TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
108inci
Birleşim
17
Mayıs 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, 18
Mayıs Kırım sürgününün yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakanın,
19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Muş Milletvekili Demir Çelikin, Dünya Ana Dil
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin, Türkiye'nin, ulusal gençlik konseyine ve kapsamlı
gençlik politikalarına sahip olmadığına ve gençlerin
devletten kendilerine yönelik politikalar geliştirmesini beklediğine
ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlının, Ziraat Bankasının kredi
oranlarını düşürmesi nedeniyle çiftçilerin mağdur
olduğuna ve buğday fiyatıyla ilgili bir açıklama
yapılmadığına ilişkin açıklaması
3.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Hatayın Dörtyol ilçesinde terörist
saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve iktidarın
terörle mücadelede güçlü bir irade ortaya koyması gerektiğine
ilişkin açıklaması
4.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, Cumhuriyet Halk Partisi olarak gıda
güvenliği sağlanarak okul sütünün verilmesinden yana olduklarına
ilişkin açıklaması
5.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatyada içme suyunun
kirliliğine ve Malatyanın Doğanyol ilçesine bağlı
Gökçe köyünde 22 çocuğun sütten zehirlendiğine ilişkin
açıklaması
6.- Manisa Milletvekili
Selçuk Özdağın, futbolun şiddet aracı olmaması
gerektiğine ve bu konuda kulüplerin de sorumluluğu olduğuna
ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili
Necati Özensoyun, Kırım sürgününün 68inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hatayın Dörtyol ilçesinde
terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Fenerbahçe-Galatasaray maçından
sonra çıkan olaylara ilişkin açıklaması
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Hatayın Dörtyol ilçesinde
terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve Uluderede
sınır kaçakçılığı olaylarıyla ilgili medyada
yer alan iddiaların Hükûmet tarafından açıklığa
kavuşturulması gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Hatayın Dörtyol ilçesinde terörist
saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve terörle mücadelenin
kararlılıkla sürdürüleceğine ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu
ve 24 milletvekilinin, fındık üreticisinin sorunlarının ve
çözüm önerilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280)
2.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 25 milletvekilinin, taş
ocaklarının çevreye verdiği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/281)
3.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz ve 21 milletvekilinin, Üçüncü Boğaz Köprüsünün
güzergâhının tespiti ve ihale edilmesinde yaşanan
sorunların ve bunların çözüm yollarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/282)
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaç ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ile 9
Milletvekilinin; Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile
Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 11 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Özgür
Özel ve Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ile 53
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ile 2 Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelikin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/489, 2/488,
2/494, 2/496, 2/497) (S. Sayısı: 232)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/552) (S. Sayısı: 226)
4.- Avrupa İmar ve
Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında
Değişiklik Yapılmasına İlişkin 137 ve 138
Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/553) (S. Sayısı:
179)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/543) (S. Sayısı: 235)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve
Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını
Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/445) (S. Sayısı: 97)
7.- Ekonomik
İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası
Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine
İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/481) (S. Sayısı: 101)
8.- Türkiye Cumhuriyet
Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/357) (S. Sayısı: 153)
9.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin İşleyiş
Esaslarına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 155)
10.- Karadeniz Ticaret
ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 178)
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında
İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/295) (S. Sayısı: 59)
12.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/478) (S. Sayısı: 127)
VII.- OYLAMALAR
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
2.- Avrupa İmar ve
Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında
Değişiklik Yapılmasına İlişkin 137 ve 138
Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve
Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını
Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
5.- Ekonomik
İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası
Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine
İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
6.- Türkiye Cumhuriyet Hükümeti
ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
7.- Karadeniz Ticaret
ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
8.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve
Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
9.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurtun,
Tepebaşı-Aşağısöğütönü TOKİ siteleri
sakinlerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6394)
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan
işçilerin sorunlarına,
Ülkemizde yabancı gerçek ve tüzel kişilere
satılan taşınmazlara,
İlişkin soruları ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/6415), (7/6416)
3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Niğde-Akkaya Barajında yaşanan kirliliğe ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/6513)
17
Mayıs 2012 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa HAMARAT (Ordu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
_____0_____
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 108inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayımız
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer
dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap
süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz,
Kırım sürgünü hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili
Sayın Ruhsar Demirele aittir.
Buyurun Sayın Demirel. (MHP
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, 18 Mayıs
Kırım sürgününün yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yarın 18 Mayıs, büyük
Kırım sürgününün yıl dönümü, bizim için bir matem günü. Bu günle
ilgili birkaç cümle paylaşmak istiyorum sizinle.
Sözüme insanla başlamak istiyorum;
medeniyetler kuran, akıl sahibi, düşünen, bilimi, teknolojiyi
geliştiren insandan. Bilim, teknoloji gelişiyor, dünya
değişiyor, toplumlar da ilerliyor ama bu ilerleme her zaman
insanın hayrına, faydasına olmayabiliyor. İşte bu
insan için hayırlı olmayanlardan bazıları da vahşetle
ifade ediliyor. Bunların bir kısmı yalnızca bir insanı
hedef alanlar değil, bir milleti, bir toplumu hedef alanları da var.
Bunların içinde dünya kültürüne büyük katkıda bulunmuş, dünyanın
en barışçıl toplumlarından diye bilinen biz Türk toplumunun
çok büyük bir parçası, Kırım Türkleri de nasibini aldı.
18inci yüzyılda başlayan büyük sürgünle 1,5 milyona yakın
Kırım Türkü dünyanın çok çeşitli yerlerine gitmek zorunda
kaldılar, kendi ana vatanlarından sürgün edildiler. 1944ün 18
Mayısında ise Stalin ve adamları Kırımdaki bütün
köyleri bastılar gece yarısı ve onlara şunu söylediler:
Hemen burayı terk ediyorsunuz yanınıza hiçbir şey
almadan. Vatanlarını hatırlatan hiçbir şeyi yanlarına
almalarına izin verilmedi ama Stalin ve adamları bir şeyi unuttular:
Vatan yalnızca eşyayla anılmaz. Kırım Türkleri
memleketlerinin kokusunu içlerinde, ciğerlerinde taşıdılar,
türkülerini dillerinde taşıdılar ve memleketleriyle beraber yol
aldılar bütün bu yıllar boyunca. İşte bu nedenle, bu büyük
soykırımdan kurtulabilen, sağ kalabilen
soydaşlarımız o devirde dünyada bağımsız tek Türk
devleti olan Türkiye Cumhuriyetinde, ak topraklarda buluştular. Bütün
Türkler tek ordu tezini ortaya atan hemşehrimiz İsmail Bey
Gaspıralının da dediği gibi, dilde, fikirde, işte
birlik için Türkiyeye, ak topraklara geldiler fakat burada bulunduğumuz,
burada yer aldığımız, burada yerleştiğimiz sürece
Kırımı hiçbir zaman unutmadık, Kırımda
yaşatılanları ve bugün de yaşananları. İşte
böylesi bir süreçte, 15 Mayıs 2012 günü 4 soydaşımız
Ukrayna polisi tarafından gözaltına alındı; Rinat
Şaymardanov, Vasvi Abduraimov, Rüstem Halilov ve Ayder Mustafayev hâlen
Ukrayna polisi tarafından gözaltında tutuluyor açlık grevi
yaptıkları için. Ben buradan, Sayın Dışişleri
Bakanının şahsında Dışişleri personelinden
istirham ediyorum: Ukrayna Hükûmetiyle geçecekleri bir iletişimle, bu
soydaşlarımızın tutukluluklarının bitirilmesi
için gayret sarf etmelerini rica ediyorum. Bu soykırım sürecinde yaşanan
sürgünün ölüm hedefli olduğunun en somut göstergelerinden biri de Arabat
köyünde unutulan sürgün edilmemiş Kırım Türklerinin Karadeniz
açıklarında gemilerle denize bırakılmalarıdır.
İşte, o süreçte yaşananları türkülere, marşlara döken
ve Kırım Halk Cumhuriyetinin de kurucusu olan ve bugün,
Kırım Türk Kurultayının marşının sözlerini
de yazmış olan Numan Çelebi Cihanın iki mısrasıyla
sözlerime son vereceğim:
Ant etmişim, söz vermişim
millet için ölmeye,
Bilip, görüp milletimin
gözyaşını silmeye.
Kırım sürgününü her 18
Mayısta matemle anıyoruz.
Çok teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Demirel.
Gündem dışı ikinci söz,
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı hakkında söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Aylin Nazlıakaya ait.
Buyurun Sayın Nazlıaka. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakanın,
19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin
gündem dışı konuşması
AYLİN NAZLIAKA (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Mayıs Atatürkü
Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, hiç
şüphesiz, 19 Mayıs bir ulusun direnişinin günüdür; 19 Mayıs,
Anadolunun kaderinin değişiminin günüdür; 19 Mayıs, Türkiye'nin,
Türk halkının emperyalizme karşı mücadelesinin günüdür ve
gene 19 Mayıs, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle,
yaşlısıyla özgürlük savaşının
başladığı gündür. Onun için, 19 Mayıs bir başka
deyişle de laik, demokratik, aydınlık Türkiye Cumhuriyetinin
temellerinin atıldığı gündür. 19 Mayıs Ulu Önder,
büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürkün doğum günüdür. Mustafa Kemal
Atatürk 1930lu yıllarda Anadolu turnesi yaparken köyde bir
kadınımızla tanışmıştır,
kadınımıza Kaç yaşındasın? Hangi tarihte
doğdun? diye sormuştur. Bu kadınımız 1919
yılında doğduğunu söylemiştir. Yaşça daha büyük
gösterdiğine bakarak Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk Emin misin?
dediğinde, kendisini tanımayan kadınımız Evet,
eminim. Benim doğum günüm Atatürkün Samsuna çıktığı
gündür çünkü ben daha öncesinde yaşamıyordum ki. demiştir. Bu
kadın, daha sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisindeki ilk Ankara
Milletvekili olan Satı Kadından başkası değildir.
Dolayısıyla, 19 Mayıs aslında bir ulusun, Türk ulusunun
doğum günüdür değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, Mustafa
Kemal Atatürk yoklukla, yoksullukla, işgalcilerle müthiş bir mücadele
vererek Türkiye Cumhuriyetini kurmuş ve bu cumhuriyeti de gençlere emanet
etmiştir. Benim bütün ümidim gençliktedir. demiştir ve o günlerden
bugünleri görmüş olmalı ki Gençliğe Hitabesinde gençlere
bazı tavsiyelerde de bulunmuştur, demiştir ki: Bu ülke gaflet,
dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olduğu koşullarda da senin,
Türkiye Cumhuriyetinin istiklaline ve
bağımsızlığına sahip çıkma yükümlülüğün
vardır. bunu belirmiştir Gençliğe Hitabesinde. Bu hitabe ki
şu anda maalesef, Hükûmet sözcüleri tarafından, Hükûmet sözcüsü
tarafından Ayet midir ki bu? şeklinde bir yoruma maruz
kalmaktadır maalesef.
Bugün, nasıl bir ortamla
karşı karşıyayız bunu bir kez daha
hatırlayalım: 19 Mayıs Atatürkü Anma Gençlik ve Spor
Bayramı nedeniyle davalık olan bir Millî Eğitim
Bakanlığı düşünün, kindar gençlik yetiştirmek
isteyen bir başbakan düşünün; gene dediğim gibi, Ayet midir
bu? diyerek Gençliğe Hitabeye yönelik bir yorum yapan bir hükûmet
sözcüsü düşünün; birtakım bakanlıkların resmî web
sayfasından bu ülkenin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün resmini
ve ismini çıkartan bakanlar düşünün; gene, gençlerini coplayan, biber
gazıyla zehirleyen, mahkemelerde süründüren, yıllarca hapislerde
çürümeye maruz bırakan bir iktidar düşünün. Maalesef, bugün,
gençliğimizin karşı karşıya kaldığı
durum budur değerli arkadaşlar ve buradan tüm Türk gençliğine,
Mustafa Kemal Atatürkün Türkiye Cumhuriyetini emanet ettiği
gençliğe bir kez daha seslenmek istiyorum:
Sevgili gençler, lütfen, Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürkün Gençliğe Hitabesini ve Bursa Nutkunu hiç
aklınızdan çıkarmayın ve cumhuriyet değerlerine,
cumhuriyet sembollerine sonuna kadar sahip çıkın. Unutmayın ki
dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla ve asla yorulmazlar diyorum.
Ben, bu duygularla, tüm ulusumuzun 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyorum ve
önümüzdeki dönemlerde çağdaş bir Türkiye, ilerici bir Türkiye,
aydınlık, özgür, insan haklarına saygılı bir Türkiye
Cumhuriyetinde nice 19 Mayıs bayramlarını
kutlayabileceğimiz günlerin hasretiyle yandığımı bir
kez daha sizlere ifade etmek istiyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Nazlıaka.
Gündem dışı üçüncü söz,
Dünya Ana Dil Günü münasebetiyle söz isteyen Muş Milletvekili Demir
Çelike aittir.
Buyurun Sayın Çelik.
3.- Muş Milletvekili Demir Çelikin, Dünya Ana Dil
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
DEMİR ÇELİK (Muş)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Ana dil ya da dil, bir insanın
doğuştan kazandığı birinci kuşak insan
hakları olarak yorumlanır. Ana dil, bir topluluğun, bir
halkın özgürlüğünün kendisidir. Dil, bir toplumun, bir halkın
özgürlüğünün kendisi ise o hâliyle geliştirilmeye, büyütülmeye,
güncelleştirilmeye ve çağcıl bir noktaya taşınmaya da
muhtaç bir konudur. O açıdan da dilin özgürlüğü, anayasal, yasal ve
hukuki çerçeveye kavuşturulup günlük yaşamdan eğitime,
iletişimden yayıncılığa, düşünce ve ifade
özgürlüğünden örgütlenme özgürlüğüne dair her türlü siyasal ve sosyal
statüye kavuşturulmasının kendisidir.
Yaradanın, Allahın biz
insanlara, biz kullara bahşettiği, halkları ve toplulukları
birbirinden ayırt eden en temel karakteristik özellik olan dil, binlerce,
on binlerce yıl, tarihin geçmişinden, insanlığın ilk
çıkışından bugüne birikerek, biriktirerek, sanatsal,
siyasal, kültürel ve sosyal yaşamda değerler üreterek bugüne
gelebilmiştir ve bugün itibarıyla 193 ulus üniter devlete rağmen
6 bin civarında birbirinden farklı fonetik sese, birbirinden
farklı gramere ve lehçelere ayrıştırılan ve ayrılan
bu dil, ne yazık ki asimilasyonist ulus üniter devletleri tarafından
birçoğu baskılanmış, ötelenmiş, bu yönüyle de
unutulmaya ve yok olmaya yüz tutmuş bulunmaktadır.
İnsani olan, aynı zamanda, Yaradanın biz
insana bahşettiği bu temel karakteristik özellik milliyetçi
şoven dalgalarla bugün yok olmuşsa, yok olma riskiyle karşı
karşıyaysa bu insani noktada kabul edilebilir bir durum
değildir. Bu açıdan da insanlığın ortak mirası
olan tarih gibi, kültür gibi dil de insanlık tarafından ve bizler
tarafından büyütülmeye, geliştirilmeye ve kendisini sanatsal,
siyasal, kültürel alanda ifade etmesine olanak taşıyacak bir
duyarlılığa da muhtaç bir konudur.
Bu yönüyle, günümüz ulus üniter devletlerin
insanlığa mutluluk getirmediği ama her dile, her kimliğe,
her halka da bir devlet olmayacağından hareketle, mevcut devletlerin
demokratikleştirilmiş, niteliği ve içeriğinde her rengin,
her çiçeğin, her dilin ve her kimliğin kendini görebildiği,
bulabildiği, geliştirebildiği; sanatsal, kültürel, inançsal ve
sosyal alanda kendisini büyütebildiği bir olanak günümüz evrensel
hukukunun devletlere, toplumlara yüklediği bir görevdir. O açıdan da
demokratik, sivil bir anayasayı yapma arifesinde olduğumuz bir
süreçte, başta Kürtçe olmak üzere, Lazcanın, Çerkezcenin üzerindeki
baskıların kaldırıldığı, bu dillerin
kendisini geliştirebildiği, her türlü alanda, başta sosyal ve
kültürel olmak üzere eğitimde ve kamusal alanda
kullanılmasının önündeki engelleri kaldıran, kendilerini
geliştirmesine olanak sağlayan, devletin vatandaşı olmaktan
ileri gelen bu halkların, bu bireylerin de eşit, özgür vatandaş
olmaktan ileri gelen haklarını kullandırmasına fırsat
vermek, bu ana dillerini, yani annelerinden ilk altı aydan itibaren almaya
başladığı fonetik sesleri geliştiren, sanatta
edebiyatta, tiyatroda sinemada, güncel sosyal yaşamda kullanabilecekleri
bir duruma getirmek hepimizin görevi olsa gerek. Hele hele halktan aldığı
temsilî iradeyi halka yansıtmak gibi bir görevi ve rolü olan Meclisin
herkesten ve her kurumdan önceliği bu olmalıdır. Çünkü bu,
Tanrıdan; bu, insanlıktan; bu, tarihten bize miras kalan en önemli
özelliğimizdir, bu özelliğimiz büyütülmelidir, geliştirilmelidir
diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Çelik.
Sisteme giren
arkadaşlarımıza birer dakika söz vereceğim
sırasıyla.
Sayın Erdemir, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin, Türkiye'nin, ulusal gençlik konseyine ve kapsamlı
gençlik politikalarına sahip olmadığına ve gençlerin
devletten kendilerine yönelik politikalar geliştirmesini beklediğine
ilişkin açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün dünyada 155 ülke kendi ulusal
gençlik politikalarını oluşturmuş, 168 ülkeyse gençlik
eşgüdüm yapılarını kurmuştur. Ne yazık ki
Türkiye, dünyada ulusal gençlik konseyine ve kapsamlı gençlik
politikalarına sahip olmayan az sayıda ülkeden biri olmaya devam
etmektedir. Unutulmamalıdır ki gençler sadece geleceğin emanet
edileceği bireyler değil, bugünün ortaklarıdır.
İşsiz gençler, emekçi gençler, öğrenci gençler, engelli gençler,
tutuklu gençler, ev kızları ve LGBT gençler artık sosyal
devletin kendilerine yönelik politikalar geliştirmesini bekliyor.
Görülmeyen gençler artık görülmek istiyor.
Bu vesileyle tüm
yurttaşlarımızın 19 Mayıs Atatürkü Anma Gençlik ve
Spor Bayramını en içten dileklerimle kutlar, esenlikler dilerim.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Erdemir.
Sayın Varlı
2.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlının, Ziraat Bankasının kredi
oranlarını düşürmesi nedeniyle çiftçilerin mağdur
olduğuna ve buğday fiyatıyla ilgili bir açıklama
yapılmadığına ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Hükûmete
hem bir bilgi hem de uyarma noktasında bir konuya temas etmek istiyorum.
Gerçi ilgili Bakan burada yok ama Hükûmeti temsilen bir Bakan var, lütfen not
alsın.
Dün de söylemiştim,
Ziraat Bankasındaki kredi oranları çok düşürüldü, çiftçilerimiz
çok mağdur. Mısırın geçen yıl dönümüne 400 küsur lira
verilirken bu yıl 300 küsur liraya düşürüldü; pamuk aynı
şekilde, buğday aynı şekilde, karpuz aynı
şekilde. Yani geçen yıl 100 bin lira alan çiftçimiz bu yıl ancak
50 bin lira kredi alabiliyor. Bu konuda çiftçilerimiz çok mağduriyet
yaşıyor. Lütfen, bu konuda yeni bir düzenleme yapılması
hususunda bir çalışma yapılması.
İkincisi,
buğday hasadı başlayacak, daha TMOnun ne fiyat
açıklaması var, ne Buğday alacak mı almayacak mı? bu
konularla ilgili hiçbir açıklaması yok. Çiftçilerimiz dört gözle
bekliyorlar, lütfen bu konuda da Hükûmet gereğini yapsın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Varlı.
Sayın Yeniçeri...
3.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Hatayın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda
3 askerin şehit olmasına ve iktidarın terörle mücadelede güçlü
bir irade ortaya koyması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hatayın Dörtyol
ilçesinde vuku bulan, kalleş terörist saldırıda şehit olan
askerlerimize Cenabıallahtan rahmet, ailesine, Türk Silahlı
Kuvvetlerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Dökülen şehit
kanlarında AKP de PKK kadar
sorumludur. Birisi döktüğü, diğeri önleyici politikalar
üretmediği için. AKP İktidarı, Oslo, İmralı, Habur
özürlü bir iktidardır. Son zamanlarda AKP bu özrüne bir de teröristlere
genel af hıyaneti eklemek için yoklama yapmaktadır. AKP terör
konusunda ne yapacağını bilmeyen, şaşkın,
tutarsız ve gaflet içindedir. Bu gaflet, AKPnin millî damarının
çatlamış olmasından kaynaklanmaktadır. İktidarın,
terörle mücadeleye bir an önce doğru bir istikamet ve güçlü bir irade
ortaya koyması milletimizin yararına olacaktır.
İktidarın içinde bulunduğu gafletten uyanmasını
diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Yeniçeri.
Sayın Özkan
4.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, Cumhuriyet Halk Partisi olarak gıda
güvenliği sağlanarak okul sütünün verilmesinden yana olduklarına
ilişkin açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Toplumda ve basında
yanlış bir algılama var. Cumhuriyet Halk Partisi olarak
çiftlikten çatala, çiftlikten damağa gıda güvenliği
sağlanarak okul sütünün, okul elmasının, hatta okul
fındığının verilmesinden yanayız. Bu sütün zor
koşullarda dağıtıldığını biliyoruz.
Uzun ömürlü sütte sorun soğuk zincir halkasının
bozulmasıyla başlar. Soğuk zincire dikkat ederek okul sütünün
devamını sağlamalı. İlerleyen tarihlerde de daha ucuza
mal olan pastörize süte, kısaca İzmir Tire Süt Kooperatifi
örneğini ülke geneline yaymalıyız.
Yarın Burdurda süt
içme rekoru denemesi vardır. İktidar ve muhalefet milletvekilleri olarak tümünüzü ve
basınımızı davet ediyor, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Özkan.
Sayın Ağbaba
5.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatyada içme suyunun
kirliliğine ve Malatyanın Doğanyol ilçesine bağlı
Gökçe köyünde 22 çocuğun sütten zehirlendiğine ilişkin
açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan, AKP döneminde dünyanın en güzel suyu olan
Malatyanın suyu kirlendi. Dünyada herhâlde hiç örneği gözükmeyen bir
100 bine yakın insan Malatyada ishal oldu. Şimdi yine
Malatyanın ilçe, belde ve köylerinde İl Sağlık Müdürlüğünün
yapmış olduğu tahlillerde suların bozuk olduğu
gözüküyor. Çeşmelerden, okullardan, camilerden akan sularda bakteri ve
koli basili mikrobu bulunan içme suları hastalığa davetiye
çıkarıyor. Malatyalılar tifo, ishal, dizanteri ve kolera,
hepatit gibi çok tehlikeli hastalıklarla karşı
karşıya. Malatyalıların göz göre göre hastalanmalarına
göz yumulmamalıdır. Suların bir an önce sağlıklı
hâle getirilmesini istiyorum, yetkilileri duyarlı olmaya
çağırıyorum.
Ayrıca, dün Malatyanın
Doğanyol ilçesine bağlı Gökçe köyünde 22 çocuk sütten
zehirlendi. Bu sütü bozanları da kınıyorum buradan.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ağbaba.
Sayın Özdağ
6.- Manisa Milletvekili
Selçuk Özdağın, futbolun şiddet aracı olmaması
gerektiğine ve bu konuda kulüplerin de sorumluluğu olduğuna
ilişkin açıklaması
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Futbol bir
eğlence, bir deşarj aracı. Her etkinliği kendi
sınırlarında yaşamak en güzeli. Eğlendiren bir
şey kavganın aracı olmamalı. Galatasaray-Fenerbahçe maçından
sonra yaşananlar bu ölçülere sığmadı, araçlar
yakıldı, dükkânlar kundaklandı, ortalık savaş
alanına döndü. Trabzon-Fenerbahçe maçında da aynı görüntüler
vardı. Daha da kötüsü, olaylardan sonra Trabzon yönetiminin
açıklamalarıydı. Yönetim, olayları
haksızlığa karşı gösterilen haklı bir tepki
olarak niteledi. Olaylara bu gözlükle bakmak, kavgayı, şiddeti
meşrulaştırmaktır. Tepki böyle mi olur? Vurarak,
kırarak hangi haksızlığın hakkı
alınmış olur ki. Spor centilmenliktir. Onun için sportmenlikten
bahsediyoruz. Toplumu yönetenlerin hiç ihmal etmemeleri gereken husus toplum
psikolojisidir. İnsanlar kalabalığa karışınca
daha cüretkâr hâle gelirler, yaptıklarının kalabalıkta
kaybolduğunu düşünürler ve kalabalığın
kışkırtıcı atmosferinde bir canavara
dönüşebilirler. Kalabalık, insana güçlülük duygusu, yalnız
olmadığı düşüncesi verir. Bu da her türlü tecavüze
kapı aralayan bir psikolojik durumdur. Kulüp başkanları bu
psikolojiyi ihmal ederlerse her türlü kavgaya çanak tutarlar. Zararı da
tüm takımlarımız ve milletimiz görür. Futbolun bu hâle
gelmesinde kulüp yöneticilerinin sorumluluğu büyüktür. Üslup kavga üslubu
olursa insanlar kavga ederler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdağ,
teşekkür ediyorum.
Sayın Özensoy
7.- Bursa Milletvekili
Necati Özensoyun, Kırım sürgününün 68inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
NECATİ ÖZENSOY (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Kırım kökenli bir
milletvekili olarak, 18 Mayıs sürgününün 68inci yılında,
trenlere doldurularak yüz binlerce soydaşımızın
katledilmesini
Bu soydaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Bu
katledenleri de lanetliyorum.
Bugün altı aylıkken bu
sürgünde yer alarak yaşamayı başarabilen Mustafa Abdülcemil
Kırımoğlunu da buradan selamlıyorum. Kırım Tatar
Millî Meclis Başkanlığını yapan Ukrayna Milletvekili
olan silahsız, kimsenin burnunu kanatmadan bu mücadelesini sürdüren ve
Mustafa Cemiloğlu olarak halk arasında bilinen bu şahsı da
buradan saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Özensoy.
Sayın Hamzaçebi
8.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hatayın Dörtyol ilçesinde
terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sabah
Hatayın Dörtyol ilçesinin Kuzuculu beldesinde Türk Silahlı
Kuvvetleri mensubu bir birliğimize terör örgütünün ateş açması
sonucu silahlı kuvvetler mensubu 3 görevlimiz hayatını
kaybetmiştir, şehit olmuştur. Şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyorum, yaralılara şifa diliyorum, şehitlerimizin
yakınlarına, milletimize, Türk Silahlı Kuvvetlerine sabır
ve başsağlığı diliyorum ve terörü önleme konusunda
Hükûmeti bir kez daha göreve davet ediyorum.
Bugün 17 Mayıs, cumartesi günü 19
Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını kutlayacağız. Bundan
doksan üç yıl önce Atatürk, Samsuna 19 Mayıs 1919 tarihinde
çıkarak Kurtuluş Savaşını başlatmış ve
dünya tarihine örnek olacak bir Kurtuluş Savaşını millet
olarak vermiştik. Bugün bu bayramı gölgelemek isteyen bir
anlayışa karşı bu cumartesi günü milletimiz çok daha güçlü
bir şekilde bu bayrama sahip çıkacak ve kutlayacaktır. Bu inanç
ve düşünceyle milletimizin Gençlik ve Spor Bayramını
kutluyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Hamzaçebi.
Sayın Öğüt
9.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Fenerbahçe-Galatasaray maçından
sonra çıkan olaylara ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Önce Galatasarayın
şampiyonluğunu kutluyorum. 13 Mayıs akşamı
Saraçoğlunun içinde ve çevresinde yaşananları bir çerçeveye
oturtmanın mümkün olmadığını söylemek istiyorum.
Başta Sayın
Başbakan olmak üzere birtakım yandaş, çıkarcı çevreler
ve yine kine bulanmış kalemler, sarı lacivertli kulübe gönül
verenleri suçlu ilan etti.
Kulüpten yapılan
açıklamada, Galatasaray maçından sonra çıkan olaylarla ilgili
olarak Fenerbahçe taraftarının maç boyunca ve sonrasında rakip
takım sporcularına dair kesinlikle hiçbir tepki göstermediği
vurgulandı. Emniyet görevlilerinin müdahale yöntemine değinilerek
''Emniyet güçleri, toplum psikolojisini doğru yönetememenin örneğini
vermiş, taraftarlarımız ile girilen bire bir atışma ve
diyaloglar neticesinde durum ne yazık ki bu noktaya gelmiştir'' eleştirisinde
bulundu. Ben de o akşam oradaydım ve o açıklamanın
altına bir saniye bile kuşku duymadan imzamı atarım. O gün
Saraçoğlunda olan herkes aynı düşünceyi
paylaşacaktır.
Bazı taraftarların
da polise ve çevreye vermiş olduğu saldırıyı burada
açıkça kınamak istiyorum.
Çoluk çocuğa,
kadın erkeğe maç öncesi ve maç sonrası yapılan gaz
saldırısını da burada kınamak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öğüt.
Sayın
Işık
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Hatayın Dörtyol ilçesinde
terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve Uluderede
sınır kaçakçılığı olaylarıyla ilgili medyada
yer alan iddiaların Hükûmet tarafından açıklığa
kavuşturulması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hatayın Dörtyol
ilçesinde PKKlı teröristlerle mücadelede hayatlarını kaybeden,
1i Kütahyalı hemşehrim olmak üzere 3 Türk Silahlı Kuvvetleri
mensubu şehidimize Allahtan rahmet diliyor, tüm hemşehrilerimin ve
milletimizin başı sağ olsun diyorum.
AKPyi, PKKyla
müzakereden vazgeçip, ciddi bir mücadele ortamında gerekli mücadeleyi
vermeye çağırıyorum.
İkinci konu da
Uluderede sınır kaçakçılığı nedeniyle meydana
gelen olaylarda, istihbaratın ABDnin insansız uçakları
tarafından verildiği yönünde bugün medyada yer alan iddialar mutlaka
Hükûmet tarafından açıklığa
kavuşturulmalıdır. Kimin eli kimin cebindedir, kim doğru
istihbarat veriyor, kim vermiyor, bunu milletimizin bilmesi gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Canikli
11.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Hatayın Dörtyol ilçesinde terörist
saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve terörle mücadelenin
kararlılıkla sürdürüleceğine ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz, AK PARTİ Grubu
olarak, bugün Hatayın Dörtyol ilçesindeki çatışmalarda
hayatını kaybeden, şehit olan 3 subayımıza Allahtan
rahmet diliyoruz. Ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine, sevenlerine,
milletimize başsağlığı diliyoruz.
Terörle mücadele
kararlı bir şekilde sürdürülecektir ve terör örgütünün anladığı
dilden bu mücadele sürdürülecektir. Bu konuda en ufak bir tereddüt, bir
kararsızlık söz konusu değildir.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Canikli.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu
ve 24 milletvekilinin, fındık üreticisinin sorunlarının ve
çözüm önerilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz,
Karadeniz için hayati önem taşıyan fındık üreticisinin
sorunlarının tespit edilerek, çözüm önerilerinin
araştırılması ve bunun için yapılacak yasal
düzenlemeler dahil olmak üzere, alınacak önlemlerin tespiti için
Anayasanın 98'inci İç tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
4) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) İlhan Demiröz (Bursa)
7) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
8) Nurettin Demir (Muğla)
9) Ali Özgündüz (İstanbul)
10) Erdal Aksünger (İzmir)
11) Gürkut Acar (Antalya)
12) Hasan Akgöl (Hatay)
13) Mehmet Ali Susam (İzmir)
14) Ali Serindağ (Gaziantep)
15) Ümit Özgümüş (Adana)
16) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
17) Sena Kaleli (Bursa)
18) İhsan Özkes (İstanbul)
19) Ali Demirçalı (Adana)
20) Melda Onur (İstanbul)
21) Doğan Şafak (Niğde)
22) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
23) Sakine Öz (Manisa)
24) İdris Yıldız (Ordu)
25) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
Gerekçe:
Fındık Ürünü Karadeniz Bölge
Halkının, yaklaşık 8,5 milyon
yurttaşımızın ana geçim kaynağı ya da direkt ve
dolaylı, gelirlerini belirleyen en önemli gelir
kaynaklarındandır. Ayrıca ülkemizin tarımsal ürün
ihracatı içerisinde öne çıkan önemli bir döviz kaynağı
niteliği bulunan fındık, bir sanayi ürünü olmasıyla da
istihdama olan katkısı yadırganamayacak özel bir tarımsal
üründür.
Ülkemizde fındık, başta
Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin'in ürünü olmasına rağmen,
bugün itibariyle, Devlet Planlama Teşkilatı ve Devlet İstatistik
Enstitüsünün verilerine göre, 42 ilimizde yetiştirilmektedir. Ülkemizin
Karadeniz'e kıyısı olan hemen her ilinde fındık
üretilmektedir. Fındık, ilkemizin, dünya üretim ve ihracatında
yüzde 75'lik paya sahip olduğu bir üründür. Bu oran, bazı
yıllarda yüzde 80'lere kadar çıkabilmektedir.
Denilebilir ki, dünya üzerinde hiçbir
ülkenin, hem üretimine hem de ihracatına bu oranda sahip olduğu bir
ürün yoktur. Fındık, agrokültürel ekonomik yapıya sahip olan ve
tek ürün ağırlıklı üretim yapısını arz eden
Karadeniz bölgemizin gerek ekonomik ve gerekse sosyal ve kültürel
yapılanmasında ve gelişmesinde, fevkalade öneme haizdir.
Doğu Karadeniz Bölgesi Fındık üretimi için ekolojik
bakımdan en uygun koşullara sahip bulunmaktadır. Bölgemizde,
ticarî yapının boyutlarını ve gelişmesini belirleyen
ve pazar talebini oluşturan gelirlerin başında, ziraî kesimin
fındıktan sağladığı kazançlar gelmektedir. Bu
bağlamda, fındık, bölgemiz ekonomisinin ana gelir
kaynağını oluşturmakta olan bir mahsulüdür. Ayrıca ülkemizin
tarımsal ürün ihracatı içerisinde öne çıkan önemli bir döviz
kaynağı niteliği bulunan fındık, bir sanayi ürünü
olmasıyla da istihdama olan katkısı yadırganamayacak özel
bir tarımsal üründür.
Fındık üreticisinin
hakkının verilmesi; bölgede yaşanan yoğun göçün yerinde
istihdamla çözülmesini sağlayacağı gibi, Karadeniz Bölgesinin
temel problemlerinden olan erozyonla mücadelede de önemli bir yer tutan
fındık bahçelerinin korunmasını dolayısıyla
erozyonla mücadelede de başarılı olunmasını
sağlayacaktır.
2011 fındık rekoltesinde
meydana gelen düşüş özellikle Giresun ili çevresinde % 70-80
oranında gerçekleşmiştir. Ürün kaybı çiftçilerimizin
iradeleri dışında ekolojik dengesizlikler, endüstriyel tarımın
beraberinde getirdiği olumsuzluklar sonucunda gerçekleşmektedir.
Bölge üreticisi kamu bankaları ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden
kullandıkları kredileri ödeyemeyecek durumdadır. Alan bazlı
gelir desteği, iyi tarım uygulama desteği, gübre, mazot, toprak
analizi desteği ödemelerinin bir an önce yapılması gerekmektedir
ve ürün sigorta bedellerinin ödenmesinde güçlükler yaşanacağı
düşünülmektedir. Karadeniz bölgesi ve ülkemiz için büyük önem arz eden
fındığın dünyada en kaliteli yetiştirilebildiği coğrafi
bölgesinde varlığını sürdürebilmesi devlet tarafından
desteklenmesi ile mümkün görünmektedir. Fındık alanlarında don
gibi kuraklığın, bitkinin soğuklama ihtiyacı ve
tozlanmasının doğal yollardan sağlanamamasının
yaşanan risk ve belirsizlikler olduğu düşünülerek sigorta
kapsamında değerlendirilmesi ihtiyaç hâline delmiştir. 2004
yılında meydana gelen don afeti kapsamında birçok üreticimize
yapılması gereken ödemeler yapılmamış, hükümet 2009
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun Bazı Ödeneklerin Kullanılmasına
ve Harcanmasına İlişkin Esasları İçeren E- Cetvelinin
45. maddesinde yaptığı düzenleme ile üreticinin
alacaklarını ödememe yoluna gitmiştir. Bu engelleyici hüküm
düzeltilerek üreticinin alacakları hâlâ ödenmemiştir.
İklim şartları sebebiyle
alternatif ürün ekimine uygun olmayan Doğu Karadeniz Bölgesinde yaklaşık
3 milyon vatandaşımızı doğrudan, 8 milyon yurttaşımızı da
dolaylı olarak ilgilendiren, fındık ürünü ile fındık
üreticilerinin sorunların tespiti, Fiskobirlik'in yeniden piyasa aktörü
olabilmesi ve istikrarlı bir fındık piyasasının
oluşabilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla, bir
Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.
2.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 25 milletvekilinin, taş
ocaklarının çevreye verdiği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/281)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son yıllarda ülkemizin her
bölgesinde, yerleşim yerlerine, tarım arazilerine ve su
kaynaklarına çok yakın yerlerde gelişigüzel açılan ve
denetimleri tam anlamıyla yapılmayan taş ocaklarının
çevreye verdiği zararların araştırılması ve
gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98,
İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Veli Ağbaba (Malatya)
2) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
3) Uğur Bayraktutan (Artvin)
4) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
5) Levent Gök (Ankara)
6) Binnaz Toprak (İstanbul)
7) Melda Onur (İstanbul)
8) Ömer Süha Aldan (Muğla)
9) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
10) Emre Köprülü (Tekirdağ)
11) Ali Özgündüz (İstanbul)
12) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
13) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
14) Erdal Aksünger (İzmir)
15) Ali Haydar Öner (Isparta)
16) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
17) Kemal Ekinci (Bursa)
18) Ramis Topal (Amasya)
19) Tufan Köse (Çorum)
20) Arif Bulut (Antalya)
21) Yıldıray Sapan (Antalya)
22) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
23) Ali Serindağ (Gaziantep)
24) Mahmut Tanal (İstanbul)
25) Haydar Akar (Kocaeli)
26) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
Gerekçe:
Çevre Yasasına tabi olunduğu
dönemde taş ocakları açılmadan önce ÇED raporları
istenmekteydi. Ancak 2004 yılında yürürlüğe giren 3213
sayılı Maden Yasası sonrasında Danıştay kararı
ile ÇED raporuna gerek olmadan da taş ocakları açılmaya
başlanmıştır. Böylece tarım ve mera alanları,
doğal ve kültürel alanlar, ormanlar ve su kaynaklarının
bulunduğu alanlar da dâhil tüm doğa hem madencilik faaliyetlerine hem
de taş ocaklarına açılmıştır. Açılan
taş ocakları yer altı sularının azalmasına,
ağaçların kurumasına, hayvancılığın olumsuz
etkilenmesine ve bölgede yaşayan insanların
sağlığının bozulmasına sebep olmaktadır.
Halen ülkemizin değişik
yerlerinde 5.000'e yakın ruhsatlı taş ocağı faaliyet
gösterirken binlerce taş ocağı da ruhsat başvurusunda
bulunmuştur. Malatya Doğanşehir Kelhalil Köyü, Akçadağ
Karapınar ve Cevizpınar köyleri, Yeşilyurt Kozluk, Görgü, Örnek
köyleri, Arguvan Şotik Aşağı Konak Mezrası ile
Gündüzbey Kasabası Kaptaj bölgesi başta olmak üzere Malatya'nın
pek çok yerinde de taş ocakları faaliyet göstermektedir. Özellikle
Maden Yasasının yürürlüğe girdiği 2004 yılından
sonra taş ocaklarına gelişigüzel ruhsat verildiği
konuşulmaktadır. TÜBİTAK raporuna göre taş ocağı
işletmelerinin içme suyu kaynaklarına en az
Çok sayıda taş ocağı
dinamit kullanarak taş çıkarmaktadırlar. Dinamit
kullanımı hem ortaya koyduğu gürültü hem meydana getirdiği
sarsıntı hem de patlama esnasında çıkardığı
tozda bulunan kireç nedeniyle insan sağlığını olumsuz
etkilemekte, astım ve kanser hastalıklarının artmasına
sebep olmaktadır. Kireç tabiattan uzun süre
atılamadığı için bitki örtüsü, toprak ve yer altı ve
yer üstü sularını da olumsuz etkilemektedir. Taş
ocaklarının faaliyetlerini yerleşim yerlerine çok yakın
bölgelerde sürdürmesi sonucu eğitim ve sağlık kurumları
açık tehdit altındadır.
Taş ocağı arama izinleri
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından harita
üzerinden bakılarak, ocağın kurulacağı yer görülmeden,
çevresi incelenmeden verilmektedir. Bu nedenle ruhsatlar incelendiğinde
tarım arazilerinin, köy yerleşim alanlarının, su
kaynaklarının, derelerin çok yakınında kurulduğu
görülecektir. Pek çok taş ocağı köylüler için çok değerli
olan meraların üzerinde kurulmuştur. Bu nedenle tarım ve
hayvancılık bazı yörelerde bitme noktasına gelmiştir.
Dolayısıyla geçim kaynağı sadece tarım ve
hayvancılık olan yöre insanları kaderleri ile baş başa
bırakılmıştır.
Maden Yasasına göre ruhsat verilen
işletmeler kendilerine verilen sürenin sonunda bölgeyi eski hâline
getirmek zorundadır. Ancak işletme sahipleri işleri bittikten
sonra bölgeyi öylece bırakıp gitmektedirler. Dinamit
kullanılarak tahrip edilen doğa kullanılamayacak bir
şekilde bırakılmaktadır.
Taş ocaklarına ruhsat
verilmesi konusu tekrar değerlendirilmeli, Maden Kanununun ilgili
maddeleri değiştirilerek taş ocakları Maden Kanunu
kapsamından çıkarılmalı ve tekrar Çevre Kanunu kapsamı
içinde değerlendirilerek ÇED'e tabi hâle getirilmelidir.
Yukarıda sayılan gerekçeler
ile taş ocaklarının çevreye verdiği zararların
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması
amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri
uyarınca Meclis Araştırması açılması
gerekmektedir.
3.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz ve 21 milletvekilinin, Üçüncü Boğaz Köprüsünün
güzergâhının tespiti ve ihale edilmesinde yaşanan sorunların
ve bunların çözüm yollarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/282)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Dünyanın en büyük ve en önemli
metropollerinden biri olan İstanbul, Boğaza yapılması
planlanan üçüncü köprüyü tartışmaktadır. İhalesinin
yakın bir zamanda ertelenmesi, geçtiğimiz yıl bu köprüyle ilgili
yapılan tartışmaları tekrar gündeme getirmiştir.
Köprü, birçok noktadan uzmanların itirazlarıyla
karşılaşmaktadır. Yapılan itirazlar; çevresel,
ulaşıma ilişkin ve ekonomik olarak
sınıflandırılabilir.
Konunun uzmanlarının
görüşlerinin başında şunlar gelmektedir: 3. köprü
şehir sakinlerinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyecektir. Temiz
içme suyu kaynaklarını, sağlıklı ve mutlu yaşam
için gerekli ormanları doğrudan etkileyecek, ulaşım
sorunlarının çözümüne de katkı sağlamayacaktır.
İstanbul'un önemli içme suyu rezervleri olan Ömerli, Elmalı, Darlık,
Alibeyköy, Büyükçekmece, Sazlıdere, Terkos hızla tahrip olacak ve içme
suyu kalitesi azalacaktır.
Boğaz'daki mevcut köprüler insan
değil araç taşımaya yöneliktir. Bu, sürdürülebilir bir çözüm
olmadığı gibi, gerekçe gösterilen trafik sorununu da
çözmeyecektir. 1. köprünün yapılmasından sonra, 1973'ten 1974'e,
boğazı geçen taşıt sayısı % 200 artarken,
taşınan yolcu sayısındaki artış sadece % 4'tür.
2. köprü yapıldıktan sonra ise, taşıt sayısı %1.180
artarken, yolcu sayısındaki artış % 170 olmuştur. Oysa
dünyanın gelişmiş ülkelerinde ve büyük şehirlerinde
kullanılan ulaşım yöntemlerinin büyük bir yüzdesini raylı
sistemler oluşturmaktadır.
Boğaz geçişlerinin bu
şekilde teşviki merkezi iş alanlarının, yasal olan
olmayan konut ve sanayi alanlarının sayısının
artmasına, şehrin daha fazla plansız ve orantısız büyümesine
ve Anadolu'dan İstanbul'a olan göçün de artmasına neden
olacaktır. Bu İstanbul'un plansız bir şekilde hızla
büyümesi demektir. Yapılan her köprünün kendi trafiğini
yarattığı gerçeğini de unutmayarak, Türkiye'nin ekonomik
menfaatleri, İstanbul'un daha da çok büyümesini değil, tam tersine,
kademeli bir küçülmeyi hazırlayan yatırımların
hazırlanmasını gerektirmektedir.
3. Boğaz Köprüsü konusunda
yaşanan tartışmaların en büyüğü, yakın zamanda
yapılan ihale ertelemesi ile yaşanmıştır.
Bilindiği gibi, ülkemizde yapılacak bu gibi önemli ve büyük projeler;
öncelikle Yüksek Planlama Kurulu'ndan (YPK) geçer, ardından Devlet
Planlama teşkilatı (DPT) tarafından incelenir ve son olarak
Bakanlar Kurulu'na sunularak yaşama geçirilir. Bu denli büyük projelerin
ihalesinde kullanılan şartnameler büyük bir titizlikle
hazırlanır. Özellikle yabancı finans
kuruluşlarının finansman sağlamak için ileri sürdüğü
koşullar (inşaatın ne kadar zamanda gerçekleştirileceği,
ne kadar gelir getireceğine dair sağlam bilgiler) şartnamelerde
özenle ele alınır. Yine bu kuruluşlar, ülkemizin geleceğine
doğrudan etki eden ve çevrenin projeden nasıl etkileneceğini
belirleyen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporuna büyük önem
yüklerler. Bu koşullar altında, yapılması planlanan 3.
Boğaz Köprüsü'ne DPT rezerve koymuş, güzergâha itiraz etmiş ve
Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yaptığı trafik
hesaplarını doğru bulmamıştır. Aynı kurum,
daha ayrıntılı ve doğru hesap yapılmasını
istemiştir. Ancak Hükümet, bu düzeltmeler yerine YPK ve DPT'yi devre
dışı bırakacak bir maddeyi Torba Kanun'a eklemiş yasal
düzenleme ile projeyi Karayolları Genel Müdürlüğü'ne ve
Ulaştırma Bakanlığı'na
bırakmıştır. Köprünün ihale şartnameleri
satışa çıkarılmış; ama, Karayolları Genel
Müdürlüğü'nün yaptığı ilginç açıklamaya göre:
"Şartname satın alan 16 şirketin isteği üzerine"
ihale ertelenmiştir.
350 milyar dolarlık rant
alanı yaratacağı tahmin edilen; konunun uzmanları olan
meslek odaları, dernekler ve sivil toplum örgütlerince itiraz edilen ve
yalnızca İstanbul'u değil, tüm ülkemizi ilgilendirecek olan 3.
Boğaz Köprüsü konusunda sorunların neler olduğunun tespiti ve
bunların çözülmesi için uzmanların görüşlerinin
alınması amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM
İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz.
1) Ali Özgündüz (İstanbul)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
4) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
5) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
6) Nurettin Demir (Muğla)
7) Veli Ağbaba (Malatya)
8) Gürkut Acar (Antalya)
9) İlhan Demiröz (Bursa)
10) Sena Kaleli (Bursa)
11) Erdal Aksünger (İzmir)
12) İhsan Özkes (İstanbul)
13) Ali Demirçalı (Adana)
14) Hasan Akgöl (Hatay)
15) Ali Serindağ (Gaziantep)
16) Melda Onur (İstanbul)
17) Doğan Şafak (Niğde)
18) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
19) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
20) Sakine Öz (Manisa)
21) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
22) İdris Yıldız (Ordu)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeler bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Şimdi, gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer
alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ve Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ile 9 Milletvekilinin; Eczacılar ve Eczaneler Hakkında
Kanun ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 11 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Özgür
Özel ve Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ile 53
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ile 2 Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelikin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaç ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ile 9
Milletvekilinin; Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile
Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 11 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Özgür
Özel ve Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ile 53
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ile 2 Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelikin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/489, 2/488,
2/494, 2/496, 2/497) (S. Sayısı: 232)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 232 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde müzakerelere
başlıyoruz.
Teklifin tümü üzerinde birinci
sırada Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın
Demir Çelik, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelik.
BDP GRUBU ADINA DEMİR ÇELİK
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Eczacılık
Kanunuyla ilgili 232 sıra sayılı teklife ilişkin,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun düşüncelerini ifade etmek
için huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
6197 sayılı
Eczacılık Kanunu, 1953 yılından bu yana
değişikliğe uğratılmadan elli dokuz yıldır,
değişen toplum ve tarihî süreçlere uygun olmayan özellikleriyle
sağlık faaliyetinin en temel birimlerinden, alanlarından biri
olan eczacılığı kuşatan, hapseden, işlevsiz
bırakan, dolayısıyla da mesleki formasyona dayalı önemli
ölçüde toplumsal değişime katkı sunan bu mesleği toplumsal
dinamik olma formundan uzak tutmuştur. Değiştirilmesi bir
ihtiyaçtı, değiştirilmesi değişen dünya
koşullarıyla ortaya çıkan toplumsal ihtiyaçları
karşılamaya özgün olmalıydı, bu içerikte bir
anlayış ve yaklaşım ertelenemez bir görev olarak
karşımızda duruyordu.
24üncü Dönem milletvekillerinden
eczacı olan AKP, BDP, MHP ve CHPden arkadaşlarımız Türk
Eczacıları Birliğinin değerli katkıları ve
çalışmaları neticesinde ortaklaştırarak pratikte sorun
ve sıkıntı yaşanan kısmi sorunlarımızın
giderilmesine hizmet edecek bir kanun teklifini huzurlarınıza
taşımış bulunmaktayız.
Yaşanan sorunun radikal çözümünde
yetersiz olabilir, köklü bir çözümün adresi ya da kanunu olmayabilir ama pratik
noktada en temel sorunları çözecek bir nitelikte ve içerikte olması
anlamıyla da bizim önemsediğimiz, üzerine hassasiyetle
titrediğimiz ve bu kanunun çıkması konusunda da grup olarak
gerekli çabayı, emeği ve katkıyı
sunacağımızı belirtmek, ifade etmek istiyorum. Gönül arzu
ederdi ki gelişen dünya koşullarının ortaya
çıkardığı yeni toplumsal ihtiyaçlar nezdinde bu soruna ve
sorunlara yaklaşılmalıydı.
Eczacı bir ilaç uzmanı olarak
insanlığın doğuşundan bu yana
hastalığın ortaya çıkmasıyla, tedavi ve
iyileştirme ihtiyacının belirmesiyle birlikte ortaya
çıkmıştır. Dolayısıyla, yeni değil, yeni
ortaya çıkmış bir mesleki faaliyet hiç değil. Bu denli
köklü olan, insanlık kadar tarihi olan meslek, günümüz Türkiyesinde bu
mesleki formasyona uygun bir itibar ve saygınlığa da sahip değildir.
Bu paradoksu gidermek, mesleğin ihtiyaç duyduğu temel gereksinimleri
karşılamak elbette ki toplumun da, bizim de görevimizdir. Ama
1980den bu yana dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizi de
kasıp kavuran, sosyal devlet algısından toplumu ve ülkelerde
yaşayan halkları neoliberal politikalarıyla sömürünün
cenderesine alan anlayış ve zihniyet sağlıkta da kendisini
hükümranlık bir ilişkiye dönüştürmüştür, sağlık
politikaları, bireyin, toplumun iyilik hâlinden öte bir noktaya
taşınmıştır. Hâlbuki biz biliyoruz ki kişinin ve
toplumun ruhi, sosyal, siyasal ve kültürel noktada iyi olma hâli
sağlık ise birilerinin beklentisine, çıkarına hizmet
etmeyecek değerde ve önemdedir. Bu anlayışla yaklaşılması
toplumu erişilebilir nitelikli sağlık hizmetlerine
kavuşturması icap ederken neoliberal politikaları uygulamada
ısrar eden iktidarlar ve hükûmetler toplumun temel ihtiyaçlarını
karşılamaktan uzak bir anlayış ve yaklaşımla
sorunu çözmeye çalışmaktadırlar. O açıdan da sağlık
erişilebilir nitelikli bir hizmet yerine, ticarileşen,
piyasalaşan ve bu boyutuyla da özelleştirilmeye muhtaç bir noktaya
taşınmıştır.
Özelleştirilen sağlık
nitelikli bir hizmet olmaktan çıkarılmış, satın
alınabilir ya da satılabilir bir metaya dönüştürülmüştür.
Artık kâr, temel amaç edinme, temel argüman olma durumuyla karşı
karşıya kalınca, bireyin de toplumun da sağlıklı
olma durumu ve hâli göz ardı edilmiş, önemsenmez bir noktaya
taşınmıştır.
Özelleştirilen, bu anlamıyla
da ticarileştirilip piyasalaştırılan sağlık,
eczacılıkta da ilaçta da fütursuzca kendisini baş gösteren bir
noktaya taşınmıştır. İlaç,
hastalığın teşhisi ve tedavisinde en temel, vazgeçilmez bir
elementken, artık alınıp satılan ticari bir metaya, emtiaya
dönüştürüldüğünden kaynaklı da, reklama dayalı, pazara
dayalı, satılabilir kriterlere bağlı bir endeksle
piyasası kontrol edilebilir bir noktaya
taşınmıştır. İşte tam da bu noktada
eczacılık faaliyeti de amacına uygun kriterlere bağlı,
toplumun sağlık ihtiyaçlarını karşılayan bir
mesleki formattan çıkarılmış, bireyin ve bireyden
oluşan toplumun kısmi, günübirlik sorunlarının çözüm adresi
hâline getirilmiştir. Hâlbuki tarihi kadar eski olan ve bugünün birçok
problemli alanının bizatihi
danışmanlığını yapan, ilacın amacına
uygun kullanılmasından doğru doza kadar her türlü
danışmanlık faaliyetini karşılıksız sağlayan
eczacılık ve eczane eczacılığı görmezlikten
gelinmiş, elli dokuz yıllık geçmiş pratiğinde
nitelikli bir değişime, dönüşüme uğratılmadan,
kişiler, bireyler kendi kaderleriyle karşı karşıya
bıraktırılmışlardır. Bu kabul edilebilinir bir
durum değilken eczacılığın toplumsal
değişime olan katkıları ve önemi açığa
çıkarılıp bu konuda sinerjiyi toplum lehine değiştirip
dönüştürmek varken, hiçleştirilen bir anlayışla
eczacılık kendi kaderine terk edilmişti. Bir kısım
duyarlılıkla müdahale ettiğimiz, açığa çıkardığımız
bu bilinç dönüşümünü biz 24üncü Dönem yasama organı olarak lehlerine
çözüyor olsak da bu mesleki faaliyetin köklü, radikal sorunlarını
çözebilmeden hâlâ çok uzağız çünkü her şeyden önce meslek,
liberal demokrasinin, neoliberal politikaların ürünü olarak
metalaştırılan, özelleştirilen, özelinden
kurtarılabilmiş değildir.
Bizim gibi, ithalata dayalı,
ihracat yoksunu, ithalatında yüksek teknoloji ve aşırı
silahlanmaya dönük bir ithalatı sürdüren bir ülke,
karşılığı olan ihracatı
geliştiremeyişinden kaynaklı 2002de 15 milyar dolar
civarında olan dış ticaret açığımız, bu
yanlış politikalar neticesinde bugün 110 milyar dolara
çıkmışsa, bunun sağlıkta ve eczacılık faaliyetinde
de kendisini olumsuz yansıtması elbette ki mümkündür. Artık
satılan bu metanın alıcısı durumuna düşürülen
müşteri, bu müşterinin bir kısım haklarını
sağlamakla mükellef olan tahsildar ve tahsilatçı konumuna
getirilmiş eczacılar söz konusu. Hâlbuki devlet,
vatandaşının her türlü özgürlüğünü, her türlü gelişme
haklarını, siyasal ve sosyal varlık olmaktan ileri gelen
kazanılmış haklarını büyüten noktada
olmalıydı ama gelin görün ki her alanda olduğu gibi
sağlıkta da bireyi de toplumu da onların haklarını da
büyüten bir noktadan, aksine gasbeden, alıkoyan, küçülten bir noktaya
gelmiş bir Türkiye gerçeğiyle yüz yüzeyiz.
Nispi noktada kişinin doktora,
kişinin ilaca ulaşımını kolaylamış
olabiliriz ama kolayladığımız bu sektörde
özelleştirmeye bağlı iktidar odaklarını
oluşturmuşsanız, bu iktidar odaklarına rağmen toplum
sosyal güvenlik ilişkisinden ve olanaklarından yoksunsa ve ülke
ithalat, ihracat arası dengeyi sağlayamamış, savaş ve
yüksek teknoloji yönlü ithalatıyla gelirlerini ve değerlerini
borçlanarak yürüten bir ülke durumuna gelmişse, sağlık,
layık olduğu, hak ettiği bir hizmeti görmekten uzak bir
konumdadır.
O anlamıyla, biz diliyor ve
umuyoruz, bu yüksek teknolojiye dayalı ithalat ikamesi yerine,
ihracatın, tarım ülkesi olan, hayvancılık ülkesi olan
ülkemizin değerlerinin açığa
çıkarıldığı, onun toplumsal ihtiyaçlarının
karşılanması noktasına taşındığı
bir düzeye getirilmelidir ki bu düzeyden toplumun her kesimi gibi
eczacılar da sağlık da payını alabilmelidir ama bundan
uzak bir noktaya getirildiği için de sorun kangrenleşerek büyümeye
devam ediyor.
Ben, bu konsensüsün, bu ortaklaşma
anlayışının yol açtığı bir
duyarlılıkla, 6197nin açmazlarını ve
sıkıntılarını gideren bir dönem milletvekili
olmanın ve bu dönem milletvekilinin bir eczacı milletvekili olmaktan
ileri gelen haklı gururunu taşıyarak, bunda çaba sahibi olan
herkesi huzurlarınızda kutlarken, bu yönlü temel taleplerimizi
giderme çabalarını saygı ve sevgiyle selamlayarak,
Hayırlı olsun. dileklerimi iletiyorum. Bu ve benzeri konsensüslerin
diğer çalışma alanlarımızda da açığa çıkacağını,
toplumu özgürleştireceğini dileyerek saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi şahsım
ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, bu görüşmeleri takip eden -gerek
izleyici localarından gerek televizyonları başından- Türk
Eczacıları Birliğinin, bölge eczacı odalarının
değerli başkan ve yöneticilerini, ayrıca Türkiye'deki 32 bin
eczacıyı ve 7 bin tane eczacılık fakültesi öğrencisini
de saygıyla selamlıyorum.
Kolay kolay kürsülerde heyecanlanan, kürsüde heyecandan
dolayı eli ayağına karışan bir yapım yok ama
biraz önce Sayın Vekilime izah ettim, ilk kez bir kürsüye çıkarken
avuçlarımın içinin terlediğini hissediyorum çünkü altmış
yıldır yürürlükte olan ve değiştirilmesini otuz beş
yıldır beklediğimiz, son on beş yılına da aktif
olarak benim de şahsen katkı koymaya
çalıştığım bir yasa değişikliğini bugün
burada yapıyoruz. Biz, Yasamızdan, altmış yıl önceki
hâlinden ve bizi bugüne kadar taşımasından son derece memnunuz
ama bugün belli ihtiyaçlara cevap vermemesinden dolayı bu Yasada
bazı değişiklikler ve düzenlemeler yapılması
noktasındayız.
Tutanaklara bakıldığında, 1953
yılında bu Yasanın Meclisteki bütün gruplar tarafından
uzlaşıyla çıkarıldığını
öğreniyoruz. Benim adıma şahsen memnuniyet veren bir diğer
husus da 2 rahmetli Manisa Milletvekili, Eczacı Sudi
Mıhçıoğlu ve Muhlis Tümayın da o gün bu Yasanın
yapılmasına katkı sunmuş olması. O günden sonra,
altmış yıl sonra tekrar böyle bir noktada benim de bu yasada
partim adına, geneli üzerinde söz almış olmam hem benim hem de
pek çok milletvekili, pek çok eczacı arkadaşımızın
hayal ettiği böyle bir düzenleme açısından son derece önemli,
ben de son derece mutluyum.
Biz, son on iki-on üç yıldır ciddi şekilde
mücadele veriyoruz. Birkaç kez Meclise gelmesi son anda aksadı ama bugün
burada dört parti grubundaki eczacı milletvekillerinin ortak
çalışmaları, Türk Eczacıları Birliğinin
Sağlık Bakanlığıyla, eski ismiyle İlaç
Eczacılık Genel Müdürlüğüyle, yeni kurulan kurumumuzla,
sayın bürokratlarıyla yaptıkları çalışmalar
burada dört partinin ortak metni hâline dönüştü. Aslında tek bir
kanun teklifini hep beraber imzalayıp vermeyi çok arzu ettik ama siyasetin
bazı gerekliklerinden dolayı her grup aynı metni belli
sayıda imzayla teklif ettiler. Komisyonumuzda da uzlaşıyla alt
komisyona sevk edildi, alt komisyondan uzlaşıyla geçti.
Komisyonumuzda görüşüldü ve bütün metinler tek bir metin hâline
getirilerek bugün huzurlarınızda.
Cumhuriyet Halk Partisi
açısından bakıldığında, bu teklif, Cumhuriyet
Halk Partisinin eczacılarla ilgili yapmayı düşündüklerinin çok
az bir kısmını içermekle beraber, bunun ortak katların en
küçüğü olması ve bir genel uzlaşının aranması
noktasında da bütünüyle arkasında olduğumuzu ve teklif üzerinde
de Komisyondan geçtiği şekliyle de Mecliste kanunlaşması
noktasında gayret sarf edeceğimizi, oy
kullanacağımızı ifade etmek isterim.
Bu kanun niye gerekli? Bu kanun şu
sebepten gerekli: Bütün dünyada profesyonel mesleklerin
işçileştirilmesi süreci yaşanıyor ve bu konuyla ilgili,
Türkiyede, pek çok serbest meslek erbabında olduğu gibi,
eczacılar açısından da konjonktürel, küresel, yerel
birtakım sıkıntılar vardı. Bu sebepten dolayı
eczacılık alanına etkin bir müdahale yapılacaktı. Bu
müdahale noktasında çok kaygı duyduğumuz birtakım sistemler
vardı. Ama özellikle Türkiye genelinde sağlıkta dönüşüm
uygulamaları açısından bakıldığında da
eczacılar ciddi şekilde sıkıntıya girdiler.
Sağlıkta dönüşüm iyidir, kötüdür, onları hep
konuşuyoruz -o konudaki kanaatlerimi aktarmaya daha sonraki
konuşmalarda devam edeceğim- ama her partiden, her siyasi
görüşten eczacının üzerinde birleştiği bir nokta var
ki, eczacılar sağlıkta dönüşüm değişiminin âdeta
altında kaldılar; çünkü geçmişte almadıkları
çeşit katılım payını hastadan tahsil etmek,
geçmişte almadıkları muayene ücretlerini eczanelerden tahsil
etmek, bir türlü işlemeyen bilgisayar ve İnternet sistemlerinden
dolayı birer bilgi işlem işçisi gibi çalışmak ve
sıkıntı içinde bulmak, sağlığın
patronajının el değiştirmesinden dolayı, her biri
sağlıkçı olmayan Sosyal Güvenlik Kurumunun sayın
bürokratlarının meseleyi biraz finans temelli ele
aldığı ve sık sık değiştirdiği geri
ödeme kurallarından dolayı hem stoklarında zarara uğramak
hem bunlardan dolayı mağdur olan hastalara uygulamayı bire bir
anlatan -sanki savunan- doğrudan uygulayıcısı
noktasında kalmak gerçekten eczacıları sıkıntıya
soktu.
Bütün dünyada ilaç fiyatlandırma
sistemleri değişirken Türkiyede de değişti. Referans fiyat
sistemi, bütün dünyadaki ülkelerin birbirinin fiyatlarını baz
alması ve baz aldıkları ülkelerdeki fiyat düşüşünün
diğer ülkelere de yansıması sonucu Türkiyede de son on
yılda ilaç fiyatları kaçınılmaz olarak geriledi.
Eczacılar açısından çok ciddi stok zararları oluştu.
Bu dertlerini anlatmak istediler ama bunlara etkin çözümler bulunamadı.
Ben bundan on beş yıl önce
eczacılık fakültesinden mezun olurken 7 eczacılık fakültesinden
birinin mezunuydum, ama şu anda tam 27 tane eczacılık fakültesi
var. Bunların 19u öğrenci alıyor ve mezun ediyor. Yılda
300-400 tane eczacı mezun eden bir sistem bir anda 1.500-2 binlere
doğru ilerledi. Sistemde 7 bin tane eczacılık fakültesi öğrencisi
var ve bu sürece etkin bir müdahale yapmak gerekiyordu.
Bugün ortaya koyduğumuz taslak
orta ve uzun vadede eczacıların çok önemli sorunlarını
çözecek bir taslaktır. Özellikle Fransada en iyi şekilde uygulanan
ve uygulandığı ülkeler açısından da etkin sonuçlar
üreten bir taslaktır. Ama teklifin can alıcı noktasını
ifade etmek gerekirse, nüfusa göre eczane sınırlamasıdır.
Her 3.500 kişiye bir eczane düşecek şekilde bir düzenlemeye
gidilecektir.
Diğer önemli noktalardan bir
tanesi, eczacılık fakültelerinden mezun olan eczacıların,
bir serbest eczanede en az bir yıl yardımcı eczacı olarak
ama ücreti de kanunla güvence altına alınmış bir
yardımcı eczacı olarak çalışmalarıdır.
Bunun yanında, belli bir cironun
üzerinde ciro ya da reçete yapan eczacıların, mutlaka, cirosuna göre,
ikinci, üçüncü, dördüncü eczacı çalıştırması gibi
etkin, çağdaş ve halk sağlığı açısından
da önemli düzenlemeleri içermektedir.
Bu çalışmaların sonunda,
şunu da açıkça ifade etmek gerekir ki, şu anda okuyan
öğrencilerin, hatta bu sene sınava girecek -o öğrencileri de biz
meslektaşımız kabul ediyoruz- öğrencilerin de, kamuda
çalışan eczacıların, eczacılık yapma hakkı
olan ama şu anda bunu kendi isteğiyle tercih etmemiş olan
kişilerin de her türlü hakları güvence altındadır ve onlar
da istedikleri bir zaman, bu kanundan öncesinde eczane
açmışçasına, istedikleri yere bir eczane açacaklardır.
Biraz önce vurguladığım
gibi, bu kanun eczane eczacılarını kısa ve orta vadede
rahatlatacak bir tekliftir ama her biri birer sağlık emekçisi olan,
bulundukları toplumun sosyal lideri olan, bulundukları mahallin,
mahallenin, köyün dert ortağı, sırdaşı olan
eczacıların son dönemde açıkçası her biri dert küpüne
dönmüş durumdadır. Eczacılar eskiye göre artık çok daha
fazla çalışıyorlar, daha çok borçlanıyorlar, daha çok
sıkıntı çekiyorlar, hatta daha büyük risklerin altına
giriyorlar ama daha az kazanıyorlar. Devletin, kurumların,
bakanlıkların rakamlarına bakıldığında da
her 3 eczaneden 1 tanesinin iflasın eşiğinde olduğu,
diğer 3 eczaneden 1 tanesinin de açık bir ekonomik çıkmaz içinde
olduğu ve iflasa sürüklenmekte olduğunu biliyoruz. Bizim acilen ve
hızlı bir şekilde bu orta vade dediğimiz altı-yedi
sene, on sene sonrasına eczaneleri taşımak için eczanelerin akut
sorunlarına çözüm üretecek birtakım sistemleri de geliştirmemiz
gerekiyor. Eczaneler arasındaki eşitsiz dağılım
sorununa hızla çözüm getirmemiz gerekiyor.
Eczacılar profesyonel emekçiler.
Almış oldukları bilimsel eğitim gereği olarak
eczanelerinde danışmanlık hizmeti veriyorlar, sağlık
hizmeti üretiyorlar, işlerinin kaçınılmaz bir sonucu olarak da
bir ticarethane işletiyorlar ve orada da ticari risklere giriyorlar ama
biz eczacılara biraz önce anlattığım sebeplerden
dolayı her gün gerilemekte olan fiyatlar üzerinden yüzdesel bir
kârlılık tanımlıyoruz sadece. Bu, Nasreddin Hocanın
Kedi buradaysa ciğer nerede? Ciğer buradaysa kedi nerede?
hesabına geliyor. Eğer bu para eczacıların girdikleri
risklerin, borçlanmaların, yaptıkları ticari faaliyetin
karşılığıysa profesyonel emeklerinin, bilimsel olarak
aldıkları ve uyguladıkları mesleklerinin
karşılığı ortada yok, bütün dünya bunu gördü.
Eczacıları bu sistemlerin
karşısına değil, yanına, arkasına almanın
yolları var. Bu, eczacılar açısından yüzdesel kâr
marjının yanında kutu başına sabit ücret, etkin sabit
ücret uygulamalarıyla ve daha da doğrusu, eczacıları yapmakta
olduğu
Sağlık sisteminde -Türkiyede de konuşuluyor, o
noktada da destekliyoruz- obeziteyle mücadele, sigarayla mücadele, hipertansiyon
kontrol programları ve benzeri sistemlerde eczacılardan yararlanmak
ve onların, bütün dünyanın da ifade ettiği gibi, meslek
haklarını bu ticari kaygılardan uzak bir şekilde
tanımlamak gerekiyor. Bunların yapıldığı bir
süreçte, bu düzenlemeyle birlikte, bugün her birisi deyim yerindeyse ölüm
döşeğinde, iflasın eğişinde, bir damla oksijene muhtaç
yaşam sürdüren 8 bin eczacıyı o günlere taşımanın
yollarını bulmak zorundayız. Bunu yaptığımız
zaman sıkıntılar daha kolay ortadan kalkacak.
Açık ve net olarak da şunu
söylemek gerekir: Bugün buradaki uzlaşı, hep söylediğimiz
muhalefetin samimiyetini gösteriyor. Bütün partiler olumlu bir kanun
olduğu zaman arkasında duruyorlar, lehinde konuşuyorlar,
komisyonlarda katkı veriyorlar. Bugün sadece geneli üzerinde konuşarak
hızlı bir şekilde bu kanunu geçireceğiz.
Bizim burada gönül borcumuz olan meslek
grupları var; hem Sağlık Komisyonunda geldiler ifade ettiler hem
de Komisyonumuzun değerli üyeleri inanılmaz katkı sundular. Doktorların
sorunlarına, diş hekimlerinin sorunlarına, hemşirelerin
sorunlarına, diğer sağlık
çalışanlarının sorunlarına, hatta her birisi eczanede
bizimle et ile tırnak gibi çalışan eczane emekçisi
arkadaşlarımızın sorunlarına getirilecek düzenlemeler
noktasında da tüm partiler olarak arkalarında yer alıp çözüm
üreteceğimize ilişkin biz kendimizi bugün burada ispatladık.
Görev yürütmenindir, görev Sayın Bakanlığındır,
sayın bürokratlarındır.
Ben bu duygularla, bugün burada bu
çalışmaya katkı sağlayan Sayın Bakana, sayın
bürokratlara Komisyon Başkanına, her partideki eczacı ve
sağlıkçı milletvekillerine, partilerimizin sayın grup
başkan vekillerine gösterdikleri anlayış için ve her birisi hem
birer sağlık emekçisi hem de mahallelerinin sevimli birer yüzü olan
eczacılarımıza göstermiş oldukları bu teveccüh, bu
katkı için herkese teşekkür ediyorum. Bu tip uzlaşmalarla tüm
meslek gruplarıyla, meslek birlikleriyle, odalarıyla birlikte
anlaşılarak bu şekilde çözüm üretilmesinden
vatandaşlarımızın, ülkemizin fayda göreceğini ümit
ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özel.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Öz.
Buyurun Sayın Öz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİ ÖZ (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 232 sıra sayılı Eczacılar ve Eczaneler
Hakkında Kanun ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle 14 Mayıs Dünya
Eczacılık Günü münasebetiyle ülkemizde hizmet veren 30 bin
eczacının ve Parlamentodaki 12 milletvekili
arkadaşımızın gününü yeniden kutlamak istiyorum.
Tabii ki
eczacılarımızın sorunu sadece bir kanunla hemencecik
halledilecek bir şey değil. Eczanelerin ve eczacı
meslektaşlarımızın gerçekten ciddi sorunları
olduğunun Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de
farkındayız ancak şunu unutmamak gerekir ki bu kanun teklifi
yıllardır ülkemizde hizmet veren eczacıların çok ciddi
şekilde beklenti içerisinde olduğu, Parlamentonun da siyaset
meydanında, sokaklarda dolaşırken onlara bu
sorunlarının çözümü noktasında ciddi sözler vermiş
olduğu bir kanun teklifidir. Bugün burada uzlaşma kültürüyle gerek
komisyonlarda gerek Parlamento gruplarında gerekse grup başkan
vekillerimizin göstermiş olduğu anlayış içerisinde bu kanun
teklifini hızlı bir şekilde görüşüp geçirmekle
eczacılara vermiş olduğumuz sözü de yerine getirmenin
mutluluğu içerisinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Eczacılar sorunlarını
yıllardır dile getirerek yeni bir kanuna ihtiyaçları
olduğunu her siyasi parti grubuna bildirmişler, tüm siyasi partiler
de bu meslek örgütlerine verdikleri sözü tutarak kanun teklifi vermişler,
kısa bir süre içinde de esas komisyonda görüşmeler
tamamlanmış ve tam bir mutabakat ve uzlaşmayla Genel Kurulumuza
yasalaşması için getirilmiş durumdadır.
Kanunun bu aşamaya gelmesinde
emeği ve katkıları bulunan başta siyasi parti
gruplarına, Türk Eczacıları Birliğine, Türk Tabipleri
Birliğine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de teşekkür
ediyoruz.
Bu kanun Parlamento
çalışması açısından iyi bir örnektir, uzlaşma
kültürünün iyi bir ürünüdür. Eczacıların tüm sorunlarını
çözecek bir yasa teklifi olduğuna dair ciddi iddiamız yok çünkü
eczacıların çözüm bekleyen hâlâ ciddi sorunları vardır. Bu
sorunları da ayrı bir gündemde yeniden konuşmamız gerekiyor
ancak bu kanun teklifi ile eczacıların mesleki kazançlarından
kısaca bahsetmek istiyorum.
Öncelikle, teklif
eczacılığın tanımını yaparken, sadece ticari
bir iş yeri değil halk sağlığına
katkısı göz önüne alınarak, önemli bir sağlık
hizmetçisi olarak tanımlamaktadır. Unutmamalıyız ki
eczacılık mesleği saygın bir meslek grubudur. Eczane açma
ve işletme şartlarını yeniden düzenliyor, Avrupa
ülkelerinde olduğu gibi nüfus standartlarına uygun bir yapı
getiriyor, 3.500 nüfusa bir eczaneyi öngörüyor, nüfusu daha az olan yerlerde
-istisna kabul edilerek- eczane açılmasına fırsat
tanınıyor.
Eczane sayısında getirilen
sınırlama ile hasta başına düşen eczacı
oranının Avrupa standartlarına yükseleceği, bölgeler
arası eşitsizliğin ortadan kalkacağı, ilaç
dağıtımının mesleki deontoloji ve standartlar
temelinde yürütülebileceği ve sonuç itibarıyla, sağlık
hakkının önemli bir ayağını oluşturan ilaç ve
eczacılık hizmetlerine ulaşma adaletinin
sağlanacağı gerçeğini getiriyor.
Reçete sayısına ve/veya
ciroya bağlı olarak ikinci eczacı çalıştırma
zorunluluğu istihdam yönünden eczacı meslektaşlarımıza
avantaj oluşturuyor.
Eczane açmak için bir yıl
yardımcı eczacı olarak başka bir eczanede çalışma
zorunluluğunu getiriyor.
Halk sağlığı
açısından, özellikle kiralık diplomayla eczane açmak
isteyenlerin tespitiyle, yani halk arasında bildiğimiz muvazaalı
eczacı yöntemine başvuranlara beş yıl süreyle eczane açma
yasağını getiriyor.
Eczacıların çalışma
sisteminin yeniden düzenlenmesini getiriyor. Özellikle
Bakanlığın belki Avrupa ülkelerinin çoğunda bile
uygulanmadığı gerçekten takdir edilecek ilaç takip sistemiyle
birlikte eczane kayıt defterlerinin artık eczanelerden
kaldırılması gerçeğini getiriyor.
Aslında eczacılık
mesleğini şöyle tarif etmek lazım: Eczacılar, bazen
psikolojik danışman, bazen aile danışmanı, bazen o
yöredeki insanların genel sorunlarını en rahat paylaştıkları
insanlar, bazen de hekime bile söyleyemedikleri şikâyetlerini dile
getirebildikleri bir sağlık danışmanı görevini
üstlenmektedirler. Tedavi yöntemlerinde de hastaların sıkça akıl
aldıkları arkadaşlarıdır eczacılar, âdeta ailenin
bir ferdi gibidirler. Bu noktadan baktığımızda, insan
dediğimiz sosyolojik olguda eczacıların ciddi etkileri
vardır. Eczacılara halk sağlığı noktasında,
eğitim ve bilinçlendirme noktasında ücretsiz kamu hizmetçisi demeyi
kendimize bir görev olarak addediyoruz.
Sağlık sisteminde önemli bir
halka olan bu meslek grubunun yaşadığı sorunları,
sıkıntıları Parlamento çözmek zorundadır.
Kurdukları meslek örgütlerine kulak vermek akılcı bir yoldur.
Özellikle, bu kanunun baştan itibaren hazırlanma
aşamasından Parlamentoya gelme aşamasına kadar
eczacıların kurmuş oldukları sivil toplum örgütlerinin de
talepleri doğrultusunda Bakanlığımızın ve
Bakanlığın bürokratlarının ciddi
katkılarıyla büyük bir uzlaşma içerisinde Parlamentoya
getirilmiş olmasından Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bizim
de memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Eczacılık mesleğini
tercih edecek gençlerin önü kesilmiyor bu yasayla, ülke gerçeklerini dikkate
alarak tercihlerini yapmak durumunda bırakılıyorlar. Kanun
tasarısı bu konuda mağduriyetin olmasını engellemek
amacıyla mevcut öğrencileri içermemektedir ancak asıl buradaki
gaye, insanlarımızın ilaca ulaşımını
kolaylaştırmak ve özellikle insan sağlığını
etkileyen tüm ürünlerin ciddi kontrollerle alıcısına
sunulması olmuştur.
Bu teklifte bugüne kadar emeği
geçen başta Sağlık Bakanlığını ve
bürokratları, sivil toplum örgütlerinin, özellikle Türk Eczacıları
Birliğinin ve Türk Tabipleri Birliğinin değerli temsilcilerini,
esas ve alt komisyonda görev alan değerli milletvekili
arkadaşlarımızı ve medyada da kanunun desteklenmesi noktasında
ciddi girişimleri olan tarafları, hepsini saygıyla
selamlıyorum. Yasanın ülkemize, milletimize, bizleri izleyen
eczacı arkadaşlarımıza hayırlara vesile
olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öz.
Şimdi de Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Domaç.
Sayın Domaç, buyurun.
(Alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET DOMAÇ
(İstanbul) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisin değerli üyeleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben konuşmamı çok kısa
tutacağım çünkü bu konuda on yedi yıldır konuşuyorum.
Dolayısıyla, buradaki konuşmam çok kısa olursa belki o
zaman sürecini telafi ederim diye düşünüyorum.
Değerli parlamenterler, evet, on
yedi yıldır bu yasa üzerinde değişik şekilde
çalıştık ama nihayet bugün buraya geldi. Bir güzellik ki 14
Mayıs haftasına da denk geliyor yani Eczacılık Haftasına.
14 Mayıs Eczacılık Günüyle başlayan bu hafta,
eczacıların sorunlarını tartıştıkları,
akşamları da bir araya gelip sosyalleştikleri günler olarak
kutlanıyor. Dolayısıyla, bugüne denk gelmiş olması ve
gruplarımızın bugün bu yasayı görüşüyor olması
eczacılık mesleği açısından da tarihî bir
noktadır. Her 14 Mayıs Eczacılık Gününde bu yasa orada
anılacaktır şüphesiz.
Ben, teklif veren tüm arkadaşlarıma
önce çok çok teşekkür ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna çok
teşekkür ediyorum. Teklif veren arkadaşlarımıza, 53
arkadaşa, 53 milletvekilimize çok teşekkür ediyorum. MHP Grubuna çok
teşekkür ediyorum. Teklif veren arkadaşımıza çok teşekkür
ediyorum, o da eczacıların yabancısı değil sürekli
içlerinde. BDPde teklif veren eczacı meslektaşımıza ve BDP
Grubuna da çok teşekkür ediyorum. AK PARTİ Grubumuza da çok çok
teşekkür ediyorum. Bugün yasamızı burada görüşülür hâle
getirdiğimiz için tüm gruplara çok teşekkür ediyorum ama başka
teşekkürlerim de var şüphesiz. Türk Eczacıları Birliği
çok emek verdi bu yasanın çalışılmasında,
mutfağında. Türk Eczacıları Birliği yöneticilerine çok
çok teşekkür ediyorum. Sağlık Bakanımız ve
değerli bürokratlarına da çok teşekkür ediyorum çünkü onlar da
bu yasanın bu şekle gelmesi için çalıştılar, emek
verdiler.
Sağlık Komisyonumuz bu konuda çalışma
yaptı, alt komisyon oluşturdu ve inanır mısınız,
bu alt komisyon ve komisyonlardaki tüm öneriler bütün gruplarca birlikte
verildi ve bütün gruplarca oy birliğiyle kabul edildi.
Dolayısıyla, bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hep birlikte ve
herkesin birlikte yaptığı bir yasa
değişikliğidir. Bunu, umut ederim, diğer yasa
değişikliklerinde de yakalama imkânımız olur, anayasada da
yakalama imkânımız olur diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, eczacılık
hizmetlerinin niteliğini artırmak istiyoruz, kaliteli bir
eczacılık hizmeti sunmak istiyoruz, halk
sağlığına nitelikli bir eczacılık hizmetiyle
katkı sağlamak istiyoruz, giderek artan etik sorunların asgariye
indirilmesi için çaba harcıyoruz bu yasayla. Eczacılık
mesleğinin ve meslek olarak verilen hizmetlerin gerektirdiği
yapısal değişiklikleri ortaya çıkarmak için bu yasal
değişikliği gerçekleştiriyoruz.
İlk eczacılık yasası cumhuriyet
tarihinde 1928de gerçekleştirilmişti. Onun
değişikliği 1953 yılına denk gelir. Onu
değiştiren yasayı şimdi yapıyor olmamız bizim
için önemli, çok ciddi atılmış bir adımdır.
Eczane açımlarını yerelleştiriyoruz
yani valiliklere bırakıyoruz. Eczacıların eczane açarken
zaman kaybetmemelerini önceliyoruz ve eczacıların eczane
açımının takibi için eczacı kuruluşlarının
kolay şekilde işlemleri yapabilmelerini gerçekleştiriyoruz.
Burada, Eczacılık
Yasasında, Türkiyedeki eczanelerin eşitsiz
dağılımını ortadan kaldırmak için bir düzenleme
ve millî gelirin boşa harcanmasını, israfını önlemek
için bir düzenleme gerçekleştiriyoruz.
Kanunumuzda, eczanelerde bulunan
ürünler, 6197de üç ürünle sınırlıydı, şimdi bu
ürünleri günün koşullarında getirerek sıralıyoruz.
Eczacılık
tanımını çağın gereğine uygun hâle getiriyoruz ve
hasta odaklı hâle getiriyoruz ve eczacı istihdamını
sağlıyoruz. Yeni mezun eczacıların daha nitelikli bir eczacılık
hizmeti sunabilmeleri için eczanelerde bir yıl yardımcı eczacı
olarak çalışmasını getiriyoruz. Ayrıca, eczanelerin
ciroya ve reçete sayısına göre eczacı istihdam etmelerini
getiriyoruz.
Kayıtların elektronik ortama
taşınmasını getiriyoruz. Takip edilen bir
eczacılık hizmeti ve ilaç hizmetini sunulur hâle getiriyoruz.
Eczacılık fakültelerinde
şu anda eğitim gören öğrenciler ve daha önce diploma
almış meslektaşlarımızın müktesep
haklarını saklı tutuyoruz.
Eczacılık hizmetlerinin
kalitesini yükseltmek, niteliğini artırmak, sağlık hizmeti
sunumunu genişletebilmek ve etik sorunları ortadan kaldırmak,
Avrupa standartlarına Türkiyedeki eczaneleri yaklaştırmak için
kanun teklifimizi hazırladık ve bugün görüşüyoruz; umut ederiz,
ülkemize, milletimize, eczacılarımıza, halk
sağlığına yararlı olur.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Domaç.
Sayın Sağlık
Bakanımız, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Erzurum) Saygıdeğer Başkanım, yüce
Meclisimizin değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün -gerçekten- önemli
bir iş yapıyoruz. Hem eczacılarımız için hem
vatandaşlarımız için hem de siyaseten güzel bir örneği
birlikte sergiliyoruz Meclisimizde. Önemli bir kanun. Bütün
gruplarımızın, parti gruplarımızın iş birliğiyle,
uzlaşısıyla bugün -inşallah- Meclisimiz de
gerçekleştirmiş olacak.
14 Mayıs
eczacılarımızın özel bir günü. Bu günü takip eden
haftanın içerisindeyiz. Dolayısıyla bu haftaya, bu kanunun
Meclisimizde görüşülüyor olması ve -inşallah- biraz sonra da
kabul edilecek olması damgasını vurmuş oluyor. Bu yönüyle
de anlamlı bir iş yapmış olacağız.
Tabii,
eczacılarımızın yaptığı iş son derece
kıymetli bir iş. Biz AK PARTİ hükûmetleri olarak
vatandaşımızın ilaca rahatça ulaşmasını çok
önemsiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu noktaya eski SSK hastanelerinin izbe, bodrum
katlarında vatandaşa ilaç verilmesi ya da verilmesine gayret edilmesi
noktasından geldiğimizi hiç unutmamalıyız. Bugün Türkiyede
pırıl pırıl eczanelerde sayısı 20 bini
aşkın değerli eczacımız vatandaşımıza
ilaç ulaştırmamızı kolaylaştırıyor. Bunun
için ben sizlerin huzurunda bütün eczacı meslektaşlarımıza
Türk halkı adına Hükûmet olarak şükranlarımızı
ifade etmek istiyorum.
Kanun,
eczacılarımızın işini, Türk
eczacılığının işini kolaylaştıran, bu
noktada bizi bir adım daha ileriye götüren bir kanun olacak.
Gerçi benden önce
konuşan Değerli Milletvekilimiz Sayın Mehmet Domaç,
teşekkür edilecek bütün kişilere ve kuruluşlara teşekkür
etmiş oldu ama bunu ülkenin Sağlık Bakanı olarak kürsüden
ben de yapmak durumundayım, bir vazife olarak görüyorum. Bütün parti gruplarımıza,
Cumhuriyet Halk Partisine, Milliyetçi Hareket Partisine, Barış ve
Demokrasi Partisine, parti gruplarının yöneticilerine huzurunuzda
teşekkür ediyorum. Eczacı milletvekillerimize, kanun tekliflerinde
ismi bulunan ve çalışan bütün milletvekillerimize, Türk
Eczacıları Birliğine, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz
Kurumu, Bakanlığımızda yeni oluşturduğumuz kurum,
bu kurumun yöneticilerine ve çalışanlarına, Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Başkanımız Sayın Cevdet Erdöle ve Komisyondaki değerli
milletvekillerimize ve bugün bu kanunu burada takip eden ve biraz sonra evet
oyu kullanarak bu teklifi yasalaştıracağından emin
olduğum siz değerli milletvekillerimize şükranlarımı
arz ediyorum.
Ülke için, insanlarımız için,
eczacılarımız için hayırlı olmasını temenni
ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sağlık
Bakanımız Sayın Recep Akdağa teşekkür ediyorum.
Şimdi, şahısları
adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu.
Buyurun Sayın Dedeoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bugün Hatayda istemediğimiz bir şekilde bizleri çok büyük bir
üzüntüye gark eden 3 tane şehit subayımıza Allahtan rahmet
diliyorum, Parlamentomuza, Türk ulusumuza başsağlığı
diliyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bugün kısaca adı eczacılık yasası
olarak görüşülecek olan 232 sayılı teklifin 32 bin
eczacımıza hayırlara vesile olmasını diliyorum. Burada
emeği geçen, eczacılık camiasının içerisinde bulunan
sivil toplum kuruluşlarına, 53 tane oda başkanımıza ve
yönetimine, Türk Eczacıları Birliğine, Sağlık
Bakanımıza ve tüm çalışma arkadaşlarına,
Parlamentoda grubu bulunan Adalet ve Kalkınma
Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinde emeği
geçen, bu konuda yakın çalışma gösteren arkadaşlarıma
ve Barış ve Demokrasi Partisine teşekkür ediyorum.
32 bin eczacı şu anda bizleri
dinliyor, bu kanunu bekliyor. Yıllardan beri çıkmayan bir kanun ve
nihayetinde 24üncü Döneme nasip olmuş. Şimdi bu kanunu
çıkartacağız, biraz sonra oy birliğiyle çıkacak çünkü
dört grubu bulunan Parlamento grupları okey dedi. Şimdi bundan
sonra iş bitmiyor. Diyoruz ki bundan sonraki dönemde yalnız
eczacıların değil doktorların ve yine
eczacıların, dişçilerin, veterinerlerin, hemşirelerin ve
tüm sağlık çalışanlarının kanunlarını
da çıkartalım. Onlara da yeni çağımıza uygun özellikle
özlük haklarıyla ve çalışma ortamlarıyla rahat
çalışma imkânlarını sağlayacak kanunları
çıkartalım. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak çıkacak her
kanuna katkı koyacağımızı şimdiden belirtmek
isteriz. Bu vesileyle çıkacak olan bu kanunun hayırlara vesile
olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Dedeoğlu.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki konuşmalar
tamamlamıştır.
Şimdi, İç Tüzükümüze göre
soru-cevap işlemi yapacağız.
Sisteme giren
arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Yılmaz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de tüm partilerin
uzlaşısıyla böyle bir yasanın çıkmasından
dolayı mutluluk duyduğumu söylemek istiyorum ama aynı zamanda
şunu da dile getirmek istiyorum: Ben Ege Bölgesi milletvekiliyim. Dün
gazetede bir haber okudum. İzmirde ilk kurşunu atan Hasan Tahsinin
resmî anma törenleri yasaklanmış ve
yapılmamış. Hatta Hasan Tahsinin anıtına
çelenk koymak isteyen örgütler engellenmiş polis tarafından.
Şimdi, böylesine bir ulusal
kurtuluş savaşımızın ilk kurşununu atan Hasan
Tahsinin resmî anma törenlerinin neden yasaklandığını
Sayın Bakan tarafından açıklanmasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Yılmaz.
Sayın Yüksel
Yok mu efendim?
Sayın Kaleli
SENA KALELİ (Bursa) Sayın
Başkan, Bursa Mustafakemalpaşa ilçesi Sünlük köyü ve civarı on
dokuz köyün suyunu temin ettiği Suuçtu Şelalesinin suyu özel
şirkete kiralanmıştır. Yüksekte yer alan bu köylerde 200
metrede kaynağa da rastlanamamaktadır. Bir muhtarın ve birkaç
köylünün ikna edilmesi ve il genel meclis üyelerinin
şaşırtılması yoluyla çok da ucuza verilen su
kullanım hakkı, yaz aylarında tankerle su gelen köylerin
tepkisine neden olmuştur. Köylü hem açlığa hem susuzluğa
mahkûm olacağı endişesindedir. Kadınlar ifade ve imza
vermeye zorlanmaktadır. Balık çiftçiliğinden ayrıca
karışan balık pulları zaten vatandaşın boğaz
enfeksiyonlarını da artırmıştır. Bununla ilgili
vatandaş jandarmayla karşı karşıya
bırakılmıştır. Maalesef yetkililer de müdahale
edememektedir. Yürütmeyi durdurma kararı alamayan köylülerimiz mülki
amirle ve jandarmayla tartışma yapmak durumunda kalmaktadır.
Buna bir önlem almanızı rica ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Kaleli.
Sayın Canalioğlu
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU
(Trabzon) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de Hatayda şehit olan
evlatlarımıza Allahtan rahmet diliyorum, vatanımızın,
ülkemizin başı sağ olsun diyorum.
Biraz sonra çıkacak olan
yasanın da hayırlara vesile olmasını diliyorum ve
sağlık sorunları çözülmüş bir ülke olarak
yaşamasını temenni ederken, Trabzonun Arsin ilçesi
Başdurak köyü ve Atayurt köyünde 2.365 kişi yaşamaktadır
Sayın Bakanım. Ne yazık ki bu köylerde tek bir
sağlıkçı olup haftada bir gün doktor ve hemşire
gitmektedir. Orada sorunlar yaşamaktadırlar, bu konuyla ilgili
gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyor ve teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Canalioğlu.
Sayın Fırat
SALİH FIRAT (Adıyaman)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
12 Mayıs 2012 tarihinde
Adıyamanda inşaatı devam eden 400 yataklı
araştırma hastanesinde bir partilimiz, ne yazık ki,
inşaattan düşerek hayatını kaybetmiştir, kendisine
Allahtan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Bu nedenle
belirtmek istiyorum ki, nasıl ki bu Eczacılık Kanununda bütün
partiler birleşip oy birliğiyle bir yasa çıkarıyorlarsa
şu an görüşülmekte olan İş Güvenliği Yasasının
da çok kısa sürede Türkiyede geniş şekilde çıkarılması
gerekiyor. Bundan sonra iş kazalarından dolayı ölen
insanlarımızın sayısının azalması gerekiyor.
Türkiye, biliyorsunuz, bu konuda sicili kötü olan bir ülkedir. Şu an alt
komisyonda görüşülmekte olan İş Güvenliği Yasasında
da dört partinin birlikte güzel bir yasa çıkarması umuduyla
teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Fırat.
Sayın Havutça
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, devlet hastanelerinde
taşeronlaşma yoluyla birçok hizmeti özel şirketlere
gördürüyorsunuz. Bandırma dâhil olmak üzere Balıkesirin ve
Türkiye'nin birçok noktasında AKP ilçe teşkilatından vize
almayan insanlar çalıştırılmıyorlar. Bir defa, devlet
hastanelerinde AKPnin gençlik kolları olarak çalışıyorlar
ve orada çalışan asli personele siyasi baskı uyguluyorlar. Bu
konunun önüne geçmeyi düşünüyor musunuz?
İkincisi, Hükûmetiniz ekonomik
mucizelerle övünüyor ama memurlara ve kamu çalışanlarına zamma
geldiğinde 3+3 gibi bir sefalet zammını öngörüyor. Burada,
Maliye Bakanımız, ekonomide parlak tablolar çizerken memurlara
haklarını vermeye geldiğinde mi sizin yoksulluğa
karşı duruşunuz geliyor? O nedenle, memur
arkadaşlarımızın, kamu çalışanlarının
hakkını verme noktasında, onların hak ettiği ücretin
verilmesi konusunda Hükûmetinizin tavrı ne olacaktır?
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Havutça.
Sayın Karaahmetoğlu
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU
(Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Grubu bulunan dört siyasi partinin
birlikteliğiyle Eczacılık Kanununda değişikliği
bugün birlikte sağlayacağız. Bir eczacı milletvekili olarak
bundan son derece mutlu olduğumu ifade etmek isterim.
Bugün, öğleden önce Mamak
ilçesinde yaklaşık 35-40 eczaneye uğradım, 14 Mayıs
Eczacılık Günü dolayısıyla arkadaşlarımın,
meslektaşlarımın gününü kutlamak istedim ama bir gerçeği
gördüm ki, gerçekten eczanelerimiz artık giderlerini
karşılayacak durumda değil. Buna dikkat çekmek istiyorum ve
yasanın -çıktığı takdirde de ki çıkacak, öyle
inanıyoruz- ancak altı-yedi yıl sonra verimini eczacı
meslektaşlarımız alabilecekler. Eczanelerin sorunları yine
devam ediyor. Özellikle son fiyat indirimlerinden sonra 129 milyon TL
değer kaybının eczanelere ödenmesi konusunda gerekli
hassasiyetin gösterilmesini bekliyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın Yüksel.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyenin en naif, sevgi dolu, mizahi
yazılarıyla gönlümüzde taht kurmuş, cumhuriyete, demokrasiye
bağlılığıyla bilinen Sevgili Bekir Coşkuna,
Başbakandan sonra AKP milletvekili Sayın Salih Kapusuz da ağza
alınmayacak çok ağır hakaretlerde bulunmuştur.
Öncelikle, Başbakanı ve Salih
Kapusuzu kınıyorum bu hakaretlerinden dolayı ve Bekir
Coşkunu hedef göstermişlerdir. Bekir Coşkunun başına
bir şey gelirse sorumluları kendileridir.
Basın özgürlüğü açısından
da kabul edilemez bir şeydir. Bu benzer şeyler daha önce
İzmirle ilgili de söylenmiştir.
Bu pis kokular nereden geliyor diye
baktıklarında, kendi içlerine baksınlar, kendi yakın
çevrelerine baksınlar diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çalık.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın
Başkanım, ben de çok teşekkür ediyorum.
Parlamentomuzda bütün parti
gruplarının uzlaşarak çıkardığı ender
yasalardan biri olacak bu da. 6197 sayılı Yasa, yaklaşık
elli yıldan beri değişmeyi ve bu Mecliste yasalaşmayı
bekliyordu. Bu vesileyle tüm parti grup başkan vekillerime,
Sağlık Komisyonu Başkanına, tüm üyelerine ve Meclimizdeki
tüm parlamenterlerimize ben çok teşekkür ediyorum. On yıllık
iktidarı boyunca sağlıkta reformu başarıyla götüren
Sayın Sağlık Bakanıma ve değerli bürokratlarına
verdiği güçlü destek için çok teşekkür ediyorum.
Türk Eczacıları Birliği
Başkanım başta olmak üzere 32 bin meslektaşıma
hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Eczacılık
bayramımız kutlu olsun.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, daha önce de
ben bu soruyu birkaç bakanımıza sordum ancak, ne yazık ki, kendi
alanlarıyla ilgili olmadığı için, sizden bir cevap
geleceğini söylemişlerdi. Uşakta iki hastanemiz var: Eski
Sigorta Hastanesi ve Devlet Hastanesi. Bu iki hastanenin yatak kapasitesi 650.
Bu 650 yatak kapasiteli hastanelerimizin TOKİye devri sonucu, 400
yataklı -şeker fabrikasının orada- yeni bir hastane yapılıyor. Ancak
Uşak halkı bu iki hastanenin de yok edilmemesini, TOKİye
devredilmemesini ve sağlık tesisi olarak kalmalarını
istiyorlar. Bu konuda da sözlü olarak beyanlarınızın
olduğunu biliyorum ama gerçek durum nedir? O iki hastane yerimizin
yıkılmaksızın sağlık tesisi olarak devamında
kararlılığınız var mıdır? TOKİye devri
söz konusu olacak mıdır? Uşak halkının bu konudaki
tepkisini biliyorsunuz, farklı bir durumu var mıdır? Bu
konularda bilgi verirseniz çok sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun
efendim.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Sayın Yılmaz Hasan Tahsinle
alakalı törenlerin yasaklanmış olduğundan bahsettiler. Bu
törenlerin yapıldığını ben biliyorum yani bir tören
yasağı falan yok. Sadece
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Resmî kurumlar yapmıyor Sayın Bakan, resmî kurumların
yapması söz konusu değil. Gazeteciler Birliği
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Evet, yani, resmî kurumların yapması şart
mıdır? Bunu tartışmayı da böyle bir kanunu
gerçekleştirirken gereksiz görüyorum.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Geçen yıla kadar yapılıyordu.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Değerli milletvekilleri, elbette Hasan Tahsin de,
Kurtuluş Savaşımızda ya da diğer önemli
dönemlerimizde hizmet etmiş olan büyüklerimiz de bizim
başımızın tacıdır. Biz Türkiyeyi, her günü
törenlerle geçen bir ülke olsun istemiyoruz. Bu, doğru bir şey
değil. Yani, gelişmiş ülkelere baktığımızda,
bir de az gelişmiş ülkelere baktığımızda aralarındaki
bu tören farkını çok net olarak görürüz. İş yapmak
zorundayız, hepimiz hizmet etmek zorundayız. Hasan Tahsin ve
Kurtuluş Savaşında hayatlarını, yerine göre
hayatlarını, kanlarını, canlarını feda etmiş
olan diğer şehitlerimizin ve gazilerimizin bizim başımızın
üstünde yeri vardır.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) -
Padişahların doğum günleri, ölüm günleri törenleri
yapılıyor Sayın Bakan yalnız.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Bursa
Mustafakemalpaşa ilçesinde bir suyun özel şirkete
kiralandığından bahsetti Milletvekilimiz. Tabii, bilmediğim
bir konu. İl özel idaresinin kiralandığından da bahsetti
Değerli Milletvekilimiz. Ben bu konuyu milletvekilimizin şimdi bize
aktardığı şekliyle, Bursa İl Valisine
aktaracağım, mutlaka değerlendirip gerekenleri
yapacaklardır.
Köylerimize ya da nüfusu az olan yerlere
Her yere doktor
veremiyoruz, maalesef Türkiyedeki doktor sayısı bu hususta önümüzde
bir kısıtlayıcı unsur. Türkiyede aşağı
yukarı 3.500 kişiye 1 aile hekimi verebilecek şekilde pratisyen
hekimimiz ya da aile hekimi uzmanımız var. Dolayısıyla
mümkün olduğu kadar köylerimize en yakın alanlarda aile hekimlikleri
oluşturarak bu hizmeti sürdürüyoruz ve köylerimize de mobil hizmet
dediğimiz bir hizmetle haftada bir gün, bazen iki gün, bazen on beş
günde bir -köyün durumuna göre- çıkarak oradaki yaşlıları,
yatalakları, hamileleri ya da bebekleri takip ediyoruz. Bunun şu anda
başka bir yolu da yok. Tabiatıyla, her köy ya da nüfusu birazcık
belli bir seviyeye ulaşmış bir köy, o köyde sürekli bir doktor
olsun ister, bunu ben de isterim Sağlık Bakanı olarak, çok da
mutlu olurum bundan ama Türkiyedeki doktor sayımız bunu
gerçekleştirmeye yetmiyor. Dolayısıyla elimizdeki
sayıyı en verimli biçimde nasıl kullanabiliriz? Bunun
yollarını araştırarak bu çözümleri bulmuş durumdayız.
Bu mobil hizmet de aslında köylümüze, kırsalda yaşayan
vatandaşımıza gerçekten onların işlerini
kolaylaştırıcı biçimde, iyi sistematize edilmiş bir
hizmet şeklinde yürüyor.
Sayın Fırat, iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili kanunun da bir uyum
içerisinde partilerin, parti gruplarının iş birliğiyle bir
an önce yasalaşması temennisinde bulundu. Bu temenniye ben de
yürekten katılıyorum, şu anda alt komisyonda olduğunu
biliyorum tasarının. İnşallah, tıpkı bu kanunda
olduğu gibi, tam bir uyum ve iş birliği içerisinde bu kanunu da
yapabiliriz. Elbette işçilerimizin, çalışan insanlarımızın,
emekçilerimizin iş sağlığı ve güvenliği konusu
son derece önemli bir konu. Değerli Milletvekilimize bu hususta ben de
katılıyorum.
Devlet hastanelerinde kamunun
diğer bazı kurumlarında olduğu gibi hizmet alım
yöntemiyle işçiler çalıştırıyoruz. Aslında bu,
kamuda istihdamı büyük ölçüde artırmamıza vesile olan bir yöntem
olmuştur değerli milletvekilleri. Sağlık
Bakanlığında ben göreve geldiğim zaman 17 bin
civarında bu şekilde çalışan işçi vardı ve
hastanelerimizde bugün bu işçilerimizin yaptığı hizmetleri
büyük ölçüde yapamadığımız şartlarımız
vardı yani eksik kalan hizmetler çoktu. Bugün 120 bini bulan
vatandaşımız, kardeşimiz bu şekilde bir iş sahibi
oldu. Bu şekilde hizmet eden işçilerimizin hukuklarının
onları çalıştıran şirketler nezdinde korunması
için de önemli tedbirler almış bulunmaktayız. Mesela,
Sağlık Bakanlığında bir firma işçilerin
sigortasını yatırmadan biz onlara ödeme yapmıyoruz ya da
işçilere ödenecek parayı doğrudan bankaya koyuyoruz ve
işçiler bankadan paralarını alıyorlar. Bu hususta
sözleşmeli usulde ya da hizmet alımı usulüyle çalışan
işçilerimizin durumlarının daha da iyileştirilmesi için
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız da
çalışmalar yürütmektedir.
Genelde bizim bu husustaki
politikamız şudur: Buralarda çalışacak vatandaşımızı
biz birbirinden hiç ayırmıyoruz. Eğer herhangi bir yerde
münferiden böyle ayrımlar yapılıyorsa, Değerli
Milletvekilimiz bize doğrudan bu uygulamalarla ilgili bilgi verirse onun
için gereğini de yaparız.
Memurlarımız için toplu
sözleşmelerle şu anda yeni maaşlar belirlenecek. Görüşmeler
başladı, Bakanımızın Hükûmet tarafını
temsilen teklifleri oldu, sendikaların teklifleri var. Bu
görüşmelerin sonunu beklemek lazım, sonucunu beklemek lazım. Biz
Hükûmet olarak bugüne kadar hiçbir dönemde memurumuzu, emeklimizi,
işçimizi enflasyonun karşısında ezdirmedik; bu sefer de ben
bunun bu şekilde olacağından eminim.
Eczanelerimizin önemine ben de
işaret etmek isterim. Bir değerli milletvekilimiz, eczanelerin ancak
altı-yedi yıl sonra bu yaptığımız kanundan istifade
edeceğini ifade etti. Aslında, doğrudan hemen
eczacılarımızın, eczanelerimizin istifade edeceği
hususlar var ama geleceğe yönelik tedbirleri almış olduk,
doğrudur bu.
Bu arada,
eczacılarımızın yıllardır arzu ettiği,
meslek hakkı olarak arzu ettiği bir ödemeyi de yakın bir
zamanda, bundan kısa bir süre önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımızla Eczacılar Birliğimizin
yaptığı sözleşmeyle gerçekleştirmiş olduk, reçete
başına bir ödemeye de başladık.
Ümit ediyorum ki Birlikle de
eczacılarımızla da uyum içerisinde, onların mevcut
sıkıntılarını da karşılayacak
çalışmaları önümüzdeki günlerde yapacağız.
Bir köşe yazarıyla
alakalı olarak değerli bir milletvekilimiz bazı ifadelerde
bulundu. Elbette Başbakanımız da Sayın Kapusuz da hiç
kimseyi hedef göstermiyorlar. Yapılan bir yanlışlığa
karşı demokratik bir ortamda herkes konuşma hürriyetine
sahiptir, fikrini ifade etme hürriyetine sahiptir.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) Ben
size desem ki: Ağzınızdan lağım akıyor. Ne
düşünürdünüz?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Yalnız, milletvekilimizin, böyle güzel bir günde bir cümlesi
oldu -bunu hiç onaylamadığımı ifade edeyim- Pis kokularla
ilgili olarak kendi içlerine baksınlar. dedi.
Ben, değerli milletvekilimizi
kendi içine bakmaya davet ediyorum yani bu ifade çok doğru bir ifade
olmamıştır.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir)
Ağzından lağım akıyor. desem ben size, ne
düşünürdünüz Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Hayır, ben de değerli milletvekilimizi, aynen kendi
ifadeleriyle, kendi içine bakmaya davet ediyorum.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir)
Herkes kendi içine baksın
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Siz de kendi içinize bakarsanız herhâlde en doğrusunu
yapmış olursunuz.
Uşakla alakalı olarak yeni
bir hastane yapıyoruz. Bu, mevcut hastaneleri 2 kere, 3 kere içine alacak
mükemmel büyük bir hastanedir.
Diğer hastanelerimizin yeriyle
alakalı olarak, oraları artık hastane olarak kullanamayız.
Yeni hastanemiz -onun yanına yeni bir bina daha yapacağız, blok-
bitirilinceye kadar eski hastanelerimizden istifade edeceğiz. Ama daha
sonra bu alanları, özellikle bu alanların birini sağlık
hizmetlerinde kullanacağımızı da ifade edebilirim.
Hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Sayın Başkan, süre daha var, değerlendirebilir miyiz efendim?
BAŞKAN Sisteme giren, Sayın
Canalioğlu.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU
(Trabzon) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım,
verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ediyorum. Tabii ki
Karadenizi biliyorsunuz çünkü Sayın Erdöl Karadenizde de
çalıştı ve yöre milletvekilliğimizi de yaptı. Ancak
biz de, ne yazık ki, henüz, şu anda bile cenazelerimizi teleferikle
taşıyoruz. Yollarımız, ulaşımımız uygun
değil. O nedenle, Karadenizde özel bir şey istemiyoruz ama bu
konuların iyileştirilmesi noktasında yani Doktorumuz bu kadar,
o nedenle bunu yapabiliriz. demenin yeterli olduğunu sanmıyorum. Bu
durumların iyileştirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Canalioğlu.
Sayın milletvekilleri, teklifin
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, maddelere geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
ECZACILAR VE ECZANELER HAKKINDA
KANUN İLE UYUŞTURUCU MADDELERİN MURAKABESİ HAKKINDA
KANUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- 24/12/1953 tarihli ve 6197
sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun 1 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 1 - Eczacılık;
hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan
korunmada kullanılan tabii ve sentetik kaynaklı ilaç hammaddelerinden
değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya
sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin
devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti
bakımından gözetimi, ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite
güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına
bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve
çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin
faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir.
Eczane
açmak ve işletmek ile ecza deposu mesul müdürlüğü yapmak için
eczacı olmak şarttır. Eczacı ilaç üretim tesisi, kozmetik
imalathanesi, ilaç ar-ge merkezi gibi müesseseleri açabilir veya bu tür resmî
ya da özel müesseselerde mesul müdürlük yapabilir.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde Komisyonun bir açıklama talebi
olmuştur.
Buyurun Sayın Komisyon
Başkanı.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara)
Sayın Başkanım, madde 1in başlığında geçen
24/12/1953 ibaresinin 18/12/1953 olarak değiştirilmesini arz
ediyorum efendim.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
isteyen? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2 6197 sayılı
Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 5 - Serbest
eczaneler, eczacılık yapma hakkını haiz bir
eczacının sahip ve mesul müdürlüğünde yönetmelikte belirlenen
belgelerle il sağlık müdürlüğünce düzenlenmiş ve valilikçe
onaylanmış bir ruhsatname ile açılır. Ruhsatname konusunda
meydana gelecek sorunların çözüm yeri Türkiye İlaç ve Tıbbi
Cihaz Kurumudur.
Eczane açmak, devretmek
veya başka bir yere nakletmek isteyen eczacılar, bulunduğu ilin
sağlık müdürlüğüne dilekçe ile başvurur. Eczane açmak
isteyenlerin belgelerinin tam olması halinde ruhsatname düzenlenir.
Düzenlenen ruhsatnameler Sağlık Bakanlığına, Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna ve Türk Eczacıları
Birliğine bildirilir. Eczaneler için belediyeden ayrıca bir iş
yeri ruhsatı alınması ve belediyeye harç ödenmesi gerekmez.
Serbest eczane
sayıları, ilçe sınırları içindeki nüfusa göre en az üç
bin beş yüz kişiye bir eczane olacak şekilde düzenlenir. Hiç
eczanesi olmayan yerleşim birimlerinde nüfus kriterine
bakılmaksızın bir eczanenin açılmasına müsaade edilir.
Ancak bu şekilde açılan eczanelerin başka yerlere naklinde nüfus
kriteri işletilir. Eczanelerin aynı ilçe içerisindeki nakillerinde
nüfusa göre eczane açılması kriteri uygulanmaz.
Doğal afet ve mücbir
sebep nedeniyle nüfus azalması halinde o yerleşim yerinde bulunan
eczanelerin naklinde nüfusa göre eczane açılması kriteri uygulanmaz.
Bu halin tespit ve ilanı Sağlık Bakanlığınca
yapılır.
Eczane açılmasına
ilişkin kriterler belirlenirken ilçelerin sosyoekonomik
gelişmişlik sıralamasına göre sınıflandırma
yapılır. Bu sınıflandırmaya göre ilçelere ilçe
katsayısı verilir. Eczacılara, o ilçede mesleki faaliyetlerini
sürdürdükleri yıl sayısı ile ilçe katsayısının
çarpımı kadar hizmet puanı verilir. Eczacı birden fazla
ilçede çalışmış ise hizmet puanları toplanır.
Hizmet puanı hesaplanırken ilçe katsayısı, doktora
yapmış olanlar için dörtte bir oranında artırılarak
uygulanır. Eczacılara, meslekte geçirilen toplam yıl
sayısı ile eczacının hizmet puanı çarpımı
sonucu tespit edilen yerleştirme puanı verilir.
Nüfus kriterlerine göre
eczane açılabilecek yerler, her yıl en az iki kez olmak üzere
Sağlık Bakanlığınca ilan edilir. İlan edilen
yerlere müracaat eden adaylardan yerleştirme puanı en yüksek olanlar
eczane açma hakkı kazanır. Yerleştirme puanının
eşit olması halinde kura çekilir.
Eczane ruhsatnamesi
altıncı maddenin birinci fıkrasının (A) bendine gore
geri alınan eczacı, bir yıl süre ile ilan edilen yerlere
müracaat edemez. Eczanesini devretmiş bir eczacı yeni bir eczane
açmak istediğinde yerleştirme puanı yarı oranında
düşürülür.
Serbest eczanelerde, reçete
sayısı ve/veya ciro gibi kriterlere göre belirlenen sayıda
ikinci eczacı çalıştırılması zorunludur.
Serbest eczane açmak veya
serbest eczanelerde mesul müdür olarak çalışmak isteyen bir
eczacı en az bir yıl müddetle hizmet sözleşmesine
bağlı olarak mesul müdür eczacı ile birlikte serbest eczanelerde
yardımcı eczacı olarak çalışmak zorundadır.
Hastane eczanelerinde veya ikinci eczacı olarak serbest eczanelerde en az
bir yıl süre ile çalışanlar, yardımcı eczacı
olarak çalışma şartını yerine getirmiş
sayılır. Yardımcı eczacıların, il
sağlık müdürlüğü ve/veya bölge eczacı odalarının
denetimlerinde üç kez eczanede görevi başında mazeretsiz olarak
bulunmadığının tespiti halinde çalışma süresi
kabul edilmez.
Yardımcı
eczacılara asgari ücretin birbuçuk katından, ikinci eczacılara
da asgari ücretin üç katından aşağı olmamak üzere
taraflarca belirlenecek ücret ödenir. Yardımcı eczacı ve ikinci
eczacı çalıştırılması ile ilgili usul ve esaslar
Türk Eczacıları Birliğinin görüşü alınarak
Sağlık Bakanlığınca belirlenir.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
talebi? Yok.
Bir arkadaşımız sisteme
girmiş, soru-cevap şeklinde.
Buyurun Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım,
Sayın Bakana aracılığınızla şu soruyu soruyorum:
Gaziantep 75. Yıl Devlet Hastanesinin ismi Avukat Cengiz Gökçek Devlet
Hastanesi olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyetin 75inci
yılına izafeten verilen ismin sonradan değiştirilmesini
Sayın Bakan acaba içine sindirebiliyor mu?
İkinci olarak şunu soruyorum: Sağlık,
Aile ve Çalışma Komisyonunda bir tasarı görüşülürken
havacılık sektöründe çalışanların grev
yapamayacaklarına dair bir öneri gelmiş, ancak bu öneri Komisyonca
reddedilmiştir. Ancak şimdi, İçişleri Komisyonuna verilen
bir yasa teklifiyle bu öneri tekrar İçişleri Komisyonunun gündemine
getirilmiştir. Bu konuda ne diyor?
Çok teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Yılmaz, buyurun.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, sizin alanınız
değil ama bu konuyu ben dile getirmek adına soruyorum. Uşakta
ve Ege Bölgesinde bütün hayvan pazarları kapandı şap
hastalığı nedeniyle. Şap hastalığı çok ciddi
bir şekilde yayılıyor, insanlarımız da çok zor
durumda. Tarım Bakanlığı tarafından bu konuda
bazı hatalar yapıldığını bize iletiyorlar.
Örneğin aşılarda tip analizi yapılmıyormuş;
önceden yapılırken, hastalık çıktığında
veterinerler o konudaki mikrobu gönderdiklerinde tip analizi yapılarak
aşılar öyle üretildiği için daha çok etkili olurken, şimdi
rastgele bir aşı üretimi yapıldığı ve hayvanlar
üzerinde etkili olmadığı söyleniyor. Bir de komşu köy
aşılaması yapılmıyormuş efendim; geçmişte
yapıldığı hâlde şimdi, hastalığın
görüldüğü çevredeki köylerin aşılaması, koruma
aşılaması yapılmıyormuş. Bu nedenlerle de bu
hastalığın daha da arttığı söyleniyor.
Tarım Bakanlığına bunları
iletebilirseniz en azından bir konuya parmak basmış oluruz.
Yazılı olarak da bir cevap alabilirsek teşekkür edeceğim
efendim.
Sağ olun.
BAŞKAN Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle Sayın Bakana ve Meclise, bir de
Komisyonumuza çok teşekkür ediyorum; birlikte bir kanun
çıkarttılar, çok güzel bir örnek veriyorlar. Bu anlamda hem
teşekkürü hem de tebriği borç biliyorum. Eczacıların da
böyle dayanışmasını ayrıca kutluyorum.
Aynı, Komisyonda söylemiş olduğum bir
şeyi bir daha söyleyeceğim -hem mesajlar geliyor- orada da
söylemiştim, Sayın Bakanıma da belirtmiştim, Meclise de
belirtme ihtiyacı hissediyorum. Bizim diş hekimleri kanununun da bir
an önce ele alınarak çıkartılmasını kendilerinden rica
ediyoruz. Bir an önce sistem yeniden kurulursa -çok eskimiş bir kanunumuz
var. Bu kanunla idare edilmek çok kolay değil- o anlamda Meclise bunda
duyarlı olmaları için tekrar bir teklifte bulunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN- Teşekkürler
Sayın Öğüt.
Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Bakan, Malatya Hekimhan ilçesi, Malatyamızın en önemli
ilçelerinden birisi, en büyük ilçelerinden birisi ve malum, biliyorsunuz,
Türkiye'nin en güzel cevizlerinin de üretildiği bir ilçe, altı
beldesi olan, Sivasla sınır olan bir ilçemiz. Ancak geçtiğimiz
günlerde, üç ambulansı varken devlet hastanesinin iki ambulansı geri
çekildi. Ayrıca, yaz nüfusu Hekimhanın kış nüfusunun
yaklaşık 2 veya 3 katı. Çocuk doktoru yok, diş hekimi yok,
üç tane doktor var şu anda hastanede, birisi anestezist. Hekimhan, yaz
aylarında, doktor ihtiyacı çok olan bir ilçemiz. Bu konuda Hekimhanın
mağdur edilmemesi gerektiği konusunu bilgilerinize sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ağbaba.
Sayın Bakanım, buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Başkanım teşekkür ediyorum.
Gaziantepte 75inci Yıl Devlet
Hastanesine Avukat Cengiz Gökçek ismini verdik, evet doğrudur. Bu,
şöyle gerçekleşti: Biliyorsunuz, Gaziantepte bir değerli
kardeşimizi, meslektaşımızı şehit ettiler.
Dolayısıyla onun hastanesine kendi ismini verdik, bu bir vefanın
gereğiydi, bunu yapmamız gerekiyordu. Orada da rahmetli Cengiz
Gökçekin ismi vardır. Cengiz Gökçek, 16ncı Dönem milletvekilimiz ve
Sağlık Bakanlığı yapmış olan, Türkiye
Cumhuriyetine Sağlık Bakanlığı yapmış olan
değerli bir siyasetçidir, dolayısıyla onun ismini de
Gaziantepte bir başka hastaneye verdik.
Yeri gelmişken ifade edeyim:
Değerli Milletvekilim, cumhuriyet bizim için elbette çok önemlidir ama
cumhuriyetin 75inci yılını ya da 50nci yılını
ya da 83üncü yılını kutsamak gibi bir şeye de girmemeliyiz
yani. Bu, cumhuriyeti kuvvetlendiren bu kabil işler değildir. O zaman
75inci yıl önemli bir köşe taşıydı, kutlamalar
yapıldı, bizim de yetiştiğimiz tarihlerdi onlar. Şimdi
cumhuriyetimizin 100üncü yılına doğru gidiyoruz.
Dolayısıyla burada, ortada yanlış bir şey yok yani.
Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanının ismi bir hastaneye
verilmiş, bu da bir vefa duygusunun gereğidir, kanaatim budur.
Bu şapla ilgili olarak, Tarım
Bakanımıza konuyu götüreceğim. Şap biraz benim de
bildiğim bir konudur, çünkü Erzurumda hayvancılık çok
yaygın olarak yapılıyor. Çok dikkate değer
çalışmalar yaptıklarını ve bu işi iyi takip
ettiklerini biliyorum Tarım Bakanlığının. Yalnız,
şap gerçekten çok hızlı yayılan, çok kolay yayılan bir
hastalık. Dolayısıyla, Tarım
Bakanlığımızın çabaları kadar, iyi eğitilmiş
çiftçilerin kendi gayretlerinin de kanaatimce burada çok önemli rolü var, çok
kolay bulaştığı için. Meseleyi sizin
anlattığınız biçimde Bakanımıza götüreceğim.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Bir de, bu hayvan pazarlarının kapalı olduğu dönemde
kredilerin ertelenmesiyle ilgili bir çalışma olabilirse; bu konuda
talepleri var köylülerimizin.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Neyin ertelenmesi efendim?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Hayvan pazarları kapalı olduğu için satışlar
yapılamadığından borçlarını ödeyemiyorlar;
kredilerin ertelenmesi konusu.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Peki Değerli Milletvekilim.
Malatya Hekimhanın çocuk
hekimiyle ilgili ve diş hekimiyle ilgili durumunu hemen
değerlendirteceğim ben.
Kaç ambulans ihtiyacı varsa
Sayın Ağbaba, o kadar ambulans bulundururuz. Yani oradan
taşınan sayı bellidir, ayda kaç kişi
taşınıyor, nasıl oluyor, kaç ambulans lazım, ne kadar
kişiyle taşıyabiliriz, bunları da değerlendiririz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaleli
SENA KALELİ (Bursa) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Öncelikle, sizin görüşünüzde
olmayan yazarlar hakkında söylenilenler tahammül ve demokrasi ölçünüzü
ortaya koymaktadır. Toplumun endişesi bu konuda giderek
artmaktadır. Bunu ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, acil sağlık
hizmetlerinin artması ve Bursada ağız ve diş
sağlığı merkezinden ruh sağlığı
merkezine, hastanesine kadar değişik ilçelerimizde hastane
yatırımlarıyla ilgili sağlık projeleri AKPnin en
önemli vaatleri arasında olmuştur. Ancak, maalesef, henüz bununla
ilgili bir girişimde bulunulmamıştır. Sağlık
turizminin gelişebilmesi için de sağlık serbest bölgeleri
kapsamına Bursanın alınması açısından bu
yatırımlar büyük önem taşımaktadır.
Öte yandan, Çekirge Çocuk Hastanesi
arazisi ile Nilüfer Devlet Hastanesinin yapımının
planladığı Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerindeki arsa
üzerinde TOKİyle görüşüldüğü, devredildiği ve başka
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SENA KALELİ (Bursa) -
tasarımlar yapıldığı spekülasyonları
vardır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kaleli.
Sayın Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım,
Gaziantepte Doktor Ersin Arslanın menfur bir saldırıya
uğramasını şiddetle kınıyoruz. Rahmetli
doktorumuzun adının hastaneye verilmesini sevinçle
karşılıyoruz. Verilmesine herhangi bir itirazımız yok,
tam tersine, onayımız var ancak rahmetli Doktor Ersin Arslanın
ismi bir hastaneye verildi diye başka bir hastanenin isminin
değiştirilmesi gerekmez. Cumhuriyetimize herkesin sahip
çıkması lazım. Cumhuriyetin 75inci yılına izafeten
verilen ismin değiştirilmesini ben şiddetle kınıyorum.
Sayın Bakanın söylediklerini AKP Grubu kabul ediyorsa onu da milletin
takdirine bırakıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Serindağ.
Sayın Bakan, bir şey
söyleyecek misiniz?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Değerli Başkanım, Bursadaki
yatırımlarımızla ilgili olarak biz, Değerli
Milletvekilimize gerekirse bilgi de veririz. Ciddi yatırım
çabaları içerisindeyiz.
Burada bir mesele var: TOKİye bir
yer verildi, verilmedi
Sanki TOKİ bu ülkenin bir kuruluşu
değil, sanki TOKİ bu ülkeye hizmet etmiyormuş gibi
davranılmasın, bu yanlış bir şeydir.
SENA KALELİ (Bursa) Hastane
yapılmasından vazgeçileceği
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Şöyle söyleyeyim: Bizim Bursa dâhil bütün illerimizde
önümüzdeki kırk yılı içine alacak şekilde sağlık
binalarıyla ilgili planlamalarımız tamamlanmış
durumda. Bu planlamaları biz size takdim edelim efendim. Bu planlamalar
çerçevesinde de işlerimizi yapıyoruz.
Tekrar ifade ediyorum: Cumhuriyet bizim
başımızın tacıdır. Yalnız, ben şunu
ifade ediyorum: Cumhuriyetin 75inci yılı için 75inci Yıl
Hastanesi denilmiş
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum)
bir hastanenin isminin cumhuriyetimizin bir Sağlık
Bakanının ismiyle değiştirilmesinde cumhuriyeti küçümseyen
veya cumhuriyetle ilgili yanlış bir şey aramak doğru
değil, ben onu söylüyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Onu millet değerlendirecektir.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Millet değerlendirir.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde
ortak bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 2 nci maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 6197 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Demir
Çelik Oktay
Vural Selahattin
Karaahmetoğlu
Muş İzmir Giresun
Öznur
Çalık Mehmet
Doğan Kubat
Malatya
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
katılıyor musunuz?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara)
Efendim, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (A) bendindeki halin gerçekleşmesi durumunda,
ilgili eczacı zaten 4 üncü madde gereğince meslekten yasaklı
durumdadır. Dolayısıyla eczacılık mesleğine mani
olan bu hal ortadan kalkıncaya kadar zaten eczane açamaz. Bu nedenle söz
konusu cümlenin, uygulanma kabiliyeti olmadığından metinden
çıkartılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Ortak önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 6197 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Muvazaalı olarak eczane
açıldığının tespiti halinde, ruhsatname iptal edilir
ve eczacı beş yıl süreyle eczane açamaz. Muvazaanın
eczacılar arasında yapılmış olması halinde, eczane
açma yasağı hepsi hakkında uygulanır.
BAŞKAN Madde üzerinde önerge
yoktur.
Söz talebi yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 6197 sayılı
Kanunun 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 17 - Eczane sahip ve mesul müdürü
iken askerlik hizmetini yapmak üzere silah altına alınanlar askerlik
hizmeti süresince; yüksek lisans veya doktora eğitimi alacaklar bu
eğitim süresince; milletvekili, belediye başkanı, Türk
Eczacıları Birliği başkanlık divanı üyeleri bu
görevleri devam ettiği müddetçe eczaneye bir mesul müdür atar.
Türk
Eczacıları Birliği Başkanlık Divanı üyelerinin
eczanelerine atanacak mesul müdürün maaş ve kanuni giderleri, Türk
Eczacıları Birliği bütçesinden ödenir.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
isteyen yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- 6197 sayılı
Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 26 - Eczanelerde günlük reçetelerin kaydı,
Sağlık Bakanlığınca belirlenen usullere göre tutulur.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
isteyen yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 6197 sayılı
Kanunun 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 28 - Beşeri ilaçlar,
Sağlık Bakanlığından ruhsatlı geleneksel bitkisel
tıbbi ürünler; Sağlık Bakanlığının iznine
tabi olan homeopatik tıbbi ürünler, enteral beslenme ürünleri dahil özel
tıbbi amaçlı diyet gıdalar ve özel tıbbi amaçlı bebek
mamaları münhasıran eczanede satılır.
İlgili
bakanlıktan izin, ruhsat veya fiyat alınarak üretilen veya ithal
edilen gıda takviyeleri, eczacılık ve ziraatta kullanılan
ilaç, kimyevi madde ve diğer sağlık ürünleri, veteriner
biyolojik ürünler hariç veteriner tıbbi ürünleri, kozmetik ürünler,
kapsamı Sağlık Bakanlığınca belirlenen tıbbi
malzemeler, anne sütü ve beslenme
yetersizliğinde kullanılan çocuk mamaları ile erişkinlerin
metabolizma bozukluklarında kullanılan tüm destekleyici ürünler ve
Türk Eczacıları Birliği tarafından çıkarılan
bilimsel yayınlar eczanelerde satılabilir.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi
yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7- 6197 sayılı Kanunun 35 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Madde 35 - Eczanenin hizmet verdiği
saatlerde mesul müdür eczacı, varsa ikinci eczacı ve
yardımcı eczacılar, görevi başında bilfiil bulunmak
mecburiyetindedir.
Hastalık
ve sair mazeretlerle eczanesinden yirmi dört saatten fazla süreyle
ayrılmak zorunda kalan eczacı veya mesul müdür keyfiyeti il
sağlık müdürlüğüne bir yazı ile bildirir.
Ayrılış müddeti on beş güne kadar devam edecekse eczaneye
varsa ikinci eczacı, yoksa il sağlık müdürlüğüne
bildirilmek koşulu ile eczanesi bulunmayan bir eczacı, yoksa mahallin
serbest tabibi muvafakatleri alınarak nezaret eder. Ayrılış
müddeti on beş günü aştığı takdirde eczaneye mesul
müdür tayini zorunludur. Aksi takdirde eczane kapatılır. Şu
kadar ki birden fazla sayıda eczane bulunan yerlerde eczacının
talebi ile iki yılı geçmemek üzere eczane kapalı tutulabilir.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi
yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Madde kabul
edilmiştir.
8inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8- 6197 sayılı
Kanunun 38 inci maddesi ile 12/6/1933 tarihli ve 2313 sayılı
Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun 18 inci maddesi
yürürlükten kaldırılmıştır.
6197 sayılı
Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasındaki 1 inci
maddede sayılan yerleri ibaresi eczane olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon
Başkanının 8inci madde üzerinde bir açıklama talebi
vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara)
Sayın Başkanım, maddede geçen sayılan ibaresinin
sayılı olarak düzeltilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Madde kabul
edilmiştir.
9uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9- 6197 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 3 - Bu maddenin yürürlüğe girdiği takvim yılında
eczacılık yapma hakkını haiz eczacılar ile
eczacılık fakültelerinde okumakta olan ve okumaya hak
kazanmış bulunanlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere
nüfusa göre eczane açılmasına ve nakline dair sınırlamalara
ve yardımcı eczacı olarak çalışma zorunluluğuna
ilişkin hükümler uygulanmaz. Bu kimseler, sahip ve mesul müdürlüğünü
yaptıkları eczaneleri bir sefere mahsus olmak üzere devredebilirler.
Bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte serbest eczanesi bulunan
eczacılar, bir defaya mahsus olmak üzere herhangi bir
kısıtlamaya tabi olmaksızın eczanesini bulunduğu ilçe
dışına nakledebilir ve devir edebilir.
BAŞKAN 9uncu maddeye
bağlı geçici 3üncü madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, 9uncu maddeye
bağlı geçici 4üncü maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 4 - Bu
Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik, Kanunun yürürlüğe girmesinden
itibaren altı ay içinde Sağlık Bakanlığınca
hazırlanarak yürürlüğe konulur.
BAŞKAN 9uncu maddeye
bağlı geçici 4üncü madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu maddeye bağlı geçici madde 4
kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi
yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi
yok.
11inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır, hayırlı, uğurlu olsun.
(Alkışlar)
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 16.16
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
3üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/552) (S. Sayısı: 226)(x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 226 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Lütfü Türkkan, Kocaeli Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Türkkan.
MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Osmanlı İmparatorluğu yaklaşık
5,5 asır Balkanlarda hüküm sürmüş. Makedonyada ilk etapta 1382de
Manastıra, sonra da 1392de de Üsküpe gelmiş. 28 Haziran 1389daki
Kosova Meydan Muharebesinden sonraki yaklaşık 5,5 asırlık
bir dönem içerisinde o topraklara Osmanlı hükmetmiş. Balkan Harbine
kadar bu topraklardaki hükümranlığımız devam etmiş,
daha sonra da Türkiyeye geri dönmüşüz.
Soydaşlarımızın birçoğu, önemli bir kısmı
hâlâ orada uç beyliği yapmakta, hâlâ oralarda kalıyor.
İlişkilerimiz devam ediyor, gelenek ve âdetlerimiz sağlam
dostluklarımızla kalıcı oluyor. Oradan buraya göç eden
birçok vatandaşımız hâlâ orayla olan ilişkilerini devam
ettiriyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti, Makedonyadaki
soydaşlarımız tarafından, sığınılacak
ve büyük bir devlet olarak görülmektedir. Bundan yola çıkarak, oradaki
soydaşlarımızla ilgili birtakım sorunları burada
sizlere dile getirmek istiyorum.
Bunlardan bir tanesi, Balkanlar çok
ciddi bir şekilde savaşlara tanık olmuş, yakın bir
tarihte de savaşlara tanık olmuş bir coğrafya. Oradaki
Türklerin en önemli sorunu can güvenliği sorunu. Can güvenliği
meselesini aşmanın bir tek yolu var, o Türklerin herhangi bir tehlike
anında Türkiyeye rahatlıkla gelebilmelerini temin etmek için
aynı zamanda Türk vatandaşlığı verilmek gibi bir
talepleri var. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, geçmiş dönemlerde
olduğu gibi şimdi de çok ciddi bir şekilde kayıtsız
kalmaya devam etmektedir.
Makedonyada Türkler var olma
mücadelesi veriyorlar. Türkiyede yaklaşık on yıldır hüküm
süren Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti döneminde Hükûmeti
yanlış yönlendirenler sayesinde Makedonyada çok ciddi bir
şekilde Arnavutçuluk yapılmakta, Türkler âdeta Türkiyede olduğu
gibi ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmektedir. Türk olmak
orada da kabahatli hâle gelmektir. Türk kelimesi, Adalet ve Kalkınma
Partisi döneminde orada da alerji yaratmıştır.
Bakın, Osmanlının
sadıkayı tebaası olan Arnavutlarla olan geçmişteki
bağımıza hepimiz çok önem veriyoruz. Akrabalarımız
var, çocuklarımız var, dedelerimiz var ama netice itibarıyla
21inci yüzyıla geldiğimiz şu anda Balkanlarda Türklerin
asimilasyonunun birinci itici gücü Arnavutlardır. Eğer orada Türkleri
sağlam tutamazsanız, zannetmeyiniz ki sadece İslamiyet
bağıyla bağlı olduğumuz Arnavutlarla Türkiyenin oradaki
etkinliği devam eder, asla ve kata öyle olmaz. Türkiye, orada
varlığını sürdürebilmek için Türklere ve Türkçeye çok ciddi
önem vermeli. Türkçe eğitim yapan okullara yardımcı olmalı.
TİKAnın oradaki
yaptığı çalışmaların önemli bir
kısmını takdir ediyorum, ama bir daha söyledim, bölgede
yanlış değerlendirmeler, yanlış yönlendirmelerden
dolayı, Türkiyedeki günlük siyasetin oradaki yansımalarından
dolayı oradaki Türkler mağdur olmuş durumdadır. Türkler
üvey evlat muamelesi görüyorlar. Arnavutlar, her zaman olduğu gibi orada
da Türklerin yanında
Osmanlının -hatırlayın- hassa
mabeyncileri hep Arnavutlar olmuştur yani hazineyi hep onlara teslim
etmişiz. Şu anda da paranın başında orada yine
Arnavutlar var, onlara teslim etmişiz.
Size bir örnek vermek istiyorum:
Türklerin orada Üsküpte Osmanlıdan kalan çok güzel bir
çarşısı var, Eski Çarşı diyoruz biz,
Osmanlının bütün izlerini görürsünüz. Türkiye'nin çok önemli
kentlerinde göremediğiniz Osmanlı izlerini orada görürsünüz. Türklere
inat, mürtet Gjergi Kastriotinin heykelini getirip Türk
çarşısının ortasına diktiler ve buna Türk Hükûmeti
kayıtsız kalamadı. Türkiye devleti önemli bir devlet.
Varlığı, sesi, gürültüsü orada ses getirir. Bu konuda herhangi
bir ses getirmesi hâlinde Türklerin kalbine saplanan o bıçak oradan
çıkar. Balkan Harbinin başladığı dönemde
Osmanlıya ilk baş kaldıran Gjergi Kastriotidir, mürtettir ama
onların o heykeli oraya dikmesinin sebebi hikmetini anlamayacak kadar kör
olmuş bazı arkadaşlar sayesinde Türklere hakaret edilmeye devam
edilmektedir.
Ben Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinden bu
dönem de geçmiş dönemde olduğu gibi Makedonyanın NATO
üyeliğine destek vermesinin devam etmesini istiyorum. Zira,
Yunanistanın bu konuda çok ciddi bir rezervi var isim konusunda.
Makedonya 2 milyon nüfusuyla Balkanlarda ayakta durması çok zor bir
devlet. NATO üyeliği oradaki Türkler ve Müslüman unsurlar
açısından da çok önemli. Onun NATO üyeliği konusunda ciddi
destek vermesini bekliyorum.
Ben bu anlaşmanın
getirdiği teknik bir maddeden de bahsetmek istiyorum: Hava yolu
taşımacılığı zaten var, devam ediyor. Yalnız,
oradaki insanlarla olan irtibatımız, bölgeyle olan
irtibatımız Türkiye'nin Balkanlarda, dolayısıyla Avrupada
varlığını çok daha fazla ciddi hâle getirecektir, daha
sağlam kılacaktır.
Türk Hava Yolları orada
yanlış bir siyaset izliyor, yanlış bir politika izliyor.
Anadolunun herhangi bir kentiyle, Makedonyanın Üsküp veya Ohri kenti
arasında en ufak bir kilometre farkı yok fakat fiyatları
yaklaşık 2 misli. O da iki ülke arasındaki,
soydaşlarımız arasındaki ilişkiyi zayıflatıyor,
zaafa uğratıyor. Bu konuda Hükûmetin, Türk Hava Yollarına bir
tavsiyesi olursa bölgedeki insanların Türkiyeyle olan ilişkilerini
biraz daha rahatlatacaktır.
Bu tasarının
hayırlı olmasını Cenabıallahtan niyaz ediyorum,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Türkkan.
Tasarı üzerinde söz talebi? Yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE MAKEDONYA CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 19 Ağustos 2011 tarihinde Üsküpte imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
Açık oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı: 188
Kabul: 188(X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram Özçelik Mustafa
Hamarat
Burdur Ordu
Tasarı, kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu
olmasını diliyorum.
Şimdi, 4üncü sırada yer
alan, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş
Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına
İlişkin 137 ve 138 Sayılı Guvernörler Kurulu
Kararlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Avrupa İmar ve
Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında
Değişiklik Yapılmasına İlişkin 137 ve 138
Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/553) (S. Sayısı:
179)(XX)
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 179 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
AVrupa
İMAR VE KALKINMA BANKASI KURULUŞ ANLAŞMASINDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN 137
VE 138 SAYILI GUVERNÖRLER KURULU KARARLARININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
Madde 1- (1) Avrupa
İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında
değişiklik yapılmasına ilişkin 137 ve 138
sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
cihazla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü için
oylamayı başlatıyorum.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş
Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına
İlişkin 137 ve 138 Sayılı Guvernörler Kurulu
Kararlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısının açık oylama sonucunu arz ediyorum:
|
Kullanılan oy sayısı |
: |
200 |
|
|
Kabul |
: |
200 |
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Mustafa
Hamarat
Burdur Ordu
BAŞKAN - Tasarı
kanunlaşmıştır, hayırlı, uğurlu olsun.
5inci sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Turizm
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/543) (S. Sayısı: 235)(x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 235 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
talebi? Yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE
GABON CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TURİZM ALANINDA
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 25 Mart 2011
tarihinde Gabonda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti
Hükûmeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
isteyen? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
talebi? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1)
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Turizm Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
"Kullanılan oy
sayısı : 200
Kabul : 200 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Mustafa Hamarat
Burdur Ordu
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu olsun.
6ncı sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma Bankası Arasında Merkez
Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve
Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını
Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/445) (S. Sayısı: 97)(xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 97 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mehmet Günal, Antalya
Milletvekili.
Sayın Günal, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya)
- Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
anlaşma üzerinde söz aldım. Ecobankın, daha önce kurulmuş
bulunan, sözleşmesiyle ilgili tadilat yapan bir kanun tasarısı.
Değerli arkadaşlar, Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı, kısa adıyla ECO, çok
eski kökü olup Kalkınma İçin Bölgesel İşbirliğinin
devamı olarak 1985 yılında kuruldu.
Aslında daha önce bu konuda
bazı çalışmalar yapılmakla beraber, İrandaki devrim
sonrasında biraz sıkıntı yaşanmıştı ve
yeniden yapılan anlaşmayla da bu İşbirliği
Teşkilatı faaliyete geçmiş oldu ve daha sonra bölgede
yaşanan gelişmeler sonrasında
Sayın Başkan, ben kendi
söylediğimi duyamıyorum ama arkadaşlar oylama için bekliyor
herhâlde. Her seferinde söylüyorum, bir sakin olurlarsa oylamaya daha var,
biraz
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, uğultu biraz kesilirse Hatibi daha kolay anlarız
efendim, lütfen.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Sizi de
bilgilendirici birkaç şey söyleyeceğim, onun için.
Değerli arkadaşlar, bu
aslında çok önemli bir kuruluş ama hak ettiği şekilde
maalesef gereken önemi Türkiye de veremiyor, diğer ülkeler de veremiyor.
Ben birçok toplantısına katıldım DPTde Müsteşar
Yardımcısı olduğum dönemde ve o zaman bazı
çalışmalar başlamıştı. Ecobank da bunun
ürünlerinden bir tanesi ama istediğimiz düzeye gelmedi.
Biliyorsunuz, Sovyetler Birliğinin
dağılmasından sonra bu coğrafyada yeni fırsatlar
çıktı, yeni ülkeler oluştu ve bu bağımsızlık
sonrasında da 1992 yılında bu toplantıda üye
sayısı 10a çıktı. Afganistan, İran ve
Pakistanın yanı sıra diğer bütün Türk cumhuriyetleri bu
topluluğa, İşbirliği Örgütüne üye bulunmaktadır. Onun
için, bu gelişen dünyada, küreselleşen dünyada çok kutupluluğa
geçiş sürecinde, aslında, bu Ekonomik İşbirliği Örgütü,
bütün Türk cumhuriyetleriyle beraber çok önemli bir iş birliğinin
ekonomik anlamda, finansal anlamda altyapısını oluşturan ve
bu ülkelerle iş birliğimizi geliştirmemiz sonucunda bu
kardeşliğimizi de pekiştirebilecek bir yapı içeriyor.
Değerli arkadaşlar, bu
bulunduğum kürsüde, hatırlarsanız, Kırgızistan
Cumhurbaşkanı geçtiğimiz aylar içerisinde bir konuşma
yapmıştı. Kendisinin söylediği bir sözü bu anlamda çok önemli
buluyorum, güzel şeyler söylemişti. Dedi ki:
Kırgızistanı krediler yoluyla çökertmek isteyenler var ve biz
dayanışma içerisinde olursak Türk milleti olarak Türkiyeyle,
bunların üstesinden geliriz ve uluğ Türk
hakanlığını kuramazsak bile, en azından kuvvetli bir
Türk birliğini yapmalıyız. Bunun için de, sadece Türkiyenin
değil, diğer Türk devletlerinin de ayakta durması lazım.
Söylediği şey kredilerle ilgili ve sıkıştırmayla
ilgili, ayakta durmayla ilgili. Onun için, Ecobankın bu anlamda, bu Türk
cumhuriyetlerindeki gelişmeye katkıda bulunabilmesi için
fonksiyonlarını yerine getirebilmesi gerçekten önemlidir çünkü bu
birlik
Geçtiğimiz aylarda her ne kadar Kırgızistan
Cumhurbaşkanı bunu söylemiş olsa da Ulu Önder Atatürk ki hafta
sonunda 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı diye artık kaldı,
Atatürkü Anma kısmı kalmadı- 1933te söylüyor, diyor ki:
Sovyetler Birliği bir gün dağılacaktır. Oradaki
soydaşlarımızla biz şimdiden ilgilenmeliyiz, onlarla
beraber olmalıyız. Bu demek değil ki onlarla siyasi birliğe
şimdiden geçelim ama kültürel anlamda, ekonomik anlamda iş
birliğimizi geliştirelim. Onun için, Ecobank, az önce söylemiş
olduğumuz anlamda, bu ülkelerin kendi ayakları üzerinde durması,
yatırımlar için kredi bulabilmesi açısından çok önemli bir
fonksiyonu ifa etmek üzere kurulmuş.
Ancak şu anda, Ecobankın
dışında, diğer ülkelerle birlikte
karşılıklı tercihli ticaret anlaşmalarının
imzalanması gerekiyor. Birtakım çekinceler nedeniyle buralara
geçemedik. Bu bankanın kaynakları aracılığıyla ve
yapacağı öncülükle, inşallah, önümüzdeki yıllarda bu
söylemiş olduğumuz Türk birliğine giden yolda Türk ekonomik
topluluğunu belli ölçüde kurabilmeye yarayacak ekonomik
altyapıyı, finansal altyapıyı kurmamıza önemli destek
sağlayacaktır. Bu İşbirliği Teşkilatı
altında yapmamız aynı zamanda bölgedeki birtakım
devletlerin tepkisini de daha aza indirerek dostluk içerisinde, kültür
anlamında iş birliği sağlamak, ekonomik anlamda, finansal
anlamda iş birliği sağlamak adına da önemli bir platform
oluşturacaktır diye düşünüyorum.
Ecobankın şimdiye kadar
verdiği krediler var ama şu anda kaynaklar yetersiz ve tam olarak
belli ölçüde bunlardan faydalanmak bütün ülkeler açısından mümkün
olmuyor. Ben hızlıca üç yıldır, dört yıldır
verdiği kredilere bir göz attım. 2008den itibaren vermeye
başlamış. Sektör anlamında çok çeşitli değil.
Büyük ölçekli firmalardan bazıları buralardan krediler
almışlar ama bunun biraz daha geliştirilmeye ihtiyacı
olduğu açık bir şekilde belli oluyor.
Bir de son günlerde, değerli
arkadaşlar, basına da yansıyan Ecobankın ve ECOnun genel
bir sorunu var, o da şu anda yönetimin İrana geçmiş
olması. Tabii, İran şu anda uluslararası camiada, özellikle
finansal alanda, Merkez Bankası anlamında da bazı
yaptırımlarla karşı karşıya ve şu anda da
dönem başkanlığı dört yıllığına İran
temsilcisinde, Merkez Bankası Başkanının Başkan
Yardımcısı -yanlış hatırlamıyorsam-
yönetiyor. Bununla ilgili de, basında, bazı
sıkıntılara yol açabilecek gelişmeler olacağı
uyarısı geldi.
Ben, buradan, Ecobankın yöneticilerine
ve bu çerçevede ilgili Kalkınma Bakanlığımıza,
Dışişleri Bakanlığımıza bu işin biraz
daha üzerinde durarak bunun ekonomik boyuta yansımaması
gerektiğini söyleyeceğim. Niye söylüyorum? Çünkü Sayın
Başbakan Güney Koreden Tahrana inmeden yaptırımın
sonucunu maalesef biz gördük. Enerji Bakanımız dedi ki: Biz yüzde 20
oranında İrandan ham petrol alımını durduruyoruz. Bu
yaklaşık olarak Türkiyenin yüzde 10luk petrol alımına
denk geliyor ve bize ciddi bir maliyeti oldu.
Onun için, değerli
arkadaşlar, bu Ecobankın etkin bir şekilde işlemesi, bunun
ötesinde de Ekonomik İşbirliği Teşkilatının
bölgesel entegrasyon anlamında, Türk cumhuriyetleriyle ve komşu
ülkelerle entegrasyonun sağlanması anlamında önemli bir
işlevi gerçekleştireceğini düşünüyorum. Bunu siyasi
kaygılardan uzak, uluslararası anlamda bize yapılan
baskılardan uzak bir şekilde, inşallah, ele
alınmasını ve eksiklerin bir an önce giderilmesini,
bankacılığın yanı sıra diğer sektörlerde de,
özellikle dış ticaretle ilgili finansal alanda da bazı
çalışmaların bir an önce yapılarak bu birlikteliğin
sağlanması ve bu ülkelerle ilgili gelişmelerin önünün
açılması gerektiğini düşünüyorum.
Burada tabii ki Rusyanın
söylediği tarzda bir Avrasya birliği değil ama bizim de içinde
olduğumuz, yine komşu ülkelerimizin, Rusyanın
dışında Pakistanın, İranın, Afganistanın
içinde olduğu böyle bir birliğin gelişmesinin hem bölgesel
anlamda barışa katkıda bulunabileceğini hem de Büyük Orta
Doğu Projesi yerine kendi bölgesel dinamikleriyle Avrasyayı da
kucaklayan tarzda sorunların çözümüne katkıda
bulunacağını düşünüyorum.
Burada bizim
yaklaşımımız Türkiyenin dış politikası,
bütün dış faktörleri içine alan ama çok yönlü, hassas dengeleri
koruyan bir politika olmak zorundadır. Onun için, eğer bu
fırsatı değerlendirirsek, Türk dünyası, Türk cumhuriyetleri
ve Türkiye, Atatürkün 1933te öngördüğü, rahmetli Başbuğumuz
Alparslan Türkeşin 1944 yılında uzak görüşlü bir
şekilde öngördüğü bu birlikteliği sağlamak üzere ve son
olarak da Kırgızistan Cumhurbaşkanımız Sayın
Atambayevin burada, bu kürsüde söylediği gibi, Türk devletleri
arasında bir iş birliğini oluşturmak üzere temel atabileceğini
düşünüyorum. Politikadan uzak bir şekilde, bunun millî bir proje
olarak desteklenmesini ve bu vesileyle de Ekonomik İşbirliği
Teşkilatının daha fonksiyonel hâle getirilerek amaçlarında
belirtilen hedeflere, kuruluş amacında belirtilen hedeflere ulaşabilmesi
için bir adım olmasını temenni ediyor, hayırlı
olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Tasarının tümü üzerinde
başka söz talebi yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI TİCARET VE
KALKINMA BANKASI ARASINDA MERKEZ ANLAŞMASINI TADİL EDEN
ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 3 Aralık 2010
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı (EİT) Ticaret ve
Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını
Tadil Eden Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Bir sonraki
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama işlemini başlatıyorum ve iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma
Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil Eden
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
"Kullanılan oy
sayısı : 195
Kabul : 195 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram
Özçelik Mustafa
Hamarat
Burdur Ordu
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu olsun.
7nci sırada yer alan, Ekonomik
İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası
Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine
İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
7.- Ekonomik
İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası
Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine
İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/481) (S. Sayısı: 101)(xx)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 101 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ TİCARET VE KALKINMA BANKASI
KURULUŞ ANLAŞMASININ 21 İNCİ MADDESİNİN
TADİL EDİLMESİNE İLİŞKİN KARARIN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Ekonomik
İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası
Kuruluş Anlaşmasının 21 inci maddesinin tadil edilmesine
ilişkin 21/1/2011 tarihinde kabul edilen kararın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Tasarının
1inci maddesi üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz talebi
yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz
talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum
ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve
Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci
Maddesinin Tadil Edilmesine İlişkin Kararın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık
oylama sonucunu arz ediyorum:
"Oy sayısı : 200
Kabul : 200 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram
Özçelik Mustafa
Hamarat
Burdur Ordu
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu olsun.
Şimdi, 8inci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyet Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyet
Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/357) (S. Sayısı: 153)(xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 153 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
talebi yoktur.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÛMETİ İLE
KIRGIZ CUMHURİYETİ HÜKÛMETİ ARASINDA ÇEVRE KORUMA ALANINDA
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
Madde 1- (1) 27 Mayıs 2009
tarihinde Bişkekte imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında
İşbirliği Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz
talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi
yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi
yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama işlemini
başlatıyorum ve iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyet Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum.
|
Kullanılan oy
sayısı |
: |
202 |
|
|
Kabul |
: |
202
(*) |
|
|
Kâtip
Üye Bayram
Özçelik Burdur |
Kâtip
Üye Mustafa
Hamarat Ordu |
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu olsun.
Sayın milletvekilleri, 9uncu
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kırgızistan-Türkiye Manas
Üniversitesinin İşleyiş Esaslarına Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
9.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin İşleyiş
Esaslarına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 155)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
10uncu sırada yer alan, Karadeniz
Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
10.- Karadeniz Ticaret
ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 178)(x)
BAŞKAN
- Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
raporu 178 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz talebi yok.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
KARADENİZ TİCARET VE KALKINMA BANKASI
KURULUŞ ANLAŞMASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN GUVERNÖRLER KURULU KARARININ ONAYLANMASININ Uygun
Bulunduğuna
Daİr Kanun Tasarısı
MADDE 1- (1) Karadeniz
Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında
değişiklik yapılmasına ilişkin Guvernörler Kurulu
Kararının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Tasarının
1inci maddesi üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci maddesini okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz
talebi yok.
2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 3üncü madde üzerinde söz
talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının
oylamasını başlatıyorum.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş
Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Guvernörler Kurulu Kararının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucunu arz ediyorum:
"Kullanılan oy
sayısı : 198
Kabul :
198 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram
Özçelik Mustafa
Hamarat
Burdur Ordu
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
11inci sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında
İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında
İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/295) (S. Sayısı: 59)(xx)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 59 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Milliyetçi Hareket Partisi Iğdır Milletvekili Sayın Sinan
Oğan söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Oğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SİNAN OĞAN (Iğdır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve
Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, iktidarın bu konulara çok
fazla ilgisi olmadığını biliyorum ama Mecliste en
azından bir dinleme nezaketinde bulunurlarsa sanırım burada
birtakım şeyleri daha rahat konuşma imkânımız olur,
Meclisi de böylece panayır yerine çevirmemiş olurlar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, uğultuyu
biraz keserseniz Hatibi daha iyi dinleme şansımız
olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
SİNAN OĞAN (Devamla) Sayın Başkan,
sizi de dinlemediler, gördüğünüz gibi uğultu devam ediyor. Lütfen sükûneti
sağlar mısınız.
BAŞKAN Siz lütfen Genel Kurula hitap edin
Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Türk dünyasıyla ilgili çalışmaların son
dönemlerde zayıfladığına bizzat yakın bir zaman
içerisinde bulunduğumuz Kırgızistanda da şahit olduk. Afganistan
da bu açıdan Türkiye için hem tarihî dostluk ilişkilerimizin
bulunduğu hem de stratejik çıkarlarımızın
bulunduğu bir ülke. Bu sebeple, Afganistanla ilişkilerimizde, hem
Meclis boyutunda hem Hükûmet boyutunda, bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bütün olumlu girişimlerin arkasında olduğumuzu ifade etmek
istiyorum. Bu çerçevede, Afganistanla imzalanmış bulunan bu
Mutabakat Zaptının da Milliyetçi Hareket Partisi tarafından
desteklendiğini
Bir an önce bu çalışmaların
neticelendirilmesini ve bu Mutabakat Zaptının onaylanmasından
sonra gerekli girişimlerin yapılmasını arzu etmekteyiz biz
de.
Afganistan önemli. Neden önemli? Çünkü Afganistan bugün
terör boyutuyla Türkiyeyi doğrudan ilgilendirmektedir. Afganistan 2014
sonrası Amerikan ve NATO askerlerinin çekilmesi sebebiyle bizi
ilgilendirmektedir. Afganistandaki istikrarın veya
istikrarsızlığın Orta Asyayı ve dolayısıyla
da Türkiyenin bölgedeki çıkarlarını doğrudan etkilemesi açısından
bizim için son derece önemlidir ve elbette ki bugün bizim
anlaşmamızın da konusu olan enerji kaynakları
açısından Afganistanla ilişkilerimiz ve bu anlaşma son
derece önemlidir.
Biz, tabii, Afganistanda NATO
çerçevesinde hem Türkiye olarak şehit verme uğruna
çalışmalarımızı sürdürürken, bu meselenin hiçbir tarafında
bulunmayan Çinin Afganistandaki enerji projelerinden çok önemli katkılar
aldığını, sağladığını biliyoruz.
Bugün Çin, Afganistandaki en büyük yabancı yatırımcı
durumundadır. Bugün Çin, Afganistandaki önemli enerji kaynaklarına
âdeta hâkim olmuş durumdadır. Altın madenlerinde, özellikle
Takhar bölgesindeki altın madenleri bugün ihaleyle Çine verilmiş
durumdadır.
Yine aynı şekilde, bakır
madenleri Hindistanın ve Çinin kontrolündedir çünkü ihalelere tek bir
Türk şirketi katılmadığı için
Afganistanda en zengin
bulunan şey altın madenidir, Çinlilerin tekelindedir; bakır
ihaleleridir, Çinliler almıştır.
Bu yakın zamanda Afganistanda
özellikle de Faryap, Serpol bölgelerinde yine petrol alanında
yapılacak olan ihalelere Çin şirketleri girecektir.
Aynı şekilde, Amuderya
havzası olarak bilinen ve zengin petrol kaynaklarının
bulunduğu tahmin edilen ve dört ay içerisinde ihalesi yapılacak olan
zengin petrol kaynaklarının bulunduğu Amuderya havzasında
da yine Türk şirketlerinin herhangi bir hazırlığı bulunmamaktadır.
Aynı şekilde, Andhoy ve Akina
bölgelerinde -Türkmenistan sınırına yakın bölgedir- Kanada
şirketlerinin orada hâkim olduğunu görmekteyiz.
2013 tarihinde tamamlanacak olan bir
boru hattı projesi vardır ve Türkiye bu boru hattı projesinden haberdar
bile değildir, çünkü bu konuları yakından takip eden birisi olarak bununla
ilgili herhangi bir yazılı belgeye, dokümana hiçbir yerde
rastlanılmış değildir. O da, İran-Tacikistan
doğal gaz boru hattıdır ki, Afganistanın kuzeyinden yani
Türk bölgesinden geçecektir.
30 milyon nüfuslu bir
Afganistandan bahsediyoruz, içerisinde 6 milyon Türkün bulunduğu bir
Afganistandan bahsediyoruz. Tarihî kökenlerimizin, tarihî kardeşlik, dil,
din bağlarımızın bulunduğu Afganistandan bahsediyoruz
ama Afganistanda biz maalesef, Amerikanın ve NATOnun oradaki
askerlerine destek olmanın ötesinde herhangi bir ihaleden pay
alabilmiş değiliz.
Umut ediyorum ki, 59
sıra sayılı bu anlaşmanın imzalanmasıyla
Afganistanın enerji pazarında, piyasasında Türkiye de
olacaktır. Türkiye'nin haddizatında bu bölgede bu tür ihaleleri
kovalaması lazım. Bu tür ihaleleri alan şirketlerin Türkiye'nin
yanında bulunması lazım. Türkiye son dönemlerde maalesef, yüzünü
tamamıyla Orta Doğu coğrafyasına çevirdiği için, Büyük
Orta Doğu Projesinin eş başkanlığını büyük
bir memnuniyetle yaptığı için ve Türkiye'nin, bir Türk dünyası, bir Afganistan gibi
bir derdi olmadığı için, bölge maalesef ki, Çinlinin,
Hindistanlının, Kanadalının tamamıyla kontrolü
altına girmiştir. Soros, zamanında şunu demişti:
Türkiye'nin en önemli ihraç malzemesi askerdir. Bu, Türkiyeye aslında
büyük bir hakarettir ve bugün Türkiye'nin oralarda sadece askerinden
faydalanılmaktadır. Hâlbuki Türkiye'nin Afganistanda askerinin
ötesinde belli bir teknoloji kapasitesi vardır, kullanabilir; inşaat
kapasitesi vardır, kullanabilir. Enerji alanında Türkiye'nin önemli
deneyimleri vardır, kullanabilir ve Türk şirketleri orada
rahatlıkla bu enerji ihalelerine girebilir. Ancak bunun için Türkiye'nin
arkasında, Türk şirketlerinin arkasında, gönlünde bir Türk
dünyası ideali olan bir Hükûmetin olması lazım, maalesef ki bu
Hükûmeti biz bugün göremiyoruz. O bölgelerdeki Türk dünyasında ve
Afganistandaki Türk
şirketlerini destekleyen bir Hükûmeti maalesef göremiyoruz.
Biz, bu önergeyi destekliyoruz çünkü
Afganistana hiçbir şey yapılmamış, hiç yoktan iyidir
mantığıyla destekliyoruz ancak bu eksiktir. 2014 sonrasında
ki önümüzdeki hafta Chicagoda NATO zirvesinde bu görüşülecektir- Karzai
4 milyar dolar her yıl bize verilmesi gerekir. diyordur. Bütün uluslararası
güçler bunun pazarlığını yapıyor, İngilteresi,
İtalyası, Fransası, Afganistanla ikili anlaşmalar
yapıyor ve 2014 sonrasındaki pozisyonlarını şimdiden
sağlama almaya çalışıyorlar ancak maalesef bu konuda
Türkiyenin 2014 sonrasında ne yapacağına dair bir stratejisinin
olmadığını görmekteyiz. Türkiye'nin Afganistan
politikasının bu anlamda sadece askerin üzerinden yürütülen bir
politika olmaktan öteye gidemediğini de görmekteyiz. Bir taraftan askeri
Silivriye, askeri diğer hapishanelere gönderirken öte taraftan askerin
oradaki varlığıyla Türkiye'nin Afganistanda var olduğunu
da söylemek lazım. Askeri oradan çekip aldığınızda,
maalesef, Afganistanda, hiçbir yerde, bu işin hiçbir noktasında
siyasal erkin olmadığını görmekteyiz. Bu sebeple Afganistanın
bölgesel stratejik manada önemli bir nokta olduğunu, Afganistanın
bir taraftan Çin ile ilişkilerine, bir taraftan İran ile
ilişkilerine baktığımızda, bir taraftan Orta
Asyayı her zaman baskı altında tutabilecek bir noktada
olduğunu gördüğümüzde ve aynı zamanda Afganistandaki radikal
unsurların Orta Asya gibi Türkiye'nin hayati çıkarları olan bir
yeri etkileyebilecek bir ülke olduğunu dikkate
aldığımızda Türkiye'nin Afganistanla ilişkilere verdiği
önemin biz yeterince olmadığı kanaatindeyiz.
Türkiye'nin sadece Afganistanla
ilişkilerde değil, Türk dünyasıyla ilişkilerinde büyük bir
sıkıntı hâlâ mevcuttur. Türk dünyası diye gönlünüzde bir
mesele olmadığının biz farkındayız ama hiç
olmazsa oradaki çıkarlarımızın hatırına sizin o
bölgeyle daha fazla ilgilenmeniz gerekmektedir. Türkiyenin bu manada
Afganistanla olan bu anlaşması önemlidir ve bu anlaşmanın
desteklenmesiyle beraber Türkiyenin 2014 sonrasında Afganistandaki
yönetim üzerinde şimdiden oturup düşünmesi gerekmektedir.
Iraktan Amerikanın çekilmesi
sonrasında Irakın içine düştüğü durumu görüyoruz. Irakta
düne kadar kardeş olduklarınızla bugün neredeyse düşman
durumuna gelmişsiniz. Suriyede düne kadar Kardeş dediklerinize
bugün Kalleş diyorsunuz. Geç olmadan Afganistanla ilişkili bir
strateji belirleyiniz aksi takdirde Suriyede düştüğünüz duruma
düşersiniz. Afganistandaki durum 2014 sonrasında hiç de iç
açıcı gözükmemektedir. Afganistanda 2014 sonrasında Türk
askerinin durumunun ne olacağının da netleşmesi lazım.
Orada askerler üzerinden Parantez içerisinde söyleyeyim- yapmış
olduğumuz yatırımların geleceğinin ne
olacağının şimdiden belirlenmesi lazım. Sadece,
meseleyi askerin oradaki yapacağı faaliyetler üzerine koyarsanız
2014te asker çekildiği zaman siz orada sudan çıkmış
-tabiri caizse- balık misali ne yapacağınızı
bilmeyecek duruma gelirsiniz. Bu sebeple şimdiden oturup bir Afganistan
stratejisini belirlemeniz lazım değerli milletvekilleri ve Hükûmete
de bu manada sesleniyorum: Bu meseleler bizim millî meselelerimizdir. Bu
meseleler, üzerinde siyaset yapılacak meseleler değildir ve
Türkiyenin hayati çıkarlarının olduğu meselelerdir.
Dolayısıyla da Afganistan konusunda bu kanunun milletimize
hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum ancak bu kanunun
yeterli olmadığını da vurgulamam gerekir. Bir kez daha
altını dikkatle çiziyorum, 2014 sonrasındaki Afganistanda
Türkiyenin çıkarları büyük bir risk altındadır. 2014
sonrası Afganistan için bugünden kolların sıvanması
gerekmektedir.
Selamlarımı,
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Oğan.
Tasarının tümü
üzerinde başka söz talebi yok.
Maddelere geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AFGANİSTAN İSLAM
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ENERJİ VE MİNERAL
KAYNAKLAR ALANINDA İŞBİRLİĞİNE YÖNELİK
MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 17 Şubat 2011 tarihinde Ankarada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında
İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bir
sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde
3ü okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarı
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama
için İki dakika süre veriyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında
İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucunu arz ediyorum:
|
Kullanılan Oy Sayısı
|
: |
193 |
|
|
|
Kabul |
: |
193(x) |
|
|
Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur |
Kâtip Üye Mustafa Hamarat Ordu |
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Kalkınma Bakanımız
Sayın Cevdet Yılmaz bir teşekkür konuşması
yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Özellikle tüm grubu olan partilerimize
teşekkür ediyorum bu anlaşmalarımıza verdikleri destekten
dolayı. Sadece Değerli Milletvekilimizin az önce bahsettiği
konularda kısaca bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Afganistan ve Türk
cumhuriyetleri çok önem verdiğimiz bir coğrafya. Sadece askerî anlamda
değil birçok anlamda aslında bu bölgelerle çok yakın
ilişkiler içindeyiz. Bir taraftan TİKA
aracılığıyla en yüksek dozajda teknik destek
sağlıyoruz. Afganistanda, örneğin eğitim
kurumlarından hastanelere, çok çeşitli projelere Türkiye Cumhuriyeti
olarak destek olduk, imza attık. Kırgızistanda yine çok ciddi
çalışmalar yürütüyoruz. Daha geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz
bir ziyaret gerçekleşti ve geçmiş borçlar silindiği gibi
geleceğe dönük de ciddi bir fedakârlık yapıldı.
Kırgızistanın ekonomik büyüklüğünü düşünürseniz o
büyüklük içinde çok ciddi anlam ifade eden bir destek, yeni bir finansman
desteği taahhüdü ortaya kondu. Diğer cumhuriyetlerle,
Türkmenistanla, Kırgızistanla yine aynı şekilde çok ciddi
ilişkiler devam ediyor, oralarla ticari, ekonomik ilişkiler, iş
dünyamızın özellikle oralarla ilişkileri devam ediyor.
Bir tesadüf belki, daha az önce
Mecliste görevli olduğum için Afganistan Ekonomi Bakanıyla burada bir
görüşme gerçekleştirdim bizzat kendim. Kalkınma
Bakanlığı olarak da oradaki Ekonomi Bakanlığıyla
bir kurumsal ilişki geliştirmiş durumdayız. Buradan ekipler
gönderdik, oradaki arkadaşlarımıza proje, planlama
konularında kapasite geliştirici programlar uyguladık. Yine,
Afganistandan heyetleri Türkiyede misafir ettik ve onlara bu konularda her
türlü teknik desteği sunuyoruz çünkü şunun farkındayız:
Oraya giden paraların önemli bir kısmı gerçekten çarçur oluyor,
Afgan halkına gerçek anlamda bir faydaya dönüşmüyor. Bunu
sağlama yönünde de kapasite geliştirici programlarımıza
hassasiyetle devam ediyoruz. Az önce de yine Afgan Ekonomi Bakanıyla bu
konuları ele aldık, görüştük.
Değerli Savunma
Bakanımız, haziranın ilk haftasında yine, Afganistanda
olacak, ondan sonra Dışişleri Bakanımız
Afganistanı ziyaret edecek. Yani bu konularda Hükûmet olarak çok
yoğun bir gayret içindeyiz, elimizden gelen tüm çabayı sarf ediyoruz,
imkânlarımızı sonuna kadar kullanıyoruz çünkü bu
coğrafyalar bizim için ekonomik olarak önem
taşıdığı gibi, siyasi olarak, kültürel olarak, insani
olarak çok önemli bölgeler, aynı medeniyeti
paylaştığımız bölgeler. Dolayısıyla,
şimdi çok detayına girmemiz mümkün değil, ama şundan emin
olun ki bu bölgelerin geleceğiyle ilgili Türkiye Cumhuriyeti olarak her
türlü çalışmanın içindeyiz ve gayret sarf ediyoruz, tabii ki
imkânlarımız ölçüsünde.
Bu bilgilendirmeyi yapma ihtiyacı
hissettim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tekrar teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, şimdi
12nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan
İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
12.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/478) (S. Sayısı: 127)(X)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 127 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
talebi yoktur.
Maddelere geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE AFGANİSTAN İSLAM
CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ
ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1- (1) 24 Mart 2011 tarihinde
Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi
yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi
yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz
talebi yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucunu arz ediyorum:
|
Kullanılan
Oy Sayısı |
: |
192 |
|
Kabul |
: |
192(x) |
|
Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur |
Kâtip Üye Mustafa Hamarat Ordu |
Bu şekliyle, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan
karar gereğince, sözlü soru önergeleriyle, kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek üzere, 22 Mayıs 2012 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 17.53
(x) 232 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
(x) 226 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 179 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 235 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 97 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 101 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 153 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(*)Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 178 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 59 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) 127 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.