandoranın kutusu gibi
açıldığında, bu sadece etle sınırlı
kalmayacak, bugün itibarıyla hangi ürün dışarıda ucuz ise o
ürün ithal edilecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Paksoy, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Devamla) Ülkemizdeki duruma baktığımızda, gelecek
on yıllar içerisinde daha da ciddi bir gıda kriziyle
karşılaşacağımız açıkça görülmektedir. Tüm
dünyada gıdanın üretilmesinden çok gıdaya erişim önem
kazanmıştır. Bu Hükûmet döneminde yapılan uygulamalara
baktığımızda, gıda için temel bir projeksiyonun
olmadığı, gıdanın diğer metalarla aynı
kategoride mülahaza edildiği görülmektedir. Bu son derece sakat bir anlayıştır.
Tarafımızdan AKP Hükûmeti bu yanlıştan vazgeçmesi için
sürekli olarak ikaz edilmektedir ancak Hükûmet bu ikazları sinek
vızıltısı kabilinden izlemekle yetinmekte, gerekli
tedbirleri almamakta, bilerek veya bilmeyerek direnmektedir.
Sözlerime son
verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Paksoy.
Gündem
dışı konuşmaya Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Sayın Başkan, Sayın Bakan konuşmadan önce bu
konuda söylemek istediğim şeyler var.
BAŞKAN
Sayın Ertugay, konumuz gündem dışı konuşmalar, sizinki
gündem dışı konuşmanın haricinde. Sayın Bakan
gündem dışı konuşmaya cevap verecek. Gördüm burada,
işaretini de yaptım, vereceğim size söz.
Buyurun
Sayın Bakan.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
16 Ekim Dünya
Gıda Günü münasebetiyle yapılan gündem dışı
konuşmada dile getirilen hususlar var. Bu konularla ilgili olarak yüce
Meclise bilgi sunmak istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii ki gıdaya erişim
hakkı, beslenme hakkı insanların temel ihtiyaçlarından,
temel haklarından bir tanesidir. Türkiye ile ilgili olarak dile getirilen
iddialar, yani Türkiyede gıda güvenliğinin
bulunmadığı hususuyla veya Türkiyedeki tarımsal üretimle
ilgili yanlış bilgiler verilmek suretiyle kamuoyunun yanlış
bilgilendirilmesi, toplumun zihninin bulandırılması da
doğrusu esef vericidir.
Şimdi,
muhalefet elbette ki kendi politikalarını, kendi bakış
açışını ortaya koyacak ama muhalefetin görevi, bile bile,
toplumun gözünün içine baka baka yanlışları sürekli tekrarlamak
da olmamalı çünkü, herhâlde, bu da hiçbir yapıcı tarafı
olmayan bir konudur.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) - Sayın Bakan, 350 gıda denetim
elemanının işine son verdiniz, denetim yapılmıyor.
Milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyorsunuz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Arkadaşın bir tanesi dün şunu söyledi, dedi ki: 2002
yılında 3 milyar dolar ithalat vardı, bugün 10,5 milyar dolar
ithalat var. İkisi de yanlış. 2002 yılında tarım
ürünü ithalatı 4 milyar dolardı, 2009 yılındaki ithalat da
9,6 milyar dolardır, onu da söyledik ama bunun da 3,5 milyar doları
tarım olmayan, yani tarımın kullanmadığı
başka girdilerdir. Yani, kauçuk, rejenere kauçuk tarım sektörünün,
gıdanın kullandığı bir ürün değil ki. Bu da
içinde olduğu hâlde Türkiye dünyada net tarım ihracatçısı
ülkedir arkadaşlar, net tarım ihracatçısı ülke. Bakın,
dün ben söyledim, bugün bir daha söylüyorum: 11,2 milyar dolar Türkiye'nin
tarım ürünü ihracatıdır. Bunun da çok büyük bir kısmı
gıdadır, gıda maddesidir. Yani Türkiye 72 milyon insanı
besliyor, 30 milyon turist besliyor, üstüne de dünyaya 11,2 milyar dolar
tarım ve gıda maddesi ihraç ediyor. Şimdi, böyle bir ülkeyi
kalkıp da, yok efendim, bu ülke ithalata bağımlı, vesaire
demek ne kadar insafla bağdaşır, bunu da sizin takdirinize
bırakıyorum.
Şimdi, bir
arkadaşımız yine söyledi, diyor ki: Süt ithal ediliyor.
Arkadaşlar, süt ithal edilmedi, süt ithal edilmedi, süt ithal edilmiyor,
böyle bir şey yok. Bu bilgi yanlış bir bilgi. Düzeltmemize
rağmen, arkadaşlar yerinden söz alıyorlar ve bunu tekrar
ediyorlar; bu da yanlış.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Süt tozu.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
süt tozu dâhilde işleme rejimi kapsamında. Avrupa Birliğine
ihraç edilmek kaydıyla. Ürünü, nihai ürünü önce ihraç ediyorsun, ihraç
ettikten sonra, Türkiye, onun karşılığında,
yaptığı ticari anlaşma gereği, ticaret
anlaşması gereği -dâhilde işleme rejimi kapsamında-
Avrupadan 2.500 ton civarında süt tozu almış ama bunun
tedbirini de biz aldık. Biz, içerideki fiyatlar düşmesin diye,
içerideki sanayicimize de süt tozu yapması için destek veriyoruz, 2009da
da yaptık, 2010da da yapıyoruz.
Bir başka
husus söyleniyor, deniliyor ki: Hububat ithali her gün artıyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin ürettiği hububat kendi
ihtiyacını karşılıyor, kendi ihtiyacının
üzerinde bile üretimi var; geçen sene de vardı, bu sene de var. Peki, ne
oluyoruz?
Bakın,
şimdi size bir şey söyleyeceğim, bunu Türkiyeye herhâlde çok
görüyorsunuz: Türkiye buğday unu ihracatında, 2002 yılında,
dünyada 11inci sıradaydı arkadaşlar, 11inci sırada. Peki,
2009 yılında, bugün Türkiye dünyada buğday unu ihracatında
kaçıncı sırada? 1inci sırada.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Yağmuru siz yağdırdınız
değil mi!
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Sonuç ne Sayın Bakan?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türkiye
dünyanın bir numaralı buğday unu ihracatçısı ülke
hâline geldi. Şimdi, Türkiye kendi buğdayını üretiyor,
ihtiyacını karşılıyor, üstüne kaldığı
buğdayı da un yapıyor, satıyor ama bizim sanayicimize bu
yetmiyor, dünya piyasalarından ucuz buğdayı buluyor, getiriyor,
bunu işliyor, un yapıyor, dünyada bir numara oluyor. Siz bunun nesini
tenkit ediyorsunuz Allahınız aşkına, böyle şey olur
mu, bu tenkit edilir mi? Yani sizin tarım politikanız, sizin ufkunuz,
stratejiniz bu mu? Eğer siz bu memlekette ihracat
yaptırmayacaksanız, insanların, sanayinin gelişmesine,
yatırımın yapılmasına, kalkınmanın
gerçekleşmesine de laf söyleyecekseniz
Yani bu, iftira, bu doğru bir
bilgi değil ki. Niye bu bilgilerle vatandaşın zihnini
bulandırıyorsunuz, yanlış bilgilerle?
Bakın, bir
şey daha söylüyor, diyor ki bir arkadaşımız dün burada,
yine Mecliste: Domates ithali yapılıyor. Arkadaşlar, yalan,
domates ithali yapılmadı, domates ithali yapılmıyor, böyle
bir şey yok. Yani bunu da söylüyorum.
Bir
arkadaşımız diyor ki: İşte, mısırda,
pirinçte
Arkadaşlar, insaf edin, Türkiye, 2002 tarihinde, AK
PARTİden önce bir yılda 2,1 milyon ton mısır üretiyordu;
ihtiyacı 4,5 milyon tondu, 2,1ini üretiyordu, gerisini ithal ediyorduk.
Biz böyle bir Türkiye devraldık. Peki, bugün hangi durumda Türkiye? Bugün
Türkiye 4,5 milyon ton mısır üretiyor. Türkiye, mısır
üretimini yüzde 100ün üzerinde artırmış bir ülkedir. Daha buna
nasıl laf edilir.
Bir şey daha
söylüyorum: Pirinç diyor arkadaşlarımız, pirinçten bahsediyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiye 360 bin ton çeltik üretiyordu. Bunun
karşılığı 220 bin ton pirinç. Peki, bugün Türkiye ne
kadar üretiyor? Geçen sene 750 bin-760 bin ton çeltik üretti, bu sene bizim
beklentimiz 850 bin ton, asgari. Bu, cumhuriyet tarihinin rekoru. Cumhuriyet
tarihinde hiçbir zaman Türkiye 850 bin ton-875 bin ton çeltik üretmedi.
Şimdi Türkiye neredeyse pirinçte ihtiyacının tamamını
karşılayacak hâle geldi ve bu, bu Hükûmet döneminde oldu.
Dediğim
gibi, buğdayda da biz ihtiyacımız olduğundan, mecbur
olduğumuzdan iç tüketim amaçlı olarak değil, işleyip ihraç
etmek amaçlı olarak yapıyoruz, elbette ki yapacağız.
Dün de söyledim,
tekrar söylüyorum, yani bazı arkadaşların anlaması demek ki
zaman alıyor: Arkadaşlar, şimdi, dünyada Ben sürekli sadece
ihraç edeceğim, ben hiç ürün ithal etmeyeceğim. diyebilecek bir ülke
var mı? Böyle bir şey yok. Bir arkadaşımız biraz önce
dedi ki: Türkiye bir zamanlar kendi kendine yeterken, hatta ihraç ederken
bugün ne hâllere düştü! Arkadaşlar, hiçbir zaman Türkiye kendi
kendine yeterli olmadı. O bir masaldı! Yani Dünyada yedi tane kendi
kendine yeten ülke var! Tamamen masaldı, yoktu öyle bir ülke. Ne Türkiye
öyleydi ne de bir başka ülke var. Bana gösterin bakalım, dünyada o
geri kalan altı ülkenin üç tanesini bir sayın, hangisi dünyada tek
başına hiçbir şekilde hiçbir ithalat yapmadan oluyor? Ben dün
söyledim, isterseniz bir daha söyleyeyim size: Yani Avrupa Birliği 495 bin
ton et ithal ediyor, Amerika Birleşik Devletleri 1 milyon 192 bin ton et
ithal ediyor. Hollandanın ithalatına bakın, çok büyük bir
tarım ithalatı var. Dünyada Hiçbir şekilde ithal etmeden sadece
ihraç edeceğim. diyebilen hangi ülke var? Bu, 1970li yıllardaki
bazı küçük marjinal Marksist rejimlerdeki ülkelerin siyasetidir. Yani bunu
terk edin, bununla kalkınma falan olmaz; bu anlayışla, bu
ufukla, bu vizyonla Türkiye hiçbir yere gidemez.
Önemli olan
şu: Arkadaşım, Türkiyede verimlilik arttı mı,
tarımda verimlilik arttı mı, artmadı mı, sen bana bunu
söyle. Evet, arttı. Eğer 23,5 milyar dolardan 50 küsur milyar dolara
çıktıysa Türkiye'nin tarımsal üretim değeri, bunun
verimliliği arttı demektir.
Eğer Türkiyede
hayvan başına süt verimi 1.700 litrelerden 2.800 litrelere
çıkmışsa, Türkiyede 8,5 milyon tondan 12,5 milyon tona toplam
süt üretimi çıkmışsa bunda verimlilik artışı var.
Eğer
Türkiyede dekar başına buğday üretimi 200 kilolardan 250
kilolara çıktıysa bunda verimlilik artışı var
demektir. Bunu konuşalım, bunu söyleyelim.
Şimdi,
bunları söylemeden bunları sadece tutup, yani Efendim, siz işte
her şeyi ithal ettiniz, şöyle yaptınız, böyle
yaptınız. demek
Bunlar akılla, insafla bağdaşacak
şeyler değildir.
Şahsıma
yönelik olarak söylenen hususları da
Arkadaşlar, ben milletime de
yüce milletimin temsilcilerine de asla yalan söylemedim, bundan sonra da Allah
beni yalan söylemekten korusun.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Amin! Amin!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Onun için,
bunu söyleyenlere de itham edenlere de aynen iade ediyorum. Kem söz sahibine
aittir. Biz milletimize hiçbir zaman yalan söylemedik, bundan sonra da
söylemeyiz.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, demin arkadaşlar
RAHMİ GÜNER
(Ordu) Domates 10 lira.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Domateste 10
milyon 700 bin ton idi Türkiye'nin üretimi, bu sene de beklenen odur; 10 milyon
700 bin ton civarında, birinci tahmin o civarda.
Arkadaşlar,
bilenler biliyor, tarlada, açıkta yetiştirilen domateste sıcak
ve aşırı sıcak ve rutubetten dolayı bir miktar azalma
meydana geldi, doğrudur ama Türkiye ocak-ağustos arasında 500
bin ton domates ihraç etti, 500 bin ton. 420-430 milyon dolar da para
kazandı bu işten.
Şimdi, bu ayın
sonuna doğru sera yavaş yavaş çıkıyor. Aradaki bir
dönemde konjonktürel bir sorun oldu, o da şu: Üretici fiyatı ile
tüketici fiyatı arasındaki makas açık. Haller
Yasasını biz çıkardık, yüce Meclis çıkardı, bu
devreye giriyor, girdiğinde o tür zaten sorunlar da kendiliğinden
ortadan kalkar.
Bakın,
değerli arkadaşlar, TİGEM neden ithalat yapıyor, niye
hayvan ithalatı yapıyor? deniyor. Tabii ki, Türkiyede Tarım
İşletmeleri Genel Müdürlüğü amaç ve faaliyetini
gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu mal ve hizmeti yurt içinden,
yurt dışından temin eder. Eğer daha fazla
damızlık ihtiyacı varsa ve Türkiyeye daha çok
hayvancılık yatırımı yapılıyorsa bunun
ortaya çıkaracağı bir ihtiyaç varsa, kendi de üretiyor.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Bakan, mal ve hizmet diyor.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Kendi de
üretiyor, kendi de artırıyor. Şimdi, siz bakın
GÜROL ERGİN
(Muğla) Mal derken siz hayvanı mı anlıyorsunuz? Oradaki
mal hayvan değil.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ben dün size
söyledim, bakın, 4.300 tane, içinde 50 başın üzerinde olan
hayvancılık işletmesi varken biz o tabloyu Türkiyede
devraldık. Bugün 18.600e çıkmış bu. Bu ne demektir? 14.300
tane 50 başın üzerinde, içinde hayvan bulunan işletme kurulmuş
Türkiyede demektir. Yani 14.300 tane yeni büyük işletme kurulmuş. Ne
zaman olmuş bu? 2002den sonra kuruldu. 4.300den
GÜROL ERGİN
(Muğla) Peki, niye o zaman ortada hayvan yok?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Talep
artıyor talep, talep artıyor.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Nereye gidiyor bunlar, buharlaşıp uçuyorlar mı?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Yatırım artıyor.
Bakın, iki ayda
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Sayın Bakan, şu talep artışını bir
açıklayın!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) İki
ayda 1 milyar 50 milyon lira hayvancılığa yatırım
kredisi verildi, sıfır faizli kredi. 15.500 tane Türk çiftçisi buna
müracaat etti, bu krediyi kullanıyor ve bunlar şu anda
yatırım yapıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
yüzde 40 hibeyle verdiğimiz 217 işletme -o da 50 başın
üzerinde- de kuruldu. Bunların hepsi yapılıyor. Bunlar orta ve
uzun vadede Türkiyede hayvancılığı geliştirecek
önemli projeler.
Bakın,
Türkiyede hayvanların ihtiyacı olan yem 50 milyon ton
civarındaydı. Bunun sadece 25 milyon tonu -kaba yemi- Türkiye
içerisinden karşılanıyordu, gerisi samanla
karşılanıyordu.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ya, sonucu söyle sonucu.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bugün 37,5
milyon tona çıktı Türkiye'nin yem bitkisi üretimi. Şimdi, bu
nasıl oldu, durduk yerde mi oldu? Hayır, işte bizim o
verdiğimiz 1 milyar 250 milyon liralık desteğin bir
kısmı yem bitkileri ekilişlerine gidiyor. Vatandaş silaj
üretiyor, korunga üretiyor, fiğ üretiyor ve hayvanını daha fazla
besliyor, verimlilik artıyor. Şimdi, bitkisel üretimde de hayvansal
üretimde de verim artışı söz konusu, verimler artıyor.
Tarımsal
destekleri biz artırdık, söylüyoruz, rahatsız oluyorlar. 1,8
milyar lira idi, biz bunu 5,6 milyar liraya çıkardık, bu sene 5,6
milyar lira ödedik yani üçe katlandı. Şimdi, biz bunu söyleyince
Efendim niye söylediniz? Peki, siz niye yapmadınız bunu? Eğer
siz o zaman 83 milyon lira değil de, toplam desteklerin yüzde 4,4ünü
hayvancılığa değil de bizim gibi yüzde 22 verseydiniz o
zaman Türkiye hayvancılığı geliştirme hamlesini daha
önce atmış olurdu.
Bakın,
değerli arkadaşlar, Türkiye tarım ürünleri ihracatını
161 ülkeden 177 ülkeye çıkardı. Ne zaman? AK PARTİ yönetiminde.
177 ülkeye bugün biz tarım ürünü ihraç ediyoruz. Daha önce ne
kadardı? 161 ülkeydi.
Bakın, bir
şey daha söylüyorum: İhraç edilen ürün sayısı 1.480 idi,
bugün 1.530; 1.530 tane ürün ihraç ediyoruz. Şimdi, içeride
vatandaşımıza yetecek kadar üretim var, tarım sektörü bunu
üretiyor; üstüne 11,2 milyar dolarlık da ihracat yapıyor ve biz net
ihracatçıyız, buna rağmen, yani ihracatımız
ithalatımızdan daha fazla. Şimdi, Allahınızı
severseniz, böyle bir durumda kalkıp da illa muhalefet yapacağım
diye gerçekleri saptırmanın bir manası yok.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakan, dış ticaret
açığı var tarımda, niye öyle söylüyorsunuz?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Hayır
yoktur efendim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Var, 3 milyar dolar.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Hayır,
yoktur doğru değildir. Sayın Şandır, siz Grup
Başkan Vekilisiniz, size söylenen bilgiler doğru değil.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Devlet İstatistik Kurumunun rakamlarına
bakın.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Doğru
değil, doğru değil onlar. Ben size söyledim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
benim elimde rakamlar var, burada, burada! Açın bakın, Dış
Ticaretin verilerine bakın.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Dış Ticaret
Müsteşarlığının rakamları var.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Dış Ticaretin verilerine bakın. Niye bunu söylemiyorsunuz,
Dış Ticaretin verilerinden niye rahatsız oluyorsunuz? Ben size
diyorum ki devletin verileri bunlar, Dış Ticaretin verileri burada.
2009 yılında ne almışız, ne satmışız
ortada, yani ihracat, ithalattan fazla.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Tarımsal ürünlerin dış ticaret
rakamlarına bakın.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bütün
tarımın tamamını dikkate alsanız bile
tarımın kullanmadığı ithal ürünlerini, ham maddelerini
dikkate alsanız bile yine fazla, yine fazla, yine fazla.
Değerli
arkadaşlar, tütünle ilgili olarak, bir arkadaşımız dün bir
hususu sordu.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ben söyledim.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Yok,
Sayın Köse söyledi, siz söylemediniz, Sayın Köse söyledi.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Olsun, ben söylemiş olayım. Söyle bakayım.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi
Tütün alternatifsiz bir şekilde yok edildi. gibi bir iddiada bulundu.
Doğru değil. 2009 yılından itibaren alternatif ürünlere
yönlendirilerek çiftçilerin desteklenmeleri sağlandı ve tütün
ekiminden vazgeçen çiftçilere üç yıl boyunca, dekar başına 120
lira ödeme yapılacağı söylendi. Bakın, sadece Adıyaman
ilinde, Sayın Köse söylediği için söylüyorum
Burada şimdi,
muhalefet milletvekilleri bir şey söylüyor ve toplumun resmen zihnini
bulandırıyorlar, gerçek dışı bilgilerle
konuşuyorlar.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Dışarıdan tütün alıyor muyuz, onu söyle
Sayın Bakan.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
2009 yılında, 3.211 üretici için, 13.294 dekar alanda 1 milyon 440
bin TL ödendi Adıyamanda. 2010 yılında 6.401 üretici için,
27.833 dekar alanda 3 milyon 340 bin TL kasım ayı içerisinde
ödenecek.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Bakan, dışarıdan tütün alıyor
muyuz?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Yani biz
alternatifsiz bırakmadık, verdiğim rakamlarla da ortada. Tütüne
alternatif ürün desteği verdik, vermeye devam ediyoruz.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Hangi alternatif ürün üretiliyor peki, onu söyle, hangi
alternatif ürün üretilmeye başlandı?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, hepsini biz çiftçilere önerdik, çiftçilerimiz de bunları
kaldırıyor.
Bir
arkadaşımız dedi ki: Efendim, IBR, tüberküloz, brucella
kontrolleri kaldırıldı. Doğru değil arkadaşlar.
İthalatı gerçekleştirilecek canlı hayvanlardan testler
hiçbir şekilde kaldırılmadı. OIE raporlarına göre
değerlendirme yapılıyor. Bu değerlendirmede, ithalat yapılacak
ülkenin hastalıklardan ari olduğuna dair eğer açıklama
varsa, bir teminat varsa, bir garanti varsa, bir rapor varsa, o zaman test
istenmiyor ama onun dışında testler isteniyor.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Bakan, şapta durum nedir, onu bir söyle
bakayım.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bir arkadaşımız dedi ki: Edirnede 50 baş
hayvan ile 300 dönüm şartı konulmuş, dolayısıyla
Edirne bundan istifade edemiyor.
Şimdi, buna
da baktım, doğru değil. Yani hep olduğu gibi, maalesef,
bunlar hep doğru değil. Edirnede hayvancılık kredisiyle ilgili
50 baş hayvan ve 300 dönüm şartı aranmıyor. Bugüne kadar da
Edirnede bakın, işin tuhafına bakın, bir de böyle bir
gerçek var ve bu, milletten saklanıyor- 176 üreticiye 8 milyon 172 bin
lira kredi kullandırıldı. Bakın, şimdi, hem böyle bir
şey var hem deniyor ki: Efendim, işte Edirne bundan istifade
edemiyor. Dolayısıyla 250 üreticinin de müracaatı
değerlendirme aşamasında.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye gıda yönünden
güvenliktedir. Bunu Birleşmiş Milletler Gıda Tarım
Teşkilatının raporları söylüyor, ben söylemiyorum.
Bakın, FAO Türkiyenin tarımdaki başarı hikâyesini
yayınladı. Size de okumanızı tavsiye ederim, orada güzel
bilgiler var Türkiyeyle ilgili.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Bizim masal dinleyecek zamanımız çoktan geçti
Sayın Bakan.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Şimdi, biz
söylüyoruz. Bizim dediğimizi -muhalefet olduğunuz için belki- dikkate
almıyorsunuz, inanmak işinize gelmiyor, onu anlayabiliyorum ama
Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Teşkilatının
yayınladığı raporu, tarımdaki başarı
öyküsünü lütfen okuyun. Orada Türkiyeden ne şekilde bahsedildiği,
tarımdaki gelişmenin ne olduğu açık bir şekilde
anlatılıyor.
Hepinize
saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
Ertugay, Sayın Ergin ve Sayın Sipahinin kısa bir açıklama
talepleri var. Birer dakika söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Ertugay.
V.- AÇIKLAMALAR
1.-
Erzurum Milletvekili Zeki Ertugayın, 16 Ekim Dünya Gıda Gününe
ilişkin açıklaması
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Her
yılın 16 Ekiminin Dünya Gıda Günü olarak
anılmasının sebebi dünyadaki çok büyük bir trajediye,
açlığa dikkati çekmektir ve özellikle zengin ülkelerin buna dikkatini
çekmektir. Ülkemizde de bu konuda büyük bir sıkıntı, büyük bir
trajedi ve büyük bir açlık yaşanmaktadır, yetersiz beslenme çok
yaygındır. Türkiye gıda üretimi bakımından -Sayın
Bakanı dehşetle, ibretle dinledim, üzülerek söylüyorum- gerçekten çok
şanslı bir ülke olmasına rağmen bugün gerçekten varlık
içinde darlık çeken bir ülkedir ve bu uygulanan yanlış
politikaların Türkiyeyi getirdiği noktadır. Hükûmetin bu konuyu
çok daha dikkatli ve gerçekten özverili bir şekilde ele
almasını, yanlış bilgilerle, rakamlarla milleti
aldatmamasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sağ olun,
teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ertugay.
Sayın Ergin
2.-
Muğla Milletvekili Gürol Erginin, Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin konuşmasına ilişkin
açıklaması
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Bakan Bile bile, toplumun gözünün içine baka baka
yanlışları söylüyorlar. dedi. Sayın Bakanın
karşısında bir ayna vardı galiba konuşurken.
Teşekkür ediyorum.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, Türkiye şaptan
kırılıyor. İki yıl süreli, Avrupa Birliğinden
destek alarak proje yaptılar, maalesef Türkiyeyi şaptan bir türlü
kurtaramadılar, iyice berbat ettiler; bu bir.
TİGEM mal
ve hizmet satın alır. diyor. Oradaki mal sizin aklınızdaki
mal değil. Türkiyede damızlık üretmek için, tohum üretmek için
gerekli olan emtia kastediliyor. Sayın Bakan, Hayvan alsınlar.
demiyor, Hayvanı üretsinler diye emtia alsınlar. diyor.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Üretiyor da alıyor da.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Türkiye, mısırı 2,1 milyon tondan 4,5 milyon tona
çıkarmış. Sen pamuk tarlalarının hepsini
mısır tarlasına çevirmek zorunda bırakırsan çiftçiyi
elbette orada da mısır üretilecektir, pamuk nerede?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Mısırda öyle değil. Bu seneki pamuk üretimine bak bakalım.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Tütün nerede? Tütünü söylüyorsun. 80 bin tona indirdin tütün
üretimini, Yunanistana mahkûm ettin Türkiyeyi, bunu söyle. Domatesin niye 10
milyon olduğunu söylerken 500 bin ton ihraç ediyoruz da o
yüzden.diyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜROL ERGİN
(Muğla) Türkiye her yıl o ihracatı yapıyor domateste.
Güve meselesini söyle güve.
BAŞKAN
Sayın Ergin, teşekkür ediyorum.
Sayın
Sipahi, buyurun.
3.-
İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin konuşmasına ilişkin
açıklaması
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan
konuşurken acaba Sayın Bakan mı Türkiyede yaşamıyor
yoksa biz mi Türkiyede yaşamıyoruz anlayamadık.
Ben kendilerine
bazı örnekler vereceğim: İki sene önce, Tirede, Süt Üreticileri
Birliği, süt fiyatlarının yarıya inmesi nedeniyle
hayvanların kesime gideceğine, süt ve ette bir darboğaza
gidileceğine dair Hükûmeti ikaz ettiler, biz İzmir milletvekilleri
olarak ikaz ettik, cevap yok. Ardından, Afyon Ticaret Borsası ve İzmir
Borsası, doğuda on altı ile uygulanan besicilik kredisinin,
yüzde 40 hibe desteğinin Türkiye geneline
yaygınlaştırılarak hayvancılık konusundaki
sorunun aşılmasını teklif etti, Sayın Bakandan gene
cevap yok. Bizim verdiğimiz önerilere de anlamsız birtakım
cevaplar verildi. Bu, hayvancılığın durumu.
Çiftçinin
durumunu söylemeye gerek yok. İzmirde Kiraz ilçesinde 51 köyden 31 tanesi
yabancı bir bankaya ipotek karşılığı
tarlalarını feda etmiş durumda.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sipahi.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula Sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, afete
uğrayan çiftçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/881)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde afete
uğrayan çiftçilerin sorunlarının araştırılarak,
alınması gereken tedbirler amacıyla Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Reşat
Doğru (Tokat)
2) Münir Kutluata (Sakarya)
3) Ali
Uzunırmak (Aydın)
4) Akif
Akkuş (Mersin)
5) Hüseyin
Yıldız (Antalya)
6) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
7) Yılmaz
Tankut (Adana)
8) Hamza Hamit
Homriş (Bursa)
9) Murat Özkan (Giresun)
10) Ahmet Deniz
Bölükbaşı (Ankara)
11) Hasan Özdemir (Gaziantep)
12) Recep Taner (Aydın)
13) Beytullah
Asil (Eskişehir)
14) Mehmet Günal (Antalya)
15) Mümin
İnan (Niğde)
16) Mustafa Enöz (Manisa)
17) Mehmet
Şandır (Mersin)
18) Osman
Ertuğrul (Aksaray)
19) Cemaleddin
Uslu (Edirne)
20) Hasan
Çalış (Karaman)
21) Kemalettin
Nalcı (Tekirdağ)
Gerekçe:
Ülkemizin birçok
yerinde sel, dolu, yağmur neticesi mahsullerini kaybeden çiftçilerin
ekonomik olarak çok ciddi kayıpları bulunmaktadır.
Bilindiği
gibi geçtiğimiz günlerde birçok yöremiz dolu afetine ağır bir
şekilde maruz kalmıştır. Ülkenin her yerinde afet var ve
çiftçi perişandır. Toprağa, emek verip topraktan gelecek ile
yaşamını idame ettiren çiftçilerimizin durumu içler
acısıdır. Örneğin Tokat genelinde 50.000 dönüm ekili alanın
hasar gördüğü, bunun 10.000 dönümünün ise ağır hasarlı
olduğu Tarım İl Müdürlüğü ekiplerince tespit
edilmiştir.
Ancak tespitler
yapılmış ama afete uğrayanların eline bir netice
ulaşmamıştır. Yapılan incelemelerin sonucunda
varılan acı bir gerçek önümüze çıkmaktadır. Tarım
İl Müdürlüğünün yaptığı tespitlerde, ağır
hasara uğrayan 400 çiftçiden sadece 2'si ürünlerini
sigortalatmıştır.
Çiftçimiz istese
de ürünlerini tapu sorunundan dolayı sigorta yaptıramamaktadır.
Devlet acilen tapu sorununu da çözmelidir. Tapu sorunu olan yerlerde sigorta ve
çiftçilik belgesi yapılamamaktadır.
Ülkemizdeki
çiftçilerin başka bir geliri yoktur. Hasar tespiti incelemesi
hızlı yapılmalı borç batağında bulunan,
umutları tükenmiş olan insanlarımızın derdine çare
bulunmalıdır. Eğer gerekli destekler zamanında verilmezse
çiftçi faiz batağına saplanacak ve tarlasını bile
kaybedebilecektir.
Son
yılları çok ağır ekonomik şartlarla geçiren çiftçimiz,
artık masal ya da siyasi bir söylem değil, çözüm istemektedir.
Emeğinin karşılığını isteyen çiftçilerimiz
birçok ürününü 8 yıl öncenin fiyatlarıyla satmaktadır.
Çiftçilerimizden, çok ucuz fiyatlarla alınan ürünlerin, tüketiciye çok
yüksek fiyatlarla satılması ayrı bir sorundur.
2002
yılında buğday 35 kuruş, mazot 1.224 kuruş, gübre 33
kuruş idi. Şimdi 2010 yılı buğday 55 kuruş, mazot
3.050 kuruş, gübre 105 kuruştur. Tarım
Bakanlığının tespit ettiği buğday alım
fiyatları, maliyeti bile karşılamamaktadır. Sonuçta
çiftçimiz kara kara düşünmektedir.
Pancar,
mısır dâhil, diğer bütün çiftçinin ürettiği ürünlerde de
tablo aynıdır. Ülkemizde çiftçi can çekişmekte, her gün bir
önceki günü ve yılı aramaktadır.
Çiftçimiz
artık sofrasına koyacak ekmek bulamamaktadır. Gübre, mazot,
elektrik borçlarından dolayı 100 çiftçinin 70-80'i bankalar ya da
devlet tarafından icraya verilmiş, ürününü gerçek değerinde satamamış
borç içinde yüzmektedir. AKP hükümetleri zamanında, neredeyse borçlu
olmayan çiftçi bulunamaz hale gelmiştir. Bu da hükümetin tarım
politikasının iflas ettiğini göstermektedir.
Doğal
afetlerin getirdiği zararlar da eklendiğinde, ürününü kaybeden çiftçiye
zamanında ve gerekli desteği vermezsek tarımda da sonumuz
hayvancılıkta yaşadığımız sorunlardan daha
büyük olacaktır.
Yanlış
hükümet politikaları neticesinde ülkemizde hayvancılık
bitmiş ve vatandaşlarımız ithal ete muhtaç hale
getirilmiştir. Tarımda da gerekli tedbirleri almaz, çiftçilerimizin
sorunlarını acil çözmezsek, tarım ürünlerimizi de ithal eder
duruma geliriz. Çiftçi reel manada desteklenmeyi ve sahip
çıkılmayı bekliyor.
Doğal
şartlardan dolayı afete uğrayan bölgeler acilen tarım'da
afet bölgesi olarak ilan edilmeli ve ivedilikle soruna çareler
bulunmalıdır.
2.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Turhal
ilçesinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/882)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tokat ili Turhal
ilçemizin gelişmesini engelleyici sorunların
araştırılarak, çözüm yollarının bulunması
amacıyla, Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması yapılmasını
saygıyla arz ederiz.
1) Reşat
Doğru (Tokat)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Ali
Uzunırmak (Aydın)
4) Münir Kutluata (Sakarya)
5) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
6) Akif
Akkuş (Mersin)
7) Hüseyin
Yıldız (Antalya)
8) Yılmaz
Tankut (Adana)
9) Hamza Hamit
Homriş (Bursa)
10) Murat Özkan (Giresun)
11) Ahmet Deniz
Bölükbaşı (Ankara)
12) Hasan Özdemir (Gaziantep)
13) Recep Taner (Aydın)
14) Beytullah
Asil (Eskişehir)
15) Mehmet Günal (Antalya)
16) Mümin
İnan (Niğde)
17) Osman
Ertuğrul (Aksaray)
18) Kemalettin
Nalcı (Tekirdağ)
19) Cemaleddin
Uslu (Edirne)
20) Hasan
Çalış (Karaman)
21) Mustafa Enöz (Manisa)
Gerekçe:
Kuzeyinde Amasya
ili Erbaa ilçesi, güneyinde Pazar ilçesi, batısında Zile ilçesi,
doğusunda Tokat il merkezi yer almaktadır. Tokat'a
uzaklığı 46 kmdir. Turhal nüfusu itibariyle Tokat ilinin en
büyük ilçesidir. Türkiye'nin en uzun akarsularından biri olan
Yeşilırmak Turhal'ın şehir merkezinden geçmektedir.
İlçede
mevcut ormanlık ve fundalık alanların toplamı 40.386 ha.,
tarım alanlarının toplamı 35.380 ha., çayır ve
meralarının toplamı 8.908 ha., tarım dışı
arazilerin toplamı 6.426 ha.dır. İlçenin en büyük su
kaynağı Yeşilırmaktır. Köse Dağı'ndan
çıkan Yeşilırmak 365 km'de Almus Barajına ulaşır,
daha sonra Tokat'tan geçerek Kazova'ya girer. Buradan Turhal Ovası'nı
geçerken Dazya ve Kuruçay derelerini de alır. Amasya ilinde Çekerek
Irmağı ile birleşerek devam eder. Turhal İlçesi Karadeniz
iklimine geçiş bölgesindedir. Bu nedenle ılıman bir iklim tesiri
altındadır. Ortalama yıllık sıcaklık
kışın -3 ve +5 derece, yazın ise 13-35 derece arasında
değişmektedir.
Yeşilırmak
havzasında, Karadeniz bölgesinin orta bölümünün yerleşime en müsait
yerinde kurulan Turhal, İç Anadolu'yu Karadeniz'e, Doğu Anadolu'yu
batıya bağlayan yolların kesiştiği yerde
kurulmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki nüfusuyla küçük bir
yerleşim yeri iken 1944 yılında ilçe olan Turhal; bugün
hızlı bir nüfus kaybı yaşamaktadır.
Zengin bir tarihe
sahip olan bu ilçemiz, Cumhuriyet döneminde de bir çok güzel olaylara
şahit olmuştur. Yurt ekonomisinde de önemli bir yere ve paya
sahiptir. Temeli 1933'te temeli atılan ve açılışı 1934
yılında açılan ve dünyanın en kaliteli şekerini üreten
Turhal (Muammer Tuksavul) Şeker Fabrikası, Turhal Makine
Fabrikası yöreye hayat vermiştir. Son yıllarda konfeksiyon
(tekstil) alanında gerçekleşen yatırımlar, Antimuan madeni,
Kevser süt ve yem fabrikaları ülke ve ilçe ekonomisinde önemli bir yer
almıştı.
Ancak Turhal
Şeker özelleştirme kapsamına alınmış,
yıllarca ülke ve ilçe ekonomisine çok büyük katkıları bulunan
kâr yapan ve yüzlerce kişiye ekmek kapısı olan fabrika neden
devlet elinden çıkarılmaktadır. Anlamak mümkün değildir.
Tokat Sigara Fabrikası gibi kapatılmaya ve orada çalışan
işçiler gibi Turhal Şeker Fabrikası da mahkûm edilmiştir.
Çiftçilerin
arazilerini ekip biçmemeleri, tarımın bitme noktasına gelmesi,
sanayi yatırımının son yıllarda olmaması
nedeniyle bilhassa son ekonomik krizin Tokat'ta ve tüm ilçelerinde çok
ağır seyretmesi köylerden büyük kentlere, özellikle İstanbul,
Ankara ve İzmir'e yerleşmek üzere göçenlere ya da mevsimlik işçi
olarak gidenlerin sayısının hızla artmasına neden
olmuştur.
Göçlerle birlikte
verimli tarım alanları, ekilip biçilemez durumda kalmış
ilçeyi ve çevre illeri besleyen ekonomik hayatında önemli yer tutan
tarım ürünleri (Buğday, arpa, nohut, mercimek, fiğ, fasulye,
patates, soğan, sanayi ürünlerinden şeker pancarı ve
ayçiçeği) artık üretilemez olmuştur.
Ülkemizde
yaşanan ekonomik kriz, Turhal ilçemizi de derinden etkilemiş, hayat
pahalılığı ve tarımsal üretim
şartlarının zorlaşmasıyla birlikte büyük bir göç
yaşamıştır.
Gerek
Anadolu'muzun, gerekse Tokat ilimizin en eski yerleşim birimlerinden olan
ve geçmişte çok büyük ekonomik potansiyele sahip ilçemiz, gerekli
destekler verildiğinde, ülkemiz ve ilimiz ekonomisi için yeniden bir güç
olacaktır.
Araştırma
önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.
3.-
Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, trafik
kazalarının nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/883)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Türkiye'de
meydana gelen trafik kazalarının nedenlerinin
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması
hususunda Anayasanın 98 inci ve TBMM İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) M. Nuri Yaman (Muş)
2) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi
Yıldız (Batman)
6) Akın
Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani
(Hakkâri)
11) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
12) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat
Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19)
Sırrı Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Trafik
kazaları ve kazalar sonucunda meydana gelen ölümler gerek ülkemiz gerekse Avrupa
Birliği gündeminde önemli bir yere sahiptir. Veriler, 2008
yılında Avrupa Birliği'nde 1,3 milyon trafik kazasının
meydana geldiğini, 39.000 kişinin trafik kazalarında
hayatını kaybettiğini, 1,6 milyon kişinin ise
yaralandığını ortaya koymaktadır.
2009
yılında ülkemizde meydana gelen toplam trafik kazası
sayısı 264.163 olup kazalar sonucu oluşan ölü sayısı
2.969, yaralı sayısı ise 160.744 olarak kaydedilmiştir.
Aynı yıl meydana gelen kazalar sonucu oluşan maddi hasar
miktarı ise 835.190.922 TL olarak hesaplanmıştır. Buna
göre, Türkiye ile Avrupa Birliği genelinde meydana gelen trafik
kazaları sonucunda ortaya çıkan ölüm oranları
karşılaştırıldığında Türkiye'deki
oranın Avrupa Birliği ortalamasının oldukça üzerinde
olduğu dikkat çekmektedir.
Veriler, 18 ile
25 yaş arasındaki gençlerin yol kazalarındaki ölüm
oranını % 20 olarak ortaya koymaktadır. Ayrıca
çalışan kişilerin işe gidiş ve gelişleri
esnasında yol kazalarına maruz kalma oranı da oldukça yüksektir.
Dünya
Sağlık Örgütü raporlarına göre; dünya üzerinde her yıl bir
milyon 250 bin kişi trafik kazalarında hayatını
kaybetmektedir. Trafik kazaları 15-19 yaş grubu gençlerin ölüm
sebepleri arasında 1 inci, 10-14 ve 20-24 yaş grubu kişilerin
ölüm sebepleri arasında 2 nci sırada yer almaktadır. Bugüne
kadar dünya üzerinde trafik kazalarında ölenlerin sayısı tüm
dünya savaşlarında ölenlerin sayısından fazladır.
Sağlık
Bakanlığı verilerine göre ülkemizde trafik kazalarından
ölümler, bilinen tüm ölüm nedenleri arasında 3 üncü sırada yer
almaktadır. Ülkemizde son 10 yılda trafik kazaları sebebiyle
ölenlerin resmî sayısı 50.000'nin üzerinde, yaralananların
sayısı ise bir milyonun üzerindedir.
Türkiye'de trafik
kazalarında ilk sırayı her yıl olduğu gibi yine
İstanbul almıştır. İstanbul ilinde geçen yıl 10
bin 870'i ölümlü ve yaralanmalı, 39.387'si maddi hasarlı olmak üzere
50.257 trafik kazası meydana gelmiştir. Kazalarda 241 kişi
yaşamını yitirirken 16.610 kişi
yaralanmıştır. İkinci sırada yer alan Ankara'da ise
bir yılda gerçekleşen 35.731 kazada 174 kişi ölmüş, 13.955
kişi yaralanmıştır. Ölü sayısına göre üçüncü
sıradaki Konya'da geçen yıl meydana gelen kazalarda 134, Antalya'da
meydana gelen trafik kazalarında ise 125 kişi hayatını
kaybetmiştir.
Trafik
polislerinin Türkiye genelinde yaptıkları denetimlerde 2009 yılında
22.168 yayaya, 4.561.722 sürücüye ve 3.499.267 araç plakasına olmak üzere
toplam 8.083.267 adet trafik cezası tanzim edilmiştir. Sürücü ve
yayalara bir yıl içinde 14.732.644'ü peşin, 951.657.167'si
ihbarlı olmak üzere toplam 966.389.811 liralık ceza kesilmiştir.
Ayrıca;
Trafik Ekiplerin denetimlerinde alkollü araç kullanan 109.192 sürücünün; 100
ceza puanını dolduran 14.137 sürücünün; 5 kez hız limitini
aşan 812 sürücünün; sağlık şartları değişen
137 sürücünün; Karayolları Trafik Kanunu gereği hüküm giyen 56 sürücü
ile hakkında mahkeme kararı bulunan 1.171 sürücünün sürücü belgeleri
geri alınmıştır.
Bu denetimler
sonucu 195.550 sürücü Cumhuriyet Savcılığına sevk edilirken
722.069 araç ise belge ve donanımlarındaki eksiklikler nedeniyle
trafikten men edilmiştir.
Yukarıda
ifade edilen denetimler sonucu gerek idari gerekse adli yaptırımlar
söz konusu olduğu halde istenilen caydırıcılık
sağlanamamış; kaza, ölüm ve yaralanma oranlarında hiçbir
azalma meydana gelmemiştir.
Bu vesileyle
Türkiye'de meydana gelen trafik kazalarının nedenlerinin
ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve önlenmesine yönelik
gerekli çalışmaların yapılması önem arz etmektedir.
4.-
BDP Grubu adına Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Bengi
Yıldızın, bazı şahısların mezar yerlerinin
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/884)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
29 Haziran
1925'te idam edilen Şeyh Sait ve arkadaşları, 15 Kasım
1937'de idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşları ile 23 Mart
1960'da Urfa'da vefat eden Saidi Nursi'nin mezar yerlerinin nerede
olduğunun tespit edilmesi ve naaşlarının ailelerine
verilmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 104 ve 105
inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılması için gereğini arz ve talep ederiz.
Bengi
Yıldız
Grup
Başkan Vekili
Gerekçe:
Şeyh Said ve
Osmanlı'nın son döneminde Danıştay
Başkanlığını yapan Seyit Abdülkadir ile 47
arkadaşı 29 Haziran 1925 yılında "İslami bir Kürt
Devleti" kurma iddiasıyla yargılanıp idam edildiler.
Seyit Rıza
ve arkadaşları 15 Kasım 1937'de 75 yaşında iken,
oğlu ise 18 yaşından küçük olmasına karşın
yaşı büyütülerek idam edildiler. Bugün kamuoyu Seyit Rıza
şahsında Dersim'de (Tunceli) yaşananların bir vahşet,
bir düzmece yargılama olduğunu biliyor. Başbakan Sayın
Recep Tayip Erdoğan, bu hukuksuzluğu Seyit Rıza'nın
"Evladı Kerbelayık. Be günahık. Ayıptır.
Zulümdür. Cinayettir" şeklindeki sözleriyle anıyor.
Saidi Nursi
1960'ta Urfa'da yaşamını yitirdi. Ancak 1960 darbesini yapanlar
onu mezarında dahi rahat bırakmayarak, bilinmeyen bir yere
götürdüler. Saidi Nursi hem yaşamında hem de vefatından sonra
Türkiye'nin en çok fikirleri tartışılan, eserleri en çok
satıp okunan bir düşünürdür.
İdam edilen
bu şahısların her birisinin bir ailesi, onları seven bir
çevresi olduğu bilinmektedir. Hem İslami kurallara hem de
"Demokratik Hukuk Devleti" olarak kendisini tanımlayan Türkiye
Cumhuriyeti yasalarına göre, bu insanların yakınlarının
ve sevenlerinin onların mezarının nerede olduğunu bilme
hakkı vardır. Demokratik devlet, vatandaşlarına
karşı kin gütmez, öç duygularıyla hareket etmez. Aradan geçen
bunca yıla rağmen ailelerinin bu talebini görmezden gelinemez.
Kürt sorununun en
hararetli tartışıldığı bu dönemde Kürtler arasında
en çok sevilen, saygı duyulan bu şahsiyetlerin mezarının
bulunup ailelerine, sevenlerine verilmesinin devletin geçmişiyle
yüzleşmesinde ve barışçıl bir toplumun
yaratılmasında çok önemli katkısının
olacağını düşünüyoruz.
Bu amaçla
Mecliste bir Araştırma Komisyonunun kurularak, bir an önce bu
şahısların mezarlarının tespiti için
araştırmalara başlamasının elzem olduğunu
düşünüyoruz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
(10/618) esas numaralı, Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 20/10/2010 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
20.10.2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 20.10.2010 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan (Faili meçhul cinayetlerin aydınlanması);
(10/618) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin görüşmelerinin,
Genel Kurulun, 20.10.2010 Çarşamba günlü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk,
Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk.
Süreniz on
dakikadır. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sabahattin Aliden başlayarak Hrant Dinke kadar olan süreçte yapılan
siyasi cinayetlerde yaşamını kaybedenler ve bu siyasi
cinayetlerin aydınlatılması üzerine verdiğimiz Meclis
araştırması önergesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyetinin tarihine
baktığımız zaman faili meçhullerle doludur. Türkiye
Cumhuriyeti, tarihi âdeta faili meçhullerle, mezarlarla dolu bir cumhuriyet
hâline gelmiştir.
1948
yılında Sabahattin Alinin katledilmesinden itibaren olan süreçte
sağ veya sol görüşlü pek çok aydınımız
katledilmişlerdir. Sabahattin Ali, Doğan Öz, Bedrettin Cömert, Bedri
Karafakioğlu, Necdet Bulut, Abdi İpekçi, Cevat Yurdakul, Ümit
Doğanay, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu, Kemal Türkler,
İlhan Erdost, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Vedat
Aydın, Mehmet Sincar, Musa Anter, Uğur Mumcu, Ahmet Taner
Kışlalı ve Hrant Dink katledilen aydınlarımızdan
bazılarıdır.
Değerli
arkadaşlarım, bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde
katledilen kişilerin yakınları bir araya gelerek Toplumsal
Bellek Platformu oluşturmuşlar, bu siyasi cinayetlerin neden,
nasıl, kimler tarafından gerçekleştirildiğinin
araştırılması için mücadeleye
başlamışlardır ve bu kapsamda Toplumsal Bellek Platformu
üyeleri 11 Şubat 2010 günü Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmişler,
başta Meclis Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin olmak
üzere tüm parti grup başkan vekillerini ziyaret etmişler ve bunlar
taleplerinde, Türkiyede bu siyasi cinayetlerin
araştırılması ve aydınlığa
çıkarılması için, bir Meclis araştırma komisyonunun
kurulmasını talep etmişlerdir. Bunlar, bu siyasi cinayetlerin
araştırılması, aydınlatılması, yargı
sürecinin zaman aşımı ya da başka manevralarla
kapatılmaması için milletin iradesinin tecelli ettiği Türkiye
Büyük Millet Meclisini göreve çağırmışlardır.
Sabahattin
Aliden itibaren Hrant Dinke kadar uzanan süreçte meydana gelen ve faili
meçhul bırakılan bu siyasi cinayetlerin neden, nasıl
gerçekleştirildiğinin, kimler tarafından
yapıldığının araştırılması ve gün
ışığına çıkarılması için Cumhuriyet
Halk Partisi milletvekilleri olarak Meclis araştırma önergesi verdik.
Verdiğimiz bu Meclis araştırma önergesi ilk önce 6 Nisan 2010
günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi olarak görüşülmüş ancak AKPnin oylarıyla
reddedilmiştir.
Toplumdaki bu
konudaki beklenti ve duyarlılığı da dikkate alan Cumhuriyet
Halk Partisi, tekrar aynı önergeyi 22 Haziran 2010 günü Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna getirmiş, yine bu Genel Kurulda AKP
oylarıyla bu önerge reddedilmiştir.
Yine 1 Mayıs
1977 katliamının neden, nasıl, kimler tarafından
yapıldığının açığa
çıkarılmasına yönelik Cumhuriyet Halk Partisi Meclis
araştırma önergesi yine bu Meclis gündemine getirilmiş -16
Haziran 2010 günü- yine bu Mecliste AKP oylarıyla reddedilmiş,
DTPnin buna benzer önergeleri bu Meclis Genel Kurulunda AKPnin oylarıyla
reddedilmiştir.
16 Mart 1978de
İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin üzerine silahlı ve
bombalı yapılan saldırı olayının kimler
tarafından nasıl gerçekleştirildiğinin açığa
çıkarılmasına ilişkin Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği Meclis araştırma önergesi hâlen Meclis Genel Kurulunda
görüşülmeyi beklemektedir.
Bütün bu olaylara
rağmen, değerli milletvekilleri, Başbakan 3 Eylül 2010 günü
Diyarbakırdaki AKP mitinginde Bir gece yarısı sokak
ortasında ensesine kurşun sıkılarak katledilen, katilleri
gecenin karanlığında kaybolup bir daha hiç ortaya çıkmayan,
çıkarılmayan faili meçhullerin acısını çok iyi
biliriz. Sevgili kardeşlerim, Ape Musanın yani Musa Anterin
acısını bizler unutamayız, Orhan Miroğlunun
yarasını bizler unutamayız. demiştir. Görüldüğü gibi
Sayın Başbakanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde unuttuğu
faili meçhullerin acısı Anayasa değişikliğine
verilecek evet oylarını artırabilmek için gittiği
Diyarbakırda aklına geliyor. Başbakanın partisi AKP Ape
Musanın kimler tarafından, neden ve nasıl katledildiğinin
araştırılması hususuna Türkiye Büyük Millet Meclisinde
karşı çıkıyor, Diyarbakıra gidince de her nedense Ape
Musanın acısını çok iyi hatırlıyor. Şimdi
insana sormazlar mı Sayın Başbakan gerçekten Musa Anterin acısını
unutmamışsa, Musa Anterin de içinde bulunduğu faili meçhul
bırakılan cinayetlerin acısını çok iyi biliyorsa,
partisi AKP Mecliste faili meçhul bırakılan cinayetlerin
araştırılıp açığa çıkarılmasına
neden karşı çıkmıştır, neden karşı
çıkmaktadır? AKP 1 Mayıs 1977 katliamının
araştırılmasına neden karşı
çıkmıştır?
Değerli
milletvekilleri, AKP Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, JİTEM,
Güneydoğu, Doğu Anadolu Bölgelerinde yaşanan faili meçhullerin,
cinayetlerin araştırılmasına ilişkin BDPnin
verdiği Meclis araştırma önergesi üzerine 3/2/2010 tarihinde
yaptığı konuşmada Ben esasen bu önergenin kabul edilmesini
ve tüm bu zamana kadar yaşanmış olan tüm faili meçhullerin
ortaya çıkmasını arzu ediyorum. diyor ve devam ediyor
Aslında zamanlaması uygun olsaydı bunu kabul edebilir ve bu şekilde
bu faili meçhullerin ortaya çıkmasını arzu ederdik.
Değerli
arkadaşlarım, dediğim gibi Ben şahsen bunun, bu komisyon
kurulmasından yanayım. demektedir. Bunun üzerine de Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Kemal Anadol Haydi kuralım, ona göre oy
kullan. demiştir.
Yine, 6/4/2010
tarihinde Cumhuriyet Halk Partisinin faili meçhullerin
araştırılmasına ilişkin önergesinin aleyhine AKP Konya
Milletvekili Sayın Ayşe Türkmenoğlu yaptığı
konuşmada Demokratik bir Türkiyeye kavuşmak için söz konusu bu
cinayetlerin aydınlatılması gerekmektedir. Bu faili meçhul
cinayetlerin üzerinde bir sır perdesinin kaldırılması ve
somut adımlar atılması gerekmektedir. Bizler de tabii ki bu
cinayetlerin aydınlatılmasını istiyoruz. demişlerdir
ama her nedense bu araştırma önergelerinin yapılmaması
konusunda oy kullanmışlardır.
22/6/2010
tarihinde AKP Grubu adına konuşan Sakarya Milletvekili Sayın
Ayhan Sefer Üstün: Değerli arkadaşlar, bizler inşallah tatilden
sonra geleceğiz, bu faili meçhullerle ilgili komisyonu
kuracağız. Aslında bu öneriyi önemsiyoruz. Gerçekten bu
memlekette faili meçhul kalmaması lazım, her şeyin
aydınlığa çıkması lazım. O bakımdan da
önerge geldiğinde sizlerden destek istiyoruz. demiştir. Yani
peşinen Meclis kapanmadan önce böyle bir önergeyi getireceklerini ve
bizden destek isteyeceklerini söylemiştir.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, tatil bitti. Şayet faili meçhul
bırakılan cinayetlerin aydınlatılmasını gerçekten
AKPli arkadaşlarımız önemsiyorlarsa işte, önerge tekrar
gündeme geldi. Haydi, iş başına. Önergeye kabul oyu vererek
faili meçhullerin aydınlatılmasını istediğiniz
konusundaki samimiyetinizi gösterme fırsatı doğmuştur.
Bugüne kadar
faili meçhullerin araştırılması, soruşturulması
ve yargılanması yapılmamıştır değerli
arkadaşlarım. Yargılanıyormuş gibi
yapılmıştır, mahkemelerin önü
tıkanmıştır, mahkemelerin istediği bilgiler devlet
sırrı denilerek mahkemelerden gizlenmiştir, mahkemelere
gönderilmemiştir. 12 Eylül 1980 darbesinin işaret fişeği
sayılan 1 Mayıs 1977, 16 Mart 1980 katliamları bir türlü
aydınlatılamamıştır.
Aslında faili
meçhul cinayet diye bir şey yok, faili meçhul bırakılan
cinayetler vardır. Devleti yönetenlerin, hele hele
Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, iktidar partisinin
yöneticilerinin devlet içindeki illegal örgütlenmelerden ve çetelerden
şikâyet etmeye hakları yoktur. Devletin görevi işlenen
cinayetlerin faillerini bulmaktır, cinayetlerin neden, nasıl ve
kimler tarafından işlendiğini açığa
çıkarmaktır, siyasi cinayetlerin arkasındaki gizli ilişkileri,
çeteleri ortaya çıkarmaktır. Devleti yönetenlerin görevi devletin
içindeki ya da dışındaki çetelerden hesap sormaktır.
Devletin içindeki yasa dışı yapılanma ve örgütlenmeleri
darmadağın etmektir. Devleti çete devleti olmaktan çıkarıp
demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği çetelerin hukuku
yerine yurttaşın hukukunun egemen olduğu hukuk devleti hâline
getirmektir. Demokratik hukuk devletinde şu veya bu nedenle olayların
üzeri örtülemez, failleri gizlenemez, devlet sırrı diyerek hiçbir
siyasi cinayet aydınlatılmadan karanlıkta bırakılamaz
çünkü hiçbir sır, katilleri saklama onursuzluğunu,
aşağılamayı taşıyacak kadar önemli değildir.
Türkiye'nin geçmişindeki karanlıkların
aydınlatılması, demokrasimizin ve özgürlüklerimizin
gelişmesi açısından son derece önemlidir.
Biz bu konuyu bu
kadar önemli saydığımız için, işte bu Meclis
araştırma önergemizi 3üncü kez bu Meclis Genel Kurulunun huzuruna
getirmekteyiz değerli arkadaşlarım. Susurluk kazasında
ortaya çıkan çete davasının Ergenekon davasıyla neden birleştirilmediği
konusunda toplumda çok derin kuşkular vardır. Bu Susurluk
davasına bakan 6 no.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin gerekçeli kararı
ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla)
Özel Harp Dairesi eski Başkanının
anıları, açıklamaları, eski Başbakanlardan Bülent
Ecevitin kontrgerillayla ilgili beyanlarının
ışığında, siyasi katliam ve cinayetlerin
arasındaki fiil ve fail bağlantıları dikkate
alındığında, bunun bir ucunun ABDye dayanan kontrgerilla
faaliyetleri olduğu şeklinde toplumda çok derin kuşkular
vardır, çok derin endişeler vardır değerli
arkadaşlarım.
O nedenle,
Cumhuriyet Halk Partisinin getirdiği bu Meclis araştırma
önergesinin kabul edilmesi demokrasinin gelişmesi açısından çok
önemlidir. Onun için, her şeyden önemli olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin buna benzer soruları kapsayan bir araştırma
önergesini kabul ederek yasa dışı örgütlerle, çetelerle,
emperyalizme dayanan kontrgerillalarla gerçekten hesaplaşmayı istiyor
olması gerekmektedir. Umarım hepimiz için o gün bugündür.
Araştırma önergemizin kabulünü diliyorum ve toplumda bu konudaki
beklentileri, toplumun, milletin iradesini temsil eden bu yüce Meclisin
karşılaması gerektiğini
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
ve topluma bu
konudaki bizden olan alacağını ödemesini istiyorum. Bu nedenle
araştırma önergemizin desteklenmesini diliyorum ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Meclisin çalışma takvimi ve gündemi daha önce
alınan Danışma Kurulu önerisinin yine Genel Kurul
tarafından kabulüyle belirlenmiştir. Genel Kurulun 3/10/2010 tarihli
3üncü Birleşiminde kabul edilerek belirlenen takvim gereği salı
günleri denetim yapılmakta, çarşamba ve perşembe günleri
denetime ayrılmamakta, gündemin diğer maddeleri görüşülmekte;
yine çalışma saatleri bakımından, sizlerin de her zaman
arzu ettiği, ifade ettiği gibi, daha rahat, daha medeni bir
çalışma sistemi getirilmiş, salı günleri 15.00-20.00,
çarşamba ve perşembe günleri de 14.00-20.00 saatleri
çalışma saatleri olarak kabul edilmiştir.
Hâl bu iken
Danışma Kurulunca gündemde bekleyen ve ayrıca Genel Kurulun
gündeminde olan ve halkımızın beklediği, önemsediği
diğer gündem maddeleri ile yeni gelebilecek Anayasa uyum yasaları ve
bütçeyle birlikte, yine seçim dönemi de nazara alınarak gündemin çok daha
yoğun olacağı aşikârdır. Bu nedenle, salı günleri
dışında çarşamba ve perşembe günlerinde denetim
yapılması çok zor görülmektedir. Zira, Meclisi çok daha yoğun
çalışma günleri beklemekte, gece gündüz çalışsa dahi
gündemi bitirememe ihtimali de bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri
SIRRI SAKIK
(Muş) Bundan daha önemli bir konu olur mu?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Oraya geleceğim.
Söz konusu
CHPnin grup önerisinin 6 Nisan 2010 Salı günü ve 22 Haziran 2010
Salı günkü birleşimlerinde de ön görüşmeleri
yapılmış ve her iki birleşimde de gündeme
alınması reddedilmiştir.
CHPnin grup
önerisini aslında bizler de önemsiyoruz. İşte bu nedenledir ki
Hükûmetimizin kararlı ve istikrarlı duruşu sayesinde
İktidarımız döneminde işlenen faili meçhul cinayetlerin
neredeyse tamamı çözülmüş ve açığa
çıkmıştır. Çünkü AK PARTİ Grubu olarak bizler de faili
meçhul tüm cinayetlerin aydınlatılmasını istiyoruz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) İstiyorsanız, o zaman oy verirsiniz!
AHMET AYDIN
(Devamla) - Hükûmet olarak da grup olarak da elimizden geleni yapmaktayız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Oy ver, oy!
AHMET AYDIN
(Devamla) - Hatta, hatta eğer sizler samimi iseniz, bugün grup başkan
vekillerimiz baş örtüsüyle ilgili meseleyi görüşmek adına CHP
Grubunu da ziyaret etti.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Onu niye karıştırıyorsun?
AHMET AYDIN
(Devamla) CHP Grubunu ziyaretinde grup başkan vekillerimiz Faili
meçhullerle ilgili konuyu değerlendirelim ve gerekirse önümüzdeki hafta
hep birlikte getirelim. dedi. Samimiyet budur değerli arkadaşlar.
İkide bir gündemi saptırmakla, gündemde olmayan konuları getirip
çalışma takvimini geciktirmekle bu işler olmaz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) 3üncü defa reddediyorsunuz ama.
AHMET AYDIN
(Devamla) - Eğer samimi iseniz Bekleyin. Bugün değil, haftaya
salı günü, çarşamba günü değerlendirelim.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Ne fark eder? Şimdi kabul et!
AHMET AYDIN
(Devamla) Hep birlikte getirelim ve bütün faili meçhulleri sizlerin de
samimiyeti varsa hep birlikte aydınlatalım. dedik. Sadece burada
sayılanları değil, hepsinin üzerine gidelim.
Değerli
arkadaşlar, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Aynen, aynen!
AHMET AYDIN
(Devamla) Türkiye, önceden faili meçhullerle, işkencelerle anılan
bir ülkeydi.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Kaldır elini, bitir işi.
AHMET AYDIN
(Devamla) - Bugün çok daha pozitif bir
noktadayız.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yok ya!
AHMET AYDIN
(Devamla) - Olayların üzerine daha
cesaretle gitmekteyiz.
Değerli
arkadaşlar, asit kuyuları bu dönemde açıldı. Çeteler
diyorsunuz, çetelerle mücadelemize niye destek vermiyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bulalım, bulalım!
AHMET AYDIN
(Devamla) - Çetelerle en büyük mücadele
bu dönemde yapılıyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Tamam, önergeyi kabul et, bulalım.
AHMET AYDIN
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, çağdaş
değerlere sahip, demokratik ve huzur dolu bir Türkiye tabii ki hepimizin
ortak gayesidir. Faili meçhullerin, faili meçhul cinayetlerin hedefi olan
toplumun önde gelen isimlerinin katledilmesi de ülkemizin huzurunu bozarak
anarşi yaratmayı hedefleyen ve bundan nemalanan katillerin ortak
amacıdır. AK PARTİ İktidarı olarak bunun önüne geçmek
ve cumhuriyet tarihimizde ülkemizin yaşamış olduğu bu
acı olayların bir daha yaşanmaması için önlemler almaya
çalışıyoruz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Ne zaman?
AHMET AYDIN
(Devamla) - Gerek yasal ve anayasal
düzlemde gerekse fiilî çalışmalarımızla yapmış
olduğumuz icraatlar ve demokratikleşmede geldiğimiz nokta,
çetelerle mücadelede geldiğimiz nokta ortadadır değerli
arkadaşlar.
PERVİN
BULDAN (Iğdır)- Ortada, ortada, zaten görüyoruz!
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Araştırılmasını istemiyorsunuz!
AHMET AYDIN
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugüne kadar faili meçhul
cinayetler konusu sıkça araştırılan bir konu olmuş ve
bu konu hakkında da bugüne kadar aslında altı tane
araştırma komisyonu kurulmuştur ve bu araştırma
komisyonlarında da bugüne kadar, işin doğrusu, çok ciddi bir
sonuç da alınamamıştır.
Araştırma
komisyonları bir mahkeme gibi değil, yürütmeyi denetleyerek tavsiye
niteliğinde kararlar alan bir mekanizmadır. Komisyonların görev
ve yetkilerini daha güçlü hâle getirerek etkinliğini artıracak olan
İç Tüzük değişikliklerinin yapılması için tüm parti
gruplarının belki bir araya gelmesi gerekiyor. Eğer samimiysek
bunu da yapmamız gerekiyor.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, bu ülkede, daha önce, bu
araştırma komisyonları tarafından çağırılan
kamu görevlileri oldu. Yetkililer, kamu görevlileri çağrıldı ama
maalesef yüce Meclisin çağrısına kulak vermediler ve bu Meclis
çatısı altında kurulan komisyona ifade vermeye, beyan vermeye
gelmediler. Siz kurdunuz, bu İç Tüzükle, yarın, tekrar
çağırdınız; aynı şahıslar ya da farklı
şahıslar -fark etmez- komisyona gelmedikleri takdirde nasıl bir
çalışma yapacaksınız, nasıl bir araştırma
yapacaksınız?
SIRRI SAKIK
(Muş) Görevden alacaksınız! İktidarsınız!
AHMET AYDIN
(Devamla) O yüzden, işte, doğal olarak da bu komisyonların çok
daha etkili sonuçlar elde etmesi gerekiyor ve bu manada, gerekirse de İç
Tüzük değişikliğinin bence yapılması gerekiyor diye düşünüyorum.
Daha güçlü ve etkileri artırılmış komisyonların
kurularak faaliyete geçirilmesi hâlinde cinayetlerin
araştırılması, önüne geçilip tedbir alınması ve
bir daha bu tip cinayetlerin yaşanmamasının sağlanması
kesindir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Çeteyi kim kurdu Ahmet Bey? Ahmet Bey, çeteleri kim
kurdu?
AHMET AYDIN
(Devamla) - Kaldı ki değerli arkadaşlar, konu, yargıyı
ilgilendiren bir konudur.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Çeteyi kim kurdu? Ahmet Bey, çeteleri kim kurdu?
AHMET AYDIN
(Devamla) - Yargının görevini tam anlamıyla yerine getirmesiyle
de faili meçhul cinayetlerin teker teker
aydınlatılacağından da eminiz.
Diyarbakırda
faili meçhullerin davaları için kurulan mahkeme Türkiyede bir ilktir.
Yargı bu tip mahkemelerle bu olayların önüne geçmekte büyük öneme
sahiptir. Faillerin ortaya çıkarılıp yargılanması ve
cezalandırılması yarınlar için de bizlere umut verecektir.
Değerli
arkadaşlar, biraz önce de ifade ettiğim üzere, AK PARTİ
İktidarı boyunca faili meçhul cinayetlerin üzerine kararlı bir
şekilde gidilmiş ve ciddi manada sonuçlar da
alınmıştır. 14 bin civarında faili meçhul olay
açığa çıkmıştır.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Kim bunlar ya? 14 bin kişi!
AHMET AYDIN
(Devamla) Yine, Meclis İç Tüzüğündeki araştırma
komisyonlarıyla ilgili değişiklikler
yapıldığı ve bu komisyonlara etkinlik
kazandırıldığı zaman kurulacak olan bir faili meçhul
cinayetler komisyonunun da çok daha etkili sonuçlar elde edeceği
aşikârdır. Bağımsız yargının da faili meçhul
cinayetlerle ilgili uzman mahkemelerle yapacağı yargılama süreci
de bu olaylara önemli katkılar sağlayacaktır. Tabii, her
şeyden önce samimiyetimizi ortaya koyarak işte bugün grup başkan
vekili arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi değerli
arkadaşlar, çok önemli bir konu, bu konunun üzerinde bizler sıkı
sıkı duruyoruz, üzerine gidiyoruz. Eğer samimiyseniz dedik ya
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Türbandan başka derdiniz yok mu? Gelin, faili meçhullere
oy verin, bırakın bunları!
AHMET AYDIN
(Devamla) Bugün gündemde denetim yok, gündem belli; denetimi salıya da
aldık, denetimi de kaçırtmadık. Bugün denetim günü değil,
bunu bekletin. dedik, Madem çok önemsiyorsunuz, iktidar olarak bizler de
varız. dedik, Bekleyin önümüzdeki hafta hep birlikte
değerlendirelim, gerekirse hep birlikte bir araştırma önergesi,
araştırma komisyonu kurulması şeklinde getirelim. dedik
ama maalesef sizler tabii ki niyet üzüm yemek olmadığı için
bundan da kaçtınız.
Tekrar
teşekkür ediyor, bu nedenlerle CHP grup önerisinin aleyhinde olduğumu
ifade ediyorum.
GÜROL ERGİN
(Muğla) - Haftaya Amerikadan size bir bilgi mi gelecek?
AHMET AYDIN
(Devamla) - Ama mutlak surette de ileride bir uzlaşıyla birlikte
faili meçhullerin aydınlatılması gereğine de inanıyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Muş Milletvekili Nuri Yaman.
Buyurun
Sayın Yaman. (BDP sıralarından alkışlar)
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin faili meçhul
cinayetlerin aydınlatılması amacıyla vermiş
olduğu Meclis araştırması üzerine lehinde söz
almış bulunuyorum. Bu nedenle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz önce bu
kürsüde bu araştırma önergesinin ve benzer araştırma
önergelerinin ne kadar anlamsız olduğunu, ne kadar zamansız
olduğunu söyleyen Değerli Hatibi dinlediğim zaman gerçekten
yerimde kızarmaya başladım.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Anlamsız demedim, anlamlı dedim.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) Yani bu Meclisin bu kadar önemli konuları varken siz
nasıl oluyorsunuz da kalkıp da faili meçhul cinayetlerin
araştırılması konusunda böyle bir önerge getiriyorsunuz
diye neredeyse hatipleri ve bu konudaki CHPyi azarlayacak konumda
konuştu. Üzülmemek elde değil. Daha dün, bu AKP Grubu, bu Meclisten,
çok kısa bir süre içinde, sözüm ona çok çok önemli buldukları spor
konularının araştırılmasını önemsiyor da
Bu
ülkenin vicdanını karartan, gerçekten hâlen bu olayların içinden
gelip görgü tanıklığını yapan insanların vicdan
azabı çektiği konularda konuşmaları ve bilgi vermeleri
gereken bir konuda araştırma yapılmamasını istemek
kadar bir aymazlık olacağını zannetmiyorum. Türkiyede spor
sorunlarının konuşulması çok mu önemliydi değerli
AKPli milletvekilleri, siz on beş dakika içinde bu konuyla ilgili bir araştırma
komisyonu oluşturdunuz?
Bakın,
halkımız bizi dinliyor, insanlarımızın gözü bu
Mecliste, sorunların çözümleneceği yeri burası olarak görüyor ve
sizden büyük görevler bekliyor. Türkiye'nin, yıllardır, cumhuriyet
tarihi boyunca faili meçhul cinayetlerle kanayan vicdanının
artık bana göre onarılması gerekir. Ben,
hafızalarınızı tazelemek için birkaç kişiden
bahsedeceğim ama genelde de vurgulayacağım, meslek
yaşantım içinde gerek Kahramanmaraş olaylarını
soruşturan müfettiş raporlarını okuyan, değerlendiren
gerek Çorum olaylarını yine değerlendiren İçişleri
Bakanlığı müfettiş raporlarını okuyan ve yine
Fıratın ötesinde Kürt coğrafyasında bilhassa 1988 ve 1993
yılları arasında binlerce insanın Ape Musaların, Vedat
Aydınların, HEP Malazgirt İlçe Başkanı Harbi
Armanın ve oradaki cinayet şebekelerinin devletin de bir noktada
gözetim ve denetimi altında çalışan JİTEMin neler
yaptığını gözlerinizin önüne sermek isteyeceğim. Ancak
bu araştırma önergelerini, ne yazık ki bundan önce olduğu
gibi, öyle sanıyorum yine AK PARTİnin Meclisteki
çoğunluğuna dayanarak reddedeceği ayan beyan ortada ama
onların vicdanlarına seslenmek istiyorum.
Siz Çorum
olaylarında, hâlen o anekdotları anlatan -eğer
yaşıyorsa uzun ömürler diliyorum- göz yaşlarını
dökerek olayların içinde büyüyen, olayları inceleyen zamanın
Çorum Cumhuriyet Savcısı Ertem Türkeri şu anda dinleyip onun
vicdanının aklanmasını istemez misiniz? Yine, siz, Sivas
olaylarında gidip o olayları inceleyen, o olayların video
kayıtlarını alıp müfettiş raporuna bağlayan ve o
müfettiş raporları klasörlerinin hâlen İçişleri
Bakanlığının arşivlerindeki o belgelerin, o
düzenlenen, alınan ifadelerin gün ışığına
çıkmasını istemez misiniz? Yine, Maraştaki olayları
inceleyen, bir aylık bir süredeki alınan ifadelerde olayların nasıl
tezgâhlandığını, bu faili meçhul cinayetlerin nasıl
devletin kollaması ve gözetimi altında
yapıldığını duymak istemez misiniz? En yakın
tanığı olarak benim de 2005 yılında, bundan beş
yıl önce il teftişini yaparken Edirne Emniyet Müdürü olan, o zaman ve
orada ancak tanışma durumunda olduğum, şimdi
yargılanmakta olan Hanefi Avcının, benim kanımı
donduran ve Gerçekten bunlar doğru mu? diye kendisine sorduğumda
Ben o zaman orada İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube
Müdürüydüm. deyip orada işlenen Vedat Aydın cinayetinin, orada
işlenen Harbi Armanın cinayetinin, Mehmet Sincarın
cinayetinin, orada gözlemcisi, belki bir bakıma da emniyet
istihbaratının da bilgilerini öğrenmek istemez misiniz?
Bakın, bu
saydığım olaylar sıradan olaylar değil. Şimdi
yargı süreci olduğu için fazla konuşmak istemiyorum ve Hanefi
Avcı, benim denetimimde anlattığı olayları, eğer
-inanıyorum ve umuyorum ki- bana anlattıkları doğruysa, her
olayın kendisinde bilgi ve belgesi, notları var diyordu. O notlara
dayanarak ben bilhassa Diyarbakırda işlenen cinayetleri sordum. O
tarihte elimde de yine itirafçı Abdulkadir Aygannın kitabı
vardı. Kitaptaki isimleri sordum. Hepsini Sayın Avcı teker teker
biliyor ve hatta bana, o sohbet sırasında, bu
saydığınız o (A) timinde, (B) timinde, bizim de emniyetin
birimlerinde
(A) timinde biliyorsunuz rütbeliler, (B) timinde de
itirafçılar, astsubaylar ve polis memurları vardı. Bunları,
JİTEMin orada at oynattığı dönemde Hanefi
Avcının bana sohbet babında anlattığı ama
kendisinden o anda öğrendiğim kadarıyla bütün hepsinin bilgi ve
belgelerinin arşivlendiği
Tabii yeni kitabında bunlara ne kadar
değiniyor bilmiyorum. Onları siz duymak istemez misiniz? Ben
duyduğumda inanın ki devletin, JİTEMin ve belki bir bölümünde
emniyetin de bu cinayetlere nasıl ortak olduğunu, bunların
gerçek olup olmadığını kendisine
onaylattığımda benim kanım durdu.
O nedenle, gelin,
eğer, öyle inanıyorum ki
Sayın Avcı o tarihte O bilgi,
belgeleri günü geldiği zaman ben değerlendireceğim ve bunu
kamuoyuyla paylaşacağım. diyordu. Hatta kendisine şunu da
söyledim: Yahu, böyle bu belge, bilgiye sahip olan bir Cem Erseveri kısa
bir sürede bitirdiler, ortadan kaldırdılar, sen bunları
nasıl muhafaza ediyorsun? dediğimde de, bana Ben, çok
güvendiğim birine de yedeklemesini yaparak kendimi sağlama
aldım. diyor. Gelin bu araştırma önergesini kabul edelim. Gelin
ülkemizin bu karanlık bölümünü, Maraşın, Çorumun, Sivasın,
Diyarbakırın ve Silopinin o karanlık cinayetlerini hep
birlikte bu araştırma önergesiyle su yüzüne çıkaralım.
Ben
inanıyorum ki eğer bu araştırma önergesi kabul edilir ve bu
Meclisin, yüce Meclisin oluşturacağı komisyon o raflardaki
dosyaları indirirse, yaşayanların bir kısmına da
ulaşırsa ve bu yakın tarihin, karanlık dönemin, Kürt
coğrafyasındaki, Diyarbakırdaki işlenen ve Hanefi
Avcının bire bir tanığı olduğu, bire bir bilgisi
bulunduğu o dosyalar, o arşivler eğer açıklanırsa
Türkiye bu yükten kurtulur, Türkiye aklanır. Eğer adınız
gibi AK PARTİ olmak istiyorsanız gelin, Türkiye'nin aklanmasına
birlikte katkı sunalım. Eğer bu araştırma önergesi
kabul edilir ve o yasal süresi içinde, üç aylık süresinde iyi bir
çalışma yapılırsa hazır olan belgeler, raflarda
bulunan dosyalar sadece indirilsin, o dosyalardan yararlanılarak
Türkiye'nin yüzlerce faili meçhul cinayeti çok rahatlıkla
aydınlığa kavuşur. Burada ben vicdanları rahatlatmak
için
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yaman, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
M. NURİ YAMAN
(Devamla) Ben geçmişimizdeki hataların ve geçmişimizde
yaşadığımız olumsuzluklarla yüzleşmenin bir
erdemlik olduğuna inanıyorum. Tabii, Kürt tarihi içinde de, Kürt
ayaklanmaları içinde de benzer komplolarla, benzer karanlık
birtakım senaryolarla çok kişiler bu faili meçhul cinayetlere kurban
gitti. Onların hâlen yaşayan tanıkları var. Benim görev
yaptığım süre içinde İçişleri
Bakanlığının arşivi dahi
Bu dediğim bir sürü
faili meçhul cinayetler o yapılan asayiş toplantılarındaki
verilen raporlar değerlendirilirse çok rahatlıkla, çok konuda bir
başarıya ulaşacağımıza inanıyor diyor ve bu
Meclis araştırmasının, ülkemizin akı, yüz akı
olması dileğiyle kabul edilmesini diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grup önerisi aleyhinde söz isteyen Yılmaz Tunç, Bartın
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz grup önerisiyle, 1948 yılından bu yana ülkemizde
meydana gelen faili meçhul cinayetlerin öncesinde ve sonrasındaki tüm
olayların araştırılması, öldürülenlerin
arkasındaki örgütlenmenin ortaya çıkarılması amacıyla
verilen Meclis araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin
önergenin Genel Kurulun bugünkü gündemine alınması istenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, AK PARTİ İktidarından önce ülkemizde faili
meçhul cinayetlerin çok sık yaşandığı bir gerçektir.
Çok değerli aydınlarımız, gazetecilerimiz, bilim
adamlarımız faili meçhul cinayetler neticesinde, maalesef,
hayatlarını kaybetmişlerdir.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Şimdi onları hapishanelere atıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - AK PARTİnin iktidara gelmesiyle birlikte, son sekiz yıla
baktığımızda, Türkiyede faili meçhul olayların
aydınlatılmaya çalışıldığını,
çetelerin, mafyanın, karanlık odakların üzerine
kararlılıkla gidildiğini, hiçbir şeyin üzerinin
örtülmediğini, şüphelilerin bağımsız ve tarafsız
yargı önünde hesap vermelerinin sağlandığını
görmekteyiz.
AK PARTİ
hükûmetleri, hukuk ve adalet alanında ve demokratikleşme konusunda
öncelikle mevzuatımızda önemli değişikliklerin
yapılmasını sağlamıştır. Başta
artık çağımızın ihtiyaçlarına cevap veremeyen
ceza sistemimizde önemli değişiklikler yapılarak ceza adalet
sistemimiz daha çağdaş bir yapıya kavuşturulmuş, çok
önemli yasa değişiklikleri gerçekleştirilmiştir.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Türkiyeyi açık cezaevine çevirdiniz.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - Son olarak da temel hak ve özgürlükleri genişleten, yargı
bağımsızlığı ve
tarafsızlığını sağlayan, hukukun üstünlüğünü
ve hukuk devleti ilkelerini güçlendiren yirmi altı maddelik çok önemli
Anayasa değişikliği 12 Eylülde milletimizin onayıyla
yürürlüğe girmiştir.
AK PARTİnin
iktidara gelmesiyle birlikte, Türkiye'nin hukukun üstünlüğüne dayanan,
demokratik, çağdaş bir ülke olması için gerekli
çalışmaları yapacağını, adaletin her alanda tesis
edileceğini, temel hak ve hürriyetlerin, bireyin özgürlüğünün en ön
planda tutulacağını ve bunun için gerekli olan
mekanizmaların işletileceğini, mevzuatımızın
yenileneceğini ve ülkemizin hukukun üstünlüğüne dayanan bir devlet
olması için yapılması gereken ne varsa yapacağını
hem programında hem de her seçim öncesi yayınladığı
seçim beyannamelerinde ilan eden AK PARTİ, sekiz yıllık süreçte
bu söylediklerinin büyük bir kısmını tek tek ele alarak hayata
geçirmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; demokratikleşme alanında
son sekiz yılda elde ettiğimiz kazanımları kalıcı
hâle getirmenin ve daha da geliştirmenin gayreti içerisindeyiz. Ülkemizin
geçmişte yaşadığı acı tecrübelerin bir daha
yaşanmaması için çalışıyoruz. Türkiyeyi demokratik,
laik, sosyal bir hukuk devleti nitelikleriyle güçlendirerek geleceğe
hazırlıyoruz. Demokrasiye yönelik her türlü girişime
kararlılıkla karşı çıkıyor, çetelerle, mafyayla,
suç örgütleriyle, hukuk dışı oluşumlarla mücadeleden taviz
vermiyoruz. Bizim amacımız gelecek nesillere bugünkünden çok
farklı, daha demokratik, daha kalkınmış, daha
yaşanılabilir, çok daha güçlü bir Türkiye bırakabilmektir. Sekiz
yılda her alanda gerçekleştirdiğimiz bu
icraatlarımızı milletimiz görmekte ve yaşamakta ve onun
için de yapılan iki referandumda değişime ve
demokratikleşmeye evet demiş, son dört seçimde de AK PARTİyi,
tartışmasız, açık ara birinci parti
yapmıştır.
Bugün ülkemizin
geldiği nokta gurur vericidir. Avrupa Birliğiyle müzakere
aşamasına gelmiş, Avrupa Konseyi Parlamentosunun Meclis
Başkanlığını elde etmiş, İslam
Konferansı Teşkilatının Genel Sekreterliğini
üstlenmiş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin
üyeliğine yüz elli bir ülkenin oyunu alarak seçilmiş, gücünü
dünyanın kabul ettiği bir konuma yükselmiştir. Lider ülke
Türkiye'nin muhalefetinin de artık karalama siyaseti yerine
yapıcı, ülke menfaatini gözeten bir siyaset izlemesi gerekir.
Değerli
milletvekilleri, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması,
karanlık odakların ortaya çıkarılması konusunda
hepimiz hemfikiriz. Ancak, bir taraftan Faili meçhul cinayetler
aydınlatılsın. diyeceksiniz, diğer taraftan karanlık
güç odaklarını araştıran, onlardan hesap sormaya
başlayan yargıyı eleştirerek Türkiye'nin geleceği için
çok önemli davaların sulandırılması için elinizden gelen gayreti
göstereceksiniz. Bir taraftan Siyasi cinayetlerin öncesinde ve
sonrasındaki tüm olayların araştırılması için
Mecliste komisyon kurulsun. diyeceksiniz, diğer taraftan faili meçhul
cinayetlere neden olanlardan hesap sorulmasına, geçmişte darbeye zemin
hazırlayanların yargı önüne çıkarılmasına,
ülkemizi kaosa sürüklemek isteyenlerin yargılanabilmesinin önünü açacak
değişikliklere hayır diyeceksiniz. Bu çelişkili
davranışlar milletimizin gözünden kaçmamaktadır.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Mehmet Haberal hangi cinayeti işledi? On sekiz
aydır orada!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Sayın milletvekilleri, siyasi cinayetlerin en yoğun
olarak yaşandığı, iktidarda olduğunuz, DYP-SHP
Hükûmetinin iktidarda olduğu 90lı yıllarda meydana gelen
Eşref Bitlis suikastı, Başbağlar katliamı, Sivas
olayları, Turgut Özalın ölümü, Uğur Mumcu suikastı gibi
onlarca faili meçhul olayı neden aydınlatamadınız,
bugünlere devrettiniz?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) - Tamam işte,
kuralım şu komisyonu.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terörle
mücadele çerçevesinde alınan kararların uygulanmasında
zafiyetlerin önlenmesi, etkin, verimli ve sonuç alıcı
çalışmaların gerçekleştirilmesi, İçişleri Bakanlığımız
ile diğer kurum ve kuruluşlarımızın ifa ettikleri
görevler sırasında ortaya çıkan sorunların giderilmesi ve
terörle mücadelede koordinasyonun sağlanması için kurulan Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığı AK PARTİnin bu
konudaki hassasiyetinin açık göstergelerinden birisidir. Bu
hassasiyetimize muhalefetin de ortak olmasını istiyoruz. Sekiz
yılda elde ettiğimiz kazanımlar sayesinde artık Türkiye
faili meçhuller ülkesi olmaktan çıkmıştır. Faili meçhul
olaylar ve cinayetlerin aydınlatılması ve faillerinin bulunup
yakalanması çalışmalarıyla ilgili olarak Adalet Bakanlığının
muhtelif zamanlarda yayınladığı genelgeler de Hükûmetin bu
konudaki hassasiyetinin önemli göstergeleridir.
Değerli
milletvekilleri, araştırma önergesinde ifade edilen olayların
büyük bir kısmının aydınlatılamadığı
doğrudur. Bu olayların aydınlatılması için
geçmişte Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok sayıda
araştırma komisyonu kurulmuştur. 2002 yılından önce kurulan
bu komisyonlar neticesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç
Tüzüğünden de kaynaklanan sebeplerle başarıya
ulaşılamamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzüğünde ve yeni Anayasada yapılacak düzenlemelerle Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bu konuda çok daha aktif bir rol üstlenmesinin önü
açılarak geçmişteki karanlık noktaların
aydınlatılması son derece önemlidir.
Araştırma
önergesinde bahsedilen olayların bir kısmı yargının
gündemine gelmiş, bağımsız yargı tarafından
soruşturulmuş, bir kısmının soruşturması da
hâlen devam etmektedir.
Bugün çetelerin,
mafyanın, hukuk dışı yapılanmaların
bağımsız yargı önünde hesap verdiği bir ortamda,
öncelikle, devam eden soruşturma ve yargılamaları etkilemekten
vazgeçmek gerekir. Artık, Türkiyede karanlıkları
aydınlatmak isteyen savcılar ve yargıçlar vardır, hukuk
dışına çıkanlardan hesap sormak isteyen bir yargı
vardır, 12 Eylülde gerçekleştirilen referandumla üstünlerin
hukukundan hukukun üstünlüğüne geçilmesini sağlayan
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yok ya!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) -
yanlış yapanlardan hesap soracak bağımsız
ve tarafsız bir yargı sisteminin kurulmasını isteyen bir
millet vardır.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ali Dibo yargısı var.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - Milletimizin bu isteği doğrultusunda çalışmak
ve bu istekleri gerçekleştirmek de en başta millî iradenin tecelli
ettiği bu yüce çatı altında bizlere düşmektedir.
Görüşmekte
olduğumuz araştırma önergesiyle aynı konuda başka
siyasi partilerimizin de vermiş olduğu araştırma önergeleri
vardır. Bu önemli konunun tüm siyasi partilerimizin grupları
tarafından görüşülüp bir uzlaşma dâhilinde gündeme
getirilmesinde fayda olduğu kanaatindeyim.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Tamam işte, verin oyunuzu, uzlaşma tamam.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Bugün karanlıklar aydınlansın. şeklinde bir
önergenin hemen, acilen bugünkü Genel Kurulun gündemine
alınmasını istemenin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışmalarını aksatmaya yönelik bir girişim
olduğunu
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Beş senedir, bugün değil, bugün değil.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla)
bu önemli konunun Meclis çalışmalarını aksatma
vesilesi olarak kullanılmasını doğru
bulmadığımı belirtmek istiyor, önergenin aleyhinde
olduğumu ifade ediyor
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Yılmaz, bu konuşmaları dördüncü kez
yapıyorsun, bu konuşmaları dördüncü kez yapıyorsun
aynı kürsüden!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla)
yüce heyetinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Aynı kürsüden dördüncü kez konuşuyorsun, bugün
değil. Aynı lafları dördüncü kez söylüyorsun. Bugün gelmedi bu
önerge. Çünkü korkuyorsunuz faili meçhullerin
araştırılmasından. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tunç.
Sayın
Sakık, bir söz talebiniz var.
İç Tüzükün
60ıncı maddesi gereğince bir dakikalık süre veriyorum.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR ( Devam)
4.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının bu ülkede faili meçhul cinayetler
kalmadı sözüne ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bundan önce AKP
Grubu adına konuşan Adıyaman Milletvekili
arkadaşımızın şöyle bir belirlemesi vardı: Bu
ülkede faili meçhul cinayetler kalmadı, hepsi
aydınlatıldı. dedi. Oysaki burada oturuyoruz, Sayın Pervin
Buldan eşini kaybetti, ben ağabeyimi kaybettim ve ailemden onlarca
faili meçhul cinayetlere kurban giden insanlar var ve Musa Anterin
cinayetinden
Mehmet Sincar Milletvekili arkadaşımdı, yanı
başımızda öldürüldü. Şu an yüzlerce isim, binlerce isim
sayabiliriz. Bunların hiçbirinin failleri bulunmadı.
Şimdi,
Adalet ve Kalkınma Partisini anlamakta büyük bir zorluk çekiyoruz ve
nasıl bir yöntem?
Şimdi, bu
cinayetler sizin döneminizde işlenmedi, bunu biliyoruz. Peki, bu
cinayetlerin aydınlığa kavuşması için -siz
iktidarsınız- böyle bir talebimiz var. Bunu, bu araştırma
önergelerini niye reddediyorsunuz? Neden bu katillerin bulunması için
ortak bir çaba sarf etmiyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
(10/618) esas numaralı, Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 20/10/2010 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir. [BDP sıralarından
alkışlar(!)]
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bravo, aferin size(!)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat
ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyoruz ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
Birinci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3 üncü
sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat
Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3
Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S.
Sayısı: 510) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Geçen
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının birinci bölümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddeleri ve varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
(x)
510 S.Sayılı Basmayazı 14/10/2010 tarihli 7nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sayıştay Kanununun 1inci maddesinde, amacı ibaresinden
sonra güvenlik ve savunma harcamaları dahil ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
|
|
Hasip Kaplan |
Nuri Yaman |
Ufuk Uras |
|
|
|
|
Şırnak |
Muş |
İstanbul |
|
|
|
|
|
Pervin Buldan |
|
Akın Birdal |
|
|
|
|
Iğdır |
|
Diyarbakır |
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına |
|
|
|
|
|
Görüşülmekte
olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 1 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Mustafa Özyürek |
Osman Kaptan |
|
|
|
Trabzon |
İstanbul |
Antalya |
|
Madde 1- Bu
Kanunun amacı, kamu kaynaklarının ekonomik, verimli, etkin ve
hukuka uygun kullanılmasına güvence oluşturmak üzere, Anayasa ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme
ve hükme bağlama işlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
yapan Sayıştayın kuruluşunu, işleyişini, denetim
ve hesap yargılaması usullerini, mensuplarının
niteliklerini ve atanmalarını, görev ve yetkilerini, hakları ve
teminatları ile diğer özlük işlerini düzenlemektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifinin 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Kalaycı |
Erkan Akçay |
E. Haluk Ayhan |
|
|
Konya |
Manisa |
Denizli |
|
|
M. Akif Paksoy |
Mustafa Enöz |
Mehmet Şandır |
|
|
Kahramanmaraş |
Manisa |
Mersin |
Madde 1- Bu
Kanunun amacı, Sayıştayın kuruluşunu,
işleyişini, denetim ve hesap yargılaması usullerini;
mensuplarının niteliklerini ve atanmalarını, görev ve
yetkilerini, hakları ve teminatları ile diğer özlük
işlerini düzenlemektir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Enöz, Manisa Milletvekili.
Buyurun
Sayın Enöz. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu
Teklifinin 1inci maddesinde vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, önergemizde de belirttiğimiz gibi kanun teklifinin 1inci
maddesinde yer alan kesin hükme bağlanması ibaresinden sonra gelmek
üzere yargılama yoluyla ibaresinin eklenmesini teklif ediyoruz.
Gerekçede de belirttiğimiz gibi madde metninin daha
anlaşılabilir bir hâle gelmesini önermekteyiz.
Sayın
milletvekilleri, özelleştirme adı altında kamu
mallarının nasıl çarçur edildiği, eşe dosta, akrabaya,
partiliye, yandaşlara nasıl peşkeş çekildiği
yaşanan birçok olayla ortaya çıkmıştır, örnekleri
çoktur. AKP döneminde yolsuzluklar ayyuka çıkmış, denetim
kurumları işlemez ve işletilemez hâle getirilmişlerdir.
Kendi ilim olan
Manisadan sizlere çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: Bu Manisa
Pamuklu Mensucat Fabrikasının yani Sümerbankın
özelleştirilmesiyle ilgili bir süreçtir. Manisa Sümerbank 1955
yılında devlet- halk ortaklığı şeklinde
kurulmuş, 1960 yılında iplik ve dokuma üretimine başlayan
tesis 1.600 işçisiyle ekonomik ve sosyal hayata getirdiği yenilikler
yanında özellikle kentli nüfusun ve kent kültürünün oluşumunda da
önemli roller üstlenmiştir. Anonim şirket 1987 yılında
özelleştirme programına alınmış, 1998 ve 2004
yıllarında yapılan ihalelere yeterli teklif verilmediğinden
iptal edilmiş, daha sonra şirketin üretim birimleri kapatılarak
kapsam içi personelin iş akitleri feshedilmiş, tazminat ve diğer
hakları ödenip ihale öncesinde 31/1/2005 günlü 205/6 sayılı Özelleştirme
Yüksek Kurulu Kararı ile asıl değerini oluşturan ve sanayi
alanında bulunan 144.198 metrekarelik arsası, dönemin AKPli belediye
başkanlığınca imar planı değiştirilerek,
92.228 metrekarelik özel koşullu ticaret alanı hâline getirilmiş,
48.110 metrekarelik kısmı ise park-yeşil alan hâline getirilmiş.
Ancak, imar
planı değişikliği ihale ilanı ve ihale
şartları belgesinde belirtilmeyen Manisa Pamuklu Mensucat AŞnin
özelleştirme safhasını kısaca sizlere arz etmek istiyorum:
Gerçek
değeri Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 47 milyon 739 bin 894 Türk
lirası, Başbakanlıkça ise -Teftiş Kurulu
Başkanlığınca- 2007 yılında 46 milyon 250 bin
Türk lirası olarak belirlenmiş olmasına rağmen, Manisa
Pamuklu Mensucat AŞ, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından 3 milyon 751 bin 900 Amerika
Birleşik Devletleri dolarına, ödeme de peşin
yapıldığından yüzde 10 indirimle 3 milyon 375 bin 900 ABD
dolarına, yani yaklaşık 4,5 trilyon liraya Manisa Ortak
Girişim AŞye satılmıştır.
Manisa Pamuklu
Mensucat AŞnin asıl değerini oluşturan arsasında
yapılan imar planı değişikliği ihale
şartları belgesinde belirtilmediğinden, açıklık ve
rekabet ilkelerine de aykırı davranılmıştır.
Manisa Ortak
Girişim Grubu teklif verirken, taşınmaza 30 milyon dolarlık
yatırım planladıklarını belirtmelerine ve taahhütte
bulunmalarına rağmen bunu yerine getirmemişlerdir. Tesiste
bulunan makine ve eşya bu Ortak Girişim Grubu tarafından 900 bin
Türk lirası bedelle satılmıştır.
Pamuklu Mensucat
AŞdeki kamu hissesinin değerinin çok altında
satıldığı, bu işlemlerden bazı kişilerin
çıkar sağladığı ve devletin zarara
uğratıldığı iddiaları Başbakanlık
Teftiş Kurulunca incelenmiş, rapor sonucunda, hisselerin
doğrudan geri alınmasıyla ilgili hukuki sürecin derhâl
başlatılması istenmiş ve bu yolda Başbakanlık
Özelleştirme İdaresi Başkanlığına 5/4/2007
tarihinde yazı gönderilmiştir. Ancak Başbakanlık
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı herhangi bir
girişimde bulunmamıştır. Bu arada söz konusu
taşınmaz, Manisa Ortak Girişim tarafından 13/4/2007
tarihinde katma değer vergisi hariç 25 milyon avroya yani 46 milyon 250
bin Türk lirası bedelle REDEVCO Emlak Geliştirme İnşaat
Yatırım Grubuna satılmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Enöz.
MUSTAFA ENÖZ
(Devamla) Teşekkür ederim.
Hisselerin
doğrudan geri alınması ile ilgili hukuki sürecin derhâl
başlatılması yolundaki talimatı yerine getirmeyen
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı,
taşınmazın REDEVCO AŞye satılması üzerine de
iş işten geçtikten sonra zevahiri kurtarmak amacıyla Manisa
Ortak Girişim AŞ aleyhine hisselerin geri alınması için
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesine bir dava ile devir tescil
işlemlerinin iptali için satıcı ve satın alan REDEVCO
AŞ aleyhine Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde bir dava
açmıştır.
Burada önemli
olan, devrin AKPli Belediye Başkanının da bu Ortak Girişim
Grubuyla beraber hareket ettiğini, Pamuklu Mensucat AŞnin Yönetim
Kurulu Başkanı olduğunu buradan sizlere ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, burada kamu mallarının nasıl çarçur
edildiğinin bariz bir örneğini sizlere takdim ettim.
Bu duygu ve
düşüncelerle önergemizin kabulü yönünde oylarınızı bekler,
hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Enöz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 1 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve
arkadaşları
Madde 1- Bu
Kanunun amacı, kamu kaynaklarının ekonomik, verimli, etkin ve
hukuka uygun kullanılmasına güvence oluşturmak üzere, Anayasa ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yapan Sayıştayın
kuruluşunu, işleyişini, denetim ve hesap yargılaması
usullerini, mensuplarının niteliklerini ve atanmalarını,
görev ve yetkilerini, hakları ve teminatları ile diğer özlük
işlerini düzenlemektir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Osman Kaptan, Antalya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaptan. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanunu Teklifinin 1inci maddesinin
değiştirilmesi için verdiğimiz önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın
arkadaşlarım, bir yasanın amaç ve kapsamının açık
seçik, kısa, öz ve anlaşılır olması gerekmez mi?
Sayıştayın bağımsız olması, tarafsız
görev yapması ve kamu kaynağı kullanılan tüm alanları
denetim altına alması gerekmez mi? Bu teklif böyle mi? Hayır.
Amaç ve kapsam
maddesindeki doksan üç kelimelik tek cümlenin öznesini, yüklemini, ana fikrini
bulana, anlayana, teklifin kendi içinde bir ifade bütünlüğü
taşıdığını görene helal olsun.
2nci maddede
Sayıştay denetimi, düzenlilik denetimi, performans denetimi
kavramlarının tanımları yapılıyor. 36ncı
maddede ise aynı tanımlar yeniden niye tekrar ediliyor?
4üncü maddede
ise denetim alanları sayılıyor ve
diğer kamu idareleri
Sayıştayın denetimi altındadır. deniliyor. Peki,
nedir bu diğer kamu idareleri diye size sormak istiyorum?
Sayın
milletvekilleri, yüz elli yıllık geçmişi olan Sayıştay
bir anayasal kurum olarak 1924, 1961, 1982 anayasalarında yer
almıştır. Bu yasanın da çıkması gerekir ancak
doğru dürüst, bağımsız denetim yapacak, yolsuzluklara
karşı tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyacak bir
Sayıştay yasasının çıkarılması gerekir. 5018
sayılı Yasayla uyumlu bir Sayıştay yasasının
çıkarılması kamu mali yönetimi ve kontrolü açısından
önemlidir.
Sayın
milletvekilleri, Hükûmetin söylem ve uygulamalarına göre, ülkemizde,
artık, kuvvetler ayrılığı kuvvetler birliğine
dönüşmüştür; yasama da yargı da giderek yürütmenin etkisi
altına girmiştir. Genel Kurulumuzda Başkanlık Divanı
arkasında yazan Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. sözü Egemenlik kayıtsız şartsız siyasal
iktidarındır. uygulamasına dönüşmüştür. Yine Adalet
mülkün temelidir. sözü, günümüz Türkiyesinde Adalet siyasal iktidarın
mülkü. hâline getirilmiştir. Sayıştay Kanunu Teklifi de böyle
bir anlayışla hazırlanmıştır. Benim valim, benim
kaymakamımdan sonra, son Anayasa değişikliğiyle de Benim
hâkimim, benim savcıma gelinmiştir. Benim Anayasa Mahkemem, benim
HSYKma gelinmiştir. Şimdi de Benim Sayıştayıma gelinecektir.
Kamu yönetimini ben belirlerim. diyen İktidar Denetimini de ben
belirleyeceğim, Sayıştayı da ben belirleyeceğim.
diyor. İktidar Sayıştay Başkanını ben
seçeceğim, Sayıştaya alınacakları ben
belirleyeceğim, onun için yazılıya filan gerek yok, mülakat
yaparsam yeter. diyor. Bu durumu gören Sayıştay Başkanı da
Plan ve Bütçe Komisyonundaki tutumuyla, Sayıştay Genel Kurulunun ve
Sayıştay denetçilerinin görüşlerinin yanında değil,
iktidarın görüşleri yanında, iktidarın yanında yer
alıyor, zaten kendisini de bu göreve iktidar getirmiştir.
Kaymakamlık yaparken Tokata Vali Vekili olacaksın, altı ay
sonra Vali olacaksın, bir buçuk yıl sonra da Sayıştay
Başkanı olacaksın, o Başkan da hangi hesapların nerede
-yerinde mi, merkezde mi- denetleneceğine karar verecek. Eskiden bu
kararı Sayıştay Genel Kurulu verirken, yeni yasayla Başkan
karar verecek.
Sayın
arkadaşlarım, geçen haftaki görüşmelerin soru-cevap bölümünde
Sayın Kamer Gençin sorusuna Sayıştay Başkanının
verdiği cevap yanlıştır, Genel Kurulumuza tam tersi
yanlış bilgi verilmiştir, ileriki maddelerde yapacağım
konuşmada bunu açıklayacağım.
Sayın
arkadaşlarım, aslında bu teklifin amacı ve kapsamı,
iktidarın belediyelerini, uygulamalarını kamu yönetimine aklamak
ve kendinden olmayan belediyeleri de cezalandırmaya dönük, yasada Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına, fiiliyatta da hükûmet adına bir denetim
sistemi oluşturulmasını sağlamaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaptan, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
OSMAN KAPTAN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, AKPnin sekiz yıllık
iktidarında yandaş cumhurbaşkanını gördük, yandaş
medyayı gördük, yandaş bürokrasiyi gördük derken, şimdi de
yandaş denetim yapacak Sayıştayı göreceğiz.
Başbakan Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü
olacaktır. Derken, yapılan Anayasa değişikliği ile
aslında AKP İktidarının üstünlüğü hukuku
yaratılmıştır. Yargı
siyasallaştırılmıştır. Referandumda Evet oyu
verenlerle Evet ama yetmez. Diyenlerin ve HSYK seçiminde Adalet
Bakanlığı listesine oy veren hâkim ve savcıların gözü
aydın olsun. Türkiyede yargı
bağımsızlığı bitmiştir.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Yoklama istiyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Arayacağım Sayın Başkan.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ancak bir yoklama talebi vardır,
yerine getireceğim.
Yoklama talebinde
bulunan arkadaşların isimlerini tespit edeceğim: Sayın
Hamzaçebi, Sayın Anadol, Sayın Özyürek, Sayın Ergin, Sayın
Emek, Sayın Keleş, Sayın Aslanoğlu, Sayın Oksal, Sayın
Barış, Sayın Coşkuner, Sayın Selvi, Sayın Kaptan,
Sayın Coşkunoğlu, Sayın Ekici, Sayın Özkan
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Başkan, orada vakit geçireceğine
üç dakika fazla süre verirsin,
kapatırsın açığı! Ne o öyle, bizi ayakta tutuyorsun?
BAŞKAN
Söylüyoruz sayın milletvekilleri. Niye acele ediyorsunuz? Söylüyoruz...
Liste verin o zaman.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Görüyorsunuz, okumuyorsunuz.
BAŞKAN - Çok
kısa sürmesini istiyorsanız liste verin. Lütfen yani
Sonra, sayın
milletvekilleri, herkesi aynı anda tanımak da zorunda değiliz
yani. Söylüyoruz burada
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Dört sene oldu Sayın Başkan, seçime gidiyoruz!
BAŞKAN -
Sayın İçli, Sayın Günday, Sayın Meral, Sayın
Paçarız, Sayın Çöllü.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Yoklama isteminde
bulunan sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica
ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat
ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
510 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Hükûmet ve
Komisyon yerinde.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Tasarının 1inci maddesi üzerinde verilen Antalya Milletvekili
Sayın Osman Kaptan ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasına geçilirken yoklama istenmiş ve toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
elektronik cihazla yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3
Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı:
510) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sayıştay Kanununun 1inci maddesinde, amacı ibaresinden
sonra güvenlik ve savunma harcamaları dahil ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
önergemizi vermemizin amacını kısaca anlatmak istiyorum.
Sayıştay,
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapar. Öyle deniliyor, bu
yasada da öyle deniyor. Oysaki Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri
esnasında hem alt komisyonda görev aldım hem üst komisyonda üye
olarak bulundum ve Danıştay Genel Sekreteri, askerî harcamaların
gizli bir yönetmeliğe göre yapıldığını, bu gizli
yönetmeliği kendilerinin dahi görmediğini, görmeden bir denetim
yaptıklarını söyledi ve o komisyon aşamasında, alt
komisyonda, üst komisyonda, Meclis adına, bizim adımıza, yani
vatandaştan alınan vergilerin Meclis tarafından hem
alınması hem harcanması ve denetlenmesindeki usul ve esaslar
dikkate alındığında, demokrasinin en önemli olan
noktasında, bir Meclis üyesi olarak, milletin vekili olarak, bu gizli
genelgeyi, gizli yönetmeliği ben Komisyonda istedim ve bu gizli
yönetmeliği vermediler.
Şimdi, halk
adına burada yasa yapacağız. Bu gizli yönetmelik nerede
arkadaşlar? Hükûmetten, Sayın Bakandan ve uzmanlarından bu gizli
yönetmeliği istiyorum ve Meclisin bütün üyelerine de dağıtılmasını
istiyorum. Eğer Sayıştay Genel Sekreteri Gizli yönetmeliği
ben bile göremedim. diyorsa, bu çok vahimdir.
Demokrasi
adına, hukuk adına, adalet adına ve bu ülkenin geleceği
adına, yarınlarımız adına, özgürlüklerimiz adına
ve hepsi adına şunu açıklıkla söylüyorum: Eğer bu
gizli yönetmeliği Meclisin bilgisine sunmadığı takdirde
Hükûmet, bu kanun teklifinin sahipleri bunu getirip burada -bu gizli
yönetmeliği- bütün milletvekillerine vermediği takdirde sonuna kadar
bu mücadeleyi, bu kanun boyunca devam ettireceğiz. Bunu öğrenmek
hakkımız çünkü faili meçhul cinayetlerin yaşandığı
bir bölgede ben, Hançer Timine, kelle avcılarına ne kadar insan
öldürüp kelle parası ödendiğini bilme hakkını millet
adına burada bu hakkı kullanmak istiyorum. F-35lere ayrılan 10
milyarın -5 milyar daha harcama yapılacak- neden yetmediğini
.
Buna ayrılacak kalemi Meclisin ve milletin bilme hakkı olduğunu
düşünüyorum. JİTEM, faili meçhul cinayetler -ki biraz önce
tartışıldı- 17 bin
faili meçhul cinayet işlenirken bir general emeklisinin, Sayın Atilla
Kıyatın Bunu devlet adına yaptık. dediği zaman
JİTEMin bütçesine, JİTEMin muhbirlerine, JİTEMin katillerine,
JİTEMin cinayet işleyenlerine ne kadar para harcama
yapıldığını bu Meclisin, milletin bilme hakkı var
diye düşünüyoruz.
Yine, Batmanda
kayıp silahları -Susurluk raporunda ortaya çıkan- bilme
hakkı var diye istiyoruz. Eğer gizli yönetmeliklerle bu ülke
yönetiliyorsa bu Meclisin bir anlamı yoktur arkadaşlar. Bu gizli
yönetmeliği eğer Sayıştay Genel Sekreteri dahi
görmemişse, nasıl denetim yapmıştır, söyler misiniz?
Hangi denetimden bahsediyor?
Burada, işte
ilerleme raporu. Savunma Sanayii Fonunun harcamaları, askerî harcamalar,
güvenlik harcamaları
Bunların denetlenmediğini belirtiyor ve
defalarca bunu yazıyor.
Şimdi,
burada tarihî bir görev yapıyoruz. Kendi kendimize kimseyi
kandırmadan açık olalım. Eğer bu Sayıştay
Kanununda yapılması gereken bir madde değişikliği
varsa, en önemlisi, arkadaşlar, askerî harcamaların, sanayi
harcamalarının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
operasyonlarının, atılan bombaların, kaybolan
mayınların, işlenen cinayetlerin bütününün denetiminin Meclis
tarafından yapılması lazım.
Şimdi burada
soruyorum: Sayın Bakan, bana o gizli yönetmeliği verecek misiniz?
Soruyorum arkadaşlar iktidar partisi milletvekillerine, Sayıştay
Genel Sekreterinin dahi ulaşmadığı gizli yönetmeliği
istiyorum. Muhalefet partilerine sesleniyorum
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) 1inci maddeyi görüşüyoruz. Arkadaşlar, bu gizli
yönetmelik önünüze gelmediği sürece Meclisin bu yasayı
tartışmasının bir anlamı yoktur, Meclisin
Sayıştay Kanununu görüşmesinin bir anlamı yoktur. Bu gizli
yönetmelik önünüze gelmediği takdirde askerî harcamaları,
F-16ları, Skorskyleri, Kobralara verilen paraları, ihaleleri, rüşvetleri,
12 Eylülde harcanan rüşvetleri, hiçbirini denetleyemezsiniz, bu kanunu
konuşamazsınız, bu maddeleri görüşemezsiniz.
Şimdi,
saygının gereği, vekilliğimizin gereği, milletin
temsilinin gereği, bu kürsünün gereği bu yönetmeliği istiyorum
Sayın Bakan.
Sayın
Hükûmet, bu gizli yönetmeliği istiyorum, bu gizli yönetmeliği görmek
istiyorum ki görevimi yapayım.
Bu duygularla
önergemizin kabul edileceğine inanıyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
2nci madde
üzerinde dört adet önerge vardır, geliş sırasına göre
okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sayıştay kanunu teklifinin 2 nci maddesinin (1)
fıkrasının (b) bendinde mali denetim ibaresinden sonra
yerindelik denetimi ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Hasip Kaplan |
Nuri Yaman |
Ufuk Uras |
|
|
|
|
Şırnak |
Muş |
İstanbul |
|
|
|
|
|
Akın Birdal |
|
Pervin Buldan |
|
|
|
|
Diyarbakır |
|
Iğdır |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
510 sıra
sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesinin 1 inci
fıkrasının (d) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Ahmet Aydın |
Orhan Erdem |
|
|
|
Giresun |
Adıyaman |
Konya |
|
|
|
|
Osman Aslan |
|
Durdu Mehmet Kastal |
|
|
|
Diyarbakır |
|
Osmaniye |
d) Performans
denetimi: Hesap verme sorumluluğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef
ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesini,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin birinci fıkrasının (d), (f), (k) bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (n)
bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mustafa Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Akif Paksoy |
|
|
Konya |
Manisa |
Kahramanmaraş |
|
|
Mustafa Enöz |
Emin Haluk Ayhan |
Mehmet Şandır |
|
|
Manisa |
Denizli |
Mersin |
d) Performans denetimi: Kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığının belirlenmesi, faaliyet
sonuçlarının ölçülmesi ve performans bakımından
değerlendirilmesini,
f)
Yargılamaya esas rapor: Sayıştay dairelerince yapılacak
yargılamaya esas olmak üzere, denetçiler tarafından
Sayıştay denetimine tabi kurumların hesap ve işlemlerinin
denetimi sonucunda düzenlenen raporu,
k) Kamu
zararı: Mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal
sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden
olunmasını,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 2 nci maddesinin birinci
fıkrasının:
(a) bendinin,
-"(a)
Sayıştay denetimi: Mali denetim ve performans denetimini"
şeklinde değiştirilmesini;
-(b) bendinin
madde metninden çıkarılmasını;
- (c) bendinin
(b) bendi olarak,
"(b) Mali
denetim: Kamu idarelerinin muhasebe kayıtları ve mali tabloları
ile faaliyet raporlarının incelenmesi, bildirimlerin değerlendirilmesi ve
doğruluklarının saptanması ile hesap ve
işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere
uygunluğunun denetimini," şeklinde değiştirilmesini;
- (ç) bendinin
madde metninden çıkarılmasını;
- (d) bendindeki
performans denetiminin (c) bendi olarak,
"(c)
Performans denetimi: Kamu idarelerinin faaliyetlerinin,
programlarının veya organizasyonlarının verimliliğinin
ve etkinliğinin, ekonomiklik ve iyileştirme amacı gözetilerek,
bağımsız bir biçimde incelenmesini," şeklinde
değiştirilmesini;
(e) bendinin (ç)
bendi olarak teselsül ettirilmesini;
(f) bendinin
"mali denetim raporu" adıyla ve (d) bendi olarak,
"(d) Mali
denetim raporu: Denetçiler tarafından genel yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin muhasebe kayıtları ve mali tabloları ile hesap ve
işlemlerinin denetimi sonucu düzenlenen raporu," şeklinde
değiştirilmesini;
(g), (ğ) ve
(h) bentlerinin (e), (f) ve (g) olarak teselsül ettirilmesini;
(ı) bendinin
(ğ) olarak,
"(ğ)
Kamu idaresi: Bu Kanunun uygulaması yönüyle, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununda kamu idaresi olarak sayılan kurumlarla, bunlara ait veya tabi
bulunan müessese, birlik, işletme, bağlı ortaklık ve
şirketleri" şeklinde yeniden düzenlenmesini;
(i) ve (j)
bentlerinin madde metninden çıkarılmasını;
(k) bendinin
madde metninden çıkarılmasını;
(m) bendinin (h)
bendi olarak teselsül ettirilmesini;
(n) bendinin
madde metninden çıkarılmasını,
arz ve teklif
ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
|
Bülent Baratalı |
|
|
Trabzon |
|
İzmir |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Bülent Baratalı
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Bülent Baratalı, İzmir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Baratalı.
BÜLENT BARATALI
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayıştay Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili verdiğimiz
bir önerge üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlarken Sayın Başkan sizi ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Sayıştay Kanun Teklifinin 2nci maddesinde tanımlara yer
verilmiştir. Bilindiği gibi tanımlar kanunların temelini
oluşturmaktadır. Ancak, 2nci maddenin (a) bendinde yer alan
Sayıştay denetimi, (b) bendinde yer alan düzenlilik denetimi ve
yine (d) bendinde yer alan performans denetimi kavramları teklifin
36ncı maddesinde aynen tanımlanmış, tekrar edilmiş,
(ç) bendinde yer alan mali denetim ile yine uygunluk denetimi
kavramlarına ise teklifin başka hiçbir maddesinde yer
verilmemiştir. Öte yandan maddede yer alan düzenlilik, mali ve uygunluk
denetimi kavramları ayrı ayrı, birbirinden bağımsız
ve kopuk denetim sistemi gibi gösterilmektedir. Bu yaklaşım, zihin
bulandırmaktan öte bir anlam taşımamaktadır çünkü biraz
önce sıraladığım denetimler literatürde aynı tür
denetimi anlatmak için kullanılmaktadır. 2nci maddenin (d) bendinde
yer alan performans denetimi tanımı, uluslararası terminolojideki
tasdik denetimi tanımının işlev ve içeriğiyle ifade
edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, teklifin genel gerekçesinde INTOSAI denetim
standartlarına bolca atıf yapılmasına karşın,
teklifte yapılan performans denetimi tanımı INTOSAI standartlarına
aykırıdır, uygun değildir. Bu hatalı tanımlar 35
ve 36ncı maddelerde aynen tekrar edilmiştir. Ayrıca, 38 ve
39uncu maddelerde de bunun üzerine inşa edildiği için dünyada
örneğine rastlanmayacak ölçüde vahim bir yanlışın içine
düşülmüş bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; maddenin (f) bendinde
yargılamaya esas rapor ifadesi tekliften çıkarılmalı ve
malî denetim raporu adı altında yeniden düzenlenmelidir çünkü bu
raporları yargılamaya esas kabul etmek Sayıştayın
kendine özgü hesap yargısı kavramıyla
bağdaşmamaktadır. Maddenin (ı) bendindeki kamu idaresi
tanımı hatalıdır ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla çelişmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kısaca özetlemeye
çalıştığım bu tespitler
ışığında, kanun teklifi, son derece aceleye
getirilmiş, üzerinde yeterince çalışılmamış,
ilgili tarafların katılımından ve
değerlendirmelerinden uzak, saydamlık ve hesap verebilirlikten
yoksun, Ben yaptım, oldu. mantığının bir sonucudur.
Yani, tam sekiz yıldır yaşandığı gibi bu yöntem,
bu tavır bir AKP klasiğinin örneğidir. Anayasa Mahkemesinin
verdiği iptal kararları teklifte yeni bir Sayıştay Kanunu
hazırlanmasına gerekçe yapılırken, iptal edilen hükmün,
Anayasanın, yeni teklifin 71inci -aynısının- maddesinde öngörülmesi bu
ciddiyetsizliğin en açık örneğidir. Alt komisyondaki
ısrarlarımızda bu hatadan dönülmüştür ancak teklifin
bütününe bakıldığında birçok düzenlemenin Anayasaya
aykırı olduğu görülmektedir. Bu Anayasaya
aykırılıklar ve yanlışlıklar, eğer bilinçli
olarak yapılıyorsa bu da vahim bir hatadır çünkü bu bilinçli
yapılan yanlışlıklar, az önce söylediğim gibi AKP
klasiğidir ve AKP bu konuda sabıkalı bir partidir çünkü AKP
kendisinden başkasını yok sayan bir partidir. Halkın yüzde
42sini darbeci ve hain ilan eden, Çoğunluk bende, güç bende. diyerek
hukuk tanımayan, Meclis üstünlüğü sistemini -1950de bütün Avrupa
terk etmesine karşın- uygulayan bir partidir ve
Başbakanlarının deyimiyle Muhalefete zırnık
koklatmam. diyen bir anlayış içindedir.
Değerli
arkadaşlarım, bu sekiz yılda yapılanlar ne AKPnin ne de
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın
hırslarını ve ihtiraslarını dindirememiştir. Onun
içindir ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bilinçaltındakileri
yüksek sesle dile getirmekte, hukuksuzluğun temelini oluşturacak çok
hukukluluktan söz edebilme cüretini göstermektedir.
Değerli
milletvekilleri, Lima Deklarasyonunda, yüksek denetim kurumlarının
görevlerini ancak denetlenen kurumdan bağımsız ve
dışarıdan gelecek etkilere karşı korunması
hâlinde yerine getirebilecekleri beyan edilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Baratalı.
BÜLENT BARATALI
(Devamla) Teşekkür ederim.
Ancak gerek üye
seçimleriyle gerekse yeni kanunla Sayıştay artık yürütmenin bir
organı hâline dönüştürülmüş ve
siyasallaştırılmıştır. Görüşmekte
olduğumuz bu düzenlemeyle AKP, Sayıştayın Uluslararası
Sayıştaylar Birliği standartlarında denetim yapmasını
engellemektedir. Değişiklik
önergemiz bu tanımların uluslararası terminolojiye uygun hâle getirilmesi
için verilmiştir.
Bu nedenlerle,
verdiğimiz önergenin desteklenmesini takdirlerinize sunar, Sayın
Başkan ve yüce heyeti saygıyla tekrar selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Baratalı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin birinci fıkrasının (d), (f), (k) bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (n)
bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve
arkadaşları
d) Performans
denetimi: Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli olarak
kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi,
faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve performans bakımından
değerlendirilmesini,
f)
Yargılamaya esas rapor: Sayıştay dairelerince yapılacak
yargılamaya esas olmak üzere, denetçiler tarafından
Sayıştay denetimine tabi kurumların hesap ve işlemlerinin
denetimi sonucunda düzenlenen raporu,
k) Kamu
zararı: Mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal
sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden
olunmasını,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Akçay konuşacak efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
Buyurun
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2nci madde
üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayıştay
denetimi ve yargılaması bakımından kamu zararının
tanımı ve kamu zararının tespiti çok büyük önem
taşımaktadır. Teklifteki 2nci maddenin (k) bendinde
yapılan kamu zararı tanımı 5018 sayılı Kanunun
71inci maddesine atıfta bulunmaktadır ve bu 5018in 71inci maddesi
kamu zararını tanımlamaktadır.
Kamu zararı
tanımının yeniden düzenlenmesinin daha faydalı
olacağını düşünüyoruz, çünkü 5018deki kamu zararı
tanımı fiil ile zarar arasında bir illiyet bağı
aramaktadır. Oysa harcama yetkilisi, deyim yerindeyse bütçenin patronudur,
ancak kanun teklifi bütçe üzerinde böylesine geniş yetkileri olan
birisinin sorumluluğunu sadece harcama talimatıyla
sınırlı tutmaktadır. 5018 sayılı Kanun fiil ile
sonucu ayrı tutmaktadır, bu yanlıştır, ortada bir
zarar var ise o usul ve esasa uyulmadığından meydana
gelmiştir.
Kamu zararı,
mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu
kaynağında artışa engel olunması veya eksilmeye neden
olunmasıyla doğan zararı ifade etmektedir.
Kamu
kaynağında artışa engel olan veya eksilmeye neden olan kamu
zararı sorumluluk açısından değerlendirildiğinde,
mevzuata aykırı işlem, eylem veya ihmal sonucunda ortaya
çıkmaktadır. Kamu görevlisinin görevini kanunun gereklerine göre veya
yürürlükteki esas ve usullere göre yapmaması sonucunda zarar doğmuş
ise kamu görevlisinin ihmali söz konusudur. Yaptığı işin
sonucunu tasavvur etmemiş ise kusuru vardır, bilerek veya isteyerek
yapmış ise kastı söz konusudur. Aksine bir yorumla, ayrıca
illiyet bağı aranılması ve Herkes kendi fiiliyle
sorumludur. denilerek zarardan sorumluluğun daraltılması üst
yönetici ve harcama yetkilisinin zarardan sorumlu tutulmayacağı gibi
hiç de istenilmeyecek ve mali yönetimin sorumsuzluğuna kadar gidecek bir
sonuçla karşılaşmak mümkün olacaktır.
Fail ile fiil
varsa ve sonucunda zarar olmuşsa en azından ihmal söz konusudur. Bu
itibarla, kamu zararı deyince mevzuata aykırı karar, işlem,
eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel
veya eksilmeye neden olunmasıyla doğan zararı anlamak ve
sorumluları buna göre 5018 sayılı Kanun hükümleri gereğince
tayin etmek gerektiğini düşünüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, konuyla ilgili birkaç örnek vermek istiyorum:
Manisadaki Et ve
Balık Kurumuna ait et ve tavuk kombinası gerçek değerinin çok
altında, 1 milyon 260 bin liraya bir firmaya üç yıl içinde ödenecek
taksitlerle satıldı. Sadece makine parkı 2 milyon dolar
ediyordu. Satın alan firma tesisi alır almaz bütün makine
parkını ve her şeyi söktü, götürdü ve sonra bu tesisi ve araziyi
bir başka firmaya sattı. AKP Hükûmetinin kendisine
tanıdığı kolaylıklar nedeniyle kombinaya ilk taksit
olarak ödediği 523 bin dolara sahip olan firma, bu satışla bir
anda 2 milyon 800 bin dolar para kazanmış oldu. Kombina kapandı,
işçiler çıkarıldı.
Yine Manisada 3
milyon 750 bin dolara özelleştirme yoluyla satılan Sümerbank
tesisleri kısa süre içerisinde 25 milyon avroya başkalarına
satıldı.
Hesaba
bakınız değerli arkadaşlar. 1 liraya al 12 liraya, 13
liraya sat. Bu hesabı kurt yapmaz kuzulara şah olsa. Deyim
yerindeyse, insan babasının malını bu şekilde satamaz.
Bu yağma değil de nedir? Burada kamu zararı var mı yok mu?
Kamu zararının en büyüğü söz konusu. Tekelin alkol birimi,
alıcılar tarafından 230 milyon dolarlık kredi kullanılarak,
292 milyon dolara satıldı. Bu işletmeler, sadece iki yıl
sonra, bu alkol biriminin yüzde 90ı 810 milyon dolara ABDli bir
şirkete satılmıştır. Alıcı ilk firma
başta Manisa Alaşehirde bulunan 140 milyon dolarlık suma
stoklarıyla verdiği paranın önemli bir kısmını
karşılamıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Taş atıp kolu yorulmasın. Beş kuruşluk
yatırım yapma. Çayın taşıyla çayın kuşunu
vur. Bu, kamu zararı değil mi? Peki, bu zararın sorumlusu kim
olacak?
Şimdi, bu
kamu zararı üzerine belirttiğimiz görüşler ile
anlattığımız örnek olayı birlikte
değerlendirdiğimizde, cevabını arayan sorular
şunlardır:
Özelleştirmeleri
denetleyemeyen bir Sayıştayın denetimi şeklî bir denetimden
öteye gidebilir mi?
Sayıştayın
özelleştirme faaliyetlerini, bu satışları denetlemesi
gerekmez mi?
Bir tasfiyeye
dönüşen, âdeta batan geminin malları anlayışıyla haraç
mezat satılan ve peşkeş çekilen bu özelleştirme
satışlarında kamu zararı açık ve seçik değil
midir?
Peki, bu kamu
zararının sorumlusu kimdir?
Bu
düşüncelerle muhterem heyetinize saygılarımı sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
510 sıra
sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesinin 1 inci
fıkrasının (d) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
d) Performans
denetimi: Hesap verme sorumluluğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef
ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesini,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz sahibi?
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Performans tanımının teknik olarak daha uygun hale getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sayıştay kanunu teklifinin 2 inci maddesinin (1)
fıkrasının (b) bendine mali denetim ibaresinden sonra
yerindelik denetimi ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Nuri Yaman, Muş Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yaman. (BDP sıralarından alkışlar)
M. NURİ
YAMAN (Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayıştay kanununun 2nci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu
nedenle hepinizi en içten duygularımla selamlarım.
Bilindiği
gibi, kamu idarelerinin denetim şekilleri bu maddede sayılırken
yerindelik denetiminin, çağdaş denetim sistemleri içinde görülen bu
yöntemin sayılmadığı görülüyor. Ama bundan önce -biraz önce
konuşan Değerli Arkadaşımız Hasip Kaplanın
değindiği gibi- Türkiye'de hesap verebilirlik ve şeffaflık
ilkelerinin sağlanması bakımından, bu askerî
harcamaların dışında daha başka harcamaların da
muhakkak şeffaf ve hesap verilebilirlik ilkesi içinde yapılması
gerektiğiyle ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. Eğer Avrupa
ilerleme raporlarını her yıl takip ediyorsanız, bizim kamu
yönetiminin denetimiyle ilgili, hesap verebilirlikte ve şeffaflıkta
son sıralarda bulunduğumuzu ve bunun her yıl da
tekrarlandığını göreceksiniz. Sadece askerî harcamalar
değil, bugün, geçmişte dedikoduları basına çarşaf
çarşaf yayılan örtülü ödeneklerin,
dolandırıcıların bu ödeneklerden nasıl
yararlandığı, yine, çeşitli bakanlıklarda bulunan,
Jandarma Genel Komutanlığının, İçişleri
Bakanlığının ve benzer istihbarat birimlerinin haber alma
elemanlarına, daha doğru bir deyimle, halkın anlayacağı
biçimde, ajanlaştırılan kişilere ödedikleri paraların
ve trilyonların hesabı da ne yazık ki bu ülkede hâlen
sorulamamaktadır. Bu nedenle, eğer Avrupa Birliğine samimi
olarak gireceksek, eğer bu normlara uyacaksak evvela mali yönetimimizin
şeffaflığı ve hesap verebilirliği konusunda, hesap
verebilme konusunda alnımızın açık olması lazım.
Ben de yine
burada tekrarlıyorum ve Değerli Meslektaşım
Sayıştay Başkanımızın dahi
ulaşamadığı, şu anda bizi dinlediği bu ortamda,
hemen talimatını verip öncelikle bu askerî harcamaların
yapılmasına ilişkin bu gizli yönergeyi bu Meclisin bu
halkın temsilcilerinden esirgememesi lazım. Eğer her şey bu
Meclisin kürsüsünden konuşulmayacaksa, eğer her şey, bu gizli
kapaklı, biraz önce değindiğim konular böyle, burada da sözde kalacaksa
ve AKPnin oy çokluğuna dayanan bu önergeleri reddiyle olacaksa,
halkımızdan da bunu muhakkak ki gerekli cevabını verecek
şekilde takip etmesini istiyorum.
Bu denetim
birimleriyle ilgili olarak, uzun süre yerel yönetimleri denetleyen bir
kişi olarak yerindelik ilkesinin denetiminin yapılmasının
ne kadar önemli olduğunu bu denetimler sırasında gören bir
insanım. Bilhassa il özel idarelerinin bütçelerinin harcanmasındaki
yetkisi nedeniyle, o vesayet yetkisini kullanan valilerin ve yine
büyükşehir belediyelerimizin önemli bir sorunu olan bütçelerinin, ne
yazık ki son yapılan değişiklikle âdeta bir belediye
şubesi hâline getirilen ilçe belediye bütçelerinin, yerindelik ilkelerine
uygun olarak hazırladığı bütçelerinin, de büyükşehir
belediyelerinin keyfî anlayışıyla nasıl
onaylanmadığını, nasıl değiştirilerek
çıkarıldığını da zaman zaman gören ve inceleyen
bir kişiyim. Her ne kadar 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Yasasından önce yerel yönetimler, gerek il özel idareleri ve
gerekse belediyeler İçişleri Bakanlığı mülkiye
müfettişleri tarafından denetlenirken hem performans yönetimi hem de
yerindelik ilkesi çağdaş bir anlayışla göz önüne
alınıyordu. Ancak bu yasanın değişmesinden sonra
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Yaman.
Buyurun.
M.NURİ YAMAN
(Devamla) 5018 sayılı Yasanın çıkması ve yerel
yönetimlerde, bilhassa il valilerinin son dönemlerdeki çalışma
programlarını, yatırım programlarını
İl
genel meclislerinde yerindelik ilkesinde idarenin takdiri, ödenek ve hizmetin
önceliği kapsamında yapılmasına rağmen, o sayın
valilerin çoğunun bu programları ve harcamaların
yapılmasına ilişkin düzenlemeleri onaylamaması da yerindelik
ilkesinin eksikliğinden kaynaklanıyor.
Belediyelerin,
büyükşehir belediyelerinin, ilçe belediyelerinin çektiği
sıkıntıları bire bir bilen bir insanım. Bu nedenle, bu
önergede öngördüğümüz yerindelik ilkesinin, idarelerin takdir yetkisinin
önüne geçmemesi bakımından, bunların rahatlatılması
bakımından siz değerli milletvekilleri tarafından kabul
edilmesini diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Karar yeter sayısı
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.30
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat
ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
510 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bir arzım var.
BAŞKAN -
Buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubundan bir grup milletvekili arkadaşımızın
verdiği önergeyle, Hükûmetin teklif ettiği, Komisyonda da kabul edilen
2nci maddenin (d) fıkrası değiştiriliyor ve
Sayıştayın performans denetimi ortadan
kaldırılıyor. Bu, hukuk bozuculuğudur. Hukuk
bozuculuğuna Meclis Başkanlık Divanının alet
olması kabul edilemez. Bu sebeple, usul tartışması
açıyorum. Buna müdahale etmeniz gerekir çünkü bu,
Sayıştayın asli görevi olan denetim yetkisini ortadan
kaldıran bir düzenlemedir. Bu hukuk bozuculuğudur. Hukuk kurmakla
görevli olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının buna müsaade etmemesi gerekir. Bu sebeple, tutumunuz
hakkında 63e göre usul tartışması
açılmasını arz ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Şandır, bir doğrunun yapılması için usul
tartışması isteyebilirsiniz ama Başkanlık
Divanının, biliyorsunuz, bu konuda hiçbir katkısı yok. Ara
verilmesini talep ettiniz ve on beş dakika ara verdim anlaşmanız
için.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bunun
tartışılmasını istiyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Ben de aleyhte söz istiyorum Sayın Başkan.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, tutumunuzun lehinde söz
istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Şandır, lehte mi aleyhte mi istiyorsunuz?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Aleyhte.
BAŞKAN
- Tutumumun aleyhinde, buyurun.
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Sayıştay Kanunu Teklifinin görüşmeleri sırasında bir
önergeyle Sayıştayın performans denetiminin ortadan
kaldırılmasının hukuk bozuculuğu olduğuna ve
Başkanlık Divanının buna müsaade etmemesi gerektiğine
ilişkin Oturum Başkanının tutumu hakkında
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, tabii, İç Tüzükte
bir başka imkân olmadığı için İç Tüzük 63e göre usul
tartışması başlattık; yoksa, maksadım,
yapılan bir yanlışlığı sayın
milletvekillerinin takdirine ve bilgisine sunmak amacı
taşımaktadır.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle yüce heyetinize saygılar sunuyorum.
Bakınız,
bu Sayıştay Kanunu, uzun müddetten bu yana Meclisimizin ilgili
Komisyonunda tartışılıyor. Ben ölçüm yaptırdım,
bu Kanun yaklaşık 25 bin kelimeden oluşuyor. Plan ve Bütçe
Komisyonundan çıkan kanun 25.651 kelime, buna yazılan muhalefet
şerhlerinin toplamıysa yine yaklaşık 23 bin kelime. Yani,
bu kanun, Komisyonda, Parlamento tarafından, iktidar partisi grubu,
muhalefet partileri grupları tarafından ısrarla
tartışılmış, muhtemel bürokratların da
katkılarıyla bir şekle ulaştırılarak buraya
getirilmiştir, ama burada, iktidar partisinden bir grup
arkadaşın verdiği bir önergeyle bu kanunun esası olan, yani
Sayıştayın denetim yetkisini tanımlayan 2nci maddesinin
(d) fıkrasındaki performans denetiminin tanımını
ortadan kaldırıyor.
Değerli
arkadaşlar, bakın, bu kanunun gerekçesinde, bu kanun teklifini
getiren sayın milletvekillerinin de ifade ettiği
Dağıtılan kaynakların etkin, verimli ve tutumlu
kullanımını sağlamak
yani, kamu kaynaklarının
etkin, verimli ve tutumlu kullanımını denetlemekle görevli
Sayıştay ve bu şekilde tanzim edilmiş, gayet de doğru
tanzim edilmiş. Deniliyor ki (d) fıkrasında: Performans
denetimi: Hesap verme sorumluluğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef
ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi
Tamam, burayı muhafaza ediyor ama şu kısmı
çıkartıyor, diyor ki: değerlendirilmesi, kamu
kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığının incelenmesini...
Sayıştayın
bu yetkisini bu önergeyle bu kanun metninden çıkartıyoruz. O zaman
Sayıştay neyi denetleyecek? Değerli arkadaşlar,
Sayıştay neyi denetleyecek? Bu Sayıştay, sizin
adınıza, Türk milleti adına kamu kaynaklarının etkin,
verimli ve tutumlu denetimini yapmadıktan sonra görevini yapmış olacak
mı?
Ben
Sayıştay Başkanını da açıklama yapmaya davet
ediyorum. İç Tüzük 62ye göre Sayıştay Başkanı burada
görüş bildirebilir.
Bir başka
soru soruyorum: Bu kanun Hükûmet tarafından veya işte kanun
hazırlayıcıları tarafından uzun müddet
düşünülerek, danışılarak hazırlanmış.
Hükûmet tarafından, ilgili kurumlar tarafında
tartıştırılmış, Meclis Komisyonunda çok uzun
müddet tartışılmış. Dediğim gibi 23 bin kelimelik
muhalefet şerhi yazılmış bu kanuna. Yani Meclisimiz bu
kanuna verdiği önemi orada ifade etmiş ve
kararlaştırılmış. Hükûmetten gelen tasarı belli,
teklif belli veya işte teklif sahiplerinin teklifi belli, Komisyondan
çıkan teklif de belli, şimdi burada bir önergeyle Sayıştaya
danışmadan, Komisyona danışmadan 5 milletvekilinin getirip
burada bir önergeyle hem Komisyonu zor durumda bırakıp takdire
bırakmasını hem de konuyla ilgisi olmayan Sayın
Bakanın bir mecburiyetiyle sizleri de parmak kaldırıp parmak
indirmek gibi görüntüyle mecburiyete bırakan, böyle bir duruma
düşüren bu düzenlemeye itiraz etmemiz lazım.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu toplumun
ihtiyaçlarını karşılayacak hukuk koyucu bir müessesedir,
hukuk bozucu bir görev yapamaz, yapmamalıdır.
Sayın Ahmet
İyimayanın, çok yetkin bir şeklide
tanımladığı hukuk bozuculuğun maalesef şimdi bir
örneğini yaşıyoruz burada. Ben şimdi bu önergeyi veren
arkadaşlarımın neden böyle bir tanım
değişikliği yaptıkları gerekçesini burada
anlatmalarını istiyorum ve bu anlatıma karşı
Komisyonun görüş ifade etmesini, Sayıştay yetkililerinin burada
görüş ifade etmesini istiyorum. Bunları yapmadan, el kaldırıp,
el indirerek, parmak sayarak, böyle kararlaştırılmış
ve gerçekten uluslararası düzlemde tanımlanmış bir hususu
böyle değiştirmeye kalkarsanız -buranın görevi hukuk
kurmak- ihtiyaca cevap verecek, evrensel normlar getirecek bir hukuk
kuruculuğu, koyuculuğu değil, hukuk bozuculuğu olur.
Türkiye Büyük Millet Meclisini hukuk bozuculuğuna alet etmeye de kimsenin
hakkı yok.
Değerli
milletvekilleri, söylediğimizin gerekçesi olarak ifade ediyorum. Lütfen
dikkat ediniz. El kaldırıp, indiriyorsunuz. Geleceğe karşı
sorumluluğunuz var, hukuka karşı sorumluluğunuz var.
Bakınız,
uluslararası denetim standartları içinde kabul edilen INTOSAI
(Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Teşkilatı)
performans denetimini aynen Plan ve Bütçe Komisyonundan
çıktığı şekliyle tanımlıyor. Yani
uluslararası normların dışında yeni bir hukuk
performans denetimi getirmenin gerekçesi nedir? Nedir sizin mecburiyetiniz?
Kamu kaynaklarının etkin, verimli ve tutumlu
kullanılmasının denetlenmesinden niye korkuyorsunuz? Neden
kaçınıyorsunuz? Nedir amaç? Yani bu soruların cevabı
verilmeden, gerekçe anlatılmadan, konunun uygulayıcısı
Sayıştayın onayı alınmadan, burada, geçiştirerek
-dikkatimizi çekmese geçip gidecek- böyle bir düzenleme yapmaya niye gerek
duydunuz ve niye Türkiye Büyük Millet Meclisini böyle bir şeye alet
ediyorsunuz? Bunu sorgulamanızı istiyorum değerli
milletvekilleri. Burada kaldırdığınız ellerle, burada
verdiğiniz oylarla Türkiye'nin geleceğini uluslararası standartlara
uygun bir hukuka kavuşturmak gibi bir sorumluluğunuz var. Yoksa,
birtakım ihtiyaçlara cevap vermek, birtakım endişelerden
korkarak denetimden kaçmak için sizlerin iradesinin -yani
bağışlayın- alet edilmesine müsaade etmemek gerekir. Bizim
gönlümüz buna razı değil.
Tekrar ifade
ediyorum: Uluslararası standartlarda Sayıştayın denetim
performansının tanımı bellidir ve bu performans
tanımına uygun bir değişiklik, bir kanun
hazırlanmıştır, komisyondan da böyle geçmiştir,
gerekçede de böyle ifade edilmiştir ama burada verilen bir önergeyle
bunların tamamı ortadan kaldırılmıştır. Buna
hakkınız yok; bu, doğru değil; bu, bu soruları ortaya
getirir.
Siz kamu
kaynaklarının etkin, verimli ve tutumlu kullanılmasını
Sayıştay denetiminden niye kaçırıyorsunuz? Nedir bunun
amacı? Nedir bunun endişesi? Dolayısıyla, geliniz, bu
önergeyi geri çekiniz. Eğer gerçekten bunun düzenlenmesine ihtiyaç varsa
kanunu Komisyona getiriniz, orada bir daha tartışalım. Böyle
Genel Kurul görüşmelerinde bir önergeyle kanunun özünü boşaltan,
amacını boşaltan düzenlemeler yapılması bana göre hak
değil, bana göre iktidar partisi grubunun uzlaşma
arayışıyla ters düşmektedir. Uzlaşılarak buraya
getirilen, uzlaşma olmamış olsa bile buraya getirilip
görüşmeye açılan bir konuyu böyle bir önergeyle
değiştirmeye kalkmak bence birtakım maksatları
İyi
niyet, kötü niyet sorgulaması yapmıyorum ama cevabı verilmeyen
soruların altında ezilecektir. Bunu doğru bulmuyorum. Bunu siz
iktidar partisi grubu sayın milletvekillerine de bir eziyet olarak
görüyorum, yakıştıramıyorum. Gelin, bunun gerekçesini
anlatın, bu konuda Sayıştay ilgilileri görüş ifade
etsinler, Komisyon da bunun takdire bırakma gerekçesini burada
anlatmalı. Yoksa Ben yaptım, oldu. anlayışıyla
yaptığınız iş hukuk kurmak olmaz, hukuk
bozuculuğu olur değerli arkadaşlar.
Takdirinize
sunar, saygılar sunarım.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Tutumum lehinde
söz isteyen Bekir Bozdağ, Yozgat Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bekir Bey, belki önergeye açıklık
getirirsiniz değil mi?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Tabii, tabii, onu yapacak zaten!
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanlık Divanının tutumu lehinde söz aldım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, tutumu
lehine söz aldım ama bir şeyi de belirtmem lazım işin
başında. Burada usul tartışması açmayı
gerektirecek herhangi bir husus da yok. Başkanlık Divanının
burada bir usul tartışması da açmaması lazımdı.
Çünkü usul tartışmasını İç Tüzük hükümlerine göre
açmayı gerektirecek herhangi bir husus burada kesinlikle söz konusu
değil. Bu bir.
İkincisi:
Türkiye Büyük Millet Meclisinde pek çok kanun görüşülür ve komisyonlarda
görüşülüp kabul edilen pek çok kanun da Genel Kurulda milletvekillerinin
takdirine sunulan önergelerle kabul görülürse değiştirilir. Anayasa
da dâhil buna. Anayasa görüşmelerinde de Meclis Genel Kurulu komisyonun
kabul ettiği anayasa değişikliğini İç Tüzük ve
Anayasanın öngördüğü usule riayet ederek Genel Kurulda
değiştirme yetkisini haizdir. Defalarca bu
yapılmıştır. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yetkisinde olan bir konuda herhangi bir kanun teklifinin veya
tasarısının komisyonlarda kabul edilen şekli
dışında Genel Kurulda verilen önergelerle
değiştirilmesi Anayasa ve İç Tüzüke uygundur. Bu, hukuk
bozuculuğu falan da değildir. O zaman bizim Sayıştay
Kanununu hiç görüşmememiz lazım. Çünkü yeni bir kanun yapıyoruz
ve kanunu yeniliyoruz. Veya başka kanunları değiştiriyoruz,
maddelerini değiştiriyoruz, yeniden yazıyoruz, yürürlükten
kaldırıyoruz. Sonuçta bir kanunu yürürlükten kaldırmak veya bir
maddeyi yürürlükten kaldırmak veyahut da bir maddenin
fıkrasını değiştirmek hukuk bozuculuğu olmaz, bu
Meclisin tamamen yetkisinde olan bir konudur. Verilen bir önerge vardır.
Önerge burada görüşülmüştür ve milletvekillerinin değerli
oylarıyla da kabul edilmiştir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hiç görüşülmedi.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Bir defa burada bir hukuk bozuculuğu kesinlikle
yoktur. Meclisin denetimine tabi olan konulardan
Örneğin Anayasaya
aykırılık iddiasında bulunulabilir. Böyle bir durum da
kesinlikle söz konusu değildir, tamamen Anayasa ve İç Tüzüke uygun
bir düzenlemedir. Bu bir.
İki:
Performans denetimini ortadan kaldırıyorlar. diye bir ifade
kullanıldı veya Performans denetiminin tanımı
değişiyor.
Bir defa, burada
performans denetimi ortadan kaldırılmıyor, performans
denetiminin tanımında bir değişiklik yapılıyor.
Performans denetimi yasada korunuyor, tanımında bir değişiklik
yapılıyor.
Yapılan
değişiklik nedir? Performans denetimi Hesap verme sorumluluğu
çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile ilgili olarak
faaliyet sonuçlarının ölçülmesi
diye tanımlanıyor. Yani
idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler var ve bununla ilgili
yapılmış faaliyetler var, ortaya çıkan sonuçlar var.
Sayıştay, yapacağı performans denetiminde gösterilen hedef
ve göstergeler nedir, bunun gerçekleşmesi için yapılan faaliyetler ve
ortaya çıkan sonuçlar nedir, buna dair bir değerlendirmeyi elbette
yapacak. Bunları yaptıktan sonra raporlarını kendilerine
tanınan yetkiler çerçevesinde düzenleyip gerekli yerlere
ulaştıracaktır. Performans denetiminin
kaldırılması söz konusu değildir ama tanımında
bir değişiklik vardır. 96dan beri yürürlükte olan bir maddede
de bu açıdan bir değişiklik söz konusu, onunla bir çelişen
durum söz konusu ama burada performans denetimine bir tanım getiriliyor ve
bu tanım, ne olduğu performans denetiminin, ifade ediliyor. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu her konuda tanım yapmak, yapılan
tanımları değiştirmek hakkına sahiptir. Ha,
Danıştay veya komisyon veya bir başkası şöyle der veya
böyle düşünebilir ama bu konularda son karar verme mercisi Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruludur. Bu nedenle, yapılan değişiklikte
Hukuk bozuculuğu diye bir şey kesinlikle söz konusu değildir,
Performans denetiminin ortadan kaldırılması diye bir şey
kesinlikle söz konusu değildir. Sadece performans denetiminin
tanımında bir değişiklik yapılmaktadır. Bu denetimden
kimsenin kaçması da söz konusu değildir çünkü denetim
yapılacaktır.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Niçin yapılıyor bu değişiklik, gerekçesi
ne?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Gösterilen hedefler ve göstergeler çerçevesinde
yapılan faaliyetlerin sonuçları bu denetim çerçevesinde her zaman
olduğu gibi Sayıştay tarafından da denetlenecektir.
Ben bu vesileyle,
ortada İç Tüzüke ve Anayasaya aykırı herhangi bir durum
bulunmadığını, Başkanlık Divanının bu
önergeyi görüşüp oya sunup kabulünde de herhangi bir usule
aykırılık bulunmadığını ifade ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bozdağ.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) İdarenin hedefleri ikide bir değişirse
neye dayalı olarak bu değişikliği yapacaksınız?
BAŞKAN
Tutumum aleyhinde söz isteyen Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
tasarının 2nci maddesinde değişiklik yapan bir önergenin
kabulü nedeniyle açılan usul tartışmasında Sayın
Başkanın tutumu aleyhinde söz aldım. Sözlerime başlarken
sizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan iktidar grubunun vermiş olduğu bir önergeyi Komisyona ve
Hükûmete sorarak, onların görüşlerini alarak Genel Kurulun oyuna
sundu. Usul olarak Sayın Başkanın yaptığında
herhangi bir usulsüzlük görmüyorum. Ancak önerinin içeriğinde çok ciddi
bir sorun vardır arkadaşlar. Bu, Sayın Bozdağın ifade
ettiği şekilde masum görülebilecek bir değişiklik
değildir. Bu önergeyi yazanlar, işleme koyanlar eğer cahil
değilse -ki böyle olduğunu düşünmüyorum- bir kasta sahiptir.
Şimdi, bu kastı sizlerin dikkatine sunmak istiyorum. Türkiye Cumhuriyetinin
Parlamentosuna bu önerge yakışmamıştır. Eğer
-kabul edilmiştir ama- tekriri müzakere yoluna giderek geri dönüp bu
önergeyi değiştirmezsek Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihine bir
kara leke olarak geçecektir bu. Neden? İzninizle çok kısaca
açıklamak istiyorum.
510 sıra
sayılı Rapor önümüzde. Bu raporun 41inci sayfasında Cumhuriyet
Halk Partisinin Plan ve Bütçe Komisyonu grubunun bu maddeye ilişkin olarak
ve bu madde çerçevesinde performans denetimine ilişkin olarak maddedeki
sorunları etraflıca belirten görüşü yer almaktadır. Biz
burada şunu demişiz: Maddedeki performans denetimi yani bu önergeden
önceki şekliyle yer alan performans denetimi INTOSAIın yani
Uluslararası Sayıştaylar Birliğinin denetim
standartlarına ve performans denetimi uygulama rehberine
aykırıdır. Aykırılığı da şu
şekilde açıklıyoruz, performans denetimi olarak maddede yer alan
tanım şudur, şöyle diyor madde: Performans denetimi: Hesap
verme sorumluluğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler
ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesi
ile -bu, birinci bölümü; ikinci bölümünde- kamu kaynaklarının etkin,
ekonomik ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığının incelenmesini ifade eder. Biz
raporda şunu diyoruz: Bu birinci bölümde yer alan tanım performans
denetimi değildir, bu performans ölçümüdür. INTOSAI denetim
standartlarına ve uygulama rehberine baktığımızda
bunun böyle olduğu görülecektir. Faaliyet sonuçlarının ölçülmesi
performans denetiminin kendisi değildir, bu o değil. İkinci
bölümde yer alan tanım performans denetiminin kendisidir. İlk bölümün
çıkması gerekir, ikinci bölümün kalması gerekir. Ben de
doğrusu burada maddeler görüşülürken bu yönde bir
değişiklik olabilir mi diye bekliyordum. Umutlu değildim çünkü
bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda anlatamadık Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubuna. Ama bir grup başkan vekili ve 4 milletvekilinin
imzasını taşıyan iktidar önergesi bizim önerdiğimizin
tam tersini yapıyor, performans ölçümü bölümünü muhafaza ediyor, ikinci
bölümü çıkarıyor, asıl performans denetimi olan bölümü
çıkarıyor.
Ayrıca
tanımın birinci bölümünde yer alan hedef ve göstergelerle ilgili
olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesi ile
bölümündeki değerlendirilmesini de çıkarıyor, Sadece ölç
diyor. Bu önerge Sayıştaya Sadece ölçeceksin, değerlendirme
sakın yapma. diyor.
Performans
denetimi, değerli arkadaşlar, bu teklifle kamu mali yönetim
sisteminin içerisine giriyor değildir. Performans denetimini
Sayıştay 1996 yılından beri yapıyor. 1996
yılında kabul edilen 4149 sayılı Kanunla,
Sayıştay Kanununa ek 10uncu madde eklenmiştir. Bu maddenin
birinci fıkrasını aynen okuyorum: Sayıştay,
denetimine tabi kurum ve kuruluşların kaynakları ne ölçüde
verimli ve etkin ve tutumlu kullandıklarını incelemeye
yetkilidir. Bu inceleme sonuçları Sayıştay Birinci
Başkanı tarafından bir değerlendirme raporuyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulur. Bu çerçevede
Sayıştay bugüne kadar belki yirmiye yakın performans denetimi
raporu düzenlemiştir.
Şimdi,
önerge diyor ki, iktidar partisi diyor ki: Kardeşim, benim faaliyetlerimi
sakın değerlendirme. Performans denetiminin amacı, hükûmete
bütçeyle verilen kaynakları hükûmet etkin bir şekilde
kullanmış mı; toplanan vergilerle yapılan harcamalar yerli
yerine yapılmış mı; üretilen hizmetlerden, yapılan
binalardan, inşaatlardan vatandaş memnun mu; vatandaş devletten
memnun mu, bunu değerlendirecek Sayıştay. Modern denetim bu
demektir. Çok anlayamadığım
bir şekilde, yani bir kötü niyetle kusura bakmayın
arkadaşlar- bu denetimi kaldırıyorsunuz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Değerlendirme yapmayan denetimin ne anlamı
var?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sadece ölç, bana bildir, ben Meclis olarak
bakacağım, işime gelene evet diyeceğim, gelmeyene
demeyeceğim.
Şimdi,
Sayıştay, örneğin enerji sektöründeki yap-işlet-devretleri
inceledi, Türkiye Büyük Millet Meclisine bir rapor gönderdi, Şu kadar
liralık kamu zararı vardır. dedi. Yıllardır uyuyor,
bekliyor, Mecliste bekliyor; istemiyor, AKP bu raporları artık
istemiyor. Bu raporları bana göndermeyeceksin, denetlemeyeceksin. Ben
iktidarda sekiz yıl kaldım, 9uncu yıl bitiyor. Şimdi benim
dönemimde böyle performans denetimi yapma kardeşim, yapmayacaksın.
Eski yıllar, tamam, o yılları yap bizden önceki
yılları ama bundan sonra artık benim yıllarımı
inceleme.
Değerli arkadaşlar,
bu bir cinayettir. Kamu mali yönetimi ve denetim sistemi katledilmektedir.
Sayın Sayıştay Başkanı -tabii ki bir bürokrat
kimliği vardır burada ama- Parlamento tarafından seçilir,
Parlamento tarafından seçilmesinin nedeni Sayıştayın
bağımsızlığı nedeniyledir. Sayın
Sayıştay Başkanının bu konuda, bu
bağımsızlık ona burada bu konuya müdahale etme
hakkını vermektedir; Meclis Başkanlık Divanına,
yanındaki Sayın Bakana başvurma hakkını vermektedir
ama bu başvurudan bile yoksun bir Sayıştay
Başkanının huzurunda bu önergenin kabul ediliyor
olmasını Sayıştay adına da üzüntü verici buluyorum.
Sayıştayın tarihine, birikimine saygısızlık bu.
Sayıştayın değerli mensuplarını bir kenara atmak
demektir. Öyle anlaşılıyor ki yüzde 58 oyla bugüne kadar takiye
stajı yapmış olan bazı yüksek yargı organı
mensuplarını iktidar partisi mensupları da takip ediyor. Onlar
da takiye stajlarını bitirdiler, artık takiyeye ihtiyaç
görmüyorlar.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Tutumum lehinde
söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
bu usul tartışması konusunda söz alırken Sayın
Başkanın kastının olmadığını
düşünerek, gerçekten -üç buçuk yıldır buradayız- Meclise,
tartışmalardan geçiyor, komisyonlardan geçiyor, geliyoruz, sonra son
dakika golleri hep böyle veriliyor Hükûmet, AK PARTİ tarafından.
Tabii İç Tüzüke göre, çalışma tarzımıza göre
Başkanlık Divanının bir işleyiş tarzı var.
Şimdi, baktığımız zaman, Başkanlık
Divanına yardımcı olacak teknik elemanlar, uzmanlar var. O
uzmanların görevi Başkanlık Divanına yardım etmektir.
Hükûmet temsilcisi var, Hükûmet temsilcisinin yanında ilgili kanun
teklifinin görüşüldüğü uzmanlar var, hepsi de burada oturuyorlar.
Komisyon temsilcileri var. Şimdi, bu kadar bir ekibin içinde, ben
Sayın Başkanın şahsında bir kasıt
aramıyorum.
Arkadaşlar,
burada kolektif bir ihmal var, kolektif bir hata var, kolektif bir, Meclisin
iradesine gölge düşme var, kolektif, birlikte işlenen bir hata var.
Neden bu? Çok önemli bir konuyu görüşüyoruz. Anayasal bir kurum olarak
-160ıncı maddede açıklandığı kadar- görevi çok
net Sayıştayın. Denetlemek Meclis adına diyor,
denetlemek diyor. Öyle ölçmek, biçmek, çizmek, boyunun posunun, bilmem
nesinin gramajını tartmak, terazi merazi, bakkaliye işi
değil arkadaşlar; de-net-le-mek. Vatandaş diyor ki: Benim
verdiğim vergiyi, hazineye giren her yetimin kuruşunu Mecliste benim
adıma denetlemekle görevlisiniz. Bu görevi Türkiye Büyük Millet Meclisine
veriyor. Anayasa 160 diyor ki: Bu görevi Meclis adına Sayıştaya
veriyorum.
Şimdi
bakın, Sayıştay kanunu yapıyoruz, temel bir kanun. Bu temel
kanunlar yürürlüğe girdikten sonra öyle bir günde, iki günde
değişmiyor. Otuz yıl, kırk yıl uygulamada kalan temel
kanunlar.
Peki, burada hata
nerede? Nerede boğuyoruz, öldürüyoruz, nerede işlevsiz
kılıyoruz, nerede yanlış yapıyoruz? Ben şuna
kısaca bir baktığımda, gerçekten yasama Meclisi böyle mi
yasa yapıyor, yoksa çoğunluk, iktidar partisi uyanık
davranıp çaktırmadan, bu temel yasada en önemli
değişiklikleri geçirebilme becerisine mi sahip?
Bakın,
tetkik kurulu İç Tüzükü okuyorum arkadaşlar, 85: Kanun teklifleri
Anayasanın diline uygun olacak. diyor. Performans ölçülür
Sayıştayın
görevinde ölçme yok arkadaşlar, denetlenir. Anayasanın
160ıncı madde diline uygun değil. Kanun yazılış
tekniğine uygun olacak, değil. Eğer maddi hata varsa
uyarılır. diyor; o da yok. Yazılış ve sıra
bakımından bozukluk varsa düzeltilir; o da yok. Hükûmet görüşe
katılsa bile metinde değişiklik gerekirse yapılır; o
da yok.
Arkadaşlar,
bu bana, ilk milletvekili seçilip bu Meclise geldiğim zaman bir önergenizi
hatırlattı. Burada bir önerge vermiştiniz çalışma
gündemiyle ilgili ve o önergede 30 şubat günü Meclisin
çalışmasını önermiştiniz. Şimdi soruyorum
Anayasaya uygun verdiğiniz önerge, gayet uygun. Önerinin altında
imzanız var. Başkanlık da sevk etmiş komisyona veya
oylamanıza. Arkadaşlar, 30 şubat yok ki. Bu mübarek ay dört
yılda bir yirmi dokuz çekiyor, otuz çekmiyor, otuz yok. Yani bunu, böyle
bir maddi hatayı Başkanlık Divanı, bizler düzeltmeyecek
miyiz? İşte burada şu an işlenen maddi hata bu.
Performans
ölçülür
Ne ölçümü kardeşim, terzi miyiz biz burada? Meclis terzi mi?
Sayıştay terzi mi, ölçüm mü yapacak? Böyle bir anlayış var
mı? INTOSAI kurallarında çok açık denetim demiyor mu? Peki,
INTOSAI kurallarında çok açık denetim denirken, Avrupa
Birliğinin mali denetimi nedir? Yasası bekliyor.
Peki, mali
denetimi de geçtik, Meclis adına denetim olayında
Sayıştayın Avrupa Birliğinin bütün
başlıklarında denetim notunuz ne olacak, denetim notu ne olacak?
Haydi bunu da
geçtik, yani Allah aşkına İç Tüzüke bakın, lütfen okuyun
arkadaşlar. Bakın, şu İç Tüzükte Önergeler gerekçeli
olur. diyor. Ben bunu üşenmeden çıkardım, İç Tüzük 87
diyor ki: Önergeler yeni bir değişiklik, yeni bir kanun teklifi
gerektiriyorsa ayrı bir usul gerektirir. Bu, tamamen denetimi baypas
ediyor. O zaman yeni bir durum.
Yine İç
Tüzük diyor ki: Bu önergeler gerekçeli olur.
Şimdi, Allah
aşkına şu önerge bir satır bile değil arkadaşlar,
bir satır. Diyor ki gerekçe: Performans tanımının
teknik olarak daha uygun hâle getirilmesi amaçlanmıştır. Bu
gerekçe midir arkadaşlar? Allah aşkına söyleyin, bu neyin
gerekçesi? Bu neyin gerekçesi?
Yine İç
Tüzük diyor ki: Başkanlık bunu Meclis Genel Kuruluna bilgilendirir,
anlatır. Hangi bilgilendirme oldu, hangi anlatım oldu? Komisyon
takdire, Hükûmet de olur dedi; gerekçe
Gerekçe bu kadar okundu.
Şimdi,
arkadaşlar, Sayıştay Kanununun temeli, özü, içeriği,
anayasal olarak değiştirilmeyecek yanı performans denetimidir.
Zaten onu aldığınız zaman yerindelik denetimi
sınırlı, diğer denetimler sınırlı, bazı
yerleri hiç denetleyemiyorsunuz.
Ben söz almayacaktım
bu usul tartışmasında fakat uyarmak istiyorum arkadaşlar,
ciddi ciddi uyarmak istiyorum: Bugün çoğunluk olabilirsiniz. Demokrasi,
çoğunluk diktası değildir, paylaşımdır
çoğulculuk, ortaklaşmadır, ortak kararlar almadır.
Eğer Sayıştay gibi bir temel kanunda ortaklaşamazsak vay
hâline Türkiyenin.
Bakın, bu
önergenin devamı kritik bir önerge daha 4üncü maddede geliyor, önümüzde,
elimizde arkadaşlar. 4üncü madde, kamu yönetimine ilişkin
denetimlerde, bütçe payı yüzde 50nin altında olan denetimleri
kaldırıcı bir hüküm taşıyor. Şimdi soruyorum
size: F-35 projesine biz şimdiye kadar 10 milyar dolar koyduk. Bizim o
projede yüzde 51 devlet payımız olabilir mi? Anadolu Jeti
denetleyebilir misiniz arkadaşlar? Anadolu Jette Türk Hava
Yollarının yüzde 47,5 - 48 oranında sermayesi vardır diye,
bu vereceğiniz önergeyle Anadolu Jeti de denetleyemeyeceksiniz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Türk Hava Yolları da denetlenmiyor zaten.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bırakın, Savunma Sanayii Destekleme Fonu itibarıyla,
bilmem hangi ülkeyle ortak yapacağınız projedeki silah
alımında, vesairede, orada da yapamayacaksınız.
Şimdi,
performans denetimini bu noktaya indirirseniz, 4üncü maddeyle de bunu
getirirseniz ne yapmış olursunuz bilmiyorum ama inanın, bu
ülkeye yapabileceğiniz en büyük kötülüğü yapmış olursunuz.
Bizler, hepimiz, buraya gelen gidecek, görev itibarıyla yerini
başkalarına bırakacak ama gün gelecek, çocuklarımız,
torunlarımız bu tutanaklara girdiğinde Bizim adımıza
Mecliste görev yaptınız, bu kadar açık ve kaba hataları
nasıl yaptınız? diye bizden hesabını soracak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Her ilde bir üniversite açtık arkadaşlar. Her ilde üniversiteliler
okuyor. Bütün üniversiteler bu tutanakları, bu gerekçeleri alıp
tartışacaklar. Unutmayın, demokrasinin üç ayağı var:
Birisi, siyasal demokrasi temsildir. Yüzde 15 seçim barajının
arkasına saklanıp temsilin önünde durmak diktatörlüğün
âlâsıdır. İkincisi, ekonomik demokrasidir,
şeffaflıktır. Bu şeffaflığı örtenler,
gizlilik ve karanlığı getirenler, karanlıktan
beslenenlerdir. Üçüncüsü, çoğunluktur, çoğulculuktur, çoğulcu
kültürdür. İşte, birliğimizin harcı,
kardeşliğimizin temeli budur. Bu temele dinamit atacak bu
yanlış yaklaşımlardan vazgeçin, düzeltelim diyorum.
Sayın Başkanlık Divanına da bu anlamda bu hatanın
düzeltilerek -komisyonda tekrar tekriri
müzakere mi olur, ne olur ama- bunun performans ölçülür olayından mutlak
surette çıkması lazım diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural, bir şey mi söyleyeceksiniz?
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, yani eğer bu konuyla ilgili bir karara varacaksanız
ondan önce bir konuyu arz etmek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden sisteme girin.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, milletin kaynaklarının
verimli ve doğru kullanılıp kullanılmadığına
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz milletin
vekiliyiz. Milletin kaynaklarının da verimli, doğru
kullanılıp kullanılmadığı sorumluluğu
bireysel olarak kendi irademizdedir. Burada yürütmenin herhangi bir
organına bununla ilgili yetkimizi devretmek bizi vebalden kurtarmaz. Bunun
sorumluluğu hepimize aittir. Dolayısıyla bu yetkiyi devrederken
bu taşıdığımız vebali dikkate alalım.
Sayın
Başkanım, 1inci madde kabul edildi, sizlerin oylarıyla kabul
edildi. Bakın, 1inci maddede şunu söylüyor, diyor ki: Kamu
idarelerinin etkili, ekonomik, verimli, hukuka uygun olarak
çalışmasını denetlemek amacıyla yapıyoruz.
Şimdi, burada performans denetimini ortadan
kaldırdığınız zaman, burada ekonomik, verimli ve etkin
kullanmayla ilgili denetimi ortadan kaldırdığınız
zaman, bu amacı gerçekleştirecek hiçbir aracınız olmayacak.
O zaman, kanun koyucunun amacı ortadan kaldırılmış
olacak. Amaçta diyor ki: Bunun verimli, etkin
kullanılmadığını denetle. Şimdi, denetleyecek,
bunu ortaya koyacak bir performans denetiminden vazgeçmek amaca mugayir bir
kararı kabul etmek demektir. Ayrıca, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu var, bu Kanunda da aynen şöyle diyor: Kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılıp
kullanılmadığının belirlenmesi ve sonuçlarının
ölçülmesi, performans bakımından değerlendirilmesi suretiyle
dış denetim gerçekleştirilir. Bunu da Sayıştay yapar.
Şimdi, biz bundan da vazgeçiyoruz. Elimizi vicdanımıza
koyalım. Allah için, bu konuda, bu verimli kullanılmaması
konusundaki sorumluluktan kurtarılmış olamayız. Eğer
verimli, doğru kullanıldığına ilişkin bir
endişemiz yok ise gelin, hep beraber, birlikte, Sayıştayın
bunun denetimini temin etmesi gerekir.
Benim
önerdiğim yöntem şudur Sayın Başkan: Lütfen, Komisyon,
çoğunluk iradesiyle birlikte, müzakere ederek bu maddeyi Komisyona çeksin
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde
Yarın, seçmenlere gideceğiz,
milletvekilliği de gidecek. Verdiğimiz bu yetkiyle eğer bu
milletin hakkı ve hukuku verimli kullanılmamışsa bu,
yetkiyi veren milletvekillerinin vebalinde kalacaktır. O bakımdan, bu
konuda sorumluluğu Sayıştaya verelim, denetimi yapsınlar.
Sayın Komisyon da doğrudan doğruya 1inci maddeyle kabul
ettiğiniz etkili ve verimli kullanılmasına ilişkin denetimi
etkisiz hâle dönüştüren buna Evet demekle de siz getirdiğiniz
kanuna sahip çıkmamış oluyorsunuz. Sizin öncelikli göreviniz, bu
kanuna sahip çıkmaktır.
BAŞKAN
Sayın Vural, teşekkür ediyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dolayısıyla bu konuda, lütfen Komisyon olarak
gereğini yapın. Arz ederim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Sayın
Komisyonun bu konuda söyleyeceği herhangi bir sözü var mı?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) -
Sayın Başkan, şu aşamada yok ancak tabii gruplar
arasında mesele tekrar tekriri müzakereyle değerlendirilebilir de
Genel Kurulda, bu konuda bir çalışma yapılır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, bana sorman lazım, niye
görüşümü almıyorsun, ben komisyon üyesiyim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Bakın, Sayın Aslanoğlu, söylediğime dikkat ederseniz, ne
diyorum?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Bana sormanız lazım.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sayın Aslanoğlu, benim söylediğimi herhâlde dinlemediniz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Dinledim, dinledim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karşıyız deyin.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - O zaman karşı çıkın.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, oylamaya
geçiyorsanız yoklama istiyorum.
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.-
Sayıştay Kanunu Teklifinin görüşmeleri sırasında bir
önergeyle Sayıştayın performans denetiminin ortadan
kaldırılmasının hukuk bozuculuğu olduğuna ve
Başkanlık Divanının buna müsaade etmemesi gerektiğine
ilişkin Oturum Başkanının tutumu hakkında (Devam)
BAŞKAN
Tamam Sayın Şandır.
Sayın
milletvekilleri, olay, Başkanlık Divanının meselesi
değil. Sayıştay Yasası görüşülürken 2nci maddeyle
ilgili, iktidar partisi bir önerge vermiştir ve Genel Kurul önergeyi kabul
etmiştir. Önergenin kabul edilmesinden sonra ve başka bir önergeyle
işlem yapıldıktan sonra muhalefet partilerinin önergenin
muhtevasına itiraz etmeleri söz konusudur. Belki, önergenin
muhtevasının Anayasaya aykırı olduğu iddia
edilebilir. Aslında meselenin anlaşılması için usul
tartışması açılmıştır, tutumuzla ilgili
değil. Önerge usule uygun bir önergedir. Dolayısıyla,
yapılan usul tartışması neticesinde tutumumda herhangi bir
değişiklik olmamıştır.
III.-
YOKLAMA
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN -
Tasarının 2nci maddesini kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza
sunacağım ancak yoklama talebi vardır, onu yerine
getireceğim.
Sayın Vural,
Sayın Şandır, Sayın Korkmaz, Sayın Akçay, Sayın
Kalaycı, Sayın Enöz, Sayın Serdaroğlu, Sayın
Yalçın, Sayın Özdemir, Sayın Paksoy, Sayın Asil, Sayın
Çalış, Sayın Doğru, Sayın Ayhan, Sayın
Yunusoğlu, Sayın Varlı, Sayın Özensoy, Sayın
Coşkun, Sayın Günal, Sayın Kumcuoğlu.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3
Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S.
Sayısı: 510) (Devam)
BAŞKAN
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde
üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri geliş sırasına
göre okutup aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sayıştay kanunu teklifinin 3üncü maddesinde yer alan olan
ibaresinden sonra Anayasal ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Hasip Kaplan |
Nuri Yaman |
Ufuk Uras |
|
|
|
Şırnak |
Muş |
İstanbul |
|
|
|
|
Pervin Buldan |
|
Akın Birdal |
|
|
|
Iğdır |
|
Diyarbakır |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 3 ncü maddesinin madde
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
|
Trabzon |
|
Malatya |
"Sayıştayın
bağımsızlığı
Madde 3-
"Sayıştay, Anayasal konumuna uygun olarak denetim
yaklaşımlarının belirlenmesi, denetim konularının
seçimi, denetim sonuçlarının raporlanması ve hesap ve
işlemlerin yargılanması faaliyetlerini hiçbir
sınırlamaya ve dış müdahaleye tabi olmaksızın
yargıç teminatına sahip meslek mensupları ve yargısal
kurullarıyla yürüten, kurumsal, işlevsel ve mali
bağımsızlığa sahip bir kurumdur."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 3'üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Kalaycı |
M. Akif Paksoy |
Erkan Akçay |
|
|
Konya |
Kahramanmaraş |
Manisa |
|
|
Mustafa Enöz |
Mehmet Serdaroğlu |
Emin Haluk Ayhan |
|
|
Manisa |
Kastamonu |
Denizli |
|
|
|
Mehmet Şandır |
|
|
|
|
Mersin |
|
Madde 3-
"Sayıştay; kamu idarelerinin gelir ve giderleri ile
mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve
sorumluların hesap ve işlemlerini yargılama yolu ile kesin hükme
bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve kesin hükme
bağlama işlerini yapmakla görevli, işlevsel, kurumsal ve malî
bağımsızlığı olan Anayasal bir kurumdur."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu Milletvekili,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayıştay Kanunu Teklifinin 3üncü maddesinde
verdiğimiz önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, hesap verebilmenin ve saydamlığın
sağlanarak kamu kaynaklarının etkin, verimli ve tutumlu bir
şekilde kullanılabilmesini gerçekleştirmek Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına denetim yapan Sayıştayın temel
işlevlerindendir. Hesap verme sorumluluğu ve saydamlık,
yolsuzlukların önlenmesi açısından da fevkalade önemlidir. AKP
İktidarı döneminde çıkarılan birçok yasada olduğu gibi
Sayıştay Kanunu Teklifinde de saydamlık, hesap verebilirlik
gibi ilkelerden sıkça bahsedilmektedir ancak bu ilkelerin altı
doldurulmadığı ve işlerlik kazandıracak mekanizmalar
kurulmadığı için söylemden öteye gidememiştir,
dolayısıyla yolsuzluk iddiaları ve şüpheleri ayyuka
çıkmıştır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, dolayısıyla
millet adına denetim yapan Sayıştayın yolsuzluk
iddiaları ve şüpheleri karşısında temel işlevini
yerine getirip getirmediği konusu ise çok daha önemlidir. Bakın, size
birkaç örnek vermek istiyorum: 99 depreminden sonra, iletişimden şans
oyunlarına kadar, on bir yıldır vatandaşımız deprem
vergisi ödedi ve ödemeye de devam ediyor. Bugüne kadar 30 katrilyon lira para
toplanmıştır. Bu paralar nereye harcandı, kalan para
nerede, bunu Sayıştay dâhil kimse bilmiyor. Millet on bir
yıldır deprem için vergi ödüyor, ödediği 30 katrilyon ortada yok
ama bu parayı buhar eden Adalet ve Kalkınma Partisi maalesef hâlâ
iktidarda.
Değerli
milletvekilleri, yolsuzluk iddialarının en çok gündeme geldiği
diğer bir konu da özelleştirme uygulamalarıdır. Bugüne
kadar gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarıyla 40 milyar
dolara yakın gelir elde edilmiştir. AKP İktidarı döneminde
ise, çok önemli ve stratejik değeri olan tesisleri de içine alan,
yaklaşık 32 milyar dolarlık özelleştirme
yapılmıştır. İktidarın övündüğü bu rakam,
aslında, sadece Türk Telekomun olması gereken gerçek değerdir.
Değerli
milletvekilleri, Cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirmesi. diye
adlandırılan Türk Telekomun yüzde 55 hissesi, Lübnanın
Başbakanı Haririnin ailesine ait olan Oger firmasına, 6,5
milyar dolara satılmıştır. On üç günlük tesadüfler süreci
Başbakan Sayın Erdoğanın 15-16 Haziran 2005 tarihinde Lübnanı ziyaretiyle
başlamaktadır. Bu ziyarette özelleştirmeden sorumlu Maliye
Bakanı Sayın Unakıtan da onunla birliktedir. Lübnan ziyaretinin
hemen arkasından, iki gün sonra 17 Haziran 2005 tarihinde Lübnanlı
Oger firmasıyla Sayın Başbakanın dostu Berlusconinin
desteklediği Telekom-İtalya ortaklık kurduklarını
Özelleştirme İdaresine
bildirmişlerdir. On üç gün sonra bu ortaklık Telekom ihalesini
kazanmıştır.
Dikkat çekici
diğer bir tesadüf ise Sayın Başbakanın bu ziyaretinin öncesinde
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının ortak
bildirme süresinde uzatmaya gitmiş olmasıdır. Bu nasıl
özelleştirme diye insan aslında düşünmeden yapamıyor.
Bu ihalenin
süreci ve yaşananlar madalyonun bir yüzünü oluştururken madalyonun
diğer yüzünü ise 6,5 milyar dolarlık satış bedeli
oluşturmaktadır. Güçlü altyapısıyla, yeniliğe
açık teknolojisiyle, 20 milyona yakın abonesiyle Telekom gibi dev bir
operatöre biçilen bu değer ne kadar gerçekçidir? Buna, vereceğim
örnek ile siz karar verin: Telekom 17 milyon abonesinden ayda 170 trilyon
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Serdaroğlu, lütfen sözlerinizi tamamlayın.
MEHMET
SERDAROĞLU (Devamla)
yılda 2 katrilyon, bir başka ifadeyle
yılda 1,5 milyar dolar sadece sabit ücret geliri elde ediyor. Yani Telekom
sadece dört yıllık sabit ücret gelirine
satılmıştır.
Şimdi, bu ve
benzeri işlerden kuşkulanmayalım da bizler ne yapalım? Bu
ve benzeri sözüm ona icraatlarınızı Sayıştayın
da, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun da, Devlet Denetleme
Kurulunun da sıkı bir şekilde incelemesi,
araştırması gerekmektedir. Sayısal üstünlüğünüze,
kadrolaşmanıza güvenerek bugüne kadar bu tür
araştırmaları hep engellediniz.
Burada
samimiyetle ifade ediyorum, Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında
yaptıklarınız bir bir araştırılacak, bankalar
satışı, Telekomun satışı, Balıkesir
SEKAnın satışı bile ilgililerini Yüce Divana göndermeye
yetecektir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Serdaroğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 3 üncü maddesinin madde
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
"Sayıştayın
bağımsızlığı
Madde 3-
"Sayıştay, Anayasal konumuna uygun olarak denetim
yaklaşımlarının belirlenmesi, denetim konularının
seçimi, denetim sonuçlarının raporlanması ve hesap ve
işlemlerin yargılanması faaliyetlerini hiçbir
sınırlamaya ve dış müdahaleye tabi olmaksızın
yargıç teminatına sahip meslek mensupları ve yargısal
kurullarıyla yürüten, kurumsal, işlevsel ve mali
bağımsızlığa sahip bir kurumdur."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, Sayıştayın bağımsızlık
maddesi. Bağımsızlık çok güzel, özgür olmak çok güzel,
özgür iradeye sahip olmak çok güzel. Bağımsız kurumlar kendi
özgür iradesine sahip kurumlardır ama acaba öyle mi?
Değerli
milletvekilleri, Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetim yapıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan ve
bu raporları Meclise gönderen bir kurumdur. Ben dokuz yıldır
buradayım. Benim bu sözüm Sayıştaya değil, Türkiye Büyük
Millet Meclisine: Benim adıma Sayıştaya denetim
yaptırıyorsunuz, acaba dokuz yıldır
Sayıştayın gönderdiği raporlara ne işlem
yaptınız? Dokuz yıldır Sayıştayın
gönderdiği raporlarda acaba hiç suç unsuru yok mu arkadaşlar? Herkes
görevini en iyi yapmış mı? Acaba Sayıştayın
gönderdiği raporlarda hiç yolsuzluk yok mu? Sayıştayın
gönderdiği raporlarda işini en iyi yapanla en iyi yapmayan
ayrılmışsa, acaba Meclis Başkanlığı ne
yaptı? Soruyorum.
Enerjiyle ilgili,
enerji raporu geldi. Sayıştay raporunda hazinenin çok büyük
zararı olduğu ifade edilmesine rağmen ve Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu rapor görüşülmesine rağmen, acaba Meclis
Başkanlığı daha sonra bu rapor hakkında ne işlem
yaptı?
Arkadaşlar,
raporlar niye etkin olur, biliyor musunuz? İşlevi yerine getirilirse,
hesap sorulursa veya teşekkür edilirse etkin olur raporlar. Yoksa, rapor
düzenlemişsin
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan
Sayıştay anlı şanlı, sayfalarca rapor düzenliyor ama
bu rapor eğer işlev görürse, bu raporda suçlularla suçlu olmayanlar
ayrılırsa, suçlu hakkında her türlü işlem
yapılırsa, suç duyurusunda bulunulursa rapor rapordur ama Meclis
Başkanlığının ben, dokuz yıldır, bugüne
kadar -Sayıştayın gönderdiği, suç unsuru içeren- hangi
işlemi yaptığını merak ediyorum. Ne yaptı? Enerji
raporuyla ilgili ben Meclis Başkanlığının hangi
işlemi yaptığını, acaba hazinenin
zararlarını kimlerden alması gerektiğini
Neden bekliyor?
Niçin bekletiyorsunuz? O zaman sayfalarca rapor düzenle, ne işe yarar bu
raporlar arkadaşlar? Ne işe yarıyor?
Onun için,
burada, Sayıştay eğer işlevini iyi yapacaksa
Ama iyi
yapılan bir rapor da işlevini yerine getirmelidir. Meclis
Başkanlığının ben bugüne kadar hangi işlevleri
yaptığını merak ediyorum. Acaba tüm raporlar
pırıl pırıl mı? Hiçbir şekilde, hiçbir raporda
sorun yok mu? Acaba sorunlu raporlar vardı da bunlarla ilgili, kendi
adına denetim yapan Sayıştay raporlarıyla ilgili hangi
önlemleri aldı? Arkadaşlar, ben bugüne kadar görmedim, eğer
bilen varsa gelsin bana söylesin.
Bu nedenle, bir
raporun rapor olması için, rapor yasak savmak için değil, rapor kamu
kaynaklarının en iyi şekilde kullanılmasını
Görevi Sayıştayın, verdiği raporun nedeni budur, amacı
budur ama verdiği rapor hiçbir şekilde hiçbir işlevi yerine
getirilmiyorsa yazıklar olsun o raporlara.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
III.-
Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak bir yoklama talebi
vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın Ergin,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Özyürek, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Keleş, Sayın Özdemir, Sayın İçli, Sayın
Barış, Sayın Yıldız, Sayın Köktürk, Sayın
Öztürk, Sayın Ekici, Sayın İçli, Sayın Coşkuner,
Sayın Ağyüz, Sayın Hacaloğlu, Sayın Ersin, Sayın
Tütüncü, Sayın Özkan, Sayın Ünsal.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3
Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S.
Sayısı: 510) (Devam)
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sayıştay kanunu teklifinin 3 ncü maddesinde yer alan olan
ibaresinden sonra Anayasal ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmamın 1inci maddesinde Gizli genelgeyi istiyorum.
demiştim. Sayın Bakandan hâlâ ses gelmedi. Hükûmet bu gizli genelgeyi
nasıl uyguladı sekiz sene? Onun cevabını bekliyorum, yok.
Arkasından,
bir bakıyoruz 2nci madde önergesiyle performans denetimi performans
ölçümüne getiriliyor, sanki Sayıştay anayasal, yargısal,
yargıç teminatına mensup bir kurul değilmiş gibi
davranılıyor. Bu önergemiz de Anayasal bir kurumdur. önergesi ve
şunu soruyoruz: Anayasa 160ın açık hükmü,
Sayıştayın görevi Meclis adına denetimse performans
ölçülür denmesi ne demek? Bu önergenin
Ölçülmesi ne demek? Sayıştay
bakkaliye dükkânı değil arkadaşlar, gramaj ölçümü mü yapacak?
Terzi dükkânı mı, kol ceket ölçümü mü yapacak? Yani
Sayıştayı -arkadaşlar yapmayın- patlıcan kabak
denetimi yapacak, memur özlük haklarını inceleyecek dereceye mi
düşüreceksiniz?
Arkadaşlar,
Yüksek Denetleme Kurulunu bu Sayıştay Kanunu kaldırıyor
diye Sayıştayı Başbakanlığa bağlı
Yüksek Denetleme Kuruluna mı dönüştürmek istiyorsunuz? Demin bunun
tartışmasını yaptık, usul
tartışmasını.
Şimdi, bütün
gruplar tekriri müzakere konusunda bu kararı alıp bu 2nci maddeyi
düzeltene kadar
Çünkü şunu açık söylüyorum: Siz bu maddeyi
düzeltmediğiniz zaman Sayıştayı Sayıştay
yapamazsınız, Sayıştay Sayıştay olmaktan
çıkar. Ben de millet adına, milletin temsilcisi olarak
Sayıştayı Sayıştay olmaktan çıkaran bu çok önemli
tehlike karşısında sözün bittiği yerdeyiz diyorum ve geri
kalan dört dakikamı bu kürsüyü, sessiz bir şekilde, protesto ederek
-bu yanlış düzelene kadar- kullanıyorum, bunu halkın bana
verdiği temsil yetkisine dayanarak.
(Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, konuşmadan kürsüde beklemesi)
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Çeşitli İşler
-
Gösteri ve Protestolar
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, konuşmadan kürsüde
beklemesi
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) Kürsüler susmak için değil, konuşmak için.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Tam üç dakika.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, rica ediyorum.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
HASİP KAPLAN
(Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Devamla)
susma hakkı da vardır, ben önerge süremi
kullanıyorum.
BAŞKAN
Sayın idare amirlerini göreve davet ediyorum, lütfen
HASİP KAPLAN
(Devamla) Önerge süremi kullanıyorum Sayın Başkan.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Tabii ki hakkıdır.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Önerge süremi kullanıyorum.
BAŞKAN
Sayın idare amirleri, lütfen
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım, kürsü konuşmak
içindir, kürsü protesto için kullanılamaz.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Protesto
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, bakın, şu anda eylem
yapıyor Mecliste.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sessiz olarak da konuşulur.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Olur mu ama, siz Divan olarak eylem yapmasına izin
veriyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, idare amirlerini göreve davet ettim. Benim
yapabileceğim bu yani.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Hayır, konuşmasını yapacak, burada
eylem yapıyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz işleme devam edersiniz.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Elitaş
İdare amirleri geldi, şimdi
görevlerini yaparlar, sonra biz söz veririz ondan sonraki
arkadaşımıza.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Kürsü konuşmak içindir Sayın Başkan, o
zaman orada herkes eylem yapar. Böyle bir şey olur mu? Sayın Divan,
var mı İç Tüzükte böyle bir hüküm? Nerede yazıyor efendim?
Nerede yazıyor?
BAŞKAN
Sayın Sakık, lütfen
Göreve davet ediyorum.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, İç Tüzükün hangi hükmünde
yazıyor böyle bir usul var diye? Divan görevini yapmıyor, Divan
görevini doğru yapmıyor Sayın Başkan, burası
konuşmak içindir, eylem yeri değildir.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.54
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat
ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3
Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S.
Sayısı: 510) (Devam)
510 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşlarının önergesini oylamaya
sunmadan önce, Sayın Kaplanın bir dakikalık süresi vardı.
Konuşacak
mısınız Sayın Kaplan?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tamamlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
Bir
dakikalık süreniz var.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, bu süreyi bu şekilde
tamamlamak istememin nedeni Meclisi uyarmak, uyandırmak.
Sayıştay diye bir şey kalmıyor arkadaşlar. 5018
sayılı Yasanın denetimi kalkıyor. Türkiye Ulusal
Programı bu Mecliste kabul edildi, ihlal ediliyor. Anayasa 160 ihlal
ediliyor, INTOSIA (Uluslararası Sayıştaylar Birliği)
denetim standartları ihlal ediliyor, Avrupa Birliği ilerleme raporu
ihlal ediliyor.
Plan ve Bütçe
Komisyonunda alt komisyonda kabul ettiklerimiz üst komisyonlarda budandı.
4üncü maddede de göreceksiniz, askerî harcamalar, istihbarat harcamaları,
savunma harcamaları, onların özel şirketleri hepsi denetim
dışında, altında bırakılıyor.
Elbette ki bu
kürsü konuşmak içindir, susmak için değil. Bu kürsü milletin
kürsüsüdür ama bazen bu kürsüden milletin adına da öyle bir duruş
sergilersiniz ki konuşmanın bin katı eder diye düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Önergemizin bu anlamda dikkate alınıp kabul edilmesini
diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü madde
üzerinde dört önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.08
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat
ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
510 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
4üncü madde
üzerinde dört önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
510 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin 1 inci
fıkrasının a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
|
|
Nurettin Canikli |
Abdülhadi Kahya |
Ömer Faruk Öz |
|
|
|
Giresun |
Hatay |
Malatya |
|
|
|
|
Ahmet Aydın |
|
İlknur
İnceöz |
|
|
|
Adıyaman |
|
Aksaray |
a) Merkezi
Yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarını, mahallî idareleri, sermayesindeki kamu payı
doğrudan veya dolaylı olarak %50den fazla olan özel kanunlar ile
kurulmuş anonim ortaklıkları % 50den az olması hâlinde
ortaklık hakları yönüyle diğer kamu idarelerini (kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları hariç)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 4'üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (b) bendinin eklenmesini ve diğer bendlerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Kalaycı |
Erkan Akçay |
M. Akif Paksoy |
|
|
Konya |
Manisa |
Kahramanmaraş |
|
|
Mustafa Enöz |
Necati Özensoy |
Mehmet Şandır |
|
|
Manisa |
Bursa |
Mersin |
|
|
|
Emin Haluk Ayhan |
|
|
|
|
Denizli |
|
"b) (a)
bendinde sayılan idarelere bağlı veya bu idarelerin
kurdukları veya doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak ortak
oldukları her çeşit idare, kuruluş, müessese, birlik,
işletme ve şirketleri (kamu payının yarıdan az
olması hâlinde ortaklık hakları yönüyle),"
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 510 sıra sayılı yasanın 4 ncü maddesinin a
fıkrası üzere ibaresinden sonra gelmek üzere Savunma, güvenlik ve
istihbarat hizmetlerini ve ibaresinin (b) bendinde geçen sayılan
ibaresi yerine kamu ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Hasip Kaplan |
Ufuk Uras |
Nuri Yaman |
|
|
Şırnak |
İstanbul |
Muş |
|
|
Akın Birdal |
Sırrı Sakık |
İbrahim Binici |
|
|
Diyarbakır |
Muş |
Şanlıurfa |
|
|
|
Bengi Yıldız |
|
|
|
|
Batman |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 4 ncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Mustafa Özyürek |
Kamer Genç |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
Tunceli |
"Madde 4- Sayıştay;
a) Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki
kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının, mahalli idarelerin,
özel kanunlarla anonim ortaklık şeklinde kurulmuş olanlar da
dâhil olmak üzere diğer kamu idarelerinin hesap ve işlemleri ile
faaliyetlerini,
b) Kamu idareleri
tarafından yapılan her türlü iç ve dış borçlanma, yurt
dışından hibe alınması, borç ve hibe verilmesi ve
bunlara ilişkin geri ödemeler, Hazine garantileri, Hazine alacakları,
nakit yönetimi ve bunlarla ilgili diğer hususları; tüm kaynak
aktarımları ve kullanımları ile Avrupa Birliği
fonları dâhil yurtiçi ve yurtdışından sağlanan
diğer kaynakların ve fonların kullanımını,
c) Kamu idareleri
bütçelerinde yer alıp almadığına
bakılmaksızın özel hesaplar dâhil tüm kamu
hesaplarını, fonlarını, kaynaklarını ve
faaliyetlerini,
denetler.
Kamu idarelerine
bağlı veya bu idarelerin kurdukları veya doğrudan
doğruya ya da dolaylı olarak ortak oldukları kuruluş,
müessese, birlik, işletme ve şirketler ile adı ve kuruluş
biçimi ne olursa olsun kamu kaynağı ve/veya yetkisi kullanan tüm
kurum ve kuruluşları Sayıştay kuruluş amaçları,
ortaklık hakları, kamu kaynağının aktarım
amacı ve kullanım esas ve usulleri çerçevesinde yıllık veya
dönemler itibariyle denetleyebilir.
Sayıştay;
yapılan andlaşma veya sözleşmedeki esaslar çerçevesinde
uluslararası kuruluş ve örgütlerin hesap ve işlemlerini de
denetler.
Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasının denetimi bu Kanun ve 2/4/1987 tarihli ve
3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların
Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun hükümlerine göre yürütülür.
Savunma, güvenlik
ve istihbarat hizmetlerine ilişkin Devlet mallarının
Sayıştayca yapılacak denetimine ilişkin esas ve usuller
Millî Savunma ve İçişleri Bakanlığı ile Başbakanlığın
görüşleri alınarak Sayıştay Genel Kurulu tarafından
hazırlanacak yönetmelikte belirlenir.
2/4/1987 tarihli
ve 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların
Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanunun 2 nci maddesi kapsamına giren kamu kurum, kuruluş ve
ortaklıklarının Türkiye Büyük Millet Meclisince denetlenmesi ile
ilgili görevler, bu Kanun ve diğer kanunlarda belirtilen usul ve esaslar
çerçevesinde Sayıştay tarafından yerine getirilir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Mustafa Özyürek konuşacaklar.
BAŞKAN
Mustafa Özyürek, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili
önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugünkü tartışmalarımız da ortaya
koydu ki AKP tarafsız ve bağımsız denetim istemiyor, AKP
tarafsız ve bağımsız yargı istemiyor.
Şimdi, uzun
uzun tartışıldı, arkadaşlarım meseleyi çok güzel
ortaya koydular. Performans denetiminin siz içini boşaltırsanız,
o zaman Sayıştay ne yapacak? Bunca madde, bunca kişi nasıl
çalışacak, neyi yapacak? Geriye kalıyor bir mali denetim, onu da
bir yolunu bulup kaldıralım, o zaman denetimden uzak kalalım,
kurtulalım anlayışı var.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, Sayıştayın -biraz önce Mevlüt
Aslanoğlu arkadaşım da ifade etti- çok önemli raporları
var. Plan Bütçe Komisyonunda biz bunları görüştük. Enerjiyle ilgili
çok önemli raporlar var, çok büyük meblağlara ulaşan yolsuzluk
iddiaları var. Bunların Genel Kurula gelip bir sonuca
bağlanması gerekirdi ama bunların hiçbirini yapmadık.
Öyleyse, Sayıştaya ne kalıyor, geriye ne kalıyor? Kalan
şu: İşte, bir yerde bir sayman, bir muhasebeci bir
yanlışlık yapmışsa, bir hata yapmışsa
bununla ilgili rapor düzenlenecek, onunla ilgili davalar açılacak, zimmet
çıkarılacak. Buraya indirgiyorsunuz. Siz, bir kere, yerindelik
denetimini kaldırıyorsunuz. Bir yerde, mesela Karadeniz Bölgesinde
yapılmakta olan hidroelektrik santrallerinin yeri, konumu, oradaki
doğayı tahrip ettiğine dair çok ciddi iddialar olmasına
rağmen, bu konuda Danıştay karar veremez, bu konuyu
Sayıştay eleştiremez. O zaman siz eleştiriden uzak bir yönetim
istiyorsunuz. Zaten Sayın Başbakan Anayasa tartışmaları
sırasında hep ifade edegeldi, dedi ki: Bu yargı bizim
ayağımıza pranga takıyor, bize engel oluyor. Öyleyse biz
bu yargının elini kolunu bağlayalım, bu denetimin elini
kolunu bağlayalım.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapacak
olan Sayıştay, yüz yılı aşan mazisi olan bir denetim
organımız. Bu denetim organının daha çok yetkilendirilmesi,
daha etkin çalıştırılması için bir kanun teklifi
getirildi, çok uzunca bir süre Plan ve Bütçe Komisyonunda
arkadaşlarımız bunu görüştüler, şimdi buraya
indirildi. Orada da bizim çok kapsamlı bir ayrışık oyumuz
var, eğer onu değerlendirirseniz
Bu metinle ilgili de bizim önemli
itirazlarımız, çekincelerimiz var. Bunları da bir kenara
bıraktık ama siz, burada, komisyondan geçmiş metinlerle ilgili
olarak işin özünü sakatlayacak önergeler getirirseniz, o zaman Meclisin
saygınlığına gerçekten gölge düşer.
Bir de Sayın
Başkan dedi ki: Burada Anayasaya aykırılık yok. Peki,
Anayasaya aykırılık yok ama işin özüne
aykırılık var. Belki Anayasaya aykırılık da
gündeme gelebilir, tartışılabilir, başka bir konu ama siz
Sayıştay niçin vardır? Sayıştay denetim için
vardır. Denetimin en önemli unsurlarından biri nedir? Performans
denetimidir. Siz bunu kaldırıyorsunuz. Geriye ne kalıyor? Mali
denetim kalıyor. Onu da kaldıralım, o zaman
Danıştayı kaldıralım. Yani, siz, ortaya
koyduğunuz hedefleri, bütçeyle kamu idarelerine verdiğiniz
kaynakları, yerine kullanılıp kullanılmadığını,
amacına uygun kullanılıp
kullanılmadığını, ortaya konulan bütçeyle çeşitli
planlarla ortaya konulan hedeflere ulaşılıp
ulaşılmadığını sorgulamazsanız, ortaya
koymazsanız, bu konuda denetim yaptırmazsanız, o zaman gerçekten
Türkiye, sadece Hükûmetin istediğini yaptığı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) -
bu isteklerin yerine getirilip getirilmediğinin hiçbir
şekilde denetlenmediği, sorgulanmadığı bir ülke hâline
getiriliyor. Bunu kesinlikle yapmayalım. Yüz yıllık mazisi olan,
yüz elli yıllık mazisi olan bir Sayıştayın temel
işlevlerini yapmasına fırsat verelim, daha etkin bir
şekilde yapılmasına fırsat verelim, birkaç kişi istedi
diye işin özünü ortadan kaldıran, temel fonksiyonlarını yok
eden değişiklikleri buraya getirmeyelim diyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi adına gecenin bu saatinde beni dinlediğiniz için hepinize
saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 510 sıra sayılı yasanın 4 üncü maddesinin a
fıkrası üzere ibaresinden sonra gelmek üzere Savunma, güvenlik ve
istihbarat hizmetlerini ve ibaresinin (b) bendinde geçen sayılan
ibaresi yerine kamu ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
AB ilerleme
raporu ve tüm kurumların Meclis tarafından denetlenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 4'üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (b) bendinin eklenmesini ve diğer bentlerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
"b) (a)
bendinde sayılan idarelere bağlı veya bu idarelerin
kurdukları veya doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak ortak
oldukları her çeşit idare, kuruluş, müessese, birlik,
işletme ve şirketleri (kamu payının yarıdan az
olması hâlinde ortaklık hakları yönüyle),"
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Necati Özensoy, Bursa Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay
kanununun 4üncü maddesinde değişiklik önergesiyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz
hafta Bursada bir sel felaketi oldu, bir vatandaşımız vefat
etti ve çok sayıda vatandaşımız da bu selden dolayı
zarar gördü. Vefat eden vatandaşımıza Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum, zarar
gören vatandaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum ve bir an önce de Hükûmetin bu konuya el atmasını buradan
talep ediyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanunun genel gerekçelerine baktığımızda
Vatandaşların ödedikleri vergilerin
karşılığı olarak devletten bekledikleri hizmetlerin
etkin ve verimli bir biçimde kendilerine sunulması isteği,
parlamentoların kamu kaynakları üzerindeki denetim, gözetim ve
yükümlülüğün de farklı bir anlayışla ele
alınmasını beraberinde getirmektedir. diyor.
Ancak, bu kanunu
burada görüşürken, maalesef, üzülerek görüyoruz ki bu milletin bize
verdiği en önemli yetki olan denetim yetkisini, burada, iktidar partisi
milletvekilleri verdikleri önergelerle elimizden almaya
çalışıyorlar. Ben bu konuda üzüldüğümü ve bunu buradan, bu
kürsüden vatandaşa şikâyet ettiğimi ifade etmek istiyorum.
Mecliste
yapılan denetimlerin içerisinde KİT Komisyonunda olan bir kişi
olarak da şunu ifade ediyorum: Yüksek Denetleme Kurulu, kurumlarla ilgili
bir yıl ciddi anlamda mesai sarf ederek bize özeti getiriyorlar, orada
öneriler getirerek. Biz bu öneriler üzerinde o kurumları denetlemeye
çalışıyoruz. Sonuç itibarıyla, koskoca bir yıllık
yapılan, belki milyarlarca liralık paraların hesabını
üç saatte, beş saatte görüyoruz. Ancak, bizi rahatlatan bir konu,
işte Yüksek Denetleme Kurulunun değerli üyelerinin o bir yıl
harcadıkları mesaiyle bizim önümüze gelen raporların
sağlıklı olabileceği noktasındaydı ama Yüksek
Denetleme Kurulu da şimdi bu kanunla Sayıştayın bünyesine
geçiyor ve Yüksek Denetlemeden bu anlamda bu kanunun içerisinde çıkacak
sonuçla birlikte bize nasıl raporlar geleceği konusunda da
doğrusu endişeli olduğumu da ifade etmek istiyorum.
Burada Hesap
verilebilirliğin ve saydamlığın sağlanarak kamu
kaynaklarının etkin, verimli ve tutumlu bir şekilde
kullanılmasını gerçekleştirmek. diyor.
Bakın, bütün
bunların dışında zaman zaman özelleştirmelerde her ne
kadar hukuka uygun birtakım özelleştirmeler, devirler
yapılmış olsa da kamu vicdanında, bizlerin vicdanında
öyle çok içimize sinmeyen özelleştirmeler de çok fazla mevcut, özellikle
bu son sekiz yıl içerisinde. Buna vaktimin yettiği sürece, özellikle
Gemlik Gübre ile ilgili sizlerin vicdanınızda bu konu aklandı
mı acaba, ben tekraren bunu gündeme getirmek ve vatandaşın da
gündeminde aklanmadığını bildiğim bu konunun biraz
bazı paragraflarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakın, bu
söylediklerimi geçmiş dönemde sizin grubunuzda bir milletvekili ifade
etmiş: Gemlik Gübre 928.785 metrekarelik arsa ve üzerinde bulunan 154
adet lojman, cami, okul, market, spor alanları ve sosyal kompleksler.
Burada arazinin değeri metrekare başına 120 dolar çünkü serbest
bölgeye sınır ve çok kıymetli. Arazinin mülk değerinin
bugün için 120 milyon dolar olduğu söyleniyor. diyor sizin
milletvekiliniz.
İkincisi,
Amonyak İşletmesi. Kuruluş maliyeti 370 milyon dolar.
Üçüncüsü, liman.
40 bin tonluk gemiler yanaşabiliyor. 300 metre rıhtım
uzunluğuna sahip. Bugünkü yapım maliyeti 45 milyon dolar.
Dördüncüsü ise
özelleşecek gübre fabrikası. Bir kararla sermaye
artırımına gidiliyor, 19 trilyon. Şirketin stoklarında
tam 23,2 trilyon olan ham madde var ve bu ihalelere girecek
sınırlı sayıda firma var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özensoy, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) Samsun, İstanbul, Gemlik gübre fabrikaları da
aynı anda ihaleye çıktığı için, art arda
özelleştirmeye çıktığı için rekabet gücü de
düşüyor. Bakın, bu ifade ettiklerimin toplamını
matematiksel olarak yaptığımızda, yaklaşık
700-800 milyon dolar değeri bulan bu fabrika maalesef o dönemde sadece
83,1 milyon dolara satıldı, yüzde 20si peşin ve gerisi beş
yıl vadeyle.
Yine sizin
milletvekiliniz sormuş: Daha önce özelleştirmeye gelindiğinde
bir fiyat geldi mi? Niye iptal edildi? diye. Onu ben söyleyeyim: 2000
yılında yine bu özelleştirme kapsamında fiyat geldi, 96
milyon dolar fiyat geldi. Fiyat düşük olduğu için iptal edilmişti
ama bugün bu bahsettiğim Gemlik Gübre Fabrikasının
satış değeri bu. Biliyorsunuz, GÜBRETAŞ da İranda 650
milyon dolara, gübre fabrikası aldı. Şimdi gübreyi İrandan
bir anlamda ithal eder duruma geldik.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
510 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin 1 inci
fıkrasının a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
a) Merkezi
Yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarını, mahallî idareleri, sermayesindeki kamu payı
doğrudan veya dolaylı olarak % 50den fazla olan özel kanunlar ile
kurulmuş anonim ortaklıkları, % 50den az olması hâlinde
ortaklık hakları yönüyle diğer kamu idarelerini (kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları hariç)
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili.
Buyurun
Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 4üncü madde üzerinde verdiğim önerge için söz
aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, biraz önce 2nci maddeyle ilgili bir önerge kabul edildi.
Orada bazı arkadaşlarımızın bu değişiklik
çerçevesinde tereddütleri olduğunu gördüm ve bununla ilgili bazı
açıklamaların yapılmasının yerinde
olacağını düşünüyorum.
Önce şunu
peşinen ifade etmek gerekir ki değerli arkadaşlar,
değiştirmeden önceki hâliyle teknik olarak bir hata söz konusu. O da
şu: Biliyorsunuz, üç tane denetim söz konusu Sayıştayın
yaptığı. Bunlardan bir tanesi, esas itibarıyla mali
tablolarda yer alan rakamların doğruluğunu tespit eden mali
denetim; yapılan işlemlerin hukuka uygun olup
olmadığının denetlenmesini hedefleyen uygunluk denetimi.
Biraz önce
Sayın Özyürek de söyledi Sayıştay ne yapacak? dedi.
Sayıştayın yapacağı çok şey var. Yani herhangi
bir işlemin, herhangi bir kamu idaresinin uygulamasının,
aldığı kararın ya da ihalesinin tüm hukuka, hukukun tüm
boyutlarıyla hukuka uygun olup olmadığını
denetleyecek; ondan yana problem yok. Üretilen rakamların, mali tablolarda
yer alan rakamların gerçeği yansıtıp
yansıtmadığını denetleyecek; ondan yana hiçbir problem
yok. Ayrıca bir de performans denetimi yapacak. Sorun, tartışma,
performans denetiminin boyutu ve ne olup olmadığı konusunda.
Şimdi,
bakın değerli arkadaşlar, performans denetiminin
yapısı 5018 sayılı Kanunda dizayn ediliyor. Orada,
biliyorsunuz, her bakanlık bütçe kanununa kendi performans hedeflerini
yazacak ve bu hedefler yer alacak -her bakanlık için- performans
kriterleri çerçevesinde. Performans kriterleri, Hazinenin bağlı
olduğu bakanlık, Maliye Bakanlığı ve ilgili
bakanlık tarafından belirlenecek ve yine ilgili bakanlık
tarafından kendisine verilen bütçe çerçevesinde performans hedeflerini
bütçeye yıl başında koyacaklar, yazılı olarak metne
dâhil edilecek. Sayıştay performans denetimi çerçevesinde ilgili
bakanlığın hedeflerine ulaşılıp
ulaşılamadığını tespit edecek,
araştıracak, bununla ilgili gerekli çalışmayı yapacak.
Örnek olarak söylüyorum, herhangi bir kurum, diyelim ki Ulaştırma
Bakanlığı, kendisine verilen bütçe çerçevesinde performans
hedefi olarak tabii bu kadar basit olmayacak ama- diyelim ki 3 bin kilometre
yol konuldu, böyle bir hedef belirlendi. Sayıştay, performans
denetimi çerçevesinde, yıl sonunda, yani bütçe uygulaması bittikten
sonra, bu bütçe hedefine ulaşılıp
ulaşılamadığını, gerekçeleriyle beraber bütün
boyutlarıyla ortaya koyacak, bunu rapor olarak kaleme alacak ve Meclise
gönderecek. Değerlendirmesini elbette Meclis yapacak, ondan sonrası.
Şimdi, bu
çıkarılan kısım kalmış olsaydı Sayıştay
buna ilave olarak şunu da yapacaktı, yani biraz önce Sayın
Özyürekin ifade ettiği gibi bu denetim kesinlikle ortadan kalkmıyor,
yani bu sorgulama kesinlikle ortadan kalkmıyor. Çok net olarak 5018 sayılı
Kanunda yer alan bu performans hedefine ulaşılıp
ulaşılamadığını bu yeni hâliyle
Sayıştay yapacak, bunda hiçbir tartışma konusu yok,
tartışma yok. Eğer eski hâliyle kalmış olsaydı
bir de Sayıştay şunu yapacaktı: Diyelim ki Sağlık
Bakanlığı bir hastane yaptı bu performans hedefleri
çerçevesinde. Diyelim ki -örnek olarak söylüyorum- Ankaranın Etlik
Semtine yaptı. Sayıştay şunu söyleyebilirdi, eğer o
hüküm kalmış olsaydı: Bunu neden Etlike yaptın, bunu
neden Çankayaya yapmadın? Çankayaya yapman gerekirdi şu şu
gerekçelerle. O önergeyle çıkardığımız bu yetkidir.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Hayır hayır, burada hiç öyle bir şey yok.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Kesinlik öyle. Bakın, takdir eder
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Oku, devam et.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani şu: İdareye Etlikte
OKTAY VURAL
(İzmir) İdare yapsın onu.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Tamam işte, idarenin Etlikte
yaptığı bir hastaneyi Sen neden bunu Çankayada yapmadın
da -örnek olarak söylüyorum- Etlikte yaptını sorgulama yetkisini
ortadan kaldırıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Takdir yetkisine müdahale edemez. diye var mı maddede?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Aynen öyle. Açıkça
Bakın değerli
arkadaşlar, böyle bir karar, hiç kuşkusuz idarenin takdir ve
yetkisindedir. Yani, bu yetkiyi
Siyasi sorumluluğu vardır. Hukuki
açıdan elbette bu denetleniyor, yani bu ihalenin, bu hastane örneğini
verdiğim için söylüyorum
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Doğru bir misal vermiyorsun, doğru bir misal
değil bu.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Hastane ihalesinin bütün yapım
aşamaları hukuki denetime, uygunluk denetimine tabi, ondan yana
hiçbir problem yok. Bu ilave ettiğimiz, konuştuğumuz,
tartıştığımız nokta böyle bir takdir yetkisinin
kullanılmasındaki isabetin sorgulanması.
Biraz önce,
aslında, Sayın Özyürekin bir örneği oldu, şunu söyledi
aynen, eğer yanlış ifade edersem lütfen düzeltin: Bir
hidroelektrik santralinin nereye yapılıp
yapılamayacağını sorgulasın, çevre açısından
başka kriterler kullanarak sorgulasın. dedi...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
Sayın Canikli, buyurun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Değerli arkadaşlar, elbette
hidroelektrik santralinin nereye yapılıp
yapılmayacağının takdiri hiç kuşkusuz hükûmetlere
aittir. Bugün biz varız, yarın yokuz. Dolayısıyla genel
anlamda ve objektif olarak bakıldığında denetimin böyle bir
yetkisi olamaz. Denetleyecek, hukuka uygunluk denetimini yapacak, hukuki
denetimini yapacak ama takdir yetkisi alanına girmeyecek. Genel ilkelere
de aykırı. Yaptığımız teknik düzenleme budur ve
burada bu düzenlemeden sonra -yine o örnekten yola çıkarak söylüyorum-
hidroelektrik santralinin yerini sorgulayamayacak ama onun
dışında hedeflere ulaşılıp
ulaşılamadığını ve kaynakların verimli
olarak kullanılıp kullanılmadığını, hukuka
uygun olup olmadığını denetleyecek çünkü zaten o 2nci
maddenin (c) mali denetiminde, uygunluk denetiminde var.
OKTAY VURAL
(İzmir) Verimli olup olmadığını, etkili ve ekonomik
olup olmadığını Sayıştay hangi denetimle ortaya
koyacak?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şöyle, bakın, onları ancak uygunluk
denetimi çerçevesinde ve hukuka uygunluk çerçevesinde yapabilir. Bir başka
ifadeyle, eğer hukuka uygun yapılmışsa, mali tablolar
gerçek rakamları üretilmişse yani sonuçlar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür için Sayın Canikli, lütfen
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Teşekkür ederim, saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, buyurun, İç Tüzükün 60ıncı maddesi
gereğince kısa bir açıklama talebiniz var.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.-
Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Sayıştayın
performans denetimi yapıp yapamayacağına ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Caniklinin performans denetimine ilişkin olarak yapmış
olduğu açıklama gerçeklerle ve mevzuatla uyuşmamaktadır,
gerçeklere, mevzuata tamamen aykırıdır. Örneğin
Karayolları Genel Müdürlüğüne 100 kilometrelik yol yapımı
için 2 milyar TLlik bir ödenek verilmişse ve Karayolları 100
kilometre yerine bu ödenekle herhangi bir mücbir sebep neden
olmadığı hâlde 60 kilometre yol yapmışsa Neden 60
kilometre yol yaptın? Bu yolu sen pahalı yaptın. sorusunu
soramayacaktır Sayıştay. Önergeyle, bu sorunun sorulması,
araştırılması engellenmektedir veya diğer bir örnek
vereyim. Bir belediye her sene aynı kaldırımı
yaptırıyorsa Neden aynı kaldırımı
yaptırıyorsa, Neden aynı kaldırımı her sene,
beğenmeyip, bir daha bozup yeniden yapıyorsun? sorusunu
Sayıştay soramayacaktır. Oysa bu soruyu Sayıştay on
beş yıldır sormaktadır, 1996 yılından bu yana.
Çok şükür, bu önergeyle, bundan sonra Sayıştay bu denetimi
yapmayacaktır! Önergenin özeti, açıklaması budur. Bunu Genel
Kurulun bilgisine sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3
Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı:
510) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.43
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.47
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat
ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
510 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında İstanbul, Türkiyede
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesel
Ofisi Kurulması Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
4.-
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında İstanbul, Türkiyede Birleşmiş Milletler Nüfus
Fonu Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Ofisi Kurulması Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/942) (S.
Sayısı: 557) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
557 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
BİRLEŞMİŞ
MİLLETLER NÜFUS FONU VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
ARASINDA İSTANBUL, TÜRKİYEDE BİRLEŞMİŞ
MİLLETLER NÜFUS FONU DOĞU AVRUPA VE ORTA ASYA BÖLGESEL OFİSİ
KURULMASI HAKKINDA ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
Madde 1-(1) 1
Temmuz 2010 tarihinde New Yorkta imzalanan Birleşmiş Milletler Nüfus
Fonu ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İstanbul, Türkiyede
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesel
Ofisi Kurulması Hakkında Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
Madde 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Söz
isteyen? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
Madde 3- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
(x)
557 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN Söz
isteyen? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre vereceğim.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İstanbul, Türkiyede Birleşmiş
Milletler Nüfus Fonu Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Ofisi
Kurulması Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan
oy sayısı: 198
Kabul: 198(x)
|
|
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
|
|
|
Bayram Özçelik |
Murat Özkan |
|
|
|
Burdur |
Giresun |
Böylece,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Süremiz dolmak
üzere olduğu için, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 21 Ekim
2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
(*)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
Kapanma
Saati: 19.54