TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
106ncı
Birleşim
15
Mayıs 2012 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, 14 Mayıs Dünya
Eczacılık Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Malatya
Milletvekili Öznur Çalıkın, 14 Mayıs Dünya Eczacılık
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, kamu
çalışanlarının özlük hakları ve ücretlerine
ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Muş
Milletvekili Demir Çelikin, Eczacılık Bayramının 173üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, iktidarın, elektrik ve doğal gaza
yaptığı zamlara, otoyollar ve kara yollarının
yanı sıra çevre yolu, bağlantı yolu, köprü, tünel ve
viyadükleri de ücretlendirmesine ve memur maaş zammı teklifine
ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, basında çıkan haberlere
göre polis birimlerinin sokak gösterilerinde elektromanyetik sinyaller yayan
bir silah kullanacağına ve bu silahın insan
sağlığına etkisini ve satın alınmasına karar
verilip verilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
5.- Mersin Milletvekili
Ali Özün, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Gününün 173üncü yıl
dönümüne ve Engelliler Haftasına ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Dünya Eczacılık Gününe ve
dokuz aydır kendilerinden haber alınamayan Kenan Erenoğlu,
Abdullah Söpçeler, Zihni Koç ve Nadir Özgenin kurtarılması için
neler yapıldığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
7.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Giresunun Dereli ilçesinde bir HES
inşaatında toprak kayması neticesinde 4 vatandaşın
hayatını kaybetmesine ve Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve
Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınarın
vefatlarına ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur
ve Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınarın
vefatlarına, Hemşireler Haftasına ve Engelliler Haftasına
ilişkin açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, mevsimlik işçilerin
kaldıkları yerlerin koşullarının iyileştirilmesi
gerektiğine ve Engelliler Haftasına ilişkin
açıklaması
10.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve
Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınarın
vefatına, Giresunun Görele ilçesinde meydana gelen afette
hayatını kaybedenlere ve Engelliler Haftasına ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir
heyetin, Bosna-Hersek Parlamentosu İstihbarat Denetleme Komitesi
Başkanı Mirsad Djugum'un vaki davetine icabet etmek üzere 22-25
Mayıs 2012 tarihlerinde Bosna-Hersek'e gitmesine ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/874)
B) Önergeler
1.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlunun (6/1634) esas numaralı
sözlü soru önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/44)
2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, (2/236) esas
numaralı İbadet Yerlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/45)
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, gübre fiyat
artışı ve gübre kullanımında yaşanan
sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/274)
2.- BDP Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, KKTC-Türkiye ilişkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/275)
3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 22 milletvekilinin, yurt
dışına göç eden işçilerin ve ailelerinin
yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/276)
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, seçime katılma sebebiyle Ziraat Bankasından
istifa edenlerin geri dönmelerine ilişkin Başbakan
Yardımcısı Ali Babacandan sözlü soru önergesi (6/26) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
2.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Susurluk Şeker
Fabrikasının üretime açılmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/301) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
3.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, THY uçuşlarında
dağıtılan gazetelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/539) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Vandaki depremden etkilenen kamu
görevlilerine ödenen tazminata ilişkin sözlü soru önergesi (6/732) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
5.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, yerli ara ürün sağlayan yerli üreticilere
yatırım desteği sağlanmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/734) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
6.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Van depreminde malul kalan sigortalılar ile
sigortalıların hak sahiplerine aylık bağlanması
yönünde yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/735)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
7.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, kamunun araç ve lojman sayısı ile
2012 bütçesinde bunlar için ayrılan ödeneğe ilişkin sözlü soru
önergesi (6/743) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, elektrik faturalarına
yansıtılan vergilere ve TRTnin payına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/745) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yüksek vergi oranlarına
karşı yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/746) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, enflasyon oranının
artmasıyla birlikte memurların ve memur emeklilerinin
alacağı ek zam oranına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/776) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, vergi, ceza ve harçlara yapılan
zammın maaş zammından fazla olmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/780) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârların basit usulde
vergilendirilmelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/789) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
13.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, tarımsal giderlerin KDV oranlarının
yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/790) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, memurların emekli ikramiyelerindeki reel
değer kaybına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/799) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
15.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, millî gelirin illere göre
dağılımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/802) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
16.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, 2003-2011 yılları arasındaki
özelleştirme ihalelerine vergi borçlarını ödemeyen
firmaların katıldığı iddiasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/815) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
17.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, üniversitelerde görev yapan bazı personelin
özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/816) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
18.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, gübre ve yemden alınan vergilere ve bunun
fiyata yansımasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/817) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
19.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, 2010-2011 yıllarında kamu
taşınmazlarının tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/878) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, konutlarda tüketilen elektrik bedeli
üzerinden alınan vergilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/887) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
21.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, konutlarda tüketilen su bedeli üzerinden
alınan vergilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/888) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
22.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Başkent Doğal Gaz Dağıtım AŞ
tarafından sözleşmesi yapılan bir sistemin öngörülen tarihte bitirilmemesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/921) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
23.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, bazı kamu kuruluşlarının Ankara
Büyükşehir Belediyesinden olan alacaklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/925) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
24.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, üniversitelerde görev yapan üst düzey
yöneticilerin özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/988) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ev veya araç satan kişilerin resen
geriye dönük 5 yıllık ticari mükellef yapıldığı
iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1133) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, akaryakıtta vergi indirimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1152) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
27.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, bir ABD firmasının Türkiyede rüşvet verdiği
iddia edilen firmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1258) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
28.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, 666 Sayılı KHK ile bazı personelin mağdur
edildiği iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1267) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
29.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Bakanlıktaki bazı kadroların özlük
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1285) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
30.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Bakanlıkta çalışan personel arasındaki
ücret dengesizliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1286) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
31.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, boş engelli kadrolarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1347) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
32.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, memur maaşlarının yeterliliğine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1402) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
2.- Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S.
Sayısı: 180)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, TBMM ek hizmet binası inşaatına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6197)
2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, yurt
dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı
(7/6202)
3.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı AŞnin bir ihalesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/6207)
4.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, yurt içi ve yurt
dışı seyahatlerinde kullandığı ulaşım
araçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/6208)
5.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
TOKİnin Diyarbakırın bazı ilçelerindeki
yatırımlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6211)
6.- İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya
Önderin, askeri kışlaların şehir dışına
taşınması neticesinde yeşil alanların korunmasına
yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6254)
7.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülünün, İklim
Değişikliği Koordinasyon Kurulu tarafından oluşturulan
çalışma gruplarının oluşumundaki iddialara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/6255)
8.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Kocaeli
iline getirildiği iddia edilen tehlikeli atığın çevreye
verdiği zarara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6258)
9.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Nemrut Millî Parkının içinden geçen elektrik direklerine ve
faaliyete geçecek olan HESe ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6259)
10.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, enerjide dışa bağımlılıkla ilgili bir
konuşmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/6360)
11.- Adana Milletvekili Ümit Özgümüşün, illerin
ve bölgelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralaması
çalışmasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/6422)
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
yeni teşvik sistemine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/6423)
13.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, Dursunbeydeki bir kömür madeni sahasının kimyasal
atık tesisine dönüştürüleceği iddiasına ilişkin sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/6511)
14.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Başbakana ve bakanlara verilen hediyelere ve Rüşvet ve Yolsuzluklarla
Mücadele Kanununun uygulamasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/6544)
15.- İzmir Milletvekili Birgül Ayman Gülerin,
TBMM yerleşkesine girişteki bir uygulamaya ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/6576)
15 Mayıs 2012
Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
_____0_____
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106ncı
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme
giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden
yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise
yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 14 Mayıs Eczacılık
Günü münasebetiyle söz isteyen Giresun Milletvekili Sayın Selahattin
Karaahmetoğluna aittir.
Buyurun Sayın Karaahmetoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun,
14 Mayıs Dünya Eczacılık Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 14 Mayıs Eczacılar Günü nedeniyle söz
almış bulunmaktayım.
Konuya geçmeden önce ne yazık ki üzücü haber vermek
durumundayım. Giresunun Dereli ilçesi Kızıltaş köyünde HES
çalışmaları sırasında toprak kayması nedeniyle 4
vatandaşımız yaşamını yitirmiştir.
Yine, Giresunun Görele ilçesinde şampiyonluk kutlamaları
sırasında nereden geldiği belli olmayan bir kurşun
dolayısıyla başından kurşun alan ve Cumhuriyet Halk
Partisi Görele ilçesi üyesi olan Kemal Aycı yaşamını
kaybetmiştir, Allahtan rahmet diliyorum.
Buradan, başta Türk Eczacılar Birliği olmak üzere tüm
eczacılarımızın ve eczanede çalışan emekçilerin
bu anlamlı günlerini kutluyorum.
Sağlık zinciri ve sağlık meslek mensupları
içerisinde kilit bir görevi olan yaklaşık 30 bin eczacı ve Türk
Eczacılar Birliği 14 Mayıs Bilimsel
Eczacılığın Kuruluşunun 173üncü yılını
kutluyor.
Ne yazık ki eczane eczacılığı artık var
olma, yaşam mücadelesi veriyor. İnsanlık tarihi kadar eski olan
eczacılık mesleği bilimsel eğitimle kurumsallık
kazandığı yüz yetmiş üç yıldır daha
hızlı ve etkili bir biçimde toplum sağlığını
iyileştirmek için topluma hizmet sunuyor.
Ülkemizde ve dünyada eczacılık mesleği ve
sağlık alanı önemli değişimlere uğrasa da
eczacılık mesleğinin temel ilkesini oluşturan Herkes için
sağlık ve daha fazla sağlık. düşünce yapısı
hiçbir zaman değişmedi.
Eczacılar memleketimizin en ücra köşesinde, doktoru olmayan
köylerde bile hizmet vermektedir, vatandaşın ayağına kadar
ilaç götürmektedir. Eğitimden hizmet sunum alanlarına, hizmet sunma
biçimlerine kadar eczacılık mesleğinin niteliksel ve niceliksel
olarak gelişmesinden ve en önemlisi ilacın üretiminden tüketimine
kadarki karmaşık süreçte eczacının rolü çok önemlidir.
Bunun yanında, eczacıların hastalarına verdiği
danışmanlık hizmetini de bunlara ilave etmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, bugün ülke gündemine
baktığımızda hemen her gün sağlık
çalışanlarına yönelik bir şiddet haberi görüyoruz. Bunun
önüne ne yazık ki geçemiyoruz. Neden geçemiyoruz? Biz hâlâ bunu
tartışırken, bir taraftan sağlık hizmet sunucusu
aktörler her türlü riski göze alarak mesleklerini özveriyle icra ediyorlar.
Eczacı meslektaşlarım da zaman zaman şiddete maruz
kalıyor, baskı görüyor. Ancak eczacıların en temel
yaklaşımı daha sağlıklı bir birey, daha
sağlıklı bir toplum yaratmaktır. Bu planın tesisi için
de her türlü sıkıntıya, probleme göğüs geriyor,
sırtlarındaki onca kambura rağmen, deyim yerindeyse, gemilerini
terk etmiyorlar çünkü biliyorlar ki onlara ihtiyaç var. Öncelikle şunu net
bir biçimde ifade etmeliyim ki: Sağlık
çalışanlarını, sağlık hizmet
sunucularını ve sağlık hizmetlerinden faydalananları,
kısacası herkesi çocuklarımıza daha sağlıklı
bir gelecek kurmak için birlikte sorumluluklarımızın
farkına varmaya davet ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, sağlık hizmet sunumunu
aksatmadan yerine getiren eczacılarımızın sesini artık
duymamız gerekiyor. Herhangi bir düzenleme sonucu
yaşadıkları onca mağduriyete ve aldıkları riske
rağmen vatandaşlarımıza ilaç hizmeti veren,
halkımızın en çok güvendiği kişilerin
başında gelen eczacılarımıza biz de
sırtımızı dönemeyiz, dönmemeliyiz. Çünkü, sağlık,
hepimizin sunulan hizmetten faydalandığı kamu ve de
sağlık hizmet sunucularından oluşan bir alandır. Bu
alan her bir birleşeniyle bir bütündür. Bu alanda üretilen hizmetler,
ürünler ve hizmetten faydalanma biçimleri diğer alanlardan
farklıdır. Sağlık alanının nihai amacı kamu
yararını artırmak ve hasta sağlığını
korumaktır.
14 Mayıs Eczacılık Günü nedeniyle Parlamentoda bulunan 12
meslektaşımı, 30 bin eczacı meslektaşımı
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Karaahmetoğlu.
Gündem dışı ikinci söz, aynı konuda söz isteyen
Malatya Milletvekili Sayın Öznur Çalıka aittir.
Buyurun Sayın Çalık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- Malatya
Milletvekili Öznur Çalıkın, 14 Mayıs Dünya Eczacılık
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü
dolayısıyla şahsım adına gündem dışı
söz almış bulunuyorum ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gündem dışı sözüme başlamadan evvel, 2 değerli
arkadaşımızın Hakkın rahmetine kavuşması
vesilesiyle hepimizin başı sağ olsun diyorum. Trabzon
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Cumur ve Şanlıurfa Milletvekilimiz
Cenap Gülpınara Allahtan rahmet diliyorum ve hepimizin başı
sağ olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri, 14 Mayıs 1839 yılında ilk
kez eczacılık faaliyetleri dünyada baş göstermiş ve bugün,
biz, bilimsel eczacılığın 173üncü yılını
kutluyoruz ve yine 14 Mayısın da, Eczacılık
Bayramının da 44üncü yılını kutluyoruz. Bugün
Mektebi Tıbbiyeyi Şahanede eczacılık okulunun
açıldığı gün, yani ülkemizde yüz yetmiş üç yıl
önce ilk defa bugün bilimsel eczacılık başlamış oldu.
Bu vesileyle, Türkiye'nin dört bir yöresinde bulunan, illerinde, ilçelerde,
beldelerde, köylerde, hastanelerde ve değişik iş yerlerinde
çalışan tüm meslektaşlarımın Eczacılık
Bayramını kutluyorum.
Doğuştan kazanılmış sağlık
hakkını savunmak için çaba harcayan
meslektaşlarımızın insan sağlığına
katkıları asla yadsınamaz, görmezden gelinemez. Eczacılar
bu ülke insanının daha kaliteli bir yaşam sürmesi adına
hizmet veriyor, emek sarf ediyor. Ve bugün, eczacılar
sorunlarını tartışıyor, çözüm üretmeye gayret ediyor
ve bunları yaparken bu ülke insanına, sağlığına
katkı sunmayı da asla ihmal etmiyor. Bizler de Parlamentodaki
eczacılar olarak, Hükûmet olarak, eczacılarımızın
sorunlarını çözmek için hep birlikte çok ciddi çabalar ve gayretler
sarf ediyoruz.
Değerli milletvekillerim, Türkiyedeki başarılı
siyaset yönetimi, yaşam standardı yükselmiş gelecek
perspektifine sahip bir toplum hayatını yavaş yavaş inşa
ediyor. Türkiye'nin her alanda eş zamanlı olarak yükselmesinin
başlangıcı 2002 yılına tekabül ediyor. O günden bu
yana öyle işler başardık ve çıtayı öyle yükselttik ki
artık dünyanın en büyük ilk on ekonomisi arasına girmekten
bahsediyoruz ve koyduğumuz yüksek hedeflerden biri de Türkiyeyi
sağlıkta hak ettiği yere getirmek. Sağlıkta
başlattığımız müthiş reform sürecinin startı
Sağlıkta Dönüşüm Programıyla 2003 yılında
verildi ve Türkiyede sağlıkta çok önemli adımlar
atıldı. Lütfen bir hatırlayın; 3 Kasım 2002 sürecinden
önce Türkiyedeki sağlık neredeydi? SSK hastaneleri ayrı, devlet
hastaneleri ayrı, özel hastaneler ayrı, üniversite hastaneleri
ayrı yerlerdeydi. Hasta olan vatandaşlarımız hastaneye
gittiklerinde 3 kişi giderlerdi; bir tanesi doktor kuyruğuna, bir
tanesi eczacı kuyruğuna, diğeri de paraları yatıracak
kuyruğa giderlerdi ve eczane kuyrukları almış
başını gidiyordu. Biz ne yaptık? SSKlı
hastalarımızın ve yeşil kartlı
hastalarımızın hepsinin serbest eczanelerden ilaç
almasını sağladık ve meslektaşlarımızın
hasta portföyünü bu vesileyle çok ciddi oranda yükselttik. Tabii, bu oran
yükselirken meslektaşlarımızın iş yoğunluğu
ve iş gücü de bu oranda arttı ve bizler Emekli
Sandığı, BAĞ-KUR, SSKyı birleştirip Sosyal
Güvenlik Kurumumuzu oluşturduk. Şimdi, Türk Eczacılar
Birliği ve Sosyal Güvenlik Kurumumuz arasında yapılan protokolle
ilk kez, reçete başına, yıllardan beri Türk Eczacılar
Birliğinin konuşup da başaramadığı çok önemli bir
hakkı aldık ve artık Hükûmetimiz reçete başına 25
kuruş ödemeye başlayacak.
Geçmiş dönemde hatırlarsanız
eczacılarımızla ilgili hep şu söylenirdi: Ellerinde
sürşarj etiket makineleri, arka tarafa geçer ve fiyat basar. derlerdi. Artık
bunlara bir son verdik ve ilaç fiyatlarında yaklaşık yüzde 80
oranında düşüş sağlandı.
Ne mutlu bana ki arkadaşlar, bir eczacı olarak, Genel
Kurulumuzda tüm partilerimizden milletvekillerimizin de destekleriyle, Türk
Eczacılar Birliğimizle, Sağlık Bakanlığımızla
ve oradaki değerli yöneticilerimiz ve bürokratlarımızla birlikte
çok önemli bir yasa hazırlığı içerisindeyiz. 6197
sayılı Eczacılık Yasası diye nitelendirdiğimiz
ve yıllardır dilimize pelesenk olan Eczacılık
Yasasını artık biz Meclis gündemine getiriyoruz ve
inşallah 14 Mayıs Eczacılık Bayramını
kutladığımız bugünlerde bu yasa Meclisimizin gündemine
geçecek ve elli yıldan sonra bir ilki bir kez daha başarmış
olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Ben, bu konuda emeği geçen bütün
arkadaşlarımıza, Sağlık Bakanımıza ve Türk
Eczacılar Birliğine teşekkür ediyor, 14 Mayıs
Eczacılık Bayramı kutlu olsun diyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çalık.
Gündem dışı üçüncü söz, kamu
çalışanlarının özlük hakları ve ücretleri
hakkında söz isteyen Osmaniye Milletvekili Sayın Hasan Hüseyin
Türkoğluna aittir.
Buyurun Sayın Türkoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, kamu
çalışanlarının özlük hakları ve ücretlerine
ilişkin gündem dışı
konuşması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan,
Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; kamu personelinin ücret rejimine ilişkin
konuları dile getirmek üzere gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Seksen dokuz yaşındaki cumhuriyetin son on
yılını iktidarıyla yöneten AKP hükûmetleri, maalesef, hem
Anayasa'mızda hem Hükûmet programlarında hem de beyanlarında
ifade etmiş olmalarına rağmen, çalışanların
sorunlarını çözme konusunda sınıfta
kalmışlardır. İlk defa, beceriksiz ve basiretsiz Hükûmet
yüzünden, çalışanlara her yıl yapılan zam yapılamamıştır.
10 milyona yakın emekli ve bir o kadar da çalışan fakirlik
sınırı altında ya da açlık sınırı
altında yaşamaktadırlar.
Eşit işe eşit ücret düzenlemeleri, bırakın
farklı kurumlarda aynı işi yapanların aynı ücrete tabi
olmalarını, düzenlemeyi yapan bu Meclisin
çalışanlarına bile uygulanamamaktadır.
Kadrolu-sözleşmeli ayrımında, aynı işin ücretleri
arasında dağlar kadar fark vardır. Öğretmenlerin, uzman
erbaşların, 4/Clilerin, 4/Blilerin, infaz koruma
memurlarının ve daha birçok kamu çalışanlarının
bırakın sorunlarını çözmeyi, AKP hükûmetleri onları
açlığa, sefalete terk etmiş ve Nankörlük etmeyin, size iş
verdik, daha ne istiyorsunuz? diyebilmiştir.
Bu kesimlerden birisi de, belki de en önemlisi Türk polis
teşkilatıdır. Yüz altmış yedi yıllık
geçmişi bulunan bu teşkilat nüfusumuzun dörtte 3üne hizmet
etmektedir. Cudi Dağından Kapıkule Sınır
Kapısına kadar, terörle mücadeleden gençlerin kötü
alışkanlıklarının engellenmesine varıncaya kadar
her coğrafyada ve her alanda yirmi dört saat vazife
anlayışıyla çalışan emniyet mensuplarıdır.
Çalışma saatleri ve kaç saat çalışacağı belli olmayan
polis, aynı işi yapan diğer güvenlik personelinden ortalama bin
TL daha az almaktadır. Aynı işi yapan diğer güvenlik
personelinin ek göstergesi 3.600 iken kendi ek göstergesi 2.200dür ve
emeklilikte aldığı maaşı
çalıştığı döneme göre yüzde 60 azalmaktadır.
İl emniyet müdürü ek göstergesi ile ilde görevli astsubay
başçavuş ek göstergesi eşittir. İl emniyet müdürü ile il
jandarma komutanı arasında bin TLden fazla, emniyet genel müdürü ile
jandarma genel komutanı arasında 2 bin TLden fazla ücret farklılığı
vardır ve kendisini dışlanmış hisseden bir
camiadır polis teşkilatı.
Emeklilikte de durum farklı değildir. Emniyet genel müdürü
4.150 TL alırken jandarma genel komutanı 5.750 TL almaktadır; il
emniyet müdürü 2.200 TL almaktayken il jandarma komutanı 3.600 TL
almaktadır; polis memuru ise 1.200 TL almakta, muadili astsubay 1.700 TL
emekli maaşı almaktadır.
2007 yılında, 60ıncı Hükûmetin başı
olarak Sayın Başbakan, Samanyolu Televizyonunda, polis özlük
haklarını iyileştirmeyi öncelikli olarak ele alacağını
söylemişti. Beş yıl geçti; ortada, 10 Nisan Polis Günü ve
Haftasında hükûmet üyelerinin süslü laflarından başka bir
şey görünmemektedir.
Bu yıl Polis Haftası etkinliklerinde Başbakan
Yardımcısı Arınç, emniyet mensuplarının hak
ettiği özlük haklarına en kısa zamanda
kavuşacağını ifade etmişti. İçişleri
Bakanımız ise Polisin hakkı ödenemez. derken Acaba zam
yapmayı düşünmediği için mi böyle söylüyor? diye
düşünmekteyiz.
Polis memuru Nadir Özgen ise hâlâ terör örgütünün elindedir. AKP, birçok
kesime olduğu gibi polise de Kuru kuru gadanı alayım,
tıngır mıngır yoluna öleyim. yaklaşımıyla
hamasetten başka bir şey yapmamaktadır. Polis ise Cudide,
Gabarda, Tendürekte AKPye Sana sevdanın yolları, bana
kurşunlar. şarkısını söylemektedir.
Söz namustur. O hâlde, Hükûmet, her vesileyle Polis namusumuzun
bekçisidir. diye hamaset yapacağına sözünü yerine getirmeli ve
polisin sıkıntılarına çözüm üretmelidir. Çalışma
saatleri belli olmalı, fazla mesai ücreti sabit değil, diğer
çalışanlara nasıl veriliyorsa, ne veriliyorsa aynısı
verilmelidir. Ücretler vazifenin güçlüğü ve riskine uygun şekilde
arttırılmalı, en azından diğer güvenlik personeline
verilen kadar verilmelidir. Ek göstergeler, Emniyet Genel Müdüründen polis
memuruna, hatta sayısı çok az kalan çarşı ve mahalle
bekçisine kadar hakkaniyete uygun olarak yeniden düzenlenmelidir.
Polislerin kişisel, ruhsal, sosyal ve ekonomik sorunları için
Meclis araştırması açılmalı, sonuçları
değerlendirilmelidir.
Toplumun güvenlik, huzur ve esenliğinin teminatı polisimizin
çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve adil bir
ücret sistemine kavuşturulması Milliyetçi Hareket Partisi olarak
hedeflerimiz arasındadır.
Bu duygu ve düşüncelerle, Türk milletinin milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Türkoğlu.
Herhâlde bir talep yok.
İlk 10 kişiye 60ıncı maddeye göre söz
vereceğim; şimdi başlıyorum, sadece 10 kişiye
vereceğim.
Sayın Çelik
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Muş Milletvekili
Demir Çelikin, Eczacılık Bayramının 173üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
DEMİR ÇELİK (Muş) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Dün, Eczacılık Bayramının 173üncü yıl
dönümünü kutladık. Bayram tüm sağlık camiasına
hayırlara vesile olsun dileklerimle kutlu olsun diyorum.
Eczacı, ilaç uzmanı olması hasebiyle insanlık tarihi
kadar eski bir mesleki faaliyeti yürütmektedir. Bu tarihî geçmişine
rağmen bugün gerekli itibar ve saygınlığa sahip
değildir. Nitelikli sağlık hizmetine erişimde gerekli
itibara ve saygınlığa kavuşacağına olan umudumla
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Yeniçeri
2.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, iktidarın, elektrik ve doğal gaza
yaptığı zamlara, otoyollar ve kara yollarının
yanı sıra çevre yolu, bağlantı yolu, köprü, tünel ve
viyadükleri de ücretlendirmesine ve memur maaş zammı teklifine
ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
İktidar, bir yandan ekonomik politikasını övmeye,
diğer yandan da vatandaşın belini bükmeye devam ediyor. Ekim
ayından bu yana elektriğe yüzde 20, doğal gaza yüzde 33 zam
yapılmıştır. Türk vatandaşına dünyanın en
pahalı akaryakıtı kullandırılmaktadır.
AKP önüne her geleni dost, düşman demeden satmaktadır. Yerliye
orman, yabancıya toprak satışı yapılmaktadır. Dünyaya
satış ve satın alış gözlüğüyle bakan AKP,
şimdi de otoyol ve kara yollarında güzergâhın
tamamının yanı sıra çevre yolu, bağlantı yolu,
köprü, tünel ve viyadükleri ayrı ayrı ücretlendiriyor. Böylece, uçan
kuş bile vergilendiriliyor. Vatandaşın vergileriyle yapılan
yolların vatandaşa parayla satılması bir çelişkidir.
Karşımızda AKP değil, bir Deli Dumrul iktidarı
vardır.
İktidarın memur maaşları için teklifi de komiktir.
Buna göre, 2012 yılı için 3+3, 2013 yılı için 2+3 teklif
edilmiştir. Hükûmeti, ayarlanmış TÜİK rakamlarıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Halaman
3.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin
açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
14 Mayıs Çiftçiler Günü. Biz, kutlu olsun diyoruz. Adana bölgesinde
buğday hasadına on-on beş gün kaldı. On beş gün sonra
biçerdöverler Adana çiftçisinin topraklarını biçmek şeklinde
hazır hâlde. Toprak Mahsulleri Ofisinin, Ticaret
Bakanlığının, Tarım Bakanlığının bir
hazırlık yapmasını bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Eyidoğan
4.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, basında çıkan haberlere
göre polis birimlerinin sokak gösterilerinde elektromanyetik sinyaller yayan
bir silah kullanacağına ve bu silahın insan
sağlığına etkisini ve satın alınmasına karar
verilip verilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
6 Mayıs 2012 tarihinde basında çıkan haberlere göre,
polis birimlerinin sokak gösterilerinde halkı engellemek için biber
gazı, tazyikli su ve cop yerine sessiz bekçi olarak tercüme edilen bir
silah kullanacağı, bu silahın elektromanyetik sinyaller yayarak
insanlarda acı ve yanma duygusu verdiği ve göstericileri hareketsiz
duruma getirdiği ifade edilmiştir. Bu elektromanyetik silah ABD
tarafından Irak Savaşında savaş amacıyla
kullanılmıştır. Bu silahın ABD ve Avrupada
çeşitli amaçlarla yapılan sokak gösterilerinde halk üzerinde
kullanıldığına dair örnekler var mıdır?
Türkiye'de halk üzerinde denenmesi planlanan bu silahın insan
sağlığı üzerinde kalıcı bir etkisi var
mıdır? Bu silahın satın alınmasına karar
verilmiş midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Öz
5.- Mersin Milletvekili
Ali Özün, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Gününün 173üncü yıl
dönümüne ve Engelliler Haftasına ilişkin açıklaması
ALİ ÖZ
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
14 Mayıs
Dünya Eczacılar Gününün 173üncü yıl dönümünü kutluyorum.
Eczacılık mesleğinin sağlık hizmetinde anahtar bir rol
oynadığını ve sağlık eğitiminde büyük önemi
olduğunu düşünüyorum. Son on yıldır sektörde büyük
sıkıntı çeken, yöresinde güvenilir hüviyete sahip olan,
başka konularda da aile danışmanlığı görevini üstlenen,
toplumsal şiddetten de nasibini alan, ülkemizdeki 30 bin
eczacının ve Parlamentodaki 12 eczacının gününü kutluyor,
Komisyonda uzlaştığımız yasaların bir an önce
Genel Kurula da getirilerek bir bayram hediyesi olarak verilmesini arzuluyorum.
Ayrıca,
içinde bulunduğumuz hafta, Engelliler Haftası münasebetiyle, her
birimizin bir engelli adayı olduğunu unutmadan engelli
vatandaşlarımızın haklarını bir an önce vermemiz
gerektiğini ve siyasi istismar meselesi olmaktan çıkarmak
gerektiğini düşünüyor, tüm engelli vatandaşlarımızın
da haftasını kutluyorum.
BAŞKAN
Sayın Öğüt
6.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Dünya Eczacılık Gününe ve
dokuz aydır kendilerinden haber alınamayan Kenan Erenoğlu,
Abdullah Söpçeler, Zihni Koç ve Nadir Özgenin kurtarılması için
neler yapıldığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sağlık
sisteminin büyük yükünü çeken hemşire ve ebelerin haftasını,
eczacıların da gününü kutluyorum. Sayın
meslektaşlarımıza başarılar diliyorum.
Suriyede
kaçırılan gazetecilere kurtarıldıkları için
Geçmiş olsun. diyorum.
Kaymakam Kenan
Erenoğlu, Astsubay Abdullah Söpçeler, Uzman Çavuş Zihni Koç, Polis
Memuru Nadir Özgen dokuz aydır kaçırılmışlardır,
herhangi bir haber alınamamaktadır. İçişleri
Bakanlığı ve Hükûmet olarak aileleri ve ulusumuzu bu azap verici
durumdan kurtarmayı düşünüyor musunuz? Şimdiye kadar neler
yapılmıştır, bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Canikli
7.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Giresunun Dereli ilçesinde bir HES
inşaatında toprak kayması neticesinde 4 vatandaşın
hayatını kaybetmesine ve Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve
Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınarın
vefatlarına ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Giresunun Dereli ilçesinde
bir HES inşaatında toprak kayması neticesinde 4
hemşehrimiz, vatandaşımız -Kızıltaş köyünden
3 vatandaşımız, Aksu köyünden 1 vatandaşımız-
hayatını kaybetmiştir; 1 vatandaşımız da
yaralıdır. Hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum, yaralı
vatandaşımıza da şifa diliyorum. İnşallah buna
benzer elim hadiseler meydana gelmez. Elbette, bununla ilgili olarak bir ihmalin olup olmadığı, bir yanlış
uygulamanın yapılıp yapılmadığı konusunda
gerekli incelemeler başlatıldı, daha da başlatılacak,
detaya inilecek, gereken yapılacak.
Ayrıca, iki gün önce 2 eski milletvekilimizi kaybettik,
Hakkın rahmetine kavuştular; eski Trabzon Milletvekilimiz Mustafa
Cumur ve eski Şanlıurfa Milletvekilimiz Eyyüp Cenap Gülpınar.
Kendilerine Allahtan rahmet diliyoruz, ailelerine, sevenlerine
başsağlığı diliyoruz, mekânları cennet olsun.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
8.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur
ve Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınarın
vefatlarına, Hemşireler Haftasına ve Engelliler Haftasına
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Geçen hafta sonu 2 eski milletvekili arkadaşımızı kaybettik;
22nci ve 23üncü Parlamento dönemlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde
birlikte görev yaptığımız Sayın Mustafa Cumur ve
tecrübeli politikacı, eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili, 23üncü Dönem Şanlıurfa Milletvekili Sayın Cenap Gülpınar.
Kendilerine Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine, yakınlarına,
Kasım Gülpınara ve AK PARTİ Grubuna, Türkiye Büyük Millet
Meclisine sabır ve başsağlığı diliyorum.
Hemşireler Haftası nedeniyle tüm hemşirelerimizi
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Kendilerinin sorunlarının çözüleceği bir düzeni, sistemi arzu
ettiğimizi ifade ediyorum.
Engelliler Haftası devam ediyor. Türkiye'nin nüfusunun
yaklaşık yüzde 12si, yani 9 milyon insanın engelli olduğu
dikkate alındığında, bu haftanın Türkiye Büyük Millet
Meclisine verdiği sorumluluğun büyük olduğunu düşünüyorum.
Bu çerçevede tüm Türkiye Büyük Millet Meclisine sevgi ve saygılar sunarak,
Engelliler Haftası nedeniyle görevlerimizi bir kez daha
hatırlatıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
9.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, mevsimlik işçilerin
kaldıkları yerlerin koşullarının iyileştirilmesi
gerektiğine ve Engelliler Haftasına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
İlkbahar ve yaz aylarında Karadenize, Egeye ve Çukurovaya
çok fazla mevsimlik işçimiz gitmekte. Ancak, mevsimlik işçilerimizin
kaldığı ortamlar -çadırlarda yaşamakta- medeni, uygar
yaşamdan çok uzak. Bu açıdan, sayın Hükûmetin İçişleri
Bakanlığının tüm kaymakamlara talimat vererek,
kalıcı anlamda konteynerlerin yapılarak çağdaş, medeni
anlamda bu konteynerlerde yaşama imkânı sağlanması için bir
çalışma başlatılmasını talep ediyorum.
Ayrıca, 10-16 Mayıs tarihleri arası Engelliler
Haftası. Engellilerin rapor sorunu, istihdam sorunu ve kaynaştırma
sorunu bugüne kadar halledilmemiş. Kamu kurumlarında 34 bin engelli
kontenjanı boşlukta. Bu kontenjanın, istihdam sorununun bir an
önce düzenlenmesini talep ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Vural
10.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve
Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınarın
vefatına, Giresunun Görele ilçesinde meydana gelen afette
hayatını kaybedenlere ve Engelliler Haftasına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Trabzon eski Milletvekili
Mustafa Cumur ve Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap
Gülpınara Allahtan rahmet, AKP Grubuna ve ailelerine
başsağlığı diliyoruz.
Ayrıca, Giresunun Görele ilçesinde meydana gelen afette
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyoruz. Tüm Göreleye geçmiş olsun.
Ayrıca, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası. Gerçekten,
Türkiye, maalesef, bir engellinin yaşabileceği ülkeler klasmanında
son sıralarda yer almaktadır.
Anayasada pozitif ayrımcılık yapılacağı
ifade edilmesine rağmen bırakın pozitif
ayrımcılığı, maalesef, daha fazla engelin
çıktığını, eğitim, istihdam, kamu
binalarının, kamusal alanların düzenlenmesi konularında birçok
engelle karşılaştıklarını görüyoruz.
O bakımdan, Türkiye Büyük Millet Meclisine bütün bunlarla ilgili
önemli görevler düşmektedir, yerel yönetimlere, devlete, sivil toplum
örgütlerine. Engellilerin önündeki engellerin
kaldırıldığı, engelsiz bir ülke olması
dileğiyle, Engelliler Haftasının sorunlarının
çözülmesine vesile olmasını diliyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, Maliye Bakanı Sayın Mehmet
Şimşek, gündemin Sözlü Sorular kısmının 1, 150, 282,
413, 415, 416, 424, 426, 427, 455, 459, 467, 468, 474, 476, 489, 490, 491, 544,
552, 553, 585, 589, 650, 785, 804, 909, 918, 936, 937, 998 ve 1.050nci
sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde
yerine getireceğim.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir
heyetin, Bosna-Hersek Parlamentosu İstihbarat Denetleme Komitesi
Başkanı Mirsad Djugum'un vaki davetine icabet etmek üzere 22-25
Mayıs 2012 tarihlerinde Bosna-Hersek'e gitmesine ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/874)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Bosna-Hersek Parlamentosu İstihbarat Denetleme Komitesi
Başkanı Mirsad Djugum'un vaki davetine icabet etmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu üyelerinden müteşekkil
bir heyetin 22-25 Mayıs 2012 tarihlerinde Bosna-Hersek'e gitmesi hususu,
Genel Kurulun 8 Mayıs 2012 tarihli 103'üncü Birleşiminde kabul
edilmiştir.
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un
6'ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet Siyam
Kesimoğlu Kırklareli
Milletvekili
Gülay
Samancı Konya
Milletvekili
Mehmet
Erdoğan Muğla
Milletvekili
Alpaslan
Kavaklıoğlu Niğde
Milletvekili
Ali Turan Sivas
Milletvekili
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlunun (6/1634) esas numaralı
sözlü soru önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/44)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ekonomi Bakanı Sayın Zafer
Çağlayan'a sorduğum 6/1634 sayılı sözlü soru önergemi geri
alıyorum.
Gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
M.
Volkan Canalioğlu
Trabzon
BAŞKAN Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, gübre fiyat
artışı ve gübre kullanımında yaşanan
sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/274)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gübre fiyat artışı ve gübre
kullanımında yaşanan sorunların
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün
104 ve 105. maddesi uyarınca Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Gerekçe:
Tarımsal üretimin artırılması için
toprağın işlenmesi, ekilmesi, sulanması ve gübrelenmesi
gibi işlemlere ihtiyaç vardır. Bitkiler de tıpkı insanlar
gibi gelişmeleri için beslenmek zorundadır.
Bilindiği gibi bitkiler, besinlerinin büyük bir
kısmını topraktan kökleri vasıtasıyla alırlar.
Toprakta yetiştirilen ürünlerin ihtiyacını
karşılayacak miktarda besin maddesi bulunamazsa, gübreleme yöntemi
ile toprağa besin maddesi verilir. Böylece, toprağa atılan
gübre, çiftçilerimizin üretim yapabilmelerini, kaliteli ve daha verimli ürün
alabilmeleri sağlar.
İktidar partisi elinde uzun yıllar uygulanan yanlış
tarım politikaları, çiftçilerimizi ne yazık ki, kaliteli ve daha
verimli ürün almak bir yana her geçen yıl üretimden
uzaklaştırmaktadır. Sürekli artan mazot, gübre ve ilaç gibi
girdiler üreticilerin âdeta belini kırmaktadır. Üreticinin en önemli
girdileri arasında yer alan gübrenin her yıl, özellikle de
çiftçilerimize en lazım oldukları dönemlerde fiyatı
artmaktadır. Bu yüksek oranlardaki artışlar, çiftçilerimizi
gübre kullanımından tamamen uzaklaştırmaktadır.
İstatistikî bilgiler, gübre kullanımının her yıl
düştüğünü ve fiyatlarının çok yüksek oranda
arttığını göstermektedir.
Bu yıl, gübre fiyatlarında geçen yıla oranla yüzde 55 ila
yüzde 90'lara varan oranda yüksek artışlar meydana gelmiştir.
Amonyum sülfat (% 21N) 35.00 TL'den 67.00 TL'ye yükselerek yüzde 91
oranında artmıştır. Amonyum nitrat (% 26N) 40.00 TL'den
73.00 TL'ye yükselerek yüzde 83 oranında artmıştır. Amonyum
nitrat (yüzde 33N) 51.00 TL'den 79.00 TL'ye yükselerek yüzde 55 oranında
artmıştır. Üre 62.00 TL'den 115.00 TL'ye yükselerek yüzde 85
oranında artmıştır. DAP 93.30 TL'den 153.00 TL'ye
yükselerek yüzde 64 oranında artmıştır. Kompoze (20-20-0)
62.00 TL'den 108.00 TL'ye yükselerek yüzde 74 oranında
artmıştır. Kompoze (15-15-15) 65.00TL'den 110.00 TL'ye
yükselerek yüzde 69 oranında artmıştır.
Yaşanan bu yüksek fiyat artışları
karşısında, çiftçilerimizin tarlasına attığı
gübre miktarı her geçen yıl azalmıştır. Ülkemizde,
2005 yılında 5.198.779 ton gübre kullanılırken, 2006
yılında 5.367.045 ton, 2007 yılında 5.148.059 ton, 2008
yılında 4.129.256 ton, 2009 yılında 5.275.619 ton ve 2010 yılında
da 4.968.256 ton gübre kullanılmıştır.
Kullanımın azalması ve gübrede yaşanan yüksek fiyat
artışları hem üreticiyi hem de tüketiciyi etkilemektedir.
Tarlasına gübre atamayan üretici, ürün kaybı yaşamakta ve
verimsizlik sebebiyle kazancı azalmaktadır. Ayrıca, tarlada
kalitenin düşmesi ve ürün kaybı yaşanması millî ekonomiyi
de olumsuz yönde etkilemektedir. Tüketici ise her zaman daha bol ve daha ucuz
üründen yana olmuştur.
Ülkemizde üretim maliyetleri yükselmiş, girdilerin üzerindeki
vergiler sürekli artmıştır. Artan girdi fiyatları
karşısında desteklemeler hep cılız kalmıştır.
Üreticilerimizin mazottan sonra en önemli girdileri arasında yer alan
gübre, 2011 yılı ürün maliyetleri içinde masraf oranı olarak
buğdayda yüzde 12, pamukta yüzde 19 ve mısırda yüzde 20 dolayında
masraf olarak gerçekleşmiştir.
Bu nedenle; üretimin devamı ve verimliliğin
artırılması için fiyat artışı ve gübre
kullanımında yaşanan sorunların
araştırılarak, gerekli önlemlerin alınması için
Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddesi
uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde
olacaktır.
1) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
4) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
5) Oktay Öztürk (Erzurum)
6) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
7) Sinan Oğan (Iğdır)
8) Mehmet Erdoğan (Muğla)
9) Enver Erdem (Elâzığ)
10) Ali Öz (Mersin)
11) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
12) Emin Çınar (Kastamonu)
13) Celal Adan (İstanbul)
14) Alim Işık (Kütahya)
15) Ali Halaman (Adana)
16) Özcan Yeniçeri (Ankara)
17) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
18) D. Ali Torlak (İstanbul)
19) Muharrem Varlı (Adana)
20) Mehmet Günal (Antalya)
2.- BDP Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, KKTC-Türkiye ilişkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/275)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
KKTC-Türkiye ilişkileri konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün
104 ncü maddesi uyarınca Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
Hasip
Kaplan Pervin
Buldan
BDP
Grup Başkan Vekili BDP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
AB Üyelik sürecinde ve uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin
yıpratılması için kullanılmaktadır. Kıbrıs
Rum tarafı dünya tarafından tanınır ve AB üyesi olurken,
KKTC'nin tanınmaması, ambargo uygulamaları, belirsizlikler
sürüyor.
Dış politikada "sıfır sorun" siyaseti,
Kıbrıs söz konusu olduğunda tam soruna dönüşüyor.
Türkiye'nin resmi politikaları, stratejik olarak askeri bakış
açısıyla, savunma açısından önemi, statükonun devamı
ciddi sorunlar doğuruyor.
Kıbrıs Rum kesimi AB üyelik süreci sonrası ekonomisi
gelişirken, KKTC'de yaşanan sorunlar, "mülk konuları"
devam ediyor. KKTCde kara para, kumar, fuhuş sektörü nedeniyle, çete,
mafya, illegal organize suç örgütlerinin gelişmesi, güvenlik sorunu
ayrıca kaygı uyandırıyor.
Kıbrıs'ta Türkiye'den gönderilen askerler
dışında, para gönderilmesi, bazı unvanlar altında
ödenmesi, AİHMde sürekli ihlal kararları çıkması,
ödemelerin bütçede görülememesi, denetlenememesi nedeniyle ciddi bir
araştırma gerekiyor.
KKTCde yerli halk ve sonradan yerleşenler arasında sorunlar
devam ediyor.
Başbakan yardımcılarının KKTC'ye
yaptıkları bir ziyaret 37 yıl önce yaşanan savaştan bu
yana Kıbrıs sorunu devam ediyor. AB üyelik sürecinde,
uluslararası nedeniyle orada bulunan Sendikalar tarafından protesto
edildiğinde, Kıbrıs halkına karşı hakaret
içerikli, küçük düşürücü, dışlayıcı sözler sarf
etmişlerdir.
Hükümetin açıklamalarına, bakanların sözlerine
karşı KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu,
"Rumların elini güçlendiriyorlar." derken, bir önceki
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, "Bu sözler düşman
sevindirdi, çok üzüldüm. Kıbrıs Türk tarafı kaynıyor.
Maaşla, parayla ilgili sözler çok incitici olmuştur." demiştir.
KKTC'nin bütçe açığı ve Türkiye'nin gönderdiği
parayla ilgili şeffaflık bulunmamaktadır. KKTC ekonomisinin
güçlenmesi, kendine yeterli hâle gelmesi, demokrasisinin gelişmesi kendi
kaderini tayin hakkı yaralıdır.
Kıbrıs sorununun bugüne kadar çözülmemesinin nedeni,
siyasetçilerin basiretsiz yönetim anlayışı kadar,
Kıbrıs halkını teba görme anlayışının
bir sonucudur. AKP hükümetleri bir yandan "külliye" açarken,
diğer yandan kumarhane açılışları sürmektedir.
KKTC hükümetinin son olarak mahkemenin serbest
bıraktığı, Yakındoğu Üniversitesinin Kürt
öğrencilerden 24 kişiyi sorgusuz sualsiz, okuldan ihraç ve
sınır dışı kararları, hukuk
tanımazlığının çarpık örneklerdir. Meclis
grubumuzu ziyaret eden 41 KKTCli STK örgütünün kaygılarını
iletmesi, yaşanan adaletsizliğin boyutlarını ortaya
koymuştur.
Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan ve olaylarda yer
almayan, Rektörlük ve Emniyetin olayların önlenmesi için yardım
istediği öğrencileri dahi sınır dışı etmesi,
sistemli, önceden belirlenen, Ankara merkezli bir çalışmanın
sonucu olduğu görülmüştür. KKTC Başbakanının bu durumu
güvenlik gerekçesine bağlaması inandırıcı
olmadığı gibi, Bakanlar Kurulu kararının kamuoyundan
gizlenmesi, yargı sürecine müdahale edilmesi, Yakındoğu
Üniversitesinde okuyan binlerce öğrencimizin tehdit altında
olduğunu göstermektedir.
Açıkladığımız nedenlerle; Meclis
araştırmasını saygılarımızla arz ederiz.
3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 22 milletvekilinin, yurt
dışına göç eden işçilerin ve ailelerinin
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/276)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Ülkemizden yurt dışına
göç eden işçilerin ve ailelerinin yaşadıkları
sorunlarının araştırılarak alınacak önlemlerin
belirlenmesi" amacıyla Anayasamızın 98'inci, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz. 02.11.2011
Gerekçe:
Bilindiği gibi, ikinci dünya
savaşından sonra Avrupa ülkelerinde işgücü piyasalarında
meydana gelen boşluğu doldurmak için bundan tam 50 yıl önce
başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri tarafından
misafir işçi olarak davet edilen insanlarımızın büyük bir
bölümü, zaman içerisinde bulundukları ülkelerde yerleşik hayata
geçmişlerdir. Belirli bir süre çalıştıktan sonra geri dönme
düşüncesiyle başlayan ve âdeta "umuda yolculuk" olarak
tanımlanan bu serüven, bugün insanlarımızın gittikleri
ülkelerde 3üncü, hatta 4üncü nesil olarak varlıklarını devam
ettirdiği bir olguya dönüşmüştür.
Almanya-Türkiye ilişkilerinde yeni bir
sayfa açan 30 Ekim 1961 tarihli "Türk İşçilerinin Almanya
Federal Cumhuriyeti'ne Gönderilmesine Dair Anlaşma"nın ardından, 1964'te Avusturya, Belçika ve
Hollanda ile, 1965'te de Fransa ile işgücü anlaşmaları
imzalanmıştır.
1974 yılında yaşanan petrol
krizinden kaynaklanan ekonomik durgunluğun da etkisiyle anılan
ülkeler göçmen işçi akımını durdurarak daha önce ülkeye
gelmiş olanları kendi ülkelerine geri göndermek veya yerel topluma
uyumlarını sağlamak üzere aileleriyle birleştirme kararı
almışlardır. Bu kararın ardından misafir olarak göç
eden vatandaşlarımızın çoğu bulundukları ülkelere
yerleşmişlerdir. Aile birleşimleri sayesinde zamanla kadın
ve çocukların sayısı artmış,
vatandaşlarımız farklı alanlarda meslek sahipleri olarak
göç alan ülkelerin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına
katılmaya başlamışlardır. Günümüzde birçok
vatandaşımız, işçi konumundan çıkarak işveren
konumuna geçmiştir. Bugün Avrupa'daki 140.000 dolayındaki Türk
işletmesinde yaklaşık 640.000 kişiye istihdam
sağlanmaktadır. Bu işletmelerin yıllık toplam cirosu
50 milyar Avro'yu aşmıştır. Batı Avrupa'daki Türklerin
tüketim harcamaları ise 23 milyar Avro dolayındadır. Almanyada,
sayıları yaklaşık 80 bini bulan Türk girişimciler daha
çok dönerci, manav, marketçi, berber, terzi vs. gibi küçük dükkân sahipleridir.
Ülkemizden Avrupa'ya göç edenlerin
sayısı 1973 yılında 775 bin kişi iken, bugün Avrupa'da
yaşayan vatandaşlarımızın 5 milyon dolayında
olduğu belirtilmektedir. Bugün Almanya'da yaşayan Türklerin
sayısı 2 milyon 700 bin dolayında olup bunlardan 950 bini Alman
vatandaşıdır. Hollanda'da yaşayan
365 bin Türk'ün 266 bini Hollanda vatandaşı, Fransa'daki 380 bin
Türk'ün 200 bini Fransa vatandaşı, Avusturya'daki 233 bin Türk'ün de
123 bini Avusturya vatandaşı olmuştur.
Yurtdışına göç eden vatandaşlarımızın
sorunları, Euractiv.com.tr yayın yönetmeni Sayın Kerem
Çalışkan'ın ifadeleriyle; "Birinci kuşak
Almanyanın kalkınma yılları olan o yıllarda iyi kötü
bir para kazandı. Ama bu "gurbetçi paraları" ne Almanya'da
ne Türkiye'de değerlendi. Bu paraların çok ciddi bir kısmı
da daha sonra 80'li yıllardan başlayan İslami holdingler
vurgununda heba olup gitti Camilerde toplanan paralar, sefil ve sahtekar
insanların elinde buhar olup uçtu. Kurulan onlarca holding birer sahtekarlık
makinesi gibi Almanyalı Türklerin parasını eritti. Bu furyada
Türk işçilerinin kaybolan parasının miktarı kimilerine göre
40 milyar euro civarındadır. Bu yüzden Almanya'da perişan olan
ve yoksulluk şartlarına düşen onbinlerce aile vardır. Bugün
Almanya'da yaşayan bu 3 milyona yaklaşan Türk'ün yaklaşık
%40'ı fakirlik sınırının altında
yaşamaktadır. Bunların büyük bölümü Alman sosyal yardım
kasalarından ayda 600-700 euro civarında paralar alarak
yaşamını sürdürüyor." şeklinde özetlenmiştir.
Avrupalı Türklerin karşılaştığı
sorunların başında göç edilen yere uyum sağlama sorunu
gelmektedir. Bu sorunun aşılması için bugüne kadar beraber
yaşamı ve fırsat eşitliğini dikkate alan
başarılı bir entegrasyon projesi
uygulanamamıştır. Vatandaşlarımızın
karşılaştığı uyum sorununa ek olarak, 2005
yılında Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü
tarafından Almanya'da yapılan bir araştırmada, Türklerin
%32'sinin en büyük sorunun işsizlik olduğu belirlenmiştir. Bu
sorunu, dil sorunu (%13.8), Almanların ön yargıları (%10.0),
yabancı düşmanlığı (%8.0), ailelerin parçalanması
(%6.8), çifte vatandaşlık (%5.2), sosyal güvenlik sorunları
(%4.6), örgütlenme ve dayanışma eksikliği (%3.4) vb. gibi
sorunların izlediği ortaya çıkmıştır.
Sayılan bu sorunlara bugün yenileri eklenmiştir.
Vatandaşlarımızın bulundukları yerlerde oy
kullanamamaları, özellikle Almanca bilmeyen eş ya da çocukların
ülkeye kabul edilmemesi, Alman yöneticilerin vatandaşlarımıza
karşı ırkçı tutumları, hükümetin sivil toplum
kuruluşlarına karşı ayrımcı tutumları
bunlardan bazılarıdır.
Anılan gerekçelerle yurdışına göç eden
vatandaşlarımızın sorunlarının
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması
amacıyla bir Meclis Araştırmasının açılmasında
yarar görülmektedir.
1) Alim Işık (Kütahya)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
4) Mehmet Şandır (Mersin)
5) Oktay Öztürk (Erzurum)
6) Özcan Yeniçeri (Ankara)
7) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
8) Muharrem Varlı (Adana)
9) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
10) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
11) Seyfettin Yılmaz (Adana)
12) Sinan Oğan (Iğdır)
13) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
14) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
15) Ali Öz (Mersin)
16) Mehmet Erdoğan (Muğla)
17) Enver Erdem (Elazığ)
18) Edip Semih Yalçın (Gaziantep)
19) Zühal Topcu (Ankara)
20) Celal Adan (İstanbul)
21) Koray Aydın (Trabzon)
22) Ali Uzunırmak (Aydın)
23) Ali Halaman
(Adana)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; okutup, işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
B) Önergeler (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, (2/236) esas
numaralı İbadet Yerlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/45)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
29/11/2011 tarih ve 2/236
esas numarası ile Başkanlığınıza gelen ve
tarafımdan verilen İbadet Yerlerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Teklifi ile ilgili olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37. maddesine göre işlem
yapılması için gereğinin yapılmasını
bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Ali Özgündüz
İstanbul
BAŞKAN - Teklif sahibi Sayın Ali Özgündüz,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ibadet
yerlerinin düzenlenmesi hakkında kanun teklifi verdik. Özü budur.
Geçmişten beri ülkemizde yaşayan semavi dinlere mensup Müslüman,
Hıristiyan ve Musevilerin ibadet yerlerinden kasıt cami, mescit,
cemevi, kilise ve sinagoglardır. Kanunlarımızda ibadethane,
ibadet yeri, mabetten kasıt bu yerlerdir diyerek bir teklif verdik.
İşin açıkçası cemevlerinin yasal statüye
kavuşturulması için verilen bir tekliftir. Cemevleri ibadethane mi,
değil mi? o konuyu tartışmıyorum bile. Onu kimsenin tartışmaya da hakkı ve haddi yoktur. Bu
ülkede yaşayan, ülkenin millî birliği, toprak bütünlüğüyle
problemi olmayan, Kurtuluş Savaşında en önde savaşan,
cumhuriyetin kuruluşunda bedel ödeyen ülkedeki yaklaşık 25
milyon Alevi canın ibadetini yaptıkları yer olan cemevleri zaten
ibadethanedir fakat yasal statüye kavuşturulması için bu kanunun
çıkması gerekiyor. Şimdi, birazdan yapılacak oylamada
kullanacağınız oylarla ne kadar vicdan ve izan sahibi olduğunuzu,
ne kadar hak ve hukuku esas aldığınızı göreceğiz.
Değerli milletvekilleri Müslüman, kendisinden emin olunan
kişidir. denir. Dolayısıyla sürekli iktidar partisi din, iman,
Kur'an üzerinden siyaset yaparken ne yazık ki Alevi kesimden toplanan,
Alevi canlardan toplanan vergilerle sadece bir tek inanç sübvanse ediliyor,
destekleniyor, hatta Alevi kesimin verdiği vergiler Alevi canların
asimilasyonu için kullanılmaktadır.
Bildiğiniz gibi, Türkiye, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesini imzalayan bir ülkedir ve Anayasamızın
90ıncı maddesine göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş
uluslararası sözleşmeler, temel hak ve özgürlüklere ilişkin
sözleşmeler iç hukuk hükmündedir. Bu uluslararası sözleşmeyle iç
hukukumuz, hükümler çatıştığı anda, esas alınan
mevzuat uluslararası sözleşmedir. Dolayısıyla Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 9uncu maddesine göre Herkes düşünce,
vicdan, din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, dini inancını özgürce
tek başına veya topluca yaşama, ibadet etme, öğretim,
uygulama, ayin yapmak veya inancını açıklama özgürlüğünü de
içerir. der. Bu durum karşısında Türkiyenin altına imza
attığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
gereğince de, yine Anayasamızın 24üncü maddesinde tanınan
din ve vicdan özgürlüğü gereğince de cemevlerinin mutlaka yasal statüye
kavuşturulması ve yıllarca hatta yüzyıllardır
yapılan haksızlığın giderilmesi gerekir.
Değerli milletvekilleri, şu anda bu yasanın
görüşülmesine onay verdiğiniz anda, bakın bir saat içinde iki
maddelik bir kanun teklifi kanunlaşır, yarın da Sayın
Cumhurbaşkanı onaylar. Dolayısıyla bu sorunu çözmüş
oluruz. Efendim işte cemevleri ibadethane mi, değil mi? teolojik
tartışma falan
Teolojik tartışma Parlamentonun işi
değildir. Parlamentonun işi tüm yurttaşlarına eşit
davranarak herkesin özgürce kimliğini, inancını
yaşayacağı ortamı sağlamaktır.
Dolayısıyla size düşen görev, milletvekillerine düşen görev
ellerinizi vicdanınıza koyarak bu yasanın görüşülmesi,
çıkması ve sosyal barışımızın, daha da
sağlam bir şekilde ülkemizde sosyal barışın sürmesine
katkı sağlayacağınızı umuyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özgündüz.
İstanbul Milletvekili Sayın İhsan Özkes.
Buyurun Sayın Özkes. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanundaki ifade önceden ibadet yeri değil cami idi.
AKP 2003 yılında çıkardığı bir yasayla kilise
evlerinin ve misyonerlerin önünü açmak için cami ifadesini kaldırdı
ve yerine ibadet yeri ifadesini getirdi. Türkiyede ibadet yerinden cami,
mescit, kilise, havra, sinagog, kilise evi gibi tüm inanç gruplarının
ibadet yeri anlaşılır oldu. Sadece ibadet yeri ifadesinden
cemevi anlaşılmıyor çünkü cemevi yasal bir statüye
kavuşturulmadı. İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı iken ilk icraatları arasında Karacaahmet Sultan
Cemevini yıktırmak için dozerleri, greyderleri, yıkım
ekibini gönderen Sayın Erdoğanın
Başbakanlığında cemevlerinin sorunlarının
olması doğaldır. Madımak Otelinde 35 kişi diri diri
yakıldı. Davanın zaman aşımına uğramasına
seyirci kalındı. Üstelik davanın düşmesine sevinircesine
Hayırlı olsun. denildi. AKP çalıştaylar düzenleyerek
Alevilerle oyalamadan öte âdeta oynuyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar
cemevlerinin ibadet yeri olmasına karar verecek makamın Diyanet
olduğunu söylüyor. Diyanet de ibadet yerinin sadece cami olduğunu
belirtiyor. Hâlbuki İslama göre yeryüzü ibadet yeridir; isteyen tarlada,
isteyen iş yerinde ibadet edebilir. İbadet yerini sadece camiye
indirgemek İslama aykırıdır. Yahudiler sadece havrada,
Hristiyanlar sadece kilisede ibadet ederler, Müslümanlar ise her yerde ibadet
edebilirler. Buna rağmen Diyanet sırf cemevine geçit vermemek için
İslama ters düşme pahasına ibadet yerini daraltma çabasına
giriyor.
Cemevlerinin yasal statüye kavuşmasına kim karar verecek,
Diyanet mi, Hükûmet mi? Sıkışınca cemevi sorunu için bazen
teolojik sorun bazen de siyasi sorun diyorlar. Cemevi kararı Diyanet
ile iktidar arasında döndürülen bir oyun hâline gelmiştir. Dinler
arası diyalog çerçevesinde Yahudi hahamlarıyla, Hristiyan
papazlarıyla sarmaş dolaş olanlar aynı sevgiyi ve
saygıyı neden Alevi dedelerinden esirgiyorlar? Hahama, papaza
sarmaş dolaş, dedeye gelince benden uzaklaş! (CHP
sıralarından alkışlar) Diğer bir deyimle, herkese
şapır şupur, Alevilere gelince ya Rabbi şükür
anlayışı sergilenmektedir.
Diğer dinlerle diyalog, Alevilerle monolog yapılıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devlet
türbedarlık yapıyor, Hacı Bektaş Veli Dergâhı
ziyaretinden gelir sağlıyor. Aleviler Hünkâr Hacı Bektaş
Veliden bile mahrum ediliyor. Aleviler kendi önderlerini istedikleri zaman
ücretsiz olarak ziyaret etme hürriyetinden yoksunlar.
Alevilerin vergilerinin karşılığı nerede? Alevilerin
haklarını aksırıncaya, tıksırıncaya kadar
yiyenler kimseye din, iman dersi vermeye kalkışmasınlar.
Muaviye, Mervan oyunlarını iyi bilenler aldatılamaz. Her türlü
haksızlık, baskı ve zulümlere karşı dirençli ve hakka
ayna olan bu yiğit insanlar, incitici ve onur kırıcı
ayrıştırmalardan ve ötekileştirmelerden çok ciddi
şekilde rahatsızdırlar.
Seçim meydanlarında Alevilerin kimliklerine dil
uzatılması onulmaz derin yaralar açmıştır. Bugün
Alevilere uygulanan Ya asimile olursunuz ya da mahrum
kalırsınız. dayatması Ya biat ya baş. zihniyetinin
çağdaş bir versiyonudur.
Cemevleri yasal statüye acilen kavuşmalı ve elektrik, su gibi
giderleri karşılanmalıdır.
Saygılarımla. Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkes.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Karar yeter sayısı
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.02
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 106ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüzün, İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alma önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir. Karar
yeter sayısı vardır.
Gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, sunuşlar bölümünde belirttiğim,
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşekin birlikte
cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, seçime katılma sebebiyle Ziraat Bankasından
istifa edenlerin geri dönmelerine ilişkin Başbakan
Yardımcısı Ali Babacandan sözlü soru önergesi (6/26) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 13.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Devletimize 27 yıl başarı ile hizmet etmiş ve
Ö.S.Y.M İmtihanı ile on yılı aşkın bir süre yurt
dışı banka hizmetlerinin ardından banka direktörlüğüne
kadar yükselmiş ve sonrasında 2009 yerel seçimlerinde Belediye
başkanlığına adaylığını koymuştur.
Kanun gereği geri kamu kurum ve kuruluşlarından istifa edenler
geri dönmeleri sağlanmış iken İstanbul Küçükyalı
Ziraat Bankası birinci sınıf şube direktörü iken aday
olmuş ve geri başlatılmamıştır.
1- İstanbul Küçükyalı
Ziraat Bankası şubesi direktörü iken Belediye
Başkanlığına adaylığını koyan
şahıs neden görevine başlayamamıştır?
2- Daha önceden bu tür geri
başlatmalarda bir sorunu kaç kişi yaşamıştır?
2.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Susurluk Şeker
Fabrikasının üretime açılmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/301) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
23.11.2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanması
hususunda gereğini arz ederim.
Av.
Namık Havutça
Balıkesir
Susurluk Şeker Fabrikasının, yetersiz pancar üretimi
yüzünden üretimine ara verdirildi. Fabrikada çalışan işçiler de
diğer şeker fabrikalarına geçici olarak nakledilmektedir.
Fabrikanın özelleştirmek istenmesi de ayrı bir sorundur. Bu
bağlamda;
1. Fabrikanın üretime ara
vermesi yetersiz pancar üretiminden kaynaklanmakta ise bölgede pancar
üretiminin artırılması için çalışma yapıyor
musunuz?
2. Şeker pancarı,
üreticilerin hem gelirini artıran ve hem de istihdam sağlayan bir
bitkidir. Şeker pancarı tarımı
sağladığı yüksek katma değer, yan ürünlerin hayvan
yemi olma ve tarımda sağladığı istihdam özelliği
bulunmasına rağmen üretici neden yeteri kadar desteklenmemektedir?
3. İyi planlama yapıldığında kar da edebilen
bir fabrikayı "zarar ediyor" diye özelleştirmekten
vazgeçecek misiniz?
3.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, THY uçuşlarında
dağıtılan gazetelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/539) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
23.11.2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soru önergemin Ulaştırma, Denizciljk
ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
1. Türk Hava
Yolları'nın, dış hat uçuşlarda yolcularına ikram
olarak sunduğu gazeteler hangileridir? Bu gazetelerin seçiminde hangi
kriterlere göre hareket edilmektedir?
2. Düzenli olarak hangi
gazetelerden, hangi miktarda alım ve dağıtım
yapılmaktadır?
3. Zaman, Star ve Sabah gibi
gazetelerin bu ikram kapsamında en sık rastlanan gazeteler
olması, tesadüften öte bir anlam taşımakta mıdır?
İdeolojik bir tavırla hareket edildiği, örneğin
Yeniçağ ve Ortadoğu gibi gazetelerin
dışlandığına İlişkin yorumlarda
haklılık payı var mıdır?
4. Yeniçağ ve Ortadoğu
Gazetelerinin de yolculara sağlanan bu hizmet kapsamına
alınması düşünülmekte midir?
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Vandaki depremden etkilenen kamu
görevlilerine ödenen tazminata ilişkin sözlü soru önergesi (6/732) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
15.12.2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Van'da yaşanan deprem felaketinin
ardından, "Van ili merkez ve Erciş ilçelerinde görev yapan kamu
çalışanlarına, altı ay süreyle 300 TL tazminat
verileceği" yönündeki 2011/2518 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı 14.12.2011 tarihli resmi gazetede
yayınlanmıştır. Bu konuyla ilgili olarak;
1. Anılan düzenlemeden
kaç kişinin yararlandırılması hedeflenmiştir?
2. Anılan ödeme
kapsamına, 19 Mayıs 2011 tarihinde meydana gelen Simav depreminden
etkilenen ilçelerdeki kamu çalışanlarının dâhil
edilmemesinin gerekçesi nedir?
3. Kütahya Valiliğinin bu
konudaki resmi talebi nasıl değerlendirilmiştir?
4. Aynı konuda ülkemizin iki
farklı bölgesi için yapılan bu ayrımcılığın
düzeltilmesi sağlanabilir mi?
5.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, yerli ara ürün sağlayan yerli üreticilere
yatırım desteği sağlanmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/734) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
16.12.2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Ülkemizde yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik
enerjisi üretimi yapacak yatırımcılara yerli ara ürün tedarik
eden yerli üreticilere yatırım desteği sağlanması
yönündeki taleplerle ilgili olarak;
1. YEK
yatırımcılarına ara ürün sağlayan yerli üreticilere de
Hazinece yeni kurulan işletmelere verilen vergi indirimi, KDV
istisnası, sigorta primi işveren hissesi, faiz desteği veya
yatırım yeri tahsisi gibi yatırım teşvikleri
verilebilir mi?
2. Bu konuda
Bakanlığınızın ilgili Bakanlıklar nezdinde bir
girişimi olmuş mudur?
3. Bu konuda yapılacak bir
düzenleme ile yerli imalatçıların özellikle Uzakdoğu ülkeleri
ile rekabet etme şansı artırılabilir mi?
6.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Van depreminde malul kalan sigortalılar ile
sigortalıların hak sahiplerine aylık bağlanması
yönünde yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/735) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
15.12.2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
"Van'da meydana gelen depremler sonucunda malul kalan
sigortalılar ile ölen sigortalıların hak sahiplerine, kanunda
öngörülen prim ödeme süresi, hizmet, prim ve prime ilişkin borcu olmama ve
sigortalılık sürelerine ilişkin diğer şartlar
aranmaksızın aylık bağlanacağı" yönünde
medyaya da yansıyan kanun tasarısı hazırlıklarıyla
ilgili olarak;
1. Anılan düzenlemeden kaç
kişinin yararlandırılması hedeflenmiştir? Bu
kişilere hangi yollarla ne kadar ödemede bulunulacaktır?
2. Söz konusu düzenleme, geriye
dönük hangi tarihe kadar olan depremzedeleri kapsamaktadır?
3. Anılan düzenlemeden, 19
Mayıs 2011 Simav depremi, 17 Ağustos 1999 Marmara depremi ve
diğer afetlerden etkilenenler de yararlanabilecekler midir?
4. Yararlanamayacaklarsa,
anılan afetzedelerin de düzenleme kapsamına alınmaları
sağlanabilir mi?
5. Bakanlığınızın
bu tür ayrımcı düzenlemelere öncülük etmesinin gerekçeleri nelerdir?
7.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, kamunun araç ve lojman sayısı ile
2012 bütçesinde bunlar için ayrılan ödeneğe ilişkin sözlü soru
önergesi (6/743) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ankara
Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı
Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını Anayasa'nın 98 ve T.B.M.M
İçtüzüğünün 96.maddeleri gereğince saygıyla talep ederim.
Av.
Mahmut Tanal
İstanbul
1- Bugün itibariyle kamuda lojman ve taşıt sayısı nedir?
2- 2012 bütçesine göre lojmanlara ne kadar bütçe
ayrılmıştır?
3- 2012 bütçesine göre taşıtlara ne kadar bütçe
ayrılmıştır?
4- 2012 bütçesine göre ne kadar taşıt alınacaktır?
5- 2012 bütçesine göre ne kadar yeni lojman açılacaktır?
6- Taşıtların ne kadarı leasing yoluyla
alınacaktır?
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, elektrik faturalarına
yansıtılan vergilere ve TRTnin payına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/745) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Açıklamalarınıza göre, vatandaşlardan alınan
pay sayesinde TRT elektrik faturası gelirlerinden 550 milyon lira gelir
sağlamıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Ülkemizde sağlık ve
eğitim başta olmak üzere pek çok alanında ödenek
sıkıntısı yaşanırken, TRT'ye bu kadar çok kaynak
aktarılmasını doğru buluyor musunuz?
2. Evde kullanılan elektrik
bedeli için vatandaşlarımızdan toplam kaç çeşit vergi
alınmaktadır? Alınan bu vergileri ve TRT paylarını
azaltarak, vatandaşlarımıza daha ucuz elektrik
sağlamayı düşünüyor musunuz?
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yüksek vergi oranlarına
karşı yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/746) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye, 34 Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Örgütü (OECD) ülkesi arasında vergi yükünde sondan altıncı
sırada yer almaktadır. Yüksek vergiler, ülkemizin rekabet gücünü
azaltmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Ülkemizdeki yüzde 26'lık vergi yükünü azaltmayı
düşünüyor musunuz? Daha adaletli bir vergi uygulaması konusunda
çalışmanız var mıdır?
2. Asgari ücret artışı karşısında
batacağını belirttiğiniz firmalar, bu yüksek vergi yükü
karşısında batmaz mı?
3. Ülkemizin rekabet gücünü nasıl artırmayı
düşünüyorsunuz?
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, enflasyon oranının
artmasıyla birlikte memurların ve memur emeklilerinin
alacağı ek zam oranına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/776) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye İstatistik Kurumu, Aralık 2011 dönemine
ilişkin enflasyon rakamlarını açıklamıştır.
Memurlar, enflasyon rakamlarının 0,58 çıkması nedeniyle
yüzde 2,67 ek zam almaya hak kazanmışlardır?
Bu bilgiler ışığında;
1. Devlet memurları, sözleşmeliler ve memur
emeklilerinin
enflasyon rakamlarından doğan farklarını verecek misiniz?
Verecekseniz ne zaman vermeyi düşünüyorsunuz?
2. Enflasyon artışı, toplumun tüm kesimlerine
etki etmektedir. Bu nedenle genel olarak bir çalışma yapmayı
planlıyor musunuz?
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, vergi, ceza ve harçlara yapılan
zammın maaş zammından fazla olmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/780) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ücretlinin cebine daha zamlı maaşları girmeden,
motorlu taşıtlar vergisine, trafik cezalarına, pasaport
harçlarına ve sürücü belgelerine yüzde 10,26 oranında zam
yapılmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Yapılan bu zamlar,
vatandaşın sırtına yeni bir yük getirmez mi? Ülkemizde yeni
yıla hep niçin yeni zamla girilmektedir?
2. Yüzde 10,26'lık
zammın, memur ve emekliye yapılan zammın üzerinde
gerçekleşmesinin özel bir nedeni var mıdır? Yüzde 10,26'lık
zamları aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz?
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârların basit usulde
vergilendirilmelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/789) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
1999 yılından bu yana uygulanan basit usulde vergilendirmenin
devamı esnaf ve sanatkârlarımız için son derece önemlidir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Basit usulde vergilendirme
sistemi esnaf ve sanatkârlarımıza yönelik olarak uygulanmakta
mıdır?
2) Uygulanmakta ise, toplam kaç
esnaf ve sanatkârımız vergisini basit usulde vergilendirmektedir?
3) Basit usulde vergilendirmeyi
daha yaygın bir şekilde uygulamayı düşünüyor musunuz?
13.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, tarımsal giderlerin KDV oranlarının
yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/790) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet
Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Elektrik, mazot, ilaç, gübre, fide, tohum gibi tarımsal giderlerin
fiyatı çok yüksektir. Çiftçiye destek olunması için bunlardan KDV
oranlarını düşürmeyi düşünüyor musunuz?
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, memurların emekli ikramiyelerindeki
reel değer kaybına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/799) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye Kamu-Sen; hükümetten kamu reformuna öncelikle kamu
çalışanlarının mali ve sosyal haklarında
iyileştirme yaparak başlamasını istemektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Eskiden memurlar emekli ikramiyesi ile ev alabiliyordu. Şimdi
devlette 30 yıl çalışan ve emekli olan alt düzey bir memur, kaç
para emekli ikramiyesi almaktadır?
2) Bu emekli ikramiyesi ile ev alması mümkün müdür? Mümkün
değil ise, memurlar bu hale nasıl gelmişlerdir? Aradaki makas
nasıl bu şekilde açılmıştır?
15.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, millî gelirin illere göre
dağılımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/802) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet
Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Milli gelirin illere göre dağılımında çok
büyük farklılıklar vardır. Düzeltilmesi için bir
çalışma yapılmakta mıdır? Teşvik kanununda
herhangi bir düzenleme yapılacak mıdır?
16.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, 2003-2011 yılları arasındaki
özelleştirme ihalelerine vergi borçlarını ödemeyen
firmaların katıldığı iddiasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/815) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
02.01.2012
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Hükümetlerinizce 2003-2011 döneminde yapılan özelleştirme
ihalelerinin birçoğuna devlete olan vergi borçlarını ödemeyen
firmaların da katıldığı ve bazı
özelleştirmeleri bu durumdaki firmaların kazandıkları
iddialarıyla ilgili olarak;
1) Anılan dönemde
yapılan özelleştirme ihalelerine, hazineye vergi borcu bulunduğu
halde katılan ve ihaleleri kazanan firmaların bulunduğu
iddiaları doğru mudur?
2) Doğru ise bu durumdaki firmaların özelleştirme
ihalelerine katılmaları yasal mıdır?
3) Devlete olan vergi borcunu
ödemediği halde özelleştirme ihalelerini kazanan firmalar
hangileridir? Bu firmalardan hangileri ihale sonrasında vergi
borçlarını ödemişlerdir?
4) Halen anılan dönemde
yapılan özelleştirmelerde ihale kazandığı halde
devlete vergi borcu bulunan kaç firma vardır?
5) Bunların iktidara yakınlığı ile bilinen
firmalar olduğu iddiaları doğru mudur?
6) Bu firmalardan kaçı ile mahkemelik olunmuştur?
17.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, üniversitelerde görev yapan bazı personelin
özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/816) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
26.12.2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, üniversitelerimizde görev yapan Genel Sekreter
Yardımcıları, Daire Başkanları ve Hukuk
Müşavirlerinin diğer kurumlarda görev yapan eş değerlerine
göre oldukça geride kalan özlük hakları bir türlü düzeltilememiştir.
Dört yıldır bütçe görüşmelerinde tarafımdan dile getirilmesine
ve çözüleceği yönünde sözler verilmesine karşın şimdiye
kadar giderilemeyen bu mağduriyetlerle ilgili olarak;
1. Hâlen üniversitelerimizde Genel
Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı veya Hukuk
Müşaviri olarak görev yapanların diğer kurumlarda görev yapan
eş değerlerine göre özlük hakları açısından geride
kaldığı iddiaları doğru mudur?
2. Doğru ise söz konusu
mağduriyetin büyüklüğü ve gerekçesi nedir?
3. Anılan personelin
mağduriyetinin giderilmesi için Bakanlığınızca bir
düzenleme yapılabilir mi?
4. Şimdiye kadar defalarca
söz verilmesine karşın anılan sorunun giderilememesinin sebebi
nedir?
18.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, gübre ve yemden alınan vergilere ve bunun
fiyata yansımasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/817) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
29.12.2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, ülkemizdeki bitkisel ve hayvansal üretimin en temel
girdilerinden olan gübre ve yem fiyatlarındaki aşırı
yükselme çiftçilerimizin tarım ve hayvancılık faaliyetlerini
kısıtlamaktadır. Diğer bazı faktörler yanında
vergi yükünün fazla olmasından da kaynaklanan yüksek gübre ve yem
fiyatlarıyla ilgili olarak;
1. Hâlen ülkemizde üretimi ya da
satışı yapılan gübre ve yem çeşitlerinin birim
satış fiyatları ne kadardır?
2. Bu birim fiyatlar içindeki KDV,
ÖTV ve varsa diğer vergilerin miktarları veya oranları ne
kadardır?
3. Gübre ve yemden alınan
vergilerin 2002-2011 döneminde yıllara göre değişimi nasıl
olmuştur?
4. Gübre ve yemden alınan
vergilerin azaltılarak çiftçilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi
konusunda Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma
var mıdır?
5. Varsa çalışma ne
aşamadadır? Yoksa böyle bir çalışma yapılabilir mi?
19.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, 2010-2011 yıllarında kamu
taşınmazlarının tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/878) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet
Şimşek tarafından Sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
SORU: 2010-2011 yılları içinde hangi kamu
taşınmazları, hangi illerde yatırımlar için tahsis
edilmiştir?
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, konutlarda tüketilen elektrik bedeli
üzerinden alınan vergilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/887) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Elektrik faturası üzerindeki vergiler, anaparaya önemli ölçüde etki
eder hâle gelmiştir. Vatandaşlar, ağırlaşan vergi
yükünden yakınmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Konutlarda tüketilen elektrik
bedeli üzerinden toplam kaç tür vergi alınmaktadır?
2. Alınan bu vergiler, 100.00
TL'lik elektrik tüketim bedeline yansıtıldığında
fatura tutarı toplam kaç paraya çıkmaktadır?
3. Vatandaşın fatura bedellerini yükselten bu vergilerden vazgeçmeyi veya
aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz?
21.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, konutlarda tüketilen su bedeli üzerinden
alınan vergilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/888) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Su faturası üzerindeki çeşitli vergiler, anaparaya önemli
ölçüde etki eder hâle gelmiştir. Vatandaşlar,
ağırlaşan vergi yükünden şikâyet etmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1. Konutlarda tüketilen su bedeli
üzerinden toplam kaç tür vergi alınmaktadır?
2. Alınan bu vergiler, 100.00 TL'lik su tüketim bedeline
yansıtıldığında fatura tutarı toplam kaç paraya
çıkmaktadır?
3. Vatandaşın fatura
bedellerini yükselten bu vergilerden vazgeçmeyi veya aşağıya
çekmeyi düşünüyor musunuz?
22.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Başkent Doğal Gaz Dağıtım AŞ
tarafından sözleşmesi yapılan bir sistemin öngörülen tarihte
bitirilmemesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/921) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Maliye Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 13.01.2012
Kamer
Genç
Tunceli
Başkent Doğal Gaz Dağıtım A.Ş.'nce
7.4.2004 tarihinde sözleşmesi imzalanan ve sözleşme bedeli 14,6
milyon ABD Doları olan, yapılan ek sözleşme ile bedeli 17,4
milyon ABD Doları (KDV hariç) yükseltilen ve 16.01.2006 tarihinde
bitirilmesi gereken mevcut SCADA sistemini Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun adı geçen Şirketin 2009 yılı
faaliyetleri üzerinde yaptığı denetim sırasında henüz
geçici kabulünün bile yapılmamış olduğu ve teknik
şartnamede öngörülen birçok işlevi yerine getirmediği belirtilen
ve Bakanlığınızca soruşturulması öngörülen bu
hususlar konusunda Bakanlığınızca ne gibi bir işlem
yaptınız? İşlem hangi safhadadır? İşlem
yapılmamışsa sebebi nedir?
23.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, bazı kamu kuruluşlarının Ankara
Büyükşehir Belediyesinden olan alacaklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/925) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Maliye
Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 16.01.2012
Kamer
Genç
Tunceli
1 - Çeşitli kamu
kurumlarının Ankara Büyükşehir Belediyesinden bugün itibarıyle
kaç lira alacağı vardır?
2- a)- Başkent Doğal Gaz Anonim
Şirketinin 2010 yılı sonu itibarı ile bu idareden
doğal gaz satışları nedeni ile oluşan (faiz dâhil)
235,3 milyon lira;
b) -
2008 yılı içerisinde yersiz dağıtılan temettü
alacağına mahsuben ve Merkez Bankasının avans
işlemlerine uyguladığı faiz ve KDV dâhil olmak üzere
doğan 129,6 milyon lira,
c) -
5669 sayılı Kanunla kurulan Başkent Doğal Gaz ile EGO
arasında yapılan protokol gereği gaz
dağıtımı ve işletmesi dışındaki
işlerde kullandığı kredi nedeniyle bu şirkete ödenmesi
gereken 119,9 milyon lira,
Alacağın bugüne kadar neden
Ankara Büyükşehir Belediyesinden tahsil edilmemiştir? Sebebini izah
eder misiniz? Ne zaman tahsil edeceksiniz?
24.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, üniversitelerde görev yapan üst düzey yöneticilerin
özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/988) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Mehmet
Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Üniversitelerimizde görev yapan Genel
Sekreter Yardımcıları, Daire Başkanları ve Hukuk
Müşavirlerinin 666 sayılı KHK'nin Ek 10. Maddesi kapsamı
dışında tutularak mağdur edildikleri bilinmektedir. Bu
konuyla ilgili olarak;
1.
Hâlen üniversitelerimizde anılan kadrolarda görev yapan personelin toplam
sayıları ne kadardır?
2.
Anılan personelin makam tazminatları ve ek göstergelerinin eş değer
bakanlık personeline göre düşük kaldığı ve mağdur
edildikleri yönündeki iddiaları doğru mudur? Doğru ise
yapılan bu ayrımcılığın gerekçesi nedir?
3. Anılan
personelin özlük haklarının iyileştirilerek
mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik bakanlığınızca
yürütülen bir çalışma var mıdır?
4. Varsa
çalışma ne aşamadadır? Yoksa bu konuda bir düzenleme
yapılabilir mi?
5. Bakanlığınızın
konuya ilişkin görüşü nasıldır?
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ev veya araç satan kişilerin resen geriye
dönük 5 yıllık ticari mükellef yapıldığı
iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1133) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
İki yıl içinde bir ev veya bir
araç satan kişilerin vergi dairelerine çağırılarak, zorla
geriye dönük 5 yıllık resen ticari mükellef
yapıldığı belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Bu
doğru mudur? Doğru ise ekonomik kriz nedeniyle evini ve
arabasını satmak zorunda kalan kişilerin tümünü zorla ticari
mükellef mi yapmayı düşünüyorsunuz?
2.
Bugüne kadar toplam kaç kişi bu şekilde ticari mükellef
yapılmıştır?
3. Bu şekilde toplamda kaç
kişinin ticari mükellef yapılması planlanmaktadır?
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, akaryakıtta vergi indirimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1152) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde benzinin litresi üzerindeki vergi yükü yüzde 60'lara
dayanmıştır. Bu vergi yükü ülkemizin, ilk sıralarda yer
almasına neden olmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1. Akaryakıt üzerindeki
yüksek vergilerden vazgeçmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
2. Yüksek vergiler nedeniyle,
dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanmak zorunda
kalan ülkemize, vergi indirimi konusunda bir müjdeniz olacak mı?
27.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, bir ABD firmasının Türkiyede rüşvet verdiği
iddia edilen firmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1258) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Maliye Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim. 23/2/2012
Kamer
Genç
Tunceli
Amerikan 3M Şirketi Türkiye temsilcisinin bazı kamu kurum ve
kuruluşlarına hizmet ve ürün satmak için rüşvet verdiği
yolundaki sorum Maliye Bakanınca (68) inci birleşimde (5549
Sayılı Kanunla başlamış inceleme devam etmektedir)
biçiminde cevaplandırılmıştır.
1- İnceleme sonucunda hangi firmalara rüşvet verildiği
tespit edilmiştir?
28.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, 666 Sayılı KHK ile bazı personelin mağdur
edildiği iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1267) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Maliye Bakanı Sayın
Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
21/2/2012
Ali
Halaman
Adana
1. KİTlerde çalışan TEDAŞ, MKE, PTT gibi kurumlarda
çalışan personelin eşit işe eşit ücret denilerek
çıkarılan 666 sayılı KHK'de mağdur edildiği
doğru mu?
2. KİTlerde devam eden bu
sıkıntıların giderilmesi için; eşit işe eşit
ücret uygulanacaksa KİTlerde çalışan 399/2 sözleşmeliler
unutulmamalıdır?
3. Belediyede çalışan
sözleşmeliler ve 399 KHK'ya tabi sözleşmelilerde
çalışanları da kadroya vermeyi düşünüyor musunuz?
4. Bakanlık olarak bu konuda
çalışmalarınız var mı? Varsa ne zaman
düşünüyorsunuz?
29.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Bakanlıktaki bazı kadroların özlük
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1285) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Maliye Bakanı Sayın
Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
2/3/2012
Ali
Halaman
Adana
1. Kontrolörler Maliye Bakanlığı
uzmanı, Millî Emlak ve Muhasebe Denetmenleri Defterdarlık Uzmanı
yapılarak, Gelir idaresinde ise Denetmenler Vergi Müfettişi
yapılarak statüleri ellerinden alınmıştır.
Bakanlığınızdaki bu farklı uygulamanın sebebi
nedir?
2.
Bakanlığınızda Gelir ve Gider
ayrımcılığının sebebi nedir? Bu
ayrımcılığı gidermeyi düşünüyor musunuz?
3. Ek ödemelerin emekli
keseneğine dahil edilerek emekliliğe yansıtılması
konusunda çalışmanız var mı?
30.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Bakanlıkta çalışan personel arasındaki
ücret dengesizliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1286) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim. 02.03.2012
Ali Halaman
Adana
1.
666 sayılı KHK ile uzmanları eşitlemek yerine merkez ve
taşra ayrımına giderek derinleştirilen adaletsizliği
ne zaman gidereceksiniz?
2.
Bakanlığınızda çalışan personeller
arasındaki ücret dengesizliğini ne zaman gidermeyi
düşünüyorsunuz?
3. Bakanlığınızda
çalışan personellerinizin tazminatlarında, diğer
Bakanlıkların yaptığı gibi, tazminatlarında
artırmayı düşünüyor musunuz?
4.
Bakanlığınıza bağlı kuruluşlarda
çalışan yardımcı hizmetler sınıfı için
görevde yükselme unvan değişikliği sınavını ne
zaman açacaksınız?
31.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, boş engelli kadrolarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1347) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Bakanlığınız bünyesinde
toplam 161 boş engelli personel kadrosu bulunduğu belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1.
Boş bulunan bu engelli kadrolarına bugüne kadar niçin atama
yapılmamıştır? Neden boş tutulmaktadır?
2. Bu
kadrolara hükûmet olarak ne zaman atama yapmayı planlıyorsunuz?
32.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, memur maaşlarının yeterliliğine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1402) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
İşsizlik ve gelir
dağılımındaki dengesizliğin devam ettiği
ülkemizde, uygulanan tüm ekonomik tedbirler karşısında
mağdur edilen kesimin, kamu çalışanları olduğu hepimiz
tarafından bilinen bir gerçektir. Enflasyonun tek haneli rakamlara
düşmesi hükûmeti sevindirmiş olsa bile henüz kamu
çalışanlarına bu rahatlama yansımamakta, alım gücünde
bir rahatlama olmamakta ve memurumuzun mutfağındaki yangın hâlen
devam etmektedir.
1- Bugün kamu çalışanların %
40ından fazlası ve % 30undan fazlası yoksulluk
sınırının altında maaş almakta, ikinci bir
işte çalışarak iş verimlerini yarı yarıya düşürmektedir.
Geleceğinden emin olmayan, kendini güvende hissetmeyen, kirasını
ödeyemeyen, çocuğunu okula gönderemeyen hatta aldığı
maaşın yetersiz olması nedeniyle evlenemeyen
memurlarımızın durumlarının iyileştirilmesi için
son on yılın kayıplarını da düşünerek
yaşanılabilir bir zam verilecek mi?
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurunuz.
Sayın Özçelik çok hızlı okuduğu için size otuz
beş dakika zaman kaldı; buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gündemde yer alan,
Başkanlık Divanınca az önce okunan sözlü soru önergelerini
cevaplamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Müsaade ederseniz, cevaplarıma, Sayın Öğütün
Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacana
yönelttiği (6/26) sayılı soru önergesiyle başlamak
istiyorum: Ziraat Bankası, 4603 sayılı Kanunla özel bankalarla
aynı hukuki statüye tabi kılınmış, kamusal yetki ve
ayrıcalıkları kaldırılmıştır.
İş Kanununa tabi olarak işçi statüsünde çalışan ve
2009 yılındaki yerel seçimlere katılmak üzere istifa etmiş
olan, aralarında Küçükyalı Şubesi Müdürünün de bulunduğu 10
personel, adaylığı veya seçimleri kaybetmeleri nedeniyle
görevlerine iade talebinde bulunmuşlar, ancak talepleri bu konuda yetkili
olan banka yönetim kurulunca uygun görülmemiştir. Söz konusu personel
göreve iade davası açmış ise de, mahkeme, davacının
kendisi seçime girmek için istifa ettiğinden iş akdinin
işverence feshedilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar
vermiştir. 2009dan önceki geri başlatmalarda bir sorun olmamıştır.
Sayın Havutçanın Sayın Başbakanımıza
yönelttiği (6/301) sayılı önergesi: Türk Şeker Anonim
Şirketi, pancar üretimini teşvik etmek, verim ve kaliteyi
artırmak amacıyla şeker pancarı üretim sözleşmesi
esaslarına göre üreticilere verilen pancar tohumunun bedelinin
yarısıyla, fabrikaya getirilen pancar için nakliye ücreti, nakliye
prim ve tazminatının tamamını karşılamakta,
ayrıca pancar tesellümü yapılmadan önce üreticilere pancar bedelinin
yaklaşık yarısını ayni veya nakdî avans olarak vermektedir.
Susurluk Şeker Fabrikasının, pancar ekim alanlarında
hastalık ve haşere mücadelesinden
kimyevi gübre temin edilmesine kadar zirai birçok tedbir alınmış
olsa da bölgenin iklim ve toprak özelliklerinden dolayı verimli ve
kaliteli pancar üretilememiştir. Bu durum ve alınan tüm tedbir ve
destekler, üreticilerin daha kârlı ürünlere yönelmesini
engelleyememiştir.
Komşu bölgelerdeki şeker fabrikaları da kendi
ihtiyaçları kadar pancar temin ettikleri için bölge
dışından pancar temin edilememektedir. Kotasının
muhafaza edilmesine rağmen son dört yılda üretim kotasının
önemli bir kısmı yani 566 bin tonluk bir kısmı
kullanılamayarak iade edilmiştir. Bu fabrikanın
özelleştirme işlemleri devam etmektedir.
Sayın Türkkanın (6/539) sayılı soru
önergesi: Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı, özel hukuk
hükümlerine göre faaliyet gösteren ve kamunun payı yüzde 49,1 olan bir
kuruluştur. Bununla beraber önergedeki konular şirkete sorulmuş,
alınan cevapta, şirket politikası gereği iç uçuşlarda
gazete dağıtılmamakla
birlikte havalimanı içerisindeki bankolarda ve dış hat
uçuşlarında ortaklık ticari menfaatleri ve yolcu istekleri
doğrultusunda geniş bir gazete yelpazesine yer verildiği ifade
edilmiştir.
Uçak içerisine ve İstanbul Havalimanındaki stantlara
yirmi üç çeşit Türkçe gazete satın alındığı,
miktarlarının, yolcu tercihi ve doluluk oranına göre
belirlendiği ifade edilmiştir.
Gazete stantlarında tutulan istatistiklere göre yolcularca
en çok Hürriyet, Sabah, Habertürk gazetelerinin tercih edildiği,
dolayısıyla en çok bu gazetelerin
satın alındığı, Ortadoğu gazetesinin de
yolculara sunulan yayınlar arasında olduğu belirtilmiştir.
Sayın Alim Işıkın (6/732), (6/735)
sayılı önergeleri: Tabii afet bölgelerinde görev yapan kamu
personeline tazminat ve fazla çalışma ücreti ödemesi genel olarak
afetin büyüklüğü, vermiş olduğu tahribat ve buna bağlı
olarak da yapılan yoğun çalışmalar dikkate
alınmak suretiyle belirlenmektedir. En son 1999 depremi nedeniyle
yapılmış olup daha sonraki değişik büyüklüklerdeki
depremlerde, örneğin Erzurum, Elâzığ, Bingöl ve Kütahya illeri
ve çevresinde olan depremlerde tazminat ve fazla çalışma ücreti
ödenmesi ihtiyacı doğmamıştır. Simav ve Van
depremlerinde malul kalan veya ölen sigortalıların hak sahiplerine
uygun şartlarda aylık bağlanması 26 Ocakta yayımlanan
6270 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici
37nci maddeyle sağlanmıştır. 19 Mayıs 2011 Simav
depreminde 3, 23 Ekim Van depreminde 604, 9 Kasımdaki depremde ise 40
vatandaşımız hayatını kaybetmiş olup, toplam
yaralı sayısı 2.875tir. Bunlarla ilgili olarak kanunda
öngörülen şartları yerine getiren hak sahiplerine malullük
aylığı veya ölüm aylığı bağlanmaktadır.
Sayın Işıkın (6/734), Sayın Doğrunun
(6/802) sayılı önergeleri: Yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarından enerji üretimi yapacakların, mevcut genel
yatırım teşviklerinde öngörülen esaslar çerçevesinde
yararlanabilmeleri yanında, bunlara ayrıca özel bir önem
verilmiş ve teşvik edilmeleri bir politika olarak
benimsenmiştir. 8 Ocak 2011 tarihinde yayımlanan 6094
sayılı Kanunla, yenilenebilir enerji için yeni teşvikler
getirilmiştir. Üretim tesislerinde kullanılan mekanik ve/veya
elektromekanik aksamın yurt içinde imal edilmiş olması hâlinde
bu tesislerde üretilerek iletim veya dağıtım sistemine verilen
elektrik enerjisi için ilave fiyat verilmektedir. İhtiyaçlarının
üzerinde ürettikleri elektrik enerjisini dağıtım sistemine
vermeleri hâlinde, kanunla belirlenmiş fiyatlardan on yıl süreyle
faydalanabileceklerdir. Ayrıca yerli biyo yakıtların
teşviki için 2013 tarihinden itibaren benzinlere en az yüzde 2 yerli
tarım ürünü biyoetanol, motorine ise 2014ten itibaren en az yüzde 1
biyodizel katılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu oranlar
benzin için 2014, motorin için 2016 tarihinde yüzde 3 seviyesine
çıkartılacaktır. En son, Başbakanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yeni teşvik
paketiyle yatırımcılara sağlanan kolaylıklarla cari
açığın azaltılması amacıyla ithal ürünlerin
ülkemizde üretilmesinin önünün açılması ve bölgesel
gelişmişlik farklarının azaltılması
hedeflenmiştir. Bu çerçevede stratejik ürünlere, stratejik sektörlere çok
güçlü beşinci bölge destekleri sağlanacaktır.
Sayın Tanalın 6/743 sayılı önergesi: Haziran 2011
itibarıyla merkezî yönetim kapsamındaki idarelerde 86.479
taşıt, 236.811 adet lojman
bulunmaktadır. Bu sayılar 2012 yılı bütçe gerekçesinde de
yer almaktadır. 2012 yılında taşıt
alımlarına 1,3 milyar lira, lojman bakım ve
onarımlarına -büyük onarım dahil- 129,2 milyon lira ödenek
ayrılmıştır. Bu idareler 2012 bütçesinden 3.743 adet, öz
gelirlerden 24, özel ödenekten 51, bütçe ve AB katkısıyla 30, yurt
dışı hibeden 61, yurt içi hibeden 1.803, döner sermayeden 729 ve
il özel idaresi bütçesinden 35 olmak üzere toplam 6.476 adet taşıt
alacaklardır. Taşıt alımları binek taşıttan
ziyade, ağırlıklı olarak güvenlik ve sağlık
hizmetlerine yöneliktir. Lojman alımları ise öncelikle güvenlik ve
terör sorunlarının yaşandığı bölgelerdedir.
Sayın Dedeoğlunun 6/745, 746, 887 ve 888 sayılı
önergeleri: Evde kullanılan elektrikten yüzde 1 enerji fonu, yüzde 2 TRT
payı, yüzde 5 elektrik tüketim vergisi ve
yüzde 18 oranında KDV alınmaktadır. 100 lira elektrik tüketim
bedeline 25,45 lira vergi eklenmektedir. Su bedeli ve atık su bedeli
üzerinden yüzde 8, şube yolu ücreti üzerinden yüzde 18 KDV tahsil
edilmekte, metreküp başına büyükşehirlerde 23 kuruş,
diğer yerlerde 18 kuruş çevre temizlik vergisi
alınmaktadır. Ankara Büyükşehir için toplam fatura bedelinin
yüzde 14,2si vergidir.
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumuna, mali açıdan özerk
olması ve yayın politikalarında
tarafsızlığını koruyabilmesi için iletim,
dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin
bedeller hariç olmak üzere elektrik enerjisi satış bedelinin yüzde
2si tutarında pay aktarılmaktadır. Bu pay eskiden brüt tutar üzerinden
hesaplanmakta iken 2008deki düzenleme ile net tutardan hesaplanmaya
başlanmıştır, organize sanayi bölgeleri de kapsam
dışına alınmıştır.
Vergi yükü meselesine gelince, ülkemizde vergi yükünün çok
yüksek olduğu kanaati rakamlarla desteklenmemektedir. OECD
istatistiklerine göre Türkiye -en son veriler 2010 yılına ait- 2010
yılı için OECD ülkeleri arasında Meksika, Şili, Amerika
Birleşik Devletleri, Kore ve Avustralyadan sonra en düşük vergi
yüküne sahip ülkedir. OECD ortalamasının yüzde 33,8 olduğu genel
vergi yükü sıralamasında Danimarka yüzde 48,2 oranıyla ilk
sırada yer alırken, Türkiye yüzde 26lık vergi yüküyle 37 OECD
ülkesi arasında 29uncu sıradadır yani Türkiyede genel vergi
yükü yüksek değil, en düşükler arasındadır.
2008 yılından itibaren asgari geçim indirimi ve asgari
ücretteki gelir vergisi yükü önemli ölçüde azaltılmıştır.
Hatta 4 çocuklu bir asgari ücretlide damga vergisini ihmal ettiğimizde
yüzde sıfır gelir vergisi alınmaktadır.
Sigorta primi işveren hissesi oranı da yüzde 19,5tan yüzde
14,5a indirilmiştir, yani yaklaşık yüzde 27 civarında bir
indirim sağlanmıştır.
Sosyal güvenlik primleri dikkate alınarak hesaplanan ortalama ücret
üzerindeki vergi ve prim yükü 2002 yılında Türkiyede yüzde 42,5 idi,
şimdi bu son yaptığımız indirimlerle yüzde 35,9a
düşürülmüştür. Böylece OECD ülkeleri arasında istihdam
üzerindeki vergi yükünde Türkiye 2002 yılında ilk sıradayken
şimdi 9uncu sıraya gerilemiştir.
Değerli arkadaşlar, ayrıca bu dönemde birçok diğer
vergide de indirime gittik, örneğin kurum kazançlarındaki vergi yükü,
yani kurumlar vergisi ve gelir vergisi stopajı ve fon payı
bakımından 2002 yılında yüzde 65 olan vergi yükü yüzde
34e
OECD ülkeleri arasında biz eskiden bu anlamda vergi yükünde 1inci
sıradayken şimdi Türkiye 26ncı sıraya gerilemiştir.
Yine bu dönemde turizm, tekstil, sağlık ve eğitimde katma
değer vergisi oranları yüzde 18den yüzde 8e indirilmiştir.
Uluslararası rekabet gücü endeksinde Türkiye 2002 yılında
80 ülke arasında 65inci sıradayken, 2011 yılında 142 ülke
arasında 59uncu sırada yer almıştır, yani Türkiyede
rekabet gücü artmıştır, Türkiye'nin sıralamadaki yeri ciddi
bir şekilde düzelmiştir. Tabii ki rekabet gücümüzü uzun vadede
eğitime, altyapıya, ARGEye yapacağımız
yatırımlarla artırıyoruz, ayrıca verdiğimiz
yatırım teşvikleriyle de Türkiye'nin rekabet gücü yükseliyor.
Uluslararası rekabet gücümüzü daha da artırmak için tabii ki
özellikle bilgi yoğun, teknoloji yoğun ürünlere geçmemiz lazım.
Beşerî sermayemizin kalitesinin yanında özellikle bizim ARGE
faaliyetlerini ciddi bir şekilde artırmamız gerekiyor. Nitekim
2008 yılında yaptığımız ARGE reformuyla bugün bir
şirketin yaptığı -belli bir ölçekte tabii- ARGE
faaliyetlerinde 100 liralık harcamasına karşılık 225
liraya kadar vergi indirimi tabii ki sağlayabiliyoruz.
Küresel tedarik zincirinde en fazla katma değerin Türkiye'de
kalması için girdi tedarik stratejisinde sektörel değerlendirmeler
tamamlanmış, bu stratejiyle ara malı ithalatına
bağımlılığımızın azaltılıp
tedarik sürekliliği ve güvenliği sağlanarak küresel rekabet
gücümüzün artırılması yönündeki
çalışmalarımız da devam ediyor. Yine, en son açıklanan
teşvikler gerçekten buna yönelik çok ciddi adımları içeriyor.
Gelir politikaları ve uygulamaları alanındaki
çalışmalarımız, vergi kanunlarını etkinlik,
basitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde gözden geçirmek, vergi
uygulamalarında istikrar ve öngörülebilirliği artırmak, vergi
tabanını genişletmek, yükünü azaltmak, idari kapasiteyi
artırmak yönündedir. Tabii ki mali disiplini de gözetmemiz lazım,
yakın dönemde herhangi bir vergi indirimi düşünmüyoruz.
Sayın Dedeoğlunun Sayın Başbakanımıza
yönelttiği (6/776), (6/780) sayılı önergeleri: Söz konusu vergi,
harç ve cezalar kanunlardaki hükümler gereğince her yıl yeniden
değerleme oranında artırılmaktadır. Türkiye'deki bu
uygulama, dünyadaki birçok ülkedeki uygulamaya da paraleldir.
2011 yılının ikinci altı aylık dönemi için
yüzde 2,68 oranındaki enflasyon farkı, 1 Ocak 2012 tarihinden geçerli
olmak üzere, 10 Ocak 2012de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla
aylık ve ücretlere yansıtılmıştır.
Bizim her dönem hedefimiz, çalışanlarımızı ve
emeklilerimizi enflasyona ezdirmemek yönünde olmuştur: Bunu rakamlarla da
tabii ki destekleyebiliriz. Aralık 2002 ile Mart 2012 döneminde ortalama
memur maaş artışı -ki bu yeni yapılacak
artış dâhil değildir buna- yaklaşık yüzde 228
civarındadır. Oysaki bu dönemde enflasyon yaklaşık yüzde
132 düzeyindedir. 2012 yılında uygulanacak zamlar, 6289
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 11 Nisanda
yayımlanmasıyla başlayan toplu sözleşme görüşmeleri
sonucunda belirlenecektir.
Sayın Dedeoğlunun (6/789) sayılı önergesi: Gelir
Vergisi Kanununa göre, kendi işinde bilfiil çalışan, kira
bedeli belli sınırları aşmayan ticari, zirai ve mesleki
faaliyetleri dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi olmayan
ve yıllık alım ve satış tutarları belli
miktarları aşmayan esnaf ve sanatkârlarımıza yönelik olarak
basit usulde vergilendirme sistemi uygulanmaktadır.
2011 sonu itibarıyla basit usule tabi mükellef sayısı
714.693tür. Meclise sevk ettiğimiz bir tasarıyla, gerçek usulde
vergilendirilen mükelleflerimizden şartları
taşıyanların basit usule geçmelerine imkân
sağlanmaktadır.
Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun yeniden yazımı
çerçevesinde vergilendirme sistemimizin daha basit, adil ve mükelleflerimizin
ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilen ve mevcut aksaklıkları
gideren bir sistem olmasına yönelik çalışmalarımız da
devam etmektedir.
Sayın Doğrunun (6/790), Sayın Işıkın
(6/817) sayılı önergeleri: Tarım ve tarımsal desteklere
ilaveten Katma Değer Vergisi Kanunundaki istisna ve indirimli oran
uygulamaları ile de desteklenmektedir. Kanunun 17nci maddesine göre, kamu
idareleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, siyasi
partiler ve sendikalar, kamu menfaatine yararlı dernekler, tarımsal
amaçlı kooperatifler ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan
vakıfların ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı
yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacıyla yaptıkları
teslim ve hizmetleri Katma Değer Vergisinden istisna edilmiştir.
Diğer bir destek ise buğday, arpa, mısır, çeltik,
fasulye, yer fıstığı, ayçiçeği, soya, şeker
pancarı, patates, pamuk, nohut, yonca, korunga, adi ve diğer
fiğler, sorgum, sudan otu ve sorgum-sudan melezinin sertifikalı
tohumlukları ile sertifikalı meyve fidanlarının ithal veya
tesliminde KDV oranı yüzde 1dir.
TÜİK rakamlarına göre, Nisan 2012 itibarıyla ülkemizde
üretimi yapılan büyükbaş hayvan yeminin kilogram fiyatı 0,61
kuruş; kümes hayvanı yeminin kilogram fiyatı 0,83 kuruş;
azot, fosfor ve potasyum içeren, yüzde 10u azot olan gübrenin ton fiyatı
907,5 lira ve azot ve fosforlu gübrenin fiyatı ise ton başına
857,1 liradır.
KDV oranı yem için yüzde 8, gübre için yüzde 18 olup 2002
tarihinden bu yana bu katma değer vergisi oranları
değişmemiştir. Biz, tarım girdi maliyetlerini tarımsal
desteklerle azaltmaya çalışıyoruz. 2003-2011 döneminde toplam
3,5 milyar lira mazot, 2005-2011 döneminde toplam 2,8 milyar lira gübre
desteği yapılarak çiftçimizin mazot ve gübre maliyetinin ortalama
yüzde 15 ila 17si karşılanmıştır.
Sayın Dedeoğlunun Başbakanımıza
yönelttiği (6/799), Sayın Öğütün bana yönelttiği (6/1402)
sayılı önergeler: Aralık 2002-Ocak 2012 döneminde Tüketici
Fiyatları Endeksindeki artış yüzde 129,5tur. Hizmetli
kadrosunda görev yapmakta iken otuz yıllık hizmet sonunda emekliye
ayrılan bir memura Aralık 2002de 14.488 lira emekli ikramiyesi
ödenirken Ocak 2012de yüzde 154,6lık artışla 36.884 lira ödenmektedir.
Görüleceği gibi, emekli ikramiyelerindeki artış enflasyonun çok
üzerindedir. Emekli ikramiyesiyle alınabilecek mal ve hizmetlerin
kapsamının bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu
dönemde ortalama memur maaşı -az önce de ifade ettim- yüzde 228
civarında, en düşük memur maaşı ise yüzde 316,5 ile
enflasyonun çok üzerinde arttırılmış, refah seviyeleri reel
olarak yükseltilmiştir.
Sayın Işıkın (6/815) sayılı önergesi:
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında
Kanunun 18inci maddesinde özelleştirme yöntemleri, değer tespiti ve
ihale usulleri belirtilmiş, 37nci maddesinde de ihale usullerine
ilişkin esasların İdarece çıkarılacak yönetmeliklerle
belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Gerek 23 Ağustos 2000 tarihinde gerekse 29 Kasım 2003
tarihinde yayımlanan özelleştirme uygulamalarında değer
tespiti ve uygulama yönetmeliklerinde, özelleştirme ihalelerinde
uygulanacak usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu düzenlemelerde,
özelleştirme ihalelerinde isteklilerde vergi borcu noktasında bir
şart aranılmamaktadır.
Vergi Usul Kanununun Vergi mahremiyeti başlıklı 5inci
maddesi ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun
107nci maddesi hükümleri nedeniyle diğer bazı sorulara cevap
veremiyorum. Ancak belli bir miktarın üzerinde vergi borcu olan veya
kesinleşen vergi ve cezası olan mükellefler ilan edilmektedir. 2011
yılı için, 200 bin lirayı geçenler vergi dairelerinin ilan
yerlerinde, 1 milyon lirayı geçenler de Gelir İdaresinin
İnternet sitesinde ilan edilmiştir.
Sayın Işıkın (6/816) ve (6/988), Sayın
Halamanın (6/1267) sayılı önergeleri: 666 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile aynı veya benzer kadrolarda bulunan personel
arasındaki ücret dengesizliğini ortadan kaldırmak amacıyla
değişik adlar altında ve farklı tutarlarda yapılan tüm
ilave ödemeler kaldırılarak tek bir ek ödeme sistemi
getirilmiştir. Ek ödemesi bulunmayanların ek ödemeden
yararlandırılması sağlanılarak durumları
iyileştirilmiş, dengesizlik bulunmayan personele herhangi bir ücret
artışı öngörülmemiştir.
Kaldırılan ilave ödemelerin yeni ek ödeme tutarından
fazla olması hâlinde, aradaki farkı giderinceye kadar ayrıca
tazminat olarak ödenmesi öngörülmüştür.
Yükseköğretim kurumlarındaki genel sekreter
yardımcısı, daire başkanı ve hukuk müşavirlerinin
ek ödemeleri de artırılmıştır. 1 Ocak 2012 tarihinden
itibaren yükseköğretim kurumlarındaki genel sekreter
yardımcısı, daire başkanı ve hukuk müşavirlerinin
maaşlarında 415 lira ile 648 lira arasında artış
sağlanmıştır.
Diğer taraftan, üniversitelerimizde 824 daire başkanı,
103 hukuk müşaviri, 115 genel sekreter yardımcısı olmak
üzere toplam 1.042 personel bulunmakta olup bunların ek gösterge ve makam
tazminatlarına ilişkin yürütülmekte olan bir çalışma
bulunmamaktadır.
399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II)
sayılı cetvele dâhil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli
personelin mevcut ek ödeme oranlarında bir değişiklik
yapılmamıştır. Kamu iktisadi teşebbüslerinde istihdam
edilen sözleşmeli personel de dâhil kimse mağdur edilmemiştir.
Yerel yönetimlerdeki sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi
konusuyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız
ilgilenmektedir.
Şunu da ifade edeyim: Biz kamudaki sözleşmeli personeli
kadroluya geçirirken, bu yönde belediyelerin olumsuz görüşü nedeniyle bu
çalışanlar dışarıda
bırakılmıştır.
Sayın Doğrunun (6/878) sayılı önergesi: 4706
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun ek 3üncü
maddesi ve bunun uygulanmasına dair usul ve esaslar çerçevesinde
Bakanlığımızca, Bakanlar Kurulunca gruplandırılan
illerde ve teşvik edilen sektörlerde yatırım yapmak üzere
yatırım teşvik belgesi sahibi olanlara ön izin ve kullanma izni
verilmekte, şartları yerine getirenlere ise irtifak hakkı tesis
edilmektedir. Bu kapsamda, son iki yılda 60 ilde 971 adet taşınmaz
ilana çıkartılmıştır. Bunlardan 22 adedine 294
kişilik ek istihdam sağlanarak 10 işletme için kırk dokuz
yıl süreli irtifak hakkı tesis edilmiştir. 115ine 5.241
kişilik ek istihdam yaratacak 79 işletme için ön izin
verilmiştir. İl bazında bunların
dağılımına ait tabloları isterse Sayın
Doğruya verebilirim.
Sayın Gençin (6/921,925) sayılı önergeleri:
Başkentgazın SCADA sistemi sözleşmesi EGO ile yüklenici
konsorsiyum arasında 2004 yılında imzalanmış olup
sistemin zamanında teslim edilememesi nedeniyle geçici kabulü
yapılamamıştır. Teknik eksiklikler Başkentgazın
teknik personeli tarafından tespit edilerek konsorsiyuma
bildirilmiştir. Konsorsiyum, bunların geçici kabule engel nitelikte
olmadığını belirterek geçici kabul işlemlerinin
gerçekleştirilmesini talep etmiştir. Yüksek Denetleme Kurulu raporuna
istinaden Başkentgazın SCADA sistemi sözleşmesi ile ilgili konu
önce Bakanlığın denetim elemanına, daha sonra da TEDAŞ
ve Özelleştirme İdaresi elemanlarına geçen yıl
inceletilmiştir. Bu incelemelerde ihale süreciyle ilgili herhangi bir
eksiklik veya aksaklık tespit edilmemiş, teknik eksikliklerin
giderilmesine yönelik çalışmalara ivedi olarak başlanması
ve tamamlanmasının ardından geçici kabul yapılması
istenmiş olup Ocak 2012de Başkentgaz bu çerçevede yüklenici
konsorsiyuma yazılı bildirim yapmıştır.
Başkentgazın yüzde 80 hissesi 2 Temmuz 2009 tarih ve 2009/43
sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararıyla
özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Bu
tarihten itibaren alacakların tahsili konusunda birtakım önlemler
alınmış, belediye ve EGO Genel Müdürlüğünün borçlarına
faiz işletilerek faiz faturası kesilmeye başlanmış ve
ilgili kurumlara çeşitli defalar yazılı bildirimlerde bulunulmuştur.
Bunun neticesinde, EGO, ulaştırma hizmetleri için satın aldığı
sıkıştırılmış doğal gaz
faturalarını Başkentgaza ödemeye
başlamıştır. Bu kapsamda 15/10/2011den sonraki tüketimler
ve anılan faturalar için Şubat 2012 sonu itibarıyla toplam 17,3
milyon lira tahsil edilmiştir. 2010daki özelleştirme ihalesinde Belediye,
EGO ve Başkentgaz arasında imzalanan borç protokolü hisse devrinin
gerçekleşmemesi nedeniyle işlerlik kazanamamıştır. Son
olarak, Ocak 2012de Belediye, EGO ve Başkentgaz arasında yeni bir
borç protokolü imzalanarak uygulanmaya başlanmıştır.
Belediyenin Başkentgaza borcu toplam 595 milyon liradır. Belediyenin
hazineye olan borçları da zaten yayınlanmaktadır.
Sayın Dedeoğlunun (6/1133) sayılı önergesi:
Gayrimenkul ve araç alım satım faaliyetlerinin devamlılık
kasıt ve niyetiyle ve/veya ticari bir organizasyonla
yapıldığının vergi denetim elemanlarınca veya
vergi dairelerince tespit edilmesi hâlinde elde edilen kazançların Gelir
Vergisi Kanununun 37nci maddesine göre ticari kazanç olarak vergilendirilmesi
gerekmektedir. Ancak, bu faaliyetlerin ticari bir nitelik
taşımadığının ispatlanması hâlinde ticari
kazanç mükellefiyeti tesis edilmemektedir. Bakanlığımız
veri işletim sisteminde resen mükellefiyet tesisi uygulaması
bilgileri henüz bulunmadığı için sayılarını
veremiyorum.
Sayın Dedeoğlunun (6/1152) sayılı önergesi: Ham
petrolün varil fiyatı uluslararası piyasada 2002de 20 ile 24 dolar
arasında iken, şimdi bu sene için konuşuyorum- 110 ile 126
dolar arasına çıkmıştır. 2002-2011 döneminde brent
tipi ham petrol varil fiyatı Türk lirası bazında yaklaşık
yüzde 349 oranında artarken ülkemizde akaryakıt pompa satış
fiyatları ortalama yüzde 139 ile yüzde 208 arasında
artmıştır. Çeşitli vesilelerle ve 21 Şubatta sözlü
sorulara cevap verirken açıkladığım üzere, AK PARTİ hükûmetleri
döneminde, diğer birçok vergide olduğu gibi, akaryakıt
ürünlerinde de vergi yükü artmamıştır,
azaltılmıştır. 100 liralık benzinde vergi yükü 2002
sonunda 70 lira 20 kuruş iken 2012 Mayıs ayında 58,7 liraya
düşmüştür. Motorinde ise 2002 Aralık ayında vergi yükü
yüzde 59,2 iken yüzde 49,1e düşürülmüştür. Yakın zamanda
herhangi bir vergi indirimi düşünmüyoruz. 2009 sonundan bu yana
akaryakıt ürünlerinde ÖTVde tek kuruluşluk bir artış
olmamıştır, katma değer vergi oranlarında da herhangi
bir değişikliğe gidilmemiştir.
Sayın Kamer Gençin (6/1258) sayılı önergesi:
İnceleme henüz neticelenmemiştir. Bir suç tespiti hâlinde yetkili
mercilere bildirilecektir.
Sayın Halamanın (6/1285 ve 6/1286) sayılı
önergeleri: Bilindiği üzere, 2003 yılında yürürlüğe giren
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla kamuda yeni bir
sistem getirilmiş, bu kapsamda dış denetim, iç denetim ve iç
mali kontrol sistemleri oluşturulmuştur. Diğer yandan
kurumların üstlendikleri kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin,
verimli, kaliteli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak
üzere unvan standardizasyonuna gidilmiştir. Yetişmiş nitelikli
personelin en etkin bir şekilde istihdamını sağlayacak
şekilde düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca,
yapılan yasal düzenlemelerde personelin haklarında herhangi bir
kayıp, geriye gidiş veya mağduriyet olmamıştır.
Ek ödemenin veya benzeri mahiyetteki ödemelerin sigorta primine esas kazanca
dâhil edilmesi uygun görülmemekte olup bu yönde yürütülen bir çalışma
bulunmamaktadır.
Taşra teşkilatımızda görev yapan defterdarlık
uzmanları diğer bakanlıkların taşra
teşkilatlarında görev yapan kariyer uzmanlar ile aynı oranda ek
ödemeden yararlanmaktadırlar.
Bakanlığımız bağlı
kuruluşlarından Gelir İdaresi Başkanlığı görevde
yükselme sınavı açacak olup diğerlerinde sınav
açılmasına yönelik bugün için bir ihtiyaç yoktur.
Sayın Dedeoğlunun (6/1347) sayılı önergesi:
Bakanlığımızda önceki yıllarda yapılan
sınavlar sonucunda engelli personel kontenjanı doldurulmuştur.
646 Sayılı Kanun Hükümünde Kararnameyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Sayın
Başkan, son soru, müsaade ederseniz.
BAŞKAN Şimdi, ben size iki dakika ek vereceğim.
Buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Dedeoğlunun (6/1347) sayılı önergesine cevap
veriyordum. 646 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Vergi Denetim
Kurulu Başkanlığının kurulması, Gelir
İdaresi Başkanlığı personelinin bir
kısmının da Bakanlık kadrolarına dâhil edilmesi
sebebiyle, 2011 yılı Temmuz ayı itibarıyla toplam dolu
kadro sayısındaki artışa paralel olarak engelli personel
kontenjan açığı oluşmuştur. Boş özürlü kadrolara
29 Nisan 2012 tarihinde ÖSYM tarafından yapılan sınav sonucu atama
yapılacaktır, yani Maliye Bakanlığında hiçbir
şekilde engelli personel kontenjanı boş kalmayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok teşekkür
ediyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Yalnız, bazı arkadaşlar soru sahibi olmadan
girmişler, onlara söz veremem İç Tüzüke göre. Şimdi soru
sahiplerine söz vereceğim, sonra Sayın Bakan, siz tekrar
cevaplandıracaksınız.
Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Bakanım.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay
Başkanlarına 760i Long model BMW araç kiralanmış. Bilgi
Edinme Kanunu uyarınca tabii bunu öğrendik. Aylık kirası
7.600 euro. Bir aracın aylık kirası 7.600 euro. Resmî belge,
bana verilen belge. Ancak bu aracı kaç yıllığına
kiraladığını da sorduğumda üç
yıllığına kiraladıklarına ilişkin verilen
belge, ikinci belge. Şimdi, üç yıl, otuz altı ay yapar; otuz
altı ayı 7.600 euro ile çarptığım zaman 273.600 euro
yapar Sayın Bakan. Borusandan aldığım fiyat, bu
aracın şu andaki fiyatı 276 bin euro. Üç
yıllığına kiralanmış, 273 bin euro; satın
alırsam 276 bin euro. Üç yıl sonra, eğer ben bu aracı
satın almış olsaydım, o kirayla zaten bunun mülkiyeti bana
geçecekti, devlet olarak bize geçecekti. Bu kamu gelirleri neden bu kadar
çarçur edilip israf ediliyor?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakana da cevapları için teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakan, Simav depremi nedeniyle hayatını kaybeden ve
yaralananların, önerimiz üzerine kanuna eklenerek haktan
yararlandırılması konusunda yaptığınız
çalışma için teşekkür ediyorum. Ancak beş bin iş
gününe yakın orada çalışmış devlet memuru ya da kamu
çalışanına tazminat verilmemesi bir ayrıcalıktır.
Bu ayrıcalığı da gidereceğinize inanıyorum.
Diğer
taraftan, yerli imalat katkısının belirlenmesiyle ilgili
yönetmelik hazırlanmamıştır. Dolayısıyla
yenilenebilir ya da yerli enerji kaynaklarından enerji üretecek
yatırımcılar bunu beklemektedir. Bunun
hızlandırılması lazım.
Diğer
taraftan, yemden yüzde 8, gübreden de yüzde 18 oranında alınan KDV
çiftçiyi perişan etmiştir. Kendi malından yüzde 1 ama
girdisinden yüzde 18 KDV alınması anlaşılabilir gibi
değildir. Bunun düşürülmesi gerekiyor.
Özelleştirmeyle
ilgili, ihalelere katılanlarda vergi borcu şartı aranmaması
Türkiye için bir ayıptır. Devlete olan vergisini ödemeyecek ama
devletin kurumlarını alabilecek şekilde yapılan bir
yapıyla ilgili müdahalenin mutlaka yapılması gerekiyor. Şu
anda çok ciddi iddialar vardır. Bunun araştırılması
lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Dedeoğlu
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Maliye Bakanımıza, sormuş olduğum sorulara vermiş
olduğu cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum.
Bir konuyu
altını çizerek hatırlatmak ve temenni etmek istiyorum. Malumunuz
olduğu üzere, dünyada en pahalı akaryakıtı Türkiye
kullanıyor. Bundan dolayı da tüm Türkiye'de, Kahramanmaraş da
dâhil olmak üzere dokuz ilçemizde tarlalar ekilememekte, şoför
esnafımız çok zor durumda. Acaba 2012 yılı için
akaryakıtta bir indirim yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Halaman
ALİ HALAMAN (Adana) Başkanım, teşekkür ediyorum.
Maliye Bakanımıza da teşekkür ediyorum sorulara cevap
vermesinden mütevellit.
Özellikle, Hükûmet olarak, on yıldır, kamuda hizmet alanı
özel sektöre devredildi. Bu sektörde hizmet eden işçiler ne
maaşlarından memnun ne de sosyal güvenliklerinden memnunlar.
Sayın Maliye Bakanıma şöyle soruyorum: Bunların
maaş ilişkilerini dengeli hâle getirmek, bir de sosyal güvenliklerini
temin etme noktasında bir çalışmaları olmaz mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Üç soruma cevap verildi.
Birinci sorum
Amerikada 3M şirketi diyor ki: Türkiyede
bazı malları satmak için rüşvet verdik.
Bu, 2008 yılında oluyor. Bunu daha önce Bakana sordum, Bakan
dedi ki: İnceleme devam ediyor. Hâlâ verdiği cevapta devam ediyor.
Dört senedir, Türkiyede rüşvet alan bu kişiler neden
saklanıyor, inceleme niye sonuçlandırılmıyor? Acaba AKPnin
başlarına mı geliyor bu rüşvet?
Ankara Anakent Belediyesinin devlete olan borcunu soruyorum, bize net
cevap verilmiyor. Başkent Doğalgazdan dolayı Ankara Anakent
Belediyesinin 485 milyon borcu var, bunlar tahsil edilemiyor. Burada bizim
sorularımıza çok açık, net cevap verilmiyor.
Yine, Başkent Doğalgaz Anonim Şirketi Ankara Anakent Belediyesi
Başkanlığına bağlıyken, 2004 yılında
17,4 milyon dolara SCADA sistemli bir ihale yapıyor ve bu 2006 tarihinde
bitirilmesi gerekirken hâlâ bitirilmemiş, hâlâ hakkında bir
işlem yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Tunceli) Ankara Belediye Başkanı bu
imtiyazı nereden alıyor?
Efendim, aslında üç soru soruyoruz yani hepsine birer dakika verin
cevap vermek için. Böyle bir şey olmaz ki! Yani Başkanlık
Divanı bizim soru sormamızı, gerçekten, Sayın Başkan,
çok zor duruma sokuyor. Yani burada bakanlar çıkıyor, peş
peşe cevap veriyor, ondan sonra onun verdiği cevaplardan bir şey
anlaşılmıyor ama hiç olmazsa vatandaş bilsin bizim hangi
soruyu sorduğumuzu.
BAŞKAN Olur.
Sayın Doğru, buyurun.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Dünyanın en pahalı mazotunu, gübresini, ilacını Türk
çiftçisi kullanıyor. Tabii, bunun KDV ve ÖTVsinin düşürülmesi
herkesin ortak isteğidir. Bununla ilgili ne tür çalışmalar
yapılacak, onu merak ediyoruz.
Özellikle Anadoluda, Tokat ili dâhil olmak üzere, küçük esnaflar
hipermarketler ve süpermarketler kanununun ne zaman
çıkartılacağı noktasında bir beklenti içerisindedir.
Sayın Maliye Bakanlığı bu konu üzerinde bir bilgi verebilir
mi?
Diğer bir konu olarak, ülkemizde dış finansman
girişi geçen yılın ilk üç ayına göre 23,3 milyardan 13,6
milyar dolara düşmüştür. Sizce bunun sebebi nedir? Ayrıca
yabancı sermaye yatırımları geçen yılın yine ilk
üç ayında 3,3 milyardan bu yılın ilk üç ayında 2,3 milyar
dolara düşmüştür. Ekonominin durumunun bozulmakta olduğunun bir
göstergesi midir? Bu konuda bilgi almak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
Ben size yedi dakika süre veriyorum, eki yok yalnız.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, birincisi, Sayın Tanalın
gündeme getirdiği araç kiralamalarıyla ilgili. Doğrusu bizim
yani Maliye Bakanlığı olarak en azından benim onayıma
gelmiş bir konu değil. Eğer böyle bir uygulama söz konusuysa
MAHMUT TANAL (İstanbul) Vallahi iki belge elimde Sayın
Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Anlıyorum. Doğrusu orada son derece açık ve net bir düzenleme
var yani o işin ekonomik, rantabl olması lazım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hep belirli firmalardan alınıyor.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Kiralama
mı, satın alma mı, bunun iyi bir şekilde
karşılaştırılması lazım. Yalnız
şunun altını çizmek istiyorum: Biz yeni bir taşıt
kanununu bütün kurumların görüşüne gönderdik. Bu konulardaki
sıkıntıları açık ve net bir şekilde çözecek,
kamuda taşıt kullanımını ciddi bir düzenlemeye tabi
tutacak, bu türden muhtemel potansiyel yanlış uygulamaları da
engelleyecek yeni bir taşıt kanununu görüşler tamamlanır
tamamlanmaz Meclisimize sevk edeceğiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben şimdi fotokopisini
vereceğim size.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Sayın
Işık, Simav depremiyle ilgili olarak, orada çalışan
memurlara aylık tazminat konusunu gündeme getirdiler. Biz Maliye
Bakanlığı olarak buna aykırı bir görüş
bildirmeyiz. Bu tür hususlar AFADdan sorumlu, ilgili Bakanımız
tarafından tabii ki öneriliyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) AFADdan sorumlu Başbakan
Yardımcımız burada Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Biz, Maliye
Bakanlığı olarak şu ana kadar herhangi bir aykırı
görüş ifade etmedik.
Yönetmelik kimin tarafından çıkarılıyor? Muhtemelen
Enerji Bakanlığımız veya EPDK tarafındandır. Ben,
ilgili arkadaşlara hatırlatırım. O konuda yine bizim
müdahalemiz söz konusu değil.
ALİM IŞIK (Kütahya) Yerinde olur Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Özelleştirmede -dedim
ya- 2000 yılında var olan düzenlemelerde de, 2003te yapılan
düzenlemelerde de böyle bir belge istenmemiş ama bunu
çalışacağız, arkadaşlarıma söyleyeceğim,
eğer gerekirse bu belgeyi de isteriz, bütün diğer kamu ihalelerinde
zaten istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, akaryakıt üzerindeki vergilere
ilişkin olarak, bu konuda aslında ben açıklamalarda bulundum ama
değerli arkadaşlarımızın tabii ki temennileri var.
Gerçekten, biz, tüketimi mi önceliklendireceğiz, yani vergi
indirimlerinde tüketimi mi, yoksa istihdamı mı, ihracatı
mı, üretimi mi? Bakın, bundan yaklaşık iki, üç hafta önce,
hakikaten geniş kapsamlı, yatırımlara, özellikle istihdama
ve dolaylı olarak ihracata, üretime büyük destekler sağlayan, büyük
vergiden bizim vazgeçtiğimiz bir teşvik paketi açıklandı ve
Türkiye'nin tamamında
REŞAT DOĞRU (Tokat) Kanunlaşmadı daha Sayın
Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Bu önemli
bir konu değerli arkadaşlar. Biz tercihimizi yaptık. Bizim
tercihimiz açık ve nettir. Biz, tercihimizi üretimden, istihdamdan,
yatırımdan yana kullanıyoruz. Türkiye akaryakıt ürünlerini
ithal ediyor, bu ürünlerin uluslararası fiyatları dalgalı. Ben
açık ve net söyledim. 2002 yılında, AK PARTİ iktidara
geldiğinde vergi yükü yaklaşık yüzde 70ti. Benzin için
harcadığınız 100 liranın 70 lirası Maliyeye
geliyordu, bugün yaklaşık 58 lirası, 59 lirası Maliyeye
geliyor; mazotun da aynı şekilde yaklaşık 60 lirası
Maliyeye, hazineye geliyordu, şimdi yaklaşık 47-48 lirası
geliyor.
Değerli arkadaşlar, bu aşamada, buralarda herhangi bir
vergi indirimi düşünmüyoruz. 2009 sonundan bu yana, maktu olan ÖTVde tek
kuruşluk artış yapmamışız ve enflasyon
karşısında ÖTV eriyor. Yani akaryakıt ürünleri üzerindeki
ÖTVmiz eriyor. Bakın, geçen sene, ülke olarak, Türkiye olarak 54 milyar
doları biz, petrole, doğal gaza ve türevlerine ödemiş bir
ülkeyiz, 54 milyar dolar. Bu vergiler bu kadar yüksek olmasa bu ne olur,
doğrusu, ben hayal bile etmek istemiyorum. Onun için, müsaade ederseniz,
bu konuda hiçbir şekilde, yani doğrudan doğruya herkesi
ilgilendirecek çerçevede akaryakıt ürünlerinde vergi indirimi düşünmediğimi
ben sizlere ifade etmek istiyorum. Bunun yanlış olacağı
kanısındayım. Ha Çiftçimize daha fazla destek verelim. Olur,
daha fazla destek verelim. ona karşı çıkmam ama Akaryakıt
ürünleri üzerindeki vergileri indirmede önceliklendirelim. derseniz, ben bu
konuda aynı fikirde değilim değerli arkadaşlar.
Süpermarket kanunu yine benim alanıma girmeyen bir konu.
İlgili bakan arkadaşlarıma iletirim temenninizi.
Değerli arkadaşlar, dış finansman girişinde bir
sıkıntı yok. Buna aylıklar itibarıyla bakmamak
lazım, yıllık bakmak lazım. Cari açıkta çok ciddi
daralma var. Bakın, bugün bütçe rakamlarını açıkladık.
Yani özellikle ithalden aldığımız KDV olsun vesaire,
diğer vergilerde olsun çok ciddi düşüş var. Bakın, yani
dolar bazında çok ciddi, yüzde 15lere, yüzde 25lere varan
düşüşler var ve neden bunu
Çünkü biz frene bastık, ekonomide
yeniden dengelenme sürecine girdik. Bakın, geçen senenin ilk
çeyreğinde iç talebin büyümeye katkısı 16-17 puan civarı.
Yani eğer net ihracat büyümeyi aşağı çekmeseydi Türkiye
geçen sene ilk çeyrekte reel olarak yüzde 17 civarında büyümüş
olacaktı ama net ihracat 5 puan aşağı çekti. İkinci
çeyrekte Türkiye, iç talep kaynaklı reel olarak yüzde 13ün üzerinde
büyürken yine ihracatın katkısı eksi 5 puan; net bazda
konuşuyorum, millî gelire katkı. Şimdi, bu dengeyi biz düzeltmek
için tedbirler aldık ve yılın ikinci yarısında
ihracatın katkısı pozitife dönmüştü, 1,9 puan pozitif
katkı; iç talebin katkısı da normalleşti, 5,9 puana indi.
Ortalama büyüme yine makul fakat dengelenme süreci
Şimdi, bu ilk çeyrekte
çok daha keskin bir şekilde devam etti, öyle görünüyor ki Nisanda da devam
etti. Yani bir dengelenme süreci yaşıyoruz ve buralarda, hakikaten,
bizim sürdürülebilir, dengeli bir yaklaşım içerisine girmemiz
lazım. Bu anlamda, dış finansman ihtiyacı da azalıyor.
Nitekim, bu zaten rakamlarda da gösteriliyor.
Sayın Dedeoğlu yine akaryakıtla ilgili sordu. Ben yine
aynı cevabı vermek istiyorum: Hizmet alımı taşeronlara
ilişkin şu anda bir çalışma yapıyor. Ben sizin bu
kaygılarınıza katılıyorum yani
çalışanlarımızın sosyal güvenlik ve maaşlarına
ilişkin tedbirlerin alınması gerektiğine biz Maliye olarak
katılıyoruz. Bu yönde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımızın bir çalışması var.
Sayın Gençin eleştirilerine katılmıyorum. Ben açık
ve net bir şekilde, elimden geldiğince bütün sorulara samimi bir
şekilde cevap verdim. Eksiklerim varsa onları da tamamlarım,
size aktarırım.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, Amerikadaki şirket
diyor ki: Ben Türkiyede mal satmak için rüşvet verdim. Ne zaman diyor?
2008de. Ben soru soruyorum, Bakan önce diyor ki: İnceleme devam ediyor.
Tekrar soru soruyorum, İnceleme devam ediyor. Ne zaman bitecek bu
inceleme? Neden bu saklanıyor? Yani
BAŞKAN Vallahi ben bilemem.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kırk sene önceki uçak alımındaki
rüşvetler bugün araştırılıyor da AKP zamanındaki
rüşvetler niye saklanıyor efendim?
BAŞKAN - Vallahi ben yönettiğim zaman, kafanıza taş
düşse bana soruyorsunuz canım. Allah Allah!
Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim, ben sizin
aracılığınızla Hükûmete soruyorum.
BAŞKAN Anladım da yani el kol işaret
kısımlarını böyle yapın.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır yani efendim
Ama yani
BAŞKAN Neyse, anlaştık birbirimizle muhterem dostum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet. Yani Ankara Belediye
Başkanının devlete ne borcu var onu söylesin. diyorum,
söylemiyor.
BAŞKAN Tamam.
Alınan karar gereğince diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Sayın Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Sayın
Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
2.- Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/569) (S. Sayısı: 180) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet?
Burada.
15/3/2012
tarihli 79uncu Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen tasarının birinci bölümünde yer alan
12nci madde kabul edilmişti.
Şimdi bu
bölümde yer alan diğer maddeleri, varsa önerge işlemlerini yaptıktan
sonra oylarınıza sunacağım.
13üncü maddede
iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısının 13'üncü
maddesinde yer alan "belirlenen" ibaresinin "tespit edilen"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haluk Eyidoğan M.
Volkan Canalioğlu
İstanbul Trabzon
BAŞKAN
Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 13üncü
maddesinde yer alan "yüzde üçünden az, yüzde onundan fazla olmamak
üzere" ifadesi, "yüzde üçünden az, yüzde onundan fazla olmamak
şartı ile" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
D.
Ali Torlak Atila
Kaya Ali
Uzunırmak
İstanbul İstanbul Aydın
Sinan
Oğan Sadir
Durmaz Alim
Işık
Iğdır Yozgat Kütahya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
İştirak etmiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık. Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Afet riskli
alanların dönüştürülmesiyle, kentsel dönüşümle ilgili kanun
tasarısının 13üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önerge
hakkında söz aldım.
Tabii, bu
kanun daha önce Meclisimizin gündemine geldi ancak 2/B arazilerinden elde
edilecek gelirlerin yüzde 90ının kentsel dönüşüm amacıyla
kullanılmasını öngören bir atıf üzerine kesildi, arada
2/Byle ilgili kanunu çıkardık, şimdi bu kanun tasarısına kaldığımız yerden
itibaren devam ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Allah bu ülkenin hiçbir yerinde hiçbir
vatandaşımızın başına doğal afet getirmesin.
Biraz önce, Sayın Maliye Bakanımız, bu konularla ilgili bizlerin
de önergelerinin yer aldığı bazı konulara cevap verdi ve
cevabını hep beraber dinledik.
19 Mayıs 2011 tarihinde Simavda meydana gelen ve o tarihten bu
yana sürekli artçı sarsıntıları devam eden depremle ilgili,
o deprem döneminde çalışan kamu çalışanlarına ek
tazminat verilmesiyle ilgili Valiliğin resmî yazısı var, ilgili
bakanlık bize teklifte bulunursa bu ödemeyi yaparız anlamına
gelecek bir ifadede bulundu. Kendisine teşekkür ediyorum. Bu önerilerin
hepsi yapıldı Sayın Bakan. Ancak, Van depreminde daha kaç gün
çalıştıkları dahi belli olmadan onunla ilgili Bakanlar
Kurulu kararı çıkarılıyor ve her çalışana
altı ay süreyle 300 TL aylık ek ödeme öngörüsünde bulunuyor. Elbette
ki bunu Hükûmetimizin yapması lazım, bu devletin orada
çalışanlara bu katkıyı yapması lazım, buna bir
itirazımız yok. İçişleri Bakanlığının
ve ilgili Başbakan Yardımcısının resmî
cevaplarında, Simav depreminde depremin
sıkıntılarının giderilmesi sürecinde yaklaşık
beş bin iş gününe denk gelen çalışma yapılmıştır.
Şimdi biz diyoruz ki bu beş bin iş gününe denk gelen
çalışmada emek sarf eden devlet memurları da bu devletin
vereceği ek ödemeden yararlandırılmalıdır ve bunu
mutlaka yapmamız gerekiyor. Eğer bununla ilgili, Sayın
Başbakan Yardımcımızın önerisi gerekiyorsa, lütfen
Maliye Bakanı olarak da siz bu öneriyi o Bakandan alınız, onu da
herhâlde bizim verecek hâlimiz yok. Dolayısıyla, bu
ayrımcılığı mutlaka gidermemiz lazım.
Değerli milletvekilleri, doğal afet, hiçbirimizin arzu
etmediği, çok sıkıntıların hep beraber
yaşatıldığı ve yaşandığı bir afet.
Şimdi, geçen hafta, yine deprem bölgesi olan Simavda son artçı
depremlerden zarar gören insanlarımızla beraberdim. Şimdi,
anlayamadığım bir şey vardır: Sayın Kaymakam
vatandaşların talebini almaktan korkmaktadır. Sayın Vali,
Sayın Kaymakama sorduğunda Efendim, bize intikal eden bir
sıkıntı yoktur. cevabını almaktadır. Ama bir
gerçek vardır ki insanlar evlerine girememektedir, çadır
ihtiyaçları vardır, battaniye ihtiyaçları vardır.
Ayrıca önceki depremde hafif hasarlı ya da orta hasarlı olarak
tespit edilmiş binalar bir yıldır devam eden 10 bini
aşkın artçı sarsıntıdan dolayı bugün
hasarsız olan hafif hasarlı, belki orta hasarlı; hafif hasarlı olan orta hasarlı,
belki ağır hasarlı; orta hasarlı olanlar da belki
ağır hasarlıya dönüşmüştür. Ama bu tespitler
yapılmamıştır, yapılmamakta inat edilmektedir. Oraya
acilen bir ekibin gidip bir yıldır devam eden artçı
sarsıntılardan dolayı hangi binalar daha
sıkıntılı ve yıkılması gerekiyor, hangileri
daha önce hiç hasarsızken şimdi ne kadar hasarlı duruma
gelmiş, bu tespitlerin yapılıp yeniden bu bölgenin ele
alınması gerekiyor.
Sayın
Bakanım, -burada sizler varken tekrarlıyorum- o bölgede bir afet
vardır ve bir dram yaşanmaktadır ama bu dramı duymamakta
ısrar eden yöneticileri buradan uyarıyorum. Yakında -Allah göstermesin-
yaşanacak bir yeni depremde, yeni binalar yıkılır, yeni
canlar alınır da bu durumda yeniden bu olayları
tartışmak durumunda kalırsak iş işten geçmiş
olur, bu dünyada ve öbür dünyada bu vebalin altında hepimiz eziliriz
diyorum.
Önergemize
desteğinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın
Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısının 13'üncü
maddesinde yer alan "belirlenen" ibaresinin "tespit edilen"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haluk Eyidoğan (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
İştirak etmiyoruz Başkanım.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Canalioğlu
konuşacaklar.
BAŞKAN
Sayın Canalioğlu, Trabzon
Milletvekili, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) Çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 180 sıra
sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 13üncü maddesinde öngörülen
belirlenen sözcüğünün tespit edilen olarak değiştirilmesi
önerimiz üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisin çok
değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Bakanım, sizin iyi niyetinizi biliyorum,
hemşehrimsiniz, Trabzonda birlikte kentsel dönüşümler yaptık
ama söylemem gereken bir gerçek var ki bu yasayla bu kadar yükü nasıl kaldıracaksınız?
Çünkü öncelikle bu yasa tasarısının her tarafı sakat olup
ele alınacak tarafı yoktur. Bu yasanın 9uncu maddesi, konuyla
ilgili bütün yasaları uygulanmayacak mevzuat kapsamına almaktadır.
Özelleşmeyle satılan kurum ve kuruluşlardan sonra Daha
satılacak yer kalmadı. diye düşünürken şimdi bu yasalarla
zeytinlikler, meralar, ormanlar, kültür ve tabiat varlıkları, koruma
alanları, askerî bölgeler dönüştürülüyor yani alınıp
satılıyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu konuda sizlere bir şey
hatırlatmak istiyorum. Bilindiği gibi, Hun Kağanı Oğuz
Kağan zamanında, Çin ile barış zamanında, Çin elçisi,
beyleriyle sohbet hâlindeyken Oğuz Kağanın huzuruna gelen
elçiler, Çin İmparatorunun gümüş yayı istediğini, verilmezse savaşarak
alınacağını söyler. Bunun üzerine Oğuz Kağan
silahını verir. Bir süre sonra, Çin elçisi, bu sefer Oğuz
Kağanın boz aygırını ister. Beyler yine
ayaklanır Haydi savaşa. diye ama Oğuz Kağan, beylerini
sakinleştirir, Verin gitsin boz aygırı. der. Bir süre sonra
yine Çin elçisi gelir ve bu sefer Bilge Hatunu Çin sarayına cariye olarak
ister. Beyler yine ayaklanır, direnirler ama Oğuz Kağanın
emriyle Bilge Hatun saraya cariye olarak verilir ve bunun üzerine
şımaran Çin elçisi, bu sefer tekrar gelir ve her iki ülke
arasındaki çorak toprağı
ister ve bunun üzerine Oğuz Kağan Haydi savaşa.
der ama beyler der ki: Sayın
Kağan, bu bir çorak arazidir, bununla ilgili herhangi bir şey yok.
Siz atınızı verdiniz, silahınızı verdiniz,
hanımınızı verdiniz. O zaman der ki Oğuz Kağan:
Silah benim, at benim, hanım benim ama o çorak toprak
vatanındır, vatan parçasıdır, haydin savaşa. ve Çine
savaş açar ve verilen şeyler de geri alınır.
Bunun üzerine, Sevgili Bakanım, sayın milletvekilleri; bu
tasarının yasalaşmasıyla kamunun elinde kalan son araziler
de elden çıkarılarak kamusal fakirleşme yeni bir boyut
kazanacaktır. Ayrıca, bu tasarı yasalaşırsa Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun ilgili maddelerini
yürürlükten kaldırarak afet riski taşıyan bütün
yapıların yıkılabilmesi ve alanının kentsel
dönüşüm alanı ilan edilmesinin önü açılacaktır. Ve buna
göre, şayet Trabzonun Sümela Manastırını Afet riski
var. diyerek yıkacak mıyız, yoksa onaracak mıyız, bunu
da iyi düşünmek gerekir.
Sayın milletvekilleri, ayrıca bu yasayla ilgili belediyelerle
yapılacak protokollerde bedel belirlenmesi belediyelerin iktidar
belediyesi olup olmadığına göre aşağı yukarı
değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle, bedel tespitinin tarafsız
bilirkişiler tarafından yapılması daha uygun
olacaktır. Ayrıca, bu kentsel dönüşüm kapsamında -biraz
önce söyledim Sayın Bakanım dinlemiyordu ama şimdi söyleyeyim-
unutmamamız gerekir ki ve göz önünde bulundurmamız gerekir ki riskli
alanlarda alınacak mallar aynı zamanda konut olarak
alınması değil, orada yaşayan insanların da
anılarının alınması gerektiğini düşünmek
gerekir çünkü o insanlar, o gecekondu denilen mahallelerde
yaşamışlardır, onlar çocuklarını da orada
evlendirmişlerdir, düğünlerini orada yapmışlardır,
cenazelerini o evlerin avlularında kaldırmışlardır. O
nedenle, onların yalnızca mallarının değil aynı
zamanda onların anılarının da
alındığını düşünerek ona göre dönüşümleri
yapılmalıdır ve maddi manevi zarar görmelerine meydan
verilmemelidir.
Sonuçta, değerli milletvekilleri, bu yasa
tasarısının iktidar partisinin çoğunluk oylarıyla
kabul edileceği görülmektedir ancak uygulamasında bakalım Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ bu kadar yükün
ağırlığını nasıl kaldıracaktır?
Sayın Bakanım, son söz olarak da şunu söylemek istiyorum:
Değişikliklerle, ek madde ve ek geçici madde ilaveleriyle delik
deşik olan 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu da daha saydam, daha
verimli ve daha anlaşılır olarak yeniden hazırlanmalı
ve yüce Meclise sunulmalıdır.
Tekrar teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Tamam, arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.45
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 106ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
180 sıra sayılı Kanun Tasarısının 13üncü
maddesinde verilen, Trabzon Milletvekili Sayın Volkan Canalioğlu ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, önerge reddedilmiştir.
180 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 14 ek madde 5te iki önerge mevcuttur. Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde iki önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri
okutacağım ve birlikte işleme alacağım. Talepleri
hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya
gerekçelerini okutacağım.
Şimdi, aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun
Tasarısının çerçeve 14üncü maddesi ile 3194 sayılı
Kanuna eklenen Ek Madde 5in metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ve ederiz.
Haluk
Eyidoğan Ahmet
İhsan Kalkavan Mahmut
Tanal
İstanbul Samsun İstanbul
Haydar
Akar Yıldıray
Sapan
Kocaeli Antalya
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Oktay
Vural D. Ali
Torlak Necati
Özensoy
İzmir İstanbul Bursa
Cemalettin
Şimşek Sadir
Durmaz
Samsun Yozgat
BAŞKAN
Sayın Komisyon, katılıyor musunuz önergelere?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılmıyoruz Başkanım.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Arif Bulut.
BAŞKAN
Sayın Bulut
Şimdi,
siz, önce gelip şurada bir imza atın.
ARİF BULUT
(Antalya) İmzam var zaten.
BAŞKAN
Yok, imzanız bunda yok.
Rahmetli Hocaoğlunun bir sözü var: Bu Mecliste iki şeyi
çiğnetmem, birincisi İç Tüzük, ikincisi sakız çiğnetmem.
derdi. Dolayısıyla, İç Tüzüke uyduk.
Buyurunuz.
ARİF BULUT (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüştüğümüz tasarının 14üncü maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarının adı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi ancak belirtmeliyim ki, neredeyse tüm Türkiye afet riski
altındadır. Ülkemizin topraklarının yüzde 50si birinci
derece deprem kuşağındadır yani AKP bu tasarıyla
Türkiyedeki bütün yapıları baştan aşağıya
değiştirebilecektir.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Bu tasarının
hazırlanmasının altında yatan neden, AKP
İktidarının bir süredir yapmakta olduğu ancak zaman zaman
hukuki süreçlerle karşı karşıya kaldığı
kentsel dönüşüm uygulamalarını afet riskini bahane ederek yasal
bir çerçeveye oturtma arzusudur. Bu yasanın özü kentsel dönüşüm
değildir. Kentsel dönüşüm vasıtasıyla ortaya çıkacak
rantın nasıl ve kimler tarafından
paylaşılacağı meselesidir.
Görüştüğümüz tasarının neresinden tutarsanız
tutun elinizde kalacaktır. Yasayla beraber mülkiyet hakkı tamamen
ortadan kalkmaktadır. Buna göre, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Sizin eviniz riskli alana girmekte, o yüzden
burayı yıkacağız. diyebilecektir. Siz Benim evim depreme
dayanıklı, işte raporları. diyebilirsiniz ama bir işe
yaramayacaktır. Yıkıma karşı çıktığınız
zaman bağımsız olmayan bir heyet karşınıza
çıkacak ve büyük ihtimalle Bakanlık lehine karar alacaktır. Bu
noktada isyan edip mahkemeye gitmeyi ve yürütmeyi durdurma kararı
verdirmeyi isteseniz bile nafile çünkü tasarıda bunu engelleyen düzenleme
de mevcuttur. Sonuç itibarıyla Eviniz Bakanlığın kentsel
dönüşüm kapsamına alındı ve yıkıldı. denilecektir.
Yapacak bir şey yok, anlaşma yoluna gidelim derseniz önünüzde sadece
otuz gün var. Bakanlık buranın imar durumunu ve
şartlarını yine tasarıyla ilan etmeme hakkı
olduğu için hiçbir bilgiye ulaşamayıp bu otuz günü geçirirseniz,
burası acele şekilde kamulaştırılacak ve eviniz fiilen
elinizden alınmış olacaktır.
İşte bu düzenleme bunları getirecektir arkadaşlar.
Yani Bakanlık, bir sabah evinizin kapısını çalıp Bu
yapıyı yıkacağız. Burası kentsel dönüşüm
kapsamına alındı. diyebilecektir ve bu noktadan sonra sizin
hiçbir hakkınız yoktur.
Değerli milletvekilleri, işte böyle bir tasarıyla
karşı karşıyayız. Görüştüğümüz tasarı,
geçtiğimiz haftalarda burada görüşülüp, tüm muhalefetimize
rağmen yasalaşan MİT Kanununda Değişiklik Yapan Kanun
Teklifinin bir benzeridir. AKP İktidarı her şeyi Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının eline vermekte,
vatandaşın elinde ise en ufak bir hak bile kalmamaktadır.
Biraz da tasarının Anayasaya aykırı
uygulamalarına göz atmak gerekirse, az önce bahsettiğim mülkiyet
hakkının ihlali, yürütmeyi durdurma kararının
alınmasını engellemek, tescil dışı alanları,
yani devletin dahi hak iddia edemeyeceği alanları da kentsel
dönüşüme sokabilmek, yerel yönetimlerin imar yetkisini ortadan
kaldırmak, imar projesinde ilan şartını kaldırmak ve
kültür ve tabiat varlıklarını koruma yetkisini ortadan
kaldırmak Anayasaya aykırı düzenlemeler olarak görülmektedir.
Şimdiye kadar olumsuzları saydık. Peki, ne
yapılmalıdır? Bu tasarı olduğu gibi zararlı
mıdır? Bu sorulara da bir göz atmak gerekirse, böyle bir düzenlemenin
yapılması gerektiği ortadadır. Ancak belediyelerin imar
hakkını almadan, o yöredeki halk tarafından seçilmiş ve
bütün partilerin temsilcilerinin olduğu belediye meclislerinde onaylanarak,
askıya çıkartılarak, yürütmeyi durdurma kararı
alınmasını engellemeden yapılacak kentsel dönüşüm o
yörede yaşayan insanlar için daha faydalı olacaktır.
Özetleyecek olursak; bu yasayla belediyeler ve farklı
bakanlıklarda olan yetkiler merkezi Hükûmetin tek bir
bakanlığında toplanacak, bu bakanlık aracılığıyla
devlet içinde devlet hâline gelen TOKİye aktarılacaktır.
Bir taraftan, devletin stratejik öneme sahip kurum ve
kuruluşları, zarar ettiği gerekçesiyle, özelleştirme
adı altında gerçek değer altında satılacak ve alanlara
ciddi kazançlar sağlanacak, diğer taraftan devlet eliyle inşaat
işine soyunulacak. Kanun hükmünde kararnamelerde Şehircilik
Bakanlığının yetkilerini genişleteceksin, 2/B
gelirlerini bu Bakanlığa aktaracaksın, 2/Bli hak sahipleri
vatandaşlarımızın canına okuyacaksın, gerçek değerinin
10 katı rayiç bedeller belirleyeceksin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bulut.
ARİF BULUT (Devamla) Tüm bunlar anlaşılır gibi
değildir arkadaşlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasaya
karşıyız. Önergemize destek vereceğiniz inancıyla
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İkinci önergeyle ilgili kim konuşacak?
Sayın Vural siz mi konuşacaksınız?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Eski uygulamanın devamında kamu yararı
açısından fayda vardır.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde 14 ek madde 5i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 14 geçici madde 14te üç önerge vardır, sırasıyla
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 14'ncü maddesinde "Geçici madde 14-
başlığı altına yer alan Aksi takdirde, anılan
yönetmelikler bir yıllık sürenin bittiği tarih itibarıyla
yürürlükten kalkar." ifadesinin, "Aksi takdirde, bahse konu yönetmelikler
altı aylık sürenin bittiği tarih itibarıyla yürürlükten kalkar."
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
D. Ali Torlak Atila Kaya Ali Uzunırmak
İstanbul İstanbul Aydın
Sadir Durmaz Lütfü Türkkan
Yozgat Kocaeli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
180 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 14.
Maddesi ile değiştirilmesi öngörülen Geçici Madde 14"de yer
alan "belediyelerce" ibaresinin "Büyükşehir Belediyesi
Kanunu'na göre" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Sırrı
Süreyya Önder Altan
Tan Özdal
Üçer
İstanbul
Diyarbakır Van
Pervin
Buldan İdris
Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Nazmi
Gür Mülkiye
Birtane Demir
Çelik
Van Kars Muş
Ertuğrul
Kürkcü
Mersin
BAŞKAN Şimdiki önergeyi okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun
Tasarısının çerçeve 14'üncü maddesinde yer alan Geçici 14üncü
maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Ali
Serindağ Haluk
Eyidoğan
İstanbul Gaziantep İstanbul
Veli
Ağbaba Mahmut
Tanal Haydar
Akar
Malatya İstanbul Kocaeli
"İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak
ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlıkları ve mülki
amirlikler, imar planlarının tamamını yeterli ve güncel
bilgiler olacak şekilde İnternet üzerinden sunumda gerekli önlemleri
alır. Gerektiğinde imar planlarının tamamını veya
bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar hâline getirip
çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında
isteyenlere verir."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılmıyoruz Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Haydar
Akar
BAŞKAN Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar.
Sayın Akar, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkındaki Kanun Tasarısını görüşüyoruz.
Konuya geçmeden, AKPden milletvekili seçilen ve şu anda
Parlamentoda görev yapan bir arkadaşımızın yazmış
olduğu Büyük Türkiye İdeali adlı kitabın 194üncü
sayfasından bir alıntı yapmak istiyorum. Kitabında AKPnin
kuruluş amacını şöyle açıklıyor:
Katılımcı, demokratik, şeffaf siyaset, hukukun
istinasız herkes için eşit olduğu Türkiye, hakkın ve
adaletin tesis olduğu Türkiye. Bunlar gibi maddeleri sıralayarak on
yıl önce bu çerçeve ile bir araya geldiğini anlatıyor. Tek
hedefinizin daha özgür, daha zengin bir Türkiye olduğunu söylüyor ve
Bizler halka saygı, sevgi üretmek için bir araya geldik. diyor ve
soruyor: Bugün bunları sorgulamamızın nedeni nedir? diyor: Size
soruyor bana değil. Bugün bunları sorgulamamızın nedeni
nedir? diye soruyor.
Arkadaşlar, lütfen, siz de aynaya bakın ve kendinize sorun,
Bu iktidar hastalığının bizde yarattığı
tahribat nedir? diye. Fuzulînin dediği gibi Söylesem tesiri yok, sussam
gönül razı değil.
Afet Riski Altındaki Alanlarının Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun Tasarısının bir kısmını daha
önce görüştük. Bu kanunla getirilmek istenenleri ve 14üncü maddeye kadar
geçen kısmı birazdan özetleyeceğim.
Dün Başbakanlık Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından yollanan rakamları,
özelleştirme kitabını incelediğimde 32 milyar dolarlık
özelleştirme yaptığınız görülmektedir. Bugün satacak
vatan topraklarından başka bir şey kalmadığı
için, sırayla, yabancılar da dâhil olmak üzere, ne varsa
satıyorsunuz.
Bu arada sizleri kutluyorum. Enflasyonun yüzde 10un üzerinde
olduğu bir ülkede beş aydır çalışarak memur
maaşlarına teklif ettiğiniz zam oranı 3+3. Bulmuş
olduğunuz formül için sizi kutlamak gerekiyor.
Kanuna geldiğimizde, bu kanun ile vatandaşın malına
mülküne göz diktiğiniz açıkça ortadadır. Aslında bu kanunun
adının Mülkiyet hakkını vatandaşın elinden alma,
yerel yönetimleri etkisizleştirme yasası olarak
adlandırılmasının daha doğru olduğunu
düşünmekteyim. Bana göre bu kanunu iki bölüme
ayırmalıydınız: Birinci bölümde afet olmuş bölgelerin
yeniden yapılandırılması. İkinci bölümde afet olmadan
önceki durum, yani kanunun başlığında olduğu gibi
kentsel dönüşüm. Afet sonrası oluşan tüm şartlar riskli
alanların tümünde ve aynı şartlarda oluşacakmış
mantığıyla düşünüldüğünde, böyle merkeziyetçi, siyasi
iktidara büyük imkânlar tanıyan, mülkiyet hakkını ortadan
kaldıran durum ortaya çıkar.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu kanunla getirilmek
istenenler ve 14üncü maddeye kadar olan kısmı kısaca
özetlersek, tasarı bu şekilde yasalaşırsa Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına büyükşehir belediyesi
sınırları içerisinde dilediği gibi çalışma,
istemediğiyle çalışmama yetkisi verilmektedir. Rezerv yapı
alanıyla seçilmiş yerel yönetimlerin yetki alanına tecavüz
edilmekte, belediyeler ile il özel idareleri baypas edilmektedir. Riskli alan
tespitinde itirazların değerlendirilmesinde yurttaş hakları
korunmamakta, yine bu kanun ile kamunun ve yurttaşların ortak
kullandığı alanlar yapılaşmaya açılmaktadır.
Yine bu kanun ile mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan
alanlar yapılaşmaya açılmaktadır. Bu yasa ile tapusu sizde
olan evinizi boşaltmanız istenebilir. Bir sabah ziliniz çalar ve zil
çaldığında kapıyı açıp
baktığınızda otuz gün içerisinde evinizi
boşaltmanız istenebilir. Yine, bu kanunla, Türkiye'nin kalbi olan
Anıtkabir, Ayasofya, Dolmabahçe gibi yerlerin
taşındığına şahit olabilirsiniz. Yine,
ihtiyacınız olduğunda, evinizi, arsanızı teminat
gösterilip iş yapmak istediğinizde Riskli alan, riskli bina sürpriziyle
karşılaşabilirsiniz. Yine, eş zamanlı
çıkartılmaya çalışılan veya çıkarılan 2/B
yasasıyla, sahip olacağınız, para ödeyeceğiniz
arsalar, binalar elinizden alınabilir. Bu yasayla kamu ve özel mülkiyet
artık olmayacaktır, kısaca her şey siyasal iktidarın
iki dudağı arasında olacaktır.
Hepinizin
bildiği gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yargı
adaletsizliğinden sonra -rekor Türkiyeye ait biliyorsunuz,
yargılandığı en çok konu yargıdaki adaletsizlikler-
ikinci konu mülkiyet hakkıdır. Türkiye, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinde OECD ülkeleri içerisinde rekor seviyede mülkiyet
hakkı davasını kaybetmiştir. Bu yeni çıkacak kanunla
birlikte bu rekor egale edilemeyecek bir seviyeye ulaşacaktır.
Bu yasa, yerel
yönetimlerin yetkisini yok eden, yerinden yönetim ilkeleriyle
bağdaşmayan, mülkiyet hakkını zayıflatan, hatta yürütmenin
durdurulmasını ortadan kaldıran bir yasadır. Kentsel
dönüşüm dendiğinde dünyada örnek alınan ödüllü proje Dikmen
Vadisi Projesidir. Bu projenin içinde hukuki boyut var, sosyoekonomik boyut
var, süreç yönetimi var, çıkarımlar ve öneriler var ama getirdiğiniz
yasada vatandaşın malına mülküne göz dikme var.
Bu nedenlerden
dolayı yasanın doğru olmadığını ifade
ediyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
180 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 14.
Maddesi ile değiştirilmesi öngörülen Geçici Madde 14"de yer
alan "belediyelerce" ibaresinin "Büyükşehir Belediyesi
Kanunu'na göre" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Komisyonun sesini biz hiç duymuyoruz Başkan. Vallahi ses
gelmiyor bakın.
BAŞKAN
Ben duyuyorum, yeter.
İstanbul
Milletvekili Sayın Sebahat Tuncel.
Buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 180 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerinde, madde üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Kanun Tasarısı söylemde oldukça dikkat çekici ve
iyi bir düzenlemeymiş gibi düşünülse de madde içerisine
baktığınızda, bu tamamen kentsel dönüşüm projesi
çerçevesinde ele alınmış bir yasa tasarısı ve bizim
tarafımızdan çok da kabul edilebilen bir yaklaşım
değil. Bunun temel nedenlerinden birisi, bu kentsel dönüşüm
projesinin, AKP Hükûmetinin ısrarla savunduğu bu projenin, gerçek
anlamda Anayasa'da da ifade edildiği gibi ya da bu yasaya gerekçe olarak
ifade edilen eşit sosyal devlet ilkesine aykırı bir
yaklaşım olduğu, sağlıklı, dengeli ve güvenli bir
çevrede yaşama hakkına sahip olan herkesin bu hakka
kavuşmayacağı ilkesinden de geliyor. Çünkü kentsel
dönüşüm denen şey, aslında yeni rant alanları oluyor. Daha
çok yoksul emekçi insanların yaşadığı yerler, diyelim
ki artık cazibe merkezi hâline gelmiş alanlar çoğu zaman
boşaltılıp, buralar yoksul emekçi insanların bir daha
ulaşamayacağı mekânlar hâline dönüştürülüyor ve yoksul
emekçi insanlar çoğu zaman bu yaşam alanlarının
dışına itiliyor. Bu afet yasasında da ne yazık ki
böyle bir risk var yani sağlıklı bir yaşam, herkesin
dengeli, gerçekten sosyal olarak etkileneceği bir düzenleme yerine
Buradan nasıl yeni rant elde edebiliriz? yaklaşımı
üzerinde.
Tabii ki şuna karşı değiliz: Türkiye birinci
derecede deprem bölgesi, sel felaketleri oluyor, doğal afetlerin en
yoğun yaşandığı bir ülke. Kendi toplumunu, kendi
halkını bu doğal afetlerden koruma, daha sağlıklı
bir yaşam sürebileceği kentler inşa etme yaklaşımı
kabul edilebilir bir yaklaşım ama bunu sadece rant üzerinden ele
alıyorsanız, sadece kâr üzerinden ele alıyorsanız bu kabul
edilebilir bir yaklaşım olmamaktadır. Kaldı ki biz,
özellikle kanun hükmünde kararnameyle oluşturulan Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının da ciddi anlamda problemli olduğunu,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yan yana
gelemeyeceğini, Şehircilik Bakanlığının çevreyi
tamamen tarumar edeceğini hep ifade etmiştik. O açıdan, bir kez
daha buna karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Bizim önergemiz sadece bir düzenlemeye ilişkindir ama genel olarak
yasa tasarısının hepsine karşı olduğumuzu bir kez
daha ifade etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün aslında, Hükûmetin,
politikaları çerçevesinde, özellikle ekolojik anlamda, ciddi bir anlamda
yıkıma neden olduğunu bir kez daha gördük. Giresun Derelide,
biliyorsunuz, HES inşaatında çalışan 4 işçi heyelan
sonucu yaşamını yitirdi. Biz çok defa burada HESlere yönelik
yaklaşımımızı ifade ettik, HESlerin kendisinin zaten
problem olduğunu söyledik. Bir kez daha HES inşaatı nedeniyle
insanlar yaşamlarını yitirdi. Ben kendilerine Allahtan rahmet
diliyorum.
Umuyorum, bir daha AKP Hükûmeti özellikle HESlerin yapımı
konusunda daha dikkatli olur ve artık insanlığın
başına bela olacak, Türkiye halklarının başına
bela olacak bu projeden vazgeçer bu vesileyle, en azından daha çok insanın
zarar görmemesi açısından çünkü HESler, sadece işçi ölümü
değil, aynı zamanda zorunlu göç mekânları hâline gelmiş
durumda. Bu da işte rantın, kentsel rantın başka bir
yaklaşımı.
Diğer bir konu sayın milletvekilleri, bugün Kürt halkı
açısından, Türkiyede yaşayan 20 milyon Kürt halkı
açısından önemli bir gün, Kürt Dil Bayramı. Bugün basında
okudum -önemli bir gelişme- 19 Mayısta Kürtçe şiir de
okunacakmış. Kürtçe şiir okunacak; bunu önemli bir gelişme
olarak değerlendirebiliriz ama bu ülkede yaşayan 20 milyon Kürtün
hâlâ ana dilinde eğitim yapması yasak, kendi dilini, kimliğini,
kültürünü kullanması yasak. Yani Anayasa tartışmaları
yapılıyor bir yandan ama siz, dilini yok
saydığınız, kimliğini yok
saydığınız bir halkın, nasıl olacak da birlikte
yaşam projesi olan anayasa yapacaksınız? Bunun bir
kandırmaca olduğunu hep ifade ettik, buradan da bir kez daha ifade
ediyoruz. Bizim, diyelim ki bu Anayasa Uzlaşma Komisyonunda
olduğumuz, olmamız bunları eleştirmememiz anlamına
gelmez.
Ben bir kez daha Kürt Dil Bayramını kutluyorum ve bu
vesileyle, Türkiyede yaşayan bütün dillerin, kültürlerin özgür
olmasını, bunun için mücadele edeceğimizi bir kez daha ifade
etmek istiyorum çünkü bu ülke bizimse, o zaman bu ülkede eşit, özgür
yurttaşlık temelinde bir arada yaşayacağız, bütün
halkların dilini, kimliğini, kültürünü özgürce
kullanacağız. Bu, önemli bir konu diye düşünüyorum. Bir kez de
Kürtçe söylemek istiyorum: ...... (*)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 14'ncü maddesinde "Geçici madde 14- başlığı
altına yer alan Aksi takdirde, anılan yönetmelikler bir
yıllık sürenin bittiği tarih itibarıyla yürürlükten
kalkar." ifadesinin, "Aksi takdirde, bahse konu yönetmelikler
altı aylık sürenin bittiği tarih itibarıyla yürürlükten
kalkar." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Lütfü Türkkan
(Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Vural, kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Yeni uygulamaya bir an önce geçilmesinin uygun olacağı
düşünülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Ek Madde 14ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, Çerçeve 14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 15te iki adet önerge vardır, sırasıyla okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 15nci maddesi 1nci fıkrası birinci
cümlesi olan Yenileme alanları, cümlesinin Yenilenecek olan alanlar
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
D.
Ali Torlak Atila
Kaya Ali
Uzunırmak
İstanbul İstanbul Aydın
Sadir
Durmaz Emin Haluk
Ayhan Ruhsar Demirel
Yozgat Denizli Eskişehir
BAŞKAN Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun
Tasarısının 15. maddesinin 2nci fıkrasının 2nci
ve 3üncü cümlelerinin madde metininden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
Haluk
Eyidoğan Ali
Serindağ Sakine
Öz
İstanbul Gaziantep Manisa İdris Yıldız Haydar Akar
Ordu Kocaeli
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ali Serindağ.
BAŞKAN
Sayın Serindağ, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 180 sıra
sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu üzerine grubumuzca
verilen önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu tasarı komisyonda iki veya iki buçuk
ay evvel görüşüldü, tali komisyonlarda görüşülmeden görüşüldü.
Çok aceleye getirildi ama ancak şimdi, iki buçuk ay sonra
görüşebiliyoruz. Demek ki acelenin nedeni kanunun bir an önce
çıkmasını sağlamak değil, komisyonlarda
görüşülmemesini temin etmekmiş. Bu tasarılar niye
görüşülüyor, niye kanun çıkarıyoruz? İnsanları huzurlu
bir ortama kavuşturmak için.
Ben birkaç gün evvel Gaziantepten geldim. Sayın
Bakanımız da biliyordur, Seyrantepe konutları
976 konut var, 4
bin kişi oturuyor. Sosyal donatı alanları
yapılmamış, alışveriş merkezi yok;
alışveriş yapılacak yer yok, park yok. İnsanlar iki
ekmeği almak için
Biraz önce söyledim, niçin biz bu yasaları görüşüyoruz?
İnsanları huzurlu kılmak için. Şimdi size bir metin
okuyorum: Gaziantepi yeniden dizayn etmeye çalışıyorlar. Bunu
söyleyen iktidar partisine mensup bir sayın milletvekili. İsim
vermiyorum, herkes biliyor ama ben isim vermiyorum. Sayın milletvekili,
Gaziantepte farklı kesimlerden isimlerin de yer aldığı
organize suç şebekesi olduğunu
iddia etti. Sayın milletvekili Bu suç şebekesinin önemli bir
ayağı Gaziantep Emniyet Müdürlüğüne uzanıyor. Bu
yapının içerisinde bazı yerel siyasetçiler de var. Bu ekip
Gaziantepin ticaretini, siyasetini ve sermayesini dizayn etmeye
çalışıyor
Sayın milletvekili devam ediyor: Bir milletvekili
olarak kendisi dâhil hiç kimsenin Gaziantepte güvende
olmadığını kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: Hiç
kimse kendini güvende sanmasın. Telefon konuşmalarına dikkat
etsin. Gaziantep polisi gayrihukuki, ciddi telefon dinlemeleri yapıyor. Bu
yapı çökertilmeden Gaziantepe huzur gelmez. Devam ediyor, kendisini de
dinlediklerini hatırlatarak sayın milletvekili Gaziantepte beni
dinliyorlar. Beni hesaba katmadılar. Olayın peşini
bırakmayacağım. İlgili yerlere kaygılarımı
ilettim. Kısa zamanda gereğinin yapılacağını
umuyorum. diyor.
Sayın milletvekilleri, bu, aslında belki tüm Türkiyede olan
hadiselerden bir tanesi. Türkiyeye huzur getirmek istiyorsak, Türkiyede
huzurun hâkim olmasını istiyorsak sayın milletvekilleri, tüm bu
sorunlara el birliğiyle bizim eğilmemiz lazım.
Demin söyledim Gaziantepten geldim diye. Gene basından size
bazı alıntılar ileteceğim. Bir gazeteci gidiyor konteyner
kentte inceleme yapıyor, onlarla görüşüyor, Suriyeden gelen
göçmenlerle görüşüyor ve iddia şu değerli milletvekilleri;
deniyor ki: Her gelene bir kredi kartı veriliyor ve bu kredi kartına
yaklaşık bir ay için 300 veya 400 dolar yükleme yapılıyor.
Bunlar sokaktaki vatandaş tarafından dile getiriliyor. İş
vaadiyle insanların getirildiği ifade ediliyor, vatandaşlık
vaadiyle insanların getirildiği ifade ediliyor.
Değerli milletvekilleri, elbette yurdumuza gelen insanları en
iyi şekilde misafir etmek Türk milletinin misafirperverliğinin bir
gereğidir ama demin ifade ettim, o Seyrantepe TOKİ konutlarında
oturan insanların yüzde 40ı icralık. Niye icralık biliyor
musunuz? 50 liralık aidatı ödeyemedikleri için hepsi icralık.
Biz onlara da elimizi uzatalım, yurdumuzdaki insanlara da elimizi
uzatalım ve insanlarımızı mutlu ve huzurlu
kılalım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Serindağ.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter
sayısı.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.31
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 106ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
180 sıra sayılı Kanun Tasarısının 15inci
maddesinde verilen Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Serindağ ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
180 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 15inci maddesi 1inci fıkrası birinci
cümlesi olan Yenileme alanları cümlesinin Yenilenecek olan alanlar
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
D. Ali Torlak (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Ali Halaman konuşacak.
BAŞKAN Sayın Ali Halaman, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, 180 sıra sayılı Tasarı
görüşülürken bunun hayırlı, uğurlu olmasını
Cenabıhakktan niyaz ettik, komisyonlarda bu kanunla ilgili müspet-menfi
konuşmalarımızı yaptık. Dolayısıyla, bu
kanunun bundan sonraki süresi içerisinde, inşallah, söylememiz gerekenleri
söylemeye devam edeceğiz.
Ben esas şunu da söylemek istiyorum afetle ilgili olması
dolayısıyla: Şimdi, bizim Adananın Saimbeyli ilçesi var.
Saimbeyli ilçesinin de Pağnık denen bir köyü var. Bu Pağnık
köyü derli toplu bir köy, kenarından Seyhan Irmağı geçiyor. En
az 15 bin dönüm sulu tarım yapılan, dolayısıyla domatesi,
salatalığı, yaylalık bir alan olması
dolayısıyla meyvesi de çok meşhur olan bir köy. Bu köyün heyelan
bölgesinde olması dolayısıyla bütün üniversitelerin -başta
Çukurova Üniversitesi olmak üzere- bir rapor vermesine rağmen, bu Hükûmet
bu Seyhan Irmağına, Pağnık köyünün yerleşim merkezine
iki tane HES kurulması için lisans verdi. Bu lisanstan dolayı köylü
bunu mahkemeye verdi. Mahkemenin neticesinde dört tanesini kazandı.
Kazanmasına rağmen, köylünün talepleri, istekleri sürekli olarak
kamuoyuna lanse edilmesine rağmen lisans hakkına sahip olan
şirketler, firmalar Biz bu HESi yapacağız diyor.
Dolayısıyla kamulaştırma bedellerini köylünün isimleri
adına bloke ediyorlar, mahkeme sonucunu bekliyorlar.
Bu mahkemeler beklenmesine rağmen
Ben yetkili bakanlara, Hükûmetin
yetkililerine soruyorum: Yani Pağnık gibi böyle derli toplu bir
köyde, yerleşim alanında HES yapacağınıza bunu
İkincisi, yine, bizim Adananın Kozan ilçesi var. Bu Kozan
ilçesine, on beş gün olmadı, müthiş bir yağmur
yağdı. 57nci Hükûmet döneminde de bizim bir gölet projemiz
vardı, bu gölet projemiz on senedir yapılmadığı için
sürekli olarak bir sel felaketiyle karşılaştı. Sel felaketinin
neticesinde -önünde dört tane balık çiftliği vardı- dört
balık çiftliği en az 150 ton balıkla beraber sel altında
kaldı, binlerce dönüm bahçe, narenciye, mısır, buğday sel
altında kaldı.
Ben geçen hafta gittiğimde o köylüler bilirkişi bekliyordu.
Köylüler kamunun kendilerine yardım etmesini dolayısıyla, varsa
borçları, borçlarının ertelenmesini istiyor.
Ben bu sorunları gündeme getirirken, yine, Adanada on beş gün
sonra, belki ayın 25inde buğday hasadı başlayacak. Bu
buğday hasadıyla ilgili olarak Adana bölgesinin içerisinde bir taban
fiyatının açıklanmasını, Toprak Mahsulleri Ofisinin
hazır hâle gelmesini dolayısıyla alım ve satım
noktasında kamu adına Toprak Mahsulleri Ofisinin ciddi bir tavır
koymasını bekliyor, hepinize saygı, sevgiler sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Halaman.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde 15i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 16da iki önerge vardır, sırasıyla okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 16'ncı maddesi 1'nci fıkrasında yer
alan "Yenileme projelerinin gerektirdiği uygulamalar, verilen süre
içinde yapı malikince yapılmadığı takdirde, il öze
idaresi veya belediye tarafından yapılarak masrafı yapı
malikinden tahsil edilir." ifadesi "Yenileme projelerinin
gerektirdiği uygulamalar, verilen süre içinde yapı malikince
yapılmadığı takdirde, il özel idaresi veya belediye
tarafından yapılarak masrafın yarısı yapı
malikinden tahsil edilir." şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
D. Ali Torlak Atila Kaya Ali Uzunırmak
İstanbul İstanbul Aydın
Emin Haluk Ayhan Sadir Durmaz Ruhsar Demirel
Denizli Yozgat Eskişehir
BAŞKAN Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun
Tasarısının 16. maddesinin "2'nci"
fıkrasının madde metininden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu İlhan Demiröz İhsan Kalkavan
İstanbul Bursa Samsun
Namık Havutça Haluk Eyidoğan
Balıkesir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Ali Sarıbaş.
BAŞKAN Sayın Sarıbaş, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 16ncı
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Evet, Türkiye'nin önemli gündemlerini oluşturuyoruz. 2/Byi yani
bir noktada Türkiyedeki orman ve zirai kullanımları olan, daha
doğrusu toprağa dayalı, 2/B maddesi diye bilinen kanunu
görüştük. Arkasından, yine gayrimenkullerimizle ilgili,
yabancılara mülk satışı hakkındaki kanunu da
görüştük ama bu yıl, Türkiye, görüyorum ki tamamen menkul ve
gayrimenkuller üzerine odaklandı. Yani bu arada, afet riski
yasasının yarısını, 12 maddesini bundan önce görüştük
ve belirli bir süre ara verdik. Aklımıza bazı sorular geliyor.
Acaba, Türkiyede bunun altyapısı hızlı bir şekilde
hazırlanmadan, kaynakları bulunmadan, gündemde fazla
tartışılmadan, alelacele getirilmesi mi? Yoksa farklı bir
şekilde, tüm yasaları hiç, yok sayan, 11 tane ana, temel maddemizi,
belediyeleri, yerel özel idareleri direkt ilgilendiren böyle bir kanunu,
kamuoyundan bütün yetkileri alarak, bir başka deyişle Çevre
Bakanlığımıza ve dolayısıyla da en son
TOKİye verilir. anlayışı içerisinde
Başbakanlığa bağlı, bir başka anlayışla
tek elden yönetilen bir rant sisteminin kararını mı veriyoruz?
Bence, en son söylediğim, başkanlık sisteminde elinde yetkileri
toplayan bir döneme giriyoruz.
Bakın, bu 16ncı maddede de yine, bundan önce çıkan 5366
sayılı Kanunda yapılan değişikliğe ilave olarak
söylenecek şu var: İnsanların eline buradaki tarihî eserleri
onarma hakkını verdik, projelerini yapma hakkını verdik,
Bunları uygun hâle getirin. diye vatandaşlara süre de veriyoruz,
Bunları yapın. diyoruz ancak bunları yapmadığı
süre içerisinde bu maddeye ilave yaparak, Türkçesi Siz bunu
yapamadınız ve biz, buna resen el koyuyoruz ve bu anlamda da bütün
masraflarını sizden alacağız, tahsil edeceğiz.
diyerek Yönetmeliği de daha sonra çıkaracağız. ifadesini
kullanıyorsunuz. Zaten, bundan önce, bu yasada vardı. Vatandaş
günümüzde, o yasadaki, o binayı kullanışlı hâle
getirebilseydi, parası olsaydı, o günkü kredilerini ya da
verilebilecek elindeki olanaklar sağlansaydı zaten vatandaş bunu
yapmaya başlardı. Bu, resen kullanmak, ona bir ekonomik anlamda onun
elindeki malı bundan sonraki ilave edilecek ikinci ilavede de bizim tayin
edeceğimiz bilirkişiler tarafından ücretlerin de tespit edilerek
onların belirleyeceği anlamda da fiyatlandırılarak
taksitlendirileceği belli olmayan, ucu açık bir kanunu
görüşüyoruz. Bence, bunun başlangıç itibarıyla
Nasıl
diğer, bundan önceki maddelerde getirdiysek, hukukun üstünlüğü de yok
olan bir anlayış tarzı içerisinde, hukuka gittiğimizde
durdurma kararı verilemiyorsa burada da resen paran
olmadığı zaman, olanaklar tanınmadığı zaman
el koyacağım anlayışı çıkıyor. Bence, daha
önceki maddelerdeki uygulamaların bunun yerine konması yerine
onların ekonomik tedbirlerini alması çok doğaldır.
Bu vesileyle Türkiyede, merkezîleşmenin yerinden yönetimden çok,
2002den beri yerinden yönetimi savunan, demokrasiyi savunan, yerinden
yönetmeyi savunan bir anlayıştan uzaklaşarak başkanlık
sistemine bu kanunlarla geleceğimizin yasal düzenlemelerini
yapıyoruz. Burada çok dikkatli olmak zorundayız. Onun için de
şunu diyorum: Benim mülküm var, artık tapu hakkı benimdir.
deme anlayışını, bu yasalar çıktıktan sonra bu
ülkenin vatandaşları olarak bizler elimizden her an gidebilecek
anlayışı içerisinde olacağımızı bilelim diye
söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ SARIBAŞ (Devamla) Yüce Meclise en derin sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum
Başkanım.
BAŞKAN Arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 16'ncı maddesi 1'inci fıkrasında yer
alan "Yenileme projelerinin gerektirdiği uygulamalar, verilen süre
içinde yapı malikince yapılmadığı takdirde, il özel
idaresi veya belediye tarafından yapılarak masrafı yapı
malikinden tahsil edilir." ifadesi "Yenileme projelerinin gerektirdiği
uygulamalar, verilen süre içinde yapı malikince
yapılmadığı takdirde, il özel idaresi veya belediye
tarafından yapılarak masrafın yarısı yapı
malikinden tahsil edilir." şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Emin
Haluk Ayhan (Denizli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Vural, gerekçeyi mi okutayım?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapı maliklerinin masrafın tamamını ödemede
zorlanacağı düşünülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Madde 16yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 17de üç önerge vardır, sırasıyla okutup
işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 17'nci maddesinde geçen "yapılabilmesi
için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde
karar alınması şarttır." İfadesinin
aşağıdaki şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mustafa
Kalaycı Mehmet
Erdoğan
Osmaniye Konya Muğla
A.
Şefik Çirkin
Hatay
"yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar
Kurulunca uygun görüldüğü yönünde karar alınması
şarttır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 sıra
sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi hususunu arz ve
teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Doğan Kubat Haluk İpek
Giresun İstanbul Ankara
Adem Yeşildal Recep Özel Yusuf Başer
Hatay Isparta Yozgat
Ali Aşlık Mehmet Öntürk
İzmir Hatay
"MADDE 17- 3/7/2005 tarihli ve 5393
sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesinin birinci
fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan "yapılabilmesi
Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır." ibaresi "yapılabilmesi
için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde karar alınması
şarttır." şeklinde değiştirilmiş ve bu
maddeye 13 üncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
Büyükşehirlerde büyükşehir
belediye meclisinin, il ve ilçelerde belediye meclislerinin salt çoğunluk
ile alacağı karar ile masrafların tamamı veya bir
kısmı belediye bütçesinden karşılanmak kaydıyla kentin
uygun görülen alanlarında bina cephelerinde değişiklik ve
yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları
yapılabilir. Cephe değişikliği yapılacak binalarda
telif hakkı sahibi proje müelliflerine talep etmeleri halinde,
değiştirilecek cephe veya cephelerin beher metrekaresi için bir
günlük net asgari ücret tutarını geçmemek üzere telif hakkı
ödenir. Büyükşehir belediye meclisince uygun görülmesi halinde,
büyükşehir belediyesi içindeki ilçe belediyeleri kendi
sınırları içinde bu fıkrada belirtilen iş ve
işlemleri yapabilir.
Bina cephelerinde değişiklik ve
yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları
için yapılması gereken iş, işlem ve yetkilendirmeler, kat
maliklerinin arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karara göre
yapılır.
Büyükşehir belediyelerince, kentsel
dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen alanlar ile 5366
sayılı Kanuna göre yenileme alanı ilan edilen alanlarda veya bu
Kanunun 75 inci maddesine göre kamu kurum ve kuruluşları ile protokol
yapmaları halinde, büyükşehir belediye meclisi kararı ile,
yıkılan ibadethane ve yurtların yerine veya ihtiyaç duyulan yerlerde
ibadethane ve yurt inşa edilir.
BAŞKAN Şimdiki önergeyi okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 Sıra
Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkındaki Kanun Tasarısının 17. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İhsan
Kalkavan Haluk
Eyidoğan Ali
Sarıbaş
Samsun İstanbul Çanakkale
Alaattin
Yüksel Yıldıray
Sapan Müslim
Sarı
İzmir Antalya İstanbul
Haydar
Akar
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Alaattin
Yüksel.
BAŞKAN Sayın Yüksel buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 17nci maddesi hakkında söz almış
bulunuyorum. Bu tasarı bu hâliyle Meclisten geçerse, sanıyorum
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde yasalaştırılmış
en tehlikeli, en riskli yasayı Meclisten geçirmiş olacağız
ve Anayasaya aykırılıkları açısından da en
zengin yasası geçmiş olacak bu Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde
burada.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Yasa Tasarısının kendisi bizzat afet bir
yasadır. Benim söz aldığım 17nci maddeyle ilgili, Belediye
Kanununun 73üncü maddesindeki bu düzenleme, 17 Haziran 2010 yılında
5998 sayılı Yasayla getirilmiştir ve bu herkes tarafından
bilinmektedir ki, 2010da yapılan bu değişiklik, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin herhangi bir afet riski taşımayan
kentin çeperlerindeki boş alanlarda aslında ranta açma amacıyla
getirilmiş bir yasadır.
Değerli arkadaşlar, bu 17nci madde, şimdiki hâliyle daha
da tehlikeli hâle dönüştürülen bu madde, o gün
yasalaştırıldıktan sonra, bu, Bakanlar Kurulunun elinde çok
güçlü bir silah olarak özellikle muhalefet belediyeleri için
ayrımcılaştırma, ötekileştirme anlamında çok
ciddi bir silah olarak sürekli olarak kullanılmıştır.
Bakın, 2010dan bu yana Bakanlar Kurulundan 26 adet kentsel dönüşüm
projesi geçmiştir. Bu 26 adet kentsel dönüşüm projesinden 1 tanesi MHPli
belediyelere ait olup, geri kalan 25 tanesi AKPli belediyelere aittir. Yani bu madde, Bakanlar Kurulunu sadece AKPli belediyeler için
çalıştıran bir madde hâline dönüştürülmüştür.
Değerli arkadaşlar, bu madde yasalaştıktan
sonra hemen arkasından, Ankaranın 7 adet kentsel dönüşüm
projesi bir günde Bakanlar Kurulunda onaylanarak çıkmıştır
ve bu 1 adet MHPli, 25 adet AKPli belediye için yasalaşan, Bakanlar
Kurulundan geçen kentsel dönüşüm projelerinin ortalama onaylanma süresi on
beş gündür. Ama muhalif belediyelere baktığınız zaman,
mesela bir Eskişehir Büyükşehir Belediyemizin gönderdiği 4 adet
proje on aydır bekletilmektedir. İzmirin yaptığı 9
adet kentsel dönüşüm projesi tam on beş aydır Bakanlar
Kurulundan onay beklemektedir. Hepsinin dökümü de burada, Resmî Gazeteden
alınmıştır, burada vardır. Arkadaşlar, bu 26 adet
onaylanan kentsel dönüşüm projelerinin büyük bir çoğunluğu
3üncü ve 4üncü derecede riskli alanlardır.
Bakın, Van depreminden sonra Sayın Şehircilik
Bakanı önce çıkıp dedi ki: İzmir 1inci derecede riskli
bölgedir, listenin başına yazdık, oradan
başlayacağız. Arkasından Başbakan Hükûmet
Programında aynı şeyi söyledi, arkasından Şehircilik
Bakanı yerel yönetimlere Görevinizi yapın, bu ihmale gelmez.
anlamında laflar etti. Evet, doğrudur, İzmir 9 adet kentsel
dönüşüm projesi gönderdi, hepsi 1inci derecede riskli alanlardır ama
ne yazık ki on beş aydır bekletilmektedir.
Değerli arkadaşlar, şimdi biz bu verdiğimiz
önergeyle bu maddenin bütünüyle bu tasarıdan
çıkarılmasını teklif ediyoruz. Ama biraz önce, yine iktidar
partisinin verdiği değişiklik önergesinden, çok daha kötü bir
biçimde çıkartmaya çalıştıklarını görüyoruz.
Şimdi bu verdikleri yeni önergeyle de
Büyükşehir belediye
meclislerinden geçmek kaydıyla ibadethaneleri ve yurtları istedikleri
yerde yapabilecekleri yönünde bir değişiklik önergesi
verilmiştir. Eğer bu önerge de kabul edilir, bu yasa bu şekilde kabul edilirse, yani Taksim Meydanına cami
yapma yolunun da açılacağını görüyorum.
Bu tasarı yerel yönetimlerin, yerinden yönetim ve yerel
demokrasinin idam fermanıdır, bu şekilde
yasalaştırılamaz. Anayasadan da döneceğini umut ediyorum, o
kadar çok Anayasaya aykırı madde var ki, çünkü diğer kanunlarda
olan -on bir adet kanunu sayıyor- hiçbir hüküm, bu kanuna karşı
olan hiçbir hüküm uygulanmaz diyor.
Böyle bir yasa bu Meclisten geçmemeli diyorum, teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yüksel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 sıra
sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi hususunu arz ve
teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun)
ve arkadaşları
"MADDE 17- 3/7/2005 tarihli ve 5393
sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesinin birinci
fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan "yapılabilmesi
Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır." ibaresi "yapılabilmesi
için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde
karar alınması şarttır." şeklinde
değiştirilmiş ve bu maddeye 13 üncü fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Büyükşehirlerde büyükşehir
belediye meclisinin, il ve ilçelerde belediye meclislerinin salt çoğunluk
ile alacağı karar ile masrafların tamamı veya bir
kısmı belediye bütçesinden karşılanmak kaydıyla kentin
uygun görülen alanlarında bina cephelerinde değişiklik ve
yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları
yapılabilir. Cephe değişikliği yapılacak binalarda
telif hakkı sahibi proje müelliflerine talep etmeleri halinde,
değiştirilecek cephe veya cephelerin beher metrekaresi için bir
günlük net asgari ücret tutarını geçmemek üzere telif hakkı
ödenir. Büyükşehir belediye meclisince uygun görülmesi halinde,
büyükşehir belediyesi içindeki ilçe belediyeleri kendi
sınırları içinde bu fıkrada belirtilen iş ve
işlemleri yapabilir.
Bina cephelerinde değişiklik ve
yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları
için yapılması gereken iş, işlem ve yetkilendirmeler, kat
maliklerinin arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karara göre
yapılır.
Büyükşehir belediyelerince, kentsel
dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen alanlar ile 5366
sayılı Kanuna göre yenileme alanı ilan edilen alanlarda veya bu
Kanunun 75 inci maddesine göre kamu kurum ve kuruluşları ile protokol
yapmaları halinde, büyükşehir belediye meclisi kararı ile,
yıkılan ibadethane ve yurtların yerine veya ihtiyaç duyulan
yerlerde ibadethane ve yurt inşa edilir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, muhtemelen şeye soracaksınız ama bir
hususu arz etmek istiyorum.
Şimdi, bu madde, 73üncü madde kentsel dönüşümle ilgili bir
maddedir. Burada, belediye meclislerine verilen bir başka yetki söz
konusu. Aslında bu düzenlemenin kentsel dönüşümle ilgili düzenlemenin
yapıldığı maddede değil, belediyelerin yetkileri olan
maddede düzenlenmesi lazım. Dolayısıyla böyle olduğu zaman,
kentsel dönüşümün içerisine uygun görülen alan diye bir başka
kavram sokulmuş oluyor. Aslında sistematik açıdan gerçekten
belediyelerin yetkilerinde zikredilmesi gereken bir düzenleme olduğunu
düşünüyorum. Sadece tutanaklara girmesi açısından ifade
ediyorum. Yoksa Sayın Bakanlık acaba kentsel dönüşüm
alanlarında uygun görülen yerler mi demek istiyorlar? O konuda bir
şey yaparlarsa
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tamamen
5393 sayılı Belediye Kanununun 73üncü maddesiyle ilgilidir. Burada
esasa müteallik büyük değişiklik yok. Bu 73üncü maddenin
Bakanlık nezdindeki sekretaryasını İçişleri
Bakanlığı yapıyordu, bundan sonra Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı yapacak. Gene, bunun yanında, yine belediyelerin
yapması gereken cephe düzenlemeleriyle ilgili bir madde ilave
edilmiştir. Belediyelerle ilgili bu bizim kendi yasayla yani mevcut Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasasıyla ilgili
değil bu, belediyelere verilen bir yetkidir. Ayrıca belediyelerin
kamu alanı olmayan yerlerde kendisi karar alıp hiç Bakanlar Kuruluna
getirmeden de
Sadece kamu alanlarıyla ilgilidir bu.
OKTAY VURAL (İzmir) Ona bir diyeceğim yok. Maddenin
başlığı, madde 73 diyor ki: Kentsel dönüşüm ve
gelişim alanı olarak düzenlenmiş
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) O da öyle.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla o maddenin içerisinde
dönüşüm alanı dışında bir kavram getiriliyor, onu
ifade ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılıyoruz efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Kentlerde birçok cadde ve sokakta eskiyen bina cephelerine
rastlanılmaktadır. Meri mevzuata göre bina cephelerinde yenileme
yapmak için kat maliklerinin nitelikli çoğunluğunun oyu
gerektiğinden yenileme yapılması imkânsız hâle gelmektedir.
Bina cephelerinde değişiklik ve yenileme ile özel aydınlatma ve
çevre tanzimi çalışmalarının kat maliklerinin arsa
payı çoğunluğu ile verecekleri karar ile yapılabilmesi ve
ayrıca bu konuda belediye bütçeden harcamada bulunulabilmesi için
düzenleme yapılmıştır.
Bina cephelerinin yenilenmesinde karşılaşılan çok
ciddi problemlerden birisi de telif hakkı ödenmesi konusu olup, bu
problemin çözümüne yönelik düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, proje alanlarında zaman zaman ibadethaneler ve
yurtlar yıkılmakta, yerine yenilerinin yapılması konusunda
hukuki sorunlar yaşanmaktadır. Bu konuda Büyükşehir
belediyelerine yetki verilmiş ve kolaylaştırıcı
düzenleme yapılmıştır.
Ayrıca, bu madde kapsamında yapılacak uygulamalar
safhasında sürecin hızlanması bakımından, proje ve
kontrollük hizmet alımları konusunda 4734 sayılı Kanun'dan
muafiyet getirilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 17'nci maddesinde geçen "yapılabilmesi
için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde
karar alınması şarttır." İfadesinin
aşağıdaki şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar
Kurulunca uygun görüldüğü yönünde karar alınması
şarttır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, aslında
biraz önce kabul edilen önergede, katıldıkları önergenin ilk
kısmıyla bizim verdiğimiz önerge aynı.
Dolayısıyla, kabul etmenin bir değişiklik
olmayacağı, biraz önce kabul edilmişti zaten önergemizin ilk
kısmı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Aslında sizin önergeyi
kabul ettik Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Keşke katılsaydınız,
değişen bir şey olmayacaktı ama sırf muhalefetten geliyor
diye
BAŞKAN Sayın Vural gerekçeyi mi okutuyorum?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçeyi okutun efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutalım, tamam.
Gerekçe:
Maddenin daha iyi anlaşılır olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesinde Madde 17yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 18de iki adet önerge vardır, sırasıyla okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
180 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve
18. Maddesi ile 5543 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 1de yer alan
orman veya mera vasıflı alanlardan ibaresinin
çıkarılması ve bulunan taşınmazlardan ibaresinden
sonra çevre düzeni planlarına göre koruma kullanma dengesi
açısından ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel Pervin Buldan Erol Dora
İstanbul Iğdır Mardin
İbrahim Binici Mülkiye Birtane
Şanlıurfa Kars
BAŞKAN Şimdiki önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 18inci maddesinde yer alan sebebiyle ibaresinin
nedeniyle olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Hilal Kaplan Selahattin Karaahmetoğlu Haluk Eyidoğan
Kocaeli Giresun İstanbul
İhsan Kalkavan Haydar Akar
Samsun Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kocaeli Milletvekili Sayın Kaplan, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve tutuklu tüm milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) 18inci maddeyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım.
Afete karşı önlem gerekçesiyle düzenlenen bu kanun
tasarısı Türkiyenin ve kentlerin tamamını riskli ilan etme
olanağı sağlıyor. Bu da TOKİ ve
Başbakanlığa tek imar otoritesi olma olanağını
yaratıyor. Yapı güvenliği için vazgeçilmez olan birçok
denetimden muaf olan TOKİye ülkenin tapusunu vermek akıl işi
değildir. Uygulamaları Kamu İhale Kanununun
dışına çıkarıyorsunuz. Bu nedenle yeni şaibelere
olanak sağlıyorsunuz. Hatırlatmak isterim; her nedense,
Hükûmetinizde bir alışkanlık hâline geldi akçeli işleri
Kamu İhale Kanununun dışına çıkarmak gibi.
Bu tasarı, TOKİye dilediği yapıya el koyma
olanağı veriyor. Riskli alanlarla beraber, aynı
yapıların Maliye Bakanlığı
aracılığıyla TOKİye devri sağlanıyor. Dolayısıyla
şu kaygıyı beraber paylaşıyoruz: Sözde afet riski
bulunan alanlarda ve yapılarda TOKİ ve TOKİnin ortaklarına
yeni rantsal alanlar kazandırılmış oluyor.
Yılların deneyimiyle oluşturulan imar, çevre ve kültür
yasaları devre dışı bırakılıyor.
Kanunun amacıyla hiçbir ilgisi bulunmayan Ankaranın özel bir
alanını yapılaşmaya açmayı hedefleyen bu düzenlemenin
olmasını nasıl açıklıyorsunuz? Yoksa 1980de
kanunlaşan Atatürk Kültür Merkezi alanının
oluşturulması sizleri rahatsız mı ediyor?
2302 sayılı Kanunun Atatürkün doğum
yılının yüzüncü yılında sağlamak amacı,
Atatürkçü anlayıştan ve davranıştan hareketle millî birlik,
beraberlik ve bütünlük duygusunu ve düşüncesini geliştirmek,
bağımsızlık hareketlerindeki öncülüğünü, dünya
görüşünü, insanlık anlayışını ve
barışçıllığını yaymak ve yaşatmak için
kanunla ayrılmış bu alanda Kültür Merkezi, Cumhuriyet Müzesi,
opera binası ve Kurtuluş Savaşı Müzesinin olması
sizleri neden rahatsız ediyor? Amacınız nedir?
İktidarınıza bu konuda güven duymak istiyorum, ancak
şu ana kadar söylediklerinizle uygulamalarınız arasında
buna olanak vermiyorsunuz. Her söyleminizde şöyle bir şey
hissettiriyorsunuz: Halk bize yüzde 50 oy verdi; dolayısıyla
istediğimizi yaparız. Bu anlayış külliyen
yanlıştır. Hiçbir demokraside de yoktur. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, komisyonlarda muhalefet milletvekilleri olumlu hiçbir katkı
sunmuyorlar mı, hiçbir doğru öneri getirmiyorlar mı ki tüm
önergeleri ve önerileri reddediyorsunuz. Bu, doğru bir yaklaşım
değil değerli milletvekilleri. Bu, otoriter bir
yaklaşımdır. Bu, faşistçe bir yaklaşımdır.
Bir taraftan Gelin, Türkiyede yeni bir sivil anayasa yapalım.
diyeceksiniz, ortak mutabakatla anayasadan bahsedeceksiniz, diğer taraftan
muhalefetin hiçbir önerisini dinlemeyeceksiniz, hatta önerileri olanları
da susturacaksınız. İç Tüzük görüşmelerinde ve Eğitim
Komisyonunda olanları hatırlatmak istiyorum size.
Kaldı ki bu konuda zaten sakıncalısınız.
Toplanan deprem vergileri ne oldu, nereye harcadınız? Hesap verdiniz
mi? Vermediniz. 1999da Kocaeli depreminde hasar gören binalarda hâlâ
insanların yaşadığını Sayın Bakan kendisi
itiraf ediyor. On yıldır iktidardasınız. On
yıldır, Kocaelide hasarlı binalara bir şey yapabildiniz
mi? Peki, neden bu hırs, neden çabuk bu noktalara getirmek? Van depreminde
yaşananlar ortadayken size nasıl güvenelim. Bu güveni, değerli
milletvekilleri, değiştirmek sizin elinizde. Mecliste,
yitirdiğiniz bu güveni oluşturmak sizin elinizde. Gelin, bu
vurdumduymaz, bu umursamaz, ben bilirim havasından vazgeçin. Hoşgörü
anlayışını Türkiye Büyük Millet Meclisinde beraber etkin
kılalım.
Bu nedenle, tekrar, tutuklu milletvekilleri konusunu hatırlatarak
hepinize ve yüce Meclise saygılar sunarım.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
180 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve
18. Maddesi ile 5543 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 1de yer alan
orman veya mera vasıflı alanlardan ibaresinin
çıkarılması ve bulunan taşınmazlardan ibaresinden
sonra çevre düzeni planlarına göre koruma kullanma dengesi
açısından ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Erol Dora
BAŞKAN Sayın Dora, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde kentleri
piyasa aktörlerine açmanın temel aracı olarak görülen kentsel
dönüşüm projeleri, özellikle büyük kentlerde ardı ardına
uygulamaya konulmaktadır. Kentsel dönüşüm projeleri, yoksulları,
emekçileri ve marjinal grupları kentlerin dışında oluşturulan
yeni yaşam alanlarına gitmeye zorlamakta ve çekici kentsel
mekânları zengin grupların ve sermayenin kullanımına açma
kaygısı taşımaktadır. Bu özellikleriyle kentsel
dönüşüm projeleri, yoksul ve marjinal gruplar başta olmak üzere,
hemen hemen tüm kentlilerin barınma ve konut haklarına yönelik
saldırıları da içermekte ve yerleşme özgürlüklerini ihlal
etmektedir. Sosyal ve ekonomik dengesizliklerin yoğun olarak
yaşandığı kentlerimizde merkezî ve yerel yönetimler temel
sorumluluklarından biri olmasına karşın bu dengesizlikleri
giderecek politikalar geliştirmekten ve uygulayabilmekten uzak
görmektedirler. En temel haklardan biri olan barınma hakkı, günümüzde
özellikle kent merkezlerindeki gecekondu bölgelerini, çöküntü alanlarını,
merkezî yoksul mahalleleri ve benzerini hedef alan kentsel dönüşüm
projeleriyle ihlal edilmektedir. Bu ihlaller vatandaşların yaşam
alanlarından edilmelerine kadar uzanmaktadır. Kentlerin rant
sağlanabilecek merkezî alanlarına daha iyiye dönüştürme
vaatleriyle el konulmakta ve bu alanlarda yaşayan yoksul marjinal gruplar
kendi yaşam alanlarından uzaklaştırılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
tasarının yasalaşması durumunda Bakanlar Kurulu,
Bakanlık ve TOKİ yüzde 90ı deprem riski altında
gerekçesiyle ülke toprağını hiçbir kayıt ve koşula
bağlı olmaksızın istediği imar hareketine
açabilecektir. Uygulamada gerek bireyin, bölge halkının
hakkını gerekse kamu yararını koruma altına alan yasa
hükümleri devre dışı bırakılmakta ve idarenin denetim
yollarından olan yargısal denetim yolu kapatılmaktadır.
Kendini hukukla sınırlandırmayan, kişilere hukuk
güvenliğini tanımayan bu tasarının yasalaşması
demek yasama organının sosyal hukuk devleti ilkesinden kamu
adına vazgeçmesi anlamına gelmektedir. Bakanlar Kurulu, 17
Ağustos 2001 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 648
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına tüm Türkiye topraklarını tapulu, tapusuz
istediği gibi kullanma yetkisi vermişti. Şimdi ise Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile bu yetkinin hangi araç ve yöntemlerle
kullanılacağı düzenleniyor. Yasa tasarısı, bu anlamda
kentsel dönüşüm adı altında bir anlamda talan yasasına
dönüşmüş durumdadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; neredeyse yüz elli
yıllık bir geçmişi bulunan kentsel dönüşüm ya da kentsel
yenilenme çalışmaları kent planlamasının yanında
sosyoloji, hukuk, finans, mühendislik, mimarlık ve benzeri alanları
tek bir çatı altında toplayan ya da toplaması gereken bir alana
tekabül eder. Üzerinde konuştuğumuz yasa tasarısının
hazırlanmasında konuyla ilgili meslek odalarının,
akademisyenlerin sözü dinlenmemiş, eleştirileri dikkate
alınmamıştır. Bu yönüyle düşünüldüğünde yasa
teklifinin bilimsel koşul ve gerçekliklere uygun olduğunu söylemek
mümkün değildir.
Bunun da ötesinde, buradan çıkarılacak yasa maddelerinin
vatandaşın çıkarlarını gözetmesi gerekirken, bu
yasayla vatandaşın yıllardır sahip olduğu özel
mülkiyetine el konulacaktır. Bu yasa teklifiyle, temel insani haklardan
biri olarak kabul edilen barınma hakkı vatandaşın elinden
alınacak, vatandaşlarımız telafisi mümkün olmayan
mağduriyetlerin içine sürükleneceklerdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyuna
afetleri önleme yasası olarak sunulan bu tasarının
doğuracağı afetler daha ağır sonuçlara yol
açacaktır. Siyasi iktidara sınırsız yetkiler tanıyan,
yargı denetimini dahi yok eden tasarı geri dönülmez zararlar
doğuracaktır. Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu ve imarı
imar afları, denetimsizlik nedeniyle sağlıksız hâle gelen
kentlerde yeni bir yapılanmaya gerek olduğu hepimizin malumudur. Bu
sorunun çözümü planlama, imar, kentleşme, yapı ve afet
alanlarında bilimsel, sosyal ve bütünlükçü yasal düzenlemelerle mümkündür.
Bu vesileyle, tekrar hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum;
teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dora.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde 18i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Caniklinin bir düzeltme talebi vardır, şimdi
kendisine söz veriyorum.
Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz önce, tasarının 17nci maddesinde değişiklik
yapan ve benim de imzam bulunan bir önerge oylanarak kabul edildi. Bu önergenin
gerekçesinin son cümlesinde yer alan ifade kabul edilen metinle uyumlu
değildir. Bir başka ifadeyle, madde metninde gerekçede belirtilen
husus yer almamaktadır. Yani gerekçenin son cümlesinde yer alan
Ayrıca bu madde kapsamında yapılacak uygulamalar
safhasında sürecin hızlanması bakımından proje ve
kontrollük hizmet alımları konusunda 4734 sayılı Kanunda
muafiyet getirilmiştir. şeklindeki ifadenin biraz önce
söylediğim nedenle bir anlamı kalmamıştır,
bulunmamaktadır, buradan çıkarılması gerekir.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Evet, birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 19uncu maddenin (a), (b), (c), (ç), (d) ve (e)
bentleri ayrı ayrı, geçici madde 1 ve 2 dâhil 19 ila 25inci
maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Sakine Öz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Akhisarspor için mi bu kadar alkışlandınız?
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Başkan,
hatırlattığınız için teşekkür ederim.
Akhisarspora buradan başarılar diliyorum. Süper Ligde
yarışacak bu dönemde, kendisine buradan başarılar dilemek
istiyorum, tebrik ediyorum ayrıca kazandığı için de.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, görüştüğümüz bu tasarının adı ile
içeriği arasındaki uyumsuzluğa dikkat çekmek istiyorum.
Tasarının adı afet riski olmasına karşın,
içeriği kentsel dönüşüm ve hatta rantsal dönüşüm
yasasıdır. Sanırsınız afete uğramış ya
da afet riski taşıyan bölgelerin dönüşümü yapılacak. Oysa
bu yasa yıllarca ihmal edilerek çöküntüye uğratılmış
şehirlerin merkezlerinde kalan alanların rantsal dönüşüm
yasasıdır.
Eski Başbakanlarımızdan merhum Necmettin Erbakan,
kızdıklarına Sizi gidi rantiyeciler, sizi. derdi. Şimdi,
Erbakanın adını bir üniversiteye verdiniz. Herhâlde adı
daha çok anılsın istediniz ama merak etmeyin, bu tasarıyla onun
bu sözü çok daha fazla hatırlanacak, adı daha fazla
anılacaktır.
Bu tasarı, ne afet riskini önleme yasasıdır ne de kentsel
dönüşüm yasasıdır; İstanbul ve Ankarayı yeniden
şekillendirme ve yağmalama yasasıdır. İçinde insan
yoktur, içinde yerel yönetim yoktur, meslek örgütü yoktur, bilim insanları
yoktur; AKP İktidarına ve yandaşlarına acaba nasıl
pay çıkarabilirim? hesabı vardır, ayrıca yurttaşlar
var olan haklarını zor kullanarak âdeta zorbaca almak vardır,
lisanslandırılacak kurumlar denilerek yandaş müşavirlik
kurumları vardır; rezerv alanı denilerek talan edilecek mera,
orman, kıyılar, tarihî ve doğal koruma alanları, AKM
alanları vardır.
Şimdi, bu tasarıyla görünürde denetimsiz yapılar kontrol
altına alınacakmış gibi gösteriliyor ama aslında
yıllarca süren ihmaller zinciri kopartılmak yerine yeni rant
alanlarına bağlanıyor. Aslında bilim insanlarının,
meslek odalarının görüşleriyle şekillenecek bir kentsel dönüşüm
yasasının aciliyetine biz de inanıyoruz. Özellikle deprem riski
taşıyan yerlerde bir an önce kentsel dönüşüm
yapılmalıdır ama bir işin aciliyeti plansız
yapılmasını gerektirmez.
Şimdi, komisyonda sorduğum soruları burada yineliyorum:
Acil dediğiniz bu yasa için risk altında olan öncelikli bölge
haritaları yapılmış mıdır? Hangi bölge
önceliklidir? Nereden başlanacaktır? Deprem riski olandan mı,
sel riski olandan mı, heyelan riski olan bölgelerden mi? İstanbuldan
mı, Vandan mı, Simavdan mı, yoksa geçen yıl sel
felaketiyle toprak kayması yaşamış Rizenin Gündoğdu
beldesinden mi veya Ayamama Deresinden mi? Tasarıyı
hazırlayanlar nereden başlayacağını bilmiyorlar
mı? Planlama tüm afetler için mi yapılacak yoksa her afet grubu için
ayrı ayrı mı yapılacak? Bu soruların
yanıtlarını verebilirse, o çok acil ihtiyaç duyulan afet riski
altındaki yerlerin kentsel dönüşüm yasası belki
oluşturulabilir. Ama sorun Nerede rant yaratabilirim? olduğu
sürece, yanıt da insan odaklı değil, rant odaklı
olacaktır.
Yasa gerekçesinde Ülkemiz yüzde 90 deprem riski altındadır.
denilmektedir. Kuşkusuz, deprem öncelikli afettir ama yanlış
kentleşme, kaçak yapılaşma ve hatalı yatırımlar
da doğal afetlere neden olmaktadır. Seller, su baskınları
da afete sebebiyet vermekte, tehlike oluşturmaktadır. Ülkemizin bu
duruma gelmesinde, on yıllık AKP İktidarının
yasaları yeterince uygulayamamış olmasının payı
yok mudur? Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde kaçak
yapılaşma ve ruhsatsız binalarla ilgili çözüm
arayışına gidilmemiş ve hatta bazı bölgelerde orman
arazilerinde yapılaşmaya göz yumulmuştur. Yapılan kentsel
dönüşümlerde de yörenin sosyopolitik durumları dikkate
alınmamış, yurttaşlara sürgünler yaşatılmıştır.
Acaba bunun ardında Türkiye'nin yapılarının tamamen bozulup
yeniden inşa edilmesinin hayali mi vardır?
Bu tasarı, Mera Kanunuyla korunan mera, yaylak ve
kışlak olarak geçen, yasada da rezerv alanları olarak görülen
yerleri de talana, yapılaşmaya, ranta açmaktadır.
Mera Kanununda bu yerlerin başka amaçla kullanılamayacağı
belirtiliyor ancak bu tasarı, bu yerlerin kullanım amacını
değiştiriyor ve yine Bakanlığın, hatta TOKİ'nin
kullanımına veriyor. İlgili fıkrada bu yerler için
Bakanlıkça ihtiyaç duyulan taşınmazlar ifadesi
kullanılıyor.
Sayın milletvekilleri, bu ne kadar muğlak bir
tanımdır? İhtiyaç duyulma gerekçesinin kriterleri nedir? Senden
belediye, benden belediye midir? Demokratik ülkelerde insanların, kamunun
hakkı böyle muğlak ifadelerle ifade edilmez. Elbette kent
merkezlerinde mera kalmamıştır. Kentlerin merkezinde kalan
köhneleşmiş çöküntü bölgelerinde yoksullar, kentsel dönüşüm
gerekçesiyle, yaşadıkları bölgelerden alınıp merkezden
uzak mera alanlarına mı yerleştirilecektir? Bu taşınma
aşamasında yurttaşların sosyokültürel yapıları
dikkate alınacak mıdır? Komşuluk, mahalle ilişkileri,
ekmeklerini nasıl kazanacakları düşünülecek midir?
Sayın milletvekilleri, yine yasa tasarısının,
maddelerinde, konutlar, iş yerleri için, riskli bina tespiti
yapılmış, yıkılmasına karar verilmiş ve kira
yardımı verilmesi gereken durumlardan söz edilmiş ve bunlar
yapılabilir, verilebilir niteliğinde ucu açık sözcüklerle
tanımlanmıştır. Biraz önce de bahsettiğim gibi,
yasaların net olması gerekir. Olabilir, yapılabilir
söylemleri, yandaşlık konusunda sicili bozuk AKP tarafından kime
göre ne davranış göstereceğinin belli
olmadığının bir kanıtıdır? Bu hükümlerin
insanları çaresizliğe, kaos ortamına sürüklemekten başka ne
anlamı vardır?
Mera Kanunu, Orman Kanunu, Turizm, Kıyı Kanunu gibi, askerî
yasak bölgeler ve güvenlik bölgesi gibi kamuya ait arazilerin
korunmasını sağlayan 11 adet kanunun ilgili hükümleri bu yasayla
yok sayılmaktadır. Yine bu düzenlemeyle, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı yetkisiyle, sorgusuz, sualsiz ve hatta
yurttaşların ruhsatlı binaları bile kentsel dönüşüm
alanı ilan edilerek resen el konulacak, TOKİ ile yandaşlara
peşkeş çekilip rant malzemesi yapılacaktır.
Ülkemizde devletin birçok kurum, kuruluş ve işletmesi yok
pahasına özelleştirilmiş olmasına rağmen, padişah
yetkilerine sahip Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kanalı
ile TOKİ tek tabanca niteliğindedir, tekelleşmiştir.
TOKİ, arsa alım ve satımı, plan-proje yapımı,
inşaat-dekorasyon yapım gibi mimar ve mühendislerin mühendislik
hizmetlerini devlet gücüyle yapması ile mimar ve mühendislik fakültesinde
okuyan çocukların iş umutlarını söndürmektedir.
Yine, tasarıda Riskli alanlarda binalara elektrik, su, doğal
gaz verilmesin. deniyor. O zaman sizin yaptığınız işe
kentsel dönüşüm denmez, afet alanlarının dönüştürülmesi
denmez. Bu, insan hakları ihlalidir.
Yasa tasarısında gelir kaynağı olarak belirtilen,
orman, mera, askerî alanlar, AKP İktidarının Kentsel
Dönüşüm Yasasıyla rant kaynağı niteliğinde
görülmektedir. 2/B arazileri afet risk rezerv alanı ilan edilip
satışa sunulacaktır. Yürürlükteki ilgili yasalar devre
dışı bırakılarak Afet riski altındaki
alanların dönüştürülmesi gereklidir. denilecek rantsal
dönüşümle, başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiyenin tarihî ve
doğal zenginlikleri çarçur edilecektir.
Bu yasa, yine ismiyle bağdaşmayan, içinde farklı birçok
maddeyi taşıyan bir torba yasadır. Bu tasarının, 2302
sayılı Atatürkün Doğumunun 100üncü Yılının
Kutlanması ve Atatürk Kültür Merkezi Kurulması Hakkındaki
Yasayla hiçbir ilgisi yoktur. Buna rağmen AKM alanının
tasarıya girmesi gibi akıl ve mantığa uymayan ve hiçbir
yurttaşımızın kabul etmeyeceği bir madde içermektedir.
Derhâl yasadan çıkarılmalıdır.
Geçen günlerde okuduğum bir makalede yazar, tasarı için,
Bakanlık ve TOKİye sıkıyönetim yetkilerinin
verildiğinden söz ediyor. Bu nitelemeyle kantarın topuzunun
kaçtığı anlatılmaktadır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili
Sayın Sadir Durmaz.
Buyurun Sayın Durmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SADİR DURMAZ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 180 sıra sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısı üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
görüşlerini paylaşmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, kentsel dönüşümün tarihine
baktığımızda bozulma ve kullanılamaz olan kentsel
alanların iyileştirilmesine yönelik uygulanan eylemler olarak ifade
edilmektedir. Riskli alanlar için getirildiği iddia edilen bu düzenleme,
içerdiği belirsizlikler nedeniyle kentlerde önemli sorunların
yaşanmasına neden olabilecek, Anayasanın hukuk devleti
ilkesiyle çelişen bir düzenlemedir.
Getirilen bu tasarıda Anayasanın 35inci maddesinde yer alan
kişilerin mülkiyet haklarının elinden
alındığı, 36ncı maddesinde belirtilen hak arama
özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı, 45inci maddesinde
yer alan tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında
çalışanların korunması hususuna aykırı hükümlere
yer verilerek zaten can çekişmekte olan tarım ve
hayvancılığa ağır bir darbe vurulduğu,
Anayasanın 125inci maddesinde yer alan idarenin her türlü eylem ve
işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğu ilkesine
aykırı olarak yargı yolunun kapatıldığı
görülmektedir.
Tasarıyla riskli alanların ve riskli yapıların
belirlenmesiyle ülkenin tüm afet riskli alanlarında var olan
yapıların iyileştirilmesi, tasfiyesi ve yenilenmesi
konularında yetki, genel olarak Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına verilmektedir. Bakanlığa tanınan
yetkilerle belediyeler kendi bölgelerinde etkisiz kalacak, halk ile belediye,
belediye ile Bakanlık karşı karşıya gelebilecektir.
Diğer bir ifadeyle, halk tarafından seçilmiş yerel yönetimlerin
kanunlarla verilmiş yetkilerini kullanması Bakanlığın
inisiyatifine bırakılmaktadır. Bütün yetkilerin
Bakanlığa verilmesi sonucunda AKP kendi belediyelerini korurken
muhalefet belediyelerini çalıştırmamak için her türlü engeli
çıkaracaktır. Pek çok kentin gelişme alanlarında bazen de
gelişme yönünün aksine kentin nâzım planlarıyla çelişen
konumlarda Bakanlığın ve TOKİnin belediyelere rağmen
yapacağı uygulamaları görmek sürpriz olmayacaktır.
Sayın milletvekilleri, bu tasarıyla üstelik bu
taşınmazların riskli alanda olma şartı da aranmadan
Bakanlığa tahsis edilmesinin, Bakanlık tarafından
yapılaşma amacıyla kullanılmasının ve bu
alanların Bakanlık aracılığıyla TOKİ ya da
belediyelere bedelsiz devrinin önü açılmaktadır. Bu devir
işlemlerinin hangi amaçla ve hangi şartlarda
yapılacağı belirtilmemiştir. Bu durumda, kentin rantı
yükselen bölümlerinde yer alan hazine mülkiyetindeki alanların,
Bakanlık, TOKİ ya da AKPli belediyelerce talan edilmesinin de önü
ardına kadar açılmaktadır. AKPli yerel yönetimlerin 2004ten bu
yana gerçekleştirdiği siyasal istismara dayalı uygulamalar,
tarım, orman ve yeşil alanların imara açılması ve
sözde atıl durumdaki kamusal alanların ekonomiye
kazandırılması adı altındaki icraatlarını
dikkate aldığımız zaman, AKPnin buradan asıl
muradının kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm
olduğu ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, getirilen düzenlemeyle kamuya personel
alımına ilişkin hak ve nasafet kurallarına uygun
düzenlemeler hiçe sayılarak, yandaşlara sınırı
belirsiz bir şekilde kadro ve ücret vermek suretiyle
kayırmacılığa zemin oluşturulmaktadır.
Sözleşmeli personel çalıştırılması konusunda, 657
sayılı Kanunda öngörülenin dışında yeni bir
sözleşmeli personel rejimi ihdas edilmektedir.
Tasarıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 27nci maddesinde belirtilen acil durumlarda telafisi imkânsız
zararların oluşmasına engel olmak için başvurulan
yürütmenin durdurulması talepleri ortadan kaldırılmaktadır.
Ayrıca, aynı kanunun 7nci maddesinde belirtilen altmış
günlük dava açma süresi kısıtlanarak Anayasanın hak arama
hürriyetine aykırı olarak otuz güne düşürülmektedir.
Yine getirilen bu tasarıyla, mal ve hizmet
alımlarının, Kamu İhale Kanununun 21inci maddesinin (b)
bendine göre pazarlık usulü ile yapılması öngörülmüştür.
Böyle büyük projelerin ilan yapılmadan adrese teslim şeklinde
gerçekleştirilmesi, Kamu İhale Kanununun 5inci maddesinde
belirtilen temel ilkelerden saydamlık, rekabet, eşit muamele,
güvenilirlik, gizlilik ve kamuoyu denetimi ilkelerinden hiçbirisine
uymamaktadır. Tek başına bu madde bile bu düzenleme ile
asıl amaçlananın kentsel dönüşüm değil, rantsal
dönüşüm olduğunu göstermektedir.
Sayın milletvekilleri, bu yasa ile AKP hükûmetlerinin
kentleşme konusunda izlemiş olduğu yandaşlara rant
sağlama politikası devam ettirilmek istenmektedir. Afet riski gerekçe
gösterilerek tüm kentlerimizin bir rant aktarım alanı hâline
dönüştürülmesi kabul edilebilir bir durum değildir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu düzenlemede adalet yok, hak yok,
hukuk yok, zulüm var; en önemlisi, insan yok. Sulukuledeki Roman
kardeşlerimize ne yaptınız? İstanbulun
Değerli
milletvekilleri, daha önce başlayan görüşmelerde söz alan muhalefet
sözcülerinin tamamı hemen hemen aynı tespitlerle eleştirilerini
ortaya koydular. Muhalefeti dinlemeyeceğinizi, dikkate
almayacağınızı biliyorum ama bırakın muhalefeti,
siz, Bakanlık bürokrasisini dahi dikkate almıyorsunuz. Buradan neyi
kastediyorum? 300e yakın bürokrat, teknik eleman ve uzmanın
katılımıyla 2009 yılında gerçekleştirilen
Kentleşme Şûrasının sonuçları da bu taslağa
yansıtılmamıştır. Bakanlığın sitesinde
kentsel dönüşüm Fiziksel mekânın dönüşümünün yanı
sıra, sosyal adalet ve gelişim, sosyal bütünleşme, yerel
ekonomik kalkınma, tarihî ve kültürel mirasın ve doğal çevrenin
korunması, zarar azaltma ve risk yönetimi, sürdürülebilirliğin
sağlanması ve benzeri ilkeler çerçevesinde kapsamlı ve
bütünleşik bir yaklaşımla ele alınması gereken bir
konudur. şeklinde açıklanmaktadır.
Sayın
Bakan, bürokrasiyi dinleme, uzmanları dinleme, sivil toplum
kuruluşlarını dinleme, muhalefeti dinleme; siz kimi dinlediniz
Allah aşkına? Bu düzenlemeyi yaparken bu kadar dolambaçlı bir
anlatıma gerek var mıydı? Doğrusu, çok açık bir
şekilde bir cümleyle şöyle ifade etseniz daha uygun olurdu: TOKİdir,
ne yapsa yeridir! Sınırsız sorumsuz TOKİ kooperatifi
canının istediğini yapar, AKP yetkililerine
kırmızı halılı törenler düzenler, seçim
yasaklarını deler, Sayıştay denetimini deler, Kamu
İhale Kurumu mevzuatını deler, idari yargıyı deler!
Memlekette satacak yer bırakmadınız, şimdi de
gözünüzü ormanlara, meralara, askerî alanlara diktiniz. Allah gözünüzü
doyursun. demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Bu kanun, yolsuzlukların meşru bir kılıfa
büründürüldüğü, âdeta yolsuzluğun prosedürlerinin düzenlendiği,
AKP pervasızlığının geldiği aşamayı
gösteren tarihî bir belgedir. Yolsuzluğa kanun uyduruyorsunuz. Bunu
anladık da buna fetva verecek bir hoca bulabilecek misiniz; doğrusu
merak ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu bir ezip geçen tank kanunudur,
garibanın mülkünü zengine dağıtan, dünyanın en adaletsiz
kanunudur. Ne orman ne tarım ne felaket ne güvenlik ne turizm ne kültür
ve tabiat varlıkları ne kıyı ne de toprak kanunu, hiçbir
şey dinlemem. Yetmez, diğer hiçbir kanunu da dinlemem. İktidarımın bu son döneminde
gücüm varken her şeyi alır, ezer geçerim. demektesiniz. Devletin
malıyla kendi malını birleştirmek, sultanlığın son
aşaması demektir. Kısaca, XIV. Louisnin dediği gibi Kanun
benim. anlayışının 21inci asırdaki versiyonu bu
düzenleme. Allah ıslah etsin!
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyeti saygıyla selamlarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Durmaz.
Barış ve Demokrasi Partisi İstanbul Milletvekili
Sayın Sebahat Tuncel, buyurunuz.
BDP GRUBU ADINA SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 180 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten bu yasa tasarısı konusunda
yaklaşımımızı hep ifade ettik. Anlaşılan o
ki bütün gruplar da bu konuda anlaşmış durumda. Bu, kentsel dönüşüm
değil, aslında kentsel rant yasası. Bu konu ciddi bir konu ve
AKP Hükûmeti bu konuyu da hiçbir zaman kendisine
de problem hâline getirmiyor, o yüzden de bütün yasaları böyle
değerlendiriyor. Hükûmet bütün uygulamalarında yani sosyal
politikalardan tutalım ekonomiye kadar, kadın sorununa kadar,
gençliğin durumuna kadar hepsinde kâr-zarar hesabı yaparak
düzenlemeler yapıyor. Öyle ki Sayın Başbakanın en son
Devlet Tiyatrolarına ilişkin değerlendirmeleri de bu kâr-zarar
hesabının ne kadar önemli olduğunu, AKPnin sadece bunun
hesabını yaptığını bir kez daha gösteriyor. Yani
Devlet Tiyatrolarının toplumda ne kadar etkili olduğunu, kaç
insanın tiyatroyla buluşturulduğunu, insanların, tiyatroya
parası olmayanların ya da en azından ekonomik olarak
ulaşamayanların bu konudaki şeyini düşünmek yerine
İşte, ne kadar para veriyoruz, ne kadar getiriyor; dolayısıyla
biz bunu elimizden çıkaralım. yaklaşımı da gösteriyor
ki her alanda kâr-zarar hesabı yapıyor.
AKPnin ustalık döneminin temel politikalarından
birisi de şu: Biz bu ustalık döneminde nasıl olur cebimizi daha
yoğun doldururuz; talan edemediğimiz alanları, meraları,
orman alanlarını, yaşam alanlarını, dereleri
nasıl olur da kentsel rantın bir parçası hâline getirebiliriz
yaklaşımı üzerinden...
Bu kürsüde daha önceden, de ifade etmiştim, AKP Hükûmetinin
yaptığı çok önemli bir başarı var: Söylemde iyi
şeyler yapıyormuş gibi, işte demokrasi konusunda,
özgürlükler konusunda, eşitlik konusunda, yine bu kentsel dönüşüme
zemin sağlayacak konularda
Yine, bu yasa kapsamında, aslında
afet riski altındaki alanları düzenleme konusunda iyi bir şey
sunuyorlar, reklamlar iyi ama içine girdiğinizde -ciddi anlamda Türkiye
halklarının yaşamını zindan edecek- gerçekten
geleceğe dair, çocuklarımıza güzel bir gelecek, en azından
yaşam alanları bırakacak bir gelecek bile
bırakmıyorlar! Yani şimdi Elde kalan üç-beş yeri de
nasıl biz rant alanına çeviririz, buradan nasıl kâr elde
edebiliriz? Bu, ciddi bir sorun ve bu zihniyetle, bu yaklaşımla
mücadele edilmediği sürece Türkiyede gerçekten demokratik bir
yaklaşım olması mümkün değil.
Sayın milletvekilleri, kentleşme önemli bir konu ama
bu kentleşmenin nasıl olacağı da önemli. Eğer siz
kentleri sadece elitlerin, sadece zenginlerin, parası olanların
yaşayabileceği bir mekân olarak düşünüyorsanız -ki AKPnin
politikası bu- aslında en güzel yerleri, en verimli yerleri diyelim ki zenginlere, bir avuç zengine gösteriyor, onun
dışındaki işte bu ülkede Romanların, Kürtlerin, yoksul
Türk emekçilerinin, hepsini de bu yaşam alanlarının
dışına itiyor. Bir yandan kentsel dönüşüm diye Biz daha
güzel yerler yapacağız. deyip insanlara sözde daha iyi evler
Ki,
TOKİ de Başbakanlığa bağlı, her şey
hazır. Siz ev alacaksınız, nereden alacaksınız?
TOKİden alacaksınız, size daha iyi evler verecek! Bir yandan
hem insanların yaşam alanlarını ortadan
kaldırıyor, onların sosyal çevresini, akraba ilişkilerini,
toplumsal ilişkilerini paramparça ediyor, zenginlerle yoksullar
arasında çok daha fazla duvar örüyor, sınıflaşmayı
geliştiriyor, diğer yandan da zaten yoksul emekçi insanları
şehrin dışına iterek Orada al, yaşa. diyor. Bu, çok
ciddi bir problem ve sosyal devlet olma olgusunu zedeleyen, eşitlik
ilkesini zedeleyen bir konu. Bu hiç tartışılmıyor, mesele
olunca, Biz daha iyi kentler yapıyoruz. Bu daha iyi kentlerde kim
yaşıyor, nasıl yaşıyor?
Diğer bir problem alanı, bütün bunlar yapılırken o
kentte yaşayan insanlar hiç dikkate alınmıyor. O kentte
yaşayan sosyal bilimciler, bu konuda uzman olanlar, örneğin kentsel
dönüşüm konusunda diyelim ki bu çevreyle ilgilenen, gerçekten
sağlıklı bir kentsel dönüşüm projesi yapacak olan mimarlar,
mühendisler odası, şehir planlamacıları ya da bu konuda
çalışma yürüten sivil toplum örgütleriyle ortaklaşma konusu
kesinlikle yok, biz yaptık, oldu yaklaşımı! Şimdi
nasıl oluyor da böylesi bir şeyde siz demokratik bir değerden
bahsediyorsunuz?
Sayın milletvekilleri, kentler sadece binalardan oluşmuyor.
Şimdi biz demokrasiyi de inşa edeceksek kentlerin oluşumuyla
birlikte aynı zamanda demokrasileri de inşa etmek durumundayız,
sadece binalardan ibaret bir yaşam değil. Şimdi, AKP Hükûmeti
binalar yapıyor, insanları içine yerleştirirse bu işin
çözüleceğini düşünüyor. Bu çok ciddi bir problem, yani kentsel
dönüşüm meselesi sadece bir kentsel rant meselesi değil, birilerinin cebini
doldurmak değil, aynı zamanda sosyal adaletsizliği,
eşitsizliği de körükleyen bir nokta.
Burada sayın milletvekillerini, özellikle iktidar milletvekillerini
uyarmak isterim: Adaletsizliğin olduğu yerde isyan vardır! Sizin
bu yaklaşımınız aslında insanları isyana
teşvik ediyor çünkü siz bir grubun, yüzde 10un geleceği için,
onların daha rahat yaşaması için, AKPnin
yandaşlarını daha rahat ettirebilmeniz için milyonlarca yoksul
emekçiyi yaşam alanının dışına itiyorsunuz, bu
kabul edilebilir bir nokta değil.
İkincisi, geleceğimizi gasbediyorsunuz yani derelere HESler
yaparak, kentsel dönüşüm adı altında yapılan işte,
orman alanlarını, diyelim ki meraları, daha etkin sulak alanları,
bunların hepsini siz şehirleşmeye açıyorsunuz ve
aslında ekosistemi de ekolojiyi de ortadan kaldırıyorsunuz yani
bu, ciddi anlamda, insanlığa, geleceğe dair büyük bir darbedir.
Siz cebinizi dolduruyorsunuz ama biz gerçekten önümüzdeki süreçte belki nefes
alabilecek alanlar bile yapamayacağız.
Bunun en bariz örneği işte, bu yapılması
düşünülen Atatürk Kültür Merkezine ilişkin durum. Şimdi, burada,
bu yasal düzenleme ortadan kaldırılıyor. Neydi daha önceki
düzenleme: Bu alan içerisinde Millî Mücadele tarihi, Türk halk kültürünü ve
sanatlarını tanıtan yerel ve çeşitli müzeler, çeşitli
sahneler ve toplantı salonları, sergi alanları, arşiv ve
kitaplıklar, atölyeler ve benzeri yerlerden meydana gelen Atatürk Kültür
Merkezi ile Millî Komitece saptanacak tesis ve alanlar bulunur. Bunların
dışında Atatürk Kültür Merkezi alanında hiçbir yapı
yapılamaz. Şimdi, siz bunu değiştirerek aslında
burayı da yeni yapılara, yeni rant alanlarına
dönüştürüyorsunuz. Bu bir örnek, aslında birçok alanda benzer bir
durum gerçekleştiriliyor yani orman alanları talan ediliyor, sulak
alanlar ortadan kaldırılıyor.
Bu, aynı zamanda AKP Hükûmetinin, Türkiye halklarının
geleceğini rehin alma politikasıdır, yoksa afet riski olan
yerlerde gerçekten insanca yaşam koşullarının
hazırlanması meselesi değil o yüzden biz bu yasa
tasarısına karşıyız.
Bakın, ben İstanbul milletvekiliyim ve İstanbul bir
deprem bölgesi, olası bir depremde belki de 10 binlerce insan zarar
görecek. Şimdi, buradan gerçekten oradaki riskleri ortaya çıkarmak,
orada insanların daha sağlam, daha güvenceli bir yaşam
geleceğini hazırlamak, bu konuda sivil toplum örgütleriyle, halkla
ortak çalışma yapmak, risk teşkil eden yapıları
yenilemek ve bu konuda insanların özellikle kendi yaşamını
idame ettirecek bir yapılaşmayı, kentleşmeyi gelin birlikte
yapalım ama bu konuda da problem var. Ne yapılıyor?
İnsanlara deniyor ki: Yapın, değiştirin. Sizin
binanız risklidir, depreme dayanıklı değil. Ama bu konuda
hiçbir sorumluluk almıyor aksine halkın üzerine sorumluluk yüklüyor.
Şimdi, siz, insanların yaşam standartlarını
yükseltme konusunda hiçbir çalışma yapmayacaksınız, kentsel
yaşamı düzeltme konusunda hiçbir çalışma
yapmayacaksınız, yaşamın bütün yükünü yoksul, emekçi
insanların sırtına bırakacaksınız, ama burada da
Afet riski altındaki alanları dönüştürüyoruz, bu konuda iyi bir
şey yapıyoruz, halka müjde veriyoruz. diye düzenlemeler
yapacaksınız. Bununla kimseyi kandıramazsınız, belki
kendi yandaşlarınızı ikna edebilirsiniz. Onları da
kandırdığınızı zannetmiyorum, çünkü onlar da bu
düzenlemenin ne demek olduğunu biliyorlar. Bunun bir dönüşüm meselesi
olmadığını, insanların yaşamını
kolaylaştıracak bir durum olmadığını, aksine yeni
rant alanları açtığını, hatta kendisini dokunulmaz
kılan bir kılıfla bunu gerçekleştirdiğini görüyoruz. Yani
yasal durum, buna müdahale etme, yasal süreci işletme olanağı
bile insanların elinden alınıyor, bu gerçekten kabul edilebilir
bir yaklaşım değil. Bunu sadece kendiniz için değil, bu
ülkenin geleceği açısından da düşünmeniz gerekiyor.
Sayın milletvekilleri, sonuç olarak şunu ifade etmek
istiyoruz. Bu ülkede yaşayan herkes, gerçekten Anayasada denildiği
gibi Herkes sağlıklı bir kentte yaşama, güvenceli bir
kentte yaşama ve eşit ve özgür yurttaşlık temelinde, sosyal
hakları eşit düzeyde yaşama hakkına sahiptir.
Dolayısıyla, siz düzenlemeleri buna göre yapmak
durumundasınız. Bunu yapmadığınızda ortaya
çıkacak adaletsizlikten, eşitsizlikten, ortaya çıkacak durumdan
sorumlu olursunuz. Bu Parlamentonun bunu yapmaya hakkı yoktur. AKP
Hükûmetinin Ben istediğim gibi yaparım, sayısal çoğunluk
da vardır. diyerek yaptığı bir şey demokrasi
değil, parlamenter sistemin işlediği anlamına gelmez, aksine,
despotik bir sistemin nasıl işlediğini, nasıl bize
dayatıldığını, Türkiye halklarının
nasıl alternatifsiz bırakıldığını gösterir.
Bir kez daha, bu yaklaşımı kabul etmediğimizi biz ifade
ediyoruz.
Bu kanunun geçeceğini de biliyoruz. Bu kürsüde sadece
itirazlarımızı ifade etmek ve Türkiye kamuoyunu bilgilendirme
görev ve sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz, yoksa parmak
sayısıyla tabii ki bu kanun geçecektir, en azından bu
itirazlarımız kayda geçsin diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tuncel.
Şimdi beş dakikamız kaldı.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen işleri sırasıyla görüşmek için, 16
Mayıs 2012 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati:
19.55